You are on page 1of 4

Dr.

John Boutros:

“Üzülmeyin, İslam Birleşik Devletleri Kapıda”

Şehidlerin kanı, nur ve nar(ateş)dır. Lal Mescidi kurbanlarının kanları,


Müslümanların üçte birinin zihinlerini aydınlattı ve İslam şeriatının uygulanması
gerektiğinin önemini bir kez daha gösterdi. Bu ışık Nijerya’ya ulaştı ve Boko
Haram’ın şehidlerini önümüze serdi. Sonuçta onların kanı çok fazla akıtıldı ve bu da
diğer üçte birinin zihnini aydınlattı. Ta ki; bu ışık mübarek topraklara, Filistin,
Refah’taki İbn-i Teymiyye mescidine ulaşıncaya kadar… buranın insanlarının kanı da
o kadar çok akıtıldı ki, günümüz Müslümanlarının kalanlarının zihinlerini aydınlattı
ki artık bugünden sonra şunu söylemeye hakkım vardır: “Üzülmeyin, İslami hilafet
kapıda!”

Acaba gençlik, İbn-i Kasim’in Haracı’nda 1000 dinara soluk yüzlülerin kızlarını alıp
yasak zevkleri elde etmek için Batı havalimanlarına koşuşturacak mı?

Acaba, Mücahidlerin Şeyhi’nin turnuvasını kim kazanacak? Bin Ladin’in takımı mı


yoksa Abdullah Azzam’ınki mi?

Acaba kadınlar, Beyt’ül Maal’den ayda 2000 İslam dinarı maaşla “Nesil
yetiştiriciliği” mesleği elde edebilecekler mi?

Acaba Müslümanların paraları yine borsalarda çalınacak mı? Veya çölde, “bu,
Abdülaziz’in oğlunun şöyle böyle mülkleridir” diye yazan şu devleti görecek miyiz?

Acaba, insan hakları aktivistleri, sorgu ve tutuklamalarla karşılaşacaklar mı? Veya


bizim böyle organizasyonlara ihtiyacımız olacak mı?

Acaba Çin, Doğu Türkistan’daki Müslümanların haklarına karşı böyle alçakça


katliamlar yapmaya kalkışacak ve İslam Devleti böylece duracak mı?

Tüm bu sorular, ABD’nin sendelediğini ve kapıda İslam Hilafeti’nin filizlerinin


açmakta olduğunu gördüğümde zihnimde uçuşuyordu. İnanın bana; sadece bir iki
mesele var, ve sonra o büyük millet tekrar unutmuş hafızalardan yeni bir sayfa
olacak. O zaman sizin de aynı bu soruları kendi kendinize sormaya ve cevaplarını
İslami Hilafet’ten beklemeye hakkınız olacak. Fakat Amerika muhtemelen, İslam
Hilafeti’nin dirilişine yegane engel olacaktır. ABD’nin bu düşüşünün, bizim uzun
süreli rüyamızın gerçekleşmeye başladığının işareti olduğuna inanmak akıllıca mıdır?

Batıya karşı mücadele ile hilafetin tesisi için uğraşan cihadi akımların ve El-
Kaide’nin felsefesini anlatan bu yazının tamamını okuyunca, bu soruların cevabını
öğreneceksiniz.
El Kaide’nin konuştuğu senaryoya göre, Amerika’nın düşüşü İslam ülkelerindeki
kukla rejimlerin birbiri ardınca devrilmesinin başlangıcı olacaktır. Şüphe yok ki;
Amerika’nın düşüşünün ardından hilafet, kimilerinin düşündüğü gibi bir anda
olamayacaktır. Bu süreç, aşamalı olacaktır ve birkaç yıl alacaktır. Bu senaryoyu
hayal aleminde gerçeğe taşıyalım.

Gördüğümüz gibi Amerika, sosyal alanda olduğu gibi ekonomik ve askeri alanda da
en kötü günlerini yaşamaktadır. Finansal krizler, kendi evinde yaşamayan çoğu
insanı oldukça zorlamaktadır. Zengin devletler, kendilerine kıymamak için ayrılma
stratejisi üzerinde çalışıyorlar.

Askeri durumu için, Hindikuş topraklarına bakarsan sana durumu gösterir. Ya da


Veziristan Dağlarına, Svat Vadisi’ne sor! Bağdat çöllerine ve çevresine de bakmayı
unutma. Hepsi de Sam Amca’nın sorunlarının şahididir. Kuvvetlerinin 100bini
kurşun vızıltılarının altındadır. Diğer 100bin üslerinde bir kısa menzilli roket yada
şahadet saldırısı bekleyerek oturmaktadır. Bir diğer 100bini ise Los Angeles ve
Washington’un caddelerinde, kıtalar arası bir istişhadi operasyon, nükleer,
kimyasal veya biyolojik bir saldırı beklemektedirler. Halkı ise gece-gündüz sürekli
korku içinde yaşamaktadır. Onların sosyal durumlarını görmek için dünyadaki en
yüksek suç ve intihar rakamlarını araştırmalısınız. Mutlaka en yüksek oranın
ABD’de olduğunu göreceksiniz.

Diğer taraftan El-Kaide ve düşünce-metod olarak benzer çizgideki mücahidlere


bakarsanız kesinlikle tam zıddını bulacaksınız. Örneğin; şu anda Genç Mücahidler
Hareketi tarafından İslam Şeriatı’na göre yönetilen Somali… Yöneticileri ve
hakimleri, ülkeyi tiranlardan temizleyerek, bu küstahları sürerek, insanların
geleneklerini koruyarak ve eşkıyaları demir bir yumrukla çarparak ülkenin bir
köşesinden diğer köşesine koşuyorlar. Somali’deki Genç Mücahitler Hareketi’nin
beyanatlarını takip edenler, o pis heriflerin yaptıklarından hayrete düşüyorlar. Bir
keresinde bir müzik-marketi basıyorlar ve burada tarihi geçmiş unları buluyorlar.
Sonra bunları temizletiyorlar ve dükkanın sahibinden bir daha böyle yapmayacağına
dair söz alıyorlar. Başka bir zaman, Somali halkına terör estiren bir grup haydudu
tutukluyor ve ellerini kesiyorlar. Yine sıradan bir Somaliliyi haksız yere öldüren bir
mücahide kısas uyguluyorlar. Bu ilginç haberlerden sonuncusu da Müslümanların
daha rahat seyahat edebilmeleri için, savaş zamanında tahrip olan yolları tamir
etmeleri! Batı medyası için tüm bunlardan daha ilginç olanı ise halkın Genç
Mücahidlere olan sevgisi. Afganistan’ın %80’i Taliban’ın kontrolü altında iken
sadece %20’lik bir alan kuklalar ve müttefiklerinin denetimindedir. Böyle iken
bile, yüksek güvenlik önlemleri ve konvoylar olmadan üslerinin dışına
çıkamıyorlar.

Diğer taraftan Mezopotamya diyarında Irak İslam Devleti, Ensar el-İslam’dan


müttefikleriyle birlikte üst üste istişhadi eylemlerde bulunuyor. Böylece işgal
güçlerini, askerlerini yola döşenmiş bombalardan ve onları Diyala, Telafer, Felluce
ve Musul’un sniperlarından korumak için şehirlerden çekilip üslerine hapsolmaya
zorluyor. Buralarda da üslerini ve binalarını istişadi eylemlerden korumaya
çalışıyorlar. İslami Mağrip diyarında durum ölüler hariç herkes için açık. Eğer onlar
deli bile olsa… Oradaki El-Kaide’nin gücünü araştırmak için basit bir matematik
hesaplaması yapın ve El-Kaide suçlaması ile Cezayir tarafından tutuklanan alim ve
imamların sayısını bulun. Sonra, Tunus, Mali ve Cezayir’deki tutuklulara karşılık El-
Kaide tarafından kaçırılan batılı ülke vatandaşlarına bakın!

İşte bu, söylediklerimin sebebidir: Amerika’nın düşüşü, İslam Hilafeti’ni kuzeye,


güneye, doğuya, batıya tıpkı Taliban’ın ilk kez Afganistan’a veya İslam Mahkemeleri
Birliği’nin Somali’ye ilk kez hakim olduğu zaman yaptıkları gibi tüm İslam dünyasına
hakim olacaktır. İki devletin sınırlarının görüşülmesi, İslam Hilafeti’nin bir kez daha
dirilişinin başlangıç noktası olacaktır.

Amerika’nın düşüşü, Taliban’ın Afganistan’ın tamamını ele geçirmesini


sağlayacaktır. Kısa süre sonra Veziristan, daha sonra ise Svat Vadisi ve Pakistan’ın
tamamı, doğal olarak Keşmir ve kabileler bölgesi de ona katılacaktır. Ayrıca İran’ın
sünni kesimi ve benzer şekilde Doğu Türkistan’ın da Taliban yönetimi altına girmesi
uzak değildir. Bu demektir ki; Taliban kısa bir zamanda Afganistan, Pakistan,
Keşmir, Doğu Türkistan ve İran’ın bir bölümünü kapsayan büyük bir ulus haline
gelecek.

Doğudan batıya gelirsek, Amerika’nın düşüşüyle birlikte Genç Mücahidler,


Somali’yi tamamen kontrol altına alacaklar ve Cibuti de onlara katılacaktır. Bu,
Hartum’daki yanıltıcı-ajan rejimden Sudan’ı temizlemek için kuzeye kadar
uzanabilir. Açıktır ki; Sudan’ın evlatları, Beşir’in aldatmalarından sonra İslami
yönetim için susamış durumdalar. Şu anlaşılmalıdır ki; bu genişleme doğuda veya
batıda olsun, kısa bir zaman içinde olacaktır ve ancak mücahidler, kendilerini
oralarda barış sağlanana kadar sınırlandırabilirler. Bu zaman periyodunda, yakında
insanlar Afganistan ve Somali’de iki İslam Devleti’ni, barışı, orada yaşayan
insanların uyumunu, zayıflara yardım edildiğini, baskıcıların iktidardan
devrildiklerini, yozlaşmanın temizlendiğini, hadlerin uygulandığını, zenginliğin eşit
bir şekilde dağıtıldığını ve orada tıpkı Taliban Kandehar’a hakim olduğu zamanki
gibi insanların yöneticilere hesap sorabildiğini, yönetime katılabildiklerini
duyacaklar. Taliban Hareketi, kendilerinden topraklarını ve yönetimlerini
birleştirmelerini talep eden çok sayıda mektup ve elçiyle karşılaşmıştı. Birkaç yıl
önce de Somali halkı, İslam Mahkemeleri Birliği’ne aynı şeyi yapmıştı.

Tüm bunlar, Amerika’nın gücünün zirvesinde olduğu ve bütün bir İslam


beldelerine hakim bir pozisyondayken meydana geldi. Peki ya tarihin
unutulmuş bir yaprağı olduğu zaman ne olacak? O zaman her şey daha hızlı ve
daha sağlam olacaktır.

Aynı şeyleri Kafkasya, Irak, Yemen ve İslami Mağrip için de söyleyebilirsiniz. Tüm bu
ülkeler, özellikle hilafetin kurulması niyetiyle batıya, doğuya, kuzeye ve güneye
genişleme yeteneğine sahiptir. Irak için, son yıllarda biraz zayıflasa bile, Irak İslam
Devleti kurulmuştur. O’nun eski gücüne geri dönmesi yine an meselesidir.
Kafkasya’da uzun süre evvel Kafkasya İslam Emirliği ilan edildi ve İslam hukuku bu
bölgenin çeşitli yerlerine kadar uzandı. Diğer tarafta Cezayir’de, kabile bölgeleri
kuklalar ateş altında ve Fransa hakimiyeti, özellikle Buteflika tiranının elinde,
milletin samimi evlatlarının kurban edildiği ormanların yakılması skandalının
ifşasından sonra, artık son nefeslerini veriyor.
Nijerya için Boko Haram, kanları hala Veziristan ve Svat’taki mücahitlerin yolunu
aydınlatan Lal Mescidi şehitlerinin çizgisine geldi. Ve mücrimler ondan nefret
etseler de, Nijerya’daki şehidlerin kanları da böyle olacaktır.

Fakat bu, kendi cevabını veren soru, size İslam Hilafeti’nin geri dönüşünü
çağrıştırmadı mı? Mücahid kardeşleriniz, bu yolda canlarını ve mallarını harcadıktan
sonra! Peki sizler, desteğinizi ve iyi dileklerinizi göstermede cimri mi olacaksınız?
Dua etmede cimri mi olacaksınız? Mallarınızı harcama konusunda cimri mi
olacaksınız? Danimarka içinde dahil birçok operasyondan, imkansızlık yüzünden
vazgeçildikten sonra…

Ve nihayet bilmelisin ki; senin mücahitlerin imajını parlatman, onların lokal ünlerini
yani bu rüyanın ilk tuğlasını artırıyor. Taliban’ın en önemli alimlerinden tutuklu
Şeyh Yasir’in, acı içinde kıvranan bir sesle demişti ki:

“Ey Müslümanların alimleri!

Bizim cihadımızı desteklemeye cesaret edemiyorsanız…

Ya neden düşmanlarımızı desteklemeye kalkışıyorsunuz?”

Umarım sizi neyin beklediğinin bilincine erersiniz ve milyonlarca Müslüman’ın uzun


süredir beklediği ve artık yaklaşmış bulunan amaca ulaşmak için az da olsa yardım
edersiniz.

Dr.John Boutros

25/08/2009

Ve dualarınızda bizi de unutmayınız…

Global İslami Medya Cephesi

Çeviri:

Takva.Com

You might also like