You are on page 1of 4

Kitap

Vedat Ali TOK

BİR EMİR KALKAN KİTABI:

“BU TARAF
ANADOLU”
“Emir Kalkan, gerçekçi bir yazar. Onun, göz önündekini değil, göz ardı edileni gözler
önüne sermek gibi bir gayreti var. Bu yüzden hikâyelerinde daha çok, hayatın
darbesini yemiş insanlar dikkat çeker. Meczuplar, garibanlar, ezilenler, fakirler…
Bütün bunlar yaşadıkları mekânlardaki lisanla anlatılır. Dolayısıyla Kalkan, bu zengin
sokak dilini kullanırken imkânlarını kısma veya sansürleme yoluna hiç gitmiyor.”

76 Ocak 2009
E mir Kalkan, günümüz edebiyat dün-
yasına adını Kanatsız Kuşlar Şehri
(2002) isimli kitabı ile duyurdu. Ya-
zarın daha önce de Afşar Ağıtları, Kayseri Şairle-
ri, 20.yy. Türk Halk Şairleri Antolojisi gibi daha
çok folklorik mahiyette çalışmaları bulunuyor-
yınları arasında yeni çıkan (172 s. İstanbul 2008)
kitabında Kalkan bu defa yerelden evrensele
doğru bir çizgi takip ediyor. Kalkan, sadece Kay-
seri ile sınırlandırmıyor hikâyelerinde mekânı.
Anadolu’nun her yanından ilginç anekdotlar su-
nuyor bize…
du. Kanatsız Kuşlar Şehri, yazarına, haklı olarak
2002 yılında Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü de Hikâyeleri güçlü kılan unsurlardan biri, hiç
kazandırdı. Bu eserinde Kalkan, Kayseri ile ilgili şüphesiz, hikâyecinin gözlem yeteneğidir. Emir
ilginç tespitlerini, usta bir gözlem ve akıcı bir dille Kalkan’da gözlem, ileri bir seviyede diyebiliriz.
hatıra, deneme, hikâye türlerinde dile getiriyor- “Topladığı taşları birbirine çatıp, ocak kuruyor
du. Kendine özgü bir anlatımı var Kalkan’ın. Ka- kendince. Sonra eteğine doldurduğu gazel artık-
natsız Kuşlar Şehri kitabının arka kapağında da ları, çer çöp, ne varsa yığıp ocağın içine, çakıyor
yer alan bir bölümünde şöyle diyor yazar: kibriti. Ocak tutuşuyor. Ve ocak tutuşur tutuş-
maz, sanki gökyüzünü kaplayan bir çatı kuru-
“Şehirler insanlara benziyorlar. luyor üzerine; kırmızı halılarla döşeli, tombul
Ya güzel oluyorlar ya çirkin, çocukların bir o yana bir bu yana koşuşturup
Ya suskun ya cıvıl cıvıl. durdukları, sıcacık bir yuva oluyor kayaların
Ya gizemli ya aşufte. dibi. Yüzünü yalayan alevlerle birlikte bir huzur,
İçinde yaşayanların ruhu siniyor şehirlere. bir rehavet çöküyor kırışmış alnına…” (s.33) Bize
Sevdalı insanların şehri, kendileri gibi güzel göre Emir Kalkan’ın hikâyelerindeki başarı göz-
oluyor. lemlerinin yanı sıra, bir ara Türk Dil Kurumu ve
Folklor Araştırmaları Kurumu adına yaptığı alan
Şehri çevreleyen yüksek tepelere kurulmuş araştırmalarından da kaynaklanmaktadır.
bağ evlerinin toprak damlarında, geceleri yıldız
cümbüşlerini seyrederek uyuyan çocuklar, yaz Ruhsal çözümlemelerinde başarılı bir yazar
günlerinin ılık sabahlarına hep aynı sesle uyanır- Emir Kalkan. İnsan ruhundaki dalgalanmaların
lar. Yeşil ceviz ağaçlarının, birbirine karışmış gür tabiatla, eşya ile özdeşleştirilmesindeki ustalık, ta-
meyve dallarının arasından süzülüp gelen kırgın, biatın insan psikolojisi ile analiz ve tasvir edilme-
yorgun, ezgin, buruk bir sevda türküsüdür bu... sindeki beceri hikâyelerinin ilerde çok çok bahis
Gayrı dayanacak özüm kalmadı konusu olacağının habercisi. “Nezir Vay” isimli
Mektuba yazacak sözüm kalmadı...” hikâyede bacısı ile birlikte zorla örgüte katılması
istenen ve kendisine birkaç günlük bir mühlet ta-
Emir Kalkan’ın bu akıcı üslubu diğer kitapla- nınan bir delikanlının ruh hâli, hayalleri, düşün-
rında da kendini gösterir. Hoşça kal Şehir, Gül celeri ve delikanlının gözünde tabiatın görünüşü
Ayinleri, Ha Bu Diyar… Kitaplarında Kayseri, yazarın dilinde mücessem bir hâle gelir:
özellikle eski Kayseri hayatından hatıraları günü-
müz insanına aktarıyor yazar. Kayseri’nin deği- “Şafak aralanıyor…
şen çehresi, kaybolan; fakat özlenen mekânları; Gün ışıyor…
saf, temiz insanları onun hikâyelerinin değişmez Güneş dağların tepesinden gösteriyor alnını…
konularındandır. Sessiz, durgun, kasvetli bir aydınlık yayılıyor…
Birkaç horoz öylesine, tembel, isteksiz ötüyor…
Yazarın bu yazımızda bahsedeceğimiz kita-
bı “Bu Taraf Anadolu” adını taşıyor. Ötüken Ya- Ayak sesleri, pat pat… Aynı minval üzere,

77
birbirine benzer, şüpheli, kor- dıkları mekânlardaki lisanla hikâyelerinin gücünden hiçbir
kak, ama kararlı. “ (s. 25-26) anlatılır. Dolayısıyla Kalkan, bu şey kaybetmeyeceğini ve eğer
zengin sokak dilini kullanırken bir boşluk görüyorsa bu boşlu-
Bu Taraf Anadolu’da hayal imkânlarını kısma veya sansür- ğu farklı bir anlatımla doldura-
ile gerçek, geçmiş ile hâl arasın- leme yoluna hiç gitmiyor. cağına inanıyoruz. Zaten yaza-
da geçişler yumuşak ve pürüz- rın özelliği de burada çıkıyor;
süz. Dil saf ve şiirsel. Emir Kalkan’ın hikâyeleri yani bir konu, dilin zenginli-
argo ve jargon itibariyle oriji- ğinden, geniş imkânlarından
Emir Kalkan’ın hikâyelerinde nallik gösteriyor. Bu bakımdan ve edebî sanatlarından faydala-
ders ya da mesaj; kurgu ya da Bu Taraf Anadolu dil araştır- nılarak farklı bir şekilde, fark-
imaj yoktur. Söylemek istediği macıları için de zengin bir kay- lı kelimelerle de anlatılabi-
şey açık ve nettir. Her tipten in- nak. Öte yandan bu durum kitap lir, sezdirilebilir. Emir Kalkan
san onun için hikâye kahrama- için bir olumsuzluk da sayıla- bunu rahatlıkla yapabilir. Çün-
nıdır. Hikâye kahramanları her bilir. Sokak dilinin hikâyelere kü onun kitaplarından ve soh-
zaman ideal tipler de değildir. sansürsüz bir şekilde sokul- betlerinden gördüğümüz kada-
İşçi, memur, bakkal, genç, ihti- ması… Bu konu aslında çok da rıyla zengin bir kelime hazinesi
yar, fakir, zengin, sarhoş, ayık… tartışma götürür. Hikâyeci ya var; deyimlere hâkim; kısacası
da roman yazarı gerçekçi olma o bir dil ustası…
Bu Taraf Anadolu’da Emir adına, mesela ağır argo keli-
Kalkan, Türk insanının yaşadığı meleri rahat bir şekilde yazma- Emir Kalkan’ın, şehir kitap-
problemleri hikâye etmiş. Bun- lı mıdır? Kalkan’ın tercihi kah- ları ile okuyucuyu can damarın-
ları okurken kimi zaman hüzün- ramanının konuşmasını olduğu dan yakalayan bir üslubu var.
leniyor, kimi zaman gülmekten gibi vermekten yana. Nitekim Çünkü modern insan, çağın bu-
kendinizi alamıyorsunuz. Söz- daha önce yayınlanan Ha bu nalımları ile mücadele ederken
gelimi kitabın ilk hikâyesi olan Diyar isimli kitabı ile bu son ki- geçmişin yoksul; fakat mutlu,
“Nezir Vay”da Güneydoğuda tabında hemen her hikâyesi bu huzurlu hayatını her gün biraz
yaşayan ve yasadışı örgüte katıl- tür kelimelerle dolu. Yazarın bu daha özlüyor; bu özlemini de
ması için zorlanan bir delikanlı tercihini değerlendirecek olan hatıraların dile getirildiği kitap-
ve ailesinin yaşadığı sarsıntılar şüphesiz iki hakem var: Okuyu- larla paylaşmaktan hoşlanıyor.
dramatik bir dille anlatılıyor. cu ve zaman…
Guguk hikâyesinde ise hırsız- Bu Taraf Anadolu okuyu-
lara karşı kanunlardaki boşluk, Biz de hikâyelere bir okur cunun yine hoşuna gidecek
trajikomik bir şekilde ele alını- gözü ile baktığımız zaman hikâyelerle dopdolu. İlk hikâye
yor. Guguk, hırsızı yakaladığı hikâyelerdeki bazı ağır argo Nezir vay ismini taşıyor. Bun-
ve yaraladığı için âdeta hırsızın kelimelerden ve edebiyat açı- dan yukarıda bahsettiğimiz için
elinde zebun olan bir vatanda- sından meşru olmayan tasvir- tekrar ele almıyoruz. Kına, sev-
şın hikâyesidir! lerden rahatsız olmadığımızı dasına hasret bir askerin acık-
söyleyemeyiz. Konu, anlatım, lı hikâyesi. Ocak, kötü töreleri
Emir Kalkan, gerçekçi bir üslup bakımından çok takdir uygulama adına hayatının ka-
yazar. Onun, göz önündeki- ettiğimiz bu anlatıları mese- rartıldığı bir gelinin dramı…
ni değil, göz ardı edileni gözler la bir lise öğrencisine okumak Hal Böyle Böyle, modern dün-
önüne sermek gibi bir gayre- ve onlara tavsiye etmek husu- yada, parasızlık yüzünden ana-
ti var. Bu yüzden hikâyelerinde sunda durup düşünmemiz ge- sını kaybeden bir insanın Ana-
daha çok, hayatın darbesini ye- rektiği gerçeğini dile getirme- lar Gününde hissettikleridir.
miş insanlar dikkat çeker. Mec- miz gerekir. Emir Kalkan’ın Gece, hüzünlü bir aşk öyküsü-
zuplar, garibanlar, ezilenler, özellikle birkaç hikâyede yap- dür. Köpenek Friterleri, adın-
fakirler… Bütün bunlar yaşa- tığı tasvirleri kaldırdığı zaman dan da anlaşılacağı gibi güncel,

78 Ocak 2009
Kitaplık
mizahî bir hikâye. Ben Garip İlim
Garip, kültürün ve dilin yozlaştırıl-
ması karşısında bunalan bir Türk’ü
anlatır. Şefaatçi, siyasetçilerden
Osmanlı Döneminde
medet uman ve çekmediği eziyet İstanbul Hammalları
kalmayan tipik bir vatandaşın ger- Timaş Yayınları
çeğidir. Sarı Çizmeli Kredisi, yine Yard. Doç. Dr. Nejdet ERTUĞ
güncel bir mizahtır. Guguk’tan da Tel: 0 212 513 84 16
yukarıda söz etmiştik. Abeler, Ro-
manları anlatan bir hikâye. Hâkim
Bey, insanlara ceza verip kaybet-
mek yerine, insanı kazanmaya çalı-
şan bir hâkimin portresidir. Şahit,
Keşif Keramet
yalancı şahitliği âdet hâline getir-
Sufi Yayınları
miş bir yaşlının hikâyesidir. Kısas
yediği haramdan pişmanlık duyan Prof. Dr. Süleyman ULUDAĞ
bir vatandaşın öyküsüdür. Şehrin Tel: 0 212 513 84 15
Efendileri’nde yazar, meczupların,
saf insanların portresini ustalıkla
anlatıyor. Çorapsız, üçkâğıtçılıktan
emekli olmuş; fakat elinde avucun-
da bir şey kalmamış bir insanın
mizahî hikâyesi. Uçkur, ilerlemiş Dervişin Günlüğü
yaşında gül üstüne gül koklamaya Doç. Dr. Kadir ÖZKÖSE
çalışan bir insanın; Uygar, kendi-
Ensar Yayıncılık
ni hayatın akışına bırakmış ar na-
Tel: 0 332 353 35 18
mus tanımayan bir kadının acı so-
nunu hikâye ediyor. Kitabın son
hikâyesi Otopark… Bu da basit ve
küçük bir olaydan ustaca çıkarılmış
bir hikâyedir. İlkçağdan Dulkadirlilere
Kadar Maraş
Kırk küsur yıldır sanat ve edebi-
Yrd. Doç. Dr. İlyas GÖKHAN
yat hayatının içinde bulunan Emir
Kalkan’dan şimdi beklediğimiz bir Yrd. Doç. Dr. Selim KAYA
kitap var: Kayseri’de şahit olduğu Ukde Yayınları
edebiyat oturmalarının/okumala- Tel: 0 344 225 13 00
rının hatıraları… Tanıdığı edebi-
yatçı, yazar, şair dostlarının 30–40
yıl önce Kayseri’deki edebiyat orta-
mının kitabı… Bu muhtevadaki bir
kitap, geçmişten günümüze ışık tu- Yeniden Söylenen
tarken, günümüz yazarlarına, şair- Alim YILDIZ
lerine önemli mesajlar verecektir. Buruciye Yayınları
Şüphesiz ki bu hatıralar Kayseri’nin Tel: 0 3462 25 03 41
kültürel hayatına da önemli katkı-
lar sağlayacaktır.

79

You might also like