Professional Documents
Culture Documents
Bedia Akarsu
Wilhelm von Humboldt'da
Dil-Kltiir Balants
V NKILP
06 07 OK (W
I2 11 1098765
'l' NKILAP
Kitabevi Yayn San. ve Tic. A..
Ankara Cad. No.: 95
Sirkeci 34410 STANBUL
Tel.: (0 212)514 06 10(Pbx)
Fax:(0 212)514 06 12
Web sayfas : http://www.inkilap.com e-posta: posta@inkilap.com
NDEKLER
Birinci Basknn nsz
Dilin Karakteri
1.
2.
3.
Szck ve Kavram 28
4.
iir ve Dzyaz
33
5.
Dnce ve Dil
36
II.
11
15
23
1.
Genel Olarak insan Trndeki Gelimenin Bireyler zerine Etkisi ve
Bunun Dilde izleri 44
2.
47
3.
48
III.
1.
50
2.
56
3.
Gstermesi
59
4.
Dil ve Dnya Gr
IV.
Dilin Gelimesi
1.
Tarih ve Dil
2.
Kltr ve Dil
79
3.
Devrimler ve Dil
88
Dip Notlar
Kaynaka
62
65
99
104
NC BASKIYA NSZ
40 yl akn bir sre nce yazlm olan bu kitabn nsz'nde dil ile kltr
arasndaki balanty ele almakla lkemizin bir gereksinimini
karlayabileceimi d-nmm. O gnlerde bir dil sknts iinde bulunduumuzu da belirtmiim. Bir gerei dile getiriyordu bu, ama 1950'ler
60'lardan sonra bu sknt ald. Trke-miz bir kltr dili olma zelliini
kazand. Gnmzde ise, zellikle son on be yldan beri younlaan geriye
dn hareketleriyle dilimiz de kltrmz de ok yaralar ald. Eitim
sistemimiz, iinden klmas g bir duruma getirildi. Son yllarda zellikle
dilimizdeki yozlamalar, sorunlara yeniden eilmemizi gerektirdi. Ana dil ve
yabanc dil sorunu ba sorunlarmzdan biri oldu yeniden. Bundan dolay dil ve
kltrn balants konusu yine gndemde lkemizde. te yandan doaevre-insan sorunu n plana km durumda btn dnce dnya-snda.
nsann dnyaya almasn da, dnyayla iliki kurmasn da, insann temel
nitelii olan dili salyor. n-sann insan olmas, insann kendi olmas, kendi
kimliini bulmas, kendi bilincine varmas da dille bal. nsan ya-amna
kendisi biim veren bir varlk; kendi kltrn yaratmas da kendi elinde, bu
yaratmay salayan da dil. Gelimi bir kltr ancak gelimi bir dille
kazanlabili-yor. nsann kimliinin gstergesi, konutuu ve yazd dili olduu
gibi, bir ulusun kimliinin gstergesi de yine o ulusun dilidir. Kimlik sorununun
da ok tartld g-nmzde dil-kltr balants sorunu da daha bir nem
kazanyor.
Bunlar gznne alndnda bu kitabn yeniden ba-slmasn salayan bata
Sayn Nazar Fikri olmak zere btn nklp Kitabevi ilgililerine teekkrlerimi
sunuyo-rum.
10
kuk retimi yaparken 1787 ylnda Berlin'e gidiyor ve orada Yahudi kadn
evrelerine kabul ediliyor. Bu evre-lerde Humboldt, Aydnlanma'y Romantik
akma balayan btn balar bulacaktr. Bu dnemin ideali sempati,
erdem, ruh gzelliiydi. Sempati, yksek bireysel insan bilgisine yol
hazrlayacakt. Humboldt kadn dnyasyla Yunan dnyasn eit deerde
sayar. Ona gre kadnda, geri Yunan dnyasnn nesnellii yoktur, o
yarglarnda duygularn da kullanr, gereklii kavrarken fantazisini de ie
kartrr, ama bu yolla kltre en doal ve en yksek olan bir ekil kazandrr.
Ona gre kadn olmadan, olgun, gelimi bir insanlk da olamaz. Kadn
humanite'nin bir eiticisidir.
Humboldt'un yaamnda dnd ve yapt ey, Spranger'in W. von
Humboldt, Humanitatsidee adl yaptnda syledii gibi, "Bir tema, bir ide
I DLN KARAKTER
/. Dilin Kk, Doas:
Dil sorunu ile uraan her dil bilgini, her dil filozofu, nce dilden ne anladn
belirtmek zorundadr. Dil nedir, hangi varlk alanna girer, nesnelerle szckler
arasnda nasl bir balant vardr, vb. sorular ister istemez insan dilin kk
sorununa gtrr. Dilin kk ve z sorunu, varln kk ve z sorunu kadar
eskidir. Balangta varlk ile dil, szck ile anlam birbirinden ayrlmazlar, bir
birlik olarak grnrler. Szck, varln bir simgesi, adlandrlmas, gstergesi
deildir, onun gerek bir parasdr. Mitolojik gre gre her nesnenin z
adlarda sakldr. Adlara egemen olmasn, onlar kullanmasn bilen kimse,
nesneler zerinde de bir egemenlik kazanr. Nesnelerin dnyas ile adlarn
dnyasnn tek bir gereklii (Wirklichkeit) vardr. En eski dinlerde de ayn
gr egemendir. Veda dininde szn tinsel gc ana motiflerden biridir.
Rigveda'da szn gc Tann'nn g-cne yakndr. nk, doan ve yok olan
insan sznn temelinde, basz-sonsuz ve gelip-gemez olan Tanrsal sz
bulunur. Bu Tanrsal sz Yunanllar'da "Logos" olu-yor. Burada da sz gelipgemezdir, varlkla ayrlmaz bir birlii vardr. Herakleitos iin Logos
kabul etsinler, her ikisi de dili kuramsal ierii bakmndan, bilginin btn
iindeki yeri, bilginin kuruluundaki baars bakmndan incelerler1. Her
ikisinde de szckler ide'Ierin gstergesidir. Yeni a felsefesinde dil baka bir
bakmdan da ele alnyor. Dil, ilk balanglarna kadar gidilirse grlr ki
tasarmlar gsteren gstergelerden domamtr, duygulanmlarn, duyu
itkilerinin (sinnliche Triebe) duygusal gstergeleriyle ortaya kmtr. Bu
gr, dilin duygulanmlardan, duyumlardan (Empfindung), haz ve ac
duyusundan meydana geldii gr Antik a'da da vardr. Bir 'ana temel'in
hem insanda, hem hayvanda ortak olarak bulunduu kuramna ilk olarak
Epikuros'da rastlyoruz. Ona gre dil, uzlam-larn rn deildir, bir koyum
da deildir, duyumlarn kendisi gibi doal ve zorunlu olan bir eydir. Grme
gibi, iitme gibi, haz ve ac duyumlar gibi balangtan beri insanda bulunan
bir eydir. nsann eitli duyumlar vardr ve bu duyumlar da bal olduu
insana gre deiir. Bunun gibi, karlkl anlamaya yarayan eitli sesler
geliir ve eitli sz ve dil tipleri doar.
17. yzylda eski 'doal ses kuram' (Naturlauttheo-rie), kltr bilimleriyle
(Geistesvvissenschaften) uraan dnrlerde yeni bir ekil kazanyor.
Giambattista Vi-co, dil sorununu genel metafizik erevesi iine koyuyor. Ona
gre ilk szcklerle bunlarn anlamlar arasnda do-al bir balant vardr.
Bugnk durumunda dil gelime-sinin bu balanty farketmeyii, asl ana
kaynandan, tanrlarn dilinden uzaklamasndandr. Btn 'ilk sz-ckler' ya
nesnel bir doal sesin yinelenmesidir, ya da dorudan doruya bir
duygulanm, bir ac yahut hazz, sevinci yahut znty, hayranl yahut
korkuyu dile getiren duyularla ilgili seslerdir. Vico'nun bu dnceleri
Hamann' etkiliyor. Hamann'a gre dil, akln anas ve ak-
17
Un bir grnmesidir. Akl, dildir. Dil olmasayd akl da olmazd. Dil, akln
organon'u ve Kriterium'udur. Tanr-sal Logos'un, iinde ortaya kt Varlk
(Sein) akl (Verhunft) dediimiz ey iindedir. Yani burada Varlk akl oluyor, dil
de bunu ortaya koyan bir ey. Dil, akln yalnz organon'u deil, kriterium'udur
da. Yani dnce-lerimiz ancak dil iinde geer, dille parlaklk kazanr, dille
gerekleirler. Dnce ile dil ayn eydir. Dil, d-nlm kavramlar iin
konmu uzlamsal gstergelerin bir toplam deil, her yerde ak ve gizli,
grlr ve grlmez olarak bizi evreleyen ayn bir Tanrsal yaamn simgesi
ve yanksdr. Btn yaratlanlar, doa gibi tarih de, yaradann yaratlana bir
sznden baka bir ey deildir.
1770'de Herder, bir yarma iin yazd Ursprung der Sprache (Dilin Kk)
adl yaptnda zamannn Orto-doks anlayyla savayor. zellikle
Sssmilch'in temsil ettii bu gre gre dil, insan tarafndan bulunmu bir
ey olamaz, dorudan doruya Tanr'nn insana balad (Gottes Gabe) bir
eydir. Herder'in bu gre kar gsterdii en gl kant udur: Dil, Tanr
tarafndan ya-ratlm olsayd ve bylece insan ruhuna verilmi olsayd,
imdikinden ok daha mantksal, ok daha aklla ykl olurdu. Btn dillerde
yle ok dzensizlikler, yanllklar vardr ki, bunlar Tanr'nn yarats olamaz.
Ama te yandan Herder, dilin gerekte insan tarafndan bulunmu olmasna
da inanmyordu. Dil, insann dnmesiy-le yaratlm olamaz, zorunlu olarak
insann i doasndan (innerste Natur) fkrm olmaldr. Dilin kk, Herder'e
gre, olgun bir embriyonun yaama atl gibi, bir i atlmdr (Draengnis).
nsan, btn canl varlklar gibi, duygularn seslerle dile getirir, ama insan
dili, yalnzca bu duygu dalamalarndan km olamaz. Dil,
18
adan incelemi oluyor. nsan insan yapan ancak dildir. Dilin olmad yerde
insan yoktur, insann olmad yerde dil yoktur. Dil tarihinde dili insanbilimsel
adan ilk inceleyen, dili insann z olarak ele alan ilk dnr Humboldt
olmutur. Geri Herder de, "Dil, insann i doasndan domutur" diyor, ama
ona gre dil ayn zamanda duyularn ve insan ruhunun bir ana gc olan
dnmenin etkisiyle meydana gelmitir. Akl olmadan dil de olamaz. Oysa,
Humboldt dili dorudan doruya insan doasna balyor. Ona gre dil
olmadan insan da olamaz. Herder' de belirsiz olarak ortaya kan bu
insanbilimsel gr Humboldt'da kesin biimini bulmutur. Humboldt'a gre
dil, hazr olarak verilmi (fertiggegebene) bir ey olarak da dnlemez,
insann kendisinden zorunlu olarak meydana gelir. Dilin organizmas da
insanda bulunan genel dil yetisinden (Vermgen) ve insann sylemeye
gereksinmesinden doar ve bir insan topluluu iinde meydana gelir. Anlama
ve konuma ayn dil gcnn (Sprachkraft) eitli eylemlerinden baka bir ey
deil20
deildir, tarihsel bir gereklii vardr, tarih iinde geliir. Burada bir diyalektik
var. Bu diyalektik, Humboldt'u dilin kk sorununa gtrmez, onun dil
felsefesinde kken sorunu zorunlu olarak darda kalr. Ama Hum-bodt'daki
bu diyalektik, insandaki dil yetenei (Sprachf-higkeit) ve dil gc
(Sprachkraft) ile zlyor. nsandaki dil yetenei dorudan doruya verilmi
olan bir eydir. nsanda bu yetenek olmasayd dil renilemezdi. Dile olan bu
yetenek, insann yapsnda vardr. Dilin kendisi verilmi bir ey deildir, ama
dile olan yetenek verilmitir. Leo Weisgerber hakl olarak bu yetenein
(Sprachbegabung) nereye dayandn soruyor. Ona gre bu soru, bizi yine
dilin kk sorununa gtrr. Bu sorun da zlemez. Bu gnn dil
aratrclar, filozoflar, insanbilimcileri u noktada birleiyorlar: Dilin kk
sorunu yalnz bir kez iin dnlebilir, o da insann kk dnld
zaman; dil, insan olmann ayrlmaz bir parasdr. Hibir gelime retisi,
hibir 'mutation' insanla hayvan arasndaki uurumu kapatamaz. "nsann
varlk olana batan beri dil yetisinin gcne baldr"6. Revesz'de de ayn
gre rastlyoruz: Dil, insan olma (Menschvverdung) zamannda ortaya kar.
"nsan olmak, etkin ve edilgin biimleri iinde dili art koar"7. Kurduu
Kontakttheorie'sinde Revesz dile olan bu yetenekten kalkarak nativistlerle
empiristleri birletiriyor. Ona gre hibir makul empirist ocuun oyun,
koma, yknme gibi, dile olan yatknl da doutan getirdii, byle bir
yatknlk olmasayd hibir zaman dile eilim duyamazd grn
yadsyamaz. Hibir nativist de dilin oluumunda balangtan beri saysz
kuaklarn birlikte altklarn reddetmez. Bylece ona gre dil kuramnda
dilin douu ile gelimesi birlikte gz nnde tutulursa nativistlerle
empiristler arasndaki kartlk ortadan kalkar.
22
mas gerekir. Leibniz dil soanunu btn kuramsal bilgilerin koulu olarak
kabul ettii genel mantk balants iine sokuyor.
Genel Gramer empiristlere, zellikle Locke'a gre yalnzca bir kuruntudur. Ona
gre genel gramer yerine, her dilin kendi z stilistliini aratrmaldr. Bylece
dil incelemelerinin merkezi mantktan psikolojiye ve estetie kayyor.
Port-Royal mantna gre, dillerin ayrlklarna bakmadan, her dil iin ayn
ilkeleri gznnde bulunduran evrensel bir dil yaratlabilir. Buna karlk, Cudworth'un, Shaftesbury'nin temsil ettii ngiliz Yeni Pla-tonculuuna gre, dilin
biimi gerelerden yaratlamaz, dilin i biimi birtakm eylerin rastlantyla
varoluu deildir, onu ancak gerek sanat yaptnda sergiler. Harris de, PortRoyal'n grammaire generale et raisonnee'sine kardr. Ona gre de btn
dnlm (intelligible) kavramlarn temelinde duyulur (sinnliche) kavramlar
bulunur. Harris, Shaftesbury'nin ana-kavram olan ke (Genius) kavramn
benimser. Ona gre, her ulusal dilin kendine z bir dil-ruhu (Sprachgest)
vardr, her dil kendi z biimini kuran bir ilkeyi iinde tar.
Romantik anlaya gre de dilin organik bir yaps vardr. Organik biim
kavramn dil incelemelerine ilk getiren Schlegel'dir. Kant'ta doa ve zgrlk
antinomile-ri bu kavramla balanyordu. Schelling bu 'organik' kav-ramn
btn evren aklaylarnda kullanmtr. Onun iin de, doa ve zgrlk gibi,
doa ve sanat da organik ide'sinde birleirler. Bylece doann Bilinsiz Olu'u
(Werden) ile ruhun bilinli yaratmas arasndaki uurum kapatlmak isteniyor.
Organik kavram genel olan (Allgemeine) aramak24
tan domutur; dil felsefesinde de, ayr ayr dillerin bi-reysel eitliliklerinin
arkasnda ilk ve temel dilin genel yapsn aratrmay dile getirir10.
Humboldt'un 'dilin or-ganizmas' kavramndan kalkan Bopp'un da yapmak
doan bir gereksinimi bilimsel bir tez iinde ortaya koymak yanltr.
Gramercilerin en byk yanlgs, dilin gereklerini szcklerde arayp, estetik
anlatmdan baka bir ey olmayan canl sze srt evirmi olmala-rndadr.
Son yllarda dil filozofu Revesz de, Croce'nin bu 'estetik anlatm' kavramyla
Humboldt'un 'dil-duyusu' kavramn bir baka biimde ileyerek bu
kavramlara yeni bir anlam kazandrmtr. Revesz, dil-duyusundan belli bir
dilin ya da dil ailesinin bir 'i yapsn' (innere Struktur) -bu kavram 'dilin i
biimi' kavramndan ayrr- anlyor. Doutan olan konuma eilimine,
szcklerin anlamlarn anlamak ve onlar kullanmak yeteneine, ksaca dil
yeteneine (Sprachfaehigkeit) dil-duyusu (Sprachsinn) diyor. Buna karlk her
insanda az ya da ok ortaya kan kendi evresinin dilini benimseyip ileme
yeteneine biim-duyusu (formsinn) diyor17. Dil-duyusu, dilin genel bir
yapsdr, biim-duyusu ise zel bir dile, belli bir dile baldr. Dil-duyusu
doutandr, kaltmla verilmitir, fom-duyusu (biim-duyusu) ise sonradan
kazanlr, anadilinin araclyla elde edilir, kendi dilimizin bireysel
gelimesinde rol oynar.
28
3. Szck ve Kavram:
Dilde szcklerle neyin dile getirildii sorusu ile lk-a'dan beri uralmtr.
Herakleitos'da her szck gsterdii nesneyi snrlar ve bu snrlama da onun
yanl anlalmasna neden olur. Bir ey szckle saptanrsa, onun ierii,
iinde bulunduu srekli Olu rmann dna kar, o zaman o ey btn
iinde kavranamaz, sadece bir ynnden grlebilir. O halde, nesnenin
gerek zn anlamak iin, her szcn karsna o szcn kavramna
kart bir kavram olan bir szc koymaldr. Bylece grlr ki, dilin btn
iinde her anlama onun kart olan bir anlam baldr. Varln i yapsnda
olan bu kartlk, dilin dlamasnda da ortaya kyor. Herakleitos tek nesneyi
olu rmann iine koyduu gibi, tek nesne bu olu iinde varolduu ve yokolduu gibi, tek szc de szn btn iine koyar. Tek szcn de ancak
szn btn iinde bir anlam vardr. Szcn ok anlaml oluu, dilin bir
kusuru, eksiklii deildir, onda bulunan anlatm gcnn zl ve olumlu bir
yndr. nk, onun da snrlar, varln kendisi gibi, deimez bir ey
deildir, akcdr. Sofistler szcklerin ok anlaml olduunu ileri srerek hibir
zaman dnyann zn aklayamayacaklarn iddia ediyorlard.
Herakleitos'un gr yeniden Sokrates ve Pla-ton'da temsil ediliyor.
Sokrates'e gre, szck anlam iinde tamasa bile onu gstergeler. Kratylos
diyalogunda Platon, "adlarn doruluu" sorunu ile dilin nesnelerin zne
anahtar olduu grn inceler. Ona gre bir szck nesne ile o ekilde
baldr ki, nesneyi dndrr ve onu dncede temsil eder. Herakleitos'un
dilin btn ile akln btn arasnda bulduu zdelik Platon'da tek szck
ile onun dnce ierii arasndaki zdelie aktarlr. Platon'a gre her dil
betimlemedir, maddesel bir
29
kavram dnr, ama her biri szce baka bir tasarm balar. Bu yzden
dilin oluu dnemlerinde bir dilde ayn bir nesne iin birok deyiler meydana
gelir. "Yeni bir kavram betimlemek iin yeni bir biim, ya da varolan bir sesin
bir deiik biimini kullanrz"18. Konuann amac anlalmak olduundan,
bilinmeyen eyden kanr ve yeni olan olmu olana balar. Szckler ve
eitleri yzyllardan yzyllara ve dillerden dillere geerler. Birok kk
szckler, lka'n dillerine kadar uzanabilir.
Birok kavramlar, ancak belli bir dilde kurulabilirler ve ancak belli bir dilde
kavranrlar ve dilin ieriinin en ok anlam tayan blm kavramlara
baldr. Bundan dolay, kavramn anlatmnn nemsiz olduu dnlemez.
"Szck, geri dili oluturmaz, ama dilin en ok anlam tayan parasdr, yani
yaayan dnya iinde birey ne ise, szck de odur"19. Burada "olu" iinde
nesne ne ise sz iinde de szck odur diyen Herakleitos'un etkisini
33
yaptta duyabilir. iirin ve dzyaznn her birinin bir zellii vardr, tuttuklar
yolda ve etkilerinin aralarnda ayrlrlar. Birbirleriyle kartrlmamalar
gerekir. iir, znde, musikiden ayrlamaz. "Dnce ve dil ne kadar iirsel
olursa olsun, musiki esi eksikse insan kendini gerek iir alannda
duyamaz"26. Dzyaz ise kendisini sadece dile brakr. Ancak dzyaz allm
szlerden ayrlmazsa kendi znn yksek noktasna eriemez ve dncenin
gelimesini salayamaz.
Dzyaz, ruhun btn gleriyle konularnn kavran-masn ister. Aklla birlikte
teki gler de etkide bulunup kavray artrrlar. Bu birlikle ruh kendinde
bulunan uyumu sze geirir. Dzyaznn, eitli yzyllar boyunca iir halinde
ilenmi bir ruhtan (Geist) ve bu biimde gelimi bir dilden meydana
geldiini Yunan edebiyat bize gsteriyor. iir, dzyazdan nce balar,
dzyazy yaratmadan nce, ruhun kendini iir iinde ekillendirmesi gerekir.
Vico'da da bu dnce var. Vico, dzyaznn iirden nce geldiini syleyen
gramercileri reddederek dilin kkn iirin kknde bulmutur. Dil ve iir,
Vico'ya gre tmyle zdetir. Humboldt'da ise bir dilin gelimesi bu ikisiyle,
iir ve dzyazyla birlikte olabilir. "Bir ulusun iiri okyanll ve atlmlarnn
zgr akcl iinde ayn zamanda dzyazda kendisine karlk olan bir
kendi arasnda bir uurum aar. Aristoteles olgular ara-trr, onlar toplar ve
genel ide'lere yneltmeye alr. Her bilgiyi kavramlara gre dzenlenmi bir
balama gtrr. Bylece bilginin maddesi ve formu zerine kurulmu
denemeler, onda kendinden ncekiler (Platon) ve onlarn adalaryla
kartlk gsteren bir dil meydana getirir. Dil bakmndan Platon'la Aristoteles'i
Her dnmede, iten bile olsa, ses halinde dar kmam bile olsa, iten bir
konuma vardr. Kukusuz, hibir dnce belli bir dile bal deildir. Herhangi
bir dnceyi herhangi bir dille aa yukar dile getirmek olanakldr. Bir
dnce formllendi mi, bu dnce bel37
40
yaratmalarnn bir arac haline getirebilir"46. Ancak bir kere belirlenmi olan i
snrlamalar kaldra-mazsa, en yksek serpilme etkisiz kalr. Bir ulusun dili o
ulusun dnya grnden bamsz olamaz. Bu dnya gr, dili belirler ve
gelitirir. Bu dnya gr ile yorulan dilin kendini yle ekillendirmesi
gerekir ki, dncenin her ekline kolayca girebilsin ve ulusun dnya
grn temsil eden her dnceyi dile getirebilsin. Bunu gerekletirebilen
bir dilin "dnya tarihine k, insann gelime gidiinde nemli bir dnem
aar ve onun en yksek ve olaanst yaratmalarna temel olur"47. Bu gibi
diller domadan nce dncenin belli yollar ve bu dnceleri ayn yolda
ileri gtren belli atlmlar meydana gelemez. Diller sadece nesneleri ve
42
II
DLLE BREYN BRBR KARISINDA DURUMU
tan'da Orpheus, Homeros, Hint'te Manu gibi. Homeros'un dili gibi eskimi
diller de o an insanlaryla birlikte geip gittiinden, bunlardan bize hibir
bilgi kalmamtr. Bylece dillerin de insann oluumu (Bildung) ile birlikte
gelitiklerini, insann btn tinsel zelliklerinin dilde kendini gsterdiini kabul
etmek gerekir. Dili yapan g tek tek insanlarda olsun, btnde olsun insann
yapc isteklerini yerine getirinceye kadar alr. Bu kabul edilince dilde ve dil
eitlerinde insann gelimesindeki trl ilerlemelerin basamaklar bulunabilir.
Dil, insanln tinsel gelimesiyle sk skya baldr. "Bu tinsel gelimenin ileri
veya geri her basamanda dil birliktedir ve her kltr durumu dilde
tannr"51, dilde belli olur.
Bu dnceleri bugn L. Weisgerber'de de buluruz. Ona gre de insan
etkinliinin hibir form'u yoktur ki dil birlikte bulunmasn. nsan almalarnn
btn sonular ancak dille ekillenirler. Kltr yaratmalarnda dilin etkisini,
onlara dilin katt eyi gstermek dilbiliminin en nemli devidir52.
Humboldt'a gre dilde bir kendi kendine etkinlik yoktur, dil insann tinsel
gcnn srekli bir etkinlik iinde ortaya kt ynlerden biridir. Diller zgr
olarak domazlar, ilikin olduklar insan topluluklarna bal olarak belli
snrlar iinde ilerlerler. Diller durmadan uluslarla birlikte geliirler, onlarn
tinsel zelliklerinden oluurlar. Ancak insann tinsel gcnn gelimesi
zamann ilerlemelerine bal deildir. Her zaman en sonra gelen en yksek
olan gstermez. Bu bakmdan insan toplu-luklarnda olaylar doru olarak
anlalmak isteniyorsa, Humboldt'a gre, gelimeleri en iyi gsterecek olan dil
zerinde durmaldr.
nsan trnn tinsel gelimesinin ayr ayr bireyler
45
zerinde de etkisi grlr. Bireyin etkinlii bir yandan btn insan trnn
gidiine baldr, te yandan onun gidiinden ayrlr. Dnya tarihi birbirine
kar duran, ayn zamanda sk skya birbirine bal bulunan bu iki giditen
oluur. Trn yazgs kuaklarn kaybolmasndan bamsz olarak srp gider,
deiiklikler olsa da yetkinlie doru olur. Buna karlk birey, etkinliinin en
nemli noktasnda, beklenmedik bir srada, o yazgdan ayrlr. Ayn zamanda
kendi bilincine, sezilerine, inanlarna gre gidiinin sonunda bulunduuna
inanmaz. Bylece onda bir kendini oluturma (Selbstbildung) ve dnyay
ekillendirme (Weltgestaltung) kartl meydana gelir. Kendini oluturma,
ancak dnyay ekillendirmede ilerleyebilir ve yaamnn dnda kalbinin
gereksinimleri, hayalleri, aile balar, ne erme eilimi ve gelecee umut,
insan bir gn ayrlaca yazgya balar. Bu kartlkla, en gl duygularn
dayand ruhun bir ililii meydana gelir. Bylece ruhu ruha balayan btn
balar baka ve daha yksek bir anlam kazanrlar. Bu ruh durumunun dil
zerine de zel bir etkisi vardr, kavimlerde (Volk) ve uluslarda (Nation) baka
baka ekiller alr. Bir ulusta dilin btn blmleri ilenmi olamaz. nk dil,
kendini aydnlk bir ekilde yaymas gereken evreye nce karanlk ve
gelimemi bir duygu ile girmi olmaldr. Burada bireyin durdurulmu
varlnn, insan trnn ilerleyen gelimesiyle, belki de bilmediimiz bir
blgede, nasl birletii anlalmaz, iine girilmez bir giz olarak kalr. "Ancak
bu iine girilmeziik duygusunun etkisi, bilinmeyen ey nnde sayg verici bir
kayg uyandrarak, bireyin serpilmesinde gerek bir etken olur."53.
46
insan, dili douta bilikte getirmez, sadece dil-duyusunu, dile olan doal
eilimi, dil yetisini iinde tar. ocuk, hazr olan, kendisinden bamsz olan
bir dil iine doar ve bu dnyadan koptuu zaman da dil yine srp gider,
dilin bireyin sonluluunu aan bir varl vardr. Dil kendi zerinde gelip geen
etkilerle, tmyle kendi karakterine ilikin olacak olan bir bireysellik kazanr
ve dil bu karakter zerine yeniden etkide bulunur56.
Dil, yazda dnceyi insan ruhuna atndan, gerek bir varlk olarak ortaya
kar. Bu varln her dnmede bir deeri olduu halde btnl iinde
insan ruhundan (Geist) bamszdr. Burada birbirinin karsna konmu iki
gr, dilin ruha yabanc ve ona ilikin olduu, ondan bamsz ve ona bal
olduu grleri birleirler. Bu, dilin zne ilikin bir zelliidir. Yalnz bu
47
atma, dilin bir yandan yabanc ve bamsz olduu, bir yandan da her ikisi
de olmad eklinde zlmeme-lidir. Dil, nesnel olarak etkide bulunduu ve
bamsz olduu kadar znel olarak da etki alr ve baldr. nk dil,
dncede her zaman yeniden yaratlr ve bu yolda bireyin btn etkilerini
alr57. Ancak bireyin bu etkisi, kendi iinde, dilin etkide bulunuuyla da
baldr. Bir ulusta o ulusun dilinin btn geen yzyllar boyunca edindii
eylerin her kuak zerine nasl etkide bulunduu, bununla ayr ayr
kuaklarn gcnn nasl birbiriyle balant iine girdii ve bunlarn, gelien
ve gen kuaklar kark olarak birbirleri yannda yaadklarndan salt
olmadklar dnlrse, bireyin gcnn dilin gc karsnda gerekten ne
denli az olduu ortaya kar.
3. Dilin Karsnda Bireyin Gc:
Humboldt, bireyin karsnda dilin nasl bir gc ol-duunu belirttikten sonra,
dilin karsnda da bireyin bir gc olduunu gsterir. Humboldt, dil nesnel
olarak etkide bulunduu ve bamsz olduu kadar znel olarak da etki alr ve
baldr, demiti. Yine kendisi burada bir elime var gibi grnyorsa da
diyor, insan doasnn birlii gznnde tutulursa, bu elime doru olarak
zlr. zne ve nesne, ballk ve bamszlk kavramlar birbiri iinde insan
doasnda birleirler. Dil, benim olan bir eydir, nk onu ben yaptm gibi,
ben ortaya karrm. Beni onda snrlayan ve belirleyen ey, ona benimle
iten bal olan insan doasndan gelir; onda yabanc olan ey de benim ilk
gerek doamdan deil de, ancak benim anlk bireysel doamdan, yani o
andaki kendimin olan doamdan gelir.
Geri insann gelimesindeki btn evreleri kendisi
48
ile birlikte geiren, onlar iinde tayan dil, bireyin kar-sna byk bir g
olarak kar. Ancak dilin kolay ekil alcl ve eklinin ok ayr biimlerde
alnmas olana ile denge yeniden kurulur. Her birey, kendisinin btn insan
trnn bir srp gitmesinden baka bir ey olmadn en canl olarak dilde
duyar. Her bireyin srekli olarak dil zerine etkisi olduundan, her kuak onda
bir deiiklik yapar. Ancak bu deiiklik szcklerin ve ekillerin kendisinde
deil de, onlarn baka ekillerde kul-lanlmalarnda ortaya ktndan kolayca
farkedilemez. Bireyin dil zerine etkisi, gerek bireyselliin ancak her
konumada ortaya kt dnlrse, apak grlr. Kimse szckte
bakasnn dndn tpk tpksna dnmez. Bu yzden her anlama
ayn zamanda bir anla-mamadr; duygularda ve dncelerdeki her birleme
ayn zamanda bir ayrlmadr. "Bir yazar, ayn szcklerle, ayn sz
biimleriyle, ancak bunlar baka biimde kullanarak ve kendi ruhunun da
gl bir yanksn katarak yaptlarnda dile yeni bir karakter verebilir"58. Dil
her bi-reyde deiiklie uraynca, dilin gcne kar dil zerine insann gc
ortaya kar. Dille bal olan insan yeniden dil zerine etki yapar. nsan
zerine yapt etkide dilin ve form'larnn yasall, insandan gelen geri
etkilerde de zgrln ilkesi vardr59. Bu zgrlk belirsiz ve
aklanamazdr, ama snrlar insan bilincinin iinde bu-lunabilir. Humboldt'a
gre, aklanamaz olaylarn da bu-lunabilecei kabul edilmezse, dilin doas
anlalamaz. Dil aratrmalarnn bu zgrlk olayn tanmalar gerekir. Ama
ayn zenle snrlar da gz nne alnmaldr.
49
III.
DLLE ULUSUN KARILIKLI LGLER
/. Ulusun Tinsel zellii ve Dil:
Humboldt, Wolfa yazd bir mektubunda, dnyann eitliliini anlamak iin
dili bir ara (Vehikel) olarak kullanmak sanatn bulduunu sandn yazyor.
Bu buluunu Humboldt bundan sonraki dil aratrmalarna k noktas olarak
alm, dillerin eitlilii iinde uluslarn eitliliini, uluslarn karakterini
aratrmaya almtr. Ona gre diller, kendi balarna ve zgr olarak
domazlar. Bal olduklar kltr evrelerinin zelliklerine gre ve o
zelliklerle birlikte geliirler. Genel olarak insanda bulunan sz syleme yetisi,
uluslarda bulunan tinsel gle, zellikle dnce gc ile geliir. Dil, belli bir
ama zerinde dzenlenmi tinsel bir alma olarak ele alnrsa, bu amaca az
ok eritii grlr. Dilde insann dnce gc srekli bir etkinlik iinde
her dilin ulusal bir form'u vardr. Ancak dile bu ulusal form'u veren nedir? Dil
mi ulusu belirler, yoksa ulus mu dili belirler? Yani hangisi ncedir? Humboldt'a
gre dil incelemeleri bize, dilin mi, ulusun mu nce geldiini gs-termez.
Dillerin kklerinden sz amamz ancak dillerin daha nceki dnemlerini,
insanlarn ve dillerin ortaya ktklar alar bilmediimizdendir. Dillerin yalnz
ilk ekil kazanmalar deil, sonraki gelimeleri de, bu gelimelerin meydana
gelileri srasnda aklanamaz. Bazen bir dil yklarak bundan baka diller
trer. Bu ara, dilde bir sr deiiklikler grlr. O dili kullanan topluluun
baka topluluklarla karmasyla da dile birtakm yeni eler girer. Dilde
yeniden canl bir ekirdein doduu grlr, ama bu canl ekirdein douu
aklanamaz. "Yeni domu bir i ilke, paralanm yapy yeniden
birletirir"61. Ancak bu birletirici g ayr uluslarda ve ayr alarda
eitlilikler gsterir. Bireyler, kendi zel-liklerinin gc ile insan ruhuna yeni
bir atlm verdikleri gibi, uluslar da dili kurarken bunu yapabilirler. yleyse
ulusla dilin birbirleri zerindeki etkisi karlkldr. lk dil biimlerinin douu
uluslarn ayrlmasn salamtr. Burada ulusu ulus yapan en nemli etken dil
olarak kabul edilmi oluyor. Bu gr dilin organik bir doal varlk olduunu
ileri sren Schleicher'de de buluyoruz. Schleicher'e gre insanln rklara
ayrlmasnda kafatas biimi, sa rengi gibi d grnler ayrc birer
gsterge olarak alnmamal -nk bunlar, deimez eyler deildirler- bu
ayrlmada dil temel olarak kabul edilmelidir. nsanln dil zerine dayanan bir
blmlenmesi en doal olan bir blmlenmedir62.
Uluslarn ayrlmasn dil salad gibi, Humboldt'a gre, uluslar da dile ulusal
form'larn verirler. Burada bir elime var gibi grnyorsa da, bununla
Humboldt dille
51
ayrlklar bizi, onlar belli bir arala belli ereklere ilerleyen bir devinim biimi
olarak, uluslarn ekillenmesi olarak ve ulusal bireysel bir yaayn yanks
olarak incelemeye zorlarlar. Diller her zaman uluslarla birlikte geliirler ve
onlarn tinsel zelliklerinden kurulurlar.
Dilde gelime yava yava, ancak bir yasaya gre olur. Dilin gerek yaps
zerine insan ruhunun srekli almalarnn belli ve srekli bir etkisi vardr.
nsan t-rnn veya bir ulusun hibir dnemi dil gelimesi ele alnmadan
incelenemez. "Dil, konumalarla ekil kazanr, konuma da dnce ve
duygunun sze gemesidir. Bir ulusun dile renk ve karakter kazandran
dnmve ve duyma biiminin batan beri dil zerine etkisi vardr"65. te
yandan seslerde meydana gelen gere yn oalr. Ruh zerine yeniden
etkide bulunan bu yn, kendi zel yasalarn tantr ve zeknn zgr ve
bamsz etkisine bir snr izer.
Dillerin karakterini tam olarak anlamak iin yaplar-nn yetkinliine gre
durumlarn incelemek gerekir. Ulusun etkinlii zamanla dilden onun
kullanlmasna geer. Dille zel ulus ruhu arasnda bir yarma balar. Burada
hibiri brnden bamsz saylamaz. Her biri tekinin yardmndan
yararlanr. arklar, dualar, konumalar, ykler, edebiyatn temeli olurlar.
Ruhun bu ekillenmesi ve dil yava yava ulusun topluluundan bireye ve
ozann eline geer. Bylece dil iki yanl bir ekil kazanr ve bundan dil iin iki
g kayna ortaya kar. Bir ulusun ruhu canl zellii iinde kendi kendine ve
dili zerine etkide bulunduu srece, bu dil yeniden canl bir etkiyle ruh
zerine ileyerek zenginleir, inceleir. Uluslar ve diller "tek tek byk
adamlarn dehas (Genius)"66 ile ykselirler.
53
bir insan kitlesinin kavram olarak verilmitir"75. Her ulusun bir bireysellii
olduunu, bunun belli bir ulusta nasl ekil aldn, Humboldt'a gre, tek tek
uluslara bakarak grebiliriz. Belli bir ulusun karakteristik gelimesini o ulusu
kuran halkn tarihsel gelimesi gsterir. Yani bireyde, diyalektte ve duygu
biiminde ayr ayr kkler, ayr halk topluluklar, eitli glerin meydana
getirdii corafi karma, hepsi birden o ulusu meydana getirir. Bununla
birlikte her halk topluluunun zellikleri vardr. Bu topluluklardan hibiri
tekini ezemez. Hepsi belli bir urama sonunda geliirler. Dilin ayr ayr
lehelerinden (diyalekt) hibiri ulus lehesinde aalatlamaz, ya da
bunlardan biri en stn niteliklisi olarak ne srlemez. Bunlarda ortak olan
ynler, ulusun karakterini ortaya -karr. Dillerin ve uluslarn en canl ve en
gl ekillenme dnemlerinde bu zellik, bu ortak dilin kuruluu en gl bir
ekilde ortaya kar. Bylece de o ulusa zg karakter meydana gelir. Son
yllarda W. Porzig bu ortak dil sorununu ilemitir. Ona gre baka baka
uluslar ayn eyi baka baka dile getirirler. Dil ortakl bu gibi kavray ve
deerlemelerin bir ortaklna dayanr. Ancak, Porzig'e gre, bu ortak olan dil
de yaln bir ey deildir, kark, eitli olarak ayrmlam bir kurulutur. Ayn
dilde eitli azlarn, bundan baka gnlk dilin (Umgangssprache), yaznsal
dilin (Hochsprache), meslek dilinin (Fachsprache), zel dilin (Sondersprache)
yannda bir de devlet dili (Reichssprache) vardr. Btn azlar stten
kavrayan ortak bir dil formuna gereksinim vardr ki, bu da eitli azlan bir
birlik iine alan devlet dilidir. Bu, bir kez, gnlk gereksinimler iin gereklidir,
ama asl diyalekt alannn snrlar dna kan edebiyat ve bilim iin
bakouldur. Devlet dili pek ok durumlarda belli bir aza dayanr. Herhangi
bir diyalekt alannn
57
ya politik gidii ya kltr olaylar bakmndan bir az, devlet dili haline gelir.
Bir dil devlet dili olunca teki di-yalekt alanlarnn da onu renmesi gerekir.
Devlet dili ile azlar her ikisi de birbirinin yansra bulunurlar ve karlkl
biiminde kendini gsterir. Dilin karakteri bir anlamda ayn zamanda ruhtur
(Geist), bu ruh dilde kendini gsterir ve dili ruhlandrr. "Dilin karakteri, ulusun
tinsel zelliinin srekli bir ekilde etki yapmas59
belli bir yolun ardndan giderler, buna karn biroklar genel bir erekte
birleirler.
Ruh, dili kapal bir ey olarak ele almaz, yeniden kendi zerine etkiletmek iin
yeni olam ortaya koymaya alr. Humboldt'a gre, bu bir ikilik yaratr: Dilde
do-rudan doruya ortaya kmayp da dilin iinde canlanan, dilde kendini
gsteren ruhun (Geist) tamamlamas gere-ken herhangi bir eyin varolduu
duygusu ve yeniden her eyi seslerle balayan igd. Dil iki ynde dilin
maddesel ekline ve ruhun derinliine doru etkide bulunarak canlandka,
dilde zellik daha ak ve belli olarak kendi-sini ortaya koyar. "Dil ayn
zamanda bir saydamlk kaza-nr ve konuann iini gsterir"83. Bu biimde
dille iinden grlen ey nesnel olarak belirtici olamaz. nk her dilin her
eyi gsterebilmesi iin, o dilin bal olduu halktaki gelimenin her
basamandan gemesi gerekirdi. Oysaki, her dilin ya henz gizli olan, ya da
her zaman gizli kalacak olan bir blm vardr. "Her dil, tpk insan gibi,
zaman iinde yava yava gelien, sonsuz olan bir eydir"84. Bu yzden o
iinden grl her gstergeyi znel olarak deiiklie uratan bir ey olur.
nsann btn i ve d etkinlikleri gzden geirilirse, insann gereklii
(Wirklichkeit) nesne ya da gere olarak kendisine balad ya da ondan
bamsz olarak kendi z yolunu izdii grlr. nsann gereklie hangi
biimde girdii ve ne kadar derinlere kk sald insann bireysel karakterini
gsterir. Bu l sadece entelektel, aydn uluslarda kullanlmaz. Ulusun
karakteri, onda gerek olan btn zelliklerde ne kadar ortaya karsa ksn,
zellikle dil yoluyla aydnlanr. Dil o kadar ince bir bala bireysellie baldr
ki, tam olarak anlalmas iin, her zaman, yeniden dinleyenin ruhuna
balanmas gerekir. Konuann btn bireysellii bu yzden bakalarna
geer.
61
yle ayn eyi dile getirmesi pek seyrek grlen bir eydir. Ayn dilde bile
szckler deiik kimseler tara-fndan eitli anlamlarda kullanlabilir. "Her
dnem, her bamsz yazar, kendi bireyselliini diline yerletirmekten
saknamadndan, farknda olmadan, szce bir ey ekler, ya da
deitirir"88. Ayn kavram iin ayr ayr dillerde kullanlan szcklerle, ayn
dilde ayn tr iin kullanlan szckler karlatrlrsa, bu sonuncuda tinsel
zelliklerin birekilli ve bir birlik iinde olduklar grlr. Ayr ayr dillerde ise
ayn kavramn, rnein 'ruh' (Seele) kavramnn nasl ayr ayr ynlerden
kavrand bilinen bir eydir. Dilin eleri, alglanan eylerle yaratlamaz. Bu
eler olmakszn, hibir kavram olanakl olmad gibi, ruh iin de hibir
nesne var olamaz. Nesnenin her trl znel algs zorunlu olarak dilin
kurulmasna ve kullanlmasna yol aar. nk, bir algdan meydana gelen
szck, nesnenin bir izlenimi deil, nesne tarafndan ruhta uyandrlm
tasarmn bir izlenimidir. "Her nesnel algya kanlamaz bir znellik
katldndan her insan bireyi nesne karsnda bir dnya grnn merkez
noktas olarak bulunur"89. Dil bunu daha fazla artrr. nk szck, nesneye
kendi anlamn da katarak kendini yeniden ruhun karsna koyar ve nesneye
yeni bir zellik verir. "Ayn ulusun diline ayn biimde bir znellik etki
yaptndan, her dilde zel bir dnya gr vardr"90. Porzig de ortak dili
incelerken bu ayn grten hareket ediyor. Ona gre kltr iin ortak bir dilin
bulunmas gereklidir. Kltr baars bulduumuz her yerde, onun koulu olan
dili, yani konuanlarn ortakln buluruz. Ama bu ortaklk szcklerin
ortaklndan baka bir eydir. Bir dili teki dillerden ayran yalnzca, bu dilin
baka dil gstergeleri olmas deildir. Bu dil insana baka bir dnme biimi,
baka bir gr biimi verir.
63
Bu dille insan dnyay baka trl kavrar; bu dilde insann dnya karsndaki
duygu ve istekleri bakadr. Ksaca, dil ortakl, ortak bir dnya tablosuna
sahip olmaktr91. Humboldt'a gre de dillerin eitli olular yalnzca onlardaki
elerin, gstergelerin, seslerin eitli ol-masndan deildir, dnya
grlerinin eitlilii, dillere ayr bir karakter verir, onlar eitli yapar92. Her
dilde btn bir kavramlar dokusu bulunduundan ve her dil insanln bir
blmnn tasarlama biimini iine aldndan, her dil zel bir dnya
grnn yanks olduundan, yabanc bir dilin renilmesi de insana yeni
bir gr kazandrr, o zamana kadarki dnya grne yeni bir gr katar,
gr alarn oaltr. "Ancak insan yabanc bir dile, her zaman az ya da ok
kendi z dnya grn, giderek kendi z dil grn de gtrdnden,
bu sonu tam ve katksz olamaz"93. Humboldt'un bu grnden unu
65
sz konusudur. Ama bu "genel olu" kendi bana var olan soyut bir genellik
deildir, zel olan eylerin btn iinde ortaya kan bir birliktir. Dil felsefesi
bakmndan bu, ayr ayr dillerin bireysel eitliliinin ve tarih iindeki
sralanlarnn arkasnda bulunan bir ilk ve anadilin genel yapsn bulmak
istemeyi gsterir. Dil de bu zelliklerin btn iinde aratrlmaldr. Organik
form ide'sini btnlk ide'sine balayan bu yolda Humboldt da dil felsefesine
yeni bir temel getiren kendi felsefesel dnya grn kazanmtr97.
Humboldt'a gre, bireysel olan imdiye kadar gzden karlm, ya da bo
genelikler iinde grlmtr: Genel gramer dncesi gibi. Bireysel olan
ancak gerek olaylarda, somut olan grler iinde grlebilir. Somut olan
karakteristik gstergeler ya iskeletler haline getirile-rek bozulmu, ya da
belirsiz, dank izgiler iinde gs-terilmitir. Bir dilde eksik olan ve en
belirtici zellikte olan bulmak iin birok dilleri karlatrmak gerekir. Btn,
ancak tek olanda tanndndan, ayr ayr uluslar ve bireyleri incelemelidir.
Bireysellik, btnsellii gerek-tirdii gibi, btnsellik de bieysellii gerektirir.
Humboldt, dil tarihi almalarna bu dncelerle balyor. Humboldt'un
balangtaki denemeleri tek tek dillerin aratrlmasndan kalkar ve buradan
btnsellik idealini bulmaya alr. Humboldt'un romantiklerle akrabalna
sk sk deinilmitir. Gerekten de byle bir yaknlktan sz edilebilir. Yalnz
romantikler birok olaylarn, bu arada dilin aklanmasndan dine dnyorlar.
Humboldt ise, sorununu dinden bsbtn ayrr, onun gr tmyle tarihsel
bir dnya grdr. Rantzau'a gre, Humboldt'u romantik gr ya da klasik
gr iine yer-letirmektense, onun "Tarihsel Okul"a (Historische Schule)
bal olduunu sylemek daha doru olur98.
67
Humboldt'a gre dil, sonlu olan doa ile sonsuz olan doa arasnda, bireyle
teki bireyler arasnda, tek insann durdurulmu varl ile btn insan tr
arasnda bir ara-cdr. Tek insan nerede, ne zaman ve nasl yaarsa yaa-sn,
insan trnn ayrlmaz bir parasdr. Tek insann yazgs ile dnya tarihini
yneten bu bitimsiz balanty en iyi gsteren de dildir. Dil, srekli yaratlarak
bir bireyden tekine geen bir etkinliktir. Ruhun, srekli olarak sylenilen
szleri, dncenin anlatmna elverili yapmaya almas dili oluturur. "Dilin
kendisi bir rn (Ergon) deil, bir etkinliktir (Energeia)"99. Onun iin dili ancak
tarihsel yolla tanmlamak doru olur. Yalnz bu tarihsel olu, Hegel'in tarihsel
sisteminden ayrlyor. He-gel, tarihsel sistemini tarihsel srecin diyalektik
kavramyla aklamak istemesiyle, dncenin snrsz ve sonuna kadar
gtrlm tarihsellemesine kap ayor. Humboldt'da ise yaratma
(Erzeugung) gelimeden daha nemlidir100. Ona gre dnya tarihinde
birtakm glerin ortaya kyla dillerin douunu aklamak gerekir.
Humboldt, balangtaki yaratmalann, tarihsel, siyasal olaylarn gidiine
bakarak, devrimci, hatta bazen barbarca olduklarn kabul eder. Bir ilkbahar
gn bir aacn btn iekleri nasl birdenbire aarsa, dillerin de ancak bu
ekilde doduuna inanr101. Sonradan yeni gereler ancak azar azar
meydana gelir, daha ok eski ekiller geliip serpilir. Uluslarn ve kltrlerin
doutan olan eitlilikleri Humboldt'un tarihsellik dncesine temel olurlar.
Bu eitlilikler ona gre tarihsel yaamn balca etkenleridir. Humboldt, btn
var olan dillerin kendisinden kt, kendisinden yaratld bir gce inanr; bu
gc de yaam ilkesi (Lebensprinzip), ya da ruh gc (Geisteskraft) olarak
adlandrr. Bu g, btn uluslarda ayr ayrdr ve dnya tarihinin en yksek
ide'sidir. Ulus-
68
lar, ancak bu gle dil yaratma ediminde gerek bir s-tnlk gsterebilirler.
Humbodt'un uluslar ve dilleri ze-rindeki btn szleri tarihsel grn
gsterir. Ona gre yaayan dillerin hibirini donmu kalm, oluumunu
bitirmi, artk son noktasna erimi bir dil olarak ince-leyenleyiz. Her
dnceyi dile getirmeye elverili olan, en aydn, en ileri diller bile srekli
gelime iindedir. Dncelerin gelimesi, durmadan yeni yeni dncelerin
domas, bilimin ilerlemesiyle yeni kavramlarn ortaya kmas ve bunlara
yeni szcklerin bulunmas, yara-tlmas da zorunlu olur. Bir ulusta
dncelerin gelime-siyle dil de geliir, srekli yaratmalar yapar. "Dilleri l
rilmi snrlar iinde, sonsuzlua kadar gidebilir. Bir dil bir kez kendi eklini
kazanrsa, asl gramer ekilleri ayn kalr, byk szck aileleri, bundan baka
tretmenin ana ekilleri ok az artarlar. Ancak kavramlarn daha ince
ayrlmalar sonunda tretme yoluyla, birlemeyle, szcklerin anlamca
balanmalaryla, belli durumlar iin belli biimlerin ayrlmas ve fazlalklarn
eklenmesiyle, doular annda yoksul olan dilerde, Humboldt'un deyi-miyle,
"kader de ltfunu esirgemezse", yeni bir kavramlar dnyas ve gzel sz
syleme sanat ortaya kar.
Humboldt, dillerdeki gelimeyi blme ayryor:
1.
2.
Dillerin yeniden duraan duruma geinceye kadar yabanc karmalarla
deimeleri.
3.
Dillerin baka dillere kar dtan snrlar belir-ledikten ve yaplar bir
btn olarak deimez bir biimde yerletikten sonra iten ve inceden inceye
gelimeleri.
lk iki dnem kesin olarak birbirinden ayrlamazlar. Ama nc dnem tam
olarak onlardan ayrlr. Onu te-kilerden ayran da dilin organik yapsnn
tamamlanm olmasdr. Dilin gerek yapsnda artk deimeler olmaz. Ancak
bu, dilin gelimesinin bittiini gstermez. Kavramlar arasndaki ince ayrlklar,
serpilmeler (Ausbil-dung) dili durmadan oluturur. "Yaayan dil duru halinde
olamaz"105. Ruh (Geist) ve dil bir yanl olarak deimezler, bunlar zerinde
zgr bir g egemendir. lk organizma sonradan bozulsa da ortaya kan yeni
g, yeniden bir organizma kurar, bylece doku kesiksiz olarak, daha byk
ma hep ayn ekilde yeniden ve ortaya kan elerin zenginlii ile eskisinden
daha iyi bir ekilde meydana gelir. Dilin iinde bulunan yaratc yaam ilkesi
dille birlikte dnceyi de gelitirir. Ama kukusuz, bu yaam ilkesi her dilde
ayn lde yaratc, baarc deildir. Dilin yaps, ulusun ruhuna uyuyor ve
onu canlandrabili-yorsa, o dilin zamann gidiiyle ulusun getirdii btn yeni
ekillenmeleri kendi iinden meydana getirebilmesi ve bu bakmdan srekli
bir gc olmas gerekir. Dil tek tek szckte ve konumada bir edimdir, ruhun
gerek yaratc eylemdir. Bu edim, her dilde bireysel olan, her ynden
belirlenmi biimde hareket eden bir eydir. Kavram ve ses, szck ve
konuma olarak ekillendirilirler, bylece i dnme form'lar sesle
birleerek, d dnya ile ruh (Geist) arasnda, ancak ruhun gerek yaratc
edimi ile olanakl olan, ikisinden ayr bir ey meydana gelir. Humboldt, buna,
bireim (synthesis) diyor. Uluslar bu bi-reimi en byk g ve canllkla
yerine getirmekle dil yaratma iinde zafer kazanrlar. Olgunlamam dillerde
bu bireim ya doadan zayftr, ya da sonradan ortaya -kan baz olaylarla
durdurulmu veya felce uratlmtr. Btn tek tek stnlklerinde dilin
tamamlanmas bu edi-min gcne ve yasallna baldr ve dilde yaratc
yaam ilkesi bu edime dayanr. Szcklerde bu bireimi gsteren hibir zel
gsterge yoktur. Bireim, dilde maddesel olmayan bir ekilde otaya kar. Bir
dilde bir kk (Wurzel) bir ekle (Suffix) ad haline getirilirse, ek kavra-mn asl
ze olan balantsnn maddesel gstergesidir. Bireim ediminin ise szcn
kendisinde hibir zel gstergesi yoktur, ek ve kkn eridii bir birlikte ortaya
kar. Bu edim, tmce yapmada, bkm (Flexion) yoluyla ya da eklerle
tretilmi szcklerde ve kavramlarn seslerle olan balanmalarnda ok ak
bir ekilde gr7/
lr. Ruh yaratr, ama ayn edimle kendini yaratlm olann karsna koyar ve
onu nesne olarak yeniden kendi zerine etkide bulundurur. "Bylece kendini
insanda yanklayan dnyadan, dnya ile insan arasnda, insan dnya ile
balayan ve dnyay insanla verimli klan dil doar"106. Belli bir dili
canlandran, gerekletiren btn yaam bu edimin gcne baldr. Bu
edimin gl olduu dillerin yaratma olanaklar daha fazladr. "Sanskrit diller
hi deilse bin yl boyunca yaratc glerinin kantn vermilerse, bu,
tmyle o dillerin bal olduklar uluslarda bulunan dil yaratan edimin
gcnn bir etkisidir"107. Humboldt'a gre, ancak bkml (Flektieren-de)
dillerin byle bir bireime dinamik bir yetenekleri vardr. Bu bireim i
dnce form'larn seslerle balar ve bylece gerek yaratc bir g olur.
72
kendi bana, bamsz bir sorun olarak incelemek d-ncesi ortaya kyor.
Humboldt'un organizma deyimi de yava yava yeni ve baka anlamlar
almaya balyor. Bu bakmdan 19. yzyln byk dilcisi: Rasmus Rask,
Franz Bopp ve Jacop Grimm ilk adm atyorlar. zellikle Bopp ile Grimm
sayesinde dil incelemeleri yeni bir yn kazanyor. Eskiden dil incelemeleri
filoloji evresinde kalyordu. Yani, dil bir ulusun zel kltrn incelemek iin
ele alnyordu. 19. yzyln karlatrmal grameri ise, filoloji ile dilbilimi ayran
yeni bir yntem getiriyor. Bu, dilin olaylarn kavramaya ve bunlarn kklerini
bulmaya alan yeni bir yoldur. Filologlarn, rnein Yunan ve Latin dillerini
incelemeleri Yunan ve Latin kltrlerine girmek iin bir arat; dil aratrclar,
dilbilimciler iinse Yunanca ve Latince bal bana bir amatr. Filologun asl
konusu edebiyattr, bu edebiyat daha iyi anlamak iin bavurduu en nemli
ve en deerli ara da kukusuz dildir. Dilbilimcinin ise asl konusu dildir; o,
edebiyatla ilgilenmez, dili kendisi iin inceler, edebiyat olmayan dilleri bile
tanmaya alr. Rask, Bopp ve Gimm bu anlamda dilbilimci deildirler, her
de filologdurlar, ama dil bilimini bamsz yapmak iin almlardr.
Onlarn bu isteklerini rencileri yerine getirmitir.
Grimm nce yntem sorunu ile ilgileniyor. O da Humboldt gibi, genel gramer
kavramnn dmandr. O, dilde zaman ve uzay iinde deien eleri, dilde
duraan kalmayan blmleri gstermeye almtr. Bu da dil biliminde
"Tarihsel Okul"un ilk ve ak program olmutur. Grimm'e gre, ses kaymalar
(Lautverschie-bung), nszlerin deimeleri bir yasaya gre oluyor. Max
Mller, Grimm'in bu ses deimeleri kavramna, "Grimm yasas" diyor. Oysaki
vermek gerekirse, "Rask yasas" demek daha doru olur-du. nk, Grimm
bunu yazmadan nce Rask'n yaptn grmt108. Rask da bu ses
deimelerinden sz etmitir. Rask'a gre, bir ulusun tarihi zerinde bize en
iyi bilgiyi veren o ulusun dilidir. nk dinde, geleneklerde, yasalarda her
trl deimeler olabildii halde, dil, byk bir deime geirmemise, genel
olarak ayn kalr. Ancak, dilleri karlatrrken ayrntlar zerinde durmamal,
dilin btn yaps, btn gramer sistemi gz nnde tutulmaldr. nk,
szckler her zaman deiebilirler, baka dillerden alnm olabilirler; gramer
form'lar ise pek az deiirler. Ses deimeleri de doal olarak bu sesleri
reten organa ve meydana getiri biimine baldr109. Jespersen'e gre,
Grimm'n yapt, Rask'n ortaya att ses deimeleri kavramn
formllemesi ve rneklerle gstermesidir. Grimm'e gre, dilde deimeler
olmas dilin Tanr tarafndan verilmi bir ey olmadn gsterir. Dilin yava
yava gelien bir ey olmas insann rn olduunu tantlar. Bu deimesiyle
de hayvanlarn deimeyen bar ve haykrlarndan ayrlr. Hayvanlarn
barlar igd ile ilgilidir, igdlerin de bir tarihi yoktur, her zaman
deimeden kalrlar. nsanln ise bir tarihi vardr. Grimm'n dilin gelimesi
zerindeki bu sylediklerinde Humboldt'un etkisi grlyor. Ancak, Grimm
olsun, Bopp olsun, Humboldt'un dncelerinden yola kmakla birlikte, dili
bamsz bir bilim yapmak istemeleri ve bunun iin de dili doabilim-leri
arasna sokmaya almalaryla ondan ayrlrlar.
19. yzylda filozoflar, bilimleri iki byk snfa ay-ryorlar: Doa bilimleri
(Naturwissenschaften) kltr bi-limleri (Geisteswissenschaften). Dili doann
bir rn olarak grmekle, dili bir ulusun kltrnn ayrlmaz bir paras
olarak gren filologlardan ayrlan dil aratrcla-
74
r, dili doa bilimleri arasna koymaya alyorlar. 19. yzyln banda doa
bilimlerinin byk bir ilerleme gstermesinin ve her alanda byk baarlar
elde etmesi-nin bunda byk bir rol olduu kukusuzdur. Dil biliminin
byk ncsnden Rask'a gre: Dil bir doa rndr (Naturerzeugnis), onun
iin dilin incelenmesi de doa tarihinin incelenmesiyle ayn olmaldr. Bopp da
dilleri organik doal varlklar olarak kabul eder, bu organik varlklar belli
1.
Ayrkan diller (Isolierende): Burada yalnz an-lamlar seslerle (Laut) dile
getirilirler.
2.
Bitiimli diller (Agglutinierende): Burada biimsel eler, deimeden
kalan kklerle balanrlar.
3.
Bkml diller (Flektierende): Anlam ve balant eleri tam bir birlik
iinde birbirleri iinde kay-narlar, kkn kendisi de i deimelere elverilidir ve ek alabilir.
Schleicher'e gre bu nc basama hibir dil aamaz. Balantlarn
bkmle (Flexion) gsterilmesi, dilin en yksek baarsdr. Ama bir dil
bkml olmadan nce ayrkan (Isolierende), bitiimli (Agglutinierende)
dnemlerden de gemi olmaldr. Ancak, Schle-icher, bunu tarihsel olaylarla
kantlayamyor da, Hegel'e dayanarak yle aklyor: Hegel, tarihin koulu
olarak tinin (Geist) kendi zgrlnn bilincini ne srmt ve bu bilin de
ancak dilin tam bir gelimesinden sonra olanaklyd. Bylece tarih ile dilin
ekil kazanmas insan ruhunun birbirinden ayr etkinlikleri oluyorlard. Bundan
baka tarih ile tarih yazma, yani yazn, tarih yazlar, edebiyat ayn zamanda
meydana geldiklerinden, diller de ancak yazn'n ortaya kt dnemden
nce gelimi-lerdir. Yazn'n douu ile dil kendi erei olmaktan kp,
dncenin bir arac haline gelmitir. Tarih iinde ise diller hep
gerilemilerdir110. Dil, dncenin hizmetine girmekle kendi gcnden
kaybetmitir. Schleicher, dili tarih iine yerletiriyorsa da, dilin tarih iinde
76
bir birlik olarak ortaya ktndan bu diller hayvan organizmasna karlk olur.
Grlyor ki Schle-icher, dili tamamiyle bir doa olay olarak inceliyor.
Schleicher'e gre, filologun dili uluslarn kltr yaamn anlamak iin ara
olarak kullanmasna karlk, dilbilimci, dili her trl belirlemelerin dnda
incelemelidir. Bunu yaparken de, dil bir doal valk olduundan, tarihin
ynteminden uzaklaarak doa bilimlerinin yntemini kullanmaldr.
Schlegel'in, ondan sonra Humboldt'un dil inceleme-lerine getirdikleri
organizma kavramnn onlardan sonra ne ekilde deitiini, nasl bsbtn
baka bir anlam aldn yukardaki aklamalar gsteriyor. Humboldt'un
ayrmlam seslerin dncelerle birlemesini aklamak iin kulland
organizma kavram, kendinden sonrakilerde dilin organik bir varlk olduu
eklinde beliriyor. Oysaki Humboldt'a gre, dili tarih iinden karp kltr
olaylarnn dnda incelemek dilleri l bir hale getirmektir. "Dil ve yaam
ayrlmaz kavramlardr"112. nk bir dil lm bir bitki gibi hibir koul
altnda aratrlamaz. Dili yalnzca szcklerde, sz biimlerinde aratrmak,
dilin iine girmeyip yzeyinde kalmak demektir. Bu, dil zerinde, dilin canl
yann brakp, dili sanat yaptlarndan ayrp, sadece szlk kitaplarndan
yargda bulunmak demektir. Oysaki dil l bir rn deil, bir etkinliktir.
Durmadan yaratlan bir eydir. Her birey ve her kuak ona yeni bir ey katar.
Onun iin dil ancak tarih iinde aratrlabilir.
78
dnceler, dil iinde ve dile gre ekil alrlar. Weisgerbe'e gre Herder, dilin
btn kltr alanlaryla balants zerinde birok sorular ortaya atarak
nemli bir bulguda bulunmutur: Bu da, dilin btn kltr olaylarna etkisi ve
dilin bunlar zerindeki gcdr113. Weis79
Ancak, Weisgerber'e gre, geri Humboldt dili etkin bir g olarak, insan
tarihinde yaratc glerden biri olarak grmtr, ama onun asl ilgisi,
uluslarn dnya tablosunu ve kltrlerini dillerinde aratrmaktr. Dillerin
kltr yaratmalar zerindeki etkisi ise onu Herder kadar ilgilendirmemitir116. 20. yzylda Vossler de dille kltr arasndaki balanty
incelerken, dili kltrn bir aynas olarak gryor. Dilin kltr yanklayan
yn ile ilgile-nirsek, Weisgerber'e gre, dilin etkin yn, eylemde bu-lunan
yn kalr. Oysaki kltr yaratmalarndaki etkisi, dilin asl baarsdr.
81
kabilir, ya da ona yabanc bir lkeden gelebilir. Uygarlk her zaman o ulusun
tinsel ykselmesini gstermez. Uy-garlk, bir ulusa yabanc bir lkeden gelirse
daha abuk yaylr, topluluk durumlarnn hemen btn dallarna gi-rebilir,
ancak ruh ve karakter zerine ayn gle etki ya-pamaz. Yeniada uygarl
en uzak yerlere bile gtr-mek olanakldr. Bu bakmdan zamanmz gerekten
a-buk bir ilerleme gstermitir. Antikada ise Yunan ve Roma, bu yolda bir
eylemde bulunamamlardr. nk, onlarn lkeleri birbirine balama ve
uygarlatrma aralar yoktu. Geri insan bireysellii bakmndan duygu ve
anlamca derin kavramlar vard, ama "insan insan olarak incelemek
dncesi henz geerlik kazanmamt"118. Bu yzden hak ve dev
duygusu henz ok azd. Genel olarak uygarlamann bu ok nemli yan
ulusal gelimeye doru gitmeye elverili deildi. Giderek kolonilerinde
yerlilerle kartlar. Gmen kavimler deiik evrelere dalarak ayr ayr
gelitiler. Bylece birbirinden uzak yerlerde, karakter, siyasal duygu ve
bilimsel gelime bakmndan yeni kavim ekilleri olutu. Geri bu dank
yerlerde oturan kavimlerin sanatlar, bilimleri de yabanc lkelere geiyordu,
ama btn bunlar tek tek almalar halinde kalyor, bugnk dnyamzda
olduu gibi kltr alverileri haline gelemiyordu. Humboldt'a gre, "bizim
uygarlmzda bulunan bir g"119 bizi hep bu ynde ileri gtrdnden,
bizim etkilerimiz altndaki uluslar da, ayr ayr karakterlerde de olsa, birbiimli
yaratarak, dil bir stnlk kazanabilir. "nk, her dilin bir esneklii vardr,
her eyi iine alr, her eye yeniden kendinden bir anlatm verebilir. Dil,
insana hibir zaman ve hibir koul altnda mutlak bir snr olamaz"12. Bir
ulus, kltr bakmndan ileri ise, yksek bir dnce yaam varsa, uluslarn
bu stnlkleri er ge dillerinde ortaya kacaktr. Dilinde stnle
eriememi bir ulusun kltr bakmndan da gerek bir stnle eriememi
olduu kukusuzdur; bu ulusun kltr de ireti bir kltr olarak kalr. Ancak
yksek bir olgunlua erien dillerde gerek bir dnce etkinlii meydana
gelir. nsann dnmesi ancak dille olanakl olabildiinden, dilde stnlk
yaratamayan bir ulusun dnceleri de kapal, dar ve snrl kalr. Bu, btn
kltr zerine de etki yapar. yleyse, kltrle dil birbirlerinden ayrlamazlar.
Her ikisi de birlikte geliirler. Birinde stn olan bir ulusun, te-kinde de stn
olmas zorunludur.
3. Devrimler ve Dil:
Dille kltrn ayrlmaz bir ekilde birbirine bal ol-duunu, kltrce gelien
bir ulusun er ge dilinde de bir gelime olacan, dili gelimeden kalan bir
ulusun kl-trnn de o ulusun gerek bir kltr olamayacan, ancak
dilinde bir stnlk kazanmakla bir ulusun yaratc bir kltre eriebileceini,
yleyse dille kltrn sk skya birbirine bal olduunu kabul edince, kltr
deimeleri geiren bir ulusun dilinde de o deimelere uyan deiiklikler
olaca gr ister istemez kendini kabul ettirir. Toplumun hibir paras
yoktur ki, dilden bamsz, dilden ayr olsun. Toplumun edebiyat, felsefesi,
sanat, teknii ile birlikte btn kltr, dnceleri, kavray biimi, giderek
tre ve grenekleri dille bir ballk
88
iindedirler, dilden ayrlamazlar. Dilden kopmu bir kltr gibi, dilsiz bir
dnce de tam bir soyutlamadan baka bir ey deildir. Ancak bir diJle
dnebiliriz. Dn dile getiren de yine dildir. Tre ve grenekler bile dil
olmadan olanakl deildir. Tre ve grenekler, geleneklerle ilgili kurululardr,
nceki kuaklardan aldmz ve yarnki kuaklara aktaracamz geleneklerle
kurulmulardr. Bir kuaktan teki kuaa aktarlma ise ancak bir bildirme ile
olabilir. Bunu da ancak dil baarr. Dille bu denli sk bir balant iinde
bulunan kurulularla ykl olan toplumun her deimesinde, dilde de bu
deimelere kout giden deimeler olaca doaldr. Toplumun btn
paralan birbirine baldr. Bir ynde olan deimeler btn teki ynlere de
etki yapar, onlar da harekete getirir. Kltr deien bir toplumun dili de,
dncesi de, dn biimi, tresi ve grenei de deiir. Yalnzca teknik
aralarn deimesi bile, kltrn ve greneklerin deimesine yol aar.
Toplumun btn dallar birbirine bal olarak deiir. Porzig, tarihte dil
deimelerinin olduu dnemlerde ayn zamanda toplum tabakalarnda da
deimeler olduuna iaret ediyor. Ona gre, dil alannda olan deimeler
toplum ve kltrle sk skya birbirine baldr. Dilin deimesi dncelerin
deimesinin bir gstergesidir. Konuan insann dncelerindeki deimeler
dil deimelerini meydana getirir130. Porzig'e gre, dilde deimeler her
zaman olur. Szcklerin ekli, sylenii deiir, bir ses bir bakasnn yerine
konur ya da bsbtn der. Szcklerin yalnz ekilleri deil, anlamlan da
deiir. Pek ok szck yeniden kurulur, pekoklan da artk kullanlmaz olur.
Yalnz szck ekilleri deil, tmce ekilleri de deiir. Dilin hibir yn yoktur
ki deimeden kalsn. Bu deimeler her zaman srekli olarak ve kesiksiz bir
e89
kilde srp gider. Btn bir dil topluluunun konuma biimi de deiir. Bu
deimeler yzyllar boyunca olua olua yeni bir dil formu meydana
getirirler. Ama bu deimeler birbirleriyle bir balant iindedirler131. Kuaklarn deimesi bile dilde deiiklikler meydana getirir. Bir dil bir toplumun
eitli ya derecelerinde, ocuklarda, genlerde, yallarda fakl olduu gibi,
ayn insann yaamnn gidiinde de yava yava, ama srekli olarak deiir.
Bunu herkes kendi yaamnda deneyebilir. Porzig, kendi yresinin aznn
birok szck ve deyimlerini yazlarnda ileri srdn ve bunlarn ortak
Almancada yerletiklerini sylyor. Kukusuz bu deimeler o insann iinde
bulunduu evrenin dilindeki deimelerle uyum iindedir ve onlarn
etkisindedir. Oturulan yerlerin, meslein, ailenin deimesi dilin deimesine
de yol aar. Bu gibi deimeleri her insan kendi yaam iinde yaar132.
Dili toplumun ve kltrn dnda ele alsak bile, dilin zaman iinde durmadan
deitiini grrz. Dil ince-lemesi yapan btn dnrler bu deimeleri
grmler ve zerinde durmulardr.
aklar. Atk lm olan dilin, sonraki diller zerine etki-siyle baz deimeler
olur. Bu kurama "Substrat teorisi" (Dayanak kuram) denir. Meillet, dilin
toplumun durumu ile de belirli olduunu kabul eder. Ona gre dil bir kurumdur (Institution), tek bireye bal olamaz, ancak bir insan topluluunun
bilinli ya da bilinsiz isteiyle dei-ebilir. Dil, onu kullanan herkes iin bir
alkanlklar sis-temidir, bu yzden her insan dildeki her trl deimelere
kar bir direnme gsterir. Dil, dnceye yle bir biim verir ki, btn bir
dn biimi deimeden dil de deiemez. Ama her insann diline verdii
biimle dil iyiye ya da ktye doru geliir. Bylece her insan, kulland dili
olgunlatrr ya da soysuzlatrr. Her dilde eitli konuma biimleri vardr,
bireyler bunlardan birini semekte zgrdrler. Bireyler zerine en fazla
etkide bulunan sekin entelektellerin dilidir. Bu konuma bi-imleri arasnda
anlatma en elverili olanlarn kullanma bakmndan tekiler karsnda bir
stnlkleri vardr. Bu dil biimlerinden hangisinin yerleeceini nceden
grebilmek iin gelecek yllardaki toplum durumunun nasl olacan nceden
grebilmek gerektir. Bu da bugnk durumlara bakp gelime ilkelerini
tanmakla yaplabilir. Meillet'ye gre, bugnk dnyann yeniliklerinden biri de
akla uygun olann, geleneklere uygun olann yerini almasdr. Kukusuz, diyor
Meillet, bir dil, sanayide olduu gibi, "Taylorise" edilemez, rasyonelletirilip
sis-temletirilemez, ama yerel kalan anlatm biimleri de, kk sanatlarn
byk sanayi nnde ekilmeleri gibi, lmeye mahkmdurlar. Artk insanlar
dil zerinde bir gleri olduunun bilincine varacaklar ve bylece bug-nn
yar anari iinde bulunan dillerini bir 'disiplin' altna sokmaya
alacaklardr134. Meillet'nin bu grnde rnek bir dil arama istei
seziliyor. Buna Croce'nin a91
sndan yle itiraz edilebilir: Dil srekli bir yaratmadr. Nesnelerden aldmz
izlenimlerin her zaman yenilenmesi, yeni olmas, srekli olarak, seslerin ve
anlamlarn da deimelerine yol aar. Bylece her zaman yeni yeni anlatm
biimleri meydana gelir. "Bundan dolay rnek bir dil aramak, hareketin
srp gidiyor. Bu noktada yeni Yunan diliyle Roman dil-leri arasnda nemli bir
ayrlk vardr: Son zamanlarda Yunan dilinin ykseltilmesini ve inceltilmesini
isteyenler, eski Yunan diline elden geldiince yaklaan bir yolun ar-dndan
gitmiledir. Roman uluslar ise, geriye dn ola-naksz olduundan, yeni
yollara atldlar ve bunlar d-zenlemeye ve kendi kiisel ruhlarna uygun
ereklere y-neltmeye duyduklar gereksinimle cesaretle hareket etti-ler. Yeni
yaratmalarla yeni kalplar kurdular. Bylece kavramlar gibi szckleri de
daha zenginleti, dilleri daha gelimek olanan buldu.
Ancak bir baka ynden incelenirse, Humboldt'a g-re, yeni Yunan dili, Roman
dillerine gre daha iyi bir du-rumdadr. Roman dilleri anlam bakmndan ak
deildirler. nk, kullandklar szcklerin, kavramlarn temellerini ilerinde
gizlerler. Bir yandan artk yaamayan bir dille, br yandan yabanc dillere
dayanlr. Bu yzden btn deyileri yabanc, halk tarafndan tannmayan bir
alana gider. Giderek, hemen hemen hi yabanc elerle karmam gamer
yan da artk kendisine yabanc olan temel dile bavurularak tantlanr.
Franszcada zel bir aklama yaplrken Franszcadaki yetmezliin Roman
diline, oradaki yetmezliin de Sanskrit temele gtrld bunu ak olarak
gsterir. Bu bakmdan Yunan dili bu durumda deildir. Yabanc szcklerle
karmaktan za-mann gidiiyle kurtulabilir. nk, ok az istisnalarla, bu
yabanc szckler onun gerek yaamna, Roman dil-lerinde olduu kadar,
derin bir ekilde giremezler. Oysaki "bu dilin gerek kk, eski Yunanca halka
yabanc gelmez"137. Bundan dolay artk halk, kulland szck-lerin
anlamn ak olarak bilir. Yeni kavramlar da kendi kk szckleriyle
karlayabilir.
95
rn dile de geirir. Bylece dil de yeniden biim alarak yksek bir duruma
ular. Bulunmas ve ilenmesi insana yeni bir atlm veren her dnce ile
birlikte dilde de ince ve dikkatli bir aratrma kendini gsterir. Bu aratrmalarla birlikte dil de geliir, ykselir ve zenginleir. "Ancak bireyde ve
ulusta dhilerin soluu eksik olursa, iin iin yanan kmr atk parldayan alev
haline gele-mez"139. Bir dilin ykselmesi, bir edebiyatn douu ne kadar
yava yava olursa olsun balang her zaman zel bir atlm ile olur. Bu
atlm, dilin biimiyle bireysel ruhun etkisinden domu bir atltr. Bu atlm,
ruh gcnn ve dilin gerek doasn belirtir. Bu atlm, dilin bir birlie
balanmasn da salar. Gramer yaplar ayn olan dillerden kimilerinin gittike
bir stnlk kazandklar, kimilerininse bu stnle eriemedikleri grlyor.
nein, Roma dilinden doan diller arasnda Rato ve Da-ko Roman dilleri
teki dillerin aasndadr. Burada ku-sur, Humboldt'a gre, i yapda deil,
d olaylarda, yani, "dili daha yksek erekte kullanmak iin atlm veren
yeteneklein ve olaylarn eksikliindedir"140.
Dilde bulunan dili yapc yaam ilkesinin stn bir g olarak ortaya kt
toplumlarda bu g, yklmalar ve bozulmalar arasndan bile dili yeniden
canlandrabilir, ona yeni ekiller verebilir. Geri uluslar, dncelerini
yaydklar ekilleri deitirmeye kolay kolay raz olmazlar. Ancak, Humboldt'a
gre, deien sosyal dzenle, deien ve gelien kltrle birlikte dilin de
deimesi gereklidir. "Bir ulus, dili zerine byk bir gle etki yapan
devrimleri yaad zaman, o ulusun deien ya da yeni olan eleri yeni
biimlendirmelerle kavramas gerekir"141. Bir ulusta devimlerle birlikte yeni
giren grler, yeni kavramlar gerektirir. Eski kavramlar bu yeni grleri
artk karlayamazlar. Yeni kltrn getirdii yeni
97
kavramlar eski dil karlayamaz olur. Bylece, eski dil deiip gelierek yerini
yeni dile brakabilir. Kukusuz yklan dilin balca ve asl temeli, asl yaps,
yeni dilin gramerinin meydana gelmesinde de balca temel olur. Bu yklma
ve kmenin nedenleri meydana ktklar dnemden ok ncelerde
aratrlmaldr. Eski dil yeni dilde sonradan ortaya kan zellikleri bile iinde
taya-bilir. Bu deimeler ortasnda gelip geen dilde kalan, dilin gramer
yaps, kavramlarn ayrlmasna ve bunlara yeni karlklar yaratlmasna
gereksinim ve yzyllarn alkanlyla halka ilemi ruhtur. Bu ruh,
bozulmalar arasnda bile salam olarak ayakta kalabilir. Bu ruhu dile getiren
ekiller de bozulmadan kalrlar. "Biimler bozu-lurlar, ancak eski ruhu yeni
ekillenmeler zerine doru yayan biimler deil"142. Yalnzca yeni ruh yeni
biim gerektirir. Devrimler geiren bir ulusta yeni dnceler yeni bir ruh
yaratr. Dil de bu yeni ruhun, yeni kltrn dnda kalamaz. Devrimler
geiren, kltr alanlarnda atlmlar yapan uluslarn dillerinde de bu atlmlara
uyan ykselmeler olaca doaldr. Uluslarn tinsel gelimele-rinde, kltr
yaamlarnda bu atlmlar, ilerlemeler yoksa dillerin gelimesi de durur.
98
DP NOTLARI
(1)
89.
(2)
(3)
(4)
(5)
(6)
Leo Weisgerber, Die Sprache unter den Krften des menschlichen
Daseins, Dsseldorf 1949, s. 47.
(7)
151.
(8)
(9)
(10)
(11)
(14)
(15)
(16)
(17)
(18)
(19)
(20)
(21)
(22)
(23)
(24)
99
(25)
(26)
(27)
(28)
(29)
(30)
(31)
(32)
(33)
Walter Porzig, Das Wunder der Sprache, Mnchen, Bern 1950, s. 92 vd.
(34)
(35)
(36)
(37)
(38)
(39)
(40) Bkz.: Macit Gkberk, Leibniz'in Alman Dili zerine Dnceleri, Felsefe
Arivi, Cilt 2, s. 2.
(41)
(42)
(43)
(44)
(45)
(46)
(47)
(48)
(49)
(50)
(51)
(52) Leo Weisgerber, Die Sprache unter den Kraften des mensehlichen
Daseins, s. 15.
(53)
(54)
(55)
(56)
100
(57)
(58)
(59)
(60)
(61)
(64)
(65)
(66)
(67)
(68)
(69)
(70)
(71)
(72)
(73)
(74)
(75)
(76)
(77)
(78)
(79)
(80)
(81)
(82)
(83)
(84)
(85)
(86)
(87)
(88)
(89)
(90)
(91)
(92)
(93)
(94)
Bkz. s. 16 vd.
(95)
(96)
Bkz. s. 24.
(97)
s. 97.
(98) Johann-Albrecht von Rantzau, Wilhelm von Humboldt, der Weg seiner
geistigen Entwicklung, Mnchen 1939, s. 108.
(99)
KAYNAKA
VVilhelm von Humboldt: Gesammelte Schriften, 17 Bd.
Bd. 3,
Leipzig
1923. J. Vendryes: Le Langage, Paris 1921. Henri Delacroix: Le Langage et la
Pense2, Ed., Paris 1930. Ernst Jnger: Geheimnisse der Sprache, Hamburg
1934. Ludwig Klages: Die Sprache als Ouelle der Seeleukunde, Zrich
1948. Charles Bally: Le Langage et la vie, Paris 1926.
104