Professional Documents
Culture Documents
Stefan Zweig - Satranç
Stefan Zweig - Satranç
ampiyonu zel yaantnda herhangi bir konuma srasnda bir tmceyi dilbilgisi
yanl olmadan kuramyordu ve kzgn meslektalarndan birinin fkeli bir
alayla sylediine gre, "her alanda evrensel bir kltrszlk iindeydi".
Yoksul bir Slav Tuna gemicisi olan babasnn ufack kayn bir gece bir tahl
gemisi ezdi, o sapa blgenin papaz da o zamanlar on iki yanda olan Mirko'ya
acyp babasnn lmnden sonra onun bakmn stlendi, iyi yrekli papaz
canla bala urap azn bak amayan, anlama gl eken ocua ky
okulunda renemedii eyleri evde zel dersler vererek retip an
kapatmaya alt.
Ama abalar sonusuz kald. Mirko, kendisine yz kez anlatlan harflere hl
bo bo bakyordu; ar ileyen beyninde, en basit ders konularyla bile
uraacak g yoktu. On drt yandayken bile, hesap yapmas gerektiinde
parmaklarndan yardm alyordu ve bir kitap ya da gazete okumak, yetime
andaki bu ocuk iin daha da ok aba gerektiriyordu. Bu konuda Mirko'nun
isteksiz ya da dik kafal olduu kesinlikle sylenemezdi. Ondan rica edilenleri
kar kmadan yapyordu, su getiriyor, odun kryor, tarlada alyor, mutfa
temizliyor ve insanlar ileden karan bir yavalkla da olsa, verilen her
grevi yerine getiriyordu, gvenilir bir ocuktu. Ama bu tuhaf olanda iyi
yrekli papazn cann en ok skan ey, ilgisizliiydi. zel bir ar almadan
hibir ey yapmazd, hibir zaman soru sormazd, baka olanlarla oynamaz ve
bir ey ona ak bir dille buyurulmad srece kendiliinden bir ura aramazd;
Mirko ev ilerini bitirir bitirmez, ayrdaki koyunlar gibi bo bo bakarak
odada kprdamadan oturur, evresinde olanlara en ufak bir ilgi bile gstermezdi.
Papaz akamlan uzun ifti piposunu tttrerek, her zamanki gibi jandarma
avuuyla el satran oynarken, sar kafal olan hi ses karmadan yanla
rina melir ve arlam gz kapaklarnn altndan, uyku akan ve kaytsz
gzlerle kareli tahtaya bakard.
Bir k akam, iki kafadar gnlk oyunlarna dalmken, kyn ana yolundan bu
yana hzla yaklaan bir kzan kk anlar duyuldu. Kasketi karla kapl bir
ifti telala ieri dald, yal annesi lm deindeymi, papaz da ona son
ayinini yapmak iin hemen gelmeliymi. Papaz hi duraksamadan onu izledi.
Birasn daha bitirmemi olan jandarma avuu, onlar uurlarken yeni bir pipo
yakt ve uzun konlu, ar izmelerini giymeye hazrlanrken, Mirko'nun
baklarnn oyuna balanm satran tahtasna nasl dikildiini ayrmsad.
"Ne o, oyunu tamamlamak m istiyorsun?" dedi alayc bir sesle, uykulu ocuun
tahtadaki tek bir ta bile doru oynamay beceremeyeceinden son derece
emindi. Olan ekinerek ona bakt, sonra ban sallad ve papazn yerine oturdu.
On drt hamleden sonra jandarma avuu mat olmutu ve yenilgisinin
yanllkla yapt dikkatsiz bir hamleden kaynaklanmadn itiraf etmek
zorunda kald, ikinci el de birinciden farkl olmad.
"Vay canna!" diye aknlkla bard papaz geri dndnde, iki bin yl nce
benzer bir mucizenin gerekletiini, bir dilsizin birdenbire bilgelik dilini
bulduunu anlatt pek ncil okumayan jandarma avuuna. lerlemi
saate karn papaz, okuma yazma bilmeyen rencisine iki el oyun iin meydan
okumaktan kendini alamad. Mirko onu da rahatlkla yen; di. Ar ar, dnp
tanarak, kararl bir bi.f imde oynuyordu, geni alnn tahtadan bir kez bile
kaldrmad. Ama kar konulmaz bir kesinlik vard oyununda; ileriki
gnlerde ne jandarma avuu ne de papaz ona kar bir el kazanmay
baaramadlar. rencisinin normalde ya*' sad zek geriliini herkesten daha
iyi bilecek durumda olan papaz, bu tek yanl tuhaf yetenein daha etin bir
snava ne kadar dayanabileceini ciddi olarak merak etmeye balad. Mirko'ya
biraz olsun ekidzen vermek iin, saman sars fra gibi salarn ky
berberinde kestirdikten sonra, kzana bindirip kk komu kente gtrd
onu, ana meydandaki kafenin bir kesinde tutkulu satran oyuncularnn
toplandn biliyordu, kendisi onlar kadar deneyimli deildi. Papaz, zerine
koyun krk, ayaklarna uzun konlu izmeler giymi on be yandaki saman
sars sal, krmz yanakl olan kafeden ieri iterek soktuunda, oturan
toplulukta en ufak bir aknlk bile uyanmad; ocuk satran masalarndan
birine arlana kadar, rkek rkek yere bakarak bir kede dikildi. Mirko, iyi
yrekli papazdan Sicilya al denen eyi renmedii iin, ilk elde yenildi,
ikinci elde en iyi oyuncuyla berabere kald.
nc ve drdnc elden balayarak hepsini birer birer yendi.
Kk bir Slav tara kentinde heyecan uyandran eyler ok ender olur; bu
nedenle bu kyl ampiyonun ortaya k orada toplanm ileri gelenlerin
gznde hemen bir sansasyona dnt. Mucize ocuun ertesi gne kadar
kesinlikle kentte kalmas gerektiine oy birliiyle karar verildi, bylece
satran kulbnn teki yeleri bir araya toplanabilecekti ve zellikle hasta
bir satran tutkunu olan yal Kont Simczic'in sarayna haber ulatrlabilecekti.
Yepyeni bir vnle rencisine bakan, ama onun bu yeteneini kefetmekten
duyduu sevince karn, grevi gerei ynetmesi beklenen pazar ayinini
karmak istemeyen papaz, yeni bir deneme iin Mirko'yu orada brakabileceini
syledi. Gen Czentovic satran topluluunun hesabna otele yerletirildi ve o
akam ilk kez bir klozet grd. Ertesi pazar gn leden sonra satran salonu
tklm tklm doluydu. Drt saat kprdamadan satran tahtasnn nnde oturan
Mirko, tek szck etmeden ve ban bile kaldrmadan oyuncular birbiri ardna
yendi; en sonunda ezamanl bir oyun oynanmas nerildi. Ezamanl bir
oyunda, tek bana farkl oyuncularla karlamas gerektiini bu cahilin
kafasna sokabilmek biraz zaman ald. Ama Mirko bu grenei kavrar kavramaz
Bununla birlikte arkadam, "Pek ansnz ; olmaz," diye uyard beni. "Bildiim
kadaryla, Czentovic'ten en ufak bir psikolojik bilgi koparmay kimse
baaramad. Bu kurnaz kylnn, derinde yatan yetersizliinin arkasnda ak
vermeme aklll gizleniyor, uygulad yntem de, kk meyhanelerde
arayp bulduu, kendi evresinden kyller dnda herkesle konumaktan
kanmak. Yaknnda kltrl bir insan hissettiinde, kabuuna ekiliyor;
bylece hi kimse ondan aptalca bir sz duymu ya da kltrszlnn snrsz
derinliini kefetmi olmakla vnemiyor."
Arkadam gerekten hakl kt. Yolculuun ilk gnlerinde, kaba bir srnaklk
yapmadan Czentovic'e yanamann tmyle olanaksz olduu ortaya kt,
srnak davranmak da benim tarzm deildi. Geri bazen gezinti gvertesinde
dolat olurdu, ama hep gururla ellerini arkasnda kavutururdu, o nl
resmindeki Napoleon gibi; ayrca gverte turunu her zaman yle aceleyle ve
paldr kldr tamamlard ki, onunla konuabilmek iin peinden koturmak
gerekirdi. te yandan yolcu salonlarnda, barda, sigara salonunda hi boy
gstermezdi; kamarottan edindiim gvenilir bilgiye gre, gnn byk
blmn kamarasnda geirip dev gibi bir satran tahtasnda altrma yapyor
ya da eitli hamlelerin zerinden geiyormu.
gn sonra gerekten kzmaya baladm, onun savunma yntemi benim ona
yaklama isteimden daha etkiliydi. Yaamm boyunca bir satran ustasyla
tanma frsatm hi olmamt ve imdi byle bir insan gzmde canlandrmak
iin ne kadar ok urarsam, btn bir yaam boyu yalnzca altm drt
siyahbeyaz karenin evresinde dnen birbeyin eylemi bana o kadar akl almaz
geliyordu. Geri kendi deneyimlerimden 'krallarn oyunu'nun gizemli
ekiciliini biliyordum; insanolunun dnp bulduu oyunlar arasnda,
rastlantnn her trl despotluuna kar koyan ve zafer kupalarn yalnzca akla
ya da daha ok tinsel yetenein belirli bir biimine veren tek oyun. Ama
satranca oyun demekle, haksz bir kstlama yapm olmuyor mu insan? Satran
ayn zamanda bir bilim, bir sanat deil mi, yerle gk arasnda szlen
Muhammed'in tabutu gibi bu iki kategori arasnda gidip gelmiyor mu, btn
kart iftlerin bir kerelik bileimi deil mi? Hem ok eski hem de yepyeni,
dzenei hem mekanik hem de d gcne bal, hem sabit geometrik bir alanla
snrl hem de bileimleri snrsz, hem srekli gelien hem de ksr, hibir eye
gtrmeyen bir dnme, hibir eyi hesaplamayan bir matematik, yaptlar
olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlyla
btn kitap ve yaptlardan daha dayankl olduu su gtrmez; btn halklara ve
btn zamanlara ait olan tek oyun; can skntsn ldrmesi, zihni amas, ruhu
canlandrmas iin hangi tanrnn onu yeryzne gnderdiini kimse bilmez.
Balangc ve sonu nerededir? Her ocuk onun temel kurallarn renebilir, her
acemi onda ansn dener, ama yine de bu deimez dar karenin iinde zel
"Kale ileri, kale ileri, c8'den c4'e, o zaman nce piyadenin nn kapatmas
gerekir. Ama bu onun iine yaramayacak! Botaki piyadeye aldrmadan atnz
c3'ten d5'e getirerek saldrrsnz ve eitlik yeniden salanr. Savunmak yerine
btn gcnzle saldrn!"
Ne demek istediini anlamadk. Syledikleri ince'ydi sanki. Ama bir kere
kendini kaptran McConnor hi dnmeden syleneni yapt. Czentovic'i geri
armak, iin yeniden bardaa vurduk. lk kez abucak karar vermedi, tahtaya
abucak bir gz att. Sonra yabancnn bize nceden bildirdii hamleyi aynen
yapt ve gitmek zere dnd. Ama uzaklamadan nce, yeni ve beklenmedik bir
ey yapt. Ban kaldrd ve baklarn zerimizde gezdirdi; kendisine kar
birdenbire byle canl bir diren gs/ terenin kim olduunu anlamak istiyordu
besbelli.
O andan balayarak heyecandan yerimizde duramaz olduk. O ana kadar ciddi bir
umut beslemeden oynamtk, ama Czentovic'in so uk kibirini krma dncesi
yrek atlarmz hzlandrd. Ama yeni dostumuz bir sonraki hamleyi
belirlemiti bile, Czentovic'i geri arabilirdik; ka bardaa vururken
parmaklarm titriyordu. Derken ilk zaferimizi kazandk. O na dek hep ayakta
oynayan Czentovic, duraksad, duraksad ve en sonunda ar ar oturdu;
bylece o na dek bize tepeden bakan Czentovic, bizimle ayn dzeye inmi
oldu. En azndan somut olarak bizimle ayn dzlemde bulunmaya zorunlu
klmtk onu. Uzun uzun dnd, gzlerini hi kaldrmadan tahtaya dikti, yle
ki siyah kirpiklerinin altndan gzbebeklerini grmek neredeyse olanakszd ve
byle derin dnrken yava yava az ald, yuvarlak yzne biraz bn bir
ifade verdi bu. Czentovic birka dakika dnp tand, sonra bir hamle yapt
ve ayaa kalkt. Dostumuz yle fsldad:
"Zaman kazanmaya alyor! yi akl! Ama pes etmeyin! Karlkl ta almaya
zorlayn onu, o zaman paay kurtaramaz ve beraberlie ularz."
McConnor onun dediini yapt. Sonraki hamlelerde ikisinin arasnda biz tekiler
oktan figranlara dnmtk bizim anlamadmz bir gidi geli balad.
Aa yukar yedinci hamlenin sonunda Czentovic uzun uzun dndkten sonra
ban kaldrd ve "Berabere," dedi.
Bir an salonda t kmad. Anszn dalgalarn sesi ve salonu cazla dolduran
radyo duyuldu, gezinti gvertesinde atlan her adm ve aralk pencerelerden
giren rzgrn hafif, belli belirsiz uultusu geldi kulaklarmza. Hepimiz
soluumuzu tuttuk, bu inanlmaz ey ok ani olmutu ve bu tannmam adamn
yar yarya kaybedilmi bir oyunda dnya ampiyonunu dize getirmesi bizi
akna evirmiti. McConnor arkasna yasland, tuttuu soluu mutlu bir "Ah!"
tutanaklar elimizden geti ve kilise ile sarayn baz gizli politik grmeleri
hakknda kamuoyunun hibir zaman duyamayaca kadar ok ey rendik
ikimiz. Ama bromuzun dikkat ekmemesi kapya bir tabela bile asmamtk ve
ikimizin de btn monark evrelere girmekten belirgin bir biimde
kanmamz, istenmedik basknlara ir kar en gvenli korumay salyordu.
Gerekti ten de btn bu yllar boyunca, sarayn gizli habercilerinin en nemli
mektuplar her zaman f drdnc kattaki, gze arpmayan bromuzdan
aldklarn ya da oraya verdiklerini, Avusturya'daki hibir resmi makamn ruhu
bile duymad.
Bir sre sonra Nasyonel Sosyalistler, dnyaya kar ordularn glendirmeden
ok nce, btn komu lkelerde ayn derecede tehlikeli ve eitimli baka bir
ordu kurmaya balad; haklar inenmi, ihmal edilmi, gcendirilmi insanlar
ordusu. Her resmi dairede, her iletmede 'adamlar' yuvalanmt, tepedeki
Dollfuss ve Schuschnigg'in zel odalarna kadar her yerde casuslar
bulunuyordu. Gze arpmayan bromuzda bile, ne yazk ki ok ge rendiime
gre, adamlar vard. Acnacak durumda ve yeteneksiz bir bro grevlisinden
baka bir ey deildi elbette, dardan bakldnda broya dzenli bir iletme
grnts vermek iin, bir papazn nerisi zerine ie almtm onu; gerekte
onu zararsz habercilik ilerinden baka bir eyde kullanmyorduk, telefonlar
yantlyor ve dosyalar dzenliyordu, yani tmyle nemsiz ve tehlikesiz olan
dosyalar. Postay amas kesinlikle yasakt, btn nemli mektuplar,
kopyalarn karmadan daktiloda kendi ellerimle yazyordum, her nemli
belgeyi kendim eve gtryor ve gizli grmeleri yalnzca manastrn
barahibinin odasnda ya da amcamn kabul odasnda yaptryordum. Bu
nlemler sayesinde bu casusun nemli olaylardan haberi olmad; ama anssz bir
rastlantyla bu hrsl ve bo kafal delikanl, ona gvenilmediini ve arkasndan
bir sr dolap evrildiini anlad galiba. Belki de benim yokluum srasnda
habercilerden biri, kararlatrld gibi 'Baron Bern' diyecei yerde,
dikkatsizlikle 'Majesteleri' dedi ya da pis herif amas yasak olan mektuplar
at; yle ya da byle, ben kukulanmay aklma bile getiremeden, bizi
gzetlemek iin Mnih'ten ya da Berlin'den emir ald. lk balardaki
kaytszlnn son aylarda ani bir gayrete dntn ve mektuplarm
postalamak iin birok kez srar ettiini, tutuklandktan ok sonra anmsadm.
Dikkatsizlik yapp konumammdr diyemem, ama sonuta Hitler ynetimi en
byk diplomatlarn ve askerlerin bile sinsice azndan laf almam mdr?
Gestapo'nun ne kadar dikkatle ve istekle gzn zerime dikmi olduu
sonradan elle tutulur biimde ortaya kt: Daha Schuschnigg'in ynetimden
ekildii akam ve Hitler'in Viyana'ya girmesinden bir gn nce, SS'ler
tarafndan tutuklanmtm. Neyse ki Schuschnigg'in veda konumasn duyar
duymaz en nemli ktlar yakmtm; manastrlarla ve iki aridkn
yurtdnda saklanan mlkleriyle ilgili belgeleri de bir amar sepetine saklayp
ilk bakta hi rahatsz etme di beni. Bir kap, bir yatak, bir koltuk, bir le gen, bir
parmaklkl pencere vard odada. Ama kap gece gndz kilitliydi, masada hibir
kitap, gazete, kt, kalem durmasna izin yoktu, pencere bir yangn duvarna
bakyordu; btn evreme ve hatta kendi bedenime bile tmyle hilik
egemendi. Elimden her nesneyi almlard, zaman bilmeyeyim diye saati, yaz
yazamayaym diye kalemi, bileklerimi kesemeyeyim diye ba; sigara gibi en
ufak bir sakinletirici bile benden esirgendi. Tek bir sz sylemesine ve tek bir
soruyu yantlamasna izin verilmeyen gardiyandan baka bir insan yz
grmedim, bir insan sesi duymadm; gz, kulak, btn duyular sabahtan geceye,
geceden sabaha kadar en ufak bir besin almyordu, insan kendi kendisiyle, kendi
bedeniyle ve masa, yatak, pencere, leen gibi drtbe dilsiz nesneyle aresizlik
iinde tek bana kalyordu; suskunluun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir
dalg gibi yayordu insan, kendisini d dnyaya balayan halatn kopmu
olduunu ve o sessiz derinlikten hibir zaman yukar ekilmeyeceini
ayrmsayan bir dalg gibi hatta.
Yapacak, duyacak, grecek hibir ey yoktu, her yerde ve srekli hilikle
evriliydi insan, boyuttan ve zamandan tmyle yoksun bolukla. Bir aa bir
yukar yrrd insan, dnceleri de onunla birlikte bir aa bir yukar, bir
aa bir yukar yryp dururdu. Ama ne kadar soyut grnrlerse grnsnler,
dnceler de bir dayanak noktasna gereksinim duyarlar, yoksa kendi
evrelerinde anlamszca dnmeye balarlar; onlar da hilie katlanamaz. nsan
sabahtan akama kadar bir ey olmasn bekler ve hibir ey olmaz. Bekleyip
durur insan. Hibir ey olmaz. nsan bekler, bekler, bekler, akaklar
zonklayana dek dnr, dnr, dnr. Hibir ey olmaz. nsan yalnz kalr.
Yalnz. Yalnz.
On drt gn boyunca zamann dnda, dnyann dnda yaadn. O arada bir
sava ksayd, hi haberim olmazd; dnyam yalnzca masa, kap, yatak, leen,
koltuk, pencere ve duvardan oluuyordu ve hep ayn duvardaki ayn duvar
kdna bakyordum; o kadar ok diktim ki gzm ona, dall budakl deseninin
her izgisi demir iviyle oyulmu gibi beynimin en i kvrmna dek iledi.
Derken en sonunda sorgulamalar balad. Gndz m gece mi olduunu
anlayamadan anszn arlrd insan. arlr ve birka koridordan geirilirdi,
nereye gtrldn bilmezdi insan; sonra neresi olduunu bilmedii bir yerde
beklerdi ve evresinde birka niformal kiinin oturduu bir masann nnde
bulurdu kendini birden. Masann zerinde bir tomar kt olurdu: Ne
ierdiklerini bilmediiniz dosyalar; ve sonra sorular balard, gerek ve yapay
sorular, ak ve haince sorular, st kapal sorular ve tuzak sorular; insan
bunlar yantlarken yabanc, kt parmaklar insann ne ierdiklerini bilmedii
ktlar kartrr ve bir tutanaa bireyler yazard, onlarn ne yazdn
bilmezdi insan. Ama bu sorgulamalarn benim iin en korkun yan,
Gestapo'nun bromda olanlar hakknda gerekten ne bildiini ve azmdan ne
almak istediini hibir zaman tahmin edememem ve hesaplayamamamd. Size
daha nce de sylediim gibi, asl kant olabilecek ktlar son anda
hizmetimle amcama gndermitim. Ama ellerine gemi miydi acaba? Ya
gememise? O bro grevlisi yaptklarmzn ne kadarn ispiyonlamt acaba?
Mektuplarn ka tanesini ele geirmilerdi, ilerini yrttmz Alman
manastrlarnn kmblir kanda her eyden habersiz bir din adamn
sktrmlard bu arada? Ve sordular da sordular. Falanca manastr iin hangi
belgeleri satn almm, hangi bankalarla yazmalar yapmm, Bay Falancay
tanyor muymuum, svire'den ve Steenookerzeel'den mektuplar alm mym?
Ve ne kadarn bildiklerini kestiremediim iin, her yant beni ok byk bir
sorumluluk altna sokuyordu. Bilmedikleri bir eyi itiraf edersem, birisini bou
bouna bak altna gnderebilirdim belki. ok fazla eyi yadsrsam da kendime
zarar verirdim. Ama en kts, sorgulama deildi. En kts, sorgulamadan
sonra hiliime geri dnmekti; ayn masann, ayn yatan, ayn leenin, ayn
duvar kdnn olduu ayn odaya. nk yalnz kalr kalmaz, hangi yant
verseydim en akllca olurdu diye ve belki dncesizce bir szle uyandrm
olabileceim kukuyu gidermek iin gelecek sefere ne sylemeliyim diye uzun
uzun dnyordum. Soruturma yargcna sylemi olduum her szc
dnyor, gzden geiriyor, lp tartyordum, onlarn sorduu her soruyu,
benim verdiim her yant kafamda tekrarlyordum, anlattklarm hakknda
tutanaa neler yazm olabileceklerini kestirmeye alyordum, ama bunu hibir
zaman renemeyeceimi biliyordum. Gelgelelim bo odada bu dnceler bir
kere harekete getiler mi, durmak bilmeden kafamn iinde dnyorlard, hep
yeni batan, hep baka bileimlerde oluuyor ve uykuda bile peimi
brakmyorlard; Gestapo'nun her sorgulamasndan sonra, o sorularn ve ac
ektirmenin bana yapt ikence dncelerimde amanszca yer ediyordu,
hatta bylesi daha da korkun oluyordu, nk o sorgulamalar bir saat iinde
biterken, dncelerimin hi sonu gelmiyordu, bunun nedeni de yalnzln bana
ektirdii o haince ikenceydi. Ve evremde hep yalnzca masa, dolap, yatak,
duvar kd, pencere vard, beni oyalayacak bir ey, kitap, gazete, yabanc bir
yz, bireyler yazmak iin kalem, oynamak iin kibrit, hibir ey, hibir ey,
hibir ey yoktu. Bu otel odas sisteminin ne kadar eytani ve akllca, ne
kadar psikolojik ikence amal olduunu ancak imdi anlyordum. Toplama
kampnda insan belki de elleri kanayana ve ayaklar donana dek el arabasyla ta
tard, iki dzine insanla birlikte iren kokan buz gibi bir odaya tklrd.
Ama yzler grrd, burada hep ayn eyle, hep ayn korkun deimezlikle
evrili olmaktansa, bir tarlaya, bir el arabasna, bir aaca, bir yldza,
herhangi bir eye bakabilirdi. Burada beni dncelerimden, kuruntularmdan,
kafamda yaptm hastalkl tekrarlardan uzaklatrabilecek hibir ey yoktu.
Onlarn amac da buydu zaten, boazma kadar dncelerime batp
boulmalydm ve en sonunda onlar kusmaktan, istedikleri her eyi
sylemekten, kantlar ve insanlar ele vermekten baka arem kalmamalyd. Bu
hiliin korkun basks altnda sinirlerimin yava yava gevemeye baladn
hrszlmn bana ne ka. dar byk bir iyilik yaptn ancak anlamaya */
balyordum. nk birdenbire bir uram ol'*A mutu; isterseniz mantksz,
amasz olduunu J syleyin, ama evremdeki hilii yok eden bir 7 urat bu,
yz elli turnuva oyunuyla odann ve zamann boucu tekdzeliine kar
kusursuz 4 bir silah gemiti elime. Yeni uramn ekiciliini korumas iin, o
andan balayarak her gn bir gzel bldm: Sabahlan iki oyun, leden
sonralar iki oyun, akamlar da hzl bir tekrar. Daha nce jelatin gibi
biimsizce uzayan gnlerim bylece doldu, kendimi yormadan bir eyle
uram oluyordum, nk satrancn esiz bir yarar vard, tinsel enerjinin
darack bir alana ynlendirilmesiyle en ar dnce eyleminde bile beyni
gevetmiyor, tersine kvrakln ve esnekliini artryordu. nceleri usta
oyunlarn makine gibi oynarken, zamanla iimde sanatsal, heves dolu bir
anlay uyanmaya balad. Saldn ve savunmann inceliklerini, hilelerini ve
glklerini rendim; ileriyi grme, bileimler yapma, abuk karlk verme
yntemlerini kavradm ve insann bir airin dizelerini biriki satrdan anlamas
gibi, her bir satran ustasnn kiisel tarzn bir bakta tanr oldum; yalnzca
zaman doldurmak iin balayan bu ura zevke dnt ve Aljechin, Lasker,
Bogoljubow, Tartakower gibi byk satran otoriteleri yalnzlmda bana
candan dost oldular. Talarn sonsuz yer deitirmesi sessiz hcreyi her gn
canlandryordu ve dzenli altrma yapmam sayesinde dnme yeteneim
sarslm kesinliini yeniden kazand; beynimin tazelendiini ve hatta srekli
dnmeye zorland iin sanki bilendiini hissediyordum. Daha kesin ve
dikkatli dnyor olmam her eyden nce sorgulamalarda ortaya kyordu;
satranta savunma yaparken blflere ve gizli hilelere kar bilmeden
ustalamtm; o andan balayarak sorgulamalarda bir daha ak vermedim, hatta
Gestapo'nun bana yava yava belirgin bir saygyla bakmaya baladn
dnyordum. tekilerin hepsinin pes ettiklerini grnce, byle sarslmaz bir
direnme gcn hangi gizli kaynaklardan aldm soruyorlard birbirlerine belki
de.
O kitaptaki yz elli oyunu her gn dzenli olarak yeniden oynadm bu mutlu
dnemim aa yukar iki buuk ay srd. Sonra beklenmedik bir biimde l
bir noktaya geldim. Anszn yeniden hilikle kar karya buldum kendimi.
nk her bir oyunu yirmi ya da otuz kez oynadktan sonra, yeni olmann,
artc olmann getirdii ekicilii yitirdiler; nceleri beni heyecanlandran,
kanm kaynatan gleri zayflad. Her hamlesini oktan ezberlediim oyunlar
tekrar tekrar oynamann ne anlam vard ki? lk al yapar yapmaz, gerisi
kendiliinden aklmda beliriyordu, artk srpriz, gerilim, sorun kalmamt.
Kendimi oyalamak iin, artk onsuz olamadm dnsel zorlanmay yaratmak
iin, baka oyunlar ieren baka bir kitap gerekliydi bana aslnda. Ama bu
kesinlikle olanaksz olduundan, bu tuhaf lgnlktan kurtulmann tek bir yolu
kalyordu: Eski oyunlarn yerine yenilerini bulmalydm. Kendimle, daha
dorusu kendime kar oynamaya almalydm.
katn, sekiz katn, on iki katn; hem siyah hem de beyaz iin hep drt, be
hamle ilerisini grmeliydim. Bu lgnln ayrntlarna indiim iin beni
balayn, imgelemin soyut alanndaki bu oyunda hem beyaz hem de siyah
olarak drtbe hamleyi nceden hesaplamam gerekiyordu, yani oyunun geliimi
iinde ortaya kan sonular adeta iki beyinle nceden belirlemeliydim, beyazn
beyni ve siyahn beyniyle. Ama yaptm lgn deneyin en tehlikeli yan byle
ikiye blnmem deil, oyunlar tek tek dnp bulurken bir anda yerin
ayaklarmn altndan kaymas ve bolua yuvarlanmamd. Geen haftalarda
yaptm gibi usta oyunlarn yeniden oynamam, sonuta tekrarlanan bir i
olmutu, varolan bir maddenin yeniden retilmesiydi ve iir ezberlemekten ya
da yasalar aklmda tutmaktan daha g deildi; snrl, disiplinli bir eylemdi, bu
nedenle de kusursuz bir tinsel altrmayd. Sabah ve leden sonralar
altm ikier oyunum, heyecan duymadan yerine getirdiim belli bir devdi;
benim iin normal bir uran yerini tutuyordu, stelik bir oyun srasnda
yanlrsam ya da nasl devam edeceimi bilemezsem, her zaman kitaba
bavurabilirdim. Bu eylemin bozuk sinirlerime iyi gelmesinin ve beni
yattrmasnn nedeni, yabanc oyunlar yeniden oynamann beni oyunun iine
sokmamasyd; siyah ya da beyazn yenmesi benim iin fark etmiyordu,
ampiyonluk kupas iin kapanlar Aljechin ya da Bogoljubow'du ve benim
kendi benliim, aklm, ruhum izleyici, uzman olarak her oyunun zellikleri ve
gzelliklerinin keyfini karyordu. Ama kendime kar oynamaya kalktm
andan itibaren, bilinsizce rneydan okumaya balyordum.
Siyah ve beyazdan oluan her iki ben de yara girimeden edemiyordu ve her
ikisi de yenmek, kazanmak iin kendine gre bir hrsa, bir sabrszla
kaplyordu; siyah olan ben, beyaz olan ben'in yapaca her hamleyi heyecanla
bekliyordu. Bir tanesi bir yanl yapnca, teki ben sevinten havalara uuyor
ve ayn anda da kendi beceriksizliine kzyordu.
Btn bunlar mantksz grnyor ve gerekte normal bir insanda normal
koullar altnda byle yapay bir izofreni, tehlikeli boyutta bir uyarlmadan
kaynaklanan byle bir bilin blnmesi olmas dnlemez. Ama her trl
normallikten zorla kopartlm olduumu w unutmayn; susuz olmasna karn
hapsedil' mi, aylardr tek bana braklarak kurnazca i kence yaplm bir
tutukluydum ben, birikmi fkesini uzun zamandan beri herhangi bir eye
boaltmak isteyen bir insandm. Ve kendime kar oynadm bu mantksz
oyundan baka bir eyim olmad iin, fkem, intikam hevesim fanatik bir
biimde bu oyuna yneldi, iimdeki bir ey hakl kmak istiyordu ve
savaabildiim tek ey iimdeki bu teki ben'di; bylece oyun srasnda
neredeyse delice bir heyecana kaplmaya baladm. Balangta sakin ve
dnp tanarak oynamtm, kendimi fazla zorlamamak iin bir oyundan
tekine geerken ara vermitim; ama gerilmi sinirlerim yznden yava yava
sabrm tkendi. Beyaz ben bir hamle yapar yapmaz, siyah ben hrsla
saldryordu; bir oyun biter bitmez, hemen tekine koyuluyordum, nk her
seferinde iki ben'den biri tekine yeniliyor ve rvan istiyordu. O aylar boyunca
hcremde bu lgnca enerjiyle kendime kar ka tane oyun oynadm
yaklak olarak bile syleyemem; belki bin tane, belki de daha fazla.
Kendimi kurtaramadiim bir dknlkt bu; gece gndz fil, piyade, kale ve
ahtan, a, b ve c'den, mat ve ifte hamleden baka bir ey dnmyordum,
btn benliim ve duygularmla o kareli alana aklp kaldm. Oyun sevinci
oyun hevesine dnmt, oyun hevesi oyun drtsne, lgnla, yalnzca
uyank olduum saatleri ele geirmekle kalmayp yava yava uykuma da szan
tutkulu bir fkeye. Tek dnebildiim satrant, satran hareketleri, satran
problemleriydi; bazen alnmda ter damlacklaryla uyanp uykuda bile
bilinsizce oynamay srdrdm ayrmsyordum ve dmde insanlar
grrsem, yalnzca filin, kalenin hareketlerini, atn ileri geri atlamasn
gerekletirirken gryordum onlar. Sorgulamaya arldmda bile, ifadem
zerinde kafam toplayamyordum; son sorgulamalarda kendimi olduka
karmak dile getirdim sanrm, nk sorgulayclar bazen anlamsz gzlerle
baktlar iana. Ama onlar soru sorarken ve aralarnda konuurken, ben gerekte
uursuz bir agzllkle hcreme geri gtrlmeyi, bylece oyunumu, delice
oyunumu srdrmeyi bekliyordum yalnzca; yeni bir oyun ve bir tane daha,
sonra bir tane daha. Oyunumu yarda kesen her ey bana batyordu; gardiyann
hapishane hcresini temizledii on be dakika, bana yemek getirdii iki dakika
ateli sabrszlm krklyordu; bazen akamlan kseye elimi bile
srmyordum, oyun oynarken yemek yemeyi unutuyordum. Bedensel olarak
duyumsadm tek ey, korkun bir susuzluktu; srekli dnmenin ve
oynamann yol at ate olsa gerekti bunun nedeni; ieyi tepeme iki dikite
bitiriyor ve biraz daha su getrmesi iin gardiyana yalvanyordum, bununla
birlikte bir an sonra dilim damam yine kurumu oluyordu. En sonunda oyun
oynarken zaten sabahtan akama kadar baka bir ey yapmyordum artk
duyduum heyecan o kadar artt ki, bir an bile yerimde oturamaz oldum; oyunlar
zerinde kafa yorarken durmak.' szn bir aa bir yukar gidip geliyordum,
oyunun sonu yaklatka hep daha hzl, daha hzl, hep daha ateli gidip
geliyordum; kazanma, yenme, kendi kendimi yenme hrs yava yava bir eit
fkeye dnt, sabrszlktan titriyordum, nk her zaman iimdeki satran
oyuncularndan biri tekine gre yava oynuyordu. Biri tekini harekete
geiriyordu; size : ok gln gelebilir, ama iimdeki ben'lerden biri tekine
yeterince hzl karlk vermezse, kendi kendimi azarlamaya balyordum;
'daha ' hzl, daha hzl!' ya da 'ileri, ileri!' inde bu" lunduum bu durumun,
tinsel adan ar uyarlmann btnyle patolojik bir biimi oldu: unu bugn
ok iyi biliyorum elbette ve bunu tanmlamak iin tbbn bilmedii bir addan
bakas gelmiyor aklma: Satran zehirlenmesi. En sonunda bu tek ynl
dknlk yalnzca beynimi deil, bedenimi de sarmaya balad. Zayfladm,
rahat uyuyamyordum, uyanrken kurun gibi gz kapaklarm amak iin her
seferinde zel bir aba gstermem gerekiyordu; bazen kendimi o kadar gsz
hissediyordum ki, elime aldm su bardan zar zor dudaklarma
gtryordum, ellerim ylesine titriyordu; ama oyun balar balamaz, delice bir
g saryordu beni: Ellerimi yumruk yapp bir aa bir yukar koturuyordum,
bouk ve kt bir sesle kendi kendime 'ah!' ya da 'Mat!' diye barm sanki
bir sis perdesinin arkasndan duyuyordum bazen.
Bu korkun, anlatlmaz durumun nasl patlak verdiini ben bile bilmiyorum. Tek
bildiim, bir sabah uyandm ve bu, ncekilerden farkl bir uyanmayd. Bedenim
sanki benden ayrlmt, gevek ve rahat yatyordum. Aylardr tatmadm
youn, tatl bir yorgunluk kmt gz kapaklanma; yle scak ve ho bir
duyguydu ki bu, gzlerimi ap amamaya ilk bata karar veremedim.
Dakikalarca uyank yattm ve zerimdeki bu arln, zevkten uyumu
duyularla tembel tembel yatmann tadn kardm. Bir an arkamda sesler
duydum sandm, bireyler syleyen insan sesleri, ne kadar sevindiimi
bilemezsiniz, nk aylardr, yaklak bir yldr sorgu hkimlerinin sert, keskin
ve kt szlerinden baka bir ey duymamtm. 'D gryorsun,' dedim kendi
kendime. 'D gryorsun! Sakn gzlerini ama! Brak bu d devam etsin,
yoksa evrende yine o lanet hcreyi, sandalyeyi, leeni, masay ve o hep ayn
desenli duvar kdn grrsn. D gryorsun, grmeye devam et!'
Ama merak ar bast. Yavaa ve dikkatle gzlerimi atm. Ve mucize: Baka
bir odadaydm, otel hcremden daha geni, daha ferah bir odada. Parmakl
olmayan bir pencereden ieriye zgrce k giriyordu ve donuk yzl yangn
duvarmn yerine aalar, rzgrda salnan yeil aalar grnyordu; beyaz ve
przsz duvarlar parlyordu, stmde beyaz ve yksek bir tavan vard; gerekti
bunlar, yeni, yabanc bir yatakta yatyordum, d deildi bu, arkamda insanlar
alak sesle fsldyordu. aknlkla elimde olmadan ani bir devinim yapm
olmalym, nk arkamdan yaklaan adm sesleri duydum. Bir kadn usulca
yanma sokuldu, banda beyaz balk olan bir kadn, bir hemire. ok
heyecanlandm: Bir yldan beri kadn yz grmemitim. Bu ho grntye
baktm; yabanl, kendinden gemi bir bak olsa gerekti bu, nk kadn 'Sakin
olun! Sakn olun!' diye yattrmaya alt beni. Ama ben yalnzca sesine kulak
kabarttm; bu konuan, bir insan deil miydi? Yeryznde beni sorgulamayan,
bana ikence yapmayan bir insan var myd gerekten? stelik akl almaz bir
mucize! yumuak, scak, neredeyse sevecen bir kadin sesi. A gzlerle azna
bakyordum, nk sanki cehennemde geen bu bir yl iinde, bir insann baka
biriyle iyilikle konuabileceine inanmaz olmutum. Bana glmsedi evet,
glmsedi, demek iyilikle glmseyebilen insanlar vard hl, sonra uyarr gibi
parman dudaklarna gtrd ve usulca uzaklat. Ama buyruuna uymadm.
Bu mucizeye daha doymamtm. Onun arkasndan bakmak, iyiliki olan bu
mucizevi insann arkasndan bakmak iin, yatakta zorla dorulmaya altm.
Ama yatan kenarna dayanmay baaramadm. Normalde sa elimin,
parmaklarmn ve bileimin olduu yerde yabanc bir ey hissettim, kaln,
byk, beyaz bir kabart, belli ki geni bir sarg. Elimdeki bu beyaz, kaln,
arada Gestapo iin nemsiz olmutum, nk Hitler o sre iinde Bhmen'i ele
geirmiti ve bylece Avusturya'nn igali tamamlanmt. Yurdumuzu on drt
gn iinde terk edeceime ilikin belgeyi imzalamam gerekiyordu yalnzca ve
bu on drt gn binlerce formaliteyle dolu geti, gnmzde eski bir dnya
yurttann yurtdna karken uramas gereken formaliteler gibi askerlik
belgeleri, polis, vergi, pasaport, vize, salk karnesi, gemi hakknda fazla kafa
yoracak zamanm olmad. Besbelli ruhumuz iin yorucu ve tehlikeli olabilecek
eyleri kendiliinden yok eden gizemli gler var beynimizde, nk ne zaman
geriye dnp hcre gnlerimi dnmek istesem, sanki beynimde k
snyordu; bana neler olduunu dnme yrekliliini ancak haftalar sonra, ite
tam burada, gemide buldum.
Dostlarnza neden yle yakksz ve byk olaslkla anlalmaz davrandm
imdi anlayacaksnz. Dostlarnz satran tahtasnn banda otururken
grdmde, sigara salonunda tmyle tesadfen geziniyordum; elimde
olmadan aknlktan ve korkudan akldm kaldm. nk insann gerek bir
satran tahtasnda, gerek talarla satran oynayabileceini tmyle
unutmutum, bu oyunda iki tane tmyle farkl insann capcanl birbirlerinin
karsnda oturduunu unutmutum. Bu oyuncularn orada oynadklar eyin,
aresizlik iinde aylarca kendime kar oynamaya altm oyunun ayns
olduunu anlamam iin gerekten de birka dakika gemesi gerekti. O korkun
altrmalar srasnda bavurduum ifreler, bu kemikten yaplm talarn yerini
tutan simgelerdi yalnzca; talar tahtann zerinde oynatmann imgelemimde
yaptm eyin ayns olduunu anladmda yaadm aknlk, karmak
yntemlerle kt zerinde yeni bir gezegenin yerini hesaplayan ve sonra onu
gerekten gkyznde beyaz, parlak, maddesel bir yldz olarak gren bir
gkbilimcinin yaad aknla benziyordu belki de. Mknatsa kaplm gibi
tahtaya bakyor ve orada diyagramlarm gryordum, at, kale, ah, vezir ve
piyadeler tahtadan yontulmu, gerek talard; oyunun konumunu anlamak iin,
onlar elimde olmadan soyut ifreler dnyamdan hareketli talar dnyasna
uyarlamam gerekti nce. ki rakip arasndaki byle gerek bir oyunu izleme
istei sard iimi yava yava. Ve o utan verici ey oldu, btn kibarlm bir
yana brakarak, oyununuza kartm. Ama dostunuzun o yanl hamlesi
yreime bir ok gibi sapland. Onu engellemem igdsel bir davrant, insann
parmaklktan sarkan bir ocuu hi dnmeden tutmas gibi. inize burnumu
sokarak ne kadar yakksz davrandmn ancak sonradan farkna vardm."
Bu rastlantyla tanm olmamza ne kadar sevindiimize onu inandrmaya
altm ve bana gvenip de anlatt bunca eyden sonra, yarn hazrlksz
yaplacak turnuvada onu izlemenin benim iin iki kat ilgin olacan syledim.
Dr. B. huzursuzca kprdand.
"Hayr, gerekten fazla bir ey beklemeyin. Benim iin yalnzca bir deneme
olmal bu... Normal bir satran oyunu; gerek bir satran tahtas zerinde, elle
tutulur talar ve canl bir rakiple bir satran oyunu oynamay becerip
beceremeyeceimi deneyeceim, nk oynadm o yzlerce, belki de binlerce
oyun gerekten satran oyunlar myd, yoksa yalnzca bir eit d satranc m,
bir trl emin olamyorum. Bir satran ustasna, hem de dnyann bir numaras
olan bir ustaya kafa tutabileceimi iddia etmemi ciddi ciddi beklemiyorsunuz
umarm. Beni ilgilendiren ve kafam kurcalayan tek ey, o zaman hcrede
yaadm satran oyunu muydu yoksa delilik mi, o tehlikeli kayaln hemen
nnde miydim yoksa oktan tesine gemi miydim, bunlar aa karmak
iin duyduum gecikmi merak, yalnzca bu, yalnzca bu."
O anda geminin k tarafndan, akam yemeini haber veren gong duyuldu.
Neredeyse iki saat laflam olmalydk; Dr. B. her eyi burada zetlediimden
ok daha ayrntl anlatmt bana. Ona candan teekkr ettim ve yanndan
ayrldm. Ama daha gvertenin br ucuna varmamtm ki, arkamdan geldi ve
gzle grlr bir sinirle, hatta biraz da kekeleyerek ekledi:
"Bir ey daha! Beylere nceden bildirin ki, sonra terbiyesizlik ediyor gibi
grnmeyeyim; yalnzca tek bir oyun oynarm... eski bir hesabn altna konan
biti izgisinden baka bir ey olmayacak bu, kesin bir bitiri; yeni bir
balang deil... Geriye dnp baktmda yalnzca dehetle anmsadm bu
tutkulu, ateli oyuna ikinci kez kaplmak istemiyorum... stelik... stelik o
zaman doktor da uyard beni... kesin bir dille uyard. Ruhsal bir hastalk
geiren herkes hep tehlike altndadr, hele satran zehirlenmesi geirdiyse
tmyle iyilemi de olsa satran tahtasna yaklamamas iyi olur... Anlaya
canz, yalnzca kendim iin bir deneme oyunu oynayacam, o kadar."
Ertesi sabah tam kararlatrlan saatte, te sigara salonunda toplanmtk.
Saray oyununun iki seveni daha katlmt aramza, turnuvay izleyebilmek iin
gvertedeki grevlerinden izin alan iki gemi subay. Czentovic de nceki gnk
gibi bekletmedi, zorunlu renk seiminden sonra bu anlalmas g insann nl
dnya ampiyonu karsndaki unutulmaz oyunu balad. Yalnzca bizim gibi
tmyle yetersiz izleyicilerin karsnda oynandna ve mzik dnyasnn
Beethoven'in piyano doalamalarndan yoksun kalmas gibi, satran
yllklarnn da bu oyundan yoksun kaldna zlyorum. Geri bunu izleyen
leden sonralar hep birlikte oyunu belleimizden karp yeniden oluturmaya
altk, ama bouna; byk olaslkla hepimiz oyun srasnda oyunu izlemek
yerine oyunculardan gzmz alamamtk. nk her iki rakibin
yaratllanndaki tinsel kartlk, oyun ilerledike giderek daha somut olarak
ortaya kt. in ustas Czentovic btn oyun boyunca bir kaya gibi
kprdamadan durdu, donuk gzlerini satran tahtasndan ayrmad; onun iin
dnmek, btn organlarnn en yksek dzeyde almasn gerektiren fiziksel
bir zorlanmayd sanki. Buna karn Dr. B.'nin devinimleri son derece rahat ve
kaytszd. Szcn tam anlamyla bir amatr olarak yalnzca oyunun keyfini
karrken kendini hi skmyordu, ilk verilen aralarda bize aklamalar yapt;
sakin sakin bir sigara yakyor ve sra ona geldiinde, bir dakika dosdoru
tahtaya ba kyordu. Her seferinde rakibinin hamlesini nceden bekliyor gibiydi.
Zorunlu al hamleleri olduka hzl geti. Ancak yedinci ya da sekizinci
hamlede belirli bir plan gelimeye balar gibi oldu. Czentovic dnme
srelerini uzatt; oyunu almak iin asl savan daha yeni baladn hissettik
bunu grnce. Ama dorusunu sylemek gerekirse, her gerek turnuva
oyununda olduu gibi durumun yava yava gelimesi biz acemileri epey d
krklna uratt. nk talar i ie girip tuhaf bir desen oluturduka, oyunun
durumu bizim iin giderek iinden klmaz oluyordu. Ne bir rakibin ne de
tekinin amalad eyi ve hangisinin avantajl olduunu anlayamyorduk.
Dman saldrsn savuturmak iin talarn bir oraya bir buraya gidip geldiini
ayrmsyorduk yalnzca, ama bu stn oyuncular her devinimi birka hamle
ilerisini hesaplayarak yaptklar iin bu gidi geliteki stratejik amac
kavrayamyorduk. Temelde Czentovic'in sonu gelmeyen dnme srelerinin
yol at ar bir yorgunluk da eklendi buna yava yava; dostumuzu da gzle
grlr biimde sinirlendirmeye balad Czentovic'in byle yapmas. Oyun
uzadka Dr. B.'nin giderek daha huzursuzca koltuunda kprdann kaygyla
izledim, bazen sinirden art arda sigara yakyordu, bazen de baz notlar almak
iin kurunkaleme uzanyordu. Sonra yine bir soda smarlad ve bardaklar
birbiri ardna yuvarlad; deiik bileimler dnmede Czentovic'ten yz kat
daha hzl olduu belliydi. Her seferinde Czentovic sonu gelmez bir
dnmeden sonra karar verip ar eliyle bir ta ileri srdnde, dostumuz
uzun zamandr bekledii bir eyin olduunu gren biri gibi glmseyip hemen
karlk veriyordu. Hzl alan zeksyla rakibinin btn olaslklarn
kafasnda nceden hesaplam olsa gerekti; bu nedenle Czentovic'in karar
vermesi uzadka, Dr. B.'nin sabrszl artyordu ve beklerken dudaklarnn
evresinde sinirli ve neredeyse dmanca bir izgi belriyordu. Ama Czentovic
kesinlikle elini abuk tutmuyordu. natla ve sessizce dnyor ve tahta
talardan temizlendike daha uzun dnme aras veriyordu.
Krk ikinci hamlede, tam bir buuk saat sonra, hepimiz turnuva masasnn
evresinde bezgin ve neredeyse ilgisiz oturuyorduk. Gemi subaylarndan biri
oktan gitmiti, baka birisi eline bir kitap alm, yalnzca bir ta yer
deitirirken bir an iin ban kaldrp bakyordu. Derken Czentovic'in bir
hamlesi srasnda beklenmedik bir ey oldu. Dr. B., Czentovic'in ata uzandn
grnce, sramak zere olan bir kedi gibi bzld. Btn bedeni titremeye
balad ve Czentovic at oynar oynamaz, veziri serte ileri srd, zafer kazanm
gibi, "te! Tamamdr!" diye bard, geriye yasland, kollarn gsnn
zerinde kavuturdu ve meydan okuyan baklarn Czentovic'e dik1 ti. Anszn
gz bebeinde bir k parlad. Zafer kazanm gibi bildirdii bu hamleyi
Dr. B. dudan srd; masann altnda ayann giderek daha skntyla yere
vurduunu ayrmsadm ve sama bir ey yapaca duygusuna kaplarak daha da
kayglandm. Gerekten de sekizinci hamlede yeni bir olay oldu. Beklerken
kendini yava yava kaybeden Dr. B., yaad gerilimi daha fazla gizleyemedi;
ileri geri sallanmaya ve parmaklarn bilinsizce masaya vurmaya balad.
Czentovic ar, kyl kafasn bir daha kaldrd.
"Masaya vurmamanz rica edebilir miyim? Beni rahatsz ediyor. Byle
oynayamam."
"Ha!" diye ksaca gld Dr. B. "Belli oluyor."
Czentovic'in aln kzard. "Ne demek istiyorsunuz?" diye serte sordu.
Dr. B.'den ksa ve sinsi bir gl daha geldi. "Hibir ey. Belli ki ok
sinirlisiniz demek istiyorum."
Czentovic sustu ve ban yere edi.
Bir sonraki hamlesini ancak yedi dakika sonra yapt ve oyun bu l gibi
tempoda srp gitti. Czentovic sanki giderek daha da talayordu; en sonunda
bir hamleye karar vermeden nce, hep dnme sresinin sonunu bekler oldu ve
bir aradan tekine getike dostumuzun davranlar daha da tuhaflat. Oyuna
hi katlmyormu da, bambaka bir eyle ilgileniyormu gibi grnyordu.
Heyecanla bir aa bir yukar koturmay brakt ve kprdamadan yerinde
oturmaya balad. Sabit ve neredeyse delice baklarn nndeki bolta dikip
kendi kendine durmakszn anlalmaz szckler mrldanyordu; ya sonu
gelmez bileimler kurarken kendini kaybediyordu, ya da en ok bundan
kukulanyordum bambaka oyunlar geiriyordu kafasndan, nk her
seferinde, Czentovic en sonunda hamlesini yaptnda, akl baka yerlerde olan
Dr. B.'yi uyarmak gerekiyordu. O zaman da duruma uyum salamak iin bir
dakika yetiyordu ona; aslnda deliliin bu souk biimine brnmken
Czentovic'i ve hepimizi unuttuu kukusuna giderek daha ok kaplyordum; ve
bu lgnlk aniden iddetle boalabilirdi. Gerekten de on dokuzuncu hamlede
kriz patlak verdi. Czentovic tan oynatr oynatmaz, Dr. B. tahtaya doru
dzgn bakmadan, aniden filini kare ne srd ve yle yksek sesle bard
ki, hepimiz yerimizden sradk:
"ah! ah mat!"
zel bir hamle beklentisiyle hemen tahtaya baktk. Ama bir dakika sonra,
hibirimizin beklemedii bir ey oldu. Czentovic ban ok yavaa kaldrd ve
baklarn zerimizde gezdirdi, daha nce hi yapmamt bunu. Bir eyin doya
yalnzca ben biliyordum, bu arada tekiler rahatsz edici ve tehlikeli bir eyle
burun buruna gelmenin verdii belirsizlik duygusuyla akn bakakaldlar.
"Lanet olasca herif!" diye homurdand McConnor d krklyla. Koltuundan
en son Czentovic kalkt ve yarlanm oyuna bir daha bakt.
"Yazk," dedi ukalaca. "Hamle o kadar da kt dnlmemiti. Aslnda amatr
olduu dnlrse, olaanst yetenekli bu bey."
Stefan Zweig
SATRAN
New York'tan Buenos Aires'e giden bir yolcu gemisinde yolcular arasnda
bulunan bir milyoner, dnya satran ampiyonu Mrko Czentovc'e, creti
karlnda, bir parti satran oynamay teklif eder. kisinin oyununu izleyen
Avusturyal bir gmen, Dr. B., oyun srasnda kendini tutamayp onlara
karnca ampiyonla karlamas nerilir kendisine. Gestapo tarafndan bir otel
odasna kapatlan ve uzunca bir sreyi bu odada, tek bana ve oyalanacak hibir
eyi olmadan geiren, yalnzca sorgulama iin odadan karlan Dr. B., bir gn
rastlantyla eline geirdii bir satran kitab sayesinde bu oyunun inceliklerini
renmitir. Satran tahtas ve talar olmamasna ramen, nce ekmekten
yapt satran talaryla sonra da tmyle zihninden oynayarak kuramsal bir
satran ustas olup kar. Ancak bu tutkusu yznden sinir krizine, beyin ateine
yakalanr. Tedavi olur, arkasndan da serbest braklr. Yirmi yldr eline satran
ta almam olsa da, Dr. B., gemide satran ampiyonuyla oynad oyunu
inanlmaz bir biimde kazanr. Kendini olayn heyecanna kaptrarak man
rvann oynamay isteyince artc, bir on bekler onu. Stefan Zweig'm
byk bir ustalkla kaleme ald ksa, ama youn roman Satran, gerilimli
kurgusu, kahramannn ruhsal gelgitlerinin incelikle ilendii dokusuyla bir
solukta okunuyor.
Stefan Zweig - Satran