You are on page 1of 5

Kur’an’ın Türkçesi

Mesut YAZICI
mesutyazici@hotmail.com

Kıymetli Dinleyenler

Sözlerime, üç büyük düşünürümüzün şu cümleleriyle başlamak istiyorum.

Mehmet Akif Ersoy Safahat’ın altıncı kitabı olan Asım’da, eski fıkıh ve fetva
kitaplarıyla dini tedrisatın artık mümkün olmadığını, akıl ve bilimle çalışmanın
gerektiğini vurgularken şunları söylemişti günümüzden seksen yıl önce:

Yediyüz yıllık eserlerle bu dinin hala


İhtiyacatını kabil mi telafi, asla
Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhamı
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam’ı1

Nurettin Topçu da 1960’larda aynı minvalde şunları söylemiştir Hareket


dergisinde : “Hakikatte beşyüz veya bin yıl öِnceki insanların düşüncesinin
mahsulü olan göِrüşleri olduğu gibi kabullenmek insanı bir adım bile ileri
göِtürmez. Hakikatlara doğru ilerleyebilmek için, kim olurlarsa olsunlar,
eskilerin fikirlerini tenkit ve münakaşa etmemiz şarttır. Bir fikri tenkit etmek,
onu tahkir veya reddetmek demek deًğildir, bilakis onu tamamlamaktır; ilme ve
insanlığa hizmet ve hayırdır. Zamanımızın dini kültür ve neşriyatı, hep eskisinin
tekrarı, hikayesi, övülmesi ve kutsallaştırılmasından ibarettir. Binlerce defa
gevelenen, ِövülen ve kutsallaşıtırılan bütün meselelerin İslam Düşüncesi ve
insan mantığı ile modern ilim ve felsefe zihniyeti ile birer birer tenkit ve
münakaşası yapılmadıkça daima daha geriye gidilecek ve İslam’da uyanış kabil
olmayacaktır. İslamın uyanışı herşeydenِ önce kendindeki kibriِ öldüren bir
fazilet ve ahlak adımıyla başlayabilir.”2

Keza Mehmet Kaplan, kırk yıl önce demişti ki “din ile ilim arasındaki nazari
çatışmaları hal edecek olan filozoflarımız henüz yetişmemiştir.”3 Bugün artık
1
Mehmet Akif Ersoy, Safahat, Altıncı Kitap Asım, İstanbul 1979, s.418
2
Nurettin Topçu, İslam ve İnsan, İstanbul 1998, s.52,54
3
Mehmet Kaplan, Nesillerin Ruhu, İstanbul 2001, s.113

1
Kur’an’ın Türkçesi

sanıyoruz bu hasret bitmiş, çağdaş ilahiyat fakültelerimizde din ile bilim


arasındaki nazari çatışmaları halledecek nesiller yetişmiş bulunmaktadır.

Kur’an-ı Kerim akıl ve bilime, tedbir ve ihtiyata, çalışmaya ve gayrete verdiği


önemle dikkat çekicidir. Başka bir deyişle Kur’an aklı esas alan bir kitaptır.
Kur’an’daki şu ayet örnekleri bize akla, mantığa, tedbir ve ihtiyata değer
verildiğini kanıtlamak için yeterlidir.

Cephede namaz kılarken ihtiyat ve tedbir elden bırakılmamalı, askerler aynı


anda değil sırayla secdeye varmalıdır ve namaz kısa tutulmalı ya da gerekiyorsa
ertelenmelidir. Aksi taktirde düşman askerleri Müslümanları gafil
avlayabilecektir.4

Sefere bütün alimler götürülmemeli, bir kısmı şehirde bırakılarak ilim


öğretmeye devam etmeleri sağlanmalıdır.5

Allah kendisi ve melekleri varken bile, iman edenlerden Muhammed Mustafa’yı


korumalarını istemiştir.6 İman edenleri yine iman edenlerin hazırlığı koruyup
kurtaracaktır öncelikle.7 Aksi taktirde Allah kimse için durduk yerde galibiyet
yazmaz, zira esbaba tevessülü (yani bilimsel verilere göre davranmayı) farz
kılmıştır.8

Hz. İbrahim’in Yahudi veya Hristiyan olamayacağı akıl kullanılarak izah


edilmiştir. Denilmiştir ki Tevrat ve İncil İbrahim’den sonra meydana geldiğine
göre İbrahim nasıl olur da bir Yahudi veya bir Hristiyan sayılabilir?9

Yine İbrahim, putların konuşmadığını10 ve yemek yemediğini,11 o nedenle


kendilerinin kurban eti yemek istemiş olamayacağını, onlara kurban kesmenin
akılsızlık olduğunu, bu geleneği her kim uydurduysa Allah’a iftira etmiş
olduğunu vurgulamıştır.12

Borç alıp verirken, ödeme vaktinde ve miktarında ilerdeki bir ihtilaftan ve


sıkıntıdan kurtulmak için akıl gereği, tarafların bunu noter gibi tanıklar
huzurunda yazıya aktarmasının gerekliliği vurgulanmıştır 13

4
Nisa 102
5
Tevbe 122
6
Ahzab 56
7
Enfal 60
8
Maide 21-26
9
İbrahim 65
10
Enbiya 63,65, Saffat 92
11
Saffat 91. Zira asıl yeyiciler istismarcı din adamlarıdır.(Tevbe 34)
12
Enbiya 67
13
Bakara 282,283

2
Kur’an’ın Türkçesi

Bir takım deve, katır, koyun ve at gibi hayvanları Allah yasaklamadığı halde, bir
şekilde bunlardan faydalanılmasına engel olan geleneklerin “makul” bir
gerekçeye dayanmadığı bildirilerek insanlar akla davet edilmiş, bu hurafeleri
sona erdirmeleri istenmiştir.14

Peygamberimizin Zeynep ile evlenmemesi için hiçbir “makul” gerekçenin


bulunmadığı, zira Zeyneb’in eski kocası olan Zeyd’in onun sadece evlatlığı
olduğu, öz oğlu olmadığı hatırlatılmıştır.15

Zihar yemininde hiçbir “makul” taraf bulunmadığı, o nedenle bu eziyetin


uzatılmaması gerektiği bildirilerek, kocaların eşlerine kuru bir sözle annesiymiş
gibi muamele göstermeye haklarının bulunmadığı hatırlatılmıştır.16

İsa’nın doğum hadisesinde de, ki doğumu normal bir kadının sancılarıyla ve


normal hamilelik süresiyledir, evvela Meryem’in karşısına her nedense
“sapasağlam bir erkek melek” çıkmaktadır 17

Yine, İsa’nın Allah’ın oğlu olamayacağı, Allah’ın bir karısı olmadığıyla


anlatılmak istenmiştir.18

Hatta hadislerin tenkidinde bile akıl ve mantık kullanma yöntemi


önerilmektedir. İsa gibi, kendisine ilim ve hikmet verilmiş bir insanın kalkıp,
“Allah’ı bırakıp bana hizmet edin” demeyeceği, mantıken dese dese
“okuyup/okutup durduğunuz kitaba (Tevrat ve İncil’e) layık, Rabbe layık
öğretmenler olun” demiş olabileceği belirtilir.19

Yusuf, kardeşini beraberinde Mısır’da alıkoymak için yüklerinin arasına bir kap
sıkıştırarak olaya hırsızlık süsü vermiş, sonuçta onu yakalatarak maksadına
ulaşmıştır.20

Allah aynı şekilde, Musa’nın annesine de akıl vererek ölümden kurtarması için
bebek Musa’yı sepete koyup denize bırakmasını bildirmişti.21

Keza, Musa kıssasındaki değnek tarikiyle suların ikiye yarılması22, başka


yerlerde değneksiz ve denizi ikiye yarmasız olarak verilir. Allah kuru ve sığ bir

14
Maide 103, 104, Nahl 116.
15
Ahzab 36-56
16
Mucadile 1-4
17
Meryem 17
18
Enam 101
19
Al-i İmran 79,80
20
Yusuf 70-76
21
Kasas 7
22
Şuara 63, Mısır’dan Çıkış 14 / 16,21,22

3
Kur’an’ın Türkçesi

mekandan geçirmiştir İsrailoğullarını.23 Kaldı ki Allah, kendisinin gökleri ve


yeri bitişikken ayırdığını bildirmiştir.24 Bu bilgi modern arkeolojik verilerle
paralellik arz eder.25

Kur’an bilimi ve bilgiyi esas alan bir kitaptır.26 Ülke yönetimi (mülk) ve bilgi
arasında münasebet kurulmuş ve ancak bilgi ve bilimle bu iktidarın
gerçekleşebileceği bildirilmiştir.27 Peygamberimize bilgisini artırması yolunda
Allah’a sığınması bildirilmiştir.28 Kur’an, bilimin tavsiyeleri temelinde sağlam
zemine bina yapmak29, en dayanıksız ev30 ve sağlam kulp31 gibi
örneklemeleriyle de ortaya koyduğu üzere hayata ve hayatta kalmaya, hayatta
bırakmaya dair hikmetli mesajlar içeren bir nevi hayat bilgisi, yaşama sanatı
kitabıdır. “İnsanlara sunduğumuz temsilleri ancak alim olanlar değerlendirirler”
buyurulur Kur’an’da.32 “Allah’tan kulları arasında alim olanlar korkarlar”.33
Çünkü ilim ve akıl bütünleşince “kurtuluş” zuhur etmektedir.

Kendisine Allah katından rahmet verilmiş ve ilim öğretilmiş olan Hızır,34 ilerde
ana-babasını tüketeceğini bildiği çocuğu onun yerine daha iyisinin gelmesi için
ortadan kaldırmayı akl ederek iyi ana-babayı sıkıntıdan kurtarmıştır.35

Hızır, yakındaki korsanların sağlam gemilere el koyduğunu bildiğinden gemiye


hurda süsü vermeyi akl ederek yoksul balıkçıların gemisini kurtarmıştır.36

Hızır, temelinde iki yetim çocuğa bırakılmış define bulunduğunu bildiği evin
duvarını tamir etmeyi akl ederek, definenin zamansız çıkarılmasını önleyerek
yetimlerin istikbalini kurtarmıştır.37

Nuh ilimle gemi yaparak inananların tufandan,38

23
Taha 77, Duhan 24
24
Enbiya 30
25
Samuel Noah Kramer, Sümer Mitolojisi, İstanbul 1999, s. 81
26
Yusuf’un yargılanma sürecinde kanıt ve tanık esas alınmıştır (Tevrat’ta böyle değildir, bu kısım yoktur).
Gömleğin önden mi yoksa arkadan mı yırtılmış olduğunun “bilinmesinin” mahkeme sonucunu belirleyeceği
bildirilmiştir.
27
Taha 87 (melk), 98 (Allah’ın ilmi), 114 (Melik Allah ve ilmin ziyadesini talep etmek)
28
Taha 114
29
Tevbe 109. Aynı örnek Matta 7/24-27, Luka 6/47-49
30
Ankebut 41. Aynı örnek Eyüb 8/14,15
31
Bakara 256, Lokman 22
32
Ankebut 43
33
Fatır 28
34
Kehf 65
35
Kehf 74, 80,81
36
Kehf 71, 79
37
Kehf 77, 82
38
Hud 37

4
Kur’an’ın Türkçesi

Zulkarneyn de ilimle set yaparak mazlumların zalimlerden kurtuluşlarına vesile


olmaktadır.39 Keza İbrahim atalarının geleneklerine körü körüne bağlanarak
değil,40 bilimsel gözlem ve araştırmayla, deneme-yanılmayla tevhid ilkesine
ulaşmaktadır.41 O nedenle bal arısının şifalı bal elde etme faaliyetleriyle
peygamberlerin faaliyetleri birbirine benzetilmektedir.42 Ashab-ı kehfin mağara
günleri anlatılırken mucizevi bir olaydan ziyade işin bilimsel izahı aktarılmış
gibidir. Surede güneşin mağarayı aydınlatma ve ısıtma açısı, daima güneşli ya
da daima güneşsiz bir mağara olmadığı, bu uzun sürede bedenlerin yerle temas
eden yerlerinin çürümemesi için arada bir sağlarına ya da sollarına çevrildikleri
bildirilir.43 Nihayetinde bilim, Topçu’nun deyimiyle “varlık sevgisinin zeka
alemindeki fetihleridir. Batının ilim tarihi karıştırılacak olursa onda hakikate
adanmış ve hakikat uğrunda harcanmış yüz binlerce ömür görülür”.44

Allah’a teslim olmak demek, öncelikle bütün insanlık için sağlıklı yaşam
koşullarını oluşturmak demektir. Mevcut bütün kutsal metinler bu ortak
değerlere sahiptir. Dolayısıyla dinler arası diyalog ve hoşgörünün zeminini “tüm
insanlığın sağlıklı yaşama hakkını temin etmek” düşüncesi oluşturacaktır. Bu ise
bilim ve teknolojinin insanlığın bekası adına paylaşılmasından başka bir şey
değildir. Bunu yapmayanların dinden ve kutsallıktan söz etmeye hakkı yoktur.
Mevcut dinlerin ve mezheplerin kullandığı muhtelif ritüeller bir yana, akıl ve
ilim adına ortaya çıkan İslam dini artık günümüzde, Kur’an’ın öngördüğü üzere
fen bilimlerinin verilerini ve teknolojiyi “kutsal bir metin” kabul etmiş bir
“sosyal bilim” durumundadır. Bu veriler değişmezliği nedeniyle değil,
mevcudun en iyisi olduğu için esas alınacaktır.

Buna göre din hayatı başka, dünya hayatı başka olamaz. Çifte standart
kullanmak modern şirk/ modern putperestlik olacaktır. Gerçeğimiz bir tanedir, o
da akıl ve ilim yoludur. Akıl ve ilim sevgiyi, barışı ve sağlığı tercih eder. Çünkü
kalıcı zenginlik ve mutluluk sevgi ve barış ortamında sağlanabilir. Akla ve ilme
aykırı bir din var ise o zaten “gerçek” değildir. Sayısız kez akla ve ilme atıf
yapan, aklı ve ilmi kullanmaya çağıran bir din olan İslam, daha sonra kalkıp
2000’li yıllarda aklı ve ilmi inkar edici öğretilerde ve taleplerde
bulunamayacağından dolayı, insanlık için sosyal bilimlerin de telkin ettiği
eşitliği, adaleti ve paylaşımı, yani hukukun üstünlüğünü “yaşam tarzı” kılmaktan
başka bir çıkar yol gözükmemektedir.

39
Kehf 94-97
40
Enbiya 52-54, Bakara 170, Maide 104, Zuhruf 22, 23, Hud 109, Yasin 6,
41
Enam 76-79
42
Nahl 68,69
43
Kehf 17,18
44
Nurettin Topçu, Kültür ve Medeniyet, İstanbul 1998, s.128

You might also like