You are on page 1of 195

Kazi mi erz Adjukiewicz

FELSEFEYE GRS
Temel Kavr aml ar ve Kur aml ar
evi ren: Dr. Ahme Cevizci
GNDOAN YAYINLARI
ULRICH PLENZDORF
GENCW.NIN YEN ACILARI
ev. Prof. Dr. Nuran zyer
renimini yanda brakr, evden kaar
ve bir kulbede saklanr. Burada ken-
disini zgr hisseder; temizlik yok,
dzen yok, mektuplarn aan annesi
de yok.
Mzik dinler, Hndelsohn Bacholdy
falan deil, gerek mzik! ark syler,
uyur, resim yapar ve kendi kendine
dans eder.
Krete alan yirmi yandaki
Charlie'ye ak olur....
KA Z M E R Z A D J uKi E W i C Z
F E LS E F E Y E G IRIS
T E ME L KA V RA MLA R V E KURA MLA R
eviren : Dr. A hmet Cevizci
G N D O G A N Y A Y I N L A R I
K a z i m i e r z A c i j u k i e wi c z
F E L S E F E Y E G R
Temel Kavramlar ve K u r a m l a r
e v i r e n : D r . A h m e t C e v i z c i
Gr\eio^an Y a y n l a r : 9. 06 / 99. 163. 3
F e l s e f e D i z i s i : 0 4 . 6 . 3
D z e l t i : Ahmet C e v i z c i & N k e t H r m e r i
Y a y m a H a z r l a y a n : N u r t e n S c a k y U z / N u r a n D e m i r
D i z g i , S a y f a D z e n i : G i i n d o a n E l e k t r o n i k D i z g i
K a p a k D z e n l e me : Gndo^an Graf'\k
B a s k , c i l t : A k s i S e cl a M a t b a a c l k
B i r i n c i B a s k : N i s a n 1 96 9
k i n c i B a s k : 1 994
I S B N : 9 7 5 - 5 2 0 - 0 0 4 - 5
G n d o a n Y a y n l a r
B a y n d r S o k a k 6/ 3 3
K z l a y / A n k a r a
e m a i l : g u n d o g a n t r - n e t . n e t . t r
e m a i l : g u n d o g a n y a y t u r k . n e t
T e l : O 312 4 3 3 97 9 6 ( 4 h a t )
F a k s : 4 3 2 32 5 0
Y a z m a A d r e s i :
P. K. 271 Y e n i e h i r / A n k a r a
N D E K L E R
nsz 9
Giri 11
Bilgi Kuram, Metafizik ve Dier Felsef Disiplinler 11
I. BLM : B L G KURA MI
1. Bilgi Kuramnn Klasik Problemleri 15
2. Doruluk Problemi 17
Klasik Doruluk Tann ve Ona Yneltilen tti-azlar 16
ltlerle Uyuma Olarak Doruluk 19
Klasik Olmayan Doruluk Tanmlan 21
Klasik Doruluk Anlaymm Uygun Bir Formlasyonu 25
Kukuculuk ve Kukuculuun rtl 27
dealizme Gtren Tanmlar Olarak Klasik Olmayan Doruluk
Tanmlan 30
3. Bilginin Kayna Problemi 31
Problemin Psikolojik ve Epistemolojik Versiyonlan 31
Apriorizm ve Empirizm 34
^Radikal Apriorizm 35
Radikal Empiizm 36
^nunl Empirizm 37
Ilml Apriorizm 38
Ampizmle Apriorizm Arasnda Geen Matematiksel
Savlann Karakterleri Hakkndaki Tartma 39
Saf ve Uygulamal Matematik 40
Ilunl Empirizmin Bir Gr 44
Radikal Empirizmin Bir Gr 45
Uzlamclk 45
Ilunl Apiorizmin Bir Gr: Kant'n retisi 47
Fenomenolojisee Gre A Priori Bilginin z 51
Rasyonalizm ve iTasyonalizm 54
5
4. Bilginin Slnrlan Problemi. /. 59
Aknhn ki Anlam 59
tkin Epistemolojik dealizm 61
Alg ve Nesnesi 63
Transsendental Epistemolojik dealizm 64
Transsendental dealizmin Temsilcisi Olarak Kant 67
Realizm 69
Pozitivizm 70
Neopozitivizm 73
5. Bilgi Kuramnn Dier Felsef Disiplinlerle likisi 77
I I . BLM : ME T A F Z K
6. "Metafizik" Teriminin Kkeni ve Metafiziin Kapsam
inde Yer Alan Problemlerin Blnmesi 81
"Metafizik" Terimi 81
Metafiziksel Problemlerin Blnmesi 82
7. Ontoloji 83
Onts^lojinin Grevleri 83
Ontoloji Tarafndan Analiz Edilen Kavramlaa rnekler 85
Ontolojik Savlar 87
8. Bilgi zerine Dnmenin Sonucu Olan Metafiziksel
karmlar 89
^deal Nesneler Problemi: Tmeller Kavgas 89
-Plton'un dealan 89
-Tmeller 90
-Tmeller Kavgasnn ada Biimi 91
Metafiziksel dealizm Problemi 92
(a) znel dealizm 92
- Epistolomojik idealizmin Sonulan 92
- znel idealizm Tezi 93
' - znel idealizmin Bak Asndan Gereklik ve Gerekliin
Grn 96
6
(b) Nesnel idealizm 99
- znel dealizmin Kusur ve Yetersizlikleri 99
- Psikolojik Anlamlan iinde Yarglar ve Mantksal Anlamlar
iinde Yarglar 100
- Nesnel Tinin Dnyas 102
- Nesnel dealimin Tezi 103
- Nesnel dealizjnin Temsilcileri 104
- Hegel'in Diyalektii 105
- Hegel'in Diyalektii ve Marx'm Diyalektii 106
(c) Metafiziksel Realizm. 107
- Bn ve Kritik Realizjn 107
9. Doaya likin Aratrmadan Kaynaklanan Metafiziksel
Problemler 109
Tz ve Dnyann Yaps Problemi 109
Ruh ve Beden Problen 110
-Doada Hangi Tzler Varolur? 110
-Dalizm 110
-An ve Ilml Dalizm 111
Monizm ve eitleri 113
- Mateyalizrn 113
- Mekanik Maieyalizm 114
- Diyalektik Mateiyalizm 114
- I'dealizjnle atma iinde Materyalizm 119
- Diializmle atma iinde Materyalizm 120
Materyalizme likin Genel Bir Betimleme 131
Fiziksel Fenomenlerin Zihinsel Fenomenlerle likisi 132
Materyalizme Kar kn Duygusal Nedenleri 133
- Tinselcilik 135
-Gerek Monizm: zdelik Kuram 136
-kin Monizm 136
Determinizm ve ndeterminizm 137
-Doann Nedensel Kuruluuyla lgili Tartma 137
-Neden Kavramnn Analizi ve Eletirisi 138
7
- ndeyi Problemi 141
- Doa Yasalar Yalnzca statistiksel Yasalar mdr? 143
- rde zgrl 144
-Gelecein Varoluu Problemi 146
Mekanizm ve Finalizm 148
Dnyamn Bir Amaca Gre Dzenleniiyle lgili Tartma 148
Antropomorfik Amallk 148
Biyolojik Mekanizm ve Vitalizm 154
-Antropomorfik Olmayan Amal Kurulu Anlay 155
Neovitalistler 157
Holizm 159
Yararb Amalhk 160
Optimizm ve Pessimizm 161
10. Dinden Kaynaklanan Metafiziksel Problemler 163
Dinsel Tanr Kavram 163
Ruhun lmszl 164
Dinsel Metafizik 164
Felsef Tann Kavram 165
Tanr'mn Varoluuna likin Kantlar 167
Tanr ve Dnya 168
Ateizm 168
Filozoflar Arasnda Ruhun lmszl Problemi 169
Dinsel Metafizik ve Ahlk 170
11. Temel ve Niha Bir Dnya Grne Ulama Giriimi
Olarak Metafizik 173
Sonu 183
N S Z
Okuyucu bu ksa kitapta bilgi kuram ve metafizikte geleneksel
olarak ierilen en nemli problemlere ilikin eletirisel bir inceleme
bulacakur. Okuyucu ayra zamanda bu problemlerin, felsefe tarihinde
kendileriyle ok sk olarak karlalan, zmlerine ve bunun sonu-
cu olarak, bilgi kuram ve metafizikteki felsef eilim ve ynelimlere
ilikin eletirisel bir inceleme de bulacaktr. Bu kitapta eitli
eilimlerin karakteristik tezlerinin plak sunulularnn yan su-a, bir
baka deyile felsefi bak alarnn yan sra, ou durumda
dncenin sz konusu bak alarna gtren dorultusunu ve baz
durumlarda da birbirlerine kart okullarn temsilcileri aasmda geen
polemikleri ksaca aklamaya altk.
Yazmaya baladm zaman btn bir kitab yazmay
dnmemitim. Bu kitabn geliimi yle olmutur; yirmi be yl
nce felsefenin, daha sonra eitli yazailardan seilmi metinlerle
rneklenen, temel problemlerine ve akmlarna ilikin ksa bk incele-
me ieren bir nszle giri yaptm, Felsefenin Temel Akmlar adl
felsefi metinlerden oluan bir kitap yaynladm. Yakn zamanlarda
yukarda sz edilen metinlerin yeni basksn hazrlarken, nszn
yeni batan yazlmas gerektii sonucuna vaizdim. Bunun sonucu bu
nsz yeniden yazmaya baladm. nszn yeni vereiyonu yle bir
hacme ulat ki, o artk metinlerle ayn cilt iinde yer alamazd ve
bylelikle, bende nsz ayr bir kitap olai"ak yaymlama fikri dodu.
Okuyucunun imdi elinde bulunan cildin yks ite bundan ibaret-
ti-.
Kitabn sz konusu yks ayn zamanda onun kai'akterini de
aklar. Kitap hereyden nce, ileri dzeydeki renciler iin, yazarn
kolay anlalabilirliin gereklerine hi bakmakszn, elinden gelen en
byk dakiklikle yazd bir ders kitab deildir. Tam tersine bu
kitab ytzarken derin analizlerden kandm ve yalnzca
anlalabilirlikten vazgemek pahasna elde edilebilecek trden bir
kavramsal akla ulama giriiminde hi bulunmadm. Buna gre,
kitapta beklentileri bu adan ok yksek olan okuyucular iin yeterin-
ce ak ve dakik olmayabilen baz ifade ve tmceler vaidr, ancak bu
ortalama okuyucuyu rahatsz etmeyecekti-. Bundan bu kitapta yer alan
tanm ve fomlleri daha kesin, niha ve daha dakik hale geilemeye-
cek tanmlar olduu tlnden b- yanl anlamadan kanmak iin sz
ediyorum.
Bununla birlikte, bu kk kilap felsefeye bir ilk giri olarak ideal
bir kitap deildir. O bu ama gz nnde tutulduunda olduka zl
bir biimde yazlm olup, burada problemlerin ve zmlerinin an-
laml bir biimde sunuluu iin sz konusu olabilecek olanakl tm
yollar kullanlm deildir. Felsefe problemleri iin en uygun giri
kitab her zaman, zel problemleri ayrnth olarak ileyen monolog-
ladr. Buna ramen, elimizdeki bu kitap, yaknda kacak Felsefi Me-
tinler'le birkte bu trden bir "ilk giri" olai'ak hizmet edebilecektir.
Bu kitap en iyi durumda bir ara dzey kitab olacaktr. O felsefi
metinleri okumazdan nce belirli bir felsef bilgiyle tanklk ka-
zanm okuyucular iin b" ders kitab olarak ilev grlebilecektir.
Bu, okuyuculai'a felsefenin akm ve problemlerinin az ya da ok elle
tutulabilir olan tanmlarn bulma olana verecektir. O belki baz
okuyuculara eitli felsef konularda kendi grlerine ulama fu^sat
da verebilecektii".
Btn eksik ve kusurlarna ramen kitabm felsefe lite-
ratmzdeki ciddi saylabilecek bii' boluu dolduracana
inanyorum. nk felsefe Uteratrmzde sistematik olaak btn bir
bilgi kuram ve metafizii kapsayan kitaplar pek bulunmamaktadr.
Bu boluk yzyln balarnda Alman yazarlar tarafndan yazlan ve
imdi basks ohnayan "Felsefeye Giiler" tarafndan dolduruluyor-
du. Bu "giriler", filozoflann savlarna ilikin analizleri asndan ge-
ride eksiklii duyulan pek ok ey bu-aktlai". Elinizdeki bu alma
sunulu dzeyinde yapt fedakaiklara ve hacminin snrh oluuna
karm, retilerini ortaya koyarlarken flozofla- tarafndan kullanlan
terimlerin anlamlarn aklamaya almaktadu-. Bu dunm dikkate
almdnda, onun okuyucunun yararh bulaca bir kitap olduuna
inanyorum.
Temmuz 1948
K.A.
10
G R
Bilgi Kuram, Metafizik ve Dier Felsef Disiplinler
Felsefe nedir? Bu kolaylkla somlabilen ancak yantlanmas
olduka g olan bir sorudur. "Felsefe" szcnn olduka uzun bir
talihi vai-du- ve o farkl dnemlerde faikl eylere karlk gelmitir.
"Felsefe" szcne, gerekten de onun tek anlaml olarak kul-
lanhnas iin yeter olacak bLr anlam, berh bir zaman diliminde
yaayan insanlarm zerinde uyuacakla tam ve dakik bir anlam ve-
rilememitir.
"Felsefe" teriminin kkeninde antik Yunan bulunmaktadr. Etimo-
lojik olaak, onda iki bileeni birbirinden ayrabiliriz:
F7eo=seviyonm, peinden kouyorum ve sophia=hilgclik, bilgi.
Demek ki, felsefe terimi balangta Yunanlla- iin "bilgelik sevgisi"
ya da "bilginin peinden koma" anlamna geliyordu. Balangtaki
bu zgn anlamna gre, her trden bilimsel aratumacya filozof ad
verilmekteydi. u halde, balangta "felsefe" terimi "bilim" terniyle
ayn anlama geliyordu. Zamanla, bilgi birikimindeki byk aitm bir
sonucu olarak, bilginin kapsam iinde kalan hereyi bilmek tek bir
insann kapasitesini aar hale gelince, bilimlerde uzmanlama
balad. eitli bilimler kendilerini felsefe ad verilen tmel bilimden
yava yava ayrmaya baladlar. Bu bilimler ayr adla- aldlar ve
felsefenin kapsam iinde kalan konulala bundan byle pek
kantmhnadlar. Doa bilni, matematik, tarih gibi ayr disiplinler,
zel ihtisas alanlar felsefe adl tmel bilimin ortak znden ayrldlar
ve daha sonra da felsefeden bamsz olarak gelitiler. Felsefenin
zgn doas ya da nvesinden geriye, "felsefe" adn koruyan veya
tohumlan Avrupa dncesinin larih sahnesindeki ilk grn
srasnda, bir baka deyile uzmanlama balamazdan nce athn
11
ya da daha sonra ortaya kmakla birlikte, bu balang
aratrmalayla bii" ekilde ilikili olan aatrmalar kald.
Yakn zamanlara dek felsefe kendi iinde u disiplinleri
kapsyordu: Metafizik, bilgi km^am, mantk, psikoloji, ahlk ve este-
tik. Gnmzde uzmanlama daha da ileri evrelere ulatka, disip-
linler felsefeden yukarda szn ettiimiz ikinci anlam iinde ayrlr
olmulardr. Bugn kendisini dier felsef disiplinlerden ok biyoloji
ya da sosyolojiye yakn bulan ada psikoloji, felsefeden kopmaya
almaktadu-. Baz blmlerinde kendisini dier felsef disiplinler-
den ok, matematikle yakndan ilikiU gren ada mantk da,
gnmzde felsefeden kopma abas iinde olan bir baka disiplindir.
Onu belirli bir ahlk bilimi olarak dnecek olursak, ahlkn da ayn
durumda olduunu gri'z. Bundan baka estetiin de merkezka
eilimleri gsterdiini unutmamak gerekir. Balangtaki zgn felse-
fe kavrayna sadk kalan disiplinler ise, yalnzca metafizik, bilgi
kuram ve neyin iyi neyin kt olduunu gsteimeye alan normatif
ahlk olmutur. Elinizdeki bu kitabn blmleri ite bu disiplinlerin
ilk ikisine, en temel ve en nemli felsefi disiplinlere ayrlmtr.
lerideki sayfalarda bu disiplinlerin zengin ierikleriyle tanrm
olacaz.
12
1. BLAA
BL6 KURAAAI
W .K.C. G UT RIE
LKA FELSEFES TARH
eviren: Dr. Ahmet Cevizci
"Bu kitap VV.K.C. Guthrie'nin, Antik Yunan Felsefesi zerine Felsefe Ta-
rihi'nin en geni kapsaml, en eletirisel ve en nitelikli yorumu olan,
1980'li yllarda tamamlanan yedi ciltlik dev lka Felsefesi Tarihi'nin
bir tasla olup, onun temel tm tezlerini iermektedir. Guthrie, lka
Felsefesi Tarihinde, insanln mitolojiden felsefeye ykseliini antik
Yunan zgn dnme biimlerini ayrntlaryla betimlemekte ve Antik
Yunan Felsefesinin karanlkta kalm birok, ynl, bu felsefenin
doal dekoru olan kent-devletinin beliriedii siyasal ve toplumsal
koullar iinde, byk bir yetki ve zgrlkle gzler nne sermekte-
dir.
lka Felsefesi Tarihi Antik Yunan Felsefesinin btn bir yaratc
dneminin -Sokrates ncesi yonya ve talya doabilminin. Sofistler ve
Sokrates'in insan merkezli felsefelerinin Sokrates'in byk ardllan
Platon ve Aristotales'in gl felsefesinin Thales'le balayan ve Aristo-
tales'le doruk noktasna ulaan geliimiyle, bu geliim sreci iinde
yer alan filozoflardan her birinin bilim ve felsefeye olan katklaryla il-
gili olarak salam bir kavray. Yunan anl ve onun yasam
karsndaki tavr zerine pariak bir yorum salamaktadr. Kitap felse-
fe. Yunan Dili ve Edebiyat rencileri iin olduu kadar. Antik Yunan
dUnrierinin bizzat kendilerini renmek isteyen, ya da bunlarn
daha sonraki slam ve Avrupa dncesini nasl ve hangi ynlerden
etkilemi olabileceklerini merak eden okuyucular iin de deerli bir
bavuru kayna olmak durumundadr.
G NDOAN YAYI NLARI
Bilgi Kuramnn Klasik Problemleri
(ingilizce'de "bilgi" szcyle eanlaml olan Yunanca episteme-
den gelen) epistemoloji ya da (ngilizce "bili" szcyle eanlaml
olan Yunanca gnosisten gelen) gnoseoloji olarak da adlanduilan bilgi
kuram adndan da anlald gibi, bilginin bilimidir. Ancak bilgi
nedir? Bilgiyle hem bilisel eylemleri hem de bilisel sonular anlat-
mak istiyoruz. Bilisel eylemler alg, anmsama, yarglama ve dahas
aklyrtme, dnme, karsama yapma gibi zihinsel faaliyetlerdir.
Bilimsel savlar bilisel sonulan bir rnei olma hizmeti
grebilirler. Bilimsel savlar zihinsel faaliyetler deildir, bu yzden
onlarn bilisel eylemler arasnda yer ahnamalar gerekir. ekun
yasas ya da Phytagoras teoremi u ya da bu trden zihinsel bir feno-
men olmayp, kendilerinde bu yasalarn formle edildikleri
nermelerin anlamlarna karlk gelirler.
Bilginin bilimi olduunu sylediimiz bilgi kuramnn kendisi
bilisel eylemler ya da bilisel sonularla urau- m? Bu soruyu bilgi
kuram tarihinde aktel olarak yer alm olan reti ya da anlaylan
inceleyerek yantlayacak olursak, ona hem bilisel eylemlerin ve hem
de bilisel sonularn, bilgi kuramna zg aratrmanm konusunu
oluturmu olduklar karln vermemiz gerekir.
Bilgi kuram bilisel eylemleri, edeyile birtakm zihinsel feno-
menleri konu alyorsa o, kendi dallanndan biri iinde psikoloji ne
zerinde ahyorsa, tam tamna ayn eyler zerinde dumaktadr.
Psikoloji gerekten de zihinsel fenomenlerle ve dolaysyla, bilisel
eylemlerle ura. Ancak psikoloji ve bilgi kmam her ne kadar ko-
nular bakmndan birbiriyle b- dereceye dek tam bir benzerlik sergi-
15
lese de, sz konusu bu disiplinlerden her bhi her eye karn ayn
konuyu kendi bak asndan aratr. Psikoloji bilisel srelerin
aktel olarak oluumlanyla ilgilenir, bu sreleri betimlemeye,
snflamaya ve onlarn oluumlarn yneten yasalar bulgulmaya
alr. Bilgi kuram ise bundan daha farkl bir eyle urar.
Bilisel eylemler ve sonular her zaman berii baz bakmlardan
deer biilmeye konu olurlar. Onlara dorulukla ya da yanhlklan
bakmndan deer biilir; onlara ayn zamanda hakl klnmalar
asndan deer bieriz. Demek ki bilisel srelerin, psikolojinin
iini ve konusunu oluturan aktel oluumlan, kendileriyle bilgiye
bir deer biildii standaidlar ve dolaysyla domluk ve yanllk,
hakl klnma ya da temelsizlik zerinde duran bilgi kuramn pek il-
gilendirmez. Doruluk nedir? Bu bilgi kurammn temel problemlerin-
den ilki olup, doruluun znn ne olduu sorusuna kailk gelir.
Bilgi kuramnn ikinci klasik problemi, bilginin kaynaklar problemi-
dir. Bu problemde bilginin, o gereklie ilikin tmyle halk
klnm bir bilgi olacaksa eer, neye dayanmas gerektii konusuyla
ve byle bir bilgiyle ulamak iin zorunlu olan yntemlerle uranz.
Bilgi kuramnn nc klasik problemi bilginin snrlan problemidir;
bu problem bizden neyin bilginin konusu olabilecei ve zellikle de,
bilen zneden baunsz olan bir gerekUin bilinip bilinemeyecei so-
rularnn yantlanmasn ister. imdilik bilgi kuramnn klasik
problemine ilikin bu genel formlasyonlarla yetinmeli ve hemen bu
problemlere getirilmi olan zmleri incelemeye gemehyiz.
16
Do r ul uk Pr ob l e ni
Klasik Doruluk Tanm ve Yneltilen tirazlar
Do-uluk nedii? Bu soruya verilen klasik yant, bir dncenin
doruluunun, onun gereklikle uyumasndan olutuunu ortaya
koyai". Veritas est adaequatio rei el intellectus: Bu, skolastik
fonnlasyonu iindeki klasik yantt. Ancak doruluk tanmnn teme-
li olai"ak, dnceyle gerekliin bu uyumas gerekte nc anlama
gelir? Bu, kesinlikle dncenin kendisinin onun betimledii
gereklikle zde olmas deildir. Belki de, bu uyuma dncenin
gerek bir eyin bir benzeri, gerekliin bir yansmas olmasyla be-
lulenir. Ancak "dncenin gereklikle uyumas"na ilikin bu
yorum bile, baz iilozoflara sama bir dnce olaak grnmtr.
Onla-, 'Dnce nasl olui' da kendisinden olduka faikl olan bir
eyin benzeri olabilir? Zamandan baka hibir boyutu olmayan
dnce nasl olur da, meknsal olan bir eyin benzeri olabihr?
Dnce, bir kp ya da Niagaa ellalerine nasl benzeyebili?" diye
sorarlai". Bundan baka, zamansal-srenin kendisi dikkate alndnda
bile, bir dncenin doru olmas iin, onun ilgili olduu gerekhe
benzer ohnas gerekmez. Ksa sre iinde olup biten bir fenomenle il-
gili olan bil' dncenin doru ohnas iin, dncenin kendisinin de
ksa sreh bir dnce olmas gerekmez. yleyse bir dnce
gereklie benzemeyebilii', ancak o yine de dora bir dnce olabi-
lir.
Klasik dofuluk tanmn savunanlar bu trden eletirilere,
dnce eylemine karlk gelen ilemin bk ey, onun ieriinin
baka b' ey olduuna iaret ederek kalk verirler. Onlai'
gereklie benzemek zorunda olann drane ileminin bizzat ken
17
disi olmayp, dnce don b- dnce olmak durumundaysa eer,
dncenin ierii olduunu vurgularlar. Ancak klasik doruluk
tanmn eletirenleri bu bUe tatmin etmez. Klasik doruluk tanmn
eletirenler benzerlik kavamnm hibir ekilde ak bir kavram
ohnadma iaret ederler. Benzerlik, temel zelliklerin ksm bir
zdehinden oluur; iki ayr nesneyi benzer nesneler ola-ak niteley-
ebilmek iin, bunlann zelliklerinden ne kadarnn sz konusu iki
nesneye ortak olmas gerekir? Bu, hibii- ekilde ak seik olarak
belirlenmemitir. u halde, o, dncenin doru ohnas iin,
dncenin ieriiyle gereklik a-asmdaki benzerliin hangi lde
ohnas gerektiini belirlemeyecei iin, ierikleri gerek bir eye ben-
zeyen dnceleri doru dnceler olarak betimleyen doruluk
tanm dakiklikten yoksun olup doru olmayan bir tanm olacakr.
Klasik doruluk tanmm eleti-enlere gre, dnceyle gereklik
arasndaki bu uyuma, ikisinin zdeliine de ikisi a-asndaki benzer-
lie de eit olmadndan, soru bu uyumann son zmlemede
neden olutuu sorusudur. Klasik doruluk tanunma kar kanlar
bu soruya doyurucu bir yant bulamaynca, bu doruluk tanmnn
gerek bir ierikten yoksun olduu sonucuna varrlar.
Ancak baz dnleri klasik donluk tanmn reddetmeye
gtren baka bir dnce izgisi daha vadu-. Baz filozoflar,
dncelerimizin gereklikle uyuup uyumadklarnn hibir
ekilde .belirlenemeyeceine inandklan iin, klasik doruluk
tanmn reddeder ve onun yerine baka bir doruluk tanm ararlar-.
Doruluk dncenin gereklikle uyumasndan oluursa, herhangi
bir eye ihkin ola-ak onun doru mu yoksa yanl m olduunu bile-
meyiz. Dncenin gereklikle uyumas olarak doruluk
anlayndan, o ulalamaz bir ideal olduu iin, yleyse
vazgeilmeli ve onun yerine bize dncelerimizin ve savlamzn
doru olup ohnadkla-n belileme olana verecek baka bir
doruluk anlay geirilmehdir.
18
Dncen gereklikle uyuup uyumadn tam olaak saptay-
amayacamz gr antik kukucularn argmanlanna dayanmak-
tadr. Bu agmanlai" yle zetlenebilir: Bii' insan belli bir dnce
ya da savn gereklikle uyuup uyumadn bilmek isterse, onun bu
amala yalnzca dncenin kendisini deil, ancak ayn zamanda
gereklii de bilmesi gerekecektir. Ancak o bunu nasl yapabilir? O
deneye bavuracak, u ya da bu ekilde akl yrtecek, ksacas be-
lirli yntem ya da lerden yaralanacaktu". Ancak bu ltler
araclyla kazandmz bilginin arpthnam bii' gereklii bizim
iin bilin- hale getirdiini gsteren kesinlik nerededir? Bu nedenle
ltlerimizi dikkatle incelememiz gerekir. Bu inceleme bununla bir-
likte, ancak ayn ya da muhtemelen faikl olan ltler kullanlarak
gerekletirilir. Bu incelemenin gererlilii ise, u ya da bu bihnde,
inceleme srasnda kullanlan ltlerin geerliine bal olacaktr;
bu da bir kez daha kukulu olup baka bir aatmaya gerek duya"
ve bu sonsuzca srp gider. Uzun szn ksas, gereklifr iUkin ola-
rak hibir zaman hakl klnm bir bilgiye sahip olamayacaz ve
bundan dolay da, dncelerimizin gereklikle uyuup
uyumadklanm hibir zaman bilemeyeceiz.
ltlerle Uyuma Olarak Doruluk
Yukarda ana hatlaryla serimlenen dnce izgisi birok filozo-
fu dncenin gereklikle uyumas olai'ak doruluk tanmn reddet-
meye ve sz konusu doruluk tanmm baka bir doruluk tanmyla
deithTneye gtntr. Bu yeni doruluk tanmna kabaca u
ekilde ulalmtr: "Doruluk" terimini aktel olaak ne biimde
kullandmz zerinde dnelim. Bylelikle, sz konusu terimin
bizim iin gerekte ne anlama geldiini belki daha iyi bir biimde
bihne durumuna gelebileceiz. Hi kukusuz herkes, kendisinin
inand, kanaatlerine karlk gelen, bir sav dom bii" sav olarak
kabul etmeye hazrdu". Bir insan A'nm B olduuna inanyorsa, A'nn
19
B olmasnn doru olduunu savlayan hi neme ileri sneye
hazrdr ve bunun tersi de ayn lde geerlidir. Kii bir sava
doruluk yklerse. o savlad eye inanmaya hazr dunmdadu". Bu-
nunla birlikte, hi kimseye doru bir savn kendisinin inand savla
ayn ey olduunu ne srmeyecektii'. Herkes, salt bihnedii iin,
kendilerine inanmad doru savlan vai- olduunun bilincindedir.
te yandan, hi kimse kendisini yanlmaz olan biri olaak grmez ve
herkes kendisinin inand, ancak doru olmayan nenneler bulun-
duunu bili. Kanaatlerimizin hepsinin titiz ve ve sistemh a-atunala-
yoluyla kazanhnam olduunun, ancak bu kanaatlere,
geerliliklerinin sorgulanmas ve daha salam ve gvenilir ltlerle
karlald zaman deitirilmeleri gereken yntemler, edeyile
ltler kullanaak ulatmzn tam olaak fai'kmdayz. Yalnzca,
kanaatlerimize, niha ve ark daha fazla deitirilemez olan ve kendi-
lerinden kalkarak baka ltlere gitmenin sz konusu olmad
ltler kullanarak vam olsaydk, bu takdirde btn bu kanaatleri
hi duraksamadan doru kanaatler olarak tanyacaktk.
Bu ve benzeri dorultudaki argmanlar, baz filozoflara u
doruluk tanmn nermitir: Doru bir sav niha ve deitirilemez
olan ltleri yerine getiren bir savla ayn eydir. Bi savrn
doruluuyla ilgih olauk ikna olmann, onu, hkm, baka bu-
ltn hkmnn onunla deitilmemek durumunda olmas
anlamnda, kesin sonulu ve deitirilemez olan niha bi- ltle
snamak dnda hibir yolu yoktur. Bu niha ltn snamasndan
geen bir savn gereklikle uyuup uyumadrnr bilemeyiz ve bunu
kukucularrn da gster-mi olduklarr gibi hibir zaman bilemeye-
ceiz. Bunun bir- sonucu olarak do-uluu yanllktan ayrruken gz
nnde tutmamtz gereken nokta, belirli b- savn gereklikle deil de,
bhtakrm niha ltlerle uyuup uyumadrrdrr. yleyse, doruluk
kavramn bu fikri aktel olarak kullam biimnize gre tanmlamak
iin, dor-uluu dncenin niha ve deitirilemez ltlerle
uyumas olarak tanmlamalyz.
20
Klasik Olmayan Doruluk Tanmlar
Bu doruluk anlayna deiik fUozofla- tarafndan, niha lt
olaak dnlen lt her ne ise, ona gre faikh biimler veriUr. Bu
yzden, rnein dorulua ilikin olarak tutarllk kuram, doruluu
dncelerin kendi aralarndaki uyumas olarak tanmlar. Bu
kuramn taaftarlar belirli bir savn kabul edihnesi ya da reddedilmesi
gerektiini belirleyen niha ve deitirilemez lt, o savn daha
nce kabul edilmi savlarla uyumas olaak grrler; uyuma ise bir
savn dier savlarla elimemesinden ve sistemin geri kalanyla uy-
umlu olmasndan oluur. Deneyin hkm bize niha bir llm gibi
grnebilir, ancak durum hi de byle deildir, nk deneyin
hkmnn stnde, uyuma ltne kalk gelen daha yksek bii"
mahkeme vardr. Bir badak suya batrlm bir ay kam
dnelim. Grme duyusunun hkm kan eri, buna karn do-
kunma duyusunun hkm kan doru olduunu syler. Burada
niin grme duyusuna deil de, dokunma duyusuna inanmz? nk
gme duyusu taalindan desteklenen sav, geri kalan dier bilgileri-
mizle (rnein, kan grnte desteksiz olan st ksmnm suyun
dnda kahnasnm serbest dme yasasyla elimesi) uyumlu
deildir; te yandan dokunma duyusuyla desteklenen sav (kan
srekli olduu) geri kalan dier bilgilerimizle yetkin bir biimde
uyuur. Bu savn bir daha deimemecesine kabuln beluleyen, salt
duyulann hkm (ki, o bu durumda bir elikiye gtrr) deil de,
tam tamna bu savn kabul edilmi tm dier savlarla uyumasdr.
Tutarllk kuram taaftaianna kai, dncelerimizin kendi ara-
landaki uyumasnn doruluk iin yeterli bk lt olmayaca sa-
vunuhnutur. Dncelerimizin kendi aralanndaki uyumas
domiuk iin yeterli bir lt olsayd, kendi iinde uyumlu ve tutai
olan her yk, laboratuvar gzlemleri ve deneylerine dayanan bi- fizik
kuram kadai-, doru olabilirdi. Byle bir itiraz kaisnda tutallk
yandalar bak alann, temel kavraylan dala ak ve dakik
21
klaak savunabildiler. Onla- belirli bi- dncenin her ne olmsa
olsun herhangi bii' dnceler beiyle uyumas zerinde deil de,
sz konusu dncenin deney tarafndan desteklenen dier savlarla
uyumas zerinde dmdulai". Ancak burada bile, deney tarafndan des-
teklenen bir savlai' beinden, birbleriyle uyum iinde olan savla-
dan oluan bir deil, fakat birok birbleriyle uyumlu sistem kurula-
bilir. Yanl bi sistem, b" yanlsama olaak grmek durumunda
olduumuz bir sistem seildiinde, bu yanh sistemde deneye daya-
nan ve baka bh" sistemde, onunla uyumlu olduklarn iin, doru ol-
duklar dnlecek savlar vardr. u halde, salt deneyle uyuma ve
isel uyum yeterli deildir. Bize tutarl savlardan oluan ve
gereklikle uyuan farkl sistemler arasnda bir seim yapma olana
verecek bir baka ek lt daha olmaldu". Tutah sistemler arasndan
bir seim yapma olana veren bu ek lt, tulaikla behrlenen
doruluk kuramnn daha gelimi bazr versiyonlamda gerekten de
salanmtr. rnein, sistemin basitUi, aralardan yana tasanuf,
v.b., sz konusu ek lt olarak nerilegelmitir. Bu deerlendirmeler
doa bilimin savlarn kukulu bir yn bulunan tutarllk
kurammdan baunsz olarak kabul enede yol gsteren hususlarn
neler olduunun bilincinde olmak bakunndan hi kukusuz byk
b- deer tarria-.
Burada tutarllk kuam taraftaiamca benimsenen baka b"
argmandan daha sz etmeye deer. Bii" savm doruluuna, o savn
deneye dayanan savlala uyumasna baklarak karar verilecekse, bu
takdirde burada onun imdiye dek deney tarafrndan desteklenmi
olan savlarla uyumasn m, yoksa onun hem undiye dek olan
deney ve hem de gelecekteki deneyle uyumasn m kastettiimiz so-
rusu doar. Eer ikinci olaslk sz konusuysa, herhangi bir savn
doru olup olmadna, gelecekteki deneyin henz binmedii b-
srada, edeyile bugn kaa- veremeyiz. Bir sav imdiye kadar kabul
edilmi tm savlala tam anlamyla uyumlu olabilir, ancak gelecekte-
ki deneyin bizi sistemimizi belirti bir savn onunla eliecei bir-
biimde yeni batan kurmak zorunda buakp buakmayacan
nceden kestiremeyiz. Doruluk, bir savn hem imdiki hem de gele-
cekteki deneyi kucaklayan sistemin btnyle uyumasndan
oluuyorsa, bir nermenin doru olup olmadn yalnzca sonsuzluk-
ta bilebiliriz. Buna benzer dnceleri geUtiren baz filozofla-
(rnein, Maiburg Okulunun yeni-Kantla) dorulua ilikin ola-
rak u fomle ulamladi" Domiuk sonsuz bir sretir. Bu bak
asnn savunuculuunu yapan filozoflar (onla^ a^asmda yeni-
Kantlar dnda, baka biok filozof daha vaidr) iin, niha ve
deitilemez olan hibir lt yoktur ve niha olarak, bii" dala
deitirihnemecesine kabul edilip (rnein deneyin yeni verilerinin
sonucu olaak) reddedilmeyen hibii- sav sz konusu olamaz. Tm
savla-, dorudan doruya deneye dayanan savla- kadar, varsaymlar
ve kuramla- olaak ilev gren savlar da, deitirilebilir. Hibir ey
niha olarak ve bir daha deitiilmemecesine ne srlemez; her sav
geicidii-.
Bununla birlikte, baz baka filozoflar yine de belirli bi- savn
tmel uyuma iinde kabuln belirleyen niha ve deitilemez bir
lt bulmaya almlardr. Gecenin sessizliinde hafif ve uzun
si-eh bil- vzlt duyar ve bu sesin gerekten mi vaolduunu, yoksa
benim znel bir yanlsamann kmban m olduumu bilmek istersem,
benimle bulikte olan dier insanlara, ayn sesi duyup duymadklan
soraun. Sesi bakala da duymusa, kulaklanmm hkmne
inanrm. Bu ve benzeri deerlendirmeler baz dnrleri, niha ve
deitirilemez lt tmel uyumada bulmak duumunda
brakmtr. Doruluk bu ltle uyumadan olutuuna gre, bir
savn doruluunun o savla ilgili tmel uyumadan olutuu ortaya
ka-. Bu "tmel uyuma" kav-am daha fazla zmlenmeye ve
aklanmaya gerek duya-; burada belili bu- savn yalnzca yaayan,
lm ve doacak olan herkes onunla ilgili olaak uyumaya vad
zaman, kabul edilebileceini sylemek istemiyoruz. Burada tai'tlan
doruluk kuram, sz konusu "tmel uyuma"nn ne biimde
tanmlandna bal olaak faikl biimler at o.
23
Buna ka n bakalar da, bir savn kabul iin,
deituilmemecesine belirleyici olan sonsal lt apaklkta bulur-
la\ Bu apaklk, yalnzca b- sav bizim iin kendisinden kuku duy-
ulamaz bir sav yapmakla kalmaz, ancak ayn zamanda bizi, onu anlay-
an herkesin sav kabul etmek zorunda kalaca hususunda temin eder.
Apaklk kavramn savunanla- daha sonra bu apakln neden
olutuunu zmlemeye girimilerd-: Onla- bazen apakl bir
savm kendileriyle ilgili olduu durum ve olgulan "ak ve seik" bir
biimde sunuluuna indirgediler (Descartes), bazen de ona daha fakl
bir yorum verildi. rnein yeni-Kantdann Baden Okulunun temsilci-
si Alman filozofu Rickert, b: savm bize apak grnd zaman,
onun kendisini bize bir ykmllk olarak hissettiimiz bir zorunlukla
kabul ett-diine iaret eder. Buna gre, b- sav onu kabul etmemiz
gerektii duygusuna kapldmz zaman, apaktr. Ancak her dev,
her ykmllk bir norm ieren bir buyrua kailk gelir. Apak
savla-, yleyse savlarn kabuln belirleyen belli b- norma iai-et
ederler. Bu n o m bizden bagunszdu-, bizim temizde bulunur; bun-
dan dolay Rickert ona tanssendental norm adn verir. u halde,
apak b- sav transsendental bir normla uyuan bir savla ayn eydir.
Klasik doruluk tanmnn, kendileri iin doruluun, dncenin
niha ltlerle uyumasndan olumu, ve bu niha lt
apaclkla bulan, kartlar, b- dncenin domluunun onun u
ya da bu biimde anlalan apaklndan olutuu sonucuna
varlar. rnein Rickert iin, belirli bir dncenin doruluu onun
transsendental bir normla uyumasndan oluur.
B- baka nl doraluk anlay ise pragmatizm tar-afndan
gelirilmit-. Pragmatizm, homojen bir reti deildir ve
yandala doruluu birok fakl biimde tanmlarlar-. Radikal
biimi iinde pragmatizm, bir rkr noktasr olarak, belirli bir savrn
doruluunun onun niha ve deitirilemez ltlerle uyumasrndan
olututnu ne srer. Bununla birlikte, bu niha ltler radikal
biimi iindeki pragmatizm tarafrndan belMi b- savrn eylem iin ya-
24
i M l oku'ilk dnlmlr. u halde, doruluk tanm, pragma-
tizmde, belirli bir savm doruluunun onun ytuarllyla
zdeletuilmesinden oluur. Pragmatistin argman, kabaca u
ekilde zetlenebilii'. Entellektel fonksiyonla-mz ve dolaysyla,
rnein kanaatlerimiz pratik faaliyeerimizden bamsz deildir. Ka-
naa' lerimiz eylemimizi etkiler, ona yn verir, eylemi gerekletiren
kiiye onu dnd amacna ulatracak etkili yollan ve tu-ala
gsterir. Kanaatlerimizin eylemlerimiz zerindeki hu etkisi eylemi
baai'il ve etkili bir eylem khyorsa, bir baka deyile bize
dndmz amalaa ulama olana veriyorsa, kanaat dorudur.
rnein, kaanhk bu odadan ieri girdiimde, yakmak istiyo-
rum. Elektrik diii'mesinin kapnn sanda olduunu tahmin ediyorum.
Benim bu kan;aim, ( yakma azumla birlikte) elimi kapnn
sana gtrr ve dolaysyla eylemime zel bir yn verir. Sahip
olduum kanaat ta-afmdan bu ekilde ynlendirilen eylem, n
yakma isteime uygun olai"ak yaklmasna gtryorsa, kanaat
dorudur. te yandan, kanaam taafmdan belirlenen dorultuda
gerekleen eylemin baasz bir eylem olduu ortaya kaisa, kana-
atim yanltu". Daha nce de iaet etmi olduum gibi, doruluun
yaailkla zdeletirilmesi pragmatizmin yalnz radikal versiyonu-
nun bil' kaakteristiidir. Dala az radikal versiyonlar iinde pragma-
tizm bu denli ileri gitmez, ancak temel eilimi dikkate alnrsa, o biraz
sonra incelemeye balayacamz, empirizm ve pozitivizm tai'alndan
adeta ekimlenir.
Klasik Doruluk Kavramnn Uygun Bir Formlasyonu
Yuktmda, klasik doruluk anlayndan ayr olarak, eitli
doruluk anlaylarn, ksaca ve ayrmtlan hi dikkate alm<kszn,
gzden gehdik. Klasik doruluk anlaynn dnda kalan bu
deiik doruluk anlaylannm tm doruluun zn dncenin
25
btakm ltlerle, b- baka deyile, belli bir savn son
zmlemede kabul edilmek ya da reddedilmek durumunda olduuna
kaa- veren yntemlerle uyumasnda bulurlar-. Ya-gunzn bu en
yksek ltleri bulgulamaya ynelik aatu-malai' zaman zaman
olduka ilgin ve eitici olmulardr, ancak doruluun zn
dncenin bu ltlerle uyumasmda bunak sonuta ortaya yanl
b- doruluk anlay karu-. Doruluk kavramnn ierii, doru bir
dncenin gereklikle uyuan bir dnce olduunu dile getiren kla-
sik doruluk tanun tarafndan daha iyi dile getiril-. Bu blmn
balangcnda bk dncenin gereklikle olan sz konusu
uyumasnn neden olutuu hususunun yeterince ak ohnadma
iaret ederek, klasik doruluk tanunma yneltilen kimi itirazlan
gzler nne serdik. Bununla b-likte, bu uyumann zn kavrama
gini, klasik doruluk anlaym eletenlerin savunduu gibi,
umutsuz bir aba deildir. Bir sav gereklikle uyuuyorsa, bu
gereklikteki olgu ve hallerin tpk savm betimledii gibi olduu
anlamna gelir. Demek ki, dnyann yuvarlak olduu savr, dnya yu-
varlak olduu iin gereklikle uyumaktadu-; gnein dnyadan daha
byk olduu savr ise, gne dnyadan gerekten de daha byk
olduu iin, gereklikle uyumaktadrr. Buna gre, klasik doruluk
tanrmmrn temel dncesi u ekilde dile getilebilir. D dncesi
dorudur bu u anlama gel: D dncesi filanm var" (ya da vaka)
olduunu ve filanm gerekten var- (ya da vakra) olduunu savlamak-
tadr. Klasik doruluk tanunrnrn bu son for-mlasyonuyla ihkili ola-
rak, ortaya bu tanrmr kullanuken dikkatli ve tedbuli ohnayr gerekti-
ren bhtakun mantksal glkler kar. Bu konuyu, bununla birlikte,
burada analiz etmeyeceiz.
Kukucularrn itazlar, klasik doruluk tanrmmrn bu son
for-mlasyonu iin, artk daha fazla b- tehlike arzenez. Kukucunun
itirazr dnyann yuvarlak olduu dncesinin gereklcle uyuup
uyumadrrn hib- zaman bilemeyeceknizi syler, ancak bunu bil-
mek dnyann yuvarlak olduunu bilmekle aynr eydir. nk daha
26
nce de sylemi olduumuz gibi, bir savm gereklikle uyumas
basit bir biimde, var- (ya da vaka) olduu sylenen bii" eyin vai- (ya
da vaka) olduu anlamna gelir. Kukucu dnyann yuvailak olduu
dncesinin gereklikle uyuup uyumadm bilemeyeceimizi
saylyorsa, bununla ayn zamanda dnyann yuvailak olduunu bile-
meyeceimizi de ne srmektedir. Genel olaak, kukuculai" bi-
dncenin gereklikle uyuup uyumadn bilemeyeceimizi sav-
ladkla zaman, bu savdan bizim hibir zaman hibir ey bilemeye-
ceimiz sonucu ka-. nk bir eyi bilmek iin, bu olguyu dile geti-
ren dncenin gereklikle uyutuunu bihnemiz gerekir.
Kukuculuk ve Kukuculuun rtl
Kukucular hibii- ey bilemeyeceimizi, bir baka deyile, her-
hangi bu- ey hakknda hakh klnm hibir bilgiye sahip olmaya-
camz ne srecek kadar ileri ginilerdir. Byle bir bilgiye sahip
olmak iin, kukuculaa gre, bu bilgiyi bir yntem kullanarak,
edeyile belirli bir lt izleyerek hakl klmamz gerekil-. Bununla
birlikte, bu lte gre kazanlm bilgi, yalnzca tarafmzdan uygu-
lanan ltn gvenili- b' lt, hibir zaman yanha gtrmeyip
hep doruya gtren bir lt olduunu nceden bilmemiz koulu
altnda, hakh khnm bir bilgi olacaktu". ltmzn gvenilu- bir
lt olup olmadn renmek iin, ltn kendisine gvenmezden
nce, yine eletirel bir tai-zda incelenmesi gereken baka bir lt kul-
lanmamz gerekecektir ve bu ad finitum srp gidecektk. Demek ki,
bizi her hangi bir ey hakknda klnm bir bilgiye gtrecek bir yol
buhnak olanakl deildir.
Kukucula- laafndan ikna edihni olan bir kimse, bizim hibir
konuda hakl klnm bii" bilgi elde edemeyeceimizi, filann vai- (ya
da vaka) olduunu syleyemeyeceimizi, sonu olarak bir
dncenin hakl klnm olduunu, onun gereklikle uyutuunu
27
savlayamayacamz kabul etmek durumunda kalacaktr.
Kukuculam argman kabul edilmi olsayd, 'doru' szcn kla-
sik doruluk tanmna gre anlamamz kouluyla, bir dncenm
doru olduu olgusu hakknda hibh zaman hakl klnm bir bUgi
elde edemeyeceimizi kabul etmek zorunda kalacaktk.
Kukucularn yol a glkler salt klasik doruluk anlayna
ynelik glkler deildirler; bunlar, bi dncenin doruluunu
ltlerle uyuma olaak betimleyen dier doruluk tanmlarn da
ayn lde kuvvet bir biimde etkilerler. Kukucularn savunduu
gibi, herhangi b ey hakknda hakl klnm bir bUgi elde edeme-
memiz olasl gerekten de sz konusuysa, dncelerle ltler
arasndaki uyuma olgusuyla Ugili bu bilgiyi elde etmemiz de hibk
ekilde olanakl deildir, Bu nedenle, kukucularn klasik doruluk
tanmna kar getirdikleri argmanlardan kaynaklanan glklerden
kanmamzda bizi zora koacak ve klasik doruluk tanm yerine, b"
dncenin doruluunu ltlerle uyumayla zdeleren
doruluk tanmn kabul etmemizi gerektirecek bir neden yoktur. Kla-
sik tanmdan vazgeip baka bir doruluk tanm kabul etmekle, u
ya da bu ekilde tanmlanan doruluun bilinemeyecei itkazryla b-
kez daha aynr lde karrlarrrz.
Bununla birlikte, kukucularn argmanlarrnrn bu korkun tezi
hakir krlmasr sz konusu mudur? Bu soruyu olumlu bir binde
yanttlar ve kukucularrn argmanrnrn geerli olduunu kabul eder-
sek, kukucularrn tezini kabul etmekle bir elikiye deriz. Bir yan-
dan, kukucularrn tezini kabul etmekle, hibir eyin hakir
krlrniunayacarnr savlayacarz; te yandan, kukucularn
argmanrnrn onlarrn tezini hakh kldm kabul etmekle,
kukucularn tezine kar, bir eyin (en azrndan kukuculannrn tezi-
nin kendisinin) hakir krlrnabileceini kabul edeceiz. Kukucularrn
kendileri bu gln bincindedrrler. Bu glkten karranak iin,
onlar hakir kirnmr bir bilginin olanakszirr hakkndaki tezlerinin
kategorik olarak ne srlmediine, ancak yalnrzca, bunun gerekten
28
de sz konusu olup olmadyla ilgili olaak kendilerinin yagy
askya almakla bilikte, onun kendilerine nasl grndn dile ge-
tirdiklerine iaet ettiler. Kukucula- zihinlerinde olup bitenin bilin-
cinde olma dnda, herhangi bir gre hak ve-me zorunluluu duy-
madlar. Onla- kendilerini domluu aayan, ancak onu imdiye dek
bulamam kiiler olaak betimlediler (kukucu szcnn
ngilizcedeki kalnn "ayorum, aatuyorum" anlamna gelen
YmancA skeptomai fiilinden kmas, ite bundan dolaydu-).
Biraz nce tattmz kukucu bak asnn yol at
glkleri bir kyya brakarak dorudan doruya kukuculan
agmanmn bizzat kendisine ynetirsek, bu agmanda ierilen bir
yanl kolaylkla grebihriz. Kukucular hakl klnm bir bilgi
elde etmek iin, bu bilgiye, gvenilir olduunu nceden bilmek duru-
munda olduumuz bir lt kullanmak suretiyle ulahnas gerek-
tiini savlarlar. Bir baka deyile, her ne trden olursa olsun hakl
klnm bir bilgi elde edebilmek iin, kukucula-a gre, yalnzca eli-
mizin alnda kendisi aachyla bu bilgiyi hakl klacamz
gvenilir bi- ltn bulunmas yetmez, ancak buna ek olaak bu
ltn kendisinin gvenilir olduunu bilmemiz gerekir. te
kukuculan yanl da tam tamna burada bulunmaktadu-. Bu, bir
sav hakh klmak iin ona gvenilir b- lt uygulaya-ak
ulamamzn yeterli olduu, buna kan kullanlan ltn kendisi-
nin gvenili- olduunu bilmemizin gerekmedii hususudur.
ltmzn gvenilu- olup olmadnn bilgisi, lte uygun olaak
ulahn savn hakh klnmas iin zorunlu deildir-. Yalnzca sz
konusu sav hakh klm olduumuzdan emin olmamza gerek duyu-
lur. Bil- sav hakl klmak bir eydii-, savm hakh klnm olduunu
bilmekse ayr b" ey. B- eyi hakkyla ve tam anlamyla yapmak bir
eydir, o eyin bii taafmdan bu ekilde yapldn bilmekse baka
bir ey. yleyse, bi- savn hakl klnmasnda kullanlan ltn
salam ve gvenilir olduunun bilgisi, bu savn hakl klnmas iin
zorunlu deilse, kukuculan her ne olursa olsun herhangi bir savm
29
hakl klnmasnn hibir zaman tamamlanamayacak bir
aklyrtmeye ihkin olarak sonsuz sayda adm gerektii
biimindeki sonularn kendisinden kardklar ncl yanlttf
(onun, bil- regressus ad finituma. gtrd yanlr).
dealizme Gtren Tanmlar Olarak Klasik Olmayan
Doruluk Tanmlan
Baz filozoflarn klasik doraluk tanumnr reddetme nedenlerinin,
ncelikle, klasik doruluk anlaynda ierilen temel dncenin tam
ve dzgn bh- biimde formle edihnemi olmas, ikinci olaak da
kukucularn gereklie ilikin bilginin olanakszyla ilgili
eletirisel grleri olduunu grm bulunuyoruz. Klasik doruluk
tanmn daha ak ve dzgn b- biimde formle ettikten ve
kukuculann itirazlann bertaaf ettikten sonra, klasik doruluk
tanmndan vazgeerek, klasik olmayan bir doruluk tanm semek
iin hib- neden bulunmad sonucuna ulaabiliriz. Bu klasik ohna-
yan domluk tanmlan felsef dncenin tarihinde nemli bir rol
oynamlardr; onlar, bilginin kendisine nfuz edebildii dnyay
doru gereklik olarak grmeyen idealizmin k noktalarndan bhi
haline geldiler; sz konusu dnya dncenin bh konsliksiyonu
ohna rolne ve dolaysyla rsel Aksiyondan, yalnzca yarglarmz
olutururken son zmlemede kendilerine dayandmz baz
dzenU ltlere gre kurulmu olmak bakmmdan farkllk gsteren
bh fiksiyon trne indhgendi.
30
Bi l gi ni n Ka/ nag P r o b l e mi
Problemin Psikolojik ve Epistemolojik Versiyonlar
Bilginin kayna problemi balangta genel ola-ak kavram-
larmzn, yargla-mzn ve dncelerimizin olgusal oluumlanyla
ilgili psikolojik ararmalarn b paras olarak grlmtr.
Yetikin bk insan varlnn zninde kendileriyle karatmz
kavramlar arasnda doutan dnceler ve kavramla- bulunduu ya
da sahip olduumuz kavram ve dncelerin btnyle deney
tarafndan oluturulduu alternatifleri arasnda bir kartlk sz konu-
suydu. te bu kartlkta, doutan dncelerin varoluuna inanan-
lara genetik rasyonalistler ya da doutanclar ad verilmektedir;
buna kart grte olanlar ise genetik empiristler olarak ad-
landrlrlar. Doutancara (inneistlere) gre, dncelerimizden ve
inanlanmzdan bazan, zihinlerimiz onlara duyulanmzn ve
iebakm salad malzemeden bamsz olarak, baka hibh
dnceye deil de salt bu dncelere, baka hib- inanca deil de,
salt bu inanlara ulamak zorunda olacak ekilde ku-ulmu ya da
olumu olmalar anlamnda, doutandr. Duyulam,
doutancla-a gre, dncelerimizin ve inanlarmzn en azndan
bazlannn ierii zerinde hibir katkai'i yoktur. Duyularn rol,
insan zihninin organizasyonunda potansiyel olarak ierilen beluli
dncelerin serbest brakhnas ya da gn na kai-lmasyla
snurldr. Bu grn savunucula aasmda Platon, Descates ve
Leibniz gibi filozoflar vard.
Genetik empirizm taraftarlar ise, doutancla kai-t olaak,
insan zihninin, zerine kendi iaretlerini yazd bo bir levha {tabula
rasa) olduunu ne srdler. Bu iaretler balangta birer izlenim-
den baka bh ey deildirler; bu izlenimlerden daha sonra bellekte
onlan tasamla- tretilir ve tretilen bu tasanmla-m eitli
31
ekillerde birletirilmeleri ve incelikle ilenmeleri daha ok ya da
daha az kompleks dncelere gtlir. Tasaua incekle ileme
bazen o denli komplike olabilir ki, zgn iaretleri, edeyile bu
tasanmlarm kendilerinden kaldkla izlenimleri saptamak hi
kolay olmaz. Genetik empuistler bu dncelerini ksa ve net bir
biimde dile getii'irler; Nihil est iri intellectu quod non prius fierit in
sensu ("Zihinde; daha nce duyularda var olmam olan hibk ey
yoktur"). Genetik empiristlere en ak ve en belirgin rnek olarak,
ncelikle onyedi ve onsekizinci yzyl ngiliz filozoflar John Locke,
David Hume ve dierleri gsterilebilir. Bu filozofla- duyulan izle-
nimleri tarafndan salanan malzemeden dier dncelerimizin,
zellikle de yksek bir soyutlama dzeyinin rn olan
dncelerimizin nasl doduunu gstermek iin byk bir aba sa-
fetmilerdir. Fransz filozofu CondiUac yetikin insan va-hklarnm
zihinlerindeki bu gelime srecini, kendileri aachyla srekli ola-
rak yeni izlenimlerin geldii, farkl duyu organlaryla bezenmi bir
heykel modeliyle serimlemeye koyulmu ve bu izlenimlerin nasl zih-
nin daha yksek dzeydeki rnlerine dntrldn
gsteraitir. Hume ise genetik empirizmin tezini onlan salt hayal
bir anlama sahip olduklam gstererek, belkli ifadelerin gerek
doalan aa karmak iin kullanmtr. Emprist teze gre, o
geerh bir kavram olarak grlmek durumundaysa, her kavram deney-
sel kkenini aa vurmak zonndadr. Bu- ifadenin kkeninin deney-
de bulunduunu gsteremezsek, o ifade yalnzca szde ve yanltc bir
anlama sahiptk.
Hume'un agmanlar, onun adllarm ifadelerin analizi iini daha
ayrntl ve tketici hi biimde gerekletirmek iin berekete geilen
vernh ve coku dolu bir ortam yaatt. Zamann ak iinde, her ifa-
denin deneysel kkenini aa vurmak zorunda olduu postlas,
onunla ilikih baka bk postlayla deitirildi. Yakn zamanlada,
yalnzca anlam bize onu nesnelerle ilgili olaak kullanma, bir baka
deyile sz konusu nesnelerin bu szckle adlandrlp ad-
landnlmayacakla hususunda bir kaa- veme olana veren bir
yntem salayan bir ifadeyi anlaml bir ifade olarak g me durumuna
gehni bulunuyoruz. Gnmz operasyonalizminin slogan olan bu
32
postla, doa bilimlerinin geliimi iin ok yaarl ve verimli
olmumr. Bu postla, bakaca eyler yannda, modem fizikte Einste-
mi n grelilik kuram taafndan balatlan devrim iin bir k nok-
tas haline gelmitir. Einstein ie iki olayn mutlak hemzamanll
fikrinin reddedilmesiyle balai" ve onu belirli bir meknsal sisteme ve
dolaysyla bir cisimler beine greli olan hemzamanllk fikiiyle
deitirir. Einstein mutlak hemzamanllk fikrini, tam tamna bize
mekndaki iki ayr olayn mutlak anlamda hemzaman olup
olmadklann deney temeli zerinde belirleme olana verecek bir
yntem bulunmad iin reddeder.
Genetik rasyonalizmin zerinde durduu ve bizn burada ksaca
incelediniz, dncelerimizin ve inanlarmzn kkeni problemi
z itibaiyle pscolojik bh nitelik arzeden bh problemdir. Sz konusu
problem dncelernizin aktel bir olgu olaak nasl ya da hangi
biimde insan zihninde yer ahna durumuna geldikleriyle urar. Bu
pscolojik problemle ilikili olan ve zaman zaman bununla
karrilan baka bir problem daha vardu-. Bu temel karakteri itibari-
yle psikolojik olmayp, metodolojik ya da epistemolojik bir problem-
dh. Bu problem, gereklie ihkm olarak btnyle hakl klnm
bilgiye nasl ulaabileceimiz, bir baka deyile doru olan bilgiye
hangi yntemlerle varabilecehniz problemidir. Bu problem bilgi
kuramnn, yani bilginin olgusal anlamda oluumuyla deil de, bilgi-
nin doruluu ve hakl klnyla ilgilenen disiplinin kapsam iinde
yer alr. Dikkatimizi imdi, ite bu probleme ynelteceiz.
Bu problemle ilgili olaak bibirlerine kart bak alandan
oluan iki ayr ift vardu. Bmaladan rasyonalizm ve empirizm ilk
ifti, rasyonalizm ve irrasyonalizm ikinci ifti oluturul". Sz konusu
iftler iinde geen kart bak alannn adlar dikkate alndnda,
kendileriyle daha nce dncelerimizin psikolojik kkeni problemi-
ne ilikin tanmada karlatmz rasyonalizm ve empirizm terim-
lerinin burada yeniden olaya ktn grrz. Ancak sz konusu te-
rnler burada biraz daha fakl bir anlama gelirler. Bu nedenle dala
nceki tai-mada "rasyonalizm" ve "empizm" terimlerinin nne
"genetik" szc getilmiti; imdi ise, bunun tersine, metodolojik
33
rasyonalizm ve empirizmden sz etmek durumundayz. Ancak bunu
yaptmz zaman bile, mulakl ortadan kaldrp, sz konusu olabi-
lecek yanl anlamalann nne gemi olamayz, nk (metodolojik
trden) rasyonalizm teriminin, o empirizmle kai karya getirildii
zaman, iiTasyonalizmle kar karya getmidii zaman sahip
olduundan, faikl bir anlam vaidr. Bundan dolay, metodolojik em-
pirizmin karsnda yer alan bak asn rasyonalizm olarak betim-
lemeyeceiz, ancak, "rasyonalizm" teriminin rasyonalizme kart
olan bak asn gstermesine izin vererek, ona apriorizm adn ve-
receiz. Yanh anlamalann hereye karn, yine de ortaya
kabilecei baz durumlarda ise, bu rasyonalizmi anti-irrasyonalizm
diye adlandracaz. Bir giri niteUi tayan bu deerlendirmelerden
sonra, nce metodolojik apriorizm ve empirizm arasndaki
tartmay inceleyeceiz ve daha sonra da rasyonalizm (anti-
irrasyonalizm) ve irrasyonalizm arasndaki tartmann zn gzler
nne sereceiz.
Apriorizm ve Empirizm
Gerekhe ilikin olarak hakh khnm ya da doru bilgiye nasl
ulaabileceimiz problemini incelemeye, u halde apriorizm ve empi-
rizmle balyoruz. Apriorizm ve empirizm arasndaki bu tarma de-
neyin bilgimizde oynad rol, bk baka deyile duyularmzn ve
iebakn algdaki roln belklemekle ilgili olan bk tartmadu-.
Kendilerini duyulara borlu olduumuz algla- bizi d dnyadaki (fi-
ziksel dnyadaki) nesneler ve olaylar hakknda bilgilendkir ve bu
algla- dsal deneyden oluur; buna ka-m, kendilerini iebaka
borlu olduumuz algla- bize kendi zihinsel haUerimiz (rnein,
zgn ya da neeli olduumuz hakknda) bilgi verir ve byle algla-
isel deneyden oluur. Empirizmin deiik trleri bilgimizde baat
rol deneye verir, buna karn apriorizm a priori bilgmin, yani deney-
den bamsz olan bilginin roln vurgular.
34
Radikal Apriorizm
Empirizmle apriorizm arasmdaki tartma felsefe talihinde eitli
biimler almtu". Avrupa felsef dncesinin antik Yunan'daki
douunda, apriorizm egemen durumdayd ve apriorizm bu dnemde
deneyin gerekliin bilgisi iin bh deer tad dncesine
iddetle kar ku; o deneye dayanan bilginin yalnzca grnte ya
da szde bilgi olduu, deneye dayanan bilginin bizi gerekliin bizzat
kendisiyle deil de, salt grnyle tantran bir ey olduu
yargsna vard. Deneye dayanan bilginin deerinin bu ekilde
kmsenmesi iin k noktas, bizim deneyin hkmne
duyduumuz gvenin altn kazyan duyu yanlsamalar ohnutur.
Buna ek olarak, deneyin hkmne kar, farkh insanlarm ayn nesne-
ye Uikin alglannda kimi znel farkldklarn bulunduu bulgusunun
sonucunda ortaya kan bir gven eksiklii de sz konusuydu. Bunun-
la birlikte, baz antik filozoflann deneye en kk bh gven duyul-
masna bile kar kmalarna yol aan temel neden, onlann tam
anlamyla gerek olann deimez olmas gereki biimindeki
inanlaryd. Onlar deienin beUi bir zamanda belirh bh trden
olduu, buna karn daha sonraki bh zamanda sz konusu trden
ohnad iin, bir eliki ierdiini savundular. (Onlar her tr
deimenin zorunlu olarak bir ehki ierdiini gsteren bakaca
bhok nemh ve derinkli kantlamalar oluturdula.) Herey bh
yana, onlann grlerme gre, kendinde ehik olan her ne ise varo-
lamaz. Deney bize deiebilir olan nesneleri gsterdii iin, deneyin
bize sunduu gerekliin bizzat kendisi olmayp, yalnzca
grndr. Antik aprioristlere gre, bizi gereklikle yalnzca, her
ti deneyden baunsz olan dnce, yani akl tanrabilir.
Radikal apriorizmin tezi, bizi gereklikle deneyin deil de,
yalnzca akln tantrd sav olmutur. Bu eilim kendisine hemen
hemen tmyle antik dnrler arasndan taraftar buhnur. Bu-
nunla bhiikte, bu eilim insanlann zihinlerini empirik aratumadan
uzaklatrd ve onlar ounluk yararsz speklasyonlara ynelttii
iin, onun bilimlerini gelimesi zerinde ykc bir etkisi ohnutur.
35
Sz konusu eilim, elemek ki doa bilimlerin byk lde engelle-
mi ve doaya ilikin bilimsel bilgi srecini geciktinr. O, ayn
zamanda yeryzndeki yaamm anlam ve deerini kmseyip,
gerek deerlerin bu yaamm tesinde aranmasm isteyen bak
asnn temelini de hazulamtu-. Pratik yaamn gereksinim ve zo-
runluluklannn doaya ilikin deneysel aamaya kar olan bu
nyargy zorlayp ortadan kaldrmada yeterince gl bir motif
olduu zamandan balayarak, modem doa bilnindeki deneysel
aatrmalann iyiden iyiye gelimeye balad rnesans sonras
dnemde, radikal apriorizm hemen hemen tmyle ortadan kalkt.
Son zamanlarda, deneyden bamsz (aprioristik) olgulan
bisel deerinin tannmasn isteyen apriorizmle deneyin nemini
vurgulayan empirizm arasmdaki kartlk ve ekime farkl bir nite-
lik kazanmtr. Tartma artk daha fazla deney ya da akhn bizi
gerekliin bizzat kendisiyle. tantmp tantmnad hakknda
olmayp, daha ok dorudan ya da dolayl olarak deneye dayanmayan
bir sav, yle ya da byle, bir ekilde doru hi sav olaak kabul et-
meye hakkmz bulunup bulunmadyla ilgidii-. Kendilerini doru
savlar olaak kabul etmek hakkmz bulunduu, ancak deneye dayan-
mayan savlara a priori savlar ad verilir.
Radikal Empirizm
Radikal empirizm hakl kimm bh savn dorudan ya da dolayl
olarak deneye dayanmas gerektiini iddia eder. Deneyle en az iHkli
gibi grnen nemel er bile, hatta matematiin aksiyomlar, mantn
ilk ilkeleri bile, radikal empirizme gre, deneysel savlardu- (bir baka
deyile, onla- deneye dayanula-). Onla-, bu dnce okuluna gre,
deneyin bizi kendileriyle tantrd tekil savlaa dayanan
tmevaunsal genellemelerden baka hibir ey deildirler.
36
Ilml Empirizm
Bu radikal empirizm hem unl apriorizmin hem de lml empi-
rizmin karsnda yer alu". Sz konusu her iki eilim de bilimde
meru, yasal olan, ancak yine de deneye dayanmayan a priori sav-
lann var olduuna inanr. Ilunh empirizmle lml apriorizm
aasmdaki farkllk, onlarn bu yasal savlann oynadklan rollere
farkl nem dereceleri ve anlamla- vermelerinden kaynaklanmaktadr.
Ilml empirizm yalnzca, terunlerinde ierilen anlam salt ak ve
anlal- klan a priori savlan mer savla- olaak grr. Buna gre,
bk karenin drt kenan bulunduunu, bir dakenin tm yaaplai'inn
bkbirlerine eit olduunu a priori olarak ne srebilkiz. Bu savla
ne srmek iin deneye bavurmamz gerekmez; bunun iin, "kare"
ya da "daire" tekninin ne anlama geldiini bilmemiz yeterlidir. Her-
hangi bir deneyin bu savlarla eliebileceinden, bk baka deyile
deneyin rnein bizi her karenin drt kenar olmadn kabul etmek
zorunda brakabileceinden korkmamz hi gerekmez. Bizi byle bk
zorunluluk karsnda brakabihnesi iin, deneyin bize bir "kare" ola-
rak adlandrlacak, ancak herey bk yana kendisinin drt kenara sahip
olduunu yadsyacamz bk ey sunmas gerekk. Bununla birkte,
"kae" szcnn gerek anlam ("kare" kavramnn ierii) drt ke-
naili ohnadn bildii sekile "kare" adn veren bir kimseyi bu
anlam bozma ya da ykma durumunda brakacak bir nitelik arzeder.
yleyse, "kae" terimini normal anlam iinde kullanarak, drt-kenah
ohnayan bir ekle bu ad vememi z olanakl deildir.
Gnmzde lmh empirizm yukardaki rnek tarafndan da
gsterildii gibi, kendilerinde ierilen te-imlerin anlamn
aklamaktan fazla hibir ey yapmayan savlan, meru yasal a priori
savla- olaak gUr. Byle savlaa belirh terimlerin anlamlan gzler
nne seren belirtik ya da rtk tanmla- arasnda (bkz. Saf ve uygula-
mal matematik alt-blm) ve byle tanmlam mantdcsal sonula
aasnda rastlanabilir. Kant'tan beri, bu trden savlaa analitik savlar
(analitik tmceler, anaUtik yagar) ad verilmektedk. u halde, hmh
emp-izmin tezi tam ve dakik bir biknde u formlle dile getkilebi-
Ik: Meru ve kabul edilebilir olan a priori savlar, yalnzca analitik
savlardr.
37
Ilml Apriorizm
te yandan, ml apriorizm, ayn zamanda analitik olmayan
meru a priori savlar bulunduunu savunur. Analitik olmayan bu
savlaa, sentetik savlar (sentetik tmceler, sentetik ya-glar) ad veri-
lir. Bir sav, buna gre, kendisinde yer alan terimlerin anlamlarnn
aklanp aydnlatlmasyla snulanmad, yalnzca belMi ternlerin
anlamlan ya da byle bir tanmn mantksal sonularn ortaya
koyan rtk ya da belirtik bir tanun onayp, deney tarafrndan
dorulanabilen ya da rtlebilen olgusal b sav olduu zaman, o
sav sentetik bir savdr. Fransa'nm ilk nparatorunun ksa boylu
olduu sav sentetik b- savdr, nk o, bu savda yer alan ternlerin
anlamla-ndan kmaz. Buna karn, Fransa'nn ilk nparatorunun bir
monark olduu sav analiti b: savdr, nk o "knpaator" teriminin
tanmndan ka-.
Sentetik savlarn byk bir ounluu, hi kukusuz deneye
dayanu-. Tatmal olan konu yalnzca, tm sentetik nemelerin,
hib- istisna olmakszn, hakl klmlarm deneyden kartmak zo-
runda m olduktan, yoksa hakl klnmala deneye bal olmayan, bh
baka deyile a priori olan yasal sentetik yaglan var olduu mu
zerinedir. Empirizm ve apriorizmin modem biimini belirleyen, ite
tam ola-ak bu noktadr: Empirizm yasal sentetik a priori nermelerin
varoluunu yadsr, oysa lml apriorizm sentetik apriori savlarn var
olduunu ne srer.
lml apriorizmin tezini nasl temellendirdiini serimlemek iin,
b- genin iki kenainn toplamnn nc kenadan daha byk
olduunu ne sren geomeik sav ele alalun. Aprioriste gre, bu
analitv bh nerme deildir, nk o genin ve kenarlanm
tanmndan kmaz. Bununla bhiikte, aprioristlere gre, bu savn
doruluundan, deneye bavurmadan emin olabiliriz. Bunun iin iki
ucundan, birlikte ahndkla-nda tabandan ksa ya da tabana eit, iki
doru kan ve bir gen iin taban hizmeti grebilen bh doru imge-
lememiz yeterlidir. mgelemhniz bize hemen, bu iki dorunun taban
evresinde dndrldkleri zaman, tabana bitiik ohnayan noktala-n
38
bk gen oluturacak biimde hibk zaman kavumayacakkum
syler. Bk genin iki kenamm nc kenaindan byk oknas ge-
rektii sentetik yagsm kategorik olarak ne s mek iin deneye git-
memiz, algya dayanmamz gerekmez.
Yukandaki rnek ayn zamanda, sentetik a priori y^ugtoa, aprio-
ristlere gre, nasl ya da hangi biimde ulatmz otaya koyar.
Sentetik a prion yaglar bize dorudan ve aacsz olaak verilen
nesnelerde, nomal deneyde olduu gibi, yalnzca bireysel olgular
alglamamza deil de, genel dzenlilikler bulmamza izin veren bir
kapasiteye ya da yetiye borluyuz. Bu iki kenan ungeleycrek, onlada,
her gende iki kenann toplamnn nc kenaindan daha byk
ohnas gerektiini ne sren genel bk yasay g me dunrauna gehriz.
mgelemimizin abas, yleyse, bize yalnzca, bulgulanmas iin nor-
mal algmm yeterli olaca, belkli bk gende iki kenann toplamnn
nc kenaindan byk olduu bireysel olgusunu deil, fakat ayn
zamanda belkli bir genel dzenlilik bulgulama olana verir. Bize
aracsz olaak verilen nesnelerde genel dzenhiikler bulgulama
olana veren kapasite ya da yetiye saf sezgi (Kant), zlerin sezgisi
(Husserl) gibi adla- verilir.
Empirizmle Apriorizm Arasnda Geen, Matematiksel
Savlarn Karakteri Hakknda Tartna
Empkizmle apriorizm arasndaki tai-tma modem biimi iinde,
byk lde matematiksel savla-m niteliiyle ilgili bir tartma
olmutur. Radikal empirizm tm matematiksel savlann deneye day-
andkla-n dnr. te yandan, apriorizm onlarn, kendilerinin a
priori savla- olduklam deneyden baunsz ola-ak kabul edebile-
ceimiz, a priori savla- oldukla-m dnr; apriorizm (burada lml
apriorizmi kastediyomz, nk apriorizmin modern zamanlarda
yalnzca bu biiminde rastlamaktayz) ayn zamanda en azndan baz
matematiksel savlara sentetik yarglar olma zelliini ykler. Ilml
empirizm, son alarak saf matematikle uygulamal tnatemaii birbirin-
39
den ayrr ve onlara analitik yarglar olma zelliini ykleyerek, saf
matematiin savlarnn a priori savlar olduklarn dnr; te yan-
dan lml empirizm, uygulamal matematikte, belirli analitik savlara
ek olarak, burada emprik olduklar, edeyile deneye dayandklar
dnlen sentetik savlarn da var olduunu kabul eder.
Saf ve Uygulamal Matematik
Saf ve uygulamal matematik arasmdaki fark nedii? Fark matema-
tiksel terimlerin saf ve uygulamal matematikte anlalma
biimlerinden kaynaklanmaktadr. Bunu en iyi biimde herhalde, geo-
metriden bh rnekle aklayabilhiz. Geometide kat, kre, kp, koni,
v.b.g. terimlere rastlamaktayz. Bu terimler pratik yaamda, matema-
tde uramadmz zaman kullandmz gnlk dilde de ortaya
karlar. Bu terimlerin her biri gnlk dilde deneysel bir anlama sa-
hiptir. rnein "kp" szc, bu anlam szce ykleyen herkesin,
kendisine verilmi bir kat cismin yzeylerini sayarak, yzeylerinin
alarn ve kenarlan lerek, belirli bh kat cismin bh kp olup
olmad konusunda kendisini deneysel olaak (lme hatalannn
snrlar iinde) ikna edebilecei bh anlama sahiptir. Burada kendisiy-
le, kendhnizi bu konuda, "kp" szcnn kendisine gnlk dilde
verilen anlam sayesinde, ikna edebileceimiz bh ynteme sahibiz.
imdi geomeiyle urarken, geomeiye ve gnlk dile, onlarn
gnlk dilde, bir baka deyile emphik anlamda bize bu terimlerden
meydana gelen (en azndan) baz nermeler hakknda deney temeli
zerinde bh karar verme olana salayan bh anlama sahip olmala
anlamnda, ortak olan terimleri kuUanu-z. Geomettiyle urarken,
onun terimlerine emphik bir anlam yklersek eer bu, geometiiyle
uygulamah matematiin bir dah olai'ak urayoruz demektir.
Geometri zerinde almann, bununla biriikte, bh baka bihni
daha vadu. Bu ikinci ekilde, gerekte geometii zerinde uygula-
mal matematiin bh dal olarak alrken kullandmz ayn
szckleri kullanr, ancak onlara olduka farkl bh anlam ykleriz.
imdi "kre" ve "kp" gibi terhnler gnlk konuma dilinde sahip ol-
40
dukJa anlamdan ve zellikle de herhangi bi- empirik anlamdan soy-
uhnuladr. Bu lerimler bir kez zgn anlamlandan soyulunca, biz
onlaa yeni bir anlam veririz. Bu, zaman zaman belirk bir tanrm,
aacdyla yapdu. Bununla birlikte, belli bir terime ilikin her bel-
tik tanm sz konusu terimi baka terimlere indigemekten oluur.
BelH bir terne ilikin behrtik bk tanm bize tanmlanan terimi ieren
her tmceyi, bu terimin onun tanunnda kullanlan dier terimlerle
deitirildii bir tmceye evime olana verir. rnein, "kre
yzeyindeki tm noktalardan eit uzaklkta bulunan bir merkeze sahip
bir katdr" tanm, bize "kre" szcn ieren her tmceyi, kendi-
sinde "kre" szcnn hi gemedii, ancak "kre" szcnn
"yzeyindeki tm noktalardan eit uzaklkta bulanan bk merkeze
sahip kat" ifadesiyle deitirildii bir tmceye evine olana verir.
Ancak bu durumda ortaya yle bir soru ka: "Kre", "kp",
v.b., terimler lanun araclyla daha nce gnlk konuma dilinde
sahip olduklar anlamladan soyulmu olan ba.ka geomeik terimlere
indirgenkler. Ancak kendilerini tanmlamakta olduumuz terimlere
indirgediimiz bu terimlere hangi anlam verilmelidir? Bu terimleri
belki daha bakaca tanunlai" aachyla baka terunlere indirgeye-
ceiz, ancak bu ekilde geriye doru sonsuzca gidemeyeceiz ve bu
tanmlar zinckini, btn bk tanunlar sistemimiz iin bir k noktas
ohna ilevini grecek baz terimlerde kesmemiz gerekecektk. Bu
balang terimlerine ilkel terimler ad verilir. Bu ilkel terimler hangi
anlam iinde alnmak durumundadrlar? Onlar ortaya konmu
yerleik anlamlan, yani bu terimlerin daha nceden gnlk konuma
dilinde sahip olduklar anlamlar iinde mi almacakladr, yoksa onla-
ra, ortaya konmu yerleik anlamlanndan yola karak yeni bk anlam
m verkiz? imdi, geometriyle uygulamal deil de, saf matematiin
bk dal olaak uratunzda, ilkel terimler de ortaya konmu
yerleik anlamlanndan soyulur ve onlaa yeni anlamlar veririz.
Ancak onlar tm tanmlam k noktalan olduklan iin, bu ilkel
terimlerin tanmlanamayacaklan sylenebilkdi. u halde, onlaa bk
anlam ykleyemeyiz, ancak en azndan bu terimleri ortaya konmu
yerleik anlamlan iinde, yani onlan gnlk konuma dilinde sahip
41
olduklar anlamlar iinde almamz gerekir. Bu aklytme izgisi,
bununla bilikte, yanltu-. Bu terimlerin belirtik tanmlai' aaclyla
tanmlanamayacaklan olgusundan, onlaa bii" anlam
ykleyemeyeceimiz sonucu hibir biimde kmaz. Peki bh szce
bh" anlam yklemek iin ne yaplmaldr? Bu szc kullanacak be-
lMi bir insan bei iin, o szc anlamann belhli ve kesin sonulu
bh yolunu ortaya koymalyz. Ana dilini ocukluunun erken evrele-
rinde renmi olan bizlerden her bhine bu dilde yer alan szckleri
anlamann belirli ve kesin sonulu bir yolu bize anne ve babalarmz
ve retmenlerimiz tarafrndan retilmitir. Bununla bhiikte, ana di-
Ihnizde, onla kendhniz iin bu ekilde tanunlamakla anlama dum-
muna geldihniz ok sayda szck yoktur. yleyse, bize szckleri
anlamann, tanun dnda, spesifik bir yolu daha vardr. Bu yol ya-
banc bir dili dorudan yntem ad verilen bir yntem araclyla
rendiimiz zaman kullanhr. Bu yntemi kullanuken renen
renciye szckleri dikte etmez, bh baka deyile yabanc dildeki
szckleri ocuun kendi dilindeki szcklere evirmez, ancak o
azndan btn btn yabanc dilden szckler kau". Franszca
retmeni nce bh masaya iaret ederek, c'est ime table, ikincileyin
bh kitaba iaret ederek c'est un livre, ve ncleyin de bh kaleme
iai-et ederek c'est un crayon der ve renci yalnzca Franszca 'table'
szcnn "masa", "livre" szcnn "kitap" anlamna geldiini
deil, ancak ayn zamanda c'est ifadesinin "bu...du-" soyut ifadesine
kailk geldiini de kavrai". Birer kk ocuk olduumuz zaman
yetikinlerin konumalam ok byk lde bu ekilde rendik.
Yetikinlerin farkl durum ya da koullarn rn olan
konumalam ya da sylemlerini dinleyerek, bu ifadeleri ayn
biimde kullanma yetenei kazandk ve bylelikle bu ifadeleri
yetikinlerin onlar anladrr biimde anlamayr rendik.
Burada gzden kauhnamasr gereken husus, bizim saf matema-
tikle uratrmrz zaman, bir baka deyile ilkel terhnlere, yani tm
tanrmlar iin bir rkr noktasr olma ilevi gren terimlere anlam
ykledihniz zaman, aynr yntemi kullandrunrz hususudur. Buna
gre, azrnuzdan, bakaca ifadelerin yanrsrra, daha nceden belirh ve
42
kesin sonulu bir biimde anlaldklar vasaylan bu ilkel terimleri
ieren belirli yarglar karrz. Dinleyicinin, onun daha nce, hndi
ilkel terimler olarak alnan ve anlamlan ierildikleri nermelerden
abnak durumunda olan, bu terimlere ykledii anlamr unuttuu ya da
bh kryrya att kabul edilir. Buna gre, "iki nokta bir ve yalnrzca bh
doru izgiyi srnrria" yargrsrnr ne sreriz. Dinleyicinin, yalnzca
geometi'inin spesifik terhnleri arasrnda yer almayan "iki" ve "bh ve
yalnrzca bh ...yi srnrriar" ifadelerinin ortaya konmu yerleik anlam-
larm koruyarak, daha nce, geometiinin ilkel terhnleri. olan "nokta"
ve "doru" ifadelerine ykledii anlam unuttuu varsayrlu". O
"nokta" ve "doru" terimlerinin ortaya konmu yerleik anlamrnr bh
kez unutunca, dinleyicinin bu terimleri iki noktanm her zaman bir ve
yalnrzca bir doru izgiyi srnrriadrrna inanabilecek bir ekilde kul-
land kabul edilir.
Geometiinin ilkel terimlerine tanmlanan ekilde anlam veren bu
nermelere, bu disiplinin aksiyomla ad verilh. Aksiyomlar bhka
deikeni olan denklemler tarafndan oynanan role benzer bh rol oy-
nalai". ki ya da daha fazla bilinmeyen ieren bir denklemeler bei,
sz konusu bilinmeyenlerin deerlerini belhii bh biimde belirler. Bi-
linmeyenlerin deerleri, demek ki, bilinmeyenlerin yerine
gehildikleri takdirde, denklemleri salayan, bir baka deyile onlar
doru fomUere dntren sayadr. Benzer bir biimde, aksiyom-
la- da, bilinmeyen anlama ilikin ifadeler olarak, sz konusu aksiyom-
larda ierilen ilkel ternlerin anlamn belirlerler. u halde, onla- aksi-
yomla salamak ya da tamamlamak iin bu iUcel terhnlere
yklememiz gereken anlam beluierler.
Aksiyomlai" onlarda ierilen ilkel terimlerin anlamlan
tanmlanan ekilde belirledikleri iin, aksiyomlara zaman zaman, be-
Ihtik tanmlara karrt olarak rtk tanunlar- adr verilh. Belhtik
tanrmlar- terimlerin anlamlarnr bu ternlerin edeerieriyle, yani
dorudan ve aracrsrz bir biimde verh; te yandan aksiyomlar- ise te-
rhnler iin anlamlarla yklenmi edeerler salamaz, ancak bize bu
anlamr, aynen bh denklemler beinin bize bu denklemlerde ierilen
binmeyenlerin deerlerini rkar-sama olanar verdii ekilde,
karsama olanar verir.
43
yleyse, geomeik terimlerin konuma dilindeki anlamlanndan
tam b- soyuama iinde ve bu terimlere bi- dizi rtk ve belirtik
tanm yardmyla anlamlar ykleyerek geometri yapabiliriz. Geomei
zerinde bu .ekilde altmz zaman, geometriyi saf matematiin
bir dal olaak gryoruz demektir. Saf geometri yapmayla uygula-
mal geomei yapma aasmdaki en temel fakllk gerekte, uygula-
mal geomeide geometrik terimlerin aksiyomlardan bamsz spesi-
fik bir anlama sahip olmalarndan oluur ve bu, empiik anlamdr;
bundan dolay, bu ternlerin yer ald nermelerin doraluu empi-
rik bil- ereve iinde belirlenu-. Buna kai-n, saf geomeide, geomet-
rik terimler herhangi bir anlama deil de, aksiyomla- tarafndan belir-
lenen anlama sahiptirler. u halde onla-, aksiyomlarn doru olmalar
durumunda hangi anlama geleceklerse, o anlama gelirler ve onlarn
empirik bu: anlamlan yoktur.
Ilml Empirizmin Bir Gr
Matematiin hem saf ve hem de uygulamal matematik olarak
yaplabileceinin bihncinde olan lml empiristler saf matematiin
deneyden gelecek destee gerek duymad gibi, bu tr b- matema-
tiin terimleri ok yaln bir biimde yle ya da byle empirik b' an-
lama sahip olmad iin, savlanm bir zaman gelip de deney
tarafndan rtleceinden ekinmesi gerekmeyen a priori, yani de-
neyden bamsz bir disiplin olduunu dile getirler. te yandan, uy-
gulamal matematik sz konusu olduunda, o lml empiristlere gre,
yalnzca empirik bir disiplin olarak yaplabilir. Aksiyomla-, bir baka
deyile matematikte dier savlardan tretilmeksizin doru kabul edi-
len temel matematiksel savlar, uygulamal matematik sz konusu
olduu srece, manksal sonulan deneyle kar karya getirilme-
leri suretiyle dorulanabilen ya da rtlebilen vasayunlardu-,
yalnzca.
44
Radikal Empirizmin Bir Gr
Radikal empirizm, saf ve uygulamah matematik a-asndaki
ayrmn henz bilinmedii bir zaman diliminden gelen, eski bh
retidh. Matematikten sz ettikleri ve onu empirik bh bilim olaak
dndkleri zaman, radikal emphistlerin zihninde uygulamal mate-
matik vard ve uygulamal matematik sz konusu olduu srece,
onlan gmleri kenderi de uygulamal matematii emphik bh
bilhn olaak dnen lml empiristlerin grlerinden fakhlk
gsteiniyordu. Matematiin imdilerde saf matematiin deiik dal-
lan tarafndan temsil eden ekli radikal emphizhnin yandatan
tarafndan bilinmiyordu.
Uzlamchk t
Ilml empirizm taraftarlar, uygulamal matematiin emphik bh
bilim olduunu dnerek, bu gr uzlamcrlc (konvensiyona-
zm) adr verilen retiyle bhlethmilerdir. Uygulamah matematiin
emphik bir bilhn olduu gr, matematiksel savlarda ortaya kan
ternlerin bilinen yerleik anlamlan iinde alnmalar durumunda, bu
nennelerin doruluk ya da yanlirklanrn deney tarafndan belhle-
nebilecei savna indirgenebilir. rnein, "bir genin i aarrnm
toplamr 180 dereced" nermesinde ierilen geometrik terimler
gnlk konuma dilindeki anlamlarr iinde almuiasa nemenin
doruluu yalnzca deney taafndan belhienir. imdi bu gr, mate-
matiksel savlarn temel zellikleri zerinde dnen baz dnrlere
gre, ufak tefek baz deiikliklere gerek duyar. Bu dnrler mate-
matiksel terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlarnrn birok du-
rumda bize, matematiksel savlarn domluuyla ilgi olaak deney
temeli zerinde bh karma varma olanar verecek bh yntem
salamadtrna iaret ederler. nlai" u halde, matematiksel terhnlerin
gnlk konuma dilindeki anlamlarm anlasak bile, matematiin sav-
larndan bazlanyla ilgili olarak sz konusu olan savlar hereyden
nce baz geometrik savlardrr deney yoluyla karar" verilemeyecei
45
grn dile getirirler. Onlar, bununla birlikte, bu savlann
doruluu konusunda deneyden bamsz olarak, yani a priori olarak
bir kara- verilebileceini savlamazla-, ancak geomeik terimlerin
gnlk konuma dilindeki anlamlarnn, bize bu terimleri her ne olur-
sa olsun bir ekilde ieren nermelerin doruluk deerleri hakknda
bir kaaa varma olana venneye yetecek kadai- tam ve dakik
olmadklarna iaret ederler. Terimlerin anlamlarnn yetersiz taml
ve dakiklii ou zaman bu nermelerin, doruluk deerleri hakknda
bir kaara yanlamayan nermeler ohnalannn temel nedenini
oluturur.
rnein "ay" szcn ele alahm. Bu szcn gnlk
konuma dilindeki anlam bize, akan umaa baktunz zaman, dene-
ysel temeller zerinde, farkl birok dmumda ona bir ay adn verip
veremeyeceimiz konusunda karar verme olana verecek bk yntem
salar. Varova'daki Vistl nehri ay szc gnlk konuma din-
deki anlam iinde almrsa, bir ay olarak adlandrlamaz; te yandan
kaynaklarmdaki Vistl, hi kukusuz bk ay olarak adlandmlacaktu".
Bununla bklcte, Vistl nehrinin kaynaklarndan itibaren btn bk
yatan ele aldmz zaman, onun bk ay olarak m, yoksa byk
bk nehk olarak m adlandnlaca konusunda kesin karara varamaya-
camz yerler bulacaz. Byle bk yerde Vistl'n dermliini ve
geniliini lebiliriz, ancak bu da bize u somyla ilgili olarak bk ka-
rara vannada yardmc oknayacakr; Vistl burada bk ay mdr? Bu-
nunla bklikte, ayla "suyun, yllk ortalama genilii u kadai- mette
olan hareket halindeki akntsf'n anlayacak olursak, bu uzlama ya
da anlamadan sonra, daha nceki glkler ortadan kalkacakr; bu
durumda, deneysel verilerden oluan temel zerinde, Vistl'n ak
boyunca her yerde, onun belli bk noktada ay olup olmad konusun-
da bk kai-a-a varabileceiz.
imdi bazlarna gre, anlamlar tam ve dakik olmayan szckler
yalnzca gnlk konuma dihndeki terimler deildk; geometik terim-
lerin ve zellikle de " a dorusu b dorusuna eittir" ifadesinin
anlam da tam ve dakik deildir. Onlar bu ifadenin gnlk konuma
dilindeki anlamyla, iki doru birbirieinden ayrld zaman, a
46
dorusunun b dorusuna eit olup olmadn, deneysel verilerin
oluturduu temel zerinde belirleyemeyeceimize iaret ederler. A
dorusunun b dora suna eit olup olmad sorusunu bir kaaa
balamak iin, bu ifadenin anlamn, tpk "ay" szcnde yapm
olduumuz gibi, bir uzlama ya da anlamayla, yani bir uylamla
{convenio= uyuuyorum) daha tam ve dakik hale getinehyiz.
Uzlamaya bal olarak, deney bize iki dorunun eithi hakkndaki
soru iin, u ya da bu yant dikte edecektir. te ana dncesini bu-
rada ksaca zeediimiz retiye uzlamclk ad verili-.
Uzlamclk, yleyse, lmh empuizmin kk bir deiiklie
uram eklidir. O uygulamal matematiin savlarnn
doruluklarnn yalnzca deney yoluyla belirlenebilecei korusunda
hmi empirizmle uyuur. Uzlaunclk buna, baka bir tez daha
ekler. O uygulamah matematiin savlarmn doruluklarnn yalnzca
deney tarafndan belirlenebileceini, ancak bunun, yalnzca biz mate-
matiksel terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlan uzlam
yoluyla daha tam ve dakik hale getii'dikten sonra, olabileceini ne
srer.
Ilml Apriorizmin Bir Gr: Kant'n retisi
lml apriorizm matematiksel savlann temel zellikleriyle ilgili
olaak farkl bir gre sahiptir. Onun savunucular matematik
hakknda konutuklar zaman, zihinlerinde, pk radikal empiristler
gibi, uygulamal matematik, yani terimlerin anlanarm belktik
tanmlarla ve rtk tanmlarn oynad rol oynayan aksiyomlarla
vermeyen, ancak bu terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlan
kabul edip szck daarn ve kavramsal aralann yalnzca belutik
tanmlar aachyla zenginletiren bilim vardu". Bu ekilde
anlalan matematiin savlan ve zellikle de onun temel savlan, yani
aksiyomlar aprioristler ta-afmdan, salt deney yoluyla hakh
klnabilen savlar olarak dnhnedikleri gibi, yalnzca kendilerinde
ierilen ternlerin anlamlarn aklayan analitik nemeler olaak da
grlmez. Matematiin aksiyomla, aprioristlere gre, sentetik a pri-
47
ori nermelerdir. rnein geometrinin, belli bir donnun drndaki
bir noktadan o doruya paralel olan bir ve yalnzca bir doru
izilebileceini ne sren, aksiyomunu ele alairm. Uygulamalr mate-
matiin bir nermesi olan bu aksiyom, ierdii geomettik terimlere bir
anlam veren rtk b" tannun b" bileeni onad gibi, yalnzca te-
rimlerinin gnlk konuma dilindeki anlamrnr arklayan b- nerme
de deildir; o yleyse, sentetik hi yargrdrr. Ancak o deneye dayanan
sentetik b- yarg deild-. Onun ne srd ey deneysel olarak
a-atu-rlamaz. Ancak bu aksiyomu tam bir kesinlikle doru kabul ede-
riz ve dahasr kendnizi onu doru kabul enek zorunda hissederiz.
nk bu noktadan verilen doruya paralel olan bir ve yalnrzca bir
doru izebilecenizi grmek iin dora izgiyi ve onun dnda
kalan bh noktayr hngelemeye kalkrmak yeterdh. Duyu deneyi
deil de saf sezgi, deneye bavurmadan yargr vermek iin yeterli bir
temeldh. Matematiksel aksiyomlarn karakterine ilikin bu grn
bairca temsilcisi onsekizinci yzyl Alman filozofu Immanuel
Kant'trr.
Uygulamah matematiin savlannn a priori kaakterine ihkin
bizim grmze gre yanh olan bu grle gili youn
tartmalarn iine girmeksizin, ki bunun yeri buras deildh,
yalnzca bu grn, matematiin ondokuz ve yhminci yzyUardaki
gemesinin bir sonucu olarak iddetli bh darbe yediinden sz
edeceiz. Ondokuzuncu yzylda, saf matematik alan iinde,
yukarda sz edilen paalel dorularla ilgili aksiyomun, onunla
uyumaz olan aksiyomlarla deitirildii Euklides-drr geometriler
kuruldu. Fransrz bUhn adamr H. Poincare bu Euklides-drr geometri
sistemlermi uzlamc bir yaklaunla analiz ettikten soma, bhbhleri-
yle karrhkh olarak uyumaz olan bu geometii sistemlerinden her bi-
rinin, onun ierdii terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlarmr
spesifik bh yoldan daha tam ve dakik hale getirdiimiz taktirde, o uy-
gulamalr matematiin bir dair olarak dnld zaman, tpk Buk-
lidesi sistem gibi, deneyle uyumasnn salanabileceini gsterdi.
Son olar-fik, 20. yzyrida grelUik kuramrnrn ymalrcrsr A. Einstein, te-
melhniz olar-ak Euklides-drr geomeilerden birini semek suretiyle,
48
bizim deney }'oIuyla Kant'm tek doru ve apriori olarak kuku duyu-
lamaz bir geometri diye grd Euklidesi geometri sistemini
semi olsaydk elde edeceimizden daha basit bir fizik sistemine
vaidmz gsterdi. Bu konu zerinde dala ayrmth bilgi iin, okuy-
ucu zel ve teknik literatre bavurmaldr.
Matematiksel savlala ilgili olaak apriorizm ve empizm arasnda
ortaya kan taitma hakkndaki bu not ve deerlendmeleri bir ka-
aa balamak iin, uygulamal matematiin savlanm sentetik a pri-
ori savlann karakterine salip olduunu kabul eden herhangi bh apri-
orizm iin sz konusu olan hir baka probleme iaet edeceiz.
Uygulamal matemaliin sentck savlan deney taafmdan dorudan
ya da dolayl olarak domlanabilen ya da rtlebilen eyleri ne
srerler. rnein, bir genin i adannn toplamnn iki dik aya
eit olduu sav, gnlk konuma dilindeki anlam iinde alnrsa, b"
baka deyile uygulamal matematiin bh sav olaak grl^se, bii"
genin i alann lmek ve lmlerimizi toplamak suretiyle dene-
yin snamasna tbi tutulabilir. Apriorizmin yapt gibi, bu savn
doruluunun a priori olaak gai-anti edildiini kabul edersek, gele-
cekteki deneylerin sonulanyla ilgih olaak a priori bir biimde, yani
her ne trden olursa olsun deneyden nce ve deneye hi
bavul-makszn ndeyide bulunabildiimiz eklindeki hayret verici
olguyla kar kaiya kalrz. Bir genin i alarna ilikin
lmlerimizin sonulann beklemeden, bu sonulan neler
olacana ilikin olaak ndeyide bulunabiliz. Bununla birlikte,
fiziin ya da dier doa bilimlerinin yasalannm oluturduu temel
zerinde, deneyin kendilerini daha sonra dorulayaca belili olgula-
ra ilikin olarak ndeyide bulunduumuz zaman, bu bizim zerinde
durduumuz, gelecekteki deneylerin .sonucuna ilikin ndeyi deildir.
Fiziin ve dier doa bilnlerinin yasalannm bizzat kendileri deneye
dayanr; bu yasalann oluturduu temel zerinde gelecekteki olgulara
ihkin olarak ndeyide bulunurken, gelecekteki deneylerin
sonularn gemi deneyler temeli zerinde ngrrz, oysa geo-
meinin yasalan, apriorizme gre, deneyle yle ya da byle hibir
ihkileri olmayan savlardr. Geomettinin yasalannm oluturduu
49
temel zerinde gelecekteki deneysel olgulara ilikin olarak ndeyide
bulunduum zaman, onlar her tr deneyden bamsz bir biimde
ngiTir ve bu ndeyileri yalnzca akla dayandrm.
Onun deiik bihnlerinden hangisi szkonusu olursa olsun, empi-
rizm iin bu problem varolamaz. nk empirizm uygulamal geo-
metrinin sentetik savlannn tmnn doa bilimlerinin yasalanyla
ayn trden emphik yasalar olduklarn dnr. Analitik geomeinin
savlan gerekte a priori olup, deney tarafndan ne dorulanabUh ne
de rtlebilirler (Bkz. Ilml apriorizm alt-blm).
Bu, bununla birlikte, gzlerimizi kapadumz, kulaklaunz
tkadmz v.b.g., ksaca deneyle olan tm balarnz kestihniz ve
gemiin deneylerinden yararlanmadunz zaman, gelecekteki dene-
ylerin sonulanna ilikin olaak yalnzca saf akdla ndeyide buluna-
bilmemizin nasl olup da sz konusu olabildiini aklamak durumun-
da olan apriorizm iin ciddi bh problem oluturur. Apriorizm her tr
deneyden bamsz olarak aklyrneyle, deneyin kendisi arasnda
ortaya kan aurtc uyumu aklamak zorundadr. Kant, bu olguyu
aklarnak iin sz konusu uyumun deneyde kendileriyle iliki iinde
olduumuz nesnelerin zihinden baunsz ohnayp, bizzat zihin
tarafndan yaratldktan olgusuyla aklanmak durumunda olduklann
kabul etmenin zorunlu olduunu grd. Alg sreci, Kant'a gre,
yalnzca, bizden baunsz olan bir gerekhin edilgen bh biimde
alnmasndan olumaz; bu srete, bizden bamsz bir gereklik
tarafndan haixkete geirilen zihinlerimiz, algnn nesneleri adn
verdighniz bu nesneleri yarar. Bu nesneler btnyle ve tam olaak
gerek olan eyler olmayp, gerek nesnelerin bh tr zihinsel
tasarmlardrlar. Burada dikkat edibnesi gereken nokta, zihnin bu zi-
hinsel tasarmlan yararken, onun her tr deneyden bamsz olarak
ak yrtrken takip ettii ayn mental kodifikasyonlan takip epesi-
dir. Bu olgu bizhn yalnzca, deneyde verilen nesnelerin kuruluuna
ilikin mental kodifikasyonlardan kalkp, deneyi hi beklemeden, a
priori ola-ak bh rapor verebilmemizin ve bu a priori savlan gelecek-
teki deney tai'afndan dorulanacak olmalannn nedenini aklar.
Kant'm deneysel nesneleri, bh baka deyile bizi evreleyen doay
50
meydana geten nesneleri zihnin yaratlar olarak gren varsaym, bu
kitabn dala ileriki blmlerinde tartlacak olan idealizmin farkl
versiyonlanndan birini oluturur.
Fenomenolojistlere Gre A Priori Bilginin z
A priori bilgi, yaratcs ve balca temsilcisinh Alman filozofu
Edmund Husserl olduu, fenomenoloji ad verilen nl ada felsefe
okulunun aynnl aatu-malannm ana konusunu oluturur. Bu
dnr empirizmin maksimine edeer olan bh maksim kabul eder:
Szcklerin anlamn aklayan salt szsel nitelikteki bh bilgiden
daha fazla bir ey olan her tr bilgi, deneye dayandmhnak zorun-
dadr. Ancak bu maksimin Husserl iin, onun empiristlerin gznde
tad anlamdan faikh bir anlam vardr. Deneyden sz ettikleri
zaman, emphistlerin zihninde ya bize fiziksel nesnelerin ve fenomen-
lerin verildii duyu-deneyi ya da bize zihinsel fenomenlerin verildii
iebak vardr. Husserl, bununla birlikte, ne fiziksel ne de zihinsel
dnyann bir yesi olan belhli varlklann, duyu-deneyinde fiziksel fe-
nomenler, iebakta zinsel fenomenler nasl veriyoiarsa, aynen
o ekilde dorudan ve aacsz olarak verildikleri baka bir deney
tl daha olduuna iaret eder. Fiziksel ve zihinsel dnyalar bhiikte
zaman iinde varolan gerek varlklarn dnyasn oluturur. Bu
gerek dnyadan baka, Husserl'e gre, ezel-ebed olan ideal
varlklarn oluturduu bir baka dnya daha vardr ("vardr" diyo-
ruz, nk Hussel'in kendisi bu dnyann gerek dnyayla ayn
anlam iinde varolmadmr savunur). dealar, eylerin zleri ite bu
dnyanrn yesidhier.
Husserl'in "eylerin zleri" deyhniyle dile getirdii zler olduka
gizemli varlklar olup, bunlar hemen hemen Platonik tdealara (Bkz.,
8. Blm: Platonik dealar alt-blm) karrk gelirler. Belli bh
trn bh rnei olarak belli bir eyin z, "kalem" trdr; nmdeki
kart yaprana izilen ve kareye karlk gelen bir izhnin z,
"kare" trdr (genel ola^ak kai-edir) v.b.g. imdi Husserl eylerin bu
zlerinin bize trpkr-duyu deneyindeki cisimler gibi dorudan ve
51
aracsz olaak verildiklerini savla". Masam kaplayan knnz rtye
baktm zaman, duyulamla bu somut eyi alglarm, ancak ayn
anda zihnn de kumzlm znn neden olutuunun bilincine
varn. Kmzln zne ilikin bu bilinlilik, Hussel'e gre, duyu-
deneyinden faikl bk dorudan ve aracsz deney binidir. Bu iki
deney biimi aasmdaki fakhlklar Husserl tarafndan ayrntd olarak
analiz edilmitir. Bize kendisinde eylerin zlerinin verildii deneye
Husserl "zlere ilikin sezgi" {Wessensdmu) adn verir. zlere
ilikin bu sezgi temeli zerinde, biz Hussel'e gre, duyu-deneyiyle
ulaamayacamz , kendilerinden kuku duyulamaz savlara ulanz.
Bylelikle, rnein kumzlm zne ilikin sezgi bize kuTOizln
mekndan ayrlamaz olduu ve dolaysyla kumz olan her eyin yer
kaplamas gerektii kesin bilgisini salar. Knnz olann yer kap-
lad sav genel bir sav olup, tikel bir duyu algs yalnzca bu
k m z eyin yer kaplad savn destekleyebileceinden, tikel bir
duyu algsna dayandrlamaz. Savmzn kuku duyulamaz olduu
yerde, tmevarmsal sonular kesin olmad iin, savmza bok
duyu-algsmdan yola kmak suretiyle, tmevarmsal bir yoldan da
ulalamaz. K m z olann yer kaplad sav, onda ierilen terimle-
rin anlamlanna ilikin bir analize dayanmadna gre, analitik bir
sav da deildir, yleyse, duyu-deneyinden bamsz ve bunun so-
nucu olarak a priori olan bir savdu"; ancak o ayn zamanda, analitik
b- sav ohnadna gre, sentetik a priori bir savdr.
Fenomenolojisllere gre, matematiin aksiyomlar yalnzca,
sayla- ve dier matematiksel vailkla- hakknda zlere ilikin daha
nceki sezgiler aachyla kazanlm bilginin dilsel
fomlasyonlandr. "Doal say", "nokta", "doru izgi", "dzlem"
gibi ifadeler kendilerine duyu-deneyi tarafndan nfuz edilebilir olan
gerek nesnelerin adla deildir, nla-, bize fenomenolojiserin
zlere ilikin sezgi adn verdikleri sz konusu deney biimi iinde
dorudan ve ai'acsz olaak verilen ideal nesnelerin adla-dular.
zlere ihkin bu sezgi araclyla, matematiin kendisine konu
ald ideal valklan belirli zelliklerini, ilikilerini, v.b.g., bilme
durumuna gelir ve aksiyomla fomle ederken, bu ekilde
52
kazanlm bilgiye ilikin ola-ak bi- rapor veririz. Fenomenolojistler
bizim aksiyomlar araclyla, baz insanlan sand gibi, ideal
valklar kurmadmz ya da konstite etmediimiz zerinde srar
ederler. deal varlklar insann kdesiyle gerek nesnelerden daha
fazla yaratlamazlar. deal varlklam dnyas bizim dncemizden
bamsz olaak vardu", bu dnyay aratu-mak matematiin ve dier
a priori disiplinlerin iidir. Biz, onu aksiyomlardan mantksal
tmdengelimler araclyla eidi sonular kasayarak aratunz.
Aksiyomlarn kendileri boluktan kartlmadklar gibi b h
uzlamayla kabul edihni de deildirler; onlar ideal matematiksel
nesnelere ilikin, tm tmdengelimlere ncel olan ze ilikin sezgiyle
kazamhn, bilginin ifadesidirler. Boluktan kalm, bilim
adamnn krbacyla dikte etthihni ve bh ze ilikin sezgiyle destek-
lenmemi aksiyomlara dayanan matematik bh btn olaak havada
kalacak ve dolaysyla, bilisel bir deerden yoksun olan bh ey ola-
caktr.
Fenomenolojiserin bu grlerinin yalnzca, savlamda yer alan
terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlar iinde ahndrr, uygu-
lamalr matematikle ilgili olduu ok arkr. Ilunh empi-izm uygula-
malr matematiin aksiyomlarrnrn, yalnzca onlarn analitik savlar ol-
mamalar durumunda, empirik snamaya konu olabUeceklerini ne
srer. te yandan fenomenoloji ise analitik olmayan bu aksiyomlara a
priori yargrla- olma zelliini ykler. Sentetik a priori yar-grlarn
meruluunu teslim ederken, fenomenoloji kendisini rirmir aprioriz-
min tarafna oturtur.
Fenomenolojiserin grlerine ilikin daha ayrntl bh elethel
anahze kalkrmakszn, burada tm ynleriyle gelitiremeyeceimiz
bh deerlend-mede daha bulunacaz. Fenomenolojiserin zlere
ilikin sezgi adn verdikleri eye, ayn zamanda szcklerin
anlamna ilikin dikkatii bir inceleme ad verilebilir. Sonuncusuna da-
yanan nermeler yalnrzca kendilerinde ierilen terhnleri arklarlar- ve
dolayrsryla bunlar- analitik nermelerdir. Bu durumda fenomenolojist-
ler taafndan rlrnh emphizme yneltilen elethiler der.
53
Rasyonalizm ve rrasyonalizm
imdi birbirlerine kart eilimlerden oluan ikinci ifti inceleye-
ceiz: Rasyonalizm ve irrasyonalizm, ya da bir baka deyile anti-
in-asyonalizmle irrasyonalizm. Rasyonalist maksimler dnce tali-
hinde ok sk olarak ortaya karlar. Rasyonalist maksimlerin taihin
ak iinde en fazla younluk kazandkla ve en byk etkiyi
yaptklan dnem, onlarn Aydnlanma amm ideolojisinin zsel bir
yn olduklan onsekizinci yzyld. Rasyonalizm rasyonalizme
kart olarak rasyonel bilgiye duyulan inanc; doast kaynak-
lardan kazanlan bilgiye kart olarak doal yoldan kazanlan bilgi-
ye duyulan inanc; duygulara kart olarak akla duyulan inanc
ifade eder. Bununla birlikte, btn bu formlasyonlar olduka genel
tanmla- olup, pek elle tutulabilir gibi deildirler ve kolaylkla bir-
takm yanh anlamalann kayna olma durumuna gelebilirler. Rasyo-
nalizmin maksni imdiye dek belirtik b" biimde (yani rasyonaliz-
min uygun ve yeterh bulaca bn biimde) formle edilmi deildu:.
Rasyonalizm, yetkin rnei bilimsel bilgi, ya da daha tam ve dakik bir
biimde sylendikte, yetkin rnekleri matematik ve doa bilimleri
olana bili trne deer verir. O vahye, kehanetlere, nsezilere, gaip-
ten haber vermelere, kristal kre ile fal bakmaya, v.b.,ye dayanan bili
trlerini reddeder. Bilimsel bilgiyi bu dier bili tllerinden ayran
eyin ne olduunu sylemek, bununla birlikte kolay deildir.
Bilimsel bilgi belki en iyi bir biimde onun yerine getumek zorun-
da olduu iki koulu dile getirip vurgulamak suretiyle karakterize edi-
lebilir. Bilnsel bilgi hereyden nce, dncenin aktarlmas iin
mecazla-, analojiler ve bakaca ksm yoUai" ohnakszm, bakalarna
harfi harfine ve gerekten anlalan szcklerle iletilebilen dnce
ieriidu-. kinci olarak, yalnzca, doruluk ya da yanllklanna ilke
olarak kendisini uygun dsal koulla- iinde bulan herhangi bir
kimse tarafndan karar verileben savla; bilunsel bilgi adn ahna id-
diasnda olabilMer. Ksacas, bilimsel bilgi intersbjektif olarak ileti-
lebilir ve test edilebir olan bilgidir.
te tam tamna bu tersbjektivite bilimsel bilginin temel
zellii olarak ortaya kar. Salt rasyonel bilgiye deer vei-ken, rasy-
54
onalizm yalnzca intersbjektil' olai'ak iletilebilir ve test edilebilir bil-
giyi deerli bulan bir ey olup kai'. Rasyonalizmin yalnzca bu tr
hk bilgiye deer vermesinin gerisinde yatan motif, salt toplumsal olan
b- motiftir. Rasyonahzm, kanaatlerimiz szcklerle ak seik olaak
fonnle edilebildii ve (en azndan ilke olai'ak) herkes onlan
doruluklandan ya da yanllklai'indan emin olabildii zaman, ka-
naatlerimizi dile getirebileceimizi ve onlarn herkes tarafndan kabul
edilmesini isteyebileceimizi iln eder. Burada gzetilen ama,
ncehkle, toplumu ou zaman duygusal bh yanks olan ve bundan
dolay, bireyleri ve btn toplumsal bekleri etkileyen anlamsz
klielerin basksndan ve egemenliinden kurta-mak, ikinci olai'ak da,
yandalar tarafndan zaman zaman lam b h ikna gcyle ilan edilen
ancak bakala taafndan snanmaya uygun bir yapda ohnayan ve
dolaysyla yanh olduundan kukuya dlebilecek grlerin
eletirisel olmayan kabulne kai- korunma salamakm-. Ama toplu-
mu anlamszlk ve yanllktan korumakur. Bu postla, bir yolcuya
yalnzca, o geerli bir bilete sahip olabildii ve bUetin parasn
demi ohnakla bhiikte, onu gst emek istememesi sz konusu
ohnad zaman, seyahat ene izni veren demiryolu ynetiminin tale-
bi kadar makl ve anlalr grnr. Bu kailatnnada biletin
parasn demek bir savn doruluuna, bile gstei-meye hazu- ohnak
ise, bir kimsenin savn geerli olup olmadyla ilgili ola-ak kendin-
den emin ve ikna olmu hale gelebilmesi olaslna kailk gehr.
Rasyonel bilgi, bununla birlikte, intersbjekf ohna zellii iin
yksek bir bedel der. O ematik ve soyut bir hale gelir ve nesnesiyle
olan yakn ve zsel temasn yim-. Bunu bh rnek araclyla
aklayacaz. Herkes deneyhnlerine ilikin ola-ak ayrntl bh bilgi-
ye sahipth. Vcudumda bh ac hissettiim zaman, bu ac bana tm so-
mutluu ve tm nansla-yla verilir. Bununla birlikte, kendi acmz
hakknda bildiklerimizi btakm mecazlar kuUanmakszm, ak seik
terimlerle dile gethmeye kalktmz zaman, acunzla ilgili olaak
bUdiimiz eylerden, mecazla- olmakszn, ne kadar- azn ifade ede-
bdiimizi hemen fakedebilhiz. Belki acnn bulunduu yeri
gstei-ebiliriz; yine acnn younluunu yaklak olaak betimleyebili-
riz. Bunun tesinde yapacamz herey birtakm mecazlar- kullan-
55
maktan ibarettir; acy zonklayan, ine gibi batan, yanan, keskin, kr,
v.b., bir ey olaak betimleriz (kullanlan mecazlar unlardr: "sanki
vcuduma ok sivri bir ine batnlyonu gibi", "sanki btn
vcudum kzgn bir atete kavruluyor gibi"). Ancak kullandmz
btn bu mecazlai'a ramen acmz hakknda kendimizin sahip olduu
bilgiyi bir bakasna yalnzca szckler aachyla aktaamayz.
Konumamzn bu i iin yetersiz ve uygunsuz oluu, bize domdan
ve aracsz deneyde verilen nesneler ve olayla- hakkndaki somut bil-
gimizi tam ve eksiksiz olarak aktarmaya kalkunzda, onu bize
duyumsal deneyde verilen nesneleri betimlemek iin kullandmz
zaman daha az arpc olur. Ancak o urada bile gzle grlr bir du-
rumdadu": Belli bir nesnenin rengini betimlemek istedihn ve onu
"krmz" ya da "ak kmz" diye adlandrdm, ya da daha spesi-
fik bir renkten sz ettiun zaman, bu betnleme daima sz konusu
rengin az saydaki farkl nanslana uygun gelecektir. Demek ki, bize
dorudan ve aracsz deneyde verilen nesneler hakkndaki bilguniz-
den ba^kalanna aktarlabilen, her zaman yalnzca, dinleyicinin kendi
sorumluluuna gre iini somut ierikle dolduraca bh ema, bir so-
yutlamadr ve o betimlememizde kullanlan szckler araclyla ak-
tarmaya alunz ierikle zorunlu olaak zde deildk. Nesnele-
re ilikin bilghnizden sczklerle aktarlabilen, bu nesnelere ilikin
dorudan ve aacsz deneyin yerini tutamaz. Nesnelere ilikin bilgi-
miz her zaman belkli bir uzakl koruyacak ve onlaia (fiziksel
dnyann nesnelerini dnrsek) bu nesneleri alglamak ya da
(kendi zihinsel hallerimizi dnrsek) bu haUeri tecrbe etmek sure-
tiyle bu nesnelerle kurduumuz temas trnden yakn ve zsel bir
temas dile getimeyecektir.
Rasyonalizme kar kanlar rasyonel bilginin ematik ve soyut
olup, nesnelerie yakn ve zsel bk temastan yoksun olduuna iaet
ederler. Rasyonalizme kai kanla- rasyonel bilginin uygulama ve
eylem iin tad nemi tanrlar, ancak onun nesnelerle kurulan
dorudan ve aracsz temas yoluyla kazanlan bilginin temel zellii
olup intersbjektif szcklerle dile getirilemez olan tamla sahip
olmadn dile getirkler. Onlar dile getirilemez, szcklere
dklemez olan bu bilgiye en azndan rasyonel bgi kadai- nem ve
56
deer verilmesi gerektiini ne srerler. Yakn zamanlarda rasyonaliz-
min en byk kartlarndan bi, (analiz adn verdii) rasyonel bUgi-
nin kaisna, szcklerle dile getilemez olan, ancak bize yalnzca
onun emasn deil de, gerekliin kendisini snrlama olmakszn
bilme olana veren sezgiyi getncn Fransz filozofu Bergson
olmutur.
Rasyonalizmin karanna inasyonalistler ad verilir.
liTasyonalizmin temsilcileri dnce tarihinin olduka erken
alarndan balaya-ak ortaya ka-lai". Hereyden nce, her trden
mistik bu kategori iinde yer alr. Mistiklerle, mistik vecd ad verUen
zel ve ahhnaddv deney trlerine sahip olan insanlan kaslediyomz.
Bu deneylerde, mistikler, ou zaman Tammn vaoluuyla ilgi ola-
rak, (aklyrne ve dikkatli, titiz gzlemler araclyla sz konusu
olmayan) znel kesinlie ulaklai'i vahiy ve bakaca dinsel
tecrabeleri yaarlar. T^r ' n n varoluunu, onunla yzyze geyor-
muasna, dorud<m ve aracsz bh biimde tecrbe ederler, ondiu
talimatlar, tler ve buyrukla- alrlar-. Bu trden deneyleri yaaya
insanlar- vecd hallerinde kazandklar bilginin kesinliine ilikin
inanladan birtakrm nedenler gstermek suretiyle vazgeirilemezler;
onla- rasyonahstlerin onlarn inanlar hakkrndaki yagrlaryla daha
bile az sm'silirlai-. Bu insanlarn bilgilerinin kesinlii ok byktr ve
onla-n bu bilgi sayesinde kazand kla yeni ufukku", dnyaya ilikin
yeni gr, yaamn taml ve btnl, onlai' iin kendilerinden
vazgeilmeyecek kadar deerhdir. Onlai", tezlerini yeterince hakl
klmadkhu- iin, bu tezlerini ne srmekten kendilerini alkoymak
durumunda oldrkla- hususunda ikna edilemezler. u halde rasyona-
listin mistii ikna etmeye ve onu apostolik misyonunu yerine geth-
meklen alkoymaya almas bouna bh abadu-. Bununla birlikte,
rasyonalistin sesi gl ve salam bh tepkidir; o aal a mda hasta im-
geleminin rnlerini dUe getiren bh deli ve bakalarnr bencilce ve
deersiz amalar iin kendi grlerine dndrmek isteyen bir sah-
tekr- kadar, ald valiyi topluma ilan eden bir azizin de bulanabilcei
deneenemez gler ta-afmdan ele geirilme tehlikelerine kai-, top-
lumun kendini koruma ve savunma eylemidir. Kiinin, kendisini "ha-
57
kikaf' in sesini kamnak korkusuyla, ou zaman salkl ve yaai
olmaktan ok zaal olabilen her trden denetlemenez besinlerle bes-
lenmeye brakmaktansa, akln salam ancak ll besinlerine dayan-
mas ok daha iyidir.
58
Bilginin (Snrlar Problemi
Aknlm ki Anlam
Bu blmn balmda dile getirilen problem bilen znenin bilme
eyleminde, kendisinin tesine geip geemeyecei, kendi smnlanm
ap aamayaca problemidir-. ngilizce "tesine geme, ama" ifa-
desinin Latincedeki karl transcendere szc olduundan, bura-
da ana hatlarn izdiimiz probleme aknhk problemi, bilen znenin
smu-larmn tesinde kalan nesnelere de transsendental nesneler ad
verilir. Bilen znenin bihne eyleminde kendi snu-la-mn tesine geip
geemeyeceini sorduumuz zaman, bilen zneyle ilikisi asndan
transsendental olan gerekliin bilgisinin olanakl olup ohnadn so-
ruyoruz demektir. Ancak belli bir zneyle iUkisi asndan ttanssen-
dental olan gereklikle anlatlmak istenen nedir? Bu terimin en
azndan iki farkl yorumu vardr ve bundan dolay bilginin snrlar
problemi iin de en azndan iki farkl yorum sz konusudur.
Birinci yorumda, transsendental, bir baka deyile bilen zneye
dsal olan nesneyle, znenin kendi zihinsel deneyi olmayan tm nes-
neler kastedihnektedir. Bilen znenin kendi smularnm tesine geip
geemeyeceini, b- baka deyile, bilen znenin bilme eyleminde
kendisine -anssendental olan bir gereklie ulap ulaamayacan
sorduumuz zaman, bu birinci yorumda bilen znenin kendi zi-
hinsel deneyi olmayan bir eyi bilmeye yetili, muktedir olup
olmadm soruyoruz. Bu, bilginin smu-lan probleminin birinci yora-
mudur. Bir nesneye ilikin kendi zihinsel deneylernize (Latincedeki
in ve ffMreeo=ierde kahyorum' dan yola kldnda) znenin ikin
rnleri ad verilk. Bundan dolay, bilen znenin bihsel bir eylemde
kendi ikin k-esinin tesine geip geemeyeceiyle ilgili olan proble-
mimizin bu birinci versiyonuna, bilginin ikin snrlar problemi ad
59
verilir. Bu soruyu olumlu bir biimde yantlayan ve bunun sonucu ola-
rak znenin bilisel eylemlerinde kendi ikin kresinin tesine
gemeye yetili olduunu kabul eden bhine ikin epistemolojik realist
ad verilh. znenin kendi ikin kresinin tesine gemeye yetili
olmadn kabul eden bhine ise ikin epistemolojik idealist ad veri-
lh.
Bilginin snnlar problemmin ikinci yorumu "akn nesne" deyi-
mine verilen ikinci anlamla balantldr. Bu ikinci anlam iinde
akn nesnelerle, dncenin gerekten varolmayan nesnelerine
karh olarak gerekten varolan nesneleri aatmak istiyoruz. Felsefe
yapmayan sokaktaki adam iin, salt dncenin yapm ya da
konstrksiyonlan ohnayp, gerekten varolan ve dolaysyla
szcn ikmci anlam iinde akn olan nesneler arasna, rnein
zerinde var olan ve olup biten hereyle bhiikte yeryz, tm
yldzlar ve kendi zinsel deneyleriyle bhiikte zneler dahil edilmek
durumundadr. Yine felsefe yapmayan sokaktaki adam, dncenin
gerekten varolmayan nesneleri arasna, rnein, mitolojik varlklar,
yasmm kei yarsnn insan olduuna inanlan yaratklar, su perile-
rini, ozanlar taafndan imgelenen olayla, v..b..yi dahil eder. Bunun-
la bhiikte, filozoflar gerekten varolanla yalnzca dncenin bir
konstrksiyonu olan a-asmda fakl snr izgileri izmeye
eilimlidhler; onlar, gndelik yaamda en doru gereklikler olduk-
lar dnlen fiziksel ve zihinsel dnyala, dncenin bir tr
konstrksiyonlan olarak grrler. Onlar iin doru gereklik, akn
varlklar dnyas, kendilerine ikin olarak hibh ey bilmediimiz
ve hibir ey syleyemediimiz baz bilinemez "kendinde eyler"den
oluur.
Bilginin snrlan probleminin ikinci yorumu, "akn nesne" teri-
minin imdi grdmz ikinci anlamyla balantldr. Buradaki
problem gerekten varolan nesnelerin bilginin kendilerine nfuz ede-
bilecei nesneler olup olmadklar ya da bilginin yalnzca dncenin
gerekte varolmayan konstrksiyonlanyla ilgili olup olamayaca
problemidir. Gerekten varolan nesnelerin bilginin kendilerine nfuz
edemeyecei ya da ulaamayaca nesneler olduklann ve bUginin
60
yalnzca dncenin konstksiyonlanyla ilgili olduunu savlayan
felsefi eilime transsendental (*) epistemolojik idealizm ad verilir.
Buna kan, bilginin insan zihninden bamsz bir gereklie varabi-
leceini ne sren felsefi eilime ise, transsendental epistemolojik re-
alizm ad verilir.
Bilginin snrlan probleminin iki ayn yorumunu ana hatlaryla
gsterdiimize ve epistemolojik reahzm ve ideahzm adh eihmleri bu
yonmlaa baladmza gre, imdi sz konusu felsefi eilimleri
ayrntl olaak analiz etmeye geeceiz.
kin Epistemolojik dealizm
Onsekizinci yzyl ngiliz filozofu George Berkeley ikin idealiz-
min klasik temsilcisi olarak grlr. Genellikle duyumsal alg
srecinde bizn zihind nesnelerle, yani ikin olmayan nesnelerle
tantmz dnlr. Berkeley ite bu gr eletisel bh
biande analiz eder. zerine yaz yazmakta olduum bir kat
yaprana baktm zaman, grme duyumuyla ne alglarm? diye
sorar Berkeley. Kimi yerlerinde mavi izgilerle kapl olan, dikdrtgen
eklindeki bir yzeyi alglarm. Algmn nesnesi, en azndan algmn
dorudan ve aracsz nesnesi, yani gerekte grdm eyin
oluturduu temel zerinde varolduunu varsaydmz nesne deil
de, gerekten gmlekte olduum nesne, bu yzey ve yalnzca bu
yzeydir. Ancak algmn tek nesnesi olan bu beyaz yzey nedir? O
algsal donanmmzdan bamsz olan nesnel b' ey midir? Sz ko-
nusu beyaz yzey algsal donanmmzdan bamsz olan nesnel (ob-
jektif) bir ey olsayd eer, o algsal donanmmndaki deimelerin so-
nucu ola^ak deimeyecekti. Oysa ayn beyaz yzey, pamaklanmla
gzlerimden bine hafif bir bask yaptm zaman, iki tane olacaktr.
O, kendisine bakmaktan geri durur ve krmz klarla aydnlathm
bu- odaya girer ve daha sonra ona beyaz kta bakmak iin geri
(*) ["Akn" (transsendent) ve "transsendental" terimleriyle birbirleriyle
kantnlmamaldr. Felsefeye Kant tarafndan sorulan ikinci terime ilikin
olarak daha sonra bir aklama getiilecekti-. (Bkz. Transsendental idealizmin
temsilcisi olarak Kant alt-blm)]
61
dnersem, beyazdan yeile dnecektir, ncelenen yzey ona,
yakndan bakm zaman farkl, buna kan ona uzaktan baktm
zaman, daha farkh hale gelir. Ayn beyaz yzey, ben bh miyopsam,
ona gzlkler araclyla baktun zaman baka, buna karm ona
plak gzle baktm zaman baka grnr. Btn bunlar, Berkeley'e
gre, sz konusu kat yaprana baktm zaman grdm bu beyaz
yzeyin benim znel izlenimimden baka hibir ey ohnadm
kantlar. Gzlerimle gerekte baka hibh eyi deil de, bu yzeyi
algladm ih, duyumsal algmn tek nesnesi kendi izlenhnim belli
bir deney, belli bir ikin rndr.
Berkeley'in ikin ideazmi, bununla birlikte, son smmna dek
gtrlm deildh. Onun ideahst tezi algda bize baka hibir eyin
deil de, zihinsel deneylerin verilebileceini savlayan bh tez olarak,
her tr bilgiyi kapsamaz; o, duyusal algyla snu-lanmtu:. Duyumsal
alglardan ayr olarak Berkeley bilen znenin deneylerinin tesine gi-
debilen baka bili trleri de kabul eder. znelerin kendi deneyleri-
nin, teCTbelerinin tesine geen bilghin bir rnei Berkeley' e
gre kendi ruhumuza ve bakalarnn ruhlarna ilikin bilgidir, ki
Berkeley bu bilgiyi bilen znenin zihinsel deneyleriyle
zdeletirmez.
Bh baka onsekizinci yzyl ngiz filozofu David Hume bh
adun daha ileri gider ve ikin epistemolojik ideazmin, Berkeley'in
salt duyu-algsyla snrlad tezini, kendisi arachyla onun bene
ihkm bilgiye olduu kadar, mha ya da bene ilikin bilinhhe
ulatmz dnd isel algy da kapsayacak biimde
genileth. Tpk Berkeley'in duyularunz araclyla gerekte neyin
alglandm sormas gibi, Hume da isel deneyde bize kendi zihinsel
hallerimizden daha fazlasnn verihnedii yann verdi; bu deneyde
bize bu zihin hallerinden farkl olan bir ben verihnez. "Ben" ya da
"ruh" szckleri bize isel deneyde verilen bir eyi gsteremez. Bu
zihin haller akndan farkl bh ey, bu hallerin dayana ya da
zneleri olduu varsaylan bh ey olarak ruh herhangi bir deneyde ve-
rihnez. Hume u halde, isel deneyde bizhn kendi zinsel hallerimiz
dnda hibh ey bihnediimizi, kendi ikin krenzin tesine
geemediimizi savlar.
62
Alg ve Nesnesi
kin idealizmin temel dayana, onun bilen zneyle bilginin nes-
nesi arasmdaki ilikiye ilikin grdr. mein, alglarken bile
zneyle algmm nesnesi aasmdaki iliki, Berkeley'e gre, bu nesne-
nin kendisinin bi- "bilin ierii" haline gelmesi, yani onun basit b-
biimde zihinsel bir deney olmas olgusundan oluur. Bu analizi daha
ileriye gtrr ve deney eylemiyle deneyin ieriini birbirmden
ayursak alglanan nesnenin Berkeley ve dier ikin idealistlere
gre deneyin ierii haline geldiini syleyebilmz.
Epistemolojik realizmin Berkeley'in ve Hume' un idealizmine
ynelik saldmlar, onlann zneyle algnn nesnesi aasmdaki iliki
hakkndaki gilerine ilikin eletiriyle balar. Algnn ve genel
olai'ak da bilginin nesnesinin bilen zneyle olan ilikisi, realistlere
gre, bu nesnenin, o zne tarafndan kavrand zaman, znenin b-
paras halme gehnesi ve znenin deneyi olup kmas (ya da en so-
nunda bu deneyin ierii haline gehnesi) olgusundan olumaz. liki
bundan olduka faikl olan b- ilikidir. Bilgi eyleminde zne, kendi-
sini kendi ierii ohnayan bir eye ynelterek, kendisinin tesine
geer. Ve bylehkle, mein bu kat yapran algladm zaman,
zihnimde yalnzca, bana dom ynelmi olan bir yze deil, ancak
ayn zamanda (kendisini n yz grdm anlamda g-medira)
dier yze de sahip olan olan bir ey vai-du-; onu algladm zaman
ayn anda belli bi- arh, beUi bir kimyasal bileimi, v.b.g., olan bir
eyi alglarm. Btn bunlar benim bilin ieriim haline gelmez;
bihn ieriim yalnzca, benhnle yzyze gelen ve kendisine bu ierik
sayesinde zihnimin, sanki bn tfekle nian alyormuasna, bilinci-
min tesinde okm bir eye doru yneldii, alg eylemim iin b-
k noktas ohna ilevi gren beyaz yzeyden oluur. Bilen
zneyle bilginin nesnesi aasmdaki, bizim mecaz olarak anlatmaya
almz, bu ilikiye ynelimsel iliki ad verilir.
Bu iliki sz konusu olduunda, byle bir ihki iinde olmak duy-
umsal bir ieriin (mein, bir kat paasna ilikin algda bu beyaz
eklin) bilinte ortaya kmas iin yeterh deildir. Bilen zne bir
63
yandan da, kendilerinde belli kavramlarn bir rol oynad, edilgin ve
alc bir karaktere sahip olmayan, ancak etkin ve kendiliinden bir ka-
rakteri olan bir dizi ilemi gerekletinnek zorundadr. te bu ey-
lemlerden, bir baka deyile bilen zneyle bilginin nesnesinin
katlamasmdan dolay, bizim "nesnelletirme" adm verdiimiz
ey szkonusu olur.
imdi bir nesneyi alglamak bu nesneyi bincin ierii haline ge-
tirmekle ayn ey olmadna bir baka deyile bir nesneyi alglamak
onu znenin bilincine zorla sokmak anlamna gelmediine gre, Ber-
keley'in temel argman, onun yalnzca bihn ieriklerinin, yani zihin-
sel deneylerin (tecrbelerin) algnn nesneleri olabileceini gstermek
iin kulland a-gman der.
Alg srechin analizi, bu srece katlan ve alg eyleminde algmm
znesinin, onun ynelhninin kendisine doru aktald nesneyle
kartlamasna yol aan btn bu dnce ilemlerine ilikin betim-
leme, pscolojiyle bilgi kuram arasndaki snu- blgenin en nemli
problemlerinden bhidh. Bu probleme zaman zaman algnn nesnesi-
nin kurulu ya da konstitsyonu problemi ad verilh.
Bilen znenin alg eyleminde, yalnzca alglanan nesneyi kendisi-
ne dahil enek suretiyle edilgin bir biimde eylemeyip, tam tersine
onun algda etkin bh biimde davrand olgusuna dikkat ekmek, bir
baka deyile alglanan nesnenin zihin taafndan kurulduunu ya da
konstite edildiini sylemek, algnn nesnesinin bu aklamada, bilen
zneden bamsz olan gerek bir ey olmayp, yalnzca dncenin
bir yapm ya da konsliksiyonu mu olduu sorusunu sormaktr. Bilgi
kuram "anssendental idealizm" ad verilen bu problemle de ilgile-
nir. Dikkathnizi bu problem zermde younlatumamn, imdi tam
zamandr.
Transsendental Epistemolojik dealizm
Bh kimse dnd zaman, bir eyi dnr; o alglad
zaman, bir eyi algla; o imgelemini faaliyete geirdii zaman, bir
eyi imgeler. te b h kimsenin dnd, alglad, imgeledii bu
eye dncenin, algnn, imgelemin ynelimsel nesnesi ad verilh.
64
Dncemizin, imgelemimizin, v.b.g., tm nesnelerini gerekten va-
rolan eyler olarak dnmeyiz. Onlardan bazdanna (mein
yasmn kei yansmm insan olduuna inanlan mitolojik yaratklara)
gerek varolu yklenmez ve onlann fksiyonlar olduklan dnlr;
dncemizin, imgelemimizin nesnelerinden yalnzca bazlan
gerekten vai'olan eyler olarak grlr.
Fiksiyonu gereklikten ayrdmz zaman, belli ltler uygu-
lanz. Bu ltlerin en nemlisi deney ltdr; bir eyin bn fksiyon
mu yoksa gerekten var olan bir ey mi olduu konusunda bir karara
varmak durumunda olduumuz zaman, ounlukla deneye
bavurumz.
Bilgi kuram fiksiyonu gereklikten aynrken kullandmz
ltlerini gerekten varolan nesneler olarak, yalmzca bylesi nesne-
lerin gerek diye tannmasna gtrp gtrmediini aratm. Belki
bu ltleri yerine getiren nesneler bile, zihinden bamsz olarak va-
rolan gereklikler olmayp, yalnzca dncenin yapmlar ya da
konsTiksiyonlandrlar. Bu kuku, bir insann yalmzca kendisine su-
nabildii, genelde kendisini bir ekilde dnebildii eyi gerek
diye grebildiini dndmz zaman otaya kabilh. Ancak
eyleri kendimize sunma kapasitemiz imgelemin ve dnmenin
insan doasna aynimaz bir biimde balanm belli biimleriyle
snrlanmtr. Bylelikle, rnein nesneleri renkU diye alglamamz
ve imgelememiz olgusunu duyulanmzm dzenleni biimlerine
borluyuz. Gzlerimiz imdi olduklanndan farkl bir biimde kuml-
mu olsayddar, dnya renkli deil de baka bir ey olarak grlm
olabilirdi. Ayn ey, bazlarma gre, ekiller iin de geerlidir.
Bilisel kapasitelerimiz farkl bir biimde dzenlenmi olsaydlar,
dnyay meknsal ekiller iinde deil de, yle ya da farkh bh
biimde alglam olacaktk, der onlar. Bununla birlikte, yalmzca du-
yulanmz deil, ancak zihinlerimiz de nesneleri kendilerine sunma ka-
pasiteleri bakmndan olduka snrlanmlardu:. Zihinlerimiz kendi
dzenlenilerinin onlara izin verdii trden kavramlarla i grrler.
Onla- farkl bir biimde kuruhnu olsaydla-, farkl kavramlarla i
grecek ve dolaysyla dnyaya ihkin kavramsal mode farkl bn
65
biimde oluturau olacaklard. imdi zihinlerimiz iin olanakl olan
onlan bilisel kapasitelerinin dzenleni biimiyle smurlanm
olduuna ve zihinlerimiz kendilerine her eyi deil de yalnzca,
gerekliin tmel olarak ne olduuna bakmakszn, kendi dzenleni
biimlerinin kendilere izin verdii eyleri sunabildiklerine ve
dolaysyla, zinlerniz bu snrlarn tesine geemeyeceklerine
gre, bizim en azndan, zinlernizm dzenleni biimhin, bize ken-
dhnize zihinden bamsz bh gereklii sunma izni vennemesi ve zi-
hinlerimizin srekli olarak kendi yapm ya da konstrksiyonlanyla
megul ohnas olana kabul etmemiz gerekh. Byle bh ey sz ko-
nusu olduu takdirde, zin tarafndan tasarmlanan nesneler, zihin
tarafndan deney ltne, yani bize Aksiyonu gereklikten ayuma
olana veren lte gre gerek diye kabul edilen nesneler bile, zihin
kendi ya da konstrksiyonu ohnayan hibir eyi kavrayamayaca
iin, onun kendi yaprm ya da konstrksiyonlan olmu olacaktu-.
Felsefe tarihinde yalnzca bunu bir olanak olaak grmekle kal-
mayp, ayn zamanda bunun gerekten de sz konusu olduunu
kamayan argmanlar bulmu olduklann dnen baz filozoflar
olmutur. Bu filozoflara gre, en dakik ve salam lt olan deney
ltn uyguladmuz zaman be, gerek diye tandumz dnya
zihinlerimizden bamsz doru bir gereklik olmayp, yalnzca bu zi-
hinlerin bir konshksiyonudur. Zinlerniz kendilerinden baunsz
olarak varolan bir dnyay, yani "kendinde eyler" dnyasn bUmeye
yetili ohnayp, srekli olaak kendi yapun ya da konstrksiyonlannn
iinde hapsolmaya mahkimdurlar. Epistemolojik idealizmin, transsen-
dental idealizm ad verilen trnn tezi, ite budur.
Bu tr bir idealizmin yandatan, yleyse, deneyin (ya da uygula-
mada, fiksiyonu gerekhkten ayrmak iin kullandmz herhangi bh
baka ltn) bizi zihinlerimizden bamsz olaak vaolan bu nes-
neleri, yani ynelhnsel olmayan nesneleri gerek diye tanmaya
gtrdn kabul enezler. deahstler, hereye karm, deney temeli
zerinde ne srlen yarglann yanh olduunu dnmediler.
Apak bh olgu olarak, idealiser klasik doruluk tanunma
yapmadlar; onlai" bilginin doruluunu seilmi ltlerle
66
uyumaya eitlediler. Seilmi bir lt olarak da idealist filozoflar-
isel uyum ve tmel uyuma llyle birlikte, deneyin saladrr veri
ve kanrtlarr dndler. Bylelikle, onlar- deneye dayanan her tr bil-
ginin yanh olduunu dnmedikleri gibi, deneye dayanan bilgi
tarafrndan sunulan dnyayr da btnyle fiksiyonlardan ve
yanrlsamalardan meydana gelen bh dnya olarak gr-meder. Tam ter-
sine, onlar temel aynmlarm, deney tarafrndan desteklenen ve deney
tarafndan reddedilen arasrnda yaplar-. Onlar-, yalnrzca deney
tarafrndan reddedilebilh olana fiksiyon ve yanrisama adrnr verirler.
Doruluk lt olarak deney tarafrndan desteklenen bu varlrklara/e-
nomenler ad verilh. Onlar fenomenlerin empirik gereklie sahip ol-
duklann sylemenin, orann deney, isel uyum ve tmel uyuma
ltleri tarafndan desteklendiklerini ve dolaysyla bu fenomenlerin
tmel olarak herkes tarafndan kabul edihni ynelimsel nesneler
dnyasnn yesi olduklann sylemeye edeer olduunu savlalar;
onlar- bu fenomenlerin zihinlerimizden bamsz bh varolua sahip ol-
malarn, bir baka deyile salt dnlen nesnelerden, yani
ynelhnsel nesnelerden daha fazla bh ey olmala-m kabul etmezler.
Transsendental dealizmin Temsilci Olarak Kant
Bhaz nce tattunz idealizm trnn temsilcisi Kant't. Kant
transsendental idealizme iki ekilde, iki farkl yoldan giderek var.
Bunlardan birincisinin ana hatlar u ekilde gsterilebUh: Kant
bizim deneye hi bavumaks zm, a priori bir biimde, (analitik
ya-glar olmadkla-, ancak yalnzca sentetik ya-gla- olduMa- iin)
ilke olarak deney taafndan rtlebilen, ancak daha soma deney
tarafndan hibir zaman rtlmeyecekleri konusunda nceden emin
olduumuz belirh savlara ulatmz ne srer. Byle savlar
arasnda, Kant'a gre, rnein bir genin iki kenarnn toplamnn
nc kenadan daha byk ohnak zorunda olduu yags trnden
geometik ne-meler vardu-. Bunun ih bh geni gz nne getir-
mek ve onun kenarlarndan ikisinin genin tabannn ularndan
vtm ve tabann zerine dtn imgelemek yeterhdh. Onlarn
67
btn b- taban kaplayacaklar ve bir paralaryla st ste gelecekleri
ve dolaysyla, onlann toplamlarnn nc kenadan daha byk
olaca hemen ak hale gelu". Bir genin iki kenarnn nc ke-
nardan daha byk olduunu ne srmek iin kiinin deneye
bavurmas gerekmez, bunun iin saf sezgi yeterhd-. Kendilerine de-
neye bavurmakszn ulaunz bu savla-, bununla bulikte, deney
tarafndan hibir zaman rtlemezler. Bize deneyde gsterilen
dnyay yneten genel yasalan, deneyi beklemeksizin ve dolaysyla
a priori hk biimde kesin olarak bildiinzi nasd aklayabileceiz?
Kant bu soruyu u ekilde formle eder: Sentetik a priori yarglar
nasl olanakldr?
Kant'n epistemoloji konusundaki temel denemesini oluturan Saf
Akln Eletirisi adh eserinde sorduu esas soru ite budur. Bu proble-
mem bk zm getirmeyi amalayan aratrmalara Kant tarafndan
transsendental aratrmalar ad verilir. Kant'n kendisi, bu problemin
zmn beUi bk trden idealizmde bulur. Bundan dolay bu idea-
lizm trne ttanssendental idealizm ad verilir.
Kant'm probleme getirdii zmn ana hatlan u ekilde
gsterilebilk: Deneyin bize, ak seik olaak salt dncemizin
konsttksiyonlann deil de, msan zihninden baunsz bir gereklii
gstermesi durumunda, zihinlerimizin kendilerine a priori olarak
ulat sentetik yarga-la deney arasndaki uyum gerekten de
anlalmaz olacak ve bu uyum olaanst byk bir rastlantya
karlk gelecekti. Bize deney tarafmdan sunulan varlklarn ayn za-
manda dncenin yapunla, konst-ksiyonla olduklarn kabul
edersek, Kant'a gre, byle bk ey sz konusu olamaz. Bu durumda
zihinlerimizin, kendilerine gre onun kendisinin alg eylemindeki nes-
neleri, dolaysyla bize deneyde verilen nesneleri kurduu genel ilke-
lerin bilgisine, deneyi beklemeksizin, a priori olarak ulaabilmeleri
anlalr hale gelecektk. Sentetik a priori yagda- problemini
zmek iin, Kant'a gre, bize deneyde verilen nesnelerin zihinden
bamsz gereklikler olmayp (yani onla- kendinden eyler, Dinge
an sicil deildirler), yalnzca zihinlerimizin yapmlar ya da
konstrksiyonlan olduklarn kabul etmenz gerekk.
68
Ancak Kant bu idealist tezini bir baka yoldan daha giderek hakh
klmaya ahu-. O zihinlerimizin, alg eyleminde, kendileriyle
alglanan nesneler aasmdaki kartla nasd ya da hangi biunde
ulauklarm analiz eder; bir baka deyile, o algmm nesnesinin kuru-
luu ya da konstitsyonu problemini zmler. Bu anahz, meknsal
formlann ve kavramlan (kategorilerin) algnn nesnelerinin kuru-
luu ya da konslitsyonunda ie kaitklan gstern. Dier yandan
Kant bu foiTnlam ve kavramlann znel (sbjektif) karakterini gzler
nne serdii iin, bunun doal bir sonucu olarak, algmm nesneleri-
nin kurulu ya da konstite edili eklinin bizzat kendisi, Kant'a gre,
alglanan nesnelerin gerekten varohnayp onlan yalnzca zihinleri-
mizin konsksiyonu olduklarn gsteren bir kant olma ilevi
gtrr. Kant'n bu konuyla ilgili agmanlan olduka g ve
kanak olup, tam anlamyla anlalu: olacak ekilde dakik ve ek-
siksiz bir biunde ortaya konamazlar.
Realizfn
Transsendental idealizme kar, realizm bize deneyde verilen nes-
nelerin gerek b- vaolua sahip olduklam o-taya koyan tezi ne
srer. dealizmle olan tamasnda realist, idealizmin a-gmanlarna
saldmr. Eletirinin ok sk olarak kendilerine yneldii hedefler idea-
hzmin algnn nesnelerinin kuuluu ya da konstitsyonuyla ilgili sav-
layd. Realistler bu konstitsyonu idealist sonula-a grlmeyecek
bir biimde aklamaya koyuldular. Bununla birlikte, realistler bilgi
kuramnn deney ltnn geerlilii hakknda bir yarg verme iddi-
asn ou zaman temelsiz bir nkabul olarak grp reddettiler. Onla-
idealistlerin kendi aklyrnelerinde kullandklar ltlerin, idea-
listlerin kendisini eletirdikleri deney ltnden daha gvenilu-
ohnadm savladar. Birok realiste gre, deney gereklie ve bize
deneyde, zneden bamsz olarak verilen bh dnyann vaoluuna
duyduumuz inanc, epistemolojik hibir eletirinin onun altn
kazyama^aca ya da onu glendiemeyecei lde, gl bk
biimde hakh ka-.
69
Daha be keskin bh eletiri yalnzca anssendental idealizmin
yanl olduunu ne srmekle kahnaz, ancak buna ek olarak idealiz-
min gndeme getirdii problemin anlamdan yoksun olduunu savlar'.
Bu problemde u ter'imlere rastianu': "Zinlerhnizden bamsz ola-
rak varolan gereklik" , "yalnrzca dnlmeyen ancak aynr zaman-
da zihinlerimizden bamsrz olarak var' olan nesne". Bmada
gsterilmek istenen husus bu terimlerin maalesef yeterince ark seik
ve anlarir bir hale getirilmedikleri hususdm'. Bazlar bu terhnlerin
her ne olmsa olsun hibh anlama sahip ohnadklarn bile ne srer.
imdi ele alacamz pozhivist okul dnrleri tarafndan ideahzme
ve hatta idealizm tarafndan ortaya konan probleme gethilen ithaz
budur.
Pozitivizm
Pozitivizm ayn zamanda bilginin snu-lar problemiyle de ilgilenh
ve sz konusu probleme, idealizmle realizm arasmdaki tmtrmada
karrlatiunrz anlamdan farkh bh anlam ykler.
Pozitivizm empirizmin gereklii yalnzca deney temeh zerinde
bilebilecehnizi ne sren temel tezini kabul eder. Bununla birhkte,
pozitivizm bundan daha teye gider ve bu tezi bir baka savla destek-
ler: BUginin nesnesi, yalnzca deneyde verilen ya da verilebilen bh
nesne olabUir. Bu savr ne sren pozitiviser yalnrzca bilginin kay-
naklarr deil, ancak aynr zamanda bilginin smu-larr hakknda da belli
bh gr savunurlar'. Pozitivist tez, kendi bana ele alndnda em-
phist tezden kmaz. Gerekliin bilgisinin deneye dayanmak zorunda
olduu olgusundan, bilginin deneyde verilmeyen bh eye ilikin ola-
mayaca sonucu karsanamaz. Deneyden balayp aklyrne yo-
luyla daha yksee cabileceimiz, ve deneyde verilmeyen ve verile-
meyecek olan bir eyin bilgisine ulaabilecehnizi aldmzda,
bunun tam tersinin sz konusu olduunu kabul edebilhiz. Bu olashk,
deneye dayanmamakla bhiikte, herhangi bh kimse tarafndan
alglanmayan ve alglanamayacak olan elektfomanyetik dalgalai',
elekti'onlar, protonlar, vb., hakknda bhtakm bilgilere ulaan fiziksel
kuramlar' tarafndan dorulanu' grnr. hndi pozitivizm, bu fiziksel
70
kuranlam geerliliini yadsmakszm, bu kuramlada ortaya kan,
ve dorudan ve aacsz alg taafmdan kendisine nfuz edilemeyen
bir eye referansta bulunan bu savlarn yalmzca, deneyi aan bi- eye
referansta bulunur grndn ne srerler. Pozitivistlere gre, fizik-
sel savlar yalnzca ksaltm iletin ai"alar olup, tam anlamyla
aklandktan ve yorumlandklan zaman, dorudan ve aacsz alg
tai'afndan kendilerine nfuz edilebilecek eylere referansta bulunan
nermelere dnrler. Bylelikle, rnein elektrik akmnn bir
doru boyunca akt nermesinin uygun ve gerek anlam bundtm
fai-kldr. Bu nerme, pozitivistlere gre, yalnzca telin uygun
koullai"daki durumundan dolay bcIMi zgl ve alglanabilir feno-
menlerin ortaya ktn ve bylelikle, rnein telin ulannm b" am-
pemet reye balanmala durumunda, ampenneti'enin ibresinin konu-
munu deitireceini, telin ulannm bir elekoliz zeltisine
batmlmalan durumunda, elekolizle ilgili fenomenlerin ortaya
kacan, suyun ssn lmemiz durumunda, snn ykseldiini
greceimizi savlar. Ksacas, teldeki akun akyla ilgili ncnne, po-
zitivistlere gre, yalnzca akmn telden akp akmad sorusunu
yanaken ltler olma ilevi gren btn bu alglanabilir fenomen-
lerin (uygun koullarda) ortaya kma olashn ne srer.
Bilginin snrlan hakkndaki tezlerini ne si'erken, pozitiviser
insan zihninin duyusal olann stnde ve tesindeki bir dnyaya
ilikin btn bilgi savlannm kai'snda yer aluiai'. Metafizik genel-
likle duyusal olann stnde ve tesindeki bir dnyann bilimi ola^ak
anlaldndan, pozitivistler elet-ilerini hereyden nce bu ekilde
anlalan metafizie yneltmilerdir. Pozitivistlere gre, gereklik
hakknda bilebileceimiz herey, tikel doa bilimleri taafmdan
tketilh. Salt bu bilimler tarafndan salanan bilgi dnda, dnya
hakknda baka hibir bilgi yoktur. Pozitivistlere gre, felsefeye
den, bu bilimlerin stne kmak ve gereklie ilikin ola-ak, doal
bilimlerin bize salad bilgilerden dala derin bir bilgi a-amak deil,
ancak yalnzca bu bilimlerin ulatklar sonularn sentezlerini yap-
mak ve bu sonular .sistemletirmektir. Bunun tesinde, felsefe bilim-
sel bilgi zerinde dnebil- ve dnmelidir de; o, bylelikle bilim
kuram haline gelecektir.
71
Pozitivist dncenin temelleri, kendisinden daha nce sz
ettiimiz onsekizinci yzyl ngihz filozofu D. Hume' da bulunabilir;
bu temeller, daha sonra sistematik olarak ondokuzuncu yzyd Fransz
dnr Auguste Comte tarafndan gelithihnith. Felsefe tarihmde
pozitivizm eidi bihnler antu" dealist, realist ve ntt poziti-
vizm. Pozitivizm her zaman, algnn nesnesinin ne olduu konusunda
sahip olunan ge bah olmutur. Baz pozitivistler, rnein
Hume, dsal algnn nesnelerinin yalnzca izlenimlerimizin, isel
algmm ierikleri ya da te yandan kendi zihin hallerimiz olduk-
lann dnd. Temel pozitivist teze gre, bilghniz alglanabilenin
tesinde geemeyeceinden bilgi, bu pozitivistler iin izlenimlerimi-
zin ve kendi zihin hallerhnizin meydana getirdii dnyann bilgisidh.
Dier pozitiviser ise, algnn nesnelerinin sz konusu nesneleri
alglayan zneden bamsz olduu eklindeki realist gr setUer.
Yine, dier baz pozitiviser de bizim, kendilerinden hem cisimlerin
hem de bilin aknn kurulabilecei, ancak bizzat kendilerinin (yani
gz nnde tutulan kompleks varlktan soyutiama iinde ele
alndclan takdhde) zihinsel ya da fiziksel ohnayp nh olduklan ve
bu komplekslerin alglanmamalan durumunda bile varolabilen, renk-
ler, kokular, sesler, tatlar trnden belhli elerin oluturduu komp-
leksleri algadunrz savundular.
Ondokuzuncu yzyln sonlanyla yhminci yzyln balarnda
yaam olan Avusturyal bilhn adam E. Mach, tpk Berkeley'in
yapti gibi, bize deneyde verilen cisimlerin yalnzca renklerden, ses-
lerden, kokulardan v.b., oluan kompleksler olduunu ne srd.
rnein, imde bulunduumuz u anda kendisini alglamakta
olduum bu kalem nedir? O, u anda grebildiim uzun, dar, sar bh
yzeye sahip olan bir eydir; o, kendisine akasmdan bakm taktir-
de algayabUeceim, ortasndaki siyah noktayla birlikte, tahta
parasnn renginin algen yzeyidir; o, bundan baka, kaleme eii
alardan bakm olsaydun grm olacam btn bu grntlerie
birkte, kalemin d tabakalarnn, onun i tabakalarn
grebilecehn ekilde, alnm olmalan durumunda, kendilerini bana
ak seik olaak, gsterecek grntlerdh. Btn bunlardan ayn ola-
72
lak, kalemin onu gme duyusundan' baka duyularla incelemi
olmam durumunda bana kendilerini gsterecek baka ynleri, ona do-
kunmu olmam koulu altmda, hissedeceim souk dz yzeyi,
v.b.g., vai'du-. Ancak ben neyim, yani kendi ruhum nedir? Mach bu
soruya, tpk Hume'un yapt gibi, benlerimizin izlenimlerin,
anlan, dncelerin, duygulam, arzularn, v.b.g., oluturduu
yn ya da bohalardan daha fazla hibh ey olmad yantn verir.
Benunin kendisinden meydana geldii eler arasnda kompleksleri
cisimler olan eler vardr. Mach' a gre, daha nce de sylemi
olduumuz gibi cisimler baka hibir ey deil, ancak renkler, ses-
ler, kokula- v.b.g., dir. Ancak bu renkler, sesler, kokular nedh? Nesne-
lere baktmz zaman, bize dorudan ve aacsz olaakverilen, bizim
izlenimler diye adlandrdmz bu eyler nelerdir? Renkler, kokular
sesler v.b., yleyse benin ya da ruhun kendisinden meydana geldii
komplekslerin bileenleri olarak dnlmeleri durumunda kendileri-
ne izlenimler ad verilen, te yandan dier element komplekslerinin,
yani cisimler diye arlan komplekslerin bileenleri olaak
dnlmeleri durumunda ise, kendilerine bu cisunlerin zehikleri
ad verilen elerdir. Birlikte bilin akn oluturan anlardan, duy-
guladan, ar-zuladan olduu kadai; cisimleri meydana getiren komp-
lekslerden de soyutlama iinde dnlen bu renkler, sesler ve koku-
lann kendileri ne fiziksel ne de zihinseldir. Soyutlama iinde
alndklanda, onlar ayn lde fiziksel ya da zihinsel diye nitelenen
ntr elerdir. Bu deyimler, yani "fiziksel" ya da "zihinsel" ifadeleri,
onlar iin yalnzca u ya da bu kompleksin bileenleri olduklan tak-
dhrde geerh olabilir.
nl ada ngihz filozofu Bertrand Russell da Mach' m yukanda
incelediimiz grlerine benzer grleri savunmutur.
Neopozitivizn
ada neopozitivizn Mach'm ntr pozitivizminden km,
ancak gelime sreci iinde, algnn nesnesiyle ilgili ola-ak Mach' m
bak asn brakm ve realist bir gr kabul etmitir. Daha
73
sonraki geliimi iinde, neopozitivizm pozitivizmin bilgiyi
alglanabilir nesnelerin bilgisiyle snulayan temel tezinden de
vazgemitir. O, lunl empirizmin ald biim iinde, yalnzca, ken-
disine gre deyimlerin, ifadelerin anlamlann aklanp aydnla
kavuturalmasmdan olumayan ve dolaysyla analitik nennelerde
dile getirilemeyen her trl bilginin deneye dayanmak zorunda olduu
eklindeki empirist tezi korumutur. Neopozitivistler, yalnzca tm
sentetik nermelerin, onlai" deney tarafndan rtlemez ya da
donlanamazlasa, temelsiz olduklann dnmekle kalmazla ( onl a
bu bakundan lml emphizmle uyumaktadrla), ancak daha bile
ileri giderek, bu trden nennelerin anlamdan yoksun olduklan ne
srerler. Kant'a gre, metafizik yalnzca, deneyin kontrol altnda ol-
mayan sentetik ya-gla-dan, ve dolaysyla neopozitivistler iin her ne
trden olursa olsun herhangi bh anlamdan yoksun olan sentetik
yargladan olumak dmumundayd. Aalanan, ve anlamdan yok-
sun deyhnlerden olutuu, anlam olmayan bo ve y a a s z konuma
olduu dnlen metafizie, neopozitiviser t aafmdan yneltUen
ykc eletiri ite byle bh anlayn sonucuydu.
Metafizie ka aldklan dmanca tavrlanda, neopozitiviser
eski pozitivizmin temel tezlerinden bhiyle tam bir uyuma
iindeydiler. Onla- pozitivizmle gereklie ilikin her tr bilginin em-
pirik bitimlerde, fizikte, jeolojide, astionomide, t aiht e v.b.g.,
ierUdii hususunda da uyuuyorlad. Bu temel emphik bUimlerde
ierilen bilgiden ayr ol aak, gerekliin, metafiziin sahip ohna iddi-
asnda bulunduu trden bir bilgisi hibh ekilde sz konusu deildir.
Nomatif ahlkla bhiikte metafizii, felsefenin tam bir baa s zha
urad alan ol aak gren neopozitivistler, bilgi kuramn felsefe
iin, onun aat umal ar yapabilecei tek alan ol aak korudula; buna
ka n psikolojik eler, yani bilisel sreleri konu alan aa t umal a
ise bilgi ku-ammm dnda brakhntu-. Geriye yalnzca biUsel
sonulaa ilikin aat irma ve dolaysyla, nesneleri bimsel savl a
olan bir aat irma kalr. Neopozitiviser, bununla bhiikte, bimsel
savl am nermelerle ve dolaysyla, kendilerinde bu savlam dile ge-
thildii belirh linguistik ifadelerle zdelethirler. Bundan dolay,
74
felsefe daha bile dakik ve kesin hale getirilir: Felsefe yalnzca bilim
kuram olabilh. Felsefenin grevini bu ekilde beliriedikten sonra, ne-
opozitivistler bu alan gelitinneye ve dala verunli hale getinneye
gemilerdir. Onla- bir bilunsel dil kuram oluturmuladu'. Bu
kuram, bununla bMikte, dilbilimcilerin zerinde altkla konula--
dan ve gelitirdikleri kuramla-dan olduka farkl bir kuramdr. Pozi-
tivistler tarafndan anlald biimiyle bihmsel bilgi kuram, ada
ekli iindeki mantkla zdetir. Bylelikle, bu mank neopozitiviz-
min baai- kazand ve nemU katkla- yapt balca alan oldu.
Ancak ada mantn geliimi ve st dzeylere tanmas neopozi-
tivistlerin tekelinde kalm bir i deildir. Mantk, neopozitivistlerin
grlerini paylamayan kimseler tarafmdan da gelitirilebilir ve
daha ileri evrelere gt-lebilirdi. Nitekim, bu alandaki byk ve
nemli baai-la- gerekte neopozitivistlerden gehnedi.
Neopozitivist dil kuram taafmdan gelitirilip verimli hale getiri-
len ve kabul edilen snrla- iinde kalan alanla- dmda btn bir
felsefeye kai- aldkla- olumsuz tavra ramen, neopozivistler
gerekte dier felsef problemleri btn btn bn kyya almayp, bu
problemlerin kl bir biunde f oml e edihni olan problemler olduk-
lanu gst emeye almlardu-. Bu problemler, sanki onla- eylerle
ilgiliymiler gibi f oml e edilmiler ve bu biimleri iinde, onlar,
aklktan yoksun ve mulak oldukla iin, kendilerine bir zm ge-
t-menin olanaksz olduu, umutsuz problemlerdir, oysa bu problem-
ler gerekte eylerle deil de, eyler hakknda olan szcklerle ilgili-
dir. Felsefe talihinde eylerin znn ne olduu, hayvanlam znn
ne olduu, bitkilerin znn ne olduu v.b., soruluyordu. "z"
szcyle kastedilen eyin ne olduuna ilikin tm aklamala- bu-
nunla bulikte, belnsiz, kaanhk ve nemsiz aklamala- ohnutur.
imdi neopozitivistler bu problemin kt bir biimde f oml e edihni
bir problem olduuna iaret ederler. nsann (bitkilerin, hayvanlarn)
z hakknda sorula- soran kunseler, tikel insanla-da (bitkilerde, ha-
yvanlada) mevcul olan ve belirtildiine gre, onla-m z olan bir
eye iai-et etmekle ilgileniyor deillerdi; onla- gerekte "insan"
szcnn ("bitki" szcnn, "hayvan" szcnn) anlamyla il-
gilenmekteydiler.
75
Burada taillan problem, yleyse, eylerle (insanlarla, bitkilerle
hayvanlarla) ilgili bh problem ohnayp, bu eyleri gsteren
szcklerle ilgili bir problemdh. u halde, felsefenin eylerin zyle
ilgili olan geleneksel problemi, o bir kez uygun b h binde ve gerei
gibi formle edilince, dil hakknda, dille ilgili olan bir problem olup
rkar ve bu ekliyle, neopozitivistlerin felsefeyi kendisiyle
srnrriamaya altlar dil kuram iinde yerini bulur. Geleneksel fel-
sefenin ok deiik dier problemlerini de benzer bir biimde
aklamak ve yorumlamak suretiyle, bh baka deyile eylerin kendi-
leriyle ilgili olan problemleri, bu eylei gsteren szcklerle ilgili
olan problemlerle deitirmek suretiyle, bu problemler neopozitivist-
lerin felsef programlanndaki yeni bihnleri iine sokulabilhler.
Genel tavrlan dikkate alndnda, neopozitivistler daha nce
de szn ettiimiz gibi pozitivizmin, rnein Hume tarafrndan
temsil edilen, idealist versiyonunun ok uzandadrlar ve yalnzca zi-
hinsel fenomenlerin bilginin nesneleri olabilecei tezini hibh ekilde
kabul enezler.
Onlar bilginin uygun ve gerek nesnelerinin fiziksel nesneler, yani
cisimler olduunu &av\ayanfizikalizm adl program ilan ederler. Fizi-
kalizm, bilhnlerin tm savlarnn fizcahst dile ve bylekle de cisim-
ler hakknda olan savlaa indhgenmesini ister. Fizikahstik dile indir-
genemeyen bu savlar, neopozitivistlere gre, bilimsel savlai" iin
ortaya konan temel gerekleri yerine getiremezler. Onlar intersbjektif
olarak iletilebilh ya da test edilebilh deildhler. nsanla ilgili disiplin-
lerdeki tm savlar gibi, psikolojinin zihinsel konulara ve fenomenlere
referansta bulunan btn savlan da bilhnsel savlann karakterine sahip
olmak durumundaysalar, fizvalist savlara indhgenebmedhler. Fizi-
kalizmin postlasr u halde, neopozitivizmi materyalizmin yakrnrnda
bir yerlere gethir.
76
5
77
Bilgi Kuramnn Dier
Felsef Disiplinlerle likisi
Bilgi kuramnn yukarda incelenmi olan problemleri bu disipli-
nin klasik problemleri olarak grlr. Bilgi kuramnda ierUen prob-
lemlerin tm hi kukusuz, bu klasik problemlerden ibaret deildir.
Bunlar arasnda bilgi kuramyla mantn bilhn kuram ve metodoloji
ad verilen paras arasmdaki snr blgede kalan birok problem
vardr. Bilim kuram bilhnsel savlardan oluan bh" sistem olarak
anlalan bilhnle ve dolaysyla, daha nceden tamamlanm
sonularla urau". te yandan, metodoloji ise kendisine ilemleri,
bilim yapmann yntemlerini konu edmh. Bilhn kuram bilinn ken-
dilerinden meydana geldii elerle (savlarla, bilhnsel terimlerle) ve
bu elerden ina edilen yaplarla (kantlamayla, kuramla, v.b.g. )
urar. Metodoloji kantlama yntemlerine, deneye, problemlerin
zmlerine, aklamaya, test etmeye, v.b.g., ilikin aratrmalar
yapar. imdi bu disipnlerden her ikisinde de bilgi kuramna dahil
edilebilecek problemler vardr. Bu problemler arsnda, rnein
tmevanmsal(endktif) ve tmdengelhnsel(dedktif) yntemlerin
geerlilii problemi, bimsel bilgide ve dier bilgi trlerinde
uzlamlann (yani keyf zmlerin) rol problemi gibi, farkl bim-
sel yntemlerin geeriyle ilgili problemler vardu:. Problemler
ou zaman, klasik epistemolojik problemlerin u ya da bu bilimin
spesifik blmlerine uygulamnasmdan baka bir ey ohnayan meto-
doloji ve bilhn kuramn kendi alanlar iinde tartlr.
Btn bu nedenlerden dolay, bir yandan bilgi kuramyla dier
yandan biln kuram ve metodoloji arasnda kesin ve deimez snu-
izgileri yoktur.
Bilgi kuramyla metafizilc arasnda da ok yakn ihkiler vardr.
Metafiziksel aratrmalar byk lde u ya da bu epistemolojik
bak asmdan, gerekhin doas hakkmda bhtakm sonular
karsamaktan oluur. Bu iUkileri aynnt olarak, btnyle metafi-
zie aynim olan bundan sonraki blmlerde inceleyeceiz.
ERHAN IIKLAR
T A NRIB L M V E FELS EFE
KONUMA LA RI
TEOLOG. - zin verirseniz belirtmek isterim ki azizim, Doktor'un
ckjsnceleri yeni ve gerekten ok ilgin geldi bana. Aslnda, sizin de,
bu fikirlere, tan olmaktan hep gurur duyduum o derin
hogrnzle yaklamaktan ekinmeyeceinizi biliyorum...
DOKTOR. - Belki de meslektanzn hogrs derin fakat engin
deil, teolog. Rasyonalistlerde bu sk rastlanan bir eydir.
TEOLOG. - Bu hepimizin kusurudur. Doktor. zellikle de genlikte.
Fakat, genlerin bu ataklktan, aslnda her zaman yararldr; bazen
nmze yeni yollar aarak ve yanllarmz kefederek, bazen ise
bunu yapmadklar taktirde bile, bizi, dorularmz yeniden gzden
geirip snamaya sevketmeleri sebebiyle. nsan, hele ya basn biraz
almsa, gemite gezindii patikalarda yeniden dolamay yararsz
bulmaya balyor, ve bana kalrsa bylece, o ilk araylarn verdii hey-
ecan bir kez daha tatmaktan kendini yok yere mahrum brakyor. Bu
yzden, ben, kendi adma, genlerin cesurca klar ve tutku dolu
atlganlklarndan, biz yatakilerin artk geride brakh, bir zaman-
larn o cokulu servenini, 'zihnin tanrya yolculuu'nu yeniden
yaamak iin bir vesile olarak yararlanmamz neriyorum.
DOKTOR. - Peki, bu kez, hahrlanak yerine tartmaya ne dersiniz.-'
FLOZOF. - Eletiride adlarn yerini argmanlara brakmak
kouluyla, neden olmasn.-'
DOKTOR. - Kabul ediyor ve balang olarak kendi iddiam aka
ortaya koyuyorum: bence, tanrnn varlna, rasyonel kantlarla
ulamak bir hayalden ibarettir. Deneyimi ve akl aan bir varla,
imann dolaysz gc ve tanrsal vahyi kaytsz artsz onama iradesi
olmadan, nasl eriebiliriz ki.-'
TEOLOG. - Unutmayn Doktor, vahyin akl ykmaya deil, fakat
tamam etmeye geldii yazldr.
GNDOAN YAYI N L A RI
r i . B L M
METAFZK
Laszlo VERSENVI
SOKRATES VE
NSAN SEVGS
eviren : Dr. Ahmet Cevizci
Sokrates insanlk tarihinde, felsefi anlam iinde insan ruhunu
bulgulayan ilk filozoftur. Sokratesi dnce yalnzca insan deil,
ancak ayn zamanda her biri bireysel insan varim felsefi
dncenin mutlak merkezi yapmtr. Bu ise gerek felsefenin
balangcndan baka bir ey deildir.
Sokrates tarihinin tand ilk ve en byk ahlk filozofu olduktan
baka, "Ruhlarnza zen gsterin" arsyla insanlk tarihinin belli
bal retmenlerinden biri ve byk bir hmanist olmutur.
Sokrates insanlara iyi ve ahlkl yaamalarn tlerken, unlar
sylemektedir: "Dsal kazanmlar ve hafta yaamn kendisi bile, iyi
yaama gre ok daha az nemlidir, nk hasta bir ruhla mutsuz ve
sefil bir yaam srmek, hi yaamamaktan ok daha iyidir.
Yaanmaya deer olan yaam deil, iyi yaamdr. nk iyi bir insa-
na hibir eyden ve hibir kimseden ktlk gelmez."
Sokrates sz konusu olduunda, bilgelik ve erdem trajik bir boyut
kazanr. nk onun savunduu deerier ve ahlk anlay yznden
lme mahkm edilmesi, dnyamzn, yetkin bir insann dnyaya
evsiz barksz kalacak ve aa olsalar da yeryzne, byk
ounluun zararna olarak egemen olanlann ellerinde yok olacak
biimde kurulmu olduunu gstermektedir.
GNDOAN YAYINLARI
6
81
Metafizik Teriminin Kkeni ve
Metafiziin Kapsam inde Yer Alan
ProblemlerirDlnmesi
"Metafizik" Terimi
Felsefenin ikinci temel disiplini olan metafizik, adm btnyle
raslansal olarak olumu durum ve olaylara borludur. Terim, onun
kitaplann dzenleyip sn-aya koyduklar srada, Aristoteles'in
rencileri tarafmdan bulunmutur. Milattan nce drdnc yzydn
en nde gelen, en nemli filozoflandan bhi olan Aristoteles "felsefe"
terimini zgn etimolojik anlam iinde kulland, bir baka deyile
onu "bilim" terimine edeer olan bir terim olarak grd. Bundan
dolay o, biz bugn nasl farkl bilimlerden sz ediyorsak, aynen o
ekilde farkl felsefelerden sz etti. Bunun b- sonucu olarak da, Aris-
toteles eidi "felsefeler" arasndan bk felsefeyi, tm felsefelerin te-
meli olan felsefe olarak ayrd ve bu felsefeye ilk felsefe (prote philo-
sophia) adn verdi. Bu ilk felsefenin grevi, hereyin, varolan her ne
ise onun ilk ilkelerinin ararhnasyd. kinci bilim, yani ikinci felse-
fe olarak da Aristoteles, kendisine genel fizik (physika; phusis, yani
doa) bah altnda bir dizi yapm ayrd doa bilimini
dnd. Arsitoteles'in lmnden sonra rencileri onun kitaplarn
dzenleyip sraya koyarken, Aristoteles'in bu "ilk felsefe"ye aynim
kitaplarn, onun doa hakknda olan kitaplann ardna, edeyile
fiziin sonrasna yerletirdiler. Bu nedenle ilk felsefe hakknda olan
kitapla- "doa hakkndaki kitapla- takip eden kitaplar" {ta meta ta
physika) ya da Latmcedeki adyla, ksaca metaphysika olarak ad-
landmld. Btnyle rasantsal olan bu kouUar iinde, ilk felsefeye
aynim kitaplar betnlemek iin "metafizik" terni bulundu.
"Varhn ilk ilkeleri"ne aynim olan kitaplada, Aristoteles
bakaca eyler yannda, doann tesinde ya da stnde bulunan bk
varlk olarak Tanr'y ele alr. lk felsefeye tahsis edilmi olan kitap
lann, doann tesinde olan arardkla olgusu, "metafizik" terimi-
yle ilgili olarak daha som-a faikh etimolojik yorumlar yaplmasmm
balca nedeni haline geldi. Metafizik, duyusal olann stnde ve
tesinde olan ele alan biln olarak grhne durumuna geldi. nsansal
dncenin ak iinde metafizik ad verilmi olan aarmalar in-
celedihnizde. Tanr ve yaam-tesi gibi doast konularn metafi-
zfsel aratmnalarm kapsam imde gerekten de ierildiini
syleyebilhiz. Ancak metafiziin ele ald konular hi kukusuz
bunlardan ibaret deildi.
Metafiziksel Problemlerin Blnmesi
Metafizikte ierilen temalann zenginlii ylesine byk ve ou
zaman ylesine au-tcdn ki, metafizii, onun kapsamn tketecek
tek bh tanm arachyla karakterize etmek pek kolay deildh. Meta-
fizie ihkm geleneksel tanmlar ya ok genel ya da ok dar olup, ge-
leneksel metafizikte ierilen konular tketmeyi baaramazlar. Meta-
fizie ilikin olduka genel bir tanma mek olarak, onun dnyaya
ilikin genel bir gr formle etmeye alan disiplin olduu ya da
varlk zerine en genel disipUn olduu eklindeki metafizik tanun
verilebilh. Onu, doa hakkndaki bilginin bh sentezi olarak ya da ken-
dileri duyulara sunan fenomenlerin yanltc maskesinin ai'kasma
gizlenmi insan zihninden baunsz bh gereki aa karmaya
alan bk biln olarak tanrmlamak, bh" baka deyile, onun kendin-
de-eyler hakkndaki bilim olduunu sylemek ise, metafizii
olduka dar bir kapsam iinde karakterize etmekten baka bir ey
deildir. yleyse, biz burada metafizie ilikin olarak bhlikh bir
tanun salama ghihninden vazgeecek ve kendimizi geleneksel ola-
rak metafiziin kapsam ihde yer ahn problemlerin analiziyle
snrlayacaz. Buna gre, metafizcsel problemleri drt gruba
ayuracaz. Bu drt grup imde nce ontoloji, ikinci olarak bilgiye
ilikin ararmalardan doan problemler gelh. nc olarak,
doaya ihkin aratumalardan kan problemler ve drdnc olarak
da dinden ve ahlktan kaynaklanan problemler vardu". te bu prob-
lem beklerinden her bhi ileriki sayfalarda ayr ayn incelenecekth.
82
7
83
Ontoloji
Ontolojinin Grevleri
"Ontoloji" terimi Yunanca on szcnden, bir baka deyile
"olmak" fiiline edeer olan einai fiilinin "-en yapl orta"mdan
kar. yleyse, harfi harfine konuulduunda, on "varhk"a
edeerdir; nne getirilen bir artikelle birlikte on, to on, yani "var
olan", ve bunun sonucu olarak da "varolan herhangi bir ey" ekhni
alr. u halde, "ontoloji", etunolojik olaak konuulduunda, var
olanm bilimi, savlar varolan eylerle ilgili olan bilimdir. Bu etimo-
lojiye gre, ontolojinm, savlar var olan herey iin geerli olan en
genel bilim olduu kabul edilir. Aristoteles, ilk felsefesinin, daha
sonra metafizik ad verilen felsef disiplininin grevlerini ite bu
ekilde belirlemitir. "Ontoloji" terimi ou zaman "metafizik" teri-
miyle deihnh olarak, ve bu iki szck de eanlamh terimler olarak
kullanlr.
Bununla birlikte, gnmzde terime ilikin olarak, zellikle feno-
menolojistlerin etkisi alnda, farkh bk anlam gehtirilmitk. Femon-
menolojistler eylerin zyle ilgih tm ararmalara "ontoloji" adm
verirler; ontoloji, onlara gre, zlere ihkin sezgi araclyla
gerekletkihnek durumundadr. Bir eyin zn, rnein genel ola-
rak eylerin zn, cismin zn, zelliklerin zn, Uikilerin
zn, v.b., aratrrken, "bir ey nedk?" sorusunu, "bir zellik
nedir?" sorusunu, "bir iliki nedk?" sorusunu yantlamaya alrm.
Bu trden sorulara verilecek yantlar "ey", "ciskn", "ihki" terimle-
rinin, yle bir yapya sahip olmak durumunda olan, tanmlarndan
baka bir ey deildkler: "Bir cisim u udur." Bu tanmla- birer
neri olmak durumunda olmadklar gibi, szcklerin ne ekilde kul-
lanlacaklanyla ilgili keyfi postlala- ola-ak sunulmazla-, ancak bu
szcklerin dilnizde zaten beliii ve deimez bir anlama sahip ol-
duklann varsayarlar-; bu tanunlai", terimlerirn daha nceden belhli
ve deimez bir anlama sahip ohnalar-r kouluyla, doru ner-meler
olma iddiasrndadu-lar-. Bu trden tanrmlara nesne tanrmlar adr ve-ilh.
hndi, fenomenolojinin kuUandr terminolojiyi bir kyya brakrsak,
ontolojinin grevini, belirli terimlerin, onlarrn kendisinden
almdklar dilde, bu terimlere yklenen anlama ilikin kavraya day-
anan, nesne tanmlarn bulmaya almak olarak betimleyebilhiz.
Ontolojinin kendilerinin nesne tanmlarn salamaya al terhn-
ler ou zaman, kendisinde felsef aiastrrmalarm yaprldrr teknc b-
dilden ahnmakla bhiikte, bunlar bir blmyle gnlk konuma dilin-
den seilirier.
Ontolojinin grevleri terimler iin nesne lanrmlan salamakla
tketilmez. Bazen ontoloji, bu tanrmlara ulamaksrzrn, kendilerine il-
gih terhnlerin anlamrna Uikin bir kavrayr yoluyla, bh baka
deyile bu anlamlarn temelini oluturan kavramlarm analizi yoluyla
ularian belirli ner-meleri ne srmekle yetinir. Bu kavramlar
ounlukla olduka genel olduklarr iin (mein, ey kavramr, bir
zellik kavramr, bh Uiki kavramr v.b.), ontolojinin bu kavramlarm
analizi yoluyla kendilerine ulaUr savlar- da olduka genel bir karak-
tere sahipthler. Bu savlar, genelklerinden dolay, Aistoteles'in kendi
metafiziinin karakteristik savlar-r iin dile gethdii var- olan hereyle
ilgili olan en genel savlar betimlemesine yaklauiar-.
Ontolojiye Uikin yukarrdaki arklama ve tanrmlardan da ark
olduu gibi, bu disiplin felsefede ve gnlk dilde kuUanrIan kavram-
sal donanrmrmrz ve ar-ala-unz arklamaya alrr. Bu hahyle o ya-
rarh bir disiphndh, ancak onun daha ok yadrmcr ve tamamlaytcr
bir rol var-du-.
84
Ontoloji Tarafndan Analiz Edilen Kavramlara rnekler
Ontolojinin zerinde en ok durduu kavramlardan bi tz kav-
ramdr. Bu ternin felsefede, birbmnden fakl bok anlam
ohnutur, ancak bu anlamladan en temel ve en nemlisi, ona Aristo-
teles tarafndan verilmi olan anlamdr. Sz konusu anlam tz, ken-
disine bh eyhi yklenebilecei, ancak kendisinin baka bh eye
yklenemeyecei ey olan tanmlai". Bh baka deyile, tz kendileri-
ne baz zelliklerin yklenebilecei, baka bir eyle beUrli bh iki
iinde bulunabilen, u ya da bu durumda olabilen, ancak kendisi bh
zellik, bh iliki, bir durum, v.b., olmayan eydir. Tze mek olarak,
somut bheysel eylerin dnyasndaki u sandalye, u masa, u kii
verilebilh. Tzlerle tam bh kartlk iinde bh eye yklenebilen
zellikler ve yine tzlerle tam bh kartlk iinde ber nesneler, du-
rumlar, v.b.g., arasnda geerh olabilen ilikiler tzn karsnda yer
ahiar. Skolastikler zelliklerin, ilikilerin, durumlarn, v.b.g., kendin-
den-kaim, var ve kalc ohnaylanna kart olaak, tzn kendin-
den-kaim oluuna byk bh nem verdiler. mein, krmzdk
zeUii, bu zellie sahip olan bir tz dmda, varolamaz. Bununla
bhiikte, krmzln kendisinin bh yklemi olduu u ya da u tikel
gl varoluu iin kendisinden baka bh temele gerek duymaz ve
kendi bana varolur. Skolastikler tzn kendiden-kaim, var ve kalc
oluunu, onun zsel zelUi olarak grmler ve tz res qui conve-
nit esse in se vel per se (kendi iinde ya da kendisi iin varolan ey)
olarak tanmlamlardr.
Ontolojide analiz edilen nemh bh baka metafiziksel kavram da,
yalnzca dnlen varla {esse in intellektu) kart olarak, gerek
varlk {esse reale) kavramdr. Tatta dalar (Polonya'da Karpat
dalar iinde yer alan bh da silsilesi), Niyagara elaleleri, Leipzig
Sava gerekten varolur ya da gerekten varohnumr ve bunlardan
her bhi "gerek varlklar" ad verilen varlklar iin bh mek
oluturur. te yandan, insan bal at bihnmdeki mitolojik yaraklar,
Balladyna, Zagloba'nn Burlaj'la karlamas yalnzca dncede
85
vaiolur ya da varolmutur ve bunlar "yalnzca dnlen varlkla"
ad verilen varhklar iin bk rnek meydana getirir. "Yalmzca
dnlen varlklar " szcn ilk ve temel anlam iinde vaolamaz-
1ar ve onlara varolu, yalnzca mecaz bir anlam iinde yklenebilir.
Zeus'un Yunanllan dncesinde vaolduunu sylediimiz zaman.
Yunanllarn Zeus hakknda dncelere sahip olduklarn (ya da
Zeus' a mandklarm) anlanak istiyoruz.
Ontoloji tarafndan analiz edilen kavramlara nc bk rnek ola-
rak gerek nesneler kavramm alp, onu ideal nesneler kavramyla
kar karya getffecegiz. Gerek nesneler zaman iinde varolmu,
varolan ya da varolacak olan nesneler, olaylar, v.b.,dir. deal nesnelere
ise zamand varlkla- ad verihr. deal nesnelerin en sk sz edilen
rnekleri saylar, ideal geometrik ekiller (noktala, dorular, v.b.,) ve
bunlar arasnda geerli olan ilikilerdu-. deal nesnelere ikm
rnekler arasnda, somut nesnelerde gerekleen zelkler olarak
deil de, nesnelerden soyutlanan zellikler olarak dnlen ve
dolaysyla, kendinde gzellik, adaletin kendisi diye adlandmlan
gzellik, adalet, erdem, gibi kavramlar da vardr.
Filozoflar tarafndan ontolojinin kapsam iinde analiz edilen kav-
ramlara, metafiziin dier blmlerinde nemli bk rol oynanu olan
kavramlara ihkin olaak ayr rnek verdik. Bunlar farkh varolu
kavramlaryla ilikih olan farkl nesne kavramlandu". Tze varolu
yklediniz anlam, zelliklere, ikilere, v.b., vaolu yklediimiz
anlamdan farkhdr; o gerek nesneler iin farkl, yalnzca dnlen
nesneler im farklda; o yine, ideal nesnelerin varoluuna kart ola-
rak gerek nesnelerin varoluundan sz ettniz zaman da fakldu".
Btn bu farkh varolu kavramlar, ontolojinin taihi iinde filozofla"
taafmdan analiz edihnitir. Farkl varolu kavramlarnn yukarda
szn ettiniz farkh nesne kavramlarnn anlamlanyla ihki
iindeki analizine kout olarak, filozofla- olanak ve zorunluluk kav-
ramlarnn anahziyle de ok yakndan ilgilenmilerdir. Fakh vatlk
tarzlanm (Latincede modi existendi) gsteren kavramlaa modal kav-
ramlar- ad verihnit-.
86
Sz edilen bu kavramlar ontoloji taafmdan incelenen kav-amla-
dan yalnzca bazdan iin bier mek olutuuia-. Ontoloji baka
kavramlann analiziyle de urar. Bylelikle ontoloji, mein neden-
sel iliki kavramn, ama kavramn, mekn ve meknsal iliki kav-
ramlann, zaman ve zamansal iliki kavramlann ve bu aada daha
birok kavram analiz eder.
Ontolojik Savlar
Ontolojinin genel savlan, daha nce de sylemi olduumuz gibi,
kavramlaa ilikin analizlere dayanr. Ontolojik ilkelerin arasnda
mein unlar vardr: Bh nesnenin beUi bir zeUie, hem sahip ola-
bilmesinin hem de sahip olamamasnn sz konusu olamayacan
ne sren ontolojik elimezlik ilkesi; her nesnenin bir zelHe ya
sahip olma^ ya da sahip olmamak zorunda olduunu ne sren ontolo-
jik ncnn olanakszh iUcesi. Bu ilkeler, olduka ak ilkeler
gibi grnmelerine karn, ateli tarmalaa konu olmulad\
elimezlik ilkesiyle ncnn olanakszl ilkesine ayn zama-
da fonnel mantkta da rastlamak olanakhdu'. Bu, dier ontolojik sav-
lar iin de sz konusudur. Ontoloji, tam ve dakik bir kuram kendileri-
ne dayandumak asndan yeterince ak ve anlalr olmayan
kavramlann analiziyle urar. Bu kavramlann anahzi yeterh ve doy-
urucu bir biimde yapld zaman, bu analizlerin sonulan,
tmdengelimsel bir km-am ohna zelliine sahip olan bi- savlar siste-
mini bu anahzlere dayandan baka bir bilim tarafndan, bir baka
deyile matematiin kaakteristii olan metodolojik biime sahip olan
b- bilim taafmdan teslim alnr. Bylelikle, mein, yntemi
asndan matematie akaba b" bilim olan ada fonnel mantk
snflar kuramn ve ilikiler kuramn ierir. Bu iki blm iinde
formel mantk, salt, "beysel nesne", "zellik", "iliki" gibi kavram-
lann anlamlan saptayp gzler nne semeye dayandklar iin.
87
pekla ontolojinin kapsam iine de dahil edilebilecek savla- ortaya
koyar. Mantk konusunda yazan baz yazarlar formel mantn bu
paasma ontoloji adn ve-milerdir.
Ontoloji, bu ekilde kendisinden tikel problemlerin kp gelitii
bir temel olup ka-. te yandan, zel bilimlerin bizzat kendilerinden
doan ve ontolojik bir nitelik sergileyen baz problemler vardr. Bu,
zellikle sz konusu bilimler, kendilerinde kullanlan baz temel kav-
ramlarn yeterince aklanp aydnlatlmamasndan kaynaklanan belir-
li glkler karsnda tkezledikleri zaman olur. Bu durumda, bu
kavramlann akla kavuturulup, tam anlamyla aydnlatlmas
ynnde bu- gereksmim doar, bilim adamla dikkaerini ontoloji
alanna evirirler ve uzmanlarla filozoflar arasnda bir ibirlii balar.
8
iilgi zerine Dfiinnienin onncu Olan
Metafiziksel karmlar
ideal Nesneler Problemi: Tmeller Kavgas
Platon'un dealan
Bu blmn balgmda sz eden problem aprioriserle empi-
riser arasmdaki, bizim "bilginin kaynar"yla ilgi epistemolojik
problemi incelerken karlatrgrmrz, tartmayla yakmdan ilikidir.
Bu epistemolojc problemde, iki yntemden hangisinin, aprioristik
yntemin mi, yoksa empirik yntemin mi, akri yrtme ynteminin
mi, yoksa deney ynteminin mi gerekliin bUgisine gtrd soru-
su zerinde durmutuk. Platon tam anlamryla au-r bh aprioristti,
nk o, yalnrzca akla dayanan bilginin gerekten var- olanrn bilgisine
ve dolaysryla gerekliin bilgisine gtrdn, buna karm deneyin
bizi, yalnrzca grnler dnyasryla tanrrdrrnr dnyordu. Ra-
syonel bilgi kavramlar- aracrryla kazanrian bilgidh. Bizi doru
gereklikle yalnrzca rasyonel bUgi tanrtu-ryorsa, zihinden baunsrz
olan bu muak gereklik, bize algrlada ve imgelemde verilen
eylerden deil de, salt kavramlar- aracrryla kavranaben
va-lcladan meydana gehnelidir. Dncede yalnzca soyut kavram-
lar- tarafrndan kavranaben, algmm ve ngelemin kenderine
ulaamadrr bu valklaa. Platon tarafndan dealar adr verihr.
Kendilerine dealar adr verilen bu nesneler nelerdir? Platon'a gre,
dealar arasrnda, imgeleneben tikel iyi insanlara, iyi ilere, v.b.g.,
kar-rt olarak, yalnrzca dnce tarafrndan kavranaben kendinde iyi-
hk gibi eyler vardr. Kendinde gzellc de bir deadu-, nk o
alganaben ya da imgeleneben tikel gzel nesnelerin tersine, kav-
ramsal ola-ak kavranabilir.
Tmeller
deala- arasnda hereyden nce, genel olarak insan, genel olarak
at gibi, tmeller olarak adlandmlan genel nesneler bulunur. Tikel in-
sanlar- ya da tikel aa- alglanabilirler; te yandan, genel olarak insan
ya da genel olarak at gibi nesneler yalnzca kavramsal ola-ak
anlalabilen nesnelerdir. Bu genel nesnelerle, mein genel olarak
aa anlanak istediimiz eyin ne olduunu daha ak hale getirmek
iin, u iki ne-me zerinde dnelim: "Her at otuldur" ve "At Av-
rupa'da yaygmdu-". Bu nermeden birincisi tikel atlardan sz enekte-
d- ve onlar otul hayvanlar ola-ak tanmlar. Oysa, ikincisi tikel adar-
la ilgih deildir, nk tikel bir atla ilgili olarak onun yaygn bk
hayvan olduunu makl bir sav olarak ne sremeyiz. Bu "yaygnlk"
tikel atlaa deil de, at trne yklenebir. imdi bu at tr, pk
insan tr ve dier trler gibi, Platon'un deala- arasna dahil ettii
genel bir nesnedk.
Platon'a gre, bizi insan zihninden bamsz mutlak gereklikle,
yalnzca rasyonel bilgi tantrrdmdan ve bu rasyonel bilgi bizi salt
kavramlar aachyla anlalabilen vatlklarla, bk baka deyile
dealarla tantrdndan. Platon yalnzca deala- dnyasnn, insan
zihninden bamsz, mutlak gereklik olup, duyusal bilginin
eriebildii bkeysel eyler dnyasnn ise doru gereklik olmad
sonucuna varr.
Platon'un retisi saduyuya meydan okumaktan baka bir ey
deildi. Bundan dolay, o felsefe tarihinden daha az ya da daha ok ra-
dikal olan kkl bir muhalefetle karlat. Bu konuyla ilgili tartma
felsefe talihinde, bu genel nesnelere Latmce' de universaUa ad veril-
dii iin, tmeller kavgas olarak bilink. Platon'un tmellere gerek
ve tzsel bk varhk veren bak asndan baka, Aistoteles'in
tmellere vai-olu ve-meyi ngren, ancak onla bireysel eylerden
bamsz bk biimde vai-olmaya yeti, tzsel vai-lkla- olaak
90
gmeyen gr de vadu\ Aristoteles'e gre tmeller yalnrzca hie-
ysel eylerde, onlann zsel zellikleri olarak yani Aristoteles'in de
getirdii biimiyle, bheysel eylerin fonnu olar-ak varolur. Bununla
bhiikte, Aristoteles'e gre, yalnrzca bireysel eylerin tzsel vairklan
vardrr. Bu varirk tr tikel insanlann karakteristiidh. nsan, bh
baka deyile insanirk deasr, yalnzca bheysel insanlann zsel
zellii olarak, onlardan soyutlama iinde deil de, onlada varolur.
Platon'un tmellere gerek ve tzsel varlk ykleyen retisine radi-
kal kavram realizm ad verilh. Buna karn, Aristoteles'in tmellerm
gerekten varolduklanm, ancak bireysel eylerden ayn bir varolua
sahip olmadrklarmr ne sren retisi ise lml kavram realizmi ola-
rak adlandrrrirr.
te yandan, konseptalizm kavram realizminin sz konusu her iki
biimine de karr rkai"; o dealarm yle ya da byle gerek bhvai'o-
lua sahip ohnalarm kabul etmez ve onlara yalnzca dnlen
varlk olma stats verh. Tmeller varolmaz, yalnzca tmeUerin kav-
ramlan varolur.
Nominalizm kavram reahzmiyle olan karthnda daha da ileri
gider ve tmellerin de kavramlann da varolmadm ne srer. Nomi-
naliste gre, genel olaak insan hakknda, cinsiyet, ya, boy ya da in-
sanlan baka bir insandan ayrabilen herhangi bh baka zellik gibi
spesifik ohnayan bir dnce dnlemez. Nominaliste gre,
yalnzca genel terimler varolur, genel hibh kavram, genel hibh
nesne yoktur.
Tmeller Kavgasnn ada Biimi
Tmellerin vai'Ouu hakkndaki, kk antik Yunan felsefesine
uzanan, felsef tartma modern felsefede baka bir bihn altnda or-
taya rkar-. Problemin ada biimi, matematik gibi apriori disiplin-
lerin btnyle gerek, ancak bize duyu deneyinde verilen dnyadan
91
olduka faikl olan bir dnyay, zihinlerimizden baunsz olarak varo-
lan saylar, matematiksel fonksiyonla- gibi ideal varldann dnyasm
m aattrd, yoksa byle bir dnyann hibk ekilde varohnad
m sorusuyla ilgihdk. Bu tartmann farkl bk biimi daha nce bil-
ginin kayna problemine aynim olup matematik aksiyomlann ka-
rakteriyle ilgih olan blmde tarhnt. Bazlarna (fenomenolo-
jisere) gre, aksiyomla; bizden baunsz olaak varolan, ve zlere
ilikin sezgi yoluyla kazandan bilgi taafmdan kendisine nfuz edile-
bilir olan bk dnyaya ilikin bilginin ifadesidkler. Dierlerine gre
ise, matematiksel aksiyomlar bizden baunsz olaak varolan belkli
varlklara ya da entitelere ilikin bilginin ifadesi olmayp, yalnzca
onlarda ierilen baz terimlerin bir tr tanmlandr (onlar bk tr rtk
tanmlardr). Bu dier okul, zihinlerimizden baunsz olarak varolan
ve kendisinin bilgisine ulamann matematie dt, herhangi bk
ideal varlklar dnyas tanmaz. Bu okula gre, yalnzca empirik bilgi
iin uygun bir yapda olan gerek varlklar dnyas varolur ve mate-
matik yalnzca bu dnyann bilisel adan ifade edilmesi iin gerekli
kavramsal donanm ve aralar salar.
Metafiziksel dealizm Problemi
(a) znel dealizm
Epistemolojik dealizmin Sonular
Epistemolojik ideahzm, bilgimizin smrlar bakmndan, zihinleri-
mizin kendisine dsal olan bir gerekhi bihneye yetih olmad te-
zini ne srer. Zihinlerimize dsal olan bir gereklikle anlatlmak is-
tenen eyin ne olduuna bal olarak, bu tezin iki ayr versiyonu
vaidr ve bunlar epistemolojik idealizmin iki deiik ekline karlk
92
gelirler: (1) Zihinlerimizin yalnzca kendi deneylerinin (tecrbelerinin)
bilgisini kazanabileceine inanan ikm idealizm, () zihinlerimizin
yalnzca kendi yapun ya da konstrksiyonlan bilebUeceini ne
sren anssendental idealizm. Epistemolojik idealizmin bak asn
savunan filozof zihinlerhnizin bUdii hereyi, ya bilen znenm baz
zinsel hallerinden meydana gelen kompleksler olarak, ya da bilen
znenin konsksiyonlar olarak grmek zorundadr.
Bildihniz nesneler a-asnda hereyden nce, fiziksel doa ve
zellikle de cisimler yer alff. Tatmakta olduumuz epistemolojik
ideahzmin sonular temelde ite bunlai" iin geerlidir. kin versiyo-
nu iindeki epistemolojc idealizmden, cisimlerin bilen znenin bei
deneyleri, zihin halleri olduu sonucu ka-. Ve bylelikle, mein
ikin idealizmin temscisi olan Berkeley beden ve ruhu, evleri,
aalan, masala-, sandalyeleri, v.b., baka hibh ey olarak deil de,
yalnrzca alglayan zihnin izlenimlerinden oluan kompleksler olarak
grr. Transsendental versiyonu iindeki epistemolojc idealizmden
ise, bildihniz nesnelerin yalnzca zihinlerhnizin konshksiyonlan ol-
duklar sonucu ka-.
znel dealizmin Tezi
Cishnlerin izlenim komplekslerine indhgenmesi ya da onla-n zi-
hinlerimizin belli bir trden konsksiyonu olma durumuna gethilme-
si, bu gmsn savunuculai'in, cisimlere yklenen var-oluun, vai-olu
szcnn tam ve gerek anlamr iinde mi, yoksa mecaz bh anlam
iinde mi alrnmak durumunda olduu sorusunu sormak zorunda
brrakmrr. Bu soruya ikin ve akm idealiser taafrndan veren
yantlan inceleyelim. kin ideahst iin cisimler bilen znenin izle-
nimlerinden ya da izlenim komplekslerinden daha fazla hibir ey
deildirler. Ancak izlenimler tzsel olarak varolabilen eyler, tzler
deildirler. Bir izlenn, belli bh znenin deneyi olup, yalnrzca bh
93
zneyle ilikili olarak vaolabilir. Bi- izlenimin varolduunu
sylediimiz zaman, 'varolur' szc, ayn szcn tzler hakknda
konumumuz zaman sahip olduu baka bir eye indu-genemez an-
lama sahip deildir. "Bir izlenun varolur" ifadesi "bir kimse bir izleni-
me sahip ohnaktadn", "b- knse onu tecrbe eder" anlamna gelir.
Benzer bir biunde, bir izlenimler kompleksinin varolduunu
sylediimiz zaman, bu, bk kimsenm bu kompleksi tecrbe ettiini
sylemekle edeerdk. Cisimler ve dolaysyla aalai", evler, masa-
lar, sandalyeler yalnzca izlenun kompleksleri olduklanndan, onlarn
varoluu, bk kunsenin onlar tecrbe ettii olgusuna indkgenir. Ci-
simlerin varoluunu, tzlerin varoluunu ne srdmz ayn indir-
genemez anlam iinde ne sremeyiz. Cisunler tzler deil, ancak zi-
hinsel haller, izlenunler ya da izlenim kompleksleridirler. Cisunlerin
varoluunu ne srerken, onlara yalnzca izlenunlere vaolu
yklediimiz anlamda varolu ykleriz, yleyse "cisimler varolur"
ifadesi "bk kimse (bir zne) onlar tecrbe etmektedk", "biri onlara
ihkin olarak bilinlidk" anlamna gelir. Bu cisimlerle ilikili olarak,
ikin versiyonu iindeki znel idealizmin tezidk. Bu grn en nde
gelen savunucusu, sz konusu tezi, cisimlerle ilgili olarak, onlarn e^-
.yelerinin percipi'ye eit olduu, onlarn varoluunun onlann
alglanm olmalar olgusundan olutuu biundeki zl tanunda dile
getirmi olan Berkeley'di.
Transsendental ideahzm bilginin nesnesini ve zellikle de cisimle-
ri belkli zihinsel hallerle ve dolaysyla izlenimlerle zdeletirmez,
ancak onlan iirdeki fiksiyonlarla, mitolojik kiilerle v.b,, ayn
dzeye yerletirk. Bu fiksiyonlar zihmsel haller deildirler, onla- her-
hangi bir kknsenin dnceleri deildirler. (Sienkiewicz'in
dnceleri ondokuzuncu yzylm sonlarnda ve ykminci yzydn
balannda vaoluyordu, ancak Sienkieiwicz'in dncesi tarafndan
yaralan Zagloba o zamanlar var olmam. Dsel Zagloba yleyse,
Sienkiewicz'in herhangi bk dncesiyle zde deildi. Byle fksiy-
94
onlala ilgili ola-ak zaman zaman onlarn belirli bir anlam iinde va-
rolduklam syleriz; mein, Oiympos Tanrlar aasnda
gkgrlts tanrsnn varolduunu, ancak bir kutup nlan
tanrsnn varolmadmr syleriz. Ancak bunu sylediimiz zaman,
"var-olu"u szcn tam ve gerek anlam iinde almayrz, nk
gkgrlts tamsrnrn, yani Zeus'un szcn gerek anlamr iinde,
kutup rmlar tannsnm varolduundan daha fazla varolmadm bili-
yoruz. Zeus'un yalnzca Yunanhiann inanlamda vai-olduunu anlat-
mak istiyoruz ve bu yalnzca Yunanllarn Zeus'un varolduuna
inandcla anlamna gehr. ihdeki fiksiyonlara, mitolojUc kiilere,
v.b.g., referansla "varolur" szc, bh kimsenin onlarla ilgili
dncelere sahip olduu, bh kimsenin onlaa inandrr, v.b.g.,
anlamrna gehr.)
Transsendental idealist, zihinlerhnizin kendi konsttksiyonlan
dnda hibh eyi bilemeyecemi dnd zaman, cisimleri bu
tlden fiksiyonlala, dncenin bylesi kons-ksiyonlaryla aynr
dzeye yerlethir. Buradan, cishnlere "varolu" yklediimiz zaman,
bu "varolu"u szcn tam ve gerek anlamr iinde almadrunrz,
ancak onun burada "bir kimsenin cisimleri zel bh ekilde
dnd", "birinin bu cishnlerin bir ekilde bilincinde olduu"
anlamna geldii sonucu car. Bu cisimlerin ne ekilde bilincinde
olduumuz hususu nemsiz bh konu olmayrp, anssendental idealist-
ler taralndan ayrca incelenir. Biz bu konuyu daha ilerideki sayfalar-
da tariracarz.
znel metafiziksel idealizm, yleyse, doay ve zellikle de cisim-
leri, szcn gerek ve baka bir eye indirgenemez anlam iinde
varolan bir ey olarak grmez, ancak cisimlerin "varolu"unm farkl
bir anlama sahip olduunu savunur, yle ki cisimlere "varolu"
yklerken, bunu yasal olarak, sylediimiz eyler sz konusu znenin
belli bir biimde eyledii, onun belli izlenimleri tecrbe ettii, onun
bu cisimleri belli bir biimde dnd eklindeki bir sava indirge-
nebildii srece yaparz.
95
Bu, znel metafiziksel idealizmin temel tezidii-. Bu tez ou zaman
farkl ekillerde dile getirilir. znel idealizme gre cisimlerin bilen
zneden bamsz ola-ak vaolmad, ancak onlan zneye baml
olan bir varla sahip oldukla sylenir. Berkeley'in esse=percipi tezi
bazen cisimlerin, yalnzca binin onlar alglamala koulu altnda
vaoldukla, ya da hatta onlann yalnzca biri laafndan alglandklan
zaman vaoldukla eklinde fo-mle edili-. Ancak bu fo-ml idealist
retinin anlamn aptr. Bu fomle gre, cisimler, vaolu
szcnn gerek anlam iinde, alglandkla- zaman bile, vai'ol-
mazla-. te yandan tez, onlarn bir zne tai'afmdan alglanmala-mn
cisimlerin szcn gerek anlam iindeki vaoluunun bir koulu
olup ohnadyla da ilgili deildir. Bh cisme ilikin alg, (idealistlere
gre) o cismi szcn gerek anlam iinde vai-olan bir ey yap-
maz, nk izlenun kompleksleri olarak anlaan cisimlere, varolu
szcnn tzlerin varoluundan sz etimiz zaman sz konusu
olan gerek anlam iinde, varolu ykleyemeyiz.
znel dealizmin Bak Asndan Gereklik ve Gerekliin
Grn
dealistlere kai, onlarn bak ala-mn fiziksel gereklikle fi-
ziksel gerekliin grnleri a-asmdaki fai-klh karanlklard
savunulmutur. Felsefe yapmayan bir adam, gerek bir masay
alglamas durumunda baz izlenimleri tecrbe ettiini, ancak buna ek
ola-ak nnde szcn gerek anlam iinde varolan gerek bir masa
bulunduunu syler. B- sanr iinde olduum ve bana bh masa
alg hyomuum gibi geldii zaman, aktel olguda daha nceki izle-
nimlerle ayn izlenimlere sahip olurum, ancak nmde gerekten va-
rolan b- nesne yoktur. te yandan ideast iin, bir masa hibir zaman
szcn gerek anlam iinde varolmaz; b- masann vaolduunu
ne srdmz zaman, bu terimi, "bir masa varolur" tmcesinin "bir
96
kimse 'masa' szcyle bMetirilen izlenimlere sahiptir"e karlk
geldii anlam iinde alyoruz. deaUst, yleyse, gerek b- masann
algsn ona ilikin bir sanrdan, ounlukla yapd bin iinde,
ayramaz. dealist iin fiziksel gereklikle, ona Uikin bir sanr
arasnda hib- fai-k yoktm-.
Bu ithaz ideahstler ta-afndan dikkate alnm ve onla- bu itiraz
berta-af etmeye almlardr. Demek ki, idealistler bir grnle
gerek bh cishn arasnda bir ayrm yaparlar. Gerek cisim, ikin idea-
listlere gre, bir cismin grnyle ayn trden izlenimler kompleksi
olmakla birlikte, gerek cishn zel bh ynden bir izlenimler komplek-
sidh. Bir piskopos olan Berkeley hereyi bUen bh Tanr'mn btn bh
maddesel evreni dzenli olarak algladn kabul eder. Ancak bu
maddesel evren Tam' mn tecrbe ettii izlenimler toplamndan baka
hibh ey deildir: Maddesel evrenin varoluu, onun Tanr tarafndan
alglanmas olgusundan oluur. nsan Tanr'mn izlenhnlerine karrk
gelen izlenimlere sahip olabilh ve o ayn zamanda fakl izlenhnlere
de sahip olabilh. Bunlardan birincisi ya da bunlardan oluan komp-
leksler fiziksel cisimler, oysa sonuncular yalnrzca cisimlerin
grnleridir. Gerek cisimler Berkeley iin, yleyse Tanrr
tarafmdan tecrbe eden izlenn kompleksleriyle zde olmalarr
bakrmrndan zel izlenim kompleksleridirler.
Tanrr'nrn, evreni varolu hali iinde tutan, hereyi bilme gcne
mracaat etmek suretiyle, Berkeley aynr zamanda idealizme ynelik
baka eletirerin domasmr da nler. Buna gre, o insanlar
tarafmdan tecrbe edilen izlenimlerle zdelethilirse, doanrn insan-
larm ortaya rklarmdan nce vaohnad kabul edilmelidir. Yine
bir odann iinin in&an ona bakt zaman vaha geldii, insan ona
bakmaktan geri durduu zaman yok olup giuii kabul edilmelidir.
Berkeley, onun gznde maddesel dnya, dine gre ezeh-ebed olup
hereyi bilen Tanr tarafndan tecrbe eden izlenhnler toplamr
olduu iin, bu sonulardan karnmt.
97
Berkeley'in gerek nesnelerle onlarn grnleri aasmdaki
farklla ikin olarak baka b- aklama daha getirdiinden sz
edilmehd". Maddesel gereklik yalnzca dzenlenileri belli hir
sreklilik ve dzen sergileyen izlenim komplekslerinden oluur.
Dler ve yanlsamalar ise, sreksiz ve dzensiz olmalar bakunmdan
gerekliin uzandadurlar.
Transsendental ideahzmle ilgili olarak, onun bahca temsilcisi
olan Kant gerekhin grnlerinin, yani fiksiyonlarm ka-sma,
kendilerine empirik gereklik ykledii fenomenleri geu--. Transsen-
dental idealizme gre, maddesel dnya yalnzca zihinlerimizin,
ih-deki fiksiyonlarla ayn trden b- konshksiyonudur. Szcn
gerek anlam iinde maddesel dnya fiksiyonlarla ayn dzeyde varol-
maz. Hem maddesel dnya hem de fiksiyoar yalnzca mecazi bir
anlam iinde, yani birmin onlar belli bir biunde dnmesi
anlamnda "varolur"lar. Empirik gereklie karlk gelen maddesel
dnyann "varoluu"yla, fiksiyonlarm ve yandsamalarm "varolu"u
arasndaki farkhik maddesel dnya, bir baka deyile emphik
gereklik hakkndaki dncelerin, fiksiyonlar hakkndaki
dnceler tarafndan yerine get-ihneyen belli ltleri yerine getir-
mesinden oluur. Maddesel dnya deneysel yntemin koyduu
ltleri yerine geth-en yarglarda betimlen-, oysa fiksiyonlar
hakkndaki dnceler bu ltleri yerine getremezler. Maddesel
dnya ile fiksiyonun dnyas arasndaki farkldk u halde, hanssen-
dental ideahzme gre, deney ltnn maddesel dnyay destekle-
dii, oysa onun fiksiyonlan desteklemek bir yana, gerekte onlarla
elitii olgusundan oluur. dealist olmayan herkes bu sav kesinlik-
le kabul edecekt-. Deney ltnn maddesel dnyay destekledii
olgusundan, idealist olmayanlar maddesel dnyann zihinlerimizden
bamsz olaak varoluunun lehinde olan b: argman bulurlai". te
yandan, idealist bu karsamay kabul etmez. deahst iin deney
lt neyin gerekten var olduunu, neyin zihinlerimizden baunsz
olduunu ne sren yagdaa gtrmez, ancak yalnzca zihinlerimizin
98
belli konstrksiyonlann betimleyen yarglara, yalnzca ynelimsel
nesnelere gtrr. Transsendental idealistler, btn bir maddesel
gerekliin zihinlerimizin bh konsttksiyonu olduunu savlayan
temel tezlerinden vazgemeksizin, bu konsksiyonlarm kapsam
iinde "empirik gereklik"e karlk gelen maddesel dnya ile fksiy-
onlann ve yamlsamalam dnyas arasndaki ayrm, ite bu ekilde
yaparlar.
(b) Nesnel dealizm
znel dealizmin Kusur ve Yetersizlikleri
Transsendental idealizm kendi gehim seyri iinde znel idealizm
dzeyinde kahnaz. (Transsendental versiyonu) iindeki znel idealizm
cisimleri ve btn bh maddesel dnyay zihinlerimizin, szcn
gerek anlam iinde varolmayan, bh baka deyile kendinde-eyler
olmayan konshksiyonlan olarak grr; te yandan, znel idealizm
ruhlar ve zinsel dnyay tamamyle gerek olan eyler olarak tanr,
onlara gerek bh varolu ykler, onlar "'kendinde-eyler" olarak
grr. Bu, bununla bhlite, hanssendental ideahzmin temel iUceleriyle
uyuabilir bir bak as dedh. Daha nce, epistemolojc idealiz-
me aynhn olan blmde de sylediimiz gibi, o bize deneyde veri-
len maddesel dnyay zihinleimizin konsttksiyonlan ohna dzeyine
indirger ve maddesel dnyay zihinlerimizden bamsz bir gereklc
olma zelliinden yoksun bttakr. Bu, deney yntemine ihkin anali-
zinin, -anssendental idealizmi deney ynteminin zihinlerimizin
konsttksiyonlarmm tesine geemeyecei ve kendinde-eylere
ulaamayaca sonucuna gtnnesinden kaynaklanmaktadr.
Ancak bizim deneyden kazandmz bilgi yalnzca maddesel
dnyann bilgisiyle snrh deildh. Zihinsel dnya da deney yoluyla
bilinh. Bize kendisinde maddesel dnyann verildii dsal deneye ek
olarak, bh de kendisinde zinsel dnyay bildiimiz isel deneyi ayrt
99
ederiz. Genel olaak deneyin analizi onun zihinleimizin
konshksiyonlannm tesine geerel?kendinden-eylere vamaya yeti-
li ohnadm gsterirse, bundan yalnzca cishnlerin ve btn bir mad-
desel dnyann deil, ancak ayn zamanda ruhlarn ve btn bh zihin-
sel dnyanrn da kendinden-eyler olmayp, salt zihinlerhnizin
konshksiyonlan, yalnzca ynelimsel (entansiyonel) nesneler olduk-
lan sonucu kar.
Transsendental idealizmin gerektirdii bu sonu nesnel idealizm
ad verilen metafiziksel bh eilim tarafndan karsanr. Nesnel idea-
lizmin bize deneyde verilen dnyay, hem maddesel hem de zihinsel
dnyay, dolaysyla btn bir maddesel ve tinsel gereklii, nesnel
tin ad verilen bir varln bi bahla olarak grd iin, sz ko-
nusu metafiziksel idealizme nesnel idealizm ad verilh ve o, znel ide-
alizmin karsna geirilh. imdi, bu olduka g ve karmak
retiyi olanakh olduu lde a ve anlalr bir bihnde sunmaya
alacaz.
Psikolojik Anlamlar inde Yarglar ve Mantksal Anlamlar
iinde Yarglar
Transsendental znel idealizmin doay doruluk ve zeUikle de
deney ltn yerine gethen yargla-da betimlenen ynelimsel nes-
neler (zinlerhnizin konstrksiyonlan) toplam ola-ak grdn bh
kez daha anmsayalun. Dikkatimizi doa gerekten varolan bir ey
olarak deil de, yalnzca zihinlerimizin bir konsksiyonu olaiiik
grld zaman gndeme gelen temel itirazlardan uzaklatrsak da,
yukardaki reti idealistin kendisi iin bile baz deiiklik ve
dzeltmelere gerek duyar-.
Burada doann, doruluk ltn yerine gethen, ancak yalnzca
insanlar taafindan ne srlen yargrlarda betimlenen bir ynelimsel
nesneler toplamr mr olduu, yoksa hi kimse ta-afmdan ne
100
srlmeyen yarglann da bu toplam betimledii sorusu doar.
Yalnzca aktel olarak bir kimse tarafndan ne srlm yargaia
ilgilendiimizi kabul edersek, bu yagar taifndan betimlenen
gereklik blk prk ve boluklai'la dolu olacakr. Burada gzden
kanimamas gereken nokta udur: Aktel insansal bilgi smu-l
olduundan, doann insanlarn ona ilikin olarak sahip olduklar
bilgi tarafndan tketildiini savlamak paadoksal olacaktu". yleyse,
daha ok ikinci olasd kabul eneh ve -anssendental idealizmin te-
zini doann, doruluk (ve zellikle de deney) ltn yerine get-en
yarglar, hem birileri tarafndan ne srlm yaglar, ve hem de hi
kimse taafmdan ne srlmemi yarglar taafmdan betimlenen
ynelimsel nesneler toplam olduu anlamna gelecek ekilde yorum-
lamahyz.
kinci yorumu kabul edersek, bu kez bk baka glkle kar
karya geliriz. Hi kimse tarafndan ne srlmemi bu yarglar ne-
lerdir? Yagar zihinsel fenomenlerdir ve zihinsel fenomenler de her
zaman bir insann bilmcinde ortaya kar. Bk yarg zihinsel bir feno-
mense, o bkileri tarafndan belli bk zamanda ne srhn olacakr.
Bu glk, bununla birhkte, yalnzca "'yarg"yla bel bk trden zihin-
sel fenomenleri anlatmak istersek varolur, oysa "yarg" szc
yalnzca belli zihinsel fenomenleri gstermek iin kuUanlmaz.
Mankta yarglardan sz ettigkniz zaman, herhangi bk zihinsel feno-
meni kasteneyiz. 2x2=4 yargsnn bir yarg, 3x3=9 yargsnn ise,
birinciden farkh olan baka bir yai'g olduunu syleriz. Bunu
sylediimiz zaman, "2--2=4 yargs" herhangi bk zihinsel deneye ya
da bir bakasnn "2x2=4" tmcesiyle dile getirecei deneylere refe-
ransta bulunmaz, ancak "2-H2=4" tmcesinin tek bir ey olan anlamna
referansta bulunur. "2x2=4" tmcesinin bu bkicik anlamr ne benim
ne de herhangi bk bakasnn dncesidk; o hi kimsenin zihinsel
deneyi deildk, ancak "2x2=4" tmcesiyle dile getkilen btn bu
dncelerin ortak ieriidir. Bu biricik anlam kendi aralamda bkok
bakmdan (mein, aklk bakmndan) fakhhk gsterebilen, ancak
101
birbirleriyle ierikleri asndan uyuan birok dncede somut-
laabilir.
Nesnel Tinin Dnyas
Psikolojide kullanlan yarg anlayna kait olaak mantkta
kuUamlan, ve bizn yukanda ana hatlayla gsterdiniz, ya-g
anlaynda, herhangi bh khnse tarafndan ne srlmemi yag
kavamnda ierilen glklerden bir c yolu bulmuz. Manksal
anlamlan iindeki bu yagla-, herhangi bir zihinsel zneye
balanmak durumunda dedhler. Bhileri tarafndan ne srlm
(manksal anlam iindeki) yarglardan, ve hi khnse tarafndan ne
srlmemi bu yarglardan sz edebiliriz. Bir kimse tarafndan ne
srlm yarglar bhinin dncelerinin ierii haline geln olan
yarglardr; hi kimse tarafmdan ne srlmemi yargai" ise, herhan-
gi bir kimsenin akima gehnemi olan yarglardu".
"Mantksal anlamlan iindeki bu yarglan", herhangi bh kimse
tarafndan ne srlmemi olan bu yarglan nerede bulmaya
almalyz? Onla- maddesel dnyada bulunamayacaklar gibi, zi-
hinsel dnyada da bulunamazlar. Byle yarglar tanyp kabul eden
dnler, onlar Platon'un dealarnm dnyasna. Platon gibi
dnen filozoflara gre, iinde saylar ve genel nesneler trnden
dier soyut varhkla-n (tmeUerini) bulunmak durumunda olduu, ve
"mantcsal anlam iindeki yarglarn" onla-m kendileriyle beUi bh
benzerlik gsterdii ideal ve zamand varhklarn dnyasna
yerierhler. (Genel olarak at trnden) genel nesneler gibi, onlar
kendilerinin ortak ierikleri olduklar farkl bheysel dncelerde so-
mutlasala- da, bh ve ayn, ve blnemez kalrlar-. Platon'un
dealar dnyasnn yesi olan vai-lklar ola-ak, "mantcsal anlam
iindeki bu yarglar"a ideal yarglar ad verUh. Sz konusu dnyada,
ideal ya-gdardan ayn olarak, pk yarglann, tmcelerin ideal anlam-
la olmalan gibi, terimlerin ideal anlamlar olan ideal kavramla da
102
bulabiliriz. Bu ideal ya-gla; bu ideal kavramla- v.b., manksal
vailkla- dnyas ya da tinin dnyas olaak bilinen, ve zihinsel
dnyayla olan keskin ka-n vurgulamak iin kendisine nesnel
tinin dnyas ad verilen Platonik deala- dnyasnn pa-asdula-. Zi-
hinsel dnya her zaman bir zne taafmdan kullanlan ya da ne
srlen ve dolaysyla, znel bh ey olan (bu szcklerin psikolojik
anlam iindeki) ya-gla-, kavramlar- trnden zihinsel fenomenleri
kapsai-. Buna karn, tinin dnyas bu szcklerin manksal anlam-
la iindeki yagda ve kavramlar ve dolaysyla bir zneyle ilikili
olmayan, bn baka deyile znel ohnayan yagda ve kavramla
kapsai-.
Nesnel dealizmin Tezi
Bu ay-m ve dzeltmelerden som-a nesnel idealizmin tezinin ne
olduu sorusuna geebiliz. O u ekilde zeenebil-: Doa,
doruluk ltn yerine getiren ideal yarglarda ne srlen,
yalnzca ynelimsel nesnelerin toplamdr. Yalnzca ynelimsel nes-
neler olarak onlar, bu teze gre, tam gereklie sahip deildirler, on-
lara szcn gerek anlam iinde varolu yklenemez. Doann
nesnelerine varolu yklenmesinin yalnzca mecaz bir anlam vardr
ve o yalnzca, bu nesnelerin doruluk ltn yerine getiren ideal
yarglarda (onlarn birileri tarafndan bilinip bilinmediklerinin hibir
nemi yoktur) ne srlm olduklar anlamna gelir. Nesnel idealiz-
min z ite bundan ibarettir.
znel idealizmin, kendisine gre doann nesnelerinin yalnzca
bir kimsenin onlar deney ltn yerine getiren yarglada ne
smesiyle belulenen anlam iinde varolduu eklindeki, nesnel ide-
ahzmin tezine benzer olan tezi, znel idealizmin yandala
taafmdan doann nesnelerinin yalnzca, zihinsel bir zneye sunulan
fenomenler olduklarn dile getirmek suretiyle zetleniyordu. Yine
benzer bir biimde ilerlemeye devam edersek, nesnel idealizimin tezi-
103
ni znel idealizmin tezi gibi zet olaak u ekilde dile getirebiliiz:
Doann nesneleri nesnel tine sunulan fenomenlerdir, yalnzca.
Nesnel idealizm, zihinsel zneler, yani ruhlar da dahil olacak
ekilde, hem maddesel dnyann nesnelerini ve hem de zihinsel
dnyann nesnelerini, salt fenomenler olarak grr. Nesnel ideazm
iin insan ruhlan kendinde eyler deildirler; onla- vaolu
szcnn gerek anlam iinde varolan bir ey ohnayp, yalnzca
mecaz bh anlam iinde vaolan eylerdh. Nesnel idealizm, hem fi-
ziksel ve hem de zihisel doann tamamm bu ekilde fenomenler
dzeyine indhger.
Tek doru gereklc, mecaz bh anlamda deil de, szcn
gerek anlamr iinde varolan varlklam dnyas, nesnel deahzm
tarafndan nesnel tinin dnyas, ve dolaysyla Platonik dealar
dnyas olarak gralr. Doa yalnzca bu dnyanrn bahla, salt
onun fenomenidir. Nesnel idealizm bu ekilde Platon'un ideahzmine
ok yaklar.
Nesnel dealizmin Temsilcileri
Nesnel idealizmin temel dncelermi sunmu bulunuyoruz.
Bizhn bu sunuumuz, nesnel idealizmi savunan filozoflann
dnceler-ini dile getirdikleri metinlerden kopuk bir sunutur. Btn
bh felsefede nesnel ideahzm retisini serhnleyen eserlerde rastlaya-
bileceimiz argmanlardan daha kar-mark ve g argman yoktur.
Bu reti Kant'm ttansendental idealizminde ierilen bazr
dncelerin gelitirilmesinden baka bh ey deildir. Bu retiyi
okuyucularrmrza sunarken, onun byle bh gelihnin sonucu
olduunu gstermeye alrk: Kendi argmanlarrnda Kant znel ide-
alizmle nesnel idealizm arasnda tereddt etti. Nesnel idealizmin
bak asn kaar-h bh biimde benimseyen yalnrzca Kant'm
ardrllarr, ve hereyin tesinde, ondokuzuncu yzyri Alman idealizmi-
nin, Fichte, Schelling ve llegel'den oluan ls oldu ve onlar nes-
104
nel idealizmi en kannak ve anlamas en g bir biimde sundu-
lar. Ondokuzuncu yzydda ve yirminci yzydm balannda, nesnel
idealizm, agmanlan seleflerinin argmanlanndan biraz dala kolay
ve anlalabilir olan (Cohen, Natorp, Windelband, Rickert gibi) yeni -
Kamlarn olutuduu Marbourg ve Baden okuUar tai-afndan tem-
sil edildi.
Hegel'in Diyalektii
Nesnel ideahstler arasnda ve zellikle de Hegel taafmdan vurgu-
lanan temel dnce udur: Doa yalnzca nesnel tinin dnyasnn bk
fenomeniyse, doay yneten yasalar yalnzca, nesnel tinin dnyasn
yneten yasalarn bir yansmasduiar. Ancak nesnel tinin dnyasnda
ve dolaysyla mantksal varhklann oluturduu dnyada mantk ya-
salar egemen olup, bu dnyay onlar ynetirler. yleyse, mantk ya-
salan doann yasalarnda yanslmak durumundadrlar.
Hegel mantksal varlklarn dnyasnda hkm sren mantk yasa-
larna diyalektiin yasalar adn verh. Bu yasalarn, ideal kavramlar
arasnda, bu kavramlarn en geneli olan varlk kavramndan
balayarak belh bir hiyerari ortaya koyduktan kabul edilir. Bu hiye-
rann dayand en temel ilke, sz konusu ideal kavramlann, varlk
ve yokluk rneinde olduu gibi, Hegel taafmdan tez ve antitez ad
verilen iftler oluturmalandu-. Bu hiyeraride byle bir iftten sonra,
Hegel'in sentez adn verdii, ve kendi iinde hem tezden hem de anti-
tezden alnm eler ieren nc bk kavram gelir. Bylelikle,
mein varlk ve yokluk kavramlannm sentezi, Hegel'e gre, olu
kavramdn, nk olumakta olan daha nce zaten vaidtf ve bk an-
lamda vai- deildir. deal kavramlann bu "diyalektik" hiyerarisininin
Hegel'e gre, doann nesnelerinin birbirleri aidsra ortaya kklar
kronolojik dzende edeerleri vaidr. Doada varln her haline,
Hegel'e gre, antitezi elik eder. Birbkleriyle savamakta olan bu tez
ve antitez, savaan ka-ann belli bir sentezi olan, yeni bir halin
105
douuna yol aai". Diyalektiin yasala, Hegel'e gre, doann
akn ite bu ekilde dzenler ve ynetir. Bununla biicte, Hegel
doann seyrini belirleyen ve dzenleyen diyalektc yasalar, empiri
olarak kantlanmak durumunda olan ilkel bi ey olarak gmez. Tam
tersine, o doann diyalektiinin, doann yalnzca, kendisinde diya-
lektc dzenin egemen olduu ve bunun sonucu olarak kendisi de
doaya hakim ohnak durumunda olan tinin dnyasnn bir yansunas
olmas olgusunun sonucu olduunu dnr.
Hegel'in Diyalektii ve Marx'm Diyalektii
Hegel'in diyalektiinin doada gerekleen her tr gelimeyi, tm
deimeleri yneten en genel yasalar ierdii kabul edilir. Hegel bu
yasalara btnyle speklatif bh tarzda, deneye bavurmakszn, a
priori olarak ular. Hegel'in kendilerine dayand saymalardan
biri, onun idealizmiydi. Bununla bhiikte, belli sayntlardan
carsanan sonular, bu sonularm kendilerinden karsandkla
sayntlann yanh olmalan olgusuna karm, doru olabilirler.
Demek ki, Hegel'in ideahzmini btnyle reddenek, ancak yine de
doann diyalektii yasalar tarafmdan ynetildiini kabul etmek ola-
nakldr.
Hegel'in retisini ok iyi bh bihnde bilen Maix'in yapt da
tam tamna buydu. Marx, Hegel'le tam bir uyuma iinde, doada or-
taya rkan gelime srelerinin ve her tr deimenin diyalektiin
yasalanna uygun olarak gerekletiini ne srd, ancak bh yandan
da Hegel'in diyalektiini kendisine dayandrrdrr btn bir aprioristik
temeli reddetti. Mar-x Hegel'in aprioristik argmanlannr reddederken,
diyalektiin yasalannr kabul etti, nk onun grne gre, deney
bu yasalar desteklemektedh. Marx bir materyalistti, bir baka
deyile, o fiziksel doanrn gerekten ve en yksek lde gerek
olduunu dnd ve ruhlar^a ve nesnel tine ve dolaysyla, idealistle-
re gre, ister nesnel ister znel olsun, don gereki olumrduu
106
vaisaylan baka herhangi bir eye, vaolu yklemeyi kabul enedi.
Maix, ayn zamada radikal bir empuistti, bir baka deyile o savlar
hakl klmann deney dnda baka bir yolu olmadm kabul etti.
Hem Hegel'in diyalektiin yasalanm hakl kaken kulland aprio-
ristik yntemi ve hem de Hegel'in diyalektii kendisine dayandrd
idealist temelleri reddetmek ve onu materyalizme balamak suretiyle,
Marx, kendisinin de dile getirdii gibi, diyalektii tersine evuip ay-
aklan zerine otuttu. Diyalektii bu ekilde materyalizme
balayaak bizim kendisinden bundan sonraki blmde sz
edeceimiz, diyalektik mateiyalizm ad felsef eilimin balca
yaatics oldu.
(c) Metafiziksel Realizm
B n v e Kri t i k Re a l i z m
Metafiziksel ideahzmin tam kaisnda yer alan bak asna me-
tafiziksel realizm ad verilir. Metafiziksel realizmin temel tezi, cisimle-
rin szcn gerek anlam iinde varolduklarm dile getirir. Rea-
lizm, epistemolojik refleksiyondan nce, herkesin baland doal
bir grtr. Bu doal reahzme, bilgi zerine olan herhangi bir reflek-
siyon kendisine eci etmedii zaman, bt realizm ad verilk.
Bu tr bir realizme ek olarak, epistemolojik b: refleksiyondan ve
ideahstin agmanlannm ele alnp incelenmesinden sonra, sz konu-
su agmanlan reddene ve doal nesnelerin szcn gerek anlam
iinde vai'oluuyla ilgih tezi destekleme durumuna gelen kritik realiz-
mi de ayrt ediyoruz; bu doal nesneler, ne izlenun kompleksleriyle
ve ne de zihinlerimizin konsHksiyonlanyla zdeletuilir, ancak
bunlar- tians-sbjektif, yani, znenin dndaki ve zneden bamsz
vatlklar olaak grlrler. Kritik realizm hereyden nce, epistemo-
lojik idealizmin, daha nce de grm olduumuz gibi, metafiziksel
idealizmin esas temelini oluturan, agmanlarma saldru-. Cisunlerin
alglanmas sreci zerinde dnrken, kiritik reahzm ou zaman
nomal duyumsal deneyin bize znel bileenlerden tmyle bamsz
107
olmayan bir dnya resmi verdiini saptar ve bu resmi dzeltmeye ve
onu sz konusu znel bileenlerden temizlemeye koyulur. Kritik rea-
listler genellikle, duyularunza a^acsz ola-ak verilen dnya resmi-
nin gereklie karlk gelmediini dnier. Maddesel dnyada
duyulanmzn bize sunduu trden renkler, sesler ve kokular yoktur.
Bizim tarafmzdan alglanan, renkler, sesler, v.b., psikofizik organi-
zasyonumuzun, d dnyadan gelen belli uyaranlara kai olan znel
tepkilerinden baka hibir ey deildirler. Bihsel yetilerhnLzin or-
ganizasyonu tarafndan retilen ve yanl bh bihnde nesnelere atfe-
dilen btn bu niteliklere kritik reahstler tarafndan ikincil nitelikler
ad verilh ve onlar cisimlerin gerekten yklemleri olan birincil nite-
lUclerin karsna gehilhler. Kritik reahstlere gre, duyulannuz
kendisini kabul etmeye zorlayan dnya resmi doru olan resim
deildh; doru ve geree uygun resim fiziin g ve dikkatli
aratumalarm sonucunda bize sunduu resimdir. Fizik tarafndan
beUi bh ada ne srlen grler^ uygun olarak, kritik reahstler u
ya da bu resmi, maddesel dnyann gerek doasn veren reshn ola-
rak, grrler. Ondokuzuncu yzylda bu resim ktle ve hza olduu
kadar, belli bh ekle ve bykle de sahip olan renksiz atomlardan
meydana geliyordu. Gnmzde bu reshn, resimsel niteUini yUh-
mekte ve grsellethilebilen bh modelden ok, matematiksel bh
ema haline gehnektedh.
Reahzmle idealizm arasndaki tartma yzyUardan beri srp
gitmektedh. Gnmzde bu eilimleri temsil eden ciddi dnrlere
rastlamak olanakldr. Problemin kendisinde birok kanklk ve be-
Ihsizlikler, lartmacrlar aasmda ise birok yanl anlamalar sz ko-
nusudur; bu yzden, bu tarma iinde beHi bh konum almazdan
nce, problemin kendisinin daha tam ve dakik olar-ak ortaya konmas
gerekh. Yazarrnrz bunu dier eserlerinde yapmaya ahmrtu-. Prob-
leme daha derinden nfuz etme, felsef problemleri gzden geirip
ksaca incelemek abasmda olan bu kitabm kapsamr drrnda kala-
caklu-. Yazarrmz sz konusu dier eserlerinde, idealizmin tm
biimleriyle karr kesin bir karrtlc iinde olmaya ve reast bak
asna kayrtsrz artsrz destek ver-meye ynelmitir.
108
Doaya likin Aratroadan Kaynaklanan
Metafiziksel Problemler
Tz ve Dnyann Yaps Problemi
Avrupa dncesinin antik Yunan'daki douunda, metafiziksel
incelemeler tamanuyle doaya ilikin aratumalara aynimt. lk
metafizikilere gerekte "fizikiler", ya da bizim bugn dile getir-
diimiz biinryle, "natralistler" ad verilmiti. Bu ilk natraliser
olduka genel olan problemlerle ilgilenmilir ve bu problemlerin
zmlerine, olgulara ilikin zahmetli ve zenh gzlem ve
ararmalara gkismeksizm, btnyle speklatif bir yoldan giderek
varmlardr. Bu problemler arasnda, hereyden nce, n plna
kan iki problem vard: Doanm ham maddesi, bir baka deyile
doann kendisinden meydana geldii tz problemi ve ikinci olarak da
doann genel yaps problemi. Daha nce Yunan felsefesinde tam bh
ilgi oda oluturmu olan bu iki problem felsefenin btn bir seyri
boyunca varhn derinden hissettirmi ve o, daima metafiziin prob-
lemlerinin odanda olmutur.
Doann kendisinden meydana geldii tzlerin ne olduu sorusunu
aratnrken, ilk filozoflarn zihninde cisimsel doa vard. Daha son-
raki felsefi gehmeyle birlikte, filozoflarn dikkati, hem bize dsal
(duyumsal) deneyde verilen cisimsel doaya ve hem de bize isel de-
neyde verilen zihinsel doaya yneldi. Tz problemi modern felsefede
hem zihinsel ve hem de cisimsel tzlerden her ikisinin birden mi var
olduu, yoksa bu tz trlerinden yalnzca bisinin mi vaolduu soru-
suyla belirlenir. Ksacas, tz problemi ruh-beden problemi eklini
alr. Cisimlerin ne olduu, cisimlerin niha ve en yksek
bileenlerinin ne olduu konusunda daha derin bh kavraya
109
ulamay amalayan filozofla kendilerine adeta ekimleyen zgn
problemler bugn, fizikilerin filozoflardan daha ok ey sylemek
durumunda olduklar doa felsefesinin kapsam iinde yer ahnaktadr.
Doann yaps felsefe tarihinde iki ana biim imde ortaya kar.
Bunlardan bhi determinizm ve indeterminizm problendh ve bu prob-
lem doadaki hereyin bh nedeni olup olmad sorusuyla urau-;
buna karm, dieri teleoloji ve mekanizm problemi zerinde durur ve
doann bh amaca gre dzenlenip dzenlenmedii sorusunu
yantlamaya alu-. Doann yapsyla ilgih problemler arasnda,
son olarak dnyann meknsal ve zamansal yapsna ilikin problem-
lerden sz edebiUriz ve bu konu iin de fizikiler, filozoflarla
karlatmidklarmda, dikkatleri ona yneltmek bakmndan ok
daha iyi ve uygun bh konumdadriar.
Ruh ve Beden Problemi
Doada Hangi Tzler Varolur?
Bu problem modem felsefenm metafiziksel aratmnalarmda mer-
kez bir yer tutar. Sz konusu problemin kapsam iine ghen bhok
som vardr, ve bu somlarn en nemlisi ve en nde geleni doada
hangi tz trlerhin varolduu somsudur. Bu soruya verilen balca
yant tipleri u bahklar altnda ortaya kar: Dahzm, materyalizm,
tinselcilik ve zdelik kuram, yani gerek monizm.
Dalizm (kicilik)
Dalizm temel tezi, hem zihinsel ve hem de cisimsel tzlerin, bir
baka deyile hem ruhlarn ve hem de bedenlerin varolduunu savla-
yan felsef eilimdir. Bu eilhn, Hristiyan kltmnn oluturduu at-
110
mosfer iinde yetimi insanlarm zgn grleriyle uyum
iinded-. Bu eilne gre, cisimler fiziksel fenomenlerin temelidirler;
cisimler hareket ederler, slarm deitirhler, ekilce deiirler,
elektiii iletebilirler, v.b.g., ancak cishnler dnmezler, hissetmez-
ler, ac ekmezler ve neelenmezler. Bizhn ta-afunzdan isel deney-
de bilinen bu sonuncu trden fenomenler, zsel doalarndan dolay,
olduka farkl b h temele gerek duyarlar. Bu temel ise dnen, hisse-
den, sevinen, ac eken, v.b.g., ruhtur.
Ar ve Ihmh Dalizm
Dalizm, felsefe tarihinde iki farkl bihn iinde ortaya ka. Ra-
dikal biimi iinde dahzm, ikiciUk Augustinus ve Descartes
tarafndan savunulmutur. Dalizmin daha lmh bir biimi ise Aris-
toteles ve Aquinah Thomas tarafndan benimsenmith. Aristoteles'e
gre gerekten ve tzsel olarak, hereyden nce cisimler varolur, bh
baka deyile, gerek tzler ilk plnda cisinerdk. Aristoteles, bu-
nunla bhiikte, her cishnde iki bileeni birbirlerinden ayru": Madde ve
form. Bir cismin maddesi o cismin kendisinden yapld ey ve
dolaysyla, onun malzemesi, onun ham maddesidh. Balktan bir va-
zonun maddesi, vazonun kendisinden yapld amurdur. Aristoteles,
bh cismin fomunu, bh eyi baka herhangi bir ey deil de, onu her
ne ise o ey yapan ey olarak tanmla-. mein, balktan bir vazo-
nun formu, bu nesneyi herhangi bir baka ey deil de, bir vazo
yapan eydh. Vazo meinde, vazonun ekli onun formudur. Bunun-
la birlikte ekh her zaman bir nesnenin formu olmaz, nk bh nesne-
nin ekli, bunun herhangi bh ey deil de, her ne ise o olmasn her
zaman belirlemez. rnein, bir elma aacnn foram yatazca aacn
ekli deil, ancak ayn zamanda, mein aacn inorganik besinleri
zmseme kapasitesi, onun byme kapasitesi, onun yeniden reme
kapasitesi gibi, bir bitid olarak ehna aacnn yklemleri olan dier
zeUiklerdh-.
111
insan da, madde ve fonndan meydana gelir. nsanm maddesi, onun
kendilerinden meydana geldii kimyasal cisimlerdir. te yandan,
insanm formu, onun bileenleri olan btn bu kunyasal cisimlerin,
kendisi sayesinde ve kendisi aracyla, yalnzca l, duya^sz ve
dncesiz hk et ve kemik ktlesi olmayp, hisseden ve dnen
canl bir varlk haline dntrldkleri hereyd-. nsanm formu,
u halde insan genel olaalc canh hk organizma yapan ve dolaysyla,
insann kendileri de canl olan bitkilerle ortak olaak paylat
herey, buna ek olarak hissene gibi, bir yerden bu- yere hareket etme
gibi, insann hayvanlarla ortak olarak payla herey ve son ola-
rak, salt insana ait olan ve onu hayvanlardan ayuan kai-akteristiklerdh-.
Bu sonuncusu, Aristoteles'e gre, dnme kapasitesmden, yani
akldan olum-. u halde, insann formu, Aristoteles'in insan ruhu
adn verdii bu eith bileenlerden meydana gelir. nsan, madde ve
ruhtan meydana gelen, canl bir bedendh. nsann bedeni, yleyse
maddeyle zdeth. Madde, canl bir msan bedeninde, soyut bir
biimde ayrabildiimiz eydir. Benzer bi- biimde, ruh da yalnzca
bedenin soyut b- bileenidu". Beden ve ruh, demek ki, ayn tlden va-
rolua sahip vailklar deildirler. Beden kendinde ve kendi bana va-
rolmaya yetih olan bk tzdr ve gereklemesi iin baka herhangi
bir temele gerek duymaz. te yandan, bir f om, bk baka deyile
zsel insansal yklemlerin bk kompleksi olaak ruh yalnzca,
yklemlerin vaolduu tarzda, yani bir bedenle iliki iinde vaolur;
ruhun varoluu, onun bk bedene yklenmi olmasndan oluur.
Platon'la tam bir kak iinde, f omun madde olmakszn vai'o-
labihnesini kabul etmeyen Aistoteles'in retisinde, ruhun vai'o-
luunun bedenden soyutlama iinde kabul, ve dolaysyla ruhun
insann lmnden sonraki varoluunun kabul, bir tr tutaszhk
oluturur. Fom, bk baka deyile zsel bk yklem, nasl olur da
kendisinin bk yklemi olduu beden olmikszm vaolabihr? A-istote-
les, btn bunlaa kan, lmszl kabul etmi ve insan rulunun
yalnzca ak yrten pa-asmn, bedenin lmyle bklikte yok olup
112
gitmediini ne simtr. Bi-eysel rulilann lmszl hakkndaki
bu teze, Ortaa Arap filozofu bn-i Rd tarafmdan saldmhm-.
Bundan dolay, Aristoteles'm retismi iDe olarak kabul eden Aqui-
nal Thomas, Aristoteles'in insann formu olarak ruh anlayn hal
korurken, bu anlay srdrmek iin onda birtakm deiiklikler
yapmak zoranda kalmtr.
Dalizmin, kendisiyle Augustus ve Descartes'ta karlatmz
radikal versiyonu ise, ruh ve bedenden her ikisini de kendinden-kaim
vaiklar, varolular iin baka herhangi bh temele gerek duy-
makszn, zellikler iin temel olabilen tzler olarak grp, bedenleri
ve ruhlar bhbffIeriyie tam tamna ayn dzeyde olan eyler olarak
almtr. Dalizmin bu radikal versiyonu, rahla beden arasndaki
iUkinin ne olduu, onun iki fai'kl tzden meydana geldii dikkate
ahnusa, bh insan nasl olup da homojen bh varlk olarak
dnebileceimiz hususlam ele aldmz zaman, bir glkle
karlar. Dalizm bu biimi gnlk yaamda savunulan ilkel ve
olduka yaygm gre karlc gelh.
MoHzm(Birdlik) ve eitleri
Popler bh anlay olan dalizme ynehk eletiriden eitli mo-
nist metafiziksel retiler, aralamda materyazmm, yani maddeci-
liin, tinselcilik ve zdelik knrammm bulunduu, yalmzca tek bh
{hk=moms) tz kabul eden retiler kar.
Materyalizm
Klasik formlasyonu imde materyahzm, yalnzca maddesel
tzlerin varolduklarm,, bir baka deyite, yalmzca cisimlerin tzler
otduklanm savlar. Thsel tzler, materyalistlere gre,, yalnzca bh
yanlsamadr. Materyalizmin hkdk eidi vardr.
113
Mekani k Materyalizm
Yalnzca, tinsel tzlerin vaolduklarn kabul etmemekle kalmaz,
ancak aym zamanda zihinsel fenomenlerin (dncelerin, duygulam,
v.b.g.,) bile fiziksel sreler olduklarn dnr; mekanik materya-
lizm ou zaman, onlan beyinde ortaya kan belh fizyolojik
si-elerle zdeletiru- ya da hatta onlan beyin tarafndan saklanan
cisimler ola^ak grr. (Beyin dnceleri, karacier safray nasl sak-
larsa, aynen o ekilde saklai".) Materyalizmin dier temsilcileri
arasnda ondokuzuncu yzyl Fransz filozofu Cabanis ve yirminci
yzyl Alman filozoflan Vogt, Bchner ve bakalar vardr.
Diyalektik Materyalizm
Materyalizmin dier versiyonlan zihinsel fenomenleri beymin fi-
zyolojik' ilemleriyle zdeletmez, ancak zihinsel fenomenlerin
belli birtakun aymc zellikleri olduunu kabul eder. Bununla birlik-
te, onla-, cisunden farkl olan baka bh tinsel tzn deil de, cismin,
zerinde zihinsel fenomenlerin ortaya rk temel olduunu
dnrler. Haz alan ve ac duyan, dnen ve bir eyleri
deerlendii'en, v.b.g., ondan farkl olan bh- ruh deil de, insann bede-
nidu'. Engels ve Marx tarafndan yai'atlm olan diyalektik materya-
lizmce gelilhihni olan bak as budur. Diyalektik materyalizm
maddenin, tai'ihsel gehmenm seyri iinde, paralai'indan bazlarnn
zaman getike, balangta sahip olduu nitelikjere indirgenemez
olan yeni birtakun nitelikler tarafndan zenginletirilmesi suretiyle,
biim deitirdiini dnr. Kendisinde yalnzca fiziko-knyasal
srelerin ortaya kt balangtaki l ke, bu srelerin yksek
bir ka-malk dzeyine ulat belh baz paalannda, birden fizi-
ko-knyasal niteliklere indirgenemeyen yeni bh nitelik ^bizim ken-
disine yaam adn verdiniz nitelik kazanmtr. lk organizma-
lar ite bu ekilde ortaya kmtff. Canl maddenin bundan sonraki
114
gelime seyri iinde, onda ortaya kan fiziko-kimyasal ve biyolojik
sreler yeterince yksek b- evrim dzeyine ulat zaman, bedende
b- kez daha yeni bh nitelv ortaya kar. Madde imdi bilin ka-
zanmr; onda zihinsel yaam doar-. Zihinsel yaam, bununla bh-
iikte, fiziko-kimyasal srelere de biyolojik srelere de indirgene-
mez; o her ne kadai- bu srelere baml olup, bu sreler taafmdan
kouUansa da, sz konusu fiziko-kimyasal ve biyolojik srelerden
olduka fakl olan bh eydir. Gelime sreci iinde, daha nceden
sahip olunan niteliklerin bir birlemne indirgenemeyen yeni nitelik-
lerin madde tarafndan kazanlmas, diyalektik matei-yalistlere gre,
aamal evrim yoluyla deil de, ani bir sramayla olur.
Materyalizmin yukarda sunulan ekne, kuramn yaratcla ma-
teryalizmi ondaki diyalektikle birletirdii iin, diyalektik materya-
lizm ad verilh. Daha nce Hegel'in felsefesini incelerken de gm
olduumuz gibi, diyalektik materyazmin yaacs olan Kari Marx,
deneyin, doann Hegel'in kendilerine tmyle speklatif bir yoldan
ulam olduu diyalektik yasala- tarafndan ynetUdii grn
doruladn dnd. Bu, Marx'i doaya ve insan valklanmn top-
lumsal yaamna ilikin aratu-malarda diyalektik bir bak as be-
nunsemeye, tevik etti. Diyalektik bak as, doay statik bh
biimde, sabit ve deimez bir ey olarak dnen "metafiziksel"
bak asnn tersine, doay kendi olu ve gelime sreci iinde
dnmemizi ister. (Diyalektik materyaliser "metafizik" ve "metafi-
ziksel" terimlerini, bu terimlerin genelde kullanldklan anlamdan
fakl bir anlamda kuUanrla.) Diyalektik materyalizm bundan baka,
tikel fenomenleri a-aru-ken, onlar dier fenomenlerden
yalamayp, aatu-lan fenomenin dier fenomenlerle olan olas tm
ihkilerini ve zellikle de onun nedensel ihkilerini dikkate ahnamz
ister. Doay bu ekilde a at ma, diyalektik mate-yalistlere gre,
doann onlarn diyalektiin yasalar adn verdikleri belli yasalar
ta-afmdan ynetildii savna gt-r. Diyalektiin kendilerinden ok
sk sz edilen drt yasas arasndan en nemhleri unla-dr; Nicelik-
115
sel deimelerin niteliksel deimelere dnm yasas, kartlann
birlii ve savam yasas.
Niceliin nitelie dnm yasas (insan toplumlarmm dnyas
da dahil ohnak zere) doada gerekleen gelime selerinin u
ekilde ortaya ktn ne srer: Niceliksel deimeler, bir baka
deyile bir nesnenin yalnzca llebilh zelliklerinin younluunun
deiime urad deimeler (mein, onun, katilde ve cinsiyet
gibi, llebilh- olmayan nitelikleri ayn kalrken, nesnenin si-smn,
au-hnn, uzunluunun deimesi), yeterince yksek hi dzeye
eritikten sonra, bh-den (ani bh sramada) niteliksel deimelere (b-
baka deyile llebilh: niteliklerin ark daha fazla deimedikleri,
ancak llebilir olmayan belli bir niteliin bir bakasyla yer
deitirdii deimelere) dnrler. NiceUm nitelie dnmne
bk mek suyun donmasdr. mein, scakl 20 santigrad derecede
bulanan su, s kaybnn bk sonucu olarak, scakln yahzca yava
yava ya da tedrici olarak kaybeder, yani o niceliksel deimelere
urar. Bununla bklikte, souyan su, O santigrad dereceye ula
anda, bundan sonraki s kayb scaklkta baka bk dmeye neden
ohnaz, bu salt niceliksel deime yerine suda niteliksel bk deime,
yani sv halden kat hale dora bk deime ortaya ka. Bu yasann
formlasyonunda, niceliksel deimeden niteliksel deimeye dora
olan bu dnmn aama aama deil de, bkdenbke ortaya k
srarla vurgulanu-. Bu niteliksel deimelere "diyalektik" sramalar
ad verilk. Diyalektik, doamn olu sreci iinde, niteliksel
deimelere karlk gelen byk ve nemli deimelerin bir evrim
eklinde deil de, bk devrn eklinde ortaya km vurgular. Her
ne kadar bu niteliksel devrimci deimelerin hazrlanmas, yava
yava, bk evrim biiminde ortaya kan, uzun bir sre boyunca
gelitirilmi niceliksel bk deime sreci olsa bile, insan topluluk-
lanmn yapsnda gerekleen byk niteliksel deimeler de bk
evrim eklinde deil, ancak bk devrn eklinde olur.
Diyalektik yukanda sz edilen yasalarndan ikincisi olan
116
kartlarn birlii ve savam yasas doadaki (ve insan toplumunun
dnyasndaki) gelime srelerinin dinamizmiyle ilgilenir. O, hep bh
olu srecinde, bhbirleriyle savam halinde olan glerin her zaman
birlikte varolduklann savlar. Bu glerden her birine, kendisi ikinci
bh gcn kendisine karlk geldii bk hale kart olan, bir hal
kalk gelk. Olu si-ecinin her evresinde, bkbirleriyle savam ha-
linde olan kart haller bu ekilde, bir arada varolurlar. Bu kartlann
savamndan, bkbirleriyle savam halkdeki kararm her ikisin-
den de farkl olan nc bir hal doar. Ancak bu nc hal bile,
kalc bk biimde, srekli olarak varolmaz. Onu destekleyen gler
kart gleri harekete geirkler; kardann yeni bk savam ortaya
kar ve bu sonsuzca sikp gider. Kartlann birhi ve savam
yasas Hegel'in tez, antitez ve sentezden oluan evre yasasna
karlk gelir. mein, bk sknet hali iinde bulunan ve kendisine
bk gcn etki etmeye balad bk cismi dnelim. Cisim, bu gcn
etkisi altnda, ivme kazanmaya balar, onun balangta sfr olan
hz yava yava artai". Cismin hzmm bk sonucu olarak, haekete
neden olan gce kai edde bulunan srtnme ve hava direnci doar.
Harekete neden olan gcn ve onu durdurmaya alan srtnmelerin
bu savam sonuta, g ve srtnme eit hale geldiinde,
balangta ivme kazandrlm hareketin ani bir harekete
dnmesine gtrr. Birinin ivme kazandnhn harekete, dierinin
ise sknete karlk geldii bu glerin savamndan, sanki onlarn
bk senteziymiesine ani bir hareket doar.
Her olu srecinde kart glerin savanm varolduu
eklindeki doru gzlemden ayn olarak, bu yasada, byle srelerin
her birinde kart ve hatta ehik haUerin bk arada bulunduu gr
de ierilir. Bundan dolay, diyalektiin savunuculan bak alarn
fonnel mantn beUi yasalarna ve zellikle de elimezlik yasasna
lam bk kaitlkla belirler. Diyalektik materyalizmin yandalar, her
deimenin ve dolaysyla, her hai-eketin bir ehki ierdiini
dnrler. Onla- bu grlerini hakl klp dorulamak iin,
117
bakaca eyler yannda, deime ve hareketin, haeket eden bir eyin
kendisinin yadsmnasna ve dolaysyla bir elikiye gtd
kabulnden dolay, olanaksz olduunu gstenneye alan antUc
Eleal filozofla* okulunun agmanlana bavurur. Buna gre, bu fi-
lozoflardan bhi olan, Eleah Zenon u ekilde ak yrtmttir.
Yayndan frlayan bir ok hareket ediyor olsayd, o uuun her bir
annda, belli bir yerde olacak ve bundan dolay, o uuun her bir
annda sz konusu yerde sknet iinde ya da hareketsiz bir halde ola-
cakt. Ve onun uuunun her bh annda hareketsiz ohnas durumunda
ise, o btn uuu boyunca hai-eket eneyecekti. u halde, yaydan
can bir okun hareket ettii kabul kendisinin yadsnmasna ve
dolaysyla bh ekiye gtrr. Bu akyrtme izgisi Eleal fo-
zoflan hareketin gerekte varohnadm dnmeye eilhnli hale ge-
tirmitir. Duyulann salad veri ve kantlar hareketin varolduu
savm desteklediinden, Eleallar bundan duyularn bizi yanltt ve
deneyin gvenilh bh bilgi kayna ohnad sonucunu
karsamilardtt. Eleallardan ap ekstrem bir apriorizme gtren,
ve Platon ve dier antik filozoflar- tarafndan takip edilen yol buydu.
Buna karn, diyalektc materyaliser birer emphist olup, deneyin en
yksek doruluk lt olduunu dnrler. Onlar" Zenon'un
argmanlarndan faM bir sonu karsarlar. Zenon'la hareketin bir
eliki ierdii hususunda (bir baka deyile, bh eyin hareket etme-
si kabulnn b n elikiye gtrd hususunda) uyumakla bhlcte,
onlar- Zenon tarafrndan carsanan, hareketin, kendi iinde eliik bir
ey ola-ak, varohnad sonucunu kabul etmezler. Diyalekti matery-
alistler, birer empirist olarak, deney onu su gtr-mez bh biimde des-
tekledii iin, hareketin gerekliini tanular. Onlar, bylelikle hem
hareketin varolduunu ve hem de hareketin bir eliki ierdiini ne
serler. Bu, onlar-r elikinin varolduu ve for-mel manrn temel il-
kelerinden bhi olarak, ehkiyi drta buakan, elimezhk yasasrnrn
yanh sonucuna gtrr.
Diyalektc materyalizmin temsilcUeri. grlerini for-mle ederken
118
skolastik "tz" teriminden kamuiai" ve materyalist tezlerini "yalnzca
cisimler vaolm'" szleriyle ne srmezler. Onlai' materyalizmlerine
maddenin ruhtan nce geldii savnn behrledii ekh vermeyi
yelerler. Bu, hereyden nce, maddenin, yalmzca maddenin gelime
srecinin olduka ileri bh evresinde daha sonra ortaya km olan
tinden (bir baka deyile, zihinsel yaamdan) nce vaolduu ve
dolaysyla, genetik olarak maddenin tinden deil de, tinin maddeden
doduu anlamna gelu-. Diyalektik materyalistler, maddenin tin
karsndaki laonolojik ve genetik nceliini srala vugulayai'ak,
tine ncelik veren kat gmsn, dnyann, maddesel dnyann
dnda bulunan Tanr tarafndan yaratdm kabul eden dinsel
inanlaa dayand yerde, kendi grlerinin doa bihmlerinin
sonula tarafndan desteklenen gr olduunu dnrler.
Ancak materyaUstier yahzca, cisunlerin tamamiyle gerek nesne-
ler olduklarn kabul ederek, onlarn tansal tinin yaata olduk-
lam ve dolaysyla tine, bir ednin nedenine ya da bir rnn
reticisine baml olduu biimde, baml olduklam dnenlerin
kai-snda yer ahnazlar. Materyahstler maddenin tinden baunsz
olduunu ileri srerek, maddenin tine olan, onu tam ve eksiksiz bh
gereklikten yoksun kdarak, maddeyi varoluu bhisinin onu belh hk
bihnde dnd olgusundan oluan bir tr fiksiyon, salt bir
ynelimsel nesne olaak alan idealistier ta-afmdan ngrlen,
bamllk biimini de kabul enezler.
dealizmle atma inde Materyalizm
Materyalizm, yleyse iki cephede sava vemektedir. O, her
eyden nce, idealizmin tm eitieriyle, hem, maddeyi bir izlenimler
kompleksi ya da yalnzca bilen zihnin bh konstiksiyonu olaak gren
znel idealizmle ve hem de maddesel ve zihinsel btn bu- doann
yalnzca, mantksal vailkla- dnyasnn, yani nesnel tinin bahla
olduunu dnen nesnel idealizmle savar. Materyaliser, realist
119
bak asna sk skya yapp, onu retilerinin esas ierii olarak
sunmak suretiyle, realist tezi retilerinin nne karrlar. Byle ya-
parken, onlar yani i p derier, nk realist bak as bizzat kendi
manksal sonucu olarak materyalist tezi zorunlulukla gerektmnez.
Realizmin, doaya tam ve eksiksiz b: gereklik yklerken, sz konu-
su gereklii yalnzca cisimsel doaya yklanesi gerekmez, realizm
zinsel tzlere, b baka deyile tinlere de gereklik ykleyebilir.
Realizm, materyalizmle de dalizmle de uyuan bir p-etidir.
Realizmle iliki iinde materyalizm, verdii saram ikinci cephe-
sinde, kendisi de reast bak am savunan, karn diializmie
savar.
Dalizmle atma iinde Materyalizm
Mateyahzmle dalizm arasndaki kavga cisimlerden faM, aiKak
cisimlerle eit statdeki tzler olarak anlaan ruhlann varoluu ko-
nusundadr. Materyalizmin gerek kar, yleyse, Augustinus ya da
Descartes tarafmdan temsil eden radikal dahzmdh. v^st ot eles
tarafndan temsU eden lml dalizmle, meh diy^ekt ik materya-
lizm arasndaki karthk daha az arpc bir karthkr.
Felsefe tarihinde materyalizm, bu savata saldran tarafta
ohnur, nk dalistler, kark ve kavga patlamazdan nce, ege-
men ohnu olan bak asn savunuyorlard. Materyastlerin
saldtns, hereyden nce, bedenden farkl ve dnen bh tz (ya da
genelde bm bh ey) olarak ruhun varoluunu kabul enenin rasy-
onel bh- temelden yoksun olduunu gstermekten oluuyordu. Mate-
ryaliser varolusal herhangi bir tezi, yani yle yle bir eyin
gerekten varolduunu savlayan bir tezi rasyonel bh bihnde hakh
kp dorulayabilecek temehn ne olduunu sorari. Herhangi bh
eyin varoluunu, zellikle de gerek varolu.unu, onlara gre,
yalnzca deney temeli zerinde ne srebiliriz. Herhangi bh eyin va-
roluunu kabul etme hakkna, dorudan ya da dolayh olsun, ancak
deney yoluyla sahip olabhiz. Deney bize bh eyin varoluunu, onu
120
grdmz, onu hissettiimiz, onu iittiimiz ya da onu genel ola-
rak algiadunz zaman dorudan doraya, buna karm, o gerekte
alganmad, ancak onun varoluu gzlemlenmi belh olgulan
aklamak iin kabul edilmek durumunda olduu zaman, dolayl ola-
rak ne snne hakk verir.
Materyalistler ruhla dnen ve bedenden farkl olan bir tz an-
latmak istediimiz takdirde, ne dorudan ne de dolayh deneyin nhun
varoluunu desteklemediini savunurlar. Onu daha nce hi kimse
grmemi, iitmemi ya da genel olarak aigilamamsa, dorudan
deney onun varoluunu hibir bihnde desteklemez. Onu dolayl
deney de desteklemez, nk ruhun varoluu deneyin olgularmdan
kmad gibi, dorudan gzlem tarafndan bulgulanan olgularm
aklanmas iin ruhun varoluunu ngren varsayma da gerek duy-
ulmaz. Bundan dolay, bedenden olduka farkh olan dnen tzlerin
varoluunu ne sren reti gerekten ok temelsiz olan bir retidir.
Bu reti, materyaMstlerin dediine gre, bize in.san zihninm ihcel bh:
evresinden miras kalm bir kalmtdr, yle ki bu evrede bir nesneyle
ihki olarak ne zaman garip bhlakm fenomenler gzlemlense, eyle-
miyle bu fenomenlere neden olduu varsaylan belh bir madde bir
postla olarak ne srlrd. syla ilgih fenomenler ilkel naturalist
dnrleri, bu fenomenlerin ortaya dct cisimlerin kendilerinde,
bu cisimlerden farkl olan ve s aknts olarak adlandmlabilecek
garip bir madde ierdiklerim varsaymalar iin tevik etmitir; yine,
elektrikle ilgili fenomenlerin, bu fenomenleri dourduu varsaylan
bh elektik maddesinin sonucu olduklan dnhntr. Biyolojik
fenomenlerin anima vegetativa ya da spritus animalis ad verilen b"
tzn etkinhinin tezahr olduklan kabul edihnitk. Ruh varsayuna
da, materyalistlere gre, ite buna benzer bir biimde vardmtr. Be-
Ihh cisimlerin zihinsel yaama sahip olduu gzlerani ve buradan
sz konusu gzlemin bu cisimlerde, onlardan farkh olan ve kendisine
ruh ad verilen, psiik bir svmm vaolduunu kabul etmek iin yeter
neden olduu sonucu varsanmtu".
121
ada bilimin bu tr bir dnme tarzyla uzaktan yakndan,
hibir Uikisi yoktur. Yalnzca, belli cishnlerde elekikle ilgili feno-
menlerin ortaya anas olgusu, bugn bu cisimlerde kendisine elekt-
rik ad verilen bir maddenin bulunduunu kabul etmek iin yeter
neden deildh. Gnmzde, yalnzca elekik ykleri olup herhangi
bir maddeyle yklenmemi olan elektronlan varolduklanm apak
bir olgu olarak kabul ediyoruz, ancak elektronlarn varoluu, nedenle-
ri onu aklamak iin bizi elektronlann varoluu varsayrmrm kabul
enek zorunda buakacak ekilde olan bel fenomenler (mein katod
radyasyonu) gzlemlenmi olduu iin kabul edilh. Ancak onlar
daha nce hi kimse alglamam, ve deneyde, aklanmalan onlann
varolularyla ilgili vaisaymn kabuln gerekthecek fenomenlerle
karamadrmz iin, s akntsnn varoluuna ya da manyetik
svmn varoluuna inanmayz.
Bu materyalist saldnya kar, ruh yandalan ruhun herhangi biri
tarafndan grlmemi, hissedilmemi, iitilmemi ya da herhangi
bh biimde duyumsal olarak alglanmam olduu, ancak duyu-
algsnm tek aacsz deney tr ohnadrr karrirrnr verirler. Duy-
umsal deneyden ayr olarak, bh de beni dndm, arzu ettiim,
mutlu ya da zntl olduum konusunda, gerekten ve tam
anlamryla ikna eden isel deney vadrr. Bu tr bh deneyden dnen,
arzu eden ve dolayrsryla cisimsel deU de, tinsel olan bh vairrn va-
rolduuyla gili olarak tam bh kesinlie ularrm. sel deneyin
hkm duyulann hkmnden gerekte ok daha kesindh. Kendilerini
duyularrn hkmnn belhiedii temel zerinde kabul etim cishnle-
rin var-oluundan kuku duyulabh, nk duyulann hkmne karr,
onun btnyle bh d ohnu olabilecei, duyularrn beni aldatabil-
dii ve btn bh duyumsal dnyanrn salt bh serap olduu ihraz
ykseltebihrdi. Ancak byle bir itiraz, o beni dndm,
algrladrrm, ve yleyse, dnen bir varirk olarak varolduum konu-
sunda bilgilendhdii zaman, isel deneyin kesinliini hibir ekilde
azaltmaz. Cishnler dnyasrna inanrken ve daha bakaca bhok konu-
122
da yanldm kabul edelim. imdi yanlmak iin dnen bn
varln vaobnas gerek", nk yanlmak yanl dnmek
anlamna gelir. Ruhun vaoluu, savunuculana gre, u halde dene-
yin salad veri ve kanada cisimlerin ya da bedenlerin vao-
luundan ok daha iyi bir biimde temellenir.
Ruha ilikin bu savunma materyalistlerin kanaaerini zayflatmaz.
Onla- bu isel deneyin beni kendileri hakknda bilgilenddii
eylerin neler olduunu sorala-. sel deney beni dndm, his-
settiim, mudu ya da znil, v.b.g., olduum olgusu hakknda bil-
gilendirir. O bana, bende dnme, arzu etme, haz alma ya da ac
ekme gibi belh fenomenlerin, bir baka deyile beluli zihinsel feno-
menlerin ortaya ktn bildirh. O bana denen, arzu eden, v.b.g,
bh- valrk olaak benim varolduumu syler. Bunu hib- materyalist-
yadsmaz. Ancak dnen valklan varoluundan, tinsel
valklan, yani ruhlan vaolduu sonucu ka- m? Bu soruya veri-
cek yant "ruh" teriminin tanmna bal olacaktr. "Ruh" yalnzca
"dnen varlk" anlamna gelh-se, isel deney bize hi kukusuz,
rahun varolduunu bilduir. Bununla birlikte, "ruh" "bedenden fakh
olan dnen valk" anlamna gelecek olursa, dnen vahklan
varolduu olgusundan bedenlerden farkh olan ruhlarn va-olduu so-
nucu kmaz. Dnen, ancak bedenlerden faikl olan tzler olaak
anlalan ruhlann vaoluunu kantlamak iin, dnen tzlerin va-
rolduunu gstei-mek yeterli deildir, ancak ayn zamanda onlan be-
denler olmadklarn, dnen, azu eden, mudu ya da zntl
olann beden olmadn da gstemek gereku-.
Bununla bMikte, matei-yahstler bunun tam tersini dnmek iin
iyi birtakun nedenler bulunduunu ne srerler. Zihinsel fenomenle-
rin ne kadai- byk bh ounluunun bedenlerimize bal olduu,
gnlk yaamdan ve zelhkle de patolojik hallere ilikin gzlemden
bilinir. Beyne verilecek zai-a- zihinsel yaamn btn alanlarnn orta-
dan kaybolmasna neden olu-. Beyin zerinde gerekletirilen cenahi
operasyonlar- bh insann kiiliinin, tam anlamyla ve btn btn
deimesine neden olur; zihinsel yaammz ayn zamanda alkol, ka-
123
fein ve salg bezlerinin, almas tarafndan geici olarak etkilenir.
Zihinsel fenomenlerin bedene bu kadar sk skya bal olmas
dnen, arzu eden, mutlu ya da zntl olann ondan ayn olan bh
ruh deil de, tam tamna beden olmasn ok yksek lde olasl
kla-. Zihinsel yaamn bedene olan bamhin gsteren btn bu
gl argmanlar bei, zihinsel femonlerin dayanann beden
olduunu kuku duyulamaz bir bihnde kantlamazsa, ruh savunucu-
larnn, kendileri iin ok byk bir nemi olan, dnenin, arzu ede-
nin, v.b.g., beden deil de, bedenden ayn bir ey olduu bihnindeki
karrt tezin hakh krlmmas iin bu trden argmanlarrn herhangi biri-
ne bavmamayacaklarma iaret edilmelidir.
nandmc ohnak iin onlar- ne tr bir argmana gereksmim duya-
caklardu-? Onlar' zihinsel yaama sahip olan, ancak bh bedene bal
olmayan bir ey ortaya rkm-mak ve onu deneyde gstermek ya da bu
trden bir eyin varolduunu baka bir bihnde kanramak durumun-
da kalacaklardrr. Elekttonlar-m varoluundan, katod radyasyonunda
(elektrik alanrnda katod nlarrnrn, negatif elekttik akunlannrn
bkld manyetik dorultudaki bklmnden oluan) elektriksel
zelliklere sahip olan ve herhangi bh kimyasal cishnle
zdelethilemeyen bh eyle kai-r kar-rya gelinceye kadar-, kuku
duyuldu. Bher beden olmayan dnen varlrklarm varoluunu drsal
ya da isel deneyde dorudan bh bihnde gstermek iin, bedenden
aynlmr bh ruhla, maddeden aynlmr elekikle karr karrya
gelihnize benzer bh binde karrlamamrz gerekh. Drsal, yani
duyumsal deneyde bize yalnrzca cisimler ve cisimsel fenomenler veri-
lebilir. Dsal deney, bizzat kendi doasrndan dolay, tinselcilerin bu
yndeki tm ghihnlerine ramen, bize hibh zaman bir bedenden
kurtarrlmr bir ruhu gsteremeyecek ya da bizi byle bh ruhla
karrlatuamayacakr. Bh bedenden kurtanlmr bh ruhla
karrlamak iin, bizzat kendi lmmze kadar beklememiz gerekh
ve bu ilem her durumda yaayan insanlarm grebilecekleri bir ey
deildir. yleyse, geriye yalnzca bir ara ilem kalmaktadr:
Dnen, ancak cisimsiz olan vailklarrn varolularmrn
kamtlanmasr. Bu kanrtlarna zihinsel yaamn lmden sonra da
124
devam ettiini gsteren bir kamama ve dolaysyla, ruhun
lmszlne ilikin bir kantlama, dier dnen ancak cisimsiz
olan varhklann varoluuna ilikin bk kantlama, meleklerin,
eytanlarn, v.b.g., varoluuna ihkin bir kantlama olabilirdi. Byle
kanamalaa teologla-, filozoflar ve tinselciler taafmdan gerekten
de ghiilmitir; ancak, materyahstlere gre, bu trden doyurucu ve
ikna edici bir kantlamayla imdiye dek karladm deildk.
Materyalistler bu dummda, dnen ancak bedenlerden ayr olan
vaiklar olarak anlaan ruhlann varoluu hakkmdaki tezin, isel de-
neye yaplan bavuruya ramen, hal temelsiz bir tez olaak durduu
sonucuna varrlar. sel deneyden bilinen, dnen varlklarla ilgili
olarak zihinsel yaamm insan bedenine baunh ohnas olgusu, bizde
dnen, hisseden ve arzu eden eyin kendi bedenimiz olduunu,
yamhnazcasna ve kesin sonulu bk biknde olmasa da, byk bk
gle nerk.
Mateiyalistler tarafndan verilen bu kark, bununla bklikte, ruh
yandalarn tatmin etmez. Ruh yandalar dnen, hisseden ve arzu
edenm bedenimiz ya da baka herhangi bk fiziksel organ olmadn
ve dolaysyla dnen eyin ciskn olmadn, hereye ramen,
gsterebileceklerini savunurlar. Onlar hereyden nce, zihinsel
srelerin doalan itibariyle, kendilerine meknda bir konum atfede-
bileceimiz bk ey ohnaddclann vmgularlar. Dncelerimin,
mem, kafamda olduklann sylemek hibk ekilde anlaml
deildir. Byle bk bak as kafam salladm zaman,
dncelerin de onunla birlikte sallandklan, kafam senin kafaidan
bk mette uzakta olduu zaman, dncelernin de senin
dncelerinden bk mette uzakta olduu trnden sama sonulara
gtrecektk. Dncelere ve genel olarak zihmsel fenomenlere
meknda bir konum atfenek ve bu dnen eyin bedenimiz
olduunu ne srenler tarafndan ska yapdmm- zihinsel feno-
menleri fiziksel fenomenlere dntrr. Meknda bir yerde bulunma,
fiziksel fenomenlerm ayrc bk zelliidir; oysa, meknda ortaya
125
kmama zihinsel fenomenlerin kendilerine zg zsel zelkleridir.
Bu trden argmanlara, materyalistler fiziksel femomenleri
meknda bh yere yerletirilmi fenomenler olarak tanmlama niyetin-
de olmadklar karln verebildiler. Bununla birlikte, fiziksel feno-
menler bu ekilde tanunlamak istenhse, bu rahathkla yaplabilir ve
zinsel fenomenlerin benim beynimde ortaya ktklar olgusundan,
bu fiziksel fenomenler anlay zerinde, zihinsel fenomenlerin bei
bir tlden fiziksel fenomenler olduklar sonucu car. Diyalektc ma-
teryahzm, bununla bhlcte, bu durumda onlann hem fizik ve kimya
tarafndan betimlenen fenomenlerden ve hem de biyolojc bilhnler
tarafndan betimlenen fenomenlerden farkl olan, zel trden feno-
menler olduklannda srar edecektk. Dncelerhnin benhn beynimde
ortaya kklan savnn kendisi, materyalisere sama bir sav olarak
grnmez.
Ruh yandalan tarafmdan gehtiren ikinci bh argman daha
vaidr. Benhn ruhum, der onlar, dnen benle, benhn benhnle
ayndr. hndi, ben, benhn benimin tek ve basit olan bir ey
olduunun, paralardan meydana gehneyen bir ey olduunun faz-
lasyla farkndaym. Ben, zihinsel deneyleriminin znesi olarak,
eitti karakteristdere sahip biriyim, bilgeyhn ya da budalaym,
saygdeer ya da kt biriyhn, gl ya da dayaniszun, tuticulu ya
da souk bhiyhn, ancak herhangi bir para ya da fragmana sahip
deilim. Oysa bedenhn paralanndan oluur. yleyse, ben,
dncelerhnin znesi olarak, bedenhnden ayr bir eyim. Materya-
liser bu argmanla arpu-ken hibir glkle karlamazlar. Bu
agman, onla-a gre bhpetitio principii eklini alu", nk sz konu-
su akl yrhne tarz, bu dnen benin bedenden farkl bh ey
olduunu nceden kabul eder. Bu kabul daha eride ortaya koyarsak
ancak, benhn, dncelerimin znesi olarak, paralara sahip
olmadrun ne srebiriz. Dahasr, materyalist, dnenin benim
btn bedenhn ohnad gibi, btn bir beynim olmadn da ne
smek zorunda deildh. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bede-
126
nimin gzle gli' bir biimde, kendilerinde paralar iermeyen
paalar-dan meydana geldiidir; daha nce bedenlerin bu trden niha
ve en yksek paralannm kimyasal atomlar' olduklan dnlyordu;
buna karm, gnmzde, elektronlar' ve ekhdekler tr-nden basit
pai'acrklai', bedenlerin niha ve en yksek paralarr olarak gr-lr.
Bende dnen eyin benim bedenimin bir bileeni olan basit bh
madde par'acrr olduunu kabul etmek materyalist tezle
elimeyecekth. Ve bu durumda, dncemin znesi, maddesel bh
ey olsa da, paralara sahip olmayacaktr.
Demek ki, bu, materyalizmin verdii savan, onun kai'nn
tzsel rahlai'in vaolduunu savunan dalizm olduu, cinci cephesi-
dh. Bu kavga nasl bir seyh gsterir? ncelikle, ruh yandalar cisim-
lerden ayn olan tzler olarak ruhlarm varoluunu destekleyen
ar'gmaniar gelitirirler, buna karm materyalistler ise bu argmanlar
rtp, bedenlerden ayn olan ruhlam varoluunu kabul eden tezh
temelsiz olduunu gstermeye koyulurlar'. Bununla bhiikte, karrnrn
tezinin temelsiz olduunu gsteren bhinin, bununla kendi tezini
kanrtlayamayaca unutuhnamaldr.
Ruh yandalar, u halde, davalannr kaybettiklerini dnmezler,
ancak tartrmaya bundan sonra da devam edip, materyalistler
tar'afrndan baarryla kullanan bir yntemi benhnserler, bh baka
deyile, kendi tezlerini savunmak yerine, kar'armn tezine
saldnrlar'. Saldmlarnda bahca silah olai'ak da yakn zamanlarn fi-
ziksel aarmalanndan kan sonular kullanrlar. Materyalizmin
kai'rtlarr, undiye dek ok ark ohnu olan madde kavramnm, son
fiziksel km-amlarn nda, akln ve belhginliini yitimeye
baladn ne srerler. Maddeyle enerji arasndaki snr kaybolmu
ya da ok belhsiz hale gelmitir. Madde hndiye dek bh tz tr, bh
ey tr olarak anlahntr. te yandan, enerji ise bir tz olarak
deil de, bir tze yklenebilen belh bir hal olaak dnlmtr.
Ancak ada fizik madde ile enerji aasndaki snm adeta ortadan
kaldumitu-. ada fizik kuramlarna gre, enerji bir ktleye, ve
127
dolaysyla undiye dek maddenin bir yklemi olaak grlm bir
ykleme sahip olan bh eydk. Belh bh miktarda i gerekletirme
kapasitesi cisimlerin, kendisine enerji ad verilmi olan, haliydi.
ada fizik bh- cismin ktlesmi ie dntrebileceai ve bunun
sonucu olarak, bir cismin ktlesinin ayn zamanda bh i yapma k ^ a -
sitesi ve dolaysyla, eneji olduunu ne srer. Buna gre, madde ve
enerji sanki b h ve ayn eyhi farkl biimleridh-ler: Madde enerjiye ve
enerji de maddeye dntrebilh. Madde tz. yani bir ey olma
zelhi yhhh.
Ve dahas, der ruh yandalan, cishnin z itibariyle ne olduunu
kavramak istersek, onun niha ve en yksek bileenlerinh ne
olduunu buhnaya alrz. imdi, bize deneyde verilen cisimlerin
niha ve en yksek bileenleri olduklan dnlen elektronlar,
ekirdekler ve benzeri varlklar, ada fzim kuramlanoda, bizim
cishnlerin olduklanm dndmz eye hi benzemeyen bir ey
hahne gerler. Bizhn elekttonlan, v.b.g., kk paracklar,
grlebilen ya da kendisine dokunulabilen bir eyin minyatr versiy-
onlan olarak tasarlamamza izin verilmez. Fizikiler gerekte, elekt-
ronlann, protonlarm, v.b.g., meknsal boyutundan sz ederler, ancak
bu ifadelerin yalnzca mecaz bh anlam vardr. Fizikiler zaman
zaman belli deneyleri "paracklar", bir baka deyile, ok kk
paralar olarak anlalan elektton, proton ve ntronlarla aklamak is-
tediklerini sylerler, ancak baka bh trden olan deneylere ilikin
aklamayla ilgilendikleri zaman, onlar elektronlann, v.b.g., ( *
kk paralar olduklann dnmeyip, elekttonlardan, sanki onlar
dalgalar ya da dalga kmeleriymi gibi sz ederler. Bu dalgalann, bu-
nunla bhriikte, tzsel bh temelleri yoktur; onlar bh "eter" trimn, ya
da bir ey olarak alman herhangi bir eyhi dalgalan deildir. Byle
dalgalann belli b h yerdeki her elongasyonu, yalnzca olaslklarla
lsyle beMenebilir, yle ki bu yerde belli bir zamanda, rnein
bh perdenin fosfonlts, fotoraf kad tabakasnn kararmas ve
benzerleri trnden, u u fenomenlerin ortaya kaca sylenk.
128
Bu ekilde, elektonla- ve elektionlarn mikokozmik elikileri
btnyle soyuamalara dntrlrler. Fizikilerin baz deneylerle
ilikili olarak kendilerinden paackla-, buna kan dier baz dene-
ylerle Uikili olarak kendilerinden dalgalar- diye sz ettikleri bu elekt-
ron, proton ve ntonla-n gerekte ne oldukla sorusuna fizikilerin
verdii yant iittiimiz zaman, soyuamann doruk noktasna
ulanz. Yant fizikilerin yalnzca, elektronlarn, baz deneyler sz
konusu olduunda paracklar ve dolaysyla ok kk paalar ola-
rak, oysa baz baka deneyler sz konusu olduunda, dalgala- olaak
eylediklerini bildikleri eklinded-. Onlann "kendilerinde", bir baka
deyile, tm deney ve gzlemlerden bamsz olaak ne olduklar so-
rusuna gelince, fizikiler bunun yantn bilmezler ve dahas sorunun
kendisinin, fo-mlasyonu bile onu yamama olanan dta bu-akan,
ksu- ve verimsiz bh sora olduunu dni'ler. Onu gzlemlediimiz
zaman, bh- elekonun ne olduunu sormak, fizikilere gre, kendisini
hib- bihnde a-armadmuz bh- eyin, ne olduunu somak kadar
samadr.
Ruh yandalar fizikilerin bu argmanlarn kendi hesapla-ma bh
kazan ol aak grrler. Onlar, ada fizik kuramlarnn, kendilerine
maddenin maddeselliini yitirdii, maddenin soyutlamala-a
dntrld savn ne s me hakkn verdiini dnrler.
ada fizik, onlan grlerine gre, duyulanmzm yarglama yet-
kisi altnda, bizim cisunler diye bildiimiz o ok byk madde
kesinin yalnzca bh yanlsama olduunu gstei-mitir. Fizik bu ok
byk madde ktlesinin, yalmzca iinde mik-oskopik vai-lk komp-
lekslerinin, elektronlarn ve pozi-onlan, nkleonlan, mezonlan,
n-onlan ortaya k bk ey olduunu gzler nne semit ir;
bunla-, bununla bklikte, hibir bihnde gerek eyler olmayp, soyut
varlkladr ve salt kendi bala-na alndklarnda, gerek dnyann
bk paas deildirler. Gerek vahkladan, bu duumda, geriye
yalmzca ruhlar- kalr, nk bize deneyde verilen dnyann, bk baka
deyile doamn baka bireye indirgenemez bileenleri yalnzca on-
ladu-.
129
Byle bir savunma taiz seen ruh yandalannm dualist bak
asn buaktklarna ve monist bh bak as bennseyip, yalnzca
tinsel tzlerin varoluunu kabul ettiklerine iaret edilmelidu-.
Dalizm, daha nce de grm olduumuz gibi, hem cisimleri ve hem
de ruhlar doann gerek ve tzsel bileenleri olarak grr. Biz,
hereyden nce, yukarda anahaar izilen ve cisimleri gerek
varlklar dnyasnn dna atmakla edeer olan bh- sonuca gtren
argmanlarn eletirisel bir incelemeyi kaldramayacana dikkat et-
meliyiz. ada fiziin cisunlerin basit paracklarna iUkin grsel
modelleri terkettii ve sz konusu paracklar yalnzca soyut bir
biimde karakterize ettii olgusundan, bu bileenlerin gerek olan, bh:
baka deyile, bel bir zamanda belh bh yerde varolan bh ey
olmadklar sonucu hibir ekilde kmaz. Hele hele, "ok byk
madde ktlesi"nm, edeyile algmzn menzih iine giren cisimlerin
salt bu- yanlsama olduu sonucu hi kmaz. Bize deneyde verilen ci-
sunlerin gerek varoluunu hibir fiziki yadsyamaz; fiziksel bUginin
tamam bu cisimlerle ilgili gzlemlere ve deneylere dayanr.
Fizikilerin aratrmalannm sonulan bizi en iyi durumda, ne yeterin-
ce zenh ve ne de tam olan ortak deney temeh zerinde oluturuhnu
madde kavramunrzda belli btakm dzelneler yapmaya gtrih.
Bununla birhkte, materyalizm orijinal madde kavramna sda skya
yapm deildir. Bu, ykminci yzydn balannda, diyalektik mate-
ryazmin temsilcilerinden bki tarafndan, bize duyumsal deneyde ve-
rilen cisimler dnyasnn gerekte ne olduu sorusunu yantlamann,
tam tamna fiziin zerine ald byk bir zen ve dikkat isteyen
aratrmalara dtn savlayan V.l.Lenin tarafndan vurgu-
lanmn-. Materyalizm, Lenin'e gre, bu dnyann, yalnzca zihinleri-
mizm bir rn ya da bk izlenimler kompleksi olmayp, gerekten va-
rolduunu savlar. Tezi bu ekilde f oml e edildii zaman,
materyalizm temelde, gerekte cisimlerin vaoluunu tamyan ve
yalmzca, cisimlerden farkl tzler olarak ruhlann da ayn ekilde
tanmmasm isteyen dalizme deil de, cisimlerin dnyasna zihinleri-
mizden bamsz bir varoluu ok gren ideahzme ynelttik.
130
Materyalizme likin Genel Bir Betimleme
Mateiyalizm, hereyden nce, k noktas itibariyle, anti-
inasyonalist bh felsefe akmdr. Bu, onun zel bilnlerde yeterli
olduu dnlecek bir biunde hakh klnmam savla ciddiye al-
mayaca anlamna gehr. Buradan materyahzmin vahye dayanan dme,
geleneksel olaak kutsanan batd inanlara, ciddi ararma ve
argmanlardan ok arzularunzm sonucu olan tm kanaaere kar
ald olumsuz tavr kar. kinci olarak, materyahst bak as adc
seik bhr biimde realist bh- bak asdu-; o, bize deneyde verilen
dnyann, yalnzca kendilerine rasyonel bih tarafmdan uladamayan
bakaca eyleri gizleyen fenomenal bir fantazi olmayp, doru
gereklik olduunu dnr. Bu iki kabulden, dnyaya ilikin genel
ve niha bh grn, doa bilimleri tarafndan, matematiin tehizat
deposundan yararlanmak suretiyle yrtlen dikkai ve zahmei
aratirmalarda aranmas gerektii biimindeki materyalist kanaat
kar. Bu, doal bilhnlerin bizi kendisiyle tantu-dklan doann, ma-
teryaliser iin yalnzca doru gereklik deil, ancak ayn zamanda
tek gereklik olduu anlamma gelir. Doadan ayn olarak, idealistlerin
bizi kendisiyle ilgili olarak ikna edebilecekleri trden bir kendinde
eyler dnyas, doanm tesinde de, dinin kendilerine arzulanmz ve
kalplerhnizin gereksinmeleri tarafndan gerek duyulan, nsezilerunize
ve duygularmza mracaat eden, ancak akldan hibir destek ahnayan
geleneksel bat inanlarda ierilen bh- ey olarak vahye bavurmak
suretiyle, bize bildirdii trden olaanst bh dnya yoktur. Materya-
list retinin esas ierii, ite bundan ibarettir. Ruhla ilgih, materya-
lizmin talihinde bylesine byk bir yer igal etmi olan, tartma bu
ereve iinde yalnzca, kendi bana nemli ohnayacak bh
taitmadr. Bizde dnen eym beden olup ohnad, bu- baka
deyile, onun meknsal karakteristiklere ve eylemsiztie sahip olup
ohnad probleminin kendisi ok byk nemi ohnayan ve bilunsel
yntemlerle zlmesi g olan b- problemdh. Bu tatima, bununla
131
birlikte, hereyden nce materyalizmin kartlar bu tartmada idea-
list argmanlan kullandclan, ve ikinci olarak da doast bh
dnyaya inananlar ruhu doann, onu yeryznde yalnzca geici ola-
rak bulunan ruhun gerek yurdu olan doast bir dnyaya balayan,
bh bileeni olarak grdkleri iin, materyalizmin tarihinde nemli bh
rol oynamtr.
Bu ruh anlayna, doanrn stnde ya da tesindeki bh dnyay
tanmayan materyalizm tarafmdan kar koyuhnaldr; te yandan,
doann bh- bileeni olup, doayla smu-lanm bh ey olarak ruh ma-
teryalist retinin temel ilkeleriyle eliik olmayacaktr.
Fiziksel Fenomenlerin Zihinsel Fenomenlerle likisi
Kendisinde zihinsel fenomenlerin ortaya kt bir tz olarak ruh
hakkndaki tartma, yalnzca zinsel fenomenlerin fiziksel feno-
menlerden ayn olduunu kabul edersek, doar. Bu fakhlk, yalmzca
idealizmin savunucular taafndan de, ancak ayn zamanda matery-
alizmin diyalektik versiyonu tarafndan da tannr. Oysa bu fakhhm
varl, fiziksel fenomenlerle bilin fenomenleri aasmda sa bh
iliki bulunduunu ne sren mekanik materyalizm tarafndan
yadsnu-. Bu iliki her zihinsel fenomenin belli bh fizyolojc feno-
menle bhe bir tekbliyet iinde bulunduu olgusundan oluur; bu-
nunla birlikte, bu iliki zinsel femonenlerle onlarn frzyolojc
edeerleri arasnda bir farkhlc gren kimseler tarafrndan, farkir bh
biimde yorumlann. rnein, bazlar fizyolojik fenomenlerin, kendi-
lerine kahk gelen zihinsel fenomenlerin nedenleri oldukla-n
kabul eder. Bazan buna ek olaak, zaman zaman bunun tam tersi
olan bh ihkinin sz konusu olduunu, zinsel fenomenlerin fizyolo-
j k fenomenlere neden olabildiklerini kabul eder. Zinsel fenomenler-
le fizyolojik fenomenlerin bhbhlerini kahkh olarak belhlemelerini
kabul eden gr-e karlkl etkileimcilik (inter aksiyonizm) adr ve-
132
rilir. Bunun tersi sz konusu olmazken fizyolojik fenomenlerin zihin-
sel fenomenleri etkilediini ve dahas, zihinsel fenomenlerin kendi
aralamda bkbirlerine dorudan nedensel ilikilerle bal
ohnadklann ne sren gr ise epifenomenalizm olarak bilink. Bu
gre gre, zihinsel fenomenler yalnzca, fizyolojik fenomenlerin
yan rnleri, donuk yansmalardr. Bazar da, kendisine gre bunun
tersi bk ihki sz konusu olmad gibi, fizyolojik fenomenlerin zi-
hinsel fenomenlere neden de olmad ancak sz konusu fenomen
trlerinin, diziler bkbirlerine nedensel ilikilerle balanmam olsalar
da, bkinci dizideki beUi bir fenomen ikinci dizideki belh bk fenome-
ne, ikinci dizideki belli bir fenomen de bkinci dizideki belh bk feno-
mene kardk gelecek ekilde, oluturduu iki ayr dizinin birbirleri-
ne kout bir biimde yanyana ortaya dfklar paralelizm
varsaymn kabul eder. Son olarak bir de fizyolojik fenomenlerin ve
onlara karhk gelen zihinsel fenomenlerin gerekte iki farkh trden
fenomenler deil de, yalnzca bk ve ayn fenomenin iki farkl
grn olduunu ne sren ift grn kuram vardr. Ayn
gerek ilem, ilemin kendisinde kt birey tarafndan iebak
yoluyla temaa edildii zaman, bir zihinsel fenomen olma zelliine
sahiptk, oysa dsal duyular yoluyla (mein beyindeki sink
akmlarn inceleyen fizyolojisi tarafndan) incelendii zaman, bk fi-
zyolojik fenomen ohna zelhine sahiptir. Tpk nmde duran mer-
merden bk kreye baktmda sahip olduum duyumumun dokunma
duyumumdan daha dom olmamas gibi, bu grnlerden ne biri ne
de dieri daha dorudm-.
Materyalizme Kar km Duygusal Nedenleri
Ruhla ilgili kavga ounluk heyecanl ve ateh bir tartma
biimini ahntu". O, ayn zamanda duygusal yansmalar olan bk
kavgadu:. Bizlerin ve hemcinslerunizin salt bedenler olarak grhnesi
133
bize yle grnyor ki, bizim deeinzi drr, bizi yalnzca doal
glerin oyununa baml olan piyonlar dzeyine indirger ve kendile-
rini amalayp pelerinden kotuumuz zerklik, bamlk ve
zgllkten yoksun braku". Biz insanlan doanm cisimleri arasmda
grmek, bizde, kendimizle ilgili olarak yce ve saygdeer
bulduumuz hereyi bh yanlsama olarak datu-, en yksek duygu-
lamz esinlerhnizi ve ideallerimizi yok eder gibi gelir. O bizi son
olarak lmden sonra yok olup gineyeceimiz inancndan, yitir-
dihniz sevgililerin, her ne kadar bu varolula bir cismi olan
varlklar arasnda gemese de, lmden sonra yme varolduklar, on-
lardan aynhunzn yalnzca geici bh ayrd olduu inancndan
yoksun brakr.
Bizim bu zerkliimiz, onun kiinin kendi kendisinin efendisi
olmasndan, fiziksel tepilerimizi denetim alna almamzdan, daha
aa ve nemsiz amalarmz soylu ve yce amalanmzm altna
geirmemizden olutuu dnlrse, materyalizm tarafndan hibh-
ekilde sorgulanmaz; bununla birlikte, bu zerklik, zihnimizin doal
gler karsndaki tam bir bamszh olarak grlyorsa, hi
kukusuz bk fdcsiyondur. Materyalizm, bizde yce ve soylu olan or-
tadan kaldmyor da deildir. O, bzi l cisimlere dntmez, ancak
bizi zihinsel yaam tarafndan canlandnhm bedenler ola-ak grr;
(mekanik materyahzm szkonusu olduunda) o, zihinsel yaamn
zyle ilgih olarak farkh bk gre sahip olsa da, materyalizm zihin-
sel yaamunzn varoluunu yadsmaz. Materyazm bununla bklikte,
bizi lmden sonraki yaam kancmdan yoksun bu-akr. retinin
onu biroktan im kabul edilemez hale getiren tiraj ik nitelii tam
tamna burada yatar. Dahas, materyalizm, kozmik dzeyde, tm din-
lerle uyumazlk iindedk. Dini destekleyen duygusal faktrler,
yleyse, varoluu doal nesneler toplamyla smrlayan materyalizmin
kaisnda yer alrlar.
134
Tinselcilik (Spiritalizm)
Dala nce de sylemi olduumuz gibi, hem dahzm ve hem de
materyalizm, realizmin deiik bihnleridir. dealist bak as
(zeUUile znel idealizm) tinselcilikle(sphitalizmle) yakndan
ilikilidir. Sphitalist tez, dnyada yalnzca tinsel tzlerin varolduk-
lanm ne srer. Bu tez, hereyden nce, znel idealizmin ve zelikle
de ikin idealizmin savunucular tarafndan ortaya konur. dealizmin
bu biimine gre, cisimler yalnzca izlenim kompleksleri, ve
dolaysyla, znenin bilincinin beUi halleriyseler, onlai' kendinden-
kaim valkla-, yani tzler olma iddiasnda ohnazlar. Tzsel vaia
yalnzca bilinli vaiklar, yani ruhlai" tarafndan sahip olunur. Bu
tiu'den bir tinselcilie idealist-tinselcilik ad verilh.
Tinselciliin, bununla birlikte, zorunlu olarak znel idealizmle
snrlanm olmas gerekmez. Felsefe talihinde tinselciliin bir de re-
ast versiyonuyla karlaabiyoruz. Bu tr bir nselcc yalnzca
tinsel tzlerin gerekten vaolduklanm ve tinsel tzler dnda baka
hibh tzn varohnadm kabul eder. Bu gre gre, cishnler de,
bununla bhirte vai-olur, ancak cishnler yalnzca tinsel tzn
tezahrleridir. Bu gr, monadolojisinde, Leibniz taafndan dile ge-
thir. Bu ge gre, dnyann kuruluunda ie karan na ve
blnemez tulalai", onun monadla- adn verdii eyler, yani mh-
lardtt. Bu monadlai' arasnda bilinli yaama sahip olan bazan
vaidr ve yalmzca bunla-, gndeli dilde kendilerine ruhlai' ad veri-
len monadlardu-, ancak onlardan baka, yalnzca bilinaltnda bir zi-
hinsel yaama sahip olan monadla- vaidr ve bu monadla", ve onla--
dan meydan gelen kompleksler, gndelc yaamda kendilerine
cisimler ad verilen eylerdh.
Tinselcie materyahzm tarafndan da dalizm tarafndan da
saldrmr, ancak bu saldn temelde tinselciUin idealist versiyo-
nuna ynehilh; bu durumda, o realizmle znel idealizm a-asmdaki bh
sava biimini alr.
135
Gerek Monizm: zdelik Kuram
Tinselcilik de materyalizm de monist eilimler, yani iki tr tz
tanyan dalizmle tam bn kark iinde, yalnzca tek bir tz ti'
tanyan eilimler a:asma sokulabilir. Monist eilnler arasnda bun-
dan baka gerek monizm adn verdiimiz ruh ve bedenin zdelii
kuram olarak da bilinen retiye rasanabilii". Bu metafiziksel bak
asnn mucidi, onyedinci yzylda Hollanda'da yaam olan Mu-
sevi filozof Baruch Spinoza'dr. Sz konusu bu monizmin temel tezi,
yalnzca tek bir tz trnn varolduunu, ve onun hem tinsel hem de
cisimsel yklemlere sahip olduunu ne srer. Cisimsellik ve tinsellik
yalnzca, araclyla bir ve ayn tzn kendisini sergiledii iki farkl
grntr. Bu iki ayr gnten hibiri dierinden daha gerek
deildir.
kin Monizm
Tz ruhlarda ya da cisimlerde, ya da hem ruhlarda ve hem cisim-
lerde, ve son olarak, tam tamna ruh kadar cismi olan bir eyde bul-
maya ahan btn bu eilimlerin karsnda doann kendilermden
kurulduu niha ve en yksek tulalann, ne ruhlar ne de cisimler
olduunu savunan eiln yer alu-. Bu grn mucidi ise David
Hume ohnutur. David Hume' a gre, cisimler de ruhlar da yalnzca
renkler, kokular, tatlar, sesler, acdar, hazlar, v.b.g., trnden, bize
dorudan deneyde verilen elerden oluan komplekslerdh. Hume bu
grleriyle cisimlerin yalnzca izlenim kompleksleri olduklarn ne
sen Berkeley'in grleri arasmda bir ba kurmutur. Berkeley ruh-
lann, izlenimlerin ve dier zihinsel hallerin bilincinde olan, ancak bu
hallerden ayn olan eyler olduklarn dnd. Ruh zihinsel feno-
menlerhnizin znesidir. Hume'a gelince, o Berkeley'in btnyle U-
tarl olmadn gstermiin. Algladmz cisimlerin ne olduu
136
zerinde dnrken, Berkeley bedenlernizin yalnzca ses, ekil,
koku, tat, v.b.g., kompleksleri ve dolaysyla izlenim kompleksleri ol-
duklar, ve onlarn alganmak dm'umundaysalar eer, baka hib-
ey olmayacakla- grne ulat. Hume, Berkeley'in ruh iin c^e
benzer bir aklyrne izgisini uygulam olmas dm-umunda, buna
benzer bh sonuca, yani ruhun yalnzca bh zihinsel tecrbeler yn,
bh bilin ak olduu sonucuna ulam olacan gzlemler. Bize,
deneyde, kendi zihinsel hallerimizin dnda hibir ey verihnez.
zellikle de, bize bu zihinsel fenomenlere ek olarak, bu fenomenlerh
znesi olan gizemli bh ben hi verilmez; bh baka deyile, bize dene-
yde ruh verihnez. Hume, bu yorum temeh zerinde ruhlarn da cisim-
lerin de tzler olarak varohnadilarn ne srer. Ruhla- da cisimler
de tzler deildirler. Onlar yalnzca, ya bilinch aktel ierikleri olan
ya da doalar itibaiyle bu trden ierikler haline gelebUen belli
elerden oluan komplekslerdir. BUincin ieriklerine ikin varlklar
ad verilir. Bu nedenle yukarda ana hatlar izilen gr ikin mo-
nizm olarak adlandrlabihr.
kin monizm, sphituahst monizm ya da nh monizm ohnak
zere, iki biim alr. O, bu elerin, bu renklerin, seslerin, kokularn,
v.b.g., yalmzca bilin ierikleri olarak varolabUecekleini savlad,
ve dolaysyla, onlar zihinsel olan eyler olarak dnd zaman,
spiritualist bir ekil alr. Bu eler, bilin ierii olmak durumunda
ohnayan, ancak bhinin bilinciyle ilikili olmakszn vaolabilen
eyler olarak dnld zaman da, ikin monizm nh olan bh
biim alr.
Determinizm ve ndeterminizm
Doann Nedensel Kuruluuyla lgili Tartma
Doada ortaya can olaylarn aknn, kendileriyle hndi ve ge-
lecein kanlmaz bir zorunluluk iinde gemi ta-afmdan belhlen-
dii yasala-a m tbi olduu, yoksa tam tersine, kendilerine daha
137
nceki olaylar tarafndan neden olunmam olaylann m vai' olduu
felsef tartmalan srekli ve deimez temas olagelmitir. Bu
problem daha ak ve dakik bh- biimde yle hade edilebilh: Her
olay beUi bir nedenin kamhnaz sonucu ola-ak m ortaya kar-,
yoksa hibh nedenin sonucu ohnayan olaylar- m vardr? Her olayn
bir nedenin sonucu olduunu ne sen sav nedensellik ilkesi olaak
bilinh. ncelemekte olduumuz bir tai-tima, yleyse, nedensellik ilke-
sinin evrensel boyuttaki geerlitiiyle ilgihdh. Nedensellik ilkesine
evrensel bir geerlilik yklenmesine ve dolayrsryla her olayrn bh ne-
denin sonucu olduunun ne srhnesine determinizm ad verilh; ne-
denselk ilkesine evrensel bh geerlilik yklenmesine kar kan ve
dolaysyla dnyadaki her eyin bh nedeninin sonucu ohnadm fe
sren teze ise indeterminizm ad verilh.
Neden Kavramnn Analizi ve Eletirisi
Nedensel iki kavram, ontolojinm daha tam ve dakik hale getir-
meye alt, olduka genel kavramlardan bhisidir. Burada dikkat
edilmesi gereken nokta, sk skya hcelenmesi durumunda, bu kav-
ramn hibh ekilde ak olmad noktasdr. Belh bir fenomenin ne-
deniyle, sanki onu yaratan ajanmasma, echlii yoluyla bu feno-
meni douran etken anlalu-. Etidnhhnizle kendimizde b n
deiiklie neden olduumuzu sylemenin ne anlama geldiini ok
iyi bir bihnde bUiriz; bizim kendimizin bh eyi dourduumuzu ya
da yaattmuz sylemenin ne anlama geldiini kolaylkla kavrarrz.
Ancak bizhn kendimize uyguladmz bu etkinlik ve dourma kav-
ramlar hi kukusuz, beUi bh takm psikolojik eler ierir; bana
belli bir anda eylediimi ve bu eylem yoluyla yle yle bh fenome-
ne neden olduumu bildhen, yahzca bedenhnin harekeerine ilikin
bir gzlem deil, ancak aynr zamanda iebakrtrr. Eyleyenin ben
olduunu ne srmek iin, adal bir abayr hissenem ve bu abanrn
benhn hademe gre gerekleth-ildiinin bilincinde olmam gerekh.
138
Canl olmayan nesnelerin etkinliinden, hi kukusuz, kendi etkin-
liimizden sz etimiz ayn anlam iinde sz etmiyoruz. apma
zerine baka bh bilado topunun harekeni balatan bir bilai"do to-
punun, szcn onu kendi ednliimizden sz etimiz zaman kul-
landmz anlam iinde eylediini (eci ettiini) kesinlikle hi kimse
ne snneyecektir; hi kimse onun bilinli olaak bk g uygu-
ladn ve dier topu hai"ekete gerinnek istediini savlamayacakr.
Ancak cansz cisimlerden etkin nedenler ola-ak sz ederken "eyler" ya
da "etki eder" ifadesini hangi anlam iine kullanyoruz?
"Eylem" ya da "etki" kavramn aklamak iin belki de, "g"
kavamma bavunah ve u tanm kabul etmeliyiz; " X Y'ye etki
eder" "X Y zerine g uygula-"la ayn anlama gelk. Ancak "g"
kavramnn kendisi yeterince ak mdr? G, ounlukla etki eden,
ya da deimenin nedeni olan ey olarak tanmlanr. "G" bu
ekilde tanmlarsak eer, daha g kavram araclyla aklanan
"eylem" kavramnn ya da "neden" kavramnn tanmnda bir ksu-
dngyle kar kaiya kalmz. Fiziksel "g" kavramn aklunzdan
kannayaak u tanuna giriebilirdik: Bir g bk cisme, ancak ve
ancak bu ciskn hzn deitirir ya da defomasyona urasa, etid
eder. Bu g tanm yalnzca mekanik fenomenleri aklayacak ve
sah mekanik fenomenler iin deil, ancak fiziksel fenomenler ve hatta
zihinsel fenomenler iin kullandmz "eylem" kavramn da,
"neden" kavramn da aklamak iin yeter olmaycaktr.
Demek ki, "neden" kavramn, "eylem" kavram ya da "g" kav-
ram araclyla aklama giriimi doyurucu bk giriun olmaktan
uzakr. Bundan dolay, nedeni eylem ya da g kavramlann kuUan-
makszn aklama giriimlerinde bulunulmutur. Belli bir fenomenin
nedeni, kendisini beUi bk fenomenin zorunlulukla izlemesi gerektii
ey ola-ak tammlanmtu-. Ancak burada da bu kez "zorunlulukla"
deyimiyle kastedilen eyin ne olduu sorusu o-taya ka-. A fenome-
ninin B fenomenini yalnzca izlediini mi, yoksa A fenomeninin B fe-
nomenini zorunlulukla m izlediini nasl bileceiz? Ve burada, zo-
139
lunluluk kavramna ilikin eletirisel bi- inceleme, bu kavranun
hibir bihnde ak bir kavram olmadn gzler nne serer. Neden
ehmizden braklan bir tan yere dmek zorunda olduunu, buna
kan bir toptan atelenen menninin hedefine ulamak durumunda
olmadrrnr syledihniz zerinde dnelhn. Bh tan, elimizden
braklrsa, yere dmek zorunda ohnas olgusunu bilhiz; te yandan,
bir toptan atelenen bir merminin hedefini vuracak olmas olgusunu
zoranlu bir fenomen olarak grmeyiz, nk bunun her zaman sz ko-
nusu olmadn bilhiz. Bu rnek dikkate almdrrnda, u zorunluluk
tanrm kendisini nerir: B fenomeninin A fenomeninden sonra olmak
zorunda olmas, B fenomeninin A fenomeninden sonra ortaya
knn genel bir yasann zel bir hali olmasyla ayn anlama gelir.
Bazlar, onu fenomenlerin dzenli bir diziliine indirgeyen bir tanm
olarak, fenomenlerin birbirlerini zorunlu olarak izlemesine ilikin
byle bh tanun gerekten de doyumcu bh tanm diye
dnmlerdh. Bununla birlikte, bu zorunluluk tanmnn nedensel
iki tanm iin hibh yaran ohnaz. B fenomeni A fenomenini zo-
runlu ola-ak izlemek durumunda olduu zaman, A fenomenini B feno-
meninin nedeni diye adlarrdrrrrsak, zorunlu dizilii dzenli dizilie
indirgememiz durumunda, B A'yr her zaman izlediinde, A fenome-
nini B fenomeninin nedeni olarak grmek zorunda olacarz. Bu du-
rumda, en tar-ifesine gre ikinci en her zaman bhinciden sonra ge-
Ihse, bhinci trenin istasyondan geiini dier enin istasyondan
geiinin nedeni olarak grmemiz gerekecekth; ancak bu nedensel
ilikiyle anlatmak istediimiz eye hibir ekilde kar-rirk gelmez.
Nedensel iUkinin zn, fenomenlerin zorunlu diziliini, herhan-
gi bh dzenh dizih olarak deil de, (en tar-ifesi gibi) uzlarmlardan
ok temel doa yasalarrnrn sonucu olan dzenli dizii olarak
tanmlamak suretiyle kavrama giriimlerinde de bulunulmutur. Bu
temel doa yasalarrnrn ne olduklarrnr tam ve kesin olarak belhieme
giriimleri arimaz bhtakrm glklerle karrlamtrr.
140
ndeyi Problemi
Bu deerlendinne ve glklerin bk sonucu olarak, neden kav-
ramn bilimsel kavramlanmzdan oluan kavram daarcndan
ana gibi bir eilim ortaya kmtn. Bu nedenle detenninizm prob-
leminin zgn formlasyonundan vazgeilmi ve detenninizm proble-
miyle ilgili ola-ak yeni fomlasyonla-a gidilmeye allmtr.
Doal bilimler alannda determinizm problemi yakn zamanlarda
"neden" szc kullanlmakszn, "zorunluluk", "kanlmaz sonu"
v.b.g., terimlere bavuruknadan tanunlanmtu-. Doa bilimlerindeki
determinizm probleminin yakn zamanlarda revata olan tanm aa
yukar u ekli alr: "Doada ortaya kan olaylan ak bize,
imdiye dek ortaya km olaylarn gzlendenebilk niteliklerinin
oluturduu temel zerinde, gelecekteki olaylara ilikin olarak
ndeyide bulunma olana verecek yasalar eklinde ifade edilebilk
mi?" u halde, detenninizm problemi "ndeyi problemi" olup
kmtu-. O, bundan byle gelecein gemi tarafndan belirlenmesi-
yle deil, ancak daha ok bizim gemi temeli zerinde gelecee
ihkin olarak ndeyide bulunup bulunamayacaunzla ilgilenir.
Mekanizmin doal bilimlere egemen olduu dnemde, bir baka
deyile, cisimsel doanm tm fenomenlerinin mekaniin yasalar
taafmdan aklanabilecei gr doa bilimlerindeki egemen gr
olduu zaman, doa bilimleri determinist bak asn destekliyor-
lard. Bu determinizm en gl ve en ecili ifadesini, doa yasalarn
(Laplace'nin zihninde Newton mekaniinin yasalar vard), ve
dnyay meydana getken tm madd noktalam belh bk andaki ko-
numlann ve hzlam bilen, kuramsal problemlerin zm (burada
sz konusu olan ikinci dereceden diferansiyel denklemlerin
zmyd) iin snrsz kapasitelerle bezenmi bk akln bu veriler-
den yola kp, onlan bu yasalaa uygun olarak gemiteki
hzlanm ve konumlann ne olduunu ve gelecekte ne olacan
kasayabileceini ne sren, onsekizinci yzyln ikinci yansnda
141
yaam Fransz bilim adam Laplace'ta buldu. Doann belli bi- an-
daki haline ilikin bilgi u halde, doa yasalann (Newton meka-
niinin yasalanm) ben birine gemiin ve gelecein tamamn
kaisama olana verecekti, Laplace ayn zamanda, ondan gemii
ve gelecei kai-sayabihnek iin, imdiki hale ihkin olarak bilme
gereksinhnini duyduumuz eyin (tm noktalann hzlannm ve ko-
numlanmn) ihce olarak bilinebihr olduunu kabul etmith. Fiziin
daha sonraki gelimesi, bununla birhkte, Laplace'm ne srd de-
terminizmin altn kazmtu-. ada kuantum kuram, fiziin yasa-
larnn bize maddenin niha ve en yksek bileenlerine (elekhonlaa,
protonla^a, v.b.g.,) Uikin olarak gzlemlenmi verilerden, onlarn
gelecekteki hallerini carsama olana vermediini gsterir. Burada
dikkat edUmesi gereken nokta, bizhn bu verilerden yola kmak sure-
tiyle, tikel elektronlarn fiziin yasalarna uygun olarak gelecekte ne-
rede olacaklarn nceden bilebUmek iin, bilmek durumunda
olduumuz tm verileri gzlemleyemediimiz hususudur. Fizik bize
gelecei hesaplayabilmek iin elekttonlann belli bir andaki konum ve
hzlann bilmemizin yeterh olduunu bildhir, ancak bu ndeyi iin
sz konusu parametrelerden yalmzca bhini bihnemiz yeterli deUdh,
her ikisini de bilmemiz gerekir. Bununla birhkte, fenomenlerin bizzat
kendi doalarndan dolay, bir elektronun hzn ve konumunu istenen
dakUclUcle lemeyiz. Onlar ok byk saydaki elekronla gi
olduka, yalmzca bu paametrelerin belli ortalama deerlerini
gzlemleyebiliriz ve bu ortalamaladan yola kmak suretiyle, istatis-
tik yasalanna uygun ola-ak, bu parametielerin gelecekteki ortalama
deerlerini hesaplayabiliriz. Demek ki, tek tek elektionlarn gelecekte
nerede ve nasl olacaklanna ilikin olaak tam bir ndeyide bulunul-
maz; bununla birlikte, kendisine ilikin olaak ndeyide bulunabile-
ceimiz ey ok byk saydaki elekttonun ortalama deerlerle nere-
de ve nasl olacadr.
142
Doa Yasalar Yalnzca statistiksel Yasalar mdr?
Bununla yakndan ilikili olan bi- gr, daha nceden nedensel
yasalar olaak bilinen yasalarn z hakknda, belli bhtakun bilim
adamlar taafmdan ne srhn olan zel ve aldmadk bh
grtr. Bu yasalar ounlukla maddenin ok byk saydaki basit
paracndan meydana gehni byk cisnlerm davramlayla ilgi-
liydi. Byle bh cismin davran sz konusu cismi meydana getiren
paracklann tmnn ortalama davranna bal olacaktr, ancak
tek bir paacn btn kflenin davran zerinde byk bh etisisi
ohnayacakr. Eer byk bh olaylar- ymyla urayorsak, olay-
larn tikel beenleri dzensiz bir biimde ve geliigzel ortaya
ksa bile, bu ynda belh bhtakm istatistiksel dzenlilikler
olmaldr. Bu nedenle ok byk saydaki basit paracn toplam
olan daha byk cisimlerin davran, bu basit paracklarn dav-
ran olduka dzensiz olsa bile, olaylar yn olarak, istatistiksel
dzenlilikler tarafndan belklenmelidir. Bu durumda, fenomenleri
yneten ve byk cisimlerin de paylaklar yasalarn istatistiksel ya-
salara indhgenebilecekleri nerisi n plna kar. Daha nceden
dnyay yneten gizemli bh nedenselhm bu- tezahr olduu
dnlen, dnyadaki herhangi bir dzenlilik, bu gre gre,
yalnzca, kendi imde gizemli hibir ey saklamayan istatistiksel bir
dzenlilik olacaktr. Bu dzenlilik yalnzca ok byk saydaki basit
paac ele aldmz zaman ortaya kar. Oysa bu basit
paracklarn dnyasnda tam bh kaos hkm srer ve herhangi bk
dzenhUk sz konusu ohnaz. Doa yasalamm zne ilikin yukanda
ana haan izilen termodinamiin yasalan rneinde olduu gibi,
baz fiziksel yasalarla ilgili olaak herkes tarafndan kabul edihni
olan gr (basit bir biimde onlarda kullanan kavramlarn
ieriinden dcan ve dolaysyla, salt anatik yarglar olanlar dnda)
tm doa yasalarn istatistiksel yasalara indkgeyen bk gr olarak,
ska sorgulanr.
143
irde zgrl
Detenninizm problemiyle ok yakmdan ilikili olan, ve hibir
biimde nemsiz olmayan bir baka problem de irde zgrl prob-
lemidir. imdi zerinde duracamz problem olan irde zgll
problemi her zaman standart olarak aynr bihnde anlarimamr.
nsan hdesinin zgrl zaman zaman, insanrn abalarna
gerekten btnyle dediini ve yaratm dnd bir eye
sadrk kalabilme ve kendisini yoldan tkarnasr mmkn olan batan
kancr bir eye karr koyabihne yetisi aracrhryla anlamrr.
nsan karakterinin en nemh ve en dikkate deer ynlerinden bhi olan
irde zgrl, bu ekilde anlaridrrnda, hde zgrlnden ok
irde gc diye adlandrrrhnalrdr.
Ancak "irde zgrl" terimine baka anlanar da
yklenmitir. Bunlardan en nemlisi bizhn yukanda tarttrmz
nedensell: problemiyle yakndan ilikih olan anlamdur. Bu yorumda
insan irdesinin zgr olup ohnad sorusu insan eylemlerinin hibh
kukuya yer brakmayacak biimde, belli nedenler taafindan belirle-
nip belhienmedii somsuna indirgenir. Bm'ada gz nnde tutulmas
gereken nokta belli bir karakterle, beUi eitimlerle bezenmi, belli ter-
cihleri olan bir insann, belli bhtakm motiflerin sonucu olaak, spesi-
fik kararlar- veme zorunda m olduu, yoksa belh bir karaktere sahip
bir insann, birtakm motiflerin sonucu olaak, bir ya da bh baka
ekilde karar verebUecei mi sorusudur. Demek ki, hde zgrl
problemi insan irdesinin genel nedensellik ilkesine tbi mi olduu,
yoksa onun nedenselhin zorunluluklarndan karndrr m, insan
irdesinin eylemlerinin yalnzca, nedensel zinchierin, hem nedenleri
hem de sonulan olan, aa halkalar m olduu, yoksa onlarn
yalmzca, nedensel zincirlerin, sonular olsa da nedenleri olmayan,
balang halkalan m olduu sorusuyla gilidir. nsan irdesinin
yukanda taitilan anlam iinde zgr olduunun kabul edihnesi,
insanrn, onun doada hkm sren ve kendisinin kar koyamayaca
144
glerin annaan ve zaalanyla kailamaya mahkm olduu
dncesi taafmdan azalthr grnen, deeri ve ycelii taafmdan
gerektirilh gibi grnmektedir. Gl bh insann batan kanc
eylere kai koyduu, aa ve deersiz motiflere kar sava
verdii durumlar-, insann kendi kendisinin efendisi ohnaya ve
doann glerine kai durmaya yetili olduunu gsterh g-nr.
Son olaak, irde zgrl, kendisi olmakszn insanla eylemlerin-
den ahlaksal olaak sorumlu tutmann olanaksz olduu, zorunlu bh
koul gibi grnmektedir. nsan hdesinin zgr olmasa ve insan
doutan getirdii bir karakter ve eUhnlerle belulenen bir doaya
sahip olsayd, o belli btakm motifler verildiinde, bir seim yapma-
ya yetili olmayacak, ancak baka hibir bihnde deil de, hep belli bh
biimde eylemek dmumunda kalacak ve bu dm-umda eylemlerinden
sorumlu olan bir kii deil de, yalnzca doasndan zorunlu olarak
kan eyleri yerine gethen bir otomat olacakt, diye dnhntr.
Bh insann eylemlerinin soramluluu, buna gre, o insann kendisine
deil de, ona baka bir doa yerine tam olaak bu doay baheden
her kimse, ona yklenecekti.
Filozofla insan irdesini evrensel nedensellik ilkesinin bir istis-
nas olaak gmeye gtren temel motifler aa yuka bunla- gibi
grnmektedh. Bunlar- felsefede ska taitlm olan konuladr.
rde zgrln savunan filozofla- olduu gibi, irde zgrln
reddeden filozoflar da olmutur; bu ikinciler insann kendi kendisinin
efendisi ohnas diye adlandrdan olgunun, insann tm kaafamn
kuku gt-mez bir biimde belli koullar- taafmdan belirlendii ve
ahlaksal sorumluluun hde zgrln gerekti-meyecek bh tarzda
anlalabilecei kabulyle pekla uzlatrdabileceini savunurlar-.
145
Gelecein Varoluu Problemi
Detenninizm problemini imdiye dek gelecein gemi tarafmdan
nedensel belirlenimiyle ya da gemi temeli zerinde gelecee ikin
olarak neyide bulunulabilmesiyle ilgili olan b' problem diye
tarttk. Felsefe tarinde bu problemin de, zamanrn zyle
balant olan, bir baka yorumu daha ohnutur. Bu problemin
ierimde nelerin bulunduunu bash bhtakrm szcklerle arklamak
kolay deUdh. O belki de en iyi bh biimde bir mecazdan yararlan-
mak suretiyle dile gethilebilh. Yunan mitolojisi, dnya zerindeki
gcn babasn alt ederek ele geirmi olan ve babas Uranus iin
hazu-lam olduu yazgdan kurtulmak amacyla, ocuklann, onlar
doduktan sonra, ldrm ve yemi olan, Titanlarn ba Kronos'tan
sz eder. Kronos'un {khronos Yunancada zaman anlamrna gelh), aynr
anda yaratlannm hem yaracs ve hem de ykcs olarak, zamann
cisimlemesi olduu, onun ocuklaryla olan ilikisinin ise zamann
zn mecazi olarak dile getirdii kabul edilh. Mutlu ya da mutsuz
her olay, yaama ve varla zaman tarafndan gethir, ancak o, varol-
maya balar balamaz, gemie itilh ve varohnaya devam etmez.
Ancak gemi bh ey hahne gelenin varolmaya devam etmemesi
sz konusu mudur? Belki de o ayn halde devam eder ve varolur;
yalnzca, yol kenarndaki aalar, biz yol boyunca yksek bir hzla se-
yahat ederken gzden nasl kayboluyorsa, aynen o ekilde
gzlerimizden kamtu". Belki de, grmz bize yolu yalnzca
dikey olarak grme ans salayp, yalnzca zerinden gemekte
olduumuz eyleri grme olana veren bir perde tarafmdan
smuland iin, zerinde yaamlarmzn akna karlk gelen
halnn ad bu yol boyunca hereyi gremeyen biziz. Belki
gr bu tr bir perdeyle snnlanmam baka bh vahk, hndi
zerinden gemekte olduumuz eylere ek olarak, zerinden daha
nce gemi olduumuz eyleri ve ayn zamanda yolumuz zerinde
bizi bekleyen eyleri de grebihr. yleyse, bizim imdiye atfet-
146
tiimiz ayrcalkl konum, bizim imdi olanla olmu olan ya da ola-
cak olan aasmda yaptmz ayrm, belki de insanlarn dnyaya ken-
dilerine zg bak tarznn sonucudur. Gerek dnyada ndi olan,
daha nce olmu olan ve gelecekte olacak olann vaolu taiz
arasnda hibh- fark olmayabilu-. Gemi, hndi ve gelecek belki de
dnyann balangcndan itibaren hazrdr ve bizhn onlarn varo-
lutan bakmndan tasa-ladunz fai-khik, yalnzca zihinlerhnizin
dzenleniiyle ilgih olan yalnzca, znel bh fa-khlktn.
Bu, determinizm problemi ad verilen ikinci bir problemdir. Bu
problemi okuyucuya, kendilerinden sorumlu tutulmay pek isteme-
diimiz ifadeler ve terhnler kullanarak aktarmaya ahtk. Buradaki
soru gelecein daha imdiden doru ve dierinin yanl m olduu,
yoksa ikisinin de imdiden ayarlanp ayarlanmad, biri gelecekte
belli bir olgunun ortaya kacan ne sren, buna karn dieri bunu
reddeden, birbirlerine ehik iki nermeden, birinin imdiden doru
ve dierinin yanh m olduu yoksa, ikisinin de imdiden ne doru
ne de yanh olduu ve onlann, yalnzca uygun zaman geldiinde,
doru ya da yanl olaca m sorusuyla ilgilidir. Bhinn ayar-
landna ve her zaman ayarlanm olduuna, ancak yalnzca mevcut
ohnadna inananlar belh bh- trden determinizmle uyuurlar; gele-
cein henz ayarlanmam olduuna, onu yalnzca zamann ya-
rattna inananlar ise indeterminizmle uyuurlar. imdi tartmakta
olduumuz bu problem yakmlada, zaman, gerek dnyann
yaracs (temps createur), ve felsefe tai'ihinde de, yaratc evrim
{evolution creatrice) olarak grmek suretiyle, bu ekilde anlalan m-
determinizmin savunuculuunu yapan Fransz filozofu H. Bergson
tai-afndan gndeme gethihnitir.
147
Mekanizm ve finalizm
Dnyann Bir Amaca Gre Dzenleniiyle lgili Tartma
Dnya bir amaca gre mi dzenlenmith", yoksa o yalnzca ileriye
dora krcesine mi yuvailanu? Mekanistin kendisine oimnsuz, buna
karm finalizmin kendisine olumlu b- kailk verdii, problemin
genel bir fomlasyonu budur. Finalizm ya da teleoloji ad verilen
bak as dnyann bir amaca gre dzenlendiini kabul eder, oysa
mekanizm bunu reddeder. "Teleoloji" ve finalizm, ngUizcede
"ama"a karlk gelen, Yunanca telos ve Latince fnis
szcklerinden tretilmit-. Mekanizm, savunucula dnyadaki tm
fenomenlerin aknn b- mekanizm iinde ortaya ktn ve insan-
sal eylemin ynlendirildii binde, bir ama tarafndan
ynlendirilmediini dndkleri iin, teleolojinin kasmda yer
alan eilimi temsil eder.
Antropomorfik Amallk
Finalist gr, anti-opomorfik bir biim alabUdii kadai-, baka b-
biim de alabilir. Anttopomorfik finalizm, dnyann bir amaca gre
dzenlenmi olduunu ne srerek, bunu dnyann dnmeye, iste-
meye ve irdesini gerekleti-meye yetili bir vahn amal bn ii
olduu ve onun bu vatik taafndan belli bir ama iin kurulduu
anlamna gelecek ekilde yoramlm-. Bu gmsn yandalar, doada,
onlarn bu varlk tarafndan bilinli olaak hissedilen belli bhtakm
yksek Gayeleri gerekletirmek iin, akll ve hereye gc yeten
bir varlk tarafndan yaratld vasayunn kabul enek dnda
aklanamayacak, baz ynler bulunduundan emin grnrler.
Btn bir dnyay belli bh amaca (ya da amalaa) ynelen bh"
valm rn olaak gren antropomorfik finalizm, dnyann
yaratics ve yneticisi olan bheysel bir Tanr'mn vaolduu
dncesiyle ok yakndan ikilidir.
148
Kolaylkla gilebilecei gibi, antropomorfk finalizm doaya
ilikin aatrmalann sonulanndan ok, dinle yakndan ilikili olan
metafiziksel eilimler arasmda yer alr. Oysa doaya ilikin olan
aatrmaladan ou zaman antropomorfk finalizme kart olan bi-
eilim, yani doann fenomenlerini aklamak iin dnyann yksek
gayelerini yerine getirmeyi amalayan bir Yaratcnn rn olduu
eklindeki hk varsayuna gerek duymadmz ne sren felsef me-
kanizm kar.
Rnalizm, bir Yaratcnn amah ednliinin tezahrleri olaak
anlalmak dnda, hibir ekilde anlalmayacak olan olgu
saysnn ok fazla olduunu savlai". Bu olgular organik doada
olduu kadai-, inorganik doada da bulunabilh. Fhaliser organik
yaam olanakl kdan kouUar doada her yerde bulamadmz,
ancak bu koullan btnyle yeryznde bulduumuzu savunurlar.
Bundan baka doada egemen olan dzenliliklerden, kendileri ol-
makszn yaamn, ya da en azndan yaamn baz biimlerinin ola-
naksz olaca belli sapmalarla karlayoruz. Buna gre, mein,
bir tek su istisnasyla tm svlar soutulduklar zaman daha youn
hale gelirler, ancak yalnzca su, 4 santigrad derecede en youn halde
olm- ve hem stld zaman ve hem de soutulduu zaman, daha az
youn hale gelh. Hereyi donduran bir havada, nehirlerin ve gllerin
batan baa btnyle donmamas, ancak altnda su scakhnm 4
santigrad derece olduu bh buz tabakasyla kaplanmas olgusunu,
suyun bu olaand zelliine borluyuz. Bu, doann
dzenliliklerinin, kendisi olmakszn yaamn olanaksz olaca
birok istisnasndan bhine bir rnektir. Yeryznn organizmalann
yaam iin elverili olan kouUala bu ekilde istisna bh biimde
bezenmesi, ve dahas, doal dzenliliklerin, kendileri olmakszn
yaamn vaolamayaca bu istisnalar; dnyann Ya-atcsmn
dnyay, yeryznde yaam ortaya kacak ve vaohnaya devam ede-
cek ekUde amal bir biimde dzenlediini ve bihnli olarak doal
dzenhhklerden beUi sapmalar aya-ladn gsteren yeterh kama-
deil midh?
149
Finalistler taafndan gelitirilen dnce izgilerinden biri budur.
Gelin onun mantksal olaak savunulup savunulamayaca zerinde
dnelim. Dalarda, yatan ve frtnadan korunma salayan,
aatan yaplm bir kulbeyle kai'lau-sam, bmnin bu kulbeyi in-
sanlai' iin bu amaca hizmet etmek zere ina ettii sonucuna varrun.
Aynen kulbenin yaraldmdan bhinin onu bu ama iin ina ettii
sonucuna vardmz bihnde, doadaki canl vailkla- iin yararl
olan koulladan yola kp buradan bh Yaatcmn onla bu canl
varlklann yararna olacak ekilde, amah olarak ayarlad sonucu-
nun k dncesine varmamz ilk bakta bize arpc gelebir.
Bununla bhiikte, bu iki akdyrne izgisi aasndaki benzerlik
yalnzca grntedh. Byle bir kulbeyle kailamazdan nce, in-
sanlarn dalarda bu ama iin byle kulbeler ina ettiklerini bihne-
seydim, bu kulbenin bir kimse tarafrndan amair olarak ina edilmi
olduu sonucuna varmr olmayacakm. Kulbe rneindeki
akrlyrnem manrn analoji yoluyla akrlyrne olarak betimle-
dii akyrlitme trne girer. Yalnrzca, eylere ilikin istisna bh
dzenlemeyle karrlama olgusu, bu dzenlemenin biri tarafrndan bu
avantaj salamak iin amah olarak olutmulmu olduu sonucunu
karsamak iin bir temel salamaz. Dalar-da altinda, trpkr kulbe
gibi bir srmak ohna ilevi gren bir oyuk bulunan, ok byk kaya-
lardan meydana gelmi bh piramitle karrlasaydrm, eylere ilikh
bu istisna ve yararl dzenlemeden kalkp, birinin bu byk kayalar,
onla- beni yatan koruyacak ekilde, amal ola-ak dzenledii so-
nucuna varm olmayacaktun. Finalistlerin argmanlan kulbeyle il-
gili olan birinci akrlyrtmeye deil de, yasal olmayan bu ikinci
akrlyrneye benzer. eylerin yeryznde yararl bhhnde
dzenlenmelerinden kalkp, bh yaracmm eyleri canl organizma-
lar iin bu ekilde dzenledii sonucunu kasa-ken, analoji yoluyla
akri yrnyoruz. Bmada gzetilmesi gereken nokta bizim, finalisth
bir Yaracmm amair ii olarak grmek istedii bir ilikUer dizisine
benzer bh dizi ilikinin biri tarafrndan bh bakasrnrn yarar iin
150
bilinli olarak yaratld bir rnek bilmediimiz noktasdu-. Finalist-
lerin aklyrtmesi, ne zaman nomalden sapma gsteren ve bii ya da
canh bh ey iin yararl olan bir kouUai" dizisiyle karlasak, bu di-
zinin iyiliksever bh valn bh amaca gre gerekletirilmi bh
rn olduu bihnindeki rtk ncl vasayai". Bu ncl, hi
kukusuz, yanhtu-, nk onu kuUanmak smetiyle, kumaibazn
rakip oyunculadan birme olaanst iyi katla- vermesi olgusundan,
onun bunu, ansh oyuncuya kar iyi duygular besledii iin bilerek
yapt ya da iyihksever ruhlarn bu oyuncuya kar- iyi niyei ve
huylu ohnalamm katlann dalmn etkiledii sonucunu
kaisayabilirdik. Bu ncl kullanai-ak, bir evin kilerindeki, bu kiler-
de kfn varoluunu olanakh klan nemden yola kp, evi ina ede-
nin bu nemi, kfn geliebilmesi iin, bilinli ola-ak ya-at sonucu-
nu da kasayabilhdik. Bu sonula- ve dolaysyla onlann kendisine
dayandklar ncl, hi kukusuz, yanhr.
Ne zaman organik yaamla kai- karya gelsek, yaam olanakl
klmak iin baz koullann yerine getirilmesi gerektii ok ak ola-
rak ortaya kar. Buna gre, yaamn bu kouUadan dolay varol-
duunu sylemek makl ve merudur. Bununla birlikte, bu koullarn
bu canl varlklaa kar iyilik hisleri besleyen bhi ta-afmdan inceden
inceye dnlerek ayalanm olduunu bamsz bh bihnde
kantlamazdan nce, bu rnekte bu koullarn organik yaam ola-
nakl khnak iin biri taafmdan yaatldm sylemeye hi
hakkmz yoktur.
Dnyann bir amaca gre dzenlenmi olduuna ilikin kana-
olarak, finahst, hereyden nce, organik varhklan fiziksel yap ya
da doalan ve onlan yaam kouUarma olaanst bir biimde
uyma yeteneklerini verh. ok byk sayda mek kullanai-ak, onla-
her bir organizmann nasl olaanst bh biimde kompleks,
anlalmas g ve uyumlu bir cihaz olduunu gsterirler. Finalistler
buna ek olaak, bu cihazn nasl olaanst "aklh" olduunu, bh
baka deyile organizmann, bizzat kendi yapsndan dolay,
151
yaamn deien kouilana yetkin bir biimde uyum saladn ve
bundan dolay, varln devam eltirirebildiini ve bu yaam biimini,
d koulla- kendisi iin bir felket haline gelinceye dek, kendisinden
sonra gelenlere aktaabildiini ortaya koyarlar-. Finalizmin savunucu-
lar, bundan dolay, dsal kouUara bylesine ustalkla ve yetkin bh
biimde uyum salayan bu cihazlarn, rastlan sonucu ortaya km
olamayacaklarn, ancak bu cihazlan, yaayabilmeleri ve trlerini
devam etthebihneleri iin, bu "akll" yapy onlaa bilinli olarak
vermi olan bh Yaatcmn rn olmu olmalar gerektiini
dnrler.
Bu gr yandala, kenderine varlklarm devam etrme ve
yaamlarn trlerine geh-me olana veren yapala bezenmi en
becerik organizmalarn bile ortaya knn, bir Yaratcnn amal
ecinhi vasaynuna mracaat eneksizin, aklanabileceini
dnen, felsef mekanizm taafndan paylalmaz. Yaam
kouilana bylesine yecin bir biimde uyum salayan organizma-
larn kkenini doast etmenlere bavurmaksrzrn aklama
giriiminde bulunan re, Chales Darwin tarafndan ya-alm
olan yaama kavgas kuramrdu-. (Daha sonraki grler tarafmdan
dzehilen) bu kurama gre, bei dr kouarrn bh sonucu olarak,
belli organizmalarrn reyen hcrelerinde bhtakun deiikklerin or-
taya ctrr olur, ki bunun sonucunda bu organizmann hemen
arkasmdan gelen kuak anne babalannkinden farkhlc gsteren yeni
bh zellik kazann ve bu zellc daha sonraki kuaklara geirilh. Yeni
zellik yaam kavgasnda bu k kuak iin yara-h olabilh, ancak o
ayn zamanda zararl ya da nemsiz olabilh, bir baka deyile, sz
konusu zellii ilk kez ola-ak kazanan kuak yaama atalarndan
daha iyi uyum salayabdii gibi, daha kt ya da atalaryla ayn
lde uyum salayabilh. Daha somaki kuaklar arasnda yaama
daha iyi uyum salayan deiimler olursa, dierlerinden ok bunlarrn
varldannr devam ettirecekleri ve yeniden reyecekleri ok arktrr.
Varolu kavgasrnda, yaama daha iyi uyum salayan bu deiimler
152
kazanr. Bu ekilde, zamann ak iinde, yaama daha az uyum
salayan atalarn yerine, yaam koullarna daha az uyum
salayanlardan ok, yaam koullaryla atalarndan daha iyi bh
biimde baa kan, trn daha somaki yeleri geer. Demek ki, onla-
ra daha bile byk sayda eitli koullala baa kma olana
veren, daha da kompleks cihazlala bezenmi, giderek dala yksek
derecede organize olmu organizmalar- ortaya kai'.
Organizmalam gehmesinin yaam kavgas kuram tarafndan
nerilen biimde olumu olabileceini reddeneksizin, finalizm
yandalar, daha yksek organizmalam olaanst lde kompleks
ve yaam koullar iin bylesine dakik bir biimde ayalanm olan
donanmlarrnr aklamamzn hi olas olmadn savunurlar. Onla-
bu saysz zararh ve nemsiz deihn arasnda, bizhn organhc
dnyada karatmz ve insan icad bir rn her bakmdan aan
yecin cazlam ortaya k iin gerek duyulan btn bu yararl
deiimlerin gereklemi olabilmeleri iin, bu rastlansal
deihnlerden kann olmu olmak durumunda olacan sorarlar.
Raslanlarm bu ekilde bhikmesi gerekten de fazlasyla olanaksz
grnmektedir. Bu ithaza karlk olarak, doann kendi dzeninde,
imdi yaayan organizmalarn yaratrimasr iin, neredeyse sonsuz bh
zamana sahip olduunu dile gerebiriz. ki bair danann douu
ok seyrek rastlanan bir fenomendir ve bundan dolay onun belli bh
blgede belli bir yrida bir kez dala ortaya rkmasr hi olasl deildir.
Bununla birlikte, onun iki yrl iinde ortaya rkacak olmasr daha
olasrir, onun bin yl iinde ortaya kacak olmas ise ok dala
olashdn. Vaolu kavgas kurtunma gre, bugn yaayan organiz-
mala-n ortaya cnm aklanmas iin kendilerine gerek duyulan
btn bu deiimleri hemen hi olash ohnayan deimeler olaak
grrsek, bu olaslrrn, kendisinde tm bu deiimlerin ortaya rkr
zamanrn ksaltlmasndan dolay, ok kk olduu yargsna var'rrrz.
153
Biyolojik Mekani zm ve Vitalizm
Basit bir biimde, doanm fenomenlerinin aklanmas iin,
dnyann inceden inceye dnerek eyleyen b- Ya-atc taafmdan
bir amaca gre dzenlendii vasaymna bavumak durumunda
olmadunz savlayan felsef mekanizmin biyolojik mekanizmle
kai'itulmamas gerekir. Biyolojik mekanizmin temel tezi, organik
doann fenomenlerinin aklanmas iin, inorganik doann
aklanmas bakmndan zorunlu ve yeterli olan bu yasalarn yeterli
olduu, ve dolaysyla, tm biyolojik yasalan fiziin ve kimyanm
yasala-mdan karsanabilecei grdr. Biyolojik mekanizme
kart olan eilim ise, organik dnyann olgularn aklamak iin
inorganik dnyay yneten yasalarn yeterli olmadn, ve
dolaysyla, fiziko-kimyasal yasalan tm biyolojik fenomenleri
aklamak iin yeterli olmadn ne sren vitalizmdir.
Vitalizm, balangtaki biimi iinde, yani paleovitalizm olarak,
organik srelerin seyrinin, organizma iin dardan salanan fizik-
sel enerjiyi, organizmann varbn devam ettirebilecei ve
geliebilecei bn biimde idai-e eden dinsel gler ya da kendilerine
arkeozlar ad verilen gizemli varhklar tarafndan, ynlendh-ildiini
kabul etmiti. Organizmay idare eden bu gcn bilinh olarak bh
amaca ynelmi bir varlk olduu, bununla bulikte, paleovitahzmin
yalnzca en ilkel biimi iinde savunulur. Bu bak as antropomor-
fik finahzme epeyce yaklau:, ancak ona bh btn olarak dnya
bakmndan deil de, yalnzca organik biimleri iindeki organizma-
la- konusunda yaklar. Vitahzmin ada bihni, organik dnyadaki
fenomenlerin gidiatm, inorganik dnyay yneten yasalardan
olduka faikl olan yasalaa gre yneten dominatia-, enteleiler, psi-
koidler gibi etmenlerin kalunna bavursa da, sz konusu neovitaliz-
min savunuculai'i bu enteleilerin, psikoidlerin, v.b.g., bilinli olarak
belli amalara ynelmi varlklar eklinde ele almmalama aka
kar kai-la-. Vitalizm, ve zellikle de ada vitalizm antopomor-
154
fik finalizmin ok uzamdadu-.
Anopomorfik vitalizme en yakn den bak as btn b-
canl doann, onun hcrelerinden her bhinin, her organizmann
gehmeyi, yaamn ko-unmasm amalayan bir ruha sahip olduunu,
ancak onun bu amalara bilinsiz bh bihnde yneldiini ne sren
psikovitalizmdh. Psikovitahzmde, Leibniz'in monadlala ilgili
retisinin ve Fechner'in btn bir evreni ve bileenlerini ruhlala
donanm varlkla- ola-ak gren felsefesinin yanklan buluyoruz.
Leibniz de Fechner de finalist bak asnn savunucular arasnda
yer alr.
Antropomorfk Olmayan Amah Kurulu Anlay
Finalist diye nitelenen felsef eilimlerin tm anopomorfik fi-
nalizm bihnini ahnaz. mein, Aristoteles'in finalizmi anopomor-
fik deildi. Aristoteles "varln nedenlerinin ilkeleri"nden sz eti
zaman, drt tr nedeni ve bunlar arasndan da fail neden ve final ne-
deni birbhinden ayud. Fail nedenle, o aa yukar nedenle kastedi-
len eyi anlad. Final nedenle ise, gehen nesnede kendisini
gereklethen, aktel hale gethen "form" anlalmak istendi. Bh-
bcein yumurtadan ktktan sonra, bir kmtuk ve daha sonra kriza-
Ht biimini ve son olarak da kendi yetkin eklini alan, gehen orga-
nizmasn dnrsek, onun "form'u bir bcein nomal de
geUmesinin son evresinde ald niha yetkin ekildir. hndi, Aristo-
teles'e gre, uygun koulla-da gelime srecinin sonunda
gerekleen, bu srecin seyrini evileyen, onu yneten ve ynlendiren
fomdur, yecin ekildh. Bu f om, hi kukusuz, soyutlamala- (Plato-
nik ideala-) dnyasnn yesi olup, gerek dnyadaki bir olay ya da
ey deildh. Aristoteles, bununla birhkte, bu fonnun gehen bh orga-
nizmada cisimlemesinin anopomorfik anlamda, yani bhinin bilinli
olarak bu cisimlemeyi ve btn bh gelime srecini bu f omun sz
155
konusu organizmada cisimlemesini olanakl klacak ekilde yarat-
may istemesi anlamnda, amal olduunu dnmez. Bu form ya da
foiTUun cisnlemesi, yleyse, gelimenin szcn gerek anlam
iinde, amac deildir, ancak szcn Aristoteles tarafmdan ak
seik b biimde aclanmam olan mecaz anlam iinde amacdr.
"Ama" szcnn gerek ve mecaz anlamlan aasndaki analoji,
bir formun cisnlemesinin, onun yecin eklinin,bir organizmada,
tpk szcn gerek anlam iindeki amacn bir eylem sonunda, ey-
lemin tamamlanmas olaak gelmesiyle ayn biimde, (uygun kouar
altnda) gelime srecinin sonunda, srecin tamamlanmas olarak gel-
mesi olgusundan oluur. Aristoteles'e gre, srecin, nomalde onun
gelimesinin sonunda ortaya can, bu son evresi btn organizmay
adeta kendisine doru ekimliyormucasma "eyler". "Eylem"inden
dolay, Aristoteles ona bir neden adn verk; o sreten nce gelme-
dii, ancak (normalde) onun son ve niha evresi olduu iin de Aristo-
teles ona (daha nceki fail nedene kait olarak) final neden adn
verir.
Aristoteles her yerde, ne zaman bir ey olsa, orada fenomenlere
ilikin aklama iin yeterh olmayan fail nedenlerden baka final ne-
denlerin, yani (mecaz bh anlam iinde) amalarn da var olduunu
dnr. Dnyadaki olaylann btn bh ak seci, bir baka deyile
zaman iinde gelien ok byk ve olaanst kompleks bir sre
eklinde anlalan bir btn olarak dnya da kendi final nedenine sa-
hiptir. Dnyann final nedeni, tpk organizmalarda olduu gibi, onun
formudur. Dnyann formuna, dnyann gelimesi iinde kendisine
yneldii gereklemeye Aristoteles tarafndan Tann ad verilir.
Tanr dnyay, Aristoteles'e gre, bir "hareket etthici" (hos kinume-
nos) ola-ak de de, akn nesnesi (hos eramenos) olarak, abalarn
hedefi olaak hareket etthir.
156
Neovitalistler
Amallk hakkmda Aistoteles'inki gibi mecaz dnmeye,
ada vitaliser arasnda da rastlanr. Onlar organizmalada ortaya
kan srelerin, yalnzca daha nceki koullan bildiimiz zaman,
onlann gelecekteki seyrine ilikin olaak ndeyide bulunamamz, ve
verilen organizmann kendisinin yesi olduu trn bireylerinin nor-
mal koulladaki gehmelerinde, alacaktan son hali bilmek zorunda
olmamz anlamnda, amal olduunu ne srerler. Onun gerek sey-
rini ve gelimesini "belMeyen", daha nceki haller ve gelimenin
tikel evreleriyle ayn zamanda ortaya kan bu hallerle birlikte,
yalnzca sz konusu tn organizmalannm gehiminin bu niha hali-
dir (Aristoteles'teki f o m kavramna ok yakn olan bh kavram).
imdi laboratuvannda deney yapan bir bilim adjuninm iki kerten-
kelenin kuyruklann ve sa aka ayaklann kestiini vaisayalm. Bh
zaman getikten sonra, ya^al yerlerde yeniden canl dokula- ortaya
kai". Kertenkelelerin birinde kuyuun bulunduu yerde oalan do-
kuladan bir kuyruk, ayan bulunduu yerde oalan dokuladan ise
bir ayak diar. Bununla bulikte, ikinci kertenkele fakh bh- deneye
tbi olur: Kendisinden kuyruun kmak dummunda olduu doku
ayan bulunduu yere, kendisinden ayan kmak durumunda
olduu doku ise kuyruun bulunduu yere nakledilir. kinci deneyden
sonra, bu ikinci kertenkeleden ayan bulunduu yerde kuyruu,
kuyruun bulunduu yerde ise aya olan bir hilkat gabesinin
kmas beklenebilirdi, oysa ikinci kertenkele bile, belli bir zaman
getikten soma, kendi nomal eklini alr. Bu deneyin seyri, vitalistle-
re gre, canh dokudan kan ya da gelien eyi, onun kunyasal ve si-
lolojik yapsnn beliriemediini gsterh. Burada gz nnde tutul-
mas gereken nokta, ayn dokudan bhinci kertenkelenin bir kuyruk,
ikinci kertenkelenin ise bh ayak gelitirdii noktasdr. Organiz-
mann ayn parasnn faikl koullarda fa-kl bir biimde geliecei
aktr. Onun kompozisyonundan ya da yapsndan, geliiminin nasl
157
olacana ilikin olaak ndeyide bulunamayz. Yalnzca unu
syleyebiliriz: O fakl koullarda farkb bir biimde, ancak her
zaman son evrede normal ekline sahip olan bir hayvan ortaya
kacak ekilde geliecektir. Srecin gerekleme biimini bethnley-
en yasala- vemek istersek, kendisine yalnzca gehme srecinin so-
nunda uladabilir olan bu normal ekle bavumalyz. Gelimenin
son ve niha evresinin bilgisi olmakszn, gehme srecine ilikin ola-
rak ndeyide bulunamayz. te bu anlam iinde, bir organizmann
gelimesinin sonunda ald nomal eklin zaman iinde geri giderek
etki ettiini, ve daha nceki gehme evrelerini ynlendhdiini
syleyebiliriz.
Bh organizmadaki gelime srecinin bu k alnda grlen
seyri, daha nceden belhlenmi bir amaca ynelen insan eyleminin
seyrine benzer. Bir denizci tarafndan beUi bir var yerine varacak
ekilde idare edilen bir tekne, deniz zerinde yzerken, eitli aknt
ve rzgarlara ka koyar, dmenini zorlar, hndi u, birazdan bu
dorultuda yol alr, ancak daima b h sonu olaak amalanan vai ye-
rine varacak ekilde yzer. Denizcinin bilmh olarak kendisine va-
maya aht gelecekteki vans yeri, demek ki, onun imdiki dav-
rann etkiler; gelecekteki olaylar daha nceki olaylan
etkilemektedir. Vans yerini bilmedii srece, hi kimse tekneyi idae
eden denizcinin davranna ilikin olaak ndeyide bulunmayacakr.
Benzer bh biimde, onun gelimesinin sonundaki normal halini bil-
mezsek, vitalistlere gre, gelien bh organizmann davranna
ihkin olarak ndeyide bulunulamaz. Organik bh gelime sreciyle
insann amah etkinlii arasndaki bu benzerlik, bh baka deyile,
nasl ki bir amaca gre eyleyen bir insann davranna ilikin olaak,
onun peine dt amacn ne olduunu bilmedike, ndeyide bulu-
namazsak, pk bunun gibi organik bh gelimenin seyrine ilikin ola-
rak, hayvann nomal de son ve niha eklinin ne olduuna ilikin
bilgi ohnakszm, ndeyide bulunamamz olgusundan oluan benzer-
lik baz vitahseri organik sreleri amal sreler olarak ad-
158
landmiaya gtrr. Bu sreleri amal sreler ola-ak adlandurken,
onlar bu amahl szcn gerek ve anopormorfik anlam iinde
alamazlar, ancak daha ok terime, antropomorfk amallkla yalnzca
baz benzerlikleri olan mecaz bh anlam verhler.
Holizm
Yukadaki agmanlar dikkatimizi doanm ada
rencilerinin, zellikle de biyolojiserin ve pscolojistlerin
dncelerinde ortaya kan ilgin baka bh yne, doann yaps
hakkndaki dnceler iin ok byk nemi olan ve hibir ekilde
anlamdan yoksun olmayan bh yne ekerler. Canl ohnayan doayla
uraan disiplinler, bizi kompleks nesnelerin davrannn onlarn
bileenlerinin davranyla aklanmasna alrdla-. Kompleks
nesnelerin davrann yneten yasalar, bu btnlerin elemenerini
yneten yasalardan kan yasalar olarak grmeye ahm durum-
dayz. Zihinlerinde biraz nce tarttmz rnekle bhlikte bakaca
rnekler olan ada biyolojiser, canl doayla ilgUi olarak, ele-
mentleri yneten yasalarn bUgisinin bu elemenerden meydana gelen
btnleri yneten yasalar karsamak iin yeterli olmad sonucuna
varrlar; kompleks btnleri anlamak iin, onlarn elementleriyle ilgili
yasalaa indhgenemez olan spesifik yasalaa bavurmahyz. Dahas,
onlar btnlere ve onlar yneten yasalara ilikin bilginin, elemene-
rin davrann aklamak iin kanlmaz olduunu dnler. Sa-
vunucular aasnda biyolojiserin ve psikolojiserm bulunduu bu
gre (Yunanca holos= biitiin'den gelen) holizm ad verh. Yalnzca
tikel hayvansal ve bitkisel organizmalam deil, ancak ayn zamanda
bireysel organizmalardan meydana gelen topluluklat ve grupla da
btnler ola-ak gren ve byle gruplam davrannn bhreysel orga-
nizmala yneten yasalara gre ortaya km ne sren bu reti,
bu graplada salt organizmalarn bir "toplam"ndan daha fazla bh
159
ey bulur; o bunlarda, sanki kendi zgl yaamlarrna ve yasalanna
sahip olan, dala yksek dzeyden bireyler gr\ retinin, insan bi-
reyleri zerinde, ulus ve devlet gibi toplumsal organizmalara verilen
ncelie gre, anti-bireysel eilhnlere bir destek salamak sueyle,
insan bheyiyle toplum arasmdaki iliki hakkrndaki grler
zerinde bh etkisinin ohnamasr sz konusu olamazdr.
Bununla birlikte denememizin kapsamr bize szn ettiimiz bu
grlerin bir taslak olma niteliini amayan bu sunuluunun tesine
gemeye ya da onlar, hak ettikleri eletirisel analize tbi tutmaya izin
vennemektedh.
Yararl Amallk
Daha nce tartlan amallk kavramlarna ek olarak gnlk
konuma dilinde geen bir amallk anlay daha vardu-. rnein,
canir organizmalann bir amaca gre kuruluundan ya da
dzenleniinden, onlarrn amal davranrrndan, v.b.g., sz ederiz.
Yine bir hayvansal organizmanm bh amaca gre yaratrldrmdan sz
edersem, bununla bhinin onun kendisi ve yesi olduu tr iin ya-ar-l
olacak ekilde meydana getirildiini ne srmeyi dnyorum de-
mekth. mein, renkli ieklerin bcekler tarafrndan dllenen biii-
lerce retihnesinin amair olduunu sylersem, bitkilerin nceden
saptanmr beUi bir amacr gerekleti-mek iin bilinli olarak iekler
retmesini anlatmak istemiyorum, ancak bununla ieklerin
retihnesinin bu bitki tlnn varlnn devamna katkda bulun-
duunu belhnek istiyorum. Bu amallk yorumunda, amal olan,
belli bh deere, belli b- iyiye ulalmasna kacda bulunan her ne ise
odur. te, bu amahhk yorumuna yaa-c amallk adm veriyoruz.
160
Opti mi zm ve Pessi mi zm
Amallk problemiyle ilikili olan baka bir metafiziksel prob-
lem daha vadu" Opthnizm ve pesshnizm. Bu problem dnyann bir
"amaca gre", yani u ya da bu iyinin gereklemesine katkda bulu-
nacak ekilde mi, yoksa bu iyinin gereklemesine engel olacak b-
ekUde mi dzenlendii sorusuyla ilgilenir. Bhinci gme optimizm,
ikincisine ise pessunizm ad veilh. Zihnimizde hangi deer ya da iyi-
nin bulunduuna ek olaak, optimizm ve pessimizmm deiik
biimlerini ele almamz gerekir. O biyolojik bakmdan iyi, bir baka
deyile organizmalarn ya da biyolojc trlerin valklann devam
iin elverili olan koullar olabilir. Organizmalam oluumunun tm
aynnlannn, verilen koullarda onlan varlklarnn devam ve nor-
malde gehmeleri iin elveri olup ohnadn sorabihriz. Sz ko-
nusu iyi muuluk olabUh. Bu durumda optimizm ve pesshniznrde
muuluk asndan ilgileniyor oluruz. Bundan baka ahlaksal iyiyle
ilgilenebilir ve bu durumda dnyann ahlaksal iyiliin
gereklemesine mi yneldiini, yoksa tam tersinin sz konusu olup,
onda ahlaksal ktln m egemen olmak durumunda olduunu so-
rabilhiz. Burada bu kez ahlaksal opthnizm ve pessimizmle ilgileniyor
oluuz. Son olaak, estetik optimizm ve pessimizmden sz edebiliriz:
Birincisi dnyada gzelliin, ikincisi ise irkinliin egemen olduunu
ne srecekth.
Optimizm ve pessimizm problemi ou zaman metafiziin kap-
sam iine dahil edilmekle bh-likte, o gerekte metafizikle u ya da bu
aksiyolojik disiplin (deer kuramla) ve dolaysyla, metafizikle
allk, metafizikle estetik, v.b.g., a-asmdaki snr izgisinde kalu-.
161
PAULH HNERFELD
HEI DEGGER
B R F L O Z O F B R A L MA N
Trkesi: Prof. Dr. Doan zlem
"Yedi blmll< bu byk deneme, pek ok bakmdan allmadk,
hatta benzersiz bir kitaphr. Bu kadar gen bir yazarn tabu olmu, ne-
redeyse peygamber saylm ve baz evrelerce etrahna bir esrar per-
desi ekilmi bir adam, hakknda sz etmemeye sanki yemin etmi bir
kk srdalar grubu dnda kiilii bilinmeyen bir adam, bylesine
terih masasna yatrd bir baka rnek yoktur. HUhnerfeld, byk
bir aklk ve akszllkle, filozofun kendi "var-olana atlmlk"n,
yani kiiliini, sk bir ekilde gizli tutulmu olan biyografisini deerek
sergiliyor. Kitap kutsal olana saygszlk etkisi brakyor ve I930'lu
yllarn Heidegger'ini gzmzn nnde bir skandal figr haline geti-
riyor. Yazar frsat bulduka byk adlara saldran hret dkn
dzeysizler gibi yapmyor bunu asla. Keyfi ve znel davranmyor. Hei-
degger'in felsefesi ve kiilii hakknda sahip olduu temelli bilgilere
dayanarak, Karaorman'n efsanevi adamna duyulan saygnn kaybol-
masna yol ayor. Benzersiz olan bir baka yn, yazarn bu ie,
poplist niyetlerden arnm bir ekilde, hibir destei olmakszn, Hei-
degger'in sekter yandalan karsna tek bana kma cesaretini
gstererek girimi olmasdr. stelik Hhnerfeld, zamanmzn bu ka-
ranlk filozofunu ak bir dille, filozofa nispet yaparcasna rahat oku-
nan sahriarla yorumlama baansn gsteriyor."
Frankfurter Allgemeine
GN DOAN YAYI N L ARI
10
Dinsel Tanr Kavram
Her din, kendilerinde en nemli yeri Tann kavrammm mttuu
inanlar ierir. Bu kavram, farkl dinlerde farkl bir anlama sahiptir.
Dinlerin ounda Tann kavramnn zsel bileeni, ona en yksek de-
receden olumlu deerlerin atfedihnesidh. En yksek g, en yksek
bilgelik, en yksek adalet, en yksek gzellik, v.b.g. Bunlar Tann
kavramna ounlukla balanan zelliklerdir. Bkok tann tanyan ok
taml dinlerde, bu deerlerin tm tek bir varha yklenmez, ancak
bu deerler eith tannlar arasmda dahr. mein, Yunan dininde
Zeus en gl, Aena en bilge, Afrodit ise en gzel tannyd. Tek-
tannl dmlerde, tm yetkinlikler tek bk varla yklenk. Bu dinlerde
Tann en yksek ve en yetkin varhkr. Ancak her dm bu yednlii be-
ktik hale getirmez ya da onu meydana getiren yklemlerden
bazdanm semeye akr. Dahas baz dinlerde Tanr'nn
yklemlerini saymaya ahmann neredeyse zmdkhk olduu
dnlr. Zmdklktu", nk insan zihni Tann' nm yaad
ykseklie kmaya yetili deildk. nsanlann Tann' nm yceliini be-
thnlemeye ynelik tm gkihnleri bouna ve insann Tann' y betim-
lemek iki kulland her szck z itibariyle yetersiz ve uygunsuz-
dur. Tann, u halde, baz dinlere gre, msan tarafndan kavranmak ve
adlandmhnak im ok yksek ve ycedk. Bu dummda, tm tektannh
dklere ortak olan Tann kavrammn ierii nedk? Geriye kalan, yle
grnmektedk ki, yalnzca duygusal ieriktk: En yksek oum ve
sayg, alakgnlllk ve itaadrhk.
163
Dinden Ka/naklanan Metafizikle
Problemler
Ruhun lmszl
Her dinde Tann inancyla balantl olarak, insanlara yalnzca
baka insanlarla olan ilikilerinde deil, ancak ayn zamanda ve
hereyin tesinde, dinsel inanlaa gre, bu ykmllklerin yerine
getirUmesini dUendken ve onla yerine getimede baarszla
uramay ise cezalandran Tam' yla olan ilikilerinde de
ykmllkler getiren beUi ahlaksal buyrukla- vardr. Deneyin de
rettii gibi, Tann' nn adaleti bir bireyin yaamnn ak iinde her
zaman egemen ohnadmdan, dinlerde genel olarak lmn insan bi-
reylerinin yaamlannm sonu ohnad, ancak onlann lmden sonra
yine varolduklar ve Tann' nn adaletin lsnn yalnzca o zaman,
onlarn yaamlanndan sonra egemen olduu kabul edihr. Bu lm
sonras varolu farkl dinlerde fakl bir biimde anlalu-. Baz dinle-
re gre, o, ruhlarumzrn lmden sonra insanrn, Tanr'yla yzyze
geldii ve en yksek ahlaksal yetkinlie (azizlie) eritii iin, en
yksek mutluluu elde ettii yerde ya da ebed, ya da geici ve
saflaturcr cezanrn sz konusu olduu yerde yaamasrndan
oluur. Bazr baka dinlere gre ise, yaamdan somaki varolu insan
ruhunun, dllendhildii ya da cezalandu-ridrr, baka bh cishn-
lemesinden oluur. ou zaman En Yksek Varlrk'la kurulan bir
iletiim olma zelliine sahip belli trenler, belli ayinler bu
grlerle yakmdan ilikilidir.
Dinsel Metafizik
nsanlar- dinsel inanlarrnr ounlukla iinde byyp yetitikleri
evrenin etkisi altrnda kabul ederler, Onlarrn inanlarrnrn genellikle
geleneksel bh zellii vardrr; bu inanlar, onlann kendi taraflarmda
bu inan ve kanaatleri incelemek iin herhangi bir aba
gstei-meksizin, ocuklukimndan balayar-ak iice olduklarr, "baba-
164
lamn inanlar"dlar. Yalnzca ok az sayda birey hazr yantlan,
kendilerine gelenek tarafndan miras buaklan dinsel inanlarca veri-
len problemleri anahz edip zmeye alr. te bu bamsz
ghihnlerin, genellikle, bir tr felsefe yapma olduu dnhntr
ve onlar ou zaman metafiziin kapsam iine dahil edilirler. Dinsel
metafizik sz konusu olduu zaman, baz kimseler rasyonel
yntemleri, bazlar da irrasyonel yntemleri kullanr. Sonunculara
mistikler ad verilir.
Felsefi Tann Kavram
Dinsel metafizikten kaynaklanan metafiziksel problemlerden en
nemli iki tanesi Tann problemi ve ruhun lmszl problemidir.
Tanr ya da tanrlai" problemini incelerken, metafizhcer zaman
zaman en yksek ve en yeUcin varhklan bu yednlikle tutarh olmayan
karakteristiklerle bezeyen dinsel grleri eletirhler. Buna gre,
meh. Yunan filozofian kendi dinlerinin, doann glerini
kiilethen ve bu kiiletirmeleri en yce ve en yecin varlklarn te-
meline oturtan, naif grlerini eletinnilerdh. M..6 yzyda
yaam bh Yunan filozofu olan Ksenophanes, bunlann insanlan
kendi suretlerinde yaratan tanrar ohnaddann ve tam tersine insan-
lann tanrlar kendi suretlerinde yaratklann ve atlann da bh din ta-
salanu olmalar dummunda, aarm onlann tanrlar olacan dile
getherek, btn bu antropomorfizasyonlarla alay etmitir. Bu naif
Tann anlaylar yerine Yunanh filozoflar baka Tann anlaylan
nermilerdh. rnein, Platon iyi ideasna, bir baka deyile kendin-
de yi deasna Tanr adn verh. Aristoteles ise Tann' y, yani en
yksek varh, dnyann fomuyla (dnyann formel nedeniyle)
zdeletirir.
Dinsel metafizik geleneksel dinle olan ilikisinde her zaman
eletirisel bir tavr ahnaz. Hristiyanlc anda dinsel problemleri in-
165
celeyen filozofla- geleneksel dine kar genellikle aklayc ya da yo-
rumlayc bir tavr alrlar. Bu, onlann geleneksel dinde ierilen Tanr
kavramn atmayp, kavramm ieriini ark seik hale gethmeye
altktan anlamna gelh. Bylehkle, mein, hristiyan Skolastik
felsefesi Tanr kavamm, Tanr'y kendinden-kaim varha sahip olan
bir vai-lk olarak ve dolaysyla, tzsel varlk olarak, dier yandan da,
dier varldilarm vaohnak iin bir nedene gerek duyduktan yerde,
onun, kendi varoluu iin varoluundan nce gelen bh nedene sahip
olmakszm, kendi bana varohnas asndan, ayn zamanda dier
tzlerden ayr olan bh varlk olarak betimlemek smetiyle, Aistote-
les'in felsefesmden ahnm kavramsal a^alann yardunyla daha adi
seik ya da belirtik hale geth-ir. Tann, yleyse ens per se et a se exis-
tenstiT. Kihsenin yasal bulup onaylad bu Tann anlayndan yola
karak, onyedi ve onsekizinci yzy filozofla onun deiik vary-
anann incelikle ileyip gelith-diler. Geleneksel Tann kavramna
daha ak seik bir ierik verme guiunlermde, filozoflar, ierii daha
belh-k hale getirirken, balangtaki, yksek lde duygusal ykle
yklenmi Tann kavramndan yola ktklar olgusunu hi dikkate
ahnadla-. Dindar insanlann zihinlerinde bu kavram gerekten de
onlarn zlemlerinin, bh- klt gereksinhnlerinin bir ifadesiydi; o
dnyann ve kendi yaamlarmm anlamna, iyinin ve haklnn zaferine
duyduktan inancn bh ifadesiydi ve byle bir Tanr anlay rasyonel
eilhnli filozoflarn kura ve souk formllerine herhalde zorla sokula-
mazd. Bununla bhriikte, bu temel dm kavramn aydnlatma
ynndeki bu giriimlerin hemen yan banda, kavramsal akl
bir yana brakarak, geni kapsamh bilgi ieren denemeler yerine din-
sel ihler yazmak, mecazlar ve resmiler kullanmak suretiyle, dinsel
tecrbenin duygusal boyumnu gelithen mistiklerin argmanlan da
vardr.
166
Tann'nm Varoluuna tilkin Kantlar
Geleneksel Tann kavramn ak seik hale getirmeye,
aydnlatinaya ynelik, ontolojinin kapsam iinde dahil edilebilecek
bu girihnlere ek olarak, rasyonel eilimli filozoflar, u ya da bu
ekilde anlalan Tann' nm vai-oluunu kanamak iin gl ve ener-
jik abalar sergilemilerdir. Bu kantlamalar aasmda en nlleri
unladu". (1) O varolmasayd eer, en yeUcin varlk, varolan en yet-
kin vailktan daha az yetkin olaca ve dolaysyla aitk daha fazla en
yetkin varlk olmayaca iin, en yedn valk kavramnda vaolu
ykleminin ierildii olgusuna dayanan,Tann' nn varoluuna ihkin
ontolojik kant. (2) Kozmolojik kant ise dnyadaki her deimenin
bh nedeni ohnas gerektii ve bu nedenler zinchinin sonsuzca geriye
gidemeyecei ve yleyse, kendisinin hibir nedeni olmayan bh ilk ne-
denin var olmak zorunda olduu olgusuna bavurur; bu neden de,
kozmolojik kanta gre, Tam'dr, ens per se et sa existensin. (3)
Dnyadaki amah kurulu ve dzen (buradaki amahlk, yaraic an-
lamdaki amallktr) olgusundan kan ve bu kurulu ve dzenin
yalnzca en bilge ve hereye gc yeten bh- varln, yani Tann' nm
ii olabileceini savunan fiziko-teleolojik kant. Bu kantlardan bhin-
cisi, daha Ortaa'da eletiriyle karlamtr. Btn bu kantla-,
onlarn uygunsuzluunu gstermeye alm olan hnmanuel Kant
tarafndan eletirilmiti. Kant'a gre, Tanr'nn varoluu kuramsal bir
biimde kananamaz. Tann' nm varoluu rasyonel olarak hakl
klnabilecek bir sav deil, ancak yalmzca pratik akim bh
postlasdr, bir baka deyile, ahlk varolacaksa eer, yerine geti-
rilmek durumunda olan bh kouldur. Buna karn, mistikler kanar
venneye hi kalkmakszm, derin duygusal tecrbelerden doan,
ancak olgusal ierikleri btnyle bersiz olan kendi dinsel tavrlarn
bakalarna da gehecek bir ekilde manah ve imal yazmaya
alrla-.
167
Tanr ve Dnya
Teolojiye eilimli olan filozoflam byk ilgisini ekmi bir
baka nemli konu da, Tann' nm dnyayla olan ilikisi problemidk.
Geleneksel dinlerde. Tanr, en yksek ve en kutsal varlk, ve ayn
anda dnyamn yaatcs olarak dnlr. Filozofla- arasnda. Tanr
bu roln genellikle korur. Ancak baz filozoflar iinse Tann
yalmzca, dnyay bir kez yarattktan ve onun gidiatm belli yasalara
tbi kldktan sonra, onun daha sonraki yazgsna kanmayan ve ken-
disi tarafndan nceden konmu doa yasalann mdahalesi yoluyla
(mucizeler yoluyla) altst etmeyen, ya-acdn. Dierleri iinse, Tann
yalnzca ya-ac deil, ancak ayn zamanda varoluunun ak iinde
dnyaya dorudan doruya mdahale eden kayradu". Btn bu gruplar
iin Tann dnyadan farkl olan bir eydir ve hibh anlamda onun bh
bileeni deUdh. Bununla bhlite, panteistler baka bir biimde
dnrler ve Tann' y dnyayla zdeletiriier.
Ateizm
Elbette, dinsel problemlerle ilgilenen filozoflarn hepsi dinsel
inanlara kar olumlu tavr ahnaz. Dine temelde kar can bhok
filozof vadu-. Bu fUozofladan, zellikle Tanr'mn varoluunu
yadsyanlara ateistler ad verilir. Ateistler, hereyden nce Tann' y
maddesel bir varlk olarak dndkleri dnyayla zdelethilen
Stoaclar trnden materyastler, bir baka deyile, materyalist pan-
teistler dta bu-aklacak olursa, materyalisttirler. Modern materyalist-
ler iin, btn bh din, doann glerine insan ekil ya da kiilii
veren, insanln ocukluk dneminden kahna bh kahndr. Onlar,
Tanr ya ve onun kayrasna inanma gereksiniminin yalnzca, tehlike
anlarnda bizi bh Tann' nn babaca korumas altnda bir smak ara-
maya sevkeden bu ocukluk halinden kp bymemi insanlarda va-
168
lolduunu savunurlar. Dinin savunuculanm bak asndan, mate-
ryalistlerin dinsel inanlarn psikolojik kkenine ilikin bir aklama
verme guiimlerinin, dinin bu ekilde yalnzca ilkel insanlai' aasmda
ortaya ktn, oysa daha zengh ve derin bh isel yaama sahip in-
sanlar a^asmda, dinsel inancn, kendisinden yana bilgisiz olmann
yalnzca materyahsth tinsel yaammn yoksulluunu gsterdii, zel
trden derin ve ok temelli bir t eabeye dayandn dile getherek,
materyalistlere itiraz eden ciddi bh eletiriye konu olmu olduklan
ok aktr. Tanr kavrammn bizzat kendisi ak ohnad, bir baka
deyile bu terhne felsefe tarihinde ok fai'kh anlamlar yklenmi
olduu iin, "ateizm" terimi, ve ayn ekilde ateizme kart olan
eilimlerin adlan da, mulak olup, adchktan yoksundurlar. Tann
kavramnn sz konusu kaanldd ve deikenlii felsefe tarihinde
yeterince dikkat ekmemitir.
Filozoflar Arasnda Ruhun lmszl Problemi
Dinsel metafizikteki speklasyonun temel bh baka konusu da,
daha nce szn ettiimiz gibi, ruhun lmszl problemidir. Din-
ler lm sonrasndaki yaama duyulan inanc bir kural olarak ne
srerler, ancak fakh dinler bu yaam farkl bir biimde anlarlar. Bu
problemle ilgili baunsz giriimlere metafizikte de rastlamak dun-
mundadr. Bu problem de duygusal bh bak asndan, en azndan
Tann problemi kadai" nem tar. Materyalise ruh yandalar
a^asndaki, kendi iinde souk ve kuru olan tai'tma, lm sonras
yaama ilikin problemlerle olan balansmdan dolay, bhden
canllk kazann. MateiyaHstler bh km'al olarak lm sonras yaam
reddederler; buna karn, ruh yandalar onu hemen hemen hibir is-
tisna ohnakszm kabul ederler. Onlar ayn zamanda szde ruhun
lmszln kantlayan agmanlar venne ghihnlerinde de bulu-
nurlar. Bazdan bu argmanlan basit ve paralara blnemez bir ey
olarak ruhun zerine dnmeden kartlai" buna kan, dierleri
169
bu aigiimanlan doal bilimlerden aimm ncllerden karlai",
yine dier bazlar (Kant) da, daha nceki argmanlan deersiz
argmanlar olaak grp reddenek smetiyle, ruhun lmszln
yalnzca, kendisine ahlaksal duyumuz, adaletin gereklemesine ve
insann yceliine olan inancunz taafndan gerek duyulan bh
postla olai'ak grler.
Bununla birlikte, lmszln znn kendisi eith bihnlerde
anlahnr. Ruhun lmszl hancna sk- skya yapan
bhok fUozof lmszln bheysel ruhlarn, yaam adn
verdiimiz bu dnemle olan zdeliklerine ilikin bilinliliklerini ko-
ruyaak, varldarn lmden sonra da devam ettirmeleri olduunu
dnmtr. Bazlar ise, ruhun bheysellethilmesinin onun beden
iinde oturduu olgusuna ayrdmaz bir biimde bal olduunu ne
srerek, ruhun bireysel lmszln reddetmith. Bedenden b h
kez kmtulunca, ruh bheysellihi yitirir ve insan trnn herkese
ortak olan ruhu iine karrrp kaybolur. Bu, mein, insan ruhunun
yalnrzca bedeninin formu olduu grn gelithen belli Aristote-
les yorumcularrmn (bni-i Rd'n) gryd. Yahzca insanrn
deil, ancak ayn zamanda btn organc ve horganik varlklann ve
hatta btn bir evrenin tine sahip olduuna inanan bazlanna (Fech-
ner'e) gre ise, insan ruhu lmden sonra apak bh olgu olarak bhey-
sel varlm yitirh, ancak yok olmaz, pk bh yamm" damlasnn de-
nize dmesi gibi, evrenm ruhu iine karp kaybolm-.
Dinsel Metafizik ve Ahlk
Dinden kaynaklanan, yukanda tartrrmz, felsef problemler
gerekte metafiziin kapsam iinde yer alu-lar, bununla bhlcte, onlar
ou zaman bh baka felsef disiplh iin de, yani normatif ahlk im
de nem tayan problemlerdir. "Neyin peinden komal, neyi
amalamalyz?" gibi temel sorulara yanh gethmeye aluken.
170
bil-ok filozof bu yantlar iin uygun malzemeyi tam tamna bu trden
dinsel-felsefi problemlere getirilen zmlerde bulm. Baz filozoflar
iin ahlaksal dnyann yasa koyucusu olarak Tanr inanc, insann
ahlaksal ykmllklerinin neler olduuna ia^et eni, ruhun
lmszl inanc ise gerek muuluu nerede aramamz gerektii
konusundaki grleri etkilemith. Bazlana gre, zmne
ahlkn bizzat kendisi tarafndan gerek duyulan metafiziksel problem-
ler aasnda, kendisinden determinizm problemiyle iliki iinde sz
ettiimiz irde zgrl problemi de bulunmak durumundadr. Tanr
problemi, ruhun lmszl problemi ve irde zgrl problemi
bhok filozof taafmdan metafiziksel speklasyonun temel konulan
ola-ak grlmtr. Bu problemlerle normatif ahlk arasndaki
ihkiye iaet ederek, yanl anlamalardan kanmak iin, ahlaksal
problemlere geth-ilecek tm zmlerin yukanda sz edilen meta-
fiziksel problemi kullanmak durumunda ohnalannn sz konusu
ohnadm vurgulamamz gerekir. Bu metafiziksel deerlendirme ve
speklasyonlai'dan, ahlk zerine yazan yazarlann yalmzca bazdan,
yaralanr. Bu ekilde ilerleyen ahlka metafiziksel ahlk ad verilir.
Normatif ahlkn tamamnn metafiziksel ahlk olmad, ve her
eyin tesinde normatif ahlkn tamamnn dinsel ahlk olmad
zellikle vurgulanmahdu-. Metafiziksel deerlendirme ve
speklasyonla-a dayanan ahlka, bamsz ahlk ad verilh.
171
P g g e l e r / A l l e n i a n n
HEI DEGGER
ZERNE K YAZI
Trkesi: Prof. Dr. Doan zlem
Martin Heidegger ad, gzard edilemeyecek ekilde, son elli yldr
dnsel tartmalarda ele alnp ilenmi olan hemen hereyle ilgili-
dir ve bu ad, ok eitli duygular ve izlenimler uyandran ve insanlar
bir tavr almaya kkrtan bir simge olup kmtr. Bu ad, sadece felse-
fi ve bilimsel dzlemde deil, ayn zamanda edebiyat dergilerinde, ga-
zetelerin talama kelerinde, salon komedilerinde, amatac, yzeysel
ve saptrc televizyon programlarnda da konuuluyor, tartlyor.
Bunlara karlk bu kitapta Martin Heidegger ad, felsefeyi daha ileriye
ekme baansn gstermi olan bir hlozofun ad olarak gemektedir.
Bu u demektir: Martin Heidegger bir felsefe klasiidir; o Anaksimand-
ros'dan Nietzsche'ye kadar uzanan bir dnce geleneini amzda
devam ettirip gelitirme baansn gstermitir. Bir hlozofu klasik
yapan, katklannm gl etkisi ve r ac nemidir. Ayn ekilde bir
filozofu klasik yapan, felsefe geleneiyle hesaplamas, gelenein
bykleri karsnda bir tavr alabilmesi ve eserierinin, sadece bugn
iin nemli saylan ilgi ve perspektifleri amas ve kalc bir geeriie
sahip olmas, bu geeriiin deiik zamanlarda deiik ekillerde yo-
rumlanabilmesidir.
Bugn Martin Heidegger'i yorumlamak, onu bir felsefe klasii ola-
rak yorumlamak anlamna gelir. Bu kitapta Martin Heidegger ad,
byle bir felseh grevi yerine getirmek zere gemektedir. Bu grev,
felsefenin kendisi iin u da demektir: Bu yorumlama abasyla birlik-
te, felsefe de kendisi hakknda bir kavray elde edebilmelidir.
G NDOAN YAYI NLARI
11
173
Temel ve Niha Bir Dnya Grne
Ulama Giriimi Olarak Metafizik
Bundan nceki sayfalarda metafiziin kapsanu iinde kalan temel
problemler hakkmda beUi birtakm bilgiler kazandk. Bu problemler
ylesine byk bir eitlilik sergilerler ki, onla neyin bh araya geti-
rip bh-letirdiini kavramak kolay deildir; metafiziin ne olduu so-
rusuna yant olarak, metafiziksel problemleri olduka dar bir kapsam
iinde smu-lamayacak, tek bir zl lanm vermek ise hi kolay
deildir. Metafizik ou zaman bir dnya gr salamaya koyulan
disiplin olarak tanmlanr. "Metafizik" terimi ok sdc olarak kul-
lanlan, ancak anlam yalnzca bel belirsizce ve mulak bir bihnde
kavranan terimlerden bhidir. O tam ve eksiksiz bhr yorumlar dizisine
sahipth. Argmanlarmzn ak iinde, biz bu yorumlardan yalnzca
bhini izleyeceiz. Bir yandan da metafiziin ilgilendii eith konu-
larn bir sentezini yapmaya, ve bu konulan bhlethen eyin ne
olduunu ve bu problemlerin metafizikle uraan filozoflar tarafndan
bh araya gethihni olmas olgusunu neyin akladn gstermeye
alacaz. Dier metafiziksel problemlerle, bilginin dier dallayla
olan ikisinden daha yakn hibh- ilikisi olmayan ontoloji bu sente-
zin dmda kalu-. imdi serimimize dnmemizin tam srasdu-.
Sevdihniz, tapmz ve sayg duyduumuz eyler a-asmda,
zel niteliklere sahip olduklan iin deil de, niteliklerine hi bak-
makszn, yreklerimizi onlara verdiimiz iin, kendilerine
balandmz, kendilerinin bir paras olduumuz eyler vai'dr.
Doduumuz kenti, o gzel olduu ve onda gzel insanla- oturduu
iin ya da soylu bir taihe sahip olduu iin seviyor deiliz; onu
yalnzca hibir ey iin, ondan hibir ey beklemeksizin, severiz;
ondan ok daha gzel olan kener bulunduunu bilsek bile, hibh ey
ona olan ballmz azaltamaz. Annelerhnizi erdemlerinden dolay
seviyor deiliz ve biz annelerimizi, dier kadmlarla
karlatnldklan zaman onlar gzellik, ekicUik, zerafet, erdem,
evhanunl becerisi ya da bakaca nitelikler ynnden dier
kadmlardan daha iyi durumda olduu iin deil, ancak kendisi olduu
iin, severiz; seven insan dier kadmlarm ekiciliklerine kar
kayhsz olup, seilmi sevgiliye sarlu-.
Sevgi, tapma ve saygnn her ne ise o olduklan iin sevilen ve
saylan nesnelerinden ayr olarak, beUi niteliklere sahip olduklar iin
kendilerini sevip saydmz nesneler de vardr, ve balangtaki ori-
jinal nesnelere yklemi olduumuz nitehklere sahip olan nesnelerin
baka nesneler olduunu bh kez farkedince orijinal nesnelere
duyduumuz sayg hemen sz konusu dier nesnelere aktanlu-.
Bylekle, mein ondokuzuncu yzyhn sonlannda yarabn olup,
teknolojinin bh- mucizesi olduklan dnlen iUc otomobler iin
duymu olduumuz hayranh, bu ilk otomobilleri en yeni otomobil
modelleriyle karlatudunzda, bugn adeta bizim bir
ltfumuzmu gibi deerlendirhiz. Nesnelere kar olan duygu-
larmzn bu nci eidi sz konusu olduunda, onun bghnizm du-
mmuna ve, her eyden nce de bilgimizin kapsamna bal olduu
acr. Kk kylerinin oluturduu dnya dmdaki hibh eyi
grmeyen, kk bir ky sakinleri, kk dnyalannmn nl kimse-
lerine, ufuktan daha geni ve karlatrma cetvelleri daha aynnt
ve geni kapsamh olsayd, kendisine hibn zaman ulaamayacaklar
derecede muhabbet besleyip sayg gsterirler. Nesnelere ilikin olarak
bir deer bimemiz son zmlemede onlara kar olan duygusal
tavnmza bahdu-. Nesnelere kar olan tavrmnz bhok durumda b-
ghnize bal olduundan, bir eye u veya bu bihnde deer
bimemiz, u halde, ayn zamanda bgiye baldr.
Farkh deer bime tarzlanmz arasrnda, ci tanesi zede
nemlidir. Bunlardan bh tanesi onlar bize muuluk gethme kapasite-
leri asndan ele aldmz zaman, nesnelere yklediimiz deerle il-
gihdh. Bu tr bir deer bimeye (Yunanca eudaimonia= muuluk
174
olduundan) tmtu deer bime ad verilir. Zihnimizde olan ikinci
deer bime tr ise l>elli bir davran doru, uygun davran,
devimizle, ykmllklerimizle uyuan davran olarak grrken
gerekleth-diimiz ahlaksal deer bimeleridk. Ayn ayn bu iki
bak asna gre deer bimemiz bilgimizin durumuna, kapsamna
ve ufuklanna baldr. Kk bh kyde yaayan b k kii, kendi
kk dnyasndan kp daha geni bir dnyaya ghdii takdirde
abalarna btnyle demez olan bir eyi muuluk olarak
grmeyecektir. Kendisi iin dnyamn kendi evi ve ailesiyle smuh
olduu merakh bk anne devlerininin kocasma ve ocuklanna bak-
makla snrl olduunu dnik. Bir yerlerde, belki de komusunda,
ihmal edildikleri iin giderek bozulan ve merakl bk annenm
zamann bk ksmm kendi adeshe zarar vermeden, onlara
ayrabilmesi ve bakabilmesi durumunda, fiziksel ve ahlaksal
bakmdan kurtanlabilecek yemlerin olduu, byle bk annenin akhna
hibk zaman gehneyecektk. Eyledii gibi eylerken, o yapmas gere-
ken eyi yapmakta olduunu, devlerini yerine germekte olduunu
dnr. Bununla birlikte, onun dnce ufuklar genilemi, iinde
yaad dnyann snrlar geniletilmi olsayd, o kendi dav-
ranna bii deeri deitkmi olacak. Bu basit rnekler, mutlu-
luk asndan olduu kadar ahlaksal adan da deer bime tarzmzm
spesifik koullarda ufuklarmzn geniliine bah olduunu gsterir.
Ancak ahlaksal adan deer bime problemi kadar, muuluk
bakmndan deer bime problemi de, dar ve snrlanm ufuktan
olan bki tarafndan aceleyle ve dnhneden telatfuz edilmeyecek
kadar nemhdk. Bylesi koullar imde bu trden deer bimeler
iinde olurken, onlan ufuklarmz geniledii zaman deitkmek du-
rumunda olmak riskini ahrz. Bu yzden ciddi dnen insanlarm
bylesine geni bk ufku, genilii ona dayanan mutu ve ahlaksal
deer bimelerimizm sz konusu ufuk geniledii zaman,
deitirilmek dmumunda olmayacan garanti eden, dnceleriyle
kucaklamaya almalan anlahr bk eydk. Dnce ufkumuzda
175
ierilen ve mutluluk ve ahlaksal bakmdan deer bimelerimiz
zerinde kesin sonulu bir etki uygulayan, bilgi btnne dnya
gr adm vereceiz. Bu dnya gr s ve dar kapsaml olduu
srece, o geici olup, genilemesiyle bhiikte, deiebihr. Ciddi
dnen insanlar, yleyse, ufuklann dar kapsaml ohnamasm
ancak daha ok dnya grlerinin tam olmasn salamaya
alrlar.
Avrupa kltr tarihinde insanlan ou bu niha dnya grn
dinde buhnutur. Din, lm somas yaam dlayan tm dnya
grlerinin smu-l olduunu de getirir. Bununla bhiikte, dinin ken-
disi, ona dayanan mutu ve ahlaksal deer bimelerimizin sallanmaz
olmalar ve ufuklannm geniledii zaman deime korkusu olmama-
lar anlamnda niha olan, niha bir dnya gr saladna inanu".
Din, ayn zamanda inanan kimsenin na bir dnya gr gereksini-
mini karla-. Bir dinle uyuan her kim olursa olsun, o yaamnda,
bilginin bundan sonraki gemesinin kendisine daha nceden bilin-
meyen yeni ufuklar ap amayacana hi bakmakszn, dinine bal
kaldrr srece, kendisini reddetmeyecei bh klavuza sahip olur.
nananlarn ou inanlarn kendi refleksiyonla yoluyla ya da
kiisel tecrbeler araclyla kazanmayp, bu inanlar daha yal
kuaktan psikolojide "inanlarn alanmas" adr verilen bir biimde
alarak kabul eder.
Kii bir din iinde yetirir, bir baka deyile dinsel inanlar bir
insan valrma, onlan doruluundan bir ekilde kuku duymann
bir gnah olaca kanaatiyle bhicte, ocukluun ta erken evrelerin-
den balayarak arlann. nsanlarn yalnrzca pek azr dinsel inanlarnr
rasyonel argmana ya da mistik tecrbelere dayanduir. Bundan
dolayr, dinsel inanlar- birok insanda, onlarn baunsz ve eletirisel
bir bihnde dnmeye baladclar bir adan itibaren sallant
geirirler. Bunun yansua, onlarn inanlarrnrn ve bu inanca dayanan
bir ey olarak en yksek muuluk ve deve gtrecek krlavuzun
yceltihnesi de sekteye urayp sallanmaya balar-. Yeni bir krlavuz
176
bulma gereksinimi beraberinde, en yksek mutluluk ve devin neden
olutuunu gsterecek niha bh dnya grne, kiinin bizzat kendi
entelektel abalaryla ulama gereksinimini getirir. Metafiziksel
problemlerin byk bir blm dorudan ya da dolayl olaak bu
abadan doai".
Metafizik, Avrupa dncesinin talihinde, Hellenistik an
banda, buyruklann otoritesiyle bhlikte, Oiympos tamlama duy-
ulan inan kt zaman, antik Yunan'da, ite bu ekilde ortaya
kt. O gelenee deil de, rasyonel a-gmana dayanan ahlaksal ve
mutu deer bime iin temeUer, muuluk ve ahlaksal iyii
amalayan aba ve uralaunz da deitirilemez bir klavuz
salayacak na temeller buhna greviyle ortaya kti.
Metafizik, yleyse, dinin bir mirass olarak domutur. O din-
den temel ve niha bh dnya gr oluturma grevini miras alm,
ancak bu dnya grne, din tarafndan izlenen yoldan faikl bh-
yolu izleyerek ulamay ve bunu, insanlann bamsz aratrmalanna
dayandmay nermitir-.
yleyse, metafiziin ie, her eyden nce, bu niha dnya
grn oluturduu dnlen dinsel tezlerle balamas artc
deildir. Yzyllardan beri, dinsel problemler Tanr problemi,
ruhun lmszl problemi, irde zgrl problemi
yrrlkteki Hristiyan dininin tezlerini destekleyen, ancak onlar ou
zaman, reddeden metafiziksel speklasyonlam zn oluturmutur.
Ruhun lmszl problemi zerinde dnme metafizikilerin
dikkatini genel olarak ruh problemine, bir baka deyile, ruhun ne
olduu ve onun, genelde varolan trden birey olup ohnad som-
larn yneltinith. trade zgrl problemi, metafizikileri genel
ola-ak detenninizm problemi ve dolaysyla da nedensellik problemi
zermde dnmeleri iin harekete geilmitir. "Doaya ikin
aatimadan kaynaklanan problemler" bal altnda tartimz
problemler bei ile dinden kaynaklanan problemler bei arasnda.
177
ite bu ekilde, bi- iliki kuulur. Onlarla yakndan ilikili olan bir
baka problem de teleoloji problemidi\ nk bu problem anttopo-
mofik biimi iinde, dnyann amal kurulu ve dzenleniinin, va-
roluu iin salam b veri ya da kant olutmduu kiisel bir Tanr
problemiyle ok yakndan ikidir. Bu problem de alksal dav-
ran iin salam bir temel bulmaya ynelc metafizcsel araylaa,
bu kez farkl bir biimde, balanu-. Amal b biimde kmulan ve
dzenlenen dnya, iinde her bileenin, gerekletirmek zere kendi
rolne, kendi yazgsna sahip olduu dnyadr. nsann bu yazgyla
uyum iinde olan eylemini ahlaksal, bh baka deyile doru ve adil
bir eylem olarak gme nerisi, ite bu durumun bir sonucudur. Yme
bunun bh sonucu olaak ahlaksal bir klavuz aay, insann
yazgsna, onun yaradhn byk ve ayrmth plannda oynamak du-
rumunda olduu roln ne olduuna ihkin aratuma ise dorudan
doruya btnn planna, dnyann amacna ya da anlamna ikin
bir aramaya gtrr.
Niha bir dnya grne ulamaya alan metafiziki, bu
gre dayanan nererin, onun muuluk ve deve gtren yollarnn
geici olmayp ufuklarnn genilemesinden sonra da vai'obnaya
devam edecei hususunda kendisine itiraz edilmemesi iin, ufkunu
olduka geni mtmaya ahu-. Bununla bhlite pozitif bhnler de
kendi taraflarnda zengin ve geni kapsaml bh dnya resmi sunmak-
tadrlar. Deneye dayanan pozitif bimler doaya giderek daha derin-
liine nfuz etmektedirler. Niha bir dnya grne ulama
a-aynda metafiziki doa bhncilerinin dikkatii ve alkan bir
rencisi mi ohnak dummundadr? O bir dnya grn bu bilim
adamlandan m renecektir?
S ve dai' grl bh bilge ohnak istemeyen metafiziki, bu soru-
yu yantlamazdan nce, doal bhnlerin kendisine resmini sunduklar
dnyann doru gereklik olup olmadn bilmek isteyecekth. Bura-
da dikkat edilmesi gereken nokta, konuyla ilikili baka bir felsef di-
siplinin, yani bilgi kuramnn, bilginin kaynaklan problemini analiz
178
etmek suretiyle, zaman zaman kendisinden, deneysel dnyadan ayr
ola-ak, bundan dta doru ve daha gerek olan bh baka dnyamn
yani ideal nesneler dnyasnn, ideala- dnyasnn va-olduu sonucu
kar grnen vai-gla-a ulatdu-. Bilginin ve zellikle de doa bi-
lnlerinde kendisine dayandrauz deney temeli zerinde ykselen
bilginin smrla- zerinde dnmek suretiyle, bilgi kuram zamtu
zaman idealist sonulara ular ve onun ulat sonular- doann
gerekliine glge drr ve bizi doann tesinde doru bh-
gereklik aramamz iin haekete gehir. Demek ki, metafziki bilgi
kuramnn zerinde durduu ve deala- dnyasnn ya da bh kendinde
eyler dnyasnn ya da onu hangi adla aru-sak aahm, baka
bir dnyann vai- olmayabilecei eklinde bir kuku dorudan prob-
lemleri ele almEizdan nce, doa bilimine krcesine gvenmek iste-
mez. Bu, Platonik idealistlerin ya da fenomenolojiserin ne srd
gibi, sz konusu olsayd, yalnzca doa bUimlerinin aratu-malarna
dayanm bh dnya grnn metafizikinin a-ad trden bh- dnya
gr olup olmadyla; onun ufuklarn genilettnekten hi kork-
mayan bh dnya gr m yoksa y;dnzca dar kapsaml geici bir
dnya gr m olacayla ilgili ola-ak bir kuku doacak.
yleyse, epistemolojik problemlerden kan sonula-, ona a-amakta
olduu niha dnya grn deney yntemini kullan;m
a-atu-macla-dan m reneceini yoksa, onu bu aratnnacla-dan
bamsz ola-ak ve onlan kuUandklar- yntemlerden fa-kl olan
yntemler kullanmak suretiyle mi a-amas gerektiini gsterecei
iin, metafiziki a-atrma programna epistemolojik problemleri de
dahil eder.
MetafzLi, yleyse, bilgi kuramnda benimsenen konuma bal
olaak, kendi dnya grn bilunsel bilgide ya da onun tesinde
a-ayacaktr. bilgi kaynayla ilgili ola-ak emphist ve bilginin
snrlai'iyla ilgili olarak da realist bir bak as benhnsendii takth-
de, deneye dayanan bilim tarafndan salanan dnya gr dnda
bh baka dnya gr a-ama gerei, hatta olana olmadn
179
gsterecektir. O apiorist bir bak asna ynelir ya da hatta hasyo-
naliserin agmanla taafndan ikna edihrse, dnya grn apri-
orist bir biimde arayacak ya da sezgiye ya da mistik tecrbelere
bavuracaktr. Metafizik tarafndan analiz edilen problemlerin kap-
sam iinde bilgi zerine dnmenin sonucu olan ve bamsz bh
metafiziksel deerlendinne ve speklasyonlar" bei olarak ayrrt edi-
len bazr sonularn bulunmas gerektii,u halde, arkr.
Bu deerlendhmelerimizde, bu blmde tartlan problemleri
dier metafiziksel problemlere balayan bh dnce tarz izlemeye
altk. Metafizii onlara dayanan mutu ve ahlaksal nomla- iin
ufuklar yeterince geni tunaya alan ve bu ufuklar daha sonra
daha da geniledii zaman, revizyondan korkmamas gereken bir di-
siplin olaak ele almay denedik. Bylesi ufuklann kucaklanmasna
ise, niha bir dnya gr adn verdik. Metafizii bu ekilde
tanmlamakla da, onun bu bihnde ele ahnmas durumunda, daha
nceki blmlerde ayrnh olarak tamz metafiziksel problem-
lerden oluan ana gnpla, metafiziin kapsam iine dahil edebile-
cehnizi gstenneye altk.
Bu senteze giren gr ve deerlendhmelerin, olduka genel bh
doada olduklannn tam olarak bUincindeyiz. yle grnmektedh ki
bu konuda eUe mtulur bir eyler elde enek zordur. Metafizii
tanmlama ynnde hndiye kadar saysz giriimde bulunuhnutm-.
Bunlardan bazlar bizim metafizik tanununzdan be daha genel
ohnutm. Dier bazlar daha dakik ve zl olmakla biriikte, onlar
metafizikte ierilen geleneksel problemlerin btn bir stesini
tkeneye yetecek kadar tam ve yeterii dedhler; ve varolan
aarmalann bir sentezine ynelik bir ghihnden ok bh aratuma
programndan oluurlar. Metafiziin bethnlenmesine aynhn bu
deeiendhmelerde "dnya gr" terimini az ya da ok spesifUc bh
anlam iinde kullanm olduumuzu eklemehyiz. Bunun bu terhne
onu kuananla- tarafndan yklenen tek anlam olmad vurgulan-
180
maldr; terim olduka genel, mulak ve karanlk bir terim olup farkl
yoUadan gidilmek suretiyle tam ve dakik hale getirebilh-. Biz, bu
bhok yoldan yalnzca birini setik.
Metafiziksel problemlerin burada vermeye altunz sentezini,
bhok geriye dn ve kusmlanm yan sra, her durumda byle bh
deeri vardr: O temel felsef disiplin ^metafizik, bilgi ku^am ve
ahlk arasnda sz konusu olan balanlar gsterir. Bylekle o,
bazan tarafmdan bir balantsz disiplinler bei olduu dnlen
felsefeye bh birlc gethir.
181
ALEXANDRE KOYRE
YENA BLMNN DOUU
[Bilimsel Dncenin Tarihi zerine ncel emel er]
Trkesi : Kurtulu Diner
Alexandre Koyre 1882' de Rusya'da dodu. renimini Tiflis'te,
Gttingen'de, Paris'te yapt. kinci Dnya Savas srasnda ABD'ye git.
1956' da "Institute tor Advanced Study" yesi oldu. 1958' de Paris'te
"Ecole Pratique des Hautes Etudes"e bal "Bilim ve Teknik Tarihi
Arashrmalar Merkezi"ni kurdu. 1964' te ld.
Koyre, bilim tarihi yazmnda bir dnm noktasdr. Yaph, neo-
pozitivizmin duyumcu-deneyci bilim anlaynn en kkl
eleshrilerinden biridir. Pozitivizmin tarihsiz bilimi onunla birlikte ta-
rihsel bir alan haline gel mi , bilim tarihini ve bilimsel kesitleri "ussal
bilimsel yntemin" uygulannn dolaysz sonucu diye gren yaygn
anlay, onunla birlikte yerini, bunlarn yalnzca mantksal ussal
srelerin rn olmadn, bilimin temelinde us d, mantk d,
bilim d elerin, metatizik, dinsel, bysel, hepsinden nemlisi, fel-
setf elerin bulunduunu ileri sren anlaya brakmtr.
Alexandre Koyre'nin en nl izleyicileri T. S. Kuhn ile P. K. Feyera-
bend'dir. Kuhn'un "Bilimsel Devrimlerin Yaps" ve Feyerabend'in
"Ynteme Hayr" adl kitaplar dilimize evrilip yaymland. Biz de bu
kitapta, Kuhn'un "ustam" diye and Koyre'nin lmnden ora
yaymlanan "Etudes d'histoire de la pensee scientilique" [ 1966] adl
kitabndan setiimiz onbir yazy okura sunuyoruz. Bu yazlar 1930
ile 1963 yllar arasnda eitli dergilerde yaymlanm. En karmak
konulan bile yaln, kolay anlalr bir slpla ele alan Koyre'nin
yazlarn felsete okurunun ilgin bulacan unmyoruz.
KurulusOiner
GN DOAN YAYI N LAR
Sonu
Daha nceki blmlerde metaliin kapsam iinde kalan problem-
leri gzden geirdik. Ayn zamanda bu problemleri belli bir lye
dek sistematize etk ve onlan drt bee ayrdk:
1Ontolojik problemler bei;
2(Bilgi zerine dnmeden doan) doann vaolu tai'zyla il-
gih problemler bei;
3 (Doa zerine dnmeden kaynaklanan) tz ve dnyann
yapsyla ilgili problemler bei;
4 Dinsel inanca ka bh bak as benimseme gereksinimden
doan problemler bei.
Metafizik zerine yazan yazarlann hepsi metafizik iin bylesine
geni bir binde izen kapsamla hi kukusuz uyumayacaktr.
Birok yazai- metafizii bizim anladunzdan ok daha dai- bir
biimde anlar. Bu, metafizii tanunlamanm felsefe literatrnde rast-
lanmak durumunda olan ok eii yoUanda dile gehr. Bu betimle-
melerin sahipleri metafizii, ou zaman bizim drt problem
beimizden yalnzca biriyle snrlayp, tanmlann "metafizik" teri-
minin bylesine dai' bir ereveyle snrlandmlm kapsamna uydu-
rurlar. Onlai' metafizie dier problem beklerini dahil etmezler ancak
onhu'i kendilerine fai'kl adlai' verdikleri ayr disiplinlere havale eder-
ler. Metalziksei problemlerin kapsamn belli bir ereve iine
ahnanm btn bu yollaryla iliki iinde, metafizie, terimin ortak
kuUanunmdan radcal bh sapma gstemeksizin, "metafizik" terimi
alnda snflanabilecek en nemli problemleri sctv. Metafiziksel
problemleri bu ekilde olduka serbest bir UU'zda ele almann gerisin-
de yatan motif okuyucuya felsefenin, adryla ilgili olai'ak deimez ve
birlikli bh grn bulunmadrr, belli bir dalndaki en nemli prob-
lemler hakkmda geni kapsaml birs bilgi verme arzusu olmutur.
Ona metafizik adn vererek, tek bir disiplin iine dahil ettiimiz bu
183
problemler beini nesneleri ve amalan ayn ayr izilmi birok
farkl disipline blmenin daha uygun olaca behrlemesi hi
kukusuz yerinde bir deerlendhme olabihr. Byle bir blme metafi-
ziin konusuna ve amalarna ilikin, bizim tarafumzdan metafizie
dahil edihni tm problemleri ayn lde iyi bir biimde kucaklaya-
cak homojen bir tanun bulmada karlalan glk taafndan
nerdir. Kendisini teUdn eden bh dnya gr salamak durumun-
daki disiplin olarak, tek metafizik tanun "dnya gr" teriminin
mulaklndan ve karanlklndan dolay olduka genel ve ok az
bilgi verici nitehktedh. te yandan, szn ettiimiz btn bu disip-
nlerin tek bir disiplin olarak bir btn iinde bhletirme lehmdeki
argman, bu problemlerin birbirleriyle olan Uikileridh. Gerekten de
farkl bekler iine yerletirdihniz problemler bhbirleriyle ou
zaman o kadar yakm bir iliki iindedhler ki, bu problemlerden bhini
zme tarz dierine hangi bak asndan yaklalacan da belh-
1er.
Bununla birlikte, felsef problemlere ikin olarak uygun ve
gerek bh snflama salamay kendi iimiz olai'ak grm deiliz.
Bizi gilendiren ey yalnzca okuyucu bu problemlerin ierikleriyle
ve onlann ne ekilde zlebilecekleriyle tantrmakr.
184
Prof. Dr. ANIL EEN
NSAN HAK L ARI
Dnyann en geri Anayasalarndan birisinin bulunduu lkemizde
uzun sredir byk bir insan haklan savam verilmektedir. Mustafa
Kemal'in lkemiz iin tek hedef olarak gsterdii ada uygarik
dzeyine ulaabilmemiz ve uygar uluslar topluluunun onurlu bir
yesi olabilmemiz iin Anayasa ve Hukuk dzenindeki snriamalann
kaldnimas ve amzn ileri lkelerinin dzeyinde yeni bir hukuk
dzenine kavumamz gerekmektedir. Nitekim, bah lkelerinde
lkemiz hakknda srekli olarak gndeme getirilen insan haklan
tartmalar da bu durumu aka kantlamaktadr.
Prof. Dr. ANIL EEN; bu yapt ile, lkemizde srmekte olan insan
haklan savamna bilimsel bir katkda bulunabilmek amacyla, konu-
nun deiik boyutlarda grnmlerini ortaya koymaktadr. nsan hak-
larnn genel boyutlar ile beraber; demokrasi, ekonomi, devlet, kltr
ve hukuk gibi temel kavramlar asndan da sorunu ele almakta ve ku-
ramsal irdelemelerle konuya aklk kazandrmaya almaktadr. Yerli
kaynaklann yansra nemli yabanc eserlerin de deerlendirildii bu
yapUn, lkemizdeki insan haklar savamna bilimsel bir katk getire-
cei inanc ile okuriannza sunuyoruz.
GNDOAN YAYINLARI
ATATRK DNCE DIZISI
Laiklie an Muammer Aksoy
Atati'k ve Tam Bamsalk Muammer Aksoy
Atatrk ve Sosyal Demokrasi Muammer Aksoy
Dewimoi retmenin Kym Muammer Aksoy..2 Cilt.
Atatrk ve Eitim Prof. Dr. MaLmut Tezcan
Atatrk'n Not Defterleri AMit kal inan
Kemalizm zerine M. ner Demiray
Atatrk ve Yeni Trkiye fosepk C.Grew
PHLSEFB D Z S
Anlam ka\'Tam Prof. Dr. Teo Grnteg .
Anlama Belirsizlik ok nlaml Prof. Dr. Teo Grnieg .
Mantk Szl Prof. Dr. Teo Grnljeg . .
alar Bo>-u Klelik Prof. Dr. H. Malay
Trk Dncesinde adalama Do. Dr. A. Kayg
Tamtilim ve Fel. Konumalar Do. Dr. Erkan Iklar . .
idealar Kuram Do. Dr.Almet Cevizci. .
Menon Platon
Pkaidon Platon
Nietzscke Wagner'e Kar Friedrick Nietzscke
iyinin ve Ktnn tesinde Friedrick Nietzscke
Aklakm Soykt stne Friedrick Nietzscke
SoCTstes ve nsan Sevgisi L. Verseny.
Platon'un Bilgi Kuram F.M. Comford
Felsefeye Gin K, Adju'kiewicz
Materyalizm Tariki F. AIjer Lange
Yenia Biliminin Douu A.Kow'e
Bir Filozof Bir Alman Heidegger P.Hknerield
Heidegger zerine ld Yaz Pggeler'''Allemann
Bilim Kuramna Giri E. Strker
Tarik Tasarm l^oknga'ood
Tarikselckk Sonmu E.Rotkaoker
Aitil Bilim Modem Uygarlk U- Barton
DN DIZISI
islam Dini ve Tariki Prof. Dr. Neet aatay
islam Pej'-gamJDeri ve Kur' an Jokn Davenport
PSIKOLOJI DIZISI
Eya ve insan Prof Dr. N. Bilgin
Hitler Istesej'di Prof. Dr .A. Dnmez
istatistik I.L.B., B.LKintz
ocuk ve Toplum F. Elkin
s o s y o l o j i / s i y a s e t di zi si
Halkevlen Proi. Dr. ul een
Adalet Ka^-am Prof. Dr AnA een
insan Haklan Prof. Dr. Anl een
Kltr ve Politika Prot Dr. Anl een
Kltr ve Eitim Prof. Dr. Bozkurt Cniven
Kltr ve Demckrasi Prof. Dr. lojemi Oven
Sosj-al ve Kltrel Deime Prof. Dr. Bozkurt Gven
Sermaye Bikimi ve Toplumsal De .Prof. Dr Sencer A) Aa t a
CHP Prof. Dr. A. Gne Ayata
Genlik Sosv-. Yazlan ' Prof. Dr. Makmut Tezcan
Krfez Bunalun Prof. Dr. Dou Ergil
Siyasal Elitler Do. Dr. Mekmet Trkan
Siyaset ve Anayasa Do. Dr. Mekmet Trkan .
Devlet ve Hukuk Do. Dr. Mekmet Trkan
Ana.yasal Devlet Do. Dr. Mekmet Turkan
Hkmet Sistenlen Do. Dr. Mekmet Trkan
Ordu-Syaset ilikisi Do. Dr. mit OzdaS
Tek Parti Y5n. Siy. Katlm Do. Dr. Esat z
Ordu ve Politika ; Do. Dr. O. Metin ztrk
Tld>e ve Ortadou Do. Dr. O. Metin ztrk
Trk adam ve iletmesi Do. Dr. Ouz Aktan
Meslekler ve Sosyoloji Do. Dr. Zafer Cirkinlolu
Trkiye'de Hukuk Meslei Do. Dr. Zaler Crkinkolu
Trkiyede Si)', ve Devlet Dr. Iksan Keser
Ikioi Merutl.Dn.renc Olay Dr. Ycel Aklar
Parti ii Demokrasi ve Trki)'e Dr. Suavilno.ay
Modernleme ve Milliyetilik Dr. Suavi Aydn
Seim ve Demokrasi San Sezen
Ssyaldemokraside .Aynma Yllan ] Teoman Ergl
Sosyaldemokraside Blme Yllan 2 Teoman Ergl
Kltrel Haklar pulat Tacar
Ky Enstitlei-i Nazif Evren ,
Toplumsal zlme M. Coluroglu
Sekinler ve Toplum T.B. Bottomore
ada Sosyoloji Kuramlan M. Poloma
. a 3 n n z m zgrlk Sorunu E. Eromm
Toplumsal Deime Anlay A. D. Smitk
0.-manl Imp. ki isadi Tariki M. Belm
Surk Devlet Carl J. Fricdrick
Trlaj'e'nin Payl. im lO Proje Trandafir G. Djuvara.
Aydnlar U>ukBoin
Yeni Sosyolojiye G P- "^"J^^
Kent Sosyolojisi Raymond Ledtut
HDBBYAT DZISI
BdeWat YaJ an 1 P^f- D^- Gosel Ayta .
EdeLiyat Yaj an 2 ^"' ^' ^ ^^"^^ '
Edetyat YazJan 3 P^ D^- Grsel Ayta .
ada Trk Romanian P^t Dr- Glsel Ayta .
Yeni Alman EdeLiyat Tanki Prok Dr. Grsel Ayta .
ada Alman Edekyat Tariki ?roi. Dr. Grsel Ayta .
Max Fnsck'in Gezi YazJan Pw^- Dr. Grael Ayfa? . .
Romanc Ynyle H. BU P^o^- G^el Ayta . .
Denemeler Sekisi P^^- ^^el Ayta . .
yk Sekisi P'f- Ga^<=l ^y^^
Mektup Sekisi P^f- Dr- Grael Ayta . ,
Gezi Notlar Sekisi Prf- Dr. Grsel Ayta . .
Kala^turmal Edekiyat Bilimi Proi- Dr. Grsel Ayta . .
Trk Lek. ve Edekyatlan Prof- Dr. Kemal Ajda.. .
Aknan Kltr. Trk imgesi 1 Prof. Dr. Onur B. Kula .
Al ^an Kltiir. Trk imgesi 2 Prof- Dr. Onur B. Kula .
Aknan Kltr. Trk imgesi 3 Pw^ Dr. Onur B. Kula .
Demok. Sr. & Ele. Kltr Prok Dr. Onur B. Kula .
Edekiyat zerine Pwf- Dr- Nuran zyer. .
Dil ve Toplum Prok Dr. Kamile Imer . . .
Isava Son ispanyol Rom Prok Dr.Yldz Canpolat ,
Okumak Anlamak Yonmlamak Prok Dr. Yknaz zkek. .
Kunnaca Bir Dnyadan Prok Dr. Yldz Ecevit . .
Oiaa Ingkz Edekyat BiL Prof- Dr. Burin Erol. . . .
Zenci Romanclar Prok Dr. Lale Demktrk.
Ksa yk ve Dilkkmsel Ele Prof- Dr. Aygu Erden . . .
Bat Edek. Sevgi ve Hogrii Do. Dr. A.Osman ztrl
Trke'de Bat iiri Do. Dr.Ali Iksan Kolcu .
Tercme iirler Antolojisi Do. Dr. Ali Iksan Kolcu.
Alpkonse De Lamartne Tercm.ve Tesiri . Do. Dr. Ali Iksan Kolcu.
Alfred de Musset Tercm ve Tesm Do. Dr. Ali Iksan KoL
Gnete Glgenin Yokoluu B. Frisclrmulk . .
Konulanm F. Dn-enmatt . .
Bakil Kulesi F- Dn-enmatt. .
Klara'mn izinde Elisaketk Hauer.
Gnce Max Frisck
cu.
amuz.
f azzi . . . .
iau.
ea.u
Montauk Max FriscL
Gen Wni n Yeni Aclan U. Plenzdor
Canterbury Hikayeleri Geoffrey Ckauee.
Glsel Mutluluk C. F. Ramuz
Dadaki Byk Kcrku C. F. Ran
Imparator-u Ararken R. Pa
Modem Arap Edekiyat Tariki M. Landa
Sakteci Tkomas Jean Coctea
arkJar G. I^eopardi
Elem iekiei Ckarles Baudelaire
Bayku Leonardo Sciagcia
DobtoTar,Kediler Krlang.ve Ser Karel Capek
Tek Bildiim Baka. Ellerinin Byk Olduu Francesco Micielk
iLBTIglM DIZISI
Oyundan Dnceye Prok Dr. Sevda ener . . . .
Yapsalclk Prok Dr.Ayegl Y''ksel. .
Televizyonu Anlamak Prok Dr. Erol Mutlu
Niin Tiyatro Tamer Levent
Tiyatronun Sorunlar F. Drrenmatt
Saym Bakanm Leonarlo Sciascia
OSMANLI KLASIKLERI DlZtSI
Takvn'kEdvr (Takvimler) kmet Cevdet Pa^a
MedenijAyet-i Islmiyye Semseddin Sm
Kadnlar emgeddin Sm
Avrupa Risalesi Mustafa Sami Efendi
Avrupallamak Tccazde Ibrakim Hilmi
Osmank Mellifleri (Bilginler) Bursak Mekmet Tkir Bey
Islamm Yayl Tarikine Giri emgeddin Sami
Lisn emgeddin S ami
Ikn Rd. Rzaeddin Ikn Faki'eddin. .
Terkiye ve knan ismail Hakk Ballaolu . .
Yeni Aklak Baka Tevfik
Sat Bev Sekigi Sat Bey
GBNLIK VB OCUK KITAPLAR DIZIS
Ortaa'djn Gelen Balon Dr. Musa Yaar Salam . . . .
beyaz l Nikalzm
Anadoludan Masallar Gner Demiray
Mekur Matematikiler F. B. Stonaker
Kk Cad O. Preusser
Dostluk Hikayeleri Monika SpeiT
ADA TRK ROMANLARI ZERNE NCELEMELER
"Devinim tlrmndaki zamanm iinden ve olumakta olann
arasndan en yetkinini bulup, karmak bir anlamda gncel
olandan tarih yapma, bilimsel ltler erevesinde yaplan ede-
biyat eletirisinin en nemli ilevleri arasndadr.
Roman konusunda yaplm nitelikli ve kapsaml bir alma.
ada T rk Edebiyat alanndaki birka bilimsel nitelikli
bavuru kitabndan biri. Bu tr almalarn ok az olduu bu
alanda byk bir boluu dolduran G rsel A yta'n kitab, bir
eletiri derlemesinden ok, iinde yaadmz yllarn edebiy-
atn odak alan gncel bir edebiyat tarihi grnmndedir..."
[Y ldz Ecevit: Cumhuriyet Kitap, Mays 1990]
EDEBYAT YAZILARI 1. 2, 3
"G rsel A yta, birikimini yalnzca akademik erevede
deerlendirmeyip, onu eiti yayn organlarnda yaynlad ince-
leme-deneme tr yazlar, kitaplar ve evirileri araclyla kitle-
lere aktarmak isteyen bir bilim adam. Onun nesnel, bilimsel
ltler erevesinde hazrlanm ve geni bir ilgi yelpazesi ser-
gileyen bu kitab, yazn aratrmalar alannda bir boluu dol-
duruyor." [Y ld/ Ecevit: Cumhuriyet Kitap 16.3.1990]
"Edebiyat Y azlan'nn yaklam, bilimsel ve zmleyici; dili
okuyucuyu saran bir scaklkta. Y apt, A lman edebiyat zerinden
T rk edebiyatna ulaan bir retken bilimcinin geliim izgisinin
tankln yapan rnler yuma."
[Onur Bilge Kula: Milliyet S anat Dergisi, Nisan 1990]
ADA ALMAN EDEBYATI
ada A lman Edebiyatnn nemli kiilikleri irdeleniyor bu
almada.
YEN ALMAN EDEBYATI TARH
16.-19. yzyla kadarki A lman edebiyat tarihini, edebiyat
<ikmlrfrn bu akmiarn dayand dnceleri, sosyal ve tarihi
temelleri, yazarlar, airleri ve eserleri tanlan bir alma. A vru-
pa kltrnn bir paras olan A lman edebiyat tarihini ana
izgileriyle tanmak edebiyat merakllar iin bat kltrne ve
edebiyatlarna bu pencereden bakmak imkn veren bir alma.
ROMANCI YNYLE HEINRICH BLL
S ava sonras A lman edebiyatnn, nemli temsilcilerinden
olan Heinrich BH'n edebi kiilii zerine gerekletirilmi kap-
saml bir alma.
S E K L E R O Z S
H az r l ay an P r of . Dr . G r s e l A yt a
HEKTP SEKS
"... Edebiyat tarihi iinde gezi mektuplarnn anlam bugn
deimi, gazetelerdeki tefrika gezi notlan biimde tek deil
btn bir okuyucu kitlesine hitabeder olmutur.
S anat ve dnce tarihinde mektubun yeri, tartma kabul
etmez derecede byktr. Edebiyat tarihine gemi nl gezi
mektuplar vardr. Bu sekide eitli lke edebiyatlarndan
sekin mektup evirileri yer almaktadr.
GEZ NOTURI SEKS
zlenimler, edebiyatn hammaddesidir. G eziler ise yeni
yaantlara kaynak sunar. Y azmay bir eit tutku edinen edebiy-
atlar, ktklar gezilerde grdklerini, yaadklarn not eder-
ler, bu notlar zaman zaman roman, yk, tiyatro gibi kurmaca
rnlerde malzeme olarak kullanr, bazan da mektuplarnda,
gncelerinde anlatmakla yetinirler.
Bu seki, hem edebiyat tarihinin farkl dnemlerinden, hem
de dnyann eitli edebiyatlarndan sekin yazarlarn gezi not-
lar T rke'ye evirilerek hazrland.
YK SEKS
Batr ve dou dili edebiyatlarndan kk yk trndeki
rnlerden derlenmi bir seki.
DENEMELER SEKS
S ekiler dizinin bu kitabrnda, lke edebiyatlarndan deneme
trnn daha ok edebiyat konusuna arlk veren rnekleri
seilerek, hazrlanmtr.
GNETE GLGENN YOKOLUU
Barbara Frischmuth / eviren Prof. Dr. G rsel A yta
T rk kltrnn gemiiyle ilgilenirken. ada T rkiye'nin
politik karmaasn uzak adan gzlemleyen romandaki anlatc,
yazarn [Barbara Frischmuth] zdetii figr niteliindedir.
ada A vusturya edebiyatnn bayan temsilcilerinden Barbara
Frischmuth'un bu eserinde, trkolog olarak aratrd bektai
kltr kendisine engin edebiyat manzaralar sunmaktadr.
KONULARIM/ BABLKULES
Friedrich Drrenmatt / eviren Prof. Dr. G rsel A yta
svire edebiyatnn ada yazarlarndan Drrenmatt, kendi
hayat hikyesini allmn dnda kaleme almtr. Eserleriyle
yaantlar arasndaki ilikiyi nesnel bir gzle kefederek ve bu
banty n planda tutarak anlatr hayatn. Y azd, yazamad
konularn hikyesidir onca hayat. Bu nedenle otobi-yografisine
"Konularm" baln vermitir. Eserlerinin ou dilimize
evrilmi bir yazarn kendi hayatn deiik bir tarzda anlatt
bu kitap, edebiyatn nitelii sorunu zerine de dndrmesi
bakmndan deerli.
MAXFRISCH'iNGEZiLERi
Derleyen ve eviren Prof. Dr. G rsel A yta
Edebiyat dnyasnn gezgin yazarlarndan biri olan Max
Frisch'in S araybosna, Macaristan, Y unanistan, A lmanya,
spanya, Meksika, A merika, in gibi eitli lkelerde gezip
grd izlenimleri, ilgisini eken insan manzaralar yer alyor
bu kitapta.

You might also like