You are on page 1of 4

Tarih

İsmail ÇOLAK

Haçlıları İstanbul’da Tasavvur Eden Bir İlustrasyon...

SIRPSINDIĞI’NDAN KOSOVA’YA

HAÇLILARIN
RÖVANŞ ARAYIŞI

13 . yüzyılın so-
nunda kesin-
tiye uğrayan
Haçlı seferleri, aynı dönemde
kurulan Osmanlı Devleti’nin
1353 yılından itibaren Rumeli’ye
kadar, hem Balkan hem de Av-
rupa milletleri, bitmek bilmez
kanlı siyasi-dini çatışmalar ve
ihtilaflarla sürekli boğuşurken
Balkanlar ve Orta Avrupa’da
aniden gelişiveren ve gün geç-
tiyanlık âlemi, artık tehlikenin
farkına varmış bulunuyor ve tek
çare olarak Müslümanlara karşı
asırlar evvelinden düzenledik-
leri tarihi Haçlı seferlerini ye-
niden başlatmak ve Osmanlı’yı
geçip hızla ilerlemesi ve bir tür- tikçe büyüyen Osmanlı tehli- durdurup püskürtmek istiyor-
lü önünün alınamaması üzeri- kesi karşısında, bütün anlaş- du. Zaten Bizans’ın canhıraş
ne yeniden gündeme gelecek ve mazlıklarını rafa kaldırıp bir an feryatları, papaya ve Haçlı dün-
bir defa daha canlanarak ikinci evvel ortak düşmana karşı ken- yasına usanmaksızın imdat da-
Haçlı seferi sürecinin başlama- dilerini acil tedbir almak mec- vetiyeleri göndermesi de hiç ek-
sına yol açacaktır. Bu zamana buriyetinde görmüşlerdi. Hıris- sik olmuyordu. Bizans artık son

34 Ocak 2009
kozlarını oynuyor, tek kurtuluş verdiği rahatlıkla da büyük bir birlikleri kılıç bile çekmiyor, sa-
çaresini Haçlı yardımına bağlı- eğlence ve işret âlemi düzen- dece at sürüp ileri geçiyorlardı.
yordu. leyerek kendilerinden geçmiş, Neticede davul gümbürtüleri,
çok erkenden zafer sarhoşluğu- at kişnemeleri, savaş narala-
Sırpsındığı’nda İmha na dalmışlardı. Haçlıların gaf- rı ve Allah Allah sesleri arasın-
Edilen İlk Haçlılar let, sarhoşluk ve tedbirsizliğini da koca Haçlı ordusu bir anda
fırsat bilen Hacı İlbey, karanlı- paniğe kapılıp birbirine girmiş-
Osmanlı ilerleyişine karşı ğın iyice bastırmasını bekleye- ti. Kimi karanlıkta Türk zan-
başlangıçta Sırp Kralı Duşan’a cekti. Sonra da emrindeki kuv- nıyla birbirini öldürüyor, kimi
ümit bağlanmış, hatta Papa V. vetleri dört bölüğe ayırarak, kaçmaya çalışıyor, kimi Meriç’e
Urbanus tarafından Haçlı ko- Haçlı ordugâhının dört tarafın- düşüp boğuluyor, kimi de atla-
mutanı tayin edilmişti. Duşan’ın daki tepeler üzerine mevzilen- rın ayakları arasında kalıp ölü-
ölümü üzerine, Osmanlıla- dirmişti. Hacı İlbey’in Osmanlı yordu. Macar Kralı Layoş bile
rı Rumeli’den atma işi Macar birliklerine verdiği taktik ve ta- canını güç bela kurtulabilmiş,
Kralı Layoş’un üzerine düşe- limat şöyleydi: “Bir grup, veri- bunu da boynunda asılı duran
cekti. Papanın önayak olmasıy- len işaretle düşman ordugâhına Meryem tasvirine bağlamıştı.
la Macarlar, Bulgarlar, Sırplar, yıldırım gibi at sürüp hiç sava- Daha sabah olmadan savaş bit-
Boşnaklar ve Eflâk Prensliğin- şa girişmeden öbür uçta mev- miş, bir tek Türk’ün burnu ka-
den oluşan, Osmanlı’ya kar- zilenen Osmanlı kuvvetiyle bu- namadan koskoca Haçlı ordusu
şı tertip edilen ilk büyük Haçlı luşacak, öbür taraftaki kuvvet imha edilmişti. 1
ordusu, Layoş’un komutasın-
da 1364 yılında süratle ilerle- Haçlıların ve
yerek Edirne yakınlarına gel- Sırpların Rövanş
mişti. Haçlılar burada, Meriç
Arayışı: Birinci
nehri kenarındaki Sırpsındı-
ğı denilen mevkiye gelip bir
Kosova
müddet konaklayacak ve sa-
vaş hazırlıkları yapacaklar- Sırpsındığı’ndan son-
Kosova Meydan Muharebesi
dı. Rumeli Beylerbeyi Lala ra 1388 yılında, Lala Şahin
Şahin Paşa, Edirne’deydi Paşa bu kez yanına 20 bin
ve yanında çok az kuvvet var- de aynı şeyi yaparak Haçlıla- kişilik bir akıncı birliği alarak
dı. Hemen Bursa’ya Murad rı çapraz ateşe alacaktı.” Ayrı- Bosna’ya girmişti. Fakat Bos-
Hüdavendigâr’a haber göndere- ca, Hacı İlbey büyük davullar na Kralı Tvartko ile Sırp Despo-
cek ve durumun vahametini bil- getirtip hâkim yerlere koydur- tu Lazar’ın kuvvetlerinden olu-
direcekti. Padişah Edirne’ye ge- muştu. Davulların birden bire şan müttefik ordusuyla yaptığı
linceye kadar Haçlılar Edirne’yi başlayan şiddetli gümbürtüsü savaşta, Şahin Paşa komutasın-
alıp, Doğu Trakya yolunu tuta- karşısında, daha ne olduğunu daki akıncı birlikleri mağlup ol-
bilirdi. Bunu engellemek mak- anlamayan Haçlılar, karşı sal- muştu. Bu yenilgi, Osmanlı’nın
sadıyla Hacı İlbey komutasın- dırıya geçen bir süvari birliği- Rumeli’ye geçtiğinden beridir
daki 10 bin kişilik bir Osmanlı nin taarruzuyla neye uğradığı- maruz kaldığı ilk yenilgi oldu-
keşif kolu harekete geçmiş ve nı şaşırmıştı. Düşman, hücum ğundan, Haçlı dünyasında bü-
akşam karanlığından istifadey- istikametini kestirmeye çalı- yük bir heyecanla karşılanmış-
le gizlice Haçlı karargâhına yak- şırken, bu defa öbür istikamet- tı. Osmanlı’yı yenebilecekleri
laşmıştı. Haçlı ordusu, kendile- ten ikinci bir taarruz kasırgası ve Balkanlardan atabilecekleri
rinden gayet emin görünüyor kopmuştu. Taktik icabı birbi- istikametinde kendilerinde bü-
ve zaferi kesin olarak kazana- rine dikleme yapılan bu saldı- yük bir cesaret ve moral bula-
caklarına inanıyorlardı. Bunun rılar esnasında, Osmanlı öncü caklardı. Osmanlılar karşısın-

35
da kesin bir sonuç elde etmek le birlikte taarruz fikrinde oldu- lan okların, tepeden tırnağa zır-
düşüncesiyle harekete geçen ğunu açıklamıştı. ha bürünmüş olan Haçlı birlik-
Haçlılar, papanın teşvikiy- lerine hiçbir tesiri olmamıştı.
le Sırpsındığı’ndan sonra ikin- Ertesi gün akşama doğru İleri harekâta geçen Haçlı bir-
ci büyük Haçlı ordusunu oluş- Kosova sahrasında şiddetli bir likleri Osmanlı okçularını da-
turacaklardı. Osmanlı Sultanı rüzgâr çıkmış ve göz gözü gör- ğıtınca, göğüs göğse bir kılıç ve
Murad Hüdavendigâr, bu itti- mez olmuştu. Sultan Murad, süngü savaşı başlayacaktı. Sağ
faktan ve aleyhinde harekete herkes yatıncaya kadar bekle- kanatta başarılı bir mücadele
geçileceğinden casusları vası- mişti. Sonra kalkıp abdest ala- veren Şehzade Bayezid, bu du-
tasıyla haberdar olmuştu. So- rak iki rekât hacet namazı kıl- rumu görünce, hemen yıldırım
ğukkanlılığını muhafaza ederek gibi yetişip düşman saflarını
telaş göstermemiş; dikkatli, öl- yarmıştı. Düşman birliklerin-
çülü ve plânlı bir harekât hattı de saflar dağılınca zırh gücü-
belirlemişti. Sırp Kralı Lazar’ın nün fazla bir kıymeti kalmıyor-
komutasındaki Haçlı ordusu du. Osmanlı ordusu bunu fark
Lehistan, Sırbistan, Macaristan, edince savunmaya çekilen kuv-
Bosna, Romanya, Boğdan, Hır- vetler de geri dönüp hücuma
vatistan, Bohemya kuvvetlerin- geçmişti. Düşman taarruzu bu
den teşekkül etmişti. Haçlıların şekilde durdurulunca, Osman-
mevcudu, Osmanlı ordusunun lı akıncı kolları her yandan hü-
iki-üç misliydi. (İki tarafın cuma geçip düşmanı kıskaç al-
mevcudu tam olarak bilinme- tına alacaktı. Kıskaç altında
mektedir.) Bu yüzden, Sırp elçi- hızla kırılan koskoca Haçlı or-
si saraya gelip, Sultan Murad’a dusundan, ikindi vaktine ka-
açıkça meydan okumaktan çe- dar sekiz saat içinde bir yığın
kinmeyecekti. Osmanlı Padişa- Sultan 1. Murat (Hüdavendigar) ceset ve demirden başka bir
hı Murad Hüdavendigâr, Hazi- şey kalmamıştı. Haçlı komuta-
ran 1389’da Üsküp ile Priştine mış ve ardından da ellerini nı Sırp Kralı Lazar dâhi ölmek-
arasındaki Kosova Ovası’na or- kaldırarak yaşlı gözlerle zafer ten kurtulamamıştı. Gazi Mu-
dusuyla birlikte gelmiş ve ihsanı ve şehitlik niyazında bu- rad Hüdavendigâr bu manzara
karargâh kurmuştu. Vezir Ali lunmuştu. Ertesi sabah gökte karşısında atından inip secde-
Paşa ve diğer devlet adamları- bulutlar toplanmış, yağan hafif ye kapanmış ve Allah’a sonsuz
nı etrafında toplayıp düşma- bir yağmurla toz topraktan eser hamd ve senada bulunmuştu.
nın çokluğundan bahsederek, kalmamıştı. Osmanlı ordusu Hüdavendigâr, zafer nasip ol-
savunma mı yoksa taarruz har- saf bağlayarak savaş düzeni al- duktan sonra savaş meydanını
bi mi yapılması gerektiğini is- mış ve son hazırlıkları yapmaya dolaşırken, Sırp Kralı Lazar’ın
tişare etmişti. Zira bu savaş, koyulmuştu. yaralanmış halde yatan dama-
Osmanlı’nın Balkanlardaki var- dı Miloş Obiliç’in, birden doğ-
lığını koruması ve devam ettir- Savaş, düşmanın top ateşiy- rulup kendisine doğru yürüme-
mesi noktasında çok mühim bir le başlamıştı. Her iki orduda da si ve üzengi öper gibi yaparken
kader mücadelesiydi. Vezir Ali top vardı, fakat toplar o zaman sinesine sapladığı bir hançer-
Paşa, Kur’an’da Enfâl suresin- daha çok ortalığı karıştırmak ve le, gazilikten sonra arzu ettiği
de geçen “Allah’ın izni olduk- atları ürkütmek amaçlı kullanı- şehitliğe de kavuşmuştu. Me-
ça azın çoğa galip geldiği gö- lıyordu. Osmanlı topçu birlikle- ğer Miloş, bu feci yenilginin in-
rülmüştür, Allah sabredenlere ri Haçlıların ateşine cevap ver- tikamı peşindeymiş ve bunu da
yardımını gönderir” mealinde- miş, okçu birlikleri de yıldırım Osmanlı’nın muzaffer padişa-
ki ayeti okumuş ve diğer beyler- gibi ok yağdırmıştı. Ancak atı- hını ortadan kaldırarak yerine

36 Ocak 2009
getirmeyi planlamış. Şehadete lânet olsun!” Hatta bu tarihten, romu en son, Kosova
erişen “Balkan Fatihi” Murad Kosova’nın Osmanlı’nın elin- Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı-
Hüdavendigâr’ın dudakların- den çıkacağı 1912’deki Balkan nı kazandığı 17 Şubat 2008 ta-
dan son olarak şu dökülmüştü: Savaşı’na kadar Sırp kızları, rihi öncesi ve sonrasında ye-
“Attan inmeyesiniz!” sözde Türk işgali altında bulun- niden dışa vurmuştur. Bu
masının yas işareti olarak özel süreçte, Belgrat sokaklarında-
Balkanlar’daki Zafer günlerde başlarına hep siyah ki bazı duvarlarda görülen ve
başörtüsü takmışlardır. Dahası Kosova Savaşı’na atıfta bulu-
Birinci Kosova Sava- Sırplar, “Vodov Dan” günü de- nan “Kosova’yı unutmayaca-
şı, Balkanlardaki Osmanlı dikleri savaşın yıldönümü olan ğız, asla vazgeçmeyeceğiz, mut-
hâkimiyetini pekiştiren, Ploş- 28 Haziran’ı, asırlarca yas günü laka döneceğiz!” türü sloganik
nik yenilgisiyle umutlanan Haç- olarak idrak etmeyi de ihmal et- başlıklara rastlanması, Sırpla-
lıların hevesini kırıp, Türklerin memişlerdir. Dolayısıyla Sırp- rın bu tarihi histeriden kolay
buradan sökülüp atılamayaca- lar, Kosova’yı, dinmeyen kinle- kolay uyanmayacaklarını bir
ğını ispatlayan çok önemli bir rinin sembolü haline getirmiş, defa daha ispatlamıştır. Kosova
zaferdir. Balkanlardaki sınırları hep “millî kimliklerinin beşi- Cumhuriyeti’nin bağımsızlığını
genişleterek fetihlerine devam ği” ve muhakkak ele geçirilmesi ilan etmesinin, malum parano-
eden Osmanlılar Makedonya’ya gereken bir “Kudüs” olarak gör- yanın harekete geçmesinde te-
kadar ilerleme imkânı elde et- müşlerdir. Kosova’yı kendileri- tikleyici bir faktör olduğu mu-
mişlerdir. Bulgaristan’ı tama- nin ilk ana yurdu ve din mer- hakkaktır. İşin ilginç tarafı,
men ilhak ederken Sırbistan’ın kezi olarak kabul etmiş, burası ABD Dışişleri Bakanı Condole-
da büyük bir kısmını toprakla- üzerindeki iddialarından hiçbir ezza Rice’ın bile, yine aynı tarih-
rına dâhil etmişlerdir. Ayrıca zaman vazgeçmemişlerdir. lerde, Kosova’nın bağımsızlığını
Kosova, dünya askerlik tarihi- kabul edip hazmetmekte zorla-
nin en büyük imha muharebe- Kosova Kosova... nan Sırp Hükümeti’ne “1389
lerinden biri olarak da tarihe yenilgisini unutun, artık ileri-
geçmiştir.2 1990’lı yılların sonunda Bos- ye bakın!” nasihatini yapmış ol-
na ve Kosova’da Sırpların ger- masıdır.3
Kosova zaferinden sonra çekleştirdiği Müslüman katli-
özellikle Sırplar, bu mağlubiye- amının başmimarı Slobodan Dipnot
ti “ciğerlerine saplanmış han- Miloşeviç, Kosova Savaşı’nın
1) Mehmed Neşrî, Kitâb-ı Cihan-nümâ, c.1, Nşr. F. R.
çer” olarak tavsif etmişlerdir. 600. yıldönümünde (28 Hazi- Unat, M. A. Köymen, Ankara, 1987, s.198-200,
Aşıkpaşazâde,Tevârih-i Al-i Osman, İstanbul, 1332,
Osmanlı’dan aldıkları bu tarihî ran 1989), “rövanş” olarak tes- s.55-56, Hoca Saadeddin Efendi, Tacü’t-Tevârih,
bozgunun hazımsızlığı ve in- miye ettiği bozgunun intikamı- c.1, Haz. İ. Parmaksızoğlu, Eskişehir, 1992, s.77-79;
Lütfi Paşa, Tevârih-i Al-i Osman, İstanbul, 1341,
tikam hırsı ile hareket ederek nı almak için Kosova’yı hedef s.34; Joseph von Hammer, Osmanlı Tarihi, Çev: M.
Ata, c.1, İstanbul, 1997, s.212; Gibbons, Osmanlı
asırlar boyunca bunun “rövanşı- göstermiş ve bundan sonra pat- İmparatorluğunun Kuruluşu, Terc: Ragıp Hulusi,
nı” Osmanlı’dan ve onun orada- lak verecek olayların düğme- İstanbul, 1928, s.103, 124-125; İ. Hakkı Uzunçarşılı,
Osmanlı Tarihi, c.1, Ankara, 1988, s.167-170; Erol
ki yetimleri Evlâd-ı Fatihan’dan sine basmıştır. “Sırp Kasabı”, Güngör, Tarihte Türkler, İstanbul, 1989, s.192-193;
Sâmiha Ayverdi, Türk Tarihinde Osmanlı Asırları,
(Boşnaklar ve Kosovalılar) al- “Beyaz Yüzlü Katil” lakablarıyla İstanbul, 1977, c.1, s.185-186.
mayı amaçlamışlardır. Sırplar, anılan Miloşeviç’in, “1389 Ko- 2) Neşrî, s.255, 264-265, 276-283, 294-295, 300-305;
Hoca Saadeddin Efendi, s.120-124; Aşıkpaşazâde,
Osmanlı’ya karşı besledikleri bu sova Savaşı’nın intikamını al- s.62-63; Uzunçarşılı, s.249-257; Hammer,
s.246-250; Güngör, s.196-200.
kini, Kosova Meydan Savaşı’nın madan gülmeyeceğim!” şeklin- 3) Robert D. Kaplan, Balkanlar’da Kaynayan Kazan, Çev:
yapıldığı Gazi Mestan’a diktik- deki sözleri zaten Kosova’nın D. Şendil, İstanbul, 1995, s.67-68; Tanıl Bora,Yugo-
slavya, Milliyetçiliğin Provakasyonu, İstanbul, 1995,
leri tarihî abidenin üzerine ka- Sırplar açısından önemini ifade s.142; M. Necati Özfatura, Hedefteki Ülke Kosova,
İstanbul, 1998, s.23; İsmail Çolak, Modern Zaman-
zıdıkları şu sloganla da orta- etmeye yetmişti. larda Osmanlı’yı Aramak, İstanbul, 2005, s.25-32;
ya koymuşlardır: “Kosova’ya Zaman Gazetesi, 24 Şubat 2008, s.15; Celil Sağır,
“Belgrad-Priştine Hattında Alacakaranlık Kuşağı”,
savaşmaya gitmeyen Sırplara Sırplardaki Kosova send- Zaman Gazetesi Pazar Eki, 24 Şubat 2008, s.10.

37

You might also like