Professional Documents
Culture Documents
Ali Bulac - Bilgi Neyi Bilmektir - IsikAkademiY PDF
Ali Bulac - Bilgi Neyi Bilmektir - IsikAkademiY PDF
AL BULA
Ali BULA
1951 ylnda Mardinde dodu. lk ve Orta renimini
Mardinde yapt. stanbul Yksek slam Enstits (1975)
Edebiyat Fakltesi Sosyoloji Blmnden (1980) mezun oldu.
eitli dergi ve gazetelerde yaz ve aratrmalar yaynland. Dnce Dergisi, Kitap Dergisi, Bilgi ve Hikmet Dergisi, Szleme
Dergisi, Bilgi ve Dnce Dergisinin kurulularnda aktif olarak grev ald, yayn ynetmenlii yapt. 1978 ylnda Trkiye
Yazarlar Birlii Fikir dln ald. slam ve Demokrasi kitab Bonaka ve Arnavutaya evrildi. Halen Zaman Gazetesinde ke yazarl yapmaktadr.
Yayn Numaras
01
Basm Yeri ve Yl
alayan Matbaas / ZMR Tel: (0232) 252 20 96
Temmuz 2005
Genel Datm
Gkkua Pazarlama ve Datm
Alaykk Cad. No: 12 Caalolu/STANBUL
Tel: (0212) 519 39 33 Faks: (0212) 519 39 01
Yeni Akademi Yaynlar
Emniyet Mahallesi Huzur Sokak No: 5
34676 skdar/STANBUL
Tel: (0216) 318 42 88 Faks: (0216) 318 52 20
www.yeniakademiyayinlari.com
NDEKLER
NSZ.....................................................................................................7
l
BATI FELSEFESNDE BLG SORUNU .............................................11
dealizm-Materyalizm...............................................................................28
II
SLAM KELAMCILARINDA BLG SORUNU ...................................35
slam kelamclarna gre bilgi ..................................................................35
Ek Not: Teknik, resim ve medya bilgisi ....................................................51
III
KURAN VE BLG ................................................................................53
Yaratma ve bilgi........................................................................................53
Gaybn bilgisi ..........................................................................................59
nsan bilgisinin kayna............................................................................65
Deerlerin ve hkmlerin kayna............................................................67
IV
GELENEKSEL VE BLMSEL BLG...................................................73
Kopua urayan zihnin bilgisi ..................................................................73
niversitenin ve uzmanlarn bilgisi ..........................................................78
V
SOSYAL BLMLERN PARALARI: NSAN VE TOPLUM..............87
Toplumlarn tasnifi ve ina.......................................................................87
Sosyal bilimlerin bat-d yz.................................................................90
Bilimlerin yarat.....................................................................................92
Sanatn kurtarcl ..................................................................................94
Sanatn bilgisine dair.............................................................................96
VI
AKIL VE TREVLER .......................................................................101
Akln tanmlar, ilkeleri ve trevleri.........................................................102
Akl ve vicdan.........................................................................................108
Kuran ve snnette akl ve vicdan...........................................................112
Din-bilim, iman-akl atmas ................................................................117
VII
MODERN BLM GREKO-SLAM MRASI MI? ...............................131
slama hal kanunu.........................................................................141
Tarihen lmek ........................................................................................149
VIII
MODERN BLM VE HAKKATN
BLGS ARASINDA NSAN...............................................................151
IX
MARFETL-HALK ..........................................................................169
lahi cmle .............................................................................................169
Varl alglama biimi............................................................................174
Hakikat, birlik ve okluk ........................................................................177
Alem ve bilin ........................................................................................179
Bir kader zere zgrz .........................................................................182
Rahmann nefesi (Nefesr-Rahman) .....................................................183
X
DN BLMLE ATIABLR .............................................................189
XI
BLG NEY BLMEKTR?..................................................................195
NSZ
Hamd, alemlerin Rabbi Yce Allaha mahsustur. Salat ve selam son elisi Hz. Peygamberin, onun temiz ev halk, erefli ashab ve onun gsterdii Doru Yolu izleyenlerin zerine olsun.
19. yzyl, bilimin mutlak hakimiyetini ilan ettii bir yzyl oldu. 20.
yzylda ise bilimin her eye gcnn yetmedii ve insann anlam haritas konularnda dikkate deer eyler sylemedii anlald. nsann sren
anlam araylar ve teknolojinin tahripkar amalarla kullanlmas olgular
modern bilime daha eletirel baklmasn kolaylatrd.
21. yzyln insann anlam araynn srecei bir yzyl olaca anlalyor. Bu aray, bilimsel yntem ve modern bilim erevesinde deil, fakat onun verilerinden yararlanmakla beraber onu aan farkl bir bilgi ve
bilgilenme temelinde srecektir. Sorun, bilmek veya bilimle aklamaktan ok, bilginin kendisi ve insan iin tad akn (mteal),
btn ve te anlam btnnde yatmaktadr.
Bu konuda slam gl bir iddiaya sahiptir. Bu iddiay bir dava ve davet olmaktan karan ey, Hakikatin Bilgisini ve ona duyulan sevgiyi
nemsizletirip insann btn dikkatinin bu dnya zerinde toplanmas
ve modern bilimin de bundan baka bir eyi dikkate deer bulmamasdr. Bunun yol at beeri durum ve sonular, derinlemesine ele alnmasn gerektiren nemli konulardr.
Mevcut dnyann sorunlu olduunu, bir krizin iinden getiini ve bilimin bu trajik beeri duruma herhangi bir zm nermediini sylemek
byk tepkilere yol ayor. Hele bunu slamn referans kaynaklarn ve tarihsel mirasn esas alp syleyenler bir kere daha kuku ve tepkiyi hak ediyorlar. Hemen zaten Mslmanln bilimle tartmal veya sorunlu ilikiler yaad ne srlr ve Batda Hristiyanlk ile bilim arasnda yaanan
atmann bir izdm Mslmanlarn dnce tarihinde de aranr.
7
nsz
yaygn kanaattir. 19. yzylda Ernest Renan, Mslmanlarn tabii olarak kafa yaplarnn bilim retmeye ve bilimsel dnmeye yatkn ve elverili olmadn sylemekten ekinmiyordu. Bu iddiaya felsefi ve soyut dnme yetenek yoksunluunu da ekleyenlerin says az deil. Hatta hi bir gereklik temeli olmad halde ve sanki ontolojik anlamda (varlk yaps itibariyle) farkl ftratlara sahip imiler gibi, Batda yaayan insanlarn akli dnmeye,
Douda yaayan insanlarn ise dine ve duyguya yatkn olduklar ve bu
zellikleriyle kategorik olarak birbirlerinden ayrldklar ne srlmtr.
yle olsayd, akl a kabul edilen 18. yzyla gelinceye kadar Kta Avrupasnn nasl olur da yzyllar boyu -en azndan Auguste Comteun tasnifiyleteolojik ve metafizik dnemler yaadn aklamak mmkn deildir.
Ontolojik ve tarihi adan bu ayrmn hibir gereklie dayanmad aktr;
znde rk olmann tesinde btn insanlk tek ve ortak olan bir ailenin
yesidir; anne ve babalar Adem ve Havvadr, onlar da topraktan yaratlmlardr.
Ancak insanln dnce tarihi yakndan ve ok daha objektif veriler
nda incelendiinde, sadece slam dnyasnn deil, daha nce bata
eski Yunan olmak zere -ki Yunan miras byk lde Dou hikmetine
ve oradan yaplan intikale dayanyordu- kadim ran, Babil, Hind, in,
Msr vb. din ve tefekkr havzalarnda ok nemli saylabilecek ilmi gelimeler olduu ve her bir havzada yaayan insan topluluklar, ilmi alma
ve gelimeleri kendi alem tasavvurlar, dnya telakkileri ve gndelik/pratik ihtiyalar dorultusunda alglayp kullandklar grlr. O halde ilmi
gelimeyi ve tefekkre dayal zihni etkinlii tek bir ktaya, bir rka veya bir
kltr havzasna hasretmek, tarafl bir tutum olduu kadar, znde rklktr. Eer mutlaka bir takm srama noktalarn ve bunlarn yol at
devrimci gelimeyi -zellikle bilim sz konusu olduunda- bir havzaya
mal etmek gerekirse, modern bilimin iki dinamii olan matematik, cebir
ve trigonometri sfrn bulunup kullanlmas ile labratuvarda veya labratuvar artlarnda deney yaplmas veya saysz tez ve hipotezin deneyle snanmas fikri ve uygulamas tamamen Mslmanlara aittir.
Tarihlerin aka gsterdii gibi, ilk dnemlerinde Arap yarmadasnda kp ok ksa zaman diliminde Kuzey Afrikadan Cava adalarna, Yemenden Azerbaycana kadar hzla yaylan, Balkanlar ve ber yarmadasn (spanya) snrlar dahiline katan slam da zellikle Abbasiler dneminde felsefe, sanat, edebiyat ve ilim alannda byk bir srama yapt, Badatta Halifeler tarafndan desteklenen Beytl-Hikme araclyla evre
9
kltrlerden klliyetli miktarda tercmeler yapld. yle ki, sava anlamalarnda Mslman halifeler, sava tazminat olarak kitap istiyorlard.
Daha sonralar Kahire, am, Semerkant, Buhara, Kurtuba, Grnata, stanbul vb. byk ilim ve kltr merkezlerinde bu sre daha da ilerletildi ve
kta zerinde byk medeniyetlerin kurulmasna yardmc oldu. slam
dnyas, sadece kendisi iin deil, Bat iin de byk katklar salad.
phesiz slam dnyasnda nev nema bulan ilmi gelime ve faaliyetin
alglan, ondan beklenen yarar ve fonksiyonlarn nitelii ile, sonralar Aydnlanma ile birlikte Batda ortaya kan bilimsel hareket arasnda nemli
farklar var. Bugn aratrmaclar maalesef yeterince buna dikkat ekmiyorlar.
Oysa slamn tarih iinde ilme yapt katklar, tabiat bilimlerinin gelimesinde oynad hayati rol ve felsefenin slam dnyasna giriiyle ortaya kan zihni problem, Aydnlanmann ana ilham kaynaklar arasnda yer
almaktadr. Bunun yannda slam dnyasnda gelien felsefi tartma, fikri alm ve ilmi hareketin Rnesans ncesinde ve sonrasnda Avrupa zerinde brakt derin etki ancak son yllarda kavranabilmitir. slamda din
ve felsefe ya da vahiy ve akl arasndaki iliki ile Hristiyan Avrupasnn
zel artlarnda din ve bilim ya da iman ve akl arasnda yaanan iddetli atma srasnda teekkl etmi bulunan anahtar terimler ve formle edilen dnceler insanlk tarihinde yepyeni bir tefekkr alannn ortaya kmasna yardm etmitir.
Konunun yeterince farknda olanlar, bu tartmann hl etkisini ve
canlln devam ettirdiini bilmektedirler. nk Batda gelien bilimsel hareket ve onu mmkn klan bilimsel yntem bugn ok ynl
tartma ve eletirilere konu olmakta; ok sayda sekin zihin, bu trden
bir bilimin insana son tahlilde yarar m, yoksa zarar m getirdii sorusunu sormaktadr.
Bu nemli konu daha kapsaml bir erevede ele alnmay gerektirir;
nitekim biz bu konuyu slam Dncesinde Din-Felsefe, Vahiy-Akl likisi adl kitabmzda tarihi seyri ve bugnk durumu gz nne alarak
ele aldk. Ancak daha geni bir okuyucu kitlesini bilgilendirmeyi amalayan bu almann yeterli olacan dnyoruz. Bu mtevazi almann
gemiin aydnlanmas ve bugnk sorunlarmza bir k tutmas bizim
en byk temennimizdir.
aba bizden, baar Allahtandr...
Ali Bula
10
I
BATI FELSEFESNDE BLG SORUNU
Bat dnce tarihinde felsefi dn megul eden konularn banda Bilgi probleminin geldii herkesin malumu.
Greklerin bilgi problemi (epistemoloji) ile bu kadar ilgilenmelerinin
sebebi, bilginin kendisine duyduklar derin sevgi deil, dorudan bir
vahiy gelenei iinde tefekkrde bulunmam olmalardr. Hi kukusuz,
zellikle Sokrat ncesi filozoflarda ve hatta Eflatuna kadar uzanan izgide vahiyin belli belirsiz bir etkisi olmutur. Bir blgede veya belli bir topluluk (kavim) iinde ortaya kan bir peygamberin teblii durgun suya atlan ta gibi, dalga dalga evreye yaylr, elbette merkezden uzaklatka
dalgalarn etkisi zayflar. Bu etki, szl gelenek, mitoloji (esatir), iir, hikmetli szler, masallar vb. yollarla -ama kukusuz deierek ve bakalaarak- devam eder. yle veya byle, tarihin hibir dneminde beeriyet
peygamber teblilerinden btnyle yoksun kalm deildir.
Kadim anlatmlara gre, bir ihtimal, Yunanda tanrlarn tanrs olarak
vasflandrlan Zeus, aslnda dris aleyhisselamn valisiydi. Hz. dris, dnyay drt idari blgeye ayrm ve Zeusu dini tebli etmek zere Yunanistana gndermiti. Yunan geleneinde Hermes veya Hermeslerin Hermesi
olarak bilinen ahsiyetin veya referansn da Hz. dris olmas kuvvetle muhtemeldir. Zamanla Yunanllar, tebliin asln unuttular, eski pagan ve oktanrl dinlerine dndler, salih bir vali ve tebliciyi tanrlatrdlar.
Sokrat ncesi byk filozoflar eitimlerini Douda yapmlardr. 15 ila
30 sene arasnda Douda tahsil grmeyene Yunanllar hakim/bilge demezdi. Ve bu yoldan hem Peygamber teblilerinin etkisi ve hem Dou
Hikmeti onlarn dnce dnyalar zerinde bir lde messirdi, mesela
Sokrat sonrasnda bile Eflatuna Greke konuan Musa denmiti. Ancak
11
eski Yunanllar dorudan peygamber tebliiyle karlamadlar veya kendilerine ulaan peygamber teblii zerinden uzun zamanlar geince hem teblii yapan kiileri hem tebliin kendisini bakalatrdlar. Doudan rendiklerini de yerleik dini gelenek ve inanlar karsnda arasal bir malzeme
olarak kullandlar.
nsan hayatnn soyut anlamda en esasl meguliyeti olan dnme faaliyetinde dorudan vahiyi referans almayan bu gelenekte, bilgi tabii olarak problem olacakt ve bu erevede Grek felsefesinin vazettii bilgi
konusu bir problem olma vasfn koruyarak bugne kadar gelmitir. Sz
konusu problemin iki ekilde formle edildii bu gelenekte, zaman zaman
bilginin deeri ile bilginin kayna ya bir arada ele alnm veya ounlukla ayr kategoriler eklinde formle edilmitir.
Bilgi konusunun bu tarz telakkisi veya ele aln eklinin genel bir kritiini yapmak nemli olmakla beraber, biz burada yalnzca problemin ana
hatlarna iaret etmekle yetineceiz. Ancak buna gemeden evvel genel anlamda Bat dncesinin bilginin kendisinden neyi anladna yakndan
bakmakta yarar var.
Hatrlanaca zere, Grek dnrlerinde ve zellikle Skolastiklerde
bilgi problemi, kendi bana bamsz bir konu olarak deil, genel felsefe
problemleri iinde ele alnmtr. Bunun balangta varlk, tabiat ve insann anlamn aratrma abasyla yakn bir ilgisi vard. Pisagora gelinceye
kadar bu konularn felsefeden ok ve belirgin olarak felsefi olmayan
dnme biimi, hikmet ve bir tr hikmet perspektiflerinden ele
alndklarn sylemek mmkndr. bn Nedime gre isim babas olan
Pisagorun kelimeye ykledii anlam dzeyi itibariyle Hikmetin kaybedilmesi ve geriye sadece sevgisinin kalm olmas anlamnda felsefenin
ortaya kmas, hikmet dnemi ile felsefe dnemi arasnda esasl bir
kopua iaret etse bile, etkileri sonraki dnme biimlerinde srmtr.
Ancak Yenia filozoflar, bilgiyi dorudan dier felsefe problemlerinden ayr ve kendi bana bir felsefe konusu olarak ele almay tercih ettiler.
Bilginin felsefeden bir tr kopuu demek olan bu yeni perspektif, sonraki
dnemlerde zihinsel kopuun zeminini hazrlayan nemli bir amil oldu.
Bu dnemin filozoflarnn zerinde ittifak ettikleri husus, bilginin insan
bilinci ile bu bilincin kendisine yneldii ey, yani nesne arasndaki ilgi noktasnda toplanmaktadr. Sz konusu telakkide bilincin sahibi Suje (zne);
nesne ise Obje kabul edilmi oldu. Buna gre, bilgi suje olan bilincin
12
sahibi ben ile bu sujeye ynelen ve alglama, kavrama ve dnme konusu olan obje (nesne) arasndaki ilgiden ibaret bir ereveye oturtuldu.
Bu kukusuz nemli bir noktadr; nk daha sonraki dnme biimlerinin ortaya koyaca gibi, znenin yneldii obje ve objelerin dnyasnn
neredeyse tmyle salt fiziki gereklik olduu ve sadece bununla snrlandrld, hatta btn varlk aleminin fiziki gereklie indirgendii grlecektir.
Varlk yaplar asndan bilen ile bilinen (bilgiye ve bilmeye konu
olan), ayn ey olmamakla beraber, bilinenin zihinde oluan eyann sureti olmas, bu ikisi arasnda mutlak bir ayrmn yaplmasn imkansz klar.
Felsefenin suje ve obje eklinde yapt kategorik ayrmn ontolojik adan mutlak bir deeri veya eya dnyasnda dorulanabilir bir karl
yoktur. nk sonuta bilen sujenin fizyolojik varl, d dnyann objeleriyle ontolojik birlii paylar. Varlk kukusuz bir ve bir btndr; ben
ile varlk ayn deilsek bile hakikatte biriz. Ancak fizyolojik gerekliin
tesine sujenin bilme edimini mmkn klan varlk tohumu, mahiyet bakmndan ne fizyolojik gerekliin ne de d (zahiri) dnyann mahiyetiyle ayn cevherin bir paras veya bir rndr. Hi kukusuz sonuta bilen insann dnyevi tabiat, bu dnyann yani maddi tabiatn bir parasdr. Ama bilme yetisi dnyaya ve dnyevi tabiata ait deil, baka bir varlk alanna aittir. Sujeyi objeden ayran temel farkllk, dnyevi tabiatnda
ikin (mndemi) olarak bulunan lahi zdr. Bu da bize gsteriyor ki
suje, yani dnen varlk (Res cogitans) ile yer kaplayan varlk (Res extansa) arasnda kategorik bir ayrma gittiimiz zaman, bu temel faktrn belirleyici zelliklerini gz nnde bulundurmamz gerekir.
D dnya ile iliki kurulduu anda, eya dnyas ve fenomenlerin zihinde meydana getirdikleri yansmalar asndan da baktmzda durum
aa yukar ayndr. O halde suje (zne) ile obje (nesne) arasnda varolduu ne srlen ayrlk, zorunlu olarak bir kopua sebebiyet verecektir
ki, bu modern bilginin retildii bilimsel yntemin en nemli handikaplarndan birine iaret eder. Modern bilgi teorileri, insan zihninin urad
epistemolojik kopuun trajik sebeplerini gz ard ederek bilginin mmkn olabilecei varsaymna dayanmakta ve fakat aslnda problemin can
alc znn gz ard edilmesine sebep olmaktadrlar.
***
Kendiliinden anlalaca zere bu varsaym nemli bir problem alan yaratmaktadr. Buna mesafe duygusu diyebiliriz. Dnce yerine
13
duygu kelimesini sememizin sebebi, dncenin ou kere ve sahip olduu zellikler dolaysyla belli ve nceden farknda olunan bir yap-ta
olma vasfna sahip olmasdr. Eer bilim adam, aratrma ncesinde belli
bir dnceye sahipse, bu zaten onun temel kavramsal modelinin teekklnde rol oynayc bir faktr olarak var demektir. Oysa en azndan eskiden
oka itibar edilen iddiaya gre, bilim adamnn balangta her trl n
yargdan arnm olarak ie balad sylenir durur. Sadece bir varsaymdan ibaret olan bu iddiann doru olduunu kabul etsek bile, bilim adamnn her trl duygudan arnm olabileceini dnemeyiz. Dnebilsek bile, bu, bize bilimsel faaliyetin ancak tamamen duygusuz veya duygularn sk bir ekilde bastrm, ket vurup bask altna alm insanlara zg bir ey olduunu kabul etmemizi zorunlu klar. Byle bir kabuln bilim adam denen insann, bilimsel faaliyetin srd alanda ve zamanda
baka, bilimsel faaliyetin srmedii alanda ve zamanda farkl olduunu,
ruhsal bakmdan iki ayr kiilie sahip olabileceini varsaymamz gerektirir ki, byle bir ey mmkn deildir, eer herhangi bir bilim adam iin
bu derin blnme sz konusu ise, buna izofreni denir.
Aksini iddia etme temayl gl olsa bile, insanda duygu dnceden ok daha nemli derecede rol oynar. Duygunun bir zellii bilin
ve dnceyi de iermi olarak insanda belli belirsiz, flu bir atmosfer olarak zihinde ve ruhta daima varln hissettirme kabiliyetine sahip olmasdr. imdi bu perspektiften zne-nesne ilikisinin mahiyetine bakalm:
Nesnelerin veya olgularn nesnel bilgisini elde etme srecinde kullanlan yntemde;
a. Bilgisine sahip olmak istediimiz ey, ona belli bir uzaklkta olabildiimiz,
b. Onu her yn ve btn boyutlaryla gzlemleyebileceimiz ey olmaldr.
Bu grnrde, sonucun gvenirlilii asndan nemlidir, ama mantksal adan imkanszdr. nk hangi insani durum ve konumda olursak
olalm, bilgisine sahip olmak istediimiz ey ile aramzda olmas gereken
mesafenin snrlar her zaman belirsiz kalacaktr. Szgelimi ben hakkndaki bilgiyi ben kendimi gzlemleyerek ya da deneyerek, kendimi tecrbe
konusu yaparak elde etmek isteyeceksem, ben ile kendim arasnda bir mesafenin olmad muhakkaktr. Ama kaba bir maddeci, bendeki eyi dlatrmak ve nesnelletirmek suretiyle, bilinebilir bir bilgiye dntrebileceini dnebilir. Bu dnce aslnda absrdtr.
14
Bu da bize gsteriyor ki, biz ey(ler) hakknda kendi bamza ve tmyle nesnel, nihai, doru, eksiksiz bir bilgiye sahip olamayz. Mutlaka
kontrolden kaan birtakm unsurlar ve zellikler olacaktr. Gzleme veya
deneye konu olan gereklie ve onun iinde yer ald evreye btnyle
nfuz etmemiz neredeyse imkansz olduundan, bu srete elde ettiimiz
bilgi konusunda daha alakgnll ve ihtiyatl olma mecburiyetimiz var.
Bu durumda kk-fikir ve bunlardan beslenen kanaatlerimiz daha nceden
gerek bunlar gerekse ey(ler)e ilikin ilk bilgilere bal olursa (yani ey u
veya budur, sen de eye veya eylere yle ve byle bak, diyen ncl bilgi=vahiy bilgisi) ey(ler)le aramzda birbiriyle elimeyen, birbirini nefyetmeyen, aksine akan, buluan bir temel kurulur. eylerin hakikati ve
hatta eer nemseniyorsa Hakikatin Bilgisi iin ilave g ve yardmlara
ihtiyacmz vardr. Hz. Peygamber (s.a.s.)e atfedilen Allahm, bana eyann hakikatini olduu gibi gster. duas ilave g ve yardma iarettir. Bu
laedriyecilikten farkl bir eydir. Laedriyecilik veya genel anlamdaki agnostisizm, basit bir zihin tembellii veya aldatc konforun peindeki ruhun kendi asli kknden kadr.
Diyalektik maddecilik bilginin gerek kaynan zne-nesne kartlnda bulur. Bu kartlk biimler zerinden bilincimize vurur, orada aynada nesnelerin grlmesi gibi yansr. Maddeci olmamakla beraber John
Lock da buna yakn bir dnceye sahipti. O zihnimizi deney ncesinde
bo levha gibi gryordu. Maddeciler de, maddenin kendisinde srp giden elikinin ayna yerine konulan bo-bilincimize yansdn ve grntlerin bilgisinin bu ekilde ortaya ktn savunuyor.
Fakat burada bir problem var: nsan, deney ncesinde olduu gibi deney ve gzlem srasnda da kendinden devaml bir ey katmaktan kurtulamaz. Kendinden katt eyler ile bilincine yansyan objektif/nesnel eyler arasndaki ayrm yapabilecek somut, evrensel ve herkese teyit edilmi genel geer kriterlere sahip deiliz. nk ou zaman mahedemiz dahilindeki tabiat alann biz resmederiz; onun fotorafn ekemeyiz. Resim, birok faktrn bir araya gelmesiyle insana zg bir yorumdur. Tabiat bilimlerinde olduu gibi sosyal bilimler ve beeri durumlarda
da objektif bir fotoraf yoktur; bizim yaptmz resimler vardr. Resim ise bir tefsir, bir tevil, bir okuma biimi, bir yorumdur. Son yllara
kadar bilim adamlar hep tarafsz ve objekteif fotoraflar ektiklerini iddia etmilerdir.
16
kullanlmayan bir organ zaman iinde i gremez hale gelirse, bunun gibi zihin (modern zihin) sadece maddi olgular zerinde younlama sonunda maddi olmayan veya maddenin bnyesinde ikin olarak bulunan
her eyi kavrayamayacak bir duruma gelmi oldu. Bu bak as dolaysyla, insan denen karmak ve ok ynl yapda maddi olmayan btn boyutlar trajik bir biimde felce uram, baka bir ifadeyle zihin pas tutmu
bulunmaktadr.
Pozitivizm, grnrde din-d bilgiyi esas almakla beraber, gerekte
dini kesinlik fikrinin dorudan sekler ve dolayl yndeni seklerletirilmi ifadesidir. Temel varsayma gre doru ve kesin bilgiye, gzlemlenebilir olgularn incelenmesiyle ulalacakt. Bu sayede verili dinin (bu byk lde Hristiyanlk teolijisi ve bu teolojinin bak asn simgeler)
hareket noktas olan metafizie karlk, salt fizik dnyann olgular kesinliin iman derecesinde kullanlmasna allmtr. Gemite kesinlii
dinde arayanlar, bu sefer ayn kesinlii pozitivizmle bilimsel bilgide
bulacaklarn dnmlerdir.
Pozitivizm ile kilisenin rtme noktas olan kesinlik her iki durumda biri dierinden daha farkl bir despotlua yol at. Pierre Thuillier, hi
deilse kilisenin ahlaki ve ahlak bir yn vard, (pozitivizmle temellenen) bilimsel bilgi bu ynden de yoksundur. der. Ahlaki olann yokluu,
bilim sayesinde toplumun ve dnyann da bir makina gibi dzenlenip denetlenebilecei fikrini ortaya kard. Bu, modern siyaset trlerinin, eitli toplum mhendisliklerinin, otoriter ve totaliter ynetim biimlerinin
hepsine ilham kayna oldu.
d. Pragmatizm: ngiltereye bir hmanizm olarak geen bu felsefe,
ada Amerikan toplumunun dncesi saylr. Bu dn ekli, bir i
ve eylem felsefesi olarak kabul edilir.
Dncenin pratik amalar iin kullanlmas dncenin doasna aykr deildir. nsan yapp etmelerini belli bir dnceye gre yapar. Dnce bir tr ve hatta en esasl bir klavuz durumunda i grr. Bu adan
pratik amal dnce doru bir dncedir. Fakat dncenin pratik
amalardan daha fazla ve stn bir nemi var. Biz her eyden evvel varln anlam boyutunu, Hakikatn mahiyetini ve kaderimiz gibi konular
merak eder, bu yndeki merakmz giderici araylara gireriz. Baz olaylar
ise bizi derin bir ekilde hayrete drr. Dnce tmyle pratik amalarla snrlandnda, akn boyutundan yoksunlatrlm olarak sadece
20
Batnn kadim tarihinde yaad bir trajedinin ifasz bir hastalk gibi btn dnyaya yaylmas beeriyetin urad en byk felaketlerdin biridir.
Bat, strabn azaltmak veya hastalna ifa arayaca yerde hastaln
beeriyetin hastal, strabn beeriyetin strab haline getirdi.
Grekler, doal olarak bilgi sorununu kavramsallatrmaya kalktklarnda tanrlar geerli ve gvenli bir referans olarak alamazlard; nk bu
tanrlar hem insana karyd, hem de zaten insana dorudan veya dolayl
yollardan vahiy gndermezlerdi. Tam aksine Yunanllar, kendi insani bamszlklarn korumak ve yeryz zerinde daha zerk (ve ayn zamanda zgr) bir hayat alan bulmak zere tanrlara kar Dounun hikmet
kaynaklarndan yardm almak durumundaydlar. Onlar, kendi tanrlarna
itaat etmekten ok, onlarla iddetli atmalara girmeyi kendi onurlar ve
insan olmaklklar adna daha erefli gryorlard. Hatta insann kendi
onurunu korumann tek yolu buydu. Haksz da saylmazlard.
Sonraki dnemlerde, ok tanrcla kar sert bir tutum alan Kilise de,
radikal hi bir yenilik getiremedii iin dnce dnyasnda ayn kaos srp gitmiti. Bir bakma Kilise, bir ok tanry tek bir at altnda toplam, fakat gemite tanrlar ile insan arasndaki mesafeyi ve anlamazl
korumaya devam etmiti. Kilise, dikey anlamda Yunandan gelen etkilere,
yatay olarak da iinde nev nema bulduu toplumun kadim ve yerleik
pagan kltr ve alkanlklarna kar yeterince seici davranmad.
Batda kltrel ve daha zelde zihinsel travmalarn sebeplerini, belki
de bu insan ile tanr ya da Hristiyanlk dneminde insan ile Kilise/din
arasndaki atmada aramak gerekir. Farkl bir gelenekten bakldnda,
Allahn insanla konumas, ona dorudan veya dolayl yollardan vahiy
gndermesi ile onu ynlendirmesi, yol gstermesi durumu bsbtn
farkl bir hale getirmektedir. nk burada Allah ile insan arasnda atma deil, ihsan ve inayet (fazl u kerem) ilikisi vardr.
Modern aa geildiinde bu temel yaklam byk bir deiim geirmeden varln devam ettirdi. Norbert Eliasn iaret ettii gibi, tamamen zgr, tamamen bamsz bir varlk isel olarak tamamen kendine yeterli ve dier btn insanlardan kopuk bir kapal kiilik biimindeki tekil
insan imaj, Avrupa toplumlarnn geliim tarihinde ok eski bir gelenee
dayanr. Bilginin kurumsal bir zne olarak belirmesi ile tekil insann kendisi ve dndaki dnya hakknda bilgiye tamamen kendi gcyle ulaacan varsaymas birbirleriyle ilintilidir. Bu insan figrnn bakalarndan
24
veya salt sebep seviyesine indirgendiinde hikmet kendini geri eker, tekrar derin srlara brnr. Bu sayede grnenden grnmeyene, bilinenden bilinmeyene ulamak istediimizde, grnmeyeni grnr ve bilinmeyeni gereklik dzeyinde bilinir hale getirdiimizde bu hikmeti bulduumuz anlamna gelmiyor; hikmete sebep zerinden maddi ve fiziki bir
form giydirdiimiz anlamna geliyor ki, bu hibir zaman gerek hikmet
sahiplerinin ne yoludur ne bilgisidir.
Bu anlam erevesinde bilimsel aba sebepli ama hikmetsiz bir abadr. Modern telakki asndan olaylarn gerisinde, kkeninde veya ikin
durumlarnda hikmet yoksa onda ikin (mndemi), te veya akn
(mteal) bir ama da yoktur. Bu durumda insan, bildii, bilebildii veya
bilimsel bilgi seviyesine indirgedii fizik gereklie ve bu gerekliin srp gittii dnyaya kendisi (sekler) bir ama ve anlam ykler ve dnyay bu kendisinin verdii amaca gre kullanma, deitirme, dntrme
hakkna sahip olmu olur.
Fakat problem sadece bundan ibaret de deildir. nk eer ben ile
varlk (yani zne ile nesne) arasnda mutlak ve kesin bir kopu ya da aykrlk yoksa, varln fizik gerekliini hikmet boyutundan tecrit ederek
sebep seviyesine indirgediimiz zaman, bu erevede insann kendisi de
salt fizik gereklie indirgenmi olur. Baka bir ifadeyle, fizik gerekliin
ve onun zerinden varlk aleminin akn, te ve ikin bir anlam ve amac
yoksa, insann ve insan hayatnn da bir anlam ve amac yok demektir.
Bu erevede insan kendine diledii trden bir anlam ve ama ykleme
hakkn elde etmi olur. Kendini, benliini merkeze koyar, kendisini aan
her eyi kr bir taassup gsterek inkar eder. Oysa insann kendine ve varla anlam ve ama yklemesi, sadece yapabilirlik (istitaa) anlamnda bir zgrlktr, ama hibir ekilde bir hak deildir. Hak, Hakikatle mutabk
olan meru bir hkmn yerine getirilmesi, tan tam gediinde olmas gibi her eyin yerli yerine konmasdr ki, hak Haktan bamsz deildir.
Modern bak ile slam arasnda temel ayrlk noktas budur. Byle bir
kaos iinde herkes, kendi kiisel telakkilerini, akli yeteneklerini, nefsine ho
gelen eilimleri, istek ve tutkularn (heva ve hevesini), toplumda sahip olduu sosyal ve ekonomik statsn esas alarak, hatta mutlaklatrarak,
hem fizik gereklie hem hayatn kendisine ve dnyaya bir anlam ve ama
ykler. Burada g ilikisinin oynayabilecei roln nemini grmezlikten
gelemeyiz. G tarafndan baarlm btn abalar tarihin mahkemesi
26
olur ve son yarglar g sahipleri tarafndan verilmi kabul edilir. Byle bir
dnyada adaletin, ahlaki yce deerlerin ve insani gerek zgrlk araynn herhangi bir anlam yoktur. Hak, gllerin tayin ettii eydir. Gsz
olann zgrl olmad gibi hakk da yoktur. Modern dnya tam da yle
bir dnyadr; bu dnyann adaletsiz mahkemesinde g sahiplerinin kararlar geerlidir.
***
Eer insann yaratlm olduu gereini kabul ediyor isek, insann
yaratlm olmas bilgi problemiyle ilgili zmlemelerde bir takm zorluklar karr. Zorluklar, yaratlm bulunan insann potansiyel g ve melekelerinin limitlerinin olmas, snrlarnn bulunmasdr. Varlk dnyasnn en gelimi tr olmakla beraber insan yine de snrl ve sonludur.
Sonsuz ve snrsz olana sahip olmak istese de, onun elde edebilecei her
trl iktidar, servet ve bilgi izafi ve snrldr. nk sadece onu Yaratan
bunlarn mutlak vasfna sahiptir.
Kanlmaz olarak insan Allaha kar kendini bir yar iinde grmyorsa gcnn Ondan zayf olacan da kabul etmek zorundadr. Ne
kendi bana akl, ne yer ve artlar srekli deiim halinde olan deney ve
ne de her an yanlma ve eitli fenomenlere ve objelere kar farkl ekillerde tezahr kesin olan sezgi, insan hayatnn geleceini tayin etmee
muktedir bir bilgi kayna olma zelliine sahiptir. Akl, bir dnem dorular vazeder bir sonraki dnemde bunlar tahttan indirir. Akln sorunu,
kendi bana yol gstericilie kalkmas ve kendi bana kald zaman
nefsin istek ve tutkularn akliletirmesidir.
20. yzyln balarnda kesin bilginin deneyle elde edildiini ve deneyle veya deneysel ortamda elde edilmeyen bilginin hibir neme sahip olmadn ne srenler, bugn gemite bu yolla elde edilen bilgileri yeni
deneylerle tashih etmekte veya yanllamaktadrlar. Hatta Karl Poppere
baklrsa, bir ey yanllanmad srece kullanldr ve bu ey kullanl
olma vasf dolaysyla ayn zamanda dorudur. Bu durumda doruluk ve
kesinliin herhangi evrensel ve ebedi bir deeri ve lt yoktur.
Dn natralist sanatn nnde saygyla eilen sezgi, bugn kbik denen
sanat nnde vecd ve istirakla durmaktadr. Sanat, iktisat, siyaset, sosyal politikalar, hukuk, ksaca her alanda sabiteler kalmad. Her eyin hzl bir deiim iinde olduu syleniyor. Pekiyi, bu arada kayp giden insan hayat ve
bu hayat ekillendiren kurallar btnne, ancak snandktan sonra yanl
27
dealizm-Materyalizm
Bat felsefesinin kadim bir konusu olan idealizm-materyalizm tartmas ile zihinsel faaliyetlerden ve yeni teekkl etmekte olan bilimsel disiplinlerden felsefenin ve metafiziin arndrlmas srasnda balayan tartma
arasnda mahiyet fark var. Eflatun, idelerden arketipleri (Ayn- sabite)
anlyordu. Bunlarn ne olduu ve varlktaki tezahrlerin bunlarla olan ontolojik ilikisi temel bir varlk tasavvuruyla ilgilidir. deler kk varlklardr
ve ancak varlktaki tezahrleri, da vurumlar yoluyla onlar hakknda bir
fikir edinilir. Aralarndaki iliki bir tr nesne-glge ilikisidir.
Sanayi devrimiyle paralel ortaya kan yeni dnceler, kadim filozoflara nemli atflar yapmakla beraber aslnda sosyal deiimin paralelinde
28
herhangi bir varlk mevcuttur. Yaratc da maddedir, her grn de maddenin bir rn, bilinteki deiik trdeki yansmalardr.
Bilin ve madde arasndaki ilikinin mahiyeti byle ise, bu durumda
ve kanlmaz olarak bilgi, insan bilincinin dnda bulunan ve ona bal
olmakszn var olan bir maddi yansmadan baka bir ey deildir. Bizim
bilincimiz ayna gibi maddi tabiat ve ondan edindii izlenimleri yanstr.
Dnce beynin, konuma dilin rndr. Zihin kendi bana ve yaratc
bir g olarak zgn ve otantik bir tasavvurda bulunamaz, o darda her
ne varsa onu yanstr ve yansyan eyler arasndaki temel ilikileri aratrr.
Eer madde olmasayd dil olmazd, dil olmasayd beyin olmazd ve beyin
olmasayd dnme de olmayacakt. Biz maddi tabiatn dnda baka hi
bir ey bilemeyiz. Onun bizde brakt ve ondan gelen ey bizim bilgimizin gerek esasdr.
Belli bir dnce geleneinin sren gelimesi asndan bakldnda,
idealizm ile materyalizm birbirlerine kart iki dnce ekli olarak karmza karlar. Ancak bununla beraber iki kart dnce ortak bir nokta
zerinde anlarlar. O da bilginin tek bir eyin rn olmas noktasdr.
dealizm bilginin zn ve yaratcsn ruh kabul ederken, materyalizm
ayn zn ve yaratc cevherin madde olduunu ne srer.
Materyalizmin referans ald maddi gereklikler, zlerinde onlar var
ve mmkn klan Hakikatten arndrldklar iin bizzat kendileri hakikatin yerine ikame edilmi ve bylelikle gerekliin kendisi mutlaklatrlmtr. Oysa Hakikat, kendini birden fazla ve ok eitli ekillerde tezahr
ettirir. Her bir ekil ve tezahr birer gerekliktir. Maddi alem, bu alemin
iindeki objeler, fenomenler, pei sra vuku bulmakta olan olaylar ve unsurlar ne kendi balarna vardrlar ne de ebedi olarak kendi varolularn
srdrme zelliklerine sahiptirler.
Hi kukusuz idealistler, maddi alemin birden fazla ekilde tezahr
eden gerekliklerini ve gerekliin dzeylerini kmsemekle zihinsel bir
yanlgya dmlerdir. Gereklik, ayn zamanda Hakla ilikilidir ve onu
varoluta sahneye karan tarafndan hak olarak tanmlanmtr. Yaratl
haktr. Gerekliin yasas varoluun maddi dzeydeki varlnn devam etmesi, gelimesi ve deimesidir. Ancak hikmeti, bir baka eye gndermelerde bulunmaktr.
Eer gereklik olmasayd en azndan biz ne Hakikat, ne Allah hakknda
bir fikre sahip olabilirdik. Ama biz olmasaydk da Hakikat ve gereklikler
33
vard, var olmaya devam edeceklerdi; baz blmleri, fonksiyonlar itibariyle bizim iin yaratlm olsalar bile, biz onlarn yaratclar deiliz. Allah, varl, maddeyi ve dnyay hak olarak yaratmtr. Bu adan varlk gerektir ve gerekliin ak ifadesidir. Bu bize ayn zamanda bir dil ile, lisan- hl
ile nemli anlatmlarda bulunmakta, nmze bir kitap gibi serilmektedir.
dealistlerin iddia ettiinin aksine, her biri birer vehim ve hayal olan eyler
Allahn varl, ilmi, kudreti ve iradesi hakknda birer ayet, sembol ve delil
olamaz.
Bu temel ve deimez zelliiyle gereklik boyutuyla Hakikatin
farkl ekillerdeki tezahr ve tecellileridir. Bunlar da gerekliin i z
olan Batn, st ilkesi olan Aknlk ve uzants/devam olduu te boyuttur. Bu temel vasf ayn zamanda hayatla tetabuk halinde olup gereklik ve hayat bir ve ayn kaynaktan neet etmektedirler. Nasl hayat en byk mucize ise, ayn ekilde kendisinde ikin (mndemi) bulunan boyutlar itibariyle gereklik de byk bir mucize ve mucizeler dzeneidir.
Gereklii hakikatinden tecrit ettiimiz zaman materyalizm, hakikati gereklikten ayrdmzda idealizm ortaya kmaktadr ki, bu iki dnme ve
aklama tarz da arlktr, yani biri ifrat dieri tefrittir.
34
II
SLAM KELAMCILARINDA BLG SORUNU
ilerlik asndan tam olmalar lazmdr. Gz bozuk olan bir kiinin -mesela miyopsa- nesneleri, belli bir mesafeden nesnelerin ekil ve renklerini
olduklar gibi grmesi ve geree uygun bilgi sahibi olmas mmkn deildir. Burun, kulak, dil ve deri iin de ayn eyler sz konusudur.
Bu zellikleri dolaysyla duyu organlarmz eya ve olaylar hakknda
yerine gre bize kesine yakn bilgiler verseler bile, onlarn bilgileri btn
evren iin geerli olamaz. nk, duyma, gzleme ve alglama gleri snrldr. Gz, belli uzaklktaki nesneleri grebilir, gr mesafesi uzadka
onun gr sahasna giren nesneler adeta biim ve deiik grnmler kazanr. Gz de, kendi gr alanndan daha byk uzaklktaki bir nesneyi
gzlemekle ykml tutulduu iin yanlmalara der, verecei bilgi shhatini kaybeder. 400 mikro dalgann altnda ve 700 mikro dalgann stndeki varlklar grmesi mmkn deildir. Mikroplar plak ekilde gremeyen gz mikroskop kulland zaman grr. Bunun gibi st limiti aan
varlklarn durumu da yledir. plak gzle grlemeyenin varl nasl inkar edilemiyorsa, st limiti aan varlk ve boyutlarn (mesela meleklerin ve
cinlerin) varl da inkar edilemez. Bir odann iinde binlerce grnt var,
ancak biz bir televizyon alcs kullanmadka onlar gremeyiz. Televizyon sayesinde bulunduumuz yerden on binlerce kilometrelik mesafedeki
varlklar, hatta hareket anndaki grntlerini (canl yayn) grebiliriz.
stanbuldan New York veya Kahiredeki ses ve grntler alet olmadka
grmeyiimiz onlarn varlklarnn olmad anlamna gelmez. Gzn gr alan dnda kalanlar gz ve onunla gren insan iin artk gayb saylr. Gayb gzn nnde olmayan, aksi durumdaki mahede ise gzle
grlen, mahede edilendir. Gayb bir baka adan akn (mteal) olan ifade eder.
Grme ve gr ile idrak (alg) arasnda da bazan birebir iliki olmaz.
Baz durumlarda insan bakar, ama grmez. Bakp da grmeyen gz, temel
vasf olan basireti kaybetmitir.
O halde, duyu organlarmza, her bilgi konusu ve alan iin sonuna kadar gven duymaya kalkmamz hatal bir yol ve tutum olur. Hele onlarn
gzlem ve mahede alanlarn aan eyler iin g sahibi olmalarn kabul
etmemiz, bizi her halkrda yanl sonulara, hayatmzda iimize yaramas mmkn olmayan bilgilere gtrecektir. Byle alanlar iin gayb zellikle rnek gsterebiliriz. Fizik d evren ve olaylar hakknda duyu organlarmz ancak tahmini bilgiler verebileceklerinden bu alan hakknda eer
38
ramen, mahede alemine ilikin olarak, Kelamclarn getirdii bu yntem, tecrbi ilimlerin gelimesine yardm etmi, yle ki, Batda sonra bir
akm olarak kan Emprizme fikir kayna olmutur.
Pek az kii tarafndan itiraf edilse de, doru olan u ki, Avrupa, deney
fikrini ve deneyin bilimsel aratrmalarda kullanmn Mslmanlardan
renmitir. Dierleri yannda Mslmanlarn dnya bilgi mirasna ve
bilgiyi aratrma tarihine yaptklar en byk katklardan biri sfrn kullanlmas ve deneyi aratrmalarda temel yntemlerden biri olarak ne karmasdr. Ama iaret ettiimiz zere, Mslmanlar deneye byk nem verirken, deney alann aan mteal varl inkar etme yoluna sapmamlardr. Rnesans sonras Aydnlanma a dncesi, gayb dnce alan
dna karmtr.
Mslman bilginlere gre deneyden kast, mmkn bilgi yollarndan
biri olan deneyi mutlaklatrmak deil, vuku bulan olaylarn sebeplerini
aratrmak ve bu olaylarn vuku bulu tarzlarnn nasl cereyan ettiini bulup karmaktr. Bu sayede ok sayda sr perdesi aralanm olacakt. Varlk dnyasnda saysz olay vuku buluyor. Sesler bunlardan bir tanesidir.
Seslerin veya korkun grltlerin nasl meydana geldiini renmeden
onlarn mahiyetini bilemeyiz ve ses karan nesnelere olmadk anlamlar
ykleriz. Badatta Hlagunun ilim danmanln yapan Nasreddin Tusi, bir rasathane kurmak iin tahsisat istedii zaman, bunun gereini kimseye haber vermeden gece byke bir kazan damdan aaya yuvarlayarak anlatmaya almt. Herkes bu korkun grltden korkup kendini
can havliyle yere atarken, Tusi, grltnn eyann tabiatndan, kazann
yuvarlanrken kard seslerden kaynaklandn anlatm, bilinmeyen
olaylarn korkusundan kurtulmak iin deney yapmak gerektiini sylemi
ve bylelikle dnd rasathane iin gerekli mali tahsisat karmt.
Tusinin anlatmaya alt u ki, tabiatta sebebini veya nasl vuku bulduunu bilemediimiz ok sayda maddi veya tabii olay, zaman iinde batl inanlarn teekklnde rol oynamakta, insanlar aklayamadklar olaylardan hareketle tabiat kuvvetlerine veya tabiatn baz blmlerine uluhiyyet isnad etmektedirler.
Be duyu organ deneysel bilginin elde edilmesinde nemli rol oynamakla beraber, gerekte be duyunun duyu alanna giren eylerle snrl olduundan bu bilginin btn eyleri ihata etmesi mmkn deildir. eyler
hakknda bilgi ancak anlamlandrlmak ve bir fikir niteliine gemek iin
40
daha st bir alana tanmas ve bu alanda yeni bir tahlil, temyiz ve terkibe
tbi tutulmas gerekir. Akl bu st alann nemli melekelerinden biridir.
Fakat akln daha gelimi ve st seviyede bir tefekkr srecinin zinciri olabilmesi iin, onun varlk dnyasn akledilebilir bir sre olarak alglamas gerekir ki, bu da sadece nazarla, yani apak (bedihi) bilgilerle deil, istidlal ile mmkn olmaktadr.
II. Akl: Genel olarak Kelamclarn akldan anlad, ilk bakta hasl
olan bilgiyi veren eydir. Akl araclyla elde edilen bu bilgi de zaruri
olan bilgidir. Kelamclara gre insann apak (bedihi) bilgilere sahip olmas akl sayesinde mmkndr. nk akl olmadka, mesela parann btnden kk olduunu bilip kabul etmemiz mmkn deildir. Ancak bu,
herkes iin sz konusu olan zaruri bilgidir. Bu bilgi konusunda insanlar ihtilafa dmez. Asl olan stidlali bilgi konusudur ki, burada birbirinden
farkl ok sayda kavramsal ereve kmaktadr. Gr ayrlklarnn ortaya
kmas kimisinin apak bilgilerle (Nazar) yetinmesi, kimisinin istidlali kabul etmemesi veya farkl bir istidlal yolu (yntem) benimsemesidir.
Akl yoluyla iyi ile kt, yanl ile doru birbirinden ayrlabilir, bir araya getirilmesi gereken paralar birletirilir, bir amaca varmak isterken en
uygun, kullanl ve pratik ara ve yntemler seilir; bunlar akln bilebilecei eylerdir. Ancak baz eyler var ki, burada asl olan analiz (tahlil) ve
terkip (sentez)dir. stidlali bilgilere sahip olabilmek iin ncllere, n bilgilere ihtiya vardr. nk doruluklar bir temele dayanmay gerektirirler. Bunlar da zaruri bilgilerdir. Bunlar hem akl hem vahiy tarafndan temin edilir. Kendi bana zaruri bilgiler (nazar) temel alnacak olursa doru bir istidlal yapmak mmkn olmayabilir. Nitekim sadece aklla zaruri,
apak bilgilere sahip baz insanlar varln bir Yaratc tarafndan yaratldn kabul etmiyorlar -Allahn varlna iman eden ile inkar edenler, mesela parann btnden kk olduu konusunda ihtilaf etmezler, ama
ok daha st bir bilgide ayn grte deildirler- bunun sebebi istidlal
yapmamalar deil, istidlal yaparken sadece aklla yetinmeleri ve akllarn
yanl kullanmalardr.
Yakndan bakldnda Kuran akl ve kendi bana akln nemine herhangi bir vurgu yapmaz; srekli ne kard akletme fiilidir. Eer kii akledebilirse, istidlal da yapabilir. bn Sinaya gre, her trl bilgi akledilebilir
bir ekiller dzeneidir. Bu anlamda varlk alemi de akledilebilir ve bunun
iin apak bilgiler ile vahiy temel alnarak alem akln konusu ve bilgisi olur.
41
mnakaa edilmitir. Akln emir ve nehylerde kendi bana kaynak olmasna delil olarak da el-Enam suresinde (Ayet, 74) anlatlan Hz. brahimin kendisine vahiy gelmeden evvel Allahn varln bilmesini gsterirler.
Fakat elbette problemin baka bir boyutu da vardr: Mutezilenin nasslar arasndaki nesh olayn ne srp akln kendi kurallar arasnda nesh
olmayacan sylerken acaba ebedi ve btn zamanlar iin genel geer bir
akl cevherinden mi hareket ediyordu? Sahiden akl her zaman, her yerde
ve her durumda tek dorular m savunur ve ngrr? Bir zaman akln
doru kabul ettii eyler baka bir zamanda yanl kabul edilmez mi? Tarihsel ve deneysel olaylar bu konuda aksi rneklere iaret etmektedirler.
Baz kltrlerde geerli ve meru bir sebep olmad halde insan ldrlebilmekte, cinayet akliletirilebilmektedir.
Saf cevher olarak ebedi ve evrensel bir akldan sz etmek mmkn
olsayd -ki akln byle bir zellii vardr- Mutezilenin temel varsaymlar doru kabul edilebilirdi. Ancak bata nefsin, istek ve tutkularn etkisi altnda olan akln doru ve yanl bir ok eye fetva ve cevaz verdiini biliyoruz.
Gulat olmayan iann da bilgi konusundaki grleri Mutezileye yakn saylr. Hsn ve Kubhun bilinmesinde akln geerli bir kriter olduunu savunur. Ancak Mutezileden farkl olarak akl ile nass atrsa akla kar nassn tercih edileceini kabul eder. nk ia fkhna gre nassn olduu yerde ve konuda itihat yaplamaz. Bu da Ehl-i Snnetle paralel bir
tutumdur. Bu konuya kitabmzn ilerleyen blmlerinde tekrar dnme
frsatn bulacaz.
2. Earilerin gr: Eariler, Mutezilenin grlerini temelden
reddederek ve aksi ynde izahlar getirerek, akln eri hkmlerin belirttii iyilik ve gzellikleri bilemeyeceini savunurlar. yilik ve gzellik, dinin verdii haberlerle bilinir, bu konuda hkmler iner. Bir ey emredildii iin gzel, nehyedildii, yani yasakland iin irkindir. yilii ve
ktl eri deliller olmadan akl kendi bana bilemez. Nitekim dinin
delilleri kendisine ulamadan nce len, cezaya layk deildir. Kuran-
Kerimde Biz bir peygamber gndermeden (hi bir kavme) azap edici
deiliz. (17/sra, 15) buyrulmaktadr. Bu ayetten de anlalaca gibi Peygamberlerin haberleriyle karlamadklar srece topluluklar sorumlu
tutulmuyor. Oysa akl bu alanda belirleyici ve yeterli bir fonksiyon sahibi olsayd bunlarn sorumlu tutulmas gerekirdi. nk bu insanlarn
44
aklsz olduklarndan ayette bahsedilmiyor, ancak akll olmalarna ramen baz eyleri vahiy ile bilmeye muhta olduklar syleniyor.
3. Maturidilerin gr: Maturidiler daha farkl bir aklama getirirler. Onlara gre akl, dinin emir ve yasaklarna muhatap olma ehliyetine
ve formasyonuna sahiptir. Dini emir ve yasaklar akl olmadan anlalamaz.
Bundan dolay akl, yaratc olan Allah ve din konularn bilmeye yarayan
bir aratr. Akl, iyi ve kt olan bilme, birbirinden ayrma zelliklerine
sahiptir. Ama akln bunlar bilmesi onun bu ite ara olarak yaratlml
dolaysyladr. Yoksa Mutezilenin iddia ettii gibi bunlarn haram ve helal
klnmas Allaha ait bir itir. Allah bir eyi helal veya haram klar, akl bu
hkme muhatap olur ve anlar.
mam Maturidi ve mam Ebu Hanife, insann kendi akl gc ve yeteneiyle Allahn varolduunu bilmesi gerektiini sylerler. Ama dini hkmleri bilmekle ykml tutulamaz. nk yer, gk, hayat ve btn evren varolu ve cereyan edi ekliyle tek bir Yaratcnn varln gerekli, vacip klar. nsan bu muhteem fenomenlerin evrenine, objeler dnyasna
bakt halde Yaratc dncesine ulamyorsa kusur ve suu kendinde
aramaldr. Ancak dini hkmleri, emir ve nehyleri, helal ve haramlar bilmeyebilir, bunun iin de peygamberler gnderilmitir.
zetlediimiz bu zengin tartmadan kan sonu udur ki, ister akla
merkezi bir deer verenler olsun ister akl belli bir erevede tutanlar olsun, slam dnce tarihinde hibir akm akl mutlaklatrm deildir.
Esasnda akln nakille, yani nassla kar karya getirilmesi, sanki ikisinin
iki ayr ve kart eylermi gibi gsterilmesi yanltr. nk Kuran, ak
bir ekilde ve tekraren insan hem Allahn varl, hem ahiret ve risalet konusunda hem de indirdii hkmler konusunda akletmeye aryor, akln kullanmayanlarn zerine bir pisliin dtnden/deceinden
(10/Yunus, 100) sz ediyor.
Bu srar ve tekrar akln kendi bana saf bir cevher olarak hakikati bilebileceini gsterir. Ancak insann saf akla ulamas hemen hemen imkansz gibidir veya bu ok ender/sekin insanlarn ulaabilecei en yksek dzeyde bir mertebedir. Akl genellikle insann iinde gzn at
sosyal, kltrel ve maddi evrenin etkisinde teekkl eder. evre, akl
zerinde yerine gre etkileyici yerine gre belirleyici roller oynar. kincisi akl ok daha ar bir biimde nefsin, egonun, istek ve tutkularn etkisi altna da girer. Birok eyi hakikatte deerli olmad halde akliletirir,
45
akli bir forma sokar (rasyonalizasyon). Bu durumda akla tek bana gvenilemez. Burada da Eari ve Maturidilerin dedii gibi, lahi hkmler
son mercii olmaldr. Akl bu hkmleri, bilhassa maksatlar itibariyle
hibir zaman iptal etme hak ve yetkisine sahip deildir, olmamaldr.
Doru haber (Haber-i sadk): Bat dncesinde aklclk ve deneycilikten baka sezgicilik de yelpazedeki yerini alm olmasna ramen, slam Kelamclarnn bilginin kaynaklarndan veya sebeplerinden biri olarak
kabul ettikleri ve zerinde nemle durduklar Sadk Habere karlk olacak bir eye rastlamyoruz. Bunun sebebi vahiy fikrinin bilgi problemi ele
alnrken herhangi bir ereve iinde yerletirilmemi olmasdr. Haber
olarak kabul edilip kullanlan ey, daha ok tarih ve tarih aratrmalarnda
bavurulan maddi veya kltrel malzemedir. Oysa slam kelamclar asndan Sadk Haber, sadece tarihle ilgili deil, ayn zamanda bilginin kendisiyle ilgili olarak da nemli bir kaynak durumundadr.
Bu zellii dolaysyla slam bilginleri bilgi kaynaklarna nc bir
faktr, yani Haber-i Sadk eklemilerdir. Deyimin szlk anlam doru, yanlmaz, hakikat olan haber veya bilgi demektir.
Kabul edilebilir ve kullanlabilir bir bilginin haber olabilmesi iin, onu
bize getiren ve bildiren bir habercinin olmas gerekir. Ancak her haber kabul edilemez ve ona gre davran tayin edilemez. Doru ve gvenilir haber yannda yalan ve yanl haber de mmkndr. Bu durumda haberi getirenin hem kendisine hem de getirdii haberin muhtevasna, niteliine bakmak gerekir. Eer haberci, teden beri doru ve gvenilir (es-SdklEmn) ise, onun haberine baklr. Ama baklan habere itibar edilmesi yine
de haberin niteliine baldr. lk elde haberin iaret ettii olgulara uygun
olmas art aranr. Fakat gelen haber her zaman ve ilk elde olgularla tam bir
tetabuk iinde olmayabilir veya olgular aan nitelik ve boyutlarda olabilir.
Genellikle peygamberlerin getirdii haberler byledir. Burada da haberin akln zaruri bilgilerine uygunluu, duyularn bilgileri dnda olmamas ve belki de en nemlisi vicdani olarak benimsenmesi nemlidir. Eer
akl, duyular ve vicdani kanaat bir arada gelen haberi teyid ediyor, kalbi
tatmin ediyorsa haber dorudur, doru bir kaynaktan gelmitir ve doru
bir kii (haberci/Nebi) tarafndan getirilmitir.
Bu da kendi iinde e ayrlr:
1. Mtevatir haber veya bilgi: Tevatren, zincirleme gelen haberin
bilgisidir. Istlahta, yalan zere ittifak etmeleri mmkn olmayan bir insan
46
topluluunun veya topluluklarn naklettii habere denir. Bu haberin verdii bilgiler, farkl birok topluluk ve evre tarafndan tabiat icab dorulanr. Byle bir haber, zaruri bilgiyi gerektirir, yani aksini iddia etmek mmkn deildir. Mesela, Endonezyann bakenti Jakartay biz grmediimiz
halde onu gren, iinde yaayan birok kii bize Jakarta hakknda bilgiler
verir, biz de yle bir ehrin bilgisine varrz. Yine eski kavimler hakkndaki
haberler, tarihte olup bitenler bu tr bilgiler iinde saylr. Hakknda yazl
bilgi ve kaytlar olmasa bile, mer b. Abdlazizin hicri 99 ila 101 tarihleri arasnda Emevilerin bana halife getii ve stanbulun 1453te Fatih
Sultan Mehmet tarafndan fethedildii byle mtevatir bir haberin kesin
bilgisidir. Mtevatir haber, bize bir bakma salam bir tarih gr verir,
tarih bilgisini temellendirir, onu kiisel ngr ve spesifik yorumlara mahkum olmaktan kurtarr.
mam Maturidi, mtevatir habere en gvenilir referans olarak dili
gsterir. Biz bir aile iinde doar ve bir sosyal evrede byrz. Dil araclyla aldmz kltrel haslann btn haber niteliindedir. ktisat,
ticaret, tarm, salk, eitim ve gndelik hayata ilikin bilgilerimizin ounu, tek tek deneme snama yoluyla renmez ve her birini kendi bamza bilmeye kalkmayz. Bir bakma Maturidiye gre Amerikan ktas bir
kere kefedilmise, onu tekrar tekrar kefetmeye kalkmak gerekmez. Ancak tabii ki bilgiler geliir, birikir ve farkllklar arzedebilirler.
Tevatren gelen haberin bilgisini shhatle kabul edebilmemiz iin tevatr artlarnn gereklemesi gerekir. Bu da ksm olarak gsterilmitir:
a) Tevatr salam bir hisse dayanmaldr: Haberi nakledenlerin be duyularnda bir bozukluk olmamaldr. Mesela krler okulunda iki yz kr
rencinin fil hakknda verecekleri bilgilerde tam bir ittifak olsa bile bu
bilgi tevatr derecesinde bir bilgi kabul edilemez. ifahi bilgiye dayal fil
tasavvuru veya her bir krn file dokunarak verecei bilgi, krler saysnca fil tanm ortaya karr. Bu adan krlerin fil tarifi mehur bir deyim
olmutur. Yine be duyunun bilginin somut veya vakasn bizzat gzlemlemesi de aranan artlar arasndadr. Efsane, mitoloji ve buna benzer haberler btn halk ve hatta edebiyatlar tarafndan nakledilmi olsa dahi,
salam bir bilgi olamazlar.
b) Nakledenler arasnda ittifak artnn olmas: Tevatr yoluyla bize
intikal eden haberleri veya baka bir ifadeyle haber nakilleri arasnda
tam bir ittifak art aranr. Raviler arasnda gr birlii yoksa bu haber
47
olabilecek bir varlk tasavvur edilemez. Vahiy olay, Allahn ezeli ve ebedi
ilminin bir ksmnn peygamberlere iletilmesi halidir. vahiye inanmak slam
inancnn temelini oluturur, Amentnn en nemli artlarndan biridir.
Vahiye inanmayan bir kii hibir ekilde slam dairesi iinde mtalaa edilemez.
vahiyi melek araclyla peygamber ald ve bize tebli ettii iin buna peygamberin verdii, getirdii haber diyoruz. Bizim bak amzdan
peygamber (ismet sfat dolaysyla) Allahn korumas altnda olduundan ve kendisi inisiyatif kullanp da bir ey syledii veya bir fiilde bulunduu zaman -gerektike- yine vahiy yoluyla tashih edildiinden Kuran
yannda, snnet de bu bilgi kategorisi iinde ele alnmaktadr.
3. lham: slam bilginleri arasnda oka tartlan bir baka konu ilhamdr. lhamn varl konusunda byk bir tartma yoksa da, bilgi
kayna olup olmayaca konusu tartmaldr. Bu konuda farkl grler
teekkl etmitir.
Bir ksm dnrler akl ve be duyu kanalyla elde edilen bilgilerin
salam bilgiler olamayaca fikrini ne srerek, kiiye gelen ilhamlarn asl
bilgi kayna saylmas gerektiini sylemilerdir. Bu ilham da kiinin
uzun ve meakketli zahidane tavrlar gerekletirmesi, birtakm ruhi safhalar yaamas ile gerekleebilir. Hatta bazlar, Sadk Haberin bile esasl bir bilgi kayna olamayacan sylemilerdir. Bunlar da daha ok Rafiziler olmutur.
Batda Sezgicilik olarak benzerini grdmz bu akmn savunucular
fikirlerine destekleyici mahiyette ayet de bulmulardr: Sonra da ona hem
ktl, hem ondan saknmay ilham edene... (91/ems, 8) ayeti gibi... Bu
ayetin ilham bilgilere gvenilir bir destek tekil edemeyeceini syleyen
mfessir ve kelamclar, O zamirinin Peygambere ait olacan sylemi,
buradaki ilhamn da Cebrail ile gelen vahiy veya Cebrail olmakszn kendi
bana Peygamberin kalbine ilka olunan vahiy olduunu sylemilerdir.
Istlahta ilham, kiinin kalbine feyz yolu ile ilka olunan ey olarak tarif
edilmitir. Peygambere gelen ilham ancak vahiy olacandan bunu vahiy
kabul etmek mmkndr. Bunun yannda ilham ile Peygambere gelen
vahiy ayn eyler deildir. nk genelde ilham dolaysz ve aracsz bilgi
ilkas iken, vahiy olaynda melek bir aracdr; dorudan konuma (Hz.
Musa rneinde olduu gibi) veya dorudan ilka da mmkn olmakla beraber, esas prosedr melein vahiy getirmesidir.
49
Peygamberlerin dndaki kiilere ilham gelebilecei kabul edilse de, Kuran tarafndan aka belirtilmedike, mesela Hz. Musann annesine
gelen ilham rneinde olduu gibi- bunun rahmni veya eytani olduundan biz, bu olaya tank olmayan veya bu tecrbeye itirak etmeyen insanlar olarak kesin bir bilgiye sahip olamayz. Bu durumda bu bilgi, ancak sahibini balayabilir ve bakalar iin balayc delil veya referans tekil edemez. Nitekim Asr- Saadetten 5, 6 asr sonra yaayanlar Peygamberden
dorudan hadis naklettiklerini ve bu hadislerin kendilerine ilham yoluyla
geldiini ne srerek hadis ilminde yeni bir usul gelitirme teebbsnde
bulunmulardr. yle ki airlerin yazd iirler bile ilham rn kabul
edilmi, aire ilham getiren cine Halil denmi ve bu iirlerde geen akl
almaz eyler shhatli bilgi telakki edilmitir.
Kukusuz ilham bilgi yollarndan biridir. Elbette Allah baz kullarna baz ltuflarda bulunur, kalplerini kendine aar ve baz ilhamlar verir. Bu mmkndr. Bilginin niteliine gre onu elde etmenin yollar
ve yntemleri farkllklar gsterir. Bilgiyi mmkn olan tek bir ynteme indirgemek, bizzat bilginin kendisini snrlamak demektir. Baz sekin ruhlar ilham yoluyla baz bilgilere ulaabilirler ve bu bilgileri kesinlik de ifade edebilir. u var ki Kelamclarn zerinde durduklar nokta
nemlidir. O da, bir bilgi ne kadar kesin olursa olsun, eer kiisel ilhamla elde edilmise, ilke seviyesinde sadece sahibini balar, dierleri
bununla amel etmek durumunda deildirler, ayrca bu bilgi Kurann
genel ve ak hkmlerine aykr olamaz. Mesela, ibadetleri iptal eden,
helal ve haramlar ters yz eden ilhamlar meru ve makbul deildir. Bu
ynde ilham aldn iddia eden bir kiiye kulak verilmez, byle bir kii sahiden de birtakm ilhamlar aldn iddia ediyorsa, bunlar, Allahtan deil, eytandandrlar.
Fakat bu, ilham aldna inanlan kiinin hibir ekilde fikirlerine gre
amel edilmeyecei, ilham rn olan fikirlerinin sadece ve sadece kendisiyle snrl tutulaca anlamna da gelmiyor. steyen byle ahslarn fikirlerine itibar eder, onun grlerine gre baz dzenlemeler yapar, ama
herhalkarda her fikir ve grn Kuran ve Snnete aykr olmamas art aranr. Bu zellii dolaysyla ilham, akl, duyular (deney) ve Sadk haberle gelen bilgiler seviyesinde tutulamaz.
50
52
III
KURAN VE BLG
Yaratma ve bilgi
slam dncesi asndan varlk, bilgi, ahlak ve benzeri konulara baktmzda, bu kendine zg zellikleri olan fikri erevede, yaratma ile
bilgi arasnda ou zaman yeterince dikkate alnmayan belli bir iliki olduunu grrz. Burada sz edilen bilgiden kastedilen, bilginin nihai
formu ve en st anlam dzeyi olan Hakikat ile bunun varlk dnyasndaki tezahrleri olan gerekliin bilgisidir.
slam dncesi dediimiz zaman Mslman sfatn alm bulunan ve dnen zne(ler)in meydana getirdii dnce haslasdr. Dnen znenin dnce faaliyetinde Kuran temel referanstr. Kuran, bizi
Hakikate ve Hakikatin Bilgisine yneltir (Hidayet), fakat hibir zaman
Hakikati bize olduu gibi, plak yzyle vermez. Hakikate bilgiyle varlr, bu adan Kuran Hakikatin Bilgisi veya baka bir ifadeyle Allah tarafndan indirilen (el-lm)dir.
Kuran, eitli dolaym ve ekillerde 750 ayr yerde ilimden bahsetmektedir. sim ve fiil eklinde geen ilim terimi kimi yerde bilgi, kimi
yerde kavramsallam ilim olarak geer. nsana bakan ynyle ilimden
ama, insann kendisi, varlk ve hayatn anlamyla ilgili doru, gvenilir
ve sahih bir perspektife sahip olmasn salamaktr. Sz konusu perspektif, sadece varlk ve epistemoloji gibi kadim problemlerle ilgili aklayc
bilgiler vermekle yetinmez, bununla birlikte gndelik hayatn srmesini
salayan pratik unsurlar da ierir. Baka bir deyile ilim, sadece zihni ve
speklatif konularn doru bir kavramsal ereve iinde anlalmas deil,
53
bunun yannda belki de asl amac dnya ve ahiret hayatyla ilgili ie yarar, gvenilir bilgiler vermeyi hedefler.
Temel bir prensip olarak Allahn (el-Alm) olmas, insann bilgi sahibi olmasnn varlk artdr. Zira insann bilgi (ilim) konusu olan varl, yani alemleri (el-lemn) yaratan ve insana bilgi edinme meleke ve yeteneini veren Allahtr. Onun ilmi mahiyete insann bilgi edinme srelerinden ve bilgisinden farkldr. nsan, varln tamam olan alem zerinde aratrma yaparak, fenomenleri zerinde dnerek ve bunlar derin
ve kapsaml bir tefekkr erevesi iinde yorumlayarak bilgi sahibi olur.
Alem ayn zamanda alametlerin toplam ve son aamada genel muhtevasdr. lim, ite alametlerin toplam olan alemi bilme konusu yapar. nsan varln birliiyle ilgili bu temel perspektiften hareket ettii zaman kendisine tannm alan iinde ve gcnn snrlarna varmaya alarak bir anlam haritas oluturur.
Kuran bak asndan varln bir Yaratcya sahip olmas temel bir
prensiptir. Alemin btn varolu biimleri, objeler dnyas, fenomenler ve
birbiriyle ilikili varlk mertebeleri zerinde doru bir dnceye varldnda Allah-alem ilikisi kesinlik kazanr. Varlk aleminde ilk gzleyebildiimiz gereklik, her eyin bir btn iinde ve birbiriyle balantl olarak
belli bir dzen (nizam) iinde yerini alm olmasdr. Hibir ey sadece
grnrdeki ekillerden, formlardan ve durumlardan ibaret deildir. Ne
varlk kendisi bir kaostan kosmosa/nizama kmtr ne de sren dzeni
kendi bana bir takm yasalarn denetimine ve determinizmine terkedilmitir. Varl yaratan, onu bir dzen iinde srdrmektedir.
Bu, dzenin belli bir sebeplilik ilkesine bal olduuna aka iaret
eder. Hi kukusuz olaylarn anlalabilir, anlalmas g veya daha st ve
kapsaml bilgilerin donanm sayesinde anlalabilecek sebepleri vardr;
ancak bilgi sreci sadece sebepleri bilmekten ibaret deildir. Olaylar eer
sebepte ikinse, sebep de hikmette ikindir.
Bu erevede hikmet maksadn ikiz kardeidir. Nasl fkhta maksada
hkmlerde ikin olan illetler zerinden varlyorsa, benzer ekilde fizik
alemde sebepler zerinden varln yaratl maksadna ve yaratln hikmetine varlr. Baka bir ifadeyle sebebin mutlaklatrlmas hikmetin
kaybna, maksadn buharlamasna sebep olur ki, modern bilim ve bu
bilimin domine ettii modern zihniyet byle bir durumla kar karya
bulunmaktadr.
54
Kuran ve Bilgi
nsan, varl, yaratln ilk anndan balamak zere sren varolu biimleri olarak anlamaya alr ve bunu baarabilirse, kendi anlamyla ilgili bir bilgiye de sahip olur. nsan bir ynyle varln bir parasdr; varl anlamaya kalktnda bir sje olarak davranr, ama varln paras
olmas hasebiyle ayn zamanda objedir de. Bu, varlk dnyas ve onun
iinde yer alan eylerin kendisiyle de ilgilidir. Yani, bilen sje konumunda
insan, eyay objeletirmeye kalktnda, bilmenin konusu olan objenin
ebediyyen ve nihai olarak salt obje olmadn aklnda tutmal, varln
kendi iinde bir i-bilince sahip olduu hususunu gz ard etmemelidir.
Aksi halde sje olarak ie balayan insan, bir noktadan sonra objeleir, tepkileri nceden bilinebilen ve dolaysyla determine edilebilen bir nesne durumuna der.
Bir baka husus, insan bilgisinin snrlar vardr. Duyularmzla temas
halinde olduumuz varlk alemi, bu alemde bize konu olan deney ve gzlem alanlar ile akledilebilir varlk bize kendini belli bir boyutta tantr.
Ondaki namtenahi eitlilik ve zenginlik bizim onu alglama, kavrama ve
istidlal yoluyla akletme gcmz oranndadr. Ancak bunun snrl ve bize snrlandrlm bir oran olduunu dnmemiz gerekir. Aksi halde varl kendimizle snrlandrr, kendi leimize indirger ve sadece duyularmz ve aklmzn kavrama alanna giren alanlar, varln btn sayma yanlgsna deriz. Tad alma duygusunu kaybetmi bir insann tuzdaki tadn varln inkar etmesi gibi, bilme gcnn snrlarna sahip olmayan
insan da, bazan bilgisinin dnda kalan her eyi inkar etme yoluna sapar.
Modern zamanlarda olan tam da budur.
Eski Grekler, belli belirsiz bir Tanr fikrine sahip olmakla beraber, Tanrnn varlkla ilikisini onun evreni balangta -bu balangcn zaman ve
ya da meta-kozmos asndan deeri hakknda hi bir ey bilmiyoruz- ve
bir kereliine harekete geirmekten ibaret sayarlard. Yunan metafizii
slam dnyasna girip de Meai (Peripatetik) filozoflar tarafndan savunulunca, slam kelamclar ve bilginleri ile bu filozoflar arasndaki en
nemli tartma konusu bu oldu.
Tanrnn (el-Muharrikl-Evvel) evreni harekete geirmi olmas, evrenin ileyen dzeni zerinde mdahil olmas anlamna gelmez. Eer Tanrnn evrenle ilikisi bundan ibaret ise, yani ilk hareketten sonra Allah varlk dnyasndan ve ileyen dzeninden elini ekmise, bilgilerimizin kaynan Allahta veya Onun gnderecei vahiylerde aramamz iin hi bir
55
Kuran ve Bilgi
yani onun Zatn akllar asla idrak edemez, ancak varlnn delillerini,
isim ve sfatlarnn tecellilerini kavrayabilir. Btn bu vasflara sahip olan
Allah, elbette her eyi hakkyla Bilendir. (57/Hadid, 3)
Bizim kavray dzeneimiz asndan, Allahn en stn bilme sfatna sahip olmas ile Yaratc olma sfat arasnda ontolojik ve epistemolojik bir iliki var. Her eyi bilebilen, her eyi yaratandr. (36/Yasin, 81) nk elbette Allah yarattklarn bilmektedir: O yarattn bilmez mi? (67/Mlk, 14)
Andolsun, insan biz yarattk ve nefsinin ona ne vesveseler verdiini
de biliriz, biz ona ah damarndan daha yaknz. (50/Kaf, 16.)
nsan bir ftrat zere yaratlmtr. Baka bir deyile ftrat insann yaratl dzenini ve kendisinde ebedi zn sakl bulunduu mahiyettir. nsanAllah ilikisi ftrat kavramnda ortaya kar. Allahn bilgisi ve kudreti, insan iine alacak ekilde yarattklarnn tmn kuatacak mahiyettedir. yi
ve ktnn tohumlar eklinde sakl bulunduu insan ftrat, ayn zamanda iyi ve ktnn bilgisinin de ontolojik temelidir. Allah vahiy araclyla yol gsterir, dzenler ve bilgi verir. Bu yukardan aaya, Allahtan insana doru takip edilen bir istikamettir. Ama ftrat araclyla da insan Allaha doru bir bilgilenme sreci iindedir.
Yaratan Allah, yaratmayan gibi deildir. (16/Nahl, 17). Eer ftratmz,
eitli d mdahalelerin etkisinde bozulmamsa ve dnme yeteneimizde nemli bir bozukluluk yoksa, her ikisi arasnda mutluluk verici bir
mutabakat hasl olur. Sonuta din ile ftrat ayn noktada buluur, adeta biri dierinin yerine kullanlr hale gelir.
Din ve ftrat, ikisi de ayn kaynaktandr. Biri dierine gndermede bulunur. Dini hayat doru yaamak ftrata uygun temiz ve selim dzeyi elde etmek demektir. Dinin ngrd btn dorular ve hkmler, hakikatte ftrat tarafndan teyit edilir. Bu adan, kii kendini Allahn varln inkar eden bir ateist olarak tanmlasa bile, eer herkes iin doru, gzel ve iyi eyler sylyorsa, bunlar ftrattan olduklar iin, ayn zamanda
dinidirler: yleyse sen yzn Allah' birleyen (bir hanif) olarak dine,
Allah'n o ftratna evir; ki insanlar bunun zerine yaratmtr. Allah'n
yarat iin hibir deitirme yoktur. te dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanlarn ou bilmezler. (30/Rum, 30).
Dinin ve ftratn dzenekleri, birinin dierindeki bir tr izdm olma halinin her biri, ahlki edimlerimizin erevesini izen ekillendirici
parametreler hkmndedir:
57
De ki: -Allahtan baka ibadet ettiklerinizi bana bildirin, yerde olan eylerden hangisini yarattklarn bana gsterin. Yoksa onlarn gklerde bir ortakl m var?.. limden bir eser getirin, eer doru iseniz. (46/Ahkaf, 4)
Kuran, ite bu bilgi zemininde insann ontolojik bir gvenlik alan
iinde olabileceini, ahlaki deerlerini tayin ederken, bakalarna deil, sadece Allaha mracaat edebileceini hatrlatr. nsan unutur, arr, yanlr
ve bazan kendi arzularnn (heva ve hevesten ibaret nefsin) tutsa olur.
Her zaman -zellikle nefsin istek ve tutkularnn baskn etkisi altnda olduu durumlarda ve zamanlarda- aklyla doruyu bulamaz. Akl ok deerli olmakla beraber, onu da test edecei daha st kriterlere muhtatr.
Allahtan gelen bilgi, kendi potansiyelleri ve i hakikati bakmndan mutlaktr. Bize mutlak verilmemi olsa bile, izafi bilgilerimizi mutlak olana dayandrdmzda, izafiliimiz, bizim Allah ve Hakikat karsnda kendimizi
mutlaklatrmaktan korur. Allahn dnda Hakikat ve mutlaklk aray, bizim ile Allah ve Hakikat arasna sahte ilahlarn, putlarn veya kendi ellerimizle putlatrdmz eylerin, zihnimizi blokaj altna sokan ve gerekte basit
isimlendirmeden ibaret olan kavramlarn, adil ve zgrletirici bir perspektiften eletiriye tabi tutmaktan ekindiimiz ideolojilerin girmesine yol aar.
Allah, bizim ve btn mahlkatn geleceini, gemiini bilir, ihata
eder. nsan bilgisi, onun snrlarna varamaz, onun bildiklerini kavrayamaz. (20/Taha, 110) Allahn sonsuz bilgisi, yalnzca insann i dnyasnda yeeren istek ve arzularnn niteliini, insanolunun geleceini ve
gemiini deil, ayn zamanda yeryznde debelenmekte olan her canlnn yuvasn, yumurtalklardaki yerlerini de iine alr. (11/Hud, 6) Grlyor ki Allahn ilmi sonsuz manada her eyi, btn canllarn hareketlerini kuatcdr.
Eski Yunanllardan farkl olarak Allahn mutlak bilgiye, daha dorusu
bilginin kendisine (el-lme) sahip olmas, insann hi bilgi sahibi olamyaca, bilginin ondan saknlm bir deer olduu ya da bilgi zerinde tanrsal bir tekel kurulduu anlamna gelmiyor. Tam aksine, insann zgrlemesi, dnyevi tabiatnda ikin (mndemi) bulunan lahi tabiat ve ebedi znn ortaya kmas iin, Allah bilgisinden insana bir pay verir. Allah, peygamberler araclyla insanla konuur, vahiyler indirir ve yol gsterir. Yunanllarda insan ile tanrlar arasnda bir atma vard. nsann insan olmas,
zgrlemesi iin tanrlarn ondan saknd, saklad bilgiye muhtat; onlar ise bu bilgiyi insana vermiyorlard. nsan ancak atei alarak buna sahip
58
Kuran ve Bilgi
Gaybn bilgisi
Gayb, bilgi ve dnme faaliyetinin anahtar terimlerinden biridir.
almamzn sonunda bu konuya tekrar dnecek olsak da, imdilik bu
blm ilgilendirdii kadaryla zerinde duracaz.
Gayb, szlkte bir eyin gizlenmesi veya gzden gizli kalan, grnmeyen ey anlamnda kullanlr. Trkede kayp Arapa gaybtan gelmektedir. Sonralar, duyulardan ve insan bilgisinin snrlarndan darda,
uzakta kalan her ey iin kullanlmtr. Gayb, ehadetin, plak gzle gzlemlenebilenin zttdr. Bu durumda, gaybn snrlar namtenahi olmakla
beraber, balang snr plak gzn gzlem ve gr alanyla balar. Gzn, uzaktaki varlklar daha keskin aralarla mahede etme gcn kazanmas ilk durumdaki gaybn mahedeye dnmesine, gzn nndeki perdelerin ortadan kalkmasna yol aar. Gaybta (ve gaybbette) olan
eyler, gzn gr alan iine girdikleri andan itibaren gayba ait (Aleml-ayb) olmaktan kar, gzn ihatas dahilindeki dnyann alanna
girer. te bu alan Mahede (Alem-ehade) alandr.
Genel bir prensip olarak, gayb iin ilim taalluk etmez, bu genel prensipten mutlak olarak ancak Allahn verdii haberler istisna edilir. nk
Allahn ilim, kudret, irade, semi (iitme) ve basar (grme) olarak ihata
etmeyecei hi bir ey yoktur.
Gayb iki ksmdr: Mutlak gayb, kyamet ve ahiretin lmel-yakin bilginin dnda Hakkel-yakin dzeyinde bilgisi gibi ve Mukayyed gayb, Ahmet yokken orada yamurun yamas ve Ahmetin yamurdan haberdar
olmamas gibi. kinci tryle gayb rzdir. Yani Ahmet yamur mahallinde bulununca yamurun yamasn mahede edebilir.
Istlahta ise, insann kendi yetenek ve imknlaryla sahip olamayaca
bilgilerin tmn iine alr. Allahn Zat, ahiretin, meleklerin, cinlerin ve
ruhun mahiyeti gibi. Bunlar hakknda insan, dardan bir bilgi sahibi olamazsa bu varlklarn gerek ve nihai mahiyetleri hakknda tam ve gereklik ifade eden bilgiye sahip olamaz. Sonralar, yani bize ulatktan ve kendilerine muttali olduktan sonra peygamberlerin bilgisi Vahiy kanalyla bize iletilen gayb bilgilerdir.
59
Bazlar, metafizik ve fizik ya da Kantn numen ve fenomen ayrmlarnn slamdaki gayb ve mahedeye karlk olabileceini sylyorsa
da, bu doru deildir. Bu analoji, modern zamanlarda Mslmanlarn Bat felsefesinin etkisinde kalmalarndan sonra ortaya kmtr.
lk anlam dzeyinden kp, zamanla metafizikin ana aratrma alan teekkl etmitir: Tanr, ruh ve evren. Kuran bir deyim olan gayb ile
bir felsefe kavram olan metafizik arasndaki temel ayrlk, iki varlk telakkisi arasndaki ayrln da snr noktasna iaret eder.
slm, zellikle Allahn Zat ve ruh hakknda bizim yeterli bilgilere sahip olamyacamz belirtirken, metafizik dorudan ve dolayl olarak
bunlar inceleme ve aratrma konusu yapar:
Sana ruh hakknda sorarlar. De ki: Ruh Rabbimin emrindedir. Size
ilimden ancak az bir ey verilmitir. (17/sra, 85).
60
Kuran ve Bilgi
Peygambere yneltilen soru, ruhun ontolojik hakikati ve mahiyetine ilikin bir sorudur. Yani ruh nedir? Gerei nedir? Bu sorularn bizim varlk dzeyimizde cevaplar yoktur. Bize ilimden az bir ey verilmitir.
Yeteneklerimizle ve eldeki aralarn yardmyla gayb hakknda madem
ki nihai bilgiler elde etme gcne sahip deiliz, bu durumda iki tutumdan
birini benimsemek zorundayz: Ya bu konuda Allahtan gelen haberlerle
iktifa etmek, ya da kendimiz bir takm tasavvur, tahayyl ve tasarmlarda
bulunmaa kalkmak. Mslman mtefekkirler, ikinci tutumun sonusuz
bir speklasyon olduunu, bizi hi bir ekilde tatminkar bir sonuca gtrmeyecei kanaatindedirler. Deneysel olarak anlalan u ki, felsefe tarihinde metafiziin alanna giren her konu, insanlarn kiisel tasavvur ve akl
yrtmelerinden, ngr ve telakkilerinden teye gememitir. Felsefenin
bandan beri yapt da budur. eitli felsefi disiplin ve disiplinler arasndaki atmalarn konusu olarak metafizik, hep bu kiisel ngr ve tasavvurlarn snrlar iinde kalmtr.
slamda Bat tr bir metafizik felsefenin gelimemi olmasnn bu anlattklarmzla yakn ilikisi var. Ayn ekilde slamda Hristiyanlkta olduu gibi bir ilahiyatn (teoloji) gelimemesinin ana sebepleri arasnda, Allahn Zat ve Tabiat hakknda konumann ve tartmann anlamsz ve sonusuz bir zihni ura kabul edilmesidir. Bizim Allah hakknda bilebileceimiz eyler, sfatlar ve isimler ile bunlarn varlk alemiyle olan ilikiler btndr.
yleyse u hususun altn izebiliriz: Metafizik ile gayb arasnda birebir iliki yoktur. nk gayb, vahiy ile gelen haber ve bilgidir. Bu haber
ve bilgilere gre iman esastr. Bizim yetilerimiz daha tesine uzanamaz.
Metafizik ise tasavvur, zihn speklasyon, kurgusal tasarmlar, zan, kiisel
ngr ve hatta zihin seviyesini amaa muktedir olamayan basit bir tahmin faaliyetidir. Bu tasavvur ve tahminler herkes iin genel-geer deildir,
aksine her zaman ve her ahs iin tartmaya aktr. Son derece kiisel
(ind) ve zann olduundan kesin (yakn) bilgiyi ve iman gerektirmez.
Kald ki, Allahn Zat hakknda bizim asla doru ve kesin bilgilere eriemeyeceimiz hem bedaheten ak, hem de vahiyle belirtilen bir husustur.
Kuran- Kerim yle der:
(O Allah) gayb bilendir. yle ki gaybna kimseyi muttali klmaz
(72/Cin, 26). Yine: Allah, size gayb da bildirecek deildir? (3/Al-i mran, 179)
61
Hakknda nihai ve hakiki bilgilere sahip olamyacamz konularda tartmalar yapmann veya insann en nemli etkinlii olan dnceyi bu konulara hasretmenin sonularndan biri, nihai bir sonuca ulamak mmkn
olmadndan, sonunda bu alann bizzat inkar edilmesidir. Batda yzyllarca sren tartmalardan sonra, metafiziin alann ve aratrma konularn sonusuz ve hatta sama bulan bir takm dnrler, sonunda etkiye
kar tepki olarak mahede alemi dnda kalan hi bir alemin olamayaca fikrine varmlardr. Yunandan gnmze kadar eitli ekillerde ortaya kan bu ekoln szclerine genel olarak maddeciler veya materyalistler denilmektedir. Felsefenin idealist kanadnn asrlarca yapt anlalmaz speklatif aklamalar neticede ie yarar hi bir sonuca varamaynca materyalizm, btn bu konularn gerekte var olmadn ne srm,
her eyin esasnn ancak grnr madde olduunu savunmutur. Maddeciler, daha nce fikirlerini zetlediimiz gibi, yaratma, ynetme, denetleme ve srekli kalma zelliklerini de maddede aramlardr. Kuran- Kerim
adeta bunlara iaret eder: (Onlar) dnya hayatnn (sadece) d grnn bilirler. Ahiretten ise habersizdirler. (30/Rum, 7)
D grnt yerine gre bir rt gibidir ve batnn stne ekilir.
Kelime anlamyla rt demek olan kfr Hakikatin stne ekilmi
bir rtdr. D grnt sadece duyularn bilgisini esas aldndan, entelektel bir temeli ve madde tesi bir boyutu yoktur. Bundan dolay bilgi
kapal bir sistem iinde cereyan eder. D grnty esas alanlar, ellerinde
onlar bu hkmde hakl klacak bilgi malzemesi bulunmadndan, aada grlebilecei gibi kart iddialarna ramen idealistlerle ayn noktada bulumaktadrlar.
Bireysel veya snfsal kar drtsnn rol oynad durumlarda herhangi bir kavramsal model eklinde sunulmu olsa dahi, dncenin kendisi bilgisizlik, aknlk, kalbin mhrlenmesi, kulan arlamas, gzlerin stne perde ekilmesiyle malul olur. Maluliyet bakmndan idealizm ile materyalizm arasnda ortak zellikler var. Her iki sistemin znde zan ya da baka bir ifadeyle zanni bilgi ve kanaatler yatar:
Hem yle dediler: Hayat ancak bizim (yaadmz) bu dnya hayatdr. lrz ve yaarz. Bizi ancak dehir (zaman) helk eder. Oysa buna dair bir ilimleri de yoktur. Onlar sadece zan peinde koarlar. (45/Casiye, 24)
Kuran, materyalizmde savunulan her eyin temel gereklii maddedir fikrini, hi bir geerli bilgi (ilim) temeline dayal olmad iin tutarl
62
Kuran ve Bilgi
Gayb alanna giren bilgi, insani davranlarn ynlendiricisi olan duygular da kapsamna alr. nk Allah kii ile kalbi arasna girer. (8/Enfal,
24) Kii ile kalbi arasna giren yce Varlk, doal olarak insan kalbinin iinden geecek ve farkl niyetlere dnk eilimleri de bilecektir. (Bkz. 29/Ankebut, 10; 3/Al-i mran, 29; 64/Teabun, 4; 36/Yasin, 76;6/ Enam, 3) Allah, sinelerin
gizlediini ve gzlerin hain baklarn bilir. (40/Mmin, 19) Allahn mutlak bilgisini amaa, ihata etmeye ne insanlarn, ne de meleklerin gc yeter. Kuran- Kerim, bize bunu yeryznde insan bir halife olarak yaratmay murad ettii srada melekler ile Allah arasnda geen olay rnek
gstererek anlatmaktadr. (2/Bakara, 30, 32.)
Kuranda varln gayb (Aleml-gayb) ve mahede (Alem-ehade) olmak zere ikiye ayrlmasnn bir anlam, bizim bilgi edinme imkan
ve faaliyetimizin mahiyeti ve amacyla yakndan ilgilidir. Her iki alan hakknda Kuran eitli bilgiler verir. Bu bilgilerin verilmesiyle kastedilen, somut veya bilimsel bilgi deil, bilintir.
Allahn Zat, ruhun mahiyeti, melekler, cin taifesi, ahiret (cennet ve
cehennem, ebedilik), Levh-i Mahfuz, Sidretl-mnteha vb. konular
63
hakknda sahip olduumuz beeri meleke ve imkanlarla bilgi sahibi olamayacamz aktr. drak alanmzn dndaki bu konular hakknda
bilgi edinmeye kalkmamzn herhangi bir faydas yoktur, zira Allah
bizi gayb konusunda muttali klmayacan (72/Cin, 26) sylyor. u
halde gaybla ilgili bize Kuran ve sahih hadislerde ne kadar bildirilmise
o kadaryla yetinmek ve daha fazlas iin herhangi bir teebbste bulunmaktan kanmak icap eder. Bize verilen bizim iin gerekli ve yeterli
olandr. Bu bilgiden kast, gayb konusunda apak ve somut bilgi sahibi
olmamz deil, imana mesnet tekil edecek fikir ve kanaat sahibi olmak,
baka bir deyimle bilin kazanmaktr.
Mahede alemiyle ilgili Kurann verdii bilgilerle kastedilen gayenin
de insana bilimsel bilgi vermek deil, bilin kazandrmak olduunu
syleyebiliriz. Kuran, fizik varlk, tabiat, evrendeki olaylar; tarih, toplum
ve fizik yasalar hakknda baz bilgiler verir, gzmz yaratla, tabii,
kozmolojik gereklie, tarihe, i dnyamza evirmemizi ister. Fakat
Kurann gayesi fiziki gereklik, tarih hakknda somut ve maddi bilgiler
vermek deil, varla bakmz, lem tasavvurumuzu doru bir perspektife oturtmak, varlk zerinden bilin sahibi olmamz salamaktr. Bu adan bilimsel bulu ve icatlar, sonradan bilimin tespit ettii fiziki veya kozmolojik gereklikleri Kuranda aramak yanltr.
Modern bilim, varlkla ilgili doru bir perspektiften, fiziki gereklik
dnyasn Hakikatle irtibatlandran ve bunun zerinden Yaratc fikrini
merkeze alan bir bilinten yoksun olarak aratrma yapar. Perspektif ve bilin yoksunluu bilimi asli ve meru amac dnda tahrip edici bir gce
dntrr. lahi maksad kaale almayan bu bak as ve varl salt fiziki gereklie indirgemi yntemle elde edilen bilgi, sonu itibariyle akn/gayb, i/batn ve te/ahiret boyutundan yoksun olduu iin insan kapal bir sistem iine hapseder. Egosu kkrtlm insann haz, g ve tahakkm duygularnn tatmin arac haline gelir, sonuta insann ve gezegendeki canl hayatn helakine yol aar.
Ancak son dnem Mslmanlarn, mahede alemi, yani fizik dnya
zerinde aratrma yapmayp, her bulu ve icad Kuranda arayp bulmakla yetinmesi de maddi, somut ve fiziki gerekliklerle teyid edilmeyen bir
bilincin, dayanaklar zayflatlm fikir ve kanaatler zerinden bir alem tasavvurunun kurulmasna yol amtr ki, bu da eksik ve yanltr. Kuranda
ifreler veya matematik kesinlikler aramann, her nemli bilimsel bulu ve
64
Kuran ve Bilgi
icad Kurana balamann sonucu, bilimi Kurann zerine bir kstas (veya hakem) konumuna karmaktr ki, bilimde aslolan maddi birikim seviyesinde srekli inkiaf ve hipotezler seviyesinde yanllanmaktr. Byle
olunca bu kstas veya hakem bazen Kuran dorular bazen yanllar da.
Srekli inkiaf eden veya bir sonraki hipotez tarafndan yanllanan bir bilgi, nasl olur da Mnzel bir Kitap iin kstas veya stnde hkm veren
bir hakem olur!
Modern bilimsel faaliyetin, Kurann verdii perspektif ve bilince ihtiyac varsa; Mslmanlarn da, Kurann kendilerine kazandrd perspektiften hareketle gemite atalarnn yapt gibi fizik dnya (lem-ehade) zerinde aratrmalar yapmaya, gzlerini sekler ve hmanist olmayan bir bilin erevesinde kainata ve tekvine evirmeye ihtiyalar var.
Hikmete dayal bilgi (veya Mslmanca bilimsel alma), mahedeyi
gaybla, zahiri batnla, buray teyle irtibatlandran bilgidir. Tembel tembel oturup yaplm bir icad veya formle edilmi bir bilgiyi Kuranda
aramak, dier alanlarda olduu gibi her eyi slamiletirerek tketmekten baka bir ie yaramaz. Bugnk dnyay modern bilim kurdu, anlatmaya altmz perspektif ve bilin erevesinde baka bir bilgi ve bilim
mmkndr. Bu demektir ki baka bir dnya da mmkndr.
lk defa eyann isimlerini insana reten Allah, itirazlarna kar meleklere u soruyu yneltir: Eer her eyi (i yzn) bilen sadklarsanz,
bunlarn isimlerini bana haber verin. (2/Bakara, 31)
Bu ar soru karsnda melekler Rablerini tenzih ve takdis etmekle yetinirler. nk hi bir varlk her eyin i yzn bilemez. Ayn ey insan iin
de sz konusudur. Unutmamak lazm ki Ademe isimleri Allah retiyor.
Eer Allahn yardm olmasayd Adem bilgiden yoksun kalacak ve Yunan
mitolojisinin ilham ettii epistemolojik varsayma gre kendisi kendi imkanlaryla bilgi sahibi olmaya balayacakt. Oysa insan, daha ontolojik safhann
ilk halkasnda bilgiyle donatld. Yeryznde halife olacak ve rendikleriyle imtihan olacak insan balangta bilgisini Rabbinden alyor, demektir. yle ise insan Rabbinin bilgi snrn aabilir mi? Tabii ki hayr. nsana retilen, ne her eydir ne her eyin i yzdr. nsan bilgisi Allahn gerekli grd ve murad ettii kadaryladr: Onlar ise, Allahn diledii kadarndan
baka ilminden hi bir eyi ihata ede(rene)mezler. (2/Bakara, 255)
nsan bilgisinin kayna Allahn retmesidir; biz buna retilen
bilgi diyoruz. Peygamberler kanalyla gelen haber ve bilgiler ise vahiy yoluyla ndirilen bilgidir. Ayrca insann fiziki ve beeri evreyle girdii
ilikiler sonucunda, ancak szn ettiimiz bu iki bilginin yardmyla sahip olduu bilgi tr daha var ki, buna da renilen bilgi demek mmkn. Bu bilgi ayn zamanda beeri kltr ve irfandr.
Allah, insana bilmedii eyleri retti (96/Alak, 5);
Rahman (olan Allah) Kuran retti. nsan yaratt. Ona beyan
retti. (30/Rum, 2)
Ayette geen beyan teriminde, insann duygu ve idrakinde alglanan
meramn ifadesini tamamlayan baka unsurlar da vardr:
Siz hi bir ey bilmez iken Allah, sizi analarnzn karnndan kard ve
size kulaklar, gzler ve kalbler verdi... (16/Nahl, 78.)
nsan bilgisinin kaynann Allahn retmesi olmas, onun sonradan indirilen bilginin de yardmyla yeni bilgiler renmesinin imkann ifade eder. Duyularn, akln veya baka yollar ve abalarla sahip olduu
bilginin alt temeli bu ilk retmedir. Bunlar da genel olarak isimler (esm) olarak ifade edilir ki, bunlar hem Allahn isimleri, hem de bu isimlerin birer tecellisi durumundaki varlk ve varlk tezahrleri, tecellileridir.
zetlersek, Allah yeryznde halife olacak insan yaratt. Bu insana ilk
bilgileri, eyann isimlerini retti. Sonra ona alglama, idrak etme ve ifade
66
Kuran ve Bilgi
etme gcn verdi. Peygamberler araclyla dnya hayatnda ona rehberlik edecek bilgileri gnderdi. Btn bunlardan ama, insann yeryznde
Yaratcsnn rzasna uygun yaamasn salamaktr. nsan ancak seme zgrlne sahip bir varlktr; dilerse doruyu seer ve hayatn buna gre
dzenler, dilerse de kendi heva ve hevesine, yani istek ve arzularna uyar. Birinci seim ve ona gre yaamnn sonucu ebedi mutluluk ve mkafaat, ikincisinin ise ebedi azap ve hsrandr. Dnya hayatnn sreci, her insan iin bu
gerein ortaya karlmas eylemidir.
hi bir ortak tasavvur edilemez. Kimse bulunduu varlk mertebesinde Allahn snnetini deitiremez.
Ahlaki yasalarn birlii Allahn birlii fikri ve inancyla (Tevhid) yakndan ilgilidir. Nasl varlkta birden fazla ilah tasavvur etmek mmkn deilse, nasl byle bir tasavvurun, iradelerin ve kudretlerin atmas gibi
trajik sonulara yol amas mukadder ise, yaratln temel ilkesi olan ahlak ve ahlaki deerlerin birliinde de paralanma kabul edilemez.
b) Bilginin birincisi kadar nemli olan yn vahiy ile gelen bilginin,
Hakikat ihtiva etmesi ve gereklik dzeylerine ilikin bize eitli kavramsal erevelerin ekillenmesinde yardmc olacak zler, parametreler ifade
etmesidir. Gereklii kurgulamak, tanmlamak ve alglamak bize zg bir
etkinliktir, ama hangi hakikat anlayna gre gerekliin tasarlanaca konusu nemlidir.
Gereklii ahlaki dzeyde alglayabiliriz. Ahlak yaratln temel ilkesi
ve dzenidir. Bu ilkeyi vazeden ve bizi varlndan haberdar klan, ayn
zamanda bizim yaratlmzn asli tabiatnda ebedi bir z olarak yerletiren Allahtr. Bizim sahip olduumuz ebedi z, ayn zamanda bizim Allahla olan ilikimizin mahiyetini ve imkann ifade eder. Biz Allahtan kopuk deiliz. Ruhundan bize fledii z (Nefha-i ruh), bizim lahi tabiatmzn mayas yani asli tabiatmzdr.
Allah her eyin yaratcsdr. Allah insan dahil yarattklarn en iyi bilendir. Yaratlmlarn idare ve tedbiri Allaha aittir ve btn bunlar bize ahlaki bir deer erevesi iinde sunmu ve retmitir. Bu ahlaki erevenin bilgisi hem ebedi zmzde, hem de bize (peygamberler araclyla)
vahiy olarak indirilen bilginin eitli anlam dzeylerinde ikin olarak bulunmaktadr. Eer bizim Nefha-i ruhta ifadesini bulan bu lahi z olmasayd, insan da mmkn olmazd. Bizi mmkn ve ayn zamanda evrensel ve lmsz klan dnyevi tabiatmzda ikin bulunan lahi zmzdr. Bu lahi z, ayn zamanda bizim zgrlmzn ve insan olmaklmzn temeli ve gayesidir.
Anlam ve ama bakmndan hayat, iyi ve ktnn birbirinden ayrlmas ve bilincimizde ayrdedilme haline gelmesi abasnn srdrlmesidir.
Ontolojik kkenleri itibariyle ahlaki olarak iyi ve kt, beyaz ve siyah
kadar birbirinden ayr mahiyetlerdir. Ancak deerlerin bilinmesi renklerin
apak olarak birbirinden ayrlmas kadar sarih deildir. yinin kt, ktnn iyi kategorisine dntrlmesi mmkndr ve insann hayatnda
68
Kuran ve Bilgi
olmak ftratn ilahi dzenine sayg gstermekle ayn eydir. Dinin dnda veya kartnda durmak, ftratn, insani zn mahiyetiyle atma anlamna gelmektedir. Din, insan yabanclatrmyor, tam aksine ftri temelde Allahla, varlkla, insanla (teki) ve kendi nefsiyle bar iine girmesine yardm ediyor, yabanclamann nne geiyor.
Burada deerlerin, yarglarn kayna ve mahiyetiyle ilgili temel bir sorunla kar karya gelmi bulunuyoruz: Deerlerin bilgisi ve mahiyeti insann bilgisi ve mahiyetiyle rtme iine girer. Din ile ftrat arasndaki bu
mtekabiliyet dolaysyla, dini bilgi insana ilikin bilgiyi ilzam eder. Baka
bir ifadeyle dinin genel ve tanmsal erevesi hakknda doru bir bilgiye
sahip olmadan insan hakknda doru bir bilgiye sahip olunamaz.
Ancak insann tarihsel talihsizlii bu bilginin bilgisizi olmasdr. Bu
bilginin bilgisine sahip olunmad zaman, yerine baka bilgi(ler) ikame
edilir ve bu da epistemolojik kopua uram, dolaysyla hakikat deeri olmayan bir bilgidir ki, bunun erevesi kiinin heva ve hevesi olarak
ekillenmitir.
Seni dinden bir eriat zere grevli kldk. Sen ona uy da, ilmi olmayanlarn arzu ve isteklerine tabi olma. (45/Casiye, 18). Dorusu onlarn
ou bilmezler (de) onun iin yz evirirler.(21/Enbiya, 24). Sana gelen
bunca ilimden sonra ayet (bilfarz) onlarn arzularna uyarsan, bu takdirde muhakkak zalimlerden olursun. (2/Bakara, 145.)
Bu ayet u geree iaret ediyor:
a) Allah, insana peygamberler araclyla vahiy gnderir. Vahiy en st
derecede ilimdir (el-lm). Bu bilgi ayn zamanda bir yaama biimini ngrmekte ve mahiyeti hakknda bilgi retmektedir.
b) Ancak insanlarn ou bu bilgiden habersiz kalyor ve Hakikatin
kendisinden yz eviriyorlar.
c) Kesin (yakn) bilgiye sahip olmadklar ve Allahn gnderdiklerinden
yz evirdikleri iin kendi arzu ve isteklerine gre -fakat kendi ftratlarna
aykr- yaama biimleri gelitiriyorlar. te bu byk bir zulmdr.
Burada zulm kavram gerek manasnda kullanlmtr. Yani bir eyi
veya nesneyi asl yeri olan mahalden bir baka yere ve mahalde ikame etmek
anlamnda zulm. Bu anlamda zulm Hakikate ve ahlaka kar su irtikap
etmektir. Zulmn ztt adalettir. nsan doru ve gvenilir bilgi yerine kendi
heva ve arzularn ikame ettiinde, adalet yerine zulm ikame etmi olur.
Zulmn eitli trevleri var; fsk, fcur, fitne, tuyan, bay, istikbar vs.
70
Kuran ve Bilgi
Gerekten ou, bir ilim (bilgi) olmakszn kendi heva (istek ve tutkular)laryla (kimilerini) saptryorlar. phesiz senin Rabbin haddi aanlar en iyi bilendir. (6/Enam, 119)
Zulm kendini savunur, kelimelerin, dilin ve sylemin doasn deitirmeye kalkr. Bilgiyi suistimal eder, ahlaki deer yarglarn tersine evirir. Sonu hsran olan eyi mutluluk kisvesi altnda sunar. Fesad slah diye takdim eder: te sizler bylesiniz; (diyelim ki) hakknda bilginiz olan
eyde tarttnz, ama hi bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartp duruyorsunuz? (3 /Al-i mran, 66)
71
IV
GELENEKSEL VE BLMSEL BLG
Dou ile Bat arasnda varolan farklara iaret eden bu ayrm temelde
kategorik olmas hasebiyle ciddi bir kritie tabi tutulmaldr. nk sz
konusu ayrm, doas gerei Douda ve Batda iki farkl tabiatn ve hatta daha tede iki kart ftratn tasavvuruna dayanr. Eer yeterince zerinde durulup kritik edilmeyecek olursa, bundan rklk doar ki, 19. ve 20.
yzyllarda ba gsteren baz rk kuramlar, meruiyetlerini bir lde bu
trden kategorik ayrmlara dayandrma yolunu setiler.
nsan, her yerde insandr ve Allah insan bir ftrat zere yaratmtr.
Ftrat bir ve ortak olmakla beraber iki dnyann farkl fikri ve kltrel geleneklere sahip olduu da gerektir. Bu, hem bilginin mahiyeti hem onu
edinme yollar konusunda iki ayr kavramsal erevenin teekklne yol
amtr. O halde eer Dou ile Bat arasnda bir ayrm yaplacaksa, bunun insan trnn varlk yapsyla deil, farkl tarihsel miras ve kltrel
geleneklerle ilgili olduunu sylemek gerekir.
Dounun Batdan ayrlan en bariz fark, bu geni beeri havzada peygamber teblilerinin her zaman canl olmas, byk dinlerin ve her biri tarihte birer srama noktas olan peygamberlerin bu blgede zuhur etmi
olmasdr. Su bu topraklarda fkrm, ancak Batya tanmtr. Sokrat
ncesi filozoflarn hikmet ve felsefe kanallar ile sonralar Katolik Hristiyanl bu bereketli, hayat verici suyu fkrd topraklardan Batya tayan iki nemli kanaldr.
Bilginin pratik kullanm, bilgiden gnlk hayatta yararlanma yntemleri ve buna bal tekniklerin gelitirilmesi ok kadim tarihlere ve medeniyetlere kadar iner. Dou kltr geleneinin belirgin havzalarndan biri
olan inde, zaman iinde modern bilime kaynaklk etmi bulunan ok
sayda keif ve icadn bundan binlerce sene nce gerekletiini tespit etmek mmkn. ekim gc ve manyatizma; ekvatorun semavi koordinatlar ve gzlem aralarnn gelitirilmesi; rasathaneler; haritaclk; demirdkm teknolojisi; buhar makinasna temel olacak ift hareket ilkesi, devri
hareketin standart deime aras ve piston; mekanik saat; zengi kullanl at eerleri; tabii barut; matbaa; tp ve tarm ansiklopedilerinin basm
vb. teknik icat ve donanm ok eski zamanlarda inde bilinen eylerdir.
Abbasiler dneminde Mslmanlar bunlar alp gelitirdiler ve Batya intikal etmelerini saladlar.
Modern bilimin ortaya knda tarihsel durumun deimesi nemli
bir faktrdr. Rnesans ve reform, deniz ar ticaret, sermaye birikiminin
75
teekkl (kapitalizm), kle emei ve endstri devrimi bu tarihsel durumun belli bal duraklar arasnda yer alr.
Btn geleneklerde tarihsel somut durumlar ile dnce arasnda u
veya bu dzeyde balar var. Batda olan ey, tarihsel durumun Batl insann zihniyetinde ok kkl bir deiime yol am olmasdr. Bu anlamda
bilimin teekkl dneminde, asl Batl insann ben idraki, dnya gr
ve hayata baknda radikal kopularn vuku bulmas, sonraki dnemlerde
bilimin geliip ilerlemesinde nemli rol oynamtr. Bizi de ilgilendiren
husus, bu zihniyet deiiminin bilginin mahiyetine ilikin meydana getirdii derin etkidir.
Modern bilimsel bilgi, bilginin bizatihi kendisinin insanla baladn,
insanla srp gelitiini ve insann yetenek ve abalaryla snrl olduunu,
biriktirilip sonraki nesillere aktarldn varsaymn esas alr. Prensipte
Hakikati inkar etmese de -ama sadece prensipte inkar etmez, gnlk hayatta Hakikatin hibir etkisine ve belirtisine yer vermez-, bilginin konusu olmaktan karr, onu metafizik ambarda sakl tutar ve ounlukla
hikmet ve irfan gibi temel zihni ve ruhi yaklamlar, artk bilimsel bilginin haricinde kalan metafizik alana ait eyler kabul eder. Metafizik alana ait bu bilgi, temelde bilimsel yntemle elde edilmedii, labratuarda veya labratuar artlarnda denenip test edilmedii iin bilimsel kabul edilmez. Din, mitoloji, by vb. bilgiler bu kategoride yer alr. Modern akl
ne metafiziin konularn ne Hakikati kavrayabilecek formasyondadr.
Hakikatin Bilgisini ve Sevgisini kaybetmitir, bu yzden onun hayatnda keenlemyekn (hi olmam veya yok) hkmndedir.
Modern telakki asndan paradoksal bir biimde insan snrl, ancak bilgi elde etme sreci ve kapasitesi snrsz farzedilir; dolaysyla insann ulaamayaca hibir ufuk yoktur, her ey ve btn varlk sre iinde insann
denetim ve hakimiyeti altna girmeye adaydr; insan varlk aleminde tek
potansiyel ve fiili hkmrandr, her ey insan abas ve bilgi gc sonucunda denetim altna girecektir ve insan varla diledii gibi ekil verecektir.
/batnn, tenin ve akn-ilahi olann kaale alnmad bu bilgi Kurann
deyimiyle bize ancak dnyann d yz hakknda malumat vermektedir.
Bilimsel bilgi konusunu ileriki sahifelerde ele alma frsatn bulacaz.
***
Modern bilim, kendi faaliyet alann nicel (kantitatif) dnyann (veya bu
dnyann d/zahiri yznn) llebilir ve gzlemlenebilir fenomenleri ve
76
bunlar arasndaki ilikilerin tespiti ile snrlandrdndan, evrenin ve genelde varln bir Nedene bal olmadn varsayar. Burada Nedeni sebepten
ayr bir anlamda kullanyoruz. Sebep ancak fiziki gereklik iin geerlidir.
Modern bak as, varsaymnda kendi paradigmas asndan tutarldr;
nk eer bu evrenin bir Nedeni varsa, bu Nedenin bir ekilde kendini
ifade etmesi, somut olarak aa vurmas gerektiini kabul etmek zorundadr. Nedenin fiziki ve somut sebepler dnda hikmet yoluyla aratrlmas
modern bilginin konusu dndadr. Bir Neden fikrinin kabul, bilime ilikin temel varsaymlar ve bu temel varsaymlarn dorulanma biimlerini
esas alan ynteme ilikin sistemi kkten sarsntya uratr ve zorunlu olarak
dzleminin yetersizliine gereke tekil eder.
Balangta inadi olarak gelitirilen ve savunulan lkesiz (ilkeden yoksunluk) ve Nedensiz evren gr, imdilerde entelektel bir yetersizliin,
zihnin iine dt acziyetin sebebi olmaktadr. Ama ak eliki u ki,
her fiziki gereklie bir sebep arayan insan, Varln bir Nedeni olabileceini, olmas gerektiini kabul etmiyor. Kendisi Nedensiz olan bir evrende
her olayn ve gerekliin nasl bir sebebi veya sebepler zinciri olabilir?
Bilimsel ann temel tekil ettii zihinsel ereve (mevcut paradigma),
fizik dnyay metafizik bir lke ve Nedenin tezahr kabul etmediinden,
insann en esasl avantaj olan akl (Kuvve-i akl) onun dier iki zellii
olan g ve tahakkm kurma (Kuvve-i gadabiyye) ve bedensel itah ve
doymazlnn kayna olan yannn (Kuvve-i eheviyye) etkisi altna girmi, nicel katlamaya uram, bylelikle lmcl bir ekil alm bulunmaktadr.
Bu yndeki bilimsel faaliyet, her halkarda ie yarar bir sonu veriyor. Nitekim Thomas Khun ve dierlerinin de artk farkettii zere, paradigma kullanl ve aklayc olabildii srece kabule ayandr. Burada ihmal edilen nokta, bir sre kullanl olan paradigmaya gre ulalan sonucun nitelii, etkileri ve olmas gerekenin olup olmad konusudur. Modern bilim, zel bir zihni faaliyet sonucu bizi evrenle belirli (muayyen)
bir ilikiye sokuyor, ama hi bir zaman, Bu iliki byle mi olmas gerekir? sorusunun sorulmasna izin vermiyor. Tpk btn mesaisini ve potansiyellerini fenomenlerin nasl vuku bulduu sorusuna hasredip, hibir ekilde niin vuku bulduu sorusuyla ilgilenmemesi gibi. O tam aksine bize unu telkin ediyor: imdi fizik dnyann yasalarn gzlemlenebilir iliki ve zellikleriyle tasvir et, ama -belli bir tekrardan sonra- gzlem
77
niversite retim elemanlarn yeni dinin rahipleri olarak tanmlad; tabii niversiteyi de kilise yerine ikame etti.
Bilgi, demokratik oylamaya sunuluyor mu? Hayr. Peki, demokratik
oylamaya sunulmal m? Yine Hayr. Kilise dogmalar tartmaszdr.
Ancak gemite, imanla birlikte oylama vard. Ve imann en belirgin vasf belli bir bilgi temelinde kendisinden emin olunan eyin serbest irade
sonucunda kabul edilmesidir. Eer bilgi, insan hayatnn dzenlenmesinde rol oynayacaksa, kendi hayatndan sorumlu olan insann gr beyan
etme ve tercihlerini zgrce yapma hakknn olmas gerekmez mi?
Bu konuda okul sistemi ve niversitenin, yerleik zihniyetin teekklnde ve pekimesinde oynad rol nemlidir.
niversite, gelitirdii mitolojik imaja ramen, gerekte her trden
bilgiye ak deildir. En hayati konular retimin dnda brakr. Szgelimi te dnya, kader, vb.. Bunlar dinler tarihi, antropoloji gibi derslerin
iinde okutur. Ama bilgilenmek deil, paradigmasn dorulayan perspektif vermektir. Metodolojik bilginin taleplerine uygun bilgi retmesi
bunu bir tr kanlmaz klar. Resmi grlere, hakim politikaya her zaman aykr dmeyi gze almaz. Ana formasyonu iktidar sekinlerinin politik tutumlarna bilgi ve aratrma dzeyinde lojistik destek salamakla
beraber, kurumsal olarak politikadan ayr ve uzak durur. Bir aratrcdan
istenen, ideolojik grlerini, dini tercihlerini denetim altnda tutmas, iini yaparken bunlar ceketi gibi bir kenara brakmasdr. Amerikada niversiteler merkezi deildir; her niversite kendine gre programlar takip
edebilir. Ama bamsz niversitelerde eer devletin temel politikalarna
aykr dersler veriliyorsa ve bunlar belli bir kamuoyu zerinde etki brakabiliyorsa, askeri, brokratik ve ekonomik iktidar gleri bunlar tartmaya aabilir.
niversite ortaa manastr dzeninin bir devamdr; yelerine imtiyazl bir stat baheder. zellikle ideolojik, dini ve politik itirazlara kar
bir savunma alan gelitirir. Geleneksel dini otoritenin yerini niversite almtr, ama modern toplumun tatminsiz insan niversitenin rettii bilgiyle de mutmain deildir.
niversitenin sanayi devrimi sonrasnda resmi toplumla kurduu iliki,
aslnda onun sivil vasfnn zayfl hakknda bir fikir verebilir. Toplumun
hakiki sorunlarna kar kaytszdr, bu yzden kurumsal talepler gelmedike
bu sorunlarla ilgili bilgi retmez. Tam aksine brokratik toplumun ihtiya
79
duyduu teknokrat, ynetici vb. elemanlar yetitirir. niversite, modernizmin en kutsal ve dokunulmaz kilisesidir. Kiliseye bile cevap verilecekse, alternatif bir dine veya kiliseye deil, niversiteye bavurulur. Nihayet teoloji de niversitelerde okutulmaktadr.
niversiteyle balantl olarak uzmanlk ve uzmanlar ordusu benzer
bir srecin en etkin paralardr. Uzman, paralanm bir dnyann canl
ve asli yesidir. O sadece zihinde deil, gerek hayatta da realiteyi paralar ve zerkletirir. Uzman bak asndan varln sahip olduu okluk ve
oulculuk kaostur, belirsizlii ifade eder ve bir an nce denetim altna
alnmas iin performans harcar. Fakat uzman hayat ve varl paralara
ayrdnda, okluun (Tekasr) kk paralarna taklr, ayrntlarn iinde boulur. Ve bu Kuran- Kerimin iaret ettii zere mezara (yani hayatnn sonuna) kadar srer.
Arlatrlm biimleriyle her bir uzmanlk alan ayr bir evren, farkl
bir gerekliin kendini dier gerekliklerden koparmas; yani paralarn
mutlaklatrlmasdr. Her mutlaklatrma bir iktidar alan anlamna geldii iin, bu alan ayn zamanda zel bir dil ve hegomonik bir sylemin ortaya kmasn kanlmaz klar. Bu yzden uzmanlarn dnda hi kimsenin, kolayca anlayamayaca teknik bir dili var; bu aslnda sylemin kendini muktedir kld zerk (akademik) alandr.
Uzmanlar, kendi alanlaryla ilgili aratrmalar tketince, yeni hipotezler, teoriler ortaya atarlar. Tketilmi bir teorinin arkasndan gelen ey, aslnda speklasyon veya zihinsel maniplasyondur. ktidar bununla saland iin, artk bir noktadan sonra, aratrma iin aratrma yaplr. Aratrmalar ilerleyip daha alt uzmanlk alanlarna yayldka, paralanm bir
evrende herkesin ayr bir dil konutuu (ayr bir telden ald) Babil Kulesi ortaya kar. Bu kulede ortak kelimeler ve kavramlar kullanlr, ancak
herkesin bu kelime ve kavramlardan anlad baka eydir.
Varl, hayat ve insann kendisini bu kadar paraya ayrdnz m, onun
btncl realite duygusunu kaybetmesine ve bata korktuunuz bir kaosun iine dmesine engel olamazsnz. Kaosun hkmn icra ettii dnyada sz konusu olan mesleki krlktr. Yani tek tek aaca bakarsanz,
orman kaybetmi olursunuz. Bilimselliin tevik ettii bu krlkte, doal
olarak bilgisizlik (cehalet) giderek yaygnlaacaktr. Her konunun uzmanlar vardr ve bu uzmanlar ilgilendikleri konudan baka hi bir ey bilmezler. Uzman bir baka alann uzmanna inanr sadece. Bu u boyutta, artk
80
tuhaflk ve samalk vardr. Yani ilk kalk noktasnn inkr, asl amacn
unutulmas hali. Amac unutmu olan uzmann sonunda elinde yar, baar, stat, para ve hret kalr.
nsanolunun dnce hayatnda devrim yapm, zihinsel sramalar
gerekletirmi hi kimse sadece kendi alannn uzman deildir. Tarihsel
ve modern zamanlarn tecrbesi, en byk zihinlerin ayn zamanda ok
ynl bilgilere sahip, bir tr ansiklopedik donanm olan kiilerin olduunu gsteriyor: Farabi, bn Sina, Gazali, bn Rd, bn Haldun v.d..
Uzmanlar, her zaman amatrleri horgrr, ama hayata anlam, ama ve
zgrlk asndan bakanlar, realiteye ilikin btnlk duygusunu kaybetmi ve kendine ayrd kk alana kendini hapsetmi uzmanlar deil, bamsz, sivil amatrlerdir. Uzmanlama, insan kendi dndaki bir referans
noktasndan yoksun brakmad iin, uzman varl, hayat ve kendini uzmanlk alanna indirger. Modern bilginin doasnda indirgeme vardr; akademisyenlerin okluu gerek entelektellerin var olduu anlamna gelmiyor. Zamanmzn en byk eksii bilim adam, akademisyen, uzman, aydn
veya aratrmac deil, hikmet ve irfanla dnyaya bakabilen entelekteldir.
Entelektel kimdir ve ne ie yarar? Niin bir bilim adam veya akademisyenden daha nemlidir? Bir orman iinde yolunu kaybetmi bir grup
insann, el yordamyla bir k yolu aradn dnelim. Sk aalardan
yol almak mmkn deildir, ellerindeki hzarla aa kesip ilerleyebilmektedirler. Byle devam ederek ak araziye kabileceklerini umuyorlar. Ancak zerinde bulunduklar istikamet onlar bir uuruma gtryor. Tam
uurumun kenarna gelip son aac da kestiklerinde aala birlikte kendileri de uuruma yuvarlanacaklardr. Bu durumda orman ku bak grebilen birinin onlara seslenmesi lazm: -Durun, yanl yoldasnz! te entelektel, bu genel gidiin yanl olduunu syleyebilecek basiret ve ferasete sahip sekin kimsedir. Bu sekin insanlarn formel modern bir eitim
alm olmalar gerekmez, hatta zihinlerinin selameti asndan modern
eitim almam olmalar belki daha iyidir.
Balangta bilim, uzmanlar yaratt, imdi uzmanlar bilimi formatlamaya baladlar. 19. yzyln bilimci profilinin sahneden ekildii varsaylr ama, bunun somut belirtileri henz ortada grnmyor. Dolaysyla
uzmanlk sorunu hl bilimin temel sorunu olmaya devam ediyor.
Uzman psikologlarn gzlemlerine gre, bilimciler, geree balanma, objektif davranma ve her trl deer yarglarndan arnarak olaylara
81
ktidar ve bilim teknisyenlerinin kurduu iktidar alannda bilgi retiminin merkezilemesi, bilginin halktan koparlp katlma kapal tutulmas gayet ak olarak brokrasi ve teknokrasinin (bilim-destekli uzmanlarn), sonra da siyasetin ve siyasi katlmn bir ka elde toplanmas sonucunu dourmaktadr.
Toplumsal hayatn, rafine yntem ve aralarla merkezilemesi, modern
dnyada gerek demokrasinin kurulmasna engel tekil eder. Gerek demokrasi ideali ar verimlilik, aralara bamllk, srekli ilerleme, ktlevi
retim, merkez ile-i sermaye ve tekellemi ekonomi ile bilim(cilik) gibi
alkanlklardan vazgemeyi gerekli klar.
Konunun bu boyutunu yeterince nemsemeyen Mslman bilim
adamlar ve aydnlar, modern bilimi olduu gibi veya hi deilse slamiletirerek alabileceimizi kendilerine gre ikna edici gerekelere dayanarak ve kendilerinden gayet emin olarak savundular.
Kendi doasnn gereklerine gre dnm geirmekte olan bilimi niin almamz gerektii meselesi ise hl aydnla kavumu deil. Eer Batnn bilim ve teknoloji ile ulat bugnk refah ve g seviyesine ulamak iinse, bu ahlaki dzeyde farkl iddialar olan bir dnyann parametreleri asndan kritik edilmeye deer bir konudur. G ve refah kendi bana mutlak ama olamaz. Tabiata ve insana kar olan bu amacn ahlaki
deeri sorgu konusudur. Salt g ve refah, slam bak asndan insann
sadece kuvve-i gadabiyyesi ve kuvve-i eheviyesini tatmini eder, ancak bu
iki kuvve hibir zaman tatmin olmadklar iin, bilgiyi ksr dng iinde
asl amacndan uzaklatrr, anlam boyutunu kurutur. Adaletten yoksun
g ve iffetten yoksun ehvet tahripkardr; tpk hikmetten yoksun bilgi ve
bilim gibi. Dnyay geici bir gurbet hayat eklinde alglayanlar iin, bilginin meru ve doru amac olacak baka referanslar vardr. Bilgi, tlu
emelle malul olduunda, ii boaltlm bir faaliyete dnr. Aslolan bilginin imdi ve burada felahn mmkn yollarn bize sunmasdr.
Batda ortaya kp dnyaya yaylan bilim, kukusuz insanolunun gelitirip sahip olduu byk bir bilgi birikimidir; elbette bir kenara braklamaz ve eer yeni bir bilim fikri zerinde durulacaksa bu muazzam birikimden fazlasyla yararlanmak gerekir. Ancak bu byk birikimin okul
ve niversite gibi dev kurumlar araclyla resmiletirilip profesyonellemesi, kritik edilmesi gereken bir baka noktadr. Bu srete bilimin varsaymlar, genel olarak bilgiyle ilgili zihinsel alglarmz artlandrmakta,
83
bylelikle bilgi bilime endekslenmektedir. Bilim (ve bilimsel bilgi) devletlerin ynetimi ve dolayl denetimi altnda niversite ve okullarda retildii gnden beri, insanlarn birey veya topluluk olarak tecrbeleri deil, kurumlarn insan bireyleri araclyla rettikleri, imdi de insan yerine bilgisayarlarn geirilmek istendii standart, resmi, amal, programlanm,
nyargl, nesnel bir metaya dnmtr. Bu sayede bilim, bilgiyi dntrmektedir. Paketlenebilir ve depolanabilir hale gelmi bu bilgi tr, insanlarn entelektel ve manevi tecrbelerini hie sayyor, kurumlarn retip pazarlad en yksek maliyette amalar ynna dnyor. Neredeyse her alanda muazzam bir bilgi ynna (malumat) sahibiz, ama bilgelie sahip deiliz. nternetten milyonlarca sahife dolusu bilgi toplayabiliriz,
ama internet irfan ve hikmet retemez.
Eer modern insan bilime ar bir gven duyuyorsa, bu kendine kar duyduu ar ve haksz gvenin (istina) belirtisidir. Bu ynyle olay
hmanizmle ve hmanizmle amalanan her eyle yakndan ilgilidir. Bu da
unu gsteriyor ki, hmanizmin insana haksz ve yersiz bir gven telkin
ettii anlaldka, modern bilimin insan, toplum, ruhsal hayat ve evre
zerindeki olumsuz etkileri, tahrip ve ykcl azalmaya yz tutacaktr.
Gemite, kadim kltrlerde bugnk bilime benzer bir bilim anlay
teekkl etmemise, bu insann varlk dnyasnda kendine bitii konumla ilgiliydi. Bu farkl anlam boyutunun ifade ettii gereklii bugn bizim
doru olarak anlamamz biraz gtr. En bata modern bilimsel aratrma
ve genel insan telakkimiz gemi toplumlara ve nceki zamanlarn insanna ilikin grlerimizi derinden arptm bulunuyor. Modern insan kendisini btn varlk dnyasnn, evrenin merkezinde ve belirleyici bir konumda gryor. Hmanizmin yanlsamas dolaysyla kendisi dnda hi
bir varlktan yardm almaya, yol gsterilmeye muhta olmayan, kendi bana buyruk, bamsz, yetkin ve gl bir varlk olarak dnyor. nsann kendine ilikin bu yanlgs onu yersiz bir gurura zebun klm. Kibir
eytann hasletlerinden biridir. Bunun psikolojik baz sebepleri var.
Marur ve Allaha kar mstani insan bir bakma hasta bir insandr.
Paranoya olan btn hastalarda benlik, kendi asli hakikatine aykr olarak
n-plana kar. Ben bilirim, ben yaparm, ben baarrm, ben yenerim;
benden byk yok veya Benim hayatm, benim tercihlerim, benim grm, benim bedenim v.s. Benlie ar vurgu biimlerini psikoloji ve psikiyatri genelde psikotik kabul eder de, ayn belirti ve iddialarn bir felsefe
84
85
V
SOSYAL BLMLERN PARALARI:
NSAN VE TOPLUM
braklmas, arkasndan bu tek tek bir(ey)lerin bir araya getirilmek suretiyle toplanmas, toplum haline getirilmesidir. Toplum denetlenebilir, ynlendirilebilir, formatlanabilir, determine edilebilir beeri bir
alandr. Sosyoloji bu tarihi ameliyeyi gerekletirme misyonu ile sahnede yerini alr. Toplumun temel yap ta durumundaki birey ise -artk
bireylemi insan d uyarclar karsnda verdii tepkilerle ele alnan
bir organizmadr- psikolojinin inceleme konusudur.
Sosyal bilimler iinde merkezi bir yer igal eden bu iki bilim dal, bugnk devasa grnmlerine ve her geen gn bir alt-birime daha ayrlarak kazandklar karmak gelimelere ramen, dn olduu gibi bugn de
basit ve anlalabilir bir ilkeden hareket edip yaln bir grevi gerekletirme amacndadrlar. Burada ilke ve ama, insann ve toplumun birer nesne
gibi ele alnp aratrlmas, tanmlanmas ve sonuta denetim altna alnp
kullanlmas eklinde zetlenebilir.
nsan ve toplumun denetlenmesi ii, ilkin Avrupada tecrbe edildi.
Bundan da baarl, ie yarar/ilevsel sonular elde edildi. Ancak yeni hegemonik alanlar kuran snfn ilgisi Avrupa ile snrl deildi. Daha nce
balayan deniz ar ticaret, kleliin byk kazan salamas ve bunu izleyen yllarda Afrika, Asya ve Latin Amerika ktasnda kk salan smrgecilik, yeni yeni sosyal bilim dallarnn tretilmesine veya eski zamanlarda
Bat-d topluluklar hakknda derlenmi bilgilerin etnoloji, filoloji veya
antropoloji gibi yeni bilimlere ad olmasna yol atlar. Sz konusu sosyal
bilim dallarnn ncleri arasnda misyonerlerin, kilise adamlarnn ve bir
ksm denizci korsanlarn yer almas dikkatten kamamas gereken bir
noktadr. nk Avrupal beyaz adam adna ilk defa smrgeciliin n
keif kolu greviyle Afrika, Asya, Latin Amerikaya ve Avustralyaya giden misyonerler, bir taraftan Hristiyanl yayarken, te yandan o kavimler, kabile ve halklar hakknda bilgiler toplayp anavatanda bulunan siyasi
ve askeri merkezlere aktaryorlard. Soyguncu ve talanc korsanlarn da bir
avu macerac ve hrs dkn tayfayla buralara geldiklerinde yaptklar ilk
i, geldikleri yeri iyi tanmak, hakknda geni bilgi toplamak, sonra da smrgeletirmekti. Bir yer smrge olmaya msaitse, majestelerinin (kral
veya kralienin) paras, askerleri ve bilim adamlar ordusu hemen ie koyulmaya balyordu.
Bu seferki tanma ve bilme, Bat-d topluluklara ilikin farkl bir
etkinlikti. Bylece medeniyet tarihinden dinler tarihine, etnolojiden
91
antropolojiye kadar birbiriyle ilikili ok sayda disiplin geliti. Bu srete her zaman bilginin bakalar zerinde kullanlacak bir g olarak grlmesi ve bilimsel yntemin bu amal etkinlii mmkn klacak ekilde gelitirilmesi bu alana ilikin sosyal bilimlerin fonksiyonel
deeri kadar nemlidir.
Bilimlerin yarat
Sosyoloji, toplumu, kendi yntemleriyle kavranabilir bir konu haline
getirince, tabiat bilimlerinin gzlem ve deneye tabi tuttuu nesneye
mmkn olan azami benzetmeyi yapmay da ihmal etmedi. Byle bir zihni iklimde; toplumun -gerek tek tek insanlarn, gerekse aratrclarn kiisel varlndan bamsz-, kendindeki gerekliiyle gelime yasalar, hareket dinamikleri olan yaltlm bir olgu, ama daha ok maddi bir olgu eklinde alglanmas kanlmazd. yle olmalyd, aksi halde bilimsel olarak
llmesi veya baz davran ve tepkilerinin lye konu olmas mmkn
olamazd. nsan bu alglama tarz iinde yeniden tanmsal ereve iine
oturtulacak ve sonunda insann, toplumsal bir varlk olduu fikrine varlacakt. nsann sosyolojik gerei dnda kalan btn temel hayati faaliyetleri ancak toplumsal gerei ile ilgili olduu nispette nemlidir.
Bu, daha ncesinde insana ilikin dnlmemi bir tanmsal ereveydi. Bu anlamda insan, zellikle toplumsal bir varlk olduu kadaryla,
srnn herhangi bir bireyidir. Sr kelimesi rahatlkla yn, kitle veya tek tek bir(ey)lerin bir araya getirilmesiyle teekkl etmi bulunan toplum karlnda kullanlabilir.
Dier yandan toplum projesinin kendisi homojen, yekpare ve ister
kaba ister rafine olsun, znde totaliter bir zellie sahiptir. nk insanlar tek tek bal bulunduklar organik yaplardan, aidiyetlerden, mensup olduklar btnden koparlm ve bir tr eritici bir kazan iine atlmlardr.
Bu bak as, sosyal bilimler zerinden kltr ve siyasette kabul grnce, insanolu, kolayca denetlenebilir bir yaratk haline gelmi oldu. Grek felsefesinin insan telakkisiyle i ie gelien sosyal bilimler, tarih ncesi insan
vahi, saldrgan, tabiatn dman glerine kar kendi varln koruma igdsyle hareket eden ve henz tarih sonrasnda sahip olduu insani bilince o alarda kavuamayan ilkel bir yaratk olarak tasvir etti ve bu yaratn olduka uzun tarihsel zamanlar iine alan milyonlarca yl iinde evcilletiini iddia etti. Bu iddiay kantlamak iin geriye dnp tarihi suistimal
92
Ancak zensiz bir deney, korkun sonulara da yol aabilir. Buna benzer bilim adamlarnn ajandasnda daha bir ok deney teebbs ve korkutucu fikir var.
Kendimize u suali sorabiliriz: Bu srecin herhangi bir sonu, durabilecei bir nokta var m? Acaba sonunda insan-hayvan ve cansz nesnelerden
mteekkil yeni tr bir yaratkm retilecek? Dlyata tp, yrei maymun, kalbi domuz, beyni fare, zihin faaliyetleri komptr kablolaryla alan veya kolonlanm, ya da baka tr bir yaratk!..
***
nsann toplumsal bir varlk olarak denetlenebilir bir hale getirilmesi
sanayi devriminin ve bu devrimi mmkn klan bilimin modern aa aktard bir armaan. Bugn ise elektronik aa girildi, sanayi toplumu geride kald. Bu an insan, denetlenebilir ve ynlendirilebilir koca bir btnn (toplum, ulus, blgesel entegrasyon, kreselleme veya yeryz
devleti) insan teki bireyi olarak mekanik bir alete dntrlmek zere yeni ve zel bir operasyona tabi tutulmaktadr. Askeri tesisler, gvenlik kurulular, siyasi teekkller, ekonomik firmalar, ok uluslu irketler, kalknma planlar, aratrma merkezleri, think-tankler, niversiteler, dev ajanslar,
uydular istihdam eden iletiim tesisleri, bilgisayarlar, internet, ajanlar, haber alma tekilatlar, ideolojik-politik legal ve illegal rgtler ve her trden deiik karakterde ve amata faaliyet gsteren ulusal ve uluslararas
gler, kreselleme ideolojisi, akna dnm zavall insan zerinde saysz deney yapp durmaktadr.
Tarihin hi bir dneminde insan, amzda olduu kadar bylesine
zihnen ve ruhen gten drlmemi, Allaha bakaldrmak ve yceltilmek vadiyle herkese ve her eye bu vahim boyutlarda kul olmamt.
Sanatn kurtarcl
Varlk Allahtan ayr, bamsz ve kendi bana varoluunu srdren bir
dzenekler yn m? Eer yle ise, insan iin ne anlam tar?
Byle bir evrende insan, gzn nereye evirse, her yann mekanik
katlklarn, zorunlu determinist yasalarn hkmedici basksnn, eyann
tabii zellikleriyle yer deitirmi madeni/metalik soukluklarn sardn grr. Yalnzca Allahn yaratt onurlu (mkerrem) insan olmas hasebiyle, iinde saysz gizlilikleri, esiz i gzellikleri tamas gereken insan, bir zaman sonra reten ve tketen bir varlk olarak gnn birinde
94
kendisinin de organik bir canl olmaktan kp mekanik ve zorunlu bir ileyi dzenine bal olarak nesneletiini, eyalatn gzlemeye balar.
Fakat gzlyor olmasnn hibir yarar yoktur, nk hibir zaman gerek sorular sormay aklna getirmemektedir.
Bu durum, anlamn buharlamas, amacn kaybdr. Anlamdan ve
amatan yoksun bir dnya ok skcdr. Bu mekanik, bktrc, can skc
hayat biiminden bilimsel ve teknolojik gelimenin sorumlu tutulmasnn
tarihi pek yeni saylmaz. nsann ve tabiatn lmcl bir tehdit altnda olduunu adeta feryat ederek dile getiren yazarlar yannda, airler ve edebiyatlar -ki bunlarn says gittike azalyor- ve baka dallarda yetien sanatlar en bata yer alr.
zetle bunlara gre, tabiat bilimleri ve bu bilimlere paralel ba dndrc bir gelime hz gsteren ve artk bizzat kendisi belirleyici ve hedef
tayin edici grnen teknoloji, ruhsuz, souk ve acmasz bir kltr dnyas ina etmi bulunmaktadr. nsann btn manevi yeteneklerini felce
uratan, onun ruhunu ldren sahte bir dnyadr bu. nsan bir ok insani meleke yannda hayal etme gcn de kaybetmi bulunuyor. Modern
insann muhayyilesi yoktur. Sanatn ve sanatnn iltifat edecek mteri
bulamamasnn sebebi, hayal dnyamzda yaanan kresel yoksullama,
entelektel llemedir. Eer insan hayal edebilseydi, sanatn yardmyla
muhalefet de edebilir, farkl seenekler gelitirebilirdi. Ruhun tutukluluu
ve zihnin kilitlenmi hali farkl bir dnya tahayyln mmkn klmyor.
Bilime kar sanat, bilim adam ve akademisyene kar sanat. Modern
dnyann yan banda sanat ve bilim iki ayr kltrn temel referanslar hkmnde rol oynayabilir mi? Sanat hangi yol ve aralarla insan bilimin ve teknolojinin hkmedici basksna kar mukavemet sahibi klacaktr? Picassonun Ben aramam, bulurum. dediini biliyoruz. Aranmadan
sadece bulunan nedir? Sanatnn arad nedir veya aramadan bulduu
nedir? Biliyoruz ki, o Aranmakla bulunmaz, ama bulanlar arayanlardr!
Verili dnyann resmi hangi zihni perspektifin tablosudur? Ya ressamn
Eflatunun dedii gibi, kopyann kopyasn yapmaktan baka bir ii ve
misyonu yoksa!
Bilim adam veya sanat, sorun, insann varla, kendine, hayata ve
Allaha ilikin perspektifinin doru olup olmad konusunda toplanr.
Eer sanat akn, batn ve te fikrinden mahrum olarak tabiat yorumluyorsa, onun bir bilim adamnnkinden farkl olarak yorumu sadece bir
95
merhamet ve sevgidir. ster erkek ister dii olalm, bize kalbin vehimleriyle aaya doru ba gsteren meyillere ynelme izni verilmemitir. Vehme
kaplan kalp lehve kaplr.
Kendi bilinci asli mihverinden kaym bir sanaty -ki Mslman kimliiyle de bu trajik duruma dmek mmkn- bekleyen bir baka tehlike,
varlktaki btnlk ve birlik duygusunu kaybetmektir. Bunun bir zihin
paralanml eklinde rne yansdn sz konusu sanatlarn sanat
eserlerine bakarak anlayabiliriz. stelik bu durum, sanatn asli amacna ve
hakiki misyonuna esastan aykrdr. nk sanat, eer Eflatunun dedii
gibi kopyann kopyas olmayacaksa, te, batn ve akn olann trne
gre anlatm olmak durumundadr. tenin buraya, ikin olann salt grnre ve akn olann kapal sisteme indirgendii bir dnya parampara
bir dnyadr, bu izofrenik dnyada her bir para kendi bana zerkliini ilan etmi ve tpk kurumlarn okluu ve 8 bin ayr disipline blnm
bilimsel disiplinlerin dankl gibi, insan da paralamakta, datmakta,
her bir parasn baka bir yne savurmaktadr. Sanat bize her bir tezahrn kendine zg farkll, zenginlii ve eitlilii iinde btnlk duygusu vermiyorsa kendisi hastadr.
Burada sormamz gereken bu soru var: Modern zamanlarn Mslman
sanats birletiriyor mu, datyor mu, paralyor mu, btnletiriyor
mu? Bu sorunun olumlu cevabndan emin deiliz. nk Mslman sanatnn sanatn bilgisi konusunda bize syledii nemli eyler yok.
Bir paras olduumuz fizik evre, daha geni anlamda kucanda yaadmz tabiat ve en genel anlamda varlkla ilgili bilgilerimizin Hakikat
deeri hakknda herhangi bir fikir ve kanaate, hatta kesin bir inanca sahip
olmadan nasl sanat yapabiliriz? Bu, en temel sorudur.
Bilginin Hakikat deerinden bahsediyorsak, salt bilginin deerini iki
dzeyde aan bir eyi kastediyoruz: Biri, hakknda bilgi sahibi olduumuz
eylerle ilgili bilginin, o eylerin tam ve eksiksiz olduklar duruma, nitelie ve zelliklere sahip olmad; dieri daha akn, daha te ve daha btn/ikin kkleriyle irtibatlarnn da bilgimiz dahilinde yer alp almad
konusu.
inde yer alan eyler, mertebeler ve mahiyetlerin tm itibariyle varlk
(mevcudat) hakknda bilgilerin tohumu ruhumuzda olmayabilir veya biz
byle zan iinde olabiliriz, ama varln bir ksm eyleri, mertebeleri ve
mahiyetleriyle ilgili bilgilerin kkleri bizim ruhumuzda ekilmi tohumlar
98
eklinde durmaktadr. Sanat bizimle kklerimiz arasndaki ba kurma iddiasndadr ve bunu gerekten yapabildii zaman bizi varln ilkesine,
merkezine balar. Bu yzden yeni rendiimiz bir bilgi bize bsbtn yabanc gelmiyor, renince bir tr hatrlyor, aina olduumuz bir eyi bilin seviyesine karm oluyoruz. Kurann Zikr (bir hatrlatma) olmas
bununla ilgilidir.
Hi kukusuz sanat da bilgin gibi marur olmamaldr. nk biliyoruz ki, el-lm (her eyin tam ve eksiksiz bilgisi) Allahn katnda olmas
dolaysyla bize ilimden az bir ey verilmitir. Ama az bilgiye sahip olduumuz ve bu azl giderek arttrdmz ve belki hibir zaman bilgi sahibi olamyacamz dier eyler hakknda bir fikre, bir kanaate sahip olma ansmz var. Eer sanat bu zeminde duruyorsa bize sadece fikir ve
kanaat deil, esintiler de tayabilir. Btn bunlar bir inancn, yani imann
tesisiyle mmkn olabilir ancak. O halde gerek sanat veya baka bir ifadeyle Hakikat peindeki sanat en yksek dzeyde iman sahibi kimsedir.
99
VI
AKIL VE TREVLER
nsann dnme, bilme, davranlarn belirleme, denetleme melekesine veya yargda bulunmas ya da iyiyi ktden, doruyu yanltan, hakk
batldan ayrmasyla ilgili kabiliyetine (yeti) veya topluca dirayetine akl denir. Belli yarglarn baka yarglar ile mantksal balantlarn kavramak;
olaylar ynlendiren ve dzenleyen ilkeleri (kanunlar) bulmak, dolaysyla
gelecee ilikin ya da gelecekte olacak olaylar konusunda ngrde bulunmak kabiliyeti eklinde de tanmlanabilir. Pratik ynden akl ulalmas istenen amaca veya hedefe gtrc aralarn bilerek ve tam olarak uyarlanmasdr. Bu anlamda akl duygusal yeteneklerle (i gd, arm) deil,
akl yrtmeyle hareket etme ve yarglama kabiliyetidir. Daha zel anlamda, doru dnme, iyiyi ktden, doruyu yanltan ayrma kabiliyeti veya gcdr. Descartese da buna yakn bir akl tanm verir: Doru yargda bulunmak ve doruyu yanltan ayrma kabiliyeti olup (ona) akl veya
saduyu denilmektedir. (Descartes Metod Hakknda Nutuk, 1/1)
Bylece akl terimi, akl yrtme ya da ilkelerden mantksal tmdengelim yapma faaliyetine iaret eden kat kullanmdan kavramlar formle etme ve mantksal ilikiler kurma ynndeki kavrama gcne atfta bulunmaya kadar ok geni bir balamda kullanlr. Verilen nclden doru bir
sonu karmak ya da deneysel fenomenler hakknda nesnel olarak geerli bir yargya varmak terimin genel kullanmnda hakimdir. Bu anlamda,
bir olay ya da iliki hakknda mantksal ve geerli bir aklama veya dorulama ya da herhangi bir neden ya da gd anlamna da gelir.
Dnmek ve akl yrtmek iin zihin, ak-seik reddetmedii temel baz ilkelere dayanmak ve bu ilkeleri doru biimde uygulamak durumundadr.
Bu bakmdan akln doru dnmesinde temel alnan ilkeler, akl yrtmenin
101
de temelini oluturan esaslarn ya da kalplarn, yani kategorilerin varln gerekli grr. Buna akln kategorileri, akln ilkeleri veya bilginin ynetici ilkeleri denilmektedir. Leibniz akl yrtmenin elime ve yeter neden olarak iki ilkesinin bulunduunu belirtir. (Theodicee)
Akl ve Trevleri
Akl ve Trevleri
Mutezileye gre konunun merkezini insann zgr zihni faaliyetlerinin rn olan akl ile ilahi bilgi olan nakil arasnda kurulacak ilikinin belirlenmesi tekil eder. Akl kendi bana belirleyici kabul eden Mutezile dnrlerine gre, eer akl ile nakil eliirse doru bilginin elde
edilmesi adna akln tercihi gerekir. nk nakilde nasih-mensuh (yani
sonra gelen bir ayet veya ilahi bir hkmn bir nceki ayeti veya hkm
iptal edip yrrlkten kaldrmas sz konusu iken, aklda bu sz konusu
olamaz. Yani akl nceki bir durumda dorulad eyi, bir sonraki safhada yanllamaz. Dorular her zaman ve durum iin genel geerdir.
Kindi, Farabi, bn Sina ve bn Rd gibi Meai filozoflara gre akl,
Hakikate ulama yeteneine sahip olan Burhan Ehlinin en byk aracdr.
Hakikat yukardan ve vahiy yoluyla bildirilip retilebilecei gibi, akl yoluyla ona ulamak suretiyle de renilebilir. Ancak her iki durumda da renilen Hakikat tektir. ifte -gereklik mmkn deildir.
Genel olarak Meailer uluhiyeti akl kavramyla ifade ederler. nk
akln nitelikleri, yani akll ve makul, Allahn birliine hibir halel getirmez. Bu anlamda akl, genel olarak says 10a ulaan feleklerin ukl izler: Felek-i aks, felek-i sevbit ile yedi gezegen ve son olarak kre-i arz
ya da felek-i tahtel-kamer. Felek-i tahtel-kamerin (ay alt alem) de ruhuna, dar anlamda Faal akl denir. Faal nitelii bu ulvi cevhere ve Allaha
atfolunur ise de, telifi ilahiyatta, Nufs-i felekiye, Allaha yakn olan melekler ile bir tutulur ki, bu durumda Faal akl Vahiy melei Cebrailin ad
olur.
Sonraki Kelamclar da bata Mutezilenin grlerine kar nassa dayal dnceler ne srerken, felsefi kavram, zmleme ve yarglar kullanma ihtiyacn duymu; mam Gazalinin manta meru bir temel aramasndan sonra, zellikle Fahruddin er-Razi ile Kelam belirgin bir ekilde felsefenin etki alanna girmitir.
slam dnce tarihinde kef ve ilham n plana karan Tasavvuf ehliyle, akln nass karsnda tevil ve yorum gcn dahi kabul etmeyen Selefiyenin farkl grleri savunduklar sylenebilir. Her ikisine gre de
akl hi bir ekilde bizi doru bilgiye ulatrma gcne sahip deildir.
Akl kelimesi, deve yular ve bununla ilgili olarak balamaktan gelir. Bu kk anlam erevesinde akl, insan dnyada bulunduu yerden Hakikatin bilgi yurduna balayan, ycelten epistemolojik bir yetidir. nsan
dt bu yerden akl sayesinde tekrar ait olduu yere ykselebilir.
105
Akl ve Trevleri
aa) Her birinde konusuna gre uzun mddet iinde gerekleen, elde
edilen, deney ve zel abalardan oluan meleke. Bu sonradan elde edilip
kazanlr. (Akl Mesm)
bb) Dorudan doruya ftratta varolan ve sadece vehb (ilahi ba)
olan melekedir, ki buna Kuvve-i Kudsiye, Akl- metbu veya garzi denir.
Bunda kiisel ve zel aba ve kazanmlarn hibir pay yoktur.
slam kelamclarnn szn ettii bu sezgi trnn Bergsonun sezgiciliiyle ilgili olmadn, ilham, hads, hiss-i kablel-vuku gibi terimleri
slam felsefesi, kelam ve tasavvufundan alan Bergsonun bunlar farkl bir
kavramsal ereveye oturttuunu sylemek gerekir.
Ehl-i Snnet kelamclar akl kullanrlarken insann ilk olarak ilim, sonra amelinin (fiiller, eylem) gelime derecelerini sayarlar.
1) Akl heyulani ve bil-kuvve akl: nsann gerek soyut olarak zel somut nesnenin zn tasavvur etmek, gerek baladan idrak etmek kabiliyetidir. eylerin zn, nesneleri tasavvur yeteneini bu ekilde elde edebiliyoruz. Eer bu akl veya baka bir deyile akln bu trevi olmasayd tasavvur etme yeteneimiz olmazd.
2- Akl bil-meleke: Bilginin unsurlarnda veya ilkelerinde geerli olan
akl. Bu meleke halinde olan akldr; fakat daha ok unsurlarn tannmas,
belirlenmesi, ayrmas ve ilkelerinin ortaya karlmas ilemlerinde geerli olmaktadr.
3- Akl bil-fiil: Bu, bil-kuvveden farkl olup beerin akletme durumunda ve srelerinde olan akldr. Bunu Faal aklla kartrmamak gerekir. Bu akl, faaliyeti annda beeri akldr. Faal akl ise insan st ve daima
faal haldedir.
4- Akl- mstefad: Beeri akl suretler verici veya biim kazandrc (vhip es-suver) olan Faal akln kamil bir ilahi ba (Mevhibe-i kemal) olmak zere byle adlandrlr.
nsann bir kazanm (iktisab) melekesi olduunu kabul edenlere gre
ayrca bir de Akl- mktesebten bahsedilebilir. Terkipten de anlalaca
zere bu, kazanlm akldr. Bunda herkesin az veya ok nasibi olabilir.
Bunun snrlandrlmas mmkn olmayan bir ok mertebeleri vardr ki,
en basit zekadan peygamberlerin aklna kadar ykselme derecelerinden
sz etmek mmkn. En yksek mertebesine Akl- Evvel denir. Mebdeden
gayeyi, gayeden mebdei; evvelden ahiri, ahirden evveli en stn yakn
ile gren bu akl Kelam- ilahi veya Nr-i Muhammeddir.
107
Bunlarla ilgili olarak bir de Akl- me ad verilen bir akl veya akln
baka bir trevinden sz edilebilir. slam filozoflarnn bir tr ratio olarak grdkleri bu akl, daha ok gndelik hayatn pratik ve somut ilerinde amaca gitmek iin pratik, geerli ve kestirme yollarn kefi, ilevsel
aralarn kullanm manasnda ele almlardr. Kitabmzn dier blmlerinde bundan sz ettiimiz iin burada sadece zikretmekle yetiniyoruz.
slam felsefesinde akla ilikin grlerin bu ksa zeti de gsteriyor ki
akl, slamda merkezi bir neme sahiptir. Kuran her frsatta akln nemine ve hayati fonksiyonuna iaret eder, hatta Peygamber Efendimiz akl
olmayann dinen sorumlu ve mkellef olamyacan belirtir. Ancak istek
ve tutkularn (heva ve heves) akl saptrma, onu tutma ve tutuklama gcne sahip olduklar gerei de ihmal edilmemelidir. u halde yakini bir
bilgiye, salam bir imana ve stn bir takvaya sahip olan sekin insanlar,
Kurann ve varlk dnyasnn ayetleri zerinde aratrma yapp tefekkr
ederek akl gleri sayesinde Hakikatin Bilgisini arayacak, bylelikle kalbin nuru olan akln klavuzluunda ilahi murad, Kurann hikmetini ve
tabiatn srlarn kefetmeye alacaklardr. Ancak akln da klavuza ihtiyac vardr; o da vahiy bilgisi ve nebevi hikmet (Hikmet-i nebeviye)dir.
Akl ve Vicdan
slam dnce tarihinin nemli problem alanlarndan biri vahiy ile akl
(veya nakil-akl) arasndaki ilikidir. Genelde bu problemi din-felsefe ilikisi bal altnda toplamak mmkn. Dnce tarihini yakndan bilenler, bu ilikinin mahiyetinin belirlenmesiyle ilgili kan tartmann ok verimli olduunu da bilirler. Birok Batl aratrmacnn kabul ettii gibi
Avrupada rnesans, reform ve zgr dncenin gelimesinde slam dnyasndaki bu tartma nemli rol oynamtr.
Bat-Hristiyan kresinde birbirinden tamamen ayr iki cevher ve iki
ayr zerk alan arasndaki atma sz konusu iken ve bunun sonucunda
kanlmaz olarak birbirinden tamamen ayr iki Hakikat (ifte-gereklik)
yzyllarca insan zihnini megul edip geriden ok sayda siyasi ve sosyal
atmay beslerken, slam dnyasnda tartmaya katlan taraflarn ittifakyla Hakikat tek ve bir kabul edilmi, ancak bu Hakikate hangi veya ncelikli ara ve yollarla ulalabilecei konusunda ihtilaflar kmtr.1
1
Daha geni bilgi iin bkz. Ali Bula, slam Dncesinde Vahy-Akl, Din-Felsefe likisi,
3. Bsm., st. 2002.
108
Akl ve Trevleri
Bir durum tespiti olarak ilk sylenebilecek ey udur: Kat saylabilecek nakilcilerin dahi, son tahlilde akln ilevsel nemini ve deerini grmezlikten gelmemi olmalar; akl ncelikli bilgi kayna ve arac grenlerin de dini (eriat veya nakli) insan iin gerekli bir bilgilenme ve yaama
yolu olarak grp, ayn Hakikate akl yannda din yoluyla da ulalabileceini sylemi olmalar nemlidir. Bunun en arpc ifadesi mam Gazaliye bir reddiye olarak yazd Tehaft Tehaftt-Tehaft (Filozoflarn
Tutarszlnn Tutarszl) adl eserinde bn Rdn vahiy ve akl ayn memeden st emen ikiz kardelerdir demesidir. Yani slam tarihinde
akln geerli bir bilgi kayna olduunu ne srenler hakknda -siyasi iktidarlarn maksatl mdahaleleri dnda- hibir mahkeme veya kadnn
dava at vaki deildir; buna mukabil ayn tarihlerde Hakikat araynda
akla bavurulur diyenlere kar kilise mahkemelerinin yzlerce insan atee atarak yaktrd bilinmektedir.
Kiliseye gre gerekliin bilgisi aklla bulunmaz. Esasnda aklla hakikati aramaya kalkmak kilisenin haddi zatnda hakikate sahip olmad
anlamna gelir. Akl, insann iinde faaliyet gsteren eytann ajandr.
Eer akl olmasayd Adem gnah ilemez ve Tanr da -haa- bir keffaret
olsun diye biricik olunu feda etmezdi. spanya ve Sicilya zerinden slam dnyasnn zengin dnce mirasyla tanan ve tercmeler yoluyla
bunu intikal ettiren Avrupal filozof ve bilginler, Eer Kilise, Hakikat
arayn meru kabul edecek olursa, bu Kilisenin insan akln ve vicdann yattran bir hakikate sahip olmad anlamna gelir. iddiasna kar km, Kilisenin kendine gre bir hakikat anlay varsa bile, bu yeterli deildir demilerdir.
nsan, her ne olursa olsun varln, hayatn ve kaderinin iinde sakl olduu Hakikatin ve Hakikat Bilgisinin ne olduunu aratrmadan duramaz, bedeli ne ise onu demeye raz olur. nk Hakikat Sevgisi, insan
harekete geiren en byk g, n alnamaz bir itiyaktr. nsan hayret
eder ve hayran olur. Hayret bilgiye gtrc nemli muharriklerden biridir. Aklama arzusu yannda ve belki ondan da ok sevmek ve itiyak duymak daha byk bir muharriktir.
Bu duyguyla saysz filozof, yzyllarn etkisinde muhkem hale getirilmi teolojik dogmalarn bir bir sorgulanmasna alt. Bu anlamda
hi phesiz akln ve zihnini zgrletiren -Kilise dogmalarna kar akln zgrletirdi, fakat sonralar onu nefsin istek ve tutkularnn emrine
109
Avrupann Tevhidi filozoflar iin bkz. Muhammed Ataurrahim, Bir slam Peygamberi Hz.
sa, (ev. K. Demirci, st., 1985) s. 87 ve 115 vd.
Taftazani, erhul-Akaid (Kelam lmi ve slam Akaidi, Hzr. Sleyman Uluda, st., 1980)
s. 42-43.
110
Akl ve Trevleri
olmaz. Akl, insann tasarruflarnda ona yol gsterecek klavuzdur. nemli Mutezili bilginlerinden Nazzm, insann fiillerinde akl, iyilik ve ktln, gzellik (hsn) ve irkinliin (kubh) ls grmtr. Eari grne gre ise, Allahn marifeti akl ile hasl olur, fakat nakil ile vacib olur.
Mutezilenin dier gr ise yukarda deindiimiz zere ada Haeviyecileri yerinden hoplatmaya yeter. Mutezile akl ve nakil konusunda u
iddiay ne sryordu. Akl ile nakil (vahiy-nass) att zaman akl tercih edilir ve nakil tevil edilir. nk bir sonra gelen nass, bir ncekini
nesh edebilir, ama akln kurallar evrensel ve btn zamanlar iin geerlidir.4 Akln dorular birbirlerini neshedip yrrlkten kaldrmaz, geerli
olmaktan karmazlar. phesiz bu gr doru deildir ve belli bir mesafeden rasyonalizmi artrr. Ancak bu hayli u bir gr olmakla beraber Ehl-i Snnet ulemas Mutezileyi bu grnden dolay da tekfir etmediler, kimileri ehl-i bidat demekle yetindiler.5
iilerin akl konusunda Mutezileye paralel dncelere sahip olduklarn biliyoruz. yle ki Snni fkh usulnde hukukun drt temel kayna
Kuran, Snnet, cma ve Kyas kabul edilmiken, ia fkhnda drdnc
kaynak Akl gsterilmitir.6
Akl kendi bana bir fenomen olmaktan karp onu varlk hiyerarisinin ilk halkasna yerletiren Meailerin akl grne gelince, Meailere
gre varlk zinciri oluturan sudur ve feyzin ilk halkas akl olan AklulEvveldir. Nefis, felekler, cisimler ve dier varlklar bunun trevleri olarak
zuhur etmilerdir.
En byk iki Meai filozof olan Farabi ve bni Sinaya gre peygambere vahiy getiren Cibril (a.s.) Faal Akldan bakas deildir.7 Baz sekin
insanlarn Faal Akla temasa geip Hakikatin Bilgisini almalar ve bir
peygambere muhta olmakszn burhana sahip olup Hakikatin bilgisini
elde etmeleri mmkndr.8 Bu adan bakldnda Yunan filozoflar da
4
5
6
7
A. S. Tritton, slam Kelam, (ev. Prof. Dr. M. Da, Ankara, 1983) s. 115.
Prof. Dr. Ebul-Vefa et-Taftazani, Kelam lminin Belli Bal Meseleleri (ev. Do. Dr. erafeddin
Glck, st., 1980) s. 181.
Hafz Danman, Kelam lmine Giri (Ankara, 1955) s. 73 ve Dr. rfan Abdlhamid,
Dirasat fil-Firak el-Akaidiyyel-slamiyye (Beyrut, 1404-1984) s. 103 vd.
bn Sina, El-Hidaye (Tahkik ve Neir Dr. M. Abduh, 2. Bsm., Kahire, 1974) s. 274; M. Yusuf
Musa, BeyneDin vel-Felsefe fi reyi bn Rd ve Felasifetil-Asr el-Vasit (3. Bsm., Msr, 1968)
s. 58.; Henri Corbin, slam Felsefesi Tarihi (ev. Prof. Hseyin Hatemi, st., 1985) s. 165.
bn Sina, El-Hidaye, s296, bn Sina E-ifa (brahim Medkur yayn, ran, 1343) s. 355.
111
burhan ehli olup doru bilgiye ulatlar; bu anlamda burhanla (akl) elde
edilen bilgi yakini bilgidir. 9
Bu konuda mam Gazalinin Meailere ynelttii eletiriyi ve bn
Rdn mukabil eletirilerini hepimiz biliyoruz. Bunu zikretmemizin sebebi udur: Gazali, Meaileri bu grlerinden dolay deil, varlk ezelden beri vardr (alemin kdemi), Allah kk eyleri bilmez (czlerin bilgisi) ve Ahirette beden olarak deil, ruh olarak harolacaz (har- cismani) eklindeki grlerinden dolay ve sadece bu meseleden dolay tekfir etmitir. Onlarn aklla ilgili grlerini hatal bulup eletirmi, bunun
yerine kef kavramn kullanmtr. Ayrca Gazali felsefeyi deil, filozoflar (felasife) eletirmitir ki, bu yzden nl kitabna Tehafetl-felsefe (Felsefenin Tutarszl) deil, Tehafetl-felasife (Filozoflarn Tutarszl) ismini koymutu.
Buradan Tasavvuf un kavramsal modeline geebiliriz:
Sufilerin varlk gr en sistemli ekliyle bni Arabinin dncesinde
grlr. Meailerin varlk grne yakn olmakla beraber, yine de ayr
saylr. bni Arabinin hiyerarik sralamasnda Allahn dnda alem var ve
alem de lk Akl, Levh (Klli Nefs), Tabiat (Klli Cisim), ekil, Ar, Krsi, Atlas, Sabit Yldzlar Felei, Yedi Sema, Ate, Hava, Su, Toprak Kresi, Madenler, Bitkiler, Hayvanlar, Melekler, Cinler ve nsann yer ald
varlk mertebeleri yer alr. Burada Akl- Evvel, ilk mertebedir.10 Bazan bn
Arabi, bu lk Akla Kalem de demektedir.11 Bu sralama ve dzenin dier sufiler tarafndan da kabul grdn sylemek mmkn. Azizuddin
Nesifi yle der: Yce Allah byk alemde bir kalem yaratm olup o da
akl evveldir. Kk alemde de bir kalem yaratmtr. O da insan akldr.12 Akl, insann sahip olduu eref ve btn varlklara nazaran stlendii emanettir.13 nsan nasl yeryznde (byk alemde) Allahn halifesi
ise, akl da insanda (kk alemde) Allahn halifesidir.14 nsann varolu
9
10
11
12
13
14
bn Sina El Burhan (ifann bir blm, Abdurrahman Bedevi yayn, 2. Bsm., Kahire,
1966) s. 5.
bn Arabi, Ftuhat- Mekkiye, l, 165; Prof. Nihat Keklik, Ftuhat- Mekkiye (Ankara, 1990)
s. 407 vd.
bn Arabi, Age. ll, 36, Nihat Keklik, Age. s. 410.
Azizuddin Nesefi. nsan- Kamil, (Tasavvuf ta nsan Meselesi, ev. Mehmet Kanar, st., 1990)
s. 101 vd.
Nesefi, Age., s. 113.
Nesefi, Age., s. 72.
112
Akl ve Trevleri
16
17
18
19
20
almada ayn ekilde akl kalbin bir trevi ve Allahn nuru olarak grdm yazmtm.
Bkz. Ali Bula, Nuhun Gemisine Binmek (st, 1992) s. 220 vd.
Ebu Davud, Mukaddime, 57.
Darimi, Fedailul-Kuran, 1.
Darimi, Mukaddime, 2.
Tirmizi, Edeb, 76.
Ali Bula, Age., s. 222.
113
edilen ilm-i cel eklinde tarif etmitir.21 Fakat phesiz akl ve vicdann en
ilevsel tarifleri Kurn- Kerimde verilmitir. Aada aktaracamz ayetler Kurani mucizelerden birinin tam da bu olay zerinde tecelli etmesi gibi bir eydir.
Bilindii zere Hz. brahim kavmine bir peygamber olarak gnderildiinde, onlarn puta tapc dini telakkilerine kar km ve nlerinde
eildikleri putlarn ie yaramaz birer ta yn olduklarn anlatmaya almt. Onlar ise buna itiraz edip durmulard. Bunun zerine Hz. brahim
(a.s.) kavminin zihnini ve vicdann harekete geirme, uyandrma yoluna
ba vurdu ve gnn birinde ehir halk mesireye kmken, tapnaktaki
btn putlar krp baltay en byklerinin boynuna ast. ehir halk dnp de bu durumu grnce arp kalmt. imdi olayn gerisini
Kurandan izleyelim:
Bizim ilahlarmza bunu kim yapt? phesiz o, zalimlerden biridir.
dediler. Kendisine brahim denilen bir gencin bunlar diline doladn
iittik. dediler. Dediler ki yleyse, onu insanlarn gz nne getirin ki
ona (nasl bir ceza vereceimize) ahit olsunlar. Dediler ki Ey brahim,
bunu ilahlarmza sen mi yaptn? Hayr dedi. Bu yapmtr, bu onlarn
bykleridir; eer konuabiliyorsa, siz onlara sorun Bunun zerine kendi
vicdanlarna bavurdular da; Gerek u ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)
dediler. Sonra, yine tepeleri zerine ters dndler: Andolsun, bunlarn
konumayacaklarn sende bilmektesin. Dedi ki: O halde Allah brakp
da sizlere yarar olmayan ve zarar dokunmayan eylere mi tapyorsunuz?
Yuh size ve Allahtan baka taptklarnza! Siz yine de akllanmayacak msnz? (Enbiya 59-67)
Ayette bunun zerine kendi vicdanlarna bavurdularda geen vicdan kelimesinin Kurandaki orijinal karl nefstir. Ancak bu, dorudan bildiimiz heva ve hevesi ifade eden nefs deil, doru ve yanl,
hakk ve batl, adalet ve zulm birbirinden ayran temel insani miyar
(hassas l) demek olan vicdan ifade eder.22 Nitekim bu olayla Hz.
brahimin kavmi, bir an iin bir ta yn olan bir putun eline baltay
21 bnul-Kayyim el Cevziyye, Medarics-Salikin (Kurani Tasavvufun Esaslar, stanbul 1990)
ll, 365.
22 Biz de hazrladmz mealde szkonusu kelimeyi bir dipnotta yle aklamz: Ayette vicdan
diye evirdiimiz kelimenin asl nefstir. Nefsin eitli anlam ve trevleri var. Burada vicdan ve
saduyu gibi anlamlara gelmektedir. Bkz. Ali Bula, Kuran- Kerim ve Trke Anlam,
(stanbul, 1993.) s. 327, dn. no: 3.
114
Akl ve Trevleri
alp dier putlar kramayacan anlam, Hakikatin kendisiyle kar karya gelmiti. Ne var ki o bir anlk deruni muhasebe, akletme ve gerei
teslim etmenin etkisinden kurtulup tepeleri zerine ters dnmlerdi.
stelik paradoksal bir ekilde putlarn dile gelip konumayacaklarn itiraf etmek zorunda kalmlard. Bu durumda Hz. brahim gayet hakl olarak Yuh size ve Allahtan baka taptklarnza! demekte, hemen ardndan da yine akllanmyacak msnz? diye sormaktadr.
Kuran- Kerimde akl ve vicdann bir arada zikredilmesi anlamldr.
nk sahip olduumuz bu iki meleke sayesinde insani btn gzel rfleri, zaman iinde rm gelenek ve greneklerden ayrt edebiliyoruz.
Hatta bizim kurtuluumuz iin indirilen vahiyleri alglama ve kabul etme yetimiz bu iki melekenin gelimesiyle dorudan ilgilidir. Nitekim
peygamber olarak gnderilen her Allahn elisinin, ncelikle kendi kavminin akl ve vicdanna seslenmesi ve bu iki ilahi melekenin ahitliine
bavurmu olmas bunun gstergesidir. nk ak ki, eer bir peygamber ak bir mucize gstermeden nce, bize peygamber olduunu sylyorsa, biz onun peygamber olup olmadn ancak akl ve vicdanmza bavurarak anlayabiliriz. Syledikleri aklmza yatyor ve vicdanmz rahatlatyorsa o kii bir peygamberdir. Sahte peygamberleri hakiki
peygamberlerden ayran kriter de bu iki insani melekeden bakas deildir. Mucize nbvvette ikincil ve arzi bir delildir. Akl, gerektii gibi
akletmiyor, vicdan hrriyetine sahip olarak hkm vermiyorsa, mucize
gsterse bile peygamberin tebliine olumlu cevap verilmiyor. Firavun ve
dierlerinin grdkleri apak mucizelere ramen inanmamalar bunun
gstergesidir.
Denilecek ki, peygamberleri reddedenlerin akl ve vicdan yok mu?
phesiz var. Ve fakat akl ve vicdanlar bamsz deil, nefisleri, arzular,
airet, kabile, snfsal kar veya baka dnyevi eylerin, zihinlerini blokaj
altna alma ideolojilerin etkisi altnda bulunmaktadr. Bir peygamberin
arsna zgr bir vicdan ve bamsz bir akl olumlu cevap verebilir ancak. Bu adan slami tebli, en ak ve ncelikli olarak akl ve vicdan nispeten hr olan insanlarda yanksn bulmaktadr. Muhtemelen buna iaret
olmak zere Peygamber Efendimiz Cahiliyede iyi olan slamda da iyidir buyurmutur.
Ayrca entelect, yani kalbin trevi olan akl ile objeler dnyasnn
maddi ve matematiksel ilikisini lmeye, anlamaya ve deitirmeye yarayan
115
Akl ve Trevleri
karartmt da, gitti ilim beldesinin kaps Hz. Ali (r.a.)yi ehid etti?
slam dnce tarihinde akln anlalmas ve kullanmyla ilgili bu sylenenler, tabii ki bir ynyle ve oka dile getirildii zere, slamiyetin
akla verdii nemi vurgular; din ve vicdan zgrln hangi seviyelerde ele ald hakknda bir fikir verir. Ancak bunun kadar nemli baka bir
nokta var, o da udur: Dnyamzda oulcu demokrasi ve farkllklara dayal yeni bir kamusallk kavram geliirken, hala evrensel aklcla dayal
aydnlanmann etkisinde homojen ve totaliter bir dnya tasavvurunun btnyle geride brakld sylenemez. Eer Mslmanlar, zgr aktrler
olarak yeni bir toplum projesinin kuruluunda ortak grev ve sorumluluk almak istiyorlarsa, iin bu ynn gz ard etmemelidirler.
melekesinin sonucunda varlm doru bilgilerle uyumas, mantksal tutarllk asndan mmkn olamaz. Tutarllk insan ruhunun gvenlik iinde kendini salam bir referansa balama ihtiyacdr. Hurafe tutarlln
kaybolduu noktada balar.
nsan baz durumlarda inanlarn tashih edip dzenleyecek sahih bir
dini bulmayabilir, bu durumda inanlar akl tarafndan dzenlenir; ancak
akl veya baka bilgi kaynaklar tarafndan dzenlenmi bulunan bir inan,
sadece ve yalnkat bir inantr, iman deildir. man, dinin kendisine z
ve muhteva katt inanlar btn, tutarllk erevesidir.
Bilebildiimiz kadaryla Hristiyanlk tarihi hari tutulacak olursa, dnyann geri kalan btn kltr ve din havzalarnda Avrupadakine benzer bir
inan-akl veya din-bilim atmas yaanm deildir; ne Yahudilikte, ne
Asya dinlerinde, hatta ne eski Yunanda. lk defa insanolu Rnesanstan ve
Aydnlanmadan sonra Avrupann yaad tarihi tecrbede ok iddetli bir
inan-akl ve din-bilim atmas yaamtr ve bu ayn zamanda izofrenik
bir trn ortaya kp dnyaya yaylmasnda ana sebep olmutur.
Bu olaya kltrn travmaya uramas diyebiliriz. Eski geleneksel
kltrlerde insan inanr ve baka bir insan grubu da dnr ve bilgi retirdi; ama ayn insann kendi i evreninde, zihin dnyasnda farkl inanmas, farkl dnmesi ve farkl bir bilgi kategorisine ulamas mmkn
deildi. mana konu olan ey ile bilgi yoluyla elde edilen ey mahiyete aynyd, Hakikate birer gnderme olarak hkmlerini icra ederlerdi. nanca aykr somut ve kesin bilginin ayn zihinde ve ruhta barnabilecek yatak
bulmas tamamen paradoksal bir durumdur. Bat Hristiyanlnn trajik
kaderinde bu paradoksal durum hep var olagelmitir.
Bu durum ilk defa modern zamanlarda modern insann bir izofrenisi
olarak ortaya kt ve sadece Batya hastr. Dolaysyla biz iman-akl ya
da din-bilim atmasn Avrupann bu tarihi ve kendine zg balamndan kartp da evrenselletirecek, btn kltrler, btn din havzalar iin geerli bir sorun eklinde vazedecek olursak, en bata ve kesin olarak -hem epistemolojik, hem metedolojik olarak- yanl bir analoji yapm
oluruz. Bir hastaln bakalarna sirayet etmesi gibi, bu kltrn ikili tabiat ve bundan zuhur eden atma, modernliin yaylmasna ezamanl
olarak dier din ve kltr havzalarna da sirayet etmitir.
Bu durum tespitini yaptktan sonra, imdi niin sz konusu inan-akl
ve din-bilim atmas, Bat Hristiyan dnyasnn temel bir sorunudur ve
118
Akl ve Trevleri
hayatta tabiatla ve insan zevklerinin tatminiyle uramak bir Hristiyana yakmazd. Filozoflarn verdii bilgi malzemeleri, dorudan ve
sonu itibariyle insan Tanrdan, sadan ve Kilisenin kurtarcl misyonundan uzaklatryordu; insann dikkatini dnyann geicilii, maddi zevkleri zerinde younlatrmaya yaryordu. Bir defa ilke olarak Hristiyanlar buna iyi gzle bakmyordu. yi bir Hristiyan -sekler ve laik
olsa bile-, dnya zerinde bu kadar younlaamazd. ile ekmek nemliydi. Manevi ve ruhi eyler zerinde younlamak gerekirdi. Dnya ve
maddi tabiatn bilgisi, eer insan hayatn ekiciliine kaptrmayacaksa,
ok da zamann ve zihnini megul etmeden elde edilebilirdi. Edilmedii zaman da insann byk bir kayb olmazd; nk nemli olan melektun krall ve ahirette elde edilecek ebedi mutluluktu.
Hristiyan doktrininin vazettii bu zhd kendi iinde doru ve tutarlyd, btn dinlerin temel vurgu konularndan biriydi. Sorun baka noktalarda balyordu:
Epistemolojik adan bakldnda, ok daha nemli bir problem vard
ortada: Felsefe ve ilmin ortaya koyduu gereklikler ister istemez dogmayla atyordu. Bundan da kanlmaz olarak teolojik birtakm problemler
douyordu. leme (teslis) inanc ve bunun hem ilahi tabiat hem de matematiin genel geer kurallar dahilinde akla yatkn, kabul edilebilir bir temele oturtmak hemen hemen mmkn deildi. Kilise tarihi boyunca sann
tabiatn tartmt, ama yine de ayr tabiat veya uknumun nasl bir mantksal temele oturtulmas gerektiini nihai olarak zme balam deildi.
Normal akl sahibi insanlarn kavramakta ve kabullenmekte zorluk ektii bir baka inan konusu bedenlenme(tecsim)ydi. Teolojik varsayma
gre Tanr, sada bedenlenmiti; ayn zamanda Kilise de, sann bedeniydi. leme, bedenlenme ve sann tabiatna ilikin konular akl ve hakikat
aray balamnda gndeme geldiinde, Kilise hem hakikat arayn,
hem bu arayta akln kullanmn kesin olarak meru kabul etmiyordu.
Kilisenin ne srd iki nemli gereke uydu:
1. nsann hakikat aray ve bu aray akln klavuzluunda yapmas,
Kilisenin sregelen telakkileri ve zellikle temel retorikleri asndan kabul
edilebilir deildi. Kilise ok ak deilse de, zmnen, akln insan sua ve
gnaha gtren kt bir ara olduunu telkin ediyordu. Hakikatin arayn dahi Kilisenin hakikate sahip ve malik olmad anlamnda kabul eden
ve bundan dolay Kilisenin dnda hakikat arayn gayr- meru gren
120
Akl ve Trevleri
olsa bile, din ve Tanr adna konuma yetkisine sahip lyuhti (yanlmaz)
biri tarafndan vazedildiinden eletirilemezdi.
Bizim tarihimizde bu trden bir problemin vuku bulmam olmas
nemlidir; iki din arasnda mukayese yaparken zerinde durulmas gerekir. lke olarak slamda hi bir beeri otorite din ve Tanr adna konuma
hak ve yetkisine sahip deildir. Mfessirler ve bilginler, dinin kaynaklarn
tefsir ederlerken, onlarn kendi ahsi aba ve bilgi birikimlerinin bunda
nemli rol oynadn ve bu ahsi bilgilerle dinin kendisinin ayn eyler olmadn biliriz. Mesela byk kelamc ve mfessir Fahreddin er Razinin
nl tefsirinde bugn iin kabul etmemiz mmkn olmayan, gelien bilgi dzeylerimiz asndan tamamen yanllanm birtakm bilgi malzemelerine rastlamak mmkndr. Razi veya bir bakas, dnyann dz olduunu dnm olabilir. Ancak hi kimse Razinin zaman karsnda anan ve yanllanan bilgilerinden dolay Kurann da yanllandn dnmyor. nk herkes bilir ki, Fahredin-er Razi ve dier mfessirler,
Kuran tefsir ederlerken kendi ahsi bilgi birikimlerini kullanmlar, zamanlarnda geerli olan bilgilerden yararlanmlar. Ayn ey mam Gazali
ve dierleri iin de sz konusudur.
Mtehidler, mfessirler ve bilginler ne Masum mamdrlar ne de layuhti, hata etmez papalardr. En kuvvetli itihad bile, mtehidin zanni
bilgisini ifade eder ve her bilgin En dorusunu Allah bilir der. Dolaysyla bizim tarihimizde Avrupadakine benzer bir akl-iman, bilim-din atmas yoktur. nk Kuran her an sanki yeniden vahiyolunmakta ve insanlar tarafndan farkl ekillerde alglanp tefsir edilmektedir. Kuran ve
Snnetin vazettii hkmler, dogma deil, nasstrlar. Dogma meneinin ve vazedicisinin nitelii aksine eletirilemez; nass ise tam aksine
tefsire ve tevile aktr, birden fazla anlamaya, okumaya ve itihada temel
tekil edebilir.
Kurann asl ve nihai tefsiri akp giden ve her gn yeni gelime ve deimelere gebe olan hayatn iinden sahip olduumuz geni ve derinlemesine kavraytr. Hayatn nihai problemleriyle Kurana gider ve ona birtakm sualler sorarz; bilgi kapasitemiz ve cehdimiz nispetinde bu engin
kaynaktan yararlanr ve hayatmza yeni boyutlar katarz. Ve kesin olarak
biliriz ki, Her bilenin stnde bir bilen olduu gibi, her bilgi otoritesinin zerinde daha byk ve stn bir otorite vardr. Otorite kurumla snrl deildir.
122
Akl ve Trevleri
Kartezyen felsefe, Greklerden beri sren bir mirasn yeni bir formlasyonu olarak, iki hakikat ve birbirinden iki bamsz alan (ifte-gereklik)
fikrine dayanr. Varlkta iki ayr ve birbirinden bamsz hakikat/gereklik
var. Bunlar ya iki ayr kategoridir ya da sonsuza kadar paralel vaziyette giderler. Ancak birbirleriyle ne rtrler, ne de herhangi bir noktada kesiirler. Metafizik alann dorular dine aittir, fizik dnyann dorular ve
gereklikleri akla ait bulunmaktadr.
imdi slam kltryle bunun bir mukayesesini yaptmz zaman son
derece farkl ve mahiyete birbirinden ayr bir durumla karlarz. slam
bak asndan, varlkta iki ayr ve bamsz alan yoktur; eer iki ayr cevherden bahsetmek mmkn ise, bunlar biri dierinde ikindir, biri dierinde mndemi vaziyette bulunmaktadrlar. Aklayc olmas bakmndan bunu bir rnekle anlatmak gerekirse, gldeki kokunun gle, aydaki
ekerin aya nispeti neyse, batnn zahire, gaybn mahedeye, ruhun bedene ve metafiziin fizik dnyaya nispeti yledir.
Kartezyen felsefe, iki alan ayrmyla, tarih boyunca kilise dogmalarnn
tasallutu altnda bulunan insan aklna serbeste hareket edebilecei bamsz bir alan am oldu. Bu, Descartesen Cogitto dedii yeni znenin
dnya zerindeki hkmranlnn geerli olaca fizik alandr. Descartesen Cogittosu olan Ben, artk dinden, kiliseden ve dolaysyla Tanrdan bamszlam olarak hem kendini, hem tabiat otonomlatrd. Bu Ben, Descartesen kavramsallatrmasnda Tanry ve metafizii inkar etmedi, aksine
akln zorunlu bilgilerinden biri sayd, ama onu dine ait bir alann iine ekip hapsederek kendine zgr ve zerk bir alan at. Bu Ben, artk dnyay
istedii gibi kuracak, bozacak ve yeniden ina edebilecekti. Bu sayede fizik
evren, insana ayrlm bamsz bir alan olarak insan tarafndan tanmlanabilir, deitirilebilir ve her trl mdahalelere ak bir alan olarak tasarlanabilirdi ki, Aydnlanma ve modernite ile zaten olan bundan farkl olmad.
Modern bilimi ina etme srecinde ikinci nemli parametreyi Newton ortaya koydu. Newton, evreni bir makine olarak tasarlad; bu makinenin aksamlar vardr, kendi iinde dzenli bir ileyie sahip bulunmaktadr. Eer biz bu aksamlar, paralar arasndaki ilikinin mahiyetini
kavrayabilirsek, dnyay ve i dzenini, ileyiini zme imkanmz da
olur. Tabii bu, ilk bakta masum ve kabul edilebilir bir dnce gibi grnmektedir; ancak ok gemeden arkas geldi. Birtakm para ve aksamlardan mteekkil bulunan bu evren, acaba para ve aksamlarnn
124
Akl ve Trevleri
yerlerini deitirmek suretiyle baka bir ekle sokulamaz myd? Bu suale evet cevab verilince, geleneksel dnyann yklp, yepyeni bir perspektif ve arzudan hareketle yeniden kurulabilecei fikri kabul edildi. Fizik dnyann yeniden kurulabilmesi fikri, geleneksel dnyann yklmas
ve insan zihninde yeniden ina edilmesinin nn aan nemli bir adm
oldu. unun altn izmekte yarar var: Fizik varl dahil olmak zere
modern dnyay kuran Aydnlanmac zihindir; yani bu dnya zihinsel
bir ina, sentetik bir kurgudur. Bertrand Russel, Galileonun da iinde
yer ald yz adam olmasayd bugnk dnya mmkn olmazd, der.
Modern dnyann kuruluunda rol oynayan nc nemli zihin hi
kukusuz Bacond. Baconn dier katklar yannda en nemli katks
onun bilimsel yntemi gelitirmi olmasdr. Bacon, esas itibariyle hukukuydu ve Kraliyet savcs olarak grev yapyordu. Daha o zamanlarda bile sulular yakalandnda sularn itirafa zorlanrlard. Bu zorlamann en
bilinen klasik yntemi de ikencedir. Bacon, her defasnda ikenceye maruz braklan sulularn banda bekleyip onlar gzlerken, gnn birinde
aklna yle bir fikir geldi: Eer sulular ikence sonucunda sularn, srlarn, gizli bilgilerini itiraf etmek zorunda kalyorlarsa, biz de ayn ikence yntemini tabiata uygulayabilir ve tabiatn bizden saklad bilgileri,
srlar bylece ondan renebiliriz. te bilimsel yntem de bu ekilde formle edilmi oldu.
Ksaca iaret etmek istediimiz husus, Batda din-bilim atmasnn
uzun ve yorucu bir tarihi srecin sonunda bugnk iki alan fikri zerinde oturmu olmasdr ki, bunun slam bak asndan kabul edilebilir bir
temele dayandrlmas mmkn deildir.
Burada Gazalinin kavramsallatrmasna deinmekte fayda var. Bilindii zere mam Gazali dini ilimler-dnyevi ilimler ayrmn yapmt.
Bu, ahsi kanaatimiz asndan ok da parlak veya gerekli bir ayrm deildi. Yine de bu ayrmn Batdaki kadar trajik ve izofrenik olmadn hatrlatmak gerekir. Nitekim bir zihin travmasna yol amad. nk bu ayrm, znde din ve bilim arasnda bir ayrma veya atmaya iaret etmiyordu; bilim ile felsefe arasnda bir ayrma dayanyordu ki, bu her
iki etkinliin znesi insandr. Gazaliye gre insan bilgisi ana kategoriye ayrlabilirdi:
a. Alet ilimleri: Bu herkesin, Mslman veya gayr- mslimlerin edinebilecei ve yararlanabilecei ilimlerdi.
125
b. Tabiat ilimleri: Gazaliye gre tabiat ilimleri srf kendi tabii zelliklerinden dolay reddedilemezlerdi. lerinde doru ve yanl bir arada bulunabilir. Mslmanlar tabiat ilimlerini alabilir ve kullanabilirdi.
c. Felsefe: ou zaman yanl anlald zere, Gazali felsefenin kendisine kar deildi; o Yunan metafiziinin arka planda besledii felsefeyi
eletiriyordu. Onun iki nemli kitabna Makasdl-felsife ve Tehafetl-felsife ismini koymas bunun gstergesidir. O, Yunan metafiziinden ciddi bir ekilde etki alm filozoflar (felsife)n maksad ve tutarszlklar zerinde duruyor ve slam inancn bu metafizik tasalluta kar korumaya alyordu.
Sonu olarak syleyebileceimiz husus udur: Bizim tarihimizde ve dnce mirasmzda din-bilim atmas yoktur. Modern bilim ve kltr, Avrupann kendine zg artlarnda bir atmann rn olarak teekkl etmitir.
Bu zellii dolaysyla, modern bilime baz rezervler koyma hakkmz var.
Bnyevi zellikleri dolaysyla noktadan modern bilime baz itirazlar yneltebileceimizi, yneltmemiz gerektiini dnyorum:
1. Modern bilim tabiat otonomlatrd; tabiat ve bir btn olarak varlk, otonom deildir, Allahn kudret eli altndadr. Ahlaki perspektiften,
insann varlkla bar bir iliki ve uyum iinde olmas asndan, tabiat ve
varlk alemi otonomlatrlamaz. Esasnda varlk her an ve her durumda
Allahn mdahalesine aktr; Allah varlk zerinde mutlak g, irade ve
ilim sahibidir.
2. Bilimsel yntem neredeyse mutlaklatrlm bulunmaktadr. Bu ise,
bilgiyi tek mmkn bir ynteme indirgemek ve baka bilgi yollarn ve
yntemlerini inkar etmek demektir. Bu, znde indirgemeci, parac ve
paranoid bir bilgi trnn ortaya kmasna sebep olmakta ve kltr derin bir ekilde etkilemektedir. nsan, hakikati sadece pozitif olgularn zahiri boyutlarna baml kalarak bulamaz; bu onu zaman iinde hakikatin
kendisini inkar etmeye gtrr. Nitekim modern insan srtn evirdii
hakikati inkar edip yok saymaktadr.
3. Modern bilimsel bilgi her trl manevi ve ahlaki denetimden yoksun olarak i ve ilev grmekte, kendi stnde hibir referansn denetim
ve ynlendirmesini kabul etmemektedir. Bu tutum, bilimde mutlakiyetilik diyebileceimiz tahripkar ve despotik sonularn yol amasna sebebiyet vermektedir. Bilinebilinecek her eyin bilinmesi ve bu bilginin kullanlmas hak deildir.
126
Akl ve Trevleri
Bilimsel etkinliklerde bulunulurken, ahlaki referanslarn denetimci rolde olmas belirleyici bir ilkedir. Bu ayn zamanda deiik din ve kltr
havzalarnda baz bilimsel bulu ve icatlarn niin ortaya kp kmadn da yeterince aklamaktadr.
Aklayc olmas bakmndan atom bombas rnei zerinde durulabilir. Bilindii zere yakn tarihte Newtonun mekanik fiziine kar Kuantum fiziinin gelimesi sonucunda atomla ilgili temel btn perspektifler ve grler kkl bir deiime urad ve kaydedilen gelimeler sonucunda atomun paralanabilecei anlald. Atomun paralanmas atom
bombas adn verilen dehet verici yeni bir silahn, kitlesel imha aracnn
ortaya kmas demekti. Nitekim kinci Dnya Savanda Amerika, Japonyada Hiroima ve Nakazaki ehirleri zerine atom bombas att. Bu
ilk deneme mthi bir sonu verdi ve yz binlerce insan bir anda hayatn
kaybetti.
Burada insann ahlaki ballklar ve bilimsel zekasyla ilgili ilgin bir
soru var: Acaba gemite Mslmanlarn atom bombas gibi bir silah
retmemi olmalar, onlarn zekalar ve bilgi retme seviyelerinin dklyle mi, yoksa ahlaki tutumlaryla m ilgilidir? Tabii ayn soruyu Batda bilimi ynlendiren ve gelitiren kltrel zihinle ilgili olarak da sormak
mmkndr. Hi phesiz insan rknn yeleri olarak, eer isteseydi
Mslmanlar da gemite atom bombas tr imha edici silahlar gelitirebilme yeteneklerine sahiptiler. Ama onlar snrlayan temel ahlaki ilke vard ve bu ilke slam hukukunun amir bir hkm olarak, gayr- mslimlerle giritikleri ilikide belirleyici bir rol oynuyordu. yle ki:
Hz. Muhammed (s.a.s.), sklkla savaa girildiinde ocuklarn, kadnlarn, yallarn, zrllerin, din adamlarnn ve hatta savaa fiilen katlmayan erkeklerin, ksaca bugnk deyimle sivillerin sava d tutulmasn. emrediyordu. Hemen hemen her savata Mslmanlara bunu tembih ediyordu ki, bundan anlalan ey, savata sadece silah tayp kullanan
sava erkeklerin ldrlebilecei hususuydu. Bu sava ilkesi, sava teknolojisinin tayin edilmesi zerinde belirleyiciydi ve tarih boyunca da yle
oldu. imdi dnelim: Eer Mslmanlar kitle imha silahlar retecek
olsalard, ocuklar, kadnlar, yallar, zrlleri, din adamlarn ve savaa katlmayan sivil erkekleri nasl darda tutabileceklerdi? Teknik adan
bu mmkn olamazd. Fakat Batda gelien sava kltrnde -Aydnlanma ile bilimin, tarihin ve tabiatn otonomlatrlmasnn da yardmyla- bu
127
trden balayc bir ilke ve dolaysyla ahlaki bir st referans olmadndan, kolayca mmkn olduunda kitle imha silahlar retilebilmekte ve
gerektiinde kullanlmaktadr. Otonomlatrmann ngrd ilke udur:
Bilim ve teknoloji sahasnda icat edilebilecek her ey icat edilir ve gerektiinde kullanlr.
Benzer bir durumun bugn ba dndrc bir hzla gelime gsteren
gen teknolojisi iin de sz konusu olduunu syleyebiliriz. Canl hayvanlar zerinde ikence yntemleriyle deney yapmay ya da canlnn ftratn
bozmay yasaklayan bir dinin havzasnda bu trden bilimsel gelimelerin
kaydedilmesi son derece gtr. Ancak bu, onlarn zeka ve yeteneklerinin
geriliiyle ilgili deil, dorudan ahlaki tutum ve manevi/dini st referanslara olan ballklaryla ilgilidir.
***
19. yzyldan bu yana slamclar, modern bilim ve slam arasnda birtakm analojiler kurmaya altklarnda, bu nemli rezerve yeterince
dikkat etmediler ve zaman zaman modern bilimin Kurann en iyi ve doru tefsiri olabilecei iddiasnda dahi bulundular. Oysa Kuran, ne bir bilim kitabdr ne de modern bilim tarafndan tefsir edilebilir. Belki Kuran
btn bilim dallar ve etkinlikleri iin baz koordinatlar izer, bilisel ve
ahlaki bir yol haritas verir.
Batyla tanmamzdan sonra Kuran ile bilim arasnda mutlak zdelikler bulmaya almamz, -deyim yerindeyse- biraz da bizim ocukluk
dnemimize tekabl etti. Bugnse bunu oktan gerilerde braktk. Ayrca Kurana dnelim ve hemen kurtulalm., Kuran slamndan baka
doru ve meru formlasyon yoktur., yolundaki popler dnceler de
tartmaldr.
Kuran bize ilk okunuta kesinlikler vermez; Hakikati ve Hakikatin
Bilgisini ierir, ama bize ne olduunu sylemez; Hakikati bulacak olan
biziz. Kuran bize Hakikati ve gereklii bulmann doru ve gvenilir
yollarn gsterir, ana parametreler verir. Kuran okumak bizim tefsirimiz,
ondan anladklarmzdr ve her tefsir ve yorum bizim zel durumumuzla
yakndan ilintilidir. Hibir tefsir ve yorum mutlak ve ebedi deildir ve Hakikati btnyle ierme iddiasnda bulunamaz; eer yle olsayd bundan
teokrasi ve mutlakiyetilik doard.
Kuran elbette evrenseldir, ama bizim tefsirimiz tarihseldir ve tarihsel durumlar yanstr. Kuran okumak ve onu tefsir etmek, beer eliyle
128
Akl ve Trevleri
129
VII
MODERN BLM
GREKO-SLAM MRASI MI?
nsanolunun tabiat zerinde yrtt tahripkr faaliyetin meruiyeti, bilimsel ilerlemenin daima ve her durumda insan iin yararl ve
kendi iinde kanlmaz olduu yolundaki modern zamanlara zg
inantr. lerleme fikri, tabiatn Yaratc Allah karsnda zerklemesini,
bamszlamasn ve bylelikle insann her tr mdahalesine ak hale
getirilmesini mmkn hale getirdi; bu inan erevesinde vuku bulan
kkl zihniyet deiiklii olmasayd modern bilgi ve bilim de mmkn
olamazd. Hatta gemi kltrlerde ve kadim medeniyetlerde modern bilim tr bir bilimin ortaya kmam olmasnn en nemli ve belki de tek
sebebi budur.
Zorunluluun bir anda yararllk ve tahripkarlk eklinde iki kart
unsuru iinde barndrmas aslnda bir paradokstur ve ok garip biimde
bu paradoks, modern insann ideolojik motivasyonu olan gelime kavramn beslemektedir.
Varlk alemini kendisine indirgeyebileceimiz tek ve mutlak bir dzey
olmad gibi bilimsel faaliyetin de -en azndan modern varolu biimleriyle- kendini mutlak anlamda gerekletirdii biricik ve mmkn olan tek
bir dzey yoktur. nsani yaama eklini sadece bugn varolan dzeyle
snrlamak bir yandan zihni ve maddi faaliyetlerimizi mutlaklatrr, te
yandan btn varlk alemini tek bir boyuttan ibaretmi gibi temel baz
ruhsal ve entelektel bozukluklara yol aar. Denebilir ki, modern insann
en byk sapmas, ite bu yanl ve artk acilen sorgulanmas gereken zihni tutumunda ifadesini bulmaktadr.
131
Sanld gibi bu ilke, sadece bilimsel faaliyetin kaplaca bilimsel gurur ve kibrin (paranoid tutum) nne tevazudan ve had bilirlikten olumu ahlaki bir sed ekmekle kalmaz, bunun yannda ve zorunlu olarak her
dzeydeki bilimsel faaliyetin dorulanabilir meru temeline de iaret eder.
En bata modern bilimin byle bir st ilke ve kendisini aan mertebedeki btnleyici bilgi kaynandan mahrum olduunu syleyebiliriz. Gemite kozmolojiden felsefeye, matematikten hukuka, geometriden (hendese) mzie (Hendese-i savt) uzanan geni ve eitli bilgi alanlarnda slam ilimlerinin byle bir temel ilkeye bal kalarak gelitiklerini gryoruz. Btn bu ilimlere mesned ve kaynak tekil eden ilke hep ayndr. Bu,
garip bir ekilde bilimsel yntemin kefedilip insan gerekliin bilgisine gtren ara olmas olgusuna da dorudan etki etmitir. Hatta ou
zaman insan ve tabiat aklamak zere izlenilen yntem ilke kadar nemli saylmtr.
Szgelimi, hukuki sorunlarn aratrlp genel ilkeye uygun olarak aklanmasnda genel ilke, mtehidin nne gelen hukuki sorunlar kendisine
kaynak olarak verilmi olan Kuran ve Snnete uygun norm ve kantlarla
irtibatlandrp irtibatlandramad konusu birinci mesele kabul edilmitir.
Kuran- Kerim, Snneti de aan ve onu iine alan daha st bir bilgi mertebesi olduundan, hukuku nce elindeki hukuki soruna tekabl edecek
Kuran bilginin Snnet tarafndan yaplm sahih yorumuna ulamay hedef edinir. nk bilir ki Kuran, Snneti aan bir st bilgi kayna ise,
Snnet de metehidin snrl bilgi dzeyini aan bir st bilgi mertebesidir.
Hukukun olumu grn dorulayan ve onu meru klan (Mnzel eriata uygun klan) Kurann Snnet tarafndan yaplm yorumudur. Snnete de meruluk kazandran ana unsur, Kuran vahiyi bilgiden bakas deildir. Bu, mtehidin illeti (nedeni) bilinen bir Snnetin zamana ve zel
artlara bal geici ve deiken zellii tarafndan snrlandrld, zgrlnn elinden alnd anlamna gelmez. Bu durumlarda (szgelimi o
gn aratrlan hukuki meseleye ilikin dorudan Snnetten bir haberin olmamas, olan haberin shhatinden hakl sebeplerle pheye dlmesi veya
haberin zel ve deiken bir illetle tezahr etmesi durumunda) mtehid
dorudan Kurandan hareket etme hakkna sahiptir. Nitekim bir konuda
ictihad eden ilk byk sahabilerden Hz. Ebu Bekirin, grn akladktan sonra -Eer bu konuda Peygamberden duyduunuz aksi ynde bir
hadis varsa, bana getirin bu grmden vazgeeyim. demesi ya da Ebu
133
Hanifenin Hadisin sahih olduu durumlar ortaya knca benim grm odur, Snnete aykr grm alp duvara vurun. (Fe iza sahhal-hadisu fe hve mezheb) demesi, mtehidin kendi gr ile Kuran arasndaki hassas yerde Snneti balayc ve belirleyici bir kaynak kabul ettiinin ifadesidir. Ebu Hanife gibi daha birok hukuku kendi mntesiplerine benzer uyarlarda bulunmay yntemle ilgili ahlaki bir sorumluluk olarak gerekli grmlerdir.
Bu usul bir dzeyde yrtlen insan bilimsel faaliyeti daha st mertebedeki bir bilgiyle btnletirir, onu dorulayp merulatrr. Ayn usul
tefsir, kelam, matematik, felsefe, kozmoloji, lmun-nefs (psikoloji), fizik,
kimya, tarih vb. her alanda izlenmitir. Varln birlii, ayn zamanda ilimlerin birliini temellendirir ve bunu ahlaki bir ilke olarak ngrr. Bundan hareketle baz bilginler mantk, hukuk ve dilde geerli kurallarn ayn
olduunu, hukukla ilgili sorulan bir sualin dilin kurallarndan birine tekabl ettiini sylemilerdir. Usullerin farkl olmas, varln birden fazla anlama ve okuma dzeylerine sahip olmasna iaret eder.
Batda bilimsel aratrmalarda kullanlan yntemin slam alimlerinin
kulland usulden farkl bir ey olduunu, birinin dierinin yerine ikame edilemeyeceini veya slami ilimlerde ya da Kuran ve Snnetin anlalmasnda yntemin usul gibi bir sonu veremeyeceini, Mslmanlarn usul dururken ynteme bavurmalarnn ie yarar ve sonu verir
bir aba olamayacan sylemek gerekir.
Belki eitli frkalar/akmlar ve bir lde Meailer ve Sfiler usul konusunda zaman zaman geveklik gstermilerse bile, bilhassa Selefiler
usuln balca savunucular olmulardr. Belki bu usul, Ahmed ibn Hanbeli bazan zayf haberleri dahi akla kar daha tercih edilebilir konumda ele almakla gayedeki hikmetin yok olmas sonucuna gtrm olabilir; ama bu duyarllk olmakszn btn entelektel ve bilimsel faaliyetleri
hikmet temeline dayal yrtmenin baka yolu yoktur.
Snnet, insan dzeyde en yksek hikmet mertebesidir ve bu st mertebeye Peygamberden bakas asla ulaamaz. Kurann, Peygambere Kitap ve nbuvvetle birlikte hikmetin de verildiini vurgulamas, Peygamberin bilgi ve hikmet mertebesinde bizim bilgi ve bilimsel abalarmzn
meruluuna ve dorulanabilirliine iaret etmek iindir. Hikmetsiz bilim, kendini btn varlk mertebelerinden soyutlayp kendini kendisiyle
snrlandrm ve mutlaklatrm en aa seviyeden bir bilgidir.
134
artk merkezden kumanda edilen kitlelerin yaama biimleri, modern bilimin ve teknolojinin gereklerine gre yeniden tanmlanmaktadr. Abdsselam modern bilimi slamiletirebileceimizi ne sryor, ama temelde
sekler ve profan olan ile slami ve ilah/kutsal olan arasndaki elikinin
nasl uzlatrlabileceini bize gstermiyor. Onun temel bilimsel ve felsefi
varsaymlarnda slam, modern teknolojiye ve onun kanlmazlklarna
boyun emi folklorik bir e veya iddialarndan hemen vazgemeye hazr bir gelenekler yndr. Bu geleneklerin modern hayat karsnda pek
fazla tutunamadklarn ise yakndan biliyoruz.
Alternatif bir bilim program nerilmesi phesiz hayli g. Btn
bunlardan nce alternatif dnmeye almann, farkl bir alem tasavvuruna ynelmenin, verili dnyay sorgulamann bal bana nemli ve entelektel anlamda byk bir cesaret olacan dnebiliriz. Bazen itiraz etmek drt ba mamur bir proje gelitirmekten daha nemlidir. Gelimi ve
dnlm bir program her zaman iyi sonular vermez. ematik dnmek ise bsbtn zararldr. emalar, ne kadar harika olursa olsunlar, bir
noktadan sonra snrlandrr, dondurur ve iyi niyetli olmayan glerin ya
da resmi toplumlarn elinde emredici kurumlara dnr. lke olarak her
kltr kendi bilimini retir. Eer modern dnya, modern bilimden farkl
bir alternatif dnemiyorsa, bu, modern kltr ve felsefenin hegemonyasnn bir sonucudur.
Her eyin ok iyi gittii sanld bir zamanda, aslnda hepimiz bir yol
ayrmndayz. Ya insani bamszlk ve zgrlmzle birlikte gz gre
gre canl hayatn, gezegenimizin mevcut bilim ve teknolojinin saldr ve
tahripleriyle yok olmasn kabul edeceiz veya epistemolojik dzeyde
farkl bir dnyann imkanlarn aratracaz.
Bu abay bakalarndan, Aydnlanma karsnda eletirel dnmekten
kanan tutucu aydnlarmzdan bekleyemeyiz. Onlar hl 18. yzyln rasyonalizmini ve 19. yzyln pozitivizmini savunup modern bilimin bizi
kurtaracana inanyorlar. Bu inan onlarn derin dogmatik uykularnda
hl ml ml uyuduklarn gsterir. Oysa ki bu, Avrupada bile artk yava yava kaybedilmekte olan eski ilerleme inancdr. Doudan, Hindten
ve inden alacamz eyler olabilir, ama alabileceimiz bir referans yok.
Orada lm kltrler var. Biz, Abdsselam gibi her eyin kolayca slamiletirilebilecei bir kolaycl dmeden, tarihimizin irfan, dnce, sanat
ve ilim mirasna srtmz dayayp hikmeti yeniden kefedebiliriz.
136
Mslmanlar, baka kltr havzalar gibi Yunan felsefesi ve bilimleriyle de ok yakndan ilgilendiler ve bunu Sicilya ve spanya zerinden Batya intikal ettirme baarsn gsterdiler; ama her kademede Yunan metafiziiyle hesaplamay ihmal etmediler. Abdsselamn ifade biiminden,
sanki Mslmanlar yzyl sonra alarnn bilimlerini -ada olmann n
art olarak- renmek zorunda olduklar iin renmilerdi, anlam kyor. Oysa gerekte Mslmanlar kadim kltrlerin ilimlerini renmeye
iten gerek sebepler, fetihlerle karlatklar bu kltrlerin nlerine getirdii sorunlara zmler bulmak, ve de tarihte hi lmemi, her kltrde
u veya bu younlukta olsa da sren kadim hikmeti yeniden kefedip diriltmekti. Bu, ayn zamanda fetihlerin siyasi ve askeri boyutuna kltrel ve
sosyal bir boyut katmak anlamna geliyordu; dolaysyla pratik bir yarar
sz konusuydu.
u halde bizim ilim geleneimizde sorgusuz sualsiz ithalat veya teslimiyet yoktur. Tabiatyla buna Meaileri, tabiat filozoflar dahil etmekte
tereddt edebiliriz. Buna bir lde hakkmz var; nk onlar Yunan metafiziini Aristoculukla zdeletirerek slmiyetle uzlatrma gibi eletiriye ak bir ie ok vakit ayrdlar. Eer onlarn ifratlar ve partizanlklar olmasayd, belki tasavvuf, kelam ve selef kanadnda daha esnek bir anlay
geliebilirdi. Gel gr ki ifrata kar tefrit, Gazalinin dncelerinin resmi
gr olmasna yol at ve onun niyeti aksi olmasna ramen, sonunda
din-dnya ayrm dini ilimler-dnyevi ilimler ayrmna dnt. Elbette siyasal iktidarlar dini ilimler safnda grnp halk katnda meruluklarn srdrmede bu ayrmdan yararlanmak isteyecekti. Fakat sonralar
paradigmatik sonular doacak bu tutumda rol oynayan faktr, siyasi iktidarn gayr tabii mdahaleleriydi.
imdi bizim bu gemiin zengin tecrbesinden nemli dersler karmamz gerekir. Eer Meailerin ve Gazalinin hatasna dersek, tarih bizim iin sadece tekerrr etmi olur. Ne bn Sina ve bn Rd gibi Aristoculukta somutlam Yunan metafiziinin slami temel paradigmalarla
uyuabileceini ne srebiliriz, ne de Gazali gibi ilimlerin arasn ayrabiliriz. yle anlalyor ki, Kuran modern bilimsel veriler nda yorumlayan modernist Mslmanlar eski bir hatay srdryorlar; Abdsselam
da Gazalinin bir yanlgsn canlandrmaya alyor. Abdsselama gre
Kuranda tabiat olaylarnn tarif edildii ve bilimlerdeki keiflerimizden
kardmz kesin bilgilerimizle atan tek bir ayet yoktur. (Abdsselam,
138
Modern bilim bandan beri sivil olmad, bundan sonra da olaca kukuludur. Ama kukusuz, slam, insan ve sivil bilim mmkndr. Bunun
mmkn olan tek yolu hakim paradigmann terkedilmesi, yeni bir paradigmann kefedilmesidir. Bu keifte slam en gvenilir yol gstericidir.
iaret ettiimiz husus, paradigma seviyesinde vuku bulmu olan kkl zihniyet deiiklii, insann dnya ve varla baknn kkten bir zihniyet farkllamasna uramas halidir. Yoksa bir konunun veya bir kavramn farkl zamanlarda farkl kiiler tarafndan ele alnm olmas, bu kiilerin dnyaya ayn kavramsal ereveden baktklar veya bir konunun btn zamanlarda ayn zihniyet erevesinde anlald anlamna gelmiyor.
Batl aratrclarn bn Halduna zel nem vermelerinin baz anlalr sebepleri var. bn Haldun, Yunan felsefesini Arapa kaynaklardan okumutur, ama onun felsefe bilgisinden ok, onun Bat zihnine uygun den
bir tr deime teorisine yatkn aklamalardr. Farkl konumda ve zellikteki insan topluluklarnn, sahip olduklar tabii hasletler dolaysyla birbirlerinin yerini almasndan onun bir tr ilerleme grne nclk ettii varsaylr. bn Haldunun tarih gr evrimsel (devrevi) olsa da kavramsal erevesi Batl zihne ok yabanc deildir. Karl Marx dahil bir ok
Batlnn bn Haldundan u veya bu yoldan etki ald phesiz dorudur.
Batllar kendisinden istifade ettikleri kaynaklar pek belli etmezler.
kinci husus, bn Haldun, toplumsal deimede iktisadi, corafi faktrlerin nemine zel olarak dikkat eker. Onun aklama modelinde
maddi artlarn sosyal hayat ve deime zerindeki etkileri bazan tayin
edici oranda rol sahibi grmektedir.
Bunun yannda gemi rivayetler araclyla bize gelen tarihi bilgilerin
akl yoluyla gelitirilen kriterler erevesinde gzden geirilmesi, mesela
yz bin kiinin katld bir sava kritik ederken, sz edilen sava mahallinde ancak 25 bin kiinin (veya daha az ya da ok saydaki kiinin) bir arada bulunabileceini syleyip rivayeti kritik etmesi bn Haldunu ne karan bir konudur.
Ancak benzer kriterlerin, Hadis ilminde metin kritiinde de kullanldn unutmamak lazm. Hadis ilminde metin kritii yaplrken evrensel
dorulara, matematiin gstergelerine, ortak normlara dikkat ekilir.
slam dnyasnn bilimsel ynden geri kalmasn dar anlamda Allahn
hikmeti, sz ve zihniyeti ile aklamaya alanlara gre, bn Haldun darda tutulacak olursa, dier Mslman bilginlerin bu dzeyde dnce
ve bilimsel bilgi gelitiremedikleri kendiliinden ortaya km olur. Bu iddiann ne kadar doru olduu tartlmaya deer.
Semantik dzeyleri birbirinden farkl kavramlar arasnda eer analoji
yoluyla ilikiler kurulacaksa, denebilir ki, gemite bir takm bilginler, bn
142
Haldundan ok daha ileri noktalarda bugnk modern zihne yakn dnce ekilleri gelitirmilerdir. Sahih akide iinde kalp da ilim sahasnda
nemli alma yapanlarn elde ettikleri bulgularn m, yoksa bunu geriden besleyen zihniyetlerinin mi Avrupa zerinde dikkate deer bir etkiye
sahip olduu hala aydnlanm bir konu deil. Ancak Abbasilerde Mutezilenin iktidarn kaybetmesi zerine Sicilyaya ve spanyaya kitaplar ve
laboratuar aralaryla kamak zorunda kalan ok sayda bilim adamnn
genellikle rafz, ateist (dehri)ve (bir tr) pozitivist olduunu ve bunlarn Grek felsefesine dayal yeni bir bilim temelinin Avrupada atlmasnda
barol oynadklarn bugn daha iyi biliyoruz.
slam dnyasnn bn Haldun ve benzerlerini nemsemedii iin geri
kaldn ne srenlere gre (Bkz. Do.Dr. . Erol Kozak, bn Haldun/nsan-Toplum-ktisat, st., 1984.) bilimsel dncenin olumasn salayan zorunlu
merhaleden ikincisinde kald iin gerilemitir: lmi faaliyetin ilk aamas kiinin evresinde (tabii, biyolojik, sosyal alemde) olup bitenlere dikkat etmesi, onlarn farkna varmasdr. Ancak bu yeterli deildir. Bundan bir
sonraki safha, fark etmenin tesine geerek hayret ve merak aamasna
ulamasdr. Bunu da o tabii ve sosyal olayn niye yle olduuna ilikin bilginin, kanunlarn aranmas bulunmas, sebep-sonu ilikilerinin kurulmas
izler ki, gerek manada bilimsel faaliyet bu son safhadr.
Bu kavramsal erevenin temel varsaymlar asndan, bilimsel dnmenin merhalesi tabii, biyolojik ve sosyal dnyada kiinin, onu evreleyen olaylarn;
a) Dikkat ve farkna varmas,
b) Hayret ve merakla onlara yaklamas,
c) likilerin, yasalarn, yani sebep-sonu ilikisini kavramasdr.
Bu merhaleler fikrine hi yabanc deiliz ve hemen aklmza Auguste
Comteun hal kanunu gelmektedir. Comte da insann dnce tarihini, 1) Teolojik dnem, 2) Metafizik dnem, 3) Pozitivist dnem, olmak
zere merhaleye ayrmt.
Sz edilen merhale fikri ile Comteun hal kanunu arasnda birebir tekabl eden artc bir benzerlik var. Ve eer Comten hal kanununa gre (ayn zamanda bu iddiada olanlarn merhalesine gre)
slam dnyasndaki bilim ve dnce hayatn bir yere oturtmamz gerekirse, kukusuz ki ikinci merhalede, yani hala metafizik dnemde olduumuz anlalacaktr. Nitekim yle denir: slam dnyasnda bilimsel
143
faaliyetlerin uzun asrlardan bu yana bir trl geliememesinde, yukardaki safhalardan ilk ikisi ile yetinilmesi etken olmutur.
Bu fikrin bizi gtrecei zorunlu mantk sonular, Ernest Renann geen yzylda slam dnyasna ilikin grlerini teyit etmekten bakas olamaz. Renan, Batnn pozitif bilimler alanndaki gelimesinden hareket ederek, bir Mslmann bugnk durumda esasnda bilimsel dnmeye elverili olmadn ve kafa yapsnn gelitirilmeye muhta olduunu sylerken
tam da bundan hareket ediyordu. Oysa ne slam dnyasnn ne de Bat-d hi bir toplumun tarihinde bu merhalelere rastlanamaz; her toplumun
kendine zg yaad bir dnce tarznn olmas mmkndr. nsanlarn
Auguste Comte gibi pozitivizmi bir felsefe olarak benimsemi olmamas,
onlarn Batya gre geri bir merhalede kalm olmalar demek deildir.
Konuya bir baka ynden bakp yle sorabiliriz: Kozmik dzende ve
tabiatn kendi asli mahiyetinde sebep-sonu ilikisi zorunlu mudur? Nesnelerin karlkl ilikilerini belirleyen yasalar mutlak mdr? Eer yasalar
mutlaksa ve her ey determinist bir dzen iinde srp gidiyorsa, her an
yeni bir yaratl yaayan varlk dnyasnda lahi radenin dahli ve anlam nedir? Bir baka soru: Metafizik veya dini yorumundan nce, olaylarn nesnel, maddi boyutlarndaki geerli yasalara bal mekanik ileyiini kavramak birinci sorunsa, bu durumda evrende dini olmayan bir alann da varln peinen kabul etmek zorundayz ki, byle bir alann hakikat deeri olabilir mi?
Yani eer Allah varl yaratmsa, her an ve durumda Allah varla, tabiata ve hayata mdahilse, nasl olur da din d bir alan tasavvur etmek
mmkn olabilir? Allahn yaratt varln bir blmn, hem de nemli bir blmn insana terk edip oradan el ektii dnlebilir mi?
bn Haldunun evrimi belli bir lde kabul ettiini belirtenler, evrim dncesine hvan- Saf, bn Tufeyl, Miskeveyh, Kazvini, Mevlana
Celaleddin ve Erzurumlu brahim Hakkda da rastlandn sylyor ve
varlk alemindeki canl-cansz varlklarn evrim geirmelerinin bir bakma
dinin dnda kalan bir alan olarak mtalaa edilmesi gerektii fikrinden
hareket ederek unu sylyorlar: Allahn bir eyi bir defada m yoksa bizim bildiimiz veya bilmediimiz bir evrim sreci iinde mi yarattn snrlamaya kalkmak kimsenin haddi deil... Bir eyin evrim sreci iinde
yaratlmas bir anda yaratlmasndan daha az mkemmel bir yaratl deildir. Bundan anlalan, yaratln tarz ve biiminden ok, din iin
144
arasnda uygunluklar bulmak amacyla Allahn ayetlerini, Kuranda zikredilenler (Spesifik ayetler) ve evrende kozmik olguyu meydana getirenler (Kevni ayetler) olmak zere ikiye ayrrlar: Allahn kainattaki ayetlerini en son bilimsel gelimelerin nda kavramayanlarn o konudaki
spesifik ayetler (vahiy) de yeterince anlamalar mmkn olmaz. dedikten sonra, evrime kar kanlarn Zannettii gibi gerek, spesifik ayetlerin dar ve filolojik yorumlar iinde sakl deildir. diye eklerler.
Bilimsel faaliyet sonucunda elde edilen eyin son gereklik ve ebedi hakikat olmad aktr. Artk bunu batl bilim adamlar da kabul ediyor.
Aksi bir iddia 19. yzyla ait bilimcilik olur ancak. Sonuta bizim elimizde kullanl ve fakat deimesi, yanllanmas mmkn olan modeller
var. Bu modeller geerli olduu srece Kurana uygulandnda geici bilgilerimiz olur; byle dendii zaman bunun anlalr bir yan var. Ama geici modelleri ebedi hakikate uygulamak ve yarn yanllanacak verileri
Kuran zerinde tayin edici kriter veya hakem konumuna kartmak, mutlak izafi olana, hakikati gereklie, tabiat resme indirgemekle ayn eydir.
Evrim dncesinin, temelde Allahn kainat yaratt gereine ne kadar ters dmedii ve yaratln bir ekli olduu istenildii kadar savunulsun, bu kendi temel varsaymlaryla farkl bir dnya tasavvuruna iaret
eder. slamn varlk gr asndan, Allah, eyay en mkemmel bir
biimde yaratmtr ve bir eyin olmasn murad edince ona sadece Ol
(Kn) der, o da oluverir. Evrim, basitten, kusurdan mkemmele doru
bir gidi, eksikliin bir sonraki safhada tamamlan seyridir. Bu dncenin, gerekliin objektifi bir bilgisi olmaktan ok, aslnda ne kadar felsefi
ve politik muhtevaya sahip olduu ayr bir konudur.
Hayat, varla yansyan kusurlu ekillerden ve geici dnyadan ibaret
deildir, ebedidir ve bizzat hayatn kendisi mucizedir. Btn byk retiler insana sonsuz hayat vaadinde bulunmulardr. Gemie duyduumuz ilgi ve bizde uyandrd hayranlk ile ilerisi iin beslediimiz umut,
gemiimizin ve geleceimizin kesiecei sonsuz hayat olan cennette birleir. Bu anlamda gelenek ve gelecek iki ayr istikametten ayn kutsal ve
ebedi amaca gndermede bulunur. Bizi gemie eken duygular, basit bir
nostalji deildir; biz derin bir gemite safl, masumiyeti ve belki ok
az bozulmu gzellii ararz. Bizi motive eden dnyevi dz izgide evrimlemek deil, gelecekte elde edeceimizi umduumuz mkemmellik
duygusu, kemal arzusudur. Biliriz ki mkemmel bir varln yesiyiz,
146
ama kusurlu bir dnyada yayoruz ve fakat daima iimizde kemale erme
itiyak var, nk Hakikat mkemmelliktir. Bu arzu ve eksilmez itiyak
sonsuzluk kadar sahicidir. Dnyann kusurlu halini varln kendisine
yansttmz zaman, kendi kusurumuzu varln evrimine balar ve hi
olmayacak bir evrimi, kemalin yerine ikame etmi oluruz. Evrim bizi izginin sonunda -varsa yle bir son- bir Spermen yapmaya gtrr,
mkemmellik ve Hakikat Sevgisi ise nsan- Kamil olma arzusuyla besler.
Dn elimizin altndan kayan ve kaybolan ey ile yarn bulmay umduumuz ve hep aradmz ey ayndr. Bugn aradmz dn kaybettiimizdir. Eer kaybettiimiz eyi bulma umudumuz olmasayd hi bir arayn anlam olamazd.
Yolculua baladmz noktay geride braktmz andan itibaren, o
ilk noktadaki mkemmellie kar dayanlmaz bir zlem doar iimizde.
Fakat varlk dnyasnda bizi hkm altna alan kanun geriye dn imkansz klar. Bundan dolay muhafazakarlk/tutuculuk ve gericilik mmkn deildir. Bize izilmi istikamette bizi kuatan evrensel, ilahi bir kaderi yaamak zorundayz. lk mkemmellik ve uyum bizi sonsuz gelecekte
bekler. Ama kullandmz arata onu bulamayz. Bundan dolay ilerleme
de imkanszdr. Ne gemii inkar edebiliriz, ne gelecee srt evirebiliriz.
Eer kkmz ve nihai hedefimiz konusunda kaytsz kalrsak bize sonsuz
hayat vaadedenin bir arac olan burada hapsolur, kalrz. Kii ait olmad yerde ebedi mutluluu, skun ve huzuru bulamaz.
Katetmemiz gereken yol, bizden yaanmas istenen sre, ate ukurlaryla doludur. Nasl ki altn yabanc madenlerden ayrmak iin ate potasnda erimek zorundaysa ve bu altnn fitnesi ise, bizler de yle, bu
dnyann ateten beter mihnetlerinden, bela ve musibetlerinden gemek
zorundayz. Kurann fitne dedii dnyaya ilikin ebedi hakikat budur.
Hi kimse kendi bana sonsuz zgr ve babo deildir.
Dnya i ie ve biri dierine gre daha aada olan derecelerden; ya
da yine i ie ve biri dierine gre daha yksek mertebelerden ibaret ahlaki bir dzendir. Varln kendisine bal olduu bir i amac var ve her
ey kendi asli amacna, yani aslna doru hareket halindedir. Sadece insan,
kendi asli amacndan sapabilir. Eer insan biyolojik varlnn amino-asitlerinin bir raslant sonucu belli bir sra iinde dizildiini ikna edici bulmuyorsa, bu durumda varlk aleminde bir i amacn olduunu ve kendisinin
peine dmesi gereken gizli bir sr olduunu kabul etmek zorundadr.
147
nk kendisi amal olan varlk (insan) amasz bir evrende olamaz. nce kendi i hakikatine bakabilse, varlk gibi kendisinin de sr iinde sr olduunu anlayacak ve nce kendi bilgisinin peine decektir.
Modern insan sadece bu dnya ile snrl hayatn gerekliine inanyor;
bundan dolay profan, bireyci ve ben-merkezcidir. Eer evrenin btn i
srlarn elinde tutan ve varla klli varolusal anlam veren bir g (Allah)
yoksa, insan evrene ahlaki sorumluluklar anlamnda srt evirebilir, evresini ve tabiat diledii gibi suistimal edebilir. Bu (sekler ve profan) perspektif insan kemale gtrr m?
Varl ve kendini amal kabul etmeyen insann kemal dncesi ve
gayesi de olmaz. u halde bu insann, kendi iine dnp soraca anlaml sorular da yoktur. Olsayd eer, nce evrende ve kendi iinin derinliklerinde sakl duran srlar aratrmak isteyecek, ardndan kemal yolunda
nne kan i ve d engelleri ama gereini duyacakt.
Bize yol gsterici nitelikte gereklikler var. Hakikaten duyan bir kulak,
gren bir gz ve dnen bir kalbe (fuad) sahip olmadka, bizi kuatan ve
kucanda yaatan gerekliin farkna varamayz. Tabiat zengin, anlaml ve
srl ifrelerle dolu. Bize enfste ve faktaki ayetlerle anlatma yolunu seen
Mutlak Hakikat, pozitif ve rasyonel bilimlerin snrlandrd akl ve deney
alannda duyumlayabildiklerimizden ok daha baka bir eydir. Btn evreni
yneten klli bir ilke varsa, biz nasl bundan kopuk veya mstani olabiliriz?
Kii kime ve neye kar zgr bireydir? Aa kendi kknden kopmak
suretiyle zgr olabilir mi? i boaltlm ve btn yapp ettikleri da
hasredilmi olarak, kutsal, i anlam, derinlii ve amac olmayan bir dnyada skun, huzur ve bar iinde yaamak mmkn deildir. Evrende btn kozmolojik dzenin bir niyet ve ama zere olmad dnlyorsa,
kii nasl kendini ahlaki bir dejenerasyondan salim klabilir! Bizi ahlaktan
baka tahripkar ve ben-merkezci olmaktan ne alkoyabilir?
Btn varlk aleminin bal olduu en yksek dzen tek bir ilkede anlamn bulur: Teslimiyet. te slam, son lahi Vahiy olarak insan bu klli ve
en yksek dzene hkmeden tek bir ilkeyle btnleme yolunu gsteren bir
davettir. Bu davet hayatn btnn iine alan bir dava ve kainat leinde bir iddiadr. Kii ya bu hakikati kabul eder, davete cevap verir veya
varlk dnyasn dolduran sonsuz varlklarn genel istikametine aykr bir yola girer. Baka varlklar iin deil, sadece insan iin Esfel-i safilin derekesine
dmek de mmkn, eref-i mahlukat makamna kmak da.
148
Tarihen lmek
yle olmakla beraber, Mslmanlarn modern zamanlara girerken nasl bir tarih (ve daha genel kapsamda bir zaman) anlaylarna sahip olduklar konusu da grmezlikten gelinemez. Eer onlar yukarda anlatlan erevede tarihin kurucu znesi olabilselerdi, hem kendileri iin hem bakalar iin hi de doru olmayan bu dnyadan farkl bir dnyann kuruluunda n ayak olabilirlerdi.
Tarihin iki dominantndan sz etmek mmkn: biri tarihin dnya ile
snrl olmas, dieri insana ait olmas. Tarih, insann dnyada yaad zaman bilincidir. Veya baka bir ifadeyle tarihe insanolunun dnyada cereyan eden varlk tecrbesi gzyle de bakabiliriz. nsan aya veya bir baka
gezegene gidip gelebilir; o gezegenler insann tarihine dahil edilirler, ancak; insan sonuta bu dnyann sakinidir.
Modern tarihi kurgulayanlar, nce onu Allahn mdahalesine kar bamszlatrdlar. Yukarda iaret ettiimiz zere eer tabiatla birlikte tarih
de otonomlatrlmasayd, ne bilimsel bilgi mmkn olabilirdi, ne bugnk teknolojik uygarlk. Teknolojik uygarlk kategorisini teknik ve tekniin kullanm kavramlarndan ayr tutmak lazm. nsann tabiatla giritii ok ynl mnasebetlerinde belli teknikler kullanmas, teknolojik uygarln formle edilmesinden ok daha eskidir; hatta ilk insan topluluunun faaliyet trlerine kadar iner.
Modern tarih, bilim ve teknoloji araclyla insann hibir ilahi referans ve sahibi/maliki olmadn farzettii tabiat zerinde insann mutlak
egemenlik kurma teebbsnn ileyen bir srece bal olduu varsaymn esas ald ve buna insan zihnini ikna etti. Geleneksel reti ve dnce
disiplinlerinde, varln kutsal hiyerarisine paralel olarak tarihin de kutsal
ve akn (mteal) bir amac olduu kabul ediliyor ve insan eylemlerinin
bu iki kabule gre dzenlenmesini ngryordu. Bu, ayn zamanda insann varlk ve zamanla uyumunun temel artyd.
Kutsal hiyerari ve gaye konusunda Hristiyanlk dier dini ve geleneksel retilerle fikir birlii iindeydi; ama yine de tarihi ilk gnahn ve itirafn zaman iindeki trajik alm olarak grmekteydi. slamiyetin bak asndan tarih, insann Allaha doru yrydr ve bu yry, basitten
mkemmele doru deil; aadan, yani deni olandan yukarya, yani ulvi
olana ve kemale doru bir seyir izlemektedir. Ksaca, iinde ok sayda ve
ok eitli helezonik zamanlarn, ini klarn yer ald byk/kozmik bir
149
150
VIII
MODERN BLM VE HAKKATN
BLGS ARASINDA NSAN
Yalnzca aklayc olmas bakmndan Bat felsefesinde yzyllarca tartma konusu olmu bilgi teorisi ile Kurann bilgi kavram arasnda
bir mukayese yaptmzda, insann tarihi boyunca kendisi iin hep problem olmu ve bugn de olmakta devam eden bilgi kavramnn nasl birbiriyle temelde elien iki ayr (ve aykr) kavramsal ereve iinde kalnarak
ele alndn daha ilk bakta grmemiz mmkn.
Yunanda hikmetin yerini hikmet sevgisinin ve ona kar duyulan speklatif ilginin (zihni kurgusal aklama modelleri) ald gerei bize gsteriyor ki, Yunanca epistemology kavram erevesinde ele alnan bilgi
kavram, felsef dncenin tarihsel geliimine paralel bir deiime urayarak her aamasnda gittike insann bilgi kaynaklar ve faaliyetleri ile lah
bilgi kaynaklar arasndaki ilikiyi yanl bir zemine oturttuundan, Gerekliin bilgisinin elde edilmesini adeta imkanszlatrm, bylece insan
olan ile lah olan arasnda btn balar gevetilmi, sonunda rnesans
ve 17. yzyln kartezyen dnme biimiyle tmden koparlmtr.
Batda felsefenin idealist kanadndan realist kanadna kadar deimeyen
ve her deiik kavramsal modelde ve ifade biiminde tekrar edilen iddias
udur: nsan, iinde rol ald varlk alemi iinde kendi insan melekeleri ve
abasyla bilgi edinme imknna sahip bulunan varlktr. Dolaysyla insann bilimsel abas varl kavramaya ve gerekliin bilgisini elde etmeye
yeter. nsan, kendi dndan bir takm kaynaklardan bilgiyi aramaya kalktnda hem kendinden kendine ait olmayan bir bilgi trne ular, hem de
kendi gerekliinin gerektirmedii bilgiyle beyhude vakit geirir.
151
her trl zihni ve dnsel faaliyet felsef karakterdedir. Yani salt insan aklnn bilgisi ve dnceleri. 18. ve 19. yzyllardan sonra teekkl eden telakkiye gre, felsefe mutlak anlamda akn/ilahi olan her bilgiyi tartmasz darda brakan beeri abalarn ifadesidir. Bu, btn zamanlar iinde
peygamberlerin nbvvet misyonu ile insann farkna varmaya alt saysz dnce biimlerini ve insann salt akl ve deney dnda kalan hikmet ve irfan etkinliini geersiz sayan, kle almayan zel bir zihni tutumdur. Gerekte ise Pisagorun felsefeyi hikmetin sevgisi anlamnda kullanmas da gsteriyor ki, Antik a dnce biimlerinde felsefe insan dnme etkinlii olmakla birlikte, lahi olana dnk, onun gereklii iine
alan ve bir lde onu amalayan bir muhtevaya sahiptir ki, felsefe bu
kimliiyle tmyle olmasa bile nemli bir ksmyla meru ve gerekli bir faaliyettir. Rene Guenonun iaret ettii hikmet merkezli btn geleneksel
dnce ekillerinde ve rnesansa kadar ki btn kltrlerde lahi olan
her zaman merkezden uzak tutulmamtr. Peygamberler zincirinin tarih
boyunca birbirini izleyen halkalar, insann dnme faaliyetini ve bu faaliyetin kendini yazl veya ifahi yollarla kendini kayda geirdii dnce
tarihini belirleyen esasl bir amildir.
Ksaca denebilir ki, ister soyut ister somut insan olsun, insann dnce hayat hibir zaman Nbuvvetten bamsz olamamtr. Ya Nbvveti olduu gibi takip etmi, ya deitirme yoluna gitmi, ya farkl bir uyarlamaya tabi tutmu veya karsnda bir yerde dnce gelitirmitir.
Dou kltrlerinde Nbuvvetin etkisi 19. yzyla kadar hibir kesintiye uramadan varln, etkisini devam ettirmiken, bugn Talesle balad kabul edilen ve rnesansa kadar varl devam eden lk a felsefesi,
insan ile lahi -kutsal kaynak arasnda sonradan tmyle hmanist dnme biimlerine dnerek yeni, daha doru bir deyile tredi dnce biimi (Bidat)-arasnda bir gei dnemi (Fetret) tekil etmitir. Rnesansn miras zerinde ekillenen Kartezyen felsefe, deneyci yntem ve
Kant aklclkla (modern bilimsel dnceyle) doruuna ulaan bugnk Bat felsefesi, pek erken bir tarihte kutsal kltrlerin zn oluturan
gelenekten kopmuken, Douda ve slam dnyasnda ancak belirli alanlarda ve snrl bir evre iinde taraftar bulabilmitir.
u halde, modern anlamnda dnce biimi, tarihin btn zamanlarn kuatc olmad gibi, bugn dahi evrensel bir kabul ve niha bir gereklik ifade etmekten uzaktr. Ancak yanl bir telakki, dnce tarihini
153
aklamada her zaman yanltc olmutur. Buna gre, akl ve deneyi gerekliin bilgisini elde etmede geerli kabul eden her dnce biimi mutlaklatrlm, bu iki insan etkinlik yannda, hatta stnde bavurulan
yntemler ya grmezlikten gelinmi veya inkr edilmitir. Bu, tarihsel anlamda yanltcdr; zira gerek in felsefesinde gerekse slam dncesinde
akl ve deney (akln ve duyularn bilgisi) yerleik gelenein ounlukla
vazgeilmez unsurlar arasnda yer alr. El-Birun, yeryznn jeolojik zamanlar hakknda bilgi edinmek iin deney ve gzleme, baka dinleri ve
kltrleri anlamak iin de tanma yntemine; bni Sina ve dier Meai (peripatetik) filozoflar akla bazan rasyonalistlerden daha ok nem
verirken, yine de tek geerli bilgi yntemini salt akl ve deneyle snrlandrma yoluna gitmemilerdir.
Aada daha ayrntl greceimiz gibi akl daima dier bilgi amilleriyle birlikte hayati bir neme sahip kabul edilmi, deney gerekliin bir
mertebesini aklamada bavurulan bir yol saylm, ama gereklik yalnzca bunlardan ibaret kabul edilip mutlaklatrlmamtr. Batnn yapt
ey, bilimsel yntemi mutlaklatrmas, mmkn btn bilgi yollarn tek
bir ynteme indirgemesidir. Kuranda ve slam dnce geleneinde akl
tamamyla batl akldan (ration) farkl bir tanma sahiptir ve ounlukla
kalbin bir trevi (Akleden kalb) olarak ele alnmaktadr.
Bu da bize gsteriyor ki, slamda dnmenin veya bilgi edinmenin
tek ve mutlaklatrlm yntemi yoktur, hayatn ve tefekkrn dier alanlarnda olduu gibi, usulde de oulculuk sz konusudur.
***
nsann gsterebilecei her trl bilimsel aba yalnzca kendi bana
dnldnde ve sadece beeri melekelerle snrlandrldnda Hakikati elde etmeye yetmez. O, ancak niha kayna olan ve bazan dorudan, fakat genel bir ilke olarak bir arac ile gelen vahiyle bildirilir ve renilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nemli husus, hakikat veya gerekliin bilgisi dediimiz eyin btn varlk mertebelerini iine alan kll (tmel), niha ve evrensel bir kavram eklinde anlalmasdr.
nsann Allah hakkndaki bilgisi (Marifetullah), varln kozmik ve fiziki
dzeni (Nizaml-kevn veya Marifetl-halk) ve insann faaliyet alanna giren
madd tabiat tmel bir kavram iinde ele alndnda, gerekliin bilgisinin
de bu tmel kavramla ifade edilmesi zaruridir. Yalnzca duyumlanabilir dnyann bilgisi -kendi bana yeterli sayldnda- kutsal ve lahi hikmetin her
154
kademesinde sz edilen bilginin ancak snrl ve aa (deni ve dnyevi) seviyeden olan ve son tahlilde deersiz diye tanmlanan bir bilgi trdr.
Modern bilim, snrlar tayin edilemeyecek kadar geni ve tmel olan slam
bilgi kavramndan bu noktada bir farkllk gsterir. En kapsaml ifadesini slam bilgi (ilm) kavramnda bulan -btn geleneksel, kutsal ve kkeni lah
olan irfan sistemleri daha kapsaml ve eksiksizdir- bu niha tmel ve evrensel
bilgi ancak kayna olan Allahtan renilir; ilkesi, temel ve zarur bir ilkedir.
Allahn vahiy ile retmesi dnda, insann salt kendine ait, insan gleri ve
melekelerinden kaynan alan abalarla hakikati bilebileceini varsayacak
olursak, bu durumda gerekliin bilgisini saysz alt blmlere, eitli trev
ve kategorilere ayrm oluruz. Bu ise, insann lahi iradenin mdahil olmad bamsz bir alan bulup gerekliin bilgisine buradan ulaabilecei trnden bir nermeye bizi zaruri olarak gtrr ki, bu tamamiyle imknsz
(muhal)dr.
Aydnlanma ile salanan ey, zihinde mmkn, ancak hakikatte imkansz (muhal) bir alanda insann tabiat Allah karsnda otonomlatrmas,
bylelikle varl Allahn aslnda her an sren ve tecelli eden mdahalesinden bamszm gibi tasarlamasdr. Bu sadece bir tasarm, speklatif
bir kurgudur. Modern bilim hem tabiat otonomlatrd, hem de bir ok
farkl dzeyi birbirinden bamsz kompartmanlara ayrd. Oysa genel bir
ilke olarak hakikat ve onun nihai bilgisi (el-lm) btnyle ve mutlak anlamda Allahn katndadr. O, diledii kadarn bize bildirir ve biz bildirdiklerinden gcmz, yeteneimiz ve ona duyduumuz istek ve arzumuz
yani ftr ve insan abamz (cehd) orannda reniriz.
Ama bazan lah talim olmakszn (yani dolayl yollardan) insan hakikati hissedebilir, sezer, ona yaknlar, onu duyar, varl bilincinde kendini duyurur; hatta bir takm iaretlerini, telmihlerini plak gerekle kendisini yz yze getirebilecek kadar yakalayabilir ve ruhen onun eitli tecelli ve tezahrlerine itirak eder. Eer kendi cehdi ve Allahn yardmyla kulak doru duyar, gz doru grr ve kalb de doru dnme, tefekkr,
sezgi, teemml, akletme, tedebbrde bulunur ve her bir faaliyet ve cehdi
kendi yntemlerine gre gerekletirecek olursa, sahiden ona iyiden iyiye
yaknlar, ilimde rasihn derecesine ykselir ve elbette mcahedesi orannda mukarreb olur, takva merdiveninde yukarlara doru trmandka
mesafeleri katlayarak onun civarna yaklar. Bu, elbette insan iin -peygamberler hari- varlabilecek en son ve stn mertebedir. Ama yine de
155
Onlar, stlerinde dizi dizi kanat ap kapayarak uan kular grmyorlar m? Onlar Rahman (olan Allah)dan bakas (bolukta) tutmuyor.
(67/Mlk/19).
Kuun kanat ap umas, bolukta yol almas bir bilgi konusudur ve
gzleme tabi tutulmas gereken temel bir fenomendir. Ancak kuun boluktaki bu uuunu mmkn klan Rahman olan Allahtr. Kuu, bu
balamdan koparp gzlem konusu yaptmz zaman, elde ettiimiz bilgi kuun basit gerekliiyle ilgili olup, gerisindeki hakikati deildir. Devenin yaratlnda byk bir olaanstlk vardr, yaratl bilme ediminin
konusudur; ama bu yaratl tahakkuk ettiren Allahtr. Kuu havada tutan Allahn iradesidir ve bu bilgi bize temel bir perspektif verir, kuun
uuu mahede ve gzlem (deney) konusudur; bu iradenin nasl tecelli
ettii bilgisini verir. Yerine ve konusuna gre gzlem ve deney olmadan
temel bir perspektif dorulanamaz.
Modern bilim, Allah yaratc, hayat verici ve Onun her an gerekleen mdahalesini, varlk alemini yneten kudret ve iradesini tayin edici
kabul etmedii iin, varlk hakknda elde ettii bilgi de karaya vurmu
cansz bir bala ilikin bilgiden farkszdr. Bu yaklam tarz kozmosu organik olmaktan karp mekanik bir evren grne indirger. Oysa Hakikatin ve varoluun nihai bilgisi iin en temel ilke, Allah btn varlk aleminin yaratcs kabul etme bilgisiyle zorunlu bir bant iindedir. Bu temel ilke, Allahn iradesini her an ve her eye mdahil grr ve btn varlk aleminde her eyin kendi hayat kaynana zn evirmi, yzn
Onun ynne dnm olarak Allah tesbih ettiini, Onu zikrettiini kabul eder. Kuu kendi balamndan kopardmz zaman, onu otonomlatrdmz dnrz, gerekte ise varoluu kendi balamyla ilgilidir.
ki bak arasndaki farklln iaret ettii temel hakikat bize aka gstermektedir ki, temel perspektif yokluu dolaysyla modern bilimin verilerini -herhangi ciddi ve duyarl bir sorgulamaya tabi tutmakszn- Kuran
vahiyin ebedi hakikatini anlamada tek esas veya kriter olarak kullanamayz.
***
Kitabmzn banda zerinde durduumuz konuya dnecek olursak,
modern bilimi, iinde yaadmz nesnelerin ve bizi kuatan olgularn
gerek bilgisini elde etmede kullanlan bilimsel yntemi:
a) Bilgisini elde etmek istediimiz ey ona belli bir uzaklkta olabildiimiz,
160
b) Onu btn ynleri ve boyutlaryla gzlemleyebileceimiz ey olmaldr, eklinde iki temel varsayma dayandrr.
ki varsaym mantksal olarak imknszdr. nk hangi konumda
olursak olalm, bilgisini elde etmek istediimiz eyle aramzda olmas gereken uzakln snrlar her zaman ve her durumda belirsizdir. Szgelimi
psikolojide, ben hakknda bilgiyi ben kendim gzlemleyerek ya da
tecrbe ederek elde etmek isteyeceksem, ben ile kendim arasnda, snrlar tayin edilmesi mmkn olabilecek bir mesafenin olamayaca kukusuzdur. Mesafenin problemli alan tekil etmesi, kanlmaz olarak ben
idrakini de problemli klar.
Dnyorum, yleyse varm! dediinde Descartese, beni varlktan ayrd, iki ayr alan izdi. Oysa insan bir btndr; insan benine gre ne kendi varln nesneletirebilir, ne de dndaki evreyi salt nesneler
dnyasna indirgeyebilir. Nasl varlmzn benimizle ilgisi sahici ise, d
dnyann varlmzla da ilikisi sahicidir. Biz ve varlk ayn eyler deiliz,
ama ayr eyler de deiliz; belki biriz. Nihayetinde her ey yaratlmtr.
Bir noktadan sonra gzlemci ile gzlenen ayr deildirler. Salt gereklik
asndan baklrsa madde, atomlar ve elektronlar var; ama Hakikat asndan bakldnda bunlar da anlamlarn kaybeder, her eyin canl, hareketli ve hatta belli bir bilin sahibi olduu grlebilir.
Hatta eer son fizik grnn ne srd zere, evrende birbirini
kesen elektromanyetik dalgalar varsa ve evren bundan ibaret ise, boluk da
yok demektir. Varlkta her ey bir dierine, tekine gre konumlanmtr.
Ama bizim, yani insann dndakiler iin bu sz konusu deildir. Biz ise,
her eyi kendimize gre konumlandrdmzda ya her eyi izafiletirir ya
da mutlaklatrrz. Tpk modernliin mutlaklna kar post modernliin her eyi greceletirmesi gibi.
Kaba bir maddeci, bendeki eyi dlatrp nesnelletirerek onun bilgisini elde ederim, diyebilirse de bu tmyle samadr. Ben, ego muyum,
nefs miyim? Nefsimin hangi boyutu benim dnyevi tabiatmn lahi tabiatma baskn kmak isteyen egosudur, hangi boyutu benim z varlm, insani hakikatimdir. Eer bu suallerin tatmin edici cevaplar belirsiz
ise ve bu durumda dardan biri ben hakknda bilgi edinmeyi denemeye
giriecekse, ben olan gerekliime ne lde yaknlk salayabilecei ve
benimle akma kurabilecei yine tartmaldr. Ben bilimsel btn abalarda objeye kar bir suje iken, bu sefer objeye dntrlm olacam
161
varsaylyor demektir. Oysa her eyin bir anda iki ayr (ve kart) durumda olmas Aristo mantnda bile imknszdr. u halde ben ilk ve son durumumda suje iken beni objeletirdiini varsayan objenin benimle zde
olmas bir kez daha imknsz bir giriim olduuna gre, ben ile onun arasnda varolacak uzaklk (epistemolojik ve ontolojik mesafe) hangi snrda
ise bilgi yine o snra gre eksik olacaktr. slam bak asndan problem
alan yaratan mesafe, varlk ile bilen zneyi birbirine balama gcne sahip akl tarafndan kapatlacaktr.
Bir baka nemli nokta udur:
Yine almamzn ilk blmlerinde iaret ettiimiz zere, biz hangi
konumda olursak olalm, gerek bilgisini elde etmek istediimiz ey hakknda asla tmyle tarafsz olamayz. nk saf, lekesiz bir ayna veya bir
fotoraf makinas deiliz. eylere ilikin daha nceden olumu veya hi
deilse gzlem srecinde oluan dncelerimiz, izlenim ve kanaatlerimiz
vardr. Ve btn bunlar geriden besleyen, ynlendiren bir veya bir ka
kk-fikir mevcuttur.
Bu n-dnce ve bilgiler kk-fikirler eya dnyasna yaklarken
kullandmz kavram modelinde ve gzleme yntemimizde ikindir.
Sorokin hakl olarak, bizim szde bilimsel teoriler dediimiz eylerin
aldatc olduunu syler; nk onlar bir objeler snfna verilmi olan
zelliklerin, onlarn bilimsel izgilerini temsil ettikleri sann yaratrlar.
Bugn Thomas Kuhnun paradigma dedii kavramsal model, bilimsel
niha gerekliin artk eskisi kadar gven verici olmadn ifade etmektedir. nk biz zihinde gelitirdiimiz bir ereveye (kurama, teoriye) uygun decek gzlemler yaparz. Bunlar tabiat, tarih ve toplumsal olgular
gibi her trl biime ve zel ifadeye tekabl edecek saysz potansiyel malzeme ykl olduundan, bu malzeme yn iinden zel ve amal seimlerle derlediimiz unsurlar, nesne ve normlar yine zel ve amal
bir yntemle bir araya getirir ve aralarnda mantk bir tutarllk kurunca
teorinin bilimsel yasa halini aldn sanrz.
Bilim adamnn tmevarmc bir yoldan kesinlik salayacak bir yasaya
varmas, bilimsel faaliyeti nceleyen fikri, felsef, kltrel, psikolojik vb.
bir hazrlk devresi tamamlanmadan gerekleemez. nce bilim adamnn
zihninde bir takm varsaymlarn kristallemesi gerekir. Her ne kadar John
Lockun zihni bo levha eklinde tanmlamas Kant kritik felsefe ile
bertaraf edildii sanlyorsa da, bugnk modern bilimin tarafszln ve
162
nesnelliini savunma ihtiyacn duyan herkesin yine de son sna olmakta devam etmektedir. Gerekte ise zihnin ntr veya bo levha olmas
imknszdr. nk bilim adam ne baka bir gezegenden, hakknda hibir fikri ve n-bilgisi olmayan bu dnyaya gelir ve ayann tozuyla evreyle tanmadan, onunla bir nsiyet kurmadan bilimsel faaliyete geer, ne
de insan doar-domaz bilimsel etkinliklerde bulunabilir. Demek oluyor
ki, dzenli ve amal olmasa da bilimsel faaliyeti, daha ilk aamasnda nceleyen esasl bir hazrlk vetiresi vardr. Bunun da byk lde zel tarihsel bir duruma, dierlerinden belirgin farkllklar arzeden kltrel ve
sosyal evreye tekabl ettiini dnebiliriz.
u veya bu kltr evresinde olumu bir kavramsal model bilim adamnn hibir zaman peini brakmaz. Olaylar zel anlamda semesi bile
onun planlanm bir hazrlk devresinden getiini, bir takm ncl bilgilerden yola ktn gstermeye yeter. Daha nceden zihnini ina etmi
kavramsal model, onu zihninde teekkl edene tekabl edecek olgular aramaya, nesneleri zel bir biimde tasnif etmeye ve aralarndaki ilikilerin dzenini belli bir tarzda yorumlamaya iter. Henz dorulanmam hipotez ile
nceden olumu kavramsal model arasnda bu balamda ok da esasl bir
fark yoktur. Bilim adam giritii bilimsel abada hipoteze uygun gelecek,
elverili decek olgular zenle seer, alr, kullanr. Onun eitli ve karmak faktrlerin etkisinde teekkl eden niyeti ve amal tutumu bu ilemde
nemli rol oynar. O halde her trden bilgi edinme srelerinde niyetlerimiz ve beklentilerimiz yannda zihni ve ahlaki tutumlarmz nemlidir.
Amac ve konusu ne olursa olsun, her bilimsel faaliyette tabiatn karmak yaps herhangi bir kavramsal modelin dorulanmasna yardmc
olabilir, bylelikle model (veya hipotez) belli bir tarz ve belli bir deney
ve gzlem biimi iinde dorulanm grnr. Bilim adamnn deil kozmik varln dzenini ve gerekliini, aa mertebeden maddi tabiatn en
somut ve nesnel gerekliinin dahi tasvir edeceini dnemeyiz.
Denebilir ki, bilim adam hibir zaman ve hibir durumda varlk dzeylerinin objektif fotorafn ekemez, ancak onlar bir ressam gibi resmeder.
Bizi daima yanltan, bilim adamnn zihninde nceden teekkl etmi veya
sre iinde teekkl eden teori, hipotez veya genel ifade edersek, model ile
seimleri zel ve amal yntemlerle yaplm elverili tabiat olaylar arasnda kullanl bir biimde kurulan ilikidir. nk bu, ne tabiat olaylarnn
varolu amacn ve nihai gereini ifade eder, ne de kullanllk bakmndan
163
bu tek mmkn olan yoldur. Geri modern bilim, ne birincisiyle urar bunu metafizik alan diye dlar- ne de ikincisinin model/tabiat olay ilikisinden tr deimeyeceini -aksine bilimin byle gelitiini- ne srer. Doal olarak bu, bilimin gerekliin bilgisiyle niin asla akmayaca sorunsalna tatmin edici bir aklama getiremez.
Gelime dedii ey de tamamiyle ideolojik veya felsefi dar bir alanda
dnp dolamadan ibarettir. Tek olan mmkn yol alnca ikinci
mmkn yola adm atlr ve tabii yeni bir kullanllk imkn doar. Batda belli bir felsefi ve ideolojik anlam ykl gelime denen ey bundan
bakas deildir. Ama her defasnda tek mmkn olan bu yollar, bize kullan imkn verdike -teknolojik retim hep byle srer- her eyin en
doru, en verimli, en ahlak ve insana en uygun, tabiata da en az zarar verici olann bu olduu ne srlebilir mi? Demek oluyor ki kesinlik olmaynca modern bilimin doal sonucu olan tahrip etme gc de her zaman sadece tek mmkn netice kalacaktr.
Bilimsel aratrma ve faaliyeti modern ada salt pratik yararlar elde
etme amacyla snrlandrlan temel drt, yine bilimsel yntem dediimiz
abann mantnda gizlidir. Her ey son tahlilde bir takm varsaymlarn
nermeler diye ie koyulmasyla balar. Bir nermeyi daha nceden hazrlayan kltrel birikimin etkin ynlendirici rol, bilimsel nesnellik ve kesinlik adna zenle gz ard edildiinden bunun bilimsel faaliyetin sonucuna herhangi bir zarar vermedii sanlr. Gerekte ise tabiatn karmak
olaylar arasndan elverili bir takm unsurlarn bilinle ve amal olarak
seilip bir araya getirilmesi, analiz edilip sentez kurulmas ve mantksal bir
dzenek iinde dier olgular ve unsurlarla karlatrlp bir yasa halinde
ortaya konulmas, her eyin balangta bir varsaym mantksal ve matematiksel ispat ad altnda onu dorulam grnmekten kurtaramaz. Tmevarm yntem yani tek tek olaylardan btne, tikellerden tmele varma denen yol, ite gerekte bir varsaym olan bir nermenin zel yollarla
dorulandn ne srmenin bir baka ifadesidir. Bu abann sonucunda
elde edilen kesin, niha, btn mekn ve zamanlarda genel-geer (evrensel) olan bir tabiat yasas deil, kendisinden daha gl ve daha kullanl
bir nermenin ayn srelerden geirilmesiyle kendisi de bilimsel olmaktan kmaya mahkum bir varsaymdr.
u halde Karl Popperin belirttii gibi, bilimde geici ve kullanl olduu srece tatmin edici dorular, kesinlikler, evrensel gereklikler sz
164
konusudur. Bu da bizi bilimin retiminde evrensellikten ok tarihselliin nemli rol oynad sonucuna gtrmektedir.
Bilim adamnn bilimsel abasnda kulland basitlik ilkesi birinci
faktrdr. nk teori mmkn basitlikte konulduka evrenin de basit olduu fikri peinen kabul edilir. Gerekte ise evren, iinde barndrd saysz olgu ve olayla son derece karmaktr; bilim adam pratik ve snrl olgulardan balamay kendine hakl bir gereke olarak dnrken, evrenin
karmak yapsn ayn anda kontrolnden karr. Elde ettii sonu bundan dolay btn varlk mertebelerinin genel, kll ilkesini kendisinde hibir zaman yanstmad gibi, bilgisi de aa seviyeden maddi, pragmatik
ve teknolojik bir gelimeden ibarettir. Bilimle madd teknolojik gelime
arasnda pekien bu zdelik, giderek insan, toplumu ve canl tabiat basit bir dzlemde alglamaya ve rgtlemeye gtrr, hayat tehdit eder,
varl kll kozmik ilkeden koparr.
Modern ada el stnde tutulan, gemi alarn kahinleri gibi sayg
gren bilim adamlarnn sonuta teknisyenlere, mhendislere potansiyel
materyaller salamakla btn bilimsel abalarn snrlandrm olmalar
tesadfi deildir. Akademisyenlik bilimin teknik ynteminden ibaret olmutur. Potansiyel materyali bilim adamlarndan devralan teknisyenlere
bundan sonra den i, vakit kaybetmeksizin yeni aygt, cihaz ve aralar
meydana getirmek, uygulama alanlarna dkmektir. Ve bunun her dzeyde ve her srete gerekleen sonucu, bilimin yedeinde gn getike
franketayn gibi sahibini yutmaya balayan snrsz bir teknolojik gelime
olarak karmza kar.
Her trl bilimsel faaliyeti salt pratik yararlar ve aa seviyeden maddi
kazanlar daha ok artrma ile snrlandrma dncesini, geen yzylda
pozitivist felsefenin babas saylan Auguste Comte yle ifade ediyordu:
Tabiat yasalarn bilmek tabiata hakim olmaya yarar. Bir ey salayabilmek
iin ngrmek, ngrmek iin de bilmek gerekir. Bilgi ngry salayacaktr. Bu mantk temeli zerinde kesinlik, gereklik ve yararllk ayn eyin deiik adlar konumundadr. Biz, rahatlkla Hakikatin skaland bu
gerekliin bilgisini yararlkla ifade eden bu yaklam tarznn, ngry
salayacak bilginin aslnda u veya bu trden ve sadece bir varsaym olabileceini dnebiliriz. Hangi trden olursa olsun, bir varsaym oluturan
yerleik kavramlar, kklemi imajlar, nceden devralnm kltrel kalplar
ksaca klli bir alem tasavvuru deil, herhangi bir dnya grdr.
165
u halde hi bir bilimsel abay, iinde boy att yerleik dnya grnden, bu dnya grn meydana getiren inanlardan, eitli etkenler
altnda kltre mal olmu ideolojilerden, kk-fikirlerden bamsz dnemeyiz. Ve her kltrn, her dnya grnn gerisinde yatan belirleyici etken de doru veya yanl, hak veya batl, lahi veya /beeri hmanist,
sahih veya bozulmu karakterde olan dindir. Burada dini, kelimenin
mmkn olan en geni anlamnda ve dorudan Kurann iaret ettii geni erevede, yani ed-Dn manasnda kullanyoruz.
Bize eyay belli bir tarzda gsteren, gzlem, deney ve akl yrtmeyi
nceleyen eya dnyasna ilikin ilk bilgilerimiz, salt bilimsel amal olmayan gzlemlerimiz ve bunlarn sonucunda kazandmz dncelerimizdir. Tabiatla kurduumuz ilikiyi de ekleyip bunun toplamn aldmzda,
btn varlk aleminin niha aklamasn kapsamna alan ed-Dn kavram ortaya kar. Yazk ki modern kltrn ana sorunsal olan din-bilim
dalizmi slam dnyasnn aydnlarnda ve bilim evrelerinde din kavramnn gerek semantiini, her zaman eksik ve yanl yanstan bir muhteva ve tanm kazanmasna neden olmutur. Gerekte ise; gerek Kuran gerekse geleneksel slam dncesinde, slam (dini) olan ile olmayan ayrm yaplmam ve buna dnce, irfan, sanat ve ilmi faaliyetin her alannda zen gsterilmiken, dini olan ve dini olmayan ayrmna kavramsal teorik bir ifade dzeyinde bile iltifat gsterilmemitir.
Bu temel yaklam gz ard edilmeden bilim sorununa baktmzda,
modern bilimin -kremizi iine alan pragmatik ve dntrc sonularna ramen- son tahlilde evrensel bir gereklik ve btn zamanlarn genel-geer dorularn ifade etmeyii garipsenemez. nk bu, insan faaliyetinin kendini gsterdii her alann doasnda yatan bir gerekliktir. Sonular itibariyle, beslendii felsef dnya grnden ayr dnlemez.
Hristiyanl bir din, belirli bir dnce biimi, ilkeleri sabit bir inan sistemi kabul etsin etmesin, idealist ve materyalist felsef disiplinler arasnda
yer alan btn dnce akmlar, bilim felsefeleri, sanat etkinlikleri modern din diyebileceimiz genel bir kavramn ats altnda toplanabilir.
Modern dini, ne tek bana Grek-Roma felsefesi, ne rnesans kltr
ve sanat, ne Hristiyanlk dini, ne Aydnlanma a dncesi ve bugnk
modern teknolojik-refah toplum kavray tek balarna ifade etmeye yetmez; ama belki btn bunlarn toplamn ifade etmeye elverili grnen
hmanizm kavram bu zel forma kavumu dini telakkiye isim olabilir.
166
Ve hmanizm de tarihin kadim alarndan bugne kadar yaayan geleneksel, kutsal ve lahi kkenli kltrlerden radikal anlamda bir sapma, insann ilah ze srt evirmenin ideolojisidir. Bu ideoloji kendi temel varsaymlar, kuramsal erevesi ve faaliyet biimleriyle kendine zg ve bnyevi zellikleriyle eklektik bir din saylr. Auguste Comteun insanlk
dini tanmlamas bsbtn sebepsiz deildi.
Sonuta unu syleyebiliriz: Modern bilim, hmanist dnya grnn, felsefe ve kltrn en doal bir gelimesi ve rndr. Her kltrn
kendine uygun bir bilim anlay ve somut anlamda bir bilimi olabilir ve
bilimsel teoriler arasnda temel baz farkllklarn olmas mmkndr.
Bu, hi kukusuz farkl kltr ve din havzalarnda retilmi bulunan bilimsel faaliyetler arasnda karlkl al veri, diyalog, etkileim ve gelime
sreleri olmayaca, her kltr ve dini havzann bilgi teorisi ve bilimiyle
dierlerinden apayr bir galakside ortaya kp geliecei veya Batdaki bilumum bilim ve dnce mirasnn toptan reddi veya kmsenmesi anlamna gelmiyor. Byle bir ey ne mmkndr, ne arzuya ayandr.
yle olmakla beraber, bugnk bilim, bilim felsefesi, yntemi, kullanlnca sonu verdii alanlar ve gelimesini tayin eden amalar bakmndan insann gerekliin bilgisinin zne, ksaca hayat kayna ve kurtuluu olan Hakikate ve Hakikatin Bilgisine ulamasn adeta imkanszlatrmtr. Bu felsefi, pratik ve kavramsal yapsndan dolay Hakikatin
Bilgisini elde ederek varl kavramak, hayatn anlamn kefetmek ve
geleceini aydnlatmak isteyen Mslmanlarn belli alanlarda ilerine yarayabilir. Bat, zengin bir beeri tecrbedir, hibir ekilde bu tecrbeye bigane kalnamaz. Biz, zihinsel gettolar yaratma hatasna dmeden ilmin
yollarn yeniden kefetmeliyiz.
167
IX
MARFETL-HALK
lahi cmle
Btn varlk alemi (Mahlukat) Kn (Ol)! emriyle varlk bulmu bir
lahi cmledir. Bu, ilk sz, ilk emir ve ilk mziktir. Marifetl-halktan
kastettiimiz Nefsin ve Allahn bilinip tannmasna yardmc olan varlk
bilgisidir. Ontolojiyle ilgili grnse bile, sadece bundan ibaret deildir;
ok daha geni bilgi alann ifade eder. Ksaca Marifetl-halkn varlkla
ilgili btn alan ve mertebelerin durum ve hiyerarilerini iine aldn
syleyebiliriz. Kozmolojiden botanie, zoolojiden arkeolojiye ve jeolojiye
kadar btn bilgi disiplinleriyle ilgili geni bir alan. Varlk aleminde nesnelerin birbirleriyle olan ilikileri, etkileri, deiimleri, hareket sreleri ve
aldklar ekiller Marifetl-halkn iindedir.
Bu bilginin kk-fikri (veya balang bilgisi), varln yaratlm olmas (mahlukat) n kabulne dayanr. Varlk slam sufilerine gre, Allahn
isim ve sfatlarnn tecellisi ve tezahrdr; hibir ekilde kendi bana
mutlak veya otonom deildir. lgin olan u ki, insan hem Marifetl-halkn konusudur hem de bilen ariftir.
Bu nemli bir husustur; nk almamz boyunca iaret etmeye altmz gibi modern telakkide bilen zne (suje) ile bilinen nesne (obje), bilgi ile varln aras kategorik olarak ayrlmtr. Kendi bana bilme bu ban kurulmasn salamaya yetmez; bu ancak irfan ve marifetle mmkndr. nk muarefe yoluyla bilen zne ile bilinen nesne
arasnda bir ba ve diyalog kurulabilir.
Yaratl plannda tr olarak bizim bir yerimiz ve bir amaca tekabl
eden anlammz vardr; hatta varln varoluunun bir anlam derecesi bizim istifademize sunulmu olmasdr (Teshir). Bu kukusuz dorudur,
169
Marifetl Halk
doru ve iinde iyiliin ve hayrn olduu bilgiye gtrr. Bu hakiki epistemolojik abann takip etmesi gereken seyre iaret eder.
Bir baka adan Marifetl-halk (Afakn bilgisi) Marifetn-nefs (Enfsn bilgisi) iin gereklidir. Bu bilgi seyrinde nc durak Marifetullahtr. slam irfannda Marifetn-nefs ve Marifetullahla ilgili zengin bir
literatr vardr; varlk bilgisi tabiat ilimleri ad altnda ayrca ele alnmtr.
Aydnlanma tecrbesiyle iine dtmz trajediden kurtulmak iin
sz konusu ilimleri Marifetul-halk ad altnda ele almak, iki marifet tryle telif etmek, bylece bilgiye insan ve varln btnl asndan yeniden bakmak gerekir.
slam bak asndan varlk isimlerin tecelli alandr. Arya gtrlmedii srece sfatlarn da tecelli alan varlktr. Allahn 99 ismi vardr
(Esmal-Hsna). Nihayetinde isimler ayn zamanda sfattr ve Allahn
isim ve sfatlarnn kullanm nispeten yeni saylr.
Allah, kendisi var ve baka hibir ey yok iken Ol (Kn) dedi ve olmas irade kapsam iinde yer alanlar bu emirle oluverdi. Kn ile tekvine geenler isimler ve sfatlardr. Hemen her ey bir anda ve btnyle
oluvermedi; yaratl srd, olular birbirini takip etti. O halde Kn ile
verilen emir devam etmekte, kalemin kat zerinde yazmas gibi yaratl
srmektedir.
nsan varlk aacnn son ve olgun meyvesidir. Yani nihayettir. Nihayet hem balang hem sonutur. nsann varlk alanna kyla, hem yaratlta ve varlkta yepyeni bir dnem balad, hem de insanla belli bir dnem ve sre tamamlanm oldu. nsan, Eref-i mahlukattr (yaratlmlarn
en ereflisi) ve Ahsen-i takvim (en gzel bir biim) zere yaratlmtr.
O belli bir evrim srecini izleyerek ve bu evrim srecinde baka varlklar saf d brakarak bu stn ve imtiyazl konuma gelmi deildir; yle
olarak -Allahn dilemesi ve ltfuyla- blua ermi vaziyette bu aacn
meyvesi oldu. Yaratl sonucunda teekkl etmi bulunan varlk zincirindeki halkalar birbirini izleyerek varlktaki yerlerini ve konumlarn alm
olsalar bile, bu ne Darwinin kurgulad gibi doal ayklamayla ortaya
kt, ne de insan dier varlklara kar belli bir bilin ayrtrmas sonucunda bu stn konumunu kazand.
Allah insan yceltti ve onu yeryznde Halife kld. Eer bu ba ve
sonu bizce kestirilemez; varlk aleminde meleklerden ve cinlerden baka yaratklar varsa, bunlarn iinde hi kukusuz insandan daha ahseni (diisiyle
daha gzel, erkeiyle daha yakkls) yoktur. nsan nasl en gzel yaratk
172
Marifetl Halk
olmaz ki, onu bir biime sokan Allahtr ve onu kendi elleriyle yaratan
Odur (38/Sad, 72-75). Bunun yannda insann gzellii, onun fizyolojik
tesviyesinde (Ahsen-i takvim zelliinde) ve potansiyel olarak ruhunda
mndemi bulunan ok sayda meleke ve yetenekle mmkn olmutur.
Allahn insan kendi suretinde yaratmas (Halakallahu deme al sretih) ounun anlad gibi, insann Allahn Zatn kendinde yanstmas
deil, insann insana zg bir formda yaratlm olmasdr. Metinde geen
al sretihndeki hu zamiri Allaha deil, Allahtan sonra gelen Ademe,
yani insana iaret etmektedir. Ancak yine de bu tamamen insana zg form,
en mkemmel derecede yaratltr ve benzersizdir. mam- Cafer nsann
biimi, yaratl ekli Allahn yaratma kudretinin da vurduu en stn tanklktr. nk insan, Allahn kudret eliyle kaleme ald ilk kitaptr. Hikmet ise bina ettii mabettir. Bylelikle varlk alemindeki btn suretler (insan)da bir araya getirilmitir. der. Bunu teyiden Hac Bekta- Veli Okunacak en byk kitap insandr. demektedir. Bu adan Tasavvuf terminolojisinde insann kk (mikro) kainat ve kainatn byk (makro) insan olarak grlm olmas sebepsiz veya basit bir metafor deildir.
Allah varl da en gzel ve en mkemmel ekilde yaratt, ama insann kemalini kendi cehdine brakt, ona aacn blua ermi meyvesi olma imtiyazn verdi. Ancak blu nihayet olmadndan insann kemale
ermeye ihtiyac var. Fizyolojik gzellik, uyum ve endam yetmez, bunun
ruhsal ve ahlaki cihetten desteklenmesi ve ruh ile beden arasnda Ahsen-i
takvim izgisinde rtme salanmas lazm. nsan o zaman sahiden Eref-i mahlukat olur ve bu da devaml olarak kemal yolunda ilerlemesiyle
mmkndr. u var ki bu ilerleme lineer bir izgi ve istikamet deil,
aadan yukarya doru bir seyir takip eder. Bundan dolay kemal ahlaki
ve manevi olup, mahiyeti nitel (keyfiyetle ilgili)dir.
nsann kemali kendi z varln (Marifetn-nefs), onu kuatan
varlk alemini, mevcudat (Marifetl-halk) ve Rabbini doru tanmayla (Marifetllah) ilgili bir sretir. Bu sre sadece bilme ve tanmadan ibaret olmayp ayn zamanda cehd ve tecrbe ile de mahiyete katlmak, aktif olarak itirak etmek suretiyle olur.
Ancak biz burada varlk probleminin nemli konusu olan insann
mevcudat iinde ve karsndaki durumu ile mevcudat tanma (Marifetl-halk) ilikisi zerinde duracaz. nsann bilin sahibi bir varlk olarak, bir yandan mevcudatn iinde ve onun bir paras olmas durumu
173
ile; onu bilme, anlama, varla kavramsal bir ereve iinden bakma ve
bir anlam haritasna gre ahlaki davranlarda bulunma durumu sadece
insana zgdr. Eer insan bu durumunun hakikatini bilirse, ne kadar
sekin, zor ve ayn zamanda sorumlu bir konumda olduunu idrak eder
ve bu idrak onun ben idrakinin balang noktasn tekil eder.
Marifetl Halk
yine incir olarak tezahr edip kendi evrimsel (devrevi) varoluunu tamamlamas gibi btn eylerin belli bir sebepler sreci iinde cereyan eden ilemleri ve varolua katlmalar, her bir eyin kendi asli hakikatine ulama,
onunla buluma ve katlma yoluyla btnleme abasdr. Bundan dolay
her tezahr akn, te ve batnda toplanm bulunan zn bir da vurumudur. Akn (mteal) eyada, te burada ve batn zahirde tecelli eder. Yani ne madde ve onun dzeyleri Mahede, anlamn grnmez btn ve
srr olan Gaybtan kopuktur, ne de Gayb Mahededen.
Mutlak gayb bir kenara brakacak olursak, bize ilikin varlk dnyasnda duruma ve yerine gre gayb olan ey, bir sonraki durum ve konumda
mahede olma potansiyeline sahiptir. plak gzle gremediimiz bir
bakteriyi mikroskopla grmemiz mmkndr; bir nceki durumu gayb
idi, imdiki durumu mahededir. Maddi nesnelerle ilgili bu durumun
manevi ve entelektel durumlarla da benzerlii vardr. Bilinenden bilinmeyene, grnenden grnmeye ulatmz zaman, her biri bir sr olan
gayb perdeleri alr, daha nce bilmediimiz eyleri bilir, grmediimiz
eyleri grr hale geliriz.
Yunanllar bu her biri farkl tezahr olan boyutlar, ekiller, formlar,
renkler ve durumlar zerinde ok gelikin bilgi ve dncelere sahip oldular; fakat kaderin ne garip tecellisi ki, amacna aykr olarak doudan miras aldklar hikmet ve irfan felsefesinin iaret ettii Hakikat ve Hakikatin
Bilgisini ihmal ettiler, sonuta Hikmet onlarda kaybolmu bir deerin
sevgisi olarak kald. Bu da felsefe olarak ortaya kt. slam Meailerinin sadece kavramsal dzeyde referans aldklar Yunan filozoflarndan
farklar Hikmet-i Marikiyyenin tamamen farknda olarak felsefeyi bir
adm daha kendi hakiki amac dorultusunda kullanmak oldu. Farabi, Msr ve talya zerinden Yunana gemi bulunan felsefeyi (Keldani hikmeti) ana yurdu olan Mezopotamyaya getirme misyonunu stlendiini sylerken, aslnda onu kendi kk paradigmasna, yani hikmete irca etme misyonuna da iaret ediyordu.
Aydnlanma zn mahiyetinin anlalmasna yarar diye gelitirilen
objenin bilgisini almakla yetindi, hibir zaman zn kendisini ve dolaysyla onunla ilgili bilgiyle ilgilenmedi, seleflerinden bir adm daha ne
gidip, sadece Hikmeti kaybetmekle kalmad, zaman iinde tamamen
unuttu. Aydnlanmaclar, Hakikat fikri ve bilgisi yerine metafizikle urama yolunu seince, Kantn yapmaya alt gibi trajik bir ekilde
176
Marifetl Halk
metafiziin de bir bilim olabileceini dndler. Descartese sadece aklmzn fiziki dnyay matematik ve geometrinin diliyle zebileceini
sylyordu, Kantn balangtaki varsaymna gre metafizik de matematiin ve geometrinin diliyle bilinebilecek ve dolaysyla determine
edilebilecekti. Ama bu mmkn olmad.
Bu srecin sonunda Aydnlanmaya aktarlan miras, varln zerkletirilebilecei dncesine bir tr meruiyet salamak oldu. Artk genel telakkiye gre varlk ve tabiat kendi bana zerk ve objektif bir alandr. Bu alan
zerinde istenildii gibi bilim yaplabilir ve tabii bunun sonucunda tabiat
bir baka ekle dntrlebilirdi. Eer tabiatn zihindeki bu objektif faraziyesi olmasayd ne modern bilim mmkn olabilirdi ne de artk sadece fiziki evreyi deil, insan da dntrmeye ynelmi teknoloji. Teknoloji bize varlkla ilgili bilgi, gr ve kavray salamad, bedenimizin dilini de
dntrp sadece basit, maddi ve dnyevi bir iktidar alan yaratt.
Bu sayede ortaya km bulunan sadece bir gereklikler dzeneidir.
Bu gerekliklerden ibaret, Hakikatle balar koparlm dzenekte varl
tahrif ediyor, iktidar alanmz iinde kendi bilincimizi de suistimale uratyoruz.
Hakikatte ise Allah varln yaratc gc, dzenleyici iradesidir. Bundan dolay varlk ve tabiat hibir zaman bu g ve irade karsnda objektif ve zerk olamaz; dolaysyla Allah her an varla ve tabiata mdahildir.
Bu erevede yaratc g ve iradenin faaliyeti herhangi bir kesintiye uram olmayp elan devam etmektedir.
Marifetl Halk
dalm bir ailenin ocuklar gibidir. Baka bir ifadeyle Halk (yaratlmlar ve bu arada insanlar) Allahn ailesidir (yalullah). (Mnavi, Feyzul-Kadir,
Lbnan, 1994, III, 674) Bu, yaratlmlarla ilgili bilinmesi gereken temel bir
bilgidir, yani Marifetl-halktr.
Allah eer isteseydi btn insanlar tek bir mmet halinde yaratrd;
ama her bir mmete, insan topluluuna farkl bir yol ve yaama biimi
(eriat ve minhac) vermitir. Bizden istenen tekilerin de varolduu
bu dnyada hayrlarda yarmaktr.
Alem ve bilin
Akn (mteal) dzeyin kendinde ikin anlam dzeyi var. Bunlar
ezel ve ebed ile bu ikisi arasnda dnyevi (dnyaya ait) olandr. Ezel
ve ebed son tahlilde gaybtr, dnyevi dzey ise hakikatiyle gayb, gzlemlenebilen gerekliiyle mahededir. Bir baka ifadeyle dnyevi dzey
buraya ait ve imdiki zamandr. Dnyevi dzeyin bu ekildeki tanm
ve tasviri, onu mahiyete sekler veya din-d tanmlamamza imkan
tanmaz. Aydnlanmann seklerlii, sadece kendi iinde zihinsel bir tasarm ve aslnda hibir hakikati olmayan bir kurgusal faraziyedir. O halde
baka bir ifadeyle, dnya ile ilikimizin tek ve mmkn biimi, Aydnlanmaclarn farzettii gibi sadece sekler deildir.
lk iki dzeyin ortak vasf, bizim beeri bilincimize yansyan bilgi ve tasavvurlar asndan flu zelliklere sahip olmalardr. Zaten meru ve sahih
olarak tanmlanm bir aba, sonunda birbirleriyle sk ilikileri olan ve aslnda kendi aralarnda tam bir sreklilik bulunan ilk iki dzeyin, bize nisbetle fluluklarn gidermek, mmknse hakikatlerinin ne olduunu bilmek ve dnyevi dzeyle olan yaratl mahiyeti, bilgi ve deerlere ilikin
ahlaki balarn kurmaktr.
Bu ereve tabir caizse slam Kelamnn ontolojik, epsitemolojik ve etik
zeminini ina eder. Allahn dnda olan alemin mahiyeti ve anlam (ontoloji); bu alemde bize Allah ve varlk hakknda bilgiler (ilm) sunan her bir alamet, alemetlerin bir kmesi veya toplam (epistemoloji); ile ilk yaratlnda
ve kalemin kat zerinde yazmas gibi elen sren varlktaki temel ahlaki yasalar ve dzen (etik) bu Kelami erevenin nirengi noktalarna iaret etmektedir. Biz bu ereve iinden varlk kitabn okumaya ve kendi varoluumuzun anlam haritasn izmeye altmzda, vahiyi ve kevni ayetlerin her biri birer ifre, sembol, alamet ve ayet olarak bize yol gstermekte, zihnimizi
179
aydnlatmaktadr. Aydnlatc k hem idrak ve bilgi snrlarmzn dahilindeki varlktan, yani Mahede aleminden, hem de akn kaynaktan yani Gayb
aleminden tamaktadr. Bu k iimizin derin tabakalarnda bir karlk olarak mevcut bulunan zihin ve kalp aynamza vurmaktadr. Bu ayna parldadka daha ok k alr ve biz daha ok bilgi sahibi oluruz.
Kalbimizin aynasna den iki bilgi ndan biri vahiyedilmi tabiat
olan Kuran- Kerim, dieri yaratlm bulunan kutsal kitap olan tabiattr.
Her ikisinin de zde bizi ynlendirdii istikamet ayndr ve ayn eylerin
zn ilham ederler. Her ikisi de bize bir anda srlarn, gizli mahiyetlerini hemencecik vermezler; onlarda varolan hakikatin eitli anlam dereceleri kskantr; ok urarsan, cehd ve aba gsterirsen azar azar sr verirler. Bir srrn perdesi alr arkasndan baka ve daha nice perde balar.
Eer sahici yolda bilgi ve bilgilenme yoluna girilecek olursa, Ayan- sabiteler kendine eker.
Bizim en byk handikapmz, merkezden ve nurun kaynandan en
uzak ve en aa bir mertebede, yani dnyada ve deni olan dnyevi dzeyde bu cehd ve gayreti gstermek durumunda oluumuzdur.
Dnyevi dzeyin en belirgin vasf, her eyin ilk bakta ve ok ynl
tezahrleri bakmndan imdi ve buraya ait olmasnda toplanr. Bizimle
ilgili olan ynyle akn olana gtrmesi ve kurtuluumuza referans tekil
etmesi gereken bu durum, ounlukla yanlgmza sebep olmaktadr. nk dnyay sadece zahirinden ibaret kabul etmeye meyyal bir tabiata sahibiz ve bizi kuatan maddi ve tabii evre ile uyum salamaya kalktmzda -ki buna mecburuz- bilgi toplama gayretimizi ve zihni dikkatimizi
bu dzey zerinde toplar ve zaman iinde her eyin sadece burada olandan ibaret olduunu farzetmeye balarz. Bu bizi alem tasavvurundan koparyor, salt bir dnya grne hapsediyor. Seklerlik, ite kapsaml ve
derinlemesine yaylan bir alem tasavvurundan, zihnin salt bir dnya
grne hapsolmas sonucunda mmkn olabilmektedir. Bu dnya gr sayesinde Allah merkezli bir alem tasavvurundan insan merkezli bir
telakkiye sahip olmak mmkn olabilmitir.
Varl kendi anlam btn, hakikati ve Ayan- sabitelerin cazibesi
iinde kavramak iin, seklerlik tarafndan zihinde kurgulanm bulunan
ve aslnda hi bir varlk dzeyinde karl ve asli hakikati olmayan seklerlikten, seklerliin iktidar alan olan din-d tasarmdan, dinin alanna girmek gerekir.
180
Marifetl Halk
ed-Dnin bir alem tasavvuru nermesine karlk, modernitenin insana sadece bir dnya gr sunmakla yetinmesi bouna deildir. nk dnyann buraya ve imdiki zamana ilikin snrlar dna ktmz
andan itibaren seklerlik mmkn olmaktan kar.
Buraya ve imdiki zamanla ilgili olarak hacmi ve miktar her gn biraz
daha artmakta ve younlamakta olan bilgilerimiz var. ok eitli bilgilere, kanaat, izlenim ve imaja sahip bulunuyoruz. Hatta kltrmzn neredeyse en esasl vasf buraya ve imdiki zamana ilikin bilgilerimizdeki art ve ilerlemedir. Ancak ncesi ve sonras, yani mebde ve meadla
olan irtibat asndan bakldndan bu bilgilerin ne kadar burada oluumuzun nihai amac olan hakikatle ilgili olduunu tam olarak bilemeyiz.
nk kendi abamzla elde ettiimiz mebde ve meadle ilgili bilgilerimizin shhat, doruluk ve yeterliliinden tam olarak emin deiliz.
Mebde ve meaddan, baka bir ifadeyle i anlam ve btnlkten koparlm, hikmetsiz bilgi akl almaz bir bilgi bombardmanna dnr, ard
arkas gelmeyen salt malumat olur. Bilgi bombardman ise, aka gzlendii zere insanlarn baklk sistemini zayflatarak eitli hastalklara sebep oluyor. Olaylarn hzl ak kritik seviyeyi getii zaman insan beyni
farkl tepkiler vererek analiz gcn kaybediyor. Bilgi yorgunu haline gelen insanlar, ne Hakikat Bilgisi hakknda herhangi bir kanaat sahibi olur
ne de hibir ey hakknda bir bilgiye.
***
Ezel, bizim burayla ilikin ve imdiyle snrl olan dzeyimizin ncesine ait olan, balangcn hibir zaman bilemeyeceimiz ve hi bir lm
aletiyle lemeyeceimiz ncesizlik halidir. Tr olarak bize nisbeti Hiynun mined-dehrdir (76/nsan, 1). Hiyn nedir, dehr nedir ve bu ikisinin bizimle ve mahiyeti hakknda net (ak-seik) bilgilere sahip olmadmz zamana nisbeti nedir? Kainat, dediimiz varlk alemi kn emriyle ne zaman, nasl ve hangi sreye kadar tekevvn buldu? Bu sorulara da apak cevaplar bulabilmi deiliz.
Ebed, imdinin bitmesiyle bizden sonra balayacak ve yine ona herhangi bir son tayin edemeyeceimiz sonralk halidir. Ebed iinde dehr,
Kn emriyle yaratlm bulunan alemin balangc ile son bulmasna kadar
demek olup btn zamanlar ifade eden zaman demektir. imdinin bitmesi tamamen insana gre, yani bize izafetendir. nsan trne ait insani zn doru idraki olan Ben bilinci ortadan kalktnda ezel ile ebed
181
arasnda ne bir kopukluk vardr, ne de herhangi bir kesinti veya aralk. Bizimle ilgili olan imdiki hal, tamamen bizimle ilikili olarak ara bir kesiti
ifade eder. Varln ezele ve ebede nispeti asndan dndmzde bizimle ilgili imdiki hal hikmetin konusu olup, adeta varln fetret dnemi mesabesinde basit, ama hayatn derin kkleriyle balantl olarak
anlamldr.
Varla genel nispetiyle kii olarak mrmz ve tr olarak tarihimizden mteekkil olan fetret dneminin ne kadar sreceini bilemeyiz.
Bu kesitin sresi, mahiyeti, ekli ve ebedi olana yansmas her insan teki
iin belirgin farkllklar arzetmektedir. Dehr, balang ile son arasndaki
zaman ise, Hin, alemin yaratl ile insann yaratl arasndaki zaman
demektir: phesiz, insann zerinden daha kendisi anlmaya deer bir
ey deilken, uzun zamanlardan (dehr) bir sre (hn) geti (76/nsan, 1.)
Grlyor ki, varln en olgun meyvesi olan insan Marifetll-halkla ilgilidir.
Hi kimsenin kendine zg hviyeti ve kaderi dierine tastamam benzemez. lki ve sonrasyla mukayese edilmek istendiinde imdiki zamann ksal, belki de bir an olma zellii dolaysyla mukayeseye bile
konu olamaz. Ancak mhim olan gerek u ki, ebediyette tecelli ve tezahr edecek ve hasl olan sonularla karmza dikilecek olan kaderimiz bu
ksack anla tespit edilmekte ve belirlenmektedir. Ne kadar ise miktar
odur ve ite belli bir takdirin rn olan kaderimiz de odur. Her ey
bizim takdirimiz dahilinde deilse bile, elbette bunda ihtiyar ve kesbimizin pay vardr.
Marifetl Halk
O halde nereden geldiimizi, niin buraya geldiimizi ve nereye gideceimizi bilmek durumundayz. Biz rzgarn nnde srklenen iradesiz
ve ynsz bir yaprak olmadmza, fizyolojik varlmzn ynetimiyle snrl olarak verilmi ilhamlar (drtler)la yetinmediimize gre, bu bilgiyi aramak, ona sahip olmak bizim varoluumuzun temel sebeplerinden biridir ve hatta en bata gelen asli grevimizdir.
Ezel hakkndaki bilgilerimizin olumasnda aklmzn ve tecrbemizin
ok az bir katks vardr; hi deilse bilgilerimizin neredeyse tamamn
gaybi haberlerden elde etmekteyiz. Byle olmakla beraber bunlarn tamam dahi deryadan bir katre saylmaz. Bu kck, bu son derece snrl bilgi krntlarndan hareketle bize nispetle hynun mined-dehr olan
ezel dzeyini zihnimizde tasavvur dahi edemiyoruz. Var olduundan
emin olduumuz ve bilgimizin konusu olduundan phe etmediimiz
bu dzey, bizim burada ve imdiki zamanda hi peimizi brakmyor.
Ebed(i olan) hakknda da, yine ayn haber kaynaklarndan ve ekillerinden
hareketle nispeten daha ok ve belirgin bilgilere sahibiz; bundan ki, tasavvurumuzun sahas biraz daha genitir.
Gaybi olann mahede edilende iz-dmleri var. Bu bakmdan mehul, mehurda ikin (mndemi) bulunmaktadr. Hakikaten her perdenin
arkasnda bir baka perde ve ard arkas gelmeyen namtenahi perdeler
var. Bu varlk aacnda her ey bir sr ve sr iinde srdr.
Bu ylesine zorlu bir snav ki, hakknda yeterli ve tatmin edici bilgilere sahip olamadmz ve fakat varlndan asla phe etmediimiz bu iki
dzey arasndaki imdiki dzeyimiz ve bu dzeyde varolua katlma biimlerimiz ite bizim kaderimizi tayin etmektedir.
Neticede bir kader zere zgr hareket ediyoruz, yapyoruz ve kesbediyoruz. u var ki, mebdeimiz Allaha aittir ve yine Allaha dneceiz. Byk bir evrim iinde kendi irademizle kaderimizi yayoruz.
ey ile ifade etmee altmz, tmelin tikeli, btnn paras veya oulun, yani eyann tekili olan herhangi trden bir nesne, bir durum, bir mertebe, bir kavram veya bir idraktir. eylerin evreni btnyle
mmkndr. Baka bir ifadeyle yaratlm olan her ey imkan dahilidir; ne zorunludur ne kendi bana vardr. Bizim amzdan varlk daha
mkemmeli dnlemeyecek llerde stn bir durumda ve dzendedir. Varlk bir takdirdir; yani yle, bu ekilde, bu kvamda ve bir takdir zere yaratlmtr. Baka bir ifadeyle ona Kn emrini veren asndan hem olmayabilirdi, hem de baka ekilde, durum ve dzende de olabilirdi. yleyse temel olan varolu deildir, yaratltr. Yaratltan
sonra varlk olmutur, olmakl tahakkuk etmitir. slam kelam asndan varolmak ve varolua katlmak, zaman iinde olmak, olgunlamak,
bymek, artmak, birikerek hacmi ve nitelii artmak, ilerlemek ve evrimlemek anlamna gelmez. Varolmak varlk sahnesine kmak, sahnede yerini almak ve kendi maksadna gre varolmakl srdrmektir. Her bir
ey kendi tabii yrngesinde akp giderken varoluunu srdrmekte, amacn gerekletirmektedir.
Bu, kendisiyle bir ekilde balantl olduumuz varlk iin de sz konusudur. Ancak bizim durumumuz biraz farkldr. Biz mkemmel bir varlkta, ama kusurlu bir dnyada yayoruz.
Yunan metafizii etkisinde varln ilk anndaki tecelli ile varolu arasnda uzlama noktas arayan Meailer, alemin kdemine hkmettiler. Kadim (ezeli/ncesiz) olan ebedi olur. Halbuki Emrin sahibinden baka hibir ey ne ezelidir ne ebedidir:
(Yer) zerinde her ey yok olucudur. Celal ve ikram sahibi olan Rabbinin yz (kendisi) baki kalacaktr. (55/Rahman, 26-27)
eylerin toplam yani tikelin tmeli, parann btn olan imkanlar,
Allahn ilk yarat annda Kn (Ol)! emriyle kainat olmu ve bir tekvin zere varlk alanna kmtr. Kn bir Emr-i lahidir; Emrin verilmesi -eer bir balang noktas ise-, Emrin tecelli etmesi ve u anki halini almas arasnda zaman ve mekan asndan mesafe yoktur. Mesafe fikri bizim varln kavraymz alanna girmesi ve tarafmzdan idrak edilmesi iin bize verilmi zihne aittir. Yaratcnn ilmi, kudreti ve iradesi vardr, ama Onun bizim gibi bir zihne sahip olduunu dnmemiz cehalet
sonucudur. Bu cehalet Zat kendi zatmza indirgemek, bizimle kyas konusu yapmaya kalkmaktan kaynaklanr.
184
Marifetl Halk
dnyamzn derinliklerinde (enfs) yolculua ktmzda, kendimizi tanma baarmz orannda d dnyann (fk) hakikati hakknda bir
anlama ve bilgi edinme srelerine sahip oluruz. Tanma ve bilme yolculuuna aksi istikametten de balamak mmkndr. nk sanki alem bizim i dnyamzn da vurmu halidir, d dnya da bizde ikinletirilmitir. Sadece zahirde kalmak materyalizme, sadece batnda kalmak idealizme
gtrr. Gerek olan u ki, Allah gkleri ve yeri hak olarak yaratmtr.
(6/Enam, 73.)
Marifetl Halk
bakmndan da, adalet bakmndan da tastamamdr. O'nun szlerini deitirebilecek yoktur. O, iitendir, bilendir. (6/Enam, 115).
Birer Emr-i lahi olarak varlk yaratlm Kitap, Kuran vahiyedilmi
varlk/tabiattr, dedik. Yaratl srd iin Varlk ve Kuran biri dierini
hem ihtiva eder hem tefsir eder. Bir hadise gre Allahn yaratt ilk ey
Kalemdi. Sonra ona Yaz! dedi. O Ne yazacam diye sordu. O (Allah)
Saat (Kyamet)in geliine kadar olacak ve olmakta olan eyleri yaz dedi.
(Ebu Davud, Snne, 6) Kuran, btn bilgilerin kendisinde topland mml-kitap olan Levh-i mahfuzdan bize indirilmitir.
Yaratln ucu ak bir cmle gibi srmesi, insann hem varlk hem kendi z varl (nefsi) ile olan ilikisinin mahiyeti hakknda ilgin bir fikir verir. Soru u: Acaba yazma fiili devam ettiine gre nceden belirlenmi bir
kader mi sz konusudur? Her ey vuku bulduu (kaza) anda m varlk alanna kyor? Her iki durumun insann karar ve eylemleriyle ilgisi nedir?
Bat Aydnlanmas, varln akli bir dzen olduunu, akl tarafndan kavranabileceini ve yine akl araclyla deitirilebileceini ne srer. Aydnlanma bu fikri, varln ilahi inayet ve ltufla ayakta durduunu, insann gnahkar bir tabiata sahip olmas dolaysyla kendi bana kurtulamayacan,
kurtuluun ancak insann kendini saya ve kiliseye adamasyla mmkn olabileceini reten Hristiyanla kar bir iddia olarak gelitirmitir.
Peki, insan belirlenmi midir? Ya da sahiden kendi bana buyruk mu
braklmtr?
slam ncesi kltrde olduu gibi gnmz popler kltrnde de insann karlat ok eitli durumlardan zellikle kt olanlarn arkasnda gayri ahsi, mphem bir kuvvetin etkisi aranyor. Kadim Arap airleri,
bu kuvvetin -yukarda anlamn verdiimiz- dehr olduunu sylyordu;
bugn arabesk ve pop mziinde bu gizli kuvvet talih, ans, felek vb.
terimlerle ifade edilmektedir. Talih, ans ve felekle bir tr kader kastedilir. Eski Araplar dehre ibadet etmezlerdi, ama hesaba da katarlard. Popler kltrde de karlalan durumlarn bir mevhum kuvvet tarafndan
kontrol edildiine inanlr.
Eer kader bir fiille ilikili olarak takdir edilmi bir karar, adil ve uygun bir hkm ise, bu karar hak edilmi midir? nsan her zaman mstahak olana m sahip oluyor? Yani mstahak olduumuz durumlar iyi fiile mukabil dl, kt fiile mukabil ceza mdr?
Mutlak anlamda hakikatte mecbur, zahirde muhtar isek eitsizlikler
birer hakszlk deil midir? nmze konulanlar arasnda herhangi bir
187
Akllar artan ey, bir musibetin varlk alanna kndan nce yazlm olmasdr.
Burada iki yaratma fiili arasndaki ilikide bir karmaa var. lahi yaratma, lahi bilginin ezeli takdiriyle (kader) zaman ve artlar bir araya
geldiinde vuku bulur (kaza). nsani yaratma, kaderin kaza ile tahakkukudur. Kader ve kazada rol alan aktr insandr. Ancak insan kendisi dnda yazlm bir senaryonun oyuncusu, kukla oynatcsnn kuklas deildir; senaryoyu hem yazyor, hem oynuyor; bylece tarih ve kltr sahibi
oluyor. u var ki yazd ve oynad nceden yazlmtr. Baka bir ifadeyle insan, hangi rol oynarsa oynasn, kendi kaderini tercih eder. Vuku
bulacak olaylarn nceden takdir edilmesi ve fiillerin artlar olutuunda
gereklemesi lahi bilgiyle ilgilidir, lahi iradeyle ilgili deildir. nsan Allahn bilgisi dnda hibir ey yapamaz, ama lahi iradeye aykr eyler yapabilir. nsan her ne yapyorsa Allahn yaratt ve onun iin mmkn kld eyleri yapar, ama Allah, her yaratt ve mmkn kld eyi insana
emretmez.
nsann nne ok sayda seenek konulmutur; bunlardan birini seer.
Ve seimi kendi zgr (czi) iradesiyle yapar. Ama neyi seerse sesin, insan kendi kaderini seer. Peki, insan setiini bilir mi?
188
X
DN BLMLE ATIABLR
Modern bilim, kalbi de, akl da aydnlatmad, insana ara bolluu iinde ama ve anlam yokluunu sundu. G ve iktidar temerkznn tahripkar arac bu bilimle din/slam atr. Bu bilim, gcn fiziki gereklikten alr, sadece bu gereklii referans alr, enfsi ve deruni i dnyasn
grmezlikten geldii insan fiziki gerekliin bir paras haline getirir. Biz
ayn yntem ve zihinle fizik gereklik zerinde benzer aratrmalar yapacak olursak, gayb hesaba katan bir perspektiften varlk ve varln temel
bir boyutu olan mahede alemi hakknda doru bilgiler elde edebileceimizi dnr, bunu da genellikle Kur'an'a dayandrrz. Bu bak asnda
sorgulanmas gereken hususlar var:
Kur'an'da varln gayb (Alem'l-gayb) ve mahede (Alem'-ehade)
olmak zere ikiye ayrlmasnn bir anlam, bizim bilgi edinme imkan ve
faaliyetimizin mahiyeti ve amacyla yakndan ilgilidir. Her iki alan hakknda Kur'an eitli bilgiler verir. Bu dorudur. Ancak sz konusu bilgilerin
verilmesiyle kastedilen, somut veya bilimsel bilgi deil, bilintir.
Allah'n Zat, ruhun mahiyeti, melekler, cin taifesi, ahiret, Levh-i Mahfuz, Sidret'l-mnteha vb. konular hakknda beeri meleke ve imkanlarmzla bilgi sahibi olamayacamz aktr. drak alanmzn dndaki bu
konular hakknda bilgi edinmeye kalkmamzn herhangi bir faydas yoktur, zira Allah bizi gayb konusunda muttali klmayacan (72/Cin, 26)
sylyor. u halde gaybla ilgili bize Kur'an ve sahih Hadislerde ne bildirilmise onunla yetinmek ve daha fazlas iin herhangi bir teebbste bulunmaktan kanmak icap eder. Bize verilen bizim iin gerekli ve yeterli
olandr. Bu bilgiden kast, gayb konusunda apak ve somut bilgi sahibi
olmamz deil, imana mesnet ve takviye tekil edecek fikir ve kanaat sahibi olmak, baka bir deyimle bilin kazanmaktr.
Bu, kukusuz gaybla ilgili olan hibir konuda ve alanda aratrma yaplmayaca anlamna gelmez. Bilimsel aratrma, tefekkr ve inceleme,
bilinmeyenin bilinir hale gelmesi ise ve bu meru bir aba ise, bu durumda aratrmann sadece izafi gayb ile snrl olacan bilmek ve asl hibir ekilde bilinemeyecek olann mutlak gayb olduunu aklda tutmak
gerekir. zafi gaybn aratrma sahas dna karld bir dnya bizim iin
tmyle bilinmezlerin dnyas demektir ki, byle bir dnyada Allah'n
kudret ve iradesini, isim ve sfatlarnn varlktaki tecellilerini bilmek mmkn deildir. Tam aksine Kur'an, bizi varlk zerinde dnmeye, tefekkr
etmeye ve aratrmalar yapmaya davet etmektedir.
191
Ancak, son lahi Tebli olan Kur'an- Kerim'in mahede alemiyle ilgili verdii bilgilerin hedefi, insana bilimsel bilgi vermek deil, bilin kazandrmaktr. Kur'an, maddi varlk, tabiat, evrendeki olaylar; tarih, toplum, enfusi hayat, deruni/ruhsal tecrbeler ve fizik yasalar hakknda baz
bilgiler verir; bunun yansra gzmz yaratla, tabii, kozmolojik dzene, tarihe, i dnyamza evirmemizi ister. Fakat Kur'an'n gayesi fiziki
gereklik veya tarih hakknda somut ve maddi bilgiler vermek deil, alem
tasavvurumuzu doru bir perspektife oturtmak, varlk zerinden bilin sahibi olmamz salamaktr. Bu adan bilimsel bulular Kur'an'da aramak
yanltr.
Modern bilim, varlkla ilgili doru bir perspektiften, fiziki gereklik
dnyasn Hakikat'le irtibatlandran ve bunun zerinden Yaratc fikrini
merkeze alan bir bilinten yoksun olarak aratrma yapar. Perspektif ve bilin yoksunluu bilimi asli ve meru amac dnda tahrip edici bir gce
dntrr. lahi maksad kle almayan bu bak as ve varl salt fiziki
gereklie indirgemi yntemle elde edilen bilgi, sonu itibariyle akn/gayb, i/batn ve te/ahiret boyutundan yoksun olduu iin insan kapal bir sistem iine hapseder. Egosu kkrtlm insann haz, g ve tahakkm duygularnn tatmin arac haline gelir, sonuta insann ve gezegendeki canl hayatn helakine yol aar.
Dier yandan Mslmanlarn, fizik dnya zerinde aratrma yapmayp, her icad Kur'an'da arayp bulmakla yetinmesi de maddi ve fiziki gerekliklerle teyit edilmeyen bir bilincin, dayanaklar zayflatlm fikir ve kanaatler zerinden bir alem tasavvurunun kurulmasna yol amtr ki, bu
da yanltr. Kur'an'da ifreler veya matematik kesinlikler aramak, her
nemli bulu ve icad Kur'an'a balamak, bilimi Kur'an'n zerine bir kstas (veya hakem) konumuna karmaktr ki, bilimde aslolan maddi birikim, srekli inkiaf ve hipotezler seviyesinde yanllanmaktr. Byle olunca bu kstas veya hakem bazen Kur'an dorular, bazen de yanllar. Srekli deien veya bir sonraki hipotez tarafndan yanllanan bir bilgi, nasl
olur da Mnzel bir Kitap iin kstas veya stnde hkm veren bir hakem
olur!
Modern bilimin, Kur'an'n verdii perspektif ve bilince ihtiyac varsa;
Mslmanlarn da, Kur'an'dan hareketle gemite atalarnn yapt gibi
fizik dnyay (Alem'-ehade) aratrmaya, gzlerini sekler ve hmanist
olmayan bir bilin erevesinde kainata ve tekvine evirmeye ihtiyalar
192
var. Modern bilim hikmetsizdir, tahripkardr deyip oturmak ya da btn bilimsel keifler Mslmanlardan alnmtr veya zaten Kur'an'da
vardr, demek zihin tembelliidir. Hikmete dayal bilgi (veya Mslmanca ilmi alma), mahedeyi gaybla, zahiri batnla, buray teyle irtibatlandran bilgidir. Bir icad veya formle edilmi bir bilgiyi Kur'an'da
aramak, dier alanlarda olduu gibi her eyi slamiletirerek tketmekten baka bir ie yaramaz.
Bugnk dnyay modern bilim kurdu. Ama anlatmaya altmz
perspektif ve bilin erevesinde baka bir bilgi ve (b)ilim mmkndr.
Bu demektir ki baka bir dnya da mmkndr.
193
XI
BLG NEY BLMEKTR?
z bir hareketlilikten yoksundur. nk ne kendisi zerinde ilahi bir tasarruf kabul eder, ne de byle bir tasarrufun kayna ve meruiyet temeli
olan iradeye sevgi besler.
Bilimin salt fiziki gereklikler dnyasn aratrma ve ondan yararl,
kullanl, ie yarar sonular karma abasnn belli bir anlam ve deeri
vardr; elbette insan gereklikler dnyasnn bir parasdr. u var ki gereklik oklu zelliiyle, aslnda onun kendisine davurum ve tezahr roln oynatan Hakikatle balantldr. Yani Hakikat fikrini kle almayan
bir gereklik grnn hakikat deeri yoktur. Modern bilgi fiziki gerekliin znde ve derununda mndemi halde bulunan mteal, te ve btn
fikrini reddettii veya hi deilse grmezlikten geldii iin dimi bir surette ya Hakikatle atma iindedir veya en asgari dzeyde yabanclama
halindedir. Hakikatin deerden dt, Hakikat Sevgisinin olmad
bir dnyada hak ve hukuk da olamaz. nk her hak sahibine hakkn
veren ve adaletin tesisini ngren Haktr. Hak, Hakikatin ve Hakikat,
hak ve hukukun kaynadr.
Modern bilginin neredeyse btnyle salt fiziki gereklii temel almas ve bilginin imkanlarn bunu indirgemesi ve sadece bu gereklikle snrlandrmas onun iddete ynelik zne iaret eder. Hem znde iddet
vardr hem de kullanm biimlerinin her versiyonunda iddet retilmektedir. Toplumsal hayatn ok ynl pratiklerine uygulandnda da kendiliinden kutuplama ve atmalara sebebiyet verir. nsann hakk olmayan
iddet kullanm arttka Hakikatten uzaklar, hukuksuzluu adaletin yerine ikame eder. Bu yzden atmac ve iddeti ne karc zellikleri,
onun doasnn bir gerei ve da vurumudur. Muhtemelen Feyerabendin
iaret ettii gibi, en byk bilimsel ilerleme ve sramalarn sava zamanlarnda ve yeni silah teknolojilerinin retilmesi srelerinde ortaya kmas tesadfi deildir.
Salt fiziki gereklie dayal doas dolaysyla evren, yaps ve bal olduu ileyi dzeniyle, tbi olduu yasalarla mekanik ve kanlmaz bir
nesneler mecmuasna dnr. Oysa Kuranda tan da aladndan bahisle, eyann, nesnelerin iinde sakladklar bir i bilinten sz edilebilir
ki, evrenin bilinci Yaratcsna secde ve tesbih etmektir. Her bir varlk alanndaki nesneler, kendi Yaratclarna ibadet ederlerken, ayn zamanda
bal olduklar yasalar tekrar edip durmaktadrlar. steyen varln nasl
kesintisiz ibadet halinde olduunu aratrr ve renmeye alr, isteyen
197
dner ne ileriye adm atabilir. Oysa epistemolojik doru sralamada Marifetl-halkn ncesinde Marifetn-nefs ve hakiki amac ve menzili olarak
Marifetullah vardr. nsan, doru bir Hakikat tasavvuruna sahip ise, varlk aleminde sadece kendisi iin tayin edilmi zel bir konumda olduunun bilincinde olarak bilimsel faaliyete giriir. En azndan konu olarak setii olgularn (maddi, tabii, sosyal, tarihi, beeri) kendisince kavranabilecei inancndadr. yle olmakla beraber ortada bilgiyi mmkn olmaktan karan grnmez baz zorluklar var. yle ki:
Aratrc ile gereklik arasnda varolan zorunlu iliki:
1) Dolayldr. Dolayl olmas, iki eit cinsten nesne veya fenomen arasnda karlkl ve birebir tekabl eden bir ilikiyi ihtimal dna karr.
Aratrc insan; aratrma konusu varlk ve varln iinde yer ald kozmik dzen ise; mesela madde, nesne, gemi zaman, insan (insann tepkileri, nefsin halleri, ruhsal davranlar), hayvan (biyolojik ve organik hayatn formlar) btn bunlar ile insan arasndaki ontolojik ban bilgisi,
bunlara ilikin bilgiden nce gelir.
2) Aratrc konu seiminde zel bir tercih yaparken ayn zamanda
aratrma konusu ile kendisi arasndaki ilikiyi snrlandrm, bir tr
zelletirmi olur. Her bir gerekliin kendine zg doas, balam,
yaylm yetenei ve etkileim hacmi vardr.
3) Aratrc, aratrma konusuna belli ve nceden arka plan konulmu
bir noktadan bakma gibi bir zaruretle kar karyadr. Yani szgelimi
madde, yaratlmtr; bo bir nesnedir; pratik bir deeri vardr; teorik bilgi destek ve katkdr. Varlk kavranabilir, hi bir ey tam olarak bilinemez
vs. trnden n kabuller sz konusudur.
4) Aratrc, varlkla, gereklikle ilikiye geerken, zel kavramlardan
olumu bir modelden yola kar, zel terimler kullanr, kelimeleri kavramlatrr, onlara teknik bir zellik katar. Bu zel yaklamn veya 3.
maddede szn ettiimiz arka plann, erevesi snrl, anlamlar zel
bir dille ifadesi demektir.
5) Modern bilim, bilim adamnn grd gibi bildiini savunur; gerekte ise ncesinde belli bir bilgi, bir fikir, ok az da olsa olumu bir kanaat olmakszn mutlak nesnel ve her trl deerden arndrlm bilgi yoktur. Bilim adam bildii gibi grr. Bunun sebebi hem varln bizatihi
kendisinin ntr olmamas, hem bilen znenin, tamamen her tr bilgi ve
kanaatten arnm olarak bilme srecine girme gibi imkansz bir iddia ile ie
199
balamam olmasdr. Batda bu fikre itiraz edenler, bilimsel bilgi denen eyin bizatihi kendisinin yorum olduunu sylemektedirler. u halde ncelikle neyin, nasl ve nereden bilinebilecei sorusuna cevap vermek gerek. nsann kalbi bo kalmad gibi, zihni de saniyenin binde biri kadar bile bo
kalmaz. Allah sevgisi ve Risalet bilgisinin doldurmad yeri eytann fsltlar, vesvese ve ngrleri istila eder. Allahtan bo kalan kalbi eytan doldurur.
18. yzylda akla duyulan mutlak gven duygusunun bize nasl bir bilgi sunduu konusu zerinde yeniden dnmemiz gerekir. Bilimsel faaliyet, hl akln tek bana doru bilgi elde edecei yolundaki varsaymn
dorulanmas abas olarak sryor. Bilim adam, ister deneyci ister aklc olsun, bilginin akln aba, kavrama yetenei ve hkmleriyle bilgiye varacan ve bu bilginin bilimsel bilgi olacan mutlak doru olarak alglar; dolaysyla bilimsel faaliyete konu olacak nesneler ve aralarndaki zorunlu ilikiler, bu ilikilerin bal olduu yasalara ilikin, insan aklnn dnda kalan her trl bilgi kaynan, szgelimi Tanrnn gnderdii
vahiy, risaletin haberi, yetenekle beslenen unsurlar ve hatta sezgi ve ruhi
tecrbe -eer bilimsel olarak kavranamyorsa- imkansz grr; nceden
olumu nyarglar ve mitolojik deerler btn olarak deerlendirir. Metafizik ve teolojik bilgi ise, 19. yzyldan beri akln dorulad, deney ve
gzlem sonucu elde edilmi bilgi olmadndan bilimsel bilgi deildir.
Bir Mslman iin de aratrmada tarafszlk nemlidir. Bu, bugn salt
nesnellik olarak grlmese de ahlaki olarak bir ey ne ise o olarak grlmesi, anlatlmas ve tantlmasdr ki, bunun doru ifadesi adalettir. Allah
varl, eyleri nasl yaratmsa, onlara hurafe, bo ve batl inan katmadan, katlmsa bu sahte unsurlar tek tek ayklayarak anlamak yaratla
kar ahlaki sorumluluktur. Bu her trl gzlem ve deney yaplrken de
gzetilmesi gereken ahlaki bir ilkedir. Ama bu batda sz edilen deneycilikten veya deneyin mutlaklatrlmasndan farkl bir tutuma iaret eder.
Bir Mslman, akln ve deneyin ie youn bir biimde kart bilimsel abada doru bir bilgi elde edeceini mmkn grr. Ama gzlem ve
deneye balamadan evvel, gzleyecei objeler hakknda bir takm bilgilere sahiptir ki bu bilgiler akln abasndan ve deneyden nce vahiy ile
sabit olmutur. Kltr yoluyla nesilden nesile, zihinden zihine intikal etmi ve belli anlamlar formuna brnmtr. Vahiy, nesneye gzleyenin
zihninde belirginletirdii form iinden bakar. Modern bilim adam da bir
takm formlardan bakar. nk, szgelimi evrenin yaratlp yaratlmad,
200
alma yetkisi yoktur. evrenin tahribi, bakasnn sistemli bir ekilde smrye tabi tutulmas, haksz toprak ve lke igalleri, rk politikalar, iddet, terr eylemleri, yksek tahrip ve imha gc olan silahlarla sivillerin
ldrlmesi vb. bir ok fiili geri zekallar yapmaz, ancak akllarn nefislerinin istek ve tutkularna baml klm olanlar yapar ki, bu eylemlerde i
gren zeka ve akl nefsin denetiminde i grmekte olup zgr deildirler.
Eer modern insann akleden akl olsayd, varln zahiri bilgisiyle
yetinmez; bilginin iaret ettii varln ok daha derin katmanlarna iner,
bylece ilimde derinleir, yani Rasihn olurdu. Fkhetmedii ve
Rasihn olmaya talip olmad iin akla ziyan nice iler yapmaktadr.
Bu adan insan ziyandadr. (103/Asr, 1) Sanldnn aksine sadece hukuk
(fkh) ve hukuki meseleler deil, btn sosyal fenomenler fkheden akln
konusudur; nk akl bu sayede olgunun zne inmeye alr. Bunun
sonucudur ki, Batdaki sosyal bilimlere ve zellikle sosyolojiye karlk slam tarihinde btn beeri sosyal olaylar Fkh iinde ele alnmtr. Sosyolojiye karlk Mslmanlar sorunlarn Fkh erevesinde zmlerdir. Beeri sosyal olaylarn gzlenebilir ve istatistiklere konu olan ynleri,
eyann salt zahirine tekabl ederler; bunlarn da varlk gibi birbiri iine
gemi ve kkleri ok derinlere inen varlk tabakalar vardr. te fkhedebilenler ve rasihun dzeyinde olanlar, maddi ve sembolik dzeneklerin
ok daha derindeki anlam yaplarna uzanrlar. Batna nfuz edildike akn (mteal) olana doru yollar almaya balar.
Byk fakih Ebu Hanife, fkh Kiinin lehinde ve aleyhinde olan eyleri bilmesi. olarak tanmlar. Bu, hem dnyann ok ynl durumlaryla
ilgili bilgiyi hem onun ebedi mutluluunun tahakkuk yeri olan ahiret aleminin bilgisini gerektirir. Bu geni bilgi erevesinde fiziki, sosyal ve psikolojik btn gereklikler yerlerini ve nemlerini korumaktadrlar. Ama
insann bilgilenme sreci sadece dnyada kendisi iin gerekli olan eylerden ibaret deildir; esasnda dnyada her ne renip biliyorsa ebedi mutluluunun tahakkuk yeri olan ahiret iindir.
Btn bunlarn sonucunda, bilen znenin ulat mertebe uurdur.
uur-etme ile elde edilen netice, bilincin kendi asli mihverinde karar klmas, istikrar bulmasdr. Hakiki Benin kendi idrakine varmas en yksek
bilin dzeyidir. Bu en yksek seviyedeki bilin (uur) hali, zikir (ve tezekkr) makam olup, devaml yatma arzusuyla rpnp duran insan kalbi ancak bu makamda Allah zikretmekle tatmin bulur.
203
Bilginin iman dzeyinde bilince dnmesi demek olan btn bu zihni ve ruhi srelerin speklatif olduklarn veya zihnin salt fenomenleri tasarlama yatknlndan hasl olduklarn dnmek byk yanlg olur. Zira, mahede ve nazar seviyesinde bizi bu srelere katanlar, bizimle duyumlanabilir dnya arasnda arac rol oynayan duyulardr. Burada duyulardan kastettiimiz ey Havass- selime olanlardr. Bunlardan ikisi (iitme ve grme) ile modern literatre girmemi bulunan fuad (gnl)
zerinde duralm. Bu konuda u ayet bize k tutacak mahiyettedir:
Hakknda bilgin olmayan eyin ardna dme; nk kulak (Sem), gz
(Basar) ve kalp (Fuad), bunlarn hepsinden sorumludur. (17/sra, 36.)
a) Semi: Kulan en bariz vasf, d dnyadaki titreimleri, sesleri almas ve insann iitme fonksiyonunu yerine getirmesidir. Anlamn bir boyutu bu duyu sayesinde gerekleir. Risaletin getirdii ilim (bilgi) ve haber, iitme duyusu olmasayd bilinemezdi. Bu, sarlarn hi bir ey bilemeyecekleri anlamna gelmiyor. yle olsayd vahiy sadece iitenlerin veya grenlerin sylemi olup kard ki, fiziksel ynden iitme veya grme
zrllerin vahiyi anlama srelerinin hibirinde ne fonksiyonlar ne sorumluluklar olurdu. vahiye salt fiziksel ynden salkl olanlarn kltr
veya sylem biimi deildir. Burada maddi fonksiyon yannda, asl iitmenin temyiz ve terkip melekesinin gelimesine iaret edilmektedir. nk sz iitip de bunun anlamna varmayan nice insan var evremizde.
Bu insanlarn sanki kulaklarnda bir arlk vardr. Kalbe vurulmu bulunan mhr, kula ve gz de i gremez, yani iitemez ve gremez hale getirmitir:
Allah, onlarn kalplerini ve kulaklarn mhrlemitir; gzlerinin zerinde perdeler vardr. (2/Bakara, 7)
Kulaa gelen szn bir baka anlam btnne dnmesi iitmenin asli ve asil amalarndan biridir. Bu, rzgrn bitkileri alayp dllendirmesine benzer. Rzgrn tad tohum sz gibidir ve bir aaca (kulaa) aland zaman yeni bir hayatn dllenmesine sebep olur. Szn iitilmesi
gerekli sebeptir, ama yeterli sebep deildir. Bundan dolay kulandan
arlk olanlar, sadece gerekli sebep seviyesinde kalmlardr.
Bir baka adan gerek ilahi mesajn gerekse bizden nceki nesillerin bilgi birikimini renme sreci Sem ile ifade edilmitir. Bir bakma Sem,
nesilden nesile aktarlan bilgiler ve nesiller boyu tevars edilen eylerdir. O
halde Sem ile sahip olduumuz bilgiler Gayb alanna giren bilgiler ve bize
204
gemiten intikal edip bir daha tekrar etmemi tarihi bilgiler olarak iki ksma ayrlabilir. Allahn gayb leminden Haber-i sadk olarak bize ilettii bilgilerin renilmesi de bu kapsamdadr.
b) Basar: Gzlemin ve mahedenin en basit dzeyine basar diyebiliriz. Basar, plak (biyolojik) gz demek olan ayndan daha fazla ve te
bir eydir. Gelitirilmi mikroskop ve teleskoplar araclyla gr alan
iine sokulan eyler, son tahlilde biyolojik gzle ilgilidir. Belli, dzenli ve
amal yntemlerle olayn biyolojik gzle (ayn) mahede edilip gzleme
tabi tutulmas salanmadka basar asli fonksiyonunu yerine getiremez.
Yukardaki rneimizden devam edecek olursak; rzgarn ne zaman, hangi artlarda, hangi mevsimde, nasl ve hangi oranda bir yerden tohum alp
bir baka yere tad ve bitkiyi dllendirdii hususu amal gzlemin konusudur. Basar veya baka bir ifadeyle gzlem ve mahede olmadka
kozmik dzende, fiziki gerekliin eitli dzeneklerinde ve tabiatn
devam edegelen mucizevi hayatnda geerli olan yasalarn kefi, adetin renilmesi mmkn deildir.
Btn varlk mahede ve gzlem alandr. Her bir obje ve para kendi iinde amal olup varoluundaki hikmete gndermede bulunmaktadr.
Salt maddi gzlem, sadece varln d boyutu (Zahir) hakknda bilgi sahibi olmamz salar ve bu sayede elde edilen olduka yararl, i grr bilgiler vardr. Ama sadece bu bilgi tryle yetinilmesi veya bu bilgi trnn
mutlaklatrlmas insan, hayat ve tabiat anlam ve ama boyutlarndan
tecrit eder, her eyi kaskat hale getirir. nk l ve canl hcre arasndaki farkn bilinebilmesi ve bilginin daha st ve kapsayc bir bilgiye temel
tekil etmesi iin mahedenin kef e, basarn basirete hazrlk safhas
tekil etmesi gerekir. Aksi halde bakar, ama grmeyiz; bakar krler oluruz. Salt deney ve gzlemle yetinmek varl bakar-krlerin bak biimine indirger, varlk bakp grenlerin, yani hem biyolojik hem de kalp gzyle grenlerin tefekkr ve temaa alandr. Tekrar olmayan namtenahi
tecellilerin ancak bu sayede ve bir ynyle akn bir ynyle ikin dzeylerde farkna varlr.
Burada sz edilen krlk bir sembolizmdir, biyolojik gzn grme
zelliini kaybetmesiyle ortaya kan mlk kastedilmiyor. mlk, fizyolojik bir zr olmakla beraber, i mahede ve basiret sz konusu olduunda nice grebilen kii hakikatte bakar krdr ve nice grme zrl kii hakikatte kalbin nuru ve ruhun yla grmektedir.
205
c) Fuad: Semi ve basarla baladmz yolculuumuzun fuad safhas bilginin hasl olduu merkezi noktaya iaret eder. Fuad yaln anlamda
kalb ve gnl merkezidir. Bu dzeyde akl, olan i mahiyetinde kavrar,
merkez itminan bulur, bylece Risalet dorulanm olur. mam Gazali buna eyann ve gerisindeki hakikatlerin kalp gzyle grlmesi mertebesi
adn verir. Bu merkez hem hkm yeridir, hem ruhi itirak yoluyla zevkin tadlmas noktasdr.
Risaletin tasdik edildii, imann tahkik boyutuna ulat bu st ve
merkezi dzey, ayn zamanda yaknin hasl olmas durumudur. Bu durumda sadece duyular ve akl deil, bunlarn yardmyla ruhun da bilgiye
ve hakikate itiraki salanm olur. Bu mertebede Allahn sonsuz kudreti
ve sanatnn esizlii zerindeki perdeler bir bir ald (kef) iin, btn
varlk leminin Hakikat Sevgisiyle ve bir bilin hali iinde isimlere ve sfatlara tecelli alan ve konusu olduu iitilir, grlr, anlalr ve yaanr.
Her eyin, tecellisine sebep olan isimle msemma olmasdr.
Doru, gvenilir ve bizi Hakikate gtrecek -ayn zamanda ie yarar olacak- bilgi Havass- selime, yani salam ve salkl duyu organlar yannda, hikmet erevesinde akleden kalple tefrik, temyiz ve terkip
edilen bilgidir. Bu zellie sahip deilse -ki akl, deney ve gzlem
bunlara dahildir- sz konusu bilgi hem doru, gvenilir ve Hakikate
ilikin deildir, hem de ayetin iaret ettii zere insana sorumluluk
getirmektedir.
Bu merhaleli yolculuun sonucunda hasl olan bilgi speklatif, soyut ve pratik yarardan hali deildir. yle olsayd hibir ekilde hikmetle
ilikili olmazd. nk buyrulduu zere Kendisine hikmet verilene byk hayr da verilmitir. Fakat yine de bilginin bu eidi ve dzeyi Pragmatik felsefenin varsaymlaryla veya bilgi faaliyetinin kendisinden amaladklaryla kartrlmamas gerekir.
Gndelik hayatmz iin gerekli olan bilgi bunun bir parasdr. Akl-
Mea, geimlik iin akln bize salad pratik bilgiye iaret eder. Ancak bizim eya dnyasyla olan ilikimiz sadece bundan ibaret deildir. Varlkla
hangi boyutta ilgiliysek, bilgimiz bununla ve yeterli olduu kadaryla snrldr. Mesela bir aacn birden fazla boyutu ve bilgi deeri vardr. Bir kereste tccar iin, aatan ka metrekp kereste hasl olduu nemlidir. Botaniki iin onun yaps deney ve aratrmaya konudur. Bir ressam veya air
ok daha farkl bir perspektiften aaca sanat asndan anlam ykler. Ona
206
daha btncl (rifne) bir gzle bakabilen iinse, bunlar ieren ve fakat
aan boyutta bir anlam dzeyine sahiptir. Kurumu bir aa keresteci iin
ekonomik piyasa deeriyle, botaniki iin geirdii istihalelerle, air ve ressam iin hayat, lm ve hzn hatrlatan zelliiyle anlam kazanrken,
hikmet gzyle bakabilen irfan ehli iin, belki de aa, Allah zikretmeyi
unuttuu iin kurumutur. Neden bu birden fazla bak alar ve alg biimlerini bir arada tutmann mmkn olduunu dnmeyelim?
Herkes kendi kapasitesi, arzu ve itiyak nispetinde varl kavrar. ndirgeme ve mutlaklatrma olmad srece btn dzeyler birbirine yardm eder, birbiriyle atma iinde olmaz. Hikmet sahibi keresteci olmak
da mmkndr. Nihayetinde hikmet insana hayr salar, varlktan kural
dairesi iinde yararlanmann yollarn izer ve en nemlisi varln insann
teshirine ayrlm bir alan olduu fikrini telkin eder.
Eer btn bu srecin sonunda hamd ve ibadet bilinci hasl oluyorsa,
maksat da hasl olmu demektir. badet, varlkla birlikte harmoniye katlmak, secde eden ve zikrini hi eksiltmeyen her eyle ortak bir bilinci paylamaktr. Bilgi ve bilme, tecrbe, anlama ve itiraktir. Bilgi, sadece bilme
(kuru bilgi veya malumat) seviyesinde kalmaz. Bileni, hakknda bilgi verdii Hakikate katar. Ve onda derin bir sevginin domasna yardmc olur.
Btn meru, gerekli ve masum ihtiyalarn karlanmasn salayan bilgi
faaliyetinin tesinde asl bilginin amac Marifetullah ise, bu durumda bilginin aka (Mehabbetullah) yol amas kanlmazdr. Aksi halde bilgi faaliyetinden hakiki ve nihi maksad hasl olmamtr. Fuzuli buna iaretle
yle der:
lim kesbiyle pay-i rif at
Bir hayal- muhal imi ancak
Ak imi her ne var alemde
lm bir kyl kal imi ancak
Daha balangta ilm ve alemin ayn kkten geldiine, alemdeki
alametler btnnn bilgisinin bizi Allah bilmeye gtrdne ve aslnda ilmin hakiki gayesinin bu olduuna iaret etmitik. Fuzuli, eer bilgi edinmeden aksi bir gaye kast ediliyorsa, yaplan iin kyl kl kabilinden dedikodular (ii bo akademik alntlar, sonu gelmeyen tartma ve
mnazaralar) olduuna iaret etmektedir.
207
Nasl sorusunu sormak mmkndr ve cevap ksmen alnabilir. Modern insan, bilimlerin gelimesiyle bir ok tabiat olaynn nasl vuku bulduunu rendi. Fakat nasl sorusuna doru veya doruya yakn bir cevabn verilmesi niin sorusunun tam cevab deildir.
Nasl sorusuna bulunmu bir cevap veya cevaplar btn, hi bir zaman tek ve ebedi cevaplar deildir. nk varlk aleminde her an bir yeni bir olu sz konusudur. Yaratl olua, olmakla engel deildir.
Bazlar buna deiim diyebilir. Ama bir evrim yoktur.
Evrim, imkanszdr. nk yaratlta, yaratln tabiatnda ve dzeninde hi bir eksiklik, kusur yoktur. Gzn evir, bak! atlaklk, kusur
var m? Evrim, eksiklikten ve ilkellikten mkemmele doru giditir:
Rahman (olan Allah)n yaratmasnda hibir eliki, kusur ve uygunsuzluk (tefavt) gremezsin. te gz(n) evirip gezdir; herhangi bir
atlaklk (bozukluk ve arpklk) gryor musun? (67/Mlk, 3.)
Evet, bizler mkemmel bir varlk leminde ve fakat kusurlu bir dnyada yayoruz; ynelimimiz kemale ve mkemmele dorudur. Kemale ermek ve kamil insan (nsan- kamil) olmak sadece bir arzu deil, varoluumuzun hakiki anlam ve amacdr. Kemal, kiinin bilgi sahibi olmasyla elde edilir. Fakat muhakkak ki salt bilgi kafi deildir. Bilginin imana dnmesi ve salih amelle desteklenmesi lazmdr. Bundan dolay defalarca
man edenler ve salih amellerde bulunanlar eklinde iman ve amel bir
arada zikredilmitir.
Bilgi nefsin bilgisi (Marifetnnefs) ve varlk leminin, yani yaratlmlarn bilgisi (Marifetlhalk) zerinden Allah bilmektir, yani szn z
Marifetllahtr.
209