Professional Documents
Culture Documents
Tevhid Ve Şirk Askerleri Arasında Diyalog (1) - Ebu Muhammed El-Makdisî
Tevhid Ve Şirk Askerleri Arasında Diyalog (1) - Ebu Muhammed El-Makdisî
info
1
“Yani bu amellerinin hiçbir faydasını göremezler. Küfürleri dolayısıyla amellerini boşa çıkardık.” (Kurtubi)
1 www.sehadet.info
www.sehadet.info
- Evet… Sen belki de Allah’tan başkası için namaz kılmıyor, oruç tutmuyor ve
haccetmiyorsun. Ancak sen bütünüyle teşri (kanun koyma, yasa çıkarma), emretme ve
yasaklama noktasında Allah’tan başkalarından emir alıyorsun. Nitekim seninle efendilerin
hakkında tartıştığımız da bize hemen “ben emir kuluyum” demiyor musun? Halbuki Allahu
Tealâ bak ne buyuruyor:
“Ey benim zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı birçok rabler mi daha hayırlı, yoksa her
şeye hakim ve galip olan bir tek Allah mı?” (12, Yusuf/39)
Sana gelince… Sen Allah’ın indirdiği kanunlara muhalif şu beşeri kanunları himaye
ediyor ve koruyorsun. Halbuki Allahu Tealâ sana tüm bu beşeri kanunları tekfir etmeni,
onlardan kaçınmanı emretmişti. Allahu Tealâ şöyle buyurur:
“Andolsun, biz her ümmete: 'Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının' (diye tebliğ
etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, kiminin
üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları
sonucu görün.” (16, Nahl/36)
“Sana indirilene ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri
görmedin mi? Bunlar, tağut'un önünde muhakeme olmayı istemektedirler; oysa onu tekfir
emrolunmuşlardır. Şeytan onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister.” (4, Nisa/60)
Tağut ise; Allah’tan başka kendisine ibadet edilen tüm putları ihtiva eden genel bir
isimdir. İbadet türlerinden herhangi birisi ile kendisine ibadet edilen ve kendisine yönelik bu
ibadetten de razı olan2 şeytan, insan ve cin türünden her şey tağuttur.
- Biz kesinlikle Allah’tan başkasına ibadet etmeyiz ki ama…
- Kanun koyma noktasında yapılan bir itaat ibadetin kendisidir. Allahu Tealâ ehli
kitaptan için şöyle buyurmaktadır:
“Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini ve rahiplerini rablar (ilahlar) edindiler ve Meryem
oğlu Mesih'i de.. Oysa onlar, tek olan bir ilaha ibadet etmekten başka bir şeyle
emrolunmadılar. O'ndan başka ilah yoktur. O, bunların şirk koştukları şeylerden yücedir.”
(9, Tevbe/31)
Ehli kitabın haham ve rahiplerini rab edinmeleri, onlara kanun koyma noktasında itaat
etmeleri sebebiyledir. Yine Allahu Tealâ kitabında teşri (kanun koyma) ile ilgili bir başka
konudan söz eder. Kurban konusu… Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) döneminde
müşrikler Müslümanlarla meytenin (ölü hayvanın etinin) durumu hakkında tartışıyorlardı.
Müşrikler meyte ile şer’i kesim arasında bir farkın olmadığını iddia ediyorlardı. Allahu Teala
şöyle buyurur:
“Üzerinde Allah'ın isminin anılmadığı şeyi yemeyin; çünkü bu fısktır. Gerçekten
şeytanlar, sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına vahyederler. Eğer onlara itaat
ederseniz siz de müşriklerden olursunuz.” (6, En’am/121)
- Bizden hiç kimse meytenin (ölü hayvanın etinin) şer’i kesimle kesilmiş hayvan gibi
olduğunu söylememiştir ama...
2
“…kendisine yönelik bu ibadetten razı olma…” kaydı ile, kendisine ibadet edilen melekler, nebiler ve salih
kimseler, tağut kavramının içerisinden çıkarılmıştır. Çünkü onlar kendilerine yönelik ibadet eyleminden razı
değildirler. Bundan dolayı onlar tağut olarak isimlendirilemeyeceği gibi doğal olarak onlardan beri olmak
gerekmemekte, buna karşılık onlara ibadet etmekten kaçınmak, onlara ibadet edenlerden uzak durmak gerek-
mektedir. (yayıncı)
www.sehadet.info 2
www.sehadet.info
- Evet… Sizler belki de ölü eti ile şer’i kesimin bir olduğunu söylemiyorsunuz ancak sen
ve efendilerin “Alışverişte ancak faiz gibidir” (2, Bakara/275) diyorsunuz. Ve buna binaen
efendileriniz faizi mübah olan alış veriş ve ticaret gibi serbest bırakmıştır. Faizle çalışan
müesseseler ve bankalar kurmuşlar, faiz üzerine dayalı bir sistemi serbest bırakma ve koruma
adına diğer ticari kanunlarda yaptıkları gibi muhtelif kanunlar çıkarmışlardır.
Senin “kim bir müslümana kafir derse kafir olur” sözüne gelince; bu söz hadis değildir.
Ancak hadis şu şekildedir:
“Kim Müslüman bir kardeşine; ‘Ey kafir’ derse, şayet bu sözü söylediği kişi kafir ise (bir
sorun yoktur). Ancak kafir değil ise bu sözü kişinin kendisine döner.” 3
Senin bana dediğin söz ile hadis arasında çok büyük fark vardır. Şöyle ki, senin
söylediğin “kim bir müslümana kafir derse kafir olur” sözünün manası bir Müslümanın hiçbir
zaman kafir olmayacağı şeklinde anlaşılır. Ancak bu doğru değildir. Şayet bir Müslüman
küfür lafzını telaffuz ederse, küfür ameli işler ya da küfre itikad ederse kafir olur. Bundan
dolayı Allahu Tealâ Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) zamanında, kendisi ile beraber
Allah yolunda cihad etmek için Tebük seferine çıkan, ancak bununla beraber Kur’an hafızları
hakkında dalga geçen insanlar hakkında şöyle buyurmaktadır:
“Eğer kendilerine sorarsan -biz sırf lafa dalmış, şakalaşıyorduk- derler. De ki -Allah
ile, âyetleri ile ve peygamberi ile mi alay ediyorsunuz- Boşuna özür dilemeyin. Sizler iman
ettikten sonra kafir oldunuz. İçinizden bir kısmını affetsek bile bir kısmını suçlarında ısrar
ettikleri için azabımıza uğratacağız.” (9, Tevbe/65,66)
Yine aynı şekilde, fıkıh kitaplarında başlı başına bir konu olarak “Mürtedin Hükmü”
konusunu görürsün. Mürted, Müslüman olduktan sonra küfre düşen kimsedir.
Ancak hadise gelince; hadis şu hususu açıklamaktadır: Şayet bir Müslüman (söz, amel
ya da itikad etmek suretiyle) bir küfre bulaşırsa kafir olur. Onu tekfir edenin üzerine bir
sorumluluk yoktur. Buna karşılık kendisinde şirk ya da küfür ameli görülmeyen bir
Müslümanı tekfir etmek ise büyük bir sorumluluk getirir. Biz ise asla bir Müslümana kafir
demiyoruz. Biz ancak tağutların kullarını, onların beşeri kanunlarını himaye eden askerlerini
ve destekçilerini tekfir ediyoruz. Tağutlardan beri olmayanların (ayrılıp uzaklaşmayanların),
Allah’ın dinininin, tevhidin yardımcılarını zindanlara atanların, sadece ama sadece “La İlahe
İllallah” dedikleri için onlarla savaşanların kafir olduklarını ilan ediyoruz. 4
- Tamam güzel Şeyh… Mantıklı… O halde bizler sizin yanınıza geldiğimizde, polislerin
ya da subayların size dokunmasını reddedin. Hani bizler necisiz ya!
Allah (Subhanehu ve Tealâ) şöyle buyurur:
“Ey iman edenler, müşrikler ancak bir pisliktirler.” (9, Tevbe/28)
Daha sonra ise, Mescidi Haramı tertemiz tutmak ve onu müşriklerin necasetinden
koruma adına şöyle buyurur:
3
Müslim
4
Hadiste geçen “kişi kafir ise” sözü; küfrünü açığa vurduğu ve tekfirin engellerinden bir engelin de
kendisi hakkında bulunmadığı bir Müslümanın, tekfir edileceğine delildir. “Böyle değil ise bu sözü
kişinin kendisine döner” sözünün manası ise kişinin tekfir ettiği şahısta küfre sebep olacak bir durum
yok ise bu sözün kişinin kendisine döneceğidir. (Şeyh ebu Muhammed’in “Şüphelerin
Giderilmesi”isimli eserinden alıntı) –yayıncı-
3 www.sehadet.info
www.sehadet.info
5
Şeyh Ebu Muhammed burada bir çok sahih hadiste geçen “Taifetu-l Mansura’ya” işaret etmektedir. Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmaktadır: ““Ümmetimden bir grup Allah’ın emrini yerine
getirmeye devam edecektir. Onları yalnız bırakanlar veya kendilerine muhalefet edenler, Allah’ın emri
gelinceye kadar onlara bir zarar veremezler ve onlar insanlara karşı muzaffer olacaklardır.” (Müslim) –
yayıncı-
www.sehadet.info 4
www.sehadet.info
ateşinden kurtulman için şirk kanunlarına ve müşriklere yardım etmekten uzak durmaya
davet ediyorum.
Senin sırtını sıvazlayan, sana karşı yağcılık yapan, seninle tokalaşan, yüzüne
gülümseyen, yanlışlarını süsleyen, şirkine razı olan kimselerin aksine işte ben sana böyle
davranıyor. Peki görmüyor musun hangi taife senin daha çok menfaatini istemektedir?
Allah’a yemin olsun ki bizler senin hayrını istiyoruz. Bizler bu ülkeye ve onun menfaatini çok
daha fazla düşkünüz. Bununla beraber senin kendisine itaat ettiğin, kendi nefsinden çok
onları korumaya düşkün olduğun idarecilerinin dahi menfaatini senden daha çok
istemekteyiz.
- Nasıl?
- Benimle senin, bu ülkenin ve idarecilerinin misali şu şekildedir. Bir tren düşün ki, o
treni sizin yöneticileriniz ve onun yardımcıları kullanmaktadır. Son sürat bir şekilde hep
beraber rayların üstünde ilerliyorsunuz. Allah korusun bu rayların sonu ise cehennemin
dipsiz kuyularından bir çukurdur. Ben ve benim gibi tevhid davetçileri trenin önünde
bekliyoruz. İçindekiler o dipsiz çukura düşmesin diye engellemeye çalışıyoruz. Önünü
kesmeye uğraşıyor ve size sesleniyoruz: “Allah ile beraber hüküm çıkarmaktan kaçının”,
“Allah’a şirk koşmaktan sakının”, “Beşeri kanunları terk edin”, “Faizi haram kılın, zinadan
sakının, hak dini din edinin” diye… Peki sen ve senin gibi tağutların ve beşeri kanunların
askerleri ne yapıyorsunuz?
- Sen ve senin gibi davetçiler ezilerek paramparça olsun diye trene daha fazla yakıt
ekliyoruz.
- Evet… İşte sizin durumunuz budur. Beni paramparça etmek, davetimden yüz
çevirmek, insanları davetimden sakındırmak ve hep beraber o dipsiz kuyuya düşmek için
adeta treni itiyorsunuz. İşte bu şekilde… Ben aslen bu ülkenin ve bu ülkede yaşayanların
menfaatini senden daha çok istiyorum. Bütün hayatımı, ömrümü sizin şirkten ve ateşten
kurtulmanıza vakfetmişim. Ancak siz buna karşılık, beni ve benim gibi davetçileri zindanlara
atıyor, bizlere işkenceler yapıyorsunuz. Üstüne üstlük tüm bunlardan sonra sen Allah’a
davette nasıl bir üslup kullanılması gerektiğine dair bana konferans vermeye kalkıyorsun.
Sen öncelikle üslup ve diğer fer’i meseleler hakkında konuşmayı bırak ve Allah’a tevbe et,
şirke ve beşeri kanunlara yardım etmeyi bırak. Ve şu an içinde bulunduğun hal üzere
ölmekten kaçın. Allah’a yemin olsun ki, bu halin üzere ölürsen işte o zaman asla felah
bulamazsın.6
6
Suvaka Zindanı/Ürdün 1416h.
5 www.sehadet.info