You are on page 1of 91

TULIN BUMIN

Tartlan Modernlik:
Descartes ve Spinoza

S T A N B U L

TARTIILAN MODERNLK:
DESCARTES VE SPNOZA

Tlin Bumin 1949 ylnda dodu. 1971 ylnda D.T.C.F. Fel


sefe Blm'n bitirdi. Fransa'da Sorbonne-Paris I niver
sitesi'nde Marcuse, CoUeti ve Lukcs'm praksis felsefelerin
de gereklik ve aklsallk ilikisi konusunda felsefe doktora
s yapt. u anda Galatasaray niversitesi Felsefe Blm
Bakan olarak almaktadr.

Tlin Bumin'in
YKY'deki kitaplar:
Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza (1996)
Hegel - Bilin Problemi, Kle-Efendi Diyalektii, Praksis Felsefesi

(i8)

TULIN BUMIN

Tartlan Modernlik:
Descartes ve Spinoza

S T A N B U L

Yap Kredi Yaynlar - 757


Cogito - 49
Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza / Tlin Bumin
Dzelti: mer Aygn
Kapak tasarm: Nahide Dikel
Bask: Acar Basm ve Cilt San, Tic, A,,
Beysan Sanayi Sitesi, Birlik Caddesi, No: 26, Acar Binas
34524, Haramidere - Avclar / stanbul
Tel: (O 212) 422 18 34 Faks: (O 212) 422 18 04
www,acarbasim,com
1, bask: stanbul, Aralk 1996
4, bask: stanbul, Ocak 2010
ISBN 978-975-363-556-7
Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Sanayi ve Ticaret A,, 2005
Sertifika No: 12334
Btn yayn haklar sakldr.
Kaynak gsterilerek tantm iin yaplacak ksa almlar dnda
yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.
Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A,,
Yap Kredi Kltr Merkezi
stiklal Caddesi No, 161 Beyolu 34433 stanbul
Telefon: (O 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (O 212) 293 07 23
http://www,ykykultur,com,tr
e-posta: ykykultur@ykykultur,com,tr
nternet sat adresi: http://alisveris,yapikredi,com,tr

NDEKLER

nsz 7
I. BLM
Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans 9
II. BLM
Kartezyen Dnya Tasarm 34
III. BLM
Sorgulanan Modernlik: Heidegger ve Cogito 50
IV. BLM
Spinoza 65
Ethica, "yi ve Ktnn tesinde" 65
Klasik Sistemin Terimi: zgrlk, stem, Erek 69
Beden, Tutkular ve Site 78

nsz

Bugn Bat aklsallnn bilim, felsefe gibi en stn kltr rnle


ri post-modernizm bal altnda sorgulanyor. Onun Modernlik
paradigmasnda yer alan zne, nesne, akl gibi temel kavramlarna
yapbozum ilemi uygulanyor. Sorgulanan ve hatta sulanan Mo
dernliin kendisidir. Modernlik bir zihniyet, dnyaya bir bak ve
bu bakn yntemleri, yaklam ve bilgikuramsal aralar bak
mndan belli bir tarzda belirleniidir. Bu tarz, kendini evrenselci ve
aklc olarak tanmlar ve bu tanmlamada bilim kadar ve belki de
ondan daha byk bir lde felsefenin pay vardr. Marjinal ya
da ok ksa srede gelip geecek izlenimini veren bir geliim ol
maktan uzak olan bu eletiri hareketini, "felsefe olmakszn sosyal
eletiri" tarznda balklar tayan akademik bildirilerden saysz
makale ve kitaba kadar trl rnlerinde izleyebiliyoruz. Bat
aklcl, Bat'nn kendi tarihinde, bata hmanizm olmak zere
gelitirmi olduu dnya grlerinin ve trl emperyalist ya da
totaliter pratiklerin balca sorumlusu olarak gsterilip sorgulan
makta.
Bu kitapta post-modernizmin sosyal bilimlerde Levi-Strauss'un evrenselci, indirgeyici, bati-merkezci yaklamlar eletiren
grleriyle balayan ve Foucaulf nun Bat aklclna kkl ele
tiriler getiren almalarndan esinlenen Derrida, Lyotard, Baudrillard gibi Fransz dnrlerinin Amerika'da bulduu yanklarla
gelien tarihine eilinmiyor. Yaplmaya allan, felsefe tarihinde
Modernliin afa olarak selamlanan 17. yzyln iki byk d
nr olan Descartes ve Spinoza'nn dnceleri ve biraz da onla
rn yakn gemii olarak Rnesans rneklerinde bu an felsefesi
nin kendi iinde tad oul ve eletirel yapy hatirlatmak ve
bylece post-modernizmin Modernlik okumasnda genellikle izle-

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

nen (ve aslnda onlarn Modernlie ynelttikleri balca eletirinin


anahtar terimi olan) indirgeyici, kolayca genelletirici eilime kar
baz dnsel ipular sunmakr.
Onu Rnesans'tan, hatta daha ncesinden balayarak hazrla
yan pek ok abaya karn. Modernlie tam bir balang an aran
dnda, bu ann kartezyen Cogito olduu sylenir. Modernlik sor
gulamalarnn da, felsefeyle ilgilendiklerinde, ou kez bu noktaya
kadar geri gittikleri grlmektedir. Foucault'nun Cogito ile dtalayc, kapatic kurumlarn birlikte ortaya kt temel tezine daya
nan eseri, bu tutumun trl rneklerinden biridir. Bu nedenle, bu
kitapta, kartezyen paradigmann nemli anlar zerinde durulma
ya alld. Kitabn nc blmnde grlerine yer verdiimiz
Derrida'nn Foucault'ya bu konuda getirdii itirazlar, felsefeden
her eye karn umudu kesmeme niyetinde olanlar iin ilgi ekici
olabilir.
Spinoza'nn yukarda sz konusu ettiimiz balamda seilii
nin temelinde yer alan dnce ise, onun sisteminin hem bugn
Modernlik paradigmas olarak anladmz ereveyi hazrlayc
hem de onu sorgulayc yaklamlar iinde barndrmasdr. Spi
noza'nn 17. yzyl felsefesine egemen olan kartezyen kuramn
ana ynelimleri olan istemcilie (volontarisme), tinsel alanla ilgili
erekselcilie (finalisme) ynelttii eletirilerin yannda gelitirmi
olduu ideoloji kuram bugn hl ilgi ekmeye devam etmekte
dir. Bu eletiriler zerinde ykselen, ahlaktan (morale) etike geme
abas ve dier ynleriyle Spinozac pratik felsefe, kitabn son b
lmnn konusudur.
Son olarak u noktay belirtmek gerekir: Her drt blmde
de sz konusu filozoflarn sistemlerinin genel olarak tamtilmas
yoluna gidilmedi. Bunun yerine, bu sistemlerin bizim Moder
nliimizi hazrlayan yap talar zerinde duruldu ve bunlar, bu
gnk sorgulamalar nda yeniden okunmaya alld.

1. BOLUM

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

Hegel, Felsefe Tarihi Dersleri'nde tinin Modern alardaki serve


nini anlatirken Descartes'tan uzun ve tehlikeli bir yolculuktan son
ra varlan bir ada gibi sz eder: "Burada diyebiliriz ki, artk evimizdeyiz ve frtinal bir denizde uzun bir yolculuktan sonra bir
denizcinin yapmas gerektii gibi, grnen sahili selamlamalyz;
Descartes ile modern alarn kltr, modern felsefe dncesi
bugne bizi getiren uzun ve dolambal bir yolculuktan sonra ger
ekten kendini gstermeye balar."
Hegel'in selamlad Modernlik bugn yalnzca eletirilmi
yor, sorgulanmyor, ama post-modernizm bal altnda bir yap
olarak bozuma uratlyor ya da bozuma uratlmaya allyor.
Tam da bu yapbozum abalarnn kendisinden esinlendii bir ba
ka filozof, Heidegger, Modernlik eletirisini Descartes zerinde
odaklatrr: Descartes, her cephede zne-nesne ayrmnn, varl
unutmann, doa zerindeki teknik tahakkmn Modern a
lardaki ustas olarak anlmaktadr.
Aslnda Hegel de Heidegger de bir tarih felsefesinin iinden
konuurlar: Descartes Hegel'e gre gelien, Heideggefe gre geri
leyen, batan bir izginin zerinde yer alan can alc bir uraktr.
Hegel'e gre. Modern Dnya ilerlemenin rndr, tarihin sonu
cu, hatta sonudur. Hegel, felsefe tarihini (Prusya Devleti'nde bi
reysel ve tmelin uzlamasyla sonulanan) bu sondan itibaren
okur. Heidegger iin bir kntnn, daha Platon'da balam
olan bu metafizik yapma suunun Modern alardaki doruu, yi
ne Descartes'tr. Hegel iin teknik uygarlk, hukuk devleti ve akl-

1o

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

salln ncelii anlamna gelen Modernlik, Heidegger iin artk


totaliter deneyimler, doann ve insann teknik smrs ve varl
n unutulmas anlamna gelmektedir. Her ikisi iin de bir 17. yz
yl filozofu olarak Descartes, bu an ilk gerek rndr. Oysa
Modernlik ve onun doa ve teknik tasarmnn ok renkli ve ken
dine zg bir "yakn gemii" vardr: Rnesans.
topyay yeniden canlandrmay, tarih ve doay uzlatirma
olarak dnen Ernst Bloch, modernlii konu alan felsefe tarihile
rinin, belki de kendine zg bir havas ve dier dnemlerden ko
layca ayrt edilebilen bir rengi olmakla birlikte ok ynl ve ok
biimli yaps yznden, btnnde anlalp anlatlmasn g
bulduklar iin ihmal ettikleri 16. yzyl Rnesans'n heyecan ve

rici bulur. Rnesans Felsefesi (fr. ev: La Philosophie de la Renaissance,


Payot, 1972, Paris) balkl kitabnda Bloch, bu dnemin, insanln
o zamana degin grmedii bir yeniden balay ve yeniden do
uu iinde barndrdn, yeni insann ve yeni toplumun burada
doduunu ve onun ok yaygn olan "Antikite'ye dn" olarak
yorumlannn tam da bu yepyenilii glgelemekte olduunu
syler. Rnesansllar byle bir ada yaadklarnn bilincindedir:
Mimar Alberti "nsan eylemek iin yaratld, yararllk onun kade
ridir" ya da Hutten "bilim geliiyor, zihinler kar karya arp
yor, bunu yaamak tam bir zevk" derken, ortak olarak yepyeni bir
a yaadklar bilincini dile getirmektedirler.
Gerekten de etkinlik, dnemin egemen kategorisidir. Bulu
lar, doann srrna giri, alma, vb. Ortaa'n yasaklad ya da
kmsedii btn bu etkinlikler, Rnesans'n gndemini boydan
boya doldurur. Byk ve her eyi sarsan bir yenilik duygusu, sa
nattan teknie, ticaretten felsefeye, kuramsal olsun pratik olsun
btn alanlarda youn bir biimde yaanr. Bloch'un syledii gi
bi, bir grkemlilik ve sonsuzluk izlenimi, feodal ve teolojik toplu
mun yapay ve kapal dnyasnn yerini almaktadr. Ticaretin yerellikten kurtulup dnyaya alna, Alberti'nin perspektifi ve Rne
sans'n resminin bir pencereden alp ayrt edilebilen en uzak
ufukta, ardnda ulalabilecek btn bir dnyann yer aldn d
ndrerek biten tablolar elik eder. Yeni doa ve yeni birey bir
likte domakta, doa kendini baka amaktadr.
Ortaa ve Rnesans'n resmini karlatirmak belki de bu iki
an insan-doa ilikisini tanmlayn anlamann en ksa yoludur.
Her eyden nce Ortaa'da yukardan gelen k, Rnesans res
minde yerini bu dnyadan, konuya yatay olarak gelen a brakr.

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

11

Ortaa tablolarnda doa ya ikonalarda olduu gibi hilie gm


lr ve yaldzl bir fon halini alr ya da zerinde gerekten anlaml
olan tek eyin, yani insann kendi dramn yaad ama kendi ba
na anlamsz bir dekor gibi geride durur. Ortaa'n egemen katego
risi olan Aknlk, insan da beraberinde alp doa-dna tam gi
bidir. Oysa Rnesans ressamlar hl Hristiyanln Madonna'larn izmekle birlikte artik burada konu, bedeni, bireysel varl, du
yusal hazz resmetmenin bir vesilesi olarak kendini duyurur.
Sanatta, ticarette, bilgide dnyevileme ve maddeye yakn
lama, Rnesans'n Doa kavramnn yepyeniliinin en belirgin
gstergeleridir. Buna karlk Ortaa kltrnn, doay ihmal
etme ya da kmseme karlnda. Bat kltrne Antikite'ye
gre derinlemi ve zenginlemi bir zne ve Tarih kavramlarn
kazandrm olduu sylenir. Mesela E. Gilson, Antikite'nin zne
yi, konusu karsnda edilgin ve mmkn olduunca silik olarak
konumlayan ve hatta Aristoteles'te olduu gibi, ideal durumda
onu konusu ile btnlemeye aran bilgi ideali karsnda Hris
tiyanln, zne kavramna bambaka boyutlar kazandrdn be
lirtir. Bu zne, btn etkinliini evreni bilme srecinde tketme
yen, zerk, kendine zg bir hayati olan bir znedir. Doa-nesne
ise, iinde znenin dyle balayan dramnn yaand bir de
kor durumuna der. zne ile birlikte Tarih, yine Ortaa Hristi
yan dnyasnn yeniden tanmlayarak Modernlik'e miras brakti
kavramlardr. Aristoteles'te "bios" modelinden tretilmi dngsel tarih anlay erevesinde, uygarlklar bir organizma gibi do
up, byyp, yalanp, lr. Hristiyanlk ise ba, yn, anlam
ve sonu olan, izgisel tarih anlaynn teolojik balamda ilk rne
ini sunar. Bu rnekte mutlak bir istem olarak Tanr, insan yaratir
ve insan, nceden kestirilemeyen ve sonra da asla yinelenemeyecek olan olaylarn aktr olarak der, ac eker, kurtuluu umar...
Ortaa Hristiyan kltr zne ve Tarih kavramlarn ka
zandrmakla birlikte, bunu Doa kavramn zedeleyerek yapmtr.
Bu nokta yalnzca d dnyay ilgilendiren ve bugn "ekolojik"
olarak nitelendirebileceimiz bir balamda anlalmamaldr. Sz
konusu olan, ayn zamanda insann doal yan, maddeyle ilikili
yan yani bedenidir. 16. yzylda Doa'nn yeniden canlannn
ardndan nsan ve Doa ilikisi, ruh-madde ilikisi olarak btn
bir 17. yzyl felsefesinin balca sorunsallarndan birini oluturacaktir. Rnesans, Descartes'n Cogito'suyla nlenen 17. yzyl ruhbeden ilikisi sorunsalnda yer alan terimlerden Beden-Doa'nn

12

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

btn eitlemeleriyle, elikileriyle dncede oluturulmakta ol


duu bir dnemdir.
Bloch, kitabmda bu konu hakkmda unlar yazyor: "Rne
sans felsefesi ou kez 'cogito ergo sum' ile balayan yeni felsefe
nin temel ta olarak sunulan Descartes ile alan asl blme bir
giri olarak kullanld. Oysa bu gr tmyle yanltir!" Descartes'n ncelleri vard ve onlar, onun hazrlaycs olmaktan daha
fazla bir neme ve daha baka bir anlama sahiptiler. Onlar Descartes'n ve onun izinden gidenlerin nl ruh-beden ilikisi sorunsal
nn terimlerinden olan Doa zerinde dnmeye ve onu yeniden
tanmlamaya cret ettiler. Ama bu serven de, R. Lenoble'un Doa

Dncesinin Tarihi {L'Histoire de l'idee de la nature, Albin Michel,


1969, Paris) balkl kitabnda gsterdii gibi, kendi iinde farkl
epizodlar barndran bir sretir.

ki Yzyl ve ki Doa Tasarm


R. Lenoble, Doa Dncesinin Tarihi balkl kitabnn Rnesans ile
ilgili blmnde u temel savdan hareket eder: Rnesansllar do
ay sevdiler, onu sonsuz bir merakla aratirdlar; ama onu, bugn
bilimden anladmz anlamda bilmediler. Dolaysyla onlarda bi
zim bilimimizin ilk rneini aramamz doru deildir. 16. yzyl
Rnesans', skolastiin ve Hristiyanla uyarlanm Aristoteles fi
ziinin terk edilmesiyle 17. yzylda matematiksel fiziin bulun
mas arasnda geen iki yasa, iki logos aras bir dnemdir. Lenob
le'un kaygs, 16. yzyl Rnesans'nn animist, panteist, bysel
doa tasarmnna geii bir sreklilik ilikisi gibi grme alkanl
mz sorgulamak ve 16. yzyl kltrnn "bilimsel ilerleme"yi
hazrlamak dndaki kendine zg boyutlarn ortaya koymaktir.
Gerekten de 17. yzyl. Modernliin bilim, yntem ve doa
tasarm olarak beiidir. Hegel'in olumlu, Heideggefin eletirici
adan deerlendirdii gibi, orada artk Modernliin ruhu kendini
"uzun ve tehlikeli" bir yolculuktan sonra kendi lkesinde duyabi
lir. Orada, teknik uygarlk, zneyle nesne-doa arasndaki ayrmn
zerinde ykselecek olan kuramsal ve pratik ilikilerin zemini bu
lunabilir. Oysa 16. yzyl, Lenoble'un altn srarla izdii gibi, as
lnda bir zl ve aray dnemidir. Bir yandan sava ve aln
kasp kavurduu Avrupa'da artik sa'nn her eye katlanma mode
li etkisizlemekte, te yandan Hristiyanln Avrupa ile snrlan-

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

13

m olan doa tasarm, yeni ktalarn ve uygarlklarn bulunuu


karsnda yetersiz kalmaktadr. Ama eski aklsallk modelinin
bylece tkenii, beraberinde henz, yeni bir Logos'un ykseliini
getirmemektedir. Eski aklsallkla 17. yzylda oluacak olan yeni
Logos arasnda Rnesansllar, belki de ilk kez bir yzyla bir btn
olarak damgasn vuracak olan iki yasa-aras dnemi yaarlar.
Din, sanat, teknik, politika gibi btn ynleriyle kltrn
kendisi zerinde dnme, kendini kavramlara ykseltme abas
olarak felsefenin yeni bir Logos oluturma evresine henz varma
d bu dnemin, yar bilim adam, yar byc, yar air olan ve
hepsini de uzun bir Modernlik srecinden sonra hatirladmz G.
Bruno, Campanella, Cusanus, Pompanazzi gibi temsilcileri 17.
yzyl filozoflarndan ve bilim adamlarndan ok baka trden
dnrlerdir. Gerekten de Modernliin kurucular olduklar ko
nusunda yaygn bir kan bulunan bu kiiler, Hristiyanl yadsr
ken bycle inanr, Aristoteles'le tartrken Ortaa'n uygar
lk d olduunu dnd uzak diyarlarn "ilkel" kabileleriyle
ayn doa anlayn paylar gibidirler.
Lenoble'un deyiiyle, gnmzn bilimi asndan bakld
nda, 16. yzyl Rnesans' hem Aristoteles ve Ortaa'n kapal
dnyasndan kopu anlamnda bir "ilerleme" hem de bilim-ncesi, yasa-ncesi dnceye kadar giden, animist ve vitalist ynde
bir "gerileme" olarak tanmlanabilir. Bu animizm ve vitalizm, ku
kusuz Rnesans sanatnn baarsnn balca nedenleri arasnda
yer almaktadr. Sanat, bu bilim-ncesi ve Logos-d kltr orta
mnda byk bir geliim kayna bulmutur. Ama ayn ey bilim
iin geerli deildir. Hatta paradoksal grnmekle birlikte 16. yz
yl, yani bilimin, Ortaa'n Hristiyan ve Aristotelesi ereveleri
ni krd, ama onlarn yerine baka bir ereve oluturamad
yerde gelien sanat, 17. yzylda, yeniden gelien bilimin yannda
klasikleecek, donuklaacaktir. Lenoble, bundan animizmin bilim
iin "zararl", ama sanat iin uygun bir kltr ortam oluturduu
sonucunu karr. zetle Lenoble'a gre, 16. yzyl Rnesans' do
ay dnmeden nce duymutur ve bu duyuun gc, duymak
yerine dnmek isteyen akla Skolastiin zorla kabul ettirdii er
eveleri ykmtr.
Her eye karn Cusanus'tan {Docte Ignorance, 1440) G. Bruno'nun 1600 ylnda yakl arasnda yer alan srede yeni bir ev
ren tablosunun ilk eleri yava yava belirmektedir. Cusanus'un
teo-kosmolojisi, olumsuzlayc yntemle "kartlarn birlii" kura-

14

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

mim, aym zamanda Tanr'nn bilinemezliini ve her yerde varolu


unu gstermek zere birletirir. Cusanus, "Coincidentia oppositorum" yntemiyle sonlu ve sonsuzu ontolojik ve lojik adan aar.
Yntem aslnda matematikten esinlenmektedir. Sonsuz sayda k
esi olan bir okgen, en u noktada, bir embere "benzer". Yine u
noktada, doru ve eri izgi birbirlerine benzer. Cusanus bu mate
matiksel analojileri metafizie yaymay dener: Mutlak maksimum
ile mutlak minumumun Tanrda ayn olduunu syler. Yine de
kartlarn birlii dncesiyle Cusanus'un, Hegel'in ncs oldu
unu sylemek pek yerinde olmayacaktir. nk Cusanus'ta iin
de olumsuzlamay barndrmayan, yalnzca kartlarn aslmasyla
oluan bir sentez dncesini buluruz. Cusanus, bu dnceleri
nin yannda panteizme dmemek ve tanrsal aknl korumak
niyetindedir. Bu dnce ve kayglarla oluturduu kosmolojisi
yine de devrimci bir nitelik tar: Sonsuz bir evrende ne sabit bir
merkez ne de aralarnda basamakl bir iliki olan gkkreleri var
dr. Yerkre merkezde deildir ve aa, yukar kavramlar gz
lemcinin, konumuna gre bir anlam tar. Cusanus, ayda bulunan
bir gzlemcinin, yerkrenin yukarda olduu izlenimini edinece
ini syler. Dnya tipk yldzlar gibi hareketli durumdadr. Buna
karlk sonsuzlua ait olmad iin, bu hareket ember biimin
de, ama mkemmel olmayan bir harekettir. Geleneksel dnce
lerle gelecei nceden hazrlayan dnceler, Cusanus'un tm g
rlerine damgasn vurur: bir topacn, ok hzl dnd an dura
anm gibi grndne dikkat eken Cusanus, sonsuzda hare
ket ve duraanln birdtn syler. Snrsz ve merkezsiz bir
evrende kukusuz insann da konumlanmas deiik olacaktr. Bu
rada Cusanus'un bu konudaki grlerinin ayrntisn vermemiz
mmkn deil. Ama zetle denilebilir ki, Cusanus, teoloji ile insa
nn olumlanmas arasnda orta bir yerde bulunmaktadr.
16. yzyl Rnesans'n en iyi temsil eden dnrlerin ban
da kukusuz G. Bruno yer alr. Bloch'a gre o, kosmosun sonsuz
luunun sesidir. Onda belki de ilk kez sonsuzluk ve ikinlik (Immanence) bir arada dile getirilir. Daha nceleri. Antik Yunan'da
akl-d olduu dnlen. Ortaa'da ise tanrsal aknla d
nen sonsuzluk onda dnyevileir. nsan, kendisini ilk kez son
suzluun iinde duyar. Bu, bir bakma Hegel'in sonlu ile sonsu
zun, evrensel ile tikelin uzlam olarak grd uraa benzese
de, sz konusu olan, ne Tarih ne Prusya Devleti deil, tmyle
kosmik bir duyarllk tavrdr.

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

15

Rnesans felsefesi balangta Parmenides'in felsefesini her


trl aknla kar bir silah olarak benimser: varolan, yalnzca
kosmosdur ve onun dnda hibir ey yoktur. Ama buna hemen
u yorumu getirir: Bir ve Btn, kendi iimizde tadmz ayn
bir hayatla doludur. Frtina iimizdeki nefes olarak, rmaklar atar
damarlar olarak, kayalar kemikler olarak yaamaktadr. Rnesans'da yaygn olarak karlatimz ve Bruno'nun da zamanyla
paylat bu grler Ben'in mevcut dnyayla i ieliini, bu dn
yaya yerlemiliini dile getirir: insan rzgrla, toprakla, yldzlar
la kardetir. Bruno, Bloch'un szleriyle, bu kosmik duyarll
"vurgular mutlak olarak yeni olan, kosmik sonsuzluk zerine
sylenmi bir ak arksna dntrmtr". Bruno'nun felsefesi
Hristiyanla kar deildir; ondan habersiz gibidir sanki. Ama bu
felsefe, ayn zamanda Antikite'nin son dnemlerinde gze arpan
"dnya dna ka" da telkin etmez. O, belki bir anlamda, "kar
delerim" diye SZ ettii Sokrates-ncesi felsefeye yakn olarak ko
numlanabilir.
G. Bruno'nun, onu, Sokrates'ten 2000 yl sonra, 17 ubat 1600
ylnda yaklarak lme gnderecek olan panteist materyalizmi ve
sonsuzluk dncesi, Copernicus'un gnemerkezli sisteminden
ok farkl bir renktedir. Bilindii gibi, Copernicus'un gnemerkezlilik kuram, aslnda eski gk kubbe imgesini altst etmez, yl
dzlar sabit yldzlar kresinde akl olarak durmay srdrrler.
Oysa G. Bruno, Bloch'un Rnesans Felsefesi zerine kitabnda ger
ek bir Rnesans dnr olarak yepyeni bir kosmik imge sunar:
"Btn bunlarn yaanlan ieriini anlamak iin, imgelemimizi
altrmamz gerekiyor: Gk kubbe serbest; yedi kresi ve bize
yldzlar boyunca uzaktan bakan klaryla 'dnya soan' patla
m durumda. Katmanlarn ve krelerin oluturduu bunaltc ha
pishane yerini kosmik maksimuma brakmakta ya da brakr g
rnmekte; tanrsal sonsuzlua gmlen mistiin dnda imdiye
degin insan asla byle bir sonsuzluk izlenimi duymamti." (s.
35) Burada daha sonra Spinoza ve bir biimde Hegel'de rastlana
cak olan yeni bir panteizm kendisini duyurmaktadr.
te tam da bu panteizm. Bir ve Btn'n bu i ielii, Lenob
le'a gre, modern anlamda bilimin ve felsefenin douuna hi de
uygun olmayan bir anlam ufkunu oluturuyordu. Hristiyanln
birlii, Reformasyon'la yklmt. Katolik Kilisesi'nden byk
kopmalar oluyordu. Yalnz dinde deil, her alanda artik dnce
birlie deil, trlle ve birbirine indirgenemez zgnlklere y-

16

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

nelmekteydi. Natura ve Natio kavramlarnn birlikte gndeme ge


lii ve ulusal politikalarn Machiavelli'de ilk dile getirililerine tikellikleriyle zenginleen bir Doa'ya yneliin elik edii, bu yne
liin sonucuydu. Dante'nin bir Hristiyan kosmosu olan dnyas
nn da gsterdii gibi, Ortaa'n dnyas, slam dnyas bir yana
braklrsa, kendisi dnda birka pigme ya da amazon toplulu
undan oluan nemsiz bir barbar blgesinden baka hibir kua
n var olmad dncesiydeydi. Tarihle ve dnyayla akan
tek ey Hristiyan dnyasyd. Oysa yeni topraklarn ve yeni uy
garlklarn kefi, eski dnyann bu konuda sahip olduu deerler
tablosunu altst etti. Bugn artk etiketlenip snflandrlm olan
bu bulular, Rnesans'ta hibir zaman bitmeyecek olan bir serve
nin ilk uraklar gibi anlalyordu. Magellan'n 1519-1522 yllarn
da yapti yolculuklarn Bati dncesine kazandrd en nemli
ey, belki de u kan olmutur: saysz baka uygarlk! O halde
dnya, Hristiyanln ileri srd gibi, insan iin yaratlm olsa
bile, her durumda, yalnzca Hristiyanlar iin yaratlmad. Bir uy
garln baka uygarlklarla karlamasnn uyandrd sarsnti,
bu uygarln felsefi, politik, toplumsal btn elerini birbirine
balayan aklsallk anlayn da sarst: Baka uygarlklar varsa,
baka aklsallklar da olabilir. Ya da daha dorusu bizim aklsallmz, belki de, bazan doru bazan yanl olabilen yerleik yargla
rmzdan baka bir ey deildir!
Bulunan yalnzca baka uygarlklar deil, baka talar, baka
bitkiler, baka canllar, yani o zamana degin tannmam ynleriy
le Doa idi. Bu durumda eski doa tasarm, Aristoteles fiziinin
ona kazandrm olduu bilimsel salamla karn, bu yeni bulgu
lar erevelemeye yetmeyecekti. Doada, akln dondurduu form
lara bakaldran bu canllk, Lenoble'un dedii gibi, Rnesans insa
nn, en azndan 16. yzylda, ona "bilimsel" olarak yaklamaktan
ve onu yasalara balamaktan alkoydu. Rnesansl doa aratirmaclar kukusuz doay gzlemlediler, bulduklarn adlandrdlar,
saptadlar. Zaten bilineni kmseme, sonsuz bir merakla doay
aratrma tavrndan, botanik ve jeoloji son derece yararland. Ama,
te yandan doann artcl, trll ve canll, domakta
olan Modernlii, kendisine sunulan ve artk istemedii tek bilimsel
model olan Aristoteles fiziinin yerine bir bakasn koyma aray
ndan, bir sre iin, alkoydu. Doa, nasl geliecei nceden kesti
rilemez bir "mucize" alan, "byc kutusu" ve canllk kayna
olan bir "ana tanra" olarak tasarlanyordu. Aslnda Lenoble'un

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

17

belirttii gibi, doaya duyulan hayranlk ve bylenmilik duygu


sunun onlar "bilmek"ten ahkoymasnn yerine Rnesansllafn
bunu yelediklerini dnmek daha doru olacaktr.
Yine belki ayn nedenle Rnesansllar, Antikite'nin iki byk
dnr olan Platon ve Aristoteles'i (onlarla ilgilendikleri za
man), ok zel bir tarzda yorumladlar. Her eyden nce Platon'u
yelediler. Ama bu Platon, matematiki Platon deil, mitlerin Pla
ton'u, Yeni-Platoncu yorumdan gemi, dnya ruhundan sz eden
Platon idi. Zaten bu dnemde her dnr, kendi kiisel Antikite'sini yaratm gibidir: Sokrates ncesi filozoflara ait metinler, Cicero ve Aristoteles'inkilerle serbeste karr. Bu serbesti, Rne
sans'n eline geirdii metinlere donuklatrc bir saygyla taklp
kalmasn, uzun metin zmlemeleriyle heyecann yitirmesini
engeller. Platon, henz Skolastiin szgecinden gemi Aristote
les'in baskn olduu kltr dnyasna yeni ufuklar aar. Birbirine
hi benzemeyen, ama hepsi de Platoncu dnrler belirir: Petrarca'nn hmanist Platonculuu, Bruno'nun bakaldran Platonculuu ve Ficinius'un spritalist Platonculuu yan yana durur.
16. yzyl iin doa yasalar, bizim iin olduu gibi, iinde
hibir articilk imkann barndrmayan ve kendimizden emin
bir biimde kullanmamza ve yararlanmamza hazr bir doann
uyduu kurallar deil, onun kendisine ait olan yaama ritmleriydi. Campanella bu animist doa tasarmn Doa Tarihi'nde dile ge
tirir: Ona gre mevsimler, btn canllar gibi, doann da sahip ol
duu yaama ritminin gstergeleridir. Hatta yeryznn zerin
deki engebeler, onun dndnn kamtidr. Byk bilgin Kep
ler bile bu hayalleri paylaacaktr. Ona gre yerkre, gkyznde
yolunu ok iyi bulduuna gre bir zekaya sahip olmaldr. Rne
sans'n estetii, yalnzca sanatlarda yaamaz. Bilim adamlarnda,
mesela Keplerde de bu estetik "vizyon" kendini duyurur: Yeni

Astronomi'nin {Nova Astronomia, 1609), Dnya Uyumu'mn {Harmonia Mundi, 1619) yazarnn, matematii nasl ampirik bir Pitagoraslk olarak anladn grmek ilgintir. Bloch'un belirttii gibi.
Kepler, gnein uydularyla arasndaki uzaklkta lirin titteyen tel
leri arasndaki saysal ilikiyi bulur. Bylece Kepler, Pitagoras'la
birlikte Timaios Platon'una kadar gider.
G. Bruno'da natralist bir panteizmle sonulanan Yeni-Pla
toncu bu izginin yannda Rnesans'n Aristotelesileri yer alr.
Aslnda artic bir biimde, onlar da Aristoteles'e Skolastie kar
kuramsal donatim bulmak iin bavurmaktadrlar. Bylece Padua

18

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

okulu, bn Rt tarznda anlalan Aristotelesilii yeniden canlan


drr. Ama yine de asl rabet gren, astroloji, simya gibi bilimsel
lik d, bycle ve falcla yakn uralardr.
O halde denilebilir ki, Lenoble ve E. Bloch, Rnesans'n u
parodoksu yaad konusunda anlamaktadr: Son derece baarl
ve modern dnyann estetikten anlad eye yakn olan bir sanat
sal atilmla e zamanl olarak 16. yzyl Rnesans', Aristotelesiliin ya da her trl bilimin berisine, "ilkel" denilen tasarmlara ka
dar giden bir doa anlayna dnmtr. Rnesans, doann d
nlmeden nce duyulduu ve bu duygunun Skolastiin duy
mak yerine bilmek isteyen akla zorla kabul ettirdii ereveleri
ykti bir ara dnemdir.
16. yzyln doa imaj, henz, Descartes'ta net olarak ortaya
kacak olan bilen zne ve onun tasarmnn konusu olarak dnya
kavramlarn oluturmu deildir. 17. yzyl, Makina-doa tasar
myla bu tablonun ortaya kmasna izin verecek ve greceimiz
gibi, btn bir Descartes metafizii, bu tablonun ontolojik temelle
rini salamaya alacaktir.
Lenoble bu gei srecini yle anlatir: Her eyden nce Yl
dzlar kusursuzluklarn yitirirler. 1573 ylnda Tycho Brahe, yeni
bir yldzn douunu bildirmiti. Ama 1610 ylnda Galilei'nin ya
ynlad gzlem sonular ok daha byk bir aknla yol aacaktir. Ayn yzeyinde astronomik drbnlerin gsterdii dalar,
vadiler, bir yldz kmesine dnen Samanyolu ve daha nemlisi,
gnein yzeyindeki lekelerle birlikte gkyz, tanrsal bir mekn
olmaktan kmaktadr. Ama en nemlisi. Keplerin, gezegenlerin
ember deil, elips eklindeki yrngeler zerinde hareket ettikle
rini ileri sren grnn Galilei'nin kar kmalarna karn, gi
derek yaylmasdr. Btn bunlar Copernicus'un matematiksel bir
varsaym nitelii tayan gnemerkezli sistemine eklenmekte ve
Galilei'nin gelitirdii yeni hareket ve gravitasyon kuramyla artik
bu varsaym, bir dnce oyunu olmaktan kp bir fizik kuram
haline dnmektedir. Kosmosun bu yeni grnn, yukarda
ki kantlar nda, 30 yl gibi ksa bir sre iinde tm bilim adam
lar benimserler. Bu deiime asl direni, genellikle sanld gibi,
dinden deil, daha ok saduyudan gelir. Geni halk kitlelerinin
bu yeni evren tablosuna almalar iin 17. yzyln sonlarn bek
lemek gerekecektir. Lenoble, 1671 ylnda bir yazarn Coperni
cus'un kendisine "gln" geldiini yazdn belirtir. Hl dnya-merkezli, insan-merkezli ve insanbiimci erekselci evren tasar-

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

19

minin taycs olan bu yazar, yldzlar "yeryzn aydnlatmak


iin yaklm mealeler" olarak tanmlamakta ve bu nedenle dn
yann onlardan biri evresinde dnmelerindense, onlarn aydnlat
mak amacyla yaratlm olduklar dnya etrafnda dnmelerinin
ok daha akla uygun olduunu dnmektedir. Bu dnceleriyle
SZ konusu yazar, ortakduyuyla ve arasz gzlemle ayn gr
paylamaktadr. Gerekten de gnlk "deneyim" bize dnyann
ar ve byk bir ktle olduunu ve hafif ktleler olan gkcisimle
rinin her gn onun etrafnda kayarak dnmekte olduunu gster
mektedir. O halde yeni matematiksel fiziin nerdii evren tablo
su, her eyden nce grdmz ve her gn izlediimiz btn bu
bilgilere kar kmak istemektedir. Ama dnyay hafif, gnei ve
yldzlar ok daha ar ktleler olarak ve birinciyi hareketli ve di
erlerini hareketsiz olarak dnmek iin ortakduyunun zamana
gereksinmesi olacaktir. Sonu olarak, yine de. Doa 16. yzylda
sahip olduu tanralk mertebesinden 17. yzylda da daha nce
hi uramad bir de urayarak bir makina haline gelecektir.
Ortaa'da Tanr'nn yaratim olan doa, bir Bonaventura'da oldu
u gibi, Tanr'ya iaret eden ikinci bir incil gibi grlebilirken, yine
16. yzylda eski astral dinlerin canlanmasyla bir tanra gibi tasarmlanabilirken, 17. yzylda yer alan bu d sonucu o, insann
kullanmna, smrsne ak, srlarna sonuna kadar eriilebilir
bir konu haline dnr. Lenoble bu olaanst olaya bir de tarih

saptiyor: 1632, yani Galilei'nin ki Byk Dnya Sistemi zerine Di


yalogla/m yaynlad yl. Diyaloglarn getii "mise en scene" bi
le grnteki zararszlna karn yaanlan devrimi ok iyi an
latmaktadr: Eskiden filozoflardan sorulacak bir konuyu teknis
yenler, mhendisler, Venedik tershanesi gibi bir yerde tartmakta
dr. Bu noktaya yeniden dnmek zere hem 16. hem de 17. yzy
ln doa ve bilim anlayndan eler tayan, bilmek ve yapabil
mek arasndaki ilikiyi modern dnyann tanmlayaca tarzda ve
ilk kez bu denli kararllkla dile getiren Francis Bacon'un bizi bura
da ilgilendiren grlerini ksaca hatirlatalm.
E Bacon'n asl hedefi, bilgiden ok doa zerinde g sahibi
olmak, doaya egemen olmaktr. Ona gre, kendinde bilgi ya da
doruluk yoktur. Btn bilgiler insana yararl olmak, dnya ze
rinde "regnum humanum"u (insann egemenlii), herkesin mutlu
luunu salamak iin vardr. Ama bu tasarnn gereklemesi, yani
insann dnyann efendisi olmas, eylere hakim olmas, nesneleri
kendisine hizmet edecek ynde dntrebilmesi hedefi, paradok-

20

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

sal bir biimde, insamn doaya uymasm gerektirir. 16. yzylm


bysel giriimleriyle balayp 17. yzylda doa zerinde tahak
km hlyalaryla gelien bu srecin gei figrlerinden olan Francis Bacon, bunu yle ifade etmektedir: "Doay ona boyun eerek
yeneriz." nsann doa yasalarn kendine hizmet edecek yolda
kullanmas iin, nce onu tanmas gerekir. Bu amala Bacon, eski
lerin bysnden farkl da olsa, bir tr bycl canlandracaktir. Bu, artk dnya zerinde sama yollarla etkili olmaya al
mayan yeni bir "teknik"tir. Bloch'un hatrlatti gibi, aslnda o d
nemde teknik tmyle yeni, byl bir szckt.
Doaya egemen olmak amacyla boyun eme, neye boyun
eeceimiz konusunda bilgi sahibi olmamz gerektirir. Bunu hize
retecek olan ise, deneyimdir. Doayla ilk ilikimiz alglarmz
yoluyla olur. Akl, alglarmzdan hareketle tmevarm yoluyla ya
salara ykselmeye alr. Hakiki filozof bulduu her eyi karnca
lar gibi toplayan ve akla ham durumuyla sunan ampiristler gibi
ya da kendi tznden rettii maddeyle bo bir a ren rmcek
lere benzeyen aprioristler gibi olmamal, duyumun verileriyle akl
birletirebilmelidir. F. Bacon, hakiki filozofun duyum ve akl ara
sndaki balantilar nasl kuracan, verdii "ar" benzetmesiyle
yeterince aydnlatamamakta ve doal olarak bu balanti, Bloch'un
deyimiyle, byle bir "evlilik kararyla" salanamamaktadr. Bizim
d dnyay kendileri yoluyla aldmz bu iki ara gerekte nedir?
Niin birincisi tikel olan, ikincisi tmel olan hedef alr? Btn bu
sorularn sorulmasnn bile henz zaman gelmemitir. Yine de Novum Organon Scientiarum'un yazarnn grleri, bu konuya do
rudan yaklamaya doru atlm bir adm olarak grlebilir.
Ama Bacon'n felsefesinin ok daha etkili ve kalc boyutu,
dola kuramnda dile getirdii eletirel boyutudur. Bu kuramyla
Bacon, feodal-teolojik toplum ideolojilerine somut rnekleriyle kar
kar. E. Brehiefnin de altin izdii gibi, Bacon'n eletirileri ok
ynldr: hmanistler bilimde edebiyat yapmak iin bir malzeme
aramakla, "bedenlerini hcrelere kapatmalar gibi ruhlarn Aristo
teles'in iinde tutsak klm" olan skolastikler kat dogmalar ret
mekle (her eyde saylar gren Pitagoraslar gibi), uzmanlar da ilk
felsefeyi gz ard edip dallarnda almakla yetinmek ve kendileri
iin gzde olan bu alann her trl bilgiyi iinde barndrdn d
nmekle eletirilirler. Bacon'n intellectus'a, bu snflayc, soyut
anla duyduu gvensizlik duygusu, onun yukardaki eletirile
rinden doar: anhk, biimleri bozucu bir ayna gibidir; o her yerde

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

21

eitlikler, tekbiimlilik ve benzerlikler arar. Bacon anl salt akl


yrtme gcyle, karsnda duran bu son derece zengin doaya
boyun ediremeyeceinin bilincindedir. Bu nedenle o, ne Descartes
tarz bir felsefi yntemin ne de Spinoza tarz akla iten reform uy
gulamann yararl olacan dnr. Ona gre, zamannn bilimi
ok acele bir biimde bir uzmanlk ve yntem konusuna dn
mekte, bu nedenle de az gelimekte ya da hi gelimemektedir. Oy
sa bilim aforizmalarla ve gzlemlerle danklat lde nicelik
sel olarak byyebilir. Yntemler ise, yapay bir biimde, bilimleri
u an iinde bulunduklar snrlarn iinde dondururlar: Bacon'a
gre, eer dncede kesinlikle balarsak kuku ile bitiririz. Gere
ken, kukuya sabrla katlanmak ve bylece kesinlie ulamay bek
lemektir. Brehiefnin de belirttii gibi, Bacon'n bu grleri ilk ba
kta Descartes'n yntemsel kukusunu artirmakla birlikte as
lnda ona karttir. E. Brehiefye gre, aradaki fark, aslnda Descar
tes'n felsefeye kukuyla deil, ilk kesin bilgi olan Cogito ile bala
masnda yer ahr. Bu kesinlik aslnda kukuda ierilmi olarak bulu
nan bir doruluktur. Dier kesin doruluklarn kayna da yine
kuku deil, bu ilk doruluktur. Oysa Bacon iin kesinlik bilginin
balangc deil, uzun aratirma sonucunda ulalabilecek olan ve
aratrma-bilme srecini noktalayacak olan sonutur.
E. Bloch, E. Bacon ve Descartes'n kuku anlaylar arasnda
ki ayrm baka bir adan ele alr: Descartes kukuyu bilginin
balang noktasna yerletirirken, Spinoza Akhn yiletirilmesi
zerine nceleme'sini yazarken, her ikisi de akl, ak ve seik tasa
rmlar gelitirebilmesi amacyla, kendi iine kapatrlar; onu, du
yusal yanlsamalar ya da geleneksel nyarglar trnde hibir ya
banc enin ulaamayaca bir alanda doadan ve dnyadan ya
ltmann peindedirler. Akl, Spinoza'ya gre, karanlk idelerin
yerine matematikte rneklerini bulduu upuygun (adequat) ide
leri geirmelidir. Oysa Bacon'a gre aklcln rn olan bu tr
ideler salt akln, yani d dnyaya hibir biimde bulamam ak
ln kendisinden rettii kavramlardr. O halde onlar, sanlabilecei gibi, gereklie upuygun ideler deil, yalnzca, bir baka ideye
uygun klmak iin kendi kendini artm idelerdir. ki kere ikinin
drt olduu, bakalarna kendimize davranlmasn istediimiz
gibi davranmamz gerektii gibi, bu tr ideler moral ve metafizik
te ezeli-ebedi doruluklar olarak yer alrlar. te Bacon'n rm
cek parabolyle eletirdii bu tarz ideleri doruluk adna neren,
aklclktr.

22

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

J. Habermas'n Felsefi ve Politik Profiller (Fr. ev.: Profils philosophiques et politiques, Gallimard, 1974) adl kitabnda, kendisine
ayrd blmde "umutlarn fenomenolojisinin dnr" olarak
tanmlad Bloch, Rnesans'la ilgili kitabnda deneyciliin olgular
karsnda fazla saygn tavrna karn, 17. ve 18. yzyllardaki
aklcln zellikle doal hukuk alanndaki hakl tutumunu hatirlatmay yerinde bulur: aslnda Bacon'n aklcla ynelttii eleti
riler yerindedir. Ama deneyciliin yntem olarak pratik alanda be
nimsenmesi u an burada bulunan deneysel, olgusal efendilerin ve
yazl, yazsz, ama pozitif yasalarn kr krne izlenmesine g
trmeyecek midir? Oysa aklclk, doal hukuk alannda en azn
dan insanlarn unu syleyebilmesini salamtir: Binlerce yllk
adaletsizlik, bir hukuk olarak grlemez. Bylece varolann eleti
rilmesinin epistemolojik koullarn salayan aklclk, ne kadar es
ki olursa olsun, olgulara teslim olmamay temellendirebilmektedir.
Doa ile ilgili olarak ise deneycilik, ok daha "hakl" bir konumda
dr. Doa konusunda "olgulara boverelim" slogan, tam tersine
onlara zorla "deli gmlei giydirmek" anlamna gelebilir. Ama 17.
ve 18. yzyl mutlakiyeti rejimlerinin beraber getirdii tiranca ve
baskc olgular karsnda tm idealist terminolojisiyle birlikte
aklclk, akl adna hakl bir bakaldrmay dile getirir: Bloch, bu
bakaldrnn epistemolojik adn "deneyciliin aklsal yolla yad
snmas" olarak koymakta tereddt etmez. Bacon'a dnersek onun
putlar krma giriiminde, bu yerleik nyarglarn bulanklatrd ayna olan tin, deneyimin nda ykanacaktr. Baka bir deyi
le, Bacon'n gndeminde yer alan anln artlmas ilemi, aklc
larda bulunmayan bir bilgi kuram ve materyalizm erevesinde
dnlecektir. Ama bu hi de olgucu nitelikte, maddesel dnyay
naslsa o durumda bar iinde brakacak, dnen zneyi onun
karsnda olgular saptamak ve snflandrmakla ykml kl
makla yetinecek bir deneycilik olmayacaktir. Akl olgular karsn
da saygl olmaya, onlar dinlemeye aran Bacon tarz deneycili
in asl amac, onu doa zerinde etkili klmak ve doadan daha
byk lde yararlanmaya ve ona hakim olmaya gtrmektedir.
"Doaya boyun eme" ilkesiyle bu deneycilik, hi de olgularn sa
vunusu ve korunmasn deil, onlarn deitirilip dntrlmesi
amacyla doay nce anlamay nermektedir. Bu "boyun eme",
aslnda Bacon'n Ars incendi'sinin, yani bulu sanatnn gerektirdi
i bir tutumdur. Daha nceleri Ortaa'da Raimondus Lullus, bu
sanattan tmel olandan tikeli ve ondan da tekili karsamay anlar-

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

23

ken, Bacon hareket noktas olarak tikeli semekte ve tmele ora


dan ulamay dnmektedir. Tmevarm ynteminin Bacon'da
yalnzca bir program deerini tadn unutmamak kouluyla de
nilebilir ki, bu, yasaya tmevarm yoluyla ulama abas olarak
deerlendirilebilecek bir tasardr.
Yeni Atlantis'in Bacon'n ise Bloch, teknii bir topya, insan
iin bir umut kayna olarak gren ilk dnr olarak kutlar. J.
Habermas'n, iddeti iinde barndrmayan bir tekniin dnr
olarak nitelendirdii Bloch'un deerlendirmesi, Heldeggefin tek
nolojiyi "varl unutma" tutumunun rn olarak eletirisi ve
yzylmzn son dnemine damgasn vurmu olan ekolojik kay
glardan sonra, yadrgatan, ama yine de zerinde dnmeye a
ran bir bak asn dile getirmektedir. Bloch'un syledii gibi,
Bacon'n btn eletirdii yaklamlara kar gelitirdii bulular
yapma sanatnn en byk eksiklii, matematiksel bilimlerdir.
Gerekten de onun doal deneysel bilimler anlaynda matema
tiksel bilimlere hi bavurulmaz. Onun bilim idealinin 17. yzyln
"bilimsel yntemi"nin bu sine qua non boyutunu iermemesi, onu
17. yzylda egemen olan kltrel hava iinde ayrks klar ve 16.
yzyla yaklatinr. Bacon'n bu seiminin nedeni, kukusuz ngil
tere'de bir gelenek haline gelmekte olan adcln (nominalizmin)
tmel kavramlar karsnda uyandrm olduu gvensizlik duy
gusudur; gvenilir olanlar tikel, yaltk olgularn alakgnll ay
rntlardr. Buna karlk, belirtmi olduumuz gibi, Bacon'n de
neycilii, eyleri olduklar gibi ve ayaklar yerde bir tarzda bilme
yi, onlar olduklar gibi kabul etmek iin deil, onlar insann yara
rna uyacak ynde deitirmek iin nerir. Nova Atlantis'te, Yunan
llarda (Aiskhilos'un gnmze yalnzca bir blm kalm olan
triolojisinde Zeus'un zincire vurdurduu ve akbabalarn didikledii bir titan olarak tamtilmas dnda) genellikle Tanr'lardan atei
alan usta bir hrsz olarak bilinen Prometheus'un alegorik bir
tarzda teknii temsil ederek oynad rol, Bacon'n teknik-doa ve
dnya gryle, yine de 17. yzyla ait olduunun gstergesidir:
Bacon'n Prometheus'u, insann tanrlara kar doa zerinde ha
kimiyetini salayacak olan bulular yapan ruhudur.
Lenoble'un da belirttii gibi, karos ve Prometheus, doann
srlarn tanrlarn izni olmakszn kullanan ya da onlardan alan
ve bu yzden onlar tarafndan cezalandrlan mitolojik figrler
olarak Antik Yunan'n teknik karsndaki korkusunu temsil edi
yorlard. Oysa 17. yzyl, Prometheus'un zafer ann balangc-

24

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

dr. Descartes, Galilei, Gassendi ve onlar izleyenler iin bilmekle


yapmak ve retmek arasndaki iliki hibir sululuk duygusuna
yol amayacak trde bir ilikidir. Tanr'nn doay yaratm olma
s, onu insann kullanmna sunmas olarak yorumlanmaktadr.
Artk kmsenmeyen laboratuvar deneyleri hzla gelimekte, do
a biliminin zler zerine dnmek yerine deneyimle geliecei
ne inanlmaktadr. Ortaa'da fizikinin Tanr'nn eseri zerinde
dnmesi, oradaki eilimleri, erekleri bulup ortaya karma aba
s, onun Tanr bilgisine yaknlamak dileinden kaynaklanrken,
imdi mhendis-bilim adam, doann mekanizmasn bilerek ve
ona benzer yeni makinalar reterek kendisi de bir mhendis gibi
doay yaratm olan yaratcnn izinden gittiini dnmektedir.
Modern doa bilimi ve felsefesi doann bir nesne olarak zneye
indirgenemez bakalnda anlalmasyla domutu. Ortaa'da
ereksellikler alan olan doa, znenin kendisini nesne-doaya yan
stmasn, 15. ve 16. yzyllarn hayran olduu doa ise znenin
onu her trl donuklatrc yasa balamnda dnmek isteme
mesini beraberinde getirirken, 17. yzyln makina-doa tasarm,
modern bilimin epistemolojik gerektirmesi olan zne ve nesne ara
sndaki mesafe ve bakalk dncesinin domasna yol aar.
1620'lerden itibaren gelien bir sre iinde Avrupa'nn tm
nemli dnrleri, Galilei, Gassendi, Descartes, Toricelli, Fermat,
Huygens, Hobbes, Byle, aralarndaki btn ayrhklara ve zaman
zaman rastlanan iddetli tartimalara karn, bir noktada ayn dncejd paylamaktadrlar: Doa bir makinadr ve bilim de bu makinay kullanma ve yeni makinalar retme sanatidr Karlkl etki
leimle bile aklanamayacak bir hzda ve yaygnhkta oluan bu uz
lamay Lenoble, psikolojinin terimlerine bavurarak aklamap de
ner: Batih, doa karsndaki ocuksu tavrn terk etmekte, yani ken
disine kol kanat geren ya da kt edimler iin onu cezalandran,
ama her durumda onunla ilgilenen, ona ynelik niyet ve kayglar
besleyen bir Doa Ana tasarmnn yerine, kendisi karsnda kayt
sz, kendisine hi benzemeyen, zerk bir varlk olarak doa tasar
mn geirmektedir. Bu makina imgesi, doann zneye yabanc, ona
hi benzemeyen bir ey olarak anlalmaya balandnn gsterge
sidir. nsann, Descartes'n deyiiyle "doann efendisi ve sahibi" ol
masna karlk olarak dedii fiyat budur. stelik 16. yzyl, bu ye
ni doa tasarm karsnda ne sululuk ne de korku dujonaktadr.
Lenoble 17. yzyln, genellikle 18. jmzylda yaand sylenen co
ku ve ilerlemeye dujmIan inancn yzyh olduunu dnr

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

25

Lenoble 17. yzyl felsefecisinin ve fizikisinin, bir mhendis


olarak tasarlad Tanr'y taklit ettiini dndn ileri srer:
Galilei doa kitabnn matematiksel dilde yazlm olduunu sy
lerken, Descartes, genken kendisine okullarda retilen matema
tik gibi olaanst bir bilim zerine somut hibir eyin kurulma
m olmasna ardn dile getirirken, kurmakta olduklar bilimi,
matematikiyi Antik Yunan'da olduu gibi "zanaatnn utanga
bir yardmcs" ya da "hayalci bir astrolog" olmaktan karp r
nek ve etkili bir bilgin, bir mhendis haline getirecek olan mate
matiksel fizii dnmektedirler. Descartes'n maddeyi yaylma
indirgeyen savyla fiziin, uygulanm geometri olduu dncesi
ontolojik bir gvenceye kavumaktadr.
Bilindii gibi, Galileo Galilei ad, Descartes'nki gibi bu dne
min bilimsel devrimine atlm bir imza gibidir. A. Koyre'ye gre
bu, insanlk dnce tarihinde Yunanllarn Kosmos'u buluundan
sonra yaanm en byk devrimdir: Bu devrim genellikle vita
contemplativa'dan vita activa'ya, teoria'dan praksis'e gei olarak
tanmlanr. Sz konusu byk deiiklik, matematii Pitagoraslarda olduu gibi saylarn erdemleri zerine dnme olarak ya
da Aristoteles'te olduu gibi yalnzca mkemmel daireler izen
gkcisimlerine uygulanabilen bir bilim olarak gren anlayn ye
rine, onu doann dili olarak tasarlamay geirme eklinde zetle
nebilir. Bu anlamda o, insan zihninin tutumlarnda kkl bir dei
imi temsil eder. Bu deiimin rn olan homo fabefin bylece
doan yeni dnce kategorilerinin doaya, hayata, maddeye uy
gulama giriimi. Modernlik adn verdiimiz sreci balatr.

A. Koyre Felsefi Dncenin Tarihi zerine ncelemeler {Etudes


d'histoire de la fensee philosophicjue, Gallimard, 1971, ilk basks, Armand Colin, 1961) adl, daha nce yaynlanm olan makalelerin
den oluan kitabnda, "Filozoflar ve Makina" bal altnda. Antik
Yunan'n teknik praksis karsndaki tutumunu Modernliin bu
konuya yaklamyla karlatinr ve bu konulardaki yerleik yo
rumlar sorgularken, genel olarak Lenoble'un bu konudaki gr
lerine yakn yorumlar getirmekle birlikte yer yer ondan ayrlr.
Koyre'nin, P. M. Schuhl'un grlerini ele alarak felsefe tarihinde
filozoflarn teknik karsndaki tutumlaryla ilgili geliim zerinde
amak istedii tartima yle zetlenebilir: Filozoflarn teknik kar
sndaki ilk tutumu olan ve Antikite'de gzlemlenen "umutsuz
bir vazgei"i, modern dnemde cokulu ve zlem dolu bir aray
ve yaratim sreci, gnmzde ise umutsuz bir katlan izler. Ksa-

26

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

cas Antik Yunan'da felsefe, teknii, genellikle sylendii gibi, yal


nzca kmsememi, ama onu (Koyre'ye gre, teknoloji olarak)
gerekletirilemez grm, 17. yzyln ardndan gelen dnemlerde
ise bunu baarmann sarholuunu duyduktan sonra, gnmzde
artk umut ve coku gibi olumlu duygular uyandrmayan teknie
bir tr aresiz katlanma tutumunu benimsemitir. Bu srecin btn
uraklarnda nasl deerlendirilmesi gerektii ve ikinci sanayi dev
riminden sonra tekniin yeniden umut kayna olup olmayaca
konularnda Koyre'nin ileri srd grlerin ayrntisna girmek
burada mmkn deil. Bunun yerine onun u savn ele almakla
yetinelim: Filozoflar asl ilgilendiren, retimsel ilevi asndan
makina, yani teknik bir gereklik olarak makina deil, her zaman
sosyal ve insansal bir gereklik olarak makina olmutur.
Descartes insanln doal glere boyun eiten, ayn za
manda bilgelik ve g anlamna gelen bilimin rn olan makina
yoluyla kurtulacana inanr ve bu bilimi bulur bulmaz onun so
nularn yaynlamayp saklamann en basit moral ilkeye aykr
olaca konusundaki grlerini, 1630 yllarnda Mersenne'le ya
zmalarnda dile getirir. Ama aslnda genel olarak praksis'in teoria karsnda daha az bir deer tadn dnen Aristoteles de
PoUtika'smm balarndaki nl paragrafta "gemilerin kendi kendi
ne yol almalarnn mmkn olmas durumunda" kleliin gerek
siz olacan dile getirir. Koyre buradan u sonucu karr: Filozof
lar Antikite'de klelii makinann yokluuyla merulatrrken ya
da Modernlik'te insann doa zerindeki efendiliinin makina ile
gerekleeceini dnrken, makinay her zaman insan ile iliki
sinde deerlendirmektedirler.
Bu temel ortaklk dnda Koyre'ye gre de. Antikite ve bu
adan Modernliin balangc olan 17. yzyl, teknik karsndaki
tutumlarnda birbirlerine kart konumda yer alr. Bu kartl
Koyre, ayn kitapta yer alan "Yaklamlar Dnyasndan Kesinlik
Evrenine" balkl yazsnda yle zetler: "Gariptir ki, iki bin yl
nce Pitagoras, saylarn eylerin z olduunu bildirmi ve ncil,
Tanr'nn dnyay 'say, arlk ve l' zerine kurduunu syle
miti. Herkes bunu tekrarlad -ama hi kimse inanmad. En azn
dan hi kimse Galilei'ye gelinceye degin bunu ciddiye almad.
Hi kimse bu saylarn, bu arlklarn ve bu llerin ne olduu
nu belirlemeyi denemedi. Kimse saymad, tartmad, lmedi. Ya
da daha dorusu, kimse, gndelik ayatimn kesinlikten uzakl
iinde saynn, arlklarn ve lnn pratik kullanmn -eyleri

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

27

ve hayvanlar saymay, uzaklklar ve alanlar lmeyi, altn ve


buday tartmay- aarak onlar kesin olarak bilmenin esi haline
getirmeye almad." Koyre bu saptamalar sorulara dntr
yor: Niin mekanizm (matematik dilinde yazlm fizik) 17. yzyl
da dodu? Niin Antik Yunan Episteme'den Tekne'ye, ama sra
dan bir teknik deil de, teknolojiye, yani uygulanm, doayla b
tnlemi fizie gemedi? Teknii theoria karsnda kmseyen
Aristoteles, biraz nce grdmz gibi, onun, en azndan kleli
in kalkmas, zgr olmayan insanlarn -ve kadnlarn- son dere
ce zahmetli ilerden kurtulmas asndan yararl olacann far
kndayd. Bu nedenle onun, tpk Descartes gibi, teknie belli bir
deer tandn dnebiliriz. Aslnda Aristoteles onun yararsz
deil, ama imkansz olduunu dnyordu: Aristoteles'e gre,
seyirsel etkinlik pratik etkinliin en st biimlerinin bile zerinde
yer alr. Ayn ekilde Plotinos da seyirin (contemplation), eylemin
en yce erei olduunu, pratiin ise "glge ve gszleme" anla
mna geldiini syler. Teknii, ticareti, praksis'i kmseme, insa
nn ruhunu eitmek, dncelerini gelitirmek iin gerek duydu
u bo zamana verilen deeri aklar. Oysa 17. yzylda F. Bacon
bunun tam tersini syleyecek, moralistin grevinin bo zamanlar
da okunmak zere bo zamanlarda yazmak deil, etkin hayata si
lahlar sunmak olduunu belirtecektir. Buna paralel olarak ayn d
nemde bo zaman kavramnn yerini yararsz zaman, aylaklk za
man kavramnn ald grlmektedir. Artk felsefenin amac bize
doay izlemeyi deil, onu yenmeyi, kullanmay retmektir. E
Bacon bu nedenle felsefenin yzyllardr durakaldn, oysa tekni
in geliip dnyay dntrdn syler.
Bu arada Aristoteles fiziinin, modern fizikten ok farkl ol
duunu hatrlamamz gerekiyor. Yeni fiziin douu, matematiin
kat, kesin kavramlarnn, bizim gndelik, hareketli, belirsiz, matematikletirilmesi neredeyse imkansz olan "yaklaklklar" dnya
mza uygulanmas demek olan paradoksal bir giriimin rndr.
Bu bakmdan, matematii, konular duyulur nesnelerden daha
yksek bir gereklie sahip olan bir bilim olarak gren Platon'un
mu, yoksa konular yalnzca soyut ve ikinci dereceden neme sa
hip olduu iin yardmc ve soyut bir bilim olarak gren Aristote
les'in mi hakl olduu ok nemli deildir. nk her iki durum
da da fiziksel gereklik ile matematiksel bilimler arasnda bir uu
rumun var olduu dnlmektedir. Doada her ikisine gre de
daireler, genler, doru izgiler yoktur. Hatta bu nedenle Aristo-

28

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

teles, Platon'u geometriyle gereinden fazla ilgilenmi olmakla


sular.
Koyre, Antik Yunan uygarlmm hayranlk uyandrc gelii
minin neden beraberinde ya da ardnda ayn lde bir teknik at
lm getirmemi olduu sorusuna verilen trl yantlar hatrlat
yor. Ham madde (zellikle demir) ktl ya da pahall doru bir
aklama deildir. nk modern makinalar iin vazgeilmez bir
madde olan demir, 16. ve 17. yzyllarda retilen basit makinalarda yerini tahtaya brakabilmitir. Antik Yunan'da yaanan teknik
duraanl aklamak iin ileri srlen psiko-sosyolojik sebeple
rin aklayclk gc daha fazla grnmektedir. Klelik zerine
kurulu aristokratik bir toplumda, ii fazlal makinalarn geliti
rilmesine bir engel olarak dnlebilir. Hatta bu noktada bir ksr
dngnn varlndan sz edilebilir: kle igcnn fazlal makinay ekonomik olmaktan uzaklatrmakta, makinann yokluu
ise klelii vazgeilmez klmaktadr. Ayrca klelik kurumu bera
berinde kol emeinin kmsenmesini getirmektedir. Gerekten
de bu kmseme Antik Yunan'da zellikle yaygn bir tutum ola
rak karmza kar. Zanaat kmsenen biri, teknik etkinlik ise
aalanan bir etkinliktir. Kazan amacyla alma karsnda du
yulan kmseme ou kez ticaret etkinliine doru da yaylmak
tadr. nk her ikisi de insann yararl bo zamanlarn ortadan
kaldrmaktadr.
Antik Yunanl matematiksel bilimlerle ilgilendiinde, Pitagoras rneinde grdmz gibi, onlar maddesel olmayan ve aklsal bak asndan, liberal bir disiplin olarak ele almtr. Plutarkhos. Platon'un rencilerine bir geometri probleminin zmnde
mekanik aletleri kullandklar gerekesiyle kzdn aktarr. Byle
yapmakla onlar, Plutarkhos'un yorumuna gre, maddesel olma
yan, dnsel konular, maddesel ve duyusal eyler dzeyine in
dirmektedirler. Bu dnemlerden beri mekanik ya da mhendislik
sanati geometriden ayrlm ve felsefecilerce kmsenen, askerli
e yararl bir zanaat konumuna gelmitir. Aslnda Koyre, Plutark
hos'un yorumuna katlmamaktadr. nk ona gre, Platon'un
kar kmasnn sebebi bakadr: Platon kendi geometrik analizi
nin kesinliinin yerine ancak yaklak olarak bir deeri olabilecek
bir yntemin geirilmesine kar km olmaldr. Koyre'nin bu
yorumu, onun Galilei'yi bir Platoncu olarak okuyuuyla tutarl bir
yorumdur. nk ona gre, Galilei aslnda bilimini, ileri srld
gibi, gzlem ve deneyime dayanarak deil, her eyden nce

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

29

Aristoteles'in basamakl, iinde doal yerleri barndran niteliksel,


fizik mekn anlaynn yerine Euklides'in sonsuz, e trden ve so
yut mekn anlayn geirerek kurmutur. Bu nedenle de Descar
tes ve zellikle Galilei'nin bilimi, genellikle ileri srld gibi,
zanaatnn bilimi deildir.

Koyre, Bilimsel Dncenin Tarihi zerine ncelemeler {Etudes


d'histoire de la pensee scientificjue, PUF, 1966, Paris) adl kitabnda
Aristoteles geleneine kar Galilei'nin gzleme ve deneye daya
narak yeni bir bilim kurduunu syleyenleri eletiriyor. Onun
gzleriyle grdklerine inanmayanlarla alay ettiini ve gzlemle
deneye vgler dzdn gryoruz. Bununla birlikte unutma
mamz gerekir ki, ortakduyunun arasz deneyi anlamnda deney
ve gzlem, yeni bilimin kuruluunda fazla byk bir rol oynamamtir ve bu rol ou zaman olumsuzdur, yani yeni bilimin dou
una engel oluturacak zellikte olmutur. nk gnlk, plak
gzlemlerin dorudan sonular, Descartes ya da Galilei'yi destek
leyen sonular vermiyordu. Olumlu rol oynayan, deney deil, de
neyim idi. Deneyim, doay yntemli bir biimde sorgulamak de
mektir; sorularmz bu dille sorulur, onun szl araclyla ya
ntlar okunabilir ve anlalabilir. Biliyoruz ki, Galilei'ye gre biz
doayla, ortakduyunun ya da salt sembollerin diliyle deil, eri,
ember ve genlerle, matematik diliyle ya da daha kesin olarak
geometrik dille konuur ve ondan yantlar alrz.
Baka baz felsefe ve bilim tarihileri modern fizii, atalet
(inertie) ilkesinin bu fizikte oynad temel rol gibi baka baz eki
ci izgileriyle karakterize etmeyi denediler. Gerekten de bu ilke,
yeni mekanik biliminde temel hareket yasas olarak merkezde yer
almaktadr. Ama Koyre, bu noktada taklp kalmann da yzeysel
bir tavr olduunu dnmektedir. Yaplmas gereken, modern bi
limin nasl olup da bu ilkeyi benimseyebildiim anlamaya al
maktr. Yani bir kere harekete geen bir cismin hareketini kendi
kendine her zaman srdrmesi. Ortaa ve Antik a iin yanll
besbelli, hatta sama bir ey iken, nasl olup da bizim iin byle
sine yaln, kolay, apak bir ilke haline gelebilmitir? Aklanmas
gereken, Koyre'ye gre, ite tam da bu yanl, hatta sama olma
durumundan apak doruluk olma durumuna geitir.
Koyre, modern bilimimizin aklsallk erevesini byk bir
devrimle yeniden biimlendiren eyin iki dayank noktada zetle
nebileceini syler: Kozmosun ve onun zerine dayanan btn g
rlerin yklmas bunlardan birincisini oluturur. Kozmos bir terim

30

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

olarak Newton'a degin sregitmitir. Ama ona 17. yzyldan itiba


ren bambaka bir anlam yklenmitir. Meknn geometi-iklemesi
ikinci noktay oluturur. Galilei eski fiziin nitelik bakmndan ay
rml ve somut kozmik mekn anlaynn yerine Euklides geomet
risinin soyut ve e trden olan mekn anlayn geirmitir.
Kozmosun yklmas ontolojik adan nitelik bakmndan ve
ayrmlam olarak tanmlanm bir dnya tasarmnn yklmas
demektir. Onun yerine ayn yasalar tarafndan birletirilip yneti
len, belirsiz, hatta sonsuz ve ak bir evren tasarm geecektir. Ar
tk yeryz ve gkyz, eskilerin kavrad gibi, kartlk ilikisi
iinde bulunmayacak, astronomi ve fizik ayn matematiksel dille
ifade edilmi yasalarla bir btn oluturacaktr. Daha nce m
kemmellik, uyum ve deer ykl tek alan olan astronominin
mekn bu ayrcaln yitirecek, yeni ve gerek klnm geometri
dnyasnda fizikle birlikte ayn bir meknn uzants olarak kavranacaktir.
te bu anlamda Koyre, Yunanllarn "kozmosu kefetmesin
den sonra yaanan en byk devrim"in kozmos'un yklmas ol
duunu syler: Bugn bize, ocuklara dahi retilecek denli kolay
ve apak gelen, cisimlerin d gibi temel fizik yasalar ve ilke
leri, bu konumlarn bu ykl sayesinde elde etmilerdir, (bkz.

"Galilei et la revolution scientifique"; Etudes d'historie de la pensee


scientificjue iinde, PUF, 1966) Koyre, bu son noktaya aklk kazan
drmak iin, Aristoteles'in dinamiini atalet kavram asndan ele
alr: Aristoteles'in bugn iin yanl ve rtlm olan fizii, ma
tematiksel fizik olmasa da, ince bir biimde gelitirilmi bir bilim
di. Dolaysyla o bu niteliiyle yalnzca bir gzlemler toplam ve
saduyu rn deil, bir kuram, yani doal olarak saduyunun
verilerinden hareket eden, ama onlar sistemli bir ilemin uygulan
masyla bir sistem haline dntrm bir btndr. Aslnda bu
kuramn btnletirdii olgular, bizim iin de hl gzlemlenebilir
olma zelliklerini korumaktalar: biz de tipk Aristoteles gibi hl
ar bir nesnenin "aa" doru dmesini "doal" bulur, tersini
dnmenin "doaya aykr" bir eyi dnmek olduunu kabul
ederiz. Yine hafif bir eyin "yukarya" ykselmesi konusunda
onunla gr birlii ierisindeyiz. te Aristoteles fizii bu "doallk"lar bir kuram iinde birletirmekte ve aklamaktadr. Doal
hareket ve zorlama hareket, onun fiziinin tutarl btn iinde
ikna edici aklamalarn bulur. Bu kuram iki temel inan zerinde
yaplanmtr: Niteliksel olarak belirlenmi doalarn var olduu

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

31

nanc ve Kozmos'a, yani kendileri araclyla varlklarn tm


nn basamakl bir dzen iinde bir btn oluturduklar dzenle
yici ilkelerin var olduuna inanma. "Btn", "dzen" ve "uyum",
bu kavramlar, iinde her eyin bir yeri olduu ve bu yerlerin onla
rn doal yeri olduu dnlen kozmos tasarmnn temel kav
ramlardr. Doal yer kavramnn bu denli baskn oluu, bizim,
Aristoteles'de statik bir dzen anlay karsnda olduumuzun
gstergesidir. znde bir dinamik deil, bir statik olan bu fizikte,
hareket doal deil, doal yerde bulunmayn dourduu geici
bir sretir. nk eer her ey yerinde olsayd, sistem tam bir
Statik olacak, sonsuza kadar donup kalacak, onlar yerlerinden oy
natmak iin bir zor gerekecek ve bu zorlama ortadan kalkar kalk
maz, her ey doal yerine dnecekti. Aristoteles'in "doal" olarak
nitelendirdii hareketler, zorla doal yerlerinden uzaklatrlm
ve bylece dengenin bozulmas sonucu baka yerde bulunan nes
nelerin doal yerlerine geri dnme sreleridir. Dzen, bu anlay
ta, kendini sonsuza kadar korumaya eilimli, kalc ve salam bir
Statiktir. Bu dzende doal duraanl aklamaya gerek yoktur:
Yerkrenin evrenin merkezindeki durumu byle bir doall tar.
Bir eyin doal yerinde durmas, onun doas gereidir. Hareket,
doal ve normal olmayan bir durum olmamas nedeniyle sonsuza
kadar sremez. Zorlama hareket dzene kardr ve onu dzenin
yeniden kuruluu, yani zorlamann etkisinin ortadan kalkmas iz
leyecektir: Aristoteles'e gre, ancak doal olan, kendisini sonsuza
kadar yineleme gcndedir. Doal harekette hareket ettirici, nes
nenin kendi doas, onu kendi yerine gtrmeye alan formu
dur. Dolaysyla doal hareket ettirici neden, nesneye ikindir. Do
al olmayan harekette bu neden nesnenin dnda, ama onunla do
kunma ilikisi iinde olmaldr. Aristoteles itme ve ekme terimle
riyle aklanamayan uzaktan etkiyi kabul etmez.
Bu, grld gibi, son derece tutarl ve ilenmi bir sistem
dir. Ama frlatlm cismin hareketi olgusu, onun balca sorunu
olacaktir. Koyre, bir kuramn kendiyle elien byle olgular kar
snda iki davran trn benimseyebileceini syler: olguyu yad
smak; yadsyamad durumda aklamak. Frlatlan bir nesnenin
bir sre sonra grnte hareket ettirici bir neden olmakszn ha
reketini srdrmesi karsnda Aristotelesi kuram, aslnda byle
bir nedenin var olduunu, bunun hava ya da su olabileceini ileri
srer. te bu nokta, belki de ortakduyunun gndeliinde sk sk
yapt gzlemlere ters dt iin ikna edici bulmad bir nokta

32

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

olarak Aristotelesi dinamiin "questio disputata"s haline gele


cektir. Aristoteles'in bu sorun erevesinde su ya da havay dn
mesinin nedeni, boluun hareketi iletemeyeceini, ancak fiziksel
bir ortamn hareketin kendisini srdrmesine yarayacak bir ortam
olduunu dnmesidir. Boluk, fiziksel bir ortam deildir; onda
doal yerler, ayrcalkl ynler ve ayr trdenlik yoktur. Byle bir
yerde nesne nereye gideceini bilemeyecek, soyut bir meknda ha
reket etmesi iin hibir nedenin olmad bir ortamda durakalacaktir. Koyre, tam da bu byk tutarll nedeniyle yeni fiziin
domas iin eski kozmos anlaynn yklmas gerektiini belirtir.
Geometrinin meknlarnn boluu, soyutluu ve e trdenliine
eyleri yerletirmek samadr. Yalnzca geometrik eyler geometrik
mekna yerletirilebilirler. Yalnzca znitelii yaylm olan Descar
tes'n maddesel varl, Euklides'in geometrik meknnda Galilei'yin atalet yasas uyarnca hareket edebilir. Aristoteles ise tam
da buna kardr. Ona gre, fiziki gerek eyleri, geometrici ise so
yutlamalar inceler ve ikisini birbirine kartirmaktan daha tehlike
li bir ey yoktur.
O halde, teknik konusuna geri dnersek, eer Antik Yunan
gerek bir teknoloji gelitirmediyse, bunun asl nedeni, Koyre'ye
gre, psiko-sosyolojik aklamann ileri srd gibi, onun teknii
kmsemesi, nemsiz bulmas deildir. Ayn ekilde modern
dnyann, teknii en nemli pratik olarak grmesini de bu yorum
tmyle aklayamamaktadr. Sz konusu yorum tmyle yanl
deildir. Gerekten de Arkhimedes makina yapma sanat zerine
hibir yazl eser brakmak istememi, Descartes ve Galilei ise bu
nu hevesle yapmlardr. Ama asl neden bakadr. Koyre'ye gre,
asl neden. Antiklerin bunun yaplabilir bir ey olmadna olan
inanlarnda aranmaldr. Doa, matematikletirilebilir yapda de
ildir. Kukusuz bir aacn bir ottan daha uzun olduu sylenebi
lir; ama onlarn kesin olarak lm mmkn deildir: bu dnya
"yaklaklklar", "aa-yukarlklar" dnyasdr. Kesinlik bu dn
yann zellii deildir. Matematik gkyzne uygulanabilir, by
lece matematiksel astronomi yaplabilir; ama matematiksel fizik
yaplamaz. Gerekten de Yunan bilimi gkyz iin bir hareket bi
limi gelitirmi, gkcisimlerinin hareketini artc bir sabr ve ke
sinlikle gzlemlemi ve lmtr; ama asla yeryzndeki hareke
ti matematikletirmeye almamtr. Koyre'ye gre, bu son nok
tann en arpc gstergesi. Yunanllarn gkyz ve yeryz iin
tek bir zaman gelitirememi olmasdr. Koyre, Felsefi Dnce Ta-

Modernliin Yakn Gemii Olarak Rnesans

33

rihi zerine ncelemeler adl kitabnn "Kesinlik Evreni" blmnde


bu konuda yle yazmaktadr: "Oysa hareket kavramnn zaman
kavramna ayrlmaz bir biimde bal olduunu ve modern bili
min domasna ve gkyzne ait olan kesinliin yeryzne inme
sine yol aan dnce devriminin de, yeni bir hareket anlay sa
yesinde ve onun erevesinde gerekletiini dnrsek. Yunan
biliminin ve hatta Arkhimedes'in niin bir dinamik gelitiremedi
ini ve niin Yunan tekniinin tekne dzeyini aamadn anla
rz." (s. 344)
Aslnda ortakduyuya dayanan teknik hi de bilimsel dn
ceye baml deildir. Ondan da yararlanabilmekle birlikte bu tarz
bir bilgi kendi bana gemiin birikimini kullanabilir, bulular ya
pabilir, teknii ilerletebilir. Hatta onun rnleri henz gelimekte
olan bilimsel bir tekniin (teknoloji) rnlerinden daha ileri olabi
lir. Ortaa byle rneklerle doludur. Yine 15. ve 16. yzylllar
ateli silahlar gelitirmi, madencilik ve gemi yapmnda olaans
t ilerleme salam, kmr bulmu ve suyu sanayinin gereksi
nimleri iin kullanmtir. E. Bacon ve onu izleyen deneyciler pratik
akln verimliliini teorik akln ksrl karsnda verken, bu a
dan hakldr. Ayrca Descartes'n teknoloji konusundaki iyimserli
inin temelinde kukusuz bu kazanmlar yer almakta, hatta onlar,
gelitirecei evrensel mekanizma retisini hazrlamaktadr. Ama
yine de Descartes, E. Bacon'dan ok farkldr. Bacon akln ilevini,
gzlemleme, kaydetme ve ortakduyunun olgularn dzene sokma
ile snrlayarak bilimi tanmlamaktayken, Descartes bunlardan
bambaka bir sonu karmaktadr: teorinin pratie szmas, teorik
akln pratik akla dnmesi, yani bir teknoloji ve bir matematiksel
fizik mmkndr. te Descartes'n insan "doann efendisi ve sa
hibi" klacan umduu ey, bu dnmdr.
Sonu olarak denilebilir ki, ister genellikle ileri srld gi
bi matematiin gkyznden yeryzne inmesi yoluyla olsun is
ter Koyre'nin dedii gibi bu dnyaya ait hareketin Euklides'in so
yut meknna tanmas yoluyla olsun, 17. yzylda ilk kez aklsal
olan deneysel olana, theoria praksis'e onu deitirip, dntrp
yeniden makinalar eklinde yaplandrmak zere szmakta ve ma
tematiksel fizik domaktadr. 17. yzyln Descartes, Spinoza ve
Leibniz'de en grkemli rneklerini verecek olan retileri, felsefi
dncenin bu yeni doa anlay karsnda verdii metafizik a
bann rnleri olarak tanmlanabilir.

IL BLM

Kartezyen Dnya Tasarm

Descartes, btn 17. yzyl felsefesine damgasn vurmu olan bir


filozoftur. Hatta btn bu yzyl kartezyen olarak nitelendirilir:
En azndan, herkes ya Descartes ya da Descartes'a kardr. Des
cartes, btn felsefesini "ak ve seik" idelere dayanarak kurmak
istedii halde onun dncesinin boyutunu oluturan yntem,
metafizik ve fizik bal bana byk tartmalara konu olmutur.
Bu tartimalardan biri, metafiziinin nemli bir uran oluturan
teolojisi ve fizii arasndaki ilikidir. Baz Descartes yorumcular
onu eski teologlardan ayran noktann, teolojisinin fizik iin d
nlm, ona hizmet eden bir teoloji olmas olduunu belirtirler.
Oysa eskilerde fizik, teolojiye hizmet etmektedir. Bu yaklam
Descartes'n aslnda Tanrtanmaz olduunu ve sisteminde Tanr'ya ayrlan yerin, Pascal'n dedii gibi, dnyay varla getirmek
zere ilk fiskeyi vurmaktan daha fazla bir anlam tamadn ileri
srecek ynde gelitirenler oktur. Buna karlk Descartes'n fizi
ini metafizik olarak temellendirebilmek iin Tanr'ya gereksinme
si olduunu dnenler arasnda yer alan Lenoble bunu, onun fi
zie inanmak iin Tanr'ya inanmaya gereksinmesi olduu gr
yle dile getirir.
Daha nce szn ettiimiz kitabnda belirttii gibi, Lenoble'a gre, her eyden nce 17. yzyl metafiziinin kurucularndan
olan Descartes'n dine kar besledii duygularn itenliinden
kukulanmak iin hibir neden yoktur. Onun hayat, yazmalar,
bu konudaki tutumunu apak olarak ortaya koymaktadr. sve
kraliesi gibi Protestanlara yazmalarnda dogmalar konusunda
hibir taviz vermemesi; kralienin Katoliklii benimsedii zaman

Kartezyen Dnya Tasarm

35

bu kararn Descartes'n etkisiyle alm olduunu belirtmesi bu ko


nuda ikna edici kantlar arasnda anlabilir. Ama daha da nemlisi
17. yzylda dinin, pek ok noktada bu fizik devrimi serveninde
bilimi desteklemi olmasdr. Bacon ve Descartes, insann doa
zerine egemenliinde Tanr'nn icazetini alm olduunu d

nrler. Novum Organon Scientiarum'un sonu blmnde Bacon,


Adem'in hayvanlar adlandrmakla doaya hkmetmenin ilk
admlarn atm olduunu ve dten sonra, insann yeniden a
balayarak eylerin efendisi olmaya almas gerektiini syler. O
halde Bacon'a gre bilim, inanca yardm etmektedir. Yine Descartes'a gre Tanr, insan znde yaylm olan bu makina-dnyaya
yerletirmitir. Ama onun z bu dnyannkinden bambaka, on
dan son derece stn olan Dnce olduu iin, insan, ereksellikten ve niyetten arnm olan bu dnyay ve yine bir mekanizma
olan kendi bedenini, dnen ruh olarak bir kaptann gemisini y
netmesi gibi ynetecektir.
O halde Descartes'a gre bilim yapmak, Hristiyanln "ha
yr" ilkesine uymak, Tanr'ya hizmet etmek demektir. Gerekten
de Descartes, bilimin sonularn yaynlamakta henz tereddt et
mekteyken, 1628 ylnda yaplan bir toplantda Kardinal, "dine bu
denli yararl" olan dnceleri geni kitlelere duyurmann bir g
rev olduunu bildirmitir. Dnemin mekanist doa anlayn be
nimseyen ve felsefe tarihine Descartes ile yazmalaryla gemi
olan Mersenne ise yeni teknolojinin teolojiyle uyumunu yle dile
getirir: "Eer pratik olmasayd, bilimler ok nemli bir ssleme
den ve yararllktan yoksun kalm olurlard. tiraf etmek gerekir
ki. Tanr da kendisinin retmi olduu eyleri taklit etmemizi is
ter... nk her bilim bir Tanr verisidir ve bize yalnzca kuramc
nn akln honut etmesi amacyla, bou bouna verilmi olmayp
dier insanlara yararl olacak bir biimde kullanlmas iin veril
mitir." Yani Lenoble'un deyiiyle, Mersenne dnyay kocaman
bir fizik problemi olarak tasarlamakta ve fenomenlerin kesin d
zeninin bilimiyle uramann, erdemli bir edim olduuna inan
maktadr.
Mekanist bir doa tasarmyla Tanr'ya inancn neredeyse so
runsuz, hatta byk bir uyum iinde yaanan bir aradalnn Le
noble ilk (ve belki de son) rneinin 17. yzylda yer aldn d
nr. nk bu yzyla degin doadan her trl niyet ve ereksellii kovan doa tasarmlar, ayn zamanda orada Tanr'ya da
yer olmadn sylemiler ve yalnzca doaya ereksel bir yap

36

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

ykleyenler, dnya tasarmlarnda Tanr'ya yer vermilerdir. Oysa


bu yeni mekanist doa anlaynda, felsefe retileri metafizikle
rinde hem Descartes'ta olduu gibi. Tanr kavramna nemli bir
yer ayrmakta, hem de dinsel otoriteler bu retileri destekleyebil
mektedir. Lenoble'a gre, bu olaanst durumu hem aklayan
hem de zaten onun olumasna neden olan eler, Descartes'n
syleminde yer almaktadr. Eskiden dnrn Tanrtanmaz ya
da dindar olmas onun doa anlayna baml bir eyken, yani
onun doay kavray tarz din konusundaki tutumunu belirler
ken, imdi Descartes, doann bir mekanizma olmasnn ruhu ilgi
lendirmediini dile getirmektedir. Descartes, ikici (dualiste) onto
lojisi, ruh ve maddeyi birbirine indirgenemez, apayr yasalara
uyan iki varlk tr olarak tanmlayan metafiziiyle doann iin
de hibir ereksellii barndrmayan yasalarnn, ruha kendi erdem
leri ve Tanr konusunda hibir ey retemeyeceini syler. Bu, ki
lise iin, madde konusunda baka bir dil konuan ve bambaka bir
yapdan ve yasalardan sz eden Galilei ile ruh, lmszl ve
kaderi konusunda onunla hi de uyum iinde olmayan eyler sy
leyen sa'nn sylemleri arasnda bir eliki bulunmad, nk
zaten ikisinin baka eylerden sz ettii anlamna gelmektedir.
Maddenin mekanik yaps ve yasalarndan ruhla ilgili sonular
karlmasn, bu yasalarn ahlaka ve politikaya tanmasn, yani
Hobbes'un Leviathan'mda yapt ileri, Descartes son derece "za
rarl ve sansr edilmeye uygun" bulduunu syleyecektir.
Descartes'n dinsel ve politik hareketlere dorudan doruya
bulamaktan ekinmi olmas, o halde, Bacon tarz bir ngiliz prag
matizminin "trleri kartirmama" tutumundan fazla bir eyin, bir
ontolojinin gerektirmelerinin sonucudur. Descartes, Dante tarz bir
teo-kozmik sisteme dnlmesine kardr. Onun metafiziinin iki
cilii ve bu konudaki tutumu tam bir dayanklk iindedir. Mersenne gibi bir pragmatist olsun ya da Descartes gibi bir metafiziki
olsun, mekanik doa tasarmnn tm bilginleri, Lenoble'un deyi
iyle, "doay, insana, yaylarn bulup ortaya karma ya da yal
nzca benzerlerini yapma frsatn verme amacyla Tanr tarafndan
verilmi kocaman bir oyuncak olarak dnyorlard". Doay
bilmek elenceli ve yararlyd. Ama bu bilme, 16. yzyldan farkl
olarak airce bir cokunun deil, bilimsel bir tutkunun eliinde
gerekletirilmeliydi.
Lenoble, nsan ve Doa'nn kaderinin hibir zaman 17. yz
ylda olduu denli birbirinden ayrlmam olduunu syler: Artk

Kartezyen Dnya Tasarm

37

Ruh, Antik Yunan'da, mesela Aristoteles'te olduu gibi, kendisin


den ok aalarda yer alan bitkisel ve duyumsayan ruhtan sonra,
insanda dnce aamasna gelen bir srecin ncesiyle arasnda
bir sreklilik ilikisi olan doruu deildir. nsan kendine, doann
dier varlklaryla arasndaki bu basamakl sreklilik ilikisinin
yerine makina-doa ile Tanr arasnda bir yeri semitir. Pascal, 17.
yzyl dnr iin btn bu gkkrelerin, btn bu kozmosun
en ufak bir erdemli eylem yannda bir hi deerinde olduunu be
lirtirken, bunun altn izmekteydi. Bunun yannda modern ala
rn bunalmlarnn ilk sezgilerini yine Pascal dile getirir: "sonsuz
uzayn suskunluu beni rktyor" derken, Lenoble'a gre, Pas
cal, insann doayla kader ortaklnn byle kkten bir biimde
sona ermesinin kaygsyla doludur. Aslnda Pascal, fizikinin Doa'snn Tanr'dan sz etmemesinden kayglanmaktadr: "Eer ru
hunu kaybediyorsa, evreni kazanmak insann ne iine yarayacak?"
Bizi ruha ve Tanr'ya gtrmeyecek olan bilim ya da felsefenin bir
saat bile uramaya demeyeceini dnen Pascal, sanki felsefe
nin 18. yzylda ruhu ve onun znitelii olan dnceyi de bir
mekanizma olarak anlayacak yndeki geliimini o zamandan se
zer gibidir.

E. Brehier Modern Felsefe ncelemeleri {Etudes de philosophie mo


derne, PUE, 1965, Paris) balkl kitabnn Descartes'la ilgili blm
lerinden birini P. Laberthonniere'in bu konudaki yorumuna ayrr:
Descartes'n dnen zne ve yaylml dnya, dnen zne ve
Tanr ynndeki ift ikicilii, yntemsel kukusunun sonucu gibi
dir. Oysa yntem olarak kuku, aslnda dnen zneyi, zaten
kendi salt varoluunun olumlanmasna indirger. Dolaysyla Des
cartes, Laberthonniere'e gre, yntem gerei bulaca doruluu
zaten ynteminin nceden gerektirdii bir ey olarak benimsemi
durumdadr. nk yntemsel kuku ruhun, henz d dnyann
var olduunu kantlamadan, hatta maddesel olduu iin kendisi
nin bir bedeni olduunu bile kantlamadan, kendi varlnn bilin
cine ulamas sonucunu dourur. Bu sonu, Laberthonniere'e gre,
aslnda kukunun sonucu deil, onun balangcdr. nk felsefi
bir karar sonucu olarak kukudan balamak, zne bak asna
yerlemeye zaten karar vermi olmak demektir. Bu durumda ruh
ve maddenin ayrl sonucunu veren kuku, kendisini balang
tan itibaren kendi iindeki madde olan beden ve dndaki madde
olan dnyadan ayrmay semi olan bir ruhun yntemi olarak bu
ayrln kanti olamaz. Baka bir deyile kuku, "ikici" metafizii

38

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

bir sonu olarak dourmamakta, tam tersine ona dayanmaktadr.


Bu ikicilik ya da Laberthonniere'in deyimiyle "ayrmaclk" (separatisme) erevesinde Descartes, ruha yabanc olan gereklikleri,
yani dnya ve Tanr'y yalnzca ruhun sahip olduu dnceler
araclyla, daha dorusu dncenin kipleri (modus) olan ideler
araclyla ortaya koymaktadr.
Bu durumda, Descartes'ta dncenin maddeyle ve Tanr'yla
ilikisi kurulabilmekte, ama bu ilikiler tmyle dsal ilikiler ol
maktadr: dncenin maddeyle ilikisi ite bu tarz bir sahip olma
ve kullanma ilikisidir. Belki de insann, yani dnen znenin
madde dnyasna hakim oluunun fiyati olarak Descartes, tanrsal
aknl ve teolojinin Tanr konusunda yorumuna tam olarak ka
tlmay onaylar. Laberthonniere'e gre, Descartes'ta "zne dnya
nn kral. Tanr ise dnen znenin kraldr. Bu ikili iliki, (teolog
lar sakinletirmek gibi) kendisine elik eden kayg ve onun btn
sonularyla birlikte, Descartesln gerekte ayrt edici zelliini
oluturur".
Laberthonniere, Descartes'n asl niyetinin bir din savunusu
yapmak olmadn, tersine onun amacnn dnyay insann kul
lanmas ve kar ynnde dntrme gcnde olan ilevsel, et
kin bir bilimi temellendirmek olduunu belirtir. Bu bakmdan Des
cartes'n Hristiyanla teslim olmu gibi grn aldaticdr.
Onun nl "Tanrtanmaz bir geometrici olamaz" cmlesi doru
yorumlanmay gerektirir: Geometricilerin bilimlerinin "doa zeri
ne anlatilm masallar" olmaktan kp bir fizik, yani doaya uy
gun doruluklar btn olmak iin Tanrlk bir gvenceye gerek
sinmesi vardr. Ama Descartes'n bilim yapmak iin Tanr'ya gerek
sinmesi olduunu, nk teolojinin "Tanr'nn doruluu" idesinin
bizim bilimimizin doaya uygunluunun tek gvencesi olduunu
syleyen Lenoble'un dndnn tersine, burada teoloji bilimi
kullanmamakta, bilim teolojiyi kullanmaktadr. Laberthonniere,
Descartes'n sisteminde, insann "Tanry, her eyi koullandran ve
destekleyen varlk olarak arkasnda grdn, ama onu artik
nnde grmediini" sylerken, bunu anlatmak ister. Yani insann
gerekletirecei doa ile ilgili geleceinde Tanr'ya yer yoktur.
Ezeli-ebedi doruluklar konusunda Descartes'n sav, onun fi
zik ve teoloji arasnda kurduu iliki zerine gelitirilen yukarda
szn ettiimiz iki farkl yorum iin de dayanak oluturabilmitir.
Bilindii gibi, Descartes iin felsefe, btnnde ele alnm bilgi aa
cdr Bu aacn kkleri metafizik ya da ilk felsefe, gvdesi fizik ve

Kartezyen Dnya Tasarm

39

dallan ondan treyen tm doa bilimleridir. Byle bir felsefe anlay


, Descartes'n bir sistem olarak felsefesini oluturabilmesi iin ok
uzun bir sre beklemesini gerektirmitir. Gerekten de Descartes,
ancak 1644 ylnda Felsefenin lkeleri'nde bu anlamda felsefi sistemini
ilk kez bakalarna sunabilmitir. Buna karlk Evrensel Bilim d
ncesi, Tanr'nn yaratti ezeli-ebedi doruluklar dncesi gibi
konular Descartes'n sistem oluturma srecinin balarndan beri,
bamsz bulgular olarak savunduunu grrz. Bunlardan ikincisi
Descartes'n daha 1630 plnda savunduu ilk metafizik savdr. Bu
metafizik sav, J. M. Beyssade'n Descartes zerine yazsnda (J. M.
Beyssade, "Descartes", ed. E. Chtelet, Historie de la philosophie, t.3
iinde, Hachette, 1972) belirttii gibi, aklsal zorunluluu tanrsal a
knla baml klar: "Sizin ezeli-ebedi dediiniz matematiksel
doruluklar Tanr tarafndan yaratilmtir ve tipk dier yaratilm1ar gibi tmyle ona bamldr." Bu doruluklarn ondan bamsz
olduunu sylemek. Tanrdan bir Jpiter ya da bir Satrn gibi sz
etmek ve onu bir kadere bah grmek anlamna gelecektir. Brehiefnin de dedii gibi (bkz. Historie de la philosophie, t.2, PUE, 1942),
Descartes'a gre Tanr istemini eyleri yaratirken mkan ve yi'nin
kurallarna uygun olarak dnmek, onun mutlak gcn snrla
mak anlamna geliyordu. Augustinus'un 5. jmzplda ahlak deerleri
iin ileri srd gr (yani bir eyin \y\ olduu iin Tanr tara
fndan istenilmedii, ama Tanr tarafndan istenildii iin o eyin
iin iyi olduu dncesi) bugn hl gerekten inanh olup olma
d tartilan bir filozof ve matematiksel fiziin kurucularndan biri
olarak Descartes, yalnzca deerlerle deil, ayn zamanda aklsalln zorunluluklaryla ilgili olarak da savunmaktayd. Brehier bu ko
nuda unu soruyor: "Tanr'nn zgrlne bu denli nem vermek
niye?" Bu soruya verilen cevapta Brehier, Beyssade ve Laberthonniere ile anlamaktadr: nk bu kuram insann sonlu anl tarafn
dan zlerin mkemmel olarak bilinebilmesi isteiyle badaabilen
biricik kuramdr. Gerekten de Descartes, yine 1630'da bu kuram sa
yesinde yle yazabilmektedir: "bu ezeli-ebedi doruluklar arasn
da hibiri yoktur ki, akhmz dnmeye kalktinda onu bileme
sin." Bu durumda u sorunun yantlanmas gerekir: Niin matema
tiksel doruluklarn dier btn eyler gibi yaratilm olduu sav
matematie bu denli nem veren biri iin uygun bir savdr?
Bilindii gibi, Descartes, btn dier 17. yzyl aklclar gibi
matematie byk deer verir. Matematiin sonularnn tartl
maz olmas, onun bir yntem olarak kullanldnda btn dier

40

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

bilimler arasmda bir lt birliini salayabilecei umudunu do


urmutur. Yine bir 17. yzyl filozofu olan Spinoza, Geometrik
yntemle bir Etik yazmaya kalktnda, dier alanlarda olduu gi
bi. Tanr ve erdem alanlarnda da, matematiksel yntemin, insann
kendi konusundaki (zgr istem ve erekselcilik) yanlsamasn bu
konulara da yanstmasn engelleyebileceini ve bu yanstmann
bir rn olan insanbiimci Tanr anlayndan, insan ve Tanr ko
nularndaki (belirlenmemi olma olarak zgrlk gibi) yanl g
rlerden uzaklamay salayabileceini dnmektedir. Leibniz
ise matematii de bir alt alan olarak iine alacak ve btn bilimle
rin dillerinin birbirine evrilmesini salayarak dnceyi evrensel
bir hesap haline dntrecek bir st-dil arayndayken, yine ma
tematii model olarak alacaktr. Bu yzylda herkesin biraz Des
cartes olduunu sylerken, denilmek istenen, biraz da, Descar
tes'n felsefeye getirdii ve dierlerini de gelitirip deitirerek
srdrd matematikten esinlenmi bu tasarlardr.
Descartes'a gre matematiin ayrcal, konularnn varl
na ya da yokluuna kar kaytsz olmasndan kaynaklanr. Ge
ometri zaten eskiden beri, imgelemin yaratti figrleri incelemek
ten vazgemi, modern cebirle ise matematik, saylarn tikelliinden kendisini kurtarabilmitir. Her ikisinin birbirine benzerlii,
konularnn benzerliinden deil de, her ikisinin de konularna ka
ytsz, "soyut" olmasndan kaynakland iin, matematik, "akl iyi
ynlendirme ve bilimlerde doruluu arama" iin evrensel bir
yntem olabilir. O halde byle bir bilimin doruluklarn Tanr
buyruklarna dntrmekten, Descartes neyi umuyor olabilir?
Aslnda o dnemde bu konuda teologlar ve matematikileri
eit lde honut klabilecek baka yorumlar da mevcuttur. Daha
5. yzylda Augustinus matematiksel doruluklarn dnceye
kendisini ieriden ve zorlamakszn kabul ettirmesi zelliinde,
Tanr'nn var olduu ile ilgili bir kant bulmutu. Teologlar bu tr
bir zorunluluk ile yaratlm eylerin olumsal varolularnn ayr
trden olduunu kabul etmekte bir saknca grmemilerdi. 13.
yzylda Tanr'nn ezeli-ebedi doruluklar kendi z doasnn i
zorunluluu ile kavrayan anl ile tek tek eyleri varla getiren
zgr istemini birbirinden ayrarak matematiksel doruluklarn
zorunluluuna teolog iin de sakncasz olan tanrsal bir gvence
kazandrmti: Onlarn ezeli-ebediliinin aklanmas tanrsal anl
n doasna ait olmalarna dayandrlyor, bu durumda da hem
onlarn zorunluluu Tanr'ya kendisini dtan kabul ettiren bir ka-

Kartezyen Dnya Tasarm

41

der anlamna gelmiyor hem de matematikiyi honut edecek bir


gce ulayordu.
Descartes, bu gc yetersiz deil, ama bir fiziki iin saknca
l bulmaktadr: Matematiin fizikle, yani doayla btnlemesin
den sonra doann srrna nfuz etmek, yukarda anlatlan aklsal
lk anlay erevesinde, tanrsal anln ieriine, aknla nfuz
etmek anlamna gelecekti. "Doann efendisi" olma tasars, er ya
da ge teoloji iin son derece sakncal olacak bir tasarya dne
cekti. Yeni bilim ve yeni doa anlayna en uygun olan, bu neden
le, bu doruluklar tanrsallklarndan soyup yaratilm eyler
dzlemine ekmekti. Bylece sonlu ve yaratlm bir varlk olan
dnen znenin yine yaratlm olan bu doruluklar, yani doa
nn srlarn sonuna kadar ele geirme tutkusu, teolojinin kar k
ma gereksinmesini duymayaca bir tutku haline dnecekti. Ay
rca Brehiefnin dedii gibi. Tanr ile sonlu eylerin zleri arasnda
katlm deil de, yaratan ve yaratlan ilikisini kurarak Descartes,
varlk ve dnme formlarn, onlarn ilk kaynaklarndan karsamak tutkusuna kaplabilecek her trl metafizik ya da fizii im
kansz klyordu. Metafizik ya da bilim Tanry model olarak ala
maz; ama onu anlmzn gvencesi klabilir, yani Descartes
yntemin genel kural uyarnca. Tanrnn eyleri retme dzenini
deil, bir kesinliin bir baka kesinlii nasl dourabildiim ve
Tanr'nn varlnn kesinliinin bizim iin tm dier kesinliklerin
ilkesi olduunu gsteren "sebepler dzeni"ni izleyebilir.
Descartes'n yeni doa biliminin ilikisini yeni veriler zerin
de dzenlemek iin getirdii bu "epistemolojik" zm, belki bir
yanl anlamadan kaynaklanan baz sorular da beraberinde geti
rir: Tanr zorunlu olan yle olduu iin istemez; ama o doruluk.
Tanr onu ylece, ezeli-ebedi olarak istedii iin zorunlu olursa, bu
durumda, bazlarna gre bu doruluklar bizim iin de mutlak
olarak zorunlu olma zelliklerini yitirirler. Oysa Descartes'ta onla
rn Tanr iin zorunlu olmamalar, onlarn bizim anlmz iin
mutlak olarak zorunlu olmalarn engellemez. Bizim anlmz ma
tematiksel doruluklar zorunlu olarak grmektedir; nk onlar
anl ve istemi birbirinden ayrlamaz olan Tanr tarafndan yara
tlm, ama bizim iin olumsal deil, zorunlu olmalar istenmi
doruluklardr. Dolaysyla onlarn zgrce yaratlm olmalar bi
zim iin tadklar zorunlu olma zelliinden bir ey eksiltmez.
Onlarn tanrsal istemden kaynaklanmas, bizim aklsallmza
kuku drmez, tersine onu merulatrr, glendirir.

42

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

Bu konudaki tartmalar ok nemli olmakla birlikte konu


muz iin nemli olan u noktadr: Descartes, ann kltrn bir
btn olarak dnme ve kavramsallarma abasnda olan biri,
yani bir filozof olarak yeni bilimin ve yeni doa tasarm ile klt
rn bata din olmak zere dier boyutlar arasndaki ilikiyi yeni
den dnmekte ve kabul edilebilir aklsal ve btnsel bir ereve
oluturmak istemektedir. Genel olarak Galilei'ye de filozof deriz.
Ama yukarda dile getirdiimiz kayg ve bu konudaki aba, Des
cartes'a, yani filozof a aittir. Yalnzca onun kuramnda hem Galilei
hem sa, yani dneminin dncesinin elien, ama etkili iki kl
trel boyutu gerekten karlamakta ve kavramsallatrma ilemi
ne yol amaktadr. Bu noktada filozof Descartes'n hangi taraf tut
tuu, ashnda fiziki mi Hristiyan m olduu sorusu ilgin olmakla
birlikte kesin bir yanti bulunmayan bir sorudur. Laberthonniere,
onun fiziki ve filozof olduunu, ama Hristiyan olmadn sy
ler. Lenoble, "Tanrtanmaz bir geometrici olamaz" cmlesinin de
dile getirdii grlerinin itenliine daha fazla inanarak onu yal
nzca 17. yzyl felsefesinde gerekletirilebilmi bir mucizenin,
yani mekanik doa tasarmyla teolojinin badatrlmasnn mi
mar olarak kutlar. Bir Hristiyan filozof mu yoksa filozof bir Hris
tiyan m olduu konusundaki tartmalar bir sonuca balanamasa
da, Beyssade'n dedii gibi, onun bir Hristiyan ve bir filozof oldu
u aktr.
Brehiefnin, Laberthonniere'in Descartes yorumunda asl kar
kt nokta, fiziin, filozofun ana kaygsn oluturmas ve te
olojinin yalnzca bu fiziin hizmetinde olmas deildir. nk
Descartes'n sisteminin bu iki boyutu arasndaki ilikiyi her iki
ynde de yorumlayanlarla sk olarak karlalr. artc olan Laberthonniere'nin, yntemi de ayn "ayrmaclk" sav erevesinde
deerlendirmesi ve onun da fiziin gerektirmelerine uygun olarak
dnlm olduunu ileri srmesidir. Ona gre, Descartes, b
tn bilimlere matematik modeli uygulamadan nce, matematii
mekanist fizik modeline uyarlamtir. Bu fizik, aslnda niin soru
sunu asla sormayacak olan, onun yerine her alanda nasl sorusunu
geiren, karanlk ve gizli olana iinde asla yer ayrmayan, ancak
ak ve seik olan kabul eden ve bu yolla iinde her eyin ayn
dzlemde eitlendii bir sistem olarak yntemi bandan belirler.
Bu yntem sayesinde Descartes, sisteminin bandan sonuna ka
dar bir geometrici ve fizikinin yaklamn koruyabilecek ve varo
lu karsnda asla niin sorusunu sormayacaktir. Bu nedenle. La-

Kartezyen Dnya Tasarm

43

berthonniere'e gre, Descartes'n kukusu, gerek bir kuku deil


dir. Bu, onu kendi tinselliinden uzaklatrp darya gnderen bir
kukudur.
Ayn tutum metafizik konusunda da grlmektedir. Gerek
ten de Descartes ne ruhun lmszl konusunda kendine zg
kantlar ne de onun te dnyadaki kaderi konusunda grler
retir. Fizii gvenilir bir bilim klma, onu doa konusunda anlat
lan tutarl, ama ontolojik destekten yoksun masallar olma konu
mundan kurtarma abasnda teolojiden bekledii her eyi, teoloji
nin zaten gelitirmi olduu erevelerde bulur ve onlar olduu
gibi alr.
Hiperbolik (ar) ve kkl kukunun kendisinden fkran bi
reysel bir varolu olarak ruhun olumlanmasn, varl henz ka
ntlanmam olan d dnyay eser olarak alma yoluyla bir neden
olarak Tanr'ya ykselemeyecei iin, ruhun znitelii olan dn
cenin kipleri arasnda (yine bir eser olarak) yer alan sonsuzluk ya
da mkemmellik idesinden hareket eden ve onun ierdii tanrsal
varolu dncesine geen Tanr kant izler. Laberthonniere, bu
nun sanld gibi, znenin da almasn, znenin znel olandan
nesnel olana geiini salamad, dolaysyla ontolojik bir kant
olmad grndedir. Descartes'ta "ben" ve "d dnya" arasn
daki iliki, bu d dnyada kendi bedeni ve Tanr da ierilmek ze
re, gerek olmayan ilikilerdir. D dnya, bilin iin, onun kendi
ierikleridir. Bu ieriklerin d dnya konusunda znenin kendi
kendine anlatti masallar olmamasnn gvencesi olan Tanr ve
onun bizi yanltmayaca dncesi ile ilikili kantlar da, yine d
ncenin kendi iinde olup biten bir ilemdir.
O halde aslnda Cogito, d dnya olsun. Tanr olsun kendini
aan bir gereklie gememekte, kendi iinde kalmaktadr. Descar
tes'n varoluunu ispatlamak iin hi de Cogito dolaymna gerek
sinimi olmayan mkemmel varlk idesi yerine kendi dncesin
den hareket etmeyi semi olmas, sonlu bir varlk olarak insann
sonsuz varlk olan Tanr karsnda zerkliini temellendirme kay
gsyla aklanabilir. Descartes, metafizie Tanr ile balamann var
olan her eyi onun iinde eritme tehlikesini tadnn farkndadr.
Oysa Laberthonniere'e gre, Descartes "ayrmacln" kanmak
istedii nokta tam da budur: "Tanr bilgisi bylece bir anda ta
mamlanr ve olduka snrl bir ileve sahiptir; onun varl, her ne
kadar Tanr'ya boyun emekteyse de, te yandan peinden koa
ca tmyle insana ait bir erei olan dnen znenin varlna

44

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

yabancdr ve aralarnda bir iletiim mmkn deildir." (Brehier,

Etudes, s. 61)
Ayn dsallk ilikisi Cogito ile d dnya arasnda da geerli
dir. D dnyay yaylm idesi araclyla bilmenin sonucu ve bel
ki de amac, Laberthonniere'e gre, zneyi fiziksel gereklikten
ayrmaktir. Descartes'ta ide, Aristoteles'te olduu gibi, artik ger
ekliin dnce tarafndan da ulalabilir formu deil, dnce
nin kipidir. Bylece d dnyay bilme srecinde zne, kendini on
dan tmyle ayr tutmay baarabilmektedir. Ayrca d dnyaya
biim veren formlarn da kaderi deimitir. Onlar ezeli-ebedi z
ler olmayp Tanr'nn yaratimlardr. Dolaysyla onlardan hareket
le Tanr'ya gitmenin, yani fizikten hareketle metafizik yapmann
yolu da kapanmtir. Metafizik, kukuyla balayan Cogito'yla asl
alanna giren ve Tanr'nn kantlanmasyla sonulanan urakl
bir sretir. Laberthonniere, btn bunlardan Descartes'ta metafi
ziin fiziin hizmetinde olduu sonucunu karr. "Ayrmaclk",
moral ve politik alanlarda da sonularn vermektedir. Doa ve
Tanr gibi toplum ve kurumlar da Descartes'n dnen znesinin
dnda yer alr. Adalet kurulu dzene uyma anlamna gelmekte
dir. nk Devlet ve Tanr, znenin karsnda ayn mesafede bu
lunmaktadr. Ama aslnda byle yapmakla Descartes'n amac, ne
birini ne de tekini yceltmektir. Sisteminde znenin Devlete ve
Tanrya boyun eer gibi grn, Descartes'n zneyi "doann
sahibi ve efendisi" klma yolunda verdii tavizler olarak yorumlanmaldr. Eer Descartes'n felsefesi toplumsal dzenin sregitmesini savunuyorsa, bu bireysel dnmenin ve (doa zerinde)
etkili olmann en uygun ortam olaca iindir. Bireyleri birletire
cek hibir ortak ama onun felsefesinin sorgulama alan iine gir
mez ve bu ortamda ahlakn insanlar aras ilikide nerecei tek
davran ilkesi, temkinlilik olacaktr.
Brehier Etudes'de, Laberthonniere'in Descartes yorumuna
ayrd blmde, onun asl amacnn, Descartes'n hayat karsn
daki tinsel tavrnn ne olduunu belirlemek olduunu belirtir. Bu
amala Laberthonniere, Pascal'in bu konudaki btn kar kla
rn, zellikle de Descartes'n hibir isel dinsellie yer vermedii
ve Tanr idesini bu dnya ileri (fizik) iin kulland sulamasn
yineler. Brehier, Laberthonniere'i yalnzca eletirilerinin derinlii
ve gcnden dolay deil, ayn zamanda Descartes'n dinle iliki
sini baka dnrlerin yapti gibi kiisel inancnn itenlii ba
lamndan karp kartezyen sistemin i yaplan erevesinde sor-

Kartezyen Dnya Tasarm

45

gulamas dolaysyla da kutlar. Laberthonniere, Descartes'n siste


mine, temel olarak yetersiz olmak ve her eyi salt aklsal sezginin
gerektirmelerine dayandrmak sulamalarn yneltir. Descartes,
felsefesine yabanc herhangi bir enin szmamas iin her trl
nlemi alm, sisteminde ahlak konularna kadar her eyin yalnz
ca salt entellektel sezginin ilkelerine uymasn salamtr. Bu sis
temde herkesi birletirecek olan bir Tanr sevgisi yerine herkesi uy
ruu haline getirecek tanrsal bir istemin olmas, Descartes'n tine
kar, akla dayanmasnn sonucudur.
Brehier bu sonucun son derece tartima gtrr olduunu be
lirttikten sonra, Laberthonniere'in asl tartilmas gereken savn hatirlatir: Descartes'n sisteminde fizik (kendisini hazrlayan metafi
zikle birlikte) ynteme dayanmamakta, tersine, yntem fizie da
yanmaktadr. Bu sav, Brehiefe gre, tam da Descarteshn ruhuna
kart bir savdr. Aslnda baka baz Descartes yorumcular, fiziin,
Descartes'n asl kaygs olduunu, metafiziin sonradan, fiziin fel
sefi olarak temellendirilmesi amacyla ve onun gerektirmelerine uy
gun bir blm olarak sisteme eklenmi olduunu savunmulardr.
Ama onlar fiziin yntemle dorudan ilikisini gstermeyi amalar
ken, Laberthonniere ilk kez olarak yntemin, fiziin gerektirmeleri
ne gre dnlm olduunu ileri srmektedir. Brehier, yntemin
ilkelerinin apak olarak kkenleri ve yaplar bakmndan Descartes geometriye bal olduklar dnldnde, Laberthonni
ere'in bu savnn son derece parodoksal bir gr olarak nitelendiri
lebileceini belirtir. Aslnda Brehiefye gre, Descartes'n fiziinde
nemli olan ynn, yntemle yakndan bir ilikisi yoktur. Kartezyen
fizik ilevsel bir bilim, tipk R. Bacon ve simyaclarnki gibi, inam
doann sahibi ve efendisi klmap hedefleyen bir bilimdir. O halde,
Descartes, bu dierleri gibi, Prometheus'un ardllarndan biridir.
Brehier, bu yorumun niin Descartes'n dierleri gibi yalmzca deneyimsel ahmalarla yetinmedii ve eyler konusunda doruluu
arama abasna girdii sorusunu yantlayamadn syler. Descar
tes'n almalarnda gerekten var olan pragmatist bojmt, ardndan
yerini bir bilimin ilkelerinin aranmasna brakr. Ve bu aray, onun
asl amacnn, Laberthonniere'in dndnden farkl ve fazla bir
ey olduunun kamtidr: Bu denli anlama ve aklama abas, yal
nzca ilevsel bir bilim anlaynn snrlarn aka amaktadr.

(Bkz. Brehier, Etudes, s. 66)


Descartes'n ynteminin, biliminin gerektirmeleri asndan
tasarlanm bir yntem olduu konusunda Laberthonniere'in sa-

46

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

hip olduu kannn bir dier dayana, onun genel olarak yntem
ve incelenecek konu ile ilgili olarak sahip olduu grlerdir : ken
disine uygulanaca yntemden bamsz olarak tasarlanm bir
yntem olamaz. Bu durumda eer mekanist bir bilimle sonulandysa, bilimin idelerinin ak seik olmas istei masum olamaz.
Laberthonniere'e gre, felsefe ruhun. Tanr olsun, dnya olsun, bir
yere doru yolculuu, yntem ise bu yolculuun betimleniidir.
Bu son nokta son derece nemlidir, nk tam da Descartes'n d
ncesinin z, balca koyutu, yntemin baka bir anlama geldii

eklinde belirlenebilir: Akhn Ynlendirilmesi in Kuralla/da dile ge


tirdii gibi, ona gre, bilimler, uyguland konular ne denli baka
baka olsa da, ayn ve bir kalan insan bilgeliinden baka bir ey
deildir. Descartes, ite bu bilgelii, bu anlay incelemek ve onun
btn konularda doruluu araynn koullarn bulup ortaya
karmak isteindedir.
O halde Descartes'n felsefesini her eyden nce bir yntem bi
linci olarak tanmlayanlar, Brehiefe gre hakhdrlar. O, Laberthon
niere'in ileri srd gibi "aprmaclk" (dnyadan ayr Tanr,
Tanr'dan ayr insan) ruhunun deil, btn konularda kendine z
de kalan akln, konusunu kavrap koullarnn birlii dncesi
nin temsilcisidir. Laberthonniere'e gre ise yntem, bu ayr trden
tzleri (Dnya, Tanr, nsan) birletiremez; nk ashnda o, onlarn
ajn-lm temellendirmek amacyla biimlendirilmitir. Brehier,
Laberthonniere'in byle dnmekle Descartes' kartezyanizm-ncesi bir adan deerlendirdiini dnr. Kukusuz, Descartes'n
peinde kotuu tinsel birlik, Laberthonniere'in diledii gibi. Son
suz Tin'in barnda Tanr sevgisi dolaymyla birleen sonlu tinlerin
birlii deil, doaya ve kendi iimizdeki doa olan tutkularmza
hakim olmap amalayan tinin yntem dolaymyla elde edecei bir
liktir. Yani birlik. Tanr olsun, eyler (konular) olsun, zihnin ynele
cei hedeflerde deil, bu aba iinde olan sonlu tinin izleyecei yol
da ve onun ilkelerindedir. nsana ait olan bu abay Brehier, Descar
tes'n hmanizmi olarak okur. nsann bu tarz jmceltilmesi karsn
da yalnzca yldzlar, bitkiler, talar olarak d dnyamn nesneleri
deil, ayn zamanda insana ait eyler, treler, belki de tarihsel ku
rumlar da birer nesne konumuna indirgenirler Bu indirgemenin
oluturduu zemin zerinde dnen zne, btn bu tikelliklerin
birletiricisi olarak ykselmektedir. O halde Descartes, besbelli "ay
dn bir despot" olmad gibi, "aydn bir simyac" da deil, yeni bir
yntemin ve bu yntemin taycs olarak insann dnrdr.

Kartezyen Dnya Tasarm

47

Brehlefnin Laberthonniere'in yorumu zerine grlerini


serimlemeyi, onun ayn kitapta yer alan "Kartezyanizmin Ruhu"
balkl blmne ksaca deinerek noktalamak yerinde olacak:
Brehier, Descartes yorumcularnn genellikle bu ruhu noktada
tanmladklarn belirtir. Bunlardan birincisine gre, Descartes,
ak ve seik idelerin filozofudur. Brehier, bu yaklam, ak ve
seik idelerin onun sistemindeki ileviyle anlalabilecei, yaltk
bir tarzda ele alnamyaca eletirisiyle yantlar. kinci yaklam,
Descartes' dzen filozofu olarak belirler, oysa Brehier, felsefenin
zaten yonya'daki kkenlerinden beri bu ynde olutuunu hatrlatir. Sonuncu yaklam, Descartes'n vita contemplativa'dan vita
activa'ya geiin filozofu olduunu syleyen yaklamdr. Bu so
nuncusu, Brehlefe gre, yerinde, ama yetersiz bir aklamadr.
nk "ilevsel bir bilim", "etkili bir bilgelik" Ortaa'da denen
mi, Rnesans'ta ortak bir ufuk haline gelmi ve kukusuz Des
cartes tarafndan da cokuyla benimsenmi bir dnce olmakla
birlikte, tek bana Descartes' bir filozof olarak aklama gcnde
olmayan bir eydir.
"Kartezyanizmin Ruhu" tam da bu noktann birlemesinin
rndr. stelik bu birlik yalnzca bu boyutun bir aradal
ile deil, aralarndaki ilikinin tarz ile de ilgilidir. Bizim iin bu
gn kesin olarak kazanlm olan, ama o dnem iin badaamaz
olan eler arasndaki ilikiyi kurma abasn gerektiren bu birlik,
Descartes'n baarsdr. te bu baarnn ad, Brehlefe gre, kar
tezyen devrimdir.
Dzen kavram, Ortaa'n ilk sistem filozofu olan Augusti
nus'un, dncesinin Plotinos'tan devrald bir kavram olarak
hep iinde tad bir kavramdr. Ama bu kavram Descartes'n ta
nmlad tarzda ak ve seik idelerle uzlaamaz bir btn iinde
yer alr. Bu btnde, Augustinus'un Pelagius'la polemiinin orta
ya koyduu gibi, insann dnme gc ve istemi ilk gnah nede
niyle o denli kararmtr ki, onun ruhunun kurtuluu Sokrates tar
z bir entellektalist moralle deil, ancak Tanr ltfuyla (grce)
mmkn olacaktir. D, insann sonlu akln duyusal olana o
denli gmmtr ki, onu oradan kendi dnme yetisi deil, son
suz dnce (ya da ayn ey olarak sonsuz istem, yani Tanr) kur
tarabilir.
Dolaysyla, Ortaa'n dzen kavram, hi de (ak ve seik
ideler yoluyla dorulua ulalaca dnlen) Kartezyen zne
anlayna uymamaktadr. Bundan, Ortaa'n dzen kavramnn

48

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

levsel bir bilim anlayyla da uyumad sonucu kar. Dzen,


zaten ezeli-ebedi, dolaysyla ilenemez, dntrlemez bir ey
olarak tanmlanmtr ve burada, ne insan aklna ne de eylemine
kkl bir ilev alan yoktur. Bu nedenle de bu tarz almalar,
Ortaa'da son derece kukulu karlanm ve byclk olarak
adlandrlmtr.
te Descartes'n birletirmeyi baard, bu boyuttur. D
zen, eylem ve Akl, artk Brehiefe gre, ya insana ait olan ya da en
azndan onun da katld bir dzlemde bir arada dnlebilecek
kavramlar haline gelmektedir.
Bu "devrim"i, Brehier, (Kanf n kendine ait olduunu dn
d Copernicus devrimine hi de gnderide bulunmadan) yle
tanmlar: Descartes'a degin, insan anl evrenin dzenine bal
olarak konumlanrken, imdi artk evrenin dzeni insan anlna
bal olarak (onun kavrad bir konu olarak) tanmlanmaktadr.
Descartes'n gerekletirdii bu devrim, her eyden nce felsefenin
kendi iindeki dzenlemesiyle ilgili bir altst olutur: Bu sorunu
zmek iin Descartes, felsefenin btn blmlerinin geleneksel
olarak bulunduklar yerlerin tmn deitirmitir ve bu yer de
iimi, felsefenin kendisinde yaanan derin bir dnm simge
ler. Bu dnm, iinde insan zekasnn kendi gcne dayanarak
yntemli kukunun zenle hazrlad yolda, bir dzeni kefedebi
lecei ve giderek doann efendisi ve sahibi olabilecei bir felsefi
erevenin oluturulmas anlamna gelir. Bu dnm, ncelikle
metafizii gerektirir. Brehier bundan, insann, kukunun ati yol
da aklsal gereklikleri kendi gcyle kefedebilecei ve bunun fi
ziin doruluunun sine qua non koulu olduu sonucunu karr.
"Fizik, bunun ardndan gelir; bu onun, metafiziin
artik tesine gemi olduu duyulur verilerden hare
ket etmedii anlamna gelir; deneyim, gerekten de,
kartezyen fizikte oynad rol ne denli byk olursa
olsun, sorunlar zmekten ok onlar gndeme getir
meye yarar; ite altst oluun kayna da buradadr."
Brehier, "Kartezyanizmin Ruhu"nda {Etudes, s. 50) yer alan
bu grlerinden u sonucu karr: Geleneksel fizikte madde,
aklsal olmayan ve bilinemez olan, form ise tinin konusu olan
iken, ilk kez Descartes'ta, geometrinin yaylm kavramyla tanm
lanan madde, akln kendisine sonuna kadar szabilecei bir alan

Kartezyen Dnya Tasarm

49

olarak konumlanmaktadr. Aklsallatrlan fizik, Aristoteles'te ol


duu gibi, yalnzca kuramsal bilim olmaktan kp ilevsel, etkili
bir bilim haline bu yolla dnebilecektir. O ana kadar fiziin ya
nnda, ona bir ek olarak dnlen mekanik artik fizik kuramn
temeli haline gelmektedir. Koyre'nin belirttii gibi mekanik, Aris
toteles fiziinde, zorla hareket gibi doa d deiimlerin bilgisi
olarak doa dzeni biliminin, yani bir kuram olarak fiziin dn
da yer alan, pratikilere, zanaatlara zg bir urati. Oysa imdi
o, bilim adamnn, filozofun iidir. Zorla hareketin "znesi" olan
insan, bilimin znesi olan insandr. nk dzen, onun oluumu
na katild ve dnd konudur.
Brehier, ok yerinde olarak Descartes tarz mekanizmin atom
cularn mekanizminden farkl olduunu syler. Her ikisinin de
mekanizmi evrenseldir. Ama atomcularn mekanizmi, kartezyen
zne-nesne-Tanr leminin dnda yer alan bir mekanizma ola
rak ilevsel bir bilime yol amaz. Mesela Gassendi'nin atom tozla
rndan oluan dnyas, insann evirip evirebilecei bir maddednya deildir. Brehier, Descartes'n "akl dzene baml klmak
yerine dzeni akla baml klma" dncesinin bizim iin hl bir
ideal olduunu dnmektedir. Bu dncede insann ve onun
aklnn zerkliine ayrlan yerin pek ok balamda hl savunula
cak ynleri vardr. stelik Descartes, dnen znenin dzenle
ilikisinde gerekletirdii bu devrimi "dnceye hibir anari
getirmeden" (s. 51) gerekletirmitir. Descartes, ona gre, bizi,
herkese yerini batan belirleyen bir dzen konusunda insanln,
yzyllar boyu besledii bo inantan, yntemi sayesinde kurtaran
filozoftur. Onun, her eyi ait olduu yere zincirlerle balayan bu
dzenin yerine dzenin (hem dncede hem de eylemde) mima
r olarak insan geirmesi, btn bir modernlik servenini bala
tan devrimdir. Brehier bu konuya ayrd blm yle bitirir:
"Uygarlmz bu ruha ihanet ederse, sahip olduu en iyi eyi yiti
recektir."
Bugn tam da bu uygarlk ve bu ruh balca sorgulama konu
su olarak felsefenin gndeminde yer almakta. Bu, onun kukusuz
ilk sorgulan deil; ama bu yeni sorgulamalarn zgnln de
yadsmak mmkn grnmyor.

. BLM

Sorgulanan Modernlik: Heidegger ve Cogito

Gnmzde Modernlie ynelik eletiriler arasnda post-modernizm ynelimli olanlar, ncllerini modernizmin en gl felsefi
yapbozumunu (deconstruction) yapm olan Heidegger'de bul
makta. Heideggefe gre. Modernlik, "dnya grleri" ve onlarla
sk bir iliki iinde olan totaliter uygulamalar dnemidir. Ne An
tik Yunan'da ne de hatta Ortaa'da dnya, hibir zaman bir zne
olan insan tarafndan tasarmlanan bir imge olmamt. Modernlii
anlamak iin, onun Descartes'ta dile getirilen metafizik zn an
lamak gerekir. Bu metafizikte varolan, tasarmn nesnellii, doru
luk ise, yine tasarmn kesinlii olarak tanmlanr. Yunan'da, zel
likle Sokrates ncesi dnemde, dnyann ontolojik boyutu bilin
iin mevcut olmaktan ibaret deildi, tersine, varolan, bilin tarafn
dan tasarmlanabilir, grlebilir olmayan "karanlk" ve gizemli
ynyle kendi kayna zerine sorgulamalar hep ak brakacak
bir zellikteydi. Onu bir znenin tasarm konusu haline getiren ve
Berkeley'in "esse est percipi aut percipere" nermesinde klasikle
en ifadesine kavuturan metafizik modernlik, insan da tek ve ha
kiki subjectum, varolann gnderim (reference) merkezi halinde
tanmlad.
Bylece oluan zne metafizii, akl ilkesiyle temellenen bir
idealizm (Descartes, Leibniz, Hegel), znelliin zn istem ve in
san etkinliinin ereini de dnyay dntrmek olarak tanmla
yan bir pratik ve istemci ynelim (Kant ve Fichte) ve sonu olarak
da istemcilii, mutluluk, zgrlk gibi kendi dnda bir eyle ilikilendirerek bir eyi isteme olmaktan karp "istem istemi"(volonte de volonte) ya da g iin g tarznda tanmlayan ve en iyi ifa-

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

51

desini Nietzsche'nin g istemi kavrammda bulan eilim olarak


modernlik boyunca geliti.
znenin doal ya da tarihsel her eyi tmel olarak kavrama
s, (Leibniz'in "nihil est sine ratione" ilkesiyle, Hegel'in, gerek
olan aklsaldr, aklsal olan gerektir sav), zne-insan. Modernli
in artk iinde hibir gizemi ve karanl barndrmadna inan
d dnya zerinde teorik egemenlie, bilimi ve akl da (doa bi
limci olsun tarihi olsun), varolann hesabn sonuna kadar veren
bir etkinlie dntrd. Felsefenin dnyay metafizikletirme s
recinin Descartes, Leibniz ve Hegel'de sregiden bu teorik izgisi
nin pratik karl olarak Kant ve Fichte'de, iddet ve hatta ter
rn pratik felsefedeki kaynan oluturan evresiyle karlald.
Bu evrede en azndan belli bir eree ynelik olarak kavranlan is
tem, zne metafiziinin son aamasnda, artk dnya zerinde
egemen olmak iin egemenlik trndeki son ifadesine ulat.
Bylece ayn bir modernliin farkl yzleri olarak sistemin
aklsall (varolanlarn tmnn hesabn verme), zneyi varolan
larn tmnn temeli ve modeli klan zne metafizii, dnya ze
rinde teknik tahakkm ortaya kti. O halde amzn sosyal-ekonomik ve politik totaliter politikalarnn arkasnda modernlik r
n olan teknik (yani Heideggefe gre gereklemi metafizik),
onun da arkasnda metafizik gizlenir.
Metafiziin Modernliin rn olan totaliter deneyimlerle
ilikisini daha yakndan grmek iin, onun bir ontoloji ve bir te
olojiye dnen anlamna eilmek gerekir: Bir ontoloji olarak me
tafiziin Modern alardaki ilk simas olan Descartes'n hazrla
ycs, aslnda Platon'dur. Descartes'n, balmumu rneinde, varo
lan, duyulur btn deikenliklerin ardnda ayn kalan ve btn
varolanlar iin geerli olan (yaylml tz) aklsal ynyle kavrama
abas Platon'un da abasyd. Kant'n kategoriler tablosuyla belir
lemek istedii, yine ayn eydir: Bir nesnenin onlar olmakszn
nesne olamayaca ayrt edici zellikler btnn saptamak.
Btn bu rneklerinde bir ontoloji olarak metafizik, varolan
en evrensel ynyle kavramak peindedir. Bir teoloji olarak ise, bu
btnn (dnya) temelini, nedenlerini ve giderek en yksek nede
nini aratrr. Bu iki aba, Heideggefe gre, modern onto-teolojinin gerek kurucusu olan Leibniz'de birleir. Akl ilkesi bu nede
nin nedenini arama srecinde kendi kendinin nedeni olan (causa
sui) Tanr kavramnda metafizik sorusunun cevabn bulur. te
tam da bu nokta, Heideggefe gre, varlk sorununun, yani temel

52

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

sorunun iptal edildii andr. nk bu cevap, varl soruturdu


unu dnen felsefe abasnn, bir varolan olarak Tanr kavra
mnda varlk sorusunu kapatmas demektir. Varolanlarn niin va
rolduu sorusuna cevap arayan nedensel dnce aslnda varl
unutmaktadr. nk bu soruya akl ilkesi uyarnca verilen cevap,
kendi kendisinin temeli olan bir varolanla (Tanr) noktalanmak
durumundadr. Bylece Akl lkesi, varolan her eyin aklsal oldu
u dncesiyle birlikte varln gizemini rtmekle sonulanr. Bu
rada unutulan, tam da varl dnmekte gereksinme duyduu
muz ayrm ve baka olandr. Tarihe uygulandnda bu aklsallk
anlay, Heldeggefe gre (yine Heldeggefin bir rencisi olan H.
Arendt'in trl ynleri ve politik sonularyla ele alp gelitirecei
gibi), tarihselliin hakiki zn, yani yepyeni olann, nceden
rastlanmam olann ortaya kn, dolaysyla tarih kategorileri
olarak eylem ve devrimi anlamamaya mahkmdur.
Modern bilim ve teknik, bu metafizik ereve iinde ve onu
asla sorgulamayacak tarzda yerlemi bulunmaktadr. Her ne ka
dar metafizii bir "soyutlama" olarak eletiren somut bir gereki
lii kendilerine yol olarak setiklerini ileri srseler de, bilim ve
teknik, varlk sorusunu unutma tavrnn ve varolann metafizik
kabulnn, yani bilen zne iin hesaplanabilir, hakim olunabilir
dnya anlaynn tayclardr. Sosyal bilimlere gelince, onlar
zellikle psikoloji ve sosyoloji rneklerinde birer antropoloji olarak
modern metafiziin rnlerinden ibarettir. Onlar Descartes meta
fiziinin "antropolojik zaferleri"dir:
"Antropoloji, aslnda insann ne olduunu zaten bilen
ve bu nedenle de onun ne olduu sorusunu asla sor
mayacak olan bir yorumudur. Soruyu bu tarz sorma
sndan, onun, kendisinin sarslm ve alm olduu
nun farkna varmas gerekirdi. Ama tam da subjectum'un kendine gvenini, her ey olup bittikten son
ra pekitirmekten baka grevi olmad halde, antro
polojiden byle bir eyi nasl bekleyebiliriz?"(Heideg-

ger, fr. ev: Chemins qui ne menent nulle part, Galli


mard, 1962, S. 145.)
Heideggefe gre, teknik donanm yoluyla insann dnya
zerinde kurduu emperyalizm, Descartes'n zneye at yolda
Bati uygarlnn geliiminin doruudur. Modern anlamda nesne-

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

53

nin douu Descartes'ta znenin ben haline gelmesi, benin de ego


cogito haline gelmesiyle balar. (Bkz. Heidegger, fr. ev.: Essais et
conferences, Gallimard, 1958, s. 97) Me Cogitare anlammda, zne
nin ontolojik bir tasarm nesnesi olarak ilk konusu, yine znedir.
Transandantal felsefe olarak ontolojinin modern biimi, giderek
bir bilgi teorisi olacaktr. Bilgi teorisi, servenine kartezyen Cogito'da balayan znenin, kendi tasarmndan emin olmas olarak ta
nmlanm bir doruluk anlayna dayanr: "yalnzca kartezyen
varolan ve doruluk anlay, bir bilgi kuram ya da bir bilgi meta
fiziini mmkn klacak koullar yaratr. Ancak Descartes yoluyla
ve ondan sonradr ki, gerekilik kendisini, d dnyann varln
kantlama ve kendinde varolan kurtarma ykmllnde bu

lur." {Chemins..., s. 129)


Modernliin sfr noktas olarak kartezyen Cogito, o halde bu
yeni dnya tasarm ve yeni doruluk anlaynn temel kavram
dr. Aslnda Cogito ilk gvenilir, kesin bilgi olarak kukunun r
ndr. Kuku ise, eletirel bir an olarak Antik Yunan'dan beri fel
sefenin, dorulua yer amak iin yerleik kanlara, nyarglara
kar giritii mcadele yntemlerinden belki de en nemlisidir.
Descartes'n Antik Yunan'daki metafizik nceli olan Platon'da da
kuku nemli bir yere sahiptir. Ama onun felsefesinde kuku. Akl
deneysel olandan uzaklatrmak ve dnlr konulara, idealara
ynlendirmek gibi eitsel-yntemsel bir ileve sahiptir. Baka bir
deyile maara mitinin dnen znesi kukudan, dikkatini dardaki glgelerin ekiciliinden koparp dncenin gerek konula
rna evirerek kurtulacaktir. Oysa Descartes'ta kuku daha radikal
bir kullanma sahiptir: kuku, kurtuluun dnce konularndaki
bir deiiklikle salanmasn imkansz klacak denli derin ve sars
cdr. Descartes kukunun, gvenilir, kukuya son verecek denli
sarslmaz hibir konunun kalmad anda son bulabileceini sy
ler. nk ancak o anda kukunun kendisi dorulua dnecek
tir. Bu doruluk, kukunun kendisinden fkrmaldr. Kukunun,
yani dncenin varlna ilikin doruluk (dubito, Cogito ergo
sum) zaten bu ilemi boydan boya damgalayan, ama ancak btn
dier konuya-bal klarn imkanszlnn umutsuzluunda
kendini duyuran doruluktur.
O halde kukuyu sona erdirecek olan ey bir konu deil, d
ncenin bir edim olarak kendisi zerinde dnmesidir. Bylece
kukunun belli bir annda (nk Descartes'a gre kuku ne az ne
fazla, ama yeterince srmelidir) kendisinin bilincine varmas, yani

54

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

kendini bir edim olarak kendi konusu klmas, ite bu an, kuku
nun kesin sonudur.
Peki dnce Descartes'ta, yntem gerei balatm olduu
bu srete neleri kendi konusu klar? Baka bir deyile kukunun
snrlar yok mudur? Descartes'n kkl ve btnsel olmasn iste
dii kukunun, yine de daha bandan ve yntem gerei belirledi
i snrlar vardr. Her eyden nce kuku, pratie, yani kukunun
znesinin iinde yer ald hayata ilikin olmayacaktr. Bu gerek
ten de yntemin bir gerektirmesidir. nk kuku duyan zne,
kuku srecini gereince uzun bir sre yaarken, yaamaldr da.
Oysa yaamann pratik koullar, dncenin teorik koullaryla
ayn deildir: teori gerektiince uzun bir sreyi varsayarken (yine
de Descartes, metafiziin kendisiyle ylda belli bir sre uralma
snn, bu sreyi fazla uzatmamann yerinde olduunu syler),
pratik ise hayatn aceleciliini gz nne almaldr. Bu durumda,
kukunun tesi olan Cogito'nun berisinde pratik yer ald syle
nebilir.
Kukunun tesinde doruluk yer alr: her eyden nce, ilk
doruluk olarak kukunun barndan doan zbilin. Ama bu ilk
doruluk, btn dier doruluklarn temeli olmakla birlikte onla
rn ayn zamanda da yeterli koulu deildir. Kukusuz, aklcl,
Descartes'a bu konuda olduka byk imkanlar tanmaktadr. Do
utan ierikli, dncelerle donatlm bir bilin kavram, onun
bu bilincin ierikleri arasnda yer alan mkemmel ya da sonsuz
varlk idesinden bu idenin nedeni olarak Tanr'nn varln kar
samasna izin verecektir. Ama tam da bu imkandan kartezyen "k
sr dng" bal altnda zetlenebilecek tartmalar doar. Arnauld, bu ispatn ncllerine ilikin ilk itirazlar dile getirmiti. Bu
itirazlar grmeden nce kartezyen ereveyi hatrlayalm: Kuku
duyuyorum, o halde dnyorum. Ben bir Tanr'y, yani mkem
mel ve sonsuz bir varl dnyorum. Oysa zihnimde yer alan
bu dncenin nedeni ben olamam. Onun nedeni ne varlndan
hl kuku duyduum d dnya ne de benim, sonlu olduunu
bildiim ruhum olamaz. Onun nedeni (bir nedende en az eserinde
olduu kadar gerekliin olmas gerektiine gre), kendisi de m
kemmel olan bir varlk, yani Tanr olmaldr. O halde Tanr vardr.
Tanr varsa Tanr'dr, yani yaratm dorudur ve benim idelerim,
yani kendileri araclyla fizik yaptm ideler doru, gvenilir
idelerdir. O halde fizik dorudur, yani yalnzca insann kendisine
doa zerine anlatti masallardan ibaret deildir. Galilei ve sa,

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

55

ayn bir doruluun ikili yapda olan varlk alanlarndaki szcle


ridir. Baka bir deyile. Modernlik o denli gl bir btndr ki,
iinde en atr grnen boyutlar bile bir aklsalln maharetiyle
yeni bir kozmos oluturabilirler.
Arnauld'un bu akl yrtmeye asl itiraz, dnen zne, ak
ve seik ideler ve Tanr arasndaki terimli ilikide hangisinin di
erinin temelini oluturduu konusundadr. Eer Tanr ak ve se
ik idelerin doruluunun gvencesi ise, henz Tanr'nn varl
nn ve dolaysyla onun buyruklar olan bu doruluklarn gveni
lirliinin kantlanmad anda, zne kendi bilin ieriinde bulu
nan ideden (mkemmellik ya da sonsuzluk idesi) hareketle Tan
r'nn varln neye dayanarak, gvenerek kantlamaktadr? Ka
ntlamann geerlilii basit ve dnlr (intelligible) doruluk
larn geerlilii demektir. Oysa Tanr'nn varl ve onun salad
gvence tam da bu doruluklarn gereksinme duyduu ey deil
miydi? Descartes, Tanr kantlamasnda kantlamak istedii eyle
re, yani ak ve seik idelere dayanmakta deil midir? te Dncelef'm (Meditations), "Drdnc tirazlar"nn yazar Arnauld'da
uyandrd soru budur. (Bu konuda ve Metod'la Dnceler'm karlatirlmasndan kaynaklanan dier tartmalarla ilgili olarak
bkz. M. Beyssade, "La problematique du 'Cercle' et la metaphysi-

que du Discours", Problematicjue et reception du discours de la methode et des essais iinde, Vrin, 1988)
Descartes'n, Cogito'yu kantladktan sonra, onun ierikleri
olan ak ve seik idelerin Cogito'nun kendi kendine anlatti ma
sallar olmadn, ontolojik karlklar bulunduunu temellendir
mek amacyla bavurduu Tanr idesinin varlnn kantlanmas
iin, yine ak ve seik idelerin taycs olan Akla gereksinme
duymas, belki de Derrida'nn u cmlesini hatrlarsak artc ol
maktan kar: "Ama Tanr, Akln ve genel olarak anlamn kendisi
nin br adndan baka bir ey deildir." {L'ecriture et la difference,
Editions du Seuil, 1967, s. 90) Yine de akln bu br ad, kartezyen
sistemde byk bir neme sahiptir. nk Foucault'nun, Dnce
ler'm bir paragraf zerine. Klasik a'da deliliin tarihi konusun
da yazd kitapta getirmi olduu yorumu, "Cogito ve Deliliin
Tarihi" balkl yazsnda sorgulayan Derrida'nn syledii gibi,
"Sonu olarak yalnzca Tanr, benim kendine zg,
suskun delilik annda sonsuza kadar kalabilecek olan
Cogito'dan kmama izin vererek tasarmlarmn ve

56

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

bilisel belirlenimlerimin, yani delilie kar sylemi

min gvencesini salamaktadr." {L'ecnture et la difference, s. 90)


Aslnda Derrida'nn Cogito konusundaki grleri ve bu ba
lamda Modernlii sorgulay (daha dorusu Foucault'nun belli bir
balamda Modernlii sorgulayn sorgulay), Tanr'nn varl
nn kantlanmasyla dolayl olarak ilgilenmektedir. Cogito bir kez
kendi konusundaki kesin bilgiye ulatktan sonra, dnce konula
rna almak iin tanrsal gvenceye gereksinim duyar. Ama onun
daha nce, kendi varln kantlamak iin yaad bir baka dene
yim vardr: Kuku. Kuku, Cogito'nun yaanan ve amas gereken
ve Descartes tarafndan niteliksel ve niceliksel olarak belirlenmi
bir sre olan, kendi olu srecidir. Kendi-olu, kendini tanmlama,
baka olandan ayrma deneyimi olarak balca iki zihinsel durumla
hesaplar: rya ve delilik. te Foucault klasik dnemde deliliin
tarihini, daha dorusu arkeolojisini konu ald kitabnda Cogito'yu tam da bu uraklar asndan sorgulamaktadr.
Bilindii gibi, Foucault, delilerin toplumsal olarak zel ku
rumlarda kapatilmasyla Akln kendisini delilik karsnda, yani
kendisinden zsel olarak baka olan karsnda tanmlamas ve
onu kendi dna, yani dil dna atmann ayn Klasik a'da (17.
yzyl) ortaya kmas olgusundan hareket eder. Modernliin akl
sallnn felsefede (ve bilimde) dousuyla, Ortaa'da serbeste
dolaan delilerin, duvarlar arkasnda ilk kez sessizlie itiliinin
ezamanl olmas rastlantisal deildir. Ama bu ezamanl iki "yeni
lik" arasndaki iliki trl tarzlarda anlalabilir. Cogito'yu ancak
maddesel ze sahip olan d dnyaya kar kapatarak kantlayan
Descartes (nk Cogito d dnyann bilgisinin ve varlnn biz
de sorguland kkl ve ar kukudan doacaktir), 17. yzylda
tarihsel olarak yaanan kkl bir dnmn felsefedeki gsterge
si olabilir ya da onun zne felsefesi (kukusuz, bir biimde, su or
ta olduu) bu dnmn nedenleri arasnda yer alabilir. Derri
da, SZ konusu makalesinde bu noktay kesin bir sonuca balamayp Foucaulf nun bu konudaki tereddtl tutumunun altn iz
mekle yetiniyor. Derrida'nn ok ynl ve incelikli Foucault sorgu
lamasn, konumuzla ilgili iki noktada hatrlatalm.
1) Foucaulf nun giriiminin bykl, onun deliliin kendi
sinin tarihini yazma, susturulan delilie sz verme tasarsndan
kaynaklanr: Foucault, deliliin tm anlamlaryla zne (sujet) ol-

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

57

duu bir tarihi yazma niyetindedir. Yani burada dehlik yalnzca


konu olmayacak, kendisini konu alan akln syleminin ya da ken
disi zerine konuan psikiyatrinin syleminin yerine kendisi, ken
dini anlatacaktir. te Derrida'ya gre bu, Foucault'nun tasarsn
hem byk hem de imkansz klan noktadr. Delilik zerine akl
adna monolog gelitiren psikiyatrinin dili, delinin suskunluu
zerine kurulduu iin, yaplmas gerekenin, bu dilin tarihinin ye
rine deliliin suskunluunun arkeolojisini geirmek olduunu d
nen Foucaulf ya Derrida, "Akln (genel olarak Akln) hakkndan
gelebilecek bir Truva atn" bulmann imkanszln hatirlatarak
karlk verir. Baka bir deyile Derrida, belli bir tarihsel aklsallk
biimi olan klasik akln eletirisinin mmkn olduunu ama bu
nun yine de akl adna, onun iinden yapldn, arkeoloji'nin de
son zmlemede bu kuraln dna kamadn belirtir. Yine de
Derrida Foucaulf nun bu imkanszln bir biimde bilincinde ol
duunu ve deliliin suskunluunu anlatma giriiminde bu sus
kunluu, kitabnn logos'unda deil, ama pathos'unda, dolayl ve
metaforik olarak var kldn dnmektedir. Cogito konusunda
ki Derrida - Foucault tartmasna bir ereve izmek amacyla bu
genel deerlendirmeyi yaptktan sonra ikinci noktaya geebiliriz.
2) Foucault, Descartes'n, Dnceler'm birincisinde yer alan
doal kuku evreninde, dnceyi duyusal bilgiler konusunda
kuku duymaya ard anda, delilik imkann dncenin d
na zorlayc bir biimde atm olduu kansndadr: Descartes, De
lilii, z gerei deli olamaz olan Cogito'nun, yani akln mahke
mesi nne karr karmaz, felsefenin incelemesine, tartmasna
deecek bir felsefi soylulukta bulmayarak geri yollamakta ve ak
ln, yani dilin alan dna srgne gndermektedir. Derrida bu yo
rumun birok adan tartlabilir olduunu belirtir. Ona gre Ku
ku ve ondan doacak olan Cogito, ok daha karmak ve sulanan
modernliin ok zel bir servenidir.
Derrida'nn bu konudaki grlerini zet olarak serimlemeden nce modern felsefe tarihinin bu serveninin balca epizodlarn ve temel niteliklerini hatirlatalm: Btn bilgilerimiz, kayna
n ya duyumlarda ya da dncede bulur. Kesin, tartilmaz,
hibir septiin artk kar kamayaca ilk kesin dorulua ula
ncaya degin bu her iki kaynaktan gelen bilgilerin yntemin ge
rektirdii kuku ileminden geirilmesi gerekir. Ama bu onlarn
her birinin ele alnp sorgulanmasn gerektirmez. Onlarn ilk ve
eski temellerinin bu ilemden geirilmesi yeterli olacak, nk

58

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

bylece sarslan temeller zerinde eskiden kurulmu olan btn


yap kecektir. Aslnda duyarllk, bilginin Antik Yunan'dan beri
yeterince saldrlm olan, en krlgan kaynadr. Descartes'n,
Foucaulf nun ele ald birinci Dnceler'inde belirttii gibi, bizi
zaman zaman yanltm olan duyu bilgilerinden tmyle kuku
duymak gerei besbellidir. Ama belki de, der Descartes, yine du
yumlardan kaynaklanan, ama kendilerinden kuku duymamzn
pek akllca olmad bilgiler de vardr: Burada, atein yannda
zerimde u giysi, elimde u katlarla oturuyor olmam gibi ey
ler. Ama bunlardan kuku duyarsam, delilerle ayn konuma d
mez miyim? te tam da akl yrtmesinin bu son noktasnda Des
cartes, delilii, felsefenin kuku deneyiminde bir rnek olamaya
cak denli deersiz bularak atlamaktadr. Bu hem tarihsel olarak
bir anlama sahip bir atlamadr hem de felsefi olarak kkl ve hi
perbolik (ar) kukudan doan Cogito'nun dnsel bir eksiklik
zerine yaplanm olduunun gstergesidir. Descartes kuku s
recinde delilik varsaymyla, rya ve yanlg varsaymlaryla oldu
u lde ve biimde hesaplamamtr.
Descartes duyumlardan kaynaklanan bilgilerden kuku du
yarken, yani kukunun doal aamasnda asl amac, eskiden beri
bu konuda yaplagelen septik saldrlar yinelemek deil, tam da
bu tarz (doal) kukunun bilgi ieriklerimizde sarsamam ve sarsamaz olduu ekirdei yaltmaktr. Bu, doal kukuya yenilme
yen bilgi alan olan yaln, matematiksel doruluklar alandr. Du
yumlardan kaynaklanmayan bu doruluklar yanlmalara ve doal
kukunun hiperbolik ura olan rya snamasna bile dayanrlar:
nk ben en u durumdaki yanlg ortam olan ryada bile bir
kare dndmde, onun drt kesi vardr ve iki ile ikinin top
lamn dnmek gibi bir ey bama gelse, bu ryada bile drt
eder. Foucault bundan u sonucu karr:
"Kukunun dzeninde, delilikle, rya ve yanlg ara
snda bir dengesizlik vardr. Onlar dorulukla ve
onun peinde olanla ilikisinde baka baka durum
dadr; doruluun yapsnda, rya ve yanlsama almtir; ama delilik kuku duyan zne tarafndan dtalanmtr."
Derrida Descartes' yeniden okuyarak Foucaulf ya u nokta
larda kar kar: Descartes duyumlardan kaynaklanan bilgi evre-

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

59

sinde doruluu kurmaz. Bu evrede kukunun kkl ve hiperbo


lik nitelie sahip olduu rnek olan rya, delilik rnei yerine iki
nedenle seilmi ya da delilik rnei iki gerekeyle uzaklatirlmtir. Bunlardan birincisi, delilik rneinin duyusal alanm tm
n kuatmamas, bu adan yeterince btnsel olmamasdr. n
k deli yeterince deli (yani her konuda ve her an yanlan) deildir.
Oysa rya, bu konuda delilii de aan bir rnektir. kinci olarak o,
pedagojik olarak kt bir rnek, filozofun kuku srecine gemek
iin ikna etmek istedii felsefeci olmayann direnebilecei bir r
nektir. nk bu rnekte filozof kendisinin de deli olabilecei var
saymndan hareket etmek durumundadr. Bu onun yntem gerei
kukusunun n dayanaklarn, en azndan felsefeci olmayann g
znde, kukulu klacaktir. Yine rya, bu adan akl banda zne
nin de srekli yaad bir durumdur.
Bu belirlemelerden sonra Derrida, Descartes ve Foucault ara
snda geebilecek bir diyalog erevesinde Foucault'nun Descar
tes'a, tmyle kendi akl yrtmesine bal olarak u iki sulama
y yneltebileceini syler: Descartes delilii duyumlarn yanlt
masnn pek ok rneinden yalnzca biri olarak ele almakta, hatta
onu bu adan en ciddi (rya gibi ciddi) durumlardan biri olarak
bile dnmemektedir. Descartes onu, bedenle ilikilendirerek, be
dene ait bir ey ya da durum olarak anlayarak Cogito'nun, yani
dnen znenin kendine zg alannn dna itmektedir. O, Cogito'dan baka olandr. nk duyusal olmayan ak ve seik
doruluklarn znesi olarak Cogito'nun, bu doruluklar konusun
da kuku duymas mmkn deildir. Cogito onlar dnen zne
olarak deli olamaz. kinci olarak delilik yalnzca bedene ait bir ey
olarak Cogito'nun dna itilmemekte, ayrca bir yanlg olarak
kartezyen adan idenin bir biimleni tarz olarak tanmlanmakla
kendi zgnl asndan zarar grmektedir.
Derrida bu iki kar kn son derece yerinde olacan, ama
her ikisinin de yalnzca kukunun doal, naif, metafizik-ncesi ku
ku dnemi iin geerli olabileceini belirtir. Bu nokta, Foucault'nun
kendi yaklamndan ulaabilecei ya da onun Deliliin Tarihi'ndeki akl yrtmesinin bir imkan olarak ne srebilecei son itirazdr.
Derrida, Foucaulf nun dile getirmedii, ama teorik olarak yapabile
cei bu kar kn bile Descartes'n kukusunun tam olarak felse
fi, metafizik ve kritik evresini hesaba katmadn ileri srer.
Derrida'ya gre deliliin, duyumlarla ilgili doal kukuda
ele alnamayacak nitelikte olan (nk duyusal bilgilerin yanlt-

60

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

mas olarak deli ne her konuda ne de her zaman delidir) btnsel


durumu, kukunun metafizik evresinde Habis Cin ya da kt
Tanr varsaym erevesinde yeniden gndeme gelecektir. Bura
da Descartes, Foucault'nun ileri srebilecei gibi, delilik varsay
mn, kendinden baka olan olarak res cogitans'n dna, res
extensa'ya, yani bedene atmamakta, onunla salt dnce (iine
hibir deneysel enin katilmad dnce) ya da salt olarak d
nlr (intelligible) alanda, ak ve seik ideler dzleminde kar
lamaktadr. Burada, yani metafizik kukuda duyusal, doal
kuku uranda (yani "Birinci Dnceler"de) bir olgu olarak
dtalanyor gibi grnen delilik, yalnzca bir imkan, bir kurmaca
(fiction) olarak, dilsel bir kurmaca olarak ele alnmaktadr. Dola
ysyla metafizik kuku ("kinci Dnceler"de) delilii dnce
nin iinde ele almakla birlikte onu olgusallndan yaltmaktadr.
Ama delilii byle kurgusal balamda, yani bir imkan olarak ele
almak, Derrida'ya gre, onu beden gibi dsal bir alanda deil,
dncenin iinde ele almann, filozof iin tek yoludur. nk
byle yapmakla filozof, kendi sylemini delilik olgusuna kar
korumaktadr. Kendi dilini bir olgu olarak delilie kar gvenlik
altina almak, onunla arasna bir mesafe koymak, konuan her z
nenin (ve konuan znenin ta kendisi olan filozofun) zaten yap
mak durumunda olduu eydir. O halde burada sz konusu olan,
Descartes'a zg (ve klasik akla zg) bir gvenlik kaygs ya da
felsefi bir eksiklik deil, aklsalln ve felsefenin zdr. Bu ne
denle Derrida'ya gre, akln (ya da dilin) bu balamdaki su or
taklar arasnda olmaya delilii dtalar grnen Descartes kadar
ona vgler gnderenler de (konutuklar her anda) adaydr. O
halde Foucault'nun Descartes'a (mantksal olarak) yneltebilecei
birinci itiraza Derrida'nn verdii cevab yle zetleyebiliriz:
Descartes'n duyusal kuku uranda yapar gibi grndnn
tersine, metafizik, kkl kuku uranda delilii, (dtalamak
yle dursun) dnlr olann merkezine yerletirir. nk bu
radaki Habis Cin varsaym "Birinci Dnceler"de sama bir
varsaym olarak nitelendirilen, delilie zg btn kuku gerek
elerini yeniden cevaplandrr. Ayrca Tanr'nn insan yanltmas
varsaym da, deliliin (her zaman ve yeterince deli olamayaca
iin) ve ryann (orada bile karenin drt kesi olaca iin) sarsamayaca matematik, yaln ve ak seik dnceleri kuku gt
rr klar. Sonu olarak bu varsaymlar btnsel bir delilik varsa
ym gibi i grrler.

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

61

Foucault'nun teorik olarak yapabilecei ikinci kar k da


yalnzca kukunun doal evresinde taklp kalmaktadr. nk bu
itiraza gre delilik bir bilgi sorunsal, ideler dzleminde ya da ta
sarma ait bir yanl ve bedene ait bir yanlt. Oysa metafizik ku
ku, hibir bilginin delilikten daha farkl bir konumda kendini g
venceye almasna, kendini delilie kar kapatmasna ve koruma
sna izin vermeyecek denli kkl ve hiperboliktir. Burada delice
olsun akllca olsun her trl tasarm, kukunun alanna ayn ko
numda olarak katilmaktadr ve kuku kalkmad srece doru
nun yanl, akllln delilii tek bana tahakkm altina almas
ve nesnelletirmesi (objectivation) mmkn deildir. Kukudan
kurtulan ilk kesin doruluk Cogito'ya ve onun varolduuna ili
kindir. Ama bu ilk hakikat, nesnel (objective) ve nesneyi tasarlayan
(representative) bir doruluk deildir. Bu bakmdan o bir deliye
ait de olabilir. Yani onun bilin ierikleri boydan boya delice olabi
lir; baka bir deyile kendi dnda hibir nesneye karlk olma
yan, onlar zihninde temsil etmeyen, hibir nesneye gndermeyen
ideler olabilir. O halde Cogito ilk kesin doruluk olarak znenin
delilii kendi dna, nesne konumuna itmedii, kendi iinde ta
d ilk kesin doruluktur.
Postmodernizmin, Modernliin yapbozumu giriiminde n
de gelen dnrlerinden biri olarak kabul edilen Derrida'nn,
Modernliin felsefedeki en nl ilk ad olan Descartes konusunda,
hem de Cogito'ya ilikin olarak ileri srd bu grler olduka
articdr. Descartes, modern anlamda zne kavramnn felsefe
deki mimar ve (Heidegger'den beri) znenin nesneye (teknik do
laymla) tahakkm, onu kendi tasarmnn konusu konumuna in
dirgemesi, baka olan olarak dtalamas ve kapatmas sreci ola
rak anlalan bir Modernliin felsefedeki atasdr. Bu adan Derri
da'nn, Foucault-Descartes arasnda tasarlad bu kurgusal diya
logda, kendisi postmodernist olarak nitelendirilmeyen, ama byle
olduu dnlen isimlerin kendisinden byk lde etkilenmi
olduu Foucault karsnda Descartes', hem de dncesinin Co
gito'ya ilikin bir uranda savunmas son derece anlaml ve bek
lenmedik bir yaklamdr. Bu savunuyu yle zetleyebiliriz:
Foucault'ya gre, Cogito kendini dile getirdii anda, delilii, yani
kendinden (aklsal olandan) baka olan dtalar. Yani Cogito, tan
m gerei, deli-olmayandr. Derrida ise, Cogito'nun delilik olasl
n iinde barndrdn ve bu olasla karn kendini ilk kesin
doruluk olarak dile getirdiini dnr. nk kartezyen Cogi-

62

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

to, bir edim olarak, ben deli olsam da, dncem batan baa deli
ce olsa da geerlidir. Yani Descartes'm dncesinde, Derrida'ya
gre, "Cogito'nun ya delilik ya da belli bir aklsallk trnde bir
seenekten kurtulan bir varolu olarak bir deeri ve anlam" var

dr {L'ecnture, s. 85).
Baka bir deyile doruluk ancak delilii dtalayp kapata
rak gvenlikte olmamakta, zaten kendi iinde, delice de olsa haki
ki olabilmektedir. Derrida sonu olarak Descartes'n kendinden
baka olan olarak delilii, kukunun hibir annda, Foucault'nun
kulland anlamda "kapatmad" grndedir: Doal urakta,
Descartes, felsefeci olmayanla diyalogunda (pedagojik kaygyla)
delilii dtalyormu gibi yapar; metafizik urakta ise o zaten Co
gito'nun iindedir.
Derrida, kartezyen Cogito'yu bir edim olarak ele aldnda,
"cretli" bulduunu belirtir. Hatta kuku, delice bir cretlilik r
neidir. Bugn kartezyen tasarnn oluturduu paradigma iin
de yer alan bizler, kartezyen kukunun bu ura karsnda, yi
ne bu paradigma yznden duyarl olamayacak denli gvenli ve
ondan uzaz. Biz, onun sonrasnda paradigmann artk felsefi ve
tarihsel olarak kurulduu meknda yayoruz. Bu nedenle Cogi
to'nun u anlamn hatrlamyoruz: Deli olaym ya da olmaya
ym, dnyorum (Cogito), o halde varm. O halde delilik (d
ncemin iinde ele alndnda) bir dnce durumudur, ondan
baka olan deildir. Derrida'nn yorumu, gerekten zerinde du
rulmas gereken bir Cogito okumasdr. nk burada zne-nes
ne ayrm zerine kurulan bir paradigma olan Modernliin ba
lang noktas olarak Cogito'nun dndkleri, bilin ierikleri,
hi de temsil edici olduklarna, kendi dlarnda baka nesneleri
konu aldklarna ilikin en ufak bir gvenceye sahip dnceler
deildir. Tasarmlara sahip olacak ve doruluu btn bir Mo
dernlik boyunca ide ile konusunun birbirini karlamas olarak
tanmlayacak zne olarak Cogito'nun kendisi, tam da byle bir
gvencenin olmayabilecei varsaymndan ilk doruluk olarak
domaktadr.
Ama bu annda Cogito, yani dnen zne, nasl bir aklsall
n taycsdr? Acaba burada o, dilin, diyalogun, yani bakasyla
konumann znesi midir? Yoksa kendi ilk sezgisel (sylemsel ol
mayan) annda, tipk bir deli gibi kendine zg hiperbolik bir d
nce znesi olarak o, her trl iletiimin imkansz olduu alanda
m kapatlmtr?

Sorgulanan Modernlik ve Cogito

63

Genellikle Descartes'n, akl yrtmesinin bu annda, Berkeley'e yklenen bir solipsizm (tekbencilik) iinde yer ald ve on
dan Tanr dncesi yoluyla kurtulduu sylenir. Aslnda Descar
tes da Berkeley de bu andan (yani dnen znenin bir d dnya
tasarmn kendi dncesinin bir gerektirmesi olarak retemedii
bir uraktan). Tanr dncesi sayesinde kurtulur. Yine de ikisi
arasndaki ayrm son derece nemlidir: Descartes d dnya konu
sundaki ak-seik, matematiksel bilgilerin kendi dndaki nesne
lere karlk olan doruluklar olduunu, Tanr'nn varln ve
onun yamltic olmayan, hakiki Tanr olduunu kantlamak yoluyla
gsterir. Berkeley ise, yine Tanr kavram yoluyla nasl "eyleri ide
lere deil, ideleri eylere" dntrdn, yani nasl bizim iste
mimize bal olmayan bilin ieriklerimizin d-dnya ilevine sa
hip olduunu (yani bilincimizin, imgeler gibi yalnzca kendi iste
mine bal olan ieriklerinden ayr olarak onlara direnen bir ba
kal ierdiini) aklar. Dolaysyla her ikisinde de Tanr kavram
dolaymyla oluturulan bir d dnya dncesi vardr. Ama Ber
keley iin bu d dnya kendi sonlu aklnn sonsuz akl olan
Tanr'yla diyalogunda aklanrken, Descartes'ta -terimli bir ili
ki sz konusudur. Ben-Dnya ve Tanr. Tanr, burada Ben ve dn
ya arasnda anahtar kavram ilevinde olmakla birlikte tam da bir
kapy aan bir anahtardr: Dnya, yani yaylml nesne olarak,
madde olarak baka olan. Burada insann bedeni de bu dnyada,
yani baka olanda yer alr. O halde bu bakalk, insan ok yakn
dan ilgilendiren bir kategoridir. Derrida, Cogito ve Deliliin Tarihi'ni ele ald yazsnda Foucaulf yla tartimasn baka ve nemli
boyutlarda srdrmekte. Bunlar arasnda yer alan ve Descartes'n
yannda Anselmus dolaymyla Augustinus'a degin uzanan Tanr
kavramyla ilgili boyutu bir baka balamda ele almak zere, yaz
mzn ilk sayfalarnn konusu olan yeni doa tasarmna ilikin
olarak u hatrlatmalarla, bu blm bitirelim. Hegel, kartezyen
aklcln znesinin baka olan olarak yaylml nesneyi, yani
maddeyi ele aldn, oysa 19. yzyln uzlatrmak istedii iki teri
min zaman ve kavram olduunu syler. Baka bir deyile Hegel'e
gre, Descartes'ta dnce ve zaman birbirini dtalayarak vardr.
Oysa 19. yzylda zaman ve kavramn karlamas, insanda ger
ekleecektir.
te Derrida'nn, Descartes'ta kukunun, akl ve aklszl
(Anselmus'un insipiens'ini) birlikte kabul ettiini syledii anda,
bu karlama mmkn deildir. nk orada akl, iinde delilii

64

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

kapsayacak denli btnseldir. O, bu btnselliin dna bir baka


btnsellik olan Tanr yoluyla kacak, sonlu bir akl olarak sonlu
maddeyle ilk diyalogunu kuracak, onu (kendisinden baka olan
olarak) anlayacaktr. Metafizik bir urak olarak Cogito ve iindeki
insipiens bylece karsnda bir tasarm olarak Dnya'y bulan bir
zne olacakr.
Heidegger, varln zne ve onun tasarm olan dnya ola
rak ayrmasnn, totaliter dnya grlerinin felsefi terimlerini
oluturduunu syleyerek Modernliin aklsalln eletirir.
Ama Heldeggefin unu da sylediini hatrlayalm: "Metafizik'ten, bir grten (opinion) kurtulduumuz gibi kurtulama
yz." Belki de bunun nedeni, Derrida'nn Cogito zerine yazsn
da sonu olarak demek istedii gibi, Cogito'nun hikayesinin o
denli yaln bir hikaye olmamasdr. nk Aklsalln serveni
kendi iinde (hem de klasik anda bile) yalnzca aklsallk u
raklarn barndrmamaktadr.

V. BLM

Spinoza

Ethica, "yi ve Ktnn tesinde"


Aklsal bir etkinlik ve retim olarak felsefenin zgl yaps ve an
lam zerine dnen, aralarnda Leo Strauss ve Gilles Deleuze gi
bi birbirinden olduka farkl yaklamlara sahip olanlarn yer ald
yakn dnemin balca felsefe tarihilerinin, bu etkinlii Modern
alaf a ait bir filozof rneinde anlamaya altiklarnda, Spino
za'ya zel bir yer ayrmalar dikkate deerdir. Spinoza, hayat ve
dnceleriyle, felsefenin, varolan toplumsal anlamlandrma er
evelerine aykr olan, onlar kran, "sapkn" yneliminin mkem
mel bir rneidir. stelik bu rnein, Nietzsche ya da Heidegger
gibi bize zaman olarak olduka yakn filozoflarda olduu gibi, fel
sefenin kendi yapbozumuna doru hzla ilerleyen bir srece gir
medii, tersine, grkemli bir yap, bir metafizik olarak var olduu
bir dneme ait olmas onu daha da ilgin klmaktadr.
Deleuze, Spinoza'nn pratik felsefesine ayrd kitabnda (G.

Deleuze, Spinoza, Philosophie pmtique, Editions de Minuit, Paris,


1981; ilk basks PUE, 1970), onun iinde yaad toplum tarafn
dan dtalanyla felsefesinin isel "sapknl" arasndaki ba,
Nietzsche'ye, zellikle de Ahlakn Soykt'ndeki grlerine
gndererek kurmay dener: filozof kk grlme, yoksulluk ve
iffet gibi bu dnyadan elini eteini ekmi olmann ileci deerle
rini benimsiyor gibi grnmekle birlikte aslnda bir anlamda "ha
yat dolu" yaamnn tadn karmaktan baka bir ey dnme
yen bencil bir bu dnyaldr. Nietzsche'nin belirttii gibi, eer o ilk
kez ortaya kndan beri yalnzca seyreden insann yerleik tiple-

66

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

rinde grnmeyi, bir rahip, bir byc, ksacas bir din adam t
rnden bir kha brnmeyi setiyse, bunun tek nedeni, onun,
varhn srdrme kaygsdr. Yalnzca bu kaygyla, felsefenin tini
ve filozof, klk deitirmi, gizlenmi, kamtir. Bir filozof olarak
yaayabilmek iin o, hayata dman olarak duyular kmsemek
ve onlardan uzak durmak zorunda kalmtir. (fr. ev: Par-del le bien et le mal, La genealogie de la morale, Gallimard, Paris, 1971). Din
adamnn en iyi rneini oluturduu ileke yaam biimi ve
onun dayand deerlerin, bir ideal olarak iinde filozofu da kap
sayacak tarzda, btn kltrel, dnsel hayata yaylm olmas
durumunu, Nietzsche kozmosa ilikin u imgeyle anlatr:
"Uzak bir yldzdan okunduunda bizim bu dnya
daki varoluumuz, yerkrenin ileke bir gkcismi ol
duunun byk harflerle yazlm olduu bir metin
gibidir. Oradan bakldnda kibirli, her eyi km
seyen, kendinden ve zerinde yaad kreden ho
nutsuz, ama bunun dourduu acdan da keyif alan
insanlarn topra olan bir yldz gibi parldarz."

(bkz. Par-del..., s. 307)


Aslnda, Nietzsche'ye baklrsa, din adamlarnn ve temsil et
tikleri ileke yaama biiminin ne belli bir sosyal snfa ne bir rka
ne de belli bir aa ait olmad aktr. Dolaysyla bu hayat d
man insan trn douran ey, yine hayatla ilgili ok temel bir
gereksinme, hayatn kendi karlarnn bir gerektirmesi olmaldr.
Dnme, dnyadan elini eteini ekmi bir sofu ya da filozofun
benimsedii yaam biimi olan vita contemplativa tarznda olsun,
bunun nedeni yine hayatla ilgili bir duygu, bir korku ve varln
srdrme kaygsdr. Vita contemplativa ideali vita activa istei
nin, tehlikeli bir ortamda varln srdrebilmek iin bavurduu
bir klk deitirmeden baka bir ey deildir. "ileke rahip, der
Nietzsche, baka trl yaama, baka bir yerde yaama isteinin
ete, kemie brnm biimi, bu istein doruu, en ateli biimi
ve asl tutkusudur." {Par-del..., s. 310)
Gnmzn insan ve filozofuyla ilgili olarak bu grlerin
den kard sonular bir yana braklrsa, Nietzsche'nin theoria
ile praksis, seyirsel hayatla eylem arasnda "klk deitirme" teri
miyle kurduu bu ilikide, yakn dnemin Modernlik eletirileri
nin siyaset felsefesindeki en nemli iki rneini vermi olan Leo

spinoza

67

Strauss ile Hannah Arendt arasnda (aslnda hibir zaman gerek


bir diyalog haline dnmemi) bir tartimann gizli nclleri var
gibidir. Her ikisi de Modernlii siyaset felsefesi asndan kkl
bir biimde eletirmi ve bu eletirilerini Modernlik-ncesi bir d
nemi. Antik Yunan' model alarak gelitirmi olan bu iki dnr
arasndaki en nemli kartlklardan birisi, L. Strauss'un vita contemplativa'y en yksek yaama tarz ve felsefeyi de onun en s
tn rn olarak grrken, H. Arendt'in vita activa'y yceltmesidir. L. Strauss, modernlik eletirisini, vita contemplativa'nn (Machiavelli'den bu yana) deerden dt, felsefi dncenin en iyi
ve en doru olan aramay brakp gerekletirilebilir hedeflere y
neldii ve giderek gelien bir sre iinde pozitivizm ve historisizmde eriyip gitmeye balad savlarna dayandrr. Arendt ise,
gerek anlamda bir eylem (action) alan olan politika alannn mo
dernlikte giderek daralmas ve kamusal alann aslnda zel alana
ait olmas gereken (toplumsal ve ekonomik) etkinlikler tarafndan
kaplanmas saptamasna dayanan bir modernlik eletirisi gelitirir.
Nietzsche ayn tartimay kendi sylemi iinde yapm ve
"klk deitirme" kuramyla sonulandrm grnr. Aslnda
Strauss'da da bunu andran bir kurama rastlamak mmkndr.
Ama Strauss, daha ok felsefe syleminin kendi iindeki dil dei
tirmesi tarznda bir klk deitirmeden sz eder: Felsefede dn
ce irek (esoterique) ve drak (exoterique) tarzda dile getirilir.
Bunlar felsefe syleminin iki var olma biimidir ve iki ayr okuma
yntemini gerektirir.
G. Deleuze'n Spinoza okumas, tam da bu kayglar iinde
barndrr. Ona gre, Spinoza, Nietzsche'nin dedii gibi, yersiz
yurtsuz, ama yine de bu dnyal biri ve Strauss'un dedii gibi,
sylemini iki dzlemde okunabilir tarzda kurmu bir filozoftur.
1632 ylnda Amsterdam'da spanyol ya da Portekizli tccar bir ai
lenin ocuu olarak doan Spinoza, felsefeye dnmesiyle kendi
toplumundan dtalanmay ezamanl olarak yaar. Deleuze, onun
toplum dna atilmasn, aslnda filozof Spinoza'nn kendini top
lum d olarak konumlamas tarznda anlamann daha yerinde
olacan dnr. nk Spinoza, bir biimde uzlama peinde
olan Yahudi din adamlarnn gnah karma nerilerine uymak
yerine Sinagog'dan kn hakl klacak bir savunmay (ileride ya
zaca teolojik-politik denemenin bir taslan) kaleme almay ye
lemitir. Bir banaz tarafndan giriilen saldrnn ardndan Spino
za, felsefe eitimini srdrmek zere Amsterdam'dan ayrlr. Spi-

68

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

noza'nn, urad saldrnn bir ans (ve belki de iddetle dtalann bir simgesi) olarak mantosunu saklad sylenir. Deleuze'n
belirttii gibi, bu dtalama srecinde artc olan, bu olaylarn
dnrn hayatnn ileriki dnemlerinde deil de, banda yer
almasdr. Bu, sanki Spinoza'nn felsefeye dnd ann sfr nok
tas olarak bu dnmn toplum ve filozof iin derin anlamna
iaret etmektedir, (bkz. Deleuze, Spinoza, s. 12-13)
O halde Deleuze'n yorumuna gre, filozof, derin anlamnda
bir yalnz, yurtsuz ve bir yabancdr. Yabanc olmamak, yerli ol
mak, yani topluma boyun emektir. Toplumsallk, iyinin ve kt
nn yeri olarak boyun emenin de yeridir. Ama o klk deitirerek
de olsa bir toplumda barnmak durumunda olduuna gre, Spinoza'ya gre, hangi toplum filozofun iinde yaamay yeleyecei
toplumdur? Bu toplum, filozofun hayatn srdrme ansna en
fazla sahip olduu liberal ve demokratik toplumdur. nk byle
toplumlar kendi karlar gerei dnceyle deil, eylemle ilgile
nir. Dncenin bir toplumda zgr olmas nemlidir. nk bu
olmaynca, yani dncenin bask altinda olmas sz konusu oldu
unda, btn dier basklar da mmkndr. O halde filozof iin
iyi toplum, demokratik toplum ve onun liberal evreleridir. Buna
karlk filozof, hibir zaman kendi karlaryla devletinkileri ya da
iinde yaad ortamnkileri birbirine kartirmaz. nk o, top
lumsallk demek olan iyinin ve ktnn ve onlarn temellendirdii
boyun emenin tesinde bulunur. Deleuze'n, Nietzsche'den esin
lenerek syledii gibi, o ne kahraman ne de suludur. Zaten onun
hem bu dnyal hem de yabanc oluunun anlam da burada bu
lunmaktadr.
Spinoza'nn hayat ve dncelerinin, filozof-toplum, vita
contemplativa-vita activa terimleri araclyla dile getirilen sorun
sal erevesinde kendi bana bir rnek oluturduunu belirtmi
tik. Spinoza daha bandan beri dtalanm ya da kendisini dar
da konumlam bir filozof olarak neye kardr? Ethica'nm derin
den derine polemik slubunun kendisine kar kti "dieri"
kimdir? Ender olarak verdii adlardan biri Descartes olmakla bir
likte aslnda Spinoza'nn kar kti eyin, bir dnya gr ol
duunu sylemek daha doru olcaktr. Hatta denilebilir ki o, tek
bir dnya grn ya da belli bir ideolojiyi eletirmemekte, mev
cut ve birbirinden farkl grnen trl dnya grlerinin ortak
olarak dayandklar paradigmay gstermekte, zmlemekte ve
eletirmektedir. Bilindii gibi, onu, mesela bir Althussef in gzn-

spinoza

69

de, zeletirisinde (L. Althusser, Elements d'auto-critique, Hachette,


1974) Spinozac olduunu itiraf edecek denli nemli klan nokta
budur. Spinoza'ya gre, sz konusu paradigma kavram zerin
de ykselir: Tanr, Ahlak ve Bilin. Spinoza'nn bu paradigmaya
ynelttii eletirilerinin bedeli, onun balk altnda sulanmas
olacaktir: Tanrtanmazlk, Ahlaka kar olma ve Maddecilik.

Klasik Sistemin Terimi: zgrlk, stem, Erek


Aslnda Spinoza'ya gre, onun dneminde varolan dnya grle
rinin ortak olarak iinde yer aldklar anlam ufkunun anahtar kav
ram, zgrlktr. O, dinsel, ahlaksal ya da politik tm kuramla
rn bir yanlsamay, zgrlk yanlsamasn paylatiklarn d
nr. Ama Spinoza, ayn zamanda felsefe tarihinin tand ilk sis
temli demokrasi ve dnce zgrl savunucusu olarak da bili
nir. Bunun nasl olabildiini anlamak iin, nce onun bir yanlsa
ma olarak zgrlk felsefelerine ynelttii eletirileri hatrlatmak
yerinde olacak.
zgrlk yanlsamasnn bu niteliiyle eletirilmesi, ona e
lik eden, onunla dayank olan br iki kavramn da hesaba katilmasn gerektirir: istem ve ereksellik. Bu terimler, gelitirdikleri
dnya grnde, Spinoza'nn Ethica'nm I. blmnn ekinde serimlediine gre, insanlar kendi davranlarnn belli ereklere sa
hip olduu kansndadrlar. zgr ilemleriyle saptadklar erekle
ri gerekletirmek zere eylediklerini dnen insanlar, kendileri
ne ilikin olarak besledikleri bu yanlsamay doaya ve Tanr'ya da
yanstrlar. Varolan her ey insan iindir. Ama insan btn bu ey
lerin mimar olmadna gre, btn bunlar kendisi iin yaratm
olan ok daha byk bir zgr isteme sahip bir varln, Tanr'nn
var olmas gerekir. Tanr her eyi insan iin yaratm, insan ise
kendisine tapnmas iin var etmi olmaldr.
Bu akl yrtmenin birinci nermesinin dile getirdii zgr
istem sahibi insan anlay, Spinoza'ya gre, insann kendi konu
sundaki bilgisizliinden baka bir temele dayanmaz. Tam bir aklc
olarak Spinoza, gerek neden (Causa) ile sebebin (Ratio) zde ol
duunu dnr: Causa sive Ratio. Doada nedensiz ve doadan
baka bir ey yoktur. Sk bir belirlenimciliin egemen olduu var
lk alannda, insann bu adan herhangi bir ayrcalk sahibi oldu
unu dnmek samadr. Ereksel neden, doru bir nedensellik

70

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

anlayna dayanmaz, nk o, erei dnen bilinci ve onu ger


ekletirecek olan ve kendisini hibir nedenin belirlemedii bir z
gr istemi gerektirir. Ereksellik, znde nedensizlik, belirlenmemiliktir. nsan kendi isteklerini ve itahlarn bilmekte, ama belli
bir eyi istemesinin gerek nedenlerini bilmemekte, bu yzden de
zgrce, nedensiz olarak istediini sanmaktadr.
kinci olarak insanlarn davranlarn yneten ilke olarak ya
rarllk ilkesi, birinci ilkeyle, yani zgr istem ilkesiyle birleerek
doay iki dzleme ayrr: erekler ve aralar. nsanlarn kendilerin
de ve evrelerinde kendileri iin yararl olan elde etmek iin elve
rili pek ok ara bulunmaktadr: Yemek iin diler, grmek iin
gzler, beslenmek iin sebze ve hayvanlar, aydnlanmak iin g
ne, balklaryla beslenmek iin deniz, vb. Sonu olarak insanlar
btn bu doal eylerin bir ey iin bir ara olduunu dnmeye
balar. Ara olan eyler, kendi kendilerini biimlendirmi olamaya
caklarna ve onlarn mimar insann kendisi de olmadna gre,
bu ara-erek basamaklarnn tepesinde ok gl bir ya da birka
varlk bulunmaldr.
Sistemin nc ve son terimi olarak Tanr'y dnrken,
insan, yine kendi hakknda sahip olduu yanlsamay ona yanst
maktadr: Tanr, insan gibi zgr istem sahibidir. O, insann evre
sinde bulduu en gl varlk olan monarka benzeyen doann
efendisidir. O halde insan ve Tanr, byk doa lkesinde bir ba
ka ve ayrcalkl bir lke oluturur ve doann dzenini aarlar.
Sz konusu dzlemlerden birincisi ereklere sahip olabilen, retici,
yaratic istem ve zgrlk dzlemidir. Aralarndaki sonsuz uzakl
a karn insan. Tanr ile birlikte bu dzlemde yer alr. kinci dz
lemde ise yaratma yeteneine ve ereklere sahip olmayan maddesel
zorunluluun klesi, doa dzlemidir. kinci dzlemde yer alan
doal varlklar anlam ve gerekliliklerini bir biimde arac oldukla
r bir baka istemden alrlar.
Bu varlk tasarm, bu aklyla aslnda hibir sylemde bu
lunmaz. Bu bakmdan o hibir yerde, ama bir biimde de heryerdedir. nk o klasik sylemin btn rneklerinde alttan alta yer
alr. Spinoza, kuramclarn ou kez kendi sylemlerinin yazar
deil, kurban olduunu dnyor gibidir. zgr istem yanlsa
masn hazrlayan istemci (volontariste) tuzak, aklayc gc ol
duka yksek, ekici bir tuzaktir ve ancak Spinoza gibi dardan
biri tarafndan grlebilir. Spinoza'nn kendisinin nasl olup da bu
sistemin dnda kalabildiine ilikin yapt aklamay daha ileri-

spinoza

71

de grmek zere, asimda Aristotelesi ereksel nedenleri fizikten


kovan ve bu abayla 17. yzylda erekselci yaklama kar verilen
savamn bata gelen simalar arasnda yer alan Descartes'n ad
nn niin Ethica'nm ykmaya alt klasik erekselci sistemin i
birlikileri arasnda getii sorusuna geelim.
Gerekten de Descartes, makina-doa tasarmyla doann
(canl cansz) tmn ruhsuz, mekanik bir belirlenimcilie bala
m, ereksel nedenleri fizikten darya atarak etkin nedeni merke
ze koymutur. Yalnz, makina dzeyine indirilen doann, res extensa'nn zerinde, res cogitans btn grkemiyle ykselmektey
di. Descartes insan insan yapan ruhtan sz ettii her balamda,
ahlakta ya da metafiziinde, istemci sylemin ncllerini payla
r. Felsefenin lkeleri'nin 37. paragrafnda, insann asl mkemmel
liinin zgr bir isteme sahip olmasndan ibaret olduunu ve za
ten onu vgy ya da yergiyi hak eder klan eyin de bu olduu
nu syler. Descartes bu szleriyle hem insan hem de moral anlay
n ortaya koymaktadr. Spinoza, ileride greceimiz gibi, her iki
sine de kar kacaktr. 39. paragraf, zgrln dorudan dene
yimle, yaama yoluyla, kanta gereksinme duyulmakszn bilindi
ini syler.
Cogito deneyimi de aslnda bir zgrlk deneyimidir. Des
cartes istemin akl, bilgiyi zorunlu olarak izleyecei, doruyu bilen
birinin zorunlu olarak doru davranaca tarzndaki Sokratesi,
entellektalist morali benimsedii gibi, yalnzca dorulua ilikin
olarak da zgr istemin ilevini vurgular: istem doru bilgiye ayr
ca onay vermek ya da vermemekte, onu benimseyip benimsememekte zgrdr. Kuku karar, felsefi bir karar olarak istemin bir
rndr. Metafizik Dnceler'm IV. Dncesinde Descartes y
le der:
"Kendimde bylesine byk olduunu yaadm tek
ey istemim; ondan baka, daha byk ve yaygn hi
bir dnce tasarlayamyorum: yle ki, benim Tan
r'nn imgesinde olduumu ve ona benzediimi bana
bildiren, odur."
Spinoza'nn istemci syleme getirdii eletiriler son derece
nemlidir. nk istem kuram Grotius'ta hukuku, Hobbes'ta ege
men iktidar, Rousseau'da siteyi temellendiren kavram olarak mo
dern felsefenin ortak semantik boyutunu oluturacaktr. Her ne

72

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

kadar Spinoza bu eletiriyi klasik sisteme ynelik bir eletiri olarak


dnse de, asimda eletirdii btn bir modernliktir. L. Strauss,
bu konuyu politika alanma ilikin olarak Hobbes rneinde yle
yorumlar:
"zgl olarak modern olan tm politika felsefelerini
mmkn klan koul olarak aklclktan kopu, Hobbes'un egemen iktidar akl olarak deil de, istem ola
rak anlamasnda en ak bir biimde dile getirilir. Do
ada mevcut olmayan doru akln yerine egemen ik
tidar elinde tutan kii ya da kiilerin akl deil de, is

temleri geer." (fr. ev. La Philosophie politicjue de Hob


bes, Editions Belin, s. 227)
Ayn sayfada Strauss, Montesquieu'nn Kanunlarn Ruhu'ndan u cmleyi alntlar: "Egemenin istemi, egemenin kendisi
dir." Modernlik, ahlak olsun politika olsun, tm pratik felsefe
alanlarnda istem kavramnn ykseliine tank olacaktr. Bu ne
denle de, belirtmi olduumuz gibi, Spinoza'nn bu kavram mer
keze alan kuramlara (Modernliin kurulu dneminde) ynelttii
eletiri ok ilgintir. Bununla beraber Strauss, Spinoza'nn moder
nlik paradigmasnn tmyle dnda olduunu dnmez. Strauss'un bu konudaki grlerini, Spinoza'nn dardan bakma ve
darda olma tarzndaki yorumlanlarna kar bir yorum olarak
daha sonra ele almak zere Descartes'a dnelim.
Descartes'ta istem, P. E. Moreau'nun belirttii gibi, "mutlak
ve temel bir karar alma gc" olarak {Spinoza, Editions du Seuil,
1975, s. 40), nemli bir ileve sahiptir. Bu g, daha ok ncesizlik,
daha nce gelenden kopu, yepyeni olana yneli ya da yaratm
yetenei olarak ortaya kar. O, nedeni olmayan ya da kendi ken
disinin nedeni olan ve mevcut olan aarak yeni bir gereklii orta
ya koyan bir zgrlk edimi kayna olarak tasarmlanr. Spinoza
bu kkl yenilik, nedensizlik izleniminin yanlsama olduu gr
ndedir ve bu izlenimin, nedenin gerekten olmayndan deil,
bilinmeyiinden kaynaklandn belirtir:
"nsanlar, o halde, zgr olduklarn dnmekle ya
nlmaktadr ve bu kan, yalnzca onlarn kendi eylem
lerinin bilincinde olup bu eylemleri belirleyen neden
lerin bilincinde olmamalarndan ibarettir. Onlarn z-

spinoza

73

grlk dncesi, o halde, eylemlerine hibir neden


tanmamalarmdan baka bir ey deildir. nk on
lar insan eylemlerinin isteme dayandm sylerler;
ama bunlar hibir dnceye karlk olmayan sz
cklerdir. Gerekten de istemin ne olduunu, bedeni
nasl harekete geirdiini hibiri bilmez ve bilmekle
nen ve ruh iin oturulacak bir yer ve yuva tasarla
yanlar da genellikle glme ya da irenme duygusuna

yol aarlar." (fr. ev. Ethicjue, II, 35, sc)


Descartes'n insan, bir mucize eseri olarak doann yasalar
nn zerine km, z dnce olan ruh sayesinde insan doann
dzenini kavrayarak onun sahibi ve efendisi olabilmitir. Kuku
suz bu ayrcaln bedeli, kartezyen kuramda insann iinde doa
olan bedenle bu ruhun bir trl doyurucu bir biimde aklanama
yan ilikilerinin dourduu ve btn bir vesile nedenci gelenein
birinci konusunu oluturacak olan sorunlar oldu. Spinoza insan
dan, onun duygu ve davranlarndan sz edenlerin, genellikle do
al olmayan bir eyden sz eder grnmelerini yadrgar. Sanki on
lara gre, insan, bir krallk iinde bir baka krallk gibidir. O doa
nn dzenini bozan, kendi eylemleri zerinde mutlak bir gce sa
hip olan bir varlktr. Ayn biimde moralistler, der Spinoza, insan
davranlarnda rastladklar gszlk ya da tutarszlklar da do
ann gcne deil, yine insan doasnda yer alan ne olduu belir
siz bir ktle balarlar ve olumlu bulduklar ynleri karsnda
vgler yazdklar insan doasna bu kez de, ayn ince ve etkileyi
ci slupla lanetler yadrrlar. O halde istemci saplant yalnzca
Descartes'a ya da filozofa zg olmayan, din adamlar ya da moralistlerce de paylalan ve insan davranlarn deerlendirme ya
da duygularn aklama sz konusu olduunda srekli olarak
canlanan bir saplantdr.
stem, erek ve zgrlk kavramlar, hep birlikte doa-insan
ilikisine ve insan doasna moralist yaklam belirler. Burada
Spinoza'nn eletirdii erein, Moreau'nun belirttii gibi. Yunanl
larn telos'uyla bir ilgisi olmadn, sylenmek istenilenin bilinli
erek, daha dorusu insann kendisine ya da nesneye saptad
erek olduunu hatirlatalm. Klasik sylemin tanmlad biimiyle
bu terimden istem, Spinoza'ya gre, hibir ak dnceye kar
lk olmayan bir terim, zgrlk bir yanlsama, erek ise bilgisizli
e dayal bir nyargdr ve bu terim, hep birlikte insanbiimci

74

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

(anthropomorphique) bir kozmos ve Tanr tasarmn oluturur. Bu


terimin yalnzca yanlln ya da boluunu gstermekle ye
tinmeyen Spinoza, bunlarn insan zihninde oluumunun koul ve
nedenlerinin zmlemesini de yapar. Bylece iinde. Tanr iin
olsun insan iin olsun, hibir ayrcalkl, akn (transcendant) dz
leme yer vermeyen, ilkesi ikinlik (immanence) olan bir Doa tasa
rmnn kuramsal erevesini izer. Bu erevede insan, tpk dier
doal varlklar ve onun ruhunda olup bitenler de tipk doa olay
lar gibi soukkanl bilmenin konusu olacaktir. Ktlk ya da g
nah kavramlar da bu balamda kullanlabilirliklerini yitirir. nsa
nn iinde olup bitenler, doann ok daha byk olan dier alan
larnda olup bitenler gibi, ayn bir evrensel belirlenimin zorunlu
bir biimde dzenledii srecin bir parasdr. Bylece Spinoza
Descartes'n zenle ayrm olduu insan ve doay, ayn bir b
tn iinde yeniden birletirir. Yalnz bu btnn yaps nedir? Spi
noza, acaba, Descartes'n maddesel doada egemen olduunu d
nd ruhsuz, mekanik belirlenimcilii ruha tamakla m bu
btnl salamaktadr? Bu sorular cevaplamak iin, onun ye
niden tanmlad madde anlayn incelemek gerekir.
znelci yaklam, erekselci-insanbiimci doa tasarmnn so
rumlusudur. znelcilik, nedensellik zincirini altst ederek nede
nin yerine eseri geirir ve bylece gerekliin tersine dnm ola
rak alglanmasna yol aar: "Bu erekselci doktrin doann dzenini
tmyle tersine evirir. nk o, aslnda neden olan eser olarak
ve vice versa grr." (Spinoza, Ethicjue, I. App.) Spinoza, bu tersine
evirmenin nedenini ayn yerde, znelci ve insanbiimci yaklam
olarak belirler: "Burada iaret etmeye altm noktalarn tm
aslnda tek bir noktaya baldr: insanlar ortak olarak doal eyle
rin kendileri gibi bir erek peinde olarak davrandklarn varsayar
ve bu dnceyi, Tanr'nn her eyi belli bir eree gre ynlendir
diinin kesin olduunu kabul etmeye kadar vardrrlar."
Spinoza'ya gre, insann doaya byle bak bir "lgnlk",
ama anlalabilir, aklanabilir bir lgnlktr. Zaten onun, Spinoza'y "insanlar"dan sz ettirecek kadar yaygn ve kkl oluunun
nedeni budur. Hatta bu zihinsel durum, insann bilimsel dnce
evresine gemeden nce, doal olarak bulunduu bir durumdur.
Doadaki ereksellik zneye yklenen zgrlkten karsanr ve
insan bu zgrl kendi imgesinde dnd akn bir varla
yanstr. mgelerle alan tasarm ve dolaymsz bilin dzeyinde
gizli olan istekler ve itahlarn nedensel ilikisini kavramak, zgr

spinoza

75

stem kavrammm bo bir dnce olduunu ortaya koyar. Bylece


dolaymsz bilincin farkmda olduu istekle bilgisine sahip olmad
gereksinme arasndaki nedensel iliki aydnlanr. Gereklii
kendi itahlar iin bir ara olarak gren insan, eylemlerinin ilkesi
olan yararllk peinde koarken, doann gerek dzenini gzden
karrken, insan eylem ve ereklerine mesafeli bir theoria, yeni bir
yaklamla doann gerek dzenini kavrayabilecektir. Bu yeni
yaklamn modeli, geometridir. Geometricinin bir geni kavra
maya alrken taknd tavr, benimsedii ilkeler ve sorduu so
rular, insan ya da Tanr'y anlamak aracyla yaplan aratirmalarda da, olduu gibi, uygulanmaldr. Bylece filozof insann iinde
olup bitenleri "niin" sorusuyla aratrmayacak, onlarn neye ya
radn deil, "nasl"n, kendi i nedensel yapsn ortaya koyacaktir.
Spinoza'ya gre, estetik, etik ve fizik alanlarna ait kavramlar
ayn dzlemlerde yer alr. nk onlar, ayn bir gerekliin dile
getirilme yollardr. Moralistlere ynelttii eletiriler, Tanr'y bir
kii olarak tasarlayan dinbilimciler iin de geerlidir. Spinoza, ksa
incelemesinde yle der: "yi ve Kt ya da Gnah yalnzca d
nme tarzlardr, onlar kesinlikle eylere ya da varolua sahip
olanlara karlk deildir" (fr. ev: Court traite, VI, 7). yi ve kt ol
duunu dndmz eyler greli olarak byledir. Biz bir eyi
iyi olduu iin istemeyiz, onu istediimiz iin o ey iyidir. nsanlar
kendi varlklarn korumak iin yararl olann peinde koarlar.
tah, kendisi iin bir eyler yaptimz erektir. yi, varln byme
si, yararlln ta kendisidir. Spinoza, Ethica'nm drdnc bl
mnde "Ben iyiden, bize yararl olduuna kesinlikle inandm e
yi anlayacam" diye yazar.
O halde moral boyut, varlk boyutundan ayr, onu aan bir
boyut deildir. Erdem ve g edeer terimlerdir. Strauss bunu
sylemekle Spinoza'nn, mesela bir Hobbes'tan daha tutarl bir na
tralist olduunu syler. nk Spinoza'da politika felsefesinin
moral bir temeli yoktur. Hobbes hak ve g ayrm yaparken, Spi
noza bunlar zde olarak grr ve doal hukuktan, hukukun in
sana zg yann deil, varolan her eyin hakkn anlar. (bkz. fr.

ev: La Philosophie politicjue de Hobbes, s. 97-98)


eylerin nesnel bilgisi, imgelem deneyimini ap varln sa
lam zeminine basmamz ve dinsel ve ahlaksal kurallarn greceli
inin farkna varmamz salar. Onlar artk bizi, eylerin doas ko
nusunda aydnlatmayan, yalnzca onlarn imgelemde nasl olu-

76

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

tuu konusunda bize bilgi veren imgelem tarzlardr. Spinoza, onyedinci yzyldaki Galileici bilimin fiziksel ereksellikten art
kozmosda hi olmazsa estetik bir ereksellik, bir uyum arayarak te
selli bulma abalarna da kar kar, estetik kurallarn greli yaps
n gstererek doadaki uyum ve gzellikten tanrsal iyilik iin pay
karanlarn abalarnn bo olduunu ortaya koyar. H. Boxel'e yaz
d bir mektupta, gzelliin sz konusu nesneye ait bir nitelik ol
madn, onu ele alan zerinde brakti etkiden ibaret olduunu
belirtir. B. Oldenburg'a bir mektubunda unlar yazar:
"Ben doaya ne gzellik ne irkinlik ne karklk
yklyorum. eylerin, gerekten de gzel ya da ir
kin, dzenli ya da kark olmas, ancak bizim imgele
mimizle ilikilerinde sz konusu olabilir. Ben uyarlk
tan (cohesion) yalnzca, her bir parann doasnn
yasalarnn, bir dierinin doasnn yasalarna, arala
rnda kartlk bulunmayacak tarzda uymasn anlyo
rum."
yi, kt, gzel, irkin gibi, kozmosun uyumu (harmonie cosmique) da gereklii arptan imgelem terimidir. Bilimsel dnce,
niteliklerin yerinde bantlar olduunu ortaya karr ve doadaki
denklemleri gsterir.
Btn bu ereve iinde Spinoza'nn Descartes'a ynelttii
erekselcilik sulamasna dnersek, diyebiliriz ki, Descartes yzey
sel olarak deil, ama derin anlamnda erekselci paradigmann iin
de yer alr. insan zmlerken istemi devreye sokmak eilimi
onun doruluk ve yanla degin deerlendirmelerinde de dikkati
eker: stem, akln ona sunduu eyle snrl deildir, onun tesine
geme gcne her zaman sahiptir. Doru yarg, anln kendisine
sunduunu amay seen istemin zgrlne iaret ettii gibi, is
tem, Mesland'a yazd bir mektupta belirttii zere, srf zgrl
n kantlamak iin yanl da seebilir. nsan, bu ayrcalkl var
l doann zerine karan isteme yaplan vurgu, bir yzyl aan
bir aradan sonra K a n f ta, onu eletiren Spinozac izgi ise Hegel'de
yanksn bulacaktir.
Spinoza "zgr insan" davranlar dolaysyla ven, yeren,
ona nerilerde bulunan, ondan bir eyler rica eden moralistin a
basnn yerine etik yaklam geirmek ister. Bu, Althussef in G.
Bachelard'dan alp Marx iin kulland deyimle sylersek, gerek

spinoza

77

bir "epistemolojik kopu"tur. Deleuze, Spinoza'mn pratik felsefe


sini ele ald kitabnda, bu kopuu, "Ahlaka-Kar Spinoza" bal
altnda Adem'in yasak meyvay yemesine ilikin dinbilimsel ah
lak sylemine Spinoza'nn getirdii yorumu hatrlatarak anlatr:
"Bu meyvay yemeyeceksin" szleriyle dile getirilen, aslnda
olumsuz bir nedensel iliki imkannn nceden haber verilmesin
den baka bir ey deilken, bu szler Adem tarafndan bir ahlak
buyruu, bir yasak olarak alglanr. Aslnda sz konusu olan, kar
lamalar uygun olmayacak iki cisim arasndaki ilikidir. Meyva,
yasak ya da onu yemek gnah deil, insan kaderi iin zararldr.
Spinoza, Ktlk kategorisi altinda topladmz her eyin, zehir
lenme, hazmszlk, hastalk gibi, ilikileri bozan, birleimleri
zen olgular olduunu belirtir ve yi ya da Kt yerine yararl ve
zararly geirmeyi nerir, tpk Nietzsche'nin u szleriyle anlat
mak istedii gibi: "yi ve Ktnn tesi, en azndan, yararl ve za
rarlnn tesi demek deildir." Bizim iin yararl olan anlamnda
iyi, kendi bantis bizimkiyle dorudan doruya bileen, gcyle
bizim gcmz arttrandr. Kt ise, tipk kann bileimini bozan
zehir gibi bizdeki bantlar bozandr. Ayn ey insann dier in
sanlarla ilikileri iin de geerlidir: yi insan, ilikilerini kendi do
asnn zne yararl olacak biimde ve uygun olanlarla kurmaya
alan "zgr", "akll" ya da "gl" insandr. Kt insan, kar
lamalarn rastlantlara brakan, onlardan yalnzca etkilenen ve bu
konuda yaknan, sululuk duyan "kle", "zayf" ya da "budala"dr.
"Bylece, o halde, Etik, yani varoluun ikin kipleri
nin bir rnekbilimi (typologie), varoluu her zaman
akn deerlerle ilikilendiren ahlakn (morale) yerine
geer. Ahlak (morale), Tanr'nn yargsdr. Yargnn
sistemidir. Ama Etik, yarg sistemini altst eder. De
erler kartlnn yerine (yi-Kt), varolu kipleri
nin nicel ayrm (yararl-zararl) geer." (Deleuze, Spi
noza, Editions de Minuit, 1981, s. 35)
Deleuze, tam da bu noktada Spinoza'yla Nietzsche'nin g
rleri arasndaki bir koutlua dikkati eker: Her ikisi de yasa
szcnn moral yasa ya da buyruu artrmasndan yakn
maktadr. Oysa doa yasasnn, ahlak yasas ya da buyruuyla hi
bir ilgisi yoktur. Daha dorusu aralarnda yalnzca yle bir iliki

78

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

kurulabilir: Etkileri bilen, ama nedenleri bilmeyen bilin, bir yanl


sama rn olarak nedensellik bansm ahlaksallatrr ve onu
"olmas gereken" ya da "dev" nermesi olarak anlar. Ahlak ve
onun buyruu bilgiyi deil, boyun emeyi getirir ve aknlk kate
gorisine dayanr. Bilim ise, buyruk-boyun eme ilikisinin yerine
bildiren-bilgi ilikisini geirir ve ikinlik kategorisine dayanr. As
lnda sorun, bu iki dzlemin kendi bana var olmasndan kaynak
lanmaktadr. Spinoza boyun emenin gerekli olabileceini kabul
eder, ama u noktann unutulmamas kouluyla: ahlak yasas ya
da toplum yasas hibir bilgi vermez. Onun bilgiyle ya da bilgilen
meyle ilikisi olumlu ya da olumsuz olabilir. Tirann yasas dn
ce ve bilgi edinme iin zararlyken, hogrl bir toplum yasas
byle deildir. Ayrca Ahlak yasas, brahim ve sa'nn yasas gibi
bir bilgiyi hazrlayabilir ya da var olma tarzlar gerei onu asla
edinemeyecek olanlarda bilgi boluunu doldurabilir. Ama asl so
run ontolojiyle ahlakn. Varlkla/iflhn birbiriyle kartirilmasdr ve
Spinoza'ya gre, bu, dnce tarihinde ok sayda rneini grd
mz bir yanltir.

Beden, Tutkular ve Site


G. Deleuze, "Spinoza ve fade Sorunu" balkl kitabnda u soru
dan hareket eder: Spinoza (tpk Leibniz gibi). Kartezyen dn
cenin sorunlarn ifade kuram araclyla ati. {Spinoza et le prob
leme de l'erpression, Editions de Minuit, 1968) fade dncesi, Spi
noza'nn metafiziinin temel kategorileri olan ikinliin (imma
nence), monizmin, ruh ve beden arasndaki paralellik ilikisinin
dorudan doruya temelinde yer alr. Bunun yan sra onun poli
tika felsefesini ve etik dnya grn de mmkn klar.
Tanr ya da Doa olan sonsuz tzn znitelikleriyle (attributum) ilikisi bir ifade kuram erevesinde aklanr. Sonsuz bir
varlk olan Tanr'nn sonsuz saydaki zniteliklerinden her biri za
manda snrsz ve sonsuz bir tz dile getirir. Tzn z zorunlu
olarak varoluunu da iinde barndrd iin, her znitelik Tan
r'nn sonsuz zyle birlikte varoluunu da dile getirir. Bu kuram
Spinoza'da Bir ve ok, tz ve oul znitelikler ilikisini olduu
gibi, kiplerle (modus) ilikiyi de aklar. Tz kendini zniteliklerde dile getirir ve her bir znitelik de bir z dile getirir. zniteliklerle kipler arasndaki iliki de bir dile getirme-dile getirilme ili-

spinoza

79

kiidir. Ama birinci iliki (Tz-znitelikler ilikisi) yalnzca bir di


le getirme ilikisi olduu halde, ikinci iliki aslnda bir retme
ilikisidir. Birinci ilikinin yer ald dzlem natura naturans (do
a klan doa) iken, natura naturata (doa klnm doa) ikinci
dzlemde yer alr.
fade ilikisi yalnzca ontolojik deil, ayn zamanda da gnoseolojik bir ilikidir. Bu son nokta, Spinoza'nn Causa sive ratio g
ryle de dile getirilir. eylere ilikin bilgilerin Tanr bilgisi ile
ilikisi, eylerle Tanr arasndaki ontolojik ilikinin ayndr. Bu yeni
ifade kuram, Spinoza'y, Descartes'n zne-nesne ayrmna dayal
bilgikuramsal ufkunun dna yerletirir. Dnce (idee), konusu
nun zn, doasn dile getirir; o, konusu zerinde dardan ger
ekletirilen bir ilem deil, eyin tindeki dile getirilmesidir. Dile
getirme iki ynl bir iliki olduu iin, o, hem bir alma, gelitir
me, hem de bir ierme, iine alma olarak anlalabilir. Bir kendisini
ok'ta dile getirirken, aar ve gelitirir; ama te yandan o, dile ge
tirilen olarak ok tarafndan kuatilmakta, ierilmektedir. Bu ikinlik ilikisi, Spinoza'nn panteizminin temelinde yer alr.
Deleuze, Spinoza'nn felsefesinde, ifade dncesinin bu
denli merkezde bulunmasna karn, felsefe tarihileri tarafndan
gz ard edilmi ya da pek ilgin bulunmam olmasnn nedeni
nin, onun bir tr tamayla (emanation, sdur) bir tutulmas oldu
unu belirtir, (bkz. s. 13) Oysa tama kuramyla dile getirme/ret
me kuram Tanr-eyler ilikisi asndan son derece farkl sonula
ra yol aar.
Spinoza'ya gre. Tanr, tpk insan gibi, zgr istemine uya
rak davranmaz. Yaratm dncesine, Spinozac doa anlaynda
yer yoktur. Tanr, davranlarnn belirlenmemi olmas, nedensiz
olmas anlamnda zgr deildir. O, zorunlulua ve yasaya uyar;
ama bunlar, kendi i zorunluluu ve yasalar olduu, ona yabanc
bir doann yasalar olmad iin, zgrln bu yeni anlamnda
o, en zgr olandr. O, dardan hibir zorlamaya uymaz; nk
hibir ey onun dnda deildir. Tanr eyleri yaratmaz, retir, do
laysyla da eyler Tanr'nn kararlarna baml deildir. Aralarn
da farkl trden bir iliki sz konusudur. Aslnda akn ve tek bir
Tanr'y temel alan dinlerde yaratlanla yaratan arasndaki uuru
mu bir lde kapatma isteinin bir rn olarak yeni-Platoncu
tama kuramna eitli zamanlarda bavurulmu ve her defasnda
da Ortodoks izgi tarafndan sapkn bir eilim olarak iddetle kar
konulmutur. Tama kuramnn aknlk kategorisinin beraberinde

80

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

getirdii mesafeye kar bir tr ikinlik dncesini geirme eili


mi, Spinoza'nn tutumunu andrsa da, aralarnda ok nemli ay
rmlar vardr.
Tama kuramnda Tanr'dan kan varlklar, ondan uzakla
malar lsnde silikleir, deerlerini yitirir ve ontolojik arlkla
rndan ve sonu olarak da varlklarndan bir eyler eksilir. O halde
Bir ile ok arasnda tama kuram yoluyla kurulmaya allan s
reklilik ilikisinin bedeli, basamakl bir dzen tasarmdr. Bu d
zende sonlu, bireysel varlklara tam gereklik konumu tannma
maktadr. Onlarn merkezi, anlam, sebebi, kendilerinin dnda,
stnde bir yerdedir. Bu nedenle de onlarn amac, bireysellikle
rinden syrlarak B i f e doru ykselmek olacaktir. Sonu olarak
tama kuramnda Bir ve ok, Btn ve bireysel varlk arasnda ku
rulmak istenen ilikide, bireysel varlk, ontolojik ve etik dzlemde
geici ve deersiz olan simgeler. Yine bu kuramda (Plotinos'da ol
duu gibi) Bifden dier varlklarn k, gneten n yaylma
s gibi metaforlar araclyla anlalr klnmaktadr. Oysa Spinoza,
bu kuramda bireysel varla tannan konuma kar olduu gibi,
aralarndaki ilikiyi aklamakta kullanlan bu ynteme ve dile de
kar kacaktr. Spinoza, tamac kuramn bu sakncalarn ama
nn yolunu geometrik yntemde arar: Gne ve nlar arasndaki
iliki yerini nermeler arasndaki mantksal bantya brakr. Bi
rinci modeldeki n tamas, yaylmas ve bylece sonlu varlk
larn olumas yerine bir teoremden sonularn zorunlu olarak k
mas biiminde anlalan "retme" kavram geer; tz, biim, kip,
tarz deitirerek "modification"a urar. Tek tzn sonsuz saydaki
znitelii (attributum), onun deiik adlar, deiik dzlemlerde
kendini dile getirmesi olarak ondan ayr ve ondan daha az var ya
da daha deersiz deildir. Varlk, ayn kiplikte (modalite) olma
makla birlikte sonsuz ve sonlu varlklar iin ayn anlamdadr.
nk varlk baka tarza, kipe brnmekle doasn deitirmez

(bkz. Spinoza et le probleme de Yerpression, s. 54). Bir ve ok ilikisi


nin, ikinlik ilikisi olarak tanmlanmas yolunda kullanlan mate
matiksel yntem sayesinde btn varolanlar ayn bir ontoloji ve
epistemolojinin e trden ortamnda eitlenirler.
Spinoza'nn matematik modelinin, Plotinos'un metafor yo
luyla aklamalarna gre, B i f le ok ilikisinin dourduu u so
ruyla ilikili olarak da daha gl olduu sylenebilir: Bifden
ok'un kmasyla. Bir varlndan, mkemmelliinden bir eyler
yitirmez mi? Spinoza'ya gre nasl bir gen i alarnn yz sek-

spinoza

81

sen derece olmasyla genliinden kmamakta, bir eyler yitir


memekte, tersine bu sonu altnda desteklenmekte ise. Tanr iin
de ayn ey sz konusudur. nk o da okluu reterek ya da
kendisini sonsuz saydaki zniteliinde dile getirerek kendi dna
kmamakta, kendi sonularnda varln, ikin bir tarzda srdr
mektedir. kisi arasndaki iliki artk "yaratm" dogmasnda oldu
u gibi zamansal bir ncelik-sonralk deil, matematiksel kant
modelinde olduu gibi manksal bir ncelik-sonralktr. Spino
za'da her ey Tanr'da erimez; ama eyleri bilmek iin, tpk bir kantin ncl gibi, nce Tanr'y bilmek, tanmlamak gerekir.
Deleuze, Spinoza'da ifade kuram zerine kitabnn "kinlik
ve fade'nin Tarihsel eleri" balkl blmnde tama kuramn
Platoncu "Katlma" (participation) sorununda hazrlayan eleri
ele alr. Platon, varsaymsal olarak trl katlm tarzlarndan sz
eder: Katlann katlmandan bir pay almas, onu taklit etmesi ya da
ondan bir daimonion almas, bunlar arasnda yer alr. Bu model
lerden de katilnan asndan sorunludur. Pay alma, katilnana
da okluu ve blnmeyi sokar; taklit de'yi bir model olarak ala
cak olan bir sanaty gerektirir ve hem sanat hem demon bir ara
c olarak katilnana ve katilana dardan bir zor uygulanmasn
beraberinde getirir. Ama en nemlisi, model de katlan asn
dan dnlm ve g ya da etkinlik katlana kaydrlmtir. Ye
ni-Platoncu tama modeli, bu durumu tersine evirme abas ola
rak anlalabilir. Bu modelde katlm, katilnann iindeki bir hare
ket ilkesiyle aklanmaya allacaktir. Burada katilnan, okluu
oluturmak iin kendi dna kmaz, kendinde kalarak verir. By
lece katlm, vermeye dnerek tama (emanation) olur. Tamac
kuramda Neden, verici Neden; verici, yi ya da Erdemdir. Dolay
syla bu katlm balantisnda artik katlman terimine de yer yok
tur. nk Bir, kendi verdiklerine kar stndr. O, verdii ey
deildir. Platoncu katlnan-katlan bantis yerine veren, verdii
ey ve alc l bantis gemitir.
Aslnda tama kuramnn Neden anlay ile ikin neden an
lay arasnda, Deleuze'e gre, hem bir ortaklk hem de derin bir
ayrlk vardr. Her ikisinde de Neden'in sonlu varlklar oluturma
nedeni olarak kendi dna kmas gerekmemektedir. Buna kar
lk tama kuramnda sonlu varlklar, Bifin iinde kalmazlar, varo
lularn onun dna kmalarna borludurlar. Sonlu varlklar kar
snda Neden, akn bir ereksellik boyutuna yerleen yi'dir ve
sonlu varlklarn anlam ve deerleri ona dnmeleri, ona ynelme-

82

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

leriyle belirlenir. kin nedende ise, sonu ya da eser Neden'in


iinde kalr. Tama kuramnda, tpk negatif teolojide olduu gibi,
btn aba, ilkenin ya da nedenin stnlne zarar getirmemek
ynndedir. Augustinus'ta yntemsel olarak ilk kez aklk kaza
nan bu teolojide nasl Tanr sonlu varlklardan hareketle analoji
yntemini kullanarak, ama bu varlklarda bulunan her bir zelli
in Tanr'ya yklenmesini yadsyarak alyorsa, ayn biimde
tama kuramnda da Neden'in sonlu varlklara benzemedii ko
nusu srarla vurgulanr. Daha da tesi, tamac kuram varlklar
arasndaki ayrmlar, basamakl (hierarchise) bir dzen ilkesi er
evesinde, bir dzey fark olarak kavrar. Oysa ikinlik kuramnda,
daha nce belirtmi olduumuz gibi, bu sz konusu deildir.
fade, ikinlik kuramnn temelinde olduu gibi, kartezyen
metafiziin ruh-beden ilikisi konusunda domasna yol at so
runlar bir tarzda zen paralellik kuramyla da yakndan ilikili
dir. Tanr'nn sonsuz saydaki zniteliinin her biri onun kendini
dile getirmesinden baka bir ey deildir. Bu arada insan, bunlar
dan yalnzca ikisini (dnce ve yaylm) bilir; nk onda yal
nzca bu iki znitelik bulunur. Bu zniteliklerden hibiri Tanr'nn
kendini dile getirmesi olarak dierine kar stn deildir.
"Bir bedenin ya da cismin ne yapabileceini bile bilmiyoruz."
Spinoza'nn bu szlerinin, onyedinci yzyln (tinin, bilincin ve do
laysyla insann yceltilmesi olarak tanmlayabileceimiz) kartez
yen ufkunda neredeyse bir sava l gibi nladn sylyor
Deleuze. Spinoza'nn eletirdii ahlaksal dnya gr ruhun be
den, bilincin g zerinde kurduu bu stnle dayanmaktadr.
Spinoza'ya gre, filozoflar tinden, ruhtan, ruhun beden zerindeki
gcnden sz ederler ve sonunda grevlerden sz ederek bir tr
felsefe d gevezelik olan ahlak sylemiyle sistemlerini kapatirlar.
Bu sylemde bedenin ilevi, ya dncenin buyruklarn yerine ge
tirmek ya da ruhu artarak grevlerinden uzaklatirmaktan ba
ka bir ey deildir. Ruh ve beden arasndaki iliki birinin eylemesi,
etkide bulunmas, dierinin buna karlk olarak etkilenmesi, ma
ruz kalmas biiminde tasarlanr. Descartes'n eylem anlay bu
dur: ruh ve bedenden biri, dieri onun etkisine uramakszn etki
de bulunmaz. Aslnda ruh-beden ilikisinin Descartes'ta dourdu
u sorunlar "nceden yerletirilmi uyum" (l'harmonie preetablie)
kuramyla zmeye alanlar da, temelde ayn anlay srdrr:
biri dierindeki deiimin etkin nedeni olmamakla birlikte bu sis
temde de ruh ya da bedenden biri etkin iken, dieri etkilenendir.

spinoza

83

Aslnda Spinoza'da da ruh ve beden arasnda gerek bir etki


leim SZ konusu deildir. Ama onun paralellik ilikisi kuramnn
nemli olan yn, Deleuze'n de belirttii gibi, dnceyi, ruhu,
bedenin ve maddenin yknts zerinde ycelten bir ahlaksal dn
ya grne imkan tanmamasdr. Spinoza, Ethica'da "Bedenimi
zin eylem ve etkilenimlerinin dzeni, doa gerei, tinin eylem ve
etkilemelerinin dzeniyle birlikte gider" {Ethica, II, 13 sc.) demek
tedir. Baka bir deyile ruhtaki bir etki bedendeki bir etki, beden
deki bir etkilenim ruhtaki bir etkilenim olarak yaanr. Bylelikle
paralellik kuram, "ruhun stnln, her trl tinsel ve ahlak
sal ereksellii ve bir dzlemin dierine gre dzenlenmesini ayar
layacak olan bir Tanr'ya ait her trl aknl dtalar" (Deleuze,
S. 235). Oysa bu ne gerek etkinlik kuramlarnn ne de nceden
yerletirilmi uyum kuramlarnn aklayabildii bir hedeftir.
Erekselcilik, aknlk kategorilerine dayanan sistemin ykl,
politika felsefesi asndan Modernliin douunu (ve Strauss'a
gre, aslnda siyaset felsefesinin sonunu) mjdeler. "nsanlar yurt
ta olarak domaz, yurtta olurlar." "Doa durumu, doa ve za
man bakmndan dinden nce gelir; doa hibir zaman kimseye
Tanr'ya boyun emesi gerektiini retmemitir..." Birincisi Politik

nceleme'de ve ikincisi de Teolojik-Politik nceleme'de yer alan bu


cmlelerle Spinoza, Antik a'n, Hristiyanln da belli bir bi
imde srdrd politika felsefesinin temel grlerini kkl bir
biimde yadsdn dile getirmektedir. Antik kuramn, kendi iin
deki tm eitlemelere (genellikle Platon ve Aristoteles'in bu ko
nudaki kuramlarnn sergiledii ayrmlara) karn ortak noktala
ryla Spinoza'nn bu konudaki temel savlar arasndaki ayrm,
hatta kartl, Deleuze u noktalar etrafnda toparlamakta: 1.) n
san doal olarak dnen ve toplumsal bir varlk olarak tanmla
yan Antik kuram, varl, belli bir ereksel dzene gre, mkem
mellii asndan tanmlar. Spinoza'da ise doa hukukunu belirle
yen, erek ve dolaysyla mkemmellik kavram deil, onu etkin
neden olarak belirleyen en gl "itah"tir. Bu ise akll ve deli iin
ayn biimde geerlidir. Hi kimse dnen varlk olarak domaz.
Akl doa hukukunu koruyabilir, onu kullanabilir; ama onun ne
deni ya da ilkesi deildir. Kimse dnen ve toplumsal varlk ola
rak domaz. 2.) Antik kurama gre, insan, doas gerei toplumsal
olduu iin onun doal durumu, toplumsallk ncesi bir durum
deil, tersine "iyi" bir toplumda kendi doasna uygun yaamak
tr. Spinoza ise doal durumun toplum-ncesi bir durum olduu-

84

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

nu, buna karlk toplumsalln bu hukuku koruyabileceini d


nr. 3.) Bylece Antik Yunan erekten hareketle belirlenen "dev
ler" den SZ ederken, Spinoza'nn politikas gten ve onunla ean
laml olarak tanmlad haktan sz eder: nsann gc kapsamna
giren her eyi yapma hakk vardr. Daha dorusu hakkn bundan
baka bir tanmn yapmak mmkn deildir. Antik kuramda g
revi belirleyen akl, Spinoza'da gc belirlemez. Bu bakmdan ikisi
arasnda hibir ayrm aranmamaldr. kisi arasndaki tek ayrm ya
da akln tek ilevi, onlarn kendi varolularn srdrmek uruna
verdikleri abay belirleyen etkilenimlerin (affectation) tryle il
gilidir. nk etkilenme gcn eyleme dntren etkilenimle
rin tm (yararl ya da zararl olsun), insanlar arasndaki ayrmn
asl nedenidir.
Btn bu noktalarda temelini bulan ve sonu olarak Antik
kuramla modern kuram bizim amz iin ok nemli bir kavram
olarak demokrasi asndan karlatrmamzda lt oluturabile
cek son nokta udur: Antik kuramda akla tannan belirleyicilik,
pratik felsefede bilgelere tannan ncelik ve stnl beraberin
de getirir. Bilge, erekler dzenini en iyi bilen ve onlardan kaynak
lanan devleri topluma bildirebilecek olan kiidir. Hristiyanlk,
bilgelerin yerine doal teolojiyi ve Vahiy'i geirerek ilke bakmn
dan bu kuram srdrecektir. Spinoza'nn (Hobbes'u izleyerek)
hak tanmndan akl uzaklatirmas bu durumu tmyle deitire
cek, politika felsefesinde gerek bir devrime yol aacak bir yakla
mdr. Ama bunu yapabilmesi iin Spinoza'nn, daha nce szn
ettiimiz ve klasik dneme, yani kendi dnemine damgasn vur
mu olan kartezyen metafiziin dalist ontolojisini brakmas ge
rekmitir. Bu k ise maddenin ontolojik konumunu yeniden be
lirleme yoluyla olmutur.
Spinoza'nn, dneminin felsefesine "bir bedenin ne olduu
nu" bilmediklerine ilikin ynelttii eletiri, yalnzca onlarn bede
ne sahip bir varlk olarak insan biyolojik ynyle tanma asn
dan eksikliklerine iaret etmez. Daha nemli olan, onun bedene ve
maddeye yapt bu vurgunun etik ve politik boyutudur: nsann
eylemlerini, onun "doal" hakkn bilmek, onun bedeninin yapa
bileceklerini, gcn bilmeyi gerektirir. Deleuze burada sz konu
su olann, bedenin ruha kar stnl olmadn belirtir. Beden
ve ruh, her ikisi de, yararl ve kendisi iin iyi olann peindedir.
Dierleriyle karlamalarnda kendi i bantlaryla biremeyen1er SZ konusu ise, insan olumsuz olarak etkilenir ve hznl olur.

spinoza

85

Bu durumda onun eylemleri, btn gcyle dierinin i bamtlarm kendininkine uydurmaya ve ona (ou zaman dierini yok et
mek anlamma gelecek bir biimde) kendi doasma uyan yeni bamlar zorla kabul ettirmeye ynelir. Kendi doasyla bireebilir
bir varlkla karlati zaman ise, eylemler onun doasyla birle
meye ynelir ve olumlu duygulanma (nee) yol aar. O halde etkilenimler, gc her annda belirler; ama g, hangi belirlenim altinda olursa olsun (eylem olarak da, maruz kalmak olarak da), hep
kendisi iin iyi olana ynelir. nsann gc yapabildii ey, yapa
bildii ey ise hakkdr. Spinoza'nn, Teolojik-Politik nceleme'sinde
yazd gibi, "Her bir insann hakk, sahip olduu snrl gcn s
nrlarna kadar uzanr." Bu ilke doa durumunda da geerli ola
caktir.
Sorumluluk ve devler zerinde ykselen bir moral ve hu
kuk karsnda hakka, gce ve tutkulara dayanan bir Etik, Spino
za'nn yakn evresinde bile skandala yol am grnmektedir:
Oldenburg, bir yazmasnda Spinoza'ya, her eyin zorunlu ol
mas durumunda hatal olma ya da doru eylem kavramlarnn
ortadan kalkma tehlikesini hatrlatr. Bu durumda ceza ve dl
de SZ konusu olmayacaktr. Oysa Spinoza, belli toplum kuralla
rnn ya da yaptrm gcne sahip yasalarn var olmasna kar
kmaz. Onun kar kt, devlerin birinci dereceden belirleyici
olmas dncesidir. Ona gre, birincil olan, hak ve gtr; g,
devin yerine getirilmesi iin bir ara deildir. Tersine, dev, yal
nzca gcn ya da hakkn uygulanmas, korunmas balamnda
devreye girer.
Btn bunlarn sonucu olarak hi kimse doal durumda kim
senin hakkn belirleme yetkisine sahip deildir. Bu adan bilge
olanla aklsz arasnda hibir fark bulunmaz. Uzmanlk ya da bil
gelik kural yerini anlama ya da szleme yoluyla raz olma ilke
sine brakr: insanlar uzlamaya gtren ve toplumsall kurdu
ran ilke, "daha byk bir ktlkten korkma ya da daha iyi olan
umma" ilkesinden baka bir ey deildir. Spinoza, kendisiyle di
er doal hukukular (Hobbes) arasndaki en byk ayrmn, ken
di kuramnda toplumsallk durumunda da doal haklarn korun
mas olduunu belirtir. Doal durum, Spinoza'nn Politik ncele
me'sinde dile getirdii nedenle, katlanlamaz bir durumdur:
"nsann doal hakk, her birinin gc yoluyla belir
lendii srece, bu hak gereklikte mevcut olmayan.

86

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

gerek olmaktan ok kuramsal bir ey olarak kalr.


nk ondan yararlanmann hibir gvencesi yok

tur." {Traite politicjue, ch. 2,15)


Doal olsun toplumsal olsun, her durumda insan kendisi iin
yararl olann peindedir. Ama yine de bu iki durum arasnda ok
nemli bir ayrm mevcuttur: Doal durumda yararl olan peinde
koarken ortaya kan karlamalar rastlantisal, toplumsal du
rumda ise rgtldr. Aslnda bu imkan toplumsallkta da snrl
olacaktir. Burada da kt karlamalardan, lmden tmyle
kamak sz konusu olamaz. Ama insan ancak toplumsal durumda
yararl karlamann imkann en fazlaya ykseltebilir. nsan iin
en yararl, kendi doasyla biremeye en uygun varlklar yine di
er insanlardr. Bu nedenle insann kendi varlnn dier varlk
larla karlamasnn yararllk ilkesi asndan en iyi deerleni bi
imi, toplumsaldr.
"Spinoza'da, demekte Deleuze, akl, g ya da zgrlk belli
bir olumdan, bir oluumdan, bir kltrden ayrlamaz. Kimse z
gr domaz, kimse akll domaz. Ve hi kimse bizim doamza
uygun gelenin bulunuuyla ilgili o yava deneyimi bizim yerimize
yaayamaz." {Spinoza et le probleme..., s. 241) Bu nedenle ocukluk,
gszlk, klelik, aklszlk dnemi, bizim kendi dmzdaki ne
denlere baml yaadmz ve zorunlu olarak hznl duygula
rn etkisi altnda olduumuz bir dnemdir. Spinoza, ilk insann,
Adem'in durumunun da bundan farkl olmamas gerektiini hatirlatarak onu eylemlerinden sorumlu, akll ve zgr sayan Hristi
yanln ilk gnah dogmasn eletirir ve onun yorumunu tersine
evirir: lk insan hata yapti iin, sulu olduu iin dm, gc
n yitirmi deildir. Tersine o, gsz olduu iin hata yapmtr.
Deleuze iin de, altn izdii gibi, bu yeni yorum, onun, Adem'in,
Tanr'nn "yasak meyvay yememe"ye ilikin sylemini bir bilgi
nermesi deil, bir buyruk olarak almasna ilikin dnceleriyle
uyum iindedir.
Toplumsallk, doal durumdan daha yararldr. nk insan
doal durumda, sonsuz doann yalnzca ok kk bir parasn
dan ibarettir. Doann geri kalan blm, insann varln koru
masna tmyle kaytsz ve ou kez kardr. Buna karlk top
lumsallkla ortaya kan aklsallk ilkesi, doaya kar hibir ey
nermez. Bu nedenle szleme ve politik durum, Hobbes'ta oldu
u gibi, yapay bir ey (artifice) ve doal durumu hemen hemen t-

spinoza

87

myle dntren bir sre olmaktan uzaktr. Politik durum ve


akl durumu, doal hakkn gerek d ve soyut konumundan
karlp ok daha yksek bir gce ulatrlmasndan baka bir ey
deildir.
Spinoza'nn moralin yerine etik bir dnya grn geirme
si, insana, siteye byle bakmas, o halde, bedeni, maddeyi model
olarak almas yoluyla olmutur. Bu yolla devler yerine g ve
hak geer. Hakiki yasa, dev bildirimi deil, gcn kuraldr. Ah
lak yasas, bir tr mistifikasyonu iinde barndrr. Doa yasalar
nn doru bilgisine sahip olmad srece, akl onlar buyruk ya da
yasak olarak yorumlar. Oysa bu sonuncular doal deil, toplumsal
nermelerdir. nk yasaklayan, buyuran, doa deil, yalnzca
toplum olabilir. Etik, insan davran ve duygularn akn ahlak
deerlerine bavurarak deil, ngrdkleri ya da beraberinde ge
tirdikleri var olma kiplerini temel alarak deerlendirir. Yapabildi
imiz her eyi sonuna kadar yapma ilkesini benimserken Etik, be
deni model olarak almaktadr. Bu etik anlay, yepyeni bir eletiri
boyutunu beraberinde getirir. Spinoza, natralist felsefe gelenei
izgisine yerleerek felsefenin, mitoslar, her trden bo inanlar
gz nne serme, eletirme ilevini srdrr. Doa-Kltr ya da
Doa-Akl kartlnn yerine Doa-Bo inan kartl geer. Spi
noza, tpk Lucretius gibi, hznl etkilenimleri deersizletirerek
onlara yol aan, insanlara onlarn egemen olmasna dayanarak
kendi gcn gelitiren pratikleri ve rejimleri eletirir. Spinoza, in
sanlarn mutsuzluundan, kleliinden beslenen tirana olduu gi
bi lm dncesinin merkezine koyan felsefeye de kar kar:
"zgr insan hibir eyi lmden daha az dnmez ve onun bil
gelii lm zerine deil, yaama zerine bir dntr" {Ethica,
IV, 45, SC. 2). nsan yalnzca hznl tutkularyla anlamaya al
anlarn ou. Politik nceleme'de "bir etik yerine yergi (satire)"
yazmakla sulanr.
Maureau'nun da belirttii gibi, 17. yzyl dnce dnyas,
balca aktrleri tutkular (beden, madde) ve akl (dnce, ruh)
olan byk bir tiyatro sahnesi gibidir. Kilisenin yol gstermesini
istemeyen serbest dnme yanls libertenler, akln gerektirmeleri
olduu ileri srlen ilkeleri umursamaz ve tutkularn izleyerek
yaamay seerken, tutkular evcilletirmeyi amalayan moralistler
de erdemi ksnt ve vazgemede arayarak akla uygun bir hayatin
bu yolla srdrlebileceini sylyorlard. Descartes'n kuramn
da tutkularla akl arasndaki atma temasn ileyen senaryoda

88

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

birinci rol, isteme verilmiti. Tutkularm m yoksa akln izdii yo

lun mu izleneceine o karar verir. Ruhun Tutkulan'nda {Passions de


l'me) gsterildii gibi, ruh ve beden arasnda kozalaks bez (la
glande pineale) yoluyla her iki ynde de etkinlik mevcuttur. Eer
ruh kendi istemini bedene kabul ettiriyorsa, yaanan hayat tutku
lardan uzak, akla uygun bir hayattir. Bunun tersi de olabilir; ama
her durumda biri buyurur, dieri boyun eer. Descartes, bu ba
lamda akln "tutkular zerine mutlak egemenlii", tutkular "ev
cilletirmek" terimleriyle konuur. Bu nedenle Spinoza, Ethica'da,
Descartes' Stoaclara benzetir.
Her eyden nce, der Spinoza, insan akl ve tutkular, bilim
(adequat, konusuna tam uygun bilgi) ve imge (yanlsama, ideoloji)
arasnda seim yapmada, ileri srld gibi, zgr deildir. Biri
nin ya da dierinin stn gelmesi, g ilikilerine bal olarak de
iir ve zgrlk deil, zorunlulukla gerekleir.
Moreau'nun bu balamda ikinci olarak altn izdii ve onun
Spinoza yorumunu, Deleuze'nkiyle birlikte sradan klan udur:
Spinoza'da insan ruhu (Deleuze "dnce" szcn kullanr)
bilince indirgenmez (bkz. Moreau, Spinoza, s. 99). Spinoza'da in
san, niin istediini bilmeden isteyebilir ve bunun nedeni, dn
cenin kendi bilinli tasarmlarnn kapsamndan ok daha geni
kapsaml olmasdr.
Bu sonuncusu son derece nemli bir noktadr. nk bu g
rleriyle Spinoza klasik kuramn, kendi belirlenimlerinin efendisi
ve kendi kendine saydam zne anlayn sorgulamakta ve eletir
mektedir. Moreau, onun bu eletiriyle Freud'un kendisinden nce
gelen zne anlayna ynelttii eletiriler arasndaki bir yaknlk
zerinde durur: Freud ncesi psikoloji, zne anlay bakmndan
kartezyen felsefenin kuramsal erevesinde yer alrken, psikanaliz
Spinozac bak asna yerleir. Psikanalizin bedenin tinden ba
msz gcne vurgusu ve edimlerimiz zerinde istemin denetle
mesine getirdii snrlama, klasik zne anlayna kar Spino
za'nn 17. yzylda dile getirdii dncelerdir. Ayrca dille ilgili
olarak iki kuramsal ereve arasnda nemli yaknlklar mevcut
tur. Spinoza'ya gre, insanlar yalnzca istekleri zerinde ok snrl
bir denetim gcne sahip olmakla kalmazlar, bunlarn dil zerine
hakimiyetleri de ayn biimde snrldr. Moreau'ya gre, iki ku
ram arasnda dil konusundaki yaknlk bundan ibaret deildir.
Her ikisine gre de, istemin denetim alannn dna taan sz,
byle olmakla birlikte anlamsz ya da nedensiz deildir. stem-d

spinoza

89

szn de nedeni ve kurallar vardr. Yalnz szn anlam, nedeni


bilen tarafndan okunabilir ve onu dile getiren, onun anlamnn
ayrcalkl sahibi, yani sznn znesi deildir. Freudu kuramda
syleyenin bilmedii bu nedenin aratrlmas, yorumdur (bkz.
S. 101). Spinoza'nn 17. yzylda kartezyen paradigmaya kar ver
dii savam Freud, 19. yzylda hl egemen olan istemci-zneci
paradigmaya kar vermekte ve her ikisi de direnmeyle, dtalanmayla karlanmaktadr.
Moreau, ayn balamda Spinoza ve Freud'un dinle ilgili
zmlemeleri arasndaki yaknl hatrlatr: her ikisi de dinden, ay
n zamanda bir yanllar ve zorunluluklar boyutunu ieren "yanl
sama" (illusion) terimiyle sz ederler. Her ikisi de ideolojilerin
yanltan ibaret olmadn, zellikle de nedensiz olmadn ileri
srerek bu nedeni bilin alannn dnda, bedende ve onun istek
lerinde arar.
L. Althusser de zeletiri kitabnda {Elements d'auto-criticjue,
Hachette, 1974) Spinoza'y ilk ideoloji kuramcs olarak selamlar.
Onun yaklam da Moreau'nunkine yakndr: Spinoza, imgeleme
dayanan yanlsamay ve onun temelindeki zne kuramn eletire
rek Hegel'i hazrlamakta, hatta ondan daha ileriye gitmektedir.
Althussef e gre, Hegel, znelci tezleri eletirmekle birlikte bu onu
tzn tanmnda ve tarih felsefesinde zneye nemli bir yer ver
mekten alkoymamtr.

Bilindii gibi, Hegel, Felsefe Tarihi Dersleri'nde Descartes'la


birlikte Modernlii balatr, Spinoza ile ise felsefeyi zdeletirir:
"Ya Spinozacyz ya da filozof bile deiliz." Bu szlerle Hegel, Spi
noza'nn tek tz anlayn vmektedir. Spinozaclk, insann felse
fe yapmaya balamas iin temel koul olan eyi ilke haline getir
mitir: ruh imdiye kadar doru olduunu dnebildii her
eyin iinde eridii o tek tz denizine dalmadan felsefe yaplamaz.
Bu, tinin zgrlemesi, tm tikelliklerin yadsnmasdr. Buna kar
lk Hegel'in Spinoza'ya balca kar k, yine tz konusunda
dr. Hegel, Spinoza'nn tzn Elea tarz hareketsiz bir kendi ken
dine zdelik olmakla ve kendi bilincine sahip bir znellie dnememekle eletirir.
O halde sonu olarak Spinozaclk, her eyden nce bir doa
felsefesi ve onun zerinde ykselen bir etik ve anttopolojidir. Spi
noza, 17. yzylda egemen olan, Heideggefin deyimiyle, insan
iindeki "doann eytaniletirilmesine" olduu kadar "makinadoa" imgesi erevesinde arasallatrlmasna da kar kmtr.

90

Tartlan Modernlik Descartes ve Spinoza

Bylece o, bir bakma Descartes'n Galilei ile birlikte balatm ol


duu doadan her trl ereksellii kovma abalarn son snrna
kadar gtrmtr. Burada vurgulanmas gereken bir nokta var:
Spinoza znelcilie ve erekselcilie kar savanda insan, zneyi
hareketsiz bir nesne dzeyine indirgememi, tersine byle bir nes
ne anlayn ykmaya alarak maddesel doay daha nce yal
nzca insan ve Tanr'ya ait olduu dnlen o yksek dzleme
ekmeye almtir.
Spinoza'nn ideoloji kuramnn, ikinlik ilkesini felsefenin te
mel ilkesi klmas, klasik kuramn zne ve doa anlayna ynelt
tii eletiriler Modern a'da gerekten uzun soluklu ve etkili ol
mutur. Bununla birlikte zellikle bilimcilii ve geometrik yntemi
tek yntem olarak benimsemesi, sadece onun felsefesinin deil,
btn Modernliin egemen paradigmasnn tam da barnda yer
alan uraklardr.

You might also like