You are on page 1of 206

Dan Brown'un Trke yaymlanm dier kitaplar

DA VNC FRES MELEKLER VE EYTANLAR

DJTAL KALE
DAN BROWN

ODT Yaynclk

DJTAL KALE
ISBN 975-7064-83-1

ODTYaynclk ODT Gelitirme Vakf Yaynclk ve letiim A.. Yaynlar ODT Yaynclk

2003 Tm yayn haklar ODT Gelitirme Vakf Yaynclk ve iletiim A..'nindir. Yayncnn izni olmakszn, hibir biimde ve hibir yolla, bu kitabn ieriinin bir blm ya da tm yeniden retilemez ve dat lamaz.

Orijinal Ad: Digital Fortress 2000 St. Martin's Pres, LLC 1998 Dan Brown eviren Sezer SONER Kapak Tasarm Emrullah Z Yayna Hazrlayan Muharrem Nesil HUVAJ Sayfa Dzeni Leyla ALP - Emrullah Z

Haziran 2004 zkan Matbaaclk Gaz. San. ve Tic. L. . ODT Gelitirme Vakf Yaynclk ve letiim A.. nn Bulvar, ODT Yerlekesi 06531 ANKARA Tlf.: (312) 210 38 70-210 38 73 Faks:(312)21015 49 E-posta: odtuyayincilik@odtuyayincilik.com.tr Internet: www.odtuyavincilik.com.tr

retmenlerim ve kahramanlarm olan annem ve babama...

Teekkr St. Martin's Press'teki editrlerim Thomas Dunne'ye ve ok yetenekli Melissa Jacobs'a; New York'taki temsilcilerim George Wieser, Olga Wieser ve Jake Elwell'e; yayna hazrl srasnda kitab okuyarak katkda bulunan herkese ve zellikle de heyecan ve sabr iin karm Blythe'e teekkr ederim. Bir de... gnderdikleri, anonim e-posta iletileriyle ok deerli katklarda bulunan, kimlikleri gizli iki eski NSA kriptografna sessiz teekkrlerimi sunarm. Onlar olmasayd bu kitap yazlamazd.

giri
PLAZA DE ESPANA SEVLLA - SPANYA 11:00 Denir ki, lm annda her ey akla kavuur. Ensei Tankado artk bunun doru olduunu biliyordu. Gsn tutup ac iinde yere ylrken, yapt hatann korkunluunun farkna varmt. nsanlar evresine toplanm, yardm etmeye alyorlard. Ne var ki Tankado yardm istemiyordu. Artk bunun iin ok geti. Sol elini havaya kaldrp parmaklarn at. Eli titriyordu. "Elime bakn!" evresindekiler dikkatle baktlar ama o, sylediini anlamadklarndan emindi. Parmanda, zerine birtakm iaretler kaznm altn bir yzk vard. Yzn zerindeki iaretler bir an iin Endls gneinde parlad. Ensei Tankado bu gnein grp grd son k olduunu biliyordu.

1
Puslu Dalardaki en sevdikleri otelde, yatakta kahvalt yapyorlard. David kadna glmsedi. "Ne dersin gzelim? Benimle evlenir misin?" Kadn kubbeli yataktan bakarken David'in arad adam olduunu biliyordu. Sonsuza kadar da yle kalacakt. Baklar adamn koyu yeil gzlerine kilitlendiinde uzakta bir yerlerde kulaklarn sar eden bir zil almaya balad. Bu ses adam ekip ayryordu ondan. Uzand ama elleri bolukta kalakald. Susan Fletcher' grd ryadan uyandran ey telefonun sesiydi. Soluk solua yatakta doruldu ve el yordamyla ahizeyi arayp buldu. "Alo?" "Susan, ben David. Uyandrdm m?" Susan yatakta dier yanna dnerken glmsedi. "Ben de tam ryamda seni gryordum. kp gelsene, oynarz biraz." Adam gld. "Dars hl karanlk." "Mmm." Sesinde davetkr bir hava vard. "yleyse kesinlikle gelmelisin. Kuzeye doru yola kmadan nce bir eyler yapabiliriz." David hsran dolu bir sesle iini ekti. "Seni aramamn nedeni de bu zaten. Yolculuumuz hakknda. Bu geziyi ertelememiz gerekecek." Susan birdenbire tamamen aylverdi. "Ne!?" "zgnm. Kentten ayrlmak zorundaym. Yarn geri dneceim. Sabah ilk i olarak yola karz. nmzde hl iki gn var." "Ama rezervasyon yaptrmtm," dedi Susan, incinmiti. "Ta Kk'teki eski odamz ayarlamtm." "Biliyorum, ama" "Altnc aymz kutlayacamz bu gece zel olacakt. Nianl olduumuzu hatrlyorsun, deil mi?" "Susan," diye i geirdi David. "u an bunu aklamaya gerekten zamanm yok, darda bekleyen bir araba var. Uaktan seni arayp her eyi anlatacam." "Uak m?" diye tekrarlad Susan. "Neler oluyor? niversite niye sana uak ?" "niversite deil. Daha sonra telefon edip aklayacam. imdi gerekten gitmem gerek, beni aryorlar. Seni arayacam. Sz veriyorum." "David!" diye bard Susan. "Neler" Ama artk ok geti. David telefonu kapatmt. Susan Fletcher, onun yeniden aramasn bekleyerek, uyumadan, saatlerce yatakta kald. Telefon bir daha almad.

O gn leden sonra banyo kvetinde keyifsiz keyifsiz yatt. Sabunlu suya dalp kt ve Ta Kk'le Puslu Dalar' unutmaya alt. Nerede olabilir ki? diye dnd, merak iindeydi. Neden aramad? Vcudunu saran su giderek lklat, en sonunda da soudu. Telsiz telefonu aldnda artk kvetten kmak zereydi. Lavabonun stnde brakt ahizeye ulamaya alrken yere su sratarak kvetten frlad. "David?" "Ben Strathmore," diye yantlad kardaki ses. Susan'n omuzlar kverdi. "Ah," Duyduu hayal krkln gizle-yemiyordu. "yi gnler, komutanm." "Daha gen bir adam m bekliyordun?" Komutan kendi kendine glyordu. "Hayr, efendim," dedi Susan, utanmt. "Grnd gibi de" "Aynen grnd gibi!" bir kahkaha att. "David Becker iyi bir a-dam. Sakn onu elinden karma." "Teekkr ederim, efendim." Komutann sesi aniden ciddileti. "Susan, burada sana ihtiyacm olduu iin aryorum. Derhal." Susan dikkatini toplamaya alt. "Bugn cumartesi, efendim. Biz genellikle cumartesileri" "Biliyorum," dedi Strathmore sakince. "Bu acil bir durum.'" Susan doruldu. Acil bir durum? Komutan Strathmore'un dudaklarndan bu szcn dkldn hi duymamt. Acil bir durum mu? Kripto'da m? Tahmin edemiyordu. "E-evet, efendim." Duraklad. "Mmkn olduu kadar abuk orada olacam." "Daha abuk olsun." Strathmore telefonu kapatt. Susan Fletcher bir havluya sarnp ayakta durdu. nceki gece hazrlayp zenle katlad giysilerine (yry ortu, serin da akamlar iin bir kazak ve gece giymek iin satn ald yeni i amarlar) su damlatyordu. Temiz bir gmlekle etek almak iin keyifsizce giysi dolabna yneldi. Acil bir durum mu? Kripto'da m? Susan alt kata inerken gnn daha ne kadar ktleebileceini merak ediyordu. Birazdan renecekti.

2
David Becker Learjet 60'n kk, oval penceresinden dokuz bin metre aadaki stliman okyanusa mutsuzca bakyordu. Uan telefonunun bozuk olduu sylenmiti. Susan' arama frsat bulamamt. "Burada ne yapyorum?" diye yaknd kendi kendine. Ama yant basitti: Baz adamlar vardr ki onlara hayr diyemezsiniz. "Bay Becker," diye czrtl bir ses geldi hoparlrden. "Yarm saat iinde varm olacaz." Becker, sahibi grlmeyen sese ban sallad hznle. Harika. Glgelii ekip uyumaya alt. Ama tek dnebildii Susan'd.

3
Susan'n Volvo'su, tepesi dikenli telle sarlm metre ykseklikteki tel rgnn glgesinde durdu. Gen bir nbeti, elini arabann stne koydu. "Kimlik ltfen." Susan kimliini verip her zamanki yarm dakikalk bekleme sresinin gemesini bekledi. Grevli asker, Susan' n kimlik kart n bilgisayara bal bir taraycdan geirdi. En sonunda Susan'a bakt. "Teekkr ederim Bayan Fletcher." Belli belirsiz bir hareket yapt ve kap ar ar ald. Susan, sekiz yz metre kadar tedeki elektrikli tel rgnn nnde ayn ilemleri tekrarlad. Hadi ocuklar... Bir milyon kez getim buradan.

Son kontrol noktasna yaklatnda, yannda saldrgan grnen iki kpek, elinde de makineli tfek olan ksa boylu bir nbeti Susan'n arabasnn plakasna bakt ve elini sallayarak gemesini iaret etti. Susan bir 250 metre daha Kpekli Yol'u takip etti ve park yerinin alanlara ayrlm olan C blmne doru ilerledi. nanlmaz, diye dnd. Yirmi alt bin alanlar ve on iki milyar dolarlk bteleri var ama ben olmadan bir hafta sonunu bile geiremiyorlar. Susan hzla arabay kendisine ayrlm olan yere doru srp park etti ve motoru durdurdu. Manzaral taraay geip ana binaya girdikten sonra, ieride iki kontrol noktasndan daha geti ve en sonunda binann yeni kanadna giden penceresiz tnele vard. Girite bir ses tarama noktas vard. ULUSAL GVENLK TEKLATI (NSA) KRPTO TESS YETKL PERSONEL DIINDA GRMEK YASAKTIR Silahl bir nbeti ban kaldrp bakt. "yi gnler Bayan Fletcher." Susan bkknca glmsedi. "Merhaba John." "Bugn sizi beklemiyordum." "Yaa, ben de." Parabolik mikrofona yneldi. "Susan Fletcher," diye net bir ekilde adn syledi. Bilgisayar onun sesindeki frekans konsantrasyonlarn hemen dorulad ve bir "tk" sesiyle kap ald. Susan ieri girdi. Susan beton kprden ilerlerken nbeti onu hayranlkla izliyordu. Susan'n ela gzlerinde bugn bir soukluk olduunu fark etmiti ama yanaklarnda krmz bir tazelik vard ve omuzlarna dklen kumral salar da yeni kurutulmu gibi grnyordu. Peinden Johnson's Bebek Pudras'nn o hafif kokusu geliyordu. Nbetinin gzleri Susan'n narin gvdesine taklmt -iindeki sutyeni belli belirsiz gsteren beyaz gmleine, haki eteine, en sonunda da bacaklarna... Susan Fletcher'n bacaklarna. Bu bacaklarn 170 IQ tadn dnmek neredeyse imknsz, diye dalp gitti nbeti. Susan'n arkasndan uzun bir sre bakakald. Sonunda gzden kaybolduunda adam kendine gelmek iin ban sallad. Susan tnelin sonuna ulatnda, yuvarlak, banka kasalarnn kapsn andran bir kapnn nne geldi. Kapnn zerinde kocaman harflerle "KRPTO" yazlyd. geirdi, sonra da elini duvar girintisinde kalan ifre kutusuna uzatp be rakaml PIN kodunu girdi. Birka saniye iinde on iki tonluk elik levha dnmeye balad. Dikkatini toplamaya alyordu ama dnceleri durmadan David'e kayyordu. David Becker. Sevip sevebilecei tek adam. Georgetown niversitesi'ndeki en gen tam zamanl profesr ve parlak bir yabanc dil uzman olarak David Becker akademik dnyada byk bir ne sahipti. Doutan gelen fotorafik bellei ve eitli dillere olan ilgisi sayesinde spanyolca, Franszca ve talyanca'nn yan sra alt Asya dilinde uzmanlamt. niversitede kkenbilim ve dilbilim konusunda verdii derslerde ancak ayakta yer bulunabiliyordu. Soru bombardmanna yant vermek iin her zaman ders bittikten sonra da uzun sre snfta kalmak durumunda oluyordu. Otoriteyle, evkle konuuyordu ve grne baklrsa kz rencilerinin hayranlk dolu baklarnn farknda deildi. Becker esmerdi, yeil gzlerinden zek prltlar fkran ve buna uygun bir espri anlayna sahip, salam yapl, otuz be yanda, din bir adamd. Gl enesi ve gergin yz hatlar Susan'a mermerden yaplm heykelleri hatrlatyordu. 1.80'den uzun boyuna ramen Becker squash kortunda gzle takip edilemeyecek kadar hzl hareket ederdi. Rakibini ezip getikten sonra kafasn bir emenin altna sokup siyah, gr salarn

slatarak serinler, sonra da salarndan hl sular damlarken rakibine bir rekle birlikte meyve kokteyli smarlard. Btn gen profesrler gibi, David'in de niversiteden ald aylk orta dzeydeydi. Kimi zaman squash kulb yeliini yenilemesi ya da eski Dunlop'na yeni tel almas gerektiinde Washington ve evresindeki resmi kurululara eviri ileri yaparak fazladan para kazanyordu. Susan'la da bu ilerden birinde tanmt. Becker sabah koularnn birinden sonra niversite yerlekesindeki odal apartman dairesine dnp telesekreterinin mesaj geldiini belirten sinyalini grdnde gz tatili srasnda serin bir sabah vaktiydi. Gelen mesaj dinlerken bir litre portakal suyunu yuvarlamt bile. Bu mesaj da ald birok mesaja benziyordu: Bir hkmet dairesi o sabah birka saatliine eviri yapmasn istiyordu. Garip olan ey, Becker'n bu kuruluun adn daha nce hi duymam olmasyd. "Ad Ulusal Gvenlik Tekilat," dedi bilgi almak iin i arkadalarndan birkan aradnda. Ald yant hep ayn oldu. "Ulusal Gvenlik Konseyi demek istiyorsun herhalde?" Becker mesaj kontrol etti. "Hayr. Konsey deil, Tekilat. NSA." "Hi duymadm." Becker devlet kurulularnn listesini ieren Saytay telefon rehberini gzden geirdi ama bu tekilatn ad Saytay rehberinde de gemiyordu. akn bir halde. Kongre Ktphanesi'nde aratrma memurluuna balam eski bir siyasi analist olan squash ahbaplarndan birini arad. Arkadann aklamas David'i bir hayli artt. Grne baklrsa NSA var olmakla kalmyor, ayn zamanda dnyann en etkili resmi kurulularndan biri olarak deerlendiriliyordu. Elli yl akn bir sredir btn dnyada elektronik istihbarat verilerini topluyor ve ABD'nin gizli bilgilerini koruyordu. Amerikallarn yalnzca yzde bu kuruluun varlndan haberdard. "NSA," diye taklmt ahbab, '"N'apsan Srrn Anlayamazsn'n* ksaltmas." Biraz endie, biraz da merakla Becker bu gizemli tekilatn teklifini kabul etmiti. Arabasyla, tekilatn Maryland'de, Fort Meade'in aalkl tepeleri arasnda dikkatlice gizlenmi otuz be hektarlk alandaki kararghna ulamak iin aa yukar altm kilometre yol gitmiti. Bitmek bilmeyen gvenlik kontrollerini geip alt saat sreyle geerli, holograml bir misafir kart aldktan sonra gvenlik grevlisi eliinde o gn leden sonray Kriptografi Blm'ne krlemesine destek salayarak geirecei lks bir aratrma servisine gitmiti. Kriptografi Blm "ifre zcler" olarak bilinen matematik dhilerinden oluan sekin bir gruptu. lk saat boyunca ifreciler Becker'n orada olduunun farknda bile de il gibiydiler. Kocaman bir masan n evresinde dolan p duruyor, Becker'n hi iitmedii bir dilde konuuyorlard. Akm ifrelerinden, kendini yok eden retelerden, uval varyantlarndan, sfr bilgi protokollerinden, tek birim noktalarndan sz ediyorlard. Becker aknca olan biteni izliyordu. Grafik katlarna semboller iziktiriyorlar, bilgisayar ktlarn derinlemesine inceliyorlar ve dnp dnp bir projektrle duvara yanstlm olan karmakark bir metne bakyorlard.

En sonunda ilerinden biri Becker'n zaten tahmin ettii eyi aklad. ifrelenmi szckleri gsteren rakam ve harf gruplarndan oluan bu metin bir "ifreli metin"di.

ifrecilerin ii metni incelemek ve bundan asl mesaj, yani "temiz metni" karmakt. NSA Becker' armt, nk asl mesajn Mandarin incesi ile yazldndan kukulanyorlard. ifreciler sembolleri zdke Becker da bunlar evirecekti. ki saat boyunca Becker, ard arkas kesilmeden nnden geen Mandarin sembollerini evirip durdu. Ne var ki evirdiklerini onlara verdiinde ifreciler her defasnda mitsizce balarn iki yana salladlar. Grne baklrsa ortaya kan metnin hibir anlam yoktu. Becker, yardm etme hevesiyle, kendisine gsterdikleri btn karakterlerin ortak bir zellii olduuna dikkat ekti: Bu karakterler ayn zamanda Kanji alfabesinde de yer alyordu. O anda odadaki tel ve kouturma duruverdi. Morante adl, olduka uzun boylu ve srekli sigara ien grevli inanamam gibi bir ifadeyle Becker'a dnd. "Yani bu sembollerin birden fazla anlam olduunu mu sylyorsun?" Becker bayla onaylad. Kanji'nin deitirilmi ince karakterlere dayanan bir Japon yaz sistemi olduunu aklad. Onlara Mandarin evirileri veriyordu nk kendisinden bunu istemilerdi. "Tanr akna." Morante ksrd. "Haydi, Kanji'yi deneyelim." Sanki bir by yaplmasna her ey yerli yerine oturdu. ifreciler yeteri kadar etkilenmilerdi. Yine de Becker'a, evirecei karakterleri metindekinden farkl bir sralamayla veriyorlard. "Bu senin gvenliin iin," demiti Morante. "Bylece ne evirdiini bilmeyeceksin." Becker gld. Ama kendisinden baka hi kimsenin glmediini fark etti. Metin nihayet zldnde Becker'n, hangi karanlk srlarn aa karlmasna yardmc olduuna dair hibir fikri yoktu fakat kesin olan tek bir ey vard: NSA ifre zme iini ciddiye alyordu. Becker'n cebindeki ekte yazl olan rakam niversitede ald bir aylk cretten daha fazlayd. kta, ana koridordaki bir dizi gvenlik kontrol noktasndan getikten sonra elindeki telefonu yerine koyan bir nbeti. Becker' durdurdu. "Bay Becker, burada bekleyin ltfen." "Sorun nedir?" Becker iin bu kadar uzun sreceini beklemiyordu, bu yzden de her cumartesi leden sonras yapt squash mana yetimek iin acele ediyordu. Nbeti omuz silkerek, "Kripto blmnn bakan olan bayan sizinle konumak istiyor. Gelmek zeredir." dedi. Bayan m? Becker gld. NSA'da henz bir kadn grmemiti. "Bu sizin iin bir sorun mu?" diye sordu arkasndan gelen bir kadn sesi. Becker geri dnd, dnd anda da yznn kzardn hissetti. Karsndaki kadnn yakasndaki kimlik kartna bir gz att. NSA'nn Kriptografi blmnn bakan yalnzca bir kadn deil, ayn zamanda ok da ekici bir kadnd. "Hayr," diye bocalad Becker. "Ben sadece..." "Susan Fletcher." Kadn ince, gzel elini uzatrken glmsedi. Becker kendisine uzatlan eli skt. "David Becker." "Tebrik ederim, Bay Becker. Bugn ok iyi bir i yaptnz duydum. Sizinle bu konuda biraz konuabilir miyim?" Becker duraksad. "Aslnda, u an biraz acelem var." Dnyann en gl istihbarat tekilatn reddetmenin aptalca bir hareket olmadn umuyordu ama squash ma k rk be dakika sonra ba layacakt ve Becker' n bu konuda korumas gereken bir n vard : David Becker squash'a asla ge kalmazd... snfa belki ama squash'a asla. "Sizi ok fazla tutmayacam." Susan Fletcher glmsedi. "Bu taraftan ltfen." On dakika sonra Becker NSA'da blm bakannn odasndayd. NSA'nn gzel ba Kriptografi Susan Fletcher ile kurabiye yiyip kzlck suyu ierek hoa vakit geiriyordu. David, henz otuz sekiz yanda olan birinin NSA'da yksek bir mevkide bulunmasnn hi de ans eseri olmadn ok gemeden anlad. Susan o ana dek karlat en zeki kadnlardan biriydi. ifreler ve ifre zme hakknda konu urlarken Becker geri kalmamak

iin aba harcadn fark etti. Byle bir aba harcamak zorunda kalmak onun iin yeni ve heyecan verici bir deneyimdi. Bir saat getikten, Becker artk kesinlikle squash man kardktan ve Susan da kapal devre bilgilendirme ekranndaki sayfalk yazya aka bo verdikten sonra ikisi de artk gld. Delicesine ak olmak gibi akl d duygulara kar dayankl grnen olduka analitik iki beyin, her naslsa, orada oturup dilbilimsel biimbilim ve sahte rasgele rakam reteleri hakknda tartrlarken kendilerini liseli birer gen gibi hissetmilerdi. Ortalkta havai fiekler patlyordu. Susan konuyu, David Becker ile konumak istemesinin gerek nedenine, yani ona Asya Dilleri Kriptografi Blm'nde bir deneme ii teklif etmeye bir trl getiremedi. Gen profesrn niversiteden asl ayrlmayaca, retme konusunda tutkuyla konumasndan aka belli oluyordu. Susan yakaladklar o gzel havay i konuarak mahvetmemeye karar verdi. Kendini yeni batan liseli bir kz gibi hissediyordu. Hibir ey bunu bozamayacakt. Bozamad da. Romantik ve yava ilerleyen bir ilikileri vard: alma programlar izin verdiinde yaplan kaamaklar. Georgetown niversitesi yerlekesindeki uzun yryler, Merlutti's'de gecenin ilerlemi saatlerinde iilen kapuinolar, frsat olduunda gittikleri konferanslar ve Konserler. Susan gldn fark ediyordu, hem de mmkn olabileceini hi dnmedii kadar. David'in espri haline getiremeyecei hibir ey yok gibi grnyordu. Susan iin bu NSA'daki grevinin younluundan kurtulmann ok gzel bir yoluydu. Serin bir sonbahar leden sonrasnda, ak tribnde oturmu Rutgers niversitesi futbol takmnn Georgetown niversitesi takmn ezip gemesini seyrediyorlard. "Hangi sporu yapyorum demitin, zucchini miydi?" diye dalga geti Susan. Becker homurdand. ''Ona squash' deniyor. Susan anlamam gibi bakt. "'Zucchini gibi." diye aklad Becker, "ama kortu daha kk." Susan onu itti. Georgetown'un sol kanat oyuncusu bir ke vuruu yapt ve topu taca gnderdi. Kalabalktan bir "Yuuh!' sesi ykseldi. Ke vuruu srasnda rakip ceza alanna gelen savunma oyuncular kendi sahalarna dnmek iin kouyorlard.

* Su kaba ** Bal kaba "Ya sen?" diye sordu Becker. "Yaptn bir spor var m?" "Merdiven kmada kara kuak sahibiyim." Becker biraz sindi. "Kazanabileceim sporlar tercih ederim." Susan glmsedi. "Kazanmaya dknz demek?" Georgetown'un yldz savunma oyuncusu rakip takmn bir pasn kesince tribnde toplu bir tezahrat yapld. Susan David'in kulana doru eilip fsldad. "Susam." David dnp ona bakt, armt. "Susam," diye tekrarlad Susan. "Aklna gelen ilk eyi syle." Becker kukuyla bakt. "Szck armlar m?" "Standart NSA uygulamas. Kiminle birlikte olduumu bilmem gerek." Serte bakt David'e. "Susam." Becker omuz silkerek, "Soka" dedi. Susan kalarn att. "Tamam, bir de bunu dene: mutfak?" Becker duraksamad: "Yatak odas."

Susan utanga bir ekilde kalarn kaldrd. "Peki. ya buna ne dersin: kedi?" "Barsa," diye yantlad Becker hi beklemeden. "Barsa m?" "Evet. KEDBAIRSAI. ampiyonlarn squash raket teli markas." "Aman ne ho," diye i geirdi Susan. Becker,"Tehisiniz?" diye sordu. Susan bir an dnd. "Siz, baym, ocuksu, cinsellii bastrlm bir squash hastassnz." Becker omuz silkti. "Doru gibi grnyor." zleyen haftalar byle geti. Geceleri, sabaha kadar ak bir restoranda tatl ya da meyve gibi bir eyler yerken Becker sonu gelmeyen sorular soruyordu. Matematii nerede rendin? NSA'da almaya nasl baladn? Nasl bu kadar byleyici olabiliyorsun? Susan, yz kzararak, sonradan aldn itiraf etti. Yirmili yalara yaklatnda uzun boylu ve ince olduunu, di telleriyle bann beladan kurtulmadn, halas Clara'nn bir defasnda vcudu dmdz olduu iin Tanr'nn zr olarak ona beynini baladn sylediini anlatt. Erken bir zr diye dnd Becker. Susan kriptografiye duyduu ilginin ortaokul srasnda baladn syledi. Sekizinci snf rencisi ve bilgisayar kulbnn bakan olan Frank Gutmann adl ocuk ona bir ak iiri yazm ve bu iiri, harfleri rakamlarla deitirerek ifrelemiti. Susan o ktta ne yazdn renmek iin yalvarmt. Frank ise kur yaparak, aklamay reddetmiti. Susan ifrenin yazl olduu kd eve gtrm, srr zene kadar rtlerin altnda bir el feneriyle btn gece oturmutu. Her harf bir rakama karlk geliyordu. ifreyi dikkatlice zm ve ilk bakta rasgele saylar gibi grnen eyin sanki byl bir ekilde gzel bir iire dnmesini hayretle izlemiti. O anda k olduunu anlamt. ifreler ve Kriptografi onun ak, hayat haline gelecekti. Aa yukar yirmi yl sonra, Johns Hopkins niversitesi'nde matematik yksek lisansn tamamladktan ve Massachusetts Teknoloji Enstits'nden tam burs alarak say kuram zerinde altktan sonra, "Manuel Uygulamalar in Kriptografik Yntemler, Protokoller ve Algoritmalar" balkl doktora tezini verdi. Grne gre bu tezi okuyan tek kii hocas deildi: Ksa bir sre sonra Susan'a NSA'dan telefon edildi ve adresine bir uak bileti gnderildi. Kriptografi alanndaki herkes NSA'y biliyordu, bu gezegen zerindeki en iyi kriptografik beyinlerin yuvasyd oras. Her bahar, zel sektrdeki firmalar elemanlar arasna katmak iin en parlak gen beyinlere hcum eder. inanlmaz cretler ve irket hisseleri nerirken NSA dikkatlice izler, hedefini belirler, sonra da sadece araya girip sunulan en iyi teklifin iki katn nerirdi. NSA ne isterse alrd. Susan, NSA'dan gelen ve kendisini Fort Meade'e gtrecek bir ofr tarafndan karlanaca Washington'daki Dulles Uluslararas Havaalan'na uarken heyecan iinde tir tir titriyordu. O yl ayn telefonu alan krk bir kii daha vard. Yirmi sekiz yandaki Susan ilerinde en genciydi. Ayn zamanda tek kadnd. Bu ziyaret, bilgilendirme amal bir grmeden ok, youn bir halkla ilikiler gsterisine ve bir zek testi bombardmanna dnt. Sonraki hafta Susan ile birlikte alt kiiyi daha yeniden ardlar. Kararsz olmasna karn Susan geri dnd. Gruptakileri hemen birbirlerinden ayrdlar. Her birini ayr ayr yalan makinesi testlerinden, gemilerine ilikin soruturmalardan, el yazs analizlerinden ve saatler boyu sonu gelmez gibi grnen grmelerden geirdiler. Bu grmeler arasnda cinsel ynelimleri ve alkanlklar hakknda, banda alnan grmeler de vard. Grmeyi yapan kii Susan'a hi hayvanlarla cinsel ilikide bulunup bulunmadn sorduunda Susan neredeyse kalkp gidecek olmutu ama bir ekilde, onun devam etmesini salayan

bir gizem vard: ifre kuramnn en u noktalarnda alma, "Bilmece Saray'na girme ve dnyann en ketum kulbnn, Ulusal Gvenlik Tekilt'nn bir yesi olma frsat. Susan'n anlattklar Becker' yerine iviledi. "Gerekten sana hayvanlarla cinsel ilikide bulunup bulunmadn sordular m?" Susan omuzlarn silkti. "Adayn gemiine ynelik rutin aratrmann bir paras." "Pekiii..." Becker yznde kendini gstermeye alan bir glmsemeyle bouuyordu. "Peki ne yant verdin?" Susan masann altndan ona bir tekme att. "Onlara hayr dedim!" Sonra da ekledi, "Dn geceye kadar da bu doruydu." Susan'n gznde, David hayal edebilecei kadar kusursuzdu neredeyse. Tek bir kt zellii vard: Her dar ktklarnda hesab demekte srar ediyordu. Susan onun, maann bir gnlk ksmn bir akam yemeine yatrdn grmekten hi holanmyordu ama Becker kolay deien biri deildi. Susan itiraz etmemeyi renmiti fakat bu konu hl cann skyordu. Ne yapacam bilmediim kadar para kazanyorum, diye dnyordu. Benim demem gerek. Bununla birlikte Susan, bu modas gemi valyelik duygusu saylmazsa, David'in ideal biri olduuna karar vermiti. Sevecendi, zekiydi, elenceliydi ve her eyden te Susan'n iine samimi bir ilgi duyuyordu. ster Smithsonian Mzesi'ne yaptklar yryler srasnda olsun, ister bisiklete binerken, ister Susan'n mutfanda spagetti piirirken, David hep meraklyd. Susan da yantlayabilecei sorular yantlyor ve David'e Ulusal Gvenlik Tekilat hakknda gizli olmayan genel bilgiler veriyordu. Duyduklar David'i bylyordu. Bakan Truman tarafndan 4 Kasm 1952'de, saat 00:01'de kurulan NSA aa yukar elli yl boyunca dnyann en gizli istihbarat tekilat olmutu. NSA'nn yedi sayfalk kurulu belgesi olduka zl bir hedefi gzler nne seriyordu: ABD hkmetinin haberleme gvenliini korumak ve yabanc glerin haberlemelerine girmek. NSA'nn ana operasyon binasnn ats be yz akn antenle doluydu. Bunlarn arasnda devasa golf toplan gibi grnen iki byk radar kubbesi de vard. Yapnn kendisi de dev gibiydi, kaplad alan yz seksen bin metrekareyi ayordu. Bu alan CIA kararghnn iki katyd. Yapnn iinde yaklak iki buuk milyon metre uzunluunda telefon kablosu vard ve srekli kapal tutulan pencerelerin yzey alan aa yukar yedi bin iki yz metrekareyi buluyordu. Susan David'e COMINT'i, yani tekilatn kresel dinleme blmn anlatmt: dnyann drt bir yanndaki dinleme birimleri, uydular, ajanlar ve telefon dinleme aygtlarndan oluan, insan hayrete dren bir topluluk. Her gn binlerce resmi iletiim kanal ve konumaya giriliyor, bunlar n tm de ifre edilmeleri iin NSA'n n analistlerine gnderiliyordu. FBI, CIA ve ABD'nin d politika danmanlar, hepsi verdikleri kararlarda NSA'nn istihbaratna gveniyorlard. Becker bylenmiti. "Peki ya ifre zme? Sen bu resmin neresinde yer alyorsun?" Susan ounlukla tehlikeli grnen hkmetlerin, dman gruplarn ve birou ABD snrlar iinde bulunan terrist gruplarn haberlemelerine nasl girildiini anlatmt. Yaptklar haberlemeler sonunda yanl ellere geerse diye -ki COMINT sa olsun, ounlukla da yle oluyordu-genellikle gizlilik iin ifreleniyordu. Susan David'e, iinin ifreleri incelemek, tek tek bu ifrelen zmek ve NSA'ya deifre edilmi mesajlar salamak olduunu sylemiti. Aslnda pek doru saylmazd bu. Susan, akna yalan syledii iin ani ve iddetli bir sululuk sancs hissetmiti ama baka bir seenei yoktu. Birka yl ncesine kadar bu syledikleri do ru olabilirdi ama NSA'da i ler de i mi ti. Btn Kriptografi dnyas deimiti. Susan'n yeni grevleri gizliydi, hatta birou en yksek dzeydeki yetkililerin bile bilmedii kadar gizliydi. "ifreler," dedi Becker kendini kaptrm bir ekilde. "Neresinden balayacan nasl biliyorsun? Yani... nasl zyorsun?"

Susan glmsedi. "Herkesin renebilecei bir ey aslnda. Yabanc dil renmeye benzer. lk bata nndeki metin anlamsz bir eymi gibi grnr, ama o metnin yapsn belirleyen kurallar rendike anlam da karmaya balayabilirsin." Becker etkilenmi bir ifadeyle ban sallad. Daha fazlasn bilmek istiyordu. Susan, Merlutti's'in peetelerini ve konser programlarn yaz tahtas olarak kullanp ekici rencisine kriptografi zerine minik bir ders veriyordu. Jl Sezar'n "tam kare" ifre kutusuyla ie balamt. Susan'n anlattna gre, tarihte ilk ifre yazan kii Sezar'd. Yaya ulaklar pusuya drlp tadklar mesajlar alnmaya baladnda, Sezar emirlerini ifrelemek iin yeni bir yol bulmutu. Mesajlarndan oluan metni, yazdklar anlamsz grnecek bir ekilde yeniden dzenliyordu. Metin anlams z de ildi elbette. Her mesajdaki harfler kare bir sayya gre dzenlenmiti -Sezar'n sylemek istediklerinin uzunluuna bal olarak on altlk, yirmi belik, yzlk vb. bir kare say. Emrindeki grevlilere, kendilerine rastgele, anlamsz gibi grnen bir mesaj ulatnda mesajn metnini kare biiminde bir tabloya yerletirmelerini sylemiti gizlice. Grevliler metni tabloya yerletirip yukardan aaya doru okuduklarnda sihirli bir denek demi gibi gizli bir mesaj ortaya kyordu. Zamanla Sezar'n metni yeniden dzenleme kavram bakalar tarafndan da benimsendi ve zlmesi daha g bir hale getirildi. kinci Dnya Sava srasnda "bilgisayar temelli olmayan ifreleme" doruk noktasna ulat. Naziler Enigma adnda artc bir ifreleme makinesi yaptlar. Bu makine eski moda daktilolara benziyordu. Karmak biimlerde dnen ve temiz metni grnte anlamsz karakter guruplarndan oluan diziler haline getiren, birbirine gemi pirinten arklar olan bir makineydi. Elinde ancak tamamen ayn biimde ayarlanm baka bir Enigma makinesi olan bir alc ifreyi zebiliyordu. Becker bylenmi bir ekilde dinliyordu. retmen bu kez renci olmutu. Bir gece, niversitede sahneye konan bir "Fndkkran" bale gsterisi srasnda Susan David'e zmesi iin ilk basit ifresini verdi. David verilen aray elinde bir kalemle yirmi drt harften oluan mesaj zerinde dnerek geirdi: ZMHS HGHLHYZ CNJ LDLMTMTL Sonunda, tam ikinci perdenin balamas iin klar snecekken baard. Susan ifreyi olutururken mesajdaki her bir harfin yerine alfabede o harften bir nceki harfi koymutu. ifreyi zmek iin Becker'in tm yapmas gereken de her harfin yerine kendisinden bir sonraki harfi koymakt: "A"nn yerine "B", "B"nin yerine "C" gibi. Bu ekilde kalan harfleri abucak deitirdi. Alt st tane szcn kendisini bu denli mutlu edebileceini hi dnmemiti: TANITIIMIZA OK MEMNUNUM Hemen yantn karalayp ve Susan'a uzatt: ADM D Susan okudu ve yz sevinle aydnland. Becker glyordu. Otuz be yandayd ve kalbi kt kt atyordu. Yaam boyunca bir kadna bu kadar ekildiini hissetmemiti hi. Narin Avrupai hatlar ve ak kahverengi gzleri ile Susan, bir Estee Lauder reklamndan frlam gibi geliyordu David'e. Okul andayken vcudu incecik, boyu da ok uzundu belki ama artk kesinlikle yle deildi. Zamanla ince ve zarif bir kadn olmutu -narin, gzel hatlar; dolgun, sk gsler ve

tamamyla dz bir karn. David, o ana dek karlat uygulamal matematik ve saylar kuram alannda doktora yapm ilk mayo mankeni olduunu syleyerek taklyordu ona sk sk. Aylar getike, her ikisi de bir mr boyu srebilecek bir ey bulduklar duygusuna kaplmaya balamt.

4
Kripto kaps Susan' sknt veren hayallerinden uyandran bir 'bip' sesiyle ald . Kap tam a k konumuna dnd. 360 derecelik tam bir dn yaptktan sonra be saniye iinde yeniden kapanm olacakt. Susan dncelerini toparlayp ieri girdi. Bir bilgisayar onun giriini kaydetti. Yapm yl nce tamamlandndan beri neredeyse btn hayat Kripto'da gemi olmasna karn, grn onu hl hayrete dryordu. Ana oda be kat ykseklikte, muazzam byklkte dairesel bir yapyd. Saydam, kubbeli tavannn ykseklii tepe noktasndan aaya otuz alt metreydi. Kk pleksiglas kubbesine, iki megatonluk bir patlamaya dayanabilecek polikarbonattan yaplm koruyucu bir a yerletirilmiti. Bu a, duvarlarn zerine zarif bir dantel rerek gne n filtreliyor-du. Kubbenin gl deiyonizasyon sisteminin yakalad toz zerreleri geni spiraller izerek yukar doru srkleniyordu. Odann eimli kenarlar tepede geni bir kavis iziyor, sonra da gz seviyesine yaklatnda neredeyse dikey bir duruma geliyordu. Zemine ulatnda ise yar saydamlayor ve kademeli olarak mat bir siyahla birleiyordu. nsanda, zemin saydamm gibi tedirgin edici bir his uyandran bir cilayla parlatlm siyah karolardan oluan, yumuak ve titrek bir k yayan geni bir alan: siyah buz. Odann ortasnda devasa bir torpidonun burun ksmna benzeyen bir makine ykseliyordu. Kendisi iin kubbenin ina edildii makineydi bu. Makinenin parlak d hatlar aada yeniden zeminle bulumadan nce havada yedi metrelik bir kavis iziyordu. Kvrml ve przsz; buz gibi bir denizin ortasnda sudan sram muazzam byklkte bir katil balinayd sanki. Bu TRANSLTR idi, dnyadaki bilgisayar donanmlar iinde en pahal olan tek para -NSA'nn, var olmadna yemin ettii bir makine. Tpk bir buzda gibi bu makine de ktlesinin ve gcnn yzde doksann yzeyin altndaki derinliklerde saklyordu. Srr aa doru devam eden alt katlk seramik bir siloda kilitlenmiti. Dolambal iskeleler, kablolar ve freonlu soutma sisteminden kan tslamalarla kuatlm fze benzeri bir gemi gibiydi. Alttaki elektrik jeneratrleri Kripto'daki akustie l, hayaletimsi bir nitelik veren dk frekansl daimi bir vzltyla homurdanyordu. TRANSLTR de dier tm byk teknolojik ilerlemeler gibi gerekliliin bir sonucu olarak domutu. 1980'lerde NSA telekomnikasyon alannda istihbarat dnyasnn bilgi toplama yntemlerini sonsuza dek deitirecek bir devrime tanklk etmiti: internete serbest eriim. zellikle de e-postann ortaya k. Sulular, terristler ve casuslar telefon konumalarnn dinlenmesinden bkp usanmlard. bu yzden bu yeni kresel iletiim aracn hemen benimsediler. E-posta hem alldk postann gvenliine sahipti hem de telefonun hzna. letim, yer alt fiber-optik hatlar yoluyla yapld, asl havada yol alan dalgalarla yaplmad iin hibir ekilde bunlara girilemiyordu. Ya da en azndan, yle sanlyordu.

Gerekte, internet zerinden gnderildii iin e-postalara girmek NSA'nn tekno gurular iin ocuk oyuncayd. nternet pek ok kiinin sand gibi ev bilgisayarlar iin yaplm yeni bir keif deildi. Savunma Bakanl tarafndan, otuz yl nce nkleer sava halinde gvenli bir devlet iletiimi salamak amacyla tasarlanm muazzam bir bilgisayar ayd. NSA'nn gzleri ve kulaklar eski internet uzmanlaryd. E-posta yoluyla yasad iler yapanlar ok gemeden srlarnn dndkleri kadar gizli olmadn rendiler. FBI, DEA, RS ve ABD'nin dier yasa uygulayc tekilatlan, NSA'nn kurnaz internet korsanlarndan oluan personelinin yardmyla bir deprem dalgas gibi yaanan tutuklamalardan ve verilen cezalardan fazlasyla memnundu. Elbette, dnyadaki bilgisayar kullanclar e-posta iletiimlerine ABD hkmetinin girebildiini rendiklerinde bir fke l ykselmiti. Elence amal iletiimden baka bir ey iin e-posta kullanmayan mektup arkadalar bile gizliliin olmamasn rahatsz edici bir durum olarak karladlar. Dnyann drt bir yanndaki giriimci ruhlu programclar e-postalar daha gvenli duruma getirmenin bir yolunu bulmak iin almaya baladlar. ok gemeden de bir yol buldular ve genel anahtar ifrelemesi domu oldu. Genel anahtar ifrelemesi dahice olduu kadar basit bir kavramd. Kiisel e-posta mesajlarn tmyle okunamaz bir duruma getirecek biimde kartran, kullanm kolay bir ev bilgisayar yazlmndan oluuyordu. Bir kullanc bir mektup yazp bunu ifreleme yazlmndan geiriyordu ve metin dier tarafa geliigzel yazlm gibi grnen anlamsz, okunmas da tamamen imknsz bir ifreli metin olarak kyordu. letiime dardan giren herhangi bir kii, ekrannda okunamayan bir karakter orbas buluyordu yalnzca. Mesaj dzeltebilmenin tek yolu gnderenin "gei anahtar"n, yani otomatik para ekme makinelerindeki PIN numarasna ok benzer ekilde alan gizli karakter kmesini girmekti. Gei anahtarlar genellikle ok uzun ve karmak oluyordu. ifreleme algoritmasna, asl mesaj yeniden oluturmak amacyla tam olarak hangi matematikse! ilemlerin yaplacan bildirmek iin gereken tm bilgiyi ieriyordu. Kullanclar artk e-postalarn gven iinde gnderebiliyorlard. letiye girilse bile ancak anahtarn verildii kii mesaj deifre edebiliyordu. NSA ok gemeden paasnn sktn fark etti. Karlatklar ifreler artk kalem ve grafik kadyla zlebilecek basit yer deitirmeler deildi. Bunlar, mesajlar grnte hi mit vermeyen, rasgele bir hale getiren, kaos kuramyla oklu sembolik alfabeleri kullanan ve bilgisayarlarn rettii karmakark fonksiyonlard. ilk bata, Kullanlan gei anahtarlar NSA'nn bilgisayarlarnn "tahmin" edebilecei ksalktayd. stenen bir gei anahtar on basamaklysa, bir bilgisayar 0000000000 ile 9999999999 arasndaki her olasl denemek zere programlanyordu. Er ge bilgisayar doru diziyi buluyordu. Deneme ve yanlmaya dayanan bu tahmin yntemi "kaba kuvvet saldrs" olarak biliniyordu. Zaman alan bir yntemdi ama matematiksel adan ie yarayaca kesindi. Dnya kaba kuvvetle ifre krma ynteminin gcnn farkna vardka gei anahtarlar da giderek daha uzun olmaya balad . Bilgisayar n doru anahtar "tahmin" etmesi iin gereken zaman haftalardan aylara, en sonunda da yllara kt. 1990'dan itibaren, gei anahtarlarnn uzunluu elli karakteri amt ve bu anahtarlarda 256 karakterlik ASCII harf, rakam ve sembol alfabesi kullanlyordu. Farkl olaslklarn says yaklak olarak 10l20ydi; yani. birin yannda 120 tane sfr. Matematiksel adan bir gei anahtarn doru tahmin etme olasl be kilometrelik bir kumsaldan doru kum tanesini seme olaslyla aynyd. Standart altm drt bit anahtara ynelik baarl bir kaba kuvvet saldrsnn, NSA'nn en hzl bilgisayarnn (ok gizli Cray/Josephson II'nin) on dokuz yldan daha fazla zamann alaca tahmin ediliyordu. Bilgisayar, anahtar tahmin edip ifreyi krdndaysa mesajn ierii tamamen anlamn yitirmi olacakt. Gerek bir istihbarat karartmasna yakalanan NSA, ABD Bakan'nn onayyla ok gizli bir ynerge kard. Bu sorunu zmek iin gereken ne varsa yapmak amacyla federal

fonlar ve tam yetki ile desteklenen NSA, imknsz baarmak, dnyann ilk evrensel ifre krma makinesini yapmak zere yola koyuldu. Mhendisler, tasarlanan yeni ifre krma bilgisayarn yapmann imknsz olduunu dnyorlard ama NSA kendi dsturuyla yaard: Her ey mmkndr, imknsz biraz daha zaman alr. Be yl, yarm milyon alma saati ve 1,9 milyar dolar harcandktan sonra NSA bu dsturunu bir kez daha kantlad. Pul byklndeki milyon ilemcinin sonuncusu yerine elle lehimlendi, son dahili programlama bitirildi ve seramik kabuk kaynakla birle tirilerek kapatld. TRANSLTR domutu. TRANSLTR'nin gizli i yap s n n birok zihnin rn olmas na ve tek bir kii tarafndan btnyle anlalmamasna karn temel ilkesi basitti: Birlikten kuvvet doar. milyon ilemcisinin tm, ilerledike her yeni permtasyonu deneyip gz kamatran bir hzla yukar doru sayarak paralel alacakt. Dnlemeyecek kadar byk gei anahtarlar olan ifrelerin bile TRANSLTR'nin azminden kurtulamayaca umuluyordu. Milyarlarca dolarlk bu aheser hem paralel ilemlemenin gcn hem de gei anahtarlarn tahmin etmek ve ifreleri krmak iin temiz metin karmlarnda son derece gizli yenilikleri kullanacakt. Gcn sadece insan hayrete dren ilemci saysndan deil, ayn zamanda kuantum hesaplamalarndaki (bilginin yalnzca ikili veriler biiminde deil kuantum mekanik durumlar biiminde de depolanmasna olanak tanyan yeni bir teknoloji) son gelimelerden alacakt. Kritik zamana ekim aynda rzgrl bir perembe sabah gelinmiti. lk canl denemeydi. Makinenin ne denli hzl olabilecei hakknda bir belirsizlik olmasna karn, mhendislerin hemfikir olduu tek bir ey vard: ilemcilerin tm paralel alrsa TRANSLTR gl bir bilgisayar olacakt zaten. Sorun ne kadar gl olacayd. Yan t on iki dakika sonra geldi. Yaz c al maya ba lay p temiz metni (krlm ifreyi) verdiinde orada hazr bulunan bir avu insan donakalmt. TRANSLTR on dakikadan biraz daha uzun bir srede altm drt karakterlik bir anahtar bulmu tu. Bu sre, NSA'n n en h zl ikinci bilgisayarnn yaklak yirmi yln alrd, yani TRANSLTR ondan bir milyon kat daha hzlyd. Harekt Dairesinden Sorumlu Mdr Yardmcs Komutan Trevor J. Strathmore'un ynetiminde NSA'nn retim Ofisi bir zafer kazanmt. TRANSLTR bir baaryd. Komutan Strathmore bu baary bir sr olarak tutmak iin hi zaman kaybetmeden projenin tam bir fiyasko olduu bilgisini szdrmt. Kripto kanadndaki btn etkinliin iki milyar dolarlk fiyaskodan kurtarabildiklerini kurtarma abas olduu sanlyordu. Yalnzca NSA'nn elit tabakas gerei biliyordu. TRANSLTR her gn yzlerce ifreyi zyordu. Sokaklarda dolaan, bilgisayar ifrelerinin hibir ekilde (her eye gc yeten NSA tarafndan bile) knlamad szleri sayesinde srlar bardaktan boanrcasna yayordu. Cep telefonlarnn dinlenmesinden usanm uyuturucu krallar, terristler ve zimmetine para geirenler dnya apndaki acil iletiimleri iin heyecan verici bu yeni ifrelenmi eposta aracn kullanmaya baladlar. Bir daha asl byk jrinin nne kmayacaklard. Gemiteki bir cep telefonu konumasnn kant olarak mahkemeye getirilen, NSA uydusu tarafndan kaydedilmi kendi seslerini dinlemek zorunda kalmayacaklard. stihbarat hi bu kadar kolay olmamt. NSA'nn elde ettii ifreli metinler TRANSLTR'ye tamamen okunmaz bir halde giriyor, birka dakika sonra da kusursuz bir biimde okunabilir temiz metinler olarak kyordu. Artk sr diye bir ey yoktu. Baarszlk oyununu tamamlamak iin NSA btn yeni bilgisayar ifreleme yazlmlarna kar hararetle lobi yapyor, bunlarn ilerini kstekledii ve kanun koyucularn sulular yakalayp aleyhlerinde dava amalarn imknsz hale getirdii konusunda srar ediyordu. Vatandalk haklan savunucular ise NSA'nn zaten e-postalarn okumamas gerektiinde srar ederek seviniyorlard. ifreleme yazlmlar piyasaya

kmaya devam ediyordu. NSA sava kaybetmiti, tam da planland gibi. Tm dnyadaki elektronik toplum budala yerine konmutu... ya da yle grnyordu.

5
"Herkes nerede?" Susan bombo Kripto katn geerken bunu merak ediyordu. Acil bir durum. NSA'nn pek ok blm haftann yedi gn tam kadro almasna karn, Kripto cumartesi gnleri genellikle sakin olurdu. ifreci matematikiler yaplar gerei birer ikolikti ama cumartesi gnleri acil durumlar dnda almamak gibi yazl olmayan bir kural vard. NSA'daki ifre zcler, fazla alp kendilerini tketmeleri riski gze alnamayacak kadar deerliydiler. Susan Kripto katn geerken TRANSLTR tam nnde hayal gibi belirdi. Sekiz kat aadaki jeneratrlerin sesi bugn garip bir ekilde uursuz geliyordu insann kulana. Susan alma saatleri dnda Kripto'da olmaktan hi holanmazd. Gelecekten kp gelmi devasa bir hayvanla ayn kafeste kapal kalmaya benzetirdi bu durumu. Hzla komutann ofisine doru ilerledi. Strathmore'un, kaln perdeleri ak olduu zamanlardaki grnm yznden "balk kavanozu" ad taklm cam duvarl alma odasna Kripto'nun arka duvarndaki bir dizi iskele ve merdivenden klyordu. Susan parmaklkl merdiveni trmanrken gzleri Strathmore'un merdivenin tepesindeki, meeden yaplm kaln kapsna dikilmiti. zerinde NSA'nn mhr vard: banda ak tyler olan ve antik bir maymuncuu smsk kavram bir kartal. Bu kapnn arkasnda Susan'n o ana dek karlat en byk adamlardan biri oturuyordu. Elli alt yandaki, Harekt Dairesinden Sorumlu Mdr Yardmcs Komutan Strathmore Susan'n babas gibiydi. Onu ie alan, NSA'nn evi olmasn salayan kiiydi. Susan on yl akn bir sre nce NSA'ya katldnda, Strathmore yeni ifrecilerin (yeni erkek ifrecilerin) eitim yeri olan Kripto Gelitirme Blm'nn bandayd. Strathmore, yapan kim olursa olsun eek akalarn hibir zaman hogryle karlamazd zaten; ama yegne kadn personeline kar zellikle koruyucu bir tavr sergiliyordu. Kayrclk yapmakla sulandnda ise gerei sylemekle yetiniyordu sadece: Susan Fletcher o ana dek grm olduu en zeki gen elemanlardan biriydi ve onu cinsel tacizler yznden kaybetmeye hi niyeti yoktu. Hatta bir keresinde kdemli ifrecilerden biri Strathmore'un kararlln denemek gibi aptalca bir karar almt. Susan iinde ilk ylndayken bir sabah, elinde baz evraklarla birlikte yeni ifrecilerin oturma salonuna gelmiti. Kalkarken ilan tahtasna bir resminin aslm olduunu fark etmiti. Utantan neredeyse baylacakt. Resimde, bir yataa uzanm, zerinde yalnzca i amarnn altyla grnyordu. Anlalan, ifrecilerden biri pornografik bir dergiden bir fotoraf taraycdan geirmi ve bilgisayarla, fotoraftaki kiinin vcuduna Susan'n ban yerletirmiti. Sonu gayet inandrc olmutu. Bu i ten sorumlu olan ifreci iin i in kt yan Komutan Strathmore'un bu dikkat ekici performans hi, hem de hi elenceli bulmamas olmutu. Daha iki saat gemeden, sonradan bir dnm noktas olarak kabul edilecek olan ksa bir not yollanmt: UYGUNSUZ DAVRANII YZNDEN ALIANLARDAN CARL AUSTIN'IN NE SON VERLMTR. O gnden sonra hi kimse Susan'la uramad. Susan Fletcher Komutan Strathmore'un altn kzyd.

Bununla birlikte, Strathmore'a sayg duymay renen yalnzca onun gen ifrecileri deildi. Strathmore daha kariyerinin balarndayken geleneksel olmayan ve olduka baarl birka istihbarat harekt nererek, varlndan stlerinin haberdar olmasn salamt. Yukarlara doru trmandka Trevor Strathmore son derece karmak durumlardaki, inandrcl yksek ve indirgeyici analizleriyle tannmt. NSA'nn verdii zor kararlar evreleyen ahlaki karklklar ama ve evrensel dorular uruna hi pimanlk duymadan harekete geme konusunda esrarengiz bir yetenei var gibi grnyordu. Strathmore'un lkesini sevdiine ilikin hi kimsenin aklnda en ufak bir kuku yoktu. arkadalarnca bir vatansever ve ngrl biri olarak tannmt... yalanlardan kurulu bir dnyada namuslu bir adam. Susan'n NSA'ya gelmesinden sonraki yllarda Strathmore, ok byk bir hzla Kripto Gelitirme blm yneticiliinden NSA'da en yksek ikinci komuta kademesine ykselmi ti. Art k Komutan Strathmore'dan daha yksek mevkide olan tek bir adam vard: Mdr Leland Fontaine: Bilmece Saray'nn efsanevi efendisi, hi grlmeyen, arada srada sesi duyulan ve daima korkulan adam. O ve Strathmore ahsen pek seyrek grrlerdi. Karlatklarnda da bu karlama iki devin arpmas gibi olurdu. Fontaine devler deviydi ama Strathmore bunu pek umursamyor gibiydi. Strathmore fikirlerini mdryle ateli bir boksrn btn hrsyla tartrd. ABD Bakan bile Fontaine'e Strathmore gibi meydan okumaya cesaret edemezdi. Bunu yapmak iin kiinin siyasi bamszl olmas gerekirdi yada Strathmore'un durumunda oldu gibi siyasi aldrmazl. Susan merdivenin tepesine vard. Kapy almasna frsat vermeden Strathmore'un elektronik kap kilidi vzldad. Kap dnerek ald ve komutan elini sallayarak onu ieri ard. "Geldiin iin teekkr ederim Susan. Sana borluyum." "Hi nemi yok." Susan onun masasnn karsna otururken glmsedi. Strathmore uzun boylu, zayf ama kasl bir adamd. Durgun yz hatlar tavizsiz verimlilik zelliini ve mkemmeliyet beklentisini gizliyordu bir ekilde. Gri gzleri insanda ou zaman deneyimden kaynaklanan bir gven ve saduyu izlenimi brakrd ama bugn huzursuz grnyorlard. "ok yorgun grnyorsunuz," dedi Susan. "Daha iyi olduum zamanlar olmutu." Strathmore iini ekti. Belli oluyor, diye dnd Susan. Strathmore Susan'n daha nce hi grmedii kadar kt grnyordu. Seyrelmeye balam gri salar darmadand. Odann, klimann serinlettii havasnda bile alnnda boncuk boncuk ter damlalar olumutu. Sanki nceki gece stnde kilerle uyumu gibiydi. zerinde iki gmme klavye ve ucunda bir bilgisayar monitrnn bulunduu modern bir alma masasnn arkasnda oturuyordu. zerine bilgisayar ktlar yaylm olan masa, perdeleri ekili odann ortasnda, uzayl yaratklara ait bir uzay gemisinin kontrol paneli gibi grnyordu. "Zor bir hafta myd?" diye sordu Susan. Strathmore omuz silkti. "Her zamanki gibi. EFF yine sivillerin gizlilik haklan konusunda zerime gelip durdu." Susan kendi kendine gld. EFF (Elektronik ncler Vakf) evrimi-i zgrce konumay desteklemeyi ve elektronik bir dnyada yaamann gerekleriyle tehlikelerine kar insanlar eitmeyi amalayan gl bir sivil zgrlk koalisyonu kurmu olan, dnya apndaki bilgisayar kullanclarnn oluturduu bir kurulutu. "Hkmet dairelerinin, Orwel tarz kulak misafiri olma gc" dedikleri gce (zellikle de NSA'ya) kar srekli lobi yapyorlard. EFF Strathmore'un eline saplanm bir diken demekti. "Her zamanki eyler gibi grnyor," dedi Susan. "yleyse beni kvetimden kartan bu acil durum ne?"

Strathmore bir an durdu, masasna monte edilmi bilgisayar iztopuyla oynuyordu dalgn dalgn. Uzun bir sessizlikten sonra gzleri Susan'n gzlerini yakalad ve b rakmad . "Senin bildi in kadar yla TRANSLTR'nin bir ifreyi zmek iin harcad en uzun sre nedir?" Bu soru Susan' tamamen savunmasz yakalad. Anlamsz grnyordu. Beni bunun iin mi ard yani? "ey..." duraksad. "Birka ay nce zlmesi yaklak bir saat sren bir COMINT verisiyle karlamtk ama samalk lsne varan uzunlukta bir anahtar vard. On bin bit yada onun gibi bir ey." Strathmore homurdand. "Demek bir saat? Peki ya altrdmz limit lm programlar? Susan omuz silkti. "Eee, tan programlarn da katarsanz elbette daha uzun." "Ne kadar daha uzun?" Susan Strathmore'un nereye varmaya altn kavrayamyordu. "Yani, efendim, geen Mart aynda paral bir milyon bitlik bir anahtar olan bir algoritma denemitim. Geersiz dng fonksiyonlar, hcresel otomatlar, almalar. TRANSLTR onu da krd." "Ne kadar srd?" " saat." Strathmore kalarn kaldrd. " saat? O kadar srd m?" Susan kalarn att, biraz gcenmiti. Son yldr ii dnyadaki en gizli bilgisayara ince ayar yapmak olmu tu. TRANSLTR'yi bu kadar hzl yapan programlarn ou onundu. Bir milyon bitlik bir anahtar ise hi de gereki bir senaryo deildi. "Tamam," dedi Strathmore. "yleyse, en olaanst durumda bile, TRANSLTR'nin iinde en uzun sre varln srdrm olan ifre yaklak saat dayand, yle mi?" Susan ban sallad. "Evet. Aa yukar yle." Strathmore sanki sylerse piman olaca bir eyi sylemekten kor-kuyormuasna duraklad. Sonunda ban kaldrp bakt. 'TRANSLTR bir eyle karlat..." Bunu syledikten sonra durdu. Susan bekledi. " saatten daha m uzun?" Strathmore evet anlamnda ban sallad. Susan endielenmi gzkmyordu. "Yeni bir tan program m? Sistem Gvenlik Blm'nden gelen bir ey mi?" Strathmore ban iki yana sallad. "Dardan gelen bir dosya." Susan son darbeyi bekledi ama Strathmore bunu sylemedi. "Dardan bir dosya m? aka yapyorsunuz, deil mi?" "Keke. O dosyay dn gece girdim, on bir buuk faland. Hl krlmad." Susan'n az ak kald. nce saatine, sonra yeniden Strathmore'a bakt. "Hl devam m ediyor? On be saatten fazla zamandr?" Strathmore monitrne uzanp onu Susan'a doru dndrd. Ekran simsiyaht, ortada yanp snen kk, sar bir metin kutusu dnda.
GEEN SRE: 15:09:33 BEKLENEN ANAHTAR:---------___________

Susan hayretler iinde bakakald. Grne gre TRANSLTR on be saati akn bir sredir bir ifre zerinde alyordu. Bu bilgisayarn i temcilerinin saniyede otuz milyon,
saatte yz milyar anahtar gzden geirdiini biliyordu. TRANSLTR hl alyorsa bu anahtar muazzam olmalyd, on milyar basama akn bir uzunlukta. Bu kesinlikle delilikti. "mknsz!" diye konutu. "Hata mesajlarn kontrol ettiniz mi? Belki de TRANSLTR geici bir performans d yaamtr ve" "lem temiz." "Ama gei anahtar inanlmaz byk olmal!"

Strathmore yine ban sallad. "Standart bir ticari algoritma. Tahminime gre altm drt bitlik bir anahtar." Susan, hayrete dm bir ekilde TRANSLTR'nin alt blmndeki pencereye bakt. Deneyimlerine dayanarak, bilgisayarn altm drt bitlik bir anahtar on dakikadan daha az bir srede saptayacan biliyordu. "Bir aklamas olmal." Strathmore ban sallad. "Var. Ama hi houna gitmeyecek bir aklama."" Susan endieyle bakt. "TRANSLTR bozuldu mu?" "TRANSLTR iyi." "Bir virs m var?" Strathmore ban sallad. "Hayr, virs yok. Sadece syleyeceklerimi dinle." Susan kk dilini yutmutu. TRANSLTR'nin bir saatten ksa srede kramad bir ifre olmamt o ana dek. ounlukla temiz metin birka dakika iinde Strathmore'un yazcsna gelmi olurdu. Susan masann arkasndaki yksek hzl yazcya gz att. Botu. "Susan," dedi Strathmore yavaa. "lk bata kabul etmenin zor olacan biliyorum ama bir dakika beni dinle sadece." Dudan srd. "TRANSLTR'nin zerinde alt bu ifre. Bunun ei benzeri yok. Daha nce Karlatmz hibir bir ifreye benzemiyor." Strathmore duraklad, sanki syleyeceklerini dile getirmek ok zordu. "Bu ifre zlemez." Susan ona bakakald. Az kalsn glecekti. zlemez mi? Bu da ne demek? zlemez ifre diye bir ey yoktu. Bazlarn zmek daha uzun srerdi ama her ifre zlebilirdi. TRANSLTR'nin er ya da ge doru anahtar tahmin edecei matematiksel olarak garantiydi. "Anlayamadm?" "Bu ifre zlemez," diye tekrarlad aka.

zlemez mi? Susan bu szn yirmi yedi yla varan ifre analizi deneyimi olan bir adamn dudaklarndan dkldne inanamyordu. "zlemez mi, efendim?" dedi endieyle. "Peki ya Bergofski lkesi'ne ne oldu?" Susan, Bergofski lkesi'ni kariyerinin balarnda renmiti. Kaba kuvvet teknolojisinin dnm noktas yd bu. Strathmore'un TRANSLTR'yi yaparken ilham ald da bu ilkeydi zaten. Bu ilkenin aka ortaya koyduuna gre, bir bilgisayar yeterince anahtar denerse doru olan bulaca matematiksel olarak kesindi. Bir ifrenin gvenlii, onun gei anahtarnn bulunamaz olmas demek deildi, pek ok kiinin bunu denemek iin yeterli zamana yada donanma sahip olmamas demekti. Strathmore ban sallad. "Bu ifre farkl." "Farkl m?" Susan gz ucuyla bakt Strathmore'a. zlemez bir ifre matematiksel olarak imknszdr! Bunu biliyor! Strathmore bir eliyle alnndaki teri sildi. "Bu ifre yepyeni bir ifreleme teknolojisinin rn, daha nce hi grmediimiz bir teknolojinin." Susan'n kafas allak bullak olmutu. ifreleme algoritmalar yalnzca matematiksel formllerdi, deitirilen metinleri ifreli hale getirme yntemleri. Matematikiler ve programclar her gn yeni algoritmalar yaratyorlard. Piyasada yzlercesi vard -PGP, Diffie-Hellman, ZIP, IDEA, El Cemal. TRANSLTR her gn bu ifrelerin tmn kryordu, hi sorun yaamadan hem de. TRANSLTR'ye hangi algoritmayla yazlm olursa olsun btn ifreler ayn grnrd. "Anlamyorum," diye srar etti Susan. "Tersine mhendislik eseri karmak bir fonksiyondan sz etmiyoruz, kaba kuvvet hakknda konuuyoruz. PGP, Lucifer, DSA; ne olduunun hi nemi yok. Algoritma gvenli olarak grd bir anahtar retir, TRANSLTR de onu bulana kadar tahmin etme iine devam eder." Strathmore'un yant iyi bir retmenin kontroll sabrn tayordu. "Evet, Susan, TRANSLTR daima anahtar bulur, ok byk olsa bile." Uzun bir sre duraklad. "Meer ki..." Susan konumak istiyordu ama Strathmore'un bombasn patlatmak zere olduu akt. Meer ki ne? "Meer ki bilgisayar ifreyi zdn fark etmesin."

Susan az kalsn oturduu sandalyeden decekti. "Ne!" "Meer ki bilgisayar doru anahtar tahmin etsin ama doru anahtar bulduunu fark etmedii iin tahmin etmeyi srdrsn." Strathmore'un baklar hi de i ac deildi. "Sanrm bu algoritmann dnen bir temiz metni var." Susan'n az ak kald. Dnen temiz metin fonksiyonu fikri ilk olarak 1987 ylnda Macar matematiki Josef Harne tarafndan yazlan bir makalede ileri srlmt; pek bilinmeyen bir makaleydi. Kaba kuvvet bilgisayarlar, temiz metindeki tanmlanabilir szck biimlerini tarayarak ifreleri zd iin, Harne, ifrelemeye ek olarak deifre edilmi temiz metni bir zaman deikeni araclyla deitiren bir ifreleme algoritmas dnmt. Kuramsal olarak daimi dnm, saldrda bulunan bilgisayarn fark edilebilir szck biimlerini asl saptayamamasn, dolaysyla da doru anahtar bulduunu hibir zaman bilememesini salayacakt. Bu, insanlar Mars'a yerletirme fikrine benziyordu bir ekilde: dnce dzeyinde mmkn ama imdiki haliyle insan yeteneklerinin ok tesinde. "Bu eyi nereden buldunuz?" diye sordu Susan. Komutann dudaklarndan szckler ar ar dkld. "Bunu zel sektrde alan bir programc yazd." "Ne?" Susan sandalyesinde geriye doru yld. "Dnyann en iyi programclarna sahibiz! Burada alan hi kimse dnen bir temiz metin yazmann yanna bile yaklaamad. Siz bana, bunu kiisel bilgisayar olan bir serserinin yaptn m sylemeye alyorsunuz?" Strathmore sesini alakt. Aka, Susan' sakinletirmek iin aba harcyordu. "Ben bu adama serseri demezdim." Susan dinlemiyordu. Baka bir aklama olmas gerektiine inanm durumdayd: geici bir performans d, bir virs... Ne olursa olsun. zlemez bir ifreden daha olasyd. Strathmore Susan'a bakt sert bir ifadeyle. "Tm zamanlarn en zeki ifrecilerinden birisi yazd bu algoritmay." Susan hi olmad kadar kuku iindeydi artk. Tm zamanlarn en zeki ifrecileri kendi blmndeydi, buna benzer bir algoritma yazlm olsa bunu kesinlikle bilirdi. "Kim?" diye sordu srarla.
"Tahmin edebileceinden eminim," dedi Strathmore. "NSA'y sevdii pek sylenemez." "Gzel, bu durum aday saysn azaltyor demektir!" deyiverdi Susan, ineleyici bir ekilde. "TRANSLTR projesinde almt. Kurallara kar gelmiti. Neredeyse bir istihbarat kbusuna neden oluyordu. Onu iten attm." Susan'n yz bembeyaz kesilmeden nce bir an bo bir ifade taknd. "Ah, aman Tanrm..." Strathmore ban sallad. "Btn bir yl, kaba kuvvete direnli bir algoritma zerine yrtt almasndan vnerek bahsedip durdu." "A-ama..." kekeliyordu Susan. "Ben onun blf yaptn dnmtm. Bunu gerekten yapt m?" "Yapt. Nihai knlamayan ifreyi yazd." Susan uzun bir sre sessiz kald. "Ama... bu demek oluyor ki..." Strathmore onunla gz gze geldi. "Evet. Ensei Tankado TRANSLTR'yi artk ie yaramaz hale getirdi."

6
Ensei Tankado kinci Dnya Sava srasnda henz domam olmasna karn, bu savala ilgili her eyi inceden inceye aratrmt. zellikle de savaa son veren olay: bir atom bombasnn 100.000 vatandan yakp kl ettii o patlamay.

Hiroima, 6 Austos 1945, saat 08:15. Akl almaz, yok edici bir darbe. Sava zaten kazanm bir lkenin anlamsz g gsterisi. Tankado btn bunlar kabullenmiti. Ama asl kabul edemedii bir ey vard: atom bombas ondan annesini tanma ansn almt. Annesi uzun yllar nce maruz kald radyasyon zehirlenmesine bal komplikasyonlar yznden, onu dnyaya getirirken lmt. 1945'te, Ensei domadan nce, annesi, dier birok arkada gibi yank merkezlerinde almak zere Hiroima'ya gitmiti. Orada hibakua'lar dan (radyasyona maruz kalanlardan) biri olmutu. On dokuz yl sonra, otuz alt yanda, doum hanede i kanama geirerek yatarken, sonunda lmek zere olduunu biliyordu. Bilmedii ey ise, lmn, kendisini en son korkusundan kurtaracak olduuydu: tek ocuu sakat doacakt. Ensei'nin babas ise olunu hi grmemiti bile. Eini kaybetmenin sersemlii ve kendisine, belki de o geceyi karamayacak olan zrl bir ocuu olduunu syleyen hemirenin verdii haberin utancyla hastaneden kp gitmi, bir daha da geri dnmemiti. Ensei Tankado bakc aileye verilmiti. Gen Tankado her gece daruma denen dilek bebeini kavrayan arpk parmaklarna bakyor, intikam almaya yemin ediyordu. Ondan annesini alan ve babasn utandrarak kendisini terk etmeye mecbur eden lkeden intikam almaya. Kaderin ie karmak zere olduunu bilmiyordu.

Ensei on iki yandayken, Tokyo'daki bir bilgisayar reticisi bakc ailesini aram ve bu zrl ocuun, engelli ocuklar iin gelitirdikleri yeni bir klavyenin test grubuna katlp katlamayacan sormutu. Ailesi kabul etmiti. Ensei Tankado hi bilgisayar grmemi olmasna karn, bilgisayarn nasl kullanlacan sanki igdsel olarak biliyordu. Bilgisayar var olabileceini hi dnmedii dnyalar amt Ensei'nin nnde. ok gemeden, bilgisayar btn hayat haline geldi. lerleyen yalarda ders vermi , para kazanm, en sonunda da Doia niversitesi'nden bir burs alm t . K sa bir sre sonra Ensei Tankado btn Japonya'da fugu ha kisai (zrl dhi) olarak tannmaya balamt. Tankado en sonunda Pearl Harbor'u ve Japonlarn sava sularn okudu. Amerika'ya duyduu kin giderek yok olmaya balad. Kendini Budizm'e adad. ocukluunda ettii intikam yeminlerini unuttu. Aydnlanmaya giden yol affetmekten geiyordu. Yirmi yana geldiinde, Ensei Tankado programclar arasnda bir yeralt klt figryd artk. IBM ona bir alma vizesi ve Texas'ta bir i nerdi. Tankado bu ans hi d nmeden kabul etti. y l sonra IBM'den ayrlmt, New York'ta yayordu ve kendi yazlmlarn gelitiriyordu. O da yeni genel anahtar ifrelemesi akmna kaplmt. Algoritmalar yazd ve bir servet kazand. nde gelen birok ifreleme algoritmas yazan gibi, Tankado da NSA tarafndan davet edildi. Kaderin bir cilvesi, ona bir zamanlar nefret ettii lkenin hkmetinin kalbinde alma frsat veriyordu. Grmeye gitmeye karar verdi. Duyduu bir kuku varsa da Komutan Strathmore ile tantnda kaybolmutu. Tankado'nun gemii, ABD'ye ynelik hissedebilecei olas bir dmanlk duygusu ve gelecekle ilgili planlan hakknda ak ak konutular. Tankado bir yalan makinesi testinden geti ve be hafta boyunca ayrntl psikolojik profilleri karld. Tm testlerden baaryla gemiti. Duyduu kinin yerini Buda'ya ball almt. Drt ay sonra Ensei Tankado, NSA'nn Kriptografi Blm'nde almaya balamt. Yksek maana karn, Tankado ie eski bir mopetle gidiyor ve blmn geri kalanna katlp, lokalde kremal sebze orbas ile birinci snf pirzola yemektense, kese kad iinde evden getirdii yemeini kendi masasnda, tek bana yiyordu. Dier ifreciler ona sayg duyuyorlard. ok zekiydi; grp grebilecekleri herhangi bir programcdan daha yaratcyd. Nazikti, drstt, sakin biriydi ve kusursuz bir ahlaka sahipti. Ahlaki btnlk onun iin en byk neme sahipti. NSA'dan karlmas, sonrasnda da snr d edilmesinin herkes zerinde byk bir ok yaratmasnn nedeni de buydu. Kripto kadrosunun geri kalan gibi Tankado da TRANSLTR projesinde alyordu. Proje baarl olursa sadece Adalet Bakanl'nn nceden onay verdii durumlarda epostalar deifre etmek iin kullanlacan sanyordu. NSA'n n TRANSLTR'yi kullan m sreci, t pk FBI' n bir dinleme cihaz yerletirebilmesi iin federal mahkeme kararna

ihtiya duymas gibi dzenlenecekti. Bir dosyay deifre edebilmesi iin TRANSLTR'nin, ABD Merkez Bankas'nn kasalarnda ve Adalet Bakanl'nda saklanan parolalar gerektiren programlara ihtiyac olacakt. Bu da NSA'nn, dnyann drt bir yannda yasalara uygun yaayan vatandalarn kiisel iletiimlerini can istediinde dinlemesini engelleyecekti. Ne var ki, programlarn girilme zaman geldiinde, TRANSLTR personeline planlarda bir deiiklik olduu sylendi. Anti-terrist faaliyetleriyle ilgili olarak NSA'nn sklkla yaad zaman kstlamalar yznden TRANSLTR, gnlk ileyii yalnzca NSA tarafndan dzenlenerek serbeste alan bir ifre zme cihaz olacakt. Ensei Tankado ok fkelenmi ti. Bu, i in asl na bak ld nda, NSA'nn herkesin postasn aabilecei ve kiilerin haberi olmakszn yeniden kapatabilecei anlamna geliyordu. Dnyadaki her telefona gizli bir dinleme aygt yerletirmekle ayn kapya kacakt. Strathmore Tankado'nun TRANSLTR'yi yasalarn uygulanmasnda kullanlacak bir cihaz olarak grmesini salamaya alt ama yarar yoktu. Tankado bunun ok byk bir insan haklar ihlali olduu konusunda son derece sabit fikirliydi. O anda istifa etti ve birka saat iinde EFF ile temasa gemeye alarak NSA'nn gizlilik kuraln inedi. Tankado, hkmetin bu akl almaz ihanetini dnyadaki bilgisayar
kullanclarna duyurarak bu gizli makinenin yksn anlatmaya ve btn dnyay oke etmeye hazrlanyordu. NSA'nn onu durdurmaktan baka bir aresi yoktu. Tankado'nun, evrimii haber gruplarnda geni yank bulan yakalanma ve snr d edilme haberi talihsiz bir utan vesikas olmutu. Tankado'nun, insanlar TRANSLTR'nin varlna inandrmaya alacandan endie eden NSA'nn hasar kontrol uzmanlar, Strathmore'un aksi yndeki isteine karn, Tankado'nun gvenilirliini yok eden sylentiler yaydlar. Kresel bilgisayar camiasnn Ensei Tankado'dan yz evirmesi saland. Hi kimse casuslukla sulanan bir zrlye gvenmedi, zellikle de bir ABD ifre zme makinesi hakkndaki sama iddialarla zgrln satn almaya alrken. Tm bunlarn iinde en tuhaf olan ey Tankado'nun olan biteni anlyor gibi grnmesiydi. Her ey istihbarat oyununun bir parasyd. fke beslemiyor gibi grnyordu; sadece kararllkt hissettii. Gvenlik grevlileri onu dar karrken Tankado, insan rperten bir sknet iinde Strathmore'a son szlerini sylemiti. "Herkesin sr tutmaya hakk vardr," demiti. "Bunu bir gn ben salayacam."

7
Susan'n beyni ok hzl alyordu. Ensei Tankado zlemez ifreler yaratan bir program yazm! Bu dnceyi zar zor kavrayabiliyordu. "Dijital Kale," dedi Strathmore. "Ona bu ad vermi. En yeni kar istihbarat silah. Bu program piyasaya kacak olursa, modemi olan her lise rencisi NSA'nn zemeyecei ifreler gnderebilecek demektir. stihbaratmz ie yaramaz hale gelecektir." Oysa Susan'n dnceleri Dijital Kale'nin siyasi sonularndan ok uzaklarda geziniyordu. Hl byle bir eyin varln kavramaya alyordu. Yaam, ifreleri zerek, nihai ifrenin varln inkr ederek gemiti. Her ifre zlebilir -Bergofsky lkesi! Kendisini Tanr ile yzleen bir ateist gibi hissediyordu. "Bu program yaylacak olursa," diye fsldad, "kriptografi l bir bilim haline gelecektir." Strathmore ban sallad. "Bu sorunlarmzn en k." "Tankado'ya para veremez miyiz? Bizden nefret ettiini biliyorum ama ona birka milyon dolar teklif edemez miyiz? Bunu yaymamas iin onu ikna edemez miyiz?" Strathmore gld. "Birka milyon dolar m? Bu eyin ne kadar edeceini biliyor musun? Dnyadaki her hkmet ak arttrmaya girip en yksek fiyat verecektir. Bakan'a, Irakllar hakknda hl gizlice bilgi toplayabildiimizi ama ne yazk ki elde ettiimiz bilgileri artk zemediimizi sylemeyi hayal edebiliyor musun? Bu sadece

NSA ile ilgili bir ey deil, btn bir istihbarat dnyasn ilgilendiriyor. Bu tesis herkese destek salyor, FBI'ya, CIA'ye, DEA'ye. Artk hepsi kr uu yapacaklar. Uyuturucu kartellerinin sevkyatlar artk izlenemez hale gelecek, byk irketler arkalar nda hi iz b rakmadan para transferleri yap p RS'in ellerini bo brakacak, terristler tam bir gizlilik iinde ene alabilecekler; senin anlayacan, tam bir kaos olacak." "EFF bayram edecek," dedi Susan beti benzi atmt. "EFF'nin burada yaptmz ey hakknda en ufak bir fikri bile yok," dedi Strathmore bkknlkla. "ifrelerini deifre ettiimiz iin ka terristi durduumuzu bilselerdi az deitirirlerdi." Susan ayn fikirdeydi, ama gerekleri de biliyordu. EFF TRANSLTR'nin ne kadar nemli olduunu asl anlayamayacakt . TRANSLTR onlarca saldrnn nlenmesine yardmc olmutu ama bu bilgi son derece gizliydi ve asl sokaa yaylmayacakt. Bu srrn ardndaki mantk basitti: Hkmet gerein yaylmasyla ortaya kacak kitle histerisini zarar grmeden atlatamazd. Geen yl ABD topraklarnda, kkten dinci gruplarn planlad iki nkleer saldrdan paann zor kurtarld haberine halkn nasl tepki vereceini kimse bilemezdi. Ne var ki tek tehdit nkleer saldr deildi. TRANSLTR daha geen ay NSA'nn tank olduu en ustaca tasarlanm terrist saldrlardan birini engellemiti. Hkmet kart bir rgt, kod ad Sherwood Orman olan bir plan yapmt. "Servetin yeniden datlmas" amacyla New York Borsas'n hedef almt. Alt gn boyunca, grubun yeleri Borsay evreleyen binalara yirmi yedi tane, patlayc olmayan akm dearjr yerletirmiti. Bu aletler, altrldnda gl bir manyetik patlama yaratacakt. Dikkatlice yerletirilmi bu dearjrlerin ezamanl dearj yle gl bir manyetik alan yaratacakt ki borsada, manyetik ortamda (bilgisayar sabit srclerinde, devasa ROM bellek bankalarnda, manyetik bant yedekleme nitelerinde, hatta disketlerde) kaytl olan btn bilgiler silinmi olacakt. Kimlerin hangi senetlere sahip olduunu gsteren btn kaytlar kalc olarak bozulacakt. Bu aletlerin ezamanl almas iin ok hassas, bir zamanlama gerekli olduundan, akm dearjrleri internet telefon hatlar zerinden birbirine balanmt. ki gnlk bir geriye sayma sreci boyunca, egdm salamak iin dearjrlerin dahili saatleri sonsuz bir ifrelenmi veri akm dei tokuu yapmt. NSA bir a anomalisi olarak deerlendirdi i veri atmalar na girmi ama bunlar zarars z grnen bir iletiim zannederek gz ard etmiti. Ama TRANSLTR bu veri akn deifre ettiinde, analistler o anda bu dizinin a zerinde egdml bir geriye saym olduunu fark etmilerdi. Yerleri saptanan dearjrler, altrlmalar planlanan zamandan tam saat nce yok edilmilerdi. Susan TRANSLTR olmadan NSA'nn ileri dzey elektronik terrizm karsnda aresiz kalacan biliyordu. lem ekranna bakt. Ekran hl on be saatin zerinde bir sreyi gsteriyordu. Tankado'nun dosyas o anda krlacak olsa bile bu, NSA'nn batt anlamna gelecekti. Artk Kripto gnde ortalama iki ifreden daha azn ancak zebilecekti. Halihazrda, gnde yz elli ifre zme orannda bile, hl deifre edilmeyi bekleyen bir yn dosya oluyordu. "Tankado geen ay beni arad," dedi Strathmore Susan'n dncelerini blerek. Susan ona bakt. "Tankado sizi mi arad?" Ban sallad. "Beni uyarmak iin." "Sizi uyarmak m? Sizden nefret eder." "Beni, zlemeyen ifreler yazan bir algoritma gelitirdiini sylemek iin arad. Ona inanmadm." "Ama, niin size bunu sylesin ki?" diye srarla sordu Susan. "O algoritmay satn almanz m istedi?" "Hayr. Bu bir antajd."

Olaylar birdenbire yerli yerine oturmaya balad Susan iin. "Tabii ya," dedi akn bir halde. "Sizden adn temizlemenizi istedi." "Hayr." Strathmore kalarn atmt. "Tankado TRANSLTR'yi istedi." "TRANSLTR'yi mi?" "Evet. Halkn nne kp TRANSLTR'ye sahip olduumuzu aklamam istedi. nsanlarn e-postalarn okuyabildiimizi itiraf edersek, Dijital Kale'yi yok edeceini syledi." Susan kukuyla bakt. Strathmore omuz silkti. "Her iki ekilde de artk ok ge. Kendi internet sitesine Dijital Kale'nin cretsiz bir kopyasn koydu. Dnyadaki herkes onu kendi bilgisayarna ykleyebilir." Susan bembeyaz oldu. "Ne yapt!" "Bir tantm gsterisi. Kayglanacak bir ey yok. Postalad kopya ifrelenmi. nsanlar onu bilgisayarlarna ykleyebilir ama hi kimse onu aamaz. Gerekten usta ii. Dijital Kale'nin kaynak kodu ifrelenmi, kilitli." Susan aknlk iindeydi. "Elbette! Bylece herkes bir kopya edinebilir, ama hi kimse onu aamaz." "Kesinlikle. Tankado bir havu sallyor" "Siz algoritmay grdnz m?" Komutan arm bir ekilde bakt. "Hayr, sana onun ifrelendiini sylemitim." Bu kez de Susan bir o kadar arm grnyordu. "Ama elimizde TRANSLTR var; niin onu zmyoruz?" Susan, Strathmore'un yzn grdnde kurallarn deimi olduunu fark etti. "Aman Tanrm." Soluk soluayd, birden anlamt. "Dijital Kale kendisiyle mi ifrelenmi?" Strathmore ban sallad. "Bingo." Susan iyice afallamt. Dijital Kale'nin forml Dijital Kale kullanlarak ifrelenmiti. Tankado paha biilmez bir matematiksel forml postalamt ama formln metni kartrlmt; stelik formln kendisiyle. "Biggleman Kasas," diye kekeledi Susan dehet iinde. Strathmore onaylayarak ban edi. Biggleman Kasas, bir kasa reticisinin alamaz bir kasa projesi izdii farazi bir kriptografi senaryo-suydu. Kasann reticisi, projesini bir sr olarak saklamak istemi, bu yzden de bu kasay yaparak projeyi kasann iine kilitlemiti. Tankado da ayn eyi Dijital Kale ile yapmt. Projesini, projesinde tasarlad formlle ifreleyerek korumutu. "Peki TRANSLTR'deki dosya?" diye sordu Susan. "Dier herkes gibi ben de onu Tankado'nun internet sitesinden indirdim. NSA artk Dijital Kale algoritmasna sahip olmakla gurur duyabilir, her ne kadar onu aamyor olsa da." Susan Ensei Tankado'nun yaratclna ve becerisine hayran oldu. Algoritmasn aa vurmakszn, NSA'ya onun krlamaz olduunu kantlamt. Strathmore ona bir gazete kesii uzatt. Japonya'nn Wall Street Journal' olan Nikkei himbun'dan evrilmi bir haberdi ve Japon programc Ensei Tankado'nun zlemez ifreler yazabildiini iddia ettii bir matematik formln tamamladn duyuruyordu. Bu formle Dijital Kale ad verilmiti ve incelemek isteyenler internetten indirebiliyorlard. programc bunu ak arttrmayla en yksek fiyat verene satacakt. Yaz, bu formle Japonya'da ok byk ilgi olmasna karn Dijital Kale'den haberdar olan birka ABD yazlm irketinin bu iddiay, kurunu altna evirmekle ayn samalkta bulduunu syleyerek devam ediyordu. Bu forml, sylediklerine gre bir akayd ve ciddiye alnmamalyd. Susan ban kaldrd. "Ak artrma m?"

Strathmore ban sallad. "u anda Japonya'daki her yazlm irketi Dijital Kale'nin ifrelenmi bir kopyasn indirmi durumda ve onu amaya alyor. Aamadklar her saniyeyle birlikte, ak artrma fiyat da yukar trmanyor." "Bu ok sama," diye karlk verdi Susan. "Elinizde TRANSLTR olmad srece yeni ifrelenmi dosyalarn hepsi alamaz dosyalardr. Dijital Kale sradan, halka ak bir algoritmadan baka bir ey olamaz; bu irketlerin hibiri de onu aamaz." "Ama zekice bir pazarlama taktii," dedi Strathmore. "Dnsene, btn kurun geirmez cam markalan kurunlan durdurur. Ama bir irket deneme yapp kendisininkinden bir kurun geirirse, birdenbire herkes bunu denemeye balar." "Japonlar da Dijital Kale'nin farkl olduuna gerekten inanyor mu yani? Piyasadakilerin hepsinden daha iyi olduuna?" "Tankado'dan yz evrilmi olabilir ama herkes onun bir dahi oldu unu bilir. nternet korsanlar aras nda klt bir simgedir neredeyse. Tankado bu algoritmann knlamaz olduunu sylyorsa knlamaz demektir." "Ama halkn bildii kadaryla onlarn hepsi knlamaz algoritmalardr!" "Evet..." Strathmore dncelere dald. "u an iin." "Bu da ne anlama geliyor?" Strathmore i geirdi. "Yirmi yl nce hi kimse bizim on iki bitlik akm ifrelerini krabileceimizi dnemezdi. Ama teknoloji ilerledi. Hep byle olur. Yazlm reticileri bir noktada TRANSLTR gibi bilgisayarlarn var olacan kabul ederler. Teknoloji katlanarak geliiyor. Eninde sonunda imdiki genel anahtar algoritmalar gvenliklerini kaybedecek. Yarnn bilgisayarlarn alt edebilmek iin daha iyi algoritmalar gerekecek." "O da Dijital Kale mi?" "Kesinlikle. Ne kadar gl ifre zc bilgisayarlar yaplrsa yaplsn kaba kuvvete direnebilen bir algoritmann modas asl gemeyecektir. Bir gece iinde bir dnya standard haline gelebilir." Susan derin bir nefes ald. "Tanr yardmcmz olsun," diye fsldad. "Herhangi bir anlama yapabilir miyiz?" Strathmore hayr anlamnda ban sallad. "Tankado bize tanyaca ans tand. Bunu aka belli etti. Her halkrda ok riskli; yakalanrsak," aslnda onun algoritmasndan korktuumuzu kabul etmi oluruz. Sadece TRANSLTR'ye sahip oldu umuzu halka a klamakla kalm olmay z, ayn zamanda Dijital Kale'nin dokunulmazl olduunu da itiraf etmi oluruz." "Zaman kstlamamz nedir?" Strathmore'un kalar atld. "Tankado en yksek fiyat vereni yarn len aklamay planlamt." Susan karnnn kasldn hissetti. "Ya sonra?" "Anlamaya gre kazanana gei anahtarn verecekti." "Gei anahtar m?" "Taktiin bir paras. Bu algoritma zaten herkeste var. Dolaysyla Tankado onu aacak gei anahtarn ak arttrmaya karyor." Susan homurdand. "Tabii ki." Kusursuz bir pland. Ak ve basit. Tankado Dijital Kale'yi ifrelemiti, onu aan gei anahtar ise sadece kendisindeydi. Amerikan istihbaratn sonsuza dek sona erdirebilecek altm drt karakterden oluan gei anahtarnn darda bir yerde, belki de Tankado'nun cebindeki bir ka t paras n n zerine karalanm bir halde olduunu dnmek ok zor geliyordu. Susan senaryoyu kafasnda canlandrnca aniden kendini ok kt hissetti. Tankado en yksek fiyat verene gei anahtarn verecek, o irket de Dijital Kale dosyasn aacakt. Sonra da byk olaslkla bu algoritmay ii alp incelenemez bir bilgisayar ilemcisine yerletirecek ve be yl iinde her bilgisayar, iine bir Dijital Kale ilemcisi kurulmu hale gelecekti. Hibir ticari retici bir ifreleme ilemcisi yapmay hayal bile edememiti, nk normal ifreleme algoritmalar er ge modas gemi birer algoritma

haline gelirdi. Ama Dijital Kale'nin modas asl gemeyecekti. Dnen temiz metin ileviyle, hibir kaba kuvvet saldrs doru anahtar bulamayacakt. Yeni bir dijital ifreleme standard. Sonsuza kadar geerli. Her ifre artk zlemez bir ifre. Bankaclar, borsaclar, terristler, casuslar. Tek bir dnya, tek bir algoritma. Anari. "Seenekler nedir?" Susan dnyor, bir zm yolu bulmaya alyordu. Umutsuz zamanlarda umutsuz zmler gerektiinin pekla farkndayd, NSA'da bile. "Onu ortadan kaldramayz, sorduun buysa." Evet, Susan'n sorduu tam olarak buydu. NSA'da geirdii yllar iinde, Susan NSA'nn dnyadaki en usta suikastlarla -istihbarat dnyasnn kirli ilerini yapmak iin kullanlan kiralk ellerle- balantlar hakknda birok sylenti duymutu. Strathmore ban sallad. "Tankado bize byle bir seenek brakmayacak kadar zeki." Susan garip bir ekilde bir rahatlama hissetti iinde. "Korunuyor mu?" "Tam olarak deil." "Saklanyor mu?" Strathmore omuz silkti. "Tankado Japonya'dan ayrld. Gelen teklifleri telefon yoluyla takip etmeyi planlyordu. Ama onun nerede olduunu biliyoruz." "Peki bir hamle yapmay planlamyor musunuz?" "Hayr. Sigortas var. Tankado gei anahtarnn bir kopyasn kimlii bilinmeyen nc bir ahsa verdi... herhangi bir ey olursa diye." Elbette, diye dnd Susan. Koruyucu bir melek. "Sanrm, Tankado'ya bir ey olursa, bu esrarengiz adam anahtar satacak, yle deil mi?" "Daha da kts. Birisi Tankado'yu vurursa orta anahtar yaynlayacak." Susan kafas karm gibi grnyordu. "Orta anahtar yaynlayacak m?" Strathmore bayla onaylad. "nternette datacak, gazetelere verecek, ilan panolarna asacak. Sonuta, ylesine datacak."

Susan'n gzleri fal ta gibi ald. "Yani isteyen herkes internetten indirebilecek mi?" "Kesinlikle. Tankado lrse paraya ihtiyac olmayacan dnm, niin dnyaya kk bir veda armaan vermesin ki?" Uzun bir sessizlik oldu. Susan sanki bu dehet verici gerei sindirmek ister gibi derin bir nefes ald. Ensei Tankado krlamayan bir algoritma yaratt. Bizi rehin tutuyor. Birden ayaa kalkt. Sesi kararlyd. "Tankado ile temas kurmalyz! Algoritmay datmamas iin onu ikna etmenin bir yolu olmal! Ona en yksek fiyatn katn verebiliriz! Adn temize karabiliriz! Ne gerekiyorsa yaparz!" "ok ge," dedi Strathmore. Derin bir soluk ald. "Ensei Tankado bu sabah Sevilla, spanya'da l bulundu."

8
ift motorlu Learjet 60, gnein altnda kavrulmu piste indi. Pencereden spanya'nn gneybat blgesinin kra manzaras gstermiti kendini bulank bir ekilde. Sonra uak pistte yavaa ilerlemeye balad. "Bay Becker?" diye czrtl bir ses geldi yine hoparlrden. "Geldik." Becker ayaa kalkp gerindi. Bann zerindeki blmenin mandaln atktan sonra yanna hi eya almam olduunu hatrlad. Toparlanmaya zaman olmamt. Sorun deildi zaten, kendisine bu yolculuun ksa olaca sz verilmiti, gidip geliverecekti. Motorlar yavalayp dururken uak gnein altnda ar ar ilerledi ve ana terminalin karsndaki bo bir hangara girdi. ok gemeden pilot belirdi ve uan kapsn at. Becker nndeki kzlck suyundan son bir yudum ald, barda nndeki amerikan bara brakp ceketini ald.

Pilot uu elbisesinin cebinden kaln bir zarf kard. "Bunu size vermem sylendi." Zarf Becker'e verdi. n tarafnda mavi kalemle bir eyler yazlmt: ST SENDE KALSIN Becker parmaklarnn arasnda krmz renkli kat paralarn kalnln hissetti. "Bu da ne... ?" "spanyol paras," dedi pilot ifadesiz bir sesle. "Ne olduunu biliyorum," dedi Becker kekeleyerek. "Ama bu... bu ok fazla. Taksi creti olsa bana yeterdi." Becker para dnmn aklndan hesaplad. "Bu para binlerce dolar eder!" "Aldm emir byle, efendim." Pilot dnp tekrar kabine girdi. Kap kayarak kapand. Becker nce uaa, sonra da elinde duran paraya bakt uzun uzun. Bo hangarda biraz durduktan sonra zarf gs cebine yerletirdi, ceketini omzuna att ve dar, piste doru yneldi. Garip bir balang olmutu. Becker bunu aklndan karmaya alt. ans yaver giderse, Susan ile yeniden Ta Kk'e yapacaklar gezi iin yeterli zaman olacakt. Gidip gelivereceim, dedi kendi kendine. Gidip gelivereceim. Neler olacan bilmesine imkn yoktu.

9
Sistem gvenlik teknisyeni Phil Chartrukian, nceki gn unuttuu baz katlar almak iin Kripto'ya yle bir urayp gidecekti. Ama yle olmad. Kripto katndan geip sistem gvenlik laboratuvarna girdiinde bir eylerin yanl olduunu hemen fark etti. TRANSLTR'nin i ilevlerini srekli olarak izleyen bilgisayar terminalinde kimse yoktu ve monitr kapalyd. Chartrukian "Kimse yok mu?" diye seslendi. Yant gelmedi. Laboratuvar bombotu. Sanki saatlerdir kimse yoktu. Chartrukian henz yirmi yandayd ve sistem gvenlik ekibinde nispeten yeni saylrd ama iyi bir eitim almt ve usul biliyordu: Kripto'da daima bir sistem gvenlik grevlisi grev banda olurdu. zellikle de ortalkta hibir kriptografn olmad cumartesi gnleri. Hemen monitr at ve duvarda asl duran grev listesine yneldi. Listeyi incelerken "Nbeti kim?" diye sordu kendi kendine yksek sesle. Programa gre Seidenberg adl gen bir aylan nceki gece yars ift vardiyay devralm olmas gerekiyordu. Chartrukian bo laboratuvara gz gezdirdi ve kalarn att. "Nerede bu herif?" Chartrukian alan monitr izlerken Strathmore'un sistem gvenlik laboratuvarnda kimsenin olmadn bilip bilmediini merak ediyordu. Oraya gelirken Strathmore'un alma odasnn perdelerinin kapal olduunu fark etmiti, demek ki patron ierideydi. Bir cumartesi gn iin aslnda bu allmam bir durum deildi; kriptograflarnn cumartesileri almamas konusunda srarl olmasna karn, Strathmore neredeyse yln 365 gn alyordu. Chartrukian'n emin olduu tek bir ey vard: Strathmore sistem gvenlik laboratuvarnda kimsenin olmadn renirse o aylak iini kaybedecekti. Chartrukian telefona bir gz att; gen teknisyeni arayp paay yrtmasn salamay dnd. Sistem gvenlik elemanlar arasnda yazl olmayan bir kural vard: birbirlerini kollamak. Kripto'da sistem gvenlik elemanlar ikinci snf vatandatlar; kkn efendileriyle aralar hep akt. Kriptograflar bu milyarlarca dolarlk tnein hkimiydiler, bu bir sr deildi. Sistem gvenlik elemanlarna yalnzca oyuncaklarn sorunsuz almasn saladklar iin katlanlyordu. Chartrukian kararn verdi. Telefona uzand. Ama ahizeyi kulana gtremedi. Anszn duruverdi, gzleri o anda almakta olan ekrana mhlanmt. Ar ekimde hareket ediyormuasna telefonu elinden brakt; aknlktan az ak kalm bir ekilde bakakald.

Phil Chartrukian, sekiz aylk bir sitem gvenlik eleman olarak hibir gn TRANSLTR'nin ilem ekrannda, alma sresinin saat hanesinde; ift sfrdan baka bir ey olduunu grmemiti. Bugn ilkti.

GEEN SRE: 15:17:21


"On be saat, on yedi dakika m?" Nefesi kesilmiti. "mknsz!" Dzgn bir ekilde yenilenmemi olmas iin dua ederek ekran kapa-: tp at. Ne var ki monitr tekrar aldnda her ey aynyd. Chartrukian srtnn rperdiini hissetti. Kripto'nun sistem gvenlik elemanlarnn tek bir ykmll vard: TRANSLTR'yi "temiz" tutmak yani virslerden korumak. Chartrukian on be saatlik bir almann tek bir anlama gelebilecei ni biliyordu: virsl dosya. Virsl bir dosya TRANSLTR'ye girmiti ve program bozuyordu. Hemen o anda, alm olduu eitim aklna geldi. Sistem gvenlik laboratuvarnda kimsenin olmamasnn ya da monitrlerin kapal olmasnn hibir nemi yoktu. Karsndaki soruna odakland TRANSLTR. Derhal TRANSLTR'ye son krk sekiz saat iinde girmi olan btn dosyalan listeleme komutu verdi. Listeyi taramaya balad. Virsl bir dosya m geldi acaba ? diye dnd. Gvenlik filtreler bir eyi atlam olabilir mi ki? nlem olarak, TRANSLTR'ye giren her dosya, Koridor adyla bilinen bir yapdan gemek zorundayd. Bu yap, gelen dosyalardaki bilgisayar virslerini ve potansiyel olarak tehlike tayan altprogramcklar tarayan, bir dizi gl devre dzeyi a geidi, paket filtresi ve virs temizleyici programdan oluuyodu. Koridor'un tanmlayamad "yabanc" programlamalar ieren dosyalar hemen reddedilirdi. Bunlarn tek tek kontrol edilmesi zorunluydu. Arada srada Koridor'un, filtrelerinin daha nce hi karlamad programlamalar ierdii iin tamamen zararsz olan dosyalar reddettii de olurdu. Byle durumlarda, sistem gvenlik elemanlar titiz bir inceleme yaparlar ve ancak sz konusu dosyann temiz olduunu onayladktan sonra Koridor'un filtrelerini devre d brakp dosyay TRANSLTR'ye gnderirlerdi. Bilgisayar virsleri gerek virsler kadar eitlilik gsterirdi. Fizyolojik virsler gibi bilgisayar virslerinin de tek bir amac vard: kendilerini, barnabilecekleri bir sisteme bulatrmak ve oaltmak. Bu durumda bulalan sistem TRANSLTR'ydi. NSA'nn daha nce virslerle hi sorun yaamam olmas Chartrukian' hayrete drmt. Koridor gl bir nbetiydi; ama ne olursa olsun, NSA dnyann drt bir yanndaki sistemlerden muazzam miktarda dijital bilgi toplayan bir bilgi havuzuydu. Her ie burnunu sokmak rasgele bir cinsel hayata sahip olmak gibiydi: korunsanz da korun-masanz da er ge bir hastalk kapardnz. Chartrukian nndeki dosya listesini incelemeyi bitirdi. imdi kafas daha da karmt. Her dosya kontrol edilmiti. Koridor olaand hibir ey grmemiti, bu da TRANSLTR'deki dosyann tamamen temiz olduu anlamna geliyordu. "Bu kadar uzun sren kahrolas ey ne o zaman?" diye sordu bo o-dada kendi kendine. Chartrukian srtn ter bastn hissetti. Bu haberi vermek iin Strathmore'u rahatsz etmesi gerekip gerekmediini dnd. Sakinlemeye alarak, "Bir virs taramas," dedi kararl bir ekilde. "Bir virs taramas yapmalym." Chartrukian zaten Strathmore'un isteyecei ilk eyin virs taramas olacan biliyordu. Bombo Kripto blmne bakarak kararn verdi. Virs tarama programn ykleyip altrd. lem on be dakika kadar srecekti. "Temiz k," diye fsldad. "Tertemiz. Hibir ey olmadn syle babana, hadi." Ama Chartrukian iin iinde "bir eyler" olduunu hissediyordu. gdleri ona bu muazzam ifre zme canavarnn iinde bir eylerin hi de normal olmadn sylyordu.

10
"Ensei Tankado ld m?" Susan bir an midesinin bulandn hissetti. "Siz mi ldrdnz? Dediklerinizden sanmtm ki..."

"Biz ona dokunmadk," diye Susan' rahatlatmaya alt Strathmore. "Kalp krizinden ld. COMINT bu sabah erken saatlerde arad. Bilgisayarlar Sevilla polisine ait ve nterpol'den gelen bir raporda Tankado'nun adna rastlam." "Kalp krizi mi?" Susan kukulu grnyordu. "Otuz yandayd." "Otuz iki," diye dzeltti Strathmore. "Doutan gelen bir kalp bozukluu vard." "Hi duymamtm." "NSA fiziksel testlerinde ortaya kmt. vnecei bir ey deildi." Susan bu beklenmedik zamanlamay kabul etmekte glk ekiyordu. "Bozuk bir kalp onu ldrebildi, bu kadar m yani?" Zamanlamas fazlasyla uygun grnyordu. Strathmore omuz silkti. "Zayf bir kalp... spanya'nn scayla birleince... NSA'ya antaj yapmann stresini de ekle..." Susan bir an sessiz kald. Bu koullan dndnde bile, bylesine zeki bir kriptograf meslektan kaybetmi olmak ani bir ac vermiti. Strathmore'un ciddi ses tonu dncelerini bld. "Tm bu fiyaskoda yolunda giden tek ey Tankado'nun tek bana yolculuk yapyor olmas. Kuvvetle muhtemeldir ki, orta henz onun ldn bilmiyor. spanyol yetkililer bu bilgiyi mmkn olduu kadar uzun sre saklayacaklarn sylediler. COMINT uyank davrand iin haberi yalnzca biz aldk. Strathmore Susan'a bakt. "Tankado'nun ldn renmeden nce ortan bulmalyz. Seni armamn nedeni de bu. Yardmna ihtiyacm var." Susan'n kafas karmt. Ona Tankado'nun byle bir anda lmesi btn sorunlarn zm gibi geliyordu. "Komutanm," diye atld, "yetkililer onun bir kalp krizinden ldn sylediklerine gre, skntlarmz bitti demektir. Orta NSA'nn sorumlu olmadn anlayacaktr." "Sorumlu olmadn m?" Strathmore'un gzleri duyduklarna ina-namamasna fal ta gibi almt. "Birisi NSA'ya antaj yapyor; birka gn sonra da l bulunuyor ve biz sorumlu deiliz, yle mi? Bahse girerim, Tankado'nun esrarengiz arkada durumu byle grmeyecektir. Her ne olduysa, tamamen biz sulu grnyoruz. Rahatlkla zehirlenmi olabilir, hileli bir otopsi olabilir, herhangi bir ey olabilir." Strathmore duraklad. "Sana Tankado'nun ldn sylediimde ilk tepkin ne oldu?" Susan kalarn att. "Onu NSA'nn ldrdn dndm." "Kesinlikle NSA Ortadou'nun tepesine jeo-senkronize yrngede be tane Riyolit uydusu yerletirebiliyorsa, birka spanyol polise rvet yedirecek kaynaa sahip olduumuzu varsaymann hi de sama olmadn sanyorum." Komutan demek istediini yeterince anlatmt. Susan nefesini brakt. Ensei Tankado ld. NSA sulanacak. "Ortan zamannda bulabilir miyiz?" "yle dnyorum. Bir hayli ndeyiz. Tankado bir ortakla altn belirten bir sr duyuru yapt. Sanrm, bunun, yazlm irketlerini kendisine zarar vermekten ya da anahtarn almaya almaktan alkoyacan umuyordu. Bir numara yaplmas durumunda, ortann anahtar yaynlayaca korkusunu yayd. Bylece btn irketler birdenbire kendilerini cretsiz yazlmla rekabet halinde bulacaklard." "Zekice." Susan ban sallad. Strathmore devam etti. "Tankado aka ortann adn and birka kez. Ona North Dakota* demiti." "North Dakota m? Tabii ki bir tr takma ad." "Evet ama bir tedbir olarak arama dizgesine North Dakota diye girip bir internet taramas yaptm. Bir ey bulacam sanmyordum fakat bir e-posta hesabyla karlatm." Strathmore duraklad. *Kuzey Dakota

"Elbette aradmz North Dakota olmadn dndm ama emin olmak iin bu eposta hesabna girdim. Bu hesabn Ensei Tankado'dan gelen e-posta iletileriyle dolu olduunu grdmde yaadm oku dnsene." Strathmore kalarn kaldrd. "stelik mesajlar Dijital Kale'ye ve Tankado'nun NSA'ya antaj yapma planlarna ilikin szlerle doluydu." Susan Strathmore'a kukuyla bakt. Komutann kendisiyle bu kadar rahata oynanmasna izin vermesi onu hayrete drmt. "Komutanm," diye sze girdi, "Tankado NSA'nn internetten e-postalara gizlice girebildiini ok iyi bilir, gizli bir bilgi gndermek iin asl e-posta kullanmazd. Bu bir tuzak. Ensei Tankado size North Dakota adn verdi. Sizin bir aratrma yapacanz biliyordu. Gnderdii bilgi ne olursa olsun, sizin onu bulmanz istedi. Bu sahte bir ipucu." "yi bir dnce," diye karlk verdi Strathmore, "birka ey dnda. North Dakota ad altnda bir ey bulamadm. Bu yzden aratrma dizgesinde ufak bir deiiklik yaptm. Bulduum hesap NDAKOTA ad altndayd. Susan ban sallad. "Trev kelimelere bakmak standart prosedrdr. Tankado, bir ey bulana kadar deiik adlar deneyeceinizi biliyordu. NDAKOTA ok kolay bir deiiklik." "Belki," dedi Strathmore bir para kadn zerine bir eyler karalayp Susan'a uzatrken. "Ama una bir bak." Susan kattakini okudu. Aniden Komutan'n aklndan neler getiini anlad. Katta North Dakota'nn e-posta adresi yazlyd. NDAKOTA@ara.anon.org Susan'n dikkatini eken, adresteki ARA harfleri olmutu. ARA nl bir anonim sunucu olan American Remailers Anonymous'un ksaltmasyd. Anonim servis salayclar, kimliklerini gizli tutmak isteyen internet kullanclar arasnda poplerdi. Bu irketler belli bir cret karlnda elektronik posta iin bir arac grevi yaparak e-posta hesab olan kiinin kiisel bilgilerinin gizliliini koruyordu. Numaral bir posta kutusuna sahip olmaya benziyordu bu, kullan c gerek adresini yada ad n hi aa vurmakszn posta gnderip alabiliyordu. irket, takma adlara gnderilen e-postay
alyor, sonra da bunu mterinin gerek hesabna aktaryordu. Yeniden postalama irketi, gerek kullanclarnn kimliini ya da yerini asl aklamayacana dair bir szlemeyle balyd. "Kesin deil," dedi Strathmore. "Ama olduka pheli." Susan ban sallayarak onaylad, daha bir ikna olmutu. "Yani Tankado'nun, kimlii ve yeri ARA tarafndan korunduu iin North Dakota'nn aratrlp aratrlmayacan umursamadn sylyorsunuz." "Kesinlikle." Susan bir sre dnd. "ARA byk bir ounlukla ABD'deki posta hesaplarna hizmet verir. North Dakota'nn buralarda bir yerlerde olabileceini mi dnyorsunuz?" Strathmore omuz silkti. "Olabilir. Tankado, Amerikal bir ortakla alarak iki gei anahtarn corafi olarak ayr yerlerde tutabilirdi. Durum byleyse, buna akllca bir hareket denebilir." Susan bu olasl kafasnda tartt. Tankado'nun, gei anahtarn ok yakn bir dostu dnda herhangi bir kiiyle paylaacan sanmyordu; hatrlad kadaryla da Ensei Tankado'nun ABD'de pek fazla dostu yoktu. "North Dakota," dedi Susan, dncelere dalmt, kriptograf yan bu takma adn olas anlamlarn karmaya alyordu. "Onun Tankado'ya gnderdii e-posta iletisi nasl bir ey acaba?" "Bir fikrim yok. COMINT sadece Tankado'nun gnderdii iletileri saptad. Bu noktada North Dakota hakknda elimizde olan tek ey anonim bir adres." Susan bir an dnd. "Bunun bir tuzak olma olasl var m?" Strathmore bir kan kaldrd. "Nasl?"

"Tankado bizim gizlice gireceimiz umuduyla kullanlmayan bir hesaba sahte e-posta iletileri gndermi olabilir. Biz onun korunmu olduunu dnrz, o da gei anahtarn paylama riskine hi girmemi olur. Belki de yalnz alyordur." Strathmore kendi kendine gld, etkilenmiti. "Zekice bir dnce ama bir ey dnda. Tankado her zaman kulland ev yada iyeri internet hesaplarndan herhangi birini kullanmyordu. Doia niversitesi'ne uruyor ve oradaki anabilgisayara giriyordu. Grne baklrsa, Tankado'nun orada gizli tutmay baard bir e-posta hesab var. Olduka iyi gizlenmi bir hesap hem de. Zaten ben de bu hesab ans eseri buldum." Strathmore duraklad. "Yani... Tankado bizim onun postalarna girmemizi istiyor olsa niin gizli bir hesap kullansn ki?" Susan bu soruyu dnd. "Belki de Tankado sizin bir manevra olduundan kukulanmamanz iin gizli bir hesap kullanmtr, olamaz m? Sizin rasgele bulduunuzu ve ansl olduunuzu dnmenizi salayacak kadar gizlemitir bu hesab belki de. Bu durum onun e-posta hesabn daha muteber hale getirir." Strathmore glmsedi. "Sen sahada grev yapan bir ajan olmalym-sn. Bu ok iyi bir fikir. Ama ne yazk ki Tankado'nun gnderdii her postaya bir yant geliyor. Tankado yazyor, orta da yantlyor." Susan'n kalar atld. "Anladm. Yeterince ak. Dediklerinize gre North Dakota gerek yleyse." "Korkarm yle. Ve onu bulmak zorundayz. Hem de hi belli etmeden. Kokumuzu alrsa her ey biter." Susan Strathmore'un kendisini tam olarak neden ardn anlamt. "zin verin tahmin edeyim," dedi. "Benden ARA'nn gvenli veritabanna girip North Dakota'nn gerek kimliini bulmam istiyorsunuz?" Strathmore ona bakp gld. "Bayan Fletcher, aklmdan geenleri okuyorsunuz." Konu sk bir internet aratrmasysa, Susan Fletcher bu i iin biilmi kaftand. Bir yl ncesi nemli bir Beyaz Saray yetkilisi anonim bir e-posta adresinden gelen e-posta tehditleri alyordu. NSA'dan bu kiinin yerinin saptanmas istenmiti. NSA yeniden postalama irketini bu kullancnn gerek kimliini aklamaya zorlayabilirdi ama daha sessiz bir yntemi tercih etti, bir "takipi" kulland. Susan, e-posta iletisinin paras gibi grnen bir projektr yaratmt. Bu postay kullancnn sahte adresine gnderecek, yeniden postalama irketi de kullanc ile imzalad szleme gerei bunu kullancnn ger-ek adresine iletecekti. Bu gerekletikten sonra da Susan'n program kullancnn internet adresini kaydedecek ve NSA'ya haber verecekti. Sonra program hibir iz brakmadan yok olacakt. Dnld gibi de oldu. O gnden beri, anonim yeniden postalama irketleri artk NSA

asndan bakldnda ufack bir can skntsndan baka bir ey deildi. "Onu bulabilir misin?" diye sordu Strathmore. "Tabii. Beni armak iin niin bu kadar beklediniz ki?" "Asl nda" -ka lar at ld - "seni a rmay planlamam t m. Bu i e ba ka birini bula t rmak istemiyordum. Senin takipinin bir kopyas n gndermeyi denedim ama o lanet eyi u yeni melez programlama dillerinden biriyle yazm s n, do ru dzgn al t ramad m bir trl. Bana anlamsz veriler getirip durdu. En sonunda zor bir karar alp seni bu ie i bulatrmak zorunda kaldm." Susan kkrdad. Strathmore mkemmel bir kriptografi programcsyd ama repertuar algoritmik ilerle snrlyd. Daha baya olan, "dnyevi" programcln ufak tefek ayrntlar ounlukla gznden kaard. Dahas , Susan takipisini yeni ve melez bir programlama dili olan LMBO'yla yazmt, Strathmore'un birtakm sorunlarla karlamas* anlalabilir bir eydi. "Ben hallederim." Glmsedi, kmak iin ayaa kalkt. "Kendi terminalimde olacam." "Ne kadar srecei konusunda bir fikrin var m?" Susan duraklad. "Hmm... bu, ARA'nn e-posta iletilerini ne kadar h zl gnderdi ine ba l . Adam m z ABD'deyse ve AOL ya CompuServe gibi bir ey kullanyorsa bir saat iinde kredi kart bilgilerinin alr, bir fatura adresi bulabilirim. Bir niversite yada irketin elemanysa biraz daha uzun srecektir." Glmsedi ama biraz endieliydi "Sonras size kalyor."

Susan "sonras"nn bir NSA vurucu timinin adamn evinin elektriini kesip pencerelerini krarak bayltc silahlarla ieri girmesi demek olduunu biliyordu. Tim byk olaslkla bunun bir uyuturucu baskn olduunu dnecekti. Kukusuz, Strathmore ie bizzat kendisi el atacak ve baslan yerdeki vr zvrn iinde altm drt karakterli gei anahtarn kendisi bulup yok edecekti. Bylece, Dijital Kale internette snecek sonsuza dek orada kilitli kalacakt. "zciyi dikkatlice gnder," dedi Strathmore zerine basa basa. "North Dakota peinde olduumuzu anlayacak dursa panie kaplacaktr. yle olursa ben de North Dakota anahtarla birlikte gzden kaybolmadan ne oraya asl bir tim yetitiremem."
"Vur-ka," dedi Susan Strathmore'u rahatlatmaya alarak. "Bu ey adamn hesabn bulduu anda kendini yok edecek. Adammz peinde olduumuzu hibir ekilde fark etmeyecek." Komutan ban sallad, yorgun dm gibiydi. "Saol." Susan ona bakarak hafife glmsedi. Strathmore'un felaket anlarnda bile nasl bu kadar so ukkanl kalabildiine hep a mt . Strathmore'un kariyerine yn veren, onu bylesi yksek g kademelerine karan eyin bu yetenei olduuna inanyordu. Susan kapya yneldiinde, TRANSLTR'ye bakt uzun uzun. Krlamayan bir algoritmann varl hl kavramakta glk ektii bir dnceydi. North Dakota'y zamannda bulmalar iin iinden dua etti. "Hzl olursan," diye seslendi Strathmore, "geceden nce Puslu Dalar'da olursun." Susan bir anda dondu kald. Bu yolculuktan Strathmore'a sz etmediine emindi. Birden geri dnd. NSA telefonumu mu dinliyor? Strathmore sulu sulu glmsedi. "David bu sabah bana gezinizden sz etti. Geziyi ertelemenin seni bir hayli kzdracan sylemiti." Susan armt. "Bu sabah David'le mi konutunuz?" "Elbette." Susan'n tepkisi Strathmore'u artma benziyordu. "Ona ksa bir bilgi vermek zorundaydm." "Ona bilgi vermek mi?" diye sordu merakla. "Neyle ilgili?" "Yolculuuyla ilgili. David'i ispanya'ya gnderdim."

11
spanya. David'i spanya'ya gnderdim. Komutann szleri yreine ilemiti. "David spanya'da m?" Susan inanamyordu. "Onu spanya'ya m gnderdiniz?" Sesinde artk bir fke vard. "Niin?" Strathmore hayretler iinde kalmt. Grne baklrsa kendisine barlmasna alk deildi, baran kii ba kriptograf olsa bile. Kafas karm bir ekilde Susan'a bakt. Yavrusunu koruyan bir dii kaplan gibi gerilmiti. "Susan," dedi. "Onunla konutun, deil mi? David sana aklamad m?" Bu kez de Susan byk bir aknlk iindeydi. spanya? David bu yzden mi Ta Kk yolculuumuzu erteledi? "Bu sabah onu almas iin bir araba gnderdim. Yola kmadan nce seni arayacan sylemiti. zgnm. Dnmtm ki" "Niin David'i spanya'ya gnderdiniz?" Strathmore duraklad. Dorudan Susan'a bakt. "Dier gei anahtarn almas iin." "Hangi gei anahtar?" "Tankado'nunkini." Susan'n kafas karmt. "Neden sz ediyorsunuz?" Strathmore iini ekti. "ldnde Tankado'nun zerinde gei anahtarnn bir kopyas vard mutlaka. Bu anahtar Sevilla morgunda babo brakacak deildim herhalde."

"Bunun iin David Becker' m gnderdiniz?" Susan artk armann bile tesindeydi. Hibir ey anlaml grnmyordu. "David sizin elemannz bile deil!"

Strathmore irkildi. Hi kimse NSA'nn mdr yardmcsyla bu ekilde konumamt o ana kadar. "Susan," dedi soukkanlln koruyarak, "mesele de bu zaten. Benim ihtiyacm olan" Kaplan saldrya geti. "Emrinizde alan yirmi bin elemannz var! Bu ie nianlm gnderme hakkn size ne veriyor?" "htiyacm olan sivil bir kuryeydi, devlet ilerinden tamamen uzak biri. Allagelen kanallar kullansaydm ve biri bunu anlasayd" "David Becker da tandnz tek sivil, yle mi?" "Hayr! David Becker tandm tek sivil deil! Ne var ki sabahn altsnda iler ok hzl geliti! David spanyolca bilmesinin yan sra zeki bir adam, ona gveniyorum ve ben aslnda ona bir iyilik yaptm dnmtm!" "yilik mi?" Susan'n dili dolayordu. "Onu spanya'ya gndermek mi iyilik?" "Evet! Ona bir gnlk i iin on bin dolar dyorum. Tankado'nun eyalarn alp geri dnecek. te iyilik!" Susan sustu. Durumu anlamt. Konu parayd. Dnceleri be ay ncesine, Georgetown niversitesi rektrnn David'e yabanc diller blmnn bakanln nerdii geceye dnd. Rektr, ders saatlerinin azalaca, brokratik ilerin artaca konusunda onu uyarmt ama maanda da kayda deer bir artn olacan sylemiti. Susan, hayr David, bunu yapma! ok mutsuz olacaksn. Fazlasyla paramz var; bu paray hangimizin kazand kimin umurunda? diye barmak istemiti. Ama bu ona dmyordu. Sonunda David'in teklifi kabul etme kararna raz olmak zorunda kalmt. O gece, ayn yatakta birlikte uykuya dalmadan nce Susan onun adna mutlu olmaya alm ama iinden gelen bir ses bunun bir felaket olacan syleyip durmutu. Hakl kmt ama bu kadar hakl kacan hi beklememiti. "Ona on bin dolar m dediniz?" diye sordu. "Bu pis bir numara!" Strathmore artk fkeleniyordu. "Numara m? Kahrolas bir numara yok iin iinde! Ona paradan sz etmedim bile. Kiisel bir ricada bulundum. O da gitmeyi kabul etti."
"Tabii kabul etti! Siz benim patronumsunuz! NSA'nn mdr yardmcssnz! Size hayr diyemezdi!" "Haklsn," diye tersledi Strathmore. "Onu aramamn nedeni de bu. Byle bir lkse sahip olmadm iin" "Mdr, bir sivil gnderdiinizi biliyor mu?" "Susan," dedi Strathmore, sabrnn tkenmeye balad belliydi, "mdrn bu ile bir ilgisi yok. Bu konuda hibir ey bilmiyor." Susan Strathmore'a bakakald, duyduklarna inanamamt. Artk konutuu adam tanmyordu sanki. Bir NSA grevine nianlsn -bir retmeni- gndermi, ayrca kurumun tarihindeki en byk krizi mdre bildirmemiti. "Leland Fontaine'e bilgi verilmedi mi?" Strathmore'un sabr tamt. Sonunda patlad. "Susan, imdi beni iyi dinle! Seni buraya bana yardm etmen iin ardm, beni sorgulaman iin deil! Berbat bir sabaht! Tankado'nun dosyasn dn gece indirdim ve TRANSLTR'nin ifreyi zebilmesi iin dua ederek btn gece yazcnn banda oturdum. Sabahn krnde, gururumu bir yana brakp mdr aradm; yeri gelmiken, bunun. gerekten drt gzle beklediim bir konuma olduunu da syleyeyim. Gnaydn, efendim. Sizi uyandrdm iin zr dilerim. Neden mi aryorum? TRANSLTR'nin artk ie yaramadn fark ettim de ondan. Tonla para dediimiz koca Kripto ekibimin yazmann yanndan bile geemedii bir algoritma yznden!" Strathmore yumruunu masaya vurdu. Susan donakald. Sesi kmad. Geen on yl iinde, Strathmore'un soukkanlln yitirdiine nadiren ahit olmutu, hele kendisine kar asl. On saniye boyunca ikisi de konumad. En sonunda Strathmore koltuuna oturdu, Susan onun nefes alp veriinin normale dndn duyabiliyordu. Strathmore nihayet konutuunda sesinde rktc bir sakinlik ve kontrol vard.

"Ne yazk ki," dedi Strathmore yavaa, "mdr Gney Amerika'da Kolombiya Devlet Bakan'yla toplantdaym. Oradan hibir ey yapamayaca kesin olduuna gre, iki seeneim vard: ya toplantsn ksa kesip dnmesini isteyecektim ya da bu ii kendi bama halledecektim." Uzun bir sessizlik oldu. Strathmore sonunda ban kaldrp baktnda Susan ile gz gze geldi, gzleri yorgundu.

Birden ifadesi yumuayverdi. "Susan, zgnm. Bitkin bir haldeyim. Bir kbusun iindeyim sanki. David konusunda sinirlendiini biliyorum. Bu ekilde renmeni istemezdim. Ben zaten bildiini sanyordum." Susan aniden kendini sulu hissetti. "Ar tepki gsterdim. zr dilerim. David iyi bir seim." Strathmore dalgn dalgn ban sallayarak onaylad. "Bu gece geri dnm olacak." Susan komutann yaadklarn dnd. TRANSLTR'yi kollamann basks, gemek bilmeyen saatler ve toplantlar. Otuz yandaki einin onu terk etmek zere olduu sylentisi dolayordu azdan aza. Yetmezmi gibi bir de Dijital Kale kmt: NSA tarihindeki en byk tehlike, stelik zavall adam bu sorunu tek bana halletmeye alyordu. Patlayacak gibi grnmesi hi garip deildi. "Koullan gz nne alnca," dedi Susan, "sanrm mdr beyi arasanz iyi olur." Strathmore hayr anlamnda ban sallad; bir ter damlas masasna dt. "Elinden hibir eyin gelmeyecei byk bir kriz hakknda onunla temasa geerek mdrn gvenli ini tehlikeye atmayacam. Ayr ca dar sznt olmas riskine de giremem. Susan Strathmore'un hakl olduunu biliyordu. Byle anlarda bile, Strathmore salkl bir ekilde dnebiliyordu. "Bakan aramay dndnz m?" Strathmore bayla onaylad. "Evet. Ama aramamaya karar verdim." Susan ok iyi anlyordu. st dzey NSA yetkililerinin dorulanabilir istihbarat acil durumlarnda ynetimin bilgisi olmakszn inisiyatif kullanmaya haklan vard. NSA her tr federal sorumluluktan tamamen muaf olan tek Amerikan istihbarat tekilatyd. Strathmore ou kez bu haktan yararlanmt. nanlmaz ilerini tek bana yapmay tercih ediyordu. "Komutanm," diye srar etti, "bu tek bana ele alnmayacak kadar byk bir sorun. Baka birinin de el atmasna izin vermelisiniz." "Susan, Dijital Kale'nin varl bu kurumun gelecei iin ok nemli bir tehdit. Mdr atlayp Bakan'a haber vermek niyetinde deilim. Bir krizle kar karyayz ve bunu ben halledeceim." Susan'a bakt, dnceliydi. "Ben harekt dairesinden sorumlu mdr yard mc s y m." Yznden yorgun bir glmseme geti. "stelik tek bama deilim. Susan Fletcher da
benim ekibimde." Susan o anda Trevor Strathmore'a neden bu kadar byk bir sayg duyduunu fark etti. On yldr, olumlu yada olumsuz her durumda, daima kendisine yol gstermi, nn amt. Sznden dnmeden. Tereddtsz. Susan' hayrete dren, onun adanml olmutu; ilkelerine, lkesine ve lklerine olan sarslmaz sadakati. Ne olursa olsun, Komutan Trevor Strathmore imknsz kararlar dnyasnda bir deniz feneriydi. "Ekibimdesin, deil mi?" diye sordu. Susan glmsedi. "Evet, efendim, ekibinizdeyim. Yzde yz." "yi. Artk iimize geri dnebilir miyiz?"

12
David Becker daha nce cenazelerde bulunmu, ceset grmt; ama bu kez zellikle cesaret kran bir ey vard. pekle kaplanm bir tabutta yatan, temizlenip hazrlanm bir ceset deildi sz konusu olan. Bu ceset plakt ve alminyum bir masa zerine kabaca yatrlmt. Gzlerine henz o bo, cansz bak yerlememiti. Tersine, rktc, souk bir dehet ve pimanlk ifadesiyle tavana bakyorlard. "Dnde estn sus efectos?" diye sordu Becker, akc bir Kastilya spanyolca'syla. "Eyalar nerede?" "Alli," diye yantlad dileri sararm temen. zerinde giysilerin ve dier kiisel eyalarn bulunduu bir tezgh iaret etti.

"Es todo? Hepsi bu mu?" "Si." Becker karton bir kutu istedi. Temen kutu bulmak iin aceleyle kt. Cumartesi akamyd ve Sevilla morgu kurallara gre kapalyd. Gen temen dorudan Sevilla Guardia bakanndan gelen emirle Becker'a izin vermiti. Grne baklrsa bu Amerikalnn gl dostlar vard. Becker giysilere bakt. Bir pasaport, czdan ve ayakkablardan birinin iine tklm bir gzlk duruyordu. Guardia'nn, adamn otelinden ald kk bir giysi torbas da vard. Becker'a verilen emirler akt: Hibir eye dokunma. Hibir eyi okuma. Sadece al ve getir. Ne bulursan. Hibir eyi atlama. Becker giysilere bakt ve kalarn att. NSA bu vr zvr niye istiyor acaba?

Temen elinde kk bir kutuyla geri dnd. Becker giysileri kutuya yerletirmeye balad. Polis memuru cesedin bacan drtkledi. "Quien es? Kim bu?" "Hibir fikrim yok." "inliye benziyor." Japon, diye dnd Becker. "Zavall herif. Kalp krizi, ha?" Becker dalgn dalgn ban sallad. "Bana sylenen bu." Temen i geirdi ve ban sallad halden anlar bir ifadeyle. "Sevilla gnei acmaszdr. Yarn darda dikkatli olun." "Teekkrler," dedi Becker. "Ama eve dnyorum." Temen oke olmu gibi bakt. "Daha yeni geldiniz!" "Biliyorum ama beni buraya gnderen adam bu eyalar bekliyor." Temen ancak bir spanyol'un yapabilecei gibi, alnm bir ifadeyle bakt. "Sevilla'y yaamayacanz m sylyorsunuz yani?" "Yllar nce gelmitim buraya. Gzel bir ehir. Kalmak isterdim." "yleyse La Giralda'yi grmsnzdr?" Becker bayla onaylad. Antik Maribi kuleye hi trmanmamt ama onu grmt. "Ya Alcazar?" Becker yine bayla onaylad. Bahede Paco de Lucia'nn ald gitar dinledii geceyi hatrlayarak. On beinci yzyldan kalma byk bir kalede yldzlar altnda Flamenco... Keke o zaman Susan' tanyor olsaydm diye geirdi iinden. "Tabii Kristof Kolomb da burada." Polis memurunun yz sevinle parlamt. "Bizim katedralimizde gml." Becker ban kaldrp ona bakt. "Gerekten mi? Ben Kolomb'un Dominik Cumhuriyeti'nde gml olduunu sanyordum." "Olur mu yle ey! Kim karyor bu dedikodular? Kolomb'un vcudu burada, spanya'da! Nasl niversite mezunusun sen?" Becker omuz silkti. "O dersi karmm herhalde." "spanyol kilisesi onun kutsal kalntlarna sahip olmaktan byk bir gurur duyar." spanyol kilisesi. Becker spanya'da tek bir kilise olduunu biliyordu: Roma Katolik Kilisesi. Katoliklik burada Vatikan'da oldu undan bile daha etkili, daha nemliydi. "Btn vcudu bizde deil elbette," diye ekledi temen. "Solo el escroto." Becker eyalar toplamay brakp temene evirdi baklarn. Solo el escroto? Glmemeye alt. "Sadece erbezi torbas m yani?" Polis memuru ban sallayarak, gururla onaylad. "Evet. Kilise byk bir adamn cesedini aldnda onu aziz mertebesine karr ve herkes onlarn grkeminden istifade etsin diye kutsal kalntlarn farkl katedrallere datr." "Size de..." Becker iinden gelen glme isteini bastrd. "Oye! ok nemli bir parasdr o!" diye savunmaya geti polis memuru. "Biz de yle o Galiya'daki kiliseler gibi bir kaburga kemii ya da parmann bir boumu yok! Gerekten, burada biraz daha kalp grmelisiniz." Becker evet anlamnda, kibarca ban sallad. "Belki buradan sonra yolum der."

"Mala suerte." Polis memuru iini ekti. "ansszla bak. Katedral sabah ayinine kadar kapaldr." "Baka bir zaman yleyse." Becker kutuyu kaldrrken glmsedi. "Ben artk gideyim. Uam bekliyor." Odaya son bir kez gz att. "Havaalanna gtrmemi ister misiniz?" Darda bir MotoGuzzi'm var." "Hayr, teekkr ederim. Taksiye binerim." Becker niversitedeyken bir kez motosiklete binmiti ve az kalsn kendini ldrecekti. Sren kim olursa olsun bir daha binmeye hi niyeti yoktu. "Nasl isterseniz," dedi polis memuru kapya ynelirken. "Iklar sndryorum." Becker kutuyu koltuunun altna sktrd. Her eyi aldm m? Masann zerindeki cansz bedene son bir kez bakt. Ceset, floresan klarn alt nda r lplak bir ekilde s rt st yat yordu; her ey ortadayd. Becker'n baklar yeniden, cesedin garip bir ekilde deforme olmu ellerine kayd. Dikkatini biraz daha toplayarak bakt bir sre. Polis memuru klar sndrd ve oda karard. "Dur bir dakika," dedi Becker. "Iklar yeniden a." Iklar tekrar yand titreerek. Becker kutuyu yere brakt, cesede doru ilerledi. Eildi ve gzlerini ksarak adamn sol eline bakt. Polis memuru Becker'n baklarn izledi. "ok irkin, ha?" Ne var ki Becker'n gzne taklan ey elin deformasyonu deildi. Baka bir ey grmt. Polis memuruna dnd. "Her eyin bu kutuda olduundan emin misin?" Polis memuru ban sallad. "Evet. Orada." Becker ellerini beline koyarak bir sre durdu. Sonra kutuyu ald, yeniden tezghn zerine gtrd ve iindekileri boaltt. Byk bir dikkatle giysileri para para silkeledi. Sonra ayakkablarn iini boaltt ve sanki iine kam bir ta karmaya alr gibi, ters evirip ayakkablar tezgha vurdu birka kez. Her eyi ikinci kez inceledikten sonra geri dnd, kalar atlmt. "Bir sorun mu var?" diye sordu temen. "Evet," dedi Becker. "Bir ey eksik." Tokugen Numataka, at katndaki lks ofisinde durmu nnde uzanan Tokyo'ya bakyordu. alanlar ve rakipleri onu akuta same (ldrc kpekbal) olarak tanrd. Otuz yl boyunca btn Japon rakiplerinden daha iyi tahminlerde bulunmu, daha iyi fiyatlar vermi ve ok iyi reklam yapmt; artk dnya pazarnda da bir dev olmann eiindeydi. Hayatnn en byk anlamasna ok yaknd, Numatech A..'yi gelecein Microsoft'u yapacak bir anlama. Kanna hcum eden adrenalin onu iyice diriltmiti. demek sava demek, sava da heyecan demekti. Tokugen Numataka gn nce telefon geldiinde kukuyla karlam olsa da artk gerei biliyordu. Kendisine myouri -iyi talih- balanmt. Tanrlar onu semiti.

13
Karsndaki Amerikan aksanl kii, "Elimde Dijital Kale gei anahtarnn bir kopyas var" demiti. "Satn almak ister misiniz?" Numataka neredeyse yksek sesle glecekti. Bunun bir numara olduunu biliyordu. Numatech A.. Ensei Tankado'nun yeni algoritmas iin cmert bir teklifte bulunmutu ve imdi Numatech'in rakiplerinden biri oyun oynuyor, bu teklifin miktarn renmeye alyordu. "Gei anahtar sizde mi?" Numataka ilgilenmi numaras yapt.

"Bende. Adm North Dakota." Numataka glmemeye alt. North Dakota'y herkes biliyordu. Tankado gizli orta ndan bas nda sz etmi ti. Bir ortakla al mas Tankado ad na akll ca bir hareket olmu tu; Japonya'da bile, i hayat artk itibarsz bir hal almt. Ensei Tankado gvende deildi. Ama fazlas yla hevesli bir firman n yapaca yanl bir hamle gei anahtar n n yaynlanmasna yol aabilirdi; byle bir durumda piyasadaki her yazlm firmas bunun acsn ekerdi. Numataka, Umami marka purosundan derin bir nefes ekti, telefondaki kiinin bu gln oyunuyla eleniyordu. "Demek elindeki gei anahtarn satacaksn? lgin. Ensei Tankado ne dnyor bu konuda?" "Bay Tankado'ya hibir ballm yok. Bay Tankado bana gvenerek aptallk etti. Gei anahtar onu saklamam iin bana dedii miktardan yzlerce kat daha deerli." "zgnm," dedi Numataka. "Senin gei anahtarn tek bana hibir ey etmez benim iin. Tankado yaptn rendiinde elindeki kopyay yaynlayacaktr. Piyasada binlercesi olur byle bir durumda." "Her iki gei anahtarn da alacaksn," dedi kardaki ses. "Bay Tankado'nunkini ve benimkini." Numataka ahizeyi eliyle kapad ve yksek sesle gld. Kendini sor- | maktan alamad: "Her iki anahtar iin ne kadar istiyorsun?" "Yirmi milyon Amerikan dolar." Yirmi milyon, neredeyse tam olarak Numataka'n n teklif etti i miktard . "Yirmi milyon mu?" Sahte bir hayret ifadesiyle tek nefeste sylemiti bunu. "Bu soygunculuk!" "Algoritmay grdm. Sizi temin ederim bu paraya deer." Hayr aptal herif, diye dnd Numataka. Bunun on kat eder. "Ne yaz k ki," dedi, oyundan s k lm t , "her ikimiz de biliyoruz ki Bay Tankado buna asl izin vermeyecektir. in yasal sonularn bir dn." Telefondaki kii meum bir ifadeyle duraklad. "Peki ya bay Tankado artk bir etken deilse?" Numataka glmek istedi ama duyduu seste garip bir kararllk olduunu fark etti. "Tankado artk bir etken deilse mi?" Numataka bunu dnd. "yle bir durumda sen ve ben anlardk." "Seni arayacam," dedi telefondaki ses. Telefon kapand.

14
Becker cesede bakt. lmnn zerinden saatler gemi olmasna karn Asyalnn yz gne yannn verdii, pembeye alan bir parlt yayyordu. Vcudunun geri kalan ise soluk sar renkteydi; tam kalbinin zerinde, morarmaya yz tutmu bir blge dnda tamam. Muhtemelen kalp masaj yznden, diye dnd Becker dalgn dalgn. Ne yazk ki ie yaramam. Cesedin ellerini incelemeye geri dnd. Becker bylesini daha nce hi grmemiti. Her elde yalnzca er parmak vard ve bu parmaklar eri bryd. Ama Becker'n bakt bu biim bozukluu deildi. "Pekl, geldim ite." Temen oday geerken homurdanyordu. "Japonmu, inli deil." Becker ban kaldrp bakt. Polis memuru l adamn pasaportunu kartryordu. "Ona bakmazsan sevinirim." dedi Becker. Hibir eye dokunma. Hibir eyi okuma. "Ensei Tankado... doumu Ocak" "Ltfen," dedi Becker kibarca. "Onu yerine brak."

Polis memuru pasaporta biraz daha baktktan sonra ynn zerine geri att yavaa. "Bu adamn vizesi 3. snfm. Yllarca burada kalabilirdi." Becker kurbann elini bir kalemle kaldrd. "Belki de burada yayordu." "Yok. Giri tarihi geen haftaym." "Belki de buraya tanyordu," dedi Becker ksaca, tersler gibi. "Evet, belki de. Kt bir ilk hafta. Gne arpmas ve kalp krizi. Zavall herif." Becker polis memuruna aldrmad ve eli incelemeye devam etti. "ldnde herhangi bir mcevher takmadna eminsin, deil mi?" Polis memuru ban kaldrp bakt. rkilmiti. "Mcevher mi?" "Evet. una bir baksana." Polis memuru Becker'a doru ilerledi. Tankado'nun sol elinin zerindeki deri kk parmann zerindeki dar bir erit dnda tamamen bronzlamt. Becker o soluk renkli eridi iaret etti. "Buras gnete yanmam, gryor musun? Sanki bir yzk takyormu." Polis memuru arm gibiydi. "Yzk m?" Sesi aniden allak bullak olmu gibiydi. Cesedin parman inceledi. Sonra sanki kabahatinden dolay utanm gibi yz kzard. "Tanrm." Kendi kendine gld. "Demek hikye doruymu?" Becker aniden kendini kt hissetti. "Efendim?" Polis memuru inanamyormu gibi ban sallad. "Bundan daha nce sz edecektim... ama adamn atlak olduunu dnmtm." Becker glmsemiyordu. "Hangi adamn?" "Telefon eden adamn. Kanadal bir turist. Bir yzkten bahsedip duruyordu. imdiye kadar duyduum en berbat spanyolca ile bir eyler geveliyordu." "Bay Tankado'nun bir yzk taktn m syledi?" Polis memuru ba yla onaylad . Bir Ducado sigara kard , NO FUMAR tabelasna bakt, sonra da sigarasn yakt. "Bu sylemem gereken bir eydi galiba ama adam tamamen lgnn biri gibi grnyordu." Becker kalarn att. Strathmore'un szleri kulaklarnda yankland. Ensei Tankado'nun yannda olan her eyi istiyorum. Her eyi. Hibir eyi brakma. Kck bir kat parasn bile. "Bu yzk nerede imdi?" diye sordu Becker. Polis memuru derin bir nefes ekti sigarasndan. "Uzun hikye." inden bir ses Becker'a bunun iyi bir haber olmadn sylyordu. "Anlat bakalm."

15
Susan Fletcher 3. blmdeki bilgisayar terminaline oturdu. 3. blm, kriptograflarn ana kattan ses geirmez camlarla ayrlm zel blmesiydi. Be santimetrelik, eri ve film kapl bir cam, kriptograflarn Kripto katn grmesine olanak tanrken bakalarnn ieriyi grmesini engelliyordu. Geni 3. blmn arka ksmnda, daire biiminde yerletirilmi on iki terminal yer alyordu. Bu dairesel tasarmla, kriptograflar arasnda bilgi alveriini tevik etmek, onlara daha byk bir takmn paras olduklarn hatrlatmak amalanmt: ifre zc Yuvarlak Masa valyeleri gibi. in tuhaf, biraz da komik olan yan 3. blmn iinde sr saklamann uygun grlmemesiydi. Oyun Park lakab taklan 3. blmde Kripto'nun geri kalannda grlen o sterilize edilmilik duygusu yoktu. nsann kendisini evindeymi gibi hissedecei bir ekilde tasarlanmt buras. Pel hallar, son teknoloji ses sistemi, tamamen dolu bir buzdolab, ufak bir mutfak, duvara monte edilmi plastik bir basketbol potas. NSA'nn Kripto hakkndaki felsefesi uydu: Birka milyar dolar bir ifre zme bilgisayarna yatracaksak,

onu kullanmak iin de bu iin en iyilerinin, cihazn etrafnda dolanmak istemelerini salayalm. Susan, Salvatore Ferragamo marka ayakkablarn karp ayak parmaklarn kaln tyl halya gmd. yi cret alan hkmet alanlarnn kiisel zenginlik gsterilerinden uzak durmalar beklenirdi. Bu, ou konuda Susan iin hi de sorun deildi. Gsterisiz dubleks evi, Volvo arabas ve mtevaz gardrobu tamamen mutlu olmasna yetiyordu. Ama ayakkab bambaka bir meseleydi. Susan daha niversitedeyken bile parasnn ounu en iyi ayakkablara yatrrd. "Ayaklarn aryorsa yldzlara srayamazsn", demiti bir keresinde halas. Gittiin yere vardnda da, gerekten gzel grnsen iyi edersin. Susan rahat rahat gerindi, sonra da iine koyuldu. Takipisini at ve yaplandrmaya hazrland. Strathmore'un verdii e-posta adresine bakt.

NDAKOTA@ara.anon.org
Kendine North Dakota diyen adamn anonim bir hesab vard ama Susan bu hesabn daha fazla anonim kalmayacan biliyordu. Takipi ARA denen siteye geecek, oradan North Dakota'ya gnderilecek, sonra da adamn gerek internet adresini tayan bilgiyi geri gnderecekti. Her ey yolunda giderse North Dakota'nn yeri ok gemeden saptanacak, Strathmore da gei anahtarn alacakt. Geriye bir tek David kalyordu. O da Tankado'nun kopyas n buldu unda her iki gei anahtar artk yok edilebilir demekti. Tankado'nun kk saatli bombas lmcl ama fnyesi olmayan, zararsz bir patlayc haline gelecekti. Susan nndeki katta yazan adresi iki kez kontrol ettikten sonra bu bilgiyi ilgili veri alanna girdi. Strathmore'un kendi bana bu takipiyi gndermede karlat gl dnnce kendi kendine gld. Anlalan iki kez gndermi, her ikisinde de North Dakota'nn adresi yerine Tankado'nun adresini elde etmiti. Basit bir hata, diye dnd Susan. Strathmore byk olaslkla veri alanlarn kartrm, bu yzden de takipi yanl e-posta hesabn aramt. Susan takipisini yaplandrmay bitirdi ve gndermek iin hazrlad. Sonra da 'gnder' komutunu verdi. Bilgisayar bir kez bipledi.
TAKP GNDERLD.

Artk beklemekten baka yapacak bir ey yoktu. Susan i geirdi. Komutana sert davrand iin sululuk duyuyordu. Yalnz bana bu tehditle uraacak yeterlilikte birisi varsa, o kii Trevor Strathmore'du. Olaanst bir biimde, kendisine meydan okuyan herkesi alt ederdi. Alt ay nce EFF bir NSA denizaltsnn su altndaki telefon kablolarna gizlice girdiine ilikin bir haber yaydnda, Strathmore hi panie kaplmadan bu denizaltnn aslnda yasad zehirli atklar gmd eklinde olduka inandrc bir hikye szdrmt. EFF ve evreciler hangi hikyenin doru olduu konusunda ekiip dururken o kadar zaman harcamlard ki medya en sonunda bu olaydan sklm ve konuyu takip etmekten vazgemiti. Strathmore'un yapt her hareket byk bir titizlikle planlanm bir hareket olurdu. Planlarn tasarlarken ve gzden geirip dzeltirken byk lde bilgisayarna gvenirdi. Birok NSA alan gibi, Strathmore da NSA'nn gelitirdii Beyin Frtnas adl bir yazlm kullanyordu. Bu yazlm, bilgisayarn gvenli ortamnda "eer-yleyse" senaryolarn gerekletirmenin risksiz bir yoluydu. Beyin Frtnas, gelitiricileri tarafndan Sebep-Sonu Simlatr olarak tanmlanan bir yapay zeka deneyiydi. lk bata, belli bir "siyasi ortam"n gerek zamanl modellerini yaratmann bir yolu olarak siyasi kampanyalarda kullanlmas amalanmt. ok byk miktarlarda veri girme yoluyla bu program ilikisel bir a yaratyordu mevcut nemli

kiilikler, kadrolar, birbirleriyle kiisel balantlar, ses getiren konular ve bireylerin cinsiyetleri, etnik durumlar, paralan, gleri gibi deikenlerin etkisindeki motivasyonlarnn da dahil olduu siyasi deikenler arasnda kurgusal bir etkileim modeli. Program kullanan kii herhangi bir kurgusal olay giriyor, Beyin Frtnas da bu olayn "ortam'' zerindeki etkisini ve sonucunu tahmin ediyordu. Komutan Strathmore Beyin Frtnas ile kutsal bir aram gibi alyordu. Onu siyasi amalar iin deil, bir ZAA arac olarak kullanyordu. ZAA, karmak stratejilerin ana hatlarn belirlemek ve zayf noktalan ngrmek iin etkin bir ara olan Zamanlama, Ak ve Adresleme yazlmyd. Susan bazen, Strathmore'un bilgisayarnda bir gn dnyay deitirebilecek projelerin bulunduunu dnrd. Evet, diye dnd Susan, ona ok sert davrandm. Dnceleri 3. blm kapsnn alrken kard tslama sesiyle kesildi. Strathmore pat diye ieri girdi. "Susan," dedi. "Az nce David arad. ters gitmi."

16
"Yzk m?" Susan kukulu grnyordu. "Tankado bir yzk m kaybetmi?" "Evet. David'in bunu fark etmesi bizim iin bir ans. Gerekten uyank davrand." "Ama siz bir gei anahtarnn peindesiniz, mcevheratn deil ki." "Biliyorum," dedi Strathmore, "fakat yzn belki de gei anahtar olduunu dnyorum." Susan'n kafas karm gibiydi. "Bu uzun bir hikye." Susan ekranndaki takipiyi iaret etti eliyle. "Bir yere gidecek deilim." Strathmore iini ekti ve bir aa bir yukar yrmeye balad. "Anlalan o ki Tankado'nun ldn grenler var. Morgdaki polis memuruna gre bu sabah Kanadal bir turist panik iinde Guardia'y aram. Bir Japon'un parkta kalp krizi geirdiini sylemi. Polis oraya vardnda Tankado'yu l bulmu, Kanadal da yanndaym. Polis telsizle ilk yardm ekiplerine haber vermi. lk yardm ekipleri Tankado'nun cesedini morga gtrrlerken, polis memuru da Kanadalya neler olup bittiini anlattrmaya alm. Adamn btn yapabildii Tankado'nun lmeden hemen nce verdii bir yzk hakknda bir eyler geveleyip durmak olmu." Susan kukuyla bakt ona. "Tankado bir yzk m vermi?" "Evet. Grne baklrsa yz bu yal adama uzatm srarla, sanki yz almas iin yalvaryormu gibi. Sanrm yal adam yze yakndan bakm." Strathmore oday arnlamay brakt ve dnd. "Yzn zerinde baz eyler kazl olduunu sylemi, birtakm harfler." "Harfler mi?" "Evet. Adama gre ngilizce deilmi bu harfler." Strathmore kalarn kaldrd beklenti iinde. "Japonca m?" Strathmore hayr anlamnda ban sallad. "Ben de ilk nce yle dnmtm. Kanadal bu harfleri karamamaktan yaknm. Japonca harfler bizim Romen harfleriyle hibir ekilde kartrlamaz. Adam yzn zerindeki bu karakterlerin bir kedinin trmalamalar gibi grndn sylemi." Susan gld. "Komutanm, dndnz ey gerekten de" Strathmore onun szn kesti. "Susan, her ey ok ak. Tankado Dijital Kale'nin gei anahtarn yznn zerine kazm. Altn dayankl bir maddedir. Ayrca ister uyusun, ister dua girsin, ister yemek yesin, gei anahtar hep Tankado'nun yannda olacak demektir; istedii anda yaymlamak iin daima elinin altnda yani." Susan kararsz grnyordu. "Parmanda m? O kadar ak bir yerde?" "Niye olmasn? spanya kripto dnyasnn bakenti deil kesinlikle. Hi kimse bu harflerin ne anlama geldiini anlamaz. Hem anahtar standart bir altm drt bitlik anahtarsa, gpegndz bile olsa hi kimse bu altm drt karakterin tamamn okuyup ezberleyemez." Susan akn akn bakyordu. "Sonra da Tankado bu yz lmeden hemen nce tamamen yabanc birine verdi, yle mi? Niin?"

Strathmore'un gzleri ksld. "Sen ne dnyorsun?" Susan'n kafasna dank etmesi pek zaman almad. Gzleri fal ta gibi ald. Strathmore ban sallad. "Tankado yzkten kurtulmaya alyordu. Onu bizim ldrdmz dnd. lmek zere olduunu hissediyor ve mantki olarak bundan bizi sorumlu tutuyordu. Zamanlama fazlasyla tesadfi. Bunu bizim yaptrdmz sand, zehirleme yada yle bir ey. yava yava etkisini gsteren, kalbi durduran bir madde. Onu ldrmeye, ancak North Dakota'y bulduktan sonra cesaret edebileceimizi biliyordu."

Susan s rt n n rperdi ini hissetti. "Tabii ya, " diye f s ldad ,' "Tankado, onu ortadan kaldrabilmemiz iin nce gvenlik sigortasn etkisiz hale getirdiimizi dnd." Susan her eyi anlamaya ba l yordu. Kalp krizi, zamanlama olarak NSA iin byk bir anst. Tankado da bundan NSA'nn sorumlu olduunu sanm t . Son igds intikam almak oldu. Ensei gei anahtar n n yaymlanmas iin son are olarak yzn verdi. Demek imdi, hibir eyden haberi olmayan Kanadal bir turistin elinde tarihin en gl ifreleme algoritmasnn anahtar vard. nanlmaz bir durumdu bu. Susan derin bir nefes ald ve o ka n lmaz soruyu sordu. "Peki b Kanadal nerede imdi?" Strathmore'un kalar atld. "Sorun da bu." "Polis memuru nerede olduunu bilmiyor mu?" "Hay r. Kanadal n n hikyesi ylesine samaym ki polis memuru adam n ya ok geirdi ini ya da lg n n teki oldu unu d nm . Bu yzden de oteline geri gtrmek iin ya l adam motosikletine alm Ama Kanadal yeterince sk tutunmay akl etmemi herhalde ki, daha iki metre gitmeden dm; kafatas atlam ve bilei krlm." "Ne!" Susan'n nefesi kesilecekti neredeyse. "Polis memuru onu bir hastaneye gtrmek istemi ama Kanadal sinirden kpryormu . Bir daha motosiklete binmektense, gerekirse Kanadaya yryerek dneceini sylemi. Bu yzden polis memuru adam park n yak nlar ndaki kk bir halk klini ine yryerek gtrp onu orada brakm. Sonra da oradan ayrlm." Susan kalarn att. "Sanrm David'in nereye gittiini sormama gerek yok."

17
David Becker Plaza de Espana'nn, yer karolaryla kapl kavurucu yry yoluna kt. nnde, mavi ve beyaz renkli ilemeli karolardan oluan bir, bir buuk hektarlk bir tarh zerindeki aalarn arasndan El Ayuntamiento -eski, ehir konseyi binasykseliyordu. Arap tarz kuleleri ve zerinde oyma ileri grlen cephesi, bir kamu binasndan ok bir saray olarak tasarland izlenimini veriyordu. Askeri darbeler, yangnlar ve halka ak idamlarla dolu gemiine ramen pek ok turistin buray ziyaret etmesinin asl nedeni brorlerde durmadan Arabistanl Lawrence filmindeki ngiliz askeri karargh olarak tan t lmas yd . Columbia Pictures iin Msr yerine spanya'da film yapmak ok daha ucuza gelmiti, stelik Sevilla mimarisindeki Maribi etkisi filmi izleyenlerin Kahire'yi grdklerine inanmalarn salayacak kadar byk bir etkiydi. Becker, Seiko saatini yerel saate gre ayarlad: 21:10. Vakit, o blgenin standartlarna gre hl akamst saylrd; gerek bir spanyol asl gne batmadan nce akam yemei yemezdi. Tembel Endls gnei de nadiren saat ondan nce gkyzn terk ederdi. Akamn ilk saatlerindeki scak havada bile, Becker park hzl admlarla getiini fark etti. Strathmore'un ses tonu bu kez o sabahkinden ok daha srarl ve aceleci gibi gelmiti.

Yeni talimatlar hibir yanl anlamaya yer brakm yordu: Kanadal y bul, yz al. Ne gerekiyorsa yap. sadece o yz al. Becker, zerinde baz harfler olan bir yzn niin bu kadar nemli olabileceini merak ediyordu. Strathmore sylememi, Becker da sormamt. NSA, diye dnd. N'olduunu Syleme Asl. Avenida Isabela Catlica'nn dier yanndaki klinik grnmeye balamt. atsna beyaz bir daire iindeki evrensel kzl ha sembol boyanmt. Guardia memuru Kanadaly saatler nce buraya brakmt. Bileini krm ve kafasn arpm olan hastann, tedavisi yaplp taburcu edildiine hi phe yoktu. Becker, kliniin hastay taburcu ederken kaydettii bilgileri bulmay umuyordu yalnzca: adama ulalabilecek yerel bir otel yada telefon numaras gibi. Biraz ansla Becker Kanadaly bulup, yz alabileceini ve iler daha da karmadan eve dn yolunu tutabileceini dnyordu. Strathmore Becker'a, "Mecbur kalrsan yz satn almak iin on bin dolar kullan. Sonra sana geri derim" demiti. "Gerekli deil," diye yantlamt Becker. Zaten paray geri vermek niyetindeydi. spanya'ya para iin gelmemiti, gelmesinin nedeni Susan'd. Komutan Trevor Strathmore, Susan'n akl hocas ve koruyucu-suydu. Susan ona ok ey borluydu. Bir gnlk bir ayak ii Becker'n yapabilecei eyler arasnda en nemsiziydi. Ne yazk ki bu sabah iler pek de Becker'n planlad gibi gitmemiti. Uaktan Susan' arayp her eyi anlatmay ummutu. Pilota telsizle Strathmore'u aratp bir mesaj iletebileceini dnmt ama mdr yardmcsn kendi duygusal sorunlarna kartrp kartrmamak konusunda kararsz kalmt. Becker kez denemiti Susan' aramay: ilki jetteki almayan telefondan, ikincisi havaalanndaki bir ankesrl telefondan, sonuncusu da morgdan. Susan evde deildi. David onun nerede olabileceini merak ediyordu. Telesekreteri kmt her defasnda karsna ama David mesaj brakmamt, sylemek istedii ey telesekretere braklacak mesajlardan deildi. Yola yaklarken park yerinin giriinin yaknnda bir telefon kulbesi grd. Admlarn hzlandrd, ahizeyi kapt ve telefon kartn kullanarak numaray evirdi. Numara balanrken uzun bir sessizlik oldu. En sonunda almaya balad. Hadi. Orada ol. Be kez aldktan sonra ald. "Merhaba. Ben Susan Fletcher. u anda evde olmadm iin zgnm ama adnz brakrsanz..." Becker mesaj dinledi. Nerede ki? Tersi durumda, Susan imdiye kadar oktan panie kaplm olurdu. Yannda David olmadan Ta Kk'e gidip gitmediini dnd. Bir 'bip' sesi geldi. "Merhaba. Ben David." Duraklad, ne syleyeceinden emin deildi. Telesekreterlerde nefret ettii eylerden biri de dnmek iin durduunda telefonu kapatmalaryd. "Arayamadm iin zgnm," tam zamannda sylemiti bunu. Ona neler olup bittiini sylemesi gerekip gerekmediini dnyordu. Sylemenin daha iyi olacana karar verdi. "Komutan Strathmore'u ara. Sana her eyi a klayacakt r." Becker' n kalbi kt kt atyordu. Bu sama, diye dnd. "Seni seviyorum," diye abucak ekledi ve telefonu kapatt. Becker, Avenida Borbolla'da karya gemek iin yolun boalmasn bekledi. Kesinlikle Susan'n aklna en kt olasln geleceini dnd. Sz verdii halde aramamak David'in yapaca bir ey deildi. David drt eritli caddeye admn att. "Gidip gelivereceim" diye fsldad kendi kendine. "Gidip gelivereceim" Caddenin karsnda onu izleyen gzlkl adam fark edemeyecek kadar meguld zihni.

18
Kocaman, yekpare cam pencerenin nnde durup darda uzanan Tokyo'ya bakmadan nce Numataka purosundan derin bir nefes ekip kendi kendine glmsedi. Bu kadar talihli olabileceine inanamyordu. Amerikalyla yeniden konumutu. Her ey yolunda gittiyse Tankado ortadan kaldrlm ve gei anahtar da ele geirilmi demekti. Ensei Tankado'nun gei anahtarnn en sonunda kendisine gelmesinin ironik olduunu dnd Numataka. Tokugen Numataka, Tankado ile uzun yllar nce tanmt. Gen programc niversiteden yeni mezun olmu, i ararken Numatech A..'ye gelmiti. Numataka onu ie almamt. Tankado'nun bir dhi olduuna hi kuku yoktu ama o sralarda baka; faktrler de vard. Evet, Japonya deiiyordu ama Numataka eski kafalyd, menboko, yani onur ve ehre deerlerine gre yaamt. Fiziki kusur ho grlebilecek bir ey deildi. Bir zrly i e al rsa irketine bil utan glgesi drm olacakt. Tankado'nun zgemiini hi bakmadan kaldrmt gznn nnden. Numataka yeniden saatine bakt. Amerikalnn, North Dakota'nn imdiye kadar aram olmas gerekiyordu. Numataka sinirlerinin biraz gergin olduunu hissetti. Her eyin yolunda olmasn mit etti. Gei anahtarlar sylendii kadar iyiyse, bilgisayar ann en aranan rnn, hibir ekilde zlemeyecek bir dijital ifreleme algoritmasn ortaya koyacaklar demekti. Numataka bu algoritmay spreyle kapatlm, alp incelenemez VLSI yongalara yerletirip btn dnyadaki bilgisayar reticilerine, hkmetlere, eitli i kollarna pazarlayabilirdi. Hatta belki de daha karanlk pazarlara... dnya apndaki terrist pazarna. Numataka glmsedi. Anlalan o ki iigosan -yedi iyi talih tanrs-, her zaman olduu gibi imdi de onun yanndayd. Numatech A.. Dijital Kale'nin o ana dek var olan tek kopyasn eline geirmek zereydi. Yirmi milyon dolar byk bir parayd. Ama sz konusu rn dnlecek olursa, Numakata bu alverile yzyln volesini vurmu olacakt.

19
"Ya baka biri de yz aryorsa?" diye sordu Susan, aniden sinirleri gerilmiti. "David tehlikede olabilir mi?" Strathmore ban hayr anlamnda sallad. "Baka hi kimsenin yzn varlndan haberi yok. David'i gndermemin nedeni de bu zaten. Olay gizli tutmak istedim. Merakl ajanlar genellikle spanyolca retmenlerini yakn takibe almazlar." "O bir profesr," diye dzeltti Susan ve bu aklamadan hemen pimanlk duydu. Arada bir Susan, komutann David'i ok da beenmedii hissine kaplyordu. Sanki komutana gre, Susan bir retmenden daha iyisine laykt. "Komutanm," diye srdrd konumasn, "bu sabah neler yapacan David'e araba telefonundan anlattnza gre birisi konumaya girip" "Milyonda bir olaslk," diye szn kesti Strathmore, ses tonunda Susan'n endielerini gidermek isteyen bir hava vard. "Konumaya kulak misafiri olacak herhangi bir kii hemen bu civarda olmak ve ne dinlediini de bilmek zorunda." Elini Susan' n omzuna koydu. "in iinde bir tehlike olduunu dnseydim David'i asl gndermezdim." Glmsedi. "Bana gven. Herhangi bir sorun belirtisi grrsem derhal profesyonelleri gndereceim." Strathmore'un szlerine noktay birinin 3. blmn camn tklatmas koydu. Susan da Strathmore da dnp baktlar. Sistem gvenlik eleman Chartrukian yzn pencerenin camna dayam, ieriyi grmek iin kendini zorluyor, bir yandan da sert bir ekilde cam tklatyordu. Hayalet

grm gibiydi. Heyecanla azndan dklen szckler her neydiyse, ses geirmez cam yznden duyulamyordu. "Chartrukian ne halt ediyor burada?" diye homurdand Strathmore. "Bugn nbet onun deil ki." "ler karacak gibi," dedi Susan. "Galiba ilem ekrann grm." "Kahretsin!" dedi sinirle komutan. "Sistem gvenlikten nbeti olacak eleman dn gece zellikle arayp bugn gelmemesini sylemitim!" Susan armamt. Bir sistem gvenlik nbetini iptal etmek her zaman yaplan bir ey deildi ama Strathmore kubbede tek bana olmak istiyordu kukusuz. Son ihtiyac olan ey Dijital Kale'yi aa vuracak paranoyak bir sistem gvenlik grevlisiydi. "TRANSLTR'yi durdursak daha iyi olacak," dedi Susan. "Sonra i lem ekrann yeniden altrabilir ve Phil'e hayal grdn syleyebiliriz." Strathmore bu fikri dnm gibi grnd ama sonra ban iki yana sallad. "Henz deil. TRANSLTR on be saattir alyor. Tam bir yirmi drt saat altrmak istiyorum, emin olmak iin." Susan'a gre de mantklyd bu. Dijital Kale dnen bir temiz metin ilevini kullanan ilk algoritmayd. Belki Tankado bir eyi gzden karm olabilirdi, belki de TRANSLTR yirmi drt saat sonra onu kracakt. Yine de her naslsa Susan bundan kukuluydu. "TRANSLTR almaya devam edecek." Strathmore kararlyd. "Bu algoritmann krlamaz olduundan emin olmam gerek." Chartrukian pencerenin camn tklatmaya devam ediyordu. "Haydi bakalm." Strathmore iini ekti. "Bana arka k." Komutan derin bir nefes ald, sonra da srgl cam kapya doru u-zun admlarla yrd. Zemindeki basn plakas harekete geti ve kaplar tslayarak ald. Chartrukian neredeyse odaya d yordu.' "Komutan m, efendim. Ben... ey... Sizi rahats z etti im iin zr dilerim ama i lem ekran ... bir virs tarama program altrdm ve" "Phil, Phil, Phil," dedi komutan bir sevgi gsterisiyle, bir elini rahatlatmak ister gibi Chartrukian'n omzuna koyarken. "Sakin ol bakalm. Sorun nedir?" Strathmore'un sesindeki uysal tona bakldnda, dnyasnn bana yklmak zere olduunu hi kimse tahmin edemezdi. Kenara ekildi ve Chartrukian' 3. blmn kutsal duvarlarnn iine ald. Sistem gvenlik grevlisi tereddt iinde eii geti, iyi eitimli bir kpek gibiydi. Chartrukian'n akn yznden, bu odann iini daha nce hi grmedii anlalyordu. Paniinin kayna her neydiyse bir an iin unutulmu grnyordu. erinin lksne takld gzleri; zel terminallere, kanepelere, kitap raflarna, dinlendirici klandrmaya. Baklar Kripto'nun iktidardaki kraliesi Susan Fletcher'a taklr taklmaz gzlerini kard. Susan onun gzn korkutan biriydi. Akl baka bir dzlemde alrd sanki. nsan tedirgin edecek kadar gzel bir kadnd ve onun yanndayken Chartrukian'n kafas her zaman allak bullak olurdu. Susan'n gsterisiz havas ise ileri daha da kt bir hale getirirdi. "Sorun nedir, Phil?" diye sordu Strathmore, buzdolabn aarken. "ecek bir ey?" "Hayr,-ey-hayr, teekkr ederim efendim." Dili dolanyor gibiydi. Ho karlanp karlanmadndan emin deildi. "Efendim... Sanrm TRANSLTR ile ilgili bir sorun var. Strathmore buzdolabn kapatt ve ilgisiz bir ifadeyle Chartrukian'a bakt. "lem ekrann m kastediyorsun?" Chartrukian oke olmu gibiydi. "Ekran grdnz m yani?" "Tabii ki. Yanlmyorsam yaklak on alt saattir alyor." Chartrukian arm grnyordu. "Evet, efendim, on alt saat. Ama hepsi bu de il, efendim. Bir virs tarama program al t rd m ve ok tuhaf bir ey ortaya kt." "Gerekten mi?" Strathmore kaytsz gibiydi. "Ne tr bir eymi bu?"

Susan izliyordu, komutann performansndan etkilenmiti. Chartrukian kararsz bir ifadeyle konutu. "TRANSLTR ok ileri dzey bir eyleri ilemliyor. Filtreler buna benzer bir eyi daha nce hi grmedi. Korkarm TRANSLTR'ye bir tr virs bulam olabilir." "Virs m?" Strathmore kendi kendine gld. Tarznda biraz patron havas vard. "Phil, endieni anlyorum, gerekten. Ama Bayan Fletcher ve ben burada yeni bir tan program altryoruz, ok ileri dzey bir ey. Seni buna kar uyarmak isterdim ama bugn nbetin sende olduundan haberim yoktu." Sistem gvenlik grevlisi bir eyler uydurmak iin elinden gelenin en iyisini yapt. "Yeni elemanla nbetleri deitik. Onun hafta sonu nbetini ben aldm." Strathmore'un gzleri ksld. "Garip. Onunla dn gece konutum. Bugn gelmemesini syledim. Bana nbet deiikliinden hi sz etmedi." Chartrukian boaznn dmlendiini hissetti. Gergin bir sessizlik oldu. "Neyse." Strathmore i geirdi. "Talihsiz bir karkla benziyor." Sistem gvenlik grevlisinin omzuna elini koydu ve onu kapya yneltti. "Sana iyi bir haber vereyim, bugn burada kalmak zorunda deilsin. Bayan Fletcher ve ben btn gn burada olacaz. Kaleyi biz koruruz. Sen gidip hafta sonu tatilinin keyfini karmaya bak." Chartrukian kararszd. "Komutanm, dnyorum da gerekten bunu kontrol etmek" "Phil," Strathmore biraz daha sert bir ifadeyle tekrarlad . "TRANSLTR iyi. Tarama programn garip bir ey buldu, doru, nk onu biz yerletirdik. imdi izin verirsen..." Strathmore sesini alalt. Sistem gvenlik grevlisi anlamt. Zaman dolmutu. "Bir tan programlam, hadi be!" Chartrukian sistem gvenlik laboratuvarna geri dnerken fkeyle homurdanyordu. "Ne tr bir dng fonksiyonu milyon ilemciyi on alt saattir megul edebilir?" Chartrukian sistem gvenlik efini aramas gerekip gerekmediini kafasnda tartyordu. Kahrolas kriptograflar, diye dnd. Gvenlikten Zerre kadar anlamyorlar. Chartrukian'n aklnda sistem gvenlie katldnda ettii yemin dnp durmaya balamt. Uzmanln, eitimini ve igdlerini NSA'nn milyar dolarlk yatrmn korumak iin kullanmaya ant imiti. "gd," dedi cesaretle. Bunun Tanrnn cezas bir tan program olmadn bilmek iin medyum olmaya gerek yok! Chartrukian kendinden emin bir ekilde terminale doru uzun admlarla yrd ve TRANSLTR'nin tam sistem deerlendirme yazlm dizgesini altrd. "Bebeinizin ba belada, Komutanm," diye sylendi kendi kendine. "Demek igdlere gvenmiyorsunuz? O zaman size kant bulacam!"

20
La Clnica de Salud Publica aslnda ilkokuldan bozma bir klinikti ve hastaneye de pek benzemiyordu. ok byk pencereleri olan uzun, tek katl tu la bir binayd . Bahesinde ise paslanm bir sal ncak vard . Becker harap olmu basamaklar kp ieri girdi. erisi karanlk ve grltlyd. Bekleme odas uzun, dar bir koridor boyunca dizilmi katlanr metal iskemlelerden ibaretti. Ktkten yaplm bir tezghn zerinde duran bir karton tabelada, koridorun aasn gsteren bir okun yannda OFICINA yazyordu.

Becker lo koridorda ilerledi. Bir Hollywood korku filmini akla getiren rktc bir set gibiydi. Havada idrar kokusu vard. Koridorun uzak ucundaki klar sndrlmt ve son dokuz- on metresinde sessiz siluetlerden baka bir ey grnmyordu. Kanamal bir kadn... alayan gen bir ift... dua eden kk bir k z... Becker karanl k koridorun ucuna ulat. Soldaki kap biraz aralk kalmt, o kapy itip at. Portatif bir karyolada yatan ve yatak srgsyle bouan yal, beti benzi atm, plak bir kadndan baka kimse yoktu. "Ne kadar ho", diye sylendi Becker. Kapy kapatt. Hangi cehennemde bu ofis? Holdeki kk dneme tarafndan gelen baz sesler iitti. Grlty takip etti ve sanki arkasnda arbede oluyormu gibi grnen yar saydam cam bir kapya vard. Becker gnlszce kapy itti. Ofis. Karga a. Tam da korktuu gibi. Srada hepsi birbirini iten, barp aran aa yukar on kii vard. spanya hzl ve verimli almasyla tannan bir lke deildi ve Becker Kanadalnn taburcu bilgilerini bekleyerek btn geceyi burada geirebileceini biliyordu. Krsnn arkasnda tek bir sekreter vard ve bandaki can skkn hastalan uzaklatrmaya alyordu. Becker girite bir an durup seeneklerini dnd. Daha iyi bir yol olmalyd. "Con permiso!" diye bard bir hademe. Bir hasta arabas hzla geip gitti. Becker yoldan ekilip hademenin ardndan seslendi: "Dnde est el telefono?" Adam hzla yrmeye devam ederek ift kapl bir yeri iaret etti ve keyi dnerek kayboldu. Becker insanlar itekleyip nn aarak kapya doru ilerledi. nndeki oda ok byk, eski bir jimnastik salonuydu. Zemin soluk yeil bir renkteydi, floresan klarn vzlts altnda yer yer belirsizleiyor, yer yer netleiyordu. Duvarda, potasndan sarkan bir basket emberi aslyd. Alak karyolalarda yatan yirmi be-otuz kadar hasta oraya buraya dalmt. Uzak kede, artk kullanlmayan bir skor tabelasnn tam altnda eski bir umumi telefon duruyordu. Becker telefonun salam olmasn umdu. Uzun admlarla oday geerken el yordamyla cebinde madeni para: aryordu. Taksiden para st olarak ald 75 peseta buldu, iki ehir ii konumaya ancak yetecek kadar. Kardan gelen bir hemireye kibarca glmseyip telefona doru ilerledi. Ahizeyi kavrad ve Bilinmeyen Numaralar servisini arad. Otuz saniye sonra kliniin ana ofisinin numarasn almt. Hangi lke olursa olsun, konu ofisler olduunda evrensel bir gerek vard sanki: Hi kimse bir telefonun alp duran sesine dayanamyordu. Sekreter telefonu amak iin, ka hastann yardm beklediine aldrmak-szn yapmakta olduu ii brakrd daima. Becker alt rakaml numaray tulad. ok gemeden kliniin ofis! numarasna ulam olacakt. Bugn krk bir bilek ve beyin sarsnts ikayetiyle kabul edilen tek bir Kanadal vard herhalde dosyasn bulmak' kolay olacakt. Becker ofisin, adamn adn ve taburcu adresini tamamen yabanc birine vermeye tereddt edeceini biliyordu ama plann yapmt. Telefon almaya balad. Becker be kez aldktan sonra alacan tahmin ediyordu. On dokuz kez ald.
"Clnica de Salud Publica," dedi telala sekreter. Becker koyu bir Fransz-Amerikan aksanyla spanyolca konutu. "Ben David Becker. Kanada eliliinden. Vatandalarmzdan biri bugn sizin orada tedavi edilmi. Sizden eliliin viziteleri deyebilmesi iin bilgileri rica edeceim." "Peki," dedi kadn. "Pazartesi gn elilie gnderirim." "Aslna bakarsanz," diye srar etti Becker, "o bilgileri hemen almam ok nemli." "mknsz," diye tersledi kadn. "ok megulz." Becker mmkn olduunca resmi bir sesle konutu. "Bu acil bir sorun. Adamn bilei krlmt ve kafasndan yaralanmt. Bu sabah tedavi edildi. Dosyas hl masann zerinde olmal."

Becker spanyolca'sndaki aksan koyulatrmt; ancak ihtiyalarn anlatacak kadar anlalr, ileden karacak kadar kark. nsanlarn, ileden ktklarnda kurallar esnetmenin bir yolunu buluyor, diye dnyordu. Ne var ki bu kadn kurallar esnetmek yerine, kendini fazla yksek gren Kuzey Amerikallara svp telefonu arparak kapatt. Becker kalarn att ve ahizeyi yerine brakt. Son ska oyun harici. Sraya girip saatlerce bekleme dncesinden hi de heyecan duymuyordu, yal Kanadal her yerde olabilirdi. Belki Kanada'ya geri dnmeye karar vermiti. Belki yz satacakt. Becker'n srada bekleyerek geirecek zaman yoktu. Yeni bir kararllkla ahizeyi kavrayp numaray yeniden evirdi. Telefonu kulana bastrp srtn duvara dayad. Telefon almaya balad. Becker odaya gz gezdiriyordu. Birinci al... ikinci al... nc Aniden ykselen adrenalini damarlarna yaylp btn vcudunu kaplad. Becker birden dnd ve ahizeyi serte yerine brakt. Sonra tekrar dnd ve sersemlemi bir halde bir daha bakt odaya. Tam nndeki bir karyolada, srtna eskimi bir yn yastkla destek yaplm, sa bileinde de temiz, beyaz bir al olan yalca bir adam yatyordu.

Tokugen Numataka'nn zel telefon hattndaki Amerikal endieli gibiydi. "Bay Numataka, uzun konuamayacam." "Peki. Umarm her iki gei anahtar da sendedir." "Kk bir gecikme olacak," diye yantlad Amerikal. "Bu kabul edilemez." Numataka'nn sesi tslar gibi kmt. "Bugn bitmeden elimde olacaklarn sylemitin!" "Yarm kalm bir i var." "Tankado ld m?" "Evet," dedi ses. "Adam m Bay Tankado'yu ldrd ama gei-anahtarn alamad. Tankado, lmeden nce onu bir bakasna verdi. Bir turiste." "Olamaz!" diye haykrd Numataka. "yleyse nasl Dijital Kale'nin sadece benim olaca szn verebiliyors" "Sakin olun," diyerek yattrmaya alt Amerikal. "Sadece sizin olacak. Bunu garanti ediyorum. Kayp gei anahtar bulunur bulunmaz Dijital Kale sizin olacak." "Ama bu arada gei anahtar kopyalanm olabilir!" "Anahtar gren herkes temizlenmi olacak." Uzun bir sessizlik oldu. En sonunda Numataka konutu. "Anahtar u an nerede?" "Bilmeniz gereken tek ey onun bulunaca." "Nasl bu kadar emin olabiliyorsun?" "nk onu arayan tek ben de ilim. Amerikan stihbarat kay p anahtar n izini buldu. ok ak nedenlerden tr Dijital Kale'nin a a kmasn engellemek isteyeceklerdir. Anahtar bulmas iin bir adam gnderdiler. Ad David Becker." "Bunu nereden biliyorsun?" "Bu nemli deil." Numataka duraklad. "Peki ya Bay Becker anahtar bulursa?" "Adamm anahtar ondan alacak." "Ya sonra?" "Endielenmenize gerek yok, " dedi Amerikal souk bir sesle. "Bay Becker anahtar bulduunda gerektii gibi dllendirilecektir."

22
David Becker oraya doru yrd ve karyolada uyumakta olan yal adama dikkatle bakt . Adam n sa el bile i al ya al nm t . Altm -yetmi yalarndayd. Bembeyaz salar dzgnce taranp kenara ayrlmt ve alnnn ortasnda sa gzne doru inen koyu mor bir iz vard.

nemsiz bir ilik mil diye dnd temenin szlerini hatrlayarak. Becker adamn parmaklarna bakt. Altn bir yzk yoktu. Eilip adamn eline dokundu. "Baym?" Adam hafife sarst. "zr dilerim... baym?" Adam kmldamad. Becker biraz daha yksek sesle yeniden denedi. "Baym?" Adam kmldad. "Qu'est-ce... quelle heure est" Yavaa gzlerini ap dikkatle Becker'a bakt. Rahatsz edilmekten hi holanmamt. "Qu'est-ce-que vous voulez?" Evet, diye dnd Becker, Franszca konuan bir Kanadal! Ona bakp glmsedi. "Bir dakikanz alabilir miyim?" Mkemmel Franszca bilmesine ramen Becker, adamn daha az bildiini umduu ngilizce konutu. Altn bir yz tamamen yabanc birine vermeye ikna etmek biraz ustalk isteyebilirdi, Becker en ufak bir stnl bile kullanabileceini dnmt. Adam kendini toparlayana kadar uzun bir sessizlik oldu. evresine baknd ve yumuak beyaz byn dzeltti. Sonunda konutu. "Ne istiyorsunuz?" ngilizce'sinde ince, genizden gelen bir aksan vard. "Baym," dedi Becker szckleri sanki sar bir insanla konuuyormu gibi gereinden fazla vurgulayarak, "size birka soru sormam gerekiyor."
Adam yznde tuhaf bir ifadeyle Becker'a ters ters bakt. "Bir sorununuz mu var?" Becker'in kalar atld adamn ngilizcesi kusursuzdu. Ar vurgulu tonundan vazgeti hemen. "Sizi rahatsz ettiim iin zr dilerim ama bugn Plaza de Espana'da bulundunuz mu acaba?" Yal adamn gzleri ksld. "Belediye meclisinden misiniz?" "Hayr, aslnda ben" "Turizm Brosu?" "Hayr, ben" "Bana bak, niye burada olduunu biliyorum!" Yal adam dorulmaya alt. "Gzm korkutamayacaksnz! Bir kez syledim, bin kez de sylerim: Pierre Cloucharde dnyay, yaad biimiyle yazar. Belki baz ehir rehberleri bunu ehirde masraflar sizin tarafnzdan karlanan bir gece karlnda hasr alt edebilir ama Montreal Times satlk deildir! Kabul etmiyorum!" "zr dilerim baym. Anladnz sanmyo" "Merde alors! Gayet iyi anlyorum!" ncecik parmaklarndan birini Becker'e sallad, sesi spor salonunda yanklanyordu. "Siz ilk deilsiniz! Moulin Rouge'da, Brown'n Yeri'nde ve Lagos'taki Golfigno'da da ayn eyi denediler! Ama basna ne yansd? Gerekler! Yediim en berbat Wellington! Grdm en pis banyo kveti! Yrdm en tal sahil! Okurlarm gereklerden daha azn beklemez!" Yaknlardaki karyolalarda yatan hastalar neler olup bittiini grmek iin yattklar yerlerden dorulmaya baladlar. Becker bir hemirenin gelip gelmediini grmek iin evresine baknd, sinirleri gerilmiti. htiyac olan son ey dar atlmakt. Cloucharde fkeden kpryordu. "Bir polis memuru iin dilenecek sefil bir zr ehrinizi kurtarr m sanyorsunuz! Beni motosikletine bindirdi! Suna baksana!" Bileini kaldrmaya alt. "Peki imdi benim stunumu kim yazacak?" "Baym, ben" 'Krk yllk seyahat hayatmda hi bu kadar rahatsz olmamtm! uraya bak! Biliyor musunuz, benim yazlarm pek ok gazetede yaynlan" "Baym!" Becker elleriyle atekes iareti yapyordu srarla. "Sizin yazlarnzla ilgilenmiyorum, ben Kanada konsolosluundan geliyorum. Sizin iyi olduunuzdan emin olmak iin buradaym!" Spor salonuna birden lm sessizlii kt. Yal adam yatanda i-jice dorulup bu davetsiz misafire pheyle bakt. Becker neredeyse fsltyla konutu. "Yardmc olabileceim herhangi bir ey olup olmadn grmek iin buradaym. Size bir iki Valium bulmak gibi rnein". Uzun bir duraklamadan sonra Kanadal konutu. "Konsolosluk mu?" Ses tonu belirgin bir ekilde yumuamt.

Becker bayla onaylad. "yleyse burada olmanzn nedeni stunum deil?" "Hayr, efendim." Pierre Cloucharde iin sanki dev bir sabun kp patlayp yok olmutu. Yastk ynna srtn yerletirdi tekrar yavaa. Kalbi krlm gibiydi. "Sizin belediyeden geldiinizi... beni... ikna etmek iin geldiinizi dnmtm." kt, sonra ban kaldrp bakt. "Madem stunumla ilgili deil, niin buradasnz yleyse?" yi bir soru, diye dnd Becker, Puslu Dalar' gznn nne getirerek. "Sadece gayr resmi bir diplomatik nezaket," diye uyduruverdi. Adam arm grnyordu. "Diplomatik bir nezaket mi?" "Evet, efendim. Sizin konumunuzdaki birinin gayet iyi bilecei zere, Kanada hkmeti vatandalarn byle, eee-nasl desem-byle daha az zarif olan lkelerde maruz kaldklar kk drc hareketlerden korumak iin ok youn biimde alyor." Cloucharde'nin ince dudaklarnda bilmi bir glmseme belirdi. "Ama elbette... ne kadar ho." "Kanada vatandasnz, deil mi?" "Evet, tabii ki. Ne kadar da ahmam. Ltfen beni balayn. Benim konumumdaki birine yaklam tarz ou kez... ey... anlarsnz." "Evet, Bay Cloucharde, kesinlikle anlyorum. nl olmann bedeli." "Doru." Cloucharde trajik bir ekilde i geirdi. Bir yn insana tahamml eden gnlsz bir azizdi sanki. "Bu korkun yere inanabiliyor musunuz?" Gzlerini dndrerek etrafndaki acayipliklere bakt. "Tam bir alay konusu. stelik beni yarna kadar burada tutmaya karar verdiler." Becker da evresine gz gezdirdi. "Biliyorum. Berbat bir yer. Buraya gelmem bu kadar uzun srd iin zgnm." Clouchardein kafas karma benziyordu. "Geleceinizden haberim bile yoktu." Becker konuyu deitirdi. "Banza kt bir darbe alm gibisiniz. Acyor mu?" "Hayr, aslnda acmyor. Bu sabah bir kaz geirdim-yardmsever biri olmann bedeli. Yalnzca bileim acyor. Aptal Guardia. Gerekten de! Benim yamdaki bir adam sen tut motosiklete bindir. Ayplanacak ey." "Bir eye ihtiyacnz var m?" Cloucharde bir an dnd, gsterilen ilgi houna gitmiti. "ey, aslna bakarsanz..." Ban saa sola yatrp boynunu hareket ettirdi. "Size zahmet olmazsa, bir yastk daha olsa iyi olurdu." "Ne nemi var." Becker yakndaki bir karyoladan bir yastk alp Clouchardein srtna koydu. Yal adam halinden memnun bir ekilde iini ekti. "Byle ok daha iyi... teekkr ederim." "Pas du tout," diye yantlad Becker. "Ah!" Adam itenlikle glmsedi. "Demek siz de uygar dnyann dilini konuuyorsunuz." "Elimden geldiince," dedi Becker utanga bir ekilde. "Sorun deil." Cloucharde gururla konumutu. "Benim yazlarm ABD'de de yaymlanyor, ngilizcem birinci snftr." "Duymutum." Becker glmsedi. Clouchardein karyolasnn kenarna oturdu. "imdi, sizi rahatsz etmeyecekse bir ey sorabilir miyim Bay Cloucharde, sizin gibi bir adam byle bir yere niin geldi? Sevilla'da ok daha iyi hastaneler var." Cloucharde kzgn grnyordu. "O polis memuru... beni motosikletinden drd, sonra da beni bir hayvanmm gibi caddede kanlar iinde brakt. Buraya yryerek gelmek zorunda kaldm." "Sizi daha iyi bir hastaneye gtrmeyi nermedi mi?" "O Tanrnn cezas motosikletinin zerinde mi? Hayr, eksik olsun!" "Bu sabah ne oldu tam olarak?" "Hepsini temene anlattm." "Temenle konutum ve" "Umarm onu paylamsnzdr!" diye araya girdi Cloucharde. Becker bayla onaylad. "En ar szlerle. Kurumum iin peini brakmayacak." "yle olacan umarm."

"Msy Cloucharde." ceketinin cebinden bir kalem karrken Becker glmsedi. "ehir aleyhine resmi bir ikyette bulunmak istiyorum. Yardmc olabilir misiniz? Sizin nnze sahip bir adam ok deerli bir tank olacaktr." Kendisine de sz dmesi olasl kan Cloucharde'in neesi yerine gelmi grnyordu. Doruldu. "Evet... elbette. Benim iin zevktir." Becker kk bir not defteri karp ona bakt. "Tamam, bu sabah olanlarla balayalm. Bana olay anlatr msnz?" Yal adam i geirdi. "Gerekten zcyd. Zavall Asyal adam ylece yere yld. Ona yardm etmeye altm, ama yaran yoktu." "Ona kalp masaj yaptnz m?" Cloucharde utand. "Korkarm nasl yapldn bilmiyorum. Ben bir ambulans ardm." Becker, Tankado'nun gsndeki mavimsi rkleri hatrlad. "lk yardm ekibi kalp masaj yapt m?" "Yok canm, hayr!" Cloucharde gld. "l bir at kamlamann ne gerei var. Ambulans oraya geldiinde adam oktan lmt. Nabzn kontrol edip onu ambulansa koydular, beni de o korkun polisle ba baa braktlar." rklerin kaynann ne olduunu merak edip, bu tuhaf, diye dnd Becker. Bu konuyu aklndan karp asl konuya dnd. "Peki ya. yzk?" dedi mmkn olduunca soukkanl bir ekilde. Cloucharde ard. "Temen size yzkten sz etti mi?" "Evet, sz etti." Cloucharde akna dnm gibiydi. "Gerekten mi? Anlattm hikyeye inandn sanmyordum. ok kabayd, sanki yalan sylediimi dnyordu. Ama anlattklarm doruydu tabii ki. Doruluktan amadm iin kendimle gurur duyarm." "Yzk nerede?" diye srarla sordu Becker. Cloucharde onu duymam gibiydi. Donuk baklar bolua taklmt "Garip bir para dorusu, tm o harfler-daha nce grdm hibir dile benzemiyordu." "Japonca olabilir mi?" diye sordu Becker. "Kesinlikle deil." "yleyse yze iyice baktnz?" "Tabii ki baktm! Yardm etmek iin diz ktmde, adam parmaklarn yzme doru uzatp durdu. Yz almam istiyordu. ok, ok tuhaft. Korkun, aslnda-elleri gerekten berbat grnyordu." "Siz de yz o zaman aldnz?" Clouchardein gzleri fal ta gibi ald. "Polis memuru size byle mi syledi! Yz benim aldm m syledi?" Becker rahatszca kmldand. Cloucharde patlad. "Beni dinlemediini biliyordum! te, dedikodular byle balyor! Ona Japon adamn yz verdiini syledim ama bana deil! lmekte olan bir adamdan asl bir ey almam, bunun hibir yolu yok! Yce Tanrm! Dncesi bile korkun!" Becker iinde bir sknt duydu. "yleyse yzk sizde deil?" "Tanr korusun, hayr!" Midesine korkun bir sancnn saplandn hissetti. "Peki kimde?" Cloucharde, Becker'a ters ters bakt. "Alman! Yz o Alman ald." Becker'a sanki yer ayann altndan ekiliyormu gibi geldi. . "Alman m? Hangi Alman?" "Parktaki Alman! Polis memuruna sz etmitim! Ben yz reddettim ama o faist domuz kabul etti!" Becker kadyla kalemini brakt. Oyun sona ermiti. Bu yeni bir sorun demekti. "Yani yzk bir Alman'da, yle mi?" "Aynen yle." "Nereye gitti?" "Hibir fikrim yok. Ben polisi aramaya gittim. Geri dndmde o-rada yoktu." "Kim olduunu biliyor musunuz?" "Bir turist." "Emin misiniz?"

"Benim hayatm turistlerdir," diye tersledi Cloucharde. "Grr grmez tanrm. O ve bayan arkada parkta dolayordu." Becker'n akl her geen dakika daha ok karyordu. "Bayan arkada m? Alman'la birlikte baka biri daha m vard?" Cloucharde ban sallayarak onaylad. "Bir eskort. Muhteem bir kzl sal. Mon Dieu! ok gzeldi." "Bir eskort mu?" Becker sersemlemiti. "Yani... bir fahie mi?" Cloucharde yzn buruturdu. "Evet, o baya ifadeyi de kullanabilirsin." "Ama... polis memuru bu konuda hibir ey syleme" "Tabii ki sylemez! Ona eskorttan sz etmedim." Cloucharde salam olan eliyle bo ver der gibi bir hareket yapt. "Onlar birer sulu deil. Adi hrszlar gibi srekli rahatsz edilmeleri ok sama." Becker hl okta saylrd. "Baka biri daha var myd?" "Hayr, sadece mz. Hava scakt." "Kadnn bir fahie olduundan eminsiniz, deil mi?" "Kesinlikle. O kadar gzel hibir kadn yle bir adamla birlikte olmaz, iyi bir cret almad srece! Mon Dieu! Adam ok imand, hem de ok! Geveze, an kilolu, iren bir Alman!" Cloucharde, arln dier yanna verirken bir an acyla yzn buruturdu ama sonra acya aldrmayp anlatmaya devam etti. "Bu adam tam bir hayvand-en az yz otuz be kilo. Zavall kz, sanki kamasn diye skca tutmutu; kzcaz kasa da yeriydi hani Gerekten! Skca sarlm sahipleniyordu. Btn bir hafta sonu iin yz dolara kz aldn syleyip vnyordu! lmesi gereken oydu, zavall Asyal deil." Cloucharde nefes almak iin durakladnda Becker sz ald. "Adn duydunuz mu?" Cloucharde bir sre dnd, sonra hayr anlamnda ban sallad. "Hibir fikrim yok." Yine acyla yzn buruturdu, sonra da yavaa srtn yastklara yaslad. Becker iini ekti. Yzk az nce gzlerinin nnde buharlap umutu. Komutan Strathmore bundan holanmayacakt. Cloucharde elini alnna koydu. Hararetle konumak onu ok yormu, birden hasta grnmeye balamt. Becker baka bir yaklam denedi. "Bay Cloucharde, Alman ile es-kortunun da ifadelerini almak istiyorum. Nerede kaldklarna ilikin bir fikriniz var m?" Cloucharde gzlerini kapad, gc tkeniyordu. Nefes alp verii yavalamt. "Hibir ey mi?" diye srar etti Becker. "Eskortun ad?" Uzun bir sessizlik oldu. Cloucharde sa akan ovalad. Birdenbire beti benzi atm gibiydi sanki. "ey... ah... hayr. nanmyorum..." Sesi titrek kmt. Becker ona doru eildi. "yi misiniz?" Cloucharde ban sallad hafife. "Evet, iyiyim... sadece biraz... heyecandan belki de..." Sesi giderek alald. "Dnn, Bay Cloucharde." Becker neredeyse fsltyla israr etti. "Bu nemli bir konu." Clouchardein yz burutu. "Bilemiyorum... kadn... adam ona ey deyip duruyordu... ey..." Gzlerini kapad, dudaklarndan bir inilti dkld. "Ad neydi?" "Gerekten hatrlamyorum..." Cloucharde oktan bilincini kaybetmeye balamt. "Dnn." Becker srarlyd. "Konsolosluk dosyasnn mmkn olduunca eksiksiz olmas nemli. Sizin anlattklarnz dier tanklarn ifadeleriyle desteklemem gerekecek. Yerleri konusunda bana verebileceiniz herhangi bir bilgi..." Ama Cloucharde dinlemiyordu. araf alnna dedirip duruyordu. "zgnm... belki yarn..." Midesi bulanyor gibiydi.

"Bay Cloucharde, bunu imdi hatrlamanz ok nemli." Becker birden, ok yksek sesle konutuunu fark etti. Yaknlardaki karyolalarda yatanlar yine olup biteni izlemek iin dorulmulard. Bir hemire, odann uzak ucundaki iki kanatl kapdan girmi, hzl admlarla onlara doru geliyordu. "Herhangi bir ey," diye srar etti Becker aceleyle. "Kad na... ey... diyordu..." Becker Clouchardei kendine getirmeye alarak hafife sarst. Clouchardein gzleri bir anlna ald. "Kadnn ad..."
Dayan ihtiyar... "i..." Clouchardein gzleri yeniden kapand. Hemire yaklayordu. ok fkeli grnyordu. "i mi?" Becker Clouchardein kolunu sarst. Yal adam yeniden inledi. "Adam ona..." Clouchardein sesi artk mrltya dnmt, zar zor duyulabiliyordu. fkeli bir sesle spanyolca Becker'a baran hemireyle aralarndaki mesafe metreden azd. Becker hibir ey duymad. Gzleri yal adamn dudaklarndayd. Hemire onlara doru gelirken Clouchardei son bir kez sarst. Hemire David Becker' omzundan tuttu. Tam Clouchardein dudaklar aralandnda Becker' ayaa kaldrd. Yal adamn azndan kan son szck sylenmi saylmazd aslnda. ok hafif bir ekilde, inler gibi dklmt dudaklarndan, artk eskide kalm gzel bir annn hatrlanmas gibi. "idamlas..." Omzunu yakalayan el Becker' kuvvetle ekti. idamlas m? Becker armt. Ne biim bir ad bu byle idamlas? Hemireden kurtulup son bir kez Clouchardee dnd. "idamlas m? Emin misiniz?" Ama Pierre Cloucharde oktan uykuya dalmt.

23
Susan 3. blmn rahat ortamnda tek bana oturuyordu. Kendisine limonlu bitki ay hazrlam, takipisinin dnmesini bekliyordu. Kdemli bir kriptograf olarak Susan, en iyi manzaraya sahip terminali kullanmaktan holanyordu. Susan'n terminali bilgisayarlarn oluturduu dairenin arka tarafndayd ve Kripto katna bakyordu. Bu noktadan Susan 3. blmn tamamn gzlemleyebiliyordu. Ayrca tek ynl camn dier tarafnda, Kripto katnn tam ortasnda duran TRANSLTR'yi de grebiliyordu. Saate bakt. Yaklak bir saattir bekliyordu. Grne gre American Remailers Anonymous North Dakota'nn postasn gndermekte acele etmiyordu. Derin bir i ekti. Sabah David ile yapt konumay unutmaya almasna karn, szckler kafasnda dnp duruyordu. Ona sert davrandnn farkndayd. spanya'da iyi olmas iin dua etti. Dncelerini kesen ey cam kaplarn alrken kard yksek sesli tslama oldu. Kriptograf Greg Hale kapda duruyordu. Greg Hale uzun boylu, kasl ve gr sar sal yd . Kocaman enesi sanki bir izgiyle ortadan ikiye ayrlmt. Abartmay seven, vurdumduymaz biriydi. Klk kyafeti de her zaman fazlasyla lks olurdu. Kriptograf arkadalar ona "Halite" adn takmlard, ayn adl mineralden dolay. Hale bu adn hep nadir bulunan bir deerli taa gnderme yaptn var-saymt, rakipsiz zekas ve kaya gibi fiziiyle benzeim kuruyordu. Egosu bir ansiklopediye bakmasna izin verse, bu mineralin okyanuslar kuruduunda geride kalan tuzlu keltiden baka bir ey olmadn renecekti aslnda.
Dier btn NSA kriptograflar gibi Hale de olduka iyi bir maa alyordu. Bununla birlikte, bu gerei kendine saklayamyordu bir trl. Kulaklar sar eden bir hoparlr sistemine sahip ve tavannda alabilen bir pencere olan beyaz bir Lotus kullanyordu. Elektronik aygt hastasyd ve arabas

gsteri yapaca bir eydi: Kresel konumlama sistemi, sesli komutla alan kap kilitleri, be noktal bir radar kartrcs ve bir mobil faks/telefon takmt arabasna. Bylece bal olduu mesaj servisleriyle balantsn hi kaybetmiyordu. Plakasna MEGABYTE yazlm ve meneke rengi neon klarla evrelenmiti. Greg Hale, ocukluunda ufak tefek sular iledikten sonra ABD Deniz Piyadeleri tarafndan kurtarlmt. Bilgisayar da orada renmiti. Deniz Piyadelerinin grp grecei en iyi programclardan biri olmutu. Dikkat ekici bir askeri kariyerde baaryla ilerliyordu ki, grev sresinin nc dnemini tamamlamasna iki gn kala gelecei birdenbire deiti. Hale bir arbedede srasnda, alkollyken kaz sonucu Deniz Piyadesi bir arkadan ldrd. Korelilerin savunma sanat olan Tekvando'nun, savunma amacna ynelik olduundan daha ok lmcl olduu ortaya kmt. Zaman geirmeden grevinden alnd. Ksa bir sre cezaevinde kaldktan sonra Halite programc olarak zel sektrde i aramaya balad. Deniz Piyadesi olduu dnemde yaad kaz hep karsna kyor, o da olas iverenlerine, deerli bir eleman olduunu gstermek iin cret almadan bir aylk deneme sresi boyunca almay teklif ediyordu. Onu ie almak isteyecek birilerini bulmakta hi zorlanmyordu; stelik iverenler, bir bilgisayarla neler yapabileceini rendikten sonra onu brakmay hi istemiyorlard. Bilgisayarlardaki uzmanl gelitike, Hale dnyann drt bir yanyla internet balantlar kurmaya balad. Her milletten e-posta arkada olan ve pejmrde elektronik ilan panolar ile Avrupa'daki sohbet grupla-rina girip kan o yeni siber manyak gruhundan biriydi. ki kez, iyerinin internet hesaplarn baz arkadalarnn bilgisayarlarna pornografik fotoraflar yklemek iin kulland iin iten karlmt. "Sen burada ne yapyorsun?" diye sordu Hale. Girite durmu Su-san'a bakyordu. Grne baklrsa 3. blmn bugn kendisine ait ola-can sanmt. Susan sknetini korumaya zorlad kendini. "Bugn cumartesi, Greg. Ayn soruyu ben de sana sorabilirdim." Ama Susan, Hale'in orada ne aradn biliyordu. Hale iflah olmaz bir bilgisayar bamlsyd. Cumartesi kuralna ramen zerinde alt yeni programlar altrmak amacyla NSA'nn rakipsiz bilgisayar gcn kullanmak iin ou kez hafta sonlan Kripto'ya geliyordu. "Yalnzca birka balantya bakp e-postalarm kontrol etmek istemitim," dedi Hale. Merakla bakyordu Susan'a. "Peki ya sen burada ne yaptn sylemitin?" "Sylememitim," diye yantlad Susan. Hale szm ona akn bir ifadeyle bir kan kaldrd. "Utanmaya ne gerek var? Burada, 3. blmde hibir srrmz yok, hatrlyorsun deil mi? Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz iin." Susan limonlu bitki ayndan bir yudum ald ve Hale'i duymazdan geldi. Hale omuz silkip 3. blmn yiyecek dolabna yneldi. Bu dolap onun ilk durayd daima. Oday geerken derin bir i ekip, Susan'n, terminalinin altndan dar uzanm bacaklarna bakt gz szerek. Susan da hi ban kaldrmadan, bacaklarn toplayp almaya devam etti. Hale kendinden memnun bir ifadeyle srtt. Susan Hale'in kendisine aslmasna almt. Hale'in favori cmlesi, "donanmlarnn uyumluluunu kontrol etmek iin arabirimleri birbirine balamakla ilgili bir eydi. Bu dnce Susan'n midesini bulandrrd. Gururu, Hale'i Strathmore'a ikyet etmesine engel oluyordu; Hale'i grmezden gelmek ok daha kolayd. Hale 3. blmn yiyecek dolabna yaklat ve bir boa gibi kuvvetle aslarak dolabn kafesli kapan ekti. Dolaptan, iinde soya fasulyesi kelei olan plastik bir kap kard ve jelatinimsi beyaz maddeden bir paray azna att. Sonra ocaa dayanp gri renkli Bellvienne pantolonuyla iyice kolalanm gmleini dzeltti. "Burada ok kalacak msn?" "Btn gece," dedi Susan kaytszca. "Hmmm..." diye bir ses kard Halite az doluyken. "Oyun parknda ho bir cumartesi, sadece ikimiz." "Sadece mz," diye araya girdi Susan. "Komutan Strathmore yukarda. Belki seni grmeden nce gzden kaybolmak istersin."

Hale omuz silkti. "enin burada olman onu rahatsz etmiyor gibi. Arkadalndan ok honut olmal gerekten de." Susan sakin olmaya zorluyordu kendini.

Hale kendi kendine gld ve soya fasulyesi kabn kenara koydu. Sonra yarm litre ilenmemi zeytinya alp birka yudum iti. Salk delisi bir adamd ve zeytinyann barsaklar temizlediini iddia ediyordu. Havu suyu imeleri iin dier alanlar zorlamad zamanlarda barsak dostu gdalarn yararlan zerine vaaz verirdi. Hale zeytinyan yerine brakp tam Susan'n karsndaki bilgisayara doru ilerledi. Terminaller arasndaki geni bolua karn Susan onun kulland kolonyann kokusunu alabiliyordu. Yzn buruturdu. "Gzel kolonya, Greg. Btn ieyi mi kullandn?" Hale terminalini at. "Yalnzca senin iin tatlm." Hale terminalinin almasn bekleyerek otururken, Susan'n aklna tedirgin edici bir dnce geldi aniden. Ya Hale TRANSLTR'nin ilem ekranna bakarsa? Bunu yapmas iin hibir mantkl neden yoktu ama Susan, Hale'in, bir tan programnn TRANSLTR'yi on alt saattir megul ettii hikayesiyle asl kandrlamayacan biliyordu. Hale gerei renmek isteyecekti srarla. Susan'n ise ona gerei sylemeye hi niyeti yoktu. Greg Hale'e gvenmiyordu. O NSA'ya uygun biri deildi. Taa en banda, Susan onun ie alnmasna kar kmt ama NSA'nn baka seenei yoktu. Hale hasarn toparlanmasnn bir sonucu olmutu. Uan Balk fiyaskosu. Drt yl nce Kongre, tek bir genel anahtar ifreleme standard oluturmak amacyla yeni bir sper-algoritma yazmalar iin lkenin en iyi matematikilerini, yani NSA'dakileri grevlendirmiti. Plan, bu yeni algoritmay lkede standart hale getirerek, Kongre'nin, o zamanlar farkl algoritmalar kullanmakta olan irketlerin yaad uyumazlklar hafifleten bir yasa karmasn n gryordu. Elbette, NSA'dan genel anahtar ifreleme iinde yardmc olmasn istemek, idama mahkm bir adamdan kendi tabutunu yapmasn istemeye benzer bir eydi. TRANSLTR o sralarda henz tasarlanm deildi ve getirilecek bir ifreleme standard, yalnzca giderek daha ok ifre yazlmasna ve NSA'nn zaten zor olan iinin ok daha zorlamasna yol aacakt. EFF bu kar atmasn anlam ve NSA'nn dk kaliteli, yani kendisinin rahatlkla zebilecei bir algoritma yaratabileceini ne srerek iddetle lobi yapmt. Bu korkulan yattrmak iin Kongre, NSA'nn algoritmas bitince, kalitesinden emin olmak amacyla dnyann en iyi matematikilerinin inceleyebilmesi iin formln yaynlanacan bildirmiti. Banda Komutan Strathmore'un bulunduu NSA Kripto ekibi isteksizce bir algoritma yaratm ve ona Uan Balk adn vermiti. Uan Balk Kongre'nin onay na sunuldu. Dnyann her taraf ndan matematikiler Uan Bal test etti, hepsi ok etkilenmiti. Uan Baln salam, temiz bir algoritma olduunu ve mkemmel bir ifreleme standard haline geleceini sylediler. Ama Kongre'nin, Uan Baln kesin onayn oylamaya sunmasndan gn nce Bell Laboratuarlarndan gen bir programc, Greg Hale, algoritmada gizli bir arka kap bulduunu aklayarak dnyay ok etmiti. Bu arka kap Komutan Strathmore'un algoritmaya yerletirdii birka kurnazca program satrndan oluuyordu. O kadar ustalkla eklenmiti ki, Greg Hale dnda kimse onu fark etmemiti. Strathmore'un bu gizli eklemesiyle, aslnda, Uan Balkla ifrelenen herhangi bir ifrenin yalnzca NSA'n n bildi i gizli bir parolayla zlebilmesi amalanm t . Strathmore'un, bu milli ifreleme standardn NSA'nn o ana dek yapt en byk istihbarat darbesine dntrmesine ramak kalmt. NSA Amerika'da yazlan her ifreye eriim anahtarn elinde bulunduracakt. Bilgisayardan anlayan herkes ok fkelenmiti. Kongre'nin gvenilirliini kaybettiini ve NSA'nn, zgr dnyann Hitler'den beri grd en byk tehdit olduunu iddia eden EFF bu skandala akbaba gibi saldrd. ifreleme standard daha domadan lmt.

NSA'nn iki gn sonra Greg Hale'i ie almas pek de srpriz olmad. Strathmore Hale'in darda NSA'ya kar almasndansa ieride NSA iin almasnn daha iyi olduunu dnmt. Strathmore Uan Balk skandalyla tek bana yzleti. Yapt eyi Kongre'ye kar hararetle savundu. Kamunun gizlilii bu kadar ok istemesinin bir gn balarna byk bir bela saracan ileri srd. Halkn, kendilerini gzetecek birine ihtiyac olduu konusunda srarlyd, bar iinde ya amlar n srdrebilmeleri iin NSA'n n ifreleri zmesine ihtiyalar vard. EFF gibi gruplar ise farkl dnyordu. Bu olaydan itibaren onunla mcadele etmeye baladlar.

24
David Becker caddede, La Clinica de Salud Publica'nn karsndaki bir telefon kulbesinde duruyordu, 104 numaral hasta Msy Cloucharde'a rahatszlk verdii iin dar atlmt. Birdenbire iler beklediinden ok daha karmak bir hal almt. Strathmore iin yapaca kk iyilik -baz kiisel eyalar alp getirmek-garip bir yzn peinde, kayp paralar toplanarak ilerlenen bir macera oyununa dnmt. Az nce Strathmore'u aram ve ona Alman turisti anlatmt. Strathmore ald haberlerden hi de memnun olmam, ayrntlar sorduktan sonra uzun bir sre sessiz kalmt. "David," demiti en sonunda ok ciddi bir ses tonuyla, "o yz bulmak bir ulusal gvenlik meselesi. Bu ii sana brakyorum. Beni hayal krklna uratma." Telefon kapanmt. David telefon kulbesinde durdu ve iini ekti. Lime lime olmu Guia Telefnica'y alp sar sayfalan kartrmaya balad. "Burada hibir ey yok," diye mrldand kendi kendine. Rehberde yalnzca eskort servisinin numaras vard ve takip edebilecei baka bir iz de yoktu. Tm bildii Alman'n bir kzl salyla birlikte olduuydu, ki kzl sa spanya'da pek de kolay rastlanmayan bir zellikti. Cloucharde sayklamaya baladnda eskortun adnn idamlas olduunu sylemiti. Becker biraz mitsizlie kapld. idamlas m? Gzel bir kadndan ok bir inek adna benziyordu. Hi de iyi bir Katolik ad deil. Cloucharde yanl hatrlyor olmalyd. Becker ilk numaray evirdi.

"Servicio Social de Sevilla," diye karlk verdi ho bir bayan sesi. Becker spanyolca'sna koyu bir Alman aksan ekledi. "Hola, hablas Aleman?" "Hayr. Ama ngilizce konuabilirim" diye geldi yant. Becker bozuk bir ngilizce ile devam etti. "Teekkr ederim. Bana yardm edersiniz acaba?" "Nasl yardmc olabiliriz?" Kadn potansiyel mterisine yardm etme abasyla ar ar konuuyordu. "Belki bir eskort istiyorsunuzdur?" "Evet, ltfen. Bugn erkek kardeim Klaus bir kzla birlikteydi. Kz ok gzel. Kzl sal. Ayns istiyorum. Yarn, ltfen." "Kardeiniz Klaus bize mi gelmi?" Ses, sanki eski arkadalarm gibi birdenbire neeli bir ekilde geldi. "Evet. ok iman. Onu hatrladnz, deil mi?" "Bugn m buradayd dediniz?" Becker kadnn nndeki defterden rezervasyonlar kontrol ettiini duyabiliyordu. Listede Klaus ad olmayacakt byk olas l kla ama Becker mterilerin nadiren gerek adlarn kullandklarn dnmt. "Hmm, zgnm," diye zr diledi kadn. "Adn burada gremiyorum. Kardeinizin birlikte olduu kzn ad neydi?" "Kzl sal," dedi Becker soruyu duymazdan gelerek. "Kzl sal m?" diye tekrarlad kadn. Bir duraklama oldu. "Buras Servicio Social de Sevilla. Kardeinizin buraya geldiinden emin misiniz?"

"Evet, tabii." "Senor, bizde hi kzl sal yok. Bizde sadece gerek Endls gzelleri var." "Kzl sal," diye tekrarlad Becker; kendini aptal hissediyordu. "zgnm, bizde hi kzl sal yok, ama isters" "Ad idamlas," dedi Becker dnmeden; kendini daha da aptal hissediyordu. Bu sama adn telefondaki kadn iin hibir anlam yoktu anlalan. zr diledi ve Becker'a oray baka bir servisle kartrdn syleyerek kibarca telefonu kapatt. Birinci ska. Becker kalarn att ve ikinci numaray evirdi. Hat hemen dt. "Buenas noches, Mujeres Espana. Size nasl yardmc olabilirim?" Becker ayn giri konumasn tekrarlad: bugn erkek kardeiyle birlikte olan kzl sal kz iin bir hayli para deyebilecek Alman turist hikyesi. Bu kez yant dzgn, kibar bir Almanca'yla geldi ama yine kzl sal yoktu. "Keine Rotkpfe, zgnm." Kadn kapatt. kinci ska. Becker telefon rehberine bakt. Geriye tek bir numara kalmt. Son umut. evirdi. "Escortes Belen," diye yant verdi bir adam olduka ho bir ses tonuyla. Becker yine ayn hikyeyi anlatt. "Si, si, senor. Adm Senor Roldn. Size memnuniyetle yardmc olabilirim. ki tane kzl salmz var. ok ho kzlar." Becker'in kalbi hzla atmaya balamt. "ok mu gzel?" diye yantlad Alman aksanyla. "Kzl sal, deil mi?" "Evet, kardeinizin ad neydi? Bugn kimle birlikte olduunu size syleyebilirim. Yarn da o kz size gnderebiliriz." "Klaus Schmidt." Becker eski bir ders kitabndan hatrlad bir ad sylemiti dnmeden. Uzun bir duraklama. "Baym... Kaytlarmzda Klaus Schmidt adn gremiyorum ne yazk ki ama kardeiniz tedbirli olmay tercih etmitir belki de... Evde bekleyen bir e yznden mesela?" Yakk almaz bir ekilde gld. "Evet, Klaus evli. Ama ok iman. Kars onunla yatmyor." Becker gzlerini telefon kulbesinin camnda yansyan grntsne evirdi. Susan u an beni duyuyor olsayd, diye dnd. "Ben de iman ve yalnzm. Onunla yatmak istiyorum. ok para derim." Becker etkileyici bir performans sergiliyordu ama ok ileri gitmiti. Fahielik spanya'da yasadyd ve Senor Roldn da dikkatli bir adamd. stekli turist numarasna yatan Guardia memurlarndan daha nce az yanm t . Onunla yatmak istiyorum. Roldn bunun bir tuzak olduunu anlamt. Evet diyecek olursa ar bir para cezas alacak ve her zaman olduu gibi ube mdrne btn bir hafta sonu cretsiz olarak en yetenekli eskortlarndan birini vermeye mecbur kalacakt. Roldn konutuunda, sesi pek de arkadaa deildi. "Baym, buras Escortes Belen. Elimle konutuumu sorabilir miyim?" "Ah... Sigmund Schmidt," dedi Becker, uydurduu ad inandrc saylmazd. "Numaramz nereden aldnz?" "La Gu'a Telefnic. Sar sayfalar." "Evet, baym, nk biz bir eskort servisiyiz." "Evet. Ben eskort istiyorum." Becker bir eylerin yanl gittiini anlamt. "Baym, Escortes Belen le ve akam yemekleri iin i adamlarna eskort salayan bir servistir. Telefon rehberinde numaramzn olmasnn nedeni de bu. Bizim yaptmz i yasaldr. Siz ise bir fahie aryorsunuz." Fahie szc adamn dudaklarndan iren bir hastalk ad gibi kmt. "Ama erkek kardeim..."

"Baym, erkek kardeiniz gnn parkta bir kz perek geirdiyse, o kz bizimkilerden biri deil demektir. Mteri-eskort ilikisi konusunda kat kuralarmz vardr." "Ama..." "Bizi baka bir servisle kartryorsunuz. Bizde sadece iki tane kzl sal var: Inmaculada ve Rocio ve ikisi de bir adamn para karlnda kendileriyle yatmasna izin vermeyecek kzlardr. O ie fahielik denir ve spanya'da yasa ddr. yi geceler, baym." "Ama" KLK. Becker alak sesle svd ve telefonu yerine brakt. nc ska. Clouchardein Alman'n kz btn bir hafta sonu iin tuttuunu sylediine emindi. Becker, Calle Salado ile Avenida Asuncion'un kesitii kedeki telefon kulbesinden kt. Trafie ramen Sevilla portakallarnn ho kokusu her taraf sarmt. Alacakaranlk kmt artk, en romantik saatlerdi. Susan' dnd. Strathmore'un szleri aklna geldi: Yz bul. Becker
btnyle keyfi kam bir halde bir banka kt ve sradaki hamlesini dnd. Hangi hamle?

25
Clinica de Salud Publica'da ziyaret saati bitmiti. Spor salonunun -klar kapatlmt. Pierre Cloucharde derin bir uykuya dalmt. zerine eilen karalty grmedi. alnm bir rngann inesi karanlkta parlad. ne Cloucharde'n bileinin hemen stne taklm damar ii tpe dald. Enjektrde bir temizliki arabasndan alnm 30 cc'lik temizleme svs vard. Gl bir parmak, byk bir kuvvetle enjektrn pompasn bastrp yal adamn damarlarna mavimsi svy doldurdu. Cloucharde ancak birka saniye uyank kald. Gl bir el azn kapatm olmasayd acyla bard duyulabilirdi belki de. Karyolasnda kskvrak yakalanm, grne baklrsa hareket ettirilmesi imknsz bir arln altnda kalmt. Bir alev topunun kolundan yukar doru ilerlediini hissedebiliyordu. Koltuk altndan gsne doru ilerleyen dayanlmaz bir ac, sonra tpk milyonlarca krk cam paras gibi beynine ulat. Cloucharde parlak bir n gzn aldn grd bir an iin...] sonra da hibir ey. Ziyareti kolunu gevetti ve karanlkta, hasta izelgesinde yazl olan ada bakt. Ardndan sessizce oradan ayrld. Gzlnn tel erevesi bir anten grevi gren adam caddeye ktnda elini, kemerine ilitirilmi kk bir alete uzatt. Dikdrtgen biimindeki alet aa yukar kredi kart byklndeydi. Bu alet yeni tekgzlkl bilgisayarn prototipiydi. Amerikan Deniz Kuvvetleri tarafndan teknisyenlerin deniz altlardaki dar blmelerde batarya voltajlarn kaydetmelerine yardmc olmas iin gelitirilen bu minyatr bilgisayara SIM kartl bir modemle mikro teknolojideki en son gelimeler eklenmiti. Monitr, gzln sol camna monte edilmi saydam bir likit kristal ekrand. Tekgzlk, ki isel bilgisayar teknolojisinde

tamamen yeni bir an yansmasyd: Kullanc artk saydam ekranndaki verilerin iinden bakabiliyor, bu srada evresindeki dnyayla etkileimini srdrebiliyordu. Bununla birlikte, tekgzl n as l numaras minyatr ekran ndan ok, veri giri sistemiydi. Kullanan kii, bilgileri sisteme parmak ularna sabitlenmi minicik temas noktalan araclyla giriyordu. Temas noktalar n bir dizi halinde belirli konfigrasyonlarla birbirine dokundurmak mal kemelerde kullanlan, yalnzca birka tuu olan steno cihazlarn kullanmaya benziyordu. Bilgisayar daha sonra bu stenoyu ngilizce'ye eviriyordu. Katil minicik bir dmeye bast ve gzlndeki ekran ald. Elleri vcudunun iki tarafnda dikkat ekmeden dururken hzl bir ekilde farkl parmak ularna dokunmaya balad. Gzlerinin nnde bir mesaj belirdi.
HEDEF: P. CLOUCHARDE YOK EDLD

Glmsedi. Bu haberi iletmek katilin grevinin bir parasyd. Ama tel ereveli gzl olan adama gre kurbanlarnn adlarn iin iine katmak... i te bu zarafetti. Bir an iin parmaklan yeniden k prdad ve SM kartl modemi faaliyete geti. MESAJ GNDERLD

26
Halk kliniinin karsndaki bankta oturan Becker imdi ne yapmas gerektiini dnyordu. Eskort servisleriyle yapt telefon grmelerinden hibir ey kmamt. Gvenlii olmayan umumi telefonlarla haberlemekten rahatsz olan komutan, David'den yz bulana kadar bir daha telefon etmemesini istemiti. Becker yardm almak iin yerel polise gitmeyi dnmt, belki onlarn elinde kzl sal bir fahieyle ilgili bir kayt olabilirdi ama Strathmore bu konuda da kesin talimatlar vermiti: Grnmez olacaksn. Hi kimse bu yzn varolduunu bilmeyecek. Becker bu gizemli kadn ararken Triana'nn uyuturucu ticareti yaplan blgesinde dolanmasnn gerekip gerekmeyeceini merak ediyordu. Belki de btn restoranlarda obez bir Alman' aramas gerekecekti. Her ey zaman kayb gibi grnyordu. Strathmore'un szleri aklna gelip duruyordu: Bu bir ulusal gvenlik meselesi... o yz bulmalsn. inde bir yerlerde bir ses ona bir eyi, hem de can alc bir eyi kardn sylyordu ama Becker bunun ne olabileceini bulamyordu bir trl. Ben bir retmenim, kahrolas bir gizli ajan deil! Strathmore'un ne diye profesyonel birini gndermediini merak ediyordu. Ayaa kalkt ve nndeki seenekleri dnerek amasz bir ekilde Calle Delicias'dan aa doru yrmeye balad. Parke tal kaldrm gzlerinin nnde bulanklayor, gece hzla kyordu. idamlas. Bu sama ada ilikin aklna taklan ve onu rahatsz eden bir ey vard. idamlas. Escortes Belen'deki Senr Roldn'n yapmack kibar sesi kafasnn iinde dnp duruyordu. "Yalnzca iki kzl salmz var... ki kzl sal, Inmaculada ve Rocio... Rocio... Rocio..." Becker aniden durdu. Birden kafasna dank etmiti. Bir de kendime dil uzman diyorum, ha? Bunu gzden kardna inanamyordu. Rocio spanya'daki en yaygn bayan adlarndan biriydi. Gen bir Katolik kza ilikin btn gerekli imalar tayordu: saflk, bakirelik, doal gzellik. Safl artran ey bu adn gerek szck anlamndan kyordu tamamen: Bir damla i, yani idamlas! Yal Kanadalnn sesi Becker'n kulaklarnda yanklanmaya balad. idamlas. Rocio, adn mterisiyle anlaabildii tek dil olan ngilizce'ye evirmiti. Becker bir telefon bulmak iin admlarn hzlandrd, heyecanlanmt. Caddenin karsnda ise, tel ereveli gzl olan bir adam grnmeyecei bir yerden David'i izliyordu.

27
Kripto katnda glgeler giderek uzuyor, belirsizleiyordu. Tepedeki otomatik aydnlatma sistemi bu koyulaan karanla karlk yava yava gcn arttrmaya balamt. Susan takipisinden gelecek haberi bekleyerek sessizce terminalinde oturuyordu hl. Haberin gelmesi beklenenden uzun srmt. Aklndan trl dnceler geiyor, David'i zlyor, Greg'in evine gitmesini istiyordu. Hale yerinden ayrlmamt ama neyse ki sessizdi, terminalinde her ne yapyorsa tmyle o ie dalp gitmiti. Susan, ilem ekranna bakmad srece Hale'in ne yaptn umursamyordu. Grne gre Hale ekrana henz bakmamt, yoksa on alt saatlik ilem sresini fark ettiinde iitilebilir bir hayret nlemi dklrd dudaklarndan.

En sonunda bekledi i ey oldu unda, yani terminali bir kez bip'lediinde Susan nc fincan ayn yudumluyordu. Nabz hzland. Monitrnde e-posta geldiini gsteren, yanp snen zarf simgesi belirmiti. Susan gz ucuyla Hale'e bakt. Hale iine dalmt. Soluunu tutup zarf simgesini ift tklad. "North Dakota," diye fsldad kendine. "Grelim bakalm kimmisin?" E-posta aldnda, tek bir satr yazyordu. Susan o satr okudu. Sonra bir daha okudu.
ALFREDO'S'DA AKAM YEME? 20:00?

Odann dier tarafnda Hale kendi kendine gld. Susan mesaj gnderen kiinin kim olduuna bakt.
GNDEREN: GHALE@crypto.nsa.gov

Ani bir fke hissetti iinde ama bu duyguyu bastrmaya alt. Mesaj sildi. "ok olgunca, Greg." "Harika carpaccio yapyorlar." Hale glmsedi. "Ne dersin? Sonra da belki seninle birlikte..." "Unut bunu." "Zppe." Hale iini ekip terminaline dnd. Susan Fletcher konusundaki seksen dokuzuncu skasyd bu. Bu hayranlk uyandran bayan kriptograf Hale iin srekli bir hayal krklyd. Hale onunla yattna ilikin fanteziler kuruyordu ou kez. Onu TRANSLTR'nin kavisli gvdesine sktrmak ve hemen orackta, lk siyah karolarn yzeyinde ona sahip olmak. Ama Susan'n onunla hi ii olmazd. Hale'e gre iin daha da kt olan yan Susan'n karn tokluuna kle gibi alan bir niversite retmenine ak olmasyd. Susan'n, kendi stn gen havuzunu sradan genlerle kartrmas acnas bir durum olurdu; zellikle de Greg ile olma ihtimali varken... Mkemmel ocuklarmz olurdu, diye dnd. "Sen ne zerinde alyorsun yle?" diye sordu Greg, farkl bir yaklam deneyerek. Susan bir ey sylemedi. "te, sen tam bir takm oyuncususun. Tabii gizlice gz atmam da sz konusu deil kesinlikle, yle deil mi?" Hale ayaa kalkp terminallerden oluan daireyi dolanarak ona doru yrmeye balad. Susan Hale'in meraknn bugn ciddi sorunlar karabileceini dnd. Ani bir karar verdi. "Bir tan program," dedi dnmeden, komutann yalann srdrerek. Hale durdu. "Tan program m?" nanmam grnyordu. "Cumartesi gnn profesrle oynamak yerine bir tan program altrarak m deerlendiriyorsun?" "Onun ad David." "Her ne haltsa." Susan ona bakt ters ters. "Senin yapacak daha iyi bir iin yok mu?" "Beni bandan savmaya m alyorsun?" Hale somurttu. "Aslnda evet."
"Deme yahu, Sue. Bak krldm imdi." Susan Fletcher'n gzleri ksld. Kendisine Sue denmesinden nefret ederdi. Takma adlara kar deildi ama Hale bu ad kullanacak son kiiydi. "Niye sana yardm etmeyeyim ki?" dedi Hale. Yine ona doru ilerlemeye balad aniden. "Tan programlan konusunda bir harikaymdr. Hem, nasl bir tan programnn Susan Fletcher hazretlerini cumartesi gn ie getirecek kadar nemli olabileceini grmeye de can atyorum akas." Susan adrenalin dzeyinin birden ykseldiini hissetti. Ekranndaki takipisine gz att. Onu Hale'in grmesine izin veremeyeceinin farkndayd, grrse ok fazla soru sorard. "Ben hallediyorum, Greg," dedi.

Ama Greg ona doru ilerliyordu hl. Hale terminaline doru yaklarken Susan hzl davranmas gerektiini biliyordu. Hamlesini yaptnda Hale ancak birka metre tedeydi. Onun yapl vcudunun karsnda durup yolunu kesti. Hale'in kolonyasnn ok keskin bir kokusu vard. Susan dorudan onun gzlerine bakt. "Sana hayr dedim." Hale diklendi, anlalan Susan'n bu tuhaf gizlilik gsterisi merakn uyandrmt. Neeli bir ekilde bir adm daha att. Greg Hale sradaki hamle iin hazr deildi. Susan kararllkla ve soukkanllkla iaret parman Hale'in kaya kadar sert gsne bastrp onun ileri doru hareket etmesini engelledi. Hale duraksad, sonra olduka arm bir halde geriye doru bir adm att. Grne baklrsa Susan ciddiydi, daha nce kendisine hi dokunmamt, asl. Hale ilk fiziksel temaslarnn byle olacan dnmemiti hibir ekilde; ama olsun, bu da bir balangt. akn akn Susan'a bakt uzunca, sonra da ar admlarla kendi terminaline dnd. Yerine oturduunda bir ey kafasnda gayet netlemiti: Sevgili Susan Fletcher nemli bir ey zerinde alyordu ve o kahrolas eyin bir tan program olmad kesindi.

28
Senor Roldn, Escortes Belen'deki masasnda oturmu, Guardia'nn kendisini tuzaa drmek amacyla bulunduu en son ve zavall giriimi ustaca atlatt iin kendisini kutluyordu. Bir polis memurunun arayp Alman aksan taklidiyle o gece iin bir kz istemesi bir tuzakt, acaba sonraki hamleleri ne olacakt? Masasnn zerindeki telefon yksek sesle ald. Senor Roldn kendinden emin bir ifadeyle ahizeyi kavrad. "Buenas noches, Escortes Belen." "Buenas noches," dedi bir adam ok hzl, akc bir spanyolca ile. Sesi genizden geliyordu; Sanki biraz so uk alm gibi. "Oras bir otel mi?" "Hayr, efendim. Siz hangi numaray evirdiniz?" Senor Roldn o akam bir kada daha gelecek deildi. "34-62-10," dedi sesin sahibi. Roldn kalarn att. Ses garip bir ekilde tandk geliyordu. Aksan karmaya al t , belki Burgos? "Do ru numaray evirdiniz," dedi Roldn dikkatle, "ama buras bir eskort servisi." Uzun bir sessizlik oldu. "Ah... anlyorum. zgnm. Bana bu numaray birisi verdi, ben bir otel olduunu sanmtm. Buray ziyarete gelmitim, Burgos'tan. Sizi rahatsz ettiim iin zr dilerim. yi gece" "Espere! Bekleyin!" Senor Roldn kendini alamad, gerek bir satcyd. Bu bir ima myd? Kuzeyden yeni bir mteri? Kk bir paranoyann potansiyel bir sata mal olmasna izin vermeyecekti. "Dostum," Roldn abartl bir samimiyetle konutu. "Sesinizde bir para Burgos aksan aldm dnmtm. Ben de Valencia'danm. Sizi Sevilla'ya getiren nedir?" "Ben mcevher satyorum. Majrica incileri." "Majrica, gerekten miii! Epey yolculuk yapyor olmalsnz." Sesin sahibi ksrd, hasta gibiydi. "Evet, yle." " iin mi Sevilla'dasnz?" Roldn srarlyd. Bu adamn Guardia olmas mmkn deildi, ad byk M ile yazlan cinsten bir mteriydi. "Brakn tahmin edeyim: bir arkadanz size numaramz verdi. Bizi aramanz syledi. Doru mu?" Kardaki adamn sesinde bariz bir utangalk vard. "ey, hayr, aslnda, yle bir ey deil." "Utanmayn senor. Biz bir eskort servisiyiz, bunda utanacak bir ey yok. Gzel k zlar, ak am yemekleri, hepsi bu. Size numaram z veren kim? Belki devaml mterilerimizden biridir. Size zel bir tarife uygulayabilirim."

Ses heyecanl ve akn bir hal almt. "Ah... iin asl bu numaray bana kimse vermedi. Numaray bir pasaportla birlikte buldum. Pasaportun sahibini bulmaya alyorum." Roldn aniden umutsuzlua kapld. Bu adam bir mteri deildi. "Numaray buldum mu dediniz?" "Evet, bugn parkta bir adamn pasaportunu buldum. Sizin numaranz da pasaportun iindeki bir kat parasnda yazlyd. Ben adamn otelinin numaras olabileceini dnmtm, pasaportunu adama geri verebileceimi umuyordum. Benim hatam. Artk yolumun zerindeki bir polis karakoluna brak" "Perdn," diye araya girdi Roldn gergin bir ekilde. "Size daha iyi bir fikir nerebilir miyim?" Roldn saduyusuyla vnrd, Guardia'ya yaplan ziyaretlerin de mterilerinin ayan kestiini biliyordu. "unu bir dnn," dedi. "O pasaportun sahibi olan adamda numaramz olduuna gre, kendisi ok byk bir olaslkla bizim mterimiz demektir. Sizi polise kadar gitme zahmetinden kurtarabilirim belki." Ses tereddtlyd. "Bilemiyorum. Sanrm polise gitsem daha iyi ol" "O kadar aceleci olma dostum. tiraf etmek bana utan verecek ama sylemeliyim ki burada, Sevilla'deki polisler hi de kuzeydekiler kadar hzl almazlar. Bu adamn tekrar pasaportuna kavumas gnler srebilir. Bana adamn adn sylerseniz, pasaportunu hemen almasn salayabilirim." "Evet, ey... sanrm bunun bir zarar yoktur..." Kat hrts sesleri geldi, sonra adam konumaya devam etti. "Bir Alman ad. Doru telaffuz edemeyebilirim... Gusta... Gustafson?" Roldn ad karamamt ama dnyann her tarafndan mterileri olurdu. Asl gerek adlarn brakmazlard stelik. "Nasl biri, fotorafna bakarsanz? Belki tanyabilirim?" "Eee..." dedi ses. "Yz ok iman grnyor, ok iman." Roldn hemen tand. O ya tulumunun yzn ok iyi hatrlyordu. Rocio ile birlikte olan adamd. Tuhaf, diye dnd; ayn gece iinde o Almanla ilgili iki telefon almak tuhaf "Bay Gustafson?" Roldn kendinden emin bir sesle glmeye alt. "Tabii ki! Onu iyi tanrm. Bana pasaportu getirirseniz, kendisine ulatrabilirim." "ehir merkezindeyim ve arabam yok," diye araya girdi ses. "Belki siz gelebilirsiniz?" "Aslnda," diye kaamak bir karlk verdi Roldn, "telefonun bandan ayrlamam. Ayrca gerekten uzak bir yerde de" "zgnm, ortal kta dola mak iin ge bir saat. Yak nlarda bir Guardia karakolu var. Pasaportu oraya b rak r m art k. Siz de Bay Gustafson'u grdnzde ona yerini sylersiniz." "Hayr, bekleyin!" diye bard Roldn. "Polisin bu ie karmasna gerekten gerek yok. ehir merkezindeyim dediniz, deil mi? Alfonso XIII Otelini biliyor musunuz? ehrin en iyi otellerinden biridir." "Evet," diye yantlad sesin sahibi. "Alfonso XIII' biliyorum. Bu yaknlarda." "Harika! Bay Gustafson bu gece orada misafir. u anda da oradadr byk olaslkla." Ses tereddtlyd. "Anlyorum. ey, yleyse... sanrm bir sorun olmayacaktr." "Fevkalade! Otelin restorannda eskortlarmzdan biriyle akam yemei yiyecekti." Roldn onlarn muhtemelen o anda yatakta olduklarn biliyordu ama telefondaki adamn ince duyarllklarn harekete geirmemek iin dikkatli olmas gerekiyordu. "Pasaportu oradaki danma grevlisine brakmanz yeterli olacaktr, ad Manuel. Ona sizi benim gnderdiimi syleyin. Pasaportu Roco'ya vermesini isteyin. Rocio Bay Gustafson'un bu akam birlikte olduu kz. Pasaportun sahibine ulamasn salayacaktr. Hatta adnzla adresinizi de yazp brakn; belli mi olur, Bay Gustafson belki de size kk bir teekkr hediyesi gnderir."

"Gzel bir fikir. Alfonso XIII. ok iyi, hemen gidip brakacam. Yardmlarnz iin teekkr ederim." David Becker telefonu kapatt. "Alfonso XIII." Kendi kendine gld. "Tek bilmen gereken nasl sorulaca." Ksa bir sre sonra, sessiz bir karalt Becker' Calle Delicias'tan yukar, ar ar ken Endls gecesinde takip etmeye balad.

29
Hale ile kar karya gelmekten dolay hl kendini gvensiz hisseden Susan 3. blmn tek ynl camndan dar bakyordu. Kripto kat bombotu. Hale yine sessizdi, kendi iine dalp gitmiti. Susan, keke kalkp gitse diye geirdi iinden. Strathmore'u aramam gerekir mi? diye dnd. Komutan, Hale'i rahatlkla kap dar ederdi. Her ey bir yana, gnlerden cumartesiydi. Bununla birlikte Susan, kap dar edilirse Hale'in iyice kukuya kaplacan biliyordu. Dar atldktan sonra byk olaslkla neler olup bittiini dndklerini sormak iin dier kriptograflar aramaya balayacakt. Hale'i kendi haline brakmann daha iyi olacana karar verdi. Zaten ok gemeden kendiliinden kalkp giderdi herhalde. zlemez bir algoritma. ini ekti, dnceleri Dijital Kale'ye dnd. Onu hayrete dren ey byle bir algoritmann gerekten yaratlabilmi olmasyd. Ama ite, kant tam da nnde duruyordu. Anlalan, TRANSLTR bu algoritmaya bir ey yapamyordu. Susan Strathmore'u dnd, omuzlarnda bu byk skntnn arln asil bir ekilde tamasn, gerekeni yapmasn, felaketle yz yzeyken bile soukkanl kalmasn. Susan kimi zaman David'i grrd Strathmore'da. kisinin de birok ortak zellii vard: kararllk, adanmlk, zek. Bazen Susan kendisi olmasa Strathmore'un ortada kalacan d nrd, Susan' n kriptografiye duyduu akn safl Strathmore iin bir cankurtaran simidi gibi grnyordu, onu alkantl politika dnyasnn denizinden kurtaran ve ona bir ifre zc olduu gemi gnleri hatrlatan bir cankurtaran simidi. Ama Susan da Strathmore'a gveniyordu. Strathmore, g dkn erkeklerden oluan bir dnyada Susan iin bir snakt: Susan'n meslek yaamnda ilerlemesini salyor, onu koruyor ve ou kez aka yollu takldnda syledii gibi btn hayallerini gerekletiriyordu. Gerek pay da var hani, diye dnd Susan. Bilerek yaplm deildi belki de ama kaderin alarn rd o gn David Becker' NSA'ya aran kii de komutand. Dnceleri yeniden David'e dnd ve gzleri igdsel bir ekilde klavyesinin yanndaki ekmeceye takld. Oraya kk bir faks kad bantlanmt. O faks yedi aydr orada duruyordu. Susan Fletcher'n henz zemedii tek ifreydi. David'den gelmiti. Belki be yznc kez okudu. LTFEN KABUL ET BU MTEVAZI FAKSIMI SANA OLAN AKIMIN ZERNDE YOKTUR BALMUMU David bu faks aralarnda yaanan kk bir anlamazlktan sonra gndermiti. Susan ne anlama geldiini sylemesi iin aylarca yalvarmt David'e ama David hep reddetmiti. zerinde balmumu olmayan. David'in intikamyd bu. Susan David'e ifre zme hakknda ok ey retmiti ve David'in ilgisini yitirmemesi iin ona yazd btn mesajlar basit bir ifreleme dzeniyle kodluyordu. Alveri listeleri, akn ifade eden notlar... hepsi ifreleniyordu. Bu bir oyundu, stelik David de ok iyi bir ifreci olmutu. Sonra David bu iyilie karlk vermeye karar vermiti. Btn mektuplarn "zerinde balmumu olmayan, David" diye imzalamaya balamt. Susan David'den iki dzineden fazla not almt. Bu notlarn tm ayn ekilde imzalanmt. zerinde balmumu olmayan. Susan bundaki gizli anlam renmek iin yalvaryordu ama David sylemiyordu. Susan her sorduunda glmsemekle yetiniyor ve "ifre zc olan sensin," diyordu.

NSA'nn ba kriptograf her eyi denemiti harf deitirmeler, ifre kutular, hatta anagramlar. "Balmumu olmayan" yazsn bilgisayarndan geirmi ve harflerin yeni szckler halinde yeniden dzenlenmesi komutunu vermiti. Elde edebildii tek sonu: ULA BOYNUM ALMAM idi. Grne baklrsa zlemeyen ifreler yazabilen tek kii Ensei Tankado deildi. Susan'n dncelerini blen ey, haval kaplarn alrken kard ses oldu. Kapda Strathmore duruyordu. "Susan, hl bir haber yok mu?" Strathmore, Greg Hale'i grd ve anszn duruverdi. "Bak sen, iyi akamlar Bay Hale." Gzleri ksld, kalar atlmt. "Hem de bir cumartesi gn. Bu onuru neye borluyuz?" Hale masum masum glmsedi. "im iin gereken gayreti gstermeye alyorum yalnzca." "Anlyorum." Strathmore homurdand, grne baklrsa nndeki seenekleri tartyordu. ok gemeden o da Hale'e karmamaya ve onu bu ie bulatrmamaya karar vermi gibi sakince Susan'a dnd. "Bayan Fletcher, sizinle konuabilir miyim biraz? Darda!" Susan duraksad. "Ah... evet, efendim." Endieyle monitrne, sonra da odann dier tarafndaki Greg Hale'e bir gz att. "Bir dakika ltfen." Klavyesinin zerinde birka hzl parmak hareketiyle Ekran Kilidi adl bir program at. Bu program gizlilik iin kullanlan bir programd. 3. blmdeki her bilgisayar terminalinde bulunurdu. Ekran Kilidi, terminaller yirmi drt saat ak kald iin kriptograflarn, masalarndan ayrldklar srada hi kimsenin dosyalarn kurcalamayacandan emin olmalarn salyordu. Susan be karakterli gizlilik kodunu girdi, ekran karard. Geri dnp gereken kodu girene kadar da ekran bu ekilde kalacakt. Sonra ayakkablarn ayana geirip komutann peinden dar kt. Susan'la birlikte 3. blmn dna kar kmaz "Burada ne halt ediyor bu herif?" diye sordu Strathmore. "Ne yapsn, her zamanki gibi ite," diye yantlad Susan. "Hibir ey." Strathmore dnceli grnyordu. "TRANSLTR ile ilgili bir ey syledi mi?" "Hayr. Ama ilem ekranna bakp on yedi saattir altn grrse syleyecei bir eyler olacaktr elbette." Strathmore bu olasl kafasnda tartt. "lem ekranna bakmas iin hibir neden yok." Susan komutana bakt. "Onu evine mi gndermek istiyorsunuz?" "Hayr, brakalm kalsn." Strathmore sistem gvenlik ofisine bakt gz ucuyla. "Chartrukian gitmedi mi henz?" "Bilmiyorum. Onu grmedim." "Tanrm." Strathmore sylendi kendi kendine. "Buras tam bir sirk." Geen otuz alt saatte biten ve yzne gri bir glge veren kirli sakallarnda gezdirdi elini. "Takipiden bir haber yok mu hl? Elim kolum balym gibi hissediyorum kendimi." "Henz yok. Ya David'den bir haber var m?" Strathmore hayr anlamnda ban sallad. "Yz bulana kadar beni aramamasn istedim ondan." Susan arm grnyordu. "Niye? Peki ya yardma ihtiyac olursa?" Strathmore omuz silkti. "Ona buradan yardmc olamam. David u anda kendi bana. Ayrca, gvenli olmayan hatlardan konumamay tercih ediyorum, dinleyen birileri olabilir." Susan'n gzleri fal ta gibi ald endieyle. "Bu da ne demek oluyor?" Strathmore zr diler gibi bakt hemen. Susan' rahatlatmak istercesine glmsedi. "David iyi. Ben yalnzca dikkatli olmaya alyorum." Konutuklar yerden on metre kadar uzakta, 3. blmn tek ynl camnn gizledii odada Greg Hale, Susan'n terminalinin banda duruyordu. Susan'n ekran karartlmt. Hale komutanla Susan'a gz att. Sonra czdannn iinden kk bir not kart karp zerinde yazanlar okudu. Strathmore'la Susan'n hl konutuklarn tekrar kontrol ettikten sonra Susan'n klavyesinde be tua bast dikkatlice. Bir saniye gememiti ki ekran ald. "Bingo." Kendi kendine gld.

3. blmn gizlilik kodlarn almak kolay olmutu. 3. blmdeki her terminalin, birbirinin ayns olan ve karlp taklabilen klavyeleri vard. Dolaysyla Hale'in bir gece kendi klavyesini evine gtrmesi; klavyenin iine, zerinde yaplan her tulamay kaydeden bir yonga yerletirmesi, sonra da sabah erken bir saatte gelip deiiklik yapt bu klavyeyi baka birinin klavyesiyle deitirmesi ve beklemesi yetmiti. Gnn sonunda

klavyeleri tekrar deitirip yongann kaydettii verilere bakmt. Her ne kadar snflanmas gereken milyonlarca tulama olsa da eriim kodunu bulmak kolayd: Bir kriptografn her sabah yapt ilk ey terminalini aan gizlilik kodunu girmek olurdu. Bu da elbette Hale'in iini olduka kolaylatryordu. Gizlilik kodu her zaman listenin ilk be karakteri olarak grnyordu. ronik diye dnd Hale, Susan'n monitrne bakarken. Bu gizlilik kodlarn sadece meraktan almt. imdiyse bunu yapm olmaktan memnundu, Susan'n ekranndaki program dikkate deer grnyordu. Hale program anlamakta zorluk ekti. LIMBO'da yazlmt ve bu da Kendisinin uzmanlk alanlarndan biri deildi. Ne var ki Hale, sadece bakarak bile bir eyin kesin olduunu syleyebilirdi: bu bir tan program 'deildi. ki szce anlam verebilmiti yalnzca. Ama bunlar da yeterliydi.
TAKP ARIYOR...

"Takipi?" dedi yksek sesle. "Neyi aryor?" Hale birden endieye kapld. Bir an iin Susan'n ekranna bakarak oturdu. Sonra da kararn verdi. Hale LMBO programlama dilinden, bu dilin byk lde dier iki programlama dilinden, C ve Pascal'dan alndn bilecek kadar anlyordu ve hem C hem de Pascal' eksiksiz biliyordu. Strathmore ile Susan'n darda hl konumakta olduklarn kontrol ettikten sonra dnmeden harekete geti. Bir iki tane deitirilmi Pascal komutu girip ENTER tuuna bast. Takipinin durum penceresi tam umduu gibi karlk verdi. TAKPY DURDURMAK MI STYORSUNUZ? Hzla yazd: EVET
EMN MSNZ?

Yine yazd: EVET Bir an Sonra bilgisayar bip'ledi. TAKP DURDURULDU


Hale glmsedi. Terminal, Susan'n takipisine, grevini tamamlamadan nce kendini yok etmesini syleyen bir mesaj gndermiti. Susan, artk arad her ne ise beklemek zorunda demekti. Hale geride hibir kant brakmamak iin ustalkla Susan'n sistem faaliyet kaydna girip kendi yazd btn komutlar sildi. Sonra da Susan'n gizlilik kodunu yeniden girdi. Ekran tekrar karard. Susan Fletcher 3. blme dndnde Greg Hale kendi terminalinde sessizce oturuyordu.

30
Alfonso XIII, Puerta de Jerez'in arkasnda, evresi ilemeli demirden yaplm kaln bir it ve leylaklarla evrili, drt yldzl kk bir oteldi. David mermer basamaklara doru ilerledi. Kapya vardnda, kap sanki sihirli bir denek demi gibi ald, ieride bir komi onu karlad. "Bavulunuz, senor? Size yardm edebilir miyim?" "Hayr, teekkr ederim. Resepsiyon grevlisini grmek istiyorum." Komi zlm gibiydi, sanki bu bir iki saniyelik karlamalarnda tatmin edici olmayan bir eyler vard. "Por aqui, senor." Becker' lobiye doru gtrp resepsiyon grevlisini gsterdi ve hzla yerine dnd. Kk lobi, ince bir gzellie sahipti ve zarafetle denmiti. spanya'nn Altn a geeli ok olmutu ama 1600'lerin ortalarnda belli bir sre bu kk ulus btn dnyaya hkmetmiti. Buras da ite o a gururla hatrlatan bir yerdi. Zrh takmlar, askeri olaylar anlatan madeni kakmalar ve iinde yeni dnyadan gelen altn klelerinin sergilendii bir muhafaza. zerinde CONSERJE yazan bir tezghn arkasnda k, bakml bir adam duruyordu: yle hevesle glmsyordu ki, sanki btn yaam boyunca karsndakine yardm etme frsatn beklemiti. "En que puedo sevirle, senor? Size nasl yardmc olabilirim?" Yapmack bir pelteklikle konumutu. Gzleri Becker' bir aa bir yukar szyordu. Becker spanyolca karlk verdi. "Manuel ile konumam gerek." Adamn gnete iyice bronzlam yzndeki glmseme daha da bymt. "S, s, senor. Manuel benim. Ne istiyordunuz?" "Escortes Belen'den Senor Roldn bana sizin" Danma grevlisi bir el hareketiyle Becker' susturdu ve lobiye doru heyecanla bakt. "Bu tarafa gelin." Becker' tezghn ucuna doru gtrd. "imdi," diye srdrd konumasn, sesi neredeyse fsltya dnmt. "Size nasl yardmc olabilirim?" Becker da sesini alaltarak yeniden konumaya balad. "Onun, burada akam yemeinde olduunu sandm eskortlarndan biriyle konumam gerekiyor. Ad Roco." Resepsiyon grevlisi sanki ok etkilenmi gibi nefesini brakt. "Aaah, Rocio... Gzel bir yaratk" "Onu hemen grmem gerek." "Ama, senor, Rocio u anda bir mteriyle birlikte. Becker zr diler gibi ban sallad. "nemli bir konu." Bir ulusal gvenlik meselesi. Resepsiyon grevlisi ban sallad. "Mmkn deil. Belki bir mesaj brakrsanz" "ok ksa srecek. Yemek salonunda m?" Resepsiyon grevlisi ban sallad. "Yemek salonumuz yarm saat nce kapand. Korkarm Rocio ve misafiri odalarna ekilmilerdir imdi. Bana bir mesaj brakmak isterseniz, mesajnz sabah ona iletebilirim." Arkasnda duran mesaj kutularnn olduu rafa yneldi. "Odasn arayp buraya" "zgnm," dedi resepsiyon grevlisi, kibarl kayboluyordu. "Alfonso XIII'n, mterilerinin mahremiyeti konusunda kat kurallar vardr." Becker'n iman bir adamla bir fahienin sabah kahvaltya inmelerini on saat boyunca beklemeye hi niyeti yoktu. "Anlyorum," dedi. "Sizi rahatsz ettiim iin zr dilerim." Geri dnd ve lobiye doru ilerlemeye balad. eri girerken gzne taklm olan kiraz rengi bir yaz masasna yneltti admlarn dorudan. Masann zerinde ok sayda Alfonso XIII kartpostal, mektup kad ve zarf vard kalemlerle birlikte. Becker, iine bo bir kat paras koyduu bir zarf kapatt ve zarfn zerine tek bir szck yazd. ROCO. Sonra tekrar resepsiyon grevlisinin yanna gitti.

"zr dilerim, sizi yeniden rahatsz ediyorum, " dedi Becker bir kabahat i lemi de utanm gibi. "Biraz aptalca oldu unu biliyorum. Rocio'ya geen gn birlikte geirdiimiz saatlerden ne kadar keyif ald m ahsen sylemeyi umuyordum. Ama kentten bu gece ayrl yorum. En azndan bir not brakabilirim belki." Becker zarf tezghn zerine koydu.

Resepsiyon grevlisi zarfa bakp hznle kendi kendine glmsedi. Ak hastas bir heteroseksel daha, diye dnd. Ne kadar yazk. Ban kaldrp glmsedi. "Tabii ki Bay...?" "Buisn," dedi Becker. "Miguel Buisn." "Tabii ki. Rocio'nun sabah bu zarf alacandan emin olabilirsiniz." "Teekkr ederim. " Becker glmsedi ve gitmek iin dnd. Resepsiyon grevlisi, Becker'n kalalarn alc gzyle dikkatle inceledikten sonra, tezghn zerinden zarf ald ve arkasndaki duvarda duran numaral kutulara dnd. Adam tam zarf kutulardan birine koyarken, Becker son bir soruyla geri dnd. "Nereden taksi bulabilirim?" Resepsiyon grevlisi mesaj kutularnn olduu raftan dnp yantlad. Ama Becker onun yantn dinlemiyordu. Zamanlamas mkemmel olmutu. Resepsiyon grevlisinin eli Sit 301 yazl kutudan ayrlmak zereydi. Becker resepsiyon grevlisine teekkr etti ve asansre baknarak dolanmaya balad. Gidip gelivereceksin, diye tekrarlad kendi kendine.

31
Susan 3. blme dnd. Strathmore ile konumas David'in gvenliine ilikin kayglarn arttrmt. Hayal gc ipini koparmt sanki. "Eee?" diye atld Hale terminalinden. "Strathmore ne istiyormu? Ba ifrecisiyle ba baa romantik bir akam yemei mi yoksa?" Susan duymazlktan gelip terminaline oturdu. Gizlilik kodunu yazd ve ekran ald. Takipi program ekrana geldi, North Dakota hakknda hl bir bilgi gelmemiti. Kahretsin, diye svd Susan. Niye bu kadar uzun sryor? "Sinirli grnyorsun," dedi Hale masum masum. "Tan programnla ilgili bir sorun mu var?" "Ciddi bir ey deil," diye yantlad Susan. Ama o kadar da emin deildi. Takipisi gecikmiti. Yazarken bir hata yapm olabilir miyim? diye dnd. Ekrannda LMBO programnn uzun kod satrlarn incelemeye balad, ileyii geciktirebilecek herhangi bir ey aryordu. Hale kendinden memnun bir ifadeyle Susan' izliyordu. "Hey, sana bir ey sormak istiyorum," diye atld. "Ensei Tankado'nun yazdn syledii o zlemez algoritmaya ne diyorsun?" Susan'n midesi kasld. Ban kaldrp bakt. "zlemez algoritma m?" Kendini toparlad. "Ah, evet... sanrm o konuda bir eyler okumutum." "Olduka inanlmaz bir iddia." "Evet," diye yantlad Susan, Hale'in niin aniden bu konuyu atn dnyordu. "Ama bana inandrc gelmedi. zlemez bir algoritmann matematiksel adan imknsz olduunu herkes bilir." Hale glmsedi. "Ah, tabii ya... Bergofski lkesi."
"Bir de saduyu," diye tersledi Susan. "Kim bilir..." diye i geirdi Hale dramatik bir ekilde. "Sizin dnzde grebileceklerinizden ok daha fazlas vardr cennette ve yeryznde." "Efendim?" "Shakespeare," dedi Hale. "Hamlet." "Hapisteyken bir hayli okudun, ha?" Hale kendi kendine gld. "Cidden Susan, bunun mmkn olabileceini, yani Tankado'nun gerekten de zlemez bir algoritma yazm olabileceini hi dndn m?" Bu konuma Susan' kayglandrmaya balamt. "Eh, biz byle bir ey yapamadk."

"Belki Tankado bizden daha iyidir." "Belki." diye omuz silkti Susan. lgisiz grnmeye alyordu. "Bir ara mektuplatk," diye atld Hale ylesine. "Tankado ile ben. Bunu biliyor muydun?" Susan ban kaldrp bakt, duyduu byk aknl gizlemeye alyordu. "yle mi?" "Evet. Ben Uan Balk algoritmasn ortaya kardktan sonra bana yazd. Bizim, tm dnyada dijital gizlilik hakk iin mcadele eden iki karde olduumuzu sylyordu." Susan duyduklarna inanmakta glk ekiyordu. Hale Tankado'yu ahsen tanyor! lgisiz grnmek iin elinden geleni yapt. Hale konumasn srdrd. "Uan Balk'ta bir arka kap olduunu ortaya kardm iin beni kutlad. Buna 'btn dnyadaki sivillerin gizlilik haklan lehine bir darbe' diyordu. Hadi itiraf et Susan, Uan Balk'taki o arka kap gizlice yaplm bir oyundu. Btn dnyann e-postalarn okumak, ha? Bana sorarsan Strathmore yakalanmay hak etmiti." "Greg," diye tersledi Susan, fkesini bastrmaya alyordu, "o arka kap NSA'nn bu ulusun gvenliini tehdit eden e-postalar zebilmesini salayacak bir arka kapyd." "Ya, yle mi?" diye iini ekti Hale masum masum. "Sradan vatandalar hakknda gizlice bilgi toplamak da sadece ans eseri ortaya kan bir yan etkiydi yleyse?"

"Sradan vatandalar hakknda gizlice bilgi toplamayz, sen de biliyorsun bunu. FBI telefonlar dinleyebilir ama bu, yaplan her telefon grmesini dinledikleri anlamna gelmez." "Yeterli insan gcne sahip olsalard, onu da yaparlard." Susan bu sze aldrmad. "Hkmetler kamu yararn tehdit eden bilgileri toplama hakkna sahip olmak zorundadr" "Tanr akna" diye iini ekti Hale. "Strathmore senin beynini ykam gibi grnyor. FBI' in her can ektiinde telefonlar dinleyemediini sen de ok iyi biliyorsun. Ellerinde bir yetkilendirme belgesi olmas gerekiyor. Oltaya yerletirilmi gizli bir ifreleme standard NSA'nn herhangi bir kiiyi, herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde dinleyebilecei anlamna gelecekti." "Haklsn, zaten yle yapabilmemiz gerekiyor!" Susan'n sesi sertlemiti birdenbire. "Sen Uan Balk'taki arka kapy ortaya karmasaydm, sadece TRANSLTR'nin halledebilecekleri yerine zmemiz gereken her ifreye eriebiliyor olacaktk." "O arka kapy ben bulmasaydm," diye kar kt Hale, "baka biri bulacakt. Ben onu ortaya karmakla sizin knz kurtardm. Bu haber duyulduunda Uan Balk kullanmda olsayd yaanacak felaketi dnebiliyor musun?" "yle ya da byle," diye hemen karlk verdi Susan, "u anda btn algoritmalarmza gizli arka kaplar yerletirdiimizi sanan paranoyak bir EFF ile kar karyayz ite." Hale kendini beenmi bir ifadeyle sordu, "Yerletirmiyor muyuz yani?" Susar ona bakt, baklar buz gibiydi. "Hey," dedi Hale, geri adm atarak "hadi, tartmal bir konu bu. Siz TRANSLTR'yi yaptnz. Elinizde istediiniz an ulaabileceiniz bir bilgi kaynanz oldu. stediiniz her eyi, istediiniz zamanda okuyabiliyorsunuz, kimseye bir ey sormadan. Siz kazandnz." "Biz kazandk, demek istiyorsun herhalde? Bildiim kadaryla hal NSA iin alyorsun." "Uzun srmeyecek," dedi Hale neeyle. "nsan umutlandrma." "Ciddiyim. Bir gn buradan ayrlacam." "Yapma, yklrm!" O anda Susan, yolunda gitmeyen her ey iin Hale'e lanet okumak istediini fark etti. Dijital Kale iin, David ile yaad sorunlar iin, Puslu Dalar'da olmad iin ona lanet okumak istiyordu ama bunlarn hibiri onu hatas deildi. Hale'in tek suu fevkalade itici olmasyd. Burada Susan'n byklk yapmas gerekiyordu. Ba ifreci olarak huzuru salamak ve karsndakini eitmek onun sorumluluuydu. Hale genti, toydu.

Susan ona bakt. Hale'in Kripto'da deeri olan bir yetenee sahip olmasnn sinir bozucu olduunu dnd Susan ama hl NSA'nn yaptklarnn nemini kavrayamamt. "Greg," dedi Susan, sesi sakin ve kontrollyd, "bugn zerimde ok bask var. Sen NSA'dan, biz sanki ileri teknolojiye sahip bir tr rntgen-ciymiiz gibi sz edince sinirlerim bozuldu. Bu kurum tek bir ama iin kuruldu: bu ulusun gvenliini korumak. Bu ama dorultusunda alrken bazen birka aac sallayp den rk elmalara bakmak gerekebilir. Sanrm pek ok vatandamz kt adamlarn babo braklamayacaklarndan emin olmak iin mahremiyetlerinden severek fedakrlk edecektir." Hale hibir ey sylemedi. "Er ya da ge," diye devam etti Susan, "bu ulusun insanlar bir eylere gvenmek zorunda. Darda ok sayda yi adam var elbette ama aralarna karm olan ok sayda kt adam da var. Birinin bunlara ulamas ve doruyu yanltan ayrmas gerek te, bizim iimiz bu. Bizim grevimiz bu. Holanalm yada holanmayalm, demokrasiyi anariden ayran hassas bir kap var. NSA da bu kapnn bekisi. Hale bayla onaylad, dnceli grnyordu. "Quis custodiet ipsos custodes?" Susan akn akn bakt. "Latince," dedi Hale. "Juvenal'in Satires'inden. 'Bekilere kim bekilik edecek?' demek." "Anlayamad m," dedi Susan. " 'Bekilere kim bekilik edecek?' mi?" "Evet. Biz toplumun bekileriysek, bize kim gz kulak olacak ve tehlikeli olup olmadmz kontrol edecek?" Susan ban sallad, nasl yant vereceini bilmiyordu. Hale glmsedi. "Tankado bana yazd btn mektuplar byle imzalyordu. Onun en sevdii szd bu."

32
David Becker koridorda, 301 numaral sitin kapsnn nnde durdu. Yzn, atafatl bir iilii olan kapnn arkasnda bir yerde olduunu biliyordu. Bir ulusal gvenlik meselesi. Becker odadaki hareketi hissedebiliyordu. Belli belirsiz bir konuma. Kapy ald. eriden koyu bir Alman aksanyla karlk geldi. "Ja?" Becker sessiz kald. "Ja?" Kap biraz araland, yuvarlak yzl bir Alman kendisine bakyordu. Becker kibarca glmsedi. Karsndaki adamn adn bilmiyordu. "Deutscher, ja?" diye sordu. "Almansnz, deil mi?" Adam pheyle ban sallad. Becker kusursuz bir Almanca ile devam etti. "Sizinle bir dakika konuabilir miyim?" Adam endieli bir ekilde bakt. "Was wollen Sie? Ne istiyorsunuz?" Becker, yzszce bir yabancnn kapsn almadan nce bunu prova etmi olmas gerektiini fark etti. Doru szckleri bulmaya alt. "Sende bana gerekli olan bir ey var." Grne baklrsa uygun szckler bunlar deildi. Alman'n gzleri ksld. "Ein ring," dedi Becker. "Du hast einen Ring. Sende bir yzk var." "Git buradan," dedi Alman homurdanarak. Kapy kapatmak zereydi. Becker hi dnmeden ayan arala koyarak kapnn kapanmasn engelledi. Yapt bu hareketten piman olmakta da gecikmedi. Alman'n gzleri fal ta gibi almt. "Was tust du?" diye sordu. "Ne yapyorsun sen?"

Becker adamn tepesinin attn fark etmiti. Sinirli sinirli koridora gz att. Zaten klinikten de atlmt, bunu ikinci kez yaamaya hi niyeti yoktu. "Nimm deinen FuB weg!" diye bard Alman. "ek ayan!" Becker yzk olup olmadn grmek iin adamn ksa ve kaln parmaklarna hzla bir gz att. Hibir ey yoktu. O kadar yaknm ki, diye dnd. "Ein Ring!" Kap sert bir ekilde yzne kapanrken bunu syleyebildi. David Becker gzelce denmi koridorda uzunca bir sre durdu. Yanndaki duvarlarn birinde bir Salvador Dal kopyas aslyd. "Tam da bu duruma gre." Becker kendi kendine sylendi. Srrealizm. Absrd bir ryann iinde skp kaldm. O sabah kendi yatanda uyanmt ama gn, sihirli bir yzn peinde spanya'da bir yabancnn otel odasna zorla girmeye alrken bitmiti. Strathmore'un sert sesi onu gerek dnyaya geri getirdi: O yz bulmak zorundasn. Becker derin bir nefes ald ve syleyeceklerini tasarlad. Eve gitmek istiyordu. Yeniden 301 numaral odaya bakt. Eve dn bileti hemen orada, kapnn dier tarafndayd: altn bir yzk. Tm yapmas gereken onu almakt. Kararl bir ekilde, derin bir nefes alp verdi. Sonra tekrar 301 numaral site doru dnd ve kapy serte ald. Artk oyunu sertletirmenin zamanyd. Alman serte at kapy. 'Yeter artk' diyecek gibi bir hali vard ama Becker onu durdurdu. Maryland squash kulb kimlik kartn bir an iin gsterip yksek sesle "Polizei!" dedi ve sonra beklemeden, kararl admlarla odaya dalp klar at. Alman birdenbire dnd, ok a rm t , gzlerini k sarak bakt . "Was machst" "Kes sesini!" Becker yeniden ngilizce konumaya balamt. "Bu odada seninle birlikte bir fahie mi var?" Becker dikkatle odann iinde gzlerini gezdirdi. O ana dek hi
grmedii kadar lks bir odayd. Gller, ampanya, byk bir kubbeli yatak. Rocio ortalkta grnmyordu. Banyo kaps kapalyd. "Prostituiert?" Alman, kapal banyo kapsna bakt huzursuzca. Adam Becker'n dndnden ok daha yaplyd. Kll gs kat kat enesinin hemen altnda balyor ve da doru byk bir kavis izerek devasa gbeine doru iniyordu. zerindeki beyaz renkli Alfonso XIII bornozunun kua belini ancak saryordu. Becker en gz korkutucu ifadesini taknmaya alarak bu deve dik dik bakt. "Adn ne?" Alman'n toplu yznden belli belirsiz bir panik havas geti. "Was willst du? Ne istiyorsun?" "Ben burada, Sevilla'da spanyol Guardias'nn turist blmndenim. Bu odada seninle birlikte bir fahie mi var?" Alman heyecanla banyo kapsna bakt. Duraksad. En sonunda "Ja," diyerek itiraf etti. "Bunun spanya'da yasad olduunu bilmiyor musun?" "Nein," diye yalan syledi Alman. "Bilmiyordum. Onu hemen gndereceim." "Korkarm ki bunun iin artk ok ge," dedi Becker otoriter bir sesle. Odada ylesine dolanmaya balad. "Sana bir nerim var." "Ein Vorschlag?" Alman yutkundu. "Bir neri mi?" "Evet. Seni hemen imdi merkeze gtrebilirim..." Becker dikkat ekecek bir biimde duraklad ve parmaklarn tlatt. "Ya da?" diye sordu Alman, gzleri korkuyla bymt. "Ya da bir anlama yaparz." "Nasl bir anlama?" Alman, spanyol Guardia' snda dnen rvetler hakknda ok ey duymutu. "Sende benim istediim bir ey var," dedi Becker. "Evet, elbette!" Alman heyecanlanmt, glmsemeye alyordu. Hemen ifoniyerin zerindeki czdanna doru gitti. "Ne kadar?" Becker sahte bir fke ve hayret ifadesi taknd. "Sen bir kanun grevlisine rvet vermeye mi alyorsun?" diye haykrd.

"Hayr! Elbette hayr! Ben sadece dnmtm ki..." iman adam czdann abucak kaldrd. "Ben... ben..." Afallamt. Yatan kesine kt, aresizlikten ellerini ovuturuyordu. Yatak

adamn arl altnda ezilmiti. "Ben, ben, zr dilerim." Becker odann ortasndaki vazodan bir gl ald ve ilgisizce koklayp yere att. Sonra birdenbire dnd. "Bana cinayet hakknda neler anlatabilirsin?" Alman'n yz bembeyaz olmutu. "Mord? Cinayet?" "Evet. Bu sabahki Asyal ? Parktaki? O olay bir suikastt . Ermordung." Suikast szcnn Almanca's Becker'n ok houna gidiyordu. Ermordung. ok rpertici bir havas vard. "Ermordung? O adam... O, bir suikaste kurban m...? "Evet." "Ama... ama bu imknsz," dedi Alman nefesi kesilerek. "Ben oradaydm. Adam kalp krizi geirdi. Gzmle grdm. Hi kan yoktu. Hi mermi yoktu." Becker kmseyerek ban sallad. "ler her zaman grnd gibi deildir." Alman'n rengi daha da att. Becker iten ie gld. Yalan amacna ulamt. Zavall Alman terden srlsklam olmutu. "Be-be-benden ne istiyorsun?" dedi kekeleyerek. "Ben hibir ey bilmiyorum." Becker odada bir aa bir yukar yrmeye balad. "ldrlen adamn parmanda altn bir yzk vard. Bana o yzk gerek." "Be-bende deil." Becker stnlk taslayan bir ifadeyle iini ekti ve eliyle banyo kapsn iaret etti. "Peki ya Rocio? idamlas?" Adamn yz beyazdan mora dnd. "idamlasn tanyor musun?" Etli alnndaki teri sildi, bornozun kolu srlsklam oldu. Tam konuaca srada banyo kaps ald. ki adam da dnp kapya baktlar. Eikte Rocio Eva Granada duruyordu. Gerek olamayacak kadar gzeldi. Uzun, dalgal kzl salar, berlilere zg o mkemmel ten, ak ve przsz bir aln. zerinde Alman'n giydiinin ei olan beyaz bir bornoz vard. Kua, dolgun kalalar belli olacak biimde balam, yakas ise gevek bir ekilde ak kalmt; bu aklktan da bronzlam teni grnyordu. Yatak odasna geti. Tam bir kendine gven abidesiydi. Kadn grtlaktan gelen bir sesle "Size yardm edebilir miyim?" diye sordu. Becker gzn krpmadan nndeki enfes kadna bakt. "Yze ihtiyacm var" dedi souk bir sesle. "Kimsin sen?" diye sordu kadn. Becker artk kullanlmayan bir Endls aksanyla spanyolca konutu. "Guardia Civil." Kadn gld. "mknsz," diye yantlad spanyolca. Becker boaznn dmlendiini hissetti. Rocio mterisinden biraz daha zorlu kmt akas. "mknsz m?" diye karlk verdi Becker, soukkanlln koruyarak. "Bunu kantlamak iin seni ehir merkezine mi gtrmem gerek?" Rocio kendinden emin bir ekilde glmsedi. "Teklifini kabul ederek seni utandrmayacam. imdi syle, kimsin sen?" Becker hikyesini srdrd. "Ben Sevilla Guardia'danm." Rocio tehditkar bir ekilde ona doru bir adm att. "Oradaki her polisi tanrm. En iyi mterilerimdir." Becker kadnn baklarnn kendisini delip getiini hissetti. Toparlamaya alt. "Ben zel bir turist birimindenim. Bana yz ver, yoksa seni merkeze gtrmek zorunda kalacam" "Ya sonra?" diye srarla sordu kadn, alayc bir beklentiyle kalarn kaldrarak. Becker sessizleti. Sinirleri iyice gerilmiti. Plan geri tepiyordu. Niin bu numaray yutmuyor? Rocio yaklat. "Kim olduunu ya da ne istediini bilmiyorum ama bu siti hemen terk etmezsen otel gvenliini aracam ve gerek Guardia gelip polis memuru numarasna yatmaktan seni tutuklayacak."

Becker Strathmore'un kendisini be dakikada ieriden karabileceini biliyordu ama bu sorunun ok dikkatlice halledilmesi gerektii kendisine gayet ak bir ekilde ifade edilmiti. Tutuklanmak planda yoktu. Rocio Becker'n birka adm nnde durup gzlerini ona dikmiti. "Tamam." Becker iini ekti, sesinde bir yenilgi havas kendini belli ediyordu. spanyolca aksann brakt. "Ben Sevilla polisinden deilim.

Beni yz bulmak iin Amerikan hkmetine bal bir kurulu gnderdi. Bu konuda tm syleyebileceim bu. Yzk iin sana para demeye yetkim var." Uzun bir sessizlik oldu. Rocio dudaklar sinsi bir glmsemeyle kvrlmadan nce adamn sylediklerinin bir anlna havada asl kalmasna izin verdi. "O kadar da zor deilmi, deil mi?" Bir sandalyeye oturup bacak bacak stne att. "Ne kadar deyebilirsin?" Becker rahatladn belli eden bir ekilde iini ekti. Kaybedecek hi zaman yoktu, bir an nce asl iine bakmak istiyordu. "Sana 750.000 peseta deyebilirim. Be bin Amerikan dolar eder." Bu miktar elinde olann yarsyd ama byk olaslkla yzn gerek deerinin on katyd. Rocio kalarn kaldrd. "Bu ok para." "Evet, yle. Anlatk m?" Rocio ban sallad. "Keke evet diyebilseydim." "Bir milyon peseta?" diye dnmeden konutu Becker. "Elimde olann hepsi bu." "Ahh!" Kadn glmsedi. "Siz Amerikallar pek de iyi pazarlk etmiyorsunuz. Bizim buralarda bir gn bile dayanamazdnz." "Nakit, hemen imdi," dedi Becker ceketinin cebindeki zarfa uzanarak. Sadece eve gitmek istiyorum. Rocio ban sallad. "Yapamam." Becker fkeyle dik leti. "Niye?" "Yzk art k bende de il," dedi zr diler gibi. "Onu satt m bile."

33
Tokugen Numataka penceresinden darya bakyor, kafese kapatlm bir hayvan gibi bir aa bir yukar yryordu. North Dakota'dan henz haber alamamt. Kahrolas Amerikallar! Hi dakik deiller. North Dakota'y kendisi arayacakt ama ondan bir telefon numaras almamt. Numataka bu ekilde, yani bakasnn kontrolnde i yapmaktan nefret ederdi. North Dakota aradnda Numataka'nn aklndan geen ilk dnce, bunun, bir Japon rakibinin onu budala yerine koymaya alt bir oyun olabileceiydi. imdi o eski kukular geri geliyordu. Numataka daha fazla bilgiye ihtiyac olduuna karar verdi. Ofisinden hmla kt ve Numatech'in ana koridorunda sola dnd. alanlar, hzla yanlarndan geerken eilip onu saygyla selamladlar. Numataka onlarn kendisini gerekten sevdiklerine inanacak kadar saf deildi, eilerek selamlamak Japon alanlarn en insafsz patronlara bile gsterdikleri bir nezaketti. Numataka dorudan irketin ana telefon santraline yneldi. Btn telefon grmeleri on iki ana hatl bir santral terminali olan Corenco 2000'in bandaki tek bir operatr tarafndan idare ediliyordu. Operatr kadn megul olmasna. karn Numataka ieri girdiinde ayaa kalkp e ilerek selam verdi. "Otur," diye tersledi. Numataka. Kadn syleneni yapt. "Bugn saat drt krk bete zel hattmdan arandm. Nereden telefon edildiini syleyebilir misin?" Numataka bunu daha nce yapmad iin kendine kzd.

Operatr yutkundu; gerilmiti. "Bu makinede arayan numaray gsterme zellii yok, efendim. Ama telefon irketiyle temas kurabilirim. Yardm edebileceklerinden eminim." Telefon irketinin yardm edebileceinden Numataka'nn hi kukusu yoktu. Bu dijital ada gizlilik gemie ait bir ey olmutu, her eyin bir kayd vard artk. Telefon irketleri kimin aradn ve ne kadar konuulduunu size tam olarak syleyebiliyorlard. "Yap." diye emretti. "rendiklerini de bana syle."

34
Susan 3. blmde tek bana oturmu, takipisini bekliyordu. Hale dar kp biraz hava almaya karar vermiti ve Susan da bu durum iin iten ie krediyordu. Ancak iin garibi, 3. blmde kendi bana kalmak Susan'a arad huzuru vermemiti. Susan, Tankado ile Hale arasndaki yeni balantyla boutuunu fark etti. "Bekilere kim bekilik edecek?" dedi kendi kendine. Quis custodiet ipsos custodes. Bu szckler kafasnn iinde dnp duruyordu. Susan bunlar aklndan karmaya zorlad kendini. Dnceleri David'e kayd, onun iyi olmasn diliyordu. Onun spanya'da olduuna hl inanamyordu. Gei anahtarlarn bulup bu ii ne kadar erken bitirirlerse, o kadar iyi olacakt. Susan orada takipisini ne kadar zamandr bekleyerek oturduunu unutmutu. ki saat? ? Terk edilmi gibi grnen Kripto katna dikti gzlerini, bir yandan da terminalinin bip'lemesini diliyordu. Ortalk tamamen sessizdi. Yaz sonu gnei batmt. Yukarda otomatik floresan lambalar yanmt. Susan zamann hzla getiini hissediyordu. Ekrana bakt ve kalarn att. "Hadi," diye homurdand. "Fazlasyla zaman harcadn." Bilgisayarnn faresine uzanp takipisinin durum penceresini tklad. "Hem ne kadardr alyorsun sen bakaym?" Susan takipisinin durum penceresini at. Bu, TRANSLTR'dekine ok benzer bir saatti, takipisinin alt sreyi saat ve dakika olarak gsteriyordu. Susan saat ve dakikay gsteren rakamlar grmeyi umarak monitrne dikti gzlerini. Ama tmyle farkl bir ey grd. Grd ey kann dondurdu.

TAKP DURDURULDU
"Takipi durduruldu mu?" dedi yksek sesle, nefesi kesilmiti. "Niin?" Susan panie kaplm bir halde verilerini tarad lgn gibi. Takipiye durmasn sylemi olabilecek herhangi bir komut olup olmadn grmek iin program kodlarn inceliyordu. Ama aramas sonu vermedi. Takipi tamamen kendiliinden durmu gibi grnyordu. Susan bunun tek bir anlama gelebileceini biliyordu: takipisini bir bcek durdurmutu. Susan bcekleri, bilgisayar programlama iinin insan en delirten yn olarak grrd. Bilgisayarlar titiz bir ekilde dzenlenmi bir dizi ilemi takip ettii iin, en kk programlama yanllar bile ou kez btn ii bozan sonular doururdu. Programcnn nokta yerine yanllkla virgl koymas gibi basit szdizimi yanllar koca bir sisteme boyun edirebilirdi. Susan "bcek" teriminin gln bir kkeni olduunu dnmt hep: Bu terim, 1944 ylnda Harvard niversitesi'ndeki bir laboratuarda yaplan ve koca bir oda byklndeki elektro-mekanik devreler ynndan oluan dnyann ilk bilgisayar Mark l'de yaanan bir olaydan sonra ortaya kmt. Bu bilgisayarda bir gn bir performans d yaanm, bunun nedenini de hi kimse saptayamamt. Saatler sren bir aratrmann ardndan bir laboratuar asistan en sonunda sorunu bulmutu. Bilgisayarn devre kartlarndan birine bir gve konmu ve ksa devre olmasna yol amt. O andan itibaren, bilgisayarlarn yanl almasna ya da hi almamasna neden olan byle eylere bcek denmeye balanmt. "Buna zamanm yok," diye fkeyle sylendi Susan. Bir programda bcek bulmak gnler srebilecek bir ilemdi. Kck bir yanll bulmak iin binlerce program kodu satrnn incelenmesi gerekiyordu. Bu iin, tek bir dizgi hatas iin btn bir ansiklopediyi kontrol etmekten hi fark yoktu.

Susan tek bir seenei olduunun farkndayd: takipisini yeniden gndermek. Takipisinin ayn bcekle karlap yine durmasnn neredeyse kesin olduunun da farkndayd. Takipiyi bcekten arndrmak zaman alacak bir iti, kendisinin ve komutannn sahip olmad zaman alacak

bir i. Ama Susan nasl bir yanllk yapm olabileceini dnerek dikkatle takipisine bakarken bir eyin hi de anlaml olmadn fark etti. Btnyle ayn olan bu takipiyi hibir sorunla karlamadan daha geen ay kullanmt. Niin birdenbire byle bir sorun ortaya ksnd ki? Buna kafa yorarken, komutan Strathmore'un daha nce syledii bir sz geldi aklna: "Susan, takipiyi kendim gndermeyi denedim ama geri getirdii veriler anlamszd". Susan bu szleri bir daha duydu kulaklarnda. Geri getirdii veriler... Ban yana edi. Bu mmkn myd? Geri getirdii veriler? Strathmore takipiden geriye birtakm veriler aldna gre takipinin alt ak demekti. Elde ettii veriler muhtemelen anlamszd, diye dnd Susan, nk yanl arama dizgileri girmiti ama yine de takipi alyordu. Susan takipisinin niin durduuna ilikin olas bir baka aklama daha olduunu fark etti o anda. Programlarn sorun yaamasnn tek nedeni i programlama kusurlar deildi, bazen d etkenler de sz konusu olabilirdi: gteki ani ykselmeler, devre kartlarndaki toz paracklar, hatal kablo balantlar. 3. blmdeki donanm o kadar iyi ayarlanmt ki, byle bir ey olabilecei Susan'n aklnn ucundan bile gememiti. Susan ayaa kalkt ve teknik elkitaplarnn dizili olduu byk bir kitap rafna doru gitti hzl admlarla. zerinde SYS-OP yazl spiral ciltli bir kitab alp sayfalarn kartrmaya balad. Arad eyi bulup, kitapla birlikte terminaline dnd ve birka komut girdi. Sonra bilgisayarnn son saatte iledii komutlarn listesini karmasn bekledi. Bu aramann, hatal bir g kayna ya da kusurlu bir yongann neden olduu bir durdurma komutu gibi dardan bir engellemeyi ortaya karacan! umuyordu. Susan'n terminali ok gemeden bip'Iedi. Nabz hzlanmt. Nefesini tutup ekran inceledi.
HATA KODU 22

inde aniden umut belirdi. Bu iyi bir haberdi. Aratrmann bir hata kodu bulmas takipisinde bir sorun olmad anlamna geliyordu. Grne baklrsa takipi, tekrarlanmas olas olmayan bir d anomali yznden durmutu. HATA KODU 22. Susan kod 22'nin ne anlama geldiini hatrlamak iin hafzasn zorlad Donanm arzalarna 3. blmde ylesine nadir rastlanrd ki, bu yzden saysal kodlan hatrlayamyordu bir trl. SYS-OP elkitabn gzden geirip hata kodlan listesini buldu. 19: BOZUK SABT DSK BLMLEMES 20: DC VOLTAJ OKU 21: ORTAM HATASI 22'ye geldiinde durdu ve uzun bir sre bakakald. Byk bir aknlk iinde ekrann bir kez daha kontrol etti.

HATA KODU 22
Susan kalarn atp SYS-OP elkitabna dnd tekrar. Grd eyin bir anlam yoktu. Yazan aklama basitti:

22: ELLE DURDURMA

35
Becker oke olmu bir halde bakakald Roco'ya. "Yz satt n m?" Kadn bayla onaylad, ipeksi salar omuzlarna dklyordu. Becker bunun doru olmamasn diledi iinden. "Pero... ama..." Kadn omuzlarn silkti ve spanyolca konuta, "Parkn yaknlarnda bir kza." Becker dizlerinin bann zldn hissetti. Bu olamaz! Rocio utanga utanga glmsedi ve eliyle Alman' iaret etti. "El queria que lo guardara. Yz kendisi iin saklamak istedi ama ona olmaz dedim. Benim damarlarmda Gitana kan akyor, ingene kan; kzl sal olmamzn yan sra batl inanlarmz da ok kuvvetlidir. lmek zere olan bir adamn verdii bir yzk iyiye iaret deildir." "Kz tanyor muydun?" diye sordu Becker. Rocio kalarn kaldrd. "Vaya. Sen bu yz gerekten istiyorsun, deil mi?" Becker serte ban sallad evet anlamnda. "Kime sattn?" Dev Alman akn bir halde yatakta oturuyordu. Romantik gecesi mahvoluyordu ve grne baklrsa neden byle olduuna dair hibir fikri yoktu. "Was passiert?" diye sordu sinirli sinirli. "Neler oluyor?" Becker ona aldrmad. "Onu sattm saylmaz aslnda," dedi Rocio. "Satmaya altm ama kz daha kkt ve paras yoktu. Ben de yz verdim gitti. Senin byle cmert bir teklifle geleceini bilseydim, yz elimde tutardm senin iin."
"Niin parktan ayrldnz?" diye srar etti Becker. "Orada biri lyordu. Niin polisi beklemediniz? Yz niin onlara vermediniz?" "stediim ok ey var, baym ama bela onlardan biri deil. Ayrca o yal adam ileri kontrol altna alm gibi grnyordu." . "Kanadal m?" "Evet, ambulans armt. Biz de ayrlmaya karar verdik. Birlikte olduum kiiyi ya da kendimi polise bulatrmak iin hibir neden grmedim." Becker bayla onaylad dalgn dalgn. Hl kaderin bu acmasz oyununu kabul etmeye alyordu. O lanet olas eyi ylece vermi! "len adama yardm etmeye altm," diye aklad Rocio. "Ama yardm istemiyor gibiydi. Tek derdi yzkt, yzmze doru uzatp duruyordu o yz. O eri br parman gsteriyordu. Sanki yz almak zorundaymz gibi elini bize doru uzatp duruyordu. Ben almak istemedim ama arkadam ald en sonunda. Sonra da adam ld." "Sen de kalp masaj yaptn?" diye tahminde bulundu Becker. "Hayr. Biz ona dokunmadk. Arkadam korkuya kaplmt. Koca bir adam ama psrn teki." Batan karc bir glmsemeyle Becker's bakt. "Endie etme, tek kelime bile spanyolca konuamyor." Becker'n kalar atld. Yine Tankado'nun gsndeki r dnyordu. "lk yardm ekibi kalp masaj yapt m?" "Hibir fikrim yok. Sana sylemitim, onlar gelmeden nce biz ora-dan ayrldk." "Yz aldktan sonra demek istiyorsun." Becker kalarn att. Roco ona bakt ters ters. "Biz yz almadk. Adam lyordu. Niyeti akt. Biz onun son isteini yerine getirdik." Becker yumuad. Rocio haklyd, kendisi de muhtemelen ayn ey yapard. "Ama sonra yz bir kza verdiniz?" "Sana syledim. Yzk sinirlerimi geriyordu. Kzn zerinde bir sr incik boncuk vard. Yzn houna gideceini dndm." "Peki o bunu garip bulmad m? Yani bir yz durup dururken hediye vermeni?" "Hayr. Ona yz parkta bulduumu syledim. Karlnda bana para verebileceini dnmtm ama olmad. Ben de umursamadm,j Yzkten kurtulmay istiyordum yalnzca."

"Yz ona ne zaman verdin?" Rocio omuz silkti. "leden sonra. Yz almamzn zerinden bir saat gemiti aa yukar." Becker saatine bakt: 23:48. Yaklak sekiz saat olmutu. Ne halt ediyorum ben burada? Puslu Dalar'da olmam gerekiyordu. ini ekti ve dnebildii tek soruyu sordu. "Nasl bir kzd?" "Era un punqui," diye yantlad Rocio. Becker ban kaldrp bakt, kafas karmt. "Un punqui?" "Si. Punqui." "Bir punk m?" "Evet, bir punk," dedi kaba bir ngilizce ile, sonra da hemen spanyolca'ya dnd. "Mucha joyeria. Bir sr tak. Kulann birinde acayip bir zincirli kpe vard. Sanrm kk bir kafatas eklindeydi." "Sevilla'da punk genler var m?" Rocio glmsedi. "Todo bajo el sol. Gne in alt ndaki her ey." Sevilla Turizm Brosu'nun sloganyd bu. "Sana adn syledi mi?" "Hayr." "Nereye gideceini syledi mi?" "Hayr. spanyolca s ktyd." "spanyol deil miydi?" diye sordu Becker. "Hayr. ngiliz'di sanrm. Salar ok lgn ve garipti: krmz, beyaz ve mavi." Becker bu tuhaf imge karsnda yzn buruturdu. "Belki de Amerikalyd," dedi. "Sanmyorum," diye karlk verdi Rocio. "ngiliz bayrana benzer bir tirt giyiyordu." Becker ba n sallad , akl iyice kar m t . "Peki. K rm z beyaz ve mavi salar, ngiliz bayrana benzer bir tirt, kulanda da kafatas eklinde zincirli bir kpe. Baka?"' "Baka bir ey yok. Sizin sradan punklarnzdan ite." Sradan punk m? Becker niversiteye zg sweatshirtler ve tutucu sa kesimlerinin olduu bir dnyadan geliyordu. Hakknda konutuklar kz kafasnda canlandramyordu bile. "Baka bir ey geliyor mu aklna?" diye srar etti.
Rocio bir an dnd. "Hayr. Hepsi bu." Tam o srada yatak grltyle gcrdad. Rocio'nun mterisi arln dier yanna vermiti. Becker ona dnp akc bir Almanca ile konutu. "Noch etwas? Baka bir ey? Yz alan punk genci bulmama yardmc olacak herhangi bir ey?" Uzun bir sessizlik oldu. Dev adam bir ey sylemek istiyor, ama nasl syleyeceinden emin olamyordu sanki. Alt duda alp kapand bir an, duraklad, sonra konutu. Dudaklarndan dklen drt szck kesinlikle ngilizce'ydi, ama o koyu Alman aksannn ardndan ancak anlalabilmiti: "S..tir git und geber." Becker'n aknlktan az ak kalmt. "Affedersin?" "S..tir git und geber," diye tekrarlad adam, sol elinin avu iini sa kolunun dirsekle bilek arasndaki etli blmne vurarak... talyanlarn "s..tir git" anlamna gelen el hareketinin kaba bir taklidi. Becker savunmaya geemeyecek kadar bitkindi. S..tir git ve geber mi? Das Wimp'e ne oldu? Roco'ya dnp spanyol'ca konutu. "Galiba konukseverliin snrlarn biraz zorladm." "Onu dnme." Gld. "Biraz hayal krklna urad. Bekledii eyi elde edecek." Salarn geriye savurup gz krpt. "Baka bir ey var m?" diye sordu Becker. "Yardmc olabilecek herhangi bir ey syleyebilir misin?" Rocio ban sallad. "Hepsi bu. Ama bulman imknsz. Sevilla byk bir ehir, ok aldatc olabilir." "Elimden geleni yapacam." Bir ulusal gvenlik meselesi...

"ansn yaver gitmezse," dedi Rocio, Becker'n cebindeki kabark zarfa gz atarak, "ltfen geri gel. phesiz, arkadam uyuyor olacak. Kapy sessizce al. kimize fazladan bir oda bulurum. Sana spanya'nn asl unutamayacan bir ynn gsteririm." ok ekici bir ifadeyle du-daklann bzd. Becker kibarca glmsemeye zorlad kendini. "Gitmem gerek." Gecesini bld iin Alman'dan zr diledi. Dev rkek rkek glmsedi. "Kene Ursache." Becker kapya yneldi. Sorun deil mi? 'S..tir git ve geber'e ne oldu?

36
"Elle mi durduruldu?" Susan ekranna bakyordu dikkatle. Hibir ey anlamamt. Elle durdurma komutu girmediinden emindi, en azndan bilerek. Yanllkla hatal bir dizi tua basp basm olup olamayacan dnd. "mknsz," diye mrldand. Kaytlara gre durdurma komutu verileli yirmi dakikadan az olmutu. Son yirmi dakikada yazd tek eyin komutanla konumak iin dar karken girdii gizlilik kodu olduuna emindi. Gizlilik kodunun yanllkla durdurma komutu olarak yorumlanamayacandan emindi. Susan, bouna zaman harcadn bile bile Ekran Kilidi programnn kaytlarna bakp gizlilik kodunu doru girip girmediini bir kez daha kontrol etti. Gerekten de bir yanllk yoktu. "yleyse, nereden?" diye kendi kendine sordu fkeyle, "Nereden geldi bu elle durdurma komutu?" Susan kalarn atp Ekran Kilidi penceresini kapatt. Ama beklenmedik bir ekilde, tam pencereyi kapad anda Susan'n gzne bir ey takld. Pencereyi tekrar ap verileri inceledi. Anlamszd. Susan'n 3. blmden ayrld sreye gre "kilitleme" zaman normaldi ama sonraki "ama" zaman garip grnyordu. ki veri girii arasndaki sre bir dakikadan azd. Susan komutanla darda bir dakikadan fazla kaldndan emindi. Susan sayfay okumay srdrd. Son grd ey donakalmas na yol at. dakika sonra ikinci bir kilitleme-ama veri ikilisi grlyordu. Kayda gre Susan dardayken birisi terminalini amt. "Mmkn deil!" dedi, nefesi kesilmiti. Bunu yapabilecek tek kii Greg Hale'di ama Susan, Hale'e gizlilik kodunu asl vermediinden kesinlikle emindi. Susan, iyi bir kriptografik sre izleyerek gizlilik kodunu rasgele semiti. Hale'in be karakterli doru rakam ve harf kombinasyonunu tahmin etmesi sz konusu bile olamazd; bunun olasl otuz alt ss bete, yani altm ksur milyonda birdi. Ama Ekran Kilidi kayt verileri gn gibi ortadayd. Susan hayretler iinde bu verilere bakyordu. Susan dardayken Hale bir ekilde onun terminaline girmi ve takipisine bir elle durdurma komutu gndermiti. Nasl sorusu yerini hemen niin sorusuna brakt. Hale'in Susan'n terminaline girmesi iin hibir nedeni yoktu. Susan'n bir takipi altrdn bile bilmiyordu. Biliyor olsa bile, diye dnd Susan, niin North Dakota adl birini takip etmemden rahatsz olsun ki? Yant bulamad sorularn says aklnda katlanarak artyor gibiydi. "Her ey srayla,," dedi yksek sesle. Ksa bir sre sonra Hale ile ilgilenecekti. nce dikkatini elindeki ie vererek takipisini yeniden ykledi ve ENTER tuuna bast. Terminali bir kez bip'ledi. TAKP GNDERLD

Susan takipisinin geri dnmesinin saatler alacan biliyordu. inden Hale'e lanet okuyup dururken, bir yandan da onun, gizlilik kodunu nasl olup da ele geirebildiini merak ediyor, takipisine niin ilgi duyduunu bulmaya alyordu. Ayaa kalkt ve hzl admlarla, dorudan Hale'in terminaline doru gitti. Susan, kararm olan ekrann kilitli olmadndan emindi, nk ekrann kenarlarnda hafif bir parlama vard. Kriptograflar gece 3. blmden ayrldklar zamanlar dnda terminallerini nadiren kilitlerlerdi. Bunun yerine ekranlarn karartmakla yetinirlerdi. Hi kimsenin, bir dierinin terminaline girmeyeceini varsayan evrensel bir ahlak kuralna dayanyordu bu uygulama. Susan Hale'in terminaline uzatt elini. "Ahlak kuralnn can cehenneme.'' dedi. "Bakalm ne haltlar kartryorsun?" Bombo Kripto katna hzlca bir gz attktan sonra, Hale'in bilgisayarnn parlaklk ayarn artrd. Monitr ald ama ekran botu. Susan bo ekrana bakarak ka lar n att . Daha sonra ne yapacandan ok da emin olmamakla birlikte bir arama motoru ap yazd:
ARA: "TAKP"

Uzak bir ihtimaldi ama Hale'in bilgisayarnda Susan'n takipisine i-likin herhangi bir ey varsa, bu arama motoru onu bulacakt. Hale'in, Susan'n programn elle durdurmasnn nedenine k tutabilirdi. Birka saniye sonra, ekrandaki grnt yenilendi. ELEEN E BULUNAMADI Susan bir an ylece oturdu. Ne aradndan bile emin deildi. Yeniden denedi.
ARA :

" EKRAN K L D "

Ekrandaki grnt yenilendi ve birtakm ilgisiz referanslar grntlendi. Hale'in bilgisayarnda Susan'n gizlilik kodunun bulunduuna dair bir ipucu yoktu. Susan iini ekti yksek sesle. Peki, bugn hangi programlar kullanm acaba? Hale'in kulland son program bulmak iin "son uygulamalar" mensne girdi. Son kulland program e-posta sunucusuydu. Susan Hale'in sabit diskini aratrd ve sonunda dikkatlice baka dizinlerin altna gizlenmi olan e-posta klasrn buldu. Klasr at, iinde baka klasrler vard. Grne baklrsa Hale'in onlarca e-posta kimlii ve hesab vard. Onlardan birini atnda bunun anonim bir hesap olduunu pek de armadan fark etti. O klasr at. Gelen kutusundaki eski mesajlardan birini ap okudu. O anda da nefesi kesildi. Mesaj uydu:
Kime: NDAKOTA@ara.anon.org Kimden: ET@doshisha.edu

Mesaj:

BYK LERLEME! DJTAL KALE NEREDEYSE TAMAMLANDI.

BU EY NSA'YI YILLARCA GERYE GTRECEK! Susan sanki bir ryadaym gibi mesaj defalarca okudu. Sonra elleri titreye titreye bir baka mesaj at. Kime: NDAKOTA@ara.anon.org Kimden: ET@doshisha.edu DZGES'NDE!

Mesaj:

DNEN TEMZ METN ALIIYOR! N SIRRI MUTASYON

Akl alr gibi deildi ama ite orada, gznn nndeydi. Ensei Tankado'dan gelen mesajlar. Tankado, Greg Hale'e yazmt. Birlikte alyorlard. Karsndaki ekrandaki bu imknsz gerek ona bakp dururken Susan donakalmt. NDAKOTA Greg Hale mi? Susan'n gzleri ekrana takld kald. Akl umutsuz bir ekilde baka bir aklama aryordu ama baka bir aklama yoktu. Ani ve kanlmaz bir ekilde, ok akt: Tankado bir dnen temiz metin ilevi yaratmak iin mutasyon dizgesi kullanmt, Hale de NSA'y alt etmek iin onunla birlikte komplo kurmutu. "Bu..." diye kekeledi Susan. "Bu... mmkn deil." Sanki kar karcasna, Hale'in sesi gemiten yankland: Tankado bana yazd birka kez... Strathmore beni ie almakla bir kumar oynad... Bir gn buradan ayrlacam. Yine de Susan gzleriyle grd eyi kabul edemiyordu. Evet, Greg Hale fazlasyla itici, kstah ve kibirliydi ama bir hain deildi. Dijital Kale'nin NSA'ya neler yapacan biliyordu. Dijital Kale'yi yaymak iin bir entrikaya katlm olamazd! Bununla birlikte Susan, onur ve namus dnda onu durduracak bir ey olmadnn da farkndayd. Uan Balk algoritmasn dnd. Greg Hale NSA'nn planlarn daha nce de bir kez mahvetmiti. Onu, bir kez' daha denemekten ne alkoyacakt ki? "Ama Tankado..." Susan'n kafas karmt. Tankado gibi paranoyak biri niin Hale kadar gvenilmez birine itimat etsin? O an iin bunlarn hibirinin nemli olmadn biliyordu. nemli olan tek ey Strathmore'a ulamakt. Kaderin garip bir cilvesi sonucu, Tankado'nun orta tam da burunlarnn dibinde duruyordu. Hale'in, Ensei Tankado'nun ldn bilip bilmediini merak etti. Terminali tam olarak bulduu gibi brakmak iin Hale'in e-posta dosyalarn kapatmaya balad hzla. Hale hibir eyden kukulanmamalyd, henz deil. Dijital Kale gei anahtarnn byk olaslkla tam nndeki bilgisayarn iinde bir yerlerde gizli olduunu fark etti hayretler iinde. Ama Susan dosyalarn sonuncusunu kapatrken, 3. blmn penceresinin dndan bir glge geti. Baklarn birden o tarafa eviren Susan, Greg Hale'in yaklatn grd. Adrenalini ykseldi aniden. Hale neredeyse kapya varmak zereydi. "Kahretsin!" diye svd Susan. Kendi koltuuna kadar olan uzakla bakt. Oraya asl ulaamayacan biliyordu. Hale ieri girmek zereydi. mitsizce dnp, nndeki seenekler iin 3. blmn iine hzla gz gezdirdi. Arkasndaki kaplar tklad. Susan igdlerinin kontrol ele aldn hissetti. Ayakkablarn halya iyice batrarak, yiyecek dolabna doru uzun ve hzl admlarla ilerledi. Kaplar tslayarak alrken Susan buzdolabnn nnde durdu ve serte kapsn at. stteki bir cam srahi tehlikeli bir ekilde salland, sonra da fkrdayarak durdu. "Acktn m?" diye sordu Hale, 3. blme girip ona doru yrrken. Sesi sakindi ve kur yapyor gibiydi. "Biraz soya fasulyesi ister misin?" Susan derin bir nefes verip ona dnd. "Hayr, teekkr ederim," dedi. "Sanrm, ben sadece" Ama szleri boaznda dmlendi. Bembeyaz kesildi. Hale ona bakt tuhaf bir ekilde. "Neyin var?" Susan dudan srd ve gzleri Hale'in gzlerine kilitlendi. "Yok bir ey," diyebildi zorlukla. Ama yaland. Odann dier tarafnda Hale'in terminali parlak bir k sayordu. Susan ekran karartmay unutmutu. 37

Alfonso XIII'n alt katnda, Becker yorgun bir ekilde bara doru gitti. Cce gibi bir barmen nne bir peete koydu. "Que bebe Usted? Ne iersiniz?" "Hibir ey, saol," diye yantlad Becker. "ehirde punk genlerin J takld herhangi bir kulp olup olmadn renmek istiyordum." Barmen ona garip garip bakt. "Kulp? Punklarn takld m?" "Evet. Onlarn takld herhangi bir yer var m ehirde?"

"No lo se, senor. Bilmiyorum. Ama kesinlikle burada taklmyorlar!" glmsedi. "Bir ikiye ne dersiniz?" Becker'n iinden, adam iki omzundan tutup sarsmak geldi. Hibir ey planlad gibi gitmiyordu. "Quiere Vd. algo?" Barmen tekrarlad. "Fino? Jerez?" Tavandaki gmme hoparlrlerden ksk bir klasik mzik sesi geliyordu. Brandenburg Konertosu, diye d nd Becker. 4 Numaral ... Brandenburg konertosunu, Susan'la birlikte, geen y l niversitedeki ak hava konserinde Academy of St. Martin orkestrasndan dinlemilerdi. Birden onun yannda olmasn istedi. Yukardaki kk bir klima azndan gelen esinti Becker'a ak havay hat rlatt. zerinde ngiliz bayra na benzer bir ti rt olan bir punku arayarak Triana'n n ter kokan, uyu turucu alverii yaplan sokaklarnda yrdn gzlerinin nne getirdi. Sonra yeniden Susan' dnd. "Zumo de arndano," dedi kendi kendine. "Kzlck suyu" Barmen arm gibiydi. "Solo?" Kzlck suyu spanya'da popler bir iecekti ama tek bana iildii duyulmu ey deildi. "Si." dedi Becker. "Solo." "Echo un poco de Smirnoff?" diye srar etti barmen. "ine biraz votka?" "No, gracias." "Gratis?" kna etmeye alyordu. "krammz?" Bandaki uultuya ramen Becker, Triana'nn pis sokaklarn, boucu scan ve nnde uzanan uzun geceyi canlandrd gznde. Ne fark eder Bayla onaylad. "Si, echame un poco de vodka." 3armen daha rahatlam gibi grnyordu. kiyi hazrlamaya gitti apar topar. Becker atafatl bara gz att ve bir ryann iinde olup olmadn d nd. Ya ad klar n n d ndaki herhangi bir ey ok daha anlaml olurdu. Ben niversitede retim grevlisiyim, diye dnd, gizli grev-r'.e bir retim grevlisi. Barmen gsterili bir hareketle geri dnd ve Becker'n ikisini sundu. "A su gusto, senor. Kzlck suyu, biraz da votka." Becker adama teekkr edip bir yudum ald ve boaz yand. Bu mu biraz votka?

38
Hale 3. blmn yiyecek dolabna giderken ortada durup Susan'a bakt. "Neyin var Sue? ok kt grnyorsun." Susan, iinde ykselen korkuyu bastrmaya alyordu. metre ileride Hale'in monitr parlak bir k sayordu. "Ben... ben iyiyim," diye geitirdi, kalbi kt kt atyordu. Yznde akn bir ifadeyle Hale ona bakt. "Biraz su ister misin?" Susan yant veremedi. Kendine svd. O lanet olas monitrn karartmay nasl unutabildim? Hale, terminalinin kurcaladndan kukuland anda Susan'n artk kendisinin gerek kimliini, yani North Dakota olduunu bildiinden de kukulanacak demekti. Hale'in bu bilgiyi 3. blmn iinde tutmak iin elinden gelen her eyi yapacandan korkuyordu Susan. Hzla kapya doru koup koamayacan kafasnda tartt. Ama hi ans yoktu. Birdenbire cam duvara birinin vurduunu duydular. Susan da Hale de irkildi bir anda. Chartrukian'd. Terli yumruklaryla cama vuruyordu yine. Kyamet gnn yaam gibi grnyordu. Hale pencerenin dndaki ldrm sistem gvenlik grevlisine bakt kalarn atarak, sonra da Susan'a dnd. "Hemen dnerim. Kendine iecek bir eyler al. Solgun grnyorsun." Hale dnd ve dar kt. Susan sakinlemeye alt ve hzla Hale'in terminaline gitti. Uzanp, parlaklk ayarn kst. Monitr karard.

Kalp atlarn beyninde hissedebiliyordu. Dnd ve o srada Kripto katnda devam eden konumaya bakt. Anlalan, Chartrukian evine gitmemiti. Gen sistem gvenlik grevlisi panik iinde Greg Hale'e heyecanla bir eyler anlatyordu. Susan bunun nemli olmadn biliyordu. Hale orada olup biten her eyi zaten biliyordu. Strathmore 'a gitmem gerek, diye dnd. Hem de bir an nce.

39
301 numaral oda. Rocio Eva Granada tuvalet aynasnn nnde duruyordu. plakt. Gn boyunca byk bir korkuyla bekledii an gelip atmt. Alman, yatan zerine uzanm onu bekliyordu. Bu adam o ana dek birlikte olduu adamlarn en irisiydi. steksiz isteksiz su kovasndan bir para buz alp gs ularna srd. Gs ular hemen sertleti. Bu onun erkeklere armaanyd: arzulandklar n d nmelerini sa lamak iin. Onlar mdavimleri haline getiren ey buydu. Ellerini ince hatl, gzelce bronzlam vcudunda gezdirdi. Emekli olmak iin yeterince para biriktirene kadar geecek drt-be yl daha vcudunun byle kalmasn umdu. Senor Roldn parasnn ounu alyordu ama o olmazsa Triana'da sarholarla taklan fahielerden biri olacan da biliyordu. Bu adamlarn en azndan paralar vard. Onu hi dvmyorlard, stelik tatmin edilmeleri de kolayd. Geceliini stne geirdi, derin bir soluk ald ve banyonun kapsn at. Rocio odaya girdiinde Alman' n gzleri dar urad. Roco siyah bir gecelik giymiti. Kestane rengi teni hafif n altnda parlyor, gs ular dantelli kuman altndan kendini belli ediyordu. "Komm doch hierher," dedi Alman hevesle, zerindeki sabahl karp arkasna att. Rocio kendini glmsemeye zorlayarak yataa doru ilerledi. nndeki dev Alman' szd gzleriyle. Kendi kendine gld. i rahatlamt. Adamn bacaklarnn arasndaki organ ufackt. Adam onu kucaklayp sabrszlkla zerindeki gecelii kard. Kaln, etli parmaklar Rocio'nun vcudunun her tarafn okayarak ilerliyordu. Rocio adamn stne kt, kendinden geme taklidiyle inliyor, kvranyordu. Adam kendisini yuvarlayp zerine ktnda onun arl altnda ezileceini dnd. Adamn macun gibi boynu kendi suratn kapatrken nefes almaya alt. ini bir an nce bitirmesi iin dua etti. "Si, si!" diyordu nefes nefese adamn her gidi geliinde. Trnaklarn adamn srtna batryordu onu daha da tahrik etmek iin. Aklna geliigzel dnceler geliyordu. Tatmin ettii saysz erkein yz, karanlkta saatlerce bakp durduu karanlk tavanlar, ocuk sahibi olma hayalleri... Aniden, hi uyar olmakszn, Alman'n vcudu gerildi, katlat ve neredeyse ayn anda zerine yld. Hepsi bu mu? diye dnd Rocio, arm ve rahatlamt. Adamn altndan kmaya alt. "Sevgilim," diye fsldad bouk bir sesle. "Brak da senin stne kaym." Ama adam kmldamad. Rocio ellerini uzatp adamn muazzam omuzlarn itmeye alt. "Sevgilim, ben... ben nefes alam yorum!" Baylmak zere oldu unu hissetti. Kaburgalarnn krlacan dnd. "Despiertate!" Parmaklaryla igdsel bir ekilde adamn keelemi salarn ekmeye balad. Uyan! Ancak o zaman lk, yapkan svy hissetti. Adamn salarn keeletiren de bu svyd; Rocio'nun yanaklarna, oradan da azna doru akyordu. Tuzlu bir tad vard. Rocio adamn altnda lgnca debeleniyordu. stnde garip bir k huzmesi Alman'n buruuk yzn aydnlatt. Adamn akandaki kurun deliinden Rocio'nun stne kan fkryordu. Barmaya alt ama cierlerinde hi hava kalmamt. Adamn arl altnda eziliyordu. lgna dnm bir ekilde kap aralndan gelen k kmesine doru

uzand aresizlik iinde. Bir el grd. Susturucusu olan bir tabanca. Ani bir parldama. Sonra da hibir ey. 40
3. blmn dnda duran Chartrukian umutsuz grnyordu. Hale'i TRANSLTR'de bir sorun olduuna ikna etmeye alyordu. Susan aklnda tek bir dnceyle yanlarndan hzla geti: Strathmore'u bulmak. Panie kaplm bir haldeki sistem gvenlik grevlisi, yanndan geen Susan'n kolunu tuttu. "Bayan Fletcher! Bir virs var! Eminim! Mutlaka" Susan kolunu kurtarp ona ters ters bakt. "Sanrm komutan size evinize gitmenizi sylemiti." "Ama ilem ekran! On sekiz saattir" "Komutan Strathmore size evinize gitmenizi sylemiti!" "STRATHMORE'UN CANI CEHENNEME!" diye bard Chartrukian, syledikleri kubbede yanklanyordu. Yukardan kaln, bouk bir ses geldi gmbrdeyerek. "Bay Chartrukian?" Kripto alan da donakald. Yukarda, Strathmore, ofisinin dnda trabzana dayanm duruyordu. Bir anlna, kubbenin iindeki tek ses aadaki jeneratrlerin kard vzlt oldu. Susan umutsuzca Strathmore'la gz gze gelmeye alt. Komutanm! Hale North Dakota'run ta kendisi! Ne var ki Strathmore'un gzleri gen sistem gvenlik grevlisine sabitlenmiti. Baklar Chartrukian'a kilitlenmi halde, gzn bile krpmakszn merdivenden inmekteydi. Kripto kat boyunca ilerledi ve tir tir titreyen teknisyenin yirmi santimetre nnde durdu. "Ne dedin sen?"

"Efendim," Chartrukian'n boaz dmlenmiti, "TRANSLTR'nin ba belada." "Komutanm," diye araya girdi Susan, "mmknse sizinle bir dakika" Strathmore bir el iaretiyle Susan'n szn kesti. Gzlerini bir an bile sistem gvenlik grevlisinden ayrmyordu. Phil atld, "Virs bulam bir dosyamz var, efendim. Bundan eminim!" Strathmore'un yz sinirden kpkrmz kesilmiti. "Bay Chartrukian, bu konuyu halletmi tik. TRANSLTR'ye bulaan hibir virsl dosya yok!" "Evet, var!" diye bard. "stelik eer ana veri bankasna ula rsa" "Hangi cehennemde bu virsl dosya?" diye kkredi Strathmore. "Gster bakalm bana unu!" Chartrukian duraksad. "Gsteremem." "Elbette gsteremezsin! nk yok!" Susan araya girdi, "Komutanm, sizinle konumam gereken" Strathmore yine susturdu onu sinirli bir el hareketiyle. Susan endieyle Hale'e bakt. Hale halinden memnun ve konuya ilgisiz grnyordu. Bu ok anlaml, diye dnd Susan. Hale bir virs olduundan endielenmez tabii, TRANSLTR 'de gerekte neler olup bittiini biliyor. Chartrukian srarcyd. "Virs bulaan bir dosya var, efendim. Ama Koridor onu yakalayamad." "Eer Koridor onu yakalayamadysa," dedi Strathmore, fkeliydi, "nasl oluyor da o lanet olas eyin var olduunu biliyorsun?" Chartrukian birden kendine daha gvenli grnd. "Mutasyon dizgeleri efendim. Tam bir tarama yaptm, aratrmann sonucunda mutasyon dizgeleri ortaya kt!" Susan, sistem gvenlik grevlisinin niin bu kadar kaygl olduunu artk anlamt. Mutasyon dizgeleri, diye kendi kendine dnd. Mutasyon dizgelerinin son derece karmak yollarla verilen bozan program dizileri olduunu biliyordu. Bilgisayar virsleri arasnda ok yaygndlar, zellikle de byk veri bloklar n de i tiren virsler aras nda. Elbette

Susan, Tankado'nun e-posta iletilerinden grd kadar yla, Chartrukian'n bahsettii mutasyon dizgelerinin zararsz olduunu da biliyordu, Dijital kale'nin parasydlar yalnzca. Sistem gvenlik grevlisi devam etti. "Dizgeleri ilk grdmde, e-fendim, Koridor'un filtrelerinin iflas ettiini dnmtm. Ama sonra baz testler yaptm ve..." Duraklad. Aniden endieli grnmeye balamt. "Ve birinin Koridoru elle devre d braktn grdm." Bu szleri bir sessizlik izledi. Strathmore'un yzndeki krmzlk daha da koyulamt. Chartrukian'n kimi sulad apak ortadayd; Kripto'da Koridor'un filtrelerini devre d brakma yetkisine sahip olan tek terminal Strathmore'un terminaliydi. Strathmore konutuunda sesi buz gibi kt. "Bay Chartrukian, sizi hi ilgilendirmemesine ramen unu syleyeyim ki Koridor'u ben devre d braktm." Sinirleri patlama noktasna gelmi olarak konumaya devam etti. "Sana daha nce de sylediim gibi, olduka gelimi bir tan program altryorum. TRANSLTR'de grdn mutasyon dizgeleri bu tan programnn bir paras. Oradalar, nk onlar oraya ben koydum. Koridor dosyay yklememe izin vermedi, bu yzden ben de onun filtrelerini devre d braktm." Strathmore gzlerini sert bir ifadeyle ksarak Chartrukian'a bakt. "imdi, gitmeden nce syleyecein baka bir ey olacak m?" Susan'n kafasnda her ey bir anda yerini buldu. Strathmore internet'ten ifrelenmi Dijital Kale algoritmas n indirip TRANSLTR'de bunu altrmay denediinde mutasyon dizgeleri Koridor'un filtrelerine taklmt. Dijital Kale'nin zlp zlemeyeceini renmek iin her eyi gze alm olan Strathmore da filtreleri devre d brakmaya karar vermiti. Normalde Koridor'u devre d brakmak dnlemezdi bile. Ne var ki, bu durumda Dijital Kale'yi do rudan TRANSLTR'ye gndermenin bir tehlikesi yoktu. Komutan bu dosyann ne olduunu ve nereden geldiini tam olarak biliyordu. "Kusura bakmayn ama, efendim," diye srar etti Chartrukian, "mutasyon dizgeleri kullanan bir tan program hi duyma" "Komutanm," diyerek araya girdi Susan. Artk bir saniye daha bekleyebilecek durumda deildi. "Sizinle gerekten konumam gerek" Bu kez Susan'n szlerini kesen, Strathmore'un aniden alan cep telefonu oldu. Komutan telefonunu eline ald. "Ne var!" diye kkredi. Sonra sessizleti ve arayan kiiyi dinlemeye balad. Susan bir anlna Hale'i unuttu. Arayann David olmas iin dua etti. Bana onun iyi olduunu syleyin, diye geirdi aklndan. Yz bulduunu syleyin! Ancak Strathmore ona bakt ve kalarn att. Arayan David deildi. Susan soluunun kesildiini hissetti. Tm bilmek istedii sevdii a-damn gvende olduuydu. Strathmore'un sabrsz olmak iin kendi nedenleri olduunu biliyordu; David'in ii daha da uzun srecek olursa, komutan NSA ajanlarndan oluan bir takviye kuvvet gndermek zorunda kalacakt. Bu ise komutann oynamaktan kand bir kumard. "Komutanm?" diye atld Chartrukian. "Gerekten kontrol etmemiz gerektiini dn" "Bir dakika," dedi Strathmore, telefondaki kiiden zr dileyerek. Eliyle telefonunun ahizesini kapatt ve son derece sert bir bakla gen sistem gvenlik grevlisine dnd. "Bay Chartrukian," dedi ok sert bir ekilde, "bu tartma bitmitir. Kripto'yu terk edeceksin. imdi. Bu bir emirdir." Chartrukian serseme dnmt. "Ama, efendim, mutasyon dizgel" "MD!" diye bard Strathmore.

Chartrukian bir an bakakald, dili tutulmutu. Sonra hzla sistem gvenlik laboratuvarna doru yrmeye balad. Strathmore dnp Hale'e bakt akn bir ifadeyle. Susan komutann aknln anlamt. Hale btn bu olanlar srasnda sessiz kalmt, fazlasyla sessiz. Hale TRANSLTR'yi on sekiz saat megul edebilecek olan yle dursun, mutasyon dizgeleri kullanan tan program diye bir ey olmadn ok iyi biliyordu. Buna karn tek bir kelime etmemiti. Tm bu karmakla ilgisiz grnyordu. Strathmore bunun nedenini dnyordu aka. Yant ise Susan'dayd. "Komutanm," dedi bastrd Susan, "Sizinle konuabilir" "Bir dakika," diye araya girdi komutan, hl Hale'e bakyordu sorgulayc bir tavrla. "u konumay bitirmem gerek." Bunu dedikten sonra topuklarnn zerinde dnp ofisine yneldi. Susan bir ey diyecek oldu ama szckler dilinin ucunda kald. Hale North Dakota'nn ta kendisi! Kaskat kald; soluk bile alamyordu. Hale'in dikkatle kendisine baktn hissediyordu. Dnd. Hale yana doru bir adm atp kolunu kibarca 3. blmn kapsna doru uzatt. "nden buyur, Sue."

41
Alfonso XlII'n nc katndaki bir amar dolabnda, bir kat temizlikisi baygn bir halde yatyordu. Tel ereveli gzl olan adam otelin ana anahtarlarndan birini onun cebine geri koyuyordu. Kadnn bana vurduunda onun lk attn duymamt ama bundan hibir ekilde emin olamazd, on iki yandan beri sard. Kemerine takl olan pile byk bir hrmetle uzand; bir mterisinin hediyesi olan bu makine ona yeni bir hayat sunmutu. Artk dnyann her yerinden i alabiliyordu. Btn haberler kendisine annda ve takip edilmesi mmkn olmayan bir biimde ulayordu. Sabrszca aletin ama dmesine dokundu. Gzlndeki ekran ald . Bir kez daha parmaklan havada birbirine dokunmaya ba lad . Her zaman olduu gibi kurbanlarnn adlarn kaydetmiti. Basit bir eydi bu; bir czdan ya da antay kartrmak yeterli oluyordu. Parmaklarnn ucundaki temas noktalar birbirlerine dokunmaya balad ve gzlnn camlarnda hayalet gibi harfler belirdi.
HEDEF: ROCIO EVA GRANADA YOK EDLD HEDEF: HANS HUBER YOK EDLD

kat aada David Becker hesabn demi, elinde yars bitmi ikisiyle lobide dolanyordu. Biraz temiz hava almak iin otelin taraasna yneldi. Gidip gelivereceksin, diye dnd kendi kendine. ler hi de istedii gibi gitmemiti. Bir karar vermek zorundayd. Vazgeip havaalanna geri mi dnecekti? Bir ulusal gvenlik meselesi. Alak sesle svd. yleyse ne halt etmeye gndermilerdi ki bir retmeni? Becker barmenin gremeyecei bir yere geip kalan ikisini saks iindeki bir yaseminin dibine dkt. Votka biraz ban dndrmt. Tarihin en ucuza sarho olan adam derdi Susan ou kez ona. Becker, ar kristal bardan bir su pnarndan yeniden doldurduktan sonra byk bir yudum ald. zerine ken hafif uyuukluktan kurtulmaya alarak birka kez gerindi. Sonra da bardan brakp lobiden geti.

Asansrn nnden geerken, sessizce iki yana doru alan kapsndan, asansrn iinde bir adam grd. Becker'n tm grd tel ereveli kaln gzlkler olmutu. Adam burnunu silmek iin bir mendil kard. Becker adama kibarca glmseyip ilerledi... darya, boucu Sevilla gecesine doru.

42
3. blmn iinde Susan, telal bir ekilde bir aa bir yukar yrdn fark etti birdenbire. Eline frsat getiinde Hale'in kimliini aa vurmu olmak istedi. Hale kendi terminalinde oturuyordu. "Stres insan ldrr, Sue. ini dkp rahatlamak iin bana syleyecein bir ey mi var?" Susan kendini zorlayarak oturdu. Strathmore'un telefonu kapatp kendisiyle konumak iin geri dneceini dnmt ama o hibir yerde grnmyordu. Sknetini korumaya alt. Bilgisayar ekranna bakt. Takipisi hl alyordu, ikinci kez. Artk nemi yoktu. Susan, takipisinin kimin adresini gstereceini biliyordu: GHALE@crypto.nsa.gov. Susan, Strathmore'un alma odasna doru bakt. Artk bekleyemeyeceinin farkndayd. Komutann telefon konumasn blmenin zaman gelmiti. Ayaa kalkp kapya doru yrd. Hale birden huzursuzlua kaplm gibi grnd, anlalan Susan'n garip davrann fark etmiti. Uzun ve hzl admlarla oday geip kapya ulat. Kollarn kavuturdu ve, Susan'n k yolunu kapatt. 'Bana neler olduunu anlat," dedi srarla. "Bugn burada bir eyler dnyor. Nedir?" inde ani bir tehlike hissi oluan Susan, mmkn olduunca temkinli bir ekilde "Brak kaym," dedi. "Hadi," diye steledi Hale. "Strathmore, Chartrukian' iini yapt iin kovdu resmen. TRANSLTR'de neler oluyor? On sekiz saat boyunca alacak bir tan programmz yok. Samalk bu, sen de biliyorsun. Bana neler dndn anlat."
Susan'n gzleri ksld. Neler olduunu gayet yi biliyorsun, lanet olas! "ekil, Greg," diye srar etti. "Tuvalete gitmem gerek." Hale srtt. Uzun bir sre bekledikten sonra kenara ekildi. "Pardon Sue. Sadece sana kur yapyordum." Susan onu kenara itip 3. blmden kt. Cam duvar boyunca ilerlerken, dier taraftaki Hale'in gzlerinin kendisini delip getiini hissediyordu. stemeye istemeye tuvaletlerin olduu blme doru dnd. Komutan' grmeye gitmeden nce dolanmas gerekecekti. Greg Hale hibir eyden kukulanmamalyd.

43
Krk be yandaki Chad Brinkerhoff k biriydi: elbisesi tlyd, salar zenle taranmt ve grnnn aksine, bo biri de deildi. Yazlk takm elbisesinde, tpk bronzlam teninde olduu gibi, en ufak bir krklk yada ypranma belirtisi bile yoktu. Salar grd, platin sars renkteydi ve en nemlisi salarnn hepsi kendinindi. Gzleri parlak maviydi. Ak mavi kontakt lenslerle maviliklerinin artrld anlalmyordu. Her taraf ahap kaplamal ofise gz gezdirdi, NSA'da kabilecei kadar yukar ktnn farkndayd. Dokuzuncu kattayd, Mahogany Row'da. Ofis 9A197. Ynetim siti. Cumartesi gecesiydi ve Mahogany Row neredeyse tmyle botu. Yneticiler oktan gitmilerdi, dardaydlar. Nfuzlu adamlar bo zamanlarnda nerelerde eleniyorlarsa oralardaydlar imdi. Brinkerhoff daima bu birimde "gerek" bir grev almann hayalini kurmu ama her nas lsa en sonunda bir "zel kalem" olmutu, resmen siyasi hrgrn

kmaz sokandayd. Amerikan istihbaratnn en nfuzlu, en gl adamyla yan yana alyor olduu gerei ise ancak kk bir teselliydi. Brinkerhoff, Andover ve Williams'tan eref listesine girerek mezun olmutu ama ite buradayd, orta yal, hi gerek nfuzu ve makam olmayan biri. Gnlerini baka birinin randevularn organize ederek geiriyordu. Mdrn zel kalemi olmann getirdii belirgin yararlar vard: Brinkerhoff ynetim sitinde lks bir ofise, btn NSA blmlerine tam eriim imknna ve ilikilerinden kaynaklanan belli bir stnle sahipti. En yksek g kademeleri iin ayak ileri yapyordu. inde, derinlerde bir yerlerde Brinkerhoff bir zel kalem olmak iin doduunu biliyordu; not almaya yetecek kadar hzl, basn toplantlar yapmaya yetecek kadar yakkl ve bunlarla yetinebilecek kadar da tembel. minesinin zerindeki saatin, kulaklar okayan an sesi zavall var oluunda bir gnn daha bittiini vurgulad. Kahretsin, diye geirdi iinden. Bir cumartesi gn saat be. Burada ne halt ediyorum ben? "Chad?" Kap aralnda bir kadn grnd. Brinkerhoff ban kaldrp bakt. Midge Milken'di bu, Fontaine'nin i gvenlik analisti. Midge Milken altm yanda, biraz ar bir kadnd ve Brinkerhoff u hayrete dren zellii ok ekici biri olmasyd. kez evlenip boanm ve halen de evlilie doru giden bir ilikisi olan Midge, net bir otoriteyle alt odal ynetim sitini kolaan ederdi. Zekiydi, sezgileri kuvvetliydi, inanlmaz biimde saatler boyunca alrd ve NSA'nn i ileyiini Tanr'dan bile daha fazla bildii sylenirdi. Lanet olsun, diye dnd Brinkerhoff gri renkli kamir elbisesinin iindeki kadna bakarak. Ya ben yalanyorum, ya da bu kadn daha gen grnyor. "Haftalk raporlar." Midge glmsedi, elindeki bir tomar kad sallayarak. "Genel grnm kontrol etmen gerek." Brinkerhoff kadnn vcuduna bakt. "Genel grnm buradan iyi gibi grnyor." "Hadi Chad," diye gld Midge. "Annen olacak yataym." Bana bunu hatrlatma, diye geirdi iinden Brinkerhoff. Midge ieri girdi ve Brinkerhoff un alma masasna yaklat. "Ben kmak zereyim ama mdr bey Gney Amerika'dan dndnde bunlarn derlenmi olmasn istiyor. Yani pazartesi sabahna kadar vaktin var." Bilgisayar ktlarn adamn nne brakt. "Neyim ben, bir muhasebeci mi?" "Hayr tatlm, sen bir seyir subaysn. Bildiini sanyordum." "yleyse bu ba belas rakamlarla ne yapyorum?" Midge bir ocukmu gibi onun salarn kartrd. "Daha fazla sorumluluk istiyordun. te sana sorumluluk." Brinkerhoff ban kaldrp ona zgn zgn bakt. "Midge... benim bir hayatm yok." Midge parmayla kada hafife vurdu. "Senin hayatn bu, Chad Brinkerhoff." Adama bakt, biraz yumuamt. "Gitmeden nce senin iin yapabileceim herhangi bir ey var m?" Brinkerhoff yalvarr gibi ona bakt ve aryan boynunu saa sola oynatt. "Omuzlarm ok gergin." Midge oltaya taklmad. "Bir aspirin i." Brinkerhoff somurttu. "Srt masaj yok mu?" Kadn ban sallad. "Cosmopolitan dergisinde srt masajlarnn te ikisinin cinsel ilikiyle bittii yazyor." Brinkerhoff ierlemi gibiydi. "Ama bizimkiler hi yle bitmiyor!" "Kesinlikle." Gz krpt. "Sorun da bu zaten." "Midge"

"yi geceler, Chad." Kapya yneldi. "Gidiyor musun?" "Kalrdm, biliyorsun," dedi Midge, kap aralnda durarak, "ama benim biraz olsun gururum var. kinci keman olamam, zellikle de gencecik bir kzn ardnda." "Benim kar m gencecik bir k z de il," diye savunmaya geti Brinkerhoff. "Sadece yleymi gibi davranyor." Midge ona arm gibi bakt. "Ben karndan sz etmiyordum." Masumane bir ifadeyle bakt . "Carmen'i kastetmi tim." Carmen'i a r bir Porto Riko aksanyla sylemiti. Brinkerhoffun sesi biraz atallat. "Kim?" "Carmen. Yemek servisindeki." Brinkerhoff yznn kzardn hissetti. Carmen Huerta, NSA'nn levaz m blmnde al an yirmi yedi ya nda bir a ba yd . Brinkerhoff onunla, mesai saati bittikten sonra depoda gizli olduunu dnd lgnca bulumalar yaamt. Midge imal bir ekilde gz krpt. "Unutma, Chad... Byk Birader her eyi bilir." Byk Birader? Brinkerhoff duyduklarna inanamayarak yutkundu. Byk Birader DEPOLARI da m gzlyor? Byk Birader ya da Midge'in ou kez dedii biimiyle "Birader" ynetim sitinin merkez odasnn hemen dnda, gmme dolap benzeri kk bir yerde bulunan bir Centrex 333't. Birader, Midge'in btn dnyasyd. NSA tesisindeki 148 kapal devre kamera, 399 elektronik kap, 377 telefon balants ve 212 gizli dinleme aygtndan veriler alyordu. NSA yneticileri 26.000 alann yalnzca byk bir deer deil, ayn zamanda byk bir sorumluluk da getirdiini zor yoldan renmilerdi. NSA tarihindeki btn byk gvenlik ihlalleri ieriden gelmiti. gvenlik analisti olarak Midge'in ii NSA'nn duvarlarnn iinde olup biten her eyi gzlemekti... anlalan buna levazm depolan da dahildi. Brinkerhoff kendini savunmak iin ayaa kalkt ama Midge kmak zereydi. "Ellerin masann zerinde olsun," dedi yksek sesle arkasna bakmadan. "Ben gittikten sonra da hibir komik hareket olmayacak. Duvarlarn gzleri var." Brinkerhoff yerine oturdu ve Midge'in koridorda uzaklaan ayak seslerini dinledi. En azndan onun hibir ey sylemeyeceini biliyordu. Onun da zayf yanlan vard. Birka dncesizlii olmutu, ounlukla da Brinkerhoff ile maksadn aan srt masajlar. Brinkerhoff'un dnceleri yeniden Carmen'e kayd. Onun kvrak vcudunu, o esmer baldrlarn, yksek sesle ald cep radyosunu - i ehvetli San Juan salsasn- hayal etti. Glmsedi. Belki de iim bittiinde erez almak iin urarm. lk kt sayfasn at. KRPTO - RETM/MASRAF zerindeki arlk hemen hafifledi. Midge ona bir ocuk oyunca vermiti, Kripto raporu her zaman iin kolay bir iti. Teknik olarak her eyi derlemesi gerekiyordu ama mdrn ilgilendii tek rakam BM'iydi, zmleme bana maliyet. BM TRANSLTR'nin tek bir ifreyi zmesi iin gereken tahmini miktar gsteriyordu. Bu rakam, ifre bana 1.000 dolarn altnda olduu srece Fontaine'in keyfi yerinde olurdu. Bini bir para. Brinkerhoff kendi kendine gld. Vergilerimiz i banda. Belgeyi okumaya ve gnlk BM'leri kontrol etmeye baladnda, kafasnda Carmen Huerta'nn vcuduna bal ve pudra ekeri sren hayali canlanmaya balad. Otuz saniye sonra ii neredeyse bitmiti. Kripto verileri mkemmeldi, her zaman olduu gibi. Ancak, bir sonraki rapora gemeden hemen nce gzne bir ey takld. Sayfann sonundaki son BM hatalyd. Oradaki rakam o kadar uzundu ki yandaki stuna tam ve sayfay altst etmiti. Brinkerhoff dehete dm bir halde rakama bakakald. 999.999.999? Yutkundu. Bir milyar dolar? Carmen'in hayali yok oldu. Bir milyar dolarlk bir ifre mi?

Brinkerhoff sanki fel olmu gibi bir sre donakald. Sonra birden panie kaplp yerinden frlayarak koridorda komaya balad. "Midge! Geri dn!"

44
Phil Chartrukian sistem gvenlik laboratuarndayd, fkeliydi. Strathmore'un szleri kafasnda yanklanyordu. Kripto'yu imdi terk edeceksin! Bu bir emirdir! Bo laboratuarda p kovasna tekme atp bir kfr savurdu. "Tan programym, kmn tans! Ne zamandan beri mdr yardmcs Koridor'un filtrelerini devre d brakyor!?" Sistem gvenlik grevlileri NSA'daki bilgisayar sistemlerini korumak iin iyi cretler alyorlard. Chartrukian da bu ite sadece iki zelliin gerekli olduunu renmiti: kesinlikle zeki ve tamamen paranoyak olmak. Kahretsin, diye svd, bu paranoya deil! Lanet olas ilem ekran on sekiz saati gsteriyor! Bu bir virst. Chartrukian bunu hissedebiliyordu. Neler olduu hakknda bir phesi yoktu: Strathmore bir hata yapp Koridor'un filtrelerini devre d brakmt; imdi de tan diye, uydurma bir hikayeyle bunu kapatmaya alyordu. Eer tek sorun TRANSLTR olsayd, Chartrukian'n sinirleri bu kadar gergin olmazd. Ama tek sorun TRANSLTR deildi. Bu muazzam ifre zme canavar, her ne kadar grn yle olsa da tek paradan ibaret deildi. Kriptograflar, Koridor'un yaplmasndaki yegne amacn ellerindeki bu ifre zme aheserini korumak olduuna inanrken sistem gvenlik grevlileri gerein farkndaydlar. Koridor'un filtreleri ok daha byk bir yapya hizmet ediyordu. NSA'nn ana veri bankasna. Veri bankasnn kurulmasnn yks Chartrukian' hep bylemiti. 1970'lerin sonlarnda Savunma Bakanl yalnzca kendisine saklamaya alsa da internet, kamu kurumlarnn ilgisini ekmemesi mmkn olmayacak kadar faydal bir arat. En sonunda niversiteler kendi yollarn kendileri atlar. Bundan ksa bir sre sonra da ticari sunucular ortaya kt. Bent kapaklan almt ve insanlar akn akn geliyordu. Doksanlarn balarnda hkmetin bir zamanlar gvenli olan interneti, artk herkesin epostalarndan ve siber-pornodan geilmeyen bir plk haline gelmiti. Halka aklanmam olmakla birlikte, Donanma stihbarat bilgisayarlarna son derece zarar veren birka szmann ardndan, hkmet srlarnn giderek gelien internete bal bilgisayarlarda artk gvende olmad her geen gn daha da netleiyordu. Savunma Bakanlyla birlikte ABD Bakan, artk gvensiz olan internetin yerini alp Amerikan istihbarat tekilatlan arasnda bir balant ilevi grecek, yeni ve tamamen emniyetli bir hkmet a kurulmas iin para salamak zere gizli bir kararname kard. Hkmet srlarnn alnmasn nlemek amacyla hassas verilerin tamam son derece gvenli tek bir yere, yeni kurulan NSA veri bankas, ya da baka bir deyile Amerikan istihbarat verilerinin Fort Knox'una tand. Saylar tam anlamyla milyonlar bulan, lkenin en yksek gizlilik derecesindeki fotoraflar, bant kaytlar, belgeleri ve videolar dijital ortama aktarlp bu usuz bucaksz depolama tesisine iletiliyor, sonra da orijinaller yok ediliyordu. Bu veri bankas tabakal bir g rlesi ve katmanl bir dijital yedekleme sistemiyle korunuyordu. Ayrca, manyetik alanlardan ve olas patlamalardan korumak iin yerin 65 metre altna gizlenmiti. Kontrol odasndaki etkinlikler de lkenin en st dzey gvenlik seviyesi olan "ok Gizli - Umbra" dzeyinde tanmlanmt. lkenin srlar hi bu kadar gvende olmam t . ine s z lmas mmkn olmayan bu veri bankas artk ileri dzey silahlarn teknik izimlerini, tank koruma listelerini, istihbarat ajanlarnn kod adlarn, gizli operasyonlarn ayrntl analizlerini ve operasyon

nerilerini barndryordu. Bu listenin sonu yoktu. Artk Amerikan istihbaratna zarar verecek gizli kapakl iler olmayacakt. Elbette, NSA grevlileri depolanm olan verinin ancak ulalabilir olursa bir deeri olduunun farkndayd. Bu veri bankasnn asl zellii, gizli verile/i sokaklardan uzak tutmas deildi, bu verilerin yalnzca doru ellere ulamasn salamasyd. Depolanm bilgilerin tmne bir gvenlik derecesi verilmiti ve gizlilik dzeyine bal olarak hkmet grevlileri iin blmlere ayrma temeline dayanan bir eriim olanana sahipti. Bir denizalt komutan bu veri bankas na ba lan p Rus limanlar n n NSA'nn edindii en yeni fotoraflarn gzden geirebilirdi ama Gney Amerika'daki bir uyuturucu operasyonunun planlarna erime hakkna sahip deildi. CIA analistleri, bilinen suikastlarn gemilerine eriebiliyorlar, fakat yalnzca Bakan'a zel olan nkleer balkl fze frlatma kodlarna ulaamyorlard. Tabii ki sistem gvenlik grevlilerinin bu veri bankasndaki bilgilere ulama izinleri yoktu ama bunlarn gvenliinden sorumluydular. Sigorta irketlerinden niversitelere kadar btn byk veri bankalarnda olduu gibi, bu NSA tesisi de ieride bekleyen srlara gizlice erimeye alan bilgisayar korsanlarnn saldrs altndayd srekli olarak. Ne var ki NSA gvenlik programclar dnyann en iyileriydi. Hi kimse NSA veri bankasna szmann yanna bile yaklaamamt; NSA'nn da, birinin bunu yapabileceini dnmesi iin bir neden yoktu. Sistem gvenlik laboratuvarnda ki Chartrukian endieyle oradan k p kmamaya karar vermeye al yordu. TRANSLTR'de bir sorun olmas veri bankas nda da bir sorun olmas anlam na geliyordu. Strathmore'un ilgisizlii ok artcyd. TRANSLTR'nin ve NSA ana veri bankasnn ayrlmaz bir ekilde birbirlerine bal olduunu herkes biliyordu. Her yeni ifre, zldkten sonra saklanmas iin Kripto'dan kan yaklak 400 metrelik bir fiber-optik kablo yoluyla NSA veri bankasna gidiyordu. Bu kutsal depolama tesisine ok snrl sayda giri noktas vard ve TRANSLTR de bunlardan biriydi. Koridor'un geilemez bir kap bekisi olduu dnlyordu. Strathmore ise Koridor'u devre d brakmt. Chartrukian kt kt atan kalbinin sesini duyabiliyordu. TRANSLTR on sekiz saattir alyor! TRANSLTR'ye bir bilgisayar virsnn girdii, sonra da NSA'n n bodrum katnda babo gezindii dncesi ok fazla geldi. "Bunu bildirmek zorundaym," dedi kendi kendine yksek sesle. Byle bir durumda, Chartrukian aranacak tek bir kii olduunu biliyordu: aniden fkelenebilen, Koridor'u ina etmi olan, NSA'nn kdemli sistem gvenlik grevlisi, 180 kiloluk bilgisayar gurusuydu. Takma ad Jabba'yd. NSA'da bir yar-tanr konumundayd; koridorlarda dolar, sanal yangnlar sndrr ve beceriksizlerle cahillerin geri zekllna svp sayard. Chartrukian, Jabba'nn, Koridor'un filtrelerini devre d braktn duyduu anda dnyay Strathmore'un bana ykacan biliyordu. ok kt, diye dnd, yapmam gereken bir i var. Telefonu ald ve Jabba'nn yirmi drt saat ak olan cep telefonu numarasn evirdi.

45
David Becker, Avenida del Cid'in aasnda amaszca dolanyor, dncelerini toplamaya alyordu. Ayaklarnn altndaki kaldrm talar nda sessiz glgeler oynuyordu. Votka hl etkisini srdryordu. O anda hayatndaki hibir ey yerli yerinde deil gibiydi. Akl yeniden Susan'a kayd, brakt telefon mesajn alp almadn merak ediyordu. leride, bir Sevilla Transit Otobs otobs durann nnde tiz bir fren sesiyle durdu. Becker ban kaldrp bakt. Otobsn kaplar ald ama inen kimse olmad. Dizel motor kkreyerek tekrar alt fakat otobs duraktan tam ayrlrken caddenin

yukarsndaki bir bardan gen kt ve ellerini kollarn sallayp bararak otobsn arkasndan komaya balad. Motor yeniden yavalad, genler de otobs yakalamak iin aceleyle kouturdular. Onlarn yirmi be metre kadar arkasnda kalan Becker gzlerine inanamayarak genlere dikkatle bakt. Baklar birden bir noktaya odakland ama grmekte olduu eyin mmkn olmadn biliyordu. Milyonda bir anst bu. Halsinasyon gryorum. Ama otobsn kaplar aldnda, genler binmek iin kapya yldlar. Becker bir daha grd. Bu kez emindi. Kedeki sokak lambasnn altnda kz net bir ekilde grd. Yolcular bindi ve otobsn motoru yeniden hzland. Becker aniden kendisini olanca hzyla koarken buldu. O garip imge aklna saplanmt: siyah ruj, lgn bir gz far ve o salar... Bann tepesinde dikit gibi yukar doru kan ve kolaylkla ayrt edilebilen, diken gibi sivri koca sa kmesi. Krmz, beyaz ve mavi. Otobs ilerlemeye baladnda Becker caddeye, bir karbon monoksit bulutunun iine atld. "Espera!" diye bard otobsn arkasndan koarken. Becker'n Kordoba ii, ince deriden makosenleri asfalt n zerinde hzla akyordu. Her zamanki squash eviklii yoktu ama, dengesiz hissediyordu kendini. Beyni ayaklarn takip etmekte sknt ekiyordu. Barmene ve uzun uak yolculuunun neden olduu sersemlie svd. Otobs Sevilla'nn daha eski dizellerinden biriydi. stelik Becker'n ansna ilk vitesin otobse hz vermesi uzun sryordu. Becker aradaki mesafenin kapandn hissediyordu. Vites deitirmeden nce otobse yetimesi gerektiinin farkndayd. ofr otobs ikinci vitese geirmeye hazrland srada ikili egzoz borusundan kapkara bir duman bulutu kt. Becker daha da hzlanmak iin kaslarn zorlad. Arka tamponla ayn hizaya geldiinde hzn arttrarak ileri atld ve otobsn sa tarafna geti. Arka kaplar grebiliyordu. Kaplar btn Sevilla otobslerinde olduu gibi ardna kadar akt: ucuz havalandrma. Becker baklarn o akla sabitledi ve bacaklarndaki yanma hissine bo verdi. Lastikler yanndayd, neredeyse omzunun yksekliinde, her saniye giderek artan bir hzla dnyorlard. Kapya doru atld ama kapnn kolunu kard; neredeyse dengesini kaybedip dyordu. Daha da zorlad kendini. ofr vites deitirmek zereyken otobsn alt ksmndan gelen debriyaj sesi duyuldu. Vites deitiriyor! Baaramayacam! Ama motor dileri daha byk vitese geerken bo kaldnda otobs de bir an iin hzn kaybetti ve Becker ileri atld. Parmak ular kapnn kolunu kavrarken vites dilileri birbirine geti. Motor, yeniden hzlanrken Becker neredeyse omzunu kararak kapdaki bolua ekti. David Becker tam aracn kap aralnn i tarafnda yere yld. Asfalt yalnzca be-on santimetre kadar aadan hzla akyordu. David artk aylmt. Bacaklar ve omzu acyordu. Sendeleyerek ayaa kalkt, bir yandan da kendini toparlamaya alyordu. Basama kp karanlk otobsn iine girdi. Karalt lardan olu an kalabal n iinde, yaln zca birka koltuk tede, o kolaylkla ayrt edilebilen koca diken eklindeki salar duruyordu. Krmz, beyaz ve mavi! Baardm! Becker' n akl na e itli imgeler doldu: yzk, beklemekte olan Learjet 60 ve en sonunda Susan. Becker ne syleyeceini tasarlayarak kzn oturduu koltukla ayn hizaya geldiinde, otobs bir sokak lambasnn altndan geti. Kzn yz bir anlna aydnland.

Becker dehet iinde bakakald. Kzn yzndeki makyajn altnda iki gnlk kirli bir sakal vard. Zaten kz deildi bu, bir delikanlyd. st dudanda kk bir gm ivi vard, siyah bir deri ceket giyiyordu ve iinde de tirt yoktu. "Ne bakyorsun be?" diye sordu bouk ses. Aksan New York aksanyd. Becker ar ekimde yere dyormu gibi midesi bulanarak gzlerini dikip kendisine bakan bir otobs dolusu yolcuya evirdi baklarn. Hepsi punkyd. stelik en azndan yars krmz, beyaz ve mavi salyd. "Sientate!" diye bard ofr. Becker iitemeyecek kadar sersemlemi durumdayd. "Sientate!" diye tekrar bard ofr. "Otur!" Becker dikiz aynasndaki kzgn surata doru dnd belli belirsiz. Ama ok beklemiti. Sinirli src serte frenlere aband. Becker aniden hafiflediini hissetti. Bir koltuun arkasna tutunmak iin uzand ama tutunamad. Bir anlna havada asl kald, sonra da trtkl zemine sert bir ini yapt. Avenida del Cid'de, bir karalt glgelerin arasndan kt. Tel ereveli gzlklerini dzeltti ve yolda ilerlemekte olan otobsn ardndan bakt dikkatle. David Becker elinden kamt ama bu durum uzun srmeyecekti. Sevilla'daki onca otobsn iinde David Becker bine bine ad km olan 27 numaral otobse binmiti. 27 numaral otobsn gittii tek bir yer vard.

46
Phil Chartrukian sinirle telefonunu masaya koydu. Jabba'nn hatt meguld. Jabba, ar bekletmeyi, her aramay balayarak krn arttrmak iin AT&T tarafndan gelitirilmi bir hinlik kabul ederek reddetmiti. O basit "Dier hatta gryorum, sizi birazdan arayacam," ifadesi telefon irketlerine her yl milyonlar kazandryordu. ar bekletmeyi kullanmamas, NSA'nn acil durumlar iin her zaman cep telefonu tamas talebine Jabba'nn kendine has, sessiz itirazyd. Chartrukian dnp bombo Kripto katna bakt. Aadaki jeneratrlerin vzlts her dakika daha da artyordu sanki. Zamann hzla getii, tkendii hissine kapld. Kendisine oradan ayrlmasnn sylendiinin farkndayd ama Kripto'nun alt katndan gelen homurtunun arasnda sistem gvenlikilerinin dsturu kafasnn iinde dnp durmaya balad: nce harekete ge, sonra akla. Bilgisayar gvenliinin yksek riskli dnyasnda dakikalar, ounlukla bir sistemi kurtarmakla kaybetmek arasndaki fark belirlerdi. Acilen uygulamaya koymadan nce koruyucu bir srecin gvenilirliinden emin olmak iin nadiren zaman bulunurdu. Sistem gvenlik grevlilerine teknik uzmanlklar iin cret denirdi... bir de igdleri iin. nce harekete ge, sonra akla. Chartrukian ne yapmas gerektiini biliyordu. Ortalk yattktan sonra ya bir NSA kahraman yada dardaki bir yn isizden biri olacann da farkndayd. Muhteem ifre zc bilgisayara bir virs bulamt, sistem gvenlik grevlisi bundan emindi. Sorumlu davran bir tek eyin yaplmasn gerektiriyordu: bilgisayar kapatmak. Chartrukian TRANSLTR'yi kapatmann yalnzca iki yolu olduunu biliyordu. lki, komutann, kilitli kaplarn ardndaki ofisinde olan zel terminaliydi. Bu sz konusu bile olamazd. Dier yol ise kripto katnn altndaki katlardan birinde bulunan elle amakapatma alteriydi. Chartrukian yutkundu. Alt katlardan nefret ederdi. Orada sadece bir kez bulunmutu, o da eitim srasnda. skelelerden oluan uzun labirent-teri, freon kanallar ve en aada

byk bir homurtuyla alan g kaynaklarna kadar olan yaklak krk metrelik ba dndrc yksekliiyle yabanc bir dnyadan bir yer gibiydi sanki... Oras gitmek isteyecei son yerdi, Strathmore da kar gelmek isteyecei son kii ama grev grevdi. Yarn hepsi bana teekkr edecek, diye dnd; bir yandan da gerekten yle olup olmayacan merak ediyordu. Chartrukian, derin bir soluk aldktan sonra kdemli sistem gvenlik grevlisinin metal dolabn at. eitli bilgisayar paralarnn bulunduu bir rafta, bir medya toplaycsnn ve yerel a test cihaznn arkasna gizlenmi olan Stanford niversitesi mezunlar dernei kupas duruyordu. Kupann azna dokunmadan parmaklarn iine uzatt ve bir anahtar kard. Kendi kendine, "Sistem gvenlik grevlilerinin gvenlik hakk nda bilmedikleri eyler ne kadar ilgin," dedi.

47
"Demek bir milyar dolarlk ifre?" Midge ks ks gld. Koridorda Brinkerhoff'un arkasndan yryordu. "Bak, bu iyiydi." "Yemin ederim," dedi Brinkerhoff. Midge ona yan yan bakt. "stmdeki elbiseyi karmak iin evirdiin bir dolap deildir umarm." "Midge, ben hibir zaman" dedi kendini hakl gren bir havayla. "Biliyorum, Chad. Hatrlatmana gerek yok." Otuz saniye sonra Midge, Brinkerhoff un sandalyesine oturmu Kripto raporunu inceliyordu. "Grdn m?" dedi Brinkerhoff, Midge'in zerine eilmi, sz konusu rakam gsteriyordu. "Bu BM. Bir milyar dolar!" Midge kkr kkr gld. "Gerekten biraz abartl bir rakam gibi grnyor, deil mi?" "Evet," diye homurdand. "Biraz!" "Bir sfra blnme olay sanki." "Bir ne?" "Sfra blnme olay," dedi verilerin geri kalann incelerken. "BM kesir olarak hesaplanr, toplam masrafn zlen ifre adedine blm yani." "Tabii." Brinkerhoff ylece bayla onaylad. Midge'in elbisesinin n tarafndan ieriye bakmamaya alt. "Payda sfr olduunda," diye aklad Midge, "kesir sonsuza gider. Bilgisayarlar da sonsuzdan nefret ettikleri iin her yan dokuz rakamyla doldururlar." Farkl bir stunu gsterdi. "Bunu gryor musun?" "Evet." Brinkerhoff dikkatini yeniden kada evirdi. "Bugnn ham retim verileri bu. zlen ifrelerin say s na bir bak." Brinkerhoff syleneni yaparak Midge'in parman takip etti stunda.
ZLEN FRE SAYISI - 0

Midge parmann ucuyla rakamn yazl olduu yere vurdu hafife. "Tam tahmin ettiim gibi. Sfra blnme." Brinkerhoff kalarn kaldrd. "Yani her ey yolunda?" Midge omuz silkti. "Bugn hibir ifre zmediimiz anlamna geliyor yalnzca. TRANSLTR mola vermi olmal." "Mola m?" Brinkerhoff kukuyla bakt. "Molalarn" patronunun tercih ettii bir alma tarz olmadn bilecek kadar uzun sredir onun yanndayd, zellikle de sz

konusu olan TRANSLTR ise. Fontaine bu ifre zme canavar iin 2 milyar dolar demiti ve parasnn karln almak istiyordu. TRANSLTR'nin aylak aylak geirdii her saniye pe atlan para anlamna geliyordu. "Ah... Midge," dedi Brinkerhoff. "TRANSLTR hi mola vermez. Gece gndz alr, biliyorsun." Midge omuz silkti. "Belki de Strathmore hafta sonu programn ha-zrlamak iin burada kalp dn geceyi harcamak istememitir. Fontaine'in burada olmad n biliyordur muhtemelen, dolay s yla sabah erkenden balk tutmaya gitmitir." "Hadi, Midge." Brinkerhoff bezgin bir ifadeyle bakt. "Adamn nefes almasna izin ver." Midge Milken'in Trevor Strathmore'dan ho lanmad s r de ildi. Strathmore Uan Bal yeniden yazarak kurnazca bir manevra yapmaya kalk m ama yakay ele vermi ti. Strathmore'un cretkr hareketine ra men bu olay NSA'ya pahal ya patlam t . EFF g kazanm , Fontaine'in Kongre nezdindeki itibar epey azalm, en kts de tekilat n pek bir gizlili i kalmam t . Birdenbire ortaya, Minnesota'dan America Online ve Prodigy'ye, NSA'nn e-postalarn okuduundan kukulanan ev kadnlar mektup gndermeye balam t ; sanki erbetli tatl patatesin gizli tarifi NSA'nn ok da umurundaym gibi... Strathmore'un krd potun hesab NSA'ya karlmt, Midge de kendini bundan sorumlu tutuyordu. Komutann hner gsterisini nceden tahmin edebilecei iin deil, kendisini sulamasna neden olan en nemli ey yetkisiz bir eylemin Mdr Fontaine'nin arkasndan gerekletirilmesi olmutu ve Midge Mdr Fontaine'in arkasn kollamak iin para alyordu. Fontaine'nin "brak yapsn" tutumu onun durumunu tehlikeye sokmu, Midge'in de sinirini bozmutu. Ama mdr zeki insanlarn -nnde durmamay ve ilerini yapmalarna izin vermeyi uzun zaman nce renmiti, Trevor Strathmore'u idare etme biimi de tam olarak byleydi. "Midge, Strathmore'un ihmalkr biri olmadn pekl bilirsin," diye kar kt Brinkerhoff. "TRANSLTR'yi eek gibi altrr." Midge bayla onaylad. inde bir yerlerde, Strathmore'u kaytarmakla sulamann sama olduunu biliyordu. Komutan da onlar kadar kendini iine adam biriydi, ar derecede hem de. Dnyadaki ktlkleri kendi ahsi arm h gibi ta rd s rt nda. NSA'n n Uan Bal k plan Strathmore'un fikriydi, dnyay deitirmek iin cesur bir teebbs. Ne yazk ki birok kutsal grev gibi bu hal seferi de armha gerilmeyle bitmiti. "Tamam," diye itiraf etti, "biraz sert ktm." "Biraz?" Brinkerhoff un gzleri ksld. "Strathmore'un nnde, top-lasan uzunlu u bir kilometreyi bulacak bir dosya listesi var. TRANSLTR'nin btn bir hafta sonu bota kalmasna izin vermez." "Tamam, tamam." Midge i geirdi. "Benim hatam." Aln krt, TRANSLTR'nin btn gn boyunca tek bir ifre bile zmemi olmasna ok armt. "zin ver bir eye tekrar bakaym," dedi ve raporun sayfalarn kartrmaya balad. Arad eyi buldu ve rakamlar gzden geirdi. ok ksa bir sre sonra ban sallad. "Haklsn Chad. TRANSLTR tam kapasite alyor. Hatta ham tketim verileri de normalden biraz yksek, elektrik tketimi dn gece yarsndan beri yarm milyon kilovat saati gemi." "Yani bu bizi nereye gtryor?" Midge armt. "Emin deilim. Bu tuhaf." "Verileri yeniden almak ister misin?"
Midge gzlerini dikip ona bakt knarcasna. Midge Milken hakknda asl sorgulanmayacak iki ey vard. Bunlardan biri onun verileriydi. Midge rakamlar incelerken Brinkerhoff bekledi.

"Hh," diye homurdand en sonunda. "Dnn istatistikleri iyi grnyor: 237 ifre zlm. BM 874$. ifre bana ortalama sre alt dakikann biraz stnde. Ham tketim verileri normal dzeyde. TRANSLTR'ye giren son ifre" Durdu. . "Ne?" "te bu komik," dedi. "Dnk i aknn sonundaki dosya 23:37'de ilenmeye balam." "Eee?" "Eee'si u, TRANSLTR aa yukar her alt dakikada bir ifre zer. Gnn son ifresi genellikle gece yarsna daha yakn girmi olur. Bu ise kesinlikle yle grnmyor" Midge anszn duruverdi, nefesi kesilmiti. Brinkerhoff atld. "Ne!" Midge ktya bakyordu dikkatle, gzlerine inanamamt. "Bu dosya? TRANSLTR'ye dn gece giren son dosya m bu?" "Evet?" "Henz zlmemi. Giri zaman 23:37:08 ama listede ifre zlme zaman yok." Midge sayfalar kartrd. "Ne dn ne de bugn!" Brinkerhoff omuz silkti. "Belki de ocuklar sk bir tan program altryorlardr." Midge ban sallad. "On sekiz saattir alacak kadar m sk?" duraklad. "Sanmyorum. stelik, i ak verilerine gre bu dardan gelen bir dosya. Strathmore'u aramalyz." "Evden mi?" Brinkerhoff yutkundu. "Bir cumartesi gecesi?" "Hayr," dedi Midge. "Strathmore'u tanyorsam, bundan haberi vardr. Bahse girerim ki o burada. Sadece bir nsezi." Asl sorgulanmayacak olan dier eyi de Midge'in nsezileriydi. "Hadi gel," dedi ayaa kalkarken. "Bakalm, hakl mym?" Brinkerhoff ofisine kadar Midge'i izledi, orada Midge yerine oturdu ve Byk Birader'in tu takmn tpk bir kilise orgu virtz gibi kullanmaya balad.

Brinkerhoff duvarda sralanm olan bir dizi kapal devre video monitrne dikti gzn, ekranlarn hepsinde NSA armas grntleniyordu. "Kripto'yu da m gzetliyorsun?" diye sordu gergin bir ekilde. "Hayr," diye yantlad Midge. "Keke gzetleyebilseydim ama Kripto bir kapal kutu. Orada hi video kameras yok, ses yok, hibir ey yok. Strathmore'un emirleri. Tm elimde olan yaklam istatistikleri ve temel TRANSLTR verileri. Elimizde bu kadar bile olduu iin anslyz. Strathmore tam bir mahremiyet istemiti ama Fontaine temel veriler konusunda srar etti." Brinkerhoff arm gibiydi. "Kripto'da video yok mu yani?" "Niye?" diye sordu Midge, gzlerini monitrden ayrmadan. "Sen ve Carmen biraz daha kuytu yerler mi aryorsunuz yoksa?" Brinkerhoff duyulmayan bir eyler homurdand. Midge birka tua daha bast. "Strathmore'un asansr hareket kaytlarn karyorum." Bir sre monitrndekileri inceledi, sonra da parmaklaryla masaya vurdu hafife. "O burada," dedi hi de heyecana kaplmadan. "u anda Kripto'da. una bak. Sen uzun alma saatlerinden bahset bir de; dn sabah erkenden buraya gelmi, o zamandan beri de asansr hareket etmemi. Ana kapda manyetik kartn kullandn da grmyorum. Demek ki kesinlikle burada." Brinkerhoff nefesini b rakt , biraz rahatlam gibiydi. "Peki, Strathmore buradaysa her ey yolunda demektir, deil mi?" Midge bir an dnd. "Belki," dedi sonunda. "Belki mi?" "Onu arayp tekrar kontrol etmeliyiz." Brinkerhoff kar kacak oldu. "Midge, adam mdr yardmcs. Eminim her ey kontrol altndadr. Gel, i iten getikten sonra" "Ah, hadi Chad; o kadar ocuk olma. Biz sadece iimizi yapyoruz. statistiklerde bir prz var, biz de bu przn peindeyiz. Ayrca," diye ekledi, "Strathmore'a Byk

Birader'in gzetlemede olduunu hatrlatmak istiyorum. Dnyay kurtarmak iin o ku beyinli hner gsterilerinden birini planlamadan nce iki kez dnmesini salar." Midge telefonu kaldrp numaray evirmeye balad. Brinkerhoff endieli grnyordu. "Gerekten onu rahatsz etmeyi dnyor musun?"
"Ben rahatsz etmeyeceim ki," dedi Midge ahizeyi Brinkerhoff a verirken. "Sen rahatsz edeceksin."

48
"Ne?" diye ba rd Midge heyecanla, duyduklar na inanamam t . "Strathmore verilerimizin yanl olduunu mu iddia ediyor?" Brinkerhoff bayla onaylayp telefonu kapatt. "Strathmore TRANSLTR'nin on sekiz saattir tek bir dosyaya taklp Kaldn inkr m etti?" "Her eyden gayet memnundu." Telefon konumasn sa salim atlatt iin keyfi yerinde olan Brinkerhoff un yz ayd nlanm t . "TRANSLTR'nin sorunsuz altna beni temin etti. Biz telefonda konu urken bile her alt dakikada bir ifre zd n syledi. Bir sorun olup olmadn sorduum iin de bana teekkr etti." "Yalan sylyor," dedi Midge ters ters. "Bu Kripto istatistiklerine iki yldr bakyorum ben. Veriler asla yanl olmaz." "Her eyin bir ilki vardr," dedi Brinkerhoff dnmeden. Midge onu susturdu knayan bir bakla. "Btn verileri iki kez alrm." "ey... bilgisayarlar hakknda ne derler bilirsin. Bir iin iine ediyorlarsa, en azndan bu konuda istikrarl olurlar." Midge dnp onunla yz yze geldi. "Bu komik deil, Chad! Mdr yardmcs mdrn ofisine apak yalan syledi. Bunun nedenini bilmek istiyorum!" Brinkerhoff birden Midge'i geri armam olmay geirdi iinden. Strathmore'un telefon konumas onu lgna evirmiti. Uan Balk'tan beri Midge ne zaman kuku uyandran bir eyler dnd hissine kaplsa, rahatsz edici bir biimde melekten eytana dnyordu. Kafasndakini halleden kadar da onu hibir ey durduramazd. "Midge, verilerimizin hatal olmas da mmkn," dedi Brinkerhoff srar ederek. "Yani, bir daha dnsene, TRANSLTR'ye girip onu on sekiz saat oyalayan bir dosya? Duyulmu ey deil. Hadi, eve git. Ge oldu." Midge kendini beenmi bir ifadeyle ona bakp raporu yavaa masann zerine frlatt. "Verilerime gveniyorum. gdlerim doru olduklarn sylyor." Brinkerhoff kalarn att. Artk mdr bile Midge Milken'in igdlerini sorgulamyordu. Midge'in her zaman hakl olmak gibi esrarengiz bir alkanl vard. "Bir eyler dnyor," dedi, "ve ben bunun ne olduunu bulmaya kararlym."

49
Becker el yordamyla otobsn zemininden kalkp bo bir koltua brakt kendini. "Gzel hareket, b.k uval," dedi diken sal ocuk dudak bkerek. Becker sade kta gzlerini ksarak bakt. Otobse kadar takip ettii ocuktu bu. Krmz, beyaz ve mavi kafalardan oluan denize bakt somurtarak. "Tm bu salar da ne?" diye sylendi Becker eliyle dierlerini iaret ederek. "Hepsi..." "Krmz, beyaz ve mavi mi?" diye sordu ocuk.

Becker bayla onaylad, ocuun st dudandaki iltihap kapm delie bakmamaya alarak. "Judas Taboo," dedi ocuk ylece. Becker arm grnyordu. Punk, otobsn koridoruna tkrd. Becker'n cahilliinden bezmi ti anla lan. "Judas Taboo. Sid Vicious'dan beri en byk punk . Geen yl bugn, burada kendi kafasn patlatt. Onun yldnm." Becker bayla belli belirsiz onaylad. Aradaki balanty kuramad anlalyordu. "Taboo'nun salar dnyadan istifa ettii gn byleydi." ocuk bir kez daha tkrd. "Pislik iindeki prestijine nem veren her hayrannn bugn salar krmz, beyaz ve mavi." Becker uzun bir sre hibir ey sylemedi. Sanki sakinletirici verilmi gibi, yavaa kafasn evirip nne dnd. Otobsteki guruba gz gezdirdi. Hepsi punkyd. ou da gzn dikmi ona bakyordu. Her hayrannn salar bugn krmz, beyaz ve mavi. Becker uzanp otobsten inme isteini ofre bildirmek iin kullanlan ipi ekti. nmenin zaman gelmiti. Tekrar ekti. Hibir ey olmad. nc kez ekti, daha serte. Hibir ey. "Bize 27 no'lu otobs ayrrlar." ocuk bir daha tkrd. "Onlara bulamayalm diye." Becker dnd. "nemeyecek miyim yani?" ocuk gld. "Son duraa kadar hayr." Be dakika sonra otobs, aydnlatlmam bir spanyol toprak yolunda hzla gidiyordu. Becker arkasndaki ocua dnd. "Bu ey hi durur mu?" ocuk bayla onaylad. "Birka kilometre daha." "Nereye gidiyoruz?" ocuk srtt. "Yani, bilmiyor musun?" Becker omuz silkti. ocuk histerik bir ekilde glmeye balad. "Hadi yaa. ok houna gidecek."

50
Phil Chartrukian, TRANSLTR'nin ana gvdesinin yalnzca birka metre uzanda, Kripto'nun zemininde beyaz harflerle yazlm olan bir yaznn banda durdu. KRPTO ALT KATLARI YETKL PERSONEL DIINDA GRMEK YASAKTIR Kesinlikle yetkili personel olmad n biliyordu. abucak Strathmore'un ofisine bir gz att. Perdeler hl ekiliydi. Chartrukian Susan Fletcher'n tuvalete gittiini grmt, bu yzden onun da bir sorun olmayacan biliyordu. Geriye kalan tek sorun Hale'di. Kriptografn kendisini izleyip izlemediini merak ederek 3. blme doru bakt. "Has...tir" diye sylendi. Yerde, ayaklarnn altnda zeminle ayn dzeyde bir kapak eklindeki kapnn erevesi zar zor seiliyordu. Chartrukian'n avucunda sistem gvenlik laboratuarndan biraz nce alm olduu anahtar duruyordu. Dizlerinin stne kt, anahtar yerine yerletirdi ve evirdi. Kilit dilinden bir 't' sesi geldi. Sonra da dtaki harici kelebek kap mandaln evirerek ap kapy serbest brakt. Bir kez daha omuzlarnn zerinden bakp etraf kontrol ettikten sonra yere meldi ve

kapa ekti. Panel kkt, ancak bir metreye bir metre kadar. Ama ard. Sonunda aldnda sistem gvenlik grevlisi geri geri inmeye balad. Scak bir hava dalgas yzne arpt. Beraberinde freon gaznn keskin sertliini de tayordu. Aklktan, aadaki krmz servis klarnn aydnlatt buhar dalgalar kyordu dne dne. Jeneratrlerin uzaktan gelen vzlts artk bir grlemeye dnmt. Chartrukian ayaa kalkp akla bakt dikkatle. Bir bilgisayar servis giriinden ok cehenneme alan bir kapya benziyordu. Dar bir merdiven, zeminin altndaki bir platforma iniyordu. Onun tesinde basamaklar vard ama Chartrukian'n tm grebildii girdap gibi dnen krmz dumand. Greg Hale 3. blmn tek ynl camnn arkasnda duruyordu. Alt katlara giden merdivenden dikkatle aa inen Phil Chartrukian' izliyordu. Hale'in durduu yerden sistem gvenlik grevlisinin ba gvdesinden ayrlm ve Kripto katnn zemininde kalm gibi grnyordu. Derken o kesik ba, dnp duran dumann iine batt ar ar. "Yreklice bir hareket." diye mrldand Hale. Chartrukian'n nereye gittiinin farkndayd. Bilgisayarda bir virs olduunu dnyorsa, TRANSLTR'nin acil durumda elle kapatlmas mantkl bir hareketti. Ne yazk ki, aa yukar on dakika iinde sistem gvenlik grevlilerinin Kripto'ya dolumasn salamann da kesin bir yoluydu bu. Acil durumlarda yaplanlar ana takip panolarnda alarm iaretlerinin kmasna neden olurdu. Kripto'da sistem gvenlik aratrmas yaplmas Hale'in gze alamayaca bir eydi. Hale 3. blmden kp zemindeki kapak eklindeki kapya yneldi. Chartrukian'n durdurulmas gerekiyordu.

51
Jabba dev bir iribaa benziyordu. Lakap olarak adn ald sinematik yarat k gibi bu adam da sas z ve yuvarlak hatl bir devdi. Jabba, NSA'nn btn bilgisayar sistemlerinin asl koruyucu melei olarak bir blmden dierine gider, bir eyleri bker, bir eyleri lehimler ve en iyi ilacn nlem almak olduu ynndeki dncesini tekrar tekrar vurgulard. Jabba'nn saltanat srasnda hibir NSA bilgisayarna virs bulamamt. Jabba bunun byle kalmasna kararlyd. Jabba'nn ss, NSA'nn yer altndaki son derece gizli veri bankasna bakan, zeminden biraz ykseltilmi bir i istasyonuydu. Bir virsn en byk zarar verebilecei yer orasyd ve Jabba da zamann byk blmn orada geirirdi. Bununla birlikte, o anda Jabba mola vermiti ve NSA'nn btn gece ak olan levazm blmnde pepperoni'li calzone yiyordu. Cep telefonu aldnda ncy gtrmek zereydi. "Konu," dedi az dolusu lokmasn yutarken ksrerek. "Jabba," bir kadn sesiydi. "Ben Midge." "Veriler Kraliesi!" diye hayranln belirtti devasa adam abartl bir ekilde. Midge Milken'e kar daima bir zaaf olmu tu. Midge'in zehir gibi bir zeks vard, stelik Jabba'nn tand, kendisiyle flrt etmi tek kadnd. "Keyifler nasl?" "ikyetim yok." Jabba azn sildi. "Tesiste misin?" "Evet." "Calzone yerken bana katlmak ilgini eker mi?" "sterdim Jabba ama arkay kolluyorum." "yle mi?" Ks ks gld. "Sana katlabilir miyim?" "ok ktsn." "Dnemezsin bile..." "Seni yakaladma sevindim," dedi Midge. "Tavsiyene ihtiyacm var." Jabba Dr. Pepper'dan byk bir yudum ald. "Konu."

"Belki de nemli deildir," dedi Midge, "ama elimdeki Kripto istatistiklerinde tuhaf bir ey kt. Senin aydnlatabileceini ummutum." "Neymi?" bir yudum daha ald. "Elimde TRANSLTR'nin ayn dosya zerinde on sekiz saattir altn ve hal ifreyi zemediini syleyen bir rapor var." Jabba calzone' sinin her tarafna Dr. Pepper pskrtt. 'Ne?" "Bir fikrin var m?" Calzone'sini bir peeteyle kurulad. "Ne raporu bu?" "retim raporu. Temel maliyet analizi." Midge Brinkerhoff ile birlikte ne bulduunu aklad abucak. "Strathmore'u aradn m?" "Evet. Kripto'da her eyin yolunda oldu unu syledi. TRANSLTR'nin tam gaz altn syledi. Verilerimizin yanl olduunu syledi." Jabba'nn yuvarlak aln krt. "yleyse mesele ne? Raporun hatalym." Midge yant vermedi. Jabba onun ne demek istediini anlamt. Kalarn att. "Raporunun hatal olduunu dnmyorsun?" "Doru." "Dolaysyla Strathmore'un yalan sylediini dnyorsun?" "yle deil," dedi Midge diplomatik bir ekilde. Hassas bir noktada olduunun farkndayd. "Sadece, istatistiklerim daha nce hi yanl olmamt. kinci bir seeneim olabileceini dnmtm." "Pekl." dedi Jabba, "sana bunu syleyecek kii olmak hi houma gitmeyecek ama verilerin zrvalam." "yle mi dnyorsun?" "im zerine bahse girerim." Jabba iyice slanm calzone'sinden byk bir s r k al p a z doluyken konu tu. "Bir dosyan n TRANSLTR'de kald en uzun sre saattir. Buna tan programlan, limit denemeleri, her ey dahildir. Onu on sekiz saat boyunca kilitleyebilecek tek ey viral olmak zorunda. Baka hibir ey bunu yapamaz." "Viral?" "Evet, bir tr ksrdng. lemcilere giren, bir dng yaratan ve ok basite ileri durduran bir ey." "Peki," diye devam etti Midge srarla, "Strathmore yaklak otuz alt saattir Kripto'da. Sence bir virsle bouuyor olma ihtimali var m?" Jabba gld. "Strathmore otuz alt saattir orada m? Zavall herif. Kars evden kovmutur herhalde. Bavulunu eline verdiini duydum." Midge bir an dnd. Bunu o da duymutu. Paranoyaklam olup olmadn geirdi aklndan. "Midge." diye hrltl bir sesle konutu Jabba ve byk bir yudum daha ald. "Strathmore'un oyuncana bir virs bulam olsayd beni arard. Strathmore zekidir ama kahrolas virsler hakknda bir ey bilmez. TRANSLTR onun her eyi. Bir sorun olduuna dair ilk iarette alarm dmesine basm olurdu, buralarda da bu ben demek oluyorum." Jabba mozzarella peynirinden byk bir para att a z na. "stelik, TRANSLTR'ye virs bulamasnn hibir yolu yok. Koridor, benim imdiye kadar yazdm en iyi paket filtre seti. Onu hibir ey atlatamaz." Uzun bir sessizlikten sonra, Midge i geirdi. "Baka bir fikir?" "Evet. Verilerin zrvalam." "Bunu sylemitin zaten." "Aynen." Midge kalarn att. "Baka bir ey olamaz m sence? Herhangi bir ey?" Jabba ters ters gld. "Midge... dinle. Uan Bal k berbat oldu. Strathmore onu harcad. Ama ge bunu artk, bitti." Uzun bir sessizlik oldu, Jabba ok ileri gittiini

anlamt. "zr dilerim Midge. Tm bu pislikle senin uratn biliyorum. Strathmore hatalyd. Onun hakknda neler dndnn farkndaym." "Bunun Uan Balk'la hibir ilgisi yok," dedi kararl bir ekilde. Yaa, tabii ki, diye dnd Jabba. "Dinle Midge, Strathmore hakknda olumlu ya da olumsuz bir ey dnyor deilim. Demek istediim, bu herif bir ifreci. Esasen onlarn hepsi kendilerini dnen g.tlerdir. Onlara gre veriler hep gecikmitir. Her lanet dosya dnyay kurtarabilecek bir dosyadr." "Yani ne diyorsun?"
Jabba iini ekti. "Strathmore'un kafadan atlak olduunu sylyorum, tpk dierleri gibi. Ama TRANSLTR'yi kendi kahrolas karsndan daha fazla sevdiini de sylyorum. Bir sorun olsayd beni arard." Midge uzun bir sre sessiz kald. En sonunda i geirdi, gnlsz olduu belliydi. "Yani verilerimin zrvaladn sylyorsun?" Jabba kkr kkr gld. "Burada yank yapan bir eyler mi var?" Midge de gld. "Bak, Midge. Bana bir i siparii gnder. Pazartesi gelip makineni kontrol edeceim. Bu arada o kahrolas yerden de k. Cumartesi gecesi. Git birileriyle yat ya da ne bileyim, baka eyler yap. Midge iini ekti. "Deniyorum Jabba. nan bana deniyorum."

52
Club Embrujo (Byc) 27 Numaral otobs hattnn sonundaki banliyde bulunuyordu. Bir dans kulbnden ok bir kaleye benzeyen bu kulbn drt bir yan, tuz buz edilmi bira ielerinin paralarnn sapland yksek duvarlarla evriliydi. eri izinsiz girmek isteyen birinin, arkasnda etinden hatr saylr bir miktar brakmadan girmesini engelleyen ilkel bir gvenlik sistemiydi bu. Becker yol boyunca dnm, ii beceremediine karar vermiti. Strathmore'u arayp kt haberi vermenin zamanyd, bu aratrma umutsuzdu. Elinden geleni yapmt. Artk eve dnmenin zaman gelmiti. Ama imdi, kulbn giriinde birbirlerini ite kaka ilerleyen mteri gruhuna bakarken Becker vicdannn bu aratrmadan vazgemesine izin vereceinden emin deildi. O ana dek grd en byk punk kalabalna dikmiti gzlerini. Her yerde krmz, beyaz ve mavi sa vard. Becker iini ekti, aklnda seeneklerini tartyordu. Kalabala gz gezdirdi ve omuz silkti. Bir cumartesi gecesi baka nerede olabilir ki bu kz? Becker, talihine sverek otobsten indi. Club Embrujo'nun girii tatan, dar bir koridordu. Becker girdiinde ieri girmeye can atan mterilerin arasnda skp kalmt. "ekil yolumdan i.ne" Ayakl bir inedenlik geti Becker'n yanndan, ona dirsek atarak. "Gzel kravat." Biri Becker'n kravatn serte ekti. "Benimle yatmak ister misin?" ok gen bir kz Yaayan ller'den frlam bir ey gibi bakarak Becker'a dikti gzlerini. Koridorun karanl alkol ve ter kokusuyla dolu, betondan, byk bir odaya dek uzanyordu. Sahne gerekstyd, iinde yzlerce kiinin tek bir gvde halinde hareket ettii, dan derinliklerindeki bir yer alt odas. Hepsi bir aa bir yukar dalgalanyordu. Skca vcutlarn yanlarna dayanm kollar, dimdik omurgalarn ucundaki cansz birer ampul gibi eilip kalkan balar. Bir sahnenin zerinden kak tipler ellerden kollardan oluan bir denize dalp duruyor, sonra da yzeye kyordu. Vcutlar elden ele plaj toplar

gibi ileri geiriliyordu. Yukarda yanp snen klar da btn bu sahneye eski, sessiz bir film havas veriyordu. Uzaktaki duvarda, birer minibs byklndeki hoparlrler insann iini yle derinden titretiyordu ki en adanm dans lar bile titreyen woofer'lara on metreden fazla yaklamyordu. Becker elleriyle kulaklarn kapatp kalabala gz gezdirdi. Bakt her yerde bir baka krmz, beyaz ve mavi kafa grd. Vcutlar birbirine o kadar yaknd ki ne giydiklerini seemedi. Hibir yerde Britanya bayran artran bir ey gremedi. Ayaklar altnda inenmeden kalabala giremeyecei ok akt. Yaknndakilerden biri kusmaya balad. Ne sevimli, diye sylendi Becker. Spreyle boyanm bir koridordan aa doru ilerledi. Koridor, oraya buraya masalarla sandalyelerin dald bir d avluya alan, aynal, dar bir tnele dnd. Avluyu da punklar doldurmutu ama buras Becker iin Shangrila'ya alan bir kap gibiydi. Yukarda ak bir gkyz vard ve mziin sesi azalp gitmiti. Becker, merakl baklara aldrmayarak kalabala doru ilerledi. Kravatn gevetti ve en yakndaki bo bir masann yannda bir sandalyeye att kendini. Strathmore'un sabahki telefonundan bu yana bir mr gemi gibiydi. Masasnn zerindeki bo bira ielerini temizledikten sonra, ban ellerine dayad. Yalnzca birka dakika, diye dnd. Birka kilometre uzakta, tel ereveli gzlkl adam, bir tara yolunda hzla giden Fiat taksinin arkasnda oturuyordu. "Embrujo," diye homurdand, gidecei yeri srcye hatrlatarak. Src bayla onaylad, dikiz aynasndan bu tuhaf mterisine bakarak. "Embrujo," diye sylendi kendi kendine. "Her gece bir ncekinden daha garip bir kalabalk."

53
Tokugen Numataka at katndaki ofisinin iinde, masaj masasnda plak yatyordu. zel masz boynundaki tutulan yerleri ovuyordu. Kadn avu ilerini Numataka'nn krek kemikleri evresindeki etli ukurlara yerletirmiti, arka tarafn rten havludan aa doru iine devam etti. Elleri alta kayd... havlunun altna. Numataka ancak fark edebildi. Akl baka yerdeydi. zel hattnn almasn bekliyordu. almamt. Kap vuruldu. "Gir," dedi Numataka homurdanarak. Masz abucak ellerini havlunun altndan ekti. Santral operatr ieri girdi ve ban eerek selam verdi. "Saygdeer bakan." "Konu." Operatr ikinci kez ban eerek selam verdi. "Ana santralle konutum. Telefon, kodu 1 olan lkeden edilmi, ABD'den." Numataka ban sallad. Bu iyi bir haberdi. Telefon Amerika'dan edilmi. Glmsedi. Gerekmi. "ABD'de nereden?" diye sordu. "Bulmaya alyorlar, efendim." "ok iyi. Fazlasn rendiinde bana syle." Operatr tekrar ban eerek selam verip kt. Numataka kaslarnn gevediini hissetti. lke kodu 1. Gerekten de iyi haber.

Susan Fletcher Kripto katndaki tuvalette sabrszca dolanyor, ar ar elliye kadar sayyordu. Ba zonkluyordu. Birazck daha, dedi kendine. Hale, North Dakota'nn ta kendisi! Susan, Hale'in planlarnn ne olduunu dnd. Gei anahtarn herkese aklayacak myd? Agzllk yapp algoritmay satmaya m alacakt? Susan artk daha fazla bekleyemiyordu. Zaman gelmiti. Strathmore'a ulamak zorundayd. Dikkatlice kapy aralayp aralktan Kripto'nun uzak tarafnda kalan duvara bakt, duvar ierinin grntsn yanstyordu. Hale'in hl gzleyip gzlemediini bilmenin hibir yolu yoktu. Hzla Strathmore'un ofisine gitmek zorundayd. ok da hzl deil tabii ki, Hale'i kendisinden haberdar olduundan kukulandramazd. Kapya uzand, kulana baz sesler geldiinde tam kapy ekip amak zereydi. Sesler. Erkek sesleri. Sesler zemine yakn olan havalandrma boluundan geliyordu. Kapy brakp havalandrma menfezine doru ilerledi. Szler aadaki jeneratrlerin tekdze vzltsna karyordu. Konuma alt kattaki iskelelerden geliyor gibiydi. Seslerden biri tiz ve fkeliydi. Phil Chartrukian'n sesine benziyordu. "Bana inanmyor musun?" Daha fkeli bir ses ykseldi. "Bir virs bulat!" Sonra sert bir barma sesi. "Jabba'y aramamz gerek!" Sonra bir iti-kakn sesleri. "Brak beni!" Bunun ardndan gelen ses pek insan sesi saylmazd. Dehet dolu, uzun bir lkt, lmek zere olan strap iindeki bir hayvann sesi gibiydi. Susan havalandrma menfezinin yannda dondu kald. Ses balad gibi aniden kesildi. Sonra yine sessizlik. Bir an sonra, sanki ucuz bir korku filmi matinesi iin koreografisi yaplm gibi, tuvaletteki klar yava yava azald, sonra titreti ve snd. Susan Fletcher kendini tam bir karanln iinde buldu.

55
"Benim yerimde oturuyorsun, b.k kafa." Becker ban ellerinden kaldrd. Bu lanet lkede kimse spanyolca konumaz m ? Ksa boylu, kafas tamamen tral ve yz sivilce dolu bir gen, tepesinde dikilmi ona ters ters bakyordu. Kafa derisinin yars krmz, yars mordu. Bir Paskalya yumurtas gibi grnyordu. "Sana benim yerimde oturuyorsun dedim, b.k kafa." "Duydum," dedi Becker, ayaa kalkarak. Kavga edecek bir havada deildi. Gitme zamanyd. "ielerimi nereye koydun?" diye kpek gibi hrlad ocuk. Burnunda bir engelli ine vard. Becker yere koyduu bira ielerini gsterdi. "Botular." "Bo falan deillerdi kahrolas?' "zr dilerim," dedi Becker ve gitmek iin dnd. Punk nn kesti. "Kaldr onlar!" Becker gzlerini krptrd, elenmiyordu. "Dalga geiyorsun herhalde?" ocuktan tam otuz santimetre daha uzun, yirmi, yirmi be kilo kadar da daha ard. "Dalga geiyor gibi mi grnyorum b.k kafa?" Becker bir ey demedi. "Kaldr onlar!" ocuun sesi atlakt.

Becker ocuun yanndan gemeyi denedi ama ocuk yolunu kapad. "Sana, onlar kaldr dedim b.k kafa!" Yakn masalardaki kafas iyi punklar dnp bu olay izlemeye baladlar. "Bunu yapmak istemezsin, evlat," dedi Becker sakince. "Seni uyaryorum!" ocuk kprmt. "Bu benim masam! Her gece gelirim buraya. imdi kaldr onlar!" Becker'n sabr tkenmiti. Puslu Dalar'da Susan ile olmas gerekmiyor muydu? spanya'da psikopat bir ergenle tartarak ne yapyordu? Becker, hi uyarda bulunmadan ocuu koltuk altlarndan yakalayp havaya kaldrd ve dnp masann stne serte oturttu. "Bana bak seni smkl bcr. Hemen imdi kendi iine bakyorsun, yoksa burnundaki o engelli ineyi skp sesini kesmek iin azna takacam." ocuun beti benzi att. Becker ocuu bir an daha tuttu, sonra brakt. Gzlerini korku iindeki ocuktan ayrmakszn eilip yerdeki ieleri toplad ve masann zerine brakt. "Evet. ne diyorsun?" diye sordu. ocuun dili tutulmutu. "Rica ederim," dedi Becker ters ters. Bu ocuk yryen bir doum kontrol ilan. "Cehenneme kadar yolun var!" diye bard ocuk, akranlarnn kendisine gldn yeni fark etmiti. "B.k yn!" Becker kmldamad. ocuun syledii bir ey kafasna dank etmiti birden. Her gece gelirim buraya. Becker ocu un kendisine yard mc olup olamayacan dnd. "Affedersin," dedi, "adn duymamtm." "ki Ses," diye tslarcasna konutu, sanki bir idam hkm veriyormu gibi. "ki Ses mi?" Becker dnd. "Brak tahmin edeyim... salarn yznden mi?" "Hi de deil, Sherlock." "Kolay aklda kalan bir ad. Kendin mi uydurdun?" "Doru, lanet olas," dedi gururla. "Patentini alacam." Becker kalarn att. "Ticari markasn demek istedin herhalde?" ocuun kafas karm gibiydi. "Bir ismi tescil ettirmek iin alman gereken ey ticari markadr," dedi Becker. "Patent deil." "Her ne haltsa!" diye bard punk, sinirle. Yakn masalardaki sarho ve uyuturucuyla kafay bulmu tipler artk histerik bir durumdaydlar. ki Ses ayaa kalkt ve Becker'a dudak bkt. "Benden ne b.k istiyorsun?" Becker bir an dnd. Senden san ykaman, konuman dzeltmeni ve bir ie girmeni istiyorum. Becker bunun ilk karlama iin fazlasyla byk bir istek olduunu dnd. "Biraz bilgiye ihtiyacm var," dedi. "Cann cehenneme." "Birini aryorum." "Onu grmemiim." "Onu grmedim" diye dzeltti Becker elini havaya kaldrp o srada yanlarndan geen bir garsonu durdururken. ki Aguila bira alp birini ki Ses'e uzatt. ocuk oke olmu gibiydi. Biradan bir yudum alp Becker'a | bakt pheyle. "Bana aslyor musun baym?" Becker glmsedi. "Bir kz aryorum." ki Ses tiz bir kahkaha koyuverdi. "Byle giyinmiken hibir kzdan i karamayacandan emin olabilirsin!" Becker kalarn att. " peinde deilim. Sadece onunla konumam gerek. Belki onu bulmama yardm edebilirsin." ki Ses birasn masaya koydu. "Polis misin?"

Becker hayr anlamnda ban sallad. ocuk gzlerini ksarak bakt. "Polise benziyorsun." "Bak evlat, ben Maryland'denim. Polis olsaydm yetki alanmn biraz dna km olurdum, sence de yle deil mi? ki Ses bu soruya yant bulamayacak gibi grnyordu. "Adm David Becker." Becker glmsedi ve masann zerinden elini uzatt. Punk tiksinmi gibi geri ekildi. "Geri dur, i.ne." Becker elini geri ekti. ocuk dudan bkt. "Sana yardm edeceim ama pahalya patlar." Becker oyunu srdrd. "Ne kadar?" "Yz papel." Becker kalarn att. "Yanmda sadece peseta var." "Her ne haltsa! Yz peseta yapalm yleyse." Dviz kurlar ki Ses'in uzmanlk alanlarndan biri deildi anlalan, yz peseta aa yukar seksen yedi sent yapyordu. "Anlatk," dedi Becker bardan hafife masaya vurarak. ocuk ilk kez glmsedi. "Anlatk." "Tamam," diye devam etti Becker sessizce. "Aradm kzn buraya taklabileceini dnyorum. Krmz, beyaz ve mavi sal." ki Ses kmseyerek konutu. "Bugn Judas Taboo'nun yldnm. Herkes krmz, bey" "Ayn zamanda Britanya bayrana benzeyen bir tirt giyiyor, bir kulanda da zincirli bir kafatas kpesi var." ki Ses'in yznden sanki kz tanm gibi belli belirsiz bir bak geti. Becker bu bak yakalad, iinde aniden bir umut belirdi. Ama bir an sonra ki Ses'in ifadesi sertleti. iesini grltyle masaya indirip Becker'n gmleini yakasndan tuttu. "O Eduardo'nun kz, seni b.k uval! Ben olsam kendimi kollardm! O kza dokunursan seni ldrr!"

56
Midge Milken fkeyle ofisinden konferans salonuna geti. Konferans salonunda, zeri siyah kiraz aac ve ceviz kerestesinden NSA mhr kakmal on metrelik maun masann yan sra tane Marion Pike suluboya resmi, saks iinde bir Boston ak merdiveni, tezgh mermerden bir bar ve tabii ki -olmazsa olmaz- Sparkletts su soutucusu vard. Midge, belki sinirlerini yattrr umuduyla kendisine bir bardak su doldurdu. Suyu yudumlarken pencereden dar dikti gzlerini. Ay ak jaluziden szlyor, maun masann damarl desenleri arasnda oynuyordu. Midge. Fontaine'in binann n tarafndaki imdiki yerine kyasla burasn n daha gzel bir mdr ofisi olaca n d nm t hep. Konferans salonu NSA'nn park alan yerine, d binalarnn oluturduu etkileyici bir manzaraya bakyordu. Kripto'nun kubbesi, yani aalarla kapl yaklak bir buuk hektarlk bir alanda ana binadan ayr, ileri teknoloji rn bir ada da bu manzarann iindeydi. Akaaalardan oluan bir korunun doal rtsnn altnda bulunan Kripto'nun NSA tesisindeki pencerelerin oundan grnmesi zordu ama ynetim sitinden grn mkemmeldi. Midge'e gre, konferans salonu bir kraln topraklarn gzlemesi iin kusursuz bir seyir yeriydi. Bir kez Fontaine'e ofisini tamasn nermi ama mdr bu neriyi reddetmiti: "Arka tarafta olmaz." Fontaine herhangi bir eyin arka tarafnda bulunacak bir adam deildi. Midge jaluziyi at. Gzlerini uzaktaki tepelere dikti. Hznl bir ekilde iini ektikten sonra Kripto'nun bulunduu noktaya doru bakmaktan kendini alkoyamad. Kripto'nun

kubbesinin grn Midge'i daima rahatlatmt, saat ka olursa olsun parlayan bir deniz feneriydi sanki buras. Ama bu gece Midge oray seyrederken iinde rahatlk duyamad. Onun yerine kendini bir bolua bakarken buldu. Yzn cama dayadnda iini ani, kadnlara zg bir panik kaplad. Altnda karanlktan baka bir ey yoktu. Kripto yok olmutu!

57
Kripto'nun tuvaletlerinde hi pencere yoktu, Susan Fletcher' tam bir karanlk kuatmt. Susan kendini toplamaya alrken bir an hi kprdamadan durdu. Giderek artan bir panik duygusunun vcudunu kapladnn kesin olarak farkndayd. Havalandrma menfezinden gelen o korkun l her yannda hissediyordu hl. inde bymeye balayan byk korkuyla mcadele etme abasna karn, korku btn vcuduna yaylm ve kontrol ele geirmiti. Susan kendini istem d, telal hareketlerle tuvaletteki blmelerin kaplarn, lavabolar el yordamyla yoklayp ilerlemeye alrken buldu. Ynn arm bir halde elleriyle nndeki karanl yokluyor ve kafas nda oday canland rmaya al yordu. Bir p tenekesini devirdi ve fayans kapl bir duvara geldiini fark etti. Eliyle duvar takip ederek ka doru ar ar ilerledi ve el yordamyla kapnn kolunu buldu. Kapy ekip atktan sonra Kripto katna att kendini. Orada ikinci kez dondu kald. Kripto kat hi de az nce olduu gibi grnmyordu. TRANSLTR kubbeden gelen belli belirsiz alacakaranln iinde gri bir siluetti. Tepedeki klarn hepsi snmt, Kaplardaki elektronik tu takmlar bile parldamyordu. Susan'n gzleri karanla altnda, Kripto'daki tek n yerde ak duran alt kat kapandan geldiini grd, alttaki servis klarndan gelen silik krmz bir parlt. Oraya doru ilerledi. Havada zayf bir ozon kokusu vard. Kapak eklindeki kapya vardnda durup aadaki bolua bakt. Freon kanallar krmzlk iinde dnp duran bir sis pskrtyordu hl, Susan jeneratrlerin daha tiz vzltsndan Kripto'nun yedek g kaynayla almakta olduunu anlad. Sisin iinde, aadaki platformda duran Strathmore'u seebiliyordu. T rabzana do ru e ilmi , TRANSLTR'nin grleyen boluunun derinliklerine bakyordu. "Komutanm!" Yant yoktu. Susan merdivene doru ilerledi dikkatle. Aadan gelen scak hava eteinin altndan esiyordu. Basamaklar, younlaan buhar yznden kayganlamt. Izgaral iskeleye indi. "Komutanm?" Strathmore yzn dnmedi. Sanki transtaym gibi gzlerinde bo bir bakla, aknlktan donakalm bir halde aa bakmaya devam etti. Susan trabzandan onun bakt yere evirdi gzlerini. Bir sre buhardan baka bir ey gremedi. Sonra aniden grd onu. Bir karalt. Alt kat aada. Buhar dalgalan arasnda ksack bir an gze arpmt. te, yine oradayd. Ereti bir biimde bklm kollar ve bacaklar. Otuz metre kadar aalarnda yatan Phil Chartrukian ana jeneratrn sivri demir kntlarna taklmt. Vcudu kararm, yanmt. D Kripto'nun ana g kaynann ksa devre yapmasna neden olmutu. Ama en tyler rpertici grnt Chartrukian'nki deildi. Aa doru inen uzun merdivenin orta ksmnda melerek glgelere gizlenmi baka birinin, bir baka vcudun grntsyd. Kasl yaps yanl anlalmaya yer brakmyordu. O Greg Hale'di. Punk Becker'a bard, "Megan arkadam Eduardo'ya aittir! Onda uzak dur!" "Kz nerede?" Becker'n kalbi kontrolden km gibi byk bir hzla arpyordu.

"Cann cehenneme!" "Bu acil bir durum!" diye tersledi Becker. ocuun giysisinin kolunu yakalad. "Onda bana ait olan bir yzk var. Karlnda para vereceim! ok para!" ki Ses kmldamadan durdu ve birden kahkahalarla glmeye balad. Histeriye kap lm gibiydi. "Yani o boktan, i ren alt n paras senin mi?" Becker'n gzleri ald. "Onu grdn m?" ki Ses hafife ban sallad onaylayarak. "Nerede imdi?" diye srar etti Becker. "Hi bir fikrim yok." ki Ses kendi kendine kkrdad. "Megan burada onu rehine koymaya alyordu." "Onu satmaya m alyordu?" "Merak etme adamm, hi ans yoktu. Mcevher zevkin berbat." "Kimsenin satn almadna emin misin?" "Benlen dalga m geiyorsun? Drt yz papele? Ona elli papel veririm dedim ama o daha fazla istedi. Bir uak bileti almaya alyordu, ak bilet." Becker yznden kann ekildiini hissetti. "Nereye?" "Kahrolas Connecticut'a," diye tersledi. "Eddie ondan otlanyordu." | "Connecticut?" "Kahrolas, evet. Annesiyle babasnn banliydeki evlerine geri dnmek iin. Pansiyoner spanyol aileden nefret ediyordu. spanyol erkek karde srekli kza aslyorlard. Kahrolas scak su da yok." Becker boaznn dmlendiini hissetti. "Ne zaman ayrlyor buradan?" ki Ses ban kaldrp bakt. "Ne zaman m7" Gld. "imdiye oktan gitmitir. Saatler nce havaalanna gitti. Yz rehine brakacak en iyi yer, zengin turistler falan. Paray aldktan sonra ABD'ye uacakt." Becker'n midesini bir bulant kaplad. Bu bir tr aka. ren, tyler rpertici bir aka, deil mi? Uzun bir sre durdu. "Soyad ne?" ki Ses soruyu dnd uzun uzun, sonra omuz silkti. "Hangi havayolu ile uacakt?" "Marihuanal Ucuz Tarife Uuu'yla ilgili bir eyler syledi." "Marihuanal Ucuz Tarife Uuu mu?" "Evet. Hafta sonu ge saatlerde kalkan uaklar -Sevilla, Madrid, La Guardia. Onlar byle diyor. niversiteli ocuklar ucuz olduundan onu kullanrlar. Sanrm arkada oturup marihuana tttryorlar." Harika, diye kendi kendine sylendi Becker, bir elini salarnda gezdirirken. "Uak ne zaman kalkt?" "Saat tam iki, her cumartesi gecesi. imdi Atlantik zerinde bir yerlerdedir." Becker saatine bakt. 01:45'i gsteriyordu. ki Ses'e dnd, kafas karmt. "Uuun saat ikide olduunu syledin, deil mi?" Punk bayla onaylad, glyordu. "Bu hesapla senin iin bitik gibi grnyor, ihtiyar." Becker fkeyle saatini gsterdi. "Ama saat daha ikiye eyrek var!" ki Ses onun saatine bakt, ard belliydi. "Hadi yaa, o zaman benim iim bitik." Gld. "Genellikle saat drde kadar byle umu olmazdm ama!" "Havaalanna en hzl nasl gidebilirim?" dedi Becker ters ters. "Taksi dura n tarafta." Becker cebinden 1.000 pesetalk bir banknot karp ki Ses'in eline sktrd. "Hey, adamm, teekkrler!" diye bard arkasndan punk. "Megan' grrsen ona benden selam syle!" Ama Becker oktan gitmiti.
ki Ses iini ekip dans pistine doru ilerledi yalpalayarak. Onu izleyen tel ereveli gzlkl adam fark edemeyecek kadar sarhotu.

Darda, Becker bir taksi bulmak iin park yerine gz gezdirdi. Hi taksi yoktu. Tknaz bir bar fedaisine doru gitti. "Taksi!". Fedai ban sallad. "Demasiado temprano. Taksi iin daha erken." Erken mi? Becker svd iinden. Saat sabahn ikisi! "Pidame uno! Bana bir tane ar!" Adam bir telsiz telefon kard. Birka ey syledikten sonra kapatt. "Veinte minutos," dedi. "Yirmi dakika?!" diye tekrarlad Becker. "Y el autobus?" Fedai omuz silkti. "Krk be dakika." Becker'n elleri iki yanna dt. Mkemmel! Arkasndan gelen kk bir motorun sesine dnd. Bir motorlu testere gibi ses karyordu. Bir delikanlyla sanki zincir giyinmi olan kz arkada eski bir Vespa 250 motosikletin zerinde park yerine giriyorlard. Kzn etei uyluklarna kadar almt. Farknda deil gibiydi. Becker hzla onlara doru ilerledi. Bunu yapyor olduuma inanamyorum, diye dnd. Motosikletlerden nefret ederim. Srcye bard. "Beni havaalanna gtrmen iin sana on bin peseta derim!" ocuk ona aldrmadan motoru kapatt. "Yirmi bin!" dedi Becker dnmeden. "Havaalanna gitmem gerek!" ocuk ban kaldrp bakt. "Scusi?" talyan'd. "Aeroprto! Per favore. Sulla Vespa! Venti mille pesete!" talyan bakmsz, kk motosikletine bakp gld. "Venti mille pesete? La Vespa?" "Cinquanta mille! Elli bin!" diye israr etti Becker. Yaklak drt yz dolara karlk geliyordu. talyan kukuyla gld. "Dov'e la plata? Para nerede?" Becker cebinden 10.000 pesetalk be banknot karp uzatt. talyan nce paraya, sonra da kz arkadana bakt. Kz paray kapp bluzunun iine sktrd. "Grazie!" dedi talyan, yz sevinle parlyordu. Vespa'snn anahtarlarn Becker'a frlatt. Sonra kz arkadann elini tuttu ve ikisi de glerek hzla binaya doru gittiler. "Aspetta!" diye bard Becker. "Bekle! Ben motosikleti deil, beni motosikletle gtrmeni istemitim!"

59
Susan, elini uzatp Komutan Strathmore'un elini tutarak onun Kripto katna kan merdivene trmanmasna yardm etti. Jeneratrlerin zerinde kemikleri krlm bir halde iki bklm yatan Phil Chartrukian'n grnts onu mahvetmiti. Hale'in Kripto'nun derinliklerinde gizlendii dncesi de ban dndrmt. Gerek kanlmazd, Hale, Chartrukian' aa itmiti. Susan TRANSLTR'nin glgesinden geerek Kripto'nun ana k kapsna -saatler nce geip ieri girdii kapya- doru sendeleyerek ilerledi. I snk tu takmna lgnca arka arkaya vurmas devasa ana kapy hareket ettirmeye yaramamt. Kapana kslmt, Kripto bir hapishaneydi. Kubbe, ana NSA yapsndan 100 metre mesafede, ancak ana kapyla ulalabilen bir uydu gibi duruyordu. Kripto kendi gcn rettii iin ana santralin muhtemelen balarnn dertte olduundan bile haberleri yoktu. "Ana elektrik kayna devre d," dedi Strathmore, Susan'n hemen arkasna gelerek. "Yedek g kaynan kullanyoruz." Kripto'daki yedek g kayna klar ve kaplar da dahil dier tm sistemlerden nce TRANSLTR'yi ve onun soutma sistemlerini besleyecek ekilde tasarlanmt. Bylece, zamansz bir elektrik kesintisi nemli bir i zerindeyken TRANSLTR'yi durdurmayacakt. Bu, ayn zamanda, TRANSLTR'nin freon soutma sistemleri olmadan asl alamayaca anlamna da geliyordu. Soutulmam, kapal bir yerde milyon ilemci tarafndan retilen s tehlikeli dzeylere eriir, belki de silikon yongalar tututurup erimeleri sonucunu bile dourabilirdi. Bu hi kimsenin dnmeye cesaret edemeyecei bir durumdu.

Susan kendini kontrol etmeye alyordu. Dnceleri, jeneratrlerin zerindeki sistem gvenlik grevlisinin grntsne taklp kalmt. Yeniden tu takmn yumruklad. Hl tepki yoktu. "Program durdurun!" dedi. TRANSLTR'ye Dijital Kale'nin gei anahtarn aramaktan vazgemesi komutunu vermek onun devrelerini kapatacak ve kaplarn yeniden almasn salamak iin yeterli yedek gc serbest brakm olacakt. "Sakin ol Susan," dedi Strathmore, rahatlatmak iin bir elini Susan'n omzuna koyarken. Komutann bu rahatlatc, gven verici dokunuu Susan' iinde bulunduu sersemlikten kard. Birden niin ona ulamaya altn hatrlad. Aniden dnverdi, "Komutanm! Greg Hale North Dakota!" Karanl kta sonsuz gibi grnen bir sessizlik oldu. En sonunda Strathmore yant verdi. Sesi, armtan ok kafas karm bir insann sesi gibiydi. "Sen neden sz ediyorsun?" "Hale..." diye fsldad Susan. "O North Dakota." Strathmore Susan'n szlerini dnrken bir sessizlik daha oldu. "Takipi?" Kafas karm grnyordu. "Takipi Hale'i mi buldu?" "Takipi henz dnmedi. Hale onu durdurdu!" Susan Hale'in takipiyi nasl durduunu ve kendisinin Hale'in hesabnda Tankado'dan gelen e-postalar nasl bulduunu anlatarak devam etti. Strathmore ban sallad duyduklarna inanamayarak. "Greg Hale'in Tankado'nun sigortas olmas mmkn deil! Bu ok sama! Tankado Hale'e asl gvenmezdi." "Komutanm," dedi "Hale bizi daha nce de bir kez batrd -Uan Balk. Tankado ona gvendi." Strathmore syleyecek sz bulamyor gibiydi. "TRANSLTR'yi durdurun," diye ona yalvard. "North Dakota'y ele geirdik. Bina gvenliini arayn. Buradan kalm." Strathmore bir sre dnmek istediini belirtecek biimde elini kaldrp onu susturdu. Susan gergin bir ekilde zemindeki kapaa doru bakt. Yerdeki aklk TRANSLTR'nin arkasnda, gr alannn dndayd ama kapaktan yukar ta an, k rm z ms par lt t pk buzun zerindeki ate gibi siyah karolarn zerine yaylyordu. Hadi, Gvenlii arayn, Komutanm! TRANSLTR'yi durdurun! karn bizi buradan! Birdenbire Strathmore harekete geti. "Beni izle," dedi. Uzun admlarla zemindeki kapaa doru ilerledi. "Komutanm! Hale tehlikelidir! O" Ama Strathmore karanln iinde kaybolmutu. Susan onun karaltsn takip etmek iin acele etti. Komutan TRANSLTR'nin evresini dolat ve zemindeki kapaa vard. Dnp duran buharlar karan delie bakt dikkatle. Sessizce, karanlkta kalm Kripto katna gz gezdirdi. Sonra yere eildi ve ar kapa kaldrd. Kapak kk bir yay izerek dnd. Komutan kapa braktnda kulaklar sar eden bir grltyle arparak kapand. Kripto bir kez daha sessiz/karanlk bir maaraya dnd. North Dakota kapana kslm grnyordu. Strathmore dizlerinin zerine kt. Ar kelebek kilidi evirdi. Kilit dnerek yerine oturdu. Alt katlar mhrlenmiti. 3. blm tarafna doru giden belli belirsiz ayak seslerini ne o ne de Susan duymutu.

60
ki Ses dardaki avludan dans pistine giden aynal koridora yneldi. engelli inesinin dzgn durup durmadn kontrol etmek iin aynaya dndnde, arkasnda hayal meyal bir karaltnn belirdii hissine kapld. Dnmeye alt ama ok geti. Ta gibi sert bir ift el yzn aynaya dayayp vcudunu kprdayamaz hale getirdi.

Punk arkasn dnmeye alt. "Eduardo? Hey, adamm, sen misin?" ki Ses, karalt srtna skca yaslanmadan nce bir elin czdannn zerinde hafife gezindiini hissetti. "Eddie!" diye bard punk. "Oyun oynamay brak! Bir adam Megan' aryordu." Karalt onu sk sk tuttu. "Hey Eddie, adamm, brak unu!" Ama ki Ses ban kaldrp aynaya baktnda onu kprdayamaz hale getirenin arkada olmadn grd. Adamn iekbozuu yznde yara izleri vard. Tel ereveli gzlklerin ardndan kmr gibi cansz iki gz dikkatle bakyordu. Adam ne doru eilip azn ki Ses'in kulana yaptrd. Tuhaf, bouk bir ses "Adnde fue? Nereye gitti?" diye sordu. Szckler bir ekilde deforme gibiydi. Punk donup kald, korkudan felce uramt. "Adnde fue?" diye tekrarlad sesin sahibi. "El Americano." "Hava... havaalanna. Aeropuerto," diye kekeledi ki Ses. "Aeropuerto?" diye tekrarlad adam, kara gzleri aynadan ki Ses'in dudaklarn izliyordu. Punk ban sallayarak onaylad. "Tenia el anillo? Yz ele geirdi mi?" Dehet iindeki ki Ses ban sallad. "Hayr." "Viste el anillo? Sen yz grdn m?" ki Ses duraklad. Doru yant neydi? "Viste el anillo?" diye tekrar sordu bouk ses. ki Ses bayla onaylad drstln yararna olacan umarak. Olmad. Birka saniye sonra kayarak yere yld, boynu krlmt.

61
Jabba paralan skk bir ana bilgisayar n yar iine gmlm s rt s yatyordu. Aznda kalem eklinde kk bir el feneri, elinde bir havya ve karnna koyduu byk bir teknik izim kad vard. Cep tele-* onu aldnda bozuk bir anakarta yeni bir voltaj zayflatc setini balamay yeni bitirmiti. "Kahretsin," diye svd, bir kablo yn arasnda el yordamyla telefonunu ararken. "Ben Jabba." "Jabba, ben Midge." Jabba'nn yz aydnland. "Bir gecede iki kez? nsanlar dedikodu karacak." "Kripto'da sorunlar var." Midge'in ses tonu gergindi. Jabba'nn kalar atld. "Bu konuyu halletmitik. Hatrlyorsun deil mi?" "Bir elektrik sorunu". "Ben elektriki deilim. Mhendislii ara." "Kubbe karanlk." "Hayal gryorsun. Evine git." ematiine geri dnd. "Zifiri karanlk!" diye bard Midge. Jabba iini ekip el fenerini yere brakt. "Midge, birincisi, orada yedek g kayna m z var. Oras asl zifiri karanl k olmaz. kincisi Strathmore Kripto'yu u an benim grdmden biraz daha iyi gryordur. Niin onu aramyorsun?" "nk bunun onunla bir ilikisi var. Bir eyler gizliyor."
Jabba gzlerini devirdi. "Midge, tatlm, burada boynuma kadar kablolara batm durumdaym. Bir randevu istiyorsan, hepsini koparp gelirim. Yok, deilse, Mhendislii ara." "Jabba, bu ciddi. Bunu hissedebiliyorum." Bunu hissedebiliyor? Bunun resmiyete yakacan dnd Jabba, Midge'in yine heyheyleri stndeydi. "Strathmore kayglanmyorsa, ben de kayglanmam." "Kahretsin, Kripto zifiri karanlk!" "Belki de Strathmore yldzlan seyrediyordur." "Jabba! Burada dalga gemiyorum ben!"

"Tamam, tamam," diye sylendi Jabba, bir dirseine dayanrken. "Belki jeneratrlerden biri ksa devre yapmtr. Buradaki iim biter bitmez, Kripto'ya urayacak ve" "Peki ya yedek g kayna!" diye srarla sordu Midge. "Jeneratrlerden biri gittiyse, yedek g kayna niin devreye girmedi?" "Bilmiyorum. Belki Strathmore TRANSLTR'yi altryordur, yleyse yedek g ona gidiyor demektir." "Peki niye durdurmuyor yleyse? Bir virs vardr belki de. Daha nce bir virsten sz etmitin." "Kahretsin Midge!" Jabba patlad. "Sana syledim, Kripto'da virs yok. Bu kadar da paranoyak olma!" Uzun bir sessizlik oldu. "Ah, kahretsin, Midge," diye zr diledi Jabba. "zin ver aklayaym." Sesi gergindi. ncelikle, bizim Koridorumuz var, hibir virs onu aamaz. kincisi, bir g kesintisi varsa, bu donanmla ilikilidir, virsler elektrii kesmezler, yazlma ve verilere saldrrlar. Kripto'da her ne oluyorsa, o bir virs deil." Sessizlik. "Midge? Orada msn?" Midge'in yant buz gibiydi. "Jabba, benim yapmak zorunda olduum bir iim var. Bunu yaptm iin de bana barlmamas gerekir. Milyar dolarlk bir tesisin niin karanlkta olduunu sormak iin telefon ettiimde profesyonel bir yant almak isterim." "Evet, hanmefendi." "Basit bir evet ya da hayr yeterli olacaktr. Kripto'daki sorunun virsle ilikili olmas mmkn m?" "Midge ... sana syledim" "Evet ya da hayr. TRANSLTR'de bir virs olabilir mi?" Jabba iini ekti. "Hayr, Midge. Tamamen imknsz." "Teekkr ederim." Jabba kendini glmeye zorlad ve havadaki gerginlii azaltmaya alt. "Strathmore'un kendisinin bir virs yazp benim filtrelerimi devre d braktn dnmyorsan tabii." Tedirgin edici bir sessizlik oldu. Midge konutuunda, sesinde tekinsiz bir hava vard. "Strathmore Koridor'u devre d brakabilir mi?" Jabba i geirdi. "aka ediyordum, Midge." Ama artk ok ge olduunu biliyordu.

62
Komutan ve Susan kapal kapan yannda ayakta duruyor ve bundan sonra ne yapacaklarn konuuyorlard. "Phil Chartrukian'n cesedi aada," dedi Strathmore. "Yardm aracak olursak Kripto bir sirk alanna dnecektir." "yleyse ne yapmamz nerirsiniz?" diye sordu Susan, sadece oray terk etmek istiyordu. Strathmore bir an dnd. "Bana nasl olduunu sorma," dedi, kilitli kapa a gz atarak, "ama yle grnyor ki bilmeden de olsa North Dakota'y yakalayp etkisiz hale getirmi olduk." nanamyormu gibi ban iki yana sallad. "Bana sorarsan, lanet bir ans ite." Hale'in, Tankado'nun plannda yer alm olduu fikri onu hl akna eviriyor gibiydi. "Benim tahminim, Hale'in gei anahtar n kendi terminalinde bir yere gizledii, belki evinde de bir kopyas vardr. Her iki ekilde de Hale kapana ksld." "yleyse niin bina gvenliini arp onu buradan aldrtmyoruz?" "Daha deil," dedi Strathmore, "Sistem gvenlik grevlileri bu sonu gelmeyen TRANSLTR ilemi verilerini renecek olurlarsa, tamamen yeni bir sr sorunumuz olur. Kaplar amadan nce, Dijital Kale'nin btn izlerini yok etmi olmak istiyorum." Susan bayla onaylad istemeye istemeye. yi bir pland. En sonunda gvenlik Hale'i alt dzeylerden karp Chartrukian'n lm nedeniyle onu ieri attnda Hale muhtemelen Dijital Kale'yi btn dnyaya duyurma tehdidinde bulunacakt. Ama kantlar ortadan

kaldrlacak olursa Strathmore aptal roln oynayabilirdi. Sonu gelmeyen bir zmleme mi? zlemez bir algoritma m? Ama bu ok sama! Hale Bergofski lkesi'ni hi duymam m? "te yapmamz gereken ey." Strathmore soukkanllkla plann anlatt ana hatlaryla. "Hale'in Tankado ile btn yazmalarn yok edeceiz. Benim Koridor'u devre d braktma dair kaytlar, Chartrukian'n sistem gvenlik analizine dair btn kaytlar, ilem ekran kaytlarn, her eyi sileceiz. Dijital Kale ortadan kaybolacak. Hale'in anahtarn saklayacaz ve David'in, Tankado'nun anahtarn bulmas iin Tanr'ya dua edeceiz." David, diye dnd Susan. Onu aklndan karmaya zorlad kendini. imdi nndeki meseleye dikkatini vermesi gerekiyordu. "Ben sistem gvenlik laboratuarn halledeceim," dedi Strathmore. "lem ekran istatistikleri, mutasyon faaliyet istatistikleri, almalar. Sen de 3. blm hallet. Hale'in btn e-posta iletilerini sil. Tankado'yla haberletiine ilikin btn kaytlar, iinde Dijital Kale ad geen her eyi." "Tamam," diye yantlad Susan, dikkatini toplayarak. "Hale'in bilgisayarndaki sabit srcsnn tamamn sileceim. Her eyi yeniden biimlendireceim." "Hayr!" Strathmore'un yant sert olmutu. "Bunu yapma. Byk olaslkla Hale gei anahtarnn bir kopyasn orada bir yerde tutuyordur. Onu istiyorum." Susan'n aknlktan az ak kalmt. "Gei anahtarn m istiyorsunuz? Ben btn amacn gei anahtarlarn yok etmek olduunu dnmtm." "yle. Ama bir kopyasn istiyorum. O lanet olas dosyay zp Tankado'nun programna bir bakmak istiyorum." Susan Strathmore'un merakn paylayordu ama igdleri ona ne kadar ilgi ekici olursa olsun Dijital Kale algoritmasn zmenin akllca olmadn sylyordu. Tam da o anda, o lmcl program kendi ifreli kasasnda gvenle kilitlenmiti, tamamen zararszd. Strathmore onun ifresini zer zmez... "Komutanm, hepsini silsek daha iyi ol" "Anahtar istiyorum," diye karlk verdi Strathmore. Susan itiraf etmek zorundayd, Dijital Kale'yi duyduundan beri Tankado'nun onu nasl yazdn renmek iin inkr edilmez bir akademik merak duyuyordu. Onun var olmas bile kriptografinin en temel kurallarna ters dyordu. Susan komutana bakt. "Biz grdkten sonra algoritmay hemen yok edecek misiniz?" "En ufak bir iz brakmadan." Susan kalarn att. Hale'in anahtarn bulmann kolay olmayacan biliyordu. 3. blmdeki sabit disklerden herhangi birindeki bir gei anahtarn saptamak Texas byklnde bir yatak odasnda bir orabn tekini bulmaya almak gibi bir eydi. Bilgisayar aramalar ancak ne aradn bilirsen ie yarard, bu gei anahtar ise rasgeleydi. Bununla birlikte, iin iyi yan, Kripto ok sayda rasgele malzemeyle ilgilendii iin Susan ve dier birka kii bamsz arama diye bilinen karmak bir sre gelitirmilerdi. Bu arama, temel olarak bilgisayardan kendi sabit srclerindeki her karakter dizisini incelemesini, her bir diziyi muazzam bir szlkle karlatrmasn ve anlamsz ya da rasgele gibi grnen herhangi bir diziyi iaretleyerek gstermesini istiyordu. Parametreleri srekli olarak ince ayarlamak ustalk isteyen bir iti ama yaplmas mmknd. Susan gei anahtarn bulmak iin seilecek en mantkl kiinin kendisi olduunu biliyordu. Piman olmayacan umarak i geirdi. "Her ey yolunda giderse bu i yarm saatimi alr." "yleyse almaya balayalm bakalm," dedi Strathmore, bir elini Susan'n omzuna koyup ona 3. blme doru karanln iinde yol gstererek. Tepelerindeki kubbeden, alabildiine yldzlarla dolu bir gkyz grnyordu. Susan David'in de Sevilla'dan ayn yldzlar grp grmediini dnd.

3. blmn a r cam kaplar na yakla t klar nda Strathmore alak sesle svd. 3. blmn kapsn aacak olan tu takmnn klar snkt, kaplar almyordu. "Kahretsin," dedi. "Elektrik yok. Unutmuum." Strathmore srme kaplar inceledi. Avularn dz bir ekilde cama dayad. Sonra amak iin yanlara doru srmeyi denedi. Elleri terli ve kaygand. Pantolonuna sildikten sonra yeniden denedi. Bu kez kaplar birazck da olsa yana kayp ald. Susan, Strathmore'un ne yapmaya altn anlam, onun arkasna gelmi ti. Kap n n kanatlar n birlikte ittiler. Kap lar birka santimetre kadar ald. Bir an tuttular ama g ok fazlayd. Kaplar yeniden kapand. "Bekleyin," dedi Susan, Strathmore'un nne geip yeni bir konum alarak. "Tamam, imdi deneyelim." Byk bir gle asldlar. Kaplar yine birka santimetre kadar ald. 3. blmn iinden incecik bir mavi k belirdi, terminaller hl alyordu. Kurulum esnasnda, onlarn da TRANSLTR iin ok nemli olduu ve elektrik kesintisi halinde yedek g almalar gerekecei dnlmt. Susan Ferragamo marka ayakkabsnn burnunu yere dayayp daha kuvvetlice itti. Kaplar hareket etmeye balad. Strathmore daha iyi bir konum almak iin ynn deitirdi. Avularn sol kanadn ortasna yerletirip onu geriye doru itti. Susan da sa kanad ters ynde itti. Yava yava, zorlanarak, kapnn kanatlar birbirinden ayrlmaya balad. Neredeyse otuz santimetre kadar ayrlmlard. "Brakma," dedi Strathmore, birlikte serte iterlerken nefes nefese. Biraz daha." Susan omuzlarn dzeltti zorlayarak. Yeniden itti, bu kez daha iyi bir ayla. Kapnn kanatlan ona direniyordu. Strathmore daha durduramadan Susan ince vcudunu aradaki akla sktrd. Strathmore kar kt ama Susan kararlyd. Kripto'nun dnda olmak istiyordu ve Strathmore'u Hale'in gei anahtar bulunana dek onun bir yere gitmesine izin vermeyeceini bilecek kadar iyi tanyordu. Susan aklkta kendini ortalad ve var gcyle itti. Kaplar geriye gidiyor gibiydi Ama birden Susan'n gc tkendi. Kaplar zerine doru geldi. Strathmore kaplar ak tutmak iin kendini zorlad ama gc yetmiyordu. Tam kaplar arparak kapanrken, Susan kendini aradan att ve dier tarafa yld. Komutan kapy yeniden bir para da olsa aralamak iin kendini zorlad. Yzn kk arala dayad. "Tanrm! Susan, iyi misin?" Susan ayaa kalkp elleriyle stn temizledi. "yiyim." Etrafna baknd. 3. blm bombotu, sadece bilgisayar ekranlar oday aydnlatyordu. Maviye alan glgeler odaya hayaletimsi bir hava veriyordu. Kapnn aralndan Strathmore'a dnd. Yz soluk ve hasta grnyordu mavi kta.
"Susan," dedi. "Sistem gvenlikteki dosyalan silmek iin bana yirmi dakika ver. Btn izler silindiinde kendi terminalime gidip TRANSLTR'yi durduracam." "yi edersiniz," dedi Susan, ar cam kaplara bakarak. TRANSLTR yedek gc tketmeyi kesene dek, 3. blmde bir mahkmdu. Strathmore kapnn kanatlarn brakt; kanatlar birbirine arparak kapand. Susan, komutann camn ardnda, Kripto'nun karanl iinde yava yava gzden kayboluunu izledi.

63
Becker'n yeni satn ald Vespa motosikleti, olanca gcn kullanarak Aeropuerto de Sevilla yoluna girmiti. Becker'n parmaklan bembeyaz kesilmiti. Kolundaki saate bakt, vakit yerel saatle sabahn ikisini henz gemiti. Ana terminale yaklanca, kaldrma kt ve hl hareket halindeyken motosikletten indi. Motosiklet kaldr ma devrilip ksre benzer bir sesle durdu. Becker dner

kaplardan koarak geti uyumu bacaklaryla. Bir daha asl, diye yemin etti kendi kendine. Terminal temizdi ve iyi aydnlatlmt. Bir makineyle yer karolarn parlatan adam saylmazsa bombotu. Salonda bir bilet acentesi grevlisi Iberia Hava Yollar tezghn kapatyordu. Becker bunu kt bir iaret olarak kabul etti. Hzla oraya gitti. "El vuelo a los Estados Unidos?" Endlsl ekici kadn tezghn arkasndan ban kaldrp ona bakt ve zr dileyerek glmsedi. "Acaba de salir. imdi kalkt, kardnz." Kadnn szleri bir an havada asl kald. Kardm. Becker'n omuzlar kt. "Uakta bo yer var myd? "Fazlasyla," diye glmsedi kadn. "Neredeyse botu uak. Ama yarn sabah sekizdekinde de" "Bir arkadamn o uaa binip binmediini renmem gerek. Yedek listedeydi." Kadn kalarn att. "zgnm, baym. Bu gece yedek listede birka yolcumuz vard ama gizlilik artlarmz gerei"
"ok nemli," diye steledi Becker. "Uup umadn renmek istiyorum yalnzca. Hepsi bu." Kadn anlayl bir ifadeyle ban sallad. "Sevgililer arasnda bir tartma m?" Becker bir an dnd. Sonra utanga utanga glmsedi kadna. "O kadar belli oluyor mu?" Kadn gz krpt. "Ad ne?" "Megan," diye karlk verdi Becker zgnce. Grevli glmsedi. "Bayan arkadanzn bir soyad var m?" Becker ar ar nefes ald. Evet, ama ben bilmiyorum! "Aslnda, bu kark bir durum. Uan neredeyse bo olduunu sylemitiniz. Belki" "Soyad olmadan gerekten bir ey yapamam ..." "Sahi," diye kadnn szn kesti Becker, aklna baka bir fikir gelmiti. "Btn gece burada mydnz?" Kadn bayla onaylad. "Yedi saattir." "yleyse onu grmsnzdr belki de. Gen bir kz. On be, belki on alt yanda. Salar" Szckler dudaklarndan dklmeden Becker hatasn fark etmiti. Grevlinin gzleri ksld. "Sevgiliniz on be yanda m?" "Hayr!" dedi Becker soluk solua. "Demek istiyorum ki..." Kahretsin. "Bana yardm etmelisiniz, bu ok nemli." "zgnm," dedi kadn souk bir ifadeyle. "Grnd gibi deil. Ben sadece" "yi geceler, baym." Kadn metal parmakl tezghn zerine indirip odann arka tarafnda gzden kayboldu. Becker homurdanp gzlerini ge doru evirdi. Harika, David. Gerekten harika. Bo salona gz gezdirdi. Hibir ey. Kz yz satp uaa binmi olmal. Temizlik grevlisine yneldi. "Has visto a una nina?" Karo parlatmak iin kullanlan makinenin sesini bastrmak iin bararak sordu. "Bir kz grdn m?" Yal adam uzanp makineyi kapatt. "Ha?" "Una nina?" diye tekrarlad Becker. "Pelo rojo, azul, y bianco. Krmz beyaz ve mavi sal."

Kapc gld. "Que fea. ren." Ban iki yana sallad ve iine dnd. David Becker havaalannn bombo salonunun ortasnda durdu ve ne yapacan dnd. Bu akam tam bir yanllklar komedyas olmutu. Strathmore'un szleri aklna gelip duruyordu: Yz bulana kadar beni arama. zerine ar bir yorgunluk kt. Megan yz satp uaa binmise, yzn artk kimde olduunu syleyecek hi kimse yok demekti.

Becker gzlerini kapatp dikkatini kaybetmemeye alt. Sradaki hamlem ne? Bunu sonra dnmeye karar verdi. lk nce, tuvalete fazlasyla gecikmi bir ziyarette bulunmas gerekiyordu.

64
Susan 3. blmn lo sessizliinde tek bana durdu. nndeki i basitti: Hale'in terminaline ula , anahtar n n yerini sapta, sonra da Tankado'yla olan btn haberlemelerini Sil. Hibir yerde Dijital Kale'ye ilikin hibir ipucu kalmayacakt. Susan'n anahtar saklayp Dijital Kale'yi zmeye dair ilk bataki korkulan onu yine rahatsz ediyordu. ansn zorlamaktan huzursuzluk duyuyordu, o ana dek ok ansl olmulard. North Dakota mucizevi bir ekilde tam burunlarnn dibinde ortaya km ve kapana kslmt. Geriye kalan tek sorun David'di. David dier gei anahtarn bulmak zorundayd. Susan onun da ilerleme kaydettiini umdu. 3. blmn ilerine doru ilerlerken Susan akln temizlemeye alt. Bylesine iyi bildii bir yerde kendini huzursuz hissetmesi garipti. 3. blmdeki her ey karanlkta gzne yabanc grnmt. Ama bunun dnda bir ey vard. Susan bir anlk bir tereddt yaad ve dnp almayan kaplara gz att. k yoktu. Yirmi dakika, diye dnd. Hale'in terminaline yneldiinde, tuhaf, misk kokusu gibi bir koku ald -kesinlikle 3. blmn kokusu deildi bu. Deiyonizasyon sisteminin alp almadn dnd. Belli belirsiz tandk bir kokuydu ve beraberinde rahatsz edici bir rperti tayordu. Susan'n aklna Hale'in aada, devasa bir saunada kilitli olduu geldi. Acaba bir eyleri mi tututurdu? Gzlerini yukar dikip hava menfezlerine bakt ve koklad. Ama koku yaknlardan geliyor gibiydi. Susan mutfak blmnn kafesli kaplarna gz att. O anda kokuyu kard. Kolonyayd... ve ter. gdsel bir ekilde geri ekildi, grecei eye hazr deildi. Ufak mutfan kafes tirizlerinin arkasndan bir ift gz ona bakyordu. Korkun gerein kafasna dank etmesi bir an srd yalnzca. Greg Hale alt dzeylerde kilitli deildi, o 3. blmdeydi. Strathmore kapa kapatmadan nce merdivenlerden szlmt. Tek bana kaplar aacak kadar kuvvetliydi. Susan bir zamanlar saf korkunun insan fel ettiini duymutu, imdiyse bunun uydurma olduunu biliyordu. Beyni olup biteni kavrar kavramaz harekete geti. Aklnda tek bir dnceyle karanln iinde geriye doru sendeleyerek ilerledi, tek bir dnceyle: kamak. Arkasndan o byk grltnn gelmesi gecikmedi. Hale frnn zerinde sessizce oturuyordu, bacaklarn iki tokmak gibi uzatmt. Kaplar menteelerinden krld. Hale Kendini odaya att ve gl admlaryla ayak sesleri yerde gmbrdeyerek Susan'n peinden geldi. Susan, Hale kendisine doru gelirken taklp tkezletme abasyla arkasna doru bir lambay devirdi. Hale'in hi aba harcamadan lambann zerinden atladn hissetti. Hale hzla aradaki mesafeyi kapatyordu. Hale'in sa kolu arkasndan beline dolandnda, Susan sanki elikten bir engele arpm gibi durdu. Cierlerindeki hava boaldnda Susan ac iinde nefes almaya alt. Hale'in pazlar Susan'n gs kafesini eziyordu. Susan direndi ve deli gibi dnp durmaya balad. Her naslsa bir dirsei Hale'in vcudunun bir yerinde kkrdaa denk geldi. Hale'in kollar gevedi, elleriyle burnunu tutuyordu. Dizlerinin zerine kt, yzn avularnn arasna almt. "Seni oros" Acyla bard.

Susan kapnn basn plakalarna doru koarken, bir yandan da Strathmore'un tam o anda elektrii yeniden verecei ve kaplarn alaca umuduyla bouna bir dua mrldanyordu. Onun yerine, cam yumruklayp dururken buldu kendini. Hale hantal hantal ona doru ilerledi, burnu kan iinde kalmt. Birka saniye iinde, elleri yine Susan' sarmt -bir eli Susan'n sol gsn skca kavramt, dier eliyse onun kasklarndayd. Susan' serte ekip kapdan uzaklatrd. Susan bard, Hale'i durdurmak iin bouna bir abayla elini uzatt. Hale Susan' geriye doru ekti, kemeri Susan'n omurgasna bat-yordu. Adamn gcne inanamyordu Susan. Hale onu geri geri halda srkledi. Susan'n ayakkablar ayandan kt. Hale tek bir hareketle onu rahatlkla kaldrp kendi terminalinin hemen yanna savurdu. Susan bir anda srt st bir duruma gelmiti, etei kalalarna kadar toplanmt. Bluzunun st dmesi almt, mavimsi k altnda gs inip kalkyordu. Hale Susan' kprdayamaz hale getirecek ekilde bacaklarn ap zerine otururken Susan dehet iinde ona bakakald. Hale'in baklarndaki anlam zemiyordu. Korkuya benziyordu. Yoksa fke miydi? Hale'in gzleri Susan'n vcudunda gezindi. Susan yeni bir panik dalgas hissetti. Hale Susan'n gbeine salamca oturup, buz gibi, ters bir bakla onu szd. Birden Susan'n kendini savunma hakknda renmi olduu her ey hzla aklndan gemeye balad. Mcadele etmeye alt ama vcudu tepki vermiyordu. Uyumutu. Gzlerini kapad. Ah, ltfen, Tanrm. Hayr!

65
Brinkerhoff, Midge'in ofisinde bir aa bir yukar yryordu. "Hi kimse Koridor'u devre d brakamaz. Bu imknsz!" "Yanl," diye hemen karlk verdi Midge. "Jabba'yla imdi konutum. Geen yl bir devre d brakma dmesi yerletirdiini o syledi." zel kalem, kukuyla bakt. "Bunu hi duymadm." "Kimse duymad. ok gizliydi." "Midge," diye kar kt Brinkerhoff, "Jabba gvenlik konusunda takntldr! Devre d brakacak bir dme asl koymaz" "Ona Strathmore koydurttu," diye szn kesti. Brinkerhoff Midge'in aklnda her eyin yerli yerine oturduunu fark edebiliyordu. "Geen yl hatrlyor musun," diye sordu Midge, "Strathmore'un California'daki Siyonist kart terristler zerinde alt zaman?" Brinkerhoff bayla onaylad. Strathmore'un geen ylki en nemli darbelerinden biri olmutu bu. Girilen bir ifreyi zmek iin TRANSLTR'yi kullanarak Los Angeles'taki bir brani okulunu bombalamak amacyla kurulan bir komployu aa karmt. Terristlerin mesajn bomba patlamadan ancak yirmi dakika nce zebilmi ve hzl bir telefon trafiinin ardndan yz ocuu kurtarmt. "Anlasana," dedi gerekmedii halde sesini alaltarak. "Jabba, Strathmore'un terrist mesajn bomba patlamadan alt saat nce yakaladn syledi." Brinkerhoff un az ak kald. "Ama... niin bekledi yleyse" "nk TRANSLTR'ye ifreyi zdremedi. Denedi ama Koridor reddedip durdu. Mesaj, filtrelerin henz grmedii yeni bir genel anahtar algoritmasyla ifrelenmiti. Filtreleri ayarlamas Jabba'nn neredeyse alt saatini almt." Brinkerhoff donup kalm gibiydi. "Strathmore kplere bindi. Jabba'dan byle bir durumla bir daha karlalrsa diye Koridor'un iine bir dme yerletirmesini istedi."

"Tanrm." Brinkerhoff bir slk koyuverdi. "Hibir fikrim yoktu." Sonra gzleri ksld. "Peki sen nereye varmaya alyorsun?" "Strathmore'un bugn de o dmeyi kullandn dnyorum... Koridor'un reddettii bir dosyay ilemek iin." "Eee? Dme zaten bunun iin deil mi?" Midge ban iki yana sallad. "Sz konusu dosya bir virs deilse tabii." Brinkerhoff dnmeden konutu. "Br virs mu? Virsten bahseden de kim!" "Tek aklamas bu," dedi. "Jabba TRANSLTR'yi bu kadar uzun sre megul edecek tek eyin bir virs olduunu syledi, dolaysyla" "Dur bir dakika!" Brinkerhoff mola iareti yapt bir anda. "Strathmore her eyin yolunda olduunu syledi!" "Yalan sylyor." Brinkerhoff'un kafas karmt. "Yani Strathmore TRANSLTR'ye bilerek bir virsn girmesine izin verdi mi demek istiyorsun?" "Hayr," diye tersledi. "Onun bir virs olduunu bildiini sanmyorum. Sanrm aldand." Brinkerhoff un dili tutulmutu. Midge Milken kesinlikle uuyordu. "Bu ou eyi aklyor," diye srar etti Midge. "Btn geceyi orada ne yaparak geirdiini aklyor." "Kendi bilgisayarna virs yerletirerek mi yani?" "Hayr," dedi Midge, sinirlenmiti. "Hatasn rtbas etmeye alarak! Artk TRANSLTR'yi durdurup yedek gc kullanamaz, nk virs ilemcileri kilitlemitir!" Brinkerhoff gzlerini devirdi. Midge'in gemite de byle utuu olmutu ama bu kadar ilk defa oluyordu. Onu sakinletirmeye alt. "Jabba pek kaygl grnmyor." "Jabba bir ahmak," diye tslad Midge. Brinkerhoff arm grnyordu. Hi kimse Jabba'ya ahmak diyememiti -domuz belki, ama ahmak asla. "Kadns sezgilerine Jabba'nn bilgisayar gvenlii programclndaki ileri dzey bilgisinden daha fazla m gveniyorsun?" Midge ona sert sert bakt. Brinkerhoff teslim olmu gibi ellerini kaldrd. "Bo ver. Szm geri aldm." Midge'in felaketleri sezme konusundaki hi de tekin olmayan yeteneinin hatrlatlmas gerekmiyordu ona. "Midge," diye yalvard. "Strathmore'dan nefret ettiini biliyorum, ama" "Bunun Strathmore'la hibir ilgisi yok!" Midge vites bytmt. "Yapmamz gereken ilk ey Strathmore'un Koridor'u devre d braktn dorulamak. Sonra da mdr ararz." "Harika." Brinkerhoff homurdand. "Strathmore'u arayp ondan bize imzal bir ifade gndermesini isteyeceim." "Hayr," diye yantlad Midge, Brinkerhoff'un alayna aldrmayarak. "Strathmore bugn bize zaten bir kez yalan syledi." Brinkerhoff'un yzne bakt, gzleri onu delip geiyordu sanki. "Sende Fontaine'in ofisinin anahtar var m?" "Elbette. Ben onun zel Kalemiyim." "O anahtara ihtiyacm var." Brinkerhoff duyduklarna inanamayarak bakakald. "Midge, senin Fontaine'in ofisine girmene dnyada izin veremem." "zin vermek zorundasn!" diye srar etti. Sonra da dnp Byk Birader'in klavyesinde bir eyler yazmaya balad. "Bir TRANSLTR i listesi isteyeceim. Strathmore Koridor'u elle devre d braktysa, ktlarda grnecektir." "Bu iin Fontaine'in ofisiyle ne ilgisi var?" Midge dnp ona bakt. " listesi yalnzca Fontaine'in yazcsndan kar. Bunu biliyorsun!" "Gizli olmasnn nedeni de bu, Midge!" "Bu acil bir durum. O listeyi grmem gerek." Brinkerhoff ellerini kadnn omuzlarna koydu. "Midge, ltfen sakinle. Biliyorsun, yapamam"

Midge suratn asp klavyesine geri dnd. "Bir i listesi yazdracam. eri gireceim, listeyi alacam ve kacam. imdi bana anahtar ver." "Midge..."

Kadn yazmay bitirip tekrar ona dnd. "Chad, rapor otuz saniye iinde yazdrlm olacak. Anlama u: Sen bana anahtar ver. Koridor'u Strathmore devre d braktysa, gvenlii ararz. Ben yanlyorsam buradan giderim, sen de Carmen Huerta'nn her tarafn marmelada bulaya-bilirsin." Brinkerhoff a muzip muzip bakt anahtarlar almak iin ellerini uzatt. "Bekliyorum." Brinkerhoff homurdand, Kripto raporunu kontrol etmesi iin onu geri ardna hayflanyordu. Midge'in kendisine doru uzatt ele bakt. "Mdrn zel makamndaki gizli bilgiden sz ediyorsun. Yakalanrsak ne olacana dair bir fikrin var m?" "Mdr Gney Amerika'da." "zgnm. Yapamam." Brinkerhoff kollarn kavuturup dar kt. Midge arkasndan ona bakt, gri gzleri iin iin yanyordu. "Ah, evet . yapabilirsin," diye f s ldad . Sonra tekrar Byk Birader'e dnp video arivlerini at. Midge bunu unutacaktr, dedi Brinkerhoff kendi kendine masasna yerleirken. nndeki raporlarn geri kalann incelemeye balad. Midge her paranoyaklatnda mdrn anahtarlarn vermesi beklenemezdi kendisinden. Dier odadan gelen sesler dncelerini bldnde COMSEC hesaplarn kontrol etmeye yeni balamt. ini brakp kapya doru gitti. Ana sit karanlkt -Midge'in yar ak kapsndan gelen belirsiz bir gri k dnda. Kulak kabartt. Sesler devam ediyordu. Heyecanl gibiydiler. "Midge?" Yant yoktu. Midge'in alma yerine ilerledi uzun admlarla karanln iinde. Sesler garip bir ekilde tandk geliyordu. Kapy itip at. Oda botu. Midge'in koltuu da botu. Ses tepeden geliyordu. Brinkerhoff ba n kaldrp video monitrlere bakt ve o anda kendini berbat hissetti. On iki ekran n her birinde ayn grnt oynuyordu -koreografisi sapk nca yaplm bir tr bale. Brinkerhoff, Midge'in koltuuna yld ve grntleri dehet iinde izledi. "Chad?" Ses arkasndan gelmiti. Dnp karanla bakt gzlerini ksarak. Midge mdrn ikili kapsnn nndeki ana sitin apraznda kalan resepsiyon blmnde duruyordu. Avucunu nce doru uzatmt. "Anahtar, Chad." Brinkerhoff'un yz kzard. Tekrar monitrlere dnd. Yukardaki grntleri kapatmaya alt nne geerek ama yaran yoktu. Her yerde Brinkerhoff'un grntleri vard, Carmen Huerta'nn balla kaplanm kk gslerini okayan ve zevkle inleyen grntleri.

66
Becker tuvaletlere doru gitmek iin salonu geti. Tek bulduuysa portakal rengi elik bir direin ve deterjanla paspaslarn dolu olduu bir temizlik arabasnn kapad CABALLEROS yazl kap oldu. Dier kapya bakt. DAMAS. Uzun admlarla ilerleyip grltyle kapy ald. "Hola?" diye seslendi, bayanlar tuvaletinin kapsn iki santimetre kadar iterek. "Con permiso?" Sessizlik. eri girdi. Tuvalet tipik, spanyol kurumlarna ait tuvaletlerdendi -kare biimindeki beyaz fayanslarla tepede akkorlu bir ampul. Her zamanki gibi, blmeli bir tuvalet yeri, bir de pisuar vard. Kadnlar tuvaletinde pisuarlarn hi kullanlp kullanlmadnn nemi yoktu -oraya pisuar koymak mteahhitleri fazladan blmeli yer yapma masrafndan kurtaryordu. Becker irenerek tuvalete bakt aralktan. ok pisti. Lavabo tkanmt ve iinde ne olduu belirsiz kahverengi bir su vard. Her yere kirli kat havlular salmt. Zemin

srlsklamd. Duvardaki eski elektrikli el kurutma makinesi yeile alan parmak izlerine bulanmt. Becker aynann nne gitti ve iini ekti. Aynadan genellikle keskin bir berraklkla bakan gzleri bu gece o kadar da keskin bakmyordu. Ne kadar zamandr burada ortalklarda dolanp duruyorum? diye dnd. Gnleri a rm t . Profesrl n verdi i al kanl ktan kravat n n Windsor dmn yakasnda sktrd. Sonra arkasndaki pisuara dnd. Orada dururken, Susan'n hl eve dnp dnmediini dnd Nereye gitmi olabilirdi? Ben olmadan Ta Kk'e mi gitti? "Hey!" diye seslendi bir kadn arkasndan fkeyle. Becker srad. "B-ben... " diye kekeledi, aceleyle fermuarn kapatmaya al yordu. "Ben... zr dilerim... ben..." Becker ieri henz girmi olan kza dnd yzn. Kz gen ve sofistikeydi, Seventeen dergisinin sayfalarndan km gibiydi. Ekose desenli bir pantolon ve beyaz, kolsuz bir bluz giymiti. Elinde krmz, L. L. Bean marka bir kuma anta vard. Sar salar ok dzgn biimde fnlenmi-ti. "zr dilerim." Becker el yordamyla kemerini balarken. "Erkekler tuvaleti... ey... neyse... Gidiyorum." ".ne sapk!" Becker sanki bir aka yaplm da anlayamam gibi bir an kalakald. Bu kfrn o kzn dudaklarndan dklmesi hi de uygun grnmyordu -prl prl bir srahiden lam suyu akmas gibi. Ama Becker kz iyice incelediinde, onun ilk dnd kadar prl prl olmadn grd. Gzlen imi, kan anana dnmt. Sol kolunun n ksm da imiti. Kolundaki krmzms bir renk alm tahrili blgenin altndaki et maviye dnmt. Tanrm, diye dnd Becker. Damardan uyuturucu alm. Kim tahmin edebilirdi? "Defol!" diye bard kz. "Sadece defol!" Becker bir an yz, NSA'y, onunla ilgili her eyi unuttu. inde bu kza bir acma, bir yaknlk hissetmiti. Kzn annesiyle babas belki de onu bir hazrlk okulu alma programna katlmas iin bir VISA kartla buraya gndermiti. Kz uyuturucu alarak geirdii gecenin bir yarsnda, tuvaletin birinde tamamen tek bana kalmt en sonunda. "yi misin?" diye sordu Becker, kapya ynelirken. "yiyim." Kzn sesi marurdu. "Artk gidebilirsin!" Becker gitmek iin dnd. Kzn koluna bakt son bir kez zntyle. Yapabilecein hibir ey yok, David. Onu yalnz brak. "imdi!" diye haykrd kz. Becker ban sallayarak onaylad. karken hznl bir ekilde glmsedi kza. "Dikkatli ol."

67
"Susan?" dedi Hale. Yz Susan'n yznde, soluk soluayd. Susan'n gbeinde oturuyordu tm arlyla, bacaklar Susan'n her iki tarafndayd. Kuyruksokumu kemii Susan'n eteinin ince kumann zerinden karnna dayanmt ve ac veriyordu. Hale'in burnundan kan damlyordu Susan'n her tarafna. Susan boaznn arka tarafnda kusmuk tad ald. Hale'in elleri gslerindeydi. Hibir ey hissetmiyordu. Bana dokunuyor mu? Hale'in, bluzunun st dmesini ilikleyip kapattn fark etmesi zaman ald. "Susan," dedi Hale nefes nefese. "Beni buradan kartmalsn." Susan serseme dnmt. Hibir ey anlaml deildi. "Susan, bana yardm etmek zorundasn! Strathmore Chartrukian' ldrd! Ben grdm!"

Sylenenleri idrak etmesi Susan'n zamann ald. Strathmore Chartrukian' ldrd? Susan'n onu aada grdne dair bir fikri yoktu Hale'in anlalan. "Strathmore kendisini grdm biliyor!" dedi tslar gibi bir sesle. "Beni de ldrecek!" Susan'n korkudan soluu kesilmi olmasayd, Hale'in yzne glerdi herhalde. Eski bir denizcinin bl ve ynet zihniyetini fark etmiti. Yalanlar uydur, dmanlarn birbiriyle kar karya getir. "Bu doru!" diye bard Hale. "Yardm armamz gerek! Sanrm ikimiz de tehlikedeyiz!" Sylediklerinin tek kelimesine bile inanmad Susan.

Hale'in kasl bacaklar kaslyordu, arln deitirmek iin kalalar zerinde dnd. Konumak iin azn at ama buna hi ans olmad. Hale'in vcudu zerinden kalktnda, Susan birdenbire bacaklarna kann geri dndn hissetti. Daha ne olduunu anlamadan bir refleks, sol bacann Hale'in ap arasna doru iddetle ekilmesine neden oldu. Dizkapann Hale'in bacaklar arasndaki yumuak dokudan keseyi ezdiini hissetti. Hale byk bir acyla inledi ve annda iki bklm oluverdi. Susan'n yanna yuvarland kapaklanarak. Susan kvrla bkle onun hareketsiz arlnn altndan kt. Kapya doru sendeledi, kamak iin yeterince gl olmadn biliyordu. Bir anlk bir kararla, aka aatan yaplm uzun toplant masasnn altna girdi ve ayaklarn halya gmd. ansna, masann tekerlekleri vard. Masay ite ite kavisli cam duvara doru ilerledi var gcyle. Tekerlekler iyiydi ve masa rahat gidiyordu. 3. blmn ortasna geldiinde olanca hzyla gidiyordu artk. Cam duvardan bir buuk metre kadar uzakta Susan byk bir gle bacaklarn gerip brakt. Yana srayp gzlerini kapatt. Duvar korkun bir grltyle patlayp tuz buz oldu. Kripto'nun sesleri, yapldndan beri ilk kez 3. blmn iine doldu. Susan ban kaldrp bakt. Camdaki delikten, d tarafta hl ilerleyen masay grebiliyordu. Kripto katnda byk daireler izerek dnyordu, en sonunda karanlkta gzden kayboldu. Susan mahvolmu Ferragamo'sunu tekrar ayana geirdi, hl ac iinde kvranan Greg Hale'e son kez gz att ve krk camlarn oluturduu denizden geerek Kripto katna doru hzla kotu.

68
Brinkerhoff Fontaine'in ofisinin anahtarn uzatrken "Nasl, o kadar da zor deilmi, deil mi?" dedi Midge alayc bir ifadeyle. Brinkerhoff yenilmi grnyordu. "Gitmeden nce o grntleri sileceim," diye sz verdi Midge. "Tabii sen ve ein zel koleksiyonunuz iin istemiyorsanz." "Hadi, u lanet kty al," dedi ters ters. "Sonra da k buradan!" "Si senor," dedi Midge koyu bir Porto Riko aksanyla ks ks glerken. Gz krpp Fontaine'in ikili kapsna doru ilerledi. Leland Fontaine'in zel ofisi, ynetim sitinin geri kalan ksmna hi benzemiyordu. Duvarlarda tablolar yoktu, atafatl koltuklar, salon bitkileri, antik saatler de. Fontaine'in ofisi hzl ve verimli alma iin uygun koullar gz nnde tutularak denmiti. st cam olan masas ve siyah deri koltuu, manzaral kocaman penceresinin tam nne yerletirilmiti. zerinde bir Fransz filtre kahve demlii olan kk bir masann yannda, kede dosya dolab duruyordu. Ay epey ykselmiti Fort Meade'in zerinde ve pencereden szlen hafif aydnlk mdrn mobilyalarnn sadeliini vurguluyordu. Ben ne halt ediyorum?, diye dnd Brinkerhoff. Midge uzun admlarla yazcya doru gitti ve i listesini koparp ald. Karanlkta gzlerini ksarak bakt. "Verileri okuyamyorum," diye yaknd. "Iklar a."

"Darda okursun. kalm artk." Ama Midge grne baklrsa bir hayli eleniyordu. Elindeki kty daha iyi grmek iin pencereye gitti. Brinkerhoff ile oynuyordu. "Midge..." Okumay srdrd. Brinkerhoff endi eyle kap ya do ru dnp bakt . "'Midge... hadi ama. Buras mdrn zel makam." "Buralarda bir yerde," diye mrldand Midge. kty inceleyerek. "Strathmore Koridoru devre d b rakt , bunu biliyorum." Pencereye daha da yaklat. Brinkerhoff terlemeye balad. Midge okumay srdryordu. ok gemeden soluk solu a konu tu Midge. "Biliyordum! Strathmore yapm! Gerekten yapm! Geri zekl!" Kad kaldrp sallad. "Koridoru devre d brakm! una. bir bak!" Brinkerhoff bir an hayretler iinde bakakald, sonra hzla mdrn ofisini geip pencerenin nndeki Midge'in yannda geldi. Midge eliyle ktnn son ksmn iaret etti. Brinkerhoff okudu, grdklerine inanamayarak. "Bu da ne demek...?" ktda TRANSLTR'ye son otuz alt saatte giren dosyalarn listesi vard. Her dosyadan sonra drt rakaml bir Koridor onay kodu vard. Ne var ki, kattaki son dosyann yannda bir onay kodu yoktu -sadece yaz vard: ELLE DEVRE DII. Tanrm, diye dnd Brinkerhoff. Midge yine tutturdu. "Geri zekl!" diye sylendi Midge fkeyle. "una bak! Koridor bu dosyay iki kez reddetmi! Mutasyon dizgeleri! Ama o yine de devre d brakm! Aklndaki ne bu adamn?" Brinkerhoff dizlerinin bann zldn hissetti. Midge'in niin daima hakl olduunu dnd. kisi de yanlarnda pencerede beliren yansmay fark etmediler. ri yar bir karalt Fontaine'in ak kapsnn aralnda duruyordu. "Tanrm," dedi Brinkerhoff, nefesi kesilmiti. "Bir virs bulatn m dnyorsun?" Midge iini ekti. "Baka hibir ey olamaz." "Ne olursa olsun, sizi ilgilendirmez!" diye pes bir ses grledi arkalarndan. Midge ban pencereye arpt. Brinkerhoff mdrn koltuuna devrilip sese doru dnd. Karalty hemen tand. "Mdr Bey!" Brinkerhoff nefes nefeseydi. Uzun admlarla ilerleyip elini uzatt. "Eve ho geldiniz, efendim." Devasa adam uzatlan eli grmezlikten geldi. "B-ben sanyordum ki," diye kekeledi Brinkerhoff, elini geri ekerken, "Ben Gney Amerika'da olduunuzu sanyordum." Leland Fontaine yardmcsna bakt ters ters kurun gibi delip geen gzlerle. "yleydi... ama imdi geri dndm."

69
"Hey, baym!" Becker bir ankesrl telefon kulbesine doru yrrken salondan geiyordu. Durup dnd. Arkasndan gelen, az nce tuvalette onu gafil avlayan kzd. El sallayarak beklemesini iaret etti. "Baym, bekleyin!" imdi ne var? diye sylendi Becker. Gizlilik iinde damardan uyuturucu yapma hakkn m savunmak istiyor?

Kz, kuma antasn ona doru srkledi. Yanna geldiinde, bu kez yznde kocaman bir glmseme vard. "Size orada bardm iin zr dilerim. Beni irkilttiniz sadece." "Sorun deil," dedi Becker rahatlatc bir ses tonuyla, biraz armt. "Yanl yerdeydim." "lgnca grnecek," dedi kz kan anana dnm gzlerini krparak. "Ama bana bor verebileceiniz biraz paranz yoktur, deil mi?" Becker duyduklarna inanamayarak kza bakt. "Ne iin?" diye sordu karlk olarak. stediin buysa, sana uyuturucu paras vermeyeceim. "Eve geri dnmeye alyorum," dedi sarn. "Yardmc olabilir misiniz?" "Uan m kardn?" Bayla onaylad. "Biletimi kaybettim. Uaa binmeme izin vermediler. Havayollar byle b.ktan davranabiliyor. Bir bilet daha alacak param yok." "Annenle baban neredeler?" diye sordu Becker. "Birleik Devletler'de." "Onlara ulaamaz msn?" "Hayr. Zaten denedim. Sanrm birinin yatnda geiriyorlar hafta sonlarn." Becker kzn pahal giysilerine gz gezdirdi. "Kredi kartn yok mu?" "Var ama babam iptal etti. Benim uyuturucu kullandm dnyor." "Uyuturucu kullanyor musun?" diye sordu Becker, ifadesiz bir yzle, kzn imi koluna bakarak. Kz ters ters bakt, sanki kendisine hakszlk edilmi gibi. "Elbette hayr!" dedi Becker'a suratn asarak masum masum. Becker kendisiyle oynand hissine kapld birden. "Hadiii," dedi kz. "Zengin birine benziyorsun. Eve dnmem iin bana biraz para veremez misin? Sana daha sonra geri gnderirim." Becker bu kza verecei parann en sonunda Triana'daki bir uyuturucu tccarnn eline geeceini dnd. "ncelikle," dedi, "Ben zengin biri deilim, bir retmenim. Ama ne yapacam sana syleyeyim..." Blfne meydan okuyacam, ite yapacam bu. "Sana bir uak bileti alsam?" Sarn ona bakakald, tam bir ok halindeydi. "Bunu yapar msn?" diye kekeledi, gzleri umutla parlamt. "Bana bir eve dn bileti alr msn gerekten? Ah, Tanrm, teekkr ederim!" Becker dilini yutmutu. Anlalan yanl hkm vermiti. Kz Becker'a sarlverdi. "Berbat bir yaz oldu," dedi, nefesi kesilmiti, neredeyse alamaya balayacakt. "Oh, teekkr ederim! Buradan kurtulmam gerek!" Becker sarlna isteksizce karlk verdi. Kz onu brakt, Becker da tekrar kzn kolunun n ksmna bakt. K z Becker' n bak larn takip etti kolundaki mavi blgeye dek. "Gze batyor, ha?" Becker bayla onaylad. "Uyuturucu kullanmadn sylemitin sanrm." Kz gld. "Bu keeli kalem! Ovalayarak temizlemeye alrken derimin yarsn gtrdm. Mrekkep dalp bulat." Becker daha yakndan bakt. Floresan lambann nda, kzn kolundaki krmzms iliin altnda bir yaznn belli belirsiz izini grebildi -etin zerine yazlm szckler. "Ama... ama gzlerin" dedi Becker, kendini aptal gibi hissediyordu. "Kpkrmz olmular." Kz gld. "Alyordum. Syledim sana, uam kardm." Becker yeniden kzn kolundaki szcklere bakt. Kzn kalar atld, utanmt. "Ay, hl okunuyor, deil mi?" Becker daha da eildi. Ak ak okuyabiliyordu. Yaz ok akt. O belirsiz drt szc okurken, son on iki saat hzla gzlerinin nnden geti.

David Becker kendini yeniden Alfonso XIII'teki otel odasnda buldu. iko Alman kolunun n ksmna hafife vurup bozuk bir ngilizce ile konuuyordu: S..tir git und geber. "yi misin?" diye sordu kz, serseme dnm Becker'a bakarak. Becker kzn kolundan ban kaldrmad. Afallamt. Kzn etine dalm drt szck ok basit bir mesaj tayordu: S..TR GT VE GEBER. Sarn da yazya bakt, utanmt. "Bunu bir arkadam yazd... ok aptalca, deil mi?" Becker konuamad. S..tir git und geber. nanamyordu. Alman ona hakaret etmemiti, yardm etmeye alyordu. Becker baklarn kzn yzne evirdi. Salonun floresan nn altnda, kzn sar salarndaki belli belirsiz krmz ve mavi izleri grebiliyordu. "S-sen..." Becker kekeliyordu, kzn delik olmayan kulaklarna dikkatle bakarak. "Sen kpe takmyor muydun?" Kz ona tuhaf tuhaf bakt. Cebinden kk bir ey karp Becker'a uzatt. Becker elinde duran kafatas eklindeki zincirli kpeye bakakald. "Klipsli?" diye kekeledi. "Ah, evet," diye karlk verdi kz. "ineden dm kopar."

70
David Becker bombo salonda kalakald, dizlerinin bann zldn hissetti. nndeki kza bakt, araynn bittiinin farkndayd. Kz san ykam, giysilerini deitirmiti -belki de yz satma ansnn artmas umuduyla- ama New York uana binememiti. Becker soukkanlln korumaya urayordu. Bu lgn yolculuu bitmek zereydi. Kzn parmaklarn inceledi. Bir ey yoktu. Kuma antasna bakt. Orada, diye dnd. Orada olmal. Glmsedi, heyecann zorlukla kontrol edebiliyordu. "Bu ok lgnca grnyor," dedi, "ama sanrm sende benim ihtiyacm olan bir ey var." "Ah?" Megan kukulanm gibiydi birden. Becker elini czdanna att. "Elbette sana karln demekten mutlu olacam." Baklarn aa indirip czdanndaki paralar saymaya balad. Megan onun paralan saymasn izlerken, irkildi, iine bir korku dmeye balad, grne baklrsa Becker'n niyetini yanl anlamt. Dner kapya doru bakt korkuyla... aradaki mesafeyi lerek. Krk be metre kadard. "Sana eve dn biletini almana yetecek kadar para verebilirim, ama karlnda" "Syleme," dedi Megan hi dnmeden, zoraki bir glmsemeyle. "Sanrm neye ihtiyacn olduunu tam olarak biliyorum." Eilip antasn kartrmaya balad. Becker'n iinde aniden bir umut belirdi. Onda! dedi kendi kendine. Yzk onda! Kzn, Becker'n neye ihtiyac olduunu nasl bilebileceini anlamamt Becker, bunu fark edemeyecek kadar yorgundu. Vcudundaki her kas gevemiti. Yz yz sevinle parlayan NSA mdr yardmcsna uzattn hayal etti. Ondan sonra o ve Susan Ta Kk'teki byk kubbeli yataa yatp kaybettikleri zaman telafi edebileceklerdi. Megan sonunda arad eyi buldu -Biberli Koruyucu'sunu. Gl bir Arnavut biberi ve krmzbiber karmndan yaplm Mace'in, evre dostu alternatifi olan Biberli Koruyucusunu. Kz, hzl bir hareketle dnd ve dorudan Becker'n gzlerine skt spreyi. Kuma antasn kapt gibi kap ya do ru ko tu h zla. Geriye bakt nda, David Becker' grd. Becker yere kapaklanmt, elleri yznde, ac iinde kvranyordu.

71
Tokugen Numataka drdnc purosunu yakt, bir aa bir yukar yryp duruyordu. Telefonunu kaldrp ana santrali aldrd. "O telefon numarasndan hl haber yok mu?" diye sordu daha operatr konumaya balamadan nce. "Henz yok, efendim. Beklenenden biraz daha uzun srecek -bir cep telefonundan aranm." Cep telefonu, diye dnd Numataka. Tabii ki. Japon ekonomisinin ans, Amerikallarn kk elektronik aygtlara kar doymak bilmez bir itahlarnn olmasyd. "Sinyal ykseltme istasyonunun," diye ekledi operatr, "alan kodu 202. Ama elimizde henz bir numara yok." "202? Neresi oras?" Koca Amerika'nn neresinde saklanyordu bu gizemli North Dakota? "Washington D. C. yaknlarnda bir yer, efendim." Numataka kalarn kaldrd. "Bir numara bulur bulmaz beni ara."

72
Susan Fletcher karanlk Kripto katnda Strathmore'un ofisinin bulunduu iskeleye doru tkezleye tkezleye ilerledi. Komutann ofisi Hale'den yeterince uzakt, Susan kilitli kompleksin iine girebilirdi. Susan iskelenin tepesine ulatnda komutann kapsn aralk halde buldu, elektronik kilit elektrik kesintisi yznden ak kalmt. Susan aralktan ieri doru uzand. "Komutanm?" erideki tek k Strathmore'un bilgisayar monitrlerinin parltsyd. "Komutanm!" diye seslendi bir kez daha. "Komutanm! Susan birden komutann sistem gvenlik laboratuvarnda olduunu hatrlad. Onun bo ofisinde dolanmaya balad. Hale ile yapt byk mcadelenin verdii panik hl kannda dolayordu. Kripto'dan kmak zorundayd. Dijital Kale olsun ya da olmasn, harekete gemenin zamanyd -TRANSLTR'yi durdurmann ve kamann zaman. Strathmore'un parldayan monitrlerine bakt, sonra hzla onun masasna ilerledi. Komutann klavyesini buldu el yordamyla.. TRANSLTR'yi durdur. Susan yetkili bir terminalde olduuna gre grev basitti. Uygun komut penceresini at ve yazd: PROGRAMI DURDUR ENTER tuunun zerinde parma bir an havada kald. "Susan!" diye grledi bir ses kap aralndan. Susan rkm bir halde dnd, sesin sahibinin Hale olduundan korkarak. Ama Hale deildi, Strathmore'du. Ayakta duruyor, gs inip kalkarken elektronik parltda yz solgun ve rktc grnyordu. "Ne haltlar dnyor burada!" "Ko... mutanm!" dedi Susan soluk solua. "Hale 3. blmde! Az nce bana saldrd!" "Ne? mknsz! Hale aada kilitli" "Hayr, deil! O serbest! Gvenlii buraya armalyz, imdi! TRANSLTR'yi durduruyorum!" Susan elini klavyeye uzatt. "ONA DOKUNMA!" Strathmore terminale doru hamle yapp Susan'n ellerini oradan ekti. Susan geri ekildi, akna dnmt. Komutana bakt dikkatle ve o gn ikinci kez onu tanyamad. Susan aniden kendini yapayalnz hissetti. Strathmore, Susan'n bluzundaki kan grd ve o anda az nceki patlamasndan dolay pimanlk duydu. "Tanrm! Susan, sen iyi misin?" Susan karlk vermedi. Strathmore ona gereksiz yere atm olmamay istedi. Sinirleri ypranmt. ok eyle meguld. Aklnda ok ey vard -Susan Fletcher'n bilmedii eyler- ona sylemedii ve hibir zaman sylemek zorunda kalmamak iin dua ettii eyler. "zgnm," dedi alak sesle. "Ne olduunu anlat bana."

Susan ban evirdi. "nemi yok. Bu benim kanm deil. Sadece beni buradan kart." "Cann acyor mu?" Strathmore bir elini onun omzuna koydu. Susan geri ekildi. Strathmore elini ekti ve baklarn kard. Sonra Susan'n yzne tekrar bakt, Susan Strathmore'un omuzlarnn zerinden duvardaki bir eye bakyor gibiydi. Orada, karanln iinde, kk bir tu takm btn gcyle parld-yordu. Strathmore, Susan'n baklarn takip etti. Kalar atld. Susan'n parldayan kontrol panelini fark etmediini umdu. O kl tu takm Strathmore'un zel asansrn kontrol ediyordu. Strathmore ve nemli konuklan, personelin geri kalannn haberi olmadan Kripto'ya gelip gitmek iin bu asansr kullanrlard. zel asansr Kripto kubbesinin on be metre kadar altna iniyor, sonra da takviyeli betondan bir yer alt tneli boyunca yana, ana NSA kompleksinin alt katlarna doru ilerliyordu. Kripto'yu NSA'ya balayan asansr,

elektrii ana tesisten alyordu. Kripto'daki g kesintisine ramen hl alr durumdayd. Strathmore asansrn alr durumda olduunu bandan beri biliyordu ama Susan alt kattaki ana k kapsn yumruklarken bile bundan sz etmemiti. Susan'n gitmesini gze alamazd, henz deil. Kalmasn salamak iin ona ne kadarn anlatmak zorunda kalacan dnyordu. Susan, Strathmore'un yan ndan geip h zla arkadaki duvara do ru gitti. Ikl dmelere bast sert sert. "Ltfen," diye mrldand yalvararak. Ama kap almad. "Susan," dedi Strathmore yavaa. "Asansrn parolas var." "Parola m ?" diye tekrarlad Susan fkeyle. Kontrol d melerine bakt. Ana tu takmnn altnda ikinci bir tu takm daha vard -minicik dmeleri olan daha kk bir tu takm. Her dmenin zerinde alfabenin bir harfi grnyordu. Susan Strathmore'a dnd. "Parola ne?" diye sordu. Strathmore bir an dnd, sonra derin bir nefes alp brakt. "Susan, otur ltfen." Susan ona bakt, kulaklarna inanamyormu gibiydi. "Otur ltfen," diye tekrarlad komutan, sesi sertti. "Brakn gideyim!" Susan komutann ak kalm ofis kapsna gz att endieyle. Strathmore panik haldeki Susan Fletcher'a bakt. Sakince ofis kapsna doru ilerledi. Dtaki iskeleye kp karanla gz gezdirdi dikkatle. Hale hibir yerde grnmyordu. Komutan tekrar ieri girip kapy kapatt. Sonra kapal durmasn salamak iin bir sandalye dayad, masasna gitti ve ekmeceden bir ey kard. Susan, monitrlerin soluk parltsnda onun tuttuu eyi grd. Yz sarard. Bu bir silaht. Strathmore odann ortasna iki sandalye ekti. Sandalyeleri kapal ofis kapsna bakacak ekilde yerletirdi. Sonra oturdu. Prldayan yar otomatik Beretta'y kaldrp, hafif ak kalm kapya nian ald ar ar. Sonra silah kucana koydu. ok ciddi bir sesle konutu. "Susan, burada gvendeyiz. Konumamz gerek. Greg Hale bu kapdan gelecek olursa..." Tabancasn sallad. Susan'n sesi kmad.

Strathmore, ofisinin lo aydnlnda ona bakt. Eliyle hafife yanndaki sandalyeye vurdu. "Susan. otur. Sana syleyece im eyler var." Susan kmldamad. "Syleyeceklerim bittiinde." dedi, "sana asansrn parolasn vereceim. Gidip gitmemekte zgrsn." Uzun bir sessizlik oldu. Susan, sersem bir halde ilerleyip Strathmore'un yanna oturdu. "Susan," diye balad Strathmore, "sana kar tamamen drst olmadm."

73
David Becker sanki yz terebentine daldrlp tututurulmu gibi hissetti. Yere yuvarland ve sulanm gzlerini ksarak bakt, kz dner kaplara giden yolu yarlamt. Ksa, korkak admlarla, arkasndan kuma antasn karolarn zerinde srkleyerek

kouyordu. Becker gayret edip ayaa kalkmaya alt ama baaramad. Kzgn bir ate gzlerini dalam, kr etmiti. Gidemez! Seslenmeyi denedi ama cierlerinde hava kalmamt, sadece korkun bir ac duyuyordu. "Hayr!" diye ksrd. Szck dudaklarndan zar zor dklebilmiti. Becker kzn kapdan kt an sonsuza dek kaybolacann farkndayd. Bir daha seslenmeye alt ama boaz yanyordu. Kz neredeyse dner kapya ulamt. Becker nefes almaya alrken sendeleyerek ayaa kalkt. Kzn arkasndan tkezleyerek ilerledi. Kz dner kapnn ilk blmesine girdi pei sra kuma antasn srkleyerek. Yirmi metre kadar arkasnda Becker sendeleyerek kapya doru ilerliyordu kr gzlerle. "Bekle!" Soluu kesildi. "Bekle!" Kz i tarafndan kapy itti telala. Kap dnmeye balad ama sonra skt. Sarn, korkuyla geri dnd ve kuma antasnn akla takldn grd. Diz kp antay kurtarmak iin sert hareketlerle ekmeye balad. Becker sulu gzleriyle grd kap aralndan knt yapan kumaa sabitledi gzlerini. zerine atlarken tm grebildii, antann, aralktan taan krmz naylon kesi oldu. Ellerini uzatarak ona doru utu. David Becker yere dtnde, elleri ancak birka santimetre kadar uzakta kald. Kuma, aralktan geti ve gzden kayboldu. Kap sallanarak hareket ederken Becker' n parmaklan havay yakalad . K z ve kuma anta darya caddeye dt. "Megan!" diye bard Becker yere derken. Gz yuvalarnn iinden akkor ineler geti. Gr alannda hibir ey yoktu, yeni bir mide bulants dalgas kaplad iini. Karanlkta kendi sesi yankland. Megan! David Becker tepedeki floresan lambalarn vzltsnn farkna varmadan nce orada ne kadar yattndan emin deildi. Vzlt dnda her ey sessizdi. Sessizliin iinden bir ses geldi. Biri sesleniyordu. Ban yerden kaldrmaya alt. Dnya eri br ve slak grnyordu. Yine o ses. Gzlerini ksarak salona bakt ve on be yirmi metre kadar uzakta insanms bir ekil grd. "Baym?" Becker sesi tand. Kzn sesiydi. Salonun daha uzakta bulunan dier giriinde duruyordu. Daha nce olmad kadar korkmu grnyordu bu kez. "Baym?" diye sordu, sesi titriyordu. "Ben size adm hi sylemedim. Adm nereden biliyorsunuz?"

74
Mdr Leland Fontaine, ksa kesilmi askeri sa tra ve sert tavrlar olan altm yanda, olduka iri yapl bir adamd. Simsiyah gzleri kmr gibi olurdu sinirlendii zamanlar, ki neredeyse her zaman sinirliydi. NSA'nn basamaklarn sk alma, baarl planlama ve hak ederek seleflerinden grd saygyla trmanmt. Ulusal Gvenlik Tekilt'nn ilk Afrikal Amerikal mdryd ama bu ayrmdan hi kimse sz etmemiti imdiye dek. Fontaine'in politikalar kesinlikle renk kryd, personeli de aklllk edip ayn politikay izliyordu. Fontaine, kendisine bir kupa Guatemala kahvesi hazrlarken, bu sessiz tren boyunca Midge ve Brinkerhoff'u ayakta bekletti. Sonra onlar hl ayaktayken masasna yerleti ve mdrn ofisindeki okul ocuklar gibi onlar sorgulad. Konumay Midge yapt, onlar Fontaine'in ofisinin kutsalln ihlal etmelerine gtren olaand olaylar dizisini anlatt.

"Bir virs m?" diye sordu mdr souk bir ses tonuyla. "kiniz de bir virs bulatn m dnyorsunuz?" Brinkerhoff yzn buruturdu. "Evet, efendim," dedi Midge ters bir ekilde. "Strathmore Koridor'u devre d brakt iin?" Fontaine nndeki ktya bakt. "Evet," dedi Midge. "Bir de yirmi saattir zlememi bir dosya var! Fontaine kalarn att. "Yada senin verilerin yle sylyor." Midge itiraz etmek zereydi ama dilini tuttu. Bunun yerine ldrc darbeyi indirdi. "Kripto'da elektrik kesintisi de var." Fontaine ban kaldrp bakt. Anlalan armt. Midge ban sert bir hareketle sallayarak onaylad. "Btn elektrik kesik. Jabba'nn dndne gre belki de" "Jabba'y m aradn?" "Evet, efendim, ben " "Jabba m?" Fontaine ayaa kalkt, ok fkelenmiti. "Ne halt etmeye Strathmore'u aramadnz?" "Aradk!" diye kendini savundu Midge. "Strathmore her eyin yolunda olduunu syledi." Fontaine ayaktayd, gs inip kalkyordu. "yleyse ondan kukulanmak iin hibir nedenimiz yok." Sesinde konumann bittiini gsteren bir ton vard. Kahvesinden bir yudum ald. "imdi izin verirseniz, almam gerek." Midge'in az ak kald. "Anlayamadm?" Brinkerhoff kapya ynelmiti zaten ama Midge olduu yere yapp kalmt. "yi geceler dedim Bayan Milken," diye tekrarlad Fontaine. "kabilirsiniz." "Ama... ama efendim," diye kekeledi, "Ben... ben itiraz etmek zorundaym. Bana gre" "Siz mi itiraz ediyorsunuz?" diye sordu mdr. Kahvesini masaya brakt. "Ben itiraz ediyorum! Ofisimde olmanza itiraz ediyorum. Bu tekilat n mdr yard mc s n n yalan syledi ine dair imalar n za itiraz ediyo" "Bir virs var, efendim! gdlerim bana" "Demek yle. gdleriniz yanlyor Bayan Milken! Bir kez bile olsa, yanlyor!" Midge pes etmedi. "Ama, efendim! Komutan Strathmore Koridor'u devre d brakt!" Fontaine uzun admlarla ona doru ilerledi, fkesini zar zor kontrol edebiliyordu. "Bu onun yetkisi dahilinde! Ben size analistleri ve servis alanlarn denetlemeniz iin para dyorum, mdr yardmcsn gzetlemeniz iin deil! O olmasayd hl kat kalemle ifreleri zyor olurduk! imdi beni yalnz brakn!" Kap aralnda beti benzi atm bir halde titreyerek duran Brinkerhoff'a dnd. "kiniz de." "Btn saygmla, efendim," dedi Midge. "Kripto'ya bir sistem gvenlik ekibi gndermeyi neririm, sadece emin olmak" "Byle bir ey yapmayacaz!" Bir anlk gergin bir bekleyiten sonra Midge bayla onaylad. "Pekl. yi geceler." Dnp kt. Midge yanndan geerken Brinkerhoff onun gzlerinde bu reste burada teslim olmaya hi niyeti olmadn grebildi -hayr, sezgileri tatmin olana kadar iin ucunu brakmayacakt. Brinkerhoff odann dier tarafnda, masasnn arkasnda heybetle ve fkeyle oturan patronuna bakt. Bu onun tand mdr deildi. Onun tand mdr, titiz, kl krk yaran biriydi. Personelini daima -ne kadar nemsiz olursa olsun- gnlk ileyiteki herhangi bir tutarszl incelemeleri ve aydnlatmalar ynnde tevik ederdi. Ama ite, burada onlardan olduka tuhaf bir dizi rastlantya srtlarn dnmelerini istiyordu.

Mdr belli ki bir eyler gizliyordu ama Brinkerhoff ona yardm etmek iin para alyordu, sorgulamak iin deil. Fontaine, aslnda iten ie herkes iin en iyi olan istediini defalarca kantlamt. imdi de ona yardm etmek bir gzn kapamak demek olacaksa yle olacakt. Ama ne yazk ki Midge sorgulamak iin para alyordu ve Brinkerhoff onun tam da bunu yapmak iin Kripto'ya gitmesinden korkuyordu. Kendimize i aramaya balasak iyi olur, diye dnd Brinkerhoff kapya dnerken. "Chad!" diye bard Fontaine arkasndan. Fontaine de giderken Midge'in gzlerindeki bak grmt. "Onun bu sitten ayrlmasna izin verme." Brinkerhoff ban sallad ve aceleyle Midge'in peinden gitti. Fontaine i geirip ban ellerinin arasna ald. Siyah gzlen arlam t . Uzun ve beklenmedik bir eve dn yolculu u olmu tu. Bir nceki ay Leland Fontaine'in byk beklentiler iinde olduu bir ayd. Tam gznn nnde, NSA'da bir eyler oluyordu, tarihi deitirecek bir eyler ve ironik biimde Mdr Fontaine bunlar tamamyla tesadfen renmiti. ay nce, Fontaine Komutan Strathmore'un einin onu terk etmek zere olduu haberini almt. Strathmore'un akl almaz saatler boyu altn ve bask altnda dalacakm gibi grndn syleyen haberler de almt. Birok konuda Strathmore ile aralarndaki fikir ayrlna ramen Fontaine mdr yardmcsna her zaman byk sayg gstermiti. Strathmore ok seki bir adamd, belki de NSA'nn sahip olduklarnn en zekisi. Ama bununla birlikte, Strathmore Uan Balk fiyaskosundan beri inanlmaz bir stres altndayd. Bu Fontaine'i rahatsz ediyordu. Komutan NSA'nn pek ok anahtarn elinde tutuyordu ve Fontaine'in korumas gereken bir tekilat vard. Fontaine'in, sallanan Strathmore'u gzetleyecek ve onun yzde yz gvenilir olduundan emin olacak birine ihtiyac vard ama bu o kadar basit deildi. Strathmore gururlu ve gl bir adamd. Fontaine'in, Strathmore'un zgvenine ya da otoritesine zarar vermeden onu kontrol etmenin bir yolunu bulmas gerekiyordu. Fontaine, Strathmore'a duyduu saygdan, bu ii kendisi yapmaya karar vermiti. Fontaine'in, Komutan Strathmore'un Kripto hesabna -e-postasna, ofisler aras haberlemesine, beyin frtnas toplantlarna, her eyine- ilitirilmi kimsenin bilmedii bir balants vard. Strathmore dalacak gibi olursa, mdr onun almalarndaki uyar iaretlerini grecekti. Ama bir kmenin iaretleri yerine, Fontaine o ana kadar karlat en inanlmaz istihbarat planlarndan birinin n hazrlklaryla karlamt. Strathmore'un deli gibi almas alacak bir ey deildi. Bu plan baarrsa, Uan Balk fiyaskosunu yz kat telafi etmi olacakt. Fontaine, Strathmore'un iyi olduu ve yzde yz on kapasiteyle alt sonucuna vard -her zamanki gibi sinsi, zeki ve vatansever. Mdrn yapabilecei en iyi ey ie karmamak ve komutann bysn yapmasn izlemek olacakt. Strathmore bir plan tasarlamt... Fontaine'in, yarda kesmeye hi niyetinin olmad bir plan.

75
Strathmore kucandaki Beretta'y okad. Kan fke iinde kaynyor olsa bile mant kl bir ekilde d nebiliyordu. Greg Hale'in, Susan Flatcher'a dokunmaya cret ettii gerei onu deli etmiti ama bunun kendi hatasndan kaynaklanm olmas onu daha da deli ediyordu, Susan'n 3. blme gitmesi onun fikriydi. Strathmore iine duygularn kartrmamay biliyordu. Duygulan Dijital Kale sorununu hibir ekilde etkilemeyecekti. O Ulusal Gvenlik Tekilat'nn mdr yardmcsyd ve bugn ii daha nce hi olmad kadar kritikti. Strathmore nefes al veriini dzenledi. "Susan." Sesi etkileyici ve przszd. "Hale'in epostalarn sildin mi?" "Hayr," dedi Susan, kafas karmt.

"Gei anahtarn buldun mu?" Susan ban iki yana sallad. Strathmore dudan dileyerek kalarn att. Dnceleri oradan oraya kouyordu. Bir ikilem iindeydi. Asansrnn parolasn girip Susan'n gitmesini salayabilirdi kolayca ama ona burada ihtiyac vard. Haledeki gei anahtar n bulmas iin onun yard m gerekiyordu. Strathmore henz ona sylememiti ama o gei anahtarn bulmak akademik olmaktan ok daha fazla bir nem arz ediyordu -mutlak bir gereklilikti. Strathmore. Susan'n bamsz arama algoritmasn kendisinin balatp anahtar bulabileceini dnmt ama daha nce takipiyi altrrken sorunlarla karlamt. i yeniden tehlikeye atacak deildi. "'Susan," diyerek iini ekti. Hareketlerinde bir kararllk vard, "senden Hale'in gei anahtarn bulmama yardm etmeni isteyeceim." "Ne!"-Susan ayaa kalkt, gzleri fal ta gibi almt.

Strathmore, iinden gelen onunla birlikte ayaa kalkma isteini bastrmaya alt. Mzakere teknikleri hakknda ok ey biliyordu -konum olarak bak ld nda g her zaman oturandan yana olurdu. Susan' n da ayn eyi yapacan umdu ama Susan yapmad. "Susan, otur." Susan onu duymazlktan geldi. "Otur." Bu kez bir emirdi. Susan ayakta kald. "Komutanm, hl Tankado'nun algoritmasn renmek iin byk bir istek duyuyorsanz bunu tek bana yapabilirsiniz. Ben gitmek istiyorum." Strathmore ban eip derin bir nefes ald. Susan'n bir aklamaya ihtiyac olaca akt. Bunu hak ediyor, diye dnd. Strathmore kararn verdi, Susan Fletcher her eyi duyacakt. Yaptnn bir hata olmadn umdu. "Susan," diye balad, "iin bu noktaya gelmemesi gerekiyordu." Elini salarnn arasndan geirdi. "Sana sylemediim eyler var. Bazen benim konumumdaki biri..." Komutan ac verici bir gnah itiraf ediyormu gibi titredi. "Bazen benim konumumdaki biri sevdii insanlara yalan sylemeye mecbur olur. Bu da o gnlerden biri." Susan'a bakt zgnce. "Sana syleyeceim eyi ben asla sylemek zorunda kalacam dnmemitim. .. sana... ya da bir bakasna." Susan srtnda bir rperti hissetti. Komutan onun yzne bakt lmcl bir ciddiyetle. Planlarnda bu srrn Susan'a almasnn yer almad akt. Susan oturdu. Strathmore tavana gzlerini dikmi bakarak dncelerini toplarken uzun bir sessizlik oldu. "Susan," dedi sonunda, sesi zayf, gszd. "Benim bir ailem yok." Baklarn ona evirdi. "Hakknda konuabileceim bir evliliim yok. Benim hayatm bu lkeye duyduum ak oldu; burada, NSA'daki iim oldu." Susan sessiz sedasz dinliyordu. "Senin de tahmin edebilecein gibi," diye devam etti, "Ksa bir sre sonra emekli olmay planlyordum. Ama gururla emekli olmak istedim. Gerekten bir farkllk yarattm bilerek." "Ama siz bir farkllk yarattnz," dedi Susan. "Siz TRANSLTR'yi yaptnz." Strathmore onu iitmemi gibiydi. "Geen birka yl boyunca, burada NSA'daki iimiz giderek zorlat. Karmza dikilebileceini asla hayal bile etmediim dmanlarla karlatk. Kendi vatandalarmzdan sz ediyorum. Avukatlar, vatandalk haklan fanatikleri, EFF -hepsinin bir rol oldu bunda ama bundan daha nemlisi var. O da halk. Halk inancn kaybetti. Paranoyaklat. Birdenbire bizi dman gibi grmeye balad. Senin ve benim gibi insanlar, ulusun menfaatlerini gerekten kalpten sahiplenen insanlar, biz kendimizi lkemize hizmet etme hakk iin mcadele ederken bulduk. Artk barn koruyucular deiliz. Biz kulak misafirleri, rntgenciler, insanlarn haklarna tecavz edenleriz." Strathmore derin bir i ekti. "Ne yazk ki, dnyada saf insanlar var -biz mdahale etmeseydik kar la acaklar deh eti hayal bile edemeyen insanlar. Ben,

onlar bu bilgisizliklerinden kurtarmann gerekten bize dtne inanyorum." Susan Strathmore'un konumasnn varaca yeri bekliyordu. Komutan yorgun bir ifadeyle yere dikti gzlerini, sonra ban kaldrp bakt. "Susan, beni sonuna kadar dinle," dedi ona mfik bir ekilde glmseyerek. "Beni durdurmak isteyeceksin ama dinle beni sonuna kadar. Aa yukar iki aydr Tankado'nun epostalarn zp okuyorum. Tahmin edebilecein gibi, North Dakota'ya Dijital Kale adl zlemez bir algoritmadan sz ettii mesajlarn ilk okuduumda aknlktan donup kaldm. Byle bir eyin mmkn olduuna inanamyordum. Ama yakaladm her mesajda Tankado giderek daha ikna edici grnmeye balad. Bir dnen anahtar ifresi yazmak iin mutasyon dizgelerini kullandn rendiimde, bizden. k yllaryla llecek kadar ileride olduunu anladm. Bu, imdiye kadar buradaki hi kimsenin denemedii bir yaklamd." "Niye deneyecektik ki?" diye sordu Susan. "Neredeyse hi anlam yok." Strathmore ayaa kalkp bir aa bir yukar yrmeye balad, bir gzn kapdan ayrmadan. "Birka hafta nce Dijital Kale ak artrmasndan haberim olduunda Tankado'nun ciddi olduu gereini sonunda kabul ettim. Algoritmas n bir Japon yaz l m irketine satarsa, bunun bizim batmz anlamna geleceinin farkndaydm, bu yzden onu durdurman n bir yolunu bulmaya al t m. Onu ldrtmeyi d ndm ama
algoritmann herkese ak olmas ve onun TRANSLTR hakkndaki son zamanlarda ileri srd iddialar bizi bir numaral pheli haline getirecekti. te o anda kafama dank etti." Susan'a dnd. "Dijital Kale'nin durdurulmamas gerektiini anladm." Susan ona bakyordu dikkatle, grne baklrsa kafas karmt. Strathmore devam etti. "Bir anda Dijital Kale'yi hayatmzn frsat olarak grmeye baladm. Birka deiiklikle Dijital Kale bize kar almaktansa bizim iin alabilir, diye dndm." Susan bu kadar sama bir ey duymamt hi. Dijital Kale zlemez bir algoritmayd, onlar yok ederdi. "Eer," diye srdrd konumasn Strathmore, "eer algoritmada kk bir deiiklik yapabilirsem... piyasaya srlmeden nce..." Gzlerinde kurnazca bir prltyla bakt Susan'a. Sadece bir an srd. Strathmore Susan'n gzlerindeki hayret dolu onay ifadesini grd. Plann anlatt heyecanla. "Gei anahtarn ele geirebilirsem, elimizdeki Dijital Kale kopyasn zebilecek ve iinde bir deiiklik yapabilecektim." "Bir arka kap," dedi Susan, Komutann kendisine yalan sylemi olduunu unutarak. "Tpk Uan Balk gibi." Strathmore ban sallayarak onaylad. "O durumda Tankado'nun internet'te serbeste datlan dosyasnn yerine bizim deitirilmi versiyonumuzu koyabilirdik. Dijital Kale bir Japon algoritmas olduu iin de hi kimse bu ite NSA'nn bir parma olduundan phelenmeyecekti. Tm yapmamz gereken o deiiklii yapmakt." Susan bunun usta ii bir plan olduunu fark etti. Saf bir... Strathmore planyd. NSA'nn zebilecei bir algoritmann piyasaya karlmasn kolaylatrmay planlamt! "Tamamyla alan," dedi Strathmore, "Dijital Kale bir gece iinde ifreleme standard haline gelecek." "Bir gece iinde?" dedi Susan. "Bunu nasl bilebilirsiniz? Dijital Kale cretsiz olarak her yerden edinilebilir olsa bile bilgisayar kullanclarnn byk bir ounluu srf rahatlktan kendi eski algoritmalarn kullanmaya devam edecektir. Niin Dijital Kale'ye gesinler ki?"

Strathmore glmsedi. "Basit. Bir gvenlik sznts olur. Btn dnya TRANSLTR'yi renir." Susan'n az ak kald. "ok basit, Susan, bu gerein sokaa yaylmasna izin veririz. 'NSA'nn elinde her algoritmay zebilen bir bilgisayar var' deriz, Dijital Kale dnda her algoritmay." Susan hayrete dmt. "Dolaysyla, herkes Dijital Kale'ye balklama atlar... bizim onu zebildiimizi bilmeksizin!"

Strathmore bayla onaylad. "Aynen." Uzun bir sessizlik oldu. "Sana yalan sylediim iin zgnm. Dijital Kale'yi yeniden yazmay denemek ok byk bir oyun, seni buna bulatrmak istemedim." "Ben... anlyorum," diye karlk verdi alak sesle, plann parlakl ban dndryordu hala. "Hi de kt bir yalanc deilsiniz." Strathmore kendi kendine gld. "Yllarn deneyimi. Yalan sylemek seni bu an dnda tutmann tek yoluydu." Susan ban sallayarak onaylad. "Peki bu ne kadar byk bir a?" "An tamam bu kadar." Susan son bir saat iinde ilk kez glmsedi. "Ben de bunu sylemenizden korkuyordum." Strathmore omuz silkti. "Dijital Kale yerine yerleince mdre konuyu anlatacam." Susan ok etkilenmiti. Strathmore'un plan daha nce asla hayal edilememi byklkte bir kresel haber alma darbesiydi. stelik buna yalnz bana kalkmt. Baarmaya gc yetecek gibi de grnyordu. Gei anahtar alt kattayd. Tankado lmt. Tankado'nun ortann yeri saptanmt. Susan duraklad. Tankado ld. ok uygun grnyordu. Strathmore'un kendisine syledii btn yalanlar geti bir an aklndan ve aniden bir rperti hissetti. Komutana bakt endieyle. "Ensei Tankado'yu siz mi ldrttnz?" Strathmore arm grnyordu. Ban iki yana sallad. "Elbette hayr. Tankado'nun ldrlmesine hi gerek yoktu. Aslnda, hayatta olmasn tercih ederdim. Onun lm Dijital Kale'ye kuku drebilirdi. Bu algoritma deiikliini mmkn olduunca sorunsuz ve fark edilmeden yapmak istedim. Asl plan, deiiklii yapp Tankado'nun kendi anahtarn satmasna izin vermekti." Susan bunun anlaml olduunu kabul etmek zorundayd. Tankado'nun internet'teki algoritmann orijinal olmadndan kukulanmas iin hibir neden olmayacakt. Hi kimse ona ulaamazd -kendisi ve North Dakota dnda hi kimse. Piyasaya datldktan sonra geri dnp program incelemedii srece, Tankado'nun arka kapdan asla haberi olmayacakt. Byk olaslkla program bir daha asla yeniden grmek istemeyecek kadar uzun bir sre Dijital Kale zerinde kle gibi alm olmalyd. Susan her eyi yerine oturtmaya balad. Birdenbire Komutan'n Kripto'da niin gizlilie gerek duyduunun farkna vard. Eldeki i zaman tketen ve nazik bir iti karmak bir algoritmaya gizlenmi bir arka kap yazmak ve internette fark edilmeyecek bir program deiimi yapmak. Gizlilik muazzam bir nem tayordu. Dijital Kale'nin lekelendiine ilikin ufack bir ima bile komutann plann mahvedebilirdi. TRANSLTR'nin almaya devam etmesine izin verme kararnn nedenini de ancak imdi tam olarak kavryordu. Dijital Kale NSA 'nn yeni bebei olacaksa, Strathmore onun zlemez olduundan emin olmak istedi! "Hl gitmek istiyor musun?" Susan ban kaldrp bakt. Byk Trevor Strathmore ile orada karanlkta oturuyor olmak bir ekilde korkularnn yok olmasn salamt. Dijital Kale'yi yeniden yazmak bir tarih yazma ansyd -bir inanlmaz gerekletirme ans- ve onun Strathmore'a yardm olabilirdi. Susan gnlsz de olsa glmeye alt. "Sradaki hamlemiz ne?" Strathmore'un yz sevinle parlad. Bir elini uzatp onun omzuna koydu. "Teekkrler." Glmsedi, sonra da ie balad. "Alt kata birlikte ineceiz." Berretta'sn ald. "Sen Hale'in terminalini aratracaksn. Bende seni koruyacam." Alt kata inme dncesi Susan'n tylerini rpertti. "Tankado'nun kopyas iin David'in aramasn bekleyemez miyiz?" Strathmore ban sallad. "Deiiklii ne kadar erken yaparsak, o kadar iyi olur. David'in dier kopyay bulacann da garantisi yok. Yzl orada ans eseri yanl ellere geecek olursa

algoritma deiikliini ondan nce yapm olmay tercih ederim. Bylece, anahtar sonunda kim alrsa alsn internetten bizim algoritma versiyonumuzu indirmi olacaktr." Strathmore tabancasn elledi ve ayaa kalkt. "Hale'in anahtarn ele geirmemiz gerek." Susan sessizleti. Komutann anlatmak istedii ey akt. Hale'in gei anahtarna ihtiyalar vard. stelik ona hemen ihtiyalar vard. Susan da ayaa kalkt, bacaklar gergindi. Hale'e daha sk vurmu olmay istedi iinden. Strathmore'un tabancasna bakt, birden midesinin bulandn hissetti. "Greg Hale'i gerekten vuracak msnz?" "Hayr." Strathmore kalarn att, kapya doru uzun admlarla yrrken. "Ama onun bunu bilmeyeceini umalm."

76
Sevilla havaalan terminalinin dnda taksimetresi alan bir taksi duruyordu. Tel ereveli gzlkl yolcu aydnlk terminalin dkme cam
pencerelerinden ieri bakyordu. zamannda yetitiinin farkndayd.

Sarn bir kz grd. David Becker'n bir sandalyeye oturmasna yardm ediyordu. Grne baklrsa Becker ac iindeydi. Daha acnn ne olduunu bilmiyor, diye dnd yolcu. Kz, cebinden kk bir ey karp uzatt. Becker onu alp kta inceledi. Sonra parmana geirdi. Birka dakika daha konutular, sonra kz ona sarld. El sallad, kuma antasn omzuna att ve salondan geerek yrmeye balad. Nihayet, diye dnd taksideki adam. Nihayet.

77
Strathmore ofisinin nndeki iskeleye kt elinde tabancasyla. Susan hemen arkasndayd, Hale'in hl 3. blmde olup olmadn merak ediyordu. Arkalarndan, Strathmore'un monitrnden gelen k, parmaklkl platforma vcutlarnn garip glgelerini dryordu. Susan, hemen -nndeki komutana sokuldu iyice. Kapdan uzaklatka k yava yava azald, onlar da karanla daldlar. Kripto katndaki tek k tepedeki yldzlardan ve paralanm 3. blm penceresinin arkasndaki belli belirsiz pustan geliyordu. Strathmore dar basamaklarn balad yeri arayarak yava yava ilerledi. Beretta'sn sol eline aldktan sonra sa eliyle trabzan buldu el yordamyla. Byk olaslkla sol eliyle o kadar kt bir at yapmayacan dnd, destek almak iin sa elini kullanmaya ihtiyac vard. Bu basamaklardan dmek, den kiiyi mr boyu sakat brakabilirdi ve Strathmore'un emeklilik hayallerinde bir tekerlekli sandalyenin yeri yoktu. Susan, Kripto kubbesinin karanlnda hibir ey grmeden, bir eli Strathmore'un omzunda aa iniyordu. Yarm metre nndeki komutann vcudunu seemiyordu bile. Her metal basamaa adm atnda, basama dokunarak bulmak iin ayan yavaa ileri sryordu. Susan'n aklna Hale'in gei anahtarn almak iin 3. blme gitme konusunda ilk bata dnmedii eyler gelmeye balad. Komutan, Hale'in onlara dokunacak cesareti olmayaca konusunda srar etmiti ama Susan o kadar emin deildi. Hale umutsuz bir durumdayd. ki seenei vard: Kripto'dan kamak yada hapse girmek. inden bir ses Susan'a, David'in aramasn beklemeleri ve onun gei anahtarn kullanmalar gerektiini syleyip duruyordu ama David'in o anahtar bulacann

garantisi olmadn da biliyordu. David'i bu kadar uzun sre megul eden eyin ne olduunu dnd. Sonra endielerini bir yana brakp ilerlemeye devam etti. Strathmore sessizce iniyordu. Geldiklerini Hale'e duyurmann gerei yoktu. Alt ksma yaklatklarnda Strathmore ayayla son basama arayarak yavalad . Son basama buldu unda, mokaseninin topuu sert siyah karoda bir 'tk' sesi kard. Susan omuzlarnn gerildiini hissetti. Tehlikeli blgeye girmilerdi. Hale herhangi bir yerde olabilirdi. Var yerleri -3. blm- uzakta, o an TRANSLTR'nin arkasna gizlenmi durumdayd. Susan Hale'in yerde yatp kpek gibi ac iinde kvranarak hl orada duruyor olmas iin dua etti. Strathmore trabzan brakt ve tabancasn yeniden sa eline ald. Hi konumadan karanla doru ilerledi. Susan onun omzuna yapmt sk sk. Onu kaybederse tekrar bulmasnn tek yolu konumak olacakt. O zaman Hale onlar duyabilirdi. Merdivenin gvenliinden uzaklarken Susan ocukken gece yarlar oynad kovalamaca oyunlarn hatrlad ama imdi sobe yerini terk etmiti, ak alandayd. Zayf durumdayd. Engin siyah denizdeki tek ada olan TRANSLTR oradayd . Strathmore birka admda bir duruyor, tabancasn dengeleyip dorultuyor ve kulak kesiliyordu. Duyulan tek ses alttan gelen belli belirsiz vzltyd. Susan onu tutup geriye, gvenli yere, sobe yerine ekmek istedi. evresindeki karanln her yannda yzler var gibi geliyordu ona. TRANSLTR'nin yar yolunda, Kripto'nun sessizlii bozuldu. Karanlkta bir yerlerde, anlald kadaryla sa st tarafta tiz bir bip'leme sesi geceyi delip geti. Strathmore olduu yerde dnd ve Susan onu kaybetti. Korku iindeki Susan el yordamyla onu bulmak iin kolunu ileri uzatt ama komutan gitmiti. Az nce omzunun olduu yerde imdi sadece boluk vard. Susan o bolua doru sendeleyerek ilerledi. Bip'leme sesi devam ediyordu. Yaknlardan geliyordu. Susan karanlkta geriye dnd. Bir giysi hrdamas oldu, sonra aniden bip'leme kesildi. Susan dondu kald. Bir an sonra, en kt ocukluk kbuslarndan birinden kp gelmi gibi bir grnt belirdi. Tam nnde, havada yoktan var olan bir yz. Hayalete benziyordu ve yeil renkteydi. Bir eytann yzyd; keskin glgeler, biimsiz yz hatlarndan yukarya doru uzanyordu. Susan geri srad. Komak iin dnd ama eytan koluna dokundu. "Kmldama!" diye emir verdi. Bir an iin o bir ift ateli gzde Hale'i grdn sand ama ses Hale'in sesi deildi. Dokunu da yumuakt. Bu Strathmore'du. Cebinden yeni kard parldayan bir nesne alt taraftan onun yzn aydnlatyordu. Susan' n vcudu bir rahatlama duygusuyla yava yava gevedi. Tekrar nefes almaya baladn hissetti. Strathmore'un elindeki nesne, o yeilimsi parlty yayan bir tr elektronik LED'di. "Kahretsin," diye svd Strathmore dilerinin arasndan. "Yeni mesaj aletim." Avucundaki SkyPager'a bakt yzn buruturarak. Aleti titreime almay unutmutu. in komik yan, Strathmore o aleti almak iin kk bir yerel elektronik maazasna gidip kimliinin gizli kalmas iin nakit deme yapmt. NSA'nn alanlarn ne kadar sk gzetlediini Strathmore'dan daha iyi kimse bilemezdi -bu mesaj aletinden gnderilip alnan dijital mesajlar Strathmore'un kesinlikle gizli tutmas gereken eylerdi. Susan endieyle evresine baknd. Hale o ana kadar geldiklerini bilmiyorduysa bile artk renmiti. Strathmore birka dmeye basp gelen mesaj okudu. Sessizce homurdand. spanya'dan yine kt haberler gelmiti -David Becker'dan deil, Strathmore'un Sevilla'ya gnderdii dier grev biriminden. Drt bin sekiz yz kilometre uzakta, bir mobil gizli izleme minibs karanlk Sevilla caddelerinde hzla yol alyordu. Rota'daki bir askeri sten "Umbra" gizlilik koduyla NSA tarafndan grevlendirilmiti. Minibsn iindeki iki adam gergindi. Fort Meade'den ilk kez acil emir alyor deillerdi ama bu emirler genellikle bu kadar yukardan gelmezdi.

Direksiyondaki ajan omzunun zerinden seslendi. "Adammzdan bir iz var m?" Ortann gzleri, minibsn tepesindeki geni al video kameradan gelen monitrdeki grntlerden hi ayrlmad. "Hayr. Srmeye devam et."

78
Jabba, birbirine dolam kablo ynnn altnda terliyordu. Dilerinin arasnda tuttuu kalem eklindeki el feneriyle srt st yatar durumdayd hl. Hafta sonlar ge saatlere kadar almaya alkt; NSA'nn daha sessiz, daha telasz olduu bu saatler onun donanm bakm yapabildii tek zamand. Kzgn havyay tepesindeki tellerden oluan labirentin iinde kullanrken, olaanst bir dikkatle hareket ediyordu -havyann ucundaki akkorla yanl bir teli yakmas bir felakete yol aabilirdi. Birka santim daha, diye dnd. dndnden daha uzun sryordu. Tam havyann ucunu son lehim teline dayadnda, cep telefonu tiz bir sesle almaya balad. Jabba irkildi, kolu titredi ve czrdayan, erimi byk bir lehim damlas koluna dt. "Hay lanet!" diyerek havyay drd, az kalsn azndaki feneri yutuyordu. "Lanet! Lanet! Lanet!" Telala, kolunda souyup katlamakta olan lehim damlasn ovalad. Lehim, damlad yerde etkileyici bir iz brakarak kolundan yuvarland. Yerine lehimlemeye alt yonga da dp kafasna arpt. "Kahretsin!" Jabba'nn telefonu yeniden ald ama o bo verdi. "Midge," diye sylendi fsldayarak. Kahrol emi! Kripto iyi durum. da! Telefon almaya devam etti. Jabba yeni yongay yerine yerletirme iine geri dnd. Bir dakika sonra yonga yerindeydi ama telefonu hl alyordu. Tanr akna, Midge! Vazge! Telefon on be saniye daha aldktan sonra sustu. Jabba rahatlayarak iini ekti. Altm saniye sonra tepedeki intercom atrdad. '"Sistem gvenlik efi ltfen mesaj iin ana santralle temasa geiniz." Jabba kulaklarna inanamayarak gzlerini devirdi. Hi vazgemiyor, deil mi? ntercom arsn duymazlktan geldi.

79
Strathmore Skypager'n cebine geri koydu ve karanln iinde dikkatle 3. blme doru bakt. Susan'n eline uzand. "Gel. hadi." Ama parmaklan birbirine hi deemedi. Karanln iinden uzun. grtlaktan ykselen bir haykr geldi. Gmbr gmbr hareket eden bir karalt belirdi hayal gibi -farlar snk bir ekilde yakla an bir kamyon. Bir an sonra bir arp ma oldu ve Strathmore yerde kaymaya balad. Hale'di. ar cihaz onlar ele vermiti. Susan. Beretta'nn yere dtn duydu. Bir an iin olduu yerde dikildi nereye kaacandan ne yapacandan emin deildi. gdleri ona kamasn sylyordu ama asansrn ifresini almamt. Kalbi ise Strathmore'a yardm etmesini sylyordu -ama nasl? Umutsuzluk iinde dnp dururken, yerde bir (lm kalm mcadelesinin seslerini duymay bekledi ama hibir ey yoktu. Her ey birdenbire sessizlemiti -sanki Hale komutan yere devirmi, sonra da gecenin iinde gzden kaybolmutu.

Susan gzlerini karanla dikerek, ylece bekledi: Strathmore'un yaralanmam olmasn umuyordu. Sonsuza dek srm gibi grnen bir bekleyiin ardndan fsldad: "Komutanm?'' O szc syledii anda hatasn fark elti. Bir an sonra Hale'in kokusu arkasnda belirdi btn kuvvetiyle Susan dndnde ok geti Debelenerek nefes almaya alyordu. Kendini tandk bir boyundurukta boynu sktrlm olarak buldu, yz Hale'in gsne yapmt. Hale, onun kulana eilerek "Taaklarm beni ldryor," dedi nefes nefese. Susan'n dizlerinin ba zld, kubbedeki yldzlar dnmeye balad tepesinde.

Hale Susan' boynundan skca tutup karanla doru bard. "Komutan, sevgiliniz elimde. Buradan kmak istiyorum!" steine karlk olarak sessizlii buldu. Hale kolunu daha da skt. "Onun boynunu kracam!" Arkalarnda bir tabanca horozu ekildi. Strathmore' un sesi heyecansz ve ifadesizdi. "Brak onu." Susan acyla irkildi. "'Komutanm!" Hale Susan'n vcudunu sesin geldii yne dndrd. "Ate edersen deerli Susan'n vurursun. Bu riski almaya hazr msn?" Strathmore'un sesi daha da yakna geldi. "Brak onu." "Asla. Beni ldreceksin." "Ben kimseyi ldrmeyeceim.' "Aaa, sahi mi? Bunu Chartrukian'a syle!" Strathmore daha da yaknlat. "Chartrukian ld." "Hayr aalk herif. Onu sen ldrdn. Grdm!" "Brak bunlar, Greg," dedi Strathmore sakince. Hale Susan' iyice kendine ekip kulana fsldad. "Chartrukian' Strathmore itti, yemin ederim!" "Susan senin 'bl ve ynet' oyununa gelmeyecek," dedi Strathmore daha da yaklaarak. "Brak onu." Hale karanla doru konutu tslar gibi bir sesle. "Chartrukian daha bir ocuktu, Tanr akna! Niin yaptn bunu? Kk srrn korumak iin mi?" Strathmore soukkanlln korudu. "Peki, neymi bu kk sr?" "Kahrolas, sen de ok iyi biliyorsun srrn ne olduunu! Dijital Kale!" "Ooo, bak sen," diye mrldand Strathmore kk grr bir ifadeyle, sesi buz gibiydi. "Demek sen gerekten Dijital Kale'yi biliyorsun. Onu da inkr edeceini dnmeye balamtm." "Cann cehenneme." "Zekice bir savunma." "Sen bir ahmaksn," dedi Hale tslar gibi. "Bilgin olsun diye sylyorum. TRANSLTR ar snyor." "Sahi mi?" diye gld Strathmore kendi kendine. "Brak tahmin edeyim -kap lar a p sistem gvenlik grevlilerini a rmam gerekiyor, deil mi?" "Aynen yle," diye karlk verdi Hale. "Bunu yapmamak iin geri zekl olman gerek." Bu kez Strathmore yksek sesle gld. "Byk oyunun bu mu? TRANSLTR ar snyor, bu yzden kaplar a ve kmamza izin ver?" "Bu doru kahrolas! Alt katlardaydm ben! Yedek g kayna yeterince freon ekmiyor!"

"Tavsiyen iin teekkrler," dedi Strathmore. "Ama TRANSLTR'nin otomatik kapama program var. Fazla snacak olursa kendiliinden kapanacaktr." Hale dudak bkt. "Sen delisin. TRANSLTR patlarsa patlasn, bana ne? O kahrolas makine zaten yasad ilan edilmeli." Strathmore i geirdi. "ocuk psikolojisi ancak ocuklarda ie yarar, Greg. Brak onu." "Beni vurabilmen iin mi?" "Seni vurmayacam. Sadece gei anahtarn istiyorum." "Ne gei anahtar?" Strathmore yine i geirdi. "Tankado'nun sana gnderdii gei anahtar." "Neden bahsettiine dair hibir fikrim yok." "Yalanc!" Susan araya girdi. "Tankado'nun postalarn grdm senin hesabnda!" Hale kaskat kesildi. Susan' dndrd. "Sen benim hesabma m girdin?" "Sen de benim takipimi durdurdun," diye tersledi Susan. Hale kan basncnn birdenbire ykseldiini hissetti. Btn izleri yok ettiini dnmt, yapt eyi Susan'n bildiinden hi haberi yoktu. Susan'n, syledii tek bir kelimeye bile inanmamas alacak bir ey deildi. Duvarlar stne kapanmaya balam gibi geldi Hale'e. Bu ekilde konuarak onu asla zamannda ikna edemeyeceini biliyordu. Umutsuzluk iinde Susan'a fsldad. "Susan... Strathmore Chartrukian' ldrd!" "'Brak onu," dedi komutan ifadesiz bir sesle. "Sana inanmyor." "Niye inansn ki?" diye karlk verdi Hale fkeyle. "Seni yalanc alak! Onun beynini ykamsn! Ona. kendi ihtiyalarna uyan neyse onu sylyorsun yalnzca! Dijital Kale'yle ilgili planlarn biliyor mu gerekten?" "Ne planym bu?" diye alay ederek satat Strathmore. Hale syleyecei eyin ya zgrlk bileti ya da idam ferman olacann farkndayd. Derin bir nefes alp son kozunu oynad. "Dijital Kale'de bir arka kap yazmay planlyorsun." Szler karanlkta akn bir sessizlikle karland. Hale hedefi tam ortadan vurduunu anlamt. Grne baklrsa, Strathmore'un hi kaybetmedii soukkanll snanyordu. "Bunu sana kim syledi?" diye sordu, sesinde bir gerginlik seziliyordu. "Okudum," dedi Hale kendini beenmi bir ifadeyle, havann dndn vurgulamaya alarak. "'Beyin frtnalarndan birinde." "mknsz. Ben beyin frtnalarm basmam asla." "Biliyorum. Ben onu dorudan hesabndan okudum." Strathmore kukulu gibiydi. "Ofisime mi girdin?" "Hayr, hesabna 3. blmden girdim gizlice." Hale kendinden emin bir ekilde gld. Kripto'dan canl kmak iin deniz kuvvetlerinde rendii mzakere becerilerinin hepsine ihtiyac olduunu biliyordu. Strathmore daha da yaklat, Beretta'y dorultulmutu karanlkta. "Arka kap planm nereden biliyorsun?" "Sana syledim, hesabna girdim gizlice." "mknsz." Hale kendini beenmi bir ifade taknd. "En iyileri ie almann sonularndan biri ite. komutan -bazen onlar senden daha iyidir." "Gen adam," dedi Strathmore fkeyle, "bu bilgiyi nereden aldn bilmiyorum ama boyundan byk bir ie kalkyorsun. Bayan Fletcher' hemen brak, yoksa gvenlii arp seni hayatnn sonuna kadar hapse attracam."' "Bunu yapmayacaksn." dedi Hale heyecan gstermeden. "Gvenlii arrsan planlarn mahvolur. Onlara her eyi anlatrm." Hale duraklad. "Ama dar kmama izin verirsen. Dijital Kale hakknda hibir ey sylemem." "Anlama yok," diye karlk verdi Strathmore hemen. "Gei anahtarn istiyorum."

"Ben de herhangi bir kahrolas gei anahtar yok!" "Bu kadar yalan yeter!" diye bard Strathmore. "Gei anahtar nerede?" Hale Susan'n boynunu skt. "Brak gideyim, yoksa kz lr!" Trevor Strathmore. Hale'in olduka tehlikeli bir ruh halinde olduunu bilmeye yetecek kadar ok sayda, byk risk tayan pazarlklar yapmt hayatnda. Gen ifreci kendini keye sktrmt. Keye s k m bir dman daima en tehlikeli trde bir d man demekti -aresiz ve ne yapaca ngrlemez. Strathmore sradaki hamlesinin kritik bir hamle olduunu biliyordu. Susan'n hayat bu hamleye balyd -Dijital Kale'nin gelecei de. Strathmore yapmas gereken i l k eyin havadaki gerginlii yumuatmak olduunun farkndayd. Uzun bir bekleyiten sonra isteksizce i geirdi. "Tamam, Greg. Sen kazandn. Benden ne yapmam; istiyorsun?" Sessizlik. Hale komutann olumlu yaklamna nasl tepki vereceinden emin deil gibi gzkt bir an. Susan'n boynunu skan kolunu gevetti biraz. "Pe-pekl..." diye kekeledi, sesi titriyordu. "Yapacan ilk ey bana tabancan vermek. kiniz de benimle geliyorsunuz." "Rehineler, ha?" Strathmore souk souk gld. "Greg, bundan daha iyisini yapman gerekecek. Binasyla park yeri arasnda aa yukar bir dzine silahl nbeti vardr." "Ben ahmak deilim," diye tersledi Hale. "Asansrn kullanacam. Susan benimle geliyor! Sen kalyorsun!" "Bunu sylemek hi ho uma gitmeyecek," diye kar l k verdi Strathmore, '"ama asansrn elektrii de kesik." "Bo versene" dedi Hale fkeyle. "Asansr ana binadan gelen gle alyor! emalar grmtm!" "Biz onu denedik zaten."' dedi Susan nefes nefese yardm etmeye alarak. "almyor." "nanlmaz ey, ikiniz de tam birer pisliksiniz." Hale kolunu skt. "Asansr almyorsa, TRANSLTR'yi durdurup ona g veririm." "Asansr iin parola gerekiyor," diyebildi Susan heyecanla. "Amma da nemli." Hale gld. "Eminim komutan parolay bizimle paylaacaktr. Deil mi, komutan?" "Hi sansn yok," dedi Strathmore tslar gibi. Hale'in tepesi atyordu. "imdi beni dinle, ihtiyar -ite sana anlama! Sen Susan'la benim asansrnle dar kmamza izin vereceksin: biz arabayla birka saat gideceiz, sonra da ben onu serbest brakacam." Strathmore tehlikenin bydn hissediyordu. Susan' bu ie o bulatrmt, bu yzden de onu kurtarmas gerekiyordu. Sesi bir kaya kadar sertti. "Peki ya benim Dijital Kale hakkndaki planlarm?" Hale gld. "Arka kap y yazabilirsin -tek kelime bile etmeyeceim." Sonra sesi meum bir ton ald. "Ama, beni izlediin dncesine kapldm gn. basna gidip btn hikyeyi anlatrm. Onlara Dijital Kale'm hileli olduunu syler ve tm bu kahrolas tekilat mahvederim!" Strathmore, Hale'in (merisini dnd. Susan yaayacakt. Dijital Kale'de arka kap olacakt . Strathmore, Hale'in peine d medi i srece arka kap bir sr olarak kalacakt. Hale'in azn uzun sre kapal tutamayacan biliyordu. Ama yine de... Dijital Kale hakknda bu bilgi Hale'in tek sigortasyd -belki de aklllk ederdi. Her ne olursa olsun, Strathmore, Hale'in gerekirse daha sonra ortadan kaldrlabileceini biliyordu. "Hadi, topla kafan, ihtiyar!" diye satat Hale alay ederek. "Gidiyor muyuz, gitmiyor muyuz?" Hale'in Susan' saran kollan bir mengene gibi gerginleti.

Strathmore o anda telefonu alp gvenlii arrsa Susan'n yaayacan biliyordu. Bunun zerine hayatn ortaya koyabilirdi. Senaryoyu tm netliiyle grebiliyordu. O telefon Hale'i tmyle gafil avlayacakt. Panie kaplacak ve sonunda kk bir orduyla kar karya kalnca hibir ey yapamayacakt. Ksa bir direniten sonra da teslim olacakt. Ama gvenlii arayacak olursam, diye dnd Strathmore, planm mahvolur. Hale mengeneyi sktrd yine. Susan acyla bard. "Ne yapacaz?" diye bard Hale. "Onu ldreyim mi?" Strathmore nndeki seenekleri d nd. Hale'in. Susan' Kripto'nun dna karmasna izin verirse hibir eyin garantisi olmazd. Hale arabayla bir sre uzaklatktan sonra koruya park edebilirdi. Bir tabancas da olduuna gre... Strathmore'un midesi buland. Hale Susan' serbest brakmadan nce ne olacan kimse syleyemezdi... eer serbest brakrsa tabii. Gvenlii aramak zorundaym, diye kararn verdi Strathmore. Ba ka ne yapabilirim ki? Hale'i mahkemede d nd. Dijital Kale hak-k nda bildii her eyi ortaya dkecekti. Planm mahvolacak. Baka bir yol olmal. "Kararn ver!" diye bard Hale, Susan' merdivene doru srklerken. Strathmore dinlemiyordu. Susan' kurtarmak planlarnn mahvolmas anlamna gelecekse, yle olsundu -hibir ey onu kaybetmeye demezdi. Susan Fletcher, Trevor Strathmore'un demeyi reddedecei, ok ar bir bedeldi. Hale Susan'n kolunu arkasna bkp boynunu bir yana yatrd. "Bu son ansn, ihtiyar! Bana tabancay ver!" Strathmore'un akl hzl almaya devam ediyor, baka bir seenek aryordu. Daima baka bir seenek vardr! En sonunda konutu -sakince neredeyse zgn zgn. "Hayr, Greg, zgnm. Senin ylece gitmene izin veremem." Hale'in nefesi kesildi, ok ard belliydi. "Ne!" "Gvenlii arayacam." Susan zorlukla konutu. "Komutanm! Hayr!" Hale kollarn daha da skt. "Gvenlii ararsan kz lr!" Strathmore kemerinden cep telefonunu karp at. "Hadi Greg, blf yapyorsun." "Gvenlii armayacaksn, asla!" diye bard Hale. "Konuurum! Plann mahvederim! Hayallerinden yalnzca birka saat uzaktasn! Dnyadaki btn verileri kontrol etmek! Artk TRANSLTR yok. Snr yok sadece serbest haber alma. Bu insann hayatta ancak bir kez karsna kacak bir ans! Ellerinden kayp gitmesine izin veremezsin!" Strathmore'un sesi elik gibiydi. "zle ve gr yleyse." "Ama -ama ya Susan?" diye kekeledi Hale. "O telefonu edersen k z lr!" Strathmore kararl grnyordu. "Bu gze almaya hazr olduum bir risk." "Samalk! Ona Dijital Kale'ye verdiinden ok daha fazla nem veriyorsun, seni tanyorum! Onu riske atamazsn!" Susan fkeyle itiraz etmeye balad ama Strathmore onu durdurdu. "Gen adam! Sen beni tan m yorsun! Bir insan n hayat sz konusuysa her riske girerim. Madem sert oynamak istiyorsun, oynayalm yleyse!" Telefonunun tularna basmaya balad. "Beni yanl deerlendirmisin, evlat! Hi kimse alanlarmn hayatn tehdit edip elini kolunu sallayarak gidemez!" Telefonu azna gtrp bararak konumaya balad. "Santral! Bana Gvenlii bala!" Hale Susan'n boynunu emeye balad. "O-onu ldreceim. Yemin ederim!" "Byle bir ey yapmayacaksn!" dedi Strathmore emir verir gibi. "Susan' ldrmek sadece her ey daha kt yapa.." Szn kesip telefonu azna dayad. "Gvenlik! Ben Komutan Trevor Strathmore. Kriptoda bir rehin alma olay var! Buraya binlerini gnderin! Evet. imdi, kahrolas! Jeneratr arzas da var. Mmkn olan dier btn kaynaklardan g gnderilmesini istiyorum. Btn sistemlerin be dakika iinde alr duruma gelmesini istiyorum! Greg Hale gen sistem gvenlik grevlilerimden birini ldrd. Kdemli ifrecimi de rehin tutuyor. Gerekirse bizi bile dnmeden gz yaartc

gaz kullanma yetkiniz var! Bay Hale ibirlii yapmazsa keskin nianclar onu ldrsn. Btn sorumluluu ben alyorum. Harekete gein, imdi!" Hale donakalmt -kulaklarna inanamyordu. Susan' saran kollar gevedi yava yava. Strathmore telefonunu kapatp tekrar kemerine takt. "Hamle sras sende. Greg."

81
Becker terminal salonundaki telefon kulbesinin yan nda durdu gzleri . ulanm ve kzarmt. Yanan yzne ve belli belirsiz mide bulantsna ra men keyfi ok iyiydi. Bitmi ti. Gerekten bitmi ti. Eve dnmek zereydi. Parma ndak i yzk arad kutsal kseydi. Elini a kald rp gzlerini k sarak a l t n eride bakt . zerindeki yaz y okuyacak kadar gzlerini odaklayam yordu ama yaz ngilizce gibi grnmyordu. l k simge ya bir Q. ya bir O, ya da bir sfrd, gzleri t a m seemeyecek kadar acyordu. Becker i l k birka karakteri inceledi. Bir anlam yoktu. Bu mu bir ulusal gvenlik sorunu? Becker telefon kulbesine girip Strathmore'un numarasn evirdi. Daha uluslararas kodu evirmiti ki b i r otomatik kaytla karlat. "Todos los circuitos estn ocupados." dedi ses. "Ltfen telefonu kapatp daha sonra tekrar deneyin." Becker kalarn atp telefonu kapatt. Unutmutu: spanya'dan uluslararas bir grme yapmak rulet oynamaya benzerdi -tam bir zamanlama ve ans meselesiydi. Birka dakika iinde yeniden denemesi gerekecekti. Becker biberli spreyin gzlerinde yaratt giderek azalan yanma hissini umursamamaya alyordu. Megan ona gzlerini ovuturmann onlar daha kt hale getireceini sylemiti. Becker bunu hayal edemiyordu. Sabrszlkla telefonu tekrar denedi. Hl hat yoktu. Becker daha (azla bekleyemezdi -gzleri yanyordu: suyla ykamak zorundayd gzlerini. Strathmore bir iki dakika daha beklemek zorunda kalacakt. Yar kr bir durumda tuvaletlere doru ilerledi. Temizlik arabasnn bulank imgesi hl erkekler tuvaletinin nnde duruyordu, o yzden Becker yeniden DAMAS yaz l kap ya yneldi. eride sesler duyduunu sand. Kapy ald. "Hola?" Sessizlik. Megan olsa gerek, diye dnd. Kzn nnde, ua kalkana kadar geirecek be saati vard ve temizlenene kadar kolunu ovmaya devam edeceini sylemiti. "Megan?" diye seslendi. Yeniden kapy ald. Yant yoktu. Becker kapy itti. "Merhaba?" diyerek ieri girdi. Tuvalet bo grnyordu. Omuz silkip lavaboya doru yrd. Lavabo hl ok pisti ama su souktu. Becker gzlerine su arptka aldn hissetti. Ac yatmaya balad, gzlerinin nndeki sis de yava yava kalkyordu. Aynada kendine bakt. Gnlerdir alyormu gibi grnyordu. Yzn ceketinin koluna kurulad ve birden aklna geldi. Tm o heyecan iinde, nerede oldu unu unutmu tu. Havaalan ndayd ! D ar da, pistin zerinde bir yerlerde Sevilla havaalan n n zel hangar ndan birinde onu eve gtrecek bir Learjet 60 duruyordu. Pilot ok ak sylemiti: Siz dnene kadar burada kalmak iin emir aldm. nanmak ok g, diye dnd Becker, tm bu olanlardan sonra, tam da balad yerde bitmiti ii. Neyi bekliyorum ki? diye gld. Eminim pilot Strathmore 'a telsizle bir mesaj gnderebilir! Kendi kendine glerek aynaya bakt ve kravatn dzeltti. Arkasndaki bir eyin yansmas dikkatini ektiinde tuvaletten kmak zereydi. Dnd. Ksmen ak kalm olan blme kapsndan dar taan ey Megan' n kuma antasnn ucuna benziyordu.

"Megan?" diye seslendi. Yant yoktu. "Megan?" Becker oraya yneldi. Blmenin kenarna serte vurdu. Yant yoktu. Hafife kapy itti. Kap arparak ald. Becker iinde ykselen korku ln bastrd. Megan klozetin zerindeydi, gzleri cansz bir ekilde yukar bakyordu. Alnnn tam ortasndaki bir kurun deliinden yzne kan szmt. "Ah, Tanrm!" diye bard Becker oke olmu bir halde. "Est muerta," dedi insan sesi denemeyecek vraklamaya benzer bir ses. "O ld." Rya gibiydi. Becker dnd. "Senor Becker?" diye sordu tekinsiz ses. Serseme dnm olan Becker tuvalete giren adam inceledi. Garip bir ekilde tandk grnyordu. "Soy Hulohot," dedi katil. "Ben Hulohot." Biimsiz szckler adamn karnnn derinliklerinden kyor gibiydi. Hulohot elini uzatt. "El anillo. Yzk." Becker bo bo bakt. Adam elini cebine uzat p bir tabanca kard . Silah do rultup Becker'n kafasna evirdi. "El anillo." Bir anda, Becker iinde hi bilmedii bir his duydu. Sanki bilinaltndan gelen bir hayatta kalma igdsnn verdii itkiyle vcudundaki her kas ayn anda gerildi. Kurun tabancadan frladnda o da kendini kenara att. Megan'n zerine dt. Bir kurun arkasndaki duvarda patlad. "Mierda!" Hulohot kprd. Her naslsa, en imknsz anda David Becker kurunun nnden kamay baarmt. Suikast ilerledi. Becker kendisini zorlayarak gen kzn cansz bedeninin zerinden kalkt. Yaklaan ayak seslerini duyuyordu, nefes alp verme sesini, bir silahn horozunun ekilmesini. "Adis," diye fsldad adam, silahn blmeye evirerek bir panter gibi hamle ederken. Silah patlad. Bir an krmz bir ey grld. Ama kan deildi, baka bir eydi. Bir nesne ortaya kmt bir anda, sanki yoktan varolmu gibi; blmeden umu ve katilin gsne arpm, adamn tabancasnn erken ate almasna yol amt. Megan'n kuma antasyd bu. Becker blmeden frlad. Omzunu adamn gsne gmd ve onu geri geri lavaboya doru srkledi. ok iddetli bir arpma oldu. Aynalardan biri paraland. Tabanca yere dt. ki adam yere ykld. Becker kendini zorla kurtarp k kapsna kotu byk bir hzla. Hulohot silahn kapt, dnd ve ate etti. Kurun, arparak kapanan tuvalet kapsn delip geti. Havaalan salonunun geni, bo alan Becker'n nnde almas imknsz bir l gibi belirdi. Bacaklar hayatnda o ana dek bilmedii bir hzla hareket ediyordu. Dner kapya doru kayarken, arkasnda bir silah patlad. nndeki cam panel tuz buz oldu. Becker omzunu ereveye dayad ve kap ileri doru dnd. Bir an sonra dardaki kaldrma atmt kendini. Bir taksi bekliyordu. "Dejame entrar!" diye bard Becker, kilitli kapy yumruklayarak. "Beni ieri al!" Src reddetti, tel ereveli gzlkl mterisi beklemesini istemiti. Becker dnp bakt ve elinde silahla salonu yldrm gibi geen Hulohot'u grd. Gz kaldrmda duran kk Vespa'sna iliti. Ben l biriyim. Hulohot dner kaplardan tam zamannda frlad. Becker'n bo yere ayayla Vespa'sn altrmaya uratn grebilmiti. Hulohot glmsedi ve silahn dorulttu. Jikle! Becker benzin deposunun altndaki manivelalar yoklad el yordamyla. Tekrar mara asld. Motosiklet ksrd ve durdu.

"EI anillo. Yzk." Ses yakna gelmiti. Becker ban kaldrp hakl. Bir tabancann namlusunu grd. Mermi yata dnyordu. Bir kez daha mara asld ayayla. Hulohot'un at Becker'n ban ok az bir farkla skalad, nk kk motosiklet almaya balayp birden ileri doru atlmt o srada. Motosiklet imenlik bir setten srayp binann kesinden havaalan pistine sallana sallana giderken Becker hayatna sarlmt sk skya. fkelenen Hulohot kendisini bekleyen taksiye doru hzla kotu. Birka saniye sonra, src bir toz bulutunun iinde uzaklaan taksisini izleyerek sersemlemi bir halde kaldrmn kenar tanda yatyordu.

82
yice akna dnm olan Greg Hale. Komutan'n gvenlie ettii telefonun douraca sonular anlamaya baladka, kendini btn gcn emen bir panik dalgasnn iinde buldu. Gvenlik geliyor' Susan kollarnn arasndan kaymaya balad. Hale onu yeniden kavrad, karnndan skca yakalayp kendine ekti. "Brak gideyim!" diye bard Susan, sesi kubbede yanklanyordu. Hale'in akl ok hzl almaya balamt. Komutann telefonu onu tamamen gafil avlamt. Strathmore gvenlii arad! Dijital Kale iin yapt planlan harcyor! Hale. komutann Dijital Kale'nin ellerinin arasndan kayp gitmesine i/in vereceini krk yl dnse aklna getiremezdi. Bu arka kap insann karsna hayatta bir kez kacak bir frsatt. Panik yayldka Hale'in akl kendisine oyunlar oynamaya balad. Bakt her yerde Strathmore'un Beretta'sn gryordu. Susan' kendine yakn tutarak dnmeye balad; komutana, ate etme ans vermemeye alyordu. Korkuya kaplan Hale. Susan' merdivene doru srkledi krlemesine. Be dakika iinde. klar yanm, kaplar alm ve ieri bir SWAT timi dalm olacakt. "Canm yakyorsun!"' dedi Susan nefes nefese. Hale'in umutsuzca dnp durular arasnda kendisi de tkezleyip dururken nefessiz kalmt. Hale onu brakmay ve deli gibi Strathmore'un asansrne komay dnd ama bu bir intihar olurdu. Parolay bilmiyordu. Ayrca, elinde bir rehine olmadan NSA'nn dna kar kmaz kendini l sayabileceini biliyordu. Lotus'u bile NSA helikopterlerinden daha hzl gidemezdi. Susan,Strathmore'un benim canma okumasna engel olacak tek ey! "Susan," dedi Hale onu merdivene doru srklerken. "Benimle gel! Yemin ederim seni incitmeyeceim!" Susan onunla bo u urken. Hale yeni sorunlar oldu unun fark na vard. Bir yolunu bulup Strathmore'un asansrnn kapsn amay ve Susan' yannda gtrmeyi baarsa bile. Susan binadan kana kadar btn yol boyunca onunla bouacakt kukusuz. Hale. Strathmore'un asansrnn tek bir dura olduunun kesinlikle farkndayd: "Yeralt Otoyolu," NSA kodamanlarnn gizlilik iinde hareket ettii kiiye zel yeralt tnellerinden oluan o labirent. Hale'in bouup duran bir rehineyle en sonunda NSA'nn bodrum katndaki koridorlarda kaybolmaya hi niyeti yoktu. lmcl bir tuzakt bu. kmay baarsa bile, elinde bir tabancas olmayacan fark etti. Susan' park yerine kadar nasl gtrecekti? Arabay nasl kullanacakt? Yant veren, Hale'in deniz kuvvetlerindeki askeri strateji profesrlerinden birinin sesi oldu: Bir ele zorla bir ey yaptrmaya alrsan, diye uyard ses, seninle mcadele edecektir. Ama bir akl senin dnmesini istediin ekilde dnmeye ikna edersen, bir mttefikin olacaktr.

"Susan,"' dedi kendi kendine konuur gibi, "Strathmore bir katil! Burada tehlikedesin!" Susan onu duymuyor gibiydi. Hale bunun sama bir bak as olduunun farkndayd. Strathmore Susan' asla incitmezdi, bunu Susan da biliyordu. Hale gzlerini ksarak karanla bakt, komutann nerede saklandn merak ediyordu. Strathmore'un birden sesi soluu kesilmiti, bu da Hale'in paniini arttryordu. Zamann dolduunu hissediyordu. Gvenlik her an gelebilirdi. Hale, aniden byk bir gle kollarn Susan'n beline dolayp onu zorla merdivene kaldrd. Susan topuklarn i l k basamaa takp kendini geri ekti ama yarar yoktu, Hale ondan fazlasyla glyd. Hale dikkatli hareketlerle, beraberinde Susan'la basamaklara dayad srtn. Onu yukar itmek daha kolay olabilirdi ama yukardaki iskele Strathmore'un bilgisayar monitrlerinden gelen kla aydnlanyordu. lk nce Susan kacak olursa. Strathmore Hale'in s rt nda temiz bir delik aard. Hale. Susan' arkasna ekerek kendisiyle Kripto kat arasnda bir kalkan haline getirdi. Yolun te birine gelmiti ki Hale merdivenin dibinde bir hareket hissetti. Strathmore hamlesini yapyor! "Byle bir ey deneme, komutan!" dedi tslar gibi bir sesle. "Sadece Susan' ldrm olursun." Hale bekledi. Ama sadece sessizlik vard. Kulak kabartp dinledi. Hibir ey. Merdivenin dibinde hi hareket yoktu. Hayal grmeye mi balyordu? Sorun deildi. Arada Susan olduu srece Strathmore asla ate edemezdi. Ama Hale Susan' srkleyerek geri geri merdivenden yukar doru ktnda beklenmedik bir ey oldu. Arkasndaki iskeleden belirsiz bir ses geldi, ar bir eyin yere arparken kard trde bir ses. Hale durdu, kanndaki adrenalin aniden ykselmiti. Strathmore fark ettirmeden st kata m kmt? gdleri ona Strathmore'un merdivenin dibinde olduunu sylyordu. Ama sonra, yine geldi o ses, aniden -bu kez daha yksek. stteki iskelede aka bir ayak sesi. Dehet iindeki Hale. yapt hatann farkna vard. Strathmore arkamdaki iskelede! Rahata srtmda bir delik aacak! Umutsuzluk iinde Susan' yukar tarafna dndrd ve basamaklar geri geri inmeye balad. Alttaki son basamaa ulatnda, yukardaki iskeleye bakp bard, "Geri ekil. Komutan! Geri ekil, yoksa onun boynu" Merdivenin dibinde bir Beretta'nn kabzas havay yararak geldi ve Hale'in kafatasnn arkasnda arpt iddetle. Susan yere ylan Hale'den kurtulduunda akn bir halde dnd. Strathmore onu tutup titreyen vcudunu sard kollaryla. "," diye yattrmaya alt, "Benim. Merak etme." Susan titriyordu. "Ko... mutanm." Soluk soluayd. kafas karmt. "Ben sizin... ben sizin st katta olduunuzu sanmtm... Ayak sesinizi... duydum..." "Geti artk," diye fsldad. "Yukarya, iskeleye frlattm mokasenlerimin sesiydi o." Susan ayn anda hem alar hem de glerken buldu kendini. Komutan onun hayatn kurtarmt. Orada karanlkta dururken. Susan inanlmaz bir rahatlama duygusu yaad. Ama sululuk duymuyor da deildi, gvenlik geliyordu. Aptal gibi Hale'in eline d rm t kendini. Hale de onu Strathmore'a kar kullanmt. Susan, komutann onu kurtarmak
iin ok byk bir bedel dediini biliyordu. "zgnm," dedi. "Ne iin?" "Dijital Kale plannz iin... mahvoldu." Strathmore ban sallad. "Hi de deil." "Ama... ama ya gvenlik? Her an burada olabilirler. Bekleyecek zamanmz yok" "Gvenlik gelmiyor, Susan. Dnya kadar zamanmz var." Susan armt. Gelmiyor mu? "Ama telefon ettiniz..." Strathmore kendi kendine gld. "Kitaptaki en eski numara. Uydurma bir telefon konumasyd."

83
Becker'n Vespa's kukusuz Sevilla havaalan pistinin grd en kk arat. Saatte 80 km'lik azami hznda zorlanmakta vzldarken, motosiklet deil elektrikli testere gibi ses karyordu ve yerden havalanmak iin gereken gc de retemiyordu. Dikiz aynasna baktnda Becker yaklak drt yz metre geride, karanlk piste byk bir hzla dalan taksiyi grd. Taksi aradaki mesafeyi hemen kapatmaya balad. Becker nne bakt. Uzakta, sekiz yz metre kadar tede, havaalannn hangarlarnn gecenin karanlnda gkyznde beliren d hatlar duruyordu. Becker taksinin bu mesafede kendisini yakalayp yakalayamayacan dnd. Susan'n bu hesab iki saniyede yapp ihtimalleri karabileceini biliyordu. Becker aniden, o ana kadar hi yaamad kadar byk bir korkuya kapld. Ban edi ve gaz kolunu dndrd dndrlebilecei kadar. Vespa kesinlikle gcnn son snrndayd. Becker arkasndaki taksinin neredeyse yz elli kilometre hzla yaklatn tahmin etti -neredeyse kendi hznn iki kat. Uzakta hayal gibi beliren yapya dikti gzlerini. Ortadaki. Learjet ortadakinde. Bir silah patlama sesi geldi. Kurun birka metre arkasnda piste sapland. Becker arkasna bakt. Suikast nian alm, pencereden sarkyordu. Becker hemen ynn deitirdi ve aynas tuzla buz oldu. Gidonun her tarafnda hissetti kurunun etkisini. Vcudunu motosikletin zerinde iyice edi. Tanrm, bana yardm et, baaramayacam! Becker'n Vespa'snn nndeki asfalt biraz daha aydnlanmt artk. Farlar piste hayaletimsi glgeler drerek yaklayordu taksi. Silah bir daha patlad. Kurun motosikletin d ksmna arpp sekti. Becker yalpa yapp devrilmemeye alt. Hangara ulamak zorundaym! Learjet'in pilotunun geldiklerini grp gremediini dnd. Silah var m? Kabin kaplarn zamannda aacak m? Ama Becker ak hangarlarn bulunduu aydnlk alana yaklatnda bu sorunun anlamsz olduunu fark etti. Learjet hibir yerde grnmyordu. Gzlerini ksarak bakt ve halsinasyon gryor olmay diledi. Halsinasyon grmyordu. Hangar botu. Aman Tanrm! Nerede bu uak! ki ara bo hangara byk bir hzla daldnda Becker umutsuz bir ekilde bir ka yolu arad. Yoktu. Binann arka duvar, oluklu sacdan yaplm geni bir duvard, ne kap ne de penceresi vard. Taksinin motoru yan tarafnda kkredi, Becker sola baktnda tabancasn dorultan Hulohot'u grd. O an refleksler ii ele ald. Becker btn gcyle frenlere asld ama ok az yavalayabildi. Hangarn zemini yadan kayganlamt. Tekerlekleri kilitlenen Vespa burnunun dikine doru kaymaya balad. Hemen yan tarafndan kulaklar sar eden tiz bir ses geldi, taksinin frenleri kilitlenmi ve kabak lastikler kaygan zeminde kzaklamaya balamt. Araba bir duman bulutu iinde dnmeye balad. Becker'n kayan Vespa'snn yalnzca birka santimetre solundaki duman bulutunun iinden yank lastik kokusu geliyordu. Artk iki ara da hangarn arka tarafna, kanlmaz bir arpmaya doru kayarak yan yana gidiyordu. Becker umutsuzca frenleri sonuna kadar skt ama hi srtnme kuvveti yoktu, buz zerinde gitmeye benziyordu bu. nndeki metal duvar hzla yaklayordu. Taksi, yannda deli gibi dnerken Becker duvara bakt ve arpmaya hazrlad kendini. elikle oluklu sacn arpmas kulaklar sar eden bir ses kard. Ama hi ac yoktu. Becker kendini bir anda ak havada buldu. Hl Vespa'snn zerinde, imenlik bir alanda sekerek gidiyordu. Sanki hangarn arka duvar, o gemeden yalnzca bir an nce yok olmu gibiydi. Taksi hl arkasndayd, ayn imenlikte yan dnm bir ekilde kayarak gidiyordu. Hangarn arka duvarndan taksinin tepesine taklm byk bir oluklu sac paras, bulunduu yerden havalanp uarak Becker'n bann zerinden geti. Kalbi kt kt atan Becker, Vespa'sn tam gaz srp gecenin iine dald.

84
Jabba son lehim iini bitirdiinde rahatlayp nefesini verdi. Havyay kapatt, minik el fenerini yere koydu ve merkezi ilem biriminin karanlnda bir sre ylece yatt. Pestili kmt. Boynu aryordu. Makinelerin iinde almak vcudu kasan bir iti daima, zellikle de onun cssesin-deki biri iin. Giderek daha da kk yapp duruyorlar, diye dalp gitti. Hak ettii ekilde bir sre geveyerek gzleri kapal yatarken, makinenin dnda kalan ayaklarnn birisi tarafndan ekildiini hissetti. "Jabba! k oradan!" diye baran bir kadn sesi duyuldu. Midge beni buldu, diye sylendi. "Jabba! k oradan!" steksiz isteksiz kt srnerek. "Tanr akna, Midge! Sana syledim" Ama Midge deildi. Jabba ban kaldrp akn bir halde bakt. "Soshi?" Soshi Kuta krk kiloluk yryen bir teldi adeta. Jabba'nn sa kolu, MIT'den* mezun, zehir gibi bir zekya sahip bir sistem gvenlik teknisyeniydi. Genellikle Jabba ile birlikte ge saatlere kadar alrd ve Jabba'nn, kendisinden korkmayan elemanlarndan biriydi. Jabba'ya ters ters bakp sordu. '"Ne halt etmeye telefonuma cevap vermiyorsun? Yada arma?" "Senin arn," diye Jabba. "Ben dnmtm ki" "Neyse, bo ver. Ana veri bankasnda tuhaf bir eyler oluyor." Jabba saatine bakt. "Tuhaf?" imdi o endielenmeye balamt. "Daha ak olabilir misin?" ki dakika sonra Jabba veri bankasna doru giden koridorda hzla kouyordu.

* Massachusetts Teknoloji Enstits, (Massachusetts Institute of Technology)

85
Greg Hale 3. blmn zemininde iki bklm yatyordu. Strathmore ve Susan onu Kripto'dan srkleyerek getirmi ve 3. blmn lazer yazclarndan sktkleri on ikilik yazc kablosuyla ellerini ve ayaklarn balamlard. Susan, komutann az nce yapt kurnazca manevraya inanamamt. Uydurma bir telefon konumas! Strathmore bir yolunu bulup Hale'i yakalam, Susan' kurtarm ve Dijital Kale'yi yeniden yazmak iin ihtiyac olan zaman kazanmt. Susan kabloyla balanm ifreciye bakt endieyle. Hale ar ar nefes alp veriyordu. Strathmore kanepeye oturmutu, Beretta's kucanda duruyordu. Susan dikkatini tekrar Hale'in terminaline verip rasgele dizge aramasna devam etti. Drdnc dizge aramas da sonu vermemi, Susan bir ey bulamamt. "Hl ansm yok." ini ekti. "David'in, Tankado'nun kopyasn bulmasn beklememiz gerekebilir." Strathmore, syledii eyi onaylamadn belli ederek bakt ona. "David baarsz olursa ve Tankado'nun anahtar yanl ellere derse..." Strathmore'un szn bitirmesine gerek yoktu. Susan anlamt. Internetteki Dijital Kale dosyasnn yerine Strathmore'un deitirilmi versiyonu konmad srece Tankado'nun anahtar tehlikeliydi. "Biz deiiklii yaptktan sonra," diye ekledi Strathmore, "ortalkta ka tane gei anahtarnn dolat umurumda deil: hatt, ne kadar ok olurlarsa olay o kadar keyifli

olur." Eliyle aramaya devam etmesini iaret etti. "Ama o zamana kadar, saate kar yaryoruz." Susan kabul ettiini belirtmek iin azn at ama szlerini kulaklar sar eden, boru sesine benzer bir ses bastrd aniden. Kripto'nun sessizlii alt katlardan gelen bir siren sesiyle dalp gitti. Susan da Strathmore da akn bir ekilde birbirlerine baktlar. "Bu da ne?" diye bard Susan, sorusunu kesik kesik alan sirenin sessiz aralna denk getirerek. "TRANSLTR!" dedi Strathmore, skntl grnyordu. "Fazla snd! Yedek gcn yeterince freon ekmedii konusunda Hale haklyd belki de." "Peki ya otomatik ilem durdurma?" Strathmore bir an dnd, sonra bararak yant verdi. "Bir eyler ksa devre yapm olmal.'" Kripto katnn stnde sar bir siren dnmeye ve Strathmore'un yzne gelip geen bir k drmeye balad. "Durdursanz daha iyi olacak!" diye bard Susan. Strathmore bayla onaylad. milyon silikon ilemci ar snp tutuursa ne olacan kimse bilemezdi. Strathmore'un st kata, kendi terminaline gidip Dijital Kale zmlemesini durdurmas gerekiyordu -zellikle de Kripto'nun dndaki herhangi biri bu sorunu fark edip gvenlik grevlilerini gndermeye karar vermeden nce. Strathmore hl baygn olan Hale'e gz att. Beretta'sn Susan'a yakn bir masann zerine brakp siren seslerinin arasnda bard, "Hemen dneceim!" 3. blmn duvarndaki delikten geip kaybolurken arkasna dnp seslendi, "Bana o gei anahtarn bul!" Susan verimsiz gei anahtar aramasnn sonularna bakt ve Strathmore'un acele edip TRANSLTR'yi durduraca n umdu. Kripto'daki grlt ve klar, ortama bir roket frlatlndaki havay veriyordu. Hale. yerde kmldanmaya balad. Her siren sesiyle yz buruuyordu. Susan eliyle Beretta'y kavradna kendisi de ard. Hale gzlerini atnda, tepesinde dikilen, elinde tuttuu tabancay karnna dorultmu olan Susan Fletcher' grd. "Gei anahtar nerede?" diye sordu Susan. Hale toparlanmakta glk ekiyordu. "N-ne oldu?" "Sen mahvoldun, olan bu. imdi, gei anahtar nerede?" Hale kollarn hareket ettirmeyi denedi ama balanm olduunu fark etti. Yz panikle gerildi. "Brak gideyim!" "Gei anahtarna ihtiyacm var," diye tekrarlad Susan. "Bende deil! Brak beni!" Hale ayaa kalkmay denedi. Yalnzca yerde yuvarlanabildi. Susan siren sesinin kesildii arada bard. "Sen North Dakota's n ve Ensei Tankado da sana anahtarnn bir kopyasn verdi. Onu istiyorum, imdi!" "Sen delisin!" Hale soluk soluayd. "Ben North Dakota deilim!" Kendini kurtarmak iin urat bou bouna. Susan fkeyle karlk verdi. "Bana yalan syleme. Ne halt etmeye North Dakota'nn btn e-postalar senin hesabnda yleyse?" "Sana daha nce syledim!" Hale yalvarr gibi konuuyordu baran siren sesleri arasnda. "Strathmore'un hesaplarna girdim gizlice! Benim hesabmdaki o e-postalar Strathmore'un hesabndan kopyaladm e-postalard -COMINT'in Tankado'dan ald e-postalar!" "Sama! Komutann hesabna asla giremezsin!" "Anlam yorsun!" diye ba rd Hale. "Strathmore'un hesab na gizli bir balant zaten vard." Hale szlerini sirenlerin kesildii araya denk getiriyordu. "O ba lant y bir ba kas yerle tirmi . San r m Mdr Fontaine! Ben sadece onu kulland m! Bana inanmak

zorundas n! Strathmore'un Dijital Kale'yi yeniden yazma plann da bu ekilde rendim! Onun beyin frtnalarn okuyordum!" Beyin Frtnalar? Susan duraklad. Strathmore Dijital Kale hakkndaki planlarnn ana hatlarn Beyin Frtnas yazlmna girmiti kukusuz. Birisi komutann hesabna gizlice girecek olursa, btn bilgi de elinde olacak demekti ... "Dijital Kale'yi yeniden yazmak hastalkl bir ey!" diye bard Hale. "Lanet olas, sen de bunun ne anlama geleceini ok iyi biliyorsun -NSA'nn her eye eriimi!" Sirenler onun sesini bastryordu ama Hale ldrm gibiydi. "Bu sorumluluu almaya hazr olduumuzu dnyor musun? Yada herhangi birinin hazr olduunu? Bu kahrolas bir kt grllk! Hkmetimizin gerekten insanlarn menfaatini dndn m sylyorsun? Harika! Peki ya gelecekteki hkmetler gerekten bizim menfaatlerimizi dnmezse ne olacak? Bu, sonsuza dek geerli olacak bir teknoloji!" Susan onu ancak duyabiliyordu, Kripto'daki grlt kulaklar sar eden bir grltyd. Hale kurtulmaya abalad. Gz ucuyla Susan'a bakt ve bararak konumaya devam etti. "En tepedeki adam haberlemelerinin her satrna ulaabildiinde vatandalar bir polis devletine kar kendilerini nasl savunacaklar? Bir isyan nasl planlayacaklar?" Susan bu sav birok kez duymu tu. Gelece in hkmetleri sav EFF'in her zaman kulland bir savd. "Strathmore'un durdurulmas art!" diye bard Hale sirenler grltyle alarken" Bunu yapacama yemin ettim. Btn gn burada yaptm ey de bu ite -onun hesabn gzlemek, deiiklii kaydedebileyim diye hamlesini yapmasn beklemek. Kanta ihtiyacm vard. Onun btn e-postalarn kendi hesabma kopyalamamn nedeni bu. Onun Dijital Kale'yi izlediinin kant. Bu bilgiyle basna gitmeyi planlamtm." Susan'n kalbi hzla atyordu. Doru mu duymutu? Birden, bu gerekten de Greg Hale gibi grnd Susan'a. Mmkn myd? Hale, Strathmore'un Dijital Kale'nin deitirilmi versiyonunu piyasaya karacan bilecek olsa, btn dnya onu kullanana kadar bekler, sonra da bombasn patlatrd -kantlarla birlikte eksiksiz bir bomba! Susan balklar gznn nnde canlandrd: KRPTOGRAF GREG HALE AMER KA'NIN KRESEL B LG AKI INI KONTROL ETMEY AMALADII GZL PLANI ORTAYA IKARDI! kinci bir Uan Balk vakas myd bu? NSA'nn bir arka kapsn daha ortaya karmak Greg Hale'e ryalarnda bile gremeyecei bir n kazandrrd. Bu olay NSA'y da batrm olurdu ayn zamanda. Susan bir anda kendini, Hale'in gerei sylyor olup olamayacan dnrken buldu. Hayr! diye kararn verdi. Elbette hayr! Hale savunmasna devam etti. "Takipini durdurdum, nk benim peinde olduunu sandm! Senin, Strathmore'un gizlice gzetlendiinden kukulandn dndm! Sznty bulup bana kadar takip etmeni istemedim!" Makuld ama pek olas deildi. "yleyse niin Chartrukian' ldrdn?" diye sordu Susan ters ters. "Ben ldrmedim!" diye bard Hale grlty bastrmaya alarak. "Onu iten Strathmore'du! Alt kattan her eyi grdm. Chartrukian sistem gvenlik grevlilerini arp Strathmore'un arka kap planlarn mahvetmek zereydi!" Hale gerekten bu ite iyiymi, diye dnd Susan. Her ey iin bir aklamas var. "Brak gideyim!" diye yalvard Hale. "Ben hibir ey yapmadm!" "Hibir ey yapmadn m?" diye haykrd Susan, bir yandan da Strathmore'u bu kadar uzun sre neyin oyaladn dnyordu. "Sen ve Tankado NSA'y rehin ald n z. En az ndan sen sznden dnerek ona kazk atana kadar. Sylesene." diye bastrd. "Tankado gerekten de kalp krizinden mi ld, yoksa senin ahbaplarndan biri mi onu ortadan kaldrd?" "O kadar krsn ki!" diye bard Hale. "in iinde benim olmadm gremiyor musun? z beni! Gvenlik gelmeden nce!"

"Gvenlik gelmiyor," diye tersledi onu Susan. Hale bembeyaz oldu. "Ne?" "Strathmore'un telefon konumas bir aldatmacayd." Hale'in gzleri byd. Bir anlna fel olmu gibiydi. Sonra sert hareketlerle kvranmaya balad. "Strathmore beni ldrecek! Beni ldreceini biliyorum! ok fazla ey biliyorum!" "Sakin ol, Greg." Sirenler terken Hale bard, "Ama ben masumum!" "Sen yalan sylyorsun! Ve benim kantlarm var!" Susan terminallere doru yrd uzun admlarla. "Durdurduun takipiyi hatrlyor musun?" diye sordu kendi terminaline vardnda. "Onu yeniden gndermitim! Bakalm geri dnm m?" Gerekten de Susan'n ekrannda takipisinin geri dndn belirten bir uyar ikonu yanp snyordu. Fareyi kullanarak mesaj at. Bu bilgi Hale'in kaderini mhrleyecek, diye d nd. Hale, North Dakota'nn ta kendisi. Veri kutusu ald. Hale, North Susan durdu. Takipi grnd ve Susan olduu yerde kalakald, sesi soluu kesilmiti. Bir hata olmalyd, takipi baka birini gsteriyordu -hi olmayacak birini. Susan terminaline dayanp nndeki veri kutusunu yeniden okudu. Strathmore'un takipiyi altrdnda aldn syledii sonula aynyd! Susan Strathmore'un bir hata yaptn dnmt, ama kendisinin takipiyi hatasz yaplandrdna emindi. Ne var ki ekrandaki bilgi akl alr gibi deildi:
NDAKOTA = ET@doshisha.edu

"ET?" diye tekrarlad Susan, ba dnyordu. "North Dakota. Ensei Tankado mu?" Anlalr ey deildi. Bilgi doruysa, Tankado ve orta ayn kiiydi. Susan'n dnceleri birden dald. tp duran sirenin susmasn diledi. Niin Strathmore bu lanet olas eyi kapatmyor? Hale yerde dnd. Susan' grmek iin kendini zorluyordu. "Ne diyor? Bana da syle!" Susan Hale'i unutmaya alt, evresindeki kaosu da. North Dakota Ensei Tankado... Paralar yerine uydurabilmek iin her eyi batan ele ald. Tankado North Dakota'ysa kendine e-posta gnderiyor demekti... bu da North Dakota diye birinin var olmad anlamna geliyordu. Tankado'nun orta uydurmayd. "North Dakota bir hayalet", dedi kendi kendine. Duman ve aynalar. Taktik dahiceydi. Anlalan, Strathmore bir tenis mann yalnzca tek oyuncusunu izlemiti. Top gidip geldii iin filenin kar tarafnda birinin olduunu varsaymt. Ama Tankado bir duvarla oynuyordu. Kendine gnderdii e-postalarda Dijital Kale'nin meziyetlerini aklyordu. Mektuplar yazyor, onlar bir anonim e-posta sunucusuna gnderiyor, birka saat sonra da sunucu mektuplar kendisine geri yolluyordu. Susan, imdi her eyin ok ak olduunu fark etti. Komutann, kendi e-postalarna gizlice girmesini istemiti Tankado... e-postalarn okumasn istemiti. Ensei Tankado hayali bir sigorta poliesi yaratmt, gei anahtarn verecei gvenecek baka biri olmasna gerek kalmadan. Elbette, btn bu maskaral gerek klmak iin de gizli bir hesap kullanmt Tankado... btn bu olayn bir tuzak olduuna dair kukulan yatt rmaya yetecek kadar gizli. Tankado kendinin orta yd , North Dakota diye baka biri var olmamt. Ensei Tankado tek kiilik bir gsteri yapmt. Tek kiilik bir gsteri. Dehet verici bir dnce penesine ald Susan'. Tankado uydurma mektuplarn Strathmore'u baka bir eye inandrmak iin kullanm olabilirdi. Strathmore zlemez bir algoritmadan sz ettiinde verdii ilk tepkiyi hatrlad. Byle bir eyin mmkn olmadna yemin etmiti. Durumun dourabilecei tedirgin

edici sonular Susan'n midesine oturdu. Tankado'nun gerekten Dijital Kale'yi yarattna dair ellerinde nasl bir kant vard ki? Yalnzca onun e-postalarndaki vc szler. Bir de elbette... TRANSLTR. Bilgisayar aa yukar yirmi saattir sonsuz bir dngde kilitlenip kalmt. Bununla birlikte Susan TRANSLTR'yi bu kadar uzun bir sre megul edebilecek baka programlar olduunu da biliyordu, yaratlmas zlemez bir ifre yaratmaktan ok daha kolay olan programlar. Virsler. Btn vcuduna bir rperti yayld. Peki, ama bir virs TRANSLTR'ye nasl girebildi? Mezardan gelen bir ses gibi Phil Chartrukian verdi yant. Strathmore Koridor'u devre d brakt! Susan, korkun bir keif yapm ve gerei kavramt. Strathmore, Tankado'nun Dijital Kale dosyasn indirmi ve zmesi iin onu TRANSLTR'ye gndermeyi denemiti. Ama tehlikeli mutasyon dizgeleri ierdii iin Koridor dosyay reddetmiti. Normalde Strathmore kayglanacakt ama Tankado'nun e-postalarn grmt -mutasyon dizgeleri numarayd! Dijital Kale'yi yklemenin gvenli olduuna ikna olan Strathmore, Koridor'un filtrelerini devre d brakm ve dosyay TRANSLTR'ye gndermiti. Susan zorlukla konuabildi. Sirenler alarken, boazna bir ey dmlenmi gibi "Dijital Kale diye bir ey yok," dedi. Ar ar. gc ekiliyormu gibi, terminaline dayand. Tankado enayi avna km t ... ve NSA da yemi yutmutu. Derken, st kattan, uzun ve ac dolu bir hayk r geldi. Bu Strathmore'du.

86
Susan nefes nefese bir halde kapsna vardnda Trevor Strathmore masasna kmt. Ter iindeki, nne eilmi olan ba monitrnn nda parlyordu. Alt katlardaki sirenler almaya devam ediyordu. Susan masasna doru kotu hzla. "Komutanm?" Strathmore kmldamad. "Komutanm! TRANSLTR'yi kapatmamz gerek! Bir virs" "Bizi mat etti," dedi Strathmore ban kaldrp bakmadan. "Tankado hepimizi aptal yerine koydu..." Komutann ses tonundan onun da olanlar anladn grebiliyordu Susan. Tankado'nun zlemez bir algoritma hakkndaki btn o gsterili szleri... gei anahtarn ak arttrmaya karmas -hepsi bir oyundu, bir sessiz sinema oyunu. Tankado, e-postalarna gizlice girmesi iin NSA'y kandrmt. Onlar bir orta olduuna inandrm ve numara yaparak ok tehlikeli bir dosyay indirmelerini salamt. "Mutasyon dizgeleri" dedi Strathmore sesi titreyerek. "Biliyorum." Komutan yava yava ban kaldrp bakt. "Internetten indirdiim dosya... o bir..." Susan soukkanlln korumaya alt. Oyundaki btn talarn yeri deimiti. zlemez bir algoritma var olmamt hi -Dijital Kale diye bir ey de. Tankado'nun internete koyduu dosya ifrelenmi bir virst, byk olaslkla jenerik, piyasada rahata bulunabilen bir ifreleme algoritmasyla mhrlenmi, hi kimsenin zp bir zarar grmesine yol amayacak kadar iyi ifrelenmi bir virs -NSA dnda hi kimsenin. TRANSLTR koruyucu mhr krm ve virs serbest brakmt. "Mutasyon dizgeleri," dedi komutan atlak bir sesle. "Tankado onlarn sadece algoritmann bir paras oldu unu sylemi ti." Strathmore tekrar masasna yld. Susan komutan n ac s n anl yordu. Btnyle aldat lm t . Tankado'nun algoritmasn herhangi bir bilgisayar irketine satmak gibi bir niyeti olmamt hi.

Algoritma yoktu. Btn her ey bir sessiz sinema oyunuydu. Dijital Kale bir hayalet, bir oyun, maskaralk, NSA'y kkrtmak iin yaratlm bir para olta yemiydi. Strathmore'un yapt her hamlede, sahnenin arkasnda ipleri elinde tutan Tankado olmutu. "Koridor'u devre d braktm" diyebildi komutan bir iniltiyle. "Bilmiyordunuz." Strathmore yumruunu masaya indirdi. "Bilmem gerekirdi! Tanr akna, adamn takma ad NDAKOTA! una bir baksana!" "Ne demek istiyorsunuz?" "Bize glyor! Lanet olas bir anagram!" Susan bir an afallad. NDAKOTA bir anagram mi? Harfleri gznn nne getirdi ve yerlerini deitirmeye balad zihninde. Ndakota... Kado-tan... Oktadan... Tandoka... Dizlerinin ba zlr gibi oldu. Strathmore haklyd. Apak ortadayd. Bunu nasl gzden karabilmilerdi? North Dakota Amerikan eyaletine gnderme yapmyordu hibir ekilde -Tankado'nun yaraya tuz basmasyd! NSA'ya bir uyar bile gndermiti, kendisinin NDAKOTA olduuna dair apak bir ipucu. Harfler doru yazldnda TANKADO kyordu ortaya. Ama dnyann en iyi ifrecileri tam da planland gibi, bunu atlamlard. "Tankado bizimle alay ediyordu," dedi Strathmore. "TRANSLTR'yi durdurmanz gerek," dedi Susan kararl bir sesle. Strathmore duvara bakyordu bo gzlerle sabit bir ekilde. "Komutanm! TRANSLTR'yi kapatn! inde neler olduunu yalnzca Tanr bilir!" "Denedim," diye fsldad Strathmore, ondan hi duymad kadar zayf bir sesle. "Ne demek denedim?" Strathmore ekrann ona doru evirdi. Monitr kestane rengi garip bir glgeyle bulanklamt. Ekrann en alt tarafndaki diyalog kutusunda ok sayda TRANSLTR'yi durdurma giriimi grnyordu. Hepsine ayn yant gelmiti:
ZR DLERM. PROGRAM DURDURULAMIYOR. ZR DLERM. PROGRAM DURDURULAMIYOR. ZR DLERM. PROGRAM DURDURULAMIYOR.

Susan srtnda bir rperti hissetti. Program durdurulamyor mu? Ama niin? Yant zaten biliyor olduundan korktu. Demek Tankado'nun intikam bu? TRANSLTR'yi yok etmek! Yllar boyunca Ensei Tankado btn dnyann TRANSLTR'den haberdar olmasn istemiti ama kimse ona inanmamt. O da bu byk canavar kendisi yok etmeye karar vermiti. nand ey -bireyin mahremiyet hakk- uruna lmne mcadele etmiti. Alt katta sirenler alyordu. "Btn gc kesmeliyiz," dedi Susan srarla. "imdi!" Susan ellerini abuk tutarlarsa, paralel ilemcili bu muhteem makineyi kurtarabileceklerini biliyordu. Dnyadaki her bilgisayarda -kiisel ev bilgisayarlarndan, NASA'nn uydu kontrol sistemlerine kadar hepsinde- byle durumlar i i n yerleik bir acil durum kurtarma sistemi vard. ok tercih edilir bir zm yolu deildi ama daima ie yarard. "Fii ekmek" olarak bilinirdi. Kripto'da kalan gc keserek TRANSLTR'yi kapanmak zorunda brakabilirlerdi. Virs daha sonra da temizleyebilirlerdi. Bu, TRANSLTR'nin sabit srclerini basit bir yeniden biimlendirme ii olacakt. Yeniden biimlendirme bilgisayarn belleini tamamen silecekti -verileri, programlan, virsleri, her eyi. ou durumda yeniden biimlendirme binlerce dosyann, bazen yllarca srm almalarn kaybedilmesine yol aard. Ama TRANSLTR farklyd -neredeyse hibir ey kaybetmeden yeniden biimlendirilebilirdi. Paralel ilemci makineler hatrlamak zere deil, dnmek zere programlanmt. TRANSLTR'in iinde depolanan bir ey yoktu aslnda. Bir ifreyi zdkten sonra sonular NSA'nin ana veri bankasna gnderi

Susan donakald. Bir anda farkna vard gerekle elini azna kapat p ln bastrd. "Ana veri bankas!" Strathmore karanla dikmiti gzlerini, sesi l gibiydi. Anlalan o da bunun farkna varmt daha nceden. "Evet, Susan. Ana veri bankas ..." Susan ban sallad bo gzlerle. Tankado TRANSLTR'yi, ana veri bankamza virs yerletirmek iin kulland. Strathmore monitrn iaret etti eliyle, yz solgundu. Susan baklarn nndeki ekrana evirip diyalog kutusunun altna bakt. Baz szckler yazyordu:
DNYAYA TRANSLTR'Y AIKLAYIN SZ ARTIK YALNIZCA GEREK KURTARIR...

Susan baylacak gibi oldu. Ulusun en gizli bilgilen NSA'da depolanyordu: askeri haberleme protokolleri, SIGINT onay kodlan, yabanc casuslarn kimlikleri, ileri teknoloji rn silahlarn teknik izimleri, dijital ortama aktarlm belgeler, ticaret anlamalar -bu liste uzayp gidiyordu. "Tankado buna cret edemez!" diye haykrd. "Bir lkenin gizli kaytlarn yok etmek, ha?" Susan Ensei Tankado'nun bile NSA veri bankas na saldrmaya cret edebileceine inanam yordu. Ekrandaki mesaja bakt dikkatle.
SZ ARTIK YALNIZCA GEREK KURTARIR

"Gerek?" diye sordu. "Ne gerei?" Strathmore ar ar nefes ald. "TRANSLTR," dedi atlak bir sesle. "TRANSLTR gerei." Susan ban sallayarak onaylad. Bu ok mantklyd. Tankado TRANSLTR'yi dnyaya aklamak zorunda brakyordu NSA'y. Ne de olsa bu bir antajd. NSA'ya bir seim hakk sunuyordu: ya dnyaya TRANSLTR'yi aklayn yada veri bankanz kaybedin. Susan nndeki metne bakt dehet iinde. Yaznn altnda tek bir satr tehdit eder gibi yanp snyordu.
GE ANAHTARINI GRN

Yanp snen szcklere bakarken anlamt Susan -virs, gei anahtar. Tankado'nun yz, usta ii antaj komplosu. Gei anahtarnn bir algoritmay zmekle hibir ilgisi yoktu, gei anahtar bir panzehirdi. Virs durduracak eydi. Susan buna benzer virsler hakknda ok ey okumutu -yerleik bir zm yolu, onlar durdurmak iin kullanlabilecek gizli bir anahtar ieren lmcl programlar. Tankado NSA'nn veri bankas n yok etmeyi planlamad hibir zaman -sadece bizim TRANSLTR 'yi halka aklamamz istedi! Sonra da bize gei anahtarn verecekti, biz de bylece virs durdurabilecektik! Tankado'nun plannn son derece yanl gittii Susan'n kafasnda a- kt art k. Tankado lmeyi planlamam t . Onun plan spanya'da bir barda oturup Amerika'nn ok gizli ifre zme makinesi hakknda yaplan CNN basn toplantsn izlemekti. Sonra Strathmore'u aramay, yzkteki gei anahtarn okumay ve tam zamannda veri bankasn kurtarmay planlamt. Az dolusu bir kahkahadan sonra da bir EFF kahraman olarak izini kaybettirecekti. Susan yumruunu masaya indirdi. "O yze ihtiyacmz var! Tek gei anahtar o yzk!" O anda anlad -North Dakota yoktu, ikinci bir gei anahtar yoktu. NSA TRANSLTR'yi halka aklasa bile, Tankado artk yoktu; gn kurtaramazd. Strathmore'un sesi kmyordu. Durum Susan'n dnebileceinden ok daha ciddiydi. Hepsinin iinde en sarsc olan Tankado'nun ilerin bu kadar ileri gitmesine izin vermesiydi. NSA yz ele

geiremezse neler olacan biliyordu aka -ama yine de hayatnn son anlarnda yz birilerine vermiti. Yz onlardan kasten uzakta tutmaya almt. Sonra Susan, Tankado'dan ne yapmasn bekleyebileceini dnd -kendisini ldrdn dnrken yz NSA'ya vermesini mi? Buna ramen Susan, Tankado'nun bunun olmasna izin vereceine inanamyordu. O bar biriydi. Zarar vermek, yok etmek istemezdi; tm istedii yanlglarn giderilmesi iin olayn doru bir ekilde anlatlmasyd. TRANSLTR ile ilgiliydi bu. Herkesin sr saklama hakkna sahip olmasyla ilgili. Dnyann, NSA'nn dinlemede olduunu bilmesini salamakla ilgiliydi. NSA'nn veri bankasn silmek, Susan'n, Tankado'nun yapabileceini kabul edemeyecei kadar saldrganca bir hareketti. Sirenler onu geree dndrd. Susan kp kalm komutana bakt, neler dndnn farkndayd. Sadece Dijital Kale'ye bir arka kap yerletirme planlan suya dmekle kalmamt, dikkatsizlii NSA'y Amerikan tarihinin en kt gvenlik felaketine dnebilecek bir eyin eiine getirmiti. "Komutanm, bu sizin hatanz deil!" dedi sirenlerin seslerini bastrmaya alarak. "Tankado lmeseydi pazarlk yapma gcmz olurdu -elimizde seenekler olurdu!" Ama Komutan Strathmore hibir ey duymuyordu. Hayat bitmiti. Otuz yln lkesi iin harcamt. Bu onun eref an olacakt, piece de resistance' -dnya ifreleme standardnda bir arka kap. Ama onun yerine, Ulusal Gvenlik Tekilat'nn ana veri bankasna bir virs gndermiti. O virs durdurmann hibir yolu da yoktu -gc kesip milyarlarca bitlik bir daha ele geirilemez verilerin hepsini silmedike. Onlar ancak yzk kurtarabilirdi ve eer David hl yz bulamadysa... "TRANSLTR'yi kapatmam gerek!" Susan kontrol eline ald. "Devre kesiciyi altrmak iin alt katlara ineceim." , Strathmore yzn ona dnd yavaa. km bir adamd. "Ben yaparm," dedi atlak bir sesle. Ayaa kalkt, masasnn arkasndan kmaya alrken sendeledi. Susan onu geri oturttu. "Hayr," dedi yksek sesle. "Ben gidiyorum." Ses tonu tartmaya yer brakmyordu. Strathmore yzn ellerinin arasna ald. "Tamam. En alt kat. Freon pompalarnn yannda." Susan dnp kapya yneldi. Yar yolda geri dnp komutana bakt tekrar. "Komutanm," diye bard. "Bu i daha bitmedi. Daha yenilmedik. David yz zamannda bulursa veri bankasn kurtarabiliriz!" Strathmore bir ey demedi. "Veri bankasn arayn!" diye emir verdi Susan. "Onlar virs konusunda uyarn! Siz NSA'nn mdr yardmcssnz. Her zaman ayakta kalansnz." Strathmore, ar ekimdeymi gibi ban kaldrp bakt. Hayatnn kararn veren bir adam gibi, trajik bir ifadeyle ban sallad Susan'a. Susan kararl admlarla karanla dald.

87
Vespa, Carretera de Huelva'nn yava ilerleyen eridine dald yalpalayarak. Neredeyse gn aarmaya balayacakt ama trafik youndu -gen Sevillallar, gece sahilde sabaha kadar devam ettikleri elencelerinden dnyorlard. Genlerin doldurduu bir minibs, kornasn ttrerek yanndan hzla geti. Becker'n motosikleti karayolunda bir oyuncak gibi kalyordu. Drt yz metre kadar geride, harap olmu bir taksi kvlcmlar saarak yola girdi. Hzlanrken bir Peugeot 504'e yandan arpt ve onu ortadaki imenli refje kard.

Becker bir karayolu tabelas n n yan ndan geti: SEVILLA CENTRO2 KM. Eer kentin merkezinin gvenliine ulaabilirse bir ans olabileceini biliyordu. Hz gstergesi saatte 60 kilometreyi gsteriyordu. ka iki dakika. Becker o kadar zaman olmadnn farkndayd. Arkasnda bir yerde taksi aradaki mesafeyi kapatyordu. Becker, giderek yaklat Sevilla merkezinin klarna gzlerini dikip oraya canl varabilmek iin dua etti. Arkasnda, yerde srnen metalin sesini duyduunda ka giden yolun yarsndayd daha. Klapeye mmkn olduunca aslarak motosikletin zerine yatt. Susturuculu bir tabanca patlad ve bir kurun yanndan geip gitti. Becker daha fazla zaman kazanma umuduyla eritte zikzak yaparak sola yneldi. Faydas yoktu. Taksinin motoru birka araba boyu kadar arkasndan kkrediinde ka hl yz metre vard. Becker, birka saniye iinde ya vurulaca n yada ezileceini biliyordu. nnde bir ka yolu olup olmadn aratrd ama otoyolun her iki yannda da akll, dik bayrlar vard. Bir tabanca sesi daha duyuldu. Becker kararn verdi. Lastiklerin ve asfalta srten metal paralarn kard korkun sesler arasnda sert bir ekilde sana yatp yoldan kt. Motosikletin lastikleri toprak setin dibine dedi. Vespa bir akl ta bulutu kaldrp, saa sola kayarak bayr yukar kmaya balad. Becker dengesini korumak iin zorlad kendini. Tekerlekler gevek topra yrtarak deli gibi dnyordu. Ara zemine tutunmaya alrken kk motor ackl bir ekilde inliyordu. Becker, stop etmeyeceini umarak zorlad motoru. Arkasna bakmaya cesareti yoktu, taksinin sert bir frenle kayarak durmas ve kurunlarn uumasnn bir an meselesi olduundan emindi. Kurunlar hi gelmedi. Becker' n motosikleti bay r n tepesinden f rlad ve manzara Becker'n gzlerinin nne serildi -centro oradayd. ehir merkezinin klar, nnde yldzlarla dolu bir gkyz gibi uzanyordu. Tam gaz allklardan geip kaldrmn kenar tandan kt. Vespa's aniden daha da h zlanm t sanki. Avenue Luis Montoto lastiklerinin alt nda h zla akyor gibiydi. Futbol stadyumu solunda abucak geride kald. Artk -nnde engel yoktu. Becker, metalin betondaki o bildik tiz gcrtsn o anda duydu. Ban kaldrp ileri doru bakt. Yz metre kadar ilerisinde, taksi grleyerek ktan geti. Patinaj yaparak Luis Montoto'ya girdi ve kendisine doru hzlanmaya balad. Becker vcudunu bir panik dalgasnn kaplamas gerektiini biliyordu. Ama yle olmad. Tam olarak nereye gideceini biliyordu. Birdenbire sola, Menendez Pelayo'ya dnd ve klapeye asld. Vespa yalpalayarak kk bir parktan geip parke tal Mateus Gago geidine girdi -Barrio Santa Cruz kapsna giden tek ynl dar sokaa. Birazck daha, diye dnd. Taksi peindeydi, motoru grleyerek yaklayordu. Santa Cruz giriinden geip Becker'n peine taklm, aynas kemerli dar geide girerken duvara arpp kopmutu. Becker kazandn biliyordu. Santa Cruz, Sevilla'nn en eski blmyd. Binalar arasnda hi yol yoktu, sadece Roma zamannda yaplm dar geitlerden oluan bir labirent vard. Bu geitler ancak yayalar n ve nadiren geen mopetlerin ilerleyebilece i genilikteydiler. Becker bir defasnda bu dar ve byk dehlizlerde kaybolup saatlerce yolunu bulamamt. Becker, Mateus Gago'nun son ksmna doru hzla giderken, nnde Sevilla'nn on birinci yzyldan kalma Gotik katedrali ykseldi bir da gibi. Hemen onun yannda da Giralda kulesi skmeye balayan afan iinde ge doru 128 metre uzanyordu. Santa Cruz'du bu, hem dnyann en byk ikinci katedralinin hem de Sevilla'nn en eski, en dindar Katolik ailelerinin meknyd. Becker tatan yaplm meydandan geti hzla. Tabanca tek bir kez daha patlad ama ok geti. Becker ve motosikleti kck bir geitte -Callita de la Virgen'de- gzden kaybolmutu.

88
Becker'n Vespa'snn far, dar geitlerin duvarlarna plak glgeler drd. Becker vites koluyla boutu ve motor, Santa Cruz sakinlerine bu pazar sabah bir erken kalkma ars yaparak kire badanayla beyaza boyanm binalar arasnda grledi. Becker'n havaalanndan kandan bu yana otuz dakikadan az zaman gemiti. O zamandan beri kamaktayd ve btn o sre boyunca aklnda sonu gelmeyen sorularla boumutu: Beni kim ldrmeye alyor? Bu yzkte o kadar zel olan ne? NSA 'nn jeti nerede? Aklna Megan'in tuvalet kabininde yatan cesedi geldi ve midesini bir bulant kaplad. Becker dorudan kenar mahalleden geip dier taraftan kmay ummutu ama Santa Cruz, binalar birbirine balayan geitlerden olumu artc bir labirentti. Sahte giriler ve kmaz sokaklar serpitirilmiti oraya buraya. Becker ok gemeden ynn kartrmaya balad. Ynn armamak iin gzn yukar dikip Giralda'nn kulesini arad ama evresindeki duvarlar o kadar yksekti ki tepesinde skmeye balayan afan ince izgileri dnda hibir ey gremedi. Becker tel ereveli gzlkl adamn nerede olduunu merak ediyor, suikastnn vazgemi olmayacan akl edebiliyordu. Katil byk olaslkla yaya olarak peindeydi. Becker Vespa'sna dar kelerde manevra yaptrmaya alyordu. Motorun kard ksre benzer sesler dar sokaklarda yank lanp duruyordu. Becker, Santa Cruz'un sessizliinde kolay bir hedef olduunun farkndayd. Bu noktada, kendi lehinde olan tek ey hzd. Dier tarafa ulamak zorundaym! ok sayda keyi ve dnemesiz devam eden yolu getikten sonra Becker, Esquina de los Reyes tabelas asl olan, yolun kesitii bir kavaa girdi patinaj yaparak. Bann belada olduunu anlad -oradan daha nce de gemiti. Rlantide alan motosikletin stnde dikilip hangi yne dneceine karar vermeye alrken, motor ksrerek durdu. Gaz gstergesinde VACIO yazyordu. Tam o srada, sanki sahneye kma sras gelmi gibi, sol tarafndaki dar sokakta bir glge belirdi. nsan beyni var olan en hzl bilgisayardr. Daha gz ap kapamadan, Becker'n beyni adamn gzlklerinin eklini alglad, bir eleme iin belleinde arama yapt, bir eleme buldu, tehlikeyi belirledi ve bir karar alnmasn istedi. Becker'n bir karar vard. e yaramayan motosikleti brakp birdenbire olanca hzyla komaya balad. Becker iin iin anssz yan, Hulohot'un o anda sallanp duran bir takside deil, yerde, salam bir zeminin zerinde olmasyd. Hulohot sakince silahn dorultup ateledi. Kurun, Becker' tam keyi dnp gr alanndan kacakken yan tarafndan yakalad. Kurunun verdii acy alglamadan nce be alt adm daha att. lk bata, kalasnn hemen stnde bir kas ekmesi gibi geldi. Sonra scak bir karncalanmaya dnt. Becker kan grdnde vurulduunu anlad. Ac yoktu, hibir yerinde ac yoktu, sadece nn ardn dnmeden yaplacak bir yar vard Santa Cruz'un dne dne giden labirentinde. Hulohot hzla avnn peine dt. indeki eytan Becker' kafasndan vurmasn sylemiti ama o bir profesyoneldi, oyunu kurallarna gre oynard. Becker hareketli bir hedefti ve gvdesine nian almak hem yatay hem de dikey olarak en geni hata payn salyordu. Kurallara uymak sonu vermiti. Becker son anda yn deitirmi, Hulohot da onun kafasn skalamak yerine yan tarafna isabet kaydetmiti. Kurunun, Becker' sadece syrp getiini ve kalc bir hasar brakmayacan bilmesine karn at amacna ulamt. Temas salanmt. lm ava dokunmutu. Bu artk tamamen yeni bir oyundu.

Becker kr gibi kotu ileri doru. Dne dne. Kvrla kvrla. Dz yollardan uzak durarak. Arkasnda, ayak sesleri kesilmiyor gibi geliyordu. Becker'n aklnda hibir ey yoktu. Her ey anlamszlamt -nerede olduu, kendisini kimin kovalad- geriye kalan tek ey igdyd, kendini koruma; ac yok, yalnzca korku ve saf enerji. Arkasndaki ilemeli karoda bir kurun patlad. Seramik paralar kck krklar halinde boynunun arka tarafna sald. Sendeleyerek sola, baka bir dar sokaa dnd. Yardm iin bard ama ayak sesleri ve zorla alnp verilen nefesler dnda sabah havas lmcl sessizliini koruyordu. Becker'n yan taraf artk yanmaya balamt. Beyaz badanal yollarda koyu krm z bir iz brakyor olduundan korktu. Ak bir kap, ak bir geit, o boucu kanyonlardan herhangi bir ka yolu arad her yerde. Hibir ey yoktu. Yol darald. "Socorro!" Becker'n sesi zorlukla kt. "mdat!" Duvarlar her iki yanda da giderek darald. Yol kvrld. Becker bir kavak, bir dneme, herhangi bir k yolu arad. Yol darald. Kilitli kaplar. Daralan yol. Kilitli geitler. Ayak sesleri yaklayordu. Dne-mesiz bir yoldayd, birden o dar yol yoku yukar gitmeye balad. Giderek daha dik. Becker bacaklarnn gerilerek zorlandn hissetti. Yavalyordu. Sonunda oraya vard. Btesi yetmemi bir karayolunun aniden kesilmesi gibi, dar sokak birdenbire bitti. Yksek bir duvardan ve ahap bir banktan baka hibir ey yoktu. Hi ka yolu yoktu. Becker U katl binann tepesine doru bakt, sonra dnp uzun, dar yolda ters yne gitmeye balad ama daha birka adm atmt ki hemen durdu. Yoku aa giden dmdz yolun ucunda birisi belirdi. Adam ll bir kararllkla Becker'a doru ilerledi. Elindeki tabanca sabah gneinde parldad. Becker duvara doru geri giderken ani bir berraklk hissetti dncelerinde. Yan tarafndaki acy birdenbire alglad. O noktaya dokunup baklarn aa indirdi. Parmaklarnda, Ensei Tankado'nun altn yznn zerinde kan vard. Bann dndn hissetti. Yzn zerindeki yazl eride dikti gzlerini, arm bir halde. Onu taktn unutmutu. Sevilla'ya niin geldiini unutmutu. Ban kaldrd ve giderek yaklaan adama bakt. Tekrar yze takld gzleri. Megan'n lmesinin nedeni bu yzk
myd? Kendisinin lecek olmasnn nedeni bu yzk myd?

Karsndaki glge, eimli dar geitte yukar doru ilerliyordu. Becker evresindeki duvarlar grd -arkasndaki kmaz. Aralarnda birka tane kapl giri yeri vard ama yardm istemek amacyla barmak iin artk ok geti. Becker srtn kmaza dayad. Birden ayaklarnn altndaki her ta paracn, arkasndaki kum, kire ve imento karmyla svanm duvarn her yumrusunu hissetti. Akl gerilere, ocukluuna, annesiyle babasna gitti... Susan'a. Ah, Tanrm... Susan. Becker, ocukluundan beri ilk kez dua etti. lmden kurtulmak iin deildi duas, mucizelere inanmazd. Onun yerine, arkasnda brakt kadnn g bulabilmesi, en ufak bir kuku duymakszn sevildiini bilmesi iin dua etti. Gzlerini kapad. Aklna gelen anlarn ard arkas kesilmiyordu. Bu anlar blm toplantlar, niversiteyle ilgili iler, yani yaamnn yzde doksann oluturan eylerle ilgili deildi; Susan'a ilikin anlard hepsi. Basit anlar: ona inliler gibi ubukla yemek yemeyi retii, Cape Cod'da denize almalar. Seni seviyorum, diye dnd. Bunu bil... sonsuza kadar. Yaamnn her savunmas, her yalanc grn, her tehlikeli abarts silinip gitmiti. rlplak duruyordu orada -Tanrnn huzurunda, sadece et ve kemikten ibaret. Ben bir adamm, diye dnd. Sonra da tuhaf, gln bir zamanlamayla aklna geldi, zerinde balmumu olmayan bir adam. Tel ereveli gzlkl adam gitgide yaklarken Becker ayakta durdu, gzleri kapalyd. Yaknlarda bir yerde bir an ar ar almaya balad. Becker, karanln iinde, hayatn bitirecek olan sesi bekledi.

89
Sabah gnei Sevilla'nn atlarndan szlp aadaki kanyonlarda parldamaya balamt. Giralda'nn tepesindeki anlar gne doduunda yaplan sabah ayinini duyuruyordu. Santa Cruz sakinlerinin hepsinin bekledii and bu. Antik mahalledeki her yerde kaplar ald ve aileler dar sokaklara dkld. Yal Santa Cruz'un damarlarnda akan kan gibi, ehirlerinin kalbini, tarihlerinin merkezine, Tanr 'lar na, tap naklar na, katedrallerine doru akt lar. Becker'n aklnda bir yerlerde bir an alyordu. Ben ldm m? Neredeyse istemeyerek gzlerini at ve ksk gzlerle gnn ilk klarna bakt. Nerede olduunun tamamen farkndayd. Gzlerini indirip dar sokakta suikastsn arad. Ama tel ereveli gzlkl adam orada deildi. Tersine, bakalar vard. Konuarak, glerek kaplarndan dar kan, en gzel giysileri iindeki spanyol aileler. Dar sokan bitiminde, Becker'n gr alannn dnda, Hulohot sinirle svd. nce, onu avndan ayran tek bir ift vard. Hulohot onlarn gideceinden emindi. Ama anlarn sesi bakalarn da evlerinden kartarak dar sokakta yanklanp durdu. ocuklaryla birlikte ikinci bir ift. ki ift, birbirlerini selamlad. Konuarak, glerek, birbirlerini yanaklarndan kez perek. Bir baka grup belirdi, Hulohot artk avn gremiyordu. imdiyse, byk bir hiddet iinde, giderek byyen kalabala dald hzla. David Becker'a ulamak zorundayd! Katil, dar sokan ucuna doru ite kaka yolunu at. nsanlardan oluan bir denizde kaybolmutu bir an iin -ceketler ve kravatlar, siyah giysiler, kamburlam kadnlarn zerindeki dantelli ba rtleri. Hepsi de Hulohot'un varlna kaytsz gibiydi; oradan oraya dolanyorlard, hepsi siyahlar giymi, ayaklarn sryerek yryor, tek bir kiiymi gibi Hulohot'un yolunu kapatarak hareket ediyorlard. Hulohot kalabalkta kararl bir ekilde yolunu at, silahn dorultarak kmaza doru dar soka h zla geti. Sonra, sessizce ve canavarca bir l k koyuverdi. David Becker gitmiti. Becker tkezleyerek, yan yan giderek kalabalkta ilerledi. Kalabal takip et, diye dnd. Onlar k yolunu biliyor. Kavakta saa dnd ve dar sokak geniledi. Her yerde kaplar alyor, insanlar dar akyordu. anlarn sesi giderek artt. Becker'n yan taraf hl yanyordu ama kanamann durduunu hissediyordu. Hzla devam etti. Arkasnda bir yerde, elinde bir tabancayla hzla yaklaan bir adam vard. Becker kiliseye giden gruplara dalp kt ve ban aada tutmaya alt. Kilise ok ileride deildi; bunu hissedebiliyordu. Kalabalk younlamt. Dar sokak genilemiti. Artk kk bir derede deildiler, bu nehrin kendisiydi. Bir dnemeci dnnce Becker birden onu grd, karlarnda dikiliyordu -katedral ve Giralda kulesi. anlar kulaklar sar edercesine alyor, yksek duvarl meydanda srekli yanklanyordu. Kalabalk, bir noktaya yneldi. Herkes siyahlar iindeydi, Sevilla Katedrali'nin ak kaplarna doru birbirlerini iterek meydan geiyorlard. Becker Mateus Gago'ya doru sapmaya alt ama kapana kslmt. Birbirini serte iten kalabalk iinde, omuz omuza, kucak kucaayd. spanyollar daima dnyann geri kalanndan farkl bir yaknlk anlayna sahip olmulard. Becker iri kym iki kadnn arasnda skmt; kadnlarn ikisi de kapal gzleriyle kendilerini kalabaln akntsna brakmt. Kendi kendilerine dualar mrldanyor, parmaklarnn arasndaki tespih tanelerini skca tutuyorlard. Kalabalk muazzam ta yapya yaklatnda, Becker yeniden sola sapmay denedi ama bu kez aknt daha da kuvvetliydi. Beklenti iinde olan, iten kakan, gzleri kapal, dualar mrldanan bir kalabalk. mknszd, tpk bir kilometre derinliindeki bir nehirde

akntya kar yzmek gibiydi. Becker dnd. Katedralin kap lar nnde hayal gibi belirdi kat lmam olmay diledi i karanl k bir karnaval yry ne a lan bir kap gibi. David Becker birden kiliseye gitmekte olduunun farkna vard.

90
Kripto'nun sirenleri alyordu. Strathmore'un, Susan gideli ne kadar zaman olduuna dair bir fikri yoktu. Glgelerin iinde tek bana oturuyordu, TRANSLTR'nin monoton sesi kulaklarna fsldyordu. Her zaman ayakta kalansn... her zaman ayakta kalansn... Evet, diye dnd. Her zaman ayakta kalanm -ama onur olmadan ayakta kalm olmann hibir nemi yoktur. Gzden dmenin glgesinde yaamaktansa lmeyi tercih ederim. Ve onu bekleyen ey de gzden dmekti. Mdrden bilgi saklamt. Ulusun en gvenli bilgisayarna virs bulatrmt. pliinin pazara karlacana hi kuku yoktu. Niyeti vatanseverceydi ama hibir ey planlad gibi gitmemiti. in iine lm ve ihanet karmt. Mahkemeler, sulamalar olacak, herkesin gznde kk decekti. Uzun yllar lkesine onur ve drstlkle hizmet etmiti, bu ekilde bitmesine izin veremezdi. Her zaman ayakta kalanm, diye dnd. Sen bir yalancsn, diye karlk verdi kendi dnceleri. Doruydu. O bir yalancyd. Drst davranmad insanlar olmutu. Susan Fletcher da onlardan biriydi. Ona sylemedii o kadar ok ey vard ki -imdi lesiye utan duyduu eyler. Yllar boyunca Susan onun hayali, canl dleri olmutu. Geceleri ryasna onu grm, uykusunda onun ad n say klayarak uyanm t . Bu ac y dindirememi ti. Strathmore'un hayal edebilecei kadar zeki ve gzel bir kadnd Susan. Strathmore'un ei sabretmeyi denemi ama en sonunda Susan ile tant anda son umudunu da kaybetmiti. Bev Strathmore duygularndan tr eini hi sulamamt. Mmkn olduunca bu acya katlanmaya alt ama son zamanlarda ac fazlasyla bymt. Strathmore'a evliliklerinin bitmek zere olduunu sylemiti, hayatnn geri kalann geirecei yer bir baka kadnn glgesi deildi. Sirenler yava yava Strathmore'u sersemliinden kard. Analitik gleri bir k yolu arad. Akl, kalbinin kukuland eyi istemeye istemeye onaylad. Tek bir gerek kurtulu vard, tek bir zm. Strathmore gzlerini klavyeye dikti ve yazmaya balad. Yazdklarn grebilmek iin monitr dndrme zahmetine girmedi. Parmaklan yava ve kararl bir ekilde szckleri harf harf yazyordu. Sevgili dostlarm, bugn hayatma son veriyorum ... Bu ekilde, merak eden olmayacakt. Hibir soru sorulmayacakt. Sulama olmayacakt. Dnyaya neler olduunu ayrntlaryla aklayacakt. ok kii lmt... ama hl alnacak bir can vard.

91
Bir katedralde vakit daima gece vaktidir. Gnn scakl orada nemli bir serinlie dnr. Kaln granit duvarlarn ardnda trafik kalmaz, sesler kesilir. st ilemeli, kollu amdanlardan ka tane olursa olsun, tepedeki engin karanl aydnlatmaya yetmez. Her yere glgeler der. Olduka yukarda, dardaki dnyann irkinliklerini sessiz krmz ve mavi nlar halinde szen vitraylar vardr sadece. Sevilla Katedrali, Avrupa'nn dier btn byk katedralleri gibi. ha biiminde tasarlanmt. Mabet ve mihrap orta noktann hemen stnde bulunuyor ve aa, ana

ibadethaneye doru alyordu. Mihraptan hacn kaidesine kadar, insan hayrete dren 100 metrelik bir dikey ekseni ahap sralar dolduruyordu. Mihrabn soluna ve sana doru, hacn iki kanadnda gnah kartma odalar, kutsal lahitler ve ilave oturma yerleri bulunuyordu. Becker kendini ortalardaki uzun bir srann ortasnda skm buldu. Tepede, ba dndrc bolukta, yukardan sarkan bir halata asl, bir buzdolab byklndeki gm bir buhurdanlk, arkasnda bir tts duman brakarak ve muazzam kavisler izerek sallanyordu. Giralda'nn anlar almaya devam ediyor, ta zerinden aktarlarak insann iini titreten kk ok dalgalar gnderiyordu. Becker baklarn mihrabn arkasndaki yaldzl duvara indirdi. Minnettar olaca ok ey vard. Hl nefes alyordu. Hayattayd. Bu bir mucizeydi. Rahip, al duasn yapmak iin hazrlanrken Becker yan tarafn kontrol etti. Gmleinde krmz bir leke olumu, ama kanama durmutu. Yara kkt, bir delikten ok bir yrtk gibiydi. Becker gmleini tekrar pantolonunun iine sokup arkas na bakt . Arkas nda, kap lar a r a r kapan yordu. Takip edilmi se art k kapana k s ld n n fark ndayd . Sevilla Katedrali'nin kullanlan tek bir giri kaps vard; bu, kiliselerin Arap istilasna kar gvenli snaklar ya da kaleler olarak kullanld gnlerde ok yaygn olan bir tasarmd. Tek bir giri olunca, barikat yaplmas gereken yalnzca tek kap oluyordu. imdiyse bu tek giri kapsnn bir baka ilevi vard -katedrale giren btn turistlerin birer bilet almasn salyordu. Alt metre yetmi santimetre yksekliindeki yaldzl kaplar byk bir grltyle arparak kapand. Becker Tanr'nn evinde kapal kalmt. Gzlerini kapad ve geriye doru kayklarak srasna gmld. Binada siyah giymemi tek kii oydu. Bir yerlerden ilahi sesleri gelmeye balad. Kilisenin arkasna doru, bir karalt, glgelerin iinde kalarak sralarn yan tarafndaki yoldan yavaa yukar doru ilerlemeye balad. Kaplar kapanmadan hemen nce ieri szlmt. Kendi kendine glmsedi. Av giderek daha ilgin oluyordu. Becker burada... Bunu hissedebiliyorum. Dzenli bir ekilde ilerliyordu, her defasnda bir sra. Tepedeki buhurdanl k uzun, miskin kavislerle sallanmaya devam ediyordu. lmek iin gzel bir yer, diye dnd Hulohot. Umarm ben de beceririm. Umarm benim lmm de byle olur. Becker katedralin souk zeminine diz kt ve ban gr alannn dnda kalacak ekilde edi. Yannda oturan adam ona dik dik bakt -Becker'in yapt, Tanr'nn evinde hi de yakk almayan bir hareketti. "Enfermo," diye zr diledi Becker. "Hastaym." Becker ban aada tutmak zorunda olduunu biliyordu. Bir an iin gzne sralarn arasndaki yollardan birinde ilerleyen tandk bir siluet ilimiti. Bu o! O burada! ok byk bir cemaatin ortasnda olmasna karn, Becker kolay bir hedef olduu korkusuna kapld -koyu bej spor ceketi, siyahlarn ortasnda bir iaret fiei gibiydi. Ceketi karmay dnd ama ceketin altndaki beyaz penye tirt daha iyi saylmazd. yle yapmaktansa biraz daha meldi. Yanndaki adam kalarn atarak ona bakt. "Turista," diye homurdand. Sonra yar alay ederek fsldad, "Llamo un medico? Bir doktor araym m?" Becker ban kaldrp yal adamn benle dolu yzne bakt. "No, gracias. Estoy bien." Adam ona kzgn kzgn bakt. "Pues sientate! yleyse otur!" evrelerinden 'sus' sesleri duyuldu ve yal adam enesini kapatp nne dnd. Becker gzlerini kapatp daha da meldi, ayinin ne kadar sreceini merak ediyordu. Bir Protestan olarak yetitirilen Becker daima Katoliklerin laf uzatt izlenimine sahip olmutu. Bunun doru olmas iin dua etti -ayin biter bitmez ayaa kalkp dierleriyle

birlikte dar kmak zorunda kalacakt. zerindeki koyu bej ceketle lm saylrd o zaman. Becker o srada baka bir seenei olmadn biliyordu. Orada, byk katedralin souk ta zeminine diz kp kalmt. En sonunda yal adam ona olan ilgisini kaybetti. Cemaat artk ayaa kalkm bir ilahi sylyordu. Becker aada kald. Bacaklar kaslmaya balyordu. Bacaklarn uzatacak yer yoktu. Sabr, diye dnd Becker. Sabr. Gzlerini kapatp derin bir nefes ald. Birinin, ayann ucuyla ona vurduunu hissettiinde Becker'a yalnzca birka dakika gemi gibi geldi. Ban kaldrp bakt. Yz benli adam sa tarafnda ayakta duruyor, sabrszca tahta sradan kmay bekliyordu. Becker panie kapld. imdiden gitmek mi istiyor? Ayaa kalkmak zorunda kalacam! Becker adama zerinden gemesini iaret etti eliyle. Adam fkesini zor kontrol edebiliyordu. Siyah ceketinin eteklerini tuttu, fkeyle kenara ekti ve eilip kmay bekleyen insanlar gsterdi. Becker soluna bakt ve orada oturan kadnn gitmi olduunu grd. Solundaki sra ortadaki yola kadar tamamen boalmt. Ayin bitmi olamaz! Bu imknsz! Daha yeni geldik buraya! Ama Becker srann sonundaki mihrabn nnde bekleyen delikanly ve mihraba doru ortadaki yolda tek sra halinde ilerleyen iki kuyruu grdnde neler olduunu anlad. Komnyon, diye inledi Becker. Lanet spanyollar ilk nce komnyon yapar!

92
Susan alt katlara giden merdivenlerden indi. TRANSLTR'nin kasasnn evresinde kaynap duran youn bir buhar bulutu vard artk. skeleler younlaan buhardan dolay slakt. Neredeyse dyordu, alt dz ayakkablar yeterince srtnme salayamyordu. TRANSLTR'nin daha ne kadar dayanabileceini dnd. Sirenler aralkl almaya devam ediyordu. Acil durum klar iki saniyede bir dnerek yanp snyordu. kat aada, yedek g jeneratrleri zorla inleyerek sarslyordu. Susan altta, sisli lolukta bir yerde bir devre kesici olduunu biliyordu. Zamann akp gittiini hissetti. Yukarda, Strathmore Beretta'sn elinde tutuyordu. Yazd notu yeniden okudu ve onu iinde durdu u odann zeminine b rakt. Yapmak zere olduu ey korkaka bir hareketti, buna hi kuku yoktu. Her zaman ayakta kalanm, diye dnd. NSA'nn veri bankasndaki virs dnd, spanya'daki David Becker' dnd, arka kap planlarn dnd. oka yalan sylemiti. ok eyden suluydu. Yapaca eyin, sorumluluktan kurtulabilmesinin tek yolu olduunu biliyordu... utantan kurtulabilmesinin. Dikkatlice dorulttu silahn. Sonra gzlerini kapatp tetii ekti. Susan silah sesini duyduunda daha merdivenin altnc basamana inmiti. ok uzak, jeneratrlerin sesi arasnda ancak duyulabilen bir sesti. Susan daha nce televizyonda duyduklarnn dnda hi silah sesi duymamt ama duyduunun ne olduundan hi kukusu yoktu. Anszn durdu, ses kulaklarnda yanklanyordu. Byk bir dehet iinde en ktsnden korktu. Komutann hayallerini dnd -Dijital Kale'deki arka kap, gerekleebilecek o inanlmaz darbe. Veri bankasndaki virs dnd, baarsz evliliini, yukarda ayrlrken trajik bir ifadeyle ban sallayn. Admlar yavalad, tkezledi. skeleye kt trabzan kavrayarak. Komutanm! Hayr! Susan bir anlna donakald, aklnda hibir ey yoktu. Silah sesinin yanks evresindeki kaosu bastrm gibiydi. Akl ona ilerlemeye devam etmesini syledi ama

bacaklar reddetti. Komutanm! Bir an sonra, kendini evresindeki tehlikeyi tamamen unutmu, geri geri sendeleyerek merdivenleri karken buldu. Kaygan metalin zerinde kayarak kr gibi ko tu. Havadaki nem yamur gibiydi. Merdivene ulap trmanmaya baladnda, Susan'a, neredeyse onu zemindeki kapaktan yukar frlatacak muazzam bir buhar bulutu tarafndan aadan kaldrlyormu gibi geldi. Kripto katna yuvarland ve souk havann her tarafn yaladn hissetti. Beyaz bluzu srlsklam olmu, zerine yapmt. Karanlkt. Susan duraklayp kafasn toplamaya alt. Silahn sesi kafas nda susmak bilmeksizin nlayp duruyordu. Yerdeki kapaktan yukar doru scak buhar kyordu, tpk patlamak zere olan bir volkandan kan gazlar gibi. Susan. Beretta'y Strathmore'un yannda brakt iin kendine svd. Silah onun yannda brakmt, deil mi? Yoksa 3. blmde mi brakmt? Gzleri karanla altnda, 3. blmn duvarnda alan delie gz att. Monitrlerden yaylan parlt belli belirsizdi ama uzakta Hale'in, brakt yerde hareketsiz yattn grebiliyordu. Strathmore'dan eser yoktu. Ne bulacandan korkarak komutann ofisine yneldi. Ama ilerlemeye baladnda bir eyin garip olduunu fark etti. Birka adm geri gitti ve tekrar 3. blme bakt dikkatle. Soluk kta Hale'in kolunu grebildi; vcudunun yan tarafnda deildi. Hale artk bir mumya gibi bal deildi. Kolu yukar, bana doru kalkmt. Vcudu yerde, geriye doru yaylmt. Kendini kurtarm myd? Hi hareket yoktu. Hale l gibi hareketsizdi. Susan, komutann, duvarn stndeki i istasyonuna bakt. "'Komutanm?" Sessizlik. ekingen admlarla 3. blme doru ilerledi. Hale'in elinde bir ey vard. Monitrlerin nda parldyordu. Susan biraz daha yaklat... biraz daha. Aniden Hale'in tuttuu eyi grebildi. Beretta'yd bu. Susan'n nefesi kesildi. Gzleriyle Hale'in kolunun izdii kavisi takip ederek onun yzne bakt. Grd manzara korkuntu. Greg Hale'in bann yars kana bulanmt. Koyu renk leke halya yaylmt. Aman Tanrm! Susan geri geri sendeledi. Duyduu tabanca sesi komutandan deil, Hale'den gelmiti. Susan, hipnotize olmu gibi, cesede doru ilerledi. Grne baklrsa Hale kendini kurtarmay baarmt. Yazcnn kablolar yannda duruyordu. Tabancay kanepede brakm olmalym, diye dnd. Hale'in kafatasndaki delikten akan kan maviye alan kta Siyah glnyordu. Hale'in yannda, yerde bir kat paras vard. Susan titreyerek dier tarafa geip kad ald. Bir mektuptu. Sevgili dostlarm, bugn hayatma son veriyorum. Aada belirttiim gnahlar ilediim iin pimanm... Susan elindeki intihar mektubuna bakakald; grdklerine inanamyordu hibir ekilde. Ar ar okudu. Gerekstyd -Hale yazm gibi grnmyordu hi- sularn yazld bir kirli amar listesiydi. Her eyi itiraf ediyordu -NDAKOTA'nn bir uydurma olduunu anladn, Ensei Tankado'yu ldrp yz almak iin bir kiralk katil tuttuunu, Phil Chartrukian' aa ittiini, Dijital Kale'yi satmay planladn. Susan son satra geldi. Okuyaca eye hazrlkl deildi. Mektubun son szleri donup kalmasna neden oldu. Her ey bir yana, David Becker iin gerekten zgnm. Beni balayn, tutkum gzlerimi kr etmiti.

Susan Hale'in cesedinin yannda titreyerek ayakta dururken, arkasndan koarak yaklaan ayak sesleri geldi. ok ar bir hareketle dnd Susan.
Strathmore krk pencerenin yannda belirdi, yz sararmt, soluk soluayd. Gze arpan bir okla Hale'in cesedine bakt. "Aman Tanrm!" dedi. "Ne oldu?"

93
Komnyon. Hulohot Becker' hemen ayrt etti. Koyu bej rengi ceketi gzden karmak imknszd, zellikle de bir tarafnda kk bir kan lekesi varken. Ceket siyah bir denizde ortadaki yolda yukar doru ilerliyordu. Burada olduumu bilmemeli. Hulohot glmsedi. O artk l bir adam. Parmak ularndaki minicik metal temas noktalarna dokundu, Amerikal balantsna iyi haberi vermeye can atyordu. Az kald, diye dnd, ok az kald. Hulohot, rzgr allna doru ilerleyen bir yrtc hayvan gibi, kilisenin arkasna doru ilerledi. Sonra yaklamaya balad -dosdoru ortadaki yola. Hulohot, Becker' kiliseden ayrlan kalabaln iinde izleyecek de ildi. Av tuza a d m , talihi dnm t. Tek ihtiyac olan ey, Becker' sessizce ortadan kaldrmann bir yolunu bulmakt. Parann satn alabileceinin en iyisi olan susturucusu, ufack bir ksrk kadar ses karyordu. Bu gzel olacakt. Hulohot koyu bej rengi cekete yaklarken, yanndan getii kiilerin sessiz mrltlarnn fark etmiyordu. Cemaat, bu adamn Tanr'nn takdisini alma heyecann anlayabilirdi ama yine de kat protokol kurallar vard -tekli iki sra. Hulohot ilerlemeye devam etti. Hzla yaklayordu. Ceket cebindeki revolverinin horozunu kaldrd baparmayla. Bekledii an geliyordu. David Becker'n ans o ana dek olaanst yaver gitmiti, artk ansn zorlamann hi gerei yoktu. Koyu bej rengi spor ceketle arasnda yalnzca on kii vard; yz ne dnk, ba eikti ceketi giyenin. Hulohot. ileyecei cinayeti zihninde prova etti. Grnt netti -Becker'n arkasna geiyor, tabancay aada, gr alan n n d nda tutuyor, Becker' n s rt na iki kur un s k yor, Becker yere ylyor, Hulohot onu yakalyor ve arkadayla ilgilenen biri gibi bir tahta sraya gitmesine yardmc oluyor... Sonra da Hulohot sanki yardm aramaya gidecekmi gibi hzla kilisenin arkasna doru ilerleyecekti. Karklkta daha kimse ne olduunu anlamadan gzden kaybolacakt. Be kii. Drt. . Hulohot'un eli cebindeki tabancadayd, tabancay aada tutuyordu. Kala seviyesinden yukarya, Becker'n omurgasna doru ate edecekti. Bu ekilde kurun kalbe ulamadan nce ya omurgaya yada akcierlerden birine isabet edecekti. Kur un kalbi skalasa bile. Becker yine de lm olacakt . Delik bir akci er lmcl bir yarayd, belki dnyann tbbi adan ilerlemi blgelerinde deil ama spanya'da lmcl bir yarayd. ki kii... bir. Hulohot sonunda varmt. Hulohot, defalarca provas yaplm bir figr gerekletiren bir dans gibi sana dnd. Elini koyu bej rengi spor ceketin omzuna koydu, tabancay dorultup nian ald ve... ateledi. Belli belirsiz iki ses. O anda adam kaskat kesildi, yere ylacak. Hulohot kurbann koltuk altlarndan yakalad. Tek bir hareketle, srtndan kan lekesi yaylmadan nce adam bir sraya gtrd. Yaknlardaki insanlar dnp baktlar. Hulohot kulak asmad -az sonra gitmi olacakt. El yordamyla adamn cansz parmaklarnda yz arad. Yoktu. Tekrar yoklad. Parmaklarda hibir ey yoktu. Hulohot fkeyle adam evirdi. O anda iinde byk bir hiddet belirdi. Yz, David Becker' n yz deildi.

Sevilla'nn banliylerinden bir bankac olan Rafael de la Maza hemen lmt. Elinde hl, o garip Amerikalnn ucuz bir siyah spor ceket iin kendisine dedii 50.000 peseta'y sk sk tutuyordu.

94
Midge Milken konferans salonu giriindeki su soutucunun yannda duruyordu fkeyle. Fontaine ne halt ediyor? Elindeki kat barda skp buruturdu ve serte p tenekesine frlatt. Kriptoda bir eyler oluyor! Bunu hissedebiliyorum! Midge hakl olduunu kantlamann tek yolu olduunu biliyordu. Gidip Kripto'yu kendisi kontrol edecekti -gerekirse Jabba'y takip edecekti. Topuklarnn zerinde dnp kapya yneldi. Brinkerhoff bir anda nne dikiliverdi, sanki yoktan var olmutu. "Nereye gidiyorsun?" "Eve!" diye yalan syledi Midge. Brinkerhoff gemesine izin vermedi. Midge ters ters bakt. "Fontaine sana gitmeme izin vermemeni syledi, deil mi?" Brinkerhoff baklarn aa indirdi. "Chad, sana sylyorum, Kripto'da bir eyler oluyor -byk bir eyler. Fontaine'in niin budala rol oynad n bilmiyorum ama TRANSLTR'nin ba belada. Bu gece orada bir eyler yanl gidiyor!" "Midge," diye onu sakinletirmeye alt Brinkerhoff, konferans salonunun perdeli pencerelerine doru onun yanndan yryp geerek, "brakalm bununla mdr ilgilensin." Midge'in bak sertle ti. "So utma sistemleri iflas ederse TRANSLTR'ye ne olacana dair bir fikrin var m?" Brinkerhoff omuz silkip pencereye yaklat. "Elektrik byk olaslkla geri gelmitir imdi." Perdeleri ap bakt. "Hl karanlk m?" diye sordu Midge. Ama Brinkerhoff yant vermedi. Bylenmi gibiydi. Aada, Kripto'nun kubbesinde grlen sahne hayal edilebilecek bir sahne deildi. Btn cam kubbe dnp duran klarla, yanp snen flalarla, girdaplar yapan buharla doluydu. Brinkerhoff olduu yerde dondu kald, dnen ban cama dayamt. Sonra, ldrm gibi hzla koup odadan kt. "Mdr Bey! Mdr Bey!"

95
sa'nn kan... kurtulu ksesi... nsanlar tahta sraya ylm olan adamn etrafna toplandlar. Tepede, buhurdanlk huzurlu kavislerini izerek sallanyordu. Hulohot birden fkeyle ortadaki yola dnp gzleriyle kiliseyi tarad. Burada olmal! Tekrar mihraba doru dnd. Otuz sra tede, kutsal komnyon kesilmeden devam ediyordu. Asl ayin kadehini tayan Peder Gustaphes Herrera ona sralardan birinde meydana gelen sessiz kargaaya gz att merakla ama zerinde durmad. Bazen yallardan biri kutsal ruhtan etkilenir ve kendinden geerdi. Biraz hava almak genellikle sorunun zmeye yeterdi. Bu arada, Hulohot kendini kaybetmiesine aramay srdryordu. Becker grnrdeki hibir yerde yoktu. Aa yukar yz kii uzun mihrabn nnde diz km komnyon alyordu. Hulohot onlardan birinin Becker olup olmadn merak etti. Srtlarna bakt. Krk be metre mesafeden ate etmeye ve koup oraya varmaya hazrd. El cuerpo de Jesus, el pan del cielo.

Becker'a komnyon veren gen rahip ona knar gibi bakt. Bu yabancnn komnyon alma evkini anlayabiliyordu ama sray bozup araya girmenin zr yoktu. Becker ban eerek selamn verdi ve mayasz ince ekmei inedi elinden geldiince. Arkasnda bir eyler olduu hissine kapld -bir tr karklk. Ceketi ald adam dnd ve uyarsn dinleyip ceketi giymediini umdu. Bakmak iin dnmeye balad ama tel ereveli gzlkl adamn bakyor olacandan korktu. zerindeki siyah spor ceketin koyu bej rengi pantolonunu rtecei umuduyla meldi. rtmyordu. Kadeh sandan hzla geliyordu. nsanlar araplarn yudumlamaya, ha karmaya ve gitmek iin ayaa kalkmaya balamlard. Yavalayn! Becker'n mihraptan ayrlmak iin hi acelesi yoktu. Ama komnyonu bekleyen iki bin kii ve ayini yneten sadece sekiz papaz olduu dnldnde, bir yudum arap iin oyalanmak pek de iyi bir ey olarak grlmezdi. Hulohot siyah ceketle uyumsuz koyu bej pantolonu fark ettiinde kadeh Becker' n tam sa ndayd . "Ests ya muerto," dedi f s lt yla. "Sen artk lsn." Hulohot ortadaki yola doru ilerledi. Artk incelie zaman yoktu. Srtna iki kurun, sonra yz kapp kaacakt. Sevilla'daki en byk taksi dura bir sokak tede, Mateus Gago'dayd. Silahna uzand. Adis Senor Becker... La sangre de Cristo, la copa de la salvacin. Padre Herrera elle parlatlm gm kadehi indirdiinde Becker'n burun delikleri kesif bir krmz arap kokusuyla doldu. mek iin biraz erken, diye dnd Becker ne doru eilirken. Ama gm kadeh gz seviyesine geldiinde, belirsiz bir hareket fark etti. Hzla gelen, biimi kadehin yansmasnda eri br grlen birisi. Becker'n gzne bir anlna bir metal, ekilmi bir silah iliti. O anda, bilincinde olmakszn, tpk bir tabancann sesiyle k tahtasndan frlayan bir koucu gibi, Becker ne doru atlad. Papaz, elindeki kadeh havada uarken dehet iinde geriye doru dt ve krmz arap beyaz mermerin zerine boald. Becker komnyon trabzannn zerinden pike yaparken papazlar ve mihrap ocuklar oraya buraya daldlar. Bir susturucu tek bir kez ksrd. Becker serte yere indi, kurun da yanndaki mermer zeminde patlad. Bir an sonra, Becker papazlarn girdii dar bir geit olan ve mihrabn stndeyken sanki tanrsal bir inayetle yksekte grnmelerini salayan kk geide doru granit basamaktan aa yuvarlanyordu. Basamaklarn dibinde yere kapakland. Sonra da cilal, kaygan tan zerinde kontrolszce kaymaya baladn fark etti. Yan tarafnn zerine derken karn boluuna ince bir ac saplanmt. Gz ap kapayncaya kadar perdeli giri yerinden sendeleyerek gemi, ahap merdivenlerden aa iniyordu. Ac. Becker bir soyunma odasnda kouyordu. Karanlkt. Mihraptan lklar geliyordu. Peinden gelen ayak seslerini duyabiliyordu. Becker bir dizi ikili kapdan hzla geip bir tr alma odasna dald. Oda karanlkt, zengin ark ii kumala deliydi ve etrafta cilal maunlar vard. Uzaktaki duvarda, gerek byklkte bir armha gerilmi sa heykeli duruyordu. Becker sendeleyerek durdu. kmaz sokak. Han ucundayd. Hulohot'un hzla yaklatn duyabiliyordu. Becker armhtaki sa heykeline bakt. Sonra da ansszlna svd. "Kahretsin!" diye bard. Becker'n sol tarafndan ani bir cam krlma sesi geldi. Becker dnd. Krmz cppeler giymi bir adam soluk soluayd, byk bir korku iinde dnp Becker'a bakt. Aznda kanaryayla yakalanm kedi gibi. ruhani adam azn sildi ve ayaklarnn dibindeki krlm kutsal komnyon arab iesini gizlemeye alt. "Salda!" dedi Becker. "Salida!" Brak kaym!

Kardinal Guerra igdlerine dayanarak tepki verdi. Bir iblis kutsal odalarna girmi, Tanr'nn evinden kurtulmak iin barp duruyordu. Guerra onun bu isteine rza gsterecekti -hem de hemen. blis en uygunsuz anda ieri girmiti. Beti benzi atm olan kardinal sol tarafndaki duvarda bulunan bir perdeyi gsterdi. Perdenin arkasnda gizli bir kap vard. O kapy yl nce yaptrmt. Dorudan dardaki avluya alyordu. Kardinal, basit bir gnahkr gibi kilisenin n kapsndan kmaktan bkmt.

96
Susan slanmt ve titriyordu, 3. blmn kanepesinde bzlp kalmt. Strathmore takm elbisesinin ceketini Susan'n omuzlarna rtt. Hale'in cesedi bir iki metre tede yatyordu. Sirenler ald. Donmu bir glde zlen buz gibi, TRANSLTR'nin kasasndan tiz bir atlama sesi geldi. "Ben gc kesmeye gidiyorum," dedi Strathmore, elini Susan'n omzuna koydu onu yattrmaya alarak. "Hemen dneceim." Komutan, Kripto katn hzla geerken Susan onun arkasndan bakt dalgn gzlerle. Komutan, on dakika nce grd o tkenmi adam de ildi. Komutan Trevor Strathmore geri dnm t -mant kl , kontroll, iin yaplmas iin ne gerekiyorsa onu yapan bir adam. Hale'in intihar mektubundaki son szler durmadan aklnda dnyordu. Her ey bir yana, David Becker iin gerekten zgnm. Beni balayn, tutkum gzlerimi kr etmiti. Susan Fletcher'in kabusu gerek olmu tu. David tehlikedeydi... ya da daha kts. Belki de artk ok geti. David Becker iin gerekten zgnm. Nota dikkatle bakt. Hale imza bile atmamt -yalnzca en alta adn yazmt: Greg Hale. indeki pislikleri dkm, YAZDIR tuuna basm, sonra da kendini vurmutu -o kadar ite. Hale bir daha asla hapishaneye geri dnmeyeceine yemin etmi, yeminini de tutmutu -hapishaneye dnmek yerine lmeyi tercih etmiti. "David..." Hkra hkra alamaya balad. David! O srada, Kripto katnn metre altnda. Komutan Strathmore merdivenden ilk iskeleye inmiti. Fiyaskolarla dolu bir gn olmutu. Vatanseverce balam bir grev akl almaz bir ekilde kontrolden kmt. Komutan imknsz kararlar almak, korkun eyler yapmak zorunda kalmt -yapabileceini hi dnmedii eyler. zm buydu! Lanet olas tek zm buyd! Dnlecek bir grev vard: lke ve onur. Strathmore hl zaman olduunu biliyordu. TRANSLTR'yi kapatabilirdi. lkenin en deerli veri bankasn kurtarmak iin yz kullanabilirdi. Evet, diye dnd, hl zaman var. Strathmore evresindeki felakete bakt. Tepedeki yamurlama sistemi almaya ba lam t . TRANSLTR inliyor, sirenler alyordu. Dnp duran klar, youn bir sisin iinde yaklaan helikopterler gibi grnyordu. Att her admda, komutann tek grebildii Greg Hale'di -gen ifreci gzn dikmi bakyor, gzleriyle yalvaryordu, sonra silah patlamt. Hale'in lm lkesi urunayd... onur uruna. NSA bir skandal daha kaldramazd. Strathmore'un bir gnah keisine ihtiyac vard. stelik, Greg Hale meydana gelmeyi bekleyen bir felaketti. Strathmore'un dnceleri cep telefonunun sesiyle kesildi aniden. Sirenlerin ve tslayan dumanlarn arasnda ancak duyulabilir bir sesti. lerlemeye devam ederek telefonunu kemerinden kard. "Konu."

"Gei anahtarm nerede?" diye sordu tandk bir ses. "Sen kimsin?" Strathmore grlty bastrabilmek iin barmt. "Numataka!" diye karlk verdi fkeyle sesin sahibi. "Bana bir gei anahtar sz vermitin!" Strathmore ilerlemeye devam etti. "Dijital Kale'yi istiyorum!" diye tslad Numataka. Strathmore ters ters karlk verdi. "Dijital Kale diye bir ey yok!" "Ne?" "zlemez ifre diye bir ey yok!" "Elbette var! Internette grdm. Elemanlarm gnlerdir onu zmeye alyor!" "O ifreli bir virs, seni ahmak, -stelik aamadn iin de ok anslsn!" "Ama" "Anlama yatt!" diye bard. "Ben North Dakota deilim. North Dakota diye biri yok! Sana ne sylediysem unut gitsin!" Cep telefonunu kapatt, zilin sesini kst ve telefonu tekrar kemerine takt. Artk kimse rahatsz edemeyecekti. Yirmi bin kilometre tede Tokugen Numataka dkme cam penceresinin nnde ta gibi donup kalmt. Umami marka purosu aznda decek gibi duruyordu. Hayatnn anlamas gzlerinin nnde dalp gitmiti. Strathmore inmeye devam etti. Anlama yatt. Numatech A.. zlemez algoritmaya asla sahip olamayacakt... NSA da asla arka kapsna sahip olamayacakt. Strathmore bu hayalini planlayal ok olmutu -Numatech'i dikkatlice semiti. Numatech varlkl bir irketti, gei anahtar ak arttrmasn kazanabilecek bir adayd. En sonunda anahtar aldnda kimse iki kez dnmeyecekti. Ayrca, Amerikan hkmetiyle ilikisi olduundan en az kukulanlacak daha uygun baka bir irket de yoktu. Tokugen Numataka eski kafal bir Japon'du -erefinin lekelenmesindense lmeyi tercih ederdi. Amerikallardan nefret ediyordu. Yiyeceklerinden nefret ediyordu, adetlerinden nefret ediyordu, hepsinden nemlisi de dnya yazlm piyasasndaki hkimiyetlerinden nefret ediyordu. Strathmore'un hayali ok cretkr bir hayaldi -NSA'nn arka kap yerletirdii bir dnya ifreleme standard. Hayallerini Susan ile ok nce paylaabilir, onunla yan yana bu ii yapabilirdi ama bunu yapamayacan biliyordu. Ensei Tankado'nun lm gelecekte binlerce kiinin hayatn kurtaracak olsa bile, Susan asla ayn fikirde olmayacakt; o bar yanlsyd. Ben de bir bar yanlsym, diye dnd Strathmore, sadece yle biri gibi davranma lksne sahip deilim. Komutan'n aklnda, Tankado'yu kimin ldreceine dair en ufak bir kuku olmamt hibir zaman. Tankado spanya'dayd ve spanya demek Hulohot demekti. Krk iki yandaki bu Portekizli kiralk katil komutann en gzde profesyonellerinden biriydi. Yllardr NSA iin alyordu. Lizbon'da do up byyen Hulohot Avrupa'n n drt bir taraf nda NSA iin eitli iler yapmt. ledii cinayetlerin izi asla Fort Meade'e kadar takip edilememiti. Hulohot'un tek kt zellii sar olmasyd: telefonla iletiim imknszd. Son zamanlarda, Strathmore Hulohot'a NSA'nn en yeni oyuncan, gzle takl bilgisayar ayarlamt. Kendine de bir SkyPager alm ve onu ayn frekansa programlamt. O andan itibaren. Hulohot ile iletiimi sadece ezamanl olmakla kalmam, tamamen izlenemez hale de gelmiti. Strathmore'un Hulohot'a gnderdii ilk mesaj hibir yanl anlalmaya yer brakmyordu. oktan konumu olduklar bir konuydu. Ensei Tankado'yu ldr. Gei anahtarn ele geir. Strathmore, Hulohot'a bysn nasl yaptn hi sormamt ama Hulohot yine yapacan yapmt ite. Ensei Tankado lm, yetkililer de bunun bir kalp krizi sonucu

olduuna ikna olmulard. Ders kitaplarna geecek bir cinayet -tek bir ey dnda. Hulohot yanl bir cinayet yeri kararlatrmt. Grne baklrsa, Tankado'nun halka ak bir alanda lmesi bu yanlsamay yaratmann gerekli bir parasyd. Ama beklenmedik bir ekilde insanlar ok abuk ortaya kmt. Hulohot gei anahtarn bulmak iin cesedin zerini aratramadan nce saklanmak zorunda kalmt. Ortalk durulduunda ise Tankado'nun cesedi artk Sevilla adli tabibinin elindeydi. Strathmore kplere binmiti. Hulohot ilk kez bir grevi baaramamt -stelik bunu yapmak iin uursuz bir zaman semiti. Tankado'nun gei anahtarn ele geirmek ok nemliydi ama Strathmore Sevilla morguna sar bir suikasty gndermenin intihar etmek anlamna geleceinin farkndayd. Dier seenekleri gzden geirdi. kinci bir plan kendini gstermeye balad. Strathmore birdenbire her ekilde kazanma ans grm t tek bir hayalinin yerine iki hayalini birden gerekletirme ans. O sabah saat alt buukta David Becker' aramt.

97
Fontaine byk bir hzla konferans salonuna dald. Brinkerhoff ve Midge perian haldeydi. "Bakn!" dedi Midge lgna dnm gibi eliyle pencereyi iaret ederek, nefesi kesilmiti. Fontaine pencereden dar, Kripto kubbesinde yanp snen klara bakt. Gzleri byd. Bu durum kesinlikle plann paras deildi. Brinkerhoff heyecanla konutu. "Oras kahrolas bir diskoya dnm." Fontaine dikkatle bakt, bir anlam karmaya alyordu. Son birka yldr TRANSLTR alyordu ama hi byle bir ey olmamt. Ar snyor, diye dnd. Strathmore'un TRANSLTR'yi niin kapamadn merak etti. Fontaine'in dncelerini toplayp harekete gemesi sadece bir an srd. Konferans masasndaki ofisler aras telefonu kapp Kripto'nun dahili numarasn tulad. Kar taraftaki telefon, sanki dahili hat kullanm dym gibi 'bip'lemeye balad. Fontaine elindeki telefonu arparak kapatt. "Kahretsin!" Hemen tekrar kaldrp Strathmore'un cep telefonu numarasn evirdi. Bu kez telefon ald. Alt kez ald. Brinkerhoff ve Midge Fontaine'i izliyordu. Fontaine zincire bal bir kaplan gibi grnyordu telefon kablosuyla bir aa bir yukar yrrken. Tam bir dakika sonra, Fontaine fkeden kpkrmz kesilmiti. Telefonu yine arparak kapatt. "nanlmaz!" diye bard. "Kripto patlamak zere ve Strathmore kahrolas telefonuna yant vermiyor!"

97
Hulohot, Kardinal Guerra'nn odasndan gz kamatran sabah gneine frlad. Elini gzlerine siper ederek svd. Katedralin dnda, yksek ta bir duvarla -Giralda kulesinin bat cephesi- ve iki demir parmaklkla evrili kk bir avluda duruyordu. Avlu kaps akt. Kapnn dnda meydan grnyordu. Botu. Uzakta, Santa Cruz'un duvarlar vard. Becker' n oraya bu kadar abuk varabilmesinin hibir yolu yoktu. Hulohot dnp avluya gz gezdirdi. O burada. Bumda olmal! O avlu, yani Jardin de los Naranjos, Sevilla'da iek aan yirmi portakal aacyla nlyd. Aalar Sevilla'da ngiliz marmeladnn doum yeri olarak hret yapm t . On sekizinci yzy lda bir ngiliz tccar Sevilla kilisesinden otuz alt kile portakal satn alm

ve portakallar Londra'ya gtrm ama portakallar yenmeyecek kadar ac kmt. Tccar daha sonra portakallarn kabuklarndan marmelat yapmay denemi, en sonunda da biraz yenebilir hale getirmek iin kilolarca eker katmt. Bylece portakal marmelad domutu. Hulohot, elinde silahyla portakal aalarna doru ilerledi. Aalar ya l yd , yapraklar da gvdelerinin st blmlerinde kalm t . En alt dallara ulalabilirdi belki ama ince gvdeleri saklanmaya olanak tanmyordu. Hulohot ok gemeden avlunun bo olduunu anlad. Ban kaldrp yukar bakt. Giralda. Giralda'nn dne dne kan merdiveninin girii yere paralel gerilmi bir halat paras ve kk bir tahta tabelayla kapatlmt. Halat hareketsiz duruyordu. Hulohot'un gzleri 128 metrelik kuleyi trmand ve hemen bunun sama bir dnce oldu unun fark na vard . Becker'in o kadar aptal olmas mmkn deildi. Tek bir merdiven dosdoru kare eklindeki bir ta odaca kadar kvrla kvrla kyordu. Dary izlemek iin duvarda dar aklklar vard ama hibir k yolu yoktu. David Becker merdivenin son basaman kp ufack ta bir odaya att kendini nefes nefese. Drt bir yannda yksek duvarlar, duvarlarn zerinde de dar aralklar vard. Hi k yoktu. Kader o sabah Becker'a hi iltimas gememiti. Katedralden hzla ak avluya karken, ceketi kapya taklmt. Kuma onu yar yolda durdurmu ve yrtlmadan nce serte sola savurmutu. Becker birdenbire dengesini kaybedip sendeleyerek gz kamatran gnein altna kmt. Ban kaldrp baktnda bir merdivene doru gidiyordu. Halatn zerinden atlayp hzla trmanmaya balamt. Nereye gittiini fark ettiinde ise dnmek iin artk ok ge kalmt. O anda ise drt taraf evrili bir hcrede ayakta durmu soluunu tutuyordu. Yan taraf yanyordu. Duvardaki aklklardan sabah gnei ieri giriyordu ince eritler halinde. Dar bakt. Tel ereveli gzlkl adam ok aada, srt Becker'a dnk, meydana bakyordu. Becker daha iyi grebilmek iin duvardaki akl n nne do ru kayd rd vcudunu. Hadi, ge u meydan, diye geirdi iinden. Giralda'nn glgesi kesilip devrilmi dev bir sekoya gibi boylu boyunca meydana dyordu. Hulohot glgenin uzunluuna bakt. Uzak tarafta kalan uta, k huzmesi kulenin gzetleme aralklarndan geip parke talarnda dzgn dikdrtgenler oluturuyordu. Bu drtgenlerden birini bir adamn glgesi bozmutu. Hulohot kulenin tepesine doru bakmaya gerek bile duymakszn dnd ve hzla Giralda'nn merdivenine doru ilerledi.

99
Fontaine yumruunu avucuna vurdu. Konferans salonunda bir aa bir yukar yrd ve darya, dnp duran Kripto klarna bakt. "Durdur unu! Kahretsin! Durdur unu!" Midge kapda belirdi, elinde bir kty sallyordu. "Mdr Bey! Strathmore durduramyor!" "Ne!" dedi Brinkerhoff ve Fontaine, ayn anda nefesleri kesilerek. "Denemi, efendim!" Midge raporu gsterdi. "Drt kez denemi zaten! TRANSLTR sonsuz bir dngde kilitlenmi durumda." Fontaine dnp tekrar pencereden bakt. "Tanrm!" Konferans salonunun telefonu ald serte. Mdr kollarn at. "Bu Strathmore olmal! Artk zamanyd, kahrolas!" Brinkerhoff telefonu kaldrd. "Mdrn ofisi." Fontaine ahizeyi almak iin elini uzatt. Brinkerhoff huzursuzca bakp Midge'e dnd. "Jabba. Seni istiyor."

Mdr, baklarn, salonu geen Midge'e evirdi. Midge telefonun hoparlrn at. "Devam et, Jabba." Jabba'nn metalik sesi salonda gmbrdedi. "Midge, ben ana veri bankasnday m. Burada garip bir eyler oluyor. Merak ettiim bir ey var" "Kahretsin, Jabba!" dedi Midge telala. "Sana anlatmaya altm ey buydu ite!" "Belki de nemsiz bir eydir," diye karlk verdi Jabba kaamak bir ekilde, "ama" "Bunu sylemeyi brak artk! O nemsiz bir ey deil! Orada neler oluyorsa ciddiye al, hem de ok ciddiye al. Benim verilerim zrva deil hibir zaman olmad, hibir zaman da olmayacak." Telefonu kapatacakken ekledi, "Aa, Jabba? Bu arada, sana bir srpriz olmamas iin sylyorum... Strathmore Koridor'u devre d brakm."

100
Hulohot, Giralda'nn basamaklarn er er kt. Sarmal geitteki tek k, her 180 derecede bir duvarda yer alan kk ak hava pencerelerinden geliyordu. Kapana ksld! David Becker lecek! Hulohot, elinde tabancas, merdivenlerden dne dne yukar kt. Becker'n yukardan saldrmas olaslna kar d duvara dayanarak kyordu. Becker kullanmaya karar verirse, merdiven aralarndaki platformda bulunan ayakl demir amdanlar iyi bir silah olabilirdi. Ama Hulohot ay geni tutarak Becker' zamannda grebilecekti. Hulohot'un tabancas bir buuk metrelik bir ayaklkl amdandan elbette daha uzun bir menzile sahipti. Hulohot hzl ama dikkatli admlarla ilerledi. Merdiven dikti, burada len turistler bile olmutu. Buras Amerika deildi -hibir gvenlik tabelas yoktu, merdiven trabzan yoktu, sigorta feragatnamesi yoktu. Buras spanya'yd . D ecek kadar aptalsanz, merdiveni kim yapm olursa olsun bu sizin kendi kahrolas hatanzd. Hulohot omuz yksekliindeki aklklardan birinin nnde durup dar bakt. Kuzey taraftayd ve grne baklrsa yolu yarlamt. Tepedeki seyir platformuna girilen aklk, keden grlebiliyordu. Tepedeki merdiven botu. David Becker karsna kmamt. Hulohot, Becker'n, belki de kendisini kuleye girerken grmemi olabileceini dnd. Bu, srpriz unsurunun da Hulohot'un tarafnda olduu anlamna geliyordu -her ne kadar buna ihtiyac olmasa da. Btn kozlar Hulohot'un elindeydi. Kulenin tasarm bile onun lehineydi; merdiven, seyir platformuyla gneybat kesinde buluuyordu -Becker'n, onun arkasna gemesi mmkn olmadan Hulohot hcrenin her noktasna rahatlkla ate edebilecekti. stelik, ii bitirmek iin, Hulohot karanlktan aydnla kyor olacakt. Bir lm hcresi, diye dnceye dald. Hulohot girie olan uzakl lt. Yedi basamak. Cinayetin provasn yapt aklnda. Girie yaklarken sa tarafta kalrsa, ulamadan nce platformun en sol kesini grebilecekti. Becker oradaysa, Hulohot ate edecekti. Deilse, ieriye szlp douya doru hareket ederek girecek, sa keyi, yani Becker'n olabilecei tek yeri karsna alacakt. Glmsedi.
HEDEF: DAVID BECKER - YOK EDLD

Zaman gelmiti. Silahn kontrol etti. Ani bir hareketle, Hulohot yukar atld. Platform gr alanna girdi. Sol ke botu. Hulohot, kafasnda tekrarlad gibi, ieri szld ve sa taraf karsna alan aklktan dald. Keye ate etti. Kurun plak duvardan sekti, neredeyse Hulohot'a isabet edecekti. Hulohot lgn gibi dnp sessiz bir lk koyuverdi. Orada kimse yoktu. David Becker kayplara karmt.

Merdivenin kat aasnda, bolukta Jardin de los Naranjos'un yz metre stnde, David Becker bir pencere pervaznda barfiks eken bir adam gibi Giralda'nn dnda asl duruyordu. Hulohot hzla merdivenden yukar karken, Becker da kat inmi ve kendini aklklardan birinden aa sarktmt. Tam zamannda gr alanndan kmt. Katil hemen yanndan koarak gemiti. Pencerenin kntsn kavrayan parmaklarnn beyaz boumlarn fark edemeyecek kadar acelesi vard. Pencerenin dnda asl dururken Becker her gnk squash alma programna Nautilus makinesinde yirmi dakika alma da dahil olduu iin Tanr'ya kretti, bunun amac daha sert servis atmak iin pazlarn gelitirmekti. Ama gl kollarna ramen ne yazk ki Becker o anda kendini yukar ekmekte zorlanyordu. Omuzlar yanyordu. Yan taraf sanki yrtlp alyor gibiydi. Pencerenin kaba kesimli ta knts tutunmay zorlatryor, Becker'in parmak ularna krk cam paralan gibi batyordu. Becker, sadece birka saniye iinde suikastsnn yukardan koarak inece ini biliyordu. Katil, ku kusuz bu kez yksekteki bir yerden Becker'n pencere pervazndaki parmaklarn grecekti. Becker gzlerini kapatp kendini yukar ekti. lmden kurtulmas iin bir mucizeye ihtiyac olacann farkndayd. Parmaklar gcn yitirmeye balamt. Aaya, sallanp duran bacaklarna bakt. Aadaki portakal aalarna olas bir dn uzunluu bir futbol sahas kadard. Hayatta kalmak mmkn deildi. Yan tarafndaki ac giderek ktleiyordu. Yukardan, basamaklar hzla inen admlarn kard ayak sesleri geldi o an gmbrtyle. Becker gzlerini kapad. Ya imdi ya hibir zaman. Dilerini skp kendini ekti. Kendini kuvvetle yukar ekerken bileklerindeki deri taa srtnp yrtld. Ayak sesleri hzla yaklayordu. Becker, kendini emniyete almaya abasyla, akln i tarafn skca kavrad. Ayaklarn atmaya alt. Vcudu kurun gibi ar geliyordu kendisine; biri bacaklarna bir halat balam onu aa doru ekiyordu sanki. Pes etmedi. Dirseklerini kntya koymay baard. Artk aka grlebilir durumdayd, giyotine balanm bir adam gibi ba pencereden ierideydi. Kendini akla ekmek iin bacaklarn sallayp kuvvet ald. Yar yarya kmt. Gvdesi artk merdiven boluunda aslyd. Ayak sesleri yaklat. Becker akln kenarlarn kavrayp tek bir harekette kendini boluktan ier frlatt. Merdivene sert bir d yapt. Hulohot, Becker'n vcudunun hemen altndaki katta yere dtn anlad. leri doru atld, tabancasn dorultmutu. Gr alanna bir pencere girdi. te bu! Hulohot dtaki duvara doru ilerleyip aa, merdivene doru nian ald. Becker'n bacaklar merdivenin kvrmnda hzla gr alanndan kayboldu. Hulohot sinirle ate etti. Kurun merdiven boluundan aa doru sekti. Hulohot avnn peinden aa doru hzla inerken, en geni ay salamak iin d taraftaki duvardan ilerliyordu. Merdiven, nnde dnerek indike Becker'n kendinden hep 180 derece nde, gr alannn hemen dnda kalyormu gibiydi. Becker, ay kapatmaya alarak merdivenin i tarafndan ilerliyor ve drder beer basamak atlayarak iniyordu. Hulohot takibini srdrd. Tek bir at yetecekti. Hulohot aray kapatyordu. Becker aaya ulasa bile Hulohot onun kaacak yeri olmadnn farkndayd, Hulohot Becker' ak avluyu geerken srtndan rahatlkla vurabilecekti. Umutsuz yar aa doru dne dne devam etti. Hulohot takibinin hzn arttrmak iin i tarafa doru kayd. Aray kapatmakta olduunu biliyordu. Bir aklktan getikleri her seferinde Becker'n glgesini grebiliyordu. Aa. Aa. Dne dne. Becker her defasnda keyi tam zamannda dnyor gibiydi. Hulohot'un bir gz Becker'n glgesinde, bir gz de basamaklardayd. Birdenbire Hulohot'a, Becker'n glgesi tkezlemi gibi geldi. Sanki sola doru dengesiz bir yalpa, sonra havada bir dn yapm ye merdiven boluunun ortasna doru tekrar inmiti. Hulohot ileri atld. Onu yakaladm!

Hulohot'un nndeki basamaklarda aniden bir elik parlts beliriverdi. Keden bolua doru havalanan elik bir nesne. Bir eskrimcinin ayak bile i seviyesindeki al m gibi ileri do ru f rlam t aniden. Hulohot sola kaymay denedi ama ok geti. elik nesne ayak bileklerinin arasna indi. Arkada kalan aya ileri doru gitti, serte elik nesneyi buldu ve elik ubuk incik kemiine hzla indi. Hulohot tutunmak iin kollarn at ama ancak boluu kavrayabildi. Aniden, yan tarafna dnm uarken buldu kendini. Hulohot aa doru uarken, karn st, kollar ak bir durumda David Becker'n stnden geti. Becker'n ellerindeki ayaklkl amdan, Hulohot aa doru hzla giderken bacaklarna taklmt bu kez. Hulohot merdivene ini yapmadan nce d tarafta kalan duvara iddetle bindirdi. En sonunda yere indiinde, takla atmaya balad. Tabancas yerde yuvarland. Hulohot'un vcudu takla atarak dmeye devam etti. Yuvarlanp durmadan nce be kez 360 derecelik tam dn yapmt. On iki basamak daha inse avluya dm olacakt.

101
David Becker hayatnda hi tabanca tutmamt ama imdi elinde bir tabanca tutuyordu. Hulohot'un vcudu Giralda'nn merdiven karanlnda iki bklm yatyordu. Becker tabancann namlusunu suikastsnn akana dayayp dikkatlice diz kt. Ufack bir harekette Becker ate edecekti. Ama hi hareket yoktu. Hulohot lmt. Becker tabancay brakp basamaklara kt. Yllardr ilk kez hkra hkra alamak geliyordu iinden. Gzyalarn bastrd. Duygulara daha sonra zaman olacan biliyordu, artk eve gitme zamanyd. Becker ayaa kalkmaya alt ama hareket edemeyecek kadar yorgundu. Tkenmi bir halde, uzun bir sre ta merdivende oturdu. Dalgn dalgn nnde iki bklm yatan cesede gz gezdirdi. Katilin gzleri donuklamaya balam, bolua takl kalmt. Her naslsa, gzl hl salamd. Garip bir gzlk, diye dnd Becker, gzln sapnn kulaa gelen ksmndan bir tel kyor ve kemerindeki bir tr pakete gidiyordu. Becker merakl olamayacak kadar bitkindi. Merdivende tek bana oturup kafasn toplarken baklar parman-daki yze takld. Artk rahatlkla grebiliyordu, en sonunda yzn zerindeki yazy okuyabildi. Tahmin ettii gibi ngilizce deildi. Uzun bir sre o yazya bakt, sonra kalarn att. Uruna adam ldrmeye deen ey bu mu? Becker sonunda Giralda'dan avluya ktnda sabah gnei gz kamatryordu. Yan tarafndaki ac azalmt, gr de normale dnmt. Bir an, sersem bir halde, durup portakal ieklerinin gzel kokusunu iine ekti. Sonra ar ar avludan gemeye balad. Becker kuleden uzaklarken, yaknlarda bir minibs patinaj yaparak durdu. inden iki adam atlad. Gentiler ve askerlerin talim giysilerinden giymi lerdi. Sanki iyi ayarlanm birer makine gibi keskin admlarla Becker'a doru ilerlediler. "David Becker?" diye sordu biri. Becker durdu, adamlarn adn bilmesi onu artmt. "Siz... siz kimsiniz?" "Bizimle gelin, ltfen. Derhal." Bu karlamada gerekd bir eyler vard -Becker'n sinir ularn tekrar rperten bir ey. Becker kendini adamlardan geriye doru giderken buldu. Daha ksa boylu olan adam Becker'a bakt buz gibi gzlerle. "Buradan, Bay Becker. Hemen." Becker kamak iin dnd. Ama yalnzca bir adm atabildi. Adamlardan biri bir silah kartp ate etti.

Becker'n srtnda yakc bir ac patlad. Kafatasna kadar ulat annda. Parmaklar kaskat kesildi ve Becker dt. Bir an sonra, karanlktan baka bir ey kalmamt.

102
Strathmore TRANSLTR katna ulat ve iskeleden inip, ayan zemine bastnda iki santimetre derinliindeki suya girdi. Dev bilgisayar yan banda titriyordu. Tepesinde dnp duran sisin iinden kocaman su damlalar yamur gibi yayordu. Uyar sirenleri gk grlemesi gibi ses karyordu. Komutan, arzal ana jeneratre doru bakt. Phil Chartrukian oradayd, yanarak kmrlemi kalntlar, soutucunun kanatklarna serilmiti. Sahne, bir tr sapkn cadlar bayram gsterisini andryordu. Strathmore gen adamn lmnden pimanlk duymasna ramen, bunun "lke iin bir zayiat" olduuna hi kuku yoktu. Phil Chartrukian, Strathmore'a hi seenek brakmamt. Sistem gvenlik grevlisi, bir virs var diye barp derinliklerden koarak geldiinde, Strathmore onu iskelede karlam ve onu makul olmaya armt. Ama Chartrukian'n akl banda deildi. Virs bulat! Jabba'y arayacam! Komutan iterek gemeyi denediinde komutan onun nn kesmiti. skele dard. Mcadele ettiler. Trabzan alakt. Chartrukian'n en bandan beri virs konusunda hakl olmas ne kadar ironik, diye dnd Strathmore. Adamn aaya d tyler rpertici olmutu -bir an sren dehetli bir lk, sonra sessizlik. Ama Komutan Strathmore'un bir sonra grd ey bunun en az iki kat tyler rperticiydi. Greg Hale aadaki glgelerin iinde, yznde mutlak bir korkuyla yukarya, komutana bakyordu. te o anda Strathmore, Greg Hale'in de leceini anlamt. TRANSLTR atrdad, Strathmore dikkatini nndeki ie verdi tekrar. Gc kes. Devre kesici cesedin sol tarafndaki freon pompalarnn di er yan ndayd . Strathmore onu net bir ekilde grebiliyordu. Tm yapmas gereken bir kolu ekmekti, Kripto'da kalan g kesilmi olacakt. O durumda, birka saniye bekleyip ana jeneratrleri yeniden balatabilirdi; btn giriler ve ilevler yeniden almaya balayacakt. Freonlar yeniden akmaya balayacak ve TRANSLTR gvende olacakt. Ama Strathmore kesiciye doru zar zor ilerlerken, nnde son bir engel daha kaldn fark etti: Chartrukian'n cesedi hl ana jeneratrn soutma kanatklarnn zerinde duruyordu. Ana jeneratr kapatp yeniden balatmak bu durumda sadece bir dier g arzasna neden olacakt. Cesedin kaldrlmas gerekiyordu. Strathmore biimsiz cesede bakp devam etti. Uzanp el bileklerinden birini kavrad. Et plastik gibi sertlemiti. Dokular kavrulmutu. Btn vcut nemini kaybetmiti. Komutan gzlerini kapatt, bilei daha da sk kavrad ve ekti. Ceset birka santimetre kayd. Strathmore daha sert ekti. Ceset biraz daha kayd. Komutan ayaklarndan destek alp var gcyle ekti. Aniden geriye dt. Bir g mahfazasna srtn serte arpt. Strathmore ykselen suyun iinde ayaa kalkmaya alrken, elindeki eye bakakald dehet iinde. Chartrukian'n kolunun n ksmyd. Dirsekten kopmutu. Yukarda, Susan beklemeye devam ediyordu. Fel olmu bir halde 3. blmn kanepesinde oturuyordu. Ayaklarnn dibinde Hale yatyordu. Komutann iinin niin bu kadar uzun srdn tahmin edemiyordu. Dakikalar geti. Aklndan David'i karmaya alt ama yarar yoktu. ten her siren sesiyle birlikte Hale'in szleri kafasnda yanklanyordu: David Becker iin gerekten zgnm. Susan'a akln karacakm gibi geldi. Strathmore kolu ekip btn gc kestii zaman. Susan neredeyse Hale'in zerinden atlayp Kripto'ya doru koacak hale gelmiti.

Byk bir sessizlik Kripto'yu bir anda iine ald. Sirenlerin sesi yarda kesildi ve 3. blm monitrleri snerek karard. Greg Hale'in cesedi karanlkta grnmez oldu. Susan da igdsel bir hareketle bacaklarn birden kanepenin zerine ekti. zerindeki Strathmore'un ceketine sarnd. Karanlk. Sessizlik. Kripto'nun hi bu kadar sessiz olduuna ahit olmamt. Daima jeneratrlerin alak vzlts olurdu. Ama o anda, byk canavarn rahatlayarak verdii nefes dnda hibir ses yoktu. atrdyor, tslyor, yava yava souyordu. Susan gzlerini kapatp David iin dua etti. Duas basitti -Tanr'dan sevdii adam korumasn diliyordu. Dindar bir kadn olmayan Susan duasna o kadar abuk yant alacan hi beklemiyordu. Ama gsnn zerinde ani bir titreme hissettiinde, byk bir aknlkla ayaa frlad. Gsn tuttu. Bir an sonra anlad. Hissettii titreimler Tanr'nn eli falan deildi -titreimler komutann ceketinin cebinden geliyordu. Komutan SkyPager'nn sessiz titreimini amt. Birisi Komutan Strathmore'a mesaj gnderiyordu. Att kat aada, Strathmore devre kesicinin ba nda durdu. Kripto'nun alt dzeyleri en karanlk gece kadar karanlkt artk. Bir an karanln tadn kararak ylece durdu. Yukardan sular akyordu. Bir gece yars saanayd bu. Strathmore ban arkaya yatrp su damlalarnn. duyduu sululuu silip gtrmesine izin verdi. Her zaman ayakta kalanm. Diz kp Chartrukian'n etinden ellerinde kalm olan son paralan ykad. Dijital Kale'ye ilikin hayalleri suya dmt. Bunu kabul edebilirdi. O anda btn mesele Susan'd. Onlarca yldr ilk kez lke ve onurun dnda da yaanacak bir eyler olduunu fark etmiti. Hayatnn en gzel yllar n lkem ve onunun iin feda ettim. Peki ya ak? Kendini a ktan ok uzun bir sre mahrum brakmt. Peki ne uruna? Gen bir profesrn hayallerini elinden al p gitmesini seyretmek iin m? Susan' Strathmore yetitirmiti. Onu korumutu. Onu kazanmt. Ve imdi, en sonunda, Susan onun olacakt. Dnecek baka hibir yer kalmadnda Susan onun kollarna snacakt. Ona gelecekti aresiz, yaralanm bir halde ve zamanla Susan'a akn her eyi iyiletirdiini gsterecekti. Onur. lke. Ak. David Becker her uruna lmek zereydi.

103
Komutan, lmden geri dnen Lazarus gibi kt kapak eklindeki kapdan. yice slanm giysilerine karn admlar hafifti. Uzun admlarla 3. blme doru yrd Susan'a doru. Geleceine doru. Kripto kat yeniden a boulmutu. Freon, iin iin yanan TRANSLTR'de oksijenli, temiz kan gibi akyordu. Strathmore soutucu maddenin kasann dibine ulap en alttaki ilemcilerin tutumasn nlemesinin bir iki dakika sreceini biliyordu ama tam zamannda harekete getiinden de emindi. Gerek durumdan -artk ok ge olduundanhi kuku duymadan, zafer duygusuyla derin bir nefes verdi. Her zaman ayakta kalanm, diye dnd. 3. blmn duvarndaki delie aldrmadan elektronik kaplara doru yrd. Kaplar tslayarak ald. Strathmore ieri girdi. Susan nnde duruyordu, slakt, salar darmadand, verdii ceket omuzlarnda duruyordu. Yamura yakalanm bir niversite birinci snf rencisi gibi grnyordu. Kendisi de ona sveterini vermi son snf rencisiydi sanki. Yllardr ilk kez kendini gen hissetti. Hayali gerek oluyordu.

Ama Strathmore daha yakna geldiinde, tanmad bir kadnn gzlerine bakyormu gibi hissetti. Susan'n baklar buz gibiydi. Yumuakl k gitmiti. Susan Fletcher kaskat duruyordu, bir heykel gibi. Fark edilebilir tek hareket gzlerine dolan yalard. "Susan?" Tek bir damla gz ya, titreyen yanandan aa szld. "Sorun ne?" diye sordu komutan yalvarr gibi bir sesle. Hale'in cesedinin altndaki kan, topraktaki bir yarktan yzeye kan petrol birikintisi gibi halya yaylmt. Strathmore huzursuzca nce cesede, sonra tekrar Susan'a bakt. Biliyor olabilir mi? Bunun hibir yolu yoktu. Strathmore btn ipularn yok etmiti. "Susan?" dedi daha yakna gelerek. "Sorun ne?" Susan kmldamad. "David iin mi endieleniyorsun?" Susan'n st duda hafife titredi. Strathmore daha da yak na geldi. Uzanp ona dokunmak zereydi ama duraksad. David'in adnn sylenmesi grne baklrsa acnn nndeki baraj atlatmt. lk nce yavaa bir titreme, bir rperti. Derken sanki damarlarnda grleyen bir perianlk dalgas akmaya balad. Susan, titreyen dudaklarn zar zor kontrol ederek, konumak iin azn at. Ama tek bir szck bile kmad. Strathmore'a kilitlenen buz gibi baklarn hi ayrmadan elini Strathmore'un ceketinin cebinden kard. Elinde bir ey vard. Onu uzatt, eli titriyordu. Strathmore ban indirip aa baktnda karnna dorultulmu Beretta'y grmeyi bekledi neredeyse. Ama tabanca hl yerde duruyordu, Hale'in elinde. Susan' n tutmakta oldu u ey daha kkt. Strathmore o eye bakt, bir an sonra da ne olduunu anlad. Strathmore gzlerini dikmi bakarken, gereklik eilip bkld, zaman deta srklenerek ilerler oldu. Strathmore kendi kalbinin sesini duyabiliyordu. Onca yldr devlere kar birok zafer, kazanm olan adam bir anda ok gerilerde kalmt. Onu ak ldrmt -kendi aptall ldrmt. Basit, valyece bir hareketle, ona ceketini vermiti. Ceketle birlikte de SkyPager'n. imdi kaskat olma sras Strathmore'dayd. Susan'n eli titriyordu. ar cihaz Hale'in ayaklarnn yanna dt. Strathmore'un asla unutamayaca, hayretler iinde ve ihanete uram bir bakla Susan Fletcher onun yanndan hzla geip 3. blmden kt. Komutan onun geiine mdahale etmedi. Ar ar hareketlerle eilip ar cihazn yerden ald. Okunmam yeni mesaj yoktu -Susan hepsini okumutu, Strathmore umutsuzca listeye bakt.
HEDEF: ENSEI TANKADO - YOK EDLD HEDEF: PIERRE CLOUCHARDE - YOK EDLD HEDEF: HANS HUBER - YOK EDLD HEDEF: ROC'O EVA GRANADA - YOK EDLD...

Liste devam ediyordu. Strathmore iinde bir dehet dalgas hissetti. Aklayabilirim! Beni anlayacaktr! Onur! lke! Ama henz grmedii bir mesaj daha vard -asla aklayamayaca bir mesaj. Elleri titreyerek son mesaja geldi. HEDEF: DAVID BECKER - YOK ED LD Strathmore ban edi. Hayali sona ermiti.

104
Susan, sendeleyerek 3. blmden dar kt.
HEDEF: DAVID BECKER - YOK EDLD

Bir ryadaym gibi, Kripto'nun ana kna doru ilerledi. Greg Ha-le'in sesi kafasnda yankland: Susan, Strathmore beni ldrecek! Susan, komutan sana ak! Susan, devasa, yuvarlak ana kapya ulat ve tu takmn tulamaya balad. Kap kmldamad. Yeniden denedi ama devasa levha dnmyordu. Susan sessiz bir lk koyuverdi -grne baklrsa, g kesintisi k kodlarn silmiti. Hl kapana kslm durumdayd. Hi uyarda bulunmakszn, arkasndan iki kol ona dolanp yar u-yumu haldeki vcudunu kavrad. Dokunu tandkt ama ona ok itici gelmiti. Greg Hale'in o kaba kuvvetine Sahip bir dokunu olmamakla birlikte, umutsuz bir kabalk, elik gibi bir i kararllk vard. Susan dnd. Onu saran adam korkmu, perian bir haldeydi. Daha nce hi grmedii bir yzd. "Susan," diye yalvard Strathmore, onu tutarak. "Aklayabilirim." Susan kendini ekip ayrmaya alt. Komutan daha sk tuttu. Susan lk atmay denedi ama hi sesi kmad. Kamay denedi ama gl eller onu geriye doru ekerek gitmesine engel oldu. "Seni seviyorum," dedi ses fsldayarak. "Seni hep sevdim." Susan'n midesi buland. "Benimle kal." Susan'n aklndan tyler rpertici sahneler geti byk bir hzla -David'in parlak yeil gzleri, o gzlerin ar ar, son kez kapan; Greg Hale'in, halnn zerine kanlar szan cesedi; Phil Chartrukian'n, jeneratrlerin zerindeki yanm, parampara olmu vcudu. "Bu ac geecek," dedi ses. "Yeniden ak olacaksn." Susan hibir ey duymuyordu. "Benimle kal," diye yalvard ses. "Yaralarn iyiletireceim." Susan mcadele etti, aresizdi. "Bunu bizim iin yaptm. Biz birbirimiz iin yaratldk. Susan, seni seviyorum." Szckler, sanki dudaklarndan dklmek iin on yl beklemi gibi akyordu. "Seni seviyorum! Seni seviyorum!" O anda, yirmi otuz metre tede, TRANSLTR, sanki Strathmore'un iren itirafyla alay ediyormu gibi, acmasz, merhametsiz bir tslama koyuverdi. Bu ses tamamen yeni bir sesti -silonun derinliklerinde bir ylan gibi bymeye balam grnen, uzaktan gelen, meum bir czrt. Anlalan, freon yerine zamannda ulamamt. Komutan Susan' brakt ve yzn iki milyar dolarlk bilgisayara dnd. Gzleri dehet iinde fal ta gibi almt. Elleriyle ban tuttu. "Hayr!" Alt katl roket titremeye balad. Strathmore gmbrdeyen kasaya doru kararsz bir adm att sendeleyerek. Sonra dizlerinin zerine kt, kzgn bir tanrnn nndeki bir gnahkr gibi. Yarar yoktu. Silonun temelinde, TRANSLTR'nin titanyum-stronsiyum ilemcileri az nce tutumutu.

105
milyon silikon yongadan yukar doru hzla ilerleyen bir ate topu benzersiz bir ses karr. Bir orman yangnnn trts, bir hortumun uultusu, bir gayzerin buhar pskrtmesihepsi yank yapan bir kabuun iinde kapal kalmt. eytann nefesiydi bu, mhrlenmi byk bir maaradan bir ka arayarak akyordu. Strathmore onlara doru ykselen korkun bir grltyle dizlerinin zerinde donup kalmt. Dnyann en pahal bilgisayar sekiz katl bir cehenneme dnmek zereydi. Ar hareketlerle Strathmore geriye, Susan'a doru dnd. Susan, Kripto'nun kapsnn yannda fel olmu gibi duruyordu. Strathmore onun gzyalaryla slanm yzne bakt. Susan floresan n altnda titrek titrek parlyor gibi grnyordu. O bir melek, diye dnd Strathmore. Cenneti grmek iin gzlerine bakt Susan'n ama tm grebildii lmd. Gvenin lm. Ak ve onur gp gitmiti dnyadan. Btn o yllar boyunca Strathmore'u hayatta tutan hayal yok olmutu. Hibir zaman Susan Fletcher'a sahip olamayacakt. Asla. Strathmore'u kskacna alan o ani boluk ok bunaltcyd. Susan belli belirsiz TRANSLTR'ye bakt. Seramik kabuun iinde kapana kslm bir ate topunun onlara doru hzla geldiinin farkndayd. O ate topunun yanan yongalarn aa kard oksijenle beslenerek giderek daha hzl ykseldiini hissediyordu. ok gemeden Kripto kubbesi alev alev yanan bir cehenneme dnecekti. Susan'n akl ona kamasn sylyordu ama David'in lmnn verdii arlk her yann sarmt. David'in, kendisine seslenen, kamasn syleyen sesini duyduunu sand ama kaacak hibir yer yoktu. Kripto mhrlenmi bir mezar odasyd. Mesele deildi zaten, lm dncesi onu korkutmuyordu. lm acy dindirecekti. Yeniden David'le birlikte olacakt. Kripto kat, sanki kudurmu bir deniz canavar derinliklerden k-yormuasna titremeye balad. David'in sesi gelir gibi oldu kulana. Ka, Susan! Ka! Strathmore ona doru ilerliyordu, yz eskilerde kalm bir anyd artk. Souk gri gzleri canszd. Susan'n aklnda bir kahraman olarak yaam olan o vatansever lmt -bir katile dnmt. Strathmore'un kollar anszn yeniden Susan'a sarlp umutsuzca kavrad onu. Susan'n yanaklarn pt. "Beni bala," diye yalvard. Susan kendini ekip kurtarmay denedi ama Strathmore direndi. TRANSLTR frlatlmaya hazr bir fze gibi sarslmaya balad. Kripto kat titriyordu. Strathmore daha sk kavrad Susan'. "Sarl bana, Susan. Sana ihtiyacm var." Susan'n btn kollarn, bacaklarn iddetli bir fke kaplad bir anda. David sesleniyordu yine uzaklardan. Seni seviyorum! Ka! Bir anlk bir enerji patlamasyla, Susan kendini kurtard. TRANSLTR'den gelen gmbrt kulaklar sar edecek dzeydeydi artk. Ate silonun tepesine ulamt. TRANSLTR, kasasnn kaynak yerlerinden zorlanarak grltyle inledi. David'in sesi Susan'n aklndaki bulutlan datm, ona yol gsteriyor gibiydi. Susan Kripto katn koarak geip Strathmore'un iskelesine kan merdiveni trmanmaya balad. Arkasnda TRANSLTR'den kulaklar sar eden bir gmbrdeme geldi. Kalan son silikon yongalar da paralandnda, mthi bir s dalgas silonun st kaplamasn yrtarak ykseldi ve seramik paralarn on metre havaya frlatt. O anda Kripto'nun oksijenle dolu havas o muazzam vakumu doldurmaya t. Susan vcuduna o muazzam hava akm hcum ettiinde, stteki iskeleye ulam ve trabzan kavramt. Hava akm onu kendi evresinde dndrd; tam o srada Susan ok aada, TRANSLTR'nin yannda gzlerini dikmi kendisine bakan harekt dairesinden sorumlu mdr yardmcsn grebildi. Drt bir yannda iddetle esen bir frtna olmasna karn yine de gzlerinde huzur vard. Dudaklar araland ve son bir szck dkld. "Susan."

TRANSLTR'ye akn eden hava, alevlere temas ettii anda tututu. Gzleri kr eden bir kla Komutan Trevor Strathmore bir insandan, nce bir siluete, sonra gemie ait bir efsaneye dnt. Patlama Susan'a ulatnda onu geriye, Strathmore'un ofisine doru be metre uurdu. Susan'n tm hatrlad yakp kavuran bir scaklkt.

106
Mdrn konferans salonunun penceresinde, Kripto kubbesinden ok yukarlarda, yz grnyordu. Patlama btn NSA tesisini sarsmt. Leland Fontaine, Chad Brinkerhoff ve Midge Milen, de byk bir dehet iinde sessizce bakakalmt. Yirmi metre aada, Kripto kubbesi alev alev yanyordu. Polikarbon at hl salamd ama o saydam kabuun altnda bir yangn patlak vermiti btn gazabyla. Kubbenin iinde tpk bir sis gibi siyah dumanlar dnp duruyordu. de tek bir sz bile etmeksizin aa bakt. Manzara tekinsiz br grkem tayordu. Fontaine uzun bir sre ylece durdu. En sonunda konutuunda sesi zay f km t ama titremiyordu. "Midge, oraya bir ekip gnder... hemen." Sitin dier tarafnda Fontaine'in telefonu almaya balad. Arayan Jabba'yd.

107
Susan'n ne kadar zaman getiine dair bir fikri yoktu. Boaznda duyduu yanma hissi onu kendine getirmiti. Ynn arm bir halde. evresine baknd. Bir masann arkasnda bir halnn zerindeydi. Odadaki tek k, titreen, garip bir turuncu renkteydi. Havada yank plastik kokusu vard. inde bulunduu odaya oda denemezdi aslnda, harabeye dnm bir kabuktu sadece. Perdeler tutumutu, pleksiglas duvarlar iin iin yanyordu. Derken her eyi hatrlad. David. Artan bir panik duygusuyla ayaa kalkt. ine ektii nefes genzini yakyordu. Bir k yolu arayarak kap aralna doru sendeleye sende-leye ilerledi. Kapnn eiini getiinde, baca bolua doru salland; tam zamannda kapnn kasasn kavrayabildi. skele yok olmutu. On be metre aada, dumanlar karan metalden bir enkaz duruyordu. Susan dehet iinde Kripto katna bakt. Aas bir ate denizine dnmt. TRANSLTR'den milyon silikon yongann erimi kalntlar bir lav gibi pskrmt. Youn, kesif bir duman yukar doru dalgalanyordu. Susan kokuyu tand. Silikon kokusu. lmcl bir zehir. Strathmore'un ofisinin kalntlarna doru geri ekildiinde baylacak gibiydi. Boaz yanyordu. Her yer ateten ykselen aydnlkla dolmutu. Kripto lyordu. Ben de leceim, diye dnd Susan. Bir an iin, tek olas k yolu geti aklndan -Strathmore'un asansr. Ama bunun faydasz olduunu biliyordu, elektronik sistemler o patlamadan hasar grmeden km olamazd. Ama Susan giderek younlaan dumann iinde tkezleyerek ilerlerken, Hale'in szlerini hatrlad. Asansr ana binadan gelen gle alyor! emalar grm tm! Susan bunun do ru oldu unu biliyordu -asansr boluunun tamamnn betonarme kapl olduunu da.

Etrafnda dumanlar dnp duruyordu. Dumann iinde sendeleyerek asansr kapsna doru ilerledi. Ama oraya vardnda, asansrn ar dmesinin nn yanmadn grd. Susan karanlk panelle bo yere oynad, sonra da dizlerinin zerine kt kald ve kapy yumruklamaya balad. Yumruklar yumruklamaz durdu. Kaplarn arkasndan bir vnlama sesi geliyordu. rkilmi bir ekilde ban kaldrp bakt. Asansr kabini sanki tam orada gibiydi! Susan yeniden asansrn dmesini yumruklad. te yine. kaplarn arkasnda bir vnlama sesi. Anszn fark etti. ar dmesi bozuk deildi -sadece siyah isle kaplanmt. s bulam parmak ularnn altnda dme belli belirsiz parldyordu. G kesik deil! inde aniden beliren bir umutla dmeyi yumruklad. Bir daha, bir daha, her defasnda kaplarn arkasnda bir ey harekete geiyor gibiydi. Asansr kabinindeki havalandrma vantilatrnn sesini duyabiliyordu. Kabin burada! Bu lanet kaplar niye almyor? Dumanlarn arasndan kck, ikinci bir tu takm iliti gzne -zerinde A'dan Z'ye kadar harflerin yazl olduu dmeler. Bir umutsuzluk dalgas iinde hatrlayverdi. Parola. Erimi pencere kasalarndan bkle bkle duman kmaya balad. Yeniden asansrn kaplarna vurdu serte. Ne yapsa kaplar almyordu. Parola! diye dnd. Strathmore bana parolay hi sylemedi ki! Silikon duman artk ofise dolmaya balamt. Boulacak gibi olan Susan yenilgiyi kabullenerek asansre dayand. Havalandrma vantilatr yalnzca birka adm tesinde alyordu. Orada ylece yatt Susan, sersemlemi bir halde, duman yutarak. Gzlerini kapad ama David'in sesi onu tekrar uyandrd. Ka, Susan! Kapy a! Ka! David'in yzn, o prl prl yeil gzlerini, neeli gl n grmeyi umarak gzlerini at . Ama gznn nnde A'dan Z'ye kadar harfler vard. Parola... Susan tu takmnn zerindeki harflere dikti gzlerini. Zar zor grebiliyordu. Tularn altndaki LED'in zerinde girilmeyi bekleyen be adet bo giri yeri vard. Be karakterli bir parola, diye dnd. htimalleri hemen hesaplad: yirmi altnn beinci kuvveti; 11.881.376 olas seenek. Her saniyede bir tahmin girse, on dokuz hafta srecek demekti... Susan Fletcher tu takmnn hemen altnda boaz dumanla dolu bir halde yerde yatarken, komutann ackl sesi geldi kulaklarna. Yine ona sesleniyordu. Seni seviyorum Susan! Seni hep sevdim! Susan! Susan! Susan... Susan komutann ldn biliyordu ama sesi yine de kesilmiyordu. Susan... Susan... Derken, aklndaki bulutlarn dald tyler rpertici bir berraklk annda farkna vard. Hafife titreyen elleriyle tu takmna uzanp parolay yazd. S...U...S... A...N Br an sonra, kaplar ald.

108
Strathmore'un asansr hzla aa indi. Kabinin iinde Susan derin derin soluk alyor, cierlerine temiz hava dolduruyordu. Sersemlemi bir halde, yavalayp duran kabinin duvarna yasland. Bir an sonra, baz arklar birbirine geti ve tayc bu kez yatay olarak tekrar hareket etmeye balad. Susan NSA'nn ana tesisine doru gmbrdeyerek gitmeye baladnda kabinin hzlandn hissetti. Sonunda kabin vnlayarak durdu ve kaplar ald.

Susan Fletcher tkezleyerek betonla kapl, karanlk bir koridora kt, hl ksryordu. Kendini bir tnelde buldu -alak tavanl ve dar bir tnel. nnde ikili sar bir izgi uzanyordu. izgi karanlk, bo bir oyukta gzden kayboluyordu. Yeralt Otoyolu... Tnele doru sendeleyerek ilerledi, yolunu kaybetmemek iin duvara tutunuyordu. Arkasnda asansrn kaps kapand. Susan Fletcher bir kez daha karanla dald. Sessizlik. Duvarlarda belli belirsiz bir vzltdan baka bir ey yoktu. Giderek byyen bir vzlt. Birdenbire sanki afak skm gibi oldu. Karanlk, puslu bir grilie dnverdi. Tnelin duvarlar biim kazanmaya balad. Ayn anda, kk bir ara keyi dnd; far Susan'n gzlerini kr etti. Susan duvara srtn dayayp elini gzlerine siper etti. Ani bir hava akm oldu ve ara yanndan geip gitti. Bir an sonra betonda kulaklar sar eden ok tiz bir lastik sesi duyuldu. Vzlt, bu kez ters taraftan bir kez daha yaklat. Birka saniye sonra ara Susan'n yannda durdu. "Bayan Fletcher!" diye bard akna dnm bir ses. Susan elektrikli bir golf arabasnn src koltuunda oturan belli belirsiz tandk karaltya dikti gzlerini. "Tanrm," dedi adam soluk solua. "yi misiniz? Sizin ldnz sanmtk!" Susan bo gzlerle bakt. "Chad Brinkerhoff," dedi adam heyecanla, sanki bir savatan km gibi okta grnen kriptograf szerek. "Mdrn zel Kalemi." Susan sersemlemi bir halde, zorlukla konuabildi inler gibi bir sesle. "TRANSLTR..." Brinkerhoff ban sallad. "Unutun onu. Atlayn arabaya!" Golf arabasnn farlarndan kan k beton duvarlarda kayyordu. "Ana veri bankasnda bir virs var," dedi Brinkerhoff pat diye. Susan, ancak duyulabilir bir sesle, "Biliyorum," diye karlk verdi. "Yardmnza ihtiyacmz var." Susan gzyalarn tutmaya urayordu. "Strathmore... o..." "Biliyoruz," dedi Brinkerhoff. "Koridor'u devre d brakt." "Evet... ve..." Szleri boaznda dmlenip kald. O David'i ldrd! Brinkerhoff bir elini Susan'n omzuna koydu. "Neredeyse geldik, Bayan Fletcher. Biraz daha dayanann." Sratli Kensington golf arabas bir keyi dnp patinaj yaparak durdu. Yan taraflarnda, tneli dikey olarak kesen, zemindeki krmz klarla aydnlatlm lo bir koridor vard. "Gelin." dedi Brinkerhoff, Susan'n kmasna yardm ederken. Susan' koridora yneltti. Susan, bir sisin iinde Brinkerhoff'un arkasndan srkleniyordu. Yerleri karo deli geit aa doru dik bir eimle devam ediyordu. Susan kenardaki trabzan kavrad ve aa doru Brinkerhoff'u izledi. Hava giderek serinlemeye balad. nmeye devam ettiler.
Giderek daha aalara doru indike tnel darald. Arkalarnda bir yerden bir ayak sesi geldi yanklanarak -salam, kararl admlarn sesi. Ayak sesleri daha da ykseldi. Brinkerhoff da Susan da durup geriye dndler. Onlara doru iri yapl, siyahi bir adam geliyordu uzun admlarla. Susan onu daha nce hi grmemiti. Adam yaklatnda, insann iine ileyen bir bakla gzlerini Susan'a dikti. "Bu kim?" diye sordu. "Susan Fletcher," diye yantlad Brinkerhoff.

ri yapl adam kalarn kaldrd. st ba slak, her taraf ise bulanm olduu halde bile Susan Fletcher'n dndnden ok daha arpc bir grnm vard. "Peki ya komutan?" diye sordu. Brinkerhoff ban sallad. Adam hibir ey demedi. Bir an uzaklara bakt. Sonra tekrar Susan'a dnd. "Leland Fontaine," dedi elini uzatrken. "yi olduunuza sevindim." Susan bakakald. Bir gn mdrle tanaca hep aklnda olmutu ama kafasnda canlandrd tanma byle deildi. "Gelin, Bayan Fletcher," dedi Fontaine, yolu gstererek. "Alabileceimiz her yardma ihtiyacmz var." Tnelin dibinde krmzya alan bir pus iinde nlerini kesen elik bir duvar belirdi hayal meyal. Fontaine duvarn iindeki bir oyukta kalan ifre kutusuna yaklap bir giri kodu girdi. Sonra sa elini kk bir cam panele yerletirdi. Panelden elektronik bir k gelip geti. Bir an sonra heybetli duvar gmbrdeyerek sola dnd. Kripto'dan daha kutsal olan tek bir NSA odas vard ve Susan Fletcher o odaya girmek zere olduunun farkndayd.

109
NSA'n n ana veri bankas n n kumanda merkezi, kltlm bir NASA grev kontrol merkezine benziyordu. Bir dzine i istasyonu odann uzakta kalan ucundaki duvarda bulunan dokuz metreye on iki metrelik bir ekrana bakyordu. Ekranda, byk bir hzla ard ardna rakamlar ve diyagramlar beliriyor; ekran, sanki birisi televizyon kanallar arasnda zapping yapyormu gibi grnyordu. Az sayda teknisyen, bir yanda ellerindeki uzun bilgisayar ktlarn srkleyip bir yandan da komutlar yadrarak lgn gibi bir istasyondan dierine kouyordu. Tam bir kaos vard. Susan, insann ban dndren bu hareketlilie bakakald. Buray yapmak iin 250 ton topran kazlarak karldn belli belirsiz hatrlyordu. Bu zel oda, yerin 65 metre altna ina edilmiti; burada elektromanyetik bombalardan ve nkleer patlamalardan tamamen korunmu durumdaydlar. Odann ortasndaki ykseltilmi bir i istasyonunda Jabba duruyordu. zerinde durduu platformdan, ordusuna komuta eden bir kral gibi emirler veriyordu saa sola. Hemen arkasndaki kl ekranda bir mesaj vard. Mesaj Susan iin fazlasyla tandkt. lan tahtas byklndeki bir metin uursuz bir ekilde Jabba'nn kafasnn zerinde asl duruyordu:
SZ ARTIK YALNIZCA GEREK KURTARIR GE-ANAHTARINI GRN_________________

Sanki gerekst bir kbusun iinde kapana kslm gibi Susan podyuma doru Fontaine'in peinden yrd. Dnyas ar ekimdeki bir bulanklkt. Jabba onlarn geldiini grd ve azgn bir boa gibi onlara dnd. "Benim Koridor'u yapmamn bir nedeni vard!" "Koridor gitti," diye yant verdi Fontaine ifadesiz bir ses tonuyla. "Bu eski bir haber, Mdr Bey," dedi Jabba tslar gibi. "ok dalgas beni kst oturttu! Strathmore nerede?" "Komutan Strathmore ld." "Kahrolas airane adalet." "Sakin ol, Jabba," diye emretti mdr. "Bize hz kazandr. Bu virs ne kadar kt?"

Jabba uzun bir sre mdre bakt, sonra hi kimsenin beklemedii bir ekilde kahkahayla gld. "Virs m?" Ac kahkahas yer altndaki odada yankland. "Siz bunun virs olduunu dnyorsunuz demek?" Fontaine soukkanlln korudu. Jabba'nn arszl izgiyi fazlasyla amt ama Fontaine o an bununla uramann yeri ya da zamannn olmadn biliyordu. Orada, aada, Jabba Tanr'dan da yksekteydi. Bilgisayar sorunlar normal komuta zincirinin gz ard edilecei bir eydi. "Virs deil mi yani?" dedi Brinkerhoff umutla. Jabba kmseyerek konutu. "Virslerin kopyalama dizgileri vardr, tatl ocuk! Bunun yok!" Susan ortalkta dolanyor, dikkatini konuya veremiyordu. "yleyse neler oluyor?" diye sordu Fontaine. "Ben bir virs bulatn sanyordum." Jabba derin bir nefes ald ve sesini alakt. "Virsler..." dedi yzndeki teri silerek. "Virsler kendilerini kopyalarlar. Klonlar yaratrlar. Kibirli ve dangalaktrlar-ikili dzendeki egomanyaklar. Tavandan daha hzl rerler. Zayf yanlan da budur ite -ne yaptn bilirsen onlar melezleyebilirsin, yok olurlar. Ama ne yazk ki bu programn bir egosu yok, remeye ihtiyac yok. Bu ok mantkl ve bir amaca odaklanm durumda. Aslnda, buradaki hedefine ulatnda, byk olaslkla intihar edecek; dijital bir intihar." Jabba devasa ekrana yanstlm hasar gsterdi sahnedeki oyuncuyu sunar gibi, kollarn iki yana aarak. "Bayanlar, baylar." geirdi. "Bilgisayar istilaclarnn kamikazesiyle tann... karnzda solucan. "Solucan m?" diye homurdand Brinkerhoff. Sinsi istilacy tanmlamak iin sradan bir terim gibi grnyordu. "Solucan." Jabba'nn gzlerinde iin iin yanan bir ate vard sanki. "Karmak yaplar deil, sadece igd -ye, pisle, srn. Bu kadar. Basitlik. lmcl bir basitlik. Yapmaya programland eyi yapar, sonra da kp gider." Fontaine Jabba'ya bakt sert sert. "'Peki bu solucann yapmaya programland ey ne?" "Hi ipucu yok," diye yantlad Jabba. "u anda, yaylyor ve kendisini gizli verilerimizin hepsine ilitiriyor. Bu ii bitirdikten sonra, ne isterse yapabilecek. Btn dosyalan silmeye de karar verebilir, Beyaz Saray ariv dkmleri zerine glen suratlar basmaya da, kim bilir." Fontaine'in sesi hl sakin ve kontrollyd. "Onu durdurabilir misin?" Jabba derin bir i ekip ekrana dnd. "Hibir fikrim yok. Yazann ne kadar sinirli olduuna bal tamamen." Duvardaki mesaj iaret etti. "Bu kahrolas eyin ne anlama geldi ini bana sylemek isteyen kimse yok mu?"
* SZ ARTIK YALNIZCA GEREK KURTARIR GE-ANAHTARINI GRN __________

Jabba bir yant bekledi ama alamad. "Birisi bizimle urayor gibi grnyor, Mdr Bey. antaj. lk kez gryor olsam bile anlarm, bu bir fidye notu." Susan'n sesi bir fsltyd, boluktan gelen bir fslt. "O... Ensei Tankado." Jabba ona dnd. Bir an bakt, aknd. "Tankado?" Susan ban hafife sallayarak onaylad. "Bizim TRANSLTR'yi... itiraf etmemizi istemiti... ama ona pahalya mal ol" "tiraf m?" diye araya girdi Brinkerhoff, sersemlemi grnyordu. "Tankado elimizde TRANSLTR diye bir ey olduunu itiraf etmemizi mi istiyor? Bence bunun iin artk biraz ge." Susan konu mak iin a z n at ama Jabba hemen at l verdi. "Tankado bir kesme ifresi istiyor gibi grnyor," dedi, ekrandaki mesaja gzlerini dikip bakarak. Herkes ona dnd. "Kesme ifresi mi?" diye sordu Brinkerhoff.

Jabba ban sallad. "Evet. Bu solucan durduracak bir gei anahtar. Basite sylemek gerekirse, TRANSLTR'ye sahip olduumuzu itiraf edersek Tankado da bize bir kesme ifresi verir. Biz de o ifreyi girip veri bankasn kurtarrz. Dijital hara devrine ho geldiniz." Fontaine bir kaya gibi ayakta duruyordu kararlkla. "Ne kadar zamanmz var?" "Yaklak bir saat," dedi Jabba. "Bir basn toplants yapp azmzdaki baklalar karmak iin ancak yeter." "Tavsiyen?" diye sordu Fontaine. "Ne yapmamz nerirsin?" "Tavsiye mi?" dedi Jabba duyduklarna inanamam gibi hi dnmeden. "Bir tavsiye mi istiyorsunuz? Size bir tavsiye vereyim! leri b.k etmeye bir son vereceksiniz, yapacanz ey bu!" "Sakin ol," diye uyard mdr. "Mdr Bey," dedi Jabba heyecanla. "u anda bu veri bankasnn sahibi Ensei Tankado! O ne isterse verin. stedi i ey dnyan n TRANSLTR'yi renmesiyse, CNN'i arayn ve eteinizdeki talan dkn. TRANSLTR artk toprakta bir delik -ne halt etmeye umursuyorsunuz! Sessizlik oldu. Fontaine nndeki seenekleri tart yor gibi grn-yordu. Susan konumaya balad ama Jabba'nn sesi onunkini bastrd. "Neyi bekliyorsunuz, Mdr Bey! Tankado'yu arayn! Onunla birlikte alacanz syleyin! O kesme ifresine ihtiyacmz var, yoksa batacaz!" Hi kimse kmldamad. "Hepiniz delirdiniz mi?" diye ba rd Jabba. "Tankado'yu aray n! Ona havlu att m z syleyin. Bana o kesme ifresini verin! MD !" Jabba cep telefonunu karp at. "Bo versenize! Bana numarasn verin siz! O ufakl ben kendim arayacam!" "Zahmet etme," dedi Susan fsltyla. "Tankado ld." Bir anlk aknlktan sonra, Susan'n szleri Jabba'nn kafasna dank etti. Karnndan silahla vurulmu gibiydi. Devasa sistem gvenlik grevlisi ufalp klm gibi grnyordu. "ld m? Ama yleyse... demek ki... hibir ey yapamayacaz..." "Demek ki yeni bir plana ihtiyacmz olacak," dedi Fontaine heyecan gstermeksizin. Biri odann arka tarafnda deli gibi barmaya baladnda Jabba'nn baklar, yaad oktan dolay hl donuktu. "Jabba! Jabba!" Jabba'nn ba teknisyeni Soshi Kuta'yd. Kadn, elinde uzun bir kty srkleyerek podyuma doru koa koa geliyordu. Dehete dm gibiydi. "Jabba!" dedi nefes nefese. "Solucan... ne yapmaya programlandn az nce buldum!" Soshi elindeki kad Jabba'nn ellerine tututurdu. "Bunu sistem faaliyet dkmnden aldm! Solucann manevra komutlarn izole ettik -programna bir baksana! Ne yapmay planladna bir bak!" Sistem gvenlik amiri serseme dnm bir halde okudu kty. Sonra destek almak iin trabzana tutundu. "Ah, Tanrm." dedi Jabba, nefesi kesilmiti. "Tankado... seni p.!

110
Jabba bo gzlerle Soshi'nin kendisine uzatt ktya bakt. Beti benzi atm bir halde alnndaki teri koluna sildi. "Mdr Bey, hi seeneimiz yok. Veri bankasna giden gc kesmek zorundayz." "Kabul edilemez," diye yantlad Fontaine. "Bunun sonulan korkun olacaktr." Jabba mdrn hakl oldu unu biliyordu. Dnyan n her tarafnda NSA veri bankasna bal olan bini akn ISDN balants vard. Her gn askeri birliklerin

komutanlar dman hareketlerinin uydudan ekilmi fotoraflarna annda ulamak iin bu veri bankasn kullanyordu. Lockheed irketinin mhendisleri yeni silahlarn teknik izimlerini para para oradan indiriyorlard. Sahadaki ajanlar grev gncellemelerine oradan ulayorlard. NSA veri bankas Amerikan hkmetinin binlerce operasyonunun belkemii demekti. Hibir uyanda bulunmakszn gc kesmek, dnyann drt bir yanndaki istihbarat faaliyetlerinde lm kalm meselesi haline gelen karartmalara yol aard. "Douraca sonularn farkndaym, efendim," dedi Jabba, "ama hibir seeneimiz yok." "Ne demek istediini akla," diye emretti Fontaine. Podyumda yan nda duran Susan'a abucak bir gz att . Susan kilometrelerce uzakta gibi grnyordu. Jabba derin bir soluk alp tekrar alnn sildi. Yzndeki ifadeden anlald kadaryla, podyumdakilerin, "syleyeceklerinden holanmayacaklar akt. "Bu solucan," diye balad Jabba. "Bu solucan sradan bir ykc dng deil. Seici bir dng. Baka bir deyie, bu tat alma duyusu olan bir solucan." Brinkerhoff konumak iin azn at ama Fontaine eliyle iaret ederek onu susturdu. "Yok edici programlarn ou bir veri bankasn silip tertemiz eder," diye devam etti Jabba, "ama bu daha karmak. Yalnzca belli parametrelere uygun dosyalan siliyor." "Yani, veri bankamzn btnne saldrmayacak m diyorsun?" diye sordu Brinkerhoff umutla. "Bu iyi bir ey deil mi?" "Hayr!" diye patlad Jabba. "Kt. Felaket derecede kt hem de!" "Sakin ol!" diye emretti Fontaine. "Bu solucann arad parametreler hangileri? Askeri? Gizli operasyonlar?" Jabba hayr anlamnda ban sallad. Susan'a bakt. Susan hl uzaklarda grnyordu, sonra da Jabba mdrle gz gze geldi. "Efendim, bildiiniz gibi, bu veri bankasna dardan balanmak isteyen herhangi birisi ieriye kabul edilmeden nce bir dizi gvenlik geidinden gemek zorundadr." Fontaine ban sallayarak onaylad. Veri bankasnn eriim hiyerarileri zekice dnlmt, yetkili personel sisteme internet ve World Wide Web araclyla balanabiliyordu. Yetki dzeylerine bal olarak da. blmlere ayrlm bilgiler iinden kendi bilgilerine erimelerine izin veriliyordu. "Kresel internete bal olduumuz iin," diye aklad Jabba, "bilgisayar korsanlar, yabanc devletler ve EFF'in kpekbalklar gnn her saati bu veri bankasnn evresinde dolanp ieri szmaya alyorlar." "Evet," dedi Fontaine, "bizim gvenlik filtrelerimiz de onlar gnn yirmi drt saati darda tutuyorlar. Demek istediin ne?" Jabba ktya bakt. "Demek istediim de bu ite. Tankado'nun solucan verilerimizi hedeflemiyor. Boazn temizledi. "Gvenlik filtrelerimizi hedefliyor." Fontaine'in benzi att. Grne baklrsa, bunun douraca sonular anlamt -bu solucan NSA veri bankasnn gizli kalmasn salayan filtreleri hedef alyordu. O filtreler olmazsa, veri bankasndaki btn bilgilere dardaki herkes eriebilir demekti. "Kapatmamz gerek," diye tekrarlad Jabba. "Aa yukar bir saat iinde. elinde bir modemi olan her lise rencisi, en st dzey Amerikan gvenlik veri eriim yetkisine sahip olacak." Fontaine bir sre hibir ey sylemeden ylece durdu. Jabba sabrszlkla bekledi, en sonunda da Soshi'ye dnd. "Soshi! SG! DERHAL!" Soshi koturarak dar kt. Jabba SG'ye sk sk bavururdu. Bilgisayar ortamlarnn ounda SG "sanal gereklik" anlamna geliyordu ama NSA'da sim-gs, yani simgesel gsterim demekti. Hepsi farkl dzeyde teknik bilgiye sahip olan teknisyenler ve politikaclarla dolu bir dnyada, nemli

bir eyi sylemenin tek yolu genellikle simgesel bir gsterim olurdu; duvara yanstlan tek bir grafik, ounlukla sayfalar dolusu tablonun on kat bir etki yapard. Jabba o anki krize ilikin bir SG'nin durumu annda akla kavuturacan biliyordu. "SG!" diye bard Soshi odann arka tarafndaki bir terminalden. nlerindeki duvarda bilgisayarda retilmi bir diyagram belirdi. Susan dalgn dalgn ban kaldrp yukar bakt, evresindeki delilikten uzakta gibiydi. Odadaki herkes Jabba'nn ekrana dikilen gzlerini takip etti. nlerindeki diyagram bir hedef tahtasna benziyordu. Ortasnda VERLER yazl krmz bir daire grlyordu. Dairenin evresinde farkl renk ve kalnlkta i ie gemi be daire vard. En dtaki daire silikle-miti, neredeyse saydamd. "Bizim be katmanl bir savunma dzenimiz var," diye a klad Jabba. "Birincil olarak bir D Cephe Korumas, FTP* ve X-eleven iin iki paket filtre seti. bir tnel blou, son olarak da Truffle projesinin hemen dnda bir PEM** temelli izin penceresi. Gzden kaybolan dtaki kalkan, akta kalan yeri gsteriyor. Neredeyse gitmi durumda. Bir saat iinde be kalkan da onu takip edecek. Ondan sonra da btn dnya ieri akacak. NSA verilerinin her biti kamuya ak bilgi olacak." Fontaine SG'yi inceledi, gzlerinde iin iin yanan bir alevle.

* Dosya Aktarm Protokol, (File Transfer Protocol) ** Gizlilii Artrlm Elektronik Posta, (Privacy-Enhanced Electronic Mail)

Brinkerhoff hafif bir inilti koyuverdi. "Bu solucan bizim veri bankamz dnyaya aabilir mi yani?" "Tankado iin ocuk oyunca," dedi Jabba ters ters. "Koridor bizim son korumamzd. Strathmore onu yok etti." "Bu, bir sava nedeni," diye fsldad Fontaine, sesinde bir gerginlik vard. Jabba ban sallad. "Tankado'nun bu kadar ileri gitmeyi amaladndan kuku duyuyorum gerekten. Sanrm o bu ii durdurmak iin ortalklarda olmay amalamt." Fontaine ban kaldrp ekrana bakt ve be duvarn ilkinin tamamen yok oluunu izledi. "D Cephe Korumas gitti!" diye bard bir teknisyen odann arka tarafndan. "kinci kalkan akta." "Kapatma ilemini balatmak zorundayz," dedi Jabba srarl bir tonla. "SG'nin grnne gre, aa yukar krk be dakikamz var. Kapatma ilemi karmak bir sretir." Doruydu. NSA veri bankas, hibir zaman -ister kazara olsun, ister bir saldr karsnda- gcn kaybetmemesi salanacak biimde yaplmt. Telefon balants ve elektrik iin ok sayda emniyet tertibat yerin derinliklerinde takviye edilmi elikten kutulara gmlmt, ayrca NSA tesisinin iinden ald beslemelere ek olarak ana ebekelerden salanan ok sayda yedek telefon ve elektrik hatt da vard. Kapatma ilemi karmak bir onaylama ve protokol dizisi gerektiriyordu -sradan bir nkleer denizalt fze frlatma ileminden ok daha karmak. "Zamanmz var," dedi Jabba, "elimizi abuk tutarsak tabii. Elle kapatma yaklak otuz dakika srecektir." Fontaine gzlerini SG'ye dikmi, bakmaya devam ediyordu. Anlalan, seeneklerini tartyordu aklnda. "Mdr Bey!" diye patlad Jabba. "Bu koruma duvarlar dtnde bu gezegenin zerindeki her kullanc en st dzey veri eriim yetkisine sahip olacak! st dzey, diyorum! Gizli operasyonlarn kaytlar! Denizar ajanlar! Federal tank koruma

programndaki herkesin ad ve yeri! Fze frlatma kodu onaylan! Kapatmamz gerek! Hemen, imdi!" Mdr etkilenmemi grnyordu. "Baka bir yol olmal." "Evet." dedi Jabba tslar gibi, "var! Kesme ifresi! Ama onu bilen tek adam da lm ite!" "Peki ya kaba kuvvet?" diye sordu Brinkerhoff dnmeden. "Kesme ifresini tahmin edebilir miyiz?" Jabba kollarn havaya kaldrd. "Tanr akna! Kesme ifreleri, ifreleme anahtarlar gibidir -rasgeledirler! Tahmin etmek imknszdr! nmzdeki krk be dakika iinde klavyeden 600 trilyon girdi yapabileceini dnyorsan, buyur gel!" "Kesme ifresi spanya'da," dedi Susan clz bir sesle. Podyumdaki herkes dnd. Susan'n uzun bir sredir syledii ilk eydi bu. Susan ban kaldrp bakt, sulanm gzleriyle. "Tankado lrken onu birine verdi." Herkes arm grnyordu. "Gei anahtar..." Susan konuurken rperdi. "Komutan Strathmore onu bulmas iin birini gndermiti." "Ya sonra?" diye sordu Jabba. "Strathmore'un adam onu buldu mu?" Susan kendini tutmaya alt ama gznden yalar akmaya balad. "Evet," diyebildi zorlukla. "Sanrm buldu."

111
Kontrol odasndan, kulaklar sar eden bir ses geldi. "Kpekbalklar! ' Baran Soshi'ydi. Jabba SG'ye doru dnd. Ortak merkezli dairelerin dnda iki ince izgi belirmiti. Gnlsz bir yumurtay dllemeye alan spermler gibi grnyorlard. "Suda kan var, millet!" Jabba tekrar mdre dnd. "Bir karara ihtiyacm var. Ya kapatma ilemine balarz ya da o ilemi asla yapamayz. Bu iki saldrgan D Cephe Korumas'n n dtn grr grmez bir sava l atacaklar." Fontaine tepki vermedi. Derin d ncelere dalm t . Susan Fletcher'n spanya'daki gei anahtarna ilikin verdii haber ona umut verici grnmt. Odann arka tarafndaki Susan'a gz att. Kendi dnyasnda grnyordu; bir sandalyeye ylp kalm, ban ellerinin arasna gmmt. Fontaine bu tepkiyi tam olarak neyin tetiklediinden emin deildi ama her ne idiyse, onu dnmek iin u an zaman yoktu. "Bir karara ihtiyacm var!" dedi Jabba srarla. "imdi!" Fontaine ban kaldrp bakt. Sakin bir sesle konutu. "Tamam, ite kararm: Kapatma ilemini yapmyoruz. Bekleyeceiz." Jabba'nn az ak kald. "Ne? Ama bu" "Bir kumar," diye szn kesti Fontaine. "Kazanabileceimiz bir kumar." Jabba'nn cep telefonunu alp birka tua bast. "Midge," dedi. "Ben Leland Fontaine. Dikkatle dinle..."

112
"Umarm ne yaptnz biliyorsunuzdur, Mdr Bey," dedi Jabba tslar gibi. "Kapatma ilemine balama ansmz kaybetmek zereyiz." Fontaine karlk vermedi.

Kontrol odasnn arka tarafndaki kap ald ve sanki sahne alma sras gelmi gibi Midge koturarak ieri girdi. Podyuma vardnda soluk soluayd. "Mdr Bey! Santral u anda balanty kuruyor!" Fontaine n duvardaki ekrana doru dnd beklenti iinde. On be saniye sonra ekranda baz grntler belirdi. lk bata ekrandaki grnt karl ve donuktu ama giderek netleti. Bir QuickTime dijital yaynyd -saniyede yalnzca be kare. Grntde iki adam vard. Birinin salar asker tra kesilmiti ve yz soluk renkteydi; dieri ise sarn, tam bir Amerikalyd. Yayna gemeyi bekleyen iki haber spikeri gibi oturmu, kameraya bakyorlard. "Bu da ne byle?" diye sordu Jabba. "Sessiz ol ve bekle," dedi Fontaine emrederek. Adamlar bir tr minibsn iinde gibiydiler. Etraflarnda elektronik kablolar vard. Ses balants saland. Birden arka plandan grltler geldi. "Gelen ses iletimi," diye seslendi arkalarndan bir teknisyen. "ki ynl iletiim iin be saniye." "Bunlar da kim?" diye sordu Brinkerhoff endieyle. "Gkyzndeki gz," diye yantlad Fontaine, spanya'ya gnderdii iki adama bakarak. Byle bir nlem almas gerekmi ti. Fontaine, Strathmore'un plan n n neredeyse her ynne inanm t -Ensei Tankado'nun zc ama gerekli lm, Dijital Kale'nin yeniden yaz lmas- hepsi tamamd. Ama Fontaine'i endielendiren tek bir ey vard: Hulohot'un ie kartrlmas. Hulohot ustayd ama bir kiralk katildi. Gvenilir miydi? Gei anahtarn aldktan sonra kendisine saklar myd? Fontaine, gerekli olur diye Hulohot'un izlenmesini istemi ve gerekli nlemleri almt.

113
"Kesinlikle olmaz!" Asker tral adam kameraya doru bard. "Aldmz emirler kesin! Sadece ve sadece Mdr Leland Fontaine'e rapor vereceiz!" Fontaine'in dudaklarnda belli belirsiz bir glmseme vard sanki. "Benim kim olduumu bilmiyorsun, deil mi?" "Bunun nemi yok, yle deil mi?" diye karlk verdi sarn olan serte. "Size bir aklamada bulunaym," diye araya girdi Fontaine. "Hemen u anda, size bir ey aklayacam." Birka saniye sonra, Ulusal Gvenlik Tekilat'nn mdryle konuurken iki adamn da yz kpkrmzyd. "M-mdr Bey," dedi sarn olan kekeleyerek, "ben Ajan Coliander. Bu da Ajan Smith." "Gzel," dedi Fontaine. "Bize hemen bir brifing verin." Odann arka tarafnda, Susan Fletcher oturmu, her yann ezen boucu bir yalnzlkla bouuyordu. Gzleri kapal, kulaklar nlarken alyordu. Vcudu uyumutu. Kontrol odasndaki kargaa kasvetli bir uultu gibi geliyordu ona. Ajan Smith brifingini yapmaya baladnda podyumdaki topluluk kulak verdi, huzursuzca. "Emirleriniz zerine, Mdr Bey," diye balad Smith, "iki gndr burada. Sevilla'da. Bay Ensei Tankado'yu izliyoruz." "Bana temizlii anlatn." dedi Fontaine sabrszlkla. Smith ban sallad. "Aa yukar elli metre mesafeden, minibsn iinden izledik. Temizlik przszd. Hulohot'un bir profesyonel olduu ok a kt . Ama daha sonras nda i i ters gitti. Gelenler oldu. Hulohot hedef nesneyi ele geiremedi."

Fontaine ban sallayarak onaylad. Ajanlar onunla Gney Amerika'dayken balant kurup yanl giden bir eyler olduunu sylemilerdi, bunun zerine Fontaine de yolculuunu ksa kesmiti. Coliander sz ald. "Emrettiiniz gibi, Hulohot'u izlemeye devam ettik. Ama o morga gitmek iin bir harekette bulunmad. Onun yerine, baka bir adamn peine takld. Sivil grnml bir adamn. Ceketli ve kravatl." "'Sivil mi?" diye sordu Fontaine dncelere dalarak. Bir Strathmore oyunu gibi grnyordu -NSA'y iin dnda tutmak iin akllca bir yol. "FTP filtreleri gidiyor!" diye bard bir teknisyen. "O nesneye ihtiyacmz var," dedi Fontaine stne basarak. "Hulohot nerede imdi?" Smith omzunun zerinden geriye doru bakt. "eyy... o bizim yanmzda, efendim." Fontaine nefesini brakt. "Nerede?" Bu btn gn boyunca ald en iyi haberdi. Smith ayarlama yapmak iin objektife uzand. Kamera minibsn i-inde srtlar duvara dayanm duran iki adama doru dnd. kisi de hareketsizdi. Biri bklm tel ereveli gzlkl, iri yapl bir adamd. Dieriyse koyu renk sal, zerinde kanl bir gmlek olan gen bir adamd. "Hulohot soldaki," dedi Smith. "Hulohot ld m?" diye sordu mdr. "Evet, efendim." Fontaine aklama iin daha sonra zaman olacann farkndayd. Gz ucuyla, ekranda giderek incelen kalkanlara bakt. "Ajan Smith," dedi yavaa ve tane tane. "O nesne. Ona ihtiyacm var." Smith utanm grnyordu. "Efendim, o nesnenin ne olduuna dair hl bir fikrimiz yok. Bu konuda bilgiye gereksinimimiz var."

114
"yleyse bir daha bakn!" diye emretti Fontaine. Mdr, ajanlarn rasgele rakamlar ve harflerden oluan bir liste bulmak iin hareketsiz yatan iki vcudu aratran robot gibi grntlerini izledi dehet iinde. Jabba'nn beti benzi atmt. "Aman Tanrm, bulamyorlar. imiz bitti!" "FTP filtrelerini kaybediyoruz!" diye bard bir ses. "nc kalkan saldrya ak!" Odada yeni bir tela dalgas yaand. Kardaki ekranda, asker tral ajan kollarn iki yana at yenilgiyi kabul etmi gibi. "Efendim, gei anahtar burada deil. ki adam da aradk. Cepler. Giysiler. Czdanlar. Hi iaret yok. Hulohot 'un gzlnde bir bilgisayar taklym, onu da inceledik. Rasgele karakterlere uzaktan-yakndan benzeyen herhangi bir ey iletmi gibi grnmyor -sadece ldrdklerinin listesi var." "Kahretsin!" Fontaine anszn soukkanlln kaybetmi, fkeden kprmt. "Orada olmal! Aramaya devam edin!" Jabba anlam gibiydi grne baklrsa -Fontaine bir kumar oynam ve kaybetmiti. Jabba ii ele ald. Devasa sistem gvenlik grevlisi, dadan aa yuvarlanan bir gibi krssnden indi. Emirler yadrarak programclar ordusunun arasnda hmla yrd. "Yedek g kesicilere ulan! Kapatma ilemine balayn! Hemen, imdi!" "Asla kapatamayacaz!" diye bard Soshi. "Yarm saat gerek! Kapattmz zaman artk ok ge olacak!" Jabba karlk vermek iin azn at ama odann arka tarafndan gelen ac dolu bir feryat konumasna olanak tanmad.

Herkes dnd. Susan Fletcher, bir hayalet gibi odann arka tarafndaki, zerine ylp kald sandalyeden kalkt. Yz bembeyazd. Gzleri, minibste yerde hareketsiz ve kanlar iinde yatan David Becker'in grntsnn donduu kareye sabitlenmiti. "Onu ldrdnz!" diye bard. "Onu ldrdnz!"' Sendeleyerek grntye doru ilerleyip elini uzatt. "David..." Herkes a k n bir halde kafas n kald r p bakt . Susan, gzlerini David'in vcudunun grntsnden hi ayrmadan haykrmaya devam ederek ilerledi. "David." leri doru tkezledi, nefesi kesilmiti. "Ah, David... sana bunu nas l" Fontaine hibir ey anlamam gibi grnyordu. "Bu adam tanyor musunuz?" Susan podyumu geti sendeleyerek. Kocaman projeksiyonun birka adm nnde durdu. Sersemlemi, btn duygular uyumutu; sevdii adama sesleniyordu adyla, tekrar tekrar.

115
David Becker'n zihnindeki boluk mutlak bir boluktu. Ben ldm. Ama yine de bir ses vard. Uzaklardan gelen bir ses... "David." Kolunun altnda, ban dndren bir yangn vard. Damarlar atele dolmutu sanki. Bu vcut benim vcudum deil. Yine de bir ses vard, adn aryordu. Zayf, uzaklardan gelen bir ses. Ama onun bir parasyd. Baka sesler de vard -tandk olmayan, nemsiz sesler. Seslenip duruyorlard. Onlar kesmeye alt. nemi olan tek bir ses vard. Uzaklap yaknlaan bir ses. "David... ok zgnm..." Alacal bir k vard. lk bata belirsiz, tek bir gri izgi; sonra byyen. Becker hareket etmeyi denedi. Ac. Konumay denedi. Sessizlik. O ses kendisini armaya devam ediyordu. Yaknlarda onu kaldran biri vard. Becker sese doru ilerledi. Yoksa baka biri tarafndan m tanyordu? Ses onu aryordu. Aydnlk grntye bakt dalgn dalgn. Onu kk bir ekranda grebiliyordu. Bir kadnd, baka bir dnyadan gzlerini dikmi ona bakan bir kadn. Benim lmemi mi izliyor? "David..." Ses tandkt. Bir melekti o kadn. Onun iin gelmiti. Melek konutu. "David, seni seviyorum." Anszn David onu tand. Susan, alayarak, glerek, bir duygu selinde kaybolmu bir halde ekrana doru uzand. Gzyalarn sildi sert hareketlerle. "David, ben... ben sanm t m ki..." Ajan Smith, David Becker' monitr gren bir koltua yerletirdi. "Biraz sersemlemi durumda, hanmefendi. Ona birazck zaman tanyn." "A-ama," dedi Susan kekeleyerek, "ben gnderilen mesaj grdm. O mesajda..." Smith ban sallayarak onaylad. "Onu biz de grdk. Hulohot tavuklarn biraz erken saym." "Ama kan..." "Yaralanm," diye yantlad Smith. "Yarann zerine bir gazl bez koyduk." Susan konuamad. Ajan Coliander grntye girdi. "Onu yeni J23 ile vurduk -uzun sre etkili bir sersemletici silah. Muhtemelen deli gibi actmtr ama onu etkisiz hale getirmemiz gerekiyordu." "zlmeyin, hanmefendi," diye rahatlatt Smith. "Bir eyi kalmayacak."

David Becker nndeki TV monitrne bakt. Kafas karmt, ba dnyordu. Ekrandaki grnt bir odann grntsyd -kaos iindeki bir odann. Susan oradayd. Bir platformun zerinde duruyor, gzlerini dikmi ona bakyordu. Susan alyor, glyordu. "David. Tanr'ya kr. Seni kaybettiimi sanmtm!" David alnn ovdu. Ekrann nne doru eilip kk mikrofonu azna yaklatrd. "Susan?" Susan hayretler iinde bakakald. David'in sert yz hatlar nndeki duvar tmyle doldurmutu o anda. Sesi odann iinde gmbrdedi. "Susan, sana sormam gereken bir ey var." Becker"in sesinin titreimi ve gc veri bankasndaki hareketi bir anlna durdurmu gibiydi. Herkes iini brakm, o tarafa dnmt. "Susan Fletcher," diye tnlad ses. "benimle evlenir misiniz?" Oday derin bir sessizlik kaplad. Klipsli bir tahtadaki not deften, bir kupa dolusu kalemle birlikte yere dt. Kimse toplamak iin eilmedi. Terminallerin fanlarnn donuk vzlts ve David Becker'n mikrofondaki dzenli nefes alp veriinin sesi vard yalnzca. "D-David..." diye kekeledi Susan, arkasnda gzn dikmi seyreden otuz yedi kii olduundan habersiz bir halde. "Bunu bana zaten sormutun, unuttun mu? Be ay nce. Ben de sana evet demitim." "Biliyorum." David glmsedi. "Ama bu kez" -sol elini kameraya doru uzatp yzk parmana takt bir altn eridi gsterdi- "bu kez yzm de var."

116
"Okuyun, Bay Becker!" diye emretti Fontaine. Jabba, elleri klavyesinin zerinde, hareketsiz bir halde ter iinde oturuyordu. "Evet," dedi, "oku u kutsal yazt!" Susan Fletcher yanlarnda duruyor, perian ama mutlu grnyordu. Odadaki herkes yapt ii brakm David Becker'n ekrandaki devasa grntsne bakyordu. Profesr, yz parmaklarnn arasnda evirip zerindeki yazy inceledi. "Ve dikkatli okuyun!" dedi Jabba emir verir gibi bir sesle. "Tek bir yazm hatasnda ayvay yeriz!" Fontaine, Jabba'ya sert sert bakt. NSA'nn mdrnn bildii bir ey varsa, o da bask altnda allan durumlarda fazladan gerilim yaratmann hi de akllca bir hareket olmadyd. "Sakin olun, Bay Becker. Hata yapacak olursak, dorusunu yapana dek ifreyi yeniden gireriz." "Kt bir tavsiye. Bay Becker," dedi Jabba ters bir ekilde. "lkinde dorusunu yapmalyz. Kesme ifreleri genellikle hata kabul etmezler -deneme yanlma yoluyla tahmin etmeyi engellemek iin. Yanl bir girdi yaparsak dng byk olaslkla hzlanacaktr. ki yanl girdi yaparsak, bizi bir daha asla ieri almayacak demektir. Oyun biter." Mdr kalarn atp tekrar ekrana dnd. "Bay Becker? Benim hatam. Dikkatle okuyun -son derece dikkatle okuyun." Becker ban sallayarak onaylad ve bir sre yz inceledi. Sonra sakince yaz y harf harf okumaya ba lad . "Q... U... I... S... bo luk ... C..." "Bo luk mu?" diye Jabba ve Susan ayn anda araya girdiler. Jabba yazmay brakt. "Boluk mu var?" Becker omzunu silkti yz kontrol ederek. "Evet. Birka tane var." "Bir ey mi karyorum?" diye sordu Fontaine. "Neyi bekliyoruz?"

"Efendim," dedi Susan, grne baklrsa armt. "Bu sadece... bu sadece..." "Ayn fikirdeyim," dedi Jabba. "Bu sadece biraz tuhaf. Parolalarda asla boluk olmaz." Brinkerhoff yutkundu. "Yani ne diyorsun?" "Diyor ki." diye araya girdi Susan, "bu bir kesme ifresi olmayabilir." Brinkerhoff bard, "Elbette, kesme ifresi o! Baka ne olabilir ki? Yoksa neden Tankado onu versin? Kim, ne halt etmeye bir yzn zerine baz rasgele harfler yazar?" Fontaine Brinkerhoff'u ters bir bakla susturdu. "Hey... millet?" diye araya girdi Becker, ie karmak konusunda tereddt ediyor gibi grnyordu. "Rasgele harfler deyip duruyorsunuz. Sanrm sylemem gerek... bu yzn zerindeki harfler rasgele deil." Podyumdaki herkes bir azdan konutu. "Ne!" Becker endieli grnyordu. "zgnm ama burada kesinlikle baz szckler yazl. Harflerin birbirine ok yakn kazndn itiraf etmeliyim; ilk bakta rasgele grnyor ama yakndan bakldnda bu yaznn aslnda... ey... Latince olduu grlyor." Jabba'nn az ak kald. "Dalga geiyorsun!" Becker ban sallad. "Hayr. yle yazyor, 'Quis custodiet ipsos custodies.' Kabaca yle evrilebil" "Bekilere kim bekilik edecek!" diye araya girdi Susan. David'in cmlesini tamamlayarak. Becker bakakald. "Susan, senin Latince eviri yapabildiini" "Juvenal'in Satires' inden," diye aklad. "Bekilere kim bekilik edecek? Biz dnyaya bekilik ederken NSA'ya kim bekilik edecek? Tankado'nun en sevdii sz!" "Yani," dedi Midge zerine basarak, "gei anahtar bu mu, de il mi?" "Gei anahtar bu olmal,'" diye konutu Brinkerhoff hararetle. Fontaine sessiz kalmt, anlalan bu yeni bilgileri kafasnda tartyordu. "Anahtar bu mu, deil mi, bilmiyorum," dedi Jabba. "Tankado'nun rasgele olmayan bir yap kullanmas bana pek mmkn gelmiyor." "Aradaki boluklar atn." dedi Brinkerhoff yksek sesle, "sonra da u lanet ifreyi girin!" Fontaine Susan'a dnd. "Szin grnz nedir, Bayan Fletcher?" Susan bir an dnd. in srrn pek zemiyordu ama bir eyler doru grnmyordu. Susan, Tankado'yu. basitlii ok sevdiini bilecek kadar iyi tanyordu. Tankado'nun yapt ayarlar ve programlamalar daima apak ve kesin olmutu. Aradaki boluklarn atlmas gerektii fikri tuhaf gzkyordu. Kck bir ayrntyd ama bu bir kusurdu, kesinlikle temiz deildi -Susan'n, Ensei Tankado'nun asl darbesi olarak bekledii ey deildi. "Bana doru gibi gelmiyor," dedi Susan en sonunda. "Anahtarn bu olduunu sanmyorum." Fontaine derin bir nefes ald, kara gzleri Susan'n gzlerinde bir eyler aryordu. "Bayan Fletcher, peki size gre, anahtar bu deilse Ensei Tankado onu niin birine verdi? Onu bizim ldrdmz biliyorsa -yz ortadan yok ederek bizi cezalandrmak istediini dnmyor musunuz?" Konumay yeni bir ses kesti. "Eee... Mdr Bey?" Btn gzler ekrana dnd. Sevilla'daki Ajan Coliander'di. Becker'n omzunun zerinden eilmi, mikrofona konuuyordu. "nemi var m yok mu bilmiyorum ama Bay Tankado'nun ldrldnn farknda olduundan emin deilim." "Nasl yani?" diye sordu Fontaine zerine basarak. "Hulohot bir profesyoneldi, efendim. Biz temizlii grdk -aramzda sadece elli metre vard. Btn kantlar Tankado'nun, ldrldnn farknda olmadn ak!a getiriyor."

"Kantlar m?" diye sordu Brinkerhoff. 'Ne kant? Tankado yz ylece birisine verdi. Bu yeterli bir kant!" "Ajan Smith," diye araya girdi Fontaine. "Size, Ensei Tankado'nun, ldrldnn farknda olmadn dndren ey ne?" Smith boazn temizledi. 'Hulohot onu bir VGTK -vcuda girmeyen travma kurunuile ldrd. Bu, gse arpp dalan kauuk bir kesedir. Sessiz. ok temiz. Bay Tankado bir
kalp krizi geirmeye balamadan nce keskin bir ac hissetmitir ancak." "Bir travma kurunu," diye konutu Becker kendi kendine. "Gsn-. ki r aklyor bu." "Tankado'nun," diye ekledi Smith, "hissettii acy bir silahla vurulmayla ilikilendirmi olduu kesin deil." ' Ama yine de yzn verdi," dedi Fontaine. "Doru, efendim. Ama kendisine saldran grmek iin etrafa bakn-aad hi. Bir kurban, vurulduu zaman daima kendisine saldran grmek iin etrafa baknr. Bu bir igddr." Fontaine arm grnyordu. "Yani siz Tankado'nun Hulohot'u grmek iin etrafna baknmadn m sylyorsunuz?" "Evet. efendim, baknmad. zlemek isterseniz, bunu filme almt"' "X-eleven filtresi gidiyor!" diye bard bir teknisyen. "Solucan yolu yarlad!" "Filmi unutun," dedi Brinkerhoff. "u lanet olas kodu girip bu ii bitirin!" Jabba i geirdi, birdenbire soukkanl biri olup kmt. "Mdr Bey, yanl kodu girecek olursak..." "Evet," diye szn kesti Susan, "Tankado onu bizim ldrdmzden kukulanmadysa, yantlamamz gereken sorularmz var demektir." "Ne kadar zamanmz var, Jabba?" diye sordu Fontaine. Jabba ban kaldrp SG'ye bakt. "Aa yukar yirmi dakika. Zaman akllca kullanmamz neririm." Fontaine bir sre sessiz kald. Sonra derin bir i ekti. "Pekl. Filmi gsterin."

117
"Video grnts on saniye iinde iletiliyor," dedi Ajan Smith hoparlrden gelen atrtl sesiyle. "Her kareyi ayn zamanda sesli olarak da geeceiz -gerek zamana mmkn olduunca yakn altracaz." Podyumdaki herkes sessizdi, izliyor ve bekliyorlard. Jabba birka tua basp duvardaki ekran yeniden dzenledi. Tankado'nun mesaj ekrann en sol tarafnda belirdi:
SZ ARTIK YALNIZCA GEREK KURTARIR

Duvarn sa tarafnda, minibsn iinin parazitli bir grnts vard; Becker ve iki ajan kamerann bana toplanmlard. Ekrann ortasnda, ii bulank bir kutu ald. Parazitliydi, sonra siyah-beyaz bir park grntsne dnt. "Aktarlyor," diye bildirdi Ajan Smith. ekim, eski bir film gibi grnyordu. Donuk ve sarsntlyd -gnderilen bilgi miktarn yarya drp daha hzl iletim salayan bir ilem olan film karesi saysn azaltmann sonucuydu bu. ekim, bir ucunda yarm daire biiminde bir bina cephesinin olduu ok byk bir alan -Sevilla Ayuntamiento'su -gsteriyordu. n planda aalar vard. Park botu. "X-eleven gidiyor!" diye bard bir teknisyen. "Bu kt ocuk ok a!" Smith anlatmaya balad. Anlatm, bu ilere alkn bir ajann ifade-sizli ini ta yordu. "Bu minibsten yapt m z ekim," dedi, "temizlik blgesinden yaklak elli metre mesafede. Tankado sadan yaklayor. Hulohot soldaki aalarn arasnda."

"Burada bir zaman kstlamamz var," dedi Fontaine, zerine basarak. "Asl noktaya gelelim." Ajan Coliander birka dmeye dokundu ve film kareleri hzland. Podyumdaki herkes, eski i arkadalar Ensei Tankado'nun kareye giriini beklentiyle izledi. Hzlandrlm ekim, btn grnty komik bir hale getirmiti. Tankado sallanarak alan geti kk admlarla, grne baklrsa manzaray izliyordu. Elini gzlerine siper edip baklarn byk yapnn kule ularna evirdi. "te bu," diye uyard Smith. "Hulohot bir profesyonel. lk ak atn yapt." Smith haklyd. Ekrann solundaki aalarn arkasnda bir an iin bir k yanp snd. Bir an sonra Tankado gsn tuttu. Biraz sendeledi. Kamera, yakndan gstermek iin ona zoom yapmaya balad. Grnt oynuyordu -bir iyi odaklanyor, bir bulanklayordu. Kayt byk bir hzla akp giderken, Smith ifadesiz bir ses tonuyla anlatmaya devam etti. "Grdnz gibi, Tankado annda kalp krizi geirmeye balyor." Susan grnty izlerken kendini kt hissetti. Tankado deforme olmu elleriyle gsn tutuyordu, yznde karmak bir korku ifadesi vard. "Fark edeceksinizdir," diye ekledi Smith, "gzleri aaya, kendine odaklanm durumda. Bir kez bile evresine baknmyor." "Bu nemli bir ey?" dedi Jabba yar bilgi verir, yar sorar bir ekilde. "Olduka." dedi Smith. "Tankado bir dalavereden kukulanm olsayd, igdsel bir ekilde gzleriyle alan tarard. Ama sizin de grdnz gibi, byle bir ey yapmyor." Ekranda, Tankado dizlerinin zerine kt, hl gsn tutuyordu. Bir kez bile ban kaldrp bakmad. Ensei Tankado yalnz bir adamd, lm de yalnz bana, doal bir lm oluyordu. "Bu tuhaf." dedi Smith, armt. "Travma keseleri genellikle bu kadar abuk ldrmezler. Hatta kimi zaman, hedef yeterince bykse, hi ldrmeyebilirler." "Zayf bir kalp," dedi Fontaine ifadesiz bir ses tonuyla. Smith kalarn kaldrd, etkilenmiti. "yi bir silah seimi, yleyse." Susan, Tankado'nun dizlerinin zerinden yan tarafna, sonunda da srtnn zerine ylmasn izledi. ylece yatyordu, yukar bakarak, gsn tutarak. Birdenbire kamera Tankado'dan ayr l p aalara do ru dnd. Bir adam belirdi. Tel ereveli gzlkler tak yor ve byk bir evrak antas tayordu. Adam, alan geip sancyla kvranan Tankado'ya yaklarken, parmaklan eline ilitirilmi bir mekanizmann zerinde tuhaf, sessiz bir dans yapmaya balad. "Gzln kullanyor," diye aklad Smith. "Tankado'nun yok e-dildiini syleyen bir mesaj gnderiyor." Smith, Becker'a dnp kkrdad. "Hulohot'un, kurban gerekten lmeden nce onun ldn bildirmek gibi kt bir alkanl varm galiba." Coliander filmi biraz daha hzlandrd, kamera Hulohot'u takip ediyordu kurbanna doru yaklarken. Anszn yal bir adam yakndaki bir avludan kp hzla Tankado'ya doru kotu ve yanna diz kt. Hulohot admlarn yavalatt. Bir an sonra, avludan kan iki kii daha belirdi -olduka iman bir adam ve kzl sal bir kadn. Onlar da Tankado'nun yanna geldiler. "Talihsiz bir cinayet yeri seimi," dedi Smith. "Hulohot kurban yalnz bana yakalayacan dnmt." Hulohot durup bir an onlar izledi, sonra da grne baklrsa beklemek iin aalara doru geri ekildi. "te el deitirme geliyor," dedi Smith. "lkinde fark etmemitik." Susan ekrandaki korkun grntye dikti gzlerini. Tankado nefes almaya alyor, grne baklrsa yanna diz kenlere bir ey anlatmaya alyordu. Sonra, umutsuzluk iinde, sol elini onlara doru kaldrp neredeyse yal adamn gzne soktu. eri br parman aarak yal adamn gzlerinin nnde tuttu. Kamera Tankado'nun deforme parman yakn ekime ald. parmaklardan birinde spanya gneinin altnda aka bir

altn yzk parldyordu. Tankado yine uzatt parmaklarn. Yal adam geri ekildi. Tankado kadna dnd. deforme parman dorudan kadnn yzne doru uzatt, sanki anlamas iin yalvaryor gibiydi. Yzk gnein altnda parldad. Kadn baklarn kard. Artk nefes alamayan, tek bir ses bile karamayan Tankado i man adama dnp son kez denedi. Yal adam, byk olaslkla yardm armak iin, aniden ayaa kalkp hzla uzaklat. Tankado'nun gc tkeniyor gibiydi ama hl yz i man adam n yzne do ru tutuyordu. i man adam uzan p lmekte olan adamn bileini tuttu destek vererek. Tankado kendi parmaklarna, kendi yzne, sonra da adamn gzlerine bakt. Ensei Tankado, lmeden nce son kez yalvarr gibi, adama sanki evet dermiesine, onaylarmasna belli belirsiz ban sallad. Sonra Tankado gc ekilmi bir halde ylp kald. "Tanrm," diye inledi Jabba. Birdenbire kamera Hulohot'un sakland yere doru dnd. Suikast gitmiti. Avenida Firelli'yi byk bir hzla geerek yaklaan bir polis motosikleti belirdi. Kamera tekrar Tankado'nun yatt yere dnd. Yanna diz km olan kadn, anlalan polis sirenlerini duymutu; evresine endieyle baknd, sonra da oradan ayrlmak iin yalvarr gibi iman arkadan ekitirmeye balad. kisi de aceleyle uzaklatlar. Kamera Tankado'ya yakn ekime geti, Tankado'nun elleri artk inip kalkmayan gsnn zerine dmt. Parmandaki yzk gitmiti.

118
"te kant," dedi Fontaine kararl bir ses tonuyla. "Tankado yz verdi. Kendinden mmkn olduunca uzakta olmasn istedi -bylece biz "Ama, Mdr Bey," diye itiraz etti Susan, "bu hi de anlaml deil. Tankado ldrldnn farknda deilse, niin kesme ifresini birine versin ki?" "Ayn fikirdeyim," dedi Jabba. "Bu ocuk bir asi ama vicdan olan bir asi. Bize TRANSLTR'yi itiraf ettirmek baka bir ey, gizli veri bankamz aa karmak baka bir ey." Fontaine dikkatle bakt, duyduklarna inanamyormu gibi. "Siz Tankado'nun bu solucann durdurulmasn istediini mi dnyorsunuz? Onun lrken zavall NSA'y dndne mi inanyorsunuz?" "Tnel blou gidiyor!" diye bard bir teknisyen. "En fazla on be dakika iinde etkiye tam ak!" "Bakn," dedi mdr, kontrol ele alarak. "On be dakika iinde, bu gezegendeki btn nc Dnya lkeleri ktalararas bir balistik fzenin nasl yapldn renmi olacak. Bu odadaki herhangi bir kiinin kesme ifresi iin bu yzn dnda aklnda daha iyi bir aday varsa can kula yla dinliyorum." Mdr bekledi. Kimse konu mad . Bak lar n Jabba'ya evirip onunla gz gze geldi. "Tankado bu yz bir nedenden tr verdi, Jabba. ster bizden saklamaya alyor olsun, ister o iman adamn bir ankesrl telefona koup bizi arayacan ve bu bilgiyi vereceini dnyor olsun, gerekten umurumda deil. Ama ben kararm verdim. Yzn zerindeki alnty giriyoruz. imdi." Jabba derin bir soluk ald . Fontaine'in hakl oldu unu biliyordu -daha iyi bir baka seenek yoktu. Zaman hzla tketiyorlard. Jabba oturdu. "Tamam... hadi yapal m u i i." Klavyeye doru yakla t . "Bay Becker? Yaz, ltfen. Yava ve tane tane."

David Becker yazy okudu, Jabba da yazd. leri bittiinde, harfleri bir kez daha kontrol ettiler ve btn boluklar kardlar. Duvardaki ekrann ortasndaki panelde, st tarafta harfler yazyordu:
QUISCUSTODIETIPSOSCUSTODES

"Bu houma gitmedi," diye mrldand Susan alak sesle. "Temiz deil." Jabba duraksad, parma ENTER tuunun zerinde duruyordu. "Bas u tua." diye emir verdi Fontaine. Jabba tua bast. Birka saniye sonra odadaki herkes bunun bir hata olduunu anlamt.

119
"H zlan yor!" diye bard Soshi odann arka taraf ndan. "Yanl kod!" Herkes sessiz bir dehet iinde durdu. nlerindeki ekranda bir hata iletisi yazyordu:
YANLI GR. YALNIZCA SAYISAL ALAN

"Kahretsin!" diye bard Jabba. "Yalnzca saysal! Tanrnn cezas bir sayym aradmz! Bittik! Bu yzk bi b.k deilmi!" "Solucann hz iki katna kt!" diye bard Soshi. "Ceza turu!" Ortadaki ekranda, hata iletisinin sa altnda, SG korkun bir grnt gsteriyordu. nc ate duvar kerken, apulcu korsanlar temsil eden yarm dzine kadar siyah izgi, merkeze doru acmaszca, byk bir hzla ilerliyordu. Her geen an yeni bir izgi beliriyordu. Sonra biri daha. "Bamza yorlar!" diye bard Soshi. "Denizar yerlerden de balanyorlar!" dedi bir dier teknisyen yksek sesle. "Her yerde duyulmu!" Susan baklarn kmekte olan ate duvarlarnn grntlerinden kenardaki ekrana evirdi. Ensei Tankado'nun lmnn yer ald film dosyas dnp duruyordu ekranda. Her defasnda aynyd -Tankado gsn tutuyor, yere ylyor ve umutsuz bir panik ifadesiyle yzn hibir eyden haberi olmayan bir turist grubuna vermeye alyordu. Hi anlam yok, diye dnd Susan. Bizim onu ldrdmz bilmiyorsa... Susan hibir sonu karamyordu. ok geti. Bir eyi gzden karyoruz. SG'de, kaplara dayanan korsanlarn says son birka dakika iinde ikiye katlanmt. O andan itibaren, bu say stel olarak artacakt. Korsanlar, tpk srtlanlar gibi, tek bir byk aileydi, daima yeni bir lm haberini yaymaya can atarlard. Leland Fontaine yeterince seyretmiti anlalan. "Kapatn unu," diye bard. "Kapatn u lanet eyi." Jabba batan bir geminin kaptan gibi dosdoru ileri dikti gzlerini "ok ge, efendim. Batyoruz."

120
Yz seksen kiloluk sistem gvenlik grevlisi hareketsiz duruyordu. Elleri bann zerinde, yznde inanmayan bir ifade ile donup kalmt. Gcn kesilmesini emretmiti ama bunun iin yirmi dakika kadar ge kalmlard. Yksek hzl modemleri olan kpekbalklar o penceredeki gizli bilgilerin nemli blmn bilgisayarlarna indirebileceklerdi.

Jabba'y kabusundan uyandran ey elinde yeni bir ktyla podyumu koarak geen Soshi oldu. "Bir ey buldum, efendim!" dedi heyecanla. "Kaynaktaki kszler! Harf gruplar. Her yerde!" Jabba etkilenmemiti. "Kahretsin, biz bir say aryoruz! Harf deil! Kesme ifresi bir sayl" "Ama elimizde kszler var! Tankado geride ksz brakmayacak kadar iyidir zellikle de bu kadar ok sayda!" "ksz" terimi, programn amacna hibir ekilde hizmet etmeyen fazladan programlama satrlarna karlk geliyordu. Hibir eyi beslemezler, hibir eye gnderme yapmazlar, hibir yere gtrmezlerdi ve genellikle nihai ayklama srasnda derleme ileminin bir paras olarak atlrlard. Jabba kty alp inceledi. Fontaine sessiz duruyordu. Susan Jabba'nn omzunun zerinden ktya bakt. "Tankado'nun solucannn kaba bir tasla m bize saldryor?" "Cilal yada deil," diye karlk verdi Jabba serte, "kmza tekmeyi basyor." "Ben bunu kabul etmiyorum," diye kar kt Susan. "Tankado bir mkemmeliyetiydi. Bunu sen de bilirsin. Onun programnda ayklanacak bir eyler brakmasnn hibir yolu yok." "Onlardan bir sr var!" diye bard Soshi. Jabba'nn elinden kty alp Susan'n nne itti. "Bak!" Susan ban sallayarak onaylad. Gerekten de aa yukar her yirmi program satrnda ba bo dolanan drt karakterlik bir grup vard. Susan onlara gz gezdirdi.
HAR NRAA LKU

"Drt-bitlik harf gruplar," dedi, armt. "Bunlar kesinlikle programn paras deiller." "Unut gitsin," dedi Jabba ters ters. "Bouna urayorsun." "Belki de yle deildir," dedi Susan. "Birok ifrelemede drt-bit gruplandrma kullanlr. Bu bir ifre olabilir." "Tabii," diye homurdand Jabba. "yle diyorlar -'Ha, ha, ha. iniz bitik.'" Ban kaldrp SG'ye bakt. "Yaklak dokuz dakika iinde." Susan Jabba'y duymazlktan geldi ve Soshi'ye dnd. "Ka tane ksz var orada?" Soshi omuz silkti. Jabba'nn terminaline geip btn gruplamalar yazd. ini bitirdiinde terminalden kalkt. Odadaki herkes ban kaldrp ekrana bakt.
HAR RIIL NRAA LKU UAKR REM NRK ONDL SAAL AEU USSI MASL LNLl MZOA ADFK GNO

lerinde tek glmseyen kii Susan'd. "Kesinlikle ok tandk," dedi. "Drtl bloklar-tpk Enigma gibi." Mdr ban sallayarak onaylad. Enigma tarihin en nl ifre yazma makinesiydi Nazi'lerin ifreleme canavar. Enigma drtl bloklar halinde ifreleme yapyordu. "Harika," diye sylendi. "Ortalkta bu makinelerden bir tanesi olsayd ne iyi olurdu, deil mi?" "Konu bu deil!" dedi Susan, birden canlanmt. Bu onun uzmanlk alanyd. "Konu bunun bir ifre olmas. Tankado bize bir ipucu brakm! Bize satayor alay ederek, bizi

tam zamannda gei anahtarn zmeye itiyor. Tam da ulaabileceimiz bir yere ipular brakyor!" "Sama," diye tersledi Jabba. "Tankado bize tek bir k brakt -TRANSLTR'yi aklamak. te buydu. Kurtuluumuzdu o. Biz de onu havaya uurduk." "Ben de onunla ayn fikirdeyim," dedi Fontaine. "Tankado'nun kesme ifresini gizlice syleyerek bizim oltadan kurtulmamza olanak tanma riskine gireceinden kukuluyum." Susan ba n sallad belli belirsiz ama Tankado'nun onlara NDAKOTA'y nasl verdiini de hatrlyordu. Oyunlarndan bir dierini oynayp oynamadn merak ederek harflere dikti gzlerini. "Tnel blounun yars gitti!" diye bard bir teknisyen. SG'de, bir yn siyah balant izgisi geriye kalan iki kalkann daha da derinlerine akn etmiti. David, nndeki monitrde sergilenen dram izleyerek sessizce oturuyordu. "Susan?" diye araya girdi. "Bir fikrim var. Bu metin on alt tane drtl gruplandrma halinde deil mi?" "Tanr akna," diye alak sesle sylendi Jabba. "imdi herkes oynamak m istiyor?" Susan onu duymazlktan gelip gruplandrmalar sayd. "Evet. On alt." "Boluklar kaldr," dedi Becker sakince. "David," diye yantlad Susan, biraz utanm bir halde. "Anladn sanmyorum. Drtl gruplandrmalar" "Boluklar kaldr." diye tekrarlad David. Susan bir duraksad, sonra da Soshi'ye dnp ban sallayarak onaylad. Soshi abucak aradaki boluklar kaldrd. Sonucun eskisinden daha aydnlatc olduu sylenemezdi.
HARNRAALKUUAKRREMNRKONDLSAAL AEUUSSIGNORIILMASLLNLIAZOAADFK

Jabba patlad. "YETER! Oyun zaman bitti! Bu ey iki kat hzla ilerliyor! Burada aa yukar sekiz dakikamz var! Bir say aryoruz biz, ne olduu belirsiz bir yn harf deil!" "Drde on alt," dedi David sakince. "Matematiine ne oldu, Susan." Susan David'in ekrandaki grntsne bakt. Matematiime ne mi oldu? David matematikte berbattr! David'in fiil ekimlerini ve yabanc dillerdeki kelimeleri bir fotokopi makinesi gibi ezberleyebildiim biliyordu, ama matematik?.. "arpm tablolar," dedi Becker. arpm tablolar, diye dnd Susan. Neyden bahsediyor bu adam? "Drde on alt," diye tekrar etti Susan. "arpm tablolarn drdnc snfta ezberlemek zorunda kalmtm." Susan standart ilkokul arpm tablosunu gznn nne getirdi. Drde on alt. "Altm drt," dedi Susan bo gzlerle. "Ne olmu?" David kameraya doru eildi. Yz btn kareyi doldurdu. "Altm drt harf..." Susan bayla onaylad. "Evet, ama onlar" Susan durdu. "Altm drt harf," diye tekrarlad David. Susan'n nefesi kesildi. "Ah Tanrm! David, sen bir dhisin!"

121
''Yedi dakika!" diye bard bir teknisyen. "Sekiz satra sekiz stun!" dedi Susan haykrarak, heyecanlanmt. Soshi yazd. Fontaine sessizce izliyordu. Son kalkandan nceki kalkan giderek inceliyordu. "Altm drt harf!" Susan kontrol ele almt. "Bu bir tam kare!"

"Tam kare?" diye sordu Jabba zerine basarak. "Eee, ne olmu yani?" On saniye sonra Soshi ekrandaki grnte rasgele harfleri yeniden dzenlemiti. imdi sekizli sekiz stun halindeydiler. Jabba harfleri inceledi ve ellerini havaya kaldrd umutsuzluk iinde. Bu yeni yerleim ilkinden daha aydnlatc deildi.

"B.k gibi ak," diye homurdand Jabba. "Bayan Fletcher," dedi Fontaine zerine basarak, "ne demek istediinizi aklayn." Btn gzler Susan'a dnd. Susan gzlerini dikmi metne bakyordu. Yava yava ban sallamaya balad, sonra da btn yzn bir glmseme kaplad. ''David, hay kr eytan!" Podyumdaki herkes birbirine akn akn bakt. David nndeki ekrandaki Susan Fletcher'in ufack grntsne gz krpt. "Altm drt harf. Jl Sezar hortlad." Midge hibir ey anlamam gibi bakyordu. "Siz neyden sz ediyorsunuz?" "Sezar kutusu." Susan'n yz sevinle parlyordu. "Yukardan aaya doru okuyun. Tankado bize bir mesaj gnderiyor.

122
"Alt dakika!" diye bard bir teknisyen. Susan emirler yadrd. "Yukar dan aaya doru yeniden yazn! Yana deil, aaya doru okuyun!" Soshi metni yeniden yazarak stunlar kaldrd aceleyle. "Jl Sezar ifreleri bu yolla gnderirdi!" dedi Susan dnmeden. "Onun harf says daima bir tam kareydi!" "Tamam!" diye bard Soshi. Herkes ban kaldrp duvardaki ekranda tek bir satr halinde yazan yeniden dzenlenmi metne bakt. "Hl plk gibi." diye alay etti Jabba yzn buruturarak. "una bak. Tamamen rasgele bir" Szckler azndan kamad. Gzleri fal ta gibi almt. "Ah... ah Tanrm..." Fontaine de anlamt. Kalarn kaldrd, etkilendii akt. Midge ve Brinkerhoff bir azdan. "Kutsal... pislik." Altm drt harf artk yle grnyordu:
HROMALENAGAZAKDENSORUMLUOLAN UNSURLARARASINDAKASILFARKLILIK

"Araya boluklar yerletir," diye emretti Susan. "zmemiz gereken bir bilmecemiz var."

Beti benzi atm bir teknisyen koarak podyuma geldi. "Tnel blou gitmek zere!" Jabba SG ekranna dnd. Saldrganlar ilerlemiti, beinci ve nihai duvara saldrmalar an meselesiydi. Susan evresindeki kaosun dncelerini etkilemesine izin vermedi. Tankado'nun garip mesajn tekrar tekrar okudu.
HROMA LE NAGAZAKDEN SORUMLU OLAN UNSURLAR ARASINDAK ASIL FARKLILIK

"Bu bir soru bile deil!" diye bard Brinkerhoff. "Nasl yant olsun ki?" "Bize bir say lazm," diye hatrlatt Jabba. "Bu kesme ifresi saysal." "Sessiz olun," dedi Fontaine ifadesiz bir ses tonuyla. Susan'a dnd. "Bayan Fletcher, bizi buraya kadar getirdiniz. En iyi tahmininize ihtiyacm var." Susan derin bir soluk ald. "Kesme ifresi alan, yalnzca saysal girdileri kabul eder. Benim tahminime gre, bu bizi doru sayya gtrecek bir tr ipucu. Metinde Hiroima ile Nagazaki'den sz ediliyor -atom bombas atlan iki ehir. Belki de bu kesme ifresi llerin says, dolar zerinden tahmini zarar gibi eylerle ilikilidir..." Susan bir an durdu, ipucunu tekrar okuyarak. "'Farkl l k' szc nemli grnyor. Nagazaki ile Hiroima arasndaki asl farkllk. Anlalan, Tankado bu iki olay bir ekilde birbirinden farkl gryor." Fontaine'in ifadesi deimedi. Bununla birlikte, umut hzla yok oluyordu. Tarihteki en byk ykma neden olan bu iki patlamann ardndaki siyasi zeminlerin analiz edilmesi, karlatrlmas ve sihirli bir denek demiesine bir sayya dntrlmesi gerekiyor gibi grnyordu... stelik bunlarn hepsi nlerindeki be dakika iinde yaplmak zorundayd.

124
"Son kalkan saldr altnda!" SG'de, PEM izin program eriyordu. Kalkann iine giren kara izgiler son koruyucu kalkan gemi, merkezine doru nlerini aarak ilerliyorlard. Etrafta sinsi sinsi dolaan korsanlar artk dnyann her tarafndan geliyor gibiydiler. Saylar her geen dakika neredeyse ikiye katlanyordu. ok gemeden, bir bilgisayar olan herkes -yabanc casuslar, radikaller, terristler- Amerikan hkmetinin gizli bilgilerinin tmne eriebilecekti. Teknisyenler bo yere gc kesmeye alrlarken, podyumun zerindeki grup mesaj inceliyordu. David ve iki NSA ajan bile spanya'daki minibslerinden ifreyi zmeye alyorlard. HROMA LE NAGAZAKDEN SORUMLU OLAN UNSURLAR ARASINDAK ASIL FARKLILIK Soshi yksek sesle dnd. "Hiroima ile Nagazaki'den sorumlu olan unsurlar... Pearl Harbor? Hirohito'nun kabul etmemesi..." "Bize bir say lazm," diye tekrarlad Jabba, "siyasi kuramlar deil. Burada tarihten deil, matematikten bahsediyoruz!" Soshi sessizleti. "Peki ya tanan bomba yk?" diye bir soru att ortaya Brinkerhoff. "Kayplar? Dolar zerinden zarar?" "Kesin bir say aryoruz," diye hatrlatt Susan. "Zarar tahminleri deiiklik gsterir." Mesaja dikti gzlerini. "Sorumlu olan unsurlar..."

Drt bin sekiz yz kilometre tede, David Becker'n gzleri fal ta gibi ald. "Unsurlar!" diye bard. "Matematikten konuuyoruz, tarihten deil!" Btn yzler uydu ekranna doru dnd. "Tankado szck oyunlar yapyor!" dedi Becker heyecanla. "'Unsurlar' szcnn birden fazla anlam var!" "Aznzdaki baklay karn, Bay Becker," dedi Fontaine ters ters. "Tankado kimyasal unsurlardan, yani kimyasal elementlerden sz e-diyor-iin iindeki sosyopolitik unsurlardan deil!" Becker'n syledikleri bo baklarla karland. "Elementler!" dedi tekrar. "Periyodik tablo! Kimyasal elementler! Hibiriniz iman Adam ve Kk ocuk filmini seyretmediniz mi -Manhattan Projesi hakknda? ki atom bombas birbirinden farklyd. Ana malzemeleri farklyd -farkl elementleri" Soshi ellerini rpt. "Evet! Hakl! Ben bunu okumutum! ki bombann kulland yaktlar farklyd! Biri uranyum, dieri pltonyum! ki farkl element!" Oday bir anda derin bir sessizlik kaplad. "Uranyum ve pltonyum!" diye bard Jabba, birden mitlenmiti! "Metinde iki element arasndaki farkllk soruluyor!" alanlar ordusuna dnd. "Uranyum ile pltonyum arasndaki farkllk! Kim biliyor bunu?" Her tarafta bo bo bakan gzler. "Hadi!" dedi Jabba. "Siz niversiteye gitmediniz mi ocuklar? Biriniz! Herhangi biriniz! Pltonyum ile uranyum arasndaki farkllk lazm bana!" Yant yok. Susan Soshi'ye dnd. "nternete girmem gerek. Buralarda bir tarayc var m?" Soshi ban sallayarak onaylad. "Netscape'inki en ho olan." Susan onun elini tuttu. "Hadi bakalm. Srf yapmaya gidiyoruz."

125
"Zamanmz ne kadar kald?" diye bard Jabba podyumun zerinden. Arkadaki teknisyenlerden yant gelmedi. Hepsi gzn SG'ye dikmi ylece duruyordu. Son kalkan da tehlikeli biimde incelmiti. Yaknlarda, Susan ve Soshi yaptklar internet aramasnn sonularna bakyorlard dikkatle. "Kanun D Laboratuvar?" diye sordu Susan. "Onlar da kim?" Soshi omuz silkti. "Amam ister misin?" "Lanet olsun," dedi Susan. "Uranyum, pltonyum ve atom bombalar na gnderme yapan alt yz k rk yedi metin var. En iyi ans m z bu gibi." Soshi balanty at. Bir bilgi notu belirdi. Bu dosyadaki bilgiler yalnzca akademik kullanm iindir. Konunu uzman olmadklar halde, hakknda bilgi verilen cihazlar yapmaya al an ki iler radyasyon zehirlenmesi ve/veya kendini havaya uurma riskiyle kar karya kalrlar. "Kendini havaya uurmak m?" diye sordu Soshi. "Tanr akna." "Ara," dedi Fontaine omzunun zerinden ters ters. "Elimizde ne var bir grelim." Soshi belgenin iinde gezindi. Dinamitten on kat daha gl bir patlayc olan amonyum nitrat'n tarifini geti. Bilgiler kurabiye tarifiymi gibi gznn nnden akp gitti. "Pltonyum ve uranyum," diye tekrarlad Jabba. "Hadi iimize odaklanalm." "Geri dn," dedi Susan emreder gibi. "Bu belge ok byk. indekiler blmn bul."

Soshi iindekiler blmn bulana kadar geriye doru gitti.


I. A) B) C) D) E) F) G) H) Bir Atom Bombas n n Mekanizmas Altimetre Hava Bas nc Patlat c s Patlatc Balklar Patlay c Ykler Ntron Sapt r c s uranyum & Pltonyum Kur un Kalkan Fnyeler

II. Nkleer Fisyon / Nkleer Fzyon A) Fisyon (A-bombas) & Fzyon (H-bombas) B) u-235, U-238 ve Pltonyum III. Atom Silahlar n n Tarihi A) Geli imi (Manhattan projesi) B) Patlama 1) Hiro ima 2) Nagazaki 3) Atomik Patlaman n Yan rnleri 4) Patlama Blgeleri

"kinci ksm!" diye bard Susan. "Uranyum ve pltonyum! Devam et!" Soshi doru ksm ararken herkes bekledi. "te bu," dedi. "Dur bir dakika!" Verilere abucak bir gz att. "Burada bir sr bilgi var. Koca bir izelge. Hangi farkll aradmz nereden bileceiz? Biri doal olarak oluuyor, dieri insan yapm. Pltonyumun ilk olarak kefi" "Bir say," diye hatrlatt Jabba. "Bize bir say lazm." Susan Tankado'nun mesajn yeniden okudu. Elementler arasndaki asl farkllk... arasndaki farkllk... bize bir say lazm... "Dur bir dakika!" dedi. "'Farkllk' szc de birden fazla anlama geliyor. Bize bir say lazm -matematikten bahsettiimize gre. Bu da Tankado'nun szck oyunlar ndan biri- 'farkllk' burada karma ilemi anlamna geliyor."
"Evet!" diye onaylad Becker tepedeki ekrandan. "Belki bu elementler farkl proton ya da ntronlara veya yle bir eye sahiptir? Onlar birbirinden karrsak" "Hakl!" dedi Jabba, Soshi'ye dnerek. "Orada hi say var m? Proton saylar? Yarlanma sreleri? karma ilemi yapabileceimiz herhangi bir ey?" " dakika!" diye bard bir teknisyen. "Sperkritik ktlelerine ne dersin?" diye atld Soshi. "Pltonyumun sperkritik ktlesinin 15,98 kilo olduu yazyor." "Evet!" dedi Jabba. "Uranyuma bak! Uranyumunki ne?" Soshi arad. "Eee... 49,94kilo." "Krk dokuz virgl doksan drt?" Jabba aniden mitlenmi grnd. "49,94'ten 15,98'i karrsak ne kalyor?" "Otuz virgl doksan alt," dedi Susan ters ters. "Ama ben bunun bizim aradmz" "ekil," diye emretti Jabba, klavyeye doru hzla ilerlerken. "Kesme ifresi bu olmal! Kritik ktleleri arasndaki fark! Otuz virgl doksan alt!" "Dur biraz," dedi Susan, Soshi'nin omzunun zerinden dikkatle monitre bakarak. "Burada dahas var. Atom arlklar. Ntron saylar. retme teknikleri." Susan izelgeye gz gezdirdi. "Uranyum, baryum ve kriptona ayrlyor; pltonyum ise baka bir eye. Uranyumun 92 protonu ve 146 ntronu var ama" "Bize gereken en belli fark," diye araya girdi Midge. "pucunda 'elementler arasndaki asl fark' diyor." "Tanr akna!" dedi Jabba. "Tankado'nun asl fark diye neyi dndn biz nasl bileceiz?" David lafa kart. "Belki de ipucunda kastedilen ey asal olabilir, asl deil." Bu szck Susan' beyninden vurulmua dndrd. "Asal!" diye bard. "Asal!" Jabba'ya dnd. "Kesme ifresi bir asal say! Dnsene! Bu ok anlaml!"

Jabba hemen Susan'n hakl olduunu anlad. Ensei Tankado kariyerini asal saylar zerine yapmt. Btn ifreleme algoritmalarnn temel yap talan asal saylard -yani, bir ve kendileri dnda baka hibir tam bleni olmayan benzersiz saylar. Asal saylar ifre yazma iinde ok ie

yaryorlard nk bilgisayarlarn, tipik say aacna gre arpanlara a-ma ilemini kullanarak onlar tahmin etmesi imknszd. Soshi atld. "Evet! Bu mkemmel! Asal saylar Japon kltr iin de temeldir! Haiku'larda* asal saylar kullanlr. msra ve bu msralarda be, yedi, be hece. Hepsi asal. Tokyo'daki tapnaklarn hepsinde de" "Yeter!" dedi Jabba. "Kesme ifresi bir asal say olsa bile, ne kar? Sonsuz olaslk var!" Susan Jabba'nn hakl olduunu biliyordu. Say dorusu sonsuz olduu iin, biraz daha ileri bakldnda bir baka asal say bulunabilirdi. Sfrla bir milyon arasnda 70.000'in zerinde seenek vard. Her ey, Tankado'nun ne kadar byk bir asal say kullanmaya karar verdiine balyd. Ne kadar byk olursa, tahmin etmesi de o kadar zor olurdu. "ok byk olmal," diye homurdand Jabba. "Tankado'nun setii asal say hangisiyse kesinlikle ok byk olmal." Odann arka tarafndan biri bard. "ki dakika uyars!" Jabba yenilgiyi kabul etmi gibi SG'ye bakt. Son kalkan da kmeye balyordu. Teknisyenler oradan oraya kouturup duruyorlard. Susan'a. iinden bir ses zme yaklatklarn sylyordu. "Bunu yapabiliriz!" dedi kendinden emin bir sesle, kontrol ele alarak. "Uranyumla pltonyum arasndaki btn farklar iinde sadece bir tanesinin asal say olduuna bahse girerim! te son ipucumuz. Aradmz say asal say!" Jabba monitrdeki uranyum/pltonyum izelgesine bakt ve kollarn havaya kaldrd. "Burada en az yz tane girdi olmal! Hepsini birbirinden karp asal saylar kontrol etmemizin hibir yolu yok." "Girdilerin ou saysal deil," diye cesaret vermeye alt Susan. "Onlar gz ard edebiliriz. Uranyum doal, pltonyum insan yapm. Uranyum silah namlusu biiminde bir patlatc kullanyor, pltonyum ise bir i patlayc. Bunlar saysal deil, o yzden bizimle ilgileri yok!" "Yapn unu," diye emretti Fontaine. SG'de, son duvarn kalnl artk bir yumurta kabuu kadar grnyordu.

* Bir Japon iiri formu. Jabba alnn sildi. "Tamam, balayalm bakalm. karmaya balyoruz. Ben st ksm alacam. Susan, orta ksm senin. Geri kalan ksm da siz bln. Asal say olan bir fark aryoruz." Birka saniye gemiti ki, bunu asla yapamayacaklar aa kt. Muazzam miktarda say vard, birok durumda da birimler birbirine uymuyordu. "Elmalar ve lanet olas armutlar," dedi Jabba. "Elektromanyetik atmaya kar gama nlarmz var. Fisyonlanabilene kar fisyonlanamayan. Bazlar tam say. Bazlar yzdeli. Bu tam bir kemeke!" "Burada olmal!" dedi Susan kendinden emin bir ses tonuyla. "Dnmemiz gerek. Pltonyumla uranyum arasnda bizim gzden kardmz bir fark olmal! Basit bir ey!" "Hey... millet?" dedi Soshi. kinci bir belge penceresi am, Kanun D Laboratuvar belgesinin geri kalann okuyordu dikkatle. "Ne var?" diye sordu Fontaine. "Bir ey mi buldun?"

"Eee, yle gibi." Sesi endieli gibiydi. "Nagazaki bombasnn bir pltonyum bombas olduunu sylemitim, hatrlarsanz." "Evet," dediler bir azdan. "ey..." Soshi derin bir soluk ald. "Bir hata yapmm gibi grnyor." "Ne!" Jabba donup kald. "Biz yanl eyi mi aryoruz yani?" Soshi ekran iaret etti. Hepsi birden bana p metni okudular: ...Nagazaki bombasnn bir pltonyum bombas olduu eklinde yaygn bir yanl kan vardr. Aslnda, bu bombada da uranyum kullanlmtr, Hiroima 'da kullanlan karde bombas gibi. "Ama" Susan bir an diyecek bir ey bulamad. "ki element de uranyumsa, ikisinin arasndaki fark nasl bulacaz?" "Belki Tankado da bir hata yapt," diye bir fikir ileri srd Fontaine. "Belki o da bombalarn ayn olduunu bilmiyordu." "Hayr." Susan iini ekti. "O bu bombalar yznden sakat kalmt. Gerei ok iyi bilirdi."

126
"Bir dakika!" Jabba SG'ye bakt. "PEM izni hzla gidiyor. Son savunma hatt. Kapda da byk bir kalabalk var." "Elinizdeki ie odaklann!" diye emretti Fontaine. Soshi Web taraycsnn nnde oturmu, yksek sesle okuyordu. ...Nagazaki bombas nda pltonyum de il, uranyum 238'in yapay olarak retilmi, ntronla doyurulmu bir izotopu kullanlmtr." "Kahretsin!" diye svd Brinkerhoff. "ki bomba da uranyum. Hiroima ile Nagazaki'nin sorumlusu elementlerin ikisi de uranyum. Arada hibir fark yok!" "imiz bitti," dedi Midge. "Bekle," dedi Susan. "Son ksm bir daha oku!" Soshi metni tekrar etti. "...uranyum 238'in yapay olarak retilmi, ntronla doyurulmu bir izotopu..." "238 mi?" diye bard Susan. "Hiroima bombasnda farkl bir uranyum izotopu kullanldn syleyen bir ey grmemi miydik biz?" Hepsi birbirine bakt akn gzlerle. Soshi lgna dnm gibi sayfada geriye doru gidip aradklar yeri buldu. "Evet! Burada Hiroima bombasnda farkl bir uranyum izotopu kullanldn sylyor!" Midge'in nefesi kesilmi ti. "kisi de uranyum-ama trleri farkl!" "kisi de uranyum mu?" Jabba eilip terminale dikti gzlerini. "Elmalarla elmalar! Mkemmel!" "ki izotop arasndaki fark ne?" diye sordu Fontaine. "Basit bir ey olmal." Soshi belgenin zerinde gezindi. "Bir dakika... bak yorum... tamam..." "Krk be saniye!" diye bard bir ses. Susan ban kaldrp bakt. Son kalkan artk neredeyse grnmez olmutu. "te burada!" diye bard Soshi. "Oku!" Jabba terliyordu. "Fark ne! kisinin arasnda bir fark olmal!" "Evet!" Soshi monitrn iaret etti. "Bakn!" Hepsi metni okudu:

...iki bombada farkl yakt kullanlmtr... tam olarak zde kimyasal karakteristikler. Hibir sradan kimyasal karm yntemi bu iki izotopu birbirinden ayramaz. Bunlar, arlklarn-daki ok kk farklar dnda, tam olarak zdetirler. "Atom a rl !" dedi Jabba heyecanla. " te bu! Aralar ndaki tek fark arlklar! te anahtar! Bana arlklarn syleyin! Onlar birbirinden karacaz!" "Bekle," dedi Soshi, belgenin zerinde ilerlerken. "te geliyor! E-vet!" herkes metne bakt. ...arlktaki fark olduka kk... ...birbirinden ayrmak iin gaz difzyonu... ...birininki 19,39484X10^23 dierininki 10,032498X10^134.** "te buradalar!" diye bard Jabba. "te bu! Arlklar bunlar!" "Otuz saniye!" "Devam et," diye fsldad Fontaine. "Farklarn hesapla. abuk." Jabba hesap makinesini eline alp numaralar girmeye balad. "O yldz iaretleri ne?" diye sordu Susan zerine basarak. "Rakamlardan sonra iki yldz iareti var!" Jabba onu duymazlktan geldi. Parmaklar hesap makinesinin tularnn zerinde hzla almaya balamt bile. "Dikkatli ol!" dedi Soshi. "Bize bir tam say gerekiyor."
"Yldz iareti." diye tekrar etti Susan. "Bir dipnot var." Soshi paragrafn sonuna indi faresiyle tklayarak. Susan yldz iareti konmu dipnotu okudu. Bembeyaz kesildi bir anda. "Ah... aman Tanrm." Jabba ban kaldrp bakt. "Ne var?" Hepsi monitre eildiler; yenilgiyi kabul etmi bir halde, ayn anda i geirdiler. Kck dipnotu okumulard: **%12 kata pay. Yaynlanan rakamlar laboratuardan laboratuara farkllk gsterir.

127
Podyumdaki grubun iinde, bir anda ar bal bir sessizlik oldu. Sanki bir gne ya da ay tutulmasn veya bir volkann patlayn -zerinde hibir kontrollerinin olmad inanlmaz bir olaylar dizisini izliyorlarm gibiydi. Zaman ok ar ilerliyordu sanki. "Kaybediyoruz!" diye bard bir teknisyen. "Balantlar! Hepsi srada!" Sa taraftaki ekranda David, Ajan Smith ve Ajan Coliander nlerindeki kameraya bo gzlerle baktlar. SG'de, son yangn duvar artk incecik bir dilim kadard. evresi simsiyah olmutu, yzlerce hat balanmay bekliyordu. Soldaki ekranda ise Tankado yard. Son anlarnn donuk kareleri yeni batan geip duruyordu ekrandan. Umutsuz ifadesi -uzatlm parmaklar, gnein altnda parldayan yzk. Susan, grntnn bir odakl bir bulank olduu karelere bakt. Tankado'nun gzlerine dikti gzlerini pimanlkla dolu gibi grnyordu o gzler. Asla ilerin bu kadar ileri gitmesini istemedi, dedi kendi kendine. Bizi kurtarmak istedi. Ama ite, Tankado parmaklarn nndeki insanlarn yzne doru srarla uzatyor, yz almaya zorluyordu. Konumaya alyor ama konuamyordu. Sadece parmaklarn ileri doru uzatp duruyordu. Sevilla'da ise Becker zihninde bir eyler evirip eviriyordu hl. Kendi kendine mrldand, "Bu iki izotopun ne olduunu sylemilerdi? U238 ve U...?" Derin bir nefes ald -sorun deildi. O bir dil retmeniydi, fiziki deil.

"Gelen balantlara giri izni verilmek zere!" "Tanrm," diye bard Jabba, sesi hem sinirli, hem zgnd. "Bu kahrolas izotoplar birbirinden nasl farkl? Kimse bilmiyor mu nasl farkl olduklarn?!" Yant yoktu. Bir oda dolusu teknisyen, ayakta SG'yi izliyordu. Jabba monitre geri dnp kollarn at iki yana yenilgiyi kabul ederek. "Tam da ihtiyacn olduu zaman nerede olur bu kahrolas nkleer fizikiler!" Susan duvardaki ekrandaki QuickTime filmine dikkatle bakt, her eyin bittiinin farkndayd. Yava ekim halinde, Tankado'nun lmn defalarca izledi. Tankado konumaya alyor ama szckler azndan kmyordu, deforme elini ileri doru uzatyordu... bir eyler anlatmaya alyordu. Veri bankasn kurtarmaya alyordu, dedi Susan kendi kendine. Ama biz nasl olduunu asla bilemeyeceiz. "Kapda misafirlerimiz var!" Jabba ekrana bakt. "te gidiyoruz!" Yzn ter kaplad. Ortadaki ekranda, son ate duvarnn geriye kalan belli belirsiz tek izgisi de neredeyse gzden kaybolmutu. Merkezi kuatan izgilerin oluturduu siyah erit yanp snyordu. Midge baka tarafa dnd. Fontaine kaskat duruyor, gzleri ileri bakyordu. Brinkerhoff kusacakm gibi grnyordu. "On saniye!" Susan'n gzleri Tankado'nun grntsnden hi ayrlmyordu. U-mutsuzluk. Pimanlk. Elini uzatyor, tekrar tekrar, parldayan yzk, deforme parmaklan yabanclarn yzlerinde eri br. Bir ey sylemeye alyor. Ama ne? Tepedeki ekranda, David derin dncelere dalm gibiydi. "Fark," kendi kendine mrldanp duruyordu. "U238 ile U235 arasndaki fark. Basit bir ey olmal." Bir teknisyen geriye doru saymaya balad. "Be! Drt! !" O szck spanya'ya saniyenin onda birinden biraz daha az bir zamanda ulat. ... . David Becker sanki tekrar sersemletici silahla vurulmu gibi oldu. Btn dnyas yavalayp durdu. ... ... . 238 eksi 235! Fark ! Ar ar mikrofona uzand... Ayn anda, Susan Tankado'nun uzatt eline bakyordu. Birden yzn arkasna geti gzleri... zerine yaznn kaznm olduu yz geti... altndaki ete... parmaklara. parmak. Yzk deildi. Parmakt. Tankado onlara bir ey anlatmyordu, onlara gsteriyordu. Srrn sylyordu, kesme ifresini aklyordu -birisi anlasn diye yalvararak... srrnn NSA'ya zamannda ulamasnn yolunu bulmas iin dua ederek. "," diye fsldad Susan, sersemlemi bir halde. "!" diye bard Becker spanya'dan. Ama o kaosun iinde hi kimse onlar duymua benzemiyordu. "Korumamz yok!" diye bard bir teknisyen. Merkez, akna dayanamayp derken, SG de deli gibi yanp snmeye balad. Tepede sirenler bir yaygara kopard. "Veriler dar akyor!" "Btn sektrlerde yksek hzl balantlar kuruldu!" Susan bir ryadaym gibi ilerledi. Jabba'nn klavyesine doru yneldi. Dnerken, baklar nianlsna, David Becker'a takld. Becker'n sesi bir kez daha tepelerinde patlad. "! 235 ile 238'in arasndaki fark !" Odadaki herkes ban kaldrp bakt. "!" diye bard Susan sirenlerin ve teknisyenlerin kulaklar sar eden karmaasn bastrarak. Ekran iaret etti. Btn gzler Tankado'nun uzatt eline, Seville gnei altnda umutsuzca sallanan eline bakt. Jabba kaskat kesildi. "Oh, aman Tanrm!" Anszn zrl dahinin onlara en bandan beri yant gsterip durduunu anlad. ", asal saydr!" dedi Soshi dnmeden. " bir asal saydr!" Fontaine afallam grnyordu. "Bu kadar basit olabilir mi?" "Veriler dar akyor!" diye haykrd bir teknisyen. "Hzla gidiyorlar!"

Podyumdaki herkes terminale t -uzanm ellerden oluan bir yumak. Ama kalabaln iinden, Susan, bir beyzbol vuruunda yere yakn ve dz giden bir topa uzanan savunma oyuncusu gibi hedefine ulat. zerinde 3 yazan tua bast. Herkes duvardaki ekrana dnd. Kaosun zerinde yazan ey basitti: GE ANAHTARINI GRN? 3

"Evet!" diye emretti Fontaine. "Bas u tua!" Susan nefesini tutup parman ENTER tuuna indirdi. Bilgisayar bir kez, bip'ledi. Kimse kmldamad. Istrap veren koca saniye sonra, hibir ey olmad. Sirenler almaya devam ediyordu. Be saniye. Alt saniye. "Veriler dar gidiyor!" "Deien bir ey yok!" Aniden Midge deli gibi yukardaki ekran iaret etmeye balad. "Bakn!" Ekranda, bir mesaj belirmiti. KESME FRES ONAYLANDI.

"Kalkanlar ykleyin!" diye emretti Jabba. Ama Soshi ondan bir adm ndeydi. Emri zaten vermiti. "Dar ak kesildi.r diye bard bir teknisyen. "Balantlar kesildi!" Tepedeki SG'de, be kalkann ilki yeniden grnmeye balad. Merkeze saldran siyah izgiler annda kesildi. "Eski haline dnyor!" diye haykrd Jabba. "Bu lanet ey eski haline dnyor!" Kararsz bir bekleyi oldu, bir inanmazlk. Sanki her an her ey yeniden bitecekmi gibi. Ama sonra ikinci kalkan yeniden belirmeye balad... sonra da ncs. ok gemeden btn kalkanlar yeniden belirmiti. Veri bankas gvendeydi. Odada bir sevin tufan koptu. Byk bir kargaa. Teknisyenler, ellerindeki bilgisayar ktlarn kutlama yaparak havaya frlatrken birbirine sarldlar. Sirenler sustu. Brinkerhoff Midge'i tutup sarld. Soshi birden alamaya balad. "Jabba," dedi Fontaine. "Ne kadar aldlar?"

"ok az," diye yantlad Jabba, monitrn inceleyerek. "ok az. stelik hibiri tam deil." Dudann kesi bir glmsemeyle kvrlan Fontaine yavaa ban sallad. Susan Fletcher'a baknd ama o oktan odann n tarafna doru yrmeye balamt. nndeki duvarda, David Becker'n yz ekran doldurmutu.
"David?" "Hey, gzelim." Glmsedi. "Eve gel," dedi Susan. "Hemen eve gel." 'Ta Kk'te bulualm m?" diye sordu David. Susan ban sallad, gznden yalar boanyordu. "Anlatk." "Ajan Smith?" diye seslendi Fontaine. Smith ekranda grnd, Becker'n arkasnda. "Evet, efendim?" "Anlalan Bay Becker'n bir randevusu var. Onu hemen eve getirebilir misiniz?" Smith bayla onaylad. "Jetimiz Malaga'da." Becker'n srtna vurdu. "Sanrm misafirimiz olacaksnz Profesr. Bir Learjet 60'ta hi utunuz mu?" Becker kendi kendine gld. "Dnden beri hayr."

128
Susan uyandnda gne parlyordu. Hafif bir k perdelerden geip kaz ty yatana dyordu. David'e uzand. Rya m gryorum? Vcudu hareketsizdi, zerinde nceki geceden kalma bir yorgunluk, bir sersemlik vard hl. "David?" dedi neredeyse fsltyla. Yant yoktu. Gzlerini at, teni hl tatl tatl rperiyordu. Yatan dier taraf souktu. David gitmiti. Rya gryorum, diye dnd Susan. Doruldu. Oda, danteller ve antik eyalarla dolu Victoria tarz bir odayd -Ta Kk'n en gzel siti. Bir geceliine yanna ald antas sert parke zeminde duruyordu... i amarlaryla gecelii ise yatan yanndaki Kralie Anne tarz bir sandalyenin zerinde. David gerekten gelmi miydi? Baz eyler hatrlyordu -vcudunu kendisininkine yaslamas, onu tatl pcklerle uyandrmas. Bunlarn hepsini ryasnda m grmt? Yatan baucundaki masaya dnd. Bo bir ampanya iesiyle iki kadeh vard... bir de not. Uykulu gzlerini ovuturarak yorgan plak vcuduna dolayp mesaj okudu. Sevgili Susan, Seni seviyorum. zerinde balmumu olmayan, David. Yz sevinle parlad ve notu gsne bastrd. David'di bu, tabii ki. zerinde balmumu olmayan... Susan'n hl zemedii tek ifreydi.
Kede bir hareket oldu, Susan ban kaldrp bakt. Pel bir sedirde, kaln bornozuna sarnm gnelenen David Becker sessizce onu izliyordu. Susan elini uzatp yanna gelmesini iaret etti. "zerinde balmumu olmayan m?" dedi, tatl bir sesle adama sarlrken. "zerinde balmumu olmayan. "David glmsedi. Susan onu uzun uzun pt. "Ne anlama geldiini syle bana." "Hi ansn yok." David gld. "Bir iftin srlara ihtiyac vardr -ilikiyi ilgi ekici klar." Susan utanga bir ifadeyle glmsedi. "Dn geceden daha ilgi ekici bir ey olursa, korkarm bir daha asla yryemeyeceim." David onu kollarna ald. Kendisini hi arl yokmu gibi hissediyordu. Dn az kalsn lecekti ama ite buradayd yine de, hayatnda hi hissetmedii kadar canl hissediyordu kendini stelik. Susan ban David'in gsne koydu, kalbinin atn dinliyordu. Onu sonsuza kadar kaybettiini dndne inanamad. "David." Susan, iini ekti, masann yanndaki nota gz ucuyla bakarak. "'zerinde balmumu olmayan' ne demek syle hadi. zemediim ifrelerden nefret ederim, bilirsin." David sessiz kald. "Sylesene." Susan somurttu. "Bak yoksa bir daha asla bana sahip olamazsn." "Yalanc." Susan ona yastkla vurdu. "Syle! Hemen imdi!" Ama David bunu asla sylemeyeceini biliyordu. "zerinde balmumu olmayan" ifadesinin arkasndaki sr ok basit, sevimli bir srd. Kkeni eski zamanlara dayanyordu. Rnesans dneminde, pahal mermerleri oyarken hata yapan spanyol heykeltralar bu hatalarn genellikle cera -yani "balmumu"- ile kapatrlard. zerinde hibir hata olmayan ve balmumu ile dzeltme yapmay gerektirmeyen bir heykele "sin cera heykel" yani "zerinde balmumu olmayan heykel" denirdi. Bu deyim sonunda drst yada hakiki anlamna gelen her bir ey iin kullanlmaya baland. ngilizce'deki "sincere*" szc de spanyolca sin cera -" zerinde balmumu olmayan"- ifadesinden tremi ti. * Samimi, iten

David'in gizli ifresinin yle ok byk bir srr yoktu -David mektuplarn "sincerely**" diye imzalyordu. Bir ekilde, bunun Susan'n pek ilgisini ekmeyeceini dnmt. "Houna gidecek bir ey syleyeyim," dedi David konuyu deitirmeye alarak, "dnerken uaktan niversitenin rektrn aradm." Susan ban kaldrp bakt umutla. "Bana blm bakanlndan istifa ettiini syle." David ban sallayarak onaylad. "Gelecek dnem snfa dnyorum." Susan iini ekti, ok rahatlamt. "En bandan beri ait olduun yere." David tatl tatl glmsedi. "Evet, sanrm spanya bana neyin nemli olduunu hatrlatt." "Tekrar niversiteli kzlarn kalbini krmay m?" Susan onun yanana bir pck kondurdu. "Gzel, en sonunda kitabmn redaksiyonuna yardm edecek zamann olacak demek ki." "Kitabn?" "Evet. Yaymlamaya karar verdim." "Yaymlamak?" David anlamam gibiydi. "Neyi yaymlamak?" "Varyant filtre protokolleri ve ikinci dereceden artklar zerine baz fikirlerimi." David homurdand. "Gerek bir ok satan olacak gibi grnyor." Susan gld. "aracaksn." David elini bornozunun cebine atp kk bir ey kard. "Gzlerini kapa. Sana vereceim bir ey var." Susan gzlerini kapad. "Brak tahmin edeyim -her tarafnda zevksizce Latince eyler yazan altn bir yzk m?" "Hayr." David kendi kendine gld. "Ensei Tankado'nun akrabalarna ulatrlmas iin Fontaine'e verdim onu." Susan'n elini tutup parmana bir ey geirdi. "Yalanc." Susan gld, gzlerini aarak. "Biliyordum ite"
Ama Susan szn bitiremedi. Parmandaki yzk hi de Tankado'nun yz deildi. Bir tek ta yzkt, platin bir yuvann ortasnda bir elmas prldyordu. Susan'n nefesi kesildi. David onun gzlerinin iine bakt. "Benimle evlenir misin?" Susan'n boaz dmlendi sevinten. David'e bakt, sonra tekrar yze. Birden gzlerinden yalar gelmeye balad. "Ah, David... ne syleyeceimi bilmiyorum." "Evet de." Susan hibir ey sylemeden dier tarafa dnd. David bekledi. "Susan Fletcher, seni seviyorum. Evlen benimle." Susan ban kaldrd. Gzlerine yalar dolmutu. "zgnm, David," diye fsldad. "Ben... ben yapamam." David byk bir aknlkla bakakald. Susan'n gzlerinde ondan grmeyi umduu o oyunbaz prlty arad. Ama yoktu. "S-Susan," diye kekeledi. "B-ben anlamyorum." "Yapamam," diye tekrarlad Susan. "Seninle evlenemem." Dier tarafa dnd tekrar. Omuzlar titremeye balad. Elleriyle yzn kapad. David afallamt. "Ama, Susan... ben dnmtm ki..." Susan'n titreyen omuzlarn tutup onu kendine doru evirdi. Ancak o zaman anlad. Susan Fletcher alamyordu aslnda, bir kahkaha nbetine kaplmt. "Seninle evlenmeyeceim!" Susan gld, yeniden yastkla saldrya geerek. "Bana zerinde balmumu olmayan'n ne anlama geldiini aklayana kadar asla! Beni ldrtyorsun?

**Samimiyetle, itenlikle

son
Derler ki, lm annda her ey akla kavuur. Tokugen Numataka artk bunun doru olduunu biliyordu. Osaka gmrk brosundaki kk tabutun banda dururken, o ana kadar hi tatmad kadar ac bir gerek netlemiti aklnda. Numataka'nn dininde yaamlarn birbirine bal olduundan, dnglerden sz edilirdi ama Numataka'nn dine ayracak zaman olmamt hi. Gmrk yetkilileri ona, iinde doum kaytlan ve evlat edinme belgelerinin olduu bir zarf vermilerdi. "Bu ocuun hayatta olan tek akrabas sizsiniz," demilerdi. "Sizi bulana kadar ok uratk." Numataka'nn dnceleri otuz iki yl ncesine, o yamurlu geceye, zrl doan ocuunu ve len eini brakp gittii o hastane kouuna dnd. Artk bombo bir glge olan menboku -onur- adna yapmt bunu. Zarfn iinde, katlarla birlikte altn bir yzk vard. zerine Numataka'nn anlamad baz yazlar kaznmt. nemli deildi zaten, o szcklerin Numataka iin artk bir anlam yoktu. Tek olunu yzst brakmt. imdiyse, kaderin en acmasz oyunu onlar yeniden birletirmiti.

85 114 125 105 56 105 125 105 3 21 105 48 105 125 2 36

You might also like