You are on page 1of 29

ULUSLARARASI LKLERDE KONSTRKTVST YAKLAIMLAR

Sezgin Kaya
Uluda niversitesi
ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi
Aratrma Grevlisi


zet
1990l yllarla birlikte Uluslararas likiler alannda yeni bir teorik yaklamn ortaya kt
grlr. Pozitivist teoriler ile post-pozitivist teoriler arasnda konumlandrlan ve bu nedenle nc yol
olarak nitelendirilen bu yaklam, uluslararas ilikilerin sosyal yanna yapt vurgu nedeniyle sosyal
konstrktivizm olarak adlandrlmaktadr. Disiplinin ana-akmndan birok adan ayrlan konstrktivizmin,
benimsenen epistemolojik pozisyonlarndaki farkllklar nedeniyle deiik trleri bulunmaktadr. Bu
farkllama ilgili yaklamn Uluslararas likiler teorileri iindeki yerini ve dolaysyla nc yol olma
pozisyonunu tartmal hale getirmektedir. Bu yaklamn en ayrt edici yan, uluslararas ilikiler analizlerine
ynelik farkl ontoloji nerisidir. Uluslararas siyasann temel yaplarnn maddi olmaktan ok sosyal
olduunu ileri sren konstrktivizm, normatif olann maddi yaplar zerindeki nceliini savunur. lgili
yaklam, disiplinin ana-akmn oluturan pozitivist teorilerin gz ard ettii kimlik, kltr, sylem ve dil gibi
sosyo-kltrel faktrlerin uluslararas ilikiler analizlerine katlmasn olanakl klmaktadr.
Anahtar Kelimeler: Konstrktivizm, Byk Tartmalar Yaklam, nc Tartma, Oluturucu
Teori, Amil-Yap Tartmas.

Constructivist Approaches in International Relations


Abstract
Starting with the 1990s, a new theoretical approach has emerged in the field of International
Relations. This approach, which was positioned between the positivist theories and post-positivist theories
and thus described as the third way, is also named as social constructivism due to the emphasis it puts on the
social aspect of the international relations. Because of the differences in the epistemological positions
adopted, there are different types of constructivism, which is different from the main-stream of the discipline
in many ways. The said differences makes the place of the approach in question within the International
Relations theories and thus its position as the third way controversial. The most distinctive aspect of this
approach is its suggestion of different ontology towards the international relations analyses. Suggesting that
the basic structures of the international policy are social, rather than material, constructivism argues for the
priority of the normative structures over the material ones. The said approach makes the participation of the
socio-cultural factors such as identity, culture, discourse and languages, which are ignored by the positivist
theories constitutes the main-stream of the discipline, into the international relations analyses possible.
Keywords: Constructivism, The Great Debates Approach, The Third Debate, Constitutive Theory,
Agent-Structure Debate.

84

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar

GR
Uluslararas likiler disiplini, bu alandaki teorik yaklamlarn okluu
nedeniyle nicel anlamda olduka zengin bir grnme sahiptir. Bu durum
byk oranda disiplinin kendi doasndan kaynaklanmaktadr. Dnya
siyasasnn karmak yaps gz nnde tutulduunda, bu alanda her olgu ve
olay aklayabilecek bir teorinin olmasn beklemek de zaten pek mmkn
deildir. Kninin de belirttii zere (2001: 8), disiplin ierisinde bu trden bir
byk teori henz gelitirilebilmi deildir. Disiplinin tarihine bakldnda,
uluslararas olaylarca ynlendirilen bir ritme bal olarak zaman ierisinde bir
takm teorik ykseliler ve inilerin olduu grlr (Kahler, 1997: 41). Belli
dnemlerde, belli olaylara ynelik olarak baz teorilerin dierlerine nazaran
daha fazla rabet grmesi sz konusu olabilmektedir. Bu alandaki teorilerin
genellikle ilk ortaya atldklar dnemdeki aklayclk kapasitelerini zamanla
kaybeden nitelikteki orta-boy teoriler olduu (Ar, 2004: 28) dnlecek
olursa, bu durum daha kolay anlalabilir. Bunun yan sra, teorilerin evrensel
nitelikte, zamandan ve mekndan bamsz eyler olmad gereini de
unutmamak gerekir. Belli bir durumu anlama-aklama abas, yani
teoriletirme sreci, tpk sosyalleme srecimiz gibi iinde bulunduumuz
sosyo-kltrel evreden youn bir biimde etkilenmektedir. Dolaysyla,
herhangi bir teorinin dierlerine kar a priori bir stnlnden sz etmek
doru olmayacaktr (Yurdusev, 2005: 159).
Disiplinin sergilemi olduu bu grnt teoriye duyulan gereksinimi
daim klmakta; bunun pratikteki karl ise doal olarak, birbirinden farkl ve
yarma halindeki ok sayda teorik yaklam olmaktadr. Bu teorik oulluk
durumu bazen bir sorunmu gibi grlse de aslnda kimi sonular asndan
faydaldr. ncelikle, tek bir ablona bal kalmaktansa birbiriyle yarma
halinde olan farkl gr alarna sahip olmak, daha tercih edilir bir durumdur.

84

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

85

te yandan farkl kuramlar arasnda bu trden bir yarmann olmas, ilgili


kuramlarn gl ve zayf yanlarn aa karacak, yalnlamalarna yardmc
olacak ve geleneksel yaklamlarn zayflklarn ortaya koyacaktr (Walt, 1998:
15). Ksacas bu teorik oulluk durumu, hem teorinin hem de disiplinin kendi
doas gz nnde bulundurulduunda, kanlmaz ve hatta istenilir bir ey
olarak grlmelidir. Kanaatimizce buradaki asl sorun, bu nicel zenginlie
karn disiplinin yeterince kendine zg teorik yaklam gelitirememi
olmasdr. Uluslararas likiler disiplini, dier disiplinlerdeki yazarlara bir
ilham kayna olarak sklkla atf yapmas ve oralardan devirdii fikirleri
kendisi iin uyarlamas nedeniyle, bir eit fikir ve yazar ithalats
grnmndedir. Bu durum byk oranda disiplinin kendi tarihsel geliimiyle
alakaldr. Dier sosyal bilim dallarna gre nispeten daha ge bir zamanda
ortaya kan ve daha yava bir ekilde gelien Uluslararas likiler, II. Dnya
Savandan sonra disipliner bir momentum kazanmtr (Kubalkova vd., 1998:
5, 9)
Bununla birlikte, disiplinin gerek anlamda oulcu bir kimlik
kazanmasnn Souk Sava sonras dnemde gerekletiini de belirtmek
gerekir. lgili dnemde Amerikan kaynakl olmayan grler disiplin ierisinde
daha fazla yank bulmu, eitli yntem ve kuramlarn meru saylmas sz
konusu olmutur (Walt, 1998: 18). Ancak, bu gelimeler de Uluslararas
likilerin bir Amerikan disiplini olarak grlmesine engel olabilmi deildir.
Waeverin de belirttii gibi (1998), Uluslararas likiler disiplini eitli
nedenlerden dolay bir Amerikan sosyal bilimi olarak grlebilir. 1980li
yllardan beri farkl araylar olmakla birlikte, disiplin ierisinde bir Amerikan
hegemonyas sz konusudur ve bu, disiplinin teorik grnmn de
etkilemektedir.
nceleme konumuz olan konstrktivizm de aslnda 1980 sonras dnemde
ortaya kan bu araylardan biri olup, disiplin iindeki teorik oulluk
durumunun bir unsuru halini almtr. Ancak hemen belirtelim ki, tek bir
konstrktivizm trnden bahsetmek mmkn deildir. Uluslararas likiler
yazn incelendiinde birok konstrktivist yaklamla karlamak
mmkndr. almann amac, ilgili yaklamlarn ortak noktalarndan
hareketle konstrktivizmin kendine zg yanlarn ve Uluslararas likiler
teorileri ierisindeki yerini gstermektir. Bu erevede ncelikle disiplinin
teorik geliimini ve konstrktivist yaklamlarn ortaya kn aklamak
amacyla, Byk Tartmalar (The Great Debates) yaklamn ve bu yaklam
ierisinde nemli bir yeri olduunu dndmz nc Tartma (The
Third Debate)y ele alacaz. Daha sonra konstrktivist Uluslararas likiler
yaklamlarnn daha net anlalabilmesi asndan gerekli olduunu
dndmz sosyal konstrktivizmi, bu dnce ierisinde olduka nemli

85

86

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

bir yeri olan amil (agent), kural ve yap ilikileri asndan inceleyeceiz.
Sosyal konstrktivist dnceye ilikin deerlendirmenin ardndan,
konstrktivist yaklamlar kendilerini disiplinin ana-akmndan ayran temel
varsaymlar erevesinde aklamaya alacaz. Bu balamda ilgili
yaklamlarn uluslararas yap, anari, kimlik, kar, egemenlik, gvenlik ve
sylem gibi kavramlara ynelik farkl bak alar ortaya konulmaya
allacaktr. almann son blmnde ise konstrktivist yaklamlarn
trlerine ksaca deinilecektir.

1. ULUSLARARASI LKLER
TASNF
SORUNU
VE
BYK
YAKLAIMI

TEORLERNN
TARTIMALAR

Uluslararas likiler disiplininin sergiledii bu teorik grnm, bu


alandaki teorilerin geliimlerinin aklanmasna ve tasniflerine ynelik baz
abalar da beraberinde getirmitir (rnekler iin bkz. Smith, 1997; Neufeld,
1995: 49). Bir anlamda alann teorik haritasn karmay amalayan bu trden
her giriimin, bylesi bir abay karlama asndan yetersiz kald ve
kanlmaz olarak birtakm eksiklikler ierdii grlmektedir. Bu tip abalardan
biri olan ve konstrktivist yaklamlarn ortaya kn aklama bakmndan
olduka ilevsel olduunu dndmz Byk Tartmalar yaklam da
benzer sorunlara sahiptir (bkz. Kahler, 1997: 213). Sz konusu yaklamn
birtakm kurgusal eksiklikleri olup, tpk dier tasnif biimlerinde olduu gibi
kabaca baz ayrmlara ve genellemelere gidilmitir. Bundan dolaydr ki, ilgili
yaklam eitli gerekelerle eletirilmektedir1. Mevcut eletirilere karn,
1 rnein Navon, bu yaklamna ynelik eletirilerini nokta zerinde toplamaktadr.
ncelikle, ilk tartmann insan doasna ilikin muhafazakar ve devrimci grler
arasndaki ideolojik bir argman olduunu dnen yazar, bu tartmann henz
bitmemi olduunu iddia etmektedir. Yazara gre bu tartma, Sokrates ncesi
dnemden beri var olan ve Batl dnrlerin idealistler ve realistler olarak ikiye
blnmesine yol aan daha kapsaml ve felsefi bir tartmadr. Navona gre ikinci
tartma ise insan bilgisine dair rasyonalist ve rasyonalist olmayan grler arasndaki
olduka kapsaml ve eski bir felsefi sorun olup, henz gncelliini yitirmi deildir.
Bu tartma, aslnda Uluslararas likiler teorilerinin bilimsel ve tarihsel grler
olarak ayrld varsaymna dayanan bir tartmadr. Bunlardan ilki devlet
davranlarnn evrensel nitelikteki yasalarca anlalabileceini varsaymakta olup,
aslnda dedktif iken; ikincisi, devlet davranlarnn tarihsel balam ierisinde genel
ynleri ile deerlendirilmesi gerektiini ngren indktif bir yaklamdr. Navona
gre nc tartma ise Fransz dekonstrktivistlerinin (yap-bozumcular)

86

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

87

Byk Tartmalar yaklam uluslararas teorinin geliimini kronolojik bir


bak asyla ve olduka geni bir biimde karakterize ediyor olmas nedeniyle,
nemli bir aklayclk kapasitesine sahiptir (Smith, 1997: 13).
Ksaca zetlemek gerekirse, Byk Tartmalar yaklam Uluslararas
likiler teorilerinin geliimini byk tartma eklinde aklamaya
almaktadr. Buna gre, birinci byk tartma 1940l yllarda idealizm ile
realizm arasnda yaanm olup, temel konusunu uluslararas barn nasl
salanaca sorusu oluturmaktadr. Bu tartma, daha ziyade realistlerin
idealistler zerindeki nceliini kuran ve etik sorununca ekillendirilen bir
tartmadr. nsan doasna ilikin temel bir takm varsaymlardan hareket
edilen bu tartmada, realizmin insan doasn kt gren ve uluslararas
politikay bir g ve kar mcadelesi olarak ele alan yaklamnn idealizme
stn geldii varsaylr. kinci byk tartma ise geleneksel realizm ile
davransalclar arasnda 1950 ve 1960l yllarda yaanmtr. Bu tartmann
konusu ise Uluslararas likiler teorilerinin nasl bilimsel bir temele
oturtulacadr. Burada bilimsel deneyin, tarihsel yeniden inaya stn
geldiine dair metodolojik varsaym onaylanmaktadr. Bu tartma sonrasnda,
doa bilimlerindeki bilimsel metotlarn sosyal bilimlere de uygulanabileceini
ngren pozitivizm Uluslararas likiler disiplinin hkim akm haline
gelmitir. lgili yaklam uyarnca nc byk tartma 1980li yllardan
itibaren pozitivistler ile post-pozitivistler arasnda yaanmakta olup2, z
itibaryla hkim Uluslararas likiler teorilerinin geerliliinin sorgulanmas ve
alternatif bak alarnn gelitirilmesiyle ilgilidir. Aslnda bu tartma kimi
felsefecilerin ve sosyal bilimcilerin varlm gibi grnen epistemolojik
uzlaya itiraz etmelerinden domutur. Bu balamda sz konusu metodolojik
n kabul reddedilirken, post-pozitivist bir epistemolojinin uluslararas ilikileri
aklama asndan pozitivizmden daha geerli olaca iddia edilmektedir (bkz.
Waever, 1996; Kubalkova vd., 1998: 4)
Uluslararas likiler yazn dikkatle incelendiinde, konstrktivist
yaklamlarn ortaya knn aslnda byk oranda bu nc tartma ile
Amerikan akademiyas zerindeki etkisinden tretilmi ve takipileri postmodernistler ve konstrktivistler olan bir akmdr (bkz. Navon, 2001: 6114).
Grld zere Navon, aslnda Uluslararas likiler teorilerinin birbiri ardna gelen
ve bir ncekinin bittii varsaymna dayanan bir ekilde kronolojik olarak tasnif
edilmesine kar kmaktadr.
2 nc tartmann ne olduuna dair farkl yaklamlar da bulunmaktadr. rnein
kimi yazarlar, nc tartmann aslnda devlet-merkezci realistler ile
transnasyonalistler arasnda yaand iddiasndadr (Smith, 1997: 14).

87

88

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

ilikilendirildii grlr. Bu nedenle almada arlkl olarak bu tartma ele


alnacaktr. Lapid (1989) tarafndan ortaya atlan ve genel kabul gren gre
gre nc tartma yukarda da belirttiimiz zere, pozitivist teoriler ile
post-pozitivist teoriler arasnda yaanmaktadr. Konunun daha net
anlalabilmesi iin, ncelikle tartmann taraflar konumunda bulunan
pozitivist ve post-pozitivist teorilerin daha detayl bir biimde ele alnmas
gerektiini dnmekteyiz. Bununla birlikte, sz konusu tartmann taraflarnn
Uluslararas likiler yaznnda farkl bir terminoloji kullanlarak
adlandrldn da hemen belirtmek gerekir. rnein Keohane, ilgili
tartmann taraflarn rasyonalistler ve reflektivistler olarak adlandrmaktadr3.
Kendisini aydnlanmann ocuu olarak nitelendiren Keohane, insan
hayatnn bilginin ndaki insan faaliyetleri araclyla daha iyi bir hale
getirebileceine inanmaktadr. Aydnlanmac gelenee mensup olan ve
dolaysyla Uluslararas likiler alannda rasyonalist bir perspektif benimseyen
yazar, rasyonalizm karsndaki tm grleri reflektivist (dnmsel) olarak
adlandrmaktadr (Keohane, 1988: 380382). nc tartmaya ilikin farkl
bir terminoloji benimseyen Smith ise Uluslararas likilerdeki yeni
yaklamlar, yani post-pozitivist yaklamlar, eletirel teoriler olarak
adlandrmaktadr (Smith, 1996: 12).
Burada belirtilmesi gereken bir dier konu da benimsenen terminoloji
hangisi olursa olsun, disiplin iindeki genel teorik oulluk durumunun bu
tartmann taraflar konumundaki teoriler iin de geerli olduudur.
Dolaysyla, sz konusu teorileri ayr ayr aklamak yerine yine genellemelere
gidilecek ve bu amala baka bir takm tasnif biimleri kullanlacaktr. Bu
erevede tartmann pozitivist kutbunu oluturan teorileri aklamak iin
Paradigmalar-aras Tartma (Inter-paradigm Debate) yaklamna bavurmay
uygun grmekteyiz. Bu yaklam z itibari ile Uluslararas likiler teorilerini
realizm, plralizm (liberalizm) ve marksizm (radikalizm ya da yapsalclk)
olmak zere baskn okula ayrmaktadr. lk olarak 1984te Michael Banks
tarafndan benimsenen yaklam, aslnda davransalc devrim sonras dnemin
Uluslararas likiler teorilerini ele almaktadr. Temel argman olduka basit
olan bu yaklam uyarnca uluslararas teori geleneksel olarak baskn, ardl
ve kapsayc paradigma tarafndan belirlenmektedir (Smith, 1997: 18; Neufeld,
3 Benimsenen farkl terminolojiye karn, nc tartma ierisinde yer alan teorileri
betimlemek iin kullanlan post-pozitivist teriminin, eletirel de dhil olmak zere,
tm alternatiflerinden daha iyi olduu sylenebilir (Kubalkova vd., 1998: 19). Zira
ilgili tartma byk oranda epistemolojik ve metodolojik bir ayrmaya
dayanmaktadr ve bundan dolay post-pozitivizm daha doru bir terimdir. Dolaysyla
alma boyunca bu terimin kullanlmas tercih edilecektir.

88

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

89

1995: 48). Smithin de dikkat ektii gibi (1996: 11), aslnda yetersiz olan
Paradigmalar-aras Tartma yaklam sadece pozitivist varsaymlarla hareket
eden bu paradigmay kapsamaktadr. Farkl varsaymlara sahip olmalarna
karn, her paradigmann da benimsemi olduklar epistemolojik ve
metodolojik pozisyonlar asndan gerekte pozitivist olduklar sylenebilir.
Paradigmalar-aras Tartmann aslnda modas gemi bir yaklam
olduunu sylemek de mmkndr. nk bu yaklam daha ziyade 1970lere
zg teorileri kategorize etmektedir. Waeverin de iaret ettii gibi,
Paradigmalar-aras Tartma yaklam 1980li yllarda etkinliini yitirmitir.
Bu dnemde realizmin yerini neo-realizmin, liberalizmin yerini ise neoliberalizmin ald grlr. Ayn dnemde sz konusu teoriler arasndaki
ayrmlar da giderek mulklam ve gerekleen yaknlama neticesinde
ortaya kan neo-neo sentez 1980lerin hkim aratrma program halini
almtr. Rasyonalist bir aratrma program benimsemeleri, ortak bir bilim
anlayna sahip olmalar, anariye ncelik veren bir alma biimlerinin
bulunmas ve ibirlii ile kurumlarn geliimi gibi ortak sorunlarla
ilgilenmeleri, Waeverin bu iki farkl yaklam neo-neo sentez kavram ile
tanmlamasnn nedenlerindendir (1996: 163). Dolaysyla, gnmzde nc
tartmann pozitivist kutbunu da aslnda neo-neo sentezin oluturduu
dnlebilir.
Gerekten de neo-neo sentezi oluturan bu teorilerin pozitivist
durular nedeniyle ayn olduklar sylenebilir4. Tpk Uluslararas likilerin
geleneksel teorileri olarak da nitelendirebileceimiz Paradigmalar-aras
Tartmann taraflar konumundaki teori gibi, neo-neo sentez ierisinde
4 Ancak hemen belirtelim ki, sz konusu teoriler arasnda hl bir takm farkllklar
bulunmaktadr. David Baldwine gre neorealizm ile neoliberalizm arasndaki en
nemli farkllklar, alt noktada toplamak mmkndr. Bunlardan ilki, uluslararas
anarinin doas ve sonular zerine benimsenen farkl yaklamlardr. Bir dier
nemli farkllk ise uluslararas ibirliinin olabilirliine dair tartmadr. Bilindii
zere neorealistler, neoliberallere gre uluslararas ibirliini ulalmas daha g bir
hedef olarak grmektedirler. Neorealistlerin karar vericiler asndan nispi kazan
ilkesine yapt vurguya karn, neoliberallerin mutlak kazan ilkesini benimsiyor
olmas da bir dier nemli ayrma noktasdr. Neorealistlerin ulusal gvenlik
meselelerine ncelik veren yaklamna karn neoliberallerin ekonomi politik
meseleleri n plana karyor olmas ve neorealistlerin niyetlerden ziyade kapasiteye
yapt vurguya karn neoliberallerin niyet ve beklentilerin zerinde duruyor olmas
da iki yaklam arasndaki dier nemli farkllklar oluturmaktadr. Son olarak,
uluslararas kurumlarn anarinin olumsuz sonularn giderme konusunda
oynayabilecei role ilikin olarak da iki teorinin farkl varsaymlara sahip olduu
grlmektedir (aktaran Smith, 1997: 23).

89

90

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

yer alan bu iki teori de pozitivisttir (Smith, 1996: 1112). Yani ngrdkleri
farkl varsaymlara karn, epistemolojik dzlemde tm bu teori gruplar aslnda
pozitivist/rasyonalist izgide yer almaktadr. Bilindii zere bu izgi
Uluslararas likilerin hkim pozisyonunu oluturmaktadr. Smithin de
belirttii gibi (1996: 11), Uluslararas likiler disiplininde son krk yldr, doa
bilimleri metodolojisinin sosyal dnyay aklamak iin de kullanlabileceini
ngren ve bu anlamda btnleik bir bilim anlayna sahip olan pozitivizm5
etkin olmaktadr. Pozitivist aratrma mantnn ise temel ilkesi
bulunmaktadr. Buna gre, pozitif bilgi gzlemlenebilir ve ampirik olmas
nedeniyle metafiziksel veya teolojik bilginin aksine gvenilir bilgidir. Doal
dnyay incelemek iin gelitirilen aratrma metodolojisi, sosyal dnya iin de
ayn derecede uygundur. Bilimsel bilgi, deerden arndrlm bir doaya
sahiptir. Bu ilkenin zne ve nesnenin ayrlabilirlii, doalclk (naturalism)
ve gerek ile deerlerin ayrlabilmesi gibi baz temel varsaymlara
dayandrld grlr (Neufeld, 1995: 3338).
nc tartmann pozitivist kutbunda olduu gibi, dier kutbu
oluturan ve reflektivist ya da eletirel olarak da adlandrlan post-pozitivist
teoriler iin de bir oulluk durumundan bahsedilebilir. Smith, bu kategoride
yer alan teorileri Frankfurt ekolnn temelini oluturduu Eletirel Teori6, postmodernistler, feministler ve post-yapsalclar olarak sralamaktadr (1996: 12).
Tek bir post-pozitivist teorinin bulunmadna dikkat eken Wendt ise bu
kategorinin post modernistleri, konstrktivistleri, neo-marksistleri, feministleri
5 Doa ve toplum, pozitivist dnceye gre birbirlerinden kkl bir biimde farkl
eyler deildir. Bu nedenle herhangi bir olgu ne kadar karmak olursa olsun, bilimsel
olarak allabilecek birimlere ayrlabilir (Kubalkova vd., 1998: 8). Pozitivizmin sz
konusu bu metodolojik monizmi, sosyal bilimler ile doa bilimlerinin ayn olduu
varsaymna dayanr; dolaysyla, bunlar ayn metotlarla allabilirler (Guzzini,
2000:157). Pozitivizmin bir felsefi gr ve metodolojik pozisyon olarak belki de en
ayrt edici yanysa geerli tek bilgi tr olarak bilimi kabul etmesidir. Bu adan,
insan bilgisinin yegne kayna, alglanabilir ve gzlemlenebilir bir ey olan veridir
(Smith, 1996: 15; Ar, 2004: 52)
6 Eletirel Teori, kkleri Aydnlanmaya kadar dayanan ve Kant, Hegel ve Marx gibi
dnrlerin fikirleri ile ilikilendirilen bir Uluslararas likiler yaklamdr. Ancak,
aslnda temelini Klasik Yunan dncesine kadar da geri gtrmek mmkndr.
Bununla birlikte, 20. yy.da teori Frankfurt Ekol olarak da bilinen snrl bir dnce
biimi ile daha yakndan ilikili bir hal almtr. Eletirel teori terimi, hkim sosyal ve
siyasal modernite dzeninin, ikin bir eletirel metod araclyla sorguland bir
felsefi sembol gibi kullanlmaktadr. Horkheimer, Cox, Hoffman, Linklater ve
Habermans gibi nemli temsilcileri bulunan eletirel teori hakknda daha detayl bilgi
iin bkz: (Devetak, 1996)

90

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

91

ve dierlerini kapsayan bir teoriler ailesi olduunu sylemektedir. Bu farkl


teorilerin ortak paydas ise dnya siyasasnn sosyal bir biimde ina ediliine
yaptklar vurgudur. Bu balamda, sz konusu teorilerin iki temel iddias
bulunmaktadr. Buna gre, uluslararas siyasann temel yaplar maddi olmaktan
ok sosyaldir ve bu yaplar, aktrlerin kimliklerini ve karlarn
biimlendirirler (Wendt, 1995: 71).
Birbirlerinden olduka farkl trleri olsa bile, entelektel adan bu
teorilerin drt ortak noktasnn olduunu sylemek mmkndr. ncelikle,
epistemolojik olarak bu teoriler bilgiye ilikin pozitivist grleri sorgulamakta
ve doaya ya da sosyal dnyaya ilikin objektif ve ampirik olarak
dorulanabilir kesin ifadeler formle etmeyi reddetmektedirler. Metodolojik
olarak ise bu teorilerin tek bir bilimsel metodun hegemonyasn kabul
etmedikleri ve bilgi retimine ilikin grlerin oulluunu savunduklar
grlr. Bu teoriler, ontolojik olarak insan doas ve faaliyetlerine ilikin
rasyonalist kavramsallatrmaya da itiraz etmektedir. Bu balamda, bir yandan
aktrlerin kimliklerinin sosyal bir biimde ina edildii iddia edilirken dier
yandan karlarn ve faaliyetlerin oluumunda kimliin oynad rol
vurgulanmaktadr. Normatif olarak ise deerlerden arndrlm bir bilginin
olabilirliini sorgulayan bu teorilerin, bylesi bir bilginin varln reddettii
grlr (Reus-Smit,1996: 2).
Toparlamak gerekirse, Devetakn da belirttii gibi (1996:145)
Uluslararas likiler disiplini iinde eitli tartmalar hep olmutur. Fakat
bunlarn hibiri disiplininin mevcut duruuna ynelik kkl bir meydan okuma
nitelii tamaz. 1980li yllara kadar da bu trden bir itirazn varlndan sz
etmek mmkn deildir. Geri yukarda da deindiimiz zere, disiplin
ierisinde amaca ve metodolojiye ilikin bir takm tartmalar daha nce de
yaanmtr. Ancak, daha derin nitelikteki yeni epistemolojik ve ontolojik
varsaymlarn gelitirilmesi bu dnemde olmutur. Farkl ekillerde de
adlandrlan post-pozitivist teorilerin aslnda tamamnn sosyolojik nitelikteki
grler olduu ve disiplin ierisinde pozitivizmin hegemonyasn amay veya
krmay amaladklar sylenebilir (McSweeny, 1999: 114). Dolaysyla
nc tartmann bir kutbunu reflektivist ya da eletirel olarak da
adlandrlan sosyolojik nitelikteki post-pozitivist teoriler olutururken; dier
kutbunu, gerekte rasyonalist ve materyalist bir izgiye sahip olan ve
merkezinde disiplinin ana-akm konumunda bulunan neo-neo sentezin yer
ald pozitivist teoriler oluturmaktadr.

91

92

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

2. KONSTRKTVZMN ULUSLARARASI LKLER TEORLER ARASINDAK YER


Uluslararas likiler disiplininde teorinin geliimi ve tasnifine ynelik
deerlendirmelerin ardndan, imdi konstrktivist yaklamlarn bu sre
ierisindeki yeri ksaca ele alnacaktr. Uluslararas likiler yazn
incelendiinde, konstrktivizmin ortaya knn genellikle yukarda bahsi
geen nc tartma ile ilikilendirildii grlr. Yine genel bir eilim
olarak, konstrktivizm sz konusu tartmann taraflar konumunda bulunan
teorilerin arasnda bir yerde konumlandrlmaktadr. Zaten kimi konstrktivist
yazarlarn da bu iki grup arasnda bir kpr kurma ve bu anlamda boluu
doldurma iddiasnda olduu grlr. 1990l yllarla birlikte, pozitivist teoriler
ile post-pozitivist teoriler arasnda ortak bir zeminin bulunmasna ynelik eitli
abalar sz konusu olmutur. Rasyonel tercih (rational choice)7 yanls ar
rasyonalistler ile ar uluslararas ilikiler kart dekonstrktivistler arasnda
yaanan kutuplamaya karn, bu dnemde yeni-kurumsalclar ve
konstrktivistler gibi rasyonalist ve reflektivist grlerin yaknlatrlmasn
amalayan eitli teoriler ortaya kmtr (Waever, 1996: 168).
Buradan hareketle, konstrktivizmin nc tartma iindeki bir
nc yol olduu sylenebilir. Farkl trleri olmasna karn, benimsemi
olduu pozitivist epistemoloji ve post-pozitivist ontoloji nedeniyle8
konstrktivizm pozitivist teoriler ile post-pozitivist teoriler arasnda yer alan
nc bir yol gibidir (Friedrichs, 2004: 105). Konstrktivizm bir yandan
pozitivistlerin yapt gibi doa ile toplumun birliini kabul ederken, dier
yandan toplumun kendine zg ontolojik bir karakteri olduunu savunmaktadr.
Doay kesin bir biimde sosyal olarak gren konstrktivizm, alternatif bir
ontoloji olarak da deerlendirilebilir. Konstrktivizm genel olarak sosyal
ilikiler, zelde ise uluslararas ilikiler iin gl ve sistematik bir dnme
biimidir (Kubalkova vd., 1998: xii, 20-21). Ancak hemen belirtelim ki,
konstrktivizmin nc yol olarak grlmesi dncesi ve dolaysyla
7 Rasyonel tercih teorisi, insan davranlarna dair iki temel varsayma sahiptir:
insanlar, bencil karlara sahip fayda maksimizasyonculardr; insanlar, tercihleri
arasndan rasyonel seimler yaparlar (Guzzini, 2000:163).
8 Konstrktivizmin bu iki kutup arasnda konumlandrlmas abas, zellikle de
pozitivist bir epistemolojiye karn post-pozitivist bir ontolojinin kabul iddiasna
dayal olarak bunun yaplmas, olduka problemlidir. Zira pozitivist bir epistemoloji
demek, post-pozitivist bir ontolojiyi reddetme sonucu douracaktr; tersi iin de ayn
durum geerlidir. Bu sorunun nasl alaca ise neri sahiplerince net bir biimde
cevaplandrlamamaktadr (Friedrichs, 2004: 109).

92

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

93

nc tartma ierisindeki konumu aslnda tartmaldr. Bunun en nemli


nedeni, tek bir konstrktivist yaklamdan bahsetmenin mmkn olmaydr.
Ruggienin de belirttii gibi (1998: 881) kimi konstrktivist grler iyice
reflektivizme kaymken, dier baz konstrktivist grlerse ana-akma
yakndr. Bu balamda, zellikle radikal konstrktivistlerin pozitivizme kkl
bir biimde itiraz ettikleri ve materyalist ontoloji ile rasyonalist epistemolojiyi
reddettikleri grlr (Friedrichs, 2004: 111). Dolaysyla bizatihi baz
konstrktivistler bylesi bir orta-yol olma pozisyonuna itiraz etmektedirler.
Konstrktivizmin pozitivizm ile post-pozitivizm arasndaki boluu doldurma
iddias asndan da snrl bir kapasiteye sahip olduu sylenebilir. Yani
konstrktivizmin sz konusu iddiay gerekletirip gerekletiremeyecei,
eitli nedenlerden tr mulktr (bkz. Wiener, 2003).
Bununla birlikte, eklen de olsa yaplacak bir ayrmda konstrktivizmin
kabaca pozitivist teoriler ile post-pozitivist teoriler arasnda konumlandrmas
ok da yanl bir tutum deildir. Metateorik adan konstrktivizmin yeri,
Keohanenin terminolojisiyle konuacak olursak, bir kesini rasyonalizmin
dier kesini ise reflektivizmin oluturduu bir genin taban izgisidir
(Wiener, 2003:256). Zaten Adler de ontolojik ve epistemolojik alardan bu iki
gre eit mesafede durulmas artyla, konstrktivizmin pozitivizm ile post
pozitivizm arasnda bir yerde konumlandrlmas gerektiini sylemektedir
(Friedrichs, 2004: 108). Adlerin yaklamna gre, rasyonalizmden de
reflektivizmden de farkl olan konstrktivizm aslnda bu iki grup arasnda yer
alr. Adlere gre konstrktivistler uluslararas siyasann sosyal olarak
oluturulduunu dnmektedirler. Bu adan bilisel yaplar, maddi dnyay
anlaml klan eyler olarak grlr. Bununla birlikte, konstrktivistler maddi
dnyann insan faaliyetlerini ekillendirdii varsaymn da tamamyla
reddetmemektedirler. Fakat rasyonalizmden farkl olarak, maddi gler burada
nedensel olarak merkezi konumda deildir (Adler, 1997: 324).
Konstrktivizmi post hareketin meydan okumasna verilmi inac
(constructive) bir yant olarak grmek de mmkndr. nk sosyal ilikileri
anlaml klmaya alan konstrktivizm, post-modern dnrlerin radikal
yaklamlarn ve arlklarn reddetmektedir (Kubalkova vd., 1998: 20).
Dolaysyla konstrktivizm, Guzzininin de belirttii gibi (2000: 148),
rasyonalizmden de pr idealizmden de farkldr. Buradan hareketle
konstrktivizmin Uluslararas likiler teorileri arasndaki yerinin farkl
biimlerde de izah edilebileceini dnmekteyiz. Smithin disiplinin teorik
yaklamlarn kategorize etmek asndan en temel meta-teorik ayrm olarak
grd oluturucu-aklayc (constitutive-explanatory) teori ayrm bu
balamda nemlidir. Bu, aslnda sosyal dnyann nasl bir ey olduu sorusuyla
alakal bir ayrm olup, bilim felsefesi ve epistemolojinin de asl konusunu

93

94

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

oluturmaktadr. Burada aklayc teorilerin dnyay bizim dmzda bir ey


olarak deerlendirdii, buna karn oluturucu teorilerin onun bizim
yarattmz bir ey olduunu syledii grlr (Smith, 1997: 2627; 1999:
167). Kanaatimizce konstrktivizm, bu ayrmn oluturucu teoriler ksmnda yer
almaktadr. Zaten Smith de konstrktivizmin en nemli temsilcileri arasnda yer
alan Wendt, Ruggie ve Onuf gibi yazarlar bu kategoride gstermektedir (1997:
27).
Konstrktivizmin uluslararas ilikiler teorileri arasndaki yerini tespit
etmemiz asndan bavurabileceimiz bir baka ayrm ise epistemolojiyle ilgili
olan ve bu nedenle aslnda pozitivist teoriler ile post-pozitivist teoriler ayrmna
denk den temelci ve anti-temelci (foundationalist - anti-foundationalist) teori
ayrmdr 9. Temelci teoriler kart gereklik iddialarnn doru ya da yanl
eklinde yarglanabilecei ortak zeminlerin var olduunu iddia ederken; antitemelci teoriler, atan gereklik iddialarnn deerlendirilebilecei tarafsz
zeminlerin olabilirlii mmkn grmemektedir. Post-modernistler, baz
feminist teoriler ve ou normatif teori anti-temelci eilimdeyken; neo-neo
sentez, tarihsel sosyoloji ve Frankfurt ekol anlamndaki eletirel teori temelci
eilimdedir. Sosyal konstrktivizm ise ilgin bir ekilde bunlarn tam ortasnda
yer almaktadr (Smith, 1999: 168). Konstrktivizmin Uluslararas likiler
teorileri ierisindeki yerini gstermeyi amalayan bu deerlendirmelerin
ardndan, ilgili teorinin uluslararas ilikiler kavrayna genel hatlar ile
deinilecektir.

3. SOSYAL BR DZEN OLARAK ULUSLARARASI


LKLER
Uluslararas ilikilerde konstrktivist yaklamlarn 1990l yllarda
ortaya kt daha nce de belirtilmiti. Ancak, konstrktivizmin kendisi
aslnda bir uluslararas ilikiler teorisi deildir (Ruggie, 1998: 880, Wendt,
1999: 193). Hatta her trden sosyal ilikiyi almann bir yolu olarak da
9 Smith temelci teoriler ile anti-temelci teoriler arasndaki ayrm, farkl bir
terminolojiyle oluturucu teoriler arasndaki farkllklara iaret etmek amacyla da
kullanmaktadr. Bunun iin eletirel yorumsamaclk ve radikal yorumsamaclk
kavramlarn kullanan yazara gre bunlardan ilki, ayni eletirel yorumsamaclk,
asgari dzeyde temelcidir; rakip gereklik iddialarnn yarglanabilecei zeminlerin
olduunu dnr. Radikal yorumsamaclk ise pozitivizmin reddi konusunda eletirel
yorumsamaclkla hemfikirdir; ancak onun minimal temelciliini reddeder. Bu
balamda, kart iddialar arasnda tarafsz bir arabulucu olarak hizmet verecek
herhangi bir bireysel teori dnda temel yoktur (Bkz.: Smith, 1997: 27-29).

94

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

95

grebileceimiz konstrktivizmin klasik anlamda bir teori olmad bile iddia


edilebilir. Zira dier teoriler gibi insanlarn ne yaptna, toplumlarn neden
farkl olduuna ya da dnyann neden deitiine dair genel aklamalar
getirmemektedir. Bunun yerine konstrktivizm, birbirleriyle balantszm gibi
grnen meseleleri kuramsallatrmay mmkn klan bir ereve sunmaktadr
(Onuf, 1998: 58; Kubalkova vd., 1998: xii). eitli itirazlar ile karlam
olmasna ramen, bu kavramlar ve nermeler sisteminin ilk uyguland
alanlardan biri de Uluslararas likiler olmutur. Tm sosyal sorgu alanlarna
uygulanabilir bir yaklam olarak konstrktivizmin, uluslararas ilikiler iin
allmadk ve karmak bir dnme ekli nerdii grlmektedir
(Kubalkova vd., 1998: 4). Bu yolla, sosyal gereklerin teorik ve ampirik
alardan deerlendirilmesi ve bunlarn dnya siyasasndaki rollerinin
tartlmas mmkn klnmaktadr. Bu yaklamn en belirgin zellii,
sosyallie yapm olduu gl vurgudur. Konstrktivist yaklamlarn ortak
varsaym, sosyal olan yeterince sosyallememi olan bir disipline
kazandrmaktr (Wiener, 2003: 257, 259). Bu adan konstrktivist
yaklamlarn uluslararas ilikileri aslnda bir eit sosyal ilikiler yuma
olarak grd sylenebilir. nk konstrktivist dnceye gre insan,
evresi ve doa ile iliki ve etkileim halinde olan sosyal bir varlktr. Bu sre,
sosyal bir yap ierisinde ve bir takm kurallara bal olarak, amiller ve
kurumlar araclyla gerekleir.
Konstrktivizm insanlarn toplumu, toplumun da insanlar yaptn
varsayan bir yaklama sahiptir. Elbette bu, sreklilik arzeden iki ynl bir
sretir (Onuf, 1998: 59). Bu iki unsuru, yani insanlar ve toplumu birbirine
balayan ey ise kurallardr. Hukuksal kurallarn da iinde yer ald bu sosyal
kurallar, ilgili srecin srekli ve karlkl bir biimde gereklemesini
salamaktadr10. Bu balamda kurallar, bir insana neyi yapp neyi yapmamas
gerektiini syleyen genel ifadeler olarak da deerlendirilebilir. Kurallar ayrca
hem kurumlarn oluumunda belirleyici bir etkiye sahiptir, hem de kurumlar ile
amilleri birbirlerine balayan bir fonksiyon icra ederler (Gould, 1998: 83).
10 Onufa gre farkl kural tiplerinden bahsetmek mmkndr. Bu balamda kurallar
fonksiyonlarna bal olarak eitici (instruction), ynlendirici (directive) ve vaat
edici (commitment) kurallar olarak snflandrabiliriz (Onuf, 1998: 67, 7476).
Kural trlerine ilikin baka ayrmlardan da bahsedilebilir. rnein kimi
felsefecilerce benimsenen ve konstrktivistlerin bir blmnn de benimsedii bir
ayrma gre kurallar, en genel manada oluturucu (constitutive) ve dzenleyici
(regulative) kurallar olarak ikiye ayrlabilirler. Oluturucu kurallar tm sosyal
yaamn kurumsal temeli iken, dzenleyici kurallar nedensel etkilere sahiptirler ve
dzenin, denetimin aralardr (Ruggie, 1998: 871).

95

96

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

Dolaysyla sosyal yapnn ileyiinde kurallar kadar kurumlarn da nemli bir


rol bulunmaktadr. Kurumlar, aslnda ilgili kural ve uygulamalardan
olumaktadr. Amillerin niyetleri dorultusunda gerekleen faaliyetler ile
kurallarn oluturduu rntler, genel anlamda kurumlar meydana
getirmektedir. Kurumlar, ayn zamanda katlmclarnn karlarn yanstan
sosyal dzenlemeler olarak da deerlendirilebilir.
Sosyal yaamn aktif katlmclar olan amiller, toplum iinde insanlarn
ihtiya ve isteklerini yanstan eitli amalara ulamak iin faaliyet gsterirler.
Goulda gre (1998: 81) amiller, faaliyetleri ile maddi dnyay etkileyen birey
ya da bireylerdir. Amillik messesi statlerden, grevlerden ve rollerden
meydana gelmektedir. Kurumsal balamna gre her amil bir stat, bir grev ve
bir role sahip olmaldr ki, ou durumda amiller bunlarn her ne birden
sahiptirler. Amillerin kimler olacan belirleyen ise genellikle kurallardr.
Amillik messesi, ilgili toplum leinde ve kurallar araclyla gerekleen
bir eydir. Dolaysyla hi kimse tm durumlar iin bir amil olamaz (Onuf,
1998: 72). Ksacas insanlar ancak kurallarn belirledii durumlarda ve
mensubu olduklar toplumun kapsam leinde amil olabilmektedirler.
Amillerin genellikle dier insanlarn namna hareket eden insanlar
olduu dnlr. Oysa amillik sosyal bir durumdur ve bu nedenle, dierleri
adna hareket edebilmeleri iin amillerin mutlaka birey olmalar gerekmez.
Herhangi bir lkenin hkmeti de insanlardan meydana gelir ve sosyal bir
oluumdur. Bu insanlar ilgili kurallara gre, birlikte ve eitli kombinasyonlar
halinde ok daha byk insan topluluklar olan lkeleri adna hareket ederler.
ok sayda insan bir amil olarak faaliyet gsterdiinde, kendileri iin faaliyet
gsterecek amilleri bulunduunda, kimlik iin kayda deer ltlere sahip
olduklarnda ve ok geni snrlamalar dhilinde hareket etme serbestleri
bulunduunda bir lke olutururlar. lkeler ise sosyal konstrktivizm asndan
insanlarn yaptklar ile meydana getirdikleri sosyal oluumlar ya da
toplumlardr. lkelerin kendi ilerine kapal dnyalar olarak grlmesi ise
insanlarn onlardan bu ekilde bahsetmeleri ve yle olmalarn
istemelerindendir. Amillerin birka yzyldr lkelerden, birbirlerinden ve
herhangi bir dier sosyal oluumdan bamszlarm gibi bahsetmeleri karlar
nedeniyledir Egemenliin mutlak bir bamszlkm gibi tanmlanmas ve
lkelerin egemen devletler olarak betimlenmesi de bundandr (Onuf, 1998: 59,
65). Oysa lkelerin kendi iine kapal olmas greceli bir durumdur. nk
lkeler aras ilikiler, yani uluslararas ilikiler de benzer bir biimde kendi
iine kapal bir dnya oluturmaktadr. Tm yer kreyi kapsayan bu kendine
zg dnya da yine bizim yaptmz bir ey olmaktan teye gitmemektedir.
Bu yaklam, tpk lkeler gibi devletleri de sosyal olarak oluturulmu
toplumlar olarak grmektedir. Burada toplum, iinde birbirleriyle ilikili birok

96

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

97

farkl kurumu barndran karmak bir kurum olarak grlmektedir. Bu adan


devletler de net snrlar olan ve dier devletlerle ilikilerini yrtebilecekleri
olduka gelimi kurumlara sahip olan kurumlar, yani toplumlardr. Devletlerin
iinde kendi iine kapal olarak faaliyet gsterdikleri karmak kurumun kendisi
de bir toplumdur. Bu uluslararas toplum iinde devletler, birincil amiller
olarak faaliyet gstermektedirler (Onuf, 1998: 7374).
Konstrktivizmin sosyal mant asndan kurallar ve amiller arasnda
ontolojik bir iliki sz konusudur. Onuf bu durumu kurallarn amilleri, amillerin
de kurallar yaptn syleyerek ifade etmektedir. Kurallar insanlara dnya
zerinde faaliyet frsat vererek, onlar arasndan amilleri ortaya karmaktadr.
Sz konusu faaliyetleri vastasyla amiller de birer insan olarak maddi dnyay
kendileri iin sosyal bir gereklik haline getirirler. Bu balamda kurallar,
dnyann maddi yanlarn amillerin kullanmna ak hale getiren dzenlemeler
olarak grmek de mmkndr. Kurallar, ayn zamanda herhangi bir amile
dierlerinin faaliyetlerini snrlama imkn vermektedir. nk kurallarn
amillerin faaliyet serbestlerini snrlayc bir ilevleri de vardr (Onuf, 1998:
6465). Bununla birlikte, aslnda kurallar da ilerlikleri asndan amillere
ihtiya duymaktadr. Kurallar makro dzeyde devletleri, mikro dzeyde ise
bireyleri amil haline getirerek ilerliklerini srdrmektedirler. (Gould, 1998:
83).
Grld zere kurallar ile amiller arasnda pratik bir iliki de sz
konusudur. nk kurallar ve onlarla ilgili faaliyetler, amillerin karlarna gre
biimlenmektedir. Kurallara uyup uymamak ise amillerin tercihidir. Amillerin
temel tercihi, genelde kurallara uyma ynndedir. nk kurallara uymann i
grme maliyetlerini azaltma gibi baz nemli getirileri vardr. Bununla birlikte
amiller herhangi bir kurala uymamay da tercih edebilirler. Bylesi bir tercih,
genel olarak dier amillerin kazanlarnda kayba yol aacaktr. Dolaysyla
ilgili kural ihlalinden olumsuz etkilenen amiller ya bu ihlali kabul edeceklerdir
ya da ihlalcinin kazancnda kayba yol aabilecek bir baka kurala
yneleceklerdir. Bu yzden, bir kural uygulamaktan kazanc olmayan
amillerin, ilgili kural aka ihlal etmek yerine ncelikle onu deitirmeye
alt grlr. Bylece, ilgili kuraln varlndan kaynaklanan kazan
dalmn kendi lehlerine deitirmi olurlar. Ancak bu trden bir giriim de
yine bu deiiklikten zarar grebilecek olan dier amillerin ilgili kural
korumaya almasna yol aabilir. Rasyonel varlklar olarak, uygulanmakta
olan kurallardan en kazanl kan amiller, ayn zamanda bu kurallara uymaya
en niyetli olanlardr. Kurallarn uygulanmasndan daha az kar olan amiller de
kurallara uymaya devam edebilirler. nk her halkarda bu, ilgili kurallarn
uygulanmamas durumundan daha krl bir durumdur (Onuf, 1998: 745).

97

98

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

Amiller, kurallar ve kurumlar bir sosyal yap ierisinde var olurlar.


Konstrktivizm asndan yap, en yaln ekliyle ifade etmek gerekirse, aslnda
kurumlarn ve amillerin iinde faaliyet gsterdikleri eydir. Konstrktivizme
gre yapnn temelinde yatan ey dardan da tanmlanabilen bir kurallar,
kurumlar ve tercihler rntsnn varldr. Ancak hemen belirtelim ki, yap
kavramnn anlam konusunda disiplin ierisinde henz bir uzlaya varlabilmi
deildir. Yapnn gerekte mi, yoksa sadece kafalarda m var olduuna dair
tartmalar, kavrama ilikin ontolojik bir karkla yol amaktadr. rnein
Gould, yapy sadece akllarda olan bir ey olarak nitelendirmektedir. Bu bak
asndan yaplar var olurlar, nk amiller yap olarak deerlendirdikleri bir
takm rntler grrler (Gould: 1998, 83). Dolaysyla yaplar, amiller onlarn
var olduklarn dndkleri iin vardrlar. Ksacas yap, aslnda gzlemcinin
grd eydir. Wendt ise sosyal yaplar, bireylerin dsal gerekler olarak
karladklar sosyal olgular olarak ifade etmektedir. (Wendt, 1995: 75). Yap
kavramnn bizatihi kendisine kar olan baz konstrktivist yazarlar da
bulunmaktadr. rnein, Onufa gre konstrktivistler bu kavram
szlklerinden karmaldrlar. Bununla birlikte Onufun ilgili kavram kendi
analizlerinden tamamen dlayabildii de sylenemez. Yazarn yap kavram
yerine yine ayn eye iaret ettiini dndmz sosyal dzenlemeler
kavramn nedii grlmektedir (Onuf, 1998: 6263).
Yap, iinde faaliyette bulunan amilleri etkilemektedir. Dolaysyla
faaliyetler amil-yap ilikisinin konstrktivist zmlemesinde temel noktay
tekil etmektedirler (Wendt, 1992: 413). Burada belirtilmesi gereken nemli bir
dier husus ise yap ve amil kavramlarn birbirinden ayrmann sadece analiz
amacyla mmkn olduudur. Aslnda bunlar, birbirlerini gerek klan ve
reten eylerdir; biri olmadan dierini kavramamz mmkn deildir. Bu ayrm,
sadece analiz amacyla yaplmas mmkn bir eydir. McSweenynin de
syledii gibi (1999: 139), amil ve yap ontolojik olarak ayn madalyonun iki
farkl yz gibidirler; birinin dieri zerinde a priori bir stnl yoktur.
Bunlarn objektivist grlerde olduu gibi farkl kavramlar olarak
kuramsallatrlmas hataldr. Bu iki kavramn birbirleriyle ilikileri ise tm
sosyal teoriler gibi konstrktivizm asndan da bir problemdir. Btn sosyal
bilimler teorileri amil-yap sorununa ilikin olarak zmni de olsa bir zm
nerisine sahiptir. Bu sorun, aslnda birok sosyal bilim aratrmasnn
temelinde yatan sosyal yaama dair iki geree dayanr. Buna gre, insanolu
ve onun tarafndan oluturulan rgtler aslnda amalar olan aktrlerdir.
Toplum ise amalar olan bu aktrlerin karlkl etkileimleriyle oluan sosyal
ilikilerden meydana gelir. Bu iki gerei birlikte ele alrsak, amillerin ve
sosyal yaplarn teorik olarak birbirlerine baml olduklar veya ancak karlkl

98

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

99

olarak dnldklerinde anlalabilir bir hal aldklar sonucuna ulalr


(Wendt, 1987: 337338).
Konstrktivizmin sz konusu amil-yap tartmas (agent-structure
debate)na ilikin yaklam, disiplin yaznnda farkl kuram ve dnrlerden
bahsedilse bile (rnekler iin bkz. Guzzini, 2000) byk oranda Giddensin
yaplanma (structuration) kuramndan11 etkilenmitir. Giddens amilleri ve
yaplar karlkl olarak oluturulan ya da belirlenen varlklar olarak
kuramsallatrmakta ve bu soruna dair ilikisel bir zm nerisi getirmektedir
(Wendt, 1987:350). Bu kuramda yaplar, hem mmkn klan (enable) hem de
snrlayan (constrain) eyler olarak ele alnmaktadr (Yalva, 2005: 47). Bu
bak asnn Nicholas Onuf tarafndan gelitirilerek, uluslararas ilikilere
uyarland grlr. Ancak Onuf, Giddensden farkl olarak, amil-yap
ilikisinde kurallarn rolne de deinmektedir. Amil ile yap arasndaki
mekanizmann nasl ilediine dair Giddensdaki eksiklik, bir anlamda Onuf
tarafndan kurallara yaplan vurgu ile giderilmektedir. Onuf, bu mekanizmann
ilemesinin kurallar araclyla mmkn olduunu sylemektedir. Buna gre
kurallar, amilleri ve yaplar ortak bir ina srecinde birbirine balamaktadr
(Gould, 1998: 801). Grld zere, her iki yaklamda da amiller ve yaplar,
aslnda aktif ve srekli bir biimde birbirlerini karlkl olarak ina eden ve
deitiren unsurlar olarak deerlendirilmektedir.

4. KONSTRKTVZMN ULUSLARARASI LKLERE BAKII


Konstrktivizmin uluslararas ilikilere bakn daha iyi anlayabilmek
iin, ncelikle ilgili yaklamn bu alana ilikin ontolojik varsaymlarna
bakmak gerektiini dnmekteyiz. Bu balamda sylenebilecek ilk ey,
11 Sosyal teorinin temel tartma konularndan biri olan amil-yapl ilikisine dair
yaklamlardan biri olan Giddensn yaplanma kuramnn temelinde, yaplarn
ikilii (duality) varsaym yatmaktadr. Bu kuram, yapy amile dolaysyla onun
eylemlerine nceleyen yapsalclk ve fonksiyonalizmden de amili ve onu
eylemlerini yapya nceleyen yorumsamac sosyolojinin hermeneutik geleneinden
de farkldr. Burada yaplarn ve amillerin oluumu birbirlerinden ayr olarak
dnlmez. Bunlar, sosyal bir sre ierisinde birbirlerini karlkl olarak ina
eden unsurlardr. Karlkl etkileim halinde gelien bu srete amiller hem yapy
etkilemekte hem de ondan etkilenmektedirler. Amiller tarafndan harekete geirilen
kurallardan ve kaynaklardan meydana geldii ve aslnda zihinlerde varolan bir ey
olduu dnlen yap, amil davranlar iin snrlayan ve mmkn klan etkiler
yaratmaktadr (Detayl bilgi iin bkz: Giddens, 1984).

99

100 l Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

konstrktivizmin ontolojik adan sosyal gerekliin inasna dair bir teoridir


(Guzzini, 2000: 160). Konstrktivist yaklamlarnn belki de en ayrt edici
yan, baz olgular daha iyi anlamay mmkn klan derin ve kapsaml ontoloji
nerileridir. Bu yolla konstrktivizm uluslararas yaamn dier boyutlar
zerine de k tutulmasna olanak vermektedir. Bylelikle uluslararas
ilikilerin sosyal doas asndan olduka nemli olan, ama disiplinin hkim
teorilerince byk oranda gz ard edilen kimlik, kltr, sylem gibi birok
etkenin uluslararas ilikiler analizlerine dhil edilmesi olanakl klnmaktadr.
Buradan hareketle konstrktivizmin, en yaln ekliyle ifade edecek olursak,
insan bilinci ve onun uluslararas hayattaki rol ile ilgili olduunu sylememiz
mmkndr (Ruggie, 1998: 878, 883).
Klasik Uluslararas likiler yaklamlardaki g ve kar vurgusunu
tamamen dlamamakla birlikte, konstrktivizm temelde fikir ve kimliklerin
nasl oluturulduu, nasl bir evrim geirdikleri ve devlet davranlarn
anlamada bunlarn ne tip etkileri olduu gibi konular zerinde
younlamaktadr (Walt, 1998: 25). Yani konstrktivizm, realizm ve liberalizm
gibi g ve ticaret trnden maddi eler zerinde younlamak yerine,
fikirlerin dnya siyasasndaki etkileri ve oynadklar rol zerinde durmaktadr
(Ruggie, 1998: 867). Ancak hemen belirtmek gerekir ki, konstrktivist
yaklamlarn maddi eler zerine younlamamas onlar yadsd anlamna
gelmez. rnein, devletler sisteminin hem fikirsel hem de maddi unsurlar
birlikte ierdii dnlmektedir. Bununla birlikte konstrktivistlerin genel
anlamda kltrel yaplarn, maddi yaplar zerindeki nceliini kabul ettii
sylenebilir (Wendt, 1996: 49). nsanlar tarafndan oluturulan yaplarn maddi
olmaktan ziyade kltrel olduuna inanlmaktadr. Ayrca rasyonalizme kart
bir ekilde, bu yaplarn yalnzca davranlar dzenlemedii, ayn zamanda
kimlikleri ve karlar oluturduu da varsaylmaktadr. Kimliin anlam ve
karn kapsam ise byk oranda insanlar arasndaki paylalan bilgilere
baldr. Burada kltr, g ve kar kavramlar iin bir olaslk kouludur.
Bundan dolay uluslararas ilikilerde analizler kltr ile balamal ve sonra g
ve karlara ynelmelidir (Wendt, 1999: 193).
Konstrktivizmin uluslararas yaamn ontolojisinin maddi olmaktan
ziyade sosyal olduu ynndeki bu yaklam, uluslararas ilikileri kendisinin
ncl durumundaki neo-neo sentezden farkl bir biimde kuramsallatrmasna yol amaktadr (Wendt, 1999: 372) Uluslararas politikann temel bir
takm kavramlar da ana-akmdan farkl bir ekilde yorumlanmaktadr. rnein
konstrktivizmin devlet kavramna bak, realizm ve liberalizm gibi rasyonalist
kuramlardan farkldr. Burada devlet, rasyonalist kuramlardan farkl olarak bir
veri olarak ele alnmaz ve devletlerin tek gayesinin hayatta kalmak olduu
dnlmez. Benzer bir biimde, devletlerin kar ve kimliklerinin belirli

100

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

101

tarihsel srelerce ekillendirildii kabul edilmektedir (Walt, 1998: 24).


Konstrktivist yaklamlarn uluslararas yap ve anari gibi kavramlara
ykledikleri anlamlar da ana-akmdan farkldr. rnein uluslararas yapnn
maddi yeterlilikten deil, sosyal ilikilerden olutuunu iddia edilmektedir
(Wendt, 1995: 73). te yandan yap, ana-akmn ngrdnn aksine, kendi
iinde faaliyette bulunan birimlere dsal, onlardan bamsz bir g olarak da
grlmemektedir. Bu balamda uluslararas sistemin yerel toplumdan ve genel
olarak sosyal dzenden ayr, kendi mant olan sui generis bir ey olarak
dnlmemesi gerekmektedir (McSweeny, 1999: 117,149).
Sosyal olarak oluan yaplarn deiimi ise beklentiler sistemindeki
deiikliklerle alakal bir durumdur. Yani yapda deiimi mmkn klacak ey,
bu dorultudaki beklentilerdir. Dolaysyla konstrktivist mantkta yap, yine
hkim teorilerin aksine sabit ve deimez bir ey olarak da grlmemektedir;
deiim, arta bal olarak mmkndr. Bu haliyle yap, bir anlamda, aktrler
arasnda paylalan anlaylar, beklentiler veya bilgi olarak da tanmlanabilir.
Yaplar, aktrlerin ve onlarn birbirleriyle olan ilikilerinin doasn ibirliki
veya atmac bir biimde oluturabilirler. Mesela gvenlik ikilemi bir
sosyal yapdr ve gvensizlik ortamnda, devletlerin birbirlerinin niyetleri
konusunda olumsuz varsaymlara sahip olduu durumlarda ve sjeler-aras bir
anlamlandrma ile ortaya kar. Bu durumda devletler, gvenliklerini kendi
kendine yardm ilkesi dorultusunda tanmlar. Gvenlik toplumu ise bunun
tersine, devletlerin birbirlerine gvendii, savaa bavurmadan da sorunlarn
zebileceklerine inandklar bir baka sosyal yap trdr. Ksacas devletlerin
birbirlerine yaptklar, iinde olduklar sosyal yapy etkilemektedir. rnein bir
devlet silahlanmaya balarsa, dierleri tehdit alglar ve onlar da silahlanmaya
balarlar. Bu da gvenlik ikilemine yol aar. Ancak ilgili devlet yeniden
gven verici politikalara ynelirse, bu yap zerinde farkl bir etki dourur. Bu
durumda sistem gvenlik toplumuna doru ynelecektir (Wendt, 1995: 73
80).
Uluslararas yapya ilikin bu farkl kavray, anari kavramna yklenen
anlam asndan da kendisini gstermektedir. Bilindii zere ana-akm
uluslararas yapy anarik olarak nitelendirmektedir. Geri neorealistlerin ve
neoliberallerin anari kavramlarna bak alarnn farkl olduunu da
belirtmek gerekir. ncelikle neorealistler anariyi kendi kendine yardm
ilkesine dayanan bir sitem olarak grmektedirler. Aslnda neoliberaller de
sistemi anarik olarak grmektedirler. Ama onlara gre sre, sistem kendi
kendine yardm ilkesine dayansa bile ibirlii davrann yaratabilir. Neorealistler anarik olan bu sistemde merkezi bir otorite ve gvenliin olmadn
da dnmektedirler (Wendt, 1992:393). Bu teorilerin uluslararas yapnn st
dzey bir kurumsallamaya sahip olmad varsaymn temel ald

101

102 l Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

grlmektedir. Devletler yksek dzeyde kurumsallam yaplardr ve anarik


bir grnme sahip olan dnyada amilleri vastasyla faaliyetlerde
bulunmaktadrlar. Konstrktivist manta gre anari kavram aslnda hibir
devletin ya da devlet grubunun dierleri zerinde egemen olmad baka bir
kural durumuna iaret etmektedir. Yani anari, devletlerin zerinde ve onlara
egemen olacak herhangi bir kurumun bulunmad anlamna gelmektedir. Bu
adan anari, aslnda amillerin ilikilerini yrtme biimlerinden dolay
dorudan sorumlu olmadklar bir kural durumudur. Yoksa arka planda yine
kurallarn olduu aktr. Dolaysyla anari, hi kimseye zg olmayan ve bu
nedenle herkesin iinde birlikte yer ald, koordine edilemeyen ok saydaki
faaliyetin istenmeyen bir sonucu olarak ortaya km bir kural durumudur.
Buna gre, eer anari herhangi bir amilin niyetleri ile alakas olmayan bir
kural durumu ise, uluslararas ilikiler de gerekte anarik deildir. Onufun da
belirttii zere, anari de bir kural durumudur; herhangi bir kuraln
olmamasysa anari deil, kaostur (1998: 63,77).
Konstrktivist yaklama gre anaride savan mmkn olmas, her an
sava olabilecei anlamna gelmez (Wendt, 1995: 77). Yine kendi kendine
yardm ve g politikas gibi olgular da mantksal ve nedensel olarak anariden
kaynaklanmaz. Eer bu yle olsayd, gnmzde kendimizi tamamyla kendi
kendine yardm ilkesince ekillendirilmi bir dnya ierisinde bulurduk. Ama
bu da yapya deil, yine srece bal olurdu. Wendte gre kendi kendine
yardm da g politikas da birer uluslararas kurumdur; anarinin temel
zellikleri deil. Bu haliyle anari, aslnda devletlerin onu yaptklar eydir
(Wendt, 1992: 395). Bu bak asndan anarinin yapsal snrlamalar da her
zaman ve her yerde ayn olmak zorunda deildir. Kendi kendine yardm yerine
ibirliki bir oluum da gelitirilebilir (McSweeny, 1999: 122). Sylendii gibi,
anari belki de bir kendi kendine yardm sistemdir; fakat bir ortak gvenlik
sistemi de olabilir. Ben ve teki konusunda hangi mantn geerli olduu,
burada olduka nem kazanmaktadr. Dostlardan oluan bir anari, dmanlarn
oluturduu anariden elbette farkl olacaktr (Wendt, 1994: 387388).
Devletler dostlarna kendilerini tehdit eden dmanlarndan farkl davranrlar.
Yaygn kullanm ekliyle anari kavram, kimin dost kimin dman olduunu
anlamak asndan yetersizdir. rnein ABDnin askeri kapasitesi, Kba ve
Kanada asndan farkl anlamlara gelmektedir. Oysa klasik teoriler asndan
bunlarn yapsal fonksiyonu ayndr. Ksacas, g dalm her zaman devlet
davranlarn etkileyebilir; ama bu sjeler-aras anlaylara ve beklentilere
dayanr. Konstrktivist gre gre kolektif anlaylar ve sjeler-aras anlamlar,
aktrlere maddi yeterliliklerini ve glerini nasl kullanmalar gerektii
konusunda bir takm iaretler vermektedir (Adler, 1997: 322). Dolaysyla
konstrktivizmin en ayrt edici yanlarndan biri de uluslararas ilikilerin temel

102

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

103

bir takm kavramlarna yklenen anlamlar, sjeler-aras nitelikte gryor


olmasdr.
Konstrktivist yaklamlar disiplinin hkim teorilerden ayran en nemli
noktalardan biri de kimlik12 ve kar kavramlarn ele al biimleridir.
ncelikle belirtmesi gereken husus, konstrktivizmin sosyallie yapt
vurgunun kimlik ve kar ilikisini ele al biimi iin de geerli olduudur.
Bilindii zere neorealizm ve neoliberalizm aktrlerin kimliklerini ve
karlarn dsal olarak verili eylermi gibi ele almaktadr (Ruggie, 1998:
862). Wendt, bu teorilerin amillerin kimlik ve karlarn dsal olarak verili
kabul etmelerinin ve yalnzca amil davranlarnn yaratt sonular zerine
duruyor olmalarnn hatal olduu grndedir. Bu haliyle rasyonalizm, hem
sre hem de kurumlar iin tamamyla davransal bir kuramsallatrma
nermektedir. Buna gre davranlar deiebilir; ama kimlik ve karlar
deimez (Wendt, 1992: 392). Oysa uluslararas politikann sosyal oluumunu
analiz etmek, aktrlerin kimliklerini ve karlarn ve onlarn materyal ilikileri
ekillendiren sosyal yaplar da analiz etmeyi gerektirir (Wendt, 1995: 81).
Buradaki temel varsaym, karlarn kimliklere dayal olduudur13. Yani kimlik,
karn temelini oluturmaktadr. Bu, mantksal olarak ne istediimizin kim
olduumuza bal olduu sonucunu verir. Yani konstrktivizmde kimlikler,
analitik adan karlara gre ncelikli grlmektedir (McSweeny, 1999: 126).
Konstrktivistler, her kimliin bir farklla iaret ettii varsaymyla,
kimliklerin inter-aktif oluumunda tekinin roln de kefetmilerdir
12 Kimlik, 1980li yllardan beri Uluslararas likiler kuramlar asndan olduka
tartlan bir kavramdr. Bununla birlikte, epistemik dzeyde bakldnda, kimliin
aslnda uluslararas ilikilere ait bilgi retim srecinin her zaman gizli ama merkezi
sorunlarndan biri olduu grlr. Keymann deyimiyle kimlik, uluslararas
ilikilerin dnyay anlamaya ynelik kulland yntemin ve aklama tarznn
kltrel temelini oluturan merkezi bir olgusudur. Ontolojik dzeyde de kimliin
Uluslararas likiler kuram asndan zellikle Bat-d ve farkl kltrlerin ve
toplumlarn zmlenmesine ilikin olarak ilevsel bir kavram olduu grlr. Bu
balamda, Uluslararas likiler kuramnn Bat-d kltr ve toplumlara
yaklamnda kulland yeni dnya dzeni, oryantalizm, oksidentalizam, nc
dnyaclk, azgelimilik ve yoksulluk gibi kavramlar hem ierdikleri
Avrupamerkezcilik ve hem de farkl olan dlayan, tekiletiren ve eyletiren
kltrel nitelii nedeniyle olduka anlamldr (Keyman, 2005: 21820).
13 Kimliklerin yan sra devletlerin karlarna etki eden uluslararas ve yerel nitelikli
baka normatif faktrlerin varlndan da sz edilebilir. Yerel balamda stratejik
kltr ve askeri doktrinler bu bakmdan olduka nemlidir. Bunlar, salt fonksiyonel
olarak belirlenmi dsal veya isel faktrleri deil, daha geni bir ekilde, kltrel
ve siyasal faktrleri de iermektedir (Ruggie, 1998: 864).

103

104 l Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

(Ruggie, 1998: 873). Doalar gerei karlkl etkileim yoluyla oluan ve


oul olan kimlikler, ayn zamanda, aktrler arasndaki farkllklara da iaret
etmektedir. Yani kimliklendirme ben ve teki arasndaki ilikinin bir rndr.
Bu, olumlu olabilecei gibi olumsuz da olabilir. Olumlu kimliklendirmenin
olmad durumlarda, tekine sayg gstermeksizin karlarn tanmland
grlr. Bu durumda teki, benin tatmini iin maniple edilebilecek bir obje
halini alr. Olumlu kimliklendirmede ise dierinin refah da gz nnde
bulundurulur. Dolaysyla teki, benin bilisel bir devam olarak grlr
(Wendt, 1994: 386). Wendte gre anari, gvenlie yat vurgu nedeniyle
kimlik tanmlamas zerinde olumsuz etki yapmaktadr. Bu olumsuz
kimliklendirme realist g politikas sistemini ina etmektedir. Risk faktrlerine
bakan aktrler, kapasiteyi gz nnde tutarak birbirlerinin niyetlerini tahmin
ederler ve nispi kazan ya da kayp esasna gre davranrlar (Wendt, 1992:
400). Oysa konstrktivist yaklamlar, devletler arasnda ibirliine dayal
olarak bir takm kolektif kimliklerin olumasn mmkn grmektedir. Sz
konusu kolektif kimlik oluumu, aslnda tekine kar olumlu bir
kimliklendirme durumuna iaret etmektedir. Yani burada teki, benin bilisel
bir devam olarak grlmektedir. Devletler kolektif kimlikler edinerek, iinde
biz olarak hareket edebilecekleri kurumlar oluturabilirler.
Konstrktivistlerin egemenlik kavramn ele allar da hkim teorilerden
farkldr. Her eyden nce egemenlik, sjeler-aras bir kavram olarak
grlmektedir. Yani egemenlik, dierleri olmadan herhangi bir anlam ifade
etmez. Dolaysyla egemenliin bizatihi kendisi bir egemen devlet yaratmaz.
Bu yaklamn gerei olarak, egemenlik kavramnn egemen devletlerden
oluan zel bir topluluk oluturduu dnlr. Bu topluluun temeli, dierinin
belli bir alandaki politik otoritesini srdrme hakknn karlkl olarak
tannmas ilkesine dayanr. Bu karlkl kabuller, uzamsal olarak farkllam
bir dnya oluturur. Bu dnya blgesel ve uluslararas olmak zere, deien
faaliyet alanlarndan oluur; bu ekilde organize edilmitir. phesiz bu snrlar
arasndaki ayrm bazen tartmal bir hale gelebilir. Fakat bu durum, alansal
mlkiyet haklarnn karlkl olarak tannmas gereini deitirmez (Wendt,
1992: 4123). Konstrktivist mantk asndan egemenlik de bir kurumdur ve
bu kurum, anari tehlikesini azaltc bir ilev grr (Wendt, 1994: 388).
Devletlerin egemenlik iddialar, ierisinde uluslararas devletler toplumu olarak
etkileimde bulunabilecekleri sosyal bir evre oluturmaktadr. nk mulk
bir kavram olmakla birlikte egemenlik, tarihsel bir balam ierisinde ve sosyal
olarak olumaktadr. Bu sosyal oluumun bir gerei olarak, ilgili kavram verili,
sabitlenmi veya deimez bir ey olarak grmek yanl olacaktr (Biersteker/
Weber, 1996: 2, 11). Devlet egemenliinin sosyal bir biimde oluuyor
olduunu sylemek, bizi devlet ile egemenlik kavramlar arasnda ina edici bir

104

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

105

iliki olduu sonucuna gtrr. Ancak Onufun da iaret ettii gibi, tam
bamszln kullanl bir kurgu, egemenliin ise bir derece sorunu olduunu
aklda tutmak gerekir (Onuf, 1998: 65).
Egemenliin sosyal bir ekilde olutuu ve sjeler-aras bir anlama sahip
olduu ynndeki konstrktivist bak as, gvenlik kavram iin de
geerlidir. Gvenliin bu ekilde yorumlanmas, konstrktivizmin de iinde yer
ald sosyal teorileri klasik pozitivist teorilerden ayran en nemli noktalardan
biridir. Sosyal mantn bir gerei olarak gvenliin savunmaya, tehdit
dengesine ve saldrlara ya da bu trden herhangi bir nesnel ve maddi unsura
indirgenemeyecei dnlr. Gvende olma veya olmama durumu bir ilikinin
nitelii olup, bu ilikinin taraflarnn kimliklerindeki istikrar veya deiimi
yanstr. nemli olan bir dier nokta da gvenliin korunmas gereken
karlarla ilgili bir kavram olduudur (McSweeny, 1999: 101). Aslnda
gvenliin bu eletirel yorumunda Souk Savan sona eriinin getirdii
sonular da etkili olmutur. Bilindii zere, ilgili dnemde gvenliin salt
teknolojik alanna younlalm ve siyasal, sosyal ve kltrel boyutlar gz
ard edilmitir. Ancak Souk Sava sonras dnemde ortaya kan yeni
gvenlik tehditleri bu bak asnn sorgulanmas sonucunu dourmutur. Bu
dnemde gelitirilen eletirel yaklamlarda gvenlik, bireylerle devlet ya da
toplum arasndaki bir iliki biimi olarak alglanmaktadr. Bu bak asndan
gvenlik, sosyal dzenin dayanaklarna ynelik nemli bir kaygnn
bulunmad bir durum olarak deerlendirilmektedir. lgili yaklamlar devlet
gvenlii ile toplum gvenlii arasnda da bir ayrma gitmekte ve devletin
gvenliini
egemenlikle,
toplumun
gvenliini
ise
kimliklerle
ilikilendirmektedir. Gvenlik kltr de daha geni bir perspektifte ele
alnmakta, siyasal ve diplomatik kltr dnda, daha geleneksel ve genel kabul
grm deerleri de ierecek biimde kuramsallatrlmaktadr (Tanrsever,
2005: 118122). Grld zere eletirel yaklam, gvenlik analizlerinde
daha geni bir kapsam ierisinde ve devlet-merkezci yaklamlardan
uzaklaarak hareket etmektedir. Geleneksel ulusal gvenlik sylemini
sorunsallatran eletirel dnce, gvenliin ekonomik ve ekolojik alanlar da
kapsayacak ekilde tanmlanmas durumunda, devletin tek gvenlik salayc
olarak yeterli olamayacan iddia etmektedir (Tickner, 1997: 18).
Burada belirtilmesi gereken bir dier konu da sylemin, konstrktivizmin
uluslararas ilikilere bak asndan ayrcalkl bir konuma sahip olduudur.
ncelikle belirtmek gerekir ki, konstrktivizm asndan sylem her trden
sosyal ilikiyi anlamak iin kilit bir kavramdr. Zira konuma faaliyetleri ve
bunlara verilen yantlar, aslnda insan hayatn anlalabilir klmaktadr. nsanlar
dili, kendi ihtiyalarn hem gstermek hem de gidermek iin kullanmaktadr
(Gould, 1998: 81). Bu nedenle, Onufun da zl bir biimde ifade ettii gibi,

105

106 l Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

konstrktivizm asndan sylemek, yapmaktr. Konstrktivist perspektiften


bakldnda, konumak, tartmasz bir ekilde, dnyay her ne ise o yapmann
en nemli yoludur (Onuf, 1998: 59). Bunun yan sra sylemler,
konstrktivizme
gre
karlar
ve
inanlar
yanstmakta
ve
ekillendirmektedirler. Dolaysyla sylem, politik aktrlerin kendilerini ve
karlarn nasl tanmladklarna ilikin belirleyici bir unsurdur (Walt, 1998:
25). Haliyle kimlik-kar ilikisinin nemli bir unsuru olarak sylemler,
zellikle de bir toplum ierisindeki hkim politik sylemler, uluslararas
ilikiler analizleri asndan olduka byk bir neme sahiptir.

5. ULUSLARARASI LKLERDE KONSTRKTVST YAKLAIM TRLER


Grld zere konstrktivizmin uluslararas ilikiler kavray,
disiplinin ana-akm konumundaki teorilerden baz noktalarda farkllamaktadr.
Ancak hemen belirtelim ki, tek bir konstrktivist Uluslararas likiler
yaklamdan bahsetmek de mmkn deildir. Disiplin yazn dikkatle
incelendiinde, bir takm ortak paydalar bulunan, ancak dnya meselelerini
farkl biimlerde ele alan birok konstrktivist yaklamn olduu grlr.
Konstrktivist yaklamlar arasndaki farkllklar ise byk oranda benimsenen
epistemolojik pozisyonlarndan kaynaklanmaktadr. Ruggie konstrktivist
yaklamlar ana gruba ayrmann mmkn olduunu dnmektedir.
Bunlardan ilki, pragmatizmle epistemolojik benzerlikleri bulunan neo-klasik
konstrktivizmdir. Klasik konstrktivizmin gelimi bir hali olarak
grlebilecek olan bu tr, onun izlerini tar. Sjeler-aras anlamlar aklama
abasndadr ve konuma faaliyetlerine yapt vurgu nedeniyle konuma
faaliyeti teorisi olarak da adlandrlabilir. Kratochwil, Onuf, Adler ve
Katzenstein gibi konstrktivist yazarlar bu kategoride deerlendirmek
mmkndr (Ruggie, 1998: 881).
kinci grubu ise post-modernist konstrktivizm oluturmaktadr.
Entelektel kkleri Nietzsche, Foucault, Derrida gibi isimlere dayanan bu
akmn gnmzdeki en nemli temsilcileri ise Ashley, Campbell, Der Derian
ve RBJ Walker gibi yazarlardr. Burada, konularn dilsel oluumu gl bir
biimde vurgulanmaktadr. Ontolojik ncelikleri oluturan veya analizin ve
gerekliin kurucu birimleri, sylemsel pratikler olarak grlmektedir. Bu
yaklamn en temel iddias, toplumdaki hegemonik sylemin disiplin yoluyla
bir dorular rejimi dayattdr. Dolaysyla, gerekliin kavranmas iin
sorgulanmas gereken ey de budur. nc kategori ise bu iki grup arasnda
yer almaktadr ve aslnda ana-akmn kimi grlerine de yakndr. Wendti de

106

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

107

bu grupta deerlendiren Ruggieye gre, bu yaklamn en ayrt edici yan,


bilimsel realizmin felsefi doktrinine yakn oluudur. Bununla birlikte,
konstrktivizmin bu trnn realizmden farkl olarak gzlemlenebilir olmayan
bir sosyal dnyann varln da kabul ettii grlmektedir. Burada da bamsz
bir biimde oluan sosyal yaamn sjeler-aras yanna sklkla dikkat
ekilmektedir (Ruggie, 1998: 8812).
Konstrktivizm trlerine ilikin benzer bir ayrm, farkl bir terminoloji
kullanarak Checkel de yapmaktadr. Checkele gre de tr konstrktivizmden bahsetmek mmkndr: geleneksel, yorumsamac (interpretative) ve
eletirel/radikal
konstrktivizm.
Geleneksel
olarak
nitelendirilen
konstrktivizm, uluslararas politik olaylarn ekillenmesinde arlkl olarak
normlarn rol zerinde durmaktadr ve kimlik meselesini daha az ele
almaktadr. Bu kategoride yer alan aratrmaclarn ou, epistemolojik adan
byk oranda pozitivisttirler ve farkl teorik perspektifler arasnda bir kpr
kurma iddiasndadrlar. Sz konusu konstrktivizm biimi daha ziyade
Amerikada yaygn olup; kalitatif nitelikli, belli bir sre izleyen vaka
analizlerini metodolojik balang noktas olarak almaktadr. Yorumsamac
konstrktivizm ise eitli sylem-kuramsal (discourse-theoretic) teknikleri
kapsayan yntemler ile devlet/amil kimliinin yeniden inasn amalayan derin
bir indktif aratrma stratejisi kullanr. Konstrktivizmin bu tr Kta
Avrupasnda daha yaygndr. Kritik-eletirel konstrktivizm de yine sylemkuramsal yntemler benimsemekte, ama dil ierisindeki g ve
hkimiyet/egemenlik gibi ze ilikin konulara daha byk bir vurgu
yapmaktadr. Dolaysyla hem yorumsamac hem de eletirel konstrktivizmde
teorik ilham kayna dilsel grlerdir. Bu grupta yer alan yazarlarn Kta
Avrupas sosyal teorisine ve bu balamda Witgenstein, Habermans, Bourdieu
ve Derrida gibi dnrlere ok sk atf yapt grlr. Checkelin de dikkat
ektii gibi, dil bu grupta yer alan grler asndan olduka nemlidir;
sylem, dil araclyla manalarn uyumlatrlmas, konuma faaliyetleri ve
metinsel analizler gibi konulara odaklanlmaktadr. Geleneksel konstrktivistler
ise dili, daha ziyade aralarn temel zelliklerinde deiikliklere yol aan
nedensel bir mekanizma olarak grmektedirler. (Checkel, 2003: 2-3).
Yukarda da belirttiimiz zere, konstrktivist yaklamlar aras
farkllklar genellikle benimsenen epistemolojik pozisyonlardan kaynaklanmaktadr. Oysa konstrktivist yaklamlar ontolojik meselelerle aslnda daha
fazla ilgilenmektedir. Belki de bu nedenle, konstrktivist grlerin tek bir
epistemolojik pozisyonu benimsememesi bu denli dikkat ekmektedir.
Konstrktivist pozisyonlardaki farkllamann, farkl inceleme-aratrma
nesneleri saptam olmalarndan kaynakland da sylenebilir. Aratrma
konusundaki bu farkl ilgileri, kimi zaman ayrt edici bir mesele gibi ele

107

108 l Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

alnmaktadr (Wiener, 2003: 257, 260). Sz konusu farkllamaya ramen,


aslnda tm konstrktivist grler belli bir takm ortak paydalara sahiptir.
Sosyallik olgusuna yaptklar gl vurgu, insan kapasitesinden kaynaklanan
tm dnsel faktrlerle ilgili olmalar ve bunlarn aktrlerin kimlik, kar ve
tercihlerinin oluumunda maddi etmenlerden daha nemli grlyor olmas bu
balamda olduka nemlidir (Checkel, 2003: 23; Ruggie, 1998: 856).
zetlemek gerekirse, konstrktivist grler hem fikirler, normlar ve kurallar
gibi yumuak kurumlarn dnya siyasasndaki etkisi ve roln incelemeye
dair ortak bir aratrma ilgisini paylamaktadr; hem de kimlik, sylem ve dil
gibi sosyo-kltrel faktrlerle ilgilenmektedirler (Wiener, 2003: 260).

SONU
Teorik anlamdaki zengin grnmne karn Uluslararas likiler
disiplini byk oranda pozitivizmin etkisi altndadr. Hem disiplinin klasik
teorileri olarak nitelendirebileceimiz realizm, liberalizm ve marksizm; hem de
1980 sonras dnemde disiplinin ana-akm haline gelen neo-neo sentezin
bileenleri durumunda bulunan neo-realizm ve neo-liberalizm ak bir biimde
pozitivisttir. Bununla birlikte, 1980li yllardan itibaren disiplin ierisindeki
hkim pozitivist teorilerin sorgulanmas biiminde gelien ve uluslararas
ilikileri almak iin post-pozitivizmin daha iyi bir yol olduunu savunan yeni
araylarn sz konusu olduu grlr. Pozitivist teoriler ile post-pozitivist
teoriler arasnda yaanmaya balayan bu tartmaya karn, 1990l yllarla
birlikte konstrktivizmin de iinde yer ald ve amalar bu iki farkl gr
uzlatrmak olan yeni bir takm araylar ortaya kmtr. Gerekte bir
Uluslararas likiler teorisi olmamasna karn, konstrktivizmin ilk
uyguland alanlardan biri de uluslararas ilikiler olmutur.
Disiplin yaznnda konstrktivizm, benimsemi olduu varsaylan
pozitivist epistemoloji ve post-pozitivist ontoloji nedeniyle, genel bir eilim
olarak
pozitivist
teoriler
ile
post-pozitivist
teoriler
arasnda
konumlandrlmaktadr. Bu nedenle ilgili yaklam nc tartma
ierisindeki bir nc yol olarak da grlmektedir. Fakat bu aslnda olduka
tartmal bir durumdur. Bunun en nemli nedeni, disiplin ierisinde tek bir
konstrktivist yaklamn olmaydr. Konstrktivist yaklamlarn bir blm
pozitivizme ve dolaysyla ana-akma daha yaknken, dierleri olduka postpozitivist bir izgi benimsemekte ve reflektivist grlere yaknlamaktadr.
Epistemolojik pozisyonlardaki belirsizlie ramen konstrktivist yaklamlar
Uluslararas likiler teorileri arasndaki nc bir yol olarak grmek ok da
hatal bir tutum olmayacaktr. Zira konstrktivistler ne pozitivist teorilerdeki
gibi maddi yaplar ncelikli gren bir anlaya sahiptirler, ne de ar

108

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

109

uluslararas ilikiler kart dekonstrktivistler gibi bir izgi izlemektedirler.


Bununla birlikte, epistemolojik adan temelci teoriler ile anti temelci teoriler
arasnda yer almasna karn konstrktivizmin, meta-teorik anlamda oluturucu
bir teori olduunu sylemek kanaatimizce ilgili kuramn disiplinin teorik
yaklamlar arasndaki yerini gstermek asndan daha net bir tespit olacaktr.
Benimsedikleri tartmal epistemolojik pozisyonlar konstrktivist
yaklamlarn temel ayrma noktasyken, uluslararas ilikilere ynelik farkl
ontoloji nerileri en nemli ortak paydalardr. nerilen bu karmak fakat derin
ontoloji, uluslararas yaamn disiplinin ana-akmnca gz ard edilen birok
boyutuna k tutuyor olmas bakmndan nemlidir. Konstrktivist
yaklamlarn arlkl olarak normatif olann maddi yaplar zerindeki
nceliini savunduklar, uluslararas siyasann sosyal oluumuna gl bir
biimde vurgu yaptklar ve uluslararas ilikiler analizlerinde kimlik, kltr ve
sylem gibi fikirsel unsurlara yer verdikleri sylenebilir. Bu yaklamlar ayn
zamanda uluslararas yap, anari, gvenlik ve egemenlik gibi disiplinin temel
baz kavramlarnn sosyal bir mantk ierisinde ve sjeler-aras anlamlandrma
yoluyla ele alnmasn mmkn klmaktadr. Sosyal olan, yeterince
sosyallememi olan bir disiplin ierisine sokma abasndaki konstrktivist
yaklamlarn, dnyann aslnda bizim yapm olduumuz bir ey olduunu
iddia ettikleri grlr.

Kaynaka
ADLER, Emanuel (1997), Seizing the Middle Ground: Constructivism in World Politics, European
Journal of International Relations, 3/3: 319-363.
ARI, Tayyar (2004), Uluslararas likiler Teorileri: atma, Hegemonya, birlii, 3. Bask.
(stanbul: ALFA)
BIERSTEKER, Thomas J. / WEBER, Cynthia (1996), The Social Construction of State Sovereignty,
BIERSTEKER, Thomas, J. / WEBER, Cynthia (ed.), State Sovereignty as Social
Construct (Cambridge: Cambridge Uni. Press): 1-21.
CHECKEL, Jeffrey T. (2003). Social Constructivism in Global and European Politics, ARENA
Working Papers, WP 15/03.
DEVETAK, Richard (1996), Critical Theory, BURCHILL, Scot / LINKLATER, Andrew (eds.),
Theories of International Relations (New York: St. Martins Press): 145-177.
FRIEDRICHS, Jrg (2004), European Approaches to International Relations Theory: A House with
Many Mansions (London: Routledge).
GIDDENS, Anthony (1984). The Constitution of Society: Outline of the Theory of Structuration
(Cambridge: Polity Press).
GOULD, Harry D. (1998), What is at Stake in the Agent-Structure Debate?, Vendulka
KUBALKOVA, Vendulka / ONUF, Nicholas / KOWERT, Paul (eds.), International
Relations In A Constructed World (New York: M. E. Sharpe): 79-98.
GUZZUNI, Stefano (2000), A Reconstruction of Constructivism in International Relations,
European Journal of International Relations, 6/2: 147-182.

109

110

Ankara niversitesi SBF Dergisi l 63-3

KAHLER, Miles (1997), Inventing International Relations: International Relations Theory After
1945, DOYLE, W. / IKENBERRY, G. John (eds.), New Thinking in International
Relations Theory (Colorado: Westview Press): 20-53.
KEYMAN, Fuat E. (2005), Kimlik ve Demokrasi, ERALP, Atila (der.), Devlet ve tesi (stanbul:
letiim): 217-250.
KEOHANE, Robert (1988), International Institutions: Two Approaches, International Studies
Quarterly, 32/4: 379-396.
KUBALKOVA, Vendulka / ONUF, Nicholas / KOWERT, Paul (1998), Constructing Constructivism,
KUBALKOVA, Vendulka / ONUF, Nicholas / KOWERT, Paul (eds.), International
Relations In A Constructed World (New York: M. E. Sharpe): 3-21.
LAPID, Yosef (1989), The Third Debate: On the Prospects of International Theory in a PostPositivist Era, International Studies Quarterly, 33/3: 235-254.
McSWEENEY, Bill (1999), Security, Identity and Interests: A Sociology of International Relations
(Cambridge: Cambridge Uni. Press).
NAVON, Emmanuel (2001), The Third Debate Revisted, Review of International Studies, 27:
611-625.
NEUFELD, Mark A. (1995), The Restructuring of International Relations Theory (Cambridge:
Cambridge Uni. Press).
ONUF, Nicholas (1998), Constructivism: A Users Manuel, KUBALKOVA, Vendulka, / ONUF,
Nicholas / KOWERT, Paul (eds.), International Relations In A Constructed World
(New York: M. E. Sharpe): 58-78.
REUS-SMT, Chris (1996), The Constructivist Turn: Critical Theory After The Cold War,
Canberra: Australian National University, Dept. of International Relations Working
Paper, No. 1996/4.
RUGGIE, John Gerard (1988), What Makes The World Hang Together? Neo-Utilitarianism and The
Social Constructivist Challenge, International Organization, 52/4: 855-885.
SMITH, Steve (1996), Positivism and Beyond, SMITH, Steve / BOOTH, Ken / MARYSIA ZALEWSKI,
Marysia (eds.), International Theory: Positivism and Beyond (Cambridge: Cambridge
Uni. Press): 11-44.
SMITH, Steve (1997), The Self-Images of A Discipline: A Genealogy of International Relations
Theory, BOOTH, Ken / SMITH, Stive (eds.), International Relations Today, 3rd. ed.
3. Bask (Cambridge: Polity Press): 1-37.
SMITH, Steve (1999), New Approaches to International Theory, BAYLIS, John / SMITH, Stive
(eds.), The Globalization of World Politics: An Introduction to International
Relations (Oxford: Oxford Uni. Press): 165-190.
TANRISEVER F. Oktay (2005), Gvenlik, ERALP, Atila (der.), Devlet ve tesi (stanbul: letiim):
107-123.
WAEVER, Ole (1996), The Rise and Fall of The Inter-paradigm Debate, SMITH, Steve / BOOTH,
Ken / ZALEWSKI, Marysia (eds.), International Theory: Positivism and Beyond
(Cambridge: Cambridge Uni. Press): 149-185.
WAEVER, Ole (1998), The Sociology of a Not So International Discipline: American and European
Developments in International Relations, International Organization,52/4, Autumn,
1998: 687-727.
WALT, Stephan M. (1998), Uluslararas likiler: Bir Dnya Binbir Kuram, Foreign Policy: Bilginin
Ufuklar (Bahar 1998) (stanbul: Bilgi ni. Yaynlar) (ev.: Baak al): 14-29.
WENDT, Alexander E. (1987), The Agent-Structure Problem in International Relations Theory,
International Organizations,41/3: 335-370.
WENDT, Alexander (1992), Anarchy is What States Make of It: The Social Construction of Power
Politics, International Organizations, 46/2: 391-425.

110

Sezgin Kaya l Uluslararas likilerde Konstrktivist Yaklamlar l

111

WENDT, Alexander (1994), Collective Identity Formation and The International State, American
Political Review, 88/2: 384-396.
WENDT, Alexander (1995), Constructing International Politics, International Security, 20/1: 7181.
WENDT, Alexander (1996), Identity and Structural Change in International Politics, The Return
of Culture and Identity in IR Theory (London: Lynne Rienner Publisher): 47-64.
WENDT, Alexander (1999), Social Theory of International Politics (Cambridge: Cambridge
University Press).
WIENER Antje (2003), Constructivism: The Limits of Bridging Gaps, Journal of International
Relations and Development, 6/3: 252-275.
YALVA, Faruk (2005) Devlet, ERALP, Atila (der.), Devlet ve tesi (stanbul: letiim): 1551.
YURDUSEV, Nuri (2005), Uluslararas likilere Teorik Bakmak, Uluslararas likiler (Cilt 2. Say
6): 157163.

111

You might also like