You are on page 1of 4

Çeviri Hikâye

Tercüme: Enbiya YILDIRIM

SON ŞEHRİN
SON SÜVARİSİ

70 Ocak 2009
I spanya’nın Müs-
lümanların elin-
den çıktığı 2
Ocak 1492’nin hüzünlü hatıra-
sına
savaşmaya başladı, ellerinde-
ki servet harcanıp gitti. Onlar
birbirleriyle uğraşırlarken İs-
panyollar kendi aralarında ya-
kınlaşmaya başladılar ve beş
krallık Kastilya krallığı altın-
İslâm güneşi sekiz asırdır da birleşti. Ardından da boyun
Endülüs semalarını hakikat, eğdirmek ve yutmak için müs-
medeniyet ve ilim ile aydınlatı- lüman İspanya’ya saldırma-
yordu. Bu sürecin ilk dört yüz- ya başladılar. Sonunda müs-
yılında söz konusu güneşin par- lümanların elinde Gırnata’dan
laklığı ve yaydığı ışıklar çok başka bir yer kalmadı.
güçlü idi. Çünkü tek bir kay-
naktan besleniyordu. Bulutsuz Geriye kalan bu şehir-
geniş bir alana doğuyor, ışık- de idare Benû Ahmer krallı-
larını engelleyecek bir sis bu- ğındaydı. Taht, sülalenin son
lunmuyor, semasını bölük pör- meliki Muhammed’deydi. Ma-
çük eden fırtınalar söz konusu alesef o, siyasî açıdan son de-
olmuyordu. Ancak gücü kendi- rece kabiliyetsiz, iradesi çok
sinde toplayan el, herkesi bir zayıf bir insandı. Kastilya kra-
arada tutan halka zayıflayıp da lı V. Ferdinand’ın aç gözleri-
her tarafta farklı görüşler or- ni, Endülüs’ün gelini, Elhamra
taya çıkınca, düzeni sağlayan yurdu, Arap hakimiyetinde ka-
halka dağıldı. Halka dağılınca, lan yitik cennetin son bakiyesi
Abdurrahman Nasır’ın mülkü, Gırnata’ya diktiğini neredeyse
hakimiyet kurmak için birbir- göremeyecek durumdaydı. Öyle
leriyle yarışan, boğuşmaktan ki, kendisinden ve koltuğundan
mecalsiz düşen ve düşmanla iş- endişe ederek savunma yap-
birliği yapan devletçiklere bö- mayı bir tarafa bırakarak afiyet
lündü. içinde tasasız bir ömür sürmeyi
yeğledi. Bunu gerçekleştirmek
Bunun tabii sonucu olarak amacıyla, düşmanın hakimi-
müslümanların kalplerindeki yet ve gölgesinde hükümranlık
Allah’ın nuru söndü. Toplum süreceği bir toprak parçasının
önderleri doğru yolu şaşırdılar, kendisine tahsis edilmesi şar-
kardeşler birbirlerine düşman tıyla memleketin teslimini ko-
kesildi, komşular birbirleriyle nuşmak üzere gizlice düşmana

71
elçi gönderdi. Kimsenin haberi genin ikamet yeriydi. Melik sara yedi ay sürdü. Gırnata’da
olmadan anlaşma yapıldı. Tes- Muhammed’e, komutanların ve gıda son derece azaldı, dayan-
lim olma vakti gelince, içlerinde emirlerin görüşüne uymak dı- ma gücü zayıfladı, sabır son
Araplık gururu ve yiğitlik duy- şında bir yol kalmayınca, an- kerteye dayandı. Şehir valisi il
gusu hâlâ duran Gırnata süva- laşmayı katladı ve savunma için meclisinin yanına çıkıp açlığın
rilerinden oluşan bir grup itiraz hazırlık yapılmasına karar ver- kapıya dayandığını, savunma
edip karşı çıktı. di. yapmanın artık zor aynı zaman-
da da faydasız olduğunu söyle-
Bu gençlerin başında, da- Gırnata halkı bir gün Şenil di. Bunu duyan Musa hemen
marlarında asîl kanı dolaşan, (Genil) vadilerinde, Gırnata’yı karşılık verdi: “Sabırla yoğ-
Batıdaki süvariliğe kendi müh- kuşatmak için şehrin çayırları- rulmuş mücahitler ümitsizlik
rünü vurmuş olan Arap sipa- na doğru ilerleyen Kastilya as- nedir bilmezler.” Ardından da
hiliğinin sembol ismi Musa b. kerlerinden oluşan seksenbin emri üzere şehrin kapısı açıldı
Ebî Gassân adlı biri vardı. Bü- kişilik bir ordu gördü. ve yanına aldığı süvari birliğiy-
tün güzel hasletlere sahip oldu- le birlikte yüzyüze çarpışmak
ğundan dolayı gençlerin göz- Musa halkın ve ordunun sev- için şehirden çıktı. Çarpışma-
desiydi, halkın gönlünde taht gilisiydi. Şehrin savunmasını dan önce süvarilerine şöyle hi-
kurmuştu. Hem kılıç kullanma- komutanlar ve emirler arasında tap etti: “Endülüs’ten elimizde
da hem de konuşma sanatında bölüştürdü. Süvarilerin komu- kala kala şu üzerinde durdu-
eşi yoktu. Savaş ve aşk macera- tasını da kendisi aldı. Muham- ğumuz toprak kaldı. Bunu da
ları İspanya’da hem Müslüman med bin Zâide ile Nuaym bin kaybedersek hem vatanımı-
hem de Hıristiyan meclislerinin Rıdvan yardımcılarıydı. Olacak zı hem de hürriyetimizi kaybe-
değişmez konusuydu. İlginçtir, oldu ve Arcûn (Aragon), Liyûn deceğiz.” Ardından muhasara
bu kahramanla ilgili bilgiler Av- (Leon) ve Nâfâr (Navarra) kral- yapan düşmana karşı güçlü bir
rupalı kaynaklarda bulunmak- lıklarınca desteklenen Kastilya saldırı düzenlediler ve onları
tadır çünkü Arap kaynakların- ile zorluk, sabır ve iman dışın- şehrin etrafından uzaklaştırdı-
da ona dair bilgi neredeyse yok da bir desteği olmayan Gırna- lar. Saldırının devamı geleme-
gibidir. ta arasındaki harp ateşi patladı. diği için, düşman tekrar dön-
İbn Ebî Gassân’ın süvariliği sa- dü ve muhasarayı iyice daralttı.
İbn Ebî Gassân korkak ve vaşta çok başarılı sonuçlar ge- Savaş bu şekilde günlerce gel-
ürkek melikine kızgın ama gu- tirdi ve düşman kuvvetlerini ol- git şeklinde devam etti. Sonun-
rurlu bir edayla seslendi: dukça zorladı, gelen yardımları da dayanamayacak bir noktaya
engelledi, destek yollarını kesti. gelen askerler ümitsizliğe ka-
“Müminlerin meliki! Hıris- Ancak Kastilyalılar yılmadılar pılıp ricat ettiler. Savaş meyda-
tiyanların kralına şunu söyle: ve Gırnata’ya yaptıkları muha- nında ondan başka kimse kal-
“Bir Arap kılıç taşıdığı sürece sarayı kuvvetlendirdiler, etra- mamıştı.
zulme asla rıza göstermez. Hür fındaki bütün zirai mahsulle-
babam, Gırnata’nın enkazı al- ri yok ettiler. Deniz ve karadan O akşam melik el-Hamra
tında kabri olmasını Endereş gelebilecek yardımlar ile Gırna- salonunda fakihler, komutan-
(Andaraks) bahçelerinde sara- ta arasında adeta bir set oldu- lar ve idarecilerle bir toplantı
yı olmasına tercih eder.” lar. düzenledi. İçinde bulundukla-
rı durumu enine boyuna tartıp
Endereş, sMelik Muham- Ardından kış geldi ve tarla- müzakere ettiler. Sonunda her-
med’in, Ferdinand ve larla çayırlar beyaz örtüyle kap- kes teslim olmaya karar verdi.
İsabella’nın himayelerinde ge- landı. Süvariler düşman hattını Musa ayağa kalkarak buna tek
liriyle yaşamaya razı olduğu, yarıp erzak ve zahire takviye- başına itiraz etti ve teslim ol-
kendisine tahsis edilecek böl- si yapamadılar. Bu katı muha- maya karşı çıktı. İyice ümitsiz-

72 Ocak 2009
liğe düşmüş kalplerde umudu ma şartlarını görüşmek üzere dan yürüyerek çıktı gitti. Başını
tekrar yeşertebilmek için şun- çıktıklarını görünce kan beyni- sağa sola çevirmeden doğru-
ları söyledi: ne sıçradı. Tekrar seslendi: ca evinin yolunu tuttu. Silahı-
nı kuşandı, atına atlayıp İlbîra
“Ey insanlar! Savunma ola- “Ey cemaat! Kendinizi al- (Elvira) kapısından Gırnata dı-
naklarımız henüz bitmiş değil. datmayın. Teslim olursanız şına çıktı.
İmkansızı başarabilecek, mu- şehrimizin altının üstüne geti-
cize gerçekleştirebile- İspanyol tarihçi Fray An-
cek fırsata hâlâ sahi- tonio Agapida bundan son-
biz. Bizim emelimiz rasını anlatırken şöyle der:
budur! Bunu yap-
mak için, halkın kal- “Endülüs yiğitinin bu
bindeki kendini feda şekilde Gırnata’dan çık-
etme ruhunu canlan- tığı günün akşamında İs-
dıralım. Ellerine silah panyol süvarilerinden bir
verelim. Hep birlik- gurup Şenil (Genil) neh-
te ölene kadar bera- ri boyunca rahvan gitmek-
ber çarpışalım. He- teydiler. Batmakta olan gü-
pimizi örtecek birer neşin soluk ışıkları altında,
kabir bulamasak bile ağzını kapatmış, kendisi ve
bedenlerimizi örtecek atı zırhlara bürünmüş bel-
semadan yoksun kal- li belirsiz bir atlı gördüler.
mayız. Hiç şüpheniz Tanımak amacıyla durdur-
olmasın ki, adımızın, mak istediler. Komutanları-
yurtlarını teslim edip nı semerin üstünden çekti-
teslim olanlar ara- ği gibi yere çaldı. Peşinden,
sında değil de cihad ölmek isteyen bir tavırla
edip öldürülenler için- üzerlerine saldırdı. Sadece
de anılması bizim için daha ha- rileceğini, mallarımızın gasp saldırıyor, savunma yapmıyor-
yırlıdır.” edileceğini, kadınlarımızın du. Vuruyor, kendini korumu-
namuslarının kirletileceğini, yordu. Pek çok askeri bu şekil-
Musa’nın etkili konuşma- mescidlerimizin pisletileceği- de yere serdi. Ardından kılıçlar
sı bu sefer insanların gönülle- ni, onurumuzun ayaklar altı- her taraftan bedenine inmeye
rinde akis bulmadı. Kulakları- na alınacağını, bedenlerimizin başladı, yaralanmıştı. Mızrak-
nı adeta tıkadılar. Üzgün melik kamçılanacağını, kanlarımızın larla vurulan atı da yere yıkıldı.
gözünü mecliste bulunanlar akıtılacağını, geri kalanlarımı- Kanlar içinde yere kapaklanın-
üzerinde şöyle bir gezdirdi. Bü- zın da sürüleceğini gözlerinizle ca süvariler kontrol etmek veya
tün yüzlerde hüzün ve tedirgin- göreceksiniz. Ey izzetli ölümü esir etmek için atlarından indi-
lik gördü. Ardından avazı çıktı- bedenlerinden esirgeyenler! ler… Dizlerinin üzerine doğrul-
ğı kadar bağırdı: “Allahu ekber! Dediklerimi hatta daha ağırla- du… Kendisini savunmak için
Allah’ın dediği olsun!” Meclis- rını da göreceksiniz. Bana ge- hançerini çıkardı... Esir olaca-
tekiler sözünü tekrarlayıp hep lince, vallahi ben bunların hiç- ğından endişe ederek geri geri
birden ağladılar. Musa hariç. O, birini görmeyeceğim.” çekildi… Bedenini nehrin sula-
konuşmaksızın sessizce, gözle- rına bıraktı… Zırhlarının ağırlı-
rini kırpmaksızın öylece durdu. Sözlerinin ardından hızlı- ğıyla nehrin tabanına indi.”
ca bulunduğu yerden kalkıp el-
Musa, bazı vezirlerin anlaş- Hamra sarayının aslanlı yolun- Eser: Ahmet Hasan ZEYYÂT

73

You might also like