You are on page 1of 211

BLG NEY BLMEKTR?

AL BULA

Ali BULA
1951 ylnda Mardinde dodu. lk ve Orta renimini
Mardinde yapt. stanbul Yksek slam Enstits (1975)
Edebiyat Fakltesi Sosyoloji Blmnden (1980) mezun oldu.
eitli dergi ve gazetelerde yaz ve aratrmalar yaynland. Dnce Dergisi, Kitap Dergisi, Bilgi ve Hikmet Dergisi, Szleme
Dergisi, Bilgi ve Dnce Dergisinin kurulularnda aktif olarak grev ald, yayn ynetmenlii yapt. 1978 ylnda Trkiye
Yazarlar Birlii Fikir dln ald. slam ve Demokrasi kitab Bonaka ve Arnavutaya evrildi. Halen Zaman Gazetesinde ke yazarl yapmaktadr.

Yaynlanm eserleri unlardr:


1234567891011121314151617-

Kuran- Kerim ve Trke Anlam


ada Kavramlar ve Dzenler
slam Dncesinde Vahiy/Akl-Din/Felsefe likisi
Tarihe, Kutsala ve Hayata Dn
nsann zgrlk Aray
Modern Ulus Devlet
slam Dnyasnda Dnce Sorunlar
slam Dnyasnda Toplumsal Deime
Din ve Modernizm
Tarih, Toplum ve Gelenek
slam ve Fanatizm
slam ve Fundamentalizm
slam ve Demokrasi
Din, Devlet ve Demokrasi
Kuran ve Snnet zerine
Nuhun Gemisine Binmek
Avrupa Birlii ve Trkiye

BLG NEY BLMEKTR?


AL BULA

BLG NEY BLMEKTR?


Copyright Yeni Akademi Yaynlar, 2005
Bu kitaptaki metin ve resimlerin, tamamnn ya da bir ksmnn, kitab yaymlayan irketin
nceden yazl izni olmakszn elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayt
sistemi ile oaltlmas, yaymlanmas ve depolanmas yasaktr.
Editr
Seyit N. ERKAL
Kapak
Engin FT
Mizanpaj
Necmi TOPAL
ISBN
975-6079-00-2

Yayn Numaras
01

Basm Yeri ve Yl
alayan Matbaas / ZMR Tel: (0232) 252 20 96
Temmuz 2005
Genel Datm
Gkkua Pazarlama ve Datm
Alaykk Cad. No: 12 Caalolu/STANBUL
Tel: (0212) 519 39 33 Faks: (0212) 519 39 01
Yeni Akademi Yaynlar
Emniyet Mahallesi Huzur Sokak No: 5
34676 skdar/STANBUL
Tel: (0216) 318 42 88 Faks: (0216) 318 52 20
www.yeniakademiyayinlari.com

NDEKLER

NSZ.....................................................................................................7
l
BATI FELSEFESNDE BLG SORUNU .............................................11
dealizm-Materyalizm...............................................................................28
II
SLAM KELAMCILARINDA BLG SORUNU ...................................35
slam kelamclarna gre bilgi ..................................................................35
Ek Not: Teknik, resim ve medya bilgisi ....................................................51
III
KURAN VE BLG ................................................................................53
Yaratma ve bilgi........................................................................................53
Gaybn bilgisi ..........................................................................................59
nsan bilgisinin kayna............................................................................65
Deerlerin ve hkmlerin kayna............................................................67
IV
GELENEKSEL VE BLMSEL BLG...................................................73
Kopua urayan zihnin bilgisi ..................................................................73
niversitenin ve uzmanlarn bilgisi ..........................................................78
V
SOSYAL BLMLERN PARALARI: NSAN VE TOPLUM..............87
Toplumlarn tasnifi ve ina.......................................................................87
Sosyal bilimlerin bat-d yz.................................................................90

Bilimlerin yarat.....................................................................................92
Sanatn kurtarcl ..................................................................................94
Sanatn bilgisine dair.............................................................................96
VI
AKIL VE TREVLER .......................................................................101
Akln tanmlar, ilkeleri ve trevleri.........................................................102
Akl ve vicdan.........................................................................................108
Kuran ve snnette akl ve vicdan...........................................................112
Din-bilim, iman-akl atmas ................................................................117
VII
MODERN BLM GREKO-SLAM MRASI MI? ...............................131
slama hal kanunu.........................................................................141
Tarihen lmek ........................................................................................149
VIII
MODERN BLM VE HAKKATN
BLGS ARASINDA NSAN...............................................................151
IX
MARFETL-HALK ..........................................................................169
lahi cmle .............................................................................................169
Varl alglama biimi............................................................................174
Hakikat, birlik ve okluk ........................................................................177
Alem ve bilin ........................................................................................179
Bir kader zere zgrz .........................................................................182
Rahmann nefesi (Nefesr-Rahman) .....................................................183
X
DN BLMLE ATIABLR .............................................................189
XI
BLG NEY BLMEKTR?..................................................................195

NSZ

Hamd, alemlerin Rabbi Yce Allaha mahsustur. Salat ve selam son elisi Hz. Peygamberin, onun temiz ev halk, erefli ashab ve onun gsterdii Doru Yolu izleyenlerin zerine olsun.
19. yzyl, bilimin mutlak hakimiyetini ilan ettii bir yzyl oldu. 20.
yzylda ise bilimin her eye gcnn yetmedii ve insann anlam haritas konularnda dikkate deer eyler sylemedii anlald. nsann sren
anlam araylar ve teknolojinin tahripkar amalarla kullanlmas olgular
modern bilime daha eletirel baklmasn kolaylatrd.
21. yzyln insann anlam araynn srecei bir yzyl olaca anlalyor. Bu aray, bilimsel yntem ve modern bilim erevesinde deil, fakat onun verilerinden yararlanmakla beraber onu aan farkl bir bilgi ve
bilgilenme temelinde srecektir. Sorun, bilmek veya bilimle aklamaktan ok, bilginin kendisi ve insan iin tad akn (mteal),
btn ve te anlam btnnde yatmaktadr.
Bu konuda slam gl bir iddiaya sahiptir. Bu iddiay bir dava ve davet olmaktan karan ey, Hakikatin Bilgisini ve ona duyulan sevgiyi
nemsizletirip insann btn dikkatinin bu dnya zerinde toplanmas
ve modern bilimin de bundan baka bir eyi dikkate deer bulmamasdr. Bunun yol at beeri durum ve sonular, derinlemesine ele alnmasn gerektiren nemli konulardr.
Mevcut dnyann sorunlu olduunu, bir krizin iinden getiini ve bilimin bu trajik beeri duruma herhangi bir zm nermediini sylemek
byk tepkilere yol ayor. Hele bunu slamn referans kaynaklarn ve tarihsel mirasn esas alp syleyenler bir kere daha kuku ve tepkiyi hak ediyorlar. Hemen zaten Mslmanln bilimle tartmal veya sorunlu ilikiler yaad ne srlr ve Batda Hristiyanlk ile bilim arasnda yaanan
atmann bir izdm Mslmanlarn dnce tarihinde de aranr.
7

BLG NEY BLMEKTR

Bat ile mukayese edildiinde slam ve bilim tartmasnn tarihi


ok eskilere dayanmaz. Konunun bir problem olarak vazedilmesi Bat ile
dnsel karlamann gerekletii 19. yzylda balar. lgin olan nokta, modern bilimle slam arasnda u veya bu dzeydeki bir sorunun varl ilk defa Mslmanlar tarafndan deil, Batllar tarafndan dile getirilmesi, hatta byle bir sorunun Bat tarafndan vaz edilmi olmasdr. Byk alt st olularn yaand bu alkantl yzyln ikinci yarsnda
(1883-Sorbonne niversitesinde yapt L'Islamisme et la science adl
nl konuma) Ernest Renan, Mslmanlarn zihinlerinin doas gerei
bilime yatkn olmadklar tezini ortaya attnda, aslnda slamn dnce, bilgi ve irfan mirasna yabanc olan bir tartma gndeme gelmi oldu.
Gerekte bir sorun alan olarak formle edilen bu konu slama ve slam
dnce (tefekkr) tarihine ait deil, btnyle Batya aitti. Fakat Bat
kendine zg her sorunu sanki insanln ebedi ve evrensel sorunuymu
gibi grdnden, slam dnyasnn Bat etkisine giriinden sonra slam
iinde de benzer bir sorun olduu farzedildi ve tamamen bir faraziye zerinden iinden klamaz bir tartma balad.
Avrupada 12. yzyldan itibaren balayan Rnesans ve arkasndan gelen yeni toplumsal ve kltrel gelimeler, dnyann siyasi ve askeri arlk
dengesini Batya doru kaydrm oldu. Bunda yeni ktalarn kefi (Ktalar yaratltan ve insann yeryzne dalndan beri yerinde duruyordu,
Batl-beyaz adam ilk defa oralara ulatnda kefedilmi oldular), deerli madenlerin, altn ve gmn Avrupa ktasna akmasyla gerekleen
sermaye birikiminin rol olduu kadar, Sicilya ve spanyada Mslman
dnya ile giriilen karlkl ve verimli ilikilerin de nemli pay var. Bilgi
intikalinin en nemli ve gzlenebilir sonucunun, Avrupal insann zihniyetinde meydana getirdii kkl deiim olduunu sylemek mmkn.
Bu zihniyet deiiminden sonra Avrupal insann dnyaya bak, alem tasavvuru ve o gne kadar izledii anlam haritas konularndaki dnceleri deimi oldu. Bunun Aydnlanmann ortaya knda ne kadar nemli rol oynadn Nietzsche u cmleyle ifade etmektedir: Eer slam olmasayd Aydnlanma mmkn olmazd.
Her nedense ou zaman tarihiler, bu sayede Dou slam dnyasndan Bat Hristiyan dnyasna intikal eden byk bilgi birikimi, eitli
ilim disiplinleri ve kltrel mirasn tam olarak yerini ve roln tayin etmede ihmalkar davranrlar.
Bu balamda ne kan nemli bir husus, bilimin sadece Avrupada ortaya kan ve sadece Avrupalya zg insani bir etkinlik olduu yolundaki
8

nsz

yaygn kanaattir. 19. yzylda Ernest Renan, Mslmanlarn tabii olarak kafa yaplarnn bilim retmeye ve bilimsel dnmeye yatkn ve elverili olmadn sylemekten ekinmiyordu. Bu iddiaya felsefi ve soyut dnme yetenek yoksunluunu da ekleyenlerin says az deil. Hatta hi bir gereklik temeli olmad halde ve sanki ontolojik anlamda (varlk yaps itibariyle) farkl ftratlara sahip imiler gibi, Batda yaayan insanlarn akli dnmeye,
Douda yaayan insanlarn ise dine ve duyguya yatkn olduklar ve bu
zellikleriyle kategorik olarak birbirlerinden ayrldklar ne srlmtr.
yle olsayd, akl a kabul edilen 18. yzyla gelinceye kadar Kta Avrupasnn nasl olur da yzyllar boyu -en azndan Auguste Comteun tasnifiyleteolojik ve metafizik dnemler yaadn aklamak mmkn deildir.
Ontolojik ve tarihi adan bu ayrmn hibir gereklie dayanmad aktr;
znde rk olmann tesinde btn insanlk tek ve ortak olan bir ailenin
yesidir; anne ve babalar Adem ve Havvadr, onlar da topraktan yaratlmlardr.
Ancak insanln dnce tarihi yakndan ve ok daha objektif veriler
nda incelendiinde, sadece slam dnyasnn deil, daha nce bata
eski Yunan olmak zere -ki Yunan miras byk lde Dou hikmetine
ve oradan yaplan intikale dayanyordu- kadim ran, Babil, Hind, in,
Msr vb. din ve tefekkr havzalarnda ok nemli saylabilecek ilmi gelimeler olduu ve her bir havzada yaayan insan topluluklar, ilmi alma
ve gelimeleri kendi alem tasavvurlar, dnya telakkileri ve gndelik/pratik ihtiyalar dorultusunda alglayp kullandklar grlr. O halde ilmi
gelimeyi ve tefekkre dayal zihni etkinlii tek bir ktaya, bir rka veya bir
kltr havzasna hasretmek, tarafl bir tutum olduu kadar, znde rklktr. Eer mutlaka bir takm srama noktalarn ve bunlarn yol at
devrimci gelimeyi -zellikle bilim sz konusu olduunda- bir havzaya
mal etmek gerekirse, modern bilimin iki dinamii olan matematik, cebir
ve trigonometri sfrn bulunup kullanlmas ile labratuvarda veya labratuvar artlarnda deney yaplmas veya saysz tez ve hipotezin deneyle snanmas fikri ve uygulamas tamamen Mslmanlara aittir.
Tarihlerin aka gsterdii gibi, ilk dnemlerinde Arap yarmadasnda kp ok ksa zaman diliminde Kuzey Afrikadan Cava adalarna, Yemenden Azerbaycana kadar hzla yaylan, Balkanlar ve ber yarmadasn (spanya) snrlar dahiline katan slam da zellikle Abbasiler dneminde felsefe, sanat, edebiyat ve ilim alannda byk bir srama yapt, Badatta Halifeler tarafndan desteklenen Beytl-Hikme araclyla evre
9

BLG NEY BLMEKTR

kltrlerden klliyetli miktarda tercmeler yapld. yle ki, sava anlamalarnda Mslman halifeler, sava tazminat olarak kitap istiyorlard.
Daha sonralar Kahire, am, Semerkant, Buhara, Kurtuba, Grnata, stanbul vb. byk ilim ve kltr merkezlerinde bu sre daha da ilerletildi ve
kta zerinde byk medeniyetlerin kurulmasna yardmc oldu. slam
dnyas, sadece kendisi iin deil, Bat iin de byk katklar salad.
phesiz slam dnyasnda nev nema bulan ilmi gelime ve faaliyetin
alglan, ondan beklenen yarar ve fonksiyonlarn nitelii ile, sonralar Aydnlanma ile birlikte Batda ortaya kan bilimsel hareket arasnda nemli
farklar var. Bugn aratrmaclar maalesef yeterince buna dikkat ekmiyorlar.
Oysa slamn tarih iinde ilme yapt katklar, tabiat bilimlerinin gelimesinde oynad hayati rol ve felsefenin slam dnyasna giriiyle ortaya kan zihni problem, Aydnlanmann ana ilham kaynaklar arasnda yer
almaktadr. Bunun yannda slam dnyasnda gelien felsefi tartma, fikri alm ve ilmi hareketin Rnesans ncesinde ve sonrasnda Avrupa zerinde brakt derin etki ancak son yllarda kavranabilmitir. slamda din
ve felsefe ya da vahiy ve akl arasndaki iliki ile Hristiyan Avrupasnn
zel artlarnda din ve bilim ya da iman ve akl arasnda yaanan iddetli atma srasnda teekkl etmi bulunan anahtar terimler ve formle edilen dnceler insanlk tarihinde yepyeni bir tefekkr alannn ortaya kmasna yardm etmitir.
Konunun yeterince farknda olanlar, bu tartmann hl etkisini ve
canlln devam ettirdiini bilmektedirler. nk Batda gelien bilimsel hareket ve onu mmkn klan bilimsel yntem bugn ok ynl
tartma ve eletirilere konu olmakta; ok sayda sekin zihin, bu trden
bir bilimin insana son tahlilde yarar m, yoksa zarar m getirdii sorusunu sormaktadr.
Bu nemli konu daha kapsaml bir erevede ele alnmay gerektirir;
nitekim biz bu konuyu slam Dncesinde Din-Felsefe, Vahiy-Akl likisi adl kitabmzda tarihi seyri ve bugnk durumu gz nne alarak
ele aldk. Ancak daha geni bir okuyucu kitlesini bilgilendirmeyi amalayan bu almann yeterli olacan dnyoruz. Bu mtevazi almann
gemiin aydnlanmas ve bugnk sorunlarmza bir k tutmas bizim
en byk temennimizdir.
aba bizden, baar Allahtandr...
Ali Bula
10

I
BATI FELSEFESNDE BLG SORUNU

Bat dnce tarihinde felsefi dn megul eden konularn banda Bilgi probleminin geldii herkesin malumu.
Greklerin bilgi problemi (epistemoloji) ile bu kadar ilgilenmelerinin
sebebi, bilginin kendisine duyduklar derin sevgi deil, dorudan bir
vahiy gelenei iinde tefekkrde bulunmam olmalardr. Hi kukusuz,
zellikle Sokrat ncesi filozoflarda ve hatta Eflatuna kadar uzanan izgide vahiyin belli belirsiz bir etkisi olmutur. Bir blgede veya belli bir topluluk (kavim) iinde ortaya kan bir peygamberin teblii durgun suya atlan ta gibi, dalga dalga evreye yaylr, elbette merkezden uzaklatka
dalgalarn etkisi zayflar. Bu etki, szl gelenek, mitoloji (esatir), iir, hikmetli szler, masallar vb. yollarla -ama kukusuz deierek ve bakalaarak- devam eder. yle veya byle, tarihin hibir dneminde beeriyet
peygamber teblilerinden btnyle yoksun kalm deildir.
Kadim anlatmlara gre, bir ihtimal, Yunanda tanrlarn tanrs olarak
vasflandrlan Zeus, aslnda dris aleyhisselamn valisiydi. Hz. dris, dnyay drt idari blgeye ayrm ve Zeusu dini tebli etmek zere Yunanistana gndermiti. Yunan geleneinde Hermes veya Hermeslerin Hermesi
olarak bilinen ahsiyetin veya referansn da Hz. dris olmas kuvvetle muhtemeldir. Zamanla Yunanllar, tebliin asln unuttular, eski pagan ve oktanrl dinlerine dndler, salih bir vali ve tebliciyi tanrlatrdlar.
Sokrat ncesi byk filozoflar eitimlerini Douda yapmlardr. 15 ila
30 sene arasnda Douda tahsil grmeyene Yunanllar hakim/bilge demezdi. Ve bu yoldan hem Peygamber teblilerinin etkisi ve hem Dou
Hikmeti onlarn dnce dnyalar zerinde bir lde messirdi, mesela
Sokrat sonrasnda bile Eflatuna Greke konuan Musa denmiti. Ancak
11

BLG NEY BLMEKTR

eski Yunanllar dorudan peygamber tebliiyle karlamadlar veya kendilerine ulaan peygamber teblii zerinden uzun zamanlar geince hem teblii yapan kiileri hem tebliin kendisini bakalatrdlar. Doudan rendiklerini de yerleik dini gelenek ve inanlar karsnda arasal bir malzeme
olarak kullandlar.
nsan hayatnn soyut anlamda en esasl meguliyeti olan dnme faaliyetinde dorudan vahiyi referans almayan bu gelenekte, bilgi tabii olarak problem olacakt ve bu erevede Grek felsefesinin vazettii bilgi
konusu bir problem olma vasfn koruyarak bugne kadar gelmitir. Sz
konusu problemin iki ekilde formle edildii bu gelenekte, zaman zaman
bilginin deeri ile bilginin kayna ya bir arada ele alnm veya ounlukla ayr kategoriler eklinde formle edilmitir.
Bilgi konusunun bu tarz telakkisi veya ele aln eklinin genel bir kritiini yapmak nemli olmakla beraber, biz burada yalnzca problemin ana
hatlarna iaret etmekle yetineceiz. Ancak buna gemeden evvel genel anlamda Bat dncesinin bilginin kendisinden neyi anladna yakndan
bakmakta yarar var.
Hatrlanaca zere, Grek dnrlerinde ve zellikle Skolastiklerde
bilgi problemi, kendi bana bamsz bir konu olarak deil, genel felsefe
problemleri iinde ele alnmtr. Bunun balangta varlk, tabiat ve insann anlamn aratrma abasyla yakn bir ilgisi vard. Pisagora gelinceye
kadar bu konularn felsefeden ok ve belirgin olarak felsefi olmayan
dnme biimi, hikmet ve bir tr hikmet perspektiflerinden ele
alndklarn sylemek mmkndr. bn Nedime gre isim babas olan
Pisagorun kelimeye ykledii anlam dzeyi itibariyle Hikmetin kaybedilmesi ve geriye sadece sevgisinin kalm olmas anlamnda felsefenin
ortaya kmas, hikmet dnemi ile felsefe dnemi arasnda esasl bir
kopua iaret etse bile, etkileri sonraki dnme biimlerinde srmtr.
Ancak Yenia filozoflar, bilgiyi dorudan dier felsefe problemlerinden ayr ve kendi bana bir felsefe konusu olarak ele almay tercih ettiler.
Bilginin felsefeden bir tr kopuu demek olan bu yeni perspektif, sonraki
dnemlerde zihinsel kopuun zeminini hazrlayan nemli bir amil oldu.
Bu dnemin filozoflarnn zerinde ittifak ettikleri husus, bilginin insan
bilinci ile bu bilincin kendisine yneldii ey, yani nesne arasndaki ilgi noktasnda toplanmaktadr. Sz konusu telakkide bilincin sahibi Suje (zne);
nesne ise Obje kabul edilmi oldu. Buna gre, bilgi suje olan bilincin
12

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

sahibi ben ile bu sujeye ynelen ve alglama, kavrama ve dnme konusu olan obje (nesne) arasndaki ilgiden ibaret bir ereveye oturtuldu.
Bu kukusuz nemli bir noktadr; nk daha sonraki dnme biimlerinin ortaya koyaca gibi, znenin yneldii obje ve objelerin dnyasnn
neredeyse tmyle salt fiziki gereklik olduu ve sadece bununla snrlandrld, hatta btn varlk aleminin fiziki gereklie indirgendii grlecektir.
Varlk yaplar asndan bilen ile bilinen (bilgiye ve bilmeye konu
olan), ayn ey olmamakla beraber, bilinenin zihinde oluan eyann sureti olmas, bu ikisi arasnda mutlak bir ayrmn yaplmasn imkansz klar.
Felsefenin suje ve obje eklinde yapt kategorik ayrmn ontolojik adan mutlak bir deeri veya eya dnyasnda dorulanabilir bir karl
yoktur. nk sonuta bilen sujenin fizyolojik varl, d dnyann objeleriyle ontolojik birlii paylar. Varlk kukusuz bir ve bir btndr; ben
ile varlk ayn deilsek bile hakikatte biriz. Ancak fizyolojik gerekliin
tesine sujenin bilme edimini mmkn klan varlk tohumu, mahiyet bakmndan ne fizyolojik gerekliin ne de d (zahiri) dnyann mahiyetiyle ayn cevherin bir paras veya bir rndr. Hi kukusuz sonuta bilen insann dnyevi tabiat, bu dnyann yani maddi tabiatn bir parasdr. Ama bilme yetisi dnyaya ve dnyevi tabiata ait deil, baka bir varlk alanna aittir. Sujeyi objeden ayran temel farkllk, dnyevi tabiatnda
ikin (mndemi) olarak bulunan lahi zdr. Bu da bize gsteriyor ki
suje, yani dnen varlk (Res cogitans) ile yer kaplayan varlk (Res extansa) arasnda kategorik bir ayrma gittiimiz zaman, bu temel faktrn belirleyici zelliklerini gz nnde bulundurmamz gerekir.
D dnya ile iliki kurulduu anda, eya dnyas ve fenomenlerin zihinde meydana getirdikleri yansmalar asndan da baktmzda durum
aa yukar ayndr. O halde suje (zne) ile obje (nesne) arasnda varolduu ne srlen ayrlk, zorunlu olarak bir kopua sebebiyet verecektir
ki, bu modern bilginin retildii bilimsel yntemin en nemli handikaplarndan birine iaret eder. Modern bilgi teorileri, insan zihninin urad
epistemolojik kopuun trajik sebeplerini gz ard ederek bilginin mmkn olabilecei varsaymna dayanmakta ve fakat aslnda problemin can
alc znn gz ard edilmesine sebep olmaktadrlar.
***
Kendiliinden anlalaca zere bu varsaym nemli bir problem alan yaratmaktadr. Buna mesafe duygusu diyebiliriz. Dnce yerine
13

BLG NEY BLMEKTR

duygu kelimesini sememizin sebebi, dncenin ou kere ve sahip olduu zellikler dolaysyla belli ve nceden farknda olunan bir yap-ta
olma vasfna sahip olmasdr. Eer bilim adam, aratrma ncesinde belli
bir dnceye sahipse, bu zaten onun temel kavramsal modelinin teekklnde rol oynayc bir faktr olarak var demektir. Oysa en azndan eskiden
oka itibar edilen iddiaya gre, bilim adamnn balangta her trl n
yargdan arnm olarak ie balad sylenir durur. Sadece bir varsaymdan ibaret olan bu iddiann doru olduunu kabul etsek bile, bilim adamnn her trl duygudan arnm olabileceini dnemeyiz. Dnebilsek bile, bu, bize bilimsel faaliyetin ancak tamamen duygusuz veya duygularn sk bir ekilde bastrm, ket vurup bask altna alm insanlara zg bir ey olduunu kabul etmemizi zorunlu klar. Byle bir kabuln bilim adam denen insann, bilimsel faaliyetin srd alanda ve zamanda
baka, bilimsel faaliyetin srmedii alanda ve zamanda farkl olduunu,
ruhsal bakmdan iki ayr kiilie sahip olabileceini varsaymamz gerektirir ki, byle bir ey mmkn deildir, eer herhangi bir bilim adam iin
bu derin blnme sz konusu ise, buna izofreni denir.
Aksini iddia etme temayl gl olsa bile, insanda duygu dnceden ok daha nemli derecede rol oynar. Duygunun bir zellii bilin
ve dnceyi de iermi olarak insanda belli belirsiz, flu bir atmosfer olarak zihinde ve ruhta daima varln hissettirme kabiliyetine sahip olmasdr. imdi bu perspektiften zne-nesne ilikisinin mahiyetine bakalm:
Nesnelerin veya olgularn nesnel bilgisini elde etme srecinde kullanlan yntemde;
a. Bilgisine sahip olmak istediimiz ey, ona belli bir uzaklkta olabildiimiz,
b. Onu her yn ve btn boyutlaryla gzlemleyebileceimiz ey olmaldr.
Bu grnrde, sonucun gvenirlilii asndan nemlidir, ama mantksal adan imkanszdr. nk hangi insani durum ve konumda olursak
olalm, bilgisine sahip olmak istediimiz ey ile aramzda olmas gereken
mesafenin snrlar her zaman belirsiz kalacaktr. Szgelimi ben hakkndaki bilgiyi ben kendimi gzlemleyerek ya da deneyerek, kendimi tecrbe
konusu yaparak elde etmek isteyeceksem, ben ile kendim arasnda bir mesafenin olmad muhakkaktr. Ama kaba bir maddeci, bendeki eyi dlatrmak ve nesnelletirmek suretiyle, bilinebilir bir bilgiye dntrebileceini dnebilir. Bu dnce aslnda absrdtr.
14

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

Dardan biri ben hakknda bilgi edinecekse ben olan gerekliime


ve elbette enfusi hakikatime ne lde yaknlk salayabilecei veya nfuz edebilecei hususu tartmaldr. Benimle ayniyet hali iinde olmas imkansz olduuna gre, ben ile arasnda var olacak uzaklk hangi snrda ise, bilgi ben ile sz konusu snr arasndaki mesafe boyunca eksik
olacaktr.
kinci nokta udur: Biz hangi konumda olursak olalm, bilgisini elde
etmek istediimiz ey(ler) hakknda asla tmyle tarafsz olamayz; nk saf bir yanstc, hibir arkaplan olmayan bir ayna deiliz. ey(ler)
hakknda daha nceden veya gzlem srasnda olumu veya oluan dncelerimiz, kanaatlerimiz vardr. Bu n-dnce ve kanaatler -bunlara
kk-fikirler diyebiliriz- eye yaklarken kullandmz kavram modelinde ve yaklama tarzmzda sakldr. Salt gzlem konusunu ele alacak olursak, kendi bana plak bir gzlem bizi snrl bilgi ve kanaatlere gtrr.
Salt gzlem yannda deneysel gzlem, deney, maddi verilerin istatistiki
olarak toplanmas ve tasnif edilmesi, bunlarn matematiin veya bilimsel
bir dille ifade edilmesi; ardndan bir takm genellemelere gidip teori kurulmas gerekmektedir. Btn bu srelerde insan faktr byk bir rol
oynamaktadr: Dikkat, sre, duyularn hassasiyeti, aletlerin mkemmellii, ayarlar, gzlemin amac, elde edilmek istenen netice... Gzlem ve aratrmalarda, zellikle alan aratrmasnn geerli olduu alanlarda standart
sapmalarn kabul edilmesi bile belli bir ihtiyat gerektirir. Sz gelimi en
dikkatli bir kamuoyu aratrmasnda bile yzde 3lk standart sapma olabilecei dnlr. Konu btnyle aratrma alan iinde ve doru olarak alnm olsa da, belli bir sapma belki de asl pf noktasnn gizli kalmasna yol aabilmektedir. Btn bunlar pasif veya laboratuvar artlarnda yaplan gzlem veya deneysel gzlem iin de sz konusu olabilmektedir. Yaratc olan Allahtan baka kim, herhangi bir insan, insan topluluu,
nesne veya fiziki bir fenomen hakknda hibir ey darda kalmamak zere her eyi bilebilir, her eyi gzleyebilir?
Gerek u ki, bizi bir yerinden kavrasa bile, yine de bizden bamsz
bir d hakikat vardr. Evde musluu ak unutup bir yere gitmisek, biz
eve dnp farkna varncaya kadar musluk aktr ve su aktr. D dnyay, zahiri gereklikleri akli olarak kavrayabiliriz, bunu da bize salayan duyularmzdr. O halde Einsteinn da vurgulad gibi fiziki gereklik hakkndaki bilgilerimiz hibir zaman nihai olamaz.
15

BLG NEY BLMEKTR

Bu da bize gsteriyor ki, biz ey(ler) hakknda kendi bamza ve tmyle nesnel, nihai, doru, eksiksiz bir bilgiye sahip olamayz. Mutlaka
kontrolden kaan birtakm unsurlar ve zellikler olacaktr. Gzleme veya
deneye konu olan gereklie ve onun iinde yer ald evreye btnyle
nfuz etmemiz neredeyse imkansz olduundan, bu srete elde ettiimiz
bilgi konusunda daha alakgnll ve ihtiyatl olma mecburiyetimiz var.
Bu durumda kk-fikir ve bunlardan beslenen kanaatlerimiz daha nceden
gerek bunlar gerekse ey(ler)e ilikin ilk bilgilere bal olursa (yani ey u
veya budur, sen de eye veya eylere yle ve byle bak, diyen ncl bilgi=vahiy bilgisi) ey(ler)le aramzda birbiriyle elimeyen, birbirini nefyetmeyen, aksine akan, buluan bir temel kurulur. eylerin hakikati ve
hatta eer nemseniyorsa Hakikatin Bilgisi iin ilave g ve yardmlara
ihtiyacmz vardr. Hz. Peygamber (s.a.s.)e atfedilen Allahm, bana eyann hakikatini olduu gibi gster. duas ilave g ve yardma iarettir. Bu
laedriyecilikten farkl bir eydir. Laedriyecilik veya genel anlamdaki agnostisizm, basit bir zihin tembellii veya aldatc konforun peindeki ruhun kendi asli kknden kadr.
Diyalektik maddecilik bilginin gerek kaynan zne-nesne kartlnda bulur. Bu kartlk biimler zerinden bilincimize vurur, orada aynada nesnelerin grlmesi gibi yansr. Maddeci olmamakla beraber John
Lock da buna yakn bir dnceye sahipti. O zihnimizi deney ncesinde
bo levha gibi gryordu. Maddeciler de, maddenin kendisinde srp giden elikinin ayna yerine konulan bo-bilincimize yansdn ve grntlerin bilgisinin bu ekilde ortaya ktn savunuyor.
Fakat burada bir problem var: nsan, deney ncesinde olduu gibi deney ve gzlem srasnda da kendinden devaml bir ey katmaktan kurtulamaz. Kendinden katt eyler ile bilincine yansyan objektif/nesnel eyler arasndaki ayrm yapabilecek somut, evrensel ve herkese teyit edilmi genel geer kriterlere sahip deiliz. nk ou zaman mahedemiz dahilindeki tabiat alann biz resmederiz; onun fotorafn ekemeyiz. Resim, birok faktrn bir araya gelmesiyle insana zg bir yorumdur. Tabiat bilimlerinde olduu gibi sosyal bilimler ve beeri durumlarda
da objektif bir fotoraf yoktur; bizim yaptmz resimler vardr. Resim ise bir tefsir, bir tevil, bir okuma biimi, bir yorumdur. Son yllara
kadar bilim adamlar hep tarafsz ve objekteif fotoraflar ektiklerini iddia etmilerdir.
16

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

Diyalektik materyalizme gre, zne-nesne kartl, ayn zamanda bu


kartlkta ifadesini bulan bilginin temelidir. Bundan dolay bilgisine sahip
olduumuz ey, belli bir uzaklktan (mesafe) ve birok ynden gzlemleyebildiimiz eydir. Bu fikre diyalektik materyalizm dnda kalanlarn itiraz etmesinin pek bir anlam yoktur. nk modern telakki iinde olan
herkes iin bilimin tek konusu -ve tabii kayna- d dnyann verileridir.
Gzlemlenebilen olgular arasndaki ilikiler verilerin esasn tekil ederler.
Kartezyen felsefeyle varln ruh ve madde olmak zere iki ana kategoriye, varlk yaplar birbirinden tamamen farkl iki ana gereklie ayrlmas sonucunda, bilim maddi alemin incelenmesi ve aratrlmasna ynelmi
oldu ve neredeyse btn ilgisini bununla snrlandrd. Descartesea gre,
ruh ve maddenin kendilerine zg yasalar vardr. Bilim, salt fiziksel gereklii yani mekanik-cismani varln nesnel yasalarn, metafizik (ilahiyat) ise ruhun yasalarn inceler. Her bir disiplin kendi alannda almal,
ama ikisi birbirine kartrlmamal. Bu bak asndan varlk bir (tr) makina olduundan, varln gayesi fiziin konusu olmaktan karlmaldr.
Bu grn genel kabul grmesinde felsefi arka plann nemi grmezlikten gelinemez. Farkl versiyonlarna ve eitli disiplinlerin gelitirdii
kavramsal erevelere ramen, sonuta felsefe insan st varln, matematiin ve geometrinin diliyle llmesi mmkn olan fizik gereklik d dnyann bilgi kayna olabilecei fikri kabul edilmi oldu. Bu ruh ve
maddenin birlikte ve karlkl etkileim dahilinde ele alnmas fikrini byk lde zayflatt. Maddi varlk veya fiziki gereklik kendi bana zerk
bir alan olarak ele alndndan, bu alann sonuta bir makina eklindeki
telakkiye dnmesi zor olmad. Varln bu salt maddi telakkisi nicelii
ne kard ve insan zihninin bu yasalar ve ileyi dzenini bilmekle yetinebilecei fikrini pekitirmi oldu.
Kadim bir tartma konusu olarak bilgi problemiyle ilgili gr beyan
eden filozoflarn zerinde anlatklar tek ve genel bir kavramsal ereveden sz etmek mmkn deil; bu konuda savunulmu drt ana gr de
kendi ilerinde problemlidir:
a. Dogmatikler, insan aklnn evreni bilebileceini ve byle bir bilginin doru olabileceini savunduklarnda modern paradigmann ilk tohumlarn atm oldular. Dogmatiklere gre bilinebilecek bir bilginin
aklla temellendirilmesi ve ona kar seeneklerin kritik edilmesi gereksizdir. Dogmatizm, bilginin geerlilii, doruluu, snrlar ve mahiyeti
17

BLG NEY BLMEKTR

konusunda uzun boylu aratrma yapma gereini duymaz ve bilebildii


eyleri bir reti eklinde ortaya koyar.
Dogmatizmi ilk defa Grek phecileri, felsefede belli grleri savunan ve bu grlerin doruluundan pheye dmeyenler iin kullanmlardr. Evrenin ana maddesinin su olduunu ne sren Thales, aperion (sonsuzluk) olduunu syleyen Anaximandros, hava olduunu syleyen Aneximenes, ate fikrinde olan Herakletios, sayy ne sren Pythagoras, atomu temel madde kabul eden Demokritos, tohumlar (spermata) esas kabul eden Anaximenes ve evrenin ana maddelerini, hava, su ve
toprak kabul eden Empedokles de dogmatikler arasnda saylr.
Bir lde modern felsefe tarihilerinin -eski Grek ve Sokrat ncesi filozoflarn dnce mahsllerine geri dnerek ve- kendi perspektiflerinden
hareketle yaptklar bu kategorik ayrmn hangi llerde sz konusu filozoflar hakknda doru bir deerlendirme yaptklar konusu sorulmaya
deer. nk hikmetin kadim ve derin kaynaklarndan yararlandklar sanlan bu filozoflar, yine de modern an felsefeyi ve dnceyi farkl ekilde alglayan zihin yapsndan ok uzak bir noktada idiler. Ancak belli llerde rasyonalizm ile btnleen baz temel kavramlarndan hareketle
Sokrat, Eflatun ve Aristotelesin de dogmatizmin daha farkl eklini temsil ettikleri varsaylmtr.
Bununla ilgili sylenebilecek tek ey, insann akl araclyla (aklederek) bilgi sahibi olabileceinin doru bir nerme olduu hususudur. Ama
insan neyi, nereden ve nasl bilir; bildiklerinin deeri nedir ve akl her durumda kendi bana bamsz m, yoksa mesela nefsin istek ve tutkularnn
(heva ve hevesin) derin etkisinde mi, gibi sorular ayr bir bahistir.
b. Septikler, ksa ifadesiyle insan bilgisi ve hakikatle ilgili kesin bir
phenin varlna ve nemine iaret ettiler. phe temel hareket noktas
olarak seildiinde, hi bir eyin doruluu kesin ve apak olamaz. Her
yarg ve her yargnn kart olan yargda bulabileceimiz eit gte ve
hakllkta sebepler vardr. Bunun iin yarg vermekten kanmaldr. Hatta Eflatunun kurduu akademinin banda olanlarn ne srdklerine baklrsa, biz hakikati bilebilecek llerden yoksunuz, onun iin biz hakikati asla bilemeyiz.
Yunan felsefesinin ilk dnemlerinde belli belirsiz bir kavramsal ereveye sahip olan phecilik, sonraki dnemlerde, zellikle Rnesanstan sonra
yerini daha metodik bilimsel pheye brakmtr. Bilhassa Descartese ve
18

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

Humede felsefi temelini bulan bu phecilik, modern bilim anlaynn


vazgeilmez bir paras kabul edilir. ada anlamda bu phecilik, bilimsel verilere varlmadan nce her ey hakknda adeta zihnin her trl yargdan arndrlmas eklinde anlatlr.
eylere ilikin nceki bilgiler ve yarglar, onlara ilikin gerein anlalmasna engel tekil eder. phe buna kar nleyici bir tedbirdir. Kanaat,
izlenim ve yarglarn ou metafizik telakkiler ve arlkl olarak dinden
neet ettiklerinden phenin dine kar kullanlmas kanlmazdr. Bu temel yaklam dolaysyla Yeni ada bu phecilik dine kar da byk bir
silah olarak kullanlmt.
Dogmatikler ile septikler arasnda orta bir yerde saylan tenkiti dnten, yani Kritisizimden de sz etmek gerekir. Bu dnn nde gelen temsilcisi Kanttr. Kantta gre zihin, kesin, zorunlu, genel geer ve
apriori bilgiler elde edebilir, ama bu bilgiler varln bilgileri deil, duyularmzla kavradmz grnlerin bilgileridir. Kant, olaylar hakkndaki
bilgilerimizin kesin ve zorunlu olabileceini dnyor. Yaplmas gereken
ey, bilginin ne olduunu belirlemek, snrlarn tayin etmek, onun tahlilini yapmak, yani ksaca tenkidini, eletirisini yapmaktr. Bu amala Kant
eitli kategoriler karmtr.
c. Pozitivizm, 19. yzylda tabiat bilimlerinin gelimesi, deney yntemleri ve aralarnn zenginlemesiyle felsefeyi etkileyen bir akm olarak
formle edildi. Bu yeni gelime beklendii zere felsefe alannda yeni bir
akmn gl habercisiydi. Balca temsilcisi Auguste Comte olan bu akma gre, -tenkiti dnte olduu gibi- biz ancak olaylar bilebiliriz. Bu
bilgiler de mutlak deil izafidir (relativ)dir. nk bilme iinde duyu organlarmz etkin rol oynar; bu da bizi olaylarn z ve asl nedenleriyle deil, onlarn art ardal ve benzerliiyle kar karya getirir. Bu dn
ekli geni anlamda duyular aan, metafizie kar ve deneye dayanan dn olarak Bat dncesi iinde yerini ald.
Yneldii ama bakmndan pozitivizm, saf zihin ve teorik bilgiyi insann bilgi edinme etkinlii olmaktan karan bir bak asna iaret eder.
Bilgi, bilimsel yntemle elde edilen salt insani bir etkinlik olarak ele alndnda, bilginin kendisi dnyevi ve maddi bir nitelie brnmekte, her
ey, anlam ve ama salt fizik gereklie indirgenmektedir. Bu, insan hayatnn en nemli ynnn felce uramas gibi trajik bir sonuca yol aar. Nitekim gzlemlenebilir sonu bunu teyit etmi bulunmaktadr. Nasl hi
19

BLG NEY BLMEKTR

kullanlmayan bir organ zaman iinde i gremez hale gelirse, bunun gibi zihin (modern zihin) sadece maddi olgular zerinde younlama sonunda maddi olmayan veya maddenin bnyesinde ikin olarak bulunan
her eyi kavrayamayacak bir duruma gelmi oldu. Bu bak as dolaysyla, insan denen karmak ve ok ynl yapda maddi olmayan btn boyutlar trajik bir biimde felce uram, baka bir ifadeyle zihin pas tutmu
bulunmaktadr.
Pozitivizm, grnrde din-d bilgiyi esas almakla beraber, gerekte
dini kesinlik fikrinin dorudan sekler ve dolayl yndeni seklerletirilmi ifadesidir. Temel varsayma gre doru ve kesin bilgiye, gzlemlenebilir olgularn incelenmesiyle ulalacakt. Bu sayede verili dinin (bu byk lde Hristiyanlk teolijisi ve bu teolojinin bak asn simgeler)
hareket noktas olan metafizie karlk, salt fizik dnyann olgular kesinliin iman derecesinde kullanlmasna allmtr. Gemite kesinlii
dinde arayanlar, bu sefer ayn kesinlii pozitivizmle bilimsel bilgide
bulacaklarn dnmlerdir.
Pozitivizm ile kilisenin rtme noktas olan kesinlik her iki durumda biri dierinden daha farkl bir despotlua yol at. Pierre Thuillier, hi
deilse kilisenin ahlaki ve ahlak bir yn vard, (pozitivizmle temellenen) bilimsel bilgi bu ynden de yoksundur. der. Ahlaki olann yokluu,
bilim sayesinde toplumun ve dnyann da bir makina gibi dzenlenip denetlenebilecei fikrini ortaya kard. Bu, modern siyaset trlerinin, eitli toplum mhendisliklerinin, otoriter ve totaliter ynetim biimlerinin
hepsine ilham kayna oldu.
d. Pragmatizm: ngiltereye bir hmanizm olarak geen bu felsefe,
ada Amerikan toplumunun dncesi saylr. Bu dn ekli, bir i
ve eylem felsefesi olarak kabul edilir.
Dncenin pratik amalar iin kullanlmas dncenin doasna aykr deildir. nsan yapp etmelerini belli bir dnceye gre yapar. Dnce bir tr ve hatta en esasl bir klavuz durumunda i grr. Bu adan
pratik amal dnce doru bir dncedir. Fakat dncenin pratik
amalardan daha fazla ve stn bir nemi var. Biz her eyden evvel varln anlam boyutunu, Hakikatn mahiyetini ve kaderimiz gibi konular
merak eder, bu yndeki merakmz giderici araylara gireriz. Baz olaylar
ise bizi derin bir ekilde hayrete drr. Dnce tmyle pratik amalarla snrlandnda, akn boyutundan yoksunlatrlm olarak sadece
20

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

buraya ve imdiki zamann gelip geici ihtiyalarna indirgenmi olur.


Bundan pratik bir materyalizm kar ki, Pragmatizm ad verilen felsefenin
modern zamanlarda gelip dayand nokta bundan bakas deildir. Bu
dnme tarznda asli hvetiyle tefekkr, hikmet ve irfan gibi temel kavramlara nem verilmemitir.
Bu felsefenin en nemli temsilcisi William Jamestir. imdiki zamann
pratik sorunlaryla kendini snrlandran Pragmatizme gre ezel ve ebed
hakikatler yoktur. Hakikatler, bizim yaama srecimizde iimize yarayan,
bize faydalar dokunan, ksaca i gren eylerdir. imize ve faydamza yaramayan, ilevsel olmayan hi bir ey hakikat olamaz, onunla uramamz
gereksiz ve bo bir abadr. Bilimlerin salad eyler hakikat olabilir, nk bu bilgiler bize pratik deerler kazandrr, eylerin dnyasna ve tabiata
hakim olmamz salar. Eer yorucu i hayatmzda bize teselli, ruh skunet ve tatmin salyorsa, din bilgileri de hakikat sayabiliriz. Hayat ve olaylar srekli deitiine gre, insann da ihtiyalar deieceinden hakikatlerin de deimesinde alacak bir yan yoktur. Bu sayede din de pragmatist
bir erevede gnlk hayatn zemini olan pratik materyalizmin bir paras
olarak adeta revize edilmitir. Nihayetinde baka tarihi sebeplerin de etkisiyle, din Amerikada byk bir neme sahiptir. u var ki, bu ok nemsenen din, pratik amalarn tahakkukunda bir ara olacak ve hibir ekilde byk sistemin ilemesinde herhangi bir engel karmayacak.
Bilginin kayna sorunu: Bilginin deeri probleminin nasl ele alnd konusuna bylece iaret ettikten sonra, ileride zerinde duracamz
kavramsal erevenin doru kavranmas amacyla imdi yine ana hatlaryla
Bilginin kayna probleminin nasl ele alndn ve konuya ilikin neden
farkl gr ve aklama modellerinin ortaya ktn grmeye alalm:
a. Aklc gr (Rasyonalizm), akl dnce tarihinin anahtar terimi
olarak ilan etti. nsann en nemli melekesi ve dnme yetisi olan akln
tanm, mahiyeti, grd fonksiyon ve insan hayatnn dzenlenmesinde
oynad rol konusunda birbirinden farkl ok sayda gr var. Denebilir
ki, dinlerin de tarihte dnce modelleri gelitirirken karlatklar nemli zorluk akln tanm ve fonksiyonuyla ilgili olmutur.
Bu balamda Rasyonalizm, niversal bilginin temeli olan btn fikirlerin (mekan, zaman, sebeplilik, iyilik, cevher, erdem v.b.) bizde doutan
bulunduunu kabul eden akm olarak ortaya km bulunmaktadr. Rasyonalizm, ilke olarak insan aklnn, zorunlu mnasebetleri kavrayacak
21

BLG NEY BLMEKTR

glere ve yetkilere sahip olduunu kabul eder. Bu bilgiler de, zorunlu,


kesin ve genel-geer bilgilerdir. Duyularmz bize ancak zorunlu olmayan
bilgiler salayabilir, oysa akl, zorunlu ve kesin bilgileri elde etmemize yarayacak gce sahiptir. Matematik ve mantk buna rnek gsterilebilir.
lk a filozoflarndan Sokrat ve Eflatun, Yeni a filozoflarndan Descartese, Spinoza ve Leibniz bu ekoln balca temsilcileri arasnda zikredilebilir. leriki blmlerde akl konusu zerinde daha ayrntl durma frsatn bulacaz. imdilik una deinmekle yetiniyoruz: lk a filozoflardan
farkl olarak yeni bir tanm erevesine oturtulmu bulunan aklclk, sadece akln bir deer olduunu gstermek deil, onun stnde baka hi
bir eyin olmadn, dolaysyla akln dorulamalarn esas alan bilimsel
bilginin tesinde baka mmkn bilgi olamayacan savunmak demektir. Kendiliinden anlalaca zere bu ereve formle edilmi aklclk,
zorunlu olarak metafizii inkr eder veya metafizii akln prizmasndan
geirerek onu yeni bir tanmsal ereveye oturtur.
b. Deneyci gr (Emprism), rasyonalizmin, akl baat bir konuma
yerletirmesine karlk, bilgilerimizin kaynann deneyde olduunu, deneyin bize salad bilgilerin daha gvenilir olduunu iddia eden bir gr olarak teekkl etti. Sistemli bir felsefe akm olarak ancak 17. ve 18.
yzyllarda kavramsal bir ereveye oturup nem kazandn sylemek
mmkn. nde gelen temsilcileri, John Locke, George Berkeley ve David Humedur.
Rasyonalizm, bilgilerin kaynan aklda ararken bir bilim modeli ortaya koyuyordu: matematik. Deneyciler de matematie kar bir bilim
modeli olarak fiziki rnek gsterirler. Buna gre, zihinde doutan olan
hi bir fikir, fenomen ve prensip yoktur. nk duyularla bize verilmi
bulunan bir ey yoktur ki, zihinde bir ey bulunsun. Yalnz d dnyann
kavramlar deil, ayn zamanda matematiin ve mantn kavramlar, sz
konusu Tanr fikri, ahlak vb. prensipler de zihinde doutan bulunmazlar.
Eer yle olsayd, bunlar ocuklarda mahede etmemiz gerekecekti.
c. Sezgicilik (nstuitionism): Temsilcisi Henri Bergson olan bu akm,
aklcln arlklarna temelden bir kar k olarak formle edilmitir.
Aklla neredeyse ayniletirilen zekann tam karsnda bir yer alr. Buna gre zeka, ancak hareketsiz, kat varlklar, maddeyi kavrar. Bu yeti nemli
olmakla beraber yeterli deildir. nk kendi bana ele alndnda zeka
hayat kavrayamaz.
22

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

Sezgicilere gre, madde hareket iinde olmadndan zekann inceleme


konusuna girer. Bu incelemeden de pozitif bilimler ortaya kar. Hayat ise
eylem ve deime demektir. Biyolojik bir temeli olan ve ara yapmaya yarayan zeka, bu yaratc hayat kavrayamaz. Bunu kavrayacak baka ve zel
bir yetenee ihtiyacmz var, bu da sezgidir. Sezgi, hayat kavramak, iinden duymak ve yaamaktr. Bu da bize hayatn bilgisini elde etmemize
yardmc olur. Bu bilgi, bize varln i elikisini kavramamza yardm
eden bir felsefe bilgisidir.
unu eklemek gerekir ki, varln nesneletirilmesi, her eyin fiziksel
gereklie indirgenmesi, akln mutlaklatrlmas vb. zelliklere kar sezgiciliin ne kard temel argmanlar dikkat ekicidir; ancak bu, sezgiciliin akn (mteal) olana gndermede bulunan ve varl akn, batn ve
te boyutlar iinde ele alan bir felsefe olduu anlamna gelmiyor, aksine
uzak mesafeden biyolojik metaryalizme gndermede bulunuyor. Dolaysyla bazlarnn analojiyi esas alan sezgiciliini tasavvufun temel terimlerinden biri olan Kef, Kalp Gz, Mkaefe veya Hads ile ayn ey saymak mmkn deildir.
***
Farkl ve daha alt versiyonlar sz konusu olmakla beraber Bat dnce tarihinde bilgi problemine bak alarn bu erevede ele almak mmkndr. Bu bak alarnn, insan hayat iin byk nemi olan bilgi meselesine yeterli ve tatminkar bir izah getirdiklerini ne srmek mmkn
olur mu?
Kukusuz bilgi konusu, insan hayatnn yalnzca bilinen ve grnrde
olan yann ilgilendirmekten ibaret deildir, bu yzden basit bir kavram
dzeyinde ele alnamaz. Bundan ibaret ve bu dzeyde ele alnmas modernlikle ortaya km ve insann hakikatle olan ilikisini tahrif etmi bulunan seklerliin ta kendisidir. Konunun bundan daha fazla ve akn
(mteal), te (uhrevi) ve ikin (batn) boyutlar var. Bilgi teorisinin kavramsallatrlmasnda ilk hareket noktasn tekil eden referanslar belirleyici role sahiptirler. Her durumda, insann akn/mteal bir kaynakla irtibat
halinde olmas veya olmamas, bilgi sahibi olduu nesnenin veya konunun
batn ve te boyutlarnn veya devamlarnn da olabileceini gz nne almas onun bilgiyi alglama tarzn derinden etkilemekte ve farkllatrmaktadr. slam ile sekler erevedeki bilgi trleri arasndaki ayrma yakndan bakldnda, mahiyete nemli olan bu fark aka kendini gsterir.
23

BLG NEY BLMEKTR

Batnn kadim tarihinde yaad bir trajedinin ifasz bir hastalk gibi btn dnyaya yaylmas beeriyetin urad en byk felaketlerdin biridir.
Bat, strabn azaltmak veya hastalna ifa arayaca yerde hastaln
beeriyetin hastal, strabn beeriyetin strab haline getirdi.
Grekler, doal olarak bilgi sorununu kavramsallatrmaya kalktklarnda tanrlar geerli ve gvenli bir referans olarak alamazlard; nk bu
tanrlar hem insana karyd, hem de zaten insana dorudan veya dolayl
yollardan vahiy gndermezlerdi. Tam aksine Yunanllar, kendi insani bamszlklarn korumak ve yeryz zerinde daha zerk (ve ayn zamanda zgr) bir hayat alan bulmak zere tanrlara kar Dounun hikmet
kaynaklarndan yardm almak durumundaydlar. Onlar, kendi tanrlarna
itaat etmekten ok, onlarla iddetli atmalara girmeyi kendi onurlar ve
insan olmaklklar adna daha erefli gryorlard. Hatta insann kendi
onurunu korumann tek yolu buydu. Haksz da saylmazlard.
Sonraki dnemlerde, ok tanrcla kar sert bir tutum alan Kilise de,
radikal hi bir yenilik getiremedii iin dnce dnyasnda ayn kaos srp gitmiti. Bir bakma Kilise, bir ok tanry tek bir at altnda toplam, fakat gemite tanrlar ile insan arasndaki mesafeyi ve anlamazl
korumaya devam etmiti. Kilise, dikey anlamda Yunandan gelen etkilere,
yatay olarak da iinde nev nema bulduu toplumun kadim ve yerleik
pagan kltr ve alkanlklarna kar yeterince seici davranmad.
Batda kltrel ve daha zelde zihinsel travmalarn sebeplerini, belki
de bu insan ile tanr ya da Hristiyanlk dneminde insan ile Kilise/din
arasndaki atmada aramak gerekir. Farkl bir gelenekten bakldnda,
Allahn insanla konumas, ona dorudan veya dolayl yollardan vahiy
gndermesi ile onu ynlendirmesi, yol gstermesi durumu bsbtn
farkl bir hale getirmektedir. nk burada Allah ile insan arasnda atma deil, ihsan ve inayet (fazl u kerem) ilikisi vardr.
Modern aa geildiinde bu temel yaklam byk bir deiim geirmeden varln devam ettirdi. Norbert Eliasn iaret ettii gibi, tamamen zgr, tamamen bamsz bir varlk isel olarak tamamen kendine yeterli ve dier btn insanlardan kopuk bir kapal kiilik biimindeki tekil
insan imaj, Avrupa toplumlarnn geliim tarihinde ok eski bir gelenee
dayanr. Bilginin kurumsal bir zne olarak belirmesi ile tekil insann kendisi ve dndaki dnya hakknda bilgiye tamamen kendi gcyle ulaacan varsaymas birbirleriyle ilintilidir. Bu insan figrnn bakalarndan
24

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

bir ey renmeye ihtiyac yoktur. Yani bu insan, Allahn vahiy gnderip


insanla konumasna ve peygamberlerin yol gstericiliine inanmaz. Grek
felsefesinde vahiy yoktu, Hristiyanlk da vahiyi sann bedeniyle zdeletirmiti.
Burada modern bilgi, bilimsel yntem ve genel olarak bilime ilikin
iaret etmemiz gereken nemli bir nokta daha bulunmaktadr. Bu nokta,
modern bilimsel telakki ile buna itiraz etme durumunda olan Mslman
zihin arasnda varolan ve giderilmesi mmkn olmayan temel bir elikiye iaret etmektedir; o da udur:
Modern anlay erevesinde bilim ve bilimsel faaliyet, insann belli,
amal ve sistematik yntemler kullanarak fizik gereklii -ama salt fizik
gereklii- anlama, aklama ve ondan yararlanma sreci ve bu srete harcad abay ifade eder. Bu srete sebep-sonu ilikisi merkezi bir neme sahiptir. Varlk dnyasnda ve aratrmann srd btn fiziki gereklik dzeylerinde her olayn ve fenomenin mutlaka bir sebebe dayand
kabul edilir. Ne herhangi bir ey yoktan var edilmitir ne de sebepsizdir.
ster rasyonalist ister deneyci veya baka bir zihni disiplin iinden baklsn, sebebin ve buna bal olarak olgunun nasl vuku bulduu konusunun aratrlmas bilimsel abann temelini oluturur. Bu, modern zihinle
uyum salar; nk fizik gereklikteki sebep tabii ki fiziki gerekliin cinsinden olacaktr, yani fiziki ve maddi bir hviyete sahip olmak durumundadr. Bilimsel bak asnn maddi sebep ve nasl sorusunun cevabyla
kendini snrlamas zamanla bir yandan zihni maddiletirir (baka bir ifadeyle maddeciletirir) dier yandan zihin maddi olandan baka hakikatleri kavrayamayacak kadar maddileme eilimine girer. Bugn kar karya
bulunduumuz modern zihin tam da budur.
Bilim, sebebi maddi faktr seviyesinde ele alr. Sebep nemlidir ve sebep aratrlmadan varlkta vuku bulan olaylarn hakikatleri bilinmez. Ancak sebebi belirleyen maddi faktr seviyesine kardmzda vesile gayenin yerine geer, gaye vesileden ibaret hale gelir.
Olaylarn gerisinde sebep arayan modern zihin hikmet aramaz.
Hikmet, ounlukla ve doas gerei gizlidir, fenomenlerin i hviyetinde gizlenmi bulunmaktadr; aratrlmay gerektirir. Hemen kendini bize
ele vermez, onu srekli aramak ve onun yolunda aray iinde olmak lazmdr. Hikmeti aramann yollarndan biri grnenden grnmeyene, bilinenden bilinmeyene ulamaktr. Ama hikmetin kendisi inkar edildiinde
25

BLG NEY BLMEKTR

veya salt sebep seviyesine indirgendiinde hikmet kendini geri eker, tekrar derin srlara brnr. Bu sayede grnenden grnmeyene, bilinenden bilinmeyene ulamak istediimizde, grnmeyeni grnr ve bilinmeyeni gereklik dzeyinde bilinir hale getirdiimizde bu hikmeti bulduumuz anlamna gelmiyor; hikmete sebep zerinden maddi ve fiziki bir
form giydirdiimiz anlamna geliyor ki, bu hibir zaman gerek hikmet
sahiplerinin ne yoludur ne bilgisidir.
Bu anlam erevesinde bilimsel aba sebepli ama hikmetsiz bir abadr. Modern telakki asndan olaylarn gerisinde, kkeninde veya ikin
durumlarnda hikmet yoksa onda ikin (mndemi), te veya akn
(mteal) bir ama da yoktur. Bu durumda insan, bildii, bilebildii veya
bilimsel bilgi seviyesine indirgedii fizik gereklie ve bu gerekliin srp gittii dnyaya kendisi (sekler) bir ama ve anlam ykler ve dnyay bu kendisinin verdii amaca gre kullanma, deitirme, dntrme
hakkna sahip olmu olur.
Fakat problem sadece bundan ibaret de deildir. nk eer ben ile
varlk (yani zne ile nesne) arasnda mutlak ve kesin bir kopu ya da aykrlk yoksa, varln fizik gerekliini hikmet boyutundan tecrit ederek
sebep seviyesine indirgediimiz zaman, bu erevede insann kendisi de
salt fizik gereklie indirgenmi olur. Baka bir ifadeyle, fizik gerekliin
ve onun zerinden varlk aleminin akn, te ve ikin bir anlam ve amac
yoksa, insann ve insan hayatnn da bir anlam ve amac yok demektir.
Bu erevede insan kendine diledii trden bir anlam ve ama ykleme
hakkn elde etmi olur. Kendini, benliini merkeze koyar, kendisini aan
her eyi kr bir taassup gsterek inkar eder. Oysa insann kendine ve varla anlam ve ama yklemesi, sadece yapabilirlik (istitaa) anlamnda bir zgrlktr, ama hibir ekilde bir hak deildir. Hak, Hakikatle mutabk
olan meru bir hkmn yerine getirilmesi, tan tam gediinde olmas gibi her eyin yerli yerine konmasdr ki, hak Haktan bamsz deildir.
Modern bak ile slam arasnda temel ayrlk noktas budur. Byle bir
kaos iinde herkes, kendi kiisel telakkilerini, akli yeteneklerini, nefsine ho
gelen eilimleri, istek ve tutkularn (heva ve hevesini), toplumda sahip olduu sosyal ve ekonomik statsn esas alarak, hatta mutlaklatrarak,
hem fizik gereklie hem hayatn kendisine ve dnyaya bir anlam ve ama
ykler. Burada g ilikisinin oynayabilecei roln nemini grmezlikten
gelemeyiz. G tarafndan baarlm btn abalar tarihin mahkemesi
26

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

olur ve son yarglar g sahipleri tarafndan verilmi kabul edilir. Byle bir
dnyada adaletin, ahlaki yce deerlerin ve insani gerek zgrlk araynn herhangi bir anlam yoktur. Hak, gllerin tayin ettii eydir. Gsz
olann zgrl olmad gibi hakk da yoktur. Modern dnya tam da yle
bir dnyadr; bu dnyann adaletsiz mahkemesinde g sahiplerinin kararlar geerlidir.
***
Eer insann yaratlm olduu gereini kabul ediyor isek, insann
yaratlm olmas bilgi problemiyle ilgili zmlemelerde bir takm zorluklar karr. Zorluklar, yaratlm bulunan insann potansiyel g ve melekelerinin limitlerinin olmas, snrlarnn bulunmasdr. Varlk dnyasnn en gelimi tr olmakla beraber insan yine de snrl ve sonludur.
Sonsuz ve snrsz olana sahip olmak istese de, onun elde edebilecei her
trl iktidar, servet ve bilgi izafi ve snrldr. nk sadece onu Yaratan
bunlarn mutlak vasfna sahiptir.
Kanlmaz olarak insan Allaha kar kendini bir yar iinde grmyorsa gcnn Ondan zayf olacan da kabul etmek zorundadr. Ne
kendi bana akl, ne yer ve artlar srekli deiim halinde olan deney ve
ne de her an yanlma ve eitli fenomenlere ve objelere kar farkl ekillerde tezahr kesin olan sezgi, insan hayatnn geleceini tayin etmee
muktedir bir bilgi kayna olma zelliine sahiptir. Akl, bir dnem dorular vazeder bir sonraki dnemde bunlar tahttan indirir. Akln sorunu,
kendi bana yol gstericilie kalkmas ve kendi bana kald zaman
nefsin istek ve tutkularn akliletirmesidir.
20. yzyln balarnda kesin bilginin deneyle elde edildiini ve deneyle veya deneysel ortamda elde edilmeyen bilginin hibir neme sahip olmadn ne srenler, bugn gemite bu yolla elde edilen bilgileri yeni
deneylerle tashih etmekte veya yanllamaktadrlar. Hatta Karl Poppere
baklrsa, bir ey yanllanmad srece kullanldr ve bu ey kullanl
olma vasf dolaysyla ayn zamanda dorudur. Bu durumda doruluk ve
kesinliin herhangi evrensel ve ebedi bir deeri ve lt yoktur.
Dn natralist sanatn nnde saygyla eilen sezgi, bugn kbik denen
sanat nnde vecd ve istirakla durmaktadr. Sanat, iktisat, siyaset, sosyal politikalar, hukuk, ksaca her alanda sabiteler kalmad. Her eyin hzl bir deiim iinde olduu syleniyor. Pekiyi, bu arada kayp giden insan hayat ve
bu hayat ekillendiren kurallar btnne, ancak snandktan sonra yanl
27

BLG NEY BLMEKTR

olduklar anlalan formllerin, modellerin zarar verdii insan nesillerine ne


oluyor? Sonralar tedavlden kaldrlacak bilgilerin, bugn iin iimize yarar
olsalar bile, bizim ebedi kaderimiz konusunda bize tatminkar eyler sylyorlar m? Yarn yanllarn kutusuna atlacaklarsa, bugn hayatmz kendileriyle dzenlediimiz bu bilgilere nasl gven duyacaz?
Ahlaki deerler asndan dorunun ve iyinin kendisi bunlardan bakas olamaz. diye her defasnda bize birer tabu mesabesinde empoze edilen bu bilgilere nasl gveneceiz? Bugn doruluunu tartmay aklmza getirmediimiz eyler, yine yarn yeni bulgu ve keiflerle boa kmayacan kim garantileyebilir? Koca bir insanlk hayatn, mukadderatn, hep
yarn rtlmee mahkum deerlere mi balayacaktr?
nsann kesinlii arama ihtiyac ontolojik sebeplere dayanr. nk insan bulunduu varlk mertebesinde kendini gvensiz bir konumda hisseder. Buras onun ebedi yurdu, skun bulduu evi ve meskeni deildir;
bundan dolay iinde skunetin ebedi huzurunu ve gvenini bulmadndan hep aray iindedir. Ontolojik gvenin temel erevesi, hakikatlerinden emin olduumuz bilgi (veya bilgiler) dzeyidir. Bu, emin vasfa
sahip olan bilgiler olmadka kayg bitmez.
Batnn tefekkr gelenei erevesinde bilginin deeri ve kayna etrafnda yzyllardr sren tartma, insann bu ontolojik gven duygusunu tatmin edecek bir ereve sunmaktan uzakta kaldysa, bunun gz ard
edilen sebepleri arasnda Tanr fikri, Vahiy-risalet ve insann varlktaki durumu konularnda yeterince aklayc bir erevenin gelitirilememi olmas nemli yer tutar.

dealizm-Materyalizm
Bat felsefesinin kadim bir konusu olan idealizm-materyalizm tartmas ile zihinsel faaliyetlerden ve yeni teekkl etmekte olan bilimsel disiplinlerden felsefenin ve metafiziin arndrlmas srasnda balayan tartma
arasnda mahiyet fark var. Eflatun, idelerden arketipleri (Ayn- sabite)
anlyordu. Bunlarn ne olduu ve varlktaki tezahrlerin bunlarla olan ontolojik ilikisi temel bir varlk tasavvuruyla ilgilidir. deler kk varlklardr
ve ancak varlktaki tezahrleri, da vurumlar yoluyla onlar hakknda bir
fikir edinilir. Aralarndaki iliki bir tr nesne-glge ilikisidir.
Sanayi devrimiyle paralel ortaya kan yeni dnceler, kadim filozoflara nemli atflar yapmakla beraber aslnda sosyal deiimin paralelinde
28

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

bir tr yeni aklama modelleri olarak teekkl ettiler. 1750de balayan


sanayi devrimi ilk nemli etkilerini 19. yzylda gsterdi. Topraa bal
tarmsal bir toplum, ticari ve snai burjuvazinin yeni toplum biimine dnt. Dnmn znde eski ile yeni, geleneksel olan ile yeni (modern) olan arasnda kkl bir kopu yatyordu.
Balangta, sermayeci snfn kat artlarn yumuatma olarak gelien
hareketler, giderek bir bakaldr fikrini yaygnlatrm, dolaysyla bu bakaldr kendi toplumunun dnce hayatnda felsefi veya ideolojik bir temel arama ihtiyacn ortaya karmtr. Marksizm byle bir dnemin
patlamaya hazr ortamnda geliti. i snfnn dayanlmaz artlarn deitirmeyi amalayan bu hareket giderek kktenci devrim fikrini ne karnca, karsnda somut olarak bulduu snfn ideolojisiyle de hesaplamak durumunda kald.
Bir snf olarak burjuvazi dine kar aldrszd, hatta Fransz devrimi
arifesinde ve devrim srasnda basbaya dinsiz-din kart bir kimlie brnmt. Ama tarihsel atma sonunda Kiliseye belli belirsiz bir alan tand ve bunu byk lde laiklik ilkesiyle somut bir ereveye oturttu.
Kilise byk mukavemetler gstermesine ramen yeni konumunu kabullenmek zorunda kald. Gemite aristokrasi ile olan organik ilikisi onu
yeni durumda apraz bir duruma drmt. Bu zellii dolaysyla artk elikinin burjuvazi ile ii snf arasnda srd bir tarihsel durumda Kilise, ii snfnn kurtarc ideolojisi olamazd. Bu snf kendine baka yollar, baka ideolojik konseptler arayacakt. Tarihsel ve maddi olarak
elverili bir ortamn gbeindeydi. Dinin kesinlikle tasfiye edilmek istendii o dnemin Avrupasnda ii snfnn kurtulu ideolojisini belli bir kuramsal ereveye oturtanlar, yani Marx ve Engels, burjuvazinin ycelttii
deerler btnnn kaynan kurutmak istiyorlard. Burjuvazi tabii ki
dindar deildi, ama materyalizm sz konusu olduunda yer yer metafizikle karm, ancak bir trl anlalmas mmkn olmayan idealizmle kar
koyuyordu.
a) dealizm: Denebilir ki, diyalektik materyalizm formle edilinceye
kadar idealizm, kendi varlnn farknda deildi. Yunandaki klasik durumundan farkl ve modern zamanlara mahsus olmak zere idealizmin tarih
sahnesine ortaya kmasn salayan ey sosyal, politik ve ekonomik alanda ba gsteren snf atmasnn kendine felsefi dzeyde merulatrc
ereveler aramaya koyulmasdr.
29

BLG NEY BLMEKTR

Snf atmas asndan yakn zamanlardaki dnceye bakmak, btn


dnce tarihinin snf atmalar sonucunda teekkl ettiini varsayan
Marxist yaklamn doruluunu teyit etmek anlamna gelmiyor. Ama bu,
sanayi devriminden sonraki snf atmalarnn sadece dnce hareketleri
zerinde deil, sosyal, politik ve ekonomik sistemler zerinde de kesin etkileyici bir rol oynadn grmezlikten gelmemize sebep tekil etmiyor.
dealizm, bilgi meselesine kendi felsefi dayana iinden bakar ve doal olarak -doruluu tartma konusu olsa bile- tutarl bir ereve izer.
dealizmde madd bir cevher yoktur ve btn gereklikler ruh cinstendir dncesi esas olduuna gre, bilginin de maddi bir cevhere dayand fikri kabul edilemeyecektir. dealistlere gre aslnda mekan ve zaman
hayallerden ibarettir. drak ettiimiz ekilde, eya alemi, zihnimizin tasavvurlarndan baka bir ey deildir. Eyann varl onun hakkndaki idraklerimize irca olunur, yani bu anlamda var olmak, idrak konusu olmaktr.
Hatta Kant, zaman ve mekann duyumlarmzn ekillerinden ibaret olduunu syler. nk tecrbeden evvel, bir baka ifade ile doutan tasavvur sahibi olmasaydk byle hkmlere sahip olmamz imkansz olacakt.
Bilimlerin ortaya kard bir ok mihaniki izah ekilleri tabiatn bizde tasavvur ettirdii hayallere uygun dyor. O halde bilgilerimizin kayna
idraklerimiz ve bilincimiz olabilir ancak.
Maddeyi ruhta ve ancak onun sayesinde kabul eden bu dnn, bilgi konusuna ilikin aklamas da bununla uygunluk arzetmektedir. Buna
gre madde, ruhun rn olan bir tasavvurdur. Leibniz, bu meseleye ie
ait tecrbemiz faktrn ekler. Bu faktr, her birimize bilincimizin varl hakknda bilgi verir. Bu bilincin ksmlar yoktur ve ayn zamanda metafizik bir gerekliktir, bir cevherdir. Leibniz, maddeyi grnten ibaret
kabul ederken, ferdi ve bir arada bulunan sonsuz derece monadlarn birbirine nasl uygun hale getirildii sorusuna tasavvur cevabn verir.
Buna karlk Schopenhaure, tasavvur ve iradeyi birbirinden ayrr.
Ona gre hayali idraklerin arkasnda bir gerek mevcuttur, bu gerek tarafmzdan bilinebilir. Bu da iradedir. Scopenhaure, idrakin ve soyut bilimin basit artlarndan kaan gerek bir bilgi edinme kaynana sahibiz,
der. Bu da ruhi hallerimizi ak olarak idrak ettiimiz i tecrbedir.
zetlersek, idealizm, bilinen ve varlnn inkar imkansz unsurlar kabul eder. Grnlerin arkasnda gizlenmi bulunan hi bir gereklii varsaymaz. Kendisine temel olarak herkesin tecrbe ile bildii ve phesiz
30

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

olarak gerekliini kabul ettii bu bilin (uur) hallerini, bu fikirleri seer.


Bize varl ve eyay baka bir eye mracaat etmeden aklayabileceimizi temin eder.
dealizmi kendi dnce btnl iinde ak seik olarak kavramak
mmkn deildir, diyenler bsbtn haksz saylmaz. Baskn karakteristik
zellikleri itibariyle youn bir zihin speklasyonu gibidir. Evrenin merkezinde ruhu gren bu dn, maddi dnyay nasl olur da mevhum bir
takm tasavvur olarak kabul ediyor, bu soruya tatminkar bir cevap bulmak
gtr. inde yaadmz, nesnel varln hissettiimiz, dokunup grdmz maddi dnyay bir grnten ibaret kabul etmek, bizi ak bir inkar fikrine gtrr. Ruhu evrensel ve tek yaratc, her eyin zn tekil
edici cevher olarak grmesi, ruhun ontolojik cevheri, mahiyeti hakknda
yeterli bilgilere sahip olmamamz dolaysyla anlalabilir bir kavramsal
erevenin kurulmasn zorlatrmaktadr.
Buna karlk Eflatun (Platon)un idealizmi yukarda anlattklarmzdan
biraz daha farkl bir ereve sunar bize. Eflatun, hocas Sokrates gibi herkesin zerinde ittifak edecei genel geer, evrensel ve ebedi ahlaki deerlerin ne olmas gerektii sorusunu sorarken, ncelikle doutan getirdiimiz bir takm bilgilerin her trl pheden uzak ve kesin bilgiler olduunu sylyordu. Matematik bunun belli bal kantdr. Eflatunu bu soruya ynelten ey, sofistlerin duyularn bilgisine kar gelitirdikleri ve zamannda hayli etkili olan itirazlaryd. Sofistler kesin bir dille duyulara gvenilmeyeceini sylyorlard. nk duyularn bilgisi akln apak bilgilerine aykr olabilirdi; farkl insanlarn farkl duyular olabilirdi ve hatta bir
insann deiik durumlarda deiik duyular mmknd.
Bundan septikler, din, rf ve genel geer ahlaki ilkelere kar bir tr nihilist dnceler gelitirdiler. Eflatun buna bir yerde katlmakla beraber o da bilginin duyu idraklarine dayandrlmayacan sylyordu- yine de
herkesin genel geer kabul edebilecei bilgiler ve ahlaki ilkeler vard. Bunlar ne grmezlikten ne bilinmezlikten gelinirdi. Duyularmz grnler
dnyasnn olular hakknda idrak aktlar verirler sadece. Oysa bunlarn
tesinde gerek alem hakknda bilgileri veren ve bu bilgiyi hatrlama yoluyla elde eden akl var. Bu anlamda renme (ve bilme) bir tr hatrlamadr. Biz bilgiyi, duyularmzdan deil, daha nce ait olduumuz dnyadan ve buraya gelmeden nce iinde yaadmz alemden alrz. Akllar
alemindeki varlklar gerek ve deimezdirler. Gerek bilgi o alem ile bu
31

BLG NEY BLMEKTR

alem arasndaki ilgiden kaynaklanan bilgidir. Biz o alemden -bir ekilde ve


her naslsa- bu aleme geldik, hatta tenzil-i rtbe ile buraya dtk. Ancak
biz daima o alemi hatrlarz; duyularn aldatc ve geici zanlarndan ancak bu hatrlama yoluyla kurtulur ve kesin bilgilere ularz.
Eflatunun ideler alemi ve bizim imdi iinde yaadmz grnler
alemi hakkndaki dnceleri, bir yerde kutsal metinlerin, vahiylerin adna hubt (Cennetten dnyaya d) dedikleri olayla yakndan ilgili grnmektedir. Hubttan nce biz hakikatin dnyasnda ve onu plak vaziyette grr ve tecrbe eder vaziyetteydik. Bir ekilde buraya, dnyaya
dmemizle, Hakikati ve Hakikatin Bilgisini unutmamza yol at.
Kuran, kendini Zikir olarak tanmlamak suretiyle bizi srekli hatrlamaya armaktadr ki, renmenin en nemli boyutu budur. Sonralar
Kant, Aydnlanma felsefesini temellendirirken, insann bu dnden
sonra aklyla erginlie ulamas abasn yeni dnemin temas olarak gsterecektir. Kant da, buraya dtmz kabul ediyordu, Aydnlanmann
buradan kurtulmak olduunu sylyor ve fakat bunun sadece aklla salanacan dnyordu. Yani Kant da selefleri gibi vahiyden ve yol gsterici bir Nbvvet fikrinden mahrumdu.
Bu adan baz konularda olduu gibi Eflatunu bu konuda da ayr dnmek lazm. Onun iin Eflatun, Yunanca konuan Musadr denmi
olmas bouna deildir. Eer Eflatunun ilk kavramsal erevesi referans
alnsayd, ona bir dip not olarak dlm olan Bat felsefesi belki de ok
daha farkl bir mecrada geliirdi.
b) Materyalizm: dealizmin tam karsnda yer alan bu dn ekline gre, her eyin z maddedir. Evren maddedir ve madde d bir gcn etkisiyle deil, kendi yasalaryla geliir. Onu tanmak iin onda varolan yasalar bilmek gerekir. te bu bilimdir. Ancak yasalar tanmak ve anlamak iin bu yasalara uygun bir dnme yntemi gerekir, bu da felsefe
olur. Topluca bu sisteme Diyalektik materyalizm demek mmkn. Diyalektik materyalizm, temel varsaymna gre bilme ve aklama yntemini
tabiattan karr. Byle bir bilgi, tabiat, bilin ve toplum btnln
gerekletirir. Bu dn eklinin ana ilkeleri ylece zetlenebilir:
Evren maddidir, maddeden ibarettir. Bilin maddi tabiatn rndr,
evren sonsuz eitlilikteki olgularn birbirlerine bal bulunduu bir btndr, tarih maddi gelimenin srecidir ve evrimci gelime eliki yasalaryla gerekleir. Evrene dardan ne balangta, ne bugn etki eden
32

Bat Felsefesinde Bilgi Sorunu

herhangi bir varlk mevcuttur. Yaratc da maddedir, her grn de maddenin bir rn, bilinteki deiik trdeki yansmalardr.
Bilin ve madde arasndaki ilikinin mahiyeti byle ise, bu durumda
ve kanlmaz olarak bilgi, insan bilincinin dnda bulunan ve ona bal
olmakszn var olan bir maddi yansmadan baka bir ey deildir. Bizim
bilincimiz ayna gibi maddi tabiat ve ondan edindii izlenimleri yanstr.
Dnce beynin, konuma dilin rndr. Zihin kendi bana ve yaratc
bir g olarak zgn ve otantik bir tasavvurda bulunamaz, o darda her
ne varsa onu yanstr ve yansyan eyler arasndaki temel ilikileri aratrr.
Eer madde olmasayd dil olmazd, dil olmasayd beyin olmazd ve beyin
olmasayd dnme de olmayacakt. Biz maddi tabiatn dnda baka hi
bir ey bilemeyiz. Onun bizde brakt ve ondan gelen ey bizim bilgimizin gerek esasdr.
Belli bir dnce geleneinin sren gelimesi asndan bakldnda,
idealizm ile materyalizm birbirlerine kart iki dnce ekli olarak karmza karlar. Ancak bununla beraber iki kart dnce ortak bir nokta
zerinde anlarlar. O da bilginin tek bir eyin rn olmas noktasdr.
dealizm bilginin zn ve yaratcsn ruh kabul ederken, materyalizm
ayn zn ve yaratc cevherin madde olduunu ne srer.
Materyalizmin referans ald maddi gereklikler, zlerinde onlar var
ve mmkn klan Hakikatten arndrldklar iin bizzat kendileri hakikatin yerine ikame edilmi ve bylelikle gerekliin kendisi mutlaklatrlmtr. Oysa Hakikat, kendini birden fazla ve ok eitli ekillerde tezahr
ettirir. Her bir ekil ve tezahr birer gerekliktir. Maddi alem, bu alemin
iindeki objeler, fenomenler, pei sra vuku bulmakta olan olaylar ve unsurlar ne kendi balarna vardrlar ne de ebedi olarak kendi varolularn
srdrme zelliklerine sahiptirler.
Hi kukusuz idealistler, maddi alemin birden fazla ekilde tezahr
eden gerekliklerini ve gerekliin dzeylerini kmsemekle zihinsel bir
yanlgya dmlerdir. Gereklik, ayn zamanda Hakla ilikilidir ve onu
varoluta sahneye karan tarafndan hak olarak tanmlanmtr. Yaratl
haktr. Gerekliin yasas varoluun maddi dzeydeki varlnn devam etmesi, gelimesi ve deimesidir. Ancak hikmeti, bir baka eye gndermelerde bulunmaktr.
Eer gereklik olmasayd en azndan biz ne Hakikat, ne Allah hakknda
bir fikre sahip olabilirdik. Ama biz olmasaydk da Hakikat ve gereklikler
33

BLG NEY BLMEKTR

vard, var olmaya devam edeceklerdi; baz blmleri, fonksiyonlar itibariyle bizim iin yaratlm olsalar bile, biz onlarn yaratclar deiliz. Allah, varl, maddeyi ve dnyay hak olarak yaratmtr. Bu adan varlk gerektir ve gerekliin ak ifadesidir. Bu bize ayn zamanda bir dil ile, lisan- hl
ile nemli anlatmlarda bulunmakta, nmze bir kitap gibi serilmektedir.
dealistlerin iddia ettiinin aksine, her biri birer vehim ve hayal olan eyler
Allahn varl, ilmi, kudreti ve iradesi hakknda birer ayet, sembol ve delil
olamaz.
Bu temel ve deimez zelliiyle gereklik boyutuyla Hakikatin
farkl ekillerdeki tezahr ve tecellileridir. Bunlar da gerekliin i z
olan Batn, st ilkesi olan Aknlk ve uzants/devam olduu te boyuttur. Bu temel vasf ayn zamanda hayatla tetabuk halinde olup gereklik ve hayat bir ve ayn kaynaktan neet etmektedirler. Nasl hayat en byk mucize ise, ayn ekilde kendisinde ikin (mndemi) bulunan boyutlar itibariyle gereklik de byk bir mucize ve mucizeler dzeneidir.
Gereklii hakikatinden tecrit ettiimiz zaman materyalizm, hakikati gereklikten ayrdmzda idealizm ortaya kmaktadr ki, bu iki dnme ve
aklama tarz da arlktr, yani biri ifrat dieri tefrittir.

34

II
SLAM KELAMCILARINDA BLG SORUNU

slam kelamclarna gre bilgi


Dier kitaplardan farkl olarak Kuran- Kerim kendini Allah tarafndan peygambere indirilmi bir ilim. olarak tanmlar (4/Nisa, 113).
Kuranda geen ilim kelimesinin semantiinde iki anlam dzeyi bir arada bulunmaktadr: Bunlardan biri salt bilgi, dieri belli bir btnlk ve
tutarllk temelinde bilginin ekillendii kavramsal ereve.
kincisinin anlalmas, yorumlanmas ve eitli maddi ve beeri fenomenlere uyarlanmas ii insana ait bir etkinlik olsa da, bunun da kknn
ve kaynann Kurann geldii kk ve kaynakla bir ilgisi ve irtibat bulunmaktadr. te insan her ne dzeyde olursa olsun, bu bilin asndan ilmi
elde etmeye alt zaman, hi bir zaman kaynan ezeli ve ebedi hakikatine sahip olamyacan, ilmin Allah katnda olduunu ve kendisine
ilimden ok az eyin verildiini (17/sra, 85) bilir, bu bilgiyle ilgili sahip olunmas gereken ilk ve en nemli bilin seviyesidir. nsann kendi abasyla sahip olduu bilgi (renilen bilgi); vahiy yoluyla insana indirilen bilgi (lim) ve Allahn sahip olduu bilgi (el-lm) birbirinden farkl
eylerdir. Mutlak ilim Allah katndadr. Vahiyle de az bilgi gnderilmi, insana da az bilgi elde etme imkan verilmitir. Allaha mahsus bilgi ellmdir, insann kendi akli, duyusal ve baka yol ve melekelerle bilebilecei bilgiler ise sadece bilgi (ilim)dir.
slam kelamclarnn konuyu ele al ekillerine baktmzda konunun,
yerine gre hem mulak hem de ak bir ereveye sahip olduu grlr. lk
dnem Mslmanlar birbirine yakn, fakat aklayc kavramsal ereveler
35

BLG NEY BLMEKTR

gelitirdiler. Ancak Emevilerin son ve Abbasilerin ilk dnemlerinden itibaren


baz harici ve siyasi etkiler sonucunda Mslman bilginler ve kelamclar arasnda bilgi konusu tekrar tartmaya sebep oldu. Buna yol aan faktrlerin
banda nceleri, Mutezilenin kendi bana bir akm olarak ortaya kmas,
sonralar tercme hareketleriyle aktel duruma geen Yunan Felsefesinin baz Mslmanlar tarafndan ilgiyle karlanmas ve hepsi tarafndan deilse bile, bir ksm tarafndan Yunan metafiziinin slam tefekkrne ve imanna
kar savunulmas hususu nemli yer tutar.
Mslmanlar, fetih hareketleriyle daha geni corafi alanlara yaylnca,
eski din ve inanlar da belli lde bu tartmann gelimesine yardmc
olmutur. Fetihle elde edilen topraklar, hem eski kltr ve dinlerin, hem
de Yunan felsefesinin okutulduu mekteplerin derin etkilere sahip olduu
yerlerdi. Szn ettiimiz iki dnem arasnda belli bir fark var. Balang
dnemlerinde, Mutezile ile ak mnakaalara giren ilk kelamclar (Mutekaddimin) dardan herhangi bir etki altnda kalmadan zengin bir literatr gelitirme baarsn gstermilerdir. Sonraki dnemlerde (Mteahhirn), kelam konularnn aratrlmasnda felsefenin nemli oranda etkili ve
ynlendirici olduu muhakkaktr. Yunan felsefe kaynaklarn ok iyi okuyan, anlayan ve tercme eden bir takm insanlar, sonunda Mslmanlarn
dnce hayatnda bamsz bir ekol tekil edecek noktaya ulatlar. zellikle Abbasiler dneminde, ynetimin zaman zaman bunlara arka kmas onlarn gcn bir kat daha etkinletirmi ve slam kelamclar karsnda daha avantajl durumlara gelmelerine yardmc olmutur. Ancak kelamclar balangta felsefeye kar bir tutum iinde olduklar halde zamanla
etki alanna girdiler; felsefeye ait baz kavram ve argmanlar btnn kelama dahil ettiler. Mesela Demokritin atom kavramn Arapaya
Czn la yetecezza (czlere ayrlamaz cz veya paralanmaz ekirdek)
diye tercme edip varlk grnde kullandlar.
slam filozoflar (Felasife) olarak tarihe geenler, Yunan felsefesinin
entelektel dzeyde gl savunucular iken -ki en nemli gayretleri din
ile felsefenin arasn uzlatrmakt-, kelamclar saf slami inanlarn bozulmamas iin trl gayretlere girmilerdi. Bilgi konusuna baktmzda filozoflarn ortaya koyduu tasnif ile sonralar Batda kan tasnif arasnda
baz bakmlardan benzerliklerin olduunu greceiz. Bu da, Ortaadan
balayarak Yeniaa kadar felsefe almalarnda slam filozoflarnn etkisine dair bize nemli bir fikir vermektedir. Ebu Bekir er-Razi ve Cabir b.
36

slam Kelamclarnda Bilgi Sorunu

Hayyan, bilgi konusunda akla gvenilemeyeceini savunurlarken, deney


ve mahedenin bilgisini daha gvenilir saymlardr. Yine, Mutezile kanadndan olan felsefeciler, akla ylesine gvenmiler ki, akl ile nass (nakil) attnda nassn akla tercih edilemeyeceini sylemilerdir. Muhyiddin ibn Arabi koluna bal olanlar ise asl bilginin kef veya ruhi cehd,
sezgi yolu ile elde edilebileceini ne srmlerdir.
slam kelamclarnn bilgiyi salt ve soyut olarak deil, fakat ona varmada takip edilecek yol ve yntem meselesiyle ilgilendiklerini gryoruz.
Kelamclara gre bilginin deeri ve kaynandan nce onun elde edili
yollar daha nemli bir konudur. Eer biz, bilgiye gtrc yollar tespit
edebilirsek elde edeceimiz bilginin genel-geerlii ve deeri de ynteminin niteliine gre aklk kazanacaktr. Kelamclar, bu yol ve ynteme sebep adn vermilerdir.
Sanldnn aksine slam bilginleri bilgi problemini ele alrken tek bir
referans erevesini alm deildirler. Birden fazla ve biri dierine gre daha ncelikli ereveler sz konusudur ki, bu slam kelamclarnn Batdakilerden farkl olarak kategorik bir indirgemecilie gitmediklerini, bilgi
trleri kadar bilgiye giden yol ve yntemlerde de oulculuu kabullendiklerini gsteren nemli bir husustur.
slam kelamclarnn bilgi konusundaki tezlerini anlayabilmek iin bilgiye gtrc yol olarak kabul ettikleri sebepler sralamas zerinde durmakta yarar var:
I. Duyularn bilgisi (Havass- selime): Be duyu, isimlerinden de anlalaca gibi, iitme, grme, koklama, tatma ve dokunmadr. Varln
maddi ve tabii dzeylerinde mevcut bulunan her ey hakknda bu duyular
sayesinde bilgi sahibi oluruz. Eer grme duyumuz olmasayd varlk alanndaki nesnelerin ne zelliklerini ne niteliklerini doru anlamamz mmkn olurdu. Hareketleri, ekilleri, geometrik deiimi ve srp giden her
eyi bu sayede anlyoruz. Dier duyularmz da bu seviyede bir neme sahiptirler.
slam bilginleri, bunlara ilevlerini tam olarak yerine getiren salkl duyular anlamnda havss- selime adn vermilerdir. Herhangi bir duyuda
vuku bulan bir zr duyular salkl olmaktan karr. Bu duyular, insann iinde yaad dnyevi varlk mertebesinde ou zaman kesine yakn
ve baz durumlarda kesin bilgiler verirler. Ancak be duyunun bilgisi kendine zg ve snrldr. Bu yolla elde edilecek bilgi iin duyularn shhat ve
37

BLG NEY BLMEKTR

ilerlik asndan tam olmalar lazmdr. Gz bozuk olan bir kiinin -mesela miyopsa- nesneleri, belli bir mesafeden nesnelerin ekil ve renklerini
olduklar gibi grmesi ve geree uygun bilgi sahibi olmas mmkn deildir. Burun, kulak, dil ve deri iin de ayn eyler sz konusudur.
Bu zellikleri dolaysyla duyu organlarmz eya ve olaylar hakknda
yerine gre bize kesine yakn bilgiler verseler bile, onlarn bilgileri btn
evren iin geerli olamaz. nk, duyma, gzleme ve alglama gleri snrldr. Gz, belli uzaklktaki nesneleri grebilir, gr mesafesi uzadka
onun gr sahasna giren nesneler adeta biim ve deiik grnmler kazanr. Gz de, kendi gr alanndan daha byk uzaklktaki bir nesneyi
gzlemekle ykml tutulduu iin yanlmalara der, verecei bilgi shhatini kaybeder. 400 mikro dalgann altnda ve 700 mikro dalgann stndeki varlklar grmesi mmkn deildir. Mikroplar plak ekilde gremeyen gz mikroskop kulland zaman grr. Bunun gibi st limiti aan
varlklarn durumu da yledir. plak gzle grlemeyenin varl nasl inkar edilemiyorsa, st limiti aan varlk ve boyutlarn (mesela meleklerin ve
cinlerin) varl da inkar edilemez. Bir odann iinde binlerce grnt var,
ancak biz bir televizyon alcs kullanmadka onlar gremeyiz. Televizyon sayesinde bulunduumuz yerden on binlerce kilometrelik mesafedeki
varlklar, hatta hareket anndaki grntlerini (canl yayn) grebiliriz.
stanbuldan New York veya Kahiredeki ses ve grntler alet olmadka
grmeyiimiz onlarn varlklarnn olmad anlamna gelmez. Gzn gr alan dnda kalanlar gz ve onunla gren insan iin artk gayb saylr. Gayb gzn nnde olmayan, aksi durumdaki mahede ise gzle
grlen, mahede edilendir. Gayb bir baka adan akn (mteal) olan ifade eder.
Grme ve gr ile idrak (alg) arasnda da bazan birebir iliki olmaz.
Baz durumlarda insan bakar, ama grmez. Bakp da grmeyen gz, temel
vasf olan basireti kaybetmitir.
O halde, duyu organlarmza, her bilgi konusu ve alan iin sonuna kadar gven duymaya kalkmamz hatal bir yol ve tutum olur. Hele onlarn
gzlem ve mahede alanlarn aan eyler iin g sahibi olmalarn kabul
etmemiz, bizi her halkrda yanl sonulara, hayatmzda iimize yaramas mmkn olmayan bilgilere gtrecektir. Byle alanlar iin gayb zellikle rnek gsterebiliriz. Fizik d evren ve olaylar hakknda duyu organlarmz ancak tahmini bilgiler verebileceklerinden bu alan hakknda eer
38

slam Kelamclarnda Bilgi Sorunu

bize dardan nemli ve kesin bilgiler verilmemise -Vahiy gibi- bu bilgiler


tamamiyle tasavvuri ve tahayyul bilgiler olacaktr. u anlalyor ki, bilgi problemini yalnzca duyu organlarmzn gc ve verileriyle zmleyemeyiz.
Bir baka adan duyu organlarmz bize eitli idrak aktlar verirler.
Ancak duyularn bilgisi bir takm grnler ve izlenimlerle snrl olabilir. Bu hem gereklik hakkndaki fikir ve bilgilerimizin deiik olmasna
yol aar, hem de nesnelerin deiimine paralel olarak izlenimlerin farkllamalar arzettiini gsterir. ou zaman ruhi/zihni tutum ve durumumuz duyular araclyla sahip olduumuz bilgilerde farkllklarn ortaya
kmasna sebep olur.
Buna ramen duyular araclyla elde ettiimiz bilgilerin tmnn srekli deiken ve mutlak izafi olduunu sylemek mmkn deildir. Bu
tr bilgileri kendi tabii seviyelerinde tuttuumuz takdirde, bu snrlar dahilinde bize zaruri ve doru bilgiler verirler ve esasnda daha st bilgilere
ulamamz iin duyularmzn ilk eldeki bilgilerine ihtiyacmz var.
D dnya ile ilikimizi kuran be duyu organmz nemli olmakla beraber, bunlarn kanalyla elde ettiimiz bilgilerin bir de i dnyada iinden
getii bir ilem var.
Abdullatif Harputi, burada da be ayr bir tr duyu faaliyetinin etkili olduunu sylemektedir. Ona gre:
1. Mtereke duyusu, d dnyadan duyularmzla elde ettiimiz eylerin resmini yapar;
2. Hayal duyusu, dorudan anlalmayan eylerden para bilgiler, czler karr;
3. Vehim duyusu, idrakleri, vehim ve hayalleri toplar, bir araya getirir
ve korur;
4. Hafza, birikmi eyleri kullanmak ve ilemek suretiyle bilgi haline
getirir;
5. Mutasarrfa duyusu, btn bu srecin akli bilgiye dnmesini salar.
slam kelamclar gayb duyularmzn dnda tutmakla ve duyu organlarmz her trl bilgi iin genel geer saymamakla empristlerden kesin olarak ayrlmaktadrlar. nk empristlerin, gzlem ve deneyin dnda olan evreni konu dnda tuttuklarn biliyoruz. Hatta bu ekoln nde
gelen filozofu Baconn Deneyini yapmadnz, gznzle grp mahede etmediiniz eylere inanmaynz dedii mehurdur. Ancak buna
39

BLG NEY BLMEKTR

ramen, mahede alemine ilikin olarak, Kelamclarn getirdii bu yntem, tecrbi ilimlerin gelimesine yardm etmi, yle ki, Batda sonra bir
akm olarak kan Emprizme fikir kayna olmutur.
Pek az kii tarafndan itiraf edilse de, doru olan u ki, Avrupa, deney
fikrini ve deneyin bilimsel aratrmalarda kullanmn Mslmanlardan
renmitir. Dierleri yannda Mslmanlarn dnya bilgi mirasna ve
bilgiyi aratrma tarihine yaptklar en byk katklardan biri sfrn kullanlmas ve deneyi aratrmalarda temel yntemlerden biri olarak ne karmasdr. Ama iaret ettiimiz zere, Mslmanlar deneye byk nem verirken, deney alann aan mteal varl inkar etme yoluna sapmamlardr. Rnesans sonras Aydnlanma a dncesi, gayb dnce alan
dna karmtr.
Mslman bilginlere gre deneyden kast, mmkn bilgi yollarndan
biri olan deneyi mutlaklatrmak deil, vuku bulan olaylarn sebeplerini
aratrmak ve bu olaylarn vuku bulu tarzlarnn nasl cereyan ettiini bulup karmaktr. Bu sayede ok sayda sr perdesi aralanm olacakt. Varlk dnyasnda saysz olay vuku buluyor. Sesler bunlardan bir tanesidir.
Seslerin veya korkun grltlerin nasl meydana geldiini renmeden
onlarn mahiyetini bilemeyiz ve ses karan nesnelere olmadk anlamlar
ykleriz. Badatta Hlagunun ilim danmanln yapan Nasreddin Tusi, bir rasathane kurmak iin tahsisat istedii zaman, bunun gereini kimseye haber vermeden gece byke bir kazan damdan aaya yuvarlayarak anlatmaya almt. Herkes bu korkun grltden korkup kendini
can havliyle yere atarken, Tusi, grltnn eyann tabiatndan, kazann
yuvarlanrken kard seslerden kaynaklandn anlatm, bilinmeyen
olaylarn korkusundan kurtulmak iin deney yapmak gerektiini sylemi
ve bylelikle dnd rasathane iin gerekli mali tahsisat karmt.
Tusinin anlatmaya alt u ki, tabiatta sebebini veya nasl vuku bulduunu bilemediimiz ok sayda maddi veya tabii olay, zaman iinde batl inanlarn teekklnde rol oynamakta, insanlar aklayamadklar olaylardan hareketle tabiat kuvvetlerine veya tabiatn baz blmlerine uluhiyyet isnad etmektedirler.
Be duyu organ deneysel bilginin elde edilmesinde nemli rol oynamakla beraber, gerekte be duyunun duyu alanna giren eylerle snrl olduundan bu bilginin btn eyleri ihata etmesi mmkn deildir. eyler
hakknda bilgi ancak anlamlandrlmak ve bir fikir niteliine gemek iin
40

slam Kelamclarnda Bilgi Sorunu

daha st bir alana tanmas ve bu alanda yeni bir tahlil, temyiz ve terkibe
tbi tutulmas gerekir. Akl bu st alann nemli melekelerinden biridir.
Fakat akln daha gelimi ve st seviyede bir tefekkr srecinin zinciri olabilmesi iin, onun varlk dnyasn akledilebilir bir sre olarak alglamas gerekir ki, bu da sadece nazarla, yani apak (bedihi) bilgilerle deil, istidlal ile mmkn olmaktadr.
II. Akl: Genel olarak Kelamclarn akldan anlad, ilk bakta hasl
olan bilgiyi veren eydir. Akl araclyla elde edilen bu bilgi de zaruri
olan bilgidir. Kelamclara gre insann apak (bedihi) bilgilere sahip olmas akl sayesinde mmkndr. nk akl olmadka, mesela parann btnden kk olduunu bilip kabul etmemiz mmkn deildir. Ancak bu,
herkes iin sz konusu olan zaruri bilgidir. Bu bilgi konusunda insanlar ihtilafa dmez. Asl olan stidlali bilgi konusudur ki, burada birbirinden
farkl ok sayda kavramsal ereve kmaktadr. Gr ayrlklarnn ortaya
kmas kimisinin apak bilgilerle (Nazar) yetinmesi, kimisinin istidlali kabul etmemesi veya farkl bir istidlal yolu (yntem) benimsemesidir.
Akl yoluyla iyi ile kt, yanl ile doru birbirinden ayrlabilir, bir araya getirilmesi gereken paralar birletirilir, bir amaca varmak isterken en
uygun, kullanl ve pratik ara ve yntemler seilir; bunlar akln bilebilecei eylerdir. Ancak baz eyler var ki, burada asl olan analiz (tahlil) ve
terkip (sentez)dir. stidlali bilgilere sahip olabilmek iin ncllere, n bilgilere ihtiya vardr. nk doruluklar bir temele dayanmay gerektirirler. Bunlar da zaruri bilgilerdir. Bunlar hem akl hem vahiy tarafndan temin edilir. Kendi bana zaruri bilgiler (nazar) temel alnacak olursa doru bir istidlal yapmak mmkn olmayabilir. Nitekim sadece aklla zaruri,
apak bilgilere sahip baz insanlar varln bir Yaratc tarafndan yaratldn kabul etmiyorlar -Allahn varlna iman eden ile inkar edenler, mesela parann btnden kk olduu konusunda ihtilaf etmezler, ama
ok daha st bir bilgide ayn grte deildirler- bunun sebebi istidlal
yapmamalar deil, istidlal yaparken sadece aklla yetinmeleri ve akllarn
yanl kullanmalardr.
Yakndan bakldnda Kuran akl ve kendi bana akln nemine herhangi bir vurgu yapmaz; srekli ne kard akletme fiilidir. Eer kii akledebilirse, istidlal da yapabilir. bn Sinaya gre, her trl bilgi akledilebilir
bir ekiller dzeneidir. Bu anlamda varlk alemi de akledilebilir ve bunun
iin apak bilgiler ile vahiy temel alnarak alem akln konusu ve bilgisi olur.
41

BLG NEY BLMEKTR

Bu sayedeki istidlal, akln tefekkr faaliyetidir ve bu faaliyet, hem varlktan


hem d dnyadan bamsz deildir. Bu zelliiyle slam Kelamclar, idealist filozoflardan kesin olarak ayrlmaktadrlar. nk idealistlerin ne kard zaruri ve apak bilgiler d dnyadan ve duyulardan bamsz bilgilerdir. slam filozoflar da varl kendi iinde blmlere ayrarak benzer zaruri
bilgilerin olabileceini savunmulardr. Bu adan akl konusunda slam filozoflar ve Kelamclar arasnda tam bir fikir birliinden sz etmek mmkn
deildir.
Filozoflar, ounlukla akl (bamsz) bir cevher olarak kabul etmilerdir. Onlara gre latif olan bu cevher doru ve yanl birbirinden ayrr. Bir
ksm ise akl ile ilmi ayn ey, zde kabul etmitir. Genel kabul grmeyen
bu tanmn dnda bir baka tanma gre ise, akl eyay kendisiyle idrak
ettiimiz bir kuvvettir. nsanda bu kuvvet bulunduu iin insan, dinin
emir ve yasaklarn yerine getirmekle grevli klnmtr.
Birok slam bilgini de Bakllaninin u tarifini uygun grmtr: Akl
bir nurdur. Bu nur sayesinde hakikat anlalr, din ve dnya ileri aydnla kavuur. drak kalb ile olur ve bu ite ona en byk yardmc akldr.
Kuran- Kerim, artc bir biimde fkhetmeyen (7/Araf, 179) ve akletmeyen kalbden (22/Hacc, 46) sz etmektedir. Hz. Ali de, akln yeri kalbdir, aydnl ise dimadr, demitir.
Akln gelimi istidlal zelliine sahip olmamas, onun araclyla doru ve ie yarar bilgilerin elde edilmeyecei, hatta bsbtn istidlal yapmayaca anlamna gelmez. Eer yle olsayd, bugn bilimsel bilgi ve teknoloji mmkn olamazd. Descartese, varln fizik boyutuyla geometri ve
matematiin diliyle zmlenebileceini sylerken, slam kelamclar ve filozoflar gibi akln nazar boyutunu, yani apak bilgileri temel alyordu;
baka bir ifade ile bu gr Mslmanlardan iktibas etmiti. Fakat Descartesen gelitirdii sistemde bu, kanlmaz olarak varln salt nazar boyutunda alglanmas gibi zihni bir trajediye yol at. nk maddiletirilmi varlk, nicel (kantitatif) boyutuyla ve sadece matematik ve geometrinin
diliyle aratrldnda, bilinenden bilinmeyene, buradan teye, fizik evrenden akn aleme, zahirden batna veya mahededen gaybe giden ve bizi
ynlendiren zihni boyut, yani tefekkr gz ard edilmi oldu. Bu yzden
muazzam bir maddi bilgi birikimi ve bu bilginin uygulamaya konmasyla
ba dndrc bir teknoloji ortaya km olmakla beraber, modern insann entelektel yan zaafa urad, tefekkr kabiliyetini kaybetti ve mesela
42

slam Kelamclarnda Bilgi Sorunu

varln en byk mucizesi olan insan zerinde alma yapan biyologlarn


bir blm Yaratc Tanr fikrine sahip olamad.
Akl ile ilgili bu gr ve tanmlar bir yana braklacak olursa, Kelamclar arasnda en byk mnazara ve mnakaalarn akln fonksiyonuna
dair olduu sylenebilir. Bilginin elde edilmesinde ve bu bilgilerin dini
hkmler karsndaki yeri konusunda tartmalara paralel olarak deiik
ve birbirinden farkl akmlar ortaya kmtr.
Problem udur: Akl bize neleri retebilir? Bu yolla elde edilecek bilginin deeri ne olacaktr? Akln bilgisi ile nassn bilgisi arasnda ne tr ilikiler kurulabilir? Hatta akl ile nass (nakil) atrsa bizim tercihlerimiz
hangi ynde olacaktr? Akl nass olmadan da baz eyleri bilebilecei savunuldu. slam kelam tarihinde genellikle Hsn (gzellik) ve Kubh (irkinlik) bal altnda incelenen ve oka tartlan bu konuyu ylece zetlemek mmkndr:
1. Mutezilenin gr: slam kelamnda aklc olarak bilinen Mutezileye gre akl, iyilii ve ktl bilebilir. Bir eyin iyilii ve ktl
aklla bilineceinden Allahn iyilii emretmesi gereklidir. Bunun iin de
Kitap ve Snnet gibi dini delillere ihtiya yoktur. Baka bir deyile, eer
Allah vahiy gndermeyecek olsayd da akl, vahiy araclyla bildirilen iyi
ve kty bilebilirdi. Akln gzel bulduu eyler farz, kt grd eyler ise haramdr. Ancak bu konuda dini emirlerin bulunmas akln tasdik
ve reddine destekleyici mahiyettedir. Nitekim baz dini hkmlerin sonradan neshedilmesi, yani yrrlkten kaldrlmas buna delildir. Oysa akln
iyi olarak veya kt olarak kabul ettii hkmlerde yrrlkten kaldrlma ya da deitirme yoktur. Adam ldrme, aklen haram ise, bu her yerde ve artlarda haramdr.
Bu gr bizi, iki nemli noktaya gtrr: Birincisi, akl teride, yani
hkm ve kanun koymada (yasama faaliyetinde) kaynaktr ve hatta eriattan stndr. Burada ilk akla gelen soru udur: Tarihsel artlarn etkileyici faktrleri bir yana, acaba Mutezile, yzyllar nce, bugn yasama faaliyetinin temelinde sadece akl referans alan laiklie bir gndermede mi
bulunuyordu?
kincisi haram olan fiillerin, eylemlerin yaratcs Allah deil insandr.
Allahn yaratma fiili, yalnzca iyi ve gzel eyler iindir. nsan, fiillerinde
yaratma imkanlarna sahiptir. Nitekim fiillerin yaratlmas ve insan iradesi,
yani hrriyeti konusu ayrca Mutezile ile Ehl-i Snnet Kelamclar arasnda
43

BLG NEY BLMEKTR

mnakaa edilmitir. Akln emir ve nehylerde kendi bana kaynak olmasna delil olarak da el-Enam suresinde (Ayet, 74) anlatlan Hz. brahimin kendisine vahiy gelmeden evvel Allahn varln bilmesini gsterirler.
Fakat elbette problemin baka bir boyutu da vardr: Mutezilenin nasslar arasndaki nesh olayn ne srp akln kendi kurallar arasnda nesh
olmayacan sylerken acaba ebedi ve btn zamanlar iin genel geer bir
akl cevherinden mi hareket ediyordu? Sahiden akl her zaman, her yerde
ve her durumda tek dorular m savunur ve ngrr? Bir zaman akln
doru kabul ettii eyler baka bir zamanda yanl kabul edilmez mi? Tarihsel ve deneysel olaylar bu konuda aksi rneklere iaret etmektedirler.
Baz kltrlerde geerli ve meru bir sebep olmad halde insan ldrlebilmekte, cinayet akliletirilebilmektedir.
Saf cevher olarak ebedi ve evrensel bir akldan sz etmek mmkn
olsayd -ki akln byle bir zellii vardr- Mutezilenin temel varsaymlar doru kabul edilebilirdi. Ancak bata nefsin, istek ve tutkularn etkisi altnda olan akln doru ve yanl bir ok eye fetva ve cevaz verdiini biliyoruz.
Gulat olmayan iann da bilgi konusundaki grleri Mutezileye yakn saylr. Hsn ve Kubhun bilinmesinde akln geerli bir kriter olduunu savunur. Ancak Mutezileden farkl olarak akl ile nass atrsa akla kar nassn tercih edileceini kabul eder. nk ia fkhna gre nassn olduu yerde ve konuda itihat yaplamaz. Bu da Ehl-i Snnetle paralel bir
tutumdur. Bu konuya kitabmzn ilerleyen blmlerinde tekrar dnme
frsatn bulacaz.
2. Earilerin gr: Eariler, Mutezilenin grlerini temelden
reddederek ve aksi ynde izahlar getirerek, akln eri hkmlerin belirttii iyilik ve gzellikleri bilemeyeceini savunurlar. yilik ve gzellik, dinin verdii haberlerle bilinir, bu konuda hkmler iner. Bir ey emredildii iin gzel, nehyedildii, yani yasakland iin irkindir. yilii ve
ktl eri deliller olmadan akl kendi bana bilemez. Nitekim dinin
delilleri kendisine ulamadan nce len, cezaya layk deildir. Kuran-
Kerimde Biz bir peygamber gndermeden (hi bir kavme) azap edici
deiliz. (17/sra, 15) buyrulmaktadr. Bu ayetten de anlalaca gibi Peygamberlerin haberleriyle karlamadklar srece topluluklar sorumlu
tutulmuyor. Oysa akl bu alanda belirleyici ve yeterli bir fonksiyon sahibi olsayd bunlarn sorumlu tutulmas gerekirdi. nk bu insanlarn
44

slam Kelamclarnda Bilgi Sorunu

aklsz olduklarndan ayette bahsedilmiyor, ancak akll olmalarna ramen baz eyleri vahiy ile bilmeye muhta olduklar syleniyor.
3. Maturidilerin gr: Maturidiler daha farkl bir aklama getirirler. Onlara gre akl, dinin emir ve yasaklarna muhatap olma ehliyetine
ve formasyonuna sahiptir. Dini emir ve yasaklar akl olmadan anlalamaz.
Bundan dolay akl, yaratc olan Allah ve din konularn bilmeye yarayan
bir aratr. Akl, iyi ve kt olan bilme, birbirinden ayrma zelliklerine
sahiptir. Ama akln bunlar bilmesi onun bu ite ara olarak yaratlml
dolaysyladr. Yoksa Mutezilenin iddia ettii gibi bunlarn haram ve helal
klnmas Allaha ait bir itir. Allah bir eyi helal veya haram klar, akl bu
hkme muhatap olur ve anlar.
mam Maturidi ve mam Ebu Hanife, insann kendi akl gc ve yeteneiyle Allahn varolduunu bilmesi gerektiini sylerler. Ama dini hkmleri bilmekle ykml tutulamaz. nk yer, gk, hayat ve btn evren varolu ve cereyan edi ekliyle tek bir Yaratcnn varln gerekli, vacip klar. nsan bu muhteem fenomenlerin evrenine, objeler dnyasna
bakt halde Yaratc dncesine ulamyorsa kusur ve suu kendinde
aramaldr. Ancak dini hkmleri, emir ve nehyleri, helal ve haramlar bilmeyebilir, bunun iin de peygamberler gnderilmitir.
zetlediimiz bu zengin tartmadan kan sonu udur ki, ister akla
merkezi bir deer verenler olsun ister akl belli bir erevede tutanlar olsun, slam dnce tarihinde hibir akm akl mutlaklatrm deildir.
Esasnda akln nakille, yani nassla kar karya getirilmesi, sanki ikisinin
iki ayr ve kart eylermi gibi gsterilmesi yanltr. nk Kuran, ak
bir ekilde ve tekraren insan hem Allahn varl, hem ahiret ve risalet konusunda hem de indirdii hkmler konusunda akletmeye aryor, akln kullanmayanlarn zerine bir pisliin dtnden/deceinden
(10/Yunus, 100) sz ediyor.
Bu srar ve tekrar akln kendi bana saf bir cevher olarak hakikati bilebileceini gsterir. Ancak insann saf akla ulamas hemen hemen imkansz gibidir veya bu ok ender/sekin insanlarn ulaabilecei en yksek dzeyde bir mertebedir. Akl genellikle insann iinde gzn at
sosyal, kltrel ve maddi evrenin etkisinde teekkl eder. evre, akl
zerinde yerine gre etkileyici yerine gre belirleyici roller oynar. kincisi akl ok daha ar bir biimde nefsin, egonun, istek ve tutkularn etkisi altna da girer. Birok eyi hakikatte deerli olmad halde akliletirir,
45

BLG NEY BLMEKTR

akli bir forma sokar (rasyonalizasyon). Bu durumda akla tek bana gvenilemez. Burada da Eari ve Maturidilerin dedii gibi, lahi hkmler
son mercii olmaldr. Akl bu hkmleri, bilhassa maksatlar itibariyle
hibir zaman iptal etme hak ve yetkisine sahip deildir, olmamaldr.
Doru haber (Haber-i sadk): Bat dncesinde aklclk ve deneycilikten baka sezgicilik de yelpazedeki yerini alm olmasna ramen, slam Kelamclarnn bilginin kaynaklarndan veya sebeplerinden biri olarak
kabul ettikleri ve zerinde nemle durduklar Sadk Habere karlk olacak bir eye rastlamyoruz. Bunun sebebi vahiy fikrinin bilgi problemi ele
alnrken herhangi bir ereve iinde yerletirilmemi olmasdr. Haber
olarak kabul edilip kullanlan ey, daha ok tarih ve tarih aratrmalarnda
bavurulan maddi veya kltrel malzemedir. Oysa slam kelamclar asndan Sadk Haber, sadece tarihle ilgili deil, ayn zamanda bilginin kendisiyle ilgili olarak da nemli bir kaynak durumundadr.
Bu zellii dolaysyla slam bilginleri bilgi kaynaklarna nc bir
faktr, yani Haber-i Sadk eklemilerdir. Deyimin szlk anlam doru, yanlmaz, hakikat olan haber veya bilgi demektir.
Kabul edilebilir ve kullanlabilir bir bilginin haber olabilmesi iin, onu
bize getiren ve bildiren bir habercinin olmas gerekir. Ancak her haber kabul edilemez ve ona gre davran tayin edilemez. Doru ve gvenilir haber yannda yalan ve yanl haber de mmkndr. Bu durumda haberi getirenin hem kendisine hem de getirdii haberin muhtevasna, niteliine bakmak gerekir. Eer haberci, teden beri doru ve gvenilir (es-SdklEmn) ise, onun haberine baklr. Ama baklan habere itibar edilmesi yine
de haberin niteliine baldr. lk elde haberin iaret ettii olgulara uygun
olmas art aranr. Fakat gelen haber her zaman ve ilk elde olgularla tam bir
tetabuk iinde olmayabilir veya olgular aan nitelik ve boyutlarda olabilir.
Genellikle peygamberlerin getirdii haberler byledir. Burada da haberin akln zaruri bilgilerine uygunluu, duyularn bilgileri dnda olmamas ve belki de en nemlisi vicdani olarak benimsenmesi nemlidir. Eer
akl, duyular ve vicdani kanaat bir arada gelen haberi teyid ediyor, kalbi
tatmin ediyorsa haber dorudur, doru bir kaynaktan gelmitir ve doru
bir kii (haberci/Nebi) tarafndan getirilmitir.
Bu da kendi iinde e ayrlr:
1. Mtevatir haber veya bilgi: Tevatren, zincirleme gelen haberin
bilgisidir. Istlahta, yalan zere ittifak etmeleri mmkn olmayan bir insan
46

slam Kelamclarnda Bilgi Sorunu

topluluunun veya topluluklarn naklettii habere denir. Bu haberin verdii bilgiler, farkl birok topluluk ve evre tarafndan tabiat icab dorulanr. Byle bir haber, zaruri bilgiyi gerektirir, yani aksini iddia etmek mmkn deildir. Mesela, Endonezyann bakenti Jakartay biz grmediimiz
halde onu gren, iinde yaayan birok kii bize Jakarta hakknda bilgiler
verir, biz de yle bir ehrin bilgisine varrz. Yine eski kavimler hakkndaki
haberler, tarihte olup bitenler bu tr bilgiler iinde saylr. Hakknda yazl
bilgi ve kaytlar olmasa bile, mer b. Abdlazizin hicri 99 ila 101 tarihleri arasnda Emevilerin bana halife getii ve stanbulun 1453te Fatih
Sultan Mehmet tarafndan fethedildii byle mtevatir bir haberin kesin
bilgisidir. Mtevatir haber, bize bir bakma salam bir tarih gr verir,
tarih bilgisini temellendirir, onu kiisel ngr ve spesifik yorumlara mahkum olmaktan kurtarr.
mam Maturidi, mtevatir habere en gvenilir referans olarak dili
gsterir. Biz bir aile iinde doar ve bir sosyal evrede byrz. Dil araclyla aldmz kltrel haslann btn haber niteliindedir. ktisat,
ticaret, tarm, salk, eitim ve gndelik hayata ilikin bilgilerimizin ounu, tek tek deneme snama yoluyla renmez ve her birini kendi bamza bilmeye kalkmayz. Bir bakma Maturidiye gre Amerikan ktas bir
kere kefedilmise, onu tekrar tekrar kefetmeye kalkmak gerekmez. Ancak tabii ki bilgiler geliir, birikir ve farkllklar arzedebilirler.
Tevatren gelen haberin bilgisini shhatle kabul edebilmemiz iin tevatr artlarnn gereklemesi gerekir. Bu da ksm olarak gsterilmitir:
a) Tevatr salam bir hisse dayanmaldr: Haberi nakledenlerin be duyularnda bir bozukluk olmamaldr. Mesela krler okulunda iki yz kr
rencinin fil hakknda verecekleri bilgilerde tam bir ittifak olsa bile bu
bilgi tevatr derecesinde bir bilgi kabul edilemez. ifahi bilgiye dayal fil
tasavvuru veya her bir krn file dokunarak verecei bilgi, krler saysnca fil tanm ortaya karr. Bu adan krlerin fil tarifi mehur bir deyim
olmutur. Yine be duyunun bilginin somut veya vakasn bizzat gzlemlemesi de aranan artlar arasndadr. Efsane, mitoloji ve buna benzer haberler btn halk ve hatta edebiyatlar tarafndan nakledilmi olsa dahi,
salam bir bilgi olamazlar.
b) Nakledenler arasnda ittifak artnn olmas: Tevatr yoluyla bize
intikal eden haberleri veya baka bir ifadeyle haber nakilleri arasnda
tam bir ittifak art aranr. Raviler arasnda gr birlii yoksa bu haber
47

BLG NEY BLMEKTR

shhat derecesini kaybeder ve ona kesinlik kazanm gzle baklmaz.


c) Haber kati nasslara, Kitab ve Snnete aykr olmamaldr. Bu u demektir: yle bilgiler var ki, bilgiyi nakledenler arasnda tam bir ittifak
bulmakla beraber, haber kesin anlamda Kurann verdii haberle elimektedir. Byle bir bilgi tevatr yanl bilgi kabul edilir. Mesela, Yahudilerin Uzeyri, Hristiyanlarn Hz. say Allahn olu kabul etmeleri ve
buna inanmalar veya Tevratta yer alm olsa bile baz peygamberlerin su
ve gnah saylan fiiller ilemi olduklar iddias her iki dinin mensuplar
tarafndan benimsendii halde Kurann nasslaryla elitii iin bizce salam bir bilgi kabul edilemez: Yahudiler, Uzeyr Allahn oludur, Hristiyanlar da Mesih (sa) Allahn oludur, dediler. Bu, daha nce inkar
edenlerin szlerine benzeterek azlarnda geveledikleri bir szdr. Allah
onlar yok etsin, nasl da uyduruyorlar... Oysa O (Allah)dan baka ilah
yoktur. Allah (da) kotuklar elerden mnezzehtir. (9/Tevbe, 20-22)
Ayet, aka Allaha oul isnad etmeyi reddeder ve Allah bundan
tenzih eder. O halde Yahudi ve Hristiyanlar bu bilgilerinde yanlmaktadrlar. Bir baka rnek, Nuhun gemisinin tufann dinmesinden sonra Cudi da zerinde durmu olmas gibi. Tevrat, Nuhun gemisinin Ararat
(Ar) Da zerinde durduunu sylyor: Gemi yedinci ayn onyedinci gn Ararat dalarna oturdu (Tekvin, 8:4). Kendisinden nceki kitaplar tashih eden Kuran- Kerim, aka geminin Cudi da zerine durduunu sylemektedir (11/Hud, 44).
2. Haber-i resul (vahiyi bilgi): Risaleti mucize ile ispatlanm peygamberlerin Allah tarafndan Cebrail aleyhisselam vastasyla bize ilettikleri bilgilerin toplam bu blmde incelenir. slam Kelamclar bu bilgiyi
zaruri bilgi olarak kabul etmilerdir. Batda bu trden bir bilgi trne
rastlanamaz. Bunun de sebebi vahiy fikrinin bulunmamasdr. slam dini
ise, bilginin en stn ve nde gelen trn bu kaynakta arar. Hatta dier
btn bilgi kaynaklar bu bilginin belirgin ve muhkem ltlerine gre
tashih edilmeye, dorulanmaya muhtatr.
Kelamclar, gayb ve mahede alemiyle ilgili bilgi ve hkmlerimizi ilk
planda Allahn verdii haberlere gre dzenlemek durumunda olduumuzu dnmlerdir. nk eer elimizde tayin edici ltler yoksa, neyin
sahiden doru bilgi olduuna karar vermemiz mmkn olmaz. lerde de
greceimiz gibi Allah Alim olma sfatna sahiptir ve btn varlklarn
yegane Yaratcs olduundan varlklar hakknda ondan daha bilgi sahibi
48

slam Kelamclarnda Bilgi Sorunu

olabilecek bir varlk tasavvur edilemez. Vahiy olay, Allahn ezeli ve ebedi
ilminin bir ksmnn peygamberlere iletilmesi halidir. vahiye inanmak slam
inancnn temelini oluturur, Amentnn en nemli artlarndan biridir.
Vahiye inanmayan bir kii hibir ekilde slam dairesi iinde mtalaa edilemez.
vahiyi melek araclyla peygamber ald ve bize tebli ettii iin buna peygamberin verdii, getirdii haber diyoruz. Bizim bak amzdan
peygamber (ismet sfat dolaysyla) Allahn korumas altnda olduundan ve kendisi inisiyatif kullanp da bir ey syledii veya bir fiilde bulunduu zaman -gerektike- yine vahiy yoluyla tashih edildiinden Kuran
yannda, snnet de bu bilgi kategorisi iinde ele alnmaktadr.
3. lham: slam bilginleri arasnda oka tartlan bir baka konu ilhamdr. lhamn varl konusunda byk bir tartma yoksa da, bilgi
kayna olup olmayaca konusu tartmaldr. Bu konuda farkl grler
teekkl etmitir.
Bir ksm dnrler akl ve be duyu kanalyla elde edilen bilgilerin
salam bilgiler olamayaca fikrini ne srerek, kiiye gelen ilhamlarn asl
bilgi kayna saylmas gerektiini sylemilerdir. Bu ilham da kiinin
uzun ve meakketli zahidane tavrlar gerekletirmesi, birtakm ruhi safhalar yaamas ile gerekleebilir. Hatta bazlar, Sadk Haberin bile esasl bir bilgi kayna olamayacan sylemilerdir. Bunlar da daha ok Rafiziler olmutur.
Batda Sezgicilik olarak benzerini grdmz bu akmn savunucular
fikirlerine destekleyici mahiyette ayet de bulmulardr: Sonra da ona hem
ktl, hem ondan saknmay ilham edene... (91/ems, 8) ayeti gibi... Bu
ayetin ilham bilgilere gvenilir bir destek tekil edemeyeceini syleyen
mfessir ve kelamclar, O zamirinin Peygambere ait olacan sylemi,
buradaki ilhamn da Cebrail ile gelen vahiy veya Cebrail olmakszn kendi
bana Peygamberin kalbine ilka olunan vahiy olduunu sylemilerdir.
Istlahta ilham, kiinin kalbine feyz yolu ile ilka olunan ey olarak tarif
edilmitir. Peygambere gelen ilham ancak vahiy olacandan bunu vahiy
kabul etmek mmkndr. Bunun yannda ilham ile Peygambere gelen
vahiy ayn eyler deildir. nk genelde ilham dolaysz ve aracsz bilgi
ilkas iken, vahiy olaynda melek bir aracdr; dorudan konuma (Hz.
Musa rneinde olduu gibi) veya dorudan ilka da mmkn olmakla beraber, esas prosedr melein vahiy getirmesidir.
49

BLG NEY BLMEKTR

Peygamberlerin dndaki kiilere ilham gelebilecei kabul edilse de, Kuran tarafndan aka belirtilmedike, mesela Hz. Musann annesine
gelen ilham rneinde olduu gibi- bunun rahmni veya eytani olduundan biz, bu olaya tank olmayan veya bu tecrbeye itirak etmeyen insanlar olarak kesin bir bilgiye sahip olamayz. Bu durumda bu bilgi, ancak sahibini balayabilir ve bakalar iin balayc delil veya referans tekil edemez. Nitekim Asr- Saadetten 5, 6 asr sonra yaayanlar Peygamberden
dorudan hadis naklettiklerini ve bu hadislerin kendilerine ilham yoluyla
geldiini ne srerek hadis ilminde yeni bir usul gelitirme teebbsnde
bulunmulardr. yle ki airlerin yazd iirler bile ilham rn kabul
edilmi, aire ilham getiren cine Halil denmi ve bu iirlerde geen akl
almaz eyler shhatli bilgi telakki edilmitir.
Kukusuz ilham bilgi yollarndan biridir. Elbette Allah baz kullarna baz ltuflarda bulunur, kalplerini kendine aar ve baz ilhamlar verir. Bu mmkndr. Bilginin niteliine gre onu elde etmenin yollar
ve yntemleri farkllklar gsterir. Bilgiyi mmkn olan tek bir ynteme indirgemek, bizzat bilginin kendisini snrlamak demektir. Baz sekin ruhlar ilham yoluyla baz bilgilere ulaabilirler ve bu bilgileri kesinlik de ifade edebilir. u var ki Kelamclarn zerinde durduklar nokta
nemlidir. O da, bir bilgi ne kadar kesin olursa olsun, eer kiisel ilhamla elde edilmise, ilke seviyesinde sadece sahibini balar, dierleri
bununla amel etmek durumunda deildirler, ayrca bu bilgi Kurann
genel ve ak hkmlerine aykr olamaz. Mesela, ibadetleri iptal eden,
helal ve haramlar ters yz eden ilhamlar meru ve makbul deildir. Bu
ynde ilham aldn iddia eden bir kiiye kulak verilmez, byle bir kii sahiden de birtakm ilhamlar aldn iddia ediyorsa, bunlar, Allahtan deil, eytandandrlar.
Fakat bu, ilham aldna inanlan kiinin hibir ekilde fikirlerine gre
amel edilmeyecei, ilham rn olan fikirlerinin sadece ve sadece kendisiyle snrl tutulaca anlamna da gelmiyor. steyen byle ahslarn fikirlerine itibar eder, onun grlerine gre baz dzenlemeler yapar, ama
herhalkarda her fikir ve grn Kuran ve Snnete aykr olmamas art aranr. Bu zellii dolaysyla ilham, akl, duyular (deney) ve Sadk haberle gelen bilgiler seviyesinde tutulamaz.

50

slam Kelamclarnda Bilgi Sorunu

Ek Not: Teknik, resim ve medya bilgisi


Modern zamanlarn en nemli fenomeninin teknoloji olduunu sylemek mmkn. Eer teknik ile teknoloji arasnda bir ayrm yapmak
gerekirse, yaln haliyle tekniin insanla birlikte kadim bir gemie sahip
olduunu syleyebiliriz. Bir insann byk bir aacn yksek dallarndan
sopa ile meyve drmesi, kova ile derin bir kovadan su ekmesi, yel deirmeni vb. btn etkinlikler son tahlilde birer tekniktir. Her teknik olayn gerisinde belli bir bilgi var. Ancak teknoloji dediimiz fenomen, adna bilimsel bilgi denen zel bir bilginin uygulanmas olarak ekillenir.
Bilimsel ve tatbiki bilgi ve yntemler btn teknoloji fenomenini ortaya karyorsa, teknolojinin belli bir sre sonra bilgiyi dntrdn,
kendi yntemleri ve amalar dorultusunda ekillendirdiini de sylemek
mmkn. Bu, planl ve sistemli aratrma ve gelitirmenin, teknobilimin
ve tekniin byk gelimeler kaydetmesi, amzda kitle haberleme
aralarnn yaygnlamasn kolaylatrm, bilgisayar ve internet hayatmza girmi, insanlar eski dnemlere nazaran haber alma, baz olaylar ve gelimeler hakknda, hatta grp gezmedikleri lkeler hakknda daha ok ve
kolay bilgiler elde etme imkanlarna kavumulardr. Teknik bilgi ve imkanlar sonucunda elde edilen haberlere tevatr gz ile baklabilir mi?
Sz konusu haberlerin tevatr olmasn engelleyen baz ve ok nemli
engeller vardr. Biz bu engelleri iki kta inceleyeceiz:
a. Teknik montajlar, bilgisayar dzenlemeleri, efektler ve hileler:
ou zaman bir gazete, dergi veya bir kitapta grdmz resmin, sahibini ve nesneyi olduu gibi yansttn kabul ederiz. Hele konu ile ilgili
teknik bilgilerimiz yoksa bsbtn pheye dmeye mahal kalmaz. Oysa ou zaman birtakm teknik dzenlemeler, bilgisayar oyunlar ve hilelerle bize nesnelerin ve kiilerin yanl, olduklarndan baka yanstldklarnn farkna bile varmyoruz. Mesela bir gsterici gsteride sol elini mi
havaya kaldrmtr? Pekala sa elini de havaya kaldrm olmas muhtemeldir. Eer resmi eken kii, belli gayeler gzeterek resmin negatifini
kullanmsa, gsterici sa elini havaya kaldrmsa bile bize sol el olarak
gsterilmitir. Yine bir adamn ba ile bir bakasnn gvdesi kolaylkla bir
araya getirilerek bir kiinin resmi imi gibi gsterilebilir. Teknik montajlar, gelimi ses kaytlar, simlasyon, bilgisayar oyunlar ve hayli gelimi
efektler araclyla her ey mmkn hale gelmitir. Bu bilgilerin gvenirlilii ve hangi amalarda kullanld nemlidir.
51

BLG NEY BLMEKTR

b. Medya: amzn en nemli olay kitle kltr reten haberleme


aralardr. Bunlarn verdii haberlere ve bilgilere ne lde gvenebileceimiz de nemli bir sorundur. u anda grdmz uygulama, bize sesli ve grntl basnn, yani medyann kamuoyu oluturma yolunda kullanld, insanlar kuklalardan ibaret kitlelere dntrd ve bu alanda
kmsenemeyecek baarlarn saland ynnde olmaktadr. Ancak ounlukla basnn kamuoyunu olutururken, benimsedii dnya grn
de kitlelere empoze ettii bir gerektir. Ayn, olayn haberini farkl yayn
organlar adeta birbirine son derece uzak bir anlatm ve mahiyette verirler. Buna ke ve yorum yazlar da eklendiinde olayn gereinden habersiz okuyucu iin i daha da zorlamaktadr. Bugn dnya haber kaynaklar belli bal birka byk ajansn elindedir. Bu trstler de kendi politik ve ideolojik eilimlerine uygun haber ve yorumlar vermektedirler.
Haberlerin seimi, sunumu, haberin eliinde kullanlan resimler, kullanlan dil, haberin sras-iinde yer ald kuak vb. her ey aslnda haberin
her aamada retildiini, bakalatrldn gsterir.
Belki ayrca zerinde durulmas gereken bir baka bilgi tr var. Buna
bilgi tr demek doru olmasa da, bilgisayar ve internetin gndelik hayata girmesiyle ortaya km bulunan sanal dnyann zihinsel alglar yoluyla hasl ettii bilgidir. Bilgi kukusuz maddi, matematiksel veya fenomenal bilgilerin belli bir kavramsal erevede biriktirilmesi, dzenlenmesi,
kullanlmas ve yeniden retiminden ibaret deildir. Bunun yannda bizim
eyann mahiyeti, olaylarn anlam konusunda sahip olduumuz izlenimler
belli bir bilgi temeline dayanrlar. nternet bize sanki varm gibi olan
sanal bir dnyann kaplarn amaktadr. Bu bilginin yol at en nemli sonulardan biri, gereklikle aramza bir mesafe koymas, zaman iinde
bu mesafenin bymesi ile btnlk duygusunu kaybetmemizdir.
Bu dnya, gerekliin bir kopyas olmakla beraber, hakikatte gerek
(reel) dnya ile ilikisizdir. Zihinsel tasarm, kurgu ve fenomenlerin kendi i ve hakiki mahiyetleri iinde yeniden retimi, ayn anda zihnin de
kendi i mahiyeti iinde yeni bir retime tbi tutulmasna ve dnme
uramasna imkan vermektedir. Sanal dnya zihin ile gereklik arasnda
izlenimler, imgeler ve imajlar yoluyla mahiyetsiz bir algya dayandndan,
bunun yaygn nevrozlara yol amas kanlmazdr.

52

III
KURAN VE BLG

Yaratma ve bilgi
slam dncesi asndan varlk, bilgi, ahlak ve benzeri konulara baktmzda, bu kendine zg zellikleri olan fikri erevede, yaratma ile
bilgi arasnda ou zaman yeterince dikkate alnmayan belli bir iliki olduunu grrz. Burada sz edilen bilgiden kastedilen, bilginin nihai
formu ve en st anlam dzeyi olan Hakikat ile bunun varlk dnyasndaki tezahrleri olan gerekliin bilgisidir.
slam dncesi dediimiz zaman Mslman sfatn alm bulunan ve dnen zne(ler)in meydana getirdii dnce haslasdr. Dnen znenin dnce faaliyetinde Kuran temel referanstr. Kuran, bizi
Hakikate ve Hakikatin Bilgisine yneltir (Hidayet), fakat hibir zaman
Hakikati bize olduu gibi, plak yzyle vermez. Hakikate bilgiyle varlr, bu adan Kuran Hakikatin Bilgisi veya baka bir ifadeyle Allah tarafndan indirilen (el-lm)dir.
Kuran, eitli dolaym ve ekillerde 750 ayr yerde ilimden bahsetmektedir. sim ve fiil eklinde geen ilim terimi kimi yerde bilgi, kimi
yerde kavramsallam ilim olarak geer. nsana bakan ynyle ilimden
ama, insann kendisi, varlk ve hayatn anlamyla ilgili doru, gvenilir
ve sahih bir perspektife sahip olmasn salamaktr. Sz konusu perspektif, sadece varlk ve epistemoloji gibi kadim problemlerle ilgili aklayc
bilgiler vermekle yetinmez, bununla birlikte gndelik hayatn srmesini
salayan pratik unsurlar da ierir. Baka bir deyile ilim, sadece zihni ve
speklatif konularn doru bir kavramsal ereve iinde anlalmas deil,
53

BLG NEY BLMEKTR

bunun yannda belki de asl amac dnya ve ahiret hayatyla ilgili ie yarar, gvenilir bilgiler vermeyi hedefler.
Temel bir prensip olarak Allahn (el-Alm) olmas, insann bilgi sahibi olmasnn varlk artdr. Zira insann bilgi (ilim) konusu olan varl, yani alemleri (el-lemn) yaratan ve insana bilgi edinme meleke ve yeteneini veren Allahtr. Onun ilmi mahiyete insann bilgi edinme srelerinden ve bilgisinden farkldr. nsan, varln tamam olan alem zerinde aratrma yaparak, fenomenleri zerinde dnerek ve bunlar derin
ve kapsaml bir tefekkr erevesi iinde yorumlayarak bilgi sahibi olur.
Alem ayn zamanda alametlerin toplam ve son aamada genel muhtevasdr. lim, ite alametlerin toplam olan alemi bilme konusu yapar. nsan varln birliiyle ilgili bu temel perspektiften hareket ettii zaman kendisine tannm alan iinde ve gcnn snrlarna varmaya alarak bir anlam haritas oluturur.
Kuran bak asndan varln bir Yaratcya sahip olmas temel bir
prensiptir. Alemin btn varolu biimleri, objeler dnyas, fenomenler ve
birbiriyle ilikili varlk mertebeleri zerinde doru bir dnceye varldnda Allah-alem ilikisi kesinlik kazanr. Varlk aleminde ilk gzleyebildiimiz gereklik, her eyin bir btn iinde ve birbiriyle balantl olarak
belli bir dzen (nizam) iinde yerini alm olmasdr. Hibir ey sadece
grnrdeki ekillerden, formlardan ve durumlardan ibaret deildir. Ne
varlk kendisi bir kaostan kosmosa/nizama kmtr ne de sren dzeni
kendi bana bir takm yasalarn denetimine ve determinizmine terkedilmitir. Varl yaratan, onu bir dzen iinde srdrmektedir.
Bu, dzenin belli bir sebeplilik ilkesine bal olduuna aka iaret
eder. Hi kukusuz olaylarn anlalabilir, anlalmas g veya daha st ve
kapsaml bilgilerin donanm sayesinde anlalabilecek sebepleri vardr;
ancak bilgi sreci sadece sebepleri bilmekten ibaret deildir. Olaylar eer
sebepte ikinse, sebep de hikmette ikindir.
Bu erevede hikmet maksadn ikiz kardeidir. Nasl fkhta maksada
hkmlerde ikin olan illetler zerinden varlyorsa, benzer ekilde fizik
alemde sebepler zerinden varln yaratl maksadna ve yaratln hikmetine varlr. Baka bir ifadeyle sebebin mutlaklatrlmas hikmetin
kaybna, maksadn buharlamasna sebep olur ki, modern bilim ve bu
bilimin domine ettii modern zihniyet byle bir durumla kar karya
bulunmaktadr.
54

Kuran ve Bilgi

nsan, varl, yaratln ilk anndan balamak zere sren varolu biimleri olarak anlamaya alr ve bunu baarabilirse, kendi anlamyla ilgili bir bilgiye de sahip olur. nsan bir ynyle varln bir parasdr; varl anlamaya kalktnda bir sje olarak davranr, ama varln paras
olmas hasebiyle ayn zamanda objedir de. Bu, varlk dnyas ve onun
iinde yer alan eylerin kendisiyle de ilgilidir. Yani, bilen sje konumunda
insan, eyay objeletirmeye kalktnda, bilmenin konusu olan objenin
ebediyyen ve nihai olarak salt obje olmadn aklnda tutmal, varln
kendi iinde bir i-bilince sahip olduu hususunu gz ard etmemelidir.
Aksi halde sje olarak ie balayan insan, bir noktadan sonra objeleir, tepkileri nceden bilinebilen ve dolaysyla determine edilebilen bir nesne durumuna der.
Bir baka husus, insan bilgisinin snrlar vardr. Duyularmzla temas
halinde olduumuz varlk alemi, bu alemde bize konu olan deney ve gzlem alanlar ile akledilebilir varlk bize kendini belli bir boyutta tantr.
Ondaki namtenahi eitlilik ve zenginlik bizim onu alglama, kavrama ve
istidlal yoluyla akletme gcmz oranndadr. Ancak bunun snrl ve bize snrlandrlm bir oran olduunu dnmemiz gerekir. Aksi halde varl kendimizle snrlandrr, kendi leimize indirger ve sadece duyularmz ve aklmzn kavrama alanna giren alanlar, varln btn sayma yanlgsna deriz. Tad alma duygusunu kaybetmi bir insann tuzdaki tadn varln inkar etmesi gibi, bilme gcnn snrlarna sahip olmayan
insan da, bazan bilgisinin dnda kalan her eyi inkar etme yoluna sapar.
Modern zamanlarda olan tam da budur.
Eski Grekler, belli belirsiz bir Tanr fikrine sahip olmakla beraber, Tanrnn varlkla ilikisini onun evreni balangta -bu balangcn zaman ve
ya da meta-kozmos asndan deeri hakknda hi bir ey bilmiyoruz- ve
bir kereliine harekete geirmekten ibaret sayarlard. Yunan metafizii
slam dnyasna girip de Meai (Peripatetik) filozoflar tarafndan savunulunca, slam kelamclar ve bilginleri ile bu filozoflar arasndaki en
nemli tartma konusu bu oldu.
Tanrnn (el-Muharrikl-Evvel) evreni harekete geirmi olmas, evrenin ileyen dzeni zerinde mdahil olmas anlamna gelmez. Eer Tanrnn evrenle ilikisi bundan ibaret ise, yani ilk hareketten sonra Allah varlk dnyasndan ve ileyen dzeninden elini ekmise, bilgilerimizin kaynan Allahta veya Onun gnderecei vahiylerde aramamz iin hi bir
55

BLG NEY BLMEKTR

sebep kalmyor. Mkevvini olmayan bir kainatta tekvinin (kozmik


dzen) nasl husule geldii, bir kevn ve tekvin varsa, btn bunlarn
Kn (Ol)! emri olmakszn nasl mmkn olduu, baka bir ifadeyle
varoluun yaratl olmadan nasl balad ve halen nasl srmekte olduu nemli bir konudur. Eer kainatn bir tekvin edicisi yoksa, hayata, tabiata ve tarihe de akn hi bir gcn mdahalesi sz konusu olamaz. Bu
durumda insan, kendi bana, yardmsz ve yol gstericisiz olarak bilmek durumunda kalr.
ster akl ister deneyle olsun, elde ettiimiz bilgiler bize baz durumlarda ie yarar sonular salyor. Bu sayede hayatmzn belli dzeylerde
kolaylat bir gerek. Ancak bilgi konusu hayatn maddi dzeylerinde elde edilmi bulunan rahatlk ve kolaylktan fazla ve te bir eydir. Hl geride cevab bulunmam, sorulduunda bilimsel bilgi, salt akl ve deney tarafndan verilmemi namtenahi sorular var. Bu soru ve cevaplar zihnimizin konforu sonucu bir merakn tatmini biiminde ele alnamaz; hayatmz daha gvenilir ve st formlar ihata eden bilgi temelleri zerinde kurmak durumundayz. Elimizdeki aralarla sahip olduumuz bilgi bize bu
konuda gvenilir, tatminkar eyler sylemedii gibi, bugn sylediinin
nemli bir blm yarn yanllanmakla kar karyadr.
nsan hayatnn, geen ve akp giden zamann, koca yzyllarn her bir
sonraki dnemde yanllanacak, doruluklar bir kenara atlacak bilgiler
erevesinde cereyan etmesi sadece zihinde balayp yine zihinde biten bir
sretir. Her eyimizi zmleyici yeteneklerine baladmz zeka ne zaman tekaml edecek, deney ve gzlemler ne zaman zenginleecek ve bize
kesinlii sunacak? Yzyllarn gerekletiremedii hayallere mitlerimizi
balyorsak bu gerekten bir aldanmadr. Bizi varln dzeyleri karsnda ontolojik bir gven alanna yerletirecek daha st bir bilgi formu yok
mudur? slami bak asndan, her eyin yaratcs olan Allah, ayn zamanda her eyin de bilicisi (Alim)dir:
O (Allah), yarattklarn bilmez mi? (Kukusuz gizliyi de bilir, a
da) O Latif tir, Habirdir. (67/Mlk, 14)
Habr demek, her eyden ve knhyle haberdar demektir. Her eyden haberdar olmak da, ancak Yaratc olan Varla mahsustur.
Yaratc olan Allah Evveldir, yani hi bir ey yok iken O var idi; Ahirdir, yani her ey helak olduktan sonra geriye kalacak yalnzca Odur, Zahirdir, yani varl saysz delillerle bilinebilecek kadar aktr. Batndr,
56

Kuran ve Bilgi

yani onun Zatn akllar asla idrak edemez, ancak varlnn delillerini,
isim ve sfatlarnn tecellilerini kavrayabilir. Btn bu vasflara sahip olan
Allah, elbette her eyi hakkyla Bilendir. (57/Hadid, 3)
Bizim kavray dzeneimiz asndan, Allahn en stn bilme sfatna sahip olmas ile Yaratc olma sfat arasnda ontolojik ve epistemolojik bir iliki var. Her eyi bilebilen, her eyi yaratandr. (36/Yasin, 81) nk elbette Allah yarattklarn bilmektedir: O yarattn bilmez mi? (67/Mlk, 14)
Andolsun, insan biz yarattk ve nefsinin ona ne vesveseler verdiini
de biliriz, biz ona ah damarndan daha yaknz. (50/Kaf, 16.)
nsan bir ftrat zere yaratlmtr. Baka bir deyile ftrat insann yaratl dzenini ve kendisinde ebedi zn sakl bulunduu mahiyettir. nsanAllah ilikisi ftrat kavramnda ortaya kar. Allahn bilgisi ve kudreti, insan iine alacak ekilde yarattklarnn tmn kuatacak mahiyettedir. yi
ve ktnn tohumlar eklinde sakl bulunduu insan ftrat, ayn zamanda iyi ve ktnn bilgisinin de ontolojik temelidir. Allah vahiy araclyla yol gsterir, dzenler ve bilgi verir. Bu yukardan aaya, Allahtan insana doru takip edilen bir istikamettir. Ama ftrat araclyla da insan Allaha doru bir bilgilenme sreci iindedir.
Yaratan Allah, yaratmayan gibi deildir. (16/Nahl, 17). Eer ftratmz,
eitli d mdahalelerin etkisinde bozulmamsa ve dnme yeteneimizde nemli bir bozukluluk yoksa, her ikisi arasnda mutluluk verici bir
mutabakat hasl olur. Sonuta din ile ftrat ayn noktada buluur, adeta biri dierinin yerine kullanlr hale gelir.
Din ve ftrat, ikisi de ayn kaynaktandr. Biri dierine gndermede bulunur. Dini hayat doru yaamak ftrata uygun temiz ve selim dzeyi elde etmek demektir. Dinin ngrd btn dorular ve hkmler, hakikatte ftrat tarafndan teyit edilir. Bu adan, kii kendini Allahn varln inkar eden bir ateist olarak tanmlasa bile, eer herkes iin doru, gzel ve iyi eyler sylyorsa, bunlar ftrattan olduklar iin, ayn zamanda
dinidirler: yleyse sen yzn Allah' birleyen (bir hanif) olarak dine,
Allah'n o ftratna evir; ki insanlar bunun zerine yaratmtr. Allah'n
yarat iin hibir deitirme yoktur. te dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanlarn ou bilmezler. (30/Rum, 30).
Dinin ve ftratn dzenekleri, birinin dierindeki bir tr izdm olma halinin her biri, ahlki edimlerimizin erevesini izen ekillendirici
parametreler hkmndedir:
57

BLG NEY BLMEKTR

De ki: -Allahtan baka ibadet ettiklerinizi bana bildirin, yerde olan eylerden hangisini yarattklarn bana gsterin. Yoksa onlarn gklerde bir ortakl m var?.. limden bir eser getirin, eer doru iseniz. (46/Ahkaf, 4)
Kuran, ite bu bilgi zemininde insann ontolojik bir gvenlik alan
iinde olabileceini, ahlaki deerlerini tayin ederken, bakalarna deil, sadece Allaha mracaat edebileceini hatrlatr. nsan unutur, arr, yanlr
ve bazan kendi arzularnn (heva ve hevesten ibaret nefsin) tutsa olur.
Her zaman -zellikle nefsin istek ve tutkularnn baskn etkisi altnda olduu durumlarda ve zamanlarda- aklyla doruyu bulamaz. Akl ok deerli olmakla beraber, onu da test edecei daha st kriterlere muhtatr.
Allahtan gelen bilgi, kendi potansiyelleri ve i hakikati bakmndan mutlaktr. Bize mutlak verilmemi olsa bile, izafi bilgilerimizi mutlak olana dayandrdmzda, izafiliimiz, bizim Allah ve Hakikat karsnda kendimizi
mutlaklatrmaktan korur. Allahn dnda Hakikat ve mutlaklk aray, bizim ile Allah ve Hakikat arasna sahte ilahlarn, putlarn veya kendi ellerimizle putlatrdmz eylerin, zihnimizi blokaj altna sokan ve gerekte basit
isimlendirmeden ibaret olan kavramlarn, adil ve zgrletirici bir perspektiften eletiriye tabi tutmaktan ekindiimiz ideolojilerin girmesine yol aar.
Allah, bizim ve btn mahlkatn geleceini, gemiini bilir, ihata
eder. nsan bilgisi, onun snrlarna varamaz, onun bildiklerini kavrayamaz. (20/Taha, 110) Allahn sonsuz bilgisi, yalnzca insann i dnyasnda yeeren istek ve arzularnn niteliini, insanolunun geleceini ve
gemiini deil, ayn zamanda yeryznde debelenmekte olan her canlnn yuvasn, yumurtalklardaki yerlerini de iine alr. (11/Hud, 6) Grlyor ki Allahn ilmi sonsuz manada her eyi, btn canllarn hareketlerini kuatcdr.
Eski Yunanllardan farkl olarak Allahn mutlak bilgiye, daha dorusu
bilginin kendisine (el-lme) sahip olmas, insann hi bilgi sahibi olamyaca, bilginin ondan saknlm bir deer olduu ya da bilgi zerinde tanrsal bir tekel kurulduu anlamna gelmiyor. Tam aksine, insann zgrlemesi, dnyevi tabiatnda ikin (mndemi) bulunan lahi tabiat ve ebedi znn ortaya kmas iin, Allah bilgisinden insana bir pay verir. Allah, peygamberler araclyla insanla konuur, vahiyler indirir ve yol gsterir. Yunanllarda insan ile tanrlar arasnda bir atma vard. nsann insan olmas,
zgrlemesi iin tanrlarn ondan saknd, saklad bilgiye muhtat; onlar ise bu bilgiyi insana vermiyorlard. nsan ancak atei alarak buna sahip
58

Kuran ve Bilgi

olabildi. slam bak asndan Ademe, insanlarn babasna bilgiyi reten


Allahtr, onu bilgiyi elde edebilecek formasyonda yaratan ve ona tarih boyunca kitap, ilim ve hikmet gnderen yine Allahtr.

Gaybn bilgisi
Gayb, bilgi ve dnme faaliyetinin anahtar terimlerinden biridir.
almamzn sonunda bu konuya tekrar dnecek olsak da, imdilik bu
blm ilgilendirdii kadaryla zerinde duracaz.
Gayb, szlkte bir eyin gizlenmesi veya gzden gizli kalan, grnmeyen ey anlamnda kullanlr. Trkede kayp Arapa gaybtan gelmektedir. Sonralar, duyulardan ve insan bilgisinin snrlarndan darda,
uzakta kalan her ey iin kullanlmtr. Gayb, ehadetin, plak gzle gzlemlenebilenin zttdr. Bu durumda, gaybn snrlar namtenahi olmakla
beraber, balang snr plak gzn gzlem ve gr alanyla balar. Gzn, uzaktaki varlklar daha keskin aralarla mahede etme gcn kazanmas ilk durumdaki gaybn mahedeye dnmesine, gzn nndeki perdelerin ortadan kalkmasna yol aar. Gaybta (ve gaybbette) olan
eyler, gzn gr alan iine girdikleri andan itibaren gayba ait (Aleml-ayb) olmaktan kar, gzn ihatas dahilindeki dnyann alanna
girer. te bu alan Mahede (Alem-ehade) alandr.
Genel bir prensip olarak, gayb iin ilim taalluk etmez, bu genel prensipten mutlak olarak ancak Allahn verdii haberler istisna edilir. nk
Allahn ilim, kudret, irade, semi (iitme) ve basar (grme) olarak ihata
etmeyecei hi bir ey yoktur.
Gayb iki ksmdr: Mutlak gayb, kyamet ve ahiretin lmel-yakin bilginin dnda Hakkel-yakin dzeyinde bilgisi gibi ve Mukayyed gayb, Ahmet yokken orada yamurun yamas ve Ahmetin yamurdan haberdar
olmamas gibi. kinci tryle gayb rzdir. Yani Ahmet yamur mahallinde bulununca yamurun yamasn mahede edebilir.
Istlahta ise, insann kendi yetenek ve imknlaryla sahip olamayaca
bilgilerin tmn iine alr. Allahn Zat, ahiretin, meleklerin, cinlerin ve
ruhun mahiyeti gibi. Bunlar hakknda insan, dardan bir bilgi sahibi olamazsa bu varlklarn gerek ve nihai mahiyetleri hakknda tam ve gereklik ifade eden bilgiye sahip olamaz. Sonralar, yani bize ulatktan ve kendilerine muttali olduktan sonra peygamberlerin bilgisi Vahiy kanalyla bize iletilen gayb bilgilerdir.
59

BLG NEY BLMEKTR

Kuran- Kerim mutlak varlk alemini ikiye ayrmtr: Gayb alemi


(Aleml-gayb) ve Mahede alemi (Alem-ehade). Mahede alemi, bizim duyularmz ve deneylerimizle, ayrca bize yardmc olan aragerelerin yardmyla grebildiimiz, dokunabildiimiz, yani mahedemiz (tanklmz) dahilindeki evrenin ve bu evrende vuku bulan olaylarn
btndr. Ancak burada ou zaman birbiriyle kartrlan, biri dieri
yerine kullanlan iki kavram, gayb ve metafizik arasnda temel bir ayrm yapmak lazm.
Metafizik, gayb karlayamaz. Daha dorusu gayb, metafizik deildir.
Metafizik, fizik tesi anlamnda kullanlabilir. Yanl ilgi, kelimelerin szlk anlamlarndan karlan benzerlik sonucu domu olabilir. Bunu akla kavuturalm:
Metafizik sz, Greke fizikten sonra gelen, fizik-tesi anlamna gelir. Aristotelesin (M.. 384) izleyicilerinden Rodoslu Andronikus (M..
50) Aristotelesin yazlarn dzenlerken, fizik (tabiat) ile ilgili yazlarndan sonra gelen yazlara, fizikten sonra anlamna gelmek zere metafizik
demi ve bu ifade, zamanla bugn metafizik dediimiz ve varln, evrenin zn aratran felsefe disiplini anlamna gelmitir. slam filozoflar, metafizii gayb ile kartrma hatasna dmemilerdir. Mesela bn
Rd metafizie doru olarak Ma Badet-taba/(Maddi)Tabiattan sonra) demitir. bn Rdn bir kitabnn ismi Telhis Ma Badet-tabadr.
(Tahkik eden: Dr. Ahmet Osman Emin, Kahire, 1958)

Bazlar, metafizik ve fizik ya da Kantn numen ve fenomen ayrmlarnn slamdaki gayb ve mahedeye karlk olabileceini sylyorsa
da, bu doru deildir. Bu analoji, modern zamanlarda Mslmanlarn Bat felsefesinin etkisinde kalmalarndan sonra ortaya kmtr.
lk anlam dzeyinden kp, zamanla metafizikin ana aratrma alan teekkl etmitir: Tanr, ruh ve evren. Kuran bir deyim olan gayb ile
bir felsefe kavram olan metafizik arasndaki temel ayrlk, iki varlk telakkisi arasndaki ayrln da snr noktasna iaret eder.
slm, zellikle Allahn Zat ve ruh hakknda bizim yeterli bilgilere sahip olamyacamz belirtirken, metafizik dorudan ve dolayl olarak
bunlar inceleme ve aratrma konusu yapar:
Sana ruh hakknda sorarlar. De ki: Ruh Rabbimin emrindedir. Size
ilimden ancak az bir ey verilmitir. (17/sra, 85).
60

Kuran ve Bilgi

Peygambere yneltilen soru, ruhun ontolojik hakikati ve mahiyetine ilikin bir sorudur. Yani ruh nedir? Gerei nedir? Bu sorularn bizim varlk dzeyimizde cevaplar yoktur. Bize ilimden az bir ey verilmitir.
Yeteneklerimizle ve eldeki aralarn yardmyla gayb hakknda madem
ki nihai bilgiler elde etme gcne sahip deiliz, bu durumda iki tutumdan
birini benimsemek zorundayz: Ya bu konuda Allahtan gelen haberlerle
iktifa etmek, ya da kendimiz bir takm tasavvur, tahayyl ve tasarmlarda
bulunmaa kalkmak. Mslman mtefekkirler, ikinci tutumun sonusuz
bir speklasyon olduunu, bizi hi bir ekilde tatminkar bir sonuca gtrmeyecei kanaatindedirler. Deneysel olarak anlalan u ki, felsefe tarihinde metafiziin alanna giren her konu, insanlarn kiisel tasavvur ve akl
yrtmelerinden, ngr ve telakkilerinden teye gememitir. Felsefenin
bandan beri yapt da budur. eitli felsefi disiplin ve disiplinler arasndaki atmalarn konusu olarak metafizik, hep bu kiisel ngr ve tasavvurlarn snrlar iinde kalmtr.
slamda Bat tr bir metafizik felsefenin gelimemi olmasnn bu anlattklarmzla yakn ilikisi var. Ayn ekilde slamda Hristiyanlkta olduu gibi bir ilahiyatn (teoloji) gelimemesinin ana sebepleri arasnda, Allahn Zat ve Tabiat hakknda konumann ve tartmann anlamsz ve sonusuz bir zihni ura kabul edilmesidir. Bizim Allah hakknda bilebileceimiz eyler, sfatlar ve isimler ile bunlarn varlk alemiyle olan ilikiler btndr.
yleyse u hususun altn izebiliriz: Metafizik ile gayb arasnda birebir iliki yoktur. nk gayb, vahiy ile gelen haber ve bilgidir. Bu haber
ve bilgilere gre iman esastr. Bizim yetilerimiz daha tesine uzanamaz.
Metafizik ise tasavvur, zihn speklasyon, kurgusal tasarmlar, zan, kiisel
ngr ve hatta zihin seviyesini amaa muktedir olamayan basit bir tahmin faaliyetidir. Bu tasavvur ve tahminler herkes iin genel-geer deildir,
aksine her zaman ve her ahs iin tartmaya aktr. Son derece kiisel
(ind) ve zann olduundan kesin (yakn) bilgiyi ve iman gerektirmez.
Kald ki, Allahn Zat hakknda bizim asla doru ve kesin bilgilere eriemeyeceimiz hem bedaheten ak, hem de vahiyle belirtilen bir husustur.
Kuran- Kerim yle der:
(O Allah) gayb bilendir. yle ki gaybna kimseyi muttali klmaz
(72/Cin, 26). Yine: Allah, size gayb da bildirecek deildir? (3/Al-i mran, 179)
61

BLG NEY BLMEKTR

Hakknda nihai ve hakiki bilgilere sahip olamyacamz konularda tartmalar yapmann veya insann en nemli etkinlii olan dnceyi bu konulara hasretmenin sonularndan biri, nihai bir sonuca ulamak mmkn
olmadndan, sonunda bu alann bizzat inkar edilmesidir. Batda yzyllarca sren tartmalardan sonra, metafiziin alann ve aratrma konularn sonusuz ve hatta sama bulan bir takm dnrler, sonunda etkiye
kar tepki olarak mahede alemi dnda kalan hi bir alemin olamayaca fikrine varmlardr. Yunandan gnmze kadar eitli ekillerde ortaya kan bu ekoln szclerine genel olarak maddeciler veya materyalistler denilmektedir. Felsefenin idealist kanadnn asrlarca yapt anlalmaz speklatif aklamalar neticede ie yarar hi bir sonuca varamaynca materyalizm, btn bu konularn gerekte var olmadn ne srm,
her eyin esasnn ancak grnr madde olduunu savunmutur. Maddeciler, daha nce fikirlerini zetlediimiz gibi, yaratma, ynetme, denetleme ve srekli kalma zelliklerini de maddede aramlardr. Kuran- Kerim
adeta bunlara iaret eder: (Onlar) dnya hayatnn (sadece) d grnn bilirler. Ahiretten ise habersizdirler. (30/Rum, 7)
D grnt yerine gre bir rt gibidir ve batnn stne ekilir.
Kelime anlamyla rt demek olan kfr Hakikatin stne ekilmi
bir rtdr. D grnt sadece duyularn bilgisini esas aldndan, entelektel bir temeli ve madde tesi bir boyutu yoktur. Bundan dolay bilgi
kapal bir sistem iinde cereyan eder. D grnty esas alanlar, ellerinde
onlar bu hkmde hakl klacak bilgi malzemesi bulunmadndan, aada grlebilecei gibi kart iddialarna ramen idealistlerle ayn noktada bulumaktadrlar.
Bireysel veya snfsal kar drtsnn rol oynad durumlarda herhangi bir kavramsal model eklinde sunulmu olsa dahi, dncenin kendisi bilgisizlik, aknlk, kalbin mhrlenmesi, kulan arlamas, gzlerin stne perde ekilmesiyle malul olur. Maluliyet bakmndan idealizm ile materyalizm arasnda ortak zellikler var. Her iki sistemin znde zan ya da baka bir ifadeyle zanni bilgi ve kanaatler yatar:
Hem yle dediler: Hayat ancak bizim (yaadmz) bu dnya hayatdr. lrz ve yaarz. Bizi ancak dehir (zaman) helk eder. Oysa buna dair bir ilimleri de yoktur. Onlar sadece zan peinde koarlar. (45/Casiye, 24)
Kuran, materyalizmde savunulan her eyin temel gereklii maddedir fikrini, hi bir geerli bilgi (ilim) temeline dayal olmad iin tutarl
62

Kuran ve Bilgi

saymaz; zan olarak nitelendirir. Bu tr konularda son tahlilde dnce ve


kanaatin zanna malul olmas kanlmazdr; nk deneysel veya akli bilgi
gibi bir ekilde test edilmesi, snanmas veya ortak kabuller erevesinde
dorulanmas mmkn deildir. Vahiy ile desteklenmediinden, bilgi, zorunlu olarak bir takm ngrlere, tahminlere, tasavvurlara ve zanlara dayal olacaktr. Eer Allahtan gelen bilgilere dayal olsayd, hayatn, dnyada yaanan yllardan ibaret olmadn da kabul etmek zorunda kalacakt.
Zira dnya ve ahiretin gerei, deimez vakas bunu gerektirir.
Maddecilere bu eletirileri ynelten Kuran- Kerim, idealist-ruhular
adeta Ehl-i Kitabn ahsnda kastederek: ...gayb iin zanda bulunacaklar.(18/Kehf, 22) der. Demek oluyor ki maddeciler yaadklar maddi dnyann yalnzca d grnne aldanarak, her eyin bundan ibaret olduunu sylerken, ruhu-idealistler de bilemeyecekleri evren hakknda ancak
zanda bulunurlar. Halbuki zan kesin bilgi ifade etmez.
Ezeli ilme sahip olan Allah (8/Enfal, 70), Zatnn insan tarafndan bilinemeyeceini (5/Maide, 116) belirtir ve gaybn anahtarlarnn kendi katnda olduunu (6/Enam, 59) hatrlatr. Gayb ve mahede aleminde Allaha gizli kalan hi bir ey dnlemez. (Bkz. 6/Enam, 73; 2/Bakara, 33;
27/Neml, 65, 75)

Gayb alanna giren bilgi, insani davranlarn ynlendiricisi olan duygular da kapsamna alr. nk Allah kii ile kalbi arasna girer. (8/Enfal,
24) Kii ile kalbi arasna giren yce Varlk, doal olarak insan kalbinin iinden geecek ve farkl niyetlere dnk eilimleri de bilecektir. (Bkz. 29/Ankebut, 10; 3/Al-i mran, 29; 64/Teabun, 4; 36/Yasin, 76;6/ Enam, 3) Allah, sinelerin
gizlediini ve gzlerin hain baklarn bilir. (40/Mmin, 19) Allahn mutlak bilgisini amaa, ihata etmeye ne insanlarn, ne de meleklerin gc yeter. Kuran- Kerim, bize bunu yeryznde insan bir halife olarak yaratmay murad ettii srada melekler ile Allah arasnda geen olay rnek
gstererek anlatmaktadr. (2/Bakara, 30, 32.)
Kuranda varln gayb (Aleml-gayb) ve mahede (Alem-ehade) olmak zere ikiye ayrlmasnn bir anlam, bizim bilgi edinme imkan
ve faaliyetimizin mahiyeti ve amacyla yakndan ilgilidir. Her iki alan hakknda Kuran eitli bilgiler verir. Bu bilgilerin verilmesiyle kastedilen, somut veya bilimsel bilgi deil, bilintir.
Allahn Zat, ruhun mahiyeti, melekler, cin taifesi, ahiret (cennet ve
cehennem, ebedilik), Levh-i Mahfuz, Sidretl-mnteha vb. konular
63

BLG NEY BLMEKTR

hakknda sahip olduumuz beeri meleke ve imkanlarla bilgi sahibi olamayacamz aktr. drak alanmzn dndaki bu konular hakknda
bilgi edinmeye kalkmamzn herhangi bir faydas yoktur, zira Allah
bizi gayb konusunda muttali klmayacan (72/Cin, 26) sylyor. u
halde gaybla ilgili bize Kuran ve sahih hadislerde ne kadar bildirilmise
o kadaryla yetinmek ve daha fazlas iin herhangi bir teebbste bulunmaktan kanmak icap eder. Bize verilen bizim iin gerekli ve yeterli
olandr. Bu bilgiden kast, gayb konusunda apak ve somut bilgi sahibi
olmamz deil, imana mesnet tekil edecek fikir ve kanaat sahibi olmak,
baka bir deyimle bilin kazanmaktr.
Mahede alemiyle ilgili Kurann verdii bilgilerle kastedilen gayenin
de insana bilimsel bilgi vermek deil, bilin kazandrmak olduunu
syleyebiliriz. Kuran, fizik varlk, tabiat, evrendeki olaylar; tarih, toplum
ve fizik yasalar hakknda baz bilgiler verir, gzmz yaratla, tabii,
kozmolojik gereklie, tarihe, i dnyamza evirmemizi ister. Fakat
Kurann gayesi fiziki gereklik, tarih hakknda somut ve maddi bilgiler
vermek deil, varla bakmz, lem tasavvurumuzu doru bir perspektife oturtmak, varlk zerinden bilin sahibi olmamz salamaktr. Bu adan bilimsel bulu ve icatlar, sonradan bilimin tespit ettii fiziki veya kozmolojik gereklikleri Kuranda aramak yanltr.
Modern bilim, varlkla ilgili doru bir perspektiften, fiziki gereklik
dnyasn Hakikatle irtibatlandran ve bunun zerinden Yaratc fikrini
merkeze alan bir bilinten yoksun olarak aratrma yapar. Perspektif ve bilin yoksunluu bilimi asli ve meru amac dnda tahrip edici bir gce
dntrr. lahi maksad kaale almayan bu bak as ve varl salt fiziki gereklie indirgemi yntemle elde edilen bilgi, sonu itibariyle akn/gayb, i/batn ve te/ahiret boyutundan yoksun olduu iin insan kapal bir sistem iine hapseder. Egosu kkrtlm insann haz, g ve tahakkm duygularnn tatmin arac haline gelir, sonuta insann ve gezegendeki canl hayatn helakine yol aar.
Ancak son dnem Mslmanlarn, mahede alemi, yani fizik dnya
zerinde aratrma yapmayp, her bulu ve icad Kuranda arayp bulmakla yetinmesi de maddi, somut ve fiziki gerekliklerle teyid edilmeyen bir
bilincin, dayanaklar zayflatlm fikir ve kanaatler zerinden bir alem tasavvurunun kurulmasna yol amtr ki, bu da eksik ve yanltr. Kuranda
ifreler veya matematik kesinlikler aramann, her nemli bilimsel bulu ve
64

Kuran ve Bilgi

icad Kurana balamann sonucu, bilimi Kurann zerine bir kstas (veya hakem) konumuna karmaktr ki, bilimde aslolan maddi birikim seviyesinde srekli inkiaf ve hipotezler seviyesinde yanllanmaktr. Byle
olunca bu kstas veya hakem bazen Kuran dorular bazen yanllar da.
Srekli inkiaf eden veya bir sonraki hipotez tarafndan yanllanan bir bilgi, nasl olur da Mnzel bir Kitap iin kstas veya stnde hkm veren
bir hakem olur!
Modern bilimsel faaliyetin, Kurann verdii perspektif ve bilince ihtiyac varsa; Mslmanlarn da, Kurann kendilerine kazandrd perspektiften hareketle gemite atalarnn yapt gibi fizik dnya (lem-ehade) zerinde aratrmalar yapmaya, gzlerini sekler ve hmanist olmayan bir bilin erevesinde kainata ve tekvine evirmeye ihtiyalar var.
Hikmete dayal bilgi (veya Mslmanca bilimsel alma), mahedeyi
gaybla, zahiri batnla, buray teyle irtibatlandran bilgidir. Tembel tembel oturup yaplm bir icad veya formle edilmi bir bilgiyi Kuranda
aramak, dier alanlarda olduu gibi her eyi slamiletirerek tketmekten baka bir ie yaramaz. Bugnk dnyay modern bilim kurdu, anlatmaya altmz perspektif ve bilin erevesinde baka bir bilgi ve bilim
mmkndr. Bu demektir ki baka bir dnya da mmkndr.

nsan bilgisinin kayna


Burada sz konusu olan u veya bu maddi ve sosyal evrede bulunan
somut insan deil, genel anlamda trmze isim verilen soyut insandr;
baka bir ifadeyle insan olu (Ben dem) kastedilmektedir. Konuyla ilgili ilk sormamz gereken bir ka soru vardr:
Gayb ve mahedeyi bilen (Alm) Allahn snrsz bilgisi karsnda
insan bilgisinin nemi ve deeri nedir? nsan kendi bana Allahn bilgisini ihata edebilir mi? Kendi bana ihata gcne sahip deilse, hariten,
yani Allahtan ald yardmlar sonucunda ezelin ve ebedin ilminin ne kadarna muttali olabilir?
Eer insan kendi kendisinin yaratcs kabul etseydik ve gerekten de
hakikat bu olsayd o zaman bu sorulara cevaplarmz farkl olurdu. Ancak hakikat bu deildir. nsan yaratlm bir varlktr. Yaratlm olmas
onu snrlar. Dier varlklarda olmayp da insann sahip olduu fikri, ruhi ve maddi gc kendinden kaynaklanmyor. Bir yerde ve paradoksal
olarak insan yaratlmlarn en stn olmakla beraber acz iindedir de.
65

BLG NEY BLMEKTR

lk defa eyann isimlerini insana reten Allah, itirazlarna kar meleklere u soruyu yneltir: Eer her eyi (i yzn) bilen sadklarsanz,
bunlarn isimlerini bana haber verin. (2/Bakara, 31)
Bu ar soru karsnda melekler Rablerini tenzih ve takdis etmekle yetinirler. nk hi bir varlk her eyin i yzn bilemez. Ayn ey insan iin
de sz konusudur. Unutmamak lazm ki Ademe isimleri Allah retiyor.
Eer Allahn yardm olmasayd Adem bilgiden yoksun kalacak ve Yunan
mitolojisinin ilham ettii epistemolojik varsayma gre kendisi kendi imkanlaryla bilgi sahibi olmaya balayacakt. Oysa insan, daha ontolojik safhann
ilk halkasnda bilgiyle donatld. Yeryznde halife olacak ve rendikleriyle imtihan olacak insan balangta bilgisini Rabbinden alyor, demektir. yle ise insan Rabbinin bilgi snrn aabilir mi? Tabii ki hayr. nsana retilen, ne her eydir ne her eyin i yzdr. nsan bilgisi Allahn gerekli grd ve murad ettii kadaryladr: Onlar ise, Allahn diledii kadarndan
baka ilminden hi bir eyi ihata ede(rene)mezler. (2/Bakara, 255)
nsan bilgisinin kayna Allahn retmesidir; biz buna retilen
bilgi diyoruz. Peygamberler kanalyla gelen haber ve bilgiler ise vahiy yoluyla ndirilen bilgidir. Ayrca insann fiziki ve beeri evreyle girdii
ilikiler sonucunda, ancak szn ettiimiz bu iki bilginin yardmyla sahip olduu bilgi tr daha var ki, buna da renilen bilgi demek mmkn. Bu bilgi ayn zamanda beeri kltr ve irfandr.
Allah, insana bilmedii eyleri retti (96/Alak, 5);
Rahman (olan Allah) Kuran retti. nsan yaratt. Ona beyan
retti. (30/Rum, 2)
Ayette geen beyan teriminde, insann duygu ve idrakinde alglanan
meramn ifadesini tamamlayan baka unsurlar da vardr:
Siz hi bir ey bilmez iken Allah, sizi analarnzn karnndan kard ve
size kulaklar, gzler ve kalbler verdi... (16/Nahl, 78.)
nsan bilgisinin kaynann Allahn retmesi olmas, onun sonradan indirilen bilginin de yardmyla yeni bilgiler renmesinin imkann ifade eder. Duyularn, akln veya baka yollar ve abalarla sahip olduu
bilginin alt temeli bu ilk retmedir. Bunlar da genel olarak isimler (esm) olarak ifade edilir ki, bunlar hem Allahn isimleri, hem de bu isimlerin birer tecellisi durumundaki varlk ve varlk tezahrleri, tecellileridir.
zetlersek, Allah yeryznde halife olacak insan yaratt. Bu insana ilk
bilgileri, eyann isimlerini retti. Sonra ona alglama, idrak etme ve ifade
66

Kuran ve Bilgi

etme gcn verdi. Peygamberler araclyla dnya hayatnda ona rehberlik edecek bilgileri gnderdi. Btn bunlardan ama, insann yeryznde
Yaratcsnn rzasna uygun yaamasn salamaktr. nsan ancak seme zgrlne sahip bir varlktr; dilerse doruyu seer ve hayatn buna gre
dzenler, dilerse de kendi heva ve hevesine, yani istek ve arzularna uyar. Birinci seim ve ona gre yaamnn sonucu ebedi mutluluk ve mkafaat, ikincisinin ise ebedi azap ve hsrandr. Dnya hayatnn sreci, her insan iin bu
gerein ortaya karlmas eylemidir.

Deerlerin ve hkmlerin kayna


Bilgi sahibi olmann birden fazla amac var. Kuran bak asndan iki
nemli ama ne kmaktadr. Bunlardan ilki Allahn varlnn bilinmesi, dieri Allahtan gelen vahiylerin renilmesi.
a) Allah bilme: Bu bilgi, bilgi probleminin esasn ve ayn zamanda
en st mertebesini tekil eder. Sadece slm deil, belki de btn dinlerin
bak asndan bilgiden anlalan eyin bu olduunu sylemek mmkn.
Ancak Allahn varlk alemini, insan, hayat yaratm olmasnn bilgisi, sadece bilgi dzeyinde (saf teorik veya speklatif) kald srece ok da
byk bir anlam ifade etmiyor. nk Allah sadece yaratc deildir, varl yaratp da elini varlktan ve varln dzeninden ekmemitir. O, ayn
zamanda yneten, terbiye eden, denetleyen, ldren, rzk veren, hesap
alan, ceza ve dl takdir edendir.
Evreni yaratan Allah, evreni idare eden, onun kozmik yasalarn vazeden ve belli bir vakte kadar byle olmasn salayandr. Hayat yaratan Allah, yine bu hayatn anlamn, bu anlamn hangi ereve iinde ekillenmesi gerektiini de bildirir ve retir. Evrende bir takm geerli yasalar
(Snen) olduu gibi, hayatn anlam dzeyinde de geerli olan yasalar vardr. Yaratma kelimesinin semantiinde ahlak ve ahlakn evrensel ve ebedi
z sz konusudur.
Allah, varl Kn (ol) emriyle yaratt, ruh Onun emrindendir ve beeri hayatn dzenleyici kurallarn btn de emir ve nehylerden
olumaktadr. u halde varlk, ruh ve hayatn birliini tekil eden kaynak
ve ilke ayndr. Varln ve hayatn birlii ahlaki ilkede toplanr. Tabiatn ve
nesnelerin uyduu kanunlar mecmuasna Allahn snneti (detullah) denir. Her ey bu snnete gre cereyan eder. Btn idarenin merkezi Allahn iradesi, kudreti ve tekvin sfatlarnda toplanr. Bu tedbir iinde ona
67

BLG NEY BLMEKTR

hi bir ortak tasavvur edilemez. Kimse bulunduu varlk mertebesinde Allahn snnetini deitiremez.
Ahlaki yasalarn birlii Allahn birlii fikri ve inancyla (Tevhid) yakndan ilgilidir. Nasl varlkta birden fazla ilah tasavvur etmek mmkn deilse, nasl byle bir tasavvurun, iradelerin ve kudretlerin atmas gibi
trajik sonulara yol amas mukadder ise, yaratln temel ilkesi olan ahlak ve ahlaki deerlerin birliinde de paralanma kabul edilemez.
b) Bilginin birincisi kadar nemli olan yn vahiy ile gelen bilginin,
Hakikat ihtiva etmesi ve gereklik dzeylerine ilikin bize eitli kavramsal erevelerin ekillenmesinde yardmc olacak zler, parametreler ifade
etmesidir. Gereklii kurgulamak, tanmlamak ve alglamak bize zg bir
etkinliktir, ama hangi hakikat anlayna gre gerekliin tasarlanaca konusu nemlidir.
Gereklii ahlaki dzeyde alglayabiliriz. Ahlak yaratln temel ilkesi
ve dzenidir. Bu ilkeyi vazeden ve bizi varlndan haberdar klan, ayn
zamanda bizim yaratlmzn asli tabiatnda ebedi bir z olarak yerletiren Allahtr. Bizim sahip olduumuz ebedi z, ayn zamanda bizim Allahla olan ilikimizin mahiyetini ve imkann ifade eder. Biz Allahtan kopuk deiliz. Ruhundan bize fledii z (Nefha-i ruh), bizim lahi tabiatmzn mayas yani asli tabiatmzdr.
Allah her eyin yaratcsdr. Allah insan dahil yarattklarn en iyi bilendir. Yaratlmlarn idare ve tedbiri Allaha aittir ve btn bunlar bize ahlaki bir deer erevesi iinde sunmu ve retmitir. Bu ahlaki erevenin bilgisi hem ebedi zmzde, hem de bize (peygamberler araclyla)
vahiy olarak indirilen bilginin eitli anlam dzeylerinde ikin olarak bulunmaktadr. Eer bizim Nefha-i ruhta ifadesini bulan bu lahi z olmasayd, insan da mmkn olmazd. Bizi mmkn ve ayn zamanda evrensel ve lmsz klan dnyevi tabiatmzda ikin bulunan lahi zmzdr. Bu lahi z, ayn zamanda bizim zgrlmzn ve insan olmaklmzn temeli ve gayesidir.
Anlam ve ama bakmndan hayat, iyi ve ktnn birbirinden ayrlmas ve bilincimizde ayrdedilme haline gelmesi abasnn srdrlmesidir.
Ontolojik kkenleri itibariyle ahlaki olarak iyi ve kt, beyaz ve siyah
kadar birbirinden ayr mahiyetlerdir. Ancak deerlerin bilinmesi renklerin
apak olarak birbirinden ayrlmas kadar sarih deildir. yinin kt, ktnn iyi kategorisine dntrlmesi mmkndr ve insann hayatnda
68

Kuran ve Bilgi

sren karmak ilikiler btnnde arada ok daha baka renkler ve tonlar


vardr. Veya bazan iyi iyi olduu iin bask altna alnr, kt de iyi formu iine girerek ve yeniden tanmlanarak bize sunulur ve iyi diye tevik
edilir. Nihayetinde, ezeli ve ebedi bir kt z yoktur, belki de ktlk
iyiliin suistimalidir. Bu adan yol gsterici ve gvenilir bir bilgi olmadan deerlerin birbirine karmasnn nne geilemez. te bu noktada
hkmlerin kayna, nitelii ve deeri nem kazanmaktadr.
Doru hayatn erevesini izen bilgi donanm vahiy ile salanr. Bu
anlamda vahiye uygunluk, Hakikate uygunluun doru istikametini tayin
eder, vahiy Allahn ilmidir:
Allaha hamdolsun ki, bizi hidayeti ile buna kavuturdu. Eer Allah,
bize hidayet vermeseydi kendiliimizden bunun yolunu bulamazdk. Gerekten Rabbimizin Peygamberleri hakk getirmilerdir. (7/Araf, 43)
nsan kendi abasyla hidayeti bulamaz, ancak ynlendirildii istikamette hidayeti bulur. Hidayet speklatif bir bilgi, anlalmaz teolojik bir
ereve veya herhangi trden bir metafizik kurgu deildir; hayat mucizesinin srr ve kaynadr: Ey iman edenler, Peygamber size hayat verecek
olan emirlere davet ettii zaman Allaha ve Reslne icabet edin, bilin ki
Allah gerekten kii ile kalbi arasna girer ve siz muhakkak toplanp ona
varacaksnz. (8/Enfal, 24)
nsan ile kalbi arasna giren Allah, eer doru istikamete ynelmi insana hidayeti vermise, bu hem zel bir ltuf, hem de kiisel abann mutluluk verici dldr. Hidayet ayn zamanda hayattr. Hidayetin yol gsterici ve kavramsal erevesini izicisi olan vahiy, insana hayat verir, onu ihya
eder, gerein kaynana gtrr: Hanif (olan) dine dorult (ki bu din)
Allahn yaratt (ftrat) zeredir ki, (Allah) insanlar bu ftrat zere yaratmtr. Allahn yaratmasnda bir deiiklik yoktur (bulamazsn.) Bu dosdoru olan dindir, ancak insanlarn ou bunu bilmezler.(30/Rum, 30)
Bu ayette -yukarda iaret edildii zere- arpc bir ekilde din ve
ftrat neredeyse ayn anlam dzeyinde ele alnmtr. Din insann inancn dardan dzenleyen bir ereve, ftrat insann ahlaki deerler btnne referans tekil eden yaratl dzeni. Dine ynelen kendi z varlnn hakikatine ynelir. Baka bir ifadeyle din ve ftrat i barn, uyum ve
harmoninin buluma seviyesidir.
Hayatn kendisinden fkraca ftri temel, dinin yol gsterici ve dzenleyici hkmlerinin mahiyetiyle ayn ilkede buluur. Hakikate sahip
69

BLG NEY BLMEKTR

olmak ftratn ilahi dzenine sayg gstermekle ayn eydir. Dinin dnda veya kartnda durmak, ftratn, insani zn mahiyetiyle atma anlamna gelmektedir. Din, insan yabanclatrmyor, tam aksine ftri temelde Allahla, varlkla, insanla (teki) ve kendi nefsiyle bar iine girmesine yardm ediyor, yabanclamann nne geiyor.
Burada deerlerin, yarglarn kayna ve mahiyetiyle ilgili temel bir sorunla kar karya gelmi bulunuyoruz: Deerlerin bilgisi ve mahiyeti insann bilgisi ve mahiyetiyle rtme iine girer. Din ile ftrat arasndaki bu
mtekabiliyet dolaysyla, dini bilgi insana ilikin bilgiyi ilzam eder. Baka
bir ifadeyle dinin genel ve tanmsal erevesi hakknda doru bir bilgiye
sahip olmadan insan hakknda doru bir bilgiye sahip olunamaz.
Ancak insann tarihsel talihsizlii bu bilginin bilgisizi olmasdr. Bu
bilginin bilgisine sahip olunmad zaman, yerine baka bilgi(ler) ikame
edilir ve bu da epistemolojik kopua uram, dolaysyla hakikat deeri olmayan bir bilgidir ki, bunun erevesi kiinin heva ve hevesi olarak
ekillenmitir.
Seni dinden bir eriat zere grevli kldk. Sen ona uy da, ilmi olmayanlarn arzu ve isteklerine tabi olma. (45/Casiye, 18). Dorusu onlarn
ou bilmezler (de) onun iin yz evirirler.(21/Enbiya, 24). Sana gelen
bunca ilimden sonra ayet (bilfarz) onlarn arzularna uyarsan, bu takdirde muhakkak zalimlerden olursun. (2/Bakara, 145.)
Bu ayet u geree iaret ediyor:
a) Allah, insana peygamberler araclyla vahiy gnderir. Vahiy en st
derecede ilimdir (el-lm). Bu bilgi ayn zamanda bir yaama biimini ngrmekte ve mahiyeti hakknda bilgi retmektedir.
b) Ancak insanlarn ou bu bilgiden habersiz kalyor ve Hakikatin
kendisinden yz eviriyorlar.
c) Kesin (yakn) bilgiye sahip olmadklar ve Allahn gnderdiklerinden
yz evirdikleri iin kendi arzu ve isteklerine gre -fakat kendi ftratlarna
aykr- yaama biimleri gelitiriyorlar. te bu byk bir zulmdr.
Burada zulm kavram gerek manasnda kullanlmtr. Yani bir eyi
veya nesneyi asl yeri olan mahalden bir baka yere ve mahalde ikame etmek
anlamnda zulm. Bu anlamda zulm Hakikate ve ahlaka kar su irtikap
etmektir. Zulmn ztt adalettir. nsan doru ve gvenilir bilgi yerine kendi
heva ve arzularn ikame ettiinde, adalet yerine zulm ikame etmi olur.
Zulmn eitli trevleri var; fsk, fcur, fitne, tuyan, bay, istikbar vs.
70

Kuran ve Bilgi

Gerekten ou, bir ilim (bilgi) olmakszn kendi heva (istek ve tutkular)laryla (kimilerini) saptryorlar. phesiz senin Rabbin haddi aanlar en iyi bilendir. (6/Enam, 119)
Zulm kendini savunur, kelimelerin, dilin ve sylemin doasn deitirmeye kalkr. Bilgiyi suistimal eder, ahlaki deer yarglarn tersine evirir. Sonu hsran olan eyi mutluluk kisvesi altnda sunar. Fesad slah diye takdim eder: te sizler bylesiniz; (diyelim ki) hakknda bilginiz olan
eyde tarttnz, ama hi bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartp duruyorsunuz? (3 /Al-i mran, 66)

71

IV
GELENEKSEL VE BLMSEL BLG

Kopua urayan zihnin bilgisi


nsanln kadim tarihiyle mukayese edildiinde bugn muazzam bir
bilgi birikimine sahip bulunuyoruz. Daha mreffeh bir dnya iin srdrlen kalknma programlar, tabiat zerinde denetim kurma ve tabiatn rakip, hatta hasmm gibi grlp ondaki gleri etkisiz hale getirme drtleriyle gelien bilimsel bilgi katlanarak artyor. letiim ve ulam teknolojisinde kaydedilen hzl gelime, insan hayatnn sosyal vechelerinde nitel deiimlere yol at ve halen srmekte olan bu deiimin nerede ve
hangi noktada istikrar bulaca belli deil.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, bilimsel bilginin geliip artmasnda iki ana beeri drtnn insan bilincinin derin tabakalarnda belirleyici bir rol oynam olmasdr. Bunlardan biri daha rahat ve mreffeh bir
dnya iin zenginletirilmi ve kolaylatrlm maddi aralarn temini ve
tedariki; dieri tekini (tekiletirilmi tabiat ve hemcinslerimizi) imha
etmek, etkisiz hale getirmek veya ondan maddi emtia salamak amacyla
silah teknolojisine duyulan iddetli ihtiya.
Bilimsel bilginin muharrik gc olan silah teknolojisinin yneldii teki, yerine gre hasm yabanc insan topluluklar, yerine gre canl ve cansz tabiatn kendisi olabiliyor. Modern kltr bu iki farkl varlk kategorisini teki ortak paydas altnda toplamakta ve her ikisi zerinde mutlak denetim kurmay hedeflemektedir. Fakat onun zerinden kendini tanmlad
tekini salt teki olarak grp kabullenmekle yetinmiyor, hegemonik,
smrc ve tahrip edici eylemlerine meruiyet erevesi bulmak zere onu
73

BLG NEY BLMEKTR

tekiletiriyor. Mevcut bilginin retim tarz ve biriktirilme sreci de ayn


perspektifin rn olarak tekiyi kendi bana brakmyor, tekiletirip denetim altna alyor.
Bu durum, geleneksel bilgi ile modern bilgi arasnda yapacamz
mukayesenin mahiyet ve ama farkna iaret etmektedir. Bilincin teekkl iin bilgiye ihtiya var; fakat bilgiyi meru erevede mmkn klan bilintir; salt bilgi bilinci suistimal etmektedir.
Geleneksel bilgiden, ister temel referans noktalar lahi vahiylere, ister kkeni ve zaman iinde gelimesi hakknda mphem bilgilere sahip
olduumuz kutsal geleneklere dayansn, elde edili ekli ve mahiyeti itibariyle devaml olarak insana bilebilecei eylerin snrl olduunu, bilginin kkeninin insandan deil, akn bir kaynaktan ve insanlarn bireysel bilgilenme ve renme yetilerine gre deimeyen bir Hakikatten ve
Hakikat Sevgisinden neet ettiini tleyen bilgiyi kastediyoruz. Bu
bilgi, amac itibariyle insan daha mtevazi, vala kar sorumlu ve tabiatla uyumlu klar. Modernizm ncesinde varolmu btn kadim gelenek ve kltrler, insann bir Yaratc karsnda haddini bilmesi gerektiini tler ve bunun dini erevesine dikkat eker. Belki de insanolu
tarihte ilk defa, kendini sadece fiziksel snrlar ve salt fiziksel gereklikle
baml grm ve bu snrlarn (Hudut) da almas iin yeni bir bilgi
tr gelitirmitir.
Geleneksel bilgi hangi derecede ve seviyede tekaml etmi olursa olsun, sonuta hikmete ulamay ve irfan gzyle varlk dnyasna bakp tefekkr etmeyi hedeflerken, modern bilimsel bilgi Hakikat, irfan ve hikmet
gibi kavramlar metafizik adl bir anbarn iine doldurarak alan d
brakmtr. Nefsin denetiminde olan akl (Ratio) tarafndan denetlenip
dzene konulmayan her ey bu ambarn iindedir.
Geleneksel bilgi dendiinde ou zaman Dounun tarih iinde sahip
olduu bilgi ve halen bir Doulunun bilgi edinme ve dnme ekli anlalr. Rene Geunonun da iaret ettii zere, genel ve fakat yanl kanaate
gre, Bat bilimi tahlili ve inhilali (disperision), Dou bilgisi ise terkip ve
temerkzdr. Bu, st ssl boyalarla cilalanm byk bir hurafedir.
Geunon, zihni bir kopu olan Aydnlanma ncesinde Batnn da -farkl
versiyonlarna ramen- Dou gibi Geleneksel Bilgiye sahip olduunu,
ok ncesinden balamak zere Hristiyanlk dneminde de Batl insann
gelenek iinden bakp kendini ve dnyay anlamlandrd syler.
74

Geleneksel ve Bilimsel Bilgi

Dou ile Bat arasnda varolan farklara iaret eden bu ayrm temelde
kategorik olmas hasebiyle ciddi bir kritie tabi tutulmaldr. nk sz
konusu ayrm, doas gerei Douda ve Batda iki farkl tabiatn ve hatta daha tede iki kart ftratn tasavvuruna dayanr. Eer yeterince zerinde durulup kritik edilmeyecek olursa, bundan rklk doar ki, 19. ve 20.
yzyllarda ba gsteren baz rk kuramlar, meruiyetlerini bir lde bu
trden kategorik ayrmlara dayandrma yolunu setiler.
nsan, her yerde insandr ve Allah insan bir ftrat zere yaratmtr.
Ftrat bir ve ortak olmakla beraber iki dnyann farkl fikri ve kltrel geleneklere sahip olduu da gerektir. Bu, hem bilginin mahiyeti hem onu
edinme yollar konusunda iki ayr kavramsal erevenin teekklne yol
amtr. O halde eer Dou ile Bat arasnda bir ayrm yaplacaksa, bunun insan trnn varlk yapsyla deil, farkl tarihsel miras ve kltrel
geleneklerle ilgili olduunu sylemek gerekir.
Dounun Batdan ayrlan en bariz fark, bu geni beeri havzada peygamber teblilerinin her zaman canl olmas, byk dinlerin ve her biri tarihte birer srama noktas olan peygamberlerin bu blgede zuhur etmi
olmasdr. Su bu topraklarda fkrm, ancak Batya tanmtr. Sokrat
ncesi filozoflarn hikmet ve felsefe kanallar ile sonralar Katolik Hristiyanl bu bereketli, hayat verici suyu fkrd topraklardan Batya tayan iki nemli kanaldr.
Bilginin pratik kullanm, bilgiden gnlk hayatta yararlanma yntemleri ve buna bal tekniklerin gelitirilmesi ok kadim tarihlere ve medeniyetlere kadar iner. Dou kltr geleneinin belirgin havzalarndan biri
olan inde, zaman iinde modern bilime kaynaklk etmi bulunan ok
sayda keif ve icadn bundan binlerce sene nce gerekletiini tespit etmek mmkn. ekim gc ve manyatizma; ekvatorun semavi koordinatlar ve gzlem aralarnn gelitirilmesi; rasathaneler; haritaclk; demirdkm teknolojisi; buhar makinasna temel olacak ift hareket ilkesi, devri
hareketin standart deime aras ve piston; mekanik saat; zengi kullanl at eerleri; tabii barut; matbaa; tp ve tarm ansiklopedilerinin basm
vb. teknik icat ve donanm ok eski zamanlarda inde bilinen eylerdir.
Abbasiler dneminde Mslmanlar bunlar alp gelitirdiler ve Batya intikal etmelerini saladlar.
Modern bilimin ortaya knda tarihsel durumun deimesi nemli
bir faktrdr. Rnesans ve reform, deniz ar ticaret, sermaye birikiminin
75

BLG NEY BLMEKTR

teekkl (kapitalizm), kle emei ve endstri devrimi bu tarihsel durumun belli bal duraklar arasnda yer alr.
Btn geleneklerde tarihsel somut durumlar ile dnce arasnda u
veya bu dzeyde balar var. Batda olan ey, tarihsel durumun Batl insann zihniyetinde ok kkl bir deiime yol am olmasdr. Bu anlamda
bilimin teekkl dneminde, asl Batl insann ben idraki, dnya gr
ve hayata baknda radikal kopularn vuku bulmas, sonraki dnemlerde
bilimin geliip ilerlemesinde nemli rol oynamtr. Bizi de ilgilendiren
husus, bu zihniyet deiiminin bilginin mahiyetine ilikin meydana getirdii derin etkidir.
Modern bilimsel bilgi, bilginin bizatihi kendisinin insanla baladn,
insanla srp gelitiini ve insann yetenek ve abalaryla snrl olduunu,
biriktirilip sonraki nesillere aktarldn varsaymn esas alr. Prensipte
Hakikati inkar etmese de -ama sadece prensipte inkar etmez, gnlk hayatta Hakikatin hibir etkisine ve belirtisine yer vermez-, bilginin konusu olmaktan karr, onu metafizik ambarda sakl tutar ve ounlukla
hikmet ve irfan gibi temel zihni ve ruhi yaklamlar, artk bilimsel bilginin haricinde kalan metafizik alana ait eyler kabul eder. Metafizik alana ait bu bilgi, temelde bilimsel yntemle elde edilmedii, labratuarda veya labratuar artlarnda denenip test edilmedii iin bilimsel kabul edilmez. Din, mitoloji, by vb. bilgiler bu kategoride yer alr. Modern akl
ne metafiziin konularn ne Hakikati kavrayabilecek formasyondadr.
Hakikatin Bilgisini ve Sevgisini kaybetmitir, bu yzden onun hayatnda keenlemyekn (hi olmam veya yok) hkmndedir.
Modern telakki asndan paradoksal bir biimde insan snrl, ancak bilgi elde etme sreci ve kapasitesi snrsz farzedilir; dolaysyla insann ulaamayaca hibir ufuk yoktur, her ey ve btn varlk sre iinde insann
denetim ve hakimiyeti altna girmeye adaydr; insan varlk aleminde tek
potansiyel ve fiili hkmrandr, her ey insan abas ve bilgi gc sonucunda denetim altna girecektir ve insan varla diledii gibi ekil verecektir.
/batnn, tenin ve akn-ilahi olann kaale alnmad bu bilgi Kurann
deyimiyle bize ancak dnyann d yz hakknda malumat vermektedir.
Bilimsel bilgi konusunu ileriki sahifelerde ele alma frsatn bulacaz.
***
Modern bilim, kendi faaliyet alann nicel (kantitatif) dnyann (veya bu
dnyann d/zahiri yznn) llebilir ve gzlemlenebilir fenomenleri ve
76

Geleneksel ve Bilimsel Bilgi

bunlar arasndaki ilikilerin tespiti ile snrlandrdndan, evrenin ve genelde varln bir Nedene bal olmadn varsayar. Burada Nedeni sebepten
ayr bir anlamda kullanyoruz. Sebep ancak fiziki gereklik iin geerlidir.
Modern bak as, varsaymnda kendi paradigmas asndan tutarldr;
nk eer bu evrenin bir Nedeni varsa, bu Nedenin bir ekilde kendini
ifade etmesi, somut olarak aa vurmas gerektiini kabul etmek zorundadr. Nedenin fiziki ve somut sebepler dnda hikmet yoluyla aratrlmas
modern bilginin konusu dndadr. Bir Neden fikrinin kabul, bilime ilikin temel varsaymlar ve bu temel varsaymlarn dorulanma biimlerini
esas alan ynteme ilikin sistemi kkten sarsntya uratr ve zorunlu olarak
dzleminin yetersizliine gereke tekil eder.
Balangta inadi olarak gelitirilen ve savunulan lkesiz (ilkeden yoksunluk) ve Nedensiz evren gr, imdilerde entelektel bir yetersizliin,
zihnin iine dt acziyetin sebebi olmaktadr. Ama ak eliki u ki,
her fiziki gereklie bir sebep arayan insan, Varln bir Nedeni olabileceini, olmas gerektiini kabul etmiyor. Kendisi Nedensiz olan bir evrende
her olayn ve gerekliin nasl bir sebebi veya sebepler zinciri olabilir?
Bilimsel ann temel tekil ettii zihinsel ereve (mevcut paradigma),
fizik dnyay metafizik bir lke ve Nedenin tezahr kabul etmediinden,
insann en esasl avantaj olan akl (Kuvve-i akl) onun dier iki zellii
olan g ve tahakkm kurma (Kuvve-i gadabiyye) ve bedensel itah ve
doymazlnn kayna olan yannn (Kuvve-i eheviyye) etkisi altna girmi, nicel katlamaya uram, bylelikle lmcl bir ekil alm bulunmaktadr.
Bu yndeki bilimsel faaliyet, her halkarda ie yarar bir sonu veriyor. Nitekim Thomas Khun ve dierlerinin de artk farkettii zere, paradigma kullanl ve aklayc olabildii srece kabule ayandr. Burada ihmal edilen nokta, bir sre kullanl olan paradigmaya gre ulalan sonucun nitelii, etkileri ve olmas gerekenin olup olmad konusudur. Modern bilim, zel bir zihni faaliyet sonucu bizi evrenle belirli (muayyen)
bir ilikiye sokuyor, ama hi bir zaman, Bu iliki byle mi olmas gerekir? sorusunun sorulmasna izin vermiyor. Tpk btn mesaisini ve potansiyellerini fenomenlerin nasl vuku bulduu sorusuna hasredip, hibir ekilde niin vuku bulduu sorusuyla ilgilenmemesi gibi. O tam aksine bize unu telkin ediyor: imdi fizik dnyann yasalarn gzlemlenebilir iliki ve zellikleriyle tasvir et, ama -belli bir tekrardan sonra- gzlem
77

BLG NEY BLMEKTR

bir nceki tasviri yanllyorsa, bu durumda eskisinden vazge, yenisini


gelitirmeye bak; nk bilimsel ilerleme budur. Bu arada ve bu durumda dahi, tasvir edemediimiz bir takm fenomenler varsa, bu, bilimsel ilerlemenin henz yeterince ilerlememesi, kendini gerekletirememi olmasyla ilgilidir. Tasvir, belli bir perspektiften aklamadr. Gelecekte bu gnn mehul olay ve alanlar aklanabilecektir. Hatta btn ilerleme gcne ramen, eer bilim bizim halihazrdaki temel insani ve toplumsal, ruhsal ve maddi sorunlarmz zp mutluluumuzu temin edemiyorsa, bu
yine onun hala ilerleme srecindeki gecikmeyle aklanabilir. Ksaca srekli ilerlemekte olan bilim, ileride hem bugn aklanamayan alan ve konular aklayacak, hem de evrensel mutluluu salayacaktr.

niversitenin ve uzmanlarn bilgisi


Fabrikalarn belli standartlarda mal retmesi gibi, niversitelerin de belli standartlarda bilgi retmesi bilginin kolayca bir merkezden ve bir ama
uruna stoklanmasn, denetlenmesini ve politik yeniden retime tabi tutulmasn mmkn klar. Bu, geleneksel el sanatlar, manifaktr vb. kk
el emei iletmelerin dev retim birimleri karsnda glerini ve pazarlarn bir anda kaybetmeleri gibi, ilim ve bilginin de medrese, tekke, halk mektepleri, gnll kurslar, birebir sohbet, szl gelenek, cami vaazlar, tekke
iradlar vb. ilmi faaliyet ve etkinliklerinin modern niversiteler karsnda
bilgi retme ve yayma glerini ve pazarlarn kaybetmeleriyle ayn eydir.
Modern niversite kavramnda, kurumlarda ilenmemi bilginin deersiz grld, srtlarnda cbbeleri ve isimlerinin balarnda titrleri olmayan niversite uzman ve grevlilerin onaylamad dnce ve grlerin meruiyet kazanmad bir gerek. Peki bilgi ve mal retiminin merkeziletii, kurumsallat ve bir ka elde topland bu konseptte demokrasi nasl mmkn olabilecek? Bu soruyu hibir ekilde gereksiz veya zihni bir fantezi olarak ele almamak lazm. nk eer bilim sava zamanlarnda sramalar yapyorsa ve bilimsel tm faaliyetlerden politik ve stratejik karar merkezleri, byk g odaklar yararlanyorsa, hatta srf bu
amala aratrma-gelitirme almalarna milyarlarca dolar ayrlyorsa, neredeyse niversite kavram sz konusu amalarla zde hale gelmise, bilimin demokrasiyle ilikisi hayati nem kazanmaktadr.
Her ey nasl seklerletiyse, 19. yzylda niversite ve bilim de
seklerletirildi. Auguste Comte, yeni gelitirdii insanlk dininde
78

Geleneksel ve Bilimsel Bilgi

niversite retim elemanlarn yeni dinin rahipleri olarak tanmlad; tabii niversiteyi de kilise yerine ikame etti.
Bilgi, demokratik oylamaya sunuluyor mu? Hayr. Peki, demokratik
oylamaya sunulmal m? Yine Hayr. Kilise dogmalar tartmaszdr.
Ancak gemite, imanla birlikte oylama vard. Ve imann en belirgin vasf belli bir bilgi temelinde kendisinden emin olunan eyin serbest irade
sonucunda kabul edilmesidir. Eer bilgi, insan hayatnn dzenlenmesinde rol oynayacaksa, kendi hayatndan sorumlu olan insann gr beyan
etme ve tercihlerini zgrce yapma hakknn olmas gerekmez mi?
Bu konuda okul sistemi ve niversitenin, yerleik zihniyetin teekklnde ve pekimesinde oynad rol nemlidir.
niversite, gelitirdii mitolojik imaja ramen, gerekte her trden
bilgiye ak deildir. En hayati konular retimin dnda brakr. Szgelimi te dnya, kader, vb.. Bunlar dinler tarihi, antropoloji gibi derslerin
iinde okutur. Ama bilgilenmek deil, paradigmasn dorulayan perspektif vermektir. Metodolojik bilginin taleplerine uygun bilgi retmesi
bunu bir tr kanlmaz klar. Resmi grlere, hakim politikaya her zaman aykr dmeyi gze almaz. Ana formasyonu iktidar sekinlerinin politik tutumlarna bilgi ve aratrma dzeyinde lojistik destek salamakla
beraber, kurumsal olarak politikadan ayr ve uzak durur. Bir aratrcdan
istenen, ideolojik grlerini, dini tercihlerini denetim altnda tutmas, iini yaparken bunlar ceketi gibi bir kenara brakmasdr. Amerikada niversiteler merkezi deildir; her niversite kendine gre programlar takip
edebilir. Ama bamsz niversitelerde eer devletin temel politikalarna
aykr dersler veriliyorsa ve bunlar belli bir kamuoyu zerinde etki brakabiliyorsa, askeri, brokratik ve ekonomik iktidar gleri bunlar tartmaya aabilir.
niversite ortaa manastr dzeninin bir devamdr; yelerine imtiyazl bir stat baheder. zellikle ideolojik, dini ve politik itirazlara kar
bir savunma alan gelitirir. Geleneksel dini otoritenin yerini niversite almtr, ama modern toplumun tatminsiz insan niversitenin rettii bilgiyle de mutmain deildir.
niversitenin sanayi devrimi sonrasnda resmi toplumla kurduu iliki,
aslnda onun sivil vasfnn zayfl hakknda bir fikir verebilir. Toplumun
hakiki sorunlarna kar kaytszdr, bu yzden kurumsal talepler gelmedike
bu sorunlarla ilgili bilgi retmez. Tam aksine brokratik toplumun ihtiya
79

BLG NEY BLMEKTR

duyduu teknokrat, ynetici vb. elemanlar yetitirir. niversite, modernizmin en kutsal ve dokunulmaz kilisesidir. Kiliseye bile cevap verilecekse, alternatif bir dine veya kiliseye deil, niversiteye bavurulur. Nihayet teoloji de niversitelerde okutulmaktadr.
niversiteyle balantl olarak uzmanlk ve uzmanlar ordusu benzer
bir srecin en etkin paralardr. Uzman, paralanm bir dnyann canl
ve asli yesidir. O sadece zihinde deil, gerek hayatta da realiteyi paralar ve zerkletirir. Uzman bak asndan varln sahip olduu okluk ve
oulculuk kaostur, belirsizlii ifade eder ve bir an nce denetim altna
alnmas iin performans harcar. Fakat uzman hayat ve varl paralara
ayrdnda, okluun (Tekasr) kk paralarna taklr, ayrntlarn iinde boulur. Ve bu Kuran- Kerimin iaret ettii zere mezara (yani hayatnn sonuna) kadar srer.
Arlatrlm biimleriyle her bir uzmanlk alan ayr bir evren, farkl
bir gerekliin kendini dier gerekliklerden koparmas; yani paralarn
mutlaklatrlmasdr. Her mutlaklatrma bir iktidar alan anlamna geldii iin, bu alan ayn zamanda zel bir dil ve hegomonik bir sylemin ortaya kmasn kanlmaz klar. Bu yzden uzmanlarn dnda hi kimsenin, kolayca anlayamayaca teknik bir dili var; bu aslnda sylemin kendini muktedir kld zerk (akademik) alandr.
Uzmanlar, kendi alanlaryla ilgili aratrmalar tketince, yeni hipotezler, teoriler ortaya atarlar. Tketilmi bir teorinin arkasndan gelen ey, aslnda speklasyon veya zihinsel maniplasyondur. ktidar bununla saland iin, artk bir noktadan sonra, aratrma iin aratrma yaplr. Aratrmalar ilerleyip daha alt uzmanlk alanlarna yayldka, paralanm bir
evrende herkesin ayr bir dil konutuu (ayr bir telden ald) Babil Kulesi ortaya kar. Bu kulede ortak kelimeler ve kavramlar kullanlr, ancak
herkesin bu kelime ve kavramlardan anlad baka eydir.
Varl, hayat ve insann kendisini bu kadar paraya ayrdnz m, onun
btncl realite duygusunu kaybetmesine ve bata korktuunuz bir kaosun iine dmesine engel olamazsnz. Kaosun hkmn icra ettii dnyada sz konusu olan mesleki krlktr. Yani tek tek aaca bakarsanz,
orman kaybetmi olursunuz. Bilimselliin tevik ettii bu krlkte, doal
olarak bilgisizlik (cehalet) giderek yaygnlaacaktr. Her konunun uzmanlar vardr ve bu uzmanlar ilgilendikleri konudan baka hi bir ey bilmezler. Uzman bir baka alann uzmanna inanr sadece. Bu u boyutta, artk
80

Geleneksel ve Bilimsel Bilgi

tuhaflk ve samalk vardr. Yani ilk kalk noktasnn inkr, asl amacn
unutulmas hali. Amac unutmu olan uzmann sonunda elinde yar, baar, stat, para ve hret kalr.
nsanolunun dnce hayatnda devrim yapm, zihinsel sramalar
gerekletirmi hi kimse sadece kendi alannn uzman deildir. Tarihsel
ve modern zamanlarn tecrbesi, en byk zihinlerin ayn zamanda ok
ynl bilgilere sahip, bir tr ansiklopedik donanm olan kiilerin olduunu gsteriyor: Farabi, bn Sina, Gazali, bn Rd, bn Haldun v.d..
Uzmanlar, her zaman amatrleri horgrr, ama hayata anlam, ama ve
zgrlk asndan bakanlar, realiteye ilikin btnlk duygusunu kaybetmi ve kendine ayrd kk alana kendini hapsetmi uzmanlar deil, bamsz, sivil amatrlerdir. Uzmanlama, insan kendi dndaki bir referans
noktasndan yoksun brakmad iin, uzman varl, hayat ve kendini uzmanlk alanna indirger. Modern bilginin doasnda indirgeme vardr; akademisyenlerin okluu gerek entelektellerin var olduu anlamna gelmiyor. Zamanmzn en byk eksii bilim adam, akademisyen, uzman, aydn
veya aratrmac deil, hikmet ve irfanla dnyaya bakabilen entelekteldir.
Entelektel kimdir ve ne ie yarar? Niin bir bilim adam veya akademisyenden daha nemlidir? Bir orman iinde yolunu kaybetmi bir grup
insann, el yordamyla bir k yolu aradn dnelim. Sk aalardan
yol almak mmkn deildir, ellerindeki hzarla aa kesip ilerleyebilmektedirler. Byle devam ederek ak araziye kabileceklerini umuyorlar. Ancak zerinde bulunduklar istikamet onlar bir uuruma gtryor. Tam
uurumun kenarna gelip son aac da kestiklerinde aala birlikte kendileri de uuruma yuvarlanacaklardr. Bu durumda orman ku bak grebilen birinin onlara seslenmesi lazm: -Durun, yanl yoldasnz! te entelektel, bu genel gidiin yanl olduunu syleyebilecek basiret ve ferasete sahip sekin kimsedir. Bu sekin insanlarn formel modern bir eitim
alm olmalar gerekmez, hatta zihinlerinin selameti asndan modern
eitim almam olmalar belki daha iyidir.
Balangta bilim, uzmanlar yaratt, imdi uzmanlar bilimi formatlamaya baladlar. 19. yzyln bilimci profilinin sahneden ekildii varsaylr ama, bunun somut belirtileri henz ortada grnmyor. Dolaysyla
uzmanlk sorunu hl bilimin temel sorunu olmaya devam ediyor.
Uzman psikologlarn gzlemlerine gre, bilimciler, geree balanma, objektif davranma ve her trl deer yarglarndan arnarak olaylara
81

BLG NEY BLMEKTR

nesnel bakma adna bnlemi bir kiilik profili sergilemektedirler. Bu


kiilik profili donuk bir zihne, pozitivist bir bak asna sahip bulunuyor.
Bu bilim teknisyenleri Descartesetan kalma bir alkanlkla hl her eyin llebilir ve hesaplanabilir olduunu, llp hesaplanamyorsa llebilir ve hesaplanr hale getirilmesi gerektiini dnyorlar.
Teknisyenler ordusu bizi skc gettolara ardklarndan, sonuta bireye ve topluma heyecan verici mesajlar gtrme ve k yolunu gsterme iini gazetecilere, kahinlere, mehdi ve mesih iddiasndaki arlatanlara,
astrologlara, medyumlara, falclara ve hurafecilere havale ederler. Ralf
Dahrendrof un deyimiyle, gnlk olaan hayatn srdren birey, sosyal
bilimcilerin inceleyip hakknda yorumlar yaptklar insandan farkldr. Onlar, belli bir modelden hareketle olaylar aklamaya alr, kavramsal veya bilimsel modele uygunluk lsnde olaylar gerek kabul ederler. Birey bilimsel modellere uydurulmu basit bir kukla gibidir. nsan bilimsel
disiplinler, uzmanlk alanlar saysnca blnmtr.
Bu trajik sonucun, balang noktasyla ilgisi var. Anten C. Zijderveld, hipotezlerin genellikle bilimsel aratrmadan nce ina edildiklerine deindikten sonra yle der: Pek ok almadan sonra hipotezler,
birtakm yeni tecrbi realiteler tarafndan aksi ispatlanana kadar doru
olarak iln edilirler. Bunun anlam bilimin gerek doruya hibir zaman
ulaamayaca hususunun iyi bilinmesidir. Sadece bir takm ispatlara,
aklama yollarna ulaabilmesi sz konusudur. Bunlar, yenileri devreye
girene kadar doru olarak sunulurlar. Byk farkllklar olmasna ramen, sosyal bilimlerin de bu bilimsel prosedrden pek fazla ayrlabilmesi mmkn deildir.
Zijderveld szn yle tamamlar: Genellikle neyin yanl, neyin doru olduunu bilmekteyiz, ama bunun yan sra yanllklarn giderilmesi
iin nelerin yaplmas gerektii hususunda byk glklerimiz var. ou
sosyal bilimci, tenkit ettii sosyal problemler iin sonuta are nermeyi
bile bile ihmal eder. Daha da kts, bu tr nerilerin bilimsel olmayaca gibi bir inanc paylamalardr.
Bilim teknisyenleri ve uzmanlar iin syleyebileceimiz ey, onlarn bir
an nce gettolarndan kp btn grmeye almalar ve temel eksiklikleri olan tefekkr melekesini (kalple akletmeyi) gelitirip zenginletirmeleridir.
***
82

Geleneksel ve Bilimsel Bilgi

ktidar ve bilim teknisyenlerinin kurduu iktidar alannda bilgi retiminin merkezilemesi, bilginin halktan koparlp katlma kapal tutulmas gayet ak olarak brokrasi ve teknokrasinin (bilim-destekli uzmanlarn), sonra da siyasetin ve siyasi katlmn bir ka elde toplanmas sonucunu dourmaktadr.
Toplumsal hayatn, rafine yntem ve aralarla merkezilemesi, modern
dnyada gerek demokrasinin kurulmasna engel tekil eder. Gerek demokrasi ideali ar verimlilik, aralara bamllk, srekli ilerleme, ktlevi
retim, merkez ile-i sermaye ve tekellemi ekonomi ile bilim(cilik) gibi
alkanlklardan vazgemeyi gerekli klar.
Konunun bu boyutunu yeterince nemsemeyen Mslman bilim
adamlar ve aydnlar, modern bilimi olduu gibi veya hi deilse slamiletirerek alabileceimizi kendilerine gre ikna edici gerekelere dayanarak ve kendilerinden gayet emin olarak savundular.
Kendi doasnn gereklerine gre dnm geirmekte olan bilimi niin almamz gerektii meselesi ise hl aydnla kavumu deil. Eer Batnn bilim ve teknoloji ile ulat bugnk refah ve g seviyesine ulamak iinse, bu ahlaki dzeyde farkl iddialar olan bir dnyann parametreleri asndan kritik edilmeye deer bir konudur. G ve refah kendi bana mutlak ama olamaz. Tabiata ve insana kar olan bu amacn ahlaki
deeri sorgu konusudur. Salt g ve refah, slam bak asndan insann
sadece kuvve-i gadabiyyesi ve kuvve-i eheviyesini tatmini eder, ancak bu
iki kuvve hibir zaman tatmin olmadklar iin, bilgiyi ksr dng iinde
asl amacndan uzaklatrr, anlam boyutunu kurutur. Adaletten yoksun
g ve iffetten yoksun ehvet tahripkardr; tpk hikmetten yoksun bilgi ve
bilim gibi. Dnyay geici bir gurbet hayat eklinde alglayanlar iin, bilginin meru ve doru amac olacak baka referanslar vardr. Bilgi, tlu
emelle malul olduunda, ii boaltlm bir faaliyete dnr. Aslolan bilginin imdi ve burada felahn mmkn yollarn bize sunmasdr.
Batda ortaya kp dnyaya yaylan bilim, kukusuz insanolunun gelitirip sahip olduu byk bir bilgi birikimidir; elbette bir kenara braklamaz ve eer yeni bir bilim fikri zerinde durulacaksa bu muazzam birikimden fazlasyla yararlanmak gerekir. Ancak bu byk birikimin okul
ve niversite gibi dev kurumlar araclyla resmiletirilip profesyonellemesi, kritik edilmesi gereken bir baka noktadr. Bu srete bilimin varsaymlar, genel olarak bilgiyle ilgili zihinsel alglarmz artlandrmakta,
83

BLG NEY BLMEKTR

bylelikle bilgi bilime endekslenmektedir. Bilim (ve bilimsel bilgi) devletlerin ynetimi ve dolayl denetimi altnda niversite ve okullarda retildii gnden beri, insanlarn birey veya topluluk olarak tecrbeleri deil, kurumlarn insan bireyleri araclyla rettikleri, imdi de insan yerine bilgisayarlarn geirilmek istendii standart, resmi, amal, programlanm,
nyargl, nesnel bir metaya dnmtr. Bu sayede bilim, bilgiyi dntrmektedir. Paketlenebilir ve depolanabilir hale gelmi bu bilgi tr, insanlarn entelektel ve manevi tecrbelerini hie sayyor, kurumlarn retip pazarlad en yksek maliyette amalar ynna dnyor. Neredeyse her alanda muazzam bir bilgi ynna (malumat) sahibiz, ama bilgelie sahip deiliz. nternetten milyonlarca sahife dolusu bilgi toplayabiliriz,
ama internet irfan ve hikmet retemez.
Eer modern insan bilime ar bir gven duyuyorsa, bu kendine kar duyduu ar ve haksz gvenin (istina) belirtisidir. Bu ynyle olay
hmanizmle ve hmanizmle amalanan her eyle yakndan ilgilidir. Bu da
unu gsteriyor ki, hmanizmin insana haksz ve yersiz bir gven telkin
ettii anlaldka, modern bilimin insan, toplum, ruhsal hayat ve evre
zerindeki olumsuz etkileri, tahrip ve ykcl azalmaya yz tutacaktr.
Gemite, kadim kltrlerde bugnk bilime benzer bir bilim anlay
teekkl etmemise, bu insann varlk dnyasnda kendine bitii konumla ilgiliydi. Bu farkl anlam boyutunun ifade ettii gereklii bugn bizim
doru olarak anlamamz biraz gtr. En bata modern bilimsel aratrma
ve genel insan telakkimiz gemi toplumlara ve nceki zamanlarn insanna ilikin grlerimizi derinden arptm bulunuyor. Modern insan kendisini btn varlk dnyasnn, evrenin merkezinde ve belirleyici bir konumda gryor. Hmanizmin yanlsamas dolaysyla kendisi dnda hi
bir varlktan yardm almaya, yol gsterilmeye muhta olmayan, kendi bana buyruk, bamsz, yetkin ve gl bir varlk olarak dnyor. nsann kendine ilikin bu yanlgs onu yersiz bir gurura zebun klm. Kibir
eytann hasletlerinden biridir. Bunun psikolojik baz sebepleri var.
Marur ve Allaha kar mstani insan bir bakma hasta bir insandr.
Paranoya olan btn hastalarda benlik, kendi asli hakikatine aykr olarak
n-plana kar. Ben bilirim, ben yaparm, ben baarrm, ben yenerim;
benden byk yok veya Benim hayatm, benim tercihlerim, benim grm, benim bedenim v.s. Benlie ar vurgu biimlerini psikoloji ve psikiyatri genelde psikotik kabul eder de, ayn belirti ve iddialarn bir felsefe
84

Geleneksel ve Bilimsel Bilgi

ve dnya gr (kltr) olarak modern insanda hmanizm eklinde kk


salmasn normal gryor. u halde modern zamanlarn genel akl ve ruh
hastalklarnn asl nedeni insann son yz yldr gelitirdii hmanizmden bakas deildir.
Basit bir rnek zerinde dnelim: Bir bakasnn evinde ve mlknde kendini mutlak hakim ve hak sahibi iddia eden kiiyi biz hukuken sulu ve pasif, psikolojik olarak hasta-anormal addederiz. Ayn kii kendisinden gl ve muktedir kimseleri ahmaka yok sayp kendini onlarn da stnde gryorsa ona paranoya deriz. Modern insan kendisinin yaratmad, yaratlnda hi bir paya sahip olmad bu tabiat zerinde kendini
mutlak hak sahibi sanyor. Ona mlk olarak deil, tasarruf ve faydalanma alan (Teshir) olarak verilmi varl -bedeni dahil olmak zere- kendi
mlkiyeti sayyor, her eyi temellke kalkyor ve bylece haddi ayor. Yaratcsn ve kendisini var edeni tanmazlktan geliyor. Snrsz bir byklk
(kibir ve istikbar) duygusuna kaplp, Allahn mlkn kendi bildii ve diledii ekilde kullanyor, smryor, tahrip ediyor. Bu alanda att her adma bilimsel ilerleme diyor. Oysa Gklerin ve yerin mlk Allahndr.
(2/Bakara, 107) Ona mlknde ortak yoktur. (17/sra, 111).

85

V
SOSYAL BLMLERN PARALARI:
NSAN VE TOPLUM

Toplumlarn tasnifi ve ina


Batda sosyal bilimlerin, 19. yzylda kendi konularn ve snrlarn belirleyerek ortaya kmas kukusuz tesadfi deildir. Geerli bir gre gre bugn neredeyse birbirinden kopuk uzmanlama alanlarna ayrlm ve
aralarndaki tabii ba btnlk duygusu kaybolma noktasna gelmi bulunan bilimlerin aratrma alanlarna giren konular daha nceleri felsefenin geni kapsam iindeydi.
bn Nedimin perspektifinden felsefe insanln kadim tarihinde yoktu, onun ele ald sorunlar hikmet stlenmiti. Ancak insann hikmetle
ban gevetmesi sonucunda Sokrat ncesi filozoflardan Pisagor tarafndan felsefenin formle edildii doruysa da, yine de znde hikmet sevgisini barndryordu. Pisagorun tanmlamasyla felsefe salt hikmet deil,
hikmetin sevgisidir. Belki de felsefe, Pisagorun Delf Tapnann kapsna yazd gibi Kendini bil dnn ve manevi/zihni megalesinin artk insanlarn ilgisini ekmemeye balamasndan sonra ortaya kmt.
Sanayi devrimiyle birlikte doan byk toplumsal sarsntlarn, iktisadi ve siyasi buhranlarn sebep olduu sorunlara kkl ve tatmin edici cevaplar bulmada o zaman yetersiz kalnmt. Bu, yalnzca Bat toplumunun urad feci deiime has bir durum gibi grnmektedir. nk
szgelimi, geleneksel Dou toplumlarnda insann genel zihni sorunlarndan toplumsal ve insani sorunlarnn tecrit edilerek ayr bir kategoride ele
alnmasna ihtiya duyulmamtr. Bir ok zihni disiplin belli bir dneme
87

BLG NEY BLMEKTR

zg insann ihtiyalar sonucu teekkl etmektedir. Doal olarak byle


bir ihtiyacn ba gstermemi olmas sanldnn aksine, ne Dou toplumlarnn zihni ve ilmi gerilemelerinin, ne Bat toplumunun bilimsel ilerlemesinin gstergesidir.
18. yzylda akln mutlak hakimiyetini ilan eden ve duyumlanabilir nesnelerin dnyasyla ilgilenmeyi kendine biricik mesele haline getiren Avrupa, 19. yzyla girdiinde, nesnelerin dnyasnda, hatta daha dar anlamda
maddi tabiatla girdii yeni iliki erevesinde gemi zamanlarla mukayese
edildiinde hayli farkl bir safhaya adm atm oldu. Akln egemenliinde
yalnzca maddi dnyann anlaabileceini dnen Batllar, deneysel bilimlerde gelitirdikleri yntemlerle tabiatn bilgisini btnyle kucaklayabileceklerine inandlar. Onlara tabiatn bilgisini verecek ve bilgiyle tabiat
denetleyebilmelerini salayacak tek anahtar bilimdi. Bylece bilim, bilgi ad altnda akla gelen ne varsa, her eyi kendi inhisar altna alarak hem
gemile ilgili balarn kopard, hem de yepyeni bir tanmsal erevede yeni bir anlam kazanm oldu. Bilimsel faaliyetin mmkn olan bir trne indirgenmi olan bilgi artk salt bir gt. Bu gc elinde bulunduran tabiat da mutlak anlamda denetleyebilecek ve kendi amalar dorultusunda
kullanabilecekti. Doal olarak bilim, duyumlanabilir nesneler dnyasnn
tek geerli faaaliyetinden ibaret bir etkinlie dntrldnden, kanlmaz olarak pozitivizme bulam olacakt. Nitekim yle oldu.
Burada kritie konu olabilecek husus, bu yeni bilgi trnn her trl mutlaklatrmadan uzak ve mmkn olan bilgi trlerinden biri olmas;
dieri btn amac asndan nce tabiatn, ardndan insann ve toplumun
denetlenmesinde g olarak kullanlmasdr.
Pozitivizm, kendine zg kavramsal erevede pozitif bilim anlayn
gelitirdi, bilimleri gndelik ilerin gelimesinde, sorunlarn zmnde
bir tr teknik bir etkinlie dntrd. Bugn, teknisyen ve uzmanlarn
tartmasz bilim adam konumunda ele alnmas geleneinin kk 18. yzylda akln, 19. yzylda da bilimin mutlak egemenliine dayanan Avrupann bu tarihlerde yaanan sz konusu zihni deiiminde ifadesini bulur.
Bilimlerin (nce tabiat bilimlerinin) gndelik ve teknik ilerin daha ileri boyutlarda gelimesinde tek etkili ara olarak kullanlmas, Avrupada
teknoloji denen olayn arkasnda yatan nemli bir amildir. 19. yzylda sanayi devriminin byk bir ilerleme kaydetmi olmas bu adan tesadfi
deildir. Kurgulanm mekanizmann retime gemeye balamasdr.
88

Sosyal Bilimlerin Paralar: nsan ve Toplum

Sanayi devrimi toplumsal hayat btnyle alt-st etti. Gemite insan


ilikilerinde temel alnan ve toplumda istikrar unsuru grevini yerine getiren eskiye ait btn kurumlar kkl bir sarsnt geirdi; bu olay ksa zaman iinde buhranlar, sosyal patlamalar, byk alkantlar izledi. Monariler bir bir yklyor, kilise tarihsel gcn kaybediyor, manifaktr iletmeye dayal ekonomik dzen yerini, yeni, ykc ve sarsc fabrikasyon retim tarzna brakyordu. C gc kentlerde toplandka aileler dalma srecine girmeye balad. Gnden gne dev kentler ve bu modern kentlerin
evresinde biriken kalabalk bir insan denizi oluturdu. Geleneksel yerleim birimleri ile ehir, yerini modern kentlere braktka, insan ilikilerinde gelenee ve gemie ait her ey de, yerini modern olana brakt. Aristokrasi btn kurumlaryla atrdad. Yeni snflar teekkl etti ve hoyrata sahnedeki yerlerini almaya koyuldu. Balangta giderek acmaszlamakta olan bir dnyada geni kitlelerin dayanma noktalar hakknda bir
fikri yoktu. Her ey o kadar ani ve sarsntl geliiyor idi ki, rnesanstan
bu yana hmanist felsefe ile merkeze alnm insan, bu yeni durumda
artk acze dm oldu.
Elde edilen sonular belli bir snfn lehine iliyordu, ama kitleler iin
hayat her gn biraz daha ekilemez hale geliyordu.
Bu gemite benzerine rastlanmayan srete insanla birlikte ve belki
ok daha trajik biimde felsefe de acze dmtr artk. Felsefe hem yeni
durumu anlamakta ve aklamakta gszdr, hem de byk lde itibardan dm gibidir. Felsefe adna felsefe yapanlar dahi, aslnda ok
farkl bir dnmenin biimlerini gelitirmekle megul olmaktadrlar.
Felsefe dnyay aklama ve anlamlandrma gcn kaybetmitir, nk
modern durumda felsefenin dayand temel normlara tekabl eden kurumlar artk ortada bulunmamaktadr. Her eyin akl almaz bir hzla deiime urad bu yzylda, ne Sokratesin ahlk anlay, ne Eflatunun
devleti ve cumhuriyeti, ne de Aristonun mantk felsefesi, yepyeni bir objeler dnyasnda vcud bulan insann kuatlm hissine bir are olabilmektedir. Descartesetan balayarak kartezyen felsefe kantitatif alann bilgisini mutlaklatrdndan, her eyin llebileceini, lye gelmeyenin
de llebilecek duruma sokulmas gerektii gr, yeni dnyann bir
tr mutlak dogmas konumundadr.
Bu, ciddi bir zihni krlmaya iaret eden kendi nevi ahsna mahsus
zel bir dnemdir. Yunan filozoflarnn tabiat felsefeleri ile yeni zamann
89

BLG NEY BLMEKTR

dnr ve bilim adamlarnn referans aldklar fiziki gereklik arasnda


belli bir mahiyet fark vardr. Bu adan ayn dnce geleneini takip ediyor olsalar bile, bak alar ve kavramsal ereveleri byk bir farkllk arzetmektedir. Tabiat bilimlerini referans veya model alan sosyal bilimciler
felsefeye kmseyici nazarlarla bakmaktadr. Bunlarn temel varsaymlarna gre sosyal bilimlere den grev, yeni durumun anlalr erevesini
izmek, meruiyet sorununu zmek ve insan ile toplumun (psikoloji ve
sosyoloji) ve Bat d toplumlarn (antropoloji) denetim altna alnmalarn salamak olacaktr.

Sosyal bilimlerin bat-d yz


19. yzyln ortalarna doru Batda sanayi devriminin byk ivmeler
kazanmas ile ayn dnemlerde psikoloji ve sosyolojinin felsefenin vesayetinden kurtulmaya ve bamsz birer bilim kimliini kazanmaya almas arasnda yakn balantlar var. Bu iki olay arasnda ezamanl ilikinin belirmesi tesadfi deildir.
Ekonomik ve teknik gelimeye arln koyan yeni snfn (burjuvazi), bilimlerde de kendini hissettirmeye balamas bu zaman dilimine rastlar. zellikle psikoloji ve sosyolojideki bamsz faaliyetler, yeni ykselmekte olan snfn verili dnyay ve gelecei planlama arzusuyla yakndan
ilgilidir. Dnemin en nemli sorunlar arasnda artk birey ve toplum
ba keyi alm bulunmaktadr.
Sanayi devrimi, gelime ve ilerlemenin tayin edici rol zerinde etkide bulunan bu snfa, insann bir birey, beeri topluluun bir toplum ve toplumun da aslnda gayr resmi olarak bir kitle olarak denetlenmesi ve ynlendirilmesi gerektii fikrini ilham etmektedir. nsan retici -tketici bir birim, toplum retici- tketici bir pazar olarak alglanmaktadr. Durum byle olunca, retim-tketim sreci eksen alnarak her eyin
yeniden tanmlanmas, yeni bir muhteva ve kimlik kazanmas gerekmektedir. u halde psikoloji ve sosyoloji bu alanda en geerli iki enstrman/ara olarak nemli rolleri ykleneceklerdi. Bylece biri insan, dieri
toplumu tanmlamak ve denetlemek iin insan ve toplumu aratrma
alanlarna birer nesne olarak kattlar.
Bireyin ortaya kmas, Aydnlanmann formle ettii felsefi erevenin dnda, kiinin daha nce mensup olduu geleneksel balardan,
aile, cemaat ve farkl aidiyet birimlerinden koparlp tek bana ortada
90

Sosyal Bilimlerin Paralar: nsan ve Toplum

braklmas, arkasndan bu tek tek bir(ey)lerin bir araya getirilmek suretiyle toplanmas, toplum haline getirilmesidir. Toplum denetlenebilir, ynlendirilebilir, formatlanabilir, determine edilebilir beeri bir
alandr. Sosyoloji bu tarihi ameliyeyi gerekletirme misyonu ile sahnede yerini alr. Toplumun temel yap ta durumundaki birey ise -artk
bireylemi insan d uyarclar karsnda verdii tepkilerle ele alnan
bir organizmadr- psikolojinin inceleme konusudur.
Sosyal bilimler iinde merkezi bir yer igal eden bu iki bilim dal, bugnk devasa grnmlerine ve her geen gn bir alt-birime daha ayrlarak kazandklar karmak gelimelere ramen, dn olduu gibi bugn de
basit ve anlalabilir bir ilkeden hareket edip yaln bir grevi gerekletirme amacndadrlar. Burada ilke ve ama, insann ve toplumun birer nesne
gibi ele alnp aratrlmas, tanmlanmas ve sonuta denetim altna alnp
kullanlmas eklinde zetlenebilir.
nsan ve toplumun denetlenmesi ii, ilkin Avrupada tecrbe edildi.
Bundan da baarl, ie yarar/ilevsel sonular elde edildi. Ancak yeni hegemonik alanlar kuran snfn ilgisi Avrupa ile snrl deildi. Daha nce
balayan deniz ar ticaret, kleliin byk kazan salamas ve bunu izleyen yllarda Afrika, Asya ve Latin Amerika ktasnda kk salan smrgecilik, yeni yeni sosyal bilim dallarnn tretilmesine veya eski zamanlarda
Bat-d topluluklar hakknda derlenmi bilgilerin etnoloji, filoloji veya
antropoloji gibi yeni bilimlere ad olmasna yol atlar. Sz konusu sosyal
bilim dallarnn ncleri arasnda misyonerlerin, kilise adamlarnn ve bir
ksm denizci korsanlarn yer almas dikkatten kamamas gereken bir
noktadr. nk Avrupal beyaz adam adna ilk defa smrgeciliin n
keif kolu greviyle Afrika, Asya, Latin Amerikaya ve Avustralyaya giden misyonerler, bir taraftan Hristiyanl yayarken, te yandan o kavimler, kabile ve halklar hakknda bilgiler toplayp anavatanda bulunan siyasi
ve askeri merkezlere aktaryorlard. Soyguncu ve talanc korsanlarn da bir
avu macerac ve hrs dkn tayfayla buralara geldiklerinde yaptklar ilk
i, geldikleri yeri iyi tanmak, hakknda geni bilgi toplamak, sonra da smrgeletirmekti. Bir yer smrge olmaya msaitse, majestelerinin (kral
veya kralienin) paras, askerleri ve bilim adamlar ordusu hemen ie koyulmaya balyordu.
Bu seferki tanma ve bilme, Bat-d topluluklara ilikin farkl bir
etkinlikti. Bylece medeniyet tarihinden dinler tarihine, etnolojiden
91

BLG NEY BLMEKTR

antropolojiye kadar birbiriyle ilikili ok sayda disiplin geliti. Bu srete her zaman bilginin bakalar zerinde kullanlacak bir g olarak grlmesi ve bilimsel yntemin bu amal etkinlii mmkn klacak ekilde gelitirilmesi bu alana ilikin sosyal bilimlerin fonksiyonel
deeri kadar nemlidir.

Bilimlerin yarat
Sosyoloji, toplumu, kendi yntemleriyle kavranabilir bir konu haline
getirince, tabiat bilimlerinin gzlem ve deneye tabi tuttuu nesneye
mmkn olan azami benzetmeyi yapmay da ihmal etmedi. Byle bir zihni iklimde; toplumun -gerek tek tek insanlarn, gerekse aratrclarn kiisel varlndan bamsz-, kendindeki gerekliiyle gelime yasalar, hareket dinamikleri olan yaltlm bir olgu, ama daha ok maddi bir olgu eklinde alglanmas kanlmazd. yle olmalyd, aksi halde bilimsel olarak
llmesi veya baz davran ve tepkilerinin lye konu olmas mmkn
olamazd. nsan bu alglama tarz iinde yeniden tanmsal ereve iine
oturtulacak ve sonunda insann, toplumsal bir varlk olduu fikrine varlacakt. nsann sosyolojik gerei dnda kalan btn temel hayati faaliyetleri ancak toplumsal gerei ile ilgili olduu nispette nemlidir.
Bu, daha ncesinde insana ilikin dnlmemi bir tanmsal ereveydi. Bu anlamda insan, zellikle toplumsal bir varlk olduu kadaryla,
srnn herhangi bir bireyidir. Sr kelimesi rahatlkla yn, kitle veya tek tek bir(ey)lerin bir araya getirilmesiyle teekkl etmi bulunan toplum karlnda kullanlabilir.
Dier yandan toplum projesinin kendisi homojen, yekpare ve ister
kaba ister rafine olsun, znde totaliter bir zellie sahiptir. nk insanlar tek tek bal bulunduklar organik yaplardan, aidiyetlerden, mensup olduklar btnden koparlm ve bir tr eritici bir kazan iine atlmlardr.
Bu bak as, sosyal bilimler zerinden kltr ve siyasette kabul grnce, insanolu, kolayca denetlenebilir bir yaratk haline gelmi oldu. Grek felsefesinin insan telakkisiyle i ie gelien sosyal bilimler, tarih ncesi insan
vahi, saldrgan, tabiatn dman glerine kar kendi varln koruma igdsyle hareket eden ve henz tarih sonrasnda sahip olduu insani bilince o alarda kavuamayan ilkel bir yaratk olarak tasvir etti ve bu yaratn olduka uzun tarihsel zamanlar iine alan milyonlarca yl iinde evcilletiini iddia etti. Bu iddiay kantlamak iin geriye dnp tarihi suistimal
92

Sosyal Bilimlerin Paralar: nsan ve Toplum

etti, gemiin hayat ekillerini tahrif etti ve bir tr kurgulama yntemiyle hi


yaanmam, tecrbe edilmemi bir tarih ina etti.
Modern zamanlarn fonksiyonuna gre sosyal bilimler tarafndan yaratlan ve adna hl insan denen bu yaratn, dier canl ve cansz yaratklarla arasnda mahiyet farkndan ok, bir derece fark vard. Bundan dolay kimi zaman, insan konuan hayvan, dnen hayvan, siyaset yapan hayvan, hayal eden hayvan, alet yapan hayvan, sosyal hayvan
vb. addedildi; ama btn bu tanmlarda insan sonuta hayvan olmaktan
kurtulamad. Canl tabiatn evrimi veya gelimesi tarihinde nasl kimi
hayvanlar evcilletiyse, sonuta insan da evcilleti; ancak onun evcillemesi sreci dierlerine gre ok daha hzl olmu, hatta dier trlerin de evcillemesine olumlu anlamda katk salamtr.
nsan ve onun sr hayat kabul edilen toplumsal davranlar, sanayi
devriminin ivme kazanmas ve kurumsal varlyla ortaya kmasyla ikinci defa evcilletirilmeye baland. Bu sefer ama, onun vahi zararlarndan
korunmak deil, onu organik aletleri ve gdleriyle faaliyet gsteren bir
hayvan olarak daha verimli bir hale getirmek, yani retici ve tketici
ynde eitmek, ynlendirip ondan yarar salamaktr. Sosyal bilimler, sermaye merkezlerinin ihtiyatl ve pratik sonu almaya ok hevesli himayesi
altnda bu nemli grevi stlendiler. Ama bu sefer insan zerinde yrttkleri operasyonun ismine evcilletirme, ehliletirme demediler; ilerleme adn verdiler.
Ama, izilen program iin de bu henz gelimesini yani ehlileme srecini tamamlayamam yarat alet reten alete dntrmekti. Sonunda insan yiyen, ien, alp reten, elenen, iftleen, yorulan ve dinlenen,
ama gelimesini ne zaman tamamlayaca bir trl kestirilmeyen bir yaratk durumuna getirildi. imdilerde zihni faaliyetlerini de bilgisayarlara devrederek yeni bir otomatlatrlma srecine dahil edilmektedir. lerleyen zamann nc bin ylnda bebekler tpte yetitirilmekte, hastalara maymun kalbi nakledilmekte ve nihayet insan kopyalanmaktadr. Daha korkutucu deney teebbsleri de var. rnein, baz bilim adamlar, insan geni tayan fare yetitirebileceklerini sylemektedirler. Bundan byle (Hrriyet, 28
Kasm 2002), insan kk hcresi enjekte edilmi farelerin dnyaya gelmesi
pekala mmkndr. Bu durumda melez yaratkta hem insan hem fare geni olacak. Stanford niversitesinden Dr. Irving L. Weissman, insan geni
tayan bir fare dnyaya getirmenin mthi bir deney olacan sylyor.
93

BLG NEY BLMEKTR

Ancak zensiz bir deney, korkun sonulara da yol aabilir. Buna benzer bilim adamlarnn ajandasnda daha bir ok deney teebbs ve korkutucu fikir var.
Kendimize u suali sorabiliriz: Bu srecin herhangi bir sonu, durabilecei bir nokta var m? Acaba sonunda insan-hayvan ve cansz nesnelerden
mteekkil yeni tr bir yaratkm retilecek? Dlyata tp, yrei maymun, kalbi domuz, beyni fare, zihin faaliyetleri komptr kablolaryla alan veya kolonlanm, ya da baka tr bir yaratk!..
***
nsann toplumsal bir varlk olarak denetlenebilir bir hale getirilmesi
sanayi devriminin ve bu devrimi mmkn klan bilimin modern aa aktard bir armaan. Bugn ise elektronik aa girildi, sanayi toplumu geride kald. Bu an insan, denetlenebilir ve ynlendirilebilir koca bir btnn (toplum, ulus, blgesel entegrasyon, kreselleme veya yeryz
devleti) insan teki bireyi olarak mekanik bir alete dntrlmek zere yeni ve zel bir operasyona tabi tutulmaktadr. Askeri tesisler, gvenlik kurulular, siyasi teekkller, ekonomik firmalar, ok uluslu irketler, kalknma planlar, aratrma merkezleri, think-tankler, niversiteler, dev ajanslar,
uydular istihdam eden iletiim tesisleri, bilgisayarlar, internet, ajanlar, haber alma tekilatlar, ideolojik-politik legal ve illegal rgtler ve her trden deiik karakterde ve amata faaliyet gsteren ulusal ve uluslararas
gler, kreselleme ideolojisi, akna dnm zavall insan zerinde saysz deney yapp durmaktadr.
Tarihin hi bir dneminde insan, amzda olduu kadar bylesine
zihnen ve ruhen gten drlmemi, Allaha bakaldrmak ve yceltilmek vadiyle herkese ve her eye bu vahim boyutlarda kul olmamt.

Sanatn kurtarcl
Varlk Allahtan ayr, bamsz ve kendi bana varoluunu srdren bir
dzenekler yn m? Eer yle ise, insan iin ne anlam tar?
Byle bir evrende insan, gzn nereye evirse, her yann mekanik
katlklarn, zorunlu determinist yasalarn hkmedici basksnn, eyann
tabii zellikleriyle yer deitirmi madeni/metalik soukluklarn sardn grr. Yalnzca Allahn yaratt onurlu (mkerrem) insan olmas hasebiyle, iinde saysz gizlilikleri, esiz i gzellikleri tamas gereken insan, bir zaman sonra reten ve tketen bir varlk olarak gnn birinde
94

Sosyal Bilimlerin Paralar: nsan ve Toplum

kendisinin de organik bir canl olmaktan kp mekanik ve zorunlu bir ileyi dzenine bal olarak nesneletiini, eyalatn gzlemeye balar.
Fakat gzlyor olmasnn hibir yarar yoktur, nk hibir zaman gerek sorular sormay aklna getirmemektedir.
Bu durum, anlamn buharlamas, amacn kaybdr. Anlamdan ve
amatan yoksun bir dnya ok skcdr. Bu mekanik, bktrc, can skc
hayat biiminden bilimsel ve teknolojik gelimenin sorumlu tutulmasnn
tarihi pek yeni saylmaz. nsann ve tabiatn lmcl bir tehdit altnda olduunu adeta feryat ederek dile getiren yazarlar yannda, airler ve edebiyatlar -ki bunlarn says gittike azalyor- ve baka dallarda yetien sanatlar en bata yer alr.
zetle bunlara gre, tabiat bilimleri ve bu bilimlere paralel ba dndrc bir gelime hz gsteren ve artk bizzat kendisi belirleyici ve hedef
tayin edici grnen teknoloji, ruhsuz, souk ve acmasz bir kltr dnyas ina etmi bulunmaktadr. nsann btn manevi yeteneklerini felce
uratan, onun ruhunu ldren sahte bir dnyadr bu. nsan bir ok insani meleke yannda hayal etme gcn de kaybetmi bulunuyor. Modern
insann muhayyilesi yoktur. Sanatn ve sanatnn iltifat edecek mteri
bulamamasnn sebebi, hayal dnyamzda yaanan kresel yoksullama,
entelektel llemedir. Eer insan hayal edebilseydi, sanatn yardmyla
muhalefet de edebilir, farkl seenekler gelitirebilirdi. Ruhun tutukluluu
ve zihnin kilitlenmi hali farkl bir dnya tahayyln mmkn klmyor.
Bilime kar sanat, bilim adam ve akademisyene kar sanat. Modern
dnyann yan banda sanat ve bilim iki ayr kltrn temel referanslar hkmnde rol oynayabilir mi? Sanat hangi yol ve aralarla insan bilimin ve teknolojinin hkmedici basksna kar mukavemet sahibi klacaktr? Picassonun Ben aramam, bulurum. dediini biliyoruz. Aranmadan
sadece bulunan nedir? Sanatnn arad nedir veya aramadan bulduu
nedir? Biliyoruz ki, o Aranmakla bulunmaz, ama bulanlar arayanlardr!
Verili dnyann resmi hangi zihni perspektifin tablosudur? Ya ressamn
Eflatunun dedii gibi, kopyann kopyasn yapmaktan baka bir ii ve
misyonu yoksa!
Bilim adam veya sanat, sorun, insann varla, kendine, hayata ve
Allaha ilikin perspektifinin doru olup olmad konusunda toplanr.
Eer sanat akn, batn ve te fikrinden mahrum olarak tabiat yorumluyorsa, onun bir bilim adamnnkinden farkl olarak yorumu sadece bir
95

BLG NEY BLMEKTR

ifade biiminden ibarettir. Bu yzden olacak ki, sanatlar, farkl akn


perspektifler bulma yerine samaln resmini yapyorlar. Modern sanat da Hakikat Sevgisinden yoksundur. Mzii varlktaki donmu melodileri harekete geirmek deil, elektronik ve cinsellikle i ie hrltlardan, grlty bastran grltden ibarettir.

Sanatn bilgisine dair


Kadim bir insani etkinlik olan sanat hibir zaman objektif deildir.
Bilim ne kadar objektif ki sanat objektif olsun! Bilimin objektiflii sadece bir iddiadr. Byle olmakla beraber bilimin aksine sanatnn kesinlik,
nesnellik, tarafszlk gibi iddialar yoktur. Her biri farkl bir dil ve ifade
biimi olan sanat ve bilim, dnyann resmedilmesinde ortak zelliklere
sahiptirler. Hi kimse fiziki olaylarn ve genel olarak dnyann nesnel bir
tasvirini yapamaz. Baka bir ifadeyle fiziki ve sosyal dnyann fotorafn ekmek mmkn deildir. Nihayetinde salt fiziki gereklik zerinde
alan bilim adamnn da yapt, incelemeye konu setii fenomenin
bir tr resmini ekmekten ibarettir. Her resim bir yorumdur, bir okuma
biimidir.
Bu byle olmakla beraber, bu dnce bizi sanatn tek tek bireylerin
salt ruhsal ve zihinsel durumlarna, bakalaryla hibir ortak yan ve izgisi olmayan farkl alg sistemlerine gre gerekletii sonucuna gtrmemeli. Sadece kendi ruhsal veya zihinsel alglarn merkeze alp sanat yapanlar vardr, bu sanat biyolojik sezgiciliin farkl bir trevi olup duyumsal
materyalizmden ve bu materyalizm iinden karmak renk, izgi ve ekillerin hakiki anlamdan yoksun speklasyonundan te bir deer tamaz.
Bergsonun sezgicilii ne kadar (biyolojik) materyalizm ise, bu sanat da
aslnda materyalisttir. Modern sanatn hilii, anlamdan ve amatan yoksunluu, bohem hayat biimini ne karmas maddeye yedirilmi bir speklasyona iaret eder.
Burada modern telakki asndan sanat ile bilim arasnda bir ortak nokta daha tespit etmi oluyoruz: Nasl modern bilim onu kesinlie gtreceine inand bilimsel yntem araclyla sadece fiziki gereklikle ilgileniyor ve bilgiyi salt fiziksel olana hapsediyorsa, bunun sonucunda gereklii
kendisinden yaltt Hakikatle ve Hakikatn saysz tezahrne sahne
olan dnya ile btn ilikilerini radikal bir biimde kesmise ve bu zelliiyle akn/mteal olandan yoksun bir bilgi tryse, ayn ekilde modern
96

Sosyal Bilimlerin Paralar: nsan ve Toplum

sanat da ycelikle, akn/mteal olanla ilikisini kesmi, kendini buraya


hapsetmi bulunmaktadr.
Mteal olanla ilikisi kesilmi her beeri etkinlik, meta sylemlerin,
gl politik iktidarlarn, totaliter devletlerin hizmetinde basit bir ideolojik/politik araca dnr veya kendi iinde kapal bir sistem var ederek
Hakikatle ve Hakikatin saysz tezahryle ilikisini koparr. Bu ikincisinin
ana slogannn sanat iin sanat olduunu biliyoruz. Sanat iin sanat,
kendi balang noktasndan kalkan ve hibir mesafe almadan balang
noktasnda biten bo bir abadr.
ou zaman sanatlarda analiz edilmesi son derece g bir kibir olur.
Bu, onlar sorumsuz davranmaya, izgi d tutum ala belli belirsiz bir
gereke tekil eder. Kendini herhangi st bir referansa balamayan her sanat sorumlu sanat olmaktan nefret eder. Sorumluluk ahlaki bir tutumdur ve aslnda sanatla bir tr ontolojik akrabalk iindedir.
Hi kimse sanat olmakla ykml deildir, hi kimse sanat domaz
veya kaderi onu sanat olmaya zorlamaz; sanat sonuta bir tercihtir ve bu
kiinin belli ynde irade beyan etmesiyle tahakkuk eder. Sanat rnnn
ortaya kmasnda yetenek kadar emek de nemli rol oynar. Byk
air Mehmet Akif e gre emein pay yzde 90dr. Ancak hi kimse
belli bir sre yapp etmek zere gnderildii bu dnyada kendi bana da
babo braklm deildir. O halde ahlakn manevi temellerine dayal sorumluluk her insan iin geerlidir, sanat da bunun dnda deildir. Sz
konusu ahlaki sorumluluktan kamak zere sanat, kendine zerk, bamszln diledii gibi kullanabilecei bir alan yaratma peinde olur.
Kendine ait zerk bir alan yaratma peinde olan irke katlm, uluhiyetten pay alma iddiasnda bulunmu kimse demektir. Bu adan bakldnda sanatlarn ok muhataral bir izgide gelip gittiklerini ve oklarnn
kendilerini toparlamakta baarszla dtklerini sylemek mmkn. Sanatnn snav vehimler vadisinde kaybolma tehlikesiyle herkesten daha
ok yz yze bulunmasdr.
Sanatn sanki tabii alanym gibi alglanan muhataral izgi vehimler,
karmakark ryalar, samalklar ve elbette tehlikelerle doludur. Ak bu
alann en tartmal tematik konularndan biridir. Genellikle akn, iki ayr
cins arasnda vuku bulan iddetli bir sevgi olduu zannedilir ve her zaman
airler, sanatlar tarafndan yceltilir, ama aslnda ak kalbin vehimle eilim
iine girmesidir. nk iki cins arasndaki en yce ve saygya dayal iliki
97

BLG NEY BLMEKTR

merhamet ve sevgidir. ster erkek ister dii olalm, bize kalbin vehimleriyle aaya doru ba gsteren meyillere ynelme izni verilmemitir. Vehme
kaplan kalp lehve kaplr.
Kendi bilinci asli mihverinden kaym bir sanaty -ki Mslman kimliiyle de bu trajik duruma dmek mmkn- bekleyen bir baka tehlike,
varlktaki btnlk ve birlik duygusunu kaybetmektir. Bunun bir zihin
paralanml eklinde rne yansdn sz konusu sanatlarn sanat
eserlerine bakarak anlayabiliriz. stelik bu durum, sanatn asli amacna ve
hakiki misyonuna esastan aykrdr. nk sanat, eer Eflatunun dedii
gibi kopyann kopyas olmayacaksa, te, batn ve akn olann trne
gre anlatm olmak durumundadr. tenin buraya, ikin olann salt grnre ve akn olann kapal sisteme indirgendii bir dnya parampara
bir dnyadr, bu izofrenik dnyada her bir para kendi bana zerkliini ilan etmi ve tpk kurumlarn okluu ve 8 bin ayr disipline blnm
bilimsel disiplinlerin dankl gibi, insan da paralamakta, datmakta,
her bir parasn baka bir yne savurmaktadr. Sanat bize her bir tezahrn kendine zg farkll, zenginlii ve eitlilii iinde btnlk duygusu vermiyorsa kendisi hastadr.
Burada sormamz gereken bu soru var: Modern zamanlarn Mslman
sanats birletiriyor mu, datyor mu, paralyor mu, btnletiriyor
mu? Bu sorunun olumlu cevabndan emin deiliz. nk Mslman sanatnn sanatn bilgisi konusunda bize syledii nemli eyler yok.
Bir paras olduumuz fizik evre, daha geni anlamda kucanda yaadmz tabiat ve en genel anlamda varlkla ilgili bilgilerimizin Hakikat
deeri hakknda herhangi bir fikir ve kanaate, hatta kesin bir inanca sahip
olmadan nasl sanat yapabiliriz? Bu, en temel sorudur.
Bilginin Hakikat deerinden bahsediyorsak, salt bilginin deerini iki
dzeyde aan bir eyi kastediyoruz: Biri, hakknda bilgi sahibi olduumuz
eylerle ilgili bilginin, o eylerin tam ve eksiksiz olduklar duruma, nitelie ve zelliklere sahip olmad; dieri daha akn, daha te ve daha btn/ikin kkleriyle irtibatlarnn da bilgimiz dahilinde yer alp almad
konusu.
inde yer alan eyler, mertebeler ve mahiyetlerin tm itibariyle varlk
(mevcudat) hakknda bilgilerin tohumu ruhumuzda olmayabilir veya biz
byle zan iinde olabiliriz, ama varln bir ksm eyleri, mertebeleri ve
mahiyetleriyle ilgili bilgilerin kkleri bizim ruhumuzda ekilmi tohumlar
98

Sosyal Bilimlerin Paralar: nsan ve Toplum

eklinde durmaktadr. Sanat bizimle kklerimiz arasndaki ba kurma iddiasndadr ve bunu gerekten yapabildii zaman bizi varln ilkesine,
merkezine balar. Bu yzden yeni rendiimiz bir bilgi bize bsbtn yabanc gelmiyor, renince bir tr hatrlyor, aina olduumuz bir eyi bilin seviyesine karm oluyoruz. Kurann Zikr (bir hatrlatma) olmas
bununla ilgilidir.
Hi kukusuz sanat da bilgin gibi marur olmamaldr. nk biliyoruz ki, el-lm (her eyin tam ve eksiksiz bilgisi) Allahn katnda olmas
dolaysyla bize ilimden az bir ey verilmitir. Ama az bilgiye sahip olduumuz ve bu azl giderek arttrdmz ve belki hibir zaman bilgi sahibi olamyacamz dier eyler hakknda bir fikre, bir kanaate sahip olma ansmz var. Eer sanat bu zeminde duruyorsa bize sadece fikir ve
kanaat deil, esintiler de tayabilir. Btn bunlar bir inancn, yani imann
tesisiyle mmkn olabilir ancak. O halde gerek sanat veya baka bir ifadeyle Hakikat peindeki sanat en yksek dzeyde iman sahibi kimsedir.

99

VI
AKIL VE TREVLER

nsann dnme, bilme, davranlarn belirleme, denetleme melekesine veya yargda bulunmas ya da iyiyi ktden, doruyu yanltan, hakk
batldan ayrmasyla ilgili kabiliyetine (yeti) veya topluca dirayetine akl denir. Belli yarglarn baka yarglar ile mantksal balantlarn kavramak;
olaylar ynlendiren ve dzenleyen ilkeleri (kanunlar) bulmak, dolaysyla
gelecee ilikin ya da gelecekte olacak olaylar konusunda ngrde bulunmak kabiliyeti eklinde de tanmlanabilir. Pratik ynden akl ulalmas istenen amaca veya hedefe gtrc aralarn bilerek ve tam olarak uyarlanmasdr. Bu anlamda akl duygusal yeteneklerle (i gd, arm) deil,
akl yrtmeyle hareket etme ve yarglama kabiliyetidir. Daha zel anlamda, doru dnme, iyiyi ktden, doruyu yanltan ayrma kabiliyeti veya gcdr. Descartese da buna yakn bir akl tanm verir: Doru yargda bulunmak ve doruyu yanltan ayrma kabiliyeti olup (ona) akl veya
saduyu denilmektedir. (Descartes Metod Hakknda Nutuk, 1/1)
Bylece akl terimi, akl yrtme ya da ilkelerden mantksal tmdengelim yapma faaliyetine iaret eden kat kullanmdan kavramlar formle etme ve mantksal ilikiler kurma ynndeki kavrama gcne atfta bulunmaya kadar ok geni bir balamda kullanlr. Verilen nclden doru bir
sonu karmak ya da deneysel fenomenler hakknda nesnel olarak geerli bir yargya varmak terimin genel kullanmnda hakimdir. Bu anlamda,
bir olay ya da iliki hakknda mantksal ve geerli bir aklama veya dorulama ya da herhangi bir neden ya da gd anlamna da gelir.
Dnmek ve akl yrtmek iin zihin, ak-seik reddetmedii temel baz ilkelere dayanmak ve bu ilkeleri doru biimde uygulamak durumundadr.
Bu bakmdan akln doru dnmesinde temel alnan ilkeler, akl yrtmenin
101

BLG NEY BLMEKTR

de temelini oluturan esaslarn ya da kalplarn, yani kategorilerin varln gerekli grr. Buna akln kategorileri, akln ilkeleri veya bilginin ynetici ilkeleri denilmektedir. Leibniz akl yrtmenin elime ve yeter neden olarak iki ilkesinin bulunduunu belirtir. (Theodicee)

Akln Tanmlar, lkeleri ve Trevleri


Akl, 1-Saym-dkm, anlatm ve snflandrlmas; 2- Kayna (deneycilik, armclk, evrimcilik vb. gibi); 3- Normal (objektif) deeri
bakmndan incelenir. Akln ilkelerinin saym-dkm konusunda u ilkelerin belirlendii ileri srlr:
a) zdelik ilkesi: Doru ve yanl olan doru ve yanltr; yani A,
Adr. Buna elimezlik ilkesi ile nc halin bulunmamas ilkesi de denilir. ki eliik yargdan biri doruysa, teki yanl ya da biri yanlsa, teki dorudur.
b) Nedensellik ilkesi: Her olgunun nedeni vardr, her deime daha
nceki deimeye baldr, baka deyile determinizm sz konusudur.
c) Ereksellik ilkesi: Her eyin veya bazlarnn bir amac vardr.
zdelik ilkesi, dncenin zorunlu bir ilkesi olarak grlmekle birlikte, nedensellik ilkesi tartmaldr. nk insandaki irade zgrlnn kabul edilmesi halinde nedenselliin mutlak kabul zorlamaktadr.
Nedensellik mutlak anlamda alndnda insann irade zgrl ortadan kaldrlmaktadr. Szgelimi kuantum fiziindeki gelimeler gz
nnde alndnda nedensellik ilkesinin mutlak anlamda ele alnmas
zorlamaktadr. ada eilim de nedenselliin mutlak deil izafi, dolaysyla determinizme kar endeterminizm ileri srlebilecei ynndedir. Ereksellik (gaiyet) ilkesinin de mutlak olarak alnamayacan dnenler vardr.
Akl ilkeleri sadece teorik deil, ayn zamanda pratiktir. Mesela kesin
bir zorunluluk olarak grlen dev bir akl faaliyetidir. Kantn pratik-teorik akl ayrmnn temeli burada aranabilir. Yani ahlaki dev kavramnn temelinde de bir akl yrtme sz konusudur. nk akl ahlak ve ahlki
yarglar kabul ve teyid eder. Dolaysyla teorik olan akln ilkeleri ayn
oranda pratik zelliktedirler.
Akl (reason) teriminin tahlili iki yzyl akn bir zaman dilimi iinde
Bat felsefesinde tartlan merkezi bir sorunu oluturduundan anlamn,
Batda deien tarihsel kullanmn nda ele almak gerekir.
102

Akl ve Trevleri

1- Eflatun (Platon) akl, insann gerek bilgiye, deimez formlar ya


da zleri (ideleri) kavramaya ulat ara eklinde, yani fiziki seimlerin
deiken dnyasna ait duyu algsna dayal dncelerin kart olarak anlamtr. Bu anlay 17. yzyla kadar geri giden Avrupa siyasal dncesine egemen olmu saduyuya inan iin bir bilgi temeli oluturmutur. Burada yceltilmi anlamnda akl, insanolunun dier hayvanlardan farkl
ekilde sahip olduu zel bir sezgiye dayal kabiliyet olmaktadr. Dolaysyla onun akl yrtmeyle tasavvur olunan bir evrenin olgularn yneten
ve dzenleyen evrensel dorular ya da ilkeleri, kavramay dorudan
mmkn klar.
2- ki etken, akl teriminin ya pek ok ada yazarn ll bir biimde yaklat veya toptan kand bir dnce ikliminin oluturulmas
iin birlemitir. Birinci etken, akl belli bir organda doutan varolan g
eklinde gren geleneksel yeti psikolojisinin gzden dmesidir. Dier
etken ise, dilbilimsel kullanmn mantyla ilgili benlik-bilincinin yksek
bir derecesiyle karakterize edilen modern uzlam felsefedeki devrimdir.
Bununla birlikte, bu eilimler, insann karakteristik bir ynde aralar
ve amalarn dzenleyen amal faaliyetini belirtmek iin baz terimlere
duyulan ihtiyac ortadan kaldrmaz. Bylece akln, Aristoteles ve Spinoza
gibi birbirinden farkl dnrlerde grlebilecek ok tatminkar, zengin
ya da tm insani hayat iinde bir ad olarak kullanm, Santayana gibi modern bir dnrde yeniden ortaya kar.
3- Ayn zamanda terimin akl ve tutku arasndaki ztl vurgulayan
kullanm, sz konusudur. Bu anlamda akl, insan karakterine brndnde, tutkularn klesi olan insandan farkl olarak akll ve ll insan ortaya koyar. Bu balamda akl, tarafgirlikten kurtulu, tutarllk, kurallarn tek biimli uygulanmas ve iinde bulunan artlar gz nnde tutulmakszn kurallara retisel ya da fanatik balann yokluu ile ilgili
kesin bir ifade tar. Freud sonras dnemde pekala bilinalt atmadan
kurtulu da sz konusu edilebilir. yle ki, nesnel yarg hayal gcnn gdler zerindeki zorlayc younlamasyla kendiliinden olmasa da cana
yakn klnp arptlmayabilir.
4- Akl tanmlama sorununa karakteristik ada bir yaklam, Bizim
aklmz altrdmz sylediimizde gerekte ne yapyoruz? sorusuna cevap bulma yolunda bir giriimi ierir. Bu anlamda akl, deneysel grnlerin doruluunu aratrmada bir takm yntemleri iine alr. O,
103

BLG NEY BLMEKTR

gzlemleme, lme, karlatrma, deneye vurma, varsaymlar formle


etme, dorulama, kavramlarn tanm, anlamlarnn ve dilbilimsel gramerin mantksal tahlili gibi tekniklerle ilgilenir. Bylece akla bu balamda bir tr salt yetenek olarak deil, kavram ve dil aralarn kullanp slah
etmek iin insan tarafndan giriilen abalar gibi mantksal balantlar
kurmak ve bilgiyi ilerletmek asndan da baklmaldr.
5- Akl (ration) kavram Bat dillerinde intellectus, intelligentia
kavramyla da karlanmtr. Yeni Platonculukta Hellenistik devrin logos inan ayn zamanda Hristiyan teolojisindeki logosun benzeri
olan akl, manevi hilkat yoluyla ilk neden olan Tanrdan sudur eden veya fkran birinci ve bazen ikinci ayn-i sabittir ki, burada akl; nefs, tabiat (ftrat) vb. izler. lk yaratlan ey olarak akl bu dnyada Allahn
temsilcisi ve habercisi adn alr. Hareketin salt zihni, kozmolojik bir ilkesi olarak akl, Aristotales metafizii ve yorumcularnn ratiosuna karlk olmaktadr.
Akl, sosyal bilimlerle ilgili eserlerde ender rastlanan bir szcktr. Pek
ok dier szcn bana geldii gibi, o da sosyal psikoloji ve sosyolojide teknik bir terim olmay baaramam; ou yazara greyse sahte bir
kavramdr. W. Coutu unlar syler: Halihazrda yaplan akl yrtme,
dnmeden farkl bir faaliyet tipi deildir; o sadece bir takm mantksal
ve kavramsal sistemlerle daha ok snrlanmtr ve bu nedenle bu sistemin
yaps tarafndan daha ok kontrol edilmitir, dolaysyla doruya daha yakndr. Dier yazarlar aka ya da zmnen tesadfi ve grnte belirgin
bir amac olmakszn yaplan salt teemmli (reflective) dnmeyle mantksal ve amal dnme yetenei arasnda ayrm gzetirler. rnein G.
Allport yle der: Akl, bir insann inancn biimleme yetenei ve dnya
hakkndaki bilgisine uygun davranmas ve eer insann bilgisi yetersiz kalrsa, eldeki konuya uygun daha fazla bilgiyi ele geirmeye koyulma yetenei eklinde tanmlanabilir. nsann akli ve ahlaki bir toplumsal dzen
kefetme gcne olan inan.
Bat felsefesi ve dnce tarihinde akln igal ettii konuma edeer ve
hatta daha fazla bir konumda slam dnce tarihinde de akla ilikin
nemli tartma ve speklasyonlarn yer aldn syleyebiliriz. Bu konuda Hicri II. yzylda ortaya kan Mutezile akm, Meai filozoflar ve
ikinci dnem Kelamclar (Mteahhirin) akl konusunda bugn dahi zerinde nemle durulacak grler ileri srmlerdir.
104

Akl ve Trevleri

Mutezileye gre konunun merkezini insann zgr zihni faaliyetlerinin rn olan akl ile ilahi bilgi olan nakil arasnda kurulacak ilikinin belirlenmesi tekil eder. Akl kendi bana belirleyici kabul eden Mutezile dnrlerine gre, eer akl ile nakil eliirse doru bilginin elde
edilmesi adna akln tercihi gerekir. nk nakilde nasih-mensuh (yani
sonra gelen bir ayet veya ilahi bir hkmn bir nceki ayeti veya hkm
iptal edip yrrlkten kaldrmas sz konusu iken, aklda bu sz konusu
olamaz. Yani akl nceki bir durumda dorulad eyi, bir sonraki safhada yanllamaz. Dorular her zaman ve durum iin genel geerdir.
Kindi, Farabi, bn Sina ve bn Rd gibi Meai filozoflara gre akl,
Hakikate ulama yeteneine sahip olan Burhan Ehlinin en byk aracdr.
Hakikat yukardan ve vahiy yoluyla bildirilip retilebilecei gibi, akl yoluyla ona ulamak suretiyle de renilebilir. Ancak her iki durumda da renilen Hakikat tektir. ifte -gereklik mmkn deildir.
Genel olarak Meailer uluhiyeti akl kavramyla ifade ederler. nk
akln nitelikleri, yani akll ve makul, Allahn birliine hibir halel getirmez. Bu anlamda akl, genel olarak says 10a ulaan feleklerin ukl izler: Felek-i aks, felek-i sevbit ile yedi gezegen ve son olarak kre-i arz
ya da felek-i tahtel-kamer. Felek-i tahtel-kamerin (ay alt alem) de ruhuna, dar anlamda Faal akl denir. Faal nitelii bu ulvi cevhere ve Allaha
atfolunur ise de, telifi ilahiyatta, Nufs-i felekiye, Allaha yakn olan melekler ile bir tutulur ki, bu durumda Faal akl Vahiy melei Cebrailin ad
olur.
Sonraki Kelamclar da bata Mutezilenin grlerine kar nassa dayal dnceler ne srerken, felsefi kavram, zmleme ve yarglar kullanma ihtiyacn duymu; mam Gazalinin manta meru bir temel aramasndan sonra, zellikle Fahruddin er-Razi ile Kelam belirgin bir ekilde felsefenin etki alanna girmitir.
slam dnce tarihinde kef ve ilham n plana karan Tasavvuf ehliyle, akln nass karsnda tevil ve yorum gcn dahi kabul etmeyen Selefiyenin farkl grleri savunduklar sylenebilir. Her ikisine gre de
akl hi bir ekilde bizi doru bilgiye ulatrma gcne sahip deildir.
Akl kelimesi, deve yular ve bununla ilgili olarak balamaktan gelir. Bu kk anlam erevesinde akl, insan dnyada bulunduu yerden Hakikatin bilgi yurduna balayan, ycelten epistemolojik bir yetidir. nsan
dt bu yerden akl sayesinde tekrar ait olduu yere ykselebilir.
105

BLG NEY BLMEKTR

Kuran- Kerimden hareket edilerek akl konusuna bakldnda, akln


anahtar bir terim olarak insan zihninin ve manevi faaliyetinin merkezi bir
oda olarak ele alnd grlr. Kuran bilgi aracndan sz eder: Gz
(basar), kulak (sem) vb kalb (fuad). Bu yeti zerinde kitabmzn
sonlarnda durulacaktr.
Akl, Kurani tanma gre kalbin bir trevidir. Bundan dolay bir ok
slam dnr akl, kalbte ve ruhta bulunan manevi bir nur eklinde
tanmlamlardr. Deney ve gzlem, haber ve gerein ilham ve aydnlanma yoluyla elde edilmesi gibi, akl yoluyla da elde edilmesi mmkndr.
Bu bilgi yollar, hiyerarik bir mertebeden ok, Hakikatin Bilgisini elde etme abalarnda biri dierini iine alan i ie dairelere benzer. Belki gz ve
kulak yoluyla yaplan gzlem ve deney en geni dairenin snrlarna atlan
ilk admdr. Bunu akl alan izler.
Kuranda sk sk anlan akletmek sebep ile sonu, eser ile eser sahibi
(Messir) arasndaki ilgiyi, nedensellii ifade eder. Eserden messire gidilebilecei gibi, aksine bir yolla messirden esere veya iki eser arasndaki
temel ilikinin kavranmasna da gidilebilir. Modern bilgi telakkisi messirden esere gitme yolunu reddeder, sadece eser zerinde durur ve hatta eserin herhangi bir messirle ilikili olmadn zmnen savunur. slam bak
asndan messir ile eser arasnda gelili gidili bir ilgi vardr; bu her iki
yol izlenmedike varlk hakknda doru bilgilere sahip olunamaz.
Akl duyulabilir olandan duyulamaz olann varln kefeder. Bu kukusuz bir intikal olay ile gerekleebilir ve ok eitli trevleri vardr ki,
bunlarn her birinin akl ile ilgili balantlar nemlidir: Teemml, tefekkr, tezekkr, tefakkuh, vay, uur vb... Szn ettiimiz intikal olaynn
trnden sz edilebilir.
1) Tikel (czi) den tikele veya fertten ferde olan intikal. Buna slami
terminolojide temsil veya Kyas- fkhi denir.
2) Tikelden tmel (klli)e; tek bir fertten tek bir tre (nevi) veya tek
bir trden bir tek cinse intikal. Buna da istikr (tmevarm) denir. Genel
yarglara ve ou gereklik deeri olan kurallara bu yolla ulalr. Bunda
deney ve gzlemin pay byktr.
3) Tmel (klli)den tikele veya Tanrnn varlnn esiz ve mutlak
birliinin kavrand bu yollarn birini veya tmn kullanan akln iki tr var: a- Ar, tedrici ve zamana bal seyreden tr. Buna fikir ad verilir; b- Bir anda bir hamlede istenene ulaacak ekilde seri olarak seyreden tr. Buna da sezgi denir. Sezgi de iki ksmdr:
106

Akl ve Trevleri

aa) Her birinde konusuna gre uzun mddet iinde gerekleen, elde
edilen, deney ve zel abalardan oluan meleke. Bu sonradan elde edilip
kazanlr. (Akl Mesm)
bb) Dorudan doruya ftratta varolan ve sadece vehb (ilahi ba)
olan melekedir, ki buna Kuvve-i Kudsiye, Akl- metbu veya garzi denir.
Bunda kiisel ve zel aba ve kazanmlarn hibir pay yoktur.
slam kelamclarnn szn ettii bu sezgi trnn Bergsonun sezgiciliiyle ilgili olmadn, ilham, hads, hiss-i kablel-vuku gibi terimleri
slam felsefesi, kelam ve tasavvufundan alan Bergsonun bunlar farkl bir
kavramsal ereveye oturttuunu sylemek gerekir.
Ehl-i Snnet kelamclar akl kullanrlarken insann ilk olarak ilim, sonra amelinin (fiiller, eylem) gelime derecelerini sayarlar.
1) Akl heyulani ve bil-kuvve akl: nsann gerek soyut olarak zel somut nesnenin zn tasavvur etmek, gerek baladan idrak etmek kabiliyetidir. eylerin zn, nesneleri tasavvur yeteneini bu ekilde elde edebiliyoruz. Eer bu akl veya baka bir deyile akln bu trevi olmasayd tasavvur etme yeteneimiz olmazd.
2- Akl bil-meleke: Bilginin unsurlarnda veya ilkelerinde geerli olan
akl. Bu meleke halinde olan akldr; fakat daha ok unsurlarn tannmas,
belirlenmesi, ayrmas ve ilkelerinin ortaya karlmas ilemlerinde geerli olmaktadr.
3- Akl bil-fiil: Bu, bil-kuvveden farkl olup beerin akletme durumunda ve srelerinde olan akldr. Bunu Faal aklla kartrmamak gerekir. Bu akl, faaliyeti annda beeri akldr. Faal akl ise insan st ve daima
faal haldedir.
4- Akl- mstefad: Beeri akl suretler verici veya biim kazandrc (vhip es-suver) olan Faal akln kamil bir ilahi ba (Mevhibe-i kemal) olmak zere byle adlandrlr.
nsann bir kazanm (iktisab) melekesi olduunu kabul edenlere gre
ayrca bir de Akl- mktesebten bahsedilebilir. Terkipten de anlalaca
zere bu, kazanlm akldr. Bunda herkesin az veya ok nasibi olabilir.
Bunun snrlandrlmas mmkn olmayan bir ok mertebeleri vardr ki,
en basit zekadan peygamberlerin aklna kadar ykselme derecelerinden
sz etmek mmkn. En yksek mertebesine Akl- Evvel denir. Mebdeden
gayeyi, gayeden mebdei; evvelden ahiri, ahirden evveli en stn yakn
ile gren bu akl Kelam- ilahi veya Nr-i Muhammeddir.
107

BLG NEY BLMEKTR

Bunlarla ilgili olarak bir de Akl- me ad verilen bir akl veya akln
baka bir trevinden sz edilebilir. slam filozoflarnn bir tr ratio olarak grdkleri bu akl, daha ok gndelik hayatn pratik ve somut ilerinde amaca gitmek iin pratik, geerli ve kestirme yollarn kefi, ilevsel
aralarn kullanm manasnda ele almlardr. Kitabmzn dier blmlerinde bundan sz ettiimiz iin burada sadece zikretmekle yetiniyoruz.
slam felsefesinde akla ilikin grlerin bu ksa zeti de gsteriyor ki
akl, slamda merkezi bir neme sahiptir. Kuran her frsatta akln nemine ve hayati fonksiyonuna iaret eder, hatta Peygamber Efendimiz akl
olmayann dinen sorumlu ve mkellef olamyacan belirtir. Ancak istek
ve tutkularn (heva ve heves) akl saptrma, onu tutma ve tutuklama gcne sahip olduklar gerei de ihmal edilmemelidir. u halde yakini bir
bilgiye, salam bir imana ve stn bir takvaya sahip olan sekin insanlar,
Kurann ve varlk dnyasnn ayetleri zerinde aratrma yapp tefekkr
ederek akl gleri sayesinde Hakikatin Bilgisini arayacak, bylelikle kalbin nuru olan akln klavuzluunda ilahi murad, Kurann hikmetini ve
tabiatn srlarn kefetmeye alacaklardr. Ancak akln da klavuza ihtiyac vardr; o da vahiy bilgisi ve nebevi hikmet (Hikmet-i nebeviye)dir.

Akl ve Vicdan
slam dnce tarihinin nemli problem alanlarndan biri vahiy ile akl
(veya nakil-akl) arasndaki ilikidir. Genelde bu problemi din-felsefe ilikisi bal altnda toplamak mmkn. Dnce tarihini yakndan bilenler, bu ilikinin mahiyetinin belirlenmesiyle ilgili kan tartmann ok verimli olduunu da bilirler. Birok Batl aratrmacnn kabul ettii gibi
Avrupada rnesans, reform ve zgr dncenin gelimesinde slam dnyasndaki bu tartma nemli rol oynamtr.
Bat-Hristiyan kresinde birbirinden tamamen ayr iki cevher ve iki
ayr zerk alan arasndaki atma sz konusu iken ve bunun sonucunda
kanlmaz olarak birbirinden tamamen ayr iki Hakikat (ifte-gereklik)
yzyllarca insan zihnini megul edip geriden ok sayda siyasi ve sosyal
atmay beslerken, slam dnyasnda tartmaya katlan taraflarn ittifakyla Hakikat tek ve bir kabul edilmi, ancak bu Hakikate hangi veya ncelikli ara ve yollarla ulalabilecei konusunda ihtilaflar kmtr.1
1

Daha geni bilgi iin bkz. Ali Bula, slam Dncesinde Vahy-Akl, Din-Felsefe likisi,
3. Bsm., st. 2002.

108

Akl ve Trevleri

Bir durum tespiti olarak ilk sylenebilecek ey udur: Kat saylabilecek nakilcilerin dahi, son tahlilde akln ilevsel nemini ve deerini grmezlikten gelmemi olmalar; akl ncelikli bilgi kayna ve arac grenlerin de dini (eriat veya nakli) insan iin gerekli bir bilgilenme ve yaama
yolu olarak grp, ayn Hakikate akl yannda din yoluyla da ulalabileceini sylemi olmalar nemlidir. Bunun en arpc ifadesi mam Gazaliye bir reddiye olarak yazd Tehaft Tehaftt-Tehaft (Filozoflarn
Tutarszlnn Tutarszl) adl eserinde bn Rdn vahiy ve akl ayn memeden st emen ikiz kardelerdir demesidir. Yani slam tarihinde
akln geerli bir bilgi kayna olduunu ne srenler hakknda -siyasi iktidarlarn maksatl mdahaleleri dnda- hibir mahkeme veya kadnn
dava at vaki deildir; buna mukabil ayn tarihlerde Hakikat araynda
akla bavurulur diyenlere kar kilise mahkemelerinin yzlerce insan atee atarak yaktrd bilinmektedir.
Kiliseye gre gerekliin bilgisi aklla bulunmaz. Esasnda aklla hakikati aramaya kalkmak kilisenin haddi zatnda hakikate sahip olmad
anlamna gelir. Akl, insann iinde faaliyet gsteren eytann ajandr.
Eer akl olmasayd Adem gnah ilemez ve Tanr da -haa- bir keffaret
olsun diye biricik olunu feda etmezdi. spanya ve Sicilya zerinden slam dnyasnn zengin dnce mirasyla tanan ve tercmeler yoluyla
bunu intikal ettiren Avrupal filozof ve bilginler, Eer Kilise, Hakikat
arayn meru kabul edecek olursa, bu Kilisenin insan akln ve vicdann yattran bir hakikate sahip olmad anlamna gelir. iddiasna kar km, Kilisenin kendine gre bir hakikat anlay varsa bile, bu yeterli deildir demilerdir.
nsan, her ne olursa olsun varln, hayatn ve kaderinin iinde sakl olduu Hakikatin ve Hakikat Bilgisinin ne olduunu aratrmadan duramaz, bedeli ne ise onu demeye raz olur. nk Hakikat Sevgisi, insan
harekete geiren en byk g, n alnamaz bir itiyaktr. nsan hayret
eder ve hayran olur. Hayret bilgiye gtrc nemli muharriklerden biridir. Aklama arzusu yannda ve belki ondan da ok sevmek ve itiyak duymak daha byk bir muharriktir.
Bu duyguyla saysz filozof, yzyllarn etkisinde muhkem hale getirilmi teolojik dogmalarn bir bir sorgulanmasna alt. Bu anlamda
hi phesiz akln ve zihnini zgrletiren -Kilise dogmalarna kar akln zgrletirdi, fakat sonralar onu nefsin istek ve tutkularnn emrine
109

BLG NEY BLMEKTR

soktu- Avrupa slam dnyasna ok ey borludur. Kilise btn kar


koymalarna, insanlar engizisyon mahkemelerinde lme mahkum edip
atete yakmasna ramen zgrln tadn bir kere alan zihinleri tatmin edemedi ve hatta bu srete Tevhid fikrine ve inancna ulaan ok
sayda filozof dahi yetiti.2 Dnce tarihinde meydana gelen bu nemli krlma annda Avrupada filiz veren Tevhid fikri, korunmu bir Kitap
ve Mnzel bir eriat tarafndan desteklenmedii iin, zaman iinde Aydnlanma yeni ve farkl bir dnme ekli oldu.
slam dnyasnda o gn cari olan dnce ve ifade zgrl ylesine
gelimiti ki, bugn dahi baz argmanlarn zikredilmesi dudaklar uuklatacak niteliktedir. Bir rnek verelim: Eari kelamclarna gre salt akli bir
dnme genel dorular bilebilir, ne var ki bu dorularn hayatta almas gereken ekillerin bilgisi Mnzel eriata baldr. Bu grte olan Earilerin
aksine, Maturidiler peygamber (nbvvet) olmakszn da baz hkmlerin
bilinebileceini ne srmektedirler. Dahas Maturidiler eran caiz olmayan bir eyin, aklen caiz olabileceini syleyerek buna kfr ve irkin affedilmesi meselesini rnek gstermektedirler. Maturidilere baklrsa kfr ve
irkin affedilmesi eriat asndan deilse bile, akl asndan caizdir.3
slami engizisyon mahkemelerinin olmad zgr bir dnyada grlerini aka dile getirmekten ekinmeyen Maturidi kelamclar ve dierleri, baz yerlerde imanlarn neredeyse barometrelerle ve baz lkelerde
neredeyse dine giri ve kn din jandarmalarnn istintakna ve tahkikatna bal olduu amzda grlerini beyan edecek olsalard, kim bilir balarna ne gelirdi!.
***
slam dnce tarihinde tartmaya taraf olarak katlan eitli ekollerden biri ve belki de gemite yaanm baz siyasi olaylar sebebiyle yeterince zerinde durulmam olanlardan en nemlisi Mutezile mezhebidir.
Bu konuda ilgin grleriyle Mutezile zel bir neme sahiptir.
Mutezilenin nemli argman zerinde durulabilir:
Bunlardan ilki, arazlarn aklla bilinebilecei iddiasdr. Onlara gre
Kuran- Kerim arazlardan ibaret olduu iin Allaha veya Resulne delil
2
3

Avrupann Tevhidi filozoflar iin bkz. Muhammed Ataurrahim, Bir slam Peygamberi Hz.
sa, (ev. K. Demirci, st., 1985) s. 87 ve 115 vd.
Taftazani, erhul-Akaid (Kelam lmi ve slam Akaidi, Hzr. Sleyman Uluda, st., 1980)
s. 42-43.

110

Akl ve Trevleri

olmaz. Akl, insann tasarruflarnda ona yol gsterecek klavuzdur. nemli Mutezili bilginlerinden Nazzm, insann fiillerinde akl, iyilik ve ktln, gzellik (hsn) ve irkinliin (kubh) ls grmtr. Eari grne gre ise, Allahn marifeti akl ile hasl olur, fakat nakil ile vacib olur.
Mutezilenin dier gr ise yukarda deindiimiz zere ada Haeviyecileri yerinden hoplatmaya yeter. Mutezile akl ve nakil konusunda u
iddiay ne sryordu. Akl ile nakil (vahiy-nass) att zaman akl tercih edilir ve nakil tevil edilir. nk bir sonra gelen nass, bir ncekini
nesh edebilir, ama akln kurallar evrensel ve btn zamanlar iin geerlidir.4 Akln dorular birbirlerini neshedip yrrlkten kaldrmaz, geerli
olmaktan karmazlar. phesiz bu gr doru deildir ve belli bir mesafeden rasyonalizmi artrr. Ancak bu hayli u bir gr olmakla beraber Ehl-i Snnet ulemas Mutezileyi bu grnden dolay da tekfir etmediler, kimileri ehl-i bidat demekle yetindiler.5
iilerin akl konusunda Mutezileye paralel dncelere sahip olduklarn biliyoruz. yle ki Snni fkh usulnde hukukun drt temel kayna
Kuran, Snnet, cma ve Kyas kabul edilmiken, ia fkhnda drdnc
kaynak Akl gsterilmitir.6
Akl kendi bana bir fenomen olmaktan karp onu varlk hiyerarisinin ilk halkasna yerletiren Meailerin akl grne gelince, Meailere
gre varlk zinciri oluturan sudur ve feyzin ilk halkas akl olan AklulEvveldir. Nefis, felekler, cisimler ve dier varlklar bunun trevleri olarak
zuhur etmilerdir.
En byk iki Meai filozof olan Farabi ve bni Sinaya gre peygambere vahiy getiren Cibril (a.s.) Faal Akldan bakas deildir.7 Baz sekin
insanlarn Faal Akla temasa geip Hakikatin Bilgisini almalar ve bir
peygambere muhta olmakszn burhana sahip olup Hakikatin bilgisini
elde etmeleri mmkndr.8 Bu adan bakldnda Yunan filozoflar da
4
5
6
7

A. S. Tritton, slam Kelam, (ev. Prof. Dr. M. Da, Ankara, 1983) s. 115.
Prof. Dr. Ebul-Vefa et-Taftazani, Kelam lminin Belli Bal Meseleleri (ev. Do. Dr. erafeddin
Glck, st., 1980) s. 181.
Hafz Danman, Kelam lmine Giri (Ankara, 1955) s. 73 ve Dr. rfan Abdlhamid,
Dirasat fil-Firak el-Akaidiyyel-slamiyye (Beyrut, 1404-1984) s. 103 vd.
bn Sina, El-Hidaye (Tahkik ve Neir Dr. M. Abduh, 2. Bsm., Kahire, 1974) s. 274; M. Yusuf
Musa, BeyneDin vel-Felsefe fi reyi bn Rd ve Felasifetil-Asr el-Vasit (3. Bsm., Msr, 1968)
s. 58.; Henri Corbin, slam Felsefesi Tarihi (ev. Prof. Hseyin Hatemi, st., 1985) s. 165.
bn Sina, El-Hidaye, s296, bn Sina E-ifa (brahim Medkur yayn, ran, 1343) s. 355.

111

BLG NEY BLMEKTR

burhan ehli olup doru bilgiye ulatlar; bu anlamda burhanla (akl) elde
edilen bilgi yakini bilgidir. 9
Bu konuda mam Gazalinin Meailere ynelttii eletiriyi ve bn
Rdn mukabil eletirilerini hepimiz biliyoruz. Bunu zikretmemizin sebebi udur: Gazali, Meaileri bu grlerinden dolay deil, varlk ezelden beri vardr (alemin kdemi), Allah kk eyleri bilmez (czlerin bilgisi) ve Ahirette beden olarak deil, ruh olarak harolacaz (har- cismani) eklindeki grlerinden dolay ve sadece bu meseleden dolay tekfir etmitir. Onlarn aklla ilgili grlerini hatal bulup eletirmi, bunun
yerine kef kavramn kullanmtr. Ayrca Gazali felsefeyi deil, filozoflar (felasife) eletirmitir ki, bu yzden nl kitabna Tehafetl-felsefe (Felsefenin Tutarszl) deil, Tehafetl-felasife (Filozoflarn Tutarszl) ismini koymutu.
Buradan Tasavvuf un kavramsal modeline geebiliriz:
Sufilerin varlk gr en sistemli ekliyle bni Arabinin dncesinde
grlr. Meailerin varlk grne yakn olmakla beraber, yine de ayr
saylr. bni Arabinin hiyerarik sralamasnda Allahn dnda alem var ve
alem de lk Akl, Levh (Klli Nefs), Tabiat (Klli Cisim), ekil, Ar, Krsi, Atlas, Sabit Yldzlar Felei, Yedi Sema, Ate, Hava, Su, Toprak Kresi, Madenler, Bitkiler, Hayvanlar, Melekler, Cinler ve nsann yer ald
varlk mertebeleri yer alr. Burada Akl- Evvel, ilk mertebedir.10 Bazan bn
Arabi, bu lk Akla Kalem de demektedir.11 Bu sralama ve dzenin dier sufiler tarafndan da kabul grdn sylemek mmkn. Azizuddin
Nesifi yle der: Yce Allah byk alemde bir kalem yaratm olup o da
akl evveldir. Kk alemde de bir kalem yaratmtr. O da insan akldr.12 Akl, insann sahip olduu eref ve btn varlklara nazaran stlendii emanettir.13 nsan nasl yeryznde (byk alemde) Allahn halifesi
ise, akl da insanda (kk alemde) Allahn halifesidir.14 nsann varolu
9
10
11
12
13
14

bn Sina El Burhan (ifann bir blm, Abdurrahman Bedevi yayn, 2. Bsm., Kahire,
1966) s. 5.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiye, l, 165; Prof. Nihat Keklik, Ftuhat- Mekkiye (Ankara, 1990)
s. 407 vd.
bn Arabi, Age. ll, 36, Nihat Keklik, Age. s. 410.
Azizuddin Nesefi. nsan- Kamil, (Tasavvuf ta nsan Meselesi, ev. Mehmet Kanar, st., 1990)
s. 101 vd.
Nesefi, Age., s. 113.
Nesefi, Age., s. 72.

112

Akl ve Trevleri

amac, kendi olgunlamasn, kemalini salayp akl ile lk Akla ulamak


ve bylece yaratl dairesini (evrimi) tamamlamaktr. Bu kavramsal ereveden yaratl bitmi deildir, lk Akl olan Kalem yazmaya devam etmektedir; demek ki yaratl elan sryor. Buna bal olarak insan aklnn
ii ve fonksiyonlar da bitmi deildir. nsan akl yoluyla her gn ve her
an yeni bilgilere, fikirlere sahip olabilir.

Kuran ve Snnette Akl ve Vicdan


Kuran ve Snnette akl, varoluun en son ve en mkemmel rnei
olan insanda kalbin trevi olarak tarif edilir.15 Kuran- Kerimde akletmenin getii 49 ayet tespit etmek mmkndr. Benzer bir akl tanm
Hadis kaynaklarnda da grlebilir. Resulllah (s.a.)tan rivayet edilen bir
hadiste yle buyurulur: Akledin, (nk) akl bir nimettir.16 Akln
kavrayndan ve hikmetin nurundan17 bahseden Hz. Peygamber Akleden kalbe18 dikkati eker. Peygamberin tarifine gre slami epistemolojinin esas Kalbin aklyla akletmektir.19
Kuranda ve Hadis kaynaklarnda iaret edilen Akln, Aydnlanmann
merkezi kavram olan Ration (rasyonel akl)dan farkl bir ey olduunda
kuku yok. Esasnda Mutezile ve Meailer dahi, slam dnce tarihinde
bir ok ekol, akl bu kendi bana mutlaklatrlm tanmyla ele alm deildir. Rasyonel akl beeri, maddi ve mutlaklatrlm akl, buna karlk
Mslman akl entellect anlamnda kalbin trevi ve Allahn nuru olan
akldr.20
Akl gibi vicdan da insann adalet ve zulm karsndaki duygu ve tutumlarn belirginletiren ilahi bir miyardr. Hi bir zaman Haeviyecilerin
durumuna dmemi ve Selefi alim diye hret yapm bnu-l-Kayym elCevziyye, batnla vicdan e anlamda kullanp vicdan Habercinin verdii
haberle ve tecrbe edilmemi olsa bile dnme ve istinbat yoluyla elde
15 erif Crcani, Tarifat (Msr, 1357-1935) Akl Md. Bundan birka sene nce yaptm bir

16
17
18
19
20

almada ayn ekilde akl kalbin bir trevi ve Allahn nuru olarak grdm yazmtm.
Bkz. Ali Bula, Nuhun Gemisine Binmek (st, 1992) s. 220 vd.
Ebu Davud, Mukaddime, 57.
Darimi, Fedailul-Kuran, 1.
Darimi, Mukaddime, 2.
Tirmizi, Edeb, 76.
Ali Bula, Age., s. 222.

113

BLG NEY BLMEKTR

edilen ilm-i cel eklinde tarif etmitir.21 Fakat phesiz akl ve vicdann en
ilevsel tarifleri Kurn- Kerimde verilmitir. Aada aktaracamz ayetler Kurani mucizelerden birinin tam da bu olay zerinde tecelli etmesi gibi bir eydir.
Bilindii zere Hz. brahim kavmine bir peygamber olarak gnderildiinde, onlarn puta tapc dini telakkilerine kar km ve nlerinde
eildikleri putlarn ie yaramaz birer ta yn olduklarn anlatmaya almt. Onlar ise buna itiraz edip durmulard. Bunun zerine Hz. brahim
(a.s.) kavminin zihnini ve vicdann harekete geirme, uyandrma yoluna
ba vurdu ve gnn birinde ehir halk mesireye kmken, tapnaktaki
btn putlar krp baltay en byklerinin boynuna ast. ehir halk dnp de bu durumu grnce arp kalmt. imdi olayn gerisini
Kurandan izleyelim:
Bizim ilahlarmza bunu kim yapt? phesiz o, zalimlerden biridir.
dediler. Kendisine brahim denilen bir gencin bunlar diline doladn
iittik. dediler. Dediler ki yleyse, onu insanlarn gz nne getirin ki
ona (nasl bir ceza vereceimize) ahit olsunlar. Dediler ki Ey brahim,
bunu ilahlarmza sen mi yaptn? Hayr dedi. Bu yapmtr, bu onlarn
bykleridir; eer konuabiliyorsa, siz onlara sorun Bunun zerine kendi
vicdanlarna bavurdular da; Gerek u ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)
dediler. Sonra, yine tepeleri zerine ters dndler: Andolsun, bunlarn
konumayacaklarn sende bilmektesin. Dedi ki: O halde Allah brakp
da sizlere yarar olmayan ve zarar dokunmayan eylere mi tapyorsunuz?
Yuh size ve Allahtan baka taptklarnza! Siz yine de akllanmayacak msnz? (Enbiya 59-67)
Ayette bunun zerine kendi vicdanlarna bavurdularda geen vicdan kelimesinin Kurandaki orijinal karl nefstir. Ancak bu, dorudan bildiimiz heva ve hevesi ifade eden nefs deil, doru ve yanl,
hakk ve batl, adalet ve zulm birbirinden ayran temel insani miyar
(hassas l) demek olan vicdan ifade eder.22 Nitekim bu olayla Hz.
brahimin kavmi, bir an iin bir ta yn olan bir putun eline baltay
21 bnul-Kayyim el Cevziyye, Medarics-Salikin (Kurani Tasavvufun Esaslar, stanbul 1990)

ll, 365.

22 Biz de hazrladmz mealde szkonusu kelimeyi bir dipnotta yle aklamz: Ayette vicdan

diye evirdiimiz kelimenin asl nefstir. Nefsin eitli anlam ve trevleri var. Burada vicdan ve
saduyu gibi anlamlara gelmektedir. Bkz. Ali Bula, Kuran- Kerim ve Trke Anlam,
(stanbul, 1993.) s. 327, dn. no: 3.

114

Akl ve Trevleri

alp dier putlar kramayacan anlam, Hakikatin kendisiyle kar karya gelmiti. Ne var ki o bir anlk deruni muhasebe, akletme ve gerei
teslim etmenin etkisinden kurtulup tepeleri zerine ters dnmlerdi.
stelik paradoksal bir ekilde putlarn dile gelip konumayacaklarn itiraf etmek zorunda kalmlard. Bu durumda Hz. brahim gayet hakl olarak Yuh size ve Allahtan baka taptklarnza! demekte, hemen ardndan da yine akllanmyacak msnz? diye sormaktadr.
Kuran- Kerimde akl ve vicdann bir arada zikredilmesi anlamldr.
nk sahip olduumuz bu iki meleke sayesinde insani btn gzel rfleri, zaman iinde rm gelenek ve greneklerden ayrt edebiliyoruz.
Hatta bizim kurtuluumuz iin indirilen vahiyleri alglama ve kabul etme yetimiz bu iki melekenin gelimesiyle dorudan ilgilidir. Nitekim
peygamber olarak gnderilen her Allahn elisinin, ncelikle kendi kavminin akl ve vicdanna seslenmesi ve bu iki ilahi melekenin ahitliine
bavurmu olmas bunun gstergesidir. nk ak ki, eer bir peygamber ak bir mucize gstermeden nce, bize peygamber olduunu sylyorsa, biz onun peygamber olup olmadn ancak akl ve vicdanmza bavurarak anlayabiliriz. Syledikleri aklmza yatyor ve vicdanmz rahatlatyorsa o kii bir peygamberdir. Sahte peygamberleri hakiki
peygamberlerden ayran kriter de bu iki insani melekeden bakas deildir. Mucize nbvvette ikincil ve arzi bir delildir. Akl, gerektii gibi
akletmiyor, vicdan hrriyetine sahip olarak hkm vermiyorsa, mucize
gsterse bile peygamberin tebliine olumlu cevap verilmiyor. Firavun ve
dierlerinin grdkleri apak mucizelere ramen inanmamalar bunun
gstergesidir.
Denilecek ki, peygamberleri reddedenlerin akl ve vicdan yok mu?
phesiz var. Ve fakat akl ve vicdanlar bamsz deil, nefisleri, arzular,
airet, kabile, snfsal kar veya baka dnyevi eylerin, zihinlerini blokaj
altna alma ideolojilerin etkisi altnda bulunmaktadr. Bir peygamberin
arsna zgr bir vicdan ve bamsz bir akl olumlu cevap verebilir ancak. Bu adan slami tebli, en ak ve ncelikli olarak akl ve vicdan nispeten hr olan insanlarda yanksn bulmaktadr. Muhtemelen buna iaret
olmak zere Peygamber Efendimiz Cahiliyede iyi olan slamda da iyidir buyurmutur.
Ayrca entelect, yani kalbin trevi olan akl ile objeler dnyasnn
maddi ve matematiksel ilikisini lmeye, anlamaya ve deitirmeye yarayan
115

BLG NEY BLMEKTR

ration arasnda byk farklar var. Fizik dnyann kavranp anlalmasnda


daha st formlarda i grme kabiliyeti varsa bile, asl Rationun hareket zemini ne kadar gelimi olursa olsun bir tr zekadan bakas deildir. Kelamclarn kavramlarn kullanacak olursak, bu akl zaruri bilgileri bilir, ama
ok daha sofistike istidlali bilgileri bilmekte gsz olur.
Tecrbe, bilimsel bilgi birikimi, gzlem ve istifleme yoluyla elde edilmi bilgilerin ok zengin ve ie yarar olmas, insanolunun zekaca ne kadar gelitiini gstermeye yetiyor, ama asla onun ne kadar akll olduunu, akletmeyi hakkyla baardn gstermiyor. Gelimi zekann desteinde harikalar yaratan rationun kurtarc olamayacan, modern dnyaya bakarak anlayabiliriz. Hrszlar, katiller, sabotajclar vb. yasalar ve ahlaki normlar ineyerek su ileyenlerin hemen hemen hepsi zekaca gelimi kimselerdir. Bilimsel bilgi ve teknikleri en st seviyede bir araya getirerek kullanyorlar. slami terminoloji asndan bu insanlara zeki ve hatta dahi diyebiliriz, ama hakikatte akll diyemeyiz. Bazan nefs, akl tutuklar.
Mslman filozoflar, bu trden gndelik hayatn maddi, sosyal ve pratik ilikilerinin dzenlenip daha verimli srdrlmesinde i gren akla elAklul-Maa adn vermilerdir. Akl- Maa olarak gndelik ilerin yrtlmesinde ve her eyin usulne ve gereklerine gre yaplmasnda bu akln nemi byktr. En gelimi haliyle modern akl hemen hemen ve belki de sadece bu el-Aklul-Maatan ibaret saylr, bununla snrldr ve bundan dolay bilimsel bilgi ve teknoloji araclyla neredeyse dnyann tmn deiiklie uratan insan yine de birtakm basit hakikatleri kavramakta glk ekiyor.
Burada bir baka noktann hl mphem olduu grlyor: Kii Mslman olduktan sonra akln ve vicdann ebediyyen garanti altna alabilir
mi? Veya her Mslman mutlaka akll ve vicdanl olabilir mi? Kukusuz
sahih kaynaklar itibariyle semavi dinler ve en bata slamiyet, akln ve vicdann hrriyetini salayp bu iki beeri melekenin daima olumlu fonksiyon grmesini ister ve bu ynde teviklerde bulunurlar. Ama biz tarihsel
ve deneysel olarak biliyoruz ki son derece muttaki insanlar, din adna ve
slama hizmet etmek dncesiyle saysz cinayetler ilemilerdir? Bunlarn en ok bilineni Haricilerdir. Bir dnelim, eer Haricilerde zerre
miktar akl ve vicdan olsayd her nlerine geleni keserler miydi? Hangi
balar, n yarglar, husumet ve nefretler bn Mlcemin akl ve vicdann
116

Akl ve Trevleri

karartmt da, gitti ilim beldesinin kaps Hz. Ali (r.a.)yi ehid etti?
slam dnce tarihinde akln anlalmas ve kullanmyla ilgili bu sylenenler, tabii ki bir ynyle ve oka dile getirildii zere, slamiyetin
akla verdii nemi vurgular; din ve vicdan zgrln hangi seviyelerde ele ald hakknda bir fikir verir. Ancak bunun kadar nemli baka bir
nokta var, o da udur: Dnyamzda oulcu demokrasi ve farkllklara dayal yeni bir kamusallk kavram geliirken, hala evrensel aklcla dayal
aydnlanmann etkisinde homojen ve totaliter bir dnya tasavvurunun btnyle geride brakld sylenemez. Eer Mslmanlar, zgr aktrler
olarak yeni bir toplum projesinin kuruluunda ortak grev ve sorumluluk almak istiyorlarsa, iin bu ynn gz ard etmemelidirler.

Din-bilim, man-akl atmas


Tarihteki rneklerinden de anlald zere, inan (iman) aklla, din
bilimle atabilir, bu mmkndr; ama her durumda ve hibir ekilde kanlmaz deildir, atmayabilir de. Bunun ne anlama geldiini anlamak
iin somut tarihi rnekler zerinde durmakta fayda var. mann hangi durumlarda aklla attn anlamann yolu, onun ve insan bilgisinin genel
niteliklerine bakmaktan geer.
Dnya zerinde yaayan her insann u veya bu zellikte bir inanc var;
tamamen inansz bir insan tasarlamak mmkn deildir. nancn -mahiyeti gerei- dzenlenmeye ihtiyac var. nan temel insani bir haslettir; insann duygu dnyasyla, ruhuyla yakndan ilgilidir. Eer doru ve sahih
bir dinle dzenlenirse, inancn hem aklla, hem de onu dzenleyici durumundaki dinin (b)ilimle atmas sz konusu olmayabilir. Sahih bir dinin, inanc dzenlemesi demek, en bata onu hurafelerden, paradoksal kabullerden korumas ve arndrmas demektir.
Bu, insann akli dnmesini salayan, akln kendisine ayrlm misyonunu yerine getirmesini mmkn klan bir ameliyedir. Akli dnmek
iin dinin inanc dzenleyici rolne ihtiya var. Bu anlamda Kantn Aydnlanmay temellendirirken, kiinin akln kullanarak ergin olma hali
dinin dzenleyici rolyle yakndan ilgilidir. nhirafa uram dinin akl d inanlara mesnet tekil ettii vakidir, ama akln da tek bana bu trden
inanlara ve ok daha byk dlere mesnet tekil ettii de vakidir.
znde paradokslar olan bir hurafenin -hurafe, akln aklla, gerein
gerekle elime iinde olmas demektir-, insan aklnn ve bilgi elde etme
117

BLG NEY BLMEKTR

melekesinin sonucunda varlm doru bilgilerle uyumas, mantksal tutarllk asndan mmkn olamaz. Tutarllk insan ruhunun gvenlik iinde kendini salam bir referansa balama ihtiyacdr. Hurafe tutarlln
kaybolduu noktada balar.
nsan baz durumlarda inanlarn tashih edip dzenleyecek sahih bir
dini bulmayabilir, bu durumda inanlar akl tarafndan dzenlenir; ancak
akl veya baka bilgi kaynaklar tarafndan dzenlenmi bulunan bir inan,
sadece ve yalnkat bir inantr, iman deildir. man, dinin kendisine z
ve muhteva katt inanlar btn, tutarllk erevesidir.
Bilebildiimiz kadaryla Hristiyanlk tarihi hari tutulacak olursa, dnyann geri kalan btn kltr ve din havzalarnda Avrupadakine benzer bir
inan-akl veya din-bilim atmas yaanm deildir; ne Yahudilikte, ne
Asya dinlerinde, hatta ne eski Yunanda. lk defa insanolu Rnesanstan ve
Aydnlanmadan sonra Avrupann yaad tarihi tecrbede ok iddetli bir
inan-akl ve din-bilim atmas yaamtr ve bu ayn zamanda izofrenik
bir trn ortaya kp dnyaya yaylmasnda ana sebep olmutur.
Bu olaya kltrn travmaya uramas diyebiliriz. Eski geleneksel
kltrlerde insan inanr ve baka bir insan grubu da dnr ve bilgi retirdi; ama ayn insann kendi i evreninde, zihin dnyasnda farkl inanmas, farkl dnmesi ve farkl bir bilgi kategorisine ulamas mmkn
deildi. mana konu olan ey ile bilgi yoluyla elde edilen ey mahiyete aynyd, Hakikate birer gnderme olarak hkmlerini icra ederlerdi. nanca aykr somut ve kesin bilginin ayn zihinde ve ruhta barnabilecek yatak
bulmas tamamen paradoksal bir durumdur. Bat Hristiyanlnn trajik
kaderinde bu paradoksal durum hep var olagelmitir.
Bu durum ilk defa modern zamanlarda modern insann bir izofrenisi
olarak ortaya kt ve sadece Batya hastr. Dolaysyla biz iman-akl ya
da din-bilim atmasn Avrupann bu tarihi ve kendine zg balamndan kartp da evrenselletirecek, btn kltrler, btn din havzalar iin geerli bir sorun eklinde vazedecek olursak, en bata ve kesin olarak -hem epistemolojik, hem metedolojik olarak- yanl bir analoji yapm
oluruz. Bir hastaln bakalarna sirayet etmesi gibi, bu kltrn ikili tabiat ve bundan zuhur eden atma, modernliin yaylmasna ezamanl
olarak dier din ve kltr havzalarna da sirayet etmitir.
Bu durum tespitini yaptktan sonra, imdi niin sz konusu inan-akl
ve din-bilim atmas, Bat Hristiyan dnyasnn temel bir sorunudur ve
118

Akl ve Trevleri

sonunda izofrenik bir zihin ve kltrn teekkl etmesine yol amtr,


sorusunun cevabna gelelim. Bunun sebepleri zerinde durmak nemlidir.
Ancak hemen bata unun altn izmek gerekir; sz konusu durum Dou Hristiyanl asndan nispeten hafif derecede seyretmitir. Bu da gsteriyor ki, iman-akl veya din-bilim atmas arlkl olarak Bat Hristiyanlna ve Katolik Kilisesine aittir.
Bat Hristiyanlnn gemite yaad kltrel travma ve bunun bugne kadar sren etkisinin baz tarihi sebepleri var. Bat Hristiyanl Yunan mirasndan byk lde etkilendi ve bu etki Hristiyanln dnya
grn, varla ilikin telakkisini derinden etkiledi. Yunanllarn dini
telakkilerine gre, insan ile Tanr arasnda ezeli bir atma vard; Tanrlar
insan sevmez, onu kskanrlard; insann ycelmesini, bamsz olmasn,
daha dorusu kendi bana hareket eden bir aktr, bir zne olmasn arzu
etmezlerdi. Yunanllar daha ilk dnemlerden itibaren tanrlara kar gl
bir mcadele vermek zere daima Dounun yardmna bavurmulardr.
Sokrat ncesi hemen hemen btn hakimler, bilginler, filozoflar, Msra,
Mezopotamyaya, hatta Hindistana kadar gitmi, orada bilgi ve hikmet
toplamlar ve dnlerinde bunu tanrlarna kar kullanmlardr. Bu,
Tanr ile insan arasnda bir atmann Yunanda ok derin bir kke sahip olduunu gstermektedir. Sz konusu atma kltr Hristiyanla
bir miras olarak intikal etti. Fakat tanrlara kar Yunan bilgeleri, bu bilgiyi kullanrlarken felsefi bir dil gelitiriyor ve dncelerini belli bir felsefi
formda ifade ediyorlard.
bni Nedimin rivayetine gre ilk defa insanolunun Pisagorla felsefeyi kavramlatrd iddias zerinde durulmaya deer bir meseledir. Buna
gre felsefe, hikmeti kaybetmi insann, eskisinden farkl bir dnme biimi olarak tanmlanmtr. Felsefenin bu zellii Hristiyanlara intikal ettiinde, Hristiyan telakkisi ierisinde felsefe putperestlerin ii olarak grld ve byk lde o zaman, bilhassa Pariste ve baka kltr muhitlerinde hayli revata olan bn Rdlerin de etkisiyle ilimler felsefenin
rn olarak kabul edildi. Bu tarihi durum Hristiyanln iinde gerekten ciddi bir probleme iaret etmektedir.
kinci nemli sebep, Hristiyanlarn bizzat kendilerinin sahip olduu
din ve dnya telakkisi ya da sahip olduklar varlk gryd. Onlarn inancna gre Tanrnn ve sann tabiat zerinde tefekkr edip insann kendini Kilisenin kurtarclna adamas dururken, gelip geici
119

BLG NEY BLMEKTR

hayatta tabiatla ve insan zevklerinin tatminiyle uramak bir Hristiyana yakmazd. Filozoflarn verdii bilgi malzemeleri, dorudan ve
sonu itibariyle insan Tanrdan, sadan ve Kilisenin kurtarcl misyonundan uzaklatryordu; insann dikkatini dnyann geicilii, maddi zevkleri zerinde younlatrmaya yaryordu. Bir defa ilke olarak Hristiyanlar buna iyi gzle bakmyordu. yi bir Hristiyan -sekler ve laik
olsa bile-, dnya zerinde bu kadar younlaamazd. ile ekmek nemliydi. Manevi ve ruhi eyler zerinde younlamak gerekirdi. Dnya ve
maddi tabiatn bilgisi, eer insan hayatn ekiciliine kaptrmayacaksa,
ok da zamann ve zihnini megul etmeden elde edilebilirdi. Edilmedii zaman da insann byk bir kayb olmazd; nk nemli olan melektun krall ve ahirette elde edilecek ebedi mutluluktu.
Hristiyan doktrininin vazettii bu zhd kendi iinde doru ve tutarlyd, btn dinlerin temel vurgu konularndan biriydi. Sorun baka noktalarda balyordu:
Epistemolojik adan bakldnda, ok daha nemli bir problem vard
ortada: Felsefe ve ilmin ortaya koyduu gereklikler ister istemez dogmayla atyordu. Bundan da kanlmaz olarak teolojik birtakm problemler
douyordu. leme (teslis) inanc ve bunun hem ilahi tabiat hem de matematiin genel geer kurallar dahilinde akla yatkn, kabul edilebilir bir temele oturtmak hemen hemen mmkn deildi. Kilise tarihi boyunca sann
tabiatn tartmt, ama yine de ayr tabiat veya uknumun nasl bir mantksal temele oturtulmas gerektiini nihai olarak zme balam deildi.
Normal akl sahibi insanlarn kavramakta ve kabullenmekte zorluk ektii bir baka inan konusu bedenlenme(tecsim)ydi. Teolojik varsayma
gre Tanr, sada bedenlenmiti; ayn zamanda Kilise de, sann bedeniydi. leme, bedenlenme ve sann tabiatna ilikin konular akl ve hakikat
aray balamnda gndeme geldiinde, Kilise hem hakikat arayn,
hem bu arayta akln kullanmn kesin olarak meru kabul etmiyordu.
Kilisenin ne srd iki nemli gereke uydu:
1. nsann hakikat aray ve bu aray akln klavuzluunda yapmas,
Kilisenin sregelen telakkileri ve zellikle temel retorikleri asndan kabul
edilebilir deildi. Kilise ok ak deilse de, zmnen, akln insan sua ve
gnaha gtren kt bir ara olduunu telkin ediyordu. Hakikatin arayn dahi Kilisenin hakikate sahip ve malik olmad anlamnda kabul eden
ve bundan dolay Kilisenin dnda hakikat arayn gayr- meru gren
120

Akl ve Trevleri

bir kurumun bu arayn aklla yaplabileceini kabul etmesi tabii ki dnlemezdi.


2. Avrupa tarihin kendine zg artlarnda din ile bilim arasnda bir
tartmann vuku bulmasna sebep olan bir baka faktr otorite kavramyd. Burada otoriteden kasdettiimiz, siyasi hakimiyetin hangi sosyal gler tarafndan belirlenecei konusu deildir. Ayrca belirtmeye gerek yok ki, bu da Avupann dini ve siyasi tarihinde ok nemli bir amildir. Kilise ne srd birtakm tarihi ve teolojik argmanlara dayanarak
temsil ettiini syledii ruhani iktidarn, cismani/dnyevi iktidar zerinde olduunu ve dolaysyla devletin Kiliseye ve din adamlar snfna bal ve baml olmas gerektiini savunmutur. Burada zerinde duracamz otorite kavramnn semantii farkl bir konuya iaret etmektedir.
Hristiyanlar yle dnyordu: sa armha gerildi ve ld; Kutsal
Ruh (Ruhul-kuds) havarilere, oradan da Kilise azizlerine geti, o halde
hakikat Kilisede ve azizlerinin kendisindedir. Kilise babalar dini ve ncili
yorumlarken ister istemez bizim mfessirlerimiz gibi kendi dnemlerinin
geerli bilgi malzemesini kullanyorlard. Fakat yorumu yapan otorite, hakikatin kendisi ve Tanrnn bilgisini temsil ettiini ifade ettii iin, zaman
ierisinde yanllanan bilgiler ayn zamanda dogmann, yani dinin kendisinin de yanllanmas gibi bir sonu veriyor ve fakat her seferinde din
otoriteleri yanllanan bilgilerde srar edip yeni bilgi trlerini kabul etmiyorlard. Hepimizin bildii ok basit rnekleri aklmza getirebiliriz. Szgelimi bir zamanlar bir din otoritesi, dnyann dz olduunu tefsir etmi,
kitabnda yle yazm, ama daha sonralar yerkrenin dz olmad, gnein etrafnda dnd ortaya knca, bunu kabullenmekte zorluk ekmitir. nk yerleik telakkiye gre tefsirin yanllanmas demek, ayn
zamanda dinin kendisinin, yani dogmann yanllanmas demekti.
Kilise otoritelerini zaman iinde zor durumda brakan iki nemli faktr vard; bunlardan biri bizzat dini metinlerin orijinal olmamas ve bir
baka dile evrilmi olmas (Hz. sa Aramice konuuyordu ve fakat nciller Greke olarak topland), dieri de dini metinleri tefsir eden Kilise otoritelerinin bu tefsirleri yaparken kendi ahsi yorum ve bilgilerini dogmann kendisiyle edeer kabul etmesi.
Bunun sebebi, Hristiyan telakkisine gre, din otoritelerinin ve tabii
Papann din ve Tanr adna konuma yetkisine sahip olduunun kabul
edilmesidir. Din otoritelerinin vazettii dogma, menei itibariyle beeri
121

BLG NEY BLMEKTR

olsa bile, din ve Tanr adna konuma yetkisine sahip lyuhti (yanlmaz)
biri tarafndan vazedildiinden eletirilemezdi.
Bizim tarihimizde bu trden bir problemin vuku bulmam olmas
nemlidir; iki din arasnda mukayese yaparken zerinde durulmas gerekir. lke olarak slamda hi bir beeri otorite din ve Tanr adna konuma
hak ve yetkisine sahip deildir. Mfessirler ve bilginler, dinin kaynaklarn
tefsir ederlerken, onlarn kendi ahsi aba ve bilgi birikimlerinin bunda
nemli rol oynadn ve bu ahsi bilgilerle dinin kendisinin ayn eyler olmadn biliriz. Mesela byk kelamc ve mfessir Fahreddin er Razinin
nl tefsirinde bugn iin kabul etmemiz mmkn olmayan, gelien bilgi dzeylerimiz asndan tamamen yanllanm birtakm bilgi malzemelerine rastlamak mmkndr. Razi veya bir bakas, dnyann dz olduunu dnm olabilir. Ancak hi kimse Razinin zaman karsnda anan ve yanllanan bilgilerinden dolay Kurann da yanllandn dnmyor. nk herkes bilir ki, Fahredin-er Razi ve dier mfessirler,
Kuran tefsir ederlerken kendi ahsi bilgi birikimlerini kullanmlar, zamanlarnda geerli olan bilgilerden yararlanmlar. Ayn ey mam Gazali
ve dierleri iin de sz konusudur.
Mtehidler, mfessirler ve bilginler ne Masum mamdrlar ne de layuhti, hata etmez papalardr. En kuvvetli itihad bile, mtehidin zanni
bilgisini ifade eder ve her bilgin En dorusunu Allah bilir der. Dolaysyla bizim tarihimizde Avrupadakine benzer bir akl-iman, bilim-din atmas yoktur. nk Kuran her an sanki yeniden vahiyolunmakta ve insanlar tarafndan farkl ekillerde alglanp tefsir edilmektedir. Kuran ve
Snnetin vazettii hkmler, dogma deil, nasstrlar. Dogma meneinin ve vazedicisinin nitelii aksine eletirilemez; nass ise tam aksine
tefsire ve tevile aktr, birden fazla anlamaya, okumaya ve itihada temel
tekil edebilir.
Kurann asl ve nihai tefsiri akp giden ve her gn yeni gelime ve deimelere gebe olan hayatn iinden sahip olduumuz geni ve derinlemesine kavraytr. Hayatn nihai problemleriyle Kurana gider ve ona birtakm sualler sorarz; bilgi kapasitemiz ve cehdimiz nispetinde bu engin
kaynaktan yararlanr ve hayatmza yeni boyutlar katarz. Ve kesin olarak
biliriz ki, Her bilenin stnde bir bilen olduu gibi, her bilgi otoritesinin zerinde daha byk ve stn bir otorite vardr. Otorite kurumla snrl deildir.
122

Akl ve Trevleri

Her ne kadar Mslman dnyadan ald derin etkilerle St. Thomas bu


atmaya uygun ve tatminkar bir zm bulmak istediyse de, yukarda sraladmz sebepler dolaysyla, lafzla atan her trl bilgi ve yorumu geersiz sayd. Burada dierlerinde olduu gibi St. Thomasnn da ana problematii, esas ald lafzn bizzat kendisinin Allahtan vahiyedildii gibi orijinal ve otantik olmamas, yani sonralar ncil yazarlar tarafndan kaleme
alnm olmas; dieri de Kilisenin elindeki metnin bir tercme olmasyd.
Ayn temel ereveden hareketle St. Thomas da, dierleri gibi din ve
akln iki ayr anlam ve alanna iaret etti. Din lahutiye hizmet eder ve bizi akln sapknlklarna kar korur. Bu temel argman Spinoza felsefi bir
form iinde kulland ve mantki sonularna kadar gtrp bu ayrm keskinletirdi. Sonralar izofrenik dediimiz kltrel kalplarn teekkl etmesinde rol oynayacak bu ayrm, Gazalinin de etkisinde formle edecek,
buna nihai eklini verecek olan Descartese oldu.
Descartesen sonu itibariyle iddia ettii uydu: Kilisenin dedii dorudur, yani leme inanc erevesinde 1+1+1=1dir, 1=3tr, 3=1dir
ve bizim bunu mantksal erevede kavramamz mmkn deildir, bedenlenme ve dier inan ekilleri de byledir. Bu akln ii deil, dinin iidir.
Dinin syledikleri eyler birer hakikattirler, dorudurlar; biz bunlara ne
itiraz ederiz ne de aksini iddia ederiz; ancak u var ki, bunlar insan aklnn kavrama ve alglama alannn dnda kalan eylerdir. Fizik dnyann
llebilir nesnel gereklikleri olmadklarndan metafizik alana aittirler.
Akl bunlarn mahiyetlerini ve doruluklarn kavrayamaz, kendi tutarllk
erevesi iinde oturtamaz; esasnda akldan byle bir ey de beklemek
yanltr. Her hakikati kendi alanna ekmeli ve kendi alanyla snrl tutmalyz. Dolaysyla dinin hakikatleri ve dorular dinin alann ilgilendirir; dinin ve imann alannda akl tarafndan dorulanmas mmkn olmayan inanlar, inan unsurlar olabilir, bunlar bizzat kendi ilerinde birer
hakikat veya dorular olmadn gstermez. Biz sadece aklmzla bu dnyay, yani fizik evreni anlayabilir ve anlamlandrabiliriz. Fizik dnyay anlamann dili matematik ve geometrinin dilidir. Ve bu dnyann gereklikleri kantitatif eylerdir. Biz fizik dnyay aklmzla ve matematikle geometrinin diliyle lebiliriz, llemiyecek olan eyleri de llebilir hale getirebiliriz.
te modern bilimin ilk nemli parametresi, hl kltrmzn ilk
nemli koordinat bu ekilde kurulmu oldu ki, bu Kartezyen felsefedir.
123

BLG NEY BLMEKTR

Kartezyen felsefe, Greklerden beri sren bir mirasn yeni bir formlasyonu olarak, iki hakikat ve birbirinden iki bamsz alan (ifte-gereklik)
fikrine dayanr. Varlkta iki ayr ve birbirinden bamsz hakikat/gereklik
var. Bunlar ya iki ayr kategoridir ya da sonsuza kadar paralel vaziyette giderler. Ancak birbirleriyle ne rtrler, ne de herhangi bir noktada kesiirler. Metafizik alann dorular dine aittir, fizik dnyann dorular ve
gereklikleri akla ait bulunmaktadr.
imdi slam kltryle bunun bir mukayesesini yaptmz zaman son
derece farkl ve mahiyete birbirinden ayr bir durumla karlarz. slam
bak asndan, varlkta iki ayr ve bamsz alan yoktur; eer iki ayr cevherden bahsetmek mmkn ise, bunlar biri dierinde ikindir, biri dierinde mndemi vaziyette bulunmaktadrlar. Aklayc olmas bakmndan bunu bir rnekle anlatmak gerekirse, gldeki kokunun gle, aydaki
ekerin aya nispeti neyse, batnn zahire, gaybn mahedeye, ruhun bedene ve metafiziin fizik dnyaya nispeti yledir.
Kartezyen felsefe, iki alan ayrmyla, tarih boyunca kilise dogmalarnn
tasallutu altnda bulunan insan aklna serbeste hareket edebilecei bamsz bir alan am oldu. Bu, Descartesen Cogitto dedii yeni znenin
dnya zerindeki hkmranlnn geerli olaca fizik alandr. Descartesen Cogittosu olan Ben, artk dinden, kiliseden ve dolaysyla Tanrdan bamszlam olarak hem kendini, hem tabiat otonomlatrd. Bu Ben, Descartesen kavramsallatrmasnda Tanry ve metafizii inkar etmedi, aksine
akln zorunlu bilgilerinden biri sayd, ama onu dine ait bir alann iine ekip hapsederek kendine zgr ve zerk bir alan at. Bu Ben, artk dnyay
istedii gibi kuracak, bozacak ve yeniden ina edebilecekti. Bu sayede fizik
evren, insana ayrlm bamsz bir alan olarak insan tarafndan tanmlanabilir, deitirilebilir ve her trl mdahalelere ak bir alan olarak tasarlanabilirdi ki, Aydnlanma ve modernite ile zaten olan bundan farkl olmad.
Modern bilimi ina etme srecinde ikinci nemli parametreyi Newton ortaya koydu. Newton, evreni bir makine olarak tasarlad; bu makinenin aksamlar vardr, kendi iinde dzenli bir ileyie sahip bulunmaktadr. Eer biz bu aksamlar, paralar arasndaki ilikinin mahiyetini
kavrayabilirsek, dnyay ve i dzenini, ileyiini zme imkanmz da
olur. Tabii bu, ilk bakta masum ve kabul edilebilir bir dnce gibi grnmektedir; ancak ok gemeden arkas geldi. Birtakm para ve aksamlardan mteekkil bulunan bu evren, acaba para ve aksamlarnn
124

Akl ve Trevleri

yerlerini deitirmek suretiyle baka bir ekle sokulamaz myd? Bu suale evet cevab verilince, geleneksel dnyann yklp, yepyeni bir perspektif ve arzudan hareketle yeniden kurulabilecei fikri kabul edildi. Fizik dnyann yeniden kurulabilmesi fikri, geleneksel dnyann yklmas
ve insan zihninde yeniden ina edilmesinin nn aan nemli bir adm
oldu. unun altn izmekte yarar var: Fizik varl dahil olmak zere
modern dnyay kuran Aydnlanmac zihindir; yani bu dnya zihinsel
bir ina, sentetik bir kurgudur. Bertrand Russel, Galileonun da iinde
yer ald yz adam olmasayd bugnk dnya mmkn olmazd, der.
Modern dnyann kuruluunda rol oynayan nc nemli zihin hi
kukusuz Bacond. Baconn dier katklar yannda en nemli katks
onun bilimsel yntemi gelitirmi olmasdr. Bacon, esas itibariyle hukukuydu ve Kraliyet savcs olarak grev yapyordu. Daha o zamanlarda bile sulular yakalandnda sularn itirafa zorlanrlard. Bu zorlamann en
bilinen klasik yntemi de ikencedir. Bacon, her defasnda ikenceye maruz braklan sulularn banda bekleyip onlar gzlerken, gnn birinde
aklna yle bir fikir geldi: Eer sulular ikence sonucunda sularn, srlarn, gizli bilgilerini itiraf etmek zorunda kalyorlarsa, biz de ayn ikence yntemini tabiata uygulayabilir ve tabiatn bizden saklad bilgileri,
srlar bylece ondan renebiliriz. te bilimsel yntem de bu ekilde formle edilmi oldu.
Ksaca iaret etmek istediimiz husus, Batda din-bilim atmasnn
uzun ve yorucu bir tarihi srecin sonunda bugnk iki alan fikri zerinde oturmu olmasdr ki, bunun slam bak asndan kabul edilebilir bir
temele dayandrlmas mmkn deildir.
Burada Gazalinin kavramsallatrmasna deinmekte fayda var. Bilindii zere mam Gazali dini ilimler-dnyevi ilimler ayrmn yapmt.
Bu, ahsi kanaatimiz asndan ok da parlak veya gerekli bir ayrm deildi. Yine de bu ayrmn Batdaki kadar trajik ve izofrenik olmadn hatrlatmak gerekir. Nitekim bir zihin travmasna yol amad. nk bu ayrm, znde din ve bilim arasnda bir ayrma veya atmaya iaret etmiyordu; bilim ile felsefe arasnda bir ayrma dayanyordu ki, bu her
iki etkinliin znesi insandr. Gazaliye gre insan bilgisi ana kategoriye ayrlabilirdi:
a. Alet ilimleri: Bu herkesin, Mslman veya gayr- mslimlerin edinebilecei ve yararlanabilecei ilimlerdi.
125

BLG NEY BLMEKTR

b. Tabiat ilimleri: Gazaliye gre tabiat ilimleri srf kendi tabii zelliklerinden dolay reddedilemezlerdi. lerinde doru ve yanl bir arada bulunabilir. Mslmanlar tabiat ilimlerini alabilir ve kullanabilirdi.
c. Felsefe: ou zaman yanl anlald zere, Gazali felsefenin kendisine kar deildi; o Yunan metafiziinin arka planda besledii felsefeyi
eletiriyordu. Onun iki nemli kitabna Makasdl-felsife ve Tehafetl-felsife ismini koymas bunun gstergesidir. O, Yunan metafiziinden ciddi bir ekilde etki alm filozoflar (felsife)n maksad ve tutarszlklar zerinde duruyor ve slam inancn bu metafizik tasalluta kar korumaya alyordu.
Sonu olarak syleyebileceimiz husus udur: Bizim tarihimizde ve dnce mirasmzda din-bilim atmas yoktur. Modern bilim ve kltr, Avrupann kendine zg artlarnda bir atmann rn olarak teekkl etmitir.
Bu zellii dolaysyla, modern bilime baz rezervler koyma hakkmz var.
Bnyevi zellikleri dolaysyla noktadan modern bilime baz itirazlar yneltebileceimizi, yneltmemiz gerektiini dnyorum:
1. Modern bilim tabiat otonomlatrd; tabiat ve bir btn olarak varlk, otonom deildir, Allahn kudret eli altndadr. Ahlaki perspektiften,
insann varlkla bar bir iliki ve uyum iinde olmas asndan, tabiat ve
varlk alemi otonomlatrlamaz. Esasnda varlk her an ve her durumda
Allahn mdahalesine aktr; Allah varlk zerinde mutlak g, irade ve
ilim sahibidir.
2. Bilimsel yntem neredeyse mutlaklatrlm bulunmaktadr. Bu ise,
bilgiyi tek mmkn bir ynteme indirgemek ve baka bilgi yollarn ve
yntemlerini inkar etmek demektir. Bu, znde indirgemeci, parac ve
paranoid bir bilgi trnn ortaya kmasna sebep olmakta ve kltr derin bir ekilde etkilemektedir. nsan, hakikati sadece pozitif olgularn zahiri boyutlarna baml kalarak bulamaz; bu onu zaman iinde hakikatin
kendisini inkar etmeye gtrr. Nitekim modern insan srtn evirdii
hakikati inkar edip yok saymaktadr.
3. Modern bilimsel bilgi her trl manevi ve ahlaki denetimden yoksun olarak i ve ilev grmekte, kendi stnde hibir referansn denetim
ve ynlendirmesini kabul etmemektedir. Bu tutum, bilimde mutlakiyetilik diyebileceimiz tahripkar ve despotik sonularn yol amasna sebebiyet vermektedir. Bilinebilinecek her eyin bilinmesi ve bu bilginin kullanlmas hak deildir.
126

Akl ve Trevleri

Bilimsel etkinliklerde bulunulurken, ahlaki referanslarn denetimci rolde olmas belirleyici bir ilkedir. Bu ayn zamanda deiik din ve kltr
havzalarnda baz bilimsel bulu ve icatlarn niin ortaya kp kmadn da yeterince aklamaktadr.
Aklayc olmas bakmndan atom bombas rnei zerinde durulabilir. Bilindii zere yakn tarihte Newtonun mekanik fiziine kar Kuantum fiziinin gelimesi sonucunda atomla ilgili temel btn perspektifler ve grler kkl bir deiime urad ve kaydedilen gelimeler sonucunda atomun paralanabilecei anlald. Atomun paralanmas atom
bombas adn verilen dehet verici yeni bir silahn, kitlesel imha aracnn
ortaya kmas demekti. Nitekim kinci Dnya Savanda Amerika, Japonyada Hiroima ve Nakazaki ehirleri zerine atom bombas att. Bu
ilk deneme mthi bir sonu verdi ve yz binlerce insan bir anda hayatn
kaybetti.
Burada insann ahlaki ballklar ve bilimsel zekasyla ilgili ilgin bir
soru var: Acaba gemite Mslmanlarn atom bombas gibi bir silah
retmemi olmalar, onlarn zekalar ve bilgi retme seviyelerinin dklyle mi, yoksa ahlaki tutumlaryla m ilgilidir? Tabii ayn soruyu Batda bilimi ynlendiren ve gelitiren kltrel zihinle ilgili olarak da sormak
mmkndr. Hi phesiz insan rknn yeleri olarak, eer isteseydi
Mslmanlar da gemite atom bombas tr imha edici silahlar gelitirebilme yeteneklerine sahiptiler. Ama onlar snrlayan temel ahlaki ilke vard ve bu ilke slam hukukunun amir bir hkm olarak, gayr- mslimlerle giritikleri ilikide belirleyici bir rol oynuyordu. yle ki:
Hz. Muhammed (s.a.s.), sklkla savaa girildiinde ocuklarn, kadnlarn, yallarn, zrllerin, din adamlarnn ve hatta savaa fiilen katlmayan erkeklerin, ksaca bugnk deyimle sivillerin sava d tutulmasn. emrediyordu. Hemen hemen her savata Mslmanlara bunu tembih ediyordu ki, bundan anlalan ey, savata sadece silah tayp kullanan
sava erkeklerin ldrlebilecei hususuydu. Bu sava ilkesi, sava teknolojisinin tayin edilmesi zerinde belirleyiciydi ve tarih boyunca da yle
oldu. imdi dnelim: Eer Mslmanlar kitle imha silahlar retecek
olsalard, ocuklar, kadnlar, yallar, zrlleri, din adamlarn ve savaa katlmayan sivil erkekleri nasl darda tutabileceklerdi? Teknik adan
bu mmkn olamazd. Fakat Batda gelien sava kltrnde -Aydnlanma ile bilimin, tarihin ve tabiatn otonomlatrlmasnn da yardmyla- bu
127

BLG NEY BLMEKTR

trden balayc bir ilke ve dolaysyla ahlaki bir st referans olmadndan, kolayca mmkn olduunda kitle imha silahlar retilebilmekte ve
gerektiinde kullanlmaktadr. Otonomlatrmann ngrd ilke udur:
Bilim ve teknoloji sahasnda icat edilebilecek her ey icat edilir ve gerektiinde kullanlr.
Benzer bir durumun bugn ba dndrc bir hzla gelime gsteren
gen teknolojisi iin de sz konusu olduunu syleyebiliriz. Canl hayvanlar zerinde ikence yntemleriyle deney yapmay ya da canlnn ftratn
bozmay yasaklayan bir dinin havzasnda bu trden bilimsel gelimelerin
kaydedilmesi son derece gtr. Ancak bu, onlarn zeka ve yeteneklerinin
geriliiyle ilgili deil, dorudan ahlaki tutum ve manevi/dini st referanslara olan ballklaryla ilgilidir.
***
19. yzyldan bu yana slamclar, modern bilim ve slam arasnda birtakm analojiler kurmaya altklarnda, bu nemli rezerve yeterince
dikkat etmediler ve zaman zaman modern bilimin Kurann en iyi ve doru tefsiri olabilecei iddiasnda dahi bulundular. Oysa Kuran, ne bir bilim kitabdr ne de modern bilim tarafndan tefsir edilebilir. Belki Kuran
btn bilim dallar ve etkinlikleri iin baz koordinatlar izer, bilisel ve
ahlaki bir yol haritas verir.
Batyla tanmamzdan sonra Kuran ile bilim arasnda mutlak zdelikler bulmaya almamz, -deyim yerindeyse- biraz da bizim ocukluk
dnemimize tekabl etti. Bugnse bunu oktan gerilerde braktk. Ayrca Kurana dnelim ve hemen kurtulalm., Kuran slamndan baka
doru ve meru formlasyon yoktur., yolundaki popler dnceler de
tartmaldr.
Kuran bize ilk okunuta kesinlikler vermez; Hakikati ve Hakikatin
Bilgisini ierir, ama bize ne olduunu sylemez; Hakikati bulacak olan
biziz. Kuran bize Hakikati ve gereklii bulmann doru ve gvenilir
yollarn gsterir, ana parametreler verir. Kuran okumak bizim tefsirimiz,
ondan anladklarmzdr ve her tefsir ve yorum bizim zel durumumuzla
yakndan ilintilidir. Hibir tefsir ve yorum mutlak ve ebedi deildir ve Hakikati btnyle ierme iddiasnda bulunamaz; eer yle olsayd bundan
teokrasi ve mutlakiyetilik doard.
Kuran elbette evrenseldir, ama bizim tefsirimiz tarihseldir ve tarihsel durumlar yanstr. Kuran okumak ve onu tefsir etmek, beer eliyle
128

Akl ve Trevleri

onun i anlamlarn, evrensel ve akn boyutlarn mekanda ve zamanda,


tarihsel durumda tezahr ettirmektir. Kuranda apak (muhkem) hususlarn bulunmas ve bunlarn tefsir veya itihat alan dnda bulunmas, Kurandan bize de yansyan ebedi ve evrensel bilgilerin olduunu
gsteriyor: Allahn birlii, ahiret inanc, Risalet, ahlaki normlar ve bakalar... Bunlar tefsire dahil izafi, tarihsel ve deiken bilgiler deildir.
Kuran slam veya Kuran oku ve kurtul formlasyonu, bir tr
dini pozitivizmdir ki, pozitivizmin her trls bugn atom ekirdeinin paralanmas gibi paralanmtr. Dini pozitivizmden de -ki bu bir
fundamentalizmdir- bir eit teokrasi ve mutlakiyetilik doabilir ve bu
gerekten insan iin byk bir tehlikedir.
Bundan u sonucu karyoruz: Hem slamda, hem de Kurnda modern bilimin ve modern bilimin rnlerini olduu gibi ve mutlak manada dorular eklinde kabul etmemiz beklenmemeli. Rezervlerimiz vardr
ve bunlar nemlidir. Bu rezervlerin yeterince dikkate alnmas ve modern
bilimin yeni bir eletiri szgecinden geirilmesi, evrensel anlamda bilimin
gelimesine de ok nemli bir katk salar. Ynteme itirazmz var, bilimin
sonularna itirazmz var ve ahlaki denetim altna girmek istememesine
itirazmz var. Nasl genel geer, mutlak kesin ve evrensel dini yorumlar
yoksa, bilimin de ortaya koyduu rnler ve sonular asndan genel geer, tarih ve toplum-st, mutlak doru ve evrensel gereklikler ve bilgiler yoktur.
Konuyla ilgili son olarak sylenebilecek husus udur: slam tarihinde
akl ile nakil arasnda bir problemin yaand dorudur, fakat bu, Batdakine benzer bir din-bilim veya iman-akl atmas deildir. slam
dnce mirasn besleyen byk bir zenginliin ortaya kmasnda nemli rol oynayan din-felsefe uzlamas sorunu bir baka versiyonda aklnakil uzlamas sorunudur ve bu sorun btn din havzalarnda grlmektedir. (Daha geni bilgi iin bkz. Ali Bula, slam Dncesinde Vahiy-Akl,
Din-Felsefe likisi, 3. Bsm. st., 2002.) Yine de tarihsel olarak Mslmanlar,
bunu en uygun saylabilecek bir noktada uzlamayla sonulandrmlardr.
Kelam asndan baktmzda, bizim aklmzn imanmzla atmas iin
geerli bir sebep yok; nk bizim imanmz Allahn son vahiyi olan sahih bir dinle dzenlenmitir.

129

VII
MODERN BLM
GREKO-SLAM MRASI MI?

nsanolunun tabiat zerinde yrtt tahripkr faaliyetin meruiyeti, bilimsel ilerlemenin daima ve her durumda insan iin yararl ve
kendi iinde kanlmaz olduu yolundaki modern zamanlara zg
inantr. lerleme fikri, tabiatn Yaratc Allah karsnda zerklemesini,
bamszlamasn ve bylelikle insann her tr mdahalesine ak hale
getirilmesini mmkn hale getirdi; bu inan erevesinde vuku bulan
kkl zihniyet deiiklii olmasayd modern bilgi ve bilim de mmkn
olamazd. Hatta gemi kltrlerde ve kadim medeniyetlerde modern bilim tr bir bilimin ortaya kmam olmasnn en nemli ve belki de tek
sebebi budur.
Zorunluluun bir anda yararllk ve tahripkarlk eklinde iki kart
unsuru iinde barndrmas aslnda bir paradokstur ve ok garip biimde
bu paradoks, modern insann ideolojik motivasyonu olan gelime kavramn beslemektedir.
Varlk alemini kendisine indirgeyebileceimiz tek ve mutlak bir dzey
olmad gibi bilimsel faaliyetin de -en azndan modern varolu biimleriyle- kendini mutlak anlamda gerekletirdii biricik ve mmkn olan tek
bir dzey yoktur. nsani yaama eklini sadece bugn varolan dzeyle
snrlamak bir yandan zihni ve maddi faaliyetlerimizi mutlaklatrr, te
yandan btn varlk alemini tek bir boyuttan ibaretmi gibi temel baz
ruhsal ve entelektel bozukluklara yol aar. Denebilir ki, modern insann
en byk sapmas, ite bu yanl ve artk acilen sorgulanmas gereken zihni tutumunda ifadesini bulmaktadr.
131

BLG NEY BLMEKTR

Varlk alemi birbiri iine girmi sonsuz mertebelerdir. Bu mertebeler


arasnda iliki ve bunun kozmolojik dzene yansyan boyutlar, geri-ileri ilikisi deil, tamamen ahlaki ve entelektel anlamda aa-yce ilikisidir. Varlk yaratlm (mahluk) olmas dolaysyla halkla ilgilidir ve
bu da onun ahlaki dzenine iaret eder. Bundan dolay menelerinde
kutsaldan beslenen irfan telakkileri, insani ve toplumsal hayatta olduu
kadar, tarihsel dzeyde de -hi de bilgi dzeylerinin geri ve dk olmasndan ya da tesadfn bir sonucu olmakszn- bu ahlaki ve kozmolojik
kriterlere gre ekillenmilerdir.
Buradaki temel kozmolojik gereklik udur: Her bir varlk mertebesi
kendisini aan ve kendisinin at mertebe ile belli bir ahlaki iliki iindedir. Ahlaki iliki ayn zamanda fiziki ilikinin de temelidir. u halde denebilir ki fiziki hakikatlerin tm ifadelerini ahlakta bulurlar.
Gneten ald nlar dnyaya yanstan ayn, geceyi aydnlatmas olgusu, nasl kendi bana bamsz ve dier btn gerek kaynaklardan ve
fenomenlerden ayr dnlemiyorsa, bunun gibi her varlk mertebesi i
ie olduu dier varlk mertebeleriyle bylesine kozmik bir balamda karlkl ve anlaml ilikiler iindedir. Elbette btn varlk mertebelerinin nihai anlamlarn ve varolularn kendisinde bulduklar ve daima kaynandan g -siz buna enerji de diyebilirsiniz-, ilham ve nur aldklar kll,
mutlak ve genel bir ilke var, ki biz buna farkl paradigmalara gre teekkl etmi disiplinlerin (irfan veya kltr sistemlerinin) diliyle eitli isimler verildiini gryoruz. slam bak asndan, bu, her eye nihai varoluunu veren, ona ilham, g ve nur katan mutlak irade, kudret, ilim ve hayat sahibi Allahtr.
imdi biz tekrar bugnk bilimsel faaliyetin doasna ilikin temel varsaymlara dnecek olursak, ncelikle daha te, btn ve st (akn/mteal) dzeyleri tanma, anlama ve aratrma yeteneinden yoksunluu dolaysyla belli ve somut bir dzeyde yrtlen bu faaliyetin varlk aleminin
btnnden soyutlanarak kendi snrlarnda mutlaklatrlmayacana iaret etmeliyiz. Bugnk bilimsel faaliyet olsun gemitekiler olsun, her bilgi faaliyetini btnleyen daha st mertebede bir bilgi dzeyi var. Bir bakma bir mertebede yrtlen bilimsel faaliyet kendisini kuatan ve stne
kan dier dzeylerdeki btnleyici bilgiyle hem kendini dorular, hem de
merulatrr. Muhtemelen buna bir iaret olmak zere Kuranda Her bilenin stnde bir bilen vardr. (12/Yusuf, 76) buyurulmutur.
132

Moden Bilim Greko-slam Miras M?

Sanld gibi bu ilke, sadece bilimsel faaliyetin kaplaca bilimsel gurur ve kibrin (paranoid tutum) nne tevazudan ve had bilirlikten olumu ahlaki bir sed ekmekle kalmaz, bunun yannda ve zorunlu olarak her
dzeydeki bilimsel faaliyetin dorulanabilir meru temeline de iaret eder.
En bata modern bilimin byle bir st ilke ve kendisini aan mertebedeki btnleyici bilgi kaynandan mahrum olduunu syleyebiliriz. Gemite kozmolojiden felsefeye, matematikten hukuka, geometriden (hendese) mzie (Hendese-i savt) uzanan geni ve eitli bilgi alanlarnda slam ilimlerinin byle bir temel ilkeye bal kalarak gelitiklerini gryoruz. Btn bu ilimlere mesned ve kaynak tekil eden ilke hep ayndr. Bu,
garip bir ekilde bilimsel yntemin kefedilip insan gerekliin bilgisine gtren ara olmas olgusuna da dorudan etki etmitir. Hatta ou
zaman insan ve tabiat aklamak zere izlenilen yntem ilke kadar nemli saylmtr.
Szgelimi, hukuki sorunlarn aratrlp genel ilkeye uygun olarak aklanmasnda genel ilke, mtehidin nne gelen hukuki sorunlar kendisine
kaynak olarak verilmi olan Kuran ve Snnete uygun norm ve kantlarla
irtibatlandrp irtibatlandramad konusu birinci mesele kabul edilmitir.
Kuran- Kerim, Snneti de aan ve onu iine alan daha st bir bilgi mertebesi olduundan, hukuku nce elindeki hukuki soruna tekabl edecek
Kuran bilginin Snnet tarafndan yaplm sahih yorumuna ulamay hedef edinir. nk bilir ki Kuran, Snneti aan bir st bilgi kayna ise,
Snnet de metehidin snrl bilgi dzeyini aan bir st bilgi mertebesidir.
Hukukun olumu grn dorulayan ve onu meru klan (Mnzel eriata uygun klan) Kurann Snnet tarafndan yaplm yorumudur. Snnete de meruluk kazandran ana unsur, Kuran vahiyi bilgiden bakas deildir. Bu, mtehidin illeti (nedeni) bilinen bir Snnetin zamana ve zel
artlara bal geici ve deiken zellii tarafndan snrlandrld, zgrlnn elinden alnd anlamna gelmez. Bu durumlarda (szgelimi o
gn aratrlan hukuki meseleye ilikin dorudan Snnetten bir haberin olmamas, olan haberin shhatinden hakl sebeplerle pheye dlmesi veya
haberin zel ve deiken bir illetle tezahr etmesi durumunda) mtehid
dorudan Kurandan hareket etme hakkna sahiptir. Nitekim bir konuda
ictihad eden ilk byk sahabilerden Hz. Ebu Bekirin, grn akladktan sonra -Eer bu konuda Peygamberden duyduunuz aksi ynde bir
hadis varsa, bana getirin bu grmden vazgeeyim. demesi ya da Ebu
133

BLG NEY BLMEKTR

Hanifenin Hadisin sahih olduu durumlar ortaya knca benim grm odur, Snnete aykr grm alp duvara vurun. (Fe iza sahhal-hadisu fe hve mezheb) demesi, mtehidin kendi gr ile Kuran arasndaki hassas yerde Snneti balayc ve belirleyici bir kaynak kabul ettiinin ifadesidir. Ebu Hanife gibi daha birok hukuku kendi mntesiplerine benzer uyarlarda bulunmay yntemle ilgili ahlaki bir sorumluluk olarak gerekli grmlerdir.
Bu usul bir dzeyde yrtlen insan bilimsel faaliyeti daha st mertebedeki bir bilgiyle btnletirir, onu dorulayp merulatrr. Ayn usul
tefsir, kelam, matematik, felsefe, kozmoloji, lmun-nefs (psikoloji), fizik,
kimya, tarih vb. her alanda izlenmitir. Varln birlii, ayn zamanda ilimlerin birliini temellendirir ve bunu ahlaki bir ilke olarak ngrr. Bundan hareketle baz bilginler mantk, hukuk ve dilde geerli kurallarn ayn
olduunu, hukukla ilgili sorulan bir sualin dilin kurallarndan birine tekabl ettiini sylemilerdir. Usullerin farkl olmas, varln birden fazla anlama ve okuma dzeylerine sahip olmasna iaret eder.
Batda bilimsel aratrmalarda kullanlan yntemin slam alimlerinin
kulland usulden farkl bir ey olduunu, birinin dierinin yerine ikame edilemeyeceini veya slami ilimlerde ya da Kuran ve Snnetin anlalmasnda yntemin usul gibi bir sonu veremeyeceini, Mslmanlarn usul dururken ynteme bavurmalarnn ie yarar ve sonu verir
bir aba olamayacan sylemek gerekir.
Belki eitli frkalar/akmlar ve bir lde Meailer ve Sfiler usul konusunda zaman zaman geveklik gstermilerse bile, bilhassa Selefiler
usuln balca savunucular olmulardr. Belki bu usul, Ahmed ibn Hanbeli bazan zayf haberleri dahi akla kar daha tercih edilebilir konumda ele almakla gayedeki hikmetin yok olmas sonucuna gtrm olabilir; ama bu duyarllk olmakszn btn entelektel ve bilimsel faaliyetleri
hikmet temeline dayal yrtmenin baka yolu yoktur.
Snnet, insan dzeyde en yksek hikmet mertebesidir ve bu st mertebeye Peygamberden bakas asla ulaamaz. Kurann, Peygambere Kitap ve nbuvvetle birlikte hikmetin de verildiini vurgulamas, Peygamberin bilgi ve hikmet mertebesinde bizim bilgi ve bilimsel abalarmzn
meruluuna ve dorulanabilirliine iaret etmek iindir. Hikmetsiz bilim, kendini btn varlk mertebelerinden soyutlayp kendini kendisiyle
snrlandrm ve mutlaklatrm en aa seviyeden bir bilgidir.
134

Moden Bilim Greko-slam Miras M?

u halde bugnk bilim telakkisine ynelteceimiz ikinci eletiri, onun


btn versiyonlar itibariyle tamamen hikmetsiz oluudur. Bu, onun profan, sekler karakterini ifade eder. Sekler ve profan olan hibir dnceyi ve onun bilimsel tezahr hayatn derin anlamlar konusunda bize yeterli, tatminkar ve sadra ifa olacak perspektifler veremez.
Her bilimsel faaliyetin gerisinde, gl bir kltrel arka plan olduunu
dnecek olursak, bilimin elde edilmesi ve kullanmna ilikin kltrel
kodlarn nemli bir rol oynadn syleyebiliriz. Bu adan, Batnn kltr
havzasndaki ana kodlarn evrensel ve tek-rnek olduklar yolundaki retorik eletiriye ak olduuna gre, Mslman dnyann gemite olduu gibi alternatif bir bilim anlay gerekletirmesi hem mmkn, hem de hayati anlamda kanlmazdr. Mmkndr, nk her eye ramen bizler
hl slami paradigmadan sz edebiliyorsak, bu, ayn paradigma (kk-fikir) ile canl, diri ve yeni bilimsel alternatifleri beslemeye aday bir irfan ve
tefekkr ikliminin var olmasn da amalyoruz demektir.
Mslman dnya olarak bizim kar karya kaldmz byk glk,
slami bilim alternatif araylarndan deil, ncelikle Bat bilimi dnda
mmkn bilimlerin olabileceine inanmak, sonra da Nobel dl sahibi
Pakistanl Abdsselam gibi temelde modernist olan Mslman bilimcilerin henz yeterince kritii yaplmam varsaymlarna kar belli bir tutum
alta gsterilen duyarszlktan kaynaklanyor.
Abdsselam ve benzerleri, bilim ve teknolojinin deerden bamsz
olabilecei varsaymn ne srerek, bize ait olmayan deerler yerine slami olanlarn konulmak suretiyle bilim ve teknolojinin slamiletirilebilecei tezini savunuyorlar. Oysa ayn kural ve kanlmazlklarla alan bir
fabrikann, pazar iin ktlev retim yaparken, kendi niversal kural ve kanlmazlklar bizlere telkin ettiini gz ard ediyorlar. Din, ideoloji ve
sosyal sistem farkn ortadan kaldrmaya ynelmi en gl ara bizzat
teknolojinin kendisidir. Bunun arka plannda ve bizzat kendi i mahiyetinde herhangi bir felsefe veya fikirden bamsz ya da tamamen ntr olabileceini nasl tasavvur edebiliriz?
Bunun gibi bilimsel yntem ve ngrlerle yeniden kurulan veya restore edilen btn kentler birbirinin benzerleridir. nk yldz saysna
gre btn otellerin ortak standartlar ngrlmtr. imdi Mekkede
bile grece Londra, Moskova veya Tokyonun havasn teneffs edebilirsiniz. Geleneksel kentlerden modern kentlere doru deiim hzlandka,
135

BLG NEY BLMEKTR

artk merkezden kumanda edilen kitlelerin yaama biimleri, modern bilimin ve teknolojinin gereklerine gre yeniden tanmlanmaktadr. Abdsselam modern bilimi slamiletirebileceimizi ne sryor, ama temelde
sekler ve profan olan ile slami ve ilah/kutsal olan arasndaki elikinin
nasl uzlatrlabileceini bize gstermiyor. Onun temel bilimsel ve felsefi
varsaymlarnda slam, modern teknolojiye ve onun kanlmazlklarna
boyun emi folklorik bir e veya iddialarndan hemen vazgemeye hazr bir gelenekler yndr. Bu geleneklerin modern hayat karsnda pek
fazla tutunamadklarn ise yakndan biliyoruz.
Alternatif bir bilim program nerilmesi phesiz hayli g. Btn
bunlardan nce alternatif dnmeye almann, farkl bir alem tasavvuruna ynelmenin, verili dnyay sorgulamann bal bana nemli ve entelektel anlamda byk bir cesaret olacan dnebiliriz. Bazen itiraz etmek drt ba mamur bir proje gelitirmekten daha nemlidir. Gelimi ve
dnlm bir program her zaman iyi sonular vermez. ematik dnmek ise bsbtn zararldr. emalar, ne kadar harika olursa olsunlar, bir
noktadan sonra snrlandrr, dondurur ve iyi niyetli olmayan glerin ya
da resmi toplumlarn elinde emredici kurumlara dnr. lke olarak her
kltr kendi bilimini retir. Eer modern dnya, modern bilimden farkl
bir alternatif dnemiyorsa, bu, modern kltr ve felsefenin hegemonyasnn bir sonucudur.
Her eyin ok iyi gittii sanld bir zamanda, aslnda hepimiz bir yol
ayrmndayz. Ya insani bamszlk ve zgrlmzle birlikte gz gre
gre canl hayatn, gezegenimizin mevcut bilim ve teknolojinin saldr ve
tahripleriyle yok olmasn kabul edeceiz veya epistemolojik dzeyde
farkl bir dnyann imkanlarn aratracaz.
Bu abay bakalarndan, Aydnlanma karsnda eletirel dnmekten
kanan tutucu aydnlarmzdan bekleyemeyiz. Onlar hl 18. yzyln rasyonalizmini ve 19. yzyln pozitivizmini savunup modern bilimin bizi
kurtaracana inanyorlar. Bu inan onlarn derin dogmatik uykularnda
hl ml ml uyuduklarn gsterir. Oysa ki bu, Avrupada bile artk yava yava kaybedilmekte olan eski ilerleme inancdr. Doudan, Hindten
ve inden alacamz eyler olabilir, ama alabileceimiz bir referans yok.
Orada lm kltrler var. Biz, Abdsselam gibi her eyin kolayca slamiletirilebilecei bir kolaycl dmeden, tarihimizin irfan, dnce, sanat
ve ilim mirasna srtmz dayayp hikmeti yeniden kefedebiliriz.
136

Moden Bilim Greko-slam Miras M?

Modern dnya insana hikmeti unutturdu. Hikmet olmakszn ilim ve


bilgi mmkn deildir. Bat, Allah unuttuu gibi, hikmeti de unuttu. Biz
nce kaybettiimiz eyi bulma abasn srdrmeliyiz.
Abdsselama gre Bat biliminin Greko-slam bir mirasa dayand
su gtrmez bir hakikattir. Bunun hangi mantksal erevede dorulanabileceini kestirmek gtr. Eer yine Abdsselam, Maalesef iimizden
baz Mslmanlar teknolojiyi temel olarak ntr, tarafsz grp arlklarnn slamn moral deerlerine ballkla tdil edilebileceini dnrken,
tam aksine, fenlere gelince ar bir hassasiyet gsteriyor. diyor ve anlalan teknolojinin ntr olduu yolundaki illzyona dikkat ekiyorsa, bu
durumda bizzat kendisi paradoksal dnyor demektir. nk yine
onun deyimiyle Mslmanlar, peygamberimizin vefatndan yzyl sonra
zamann ilimlerini renme grevini yerine getirdiler.
Bu ifadeler, kark ve metafizik deerler ile bugn salt gzlem ve
deneye dayanan modern bilim arasnda var olan kkl elikiler konusunda henz kararn verememi bir zihne iaret eder. Bu zihin mevvetir. Kukusuz slam ilim geleneine deney ve gzlem ynetimini Yunanllar deil Mslmanlarn dahil etmitir. Bir gerek daha var: Yunan
akl deneye yabanc ve daha ok teorik ve ematik dnmeye eilimlidir. Mitoloji Yunan zihnine ok yatkndr. Mslmanlar, Yunanllardan
deney almad, nk byle bir etkinlik ve birikim yoktu. Aksine, Yunan
metafiziine ve mitolojisine kar da her zaman mutayakkz bir tutum
iinde olmulardr.
Brifault gibi insafl aratrclar Bilim diye adlandrdmz olay, Avrupaya Mslmanlarca getirilen deney, gzlem ve lm yntemleri sonucunda domutur. (Modern) Bilim slam medeniyetinin dnyaya en
nemli armaandr. deseler bile, biz bu itiraf ve iltifatlarn bizi yanl bir
zihni tutuma srklemesine izin vermemeliyiz. nk Abdsselamdan
farkl olarak bilimin metafizik ve felsefeden (mteal boyutta ikin ilkeden)
bamsz olamayacan biliyoruz. Herhalde slam fetihlerle birlikte Mslmanlar zamann ve gemiin ilimleriyle uratrmaya iten asl sebep, kadim kltrlerde varolan ilimlere, tp, kozmoloji, geometri, matematik,
kimya vb. ilimlere karm olan metafizik unsurlar, temel felsefi, kozmolojik varsaym ve dncelerdir. leri ki blmlerde metafizik dahil olmak
zere btn bunlarn bizim kltrmzde hikmet olarak alglandn ve
yle anlaldn gstermeye alacaz.
137

BLG NEY BLMEKTR

Mslmanlar, baka kltr havzalar gibi Yunan felsefesi ve bilimleriyle de ok yakndan ilgilendiler ve bunu Sicilya ve spanya zerinden Batya intikal ettirme baarsn gsterdiler; ama her kademede Yunan metafiziiyle hesaplamay ihmal etmediler. Abdsselamn ifade biiminden,
sanki Mslmanlar yzyl sonra alarnn bilimlerini -ada olmann n
art olarak- renmek zorunda olduklar iin renmilerdi, anlam kyor. Oysa gerekte Mslmanlar kadim kltrlerin ilimlerini renmeye
iten gerek sebepler, fetihlerle karlatklar bu kltrlerin nlerine getirdii sorunlara zmler bulmak, ve de tarihte hi lmemi, her kltrde
u veya bu younlukta olsa da sren kadim hikmeti yeniden kefedip diriltmekti. Bu, ayn zamanda fetihlerin siyasi ve askeri boyutuna kltrel ve
sosyal bir boyut katmak anlamna geliyordu; dolaysyla pratik bir yarar
sz konusuydu.
u halde bizim ilim geleneimizde sorgusuz sualsiz ithalat veya teslimiyet yoktur. Tabiatyla buna Meaileri, tabiat filozoflar dahil etmekte
tereddt edebiliriz. Buna bir lde hakkmz var; nk onlar Yunan metafiziini Aristoculukla zdeletirerek slmiyetle uzlatrma gibi eletiriye ak bir ie ok vakit ayrdlar. Eer onlarn ifratlar ve partizanlklar olmasayd, belki tasavvuf, kelam ve selef kanadnda daha esnek bir anlay
geliebilirdi. Gel gr ki ifrata kar tefrit, Gazalinin dncelerinin resmi
gr olmasna yol at ve onun niyeti aksi olmasna ramen, sonunda
din-dnya ayrm dini ilimler-dnyevi ilimler ayrmna dnt. Elbette siyasal iktidarlar dini ilimler safnda grnp halk katnda meruluklarn srdrmede bu ayrmdan yararlanmak isteyecekti. Fakat sonralar
paradigmatik sonular doacak bu tutumda rol oynayan faktr, siyasi iktidarn gayr tabii mdahaleleriydi.
imdi bizim bu gemiin zengin tecrbesinden nemli dersler karmamz gerekir. Eer Meailerin ve Gazalinin hatasna dersek, tarih bizim iin sadece tekerrr etmi olur. Ne bn Sina ve bn Rd gibi Aristoculukta somutlam Yunan metafiziinin slami temel paradigmalarla
uyuabileceini ne srebiliriz, ne de Gazali gibi ilimlerin arasn ayrabiliriz. yle anlalyor ki, Kuran modern bilimsel veriler nda yorumlayan modernist Mslmanlar eski bir hatay srdryorlar; Abdsselam
da Gazalinin bir yanlgsn canlandrmaya alyor. Abdsselama gre
Kuranda tabiat olaylarnn tarif edildii ve bilimlerdeki keiflerimizden
kardmz kesin bilgilerimizle atan tek bir ayet yoktur. (Abdsselam,
138

Moden Bilim Greko-slam Miras M?


dealler ve Gerekler, S. 40) Oysa zel ve amal bir tabiat resminin illa da

Kuran tarafndan dorulanmas iin bu kadar zorlama yapmaya gerek


yok.
Nedeni, en azndan paradigmatik dzeyde modern bat bilimi ile slamn uzlaamayacan da yeterince aklar. nk her iki dzeyde yrtlen bilimsel faaliyetin hareket kaynanda farkl ve birbirleriyle eliik yaklamlar var. Her iki paradigmada tabiatn ve genelde varlk dnyasnn tanmlar farkldr. Aydnlanma felsefesi ile formle edilen modern paradigma, tabiat kimse tarafndan yaratlmam, genel bir ilkeden
bamsz, mdahalesiz, amasz, ezeli (ncesiz) ve determinist yasalarn
zorunluluu iinde mekanik olarak varln kendi kendine srdren, stelik bizim sre iinde kendisine yabanclatmz bir objeler dnyas
olarak tanmlar ve tabiat Allahn mdahalesi karsnda otonomlatrr.
slam ise tabiat varlk dnyasnn bir mertebesi grr ve onu ezeli olarak anlamlandrp genel bir ilkeye ve mutlak bir iradeye balar. slamn
alem tasavvurunda btn varlk aleminin merkezinde Tevhid vardr. Varla anlamn veren onun i-amac olan hikmettir. nsann bilimsel faaliyetinin amac da bunu kefedip varlkla btnlemek, uyum salamaktr.
te sorun, bu iki paradigmann nasl uzlaabilecei konusunda dmlenmektedir.
Abdsselam iimizi karartan tablolar verip niin byk bir hrsla modern bilimi edinmemiz gerektiini anlatyor. Ona gre 1970lerin sonlarnda Sovyetler Birliinde 1,5 milyon insan, Japonyada 400 bin ve srailde 37 bin kii bilimsel aratrma ve mhendislik alanlarnda alrken,
slam lkelerinde bu say ancak 45 bin civarndadr.
Tabii ki insanlarn varl anlamak zere giritikleri zihinsel faaliyet ve
aratrma abas nemlidir ve takdire ayandr. Ama zellikle siyasi iktidarlarn, modern bilimi ve bilim adamlarn hangi alanlarda ve hangi
amalarda istihdam ettiini biliyoruz; silahlanma, biyolojik ve kimyasal
silahlar, fen mhendisliinin, modern tbbn ve gen teknolojisinin yneldii hedeflerin insan ve ahlak temellerini sorgulamay bir kenara brakalm. Medeniyetin yan banda insanlarn modern bilimle boazlandn,
blgesel savalarda binlerce masum sivil insann ldrldn, suni
gbre ve ilalama ile Afrikann ve pek yaknda Akdeniz blgesinin lleeceini, evrenin ve havann nasl acmaszca kirletilip ekolojik dengenin
tahrip edildiini nasl unutabiliriz? Sadece kinci Dnya Savanda 57
139

BLG NEY BLMEKTR

milyon insan modern silahlarla hayatn kaybetti. Bugn dnya birka


defa kendisini toptan yok edecek bir tahrip gcn stnde tayor. Btn bu vahim tablonun usta sanatlar, Abdsselamn hayranlkla kendilerinden sz ettii bilim adamlar, aratrclar ve mhendislerdir. Dn
ykselen burjuvazi bilim adamlarn cretle ve primle istihdam ediyordu,
bugn devletler ve tekelci sermayenin dev firmalar ayn ii yapyor.
Ve tabii ki sorun, bilimin iyi veya kt kullanmyla ilgili deildir. Belki bilimsel abann bu formattaki gelimesi bu trden bir kullanm kanlmaz klan bir ze, deimez bir tabiata sahiptir ve Mslmanlar, en
bata yntemden ok bu amasal konu zerinde dnmek durumundadrlar.
Eer modern anlamda bilim olacaksa, onun saf teorik iddialardan ayklanmas, Hakikati aratrma, insana sahici mutluluk yollarn gsterme
idealleriyle yorulmas lazm. Abdsselamn Greko-slam dedii mirasn
kkeninde yazk ki bu szn ettiimiz olgu var.
Abdsselamn pek nem verdii H.A.R. Gibbn slamda ilimlerin
gelimesi, sair lkelerden farkl olarak, daha byk lde yksek mevkidekilerin cmertliine ve koruyuculuuna balyd. Bir ehirde veya dierinde padiahlar, vezirler ilme arka kmakta haz, fayda ve itibar grdkleri iindir ki bu meale alevlenmeye devam etti... szleri bir baka gerei ifade ediyor. O da bu padiah, vezir ve sultanlarn zorba ynetimler
altnda halka ve gerek ilim adamlarna, fakih, muhaddis ve mfessirlere
ok ektirdikleri gereidir.
Ahmed bin Hanbel, szde byk ilim koruyucusu Abbasi ynetiminin
zorba basklar sonucu hayatn kaybetti. zgrlk, aklclk ve iradeyi savunan Mutezile iktidara gelince, kendisi dnda olan herkese acmasz
davrand. Beytl-Hikmenin kurucular Memun ve Mutasm dini resmi
gr haline getirerek onlara boyun emeyenlere adeta kan kusturdu. u
halde bilimin padiah, vezir, sultan, burjuvazi, devlet, snf, firma ve parti
hizmetinde gelimesi, tarihsel bir realite olmakla beraber, bilimsel faaliyetin finansman ile bunu salayan kaynan amalar arasndaki ilikiyi yeniden dnmeyi gerektirir. Eer Edison, yksek kazan vadiyle finanse
edilmeseydi, elektrik ampuln icat eder miydi? Bilim kimin hizmetinde
ise onun ideolojisi, politikas ve kar adna etkili aralar, ldrc silahlar retir. Bu, sivil olmayan bilimsel almalarn ne lde tahripkr olacann da gstergesidir.
140

Moden Bilim Greko-slam Miras M?

Modern bilim bandan beri sivil olmad, bundan sonra da olaca kukuludur. Ama kukusuz, slam, insan ve sivil bilim mmkndr. Bunun
mmkn olan tek yolu hakim paradigmann terkedilmesi, yeni bir paradigmann kefedilmesidir. Bu keifte slam en gvenilir yol gstericidir.

slama hal kanunu


Batnn bilim ve teknoloji alannda kaydettii byk baar, slam dnyasnda nce tam bir zihin aknlna, sonra ifa bulmaz bir hayranla
yol at. Piyangodan kendisine klliyetli miktarda para km birine herkesin akraba grnmeye almas gibi, her kltrden insan da bu muazzam insani baarya ortak olmak istedi. Herkes bir ucundan Batya katklar yaptn kantlama gayretine dt. Gerek u ki, Bat bir ok kanaldan ve zellikle Mslmanlarn ilim ve dnce mirasndan beslenerek
bugnk bilimi formle etmitir, ama mevcut ekli, anlam erevesi, kullanm ve sonularyla modern bilim Batya aittir.
Modern bilimin slami mirastan beslendiini syleyenlerin ruh hali
de bir ynyle piyango zenginine akraba kmak iin rpnanlarn ruh halinden farkl saylmaz. Bu iddiay ne srenlerin gsterdii bir ok referans var. Bunlardan biri bn Haldundur.
Bilimsel zihniyetin teekklnde bn Haldunun nemli rol oynadn iddia edenlere gre, asrlar ncesinden toplumsal olaylar bilimsel bir
yntemle incelemek bn Halduna nasip olmutur. Eer sosyolojinin bir
kurucusundan sz etmek gerekirse, bu payeyi ncelikle bn Halduna vermek gerekir. Daha nce de toplumsal olaylar konu edinen pek ok dnr olmutur; fakat bn Haldunu dierlerinden ayran ey bir zihniyet, bir yaklam tarz ve yntem farkdr. Bu esasl fark, bn Haldunu
bugnk bilimsel dnme tarzna fazlasyla yaklatrm ve dierlerinden yani slam bilginlerinden ayrmtr. Bu fikirde olanlar, zaman zaman analoji yoluyla mam Gazaliye de gndermelerde bulunmay ihmal
etmezler. Baz Batl bilim adamlarnn bn Halduna zel olarak dikkat
ekmeleri, ilk bilimsel dnme ynteminin bn Halduna ait bir etkinlik
olduunu ne srenlerin bir baka dayanak noktalarn tekil eder.
unu sylemek gerekir ki, gne altnda yeni sylenmi bir sz yok diyenler doru sylyorlar. nsanlarn saysz meselesi kadim zamanlarda da
ele alnm, mzakere edilmi veya tartlmtr. Klasik ve modern dnem
tartma konular arasnda da byk benzerlikler vardr. Ancak modernlikle
141

BLG NEY BLMEKTR

iaret ettiimiz husus, paradigma seviyesinde vuku bulmu olan kkl zihniyet deiiklii, insann dnya ve varla baknn kkten bir zihniyet farkllamasna uramas halidir. Yoksa bir konunun veya bir kavramn farkl zamanlarda farkl kiiler tarafndan ele alnm olmas, bu kiilerin dnyaya ayn kavramsal ereveden baktklar veya bir konunun btn zamanlarda ayn zihniyet erevesinde anlald anlamna gelmiyor.
Batl aratrclarn bn Halduna zel nem vermelerinin baz anlalr sebepleri var. bn Haldun, Yunan felsefesini Arapa kaynaklardan okumutur, ama onun felsefe bilgisinden ok, onun Bat zihnine uygun den
bir tr deime teorisine yatkn aklamalardr. Farkl konumda ve zellikteki insan topluluklarnn, sahip olduklar tabii hasletler dolaysyla birbirlerinin yerini almasndan onun bir tr ilerleme grne nclk ettii varsaylr. bn Haldunun tarih gr evrimsel (devrevi) olsa da kavramsal erevesi Batl zihne ok yabanc deildir. Karl Marx dahil bir ok
Batlnn bn Haldundan u veya bu yoldan etki ald phesiz dorudur.
Batllar kendisinden istifade ettikleri kaynaklar pek belli etmezler.
kinci husus, bn Haldun, toplumsal deimede iktisadi, corafi faktrlerin nemine zel olarak dikkat eker. Onun aklama modelinde
maddi artlarn sosyal hayat ve deime zerindeki etkileri bazan tayin
edici oranda rol sahibi grmektedir.
Bunun yannda gemi rivayetler araclyla bize gelen tarihi bilgilerin
akl yoluyla gelitirilen kriterler erevesinde gzden geirilmesi, mesela
yz bin kiinin katld bir sava kritik ederken, sz edilen sava mahallinde ancak 25 bin kiinin (veya daha az ya da ok saydaki kiinin) bir arada bulunabileceini syleyip rivayeti kritik etmesi bn Haldunu ne karan bir konudur.
Ancak benzer kriterlerin, Hadis ilminde metin kritiinde de kullanldn unutmamak lazm. Hadis ilminde metin kritii yaplrken evrensel
dorulara, matematiin gstergelerine, ortak normlara dikkat ekilir.
slam dnyasnn bilimsel ynden geri kalmasn dar anlamda Allahn
hikmeti, sz ve zihniyeti ile aklamaya alanlara gre, bn Haldun darda tutulacak olursa, dier Mslman bilginlerin bu dzeyde dnce
ve bilimsel bilgi gelitiremedikleri kendiliinden ortaya km olur. Bu iddiann ne kadar doru olduu tartlmaya deer.
Semantik dzeyleri birbirinden farkl kavramlar arasnda eer analoji
yoluyla ilikiler kurulacaksa, denebilir ki, gemite bir takm bilginler, bn
142

Moden Bilim Greko-slam Miras M?

Haldundan ok daha ileri noktalarda bugnk modern zihne yakn dnce ekilleri gelitirmilerdir. Sahih akide iinde kalp da ilim sahasnda
nemli alma yapanlarn elde ettikleri bulgularn m, yoksa bunu geriden besleyen zihniyetlerinin mi Avrupa zerinde dikkate deer bir etkiye
sahip olduu hala aydnlanm bir konu deil. Ancak Abbasilerde Mutezilenin iktidarn kaybetmesi zerine Sicilyaya ve spanyaya kitaplar ve
laboratuar aralaryla kamak zorunda kalan ok sayda bilim adamnn
genellikle rafz, ateist (dehri)ve (bir tr) pozitivist olduunu ve bunlarn Grek felsefesine dayal yeni bir bilim temelinin Avrupada atlmasnda
barol oynadklarn bugn daha iyi biliyoruz.
slam dnyasnn bn Haldun ve benzerlerini nemsemedii iin geri
kaldn ne srenlere gre (Bkz. Do.Dr. . Erol Kozak, bn Haldun/nsan-Toplum-ktisat, st., 1984.) bilimsel dncenin olumasn salayan zorunlu
merhaleden ikincisinde kald iin gerilemitir: lmi faaliyetin ilk aamas kiinin evresinde (tabii, biyolojik, sosyal alemde) olup bitenlere dikkat etmesi, onlarn farkna varmasdr. Ancak bu yeterli deildir. Bundan bir
sonraki safha, fark etmenin tesine geerek hayret ve merak aamasna
ulamasdr. Bunu da o tabii ve sosyal olayn niye yle olduuna ilikin bilginin, kanunlarn aranmas bulunmas, sebep-sonu ilikilerinin kurulmas
izler ki, gerek manada bilimsel faaliyet bu son safhadr.
Bu kavramsal erevenin temel varsaymlar asndan, bilimsel dnmenin merhalesi tabii, biyolojik ve sosyal dnyada kiinin, onu evreleyen olaylarn;
a) Dikkat ve farkna varmas,
b) Hayret ve merakla onlara yaklamas,
c) likilerin, yasalarn, yani sebep-sonu ilikisini kavramasdr.
Bu merhaleler fikrine hi yabanc deiliz ve hemen aklmza Auguste
Comteun hal kanunu gelmektedir. Comte da insann dnce tarihini, 1) Teolojik dnem, 2) Metafizik dnem, 3) Pozitivist dnem, olmak
zere merhaleye ayrmt.
Sz edilen merhale fikri ile Comteun hal kanunu arasnda birebir tekabl eden artc bir benzerlik var. Ve eer Comten hal kanununa gre (ayn zamanda bu iddiada olanlarn merhalesine gre)
slam dnyasndaki bilim ve dnce hayatn bir yere oturtmamz gerekirse, kukusuz ki ikinci merhalede, yani hala metafizik dnemde olduumuz anlalacaktr. Nitekim yle denir: slam dnyasnda bilimsel
143

BLG NEY BLMEKTR

faaliyetlerin uzun asrlardan bu yana bir trl geliememesinde, yukardaki safhalardan ilk ikisi ile yetinilmesi etken olmutur.
Bu fikrin bizi gtrecei zorunlu mantk sonular, Ernest Renann geen yzylda slam dnyasna ilikin grlerini teyit etmekten bakas olamaz. Renan, Batnn pozitif bilimler alanndaki gelimesinden hareket ederek, bir Mslmann bugnk durumda esasnda bilimsel dnmeye elverili olmadn ve kafa yapsnn gelitirilmeye muhta olduunu sylerken
tam da bundan hareket ediyordu. Oysa ne slam dnyasnn ne de Bat-d hi bir toplumun tarihinde bu merhalelere rastlanamaz; her toplumun
kendine zg yaad bir dnce tarznn olmas mmkndr. nsanlarn
Auguste Comte gibi pozitivizmi bir felsefe olarak benimsemi olmamas,
onlarn Batya gre geri bir merhalede kalm olmalar demek deildir.
Konuya bir baka ynden bakp yle sorabiliriz: Kozmik dzende ve
tabiatn kendi asli mahiyetinde sebep-sonu ilikisi zorunlu mudur? Nesnelerin karlkl ilikilerini belirleyen yasalar mutlak mdr? Eer yasalar
mutlaksa ve her ey determinist bir dzen iinde srp gidiyorsa, her an
yeni bir yaratl yaayan varlk dnyasnda lahi radenin dahli ve anlam nedir? Bir baka soru: Metafizik veya dini yorumundan nce, olaylarn nesnel, maddi boyutlarndaki geerli yasalara bal mekanik ileyiini kavramak birinci sorunsa, bu durumda evrende dini olmayan bir alann da varln peinen kabul etmek zorundayz ki, byle bir alann hakikat deeri olabilir mi?
Yani eer Allah varl yaratmsa, her an ve durumda Allah varla, tabiata ve hayata mdahilse, nasl olur da din d bir alan tasavvur etmek
mmkn olabilir? Allahn yaratt varln bir blmn, hem de nemli bir blmn insana terk edip oradan el ektii dnlebilir mi?
bn Haldunun evrimi belli bir lde kabul ettiini belirtenler, evrim dncesine hvan- Saf, bn Tufeyl, Miskeveyh, Kazvini, Mevlana
Celaleddin ve Erzurumlu brahim Hakkda da rastlandn sylyor ve
varlk alemindeki canl-cansz varlklarn evrim geirmelerinin bir bakma
dinin dnda kalan bir alan olarak mtalaa edilmesi gerektii fikrinden
hareket ederek unu sylyorlar: Allahn bir eyi bir defada m yoksa bizim bildiimiz veya bilmediimiz bir evrim sreci iinde mi yarattn snrlamaya kalkmak kimsenin haddi deil... Bir eyin evrim sreci iinde
yaratlmas bir anda yaratlmasndan daha az mkemmel bir yaratl deildir. Bundan anlalan, yaratln tarz ve biiminden ok, din iin
144

Moden Bilim Greko-slam Miras M?

nemli olan, Btn bunlarn kendiliinden kr bir kuvvetin tesiriyle mi


yoksa Allahn dilemesiyle mi olduu. konusudur. man bu noktada
devreye girer. Bunun tesinde yaratln ekliyle ilgili konularla iman arasnda zorla bir iliki kurmaya almak yersizdir.
Bu demektir ki, iman (yani din) bir noktada devreye giriyorsa, nceden girmedii noktalar, alanlar da var. mann veya dinin dnda kalan
bir varlk alan, maddi ve maddi olmayan bir iliki dzeyi nedir?
Ancak burada nemli bir soru cevap beklemektedir: Dini ve din-d alanlar hangi temel, objektif ve geerli kriterlerle ayrabiliriz? Elimizde bu trden bir kriter olmad iin, keyfi olarak varl ve hayat alanlarn dini alan ve din-d (sekler/laik) alan eklinde ayrabiliriz.
Dini ve dini olmayan fikri, hakikat deeri olan iki ayr alana iaret etmez, nk varl bu ayrma gre tasnif etmemiz mmkn deildir. Felsefi olarak byle bir ayrmn tarihsel ve kltrel karlndan sz edilebilir ancak; bu da Kiliseye ait olan ile Kilise dnda kalanlara ait olan
demektir. Kilise ne Katoliklik d dier Hristiyanlk mezhepleriyle ne dier dinlerle ayn ey olmadndan, bu ayrm ancak Kilise sz konusu olduunda yapmak mmkndr. Katolik Kilisesi de bu ayrm yaparken,
Yunan felsefesinden derin etkiler alarak yapmtr. Din ve din-d alann
bir ok trevi var; fizik-metafizik, ruh-madde, ruhani-cismani, iman-akl,
din-bilim, numen-fenumen, altyap-styap vs.
Akl ve deney araclyla elde ettiimiz ve bugn adna bilimsel bilgi
dediimiz sonu karsnda dinin tutumu, btn bu srecin sona ermesinden sonraya tekabl eder. Din, elde edilen sonucu ya kabul eder veya reddeder. Reddetmesi bilimsel bir anlam tamaz. nk onun duyular dnyasnda denenmemi ve kantlanmam nclleri-kabulleri vardr. Bu ncller-kabuller, modern bilimsel dnme erevesinde inanca ait, yani
bilimsel olmayan dogmalardr. Ama bilimsel deneyin tamamlanmasndan sonra ortaya kan fizik yasa eer dini doruluyorsa -ki ounlukla
Hristiyanlkta yanllyor- bu, dogmann bilimsel zelliinden deil, bilimin onu dorulamasndan dolay nemlidir. Yani sonuta kriteri koyan
din deil, bilimsel yntemle elde edilmi olan bilgidir. Baka bir ifadeyle
bilimsel bilgiyi elde eden bilim adam, din zerinde hakem olma mevkiine km bulunmaktadr.
Farkl bir kltr ve tarih ikliminde ortaya kan bu paradigmatik atmann yeterince farknda olmayanlar, slamiyet ile pozitivist felsefe
145

BLG NEY BLMEKTR

arasnda uygunluklar bulmak amacyla Allahn ayetlerini, Kuranda zikredilenler (Spesifik ayetler) ve evrende kozmik olguyu meydana getirenler (Kevni ayetler) olmak zere ikiye ayrrlar: Allahn kainattaki ayetlerini en son bilimsel gelimelerin nda kavramayanlarn o konudaki
spesifik ayetler (vahiy) de yeterince anlamalar mmkn olmaz. dedikten sonra, evrime kar kanlarn Zannettii gibi gerek, spesifik ayetlerin dar ve filolojik yorumlar iinde sakl deildir. diye eklerler.
Bilimsel faaliyet sonucunda elde edilen eyin son gereklik ve ebedi hakikat olmad aktr. Artk bunu batl bilim adamlar da kabul ediyor.
Aksi bir iddia 19. yzyla ait bilimcilik olur ancak. Sonuta bizim elimizde kullanl ve fakat deimesi, yanllanmas mmkn olan modeller
var. Bu modeller geerli olduu srece Kurana uygulandnda geici bilgilerimiz olur; byle dendii zaman bunun anlalr bir yan var. Ama geici modelleri ebedi hakikate uygulamak ve yarn yanllanacak verileri
Kuran zerinde tayin edici kriter veya hakem konumuna kartmak, mutlak izafi olana, hakikati gereklie, tabiat resme indirgemekle ayn eydir.
Evrim dncesinin, temelde Allahn kainat yaratt gereine ne kadar ters dmedii ve yaratln bir ekli olduu istenildii kadar savunulsun, bu kendi temel varsaymlaryla farkl bir dnya tasavvuruna iaret
eder. slamn varlk gr asndan, Allah, eyay en mkemmel bir
biimde yaratmtr ve bir eyin olmasn murad edince ona sadece Ol
(Kn) der, o da oluverir. Evrim, basitten, kusurdan mkemmele doru
bir gidi, eksikliin bir sonraki safhada tamamlan seyridir. Bu dncenin, gerekliin objektifi bir bilgisi olmaktan ok, aslnda ne kadar felsefi
ve politik muhtevaya sahip olduu ayr bir konudur.
Hayat, varla yansyan kusurlu ekillerden ve geici dnyadan ibaret
deildir, ebedidir ve bizzat hayatn kendisi mucizedir. Btn byk retiler insana sonsuz hayat vaadinde bulunmulardr. Gemie duyduumuz ilgi ve bizde uyandrd hayranlk ile ilerisi iin beslediimiz umut,
gemiimizin ve geleceimizin kesiecei sonsuz hayat olan cennette birleir. Bu anlamda gelenek ve gelecek iki ayr istikametten ayn kutsal ve
ebedi amaca gndermede bulunur. Bizi gemie eken duygular, basit bir
nostalji deildir; biz derin bir gemite safl, masumiyeti ve belki ok
az bozulmu gzellii ararz. Bizi motive eden dnyevi dz izgide evrimlemek deil, gelecekte elde edeceimizi umduumuz mkemmellik
duygusu, kemal arzusudur. Biliriz ki mkemmel bir varln yesiyiz,
146

Moden Bilim Greko-slam Miras M?

ama kusurlu bir dnyada yayoruz ve fakat daima iimizde kemale erme
itiyak var, nk Hakikat mkemmelliktir. Bu arzu ve eksilmez itiyak
sonsuzluk kadar sahicidir. Dnyann kusurlu halini varln kendisine
yansttmz zaman, kendi kusurumuzu varln evrimine balar ve hi
olmayacak bir evrimi, kemalin yerine ikame etmi oluruz. Evrim bizi izginin sonunda -varsa yle bir son- bir Spermen yapmaya gtrr,
mkemmellik ve Hakikat Sevgisi ise nsan- Kamil olma arzusuyla besler.
Dn elimizin altndan kayan ve kaybolan ey ile yarn bulmay umduumuz ve hep aradmz ey ayndr. Bugn aradmz dn kaybettiimizdir. Eer kaybettiimiz eyi bulma umudumuz olmasayd hi bir arayn anlam olamazd.
Yolculua baladmz noktay geride braktmz andan itibaren, o
ilk noktadaki mkemmellie kar dayanlmaz bir zlem doar iimizde.
Fakat varlk dnyasnda bizi hkm altna alan kanun geriye dn imkansz klar. Bundan dolay muhafazakarlk/tutuculuk ve gericilik mmkn deildir. Bize izilmi istikamette bizi kuatan evrensel, ilahi bir kaderi yaamak zorundayz. lk mkemmellik ve uyum bizi sonsuz gelecekte
bekler. Ama kullandmz arata onu bulamayz. Bundan dolay ilerleme
de imkanszdr. Ne gemii inkar edebiliriz, ne gelecee srt evirebiliriz.
Eer kkmz ve nihai hedefimiz konusunda kaytsz kalrsak bize sonsuz
hayat vaadedenin bir arac olan burada hapsolur, kalrz. Kii ait olmad yerde ebedi mutluluu, skun ve huzuru bulamaz.
Katetmemiz gereken yol, bizden yaanmas istenen sre, ate ukurlaryla doludur. Nasl ki altn yabanc madenlerden ayrmak iin ate potasnda erimek zorundaysa ve bu altnn fitnesi ise, bizler de yle, bu
dnyann ateten beter mihnetlerinden, bela ve musibetlerinden gemek
zorundayz. Kurann fitne dedii dnyaya ilikin ebedi hakikat budur.
Hi kimse kendi bana sonsuz zgr ve babo deildir.
Dnya i ie ve biri dierine gre daha aada olan derecelerden; ya
da yine i ie ve biri dierine gre daha yksek mertebelerden ibaret ahlaki bir dzendir. Varln kendisine bal olduu bir i amac var ve her
ey kendi asli amacna, yani aslna doru hareket halindedir. Sadece insan,
kendi asli amacndan sapabilir. Eer insan biyolojik varlnn amino-asitlerinin bir raslant sonucu belli bir sra iinde dizildiini ikna edici bulmuyorsa, bu durumda varlk aleminde bir i amacn olduunu ve kendisinin
peine dmesi gereken gizli bir sr olduunu kabul etmek zorundadr.
147

BLG NEY BLMEKTR

nk kendisi amal olan varlk (insan) amasz bir evrende olamaz. nce kendi i hakikatine bakabilse, varlk gibi kendisinin de sr iinde sr olduunu anlayacak ve nce kendi bilgisinin peine decektir.
Modern insan sadece bu dnya ile snrl hayatn gerekliine inanyor;
bundan dolay profan, bireyci ve ben-merkezcidir. Eer evrenin btn i
srlarn elinde tutan ve varla klli varolusal anlam veren bir g (Allah)
yoksa, insan evrene ahlaki sorumluluklar anlamnda srt evirebilir, evresini ve tabiat diledii gibi suistimal edebilir. Bu (sekler ve profan) perspektif insan kemale gtrr m?
Varl ve kendini amal kabul etmeyen insann kemal dncesi ve
gayesi de olmaz. u halde bu insann, kendi iine dnp soraca anlaml sorular da yoktur. Olsayd eer, nce evrende ve kendi iinin derinliklerinde sakl duran srlar aratrmak isteyecek, ardndan kemal yolunda
nne kan i ve d engelleri ama gereini duyacakt.
Bize yol gsterici nitelikte gereklikler var. Hakikaten duyan bir kulak,
gren bir gz ve dnen bir kalbe (fuad) sahip olmadka, bizi kuatan ve
kucanda yaatan gerekliin farkna varamayz. Tabiat zengin, anlaml ve
srl ifrelerle dolu. Bize enfste ve faktaki ayetlerle anlatma yolunu seen
Mutlak Hakikat, pozitif ve rasyonel bilimlerin snrlandrd akl ve deney
alannda duyumlayabildiklerimizden ok daha baka bir eydir. Btn evreni
yneten klli bir ilke varsa, biz nasl bundan kopuk veya mstani olabiliriz?
Kii kime ve neye kar zgr bireydir? Aa kendi kknden kopmak
suretiyle zgr olabilir mi? i boaltlm ve btn yapp ettikleri da
hasredilmi olarak, kutsal, i anlam, derinlii ve amac olmayan bir dnyada skun, huzur ve bar iinde yaamak mmkn deildir. Evrende btn kozmolojik dzenin bir niyet ve ama zere olmad dnlyorsa,
kii nasl kendini ahlaki bir dejenerasyondan salim klabilir! Bizi ahlaktan
baka tahripkar ve ben-merkezci olmaktan ne alkoyabilir?
Btn varlk aleminin bal olduu en yksek dzen tek bir ilkede anlamn bulur: Teslimiyet. te slam, son lahi Vahiy olarak insan bu klli ve
en yksek dzene hkmeden tek bir ilkeyle btnleme yolunu gsteren bir
davettir. Bu davet hayatn btnn iine alan bir dava ve kainat leinde bir iddiadr. Kii ya bu hakikati kabul eder, davete cevap verir veya
varlk dnyasn dolduran sonsuz varlklarn genel istikametine aykr bir yola girer. Baka varlklar iin deil, sadece insan iin Esfel-i safilin derekesine
dmek de mmkn, eref-i mahlukat makamna kmak da.
148

Moden Bilim Greko-slam Miras M?

Tarihen lmek
yle olmakla beraber, Mslmanlarn modern zamanlara girerken nasl bir tarih (ve daha genel kapsamda bir zaman) anlaylarna sahip olduklar konusu da grmezlikten gelinemez. Eer onlar yukarda anlatlan erevede tarihin kurucu znesi olabilselerdi, hem kendileri iin hem bakalar iin hi de doru olmayan bu dnyadan farkl bir dnyann kuruluunda n ayak olabilirlerdi.
Tarihin iki dominantndan sz etmek mmkn: biri tarihin dnya ile
snrl olmas, dieri insana ait olmas. Tarih, insann dnyada yaad zaman bilincidir. Veya baka bir ifadeyle tarihe insanolunun dnyada cereyan eden varlk tecrbesi gzyle de bakabiliriz. nsan aya veya bir baka
gezegene gidip gelebilir; o gezegenler insann tarihine dahil edilirler, ancak; insan sonuta bu dnyann sakinidir.
Modern tarihi kurgulayanlar, nce onu Allahn mdahalesine kar bamszlatrdlar. Yukarda iaret ettiimiz zere eer tabiatla birlikte tarih
de otonomlatrlmasayd, ne bilimsel bilgi mmkn olabilirdi, ne bugnk teknolojik uygarlk. Teknolojik uygarlk kategorisini teknik ve tekniin kullanm kavramlarndan ayr tutmak lazm. nsann tabiatla giritii ok ynl mnasebetlerinde belli teknikler kullanmas, teknolojik uygarln formle edilmesinden ok daha eskidir; hatta ilk insan topluluunun faaliyet trlerine kadar iner.
Modern tarih, bilim ve teknoloji araclyla insann hibir ilahi referans ve sahibi/maliki olmadn farzettii tabiat zerinde insann mutlak
egemenlik kurma teebbsnn ileyen bir srece bal olduu varsaymn esas ald ve buna insan zihnini ikna etti. Geleneksel reti ve dnce
disiplinlerinde, varln kutsal hiyerarisine paralel olarak tarihin de kutsal
ve akn (mteal) bir amac olduu kabul ediliyor ve insan eylemlerinin
bu iki kabule gre dzenlenmesini ngryordu. Bu, ayn zamanda insann varlk ve zamanla uyumunun temel artyd.
Kutsal hiyerari ve gaye konusunda Hristiyanlk dier dini ve geleneksel retilerle fikir birlii iindeydi; ama yine de tarihi ilk gnahn ve itirafn zaman iindeki trajik alm olarak grmekteydi. slamiyetin bak asndan tarih, insann Allaha doru yrydr ve bu yry, basitten
mkemmele doru deil; aadan, yani deni olandan yukarya, yani ulvi
olana ve kemale doru bir seyir izlemektedir. Ksaca, iinde ok sayda ve
ok eitli helezonik zamanlarn, ini klarn yer ald byk/kozmik bir
149

BLG NEY BLMEKTR

evrim sz konusudur. Balang noktas, ayn zamanda bititir. Yani nn


lillahi ve inn ileyhi racine (Biz Allaha aidiz ve phesiz Ona dneceiz)
hkmnce, varlk zincirinde insann izledii tarihi seyrin son aamas Rucu ilallah (Allaha dn)tr. Hristiyan retisinin insan iradi bir zne
durumundan karan ve kurtuluu saya ve Kiliseye adanmakta bulan
kutsal tarih grnden farkl olarak; insan ontolojik ve kozmolojik dzeylerde, yani hakikatte mecbur, ama yeryz zerinde ve yaad tarih
srecinde, yani zahirde muhtar olarak yaptklarndan sorumlu ve kendi
kaderi zerinde sz ve karar sahibi zgrdr. zgrlk sorumluluktur; nasl ki varlk ve zaman Allahn kudret eli altndaysa, bir ynyle tabiat ve tarih de insan elinin yaptklarna aktr; nk kainat insana musahhar klnmtr. Varl musahhar klan Allahtr, ama teshirin meyvelerini insan devirmektedir.
Bu durumda tarih nasl oluyor da, A. Comteun hal kanunu iine
sktrlabilir veya otonom olabilir ve Allahn mdahalesinden bamsz
dnlebilir? Allah, phesiz tabiata ve hayata mdahale ettii gibi tarihe de mdahale eder; ancak Allahn inayet ve mdahalesini celbeden insandr. nsan sebepler dnyasndaki btn imkan ve aralara bavurur,
tedbirlerini alr, sonra da takdiri bekler. Yani aslnda insan zaferle deil, seferle ykmldr.
Mslmanlar uzun yzyllardan beri, her trl hareketten kesilmi olarak sadece Allahn mdahalesini beklemekle yetindiler. Allahn mdahale etmesi iin ne yapmalar gereken eyleri yaptlar, ne de gerei gibi ihlasla dua ettiler, neredeyse bitkisel bir hayata girdiler. Bu da onlar tarihi
ller durumuna drd. Byle olunca zahirde muhtar olma zelliklerini koruyanlar ve srdrenler, Mslmanlar zahiren de mecbur kldlar;
hem onlarn zerinde basklar kurdular, hem de kolayca maniple edip determine ettiler.

150

VIII
MODERN BLM VE HAKKATN
BLGS ARASINDA NSAN

Yalnzca aklayc olmas bakmndan Bat felsefesinde yzyllarca tartma konusu olmu bilgi teorisi ile Kurann bilgi kavram arasnda
bir mukayese yaptmzda, insann tarihi boyunca kendisi iin hep problem olmu ve bugn de olmakta devam eden bilgi kavramnn nasl birbiriyle temelde elien iki ayr (ve aykr) kavramsal ereve iinde kalnarak
ele alndn daha ilk bakta grmemiz mmkn.
Yunanda hikmetin yerini hikmet sevgisinin ve ona kar duyulan speklatif ilginin (zihni kurgusal aklama modelleri) ald gerei bize gsteriyor ki, Yunanca epistemology kavram erevesinde ele alnan bilgi
kavram, felsef dncenin tarihsel geliimine paralel bir deiime urayarak her aamasnda gittike insann bilgi kaynaklar ve faaliyetleri ile lah
bilgi kaynaklar arasndaki ilikiyi yanl bir zemine oturttuundan, Gerekliin bilgisinin elde edilmesini adeta imkanszlatrm, bylece insan
olan ile lah olan arasnda btn balar gevetilmi, sonunda rnesans
ve 17. yzyln kartezyen dnme biimiyle tmden koparlmtr.
Batda felsefenin idealist kanadndan realist kanadna kadar deimeyen
ve her deiik kavramsal modelde ve ifade biiminde tekrar edilen iddias
udur: nsan, iinde rol ald varlk alemi iinde kendi insan melekeleri ve
abasyla bilgi edinme imknna sahip bulunan varlktr. Dolaysyla insann bilimsel abas varl kavramaya ve gerekliin bilgisini elde etmeye
yeter. nsan, kendi dndan bir takm kaynaklardan bilgiyi aramaya kalktnda hem kendinden kendine ait olmayan bir bilgi trne ular, hem de
kendi gerekliinin gerektirmedii bilgiyle beyhude vakit geirir.
151

BLG NEY BLMEKTR

nsann hayatn dzenlerken de bilgi sahibi olmak isterken de bir yol


gstericiye muhta deildir. Bu adan Bat dnce geleneinde Nbvvetin dorudan ve kuvvetli etkilerine rastlamak gtr. Trakyada yksek
dalarda vahiy alan rahiplerden bahsediliyorsa da, bunlarn belirgin
peygamberler olup olmadklarn test edebilecek durumda deiliz.
Batda hmanizm, peygamber fikrinin yokluu zemininde vcut bulmutur. nsan btn varlk mertebelerinin stne karp ycelten hmanist telakkiye gre, insan aan her varlk ve kaynakla kurulan ilikiler
sonucu elde edilecek bilgi, tr, teorik ve pratik yarar ne olursa olsun, sonuta bir yabanclamadr. Yani insann kendine yabanclamas. Yabanclama, insan ile kendisi arasna giren her trden varln ynlendirici, belirleyici ya da eit derecede rol oynamas durumudur. nsana kar bir kavram olarak gelitirilen yabanclamann btn belirtileriyle bertaraf edilmesinin mmkn olan tek yolu, insann merkeze alnd yalnkat bir
dnya grnn btn zihni, teorik, fikri, ksaca ok ynl ahlaki etkinliklerde tek ve niha referans erevesi kabul edilmesinden geer. nsann ilham yine insann kendisidir ve bu anlamda insan her eyin lsdr. u halde insann zerinde veya dnda elde edilecek, kefedilecek
veya kendisine ulalacak bir Hakikat ve Hakikat Bilgisi de yoktur. nsan
hakikatin merkezindedir, herkesin kendine zg bir hakikati vardr.
Burada modern dnce ekillerinin Hakikat ve Hakikatin Bilgisi
yerine, fiziki gereklik ve llebilir gerekliin bilgisiyle uramas ile;
geleneksel insann anlam erevesini tayin eden alem tasavvuru yerine
bir dnya grne tek ve nihai nem verilmesi, insan dnce tarihnin en byk ve radikal krlma noktalarndan birini tekil eder.
Ksaca belirtmek gerekir ki, gerek ve fiziki gereklik, Hakikatten
kopuk deildir; Hakikatin belki de namtenahi dzenek ve somut tezahrdr; ancak dorudan veya dolayl olarak balants olmakla beraber
Hakikatin tam olarak bizzat ve nihai olarak kendisi veya ayns deildir.
Hakikatin kendisinin ihmal edilip gerekliin mutlaklatrld durumlarda, insan bilgisi eksik, yzeysel, btni, te ve akn (mteal) boyutlar
olmayan bilgi olur.
***
Felsefenin bylesine hayati ve karmak bir balamda nmze getirip
koyduu ve Yunandan bu yana gelenekselletirdii srarl yaklam -buna
Batl versiyonlaryla felsefenin dogmas diyebiliriz- udur: nsan olan
152

Modern Bilim ve Hakikatin Bilgisi Arasnda nsan

her trl zihni ve dnsel faaliyet felsef karakterdedir. Yani salt insan aklnn bilgisi ve dnceleri. 18. ve 19. yzyllardan sonra teekkl eden telakkiye gre, felsefe mutlak anlamda akn/ilahi olan her bilgiyi tartmasz darda brakan beeri abalarn ifadesidir. Bu, btn zamanlar iinde
peygamberlerin nbvvet misyonu ile insann farkna varmaya alt saysz dnce biimlerini ve insann salt akl ve deney dnda kalan hikmet ve irfan etkinliini geersiz sayan, kle almayan zel bir zihni tutumdur. Gerekte ise Pisagorun felsefeyi hikmetin sevgisi anlamnda kullanmas da gsteriyor ki, Antik a dnce biimlerinde felsefe insan dnme etkinlii olmakla birlikte, lahi olana dnk, onun gereklii iine
alan ve bir lde onu amalayan bir muhtevaya sahiptir ki, felsefe bu
kimliiyle tmyle olmasa bile nemli bir ksmyla meru ve gerekli bir faaliyettir. Rene Guenonun iaret ettii hikmet merkezli btn geleneksel
dnce ekillerinde ve rnesansa kadar ki btn kltrlerde lahi olan
her zaman merkezden uzak tutulmamtr. Peygamberler zincirinin tarih
boyunca birbirini izleyen halkalar, insann dnme faaliyetini ve bu faaliyetin kendini yazl veya ifahi yollarla kendini kayda geirdii dnce
tarihini belirleyen esasl bir amildir.
Ksaca denebilir ki, ister soyut ister somut insan olsun, insann dnce hayat hibir zaman Nbuvvetten bamsz olamamtr. Ya Nbvveti olduu gibi takip etmi, ya deitirme yoluna gitmi, ya farkl bir uyarlamaya tabi tutmu veya karsnda bir yerde dnce gelitirmitir.
Dou kltrlerinde Nbuvvetin etkisi 19. yzyla kadar hibir kesintiye uramadan varln, etkisini devam ettirmiken, bugn Talesle balad kabul edilen ve rnesansa kadar varl devam eden lk a felsefesi,
insan ile lahi -kutsal kaynak arasnda sonradan tmyle hmanist dnme biimlerine dnerek yeni, daha doru bir deyile tredi dnce biimi (Bidat)-arasnda bir gei dnemi (Fetret) tekil etmitir. Rnesansn miras zerinde ekillenen Kartezyen felsefe, deneyci yntem ve
Kant aklclkla (modern bilimsel dnceyle) doruuna ulaan bugnk Bat felsefesi, pek erken bir tarihte kutsal kltrlerin zn oluturan
gelenekten kopmuken, Douda ve slam dnyasnda ancak belirli alanlarda ve snrl bir evre iinde taraftar bulabilmitir.
u halde, modern anlamnda dnce biimi, tarihin btn zamanlarn kuatc olmad gibi, bugn dahi evrensel bir kabul ve niha bir gereklik ifade etmekten uzaktr. Ancak yanl bir telakki, dnce tarihini
153

BLG NEY BLMEKTR

aklamada her zaman yanltc olmutur. Buna gre, akl ve deneyi gerekliin bilgisini elde etmede geerli kabul eden her dnce biimi mutlaklatrlm, bu iki insan etkinlik yannda, hatta stnde bavurulan
yntemler ya grmezlikten gelinmi veya inkr edilmitir. Bu, tarihsel anlamda yanltcdr; zira gerek in felsefesinde gerekse slam dncesinde
akl ve deney (akln ve duyularn bilgisi) yerleik gelenein ounlukla
vazgeilmez unsurlar arasnda yer alr. El-Birun, yeryznn jeolojik zamanlar hakknda bilgi edinmek iin deney ve gzleme, baka dinleri ve
kltrleri anlamak iin de tanma yntemine; bni Sina ve dier Meai (peripatetik) filozoflar akla bazan rasyonalistlerden daha ok nem
verirken, yine de tek geerli bilgi yntemini salt akl ve deneyle snrlandrma yoluna gitmemilerdir.
Aada daha ayrntl greceimiz gibi akl daima dier bilgi amilleriyle birlikte hayati bir neme sahip kabul edilmi, deney gerekliin bir
mertebesini aklamada bavurulan bir yol saylm, ama gereklik yalnzca bunlardan ibaret kabul edilip mutlaklatrlmamtr. Batnn yapt
ey, bilimsel yntemi mutlaklatrmas, mmkn btn bilgi yollarn tek
bir ynteme indirgemesidir. Kuranda ve slam dnce geleneinde akl
tamamyla batl akldan (ration) farkl bir tanma sahiptir ve ounlukla
kalbin bir trevi (Akleden kalb) olarak ele alnmaktadr.
Bu da bize gsteriyor ki, slamda dnmenin veya bilgi edinmenin
tek ve mutlaklatrlm yntemi yoktur, hayatn ve tefekkrn dier alanlarnda olduu gibi, usulde de oulculuk sz konusudur.
***
nsann gsterebilecei her trl bilimsel aba yalnzca kendi bana
dnldnde ve sadece beeri melekelerle snrlandrldnda Hakikati elde etmeye yetmez. O, ancak niha kayna olan ve bazan dorudan, fakat genel bir ilke olarak bir arac ile gelen vahiyle bildirilir ve renilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nemli husus, hakikat veya gerekliin bilgisi dediimiz eyin btn varlk mertebelerini iine alan kll (tmel), niha ve evrensel bir kavram eklinde anlalmasdr.
nsann Allah hakkndaki bilgisi (Marifetullah), varln kozmik ve fiziki
dzeni (Nizaml-kevn veya Marifetl-halk) ve insann faaliyet alanna giren
madd tabiat tmel bir kavram iinde ele alndnda, gerekliin bilgisinin
de bu tmel kavramla ifade edilmesi zaruridir. Yalnzca duyumlanabilir dnyann bilgisi -kendi bana yeterli sayldnda- kutsal ve lahi hikmetin her
154

Modern Bilim ve Hakikatin Bilgisi Arasnda nsan

kademesinde sz edilen bilginin ancak snrl ve aa (deni ve dnyevi) seviyeden olan ve son tahlilde deersiz diye tanmlanan bir bilgi trdr.
Modern bilim, snrlar tayin edilemeyecek kadar geni ve tmel olan slam
bilgi kavramndan bu noktada bir farkllk gsterir. En kapsaml ifadesini slam bilgi (ilm) kavramnda bulan -btn geleneksel, kutsal ve kkeni lah
olan irfan sistemleri daha kapsaml ve eksiksizdir- bu niha tmel ve evrensel
bilgi ancak kayna olan Allahtan renilir; ilkesi, temel ve zarur bir ilkedir.
Allahn vahiy ile retmesi dnda, insann salt kendine ait, insan gleri ve
melekelerinden kaynan alan abalarla hakikati bilebileceini varsayacak
olursak, bu durumda gerekliin bilgisini saysz alt blmlere, eitli trev
ve kategorilere ayrm oluruz. Bu ise, insann lahi iradenin mdahil olmad bamsz bir alan bulup gerekliin bilgisine buradan ulaabilecei trnden bir nermeye bizi zaruri olarak gtrr ki, bu tamamiyle imknsz
(muhal)dr.
Aydnlanma ile salanan ey, zihinde mmkn, ancak hakikatte imkansz (muhal) bir alanda insann tabiat Allah karsnda otonomlatrmas,
bylelikle varl Allahn aslnda her an sren ve tecelli eden mdahalesinden bamszm gibi tasarlamasdr. Bu sadece bir tasarm, speklatif
bir kurgudur. Modern bilim hem tabiat otonomlatrd, hem de bir ok
farkl dzeyi birbirinden bamsz kompartmanlara ayrd. Oysa genel bir
ilke olarak hakikat ve onun nihai bilgisi (el-lm) btnyle ve mutlak anlamda Allahn katndadr. O, diledii kadarn bize bildirir ve biz bildirdiklerinden gcmz, yeteneimiz ve ona duyduumuz istek ve arzumuz
yani ftr ve insan abamz (cehd) orannda reniriz.
Ama bazan lah talim olmakszn (yani dolayl yollardan) insan hakikati hissedebilir, sezer, ona yaknlar, onu duyar, varl bilincinde kendini duyurur; hatta bir takm iaretlerini, telmihlerini plak gerekle kendisini yz yze getirebilecek kadar yakalayabilir ve ruhen onun eitli tecelli ve tezahrlerine itirak eder. Eer kendi cehdi ve Allahn yardmyla kulak doru duyar, gz doru grr ve kalb de doru dnme, tefekkr,
sezgi, teemml, akletme, tedebbrde bulunur ve her bir faaliyet ve cehdi
kendi yntemlerine gre gerekletirecek olursa, sahiden ona iyiden iyiye
yaknlar, ilimde rasihn derecesine ykselir ve elbette mcahedesi orannda mukarreb olur, takva merdiveninde yukarlara doru trmandka
mesafeleri katlayarak onun civarna yaklar. Bu, elbette insan iin -peygamberler hari- varlabilecek en son ve stn mertebedir. Ama yine de
155

BLG NEY BLMEKTR

insan Sidretl-mntehay geemez. nk ona verilmi hibir beeri


meleke bu eie adm atmaya msait deildir.
Hakikatin kendisi ile bilgisi ve bilgisine gtrc yollar, nitelik bakmndan asla ayn eyler deildir. nsan, kaynanda nur olan ve bu nurun
yolunu aydnlatt bir yolcu gibidir. Nurun tam merkezine ynelip, abasn hi bir kesintiye uratmadan, hep ona doru adm attka, her bir ileri admda yolunun daha ok aydnlandn, yol zerindeki nesnelerin ve
iaretlerin daha belirginletiini grr. Varlk saklad srlarn asla bir defada ele vermez, kendini hemen deifre etmez. Bu yolculukta insan nurun
kaynana gtren, onun insan abalar, eksik olmayan cehddir: Biz urumuzda mcahade edenlere yollarmz gsteririz. (29/Ankebut / 69)
Ama sadece beeri abalarn yetmeyeceini, bunun yannda Allahn ltuf ve yardmlarnn da esasl bir rol oynadn unutmamak lazm. Allahn
yardmnn kle alnmad bilgilenme, hem insan hem bilgiyi paranoidletirir ve insan iine dt kibirle yalnzca Hakikatten deil, ycelttii salt
fiziki gereklik dnyasndan da bir lde veya btnyle kopar.
Bouna bir abann mr heba etmemesi doru yol zerinde olmaya
baldr. Kuran buna genel bir ifade ile Srat-i mstakim der. Gerekte
nur, insann yer ald btn varlk dzenini kuatcdr. Yani insan nesnel
anlamda tmyle karanlk (zulmet) bir alandan yola kmaz. Ama her zaman kendini bir zulmetin iinde bulabilir ve nur ile irtibat kesilir. nk
btn kozmik dzen ve iinde yer alan varlklarn hayat kayna bu nurdur. Zulumt, yani kapkaranlk alan, karanln son noktasnda kesafete
dnp madde haline geldii alandr. Allah gklerin ve yerin nurudur.
(24/Nur/35) nsann kendisinde hayat kayna olan nura, hakikate varabilmesi iin kalbini ona amas gerekir. Ama kalbin merkezinde doru bir
akl ve salkl bir dnme faaliyetinin hayat bulmas salam bir tlim ve
salam bir gzlem yapmay gerektirir. Ksaca insann himmeti neyse, varlktan elde ettii hasla da odur.
Salam bir tlim kavram araclarla gelen vahiyi alglamak iin kesintisiz aba gstermeyi gerektirir. Bilginin znn kendisinde sakl olduu
gerekliin bilgisi bu gelen bilgi iinde yatar. Bu bilginin yardm, nclleri, gemii ve gelecei kucaklayan tartmasz doru haberleri olmakszn,
insan zihninin ve aratrma yeteneinin uzanabilecei en son snr, yine de
gerekliin bilgisinin ilk mertebesi bile deildir. Nasl sadece grmeyi iddetle arzu ettiimiz bir yeri, nce hakknda yazlan kitap ve eitli trden
156

Modern Bilim ve Hakikatin Bilgisi Arasnda nsan

tantc yaynlarn verdii n bilgilerden renme, ona ilikin ilk bilgileri


edinme ihtiyacnda isek ve bu n-bilgiler eer doruyu yanstyorsa, bize o
yer hakknda snrl fikirler veriyorsa, bunun gibi gerekliin ilk bilgisi de
yolu gstermesi, tantmas ve ona yneltici olmas bakmndan vahiyin verdii bilgi ve haberlerde mevcuttur. Ama kukusuz vahiyin getirdii bilgi ve
haberler yalnzca bununla snrlandrlamaz. Grmek istediimiz yere yolculua ktmz ilk andan itibaren her admda bize yol gsterir, yolu aydnlatr (lmel-yakin).
Bu aamada gzlem ve deney olgusunun nemli bir fonksiyon grdn zellikle belirtmeliyiz. Yine rneimiz zerinde dnrsek, grmek istediimiz yerin harita, bror ve tantc yaynlardan fikir ve kanaat
sahibi olduumuz zellikleri, corafi konumu, jeolojik, tarihi, mimari ve
buna benzer maddi dokusuna, fiziki ve sosyal evresine ilikin bilgileri nasl potansiyel bilgi olarak bizde var ise ve bunlar birer birer grdke, ilerinden fiilen getike potansiyel bilgilerimiz pratik gzlem ve eylemlerimizle dorulanyorsa, bunun gibi gerekliin bilgisini de kozmik dzende, maddi tabiatta, insani ve sosyal evre zerinde gzlemleyerek daha yakndan dorulayabilir. Bu sayede lmel-yakin olan bilgimiz Aynel-yakine dnr, oradan da Hakkal-yakine salkl bir yol bulur. te insan
bilgisini tamamlayan ve ilahi bilgi kaynaklarn Aynel-yakine dntren alan, gzlem ve deney konusu olan btn maddi ve maddi olmayan
alemdir (Alemul-gayb ve-ehade).
Kurann Allahn birliine tanklk belgesi olarak gsterdii ve bizim
gzlem alanmz iinde bilgi edinme arac kld ayetler/alametler dnyas, yani lem bu temel fonksiyonu iinde eksiksiz bir gereklik ve namtenahi gereklikler dzeneidir; Eflatunu ve onu izleyenlerin iddia ettiinin aksine glgeler, hayaller, ideler alemi deildir. Allah bu alemi hak
olarak yaratmtr. Glge, kendisini mekn zerinde yanstan hibir varln, nesnenin doru bilgisini veremez. Bir siletten, bir hayvann gz
rengini, kllarn, bir insann anlaml ifadelerini, zihni tutumunu ve ruhsal
durumunu, bir bitkinin, bir aacn gerek niteliini renemeyiz.
Ancak kendisi kendi snrlar ve tabiat iinde olan gerekliin bilgisi
hakknda doru, anlalr ve gvenilir bir bilgi verebilir. Eflatunun maara
istiaresi bu balamda ok kaba ve asl gerekliin bilgisine gtrc gereklii deil, belki onun gerekten basit bir kopyasn, her trl anlaml incelii, deerli ayrnty, gzellik, renk, sanat ve anlaml ifadeyi rtbas eden
157

BLG NEY BLMEKTR

bir ablonu olarak dnlebilir. Mslman filozoflar, Eflatunun ideler


kavramn Ayan- sabite ile nisbeten kabul edilebilir bir ontolojik temele
oturttular, ama Eflatunun kasd ile Meailerin kasdnn birebir ayn olduundan emin olmamz iin elimizde ok da geerli sebep yok.
Aristonun bilgiyi Eflatunun glge, ide tanmlad salt maddi tabiattan hareketle tretme giriimi de ie ters ynden baklm yanl ve yanltc bir dncedir. nk Eflatun, ide dedii, fakat aslnda bir gereklik
olan maddi alemi inkr ederken, Aristo maddi-gereklii aan, ona hayat
veren, canllk katan, dzen ve nizam baheden, onu ynlendiren, eklini,
formunu veren ve ona mr (ecel) biip yaratlna anlam ve gaye katan
st-gereklii yeterince hesaba katmyor; dolaysyla Allah gereince takdir etmiyordu.
Ksaca biri mahedenin, br gaybn inkarcsyd. Bu iki filozofun Batl insann felsefe tarihine miras braktklar temel kartlk, bugne kadar,
idealizm/realizm (pozitivizm, materyalizm, natralizm, existansiyalizm)
ruh-madde, zihin-beden, dnce-eylem, teori-pratik, iman-akl, din-devlet,
zel alan-kamusal alan vb. saysz isimler altnda varln srdrm; insani, kltrel ve toplumsal gerilim ve krizlere sebep tekil etmitir.
Oysa alemin varlk mertebeleri arasnda birbiriyle balantl, biri dierine baml olmayan hibir varlk mertebesi yoktur. Her bir mertebe kendisinin stnde, altnda veya kendi dzeyinde olan bir baka mertebeyi
anlamlandrr, onu ifade eder. Ama hepsinin ortak anlaml ifadesi Tevhid
(Varln akn birlii)dir. Yani her eyin bir olan Allahta ifadesini ve amacn bulmasdr. Birbirine kart veya birbiriyle uyumlu saysz madd nesne arasndaki temel ve niha iliki de bir ve ortak bir anlamn saysz biim
ve tarzda kendini dile getirmesi, ifade etmesi ve aa vurmasdr.
Tevhid varln, tefekkrn ve insanlk ailesinin, ayn zamanda insan
bilgisi ve abasnn monolotik (dolaysyla otoriter ve totaliter) emredici
formu deildir. Varlkta her mertebe ve nesneler arasnda bir yardmlama
ve dayanma vardr. Allahn rahmeti, fazl, ltuf ve ihsan biri zerinden
dierine akar. u halde okluk ve oulculuk ifadesini Tevhidte bulduunda her bir renk, her bir izgi ve desen kendi varolu anlam, amac ve
gzelliiyle varlk iindeki yerini alr. Hepsinin en derinde paylatklar bir
ama ve birlik vardr:
Yerde olanlar ve gklerde olanlarn hepsi Allah tesbih eder.
(59/Har/24). Dou da Allahndr, Bat da Allahndr. Her nereye dnerseniz
158

Modern Bilim ve Hakikatin Bilgisi Arasnda nsan

Allahn yz (kblesi) orasdr. (2/Bakara/115). Her ey ve her nesne, btn


eylerin ve nesnelerin hayat kayna olan nura, Tevhide, Allaha ynelir. Onu
zikreder; Onu yceltir; Onu, kulluk etme sevgisini kendinde duyurur. Ben
cinleri de, insanlar da yalnzca bana ibadet (kulluk) etsinler diye yarattm.
(51/Zariyat/56).
Bu tasavvur, bilim felsefesinde bir problem alan tekil eden nedensellik/illiyet sorununun aklamasdr. Yine de insan Hakikatin kendisine
dnyada ulaamaz, ancak kendisine indirilen Bilgisine ulaabilir. Ama devaml ona ynelip, onu arama duygusunu asla ruhundan skp atamaz.
Varln tmel ilkesinden yoksun bilimsel faaliyetin sonucunda elde
edilecek bilgi, zaruri olarak btnden yapay yntemlerle koparlm, eksik, cansz ve paral bir bilgi trdr. Bu ise, yalnzca deneyi konu edinen
duyumlanabilir ve btn madd ilikiler arasnda varolan basit dzenin
aklc dnme ile kavranmas ve btn bilimsel faaliyetin tam da st bir
mertebeye geilmesi gerekirken, adeta ldrc bir bak darbesiyle kesilmesi sonucunu dourur.
Sradan saysz nesne ve olgu gibi szgelimi balk tr hakknda eksiksiz ve doru bir bilginin olmas iin bal kendi hayat kaynanda
gzlemlemek, incelemek arttr. Ama bal kendi hayat kayna olan sudan ekip cansz bir nesne eklinde de kesip bierek hakknda bilgi edinmek mmkndr. Modern bilgi edinmenin tek geerli kabul edilen yntemi sz konusu iki yntemden ikincisiyle (Kraliyet savcs Baconn bulup gelitirdii ikence yntemiyle) kendini yanl olarak snrlandrr.
Oysa nesneye hayat, canllk, hareket ve sreklilik kazandran eyin nesne
zerindeki gerek etkileri, belirti ve fonksiyonlar kavranmadan ikinci
yntemle salanmak istenen bilgi kendiliinden eksik, snrl, paral, indirgemeci, tamamiyle nicel ve kaba olmaya mahkumdur. Paranoid (kibir
kat says hayli yksek) ve tahripkar tabiat bu temel karakteristiinden
kaynaklanmaktadr.
slam geleneinde ve daha ak bir biimde bu gelenein besleyici kayna Kuranda vurgulanan bilgi kavramnda Hakikatin doru, tmel, nihai ve eksiksiz bilgisini ngren ilim ve bilgi faaliyeti, varl nesneletirmeden, kaskat ve cansz hale getirmeden, btn mertebe ve tezahrleriyle onu yaratln ve varoluun ileyen srecine bal olarak kendi hayat
kaynanda aratrmay, inceleme ve gzleme tabi tutma konusu yapmay
temel ilke mevkiinde gsterir.
159

BLG NEY BLMEKTR

Onlar, stlerinde dizi dizi kanat ap kapayarak uan kular grmyorlar m? Onlar Rahman (olan Allah)dan bakas (bolukta) tutmuyor.
(67/Mlk/19).
Kuun kanat ap umas, bolukta yol almas bir bilgi konusudur ve
gzleme tabi tutulmas gereken temel bir fenomendir. Ancak kuun boluktaki bu uuunu mmkn klan Rahman olan Allahtr. Kuu, bu
balamdan koparp gzlem konusu yaptmz zaman, elde ettiimiz bilgi kuun basit gerekliiyle ilgili olup, gerisindeki hakikati deildir. Devenin yaratlnda byk bir olaanstlk vardr, yaratl bilme ediminin
konusudur; ama bu yaratl tahakkuk ettiren Allahtr. Kuu havada tutan Allahn iradesidir ve bu bilgi bize temel bir perspektif verir, kuun
uuu mahede ve gzlem (deney) konusudur; bu iradenin nasl tecelli
ettii bilgisini verir. Yerine ve konusuna gre gzlem ve deney olmadan
temel bir perspektif dorulanamaz.
Modern bilim, Allah yaratc, hayat verici ve Onun her an gerekleen mdahalesini, varlk alemini yneten kudret ve iradesini tayin edici
kabul etmedii iin, varlk hakknda elde ettii bilgi de karaya vurmu
cansz bir bala ilikin bilgiden farkszdr. Bu yaklam tarz kozmosu organik olmaktan karp mekanik bir evren grne indirger. Oysa Hakikatin ve varoluun nihai bilgisi iin en temel ilke, Allah btn varlk aleminin yaratcs kabul etme bilgisiyle zorunlu bir bant iindedir. Bu temel ilke, Allahn iradesini her an ve her eye mdahil grr ve btn varlk aleminde her eyin kendi hayat kaynana zn evirmi, yzn
Onun ynne dnm olarak Allah tesbih ettiini, Onu zikrettiini kabul eder. Kuu kendi balamndan kopardmz zaman, onu otonomlatrdmz dnrz, gerekte ise varoluu kendi balamyla ilgilidir.
ki bak arasndaki farklln iaret ettii temel hakikat bize aka gstermektedir ki, temel perspektif yokluu dolaysyla modern bilimin verilerini -herhangi ciddi ve duyarl bir sorgulamaya tabi tutmakszn- Kuran
vahiyin ebedi hakikatini anlamada tek esas veya kriter olarak kullanamayz.
***
Kitabmzn banda zerinde durduumuz konuya dnecek olursak,
modern bilimi, iinde yaadmz nesnelerin ve bizi kuatan olgularn
gerek bilgisini elde etmede kullanlan bilimsel yntemi:
a) Bilgisini elde etmek istediimiz ey ona belli bir uzaklkta olabildiimiz,
160

Modern Bilim ve Hakikatin Bilgisi Arasnda nsan

b) Onu btn ynleri ve boyutlaryla gzlemleyebileceimiz ey olmaldr, eklinde iki temel varsayma dayandrr.
ki varsaym mantksal olarak imknszdr. nk hangi konumda
olursak olalm, bilgisini elde etmek istediimiz eyle aramzda olmas gereken uzakln snrlar her zaman ve her durumda belirsizdir. Szgelimi
psikolojide, ben hakknda bilgiyi ben kendim gzlemleyerek ya da
tecrbe ederek elde etmek isteyeceksem, ben ile kendim arasnda, snrlar tayin edilmesi mmkn olabilecek bir mesafenin olamayaca kukusuzdur. Mesafenin problemli alan tekil etmesi, kanlmaz olarak ben
idrakini de problemli klar.
Dnyorum, yleyse varm! dediinde Descartese, beni varlktan ayrd, iki ayr alan izdi. Oysa insan bir btndr; insan benine gre ne kendi varln nesneletirebilir, ne de dndaki evreyi salt nesneler
dnyasna indirgeyebilir. Nasl varlmzn benimizle ilgisi sahici ise, d
dnyann varlmzla da ilikisi sahicidir. Biz ve varlk ayn eyler deiliz,
ama ayr eyler de deiliz; belki biriz. Nihayetinde her ey yaratlmtr.
Bir noktadan sonra gzlemci ile gzlenen ayr deildirler. Salt gereklik
asndan baklrsa madde, atomlar ve elektronlar var; ama Hakikat asndan bakldnda bunlar da anlamlarn kaybeder, her eyin canl, hareketli ve hatta belli bir bilin sahibi olduu grlebilir.
Hatta eer son fizik grnn ne srd zere, evrende birbirini
kesen elektromanyetik dalgalar varsa ve evren bundan ibaret ise, boluk da
yok demektir. Varlkta her ey bir dierine, tekine gre konumlanmtr.
Ama bizim, yani insann dndakiler iin bu sz konusu deildir. Biz ise,
her eyi kendimize gre konumlandrdmzda ya her eyi izafiletirir ya
da mutlaklatrrz. Tpk modernliin mutlaklna kar post modernliin her eyi greceletirmesi gibi.
Kaba bir maddeci, bendeki eyi dlatrp nesnelletirerek onun bilgisini elde ederim, diyebilirse de bu tmyle samadr. Ben, ego muyum,
nefs miyim? Nefsimin hangi boyutu benim dnyevi tabiatmn lahi tabiatma baskn kmak isteyen egosudur, hangi boyutu benim z varlm, insani hakikatimdir. Eer bu suallerin tatmin edici cevaplar belirsiz
ise ve bu durumda dardan biri ben hakknda bilgi edinmeyi denemeye
giriecekse, ben olan gerekliime ne lde yaknlk salayabilecei ve
benimle akma kurabilecei yine tartmaldr. Ben bilimsel btn abalarda objeye kar bir suje iken, bu sefer objeye dntrlm olacam
161

BLG NEY BLMEKTR

varsaylyor demektir. Oysa her eyin bir anda iki ayr (ve kart) durumda olmas Aristo mantnda bile imknszdr. u halde ben ilk ve son durumumda suje iken beni objeletirdiini varsayan objenin benimle zde
olmas bir kez daha imknsz bir giriim olduuna gre, ben ile onun arasnda varolacak uzaklk (epistemolojik ve ontolojik mesafe) hangi snrda
ise bilgi yine o snra gre eksik olacaktr. slam bak asndan problem
alan yaratan mesafe, varlk ile bilen zneyi birbirine balama gcne sahip akl tarafndan kapatlacaktr.
Bir baka nemli nokta udur:
Yine almamzn ilk blmlerinde iaret ettiimiz zere, biz hangi
konumda olursak olalm, gerek bilgisini elde etmek istediimiz ey hakknda asla tmyle tarafsz olamayz. nk saf, lekesiz bir ayna veya bir
fotoraf makinas deiliz. eylere ilikin daha nceden olumu veya hi
deilse gzlem srecinde oluan dncelerimiz, izlenim ve kanaatlerimiz
vardr. Ve btn bunlar geriden besleyen, ynlendiren bir veya bir ka
kk-fikir mevcuttur.
Bu n-dnce ve bilgiler kk-fikirler eya dnyasna yaklarken
kullandmz kavram modelinde ve gzleme yntemimizde ikindir.
Sorokin hakl olarak, bizim szde bilimsel teoriler dediimiz eylerin
aldatc olduunu syler; nk onlar bir objeler snfna verilmi olan
zelliklerin, onlarn bilimsel izgilerini temsil ettikleri sann yaratrlar.
Bugn Thomas Kuhnun paradigma dedii kavramsal model, bilimsel
niha gerekliin artk eskisi kadar gven verici olmadn ifade etmektedir. nk biz zihinde gelitirdiimiz bir ereveye (kurama, teoriye) uygun decek gzlemler yaparz. Bunlar tabiat, tarih ve toplumsal olgular
gibi her trl biime ve zel ifadeye tekabl edecek saysz potansiyel malzeme ykl olduundan, bu malzeme yn iinden zel ve amal seimlerle derlediimiz unsurlar, nesne ve normlar yine zel ve amal
bir yntemle bir araya getirir ve aralarnda mantk bir tutarllk kurunca
teorinin bilimsel yasa halini aldn sanrz.
Bilim adamnn tmevarmc bir yoldan kesinlik salayacak bir yasaya
varmas, bilimsel faaliyeti nceleyen fikri, felsef, kltrel, psikolojik vb.
bir hazrlk devresi tamamlanmadan gerekleemez. nce bilim adamnn
zihninde bir takm varsaymlarn kristallemesi gerekir. Her ne kadar John
Lockun zihni bo levha eklinde tanmlamas Kant kritik felsefe ile
bertaraf edildii sanlyorsa da, bugnk modern bilimin tarafszln ve
162

Modern Bilim ve Hakikatin Bilgisi Arasnda nsan

nesnelliini savunma ihtiyacn duyan herkesin yine de son sna olmakta devam etmektedir. Gerekte ise zihnin ntr veya bo levha olmas
imknszdr. nk bilim adam ne baka bir gezegenden, hakknda hibir fikri ve n-bilgisi olmayan bu dnyaya gelir ve ayann tozuyla evreyle tanmadan, onunla bir nsiyet kurmadan bilimsel faaliyete geer, ne
de insan doar-domaz bilimsel etkinliklerde bulunabilir. Demek oluyor
ki, dzenli ve amal olmasa da bilimsel faaliyeti, daha ilk aamasnda nceleyen esasl bir hazrlk vetiresi vardr. Bunun da byk lde zel tarihsel bir duruma, dierlerinden belirgin farkllklar arzeden kltrel ve
sosyal evreye tekabl ettiini dnebiliriz.
u veya bu kltr evresinde olumu bir kavramsal model bilim adamnn hibir zaman peini brakmaz. Olaylar zel anlamda semesi bile
onun planlanm bir hazrlk devresinden getiini, bir takm ncl bilgilerden yola ktn gstermeye yeter. Daha nceden zihnini ina etmi
kavramsal model, onu zihninde teekkl edene tekabl edecek olgular aramaya, nesneleri zel bir biimde tasnif etmeye ve aralarndaki ilikilerin dzenini belli bir tarzda yorumlamaya iter. Henz dorulanmam hipotez ile
nceden olumu kavramsal model arasnda bu balamda ok da esasl bir
fark yoktur. Bilim adam giritii bilimsel abada hipoteze uygun gelecek,
elverili decek olgular zenle seer, alr, kullanr. Onun eitli ve karmak faktrlerin etkisinde teekkl eden niyeti ve amal tutumu bu ilemde
nemli rol oynar. O halde her trden bilgi edinme srelerinde niyetlerimiz ve beklentilerimiz yannda zihni ve ahlaki tutumlarmz nemlidir.
Amac ve konusu ne olursa olsun, her bilimsel faaliyette tabiatn karmak yaps herhangi bir kavramsal modelin dorulanmasna yardmc
olabilir, bylelikle model (veya hipotez) belli bir tarz ve belli bir deney
ve gzlem biimi iinde dorulanm grnr. Bilim adamnn deil kozmik varln dzenini ve gerekliini, aa mertebeden maddi tabiatn en
somut ve nesnel gerekliinin dahi tasvir edeceini dnemeyiz.
Denebilir ki, bilim adam hibir zaman ve hibir durumda varlk dzeylerinin objektif fotorafn ekemez, ancak onlar bir ressam gibi resmeder.
Bizi daima yanltan, bilim adamnn zihninde nceden teekkl etmi veya
sre iinde teekkl eden teori, hipotez veya genel ifade edersek, model ile
seimleri zel ve amal yntemlerle yaplm elverili tabiat olaylar arasnda kullanl bir biimde kurulan ilikidir. nk bu, ne tabiat olaylarnn
varolu amacn ve nihai gereini ifade eder, ne de kullanllk bakmndan
163

BLG NEY BLMEKTR

bu tek mmkn olan yoldur. Geri modern bilim, ne birincisiyle urar bunu metafizik alan diye dlar- ne de ikincisinin model/tabiat olay ilikisinden tr deimeyeceini -aksine bilimin byle gelitiini- ne srer. Doal olarak bu, bilimin gerekliin bilgisiyle niin asla akmayaca sorunsalna tatmin edici bir aklama getiremez.
Gelime dedii ey de tamamiyle ideolojik veya felsefi dar bir alanda
dnp dolamadan ibarettir. Tek olan mmkn yol alnca ikinci
mmkn yola adm atlr ve tabii yeni bir kullanllk imkn doar. Batda belli bir felsefi ve ideolojik anlam ykl gelime denen ey bundan
bakas deildir. Ama her defasnda tek mmkn olan bu yollar, bize kullan imkn verdike -teknolojik retim hep byle srer- her eyin en
doru, en verimli, en ahlak ve insana en uygun, tabiata da en az zarar verici olann bu olduu ne srlebilir mi? Demek oluyor ki kesinlik olmaynca modern bilimin doal sonucu olan tahrip etme gc de her zaman sadece tek mmkn netice kalacaktr.
Bilimsel aratrma ve faaliyeti modern ada salt pratik yararlar elde
etme amacyla snrlandrlan temel drt, yine bilimsel yntem dediimiz
abann mantnda gizlidir. Her ey son tahlilde bir takm varsaymlarn
nermeler diye ie koyulmasyla balar. Bir nermeyi daha nceden hazrlayan kltrel birikimin etkin ynlendirici rol, bilimsel nesnellik ve kesinlik adna zenle gz ard edildiinden bunun bilimsel faaliyetin sonucuna herhangi bir zarar vermedii sanlr. Gerekte ise tabiatn karmak
olaylar arasndan elverili bir takm unsurlarn bilinle ve amal olarak
seilip bir araya getirilmesi, analiz edilip sentez kurulmas ve mantksal bir
dzenek iinde dier olgular ve unsurlarla karlatrlp bir yasa halinde
ortaya konulmas, her eyin balangta bir varsaym mantksal ve matematiksel ispat ad altnda onu dorulam grnmekten kurtaramaz. Tmevarm yntem yani tek tek olaylardan btne, tikellerden tmele varma denen yol, ite gerekte bir varsaym olan bir nermenin zel yollarla
dorulandn ne srmenin bir baka ifadesidir. Bu abann sonucunda
elde edilen kesin, niha, btn mekn ve zamanlarda genel-geer (evrensel) olan bir tabiat yasas deil, kendisinden daha gl ve daha kullanl
bir nermenin ayn srelerden geirilmesiyle kendisi de bilimsel olmaktan kmaya mahkum bir varsaymdr.
u halde Karl Popperin belirttii gibi, bilimde geici ve kullanl olduu srece tatmin edici dorular, kesinlikler, evrensel gereklikler sz
164

Modern Bilim ve Hakikatin Bilgisi Arasnda nsan

konusudur. Bu da bizi bilimin retiminde evrensellikten ok tarihselliin nemli rol oynad sonucuna gtrmektedir.
Bilim adamnn bilimsel abasnda kulland basitlik ilkesi birinci
faktrdr. nk teori mmkn basitlikte konulduka evrenin de basit olduu fikri peinen kabul edilir. Gerekte ise evren, iinde barndrd saysz olgu ve olayla son derece karmaktr; bilim adam pratik ve snrl olgulardan balamay kendine hakl bir gereke olarak dnrken, evrenin
karmak yapsn ayn anda kontrolnden karr. Elde ettii sonu bundan dolay btn varlk mertebelerinin genel, kll ilkesini kendisinde hibir zaman yanstmad gibi, bilgisi de aa seviyeden maddi, pragmatik
ve teknolojik bir gelimeden ibarettir. Bilimle madd teknolojik gelime
arasnda pekien bu zdelik, giderek insan, toplumu ve canl tabiat basit bir dzlemde alglamaya ve rgtlemeye gtrr, hayat tehdit eder,
varl kll kozmik ilkeden koparr.
Modern ada el stnde tutulan, gemi alarn kahinleri gibi sayg
gren bilim adamlarnn sonuta teknisyenlere, mhendislere potansiyel
materyaller salamakla btn bilimsel abalarn snrlandrm olmalar
tesadfi deildir. Akademisyenlik bilimin teknik ynteminden ibaret olmutur. Potansiyel materyali bilim adamlarndan devralan teknisyenlere
bundan sonra den i, vakit kaybetmeksizin yeni aygt, cihaz ve aralar
meydana getirmek, uygulama alanlarna dkmektir. Ve bunun her dzeyde ve her srete gerekleen sonucu, bilimin yedeinde gn getike
franketayn gibi sahibini yutmaya balayan snrsz bir teknolojik gelime
olarak karmza kar.
Her trl bilimsel faaliyeti salt pratik yararlar ve aa seviyeden maddi
kazanlar daha ok artrma ile snrlandrma dncesini, geen yzylda
pozitivist felsefenin babas saylan Auguste Comte yle ifade ediyordu:
Tabiat yasalarn bilmek tabiata hakim olmaya yarar. Bir ey salayabilmek
iin ngrmek, ngrmek iin de bilmek gerekir. Bilgi ngry salayacaktr. Bu mantk temeli zerinde kesinlik, gereklik ve yararllk ayn eyin deiik adlar konumundadr. Biz, rahatlkla Hakikatin skaland bu
gerekliin bilgisini yararlkla ifade eden bu yaklam tarznn, ngry
salayacak bilginin aslnda u veya bu trden ve sadece bir varsaym olabileceini dnebiliriz. Hangi trden olursa olsun, bir varsaym oluturan
yerleik kavramlar, kklemi imajlar, nceden devralnm kltrel kalplar
ksaca klli bir alem tasavvuru deil, herhangi bir dnya grdr.
165

BLG NEY BLMEKTR

u halde hi bir bilimsel abay, iinde boy att yerleik dnya grnden, bu dnya grn meydana getiren inanlardan, eitli etkenler
altnda kltre mal olmu ideolojilerden, kk-fikirlerden bamsz dnemeyiz. Ve her kltrn, her dnya grnn gerisinde yatan belirleyici etken de doru veya yanl, hak veya batl, lahi veya /beeri hmanist,
sahih veya bozulmu karakterde olan dindir. Burada dini, kelimenin
mmkn olan en geni anlamnda ve dorudan Kurann iaret ettii geni erevede, yani ed-Dn manasnda kullanyoruz.
Bize eyay belli bir tarzda gsteren, gzlem, deney ve akl yrtmeyi
nceleyen eya dnyasna ilikin ilk bilgilerimiz, salt bilimsel amal olmayan gzlemlerimiz ve bunlarn sonucunda kazandmz dncelerimizdir. Tabiatla kurduumuz ilikiyi de ekleyip bunun toplamn aldmzda,
btn varlk aleminin niha aklamasn kapsamna alan ed-Dn kavram ortaya kar. Yazk ki modern kltrn ana sorunsal olan din-bilim
dalizmi slam dnyasnn aydnlarnda ve bilim evrelerinde din kavramnn gerek semantiini, her zaman eksik ve yanl yanstan bir muhteva ve tanm kazanmasna neden olmutur. Gerekte ise; gerek Kuran gerekse geleneksel slam dncesinde, slam (dini) olan ile olmayan ayrm yaplmam ve buna dnce, irfan, sanat ve ilmi faaliyetin her alannda zen gsterilmiken, dini olan ve dini olmayan ayrmna kavramsal teorik bir ifade dzeyinde bile iltifat gsterilmemitir.
Bu temel yaklam gz ard edilmeden bilim sorununa baktmzda,
modern bilimin -kremizi iine alan pragmatik ve dntrc sonularna ramen- son tahlilde evrensel bir gereklik ve btn zamanlarn genel-geer dorularn ifade etmeyii garipsenemez. nk bu, insan faaliyetinin kendini gsterdii her alann doasnda yatan bir gerekliktir. Sonular itibariyle, beslendii felsef dnya grnden ayr dnlemez.
Hristiyanl bir din, belirli bir dnce biimi, ilkeleri sabit bir inan sistemi kabul etsin etmesin, idealist ve materyalist felsef disiplinler arasnda
yer alan btn dnce akmlar, bilim felsefeleri, sanat etkinlikleri modern din diyebileceimiz genel bir kavramn ats altnda toplanabilir.
Modern dini, ne tek bana Grek-Roma felsefesi, ne rnesans kltr
ve sanat, ne Hristiyanlk dini, ne Aydnlanma a dncesi ve bugnk
modern teknolojik-refah toplum kavray tek balarna ifade etmeye yetmez; ama belki btn bunlarn toplamn ifade etmeye elverili grnen
hmanizm kavram bu zel forma kavumu dini telakkiye isim olabilir.
166

Modern Bilim ve Hakikatin Bilgisi Arasnda nsan

Ve hmanizm de tarihin kadim alarndan bugne kadar yaayan geleneksel, kutsal ve lahi kkenli kltrlerden radikal anlamda bir sapma, insann ilah ze srt evirmenin ideolojisidir. Bu ideoloji kendi temel varsaymlar, kuramsal erevesi ve faaliyet biimleriyle kendine zg ve bnyevi zellikleriyle eklektik bir din saylr. Auguste Comteun insanlk
dini tanmlamas bsbtn sebepsiz deildi.
Sonuta unu syleyebiliriz: Modern bilim, hmanist dnya grnn, felsefe ve kltrn en doal bir gelimesi ve rndr. Her kltrn
kendine uygun bir bilim anlay ve somut anlamda bir bilimi olabilir ve
bilimsel teoriler arasnda temel baz farkllklarn olmas mmkndr.
Bu, hi kukusuz farkl kltr ve din havzalarnda retilmi bulunan bilimsel faaliyetler arasnda karlkl al veri, diyalog, etkileim ve gelime
sreleri olmayaca, her kltr ve dini havzann bilgi teorisi ve bilimiyle
dierlerinden apayr bir galakside ortaya kp geliecei veya Batdaki bilumum bilim ve dnce mirasnn toptan reddi veya kmsenmesi anlamna gelmiyor. Byle bir ey ne mmkndr, ne arzuya ayandr.
yle olmakla beraber, bugnk bilim, bilim felsefesi, yntemi, kullanlnca sonu verdii alanlar ve gelimesini tayin eden amalar bakmndan insann gerekliin bilgisinin zne, ksaca hayat kayna ve kurtuluu olan Hakikate ve Hakikatin Bilgisine ulamasn adeta imkanszlatrmtr. Bu felsefi, pratik ve kavramsal yapsndan dolay Hakikatin
Bilgisini elde ederek varl kavramak, hayatn anlamn kefetmek ve
geleceini aydnlatmak isteyen Mslmanlarn belli alanlarda ilerine yarayabilir. Bat, zengin bir beeri tecrbedir, hibir ekilde bu tecrbeye bigane kalnamaz. Biz, zihinsel gettolar yaratma hatasna dmeden ilmin
yollarn yeniden kefetmeliyiz.

167

IX
MARFETL-HALK

lahi cmle
Btn varlk alemi (Mahlukat) Kn (Ol)! emriyle varlk bulmu bir
lahi cmledir. Bu, ilk sz, ilk emir ve ilk mziktir. Marifetl-halktan
kastettiimiz Nefsin ve Allahn bilinip tannmasna yardmc olan varlk
bilgisidir. Ontolojiyle ilgili grnse bile, sadece bundan ibaret deildir;
ok daha geni bilgi alann ifade eder. Ksaca Marifetl-halkn varlkla
ilgili btn alan ve mertebelerin durum ve hiyerarilerini iine aldn
syleyebiliriz. Kozmolojiden botanie, zoolojiden arkeolojiye ve jeolojiye
kadar btn bilgi disiplinleriyle ilgili geni bir alan. Varlk aleminde nesnelerin birbirleriyle olan ilikileri, etkileri, deiimleri, hareket sreleri ve
aldklar ekiller Marifetl-halkn iindedir.
Bu bilginin kk-fikri (veya balang bilgisi), varln yaratlm olmas (mahlukat) n kabulne dayanr. Varlk slam sufilerine gre, Allahn
isim ve sfatlarnn tecellisi ve tezahrdr; hibir ekilde kendi bana
mutlak veya otonom deildir. lgin olan u ki, insan hem Marifetl-halkn konusudur hem de bilen ariftir.
Bu nemli bir husustur; nk almamz boyunca iaret etmeye altmz gibi modern telakkide bilen zne (suje) ile bilinen nesne (obje), bilgi ile varln aras kategorik olarak ayrlmtr. Kendi bana bilme bu ban kurulmasn salamaya yetmez; bu ancak irfan ve marifetle mmkndr. nk muarefe yoluyla bilen zne ile bilinen nesne
arasnda bir ba ve diyalog kurulabilir.
Yaratl plannda tr olarak bizim bir yerimiz ve bir amaca tekabl
eden anlammz vardr; hatta varln varoluunun bir anlam derecesi bizim istifademize sunulmu olmasdr (Teshir). Bu kukusuz dorudur,
169

BLG NEY BLMEKTR

ama bu, varln bizimle mutlak ilikili olduu anlamna gelmiyor. nk


varlk bizden nce vard ve onun varoluunun belli bir safhasnda onun
hammaddesinden biz yaratlm bulunmaktayz. O halde bizim varlkla
olan ilikimiz, onun bizimle olan ilikisinden daha nemlidir.
Bir baka nokta, varlkta namtenahi nesne ve mertebe bizden bamsz olarak yerli yerinde durmaktadr. Bizim bir nesneyi bilmemiz ile bilmememiz onun herhangi bir durumunu nitel olarak etkilemez; eya ylesine
orada vardr. Bir nesneyi belli bir ekilde unuturuz, bir sre sonra -eer
bozulmaya kabiliyeti yoksa- unuttuumuz pozisyonda onu braktmz
gibi buluruz. Varlk zerindeki etkimiz salt bilgimiz deil, onu etkileme
gcmz ve ona ynelttiimiz mdahalelerimizdir.
Varl bilmek bizim iin gerekli bir bilgidir. Varln bilgisi bizim
onunla girimemiz istenen diyalog ve yaknlk asndan byk bir nem
tar. Biz babo ve amasz olmadmz gibi varlk da amasz ve kendi
bana babo deildir.
Varlk hem istifademiz iin sunulmutur, ondan nasl istifade etmemiz
gerektiini bu ekilde renmi olur ve istifade etmeye alrz; hem de anlam ve amacmzn tespitini ancak onun zerinden tahakkuk ettirebiliriz.
Burada nmze cevap bekleyen nemli bir soru kmaktadr: Varlk
dnyasnn bir blmnn bize teshir edilmi olmasnn anlam nedir?
Kuran- Kerim, Allahn bize, denizi, nehirleri, gnei ve ay, geceyi ve
gndz (14/brahim, 32-33); gklerde ve yerde olanlar (31/Lokman, 20) teshir edip istifademize verdiini. belirtir.
Kuran- Kerimde varlkla ilgili olarak Teshir fiilinin hem Allaha
hem insana nispetle ortaklaa kullanlmas dikkat ekicidir. Baka bir ifadeyle, Allah, yaratma erevesinde Gnee ve aya boyun edirmitir, her
biri ad konulmu bir sreye kadar akp gitmektedir. (39/Zumer, 5). Dier
yandan ayn varlklar bizim iin de teshir edilmilerdir. Yani Allaha boyun
eenler bize de -Onun izni ve dilemesiyle- boyun emilerdir.
Biz varlk dnyasnn stn bir tr olarak bize teshir edilen her eyden istifade edeceiz, ama ayn zamanda bize bu nimeti ve ba yapan
Allaha da kredeceiz, Onu ycelteceiz. Bize boyun edirilmi hayvanlar keserken nasl Allahn adn anmak ve bize verdii hidayet ve nimet iin Allahn adn yceltmek icap ederse (22/Hac, 36-37), ayn ekilde
gklerde ve yerde bizim emrimize sunulmu bulunan her eyden istifade
ederken de ayn bilinle btn bunlarn Yaratcsn anmamz, Onu zihnimizden ve kalbimizden karmamamz icap eder.
170

Marifetl Halk

Bunun zellikle belirtilmesinin nemli bir sebebi var: Bazlar modern


zamanlardaki evre kirlilii ve ekolojik dengede meydana gelen sarsntnn
sorumlusunu ararken, kutsal kitaplarn eya dnyasnn insann emrine
verilmi olmasn temel bir sebep olarak gsterirler. Derler ki, madem ki
insan varlk zerinde efendidir, eya dnyas onun emrine sunulmutur, u
halde kulland tabiat bu hale getirmesinde alacak bir yan yoktur.
Bunun yerinde veya hakl bir sulama olmad aktr. nk Vasval
Havelin de belirttii zere, dinlerin sz ve inisiyatif sahibi olduu binlerce yllk zaman boyunca tabiat ve evre hibir ekilde bu boyutlarda kirletilmedi, tahrip edilmedi. evrenin ve genel olarak tabiatn bu dzeyde
tahribi, modern insann inisiyatifi ele almasndan sonradr ki, bunun da
gemii ok eskilere dayanmaz.
Bunun yannda eya dnyasnn bizim istifademize sunulmu olmas
(Teshir), bizi onun zerinde mutlak g ve hkmran konumuna ykseltmez. Aksine bizi bir emaneti klar. Biliriz ki, bize biri bu eyay teshir etmitir, o da hakiki sahibi ve maliki olan Allahtr. Allah, kendi mlknden
bir blmn bize teshir etmi, istifademize sunmu, ama ayn zamanda
nasl istifade edeceimizi, teshirin snrlarn, kural ve yntemlerini de retmi ve gstermitir. yle ise, eyadan istifade ederken onu dilediimiz
gibi kullanamayz.
Varlk dnyasnn bize teshir edilmesi bizim kendimizi onun zerinden amamz ve onunla srekli bir diyalog ve interaktif iliki iinde olmamz da mmkn klar. O halde marifet sadece insanlar arasnda deil, insann varlkla ilikisinde de geerlidir. Buna Marifetl-halk denebileceini dnyorum.
Varlkla mutlak bir yabanclama iinde deiliz. Bizim dnyevi tabiatmz ile onun varlk hammaddesi ortak bir mahiyete sahiptir. Bu adan
varlkla ilgili ok sayda bilgimiz, kk olarak bizim idrak dnyamzda
mevcuttur; sanki varln bilgisi ruhumuzda mndemi bulunmaktadr.
Nihayetinde varl mmkn klan, yani imkan seviyesine karan Kn
bir emirdir ve bizim de ruhumuz bir emrin sonucudur. Nasl Rahman nefesiyle varl varolua geirdiyse, bizim dnyevi tabiatmza da Ruhundan fleyerek bizi insan klmtr.
Ayn ekilde lahi Hkmler de Allahn emirleridir. O halde varlk, ruh
ve Hkmler ortak bir kaynaktan neet etmilerdir. Yaratlmlarn bilgisini ilm elde ettiimizde -ki bu bilgi btn aleme yaylmtr ve her durumuyla ilgilidir- alametlerin toplam ve cmlesi olan alem bizi hakiki,
171

BLG NEY BLMEKTR

doru ve iinde iyiliin ve hayrn olduu bilgiye gtrr. Bu hakiki epistemolojik abann takip etmesi gereken seyre iaret eder.
Bir baka adan Marifetl-halk (Afakn bilgisi) Marifetn-nefs (Enfsn bilgisi) iin gereklidir. Bu bilgi seyrinde nc durak Marifetullahtr. slam irfannda Marifetn-nefs ve Marifetullahla ilgili zengin bir
literatr vardr; varlk bilgisi tabiat ilimleri ad altnda ayrca ele alnmtr.
Aydnlanma tecrbesiyle iine dtmz trajediden kurtulmak iin
sz konusu ilimleri Marifetul-halk ad altnda ele almak, iki marifet tryle telif etmek, bylece bilgiye insan ve varln btnl asndan yeniden bakmak gerekir.
slam bak asndan varlk isimlerin tecelli alandr. Arya gtrlmedii srece sfatlarn da tecelli alan varlktr. Allahn 99 ismi vardr
(Esmal-Hsna). Nihayetinde isimler ayn zamanda sfattr ve Allahn
isim ve sfatlarnn kullanm nispeten yeni saylr.
Allah, kendisi var ve baka hibir ey yok iken Ol (Kn) dedi ve olmas irade kapsam iinde yer alanlar bu emirle oluverdi. Kn ile tekvine geenler isimler ve sfatlardr. Hemen her ey bir anda ve btnyle
oluvermedi; yaratl srd, olular birbirini takip etti. O halde Kn ile
verilen emir devam etmekte, kalemin kat zerinde yazmas gibi yaratl
srmektedir.
nsan varlk aacnn son ve olgun meyvesidir. Yani nihayettir. Nihayet hem balang hem sonutur. nsann varlk alanna kyla, hem yaratlta ve varlkta yepyeni bir dnem balad, hem de insanla belli bir dnem ve sre tamamlanm oldu. nsan, Eref-i mahlukattr (yaratlmlarn
en ereflisi) ve Ahsen-i takvim (en gzel bir biim) zere yaratlmtr.
O belli bir evrim srecini izleyerek ve bu evrim srecinde baka varlklar saf d brakarak bu stn ve imtiyazl konuma gelmi deildir; yle
olarak -Allahn dilemesi ve ltfuyla- blua ermi vaziyette bu aacn
meyvesi oldu. Yaratl sonucunda teekkl etmi bulunan varlk zincirindeki halkalar birbirini izleyerek varlktaki yerlerini ve konumlarn alm
olsalar bile, bu ne Darwinin kurgulad gibi doal ayklamayla ortaya
kt, ne de insan dier varlklara kar belli bir bilin ayrtrmas sonucunda bu stn konumunu kazand.
Allah insan yceltti ve onu yeryznde Halife kld. Eer bu ba ve
sonu bizce kestirilemez; varlk aleminde meleklerden ve cinlerden baka yaratklar varsa, bunlarn iinde hi kukusuz insandan daha ahseni (diisiyle
daha gzel, erkeiyle daha yakkls) yoktur. nsan nasl en gzel yaratk
172

Marifetl Halk

olmaz ki, onu bir biime sokan Allahtr ve onu kendi elleriyle yaratan
Odur (38/Sad, 72-75). Bunun yannda insann gzellii, onun fizyolojik
tesviyesinde (Ahsen-i takvim zelliinde) ve potansiyel olarak ruhunda
mndemi bulunan ok sayda meleke ve yetenekle mmkn olmutur.
Allahn insan kendi suretinde yaratmas (Halakallahu deme al sretih) ounun anlad gibi, insann Allahn Zatn kendinde yanstmas
deil, insann insana zg bir formda yaratlm olmasdr. Metinde geen
al sretihndeki hu zamiri Allaha deil, Allahtan sonra gelen Ademe,
yani insana iaret etmektedir. Ancak yine de bu tamamen insana zg form,
en mkemmel derecede yaratltr ve benzersizdir. mam- Cafer nsann
biimi, yaratl ekli Allahn yaratma kudretinin da vurduu en stn tanklktr. nk insan, Allahn kudret eliyle kaleme ald ilk kitaptr. Hikmet ise bina ettii mabettir. Bylelikle varlk alemindeki btn suretler (insan)da bir araya getirilmitir. der. Bunu teyiden Hac Bekta- Veli Okunacak en byk kitap insandr. demektedir. Bu adan Tasavvuf terminolojisinde insann kk (mikro) kainat ve kainatn byk (makro) insan olarak grlm olmas sebepsiz veya basit bir metafor deildir.
Allah varl da en gzel ve en mkemmel ekilde yaratt, ama insann kemalini kendi cehdine brakt, ona aacn blua ermi meyvesi olma imtiyazn verdi. Ancak blu nihayet olmadndan insann kemale
ermeye ihtiyac var. Fizyolojik gzellik, uyum ve endam yetmez, bunun
ruhsal ve ahlaki cihetten desteklenmesi ve ruh ile beden arasnda Ahsen-i
takvim izgisinde rtme salanmas lazm. nsan o zaman sahiden Eref-i mahlukat olur ve bu da devaml olarak kemal yolunda ilerlemesiyle
mmkndr. u var ki bu ilerleme lineer bir izgi ve istikamet deil,
aadan yukarya doru bir seyir takip eder. Bundan dolay kemal ahlaki
ve manevi olup, mahiyeti nitel (keyfiyetle ilgili)dir.
nsann kemali kendi z varln (Marifetn-nefs), onu kuatan
varlk alemini, mevcudat (Marifetl-halk) ve Rabbini doru tanmayla (Marifetllah) ilgili bir sretir. Bu sre sadece bilme ve tanmadan ibaret olmayp ayn zamanda cehd ve tecrbe ile de mahiyete katlmak, aktif olarak itirak etmek suretiyle olur.
Ancak biz burada varlk probleminin nemli konusu olan insann
mevcudat iinde ve karsndaki durumu ile mevcudat tanma (Marifetl-halk) ilikisi zerinde duracaz. nsann bilin sahibi bir varlk olarak, bir yandan mevcudatn iinde ve onun bir paras olmas durumu
173

BLG NEY BLMEKTR

ile; onu bilme, anlama, varla kavramsal bir ereve iinden bakma ve
bir anlam haritasna gre ahlaki davranlarda bulunma durumu sadece
insana zgdr. Eer insan bu durumunun hakikatini bilirse, ne kadar
sekin, zor ve ayn zamanda sorumlu bir konumda olduunu idrak eder
ve bu idrak onun ben idrakinin balang noktasn tekil eder.

Varl alglama biimi


nsann kendisinin de bir paras olduu varlk aleminin (mevcudat)
iki varolu dzeyinden sz etmek mmkn: Biri akn dzey; dieri
dnyevi dzey. Akn ve dnyevi dzey Bat felsefesi terminolojisinde
bunlara tekabl ettii dnlen metafizik ve fizik varlk dzeylerinden farkl anlamlar ifade ederler. Fizik-metafizik ikilii, ya ontolojik temel
bir ayrm olan materyalizm-idealizm ayrmnn veya Kartezyen felsefede
aka dile getirildii zere ifte-gerekliin referansn tekil etmektedir.
Daha nce anlattmz zere, slami terminolojiyle bu iki dzeye
Gayb alemi (Aleml-ayb) ve Mahede alemi (Alemu-ehade) diyebiliriz. Bu iki alem, birbirinden tamamen kopuk iki ayr kategori veya her
biri kendi hakikati iinde mutlaklatrlm kart alanlar deildirler; bu
yzden ne varlkta sonsuza kadar paralel giderler, ne de iki ayr kutup veya zerk kategori eklinde bulunurlar. Nitekim bu ifadenin kendisinde
ak bir paradoks var; nk sonsuzluk varsa, bir snr ve bu snrn iaret ettii bir bitimi ifade eden kadar olmaz. Buraya kadar dediimizde bundan tesi yok demek isteriz; binaenaleyh sonsuza kadar ifadesinin kendisinde apak bir paradoks var. Sz konusu iki dzey biri dierinde ikin (mndemi) ve biri dierinin (zahir veya batn) boyutu mesabesindedirler. Nesefinin dedii gibi eylerin (eya) hakikatleri sabittir;
yani her birinin kendine gre ebedi, (kainat leinde) evrensel ve sabit
hakikatleri olduu halde, insana nispetle izafi, deiken ve eitlidirler.
Bunun zerinde biraz durmak lazm:
eylerin hakikatinin deimezlii, varlkla ilgili ok nemli ve temelli
bir sabitedir ve Molla Sadrann cevheri hareket kuramn nakzetmez;
nk eyann hakikati ile cevheri birbirleriyle yakndan ilgili olmalarna ramen, aslnda ayr ayrdrlar. Araz yannda cevherde de daimi bir
hareketin ve dolaysyla bir deimenin (tayir, tahvil ve tebdil) olmas,
Hakikatin kendisinde de daimi bir deime ve dnme olduu anlamna gelmiyor. nk cevher Hakikatin kendisi deildir. Hakikat bir z ise,
174

Marifetl Halk

cevher ekirdek, araz onu saran ve sarmalayan kabuktur. Belki de hareket,


-cevherde ve arazda- eylerin kendi hakikatlerine ulamalar iin daimi olarak iinde bulunduklar gayretler dzenei ve tezahr ekilleridir. Hareket
grnrde zahirdir, ama aslnda kendi hakikatinin merkezine doru daimi
bir seyir halindedir.
Bu nemli bilgiyi, zihinde daimi bir sabite olmaktan ve i grmekten
alkoyan ey, Kurann da iaretiyle, insann dnyay ve varl sadece zahirinden ibaret kavrama hatasna dmesidir.
Tek bir Hakikat vardr, birden fazla hakikat(ler) yoktur. Buna mukabil
birden fazla gereklik(ler) vardr, tek bir gereklik yoktur. oul manasyla hakikatler dediimiz zaman, filhakika tek ve bir olann eitli tezahrlerini ifade ederiz ki, bunun Trkedeki uygun karl gerekliklerdir.
Tasavvufun kavramlaryla ifade edecek olursak, tek bir Hakikatin varlna karlk birden fazla gerekliin varl Vahdetin vahdet ve ehadiyyet
sfatn korumas ve srdrmesidir; aksi dnldnde Vahdet ortadan
kalkar ve sadece gereklikler, yani kesret kalr. Halbuki esas olan Kesrette
vahdettir, vahdette kesret deildir. Btn okluklar birlie gndermede
bulunur, fakat tersinden bakldnda sadece birlik ortadan kalkm olmaz,
okluk da mmkn olmaktan kar. Bu adan post modern paradigma
birlii inkar ettii gibi okluu da aslnda mmkn olmaktan karm bulunmaktadr; bundan dolay modernitenin yol at dertlere ifa salamaktan uzaktr.
O halde sonu itibariyle eyann kendisinde okluun olmas, hi bir ekilde Hakikatin kendisinde de okluk olduu sonucunu tazammun etmiyor, tam aksine farkl tezahrler, da vurmalar ve yansmalar tam da Sufilerin formle ettii gibi Kesrette Vahdeti, yani oklukta Birlii ifade ediyor. Bu durumda, varlk aleminde Birlik (Vahdet) Hakikat, okluk (kesret)
gerekliktir. Gerekliklerdeki cevher ve arazlar, kendi varlk ahsiyetlerini
tayin eden niteliklerine ve durumlarna gre ze bal, ze dnk ve
zle dorudan veya dolayl -sk veya gevek- irtibat halindedirler.
zsz cevher mmkn deildir, cevhersiz araz da. Nihayetinde Yunanl filozoflarn ve bn-i Sinann arazda ve ilk defa Molla Sadrann cevherde
grd hareket esasnda z dediimiz Hakikatle ilgilidir ve hatta ondan
neet eder. nk Hakikat kendini bize ok sayda boyutlarda, ekillerde
ve durumlarda tezahr ettirmekte; farkl renk, izgi ve yzlerde gstermektedir. Kck bir incir ekirdeinin filiz, dal, yaprak ve koskoca aa ile
175

BLG NEY BLMEKTR

yine incir olarak tezahr edip kendi evrimsel (devrevi) varoluunu tamamlamas gibi btn eylerin belli bir sebepler sreci iinde cereyan eden ilemleri ve varolua katlmalar, her bir eyin kendi asli hakikatine ulama,
onunla buluma ve katlma yoluyla btnleme abasdr. Bundan dolay
her tezahr akn, te ve batnda toplanm bulunan zn bir da vurumudur. Akn (mteal) eyada, te burada ve batn zahirde tecelli eder. Yani ne madde ve onun dzeyleri Mahede, anlamn grnmez btn ve
srr olan Gaybtan kopuktur, ne de Gayb Mahededen.
Mutlak gayb bir kenara brakacak olursak, bize ilikin varlk dnyasnda duruma ve yerine gre gayb olan ey, bir sonraki durum ve konumda
mahede olma potansiyeline sahiptir. plak gzle gremediimiz bir
bakteriyi mikroskopla grmemiz mmkndr; bir nceki durumu gayb
idi, imdiki durumu mahededir. Maddi nesnelerle ilgili bu durumun
manevi ve entelektel durumlarla da benzerlii vardr. Bilinenden bilinmeyene, grnenden grnmeye ulatmz zaman, her biri bir sr olan
gayb perdeleri alr, daha nce bilmediimiz eyleri bilir, grmediimiz
eyleri grr hale geliriz.
Yunanllar bu her biri farkl tezahr olan boyutlar, ekiller, formlar,
renkler ve durumlar zerinde ok gelikin bilgi ve dncelere sahip oldular; fakat kaderin ne garip tecellisi ki, amacna aykr olarak doudan miras aldklar hikmet ve irfan felsefesinin iaret ettii Hakikat ve Hakikatin
Bilgisini ihmal ettiler, sonuta Hikmet onlarda kaybolmu bir deerin
sevgisi olarak kald. Bu da felsefe olarak ortaya kt. slam Meailerinin sadece kavramsal dzeyde referans aldklar Yunan filozoflarndan
farklar Hikmet-i Marikiyyenin tamamen farknda olarak felsefeyi bir
adm daha kendi hakiki amac dorultusunda kullanmak oldu. Farabi, Msr ve talya zerinden Yunana gemi bulunan felsefeyi (Keldani hikmeti) ana yurdu olan Mezopotamyaya getirme misyonunu stlendiini sylerken, aslnda onu kendi kk paradigmasna, yani hikmete irca etme misyonuna da iaret ediyordu.
Aydnlanma zn mahiyetinin anlalmasna yarar diye gelitirilen
objenin bilgisini almakla yetindi, hibir zaman zn kendisini ve dolaysyla onunla ilgili bilgiyle ilgilenmedi, seleflerinden bir adm daha ne
gidip, sadece Hikmeti kaybetmekle kalmad, zaman iinde tamamen
unuttu. Aydnlanmaclar, Hakikat fikri ve bilgisi yerine metafizikle urama yolunu seince, Kantn yapmaya alt gibi trajik bir ekilde
176

Marifetl Halk

metafiziin de bir bilim olabileceini dndler. Descartese sadece aklmzn fiziki dnyay matematik ve geometrinin diliyle zebileceini
sylyordu, Kantn balangtaki varsaymna gre metafizik de matematiin ve geometrinin diliyle bilinebilecek ve dolaysyla determine
edilebilecekti. Ama bu mmkn olmad.
Bu srecin sonunda Aydnlanmaya aktarlan miras, varln zerkletirilebilecei dncesine bir tr meruiyet salamak oldu. Artk genel telakkiye gre varlk ve tabiat kendi bana zerk ve objektif bir alandr. Bu alan
zerinde istenildii gibi bilim yaplabilir ve tabii bunun sonucunda tabiat
bir baka ekle dntrlebilirdi. Eer tabiatn zihindeki bu objektif faraziyesi olmasayd ne modern bilim mmkn olabilirdi ne de artk sadece fiziki evreyi deil, insan da dntrmeye ynelmi teknoloji. Teknoloji bize varlkla ilgili bilgi, gr ve kavray salamad, bedenimizin dilini de
dntrp sadece basit, maddi ve dnyevi bir iktidar alan yaratt.
Bu sayede ortaya km bulunan sadece bir gereklikler dzeneidir.
Bu gerekliklerden ibaret, Hakikatle balar koparlm dzenekte varl
tahrif ediyor, iktidar alanmz iinde kendi bilincimizi de suistimale uratyoruz.
Hakikatte ise Allah varln yaratc gc, dzenleyici iradesidir. Bundan dolay varlk ve tabiat hibir zaman bu g ve irade karsnda objektif ve zerk olamaz; dolaysyla Allah her an varla ve tabiata mdahildir.
Bu erevede yaratc g ve iradenin faaliyeti herhangi bir kesintiye uram olmayp elan devam etmektedir.

Hakikat, Birlik ve okluk


okluu kendisinde mahede ettiimiz gereklik dzeyleri nemlidir,
nk denebilir ki Hakikatin Birliini varln namtenahi okluk ve oulcu tabiatndan, bu tabiatn eitli dzeyleri ve davurumlar olan gereklikler zerinde tefekkr etmek, analiz etmek, terkip etmek ve sonulara gitmek sayesinde anlyoruz. Alg, bilgi, gzlem, deney ve akli karsamalarmz gereklik dnyas zerinde ve dolaymnda cereyan eder; bundan dolay Kuran Allahn yeri ve g hak zere yarattn sylemektedir. Grmek, gzlemek, tecrbe etmek, tefekkr etmek, akletmek ve
kefetmek her biri kendi leinde nemlidir ve mutlaklamaya ya da indirgemeye gidilmedii srece bu bilgi ve dnce srelerinin hibiri dierlerine mani veya alternatif deildir. Hakikatin zn ve birliini inkar
177

BLG NEY BLMEKTR

ettiimiz zaman dz materyalist, gerekliklerin nemini ve dolaymn


grmezlikten geldiimiz zaman idealist oluruz. slami alem tasavvuru ne
idealisttir ne de materyalist.
Post modern bak as, Hakikat ve Vahdet gibi temel parametrelerden
meta-sylem ve totaliter paradigma kt varsaymna dayandndan -ki
bu btn paradigmalar iin sz konusu olduunda klliyen yanl bir alglamadr- gerekliklerin her birini kendi iinde mutlaklatrp her bir paradigmann dierine indirgenemeyeceini ve paradigmalar arasnda hibir
mukayesenin yaplamayacan farzeder; bunun sonucunda gerekliklerin
saysn sonsuza kadar kendi temel yap talarna ayrp zorunlu indirgemelere gittiinden, farknda olsun olmasn Vahdeti kesrete dntrr.
Hakl olarak Kartezyen ifte-gereklie ve modernist teki ve tekil paradigmaya kar karken, haksz olarak Birlikte okluk (Vahdette Kesret)
fikrini ne karr; buysa dorudan her bir objektivitenin kendi bana var,
mutlak ve ebedi zerk olmas demektir ki, buna slami literatrde irk
denir.
Oysa dini veya sekler tekilie ve dolaysyla totalitarizme kar olmann yolu bu deildir. nk Hakikatin Birlii, varlktaki oklua aykr
olmadna, hatta Birlik kendini oklukta tezahr ettirdiine ve Hakikatin kendini tantmas iin gerekliklerin saysz dzeylerine ihtiyac olduuna, yani gereklikler Hakikatin mazhar olduuna gre, mminler
tekinin farklln sadece bu gereklik dzeyinden ibaret grp kabul edebilir; tekini kendi hakikatine mecbur etmeye kalkmadan onunla bir arada yaayabilir. teki vardr, hepimiz ayn ve bir deiliz, ama bir
aradayz. Bu adan ne insan, ne dier canllar ve ne de varlk tekiletirilmeden sadece bir tekidir. Sorun, hayatmzda veya evremizde bir
tekinin olmas deil, tekinin tekiletirilmesidir.
Varlk gr asndan tekinin ontolojik mahiyeti ve dzeyi benimle ayndr. nk hepimiz ayn mayadan ve ayn zden yaratldk. O halde benimle teki arasnda ontolojik eitlik sz konusudur. nsan kardeliinin eitlii, epistemolojik ve ahlaki vahdette somutlaan iman
kardeliine mani deildir. Hz. Alinin formle ettii zere gayr- Mslimler yaratlta elerimiz, Mslmanlar dinde kardelerimizdir. Hepimiz Adem ve Havvann ocuklaryz, Havvann z varlndan (nefsinden) yaratld Adem de topraktr. Yani varlkta birlik olduu gibi insanlar arasnda da birlik vardr; insanlar farkl dillere, renklere ve mekanlara
178

Marifetl Halk

dalm bir ailenin ocuklar gibidir. Baka bir ifadeyle Halk (yaratlmlar ve bu arada insanlar) Allahn ailesidir (yalullah). (Mnavi, Feyzul-Kadir,
Lbnan, 1994, III, 674) Bu, yaratlmlarla ilgili bilinmesi gereken temel bir
bilgidir, yani Marifetl-halktr.
Allah eer isteseydi btn insanlar tek bir mmet halinde yaratrd;
ama her bir mmete, insan topluluuna farkl bir yol ve yaama biimi
(eriat ve minhac) vermitir. Bizden istenen tekilerin de varolduu
bu dnyada hayrlarda yarmaktr.

Alem ve bilin
Akn (mteal) dzeyin kendinde ikin anlam dzeyi var. Bunlar
ezel ve ebed ile bu ikisi arasnda dnyevi (dnyaya ait) olandr. Ezel
ve ebed son tahlilde gaybtr, dnyevi dzey ise hakikatiyle gayb, gzlemlenebilen gerekliiyle mahededir. Bir baka ifadeyle dnyevi dzey
buraya ait ve imdiki zamandr. Dnyevi dzeyin bu ekildeki tanm
ve tasviri, onu mahiyete sekler veya din-d tanmlamamza imkan
tanmaz. Aydnlanmann seklerlii, sadece kendi iinde zihinsel bir tasarm ve aslnda hibir hakikati olmayan bir kurgusal faraziyedir. O halde
baka bir ifadeyle, dnya ile ilikimizin tek ve mmkn biimi, Aydnlanmaclarn farzettii gibi sadece sekler deildir.
lk iki dzeyin ortak vasf, bizim beeri bilincimize yansyan bilgi ve tasavvurlar asndan flu zelliklere sahip olmalardr. Zaten meru ve sahih
olarak tanmlanm bir aba, sonunda birbirleriyle sk ilikileri olan ve aslnda kendi aralarnda tam bir sreklilik bulunan ilk iki dzeyin, bize nisbetle fluluklarn gidermek, mmknse hakikatlerinin ne olduunu bilmek ve dnyevi dzeyle olan yaratl mahiyeti, bilgi ve deerlere ilikin
ahlaki balarn kurmaktr.
Bu ereve tabir caizse slam Kelamnn ontolojik, epsitemolojik ve etik
zeminini ina eder. Allahn dnda olan alemin mahiyeti ve anlam (ontoloji); bu alemde bize Allah ve varlk hakknda bilgiler (ilm) sunan her bir alamet, alemetlerin bir kmesi veya toplam (epistemoloji); ile ilk yaratlnda
ve kalemin kat zerinde yazmas gibi elen sren varlktaki temel ahlaki yasalar ve dzen (etik) bu Kelami erevenin nirengi noktalarna iaret etmektedir. Biz bu ereve iinden varlk kitabn okumaya ve kendi varoluumuzun anlam haritasn izmeye altmzda, vahiyi ve kevni ayetlerin her biri birer ifre, sembol, alamet ve ayet olarak bize yol gstermekte, zihnimizi
179

BLG NEY BLMEKTR

aydnlatmaktadr. Aydnlatc k hem idrak ve bilgi snrlarmzn dahilindeki varlktan, yani Mahede aleminden, hem de akn kaynaktan yani Gayb
aleminden tamaktadr. Bu k iimizin derin tabakalarnda bir karlk olarak mevcut bulunan zihin ve kalp aynamza vurmaktadr. Bu ayna parldadka daha ok k alr ve biz daha ok bilgi sahibi oluruz.
Kalbimizin aynasna den iki bilgi ndan biri vahiyedilmi tabiat
olan Kuran- Kerim, dieri yaratlm bulunan kutsal kitap olan tabiattr.
Her ikisinin de zde bizi ynlendirdii istikamet ayndr ve ayn eylerin
zn ilham ederler. Her ikisi de bize bir anda srlarn, gizli mahiyetlerini hemencecik vermezler; onlarda varolan hakikatin eitli anlam dereceleri kskantr; ok urarsan, cehd ve aba gsterirsen azar azar sr verirler. Bir srrn perdesi alr arkasndan baka ve daha nice perde balar.
Eer sahici yolda bilgi ve bilgilenme yoluna girilecek olursa, Ayan- sabiteler kendine eker.
Bizim en byk handikapmz, merkezden ve nurun kaynandan en
uzak ve en aa bir mertebede, yani dnyada ve deni olan dnyevi dzeyde bu cehd ve gayreti gstermek durumunda oluumuzdur.
Dnyevi dzeyin en belirgin vasf, her eyin ilk bakta ve ok ynl
tezahrleri bakmndan imdi ve buraya ait olmasnda toplanr. Bizimle
ilgili olan ynyle akn olana gtrmesi ve kurtuluumuza referans tekil
etmesi gereken bu durum, ounlukla yanlgmza sebep olmaktadr. nk dnyay sadece zahirinden ibaret kabul etmeye meyyal bir tabiata sahibiz ve bizi kuatan maddi ve tabii evre ile uyum salamaya kalktmzda -ki buna mecburuz- bilgi toplama gayretimizi ve zihni dikkatimizi
bu dzey zerinde toplar ve zaman iinde her eyin sadece burada olandan ibaret olduunu farzetmeye balarz. Bu bizi alem tasavvurundan koparyor, salt bir dnya grne hapsediyor. Seklerlik, ite kapsaml ve
derinlemesine yaylan bir alem tasavvurundan, zihnin salt bir dnya
grne hapsolmas sonucunda mmkn olabilmektedir. Bu dnya gr sayesinde Allah merkezli bir alem tasavvurundan insan merkezli bir
telakkiye sahip olmak mmkn olabilmitir.
Varl kendi anlam btn, hakikati ve Ayan- sabitelerin cazibesi
iinde kavramak iin, seklerlik tarafndan zihinde kurgulanm bulunan
ve aslnda hi bir varlk dzeyinde karl ve asli hakikati olmayan seklerlikten, seklerliin iktidar alan olan din-d tasarmdan, dinin alanna girmek gerekir.
180

Marifetl Halk

ed-Dnin bir alem tasavvuru nermesine karlk, modernitenin insana sadece bir dnya gr sunmakla yetinmesi bouna deildir. nk dnyann buraya ve imdiki zamana ilikin snrlar dna ktmz
andan itibaren seklerlik mmkn olmaktan kar.
Buraya ve imdiki zamanla ilgili olarak hacmi ve miktar her gn biraz
daha artmakta ve younlamakta olan bilgilerimiz var. ok eitli bilgilere, kanaat, izlenim ve imaja sahip bulunuyoruz. Hatta kltrmzn neredeyse en esasl vasf buraya ve imdiki zamana ilikin bilgilerimizdeki art ve ilerlemedir. Ancak ncesi ve sonras, yani mebde ve meadla
olan irtibat asndan bakldndan bu bilgilerin ne kadar burada oluumuzun nihai amac olan hakikatle ilgili olduunu tam olarak bilemeyiz.
nk kendi abamzla elde ettiimiz mebde ve meadle ilgili bilgilerimizin shhat, doruluk ve yeterliliinden tam olarak emin deiliz.
Mebde ve meaddan, baka bir ifadeyle i anlam ve btnlkten koparlm, hikmetsiz bilgi akl almaz bir bilgi bombardmanna dnr, ard
arkas gelmeyen salt malumat olur. Bilgi bombardman ise, aka gzlendii zere insanlarn baklk sistemini zayflatarak eitli hastalklara sebep oluyor. Olaylarn hzl ak kritik seviyeyi getii zaman insan beyni
farkl tepkiler vererek analiz gcn kaybediyor. Bilgi yorgunu haline gelen insanlar, ne Hakikat Bilgisi hakknda herhangi bir kanaat sahibi olur
ne de hibir ey hakknda bir bilgiye.
***
Ezel, bizim burayla ilikin ve imdiyle snrl olan dzeyimizin ncesine ait olan, balangcn hibir zaman bilemeyeceimiz ve hi bir lm
aletiyle lemeyeceimiz ncesizlik halidir. Tr olarak bize nisbeti Hiynun mined-dehrdir (76/nsan, 1). Hiyn nedir, dehr nedir ve bu ikisinin bizimle ve mahiyeti hakknda net (ak-seik) bilgilere sahip olmadmz zamana nisbeti nedir? Kainat, dediimiz varlk alemi kn emriyle ne zaman, nasl ve hangi sreye kadar tekevvn buldu? Bu sorulara da apak cevaplar bulabilmi deiliz.
Ebed, imdinin bitmesiyle bizden sonra balayacak ve yine ona herhangi bir son tayin edemeyeceimiz sonralk halidir. Ebed iinde dehr,
Kn emriyle yaratlm bulunan alemin balangc ile son bulmasna kadar
demek olup btn zamanlar ifade eden zaman demektir. imdinin bitmesi tamamen insana gre, yani bize izafetendir. nsan trne ait insani zn doru idraki olan Ben bilinci ortadan kalktnda ezel ile ebed
181

BLG NEY BLMEKTR

arasnda ne bir kopukluk vardr, ne de herhangi bir kesinti veya aralk. Bizimle ilgili olan imdiki hal, tamamen bizimle ilikili olarak ara bir kesiti
ifade eder. Varln ezele ve ebede nispeti asndan dndmzde bizimle ilgili imdiki hal hikmetin konusu olup, adeta varln fetret dnemi mesabesinde basit, ama hayatn derin kkleriyle balantl olarak
anlamldr.
Varla genel nispetiyle kii olarak mrmz ve tr olarak tarihimizden mteekkil olan fetret dneminin ne kadar sreceini bilemeyiz.
Bu kesitin sresi, mahiyeti, ekli ve ebedi olana yansmas her insan teki
iin belirgin farkllklar arzetmektedir. Dehr, balang ile son arasndaki
zaman ise, Hin, alemin yaratl ile insann yaratl arasndaki zaman
demektir: phesiz, insann zerinden daha kendisi anlmaya deer bir
ey deilken, uzun zamanlardan (dehr) bir sre (hn) geti (76/nsan, 1.)
Grlyor ki, varln en olgun meyvesi olan insan Marifetll-halkla ilgilidir.
Hi kimsenin kendine zg hviyeti ve kaderi dierine tastamam benzemez. lki ve sonrasyla mukayese edilmek istendiinde imdiki zamann ksal, belki de bir an olma zellii dolaysyla mukayeseye bile
konu olamaz. Ancak mhim olan gerek u ki, ebediyette tecelli ve tezahr edecek ve hasl olan sonularla karmza dikilecek olan kaderimiz bu
ksack anla tespit edilmekte ve belirlenmektedir. Ne kadar ise miktar
odur ve ite belli bir takdirin rn olan kaderimiz de odur. Her ey
bizim takdirimiz dahilinde deilse bile, elbette bunda ihtiyar ve kesbimizin pay vardr.

Bir kader zere zgrz


Hi kimse ne kendinden ne kaderinden kaamaz. Herkes bu dzeyin birbirini izleyen gzergahlar zerinde sanki belirlenmitir. Belirlenmi olmas, determine edilmi olmas demek deildir, ebedin konumunu
seme olaynda imdiye ait olana mahsus olmak zere ona nisbi bir zgrlk tannmtr. Ama bu zgrlk, bu dzeylerin dnda farkl, aykr ve
orijinal herhangi bir gzergah tespit edip onu izlememize yetmiyor. Yani
insan nisbi olanda muhtar, klli olanda mecburdur. Nisbi ihtiyar, klli
olann hakikatini kavrama ve ona ulama cehdini gstermesi iindir. Ksaca ve apak olarak ezelden geldik, imdi buradayz ve ebede doru gidiyoruz.
182

Marifetl Halk

O halde nereden geldiimizi, niin buraya geldiimizi ve nereye gideceimizi bilmek durumundayz. Biz rzgarn nnde srklenen iradesiz
ve ynsz bir yaprak olmadmza, fizyolojik varlmzn ynetimiyle snrl olarak verilmi ilhamlar (drtler)la yetinmediimize gre, bu bilgiyi aramak, ona sahip olmak bizim varoluumuzun temel sebeplerinden biridir ve hatta en bata gelen asli grevimizdir.
Ezel hakkndaki bilgilerimizin olumasnda aklmzn ve tecrbemizin
ok az bir katks vardr; hi deilse bilgilerimizin neredeyse tamamn
gaybi haberlerden elde etmekteyiz. Byle olmakla beraber bunlarn tamam dahi deryadan bir katre saylmaz. Bu kck, bu son derece snrl bilgi krntlarndan hareketle bize nispetle hynun mined-dehr olan
ezel dzeyini zihnimizde tasavvur dahi edemiyoruz. Var olduundan
emin olduumuz ve bilgimizin konusu olduundan phe etmediimiz
bu dzey, bizim burada ve imdiki zamanda hi peimizi brakmyor.
Ebed(i olan) hakknda da, yine ayn haber kaynaklarndan ve ekillerinden
hareketle nispeten daha ok ve belirgin bilgilere sahibiz; bundan ki, tasavvurumuzun sahas biraz daha genitir.
Gaybi olann mahede edilende iz-dmleri var. Bu bakmdan mehul, mehurda ikin (mndemi) bulunmaktadr. Hakikaten her perdenin
arkasnda bir baka perde ve ard arkas gelmeyen namtenahi perdeler
var. Bu varlk aacnda her ey bir sr ve sr iinde srdr.
Bu ylesine zorlu bir snav ki, hakknda yeterli ve tatmin edici bilgilere sahip olamadmz ve fakat varlndan asla phe etmediimiz bu iki
dzey arasndaki imdiki dzeyimiz ve bu dzeyde varolua katlma biimlerimiz ite bizim kaderimizi tayin etmektedir.
Neticede bir kader zere zgr hareket ediyoruz, yapyoruz ve kesbediyoruz. u var ki, mebdeimiz Allaha aittir ve yine Allaha dneceiz. Byk bir evrim iinde kendi irademizle kaderimizi yayoruz.

Rahmann nefesi (Nefesr-Rahman)


Muhyiddin ibn Arabi, Allahn ilk yaratt eyin kalem olduunu
syler. Yukarda iaret ettiimiz zere kalemi bir metafor kabul edecek
olursak, onun yazma fiiliyle ilgili olduunu, kalemin varlk misyonu itibariyle dz ve beyaz bir sahife zerinde yazmann onun kendi maksad ve
fonksiyonu olduunu syleyebiliriz. Burada kukusuz beyaz sahife dediimiz ey, vacip (zorunlu) ve muhal (imkansz) olmayan varln (kainat) bizzat kendisinin mmkn olma vasfna iaret eder.
183

BLG NEY BLMEKTR

ey ile ifade etmee altmz, tmelin tikeli, btnn paras veya oulun, yani eyann tekili olan herhangi trden bir nesne, bir durum, bir mertebe, bir kavram veya bir idraktir. eylerin evreni btnyle
mmkndr. Baka bir ifadeyle yaratlm olan her ey imkan dahilidir; ne zorunludur ne kendi bana vardr. Bizim amzdan varlk daha
mkemmeli dnlemeyecek llerde stn bir durumda ve dzendedir. Varlk bir takdirdir; yani yle, bu ekilde, bu kvamda ve bir takdir zere yaratlmtr. Baka bir ifadeyle ona Kn emrini veren asndan hem olmayabilirdi, hem de baka ekilde, durum ve dzende de olabilirdi. yleyse temel olan varolu deildir, yaratltr. Yaratltan
sonra varlk olmutur, olmakl tahakkuk etmitir. slam kelam asndan varolmak ve varolua katlmak, zaman iinde olmak, olgunlamak,
bymek, artmak, birikerek hacmi ve nitelii artmak, ilerlemek ve evrimlemek anlamna gelmez. Varolmak varlk sahnesine kmak, sahnede yerini almak ve kendi maksadna gre varolmakl srdrmektir. Her bir
ey kendi tabii yrngesinde akp giderken varoluunu srdrmekte, amacn gerekletirmektedir.
Bu, kendisiyle bir ekilde balantl olduumuz varlk iin de sz konusudur. Ancak bizim durumumuz biraz farkldr. Biz mkemmel bir varlkta, ama kusurlu bir dnyada yayoruz.
Yunan metafizii etkisinde varln ilk anndaki tecelli ile varolu arasnda uzlama noktas arayan Meailer, alemin kdemine hkmettiler. Kadim (ezeli/ncesiz) olan ebedi olur. Halbuki Emrin sahibinden baka hibir ey ne ezelidir ne ebedidir:
(Yer) zerinde her ey yok olucudur. Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yz (kendisi) baki kalacaktr. (55/Rahman, 26-27)
eylerin toplam yani tikelin tmeli, parann btn olan imkanlar,
Allahn ilk yarat annda Kn (Ol)! emriyle kainat olmu ve bir tekvin zere varlk alanna kmtr. Kn bir Emr-i lahidir; Emrin verilmesi -eer bir balang noktas ise-, Emrin tecelli etmesi ve u anki halini almas arasnda zaman ve mekan asndan mesafe yoktur. Mesafe fikri bizim varln kavraymz alanna girmesi ve tarafmzdan idrak edilmesi iin bize verilmi zihne aittir. Yaratcnn ilmi, kudreti ve iradesi vardr, ama Onun bizim gibi bir zihne sahip olduunu dnmemiz cehalet
sonucudur. Bu cehalet Zat kendi zatmza indirgemek, bizimle kyas konusu yapmaya kalkmaktan kaynaklanr.
184

Marifetl Halk

Maksad fonksiyonu, fonksiyonu maksad olan kalem, Kn emrinin


tecelli ettii ilk andan balamak zere yazmaya devam etmektedir. Kalemin daimi zerinde yazd sahife dehrdir. Yaratl bir kerede olup bitmi
bir lahi fiil deildir; elan kalem yazma fonksiyonunu yerine getirdiinden
yaratl srp gitmektedir. Yani O, her gn bir itedir. (55/Rahman, 29)
Eer Kn (Ol)! bir emir ise, bu emir bir nefestir. Nasl biz Ol! dediimizde azmzdan bir nefes kyorsa, btn alemin ilk emri olan
Kn de bir nefestir. Bu yzden varlk Nefesr-Rahmandr (Rahmann
nefesi). simler, sfatlar ve fiiller Nefesle ayn mahiyette olup varlkta tecelli etmilerdir.
Bu adan lahi mdahaleden, rahmet, fiil, bilgi ve kudretten bamsz,
kendi bana bir alan yoktur. Tek bir toplu ine ucu kadar olsa bile. Allah,
varl bir kereliine yaratp olu halinde brakm da deildir. Profan ve
sekler olan her fikir ve iddia sadece ve tamamen sepklatif bir kurgudur;
hibir hakikati ve gereklii olmayan farazi bir tasarmdr. Bu anlam erevesinde din-d sekler alan sadece zihinsel bir kurgu, asl esas olmayan bir hurafedir.
Kalem yazmaya devam etmektedir. Yani varlk ucu ak bir cmle gibidir. Yaratl srd iin lahi cmle de bitmemitir. Varlk henz tamamlanmam, noktas konulmam ucu ak bir cmledir. Bu cmlenin ilk kelimesinin Kn (Ol)! olmas hasebiyle kainat her an yaratlmakta, bir durumdan baka duruma gemekte ve yaratl anlarnn birbirini izleyen
sreleri boyunca varolu tahakkuk etmektedir. Varlk zincirinde her bir
halka dierinin ya zahiridir ya da btn.
Varln ucu ak cmlesinin bizim, dier btn yaratklar arasnda
sadece tr olarak biz insan teki bireylerin iinde bir izdm bulunmaktadr. Enfs ve afak, zahir ve batn, al (akn en yce) ve edn (en aa)
ile Kelam (Sz) ve tabiat biri dierinde ikin (mndemi) olarak bulunurlar. Yaratln plan, akn (mteal) hikmeti ve maksad erevesinde biz,
Emr-i lahinin bulutuu noktann mahiyetini paylamaktayz. Bu
Emr-i lahiden biri, varln yaratlnn ilk annda varid olan Kn
(Ol)! emridir; ikincisi dnyevi tabiatmz canl, anlaml ve bilin sahibi
klan Nefha-i Ruhtur ki, bu bize ebedi ve lahi bir z tama ayrcaln
ve stnln salamtr. ncs ise peygamberler araclyla tebli
edilmi bulunan lahi emirler, vahiylerdir. Yani Kn emri, ruhun varlk
z ve Allahn kelam (Kuran vahiyi) ayn kkten ve kaynaktandrlar;
her nn de bizimle ilgisi vardr.
185

BLG NEY BLMEKTR

dnyamzn derinliklerinde (enfs) yolculua ktmzda, kendimizi tanma baarmz orannda d dnyann (fk) hakikati hakknda bir
anlama ve bilgi edinme srelerine sahip oluruz. Tanma ve bilme yolculuuna aksi istikametten de balamak mmkndr. nk sanki alem bizim i dnyamzn da vurmu halidir, d dnya da bizde ikinletirilmitir. Sadece zahirde kalmak materyalizme, sadece batnda kalmak idealizme
gtrr. Gerek olan u ki, Allah gkleri ve yeri hak olarak yaratmtr.
(6/Enam, 73.)

Mkemmel bir varlkta, kusurlu bir dnyada yaadmza iaret ettik.


Ama dnya, alemin kenarnda nemsiz bir gezegen deildir. Kendi bana muktedir, otonom ve kendi kurallarna gre ileyen bir makine de deildir: Gklerde ve yerde olan ne varsa Ondan ister. (55/Rahman, 29) Tabiat, insann ondan koptuu, sonra ona kar bamszlap yabanclat
ve stne mutlak hakimiyet kurmak durumunda olduu bir hasm da
deildir.
Dnya kusurludur; ama dnyann kusurlu vasf; dnyann st, akn
ve birletirici bir ilkeden; i, deruni ve batni bir anlamdan; te ve sonra
(ahiret) fikrinden yoksun olduu anlamna gelmez. yle anlaldnda
profan ve determine edilmeye msait bir alana dnr; modernlik insan
bilincinde bu ynde bir suistimal yaparak insan ile varlk arasndaki ilikiyi tahrip etmitir.
lk yaratlan en yce bilginin muhtevas olan Akl ise, bu akln bir iz
dm insann kalbinde bulunur. Dnen ve akleden kalp en yce
Akln nuruyla yol gsterir ve aydnlatr.
lk yaratlan kalem halen yazmaya devam ediyorsa, yani varln ve bizim bir paras olduumuz maddi tabiatn yaratl her an sryorsa, o ilk
bilgi kaynandan bizim zerimize bilgi akmaya da devam etmektedir.
Nasl yaratl bitmemise, vahiyin bilgilendirici rahmeti de sona ermemitir. Nasl varlk ucu ak bir cmle ise, Allahn Kelam olan Kuran- Kerim (Kelamullah) de ucu ak bir cmle gibi her an kurulmakta, anlam ina etmeye devam etmektedir. nk tabiat yaratlm kitap, Kuran
vahiyedilmi tabiattr ve her ikisi de ucu ak cmle olarak devam etmektedirler. Bu adan Kuran zaman iinde anlalabilecek ilahi bir bilgi deildir, her durumda sanki yeniden vahiyedilmekte, insan ile Levh-i mahfuz arasnda epistemolojik kpr kurmaktadr. nsan iin Kuran, varlk
gibi ucu ak bir cmledir. Hi kimse bu cmleye son noktay koyabilmi
deildir, tam aksine o son noktay koymutur: Rabbinin sz, doruluk
186

Marifetl Halk

bakmndan da, adalet bakmndan da tastamamdr. O'nun szlerini deitirebilecek yoktur. O, iitendir, bilendir. (6/Enam, 115).
Birer Emr-i lahi olarak varlk yaratlm Kitap, Kuran vahiyedilmi
varlk/tabiattr, dedik. Yaratl srd iin Varlk ve Kuran biri dierini
hem ihtiva eder hem tefsir eder. Bir hadise gre Allahn yaratt ilk ey
Kalemdi. Sonra ona Yaz! dedi. O Ne yazacam diye sordu. O (Allah)
Saat (Kyamet)in geliine kadar olacak ve olmakta olan eyleri yaz dedi.
(Ebu Davud, Snne, 6) Kuran, btn bilgilerin kendisinde topland mml-kitap olan Levh-i mahfuzdan bize indirilmitir.
Yaratln ucu ak bir cmle gibi srmesi, insann hem varlk hem kendi z varl (nefsi) ile olan ilikisinin mahiyeti hakknda ilgin bir fikir verir. Soru u: Acaba yazma fiili devam ettiine gre nceden belirlenmi bir
kader mi sz konusudur? Her ey vuku bulduu (kaza) anda m varlk alanna kyor? Her iki durumun insann karar ve eylemleriyle ilgisi nedir?
Bat Aydnlanmas, varln akli bir dzen olduunu, akl tarafndan kavranabileceini ve yine akl araclyla deitirilebileceini ne srer. Aydnlanma bu fikri, varln ilahi inayet ve ltufla ayakta durduunu, insann gnahkar bir tabiata sahip olmas dolaysyla kendi bana kurtulamayacan,
kurtuluun ancak insann kendini saya ve kiliseye adamasyla mmkn olabileceini reten Hristiyanla kar bir iddia olarak gelitirmitir.
Peki, insan belirlenmi midir? Ya da sahiden kendi bana buyruk mu
braklmtr?
slam ncesi kltrde olduu gibi gnmz popler kltrnde de insann karlat ok eitli durumlardan zellikle kt olanlarn arkasnda gayri ahsi, mphem bir kuvvetin etkisi aranyor. Kadim Arap airleri,
bu kuvvetin -yukarda anlamn verdiimiz- dehr olduunu sylyordu;
bugn arabesk ve pop mziinde bu gizli kuvvet talih, ans, felek vb.
terimlerle ifade edilmektedir. Talih, ans ve felekle bir tr kader kastedilir. Eski Araplar dehre ibadet etmezlerdi, ama hesaba da katarlard. Popler kltrde de karlalan durumlarn bir mevhum kuvvet tarafndan
kontrol edildiine inanlr.
Eer kader bir fiille ilikili olarak takdir edilmi bir karar, adil ve uygun bir hkm ise, bu karar hak edilmi midir? nsan her zaman mstahak olana m sahip oluyor? Yani mstahak olduumuz durumlar iyi fiile mukabil dl, kt fiile mukabil ceza mdr?
Mutlak anlamda hakikatte mecbur, zahirde muhtar isek eitsizlikler
birer hakszlk deil midir? nmze konulanlar arasnda herhangi bir
187

BLG NEY BLMEKTR

seme iradesine sahip deilsek neden yaptklarmzdan sorumluyuz?


Yeryznde ve nefislerinizde meydana gelen herhangi bir musibet
yoktur ki, Biz onu yaratmadan nce, bir kitapta (yazl) olmasn.
(57/Hadid, 22)

Akllar artan ey, bir musibetin varlk alanna kndan nce yazlm olmasdr.
Burada iki yaratma fiili arasndaki ilikide bir karmaa var. lahi yaratma, lahi bilginin ezeli takdiriyle (kader) zaman ve artlar bir araya
geldiinde vuku bulur (kaza). nsani yaratma, kaderin kaza ile tahakkukudur. Kader ve kazada rol alan aktr insandr. Ancak insan kendisi dnda yazlm bir senaryonun oyuncusu, kukla oynatcsnn kuklas deildir; senaryoyu hem yazyor, hem oynuyor; bylece tarih ve kltr sahibi
oluyor. u var ki yazd ve oynad nceden yazlmtr. Baka bir ifadeyle insan, hangi rol oynarsa oynasn, kendi kaderini tercih eder. Vuku
bulacak olaylarn nceden takdir edilmesi ve fiillerin artlar olutuunda
gereklemesi lahi bilgiyle ilgilidir, lahi iradeyle ilgili deildir. nsan Allahn bilgisi dnda hibir ey yapamaz, ama lahi iradeye aykr eyler yapabilir. nsan her ne yapyorsa Allahn yaratt ve onun iin mmkn kld eyleri yapar, ama Allah, her yaratt ve mmkn kld eyi insana
emretmez.
nsann nne ok sayda seenek konulmutur; bunlardan birini seer.
Ve seimi kendi zgr (czi) iradesiyle yapar. Ama neyi seerse sesin, insan kendi kaderini seer. Peki, insan setiini bilir mi?

188

X
DN BLMLE ATIABLR

Son iki yz yln baskn sylemi, hatta Mslmanlarn bir tr resmi


gr din ile bilimin atmad yolundadr. Bu adeta tartlamaz bir
dogma hkmnde herkese kabul edilmekte, aksinin olabilecei akla dahi getirilmemektedir.
Kitapta yer yer ifade edildii zere din-bilim atmas bizim ilim ve dnce tarihimize ait deildir. Bat'nn Greklerden ruh-beden ikilemini alp
Hristiyanla devrettii iman-akl, kilise-devlet atmas, din-bilim atmasnn da arka plann tekil eder. Elbette bunu dier dinler iin geerli
olabilecek bir varsaym olarak grmek ve sanki btn kltr havzalar iin evrensel bir norma dntrmek salkl deildir, mmkn de deildir. Bu
nemli bir noktadr. Bizim tarihimizde sz konusu olan vahiy-akl, din-felsefe ilikisidir. Bu ilikinin erevesi tayin edildiinde ne vahiy akl reddetti,
ne Mslmanlar (mesela Gazali) felsefeyi btnyle kmsedi. Din-bilim
atmas Bat-Hristiyan dnyasnn ezeli sorunudur ve Bat her konuda olduu gibi kendi sorunlarn evrenselletirmekte, kreselletirmekte mahirdir.
Byle olmakla beraber Aydnlanmann temel varsaymlar erevesinde
teekkl etmi bulunan modern bilimin slam'la tam uyuma iinde olduu, aralarnda herhangi bir sorun ve anlamazlk bulunmad sylenemez. Modern bilim kukusuz baz bilgileri ve gereklik saylabilecek unsurlar ihtiva etmektedir. Said Nursi'nin deyimiyle, her meslek ve merepte hakikatin krntlar vardr; dolaysyla irk ve dalalet hari hibir meslek ve merep kategorik olarak reddedilemez. Eer bir ksm hakikatleri
ihtiva eden meslek ve sistemleri sonular itibariyle kritik etmek gerekiyorsa, bu durumda modern bilimi, mevcut hali ve dourduu sonular itibariyle kritik etmek gerekir.
189

BLG NEY BLMEKTR

u ak ki, modern bilim, Allah merkezli bir alem tasavvuruna sahip


deildir. Tam aksine kainat Allah karsnda zerkletirmi, kainat akn/mteal, btn/i ve te/ahiret boyutlarndan arndrmtr. Bilim, her eyi ile Allah'n isim ve sfatlarnn bir tecelli alan olan varlk alemini, isim ve
sfatlar grmezlikten gelerek salt fizik gereklie indirgemi, kendini sadece bu maddiletirilmi gereklii aratrmakla snrlandrmtr. Bilimsel
yntem ise kendini mutlaklatrarak baka bilgi yollarn fiilen iptal etmitir.
Bir baka iddiaya gre, bilim bizi ilahi olana gtren bir aratr. Bir
anlamda ilahi gereklii anlamamza yarayan delillerden ve yorumlardan
ibarettir denilmektedir ki, baskn ynelimi ile modern bilimin ve ezici
ounluuyla bilim adamlarnn hi de yle bir niyet, kayg ve hedefleri
olduu sylenemez. Modern bilim Bacon tarafndan g olarak tanmlanmtr. lk ortaya ktndan bu yana modern bilimin temel ynelimi
tabiat zerinde denetim kurmak, tabiat ikenceye tabi tutarak srlarn almak ve onun btn potansiyellerini acmaszca smrmektir.
Bir baka husus, bilim salt tabiat bilimlerinden ibaret deildir. Sosyal
bilimleri de hesaba katmak gerekir. Bir kk-bilgi ve hakim bir bak as
erevesinde tabiat bilimlerinin Allah'n evren zerindeki mdahil irade ve
kudretini aratrma amal olduu dorulanmamken, bu sadece bilimi
bu perspektiften grmek isteyen Mslmanlarn bir temennisi ve yaktrmas iken, sosyal bilimlerin Allah'n hangi beeri dzeyler zerindeki irade ve kudretini aratrd sorulmaldr. Baka bir ifadeyle sosyal bilimlerin amac Allah'n iradesi ve insann Hakikatle olan ilikisini bulup karmak m, yoksa insan ve toplumu, beeri hayat belli g odaklar (devlet,
snf, iktidar sekinleri) adna denetim altna alp determine etmek mi?
19. yzylda sosyal bilimler formle edildiinde, nce sosyal fizik
olarak tasarlandlar. Sosyal bilimler, fizik ve biyolojinin yntemlerini benimsedikten, verilerini matematiin diliyle ifade eder hale geldikten, yani
nicelii esas aldktan ve elbette metafizik ve felsefeyi aratrma sahasnn
dna attktan sonra bilim kabul edildiler. Bu erevede modern psikoloji sadece organizmann d uyarclar karsndaki tepkilerini len bir
bilim olarak tanmland. Bu erevedeki modern psikolojiye gre peygamberler hallsinasyon gren kiilerdir, nk kendilerine vahiy geldiklerini iddia etmektedirler ki, bilimin dili ve ltleriyle vahiy hallsinasyondan ibarettir. Dier sosyal bilimlerin de Hakikat'i aratrma gibi kayglar yoktur.
190

Din Bilimle atabilir

Modern bilim, kalbi de, akl da aydnlatmad, insana ara bolluu iinde ama ve anlam yokluunu sundu. G ve iktidar temerkznn tahripkar arac bu bilimle din/slam atr. Bu bilim, gcn fiziki gereklikten alr, sadece bu gereklii referans alr, enfsi ve deruni i dnyasn
grmezlikten geldii insan fiziki gerekliin bir paras haline getirir. Biz
ayn yntem ve zihinle fizik gereklik zerinde benzer aratrmalar yapacak olursak, gayb hesaba katan bir perspektiften varlk ve varln temel
bir boyutu olan mahede alemi hakknda doru bilgiler elde edebileceimizi dnr, bunu da genellikle Kur'an'a dayandrrz. Bu bak asnda
sorgulanmas gereken hususlar var:
Kur'an'da varln gayb (Alem'l-gayb) ve mahede (Alem'-ehade)
olmak zere ikiye ayrlmasnn bir anlam, bizim bilgi edinme imkan ve
faaliyetimizin mahiyeti ve amacyla yakndan ilgilidir. Her iki alan hakknda Kur'an eitli bilgiler verir. Bu dorudur. Ancak sz konusu bilgilerin
verilmesiyle kastedilen, somut veya bilimsel bilgi deil, bilintir.
Allah'n Zat, ruhun mahiyeti, melekler, cin taifesi, ahiret, Levh-i Mahfuz, Sidret'l-mnteha vb. konular hakknda beeri meleke ve imkanlarmzla bilgi sahibi olamayacamz aktr. drak alanmzn dndaki bu
konular hakknda bilgi edinmeye kalkmamzn herhangi bir faydas yoktur, zira Allah bizi gayb konusunda muttali klmayacan (72/Cin, 26)
sylyor. u halde gaybla ilgili bize Kur'an ve sahih Hadislerde ne bildirilmise onunla yetinmek ve daha fazlas iin herhangi bir teebbste bulunmaktan kanmak icap eder. Bize verilen bizim iin gerekli ve yeterli
olandr. Bu bilgiden kast, gayb konusunda apak ve somut bilgi sahibi
olmamz deil, imana mesnet ve takviye tekil edecek fikir ve kanaat sahibi olmak, baka bir deyimle bilin kazanmaktr.
Bu, kukusuz gaybla ilgili olan hibir konuda ve alanda aratrma yaplmayaca anlamna gelmez. Bilimsel aratrma, tefekkr ve inceleme,
bilinmeyenin bilinir hale gelmesi ise ve bu meru bir aba ise, bu durumda aratrmann sadece izafi gayb ile snrl olacan bilmek ve asl hibir ekilde bilinemeyecek olann mutlak gayb olduunu aklda tutmak
gerekir. zafi gaybn aratrma sahas dna karld bir dnya bizim iin
tmyle bilinmezlerin dnyas demektir ki, byle bir dnyada Allah'n
kudret ve iradesini, isim ve sfatlarnn varlktaki tecellilerini bilmek mmkn deildir. Tam aksine Kur'an, bizi varlk zerinde dnmeye, tefekkr
etmeye ve aratrmalar yapmaya davet etmektedir.
191

BLG NEY BLMEKTR

Ancak, son lahi Tebli olan Kur'an- Kerim'in mahede alemiyle ilgili verdii bilgilerin hedefi, insana bilimsel bilgi vermek deil, bilin kazandrmaktr. Kur'an, maddi varlk, tabiat, evrendeki olaylar; tarih, toplum, enfusi hayat, deruni/ruhsal tecrbeler ve fizik yasalar hakknda baz
bilgiler verir; bunun yansra gzmz yaratla, tabii, kozmolojik dzene, tarihe, i dnyamza evirmemizi ister. Fakat Kur'an'n gayesi fiziki
gereklik veya tarih hakknda somut ve maddi bilgiler vermek deil, alem
tasavvurumuzu doru bir perspektife oturtmak, varlk zerinden bilin sahibi olmamz salamaktr. Bu adan bilimsel bulular Kur'an'da aramak
yanltr.
Modern bilim, varlkla ilgili doru bir perspektiften, fiziki gereklik
dnyasn Hakikat'le irtibatlandran ve bunun zerinden Yaratc fikrini
merkeze alan bir bilinten yoksun olarak aratrma yapar. Perspektif ve bilin yoksunluu bilimi asli ve meru amac dnda tahrip edici bir gce
dntrr. lahi maksad kle almayan bu bak as ve varl salt fiziki
gereklie indirgemi yntemle elde edilen bilgi, sonu itibariyle akn/gayb, i/batn ve te/ahiret boyutundan yoksun olduu iin insan kapal bir sistem iine hapseder. Egosu kkrtlm insann haz, g ve tahakkm duygularnn tatmin arac haline gelir, sonuta insann ve gezegendeki canl hayatn helakine yol aar.
Dier yandan Mslmanlarn, fizik dnya zerinde aratrma yapmayp, her icad Kur'an'da arayp bulmakla yetinmesi de maddi ve fiziki gerekliklerle teyit edilmeyen bir bilincin, dayanaklar zayflatlm fikir ve kanaatler zerinden bir alem tasavvurunun kurulmasna yol amtr ki, bu
da yanltr. Kur'an'da ifreler veya matematik kesinlikler aramak, her
nemli bulu ve icad Kur'an'a balamak, bilimi Kur'an'n zerine bir kstas (veya hakem) konumuna karmaktr ki, bilimde aslolan maddi birikim, srekli inkiaf ve hipotezler seviyesinde yanllanmaktr. Byle olunca bu kstas veya hakem bazen Kur'an dorular, bazen de yanllar. Srekli deien veya bir sonraki hipotez tarafndan yanllanan bir bilgi, nasl
olur da Mnzel bir Kitap iin kstas veya stnde hkm veren bir hakem
olur!
Modern bilimin, Kur'an'n verdii perspektif ve bilince ihtiyac varsa;
Mslmanlarn da, Kur'an'dan hareketle gemite atalarnn yapt gibi
fizik dnyay (Alem'-ehade) aratrmaya, gzlerini sekler ve hmanist
olmayan bir bilin erevesinde kainata ve tekvine evirmeye ihtiyalar
192

Din Bilimle atabilir

var. Modern bilim hikmetsizdir, tahripkardr deyip oturmak ya da btn bilimsel keifler Mslmanlardan alnmtr veya zaten Kur'an'da
vardr, demek zihin tembelliidir. Hikmete dayal bilgi (veya Mslmanca ilmi alma), mahedeyi gaybla, zahiri batnla, buray teyle irtibatlandran bilgidir. Bir icad veya formle edilmi bir bilgiyi Kur'an'da
aramak, dier alanlarda olduu gibi her eyi slamiletirerek tketmekten baka bir ie yaramaz.
Bugnk dnyay modern bilim kurdu. Ama anlatmaya altmz
perspektif ve bilin erevesinde baka bir bilgi ve (b)ilim mmkndr.
Bu demektir ki baka bir dnya da mmkndr.

193

XI
BLG NEY BLMEKTR?

Bilgi, bilim ve ilim. Birbiriyle balantl anahtar terimler. Neyi


bilmenin gerektii insann en temel varolusal sorunlarndan biri. Aristo,
nsan tabii olarak bilmek ister. der. nsandaki tabii bilme isteiyle ilgili temel soru vardr: nsan niin bilmek ister? nsan neyi bilmek ister? Ve insan nasl (bilmek) ister? Btn bir dnce tarihi bu sorunun
cevaplar etrafnda dnp dolamtr.
Basite insan bilmek ister; nk evresini kuatan her ey onu hayretler iinde brakr. Niin ve nasl eylerin, olaylarn vuku bulduu insann
merak konusudur. Fakat sadece bilme isteini fenomenlerle snrl tuttuunda en stn bilgiyi ihmal etmi olur. Pisagor ncesi ve sonras filozoflar ister hikmet ister felsefe aracl ile olsun, hem varln hem insann
anlamn bilmek istiyorlard. Bu gelenek eitli bozulma ve zaaflarla Aydnlanmaya kadar srd. Bu tarihten sonra insanolu sadece fenomenlerin dnyasn bilmekle yetindi. Bylelikle en st bilgiyi nemli olmaktan
kard; ama bu arada kendisi de nemli olmaktan kt. Nasl bilinebilecei sorusu ise, bu kitap boyunca anlatmaya altmz ackl hikayenin
konusudur.
Her iki terimin zellikle Trkede sahip olduklar farkl armlar ve
semantik dzeyler bakmndan aykr bilgi ve bilgilenme trlerine gndermelerde bulunuyor olsalar bile, kavramsallamaya yatknlklar dolaysyla
bilim ve ilim kavramlar ok daha st bir dilin kk paradigmas olma
durumunda olan bilgiye oranla daha snrl alanlarla ilgilidirler. Dolaysyla ncelikle neyin bilinmesi gerektii sorusu bilgiyi temel almak durumundadr. Bu ynyle soru Dervi Yunus Emrenin bir iirindeki amasal bilginin tanmn artryor:
195

BLG NEY BLMEKTR

lim ilim bilmektir


lim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Bu nice okumaktr!
Daha sonraki yzyllarda air Nabi (l. 1712) ayn bilgi temasn ve
bilginin amasal erevesini yle dile getirecektir:
Beim ilim olacak nafi gerekdir
Heva v nefsi dafi gerekdir.
Yunus, Nabi ve dierleri bilgiyi de ieren ilim kavramn kullanmlardr. almamzda bu kavramsal ereve zerinde durmaya altk.
Son blmde ok daha yaln ve amasal bir tanm zerinde duracaz.
Sufiler, varln namtenahi evreninde kanat ap yolculua karlar.
Ancak bu yolculukta belli gzergahlar takip ederek uradklar her menzilin kendi i dnyalarnda bir iz-dm vardr. Belki de ulaabildikleri son
menzil, ilk hareket noktalarn tekil eden yerdir. Tpk insann ilk durumdan karak belli dnyevi artlarda farkllama, deime ve baka durumlara girdikten sonra, bu zel, sistematik ve anlaml cehd ve mcahede sonucunda ilk asli durumuna gemeyi baarmas gibi. Ksaca nihayet noktas bidayet, bidayet noktas nihayettir. Hz. Alinin lim bir noktayd, cahiller onu geniletti. demesi bu adan bouna deildir.
Yatay olarak varlkta hi bir eyin sonsuza kadar ucu ak deildir, ilanihaye (lineer) bir izgi uzayp gitmez. Son nokta ilk nokta ile birleir ve
fakat ilk noktaya tekrar dnebilmek iin belki de bize sonsuz ve namtenahi gibi grnen bir evrimi takip edip bir dierinden daha uzun ve zorlu mesafeleri kat etmek gerekir.
Bu almada biz de bir noktadan baladk, imdi ilk olan son menzile
doru yolculuumuzu tamamlamaya alacaz.
***
Aka grdk ki, modern bilgiyi mmkn klan zihin, varlk alemini
bal olduu ilahi iradenin tasarrufundan ve maddenin znde bu tasarrufun kayna ilahi iradeye kar duyduu sonsuz itiyaktan yaltlm bir
nesne olarak alglad iin her ey onun gzlem ve deney alannda cansz,
196

Bilgi Neyi Bilmektir?

z bir hareketlilikten yoksundur. nk ne kendisi zerinde ilahi bir tasarruf kabul eder, ne de byle bir tasarrufun kayna ve meruiyet temeli
olan iradeye sevgi besler.
Bilimin salt fiziki gereklikler dnyasn aratrma ve ondan yararl,
kullanl, ie yarar sonular karma abasnn belli bir anlam ve deeri
vardr; elbette insan gereklikler dnyasnn bir parasdr. u var ki gereklik oklu zelliiyle, aslnda onun kendisine davurum ve tezahr roln oynatan Hakikatle balantldr. Yani Hakikat fikrini kle almayan
bir gereklik grnn hakikat deeri yoktur. Modern bilgi fiziki gerekliin znde ve derununda mndemi halde bulunan mteal, te ve btn
fikrini reddettii veya hi deilse grmezlikten geldii iin dimi bir surette ya Hakikatle atma iindedir veya en asgari dzeyde yabanclama
halindedir. Hakikatin deerden dt, Hakikat Sevgisinin olmad
bir dnyada hak ve hukuk da olamaz. nk her hak sahibine hakkn
veren ve adaletin tesisini ngren Haktr. Hak, Hakikatin ve Hakikat,
hak ve hukukun kaynadr.
Modern bilginin neredeyse btnyle salt fiziki gereklii temel almas ve bilginin imkanlarn bunu indirgemesi ve sadece bu gereklikle snrlandrmas onun iddete ynelik zne iaret eder. Hem znde iddet
vardr hem de kullanm biimlerinin her versiyonunda iddet retilmektedir. Toplumsal hayatn ok ynl pratiklerine uygulandnda da kendiliinden kutuplama ve atmalara sebebiyet verir. nsann hakk olmayan
iddet kullanm arttka Hakikatten uzaklar, hukuksuzluu adaletin yerine ikame eder. Bu yzden atmac ve iddeti ne karc zellikleri,
onun doasnn bir gerei ve da vurumudur. Muhtemelen Feyerabendin
iaret ettii gibi, en byk bilimsel ilerleme ve sramalarn sava zamanlarnda ve yeni silah teknolojilerinin retilmesi srelerinde ortaya kmas tesadfi deildir.
Salt fiziki gereklie dayal doas dolaysyla evren, yaps ve bal olduu ileyi dzeniyle, tbi olduu yasalarla mekanik ve kanlmaz bir
nesneler mecmuasna dnr. Oysa Kuranda tan da aladndan bahisle, eyann, nesnelerin iinde sakladklar bir i bilinten sz edilebilir
ki, evrenin bilinci Yaratcsna secde ve tesbih etmektir. Her bir varlk alanndaki nesneler, kendi Yaratclarna ibadet ederlerken, ayn zamanda
bal olduklar yasalar tekrar edip durmaktadrlar. steyen varln nasl
kesintisiz ibadet halinde olduunu aratrr ve renmeye alr, isteyen
197

BLG NEY BLMEKTR

salt yasalarn nasl tekerrr halinde olduklarn renmekle yetinebilir.


Hakikat ve gereklikler dnyasnn birbirleriyle ilikileri kanlmaz ve sreklidir.
Tekrar ve tekerrrn olmas detin (yasalar/snen) ilemesi tecellide
tekrar olduu anlamna gelmiyor. Hakikatin inkar gerekliin suistimaline yol aar ve bilgiyi iddet ve g ykl bir potansiyel haline getirir;
gerekliin grmezlikten gelinmesi de ayn dzeyde suistimallerin domasna paralel olarak dnyadan ve gereklikten kopmaya yol aar; varln koca bir illzyona dnmesine sebep olur. Yani bir bakn veya bir
bilgilenme yolunun dierini nefyetmeye kalkmas durumunda ortaya kacak olan ey, ya zihni kr bir taassup veya kr bir inkarclktr.
Varl bu bilin dzeyinde kavramak iin Hakikatn Gzellikleriyle
donatlm bulunan her eyin temel ilkesi olan Hakikat Sevgisine sahip olmak lazm.
Franzt Rozenthall, slam bir ilim medeniyetidir, derken, sevgiyle elde edilen bilginin medeniyetin ruhu olduuna iaret eder. Kesin olan u
ki, ed-Dn olan slamiyet ilimdir ve baka hi bir din ve kltrde marifet
ile ilim arasnda bu trden bir iliki kurulabilmi deildir. Marifet ve ilim,
her ikisi birer bilgi ve bilgilenme olmalarna ramen, insann Allah ile
olan ilikileri asndan farkl mahiyetler arzederler.
Bilginin medeniyetin mayas olmas, medeniyetin kendi bana ve
amalanan bir varolusal hedef olduu anlamna gelmez. Tam aksine slami hayatn kendi doru esaslarna uygun srd bir ortamda -ki elbette
bu fiziki bir mekan olacaktr- medeniyet amalanm bir hedef deil, zorunlu bir sonutur. nk din bir bilgi ve bilgilenme ii olduundan,
dinin bir mekan zerinde yaanr hale gelmesinden medine ortaya kar; dindar insan medinede dini hayat yaar, medeni zne olur ve
bunlarn karlkl ilikilerin toplamndan, bir hasla olarak medeniyet
ortaya km olur.
Bilginin mmkn olan bir tr olan bilimsel faaliyet, yrtld srecin her aamasnda bilim adam ile bilme konusu olan obje arasnda zorunlu olarak varolan dolayl ilikiden bamsz olmadndan bu mahiyet
farkndan haberdar deildir. nk bilginin ve bilgilenmenin sreleri
birbirinden koparlamaz. Balangta insan sadece salt fizik varl, gereklii -o da eksik bir bak as ve zihni donanmla- bilmeye kalktnda
sadece Marifetl-halk (yaratlmlarn bilgisi) aamasnda kalr; ne baa
198

Bilgi Neyi Bilmektir?

dner ne ileriye adm atabilir. Oysa epistemolojik doru sralamada Marifetl-halkn ncesinde Marifetn-nefs ve hakiki amac ve menzili olarak
Marifetullah vardr. nsan, doru bir Hakikat tasavvuruna sahip ise, varlk aleminde sadece kendisi iin tayin edilmi zel bir konumda olduunun bilincinde olarak bilimsel faaliyete giriir. En azndan konu olarak setii olgularn (maddi, tabii, sosyal, tarihi, beeri) kendisince kavranabilecei inancndadr. yle olmakla beraber ortada bilgiyi mmkn olmaktan karan grnmez baz zorluklar var. yle ki:
Aratrc ile gereklik arasnda varolan zorunlu iliki:
1) Dolayldr. Dolayl olmas, iki eit cinsten nesne veya fenomen arasnda karlkl ve birebir tekabl eden bir ilikiyi ihtimal dna karr.
Aratrc insan; aratrma konusu varlk ve varln iinde yer ald kozmik dzen ise; mesela madde, nesne, gemi zaman, insan (insann tepkileri, nefsin halleri, ruhsal davranlar), hayvan (biyolojik ve organik hayatn formlar) btn bunlar ile insan arasndaki ontolojik ban bilgisi,
bunlara ilikin bilgiden nce gelir.
2) Aratrc konu seiminde zel bir tercih yaparken ayn zamanda
aratrma konusu ile kendisi arasndaki ilikiyi snrlandrm, bir tr
zelletirmi olur. Her bir gerekliin kendine zg doas, balam,
yaylm yetenei ve etkileim hacmi vardr.
3) Aratrc, aratrma konusuna belli ve nceden arka plan konulmu
bir noktadan bakma gibi bir zaruretle kar karyadr. Yani szgelimi
madde, yaratlmtr; bo bir nesnedir; pratik bir deeri vardr; teorik bilgi destek ve katkdr. Varlk kavranabilir, hi bir ey tam olarak bilinemez
vs. trnden n kabuller sz konusudur.
4) Aratrc, varlkla, gereklikle ilikiye geerken, zel kavramlardan
olumu bir modelden yola kar, zel terimler kullanr, kelimeleri kavramlatrr, onlara teknik bir zellik katar. Bu zel yaklamn veya 3.
maddede szn ettiimiz arka plann, erevesi snrl, anlamlar zel
bir dille ifadesi demektir.
5) Modern bilim, bilim adamnn grd gibi bildiini savunur; gerekte ise ncesinde belli bir bilgi, bir fikir, ok az da olsa olumu bir kanaat olmakszn mutlak nesnel ve her trl deerden arndrlm bilgi yoktur. Bilim adam bildii gibi grr. Bunun sebebi hem varln bizatihi
kendisinin ntr olmamas, hem bilen znenin, tamamen her tr bilgi ve
kanaatten arnm olarak bilme srecine girme gibi imkansz bir iddia ile ie
199

BLG NEY BLMEKTR

balamam olmasdr. Batda bu fikre itiraz edenler, bilimsel bilgi denen eyin bizatihi kendisinin yorum olduunu sylemektedirler. u halde ncelikle neyin, nasl ve nereden bilinebilecei sorusuna cevap vermek gerek. nsann kalbi bo kalmad gibi, zihni de saniyenin binde biri kadar bile bo
kalmaz. Allah sevgisi ve Risalet bilgisinin doldurmad yeri eytann fsltlar, vesvese ve ngrleri istila eder. Allahtan bo kalan kalbi eytan doldurur.
18. yzylda akla duyulan mutlak gven duygusunun bize nasl bir bilgi sunduu konusu zerinde yeniden dnmemiz gerekir. Bilimsel faaliyet, hl akln tek bana doru bilgi elde edecei yolundaki varsaymn
dorulanmas abas olarak sryor. Bilim adam, ister deneyci ister aklc olsun, bilginin akln aba, kavrama yetenei ve hkmleriyle bilgiye varacan ve bu bilginin bilimsel bilgi olacan mutlak doru olarak alglar; dolaysyla bilimsel faaliyete konu olacak nesneler ve aralarndaki zorunlu ilikiler, bu ilikilerin bal olduu yasalara ilikin, insan aklnn dnda kalan her trl bilgi kaynan, szgelimi Tanrnn gnderdii
vahiy, risaletin haberi, yetenekle beslenen unsurlar ve hatta sezgi ve ruhi
tecrbe -eer bilimsel olarak kavranamyorsa- imkansz grr; nceden
olumu nyarglar ve mitolojik deerler btn olarak deerlendirir. Metafizik ve teolojik bilgi ise, 19. yzyldan beri akln dorulad, deney ve
gzlem sonucu elde edilmi bilgi olmadndan bilimsel bilgi deildir.
Bir Mslman iin de aratrmada tarafszlk nemlidir. Bu, bugn salt
nesnellik olarak grlmese de ahlaki olarak bir ey ne ise o olarak grlmesi, anlatlmas ve tantlmasdr ki, bunun doru ifadesi adalettir. Allah
varl, eyleri nasl yaratmsa, onlara hurafe, bo ve batl inan katmadan, katlmsa bu sahte unsurlar tek tek ayklayarak anlamak yaratla
kar ahlaki sorumluluktur. Bu her trl gzlem ve deney yaplrken de
gzetilmesi gereken ahlaki bir ilkedir. Ama bu batda sz edilen deneycilikten veya deneyin mutlaklatrlmasndan farkl bir tutuma iaret eder.
Bir Mslman, akln ve deneyin ie youn bir biimde kart bilimsel abada doru bir bilgi elde edeceini mmkn grr. Ama gzlem ve
deneye balamadan evvel, gzleyecei objeler hakknda bir takm bilgilere sahiptir ki bu bilgiler akln abasndan ve deneyden nce vahiy ile
sabit olmutur. Kltr yoluyla nesilden nesile, zihinden zihine intikal etmi ve belli anlamlar formuna brnmtr. Vahiy, nesneye gzleyenin
zihninde belirginletirdii form iinden bakar. Modern bilim adam da bir
takm formlardan bakar. nk, szgelimi evrenin yaratlp yaratlmad,
200

Bilgi Neyi Bilmektir?

evrene ilahi iradenin hkmedip hkmetmedii, bu hkm ve tasarrufun


elan srp srmedii, eyada ynlendirici unsurun raslant (tesadf) veya
mteal bir plan m olduu eklinde; eyay olumlu veya olumsuz nasl gryor ve biliyorsa, bu gr ve bili, onun bilimsel abasn nceleyen
zihni formudur. O halde hangi zihinsel erevede ekillenmi olursa olsun,
bilmek isteyen znenin bilimsel faaliyetini nceleyen bir hazrlk devresi
vardr. Herhangi bir hazrlk devresi, zihnin hi bir ekilde ve hi bir durumda ntr veya tarafsz olamayacan ifade eder.
Alternatif gr ve anlaml eletiriler olsa bile, genel hatlaryla denebilir
ki, modern znenin zihninde u temel varsaymlar belirleyici konumdadr:
a) Gereklikle ilgili olarak insan aan her hangi bir varln veya kaynan bilgisi, herhangi bir bilgi olup, bilimsel bilginin kategorisine ait deildir. Dnen benim, varln bilgisini elde edecek olan da benim.
b) Gereklik hakknda bilgi edineceksem, benden baka hi bir eye ve
varla muhta deilim. Tek bir yol haritas vardr, bu haritay akl izmi
ve belirlemitir. Akl kendi mutlak stnl ile bilgiyi elde edecektir. Bunun iin eitli yntemleri sz konusu olamaz.
c) Gzlem ve deney yoluyla elde edeceim bilgi bilimsel bilgidir. nk bu bilginin labratuarda veya labratuar artlarnda doruluunu ve yanlln snayabilirim. Srekli tekrar ederim. Her zaman ve her denemede
ayn sonucu elde ediyorum; u halde bu doru ve kesin bilgidir.
Farkl bir zihinsel tutumdan, ayn ey hakknda yle de dnebiliriz:
Risaletle gelen bilgi, varln ahlaki yapsyla ilgili olduundan, ilk hareket noktasnda bu bilginin bize sunduu kavramsal ereve nemlidir.
u var ki, Risalet, bize tek bir kavramsal ereve sunmaz, zihnin bu bilgi
kaynayla olan ba ve kendi potansiyellerinin imkanlar asndan birden
fazla ereve mmkndr ve bu esasnda epistemolojik oulculuun
meru doasna iaret eder. Bu bak asndan, zihinle varlk arasnda iletiim kanallar ve imkanlar olan duyular vastasyla gzlem yaplr. Ancak
gzlemle hasl olan ilk bilgiler (izlenimler) bir tr kendi Ayan- sabitelerinden koparlm olarak vcud bulduklarndan ok daha st, kapsayc bir
temyiz ve terkip srecine muhtatrlar. Tefekkr, taakkul (akletme), teemml vb. zihni ve ruhi sreler, sadece bilgiyi deil, bilgi ile neyin bilinebileceini de bize retir. Mahede (gzlem-nazar), hikmetin ilk basamadr. Hikmetin ayrca aklszca veya akl d ve akl tesi bir bilgi olduunu ancak aklszlar iddia edebilir.
201

BLG NEY BLMEKTR

Hi kukusuz, mahede (gzlem) basarla olur, ama burada durmaz,


basiret seviyesine ykselir. Demek ki, basarn gayesi basiret makamna ulamaktr. Fehm etme, zihni kavrayn bir dzeyidir, ama fehm edilen eyin kendisi, idrake ve istidlale iaret ettikleriyle anlamldr. Eer bu
gereklemeyecek olursa, bizzarure yerine baka ey ikame edilecektir.
nk fehm etmeyen vehmeder. Bu durum, bize gereklik hakknda
son derece yararl, gndelik hayatta ilevsel sonular ve pratik imkanlar,
kolaylklar sunsa bile, basiretten yoksun basarla elde edilmi, retilmi ve
gndelik hayatn istifadesine sunulmu saysz bilgini aslnda bizi tam bir
vehim iinde tutmaya da sebep olabilir.
Mahedenin daha st dzeyinde nazar var. Bolukta kanat rpp
uan ku ile yaratlnda harikladelikler olan deve, nazarn nesnesidirler.
Bu gzlemden en alt seviyede hayvanlarn organik zellikleriyle ilgili bilgiler elde edip yetinmek mmkn olduu gibi, zihni tefekkr dzeyine
sratacak perspektifler elde etmek de mmkn. ehadet (tanklk) bir eydir, hazr olmaktr ve belli bir tanma ve bilme dzeyidir, ancak tefekkr
gerekli klan nazar daha st bir tanma ve bilgilenme perspektifidir. Gklerin ve yerin yaratl sadece ehadetle anlalmaz, tefekkre konu olur.
Modern bilim, ehadet seviyesinde ve tefekkr boyutunu nemsemeden
nesnelerin ve nesneler arasndaki maddi ilikilerin bilgisiyle yetinir.
Varlk ve eya dnyas hakknda olabildiince ok maddi bilgiye sahip
olmak, sonuta bir aratrma ve zeka iidir. Descartesetan ve 18. yzyldan bu yana akln bilgiyle mutlak ba kurulmu ve bu konu fazlasyla vurgu konusu olmutur. Ancak nazar ve tefekkr (fehm) boyutundan mahrum bir akl, artk gerekten akl m? Maddi koordinatlarn bilgisi zeka seviyesinde bir bilgidir, ancak akletmek ok daha baka bir eydir ve akletmeyen akl olmadka bilginin aklla zorunlu bir ba iinde olduu
sylenemez. O zaman unu sorabiliriz: Modern insan sahiden aklediyor
mu?
Hemen sylemek gerekir ki, bilgi imkanlarnn zenginlemesi ve ara
retiminin hayranlk uyandran eitlilikte ve derecede artmas, insann
akl gcne iaret etmez; akln da ie kart zeka yoluyla beeri beceri ve
maharete iaret eder. Hi kimse ahlaki bakmdan dk hrszlarn binbir
zeka maharetiyle yaptklar soygunlarn akl olmayanlarn ii olduunu
syleyemez; ancak dier ynden aklszca bir itir hrszlk. nk ahlaki
ve hukuki adan hi kimsenin bir bakasnn emeine konma hakk,
202

Bilgi Neyi Bilmektir?

alma yetkisi yoktur. evrenin tahribi, bakasnn sistemli bir ekilde smrye tabi tutulmas, haksz toprak ve lke igalleri, rk politikalar, iddet, terr eylemleri, yksek tahrip ve imha gc olan silahlarla sivillerin
ldrlmesi vb. bir ok fiili geri zekallar yapmaz, ancak akllarn nefislerinin istek ve tutkularna baml klm olanlar yapar ki, bu eylemlerde i
gren zeka ve akl nefsin denetiminde i grmekte olup zgr deildirler.
Eer modern insann akleden akl olsayd, varln zahiri bilgisiyle
yetinmez; bilginin iaret ettii varln ok daha derin katmanlarna iner,
bylece ilimde derinleir, yani Rasihn olurdu. Fkhetmedii ve
Rasihn olmaya talip olmad iin akla ziyan nice iler yapmaktadr.
Bu adan insan ziyandadr. (103/Asr, 1) Sanldnn aksine sadece hukuk
(fkh) ve hukuki meseleler deil, btn sosyal fenomenler fkheden akln
konusudur; nk akl bu sayede olgunun zne inmeye alr. Bunun
sonucudur ki, Batdaki sosyal bilimlere ve zellikle sosyolojiye karlk slam tarihinde btn beeri sosyal olaylar Fkh iinde ele alnmtr. Sosyolojiye karlk Mslmanlar sorunlarn Fkh erevesinde zmlerdir. Beeri sosyal olaylarn gzlenebilir ve istatistiklere konu olan ynleri,
eyann salt zahirine tekabl ederler; bunlarn da varlk gibi birbiri iine
gemi ve kkleri ok derinlere inen varlk tabakalar vardr. te fkhedebilenler ve rasihun dzeyinde olanlar, maddi ve sembolik dzeneklerin
ok daha derindeki anlam yaplarna uzanrlar. Batna nfuz edildike akn (mteal) olana doru yollar almaya balar.
Byk fakih Ebu Hanife, fkh Kiinin lehinde ve aleyhinde olan eyleri bilmesi. olarak tanmlar. Bu, hem dnyann ok ynl durumlaryla
ilgili bilgiyi hem onun ebedi mutluluunun tahakkuk yeri olan ahiret aleminin bilgisini gerektirir. Bu geni bilgi erevesinde fiziki, sosyal ve psikolojik btn gereklikler yerlerini ve nemlerini korumaktadrlar. Ama
insann bilgilenme sreci sadece dnyada kendisi iin gerekli olan eylerden ibaret deildir; esasnda dnyada her ne renip biliyorsa ebedi mutluluunun tahakkuk yeri olan ahiret iindir.
Btn bunlarn sonucunda, bilen znenin ulat mertebe uurdur.
uur-etme ile elde edilen netice, bilincin kendi asli mihverinde karar klmas, istikrar bulmasdr. Hakiki Benin kendi idrakine varmas en yksek
bilin dzeyidir. Bu en yksek seviyedeki bilin (uur) hali, zikir (ve tezekkr) makam olup, devaml yatma arzusuyla rpnp duran insan kalbi ancak bu makamda Allah zikretmekle tatmin bulur.
203

BLG NEY BLMEKTR

Bilginin iman dzeyinde bilince dnmesi demek olan btn bu zihni ve ruhi srelerin speklatif olduklarn veya zihnin salt fenomenleri tasarlama yatknlndan hasl olduklarn dnmek byk yanlg olur. Zira, mahede ve nazar seviyesinde bizi bu srelere katanlar, bizimle duyumlanabilir dnya arasnda arac rol oynayan duyulardr. Burada duyulardan kastettiimiz ey Havass- selime olanlardr. Bunlardan ikisi (iitme ve grme) ile modern literatre girmemi bulunan fuad (gnl)
zerinde duralm. Bu konuda u ayet bize k tutacak mahiyettedir:
Hakknda bilgin olmayan eyin ardna dme; nk kulak (Sem), gz
(Basar) ve kalp (Fuad), bunlarn hepsinden sorumludur. (17/sra, 36.)
a) Semi: Kulan en bariz vasf, d dnyadaki titreimleri, sesleri almas ve insann iitme fonksiyonunu yerine getirmesidir. Anlamn bir boyutu bu duyu sayesinde gerekleir. Risaletin getirdii ilim (bilgi) ve haber, iitme duyusu olmasayd bilinemezdi. Bu, sarlarn hi bir ey bilemeyecekleri anlamna gelmiyor. yle olsayd vahiy sadece iitenlerin veya grenlerin sylemi olup kard ki, fiziksel ynden iitme veya grme
zrllerin vahiyi anlama srelerinin hibirinde ne fonksiyonlar ne sorumluluklar olurdu. vahiye salt fiziksel ynden salkl olanlarn kltr
veya sylem biimi deildir. Burada maddi fonksiyon yannda, asl iitmenin temyiz ve terkip melekesinin gelimesine iaret edilmektedir. nk sz iitip de bunun anlamna varmayan nice insan var evremizde.
Bu insanlarn sanki kulaklarnda bir arlk vardr. Kalbe vurulmu bulunan mhr, kula ve gz de i gremez, yani iitemez ve gremez hale getirmitir:
Allah, onlarn kalplerini ve kulaklarn mhrlemitir; gzlerinin zerinde perdeler vardr. (2/Bakara, 7)
Kulaa gelen szn bir baka anlam btnne dnmesi iitmenin asli ve asil amalarndan biridir. Bu, rzgrn bitkileri alayp dllendirmesine benzer. Rzgrn tad tohum sz gibidir ve bir aaca (kulaa) aland zaman yeni bir hayatn dllenmesine sebep olur. Szn iitilmesi
gerekli sebeptir, ama yeterli sebep deildir. Bundan dolay kulandan
arlk olanlar, sadece gerekli sebep seviyesinde kalmlardr.
Bir baka adan gerek ilahi mesajn gerekse bizden nceki nesillerin bilgi birikimini renme sreci Sem ile ifade edilmitir. Bir bakma Sem,
nesilden nesile aktarlan bilgiler ve nesiller boyu tevars edilen eylerdir. O
halde Sem ile sahip olduumuz bilgiler Gayb alanna giren bilgiler ve bize
204

Bilgi Neyi Bilmektir?

gemiten intikal edip bir daha tekrar etmemi tarihi bilgiler olarak iki ksma ayrlabilir. Allahn gayb leminden Haber-i sadk olarak bize ilettii bilgilerin renilmesi de bu kapsamdadr.
b) Basar: Gzlemin ve mahedenin en basit dzeyine basar diyebiliriz. Basar, plak (biyolojik) gz demek olan ayndan daha fazla ve te
bir eydir. Gelitirilmi mikroskop ve teleskoplar araclyla gr alan
iine sokulan eyler, son tahlilde biyolojik gzle ilgilidir. Belli, dzenli ve
amal yntemlerle olayn biyolojik gzle (ayn) mahede edilip gzleme
tabi tutulmas salanmadka basar asli fonksiyonunu yerine getiremez.
Yukardaki rneimizden devam edecek olursak; rzgarn ne zaman, hangi artlarda, hangi mevsimde, nasl ve hangi oranda bir yerden tohum alp
bir baka yere tad ve bitkiyi dllendirdii hususu amal gzlemin konusudur. Basar veya baka bir ifadeyle gzlem ve mahede olmadka
kozmik dzende, fiziki gerekliin eitli dzeneklerinde ve tabiatn
devam edegelen mucizevi hayatnda geerli olan yasalarn kefi, adetin renilmesi mmkn deildir.
Btn varlk mahede ve gzlem alandr. Her bir obje ve para kendi iinde amal olup varoluundaki hikmete gndermede bulunmaktadr.
Salt maddi gzlem, sadece varln d boyutu (Zahir) hakknda bilgi sahibi olmamz salar ve bu sayede elde edilen olduka yararl, i grr bilgiler vardr. Ama sadece bu bilgi tryle yetinilmesi veya bu bilgi trnn
mutlaklatrlmas insan, hayat ve tabiat anlam ve ama boyutlarndan
tecrit eder, her eyi kaskat hale getirir. nk l ve canl hcre arasndaki farkn bilinebilmesi ve bilginin daha st ve kapsayc bir bilgiye temel
tekil etmesi iin mahedenin kef e, basarn basirete hazrlk safhas
tekil etmesi gerekir. Aksi halde bakar, ama grmeyiz; bakar krler oluruz. Salt deney ve gzlemle yetinmek varl bakar-krlerin bak biimine indirger, varlk bakp grenlerin, yani hem biyolojik hem de kalp gzyle grenlerin tefekkr ve temaa alandr. Tekrar olmayan namtenahi
tecellilerin ancak bu sayede ve bir ynyle akn bir ynyle ikin dzeylerde farkna varlr.
Burada sz edilen krlk bir sembolizmdir, biyolojik gzn grme
zelliini kaybetmesiyle ortaya kan mlk kastedilmiyor. mlk, fizyolojik bir zr olmakla beraber, i mahede ve basiret sz konusu olduunda nice grebilen kii hakikatte bakar krdr ve nice grme zrl kii hakikatte kalbin nuru ve ruhun yla grmektedir.
205

BLG NEY BLMEKTR

c) Fuad: Semi ve basarla baladmz yolculuumuzun fuad safhas bilginin hasl olduu merkezi noktaya iaret eder. Fuad yaln anlamda
kalb ve gnl merkezidir. Bu dzeyde akl, olan i mahiyetinde kavrar,
merkez itminan bulur, bylece Risalet dorulanm olur. mam Gazali buna eyann ve gerisindeki hakikatlerin kalp gzyle grlmesi mertebesi
adn verir. Bu merkez hem hkm yeridir, hem ruhi itirak yoluyla zevkin tadlmas noktasdr.
Risaletin tasdik edildii, imann tahkik boyutuna ulat bu st ve
merkezi dzey, ayn zamanda yaknin hasl olmas durumudur. Bu durumda sadece duyular ve akl deil, bunlarn yardmyla ruhun da bilgiye
ve hakikate itiraki salanm olur. Bu mertebede Allahn sonsuz kudreti
ve sanatnn esizlii zerindeki perdeler bir bir ald (kef) iin, btn
varlk leminin Hakikat Sevgisiyle ve bir bilin hali iinde isimlere ve sfatlara tecelli alan ve konusu olduu iitilir, grlr, anlalr ve yaanr.
Her eyin, tecellisine sebep olan isimle msemma olmasdr.
Doru, gvenilir ve bizi Hakikate gtrecek -ayn zamanda ie yarar olacak- bilgi Havass- selime, yani salam ve salkl duyu organlar yannda, hikmet erevesinde akleden kalple tefrik, temyiz ve terkip
edilen bilgidir. Bu zellie sahip deilse -ki akl, deney ve gzlem
bunlara dahildir- sz konusu bilgi hem doru, gvenilir ve Hakikate
ilikin deildir, hem de ayetin iaret ettii zere insana sorumluluk
getirmektedir.
Bu merhaleli yolculuun sonucunda hasl olan bilgi speklatif, soyut ve pratik yarardan hali deildir. yle olsayd hibir ekilde hikmetle
ilikili olmazd. nk buyrulduu zere Kendisine hikmet verilene byk hayr da verilmitir. Fakat yine de bilginin bu eidi ve dzeyi Pragmatik felsefenin varsaymlaryla veya bilgi faaliyetinin kendisinden amaladklaryla kartrlmamas gerekir.
Gndelik hayatmz iin gerekli olan bilgi bunun bir parasdr. Akl-
Mea, geimlik iin akln bize salad pratik bilgiye iaret eder. Ancak bizim eya dnyasyla olan ilikimiz sadece bundan ibaret deildir. Varlkla
hangi boyutta ilgiliysek, bilgimiz bununla ve yeterli olduu kadaryla snrldr. Mesela bir aacn birden fazla boyutu ve bilgi deeri vardr. Bir kereste tccar iin, aatan ka metrekp kereste hasl olduu nemlidir. Botaniki iin onun yaps deney ve aratrmaya konudur. Bir ressam veya air
ok daha farkl bir perspektiften aaca sanat asndan anlam ykler. Ona
206

Bilgi Neyi Bilmektir?

daha btncl (rifne) bir gzle bakabilen iinse, bunlar ieren ve fakat
aan boyutta bir anlam dzeyine sahiptir. Kurumu bir aa keresteci iin
ekonomik piyasa deeriyle, botaniki iin geirdii istihalelerle, air ve ressam iin hayat, lm ve hzn hatrlatan zelliiyle anlam kazanrken,
hikmet gzyle bakabilen irfan ehli iin, belki de aa, Allah zikretmeyi
unuttuu iin kurumutur. Neden bu birden fazla bak alar ve alg biimlerini bir arada tutmann mmkn olduunu dnmeyelim?
Herkes kendi kapasitesi, arzu ve itiyak nispetinde varl kavrar. ndirgeme ve mutlaklatrma olmad srece btn dzeyler birbirine yardm eder, birbiriyle atma iinde olmaz. Hikmet sahibi keresteci olmak
da mmkndr. Nihayetinde hikmet insana hayr salar, varlktan kural
dairesi iinde yararlanmann yollarn izer ve en nemlisi varln insann
teshirine ayrlm bir alan olduu fikrini telkin eder.
Eer btn bu srecin sonunda hamd ve ibadet bilinci hasl oluyorsa,
maksat da hasl olmu demektir. badet, varlkla birlikte harmoniye katlmak, secde eden ve zikrini hi eksiltmeyen her eyle ortak bir bilinci paylamaktr. Bilgi ve bilme, tecrbe, anlama ve itiraktir. Bilgi, sadece bilme
(kuru bilgi veya malumat) seviyesinde kalmaz. Bileni, hakknda bilgi verdii Hakikate katar. Ve onda derin bir sevginin domasna yardmc olur.
Btn meru, gerekli ve masum ihtiyalarn karlanmasn salayan bilgi
faaliyetinin tesinde asl bilginin amac Marifetullah ise, bu durumda bilginin aka (Mehabbetullah) yol amas kanlmazdr. Aksi halde bilgi faaliyetinden hakiki ve nihi maksad hasl olmamtr. Fuzuli buna iaretle
yle der:
lim kesbiyle pay-i rif at
Bir hayal- muhal imi ancak
Ak imi her ne var alemde
lm bir kyl kal imi ancak
Daha balangta ilm ve alemin ayn kkten geldiine, alemdeki
alametler btnnn bilgisinin bizi Allah bilmeye gtrdne ve aslnda ilmin hakiki gayesinin bu olduuna iaret etmitik. Fuzuli, eer bilgi edinmeden aksi bir gaye kast ediliyorsa, yaplan iin kyl kl kabilinden dedikodular (ii bo akademik alntlar, sonu gelmeyen tartma ve
mnazaralar) olduuna iaret etmektedir.
207

BLG NEY BLMEKTR

Bilgi ve bilgilenme sreci, nesneler btnn konu alr. Evrendeki


maddi, tabii ve organik tm nesneler ve bunlarn srp gitmekte olan varlklar yaratlm bulunuyorlar. Kitap boyunca iaret ettiimiz zere, evrenin nceden yaratlm olmas, her eyin kadim bir noktada olup bittii
anlamna gelmiyor. Her an yaratl devam ediyor. Tpk kalemin kat
zerinde yazmaya devam etmesi gibi. Varln sonu, kalemin yazmay brakt andr. O halde btn varlk, Yaratcnn fiili iradesi ve mutlak mdahalesi altndadr.
Varlk bilgisi (Marifetll-halk) aslnda Allahn bilgisidir. nk varl yaratan Allahtr, yaratt varlk aleminde Onun ilmi (bilgisi), iradesi
ve kudreti vardr. Ayrca btn varlk isimlerin ve sfatlarn tecellisidir. nsan varlk, tabiat olaylar ve sren yaratlta cari olan yasalar (Snen) hakknda bilgi sahibi olduu zaman Allahn ilminin, bilgisinin bir blmne
muttali olmu olur. u var ki, bilmesi gereken ilk temel bilgi udur: nsan
hangi yetkinlikte olursa olsun, Allahn ilmini ihata edemez; ancak bir blmne, hatta kck bir blmne muttali olabilir. nsann mlk ve
iktidar gibi bilgisi de mutlak deildir. Nihayetinde insana ilimden az bir
ey verilmitir. u halde her bilenin stnde bir bilen var ilkesi yannda, insann mutlak bilgiye sahip olamyaca bilgisine sahip olmas en
yksek ve gerekli bilgilerden biridir. Ben bu baary, bu gc, bu serveti veya bu bilgiyi salt kendi bilgimle ve gayretimle elde ettim. dedii zaman, Hakikate kar byk saygszlkta bulunarak izafi olan mutlak olan
karsna karm olur.
Bu kavramsal erevede btn varlk alemi alametlerden ibaret olup,
Allaha iaret eden ayetler mecmuasdr. Alametler zerinden alemin
ilmine, bir blmnn bilgisine sahip olmas bilgi edinme abasnn en
yksek ahlaki hedefidir ve bunun insann varoluuyla yakn bir ilgisi vardr.
Zannedildiinin aksine, alem canl bir varlktr. Organik bir btndr,
mucizelerin gsteri alandr; Allaha her an secde eder, onu tesbih eder.
bir bilin tar. Bu bilinci bilgiyle renir ve biz de bir bilinle buna itirak ederiz. Varln bir i bilince sahip olmas, onun ileyiini mmkn klan yasalarn bilinmezlii sonucunu dourmaz. Bu yasalar, varln hayati
faaliyet biimleridir. Bir ksm bilinebilir. u devenin NASIL yaratldna bakmyorlar m? (88/Gaiye, 17); Yeryznde gezip dolan da yaratln NASIL baladna bir bakn. (29/Ankebut, 20).
208

Bilgi Neyi Bilmektir?

Nasl sorusunu sormak mmkndr ve cevap ksmen alnabilir. Modern insan, bilimlerin gelimesiyle bir ok tabiat olaynn nasl vuku bulduunu rendi. Fakat nasl sorusuna doru veya doruya yakn bir cevabn verilmesi niin sorusunun tam cevab deildir.
Nasl sorusuna bulunmu bir cevap veya cevaplar btn, hi bir zaman tek ve ebedi cevaplar deildir. nk varlk aleminde her an bir yeni bir olu sz konusudur. Yaratl olua, olmakla engel deildir.
Bazlar buna deiim diyebilir. Ama bir evrim yoktur.
Evrim, imkanszdr. nk yaratlta, yaratln tabiatnda ve dzeninde hi bir eksiklik, kusur yoktur. Gzn evir, bak! atlaklk, kusur
var m? Evrim, eksiklikten ve ilkellikten mkemmele doru giditir:
Rahman (olan Allah)n yaratmasnda hibir eliki, kusur ve uygunsuzluk (tefavt) gremezsin. te gz(n) evirip gezdir; herhangi bir
atlaklk (bozukluk ve arpklk) gryor musun? (67/Mlk, 3.)
Evet, bizler mkemmel bir varlk leminde ve fakat kusurlu bir dnyada yayoruz; ynelimimiz kemale ve mkemmele dorudur. Kemale ermek ve kamil insan (nsan- kamil) olmak sadece bir arzu deil, varoluumuzun hakiki anlam ve amacdr. Kemal, kiinin bilgi sahibi olmasyla elde edilir. Fakat muhakkak ki salt bilgi kafi deildir. Bilginin imana dnmesi ve salih amelle desteklenmesi lazmdr. Bundan dolay defalarca
man edenler ve salih amellerde bulunanlar eklinde iman ve amel bir
arada zikredilmitir.
Bilgi nefsin bilgisi (Marifetnnefs) ve varlk leminin, yani yaratlmlarn bilgisi (Marifetlhalk) zerinden Allah bilmektir, yani szn z
Marifetllahtr.

209

You might also like