You are on page 1of 32

SayÝ: 2007/02 19 Ocak 2007 50 YKr

ABDÕnin yeni Irak stratejisi, ABD, Türkiye ve Güney


Kürdistan
OrtadoÛuÕda savaßÝ ve kanlÝ DÜSK yšnetimi ve Ò10 AralÝk
boÛazlaßmalarÝ tÝrmandÝracak... HareketiÓ...
Düzene hizmette bir ad›m
ileriye!

Yeni bir mŸcadele yÝlÝna girerken


genlik hareketi...
Gündemler, sorunlar,
olanaklar..

ABD'nin ‹ran'a yönelik


nükleer yapt›r›m›

Katledilißlerinin 88. yÝldšnŸmŸnde


anÝldÝlar...
Rosa Luxemburg ve

‚šzŸm halklarÝn
Karl Liebknecht'i anmak
sosyalizm davas›n› yaflatmakt›r!

birleßik devrimci
mŸcadelesindedir!
2 ★ K›z›l Bayrak Kızıl Bayrak’tan... Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

İÇİNDEKİLER
ABD'nin yeni Irak stratejisi, Ortadoğu'da
K›z›l Bayrak’ tan
savaşı ve kanlı boğazlaşmaları F tipi hücrelere kapatılmış devrimci tutsaklar
tırmandıracak... üzerindeki devlet terörü tüm azgınlığıyla sürüyor. Faşist
Emperyalizme ve bölge gericiliğine karşı ceza hukukuyla yetinmeyen sermaye devleti, devrimci
muhalefete ceza üstüne ceza kesiyor. Mahkemelerinde
halkların devrimci dayanışması ve
kendi yazılı hukukunu bile hiçe sayarak yargılayıp ceza
birleşik mücadelesi!.... . . . . . . . . . . . . . . 3 kestiği devrimcileri, ek olarak, tecritle, işkenceyle
A planı çöktü, sıra B planında... cezalandırmayı sürdürüyor. Ceza sadece devrimciye de
Hiçbir strateji ABD'yi bataktan uygulanmıyor. Aileler de bu insanlık ve hukuk dışı
kurtaramayacak! . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 cezalandırmalardan fazlasıyla nasibini alıyor.
Devrimci hareketin, “İçerde, dışarda hücreleri
ABD, Türkiye ve Güney Kürdistan . . . . 5 parçala!” sloganı çok geniş ve derin anlamlar içeriyor.
Kapitalist yozlaşmanın ve piyasanın Sınıfa ve kitlelere doğru genişleyen, iktisadi-sosyal-
zehirli meyvesi: Uyuşturucu . . . . . . . . . 6 siyasal saldırılara doğru derinleşen bu anlamlar
DİSK yönetimi ve “10 Aralık Hareketi”... arasında, devrimci harekete karşı uygulanmaya çalışılan
tecrit politikası da bulunuyor. Devrimci hareketi doğal
Düzene hizmette bir adım ileriye! . . . . . 7
zemininden, işçi sınıfı ve emekçi kitlelerden yalıtmaya
2006 yılında kamu emekçileri hareketi. . 8 yönelik bu politika yeni olmamakla birlikte, tecrite
Sağlıkta yıkım . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 karşı son dönemde yükselen mücadeleye karşı
Tecrit karşıtı eylemlerden.... . . . . . . 10-12 azgınlaşan saldırılarla yeni boyutlar kazanıyor.
Gençlik eylemlerinden . . . . . . . . . . . . . 13 Son olarak 18 Ocak Çarşamba gecesi, Ümraniye 1
Mayıs Mahallesi’nde yapılmak istenen tecrit karşıtı
Erdoğan'dan İstanbul için “çözüm” eyleme yönelik saldırıda olduğu gibi, bütün bir mahalle
önerileri… İşçi-emekçi düşmanlığının halkı polis terörüyle, gaz bombalarıyla taciz ediliyor.
itirafı!.... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14 Saldıran devletin terör güçleri olduğu halde, bu eziyet
TÜMTİS’ten açıklama... . . . . . . . . . . . 15 ve işkenceden devrimciler sorumluymuş gibi
gösterilmeye çalışılıyor. Mahallenin emekçi halkıyla
Yeni bir mücadele yılına girerken gençlik
devrimci gençleri arasına barikatlar örülmeye, insanlar
hareketi... Gündemler, sorunlar, birbirinden tecrit edilmeye çalışılıyor.
olanaklar... (Orta sayfa) . . . . . . . . . 16-17 Ancak, nasıl ki devrimci hareket tecrit politikalarına
Asgari ücretle ilgili röportaj . . . . . . . . . 18 pirim vermediyse, nasıl ki devrimci tutsaklar F
Haydutbaşı Bush “yeni savaş stratejisi”ni tiplerindeki tecrit uygulamalarına, tutsaklık koşullarına
rağmen boyun eğmediyse, elbette işçi sınıfı ve emekçi
açıkladı… . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 19 kitleler de kendilerine yönelik bu tecrit politikalarına
Rice’ın Ortadoğu gezisi… . . . . . . . . . . 20 boyun eğmeyecektir. Zaten, sistemin çok yönlü
Kapitalizm savaş demektir! Blair: saldırıları ortada duruyorken, bu saldırılarla itildikleri
“Savaşlara devam etmeliyiz!”. . . . . . . . 21 açlık ve sefalet çukuru daha da derinleştiriliyorken,
kitleleri kandırmalarının mümkün olamayacağı
ABD'nin İran'a yönelik
ortadadır.
nükleer yaptırımı. . . . . . . . . . . . . . . 22-23 Türkiye işçi sınıfı ve emekçi kitleleri, er veya geç,
Sendikacı dediğin lafını devrimci sınıf politikası etrafında birleşecek, savaşacak,
esirgemez, eğer... . . . . . . . . . . . . . . . . . 24 sermayenin faşist düzenini F tipi hücreleri ve tecrit
Katledilişlerinin 88. yıldönümünde politikalarıyla birlikte hakettiği yere, tarihin çöplüğüne eyleminin daha da kitleselleşmesi, semtlere yayılması ve
yollayacaktır. saldırıların püskürtülebilmesi için daha fazla çaba
anıldılar... Rosa Luxemburg ve Karl Her Cumartesi yapılmaya devam eden Taksim gösterilmesi gerektiği ortadadır.
Liebknecht'i anmak sosyalizm davasını
yaşatmaktır!.. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 25
2007'ye girerken/2. . . . . . . . . . . . . . 26-27
Bir emperyalist yeniden
yapılandırma projesi:
Geniş Ortadoğu İnisiyatifi-1. . . . . . 28-29
Basından... . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 30
Mücadele Postası . . . . . . . . . . . . . . . . . 31
Sosyalizm İçin

K›z›l Bayrak
.
Haftalık Sosyalist Siyasal Gazete

Sayı: 2007/02 ● 19 Ocak 2007


Ç ı k t ı ! .
. . .
Fiyatı: 50 Ykr
Sahibi ve Y. İşl. Md.: Gülcan CEYRAN EKİNCİ

i i le r d e
EKSEN Basım Yayın Ltd. Şti.

v e b a y
ç ı
Yayın türü: Süreli Yaygın
Yönetim Adresi:
Eksen Yayıncılık Mollaşeref Mh. Turgut Özal Cd.
(Millet Cd.) No: 50/10 İstanbul Tel: 0 (212) 621 74 52 Kita p
Fax: 0 (212) 534 95 90
e-mail: kb1@tnn.net
Web: http://www.kizilbayrak.de
http://www.kizilbayrak.org
http://www.kizilbayrak.com
Baskı: Gün Matbaacılık Genel Dağıtım:
İSTANBUL YAYSAT
Tel: 0 (212) 426 63 30
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Kapak K›z›l Bayrak ★ 3

ABD’nin yeni Irak stratejisi, Ortadoğu’da savaşı ve kanlı boğazlaşmaları tırmandıracak...


Emperyalizme ve bölge gericili¤ine karfl› halklar›n
devrimci dayan›flmas› ve birleflik mücadelesi!
Kanlı stratejiye askeri takviye! Ortadoğu’da tufan kopar” diyen emperyalist haydutlar etmişti. Kuzey Irak’ta Kürt otonomisinin oluşmasına ön
din, mezhep ve etnik temellerdeki bölünmeyi kışkırtarak ayak olarak kendisiyle beraber Irak’a girmeyen
Bush’un Irak’ta savaşı tırmandırmak, İran ve yollarına devam etmeyi sürdürüyorlar-sürdüreceklerdir. Türkiye’ye karşı kullanacağı önemli bir koz elde etmişti.
Suriye’ye dönük ablukayı artırmak, bölgeye yayılmak Bu da tüm bölgede etnik, dini ve mezhepsel kavgaların İçerdeki uşak takımı bunu savaşa katılmanın en önemli
üzerine kurulu olan ABD’nin yeni Irak stratejisini ilan artarak sürmesi demektir. İran’ın ve Suriye’nin Irak’ta gerekçesi olarak işleyip durdu.
etmesinden bu yana geçen birkaç hafta içerisinde, ve Lübnan’daki etkisini kırmak için bir Sünni cephe ABD hizmetinde savaşa katılmanın önünü
Ortadoğu’da savaş giderek daha karmaşık ve kanlı bir kurma çabalarının son dönemde hız kazanması, düzledikten, her türden anlaşmanın altına imza attıktan
görünüm kazanmaya başladı. Bir taraftan tüm bölgeyi Saddam’ın Şii hükümete teslim edilerek apar topar sonra şimdi, sıra bir ve belki de son kez daha uşak
abluka altına alma girişimleri hız kazanırken, diğer asılması ve nihayet peşmergelerin ABD hizmetinde takımındadır. Irak’taki Kürt otonomisinin
taraftan halklar arasında gerici çatışmalar gittikçe Bağdat’ta savaşa sürülmesi, bu gerçeği bütün açıklığıyla devletleşmesinin ve Kerkük’ün statüsünün Kürtler
körükleniyor. Bu yüzden Bush ve ekibinin hazırladığı ve yakıcılığıyla gözler önüne sermektedir. lehine bozulmasının engellenmesi, Irak’taki PKK
savaş planının, “yeni Irak stratejsi” olarak adlandırılması Öte taraftan ABD, emperyalist çıkarları gerektirdiği varlığına son verilmesi, savaş taşeronluğu karşılığında
yanıltıcı olmamalıdır. Söz konusu olan Irak’ı da koşullarda ulusal ya da mezhepsel ezilmişliklerini uşak takımının öne çıkardığı talep ve beklentiler
kapsayan ve kaç yıldır uygulanmaya çalışılan ABD’nin okşayarak desteğini aldığı bölgedeki etnik ve dini arasındadır. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın 11
Ortadoğu ve Asya’nın enerji kaynaklarını kontrolü grupları her an satabilir. Tıpkı 1975 ve 1991’de Şubat’ta planladığı Amerika ziyaretinin gündeminde
altına alma stratejisinin yol açtığı dolaylı ve dolaysız Kürtler’e yaptığı gibi... Böyle bir şey elbette yeni öncelikle bu talepler var. ABD’nin bunun karşılığında
sonuçlardır. trajediler demektir. Nitekim şimdilerde Kürtler bizzat ne isteyeceği ise şimdiden bellidir. ABD emperyalizmi,
Burada yeni olan bir şey varsa o da, öncelikle bu koruyucu olarak yaslandıkları ABD tarafından yüzüstü kesin ve koşulsuz olarak Türkiye’yi hizmete sürünceye
kanlı stratejinin daha ilk adımlarda (üstelik başlangıçta, bırakılmakla tehdit edilmekte ve böylece Irak savaşının kadar, bu İran’a karşı savaşın fiilen başlayacağı an
çeşitli nedenlerle en önemli ve en “zayıf halka” olarak içerisine çekilmektedir. demek oluyor, bu beklentileri ancak bir yere kadar
tanımlanan Irak’ta) tökezlemeye başlamış olması Ama dahası var. Bölgenin gerici devletlerinin karşılayacak (mahmur kampına dönük arama
nedeniyle, ABD’nin bölgeye daha büyük bir askeri herbirinin karın ağrısı olarak gördükleri etnik ve dini girişiminde olduğu gibi) bu arada mümkün olduğu
güçle yığınak yapma ihtiyacının ortaya çıkmış temellerde boy veren sorunları bastırmak üzere adeta ölçüde gerilimlerin kendisini sıkıntıya sokacak bir
olmasıdır. pusuda bekliyor olması, bu trajediyi emperyalist işgal ve çatışmaya dönüşmesine izin vermeyecektir. Yani her
Gelinen yerde bir diğer yenilik de bu yeni yığınak savaşın yol açtığı ortam ve konjonktürün de ötesine durumda Türk devletinin Kürt düşmanlığı ve
için yeni bir gerekçenin öne sürülmeye başlanmasıdır. taşırmakta, sorunu her bir ülke için ayrıca daha da kürdofobisi, ABD’ye yaramaktadır.
Rice ve Gates bu gerekçeyi şöyle ifade ediyorlar: yakıcı hale getirmektedir. Türkiye, İran, Suriye ve Irak Öte taraftan Kürt düşmanlığı sermaye iktidarı için
“Çekilirsek Irak’ta daha büyük bir kargaşa çıkar, başta olmak üzere her birinin seceresi etnik ve dini baskı içerde her türden gericiliği hortlatmanın, dışarıda ise
mezhep çatışmaları tırmanır. Başka aktörler (İran, ve katliamlar konusunda fazlasıyla kabarıktır. Hepsinin emperyalist savaşa katılmanın en temel dayanaklarından
Türkiye, Suriye) işin içine girer. Irak ve Ortadoğu daha eli kanlıdır. Bir başka ifadeyle, her birinin modern tarihi biri olarak giderek daha fazla kullanılmaktadır. Kürt
büyük bir çatışmaya sürüklenir...” etnik temizlikler, katliamlar, dinsel ve mezhepsel sorunu konusunda gerekirse ABD ile çatışırız diyenler,
Irak’tan çekilmesi demek, bir anlamda ABD’nin baskılarla örülüdür. Birbirleri arasındaki sınır itilafları, gerçekte ABD emperyalizmine karşı yükselen tepkileri
Ortadoğu projesinin suya yatması demektir. İstedikleri tarihsel hesaplar da cabası... ABD’nin yeni diye takdim bizzat kendi elleriyle önünü açtıkları şovenist histeri
petrol yasasını uşak Irak hükümetinden çıkarmayı edilen fakat on yıllardır uyguladığı startejisi, aynı kanallarında boğarak uşakça politikalarının önünü
başaran emperyalist petrol tekelleri, elbette böyle bir zamanda bu çatışma zemininden mümkün olduğu düzlemektedirler.
geri adıma izin veremezdi. Nitekim Bush, son ölçüde yararlanmayı da içermektedir. Şimdi hükümetiyle, muhalefet partileriyle, ordusuyla
konuşmasında “Ya mevcut durumu sürdürecektik, ya bütün sermaye uşakları bu oyunu Kerkük üzerinden
çekilecektik, ya da asker takviye edecektik... Biz Emperyalizmle geliştirilen çok yönlü tezgahlamak için bir kez daha kol kola girmiş
sonuncusunu tercih ettik” diyerek bu stratejide ısrar kölece ilişkiler bulunuyorlar. Kerkük’te peşpeşe yaşanan provokasyon
ettiklerini açıkladı. kokan saldırıların nereye kadar tırmandırılacağı henüz
Elbette Irak’ı daha büyük bir kargaşadan korumak Türkiye, bu açıdan diğer gerici devletlerden farklı belli değil. Daha şimdiden belli olan bir şey varsa o da,
için değil, ama halihazırda elde tutmayı başardığı bir yerde durmaktadır. Anlaşılacağı gibi bu farklardan sermaye cephesinde gerek Kürt sorunu gerekse
mevzilerini korumak ve Büyük Ortadoğu Projesi’ni ilki, herşeyden önce onun emperyalizmle geliştirdiği emperyalist savaşa hizmet konusunda daha yekpare bir
geliştirmek için ABD, Irak’tan çıkmayacağını 21 bin çok yönlü kölece ilişkileridir. O en başından beri görüntünün sergilenmeye başlandığıdır.
500 asker takviyesiyle göstermiş oldu. İlk etapta 4500 emperyalist işgal ve savaşta dolaysız görevler üstlenerek
ABD askeri Irak’a gönderildi. Bunu bölgeye yerleşmek tüm bölge halklarının karşısında yer aldığını ikirciksiz Emperyalizme dayalı çözümler büyük acılar
için atılan diğer adımlar izledi. Yeni yılın ilk günlerinde biçimde ortaya sermiştir. İkinci fark, kurtuluş savaşında ve yıkımlar getirir
Somali’ye dönük bir askeri operasyon başlatıldı. Irak’ta emperyalizme karşı birlikte mücadele ettiği Kürtler’e
görevli İranlı diplomatlar tutuklandı ve İran’a dönük karşı tüm diğerlerini geride bırakacak düzeyde Böyle bir tablo karşısında bütün teslimiyetçi
askeri ve siyasi abluka arttırıldı. Basra Körfezi’ne ilk sürdürdüğü inkarcı ve imhacı politikada gösterdiği politikalar hüsranla sonuçlanmaya, “uzlaşma” ve “barış”
elden iki uçak gemisi ve patriot füzeleriyle donatılmış ısrardır. Konumuz bağlamında bir üçüncü fark da, girişimleri sonuçsuz kalmaya mahkumdur.
bir hava savunma taburuyla başlayan askeri yığınak ise Araplar’a karşı taşıdığı hasmane duygular ve Musul- Emperyalizme dayalı çözümlerin ise daha büyük acıları
sürüyor. Tüm bunlar ve nihayet birkaç ay önce İsrail Kerkük üzerinde açık ya da örtülü, resmi ya da gayrı- ve yıkımları getirdiğini biliyoruz. ABD’nin, “biz
üzerinden Lübnan’a yapılan saldırı ve ardından BM adı resmi olarak zaman zaman dile getirilen tarihsel hak çekilirsek tufan kopar” tehditleri hiç de boşa değil. Zira,
altında emperyalist koalisyon askerlerinin Lübnan’a iddialarıdır. kökleri eskilere dayanan tarihsel ve toplumsal sorunlar,
yerleşmesi de açıkça göstermektedir ki, ABD kesin bir Şimdi bu üç farkın en açık biçimde kendisini yıllardır uygulanan gerici politikalarla daha da içinden
sonuç alıncaya ya da yenilinceye kadar tüm bölgede hissettirdiği, dahası kesiştiği bir dönemden geçiyoruz. çıkılmaz bir hal almış bulunmaktadır.
savaş ve saldırganlığı tırmandırmaya devam etmeye Her üçü birden emperyalist savaşa yedeklenmenin birer Çözüm bir kez daha, her biri kendi içerisinde birer
kararlıdır. manivelası olarak kullanılıyor. Kerkük’e müdahale ve halklar mozaiği olan ülkelerde ve tüm Ortadoğu’da
sınır ötesi operasyon hazırlıkları tam da burada bir halkların kardeşliği, işçilerin birliği temelinde devrimci
ABD’nin bölge halklarını birleşik bir anlam kazanıyor. mücadeleyi yükseltmektir. Kan ve petrol kokusunun
direnişten alıkoyma planı Bilindiği gibi ilk tezkere öncesi yapılan pazarlık birbirine karıştığı, halklar arasında düşmanlığın
girişimleri (kamuoyu sözkonusu pazarlığın 90 milyar tırmandırıldığı içinden geçtiğimiz bu kritik süreçte,
ABD’nin bölge halklarını birleşik bir direnişten dolarlık bir karşılıksız yardım etrafında döndüğü emperyalizme ve tüm gerici bölge devletlerine ve
alıkoymadan, aynı anlama gelmek üzere halkları gerici gerçeğinin ayrıntılarını yeni yeni öğreniyor) efendi politikalarına karşı ortak bir mücadele platformunun
temellerde bölüp parçalamadan, bu savaşı tarafından “at pazarlığı” denilerek aşağılanmış ve geri örülmesi yolunda Türk ve Kürt emekçilerinin atacakları
kazanamayacağı ise açıktır. Dolayısıyla “biz çekilirsek tepilmiş, ABD önce hizmet görmek istediğini beyan adımlar, paha biçilmez bir önem taşımaktadır.
4 ★ K›z›l Bayrak Emperyalizm yenilmeye mahkumdur! Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

A planı çöktü, sıra B planında...

Hiçbir strateji ABD’yi bataktan


kurtaramayacak!
Haydutbaşı Bush, yeni Irak stratejisini açıklarken;
“Şimdi geri çekilmek, Irak hükümetinin çöküşü, ülkenin
parçalanması ve daha önce görülmemiş boyutta kan
dökülmesi anlamına gelir. Böyle bir senaryo,
CHP’nin gerici-şoven kudurganlığı halk düşmanlığında
askerlerimizin Irak’ta daha uzun süre kalmasına ve daha sınır tanımıyor!..
ölümcül bir düşmanla karşı karşıya gelmesine neden
olur” dedi.
Irak Çalışma Grubu’nun Aralık’ta hazırladığı raporda
Şimdi de “vatan millet” edebiyatıyla savaş
“Irak stratejisinin derhal değiştirilmesi gerekir” sözleriyle
itiraf ettiğini, Bush da bu sözlerle itiraf etmiş oldu. Daha naraları atmaya başladılar!
önce de başka pek çok emperyalist stratejistin itiraf ettiği
fakat Bush ve ekibinin bir türlü kabule yanaşmadığı bu Bu hafta düzen gündemine damgasını vuran Fakat bundan, çıkara çıkara müdahalenin
gerçek, ABD emperyalizminin Irak’ta da kendisi için bir tartışmaları CHP’nin “Irak’a!” çağrısı başlattı. sözkonusu olmadığı, olamayacağı sonucunu
bataklık yarattığıdır. Aslında işin bu aşamasında, bu Açık bir savaş çağrısı olan Baykal’ın bu çıkışı, çıkarıyorlar. Çünkü “Irak’a!” çağrısının
itiraf, bataklıktan çıkamadıklarının ikrarıdır. Şimdi sadece tartışma başlatmakla kalmadı, ABD’ye rağmen ya da karşı yapıldığını
çıkarsak şöyle-böyle olur demek, “çıkamıyoruz”dan hükümetin çağrının birinci adımını, yani sanıyorlar. Çünkü Türkiye’yi yönetenlerin
başka bir anlama gelmemektedir. mecliste görüşme açmayı kabulüyle, Türkiye’nin çıkarlarını gözettiğini farzediyor,
Bush, yeni stratejinin başarı elde etmelerini hükümeti/muhalefetiyle, düzen politikasının aslında bizlerin farzetmesini umuyorlar. Ancak
sağlayacağına inandığını da söylüyor ama, bunun için önüne yepyeni bir ‘iş’ paketi yığmış oldu. bizler böyle olmadığını biliyoruz. Çıkarlar
öne sürdüğü/umduğu koşul imkansızdan da öte olduğuna Aslında konuya ilişkin tartışmayı başlatan sözkonusu olduğunda, önceliğin emperyalist
göre, yeni stratejinin de ABD’yi bu bataktan Baykal’ın çağrısından önce, ‘seyirci kalamayız’ efendilerin çıkarlarında olduğunu, bunun
kurtarmasının imkansız olduğu gün gibi açık. “Irak uyarısıyla dikkat çeken MİT raporu olmuştu. karşısında ülkenin ve bu ülkenin gerçek sahibi
halkının desteği olmadan” başarılı olmalarının mümkün Bu raporu takibeden günlerde bu ifade Tayyip emekçi halklarımızın esamesinin bile
olmadığını söylediğine ve Irak halkının emperyalist Erdoğan’ın diline de pelesenk oldu. Hemen her okunmadığını, üstelik bunun bu hükümet
işgalcilere karşı duygu ve tutumları ortada olduğuna konuşmasında Irak konusunda güya birilerini dönemine özgü bir şey olmadığını, on yıllardır
göre, demek ki yeni strateji de uygulanmadan çökmüş ‘uyarma’ adına bu ifadeyi değişik biçimlerde böyle süregeldiğini, yeni gelenlerin sadece
kabul edilmelidir. Emperyalist haydutların bir de C planı yineleyip durdu. Ama gene de, açık savaş kölelik sürecini derinleştirecek ilişkiler
var mı bilmiyoruz ama, aynı kirli niyeti taşımaya devam narasıyla tartışmayı bu noktaya getiren CHP geliştirdiğini de biliyoruz.
ettikleri sürece dünyanın en kalabalık alfabesi üzerinden oldu. Onunki, ‘seyirci kalamayız’ türünden Bu bilgilere dayanarak, şimdiden iddia
de hazırlansa, hiçbir plan ABD’yi kurtaramayacaktır. dolaylı bir imayı aşan, ‘topla meclisi edebiliriz ki, CHP’nin çağrısı sadece hükümeti
ABD’nin Irak’ta çırpınıp durduğu bataklık böylesine müdahaleyi görüşelim’ türünden son derece sıkıştırmaya yönelik bir ‘ucuz politika’
ortadayken ve ABD’de bile itiraflar birbiri ardına ortaya açık bir ifadeyle ‘Irak’a sefer’ ilan eden bir olmayabilir. ABD’nin ‘yeni Irak stratejisi’ adını
dökülmekteyken, bu emperyalist haydutun Türkiye’deki çağrıydı. Hükümetin de kabulüyle bu çağrısı 23 verdiği yeni Ortadoğu stratejisi çerçevesinde
uşakları uşaklıklarını sürdürmekte ne kadar kararlı Ocak günü mecliste görüşülecek. Hem de gizli üstlenilmiş bir kirli rolün, Türkiye halklarına
olduklarını açıklayıp duruyor. Yeni stratejide “PKK oturumda. Yani bu beylerin aslında neyi ‘milli menfaatler’ adına yutturulmasına yönelik
terörü”nden bile söz etmeyen, bunun yerine “sınır konuştuğunu ne kararlar aldığını, en az 10 yıl bir kirli stratejinin el birliğiyle uygulamaya
sorunları“ tabirini tercih eden efendilerine ilk ve tek açık süreyle, asla bilemeyeceğiz. En az 10 yıl, konmaya çalışılması olabilir. Türk ordusu
destek, yine Türk devletinden geldi. Strateji açıklanır çünkü çok iyi biliniyor ki, Türkiye’de yasanın Irak’a ABD emperyalizminin piyonluğunu
açıklanmaz destek açıklaması yapan Türk Dışişleri, koyduğu süre hep 3-5 katı olarak yapmaya değil, ABD’ye rağmen ve milli
Bush’un, Türk ve Irak hükümetleriyle birlikte uygulanmıştır. menfaatlerin korunması için girmelidir
çalışılacağından söz etmesinin “önemini” de Biz, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halkları anafikri, zaten çoktandır alttan alta
vurguluyordu. Oysa bu ne yeni ve ne de yeni stratejinin yani, bilemeyeceğiz ama, yine çok iyi işlenmektedir. Şimdi, bölgedeki gelişmelerden
gerektirdiği bir durumdu. ABD bu ‘“birlikte çalışma” bildiğimiz bir şey var ki, bizim ve dünya ve ‘Musul-Kerkük-terör’ edebiyatından da
sakızını, koordinatörlük adı altında Türk devletinin halklarının düşmanları, yani emperyalistler yararlanarak, emekçi halklarımız, çocuklarının
ağzına vereli hayli zaman olmuştu. Fakat efendiyi her yine bütün ayrıntılardan haberdar olacak. Daha ‘büyük Ortadoğu seferi’ne sürülmesine itiraz
adımda desteklemek gerektiği için, yeni strateji “PKK” da doğrusu, emperyalistlerin masalarında edemez duruma getirilmeye çalışılır.
ve “terör” sözcüklerini ifadeden bile geri durduğu halde, çizilen ayrıntılardan, Meclis’teki vatan hainleri Ayrıntıyı elbet gizleyecekler, fakat aldıkları
uşaklarının tutunacak bir dal araması gerekiyordu, bula haberdar olacak. Ve onlara, halklara karşı kararın kimi somut sonuçlarını açıklamak
bula bunu bulabildikleri görülüyor. kurdukları suç ortaklığının kendilerine zorundalar. Özellikle de Irak’a müdahale
Uşak devlet şimdi bütün umudunu, yeni strateji gereği yüklediği görevleri, halklarımıza, vatan-millet yönünde bir karara imza attıkları takdirde
Türkiye’yi İran ve Suriye konularında ikna turuna edebiyatıyla yutturmanın yol ve yöntemlerini bunun propagandasını yapmak, kitleleri ikna
çıkacak olan ABD Dışişleri Bakanlığı’nın siyasi işlerden arayıp bulmak kalacak. Görüşmenin gizli etmek mecburiyeti duyacaklar. Sonuçta, bu
sorumlu müsteşarı Nick Burns’a, “PKK ile mücadele”nin yapılmasının tek esprisi bizce budur. yönlü bir karar aldıkları takdirde bileceğiz ki,
önemini anlatmaya bağlamış durumda. Oysa müsteşarın Şimdi düzen kalemleri CHP’nin önerisini emperyalizmin bu aşağılık uşakları nihayet
gündemi baştan belli; ABD’nin Türkiye’den enine boyuna tartışıyor. Az buçuk muhalif Ortadoğu halklarına karşı girişilen kirli savaşta
bekledikleri… görünen kalemler Türkiye’nin “ABD’nin aktif rolü üstlenmiştir. Yok eğer tersi bir karar
Irak halkı, topraklarını emperyalistler için içinden Irak’ı”na müdahale edemeyeceğinden dem sözkonusu olursa, o taktirde CHP’nin ordu
çıkılmaz bir bataklığa dönüştürerek, bu haydutlara vuruyor. Arsızlığı meslek edinen kimileri, şakşakçılığı konumundan da yararlanarak
gerekli yanıtı vermiş bulunuyor. Emperyalist haydutların “zamanında tezkereyi engellediler, şimdi yürüttüğü ‘ucuz politika’ tiyatrosunun kirli bir
şimdi çırpındığı Irak bataklığında boğulmaları içinse, geçmiş ola” diyen ahlı vahlı yazılar döktürüyor. sahnesini daha izlediğimizi anlamış olacağız.
tüm bölge halkları gibi Türkiye halklarının da Irak Hatta, “yurtta sulh, cihanda sulh’a ne oldu” Her şey 23 Ocak günü mecliste gerçekleşecek
halklarıyla güçlü bir dayanışma içine girmesi, Türkiye diyenler bile var. Çok farklı görünen gizli oturumun ardından açığa çıkacak.
topraklarını da emperyalizm için bataklığa dönüştürmesi değerlendirmelere konu edilse de, hemen tümü Fakat her iki durumda da değişmeyecek bir
gerekiyor. ortak bir noktada buluşuyor: ABD’ye rağmen şey var, anti-emperyalist görevlerimiz... Bölge
Ortadoğu emperyalizme ancak böyle mezar olacaktır. bir müdahale sözkonusu bile edilemez!.. halklarıyla dayanışma sorumluluğumuz...
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Emperyalizm, Ortadoğu ve Türkiye K›z›l Bayrak ★ 5

ABD, Türkiye ve Güney Kürdistan


Türkiye-ABD ilişkilerindeki sorun alanlarından
birisi Irak ve Güney Kürdistan’dır. Son zamanlarda bu
konuda yeni tartışmaların boy verdiği görülüyor. ABD
Dışişleri Bakanı Rice ve Savunma Bakanı Gates,
kendilerinin Irak’tan çekilmeleri halinde Türkiye’nin
bu ülkeye müdahale etmesi ihtimalinin bulunduğunu
ifade ettiler. Güney Kürdistan’a ilişkin politikaları
ABD’ninkilerle pek uyuşmasa da Türkiye’nin
ABD’nin olurunu almadan bu bölgeye dönük bir
askeri müdahaleye kalkışması pek öyle kolay değil.
Kuşkusuz bunu ABD’li yetkililer de biliyorlar. ABD’li
bakanların bu açıklaması Türkiye’ye ilişkin bir
gerçeği ifade etmekten ziyade, savaş çetesinin başı
Bush’un açıkladığı yeni Irak stratejisine karşı
işbirlikçi Kürt yönetiminden çıkan kimi aykırı sesleri
bastırmaya yönelik olduğu besbelli.
Son günlerde generallerden medyaya, hükümetten
diğer sermaye partilerine kadar düzenin temel güç
odakları hararetli bir biçimde Güney Kürdistan’a
askeri bir müdahaleyi tartışıyorlar. Bu tartışmalar
basına da yansımış bulunuyor.
“Komutanlarla en uçtaki senaryoları bile
konuşuyoruz” diyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,
“En uçtaki senaryo”ya şöyle açıklık getiriyor:
“ABD’nin koordinatörlük uygulaması, tam anlamıyla öte yandan, “ Irak’tan çekilirsek Kürtler bağımsızlık işgalinde ABD’nin Ortadoğu’da yapmayı tasarladığı
bir oyalama olarak netleşirse... Ve bu arada Türkiye, ilan eder, Kerkük’e el koyarlar, Türkiye de müdahale yeni düzenlemeler dolayısıyla Musul ve Kerkük’e
Kerkük’te bir oldubittiyle karşı karşıya kalırsa... Yani, eder” açıklamasına ABD Savunma Bakanı Gates’in ilişkin “tarihsel” iştahı kabaran sermaye devletinin
petrol üzerinde bir Kürt egemenliği oluşursa... PKK benzer yöndeki demeci de eklendiğinde sorun ABD çıkarlarının gerektirdiği tutumları sergilemeden
baharla birlikte yeniden saldırılara başlar ve Kuzey bambaşka bir boyut kazandı. ve ABD’den izin almadan herhangi bir pay kapması
Irak’ta lojistik destek almaya devam ederse... Açıktır ki, bütün bu açıklamalar soruna ilişkin mümkün olmamıştır.
Yapacağımız ABD gezisi de bir sonuç vermezse... temel gerçekleri karartmaktadır. Bugün için de, sermaye iktidarının Kerkük ve
Talabani ve Barzani tehditkâr açıklamalarına devam Öncelikle şu gerçeğin altını çizelim ki, Türkiye’nin Musul’dan herhangi bir pay alma imkanı ortada
ederse... Ve son olarak fiilen parçalanan Irak’ın ABD’den bağımsız hele hele ona rağmen bir dış görünmemektedir. Bütün işaretler, sermaye iktidarının
kuzeyinde bir Kürt devleti ihtimali netleşirse... Bütün politikası olmaz. Kuşkusuz sermaye devleti, kendi ABD’nin dümen suyunda emperyalist savaş batağına
bu durumlar karşısında Türkiye askeri güç kullanmak çıkarları gerektirdiğinde ve tabii ki kendini bu daha dolaysız çekileceğini gösteriyor. ABD’nin
durumunda kalacaktır.” çıkarların gereğini yerine getirmeye muktedir Afganistan’da ve özellikle Irak’ta yaşadığı açık iflas
Bu arada MİT Müsteşarı’nın Türkiye’nin dış hissettiğinde, yeni yerler işgal etmeyi düşünmüştür. bunu gerekli kılıyor. O, savaş batağına kendi “ulusal
politikada “bekle-gör-tavır al” taktiğini eleştiren Tarihi boyunca, bu tür girişimlerde bulunmuş ve çıkarlar”ı için değil, ABD’nin emperyalist çıkarları
açıklamasının tartışmaları hararetle sürerken, Musul-Kerkük hariç diğer tüm girişimlerinde çeşitli için sürüklenmektedir. Generallerin, MİT’in,
geçtiğimiz hafta bir açıklama da Başbakan şekiller altında amacına da ulaşmıştır. Küçük Ağrı Başbakan’ın son açıklamaları da bu saldırgan
Erdoğan’dan gelmişti. Erdoğan, Kerkük’te demografik Dağı bölgesi ve Hatay sınırlara dahil edilmiş, Kıbrıs’ta politikayı meşrulaştırmaya yöneliktir. Değişen güç
yapının değiştirilmesinin ardından referandum ise Türkiye’nin uydusu bir devlet kurdurulmuştur. dengelerine ve ABD’nin Irak batağından çıkışta tercih
yapılmak istenmesine seyirci kalmayacaklarını Fakat bugün için Türkiye, kendi payına edeceği politikaya bağlı olarak, Güney Kürtleri’ne bir
söyleyerek ABD’den PKK’ye karşı somut adım topraklarını genişletmekten ziyade, ABD’nin nüfuz kere daha ihanet edilerek sermaye devletinin bu
beklediklerini ve öte yandan sınır ötesi operasyon alanlarını genişletmek ve hegemonyasını bölgeye askeri müdahalesinin önü açılabilir de.
konusunun gündemlerinde olduğunu yinelemişti. sağlamlaştırmak için yaptığı planların içinde yer Kuşkusuz bu gelişme de olasılıklar arasındadır. Fakat
Ardından CHP Genel Başkanı Baykal da AKP alarak Avrasya’da, Balkanlar’da ve Ortadoğu’da ABD bu, ABD’ye rağmen değil, onun bilgisi ve onayı
hükümetini Irak konusunda aktif bir politika etkinliğini yerleştirmede rol almaya çalışmaktadır. dahilinde olabilir. Gerçekçi bir noktadan bakan
benimsemesi halinde destekleyeceklerini belirtti ve Nitekim 1990 sonrasında sermaye devletinin herkesin görebileceği yalın bir gerçektir bu.
“Meclis, Irak’a asker gönderme kararı almalı” dedi. “başarılı” olduğu tüm alanlar ABD emperyalizminin ABD, bir yandan Türkiye’yi, Kürtleri ve diğer
DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ise, “Bizim çıkarları ile uyumlu çıkarlara sahip olduğu alanlar bölge ülkelerini kendi bölge stratejisine bağlıyor, öte
başlangıçtan beri söylediğimiz gibi, Türkiye’nin oldu: Bosna, Orta Asya ve Hazar havzasından gelecek yandan Türk, Kürt, Arap, Acem, Şii, Sünni gibi ulusal
denklem dışı bırakılması meselesi devam etmektedir” enerji nakil hatları, Somali ve Balkanlar’daki “insancıl ve mezhepsel ayrımları kışkırtarak kendi varlığını
şeklinde konuştu. müdahale operasyonları”, Güney Kürdistan’a yapılan bölgenin istikrarı için bir ihtiyaç gibi gösteriyor. ABD,
Kürt sorunu konusunda faşist-şoven güçlerin en operasyonlar gibi. ABD emperyalizminin çıkarlarına Bush tarafından açıklanan yeni Irak stratejisine karşı
uçtaki temsilcilerinden emekli General Alaaddin hizmet ettiği ölçüde çeşitli nüfuz alanlarında kendisine işbirlikçi Kürt yönetiminden çıkan bazı aykırı sesleri
Parmaksız’ın, Ankara’da düzenlenen “Kerkük’ü düşen payı büyük bir iştahla midesine indiren sermaye bastırmayı da hedefleyerek Güney Kürtleri’ne
Unutma Kongresi”nde yaptığı konuşmada söylediği, iktidarı, kurulduğundan bu yana gerçekleştiremediği “Bölgeden ayrılırsam Türkiye size müdahale eder”;
“Kandil bombalanmalıdır. TSK’nın bu yeteneği var, ancak hiç aklından çıkmayan yayılmacı düşlerini de Türkiye’ye de, “Ben olmazsam Kürtler Kerkük’ü alır,
yeter ki siyasi irade buna karar versin. Kandil bu dönemde yer yer yeniden ısıtıp ortaya çıkarma bağımsızlığını ilan eder” diyor. Yaşanan gelişmeler
bombalanarak terör yok edilmez ama ‘ABD’ye rağmen imkânını buldu, buluyor. üzerinden söylemek gerekirse, ABD’nin Kürt
sizi vururuz’un bir işareti olur. Olmadı, Kandil Dağı Hatırlanacağı üzere, 90’lı yılların başında politikası, sorunu bölgedeki varlığını kalıcılaştırmak
işgal edilir” sözleri, birbirlerine karşı egemenlik “Adriyatik’ten Çin Seddi’ne” kurulacak egemenlik ve sorun üzerinden karşı karşıya getirdiği güçleri
mücadelesi veren hükümet ve generaller takımının, hayalleri yeniden dile gelir olmuştu. Ancak, gerçek kendi stratejisine yedeklemek olarak özetlenebilir.
Kürt sorununda aynı geleneksel inkâr ve imha dünyanın katı yüzü burjuvaları bu düşlerden uyanmak Emperyalizmin ve işbirlikçi uşak takımının Kürt
çizgisinde buluştuklarının yeni bir örneğini zorunda bıraktı. Neticede, Türkiye konumundaki sorununu, bölge ülke ve halklarını kendi gerici
sunmuştur. ülkeler, emperyalist güçlerden bağımsız bir politika emellerine yedeklemek için kullanmasını
ABD Dışişleri Bakanı Rice, bir yandan “Bölgesel izleme şansına sahip değillerdir. Mutlaka dış engellemenin yolu, açıktır ki, “İşçilerin birliği,
politikalarımızda doğru partnerlerimiz, bu hedefleri politikalarını bir emperyalist gücün çıkarlarına uygun halkların kardeşliği” temelinde mücadeleyi
paylaşan müttefiklerimiz Türkiye ve İsrail’dir” derken olarak dizayn etmek zorundadırlar. Örneğin son Irak yükseltmekten geçmektedir.
6 ★ K›z›l Bayrak Katil devlet hesap verecek! Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

Uyuşturucu kullanımı ilköğretim okullarına kadar indi...

Kapitalist yozlaflman›n ve piyasan›n


zehirli meyvesi: Uyuflturucu
Eğitim-Sen’in hazırlayıp kamuoyuna sunduğu
uyuşturucu raporuna eğitim bakanı tepki göstermiş.
Sendikanın ortaya koyduğu sonuçlara inanmadığını
belirten bakan, “Bu insanlar bu tespitleri nasıl yapmışlar,
polisin yapamadığı istihbaratın yapamadığı tespiti bunlar
nasıl yapmışlar” diyor.
“Medyanın nerdeyse her haber bültenine giren
okullarda uyuşturucu haberleri ortadayken, polis-istihbarat
nasıl haberdar olmuyor” demiyor hiçbir “gazeteci”. Bakan
Çelik’e soruyu soranlar, sorunun üzerine gitmek değil
bakanın görüşlerini yansıtmak derdindeler.
Bakan bey bu arada devletin asıl derdini de kaçırıyor
ağzından: “Bu meseleler böyle ulu orta konuşulacak,
böyle ulu orta raporlarla kamuoyuna anlatılacak şeyler
değil.”
Yani, uyuşturucu ilköğretim okullarına kadar girmiş
olabilirmiş. Fakat milleti telaşa verecek, galeyana
getirecek açıklamalardan kaçınılmalıymış. Çocuğunu
kaybetme korkusu her ana-babayı telaşlandıracaktır doğal
olarak. Fakat acaba neden galeyana gelecekler? Kime ve
neye öfke duymalarından korkuluyor insanların?
Uyuşturucu ticareti, çeşitli defalar itiraf edildiği gibi,
çoktandır derin devletin tekelindedir. Bu devletçe itiraf
edilmemiş olsaydı bile, bu halk her türlü kirli işin altından Nükleer enerjide h›zlanan ad›mlar
devletin çıkacağını bilmektedir. Özellikle de polisin her
türlü pis işte parmağı olduğu kanısı artık yerleşmiş enerji santrali kurulması tartışmaları yürütüyor.
durumdadır. Dolayısıyla, uyuşturucu okullara kadar Gelinen yerde bu süreci hızlandırıp hayata
girebiliyorsa, bu, polisin, istihbaratın bilgisi dışında geçirme telaşı içerisindeler. Hükümette olduğu
olmuyor. Nerde ne olup bittiğini gayet iyi biliyorlar. süre boyunca sermayenin politikalarının kusursuz
Bilmiyoruz diyorlarsa, televizyona çıkıp açıklama yapan uygulayıcısı olan AKP, geçtiğimiz hafta, son iki
okul idarecilerine gidip sorsunlar. Okul önlerindeki yıldır hükümetin gündeminde olan bu konu
satıcıları elleriyle koymuş gibi toplasınlar. Ama çerçevesinde atılan somut adımları kamuoyuna
yapmıyorlar, yapamazlar, çünkü bu ticaretin rantı çok duyurdu. Bu amaçla “Nükleer Sektör Toplantısı”
büyük. Ve bu aynı zamanda gençliği denetim altında gerçekleştirildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar
tutmanın en önemli mekanizmalarından biri... Bakanı Hilmi Güler’in başkanlık ettiği
O zaman ne olacak? Bakan beye sorarsanız durum toplantıya, nükleer santrallerle ilgilenen 18 firma
kamuoyuna açıklanmayacak, insanlar galeyana ve Elektrik Üreticileri Derneği temsilcileri
getirilmeyecek!.. katıldı.
Bu aşağılık fikrin Eğitim Bakanı Çelik’e özgü Toplantının açılışında konuşan Güler, 2006
olmadığı biliniyor. Bakan beyin yaptığı, kendisinin de tam yılında nükleer teknoloji programının
olarak katıldığı, resmi görüşü açıklamaktır. Ve bu ülkenin Son günlerde özellikle küresel ısınmanın açıklandığını ve nükleer enerji konusunda kanun
işçileri, emekçileri bu görüşü çoktandır ve çok iyi sonuçları üzerinden tartışmalar yaşanıyor. Bilim tasarısı hazırlanarak görüşülmesi için meclise
kavramış durumdadır. Marmara ve Düzce depremlerinde adamları dünyamızın kalan ömrüne dair ürkütücü gönderildiğini hatırlattı. Sözkonusu tasarının 1,5
çıktı bu görüş karşımıza. Bilim adamları sıkıştırıldı, açıklamalarda bulunuyorlar. Dünyanın ve ay içerisinde yasalaşmasını hedeflediklerini
uzmanlar azarlandı, tehdit edildi. Deprem konusundaki insanlığın yıkımını hazırlayan çevre felaketinin belirten Güler’e özel şirketler de konu ile ilgili
bilgilerin uluorta kamuoyu önünde açıklanmaması, temelinde kapitalizmin kâr hırsı yatıyor. çalışmalarını tamamladıklarını belirttiler. Bu
tartışılmaması emredildi. Eğitim Bakanı’nın bugün Kapitalizmin çevrede yarattığı tahribatlar toplantıda nükleer santralin yeri, kapasitesi gibi
uyuşturucu konusunda sarf ettiği sözler, nerdeyse kelimesi küresel ısınma ile sınırlı değil. En az küresel ayrıntıların netleştirileceği ifade edildi.
kelimesine, o günlerde ilgili devlet yetkilileri tarafından ısınma kadar hayati bir tehlike olan nükleer Toplantıya Akkök şirketler grubu, Aksa
deprem için sarf edildi. tehdit de günbegün büyüyor. Nükleer tehdidin en Enerji, Alarko Holding A.Ş, Atlas Grup
Gerçeklerin halka açıklanmasından, uluorta hızlı, denetimsiz ve her an patlamaya hazır Şirketleri A.Ş, Çalık Enerji, Doğuş İnşaat ve
tartışılmasından niye bu kadar korkuyorlar peki? olarak ilerlediği alan nükleer silahlanma. Ticaret A.Ş, Enka İnşaat ve Sanayi A.Ş, Entek
Neden hep yalanların arkasına saklanma ihtiyacı Nükleer teknolojinin bir çevre tehdidi olarak Elektrik Üretim A.Ş, Gama Holding A.Ş, Güriş
duyuyorlar? insanlığın gündemine girdiği ikinci alan ise Holding A.Ş, Habaş, Koç Holding, Nurol
Çok açık ki, onlarınki suçüstü yakalanma korkusudur. nükleer santraller. Dünyada şu an 439 nükleer Holding, Park Holding, Sabancı Holding, Tekfen
Depremlerde ölen yüzbinlerce insanın ve daha ölmeyi santral bulunuyor. Bunların kimileri, Türkiye- Holding, Tokar Yapı, Zorlu Holding ve Elektrik
bekleyen yüzbinlercesinin katilidir sermayenin kanlı Ermenistan sınırındaki Metzamor gibi, Üreticileri Derneği temsilcileri katıldı.
devleti. Uyuşturucu ağına düşen gençlerin, bugün artık potansiyel atom bombası olarak bir felakete yol Kapitalizm insanlığın sonunu hazırlayan
çocukların vebali de devletin boynundadır. Ve korkmakta açmanın eşiğinde faaliyet yürütüyor. Bu adımlarını hızlandırıyor. Sermaye sınıfı,
son derece haklıdırlar. Ancak ne kadar korkarlarsa teknolojinin kullanılmaya başladığı 1950’lerden yaratacağı çevre yıkımı ve tehlikelere karşın, bu
korksunlar, eninde sonunda hak ettikleri suçüstü yapılacak, bu yana yaşanan sayısız irili ufaklı kaza ise adımlardan elde edeceği karları düşünerek
tüm suçlarının hesabı sorulacaktır. Yalanla, dolanla, tehlikenin boyutlarını yeterli açıklıkta ortaya sabırsızlanıyor, hazırlıklarını tamamlıyor. Bu
tehditle, inkarla bu sonu belki biraz geciktirebilirler. Fakat koymuş bulunuyor. adımlara dur diyemezsek eğer, yeni Çernobiller
kurtulmalarının hiçbir imkanı bulunmuyor. Türkiye’de sermaye iktidarı yıllardır nükleer bizleri bekliyor!
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Sendikal ihanete geçit yok! K›z›l Bayrak ★ 7

DİSK yönetimi ve “10 Aralık Hareketi”...

Düzene hizmette bir ad›m ileriye!


DİSK Genel Başkanı Süleyman konumda olduğunu gösterme gereği duymaktadır. Bir
Çelebi’nin öncülüğünde kez daha belirtelim ki, “10 Aralık Hareketi”nin temel
çalışmalarını sürdüren “10 Aralık amacı “solculuk” değil, esasta düzenin sol ihtiyacını
Hareketi” 1. yılını vesile ederek bir görmektir. Amacı bu olan bir siyasetin bu konuda da
basın toplantısı düzenledi. Bu düzenin ihtiyaçlarına uygun biçimde davranacağı
“Hareket”in başlatılmasında özel bir açıktır.
rolü ve katkısı olan Doğan Dolayısıyla düzenin sol ihtiyacını karşılamaya aday
Grubu’nun “solcu” gazetesi bir girişim olarak “10 Aralık Hareketi” düzen solunun
Radikal’in haberindeki ifadeyle yaşadığı yapısal sorunlarla malül olduğu gibi, düzenin
basın toplantısı, “ekonomi önceliklerinin farklılaşması nedeniyle de baştan
zirvelerinin yapıldığı Dedeman Oteli koyduğu iddianın uzağına düşmekle birlikte düzenin
Salonu”nda gerçekleştirildi. güncel ihtiyaçlarına uygun bir şekilde hizmete
Toplantıda “Hareket” adına konuşan koyulmuş bulunmaktadır. Düzenin mevcut sol
Prof. Dr. Burhan Şenatlar, 2007 yılı partilerine payandalık etmek bugün bu hizmetin temel
ve özelde ise seçim gündemi konusu durumundadır. Bundan dolayıdır ki, “10 Aralık
üzerinde durdu. Konuşmasında Hareketi” düzenin sol partilerini bir araya getirmeyi iş
2007’nin kritik bir yıl olacağını edinmiştir.
belirten Şenatlar, AKP karşısında bir sol iktidar hizmet, düzen siyasetindeki kırılma ve tıkanmalara Bu “Hareket” üzerinde bu denli durulmasının
seçeneğinin yaratılması gerektiğini ifade ederek deva olmaktır. Farklılık sadece düzenin önceliklerinin nedeni onun siyaset alanındaki gücünden dolayı
Cumhurbaşkanlığı seçiminde toplumsal mutabakata değişmesi ve siyasal sürecin başka türlü davranmayı değildir. İlginin nedeni, bu “Hareket”e öncülük eden
ihtiyaç olduğuna vurgu yaptı. Konuşmasının imkansız kılmasındadır. kişinin DİSK Genel Başkanı sıfatını taşıması ve dahası
devamında ise, yaşanacak krizin aşılmasının ancak, Öyle ki, bir taraftan AB süreci düzenin önceliği DİSK yönetiminin bizzat bu işin içerisinde bulunuyor
“bütünleşmiş, kitleselleşmiş sol güçbirliği” ile olmaktan çıkarak daha sert ve ABD güdümünde olmasıdır. Her ne kadar Çelebi ve DİSK yönetimi,
mümkün olacağını belirti ve böyle bir güçbirliğinin Ortadoğu merkezli bir siyasi yönelimin içerisine Çelebi’nin bu girişime katılımının kişisel, DİSK’in ise
muhatabı olacak partilerin CHP, DSP, SHP ve ÖDP girilmiş, diğer taraftan ise Cumhurbaşkanlığı seçimleri yol açmakla sınırlı olduğunu iddia ediyorlarsa da, bu
olduğunu ifade etti. Yanısıra, “eğer bu birliktelik üzerinden yaşanan düzen içi saflaşma ve kutuplaşma ciddiyetsiz bir ifadedir. Zira hem bu kadarından dahi
sağlanırsa solun oyu yüzde 30’u aşar” iddiasında bu güçleri bir tarafta bulunmaya zorlayarak mevcut Çelebi ve DİSK’in işin içinde ve göbeğinde olduğu
bulundu. İttifaka aday partilerden DSP ve SHP’nin siyasi kutuplardan birinin güdümüne sokmuştur. Bir sonucu rahatlıkla çıkarılabilir, hem de DİSK
girişimi olumlu karşıladığını belirten Şenatlar, diğer neden ise, daha temelde yapısal bir sorun olarak yönetiminin politik çizgisi “Hareket”le tamamen
girişimin ÖDP ve Bekaroğlu’nun kurduğu yeni partiye düzenin özellikle sosyal toplumsal hareketlerin zayıf örtüşmekte ve onu tamamlamaktadır. Öyle ki, bahse
de sıcak yaklaştığını sözlerine ekledi. Şenatlar daha olduğu koşullarda düzen soluna koyduğu konu basın açıklamasından birkaç gün sonra 2007
sonra altını çize çize, “bu çağrı kimlik siyaseti yaptığı sınırlamalardır. Öyle ki, düzen siyasetinin ihtiyaç üzerine DİSK adına değerlendirmelerde bulunan
ve tüm ülkeyi kapsamadığı için eleştirilen DTP’yi duyduğu sol emekçi halkı arkasına takıp düzene Çelebi ve ekibi, hemen tümüyle Şenatlar’ın “10 Aralık
kapsamıyor” diyerek, güçbirliği çağrılarının sınırlarını entegre edecek bir sol iken, bu güçte bir hareketin Hareketi”nin görüşleri olarak yukarıda aktardığımız
da ortaya koymuş oldu. ancak halkın ekonomik-sosyal sorunlarına politik ifadelerini (Cumhurbaşkanlığı seçimleri, genel
Görüldüğü üzere “Solda yenileşme, bütünleşme ve yanıtlar üretebildiği ve halkın öfkesine tercüman seçimler vb. Ayrıca, özenli bir dille işçi ve emekçilere
kitleselleşme” sloganıyla DİSK yönetiminin olabildiği ölçüde güç bulabileceği açıktır. Fakat yönelik sosyal yıkım saldırılarının ve faşist terörün
öncülüğünde yola çıkan bu girişimden çıka çıka çivisi düzenin handikapı da bu noktada başlamaktadır. kaynağı olarak AKP ve İMF gösterilmekte, sermaye
çıkmış düzenin sol partilerini biraraya getirme Çünkü, işçi sınıfı ve emekçiler içerisindeki sosyal sınıfının bu saldırılardaki rolü yok sayılmaktadır.)
bezirganlığı çıktı. Oysa düzen medyasının desteği ve patlama dinamikleri o denli yoğun ve düzenin esneme DİSK’in görüşleri olarak tekrar etmiştir. Tüm
yönlendirmesiyle yelkenlerini şişirerek yola çıkanlar, imkanları o denli dardır ki, bu alandan özenle uzak bunlardan, DİSK yönetiminin bilinçli bir siyasi
düzen solunun yaşadığı zayıflık ve sorunlara çare durulmakta, siyaset dışında tutulmaktadır. Bundan tercihle planlı bir şekilde hareket ettiği açıkça
olmak iddiasını taşıyordu. Ortaya çıkan sonuç ise, tek dolayı, genel politik söylemde bir takım farklılıklar görülmektedir.
kelimeyle düzen solu cephesinde her dönem sıklıkla taşımakla birlikte tüm düzen partileri, en solcusundan İşte bundan dolayı bu siyasi girişimi ciddiye alıyor
tanık olunan türden bir sefil arabuluculuk girişimidir. en sağcısına kadar aynı ekonomik-sosyal politikalar ve mücadele konusu haline getiriyoruz. Zira, işçi
Yola çıkarken “solun temel sorununun” politik planda üzerinde hem fikirlerdir. Değilse de, bu politikalara sınıfının mücadele geleneği ve değerleri içerisine özel
olduğunu, hedeflerinin esas olarak “özgürlükçü ve yönelik esaslı bir karşı duruş içerisinde değillerdir. “10 bir yeri olan DİSK’in bu yöneticiler eliyle düzen
halkın sorunlarına yeni politikalarla çözüm üreten” bir Aralık Hareketi”inde de görüleceği gibi bunun en ileri siyasetine alet edilmesi kabul edilmez bir durumdur.
“yeni sol” olduğunu iddia eden bu güçler payına ortaya biçimi, emperyalist-kapitalist düzenden ve onun temel Çünkü, Çelebi başta olmak üzere mevcut DİSK
çıkan sonuç tek kelimeyle ibretliktir. Özelde CHP ve sınıfsal güç odaklarından kaynaklanan emekçi yönetimi, DİSK’in bu tarihsel değerini işçi ve
DSP çizgisinde vücut bulan “devletçi-statükoculuk” düşmanı saldırıları, ya AKP’ye ya da İMF’ye mal emekçileri düzen siyasetine bağlamak için
karşısında olacakları iddiasında bulunan bu güçler, etmek biçiminde olanıdır. Bu bu tarz siyasetin düzeni kullanmakta, DİSK’in halihazırda hala da bağrında
bugün esas olarak CHP ve DSP çizgisinde bir aklamanın en etkili yöntemlerinden biri olduğu taşıdığı işçi sınıfının ileri bölüklerini düzen siyasetine
“solculuk”ta ve bizzat bu aynı partilerde karar şüphesizdir. Zira, böylelikle emekçi halkın ağaca kanalize etmeye çalışmaktadırlar. İşte bu durum,
kılmışlardır. Öyle ki, tanımladıkları “sol odaklanması sağlanarak orman gözlerden üzerinde düşünülmesi, düşünmek bir yana aktif ve net
bütünleşme”nin esas konusu olarak AKP’yi ve saklanmaktadır. bir tavra konu edilmesi gereken önemli bir sorundur.
Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimleri Aynı durum Kürt sorunu konusunda da Çelebi ve ekibinden, düzene hizmet sınıfa ihanet
belirlemişlerdir. Onlara göre sol bütünleşerek AKP’yi yaşanmaktadır. Tüm düzen partileri Kürt sorununda çizgisinin hesabı sorulmalıdır. Bu yönde alınacak
cumhurbaşkanlığı seçiminde “toplumsal mutabakat” devletin inkar ve imha çizgisinde birleşmektedirler. tutum ve elde edilecek sonuç, kutuplara ayrılan düzen
aramaya zorlamalı ve genel seçimlerde AKP’ye karşı Elbette düzenin Kürt halkını entegre edebilecek liberal siyasetinin işçi ve emekçileri yoldan çıkarmaması
yüksek bir oy oranı alacak bir siyasal alternatif olarak bir takım söylemleri kullanan fakat, devletin bu bakımından son derece önemli ve kritik bir müdahale
çıkmalıdır. konuda belirlediği kırmızı çizgilerden milim şaşmayan olacaktır. Sonuç olarak, başta DİSK bünyesindeki
Bu “Hareket”in yaşadığı bu durum, iddiaları ve partilere de ihtiyacı vardır. “10 Aralık Hareketi” yola sosyalist ve devrimci sınıf güçleri olmak üzere tüm
söylemleri ile karşılaştırıldığında bir tutarsızlık olarak çıkarken bu alanda CHP’nin katı inkar ve imha sınıf güçlerini düzen soluna payandalık yapan DİSK
görünmekle birlikte, varlık koşulları ve ana hedefleri politikasını eleştirmekte, fakat aynı politikanın yönetimine karşı tavır almaya, sahip oldukları siyasal
itibariyle değerlendirildiğinde durum hiç de böyle inceltilmiş bir türevini benimsemekteydi. Bugün, çizgiyi işçi sınıfı saflarından söküp atmak uğruna etkili
değildir. Zira, bu “Hareket” düzen siyasetinin seçimler üzerinden CHP’nin kapısına dayanmışken bir mücadele yürütmeye ve devrimci sınıf çizgisinde
ihtiyaçları üzerine kuruludur. Yani kurulu düzene DTP’ye karşı tavır alarak Kürt sorununda CHP ile aynı birleşmeye çağırıyoruz.
8 ★ K›z›l Bayrak Yıl değerlendirmeleri... Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

2006 y›l›nda kamu emekçileri hareketi


Kamu emekçileri hareketi program çerçevesinde planlanmamış olması ileriye
IMF merkezli saldırı dönük adımlar atılmasını olanaksızlaştırdı.
dalgasının biçimlendirdiği bir Referandumda yaratılan olumlu hava ileriye
yılı daha geride bıraktı. 2006 taşınamadı.
yılı sermayenin saldırılarını SSGSS bütünüyle çöpe atılamadı. Bu süreçte yasa
sorunsuz gerçekleştirdiği, uzun Anayasa Mahkemesi’ne takılmış ve uygulanma süresi
dönemli çıkarlarına göre ileri bir tarihe ertelenmiştir.
hareket ettiği bir yıl olarak Zaaflarına rağmen kamu emekçilerini harekete
tanımlanabilir. Genel olarak geçiren kölelik yasasının memurların lehine veto
sınıf hareketi için geçerli olan edilmiş olması GSS’ye karşı yürütülen mücadelenin
durum kamu emekçileri sekteye uğrama ihtimalini de beraberinde getirmiştir.
hareketi için de az ya da çok Her ne kadar KESK farklı söylemler dillendirilse de
geçerlidir. halihazırda görünen budur.
Kamu emekçileri Sınıf dayanışmasının zayıf olduğu böylesi bir
hareketini 2006 yılında süreçte devletin yasayı uygulamaya koyma süresini
belirleyen üç temel uzatması, emekliliği yaklaşmış emekçilerde “beni
gündemden bahsedilebilir: etkilemiyor” düşüncesini güçlendirmiş, bu da sınıfı
Toplu görüşme süreci ve bölen bir rol oynamıştır. Buna bir de memur-işçi ayrımı
Eğitim-Sen’in yetki kaybı, eklenmiştir. Ancak şu bilinmelidir ki, sermayenin uzun
Sosyal Sigortalar ve Genel dönemli çıkarları memurların “özel statülerine”
Sağlık Sigortası Yasa tasarıları, tahammül göstermemektedir-göstermeyecektir. Bu
bütçe görüşmeleri ve 14 Aralık Siyaset dışı sendikal anlayış nedenle 2006 yılında başlayan GSS karşıtı muhalefet
iş bırakma eylemi. eksikliklerini tamamlayarak, zaaflarını en aza indirerek
İMF patentli sosyal yıkım saldırı dalgasının mücadeleyi ileriye taşımak zorundadır.
Toplu görüşme süreci yoğunlaştığı, Ortadoğu’nun kan gölüne çevrildiği,
ırkçılığın yükseldiği bir dönemde KESK’in bu Bütçe görüşmeleri, 14 Aralık ve KESK...
2006 yılı toplu görüşmelerine KESK’in masadan saldırıları karşılayamamasının ardında yatan
çekilmesi damgasını vurdu. Kuşkusuz bu geri çekilişin nedenlerden biri de hareketin politikleştirilememesidir. KESK tarafından 2007 bütçesinin, “... gittikçe
ardında, beş yıllık deneyimin sonucunda kamu KESK reformistleri emperyalizme ve işbirlikçilerine yoksullaşan halka yüklenen dolaysız ve dolaylı vergiler,
emekçilerinde görüşmelere dair herhangi bir karşı bütünlüklü bir mücadele yürüteceklerine, “kamu özel sektöre kaynak transferi ve vergi indirimleri, faiz
beklentinin kalmaması, görüşmelerin oyalamadan emekçilerine siyaset yapma yasağı kalksın” talebini ödemelerinde sermayeye kesintisiz sadakat, sosyal
ibaret olduğunun apaçık görülmesi ve KESK’in yetki öne sürerek kendilerine düzen içi arenada siyaset güvenlik sisteminin tasfiyesi, sosyal devlet yerine
kaybı yaşaması ve masada muhatap alınmaması etkili yapmak için alan açmaya çalışmaktadırlar. Bunun en yurttaşını sürekli muhtaç duruma getiren ve asli
olmuştur. önemli göstergelerinden biri de anadilde eğitim hakkı işlevlerini bir hayırseverlik mekanizmasına indirgeyen
Toplu görüşmelerin başlangıcında hareketin gibi temel demokratik bir talebi dahi sahiplenememiş, bir yapı...” olduğu gerekçesiyle, bir dizi eylemlilik
öncülerinin paylaştığı ortak düşünce, devletin kendine savunamamış olmalarıdır. öngörülmüştü. Bu eylemlerden ilki işyerleri ağırlıklı
yakın sendikalarla pazarlık yapacağı, kimi kırıntıları KESK yönetiminde yer alan reformistlerin temel planlanan-uygulanan bütçeye karşı referandum iken,
onların aracılığıyla kamu emekçilerine sunacağı, zaafı sendikal mücadeleye bakışaçılarıdır. Bu anlayışlar ikincisi 14 Aralık’ta gerçekleştirilen iş bırakma
böylelikle KESK’i etkisiz kılacağıydı. Ancak kısa ya KESK’i kendi parti merkezleri olarak görmekte ve eylemidir.
zamanda bunun gerçeklikle örtüşmediği ortaya çıktı. olumsuz bir biçimde siyaset yapmaktadır, ya da İş bırakma kararı Haziran 2006’da gerçekleştirilen
Devlet güdümündeki sendikalara dahi tahammül “kitleler kaçar” bahanesine sığınarak politik söylemler KESK Danışma Kurulu’nda alınmıştı. 6 ay öncesinde
göstermemiş, tek belirleyici olarak görüşmeleri kullanmaktan çekinmektedir. Emekçilerin iş bırakma kararı alınmış olmasına rağmen KESK
başlatmış ve sonuçlandırmıştır. Devlet-sermaye düzeni politikleşmesi, özne olması, harekete geçirilmesi, tarafından son günlere kadar herhangi bir hazırlık
hiçbir biçimde karşısında muhatap-taraf olacak bir sınıfın genel çıkarının ifadesi taleplerin döne döne yapılmamış, iş bırakma tarihi uzun bir süre
özne görmek istememektedir. İkincisi ise Eğitim- anlatılması, sınıf dayanışmasının örülmesi, fiili-meşru belirlenmekten kaçınılmıştır. Bu tutumun arkasında
Sen’in yetkiyi kaybetmesine paralel olarak KESK’in mücadele... Buradan bakıldığında, ciddi bir zayıflık KESK’in yaşadığı güven yitimi, bir başka deyişle
güç yitirmesidir. sergilenmektedir. emekçilere ve kendi örgütlülüğüne karşı
Bu koşullar altında başlayan toplu görüşme Tüm bunların ışığında sorulması gereken soru duyduğu/duymadığı güven yer almaktadır. KESK
sürecine KESK “toplu görüşme hakkımız vardır, şudur: Masadan kalkan KESK yerine ne koyabilmiştir. reformistleri emekçilerin geri yanlarından
kullanacağız” şiarıyla katılmış, görüşmelerin 3. Toplu sözleşme masalarını işyerlerine, alanlara beslenmekte, beslendiği bu zeminde hareketi daha da
aşamasında sendikal aktivistlerin de baskısıyla kurabilmiş midir? Bunun olanaklarını yaratmış mıdır? geriye çekmekte ve kendini yeniden bu zeminde
masadan kalkmıştır. Toplu görüşme sonrasındaki sürece bakıldığında, varetmektedir. Halihazırda KESK’in tablosu budur.
Ancak KESK’in toplu görüşmelere yaklaşımı tek bu sorulara olumlu cevap vermek mümkün değildir.
başına masaya oturmak veya kalkmak üzerinden 2007’de öncüleri bekleyen görev!
değerlendirilemez. Değerlendirme KESK’in Saldırı yasaları: SSGSS ve karşı çıkışlar
mücadeleye, sendikal yapılanmaya bakışaçısı ve esas- 2006 yılı kamu emekçileri cephesinden zorlu bir yıl
tali ilişkisini kuruş biçimi üzerinden yapılmalıdır. İMF ve DB tarafından uzun zamandır gündemde oldu. Kapsamlı saldırıların yoğun olarak yaşandığı
Sınıf hareketinde sermaye düzeninin temsilcileriyle tutulan SSGSS tasarıları 2006 yılında yasalaştı. İşçi ve 2006 yılında saldırı dalgası püskürtülemedi, kamu
yapılan görüşmeler işin ikincil kısmını emekçilerin emeklilik ve sağlık hakkını gaspeden yasa, emekçileri bir güç olarak mücadele sahnesine
oluşturmaktadır. Bu nedenle hiçbir zaman görüşme- sınıf cephesinden suskunlukla izlendi, kayda değer çıkamadı. Herşeye rağmen hareketin bir yılı, belli
diyalog-uzlaşma her iki tarafın çıkarları üzerinden hiçbir karşı koyuş gösterilmeden meclisten geçti. Bu düzeylerde yılgınlık yaşansa da, öncü kamu
tanımlanamaz. Bunun yapıldığı yerde sınıf süreçte kısmi de olsa yapılan çalışmaları KESK ve emekçilerinin hala mücadele azmi taşıdığını
sendikasından değil, ancak sermayenin uydusu TTB birlikte örgütledi. Bu çalışmaların başında göstermektedir. Önemli olan 2007’de bu mücadele
sendikadan bahsedilebilir. GSS’ye karşı Türkiye çapında örgütlenen referandum azminin devrimci bir mücadele programı etrafında
KESK yönünü ya işyerlerine, hak alma gelmektedir. Referandum onlarca kurumun emeği ve birleşip birleşemeyeceğidir. Kamu emekçileri
mücadelesine, fiili meşru hatta dönecektir ya da desteğiyle gerçekleştirilmiş ve toplumda genel olarak hareketine devrimci, öncü müdahalenin önünün açılıp
uzlaşmacı sendikacılığın yeni bir adresi olacaktır. ilgiyle karşılanmıştır. Ancak, o dönem, eylemin kendi açılamayacağıdır. Hareketin ihtiyacı olan devrimci
Gelinen yerde içindeki dinamikler ilkini zorlasa da, içinde amaçlaştırılması, bir adım ötesinin önderlik boşluğunun doldurulup doldurulamayacağıdır.
bugün KESK içindeki uzlaşmacı anlayışlar harekete öngörülmeyip, sadece yasaya “hayır” oyu vermek 2007’de öncü, devrimci, sosyalist kamu emekçilerini
yön vermektedir. olarak düşünülmüş olması, kısacası bütünlüklü bir bekleyen en temel görev budur.
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Parasız sağlık! K›z›l Bayrak ★ 9

Sa¤l›kta y›k›m
Hafta sonu eczacılar “Büyük koşullarına, tekellerin
Eczacı Mitingi” için İstanbul’da standartlarına tam uyumunu
biraraya geldi. Mitingin amacı sağlayacak.
eczacıların yaşadığı sorunlar, yeni Saldırının diğer ayağını
ilaç ve tıbbi cihazlar yasa tasarısının oluşturan ilaç ve tıbbi cihaz
yanısıra sağlıkta yıkım programıydı. yasasıyla ise, ilaç tanımı
değiştirilerek ilacın farklı
İlaç tekellerin denetimine tanımlarla eczane dışına
çıkarılmasının ve ilacın
terkediliyor
reklamının yapılabilmesinin önü
açılacaktır. Böylelikle ilaç
Sağlıkta Dönüşüm projesi
büyük marketlerin renkli
çerçevesinde ilaç sektörünün
vitrinlerini süsleyebilecektir.
uluslararası tekellerin denetimine
terkedilmesi çalışmaları iki ayak
üzerinden yürütülmektedir: Sağlıkta ne yaşanıyor?
Bunlardan ilki ilaç piyasasının
uluslararası tekeller tarafından İMF tarafından öngörülen
denetim altına alınması, üst kurul “kamusal hizmetlere” ayrılan
oluşturulması iken, diğeri ilaç kaynağın kısılması politikası ilk
piyasasının esnekleştirilmesi, ilaç elden sağlık ve eğitim
satımının “eczane” kavramından hizmetlerine ayrılan kaynağın
uzaklaştırılıp herhangi bir ürün yeniden düzenlenmesini
olarak sunulmasıdır. “Ulusal İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, piyasa öngörmekteydi.
Sağlık Bakanlığı’nın en kısa zamanda gözetimi ve denetimi yaparak yeterli kalite konusunda Sağlık hizmetleri hem geniş bir kesimi
örgütleneceğini söylediği Ulusal İlaç ve Tıbbi Cihaz uygulanacak standartları belirleyecek ve bunların ilgilendirmeleri, yaşamı sürdürmenin olmazsa olmazı
Kurumu ve son olarak gündeme getirilen “ilaç ve tıbbi uygulanmasını sağlayarak tüketici ile sektör arasında olmaları nedeniyle sermaye açısından kârlı bir alanı
cihazlar yasa tasarıları” bu amaca-tekellerin önemli bir köprü vazifesi üstlenecek. Kurum, ilaçlar ve ifade etmektedir. Hem de uzun yılları bulan mücadele
hakimiyetinin sağlamlaştırılmasına- hizmet cihazlar için standart belirleyecek.” sonucunda elde edilmeleri nedeniyle “maliyetler”
etmektedirler: Özetle, diğer üst kurullarda olduğu gibi, Ulusal içinde temel bir kalemi oluşturmaktadır. Sağlıkta
İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da sektörün piyasa dönüşüm “reformu” bu noktada gündeme gelmiştir.
Sağlıkta dönüşüm hem sermayeye yeni bir alan
açmakta, hem de sağlığa ayrılan kaynağın yeniden
Büyük Eczacı Mitingi... sermayeye aktarımının yolunu düzlemektedir.
Direktifler çerçevesinde uygulanan sağlıkta yıkım
Baflka bir dünya ve sa¤l›k düzeni mümkün! programı ise, olumsuzluklarının apaçık görülmesine
rağmen, adım adım uygulamaya konulmaktadır. SSK
hastanelerinin devredilmesi, sağlık hizmetlerinden
Eczacı Odaları, 14 Ocak günü Kadıköy İskele yararlanmak için paket fiyat uygulaması, 150’ye yakın
Meydanı’nda “Büyük Eczacı Mitingi” ilacın ödeme listesinden çıkarılması, ilaca
gerçekleştirdi. Haydarpaşa Endüstri Meslek sınırlandırma getirilmesi, koruyucu sağlık
Lisesi’nin önünde saat 11:00’de toplanmaya hizmetlerinin tasfiye edilerek aile hekimliğinin
başlayan kitle 11:30’da yürüyüşe geçti. En önde uygulanmaya konulması, bütçeden personele maaş
“Ezcacılık mesleği sahipsiz değildir!” pankartı ile ödemesi yapılması yerine döner sermaye
“İMF sağlığımızdan elini çek!”, “Sağlık haktır uygulamasına ağırlık verilmesi, sağlık emekçileriyle
satılamaz!”, “Hastanelerin özelleştirilmesine son!”, hastalar arasındaki ilişkinin, satan-alan düzeyine
“Dağıtım tekellerinin sömürüsüne son!”, “İlaç alım indirilmesi, personel açığının kapatılmaması, sağlık
protokolleri kölelik anlaşmasıdır!”, “Vatandaşa birimlerinin taşeronlaştırılması, ilaçta tasarrufa
vitamini çok gören iktidara oy yok!”, “Sağlıkta gidilmesi, Bağ-Kur-SSK ilaç tutarlarının eczanelere
sömürü düzenine hayır!”, “Başka bir dünya, başka ödenmemesi, (eczacı ile hastanın karşı karşıya
bir sağlık düzeni mümkün!”, “Her ay değişen getirilmesi) ve son olarak ilaç ve tıbbi cihazlar yasa
kurallar istemiyoruz!” yazılı dövizler taşındı. tasarısı...
Eylemde sırasıyla; İstanbul, İzmir, Trabzon, Aydın, Sorunlar bu denli ağırken ne yapmalı?
Ankara, Uşak, Antalya, Afyon, Eskişehir, Turhal,
Erzurum, Balıkesir, Isparta, Kastamonu, Mersin, Sağlık hakkı için mücadeleye
Adana, Sivas, Bursa, Osmaniye, Kocaeli eczacılar tekeller tarafından belirlenir hale gelmiştir. Ve
odaları pankart ve dövizleriyle Kadıköy İskele içimizde de onların çıkarlarını savunan Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi, ilacın
Meydanı’na geldiler. akademisyenler, köşe yazarları ve eczacılar da var, piyasaya terkedilmesi sadece sağlık emekçilerinin, bu
İlk olarak “Atatürk ve silah arkadaşları için” onların olmadıkları yerler ise meydanlardır. Bu alanda çalışan eczacıların, doktorların değil, en az
“İstiklal marşı” eşliğinde bir dakikalık saygı ülkede herşey pazarlanıyor. Türkiye’de eczaneleri onlar kadar bu hizmetlerden yararlanan tüm işçi ve
duruşuna geçildi. Daha sonra Sadık Gürbüz de pazarlamaya çalışıyorlar. Bunu da AB’ye uyum emekçilerin sorunudur. Bu nedenle ulaşılabilir, kaliteli
sahneye çıkarak türküler söyledi. Ardından adı altında yutturmaya çalışıyorlar.” ücretsiz sağlık hizmeti talebi için mücadele sadece
İstanbul Eczacılar Odası Başkanı Zafer Kaplan bir İstanbul Eczacıları Odası Başkanı’ndan sonra sağlık emekçilerinin, sağlık çalışanlarının sorumluluğu
konuşma yaptı. diğer kentlerden oda temsilcileri konuşma yaptılar. olamaz. Sağlık emekçileri, tepkilerini cılız da olsa
Kaplan şunları söyledi: “... ‘90’lardan sonra Çağdaş Eczaneciler Odası Başkanı Rafet Şahin’in ifade etmekte eylemli süreçlerin öncülüğünü
dünyada neoliberalizm denilen düzen oluştu ve yaptığı mücadele çağrısı ile miting sona erdi. yapmaktadır. Ancak sağlıkta yıkımın böylesine cılız
küresel sermaye için dünya küçüldü. Bizim ülkede Miting boyunca sık sık “İMF sağlıktan elini çek!”, bir karşı koyuşla durdurulamayacağını ya da gelinen
de tekelci ilaç patronları sağlıkta yaşanan “Hükümet şaşırma sabrımızı taşırma!”, “Kanımızı süreci tersine döndüremeyeceğini bilmek gerekiyor.
sorunlardan kâr ediyorlar, dönüşümden kurutan Unakıtan!”, “Sağlıksız toplum Sağlık hakkı için mücadele aslolarak işçi sınıfı
bahsediyorlar. Bu dönüşüm denilen şey tekellere istemiyoruz!” sloganları atıldı. Eyleme 6 bine tarafından sahiplenilmeli ve mücadele konusu
giden kârdır. Eczacıların yarınlarından güvencesi yakın kişi katıldı edilmedir.
yoktur. Eczacıların önüne çıkan yasalar bile artık Kızıl Bayrak/İstanbul
10 ★ K›z›l Bayrak Tecrit karşıtı eylemlerden... Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

Tecrite karşı eylemlerden...

“Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun!”


İzmir İHD İstanb ul

Tecrit karşıtı kurumlardan sona erdi. Eylemde “Tecrite son!/TAYAD’lı Aileler” ziyaret etti. Halkevleri’nin bölgesel olarak katılım
imzalı pankart ile direnişçilerin fotoğraflarının sağladığı eyleme İskenderun, Adana, Mersin
açıklama bulunduğu pankart taşındı. Yürüyüşün ardından Halkevleri üyeleri katıldı. İnönü Parkı’ndan AKP il
Tecrit işkencesine karşı sürdürülen ölüm orucu TAYAD’lı 2 ana konuşma yaptı. Analar binası önüne yürüyen Halkevleri üyeleri daha sonra
kritik bir eşiğe gelmiş bulunuyor. Devletin tecrit konuşmalarında taleplerin kabul edilmesini dile Gülcan Görüroğlu’nu ziyaret etti. Yürüyüşte “İçerde
işkencesini sürdürmekte ısrar etmesi üzerine 11 Ocak getirdiler. İstanbul’da gerçekleştirilen tecrit karşıtı dışarda hücreleri parçala!”, “Tecriti kaldırın ölümleri
günü saat 12.30’da İnşaat Mühendisleri Odası’nda bir eyleme çevik kuvvetin azgınca saldırmasını protesto durdurun!”, “Tecrite son!” sloganları atıldı. Eyleme 35
basın toplantısı yapıldı. ATO, THİV, Emekli-Sen, ESP, ettiler. kişi katıldı. (Kızıl Bayrak/Adana)
İşçi Mücadelesi, BDSP, ÇHKM, HÖC, Tecrite Karşıtı Eylemde ayrıca Pir Sultan Abdal Kültür Derneği
Avukatlar, MBP, CHP Seyhan İlçe Gençlik Kolları, Genel Başkanı Av. Kazım Genç ve Özgür Tiyatro
Tekstil-Sen, Adana Halkevi, TÖP, İHD, KESK ve adına Özgür Başkaya birer konuşma yaptılar. Yaklaşık TAYAD’lı Aileler açlık grevinde
EMEP adına yapılan açıklamada tecridi kaldırın 80 kişinin katıldığı eyleme içinde BDSP’nin de TAYAD’lı Aileler 13 Ocak Cumartesi günü saat
ölümleri durdurun talebi dile getirildi. (Kızıl bulunduğu çeşitli devrimci güçler ve demokratik kitle 10:00’da Yüksel Caddesi’nde bir araya gelerek bir
Bayrak/Adana) örgütleri destek verdi. Eylemde “Tecriti kaldırın, basın açıklaması yaptılar ve açlık grevine
ölümleri durdurun!”, “Yaşasın ölüm orucu başlayacaklarını duyurdular.
diremişimiz!”, “Yaşasın evlatlarımızın onurlu “123. ölüm olmasın diye açlık grevindeyiz!” yazılı
Kocaeli’de tecrit karşıtı etkinlik direnişi!”, “Tecrite son!” sloganları atıldı. (Kızıl pankartın açıldığı eylemde sık sık “Tecriti kaldırın,
Çeşitli sendikaların, meslek odalarının ve Bayrak/Ankara) ölümleri durdurun!”, “Yaşasın ölüm orucu
siyasetlerin bileşeni olduğu Kocaeli Tecrite Karşı direnişimiz!”, “Anaların öfkesi katilleri boğacak!”
Dayanışma Komitesi 11 Ocak Perşembe günü saat sloganları atıldı. (Kızıl Bayrak/Ankara)
18.00’de Eski Star Sineması’nda bir basın toplantısı Adana: “Tecrite son!”
düzenledi. Basın toplantısı, devrim mücadelesinde 13 Ocak günü cezaevlerinde süren tecrit TAYAD’lı Aileler’in eylemi
yaşamını yitirenler için saygı duruşuyla başladı. uygulamasına karşı ölüm orucu direnişine devam eden
TAYAD’lı Aileler 14 Ocak akşamı saat 18.00’de
Ardından F Tipi cezaevlerinde süren tecriti ve cezaevi Behiç Aşçı, Gülcan Görüroğlu ve Sevgi Saymaz’a
Orhangazi Parkı’nda tecritin kaldırılması talebiyle
katliamlarını anlatan bir sinevizyon gösterimi destek vermek için “Tecriti kaldırın ölümleri
meşaleli basın açıklaması gerçekleştirdiler. Eylemde
gerçekleştirildi. Toplantının açılış konuşmasını Komite durdurun” şiarıyla bir eylem gerçekleştirildi. Saat
“Tecrite son! Laf değil çözüm istiyoruz!/TAYAD’lı
Sözcüsü Barbaros Tantan ilerki günlerde Kocaeli 12.30’da İnönü Parkı’nda toplanan kitle buradan İnönü
Aileler” imzalı pankart ile ölüm orucu şehitlerinin
yerelinde sendikalara ve siyasi partilere yapılacak Caddesi’ni tek şerit halinde trafiğe kapatarak “Tecriti
resimlerinin olduğu iki ayrı pankart açtılar. Eylemde,
çağrıyla haftalık eylemler örgütleneceğini söyledi. kaldırın ölümleri durdurun!” ortak pankartı arkasında
“Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!”, “Sonuna,
Basın toplantısında Kocaeli Barosu, TMMOB AKP il binasına yürüdü. Yürüyüşte “Tecriti kaldırın
sonsuza, sonuncumuza kadar direneceğiz!” sloganları
İKK, KESK Şubeler Platformu, DİSK Bölge ölümleri durdurun!”, “Tecrite son!” sloganları atıldı.
sıklıkla atıldı. (Kızıl Bayrak/Bursa)
Temsilciliği, Belediye-İş 2 No’lu Şube, Halkevleri, AKP il binası önünde polisin provokatif tutumuna
CHP, SHP, DTP, Emep, SDP, TKP, ESP, KTO, ÖDP, karşı kitle sloganlarını gür bir şekilde haykırdı. Burada
Yurtsever Cephe, HÖC, TMY Karşıtı Platform’un yapılan açıklamada “Tecriti kaldırın ölümleri
durdurun!” talebi bir kez daha yükseltildi.
Samsun: “Tecrite son!”
imzacı olduğu ortak metin okundu. Toplantının son
Eylemi örgütleyen ve destekleyen kurumlar 14 Ocak günü Samsun’da tecrite karşı basın
bölümünde kurum temsilcileri söz alarak tecrite karşı
şunlardı: ATO, THİV, Emekli-Sen, ESP, İşçi açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirildi.
mücadelenin yükseltilmesi çağrısı yaptılar. Basın
Mücadelesi, BDSP, ÇHKM, HÖC, Tecrite Karşı Süleymaniye geçitinde gerçekleştirilen eyleme
toplantısına yaklaşık 120 kişi katıldı. (Kızıl Bayrak /
Avukatlar, KESK, CHP Seyhan İlçe Gençlik Kolları, yaklaşık 80 kişi katıldı. Yapılan açıklamada tecritin bir
Kocaeli)
Tekstil-Sen, Halkevleri, TÖP, İHD, SDP, EMEP, DİSK insanlık suçu olduğu, Adelet Bakanlığı’nın bu
6. Bölge, TKP, Alınteri. (Kızıl Bayrak/Adana) tutumunu sürdürmesi halinde ölüm orucunu
TAYAD’lı Aileler’den meşaleli sürdürenlerin ölümlerinden sorumlu olacağı
vurgulandı.
yürüyüş Halkevleri Gülcan Yapılan açıklamanın ardından AKP il binasının
TAYAD’lı Aileler’in tecrite kaşı düzenledikleri önüne yürüyüş yapılmak istendi. Engelleme
Cuma günü eylemleri devam ediyor. 12 Ocak günü Görüroğlu’nu ziyaret etti sonucunda yürüyüş yapılamadı. Eylemde 45 dakika
saat 15:30’da Yüksel Caddesi’nden yürüyüşle başlayan Halkevleri 13 Ocak günü Şakirpaşa direniş evinde süren oturma eylemi gerçekleştirildi. Eylem sırasında
eylem İnsan Hakları Anıtı önünde yapılan açıklama ile ölüm orucu eylemini sürdüren Gülcan Görüroğlu’nu “Yaşasın devrimci dayanışma!”, “Tecriti kaldırın
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Tecrit karşıtı eylemlerden... K›z›l Bayrak ★ 11

ölümleri durdurun!”, “Ölüm orucundakiler


onurumuzdur!”, “İçerde dışarda hücreleri parçala!” Adana
sloganları atıldı. Eyleme BDSP, ESP, HÖC,
Halkevleri, Kaldıraç, SDP, TKP, EMEP, 78’liler,
Emekli-Sen, Öğrenci Kolektifi katıldı. (Kızıl
Bayrak/Samsun)

Eskişehir’de tecrit karşıtı eylem


15 Ocak günü saat 13:30’da Merkez Postane
önünde İHD tarafından tecrite karşı bir basın
açıklaması gerçekleştirildi. Ardından Adalet
Bakanlığı’na faks çekildi. Basın açıklamasına DİSK
Emekli Sen, BDSP ve ESP destek verdi. (Kızıl
Bayrak/Eskişehir)

Adana İHD’den tecrit eylemi!


Adana İHD 15 Ocak Pazartesi günü merkez
postane önünde tecrit karşıtı bir basın açıklamasının
ardından Adalet Bakanlığı’na kart gönderme eylemi
gerçekleştirdi. Saat 12.30’da başlayan eylemde “Üç
kapı üç kilit açılsın/İnsan Hakları Derneği” imzalı postalandı. (Kızıl Bayrak/İstanbul) destek amacıyla Heykel Postanesi önünde 17 Ocak
pankart açıldı. Yapılan basın açıklamasında ölüm günü basın açıklaması yaptı. Açıklamanın ardından
orucu eylemine değinildi ve ölüm orucunu sürdüren üç postaneden Adalet Bakanı’na gönderilen kartlarda 3
kişinin ölüm sınırını aştığı, yeni ölümlerin olmaması Bursa İHD’den eylem kapı 3 kilitin açılması talep edildi. Açıklamaya BDSP,
için Adalet Bakanlığı’nın bir an önce adım atması Bursa İnsan Hakları Derneği F tipi hapishanelerde Partizan, ESP, Halkevleri, SDP, EMEP, DTP, ÇHD,
gerektiği vurgulandı. Okunan açıklamanın ardından süren tecrit terörüne karşı ölüm orucunu sürdüren Av. KESK, Tuncelililer Derneği destek verdi. (Kızıl
topluca “Cezaevlerinde üç kapı üç kilit açılsın ölümler Behiç Aşçı, Sevgi Saymaz ve Gülcan Görüroğlu’na Bayrak/Bursa)
son bulsun” yazılı kartlar bakanlığa gönderildi.
Eylem sloganlarla son buldu. (Kızıl Bayrak/Adana)
Tecrite karşı Cumartesi eylemleri sürüyor!
İzmir’de tecrit karşıtı ortak
eylem “Tecriti kald›r›n ölümleri durdurun!”
İzmir’de F tipi hapishanelerde sürmekte olan tecrit
işkencesine karşı bir araya gelen çeşitli devrimci, Tecrit karşıtlarının her Cumartesi
demokrat güçler, kurum ve sendikalar 15 Ocak günü günü “Tecriti kaldırın ölümleri
meşaleli bir eylem gerçekleştirdi. Karşıyaka dolmuş durdurun!” şiarıyla gerçekleştirdiği
son duraklarında saat 19.00’da başlayan eylemde eylemler geride kalan hafta da devam
“Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun!” yazılı pankart etti.
açıldı. Aynı içerikte dövizler taşındı. Karşıyaka çarşı 13 Ocak günü saat 16:00’da Taksim
girişine kadar meşalelerle ve sloganlarla yüründükten Tramvay durağında kitlenin
sonra basın açıklaması yapıldı. Yapılan açıklamanın toplanmasıyla başlayan eylemde
sonunda tecrit işkencesine karşı eylemlere devam “Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!”
edileceği ifade edildi. Her Pazartesi günü saat yazılı pankart açıldı.
19:00’da Karşıyaka’da meşaleli yürüyüşle tecritin Polisin eylem öncesi ablukaya aldığı
protesto edileceği söylendi. Taksim Meydanı’nda toplanan yüzlerce
Eylem DİSK, Genel- iş 5 No’lu Şube, Genel- İş 1 tecrit karşıtı yeni ölümlerin
No’lu Şube, Belediye- İş 4 No’lu Şube, Belediye-İş 1 yaşanmaması için bir an önce tecrit
No’lu Şube, Belediye-İş 2 No’lu Şube, BES, BTS, uygulamalarının son bulmasını talep
Eğitim-Sen 5 No’lu Şube, Tüm Bel- Sen 1 No’lu etti.
Şube, ÇHD, PSAKD Ege Şubeleri, HÖC, BDSP, Basın metni okunmadan önce kitle orucu direnişinin 284. gününde olan Behiç
EHP, ESP, DHP, İHD, İCİ, Partizan, Alınteri, hep birlikte “Mapusun içinde üç ağaç incir” Aşçı’nın annesi Fazilet Erdoğan kısa bir konuşma
Kaldıraç, DTP, SDP, KÖZ, İşçi Mücadelesi, türküsünü söyledi. Öfkeli ve coşkulu bir şekilde yaparak eyleme katılanlara ve destek olanlara
Kurtuluş Partisi, Ege 78’liler Derneği, Halkevleri, “Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!” sloganını teşekkür etti.
ODAK, Erol Zavar Yaşama Hakkı Koordinasyonu, haykırdı. Son olarak eyleme destek vermek amacıyla
Tunceliler Kültür ve Dayanışma Derneği tarafından Tecrit karşıtları adına basın açıklamasını sanatçı katılan İlkay Akkaya kitleyle birlikte “Çav Bella”
ortak olarak örgütlendi. Bilgesu Erenus okudu. Erenus açıklamada tecrit marşını söyledi.
Yaklaşık 250 kişinin katıldığı eylemde “Behiç uygulamalarının tutsaklarda fiziksel ve ruhsal Eyleme 600’ü aşkın kişi katıldı.
Aşçı/Sevgi Saymaz/Gülcan Görüroğlu yalnız tahribatlar yarattığını vurguladıktan sonra şunları Eylemin sonuna doğru polis “basın
değildir!”, “Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!”, söyledi: açıklamasının bittiği” bahanesiyle eylemi provoke
“İçerde dışarda hücreleri parçala!”, “Tecrit işkencedir, “Geçtiğimiz 6 yıl boyunca Türk Tabipleri etmeye çalıştı.
tecride son!”, “Yaşasın devrimci dayanışma!” Birliği, Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği, Eylemi örgütleyen kurumlar şöyle:
sloganları atıldı. (Kızıl Bayrak/İzmir) Ankara ve İstanbul Baroları tarafından hazırlanan, TMMOB-İKK, KESK Şubeler Platformu,
sistemin sakıncalarını değerlendiren bilimsel DİSK Genel-İş 2 No’lu Bölge, Genel-İş 3 No’lu
raporlar dikkate alınmamıştır. Yine demokratik kitle Şubesi, DİSK Dev Sağlık-İş, DİSK Basın-İş, DİSK
İHD İstanbul Şubesi’nden örgütlerinin, sendikaların ve aydınların tecritin Emekli-Sen 2 No’lu Şube, ÇHD, Tecrite Karşı
kaldırılması ve ölümlerin durdurulması yönündeki Avukatlar (Tecrite Karş Dayanşma Komitesi),
açıklama sesi duyulmak istenmemiştir. Siyasal iktidar bunun Tecrite Karşı Sanatçılar, Tiyatro Simurg, PSAKD
İHD İstanbul Şubesi 17 Ocak günü Galatasaray yerine sansür silahını kullanarak sorunu yok Marmara Şubeleri, TUDEF, Divriği Kültür
Postanesi önünde yaptığı basın açıklaması ile “F tipi saymaya ya da operasyon düzenleyerek sorunu Derneği, Halkevleri, ÖDP, SDP, TKP, EHP, HÖC,
cezaevlerinde üç kapı üç kilit açılsın!” çağrısında çözmeye çalışmıştır”. Antikapitalist, Anarşist Komünist İnisiyatif,
bulundu. İHD adına basın açıklamasını Şube Başkanı Erenus, açıklamanın sonunda siyasal iktidarı Kaldıraç, BDSP, İşçi Mücadelesi, TÖP, ESP,
Hürriyet Şener okudu. İHD’nin sorunun çözümüne bilime ve insanlığa karşı direnmeye son vermeye ve Partizan, ODAK, HKM, EMEP, SODAP, SEH ve
yönelik taleplerinin ifade edildiği açıklamanın ölüm üreten tecriti ortadan kaldırmaya çağırdı. Kurtuluş Partisi.
ardından Adalet Bakanlığı’na talepleri bildiren kartlar Basın metninin okunmasının ardından ölüm Kızıl Bayrak/İstanbul
12 ★ K›z›l Bayrak Tecrit karşıtı eylemlerden... Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

Okmeydanı’nda tecrit karşıtı birleşik eylem...

“Tecrit kald›r›ls›n talepler kabul edilsin!”


F tipi hapishanelerde 7. yılına giren tecrit işkencesi
122 devrimcinin ölümüne neden oldu. Şu an halen
devletin izolasyon ve tecrit politikasına karşı Av. Behiç
Aşcı, Gülcan Görüroğlu ve Gebze Hapishanesi’nde
hükümlü bulunan Sevgi Saymaz ölüm orucundalar.
Tecrit işkencesinin kaldırılması ve ölümlerin
durdurulması için devrimci kurumlar eylemlerine
devam ediyorlar.
Bu çerçevede BDSP, Partizan, HKM, HÖC,
ESP, SODAP, Kaldıraç ve SDP, 17 Ocak Çarşamba
günü saat 20:00’de Okmeydanı Dikilitaş Parkı’nda
biraraya gelerek tecritin kaldırılması ve ölümlerin
durdurulması için meşaleli bir eylem gerçekleştirdiler.
Dikilitaş Parkı’nda toplanan kitle en önde “Tecrit
kaldırılsın talepler kabul edilsin!” pankartını taşıdı.
“Devrimci irade teslim alınamaz!”, “İçerde dışarda
hücreleri parçala!”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara
özgürlük!” ve “ Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”
BDSP; “Üç kapı-üç kilit açılsın, tecrit kaldırılsın!”
ESP; “Tecrite son!” TAYAD ve “Tecriti kaldırın
ölümleri durdurun!”, “Savaş Kör yalnız değildir!”
Partizan dövizlerinin taşındığı eylemde, kitle mahalle ve akıl hocalarının yalanlarına inanmamaktadır. Artık kazanacağız. Tecriti kaldırtacağız. Buradan bir kez
aralarından ilerleyerek Piyalepaşa’dan anacaddeye sonuç istiyoruz. İşkenceyle, sansürle, DKÖ’ler üstünde daha sesleniyoruz:
kadar sloganlarla yürüdü. Caddeye çıkıldığında yol estirilen terörle artık tecrit politikasını Tecrit kaldırılsın talepler kabul edilsin!
trafiğe kesilerek yürüyüşe devam edildi. Eylem, genel sürüdüremeyeceksiniz. Her gün biraz daha teşhir Kendine insanım diyen herkesi tecrite karşı
bir geçiş güzergahı olan ve akşam saatlerinde yoğun olacak, her gün tarihin lanetli sayfalarında var olan mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz”
bir insan kitlesi barındıran ana caddede bulunan yeriniz daha da genişleyecektir. Zülme son verin, Çekilen halaylardan sonra eylem sona erdi.
insanlar tarafından ilgiyle izlendi. tecriti kaldırın. Eylem boyunca sık sık “İçerde dışarda hücreleri
Kitlenin önü Şark Kahvesi’ne yakın bir noktada Siyasi iktidar şundan emin olabilir ki tecrit kalkana parçala!”, “Devrimci irade teslim alınamaz!”, “Yaşasın
polis ve panzerlerle kesildi. Kitle çatışmaya hazır bir kadar karşısında duracağız. Tecrit kalkana kadar devrimci dayanışma!”, “Tecrit kaldırılsın talepler
halde bir süre bekledikten sonra belirlenen güzergahın siyasi iktidarın kanlı yüzünü teşhir edeceğiz. Tecrit kabul edilsin!”, “Üç kapı-üç kilit açılsın tecrit
bir alt paralelinden yürüyüşe devam etti. Sağlık kalkana kadar mücadelemize yükselterek devam kaldırılsın!”, “ Tecriti kaldırın ölümleri durdurun!”,
Ocağı’na kadar yürüyerek orada basın açıklamasını edeceğiz. Bu amaçla her Cumartesi günü saat “Devrimci tutsaklar onurumuzdur!” sloganları atıldı.
gerçekleştirdiler.. 16.00’da Taksim Tramvay durağında olacağız. Karakızıl Notlar’ın da destek verdiği eyleme 400
Sağlık Ocağı önünde eylemi örgütleyeciler adına Biliyoruz ki yalnız değiliz. Ülkenin her yanında tecrite kişi katıldı.
ortak basın açıklaması okundu. Yapılan açıklamada karşı mücadele yükselmektedir. Yine biliyoruz ki biz Kızıl Bayrak/İstanbul
şunlar söylendi:
“ Tecrit insanlık suçudur. Siyasi iktidar tam 7 yıldır
hepimizin gözlerinin önünde bu suçu işlemeye devam 1 Mayıs’ta tecrit eylemi...
ediyor. Siyasi iktidarın artık hiçbir demagojisi tartışma
konusu bile olamıyor. Çünkü tam 7 yıldır aynı
yalanları söylüyorlar bizlere. Ve 7 yıldır 122
Polis sald›r›s› militan direniflle yan›tland›!..
devrimcinin cansız bedeni, yüzlerce sakat bıraktırılmış Cezaevlerinde süren tecrit
tutsak, adli mahkumların sayısı belli olmayan intihar uygulamalarına karşı 17 Ocak Çarşamba
girişimleri, tutsakların direnişi, Av. Behiç Aşçı’nın, iki günü İstanbul 1 Mayıs Mahallesi’nde bir
çocuk annesi Gülcan Görüroğlu’nun ve tutsak Sevgi eylem gerçekleştirildi. Meşaleli yürüyüş
Saymaz’ın 300’lü günlere yaklaşan Ölüm Orucu şeklinde planlanan eyleme polis saldırdı.
direnişi siyasi iktidarın söylediği her sözü tek tek Saat 20:00 civarında Karakol
yalanlıyor. Durağı’nda toplanmaya başlayan kitleye
“Bu ülkenin en köklü meslek örgütleri, bilim saldıran polis yığınak yapmaya başladı.
adamları tecritin varlığını ve derhal kaldırılmasını Yüzleri maskeli özel timle ortamı
söylerken, bu söylemlerini bilimsel raporlarına terörize etmeye çalışan polis basın
dayandırıyorlar. Doktorlar, mimarlar, mühendisler, açıklamasının yığınağın olduğu yerde
barolar, aydınlar, sanatçılar, devrimci demokrat yapılmasını dayattı. “Meşale yakılırsa o
yurtseverler... Kısacası halk karşı çıkıyor tecrite. Ama meşaleleri kafanızda kırarız!” diyerek
ısrarla ve halka, halkın tüm kesimlerine rağmen tecrit yürüyüş yapıldığı takdirde saldırılacağı
sürdürülüyor. Adalet Bakanı ve şürekası tecriti neden tehdidini savurdu.
sürdürdüğünü açıklayamıyor; ‘iyi ama o da örgüt Tehditler karşısında yürüyüş
avukatı’ diyerek gerçek zihniyetini ortaya koyuyorlar. Eylem boyunca “Yaşasın devrimci
kararlılığı gösteren kitlenin sayısı 100’e dayanışma!”, “Tecridi kaldırın, ölümleri
Yani, zulme karşı örgütlü mücadele ediyorsan sen yaklaşmıştı. Yapılan konuşmanın ardından henüz
tecritte kalmayı ve ölmeyi hak ediyorsun. Yani sen bir durdurun!”, “İçerde dışarıda hücreleri parçala!”
eylem başlamadan polis gaz bombaları ile sloganları sıklıkla atıldı.
avukat olarak örgüt davalarına bakıyorsan ölmeyi saldırıya geçti. Devrimci güçler ara sokaklara
hakediyorsun diyorlar. Bu açıklamaların bir tek Kitle saat 22:00’de Karakol durağından bir kez
çekilirken, polis mahallenin ana caddesinde tam daha ana caddeye çıkarak yolu kesti. Burada da
kelimesi yoktur ki zulmü meşrulaştırmaya çalışmasın. bir terör estirdi. 10’a yakın zırhlı araçla sokak
“Tecrit kaldırılmadığı sürece ölecek her polis saldırısına direnişle yanıt verilirken bu
başlarını tutan polise ara sokaklardan taş ve noktada yaşanan çatışmanın ardından eylem
insanımızın siyasi iktidar tarafından bilerek ve sapanlarla yanıt verildi. 2 saat boyunca tüm
isteyerek öldürüldüğü-öldürüleceği artık gün gibi komitesinin inisiyatifi ile eylem bitirildi.
sokaklarda çatışmalar yaşandı. Kızıl Bayrak/Ümraniye
ortadadır. Sansür kırılmıştır. Kimse Adalet Bakanının
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Gençlik hareketi... K›z›l Bayrak ★ 13

İstanbul’da saldırılara karşı eylem...

Üniversiteme-ö¤rencime dokunma!
Üniversitelerdeki anti-demokratik ve baskıcı üniversite yaratmayı hedeflemiştir. (...)
uygulamaları, faşist saldırıları, öğretim Üniversitenin toplum için bilgi üretme ve aydın
üyelerinin ve öğrencilerin maruz kaldığı insanlar yetiştirme işlevini yerine getirmesini
soruşturmaları protesto etmek amacıyla, 11 sağlayacak demokratik-özgür ortama en kısa zamanda
Ocak günü Beyazıt’ta bir basın açıklaması tekrar kavuşması gereklidir. Bunun gerçekleşmesi
gerçekleştirildi. sadece üniversite öğrencilerinin ya da öğretim
Eylem Beyazıt Meydanı’nda İÜ Merkez elemanlarının sorumluluğunda değildir. Üniversitenin
Kampüsü ana kapısı önünde kitlenin demokratik bir ortama kavuşması, aydınlık bir gelecek
toplanmasıyla başladı. Kampüs içerisinden beklentisinde olan tüm toplum kesimlerinin ve onların
çıkan öğrencilerle öğretim üyeleri de dışarı demokratik örgütlerinin de görevidir.”
çıkarak eyleme katıldı. Üniversite Öğretim Basın açıklamasının okunmasının ardından bir sivil
Üyeleri Derneği ve üniversite öğrencilerinin polis açıklamayı yapan öğretim üyesiyle tartışma
ortak örgütledikleri eylemde dernek yönetim çıkararak eylemi provoke etmeye çalıştı. Bu girişim
kurulu adına okunan açıklamada şunlar kitlenin sloganlarıyla bastırıldı.
söylendi: Eylem boyunca sık sık “Baskılar bizi yıldıramaz!”,
“Üniversitenin temel işlevi, toplumun önünü “Söz, eylem, örgütlenme hakkımız engellenemez!”,
aydınlatmak amacıyla bilgi üretmek ve topluma “Faşistlerin ipleri sermayenin elinde!”, “Sermaye defol
aydın insanlar yetiştirmektir. Üniversitenin bu temel YÖK ile birlikte getirilen baskıcı düzen, üniversiteler bizimdir!” sloganları atıldı. Eyleme
işlevini yerine getirebilmesinin olmazsa olmaz koşulu üniversitelerin en temel işlevlerini dahi yerine yaklaşık 150 kişi katıldı.
ise her türlü baskıdan uzak düşüncelerin özgürce ifade getirebilmesini sağlayabilecek demokratik ortamı İstanbul Ekim Gençliği
edildiği demokratik bir ortam içerisinde bulunmasıdır. ortadan kaldırmış, dogmaların hakim olduğu bir

Faşist saldırıya karşı


eylem...
YTÜ’de sald›r›lar sürüyor...
“Faflistlerin ipleri YTÜ yönetimi hak-hukuk
tanımıyor!
sermayenin elinde!” 16 Ocak günü saat 13.30’da, Yıldız
Kampusü ana giriş kapısı önünde NTV
kanalıyla soruşturmalar ile ilgili röportaj
11 Ocak günü üniversitelerdeki anti- yapan öğrenciler kampüse girmek isteyince
demokratik ve baskıcı uygulamaları, faşist özel güvenlikçilerin saldırısına uğradılar.
saldırıları, öğretim üyelerinin ve Olay, okuldan atılma cezası alan bir
öğrencilerin maruz kaldığı soruşturmaları arkadaşımızın mahkeme kararı ile okula
protesto etmek amacıyla Beyazıt geri dönmesine karşın, özel güvenlikçilerin
Meydanı’nda yapılan basın açıklamasından yürütmeyi durdurma kararını tanımaması
birkaç saat sonra Süleymaniye’de fotokopi ve arkadaşımızı kampüsten çıkaracaklarını
çektiren 7 İstanbul Üniversitesi öğrencisi, söylemesi üzerine başladı, “güvenlik
ülkücü faşistlerin saldırısına uğradı. amiri” olduğunu ileri süren bir kişinin
Yaşanan kovalamaca İstanbul Büyükşehir arkadaşımızın bir daha içeri alınmaması gerekçe göstererek 10’dan fazla öğrenciye
Belediyesi Sosyal Hizmetler Şube için özel güvenlikçilere emir vermesiyle devam soruşturma açan rektörlük, traji-komik bir olaya
Müdürlüğü bahçesine kadar sürdü. İstanbul etti. Kapı önünde bekleyen NTV muhabiri ile daha imza atmış durumda.
Üniversitesi öğrencisi Güneş Demir, Cemal röportaj yapan öğrenciler, kampüs içine girmek Soruşturma tutanağında suç unsuru maç şöyle
Danacı ve Hasan Gönen yaralanarak isteyince özel güvenlikçilerin saldırısına anlatılıyor:
hastaneye kaldırıldı. Cemal Danacı’nın uğradılar. “Yıldız Teknik Üniversitesi Merkez
başına ve sırtına satır, beline ve kalçasına Güvenlik amirinin “boş işlerle uğraşmayın”, kampüsünde kendilerini ‘Yıldız Tepki’ olarak
bıçak darbesi aldığı, Güneş Demir’in ise “istersem içeri almam” şeklinde tehditkar tanıtan bir grup öğrenci, Mimarlık Fakültesi
aldığı bıçak darbeleri nedeniyle bileğinde konuşmaları çevrede toplanan öğrencilere teşhir önünde 22.12.2006 tarihinde saat 12.00’da
tendom yırtılması meydana geldiği edildi. Üniversite içinde yeri olmayan sivil yemekhane zammını protesto amaçlı futbol
bildirildi. polisler ve özel güvenlikçiler ellerini kollarını müsabakası yapacaklarını daha önceden astıkları
12 Ocak günü, gerçekleşen faşist sallayarak okulda dolaşırken, öğrencilerin keyfi afişlerle bildirmişlerdir.
saldırıyı protesto etmek amacıyla biraraya uygulamalarla okul dışına atılmaları teşhir 22.12.2006 tarihi saat 12.30’de tam olarak 13
gelen 100 kadar öğrenci, fakülteleri edildi. Öğrencileri okul dışına çıkaramayan kişilik öğrenci grubu Mimarlık Fakültesi önünde
dolaştıktan sonra faşist saldırının meydana sermayenin bekçi köpekleri, üniversite toplanarak 10 kişilik bir grup futbol oynamışlar,
geldiği kırtasiyenin önünde basın öğrencilerini kendi mekanlarından zorla 3 kişilik grup da seyirci olarak faaliyeti
açıklaması gerçekleştirdiler. Açıklamada çıkarmaya güçlerinin yetmeyeceğini bir kez daha desteklemişlerdir. Faaliyet saat 13.40’da olaysız
faşist saldırılar bir kez daha lanetlendi. gördüler. bir şekilde sona ermiştir.
Eylem boyunca sık sık “Baskılar bizi
Faaliyet esnasında tarafımızdan yapılan isim
yıldıramaz!”, “Faşistlerin ipleri sermayenin
Futbol maçına soruşturma! tespitleri aşağıdaki gibidir...”
elinde!”, “Beyazıt faşizme mezar olacak!”
Bu olayın yaşandığı yerin üniversite olması
sloganları atıldı.
ve soruşturmalarda öğretim üyelerinin disiplin
Eylemden sonra fakültelere dağılan Soruşturma ve cezaları öğrenciler üzerinde
kurullarında öğrencileri sorgulaması olayın trajik
öğrenciler daha sonra yaklaşık 150 bir baskı aracı olarak kullanan Yıldız Teknik
yanını, üniversite yönetiminin öğrencileri
öğrencinin katılımıyla akşam saatlerinde Üniversitesi yönetimi, soruşturma gerekçesi
attıkları her adımdan dolayı soruşturması ise
toplu olarak üniversiteden ayrıldı. bulmak konusunda ipin ucunu iyice kaçırmış
içine düştükleri komik durumu gösteriyor.
İstanbul Ekim Gençliği bulunuyor. Son olarak yapılan bir futbol maçını
YTÜ Ekim Gençliği
14 ★ K›z›l Bayrak Düzen politikaları iflas ediyor! Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

Erdoğan’dan İstanbul için “çözüm” önerileri…

‹flçi-emekçi düflmanl›¤›n›n itiraf›!


Tayyip Erdoğan’ın İstanbul için yıllar işçi ve emekçiler, bunun yeniden bir hizmet olarak ve
sonra yinelediği çözüm önerileri, bir kalite ve kapasitesi artırılarak çalıştırılmasını istemeli
zamanların o ünlü sözünü hatırlatıyor. Şu ve elde etmeye yönelik mücadeleye girişmelidir.
yaşayanlar olmasa İstanbul’u ne güzel İstanbul sorunları elbette trafikten ibaret değil.
yönetirdik diyecek ama diyemiyor. Fakat İstanbul adeta bir sorunlar yumağından ibaret hale
söyledikleri başka bir anlama gelmiyor. getirildi. Bunu bu hale getirenler, bugün kentin büyük
İstanbul için düşünülen “çözüm” çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçi nüfusun
önerileri, belediyeleri de kalabalığını suçlarını gizlemenin örtüsü haline
yönetemediklerinin itirafı oluyor. getirmeye çalışıyorlar. Başbakanın ikinci önerisi olan
Çözümlerinin çözümsüzlük ikrarı vize uygulaması, tam da bunu anlatıyor. İstanbul’u
olduğunu kitlelere göstermek ise bize yıllar boyu yerelden, son dört yıldır da Ankara’dan
düşüyor. yöneten ve sorunların büyümesine katkılarıyla son on
Önce trafik için düşünülen yasağı ele yıla damgasını vuran biri olarak çıkıp kent halkından
alalım. Siz hem karayolu taşımacılığını özür dilemesi gerekirken, ev sahibine baskın çıkan
öne alacaksınız, hem toplu taşımadan geri hırsız misali önerilerle çıkıyor ortaya. Bu, yüzsüzlüğün
duracaksınız, binek arabası üretiminizin yanı sıra, en azgınından bir işçi-emekçi düşmanlığının
ne kadar arttığıyla övünecek, satışları göstergesidir.
daha da artırmak için her yolu Her şeyin, bu arada kendi eksiklik ve suçlarının
deneyeceksiniz... Üstelik bu, dönemsel değil onlarca toplu taşımadır. Minibüs de her ne kadar toplu faturasını da işçi sınıfı ve emekçi kitlelere çıkarmayı
yıla yayılan (hemen hemen ‘onuncu yıl marşı’ndan bu taşımaya sokulmaya çalışılsa da aslında öyle değil. alışkanlık haline getirenlere, artık bu faturayı ödemek
yana) bir devlet politikası ve uygulaması olacak. Sonra Çünkü toplu taşımanın esprisi birden fazla kişinin istemediğimiz, ödemeyeceğimiz gösterilmelidir.
da kalkıp, trafik sorununu çözmek adına kendi temel taşınmasında değil, bunun bir hizmet olarak Öneriler ne kadar saçma, bu yüzden de
politikalarınızın temelini dinamitleyeceksiniz!.. sunulmasındadır. Minibüs taşımacılığı ise kapitalist bir uygulanabilirlikten uzak görünürse görünsün,
Kapitalist düzenin ve devletin temel politikalarına işletmeciliktir, esasını kar oluşturmaktadır. bilmeliyiz ki, ses çıkarmazsak eğer, mutlaka bir
rağmen uygulamada bulunmanın hükümetlerin harcı Belediyelere ait toplu taşıma işi de çoktandır kar uygulama alanı bulacaklardır. Buna izin
olmadığı bilindiğine göre, Erdoğan havaya konuşuyor. amacına yönelik yeniden yapılandırılmakla birlikte, verilmemelidir.
Trafik sorununun gerçek ve kalıcı çözümü
konusunda ise, artık çocuklar bile yeterli bir fikir
edinmiş bulunuyor. Büyük kentler için tek çözüm
toplu, özellikle de raylı taşımanın temel alınmasıdır. Kamu emekçileri “sendikal mücadelenin
Fakat bir belediye hizmeti olarak ve fahiş kârlar
gözetilmeden yapılmalıdır bu. Hizmetin giderlerini
karşılayacak, kalitesini sistemli bir biçimde artıracak
sorunlar›”n› tart›flt›!
bir gelir, normal fiyatlarla elde edilecektir. Kaliteli ve
ucuz taşımanın olduğu bir kentte, insanların büyük 13 Ocak günü TTB tartışıldığı forum da
çoğunluğu zaten onu kullanmayı tercih edecek, toplantı salonunda kurultay programı
yasaklar üzerinden fikir yürütmeye de ihtiyaç “Kamu emekçileri çerçevesinde
kalmayacaktır. sendikal mücadelenin gerçekleştirildi.
Oysa bilindiği gibi, sistem ve devlet, kâr getirecek sorunlarını tartışıyor!” Forumla hedeflenen,
her alanda olduğu gibi, taşımacılık konusunda da, başlıklı bir forum sunumlardan yola
toplumsal görevlerinden yan çizmek, bu alanı da özel düzenlendi. 4 saat süren çıkarak bir tartışma
sektörün kâr hırsına terketmek konusunda son derece foruma yaklaşık 50 kamu platformunun
kararlı bir tutum içindedir. Otobüs işletmeleri özel emekçisi katıldı. oluşturulmasıydı.
otobüs şirketlerine havale edilmiş, hurdadan devşirme “Kamusal alanın Forum, kamu
taşıtlar trafiğe salınmış, taşımacılık hizmet olmaktan tasfiyesi durdurulabilir emekçilerinin sürece
çıkarılmıştır. Raylı ulaşım yakın zamanlara kadar mi?”, “Saldırılar ve hak ilişkin ortak
hemen hiç düşünülmemiş, bir tek banliyö hattı on gaspları karşısında KESK düşüncelerini ifade eden
yıllarca tepe tepe kullanılmıştır. Yakın zamanlarda ne yapmalı?”, “Kamu açılış konuşması ile
başlanan tramvay ve metro çalışmaları ise kaplumbağa emekçilerinin mücadele başladı. Ardından
hızıyla yürütülmekte, övüne övüne göklere stratejisi nasıl olmalı?”, sunumlar
çıkardıkları metro hattı ise iki adımlık yolda “Güvencesizliğe karşı gerçekleştirildi.
çalıştırılmaktadır. mücadele nasıl olmalı?” Sosyalist Kamu
Tayyip’in ardından mikrofonu kapan İstanbul başlıkları altında Emekçileri, TÖP’lü
Belediye Başkanı Topbaş da, ondan aşağı kalmayan gerçekleşen forumu memurlar, Sınıf İçin
bir başka ‘çözüm’den söz etmektedir: İstanbul Sosyalist Kamu Sendika Platformu,
trafiğinin yarısını yüklenmiş durumdaki minibüsleri Emekçileri, TÖP’lü Emekçi Memur,
kaldırıp, yerine otobüs koymak. Tabii ki otobüsleri de memur, Sınıf İçin Devrimci Öğretmen ve
belediye koymayacak, özel şirketler nemalanacak! Sendika Platformu, TKP’li memurlar sunum
Binlerce minibüsçünün ne olacağına ilişkin bir önerisi Devrimci Öğretmen, yaptı.
ise yok doğal olarak. Fakat bu, en azından Tayyip Emekçi Memurlar’ın Sosyalist Kamu
Erdoğan’ın önerileri yanında az da olsa bulunduğu grup Emekçileri forumda
uygulanabilirlik ihtimali taşıyor. Rant yarışında otobüs düzenledi. “Kamu emekçileri
şirketlerinin minibüsçü esnafını alt edebilmesi, biraz Eğitim-Sen’in program kurultayının anti hareketinin yaşadığı güncel sorunlar, ihtiyaçlar
da yetki sahibi belediyenin alacağı kararla mümkün demokratik örgütleniş tarzını eleştiren kamu ve görevler” başlıklı bir sunum yaptı. Öncü kamu
olacak. Fakat sonucu belirlemede minibüsçülerin emekçileri biraraya gelerek, MYK’ya gönderilmek emekçilerinin devrimci bir mücadele programı
göstereceği direncin de önemli bir rolü olacağını üzere kurultayın demokratik olmasını talep eden etrafında birleşmesinin, harekete müdahale
unutmamak gerekiyor. İstanbul’un işçi ve emekçileri bir imza kampanyası örgütlediler. Kamu etmesinin önemi vurgulandı.
açısından en uygun ve en istenilir ulaşım kuşkusuz emekçilerinin mücadelesinin sorunlarının Kızıl Bayrak/İstanbul
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Sendikal hareket... K›z›l Bayrak ★ 15

TÜMTİS’ten kamuoyuna açıklama...

“‹flçilerin birli¤i gerçekleflmifltir!”


Yeni seçilen TÜMTİS Merkez Yönetim Kurulu, * Sabri Topçu işçilerden kopmuştur, sendikamızda birliğinin anlamlı bir işaretidir. Sancılı bir dönemin
yazılı bir açıklama yayınlayarak 13-14 Ocak 2007 hiçbir desteği yoktur ve 2 yıl boyunca sendika ardından, TÜMTİS’te bürokratik anlayış alt edilmiş,
tarihinde gerçekleştirilen Olağanüstü Genel Kurulu iradesini çiğneme pahasına gayri meşru olarak işçilerin birliği sağlanmıştır.
ve sonuçlarını değerlendirdi. başkanlık koltuğunu işgal etmiştir. Göreve başlayan Merkez Yönetim Kurulumuz,
* Sabri Topçu, “İşçilerin birliğini korumak” için işçilerle el ele vererek, sendika organlarını demokratik
Basının, kamuoyunun ve değil kendi koltuğu için genel kurulu engellemeye bir şekilde işletecek, sendikamızı daha mücadeleci ve
sendikaların dikkatine! çalışmıştır. İşçilerin birliği Sabri Topçu’nun saygın bir konuma taşımak için çalışacaktır.
yönetimden uzaklaştırılmasıyla gerçekleşmiştir. İşkolumuzdaki işçilerin daha çoğunu sendikamız
Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası * Sendikamızda yaşanan, bir koltuk kavgası değil, bünyesinde toplamak, işçilerimizin ekonomik ve
(TÜMTİS) Olağanüstü Genel Kurulu 13-14 Ocak Sabri Topçu’nun temsil ettiği antidemokratik, sosyal haklarını genişletmek, işçi sınıfımızın ve
2007 tarihinde Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi bürokratik sendikal anlayış ile sendika çoğunluğunun halkımızın ekmek ve özgürlük mücadelesi içinde daha
Toplantı Salonu’nda seçim gündemiyle toplandı. temsil ettiği sınıf sendikacılığı anlayışı arasındaki etkin şekilde yer almak ilk hedefimizdir.
Mahkemenin Olağanüstü Genel Kurul talebini mücadeledir. Sendikal ve demokratik kamuoyunun, basının
haklı bulması üzerine Merkez Yönetim Kurulu’nun Genel Kurul Salonunda sendikamızın 8 şubesinin, dikkatine saygıyla sunarız.
çoğunluk kararıyla gerçekleşen Olağanüstü Genel başkanları şahsında kenetlenen elleri, işçilerin Merkez Yönetim Kurulu
Kurulda, Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin
Kurulu ve Merkez Denetleme Kurulu üyeliklerinin
tamamını sendikamızın mevcut 8 şubesinin ortak
adayları, delegelerinin tamamına yakınının oylarıyla Sınıf hareketinden...
seçildiler.
201 delegeden 169’unun katıldığı Genel Kurulda;
KENAN ÖZTÜRK (162 oyla) Genel Başkanlığa, Rowenta-Elektropak işçisi
GÜREL YILMAZ (159 oyla) Genel Sekreterliğe, örgütleniyor
SEYFİ EREZ (152 oyla) Genel Mali Sekreterliğe,
4 ay gibi kısa bir süreçte sendikal girişimde
MUHARREM YILDIRIM (154 oyla) Genel
bulunarak örgütlenme mücadelesi veren Rowenta
Örgütlenme Sekreterliğine,
işçileri başvurularını tamamlamış bulunuyor.
NURETTİN KILIÇDOĞAN (157 oyla) Genel
Öncesinde Türk Metal çetesinin ihanetine uğrayan
Eğitim Sekreterliğine,
işçiler yeniden başlattıkları sendikalaşma faaliyeti
Merkez Yönetim Kurulu Üyeliklerine;
sonucunda Birleşik Metal’de örgütlendiler. Çoğu
CAFER KÖMÜRCÜ (154 oyla),
kadın işçilerden oluşan fabrikada sendikal
AHMET GÜLLÜ (153 oyla),
örgütlenme işçilerin tamamını hedefleyen bir
HALİL ÇEKİN (152 oyla) ve ABDURRAHMAN
çalışmayla sürüyor. Yanlarında bulunan Oktaş
ASLAN (151 oyla) seçildiler. yapılmayacağı belli değil. Toplu sözleşmeye
Oluklu Mukavva işçilerinin sendikal
Sendika çoğunluğunun talebine kulak tıkayarak 2 “evet” “hayır” sorusunun sorulacağı referandumun
mücadelesinden etkilenerek adım atan işçiler,
yıl boyunca sendikamızı kaosa sürükleme pahasına geleceği böylece belirsizleşti. Grammer patronu
süreç içerisinde bir dizi zorlanmayla karşılaşsalar
Olağanüstü Genel Kurulu toplamamakta direnen eski ile görüşme haftaya yapılacak.
da, anlamlı adımlar attılar.
Genel Başkan Sabri Topçu, Genel Kurul Salonu’na Kızıl Bayrak/Bursa
Rowenta patronu başvurunun ardından
dahi gelmezken, yönetim organlarına ancak iki aday
sessizliğini koruyor. Ustabaşılar aracılığı ile 500
gösterebildi. Topçu’nun Genel başkan adayı Bekir
Koşak 4, Merkez Yönetim Kurulu adayı İzzet Özkan
YTL aylık teklif etse de işçiler kabul etmeyerek Güngör Plastik’te işçi kıyımı
mücadelelerine sahip çıktılar. Fabrikada 450 işçi
ise 3 oy alabildi! Ümraniye Esenşehir’de kurulu olan Güngör
çalışıyor. Yıllardır asgari ücretle çalıştırılan işçiler,
Hatırlanacağı gibi sendikamız TÜMTİS’te iki Plastik’de ağır çalışma koşullarına karşı işçiler kısa
bu parayı dahi ayda iki taksit olarak alıyorlar.
yıldır sancılı bir dönem yaşanmaktaydı. Sendikayı bir süre önce DİSK’e bağlı Lastik-İş
Öncesinde ikramiye hakları varken son iki yıldır
bürokratik bir anlayışla, üyelerimizi ve yönetim Sendikası’nda örgütlendiler.
bu hakları da tırpanlanmış durumda.
organlarını dışlayarak yönetmeye çalışan eski genel Geçtiğimiz hafta işten atılan Güngör Plastik
Kızıl Bayrak/Küçükçekmece
başkan Sabri Topçu, işçilerin Olağanüstü Genel Kurul işçileri sergiledikleri kararlı tutum sayesinde i?e
talebini dikkate almadığı gibi baskı uygulayarak geri alındılar. Topluca fabrikaya giden ve fabrika
işçileri ve delegeleri caydırmaya çalıştı. İşçi Grammer’de TİS için önünde eylem gerçekleştiren Güngör Plastik
çoğunluğunun Genel Kurul isteyen yazılı başvurusu işçileri ve Lastik-İş Sendikası, Güngör Plastik
karşısında sendika tüzüğümüzü uygulamak yerine,
referandum ertelendi patronu ile görüşmeyi zorladılar.
işçilere mahkeme kapısını gösterdi. Olağanüstü Genel Bursa-Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde Patron sendika ile görüşmeyi kabul etmezken,
Kurul talebinde bulunanları “sendikayı karıştırmak kurulu Grammer Koltuk Sistemleri San. ve Tic. işçi temsilcileri ile görüşme gerçekleşti. Yapılan
isteyen 3-5 kişi”, “kayyumcu” olarak göstermeye A.Ş işçileri 2004 yılında Birleşik Metal-İş’e üye görüşme ve sergilenen kararlı tutum sonucunda
çalıştı. Bunun sonucunda sendikal ve duyarlı oldular. Yaklaşık 3 yıldır sendikalı oldukları halde işçilerin grup halinde işe geri alınmaları
kamuoyu bu süreçte sendikamızda yaşananlar TİS haklarını kullanamıyorlar. Fabrikada yetki konusunda karar alındı.
hakkında yeterince bilgilenemedi veya yanlış ihtilafı nedeniyle açılan dava yerel mahkemenin 3 İşçiler sendikal örgütlülüklerini korumak
bilgilendi. kez BMİS’in yetkili olduğu yolundaki kararına noktasında kararlı olduklarını söylediler.
Ancak gerçekler sonuna kadar gizlenemez. rağmen Yargıtay tarafından bozularak, yeniden Kızıl Bayrak/Ümraniye
Sendikamızın işçileri ve delegeleri, büyük bir görüşülmek üzere yerel mahkemeye gönderildi.
olgunlukla ve sabırla verdikleri mücadelenin sonunda BMİS ILO sözleşmesine dayanarak TİS
gerçekleştirdikleri Olağanüstü Genel Kurulla bu yalan hakkını kullanabilmek için “Grammer işçilerinin Asil Çelik’te TİS görüşmeleri
perdesini yırttılar ve gerçeğin çıplaklıkla görülmesini özgür iradeleriyle toplu iş sözleşme yapma Asil Çelik’te TİS görüşmeleri uzlaşmazlıkla
sağladılar. yetkisinin Birleşik Metal İş’te olduğunu ortaya sonuçlandı. Gerçekleştirilen son görüşmede Asil
Olağanüstü Genel Kurulumuz ve seçim sonuçları çıkarmak amacıyla” 16 Ocak günü referandum Çelik patronu ücret artışında %11’e çıkmış
açıkça göstermiştir ki; yapma kararı almıştı. Ancak referandum, bulunuyor. Daha önce gerçekleşen görüşmelerde
* Olağanüstü Genel Kurul isteyenler “3-5 kişi” Grammer patronunun görüşme talebi üzerine önce %6, daha sonra ise %9’a varan bir ücret artışı
değil, sendikamızın işçi ve delegelerinin ezici sendika tarafından ileri bir tarihe ertelendi. Bu teklif edilmişti. Fabrikaya grev kararı bugün asıldı,
çoğunluğudur. erteleme kararı üzerine referandumun yapılıp 60 günlük süre bekleniyor. Göründüğü kadarıyla
16 ★ K›z›l Bayrak ★ Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Yeni bir yıla girerken

Yeni bir mücadele yılına girerken gençlik hareketi...

Gündemler, sorun
Gençlik hareketinin durumu, sorunları ve olanakları kopmuş bir devrimci ilerici güçlerle karşı karşıyayız. mücadelenin çözüm alanına girmektedir. Ve çözülmeyi
nelerdir? Gençlik mücadelesinde yaşanan durgunluğun Üniversitelerde politik planda tam bir boşluk havası beklemektedir.”
bir sonucu olarak, siyasal gençlik güçlerinin neredeyse hakimdir. Sermayenin sistemli saldırıları karşısında
hiç tartışmadığı temel önemde bir sorudur bu. Oysa, hedefli, soluklu bir mücadele hattının ortaya Politik bir gençlik mücadelesinin temel
gençlik alanında ortaya çıkan her politik sorun ve konulamamış olması, bu boşluğun derinleşmesine ve hareket noktası: Ticarileşen
gündem bu çerçevede tartışılmadığı koşullarda, gençlik sermayenin saldırılarını görülmemiş bir kapsamda eğitim ve gelecek sorunu
hareketine başarılı bir müdahale olanaksızdır. yoğunlaştırmasına neden olmaktadır.
Bugün gençlik mücadelesine bakıldığında, üç temel Bugün devrimci gençlik güçleri dinamik bir tartışma Geçtiğimiz yıl, özellikle de yeni eğitim döneminin
sorun alanı öne çıkmaktadır. Birincisi gençlik ve üretim sürecinden yoksun bulunuyor. Yapılan birçok başında, yerel sorunlar ve gündemler üzerinden parçalı
hareketinin yaşadığı derin apolitizmdir. Bu sorun, tüm çalışma ve ortaya konulan hedefler ciddi bir politik arka eylemsel-politik süreçler yaşandı. Ancak, bu mücadele
diğer sorunların olanaklı çözümünü güçleştirdiği için, plandan yoksundur ve dinamik bir tartışma sürecine içerisinde kimi yerellerde ortaya çıkan anlamlı sonuçlar
öncelikli ve temel bir tartışma başlığı olmak dayanmıyor. Hal böyle olunca, geniş gençlik yığınlarının sonraki sürece taşınamadı. Özellikle 6 Kasım süreci ile
durumundadır. Gençlik hareketi politik bir yenilenmeye yaşadığı derin apolitizm üzerine yapılan birlikte yerellerde ortaya çıkan gündemler üzerinden
ihtiyaç duymaktadır. Her düzeyde bir politik yenilenme değerlendirmeler, mevcut durumla edilgen bir uzlaşmayı yaşanan hareketlilik giderek zayıfladı ve genellikle daha
başarılamadığı koşullarda, hareketin biriken sorunlarına anlatıyor. sonraki sürece örgütsel-politik bir kazanım bırakamadan
çözüm oluşturmak bir yana, hâlihazırda birçok olanak Kitle çalışması alanında karşılaşılan verimsiz sönümlendi.
taşıyan gençlik mücadelesinin gelişme dinamikleri sonuçların gerisinde de aynı nedenler vardır. Bugün Bu durum, yerel sorun ve gündemler üzerinden
giderek zayıflayacaktır. gençlik hareketi içerisinde gerçekten hedefli ve sonuç anlaşılır bir tablonun ifadesidir. Zira yerel gündemler
Diğer bir sorun alanı, hareketin politik gündemler ve alıcı bir biçimde ortaya konulan, gençlik hareketinin üzerinden ortaya çıkan mücadeleler, çoğu durumda
hedeflerden yoksun olmasıdır. Önceki sorunla dolaysız sorun ve ihtiyaçları ile dinamik bir biçimde bağ kendi sonuçlarına yerelin olanakları ile ulaşamayacağı
bağlantılı olan bu sorun da gençlik mücadelesinin asli ve kurabilen kaç tane çalışma bulunuyor? Sayılarının çok için, ortaya çıkan olanaklar süreç içerisinde hızla
öncelikli sorunlarından birisidir. Geniş gençlik fazla olmadığını kolaylıkla söyleyebiliriz. Oysa, zayıflamakta, politik bir gençlik mücadelesinin
kitleleriyle buluşmak, hareketin kitle tabanını içerisinde hapsolduğumuz gettoları yıkmadan, etkin bir gelişmesinin olanağına dönüşememektedir.
genişletmek açısından büyük bir önem taşıyan bu sorun kitle çalışması yürütmeden, gençlik güçlerinin ortaya Ancak, bu durumun anlaşılır olması, asli ve öncelikli
da ne yazık ki bir tartışmanın konusu olamamaktadır. konulan politik yaklaşıma dair duyarlılıklarını gerçekçi sorunu gözardı etmemize neden olmamalıdır. Zira,
Bir diğer temel önemdeki sorun ise, gençliğin bir biçimde tartışmamız mümkün değildir. bugün gençlik mücadelesi, politik hedef ve doğrultudan
örgütlenmesi alanında yaşanmaktadır. Son dönemde Son dönem gençlik hareketinin yaşadığı yoksun bir biçimde, gündelik sorun ve ihtiyaçlar
mücadelenin sorunlarından kopuk bir biçimde gündeme çözümsüzlüğe ve bunun nesnel arka planına dair yapılan üzerinden bir sürüklenme yaşamaktadır. Sistemin
gelen gençlik örgütlenmesi tartışmaları, geçmiş gelişigüzel tartışmalara baktığımızda, hep aynı apolitizm saldırıları karşısında bütünsel bir politik hedefle hareket
tartışmaların bir tekrarı olmanın ötesine gidememekte, ve hedefsizlik karşımıza çıkmaktadır. Gençlik hareketinin edilmemekte, saldırılar parçalı müdahalelerle
kitle mücadelesini geliştirmenin sorunlarından kopuk anlamlı bir hareketlenme süreci yaşadığı 96’dan bugüne, yanıtlanmaya çalışılmaktadır. Oysa, sermayenin
çözüm arayışlarına yönelindiği ölçüde, hareketin gençlik sorununda nesnel olanaklar azalmamış, tersine saldırılarının tek bir hedef çerçevesinde hayata
yaşadığı tıkanıklığı aşmaya dönük bütünlüklü bir artmıştır. Yaşanan sorunlar ve geniş gençlik güçlerinin geçirildiği yerde, gündelik sorunlar ve yerel gündemler
tartışma zemini oluşturulamamaktadır. karşı karşıya bulunduğu geleceksizlik düşünüldüğünde, ile sınırlı bir mücadele ile sermayenin saldırılarına yanıt
sorunun hiç de nesnel olanaklarda yaşanan zayıflama vermek mümkün değildir.
Hareketin temel iki zaafı: olmadığı açıkça görülecektir. Sorunu ağırlıklı olarak Gençliğin çok yönlü duyarlılıkları akademik-
Apolitizm ve kendiliğindencilik devrimci önderlik ve müdahalede yaşanan sorunlar demokratik sorunlar ve politik gündemler üzerinden
üzerinden tartışıyorsak, bu yaklaşımı şu şekilde gençlik mücadelesinin anlamlı çıkışlar yapmasına
Gençlik yaygın bir depolitizasyon sorunu ile karşı tanımlayabiliriz: Geniş gençlik kitleleri ile politik olanak tanısa da, gençlik alanında politik bir taraflaşma
karşıya bulunmaktadır. Gençlik hareketine ilişkin hemen unsurları arasındaki yabancılaşma. Geniş kitleleri yaratmak sanıldığı kadar kolay değildir. Zira, gençliğin
tüm değerlendirmelerde karşılaşabileceğimiz bir tespittir dönüştürmesi gereken güçlerin beklentilerindeki karşısına genellikle politik ve akademik gündemler
bu. 12 Eylül ve sonrası süreçte geniş gençlik yığınları gerileme, sermayenin saldırılarını kolaylaştırmaktadır. yığını ile çıkılmaktadır. Çok yönlü gündemleştirmeler
üzerinde sistemli bir baskı politikası oluşturan sermaye Bu açıdan gençlik içerisinde dinamik bir tartışma adına, gençlik hareketinin temel sorunları etkili bir kitle
iktidarının bu depolitizasyon saldırısında nasıl bir başarı süreci başlatmak özellikle önem taşımaktadır. Bu çalışması ile geniş gençlik kesimlerinin gündemine
sağladığı çıplak bir gerçek olarak orta yerde başarılamadığı koşullarda, gençlik sorununda ilerleme sokulamamaktadır.
durmaktadır. Ancak değerlendirmelerimizde tanımlanan beklemek hayaldir. Hareket ancak ileri güçlerdeki Öncelikle vurgulanması gereken noktu şudur.
bu durum, mevcut tabloyu tek yanlı değerlendirmenin apolitizmi ve güvesizliği kırarak yol alabilir. İşte bu Gençlik hareketinin politikleşmesinde mesafe
ötesine geçememektedir. Zira sorun bugün ilerici ve nedenle gençlik içerisinde hedefli ve dinamik bir almadığımız sürece onu geliştirmeyi başaramayız. Bu
devrimci kesimleri ile bir bütün olarak gençliği tartışma süreci zaman kaybetmeksizin başlamalıdır. Ne gerçek, politik müdahalenin önemini ortaya
kesmektedir. kadar gücü içerisine kattığı, soruna hareketin bütünü koymaktadır. Gençliğin sorunlarına yanıt verecek bir
“Gençlik hareketinin sorunlarını tartışmaya açısından ne kadar çözüm oluşturabildiğinden bağımsız mücadele öncelikle gençliğin sorunlarını ve mücadele
başladığımızda ulaşacağımız ilk veri, bir bütün olarak olarak atılan her adım, geleceğin gençlik hareketinin dinamiklerini tespit etmeyi zorunlu kılmaktadır. Ne
gençlik güçlerinin yaşadığı apolitizmdir, ki bu yıllardır taşlarının bugünden döşenmeye başlaması anlamına yazık ki gençlik içerisinde siyasal çalışma yürüten
işaret ettiğimiz temel önemde bir sorundur. Fakat gelmektedir. Bu açıdan hayati bir önem taşımaktadır. güçlerin başarısız kaldığı alanların başında burası
gelinen yerde daha önemlisi, politik gençlik güçlerinin Bu apolitizmin bir diğer yanını ise gençliğin politik gelmektedir.
sürüklendiği apolitzmdir. Zira bu durum hem genel sorun ve ihtiyaçlarından kopuş oluşturmaktadır. “Gençlik hareketini politikleştirmek, eğitim
apolitizmi derinleştirmekte, hem de sorunu çözümsüz bir Gençliğin gündem ve ihtiyaçlarını tanımlamaktan sisteminin sorunlarından kopmak anlamına
cendere içerisine hapsetmektedir. yoksun bir siyasal mücadele süreci, açık ki geniş gençlik gelmemektedir. Gençliği politikleştirmek bir süreç ise, bu
Bugün gençlik içerisinde hareketin ihtiyaç duyduğu güçlerini mücadeleye çekmeyi başaramayacaktır. sürecin belirleyici halkasını eğitim sisteminin sorunları
politik müdahaleleri gerçekleştirme çabasını ortaya Alanlarda yaşanan öncelikli sorunlar nedir? Bu oluşturmaktadır. Bugün eğitimin temel sorunları ve
koyan siyasal güçlerin sayısı oldukça azalmış bulunuyor. sorunlara hangi politik başlıklarla müdahale bunun genel tanımı olarak ticari eğitim, sistemin temel
Bir yandan hareketin sorunları ve ihtiyaçlarından, öte edilmelidir? Yapılacak olan müdahalenin örgütsel sorunları ve saldırıları ile güçlü bağlar taşımakta, bu
yandan da siyasal sürecin sorun ve gerekliliklerinden ayakları nelerdir? Tüm bu sorular politik ve pratik akademik-demokratik mücadelenin hızlı bir biçimde
n gençlik hareketi... Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 ★ K›z›l Bayrak ★ 17

nlar, olanaklar...
politikleşmesinin olanaklarını ortaya koymaktadır. ilişki siyasal gençlik grupları tarafından hala da 3) Geniş kitleleri politik sürece katmak etkili ve
“Çürüyen eğitim sistemi çürüyen düzenin aynasıdır” kavranamamıştır. Örgüt sorununu hareketin ve sonuç almaya kilitlenmiş bir kitle çalışması ile
şiarı bugün hiç olmadığı kadar açık ve güncel tespitin mücadelenin ihtiyaçları ve ortaya çıkardığı sorunlar olanaklıdır. Bugün ilerici güçlerin önemli bir kısmı alan
özlü bir ifadesi olarak tanımlanmalıdır. İşte tam da bu üzerinden tartışmadığınız koşullarda, vardığınız sonuç çalışmalarından kopmuş durumdadır. Yaygın bir kitle
nedenle ticarileşen eğitim sistemine karşı bütünlüklü bir bir şablon olmanın ötesine gidemeyecektir. çalışması sonuç alıcı bir politik mücadelenin temelidir.
mücadele platformu oluşturmak bugünün gençlik Bir örgütlülük, kitle mücadelesi ile ilişkisi üzerinden Bugün boş bırakılan asli alana yüklenmek, tüm baskılara
hareketi için yakıcı bir sorundur.” tartışılmak, bu temelde tanımlanmak durumundadır. ve saldırılara karşı bu alanlarda politik çalışmada ısrar
Bugün gençlik sorununa bütünlüklü bir biçimde Çeşitli siyasal güçlerin gençliğin kitlesel örgütlenmesi, etmek gençliği kazanmanın biricik yoludur.
bakıldığında, karşımıza çıkan öncelikli gündem hatta “merkezi öz örgütlenmesi” olarak sunduğu 4) Bugün gençlik içerisinde öne çıkan temel
geleceksizlik sorudur. Bu sorun sermayenin neo-liberal örgütlenmeler, kısa bir süreçte bu iddiaların ne kadar örgütlenmeler kulüp, topluluk gibi akademik kültürel
saldırı politikalarının dolaysız bir sonucudur ve birleşik temelsiz olduğunu ortaya koymuştur (Özgür Gençlik’in örgütlenmeler ile çeşitli alanlarda bulunan mesleki
bir gençlik mücadelesinin gelişmesinin olanaklarını SGD’leri, Devrimci Gençliğin Öğrenci Kollektifleri vb). örgütlenmelerdir. Bu örgütlenmeleri gençlik
taşıyan temel başlıktır. Sermayenin bu temel önemdeki Zira tüm bu tanımlamalarda, bir örgütlüğün hareketin mücadelesinin etkin bir aracı haline getirmek sistematik
saldırı alanına yönelik sistematik, hedefli ve soluklu bir ihtiyaçlarına göre belirleneceği gerçeği gözardı ve hedefli bir müdahaleyi zorunlu kılmaktadır. Bu
mücadele geliştirilemediği koşullarda hareketin yaşadığı edilmekte, sorun masa başı örgütlenme modellerine alanda sonuç almak, devrimci gençlik mücadelesinin
tıkanıklığın aşılması şansı bulunmamaktadır. indirgenmektedir. güncel hedeflerinden birisi olmak durumundadır.
DİSK’in adımlarını attığı gençlik sendikası da 5) Bugün gençlik mücadelesi içerisinde etkili bir
Örgüt sorununun çözümü özünde benzer bir şablon örgütlenme durumundadır. sonuç alabilmek, ilerici ve devrimci potansiyelin hangi
politik mücadele içinde olanaklıdır! Zira gençlik sendikası, kitle mücadelesinin verili durum, ölçüde kucaklandığı ile dolaysız bağlantlıdır. Dar
sorunları ve gündemleri ile herhangi bir düzeyde bağ grupçuluğa düşmeden ortak mücadelenin olanaklarını
Gençlik örgütlenmesi sorunu son dönemde politik kurmuş veya kurma perspektifi ile hareket eden bir yaratmaya çalışmak güncel ve ertelenemez bir
gençlik güçlerinin tartıştığı temel başlıklardan birisi örgütlenme değildir. Bu noktada, hangi örgütsel sorumluluktur.
haline geldi ve önümüzdeki dönemde de devam edeceği şablonun gençlik mücadelesine daha uygun olduğu 6) Gençlik sorununu esas alan ideolojik ve politik bir
anlaşılıyor. Bu tartışmalar ve ortaya çıkardığı ilk üzerine yapılan “derinlemesine” tartışmalar dışında bir tartışma sürecini geliştirmek, politik planda sürükleyici
sonuçlar üzerinde durmak gerekiyor. politik tartışma ekseni de bulunmamaktadır. bir misyonla hareket etmek devrimci önderlik
Bu tartışmalarda bugün için öne çıkan başlığı, DİSK Bugün ilerici ve devrimci güçleri biraraya getirecek sorumluluğunun önemli yönlerinden birisidir. Bu
öncülüğünde çalışmaları başlatılmış bulunan öğrenci birleşik bir gençlik örgütlenmesi, sorunu kısa vadede çerçevede gençliğin ileri unsurları şahsında hareketin ve
sendikası tartışmaları oluşturuyor. Bugün sendikal biçim çözmese dahi, çözümü doğrultusunda atılmış anlamlı bir politikanın sorunları üzerinden tartışmalar yürütmek, öte
içerisinde sürmekte olan tartışmalar, gençlik adım olacaktır. Hareketin ihtiyaç ve sorunları bu yandan gençlik içerisinde çeşitli sınıfsal eğilimlerin
örgütlenmesi sorununda gençlik güçlerinin önemli bir tartışmanın belirleyici ekseni olmak durumundadır. temsilcileri ile ideolojik-politik planda mücadele etmek,
kesiminin bir adım ileri gidemediğini gözler önüne İlerici güçlerin ortak ve birleşik mücadelesi ise, ancak komünist gençliğin güncel ve ertelenemez
sermiştir. Kastettiğimiz sadece sendikal çalışma geniş gençlik kesimlerinin politik ve örgütsel ihtiyaçları sorumluluğudur.
içerisinde yeralan politik gençlik güçleri değildir. ve sorunları ile güçlü ve dinamik bir bağ kurabildiği 7) “Komünist gençliğin mücadelenin bütün
Öğrenci sendikasına dönük “kapsamlı” bir eleştiride ölçüde bir anlam taşıyabilecektir. dönemlerini ve alanlarını kesen en öncelikli görevi,
bulunan öğrenci kolektifleri açısından da örgüt sorununa gençlik içinde proletarya sosyalizminin/işçi sınıfı
bakış öze ilişkin bir farklılık taşımamaktadır. Bu açıdan Yeni yılda olanakları güce dönüştürelim! devrimciliğinin bayrağını yükseltmek, ideolojide,
sorunu biçimsel yanlarından arındırarak genel boyutuyla politikada, değerler sisteminde ve nihayet belirleyici bir
tartışmak gerekmektedir. Bugün gençlik mücadelesi açısından nesnel alan olarak pratik mücadelede bunu layıkıyla temsil
“Öğrenci gençlik hareketinin yakın dönemde olduğu olanaklar ile öznel yetersizlikler temel bir çatışma etmeyi başarabilmektir.”
gibi bugün de temel sorunu hala politizasyon sorunudur. alanıdır. Çokça tekrarlandığı ölçüde anlamsızlaşan Bu, en yalın biçimde gençlik alanındaki
Gençlik hareketinin politikleştirilmesinde mesafe yetersizlikler, ağırlıklı olarak öznel müdahale alanında misyonumuzu ifade etmektedir. Biz gençlik içerisinde
alınmadıkça onun örgütlenmesinde de mesafe karşımıza çıkmaktadır. Bu alandaki sorunların çözümü siyasal bir tarafız. İşçi sınıfı devrimciliğinin, bilimsel
alınmayacaktır. Bu nedenle hareketin ihtiyaçlarına göre gençlik hareketindeki tıkanıklığın aşılmasının sosyalizmin tarafıyız. Ortaya koyduğumuz tüm çaba ve
oluşturulmayan, onun nitel ve nicel planda gelişmesini önkoşuludur. enerji bunu etkin bir biçimde ve yaşamın her alanında
ve politikleşmesini önüne hedef olarak koymayan her Yeni dönemde üzerinde tartışılması gereken sorunları pratiğe taşımak içindir. Birleşik ve devrimci gençlik
örgütlenme, gençlik hareketine dışarıdan dayatılan ölü maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz: hareketi sorununa bu temelde baktığımızda, sorunun hiç
bir ‘şablon’ olmanın ötesine gidemeyecektir. 1) Geniş gençlik kesimlerinin sorun ve ihtiyaçlarını de dar anlamı ile siyasal örgütlülüklerin birliği olmadığı
Bizim gençlik hareketi açısından yıllardır tekrarlaya tanımlayabilmek, gençliğin gündelik yaşam alanlarında kolayca anlaşılacaktır. Biz gençlik hareketi içerisindeki
geldiğimiz; ‘gençlik hareketinin eylem dinamizmi, var olmak anlamına gelir. Üniversiteler içerisinde her renkten siyasal öznenin birleşmesini değil, bu
düzeyi, gelişme seyri ve bu seyrin değişik zamanlarda dışardan politika yapan propagandistler olmamak, özneler arasındaki ayrım noktalarını açığa çıkartabilecek
aldığı biçimler hesaba katılmadığı sürece, öğrenci gençlik içerisinde ne ölçüde güçlü ve etkili bir bir birleşik ve devrimci gençlik hareketi yaratmayı
gençliğin örgütlenme sorununa kendi içerisinde yapay konumlanışa sahip olduğumuza dolaysız olarak bağlıdır. hedefliyoruz. Bu ise misyonumuzun ifadesi
müdahalelerle çözüm getirilemez. Çünkü örgütün 2) Politik bir gençlik mücadelesini geliştirmek, ilerici farklılıkların etkin bir biçimde pratiğe taşınmasını
kendisi kitlesel hareketliliğe, onun kapsamına, niteliğine güçlerin yaşadığı apolitizasyonu tespit etmeyi ve bu gerektirmektedir. Zira “komünist gençlik kendine özgü
ve düzeyine doğrudan bağlıdır’ değerlendirmesi bugün sorunu aşmaya dönük sistematik bir müdahaleyi zorunlu konumunu, bunun tüm öteki sol siyasal akımlardan
de güncelliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bizim kılmaktadır. Kitlesel bir gençlik mücadelesi ancak alanın farkını anlamaz, sindirmez ve gerekleri doğrultusunda
yıllardır vurguladığımız ve devrimci hareketin bir türlü ihtiyaçlarına dönük sistemli ve hedefli bir politik üzerine düşenleri yerine getirmek için yeterli çabayı
anlayamadığı bu gerçek, hareket-örgüt diyalektiğinin müdahale ile olanaklıdır. Alanın özgünlüklerini ortaya koymazsa eğer, zaten gençlik hareketi içinde
abc’sini oluşturmaktadır.” kavramak, politik mücadelenin sorun ve ihtiyaçları herhangi bir özel önderlik rolü de oynayamaz.”
Buradaki yaklaşım, örgüt sorunu ile politik mücadele temelinde hareket etmek, ideolojik ve politik donanımını Bu çerçevede genç komünistlerin önünde çok yönlü
ilişkisini tanımlamakta, bu ilişkinin diyalektik bu doğrultuda sistematik bir biçimde geliştirmeye güncel görevler durmaktadır.
bütünlüğünü vurgulamaktadır. Gençlik örgütlenmesi çalışmak ilerici ve devrici tüm güçlerin öncelikli sorunu
çerçevesinde yıllardır yaşanan tartışmalara rağmen bu olmak zorundadır. Ekim Gençliği
18 ★ K›z›l Bayrak Röportaj... Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

Belediye-İş 2 No’lu Şube Başkanı Hasan Gülüm ile asgari ücret üzerine konuştuk...

“Sorunun asıl muhatapları sürece katılmalıdır”

Sendikalar asgari ücretle


ilgili karşı çıkış yapıyorlar
ama işin asıl muhataplarını
işe katmadan yapıyorlar
bunu. Oysa asıl olarak, 400
milyonla geçinmeye
çalışanları bu işe katarak
karşı çıkmak gerekiyor.
Onları bu sürecin bir
parçası yapabilmeliyiz.

- 2007 yılı için geçerli olan asgari ücret belirlendi. bugün, sistemin diğer bir adıyla siyasal iktidarların bir eylem gerçekleştirdik. Bu, Türk-İş tarihinde ilk
İşçiler cephesinden önemli bir yer tutan asgari ücretin saldırı programlarının uygulanmasında etkin bir rol defa olan bir şeydi. Yani asgari ücret üzerinden
belirlenmesi sürecinde Türk-İş “işçi temsilcisi” oynayan ve demokratik alanda sistemin emekçiler İstanbul şubelerinin ve Türk-İş’in de içinde bulunduğu
sıfatıyla komisyonda yeraldı. Türk-İş’in bu süreçteki içerisindeki ayakları konumundadır. Bugüne kadar tek eylemdi. Uzun yıllara dayanan sendikal
tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? oynadığı rol budur. Zaman zaman işçi ve emekçilerin yaşamımda ve en azından benim bildiğim kadarıyla bu
Bir ülkedeki asgar ücret rakamı, o ülkenin geniş kesimlerinin alttan yükselen tepkisinden böyle. Sendikaların asgari ücrete yönelik çalışmaları
gerçeğini önemli oranda göstermektedir. Asgari kaynaklı olarak çizgisinden sapmak zorunda hemen sonuç vermeyebilir ama önümüzdeki süreçte
ücretin, ülkemizde hem örgütlü hem de örgütsüz bırakılmıştır. Bu rol, zaman zaman da gelişip büyüyen asgari ücret mücadelesine katkısının olacağını
kesimleri bire bir etkilediği çok açık. İşin en önemli mücadelenin önüne geçerek mücadele potonsiyelini düşünüyorum. Bugünden yapılanlar sadece, sendikalar
yanı, Türk-İş gibi bir konfederasyonun asgari ücret başka kanallara akıtma üzerinden şekillenmiştir. içinde yapılan tartışmaların sonucu olarak,
belirlenirken bu pazarlık süresi içerisinde her Türk-İş’in bu ülkedeki genel sorunlara bakışını sendikaların biraz daha öne çıkmalarıdır. İşte DİSK
seferinde itiraz eder bir noktada durmasıdır. Bu hepimiz bildiğimiz için, asgari ücret de bu sorunların bir program hazırladı, KESK diğer taraftan müdahale
itirazın bile kendi içerisinde bir anlamı olduğunu parçasıysa eğer, bu noktada Türk-İş’ten çok bir şey etmeye çalıştı. KESK, biraz daha farklı bir gündem
düşünmüyorum. Şöyle ifade edeyim; itirazın karşılığı beklemememiz gerekmektedir. Çünkü Türk-İş ulusalcı üzerinden, bütçe üzerinden yaptı bunu. Sendikaların
olmalıdır. Eğer bir şeylere itiraz ediyorsanız, bunun bir çizgiye sahip, işçi ve emekçilerin hak ve çıkarlarını asgari ücret üzerinden yaptıkları yeterli değil ama bu,
gereklerini yerine getirirsiniz. Özellikle bu itirazın güçlendirmede ve geliştirmede etkin bir rol mücadeleyi güçlendirecek gibi gözüküyor.
sahibi Türk-İş ise. Çünkü Türk-İş sıradan bir kurum oynamamaktadır. Çıkan bütün emekçi karşıtı yasalara Diğer bir önemli yanı ise, işçi sınıfı
değil. Milyonlarca insanı etkileyebilecek bir karşı sadece itiraz eder bir noktada duruyor ve bu mücadelesinde, işçileri ilgilendiren en temel
gerçekliğe ve örgütlülüğe sahip. Bu örgütlülüklerini ve itirazlar da genelde yasalar çıktıktan, iş olup bittikten problemleri, onlar adına ve onlarla birlikte söylemenin
gerçekliğini yaşama geçirdiğinde, asgari ücretin sonra oluyor. Biz bunu emeklilik yasasında gördük, uzun vadede bu mücadeleyi güçlendireceğini
düşündüğümüz rakamda olmasında çok etkili rol 4857 sayılı yasada gördük, sağlıktaki yasada gördük düşünüyorum. Asgari ücretin bu noktada çok önemli
oynayabilir. vb. Yani işin özü-özeti şu; Türk-İş’te bir statüko bir sorun ve araç olduğunu düşünüyorum. Asgari
Hepimiz de biliriz ki, bu ülkede çıkan tüm emekçi oluşmuş. Bu statükonun önemli bir kısmını da az ücret, milyonlarca insanın bire bir etkilendiği bir
karşıtı yasalarda özellikle Türk-İş’in onayı alınır. sayıdaki sendikalı işçi oluşturuyor. Türk-İş bunun alandır. Sendikalar asgari ücretle ilgili karşı çıkış
Onlar ne kadar onaylamadıklarını söyleseler de, bu her dışına çok taşmak istemiyor. Çünkü yeni bir yapıyorlar ama işin asıl muhataplarını işe katmadan
zaman böyle olur. Dolayısıyla asgari ücretin örgütlenme ve yeni bir anlayış kendini de sarsabilir. yapıyorlar bunu. Oysa asıl olarak, 400 milyonla
belirlenmesinde de ben Türk-İş’in onayının alındığını Bu, Türk-İş’te bir bakışa-anlayışa dönüşmüştür. Ve bu geçinmeye çalışanları bu işe katarak karşı çıkmak
düşünüyorum. Bu noktada ikna ediliyorlar, onayları anlayış uzun yıllardır merkezi anlamda hakim bir gerekiyor. Onları bu sürecin bir parçası
alındıktan sonra rakamlar belirleniyor. anlayıştır. Öyle ki, Türk-İş bugün hükümetlerle aynı yapabilmeliyiz. Sendikalı işçiler 1 milyar maaş
Sorun sendikal hareketin geldiği noktadadır şeyleri düşünen bir hale gelmiştir. alıyorlar ve 400 milyona karşı çıkıyorlar.
aslında. Yani sendikalar olarak eğer siz asgari ücrete - Asgari ücretin belirlenmesi sürecinde sendikalar Çıkmalıdırlar da. Olması gereken de budur zaten. Bu
müdahale edemezseniz, kendi üyelerinizin hak ve etkisiz de olsa bir eylem programı çıkardılar. Ancak bu mücadelenin güç kazanması, örgütsüz kesimi de bu
çıkarlarını da savunamazsınız. Çünkü ortada bir süreçte etkili olamadılar. Bunun nedenini neye sürece dahil ederek olacaktır. Sendikaların ve bu işi
gerçeklik var. Milyonlarca işçi fabrikalarda 403 bağlıyorsunuz? yapanların birinci derecede eğilmeleri gereken kesim
milyona çalışacak ve siz örgütlü olduğunuz Şöyle ifade edeyim; asgari ücretin toplum işte bu 400 milyonla yaşamaya çalışan kesimdir. Biz,
fabrikalarda bu ücretin 2-3 katını talep edeceksiniz. nezdindeki yeri ve önemi sendika tersanelerde, tekstilde, metalde çalışan ve örgütsüz
Sorunu bu açıdan değerlendirmek gerektiğini konfederasyonlarında çok anlaşılamamış ve bilince olan kesimlere yöneldiğimizde güçleneceğiz.
düşünüyorum. Türk-İş’in komisyonda yer almasının çıkartılamamıştır. Son dönemlerde sendikalarda yer Verilecek mücadelede Fransa çok somut bir
diğer bir önemli yanı da, Türk-İş’in asgari ücret alan ilerici-demokrat güçlerin bu konuda bir basınçları örnektir. Orada mücadelenin başını sendikalar
görüşmelerini kendi elinde tutarak, aslında söz konusu. Bu basınç da bazı sendikaların öne çekmedi ama Fransa işçileri hayır dedi. Çünkü
çalışanların ve örgütlü kesimlerin hak ve çıkarlarını, çıkmasına neden oldu. Asgari ücret üzerinden planlar- sorunun muhatabı onlardı. Ve Fransa’yı ateşe vererek,
mücadelesini de baskı altında tutarak, büyümesini ve programlar yapılmaya başlandı. Ama bu programlar söz konusu yasayı engellediler. Örnek alınması
gelişmesini engellemektedir. Bu yönünü de görmemiz toplumun geniş kesimlerini kucaklayacak bir gereken bir eylemdir Fransa’daki. Ülkemizde de
gerekiyor. nitelikten yoksundular. Kendi cephemizden bir örnek sadece asgari ücrette değil, diğer tüm sorunlarda
Bu çerçevede Türk-İş’i doğru anlamak ve vereyim; biz, birkaç şubeyle birlikte bir eylem sorunun asıl muhataplarını sürece katmalı ve tüm
tanımak çok önemli bir yerde durmaktadır. Türk-İş örgütlemeye çalıştık ve bunun sonucunda Taksim’de enerjiyi oraya yoğunlaştırmalıyız.
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Ortadoğu emperyalizme mezar olacak! K›z›l Bayrak ★ 19

Haydutbaşı Bush “yeni savaş stratejisi”ni açıkladı…

Emperyalistlerin hiçbir plan› halklara


köleli¤i kabul ettiremez!
2006’nın son nitelendirilen eylemleri karşısında da, askeri önlemler
günlerine gelindiğinde, alınacak. Yani bir ülkeye saldırmak için, “koalisyon
“Büyük güçlerine karşı düşmanca eylemler yaptı” gerekçesi
Ortadoğu/Büyük yeterli sayılabilecek. Nitekim yeni planın açıklandığı
İsrail” projesinin saatlerde ABD askerleri, İran’ın Erbil kentindeki
Irak’ta bataklığa temsilciliğine baskın düzenledi. 5 İranlı konsolosluk
saplandığı genel kabul görevlisinin gözaltına alındığı baskında binadaki
görmeye başladı. İşgali bilgisayarlara ve dökümanlara da el konuldu.
planlayan neo-faşist Emperyalist Amerikan rejimi yeni stratejisini
çetenin şefleri de saptarken, Irak işgalini destekleyen Amerikalılar’ın
hezimeti teslim etmek oranı yüzde 26’lara kadar gerilemiştir. Irak’ın
durumunda kaldılar. bataklığa dönüşmesinden sonra Bush yönetimine
Ancak bu fiyasko, verilen desteğin erimesi, Irak’ın Vietnam’a
Amerikan rejiminin benzetilmesine yol açıyor. Yazık ki bu benzetme
emperyalist isabetli değil. Zira Vietnam direnişi devrimci güçlerin
saldırganlık ve savaş önderliğinde gelişmiş, savaş baştan beri iki cephede -
politikasından hem ABD emperyalizmine, hem de işbirlikçilerine
vazgeçeceği anlamına karşı- yürütülmüştür. Bu ise milyonlarca Vietnamlı
gelmiyordu. emekçiyi emperyalizme ve feodalizme karşı
Irak bataklığının mücadelede tek bayrak altında birleştirmiştir. Bu
giderek derinleşmesi olgular ışığında Irak’a bakıldığında denebilir ki, şu
üzerine, aşamada işgalcilerle düşkün işbirlikçilerinin tek
Washington’daki savaş avantajı, Irak’taki direnişin emekçileri birleştirebilecek
kurmayları çıkış için strateji arayışına başladılar. güçlendirerek savaşı derinleştirmeye hazırlanan savaş bir program, strateji ve taktikten yoksun olmasıdır.
Baker-Hamilton adıyla anılan “Irak Çalışma Grubu” kundakçıları yakıp yıkmayı, kan dökmeyi iğrenç Direnişin devrimci perspektiften yoksunluğu, mezhep
(IÇG) yeni strateji için gerekli araştırmayı yapmakla emellerine ulaşabilmenin temel yolu olarak belirlemiş çatışmalarının önüne geçmesini de engellemektedir.
görevlendirildi. IÇG’nin Irak raporunu sunmasından durumdalar. Böylece vahşi işgalin “makyajı” olan Buna karşın Irak direniş güçlerinin zaafları, yeni
sonra toplanan Bush liderliğindeki çete, Irak’ta “Irak’a demokrasi/özgürlük” götürme söylemi bir savaş stratejisinin başarılı olacağı anlamına gelmiyor.
izlenecek yeni savaş stratejisini hazırladı. Resmen ilan yana bırakılmış, işgal güçlerinin güvenliğini sağlamak Tersine, bu stratejinin de önceki gibi akıbeti fiyasko
edilmeden önce basına “sızdırılan” stratejiyi tek öncelikli amaç olmuştur. olacaktır. Daha çok kan dökerek bir halkın desteği
kelimeyle tanımlamak gerekirse, işgal orduları daha Yeni strateji, Irak halklarının yanısıra, namluları değil, ancak nefreti kazanılabilir. ABD
çok kan akıtarak bataklıktan çıkmayı deneyecektir. her an Suriye veya İran’a çevirmenin gerekçesi de emperyalizmiyle suç ortaklarının Irak’ta yaptığı da
Bunu yaparken, “Irak ordusu” diye anılan silahlı yapılabilecek. Zira plana göre, İran ve Suriye’nin budur.
devşirmeleri de yaygın şekilde kullanmayı hedefliyor. Irak’ta koalisyon güçlerine karşı ‘düşmanca’ olarak
Saddam dönemi ordusunun üst rütbelileri, bu hazırlık
çerçevesinde yeniden “Irak ordusu”na alınmaya
başladı.
Halkları köleleştirme savaşının yeni stratejisini
ABD ordusu Somali işgaline fiilen katıldı
açıklayan çete başı Bush, Irak’ta bir başarısızlığın
Amerika Birleşik Devletleri için felaket anlamına
geleceğini, Bağdat’ta güvenliği sağlamanın başlıca Gerici Etiyopya rejimine saldırma emri vererek Somali işgalini başlatan ABD emperyalizmi, kanla
öncelik olduğunu söyledi. Yeni plana göre “güvenliği” beslenen savaş ağalarını yeniden yönetimin başına oturttu. Ancak bu işbirlikçilerin başa oturtulması, işin
sağlamak için 17.500 ABD askeri Bağdat’taki işgalci yalnızca teknik kısmını halledebilir. Zira savaş ağalarının hiçbir toplumsal desteği yoktur. Dahası halk
güce eklenecek. Anbar eyaletine de 4 bin işgalci asker bunlardan nefret ediyor. Bu ise işgalci bir ordunun şu veya bu şekilde Somali’de kalmasını zorunlu hale
daha yerleştirilecek. Böylece paralı katillerden oluşan getiriyor. Aksi halde kısa sürede durumun tersine dönme ihtimali yüksektir.
“özel güvenlik şirketleri”ne mensup 25-30 bin kişilik Somali’ye saldıran Etiyopya rejiminin bu ülkeyi işgal altında tutması pek olası görünmüyor. Zira ABD
silahlı gücün yanısıra, Irak’taki ABD askeri sayısı 150 kuklası rejim ne mali, ne de askeri açıdan bu yükü kaldırabilecek durumda. Başka bir ifadeyle Etiyopya
bini aşacak. Bazı kaynaklar ise, Bağdat’ta rejimi, bu işgalin altında kalmamak için ordusunu bir an önce Somali’den çekmek istiyor. Bölgede bulunan
yerleştirilecek güçlerin bir kısmının peşmerge işgalci Amerikan ordusunun hızla devreye girerek Somali’yi bombalaması, Etiyopya ordusunun bu
olacağını belirtiyor. güçsüzlüğünden de kaynaklanıyor.
Yeni planda dikkat çeken bir diğer nokta ise, Iraklı Başkent Mogadişu’yu boşaltarak ülkenin güneyine çekilen İslamcı güçler, savaş ağalarının silah bırakma
devşirmelerin daha etkin bir şekilde kullanılmasının çağrısını reddederek işgale karşı savaşacaklarını açıkladılar. Savaş ağalarını kullanarak Somali halkını
hedeflenmesidir. Bağdat’ta günler süren çatışmalar bu köleleştirme hesabı yapan ABD emperyalizmi, bu açıklama üzerine İslamcı güçleri imha etmek amacıyla,
kirli taktiğin uygulanmaya başladığını gösterdi. Bu savaş uçaklarıyla köyleri bombaladı. Destek veren halkla birlikte İslamcı güçleri hedef alan Amerikan
çatışmalar önce “Irak ordusu” tarafından başlatılmış, ordusunun gerekçeleri biliniyor: “İslamcı güçler El Kaide ile işbirliği yapıyor”!
işgalci ABD ordusu ise sonradan katılmıştır. Bu Bu gerekçelerin uydurma olduğu bir sır değil. ABD savaş makinesinin Afrika’nın en yoksullarından olan
sayede Iraklıları birbirine kırdıran işgalciler, verdikleri bu ülke halkının üzerine bomba yağdırmasının bir nedeni, Somali’nin Kızıl Deniz’e “girişi kapısı” kabul
kayıpları kısmen de olsa azaltabilmeyi umuyorlar. edilen Afrika Burnu üzerine kurulu olmasıdır. Diğeri ise petrol, doğalgaz ve değerli maden rezervleri
Irak’ın tümünde denetim kurmaktan çok, belli yönünden zengin olmasıdır. Emperyalist zorbalar, hem Kızıl Deniz’e girişi çıkışı kontrol etmeyi, hem de
bölgelere yüklenip buraları kontrol etme hazırlığı Amerikan tekellerinin ülke zenginliğini “güvenli” şekilde yağmalayabilmesi için Somali’yi işgal atında
yapan işgalciler, bu hedeflerine ulaşabilmek için yeni tutmayı planlıyorlar. Mogadişu’ya yerleştirilen savaş ağaları, bu yağmadan alacakları pay karşılığında suç
toplu katliamlar yapmaktan kaçınmayacaklar. ortaklığına dünden razılar. Amerikan savaş uçaklarının ülkeyi bombalamasına destek veren bu soysuzlar,
Bağdat’ta hava saldırıları eşliğinde günler süren emperyalist orduların himayesinde Somali’nin yağmalanmasından pay alma hesabı içindeler.
çatışmalar bu taktiğin ilk ipuçlarını verdi. Vampirlerin planları işgal ve yağma. Somali halkı direniş yolunu tutarak bu yağmacı ve işbirlikçilerin
Irak’tan çekilmeye değil, işgalci orduları planlarını boşa çıkaracaktır.
20 ★ K›z›l Bayrak Kahrolsun emperyalizm! Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

Rice’ın Ortadoğu gezisi…

Neofaflist çete iflbirlikçilerine


“yeni strateji”yi dayat›yor
Amerikan rejiminin “yeni Sünni ekseni”ne dahil edilmek istenen Arap devletleri,
Irak stratejisi”ni ilan etmesiyle nasıl bir bataklığın içine çekilmek istendiklerinin
birlikte bölgede artan farkındadırlar. Ancak ABD’ye kafa tutacak iradeden
hareketlilik, Bush liderliğindeki yoksun oldukları için, kendi sonlarını da getirebilecek
savaş çetesinin halklara karşı böylesi bir tuzağa düşme ihtimalleri de var. Fakat her
yeni cepheler açma hazırlığına şeye rağmen, işgal ordusunun bataklıktan kurtarılması
hız verdiğini gösteriyor. Basra için bu rejimlerin İran’la karşı karşıya gelmeyi göze
Körfezi’nde, İncirlik Üssü’nde, almaları kolay değil. Her ne kadar mezhep çatışmaları
İran-Güney Kürdistan sınırında kışkırtılmaya çalışılsa da, halklar, Şii-Sünni
askeri yığınak yapan ABD, çatışmasının felaket anlamına geleceğinin
savaş makinesiyle İran halklarını farkındadırlar. Kaldı ki, ABD emperyalizmine hizmet
küstahça tehdit ediyor. İran’a etmek uğruna mezhep çatışmasını kışkırtan rejimlerin
dönük olası bir saldırının tüm iflah olması da zor olacaktır.
bölgeyi yangın yerine çevireceği Yularını ABD’ye teslim eden bu gerici devletlerin
gözönüne alındığında, bu nasıl bir tercih yapacaklarını önümüzdeki süreç
pervasızlık tüm bölge gösterecektir. Buna karşın Suudi Arabistan’ın ardından
halklarının geleceğini yakından Mısır’dan gelen açıklamalar, işbirlikçi soysuz
ilgilendiriyor. takımının Washington’daki efendiyi hoşnut etme
Amerikan ordusu yeni çabası içinde olduğuna işaret ediyor.
cepheler açma hazırlığı Örneğin, Irak’a direkt müdahalede bulunmaması
yaparken, ABD Dışişleri Bakanı ve bu ülkeden elini çekmesi için İran’a çağrı yapan
Condolezza Rice bölgeye beş günlük gezisine çok tehlikeli olacak” diyerek, işbirlikçilerini tehdit Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, “Irak’ta şartlar
çıkmıştı. Uzun süren gezisinde Rice, etmeyi de ihmal etmemişti. hızla kötüleşiyor ve bölünme derinleşiyor. Irak
“emperyalist/siyonist güçlerin halkları köleleştirip Gerçekte, “Irak’ı yeniden Arap dünyasına hâlihazırda bir iç savaş yaşıyor; bütün bunlar da
Ortadoğu’yu egemenlik altına almak için yürüttüğü kazandırmak” ancak emperyalist işgalcileri kovmakla Araplar’ın ulusal güvenliği ve kimliği için tehlikeli
vahşi savaşın derinleştirilip yaygınlaştırılması” mümkün olabilir. Oysa Rice’ı elçi olarak gönderen bölünme riski yaratıyor” dedi.
şeklinde özetlenen yeni stratejiyi bölge devletlerine savaş çetesinin amacı, Arap devletlerinin, Irak’ı Arap Irak’ta 200 bine yakın işgalci asker bulunurken,
benimsetmeye çalıştı. dünyasından koparmaya çalışan işgalcilere hizmet “Araplar’ın ulusal güvenliği ve kimliği için tehlikenin”
Savaş kundakçısı Rice gezi öncesinde etmesini sağlamaktır. Bu iddiaya göre Arap devletleri, İran’dan kaynaklandığını söylemek, ancak düşkün
açıklamalarda bulunarak, “Mısır, Ürdün ve Körfez Irak’ı İran’dan kurtarmak için yardımcı olacaklar. Amerikan işbirlikçilerinin işi olabilir. Eğer günü
bölgesindeki ABD müttefiki Arap ülkeleri, Irak’ın Irak’ı İran’dan kurtarmaktan söz etmenin kurtarmaya dönük değilse, bu tutum, ABD’nin ciddi
yeniden Arap dünyasına kazandırılması için Irak’a gülünçlüğü yeterince açıktır. Dolayısıyla, Arap şekilde basınç uygulaması durumunda, “ılımlı Sünni
yardımcı olabilirler” demiş, böylece işbirlikçilerine devletlerinin ABD-İsrail mihveriyle suç ortaklığına eksen”in emperyalist orduların hizmetine
önden hazırlanma işareti vermişti. “Bu ülkeler, girmeleri, esas olarak Irak’la değil, doğrudan İran’la girebileceğine işaret etmektedir.
Irak’taki yeni demokratik hükümetle ittifak etmeye ilgili olacaktır. Tel Aviv’de siyonist cellat takımıyla görüştükten
hazır olmalıdır; zira her türlü yenilginin sonuçları Kuşkusuz ki, Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün gibi sonra Batı Şeria’ya geçerek Mahmut Abbas’la görüşen
sadece ABD açısından değil bu ülkeler açısından da müzmin Amerikancı rejimlerin başını çektiği “ılımlı Rice, “Filistin sorununa çözüm arıyoruz” görüntüsü
yaymaya çalıştı. Ancak bu görüntü inandırıcılıktan
yoksundu. İlkin Arap halkları, ABD’nin İsrail’in tüm
Ba¤dat’ta “‹srail takti¤i” uygulanacak! suçlarının ortağı olduğunu biliyor. İkincisi, savaş
çetesinin Filistin halkına sunduğu “çözüm”e göre,
Filistin “devleti”nin sınırını İsrail’in ördüğü ırkçı
Siyonist ordu ile İsrail istihbarat örgütlerinin başlıca kirli savaş taktiklerinden biri, işgale karşı direnen duvar oluşturacak. Başka bir ifadeyle, Filistin halkına,
örgütlerin lider kadrolarını, gazetecileri, yazarları, şairleri vb. suikastlarla ortadan kaldırmaktır. Uzun yıllar “direnişten vazgeçin, size üstü açık cezaevi
istihbarat örgütü MOSSAD tarafından işlenen bu cinayetler, Filistin Özerk Yönetimi’nin kurulmasından bahşedelim” demeye getiriyorlar. Rice, Filistin
sonra İsrail ordusunun savaş helikopterlerinden atılan roketlerle gerçekleştirilmeye başlandı. halkıyla alay etmek anlamına gelen bu “çözüm”
Irak’taki işgal orduları, daha önce de İsrail ordusunun deneyimlerinden yararlanmış, yaklaşık 40 yıldır önerilerini sunarken, siyonistler Kudüs’te yeni Yahudi
Filistin topraklarında devam eden vahşi işgalin deneyimlerini aktarmak amacıyla İsrailli subaylar, Amerikan yerleşimleri açmakla meşguldüler.
askerlerini özel eğitime tabi tutmuştu. İşgalci Amerikan ordusu tarafından yeni yapılan bir açıklamada, Siyonizmin hamiliğini yapan Bush liderliğindeki
başkent Bağdat’ta işgale karşı çıkan Şii ve Sünni hareketlerin lider kadrolarının hedef alınacağı açıklandı. savaş kundakçılarının Filistin sorununa çözüm
Üst düzey Amerikalı bir askeri yetkili, “Irak hükümeti”nce kabul edilen yeni bir siyaset uyarınca, getirmesi elbette mümkün değildir. Bu çete esas olarak
Amerikan askerlerinin bundan böyle başkent Bağdat’taki “aşırı uçtaki” Şii ve Sünni liderlerin hedef Mahmut Abbas liderliğindeki güçlere para ve silah
alabileceğini açıkladı. aktararak, El Fetih-Hamas çatışmasını
İsmini saklı tutan askeri yetkili, Iraklılar’ın şimdiye kadar aşırı uçtaki bazı liderlere getirdiği saldırı körüklemektedir
kısıtlamasını kaldırmayı kabul ettiklerini belirtti ve işgal karşıtlarını kastederek, “Askeri kapasitelerini Görünen o ki, ABD emperyalizmi, yeni Irak
engellemenin bir yolu da liderlerine saldırmaktır. Evet, dolayısıyla her iki tarafın liderlerinin hedef stratejisini kendi gücüne dayanarak hayata
alınmasını bekliyorum” şeklinde konuştu. geçirebilecek durumda değildir. Bundan dolayı
“Irak hükümeti”nin, Şii lider Mukteda Sadr’ın kalesi sayılan Sadr Mahallesi’nde Amerikan saldırılarına bölgedeki işbirlikçilerini harekete geçirerek, “böl,
uygulanan kısıtlamayı kaldırmayı kabul ettiğini öne süren yetkilinin açıklaması, kimleri hedef almaya parçala, birbirine kırdır, işini yap” taktiğini
hazırlandıkları hakkında ipucu vermektedir. uygulamaya çalışıyor. Condoleezza Rice’ın Ortadoğu
Açıklamayı yapan askeri yetkili, ilk saldıran tarafın kendileri olmayacağını iddia etse de, başkente 17.500 gezisi, işte bu kirli taktiğin başarısı için planlanmıştır.
askerden oluşan ek bir kuvvetle işgal ordularını tahkim etmeye hazırlanan savaş çetesinin, “istikrar” adına Bölge halklarının geleceği açısından ciddi bir
katliamları daha da yaygınlaştıracağından kuşku duyulmamalıdır. Ancak, nasıl seri cinayetler uzmanı tehdit anlamına gelen bu hazırlıkları boşa çıkarmak,
militarist İsrail rejimi Filistin direnişinin güçlenmesini önleyemediyse, işgal ordularının cinayetlerine emekçilerle ezilen halkların bölgesel çapta bir direnişi
yenilerini eklemeleri de Irak halklarının direnişini engelleyemeyecektir. örebilme başarısına bağlıdır.
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Emperyalizm öldürür! K›z›l Bayrak ★ 21

Kapitalizm savaş demektir!

Blair: “Savafllara devam etmeliyiz!”


İkinci emperyalist paylaşım savaşı sonrasında safında yer aldığını vurguladı. Ülkesinin gelecekte
dünya jandarmalığını ABD’ye kaptıran Britanya de sadece diplomasiye güvenmemesi,
imparatorluğunun varisi İngiliz burjuvazisi, gerektiğinde askeri gücünü kullanması gerektiğini
saldırganlık geleneğini hiçbir zaman elden söyleyen fino köpeği, bunun için İngiltere’nin
bırakmadı. İngiliz devleti, 1945’ten sonra yer yer savunma (yani savaş) harcamalarını artırması
tek başına hareket etmiş, ama daha çok Amerikan çağrısı yaptı.
emperyalizminin “müzmin suç ortağı” olmuş, “Afrika’daki yoksulluk sadece yardımla son
halkları hedef alan savaşların destekçiliğini bulamaz. Bunun için kıtanın sorunlarının da
günümüze kadar sürdürmüştür. Kuşkusuz bu suç çözümü gerekir. Zira başarısız devletler kendi
ortaklığının en bariz örneği, halen devam eden halkları kadar bizi de tehdit ediyor” diyen Blair
Irak işgalinde görülmektedir. İngiliz emperyalizmi açları, tıpkı Afganistan, Irak, Filistin, Somali
40 bine yakın askerini bu vahşi işgale katılması örneklerinde görüldüğü gibi, kurşunla, bombayla
için seferber etmiştir. “doyurmaya” devam edeceklerini söylüyor.
Neo-faşist çetenin kayıtsız şartsız destekçiliğini Konuşmasında radikal islamcı akımları
yapan İngiltere Başbakanı Tony Blair, İngiliz devrimci komünizme benzeten Blair, komünizme
burjuvazisinin temsilcilerine yakışan bu tutumuyla saldırarak, kapitalist/emperyalist sistem için asıl
Bush’un “fino köpeği” ünvanını kazanmıştır. düşmana işaret etmekten de geri durmadı.
Irak’ın işgal orduları için bataklığa dönüşmesi, “Fino köpeği”nin bu açıklamaları, Plymouth
sermayenin ancak kanla beslenebileceğini çok iyi kentindeki HMS Albion gemisinde, İngiltere’nin
bilen Blair gibilerini, sahte de olsa barış söylemine dünyadaki rolünü ve İngiliz ordusunun
yöneltmemiştir. Tersine, burjuvazinin bu soysuz gelecekteki vizyonunu değerlendirdiği
temsilcisi, “kan dökmeden hayatta kalamayız” konuşmasında yapması ayrıca dikkat çekicidir.
diyebilecek kadar pervasızlaşmış bulunuyor. Kapitalist barbarlığın temsilcilerini bu kadar
İki dönem başbakanlık yaparak İngiliz pervasızlaştıran, proletaryanın henüz devrimci
burjuvazisine büyük hizmetlerde bulunan Blair, komünist öncüsü ile buluşamamış olmasıdır. Bu
gelecek vizyonunu anlattığı konuşmada, ülkesinin tarihi buluşma gerçekleştiğinde, Blair gibi
“terörle savaş” diye adlandırılan mücadelenin ön vampirler kaçacak delik arayacaklardır.

Neuchâtel’de yürüyüş Açlıktan ölen domuz balıkları küresel Siyonistlerin oyununa


ısınmayı işaret ediyor gelmeyelim çağrısı:
Neuchâtel’de sağlık hakkına
yönelik saldırı geçtiğimiz hafta kitlesel “Çatışmalar son
bir gösteriyle yanıtlandı.
İsviçre burjuvazisi yaşadığı
bulsun!”
ekonomik krize önlem almak için ilk
önce sağlık ve eğitim alanındaki El Fetih’le Hamas
haklara saldırmaya başladı. arasındaki çatışmaların son
Bulunduğumuz bölgede de ilk bulmasını isteyen Filistinliler
olarak eğitime el atıldı. Kantonun geçtiğimiz hafta eyleme
krizde olduğu gerekçesiyle, eğitimdeki başladılar. Meçhul Asker
birçok kazanıma saldırıldı. Anıtı önüne çadır kurarak
Öğretmenlerin çalışma saatleri pasif açlık grevine başlayan
yükseltildi, sınıflarda öğrenci sayısı eylemciler, işgal karşıtı
artırıldı vb. direnişi zayıflatıp halkın
Şimdi de ekonomik durum bahane günlük yaşamını çekilmez
edilerek bölgemizde bulunan hale getiren çatışmalar bitene
hastanedeki bazı bölümlerin merkez kadar eylemlerine devam
Neuchâtel’e taşınması kararı alındı. Bu hafta yayınlanan bir araştırma, dünya okyanuslarındaki küresel edeceklerini belirttiler.
Taşınması hedeflenen bölümler ısınmanın İngiltere sularında yaşayan domuz balıkları popülasyonu için Eylemle ilgili açıklama
pediatri, ortopedi, ameliyat ve acil ölümcül etkileri olduğunu ortaya çıkardı. yapan Filistin Halk Kurtuluş
servis. Bu, acil bir hastanın 20 km Dr. Colin McLeod ve Aberden Üniversitesi’nden ve İskoç Tarım Cephesi (FHKC)
daha uzağa gitmesi anlamına Fakültesi’nden liderlerinden Meryem Ebu
gelmektedir. Üstelik acil vakalarda, gelen araştırmacılar ekibi, açlıktan ölen domuz balıklarının sayısında Dakka, iç çatışmaların bir an
ulaşım aracına sahip olmayanlar korkutucu bir artış tespit ettiler. 1990’ların sonunda bu cinsin ölümünün önce son bulması gerektiğini
ambülans çağırmak zorunda yalnızca %5’i kötü beslenmeye bağlı idi. 2002-2003’te gerçekleştirilen bu belirterek “Filistin’de durum
kalacaklar. Bunun ücretinin de hasta son araştırma, açlıktan ölümlerin %33’e yükseldiğini gösterdi. kötüye gidiyor. İnsanlar
tarafindan karşılanması gerekiyor. Isınan suların bu balıkların besin kaynağı olan küçük balıkların sayısının evlerine gidemiyor, çocuklar
Hastanenin taşınmasına ilk tepki 15 azalmasının sebebi olduğu düşünülüyor. öldürülüyor. Her gün çatışma
bin imza toplanması oldu. İmzaların WDCS Uluslararası Direktörü Mark Simmonds şu açıklamayı yaptı: yaşanmasından bıktık.
ardından saldırılar kitlesel bir “Açıkça gözlenebilen yılan balıkları ve deniz kuşu popülasyonlarındaki Normal hayata dönmek
yürüyüşle protesto edildi. “Hayatıma daralma arasındaki ilişki öncesinde tespit edilmişti. Deniz memelilerinin de istediğimiz için eylem
dokunma!” adı altında yapılan yiyeceklerindeki bu değişimden kaynaklı önemli yaşam zorlukları yapıyoruz” dedi.
yürüyüşe 3 bini aşkın kişi katıldı. yaşayacaklarından ve özellikle domuz balıklarının zarar görmelerinden Çatışmalara bir an önce
Eylem bu kantondaki en büyük şüphelendik. Bu son İskoç araştırması önemli. Bu araştırma bizim kimi daha son verilmesini isteyen
eylemlerden biri oldu. Bölümlerin kötü korkularımızı doğruluyor. Son yıllarda açlıktan ölen domuz balıklarının eylemciler, Filistinliler’in
taşınması kararı geri alınana kadar oranları gerçekten alarm veriyor.” siyonist İsrail işgaline karşı
eylemlere devam edilecek. www.wdcs.org /11 Ocak 2007 tek çatı altında toplanmaları
Bir-Kar/ La Chaux-de-Fonds Çeviren: S. Kızılırmak çağrısında bulundu.
22 ★ K›z›l Bayrak İran’a emperyalist abluka! Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

ABD’nin ‹ran’a yönelik nükleer yapt›r›m›


Abu Şehmuz Demir

Napolyon Ortadoğu’ya yönelik başlattığı askeri böyle önlenebilirdi. bırakmayarak, İran’ın anlaşmalar yaptığı ülkelere
çıkartmada “coğrafya ulusların kaderidir” demişti. Doğu Bu süreçten sonra ABD, Ortadoğu’nun coğrafi ve diplomatik baskıları artırdı ve ABD’nin baskısına
coğrafyası ve bu coğrafyanın sınırları içinde bulunan nüfus açısından iki büyük ülkesi olan İran ve Türkiye dayanamayan Arjantin gibi kimi ülkeler müzakere ve
Ortadoğu’nun fosil kaynakları, emperyalist-kapitalist başta olmak üzere, bölgeyi askeri yığınağa çevirerek, anlaşma sürecini dondurdular.
sistemin kaderini belirlemede önemli rol oynuyor. Geniş, Sovyetlerin açık denize ve sıcak ülkelere açılımının Sürecin arkasını bırakmayan ABD, 1996’dan sonra
engin ovaları ve dağlarıyla bir ummanı andıran İran’a önünü ablukaya alıyordu. Özellikle körfezde batı da İran’a karşı ekonomik yaptırımların uygulanması ve
yönelik Batı merkezli psikolojik savaş Batı çıkarlarını koruyan bir İran, ABD ve müttefikleri için yanı sıra nükleer teknolojinin verilmemesi için
metropollerinde ve Ortadoğu’da devam ediyor. İran, vazgeçilemez bir konumdaydı. Bundan dolayı da ABD uluslararası güçlere engeller çıkarmaya devam etti. Bu
Kuzeyinde Hazar Denizi ve Elburz dağları ve Hindukuş 1958 yılında İran’ın UAEA (Uluslararası Atom Enerji vesileyle İran’ın dönemin Arjantin hükümeti ile 18
üzerinden Pamir yaylalarına (platosuna) uzanan dağlar Ajansı) topluluğuna kayıt olabilmesi için, süreci açıktan milyon dolarlık yaptığı nükleer teçhizat alımı
ile çevrilidir. Güneyden ise, Luristan ve Huzistan destekledi ve İran UAEA’ya üye yapıldı. İran Şahı 1965 anlaşmasını, ABD’nin baskısı sonucu, Arjantin
boylarında yer alan sıradağları ile Zagros sıradağlarına yılında Nükleer Ajansının oturumlarına katılarak, o yıl hükümeti tek taraflı iptal etmek zorunda kaldı. ABD,
uzanan, yer yer yüksekliği üç bin metreyi bulan yüksek anlaşmayı imzaladı ve iki yıl sonrada NPT (Nükleer İran’ın ilişkiye geçtiği birçok ülke şirketlerine yönelik
ve görkemli sıradağları, ovaları ve yaylaları ile çevrili Planlama Teşkilatı) anlaşmasını kabul ederek, İran yaptırımlar uygulayarak, İran’ın girmiş olduğu tüm
geniş bir coğrafyaya sahiptir. Mezopotamya’nın bir Ulusal Şura Meclisinde onaylattı. Meclisin onayından ilişkilere çomak sokarak baltalamaya çalıştı. Bu
kısmını içine alan İran coğrafyası, Körfez, Hazar ve sonra, 1970’li yıllarda İran nükleer çalışmalarına hız doğrultuda da 1998’de yedi Rus şirketine yönelik olduğu
Hürmüz gibi önemli boğazlar ve kapılara açılan ve vererek Buşehr ve Darhuveyn bölgesinde 4 nükleer gibi, bugün de ABD’nin Rus ve Çin şirketlerine yönelik
“geçit devleti” olarak adlandırılan stratejik bir konuma santral tesisi olmak üzere İsfahan ve Arak’ta da 4 ayrı İran baskısı dönem dönem gündeme geliyor. Zira son
sahiptir. İran, topraklarının sahip olduğu enerji nükleer tesis inşa etmişti. Bu süreçten sonra batı yıllarda yönünü Doğuya çevirmek isteyen Rusya, İran ile
kaynaklarının yanısıra, tuzu ve temiz suları ile zengin merkezleri İran’a nükleer teknolojiyi vermek için adeta salt nükleer alanda 800 milyon dolarlık anlaşma
kaynaklara sahiptir. İran’ın sınırları içinde coşup duran birbirleriyle yarışıyorlardı. İran Şahı da bu teknolojinin imzalayarak, Buşehr nükleer santralının kurulmasını
sayısız akarsular, ırmaklar, nehir ve göl yatakları vardır. geliştirilmesi için ABD, Almanya ve Fransa ile üstlendi. Hatta Rusya, “İran isterse yeni silahları İran’a
Ülkenin suları Amu Derya üzerinden Aral Gölüne ve uzatılması mümkün olan 10 yıllık nükleer yakıt satabileceklerini” söyleyerek bir nevi ABD’nin uluorta
oradan Hilmand ve Hadrut üzerinden Hilmand tuz anlaşmasını o dönem imzalamıştı. sözlerinin anlamsız olduğunu dile getiriyor ve ABD’nin
gölüne ve Hint okyanusuna akıp gitmektedir. Ayrıca 1967’de Amerika tarafından İran’a verilen % 93 saf baskılarına rağmen Rusya ve Çin’in İran ile çeşitli
Umman denizi ve Fars körfezinin iki kıyısından zenginleştirilmiş 5 kg uranyum ise hala UAEA alanlarda işbirliği hem gelişiyor, hem de devam ediyor.
uzanarak Kafkaslara doğru uzanan ve dünyanın en deneticileri tarafından İran’da denetleniyor. İran’ın Adı geçen bu ülkelerin İran’da çeşitli çıkarları olduğu
büyük tuz çölü olan Dest-i Kavir tuz yatakları da bu Buşehr yakınlarındaki nükleer santralın inşasını üstlenen gibi, bölgeyi de salt ABD egemenliğine bırakmaktan
ülkenin sınırları içerisinde bulunmaktadır. Yine Doğu’da, Alman Siemens Firması, Şah döneminde olduğu gibi, yana da değiller.
Belucistan’dan Kuzey doğuya uzanan ve Hindukuş Mollalar döneminde de çalışmalara devam etti, ancak Öte yandan, Uluslararası Atom Enerji Ajansı’nın
sıradağları ile Orta Asya ülkelerine açılan jeopolitik, 1980’de İran-Irak savaşının başlaması ve Batının kuruluş bildirgesindeki ilkelerde, “ülkelerin barışçı
jeostratejik konumu ile dünyaya açılan önemli bir köprü Saddam’a verdiği destekten dolayı bu çalışma nükleer teknolojiye kavuşmaları, enerjinin silaha
başı ve geçit ülkesidir İran. Dahası, Fars körfezinden durduruldu. Yani 1975’te Alman Atom Kraftwerk dönüşmemesi ve askeri amaçla kullanılmasını önlemek”
dünyaya açılma stratejisinde İran’ın jeopolitik yapısı Firması ile Şah arasında imzalanan anlaşmaya göre, deniliyor. Buna dayanarak İran Mollalar rejimi
oldukça önemlidir. Fars körfezinden Asya’nın “tıbbi amaçları içeren ve radyoaktif izotopların üretimi uluslararası camiaya, UAEA’nın tüzük ve ilkeleri
derinliklerini, Kafkasları ve Ortadoğu’yu kapsayan için gerekli olan uranyum elde edilecekti”. doğrultusunda hareket ettiklerini tekrarlıyor. Zira her
jeopolitik, siyasi ve ekonomik dengelerin ele O dönem batılı güçler İran’a nükleer teknolojiyi zaman olduğu gibi, şu anda da İran Mollalar rejimi
geçirilmesinde İran’ın sahip olduğu bu özel konumu, satabilmek ve kurabilmek için kendi içlerinde bir rekabet nükleer çalışmalarının “barışçı amaçlı tıbbi ve tarım
emperyalist batı merkezleri için önem taşımaktadır. ve yarış halindeydiler. Ancak, batı devletleri arasındaki gibi” alanlarda kullanıldığını ve “inanmayan batılı
Bundan dolayı, başta ABD olmak üzere emperyalist rekabet ve İran Şah’ının 1973 Arap-İsrail savaşında güçlerin de kasıtlı davrandıklarını” söylüyorlar. Çünkü
Batı merkezleri, son yıllarda nükleer tesis sorununu öne kısmen de olsa Enver Sedat’ın Mısır’ına destek vermesi 2000 yılında UAEA’nın İran’ın konvansiyonal silahları
sürerek, İran’ın bölgedeki etkinliğinin önünün alınması ve Mısır ile işbirliğine girmesi İsraillileri kızdırmıştı. bildirmesi üzerine onayladığı genelgede, yine UAEA
için bu ülkeyi hedefe koydular. Bunun üzerine İran’ın bir nükleer güce sahip olmaması denetimi altında işleyen Tahran’ın batısında yer alan
Bu yazıda, dünyaya savaş yoluyla egemen olmak için, İran’ın anlaşmalar yaptığı ülkeler diplomatik baskı Kerec nükleer merkezini tıp ve tarım araştırma merkezi
isteyen uluslararası emperyalist sermayenin batı altına alınarak, Şah döneminde kurulması planlanan olarak ilan etmişti. Ancak, ABD Başkanı G. Bush
merkezli savaş sevdalısı iktidar güçleri ile İran arasında nükleer tesisler kurulmamış oldu. Bu süreçte Mollaların 2003’te yaptığı bir açıklamada, “zengin petrol ve
devam eden nükleer eksenli gelişmelere bir göz atacağız. iktidara gelmesiyle birlikte, İran’ın Batılı güçler ile doğalgaz kaynaklarına sahip olan İran’ın nükleer santral
Bilindiği gibi, yarım asra yakın bir zamandır İran’ın yaptıkları nükleer tüm anlaşmalar askıya alındı. İran’ın inşa etmesinin geçerli olmadığın” ileri sürdü ve bu
böyle bir güce sahip olması için daha 1950’lerde İran nükleer tesisleriyle ilgili Batı devletlerinin süreci askıya süreçte ABD eksenli İran’a yönelik baskılar geçen
Şahı’nı nükleer enerjiye yönlendirip teşvik eden başta almalarına yönelik, İran Mollalar rejimi, “Eğer nükleer birkaç yıldan bu yana artarak devam ediliyor.
ABD’nin kendisidir. Aynı ABD bugün bu aynı sürecin bir silah elde etmek isteseydik, Şah rejiminin İnişli çıkışlı bir seyir izleyen ve Irak-İran savaşı ile
karşısına dikilen ülkelerin başını çekiyor. Bu anlaşılır bir devrilmesinden sonra uygun ortam vardı. Çünkü Şah’ın “askıya alınmış” olan nükleer anlaşmalar 2002 yılında
durumdur; zira soğuk savaş döneminde Batı, ikili tüm antlaşmaları gözden geçirildiği bir dönemde yeniden gündeme geldi, Avrupa’nın üç söz sahibi olan
Ortadoğu’nun güçlü ülkelerinden biri olan İran’ın uluslar arası topluluk makul karşılayacaktı” gibi ülkesi Almanya, Fransa ve İngiltere ile İran devleti
Sovyetler Birliği’nin denetimine girmemesi için gerekçeler ile Fars dipolomasinin inceliklerini öne arasında tekrar geniş çaplı müzakereler başladı.Avrupa
dönemin Şah rejimini her yolla desteklenmiş ve bu rejim sürüyorlar. ülkeleri nükleer teknolojinin yanı sıra diğer teknolojileri
Ortadoğu’da batı emperyalizminin ileri karakolu haline İran Mollalarının iktidara gelmelerinden sonra elde etmek için geniş çaplı çaba sarf etmiştir. Bu çabanın
gelmişti. Bu çerçevede, Muhammed Musaddık’ın ülke uluslararası güçlerin desteğinde Saddam’ın bu ülkeye akıbetinde Ekim 2003’te sözü edilen ülkelerin dışişleri
petrolünü millileştirme kararı, batılı emperyalist güçleri yönelik başlattığı sekiz yıllık iğrenç savaşta, İran’ın Bakanları ile İran’lı yetkililer arasında Tahran’da yapılan
korkutmuş ve dönemin ABD Başkanı Eisenhover, Batılı Buşehr nükleer santrali Saddam’ın saldırısına uğrayıp görüşmenin ardından “Tahran bildirisi” olarak bilinen
müttefiklerine (Almanya, Fransa ve İngiltere’ye), tahrip edildi. Saddam’ın yanı sıra İsrail de İran’ın protokolü imzaladılar.Bu protokol gereği, dönemin
Sovyetler’in kuzeyinden saldırıya geçmesi ve İran’ın nükleer tesislerine saldırılar düzenleyerek Natanz’da Cumhurbaşkanı olan Muhammed Hatemi’nin İran’ı,
komünizm tuzağına düşmesi sonucunda, Batının önemli nükleer santralı tahrip etmişti. Avrupalılara kendini ispatlamak amacıyla gönüllü olarak
bir üssünü kaybeceği ve böylece komünizm karşısında Sekiz yıllık İran-Irak savaşından sonra İran, yeniden “uranyum zenginleştirme sürecini kısa bir süreliğine
kurulan kuşağın kopacağına ilişkin kaygılarını dile bu teknolojiye kavuşmak için başta Almanya olmak askıya almayı kabul ettiğini” açıklamıştı. Zira bu
getirmişti. Buna göre İran’a yardım edilmeli ve “İran üzere, Arjantin gibi bir çok devletlerle görüşmeler ve protokol gereği yukarda sözü edilen Avrupa devletleri
nükleer güce kavuşturulmalı”ydı, tehlike ve tehdit ancak müzakereleri sürdürdü. Ancak, ABD İran’ın peşini İran’ın “barış amaçlı” nükleer teknolojiye kavuşma
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 İran’a emperyalist abluka! K›z›l Bayrak ★ 23

hakkının olduğu ve bu konuda yardım edileceği yine emperyalist güçler tarafından yerleştirilen İsrail, etmiyorlar. Bu da İranlıların deyimiyle “etrafımızda bu
protokole kaydedilmişti. Ancak Avrupalı bu devletlerin, Ortadoğu’yu yerle bir edecek kitle imha silahlarına güce sahip olan devletlere göz yumuluyor da, neden bize
İran ile imzaladıkları “Tahran bildirgesi”nin dışına sahiptir. İsrail’in 1947’de bir yapay devlet olarak kabul karşı çifte standart uygulanıyor” sorusunu gündeme
çıkarak, süreci sürüncemeye sokarak, yükümlülüklerini edilmesinden sonra, Amerika başta olmak üzere Batı getiriyor. Batının bu çifte standartlı yaklaşımını İran
yerine getirmedikleri gibi, güçleri yettikçe de bu alanda merkezleri bu ülkenin bir devlet olarak bölgede egemen topluluğu nezdinde “ulusal gurur meselesi” haline
İran’a karşı çifte standartlı faaliyet içinde oldukları bir güç haline gelmesi için, 1955 yılında Dimona nükleer getiren İran İslam rejimi bu konuda halkı zinde tutmaya
görüldü. santralını kurdurdular. Bu santral Ortadoğu’da bir ilktir. çalışıyor.
İran’a karşı sürdürülen çok çaplı bu kısıtlama İsrail, elinde bulundurduğu son teknoloji ile donatılmış Ayrıca, ABD’ye yakın duran devletlerin bu güce ve
faaliyetlerine yönelik olarak Mollalar rejimi, “2004 silahların, bugüne kadar Atom Enerji Ajansı’nın tüm silaha sahip olması, uzak duran Kore ve İran gibi
Kasım Paris-Brüksel anlaşmalarının ardından gönüllü ısrarlarına rağmen sahip olduğu kitle imha silahlarınıh, ülkelerin hedef haline getirilmesi de bir başka handikap.
olarak askıya aldığımız nükleer çalışmalarda Avrupa’nın bu kurumun denetçilerinin denetimine hiçbir zaman Zira, İran’ın kapı komşusu olan Hindistan’a yönelik
mantıksız talepleriyle karşılaştık” diyorlardı. Bunun vermediği gibi, vermekten yana da değil. Geçen yılın olarak ABD ambargo uygulamıştı. 16 Temmuz 2006’da
üzerine bir sonraki yılda, yani Mart 2005’te İran son aylarında İsrail Başbakanı Ehud Olmert, ise George Bush bu ülkeyi ziyaret ederek, “Hindistan
Mollalar rejimi Avrupalılara yeni bir çözüm paketi Almanya’ya yaptığı gezi esnasında, Sat 1 televizyonuna üzerindeki ambargoyu kaldırdığını” söylüyordu. G.
önerdiler. Ancak İran’ın Avrupalılara sunduğu “karşılıklı verdiği bir mülakatta, “İran da İsrail gibi nükleer silaha Bush’un kafasının altında yatan bu strateji ise, insan
çıkarlara dayanan” öneri paketi, ABD’nin baskılarına sahip olmak istiyor” demişti. Burada bir parantez açıp zengini Hindistan’ı Çin ve Rus pazarına terk etmeme,
maruz kaldı. tekrar konuya döneceğiz. (Yani İsrail’in böyle bir güçe İran’ın etrafını daraltma ve çevirme politikasıydı.
Bu süreçte İran’da yapılan Cumhurbaşkanlığı sahip olduğunu yıllar önce dile getiren Mordehay Özetle, İran’ın şu an “dik duruşu” ve bölgede bir
seçimlerinde, seçim sürecinde Tahran Belediye Başkanı Vanuna, 18 yıl haksız yere cezaevlerinde bölgesel güç olmayı dayatan İran siyaseti, başta ABD,
olan ve İran-Irak savaşına gönüllü olarak katılan süründürüldüğü gibi bugün halen tehdit ve baskı altında İsrail ve kimi Avrupa devletlerinin yanı sıra bölge
Mahmud Ahmedinejat Cumhurbaşkanlığına seçildi. M. yaşamını sürdürmektedir). devletlerini de rahatsız etmekte.
Ahmedinejat, İran’ın nükleer sorununu bir “ulusal İsrail rejimi, Ortadoğu’da en gelişmiş teknolojiler ile Ayrıca İran’ın Asya ve Ortadoğu bölgesinde kendi
gurur” haline getirerek, dışta uluslararası alanda İran donatılmış atom bombaları, nötron, hidrojen bombaları başına buyruk davranması, ister istemez “kontrolden
devletinin bölgede elde ettiği konumunu dayatıyor, ve kimyasal silahları geliştirmiş olup, bunları kendi çıkmış haydut” bir ülke olarak başta Beyaz Saray’daki
içerde ise, Mollalar rejimine nefes aldırarak bekası için kendine ait olmayan topraklarda depolamıştır. savaş çetelerini ve kimi müttefiklerini de ürkütmektedir.
güçlenmesini sağlamaya çalışıyor. Bölgede çıkacak olası bir savaşta, İsrail ve bir başkası bu Bu vesileyle Ortadoğu’da doğacak yeni bir bölgesel güç
Herkesin bildiği gibi, İran 2003 yılından 2005 silahları bölge insanı üzerine atmaktan çekinmeyecektir. ve otorite, kendi başına buyruk bir sistem, gelecekte
yılının Eylül ayına kadar uranyum zenginleştirmeyi Bu da demektir ki, Ortadoğu’da kitlesel bir insan kıyımı başlarına musallat olmaması için şimdiden engellenmeye
“askıya aldığını” teyit etmişti. Ancak, Mahmud yaşanacaktır. Uluslararası uzmanlar İsrail’in sahip çalışılıyor. ABD Ortadoğu bölgesinde kendine kafa tutan
Ahmedinejad’ın Cumhurbaşkanlığına seçilmesinden olduğu atom bombalarının sayısının 400 civarında ve onun stratejilerine, politikalarına çomak sokan, ayrık
sonra, İran’ın nükleer faaliyete tekrar başlayacağı olduğu üzerinde fikir bildiriyor. Bu arada İsrail’in otu gibi bir bölgesel gücün gelişmesine hem tahammül
gündeme taşındı. Mahmud Ahmedinejat’ın iktidara elindeki atom silahlarına yönelik olarak, ABD hava etmek istemiyor, hem de beyaz adamın dünya
gelmesiyle beraber İsfahan ve diğer yerlerdeki nükleer kuvvetlerinin nükleer silahları engelleme merkezinin üstünlüğünün yanında böyle “haydut” birinin
santrallerin faaliyetlerine devam edildi. Süreci 2002 yılındaki bir raporuna göre de, “İsrail’in 400’ü olmasından yana değil. Bu nedenle, Beyaz Saraydaki
kararlılıkla sürdüren Mollalar rejimi, “Avrupalılar bu aşkın nükleer başlıklı atom bombası bulunuyor” savaş çetesinin elebaşları bölgeyi yıkıma
haktan İran halkının yararlanma hakkını tanımak deniliyor. Ayrıca İsrail, Almanya tarafından İsrail’e sürükleyebilecek tutumlardan kaçınmıyorlar.
istemiyorlar” diyerek “İran yoluna devam edecek kararı” verilen, en gelişmiş teknolojiye sahip 3 adet Dolfin adlı Kaçınmadıkları gibi, saldırgan tutumları bölge üzerinde
aldılar. Bu süreçten sonra da İran’ın nükleer sorunu deniz altı füzeler fırlatan nükleer donanımlı gemiye süreç içerisinde daha da kızgınlaşacak gibi görünüyor.
dünya medyasının ve kamuoyunun ilk gündeminde yer sahiptir. Bu silahların yanı sıra İsrail, 4500 kilometrelik ABD ve müttefiklerine göre, İran bölgeyi tehdit
aldı ve sorun devam hala ediyor. hedefi vurabilecek Şafit füzeleri ile Ortadoğu’nun eden “terörün merkez bankası” olarak tanımlanmakta.
Velhasıl, 2005 Eylül ayından bu yana taraflar dışında Avrupa’yı da tehdit eden silahlara sahiptir. Hal böyle olunca da, İran ve bölgeye yönelik Atlantik
arasında bir yılı aşkın bir süredir devam eden Uluslararası nükleer silahların üretimini ve ötesi güçlü bir ittifakın oluşması için çabalayan Batılı
görüşmeler tamamlandı, en son 23 Aralık 2006 günü geliştirilmesini yasaklayan, Nükleer Planlama güçler, “Doğunun haydut” devletlerini kendi nizam ve
İngiltere, Almanya ve Fransa tarafından hazırlanan 1737 Teşkilatının 6. maddesi İsrail’e uygulanamıyor. Çünkü yönergelerine çekmek için saldırgan tutumlarını
sayılı kararname ile BM’nin güvenlik konseyinde İsrail’in nükleer silahlar geliştirmesine başta ABD artırarak, bölgenin diken üzerinde yürümesini
onaylandı. Bu karar, İran’ın nükleer faaliyetlerine olmak üzere Batılı merkezler yardımcı oluyorlar. hedefliyorlar. Öte yandan, Batı merkezlerinin başında
malzeme, teknoloji tedarik eden ve finans sağlayan NPT’nin ilgili maddenin İsrail’e uygulanmasını bulunan rejimleri göz önüne getirdiğimizde, aşağı
kişilere, kurumlara “seyahat yasağı, mallarının ve engelliyorlar. Bu da ister istemez batılıların çifte yukarı hepsinin sağa doğru kaydığını görmekteyiz.
hesaplarının dondurulması” gibi yaptırımlar içeriyor. standartlı davrandıklarını gündeme getiriyor. Velhasıl, ırkçı beyaz adam anlayışı ile hareket eden ve
BM’de alınan bu karara yönelik olarak İran İsrail’in bölgede bir tehdit unsuru olabilmek için dünyaya yön veren bu aparatın labirentinde, Doğu
Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, “İran’a yönelik 1950’lerden sonra nükleer silah elde etmek için çıktığı halkları adına hayırlı bir gelişim beklenmediği gibi,
alınmış olan bu kararın bir kağıt parçasından ibaret” pazar arayışına Fransızlar yanıt verdiler. 1954 yılında dünya halkları adına da olumlu bir gelişim beklemek
olduğunu söylüyor ve “Batı çifte standartlı davranıyor” Fransa desteğinde İsrail Dimona nükleer santralı mümkün değil.
diyordu. Ayrıca, İran Mollalar rejimi BM’de alınmış olan kuruldu. Bu santralde 1966 yılında ilk nükleer silahlar Sözün özeti olarak, ABD’nin 28 yıldır İran’a karşı
karar İran aleyhinde “psikolojik bir savaşı amaçlıyor ve üretildi. Ayrıca İsrail bugüne kadar işgal ettiği topraklar uyguladığı yaptırımların yanı sıra Avrupa devletlerinin
İran’ın barışçı amaçlı bu teknolojiye sahip olması üzerine çeşitli yerlerde olmak üzere 7 nükleer santrale (Almanya ve Fransa’nın) İran’la “al gülüm ver gülüm”
yönündeki hareketini hiçbir güç engelleyemeyecektir” sahiptir. yaptıkları nükleer ve ticari işbirliği göz önüne
diyor ve bu vesileyle önümüzdeki Şubat ayında “İran İsrail’in elinde bulundurduğu kitle imha silahları alındığında, hem ikili davrandıkları ortaya çıkıyor, hem
devriminin 28. kuruluş yıldönümünde 3 bin santrifüjün Ortadoğu’nun tepesinde bir tehdit unsuru olmayı de İran konusunda ötekiler anlayışı ile hareket ediyorlar.
devreye gireceğini” açıklıyorlardı. Öte yanda ülkenin en sürdürdükçe bölgede silahlanma ve silahlanmaya yapılan Zira sözü edilen Avrupa devletleri ötekiler anlayışından
yüksek dini makamında oturan ve ülkenin dış yatırımların önü alınmamış olacaktır. Ortadoğu ülkeleri sıyrılıp İran ile var olan ticari ilişkiler babında süreci ele
siyasetinde son sözü söyleyen Ayettullah Hameney, dünyanın en çok silah alan ülkeleri durumuna geldiği alıp ABD’den bağımsız davransalardı, İran ile
BM’de alınan karara yönelik, “nükleer gibi, her yıl bu silahlar için gayri safi milli gelirlerinin sürdürdükleri müzakerelerde en azından makul bir
çalışmalarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz ve nükleer yüzde 6.2’si ayrılmaktadır. Böylece Ortadoğu inisiyatif ortaya çıkardı. Bu olmadı. Geçmişte olduğu
teknolojimiz bize aittir, nükleer başarı İranlı bilim topraklarını kitle imha silahları yığınağı haline getiren gibi, bu kez de Atlantik ötesi ittifak Doğunun zengin
adamlarının bir başarısıdır, İslami İran ve İslam batılı güçler bölgeyi ve dünyayı tehdit etmeyi fosil kaynaklarına karşı oluşturuluyor.
dünyasının gururudur. İran kuşkusuz nükleer sürdürüyorlar. Bu silahların gelecekte toplumlar üzerinde Sonuçta, insanlığın geleceğini karartan atom
faaliyetlerini sürdürecek ve yetkililerimizin de nükleer kullanılması göz önüne getirildiğinde doğu topluluğunun silahlarına sahip bölge devletlerinden hiçbirine yönelik
konuda geri adım atma gibi bir durumları söz konusu telef olması kaçınılmazdır. baskı söz konusu değilken, İran’a yönelik sürdürülen
değildir” diyerek bu konuda son sözü söylemiş oldu. İran atom bombasına sahip olsun demiyoruz. Ancak çifte standartlı süreç, her ne olursa olsun, onların
(Aktaran, 3.01.07. Cumhur-i İslam gazetesi) geçmişte İran’ı bu sevdaya yönlendiren Batının kendisi deyimiyle adaletsizliğin kendisidir. Eğer İran’a yönelik
olduğu gibi, İran’ın etrafındaki komşularının böylesi işletilen sürecin amacı ölüm silahlarını yok etmek ise, en
Bölgeyi tehdit eden İsrail’in kitle imha yıkıcı bir silaha sahip olmaları, ister istemez İranlıları başta İsrail’in Ortadoğu halklarını tehdit eden, doğunun
silahları böyle bir sevdaya sürüklemiştir. ABD ve müttefik Batı toprakları altında emperyalist merkezlerin sakladıkları
devletleri İran halkına karşı uluslararası hukuku öne atom başlıklı silahların topluca imhası neden
Ortadoğu’nun kalbine bir hançer gibi Batı sürüyorlar ama, İsrail gibi devletlere yaptırımdan söz hedeflenmiyor.
24 ★ K›z›l Bayrak Kahrolsun ücretli kölelik düzeni! Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

Kapitalizmin yang›nlar› Sendikac› dedi¤in


tesadüf de¤il! laf›n› esirgemez, e¤er...
Tarih 29 Aralık 2005... Yüksel Akkaya
Bursa’da Özay Tekstil’de gece
vardiyasında çıkan yangın sonucu 5 İşçinin, emekçinin hakkını, hukukunu savunmak için
kadın işçi hayatını kaybetti. İşçi sendikacılığa soyunmuş olanların bir genel özelliği vardır:
kadınlar yangın çıktığı sırada dışarı Karşısındaki kim olursa olsun, lafını esirgememek… 60 yıl önce
çıkamadılar, çünkü patron üstlerine bu ülkede sendikalar kurulduğunda, tüm olumsuz koşullara
kapıları kilitleyerek çıkmıştı. 16 saat rağmen, karşısında bakan görünce lafını esirgemeyen sendikacılar
mesai yapıyorlardı, yani gece- vardı. “46 Sendikacılığı” denen bu tarz hızla Türk-İş’in
gündüz çalıştırılıyorlardı. kuruluşundan sonra bozuldu; sendikacılık bir hükümet
Sigortaları yoktu, iş güvenliği sendikacılığına dönüştürüldü. İktidarda hangi hükümet varsa, Türk-
yoktu. Ve tüm bunlara rağmen İş de o hükümetin sendikası oldu. Tıpkı, bugün AKP’nin sendikası
öldürülen kadınlar “suçlu” ilan olması gibi!..
edildiler! Özellikle Türk-İş’e bağlı sendikaların işçilerinin hızla
Ayşe Deniz Dalan 15, Şerife yoksullaştığı, reel ücretlerinin düştüğü, kamu kesiminde çalışan
Düdüş 18, Gülden Çiçek 21, Necla üyelerinin sayısının azaldığı, işçilerin özelleştirme saldırısı ve
Özveren 27, Sevgi Sesli 3 aylık hamile ve 32 yaşındaydı. 18 yaşın altında ve sigortasız çalışmak yağması altında ezildiği bir dönemde bütün bunları Türk-İş’e reva
yasak olduğu halde, 200 kişilik fabrikada %70’i sigortasız çalıştırılıyordu. gören bir hükümete ve o hükümetin bakanlar kurulu başkanı zat-ı
Özay Tekstil personel müdürü “Telefon ettiklerinde camdan atlamalarını söyledim. muhtereme toz kondurmamak, seçimlerin yaklaştığı bir dönemde
Kaçamadılar, öldüler” diyebilecek denli pervasızdı. Kölelik düzeni kapitalizm gerçeğini bu çok anlamlıdır.
sözlerden daha iyi ne anlatabilir ki! Öldürülen kadınların sigorta primleri ölümlerinden 4 gün Türk-İş Başkanı Salih Kılıç, 2006 yılını değerlendirirken,
sonra apar topar yaptırıldı. Ve Özay Tekstil patronu Lokman Özay “2 asgari ücret” karşılığı ceza hükümetin gazabını üzerine çekmek korkusundan çok, onunla iyi
ödedi. Şu an aynı arazide, daha gösterişli bir binada çarklarını döndürmeye devam ediyor. geçinmeyi amaçlayan ve bir diplomata taş çıkartan şu
değerlendirmeyi yapar: “ 2006 yılının çalışanlar açısından iyi
Tarih 29 Aralık 2006... geçen bir yıl olduğunu söylemek zordur”. Grevlerin dibe vurduğu,
Özay Tekstil aynı binada, aynı koşullar altında, sigortasız, iş güvencesiz ve 18’inden küçük greve gitmekten korkulduğu, taşeronlaştırmanın, buna bağlı olarak
işçi çalıştırmaya devam ediyor. Yanan kadın işçilerin davasını gören mahkeme, 5 kadın işçiyi da sendikasızlaştırmanın hızla arttığı, reel ücretlerin düştüğü,
“suçlu” buldu. işçilerin yoksullaşmanın yanı sıra, ağır çalışma koşulları altında
Kapitalizm kâr hırsıyla yarattığı düzenini sürdürmeye devam ediyor. Bugün atölyelerde ve arsızca sömürüldüğü, özelleştirmeler nedeni ile işsizliğin arttığı bir
fabrikalarda, sigortasız ve iş güvencesiz çalıştırılan milyonlarca kadın var. Yaşı 18’in altında yılı kabus olarak görmeyen bir sendika lideri için söylenecek tek
küçük kızlar, tekstil atölyelerinde asgari ücretin yarısına çalıştırılarak azgınca sömürülüyorlar. söz vardır. Ve, bu söz söylenmese de olur. 2006 yılının aynasında
Sadece tekstilde, kayıt dışı çalıştırılan işçi sayısı 3 milyon. 2007’nin nasıl olacağı da belli iken, diplomatlara taş çıkartan bir
açıklama daha yapar S. Kılıç: “2007 yılı daha zor bir yıl
Tarih 8 Mart 1857... olacaktır”.
Ağır çalışma koşullarını protesto eden tekstil işkolunda çalışan kadın işçiler, “Eşit işe eşit Peki, daha zor olacaksa, siz ne yapacaksınız? İyi bir sıradan
ücret!”, “8 saatlik işgücü!” talepleriyle 8 Mart 1857 günü direnişe geçtiler. 40 bin New York’lu milletvekili adaylığı mı bekleyeceksiniz? Zaten, bunu çoktan hak
kadın dokuma işçisi, katıldığı protestoda kapitalizmin kolluk güçlerinin vahşi saldırısı ile ettiniz. Böylece, emekten yana bir partide yerinizi alarak, Türk-İş
karşılaştı. Onlarca kadın işçi diri diri yakıldı. başkanlığında olduğu gibi, aslanlar gibi mücadele edersiniz, emek
tarihine de bir köşe taşı olarak geçersiniz!... İşçi sınıfı sizi yad
Kapitalizmin yangınları tesadüf değil! ederken, dileriz kulaklarınız çınlamaz, bu mücadelelerinizden
dolayı.
O gün kadın işçileri diri diri yakan egemenlerin bugün hala kanlı ölümlerin yaratıcısı olması İşçilerin hakkını savunmada “başarılı” bir sınav vermiş olan S.
tesadüf değildir. Kapitalizm kadınları sınıfsal, cinsel ve ulusal sömürüye mahkum etmektedir. Kılıç’ın siyasete de bir çeki düzen vermesi gerekirdi. Öyle de
Emekçi kadının bütün zincirlerinden kurtulması, ona bu kölelik koşullarını dayatan kapitalizmi yapmış: Cumhurbaşkanlığı seçiminin siyasal gerilime neden
ortadan kaldırmasıyla mümkündür. Bursa’daki işçi kadınların, tekstil atölyelerinde, sömürüye, olmasına kesinlikle karşı olduklarını vurgulamış; sosyal diyalog
tacize, baskıya maruz bırakılan işçi kadınların, kreş-sigorta hakkından yoksun saatlerce süreçlerinin ne denli iyi bir şey olduğunu öğrenmiş olmalı ki
çalıştırılan işçi kadınların kurtuluşu ancak ve ancak bu sistemi tarihin çöplüğüne atmakla Türkiye’de katılımcı demokrasinin yerleşmesi, gelişmesi ve
mümkündür. konsensüsün sağlanması açısından Cumhurbaşkanlığı seçimi
sürecini önemli görmüş; seçim sürecinde, siyasi iradenin, sivil
toplumun sesine kulak vermesini istemiş. Böylece, tüm toplumu
kucaklayan, toplumun her kesiminden takdir görecek niteliklerde,
ESP: “Özgürlük istiyoruz!” cumhuriyetin temel niteliklerine uygun, emekten yana bir
İstanbul: Cumhurbaşkanı’nın seçilerek, Türkiye’de gerilimin azaltılacağını,
ESP, “Özgürlük istiyoruz!” kampanyası çerçevesinde 14 haftadır gerçekleştirdiği eylemlerin toplumsal uzlaşmanın sağlanacağını ileri sürmüş!..
sonuncusunu 13 Ocak günü Galatasaray Postanesi önünde gerçekleştirdi. Eylemde “Özgürlük Ne demeli, dediklerini yaptıkları işverenlerin işçilere
istiyoruz!/ESP” imzalı pankart açıldı. “Terör tecritini yeneceğiz!”, “ESP’li tutsaklar serbest emekçilere yaşattıkları ortada iken, dediklerini benimseyen
bırakılsın!”, “Söz, eylem, örgütlenme özgürlüğü!”, “Ezilenlerin sosyalist alternatifi hükümetin emekçilere yaşattıkları ortada iken, hele DİSK Başkanı
engellenemez!”, “Devlet terörüne karşı direnmek haktır” dövizleri taşındı. Süleyman Çelebi, sosyal diyalog değerlendirmesi ile bu tür işlerin
Basın açıklamasının ardından Özgür Radyo çalışanı Sinan Gerçek’in babası bir konuşma ne menem şeyler olduğunu itiraf etmişken, S. Kılıç’ın bu
yaptı. Daha sonra Beksav bünyesinde çalışma yürüten Tiyatro İmge “saldırılar karşısında yine açıklamalarını neye yormak gerekir?
ezilenler kazanacak” temasını işleyen bir oyun oynadı. Sık sık sloganların atıldığı eyleme 70 Sendikacı dediğin lafını esirgemez. Eğer gizli bir pazarlık
kişi katıldı. (Kızıl Bayrak/İstanbul ) yapmıyorsa! S. Kılıç’ın açıklaması AKP ile yaptığı gizli bir
pazarlığı açığa vuruyor. 2007 yılında Türk-İş daha uysal bir hat
Ankara: izleyecek, Türk-İş’ten birkaç yöneticiye seçilebilecek yerlerden
milletvekili adaylığı verilecek. Bir de bu süreçte, cumhurbaşkanlığı
ESP “Özgürlük istiyoruz!” kampanyası kapsamında düzenlediği eylemlerinin sonuncusunu
seçiminde gerilimi yumuşatma işlevi görecek. Emekten yana olan
13 Ocak günü gerçekleştirdi. Yüksel Caddesi’nde yapılan basın açıklamasının ardından 10
bir Türk-İş başkanına da kendisine benzer bir Cumhurbaşkanı
dakikalık oturma eylemi yapıldı. Oturma eylemi sırasında okunan kısa metinler kitle tarafından
yakışır, tıpkı emekten yana başbakanı gibi. Hadi hayırlı olsun.
ilgiyle dinlendi. Oturma eyleminin ardından Haluk Gerger kısa bir konuşma yaptı. (Kızıl
Bayrak/Ankara)
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Yaşasın devrim ve sosyalizm! K›z›l Bayrak ★ 25

Katledilişlerinin 88. yıldönümünde anıldılar...

Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i anmak


sosyalizm davas›n› yaflatmakt›r!
Her yıl geleneksel olarak dönük açık provakasyonlara başvuruyor. Bu yıl bunu
düzenlenen Rosa Luxemburg ve Karl doruğa çıkarttı. Sosyalizmin önderlerinin mezarlarının
Liebknecht’i anma etkinlikleri, 14 olduğu alanda “Stalin’in kurbanları” yazılı son derece
Ocak 2007 tarihinde Berlin’de, provoke edici bir anıt mezar dikilmiş bulunuyor.
işçilerin, emekçilerin ve gençlerin Bu, Stalin’in şahsında gerçekleştirilen, aşağılık ve
katıldığı yürüyüş ve anıt mezar kirli amaçlar içeren yeni bir anti-komünist saldırıydı.
ziyareti ile bir kez daha Aynı zamanda komünüzmin iki seçkin temsilcisi olan
gerçekleştirildi. Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’in anılarına
15 Ocak 1919 tarihinde, savaş dönük bir saldırı ve hakaret olan bu pervasız
suçlusu Alman burjuvazisi tarafından provakasyon, KPD’nin açtığı bir pankartla protesto
alçakça katledilen, Alman edildi.
proletaryasının ve sosyalizmin bu iki Daha dikkate değer olan ise, bu saldırının PDS’in
seçkin önderini anmak amacıyla Berlin’de hükümet olduğu koşullarda yapılmış
yapılan yürüyüşe yaklaşık 10 bin kişi olmasıdır. PDS’in onayı alınmış olmalıdır ki, böylesi
katıldı. Katılımcıların ezici bir provakasyona cesaret edilebilsin. Gelinen yerde
çoğunluğunu gençler oluşturuyordu. PDS ideolojik-politik ve pratik duruşu ile tam bir
Sabahın erken saatlerinde başlayıp sosyal-demokrat partidir. Rosa’ların anıları ve mirası
akşam saatlerine dek süren anıt mezar da dahil geçmişin tüm anı ve mirasına çoktan ihanet
ziyaretine ise onbinlerce (80-90 bin) sırasında anmaya dönük provakasyonlar yaptı. etmiştir. Bu, bunun yeni bir örneğidir. Bize bir kez
işçi, emekçi, ilerici ve anti-faşist katıldı. Anıt mezar Aramalar sırasında kışkırtıcı bir tutum sergiledi. daha, Rosa Luxemburg ve Karl Liebnecht’in 15 Ocak
ziyaretine katılanların ezici çoğunluğunu yaşlı kuşak Kasıtlı olarak yürüyüş güzergahındaki trafiği açık 1919 tarihinde, sosyal-demokratların iktidarı altında,
oluşturuyordu. tuttu, yürüyüşü yavaşlatıp geciktirdi, böylece alçakça katledilmelerini hatırlatıyor.
Her yıl gerçekleştirilen Rosa Luxemburg ve Karl yürüyüşçülerle anıt mezar ziyareti yapanların Alman burjuvazisinin inadına, Rosa Luxemburg ve
Liebknecht anması, Almanya’da yoğun bir politik buluşmasını engelledi. Karl Liebknecht’in anılarına ve mirasına sahip
atmosferde gerçekleştirilen en önemli etkinliktir Fakat en dikkate değer provakasyon anıt mezarların çıkmaya, bu anmayı komünizme dönük saldırılara
denilebilir. Bu anmaya katılanların tümü de, bir olduğu alanda yapılandı. Alman burjuvazisi ve onun karşı vazgeçilmez bir mevzi olarak savunmaya devam
sömürü ve barbarlık düzeni olan kapitalizmi kolluk güçleri, Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht edilecektir. Zira, Rosa Luxemburg ve K. Liebknecht’in
yargılamak, buna karşın yeniden sosyalizme dair istem için yapılan anmaları her defasında farklı biçimlere anıları ve mirası, sosyalizm davasını savunmak ve
ve özlemini dile getirmek gibi, belli politik amaç ve bürünen saldırılarla engellemeye, terörize etmeye yaşatmakla özdeş hale gelmiştir.
hedefler çerçevesinde Berlin’e gelmektedirler. Bu kez çalışıyor. Bunun yeterli olmadığı durumlarda etkinliğe TKİP Yurtdışı Örgütü
de böyle oldu. Anma sırasında, Rosalar’ın şahsında,
doğulusu-batılısı ve göçmeni ile tüm işçi ve emekçiler
bir kez daha sosyalizme dair özlemlerini dile
getirdiler.
Yürüyüşte dağıtılan bildiri, broşür vb. materyaller,
Berlin’de Rosa Luxemburg konferans›!
taşınan pankart ve dövizler, yapılan konuşmalarda Her yıl ocak ayının ikinci haftası, Berlin’de, Lötzsch, Berlin Hür Üniversitesi’nden profösör
savaşa, ırkçılığa, ayrımcılığa, sosyal hak gasplarına gelenekselleşmiş bir biçimde, R. Luxemburg ve Peter Grottian, DKP parti yönetiminden ve aynı
dair talepler de dile getirildi, bu içerikli sloganlar K. Liebknecht’i anma amaçlı, konferans, zamanda eski Siemens işçi baştemsilcisiliği
haykırıldı. Bu yıl Almanya’da gerçekleştirilecek olan yürüyüş, miting vb. çeşitli etkinlikler yapmış Leo Mayer, Rotfuchs şef redaktörü Klaus
G-8 zirvesine dönük çalışmalar ve çağrılar da anmaya yapılmaktadır. Bu yıl da aynısı yapıldı. 13 Ocak Mayer ve Berlin Antifaşist hareketten Andrea
yansıtıldı. Özellikle anti-faşist gruplar bu doğrultudaki tarihinde, Berlin’de, Rosa Luxemburg’u anma Schuhmann gibi tartışmacıların katıldığı bir
çabaları ile dikkati çektiler. çerçevesinde bir konferans gerçekleştirildi. forum düzenlendi.
Bu yılki anmaya yerli ilerici ve devrimci R. Luxemburg’u anmak amacıyla Konferansın ana sloganı “Başka biçimde
partilerden DKP, MLPD, PDS, KPD-ML ve anti-faşist gerçekleştirilen konferansların onikincisi olan olur!” olarak saptanmıştı. Bu çerçevede, tüm
blok katıldı. SDAS adlı anti-faşist grup başta gelmek etkinliği yine PDS çizgisindeki Junge Welt konuşmacılar, konuşma boyunca, solun birliğinin
üzere, anti-faşist otonom gruplar, KPD ve MLPD organize etti. önündeki engeller nelerdir sorusunu yanıtlamaya
katılımları ile dikkati çektiler. MLPD’nin katılımında Bu yılki konferansa ilgi geçen yıldan daha çalıştılar. Koşulların gitgide sol hareketlerin
gençlik ağırlıklı bir yer tutuyordu. fazla oldu. Sabah saatlerinde konferans kendilerini var etmelerini ve güç olmalarını
Sözde bu anmaların örgütleyicisi olan PDS ise, salonunda 1000’in üzerinde bir katılımcı kitle sağlayıcı yönde geliştiğinin altını çizdiler, solun
anmaya son derece sembolik düzeyde bir katılım vardı. Bu sayı artarak, akşam saatlerinde 2 bine yeniden toplumun gündemine nasıl sokulacağı
gerçekleştirdi. ulaştı. Anti-faşist grupların gençlerinin de konusundaki görüşlerini dile getirdiler.
Türkiyeli parti ve örgütlerden ise, MLKP, yeraldığı konferansa katılanların ağırlığını orta Bilindiği gibi Almanya bu yıl G-8 Zirvesi’ne
TKP/ML, ADHK, TİKB, TKEP/L, Anadolu ve yaşlı kuşak oluşturuyordu. DDR’in son sahne olacak. Bu nedenle daha şimdiden Berlin
Federasyonu ve DİDF katıldı. Türkiyeli parti ve başkanı Egon Krenz de katılımcılar arasındaydı. başta olmak üzere Almanya’nın pek çok kentinde
örgütlerin katılımı gözle görülür biçimde zayıftı. Sabah 11:00’de başlayan konferansa, Brezilya zirveyi engellemek amaçlı çalışmalar yapılıyor.
TKİP Yurtdışı Örgütü olarak yürüyüşe yaklaşık 50 katolik klisesinden teolog Alberto Moreira, Nitekim bu yönlü çabalar konferansa da yansıdı.
kişilik kortejimizle katıldık. Yürüyüşte, “Gelecek Çin’den gazeteci Feng Yuan, Avusturya’dan Konferansta, diğer şeylerin yanısıra, G8
sosyalizme aittir!” ve “Kapitalist sömürüye ve Avusturya Komünist Partisi- KPÖ Başkanı Zirvesi’ni engellemek amacıyla yürütülen
emperyalist saldırganlığa karşı, bütün ülkelerin işçileri Ernest Kalteneger, ABD’den avukat Robert R. çalışmalara ve eylemlere destek çağrıları da
birleşin!” yazılı pankartlar taşıdık. Yürüyüş boyunca Bryan, politik tutsak Mumia Abu Jamal’i yapıldı.
ve anıt mezarların olduğu alanın önünde yaygın temsilen bir gazeteci, Küba’dan araştırmacı Gün boyu çeşitli konuşmalarla ve
biçimde “Kapitalist barbarlığa karşı sosyalizm Francisco Brown Infante ve Batasuna partisi tartışmalarla geçen Rosa Luxemburg konferansı,
mücadelesini yükseltelim!” başlıklı bildirimizi temsilcisi Arnaldo Otegi gibi, üç kıtadan saat 20:00’de başlayan kültürel etkinliklerin
dağıttık. konuşmacılar katıldılar. ardından sonra sona erdi.
Alman polisi bu yıl da, eylem öncesi ve eylem Etkinliğin ikinci bölümde, PDS’den Gesine Kızıl Bayrak/Almanya
26 ★ K›z›l Bayrak Yıl değerlendirmeleri... Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

2007’ye girerken/2
II.
Ortadoğu ve özellikle Irak’taki gelişmeler Irak’taki işgal karşıtı hareket, alan olarak dar, toplumsal-siyasal
uluslararası güç ilişkilerine, güç dengelerine ve
çelişkilerine damgasını vurdu. Aynı durum 2007 için
açıdan esas olarak eski iktidar ilişkilerinin kalıntılarına dayanan ve
de geçerlidir. Hatta 2007 daha kritik gelişmelere aday mezhepsel bir konumdadır. Politik programı ve ideolojik çizgisiyle gerici,
bir yıl olacağa benziyor. O nedenle Ortadoğu üzerinde anti demokratik, halklara, farklılıklara saygılı olmayan, eski rejimi
biraz daha ayrıntılı durmakta yarar var, kanısındayız.
“Bizi” doğrudan ilgilendirmesi bunu daha bir zorunlu yeniden canlandırma amacında olan bir harekettir. Bu özellikleriyle
kılmaktadır. çekici ve toparlayıcı olması, giderek “ulusal bir pota” işlevi görmesi
Bir önceki bölümde kısaca değerlendirdiğimiz
gibi, ABD’nin Irak işgali ve o eksende geliştirdiği mümkün değildir. Geçen yıl Şiilerle şiddetlenen çatışmalar ve karşılıklı
politikalar için 2006, bir başarısızlık yılı oldu. Bu kitlesel boğazlaşma hareketleriyle anılan dar ve gerici çerçeveyi
başarısızlık tam anlamıyla bir çıkmazı, bir batağı
anlatmaktadır. Öyle de olsa bu başarısızlık, askeri ve aşmaları tümden olanaksız hale geldi. ABD de izlediği “böl-parçala-
siyasal bir yenilgi olarak algılanıp pılını pırtısını güçten düşür ve yönet” politikasıyla bu olanaksızlığı daha da onulmaz
toplama ve kaçma biçiminde bir rotaya girmiş
değildir. Tersine Bush’un açıkladığı yeni “Irak
noktalara getirdi.
stratejisi”, bu savaş ve politikadaki ısrarını bir kez
daha sergiliyor. Daha fazla askeri güç, daha etkin ve yaklaşımın elle tutar bir yanı yoktur. Evet, Güney Ancak ABD’nin planlarını darbeleme ve dolayısıyla
yaygın güç kullanımı ve bölgedeki askeri varlığını egemen partileri kendilerini ABD eksenine bağladılar, bölgede başka dengeleri tetikleme, onlardan güç alma
yeniden örgütleme, “alan tutma” taktiği ile etkinliğini kaderlerini bu zemine bağlamışlardır. Ama buna ve onlara güç verme durumu var, bugüne kadar
artırma, anılan yeni “stratejinin” özünü anlatmaktadır. rağmen kendi hareket zeminini daraltacak, kendilerini yaşananlar da bunu doğrulamaktadır.
Ama ABD iç politika dengelerinde Irak ve bu bataktan yeni felaketlere sürükleyecek adımlara mahkûm etmek Şiiler uzun yüzyıllar sonra bir iktidar olanağını
çıkış konusu, önemli bir tartışma, ayrışma ve saflaşma durumunda değildirler, olmamalıdırlar! yakalamışlardır. Bunu sonuna kadar kullanma
etkeni olmaya devam ediyor. Yani, yeni “Irak Kaldı ki Kuzeyde Türkiye, Kerkük üzerinden işgal eğilimindedirler. Ama onlar da kendi içinde
stratejisinin” geleceği belirsizliklerle doludur. Genel dâhil çeşitli senaryolar geliştirmenin peşindedir. Son parçalıdırlar. Ortaklaştıkları noktalar da var elbette.
kanı, bunun başarı şansının son derece zayıf olduğu dönemde bu konuda iki eğilim açıkça dile Ama bölgesel denklemde bu ortak zemin ve
yönündedir. Öyle de olsa ABD Irak ekseninde getirilmektedir. Biri, geleneksel inkâr, bastırma ve zor farklılıkların nasıl bir seyir izleyeceği henüz çok net
hegemonya savaşını çeşitli biçimlerde, değişik yöntemleriyle Güneyi bastırma ve teslim alma eğilimi, değildir. Irak hükümet başkanı ABD ekseninde
ittifaklar devreye sokarak sürdürme kesin kararında diğeri fiili olarak oluşan Kürt devletini tanıma ve politika yaparken, belli bir milis gücü olan Sadr grubu
görünüyor. geliştirilecek çeşitli ilişkilerle kontrol altına alma ve İran eksenine yakın duruyor, ABD karşısında belli bir
Resmi Irak, şu anda fiilen en az üçe bölünmüş böylece Irak üzerinden bölgede güç kazanma duruş sergiliyor. Bundan dolayı ABD, bu grubun
durumdadır. Kürtler, kendi “bölgelerinde” eğilimidir! Birinci eğilim, Güneyi ve onun iktidar silahsızlandırılmasını istemektedir.
geleceklerini, bu bağlamda politik, idari, ekonomik ve ilişkilerini tanımama, görmezden gelme ve askeri işgal Irak Şiileri üzerinden İran’ın belli bir etkisinin
sosyal kurumlaşmalarını geliştirmeye çalışmakta, ve politik baskı silahlarını sürekli canlı tutma, olduğunu vurgulamamız gerekiyor. Bu etki, İran’ı
yakalamış oldukları devletleşme düzeylerini korumaya Türkmen kartını sürekli kaşıma taktiklerini içerirken, ABD karşısında bölgesel bir aktör haline getiriyor. Bu
ve olası tehditlere karşı güvenceler oluşturmaya ikinci eğilim Güney üzerinden “yeni” bir Kürt durum Irak Çalışma Grubu Raporunda da bir yönüyle
çalışmaktadırlar. Ancak bunun önünde sayısız engel politikasını oluşturma arayışını dile getirmektedir. Bu itiraf ediliyor. İran ile Irak için diplomatik ilişki
var. Bir kez Güneydeki egemen partiler ve iktidar, esas alandaki tartışmalara rağmen egemen olan birinci önerisi, ortak hareket arayışının dile getirilmesi bu
olarak geleceğini ABD eksenine ve bunun başarısına eğilimdir. Öyle ki bu eğilim, Güneye asker gönderme etkiye dayanıyor.
bağlamıştır. Bu, aynı zamanda onların en büyük konusunda Meclisi toplantıya çağırma noktasına kadar Kısacası, Irak, uluslararası ve bölgesel güç ilişki ve
handikaplarıdır. Irak Çalışma Grubunda dile getirilen işi tırmandırdı ve pervasızlaşmakta bir sakınca dengelerinin yeniden kurulmasında önemli bir
önerilerin bir politika olarak benimsenmesi görmedi. TC’nin Kürt sorununa bakışını, bu platform haline geldi. Bu yeniden yapılanma, çok
durumunda bu, kendileri için yeni bir “ihanet” bağlamdaki tartışmaları başka bir bölümde kanlı ve çok yönlü bir çatışma süreci niteliğinde
olmayacak mı? Böyle bir olasılığın gerçekleşmesi, değerlendirmeyi umuyoruz, şimdilik Güneyi olmaktadır.
yani TC, İran ve Suriye ile ittifak, merkezi hükümetin ilgilendirdiği kadar dokunmaya çalıştık. Kim kazanacak, yeni Ortadoğu nasıl olacak, hangi
bölgeler aleyhine güçlendirilmesi, Kerkük’ün Daha önceki birçok değerlendirmemizde dengeler ve ittifaklar üzerinden kurulacak?
statüsünün belirsizliğe bırakılması veya Kürtlerin vurguladığımız gibi, Irak’taki işgal karşıtı hareket, Bu soruların cevapları koca birer soru işaretidir!
aleyhine belirlenmesi, daraltılmış, sınırlandırılmış alan olarak dar, toplumsal-siyasal açıdan esas olarak Bu belirsizliği belirleyen en önemli etkenler kısaca
veya son derece sulandırılmış, iktidar gücü olmayan eski iktidar ilişkilerinin kalıntılarına dayanan ve şöyle özetlenebilir:
bir özerk Güney senaryosu, ciddi bir olasılık ve mezhepsel bir konumdadır. Politik programı ve Bir; Irak, birçok tarihsel, ulusal, dinsel-mezhepsel
tehlikedir. Bunu önlemenin başka seçenekleri ideolojik çizgisiyle gerici, anti demokratik, halklara, ve toplumsal çelişki yumağı niteliğindedir. İşgal ve
düşünülüyor mu, düşünme eğilimindeler mi, daha da farklılıklara saygılı olmayan, eski rejimi yeniden Irak devletinin çöküşü bu çelişkilerin bütün
önemlisi bugüne kadarki duruşlarıyla bunun şansına canlandırma amacında olan bir harekettir. Bu boyutlarlarıyla gün yüzüne çıkmasını ve kendilerini
sahipler mi? özellikleriyle çekici ve toparlayıcı olması, giderek şiddetli bir biçimde ifade etmelerini koşulladı…
ABD’nin ilan edilen son “stratejisinde” bazı “ulusal bir pota” işlevi görmesi mümkün değildir. İki; Irak’ın bölgesel ayakları, etkileyen ve
Peşmerge birliklerinin Bağdat’a konuşlandırılacağı Geçen yıl Şiilerle şiddetlenen çatışmalar ve karşılıklı etkilenen etkenleri vardır.
belirtilmektedir. İzleyebildiğimiz ve bildiğimiz kitlesel boğazlaşma hareketleriyle anılan dar ve gerici Üç; Irak dünyada ikinci büyük petrol rezervleri
kadarıyla Peşmergeler bugüne dek, “Irak iç savaşına” çerçeveyi aşmaları tümden olanaksız hale geldi. ABD üzerinde olduğu için birçok bölgesel ve uluslararası
bulaştırılmamışlardı, ABD askerlerine ileri karakol de izlediği “böl-parçala-güçten düşür ve yönet” gücün hegemonya alanı olageldi, şimdi de bu
işlevini görmemişlerdi. Eğer basına yansıyan politikasıyla bu olanaksızlığı daha da onulmaz özelliğini korumaktadır. Bu temel etkenlerden dolayı
“Peşmergeler Bağdat’ta konumlandırılıyor” haberi noktalara getirdi. Saddam’ın ve diğer iki eski üst Irak daha çok karmaşık, inişli çıkışlı gelişmelere,
doğruysa, bu, Güney için son derece yanlış bir düzey rejim yetkilisinin idamı, idamların tam kanlı, çok aktörlü hegemonya kavgalarına konu
uygulama olur, dahası çok ciddi ve tehlikeli anlamıyla bir öç ve intikam gösterisine olmaya devam edecektir!
gelişmelere kapıları açan bir gelişme olur. Zaten ciddi dönüştürülmesi, Sünni ve Şii çatışmasını tamiri Diğer bir önemli etken de Irak ve onu oluşturan
tehditler altındadırlar, her an ABD’den yeni bir çelme mümkün olmayan bir noktaya sürükledi. Bu “parçalarda” devrimci-demokrat, sosyalist bir
yiyebilirler. Bu tehlikeler dururken kendini ABD vurguladığımız noktalar, aynı zamanda, işgal karşıtı hareketin olmamasıdır. Bu, aynı zamanda bölgemizin
emperyalizminin elinde bir sopa haline getirmenin hareketin yapısal zaafları ve sınırlarını anlatmaktadır. tarihsel zaafıdır. Bundan dolayı bölgemizin geleceği
hiçbir mantıklı ve akılcı yanı yoktur. İlkeleri bir yana Bu hareketin kendi başına ve salt kendi olanaklarıyla karanlık bir belirsizliğe gömülmüştür! Var olan dinsel
koyuyoruz, en geri ulusal bakış açısından bile bu başarı kazanması hemen hemen olanaksız gibidir. ideolojiler, politik ve iktidar kavgalarına damgasını
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Etkinliklerden... K›z›l Bayrak ★ 27

vurmaktadırlar. Ama bu yapıları onları yapıcı-


kurucu bir öğe haline getirmekten çok, sadece
“darbeleyici” bir unsur konumunda fiarlo ODTÜ’deydi!
bırakmaktadır. Yani bu ideolojilerin toparlayıcı,
bölgedeki ulusal, toplumsal, siyasal çelişkilere ODTÜ’de dönemin kaldık. Son 5 dakikasını ise izleyemedik.
kapsayıcı, bütünlüksel çözümler üreten bitmesine iki hafta kaldı. Filmin ardından kapitalizm üzerine bir
politikalar üretmeleri olanaksızdır! Hazırlık öğrencileri sohbet gerçekleştirdik.
Bugün ve yakın geleceğin kaderi, Ortadoğu dışında bütün Yaklaşık yarım saat süren sohbette,
açısından, Irak üzerindeki mücadele olmakla öğrencilerin final kapitalizmin insanların yaşamlarını kalıplar
birlikte bölgemizdeki diğer gelişmeler de dönemine girmiş içerisine soktuğunu, insanların da
önemli ve Irak’taki gelişmelerden etkilenmekte olmasına rağmen Ekim kapitalizmin dayattığı kalıpları
ve onu etkilemektedir! Lübnan ve Filistin’deki Gençliği olarak bir kabullenmek zorunda bırakıldığını ifade
gelişmeler gibi… ABD’nin tam desteğini etkinlik ve film gösterimi ettik. Bunu üniversitede yaşadığımız güncel
arkasına alan İsrail Lübnan’a saldırdı, Lübnan’ı yapmaya karar verdik. sorunlarla ve gelecek için yaptığımız
yerle bir etti. Ancak Hizbullah’ın direnişi Bir hafta boyuncu yoğun kurgularla somutladık. Dayatılan bu
karşısında başarılı olamadı. Böylece Lübnan bir çalışma ile çağrısını kalıpları kırmak için bizlere hiçbir gelecek
üzerinden Ortadoğu’yu yeniden düzenleme yaptığımız etkinliği 11 sunmayan kapitalizme karşı mücadele
planı büyük bir yara aldı. Bu başarısızlık Irak Ocak Perşembe günü etmekten başka alternatif olmadığını
başarısızlığı ile birleşince ABD’nin bölgesel hazırlıkta gerçekleştirdik. vurguladık. Bir arkadaşımız Marks’ın
açmazları derinleşti. İran ve Suriye’yi tecrit Etkinliğimizi Charlie “kendi tarihlerini yapanlar insanlardır,
etme ve teslim alma politikaları istenilen Chaplin’in “Modern ama bunu, tarihi koşullandıran belli bir
sonucu vermediği gibi, bunları, zamana yaymak Zamanlar” filminin ortam içinde, daha önceki asıl gerçek
durumunda kaldılar. Bu, Suriye ve İran izlenmesi ve ardından koşulların temeli üzerinde yaparlar”
açısından soluklanmak, zaman kazanmak ve sohbet edilmesi olarak sözüne atıfta bulunarak, kapitalizm
daha geniş manevra alanı kazanmak anlamına planladık. Kapitalizmin koşulları altında tarihi bizlerin
geliyordu. İsrail’in Lübnan başarısızlığı, İsrail’i çıkışsızlığı, bizlere değiştireceğini dile getirdi. Gelecek hafta
gerileten, iç tartışmalarını geliştiren bir etken dayattığı geleceksizlik üzerinden yaptığımız kısa bir yine perşembe günü Charlie Chaplin’in “Büyük
oldu. Lübnan’a konumlandırılan BM gücünün konuşmanın ardından film gösterimine başladık. Filmin Diktatör” filminin gösterimi için çağrı yaptıktan sonra
İsrail’in başaramadığını başarması ise olanaksız ilk bölümü bittikten sonra kısa bir ara verdik. Yapılan etkinliğimizi sonlandırdık.
görünmektedir. ufak sohbetlerin adından ikinci bölümünü izlemeye Yaklaşık 2.5 saat süren etkinlik canlı geçti. Etkinliğe
Öte yandan Lübnan’daki iktidar savaşımı, başladık. Bilgisayarda yaşanan teknik sorun nedeniyle 30 kişi katıldı.
bunun kendisini ifade etme biçimleri, bölgesel filmin son 20 dakikasını parça parça izlemek zorunda ODTÜ Ekim Gençliği
ve uluslararası dengelerin bu alandaki
yansımaları yeni bir biçim ve düzey
kazanmıştır. Bu “iç” mücadelenin nasıl
sonuçlanacağı ise henüz belli değildir.
Filistin sorunu yeni boyutlar kazanarak
GOP-DER’de R›fat Ilgaz etkinli¤i
devam etmektedir. HAMAS’ın seçimleri
Gaziosmanpaşa İşçi Derneği Şiir mahkum etmektedir”
kazanması, hükümeti oluşturması Filistin iç
Topluluğu 13 Ocak günü dernek denildi. Tüm bunlara
dengelerini ve uluslararası ilişkilerini önemli
binasında usta şair-yazar Rıfat Ilgaz’ın rağmen burjuvazinin
ölçüde etkiledi. ABD, İsrail ve AB ülkeleri
yaşamını ve sanatını anlatan bir etkinlik yoz kültürüne karşı,
HAMAS’ı İsrail’i tanıma ve şiddeti reddetme
gerçekleştirdi. sınıfın devrimci
konusunda zorladılar. Ancak HAMAS bu
“Kültür ve Sanatın Yaşamımızdaki kültürünü yaratmanın
dayatmalara boyun eğmedi. Bunun üzerine
Yeri” konulu açılış konuşmasında kültür bir zorunluluk olduğu
ekonomik baskı ve siyasal tecrit politikasını
ve sanatın toplumsal yaşamdan bağımsız vurgulandı.
uyguladılar. Bununla birlikte El Fetih ile
olamayacağı ifade edildi. “Sanat tarafsız Etkinlik, Rıfat
arasındaki çelişkiler çatışma boyutuna tırmandı.
olmalıdır, sanat sanat için yapılmalıdır” Ilgaz’ın yaşamı ve
Bu iç çatışma ve savaş durumu, kuşkusuz
görüşünün gerçeklikten uzak ve içi boş sanatçı kişiliğinin
Filistin’i güçsüz düşürmekte ve tüketmektedir.
bir propaganda olduğu vurgulandı. anlatılmasıyla devam
Bundan en çok İsrail ve ABD’nin yararlandığı
“Sanatın bireylere eleştirel bakışaçısı etti. Şairin düşünen,
ve yararlanacağı açıktır. Zaten bu çatışmanın
kazandırması, kapitalist sistemin her gerçekleri gören ve
arkasında bir yönüyle anılan bu güçlerin
daim korkusu olagelmiştir. Çünkü sanat, korkmadan söyleyen
olduğundan kuşku duymamak gerekir.
bireyin kendisinde ister istemez ilerici, aydın bir
Diğer gerici Arap devletleri Irak ve
toplumsal bir duyarlılık yaratacaktır ve haksızlığı, kimlik taşıdığı vurgulandı. Böylesi karanlık bir
Lübnan’daki gelişmeleri kaygıyla izlemekte,
adaletsizliği görmesini sağlayacaktır. Burjuvazi tam dönemde, bugüne ve geleceğe ışık tutan tüm ilerici
rejimlerinin kaderinin ne olacağını
da bu nedenle ezilen kesimlere, kültür-sanat aydınlara sahip çıkılması gerektiğinin altı çizildi.
düşünmektedirler. ABD politikalarına uyum,
alanında bir şeyler sunmak şöyle dursun, bunun Yaklaşık 30 kişinin katılımıyla gerçekleşen
ABD istemlerine yanıt verme ile kendilerini
önünü tıkamak için elinden geleni yapmakta, etkinlik, şiir dinletisinin ardından sona erdi.
zorlayan dinamikleri dengeleme hesapları
kendisiyle beraber tüm toplumu kültürsüzlüğe Kızıl Bayrak/GOP
kendilerini kaygılandırmaktadır. Bu kaygı
hareket yeteneklerinin sınırlılığından, gelecek
endişesinden kaynaklanmaktadır.
Özetle Ortadoğu, tarihsel gelişmelerin GOP ‹flçi Platformu’nun çal›flmalar›ndan...
öngününü, bunun çalkantılarını,
belirsizliklerini, karmaşasını, çelişki ve GOP İşçi Platformu 7 Ocak günü bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda örgütlenme kampanyası başlatma kararı
çatışmalarını yaşamaktadır. Etkin olan alındı. Sanayi havzalarına ve işyerlerine müdahalenin yöntem ve araçları tartışıldı; fabrika toplantıları, fabrikalara
aktörlerin halkların bağımsızlık, özgürlük, seslenen özel bildiriler, duvar gazetesi vb. birçok aracın kullanılması kararlaştırıldı. Yanısıra işçi ve emekçilerin
demokrasi istemlerine verebileceği bir şey yok. semtlerde yaşadığı sorunlara müdahale edilmesi konuşuldu.
Ne yazık ki, bu alt-üst oluş sürecinde devrimci Örgütlenme kampanyası Şubat’ın üçüncü haftası “GOP işçileri buluşuyor!” başlığıyla gerçekleştirilecek bir
sosyalist bir seçenek, bir aktör olarak güncel- etkinlikle son bulacak. Toplantının ardından kampanya hazırlıkları çerçevesinde platform bileşeni işçi arkadaşlar
tarih sahnesinde yok… Bu, halklar ve ezilenler fabrikalarında örgütlenmenin önemi üzerine toplantılar gerçekleştirmek için hazırlıklara başladılar.
için en büyük şansızlıktır! Bir dizi aracı birarada kullanarak gerçekleştireceğimiz kampanya çerçevesinde 7 Ocak’tan bu yana mesafe almış
(Devam edecek…) bulunuyoruz. İki haftalık duvar gazetesi çıkarma kararını hayata geçirdik. 15 Ocak’ta Elmabahçesi, Rami, Bereç,
16 Ocak 2007 Pazariçi, Gazi Mahallesi’nde işçi ve emekçilerin yoğun olarak kullandığı duraklara, servis noktalarına ve sanayi
SOSYALİST-SOREŞGER içindeki birçok noktaya duvar gazetesi astık. Duvar gazetesi beklenilenden daha çok ilgi gördü.
(Kürdistan Devrimci Sosyalistleri) GOP İşçi Platformu
28 ★ K›z›l Bayrak Emperyalist hegemonya planları! Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

Bir emperyalist yeniden yap›land›rma projesi:


Genifl Ortado¤u ‹nisiyatifi-1
A. H. Yalaz

Giriş işbirlikçi “merkezi” hükümetin kontrol ettiği alan


Belirgin bir projenin sınırlıdır. Afganistan’da fiilen “çoklu iktidar” vardır.
varlığından söz etmek olanaklı Taliban rejimine karşı savaşı Irak’taki Baas
olmasa bile, son zamanlarda sözü rejimine karşı savaş izledi. ABD ve işbirlikçileri
çok edilen bir emperyalist girişim Irak’ta Afganistan’daki durumla karşılaştırıldığında
“Geniş Ortadoğu İnisiyatifi” daha güç durumdadır. Emperyalist işgale ve işbirlikçi-
(GOİ). Bu girişim, “yeni dünya kukla politik rejime karşı güçlü bir direniş vardır.
düzeni” olarak da adlandırılan Bush-yönetimi Irak’ı bütün bir Ortadoğu için örnek
ABD’nin dünyaya tek başına olacak çekici bir “demokratik model” yapmak istiyor.
hakim olma, dünyayı tek başına Diğer şeylerin yanı sıra, bu nedenledir ki, Ocak
yönetme politik stratejisinin bir 2005’te parlamento seçimlerinin yapılarak işbirlikçi-
parçası, ABD dış politikasının bir kukla politik rejime demokratik görünüm vermeyi
unsuru. GOİ, ABD planlayan ABD emperyalistleri ve iç işbirlikçileri,
emperyalizminin dünya askeri araçları kullanmada kural tanımıyorlar; kentleri
imparatorluğu kurma stratejik ve semtleri gelişigüzel bombalıyorlar.
planının taktik bir aşamasıdır. Gözden kaçmaması gereken bir nokta da “Büyük
21. yüzyılı Amerikan yüzyılı Ortadoğu” coğrafyasının batısında, Libya’da, yaşanan
yapma planının gerçekleşebilmesi gelişmelerdir. Libya devleti ABD başta olmak üzere,
için dünya enerji kaynaklarının American Enterprise Institute (Amerikan Girişimi emperyalist devletlerin baskısına boyun eğdi. Kaddafi
denetimini ele geçirmek bir olmazsa olmazdır. Dünya Enstitüsü)’nün örgütlediği bir toplantıda İkinci Bush rejimi “Batı” ile varolan gerginlikleri yumuşatmak, dış
ve “büyük” Ortadoğu ölçeğinde en büyük ve en etkili şöyle diyordu: “Özgür bir Irak, milyonların yaşamında sorunları çözmek ve “uluslararası toplum”dan
emperyalist güç olan Amerika Birleşik Devletleri, umut yaratarak ve gelişme sağlayarak bu önemli soyutlanmış olmasına son vermek için ödün üzerine
bölgedeki devletlerarası ve devletler-içi ilişkileri kendi bölgenin reformdan geçirilmesi konusunda özgürlüğe ödün veriyor.
emperyalist tekelci sermaye katmanının, özellikle ilişkin gücümüzü gösterebilir. (...) Irak’ta yeni bir Sözde GOİ tek başına ele alınıp
petrol ve silah tekellerini kontrol eden sermaye rejim bölgede diğer uluslar için dramatik ve esin çözümlenmemelidir. O birçok parça ya da taktik
gruplarının sınıfsal çıkarları ve kendi öz devlet çıkarlar kaynağı olan bir örnek olabilir.” (7) planlardan oluşan bir bütün, bir stratejik plandır.
için her zaman “düzene” sokmaya çalışmıştır. ABD Ekonomik, politik, sosyal ve ideolojik-kültürel GOİ’nin bölge devletleri ve halkları tarafından
yönetiminin kontrolünü elinde tutan “yeni tutucular” düzeyleri içeren bu emperyalist strateji,yalnızca ABD benimsenmesi için yıllardır uygun ideolojik-politik ve
(siz ABD emperyalizminin en gerici, en saldırgan tekelci sermayesinin ve ABD’nin emperyalist psikolojik koşullar oluşturulmaya çalışılıyor.
temsilcileri diye okuyunuz) Fas’tan başlayan ve çıkarlarına şu ya da bu ölçüde aykırı düşen politik ABD’deki ekonomik ve politik iktidar sahiplerine
Afganistan’ı da içine alan büyük bir coğrafyanın rejimlerin yıkılmasını gerçekleştirmeyi ve yerlerine göre, Batı’yı tehdit eden her şey (terörizm, köktenci
politik, ekonomik ve kültürel yeniden ABD’yle işbirliği yapacak politik rejimleri iktidara akımlar, vb.) bu bölgeden kaynaklanmaktadır. O halde
yapılandırılmasını gerçekleştirmeye çalışıyorlar. (2) getirmeyi amaçlamıyor. Aynı zamanda, dünyanın ne yapılmalı? Büyük kötülüklerin kaynağı olan bu
Dünyanın en büyük enerji kaynaklarının bulunduğu emperyalist yeniden paylaşımında rakip emperyalist bölgeye, İkinci Dünya Savaşı sonrası özellikle Batı
son derece geniş bir coğrafyanın politik haritasını büyük güçler, özellikle Rusya, Fransa, Almanya ve Avrupa’da uygulanan Marshall Planı’na benzer bir
yeniden çizmek istiyorlar. (3) Özcesi , ABD, Japonya ve geleceğin en büyük emperyalist plan çerçevesinde bölgeye “yardım” edilmeli. Aralık
demokratikleşme maskesi ardında, Kuzey Afrika’dan güçlerinden biri olmaya aday Çin devleti karşısında 2002’de ABD Dışişleri bakanı Colin L. Powell
Orta Asya’ya dek uzanan bölgenin petrol ve doğal gaz üstünlük sağlama ya da varolan üstünlüğü pekiştirme tarafından açıklanan ABD-Ortadoğu Ortaklık
zenginliği ve pazarları üzerindeki hakimiyetini amacını da güdüyor. Bu girişim, tam bir sınıfsal ve İnisiyatifi GOİ’nin bileşenlerinden biridir. Bu
güçlendirmek ve askeri üs ve tesisler ağını ulusal çelişkiler, devletler-içi ve bölgesel çatışmalar inisiyatifle GOİ’nin benimsenmesi için uygun
genişletmek istiyor. (4) coğrafyası olan bu geniş bölgede işçi sınıflarına ve ideolojik-politik ve psikolojik koşullar hazırlanmaya
Girişimin kapsadığı coğrafya öylesine geniş ve ele halklara gözdağı verme, sindirme ve olası devrimleri çalışıldı. Bu inisiyatifle, eğitimden sivil toplumu
alınması gereken sorunlar öylesine kapsamlı ki, bu önlenme politikasının uygulanmasıdır da. GOİ, genel güçlendirmeye dek varan geniş bir etkinlik alanında,
yazının bütününü konuya bir giriş olarak düşünmek çizgileriyle saptanan bu çerçevede ele alınmalıdır. ABD’nin bölge üzerindeki hegemonyası pekiştirilmek
doğru olur. Ekonomik, politik, sosyal ve ideolojik-kültürel isteniyor. Emperyalist sözcülere göre, bu plan, herkes
süreçlerin iç içe geçmiş olması teorik çözümlemede ve için ekonomik, politik ve eğitimsel fırsatların
İnisiyatifin teori ve pratiği sonuçlar çıkarmada hareket noktası olmak genişletilmesinin yanı sıra, ABD’nin Arap dünyasında
durumundadır. Arap devletleri ile birlikte çalışması için bir çerçeve ve
İnisiyatifin ideologlarına göre, bölge ülkelerinin iç GOİ’nin kapsadığı varsayılan coğrafyaya mali kaynak sağlayacaktır. Koordinatörlüğünü ABD
koşulları bölgede görülen köktenleşmenin ve terörün bakıldığında görülecektir ki, ABD emperyalizmi, 11 Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage yaptığı
başta gelen nedenlerinden biridir. Bölgede politik ve Eylül 2001 saldırılarını da gerekçe olarak kullanarak, bu girişim, Dışişleri Bakanlığının Yakın Doğu İşleri
ekonomik haklardan yoksun bireylerin sayısı arttıkça görece çok yönlü bir yeniden politik-ekonomik Bürosu tarafından yönetilecektir. ABD ile Ürdün
aşırılıkta, terörizmde, uluslararası suçta, yasadışı yapılandırma çalışmasına girişmiştir. Söz konusu Krallığı arsında yapılan Serbest Ticaret Anlaşması, Fas
göçte, vb. artışların yaşanması kaçınılmazdır. (5) Daha saldırılar ABD’nin bölgeye ilişkin stratejik planlarını Krallığıyla da benzer bir anlaşma yapma çalışmaları
somut olarak konulacak olursa, köktenleşme ve uygulamaya koyması için bulunmaz bir fırsat oldu. Bu yukarıda sözü edilen politik, ekonomik ve kültürel
terörizm, zayıf devletlerin ortaya çıkmasına neden olan emperyalist dış politika girişiminde bugün öne çıkan yeniden yapılandırmanın bir öğesidir. Powell’a göre,
başarısızlığa uğramış bir modernleşme sürecidir. asıl araç askeri müdahaledir, savaştır. Politik ve başarılı olmaları için açık ekonomilerin açık politik
Şimdi yapılması gereken bölgedeki modernleşme ekonomik “reform” girişimleri ve ideolojik-kültürel sistemlere gereksinmeleri olduğundan, bölge
sürecine (siz her alanında kapitalistleşme olarak etki sağlama ya da Batı düşünme ve yaşam biçimini ölçeğinde politik katılımcılığının güçlendirilmesi
okuyunuz) yardımcı olmaktır. (6) ABD zorla benimsetme çalışmaları askeri müdahale Ortaklık Girişiminin ikinci dayanağını
emperyalistleri, bölgenin, ekonomik reformlar, daha stratejisine bağlı olarak yürütülmektedir. oluşturmaktadır. (8)
çok istikrar ve güvenlikle birleşecek biçimde ABD işe Afganistan’da kendisiyle anlaşmaya
“demokrasi ve özgürlüğe” kavuşturulmasının yanaşmayan Taliban rejimine savaş açmak, onu Batı uygarlığı İslam uygarlığına ya da
amaçladıklarını açıklıyorlar. Irak’taki savaşın hararetli yıkmak ve işbirlikçi bir politik rejimi kurmakla uygarsızlığına karşı!
savunucularından biri olan İsrail devletinin koşulsuz başladı. Ama Afganistan’ın bütününü kapsayan bir
destekçilerinden biri olan gerici düşün kuruluşu politik rejim kurmayı başaramadı. Afganistan’daki Her bakımdan yeniden yapılandırılması savunulan
Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007 Emperyalist hegemonya planları! K›z›l Bayrak ★ 29

bölgede yaşayan halkların dinsel eğilimine


bakıldığında görülecektir ki, çok büyük bir çoğunluk GOİ’nin bölge devletleri ve halkları tarafından benimsenmesi için yıllardır uygun
İslam dinine bağlıdır. GOİ’yi , bir anlamda, “İslam ideolojik-politik ve psikolojik koşullar oluşturulmaya çalışılıyor. ABD’deki ekonomik
dünyası”nın anılan bölgedeki parçasının Batı ve politik iktidar sahiplerine göre, Batı’yı tehdit eden her şey (terörizm, köktenci
uygarlığına uygun düşecek biçimde yeniden akımlar, vb.) bu bölgeden kaynaklanmaktadır. O halde ne yapılmalı? Büyük
düzenlenmesi olarak görmek gerekir. ABD
yönetimindeki “yeni tutucular” İslam dininin egemen kötülüklerin kaynağı olan bu bölgeye, İkinci Dünya Savaşı sonrası özellikle Batı
din olduğu bölgelere ve ülkelere Batı müdahalesini Avrupa’da uygulanan Marshall Planı’na benzer bir plan çerçevesinde bölgeye
gerekli buluyorlar. Birçok burjuva bilim insanı, “yardım” edilmeli. Aralık 2002’de ABD Dışişleri Bakanı Colin L. Powell tarafından
düşünür, vb. bu koroya katılıyor.
açıklanan ABD-Ortadoğu Ortaklık İnisiyatifi GOİ’nin bileşenlerinden biridir. Bu
“Büyük Ortadoğu” kavramının babası olan ve
Ortadoğu tarihi üzerine önde gelen uzmanlardan biri inisiyatifle GOİ’nin benimsenmesi için uygun ideolojik-politik ve psikolojik koşullar
olarak kabul edilen tarihçi Bernard Lewis bunlardan hazırlanmaya çalışıldı.
biri. ABD dış politikasının ateşli destekçilerinden biri
olan Bernard Lewis’e göre, “İslam coğrafyası” reformları amaçlayan bu süreç 2010’a doğru serbest yelpazede GOİ’ye tepki gösterilmesinde yadırganacak
demokratikleştirilmeli ve yeniden yapılandırılmalıdır. ticaret bölgesinin oluşturulmasıyla sonuçlanmalıdır. bir durum yok. Örneğin, reformların ülke içinden
Emperyalist politika oluşturucuları ve Bernard Avrupa Birliği, halihazırda milyarlarca Euro’nun gelmesi gerektiğini ve her ülkenin kendine özgü
Lewis’e göre, askeri müdahale, diplomatik/politik harcandığı bu sürecin ABD inisiyatifi tarafından özellikleri olduğunu belirten Mısır devlet başkanı
baskı ve ekonomik “yardım” yoluyla bütün bir zayıflatılacağından korkmaktadır. (12) Bir “uzman” Mübarek’e göre, bir tek modelin bütün İslam
uygarlığın (İslam uygarlığı) yönü belirlenebilir. Lewis Fransız gazetesi Le Monde’un 27 Şubat 2004 tarihli ülkelerine dayatılmasının başarı şansı yoktur. Bölgede
için asıl olan İslam dünyasındaki iç gelişmeler değil, sayısında da bunu şöyle dile getiriyor: “Korkarız ki, Amerikalılara karşı daha önce görülmedik denli bir
İslam ile Batı’nın çatışmasıdır. (9) Lewis gibilerin ABD kendi jeopolitik amacını gerçekleştirmek için nefretin olduğunu belirten Mübarek, reformların
sahip olduğu dünya görüşüne göre, ABD, Batı ve İsrail bizim araçlarımızı kullanmak ve bizden onu finanse dışarıdan dayatılmasının yapılmak istenenin tam
(10) demokrasi ve bireysel özgürlükler için etmemizi istemektedir.” (13) tersine terörizmi güçlendireceğini vurgular. (15)
totaliterliğe karşı savaşım yürüttüklerine göre, onların Ekim 2004
savaşımı doğal olarak haklıdır. Bu yalnızca uygarlıklar Arap dünyasında tepkiler (Devam edecek...)
arasında bir savaşım değil, ama uygarlık için totaliter
barbarlığa karşı savaşımdır. Doğallıkla da, bu Söz konusu edilen bölgede GOİ’ye karşı tepki çok (1) ABD yönetimi tarafından sunulan “G-8 Büyük
amaçlara ulaşmak için demokrasinin savunucuları zor yönlü oldu. Böylesi bir girişimi destekleyenler olduğu Ortadoğu Ortaklık Çalışma Tezi”, Londra’da çıkan
kullanma hakkına sahiptirler; ve her iki tarafın can gibi değişik sertlikte olmak üzere karşı çıkanlar da günlük liberal Arap gazetesi Al-Hayat” tarafından elde
kaybı için de Batı yaşam biçimini tehdit edenler oldu. İkinciler çoğunluğu oluşturdular. İlerici ve edildi ve 13 Şubat 2004’te yayınladı. Haziran 2004’te
suçlanabilirler. (11) Söz konusu olan yalnızca devrimci politik güçler, özellikle ikinciler, ABD yapılan G-8 (sekiz sanayileşmiş ülke) zirvesinde
ekonomik ve politik düşünlerin ve kurumların kabul hegemonyasını kurmayı ya da güçlendirmeyi “Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Girişimi” adı yerine
ettirilmesi değil, değer yargıları, davranış kuralları, amaçladığını düşündükleri bu girişime sert biçimde “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika İnisiyatifi” adı kabul
gelenekleri, alışkanlıkları, sanat ve estetik anlayışları, edildi.
karşı çıktılar.
vb. ile bir bütün olarak Batı kültürünün kabul (2) “Geniş Ortadoğu” 22 Arap Birliği ülkesinin yanı
Medyada gösterilen tepkileri veri olarak alırsak
ettirilmesi, daha doğrusu dayatılmasıdır. Lewis’e göre, sıra, Türkiye, İsrail, İran, Afganistan ve Pakistan’ı içine
görürüz ki, girişim bölge halkları tarafından
alıyor.
Batı, Müslümanları batılı olanı kabul etmeleri için reddedilmektedir. ABD Dışişleri Bakanlığı
(3) Sosyal-emperyalist “Sovyetler Birliği” devletinin
cesaretlendirmelidir; ama “tercih” onlarındır. “Doğru” Uluslararası Enformasyon Programları tarafından
hegemonyasındaki bloğun çöküşü, “politik Ortadoğu”
tercihler yapılıncaya ya da tercih yapmaya zorlayanlar yapılan ve 25 Şubat 2004 ile 11 Mart 2004 arasında 22 coğrafyasının genişlemesinin nedenlerinden biridir.
tercihe zorlama güçlerini yitirinceye dek “Geniş ülkede yayınlanan 89 rapora dayanan “Büyük Sovyet bloğunun çöküşü Avrasya coğrafyasının yeniden
Ortadoğu” bugünkü “Geniş Ortadoğu” olmayı Ortadoğu İnisiyatifi: ‘Temel’ Reformlar Empoze büyük emperyalist savaşım alanı olarak ortaya
sürdürecektir. Edilemez” başlıklı çözümleme de bunu kanıtlıyor. Bu çıkmasına da neden oldu.
çözümlemenin anahtar bulgularına göre, sağcı yazarlar (4) Söz konusu bölgeye istatistiksel bir göz atış
Emperyalistler cephesinde kimi tepkiler ve ılımlı Araplar “Müslüman dünyayı bölgenin sahip olduğu önemi ve bölge üzerindeki
demokratikleştirecek bu büyük planı” desteklerken, emperyalist-kapitalist rekabetin nedenlerini anlamak
GOİ, diğer şeylerin yanı sıra, emperyalistler arası kimileri de Arap dünyasının “dıştan dayatılan” bir için yeterli olacaktır. Bölgenin yüzölçümü 16,909
rekabetin, dünyanın emperyalist yeniden paylaşımını modeli değil, “kendi demokrasi modelini” uygulaması kilometrekaredir. 2001 istatistiklerine göre nüfusu 575
gerçekleştirmenin bir aracıdır da. ABD, GOİ gerektiğini savunuyorlar. “Sertlik yanlısı” gazeteler ise milyondur. Her 30 yılda ikiye katlanan bölgenin nüfusu
aracılığıyla varolan rakip emperyalist güçlerin ve girişimi ve onun “hegemonya için gizli Amerikan 2030 yılında 1 milyarı bulacaktır. Varlığı saptanmış
potansiyel emperyalist rakiplerin bölgedeki etki niyetlerini” reddediyorlar. petrol rezervlerinin %65’i, Suudi Arabistan da dahil,
alanını sınırlamak istiyor. Ne var ki, emperyalistler Mısır devletinin sahip olduğu Akhbar-al-Yawm Körfez ülkelerinde bulunmaktadır.
arası güç ilişkileri ABD’yi diğer büyük emperyalist reformlarla Filistin-İsrail anlaşmazlığının çözülmesi (5) Bu girişim, aynı zamanda, kapitalist olarak ileri
güçlere, özellikle Almanya ve Fransa’ya ödün arasında ilişki kurulmasının reformları ertelemek ve Batı toplumlarının kendilerini azgelişmiş kapitalist
vermeye ve onları da bu inisiyatife ortak etmeye değişimleri tamamen kesinkes olanaksız duruma ülkelerden kaynaklanan sorunlara karşı koruma
zorluyor. ABD’nin bölgeye ilişkin politikası kendi getirmek olduğunu yazarken, Suriye devleti tarafından girişimidir de.
emperyalist çıkarlarına zarar verdiği için Irak savaşına çıkarılan Tishreen gazetesi GOİ’nin “Müslüman (6) Robert Looney, Strategic Insighst, Ağustos 2004.
karşı çıkmalarının Alman ve Fransız devletlerine Arap inançları yok edeceğini” ve bölgeyi (büyük Siyonist (7) www.whitehouse.gov/news/releases/2003.
halkları arasında belirli bir saygınlık kazandırdığı girişim için sonuna kadar açacağını” vurguladı. Faslı (8) Powell’ın The “Heritage Foundation” (Heritage
anlaşılıyor. ve Lübnanlı gözlemciler GOİ’nin “Arap ve İslam Vakfı)’nda yaptığı “ABD-Ortadoğu Ortaklık Girişimi:
Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü kültür mirasını” eritip yok etmeyi amaçladığı Gelecek Yıllar İçin Umudun İnşa Edilmesi”
müdiresi Nicole Gnesotto, Fransız gazetesi Le görüşündedirler. (14) konuşmasından, www.state.gov.
Figaro’nun 10 Şubat 2004 tarihli sayısında ABD Bölgedeki en gerici Arap rejimleriyle işbirliği (9) Adam Sabra, What Is Wrong with What Went
planlarına eleştirel yaklaşıyordu. Ona göre “Büyük yapan ABD, bağlaşıklarını da kızdırdı. GOİ, işbirlikçi Wrong? (Yanlış Giden Neydi de Yanlış Olan Nedir?),
Arap devletlerinin, en azından şimdiki politik iktidar Adam Sabra, Western Michigan University (Batı
Ortadoğu” Projesi üç işlevi yerine getiriyor: Amerikan
sahiplerinin çıkarları için tehlike oluşturuyor. Burjuva Michigan Üniversitesi)’de Ortadoğu tarihi öğretiyor.
stratejisinin tekleştirilmesi, bölgenin sorunlarının
politik özgürlüklerin olmadığı ya da son derece sınırlı (10) Arap-İsrail sorunu, özel olarak anılacak olursa
basitleştirilmesi ve dikkatlerin İsrail-Filistin
Filistin sorunu diye bir sorunun varlığının söz konusu
sorunundan uzaklaştırılması. Başka biçimde olduğu Arap devletlerinin yöneticileri, on yıllardır
bile edilmediği GOİ’nin ayrılmaz unsurlarından biri de
konulacak olursa, Gnesotto’ya göre, Amerikan bağlaşıkları olan ABD’nin hegemonyasında da bile
İsrail devletinin varlığını sürdürmek, güvenliğini
söylemi, (Irak’a karşı) savaş için öne sürülen delillerin olsa bölgesel çok yönlü bir yeniden yapılanmanın
sağlamak ve devlet olarak onu güçlendirmektir.
terörizmden (kanıtlanmadı) ve kitle imha silahlarından kendileri için ne denli tehlikelerle dolu olduğunun
(11) A.g.y.
(bulunmadı) (İslamcı) tiranlığa karşı savaş için deliller bilincindeler. Bir kez başladı mı burjuva reform
(12) Bush’un “Büyük Ortadoğu” Projesi, Ludo De
durumuna getirilmesini sağlamak zorundadır. “Çok sürecinin nerede ve nasıl biteceği bilinemez.
Brabander, http://www.uitpers.be
taraflı” bir ele alıştan yana olan Gnesotto, bu arada Demokratikleşme süreci bir yana, politik liberalleşme (13) A.g.y.
Barselona sürecini hatırlatmaktadır. Akdeniz’in Arap düşününün bile kabul edilmez olduğu bir politik (14) www.globalsecurity.org/military/library/news
ülkeleriyle 1995’te başlatılan ve ekonomik ve politik coğrafyada kuşkuculuktan kızgınlığa dek uzanan bir (15) A.g.y.
30 ★ K›z›l Bayrak Basından... Sayı:2007/02 ★ 19 Ocak 2007

ABD hegemonyas› ve sol


Rag›p Duran’›n 13-14 Ocak günleri Ankara’da s›ras›yla SSCB, ‹ran ve ABD, Kürt mücadelesini kendi ve Güney’de iktidara gelene kadar, PKK, Güneyli iki lidere,
gerçekleflen “Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor” konferans›nda devlet ç›karlar› do¤rultusunda de¤erlendirdikten sonra, nispeten soldan elefltiri yöneltebiliyordu. Ama Barzani’nin
yapt›¤› konuflmay›, konferans›n emperyalizm konusundaki Kürtleri kaderleriyle bafl bafla b›rakm›fl, her üç seferde de Erbil’de, Talabani’nin de Ba¤dat’ta iktidara geçmesi, eski
genel suskunlu¤unu vurgulad›¤› için önemsiyor ve buna Kürtler hüsrana u¤ram›flt›. sol bak›fl› rafa kald›rd›. Anlafl›lan milliyetçi bak›fl›n alan›
iliflkin bölümü okurlar›m›za sunuyoruz.../KB geniflleyince sol bak›fla pek yer kalm›yor. Barzani ve
ABD’ye karfl› ç›kmadan bar›fl olmaz Soldan uzaklaflt›kça bar›fltan da... Talabani’nin iktidar sahibi olmas›, PKK’yi de ABD
Dünkü oturumlar›n bir k›sm›n› izleyebildim, di¤er ‹kinci siyasi nokta, daha çok ideolojik bir tercihle ilgili. sayesinde elde edilmifl bu iktidara sanki ortak yapm›fl gibi.
konuflmalardan da haberdar›m. Burada ne yaz›k ki dün ve Güney’dekiler kadar Kuzey’deki Kürtlerin de 2001 ve Osman Öcalan ve baz› eski PKK kadrolar› da, 2003
flimdiye kadar, çok önemli hatta tayin edici bir konudan 1999’dan bu yana sol ideolojiden uzaklaflt›klar›n› gözlemek sonras›nda yabanc› bas›nda yay›nlanan demeçlerinde,
yeteri kadar söz edilmedi. Bu konuya baz› konuflmac›lar, gerek. Gerek KDP ve KYB’nin yay›nlar›nda gerekse ABD’nin kendileriyle birlikte Büyük Ortado¤u Projesini
galiba ço¤u ise hiç de¤inmedi. PKK’nin yay›n ve pratiklerinde, eskiden belki biraz silik, hayata geçirmesi gerekti¤ini savunmufllard›.
Kürt meselesi çoktan Diyarbak›r-Van-Hakkari sönük de olsa rastlad›¤›m›z sol ideoloji ve terminoloji PKK’nin (Kandil olsun, ‹mral› olsun) küreselleflme, ABD
üçgeninden ç›kt›, Ankara-Ba¤dat-fiam-Tahran dörtgenini büyük ölçüde azald›. Biliyorum, sol dünya çap›nda geriledi emperyalizmi, Irak gibi konulardaki aç›klama ve tahlilleri,
de aflt›, sorun art›k global bir sorun haline geldi. Üstelik diye itiraz edebilirsiniz, ayr›ca sol kavram›n›n da somut gerçeklerin analiz ve sentezinden çok, bu örgütün
ABD’nin Irak iflgalinden bu yana, hatta 1991’deki ilk mu¤laklaflt›¤› ya da tart›flma konusu oldu¤u da öne k›sa vadeli ve dar isteklerini içeren metinler olarak
sald›r›s›ndan bu yana, bölgede en önemli siyasi ve askeri sürülebilir. Ama benim Althusser’ci bak›fl aç›s›yla, belki de alg›lan›yor.
güç haline gelen ABD’yi hesaba katmadan oluflturulacak genel olarak dünya görüflü olarak tan›mlayaca¤›m sol Soldan uzaklaflma, ba¤›ms›zl›k, özgürlük, demokrasi
bir politikan›n herhangi bir geçerlili¤i söz konusu olamaz. ideoloji asl›nda öyle o kadar da mu¤lak ve tart›flmal› bir ve bar›fltan da uzaklaflma anlam›na geliyor.
Kürtler, daha do¤ru bir deyiflle özellikle Güney’deki Kürt kavram de¤il. Emekle sermaye aras›ndaki çeliflki, laiklik, Tekrar ediyorum, KDP ve KYB’den antiemperyalist ve
yönetimi ABD sald›rganl›¤›, hegemonyas›, emperyalizmi uluslararas› dayan›flma, ittifak politikalar› ve tabii ki demin solcu olmalar›n› beklemek söz konusu de¤il. Çünkü bu iki
konusunda yanl›fl hayaller besliyor. ABD bugün dünyan›n sözünü etti¤im dünyadaki gericili¤in beyni ve kalbi olan partinin tarihi, s›n›f kökeni ve yap›s› zaten bu tür bir iste¤in
ve bölgenin en zararl›, en tehlikeli gücüdür. Bu nedenle ABD yönetimine karfl› tutum, solculu¤un temel k›staslar›n› gerçekleflmesine müsait de¤il. Ancak PKK’de ve yak›n
ABD’nin yay›lmac›, sald›rgan, savaflç›, iflgalci politikalar›na oluflturuyor hâlâ. Sol, bir de¤erler manzumesidir, kiflisel ve çevresinde antiemperyalizmden ve soldan uzaklaflma,
karfl› mücadele etmeden ne ba¤›ms›zl›k, ne özgürlük, ne toplumsal hayata iliflkin bir tahayyüldür. 2003 hatta belki de 1999’dan bu yana net bir flekilde
demokrasi, ne de bar›fl olabilir. ABD tarz› bir ba¤›ms›zl›k, Türkiye’deki Kürt siyasi hareketlerinin Türk Solu olarak görülüyor.
demokrasi ve bar›fl isteyenler Irak’ta olup bitenleri görüyor adland›r›lan kümeyle iliflkilerinden söz etmiyorum. Türk ABD hegemonyas› konusunda duyars›zl›k ya da yanl›fl
de¤il mi? Biliyorum bu konu hassas, çok tart›fl›l›yor. Ama solunun Kürt meselesinde ne kadar baflar›s›z, ne kadar tahlil ile soldan uzaklaflma, hafif kaymalar de¤ildir. Bedeli
ben Güney yönetiminin, ya da Türkiye’deki Kürt siyasi olumsuz bir s›nav verdi¤ini Mustafa Suphi’den bu yana çok a¤›r olabilir. (...)
hareketlerinin ABD emperyalizminin iflbirlikçisi, Amerikan izliyoruz. Gerçek solcular›n ve ba¤›ms›z Türk ayd›nlar›n›n (Bianet, 16 Ocak 2006)
ufla¤› filan olduklar›n› söylemiyorum. Bu konudaki Kürt sorunu konusundaki olumlu, ama ne yaz›k ki kitlesel (Bu metin, 14 Ocak 2007’de Ankara’da düzenlenen
perspektif ve duyarl›l›k eksikli¤ini vurgulamaya çal›fl›yorum. etkisi çok fazla olamayan tutumlar› da ayr› bir sorun. “Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor” konferans›nda yapt›¤›m
Kürt dünyas›ndaki ABD yanl›l›¤›n›n üç nedeni var: Bugün KDP ve KYB’nin de ve ne yaz›k ki PKK’nin de konuflman›n, toplant› sonras› yap›lan tart›flmalar› da
* Milliyetçi perspektifle, yani dar bir bak›fl aç›s›yla tahlil sol bir perspektife sahip oldu¤unu kimse öne süremiyor. içerecek bir flekilde zenginlefltirilerek kaleme al›nm›fl
yap›nca, Kürtler bafldüflman olarak sadece ve esas olarak Oysa ki mesela geçmiflte, sadece Barzani-Talabani Irak’ta versiyonudur/RD)
Saddam’› görüyordu. Bu t›pk› bir atölyede çal›flan
ç›ra¤›n bafldüflman olarak ustabafl›n› görmesi gibi.
ABD’nin Saddam’la olan çeliflkisiyle Kürtlerin Saddam
ile olan çeliflkisi ayn› türden de¤il. Dolay›s›yla Kürtlerin,
Saddam’› devirmek istedi¤i için ABD’yi dost ya da
Bir büyük yazar›n küçük hesaplar›
müttefik olarak ilan etmesi ve öyle muamele etmesi
yanl›fl. ‘‹nce Memed’i 14 yafl›nda büyülenerek okumufltum, Türk-Kürt kardeflli¤i masal›? Klifleler, milliyetçili¤i
* Kürtler, Ahmede Hani’den bu yana hakl› ve meflru Yaflar Kemal’in hafta sonu ‘Türkiye Bar›fl›n› Ar›yor okflama, petrol hesab› üzerinden mi kardefl olaca¤›z?
olarak kendi devletlerini kurmaya çal›flt›lar. Ama çok Konferans›’nda yapt›¤› konuflmay›, bu kez, içim Olmaz olsun. ‘Türk’ün Türk’ten baflka dostu olmad›¤›’n›
çeflitli iç ve d›fl dinamik engeller nedeniyle bu istek bulanarak okudum. düflünen marazi kafadan, onun yan›na ‘Kürt’ten baflka
bugüne kadar gerçekleflemedi. Baz› Kürt gruplar›, art›k O destans› dilden, politika esnaf› diline geçifle tan›k dostu yok’u ekleyerek mi kurtulaca¤›z? Yaflar Kemal,
bu düflün gerçekleflti¤i görüflündeler. Oysa ki Güney’de olmak hüzün verici oldu. Keflke da¤a ç›kan gençlerden “Ey milliyetçi ›rkç›lar›m›z, dünyada bir tane dostumuz
bugün oluflmakta olan “entité”, ki buna federe devlet, birinin hikâyesini destans› diliyle öyle bir anlatsayd› ki, varsa diyelim, o da güneyimizde petrol kuyular›n›n
özerk bölge, hatta ba¤›ms›z devletin ilk ad›m› da onlardan birine, kimse bir daha, kolay kolay ‘terörist’ üstünde oturan Irak Kürtleridir” demifl.
diyebiliriz, unutulmamal› ki, ABD iflgali sayesinde diyemeseydi. Bir büyük yazardan bu beklenirdi. Bir Araya petrol hesab› s›k›flt›rarak m› kardeflli¤e ikna
meydana geldi, geliyor. Dolay›s›yla, d›fla ba¤›ml› bir büyük yazardan, politikan›n pazarl›k dilinin ucuz edece¤iz ‘›rkç›lar›’? Bundan, Türk veya Kürt kime ne
devlet ve özellikle de iflgal sona erdi¤inde, tek bafl›na tekrarlar›n› de¤il, bir insanl›k dersi alsayd›k, Kürt hay›r gelecek? Ba¤›ms›zl›k istemeyip, federe devletin
ayakta kalamayaca¤› gibi Sünni ve fiii Araplarla birlikte meselesinin halli konusunda umutlanmak için ç›k›fl ‘ifllerine gelmesi’ne mi ba¤layaca¤›z, bar›fl umutlar›m›z›?
yaflam koflullar›n› ortadan kald›rm›fl durumda. Bu bulsayd›k. Kardefllik, bar›fl ve ‘ifline gelmek’ laflar› ayn› cümle
yetmiyormufl gibi, ba¤›ms›z üç devlet kurulsa bile, yeni Bir büyük yazar›n, 20. yüzy›l›n insanl›k ad›na tan›k içinde kula¤›n›z› t›rmalam›yor mu?
düflmanlarla çevrili bir devlet olma riski söz konusu. olduklar›n› say›p dökerken düfltü¤ü s›radan, bafltan Hem Irak’ta direnenler için ‘terörist’ diyenlere,
‹flgal alt›nda ba¤›ms›zl›k, özgürlük, demokrasi ya da savma savafla itiraz hatt› bir yandan, insanl›k onuru ‘Gerillaya terörist demeyin’ diyebiliyor musunuz?
bar›fl olmaz. ad›na yap›lanlara geldi¤inde iflaret etti¤i yerin Avrupa Ben öteden beri, fliddete dayal› siyasete karfl›
* Son bir neden de, konum de¤iflikli¤i. Güney’deki Birli¤i olmas›, di¤er yandan tüm söyledikleri, çok ama olmama karfl›n, direnifl hareketlerinin hiçbirine ‘terör’
Kürtler onlarca y›l ellerinde silahlar da¤larda çok hayal k›r›c›yd›. Evet, Yaflar Kemal’in konuflmas›nda, denmemesinde ›srar ediyorum, siz Irak’ta iflgale karfl›
ba¤›ms›zl›k, özgürlük, demokrasi ve bar›fl için savaflt›lar. ‘Korkular, ac›lar içinde geride b›rakt›¤›m›z bir yüzy›lda’, direnenlerden neden hiç bahsetmiyorsunuz?
‹lginçtir, mesela, ‹smet fierif Vanl›’n›n (La Question ‘‹nsanl›¤›m›z› onurland›ran ifller de yap›ld›’ dedikten Ne Irak kuzeyden, ne bölge Kürtlerden ve Türklerden
Nationale Kurde en Irak- Irak’ta Kürt Milli Meselesi) sonra, bu onurland›ran ifllerin yekûnü Avrupa Birli¤i ibaret de¤il. Dünyadaki tek dostumuz Kuzey Irak’taki
kitab›nda da ayr›nt›l› bir flekilde anlat›ld›¤› üzere, feodal etraf›nda özetleniyor. Sadece kötü bir Avrupa Birli¤i Kürtlerse, Araplar neyimiz?
özelliklerine ra¤men Barzani’nin KDP’si bile 1960’l› broflür a¤z› de¤il söz konusu olan, bir büyük görmezden Yaflar Kemal, “Bir de Lozan Konferans› var. Kürtler,
y›llardaki kongre kararlar›nda hep “Kahrolsun ABD gelme. Sadece, geçen yüzy›l›n insanl›k onuru ad›na Türkiye’yi de¤il de ‹ngilizleri tutsalard›, bugünkü
emperyalizmi!” fliar›n› benimsemiflti. Erbil/Hewler yap›lan bir sürü kavgas›n›, direniflini görmezden gelme durumlar› böyle mi olurdu?” demifl. Sahi, ‘Türkiye
yönetimi art›k ba¤›ms›zl›k, özgürlük, demokrasi ve bar›fl› de¤il, Avrupa Birli¤i denilen siyasi birli¤in bugün içinde bar›fl›n› ararken’ neyin pazarl›¤›n› yap›yoruz? Söz
kazand›¤›n› san›yor ve iktidara geldi¤inin fark›nda. bulundu¤u savafl› görmezden gelme. konusu olan, ‹ngilizlerle iflbirli¤i yapmam›fl olman›n
Barzani-Talabani ikilisi art›k iktidara gelince kaç›n›lmaz Irak’tan bahsediyorum, kendi aralar›ndaki savafllara hesap pusulas› m›? Bu her fleyden önce, iflbirli¤i
olarak meseleye bakt›klar› konum de¤iflti. Art›k ABD son verme ad›na bir araya gelen Avrupal›lar›n bir yapmayanlar›n onurunu zedeleyecek bir ifade. Hem
emperyalizmine karfl› muhalefet sözkonusu olmad›¤› bölümü, Irak’› iflgal edenler aras›nda. Irak yak›n tarihin emperyalistlerle iflbirli¤i sonucu Ortado¤u’nun ne hale
gibi, temel mesele iktidar› sürdürmek haline geldi¤i için, gördü¤ü en kanl›, en vahim insanl›k olay› olmaya devam geldi¤i ortada, ayn› fleyleri mi tekrarlayaca¤›z? Bu kez
toplum ç›kar›n› önplana koyan perspektif de kayboldu. ediyor. Savafllara dur demek için bir araya gelmifl Türklerle Kürtler baflkalar›n›n canlar›, kanlar› üzerine mi
Muhalefette iken ABD’ye karfl› ç›kmak belki kolayd› ama Avrupal›lar, yaz›n ortas›nda, 33 gün Lübnan’›n bar›fl ve kardefllik tesis edecek? Bu ülkenin ötesinde, bu
flimdi varl›k nedeninizi sa¤lam›fl olan bir güce muhalefet bombalanmas› karfl›s›nda parmaklar›n› k›p›rdatmad›lar. bölgenin halklar›n›n hepsini kucaklayacak bir bar›fla
edemezsiniz. Bu mu 20. yüzy›l›n insanl›k onuruna hediyesi? Olabilir ihtiyac›m›z oldu¤unu, böyle bir çaban›n dilinin bu
Güney’deki Kürt yönetiminin hat›rlamak istemedi¤i mi? olamayaca¤›n› hâlâ fark etmediniz mi?
üç örnek var: 1946 Mehabad, 1972 Cezayir Özerklik Hem nedir, Atatürk’le bafllay›p, Malazgirt ile devam Nuray Mert
Antlaflmas› ve 1991. Her üç örnekte de d›fl güçler, eden yolu Kuzey Irak’taki petrol kuyular›ndan geçen (Radikal, 16 Ocak ‘07)
Mücadele Uyuflturucu ve gençlik...
Postası Geçtiğimiz haftalarda
televizyonlarda okul
tuvaletlerinde uyuşturucu
kullanan gençlerin görüntüleri
yayınlandı. Patronların
emrindeki egemen sermaye
medyasının deyimiyle
görüntüler kanları dondurdu.
Uyuşturucunun hiç de
gençlikten uzakta olmadığı,
Samsun’da asgari ücret okul çağındaki çocukların bile
bakkaldan peynir-zeytin alır
kampanyası gibi uyuşturucu maddeler
Asgari ücretin 403 YTL olarak açıklanması alabildiği, basit kırtasiye
üzerine BDSP tarafından sefalet ücretini teşhir eden malzemelerinin, örneğin
imza kampanyası başlatıldı. Sermaye iktidarı barınma, tinerin ne kadar tehlikeli ivedilikle konuya eğildiler. Okul özel TED koleji
beslenme, eğitim, ulaşım, sağlık gibi insanların temel uyuşturucu haline geldiği sermaye medyasının olunca, patronların çocuklarını uyuşturucuya
ihtiyaçlarını 403 YTL gibi sefalet düzeyinde bir ilk defa dikkatini çekti! karşı korumak için yasal düzenlemeye gitmeyi
ücretle karşılamayı dayatmaktadır. Açlık sınırının 580 Egemen medyamız yıllarca büyükşehirlerde ihmal etmediler.
YTL olduğu bir ülkede yeni asgari ücret işçi ve köprü altlarında yaşayan, her geçen gün biraz Uyuşturucu insanlığın ve daha güzel bir
emekçiler için ölüm fermanıdır. daha yok olan, uyuşturucu bağımlısı gençleri dünyanın düşmanı olduğu için, uyuşturucu ile
İmza standında iki günde 400’e yakın imza görmezden gelirken, sermaye düzeni toplumun yapılan mücadelenin karşısında olmamak akıl
toplandı. Sistemin ücret politikalarını teşhir eden dışına itilen bu çocuklar için en ufak bir yasal dışıdır.
ajitatif konuşmalar yapıldı. Standa gelen işçi ve düzenleme yapmadı. Milli Eğitim Bakanı Ancak ülkemizde sermaye medyasının ve
emekçilere asgari ücretin nasıl ve kimlere göre ilkokullara kadar inen uyuşturucu için herhangi kurumlarının yıllardır var olan uyuşturucu
belirlendiği anlatıldı. bir girişimde bulunmadı. Ne zaman ki, bir özel sorununu görmezlikten gelmesi, TBMM’nin
Samsun/Kızıl Bayrak okulun tuvaletinde kaydedilen görüntüler yasal düzenlemeye gitmek için problemin özel
internet ortamında yayınlandı, sermaye devleti okulların kapısını çalmasını beklemesi, meclisin
soruna el koydu. sınıfsal kimliğinin göstergesidir.
İLGP’den film gösterimi... Öğretmenlere yönelik saldırılara gülen ve bu Bu durum TBMM’nin, yoksulluk sınırında
haberleri dozu kaçmış şakalar olarak niteleme yaşayan, yarını belirsiz, emeğiyle geçinen işçi ve
utanmazlığını gösteren, maaşları binlerce emekçilerin değil, Türkiye’de azınlığı oluşturan,
dolarlarla ölçülen haber spikerleri kanlarının çocuklarını özel okullarda okutabilen, eğitime
donduğunu ifade ettiler . milyarlar harcayabilen sermaye sahiplerinin
Özel okullarda meydana gelen bu acı olay vekilleri olduklarını bir kez daha ispatlamıştır.
nedense TBMM’nin de dikkatini çekti ve Bir eğitim emekçisi/Kırşehir

ÇAZ-DER’de “insan haklar› ve mücadele” paneli


14 Ocak günü ÇAZ-DER Gençlik
Bir hafta boyunca yoğun bir çalışmaya konu Komisyonu “İnsan hakları ve
ettiğimiz film gösterimine tüm liseli arkadaşlarımızı mücadele” başlıklı bir panel
çağırdık. Liselileri “Hoşçakal yarın” adlı filme davet gerçekleştirdi. Panele konuşmacı
ettik. olarak ILPS temsilcisi Suzan Zengin
‘68 kuşağının devrimcilerinden Deniz Gezmiş, ve Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri
Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ı anlatan film oldukça adına Sema Köz katıldı. Gençlik
ilgiyle izlendi. Denizler’in darağacında ölümü nasıl Komisyonu adına yapılan açılış
karşıladıklarını anlatan film bir kez daha devrimci konuşmasının ardından insan hakkı
mirasa sahip çıkmamız gerektiğini anlattı. Filmde ihlalleri kapsamında zindanlar
birçok yer eksik bırakılmış ve ‘68’lerin mücadelesine konulu bir sinevizyon gösterimi
dair çeşitli tahrifatlar yapılmıştı. Filmin ardından bu gerçekleştirildi.
gibi eksikleri ve siyasi konuları işleyen filmlerde Ardından söz alan Suzan Zengin,
neden bu tür bir tahrifat yapıldığını da gündemimize insan hakkı ihlallerinin özellikle sisteme muhalif saldırısı üzerinde durdu.
alarak film üzerine sohbet gerçekleştirdik. Konuşma güçleri hedeflediğini ve bunun emperyalizme Panel katılımcıların soru ve yorumları ile
ve sohbetlerle filmin eksiklerini tamamlamaya çalıştık. bağımlı ülkelerde emperyalist politikaların devam etti. Gözaltında insan hakları üzerinden
Sohbetimizde filmin dışında okullarda yaşadığımız hayata geçirilmesi için daha da yapılan tartışmalardan sonra bir katılımcı kitleyi
sorunları da konuştuk. Devrim okullarını tanıtan yoğunlaştırıldığını belirtti, insan hakları tecrit karşıtı mücadeleyi büyütmeye ve
broşürleri dağıtarak sohbet etmeye devam ettik. mücadelesinin özünde sınıfsız toplum yaratma eylemlere etkin bir şekilde katılmaya çağırdı.
Tartışmaların canlı geçtiği etkinlik bizim için bir mücadelesinin bir parçası olduğunu vurguladı. Yaklaşık 40 kişinin katıldığı panel Grup Göç’ün
başırıydı. Sema Köz ise günlük yaşamda insan hakkı müzik dinletisinin ardından sona erdi.
Esenyurt İLGP ihlallerinden örnekler verdi, cezaevleri ve tecrit Kızıl Bayrak/Samandra

EKSEN Yayıncılık Büroları Gazetene sahip çık! Abone ol! Abone bul!
Ad› : .......................................................................
Üsküdar (İstasyon) Cad. Pınar İşhanı 853. Sok. Bilen İşhanı No: 27/710 Soyad› :........................................................................
No: 5 Kat: 4 Daire: 52 Kartal/İstanbul (0 216 353 35 82) Konak/İZMİR Tel-Fax: 0 (232) 489 31 23 Adresi : .......................................................................
........................................................................
Necatibey Cd. Gözlükçü İşhanı No: 26/24 Cemal Gürsel Cd. Shell Karşısı Vakıf İşhanı Kat: 3 Tel : .......................................................................
Kızılay/ANKARA Tel: 0 (312) 229 06 44 No: 306 ADANA Tel: 0 (322) 363 52 91
6 Ayl›k Yurt içi 30.000 000 TL Yurt d›fl› 100 Euro
Sönmez İş Sarayı Kat: 3 No: 220 Heykel/BURSA Cumhuriyet Mah. Tennur Sok. Cumhuriyet İşhanı 1 Y›ll›k Yurt içi 60.000 000 TL Yurt d›fl› 200 Euro
Tel: 0 (224) 220 84 92 Kat: 3/45 KAYSERİ Tel-fax: 0 (352) 2326671
Gülcan Ceyran adına,
Silifke Cd. Çavdaroğlu Çarşısı 2/93 Saadetdere Mah. Fırın Sok. No: 37/25 (Depo durağı) * TL için : Yapı Kredi Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 0097680-3
* Euro için : İş Bankası İstanbul/Aksaray Şb. 10021127094
MERSİN Esenyurt/İSTANBUL No’lu hesaba yatırdım. Makbuzun fotokopisi ektedir.
"Torunlarõmõz kapitalist aÛõn
kalõntõlarõyla belgelerini bŸyŸk
bir merakla izleyecekler: Nasõl
olur da šzel kißilerin ellerinde
bulunabilir yiyecek-iecek
maddelerinin alõm satõmõ;
fabrikalar ve ißletmeler
nasõl olur da šzel
kißilerin ellerinde
bulunabilir... Bir insan
baßka bir insanõ nasõl
sšmŸrebilir; alõßmadan
nasõl sõrtŸstŸ yaßayabiliyordu
birtakõm insanlar? Üßte tŸm
bunlarõ kafalarõnda
canlandõrmakta zorluk ekecek
torunlarõmõz. BugŸne deÛin
ocuklarõmõzõn gšreceÛi gŸnlerden
masallardaymõߍasõna sšz aõlõrdõ.
Amaßimdi yoldaßlar, temelini
attõÛõmõz sosyalist toplumun bir
dŸßler Ÿlkesi olmadõÛõnõ aõk seik
gšrŸyorsunuz. ocuklarõmõz daha
bŸyŸk bir abayla bu yapõyõ
yŸkselteceklerdir."

Proletaryanõn ve ezilen halklarõn


bŸyŸk devrimci šnderi LeninÕi
saygõyla anõyoruz!..

You might also like