You are on page 1of 40

Stefan Zweig - Satran

Stefan Zweig SATRAN UZUN YK


Almanca Aslndan eviren
AYA SABUNCUOLU
DNYA KLASKLER
1. Basm: Haziran, 1997
2. Basm: Temmuz, 1997
3. Basm: Eyll, 1997
4. Basm: Nisan, 1998
ISBN 9755103554
1993 by Bermann Fischer AB, Stockholm / Williams Verlag AG / Can Yaynlar
Ltd. ti. (1995)
Bu kitap, stanbul'da Can Yaynlar'nda dizildi,
Eko Basmevinde basld. (1998)
Dizgi: Serap Kl
CAN YAYINLARI LTD. T.
Hayriye Caddesi No. 2, 80060 Galatasaray, stanbul
Telefon: (0212) 252 56 75 252 59 88 252 59 89 Fax: 252 72 33
zgn Ad Schachnovelle
STEFAN ZWEIG'IN
CAN YAYINLARI'NDAK KTAPLARI
AMOK KOUCUSU / yk DEM RZGRI / Roman

DNN DNYASI / An FOUCHE (BR POLTKACININ PORTRES) /


Deneme
GNLKLER / Gnce LYON'DA DN / yk
SATRAN / Uzunyk YILDIZIN PARLADII ANLAR / Deneme
Stefan Zweig, 1881 ylnda Viyana'da dodu. Babas varlkl bir sanayiciydi.
Viyana ve Berlin'de eitim grd. Birok lkeyi dolatktan sonra Birinci Dnya
Sava srasnda, Zrih'e geldi. Sava kart kiiliiyle tannd. 19191934
yllar arasnda Salzburg'da yaad, 1938'de ngiltere'ye, 1949'da New York'a
gitti, birka ay sonra da Brezilya'ya yerleti. Avrupa'nn iine dt duruma
dayanamayarak 1942 ylnda karsyla birlikte intihar etti. ok sayda denemesi,
yks, uzun yks ve roman yannda, byk bir ustalkla kaleme ald
yaam ykleriyle de nldr.
Geceyars New York'tan kalkp Buenos Aires'e gidecek olan byk yolcu
vapurunda, son saatin allm tela ve kouturmas yaanyordu. Karadakiler
arkadalarn geirmek iin itiip kakyor, eik kasketli telgraf ocuklar
birtakm adlar bararak yolcu salonlarnda oradan oraya koturuyor, bavullar ve
iekler srklenerek vapura ykleniyor, orkestra gvertede durup dinlenmeden
alarken ocuklar merdivenlerde merakla bir aa bir yukar kouuyorlard. Bu
kargaann biraz tesinde, gezinti gvertesinde bir tandkla laflyordum ki,
yanbamzda iki ya da kez keskin bir fla patlad; tam kalktan nce
gazeteciler nl birini soru yamuruna tutuyor ve fotoraflarn ekiyordu
anlalan. Arkadam o tarafa bakp glmsedi. "Ender bulunan bir ku dm
alarna, Czentovic." Bu aklamann zerine ona anlamaz gzlerle bakm
olmalym ki, ekledi: "Mirko Czentovic, dnya satran ampiyonu. Turnuva
oyunlaryla doudan batya btn Amerika'y bucak bucak dolat,
imdi de yeni zaferler kazanmak iin Arjantin'e gidiyor."
Bu gen dnya ampiyonunu ve hatta k hzyla ykselmesiyle ilgili baz
ayrntlar bile anmsadm o an; benden daha dikkatli bir gazete okuyucusu olan
arkadam, bu ayrntlar tamamlayan bir sr gln hikye biliyordu adamla
ilgili. Bir yl kadar nce beklenmedik bir k yapan Czentovic'in ad Aljechin,
Capablanca, Tartakower, Lasker, Bogoljubow gibi en saygn ustalarla birlikte
anlr olmutu. 1922'de New York'taki satran turnuvasnda ortaya kan yedi
yandaki mucize ocuk Rzecewski'den bu yana, ad san duyulmam birinin
anl anl satran loncasna girii hi bu kadar geni yank uyandrmamt.
nk Czentovic'in zihinsel zellikleri, byle gz kamatrc bir ykselmenin
ipularn kesinlikle vermemiti. ok gemeden bir sylenti yayld, bu satran

ampiyonu zel yaantnda herhangi bir konuma srasnda bir tmceyi dilbilgisi
yanl olmadan kuramyordu ve kzgn meslektalarndan birinin fkeli bir
alayla sylediine gre, "her alanda evrensel bir kltrszlk iindeydi".
Yoksul bir Slav Tuna gemicisi olan babasnn ufack kayn bir gece bir tahl
gemisi ezdi, o sapa blgenin papaz da o zamanlar on iki yanda olan Mirko'ya
acyp babasnn lmnden sonra onun bakmn stlendi, iyi yrekli papaz
canla bala urap azn bak amayan, anlama gl eken ocua ky
okulunda renemedii eyleri evde zel dersler vererek retip an
kapatmaya alt.
Ama abalar sonusuz kald. Mirko, kendisine yz kez anlatlan harflere hl
bo bo bakyordu; ar ileyen beyninde, en basit ders konularyla bile
uraacak g yoktu. On drt yandayken bile, hesap yapmas gerektiinde
parmaklarndan yardm alyordu ve bir kitap ya da gazete okumak, yetime
andaki bu ocuk iin daha da ok aba gerektiriyordu. Bu konuda Mirko'nun
isteksiz ya da dik kafal olduu kesinlikle sylenemezdi. Ondan rica edilenleri
kar kmadan yapyordu, su getiriyor, odun kryor, tarlada alyor, mutfa
temizliyor ve insanlar ileden karan bir yavalkla da olsa, verilen her
grevi yerine getiriyordu, gvenilir bir ocuktu. Ama bu tuhaf olanda iyi
yrekli papazn cann en ok skan ey, ilgisizliiydi. zel bir ar almadan
hibir ey yapmazd, hibir zaman soru sormazd, baka olanlarla oynamaz ve
bir ey ona ak bir dille buyurulmad srece kendiliinden bir ura aramazd;
Mirko ev ilerini bitirir bitirmez, ayrdaki koyunlar gibi bo bo bakarak
odada kprdamadan oturur, evresinde olanlara en ufak bir ilgi bile gstermezdi.
Papaz akamlan uzun ifti piposunu tttrerek, her zamanki gibi jandarma
avuuyla el satran oynarken, sar kafal olan hi ses karmadan yanla
rina melir ve arlam gz kapaklarnn altndan, uyku akan ve kaytsz
gzlerle kareli tahtaya bakard.
Bir k akam, iki kafadar gnlk oyunlarna dalmken, kyn ana yolundan bu
yana hzla yaklaan bir kzan kk anlar duyuldu. Kasketi karla kapl bir
ifti telala ieri dald, yal annesi lm deindeymi, papaz da ona son
ayinini yapmak iin hemen gelmeliymi. Papaz hi duraksamadan onu izledi.
Birasn daha bitirmemi olan jandarma avuu, onlar uurlarken yeni bir pipo
yakt ve uzun konlu, ar izmelerini giymeye hazrlanrken, Mirko'nun
baklarnn oyuna balanm satran tahtasna nasl dikildiini ayrmsad.
"Ne o, oyunu tamamlamak m istiyorsun?" dedi alayc bir sesle, uykulu ocuun
tahtadaki tek bir ta bile doru oynamay beceremeyeceinden son derece
emindi. Olan ekinerek ona bakt, sonra ban sallad ve papazn yerine oturdu.
On drt hamleden sonra jandarma avuu mat olmutu ve yenilgisinin
yanllkla yapt dikkatsiz bir hamleden kaynaklanmadn itiraf etmek
zorunda kald, ikinci el de birinciden farkl olmad.

"Vay canna!" diye aknlkla bard papaz geri dndnde, iki bin yl nce
benzer bir mucizenin gerekletiini, bir dilsizin birdenbire bilgelik dilini
bulduunu anlatt pek ncil okumayan jandarma avuuna. lerlemi
saate karn papaz, okuma yazma bilmeyen rencisine iki el oyun iin meydan
okumaktan kendini alamad. Mirko onu da rahatlkla yen; di. Ar ar, dnp
tanarak, kararl bir bi.f imde oynuyordu, geni alnn tahtadan bir kez bile
kaldrmad. Ama kar konulmaz bir kesinlik vard oyununda; ileriki
gnlerde ne jandarma avuu ne de papaz ona kar bir el kazanmay
baaramadlar. rencisinin normalde ya*' sad zek geriliini herkesten daha
iyi bilecek durumda olan papaz, bu tek yanl tuhaf yetenein daha etin bir
snava ne kadar dayanabileceini ciddi olarak merak etmeye balad. Mirko'ya
biraz olsun ekidzen vermek iin, saman sars fra gibi salarn ky
berberinde kestirdikten sonra, kzana bindirip kk komu kente gtrd
onu, ana meydandaki kafenin bir kesinde tutkulu satran oyuncularnn
toplandn biliyordu, kendisi onlar kadar deneyimli deildi. Papaz, zerine
koyun krk, ayaklarna uzun konlu izmeler giymi on be yandaki saman
sars sal, krmz yanakl olan kafeden ieri iterek soktuunda, oturan
toplulukta en ufak bir aknlk bile uyanmad; ocuk satran masalarndan
birine arlana kadar, rkek rkek yere bakarak bir kede dikildi. Mirko, iyi
yrekli papazdan Sicilya al denen eyi renmedii iin, ilk elde yenildi,
ikinci elde en iyi oyuncuyla berabere kald.
nc ve drdnc elden balayarak hepsini birer birer yendi.
Kk bir Slav tara kentinde heyecan uyandran eyler ok ender olur; bu
nedenle bu kyl ampiyonun ortaya k orada toplanm ileri gelenlerin
gznde hemen bir sansasyona dnt. Mucize ocuun ertesi gne kadar
kesinlikle kentte kalmas gerektiine oy birliiyle karar verildi, bylece
satran kulbnn teki yeleri bir araya toplanabilecekti ve zellikle hasta
bir satran tutkunu olan yal Kont Simczic'in sarayna haber ulatrlabilecekti.
Yepyeni bir vnle rencisine bakan, ama onun bu yeteneini kefetmekten
duyduu sevince karn, grevi gerei ynetmesi beklenen pazar ayinini
karmak istemeyen papaz, yeni bir deneme iin Mirko'yu orada brakabileceini
syledi. Gen Czentovic satran topluluunun hesabna otele yerletirildi ve o
akam ilk kez bir klozet grd. Ertesi pazar gn leden sonra satran salonu
tklm tklm doluydu. Drt saat kprdamadan satran tahtasnn nnde oturan
Mirko, tek szck etmeden ve ban bile kaldrmadan oyuncular birbiri ardna
yendi; en sonunda ezamanl bir oyun oynanmas nerildi. Ezamanl bir
oyunda, tek bana farkl oyuncularla karlamas gerektiini bu cahilin
kafasna sokabilmek biraz zaman ald. Ama Mirko bu grenei kavrar kavramaz

abucak ie koyuldu, ar, gcrdayan ayakkablaryla yavaa masa masa dolat


ve en sonunda sekiz elden yedisini kazand.
Bylece byk tartmalar balad. Bu yeni ampiyon gerek anlamda kentli
olmamasna karn, kentin yerel vnc birden alevlendi.
Harita zerindeki varln imdiye dek pek i kimsenin ayrmsamad kk
kent, belki de ilk kez nl bir adam dnyaya kazandrma onuruna
ulaabilecekti. Normalde yalnzca garnizon kabaresi iin antzler ve kadn
arkclar ayarlayan Koller adnda bir menajer, bir yllk parasal yardm
salanrsa, Viyana'da tand byk bir ustann gen adama satran sanatn
retmesini salayabileceini syledi. Her gn satran oynad altm yl
boyunca bu kadar kayda deer bir rakiple hi karlamam olan Kont Simczic,
gerekli paray hemen karlad. O gn gemici olunun artc ykselii balad.
Alt ay iinde Mirko satran tekniinin btn srlarn kavrad, bununla
birlikte sonralar uzman evrelerde oka gzlenen ve alay edilen tuhaf bir
yetersizlii vard. yle ki, Czentovic tek bir satran oyununu bile ezbere ya
da uzmanlarn dedii gibi 'kr' oynamay bir trl beceremyordu. Sava
meydann imgelemin snrsz alanna yerletirme yeteneinden tmyle
yoksundu. Altm drt kareli ve otuz iki tal Satran dilinde, satran tahtasna
bakmadan, akldan oynamak.
Siyah beyaz tahta her zaman elle dokunulur biimde nnde olmalyd; n
dnyaya yayldktan sonra bile, katlanabilir bir cep satran tahtasn yanndan
hi ayrmad, bylece usta ii bir oyunun tekrar zerinden gemek ya da kendi
kendine g bir durumu zmek istedii zaman, konumu gzlerinin nnde
oluturabiliyordu. Bu nemsiz gibi grnen eksiklik, onun d gcnn yetersiz
olduunu gsteriyordu ve yakn evrelerde ateli tartmalara yol ayordu;
tpk mzisyenler arasndaki olaanst bir virtzn ya da efin, notalara
bakmadan almay ya da orkestray ynetmeyi becerememesi gibi. Ama bu
tuhaf zellik, Mirko'nun artc ykseliini kesinlikle yavalatmad. Daha on
yedi yandayken bir dzine satran dl kazanmt bile, on sekizinde
Macaristan ampiyonu oldu, en sonunda yirmisinde dnya ampiyonluunu ele
geirdi. Zek dzeyi, d gc ve ataklk asndan her biri ondan kat kat stn
olan en soukkanl ampiyonlar bile, onun kaya gibi dayankl akl karsnda
pes ediyorlard, tpk hantal Kutusow karsndaki Napoleon ve Fabius Cunctator
karsndaki Hannibal gibi; Livius'un yazdna gre, Fabius ocukluunda da
buna benzer dikkat ekici hantallk ve zek gerilii belirtileri gstermi.
Bylece akl ynnden stn birbirinden deiik insanlar filozoflar,
matematikileri, hesap yapan, imgelemini kullanan ve ounlukla yaratc olan
kiileri bir araya toplayan satran ustalar galerisine, ilk kez tinsel dnyann
tmyle dndaki biri girdi, en yrtk gazetecinin bile azndan kamuoyuna

ilgin gelebilecek tek szck almay baaramad arkanl, azn bak


amayan bir kyl ocuu... Czentovic gazetelerden esirgedii ssl cmleleri,
kendisiyle ilgili anekdotlar domasna meydan vererek zamandan bol bol telafi
etti. nk tartmasz usta olduu satran tahtasnn bandan kalkt an,
korunmasz Czentovic tuhaf ve neredeyse gln bir grnme brnyordu;
bayramlk siyah takm elbisesine, biraz kstah bir inci ine ilitirilmi albenili
boyunbana ve zenle bakm yaplm parmaklarna karn, devinimleri ve
tavrlaryla kyde papazn odasn spren ayn zrl kyl ocuuydu. Uzman
meslektalarnn alayl ve kzgn baklar altnda yeteneini ve nn aklszca
ve hi utanmadan kabalkla kullanp dar grl ve hatta baya bir
agzllkle, kazanabildii kadar para kazanmaya alyordu. Hep en ucuz
otellerde kalarak kent kent dolayordu, creti karland srece en dknt
kulplerde bile oynuyordu, sabun reklamlarnda resmini kullandrtyordu ve
hatta tmceyi doru yazmay beceremediini ok iyi bilen rakiplerinin
alaylarna aldrmadan, adn 'Satran Felsefesi' adl bir kitap iin satt, gerekte
bu kitab kendi halinde Galiyal bir renci paragz yaynclar iin yazmt.
Btn yontulmam varlklarda olduu gibi onda da gln bir kendini
beenmilik vard; dnya turnuvasndaki zaferinden beri kendini dnyann
en nemli adam olarak gryordu ve btn bu zeki, akll, gz kamatrc
konumaclar ve yazarlar kendi alanlarnda yenmi olduunu, stelik onlardan
daha ok kazandn bilmek, onun o eski gvensizliini souk ve ounlukla
kabalkla gzler nne serilen bir gurura dntrd.
Arkadam bana Czentovic'in ocuksu kendini beenmiliinden birka klasik
rnek verdikten sonra, "Ama byle hzla gelen bir n, byle bo bir kafay nasl
sersemletmez ki?" diye balad sz. "Yirmi bir yandaki Banat'l bir kyl
ocuu, birdenbire bir tahta zerinde birka ta oynatmakla, btn kynn
odun keserek ve en ar ileri yaparak bir ylda kazandndan daha fazlasn bir
haftada kazanjrsa, kendini beenmilik haftalna nasl kaplmaz? te o zaman
bir Rembrandt, bir Beethoven, bir Dante, bir Napoleon hakknda en ufak fikri
olmayan birinin, kendini byk bir insan sanmas aslnda o kadar kolaydr ki. Bu
ocuk duvarlarla evrilmi beyninin iinde yalnzca tek bir eyi biliyor,
aylardr tek bir satran oyununu kaybetmediini; ve dnyamzda satran ve para
dnda baka deerler de bulunduundan haberi olmamasndan tr,
kendisinden etkilenmesi iin her trl nedeni var."
Arkadamn bu anlattklar, zel merakm uyandrd. Sabit fikirli, kafasn
tek bir dn" ceye takm her trl insan, yaamm boyunca beni ekmitir,
nk bir insan kendini ne kadar snrlarsa, te yandan sonsuza o kadar ya'|
kn olur; ite byle grnte dnyadan kopuk \ yaayanlar, zel yaplar iinde
karnca gibi, ^ dnyann tuhaf ve ei benzeri olmayan bir ma ketini kurarlar.
Bylece akl tek bir eye alan bu zel rnei, Rio'ya kadarki on iki gnlk
yolculuk boyunca daha yakndan inceleme amacm gizlemedim.

Bununla birlikte arkadam, "Pek ansnz ; olmaz," diye uyard beni. "Bildiim
kadaryla, Czentovic'ten en ufak bir psikolojik bilgi koparmay kimse
baaramad. Bu kurnaz kylnn, derinde yatan yetersizliinin arkasnda ak
vermeme aklll gizleniyor, uygulad yntem de, kk meyhanelerde
arayp bulduu, kendi evresinden kyller dnda herkesle konumaktan
kanmak. Yaknnda kltrl bir insan hissettiinde, kabuuna ekiliyor;
bylece hi kimse ondan aptalca bir sz duymu ya da kltrszlnn snrsz
derinliini kefetmi olmakla vnemiyor."
Arkadam gerekten hakl kt. Yolculuun ilk gnlerinde, kaba bir srnaklk
yapmadan Czentovic'e yanamann tmyle olanaksz olduu ortaya kt,
srnak davranmak da benim tarzm deildi. Geri bazen gezinti gvertesinde
dolat olurdu, ama hep gururla ellerini arkasnda kavutururdu, o nl
resmindeki Napoleon gibi; ayrca gverte turunu her zaman yle aceleyle ve
paldr kldr tamamlard ki, onunla konuabilmek iin peinden koturmak
gerekirdi. te yandan yolcu salonlarnda, barda, sigara salonunda hi boy
gstermezdi; kamarottan edindiim gvenilir bilgiye gre, gnn byk
blmn kamarasnda geirip dev gibi bir satran tahtasnda altrma yapyor
ya da eitli hamlelerin zerinden geiyormu.
gn sonra gerekten kzmaya baladm, onun savunma yntemi benim ona
yaklama isteimden daha etkiliydi. Yaamm boyunca bir satran ustasyla
tanma frsatm hi olmamt ve imdi byle bir insan gzmde canlandrmak
iin ne kadar ok urarsam, btn bir yaam boyu yalnzca altm drt
siyahbeyaz karenin evresinde dnen birbeyin eylemi bana o kadar akl almaz
geliyordu. Geri kendi deneyimlerimden 'krallarn oyunu'nun gizemli
ekiciliini biliyordum; insanolunun dnp bulduu oyunlar arasnda,
rastlantnn her trl despotluuna kar koyan ve zafer kupalarn yalnzca akla
ya da daha ok tinsel yetenein belirli bir biimine veren tek oyun. Ama
satranca oyun demekle, haksz bir kstlama yapm olmuyor mu insan? Satran
ayn zamanda bir bilim, bir sanat deil mi, yerle gk arasnda szlen
Muhammed'in tabutu gibi bu iki kategori arasnda gidip gelmiyor mu, btn
kart iftlerin bir kerelik bileimi deil mi? Hem ok eski hem de yepyeni,
dzenei hem mekanik hem de d gcne bal, hem sabit geometrik bir alanla
snrl hem de bileimleri snrsz, hem srekli gelien hem de ksr, hibir eye
gtrmeyen bir dnme, hibir eyi hesaplamayan bir matematik, yaptlar
olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlyla
btn kitap ve yaptlardan daha dayankl olduu su gtrmez; btn halklara ve
btn zamanlara ait olan tek oyun; can skntsn ldrmesi, zihni amas, ruhu
canlandrmas iin hangi tanrnn onu yeryzne gnderdiini kimse bilmez.
Balangc ve sonu nerededir? Her ocuk onun temel kurallarn renebilir, her
acemi onda ansn dener, ama yine de bu deimez dar karenin iinde zel

ustalar yaratr satran, teki insanlarn hibiriyle karlatrlamaz bunlar,


yalnzca satranca ynelik bir yetenei olan insanlar; gr, sabr ve tekniin
tpk matematikiler, airler ve mzisyenlerdeki gibi belirli bir oranda, ama
farkl katman ve balamlarda etkin olduu zgl dhiler. Fizyonomiye duyulan
tutkunun ilk zamanlarnda Gali gibi biri, byle satran ustalarnn beyinlerini
yararak bu satran dehalarnn beyninde, bu insann yeni bir gri ktlesi iinde
Franz Josef Gali: Alman doktor, nl sinir sistemi anatomicisi. Her zihinsel
etkinlii beynin belli bir blgesine balayan ve insan yetilerinin durumunun
kafatasnn biiminden belli olduunu savunan frenolojiyi kurmasyla nldr.
zel bir kvrm olup olmadn, baka beyinlerdekine oranla daha gelimi bir
satran kas ya da satran yumrusu bulunup bulunmadn aratrmtr belki de.
Bu zgl dehann, elli kiloluk ii bo bir kayann iindeki tek bir altn filizi gibi,
kesin bir akl tembelliinin iine szma benzedii bir Czentovic rnei, byle
bir fizyonomiciye nasl da ekici gelirdi! Byle olaanst, dhice bir oyunun
ister istemez greceli ustalar yarataca gereini uzun zaman nce anlamtm;
ama dnyay yalnzca siyah ile beyaz arasndaki dar yola indirgeyen, otuz iki
ta bir oraya bir buraya, bir ileri bir geri oynatarak hayatnn zaferini azanmaya
alan kvrak zekl bir insann yaamn kafada canlandrmak ne kadar g, ne
kadar olanakszd; bu insann yeni bir oyuna balarken piyade yerine at
yelemesi olay yaratr ve bir satran kitabnn ufack bir kesinde adnn
gemesiyle lmszle ulamasn salar; bu insan, bu akl insan, akln
karmadan on, yirmi, otuz, krk yl boyunca btn dnme gcn tekrar
tekrar ayn gln amaca yneltir: Bir tahtann zerinde tahta bir ah
keye sktrmak!
te imdi byle bir olay adam, byle tuhaf bir dhi ya da byle artc bir
deli ilk kez bu kadar yakmmdayd, ayn gemide alt kamara temdeydi ve aklla
ilgili eylere kar merak her zaman bir eit tutkuya dnen zavall ben, ona
yaklamay bir trl beceremyordum. En kak numaralar dnmeye
baladm: nemli bir gazete iin onunla sylei yapmak istediim yalann
uydurarak gururunu okamak ya da ona skoya'da krl bir turnuva nererek
agzllnden yararlanmak. Ama n yaban horozunu tuzana drmek iin
avcn t bavurduu en gvenilir yntemin, onun iftleme tn taklit etmek
olduu geldi aklma en sonunda; bir satran ampiyonunun dikkatij ni ekmek
iin, insann kendisinin satran oynamasndan daha etkili ne olabilirdi ki?
Ancak ben yaamm boyunca hibir zaman ciddi bir satran sanats olmadm;
bunun basit bir nedeni var: nk satranla her zaman ylesine ve yalnzca
elenmek iin ilgilendim; bir saat tahtann nnde oturursam, kesinlikle kendimi
zorlamak iin deil, tam tersine, zerimdeki gerginlikten kurtulmak iin yaparm
bunu. tekiler, gerek satran oyuncular, satranc ciddiye alrken, ben
szcn tam anlamyla satran 'oynarm'. Tpk ak gibi satran iin de bir e

gereklidir ve gvertede bizim dmzda satran merakllar olup olmadn


daha bilmiyordum. Onlar deliklerinden karmak iin sigara salonunda basit bir
tuzak kurdum: Benden daha kt oynamasna karn, karmla birlikte tiyatro
oynar gibi bir satran tahtasnn bana oturduk. Gerekten de, daha alt hamle
yapmamtk ki, oradan geen biri durdu, bir ikincisi izlemek iin izin istedi;
benimle bir el oynamak istemesi beklenen e de en sonunda ortaya kt. Ad
McConnor'd ve sko bir yol mhendisiydi, sylediine gre Kaliforniya'daki
petrol kuyularndan byk bir servet kazanmt; sert, neredeyse keli ene
kemii, iri dileri olan gl kuvvetli bir adamd, yznn koyu krmz rengini,
en azndan bir blmn, bol miktarda viskiye borluydu herhalde. Gze arpan
geni, neredeyse atletik omuzlar ne yazk ki oyun srasnda da gze batyordu,
nk bu Bay McConnor, en nemsiz oyunda bile yenilmeyi kiiliklerine
yaplm bir hakaret olarak gren o kendinden emin, baarl insanlardand.
Yaamda nne kan devirerek yol almaya alm ve somut baardan
marm, kendi kendinin mimar bu iriyar adam, stn olduu dncesine
kendini yle kaptrmt ki, ona kar koyulmasn kendisine kar haksz bir
ayaklanma ve neredeyse hakaret olarak alglyordu. lk eli kaybedince
fkelendi, uzun uzadya ve sert bir tavrla, bunun yalnzca bir anlk bir
dikkatsizlik yznden olduunu aklamaya balad; nc elde baarl
olamamasn yan salondaki grltye balad; bir eli kaybeder kaybetmez
hemen rvan istiyordu. Balangta bu hrs dolu fke beni elendirdi; sonuta,
dnya ampiyonunu masamza ekmek olan gerek amacma ulamak iin
yapmam gereken ufak bir eydi yalnzca.
nc gn amacma ulatm, daha dorusu yar yarya ulatm. Gezinti
gvertesinde dolaan Czentovic pencereden bizi mi gzetledi, yoksa yalnzca
rastlantsal olarak m sigara salo nunu varlyla ereflendirdi bilmiyorum,
yle ya da byle, biz acemilerin onun sanatn icra ettiimizi grr grmez bir
adm daha yaklat ve bu ll uzaklktan tahtamz yle bir gzden geirdi.
McConnor hamle yapmak ze reydi. Ve bu tek hamle bile, acemi abalarmz
daha fazla izlemenin onun gibi bir usta iin zaman kayb olduunu anlamasna
yetmi gibiydi. Bir kitapda kt bir dedektif romann, kapan bile amadan
yerine koyarken yaptmz doal devinimle masamzdan uzaklat ve sigara
salonundan kt. "Bizi lp tartt ve ok hafif buldu," diye dndm, bu
souk, kmseyici bak beni biraz kzdrmt ve fkemi McConnor'dan
karmak iin ona bakp "Hamleniz ustay pek etkilemie benzemiyor," dedim.
"Hangi ustay?"
Az nce yanmzdan geen ve oyunumuza burun kvrarak bakan o beyin,
satran ustas Czentovic olduunu akladm ona. imdi de buna katlanmamz
ve bizi kmsemesine yreimiz szlamadan almamz gerektiini ekledim;
biz zavalllar kaderimize raz olmalydk. Ama laf olsun diye sylediklerimin,

McConnor'n zerinde hi beklenmedik bir etki yapmas beni artt. Birden


heyecanland, oyunumuzu unuttu, hrstan yerinde duramyordu. Czentovic'in
gemide olduundan haberi yokmu, Czentovic kesinlikle onunla oynamalym.
Bir keresinde krk kiiyle birlikte oynad bir ezamanl oyun dnda,
hayatnda bir dnya ampiyonuna kar hi oynamam; o oyun bile korkun
derecede heyecanl olmu ve McConnor az kalsn kazanacakm. Satran
ustasyla tanyor muymuum? Hayr, dedim. Onunla konumak ve yanmza
armak istemez miymiim? Czentovic'in yeni insanlarla tanmaya pek hevesli
olmad gerekesiyle buna kar ktm. stelik, bizim gibi nc snf
oyuncularla uramak bir dnya ampiyonuna ne zevk verirdi ki?
Bu nc snf oyuncular szn McConnor gibi hrsl bir adama sylememem
gerekirdi. Kzgn kzgn arkasna*yasland ve Czentovic'in bir beyefendinin
nazik davetini geri evireceine kendi adna inanmadn syledi ters ters, bu
iin peine decekmi. stei zerine dnya ampiyonunun kiiliini ksaca
betimledim ona ve hemen arkasndan, oyunumuzu yarda brakarak, sabrszlkla
Czentovic'in ardndan gezinti gvertesine koturdu. Bu geni omuzlarn sahibi
bir kere kafay bir eye takt zaman, onu tutmann olanaksz olduunu
hissettim yine.
Olduka gergin bir bekleyi balad benim iin. On dakika sonra McConnor geri
dnd, keyfi pek yerinde deildi gibi geldi bana.
"Eee?" diye sordum.
"Haklymsnz," diye yantlad biraz kzgn. "Pek sevimli bir bey deil. Ona
kendimi tanttm, kim olduumu anlattm. Bana elini bile uzatmad. Bize kar
bir ezamanl oyun oynamak isterse hepimizin ne kadar onur duyacan ona
anlatmaya altm. Ama hi yz vermedi; zr diledi, menajeriyle yapt
anlamaya gre, btn turnesi boyunca cretsiz oynamamas gerekiyormu.
Oyun bana en dk creti iki yz elli dolarm."
Gldm. "Talar siyah kareden beyaza srmenin bylesine krl bir i
olabilecei hi ... aklma gelmezdi. Eh, umarm, siz de ona kibar
davranmsnzdr."
Ama McConnor hi istifini bozmad. "Oyun yarn leden sonra saat te.
Burada, sigara salonunda. Umarm kolay havlu atmaz.
"Nasl? Ona iki yz elli dolar verdiniz mi?" diye bardm aknlkla.
"Neden olmasn? C'est son metier.1 Diim arsayd ve gemide tesadfen bir di

doktoru olsayd, diimi bedavaya ekmesini isteyemezdim ya. Adam cretini


yksek tutmakta ok hakl; her meslekte gerek profesyoneller ayn zamanda en
iyi iadamlardr. Bana gelince: bence i ne kadar ak olursa, o kadar iyidir. Bir
Bay Czentovic'in bana iyilik yapmasna izin vermektense ve sonunda bir de ona
teekkr etmek durumunda kalmaktansa, para derim daha iyi. Sonuta
kulbmzde bir akamda iki yz elli dolardan fazlasn kaybettiim oldu
ve bir dnya ampiyonuyla da oynamamtm. Bir Czentovic tarafndan
altedilmek 'nc snf oyuncular iin utanlacak bir ey deildir."
'nc snf oyuncu' gibi ylesine sylenmi bir szle McConnor'n gururunu
ne kadar incitmi olduumu ayrmsamak beni elendirdi. Ama bu pahal
elenceyi karlamaya kararl olduu iin, en sonunda merakm giderecek olan
yersiz hrsna kar kmamn bir anlam yoktu. O na kadar kendilerini satran
oyuncusu olarak tantm olan drtbe beyi bu olaydan abucak haberdar ettik ve
oradan geecek yolcular tarafndan olabildiince rahatsz edilmemek iin yalnz
bizim masamz deil, komu masalar da nmzdeki ma iin nceden
ayrttk.
Ertesi gn kk grubumuz kararlatrlan saatte eksiksiz topland. ampiyonun
karsnda, ortadaki yer elbette McConnor'a ayrld; adam birbiri ardna
purolar yakarak ve durmadan huzursuzlukla saatine bakarak sinirini
yattrmaya alyordu. Ama dnya ampiyonu arkadamn anlattklarndan
tahmin ettiim gibi en az on dakika bekletti bizi, bu da geliinin byk bir etki
yaratmasn salad. Sakin ve soukkanl bir biimde masaya yaklat. KendiJ ni
tantmadan "Kim olduumu biliyorsunuz sizin kim olduunuz ise beni
ilgilendirmiyor," demek oluyordu herhalde bu saygszlk proj fesyonellere
zg bir kurulukla gerekli dzen lemeyi yapmaya koyuldu. Gemide yeterli sat
ran tahtas bulunmamas yznden bir e za' manii oyun oynanmas olanaksz
olduu iin, hepimizin birlikte ona kar oynamamz nerdi. Her hamleden
sonra, aramzda yapacamz konumalar duymamak iin, salonun dip
tarafndaki baka bir masaya gidecekmi. Kar hamlemizi yaptmzda, ne
yazk ki elimizde masa an bulunmad iin, kakla bardaa vurmamz
gerekiyormu. stediimiz baka bir zamanlama yoksa, en uzun hamle
zamannn on dakika olmasn nerdi. Her neriye utanga renciler gibi uyduk
elbette. Czentovic siyah seti; daha ayaktayken ilk kart hamlesini yapt ve
sonra hemen kendi nerdii bekleme yerine giderek kaytsz bir tavrla arkasna
yaslanp resimli bir dergiyi kartrmaya balad.
Oyundan sz etmenin pek anlam yok. Bitmesi gerektii gibi bitti elbette: Bir
gzel yenildik, stelik daha yirmi drdnc hamlede. Bir dnya ampiyonunun
yarm dzine orta ya da ortann alt dzeydeki oyuncuyu hi zorlanmadan
yenmesi pek artc deildi; hepimizin cann skan ey, Czentovic'in bizi
zorlanmadan yendiini kafamza kakan kibirli tarzyd yalnzca. Her defasnda

tahtaya yalnzca yle bir gz atyordu, l, tahta yontularmz gibi kaytsz


gzlerle bakyordu bize ve bu kstah tavr hasta bir kpee yle bir bakp bir
lokma yiyecek frlatmay andryordu ister istemez. Bence iinde biraz duygu
olsayd, yanllarmza dikkatimizi ekebilir ya da dosta bir szle bize gayret
verebilirdi. Ama bu insan olmayan satran makinesi oyun bittikten sonra da tek
szck etmedi, 'mat' dedikten sonra, kendisinden ikinci bir oyun daha isteniyor
mu diye masann nnde kprdamadan bekledi. Duyarsz kabala kar insann
her zaman iine dt aresizlikle ayaa kalkp bu sona eren dolar iiyle en
azndan benim amdan ilikimizin de bittiini ima edecektim ki, yanbamdaki
McConnor ok bouk bir sesle, "Rvan!" deyip beni sinir etti. *
Meydan okuyan ses tonu beni neredeyse rktt; gerekten de McConnor o an
kibar bir beyefendiden ok, yumruunu indirmek zere olan bir boksr izlenimi
veriyordu. Czentovic'in bize kaba davranmasndan m, yoksa kendi hastalk
derecesindeki hrsndan m kaynaklanyordu bu, bilmiyorum, yle ya da byle,
McConnor'n ruh durumu tmyle deimiti. Yz alnna den peremlere
kadar kzarm, burun delikleri fkeden imiti, gzle grlr bir biimde
terliyordu ve kslm dudaklarndan kan keskin bir krk, kavgac bir havayla
ne km enesine doru uzan yordu. Gznde o denetlenemez tutkunun ale
vini okudum huzursuzlukla, insanlar ancak rulet masasnda avucunun iine alan
tutkuydu bu, hani hep iki katn yatrdktan sonra altnc ya da yedinci kez hl
doru renk gelmedii za man devreye giren tutku. O an anladm ki, b tn
servetine mal olsa da bu fanatik, hrsl adam en azndan tek bir oyun kazanana
dek, Czentovic'e kar oynayp duracakt. McConnor, Czentovic iin bir altn
madeniydi ve Czentovic sonuna kadar dayanrsa, Buenos Aires'e kadar birka
bin dolar karabilirdi bu madenden.
Czentovic yerinden kmldamad. "Buyurun," diye yantlad kibarca. "Beyler
imdi siyahla oynuyor."
ikinci oyun da farkl bir tablo izmedi, bir ey dnda: Birka merakl
sayesinde topluluumuz yalnz bymekle kalmad, hareketlendi de. McConnor
tahtaya yle sabit bakyordu ki, sanki talan iradesiyle kazanmak, mknatslamak
istiyordu; souk bakl rakibinin yzne byk bir zevkle "Mat!" diye barmak
iin bin dolar da seve seve feda ederdi, adm gibi emindim bundan. nat
heyecannn biraz, farknda olmadan tuhaf bir biimde bize bulat. Her hamle
zerinde eskisine oranla daha tutkulu tartyorduk, Czentovic'i masamza geri
aran iareti vermeyi kararlatrmadan nce, son anda bile bir hamleden
vazgeip brn oynadmz oluyordu. Yava yava on yedinci hamleye
yaklamtk ki, bizim iin inanlmayacak kadar iyi bir konumun olutuunu
grdk aknlkla, nk izgisindeki piyadeyi sondan bir nceki c2 karesine
getirmeyi baarmtk; veziri almak iin piyadeyi itmemiz yeterliydi. Bu
fazlasyla belli ans yznden iimiz pek de rahat deildi elbette. Grnte

bizim elde ettiimiz bu avantajn, ok daha ileriyi gren Czentovic tarafndan


bilinli olarak bize atlan bir kemik olduundan kukulanyorduk hepimiz. Ama
hep birlikte iyice aramamza ve tartmamza karn, hilenin nerede olduunu
anlayamadk. En sonunda, izin verilen dnme sresi tam bitmek zereyken
hamleyi yapmaya karar verdik. McConnor piyadeyi son kareye srmek iin elini
uzatmt ki, birisi kolundan yakalad, alak sesle ve heyecanla fsldad: "Tanr
akna! Sakn ha!"
Elimizde olmadan hepimiz dnp baktk. Krk be yalarnda bir beydi konuan,
neredeyse tebeir kadar beyaz olan ince uzun, sert yz daha nce gvertede
gzme arpmt, btn dikkatimizi hamleye ynelttiimiz son dakikalarda
yanmza gelmi olmalyd. Ona baktmz ayrmsayarak aceleyle ekledi:
"imdi veziri alrsanz, fili cl'e srp piyadenizi krar, siz de atnz geri
ekersiniz. Ama bu arada botaki piyadesini d7'ye getirip kalenizi tehdit
eder ve atnzla ah mat deseniz bile kaybedersiniz ve dokuz on hamle sonra
yenilirsiniz. 1922'de Pistyaner Turnuvas'nda Aljecj hin'in Bogoljubow'a
kar oluturduu konumun hemen hemen ayns." ,. J McConnor aknlkla
elini tatan ekti ve cennetten inen beklenmedik bir melek gibi yardmmza
koan adama en az bizim kadar afalla yarak bakt. Dokuz hamle ncesinden mat
her saplayabilen birisi birinci snf bir profesyonel olmalyd, hatta belki de ayn
turnuvaya giden ;bir yarmacyd ve bu kadar canalc bir anda H aniden
kagelip oyuna karmasnda neredeyse doast bir ey vard. Kendini ilk
toplayan McConnor oldu.
"Ne nerirdiniz?" diye fsldad heyecanla. "Hemen ilerlemeyin, geri ekilin!
ncelikle ah g8'den h7'ye alarak tehlikeli izgiden kurtarn. Czentovic byk
olaslkla br yandan saldracaktr. Ama kaleyi c8'den c4'e getirip bunu
savuturursunuz; bu onun iki kalesine, bir piyadesine mal olur ve bylece
stnln yitirir. Botaki piyadeler kar karya kalr ve doru savunma
yaparsanz, oyun berabere biter. Daha fazlasn elde edemezsiniz."
Bir kez daha arp kaldk. Hesaplamasnn hem hzl hem de kesin olmas bizi
afallatt; hamleleri bir kitaptan okuyup sylyordu sanki. Onun oyuna karmas
sayesinde bir dnya ampyonuyla berabere kalmamz beklenmedik bir anst ve
sihirli bir denek etkisi yapt. Tahtay daha iyi grmesini salamak iin hep
birden kenara ekildik. McConnor bir kez daha sordu:
"ah g8'den h7'ye, yle mi?" "Aynen yle! ncelikle geri ekilin." McConnor
adamn dediini yapt ve bardaa vurduk. Czentovc o allm sakin
admlaryla masamza geldi ve bir bakta kart hamleyi lp tartt. Sonra,
tpk tanmadmz yardmcmzn nceden syledii gibi, ah kanadndaki
piyadeyi h2'den h4'e getirdi. Ve yardmcmz heyecanla fsldad:

"Kale ileri, kale ileri, c8'den c4'e, o zaman nce piyadenin nn kapatmas
gerekir. Ama bu onun iine yaramayacak! Botaki piyadeye aldrmadan atnz
c3'ten d5'e getirerek saldrrsnz ve eitlik yeniden salanr. Savunmak yerine
btn gcnzle saldrn!"
Ne demek istediini anlamadk. Syledikleri ince'ydi sanki. Ama bir kere
kendini kaptran McConnor hi dnmeden syleneni yapt. Czentovic'i geri
armak, iin yeniden bardaa vurduk. lk kez abucak karar vermedi, tahtaya
abucak bir gz att. Sonra yabancnn bize nceden bildirdii hamleyi aynen
yapt ve gitmek zere dnd. Ama uzaklamadan nce, yeni ve beklenmedik bir
ey yapt. Ban kaldrd ve baklarn zerimizde gezdirdi; kendisine kar
birdenbire byle canl bir diren gs/ terenin kim olduunu anlamak istiyordu
besbelli.
O andan balayarak heyecandan yerimizde duramaz olduk. O ana kadar ciddi bir
umut beslemeden oynamtk, ama Czentovic'in so uk kibirini krma dncesi
yrek atlarmz hzlandrd. Ama yeni dostumuz bir sonraki hamleyi
belirlemiti bile, Czentovic'i geri arabilirdik; ka bardaa vururken
parmaklarm titriyordu. Derken ilk zaferimizi kazandk. O na dek hep ayakta
oynayan Czentovic, duraksad, duraksad ve en sonunda ar ar oturdu;
bylece o na dek bize tepeden bakan Czentovic, bizimle ayn dzeye inmi
oldu. En azndan somut olarak bizimle ayn dzlemde bulunmaya zorunlu
klmtk onu. Uzun uzun dnd, gzlerini hi kaldrmadan tahtaya dikti, yle
ki siyah kirpiklerinin altndan gzbebeklerini grmek neredeyse olanakszd ve
byle derin dnrken yava yava az ald, yuvarlak yzne biraz bn bir
ifade verdi bu. Czentovic birka dakika dnp tand, sonra bir hamle yapt
ve ayaa kalkt. Dostumuz yle fsldad:
"Zaman kazanmaya alyor! yi akl! Ama pes etmeyin! Karlkl ta almaya
zorlayn onu, o zaman paay kurtaramaz ve beraberlie ularz."
McConnor onun dediini yapt. Sonraki hamlelerde ikisinin arasnda biz tekiler
oktan figranlara dnmtk bizim anlamadmz bir gidi geli balad.
Aa yukar yedinci hamlenin sonunda Czentovic uzun uzun dndkten sonra
ban kaldrd ve "Berabere," dedi.
Bir an salonda t kmad. Anszn dalgalarn sesi ve salonu cazla dolduran
radyo duyuldu, gezinti gvertesinde atlan her adm ve aralk pencerelerden
giren rzgrn hafif, belli belirsiz uultusu geldi kulaklarmza. Hepimiz
soluumuzu tuttuk, bu inanlmaz ey ok ani olmutu ve bu tannmam adamn
yar yarya kaybedilmi bir oyunda dnya ampiyonunu dize getirmesi bizi
akna evirmiti. McConnor arkasna yasland, tuttuu soluu mutlu bir "Ah!"

sesiyle dkld dudaklarndan. te yandan, ben Czentovic'i izliyordum. Son


hamleler srasnda yz solgunlat gibi gelmiti bana. Ama kendini denetlemeyi
iyi biliyordu. Sakin grnmn korudu ve talan ar devinimlerle tahtadan
iterken kaytszca sordu:
"Beyler nc bir oyun isterler mi?" Tam bir tccar azyla sordu bu soruyu.
Ama iin tuhaf yan, bunu sorarken McConnor'a bakmayp keskin gzlerini
dosdoru kurtarcmza dikmi olmasyd. Atn yeni, daha iyi bir biniciyi eyerde
oturmasndan anlamas gibi, o da son hamleler srasnda asl gerek, rakibini
ayrmsam olmalyd. Elimizde olmadan baklarn izledik ve heyecanla
yabancya baktk. Ama adam kafasn toplayp yantlayamadan, McConnor zafer
sarholuuyla bard ona:
"Elbette! Ama imdi onunla tek banza oynamalsnz! Czentovic'e kar siz!"
Ama o anda hi umulmadk bir ey oldu.
Tuhaf bir biimde hl satran tahtasna bakp duran yabanc, btn baklarn
kendisine yneldiini ve bu cokulu szlerin kendisine sylendiini anlaynca
rkt. Yz allak bullak oldu.
"Kesinlikle olmaz beyler," diye kekeledi gzle grlr bir utangalkla.
"Olanaksz bu... benim oynamam sz konusu bile olamaz... yirmi, hayr, yirmi
be yldr satran tahtasnn bana oturmadm ben... ve sizden izin almadan
oyununuza burnumu sokmakla ne kadar terbiyesizlik ettiimi ancak imdi
anlyorum... Ltfen, kartm iin beni balayn... sizi daha fazla rahatsz
etmeyeceim." Ve biz aknlmz zerimizden atamadan, salondan kmt
bile.
"Ama bu olanaksz!" diye haykrd ateli McConnor yumruunu masaya
vurarak. "Bu adam yirmi be yldr satran oynamam olamaz, kesinlikle
olamaz! Her hamleyi, her kar hcumu bealt hamle nceden hesaplad. Byle
bir eyi kimse rastgele yapamaz. Bu kesinlikle olamaz, yle deil mi?"
Son soruda McConnor elinde olmadan Czentovic'e dnmt. Ama dnya
ampiyonu hi istifini bozmad.
"Bu konuda yorum yapamam. Beyefendi zgn ve ilgin bir oyun kard; bu
nedenle ben de bilerek ona bir ans verdim." Bunu sylerken kaytszca ayaa
kalkp o tccar tarzyla ekledi:
"Beyefendi ya da beyler yarn yeni bir oyun isterse, saat ten itibaren
emrinizdeyim."

Byk altndan glmeden edemedik. Czentovic'in tanmadmz yardmcmza


byklk edip de ans falan vermi olmadn, bu aklamann kendi
baarszln rtbas etmek iin uydurduu saf bir bahane olduunu hepimiz
biliyorduk. Byle sarslmaz, bir kibirin krldn grme isteimiz daha da
artt. Bizim gibi uysal, zararsz gemi yolcularnn zerine bir anda yabanl,
hrs dolu bir savama hevesi gelmiti, nk okyanusun ortasndaki gemimizde
satran ampiyonunun tahtndan edilebilecei dncesi btn telgraf
brolarnn tm dnyaya ilan edecei bir rekor aklmz bamzdan almt. En
canalc anda beklenmedik bir biimde oyuna karan kurtarcmzn yaratt
gizemli havann ekicilii ve adamn neredeyse korku dolu alakgnlll ile
profesyonel oyuncunun sarslmaz zgveni arasndaki kartlk da eklendi buna.
Kimdi bu yabanc? Burada rastlant, daha kefedilmemi bir satran de5 hasn
gn na m karmt? Yoksa nl bir usta anlalmaz bir nedenden dolay
bizden ', adn m gizliyordu? Btn bu olaslklar byk bir heyecanla tarttk,
en lgn savlar bile, yabancnn akl almaz utangal ve artc, aklamasn
unutulmaz oyun yeteneiyle badatrmaya yetecek kadar lgn gelmiyordu
bize. Ama bir konuda dnce birliine vardk: Yeni bir sava izleme zevkini
kendimizden kesinlikle esirgemeyecektik. Yardmcmzn ertesi gn Czentovic'e
kar bir oyun oynamas iin her eyi yapmaya karar verdik, oyunun parasal
tehlikesini gsleme iini McConnor stlendi. Bu arada kamarotun azn
arayp da yabancnn Avusturyal olduunu renince, yurtta olarak ricamz
ona iletmek grevi bana kald.
Apar topar kaan yabancy gezinti gvertesinde bulmam uzun srmedi.
ezlonguna uzanm kitap okuyordu. Yanna yaklarken, onu inceleme olana
buldum. Keli ba, hafif yorgunluk belirtisi olarak, yasta dayanmt; yana
oranla gen grnen yznn tuhaf solgunluu yine dikkatimi ekti, bembeyaz
salar akaklarn evreliyordu; neden bilmem, bu adamn birdenbire yalanm
olduu izlenimine kapldm. Yanna vardmda, kibarca doruldu ve kendini
tantt, soylu, eski Avusturya ailelerinden birine ait olan soyad hemen tandk
geldi bana. Bu soyadn tayan birinin Schubert'in ok yakn bir dostu olduunu
ve eski imparatorun zel doktorlarndan birinin de bu aileden geldiini
anmsadm. Kendisinden Czentovic'in meydan okumasna karlk vermesini
rica ettiimizi Dr. B'ye iletince, gzle grlr biimde afallad. O oyunda bir
dnya ampiyonunun, stelik dnemin en baarl, en nl ampiyonunun
bulunduundan haberi olmad ortaya kt. Nedendir bilinmez, bu aklama
onun zerinde tuhaf bir etki yapt sanki, nk rakibinin gerekten de tannm
bir dnya ampiyonu olduundan emin olup olmadm tekrar tekrar sordu. Bu
durumun grevimi kolaylatrdn ksa srede anladm ve ince ruhlu biri
olduunu hissedince, olas bir yenilginin getirecei parasal ykn McConnor'n
kasasndan karlanacan ona sylememenin iyi olacan dndm. Uzun
sre bocaladktan sonra Dr. B. en sonunda bir oyun oynamay kabul etti, ama
becerisine pek fazla bel balamamalar konusunda br beyleri bir kez daha

uyarmam rica etmeyi de unutmad.


"nk," diye ekledi dalgn dalgn glmseyerek, "bir satran oyununu btn
kurallarna uygun olarak oynayp oynayamayacam gerekten bilmiyorum.
Lise yllarmdan beri, yani yirmi yldan fazla bir zamandan beri tek bir satran
tana dokunmadm sylediimde, yapmack bir alakgnlllk deildi bu,
ltfen inann bana. O zaman bile satran oyuncusu olarak ok zel bir yeteneim
olduu sylenemezdi."
Bunu yle doal bir biimde syledi ki, drstlnden en ufak bir kuku
duymadm. Bununla birlikte, birbirinden ok farkl ustalarn her hamlesini byle
kesin anmsayabilmesine ardm dile getirmekten kendimi alamadm; en
azndan kuramsal olarak satranla ok uram olmalyd. Dr. B. d grr gibi,
tuhaf tuhaf glmsedi yine.
"ok uramtm! Tanr biliyor ya, satranla ok uratm sylenebilir. Ama
ok zel, ei benzeri olmayan koullar altnda oldu bu. Olduka karmak bir
hikye, iinde yaadmz bu byk zamanda pek szn etmeye demez belki.
Yarm saat sabrederseniz..."
Yanndaki ezlongu gsterdi. Davetini seve seve kabul ettim. evremizde
kimsecikler yoktu. Dr. B. okuma gzln kard, kenara koydu ve anlatmaya
balad:
"Bir Viyanal olarak ailemin adn anmsadnz sylemeniz ok hotu. Ama
nceleri babamla birlikte, sonra da tek bama altrdm avukatlk brosunu
duymamsnzdr sanrm, nk gazetelerde boy boy yaynlanan davalarmz
yoktu ve ilke olarak yeni mvekkiller almyorduk. Gerei sylemek gerekirse,
doru dzgn bir avukatlk ii yapmaz olmutuk, ar sa partinin eski bir
yesi olan babamn ilikisi olduu byk manastrlarn hukuk danmanln ve
ncelikle mali ynetimini yrtyorduk yalnzca. Ayrca bugn monari artk
tarihe kart iin bu konuda konuabilirim imparatorluk ailesinin baz
yelerinin anamallarnn ynetimi de bize verilmiti. Saray ve kiliseyle olan bu
balant amcam imparatorun zel doktoruydu, baka bir amcam Seitenstetten
Manastrnn barahibiydi iki kuak ncesine uzanyordu; bizim yalnzca onu
korumamz gerekiyordu, bu babadan kalma grevi yrtmenin durgun, kendi
halinde bir i olduunu sylemek isterim, az sk ve gvenilir olmaktan baka
pek bir ey gerektirmiyordu aslnda, rahmetli babamda fazlasyla bulunurdu bu
iki nitelik; hem devrim dneminde hem de enflasyon yllarnda, iine gsterdii
zen sayesinde mvekkillerinin hatr s&ylr servetlerini korumay baard.
Ardndan Hitler Almanya'da ynetimi ele geirince ve kilise ile manastrlarn
mlklerine el koymaya balaynca, en azndan tanabilir mlkleri yamadan
kurtarmak iin snrn te yannda yaplan eitli grme ve ilemlerin

tutanaklar elimizden geti ve kilise ile sarayn baz gizli politik grmeleri
hakknda kamuoyunun hibir zaman duyamayaca kadar ok ey rendik
ikimiz. Ama bromuzun dikkat ekmemesi kapya bir tabela bile asmamtk ve
ikimizin de btn monark evrelere girmekten belirgin bir biimde
kanmamz, istenmedik basknlara ir kar en gvenli korumay salyordu.
Gerekti ten de btn bu yllar boyunca, sarayn gizli habercilerinin en nemli
mektuplar her zaman f drdnc kattaki, gze arpmayan bromuzdan
aldklarn ya da oraya verdiklerini, Avusturya'daki hibir resmi makamn ruhu
bile duymad.
Bir sre sonra Nasyonel Sosyalistler, dnyaya kar ordularn glendirmeden
ok nce, btn komu lkelerde ayn derecede tehlikeli ve eitimli baka bir
ordu kurmaya balad; haklar inenmi, ihmal edilmi, gcendirilmi insanlar
ordusu. Her resmi dairede, her iletmede 'adamlar' yuvalanmt, tepedeki
Dollfuss ve Schuschnigg'in zel odalarna kadar her yerde casuslar
bulunuyordu. Gze arpmayan bromuzda bile, ne yazk ki ok ge rendiime
gre, adamlar vard. Acnacak durumda ve yeteneksiz bir bro grevlisinden
baka bir ey deildi elbette, dardan bakldnda broya dzenli bir iletme
grnts vermek iin, bir papazn nerisi zerine ie almtm onu; gerekte
onu zararsz habercilik ilerinden baka bir eyde kullanmyorduk, telefonlar
yantlyor ve dosyalar dzenliyordu, yani tmyle nemsiz ve tehlikesiz olan
dosyalar. Postay amas kesinlikle yasakt, btn nemli mektuplar,
kopyalarn karmadan daktiloda kendi ellerimle yazyordum, her nemli
belgeyi kendim eve gtryor ve gizli grmeleri yalnzca manastrn
barahibinin odasnda ya da amcamn kabul odasnda yaptryordum. Bu
nlemler sayesinde bu casusun nemli olaylardan haberi olmad; ama anssz bir
rastlantyla bu hrsl ve bo kafal delikanl, ona gvenilmediini ve arkasndan
bir sr dolap evrildiini anlad galiba. Belki de benim yokluum srasnda
habercilerden biri, kararlatrld gibi 'Baron Bern' diyecei yerde,
dikkatsizlikle 'Majesteleri' dedi ya da pis herif amas yasak olan mektuplar
at; yle ya da byle, ben kukulanmay aklma bile getiremeden, bizi
gzetlemek iin Mnih'ten ya da Berlin'den emir ald. lk balardaki
kaytszlnn son aylarda ani bir gayrete dntn ve mektuplarm
postalamak iin birok kez srar ettiini, tutuklandktan ok sonra anmsadm.
Dikkatsizlik yapp konumammdr diyemem, ama sonuta Hitler ynetimi en
byk diplomatlarn ve askerlerin bile sinsice azndan laf almam mdr?
Gestapo'nun ne kadar dikkatle ve istekle gzn zerime dikmi olduu
sonradan elle tutulur biimde ortaya kt: Daha Schuschnigg'in ynetimden
ekildii akam ve Hitler'in Viyana'ya girmesinden bir gn nce, SS'ler
tarafndan tutuklanmtm. Neyse ki Schuschnigg'in veda konumasn duyar
duymaz en nemli ktlar yakmtm; manastrlarla ve iki aridkn
yurtdnda saklanan mlkleriyle ilgili belgeleri de bir amar sepetine saklayp

yal, g venilir hizmetimle amcama gnderdim; ger ekten de adamlar kapm


yumruklamadan nce, son anda yapmay baardm bunu."
Dr. B. bir sigara yakmak iin durdu. Ale vin nda, aznn sa kesinin
sinirli sinirli seirdiini ayrmsadm, daha nce de dikkatimi ekmiti bu ve
gzleyebildiim kadaryla birka dakikada bir tekrarlanyordu. Belli belirsiz
bir devinimdi, yle bir gelip geiyordu, ama adamn btn yzne tuhaf bir
huzursuzluk veriyordu.
"Eski Avusturya'mza bal kalan herkesin gnderildii toplama kampndan,
orada yaadm aalama ve ikencelerden sz edeceimi sanyorsunuz
herhalde imdi. Ama byle eyler olmad. Ben baka bir kategoriye girdim.
Uzun zamandr bastrlan bir hncn, bedensel ve ruhsal aalamalarla zerlerine
kusulduu ansszlarn arasna sokulmadm, Nasyonel Sosyalistlerin ya para ya
da nemli bilgiler koparmay umduklar teki kck gruba girdim. Gestapo
kendi halinde yaantmla kesinlikle ilgilenmiyordu elbette. Ama onlarn en azl
rakiplerinin maas, adam ve sempatizan olduumuzu renmi olmalydlar ve
bana antaj yaparak kant toplamaya alyorlard: Mlkleri hakknda yasad
ilemler yapldn kantlamak istedikleri manastrlara kar kantlar,
mparatorluk ailesine ve Avusturya'da monariyi canla bala destekleyen
herkese kar kantlar. Elimizden geen anamallarn nemli blmnn onlarn
ulaamad bir yerlerde gizli olduunu sanyorlard, pek de haksz saylmazlard
dorusu; bu nedenle bilinen yntemleriyle benden bu srlar zorla almak iin
hemen ilk gn yakama yaptlar.
nemli bilgi ya da para koparlacak benim gibi insanlar bu nedenle toplama
kampna gndermediler, zel bir uygulama yaptlar. Akrabalarndan milyonlar
koparmay umduklar Avukat Baron Rotschild'in kesinlikle dikenli tellerin
ardndaki bir toplama kampna atlmadn, belirgin bir kayrmayla bir otele,
Gestapo'nun karargh olan Metropole Oteline yerletirildiini ve zel bir odas
olduunu anmsarsnz belki. Benim gibi gze arpmayan bir adama da bu dl
layk grld.
Bir otelde zel bir oda, alabildiine insancl geliyor kulaa, deil mi? Ama biz
'nemli kiiler'i yirmier yirmier buz gibi bir barakaya tkmayp da olduka
iyi stlm, ayr bir otel odasnda barndrmaktaki amalan, kesinlikle
insancl deil, tersine kurnaz bir yntem uygulamakt, bana inanabilirsiniz.
nk azmzdan gerekli 'kant' almalarn salayacak bask, kaba dayaktan ya
da bedensel ikenceden daha incelikle uygulanmalyd: Akla gelebilecek en
zekice soyutlama yoluyla. Bize hibir ey yapmadlar, bizi tmyle hiliin
iine yerletirdiler, nk bilindii gibi yeryznde hibir ey insan ruhuna
hilik kadar bask yapmaz. Her birimizi tam bir bolua, d dnyaya sk sk ya
kapal bir odaya hapsetmekle, eninde sonun da dilimizi zecek olan bask,
dayak ve souk yoluyla dardan deil ieriden yaratlacakt. Bana ayrlm oda

ilk bakta hi rahatsz etme di beni. Bir kap, bir yatak, bir koltuk, bir le gen, bir
parmaklkl pencere vard odada. Ama kap gece gndz kilitliydi, masada hibir
kitap, gazete, kt, kalem durmasna izin yoktu, pencere bir yangn duvarna
bakyordu; btn evreme ve hatta kendi bedenime bile tmyle hilik
egemendi. Elimden her nesneyi almlard, zaman bilmeyeyim diye saati, yaz
yazamayaym diye kalemi, bileklerimi kesemeyeyim diye ba; sigara gibi en
ufak bir sakinletirici bile benden esirgendi. Tek bir sz sylemesine ve tek bir
soruyu yantlamasna izin verilmeyen gardiyandan baka bir insan yz
grmedim, bir insan sesi duymadm; gz, kulak, btn duyular sabahtan geceye,
geceden sabaha kadar en ufak bir besin almyordu, insan kendi kendisiyle, kendi
bedeniyle ve masa, yatak, pencere, leen gibi drtbe dilsiz nesneyle aresizlik
iinde tek bana kalyordu; suskunluun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir
dalg gibi yayordu insan, kendisini d dnyaya balayan halatn kopmu
olduunu ve o sessiz derinlikten hibir zaman yukar ekilmeyeceini
ayrmsayan bir dalg gibi hatta.
Yapacak, duyacak, grecek hibir ey yoktu, her yerde ve srekli hilikle
evriliydi insan, boyuttan ve zamandan tmyle yoksun bolukla. Bir aa bir
yukar yrrd insan, dnceleri de onunla birlikte bir aa bir yukar, bir
aa bir yukar yryp dururdu. Ama ne kadar soyut grnrlerse grnsnler,
dnceler de bir dayanak noktasna gereksinim duyarlar, yoksa kendi
evrelerinde anlamszca dnmeye balarlar; onlar da hilie katlanamaz. nsan
sabahtan akama kadar bir ey olmasn bekler ve hibir ey olmaz. Bekleyip
durur insan. Hibir ey olmaz. nsan bekler, bekler, bekler, akaklar
zonklayana dek dnr, dnr, dnr. Hibir ey olmaz. nsan yalnz kalr.
Yalnz. Yalnz.
On drt gn boyunca zamann dnda, dnyann dnda yaadn. O arada bir
sava ksayd, hi haberim olmazd; dnyam yalnzca masa, kap, yatak, leen,
koltuk, pencere ve duvardan oluuyordu ve hep ayn duvardaki ayn duvar
kdna bakyordum; o kadar ok diktim ki gzm ona, dall budakl deseninin
her izgisi demir iviyle oyulmu gibi beynimin en i kvrmna dek iledi.
Derken en sonunda sorgulamalar balad. Gndz m gece mi olduunu
anlayamadan anszn arlrd insan. arlr ve birka koridordan geirilirdi,
nereye gtrldn bilmezdi insan; sonra neresi olduunu bilmedii bir yerde
beklerdi ve evresinde birka niformal kiinin oturduu bir masann nnde
bulurdu kendini birden. Masann zerinde bir tomar kt olurdu: Ne
ierdiklerini bilmediiniz dosyalar; ve sonra sorular balard, gerek ve yapay
sorular, ak ve haince sorular, st kapal sorular ve tuzak sorular; insan
bunlar yantlarken yabanc, kt parmaklar insann ne ierdiklerini bilmedii
ktlar kartrr ve bir tutanaa bireyler yazard, onlarn ne yazdn
bilmezdi insan. Ama bu sorgulamalarn benim iin en korkun yan,
Gestapo'nun bromda olanlar hakknda gerekten ne bildiini ve azmdan ne
almak istediini hibir zaman tahmin edememem ve hesaplayamamamd. Size

daha nce de sylediim gibi, asl kant olabilecek ktlar son anda
hizmetimle amcama gndermitim. Ama ellerine gemi miydi acaba? Ya
gememise? O bro grevlisi yaptklarmzn ne kadarn ispiyonlamt acaba?
Mektuplarn ka tanesini ele geirmilerdi, ilerini yrttmz Alman
manastrlarnn kmblir kanda her eyden habersiz bir din adamn
sktrmlard bu arada? Ve sordular da sordular. Falanca manastr iin hangi
belgeleri satn almm, hangi bankalarla yazmalar yapmm, Bay Falancay
tanyor muymuum, svire'den ve Steenookerzeel'den mektuplar alm mym?
Ve ne kadarn bildiklerini kestiremediim iin, her yant beni ok byk bir
sorumluluk altna sokuyordu. Bilmedikleri bir eyi itiraf edersem, birisini bou
bouna bak altna gnderebilirdim belki. ok fazla eyi yadsrsam da kendime
zarar verirdim. Ama en kts, sorgulama deildi. En kts, sorgulamadan
sonra hiliime geri dnmekti; ayn masann, ayn yatan, ayn leenin, ayn
duvar kdnn olduu ayn odaya. nk yalnz kalr kalmaz, hangi yant
verseydim en akllca olurdu diye ve belki dncesizce bir szle uyandrm
olabileceim kukuyu gidermek iin gelecek sefere ne sylemeliyim diye uzun
uzun dnyordum. Soruturma yargcna sylemi olduum her szc
dnyor, gzden geiriyor, lp tartyordum, onlarn sorduu her soruyu,
benim verdiim her yant kafamda tekrarlyordum, anlattklarm hakknda
tutanaa neler yazm olabileceklerini kestirmeye alyordum, ama bunu hibir
zaman renemeyeceimi biliyordum. Gelgelelim bo odada bu dnceler bir
kere harekete getiler mi, durmak bilmeden kafamn iinde dnyorlard, hep
yeni batan, hep baka bileimlerde oluuyor ve uykuda bile peimi
brakmyorlard; Gestapo'nun her sorgulamasndan sonra, o sorularn ve ac
ektirmenin bana yapt ikence dncelerimde amanszca yer ediyordu,
hatta bylesi daha da korkun oluyordu, nk o sorgulamalar bir saat iinde
biterken, dncelerimin hi sonu gelmiyordu, bunun nedeni de yalnzln bana
ektirdii o haince ikenceydi. Ve evremde hep yalnzca masa, dolap, yatak,
duvar kd, pencere vard, beni oyalayacak bir ey, kitap, gazete, yabanc bir
yz, bireyler yazmak iin kalem, oynamak iin kibrit, hibir ey, hibir ey,
hibir ey yoktu. Bu otel odas sisteminin ne kadar eytani ve akllca, ne
kadar psikolojik ikence amal olduunu ancak imdi anlyordum. Toplama
kampnda insan belki de elleri kanayana ve ayaklar donana dek el arabasyla ta
tard, iki dzine insanla birlikte iren kokan buz gibi bir odaya tklrd.
Ama yzler grrd, burada hep ayn eyle, hep ayn korkun deimezlikle
evrili olmaktansa, bir tarlaya, bir el arabasna, bir aaca, bir yldza,
herhangi bir eye bakabilirdi. Burada beni dncelerimden, kuruntularmdan,
kafamda yaptm hastalkl tekrarlardan uzaklatrabilecek hibir ey yoktu.
Onlarn amac da buydu zaten, boazma kadar dncelerime batp
boulmalydm ve en sonunda onlar kusmaktan, istedikleri her eyi
sylemekten, kantlar ve insanlar ele vermekten baka arem kalmamalyd. Bu
hiliin korkun basks altnda sinirlerimin yava yava gevemeye baladn

hissediyordum ve tehlikenin bilincine vararak, oyalanacak herhangi bir ey


bulmak ya da yaratmak iin sinirlerimi neredeyse koparana dek geriyordum.
Kendime bir ura bulmak iin, bir zamanlar ezberlemi olduum her eyi
yksek sesle okumay denedim, ocukluktan kalma ulusal marlar ve
tekerlemeler, lisede okuduumuz Horaeros, yurttalk kitabndan blmler.
Sonra hesap yapmay denedim, rastgele saylar toplamay, blmeyi, ama
belleim bolukta pek iyi almyordu. Hibir ey zerinde kafam
toplayamyordum. Hep ayn dnce akyordu beynimde: Ne biliyorlar? Dn
ne syledim, gelecek sefer ne sylemeliyim?
Szcklerle anlatlamayacak bu durum drt ay srd. Eh, drt ay, yazmas
kolay: Alt st birka harf! Sylemesi de kolay: Drt ay, iki hece! eyrek saat
iinde dudaklar byle bir sesi abucak uyduruvermi: Drt ay! Ama bolukta,
zamanszlkta geen bir drt ayn ne kadar srdn hi kimse ne bir
bakasna, ne de kendine anlatamaz, lemez, gznde canlandramaz; insann
evresindeki bu hep ayn hiliin, bu hep ayn masa, yatak, leen ve duvar
kdnn ve hep ayn suskunluun, insana bakmadan yemeini ieri iten hep
ayn gardiyann, insan ldrtana kadar bolukta dnp duran hep ayn
dncelerin insan nasl yiyip bitirdiini ve yktn kimse kimseye anlatamaz.
Kk ipularndan beynimin dengesinin bozulduunu anladm kaygyla.
Balangta sorgulamalar srasnda kendimden emindim, sakin ve dnp
tanarak vermitim ifadelerimi; neyi syleyip neyi sylememem gerektiine
ilikin ikili dnme yntemi ie yaramt.
imdiyse en basit tmceleri bile ancak kekeleyerek bir araya getirebiliyordum,
nk ifade verirken, kdn zerine bilgileri sralayan kalemden
ayramyordum gzm, sanki kendi szckle rimin peinden komak
istiyordum. Gcmn tkendiini hissediyordum, kendimi kurtar mak iin
bildiim her eyi, belki de daha fazla sini syleyeceim, bu hiliin beni
bomasndan kurtulmak iin on iki insan srlaryla birlikte ele vereceim nn
giderek yaklatn hissediyordum, oysa bunu yapmak bana bir anlk huzurdan
fazlasn salamayacakt. Bir akam gerekten de bu duruma geldim: Gardiyan
tesadfen bu boulma n srasnda bana yemeimi getirince, birden arkasndan
bardm: 'Beni sorgulamaya gtrn! Her eyi syleyeceim! Her eyi itiraf
edeceim! Belgelerin nerede olduunu, parann nerede saklandn
syleyeceim! Her eyi syleyeceim, her eyi!' Neyse ki beni duymad. Belki
de beni duymak istemiyordu.
Tehlike bu kadar byd srada beni kurtaran, en azndan belli bir sre iin
kurtaran, nceden tahmin edemeyeceim bir ey oldu. Temmuz sonuydu,
karanlk, bulutlu, yamurlu bir gnd: Bu ayrnty ok iyi anmsyorum, nk
sorgulamaya gtrlrken getiim koridordaki camlara vuruyordu yamur

damlalar. D odada sorgu yargcn beklemem gerekiyordu. Her sorgulamadan


nce her zaman beklemek gerekiyordu: Bu bekletme de yntemlerinin bir
parasyd. nce geceyars apar topar hcreden alp gtrerek insann sinirlerini
bozuyorlard, sonra da, insan kendini sorgulamaya hazrladnda, direnmek iin
btn bilincini ve isteini topladnda, bedenini yormak ve ruhunun direncini
krmak iin sorgulamadan nce bir saat, iki saat, saat bekletiyorlard insan.
Ve o perembe gn, 27 Temmuzda, beni her zamankinden ok beklettiler, tam
iki saat d odada ayakta bekledim; bu tarihi bu kadar kesin anmsamamn zel
bir nedeni var: ki saat boyunca ayaklarma kara sularn indii oturmama izin
yoktu elbette o d odada bir takvim aslyd; baslm, yazl bir eylere
duyduum alkla duvardaki bu tek bir sayya, C27 Temmuz'a nasl da bakp
durduumu size anlatamam; hemen beynimin iine kazdm onu. Sonra yine
bekledim, bekledim ve ne zaman alacan merak ederek kapya diktim
gzm, bir yandan da sorgulama komitesinin bana bu kez ne sorabileceini
dndm, tmyle hazrlksz olduum bir ey soracaklarn biliyordum. Ama
her eye karn bu ayakta beklemenin ektirdii ikence ayn zamanda benim
iin bir iyilikti, bir zevkti, nk bu oda hi olmazsa benimkinden baka bir
odayd, biraz daha bykt ve bir yerine iki penceresi 7 vard; ve yatak yoktu,
leen yoktu, pencerenin ' pervazndaki, milyonlarca kez baktm o bilf. dik
atlak yoktu. Kapnn rengi bakayd, duvarn nnde baka bir sandalye
duruyordu ve solda bir dosya dolabyla bir giysi dolab vard, bu ikincinin
iindeki asklarda drt slak asker paltosu, bana ikence yapanlarn paltolar
aslyd. Yani bakacak yeni, baka bir eyim olu' mutu en sonunda ve alktan
lgna dnm gzlerim her ayrntya hrsla saldryordu. Bu paltolardaki her
kvrm gzledim, rnein s(; lak yakalarn birinden sarkan bir damlay
aynmsadm ve bu size ok gln gelebilir ama, lgnca bir heyecanla bu
damlann ne yapacan bekledim, en sonunda kvrm boyunca aa m
szlecekti, yoksa yer ekimine biraz daha direnip olduu yerde mi kalacakt;
evet, sanki; yaamm buna balym gibi, dakikalarca soluk almadan bu
damlay izledim. Damla aa yuvarlandktan sonra, paltolardaki dmeleri
tekrar saydm, bir tanesinde sekiz, tekinde de sekiz, ncde on tane vard,
sonra tekrar ' manetleri karlatrdm; btn bu gln, nemsiz ayrntlar a
gzlerimi yle bir hrsla avucuna ald ve kendinden geirdi ki, anlatamam. Ve
birden baklarm bir eye taklp kald. Paltolardan birinin yan cebinin biraz
imi olduunu ayrmsadm. Yaklatm ve kabarkln dikdrtgen biiminden,
bu biraz imi cebin iinde ne olduunu anladm: Bir kitap!
Dizlerim titremeye balad: BR KTAP! Drt aydr elime kitap almamtm ve
iinde insann art arda sralanm szckler, satrlar, sayfalar ve yapraklar
grebilecei, baka, yeni, artc dnceleri okuyabilecei, tanyabilecei,
beynine alabilecei bir kitabn hayali bile insan hem coturuyor hem de
uyuturuyordu. Gzlerim bu kitabn cepte oluturduu kabarkla hi

kprdamadan bakyordu, sanki paltonun orasn yakp bir delik amak


istercesine ldyorlard o ii grnmeyen yere doru. Kendimi daha fazla
tutamadm; elimde olmadan yaklatm. En azndan kuman zerinden ellerimle
bir kitaba dokunabilmek dncesi bile, parmaklarmdaki sinirleri trnaklarma
kadar uyuturdu. Neredeyse farknda olmadan giderek yaklayordum. Neyse ki
gardiyan bu tuhaf davranm ayrmsamad; iki saat dimdik ayakta duran bir
insann biraz duvara dayanmak istemesi ona doal grnd belki de. En sonunda
paltoya iyice yaklamtm ve fark ettirmeden ona dokunabilmek iin ellerimi
bilerek arkama saklamtm. Kumaa dokundum ve gerekten de kuman
arkasnda dikdrtgen bir ey, bklebilen ve hafife hrdayan bir ey hissettim;
bir kitap! Bir kitap! Ve anszn lgnca bir dnceye kapldm: Kitab al!
Belki becerirsin bunu, onu hcrene gizleyebilir ve sonra okuyabilirsin,
okuyabilirsin, en sonunda yeniden bir ey okuyabilirsin! Bu dnce aklma
gelir gel mez, gl bir zehir etkisi yapt; bir anda ku laklarm uuldamaya ve
kalbim kt kt atmaya balad, ellerim buz kesti, titremelerini engelle
yemiyordum. Ama ilk sersemlii atlattktan sonra, sessiz ve sinsice, gzlerimi
gardiyandan ayrmadan daha da yaklatm paltoya, arkama gizlediim ellerimle
kitab ite ite cepten yukar karmaya baladm. Sonra elimi uzattm, hafife,
dikkatle ektim ve kk, pek de kaln olmayan kitap birden elimdeydi. Ancak o
zaman korktum yaptmdan. Ama artk geri dnemezdim. Peki nereye
koyacaktm kitab? Arkamdan kemerimin altna sokuturdum, oradan da yava
yava kalamn zerine ittim, bylece yrrken elimi asker gibi yanma
yaptrp pantolon dikiinin stnden tutabilecektim onu. lk deneme baarl
oldu. Giysi dolabndan uzaklatm, bir adm, iki adm, adm. e yarad.
Kolumu skca kemerime bastrrsam, kitab yrrken tutabiliyordum.
Derken sorgulama balad. Beni her zamankinden fazla zorlad, nk sorulan
yantlarken sylediklerime aklm vermek yerine, her eyden nce kitab fark
ettirmeden tutmaya alyordum btn gcmle. Neyse ki sorgulama bu kez
ksa srd ve kitab kazasz belasz odama gtrdm; btn ayrntlarla
zamamnz almak istemiyorum, ama yrrken kitap bir kere tehlikeli bir biimde
pantolondan kayd ve eilip onu tekrar kemerin altna itmek iin, ksrk
tutmu gibi yapmam gerekti. Ama bu kitapla cehennemime geri dnmek ne
olaanst bir and, en sonunda yalnzdm, ama hi de yalnz saylmazdm!
Hemen kitab kaptm, gzden geirdiimi, okuduumu sanyorsunuz
herhalde. Kesinlikle hayr! Bir kitabm olmasnn sevincini doya doya yaamak
istiyordum nce; bu aldm kitabn ne eit bir kitap olduunu dlemenin
sevinci, ardan almama yol ayor ve beni olaanst heyecanlandryordu. Her
eyden nce harfler ok kkt, ok ok fazlayd, bir sr ince yaprak vard,
bylece uzun uzun okuyabilecektim. Ve sonra beynimi zorlayacak, dz
olmayan, basit olmayan, tersine insann renebilecei, ezberleyebilecei bir
yant olmasn diledim, rnein bir iir kitab, en iyisi ne cretkr bir d!

Goethe ya da Homeros. Ama en sonunda hrsma, merakma daha fazla engel


olamadm. Gardiyan kapy aniden aacak olursa beni enselemesin diye yataa
uzandm, titreyerek kemerimin altndan kitab kardm.
Bakar bakmaz d krklna uradm, hatta youn bir fkeye kapldm: Bu
kadar byk bir tehlikeyi gze alarak ele geirdiim, bu kadar byk bir
beklentiyle sakladm kitap bir satran albmyd, yz elli ustann oyunun
dan oluan bir toplamayd. Kilit altnda olmasaydm, o ilk fkeyle kitab ak
bir pencereden frlatrdm, nk bu sama sapan eyle ne yapabilirdim ki?
Delikanlyken lisede tekilerin ou gibi benim de skntdan zaman zaman bir
satran tahtasnn yanna uradm olmutu. Ama bu kuramsal ey benim ne
iime yarard ki? nsan bir rakip olmadan satran oynayamaz ki, hele talar ve
tahta olmadan hi oynayamaz. Yine de belki okunacak bir ey, bir giri, bir
ynlendirme yazs kefederim diye sayfalar isteksizce kartrdm; ama her bir
usta oyununun plak, kare diyagramlar ve altlarnda ilk nce anlayamadm
a2a3, Aflg3 gibi iaretlerden baka hibir ey bulamadm. Bunlarn hepsi
anahtarn bulamadm bir eit cebir gibi geldi bana. A, b, c harflerinin
uzunlamasna sralar, l'den 8'e kadar saylarn da apraz sralar iin olduunu ve
her bir tan o anki konumunu belirttiini yava yava zdm; bylece salt
grafik diyagramlar bir dile dnt. Belki de hcremde bir eit satran tahtas
kurabilir ve sonra bu oyunlarn aynsn oynamaya alabilirim, diye dndm;
tpk gkten inmi bir mucize gibi, yatak arafmn tesadfen iri kareli
olduunu fark ettim. Doru katlaynca, altm drt kareyi oluturmay baardm.
nce ilk sayfasn koparp kitab somyann altna sakladm. Sonra ekmeimden
kopardm kk paralar birletirip gln ve yamuk yumuk satran talan
yapmaya baladm, ah, vezir falan; bitmek bilmeyen bir uratan sonra, en
sonunda satran kitabnda gsterilen konumlarn aynsn kareli yatak rtsnn
zerinde oluturabilmeyi baardm. Ama btn oyunu yeniden oynamaya
alnca, tekilerden ayrmak iin yarsnn rengini tozla koyulatrdm gln
ekmektalarmla hibir ey beceremedim nce. lk gnlerde srekli ardm; bu
bir tek oyuna be kere, on kere, yirmi kere tekrar batan balamam gerekti. Ama
yeryznde kimin, hiliin klesi olan benim kadar yararsz ve kullanlmayan
zaman vard ki, kim bu kadar hrs ve sabrla doluydu? Alt gn sonra oyunu hi
armadan sonuna kadar oynadm, ondan sekiz gn sonra satran kitabndaki
konumlar gzmn nne getirmek iin yatak arafndaki ekmek paralarna
bile gerek duymadm ve bir sekiz gn daha sonra kareli yatak araf da gereksiz
oldu; balangta soyut gelen al, a2, c7, c8 gibi iaretler, beynimin iinde grsel,
plastik konumlara dnt kendiliinden. Deiiklik baaryla uygulanmt:
Satran tahtasn talaryla birlikte beynimin iine yanstmtm ve yalnzca
formlleri kullanarak o anki konumu bir bakta anlyordum, tpk btn sesleri
ve uyumlarm duymak iin notalara yle bir bakmann deneyimli bir mzisyene
yetmesi gibi. Bunu izleyen on drt gnn sonunda, kitaptaki her oyunu kolayca
ezbere ya da profesyonellerin dedii gibi gz kapal oynayabiliyordum; kstah

hrszlmn bana ne ka. dar byk bir iyilik yaptn ancak anlamaya */
balyordum. nk birdenbire bir uram ol'*A mutu; isterseniz mantksz,
amasz olduunu J syleyin, ama evremdeki hilii yok eden bir 7 urat bu,
yz elli turnuva oyunuyla odann ve zamann boucu tekdzeliine kar
kusursuz 4 bir silah gemiti elime. Yeni uramn ekiciliini korumas iin, o
andan balayarak her gn bir gzel bldm: Sabahlan iki oyun, leden
sonralar iki oyun, akamlar da hzl bir tekrar. Daha nce jelatin gibi
biimsizce uzayan gnlerim bylece doldu, kendimi yormadan bir eyle
uram oluyordum, nk satrancn esiz bir yarar vard, tinsel enerjinin
darack bir alana ynlendirilmesiyle en ar dnce eyleminde bile beyni
gevetmiyor, tersine kvrakln ve esnekliini artryordu. nceleri usta
oyunlarn makine gibi oynarken, zamanla iimde sanatsal, heves dolu bir
anlay uyanmaya balad. Saldn ve savunmann inceliklerini, hilelerini ve
glklerini rendim; ileriyi grme, bileimler yapma, abuk karlk verme
yntemlerini kavradm ve insann bir airin dizelerini biriki satrdan anlamas
gibi, her bir satran ustasnn kiisel tarzn bir bakta tanr oldum; yalnzca
zaman doldurmak iin balayan bu ura zevke dnt ve Aljechin, Lasker,
Bogoljubow, Tartakower gibi byk satran otoriteleri yalnzlmda bana
candan dost oldular. Talarn sonsuz yer deitirmesi sessiz hcreyi her gn
canlandryordu ve dzenli altrma yapmam sayesinde dnme yeteneim
sarslm kesinliini yeniden kazand; beynimin tazelendiini ve hatta srekli
dnmeye zorland iin sanki bilendiini hissediyordum. Daha kesin ve
dikkatli dnyor olmam her eyden nce sorgulamalarda ortaya kyordu;
satranta savunma yaparken blflere ve gizli hilelere kar bilmeden
ustalamtm; o andan balayarak sorgulamalarda bir daha ak vermedim, hatta
Gestapo'nun bana yava yava belirgin bir saygyla bakmaya baladn
dnyordum. tekilerin hepsinin pes ettiklerini grnce, byle sarslmaz bir
direnme gcn hangi gizli kaynaklardan aldm soruyorlard birbirlerine belki
de.
O kitaptaki yz elli oyunu her gn dzenli olarak yeniden oynadm bu mutlu
dnemim aa yukar iki buuk ay srd. Sonra beklenmedik bir biimde l
bir noktaya geldim. Anszn yeniden hilikle kar karya buldum kendimi.
nk her bir oyunu yirmi ya da otuz kez oynadktan sonra, yeni olmann,
artc olmann getirdii ekicilii yitirdiler; nceleri beni heyecanlandran,
kanm kaynatan gleri zayflad. Her hamlesini oktan ezberlediim oyunlar
tekrar tekrar oynamann ne anlam vard ki? lk al yapar yapmaz, gerisi
kendiliinden aklmda beliriyordu, artk srpriz, gerilim, sorun kalmamt.
Kendimi oyalamak iin, artk onsuz olamadm dnsel zorlanmay yaratmak
iin, baka oyunlar ieren baka bir kitap gerekliydi bana aslnda. Ama bu
kesinlikle olanaksz olduundan, bu tuhaf lgnlktan kurtulmann tek bir yolu
kalyordu: Eski oyunlarn yerine yenilerini bulmalydm. Kendimle, daha
dorusu kendime kar oynamaya almalydm.

Bu oyunlar oyununun yaratt tinsel durum zerine ne dereceye kadar kafa


yorduunuzu bilmiyorum. Ama rastlantdan tmyle kopmu bir dnce oyunu
olan satranta, kendine kar oynamak istemenin mantksal adan bir samalk
olduunu anlamak iin fazla dnmeye gerek yok sanrm. Satrancn ekicilii
temelde bir tek eyden kaynaklanr: Stratejisinin farkl beyinlerde farkl
biimlerde gelimesinden. Bu tinsel savata siyah, beyazn o an hangi manevray
yapacan bilemez ve srekli tahminler yrtmeye ve k yollar bulmaya
alr, te yandan beyaz da siyahn hain amalarn anlamaya ve baltalamaya
urar. Siyah ve beyaz ayn kii oynarsa, tutarsz bir durum ortaya kar,
ayn beyin bir yandan bir eyi bilmek, te yandan bilmemek durumundadr,
beyaz olarak oynarken bir dakika nce siyah olarak istedii ve amalad
eyleri kafasndan silip atabilmelidir. Byle bir ikili dnme, bilincin tmyle
blnmesini gerektirir aslnda, beyin ilevinin mekanik bir alette olduu gibi
istendii an alp kapanmasn ister; yani satranta kendine kar oynamak,
kendi glgenin stnden atlamak gibi bir elikidir.
Sz uzatmayaym, aylarca aresizlik iinde bu olanaksz, bu sama ey
zerinde altm. Ama keileri karmamak ya da bir akl hastalna
yakalanmamak iin, bu samalkla uramaktan baka seim ansm yoktu.
evremdeki korkun hiliin beni bomamas iin, kendimi siyah ve beyaza
blmeyi en azndan denemek durumunda kaldm."
Dr. B. ezlongda arkasna yasland ve bir dakikalna gzlerini kapad.
Rahatsz edici bir any zorla bastrmak istiyordu sanki. Denetleyemedii o
tuhaf seirme, aznn sol kesinde yeniden belirdi. Sonra ezlongunda biraz
doruldu.
"te byle, bu noktaya kadar size her eyi olduka anlalr bir dille
akladm umuyorum. Ama gerisini de bu kadar ak anlatabileceimden pek
emin deilim ne yazk ki. nk bu yeni ura beyni yle ok zorluyordu ki, her
trl zdenetimi olanaksz klyordu. Satranc kendine kar oynamak istemenin
bence samalk olduunu size daha nce syledim; ama gerek bir satran
tahtasyla bu samaln bile ufak da olsa bir ans olurdu, nk satran
tahtasnn gereklii yine de belirli bir uzaklk, somut bir dsallk yaratr.
Gerek talar olan gerek bir satran tahtasnn banda insan dnmek iin ara
verebilir, masann bir o yannda, bir bu yannda durabilir ve bylece durumu bir
siyah asndan, bir beyaz asndan lp tartabilir. Ama bu kavgalar dsel bir
alanda kendime kar ya da diyelim ki, kendimle yapmak durumunda kaldm
iin, altm drt kare zerindeki o anki konumu aklmda ok iyi tutmam
gerekiyordu, stelik yalnz anlk konumu deil, her iki rakibin ileriki olas
hamlelerini de hesaplamalydm, hem de btn bunlarn kulaa ne kadar sama
geldiini biliyorum iki ve katn canlandrmalydm gzmde, hayr alt

katn, sekiz katn, on iki katn; hem siyah hem de beyaz iin hep drt, be
hamle ilerisini grmeliydim. Bu lgnln ayrntlarna indiim iin beni
balayn, imgelemin soyut alanndaki bu oyunda hem beyaz hem de siyah
olarak drtbe hamleyi nceden hesaplamam gerekiyordu, yani oyunun geliimi
iinde ortaya kan sonular adeta iki beyinle nceden belirlemeliydim, beyazn
beyni ve siyahn beyniyle. Ama yaptm lgn deneyin en tehlikeli yan byle
ikiye blnmem deil, oyunlar tek tek dnp bulurken bir anda yerin
ayaklarmn altndan kaymas ve bolua yuvarlanmamd. Geen haftalarda
yaptm gibi usta oyunlarn yeniden oynamam, sonuta tekrarlanan bir i
olmutu, varolan bir maddenin yeniden retilmesiydi ve iir ezberlemekten ya
da yasalar aklmda tutmaktan daha g deildi; snrl, disiplinli bir eylemdi, bu
nedenle de kusursuz bir tinsel altrmayd. Sabah ve leden sonralar
altm ikier oyunum, heyecan duymadan yerine getirdiim belli bir devdi;
benim iin normal bir uran yerini tutuyordu, stelik bir oyun srasnda
yanlrsam ya da nasl devam edeceimi bilemezsem, her zaman kitaba
bavurabilirdim. Bu eylemin bozuk sinirlerime iyi gelmesinin ve beni
yattrmasnn nedeni, yabanc oyunlar yeniden oynamann beni oyunun iine
sokmamasyd; siyah ya da beyazn yenmesi benim iin fark etmiyordu,
ampiyonluk kupas iin kapanlar Aljechin ya da Bogoljubow'du ve benim
kendi benliim, aklm, ruhum izleyici, uzman olarak her oyunun zellikleri ve
gzelliklerinin keyfini karyordu. Ama kendime kar oynamaya kalktm
andan itibaren, bilinsizce rneydan okumaya balyordum.
Siyah ve beyazdan oluan her iki ben de yara girimeden edemiyordu ve her
ikisi de yenmek, kazanmak iin kendine gre bir hrsa, bir sabrszla
kaplyordu; siyah olan ben, beyaz olan ben'in yapaca her hamleyi heyecanla
bekliyordu. Bir tanesi bir yanl yapnca, teki ben sevinten havalara uuyor
ve ayn anda da kendi beceriksizliine kzyordu.
Btn bunlar mantksz grnyor ve gerekte normal bir insanda normal
koullar altnda byle yapay bir izofreni, tehlikeli boyutta bir uyarlmadan
kaynaklanan byle bir bilin blnmesi olmas dnlemez. Ama her trl
normallikten zorla kopartlm olduumu w unutmayn; susuz olmasna karn
hapsedil' mi, aylardr tek bana braklarak kurnazca i kence yaplm bir
tutukluydum ben, birikmi fkesini uzun zamandan beri herhangi bir eye
boaltmak isteyen bir insandm. Ve kendime kar oynadm bu mantksz
oyundan baka bir eyim olmad iin, fkem, intikam hevesim fanatik bir
biimde bu oyuna yneldi, iimdeki bir ey hakl kmak istiyordu ve
savaabildiim tek ey iimdeki bu teki ben'di; bylece oyun srasnda
neredeyse delice bir heyecana kaplmaya baladm. Balangta sakin ve
dnp tanarak oynamtm, kendimi fazla zorlamamak iin bir oyundan
tekine geerken ara vermitim; ama gerilmi sinirlerim yznden yava yava
sabrm tkendi. Beyaz ben bir hamle yapar yapmaz, siyah ben hrsla
saldryordu; bir oyun biter bitmez, hemen tekine koyuluyordum, nk her

seferinde iki ben'den biri tekine yeniliyor ve rvan istiyordu. O aylar boyunca
hcremde bu lgnca enerjiyle kendime kar ka tane oyun oynadm
yaklak olarak bile syleyemem; belki bin tane, belki de daha fazla.
Kendimi kurtaramadiim bir dknlkt bu; gece gndz fil, piyade, kale ve
ahtan, a, b ve c'den, mat ve ifte hamleden baka bir ey dnmyordum,
btn benliim ve duygularmla o kareli alana aklp kaldm. Oyun sevinci
oyun hevesine dnmt, oyun hevesi oyun drtsne, lgnla, yalnzca
uyank olduum saatleri ele geirmekle kalmayp yava yava uykuma da szan
tutkulu bir fkeye. Tek dnebildiim satrant, satran hareketleri, satran
problemleriydi; bazen alnmda ter damlacklaryla uyanp uykuda bile
bilinsizce oynamay srdrdm ayrmsyordum ve dmde insanlar
grrsem, yalnzca filin, kalenin hareketlerini, atn ileri geri atlamasn
gerekletirirken gryordum onlar. Sorgulamaya arldmda bile, ifadem
zerinde kafam toplayamyordum; son sorgulamalarda kendimi olduka
karmak dile getirdim sanrm, nk sorgulayclar bazen anlamsz gzlerle
baktlar iana. Ama onlar soru sorarken ve aralarnda konuurken, ben gerekte
uursuz bir agzllkle hcreme geri gtrlmeyi, bylece oyunumu, delice
oyunumu srdrmeyi bekliyordum yalnzca; yeni bir oyun ve bir tane daha,
sonra bir tane daha. Oyunumu yarda kesen her ey bana batyordu; gardiyann
hapishane hcresini temizledii on be dakika, bana yemek getirdii iki dakika
ateli sabrszlm krklyordu; bazen akamlan kseye elimi bile
srmyordum, oyun oynarken yemek yemeyi unutuyordum. Bedensel olarak
duyumsadm tek ey, korkun bir susuzluktu; srekli dnmenin ve
oynamann yol at ate olsa gerekti bunun nedeni; ieyi tepeme iki dikite
bitiriyor ve biraz daha su getrmesi iin gardiyana yalvanyordum, bununla
birlikte bir an sonra dilim damam yine kurumu oluyordu. En sonunda oyun
oynarken zaten sabahtan akama kadar baka bir ey yapmyordum artk
duyduum heyecan o kadar artt ki, bir an bile yerimde oturamaz oldum; oyunlar
zerinde kafa yorarken durmak.' szn bir aa bir yukar gidip geliyordum,
oyunun sonu yaklatka hep daha hzl, daha hzl, hep daha ateli gidip
geliyordum; kazanma, yenme, kendi kendimi yenme hrs yava yava bir eit
fkeye dnt, sabrszlktan titriyordum, nk her zaman iimdeki satran
oyuncularndan biri tekine gre yava oynuyordu. Biri tekini harekete
geiriyordu; size : ok gln gelebilir, ama iimdeki ben'lerden biri tekine
yeterince hzl karlk vermezse, kendi kendimi azarlamaya balyordum;
'daha ' hzl, daha hzl!' ya da 'ileri, ileri!' inde bu" lunduum bu durumun,
tinsel adan ar uyarlmann btnyle patolojik bir biimi oldu: unu bugn
ok iyi biliyorum elbette ve bunu tanmlamak iin tbbn bilmedii bir addan
bakas gelmiyor aklma: Satran zehirlenmesi. En sonunda bu tek ynl
dknlk yalnzca beynimi deil, bedenimi de sarmaya balad. Zayfladm,
rahat uyuyamyordum, uyanrken kurun gibi gz kapaklarm amak iin her
seferinde zel bir aba gstermem gerekiyordu; bazen kendimi o kadar gsz
hissediyordum ki, elime aldm su bardan zar zor dudaklarma

gtryordum, ellerim ylesine titriyordu; ama oyun balar balamaz, delice bir
g saryordu beni: Ellerimi yumruk yapp bir aa bir yukar koturuyordum,
bouk ve kt bir sesle kendi kendime 'ah!' ya da 'Mat!' diye barm sanki
bir sis perdesinin arkasndan duyuyordum bazen.
Bu korkun, anlatlmaz durumun nasl patlak verdiini ben bile bilmiyorum. Tek
bildiim, bir sabah uyandm ve bu, ncekilerden farkl bir uyanmayd. Bedenim
sanki benden ayrlmt, gevek ve rahat yatyordum. Aylardr tatmadm
youn, tatl bir yorgunluk kmt gz kapaklanma; yle scak ve ho bir
duyguydu ki bu, gzlerimi ap amamaya ilk bata karar veremedim.
Dakikalarca uyank yattm ve zerimdeki bu arln, zevkten uyumu
duyularla tembel tembel yatmann tadn kardm. Bir an arkamda sesler
duydum sandm, bireyler syleyen insan sesleri, ne kadar sevindiimi
bilemezsiniz, nk aylardr, yaklak bir yldr sorgu hkimlerinin sert, keskin
ve kt szlerinden baka bir ey duymamtm. 'D gryorsun,' dedim kendi
kendime. 'D gryorsun! Sakn gzlerini ama! Brak bu d devam etsin,
yoksa evrende yine o lanet hcreyi, sandalyeyi, leeni, masay ve o hep ayn
desenli duvar kdn grrsn. D gryorsun, grmeye devam et!'
Ama merak ar bast. Yavaa ve dikkatle gzlerimi atm. Ve mucize: Baka
bir odadaydm, otel hcremden daha geni, daha ferah bir odada. Parmakl
olmayan bir pencereden ieriye zgrce k giriyordu ve donuk yzl yangn
duvarmn yerine aalar, rzgrda salnan yeil aalar grnyordu; beyaz ve
przsz duvarlar parlyordu, stmde beyaz ve yksek bir tavan vard; gerekti
bunlar, yeni, yabanc bir yatakta yatyordum, d deildi bu, arkamda insanlar
alak sesle fsldyordu. aknlkla elimde olmadan ani bir devinim yapm
olmalym, nk arkamdan yaklaan adm sesleri duydum. Bir kadn usulca
yanma sokuldu, banda beyaz balk olan bir kadn, bir hemire. ok
heyecanlandm: Bir yldan beri kadn yz grmemitim. Bu ho grntye
baktm; yabanl, kendinden gemi bir bak olsa gerekti bu, nk kadn 'Sakin
olun! Sakn olun!' diye yattrmaya alt beni. Ama ben yalnzca sesine kulak
kabarttm; bu konuan, bir insan deil miydi? Yeryznde beni sorgulamayan,
bana ikence yapmayan bir insan var myd gerekten? stelik akl almaz bir
mucize! yumuak, scak, neredeyse sevecen bir kadin sesi. A gzlerle azna
bakyordum, nk sanki cehennemde geen bu bir yl iinde, bir insann baka
biriyle iyilikle konuabileceine inanmaz olmutum. Bana glmsedi evet,
glmsedi, demek iyilikle glmseyebilen insanlar vard hl, sonra uyarr gibi
parman dudaklarna gtrd ve usulca uzaklat. Ama buyruuna uymadm.
Bu mucizeye daha doymamtm. Onun arkasndan bakmak, iyiliki olan bu
mucizevi insann arkasndan bakmak iin, yatakta zorla dorulmaya altm.
Ama yatan kenarna dayanmay baaramadm. Normalde sa elimin,
parmaklarmn ve bileimin olduu yerde yabanc bir ey hissettim, kaln,
byk, beyaz bir kabart, belli ki geni bir sarg. Elimdeki bu beyaz, kaln,

yabanc eyin ne olduunu anlamayarak ardm nce, sonra nerede olduumu


yava yava kavramaya ve bama ne gelmi olabileceini ^dnmeye
baladm. Birisi beni yaralam olmalyd ya da kendi kendime elimi
yaralamtm. Bir hastanedeydim.
len doktor geldi, sevimli, yalca bir beydi. Ailemin adn biliyordu ve
imparatorun zel doktoru olan amcam yle saygyla and ki, hakkmda iyi
eyler dnd duygusuna kapldm hemen. Arkasndan bana akla gelebilecek
her trl soruyu sordu, zellikle bir tanesi beni ok artt: Matematiki m,
yoksa kmyac mymm. Her ikisi de olmadm syledim.
'Tuhaf,' diye mrldand. 'Ateiniz varken hep c3, c4 gibi tuhaf formller
saykladnz. Hibirimiz ne olduklarm anlayamadk.'
Bana ne olduunu sordum. Tuhaf bir glmseme yayld yzne.
'Ciddi bir ey deil. Bir sinir krizi,' dedi ve dikkatle evresine bakndktan
sonra, alak sesle ekledi: 'Haksz saylmazsnz. 13 Marttan beri, deil mi?'
Bam salladm.
'Bu yntemde alacak bir ey deil,' diye mrldand. 'Siz ilk deilsiniz. Ama
kayglanmayn.'
Yattrc bir sesle bana bunu fsldamasndan ve yumuak baklarndan, onun
yannda gvende olduumu anladm.
ki gn sonra iyi yrekli doktor olduka iten bir tavrla olanlar anlatt bana.
Gardiyan hcremde avaz avaz bardm duymu ve birinin ieri girdiini,
benim de onunla kavga ettiimi sanm nce. Ama kapya geldii anda zerine
saldrmm ve 'Oyna artk alak, korkak!' gibisinden szler haykrmm ona,
grtlana sarlmm ve yle lgnca skmm ki, yardm armak zorunda
kalm. Byle kudurmu gibiyken beni srkleyerek doktora gtrdkleri srada,
birden ellerinden kurtulmuum, koridordaki pencereye saldrp cam krmm
ve elimi kesmiim, uradaki derin yara izini gryorsunuz. Hastanedeki ilk
gecelerimi bir eit beyin ateinin etkisi altnda geirmiim, ama imdi
bilincimin tamamen aldn dnyormu. 'Elbette,' diye alak sesle ekledi,
'bunu efendilere bildirmeyeceim, yoksa sizi eninde sonunda yine oraya
gtrrler. Bana gvenin, elimden geleni yapacam.'
Bu yardmsever doktorun bana ikence yapanlara benimle ilgili ne anlattn
bilmiyorum. Her ne olursa olsun, ulamak istedii eye ulat: Serbest
brakldm. Kafamn iyi almadn sylemi olabilirdi ya da belki de bu

arada Gestapo iin nemsiz olmutum, nk Hitler o sre iinde Bhmen'i ele
geirmiti ve bylece Avusturya'nn igali tamamlanmt. Yurdumuzu on drt
gn iinde terk edeceime ilikin belgeyi imzalamam gerekiyordu yalnzca ve
bu on drt gn binlerce formaliteyle dolu geti, gnmzde eski bir dnya
yurttann yurtdna karken uramas gereken formaliteler gibi askerlik
belgeleri, polis, vergi, pasaport, vize, salk karnesi, gemi hakknda fazla kafa
yoracak zamanm olmad. Besbelli ruhumuz iin yorucu ve tehlikeli olabilecek
eyleri kendiliinden yok eden gizemli gler var beynimizde, nk ne zaman
geriye dnp hcre gnlerimi dnmek istesem, sanki beynimde k
snyordu; bana neler olduunu dnme yrekliliini ancak haftalar sonra, ite
tam burada, gemide buldum.
Dostlarnza neden yle yakksz ve byk olaslkla anlalmaz davrandm
imdi anlayacaksnz. Dostlarnz satran tahtasnn banda otururken
grdmde, sigara salonunda tmyle tesadfen geziniyordum; elimde
olmadan aknlktan ve korkudan akldm kaldm. nk insann gerek bir
satran tahtasnda, gerek talarla satran oynayabileceini tmyle
unutmutum, bu oyunda iki tane tmyle farkl insann capcanl birbirlerinin
karsnda oturduunu unutmutum. Bu oyuncularn orada oynadklar eyin,
aresizlik iinde aylarca kendime kar oynamaya altm oyunun ayns
olduunu anlamam iin gerekten de birka dakika gemesi gerekti. O korkun
altrmalar srasnda bavurduum ifreler, bu kemikten yaplm talarn yerini
tutan simgelerdi yalnzca; talar tahtann zerinde oynatmann imgelemimde
yaptm eyin ayns olduunu anladmda yaadm aknlk, karmak
yntemlerle kt zerinde yeni bir gezegenin yerini hesaplayan ve sonra onu
gerekten gkyznde beyaz, parlak, maddesel bir yldz olarak gren bir
gkbilimcinin yaad aknla benziyordu belki de. Mknatsa kaplm gibi
tahtaya bakyor ve orada diyagramlarm gryordum, at, kale, ah, vezir ve
piyadeler tahtadan yontulmu, gerek talard; oyunun konumunu anlamak iin,
onlar elimde olmadan soyut ifreler dnyamdan hareketli talar dnyasna
uyarlamam gerekti nce. ki rakip arasndaki byle gerek bir oyunu izleme
istei sard iimi yava yava. Ve o utan verici ey oldu, btn kibarlm bir
yana brakarak, oyununuza kartm. Ama dostunuzun o yanl hamlesi
yreime bir ok gibi sapland. Onu engellemem igdsel bir davrant, insann
parmaklktan sarkan bir ocuu hi dnmeden tutmas gibi. inize burnumu
sokarak ne kadar yakksz davrandmn ancak sonradan farkna vardm."
Bu rastlantyla tanm olmamza ne kadar sevindiimize onu inandrmaya
altm ve bana gvenip de anlatt bunca eyden sonra, yarn hazrlksz
yaplacak turnuvada onu izlemenin benim iin iki kat ilgin olacan syledim.
Dr. B. huzursuzca kprdand.
"Hayr, gerekten fazla bir ey beklemeyin. Benim iin yalnzca bir deneme

olmal bu... Normal bir satran oyunu; gerek bir satran tahtas zerinde, elle
tutulur talar ve canl bir rakiple bir satran oyunu oynamay becerip
beceremeyeceimi deneyeceim, nk oynadm o yzlerce, belki de binlerce
oyun gerekten satran oyunlar myd, yoksa yalnzca bir eit d satranc m,
bir trl emin olamyorum. Bir satran ustasna, hem de dnyann bir numaras
olan bir ustaya kafa tutabileceimi iddia etmemi ciddi ciddi beklemiyorsunuz
umarm. Beni ilgilendiren ve kafam kurcalayan tek ey, o zaman hcrede
yaadm satran oyunu muydu yoksa delilik mi, o tehlikeli kayaln hemen
nnde miydim yoksa oktan tesine gemi miydim, bunlar aa karmak
iin duyduum gecikmi merak, yalnzca bu, yalnzca bu."
O anda geminin k tarafndan, akam yemeini haber veren gong duyuldu.
Neredeyse iki saat laflam olmalydk; Dr. B. her eyi burada zetlediimden
ok daha ayrntl anlatmt bana. Ona candan teekkr ettim ve yanndan
ayrldm. Ama daha gvertenin br ucuna varmamtm ki, arkamdan geldi ve
gzle grlr bir sinirle, hatta biraz da kekeleyerek ekledi:
"Bir ey daha! Beylere nceden bildirin ki, sonra terbiyesizlik ediyor gibi
grnmeyeyim; yalnzca tek bir oyun oynarm... eski bir hesabn altna konan
biti izgisinden baka bir ey olmayacak bu, kesin bir bitiri; yeni bir
balang deil... Geriye dnp baktmda yalnzca dehetle anmsadm bu
tutkulu, ateli oyuna ikinci kez kaplmak istemiyorum... stelik... stelik o
zaman doktor da uyard beni... kesin bir dille uyard. Ruhsal bir hastalk
geiren herkes hep tehlike altndadr, hele satran zehirlenmesi geirdiyse
tmyle iyilemi de olsa satran tahtasna yaklamamas iyi olur... Anlaya
canz, yalnzca kendim iin bir deneme oyunu oynayacam, o kadar."
Ertesi sabah tam kararlatrlan saatte, te sigara salonunda toplanmtk.
Saray oyununun iki seveni daha katlmt aramza, turnuvay izleyebilmek iin
gvertedeki grevlerinden izin alan iki gemi subay. Czentovic de nceki gnk
gibi bekletmedi, zorunlu renk seiminden sonra bu anlalmas g insann nl
dnya ampiyonu karsndaki unutulmaz oyunu balad. Yalnzca bizim gibi
tmyle yetersiz izleyicilerin karsnda oynandna ve mzik dnyasnn
Beethoven'in piyano doalamalarndan yoksun kalmas gibi, satran
yllklarnn da bu oyundan yoksun kaldna zlyorum. Geri bunu izleyen
leden sonralar hep birlikte oyunu belleimizden karp yeniden oluturmaya
altk, ama bouna; byk olaslkla hepimiz oyun srasnda oyunu izlemek
yerine oyunculardan gzmz alamamtk. nk her iki rakibin
yaratllanndaki tinsel kartlk, oyun ilerledike giderek daha somut olarak
ortaya kt. in ustas Czentovic btn oyun boyunca bir kaya gibi
kprdamadan durdu, donuk gzlerini satran tahtasndan ayrmad; onun iin
dnmek, btn organlarnn en yksek dzeyde almasn gerektiren fiziksel
bir zorlanmayd sanki. Buna karn Dr. B.'nin devinimleri son derece rahat ve

kaytszd. Szcn tam anlamyla bir amatr olarak yalnzca oyunun keyfini
karrken kendini hi skmyordu, ilk verilen aralarda bize aklamalar yapt;
sakin sakin bir sigara yakyor ve sra ona geldiinde, bir dakika dosdoru
tahtaya ba kyordu. Her seferinde rakibinin hamlesini nceden bekliyor gibiydi.
Zorunlu al hamleleri olduka hzl geti. Ancak yedinci ya da sekizinci
hamlede belirli bir plan gelimeye balar gibi oldu. Czentovic dnme
srelerini uzatt; oyunu almak iin asl savan daha yeni baladn hissettik
bunu grnce. Ama dorusunu sylemek gerekirse, her gerek turnuva
oyununda olduu gibi durumun yava yava gelimesi biz acemileri epey d
krklna uratt. nk talar i ie girip tuhaf bir desen oluturduka, oyunun
durumu bizim iin giderek iinden klmaz oluyordu. Ne bir rakibin ne de
tekinin amalad eyi ve hangisinin avantajl olduunu anlayamyorduk.
Dman saldrsn savuturmak iin talarn bir oraya bir buraya gidip geldiini
ayrmsyorduk yalnzca, ama bu stn oyuncular her devinimi birka hamle
ilerisini hesaplayarak yaptklar iin bu gidi geliteki stratejik amac
kavrayamyorduk. Temelde Czentovic'in sonu gelmeyen dnme srelerinin
yol at ar bir yorgunluk da eklendi buna yava yava; dostumuzu da gzle
grlr biimde sinirlendirmeye balad Czentovic'in byle yapmas. Oyun
uzadka Dr. B.'nin giderek daha huzursuzca koltuunda kprdann kaygyla
izledim, bazen sinirden art arda sigara yakyordu, bazen de baz notlar almak
iin kurunkaleme uzanyordu. Sonra yine bir soda smarlad ve bardaklar
birbiri ardna yuvarlad; deiik bileimler dnmede Czentovic'ten yz kat
daha hzl olduu belliydi. Her seferinde Czentovic sonu gelmez bir
dnmeden sonra karar verip ar eliyle bir ta ileri srdnde, dostumuz
uzun zamandr bekledii bir eyin olduunu gren biri gibi glmseyip hemen
karlk veriyordu. Hzl alan zeksyla rakibinin btn olaslklarn
kafasnda nceden hesaplam olsa gerekti; bu nedenle Czentovic'in karar
vermesi uzadka, Dr. B.'nin sabrszl artyordu ve beklerken dudaklarnn
evresinde sinirli ve neredeyse dmanca bir izgi belriyordu. Ama Czentovic
kesinlikle elini abuk tutmuyordu. natla ve sessizce dnyor ve tahta
talardan temizlendike daha uzun dnme aras veriyordu.
Krk ikinci hamlede, tam bir buuk saat sonra, hepimiz turnuva masasnn
evresinde bezgin ve neredeyse ilgisiz oturuyorduk. Gemi subaylarndan biri
oktan gitmiti, baka birisi eline bir kitap alm, yalnzca bir ta yer
deitirirken bir an iin ban kaldrp bakyordu. Derken Czentovic'in bir
hamlesi srasnda beklenmedik bir ey oldu. Dr. B., Czentovic'in ata uzandn
grnce, sramak zere olan bir kedi gibi bzld. Btn bedeni titremeye
balad ve Czentovic at oynar oynamaz, veziri serte ileri srd, zafer kazanm
gibi, "te! Tamamdr!" diye bard, geriye yasland, kollarn gsnn
zerinde kavuturdu ve meydan okuyan baklarn Czentovic'e dik1 ti. Anszn
gz bebeinde bir k parlad. Zafer kazanm gibi bildirdii bu hamleyi

anlamak iin, elimizde olmadan tahtann zeri ne eildik. lk bakta dorudan


bir gzda g rlmyordu. Demek ki dostumuz bu hamlenin geliiminden
sz ediyordu, biz iyi dnemeyen acemiler de bunun ne olduunu
kestiremedik. Aramzda o meydan okuma karsnda kl bile kprdamam tek
kii Czentovic't; o kadar kaytsz oturuyordu ki, sanki o gcendirici 'Tamamdr'
szn duymamt. Hibir ey olmad. Hamle sresini tutmak iin masaya bir
saat konmutu, elimizde olmadan soluumuzu tuttuumuz iin, bir an saatin tik
taklarn duyduk. dakika oldu, yedi dakika, sekiz dakika; Czentovic
kprdamyordu, ama isel bir zorlanma yznden kabark burun delikleri daha
da genilemi gibi geldi bana. Bu suskun bekleme bize olduu kadar dostumuza
da dayanlmaz gelmiti anlalan. yle bir silkinip aniden ayaa kalkt ve sigara
salonunda bir aa bir yukar gidip gelmeye balad, nce ar ar, sonra daha
hzl, giderek daha hzl. Hepimiz onu akn akn izliyorduk, ama ben
herkesten daha kayglydm, nk bu gidi geliin btn iddetine karn
admlarnn hep ayn dzlemi katettiini ayrmsadm; sanki her seferinde odann
ortasndaki grnmez bir dolaba arpyordu, bu da dnmesini gerektiriyordu. Ve
bu bilinsizce gidi geliin bir zamanlar hcresinde yapt ey olduunu
anladm rpererek: Tutuklu kald aylar boyunca kafese kapatlm bir hayvan
gibi byle bir aa bir yukar gidip gelmi olmalyd, byle elleri kenetlenmi
ve omuzlar kslm; orada binlerce kez ite byle bir aa bir yukar gidip
gelmi olmalyd, donuk ama ateli baklarnda lgnln kzl klar yanarak.
Ama dnme yeteneini daha yitirmemi gibiydi, nk Czentovic'in bu arada
karar verip vermediine bakmak iin zaman zaman sabrszca masaya
dnyordu. Ama dokuz dakika, on dakika oldu.
Derken en sonunda hibirimizin beklemedii bir ey oldu. Czentovic, o na dek
kprdamadan masada duran ar elini yavaa kaldrd. Kararn grmek iin
hepimiz heyecanla baktk. Ama Czentovic hamle yapmad, elinin tersiyle
kararl bir biimde btn talar yavaa tahtadan itti. Neden sonra anladk:
Czentovic oyundan ekilmiti. Gzmzn nnde mat olmamak iin teslim
olmutu. Olanaksz olan gereklemiti, dnya ampiyonu, saysz turnuvann
birincisi, yirmi yirmi be yldr satran tahtasna elini srmemi, tannmam bir
adamn karsnda havlu atmt. Ad san duyulmam, kim olduu bilinmeyen
dostumuz yeryznn en gl satran oyuncusunu herkesin ortasnda yenmiti!
O heyecanla farknda olmadan art arda ayaa kalkmz. Sevincimizdeki rkek
havay datmak iin bireyler sylememiz ya da yapmamz gerektiini
hissediyorduk hepimiz. Kprdamadan sakin sakin oturan tek kii Czentovic'ti.
Ancak uzunca bir suskunluktan sonra ban kaldrd ve dostumuzu ta gibi sert
baklarla szd.
"Bir oyun daha?" diye sordu.
"Elbette," diye yantlad Dr. B. houma gitmeyen bir heyecanla ve bir oyunla

yetinmesi konusunda onu uyarmama frsat brakmadan hemen yerine oturdu ve


ateli bir aceleyle talar yeniden dizmeye balad. yle heyecanla
yerletiriyordu ki onlar, iki kez piyadelerden biri titreyen parmaklarnn
arasndan kayp yere dt; doal olmayan heyecan karsnda duyduum
sknt bir eit korkuya dnt. nk nceleri o kadar sessiz ve sakin olan
adamn zerine gzle grlr biimde ar bir heyecan gelmiti; aznn kenar
giderek daha sk seiriyordu ve bedeni nbet geiriyor gibi titriyordu.
"Sakn!" diye usulca fsldadm ona. "Sakn ha! Bugnlk bu kadar yeter!
Kendinizi fazla zorlamayn."
"Zorlamak m! Ha!" diye kahkahalarla ve kt kt gld. "Byle tembellik
yapacama, on yedi oyun oynayabilirdim bu arada! Bu tempoda ancak
uyuyakalmamak iin zorlanrm! Evet! Balayn artk!"
Son szleri kzgn, neredeyse kaba bir ses tonuyla sylemiti Czentovic'e. O ise
Dr. B.'ye hi istifini bozmadan bakt, ama ta gibi sert baklar sklm bir
yumruk gibiydi. Bir anda iki oyuncu arasnda yeni bir ey olutu; tehlikeli bir
gerilim, tutkulu bir nefret. Yeteneklerini oyunlaryla birbirleri zerinde
denemek isteyen iki rakip deillerdi artk, birbirlerini yok etmeye yeminli iki
dmandlar. Czentovic ilk hamleyi yapmadan nce uzun sre duraksad, ben de
bilerek bu kadar uzun sre duraksad duygusuna kapldm. Belli ki bu eitimli
taktk oyuncusu, yava oynayarak rakibini yoracan ve sinirlendireceini
oktan renmiti. Bylece btn allarn en norm/lini, en basitini yapmadan
nce en az drt dakika zaman geirdi, yapt da piyadeyi alld gibi iki
kare , ne srmekti. Dostumuz hemen piyadesini onun karsna dikti, ama
Czentovic yine sonu gelmez, dayanmas zor bir ara verdi; iddetli bir imein
akmas ve insann yrei kt kt atarak yldrm beklemesi gibiydi, ama
yldrm bir trl dmek bilmiyordu. Czentovic kprdamyordu. Sessizce, ar
ar dnyordu, bunu sinsice yaptndan giderek daha ok emin oluyordum;
ama byle yaparak Dr. B.'yi gzleyebilmem iin bana bol bol zaman vermi
oluyordu. Dr. B. nc bardak suyu mideye indirmiti bile; bana hcredeki
ateli susuzluundan sz ediini anmsadm ister istemez. Normal olmayan bir
heyecann btn belirtileri belirgin bir biimde ortaya kyordu; alnnn
terlediini ve elindeki yara izinin kzanp derinletiini grdm. Ama hl
kendini kaybetmemiti. Ancak drdnc hamlede Czentovic yine sonu gelmez
bir dnme aras verince, sabr tat ve birden ona kt:
"Eee, oynayn artk!"
Czentovic souk souk bakt. "Bildiim kadaryla hamle sresinin on dakika
olmasn kararlatrdk. lke olarak daha ksa srede oynamam.

Dr. B. dudan srd; masann altnda ayann giderek daha skntyla yere
vurduunu ayrmsadm ve sama bir ey yapaca duygusuna kaplarak daha da
kayglandm. Gerekten de sekizinci hamlede yeni bir olay oldu. Beklerken
kendini yava yava kaybeden Dr. B., yaad gerilimi daha fazla gizleyemedi;
ileri geri sallanmaya ve parmaklarn bilinsizce masaya vurmaya balad.
Czentovic ar, kyl kafasn bir daha kaldrd.
"Masaya vurmamanz rica edebilir miyim? Beni rahatsz ediyor. Byle
oynayamam."
"Ha!" diye ksaca gld Dr. B. "Belli oluyor."
Czentovic'in aln kzard. "Ne demek istiyorsunuz?" diye serte sordu.
Dr. B.'den ksa ve sinsi bir gl daha geldi. "Hibir ey. Belli ki ok
sinirlisiniz demek istiyorum."
Czentovic sustu ve ban yere edi.
Bir sonraki hamlesini ancak yedi dakika sonra yapt ve oyun bu l gibi
tempoda srp gitti. Czentovic sanki giderek daha da talayordu; en sonunda
bir hamleye karar vermeden nce, hep dnme sresinin sonunu bekler oldu ve
bir aradan tekine getike dostumuzun davranlar daha da tuhaflat. Oyuna
hi katlmyormu da, bambaka bir eyle ilgileniyormu gibi grnyordu.
Heyecanla bir aa bir yukar koturmay brakt ve kprdamadan yerinde
oturmaya balad. Sabit ve neredeyse delice baklarn nndeki bolta dikip
kendi kendine durmakszn anlalmaz szckler mrldanyordu; ya sonu
gelmez bileimler kurarken kendini kaybediyordu, ya da en ok bundan
kukulanyordum bambaka oyunlar geiriyordu kafasndan, nk her
seferinde, Czentovic en sonunda hamlesini yaptnda, akl baka yerlerde olan
Dr. B.'yi uyarmak gerekiyordu. O zaman da duruma uyum salamak iin bir
dakika yetiyordu ona; aslnda deliliin bu souk biimine brnmken
Czentovic'i ve hepimizi unuttuu kukusuna giderek daha ok kaplyordum; ve
bu lgnlk aniden iddetle boalabilirdi. Gerekten de on dokuzuncu hamlede
kriz patlak verdi. Czentovic tan oynatr oynatmaz, Dr. B. tahtaya doru
dzgn bakmadan, aniden filini kare ne srd ve yle yksek sesle bard
ki, hepimiz yerimizden sradk:
"ah! ah mat!"
zel bir hamle beklentisiyle hemen tahtaya baktk. Ama bir dakika sonra,
hibirimizin beklemedii bir ey oldu. Czentovic ban ok yavaa kaldrd ve
baklarn zerimizde gezdirdi, daha nce hi yapmamt bunu. Bir eyin doya

doya tadn karyor gibiydi, nk dudaklarnda yava yava honut ve kibirli


bir glmseme belirdi. Bizim daha anlayamadmz bu zaferinin tadn sonuna
kadar kardktan sonra, yapay bir kibarlkla bize dnd.
"zgnm, ama ben ah mat grmyorum. Acaba beylerden biri ah mat
gryor mu?"
Tahtaya ve sonra skntyla Dr. B.'ye baktk. Gerekten de Czentovic'in ahnn
n bir ocuk bile bunu grebilirdi filin karsndaki bir piyadeyle tmyle
tkanmt, yani ah mat sz konusu olamazd. Kayglandk. Dostumuz o
heyecan iinde bir ta bir kare fazla ileri ya da geri mi kaydrmt?
Suskunluumuz Dr. B.'nin dikkatini ekti, o da tahtaya bakt ve telala
kekelemeye balad:
"Ama ah f7'de olmal... durduu yer yanl, ok yanl. Yanl oynadnz! Bu
tahtada her ey ok yanl duruyor... piyade de g5'te olmal, g4'te deil... bu
bambaka bir oyun... Bu..."
Birden durdu. Serte kolunu tutmutum, daha dorusu kolunu yle sert
imdiklemitim ki, o ateli lgnl iinde bile bunu hissetti. Dnd ve
uykusunda yryen biri gibi bakt bana.
"Ne... istiyorsunuz?"
Yalnzca, "Anmsa!" dedim ve ayn anda parman tutup elindeki yara izine
dokundurdum. Kar koymadan bana uydu, cam gibi gzleri kan krmzs ize
taklp kald. Sonra aniden titremeye balad ve btn bedeni sarsld.
"Aman Tanrm," diye fsldad solgun dudaklaryla. "Sama bir ey syledim ya
da yaptm m... sonunda yine mi ey oldum?.."
"Hayr," diye fsldadm usulca. "Ama oyunu hemen brakmalsnz, tam zaman.
Doktorun size ne sylediini anmsayn!"
Dr. B. silkinip ayaa kalkt. "Dtm aptalca yanlg iin zr dilerim," dedi
o eski kibar sesiyle ve Czentovic'in nnde eildi. "Sylediim ey tam bir
samalk elbette. Oyun tabii ki sizin." Sonra bize dnd. "Beylerden de zr
dilemem gerek. Ama benden fazla bir ey beklememeniz konusunda sizi daha
batan uyarmtm. Bu rezalet iin zr dilerim, bu son satran oynaym
olacak."
Eildi ve onu ilk grdmz zamanki alak gnll ve gizemli haliyle
uzaklat. Bu adamn satran tahtasna neden bir daha asla elini srmeyeceini

yalnzca ben biliyordum, bu arada tekiler rahatsz edici ve tehlikeli bir eyle
burun buruna gelmenin verdii belirsizlik duygusuyla akn bakakaldlar.
"Lanet olasca herif!" diye homurdand McConnor d krklyla. Koltuundan
en son Czentovic kalkt ve yarlanm oyuna bir daha bakt.
"Yazk," dedi ukalaca. "Hamle o kadar da kt dnlmemiti. Aslnda amatr
olduu dnlrse, olaanst yetenekli bu bey."
Stefan Zweig
SATRAN
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasnda
bulunan bir milyoner, dnya satran ampiyonu Mrko Czentovc'e, creti
karlnda, bir parti satran oynamay teklif eder. kisinin oyununu izleyen
Avusturyal bir gmen, Dr. B., oyun srasnda kendini tutamayp onlara
karnca ampiyonla karlamas nerilir kendisine. Gestapo tarafndan bir otel
odasna kapatlan ve uzunca bir sreyi bu odada, tek bana ve oyalanacak hibir
eyi olmadan geiren, yalnzca sorgulama iin odadan karlan Dr. B., bir gn
rastlantyla eline geirdii bir satran kitab sayesinde bu oyunun inceliklerini
renmitir. Satran tahtas ve talar olmamasna ramen, nce ekmekten
yapt satran talaryla sonra da tmyle zihninden oynayarak kuramsal bir
satran ustas olup kar. Ancak bu tutkusu yznden sinir krizine, beyin ateine
yakalanr. Tedavi olur, arkasndan da serbest braklr. Yirmi yldr eline satran
ta almam olsa da, Dr. B., gemide satran ampiyonuyla oynad oyunu
inanlmaz bir biimde kazanr. Kendini olayn heyecanna kaptrarak man
rvann oynamay isteyince artc, bir on bekler onu. Stefan Zweig'm
byk bir ustalkla kaleme ald ksa, ama youn roman Satran, gerilimli
kurgusu, kahramannn ruhsal gelgitlerinin incelikle ilendii dokusuyla bir
solukta okunuyor.
Stefan Zweig - Satran

You might also like