43 (2012/2), 305-321 Kelmclar ve Matematikiler: Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri *
Anton M. HEINEN **
ev. Dr. Mehmet BULEN ***
Giri slm lkelerinin zellikle erken dnem entelektel tarihi, sadece kay- naklarn olduka ndir ve byk bir miktarnn kurtarlamayacak derecede kaybedilmi olmasndan deil; eldeki materyallerin rastgele ve birbiriyle ilikilendirilmemi bir ekilde yorumlanp balamndan koparlarak kulla- nlmas nedeniyle hl ok paral bir grnm arz etmektedir. Nitekim doa bilimcileri, kendi tarihsel almalar iin matematik, astronomi, tp ve benzeri alanlardaki erken dnem kitaplar zerine younlarlarken, teolojik veya mistik karakteri baskn olan metinlerin incelenmesi teologla- ra braklmaktadr. Kelm metinleri zerindeki almalar, zellikle de kelmn olduka canl bir ekilde uyguland erken yzyllara dair olanla- r, slm bilimlerinin geliimindeki parac grnmden, bu taksmt tavrn en azndan bir lde sorumlu olduu kanaatine varmama yol at. Eminim ki bizim tarihsel bilgimiz, gnmze kadar gelebilmi kaynaklar- dan sadece bir ksm dikkate alnd mddete blk prk kalmaya devam edecektir. Bu balamda sz konusu metinlerden kelma ait olanla- r, muhtemelen ok daha kt konumdadr; nk sapkn addedilen ieriklerinden dolay birou kastl olarak imh edilmitir. Ancak bu metinlerden gnmze kadar ulaabilenler, eitli bilimlerin tam bir izolasyon iinde gelimediklerini, aksine onlarn temsilcilerinin sk sk tartmalarla yz yze gelmek suretiyle birbirlerini dorudan etkiledikle- rini gstermektedir. Bilim tarihinin de kendisine bal olduu hakikat tarihi yararna, bu hususa dikkat ekilmesi ve gerekliinin rneklerle ispat edilmesi yeterince nem arz etmektedir. * Anton M. Heinen, Mutakallimn and Mathematicians, Der Islam, 55/1 (1978), s. 57-73. ** Alman arkiyat Aratrmalar Enstits, Beyrut, Lbnan. *** Marmara niversitesi lahiyat Fakltesi retim Grevlisi.
306 Anton M. Heinen (ev. Mehmet Bulen) I. Bilgi (lim)= Kelmd-dn + Kelml-felsefe III./IX. yzyl kadar erken bir dnemde, Mezopotamyann kalbindeki Mslman toplumun bilimsel hayat hzlanrken, belki de en byk enerji- sini bir sim ile da vurdu: Chz! O, zamannn btn bilimlerine ina biri olarak, kelma merkez bir konum tahsis etmiti. Ona gre dier btn ilimler kelma dayanyor ve bu ilim btn slm mezhepleri tara- fndan okutuluyordu. 1 Bu durumda kelm ilminin, Mslman toplumun en geni kesiminin akllarn ve kart grlere sahip btn entelijansiya- sn pratikte bir araya getirdii iddia edilebilir. Bu disiplin, ele alp incele- dii konular bakmndan ok geni bir sahay kapsad iin, erken dnem slm entelektel tarihinde doa olgusunun hangi rol oynadna ilikin olarak dier branlardan daha btncl bir resmi bize sunacaktr. Ancak, kelm ilmi, imdiye kadar sadece slmn skolastik teolojisi eklinde deerlendirilerek, genelde apolojetikle bir yntem iinde olduka karmak bir disipline dnen dn ilimlerden biri olarak alld; dn dnceyle dorudan ilgili olmayan dier mevzlar, ounlukla felsefi kavramlarn ve iddialarn tarihine ynelik grld iin, gerektii kadar ilgi uyandrmad. Fakat bu tespitten yola karak pek ok fiziksel mesele- nin kelmclarn tartmalarnda kendisine bir yer bulamad sonucu karlamaz; onlarn gr ve teorilerinin temsl bir koleksiyonu olan mm Earnin Makltl-slmiyynini zerinde yaplacak yzeysel bir inceleme bile, okuyucuyu yukardaki iddiann aksinin doru olduu konu- sunda ikn etmeye yetecektir. 2 Belki de fiziksel problemlerin, teolojik meselelerle son derece i ie girmesi sebebiyle, Arap bilim tarihileri ounlukla kelm kitaplarn nazar- dikkate almamlar, kendilerini srf bilimsel almalarla snrlandrmladr. Kelm limlerinin bir dier tavr da, teolojik veya etik kuramlarn des- tekleme konusunda fiziksel meseleleri kullanmalardr. Fizik meseleleri teolojik ve etik akl yrtme dokusu iinde tamamen eritildii iin, bu durum kelmn sistematik geliimine ynelik btncl bir zihn inceleme- yi son derece anlalmaz hale getirmektedir. Muhtemelen bundan dolay Albert N. Nader, Le Systme Philosophique des Mutazila 3 adl eserinin kozmolojiye ilikin blmnde, kelmclarn fiziksel konulara olan ilgisini derecesini klterek zetlemektedir: 1 Karlatrnz: Oskar Rescher: Excerpte und bersetzungen aus den Schriften des Philo- logen und Dogmatikers hiz aus Bara (150-250 H.), nebst noch unverflentlichten Originaltexten; T.1; Stuttgart 1931, s. 159-163. 2 el-Ear, Makltl-slmyn vehtilfl-Musalln (ed. H.Ritter), stanbul, 1929-33. 3 A.N. Nader, Le Systme Philosophique des Mutazila, (Premiers Penseurs de lIslam); Beyrut 1956.
Kelmclar ve Matematikiler Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri 307 Bununla birlikte kelmclar, kendi ilmi faaliyetlerinde fizie il- gisiz grnmyorlar; onlarn fizik problemlerini incelemesinin se- bebi, metafiziksel ya da ahlk sonulara varmaktr. 4
Ancak sadece bir sayfa sonrasnda, bu tarzda tek tarafl bir tbi klma ya da ikincil konuma drme [teolojinin esas, fiziin ona yardm- c]ameliyesiyle eliki arz eden bir uzlatrma abasndan sz eder. Ve bylece, Muteziller, elleriyle oluturduklar gerek dnya- ya dokunurken, baklarn da ahlk ve metafiziksel dnyaya y- neltiyorlar. Ama her iki dnyay birbirine yaknlatrmaktr. 5
Ancak, ayet Albert N. Naderin alt balndaki ifadesiyle "Premiers penseurs de llslam" [slmn lk Dnrleri] olan kelmclar, doal olguya ilikin fiziksel meselelerle srf fizik asndan deil de sadece teolo- jik sonular elde etmek amacyla, yzeysel olarak ilgilenmiseler; ele aldklar fizik problemlerinin geni kapsamllna ve ileri dzeyliine ahadet eden bu kadar ok fragmann nasl mevcut olabildii hayret verici olacaktr. Ve yine onlar sadece rnek veya dorulama kriteri olarak varsa, ok daha basit olmalar gerekir ve insan tecrbesinin yakn kapsamndan da uzaklarlard. Zaten yarm yzyl nce Gerlof van Vloten, kelmclarn, aslen doa bilimlerine ait olan meselelere youn ilgisine dikkat ekmi ve hatt baz durumlarda kelmclarn doa bilimcileri veya kelm" disipli- ninin de felsefe" grntsn verdiini ne srecek kadar ileri gitmiti. Kelmclarn almalar temelde dogmatik alanla ilgili olmak- la birlikte, alma tarzlar onlar byk fen sorunlarna da temas etmek durumunda brakmtr. Fen bilimleriyle ilgili hi bir madde (sorun/problem) yoktur ki, onlar tarafndan akla kavuturul- maya allmam olsun. Yunanllarn atomlar, elementlerin do- al zellikleri ve ruh hakkndaki retileri mtekellimlerce de tar- tlmtr. Nitekim psikolojik sorunlar da ilgi oda olmutur. Ki- inin kendini tanmas, alkanlklarnn doas ve dnmeden yaptklar igdsel davranlarla ilgili yazlar yazlmtr. Onlar, ate ve havann etkisi, elementlerin birbirleriyle ilikileri gibi ko- nularda kendilerine has kuramlar gelitirmilerdir. Bu nedenle yer yer mtekellim kelimesinin doa bilimcisi anlamna geldii ve kelmn felsefe demek olduu grlr. 6
Birisi, van Vlotenin kelmclarn slm imparatorluundaki doa bilim- 4 a.g.e., s. 217. 5 a.g.e., s. 218. 6 Gerlof van Vloten, Ein arabischer Naturphilosoph im 9. Jahrhundert el-Dschhiz, Stutt- gart 1918, s. 13 vd.
308 Anton M. Heinen (ev. Mehmet Bulen) lerinin geliimine ynelik katklar konusundaki deerlendirmelerinin, zellikle son derece snrl saydaki metne dayand iin, abartl olduu- nu ileri srebilir. Ancak, faaliyetleri yzyllara yaylan ve yazdklarnn sadece ok az bir blm tarafmzdan bilinen en sekin ilim adamlarn- dan birounun ilgisini eken kelmn, son derece kapsaml bir hareket olmas sebebiyle yaplacak dier genellemeler de ayn riski tar. Baz kelmclarn doa olgusuna veya harikalarna daha fazla ilgi duyduu aktr. Hatt onlarn byle yaparak, kendi alarnn doa bilimlerine nemli katklarda bulunduklarn sylemek de pekl mmkndr. Bunun aslsz bir iddia olmad, Chzn hayvanlar zerine yazd kitab Kitbl-Hayevndaki 7 baz kelm retilerini incelerken beni artan, aadaki metinle de dorulanmtr:[Bu metin] yazarnn ve dolayl olarak onun kelm hocas Nazzmn (. 835 ve 845 aras) bakndan bize, kelm pratiinde teolojik veya ahlk sorunlarn doa bilimlerinin problemleriyle balants hakknda ok net bir ifade ortaya koymaktadr. Burada birisinin esas, dierinin tl [ya da klasik ifadeyle teolojik konularn mesil, fiziin vesil] olduuna ynelik hibir ifadeye rastlamyoruz. Aksine her ikisi de yan yana yrmektedir: Kelmc, dn kelmdaki (kelmd-dn) uzmanln felsef kelmdaki (kelml-felsefe) uzmanl seviyesine getirmedike, kelmn tm sahalarn kapsamaz ve bu disiplinde uzman olmak ve lider konumuna gelmek iin gerekli niteliklere sahip olamaz. Bizim nezdimizde lim, her ikisini de kendisinde birletirebilen kiidir. Doru gr serdeden (musb) kimse ise, tevhd inanc ka- dar tabiatlerin gerek tesirlerini de tanyan kiidir. Her kim tevhd inancnn ancak tabiatler reddedildiinde gerekletirilebileceine inanrsa; onun [doa konusundaki] zayfl, tevhd konusundaki kelmn da etkileyecektir. Benzer ekilde, tevhd inancyla bir ara- ya geldiinde tabiatlarn ahenginin bozulacan sylendiinde de ayn durum geerli olacaktr. Kim bunu savunursa, onun [tevhd konusundaki] zayfl, doa konusundaki kelmn etkileyecektir. Gerek u ki, eer tevhde olan balln, doann haklarn azalt- mana yol amyorsa [senin bu tavrn] inkrcnn (mlhd) mit ve cesaretini kracak, gzn yldracaktr; nk doann etkilerini ortadan kaldrmak, doann kendisini ortadan kaldrmaktr ve do- al dzenin kendisi de Tanrya iaret eden ipucu olduundan, sen delili ortadan kaldrdnda onun iaret ettii eyi de ortadan kal- drm olursun. Hayatma yemin olsun ki, her ikisini birletirebil- 7 Chz, Kitbl-hayevn (thk. Abdsselm Muh. Hrn), Kahire 1385/1965.
Kelmclar ve Matematikiler Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri 309 mek biraz g ister. 8
Bu metin aktr ki, gnmze kadar gelebilen kelm metinlerinde kar- latmz, bir tarafta teolojik ve ahlk tartmalar, dier tarafta ise doal olgu ve srelerle ilgi teorilerin kafa kartrc bileimine dorudan dein- dii iin muazzam neme sahiptir. Burada kelm iki kola ayrlmaktadr: Kelmd-dn ve kelml-felsefe; slmn ilk zamanlarndaki teolojik hareketlerin tarihsel perspektifleriyle bakldna, her iki saha arasndaki ayrc izgi ok da yle uzlatrlmaz derecede keskin grlmemektedir. Hatt Chzn nazarnda bunlar, gerek limin her ikisinde de uzman olmasn gerektirecei tek bir disiplinde birletirilebilir. Fakat Chz, bu iki kelm formunun tek bir limde nasl birletirilebile- ceini anlamamz kolaylatrmaz; o fikirlerini, grme olgusu zerindeki dnceler ekseninde, doann etkileri yannda tevhdi tam bir dorulukla gerekletirmeye adayan, her eyi kapsayan bir kelm [kll ilim] hakknda gelitirir. Yukarda aktarlan paragraf, gzn btn beden ierisindeki ilevine dair ince bir tartma ncelemektedir; Chz buradaki dncenin ya da daha dorusu kelm argmannn ana fikrini bizim iin zetlemek- tedir; bu, ayn grmenin, kabul ve nefret ynnde birbirine tamamen zt sonular nasl dourduu? sorusudur. Argmann ksal konunun zorluunu arttrmaktadr; Chz, sz konusu iki tr grme arasndaki ayrc izginin karanlkta kaldn, dolaysyla problemin zmne ynelik gerek bir cevabn bulunmadn savunur gibi grnyor. Parag- rafn sonunda gzne gvenen ve grdn tasdik eden kelmclara yapt atf da, meseleyi daha fazla ayrntlandrabilmek iin maalesef ok ksadr; atf, hocasnn insan fiile veya terke sevk eden gd kuramn [deva] hatrlatmaktadr. 9
Kelmn iki tr hakkndaki metinde Chz, tevhd inanc ve tabiatn tesirleri arasndaki ayrc izgiyi eit derecede belirsiz brakm gibi gr- nyor. Evrenle ilgili tevhd inancn tasdk etmek, Tanry Yaratan olarak, hatt belki de evrendeki varoluun ve hareketlerin tek kayna olarak kabul etmekten baka bir anlama gelmeyebilir. Fakat bu kez de Tanrya hepten ters decek biimde zt bir kuvvet olarak kabul edilmedii md- dete, orada hakiki anlamda doaya yer olmayacaktr. Hakl olarak Chz; vahiy ve teoloji tm cevaplar vereceinden, dier insanlar tarafndan hakikatleri tam olarak anlalamasa da, doa bilimlerinin gereksiz ve belki de mantken imknsz olaca konusunda srar etmektedir. te yandan, 8 a.g.e., II, s. 134. 9 Karlatrma iin bk. H. A. Wolfson, The Hatirni in the Kalam and Ghazl as Inner Motive Powers of Human Actions; Gershom G.Scholeme ithaf edilen Studies in Mysti- cism and Religionin iinde; Jerusalm 1967; s. 363-379.
310 Anton M. Heinen (ev. Mehmet Bulen) kendi bana da doa, yeni olgular ve bu nedenle de yeni problemler dourmaktan baka ilim adamna herhangi bir yn, salam bir mantksal tutarllk temin edemeyecektir. Bu, Chzn; doann kendi bana Tanry bilmeye nclk etmeyecei; ancak kesin bir (Josef van Essin ifadesiyle) drt eklinde dardan gelmek zorunda olan peygamber vahiyle birle- tiinde, doann Tanry bilmeye vesile olaca temel gryle kusursuz derecede uyumludur. 10
Biz, Chzn doa konusundaki grlerini en iyi, Abdlcebbrn Mun adl eserinin 12. cildinde enine boyuna ele alnp eletirilen onun bilme srelerine ilikin retilerinden biliyoruz. nsann dnme sre- lerindeki tabiat, doa bilimlerinin temelini oluturan tabiata karlk gelmektedir. Evrendeki tm hadiselerin Yaratcya dayanmakla birlikte tabiatten de bamsz olmamas gibi, insann kavray da onun dnme- sine dayaldr; ancak bu, ruhun alt katman ierisindeki tabiat vastasyla ortaya ktndan, dnmek zorunlu sonu olarak dorudan bilgiyi retmemekte; bilakis sadece onun oluumuna ynelik det koulunu tekil etmektedir. 11
Bu durua gre tabiat, bilimde son derece nemli bir rol oynamaktadr: teolojik akl yrtmenin kapsam dnda bir dnme alan sunmakla kalmayp, bilim adamlarnn tm fikr srelerini etkilemekte ve deitir- mektedir. Onlar artk kendilerini tek mmkn bilisel sonuca dorudan gtren bir tmdengelimle snrlayamamakta, tabiatn ynlendirdii nih hkm de kabullenmek durumunda kalmaktadrlar. Netice itibariyle, ilim adamlarnn tm tavr ve yaklam farkl olmak durumundadr: Artk o, doal olgu zerinde sistematik yarglar dayatamayacak; bunun yerine, ncelikle doann sylediklerini dikkatli bir ekilde dinlemek ve uygun deney/tecrbeleri kullanarak doru sorular sormak iin yeterli derecede ak zihinli olmak zorunda kalacaktr. III./IX. yzyl gibi erken bir zamanda baz kelmclarn deneysel tavra sahip olduunu sylemek anakronizme dmek olmayacaktr; zira bu, R. Paretin, Chzn hocas Nazzm hakknda gerekletirdii almada kantlanmaktadr. 12 O burada, Nazzmn rnein Albertus Magnustan farkl ekilde- sadece doal fenomenin gzlemlerini yapmak ve geleneksel rivayetleri test etmekle yetinmediini; aksine bir devekuuyla, midesinin hassas koullarn ve farkl scaklklardaki maddelere verdii tepkileri anlamak amacyla, deiken koullar aamal olarak farkllatrarak ve 10 J. van Ess, Die Erkenntnislehre des Adudaddn el-c, bersetzung und Kommentar des ersten Buches seiner Mawqif; Wiesbaden 1966; s.140 vd. 11 a.g.e., s. 136. 12 Rudi Paret, en-Nazzm als Experimentator, Der Islam, 25, 1939, s. 228 vd.
Kelmclar ve Matematikiler Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri 311 bylelikle her defasnda daha spesifik sorular sorarak, hakiki deneyler yaptn olduka ikna edici bir ekilde gstermitir. Bu nedenle Chzn hocasnn ruhunun ve metodunun takipisi olarak- kelmd-dn ile doa bilimi anlamna gelen kelml-felsefeyi (dier metinde 13 marifets-sem [nakle dayal, vahiy kaynakl bilgi] ve ilmt-tecrb [deneysel/tecrb bilgi]) birletirmeye armasnda olaan st bir durum yoktur. Kabili- yetli ilim adam, her iki disipline birden gvenecek ve bylece kendisini bir delil olarak Yaratcya ynelten tabiata hak ettii deer ve konumu verecektir. Biz, Mslman biliminin bu geleneinin yaklak iki yzyl sonraki Brnnin [. 440/1048] almalarnda varln hal muhafaza ettiini gryoruz 14 . Bu byk ilim adam unlar yazmakta tereddt etmemektedir: Burada tarttm eylerde benim yegne amacm; belirli fi- ziksel veya felsef sebepler iin lazm gelen eyler, Kuran tarafn- dan belirtilenin tersini kantlamaktadr eklinde dnenlerle, kendi fikirlerini Kurann yorumcularndan ve savunucularndan birinin doktriniyle mdafaa etmeye alanlar reddetmektir. Do- ruya ulatran Allahtr 15 . II. Dier Bilimlerle Tartma Halindeki Kelm Geride braktmz blmde zetle biz, ak beyanlarn yannda deney- sel yntemi kullanan rnekle, III./IX. Yzyl gibi erken bir dnemde baz nfuzlu kelamclarn entelektel ilgileri ve doa bilimleri arasndaki iliki- nin nasl umulmadk bir ekilde yakn olduunu gstermeye altk. Bu artc tarihi gerek, eldeki bilgilerin daha ayrntl bir ekilde incelenme- sini hakl karyor gibi gzkmektedir. anslyz ki, Chzn mehl bir kelmcya cevap olarak yazd bir dier risalesine sahibiz; burada o, Kitbl-hayevnndaki dzenli ifadelerini destekleyici mahiyette, kelm disipliniyle ilgili dncelerini yeniden retiyor ve kelmn dier bilimler- le olan ilikisine aklk getiriyor 16 . Yazar ilk olarak bu disiplinin nemini vurguluyor ve tm bilim insanla- rnn buna ihtiya duyacan syleyecek kadar ileri gidiyor. Burada zikre- dilen sebep kelm ilminin bynden kne, nemliden nemsiz 13 el-Chz, Kitbl-hayevn; I, 11, 7. satr. 14 Brn, Kitbl-cemhir f mariftil-cevhir, Haydarabat 1355, giri. 15 E.C. Sachau, The Chronology of Ancient Nations; Londra 1978, s. 10. 16 Chz, Risle f Snatil-kelm (thk. o.m. of Mubarrad, Kmil), Kahire, 1324, II, 238-240: tercme edildi: O. Rescher, Excerpte, ayn cilt, s. 159-163; ve C. Pellat, Arabische Geis- teswelt. Ausgewhlte und bersetzte Texte von el-Chz (777-869), Stuttgart 1967, s. 52- 54.
312 Anton M. Heinen (ev. Mehmet Bulen) varlklar hakkndaki temel bilgilere ulamaya imkn salayan bir merdi- vene benzetilmesidir. Yine kelm; akln en alt dzeyden en yksek seviye- lere gvenli bir ekilde ulaabilme srecini temin eden tm ilkeleri ieri- sinde barndran bir bilim olarak nitelendirilmektedir. Ancak Chz, bu bilimin zayf ynlerine de dikkat ekmekte acele et- mektedir. Esasen bylesine erken dnem eserinde bunlar okumak son derece reticidir. Zikredilen bu eksiklikler arasnda, kelma yeni bala- yanlar arasnda bile yaygn olarak grlen her eyi biliyormu gibi dav- ranma kstahl vardr (elbette ki bu, kelmn sadece teolojik ve ahlk meselelerle snrlanmadnn da gstergesidir). Rakipleri karsnda her frsatta stnlklerini ortaya koymakta kendilerini mecbur hissetmeleri ve gerek amac hakikatin ortaya karlmas olan tartmalar esnasnda artk gzden uzak tutulmayacak derecedeki sert jestler yapmalar ve abartl bir ekilde seslerini ykselterek kendilerini ifade etmeleri, kelmclarn zikre- dilen dier negatif zellikleri arasndadr. Bizi asl artan ise, kelma en yksek deer atfedenin de, ok az say- da gerek limin kendisini bu disipline adadn, ounluun ise yabanc ve davetsiz misafirlerden ibaret olduunu ak yreklilikle syleyenin de ayn Chz olmasdr. 17 Bu balamda kelime seiminin ima ettiine gre- en azndan insanlar yeni ihtid etmi iyi eitimli kelmclar yksek bilim- sel gsteri ile cehalet eletirme gibi bir olumsuz yargda bulunma konu- sunda sorumluluk hissedeceklerdir. Bununla birlikte, bu ilk risaleden itibaren, kelmn yalnzca gerekten lim birka kii tarafndan izlenen salam temellere sahip bir bilim olduu, fakat buna ramen yine de muh- temel btn bilimsel sorunlarla ve ilkelerle baa kacak derecede kapsam- l ve radikal olduu; bu nedenle de yalnzca kelamd-dn'le snrlandrla- mayaca ortaya kmaktadr. Bu, sadece erken dnem kelmclarn ken- dine gvenmelerine deil, ayn zamanda bir bilim insan olarak onlarn alanlar ve eletirel tavrlarna da iaret etmektir. Hatta onlar, gelenekte ve pratikte gerek bilim insanlar olarak kendilerine gvenilen itibarl tabip- ler zerinde bile stnlk kurmay denemektedirler 18 . ayet kelmclar, nemli lde bir veya dier okul geleneine ball- ndan ve br taraftan da- bilgilerinin uygulamaya ynelik faydac eilimler tayor diye tbbn gerek bir bilim olduunu kabul hususunda tereddt ediyorlarsa; kendi bilimlerini srf teorik bilimlere ait ve her birey iin bamsz bir aratrma yolu ayor grm olmaldrlar. Chzn ksa yazsnn devam, kelmn dier teorik bilimlerle arasndaki ilikiyi aydn- 17 bk. O. Rescher, Excerpte, ayn cilt, s. 161. 18 G. van Vloten, Ein arabischer Naturphilosophy, ayn cilt, s.16 vd.
Kelmclar ve Matematikiler Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri 313 latr. Bylece ncekinin zel metodu, kelmclarn geni kapsaml tart- malarna matematikiler tarafndan seslendirilen reaksiyonu bizim iin koruyarak verir. Metin, iki bilimin iyi bilinen temsilcileri arasndaki tarih- sel ve hakiki bir kar karya gelmeyi kukuya mahal vermeyecek ekilde yanstmaktadr. Burada [matematikiler] erken dnem kelmclarn, tek bana belirli ve kesin sonular salayan argmanlar ve kati prosedrleri bnl-Heysem gibi kiiler tarafndan yksek derecede takdir edilen klid metodunu akla getirmemiz yanl olmayacaktr- aka ihmal etmekle sulanmaktadrlar. Onlarn sadece genellenmi dncelere, varsaymlara, tahminlere ve benzerliklere dayandklar sylense de, matematikiler nazarnda hakik bilim yalnzca tabi ve zorunlu olana dayanmaldr; bu yzden orada yeni neticelere gtrecek farkl yorumlarn kullanmna ak bir yol bulunmamaktadr. Chzn kelma ilikin ksa risalesinden alnan bu metin, buraya dhil olan bilim adam gruplarnn tatminkr bir karakterizasyonunu yapabil- mek iin olduka yetersiz kalmaktadr. Buna ramen matematikilerin, gerek bilimi mutlak derecede ak tanmlamalara ve sonulara imkn salayacak tmdengelimci kavramlar ve nermeler sistemi sayan insanlar olduu aka ortaya kmaktadr. Dolaysyla matematiksel dil, kendisin- de bir terimin her zaman tek bir eyi simgeledii ve eitli dnce unsur- larnn ilikilerinin veya farkl ynlerinin bir eyin tanmn veya hakkn- daki herhangi bir yargy deitirme ve deerlendirmede dikkate alnmad- bir dildir. Karlatrma yoluyla; kelmn kendisinin bu denli kat aksi- yomatik bir sistem ierisine hapsedilmesine izin vermedii, bununla birlikte geni-kapsaml geliimini desteklemeye ynelik daha derin kkler araynda olduu aa kmaktadr. Bu durumda Chz; kelmclar hakkndaki olumsuz yarglarnda aceleci ve kr krne davrandklar iin matematikilere saldrmakta ve onlar azarlamakta; onlar herhangi bir faydal ynn renmeden nce temel ilmi (ilml-asl) reddetmelerinden tr sulamaktadr. Onun argman- nn dayana udur: Kelm -eer baarl limler tarafndan takip edilirse- yalnzca kullanma hazr, zerinde zar zor deiiklik yaplabilen tanmlara skmak yerine, en temelden balayarak gerektiinde ve fayda grdn- de daha yeni ve uygun kavramlar oluturarak btn ynleri, alar, zel bir konudaki ilikileriyle adaleti salamaya alan en temel ve kapsaml bir ilimdir. Tam tersine matematik ise, baz iyi tanmlanm alanlarda son derece sk rl bir tanmlar ve argmanlar sistemine sahip olabilir; - ancak matematikilerin kendilerinin de itiraf ettii zere- ou temel gerekler veya balantlar aa kavuturulmam bir halde sregelmekte- dir. zetlemek gerekirse, Chzn erken dnemde kelm zerine yazd bu rislesinden biz, bilimsel hayatn en kuvvetli bir ekilde yaand 314 Anton M. Heinen (ev. Mehmet Bulen) yzylda, kelmclarn kendilerini en temel ve kapsaml bir ilmi icra ettik- lerini dndklerini reniyoruz. Bunun bizim kelm imajmz dzelt- mesi gerekir. Chz'n kelm zerine yazd ksa yazsnda hakknda atfta bulundu- u matematikiler kimlerdi? Eer onlarn kimliklerini bilseydik, bu fikir teatisi, Mslmanlarn III./IX. yzyldaki fikri yaantsnn geliimini yeni bir k dhilinde anlamamz salayacandan tr, kukusuz en nemli ey olurdu. Byle bir fikir teatisi, yalnzca speklatif teoloji veya etik ala- nnda deil, muhtemel tm bilgilerin metafiziksel ilkelerine ynelik nihai gerek araylarndaki istekliliklerinin ve derinliklerinin gstergesi olurdu. Ayrca metnin, birbirleriyle yalnzca ans eseri karlaan tecrit edilmi bireylerden deil, aksine ska tertiplenen mnazaralar erevesinde birbirlerini sistematik ve organize bir usul erevesinde eletiren bir izle- nim ortaya koyduu da not edilmelidir: Kelm ve matematik, her ikisi de iyi tanmlanm bilimler ya da zgn metot ve deerler sistemiyle bezen- mi entelektel okullardr. ki taraf arasndaki atma, -herhangi birinin dnebilecei gibi- ke- sinlikle yalnzca teoloji ve doa bilimleri arasndaki farkll gsteren konulardan ibaret deildir. Chz gibi bir kelmcnn yazlarnn gsterdii zere; Aristo, Eflatun, Batlamyus, klid ve Galen gibi Yunan limlerine aina ve onlar takdir ediyor olmas, inanl bir doa bilimcisi olarak kendi disiplini veya retisinde onlardan daha aa seviyede olmasn gerektir- memektedir. Bylelikle o, unu gururla beyan edebilir: te burada bizim sahip olduumuz [kendi yazdmz] ve sizin sahip olduunuz kitaplar var: klidin kitab, Galenin kitab, Haccc tarafndan tedarik edilen [Batlamyusun] el-Majestisi ve daha yaynlanmas dnlmeyen pek ok kitap gibi 19
Matematikilerin ve mtekellimlerin bilimsel yaklamnn gerekte ne kadar farkl olduunu daha ak biimde anlamaya, birinci grubun bir yesi tarafndan yazlan karlatrlabilir bir metni kant gstermek yar- dmc olacaktr. Bu, her iki grubu birbirinden ayran farkl tavrlarn ve bilimsel tutkularn baka bir adan ve daha byk bir mukayeseyle gr- memizi salayacaktr. Bununla birlikte Chzn andaki literatrde byle bir metne rastlanmamaktadr. Fakat yaklak bir buuk asr sonra, Arap biliminin phesiz en byk matematikilerinden biri olan Brn, tart- may yeniden balatmaktadr. Bizim buradaki maksadmz iin aradaki zaman aral hakikatte ok nemli deildir. nk Brn kendisini, 19 el-Chz, Kitbl-Hayevn, ayn cilt, I, s. 80, 7. satr vd.; karlatrma iin bkz. I, 74, 76.
Kelmclar ve Matematikiler Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri 315 sadece Mutezile kelmclarnn retilerine 20 olduka aina gstermekle kalmamakta, o ayn zamanda kelmclarla matematikiler arasndaki atmay tarihsel bir erevede tartmaktadr. Burada o, bizim Chzdan bildiimiz argmanlar hemen hemen yanstyor grnmektedir. Brnnin Mutezileye kar m yoksa taraftar m olduu konusu son derece karmaktr. Hindinden alntlanan tek pasajnda o, kendisini Mutezilenin grlerinin drst temsilcisi olarak gsterir; fakat daha sonraki Tahdd nihytil-emkininde onlarn bilimsel meselelerdeki yaklamlarna ve tartma yntemlerine ok ar eletirilerde bulunur. 21
Ses tonu yle serttir ki, angaje olduu gerek bir tartmada yazarn d- ncelerinin okunmasn salayacak derecedir. Fakat balamdan, fkesinin patlak vermesine asl sebebiyet verenin ne olduu veya en yakn dmann kim olduu konusunda ak bir bilgiye ulalamamaktadr. Bununla birlik- te, antipotlarn var olmadna ilikin belirli Mutezil grlerinin, Brnyi gereksiz yan saldrlara maruz klacak derecede dikkatini dat- masna yol aan bylesine bir fke boalmas iine sokmu olabileceine dair baz belirtiler bulunmaktadr. Onlarn mezheplerinin lideri olarak Eb Him el-Cbb [. 321/933] zikredilmekte, fakat ok genel olarak onlarn tartma metotlarna bir rnek oluturmaktadr. Ancak mevcut almamz da tam da genel metodolojik farkllklar merkeze aldndan, bizim iin burada Eb Reyhnn genellemeleri, sadece tek bir yazar ve teoriyi eletiri ile snrlanmaktan daha fazla yardmc olacaktr. Onun, Eb Him zerinden Mutezileyi eletirisi u ekildedir: Bilimsel ispat yntemlerinden kaarak ve geliigzel aykrlk- lar benimseyerek Muteziller, henz inkr etmedim zdeyileri- nin de aa vurduu zere, phe uyandrmaya almakta ve srf szde delillere bavurmaktadrlar. Bir tartmada onlarn ana gaye- leri, hakk btldan ayrmaya ynelik eletirel bir sorgulamadan daha ziyade (insanlarn) zihinlerine phe alamaktr. Onlar bu sylemle afallam ve dehete dm; kafalar kark ve dne- mez olduklar halde kr safsata yoluna girmilerdir. Onlar ne za- man kendi bak alarna aykr bir ey duysalar; meseleye tam olarak vakf olmaya veya bunu adam akll anlamaya almak ye- rine, phe onlarn yreklerini paralar. rnein, mezheplerinin lideri Eb Him; Allah ifasn versin!- Aristo tarafndan yazlan Sem ve lem (De Caelo) adl bir kitab incelemeye tenezzl bu- yurmutur. Yazarn suyun sirklasyonunu anlatt ksm okumu 20 Karlatrma iin bkz. Eduard C. Sachau, Alberunis India, London 1910; Delhi 1964 (yeni bask) 1. s. 5. 21 Brn, Tahdd nihytil-emkin, Kahire 1964.
316 Anton M. Heinen (ev. Mehmet Bulen) ve tmyle birka yaprakta, suyun ierdii kabn eklini ald; ka- re kaplarda kareye, begen kaplarda begene ve daire biimli kap- larda daireye dnecei meselesini tartmtr. Kendisine en g- zel yant, baka hibir eyin bu denli gzel olamayaca bir kar kla Eb Bir Matt bin Ynus el-Kunn [Yunan] [. 328/940] tarafndan verilmitir. Bu, Eb Haimin, De Caelo kitabn reddet- tiini ilan ettii bir topluluk iinde zuhur etmi ve Eb Bir orta parmann ucuna tkrerek kendisine tattrm ve unlar ekle- mitir: Allah rzas iin gzn a, buna biraz tuz lazm! ayet orada ben olmu olsaydm, Eb Himin kulana ezan okur ve sarholuundan uyanmas iin baparman srrdm. Onlarla konuma- nn bir faydas yok, belli ki zaman ve mr tketmekten baka bir ey deil. Onlar (Muteziller) tm hatalarna ve samalklarna ramen- liderlerine; onlarn aksine hakikati aramak iin Yunanistann dna seya- hat eden bir kimseden [Aristoyu kastediyor] daha fazla sayg gsterirler. 22
Bu metinde bizi en fazla artan ey, Brnnin; Eb Bir Matt bin Ynus gibi ada limler zerinde bu denli byk bir etki uyandran Aristoteryen bilim miras karsnda sergiledii bamsz ve eletirel tavr sebebiyle Eb Himi takdir etmeyi tamamen ihmal etmi olmasdr. Brnnin dier eserlerinden bildiimiz zere zellikle de Aristonun De Caelo isimli eserini hareket noktas olarak kabul eden bn Sn [. 428/1037] ile mehur yazmalar- 23 o, Yunan filozoflarnn kozmolojik grlerine son derece tenkitkrdr. Fakat imdi aynsn yapt iin Eb Himi kaba bir ekilde eletirdiinden, haddizatnda Eb Himin Brnden daha byk bir bamszlk rnei sergilediini bile farz edebi- liriz. Esasen biz, bnn-Nedmin [. 385/995] Fihristinden Eb Himin, Aristonun olu ve bozulu zerine kitabna, Kitbn-nakd adyla bir reddiye yazdn da biliyoruz. 24
Brn bize, Eb Himin Aristoyu eletirisini niin reddettiinden gerekte bahsetmez; ancak onun, metnin banda Mutezile hakknda syledii ifadeler bize, onlarn radikal derecede allagelmiin dnda ve tm sorulara ynelik derin aratrma yaklamn bir matematikinin kavramay beceremedii fikrini vermektedir. Onun, Mutezillerin klasik bilimsel teorilere ynelik eletirel tavrlarnda itici bulduu ey; sadece yabanc olduklar bir bak asn kendileri bizzat tanmaya almakszn 22 J. Ali, The Determination of the Coordinates of Positions for the Correction of Distances between Cities, Beyrut 1967, s. 151vd. 23 S. H. Nasr & M. Mohaghegh, al-Biruni and Ibn Sina, al-Asilah wal-Ajwibah (Questions and Answers), Tahran 1973. 24 bk. A. N. Nader, Le Systme, ayn cilt, s. 37.
Kelmclar ve Matematikiler Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri 317 veya adam akll anlamakszn reddeden aceleci tavrlaryla snrl kalma- yp, ayn zamanda eletirilerinin uzantsn da iermektedir: Onlar bilim- sel ispat yntemlerinden kanyor gzkyorlar olduka muhtemeldir ki, onun zihninde Yunan filozoflarndan miras ald bilimsel yntemler bulunmaktadr- ve phe uyandrmak ve saf phe ile yetiniyorlar. Bu son ifade, Brnnin, pheyi tefekkr ve bu nedenle de bilgi iin bir balang noktas olarak kabul eden Mutezilenin bir koluyla temas kur- duunu im ediyor gibi grnmektedir. Eb Himin eitim kariyerinin ilk yllarnda bu mezhebin liderlerinden biri olduu aktarldndan t- r 25 , onun burada anlmas bir tesadf olamaz; bununla birlikte, sonraki yllarnda o, bu phe kuramn aka terk etmitir. Fakat bu, ylesine yaygn hale gelmitir ki, Earilerin bile bunu benimsedii sylenir; sonu- ta Brnnin bu meseledeki dmanlar, herhangi bir kesinlikle tanmla- namamaktadr. Burada daha da nemli olan; bu phe uyandrma ve saf phe yn- teminin Mutezilenin fikr eylemlerinde hangi rol oynad sorusudur. Josef van Ess; Hortenin, sz konusu phe Descartesin metodik phe- siyle veya Aristonun mehur ncelikle ilk etapta karmza kacak g- lklerin dikkatli bir aratrmasn yapmalyz. Bunlar arasnda gzden karlabilecek tm sorunlarmzla ve ilaveten tm hususlarla uraacak muhtelif yntemler bulunabilir. 26 tavsiyesiyle kartrlmamaldr gr- nn aksini vurgulamaktadr. Van Essin kendi yorumu kat surette teolojiktir ve Crcnnin aklamasyla rtmektedir: "'phe, korkuyu ve bununla birlikte karar ykmlln be- raberinde getiren iki 'fikirden' baka bir ey deildir. Yani burada asla daimi bir phe akla getirilmemitir. Aksine sadece bir defaya mahsus bir phe uyanyor ki, o da ergen oluu annda hissedil- mektedir (rnein ergenlik dnemindeki inan problemleri). Eb Him, phecinin veya kfirin rasyonalist phesini kabul etmek gibi bir dnce iinde hi bir zaman olmamtr. 27
Ancak Eb Himin Josef van Essin paragrafndaki gibi- pheyi sa- dece ergenlik ayla snrlayp, her ferd tefekkr fiilinde bir rol sahibi olduunu dnp dnmedii konusu phede kalmaktadr. Bu, kesin- likle rasyonalist pheci veya sapknlarn sreklilik arz eden phesi deil, fakat bamsz felsefeci ve bilim adamlarnn sahip olduu phedir. Zir 25 J. van Ess, Die Erkenntnislehre; ayn cilt, s. 346. 26 Karlatrma iin bk. J. van Ess, Die Erkenntnislehre; ayn cilt, s. 346; metinin alnd yer Aristo, Metaphysics, Book Beta, 995a, s. 27 (ev. R. Hope, Ann Arbor Paperbacks), Ann Arbor Paperbacks 1960, s. 40. 27 J. van Ess, Die Erkenntnislehre, ayn cilt, s. 346.
318 Anton M. Heinen (ev. Mehmet Bulen) Brnnin metni, apolojetik uyumsuzluklarna ramen, onun grnde Mutezilenin pheyi ykselten metodunun, hayatn belirli bir safhasyla ve yalnzca iman meselesiyle snrlandrlamayacan aka ortaya koy- maktadr. O aka phenin, yeni ortaya kan herhangi bir probleme ya da allmam bir kurama uygulanabileceini sylemektedir. Dolaysyla Mutezilenin amac, sadece yeni bir bilgi kazanmak ve onun zorunlu n koulu olan hakikat ile yanln arasn ayrmak deil; daha derin bir eleti- ri ve aktif bir kiisel katlmla ncelenen, kendi dnya grleri iinde tm elemanlarnn ayrlmaz bir btnlemesi suretiyle bilginin tamamen zmsenmesidir. Bu yzden, prestijli bir lim olarak Brnnin inanl bir Aristocu Ab Bir Matt b. Ynus ile birlikte; byk Yunan otoritesine eletirel bir ekilde meydan okuyan Eb Himi gaflet uykusundan uyandrdn zannetmesi biraz gariptir. Bu, Brnnin baka birtartmasnda, matematiin limitlerinin tesine gitmekten kuku duymayarak ve bylesi bir ballk konusunda ortak bir kabul olmamasna ramen kelmclardan alnm gibi grnen delillere bavurma gereinden bile daha gariptir. Bunun olduka ak olduu bir rnek onun, Eb Maerin [. 169/785]yldz-devirleri kuramn eletirme- sidir: Matematiki sadece kendi bilimine dayanarak, yldz dnleri sresini doru hesaplamay baarabilir; fakat onlarn bu dnya iin gerek nemi, gksel cisimlerayn konumundayken (conjunction), fiiliyata da bu ekilde var olup olmamalarna baldr: "bu, yalnzca onun (yani Eb Maerin) aklamasn takip eder. yet bu varlklarn (gemite) gerekten var olduklar veya ayn koulda hl (gelecekte de) var olmay srdrdkleri dzgn biimde aklanrsa;onun matematiksel hesaplamalarla (yldzla- rnkavuumlaryla ilgili) ulat netice baka bir ekilde olamazd. Fakat haliyle bu konunun dorulanmas, Eb Ma'erin [matema- tik] biliminin dndaki bir bilimin grevidir." Eer imdi devirleri (yldz devirleri) kullanan bir insan, onla- rn yani yldzlarn, Ko Burcunun ilk parasna kavuuk dururlar- sa, tekrar tekrar ayn yrngeyi geeceklerini, nk gk cisimleri ile balantl olan her ey kevn ve fesatn dndadr, dolaysyla yldzn gemiteki konumu kesin bir ekilde ayndr sonucunu - karrsa; onun bu gr sadece zihni ile rten ve herhangi bir delille desteklenmeyen bir varsaymdanibarettir. Bir delil tezatln her iki tarafna da eit derecede uygulanamayaca iino sadece bir tarafa uygulanr ve dier tarafdarda brakr. Bunun yansra filo- zoflar ve dierleri arasnda u husus olduka iyi bilinmektedir: Ha- kiki varlk haline gelinceye kadar, gcn (enerji) fiile (praxis) d- Kelmclar ve Matematikiler Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri 319 nme yolunda sonsuz bir evrimi diye bir ey yoktur. Hareketler, devirler ve gemi periyotlar, onlar gemite gerekten varken he- sapland; onlar azalmakta, ayn zamanda say itibariyle fazlala- maktadr, bu yzden, onlar sonsuz deildirler." 28
Bu metin birok nedenden dolay ok byk nemi haizdir; nk bu almann esasen zerinde durduu ve Chzn da daha nceden iddia etmi olduu, 29 matematiin daha temel bir bilime ihtiya duyduu gerei, sekin bir matematiki olarak Brn tarafndan ak ifadelerle kabul edilmektedir. Buna gre matematiksel hesaplamalar objelerinin gerek ve fiili varlklarnn tesis edildii bir bilimi nceden varsaymaktadr. Brn maalesef bize aklndaki bilimin hangisi olduunu sylememektedir; fakat o, kendisini en temel Aristoteryen presibi semavi lemdeki her eyin kevn ve festtan hli olduu grnden ayr tuttuu ve dier taraftan da oluun srekliliine ynelik varlk dncesi Mutezile kelam- clarnnkiyle ok yakn bir ekilde rtt iin; 30 bu durumda Brn, olduka muhtemeldir ki, kelm ilmine olan minnettarlna ihanet etmi grnyor. Dahas bundan ksa bir sre sonra kelmc Eb Red en- Nsbrnin [. 415/1024] tam da nesnelerin fiziksel alglannda varln nemi meselesini tartmas; her ne kadar btn nesneler varlkta ortaktr- lar dncesinden dolay onun gr negatif sonuca ulam olsa da, bir tesadf olmas zordur. 31 Dolaysyla Tahdd nihytil-emkininde Mutezile kelmclarna ve onlarn btn entellektel meselelerdeki ba- msz yaklamna bu derece dmanca eletiri ynelten Brn, gerekte bn Sn ile yazmalarndan da anlalaca zere, kelmclarn Mslman bilim adamlar zerindeki ne kadar geni bir etkisi olduunun nemli bir timsalidir. 32
Sonu Din dnce ile matematik arasndaki iliki Mslman dnce tari- hinde, sadece Mutezile ve bilim evrelerinde deil, geleneksel ilahiyatlar 28 E. C. Sachau, The Chronology, ayn cilt s. 30. 29 Karlatrma iin a.g.e. s. 79; O. Rescher, Excerpte, ayn cilt s. 162. 30 A.N. Nader, Le Systme, ayn cilt, s. 140. 31 Eb Red, Kitbl-Mesil (ed. A. Biram), Leiden 1902, s. 2. 32 Anton M. Heinenin, kelmclar Mslman bilim adamlar zerinde etkili oldular tezine bir katk olmas amacyla: Yukarda aktarlan pasajda Brnnin Eb Maere kar getirdii eletiriler Ear kelmcs Bkillnnin (. 403/1013) gk cisimlerinde kevn ve fesadn olmadn iddia eden Aristoculara getirdii eletirilerle birebir rtmektedir. Dolaysyla Brn, Eb Maer nezdinde Aristoyu geleneksel kelm argmanlarn kul- lanarak eletirmektedir. Bu konuda bk. Eb Bekr Bklln, Temhd'l-evil ve telhs'd- delil, thk. mdddn Ahmed Haydar, Messeset'l-Ktbi's-Sekfiye, Beyrut 1986, s. 66 vd. [M. B.]
320 Anton M. Heinen (ev. Mehmet Bulen) arasnda da merak uyandran bir mevzu olagelmitir. bn Kudmenin [. 620/1223] Censure of Speculative Theology [Tahrm'n-nazar f ktbi ehli'l- kelm] gibi en muhtemel olmayan kaynakta bile bulduumuz zere, ona gre matematik, bilginin meru ekilde yaylmas iin bir frsat teklif etmektedir: ayet sen, tartmay ve bilgi daarcn geniletmeyi arzu edi- yorsanhkm ve problemleri ile fkh al Ondan sonra da srada cebir, hesap ve arazi lmyle ilgi meseleler var... 33
bn Kudmenin bu gr, Fahreddn er-Rz 34 ve Addddn el-c 35
tarafndan muhtasar bir biimde incelenip tartlan, baz mechl matema- tikilerin tezleri ile dikkate deer bir benzerlie sahiptir. Josef van Ess, bu tezin kaynan ortaya karmaya alrken ne yapacan bilemez grn- mektedir; hatta o Hint Felsefesindeki Lukyatann tilmizlerini bile gz nnde bulundurmutur. Halbuki argman, John Philoponosun byk bir ihtimalle Arapaya da evrilen sagoji erhinde her ne kadar muhaliflerin isimleri verilmese de- zaten bulunmaktadr. 36 Bir ka kk deiiklie ramen, tez hep ayndr: Matematikiler nazarndan bakldnda spekla- tif dnce, gerekte matematik alannda yeni bilgiler dourabilmektedir; ancak metafizik ve teoloji alannda en fazla yapabilecei kesin ve inandr- c olmayan, neticesiz fikirlere yol amaktr. Hlihazrdaki almamzda da grdmz zere, bu ekildeki taksimci snrlandrmalar ortadan kal- drmak ve hatt Brn iin bilimsel sonularn temellerini bamszca yeniden dnmek kelmclara has bir erdemidir. Seilmi Kaynaka Abdlcebbr, Mun f ebvbit-tevhd vel-adl, XII, Nazar vel-marif, ed. I. Medkr, Kahire 1964. Adad, M., Le Kitb al-Tarb w-al- Tadwr dal-Ghiz, Leiden 1968. Ali, J., The Determination of the Coordinates of Positions for the Correction of Distances between Cities, Beyrut 1967 Aristotle, Metaphysics, (ev. R. Hope), Ann Arbor Paperbacks 1960. 33 G. Makdisi, bn Qudmas Censure of Speculative Theology, London 1962, s. 43. 34 Fahreddn er-Rz, Muhassall-efkril-mtekaddimn vel-mteahhirn, Kahire 1323, s. 24,2 vd. karlatr: M. Horten, Die Philosophischen Ansichten von Rzi und Tusi; Bonn 1910, s. 14. 35 Josef van Ess, Die Erkenntnislehre, ayn cilt s. 274vd. 36 bk. Anton Baumstark, Syrisch-Arabische Biographien des Aristoteles, Leipzig 1900, s. 171; argman s. 192den tercme edildi.
Kelmclar ve Matematikiler Sregelen Neticeleriyle Bir Tartmann zleri 321 Baumstark, A., Syrisch-Arabische Biographien des Aristoteles. Syrische Com- mentare zur Eisagoge des Porphyrios, Leipzig 1900. Eb Red, Kitbl-Mesil (ed. A. Biram), Leiden 1902. el-Brn, Kitbl-Cemhir f marifetil-cevhir, Haydarabat 1355. el-Chz, Kitbl-Hayevn (thk. Abdsselm Muhammed Hrn), Kahire 1385/1965. el-Ear, Makltl-slmyn vehtilfl-musalln (ed. H.Ritter), stanbul, 1929-33. el-Hayyt, Kitbl-ntisr, Le Livre du triomphe et de la rfutation dIbn al- Rawandi lhrtique, Beyrut 1957. er-Rz, Fahreddn, Muhassall-efkril-mtekaddimn vel-mteahhirn, Kahire 1323. Horten, M., Die philosophischen Probleme der Spekulativen Theologie im Islam, Bonn 1910. ., Die Philosophischen Ansichten von Razi und Tusi; Bonn 1910. Makdisi, G., Ibn Qudmas Censure of Speculative Theology, London 1962, s. 43. Nader, A.N., Le Systme Philosophique des Mutazila, (Premiers Penseurs de lIslam); Beyrut 1956. Nasr S. H. & Mohaghegh M., al-Biruni and Ibn Sina, al-Asilah wal-Ajwibah (Questions and Answers), Tahran 1973. Paret, Rudi, en-Nazzm als Experimentator, Der Islam, 25, 1939, s. 228 vd. Pellat, C., Arabische Geisteswelt. Ausgewhlte und bersetzte Texte von el- Chz (777-869), Stuttgart 1967. , Le Milieu Basrien et la Formation de hiz, Paris 1953. Rescher, O., Excerpte und bersetzungen aus den Schriften des Philologen und Dogmatikers hiz aus Bara (150-250 H.), nebst noch unverflentlichten Originaltexten; T.1; Stuttgart 1931. Sachau, E.C., Alberunis India, London 1910; Delhi 1964 (yeni bask) 1. .., The Chronology of Ancient Nations, Londra 1978. van Ess, J., Die Erkenntnislehre des Adudaddn el-c, bersetzung und Kom- mentar des ersten Buches seiner Mawqif; Wiesbaden 1966. .., Ein unbekanntes Fragment des Nazzm, Festschrift O. Spies. van Vloten Gerlof, Ein arabischer Naturphilosoph im 9. Jahrhundert el- Dschhiz, Stuttgart 1918. Wolfson H. A., The Hatirni in the Kalam and Ghazl as Inner Motive Powers of Human Actions; Gershom G.Scholeme ithaf edilen Studies in Mysti- cism and Religionun iinde; Jerusalem 1967