You are on page 1of 24

KURANIN SML YORUMU

Ismail K. POONAWALA
ev.: Dr. Mustafa ZTRK


smiller, din konular arasnda zhir (exterior) ve btn (interior) ek-
linde temel bir ayrm yaparlar. Dinin zhir boyutu, Kurann d anlamn
bilmek ve eriatta/din hukukta vazedilen zorunlu vecibeleri yerine getirmek
gibi hususlardan mteekkildir. Btn boyutu ise, Kurann ve eriatn
dern, manev ve hakik anlamn bilmeyi muhtevidir. smiller ayrca
ntkn (eriat sahibi-peygamber),
1
vahyi (tenzl) alp eriat tatbik ettiini;
buna karn ntkn halefi ve yardmcs olan vasnin (tam yetkili vekil)
2

tevil ilmi sayesinde btn akladn ileri srerler.
3
Buna gre, zhir za-

Ismil tawil of the Qurn balkl bu makale, Andrew Rippinin derledii


Approaches to the History of the Interpretation of the Qurn, (Clarendon
Press, Oxford 1998) adl eserin 199-222. sayfalar arasnda yer almaktadr.

Ondokuz Mays niversitesi lahiyat Fakltesi Tefsir Anabilim Dal.


1
Ntk, eriat getiren peygamber anlamnda kullanlan bir terimdir. smiliyye
doktrinine gre yedi ntk vardr: dem, Nuh, brahim, Musa, sa, Muhammed ve
Kim. Bkz. Zhid Ali, Hamre Ismil mezheb k haqqat aur usk nizm,
(Haydarabad, 1954), s. 129; Eb Yakb es-Sicistn, Kitbl-ftihr, 6. bab.
(Bu eserin edisyon kritii smail K. Poonawala tarafndan yaplm olup, yaknda
yaymlanacaktr).
2
Vs, esas (temel) diye de isimlendirilir. smil doktrine gre her ntk kendisine
bir vas veya esas tayin eder. Tayin edilen vas, ntkn halefi olur ve bu haleflik
daha sonra mama intikal eder. Bkz. Sicistn, Kitbl-ftihr, 7. bab. Ayrca
bkz. Kuleyn, el-Usl minel-Kf, nr. A. el-Gaffr, (Tahran, 1388/1968), I,
224.
3
Tevilin szlk anlam, bir eyi aslna irca etmektir. Balangta tefsir lafzyla
eanlaml olarak kullanlan bu kelime, tarihsel srete bir meselenin yorumlan-
mas ya da kapal mannn aklanmas anlamnda kullanlan teknik bir terime
dnmtr. Tevil, bu son anlamyla, garip lafzlarn delletlerini belirlemek
suretiyle rivayetleri yorumlama ve vahyedilen ayetlerin sebeb-i nzullerini ak-
lama anlamna gelen tefsir ilminin bir birimi haline gelmitir. Frkalarn ekserisi,

366 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
man iinde peygamberden peygambere deiir; ancak btn her dnemde
sabit kalp zaman ve mekan aan evrensel bir geerlilie sahiptir. Dinin
zhir/dsal ve btn/isel yn eklindeki ayrma ramen smiller u
hususun da altn izerler: Zhir-btn ikilisi, sadece birbirini tamamlama-
makla kalmaz; ayn zamanda ruhla beden gibi birbiriyle i iedir. Dolaysy-
la, biri olmadan dieri varolamaz.
4

Din ilimlerin zhir ve btn eklindeki smil tasnifi de yine yukar-
daki ayrm [zhir-btn st ayrmn] yanstmaktadr. Buna gre, dilbilim-
den fizik bilimlerine, tarihten hukuk bilimine kadar tm bilim dallar birinci
kategoride yer alr. Buna karn ikinci kategori, yalnzca tevil ve hakik
5

ilminden ibarettir. Zhir ilimler kategorisine dahil edilen tefsir ilminin
(exegesis) smil literatrde yer almamas dikkat ekicidir.
6
Bu durum, tef-

zellikle de iler ve sfler, gelitirdikleri doktrinleri temellendirme balamnda
tevil terimini kullanrlar. Bkz. Lane, Lexicon, e-v-l md.; EI, tevil md.
4
Cafer el-Mansrl-Yemen e-evhid vel-Beyn adl eserinde (El yazmas:
Bkz. M. Goriawala, A Descriptive Catalogue of the Fyzee Collection of Ismil
Manuscripts (Bombay, 15, 209-10) unlar sylemektedir: Btn, zhir olmak-
szn tek bana varolamaz. Btn ruh; zhir beden gibidir. Her ikisi de esas olup
biri olmadan dieri tek bana bir deer ifade etmez. Zhir ve btn birbirine dela-
let eder. [Beden], potansiyel gcn pratie aktarma hususunda ruha yardmc
olur ve bu suretle ona hayatiyet kazandrr [yani ruhsal hayat, bilgi kazanm sa-
yesinde varln srdrr]... Zhir, farz olan ykmllkleri yerine getirmekten
mteekkil iken btn, bilgiyi (ilim) muhtevidir. Ne tek bana farz olan ykml-
lkleri yerine getirmek ve ne de sadece bilgi birikimi elde etmek bir fayda ierir.
Szgelimi, ruhsuz bedenin yaama tecrbesinden sz edilemeyecei gibi, ruhun
da beden olmadan varln srdrmesi dnlemez. Bu konuda ayrca bkz.
Kd en-Numn, Esst-Tevl, nr. rif Tmir, Beyrut, 1960, s. 28; Eb
Yakb es-Sicistn, Kitbl-Mekld, 63. iklid; Hmdddn el-Kirmn,
Rhatul-Akl, nr. M. Kamil Hseyin - M. Hilmi, Kahire, 1952, s. 16, 22, 27, 30-
32.; ayrca bkz. 31. not vd.
5
Hakik kelimesi literal olarak, gerek ve doru anlamna gelir. Hkik (hakikat-
ler), smil doktrinin en yksek kozmolojik ve eskatolojik sistemini temsil eder.
Nitekim Ali b. Muhammed el-Veldin smiliyye doktriniyle ilgili kitab,
Kitbuz-Zehra fil-Hakka, (nr. M. el-Azam, Beyrut, 1971) baln tamak-
tadr. Ayrca bkz. Zhid Ali, smil Mezheb, s. 395 vd. Sicistn Kitbul-
ftihr adl eserinde kendisini ve mezhebini ehl-i hak olarak takdim etmektedir.
6
Ziyuddn smil b. Hibetullahn (. 1184/1770) Mzcut-tesnm adl eserinin R.
Strothmann tarafndan Ismailitischer Koran Kommentar ismiyle neredilmesi,
yanl anlamaya mahal vermektedir. Zira mellif, gerek eserinin balnda ge-
rekse giri ksmnda tefsir kelimesini zikretmemektedir. Belirli surelerin tevilini
ieren kitap, sekin bir dinleyici kitlesi ya da rencilere ynelik toplantlar an-
lamna gelen Meclis formatndadr. (Meclis kelimesinin tekili, oturum ve top-
lant anlamna gelen meclistir). Bkz. M. Kmil Hseyin, F Edebi Msr el-

Kurann smil Yorumu / 367
sirin yalnzca Kurann linguistik ve literal anlamlarn belirleme ve ayetle-
rin ini sebeplerini aklama maksadyla kullanldn ima etmektedir. Ma-
mafih, Kurann dern ve gerek anlamna, ancak meru mamdan alnan
tevil ilmi sayesinde ulalabilmektedir. Bu yzden mam, ou zaman
Kurn- ntk (Konuan Kuran) diye isimlendirilirken, Kitabn kendisi, bir
yorumcuya muhta olmasndan dolay Kurn- smit (Susan Kuran) ek-
linde tesmiye edilir.
7

smil tevil [nazariyesini] ve bu nazariyenin anlan frkaya zg d-
nce sisteminin btn iindeki yerinin ele alnd bu alma, ayn za-
manda, mezhebin Kurana tatbik ettikleri genel yorum ilkelerini ortaya
koymay hedeflemektedir. alma, temelde u nde gelen smil alimin
matbu ve elyazmas eserlerine dayanmaktadr: el-Kd Numn (. 363/947)
8

ve onun daha az tannan iki ada Cafer b. Mansrl-Yemen
9
ve Eb

Ftmiyye, Kahire, 1950, s. 33-41. Bu toplantlardaki risaleler bir araya getirilir
ve hakik bal altnda, Hakiku Sretin-Neml rneinde olduu gibi her sure-
nin ismine eklenir.
7
el-Kuleyn bu meyanda yle bir hadis nakleder: Kurn leyse bi ntq yemuru
ve yenh ve lkin lil-Kurn ehln yemurn ve yenhn: Kuran emreder ve
nehyeder bir ekilde konumaz. Ancak Kurann bize emretme ve nehyetme yet-
kisi bulunan bir ehli vardr. Bkz. el-Usl, I, 246.
8
Hayat ve eserleri iin bkz. Ismail Poonawala, Biobibliography of Ismil
Literature, Malibu, 1977, s. 48-68.
9
Poonawala, Biobibliography, s. 70-5. Kd Numn yarm asr boyunca ilk drt
Ftm halifesine sadakatle hizmet etti. Keza, oullar ve torunlar da dier yarm
asr boyunca Ftm devletindeki yarg erkini ellerinde tuttular. Kd Numn,
hukuk ve tarihle ilgili bayaptlarnn yan sra tevil konusunda da baz eserler
kaleme ald. Ancak o, esas itibariyle zhir ilimlerle megul olan bir alim olarak
kabul edilmektedir. Buna mukabil, smil dncenin Yemen ekoln temsil
eden Cafer b. Mansur, tevil ilminin nde gelen otoritelerinden biri olarak deer-
lendirilmektedir. Yemenli d drs mdddn tarafndan nakledilen ilgin bir hi-
kayede (Uynul-Ahbr, El Yazmas, Hamdani Collection, VI, 39-40) unlar kay-
dedilmitir: Kd Numn, hastalktan kurtulup salna kavumasn mteakiben
Ftm halifesi Muiz-Lidnillah tarafndan ziyaret edildi. Halife ona hastal sra-
snda kendisini ziyaret eden sekin insanlar sordu. Kd Numn bu soruya
Cafer b. Mansrl-Yemen dnda herkes geldi diye cevap verdi. Bunun ze-
rine Muiz, birka kitap getirilmesini emretti ve bu kitaplar incelemesi iin Kd
Numna verdi. Daha sonra da ona kitaplar hakkndaki grn sordu. Kd
Numn, kitaplar inceledikten sonra; Senin tarafndan telif edilen bu eser hak-
knda ben nasl fikir beyan edebilirim? diye cevap verdi. Halife bu sz zerine,
Bu, senin stadn Cafer b. Mansrun kitabdr dedi. Kd Numn bu sz du-
yunca Caferin smil davet hiyerarisinde kendisinden daha yksek bir merte-
beye sahip olduunu anlad ve ardndan sayglarn sunmak maksadyla onun ya-
nna gitti.
368 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
Yakb es-Sicistn.
10
Bu alimlerin smil sistem iindeki ayr izgiyi
yanstan eserleri, tevil konusunda u an elde mevcut olan en eski kaynaklar
temsil etmektedir.

-I-
Sicistn, Kuran tevilinin kaynaklarn izah eden el-ftihr adl eserin-
de yle der:
nsan nefsinin bilgi dnyasyla irtibat, duyusal dnya ile olan irtibatn-
dan daha derindir. Nitekim ntkn nefsi, emsallerinin ve benzerlerinin eri-
mekten aciz kald st dzey bir bilgiye sahiptir. Bu itibarla, manevi lemin
ve bu leme zg rhn ve nrn formlarn ifadesi ve beyan niteliindeki
ntkn vahiyleri inkar edilemez. [Hal byle olunca,] onun, kendi mmetine
[toplumuna] aktarm olduu her eyi, nesneler dnyasna zg ifade kalp-
larna aktarmak ne kadar doru olabilir ki?... Biz, ntkn rhn lemden
geldiini, bu lemle iletiim halinde olduunu ve [bilgisini de] oradan ald-
n savunuyoruz.
11

Sicistn, burada u hususlara iaret etmektedir: (i) Peygamber, st
lemle, yani ald vahyin ana kayna olan rhn lemle iletiim halinde-
dir. (ii) Peygamberin ruhu, eriilebilecek en st bilgiyi elde eder. (iii) Rhn
lemin insan dilindeki temsilleri olan vahiyler literal olarak anlalamaz.
Sicistnnin bu ifadesindeki maksadn tam anlamyla kavrayabilmek
iin, onun nbvvet ve vahyin tabiatna ilikin teorisine, mensubu bulunduu
felsef sistemin erevesi iinde ksaca deinmek gerekir. Sicistnye gre
Allah, mutlak surette akn bir varlk olup her trl tasavvur ve oluun te-
sindedir. Onun gerek varl ne alglanabilir ne de kavranabilir. Allah hak-
knda bilinenlerin tm, kendisi tarafndan yaratlan (ebdea) Akl ile birle-
ik bir ey olarak Onun emri (emr) ve ltfudur (cd). Buna gre [ruhn]
varlklar hiyerarisinin en st mertebesi, Yeni Efltunculukta ikinci esas olan
Aklla balamaktadr. Sicistnnin Yeni Efltuncu kozmolojisindeki hiye-
rari, yukardan aaya bir ekilde nefs, tabiat, felekler, unsurlar (ate, hava,
su ve toprak) ile lemden, yani mineraller, bitkiler ve hayvanlar lemin-
den olumaktadr. Nesneler dnyasndaki varlk birimlerinin tm ruhn
leme ykseli iin yaratld iin, insan tm yaratklarn en stndr.
nsan, bulunduu konum gerei uzun varlk zincirinin merkez halkasdr;
onun altnda hayvanlar lemi, stnde de melekler (ya da rhn lem) yer

10
Poonawala, Biobibliography, s. 82-9. [smil dncenin] ran ekoln temsil
eden Sicistn, orijinal bir dnr ve stn nitelikli bir melliftir. O, smil sis-
temi Yeni Eflatuncu kozmolojiye uyarlamak suretiyle akl ile vahiy arasnda yeni
bir sentez gelitirmitir.
11
Sicistn, Kitbl-ftihr, 12. bab.
Kurann smil Yorumu / 369
alr. Ancak insan her iki lemle de irtibatldr. Bu yzden, nbvvet, herhan-
gi bir insann bu dnyada elde etmeyi arzulad en yksek manevi rtbe-
dir.
12

Sicistnnin nbvvet teorisindeki temel dnce udur: Peygamber,
Allahn insanlara ynelik vahyini (ya da kitabn) getiren bir elidir. O, hem
nebi (peygamber, yani yce Allahtan ve gaybtan insanlara haber veren veya
kendisine haber verilen kimse),
13
hem resul (Allahn elisi yani Allahtan
birbiri ardnca gelen haberleri nakleden kimse) olarak isimlendirilir.
14
Sz
konusu iki kavram, sadece peygamberin, Allahn insanlara gnderdii bir
elisi olma roln deil, ayn zamanda onun, grlmeyen ve gizli olan
eyleri bildiini de ifade etmektedir.
[smil gelenekte] peygamber, ayrca kutsal ruh ile desteklenmi (el-
meyyed) masum bir ahsiyet olarak da karakterize edilmitir.
15
lh ilha-
mn ya da aydnlatmann srrn zen anahtar terim, teyiddir. Bu terim,
Kurn kullanmndaki eyyede fiil kknden tretilir.
16
Sicistn, meyyedi
[ilh destee mazhar olan], kendisini tam olarak gerekletiren ve [lk]
Akldan (Intellec) tm hayrlar herhangi bir deiime/dnme ve kesinti-
ye uramakszn en mkemmel bir biimde alan kimse eklinde tanmlar.
17

O, baka bir yerde de, peygamberin, arnm nefsi sayesinde latf, ruhn
leme ykselip oradan manev incelikleri ve nrn latfeleri aldn ve on-
lar yeryzne tadn ifade eder.
18
Bu itibarla, peygamber, st lemle alt
lem arasnda bir aracdr ve Tanr da onun sayesinde ltuflarn bu dnyaya
ihsan eder. te bu yzden, peygamber, [lk] Akln nesneler dnyasndaki
temsilcisi olarak nitelenir.
19

Nefs, Sicistnye gre, normalde bitkisel, hayvansal ve rasyonel [akl]
olmak zere ksma ayrlr. Ancak peygamber, kuts (kudsiyye) ad veri-
len bir drdnc akl dzeyine sahiptir. Peygamber ite bu kutsiyet sebebiyle

12
Bu konuda Sicistnnin u eserlerine bkz. Kitbl-ftihr; Kitbl-Meklid;
Kitbl-Yenbi, (ed. H. Corbin, Trilogie Ismaelienne, Tahran, 1961 iinde);
sbtn-Nbt, ed. rif Tmir, Beyrut, 1966.
13
Lane, Lexicon, n-b-e md.
14
Lane, Lexicon, r-s-l md.
15
Sicistn, sbtn-Nbt, s. 119.
16
Eyyede fiili, Kuranda rhl-kuds kelimesiyle birlikte yerde Hz. sa hakkn-
da kullanlr: Bakara, 2/87, 253, Mide, 5/110. Bu kelime, desteklemek, yardmda
bulunmak ya da muzaffer klmak anlamlarna gelir. Lane, Lexicon, e-y-d md.;
es-Sicistn, Kitbl-ftihr, 5. bab.
17
Sicistn, Kitbl-Yenbi, s. 36.
18
Sicistn, sbtn-Nbt, s. 144
19
Sicistn, sbtn-Nbt, s. 144.
370 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
teyide mazhar olur ve sradan insandan daha yksek bir mertebeye eriir.
20

Sicistn, Kitbul-yenbi adl eserinin Nesneler dnyasnda teyide maz-
har olmu ahsiyetlerden ilham alma tarz balkl krknc yenbunda [kay-
nak], teyit tarzn u ekilde izah eder:
Teyide ilikin telkinler, meyyed ahsiyet bilinenden bilinmeyeni -
karmann normal yolu olan duyusal bir alg bulunmakszn, birtakm eyleri
kefettii zaman ortaya kar. Meyyed, [bu durumda] kendisini duyusal
eylerden uzak duran ve soyut ve zihinsel eylerden haz alan bir atmosfer
iinde bulur. renme yoluyla bilgi sahibi olan (el-lim) ile teyide mazhar
olan (el-meyyed) arasndaki fark udur: lim, alglanabilir eylere dair [da-
ha nceden] renmi olduu bilgilerini duyular araclyla hatrlamak zo-
rundadr. Oysa meyyed iin byle bir zorunluluk yoktur. Meyyed, limin
alglanabilir argmanlarla dahi anlayamad eyleri zihnen kavrar. Dahas,
meyyed, kyasa bavurmakszn manev/ruhan eyleri de kavrar; bunlar
normal dilin verileriyle izah eder ve bylece insanlar onlar anlarlar.
21

Sicistn, sbtn-nbat adl eserinde, peygamberin vahiy al tarzna
ilikin iki imkandan sz eder: itsel alg ve zihinsel idrak.
22
Bunlardan ilki
hkmszdr. nk bu, hem araclarn varln gerektirir hem de fesada
ak bir mahiyet arzeder. Bu yzden, zihinsel idrak, vahiy tecrbesindeki
yegane tarzdr. Nitekim bu, [Gzleriyle] grdn kalbi yalanlamad
23

ifadesiyle bizzat Kuran tarafndan da desteklenmektedir. Bu noktada, dier
alglarla karlatrlmas halinde peygamberin zihinsel algsnn [ne kadar]
doru olduuna ilikin bir soru ortaya kar. Sicistn, peygamberin dorulu-
unun, onun fiziksel yapsnn mutedillii ve nefsinin arnm olmasyla
teminat altna alndn ileri srer. Nitekim Kuran yle sylemektedir:
Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasndan konuur; yahut
bir eli gnderip izniyle ona dilediini vahyeder. O ycedir, hakmdir.
24

Sicistn, sbtn-nbt adl eserinin Allahn hitap tarz balkl bl-
mnde, yukardaki ayette sz edilen vahiy eklini izah sadedinde unlar
kaydeder:
Vahyen [vahiy yoluyla] tabiri, Akldan gelen teyid anlamnda; min
veri hicb [perde arkasndan] ifadesi ise, Nefs vastasyla Akldan [gelen]
teyid anlamndadr. Nefs, Akl ile tabiat arasnda bir perdedir; ev yrsile

20
Sicistn, Kitbl-Yenbi, s. 72; a. mlf., sbtn-Nbt, s. 127; Paul
Walker, Ab Yaqub al-Sicistn and the Development of Ismil
Neoplatonism, Doktora tezi, (Chicago niv., 1974), s. 166-79.
21
Sicistn, Kitbl-Yenbi, s. 95.
22
Sicistn, sbtn-Nbt, s. 147-9.
23
Necm, 53/11.
24
r, 42/51.
Kurann smil Yorumu / 371
raslen [ya da bir eli gndermek suretiyle] ifadesi ise, ntk kendi mertebe-
sine eritiinde [yani mesaj aldnda], bunu muhatab olan insanlara aktar-
mas iin, kendi diliyle Rhul-Emn tarafndan kalbine indirilen bu vahyi
evirmekle [translate] mkellef klnr.
25

Binaenaleyh, bireyin zihinsel idraki onun hitap/konuma ekliyle ok
yakndan irtibatldr ve her peygamber de kendine gelen vahyi bizzat kendi
diliyle formle etmektedir. Bu durum Kurann u ifadesiyle de teyit edil-
mektedir: Biz Kuran, Allahtan saknanlar onunla mjdelemen ve iddet-
le kar kan bir topluluu uyarman iin senin dilinle [indirip okutarak]
kolaylatrdk.
26

Sicistn, Allahn hitap ekillerine ilikin daha detayl izah sadedinde
unlar kaydeder:
Allahn hitabna (kelm) gelince; bu, ilk varlkla [yani Akl ile] birlikte
bulunduu srete herhangi bir sese (savt) veya yazya (nak) sahip deildi.
Dahas, bu [bilgi] Akl ile Nefs arasnda mterek olup Akln Nefse bir
ihsan idi... Akldan sudur eden ve ntk ile irtibatl olan teyd kelma (el-
kelmt-teyd) gelince; bu kelam, ntkn nefsinin sahip olduu mnev
nasip/hisse mesabesindedir. Her bir nasip/hisse bir entelektel formdan m-
teekkil olup bu form, vahyi alan kiinin nefsine pek ok eyin bilgisini ya-
yan birok ruh ve manev formasyonu bnyesinde barndrr... Nefsten
sudur eden ve ntk ile irtibatl bulunan bireimsel kelma (el-kelmut-
terkb) gelince; bu kelm da yldzlarn ve gezegenlerin hareketlerinden
tezahr eden ruhsal hareketlerden mteekkildir... Bu terkb kelm, teyide
mazhar olmasndan tr sadece ntk yorumlayabilir ve onun her dnemde
ne ekilde beyan edileceini de yine yalnzca o bilebilir. Ntkn [sesler ve
szlerden oluan] konumasna gelince; bu konuma tarz o kadar gl,
vurgulu ve stndr ki ayn dili kullananlarn bu ekilde konumalar mm-
kn deildir.
27

Akl ve Nefsten sudr eden ruhn g, yani cedd, feth ve hayl,
peygamberin teyidinin bir ksmn tekil eden zel nebev ltuflar olarak
tanmlanr.
28
te aka grlmektedir ki, Sicistnnin nbvvet teorisi,
tpk Frb ve bn Sin gibi dier Mslman filozoflardaki gibi, Nefs ve
onun idrak gc [merkezli] Yunan ve Yeni Efltuncu teorilere dayanmakta-

25
Sicistn, sbtn-Nbt, s. 149.
26
Meryem, 19/97.
27
Sicistn, sbtn-Nbt, s. 152-3.
28
Sicistn, Kitbl-ftihr, 4. bab.
372 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
dr.
29
Daha nce zikri geen bahis zetlenecek olursa, kayda deer nitelikteki
u hususlara iaret edilmesi gerekir: Peygamber, sradan bir insan gibi deil-
dir. O, arnm bir nefse ve olaanst akl yetilere sahiptir. O, baka bir
rehbere de muhta deildir. Bilakis onun akl, nebev vahyi alma evresinden
nce ilh gcn yardmyla kendi kendini gelitirir ve bu suretle Akl ile
irtibat kurar. Bylece, Akl tarafndan peygambere ltfedilen alglanabilir
eyler, onun tarafndan sembolik ve metaforik dile evrilmek suretiyle for-
mle edilir. nk sradan insanlar, tamamen ruhn/mnev mahiyete sahip
eyleri anlayamazlar.
30

-II-
smiller, zhir ve btn arasndaki temel ayrmn, tenzil (peygamber
tarafndan literal formuyla tebli edilen ilah mesaj) ve tevil (kutsal metnin
mam tarafndan aklanan btn, manev anlam) arasnda da mevcut oldu-
unu savunurlar. Kitbul-mekld adl eserinde, tenzil ve tevil arasndaki
fark aklamak iin mstakil bir blm (ikld=anahtar) tahsis eden Sicistn
yle der:
Tenzil, hammaddeye benzer. Halbuki tevil ilenmi madde gibidir.
Szgelimi, aatan eitli rnler elde edilir. Ancak, aac ileyip ona kap,
sandk ya da sandalye gibi belli formlar kazandracak bir usta olmad tak-
dirde aa, atete yakp snmaktan te bir deer ifade etmez. Aacn deeri
ancak ustann maharetli ellerinde ekil aldktan sonra ortaya kar. Ustalk,
her eyi yerli yerince yapma sanatdr. Ayn durum demir, altn, bakr ve
gm gibi dier maddeler iin de geerlidir. Bu maddeleri ileyecek bir usta
bulunmad takdirde, onlarn da deer ve faydas ortaya kmaz... Benzer
ekilde, tenzil de btnyle kelimelerden mteekkil olup bu kelimelerin
altnda, kefedilmeyi bekleyen derin mnalar bulunur. Her bir kelimede kas-
tedilen gerek many ortaya karan ve her many yerli yerine oturtan kii,
tevilin tatbikisi olan kiidir. Tenzil ile tevil arasndaki fark ite budur.
31

Usta, hammadde olmadan maharetini sergileyemedii iin, tevilin
fonksiyonu tenzilden sonra devreye girer. Benzer ekilde, tevilin yegane

29
Bkz. Fazlur Rahman, Propechy in Islam (London, 1958). iadaki nbvvet
teorisi hakknda bkz. Henry Corbin, De la philosophie prophetique en Islam
Shiite, Eranos Jahrbuch, 31 (1962), s. 49-116.
30
hvn- Saf rislelerine gre de Kurann tevili zorunlu bir keyfiyettir. Bkz.
Resil hvnis-Saf (Beyrut, 1957), I, 76-8; II, 210; III, 344-5. hvnn [bu
konudaki] yaklam, byk lde Sicistnnin anlayna benzemektedir. Bkz.
Ismail K. Poonawala, The Qurn in the Rasil Ikhwn al-Saf, International
Congress for the Study of the Ourn (Canberra, 1980), s. 51-67; ayrca bkz.
Yves Marguet, La Pense dAb Yaqb as-Sijistn, SI 54 (1981), s. 95-128.
Marguet de Sicistn ile Risleler arasndaki baz benzerliklere iaret etmektedir.
31
Sicistn, Kitbul-Mekld, 52. ikld.
Kurann smil Yorumu / 373
otoritesi kabul edilen ve peygamberin vekili, halefi olan vas de smil hiye-
raride ntktan sonra gelir. Vas, tevili ortaya koyarken ntk, tenzili alr ve
eriat tatbik eder. Burada unu da belirtmek gerekir ki, ulv lemdeki ruhn
hiyerariye benzeyen smil davet organizasyonunda, ntk ve vasnin din
mertebeleri iki temele, yani Akl ve Nefse tekabl etmektedir. Her iki hiye-
rarinin en yksek bu iki mertebesi arasndaki mtekabiliyet, daha aadaki
mertebelerin anlalmasnda olduka aklayc bir mahiyet arzeder. Pey-
gamber, risaletiyle ilgili tebliini yapmasnn ardndan, lmnden sonra
ilh vahyin devam etmesi iin vasyi rhn lemden ald ilh aydnlan-
mann srlarna muttali klar. Bylece vas, semav teyide mazhar olur
(meyyed mines-sem). te bu, onun, kendi soyundan gelen imamlara inti-
kal ettirdii tevili aklama vazifesidir.
Burada unu tekrar vurgulamak gerekir ki, vas, sadece ilh teyide
mazhar olmu bir kii deil, ayn zamanda tevili aklama konusunda kendi-
sine ilh grev yklenmi bir ahsiyettir. Sicistn, el-ftihr adl eserinde
Hz. Peygamberin Aliyi vas olarak tayin etmesinin gerekliliine ilikin
sebep zikreder:
32

(i) Hz. Peygamberin yaad dnemde slm kabul eden insanlar iki
gruptan mteekkildi. Bu gruplardan biri slm gnll olarak kabul etmi;
dier grup ise korkudan veya Mslmanlarn elde ettikleri dnyev nimetlere
sahip olma arzusundan dolay slm kabullenmilerdi. Bu son grup eski
inanlarna dnmek ve slma ynelik dmanlkarn aka ortaya koymak
iin Hz. Muhammedin vefat etmesini bekliyorlard. Onlar, bu [hedeflerini]
gerekletirmekten alkoyan ey, Hz. Peygamberden duyduklar korku idi.
Zira Hz. Peygamber, Allahn ona bahettii bir ilh teyide sahipti. Bu yz-
den, o, kavminin en faziletli, en hayrl ve en bilgili ahsiyetini semekle ve
onu kendisinin sahip olduu ruhn lemin nuruna ilikin srrna ortak et-
mekle emrolundu. Bu emir, Hz. Peygamberin lmnn ardndan [ilh]
teyidin vas araclyla devam etmesi; bylece mnafk grubun kalplerine
korku salnmas ve henz dou dnemindeki dinin temellerinin salamla-
mas amacna matuftu.
(ii) Hz. Muhammed ranllar ve Yunanllar (Bizans) tarafndan evrele-
nen Araplara gnderilmiti. Bu iki toplum akll, kurnaz, feraset sahibi olma-
laryla ve latf ilimlerde yetkinlikleriyle tannyordu. Onlar, Hz. Peygamber
yaad srece Mslmanlar ayartmay baaramadlar. Bu yzden Hz. Pey-
gamber, ilh teyide mazhar olan (meyyed mines-sem) vassini tayin ve
latf ilimler ile, ranllar ve Bizansllarn kalplerine korku salacak olan latf
srlar (el-esrrul-latfe) retme iini ona tevdi etmekle emrolundu.

32
Sicistn, Kitbl-ftihr, 7. bb.
374 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
(iii) ayet Hz. Peygamber anszn vefat etmi ve kendisine nbvvetin
srlarn tevdi edecei, hikmetin inceliklerini ve tevilin kapallklarn re-
tecei vassini tayin etmemi olsayd, insanlar nbvvetin gelip geici bir
fenomen olduunu ve peygamberin lmyle birlikte sona erdiini dnr-
lerdi.
te, Sicistnye gre tevil bu yzden nemlidir. O, Sllemn-nect
isimli bir baka eserinde, tevilin nemini vurguladktan sonra ortaya hipote-
tik bir soru atar ve [bu erevede] unlar syler:
Hz. Peygamber tevili aklama iini niin bizzat kendisi yapmad? diye
sorulacak olursa, bu soruya yle cevap verilir: ayet Hz. Peygamber bu ii
yapm olsayd, bu durum, onun Kuran ve eriata uyma ynndeki arsn
zaafa uratrd. nk o, suyla yaplan ritelistik temizlikteki [abdest] ger-
ek maksadnn, nefsi ek ve pheden arndrmaktan ve onu bilgi ile temiz-
lemekten ibaret olduunu seslendirmi olsayd, o takdirde muhataplar; biz
gerei bildiimize gre abdest almaya ihtiyacmz yok, derlerdi. Ne var ki
Hz. Peygamberin tevil konusunda skut edii, mminin eriat[a] uyma
konusunda mecbur tutulmas ve mtebih ayetlerin tevilinin aratrlmas
amacna matuftu ki bylece mmin, hem bu dnyada hem de ahirette mut-
lulua nail olsun:
33

Gerek Kd Numn, gerekse Cafer b. Mansrl-Yemen Kuran, Sn-
net (genel anlamda Hz. Peygambere ait sz ve fiiller) ve mamlarn szle-
rinden birtakm deliller karmak suretiyle tevilin zorunlu bir keyfiyet oldu-
unu ispatlamaya alr.
34
Kd Numn, yalnzca Allahn tek olduunu;

33
Sicistn, Sllemn-Nect, El yazmas (M. Goriawala, vr. 11). Bu pasaj aka,
zhir ve btn iftinin dinin vehelerini tamamlayan iki unsur olduuna iaret et-
mektedir. Zhir, eriat ile ilgili emirleri ihtiva etmekte olup buna el-ibdetl-
ameliyye (eriatta emredilen pratikleri icra etmek suretiyle yaplan ibadet) ad ve-
rilir. Btn ise, tevilin aratrlmasndan ibaret olup el-ibdetl-ilmiyye (bilgiyle
yaplan ibadet) eklinde isimlendirilir.
34
Kd Numn, Esst-Tevl, s. 23-32. Bu eser, ksa bir giri blmnn dnda
tmyle peygamberlere ait kssalarn teviliyle ilgilidir. Bu ksa girite mellif,
tevil konusunu Huddl-marife isimli dier eserinde daha geni ekilde ele al-
dn sylemektedir. Esst-tevilin muhakkiki rif Tmir, bu son eserin
[Huddl-marife] Masyaf ve Suriyede birka nshasnn bulunduunu; ancak
kendisinin ulat el yazmas smil eserlerle ilgili zel koleksiyonlarda bu ns-
halarn hibirine rastlamadn belirtmektedir. Cafer b. Mansrun elde mevcut
olan eserlerinde tevilin gerekliliine dair sistematik bir izah bulunmamakla bir-
likte, onun e-evhid vel-beyn adl eseri bu konuda olduka faydal bilgiler
iermektedir. O, anlan eserinde, ilerin Ali, Hz. Peygamber tarafndan, kendi-
sinin vassi sfatyla tayin edildi ve o ayrca tevili aklamakla memur klnd
eklindeki iddialarn desteklemek iin kullandklar Kuran ve Snnet kaynakl
tipik argmanlarn tmn bir araya toplamtr.
Kurann smil Yorumu / 375
buna karn evrendeki tm varlklarn ift olarak bulunduunu syler. Nite-
kim Kuranda da, Dnp ibret alasnz diye her eyi ift yarattk
35

buyurulmutur. Bir insan, her ne kadar tek bir paradan mteekkil gibi g-
rnse de, o [aslnda] beden ve ruhtan oluur. Beden onun d yn, ruh ise i
yndr. Bunlardan ilki ak-grlebilir iken, ikincisi gizli-grnmez bir
mahiyete sahiptir.
36

Kd Numn ayrca Kuranda birka kez zikredildiinden bahisle
btn teriminin [smiliyyedeki] kullanmn temellendirir. Mesela,
Kuranda, Allahn, nimetlerini ak (zhiraten) ve gizli (btneten) olarak
size bolca ihsan ettiini grmediniz mi?;
37
ve Gnahn an da gizlisini
de terk edin.
38
buyurulmaktadr. te bu ayetlerde, bir mminin, btn ni-
metlerin ve gnahlarn neler olduklarn bilmesi gerektiine iaret edilmek-
tedir.
Kd Numn bu iddialarnn yan sra Kurann yle sylediini be-
lirtir: Sana Kitab indiren Odur. Onun baz ayetleri muhkemdir ki, bunlar
Kitbn esasdr. Dierleri de mteabihtir (ambiguous).
39
Buna gre sz
konusu mteabih ayetler aka yoruma muhta bir nitelik arzeder. Kuran
yine ayn ayette, Onun yorumunu (tevil) ancak Allah ve ilimde derinlik
sahibi olan kimseler bilir buyurur. Kd Numn, burada geen ilimde
derinlik sahibi olan kimseler ifadesinden, mer imamlarn kastedildiini
ileri srer.
40

Kuran meseller de ihtiva eder. Nitekim Kuranda, te biz bu temsil-
leri (emsl) insanlar iin getiriyoruz; fakat onlar ancak bilenler dnp
anlayabilir
41
; Andolsun ki biz bu Kuranda insanlara t almalar iin
her trl misali (mesel) verdik
42
buyurulmaktadr. te bu meseller yoruma

35
Zriyt, 51/49.
36
Ayrca bkz. Cafer b. Mansrl-Yemen, e-evhid vel-Beyn, s. 13-14.
37
Lokman, 31/20.
38
Enm, 6/120.
39
Bkz. Kd Numn, Esst-Tevl, s. 30 vd. Ayet iin bkz. l-i mrn, 3/7.
40
Ayrca bkz. Kuleyn, Usl, I, 213, 221, 263. Kuleyn, [bu konuyla ilgili olarak]
yle bir rivayet nakleder:
Cebril, Hz. Peygambere iki nar getirdi. Hz. Peygamber narlardan birini yedi ve
dierini de ikiye ayrd. Bu narn da yarsn yedi; dier yarsn ise Aliye verdi.
Daha sonra Aliye yle dedi: Bu iki narn ne anlama geldiini biliyor musun?
Ali, Hayr diye karlk verdi. Bunun zerine Hz. Peygamber: lk nar nbv-
vettir. Senin onda hibir payn yoktur. kincisi ise ilimdir. Bu konuda sen benimle
ortaksn.
41
Ankebt, 29/43.
42
Zmer, 39/27.
376 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
muhtatr.
43
Dahas, Ysuf kssasnda zikri geen, Bylece Rabbin seni
seecek ve sana [ryada grlen] olaylarn yorumunu retecek
44
ve te
bylece Ysufu o yere yerletirdik ki kendisine [ryadaki] olaylarn yoru-
munu retelim
45
mealindeki ayetlerde de ifade edildii zere Kuranda
aktarlan kssalar da (ehds) izaha muhtatr.
Tevilin zorunlu bir keyfiyet olduu hususu Hz. Muhammed tarafndan
da vurgulanr. Nitekim onun yle dedii nakledilir: Bana indirilen
Kurandaki her ayetin bir zahr bir de batn vardr.
46
Yine Hz. Muham-
medin Aliye yle dedii rivayet edilir: Ey Ali! Ben tenzilin sahibi; sen de
onun tevilinin sahibisin. Ben nasl tenzil urunda savatysam, sen de tevil
urunda savamak zorunda kalacaksn.
47
[Hz. Peygamber] bir baka riva-
yette de yle der: Ben aranzdan ayrlrken size iki nemli ey brakyo-
rum. Eer bu iki eye smsk sarlrsanz asla istikametten sapmazsnz. Bu
iki ey, Kuran ve benim Ehl-i beytimdir. Bu ikisi [hirette] Kevser havuzu-
nun bana gelinceye dein asla birbirinden ayrlmaz.
48
Dier taraftan, bir
kelimenin bir zhir ve bir de gerek, btn anlamnn olduu Arap dilinde
de ok iyi bilinen bir husustur. Kurann slup ve ifade zelliinin mucz
(eriilmez, esiz) olmasna gelince; bunda alacak bir ey yoktur. Zira
Kuran, btn bu linguistik gzelliklerin tmn ihtiva etmektedir. Onun
zhir slup ve ifade tarz Hz. Muhammedin mucizesi; dern anlamnn
aklanp yorumlanmas da mamn mucizesidir.
-III-

43
Ayrca bkz. Cafer b. Mansrl-Yemen, e-evhid vel-Beyn, s. 17-18.
44
Ysuf, 12/6.
45
Ysuf, 12/21.
46
Zhir ve btn iftinin, Esst-Tevilin baz el yazmas nshalarnda deiik
manlara geldii grlr. Zhir, Kurann d yn ve onun ilk anda akla ge-
len/zhir anlam; btn ise onun i yn ve sekin insanlarn bilebilecei derin
anlamdr. Kuran hem zhir hem de btn dzeyinde anlalmak zorunda olup
tevil her iki dzeyi de ihtiva eder. Ayrca bkz. Muhammed el-Hseyin et-
Tabatab, el-Mzn f Tefsril-Kurn (Beyrut, 1973), I, 40; Muhsin el-Emn,
Ayn-a (Beyrut, 1960), III, 22, 55, 65.
47
Cafer b. Mansrl-Yemen, e-evhid vel-Beyn, s. 74. Ayrca bkz. el-Emn,
Ayn-a, III, 102. Bu rivayet Nesnin el-Hasisi ile, Hkimin el-
Mstedrekinde de nakledilmektedir.
48
Cafer b. Mansrl-Yemen, e-evhid vel-Beyn, s. 91. Bu rivayetin baz
nemsiz farkllklar ieren bir baka varyant iin bkz. Tebrz, Miktl-
Mesbh, tahk. M. el-Elbn (Dmek, 1961), III, 255, ngilizceye ev. James
Robson, Miktl-Mesbh (Lahor, 1975), II, 1350. Bu rivayet Mslimin
Sahhinde de nakledilmektedir.
Kurann smil Yorumu / 377
Vahiy, manev-rhn gereklerin insan dilindeki sembolik bir ifadesi
olduu iin, zhirdeki anlamnn tesinde derin/engin manev anlamlar ie-
rir. te bu manev anlam ortaya karan ey, tevildir. Sicistnye gre
Kurandaki iki ayet grubu aka tevile muhtatr: (i) Gkyz, yeryz,
dalar, nehirler, hayvanlar, aalar ve meyveler gibi fiziksel objelerle ilgili
ayetler. (ii) mteabih ayetler. lk grupta yer alan ayetler, zellikle literal
anlamlar mphem bir mahiyet arzettiinde, sembolik/metaforik olarak yo-
rumlanmaldr. Bizzat Kurann da atfta bulunduu mteabih ayetlere
gelince; Sicistn bu ayetler hakknda yle bir izahta bulunur:
[Kuran] dinleyen kii mtebih ayetleri iittiinde, akl [hemen bu
ayetlerin zhir anlamlarn] reddeder. nk [bu anlamlar] genel kabul g-
ren normlardan ve herkese bilinen detlerden apayr bir nitelik arzeder.
Szgelimi, karncann Hz. Sleyman ile konumas, Hdhdn Sebe meli-
kesinin kendine zg din inanlar hakknda haber getirmesi; Hz. bra-
himin iine atld atein bir serinlie dnmesi, Hz. Musasn assn
kayaya vurmasyla birlikte on iki pnarn fkrmas ve dier peygamberlerle
ilgili kssalarda (ksasul-enbiy) yer alan benzer olaylar bu trdendir... Akl-
selim sahibi bir kimse bu tr mtebih ayetlerle karlatnda kalbi mut-
main olmaz. Bunun sebebi, onun [btn bu kssalarn] bir muhallik-
imkanszlk unsuruyla kuatldn grm olmasdr.
49

Sicistn, mtebih ayetlerle ilgili problemleri uzun uzadya tarttk-
tan sonra ortaya birka felsef soru atar: Mtebih yetlerde zikri geen
olaanst olaylar niin tevil edilmek zorundadr? Bunlarn tevil edilmesi-
ne ynelik ura, olaanst olaylarn inkar, dolaysyla her eye kdir olan
Allahn mutlak kudretinin ihlal edilmesi anlamna gelmez mi? Sicistn,
olaanst hdiselerin literal olarak yorumlanmasnn tabiat kanunlarn
bozacan belirtmek suretiyle tevili kullanmann [gerekliliini] savunur.
Ayrca bu [tr olaanst hdiseler], zmnen, evrenin tabiat kanunlarna gre
ilemesini irade eden Allahn bizzat kendi hikmetini iptal etmesi anlamna
gelir. Hikmetin iptali, dolaysyla btn kintn ilgs, tatll-hliq (Al-
lahn her adan devre d braklmas) sonucuna gtrr. Bu yzden, tabiat
kurallarn alt-st eden mucizeler imkan dahilinde olmakla birlikte, ndiren
vuku bulurlar.
Tevili savunma sadedinde Sicistn tarafndan ileri srlen ikinci ar-
gman ise, farkllk (tefvt) ilkesine dayanmaktadr. Bu ayn zamanda
onun nbvveti savunma konusunda da [kulland] en temel ilkedir. Bu

49
Sicistn, Kitbul-Mekld, 54. ikld. Cafer b. Mansrl-Yemen, Kitbul-
Kef, ed. R. Strothmann (Bombay, 1952), 131-5. Cafer b. Mansr, l-i mrn
suresi 7. ayette sz edilen mtebihtn tevili ifadesinin mamlarn dmanla-
r anlamna geldiini belirtir.
378 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
teorideki temel nerme, Tanr ve Akl dnda, evrendeki her eyde farkllk
prensibinin hakim olduudur. te bu farkllk yzndendir ki, iki leme ait
iler, kendi dzenlerini muhafaza ederler. Yaratma (sudur), Sicistnye g-
re, kendinde bir prensip ve Varlk dzenidir. Buna gre, yksek mertebede
bulunan, alt mertebedekinden daha saf, daha zarif ve daha asildir. Alt merte-
bedeki, daima st mertebedekinin etkisinde kalr. Bu itibarla, evrensel dze-
nin ifresi, her varlk biriminin ait olduu hiyerari iindeki uygun yerinin
bilinmesidir. te, tevilin gerekletirdii ey de tam olarak budur.
Sicistn, yukarda bahsi geen tevile muhta iki grup ayet erevesin-
de, baz genel yorum ilkeleri de ortaya koyar:
50

(i) Kelimeler, anlam bakmndan benzetikleri zaman birbirlerinin yeri-
ne ikame edilebilir. Szgelimi, yeryz (arz) kelimesinin yerine, aada
da aklanaca zere bilgi (ilm) kelimesi konulabilir.
(ii) Baz kelimeler, zel bir anlam kazanmas ve vurgu ifade etmesi iin
mecz olarak kullanlr. Szgelimi, Hz. Muhammedin, deve oban
Anceeye sylemi olduu, Nazik ol! Sra kadehleri (qavrr) krma
51

eklindeki sz buna rnektir. Kavrr kelimesi, sra kadehler veya srahi-
ler anlamna gelir. Hz. Muhammed bu kelimeyi kadnlarn ince tabiatna
iaret meyannda mecz olarak kullanmtr. Ancee, gzel sese sahip biri
idi. Bu yzden o ark sylediinde develer hzl yrmeye balarlard. Ka-
dnlar develerin zerinde giderlerken Hz. Muhammed Anceeye hayvanlar
bu kadar hzl koturmamasn syledi. te bu yzden Kurandaki belli
ayetlerin metaforik olarak yorumlanmas gerekir.
(iii) Peygamberlerle ilgili kssalar da alegorik ekilde yorumlanmak du-
rumundadr. nk gemie ait kssalar, kendisinden ders karlabilecek ve
(imdiki ya da gelecekteki) benzer duruma uyarlanabilecek nitelikte herhan-
gi bir ahlk reti tamadklar zaman, okuyucuya herhangi bir fayda sa-
lamaz.
smiller, gerek alegorik bir kssann, gerekse metaforik olarak kullan-
lan kelimelerin yorumlanmasnda, tevili ifade sadedinde zel terimler kulla-
nrlar: Mesel (rnek/sembol) ve memsl (rneklenen/sembolize edilen).
52

Esasen, bu mesel ve memsl teorisiyle irtibatl yorum ilkeleri rhn, fizik
ve din hiyerariler arasndaki kurucu paralellie dayanr. Szgelimi, le
namaz Muhammedin meseli ya da bir baka ifadeyle, Muhammed le
namaznn memsldr. Keza, mbarek zeytin aac mam Zeynelbidn b.

50
Sicistn, Kitbl-ftihr, 12. bab.
51
Buhr, es-Sahh (Beyrut, 1978), IV, 82-3; Mslim, es-Sahh (Kahire,
1334/1916), VII, 79; Tebrz, Miktl-Mesbh, II, 576, ng. ev. James
Robson, Miktl-Mesbh, II, 1004.
52
Bu terimler Kurandan alnmtr. Bkz. Ankebt, 29/43; Zmer, 29/27.
Kurann smil Yorumu / 379
Hseyin b. Ali b. Eb Tlibi temsil eder ya da dier bir deyile, mam bu
aala sembolize edilir.
53

-IV-
mdi baz rnekleri incelemeye geebiliriz. [Burada] ncelikle, belli
bir fiziksel objenin zikredildii ayetleri ele alacaz. Aksi ifade edilmedii
srece, aadaki yorum rneklerinin tmyle Sicistnnin Kitbul-ftihr
adl eserinin on ikinci bbndan alnd [bilinmelidir].
. Yeryz
Kuran yle der: O sz balarna geldii [kyamet yaklat] zaman,
onlara yerden bir dbbe (canl) karrz ve bu canl varlk kendilerine, insan-
larn ayetlerimize itenlikle inanmadklarn syler.
54
Sicistn, yerden ka-
cak olan bu canlnn mfessirler arasnda ok sayda gr ileri srlmesine
sebebiyet verdiine; ancak bu konuda tatminkar bir izah getirilemediine
iaret eder. Yeryz kelimesi zhir olarak, zerinde bitkilerin ve hayvanla-
rn yaad, kat ve sabit cisim anlamna gelir. O, btn doal varlklarn
(el-mevldt-tabiyye) ikamet mekan olup bu varlklar, mevcudiyetlerini
asla onsuz idame ettiremezler. Benzer ekilde, nefsin ve tm rhn varlkla-
rn (el-mevldr-rhniyye) barna da, gerek ve manev bilgidir. Buna
gre, yukardaki ayetin gerek anlam yle olur: O sz balarna geldii
zaman ifadesi, [btn adan] mmete hccet geldii zaman onlar tm
inanlarnn yanl olduu anlarlar eklinde bir anlam ierir. Onlara yerden
bir dbbe (canl) karrz ifadesi, Allah onlara bir ilim nderi gnderecek-
tir, anlamna gelir. O [dbbe] kendileriyle konuur ifadesi ise, o, kendileri-
ni dalletten hidayete karacak ve pheden yakn dzeyine iletecektir. te,
yeryz kelimesinin tevil [ilmindeki] ncelikli anlam budur. Kelime,
ikincil anlam erevesinde vasye, yani essa hamledilmitir. nk ess
tevilin ve hakk ilimlerin (el-ulml-hakkiyye) kaynadr.
55

Benzer ekilde, Ankebt 29/20 ve Hacc 22/46. ayette zikri geen yer-
yznde seyahat ifadesi de, bilgiyi gerek sahibinden elde etmek iin yap-
lan yolculuk anlamna gelir. Gerek ilim erbabna ulaldnda, ilk yaratl-
n bilgisine sahip olunur. Bu, ruhun ldkten sonra diriliinin ve ahirette
kurtulua ermenin bilgisidir.

53
Sicistn, Kitbl-Mekld, s. 52. ikld; Cafer b. Mansrl-Yemen, e-
evhid vel-Beyn, s. 17-18; Zhid Ali, Ismil Mezheb, s. 398-9; Kmil H-
seyin, F dbi Msr el-Ftmiyye, s. 9-10; ayn muhakkik, Dvnl-Meyyed
(Kahire, 1949), s. 106-8.
54
Neml, 27/82.
55
Sicistn, Kitbl-ftihr, 12. bab; ayrca bkz. Cafer b. Mansrl-Yemen, e-
evhid vel-Beyn, s. 39-40; 113.
380 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
Sicistn, Biz yeryzn geniletip yaydk; zerine salam dalar yer-
letirdik ve stnde her cins gzel bitki yeerttik; isteyerek Allaha ynelen
her insana bir basiret ve uyar vesilesi olarak
56
mealindeki ayetin tefsirine
ilikin unlar kaydeder:
nsan, paralarnn st ste konulmasndan mteekkil olan yerkrenin
yaylmas zerinde tefekkr ettiinde bunun ne anlama geldiini kavraya-
maz. nk yayma [ii], daraltmadan [kabz] sonra gelir. Yerkrenin daral-
tlmasnn, yayma ameliyesinden sonra gerekletiini ve dalarn yeryzne
yerletirilmesinin gerekli olmadn dnmek mmkn deildir. nk, bir
eyin bir eye yerletirilmesi, [nceden mevcut olan bir ey bulunmadan]
mmkn olamaz. Dalar, bizzat yerkreden ortaya kan eylerdir... Yerk-
re kelimesi, bilgiye ya da bilginin kaynana hamledildiinde, bu kelime-
nin tevili gereklemi olur. Zira, essn grevlendirilmesi ve onun tevil
ilmini yaymas, yeryznn yaylmasna; dalarn yerletirilmesi de ilmi
lyk olanlar arasnda neretme amacna matuf olarak yeryznde [davet]
nderlerinin grevlendirilmesine benzer. Yeryznde her cins gzel bitki
yeertilmesi ise, zhir ve btn olmak zere ift ynl bilginin neredilme-
sidir.
57

Yine u ayetler de benzer ekilde tevil edilmitir: Biliniz ki Allah,
lmnden sonra yeri diriltir. Ola ki aklnz kullanrsnz diye size ayetleri
akladk.
58
Bu ayette kastedilen anlam udur: Allah ilmi, ortadan kalkma-
sndan sonra tekrar diriltir ve ess, erkin oluna avdet etmesiyle birlikte,
kendi nfuz ve yetkisini tekrar ihya eder. Salih peygamberin kssasnda bahsi
geen Allahn devesi
59
de, kendisine itaat edilmesi imann zorunlu bir art
olan ess ifade eder. Ayn ayetteki, Brakn onu Allahn arznda otlansn
ifadesi, Allahn ilminden istifade etmesi ve onlar da bu ilimden faydalan-
drmas iin onu yalnz brakn anlamna gelir. Ona bir ktlk etmeyin
ifadesi, Ona ne hile yapn ve ne de tuzak kurun mansndadr. Yoksa sizi
hemen azap iliir ifadesi ise, Onlar, nefislerinin helake maruz kalmasyla
birlikte bu ilimden elde edecekleri nasiplerini kaybederler eklinde bir an-
lam ierir. Andolsun Tevrattan sonra Zeburda da, yeryzne mutlaka iyi
kullarm varis olacak diye kaydetmitik
60
mealindeki ayetin tevili de ol-
duka ilgintir. [Sicistnye gre] bu ayette geen yeryz kelimesi, literal
olarak hibir anlam ifade etmemektedir. nk, yeryzne her zaman
zlimler varis olmu ve onun zerinde srekli olarak tiranlar egemenlik

56
Kf, 50/7.
57
Sicistn, Kitbl-ftihr, 12. bab.
58
Hadd, 57/17.
59
Hd, 11/64.
60
Enbiy, 21/105.
Kurann smil Yorumu / 381
kurmutur. Bu itibarla ayetin gerek anlam, ilme Allahn salih kullar
varis olacaklardr eklinde olmaldr.
. Gkler
Sem (gkyz) kelimesi, yldzlarla sslenmi, hareketli ve latf bir
cisme delalet eder. Ancak bu kelime, kyas yoluyla, dinin semasn temsil
eden ntk (peygamber) iin de kullanlr.
61
Szgelimi, Allah gkten su
indirdi ve nehir yataklarndan her biri kendi hacimlerince sel olup akt
62

mealindeki ayet, Allah Muhammedin kalbine vahiy indirir (literal olarak,
vahyi Muhammedin kalbinden sudur ettirir) ve insanlardan her biri de kendi
kapasitesi ve nefsinin arnml lsnde o vahyi yklenir, anlamna gelir.
Ayetteki, Bu sel, ste kan kp alp gtrd ifadesi, Mslmanlarn
Kurann tefsir ve yorumuyla ilgili ihtilaf ve ekimelerine iaret eder. Yine
ayn ayetteki, Kpk atlp gider. nsanlara fayda veren eye gelince; o,
yeryznde kalr ifadesi ise, ihtilaflarn devamllk arzetmedii ve yok olup
gittii, buna karn insanlar iin faydal olan eylerin essn yannda bk
kald eklinde bir anlam ierir.
Sema kelimesi, ikinci anlam iinde, ntkn ilan ettii eriata hamledi-
lir. Buna gre, O gn, yazl katlarn tomarn drer gibi g toplayp
dreriz
63
mealindeki ayet, eriatn iptali ve nesh edilmesi anlamna gelir.
Sicistn, Sonra duman halindeki ge yneldi; ona ve yerkreye: s-
teyerek veya istemeyerek gelin! dedi. kisi de, isteyerek geldik, dediler. By-
lece onlar iki gnde yedi gk olarak yaratt ve her ge grevini bildirdi
mealindeki Fussilet suresi 4/11-12. ayetlerin tefsiri mnasebetiyle, Allahn,
dnme kudreti olmayan bu l cisme (yani ge ve yerkreye) ynelik
hitabn, ilham etme veya yaratma anlamnda telakki etmek mmkndr der
ve ardndan, Akletme yetisi olmayan bir nesneye nasl vahyedilir? sorusunu
ekler. [Ona gre] ikinci k, yani hitabn yaratma anlamna gelmesi de mu-
haldir. Dolaysyla bu ayetin gerek anlam, nefsin, devr-i setrin (gizlilik
dnemi)
64
siyasetine ve o dnemdeki liderlerin hal ve durumlarnn ne ekil-
de olduuna atf- nazar etmesidir. O, ilk anda adeta bir dumanm gibi gz-
kr. Teyit donanm, kendi durumunu slah etmek isteyen hibir nefsi aydn-
latmaz. Bunun zerine nefs hemen areyi fark eder, yani irek bilgi sayesin-
de er siyasetin ancak zhir anlamn tesindeki btn anlamla kaim oldu-
unu anlar. Ge ve yerkreye: steyerek veya istemeyerek, gelin! dedi
ifadesinin anlam, ntk ve essn, isteyerek ya da istemeyerek her iki daveti

61
Sicistn, Kitbl-ftihr, 12. bab.
62
Rad, 13/17.
63
Enbiy, 21/104.
64
smiller, tarihi muhtelif dnemler erevesinde gelime kaydeden bir dngsel
sre eklinde telakki ederler.
382 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
de ikame etmek zorunda olulardr ki bu davetlerin ilki btna dieri de
zhire yneliktir. Onlar, isteyerek geldik, dediler cmlesinin anlam ise,
hem ntkn hem de essn arya isteyerek cevap vermelerini ifade eder.
Bylece onlar, iki gnde yedi gk olarak yaratt ibaresinin anlam,
Nefsin, birbirinden farkl iki hiyeraride, yani btn ve zhir hiyeraride
gizlilik dnemi iin yedi lider/nder tayin etmesidir. Ve her ge grevini
vahyetti ifadesinin anlam ise, her bir liderin Allah kelmndan alaca na-
sip bizzat kendisine ilham edilmitir, eklindedir. Hd suresi 11/44. ayet ile
Kamer suresi 54/11-14. ayetler de buna benzer ekilde yorumlanmtr.
. Dalar
Yeryzne salam ekilde yerletirilmi olan dalar, yolcular iin birer
iaret ta ilevi grr ve bu dalardan su kaynaklar fkrr. Ancak, btn
tevilde dalar, sahip olduklar ilimle iman hususunda insanlara rehberlik
etmek iin her blgeye tayin edilen hccetleri

(hucec)
65
temsil eder. Tpk
dalardan nehirlerin fkrmas gibi, hccetlerden de hikmet ve bilgi pnarlar
fkrr. Hz. Davudun dalar hkm altna almas ve dalarn onunla birlik-
te Allah tesbih etmesine dair zikredilen, Biz Dvuda dalar ve kular
boyun edirdik; onunla birlikte tesbih ediyorlard
66
mealindeki ayet buna
bir rnektir. Literal adan bakldnda, bu ayet hibir anlam ifade etmez.
[Btn adan bakldnda ise] Dvud, kendisine itaat edilmesi zorunlu olan
bir imamdr. Buna gre, mezkur ayette zikri geen dalar, hccet[leri] ve
davet hiyerarisindeki muhtelif hadleri ifade eder.
67
Sebe suresi 34/10. ayeti
de buna benzer ekilde yorumlamak gerekir.
Yine Kuran der ki: Musa, tayin ettiimiz vakitte bizimle bulumaya
gelip Rabbi on(unl)a konuunca: Rabbim, bana (kendini) gster, sana baka-
ym! dedi. (Rabbi) buyurdu ki: Sen beni gremezsin; fakat daa bak. Eer
o yerinde durursa sen de beni grrsn Sicistn, bu ayetin aka tevile
muhta olduunu syler. Zira Allah, da gibi cansz bir varla nasl tecelli
edebilir? Musa gibi bir ull-azm peygamberi nasl byle bir imkansz talep-
te bulunabilir? Bu ayetin gerek anlam udur: Musa, aklnn bizzat Allahn
kendisini (inniyye) kavrayabileceini ve tevhidi (Allahn birlii) tasdik et-
mek suretiyle bunu baarabileceini dnd. Fakat bunun imkansz olduu-
nu anlaynca tenzih, yani Allah her trl eksiklikten mnezzeh klmak sure-

65
Hccet (oulu: Hucec), davet hiyerarisinde zel bir ahsiyettir. Bu ahsiyet,
muayyen bir zamanda Allahn iradesinin insanlar arasndaki bir tan ya da a-
hidi olarak hizmet eder. Hccet, ayrca mamdan sonraki mertebeyi temsil eder.
smil doktrinde yerkre on iki blgeye ayrlr. Her blgedeki davet hiyerarisi-
nin banda hccet bulunur. Zhid Ali, Ismil Mezheb, s. 305. Ayrca bkz.
Kuleyn, Usl-i Kf, Kitbul-Hcce, I, 168-74.
66
Enbiy, 21/79.
67
Ayrca bkz. Kd Numn, Esst-Tevl, s. 253.
Kurann smil Yorumu / 383
tiyle rabbine tesbih ve tazimde bulundu. Anlan ayette zikri geen da keli-
mesinin [btn] anlam da Nefstir.
68

Benzer ekilde, Biz bu Kuran bir daa indirseydik, Allah korkusun-
dan onu ba emi, atlam grrdn mealindeki Har 59/21. ayette geen
da kelimesi de lim, zhd sahibi ve muttak olan mmin (inanan) kiiyi
temsil eder. Sicistn bu yorumunu temellendirmek iin u iki ayetle
istihadda bulunur: nananlar iin, kalplerinin Allahtan korkmasnn zama-
n gelmedi mi?;
69
Kullar iinde Allahtan ancak limler korkar.
70

v. Aalar
Kuranda zikri geen gzel vasfl aalar dil, salih ve faziletli insan-
lar; kt veya lanetlenmi aalar ise fcir ve gnahkar insanlardr. Binaena-
leyh, Nur suresi 24/35. ayetteki mbarek zeytin aac mam Ali
Zeynelbidin b. Hseyini
71
temsil eder; buna karn sr 17/60. ayetteki
lanetlenmi aa, mam Hseyinin Kerbeladaki katlinin sorumlusu olan
ikinci Emevi halifesi Yezid b. Muaviyeye tekabl eder.
72

te btn bunlar, Kuranda zikri geen belli bal fiziksel objelerin
smil teviline ilikin rneklerden birkayd. smil tevil literatrnde,
bilhassa Cafer b. Mansrl-Yemenin eserlerinde nemli bir yer tutan ana
temalardan biri de, kssalarnn yorumudur. Bu kssalarn temel hedefi, daha
nce de ifade edildii gibi, manev-ahlk bir ders vermektir. Bu yzden,
alegorik olarak yorumlanrlar. Btn bu kssalarn yzeysel bir ekilde ince-
lenmesi dahi bu almann snrlarn amaktadr. Bu yzden konuyu tek bir
rnekle, Ynus kssas rneiyle snrlandracam. Bu rnek de yine
Sicistnden seilmitir. Ona gre Kuranda bu kssa kadar tevile muhta
bir baka kssa daha yoktur. Ynus bir imam sfatyla kendi devrindeki
ntkn eriatn korumak ve uygulamakla sorumlu idi. Ancak o, zor koullar
altnda yaad ve kendisine yklenen sorumluluu gerektii ekilde yerine
getiremedi. Sonunda, manev irtifa kaybna urad; sahip olduu ilim yok
olup gitti ve kendisine zhir ilimler konusunda iyi yetimi gen bir rakip
musallat oldu. Ynusun balina tarafndan yutulmas (Sfft, 37/142), onun
bilgisizlik ve aknlk uurumlarna yuvarlanmasn betimlemektedir. Halsiz
bir ekilde sahile atlmas (Sfft, 37/145), Ynus hatasn itiraf edince,

68
Ayrca bkz. Cafer b. Mansrl-Yemen, el-Feriz ve Huddud-Dn, El Yaz-
mas, (Goriawala, s. 14), s. 224-30. Cafer b. Mansrun tevili daha farkldr.
69
Hadd, 57/16.
70
Ftr, 35/28.
71
Bkz. 46. dipnot.
72
Cafer b. Mansrl-Yemen, e-evhid vel-Beyn, s. 310. Cafer, Emevileri
ifade eden bu kt aacn genelde Mazdeizm dinine mensup olanlar da semboli-
ze ettiini sylemektedir.
384 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
Allah onu cahilliin karanlk dehlizinden bilginin enginliine kard anla-
mna gelir. Allahn, onun zerine glge yapmas iin geni yaprakl bir bitki
bitirmesi (Sfft, 37/146) ise, Ynusu iine dt skntdan kurtarmak ve
onu tamamen eski salkl haline dndrmek iin Allahn gvenilir, yumu-
ak huylu ve basiret sahibi bir adam grevlendirdiine iaret eder.
73

Kuranda nakledilen Peygamber kssalarnn hemen tamam buna benzer
ekilde yorumlanr.
74

Yukarda ad geen mellif, zellikle de Sicistn, tevili Yeni Efl-
tuncu kozmoloji ve eskatolojiye eklemlemek iin kullanr.
75
Kuranda tarif
edilen Allahn emri,
76
smiliyyedeki yaratma emasna, bilhassa
Sicistnnin buyruk (emr) ya da kelime (el-kelime) doktrinine denk dmek-
tedir.
77
yle ki, bu doktrinde ilk yaratc (mbdi/Tanr) ile, ilk yaratlan (el-
mbdel-evvel/Akl) arasnda bir arac vardr. Bu arac ise Emir ya da Yara-
tcnn Ol! kelimesidir.
78
Kuranda yer alan el-Krs vel-Ar (hkmdar
koltuu ve taht) (2/255; 39/75); el-Kalem vel-Levh (kalem ve levha-kitabe)
(96/4; 85/22); e-ems vel-Kamer (muhtelif ayetler); el-Kaz vel-Kader
(ilahi hkm ve takdir)
79
gibi kelime iftleri, iki asla (asln), yani Akl ve
Nefse denk der. Dolaysyla Akl ntka, Nefs de essa tekabl eder.
Sicistn, Akl ve Nefs ikilisinin Kuranda yer aldn temellendirmek iin,
13/4, 13/28, 5/116, 39/21, 67/10 ve 89/5. ayetleri yorumlarken epeyce zorla-
nr.

73
Ayrca bkz. Kd Numn, Esst-Tevl, s. 286-90; Cafer b. Mansrl-
Yemen, e-evhid vel-Beyn, s. 569-74. Bu iki limin yapt tevillerde ksm
farkllklar mevcuttur.
74
Peygamberlere ilikin kssalar iin bkz. Kd Numn, Esst-Tevl; Cafer b.
Mansrl-Yemen, Esrrun-Nutek (Ey yazmas, Hamdn koleksiyonu); a.
mlf., Serirun-Nutek (El yazmas, merhum A. A. Fyzeenin zel koleksiyo-
nu); a. mlf., el-Feriz ve Huddud-Dn.
75
Sicistnnin yaratma olgusunu tasvirde kullanm olduu terminoloji Kuran
kkenlidir. Szgelimi Allah, bu terminolojide el-Hlik, el-Musavvir, Bedus-
semvt vel-arz eklinde nitelenir. Bylece sz konusu terimler hem din anlam-
daki zamansal yaratmaya hem de gerek yaratmaya, yani felsef anlamdaki sudur
nazariyesine delalet eder. Kurn, 59/24; 2/117; Sicistn, Kitbl-Meklid, s.
14. ikld; P. Walker, s. 133 vd.
76
O, bir ey diledii zaman ona sadece ol der ve (o ey) hemen oluverir. Ysn,
36/82.
77
Emir (Allahn buyruu), irade olarak da isimlendirilir.
78
Sicistn, Kitbul-ftihr, 2. bab; a. mlf., Kitbl-Meklid, s. 19. ikld.
79
Bu kelimeler, Kelm stlahnda kader ve zgr irade anlamna gelir. Bkz. Harry
Wolfson, The Philosophy of Kalam, (Cambridge, Mass., 1976), 601-24. Kuran,
kader kelimesini hem kudret hem de lmek/l belirlemek anlamnda kullanr.
Bkz. Fazlur Rahman, Major Themes of the Qurn (Chicago, 1980), s. 12, 65-8.
Kurann smil Yorumu / 385
Genel kabul gren ekliyle kyamet gn mefhumu, yani tm evrenin
alt st olaca, yeryz ve gkyznn fesada urayp, gklerin yarlaca,
yldzlarn dklecei, denizlerin kaynayaca eklindeki bir kyamet gn
telakkisi, Sicistn tarafndan gln karlanr. O, insanoluna mekan tekil
eden evrenin tmyle alt st edilmesi hlinde Allahn insanlar hesaba ek-
mek iin bir araya toplamas ve onlar huzura armasnn naslln sorgu-
lar. Mkafat ve ceza da buna benzer ekilde ruhn-mnev olarak yorumla-
nr.
80

smil tevilde kayda deer olan bir baka tema da eriat kavramnn
yorumudur. Sicistn, Kitbul-ftihr adl eserinin son be blmn s-
lmn be esasnn tevilini aklamaya tahsis etmitir. Sicistnnin sz
konusu esaslar tevile ynelik izahat zetle yledir: Abdest (vud), yani
namaz ncesi icra edilen temizlenme riteli, imamet konusunda haksz talep-
te bulunan kimselerin imamln reddetmeye iaret eder. Temizlikte kullan-
lan su, nefsi phe ve tereddtten arndran bilgiyi simgeler. Namazlar, evli-
yann (evliya, aziz ve Allaha yakn insan anlamndaki veli kelimesinin o-
uludur; Allaha yakn olan bu insanlar ise mamlardr) velyetine (sadakat
ve ballk) delalet eder. Farz olan be vakit namaz be hudda, yani Akl,
Nefs, Ntk, Esas ve mama tekabl eder. Zektn tevle mebni anlam da
udur: limde derinlik sahibi olan bu ahsiyetler, insanlara rehberlik etmek
maksadyla gven telkin eden klavuzlar yetitirmek durumundadrlar. te
byle yapmak, yani bir hiyerarik yap oluturmak suretiyle daha alt merte-
bedeki had bir st mertebedeki had iin bir zekat olur. Oru (savm), srr
muhafaza etmek ve bu srr henz davete katlmam olan kimselere ifa
etmemek anlamna gelir. Mekkede Allahn evini ziyaret (hacc) ise,
mamla birlikte olmay ifade eder. nk mam, iinde Allahn bilgisinin
ikamet ettii bir evdir.
81

Sicistnnin eserlerinde yer alan tevilin bir dier ilgin yn de, belli
bir i doktrinini ispat etmek maksadyla baz ayetlerdeki ifade birimleri
zerinde tasarrufta bulunma yntemidir. Buna gre, Kurann 108. suresi,
Alinin vesyetini (tam yetki mertebesi) ispat meyannda istihdam edilir.
Sicistn, evvelemirde surenin nzul sebebini aklar ve bu erevede, kendi-
sine gelecee ilikin olaylar haber verildii, zellikle de torunlarnn
meyye oullar tarafndan zulme maruz braklacaklar bildirildii zaman
Hz. Muhammedin derin znt duyduunu ve bunun hemen ardndan kz
Ftma ve (damad) Hz. Ali ile ilgili olarak kendisine gzel haberler veren

80
Sicistn, Kitbul-ftihr, 9-11. bablar.
81
Sicistn, Kitbul-ftihr, 13-17. bablar. Ayrca bkz. Kd Numn, Tevld-
Deim, tahk. M. El-Azam, Kahire, trz. Kd Numnn konuyla ilgili detayl
izahlar Sicistnnin yorumlarndan farkldr.
386 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
Kevser (ok hayr) suresinin, yani Kurann 108. suresinin nzil olduunu
belirtir. Hi phesiz biz sana kevseri verdik. yleyse sen de Rabbin iin
namaz kl ve kurban kes. Sana buzeden yok mu? te asl odur soyu kesik
olan!. Sicistn, sureye ilikin bu yorumunu, El innel-kevserat-thira
vasiyyke Ali in tunhar. Fe inne nieke Eb Bekr: Dikkat et! Eer sen kur-
ban edilirsen, pak kevser, senin vasin Alidir. Hi phesiz sana buzeden de
Ebu Bekirdir eklinde lafzlarn yerini deitirmek suretiyle temellendire-
bileceini ileri srer. Bu ibarelerde (atke, yani Ebu Bekire iaret eden
82
)
kf ve (mer ve Osmana iaret eden) mim harflerinin bulunmamas, ayn
zamanda hilafetin bu halifenin soyundan devam etmeyeceini gstermek-
tedir.
83
Benzer ekilde, Kurann 17/60. ayeti de Hz. Alinin olu Hz. Hse-
yinin imametini ve ikinci Emev halifesi Yezidin kafir olduunu ispat sa-
dedinde kullanlmaktadr.
84

smillerin, kendilerine zg tevil doktriniyle ne kadar ok vndk-
leri, Sicistnnin polemik tarzndaki Kitbul-iftihr (vn Kitab) adl
eserinin balnda da aka grlmektedir. Sicistn, bu kitapta, muhalifle-
rinin argmanlarn reddettikten sonra kendi doktrinini izah eder ve konuyu,
gerekleri (hakik) kavramaktan ve istikamet zere olmaktan daha byk
bir vn ne olabilir? szyle noktalar. Bu sz, kitabn bandan sonuna
kadar, her polemiin ardndan adeta bir nakarat gibi tekrarlanr.
smiller, yapm olduklar tevilleri imamlardan aldklarn iddia et-
melerine ramen, yukarda zikri geen smil mellifin tevillerinde
nemli lde farkllklar mevcuttur.
85
Bu [durumu tespit etmek iin] bir tek
rnek yeterlidir. Mesela, Allah gklerin ve yerin nrudur. Onun nrunun
misali, iinde k olan bir kandil yuvasna benzer. Ik camdan bir fnus
iindedir. Fnus ise adeta inci gibi parlayan bir yldzdr. Yaktn douya da
batya da ait olmayan ve hi ate dokunmasa bile kendiliinden tacak nite-
likte bir ya olan mbarek zeytin aacndan salar. te nr stne nr...
Allah, dilediini nruna iletir. Allah, insanlara misaller verir; O her eyi
bilir. mealindeki Nur suresi 24/35. ayet, Sicistn (=Sic.) ve Cafer b.
Mansrl-Yemen (=Caf.) tarafndan zetle u ekilde tevil edilmitir:
Nur:
Sic.: Allahn emrinden, Akl ve Nefsten yaylan bilgi
Caf.: mam


82
Atq Hz. Eb Bekirin lakabyd. Bkz. Taber, Trih, Kahire, 1962, III, 424-5.
83
Sicistn, Kitbul-ftihr, 7. bab.
84
Sicistn, Kitbul-ftihr, 8. Bab.
85
Zhid Ali, s. 339 vd. Zhid Ali bu konuyu detayl bir ekilde tartmaktadr.
Kurann smil Yorumu / 387
Mikt [Kandil yuvas]:
Sic.: Ntk
Caf.: Ftma (Hz. Peygamberin kz)
Misbh (lamba):
Sic.: Ess
Caf.: mam Hseyin.
Zcce [Fnus]:
Sic.: lk Mtimm, yani lk mam Hasan
Caf.: Hseyinin, annesinin rahminde bulunduu zamanki durumu
nci gibi parlayan Yldz:
Sic.: mam Hseyin.
Caf.: Ftma.
Mbarek Zeytin Aac:
Sic.: mam Ali Zeynelbidin.
Caf.: brahim (a.s.)
Ne douya ne batya ait:
Sic.: Mezkur aacn yani Zeynelbidinin sfatdr.
Caf.: brahim (a.s.)in dini ne Yahudilik ve ne de Hristiyanlk idi.
Neredeyse kendiliinden tutuacak ya:
Sic.: mam Muhammed Bkr
Caf.: mam Hseyin daha annesinin rahminde iken neredeyse imameti
hakknda konuacakt.
Kendisine ate demese bile:
Sic.: Bu ifadedeki ate mam Cafer es-Sdk temsil etmektedir.
Caf.: (selefi olan) imam henz bir tayinde bulunmadan nce dahi Hse-
yin onun vrisidir.
Nur stne nur:
Sic.: Kim
Caf.: (Metindeki ifade net deil).
Aka grld zere, ayn ayete ilikin tevillerde iki mellif ara-
snda ortaya kan farkllklar olduka barizdir. Kd Numn, Esst-tevl
adl eserinde [bu konuyla ilgili olarak] mam Cafer es-Sdktan yle bir
rivayet nakleder: Bir gn mam Cafer bir ayeti tevil ederken, kendisinin
yapm olduu tevillerin bugn baka dier bir gn daha baka olduunu
syleyen bir dinleyicisinin [bu nasl oluyor, eklinde bir] sorusuna muhatap
oldu. mam onun bu sorusunu, Biz bir kelime hakknda yedi farkl ekilde
388 / Ismail K. Poonawala / ev.: Dr. Mustafa ztrk
tevil yapabiliriz. eklinde cevaplad. Dinleyici, akn bir eda ile yedi
mi! deyince mam, Evet yedi, hatta yetmi. ayet sen bize sormaya devam
edersen biz bu sayy daha da artrabiliriz diye karlk verdi. Kd Numn
bu rivayetten hareketle tevil vecihlerinin yorum znesinin mertebesine
(had) bal olduunu, dolaysyla daha yksek mertebede bulunann daha
fazla tevil yapabileceine iaret eder.
86
Bu rivayetten de aka anlalaca
zere, muhtelif mellifler arasnda ortaya kan yorum farkllklar ite bu
ekilde kamufle edilmi olur.
Hlasa, Kitb- Mukaddes tefsiri ya da yorumu, tarih boyunca hem Ya-
hudiler hem de Hristiyanlar tarafndan farkl amalarla yaplmaktayd. Belli
tarihsel artlarla ilgili zorunluluklarn yan sra tartma ya da savunmaya
ynelik koullar da sk sk bunu zorunlu klyor ve hakikatin kutsal metnin
kendisinden kefedilmesi gerektii beklentisini douruyordu. [Benzer ekil-
de] Kuran tefsiri de muhtelif gruplar tarafndan eitli maksatlara matuf
olarak istihdam edildi. smiller, tevili stn-yce (par excellence) bir ilim
olarak telakki ettiler ve bu ilmi zen ve ihtimamla gelitirdiler. Sicistn,
vahiy ya da Yunan hikmetinden (felsefe)
87
sadr olan bilgiyi alt, orta ve st
olmak zere kategoriye ayrr. O, vahiy bilgisinin hukuk, kelm (klasik
kelm) ve tevili ierdiini ve bilgi kategorilerinin en stnde bunlarn yer
aldn ifade eder.
88
Sicistn ayrca bu iki bilgi trnn, yani vahiy ve hik-
metin birbiriyle elimediini vurgular. smil tevilin gelimesi, IX/X.
yzyldaki Mslmanlarn ve slm teolojisinin genel eilim[ler]inin bir
tezahr olarak deerlendirilebilir. Henry Corbin, birok almasnda hakl
olarak u noktaya iaret eder: eriat ile hakikat arasndaki gerginlik
Btnlie, bu da, Corbinin deyiiyle hermeneutique spirituelle du Qorna,
yani Kurnn manev-btn teviline yol verdi.
89
Tevil, Yeni Eflatunculuk
ile i doktrini temelinde aklla vahyin yeni bir sentezi olan smil dnce
sisteminde [ok] nemli bir oynar.

86
Kd Numn, Esst-Tevl, s. 27.
87
Hikmet (wisdom) kavram, smli mellifler tarafndan aa yukar felsefeye
tekabl eden bir balamda kullanlr. Bkz. Resil hvnis-Saf, III, 345-7.
Hukem ve ulem ise peygamberlerin varisleri olarak tavsif edilir.
88
Sicistn, sbtun-Nbt, s. 122. hvn- Saf insanlar sekiz kategoriye ay-
rr. Bu kategoriler aadan yukarya doru u ekilde sralanr: () Kuran okuyan
ve yazanlar () Hz. Peygamberin hadislerini rivayet edenler () fukaha ve ulema
(v) mfessirler (v) slm savunan mcahitler (v) eriat tatbik eden halifeler
(v) mescitlerde ibadetle megul olan zhitler ve bidler (v) tevil ilmini bilen-
ler (imamlar). Bkz. Resil hvnis-Saf, I, 321-3.
89
Henry Corbin, Pour une morphologie de la spiritualite Shiite, Eranos
Jahrbuch, 29 (1960), s. 57-71; a. mlf., Le Combat Spirituel du Shiisme,
Eranos Jahrbuch, 30 (1961), s. 69-125.

You might also like