You are on page 1of 195

Kazimierz Adjukiewicz

FELSEFEYE GRS
Temel K a v r a m l a r ve K u r a m l a r
e v i r e n : Dr. Ahme Cevizci
GNDOAN YAYINLARI

ULRICH PLENZDORF

GENCW.NIN YEN ACILARI


ev. Prof. Dr. Nuran zyer

renimini yanda brakr, evden kaar


ve bir kulbede saklanr. Burada ken
disini zgr hisseder; temizlik yok,
dzen yok, mektuplarn aan annesi
de yok.
Mzik dinler, Hndelsohn Bacholdy
falan deil, gerek mzik! ark syler,
uyur, resim yapar ve kendi kendine
dans eder.
Krete alan yirmi yandaki
Charlie'ye ak olur....

KAZMERZ ADJuKiEWiCZ

FELSEFEYE GIRIS
TEMEL KAVRAMLAR VE KURAMLAR
eviren : Dr. Ahmet Cevizci

G N D O G A N YAYINLARI

Kazimierz Acijukiewicz
FELSEFEYE GR
Temel

Kavramlar

Kuramlar

ve

e v i r e n : Dr. A h m e t C e v i z c i
Gr\eio^an

Yaynlar: 9.06 / 99.163.3


Felsefe

D z e l t i : Ahmet

Dizisi: 0 4 . 6 . 3

Cevizci

& Nket

Hrmeri

Yayma Hazrlayan: Nurten ScakyUz / Nuran


Dizgi, Sayfa Dzeni: Giindoan Elektronik
K a p a k D z e n l e m e : Gndo^an
B a s k , c i l t : A k s i Secla

Matbaaclk

Birinci Bask: Nisan


kinci Bask:
ISBN:

Graf'\k

1969

1994

975-520-004-5

Gndoan

Yaynlar

Bayndr Sokak

6/33

Kzlay / A n k a r a
e mail: gundogan

tr-net.net.tr

e mail: gundoganyay
Tel: O 312

turk.net

4 3 3 97 9 6 (4 hat)

Faks: 4 3 2 3 2

50

Yazma Adresi:
P.K. 271 Y e n i e h i r / A n k a r a

Demir
Dizgi

NDEKLER
nsz

Giri

11

Bilgi Kuram, Metafizik ve Dier Felsef Disiplinler

11

I.

BLM : BLG

KURAMI

1. Bilgi Kuramnn Klasik Problemleri


2. Doruluk Problemi

15
17

Klasik Doruluk Tann ve Ona Yneltilen tti-azlar

16

ltlerle Uyuma Olarak Doruluk

19

Klasik Olmayan Doruluk Tanmlan

21

Klasik Doruluk Anlaymm Uygun Bir Formlasyonu

25

Kukuculuk ve Kukuculuun rtl

27

dealizme Gtren Tanmlar Olarak Klasik Olmayan Doruluk


Tanmlan

30

3. Bilginin Kayna Problemi

31

Problemin Psikolojik ve Epistemolojik Versiyonlan

31

Apriorizm ve Empirizm

34

^Radikal Apriorizm

35

Radikal Empiizm

36

^nunl Empirizm

37

Ilml Apriorizm

38

Ampizmle Apriorizm Arasnda Geen Matematiksel


Savlann Karakterleri Hakkndaki Tartma

39

Saf ve Uygulamal Matematik

40

Ilunl Empirizmin Bir Gr

44

Radikal Empirizmin Bir Gr

45

Uzlamclk

45

Ilunl Apiorizmin Bir Gr: Kant'n retisi

47

Fenomenolojisee Gre A Priori Bilginin z

51

Rasyonalizm ve iTasyonalizm

54

4. Bilginin Slnrlan Problemi./.

59

Aknhn ki Anlam

59

tkin Epistemolojik dealizm

61

Alg ve Nesnesi

63

Transsendental Epistemolojik dealizm

64

Transsendental dealizmin Temsilcisi Olarak Kant

67

Realizm

69

Pozitivizm

70

Neopozitivizm

73

5. Bilgi Kuramnn Dier Felsef Disiplinlerle likisi

II.

77

BLM : METAFZK

6. "Metafizik" Teriminin Kkeni ve Metafiziin Kapsam


inde Yer Alan Problemlerin Blnmesi

81

"Metafizik" Terimi

81

Metafiziksel Problemlerin Blnmesi

82

7. Ontoloji

83

Onts^lojinin Grevleri

83

Ontoloji Tarafndan Analiz Edilen Kavramlaa rnekler

85

Ontolojik Savlar

87

8. Bilgi zerine Dnmenin Sonucu Olan Metafiziksel


karmlar

89

^deal Nesneler Problemi: Tmeller Kavgas

89

-Plton'un dealan

89

-Tmeller

90

-Tmeller Kavgasnn ada Biimi

91

Metafiziksel dealizm Problemi

92

(a) znel dealizm

92

- Epistolomojik idealizmin Sonulan


- znel idealizm Tezi

92

93

' - znel idealizmin Bak Asndan Gereklik ve Gerekliin


Grn

96
6

(b) Nesnel idealizm

99

- znel dealizmin Kusur ve Yetersizlikleri

99

- Psikolojik Anlamlan iinde Yarglar ve Mantksal Anlamlar


iinde Yarglar

100

- Nesnel Tinin Dnyas

102

- Nesnel dealimin

103

Tezi

- Nesnel dealizjnin Temsilcileri

104

- Hegel'in Diyalektii

105

- Hegel'in Diyalektii

ve Marx'm Diyalektii

(c) Metafiziksel Realizm.

106
107

- Bn ve Kritik Realizjn

107

9. Doaya likin Aratrmadan Kaynaklanan Metafiziksel


Problemler

109

Tz ve Dnyann Yaps Problemi

109

Ruh ve Beden Problen

110

-Doada Hangi Tzler Varolur?

110

-Dalizm

110

-An ve Ilml Dalizm

111

Monizm ve eitleri

113

- Mateyalizrn

113

- Mekanik Maieyalizm

114

- Diyalektik Mateiyalizm

114

- I'dealizjnle atma iinde Materyalizm

119

- Diializmle atma iinde Materyalizm

120

Materyalizme likin Genel Bir Betimleme

131

Fiziksel Fenomenlerin Zihinsel Fenomenlerle likisi

132

Materyalizme Kar kn Duygusal Nedenleri

133

- Tinselcilik

135

-Gerek Monizm: zdelik Kuram

136

-kin Monizm

136

Determinizm ve ndeterminizm

137

-Doann Nedensel Kuruluuyla lgili Tartma


-Neden Kavramnn Analizi ve Eletirisi

137
138

- ndeyi Problemi

141

- Doa Yasalar Yalnzca statistiksel Yasalar mdr?

143

- rde zgrl

144

-Gelecein Varoluu Problemi

146

Mekanizm ve Finalizm

148

Dnyamn Bir Amaca Gre Dzenleniiyle lgili Tartma

148

Antropomorfik Amallk

148

Biyolojik Mekanizm ve Vitalizm

154

-Antropomorfik Olmayan Amal Kurulu Anlay

155

Neovitalistler

157

Holizm

159

Yararb Amalhk

160

Optimizm ve Pessimizm

161

10. Dinden Kaynaklanan Metafiziksel Problemler

163

Dinsel Tanr Kavram

163

Ruhun lmszl

164

Dinsel Metafizik

164

Felsef Tann Kavram

165

Tanr'mn Varoluuna likin Kantlar

167

Tanr ve Dnya

168

Ateizm

168

Filozoflar Arasnda Ruhun lmszl Problemi

169

Dinsel Metafizik ve Ahlk

170

11. Temel ve Niha Bir Dnya Grne Ulama Giriimi


Olarak Metafizik

173

Sonu

183

N S Z
Okuyucu bu ksa kitapta bilgi kuram ve metafizikte geleneksel
olarak ierilen en nemli problemlere ilikin eletirisel bir inceleme
bulacakur. Okuyucu ayra zamanda bu problemlerin, felsefe tarihinde
kendileriyle ok sk olarak karlalan, zmlerine ve bunun sonu
cu olarak, bilgi kuram ve metafizikteki felsef eilim ve ynelimlere
ilikin eletirisel bir inceleme de bulacaktr. Bu kitapta eitli
eilimlerin karakteristik tezlerinin plak sunulularnn yan su-a, bir
baka deyile felsefi bak alarnn yan sra, ou durumda
dncenin sz konusu bak alarna gtren dorultusunu ve baz
durumlarda da birbirlerine kart okullarn temsilcileri aasmda geen
polemikleri ksaca aklamaya altk.
Yazmaya baladm zaman btn bir kitab yazmay
dnmemitim. Bu kitabn geliimi yle olmutur; yirmi be yl
nce felsefenin, daha sonra eitli yazailardan seilmi metinlerle
rneklenen, temel problemlerine ve akmlarna ilikin ksa b k incele
me ieren bir nszle giri yaptm, Felsefenin Temel Akmlar adl
felsefi metinlerden oluan bir kitap yaynladm. Yakn zamanlarda
yukarda sz edilen metinlerin yeni basksn hazrlarken, nszn
yeni batan yazlmas gerektii sonucuna vaizdim. Bunun sonucu bu
nsz yeniden yazmaya baladm. nszn yeni vereiyonu yle bir
hacme ulat ki, o artk metinlerle ayn cilt iinde yer alamazd ve
bylelikle, bende nsz ayr bir kitap olai"ak yaymlama fikri dodu.
Okuyucunun imdi elinde bulunan cildin yks ite bundan ibaretti-.
Kitabn sz konusu yks ayn zamanda onun kai'akterini de
aklar. Kitap hereyden nce, ileri dzeydeki renciler iin, yazarn
kolay anlalabilirliin gereklerine hi bakmakszn, elinden gelen en
byk dakiklikle yazd bir ders kitab deildir. Tam tersine bu
kitab ytzarken derin analizlerden kandm ve yalnzca
anlalabilirlikten vazgemek pahasna elde edilebilecek trden bir
kavramsal akla ulama giriiminde hi bulunmadm. Buna gre,
kitapta beklentileri bu adan ok yksek olan okuyucular iin yeterin-

ce ak ve dakik olmayabilen baz ifade ve tmceler vaidr, ancak bu


ortalama okuyucuyu rahatsz etmeyecekti-. Bundan bu kitapta yer alan
tanm ve fomlleri daha kesin, niha ve daha dakik hale geilemeyecek tanmlar olduu tlnden b- yanl anlamadan kanmak iin sz
ediyorum.
Bununla birlikte, bu kk kilap felsefeye bir ilk giri olarak ideal
bir kitap deildir. O bu ama gz nnde tutulduunda olduka zl
bir biimde yazlm olup, burada problemlerin ve zmlerinin an
laml bir biimde sunuluu iin sz konusu olabilecek olanakl tm
yollar kullanlm deildir. Felsefe problemleri iin en uygun giri
kitab her zaman, zel problemleri ayrnth olarak ileyen monologladr. Buna ramen, elimizdeki bu kitap, yaknda kacak Felsefi Metinler'le birkte bu trden bir "ilk giri" olai'ak hizmet edebilecektir.
Bu kitap en iyi durumda bir ara dzey kitab olacaktr. O felsefi
metinleri okumazdan nce belirli bir felsef bilgiyle tanklk ka
zanm okuyucular iin b" ders kitab olarak ilev grlebilecektir.
Bu, okuyuculai'a felsefenin akm ve problemlerinin az ya da ok elle
tutulabilir olan tanmlarn bulma olana verecektir. O belki baz
okuyuculara eitli felsef konularda kendi grlerine ulama fu^sat
da verebilecektii".
Btn eksik ve kusurlarna ramen kitabm felsefe literatmzdeki ciddi saylabilecek bii' boluu dolduracana
inanyorum. nk felsefe Uteratrmzde sistematik olaak btn bir
bilgi kuram ve metafizii kapsayan kitaplar pek bulunmamaktadr.
Bu boluk yzyln balarnda Alman yazarlar tarafndan yazlan ve
imdi basks ohnayan "Felsefeye Giiler" tarafndan dolduruluyordu. Bu "giriler", filozoflann savlarna ilikin analizleri asndan ge
ride eksiklii duyulan pek ok ey bu-aktlai". Elinizdeki bu alma
sunulu dzeyinde yapt fedakaiklara ve hacminin snrh oluuna
karm, retilerini ortaya koyarlarken flozofla- tarafndan kullanlan
terimlerin anlamlarn aklamaya almaktadu-. Bu dunm dikkate
almdnda, onun okuyucunun yararh bulaca bir kitap olduuna
inanyorum.
Temmuz 1948
K.A.
10

G R

Bilgi Kuram, Metafizik ve Dier Felsef Disiplinler

Felsefe nedir? Bu kolaylkla somlabilen ancak yantlanmas


olduka g olan bir sorudur. "Felsefe" szcnn olduka uzun bir
talihi vai-du- ve o farkl dnemlerde faikl eylere karlk gelmitir.
"Felsefe" szcne, gerekten de onun tek anlaml olarak kullanhnas iin yeter olacak bLr anlam, berh bir zaman diliminde
yaayan insanlarm zerinde uyuacakla tam ve dakik bir anlam ve
rilememitir.
"Felsefe" teriminin kkeninde antik Yunan bulunmaktadr. Etimo
lojik

olaak,

onda

iki

bileeni

birbirinden

ayrabiliriz:

F7eo=seviyonm, peinden kouyorum ve sophia=hilgclik,

bilgi.

Demek ki, felsefe terimi balangta Yunanlla- iin "bilgelik sevgisi"


ya da "bilginin peinden koma" anlamna geliyordu. Balangtaki
bu zgn anlamna gre, her trden bilimsel aratumacya filozof ad
verilmekteydi. u halde, balangta "felsefe" terimi "bilim" terniyle
ayn anlama geliyordu. Zamanla, bilgi birikimindeki byk aitm bir
sonucu olarak, bilginin kapsam iinde kalan hereyi bilmek tek bir
insann

kapasitesini

aar

hale

gelince, bilimlerde

uzmanlama

balad. eitli bilimler kendilerini felsefe ad verilen tmel bilimden


yava yava ayrmaya baladlar. Bu bilimler ayr adla- aldlar ve
felsefenin

kapsam iinde

kalan

konulala bundan

byle

pek

kantmhnadlar. Doa bilni, matematik, tarih gibi ayr disiplinler,


zel ihtisas alanlar felsefe adl tmel bilimin ortak znden ayrldlar
ve daha sonra da felsefeden bamsz olarak gelitiler. Felsefenin
zgn doas ya da nvesinden geriye, "felsefe" adn koruyan veya
tohumlan Avrupa dncesinin larih sahnesindeki ilk grn
srasnda, bir baka deyile uzmanlama balamazdan nce athn
11

ya

da

daha

sonra

ortaya

kmakla

birlikte,

bu

balang

aratrmalayla bii" ekilde ilikili olan aatrmalar kald.


Yakn

zamanlara

dek

felsefe

kendi

iinde

disiplinleri

kapsyordu: Metafizik, bilgi km^am, mantk, psikoloji, ahlk ve este


tik. Gnmzde uzmanlama daha da ileri evrelere ulatka, disip
linler felsefeden yukarda szn ettiimiz ikinci anlam iinde ayrlr
olmulardr. Bugn kendisini dier felsef disiplinlerden ok biyoloji
ya da sosyolojiye yakn bulan ada psikoloji, felsefeden kopmaya
almaktadu-. Baz blmlerinde kendisini dier felsef disiplinler
den ok, matematikle yakndan ilikiU gren ada mantk da,
gnmzde felsefeden kopma abas iinde olan bir baka disiplindir.
Onu belirli bir ahlk bilimi olarak dnecek olursak, ahlkn da ayn
durumda olduunu gri'z. Bundan baka estetiin de merkezka
eilimleri gsterdiini unutmamak gerekir. Balangtaki zgn felse
fe kavrayna sadk kalan disiplinler ise, yalnzca metafizik, bilgi
kuram ve neyin iyi neyin kt olduunu gsteimeye alan normatif
ahlk olmutur. Elinizdeki bu kitabn blmleri ite bu disiplinlerin
ilk ikisine, en temel ve en nemli felsefi disiplinlere ayrlmtr.
lerideki sayfalarda bu disiplinlerin zengin ierikleriyle tanrm
olacaz.

12

1. BLAA
BL6 K U R A A A I

W.K.C. GUTRIE

LKA FELSEFES TARH


eviren: Dr. Ahmet Cevizci
"Bu kitap VV.K.C. Guthrie'nin, Antik Yunan Felsefesi zerine Felsefe Tarihi'nin en geni kapsaml, en eletirisel ve en nitelikli yorumu olan,
1980'li yllarda tamamlanan yedi ciltlik dev lka Felsefesi Tarihi'nin
bir tasla olup, onun temel tm tezlerini iermektedir. Guthrie, lka
Felsefesi Tarihinde, insanln mitolojiden felsefeye ykseliini antik
Yunan zgn dnme biimlerini ayrntlaryla betimlemekte ve Antik
Yunan Felsefesinin karanlkta kalm birok, ynl, bu felsefenin
doal dekoru olan kent-devletinin beliriedii siyasal ve toplumsal
koullar iinde, byk bir yetki ve zgrlkle gzler nne sermekte
dir.
lka Felsefesi Tarihi Antik Yunan Felsefesinin btn bir yaratc
dneminin -Sokrates ncesi yonya ve talya doabilminin. Sofistler ve
Sokrates'in insan merkezli felsefelerinin Sokrates'in byk ardllan
Platon ve Aristotales'in gl felsefesinin Thales'le balayan ve Aristotales'le doruk noktasna ulaan geliimiyle, bu geliim sreci iinde
yer alan filozoflardan her birinin bilim ve felsefeye olan katklaryla il
gili olarak

salam bir kavray. Yunan anl ve onun yasam

karsndaki tavr zerine pariak bir yorum salamaktadr. Kitap felse


fe. Yunan Dili ve Edebiyat rencileri iin olduu kadar. Antik Yunan
dUnrierinin bizzat kendilerini renmek isteyen, ya da bunlarn
daha sonraki slam ve Avrupa dncesini nasl ve hangi ynlerden
etkilemi olabileceklerini merak eden okuyucular iin de deerli bir
bavuru kayna olmak durumundadr.

GNDOAN

YAYINLARI

Bilgi Kuramnn Klasik Problemleri


(ingilizce'de "bilgi" szcyle eanlaml olan Yunanca epistemeden gelen) epistemoloji ya da (ngilizce "bili" szcyle eanlaml
olan Yunanca gnosisten gelen) gnoseoloji olarak da adlanduilan bilgi
kuram adndan da anlald gibi, bilginin bilimidir. Ancak bilgi
nedir? Bilgiyle hem bilisel eylemleri hem de bilisel sonular anlat
mak istiyoruz. Bilisel eylemler alg, anmsama, yarglama ve dahas
aklyrtme, dnme, karsama yapma gibi zihinsel faaliyetlerdir.
Bilimsel

savlar

bilisel

sonulan

bir

rnei

olma

hizmeti

grebilirler. Bilimsel savlar zihinsel faaliyetler deildir, bu yzden


onlarn bilisel eylemler arasnda yer ahnamalar gerekir. ekun
yasas ya da Phytagoras teoremi u ya da bu trden zihinsel bir feno
men

olmayp,

kendilerinde

bu

yasalarn

formle

edildikleri

nermelerin anlamlarna karlk gelirler.


Bilginin bilimi olduunu sylediimiz bilgi kuramnn kendisi
bilisel eylemler ya da bilisel sonularla urau- m? Bu soruyu bilgi
kuram tarihinde aktel olarak yer alm olan reti ya da anlaylan
inceleyerek yantlayacak olursak, ona hem bilisel eylemlerin ve hem
de bilisel sonularn, bilgi kuramna zg aratrmanm konusunu
oluturmu olduklar karln vermemiz gerekir.
Bilgi kuram bilisel eylemleri, edeyile birtakm zihinsel feno
menleri konu alyorsa o, kendi dallanndan biri iinde psikoloji ne
zerinde ahyorsa, tam tamna ayn eyler zerinde dumaktadr.
Psikoloji gerekten de zihinsel fenomenlerle ve dolaysyla, bilisel
eylemlerle ura. Ancak psikoloji ve bilgi kmam her ne kadar ko
nular bakmndan birbiriyle b- dereceye dek tam bir benzerlik sergi-

15

lese de, sz konusu bu disiplinlerden her bhi her eye karn ayn
konuyu kendi bak asndan aratr. Psikoloji bilisel srelerin
aktel olarak oluumlanyla ilgilenir, bu sreleri
snflamaya ve onlarn oluumlarn yneten

betimlemeye,

yasalar bulgulmaya

alr. Bilgi kuram ise bundan daha farkl bir eyle urar.
Bilisel eylemler ve sonular her zaman berii baz bakmlardan
deer biilmeye konu olurlar. Onlara dorulukla ya da yanhlklan
bakmndan deer biilir; onlara ayn zamanda hakl klnmalar
asndan deer bieriz. Demek ki bilisel srelerin, psikolojinin
iini ve konusunu oluturan aktel oluumlan, kendileriyle bilgiye
bir deer biildii standaidlar ve dolaysyla domluk ve yanllk,
hakl klnma ya da temelsizlik zerinde duran bilgi kuramn pek il
gilendirmez. Doruluk nedir? Bu bilgi kurammn temel problemlerin
den ilki olup, doruluun znn ne olduu sorusuna kailk gelir.
Bilgi kuramnn ikinci klasik problemi, bilginin kaynaklar problemi
dir. Bu problemde bilginin, o gereklie ilikin tmyle halk
klnm bir bilgi olacaksa eer, neye dayanmas gerektii konusuyla
ve byle bir bilgiyle ulamak iin zorunlu olan yntemlerle uranz.
Bilgi kuramnn nc klasik problemi bilginin snrlan problemidir;
bu problem bizden neyin bilginin konusu olabilecei ve zellikle de,
bilen zneden baunsz olan bir gerekUin bilinip bilinemeyecei so
rularnn yantlanmasn ister. imdilik bilgi kuramnn klasik
problemine ilikin bu genel formlasyonlarla yetinmeli ve hemen bu
problemlere getirilmi olan zmleri incelemeye gemehyiz.

16

Doruluk
Klasik Doruluk

Probleni

Tanm ve Yneltilen

tirazlar

Do-uluk nedii? Bu soruya verilen klasik yant, bir dncenin


doruluunun, onun gereklikle uyumasndan olutuunu ortaya
koyai". Veritas

est adaequatio

rei el intellectus:

Bu,

skolastik

fonnlasyonu iindeki klasik yantt. Ancak doruluk tanmnn teme


li olai"ak, dnceyle gerekliin bu uyumas gerekte nc anlama
gelir?

Bu,

kesinlikle

dncenin

kendisinin

onun

betimledii

gereklikle zde olmas deildir. Belki de, bu uyuma dncenin


gerek bir eyin bir benzeri, gerekliin bir yansmas olmasyla belulenir.

Ancak

"dncenin gereklikle uyumas"na ilikin bu

yorum bile, baz iilozoflara sama bir dnce olaak grnmtr.


Onla-, 'Dnce nasl olui' da kendisinden olduka faikl olan bir
eyin benzeri olabilir? Zamandan baka hibir boyutu

olmayan

dnce nasl olur da, meknsal olan bir eyin benzeri olabihr?
Dnce, bir kp ya da Niagaa ellalerine nasl benzeyebili?" diye
sorarlai". Bundan baka, zamansal-srenin kendisi dikkate alndnda
bile, bir dncenin doru olmas iin, onun ilgili olduu gerekhe
benzer ohnas gerekmez. Ksa sre iinde olup biten bir fenomenle il
gili olan bil' dncenin doru ohnas iin, dncenin kendisinin de
ksa sreh bir dnce olmas gerekmez. yleyse bir dnce
gereklie benzemeyebilii', ancak o yine de dora bir dnce olabi
lir.
Klasik

dofuluk

tanmn

savunanlar bu

trden

eletirilere,

dnce eylemine karlk gelen ilemin b k ey, onun ieriinin


baka b' ey

olduuna iaret

ederek kalk

verirler.

Onlai'

gereklie benzemek zorunda olann drane ileminin bizzat ken


17

disi olmayp, dnce don b- dnce olmak durumundaysa eer,


dncenin ierii olduunu vurgularlar. Ancak klasik

doruluk

tanmn eletirenleri bu bUe tatmin etmez. Klasik doruluk tanmn


eletirenler benzerlik kavamnm hibir ekilde ak bir kavram
ohnadma iaret ederler. Benzerlik, temel zelliklerin ksm bir
zdehinden oluur; iki ayr nesneyi benzer nesneler ola-ak niteley
ebilmek iin, bunlann zelliklerinden ne kadarnn sz konusu iki
nesneye ortak olmas gerekir? Bu, hibii- ekilde ak seik olarak
belirlenmemitir.

u halde, o,

dncenin

doru

ohnas

iin,

dncenin ieriiyle gereklik a-asmdaki benzerliin hangi lde


ohnas gerektiini belirlemeyecei iin, ierikleri gerek bir eye ben
zeyen dnceleri doru dnceler olarak betimleyen doruluk
tanm dakiklikten yoksun olup doru olmayan bir tanm olacakr.
Klasik doruluk tanmm eleti-enlere gre, dnceyle gereklik
arasndaki bu uyuma, ikisinin zdeliine de ikisi a-asndaki benzer
lie de eit olmadndan, soru bu uyumann son zmlemede
neden olutuu sorusudur. Klasik doruluk tanunma kar kanlar
bu soruya doyurucu bir yant bulamaynca, bu doruluk tanmnn
gerek bir ierikten yoksun olduu sonucuna varrlar.
Ancak baz dnleri

klasik donluk tanmn reddetmeye

gtren baka bir dnce izgisi daha vadu-. Baz


dncelerimizin
ekilde

gereklikle

.belirlenemeyeceine

uyuup
inandklan

filozoflar,

uyumadklarnn
iin,

klasik

hibir
doruluk

tanmn reddeder ve onun yerine baka bir doruluk tanm ararlar-.


Doruluk dncenin gereklikle uyumasndan oluursa, herhangi
bir eye ihkin ola-ak onun doru mu yoksa yanl m olduunu bile
meyiz.

Dncenin

anlayndan,

gereklikle

ulalamaz

bir

uyumas
ideal

olarak

olduu

iin,

doruluk
yleyse

vazgeilmeli ve onun yerine bize dncelerimizin ve savlamzn


doru olup ohnadkla-n belileme olana
doruluk anlay geirilmehdir.

18

verecek baka

bir

Dncen gereklikle uyuup uyumadn tam olaak saptayamayacamz gr antik kukucularn argmanlanna dayanmak
tadr. Bu agmanlai" yle zetlenebilir: Bii' insan belli bir dnce
ya da savn gereklikle uyuup uyumadn bilmek isterse, onun bu
amala yalnzca dncenin kendisini deil, ancak ayn zamanda
gereklii de bilmesi gerekecektir. Ancak o bunu nasl yapabilir? O
deneye bavuracak, u ya da bu ekilde akl yrtecek, ksacas be
lirli yntem ya da lerden yaralanacaktu". Ancak bu ltler
araclyla kazandmz bilginin arpthnam bii' gereklii bizim
iin bilin- hale getirdiini gsteren kesinlik nerededir? Bu nedenle
ltlerimizi dikkatle incelememiz gerekir. Bu inceleme bununla bir
likte, ancak ayn ya da muhtemelen faikl olan ltler kullanlarak
gerekletirilir. Bu incelemenin gererlilii ise, u ya da bu bihnde,
inceleme srasnda kullanlan ltlerin geerliine bal olacaktr;
bu da bir kez daha kukulu olup baka bir aatmaya gerek duya"
ve bu sonsuzca srp gider. Uzun szn ksas, gereklifr iUkin ola
rak hibir zaman hakl klnm bir bilgiye sahip olamayacaz ve
bundan

dolay

da,

dncelerimizin

gereklikle

uyuup

uyumadklanm hibir zaman bilemeyeceiz.

ltlerle

Uyuma Olarak

Doruluk

Yukarda ana hatlaryla serimlenen dnce izgisi birok filozo


fu dncenin gereklikle uyumas olai'ak doruluk tanmn reddet
meye ve sz konusu doruluk tanmm baka bir doruluk tanmyla
deithTneye gtntr. Bu yeni doruluk tanmna kabaca u
ekilde ulalmtr: "Doruluk" terimini aktel olaak ne biimde
kullandmz zerinde dnelim. Bylelikle, sz konusu terimin
bizim iin gerekte ne anlama geldiini belki daha iyi bir biimde
bihne durumuna gelebileceiz. Hi kukusuz herkes, kendisinin
inand, kanaatlerine karlk gelen, bir sav dom bii" sav olarak
kabul etmeye hazrdu". Bir insan A'nm B olduuna inanyorsa, A'nn
19

B olmasnn doru olduunu savlayan hi neme ileri sneye


hazrdr ve bunun tersi de ayn lde geerlidir. Kii bir sava
doruluk yklerse. o savlad eye inanmaya hazr dunmdadu". Bu
nunla birlikte, hi kimseye doru bir savn kendisinin inand savla
ayn ey olduunu ne srmeyecektii'. Herkes, salt bihnedii iin,
kendilerine inanmad doru savlan vai- olduunun bilincindedir.
te yandan, hi kimse kendisini yanlmaz olan biri olaak grmez ve
herkes kendisinin inand, ancak doru olmayan nenneler bulun
duunu bili. Kanaatlerimizin hepsinin titiz ve ve sistemh a-atunalayoluyla

kazanhnam

olduunun,

ancak

bu

kanaatlere,

geerliliklerinin sorgulanmas ve daha salam ve gvenilir ltlerle


karlald zaman deitirilmeleri gereken yntemler, edeyile
ltler kullanaak ulatmzn tam olaak fai'kmdayz. Yalnzca,
kanaatlerimize, niha ve ark daha fazla deitirilemez olan ve kendi
lerinden kalkarak baka ltlere gitmenin sz konusu olmad
ltler kullanarak vam olsaydk, bu takdirde btn bu kanaatleri
hi duraksamadan doru kanaatler olarak tanyacaktk.
Bu ve benzeri dorultudaki argmanlar, baz filozoflara
doruluk tanmn nermitir: Doru bir sav niha ve
olan

ltleri

yerine

getiren

bir savla

deitirilemez

ayn eydir.

Bi

savrn

doruluuyla ilgih olauk ikna olmann, onu, hkm, baka bultn

hkmnn

onunla

deitilmemek

durumunda

olmas

anlamnda, kesin sonulu ve deitirilemez olan niha bi- ltle


snamak dnda hibir yolu yoktur. Bu niha ltn snamasndan
geen bir savn gereklikle uyuup uyumadrnr bilemeyiz ve bunu
kukucularrn da gster-mi olduklarr gibi hibir zaman bilemeye
ceiz. Bunun bir- sonucu olarak do-uluu yanllktan ayrruken gz
nnde tutmamtz gereken nokta, belirli b- savn gereklikle deil de,
bhtakrm niha ltlerle uyuup uyumadrrdrr. yleyse, doruluk
kavramn bu fikri aktel olarak kullam biimnize gre tanmlamak
iin,

dor-uluu

dncenin

niha

uyumas olarak tanmlamalyz.


20

ve

deitirilemez

ltlerle

Klasik Olmayan

Doruluk

Tanmlar

Bu doruluk anlayna deiik fUozofla- tarafndan, niha lt


olaak dnlen lt her ne ise, ona gre faikh biimler veriUr. Bu
yzden, rnein dorulua ilikin olarak tutarllk kuram,
dncelerin

kendi

aralarndaki

uyumas

doruluu

olarak tanmlar.

Bu

kuramn taaftarlar belirli bir savn kabul edihnesi ya da reddedilmesi


gerektiini belirleyen niha ve deitirilemez lt, o savn daha
nce kabul edilmi savlarla uyumas olaak grrler; uyuma ise bir
savn dier savlarla elimemesinden ve sistemin geri kalanyla uy
umlu olmasndan oluur. Deneyin hkm bize niha bir llm gibi
grnebilir, ancak durum hi de byle deildir, nk deneyin
hkmnn stnde, uyuma ltne kalk gelen daha yksek bii"
mahkeme

vardr.

Bir badak

suya batrlm bir ay

kam

dnelim. Grme duyusunun hkm kan eri, buna karn do


kunma duyusunun hkm kan doru olduunu syler. Burada
niin grme duyusuna deil de, dokunma duyusuna inanmz? nk
gme duyusu taalindan desteklenen sav, geri kalan dier bilgileri
mizle (rnein, kan grnte desteksiz olan st ksmnm suyun
dnda kahnasnm

serbest dme yasasyla elimesi)

uyumlu

deildir; te yandan dokunma duyusuyla desteklenen sav (kan


srekli olduu)

geri kalan dier bilgilerimizle yetkin bir biimde

uyuur. Bu savn bir daha deimemecesine kabuln beluleyen, salt


duyulann hkm (ki, o bu durumda bir elikiye gtrr) deil de,
tam tamna bu savn kabul edilmi tm dier savlarla uyumasdr.
Tutarllk kuram taaftaianna kai, dncelerimizin kendi aralandaki uyumasnn doruluk iin yeterli bk lt olmayaca savunuhnutur.

Dncelerimizin

kendi

aralanndaki

uyumas

domiuk iin yeterli bir lt olsayd, kendi iinde uyumlu ve tutai


olan her yk, laboratuvar gzlemleri ve deneylerine dayanan bi- fizik
kuram kadai-, doru olabilirdi. Byle bir itiraz kaisnda tutallk
yandalar bak alann, temel kavraylan dala ak ve dakik
21

klaak savunabildiler. Onla- belirli bi- dncenin her ne olmsa


olsun herhangi bii' dnceler beiyle uyumas zerinde deil de,
sz konusu dncenin deney tarafndan desteklenen dier savlarla
uyumas zerinde dmdulai". Ancak burada bile, deney tarafndan des
teklenen bir savlai' beinden, birbleriyle uyum iinde olan savladan oluan bir deil, fakat birok birbleriyle uyumlu sistem kurula
bilir. Yanl bi sistem, b" yanlsama olaak grmek durumunda
olduumuz bir sistem seildiinde, bu yanh sistemde deneye daya
nan ve baka bh" sistemde, onunla uyumlu olduklarn iin, doru ol
duklar dnlecek savlar vardr. u halde, salt deneyle uyuma ve
isel uyum

yeterli deildir.

Bize

tutarl

savlardan

oluan

ve

gereklikle uyuan farkl sistemler arasnda bir seim yapma olana


verecek bir baka ek lt daha olmaldu". Tutah sistemler arasndan
bir seim yapma olana veren bu ek lt, tulaikla behrlenen
doruluk kuramnn daha gelimi bazr versiyonlamda gerekten de
salanmtr. rnein, sistemin basitUi, aralardan yana tasanuf,
v.b., sz konusu ek lt olarak nerilegelmitir. Bu deerlendirmeler
doa

bilimin

savlarn

kukulu

bir

yn

bulunan

tutarllk

kurammdan baunsz olarak kabul enede yol gsteren hususlarn


neler olduunun bilincinde olmak bakunndan hi kukusuz byk
b- deer tarria-.
Burada tutarllk kuam taraftaiamca benimsenen baka b"
argmandan daha sz etmeye deer. Bii" savm doruluuna, o savn
deneye dayanan savlala uyumasna baklarak karar verilecekse, bu
takdirde burada onun imdiye dek deney tarafrndan desteklenmi
olan savlarla uyumasn m, yoksa onun hem undiye dek olan
deney ve hem de gelecekteki deneyle uyumasn m kastettiimiz so
rusu doar. Eer ikinci olaslk sz konusuysa, herhangi bir savn
doru olup olmadna, gelecekteki deneyin henz binmedii bsrada, edeyile bugn kaa- veremeyiz. Bir sav imdiye kadar kabul
edilmi tm savlala tam anlamyla uyumlu olabilir, ancak gelecekte
ki deneyin bizi sistemimizi belirti bir savn onunla eliecei bir-

biimde

yeni batan kurmak

zorunda

buakp

buakmayacan

nceden kestiremeyiz. Doruluk, bir savn hem imdiki hem de gele


cekteki

deneyi

kucaklayan

sistemin

btnyle

uyumasndan

oluuyorsa, bir nermenin doru olup olmadn yalnzca sonsuzluk


ta bilebiliriz. Buna benzer dnceleri geUtiren baz

filozofla-

(rnein, Maiburg Okulunun yeni-Kantla) dorulua ilikin ola


rak u fomle ulamladi" Domiuk sonsuz bir sretir. Bu bak
asnn

savunuculuunu

yapan

filozoflar

(onla^ a^asmda yeni-

Kantlar dnda, baka biok filozof daha vaidr) iin, niha ve


deitilemez olan hibir lt yoktur ve niha olarak, bii" dala
deitirihnemecesine kabul edilip (rnein deneyin yeni verilerinin
sonucu olaak) reddedilmeyen hibii- sav sz konusu olamaz. Tm
savla-, dorudan doruya deneye dayanan savla- kadar, varsaymlar
ve kuramla- olaak ilev gren savlar da, deitirilebilir. Hibir ey
niha olarak ve bir daha deitiilmemecesine ne srlemez; her sav
geicidii-.
Bununla birlikte, baz baka filozoflar yine de belirli bi- savn
tmel uyuma iinde kabuln belirleyen niha ve deitilemez bir
lt bulmaya almlardr. Gecenin sessizliinde hafif ve uzun
si-eh bil- vzlt duyar ve bu sesin gerekten mi vaolduunu, yoksa
benim znel bir yanlsamann kmban m olduumu bilmek istersem,
benimle bulikte olan dier insanlara, ayn sesi duyup duymadklan
soraun. Sesi bakala da duymusa, kulaklanmm hkmne
inanrm. Bu ve benzeri deerlendirmeler baz dnrleri, niha ve
deitirilemez
lt
tmel uyumada
bulmak
duumunda
brakmtr. Doruluk bu ltle uyumadan olutuuna gre, bir
savn doruluunun o savla ilgili tmel uyumadan olutuu ortaya
ka-. Bu "tmel uyuma" kav-am daha fazla zmlenmeye ve
aklanmaya gerek duya-; burada belili bu- savn yalnzca yaayan,
lm ve doacak olan herkes onunla ilgili olaak uyumaya vad
zaman, kabul edilebileceini sylemek istemiyoruz. Burada tai'tlan
doruluk kuram, sz konusu "tmel uyuma"nn ne biimde
tanmlandna bal olaak faikl biimler ato.
23

kabul

iin,

deituilmemecesine belirleyici olan sonsal lt apaklkta

Buna

kan

bakalar

da,

bir

savn

bulur-

la\ Bu apaklk, yalnzca b- sav bizim iin kendisinden kuku duyulamaz bir sav yapmakla kalmaz, ancak ayn zamanda bizi, onu anlay
an herkesin sav kabul etmek zorunda kalaca hususunda temin eder.
Apaklk kavramn savunanla- daha sonra bu apakln neden
olutuunu zmlemeye girimilerd-: Onla- bazen apakl bir
savm kendileriyle ilgili olduu durum ve olgulan "ak ve seik" bir
biimde sunuluuna indirgediler (Descartes), bazen de ona daha fakl
bir yorum verildi. rnein yeni-Kantdann Baden Okulunun temsilci
si Alman filozofu Rickert, b: savm bize apak grnd zaman,
onun kendisini bize bir ykmllk olarak hissettiimiz bir zorunlukla
kabul ett-diine iaret eder. Buna gre, b- sav onu kabul etmemiz
gerektii duygusuna kapldmz zaman, apaktr. Ancak her dev,
her ykmllk bir norm ieren bir buyrua kailk gelir. Apak
savla-, yleyse savlarn kabuln belirleyen belli b- norma iai-et
ederler. Bu n o m bizden bagunszdu-, bizim temizde bulunur; bun
dan dolay Rickert ona tanssendental norm adn verir. u halde,
apak b- sav transsendental bir normla uyuan bir savla ayn eydir.
Klasik doruluk tanmnn, kendileri iin doruluun, dncenin
niha

ltlerle

uyumasndan

olumu,

ve

bu

niha

lt

apaclkla bulan, kartlar, b- dncenin domluunun onun u


ya da bu biimde anlalan

apaklndan

olutuu

sonucuna

varlar. rnein Rickert iin, belirli bir dncenin doruluu onun


transsendental bir normla uyumasndan oluur.
B- baka nl doraluk anlay ise pragmatizm
gelirilmit-.

Pragmatizm,

homojen

bir

reti

tar-afndan
deildir

yandala doruluu birok fakl biimde tanmlarlar-.

ve

Radikal

biimi iinde pragmatizm, bir rkr noktasr olarak, belirli bir savrn
doruluunun onun niha ve deitirilemez ltlerle uyumasrndan
olututnu ne srer. Bununla birlikte, bu niha ltler radikal
biimi iindeki pragmatizm tarafrndan belMi b- savrn eylem iin ya24

iMl oku'ilk dnlmlr. u halde, doruluk tanm, pragma


tizmde,

belirli

bir

zdeletuilmesinden

savm
oluur.

doruluunun
Pragmatistin

onun

ytuarllyla

argman,

kabaca

ekilde zetlenebilii'. Entellektel fonksiyonla-mz ve dolaysyla,


rnein kanaatlerimiz pratik faaliyeerimizden bamsz deildir. Kanaa'lerimiz eylemimizi etkiler, ona yn verir, eylemi gerekletiren
kiiye onu dnd amacna ulatracak etkili yollan ve tu-ala
gsterir. Kanaatlerimizin eylemlerimiz zerindeki hu etkisi eylemi
baai'il ve etkili bir eylem

khyorsa,

bir baka deyile

bize

dndmz amalaa ulama olana veriyorsa, kanaat dorudur.


rnein, kaanhk bu odadan ieri girdiimde, yakmak istiyo
rum. Elektrik diii'mesinin kapnn sanda olduunu tahmin ediyorum.
Benim bu kan;aim, ( yakma azumla birlikte) elimi kapnn
sana gtrr ve dolaysyla eylemime zel bir yn verir. Sahip
olduum kanaat ta-afmdan bu ekilde ynlendirilen eylem, n
yakma isteime uygun olai"ak yaklmasna gtryorsa, kanaat
dorudur. te yandan, kanaam taafmdan belirlenen dorultuda
gerekleen eylemin baasz bir eylem olduu ortaya kaisa, kana
atim yanltu". Daha nce de iaet etmi olduum gibi, doruluun
yaailkla zdeletirilmesi pragmatizmin yalnz radikal versiyonu
nun bil' kaakteristiidir. Dala az radikal versiyonlar iinde pragma
tizm bu denli ileri gitmez, ancak temel eilimi dikkate alnrsa, o biraz
sonra incelemeye balayacamz, empirizm ve pozitivizm tai'alndan
adeta ekimlenir.

Klasik Doruluk
Yuktmda,

Kavramnn

klasik

doruluk

Uygun Bir
anlayndan

Formlasyonu
ayr

olarak,

eitli

doruluk anlaylarn, ksaca ve ayrmtlan hi dikkate alm<kszn,


gzden gehdik. Klasik doruluk anlaynn dnda kalan bu
deiik doruluk anlaylannm tm doruluun zn dncenin

25

btakm

ltlerle,

b-

baka

deyile,

belli

bir

savn

son

zmlemede kabul edilmek ya da reddedilmek durumunda olduuna


kaa- veren yntemlerle uyumasnda bulurlar-. Ya-gunzn bu en
yksek ltleri bulgulamaya ynelik aatu-malai' zaman zaman
olduka ilgin ve eitici olmulardr, ancak doruluun

zn

dncenin bu ltlerle uyumasmda bunak sonuta ortaya yanl


b- doruluk anlay karu-. Doruluk kavramnn ierii, doru bir
dncenin gereklikle uyuan bir dnce olduunu dile getiren kla
sik doruluk tanun tarafndan daha iyi dile getiril-. Bu blmn
balangcnda

bk

dncenin

gereklikle

olan

sz

konusu

uyumasnn neden olutuu hususunun yeterince ak ohnadma


iaret ederek, klasik doruluk

tanunma yneltilen kimi itirazlan

gzler nne serdik. Bununla b-likte, bu uyumann zn kavrama


gini, klasik doruluk anlaym eletenlerin savunduu gibi,
umutsuz bir aba deildir. Bir sav gereklikle uyuuyorsa, bu
gereklikteki olgu ve hallerin tpk savm betimledii gibi olduu
anlamna gelir. Demek ki, dnyann yuvarlak olduu savr, dnya yu
varlak olduu iin gereklikle uyumaktadu-; gnein dnyadan daha
byk olduu savr ise, gne dnyadan gerekten de daha byk
olduu iin, gereklikle uyumaktadrr. Buna gre, klasik doruluk
tanrmmrn temel dncesi u ekilde dile getilebilir. D dncesi
dorudur bu u anlama gel: D dncesi filanm var" (ya da vaka)
olduunu ve filanm gerekten var- (ya da vakra) olduunu savlamak
tadr. Klasik doruluk tanunrnrn bu son for-mlasyonuyla ihkili ola
rak, ortaya bu tanrmr kullanuken dikkatli ve tedbuli ohnayr gerekti
ren bhtakun mantksal glkler kar. Bu konuyu, bununla birlikte,
burada analiz etmeyeceiz.
Kukucularrn

itazlar,

klasik

doruluk

tanrmmrn

bu

son

for-mlasyonu iin, artk daha fazla b- tehlike arzenez. Kukucunun


itirazr dnyann yuvarlak olduu dncesinin gereklcle uyuup
uyumadrrn hib- zaman bilemeyeceknizi syler, ancak bunu bil
mek dnyann yuvarlak olduunu bilmekle aynr eydir. nk daha

26

nce de sylemi olduumuz gibi, bir savm gereklikle uyumas


basit bir biimde, var- (ya da vaka) olduu sylenen bii" eyin vai- (ya
da vaka) olduu anlamna gelir. Kukucu dnyann yuvailak olduu
dncesinin

gereklikle

uyuup uyumadm

bilemeyeceimizi

saylyorsa, bununla ayn zamanda dnyann yuvailak olduunu bile


meyeceimizi de ne srmektedir. Genel olaak, kukuculai" bidncenin gereklikle uyuup uyumadn bilemeyeceimizi savladkla zaman, bu savdan bizim hibir zaman hibir ey bilemeye
ceimiz sonucu ka-. nk bir eyi bilmek iin, bu olguyu dile geti
ren dncenin gereklikle uyutuunu bihnemiz gerekir.

Kukuculuk

ve Kukuculuun

rtl

Kukucular hibii- ey bilemeyeceimizi, bir baka deyile, her


hangi bu- ey hakknda hakh klnm hibir bilgiye sahip olmaya
camz ne srecek kadar ileri ginilerdir. Byle bir bilgiye sahip
olmak iin, kukuculaa gre, bu bilgiyi bir yntem kullanarak,
edeyile belirli bir lt izleyerek hakl klmamz gerekil-. Bununla
birlikte, bu lte gre kazanlm bilgi, yalnzca tarafmzdan uygu
lanan ltn gvenili- b' lt, hibir zaman yanha gtrmeyip
hep doruya gtren bir lt olduunu nceden bilmemiz koulu
altnda, hakh khnm bir bilgi olacaktu". ltmzn gvenilu- bir
lt olup olmadn renmek iin, ltn kendisine gvenmezden
nce, yine eletirel bir tai-zda incelenmesi gereken baka bir lt kul
lanmamz gerekecektir ve bu ad finitum srp gidecektk. Demek ki,
bizi her hangi bir ey hakknda klnm bir bilgiye gtrecek bir yol
buhnak olanakl deildir.
Kukucula- laafndan ikna edihni olan bir kimse, bizim hibir
konuda hakl klnm bii" bilgi elde edemeyeceimizi, filann vai- (ya
da

vaka)

olduunu

syleyemeyeceimizi,

sonu

olarak

bir

dncenin hakl klnm olduunu, onun gereklikle uyutuunu

27

savlayamayacamz

kabul

etmek

durumunda

kalacaktr.

Kukuculam argman kabul edilmi olsayd, 'doru' szcn kla


sik doruluk tanmna gre anlamamz kouluyla, bir dncenm
doru olduu olgusu hakknda hibh zaman hakl klnm bir bUgi
elde edemeyeceimizi kabul etmek zorunda kalacaktk.
Kukucularn yol a glkler salt klasik doruluk anlayna
ynelik glkler deildirler; bunlar, bi dncenin doruluunu
ltlerle uyuma olaak betimleyen dier doruluk tanmlarn da
ayn lde kuvvet bir biimde etkilerler. Kukucularn savunduu
gibi, herhangi b ey hakknda hakl klnm bir bUgi elde edeme
memiz olasl gerekten de sz konusuysa, dncelerle ltler
arasndaki uyuma olgusuyla Ugili bu bilgiyi elde etmemiz de hibk
ekilde olanakl deildir, Bu nedenle, kukucularn klasik doruluk
tanmna kar getirdikleri argmanlardan kaynaklanan glklerden
kanmamzda bizi zora koacak ve klasik doruluk tanm yerine, b"
dncenin

doruluunu

ltlerle

uyumayla

zdeleren

doruluk tanmn kabul etmemizi gerektirecek bir neden yoktur. Kla


sik tanmdan vazgeip baka bir doruluk tanm kabul etmekle, u
ya da bu ekilde tanmlanan doruluun bilinemeyecei itkazryla bkez daha aynr lde karrlarrrz.
Bununla birlikte, kukucularn argmanlarrnrn bu korkun tezi
hakir krlmasr sz konusu mudur? Bu soruyu olumlu bir binde
yanttlar ve kukucularrn

argmanrnrn geerli olduunu kabul eder

sek, kukucularrn tezini kabul etmekle bir elikiye deriz. Bir yan
dan,

kukucularrn

krlrniunayacarnr
argmanrnrn

tezini

kabul

savlayacarz;

onlarrn

tezini

etmekle,
te

hakh

hibir

yandan,
kldm

eyin

hakir

kukucularn
kabul

etmekle,

kukucularn tezine kar, bir eyin (en azrndan kukuculannrn tezi


nin kendisinin) hakir krlrnabileceini kabul edeceiz. Kukucularrn
kendileri bu gln bincindedrrler. Bu glkten karranak iin,
onlar hakir kirnmr bir bilginin olanakszirr hakkndaki tezlerinin
kategorik olarak ne srlmediine, ancak yalnrzca, bunun gerekten
28

de sz konusu olup olmadyla ilgili olaak kendilerinin yagy


askya almakla bilikte, onun kendilerine nasl grndn dile ge
tirdiklerine iaet ettiler. Kukucula- zihinlerinde olup bitenin bilin
cinde olma dnda, herhangi bir gre hak ve-me zorunluluu duy
madlar. Onla- kendilerini domluu aayan, ancak onu imdiye dek
bulamam

kiiler

olaak

betimlediler

(kukucu

szcnn

ngilizcedeki kalnn "ayorum, aatuyorum" anlamna gelen


YmancA skeptomai fiilinden kmas, ite bundan dolaydu-).
Biraz

nce

tattmz

kukucu

bak

asnn

glkleri bir kyya brakarak dorudan doruya

yol

at

kukuculan

agmanmn bizzat kendisine ynetirsek, bu agmanda ierilen bir


yanl kolaylkla grebihriz. Kukucular hakl klnm bir bilgi
elde etmek iin, bu bilgiye, gvenilir olduunu nceden bilmek duru
munda olduumuz bir lt kullanmak suretiyle ulahnas gerek
tiini savlarlar. Bir baka deyile, her ne trden olursa olsun hakl
klnm bir bilgi elde edebilmek iin, kukucula-a gre, yalnzca eli
mizin

alnda kendisi aachyla

bu bilgiyi hakl

klacamz

gvenilir bi- ltn bulunmas yetmez, ancak buna ek olaak bu


ltn

kendisinin

gvenilir

olduunu

bilmemiz

gerekir.

te

kukuculan yanl da tam tamna burada bulunmaktadu-. Bu, bir


sav

hakh

klmak

iin

ona

gvenilir

b- lt

uygulaya-ak

ulamamzn yeterli olduu, buna kan kullanlan ltn kendisi


nin

gvenili-

olduunu

bilmemizin

gerekmedii

hususudur.

ltmzn gvenilu- olup olmadnn bilgisi, lte uygun olaak


ulahn savn hakh klnmas iin zorunlu deildir-. Yalnzca sz
konusu sav hakh klm olduumuzdan emin olmamza gerek duyu
lur. Bil- sav hakl klmak bir eydii-, savm hakh klnm olduunu
bilmekse ayr b" ey. B- eyi hakkyla ve tam anlamyla yapmak bir
eydir, o eyin bii taafmdan bu ekilde yapldn bilmekse baka
bir ey. yleyse, bi- savn hakl klnmasnda kullanlan ltn
salam ve gvenilir olduunun bilgisi, bu savn hakl klnmas iin
zorunlu deilse, kukuculan her ne olursa olsun herhangi bir savm
29

hakl

klnmasnn

aklyrtmeye
biimindeki

hibir

ihkin

zaman

olarak

tamamlanamayacak

sonsuz

sonularn kendisinden

sayda

kardklar

adm
ncl

bir

gerektii
yanlttf

(onun, bil- regressus ad finituma. gtrd yanlr).

dealizme
Doruluk

Gtren Tanmlar
Tanmlan

Olarak

Klasik

Olmayan

Baz filozoflarn klasik doraluk tanumnr reddetme nedenlerinin,


ncelikle, klasik doruluk anlaynda ierilen temel dncenin tam
ve dzgn bh- biimde formle edihnemi olmas, ikinci olaak da
kukucularn

gereklie

ilikin

bilginin

olanakszyla

ilgili

eletirisel grleri olduunu grm bulunuyoruz. Klasik doruluk


tanmn daha ak ve dzgn b- biimde formle ettikten ve
kukuculann itirazlann bertaaf ettikten sonra, klasik doruluk
tanmndan vazgeerek, klasik olmayan bir doruluk tanm semek
iin hib- neden bulunmad sonucuna ulaabiliriz. Bu klasik ohna
yan domluk tanmlan felsef dncenin tarihinde nemli bir rol
oynamlardr; onlar, bilginin kendisine nfuz edebildii dnyay
doru gereklik olarak grmeyen idealizmin k noktalarndan bhi
haline geldiler; sz konusu dnya dncenin b h konsliksiyonu
ohna rolne ve dolaysyla rsel Aksiyondan, yalnzca yarglarmz
olutururken

son

zmlemede

kendilerine

dayandmz

baz

dzenU ltlere gre kurulmu olmak bakmmdan farkllk gsteren


b h fiksiyon trne indhgendi.

30

Bilginin
Problemin

Psikolojik

Ka/nag
ve Epistemolojik

Problemi
Versiyonlar

Bilginin kayna problemi balangta genel ola-ak kavram


larmzn, yargla-mzn ve dncelerimizin olgusal oluumlanyla
ilgili psikolojik ararmalarn b paras olarak grlmtr.
Yetikin bk insan varlnn zninde kendileriyle karatmz
kavramlar arasnda doutan dnceler ve kavramla- bulunduu ya
da sahip olduumuz kavram ve dncelerin btnyle deney
tarafndan oluturulduu alternatifleri arasnda bir kartlk sz konu
suydu. te bu kartlkta, doutan dncelerin varoluuna inanan
lara genetik rasyonalistler ya da doutanclar ad verilmektedir;
buna kart grte olanlar ise genetik empiristler olarak ad
landrlrlar. Doutancara (inneistlere) gre, dncelerimizden ve
inanlanmzdan bazan, zihinlerimiz onlara duyulanmzn ve
iebakm salad malzemeden bamsz olarak, baka hibh
dnceye deil de salt bu dncelere, baka hib- inanca deil de,
salt bu inanlara ulamak zorunda olacak ekilde ku-ulmu ya da
olumu
olmalar
anlamnda,
doutandr.
Duyulam,
doutancla-a gre, dncelerimizin ve inanlarmzn en azndan
bazlannn ierii zerinde hibir katkai'i yoktur. Duyularn rol,
insan zihninin organizasyonunda potansiyel olarak ierilen beluli
dncelerin serbest brakhnas ya da gn na kai-lmasyla
snurldr. Bu grn savunucula aasmda Platon, Descates ve
Leibniz gibi filozoflar vard.
Genetik empirizm taraftarlar ise, doutancla kai-t olaak,
insan zihninin, zerine kendi iaretlerini yazd bo bir levha {tabula
rasa) olduunu ne srdler. Bu iaretler balangta birer izlenim
den baka b h ey deildirler; bu izlenimlerden daha sonra bellekte
onlan tasamla- tretilir ve tretilen bu tasanmla-m eitli
31

ekillerde birletirilmeleri ve incelikle ilenmeleri daha ok ya da


daha az kompleks dncelere gtlir. Tasaua incekle ileme
bazen o denli komplike olabilir ki, zgn iaretleri, edeyile bu
tasanmlarm kendilerinden kaldkla izlenimleri saptamak hi
kolay olmaz. Genetik empuistler bu dncelerini ksa ve net bir
biimde dile getii'irler; Nihil est iri intellectu quod non prius fierit in
sensu ("Zihinde; daha nce duyularda var olmam olan hibk ey
yoktur"). Genetik empiristlere en ak ve en belirgin rnek olarak,
ncelikle onyedi ve onsekizinci yzyl ngiliz filozoflar John Locke,
David Hume ve dierleri gsterilebilir. Bu filozofla- duyulan izle
nimleri tarafndan salanan malzemeden dier dncelerimizin,
zellikle de yksek bir soyutlama dzeyinin rn olan
dncelerimizin nasl doduunu gstermek iin byk bir aba safetmilerdir. Fransz filozofu CondiUac yetikin insan va-hklarnm
zihinlerindeki bu gelime srecini, kendileri aachyla srekli ola
rak yeni izlenimlerin geldii, farkl duyu organlaryla bezenmi bir
heykel modeliyle serimlemeye koyulmu ve bu izlenimlerin nasl zih
nin
daha
yksek
dzeydeki
rnlerine
dntrldn
gsteraitir. Hume ise genetik empirizmin tezini onlan salt hayal
bir anlama sahip olduklam gstererek, belkli ifadelerin gerek
doalan aa karmak iin kullanmtr. Emprist teze gre, o
geerh bir kavram olarak grlmek durumundaysa, her kavram deney
sel kkenini aa vurmak zonndadr. Bu- ifadenin kkeninin deney
de bulunduunu gsteremezsek, o ifade yalnzca szde ve yanltc bir
anlama sahiptk.
Hume'un agmanlar, onun adllarm ifadelerin analizi iini daha
ayrntl ve tketici hi biimde gerekletirmek iin berekete geilen
vernh ve coku dolu bir ortam yaatt. Zamann ak iinde, her ifa
denin deneysel kkenini aa vurmak zorunda olduu postlas,
onunla ilikih baka bk postlayla deitirildi. Yakn zamanlada,
yalnzca anlam bize onu nesnelerle ilgili olaak kullanma, bir baka
deyile sz konusu nesnelerin bu szckle adlandrlp adlandnlmayacakla hususunda bir kaa- v e m e olana veren bir
yntem salayan bir ifadeyi anlaml bir ifade olarak g m e durumuna
gehni bulunuyoruz. Gnmz operasyonalizminin slogan olan bu
32

postla, doa bilimlerinin geliimi iin ok yaarl ve verimli


olmumr. Bu postla, bakaca eyler yannda, modem fizikte Einstem i n grelilik kuram taafndan balatlan devrim iin bir k nok
tas haline gelmitir. Einstein ie iki olayn mutlak hemzamanll
fikrinin reddedilmesiyle balai" ve onu belirli bir meknsal sisteme ve
dolaysyla bir cisimler beine greli olan hemzamanllk fikiiyle
deitirir. Einstein mutlak hemzamanllk fikrini, tam tamna bize
mekndaki iki ayr olayn mutlak anlamda hemzaman olup
olmadklann deney temeli zerinde belirleme olana verecek bir
yntem bulunmad iin reddeder.
Genetik rasyonalizmin zerinde durduu ve bizn burada ksaca
incelediniz, dncelerimizin ve inanlarmzn kkeni problemi
z itibaiyle pscolojik b h nitelik arzeden b h problemdir. Sz konusu
problem dncelernizin aktel bir olgu olaak nasl ya da hangi
biimde insan zihninde yer ahna durumuna geldikleriyle urar. Bu
pscolojik problemle ilikili olan ve zaman zaman bununla
karrilan baka bir problem daha vardu-. Bu temel karakteri itibari
yle psikolojik olmayp, metodolojik ya da epistemolojik bir problemdh. Bu problem, gereklie ihkm olarak btnyle hakl klnm
bilgiye nasl ulaabileceimiz, bir baka deyile doru olan bilgiye
hangi yntemlerle varabilecehniz problemidir. Bu problem bilgi
kuramnn, yani bilginin olgusal anlamda oluumuyla deil de, bilgi
nin doruluu ve hakl klnyla ilgilenen disiplinin kapsam iinde
yer alr. Dikkatimizi imdi, ite bu probleme ynelteceiz.
Bu problemle ilgili olaak bibirlerine kart bak alandan
oluan iki ayr ift vardu. Bmaladan rasyonalizm ve empirizm ilk
ifti, rasyonalizm ve irrasyonalizm ikinci ifti oluturul". Sz konusu
iftler iinde geen kart bak alannn adlar dikkate alndnda,
kendileriyle daha nce dncelerimizin psikolojik kkeni problemi
ne ilikin tanmada karlatmz rasyonalizm ve empirizm terim
lerinin burada yeniden olaya ktn grrz. Ancak sz konusu ternler burada biraz daha fakl bir anlama gelirler. Bu nedenle dala
nceki tai-mada "rasyonalizm" ve "empizm" terimlerinin nne
"genetik" szc getilmiti; imdi ise, bunun tersine, metodolojik

33

rasyonalizm ve empirizmden sz etmek durumundayz. Ancak bunu


yaptmz zaman bile, mulakl ortadan kaldrp, sz konusu olabi
lecek yanl anlamalann nne gemi olamayz, nk (metodolojik
trden) rasyonalizm teriminin, o empirizmle kai karya getirildii
zaman, iiTasyonalizmle kar karya getmidii zaman sahip
olduundan, faikl bir anlam vaidr. Bundan dolay, metodolojik em
pirizmin karsnda yer alan bak asn rasyonalizm olarak betim
lemeyeceiz, ancak, "rasyonalizm" teriminin rasyonalizme kart
olan bak asn gstermesine izin vererek, ona apriorizm adn ve
receiz. Yanh anlamalann hereye karn, yine de ortaya
kabilecei baz durumlarda ise, bu rasyonalizmi anti-irrasyonalizm
diye adlandracaz. Bir giri niteUi tayan bu deerlendirmelerden
sonra, nce metodolojik
apriorizm
ve empirizm arasndaki
tartmay inceleyeceiz ve daha sonra da rasyonalizm
(antiirrasyonalizm) ve irrasyonalizm arasndaki tartmann zn gzler
nne sereceiz.

Apriorizm

ve

Empirizm

Gerekhe ilikin olarak hakh khnm ya da doru bilgiye nasl


ulaabileceimiz problemini incelemeye, u halde apriorizm ve empi
rizmle balyoruz. Apriorizm ve empirizm arasndaki bu tarma de
neyin bilgimizde oynad rol, b k baka deyile duyularmzn ve
iebakn algdaki roln belklemekle ilgili olan bk tartmadu-.
Kendilerini duyulara borlu olduumuz algla- bizi d dnyadaki (fi
ziksel dnyadaki) nesneler ve olaylar hakknda bilgilendkir ve bu
algla- dsal deneyden oluur; buna ka-m, kendilerini iebaka
borlu olduumuz algla- bize kendi zihinsel haUerimiz (rnein,
zgn ya da neeli olduumuz hakknda) bilgi verir ve byle alglaisel deneyden oluur. Empirizmin deiik trleri bilgimizde baat
rol deneye verir, buna karn apriorizm a priori bilgmin, yani deney
den bamsz olan bilginin roln vurgular.

34

Radikal

Apriorizm

Empirizmle apriorizm arasmdaki tartma felsefe talihinde eitli


biimler almtu". Avrupa felsef dncesinin antik Yunan'daki
douunda, apriorizm egemen durumdayd ve apriorizm bu dnemde
deneyin gerekliin bilgisi iin b h deer tad dncesine
iddetle kar ku; o deneye dayanan bilginin yalnzca grnte ya
da szde bilgi olduu, deneye dayanan bilginin bizi gerekliin bizzat
kendisiyle deil de, salt grnyle tantran bir ey olduu
yargsna vard. Deneye dayanan bilginin deerinin bu ekilde
kmsenmesi iin k noktas, bizim deneyin hkmne
duyduumuz gvenin altn kazyan duyu yanlsamalar ohnutur.
Buna ek olarak, deneyin hkmne kar, farkh insanlarm ayn nesne
ye Uikin alglannda kimi znel farkldklarn bulunduu bulgusunun
sonucunda ortaya kan bir gven eksiklii de sz konusuydu. Bunun
la birlikte, baz antik filozoflann deneye en kk b h gven duyul
masna bile kar kmalarna yol aan temel neden, onlann tam
anlamyla gerek olann deimez olmas gereki biimindeki
inanlaryd. Onlar deienin beUi bir zamanda belirh b h trden
olduu, buna karn daha sonraki b h zamanda sz konusu trden
ohnad iin, bir eliki ierdiini savundular. (Onlar her tr
deimenin zorunlu olarak bir ehki ierdiini gsteren bakaca
bhok nemh ve derinkli kantlamalar oluturdula.) Herey b h
yana, onlann grlerme gre, kendinde ehik olan her ne ise varolamaz. Deney bize deiebilir olan nesneleri gsterdii iin, deneyin
bize sunduu gerekliin bizzat kendisi olmayp, yalnzca
grndr. Antik aprioristlere gre, bizi gereklikle yalnzca, her
ti deneyden baunsz olan dnce, yani akl tanrabilir.
Radikal apriorizmin tezi, bizi gereklikle deneyin deil de,
yalnzca akln tantrd sav olmutur. Bu eilim kendisine hemen
hemen tmyle antik dnrler arasndan taraftar buhnur. Bu
nunla bhiikte, bu eilim insanlann zihinlerini empirik aratumadan
uzaklatrd ve onlar ounluk yararsz speklasyonlara ynelttii
iin, onun bilimlerini gelimesi zerinde ykc bir etkisi ohnutur.
35

Sz konusu eilim, elemek ki doa bilimlerin byk lde engelle


mi ve doaya ilikin bilimsel bilgi srecini geciktinr. O, ayn
zamanda yeryzndeki yaamm anlam ve deerini kmseyip,
gerek deerlerin bu yaamm tesinde aranmasm isteyen bak
asnn temelini de hazulamtu-. Pratik yaamn gereksinim ve zorunluluklannn doaya ilikin deneysel aamaya kar olan bu
nyargy zorlayp ortadan kaldrmada yeterince gl bir motif
olduu zamandan balayarak, modem doa bilnindeki deneysel
aatrmalann iyiden iyiye gelimeye balad rnesans sonras
dnemde, radikal apriorizm hemen hemen tmyle ortadan kalkt.
Son zamanlarda, deneyden bamsz (aprioristik) olgulan
bisel deerinin tannmasn isteyen apriorizmle deneyin nemini
vurgulayan empirizm arasmdaki kartlk ve ekime farkl bir nite
lik kazanmtr. Tartma artk daha fazla deney ya da akhn bizi
gerekliin bizzat kendisiyle. tantmp tantmnad hakknda
olmayp, daha ok dorudan ya da dolayl olarak deneye dayanmayan
bir sav, yle ya da byle, bir ekilde doru hi sav olaak kabul et
meye hakkmz bulunup bulunmadyla ilgidii-. Kendilerini doru
savlar olaak kabul etmek hakkmz bulunduu, ancak deneye dayan
mayan savlara a priori savlar ad verilir.

Radikal

Empirizm

Radikal empirizm hakl kimm b h savn dorudan ya da dolayl


olarak deneye dayanmas gerektiini iddia eder. Deneyle en az iHkli
gibi grnen nemeler bile, hatta matematiin aksiyomlar, mantn
ilk ilkeleri bile, radikal empirizme gre, deneysel savlardu- (bir baka
deyile, onla- deneye dayanula-). Onla-, bu dnce okuluna gre,
deneyin bizi kendileriyle tantrd tekil savlaa dayanan
tmevaunsal genellemelerden baka hibir ey deildirler.

36

Ilml

Empirizm

Bu radikal empirizm hem unl apriorizmin hem de lml empi


rizmin karsnda yer alu". Sz konusu her iki eilim de bilimde
meru, yasal olan, ancak yine de deneye dayanmayan a priori sav
lann var olduuna inanr. Ilunh empirizmle lml apriorizm
aasmdaki farkllk, onlarn bu yasal savlann oynadklan rollere
farkl nem dereceleri ve anlamla- vermelerinden kaynaklanmaktadr.
Ilml empirizm yalnzca, terunlerinde ierilen anlam salt ak ve
anlal- klan a priori savlan mer savla- olaak grr. Buna gre,
b k karenin drt kenan bulunduunu, bir dakenin tm yaaplai'inn
bkbirlerine eit olduunu a priori olarak ne srebilkiz. Bu savla
ne srmek iin deneye bavurmamz gerekmez; bunun iin, "kare"
ya da "daire" tekninin ne anlama geldiini bilmemiz yeterlidir. Her
hangi bir deneyin bu savlarla eliebileceinden, b k baka deyile
deneyin rnein bizi her karenin drt kenar olmadn kabul etmek
zorunda brakabileceinden korkmamz hi gerekmez. Bizi byle b k
zorunluluk karsnda brakabihnesi iin, deneyin bize bir "kare" ola
rak adlandrlacak, ancak herey b k yana kendisinin drt kenara sahip
olduunu yadsyacamz b k ey sunmas gerekk. Bununla birkte,
"kae" szcnn gerek anlam ("kare" kavramnn ierii) drt kenaili ohnadn bildii sekile "kare" adn veren bir kimseyi bu
anlam bozma ya da ykma durumunda brakacak bir nitelik arzeder.
yleyse, "kae" terimini normal anlam iinde kullanarak, drt-kenah
ohnayan bir ekle bu ad v e m e m i z olanakl deildir.
Gnmzde lmh empirizm yukardaki rnek tarafndan da
gsterildii
gibi, kendilerinde
ierilen
te-imlerin
anlamn
aklamaktan fazla hibir ey yapmayan savlan, meru yasal a priori
savla- olaak gUr. Byle savlaa belirh terimlerin anlamlan gzler
nne seren belirtik ya da rtk tanmla- arasnda (bkz. Saf ve uygula
mal matematik alt-blm) ve byle tanmlam mantdcsal sonula
aasnda rastlanabilir. Kant'tan beri, bu trden savlaa analitik savlar
(analitik tmceler, anaUtik yagar) ad verilmektedk. u halde, hmh
emp-izmin tezi tam ve dakik bir biknde u formlle dile getkilebiIk: Meru ve kabul edilebilir olan a priori savlar, yalnzca analitik
savlardr.

37

Ilml

Apriorizm

te yandan, ml apriorizm, ayn zamanda analitik olmayan


meru a priori savlar bulunduunu savunur. Analitik olmayan bu
savlaa, sentetik savlar (sentetik tmceler, sentetik ya-glar) ad veri
lir. Bir sav, buna gre, kendisinde yer alan terimlerin anlamlarnn
aklanp aydnlatlmasyla snulanmad, yalnzca belMi ternlerin
anlamlan ya da byle bir tanmn mantksal sonularn ortaya
koyan rtk ya da belirtik bir tanun onayp, deney tarafrndan
dorulanabilen ya da rtlebilen olgusal b sav olduu zaman, o
sav sentetik bir savdr. Fransa'nm ilk nparatorunun ksa boylu
olduu sav sentetik b- savdr, nk o, bu savda yer alan ternlerin
anlamla-ndan kmaz. Buna karn, Fransa'nn ilk nparatorunun bir
monark olduu sav analiti b: savdr, nk o "knpaator" teriminin
tanmndan ka-.
Sentetik savlarn byk bir ounluu, hi kukusuz deneye
dayanu-. Tatmal olan konu yalnzca, tm sentetik nemelerin,
hib- istisna olmakszn, hakl klmlarm deneyden kartmak zo
runda m olduktan, yoksa hakl klnmala deneye bal olmayan, b h
baka deyile a priori olan yasal sentetik yaglan var olduu mu
zerinedir. Empirizm ve apriorizmin modem biimini belirleyen, ite
tam ola-ak bu noktadr: Empirizm yasal sentetik a priori nermelerin
varoluunu yadsr, oysa lml apriorizm sentetik apriori savlarn var
olduunu ne srer.
lml apriorizmin tezini nasl temellendirdiini serimlemek iin,
b- genin iki kenainn toplamnn nc kenadan daha byk
olduunu ne sren geomeik sav ele alalun. Aprioriste gre, bu
analitv b h nerme deildir, nk o genin ve kenarlanm
tanmndan kmaz. Bununla bhiikte, aprioristlere gre, bu savn
doruluundan, deneye bavurmadan emin olabiliriz. Bunun iin iki
ucundan, birlikte ahndkla-nda tabandan ksa ya da tabana eit, iki
doru kan ve bir gen iin taban hizmeti grebilen b h doru imge
lememiz yeterlidir. mgelemhniz bize hemen, bu iki dorunun taban
evresinde dndrldkleri zaman, tabana bitiik ohnayan noktala-n
38

bk gen oluturacak biimde hibk zaman kavumayacakkum


syler. B k genin iki kenamm nc kenaindan byk oknas ge
rektii sentetik yagsm kategorik olarak ne s m e k iin deneye git
memiz, algya dayanmamz gerekmez.
Yukandaki rnek ayn zamanda, sentetik a priori y^ugtoa, aprioristlere gre, nasl ya da hangi biimde ulatmz otaya koyar.
Sentetik a prion yaglar bize dorudan ve aacsz olaak verilen
nesnelerde, n o m a l deneyde olduu gibi, yalnzca bireysel olgular
alglamamza deil de, genel dzenlilikler bulmamza izin veren bir
kapasiteye ya da yetiye borluyuz. Bu iki kenan ungeleycrek, onlada,
her gende iki kenann toplamnn nc kenaindan daha byk
ohnas gerektiini ne sren genel b k yasay g m e dunrauna gehriz.
mgelemimizin abas, yleyse, bize yalnzca, bulgulanmas iin nor
mal algmm yeterli olaca, belkli b k gende iki kenann toplamnn
nc kenaindan byk olduu bireysel olgusunu deil, fakat ayn
zamanda belkli bir genel dzenlilik bulgulama olana verir. Bize
aracsz olaak verilen nesnelerde genel dzenhiikler bulgulama
olana veren kapasite ya da yetiye saf sezgi (Kant), zlerin sezgisi
(Husserl) gibi adla- verilir.

Empirizmle
Apriorizm
Arasnda
Geen,
Savlarn Karakteri Hakknda
Tartna

Matematiksel

Empkizmle apriorizm arasndaki tai-tma modem biimi iinde,


byk lde matematiksel savla-m niteliiyle ilgili bir tartma
olmutur. Radikal empirizm tm matematiksel savlann deneye dayandkla-n dnr. te yandan, apriorizm onlarn, kendilerinin a
priori savla- olduklam deneyden baunsz ola-ak kabul edebile
ceimiz, a priori savla- oldukla-m dnr; apriorizm (burada lml
apriorizmi kastediyomz, nk apriorizmin modern zamanlarda
yalnzca bu biiminde rastlamaktayz) ayn zamanda en azndan baz
matematiksel savlara sentetik yarglar olma zelliini ykler. Ilml
empirizm, son alarak saf matematikle uygulamal tnatemaii birbirin-

39

den ayrr ve onlara analitik yarglar olma zelliini ykleyerek, saf


matematiin savlarnn a priori savlar olduklarn dnr; te yan
dan lml empirizm, uygulamal matematikte, belirli analitik savlara
ek olarak, burada emprik olduklar, edeyile deneye dayandklar
dnlen sentetik savlarn da var olduunu kabul eder.

Saf ve Uygulamal

Matematik

Saf ve uygulamal matematik arasmdaki fark nedii? Fark matema


tiksel terimlerin saf ve uygulamal matematikte anlalma
biimlerinden kaynaklanmaktadr. Bunu en iyi biimde herhalde, geo
metriden b h rnekle aklayabilhiz. Geometide kat, kre, kp, koni,
v.b.g. terimlere rastlamaktayz. Bu terimler pratik yaamda, matematde uramadmz zaman kullandmz gnlk dilde de ortaya
karlar. Bu terimlerin her biri gnlk dilde deneysel bir anlama sa
hiptir. rnein "kp" szc, bu anlam szce ykleyen herkesin,
kendisine verilmi bir kat cismin yzeylerini sayarak, yzeylerinin
alarn ve kenarlan lerek, belirli b h kat cismin b h kp olup
olmad konusunda kendisini deneysel olaak (lme hatalannn
snrlar iinde) ikna edebilecei b h anlama sahiptir. Burada kendisiy
le, kendhnizi bu konuda, "kp" szcnn kendisine gnlk dilde
verilen anlam sayesinde, ikna edebileceimiz b h ynteme sahibiz.
imdi geomeiyle urarken, geomeiye ve gnlk dile, onlarn
gnlk dilde, bir baka deyile emphik anlamda bize bu terimlerden
meydana gelen (en azndan) baz nermeler hakknda deney temeli
zerinde b h karar verme olana salayan b h anlama sahip olmala
anlamnda, ortak olan terimleri kuUanu-z. Geomettiyle urarken,
onun terimlerine emphik bir anlam yklersek eer bu, geometiiyle
uygulamah matematiin bir dah olai'ak urayoruz demektir.
Geometri zerinde almann, bununla biriikte, b h baka bihni
daha vadu. Bu ikinci ekilde, gerekte geometii zerinde uygula
mal matematiin b h dal olarak alrken kullandmz ayn
szckleri kullanr, ancak onlara olduka farkl b h anlam ykleriz.
imdi "kre" ve "kp" gibi terhnler gnlk konuma dilinde sahip ol40

dukJa anlamdan ve zellikle de herhangi bi- empirik anlamdan soyuhnuladr. Bu lerimler bir kez zgn anlamlandan soyulunca, biz
onlaa yeni bir anlam veririz. Bu, zaman zaman belirk bir tanrm,
aacdyla yapdu. Bununla birlikte, belli bir terime ilikin her beltik tanm sz konusu terimi baka terimlere indigemekten oluur.
BelH bir terne ilikin behrtik b k tanm bize tanmlanan terimi ieren
her tmceyi, bu terimin onun tanunnda kullanlan dier terimlerle
deitirildii bir tmceye evime olana verir. rnein, "kre
yzeyindeki tm noktalardan eit uzaklkta bulunan bir merkeze sahip
bir katdr" tanm, bize "kre" szcn ieren her tmceyi, kendi
sinde "kre" szcnn hi gemedii, ancak "kre" szcnn
"yzeyindeki tm noktalardan eit uzaklkta bulanan b k merkeze
sahip kat" ifadesiyle deitirildii bir tmceye evine olana verir.
Ancak bu durumda ortaya yle bir soru ka: "Kre", "kp",
v.b., terimler lanun araclyla daha nce gnlk konuma dilinde
sahip olduklar anlamladan soyulmu olan ba.ka geomeik terimlere
indirgenkler. Ancak kendilerini tanmlamakta olduumuz terimlere
indirgediimiz bu terimlere hangi anlam verilmelidir? Bu terimleri
belki daha bakaca tanunlai" aachyla baka terunlere indirgeye
ceiz, ancak bu ekilde geriye doru sonsuzca gidemeyeceiz ve bu
tanmlar zinckini, btn b k tanunlar sistemimiz iin bir k noktas
ohna ilevini grecek baz terimlerde kesmemiz gerekecektk. Bu
balang terimlerine ilkel terimler ad verilir. Bu ilkel terimler hangi
anlam iinde alnmak durumundadrlar? Onlar ortaya konmu
yerleik anlamlan, yani bu terimlerin daha nceden gnlk konuma
dilinde sahip olduklar anlamlar iinde mi almacakladr, yoksa onla
ra, ortaya konmu yerleik anlamlanndan yola karak yeni b k anlam
m verkiz? imdi, geometriyle uygulamal deil de, saf matematiin
bk dal olaak uratunzda, ilkel terimler de ortaya konmu
yerleik anlamlanndan soyulur ve onlaa yeni anlamlar veririz.
Ancak onlar tm tanmlam k noktalan olduklan iin, bu ilkel
terimlerin tanmlanamayacaklan sylenebilkdi. u halde, onlaa b k
anlam ykleyemeyiz, ancak en azndan bu terimleri ortaya konmu
yerleik anlamlan iinde, yani onlan gnlk konuma dilinde sahip

41

olduklar anlamlar iinde almamz gerekir. Bu aklytme izgisi,


bununla bilikte, yanltu-. Bu terimlerin belirtik tanmlai' aaclyla
tanmlanamayacaklan
olgusundan,
onlaa
bii"
anlam
ykleyemeyeceimiz sonucu hibir biimde kmaz. Peki b h szce
bh" anlam yklemek iin ne yaplmaldr? Bu szc kullanacak be
lMi bir insan bei iin, o szc anlamann belhli ve kesin sonulu
b h yolunu ortaya koymalyz. Ana dilini ocukluunun erken evrele
rinde renmi olan bizlerden her bhine bu dilde yer alan szckleri
anlamann belirli ve kesin sonulu bir yolu bize anne ve babalarmz
ve retmenlerimiz tarafrndan retilmitir. Bununla bhiikte, ana diIhnizde, onla kendhniz iin bu ekilde tanunlamakla anlama dummuna geldihniz ok sayda szck yoktur. yleyse, bize szckleri
anlamann, tanun dnda, spesifik bir yolu daha vardr. Bu yol ya
banc bir dili dorudan yntem ad verilen bir yntem araclyla
rendiimiz zaman kullanhr. Bu yntemi kullanuken renen
renciye szckleri dikte etmez, b h baka deyile yabanc dildeki
szckleri ocuun kendi dilindeki szcklere evirmez, ancak o
azndan btn btn yabanc dilden szckler kau". Franszca
retmeni nce b h masaya iaret ederek, c'est ime table, ikincileyin
b h kitaba iaret ederek c'est un livre, ve ncleyin de b h kaleme
iai-et ederek c'est un crayon der ve renci yalnzca Franszca 'table'
szcnn "masa", "livre" szcnn "kitap" anlamna geldiini
deil, ancak ayn zamanda c'est ifadesinin "bu...du-" soyut ifadesine
kailk geldiini de kavrai". Birer kk ocuk olduumuz zaman
yetikinlerin konumalam ok byk lde bu ekilde rendik.
Yetikinlerin farkl durum ya da koullarn rn olan
konumalam ya da sylemlerini dinleyerek, bu ifadeleri ayn
biimde kullanma yetenei kazandk ve bylelikle bu ifadeleri
yetikinlerin onlar anladrr biimde anlamayr rendik.
Burada gzden kauhnamasr gereken husus, bizim saf matema
tikle uratrmrz zaman, bir baka deyile ilkel terhnlere, yani tm
tanrmlar iin bir rkr noktasr olma ilevi gren terimlere anlam
ykledihniz zaman, aynr yntemi kullandrunrz hususudur. Buna
gre, azrnuzdan, bakaca ifadelerin yanrsrra, daha nceden belirh ve

42

kesin sonulu bir biimde anlaldklar vasaylan bu ilkel terimleri


ieren belirli yarglar karrz. Dinleyicinin, onun daha nce, hndi
ilkel terimler olarak alnan ve anlamlan ierildikleri nermelerden
abnak durumunda olan, bu terimlere ykledii anlamr unuttuu ya da
b h kryrya att kabul edilir. Buna gre, "iki nokta bir ve yalnrzca b h
doru izgiyi srnrria" yargrsrnr ne sreriz. Dinleyicinin, yalnzca
geometi'inin spesifik terhnleri arasrnda yer almayan "iki" ve "bh ve
yalnrzca b h ...yi srnrriar" ifadelerinin ortaya konmu yerleik anlamlarm koruyarak, daha nce, geometiinin ilkel terhnleri. olan "nokta"
ve "doru" ifadelerine ykledii anlam unuttuu varsayrlu". O
"nokta" ve "doru" terimlerinin ortaya konmu yerleik anlamrnr b h
kez unutunca, dinleyicinin bu terimleri iki noktanm her zaman bir ve
yalnrzca bir doru izgiyi srnrriadrrna inanabilecek bir ekilde kulland kabul edilir.
Geometiinin ilkel terimlerine tanmlanan ekilde anlam veren bu
nermelere, bu disiplinin aksiyomla ad verilh. Aksiyomlar bhka
deikeni olan denklemler tarafndan oynanan role benzer b h rol oynalai". ki ya da daha fazla bilinmeyen ieren bir denklemeler bei,
sz konusu bilinmeyenlerin deerlerini belhii b h biimde belirler. Bi
linmeyenlerin
deerleri, demek ki, bilinmeyenlerin
yerine
gehildikleri takdirde, denklemleri salayan, bir baka deyile onlar
doru fomUere dntren sayadr. Benzer bir biimde, aksiyomla- da, bilinmeyen anlama ilikin ifadeler olarak, sz konusu aksiyom
larda ierilen ilkel ternlerin anlamn belirlerler. u halde, onla- aksi
yomla salamak ya da tamamlamak iin bu iUcel terhnlere
yklememiz gereken anlam beluierler.
Aksiyomlai" onlarda ierilen ilkel terimlerin
anlamlan
tanmlanan ekilde belirledikleri iin, aksiyomlara zaman zaman, beIhtik tanmlara karrt olarak rtk tanunlar- adr verilh. Belhtik
tanrmlar- terimlerin anlamlarnr bu ternlerin edeerieriyle, yani
dorudan ve aracrsrz bir biimde verh; te yandan aksiyomlar- ise te
rhnler iin anlamlarla yklenmi edeerler salamaz, ancak bize bu
anlamr, aynen b h denklemler beinin bize bu denklemlerde ierilen
binmeyenlerin deerlerini rkar-sama olanar verdii ekilde,
karsama olanar verir.
43

yleyse, geomeik terimlerin konuma dilindeki anlamlanndan


tam b- soyuama iinde ve bu terimlere bi- dizi rtk ve belirtik
tanm yardmyla anlamlar ykleyerek geometri yapabiliriz. Geomei
zerinde bu .ekilde altmz zaman, geometriyi saf matematiin
bir dal olaak gryoruz demektir. Saf geometri yapmayla uygula
mal geomei yapma aasmdaki en temel fakllk gerekte, uygula
mal geomeide geometrik terimlerin aksiyomlardan bamsz spesi
fik bir anlama sahip olmalarndan oluur ve bu, empiik anlamdr;
bundan dolay, bu ternlerin yer ald nermelerin doraluu empi
rik bil- ereve iinde belirlenu-. Buna kai-n, saf geomeide, geomet
rik terimler herhangi bir anlama deil de, aksiyomla- tarafndan belir
lenen anlama sahiptirler. u halde onla-, aksiyomlarn doru olmalar
durumunda hangi anlama geleceklerse, o anlama gelirler ve onlarn
empirik bu: anlamlan yoktur.

Ilml Empirizmin

Bir

Gr

Matematiin hem saf ve hem de uygulamal matematik olarak


yaplabileceinin bihncinde olan lml empiristler saf matematiin
deneyden gelecek destee gerek duymad gibi, bu tr b- matema
tiin terimleri ok yaln bir biimde yle ya da byle empirik b' an
lama sahip olmad iin, savlanm bir zaman gelip de deney
tarafndan rtleceinden ekinmesi gerekmeyen a priori, yani de
neyden bamsz bir disiplin olduunu dile getirler. te yandan, uy
gulamal matematik sz konusu olduunda, o lml empiristlere gre,
yalnzca empirik bir disiplin olarak yaplabilir. Aksiyomla-, bir baka
deyile matematikte dier savlardan tretilmeksizin doru kabul edi
len temel matematiksel savlar, uygulamal matematik sz konusu
olduu srece, manksal sonulan deneyle kar karya getirilme
leri suretiyle dorulanabilen ya da rtlebilen vasayunlardu-,
yalnzca.

44

Radikal Empirizmin

Bir

Gr

Radikal empirizm, saf ve uygulamah matematik a-asndaki


ayrmn henz bilinmedii bir zaman diliminden gelen, eski b h
retidh. Matematikten sz ettikleri ve onu empirik b h bilim olaak
dndkleri zaman, radikal emphistlerin zihninde uygulamal mate
matik vard ve uygulamal matematik sz konusu olduu srece,
onlan gmleri kenderi de uygulamal matematii emphik b h
bilhn olaak dnen lml empiristlerin grlerinden fakhlk
gsteiniyordu. Matematiin imdilerde saf matematiin deiik dal
lan tarafndan temsil eden ekli radikal emphizhnin yandatan
tarafndan bilinmiyordu.

Uzlamchk

Ilml empirizm taraftarlar, uygulamal matematiin emphik b h


bilim olduunu dnerek, bu gr uzlamcrlc (konvensiyonazm) adr verilen retiyle bhlethmilerdir. Uygulamah matematiin
emphik bir bilhn olduu gr, matematiksel savlarda ortaya kan
ternlerin bilinen yerleik anlamlan iinde alnmalar durumunda, bu
nennelerin doruluk ya da yanlirklanrn deney tarafndan belhlenebilecei savna indirgenebilir. rnein, "bir genin i aarrnm
toplamr 180 dereced" nermesinde ierilen geometrik terimler
gnlk konuma dilindeki anlamlarr iinde almuiasa nemenin
doruluu yalnzca deney taafndan belhienir. imdi bu gr, mate
matiksel savlarn temel zellikleri zerinde dnen baz dnrlere
gre, ufak tefek baz deiikliklere gerek duyar. Bu dnrler mate
matiksel terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlarnrn birok du
rumda bize, matematiksel savlarn domluuyla ilgi olaak deney
temeli zerinde b h karma varma olanar verecek b h yntem
salamadtrna iaret ederler. nlai" u halde, matematiksel terhnlerin
gnlk konuma dilindeki anlamlarm anlasak bile, matematiin sav
larndan bazlanyla ilgili olarak sz konusu olan savlar hereyden
nce baz geometrik savlardrr deney yoluyla karar" verilemeyecei
45

grn dile getirirler. Onlar, bununla birlikte, bu savlann


doruluu konusunda deneyden bamsz olarak, yani a priori olarak
bir kara- verilebileceini savlamazla-, ancak geomeik terimlerin
gnlk konuma dilindeki anlamlarnn, bize bu terimleri her ne olur
sa olsun bir ekilde ieren nermelerin doruluk deerleri hakknda
bir kaaa varma olana venneye yetecek kadai- tam ve dakik
olmadklarna iaret ederler. Terimlerin anlamlarnn yetersiz taml
ve dakiklii ou zaman bu nermelerin, doruluk deerleri hakknda
bir kaara yanlamayan nermeler ohnalannn temel nedenini
oluturur.
rnein "ay" szcn ele alahm. Bu szcn gnlk
konuma dilindeki anlam bize, akan umaa baktunz zaman, dene
ysel temeller zerinde, farkl birok dmumda ona bir ay adn verip
veremeyeceimiz konusunda karar verme olana verecek b k yntem
salar. Varova'daki Vistl nehri ay szc gnlk konuma dindeki anlam iinde almrsa, bir ay olarak adlandrlamaz; te yandan
kaynaklarmdaki Vistl, hi kukusuz b k ay olarak adlandmlacaktu".
Bununla bklcte, Vistl nehrinin kaynaklarndan itibaren btn b k
yatan ele aldmz zaman, onun b k ay olarak m, yoksa byk
b k nehk olarak m adlandnlaca konusunda kesin karara varamaya
camz yerler bulacaz. Byle bk yerde Vistl'n dermliini ve
geniliini lebiliriz, ancak bu da bize u somyla ilgili olarak bk ka
rara vannada yardmc oknayacakr; Vistl burada bk ay mdr? Bu
nunla bklikte, ayla "suyun, yllk ortalama genilii u kadai- mette
olan hareket halindeki akntsf'n anlayacak olursak, bu uzlama ya
da anlamadan sonra, daha nceki glkler ortadan kalkacakr; bu
durumda, deneysel verilerden oluan temel zerinde, Vistl'n ak
boyunca her yerde, onun belli bk noktada ay olup olmad konusun
da bk kai-a-a varabileceiz.
imdi bazlarna gre, anlamlar tam ve dakik olmayan szckler
yalnzca gnlk konuma dihndeki terimler deildk; geometik terim
lerin ve zellikle de " a dorusu b dorusuna eittir" ifadesinin
anlam da tam ve dakik deildir. Onlar bu ifadenin gnlk konuma
dilindeki anlamyla, iki doru birbirieinden ayrld zaman, a

46

dorusunun b dorusuna eit olup olmadn, deneysel verilerin


oluturduu temel zerinde belirleyemeyeceimize iaret ederler. A
dorusunun b dora suna eit olup olmad sorusunu bir kaaa
balamak iin, bu ifadenin anlamn, tpk "ay" szcnde yapm
olduumuz gibi, bir uzlama ya da anlamayla, yani bir uylamla
{convenio= uyuuyorum) daha tam ve dakik hale getinehyiz.
Uzlamaya bal olarak, deney bize iki dorunun eithi hakkndaki
soru iin, u ya da bu yant dikte edecektir. te ana dncesini bu
rada ksaca zeediimiz retiye uzlamclk ad verili-.
Uzlamclk, yleyse, lmh empuizmin kk bir deiiklie
uram
eklidir.
O
uygulamal
matematiin
savlarnn
doruluklarnn yalnzca deney yoluyla belirlenebilecei korusunda
hmi empirizmle uyuur. Uzlaunclk buna, baka bir tez daha
ekler. O uygulamah matematiin savlarmn doruluklarnn yalnzca
deney tarafndan belirlenebileceini, ancak bunun, yalnzca biz mate
matiksel terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlan uzlam
yoluyla daha tam ve dakik hale getii'dikten sonra, olabileceini ne
srer.

Ilml Apriorizmin

Bir Gr: Kant'n

retisi

lml apriorizm matematiksel savlann temel zellikleriyle ilgili


olaak farkl bir gre sahiptir. Onun savunucular matematik
hakknda konutuklar zaman, zihinlerinde, pk radikal empiristler
gibi, uygulamal matematik, yani terimlerin anlanarm belktik
tanmlarla ve rtk tanmlarn oynad rol oynayan aksiyomlarla
vermeyen, ancak bu terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlan
kabul edip szck daarn ve kavramsal aralann yalnzca belutik
tanmlar aachyla zenginletiren bilim vardu". Bu ekilde
anlalan matematiin savlan ve zellikle de onun temel savlan, yani
aksiyomlar aprioristler ta-afmdan, salt deney yoluyla hakh
klnabilen savlar olarak dnhnedikleri gibi, yalnzca kendilerinde
ierilen ternlerin anlamlarn aklayan analitik nemeler olaak da
grlmez. Matematiin aksiyomla, aprioristlere gre, sentetik a pri47

ori nermelerdir. rnein geometrinin, belli bir donnun drndaki


bir noktadan o doruya paralel olan bir ve yalnzca bir doru
izilebileceini ne sren, aksiyomunu ele alairm. Uygulamalr mate
matiin bir nermesi olan bu aksiyom, ierdii geomettik terimlere bir
anlam veren rtk b" tannun b" bileeni onad gibi, yalnzca te
rimlerinin gnlk konuma dilindeki anlamrnr arklayan b- nerme
de deildir; o yleyse, sentetik hi yargrdrr. Ancak o deneye dayanan
sentetik b- yarg deild-. Onun ne srd ey deneysel olarak
a-atu-rlamaz. Ancak bu aksiyomu tam bir kesinlikle doru kabul ede
riz ve dahasr kendnizi onu doru kabul enek zorunda hissederiz.
nk bu noktadan verilen doruya paralel olan bir ve yalnrzca bir
doru izebilecenizi grmek iin dora izgiyi ve onun dnda
kalan b h noktayr hngelemeye kalkrmak yeterdh. Duyu deneyi
deil de saf sezgi, deneye bavurmadan yargr vermek iin yeterli bir
temeldh. Matematiksel aksiyomlarn karakterine ilikin bu grn
bairca temsilcisi onsekizinci yzyl Alman filozofu Immanuel
Kant'trr.
Uygulamah matematiin savlannn a priori kaakterine ihkin
bizim grmze gre yanh olan bu grle gili youn
tartmalarn iine girmeksizin, ki bunun yeri buras deildh,
yalnzca bu grn, matematiin ondokuz ve yhminci yzyUardaki
gemesinin bir sonucu olarak iddetli b h darbe yediinden sz
edeceiz. Ondokuzuncu yzylda, saf matematik alan iinde,
yukarda sz edilen paalel dorularla ilgili aksiyomun, onunla
uyumaz olan aksiyomlarla deitirildii Euklides-drr geometriler
kuruldu. Fransrz bUhn adamr H. Poincare bu Euklides-drr geometri
sistemlermi uzlamc bir yaklaunla analiz ettikten soma, bhbhleriyle karrhkh olarak uyumaz olan bu geometii sistemlerinden her bi
rinin, onun ierdii terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlarmr
spesifik b h yoldan daha tam ve dakik hale getirdiimiz taktirde, o uy
gulamalr matematiin bir dair olarak dnld zaman, tpk Buklidesi sistem gibi, deneyle uyumasnn salanabileceini gsterdi.
Son olar-fik, 20. yzyrida grelUik kuramrnrn ymalrcrsr A. Einstein, temelhniz olar-ak Euklides-drr geomeilerden birini semek suretiyle,

48

bizim deney }'oIuyla Kant'm tek doru ve apriori olarak kuku duyulamaz bir geometri diye grd Euklidesi geometri sistemini
semi olsaydk elde edeceimizden daha basit bir fizik sistemine
vaidmz gsterdi. Bu konu zerinde dala ayrmth bilgi iin, okuy
ucu zel ve teknik literatre bavurmaldr.
Matematiksel savlala ilgili olaak apriorizm ve empizm arasnda
ortaya kan taitma hakkndaki bu not ve deerlendmeleri bir ka
aa balamak iin, uygulamal matematiin savlanm sentetik a pri
ori savlann karakterine salip olduunu kabul eden herhangi b h apri
orizm iin sz konusu olan hir baka probleme iaet edeceiz.
Uygulamal matemaliin sentck savlan deney taafmdan dorudan
ya da dolayl olarak domlanabilen ya da rtlebilen eyleri ne
srerler. rnein, bir genin i adannn toplamnn iki dik aya
eit olduu sav, gnlk konuma dilindeki anlam iinde alnrsa, b"
baka deyile uygulamal matematiin b h sav olaak grl^se, bii"
genin i alann lmek ve lmlerimizi toplamak suretiyle dene
yin snamasna tbi tutulabilir. Apriorizmin yapt gibi, bu savn
doruluunun a priori olaak gai-anti edildiini kabul edersek, gele
cekteki deneylerin sonulanyla ilgih olaak a priori bir biimde, yani
her ne trden olursa olsun deneyden nce ve deneye hi
bavul-makszn ndeyide bulunabildiimiz eklindeki hayret verici
olguyla kar kaiya kalrz. Bir genin i alarna ilikin
lmlerimizin sonulann beklemeden, bu sonulan neler
olacana ilikin olaak ndeyide bulunabiliz. Bununla birlikte,
fiziin ya da dier doa bilimlerinin yasalannm oluturduu temel
zerinde, deneyin kendilerini daha sonra dorulayaca belili olgula
ra ilikin olarak ndeyide bulunduumuz zaman, bu bizim zerinde
durduumuz, gelecekteki deneylerin .sonucuna ilikin ndeyi deildir.
Fiziin ve dier doa bilnlerinin yasalannm bizzat kendileri deneye
dayanr; bu yasalann oluturduu temel zerinde gelecekteki olgulara
ihkin olarak ndeyide bulunurken, gelecekteki
deneylerin
sonularn gemi deneyler temeli zerinde ngrrz, oysa geomeinin yasalan, apriorizme gre, deneyle yle ya da byle hibir
ihkileri olmayan savlardr. Geomettinin yasalannm oluturduu

49

temel zerinde gelecekteki deneysel olgulara ilikin olarak ndeyide


bulunduum zaman, onlar her tr deneyden bamsz bir biimde
ngiTir ve bu ndeyileri yalnzca akla dayandrm.
Onun deiik bihnlerinden hangisi szkonusu olursa olsun, empi
rizm iin bu problem varolamaz. nk empirizm uygulamal geo
metrinin sentetik savlannn tmnn doa bilimlerinin yasalanyla
ayn trden emphik yasalar olduklarn dnr. Analitik geomeinin
savlan gerekte a priori olup, deney tarafndan ne dorulanabUh ne
de rtlebilirler (Bkz. Ilml apriorizm alt-blm).
Bu, bununla birlikte, gzlerimizi kapadumz, kulaklaunz
tkadmz v.b.g., ksaca deneyle olan tm balarnz kestihniz ve
gemiin deneylerinden yararlanmadunz zaman, gelecekteki dene
ylerin sonulanna ilikin olaak yalnzca saf akdla ndeyide buluna
bilmemizin nasl olup da sz konusu olabildiini aklamak durumun
da olan apriorizm iin ciddi b h problem oluturur. Apriorizm her tr
deneyden bamsz olarak aklyrneyle, deneyin kendisi arasnda
ortaya kan aurtc uyumu aklamak zorundadr. Kant, bu olguyu
aklarnak iin sz konusu uyumun deneyde kendileriyle iliki iinde
olduumuz nesnelerin zihinden baunsz ohnayp, bizzat zihin
tarafndan yaratldktan olgusuyla aklanmak durumunda olduklann
kabul etmenin zorunlu olduunu grd. Alg sreci, Kant'a gre,
yalnzca, bizden baunsz olan bir gerekhin edilgen b h biimde
alnmasndan olumaz; bu srete, bizden bamsz bir gereklik
tarafndan haixkete geirilen zihinlerimiz, algnn nesneleri adn
verdighniz bu nesneleri yarar. Bu nesneler btnyle ve tam olaak
gerek olan eyler olmayp, gerek nesnelerin b h tr zihinsel
tasarmlardrlar. Burada dikkat edibnesi gereken nokta, zihnin bu zi
hinsel tasarmlan yararken, onun her tr deneyden bamsz olarak
ak yrtrken takip ettii ayn mental kodifikasyonlan takip epesidir. Bu olgu bizhn yalnzca, deneyde verilen nesnelerin kuruluuna
ilikin mental kodifikasyonlardan kalkp, deneyi hi beklemeden, a
priori ola-ak b h rapor verebilmemizin ve bu a priori savlan gelecek
teki deney tai'afndan dorulanacak olmalannn nedenini aklar.
Kant'm deneysel nesneleri, b h baka deyile bizi evreleyen doay

50

meydana geten nesneleri zihnin yaratlar olarak gren varsaym, bu


kitabn dala ileriki blmlerinde tartlacak olan idealizmin farkl
versiyonlanndan birini oluturur.

Fenomenolojistlere

Gre A Priori Bilginin

A priori bilgi, yaratcs ve balca temsilcisinh Alman filozofu


Edmund Husserl olduu, fenomenoloji ad verilen nl ada felsefe
okulunun aynnl aatu-malannm ana konusunu oluturur. Bu
dnr empirizmin maksimine edeer olan b h maksim kabul eder:
Szcklerin anlamn aklayan salt szsel nitelikteki b h bilgiden
daha fazla bir ey olan her tr bilgi, deneye dayandmhnak zorun
dadr. Ancak bu maksimin Husserl iin, onun empiristlerin gznde
tad anlamdan faikh bir anlam vardr. Deneyden sz ettikleri
zaman, emphistlerin zihninde ya bize fiziksel nesnelerin ve fenomen
lerin verildii duyu-deneyi ya da bize zihinsel fenomenlerin verildii
iebak vardr. Husserl, bununla birlikte, ne fiziksel ne de zihinsel
dnyann bir yesi olan belhli varlklann, duyu-deneyinde fiziksel fe
nomenler, iebakta zinsel fenomenler nasl veriyoiarsa, aynen
o ekilde dorudan ve aacsz olarak verildikleri baka bir deney
tl daha olduuna iaret eder. Fiziksel ve zihinsel dnyalar bhiikte
zaman iinde varolan gerek varlklarn dnyasn oluturur. Bu
gerek dnyadan baka, Husserl'e gre, ezel-ebed olan ideal
varlklarn oluturduu bir baka dnya daha vardr ("vardr" diyo
ruz, nk Hussel'in kendisi bu dnyann gerek dnyayla ayn
anlam iinde varolmadmr savunur). dealar, eylerin zleri ite bu
dnyanrn yesidhier.
Husserl'in "eylerin zleri" deyhniyle dile getirdii zler olduka
gizemli varlklar olup, bunlar hemen hemen Platonik tdealara (Bkz.,
8. Blm: Platonik dealar alt-blm) karrk gelirler. Belli b h
trn b h rnei olarak belli bir eyin z, "kalem" trdr; nmdeki
kart yaprana izilen ve kareye karlk gelen bir izhnin z,
"kare" trdr (genel ola^ak kai-edir) v.b.g. imdi Husserl eylerin bu
zlerinin bize trpkr-duyu deneyindeki cisimler gibi dorudan ve
51

aracsz olaak verildiklerini savla". Masam kaplayan knnz rtye


baktm zaman, duyulamla bu somut eyi alglarm, ancak ayn
anda zihnn de kumzlm znn neden olutuunun bilincine
varn. Kmzln zne ilikin bu bilinlilik, Hussel'e gre, duyudeneyinden faikl bk dorudan ve aracsz deney binidir. Bu iki
deney biimi aasmdaki fakhlklar Husserl tarafndan ayrntd olarak
analiz edilmitir. Bize kendisinde eylerin zlerinin verildii deneye
Husserl "zlere ilikin sezgi" {Wessensdmu)
adn verir. zlere
ilikin bu sezgi temeli zerinde, biz Hussel'e gre, duyu-deneyiyle
ulaamayacamz , kendilerinden kuku duyulamaz savlara ulanz.
Bylelikle, rnein kumzlm zne ilikin sezgi bize kuTOizln
mekndan ayrlamaz olduu ve dolaysyla kumz olan her eyin yer
kaplamas gerektii kesin bilgisini salar. Knnz olann yer kap
lad sav genel bir sav olup, tikel bir duyu algs yalnzca bu
k m z eyin yer kaplad savn destekleyebileceinden, tikel bir
duyu algsna dayandrlamaz. Savmzn kuku duyulamaz olduu
yerde, tmevarmsal sonular kesin olmad iin, savmza bok
duyu-algsmdan yola kmak suretiyle, tmevarmsal bir yoldan da
ulalamaz. K m z olann yer kaplad sav, onda ierilen terimle
rin anlamlanna ilikin bir analize dayanmadna gre, analitik bir
sav da deildir, yleyse, duyu-deneyinden bamsz ve bunun so
nucu olarak a priori olan bir savdu"; ancak o ayn zamanda, analitik
b- sav ohnadna gre, sentetik a priori bir savdr.
Fenomenolojisllere gre, matematiin aksiyomlar yalnzca,
sayla- ve dier matematiksel vailkla- hakknda zlere ilikin daha
nceki
sezgiler
aachyla
kazanlm
bilginin
dilsel
fomlasyonlandr. "Doal say", "nokta", "doru izgi", "dzlem"
gibi ifadeler kendilerine duyu-deneyi tarafndan nfuz edilebilir olan
gerek nesnelerin adla deildir, nla-, bize fenomenolojiserin
zlere ilikin sezgi adn verdikleri sz konusu deney biimi iinde
dorudan ve ai'acsz olaak verilen ideal nesnelerin adla-dular.
zlere ihkin bu sezgi araclyla, matematiin kendisine konu
ald ideal valklan belirli zelliklerini, ilikilerini, v.b.g., bilme
durumuna gelir ve aksiyomla fomle ederken, bu ekilde
52

kazanlm bilgiye ilikin ola-ak bi- rapor veririz. Fenomenolojistler


bizim aksiyomlar araclyla, baz insanlan sand gibi, ideal
valklar kurmadmz ya da konstite etmediimiz zerinde srar
ederler. deal varlklar insann kdesiyle gerek nesnelerden daha
fazla yaratlamazlar. deal varlklam dnyas bizim dncemizden
bamsz olaak vardu", bu dnyay aratu-mak matematiin ve dier
a priori disiplinlerin iidir. Biz, onu aksiyomlardan mantksal
tmdengelimler araclyla eidi sonular kasayarak aratunz.
Aksiyomlarn kendileri boluktan kartlmadklar gibi
bh
uzlamayla kabul edihni de deildirler; onlar ideal matematiksel
nesnelere ilikin, tm tmdengelimlere ncel olan ze ilikin sezgiyle
kazamhn, bilginin ifadesidirler. Boluktan kalm, bilim
adamnn krbacyla dikte etthihni ve b h ze ilikin sezgiyle destek
lenmemi aksiyomlara dayanan matematik b h btn olaak havada
kalacak ve dolaysyla, bilisel bir deerden yoksun olan b h ey ola
caktr.
Fenomenolojiserin bu grlerinin yalnzca, savlamda yer alan
terimlerin gnlk konuma dilindeki anlamlar iinde ahndrr, uygu
lamalr matematikle ilgili olduu ok arkr. Ilunh empi-izm uygula
malr matematiin aksiyomlarrnrn, yalnzca onlarn analitik savlar ol
mamalar durumunda, empirik snamaya konu olabUeceklerini ne
srer. te yandan fenomenoloji ise analitik olmayan bu aksiyomlara a
priori yargrla- olma zelliini ykler. Sentetik a priori yar-grlarn
meruluunu teslim ederken, fenomenoloji kendisini rirmir aprioriz
min tarafna oturtur.
Fenomenolojiserin grlerine ilikin daha ayrntl b h elethel
anahze kalkrmakszn, burada tm ynleriyle gelitiremeyeceimiz
b h deerlend-mede daha bulunacaz. Fenomenolojiserin zlere
ilikin sezgi adn verdikleri eye, ayn zamanda szcklerin
anlamna ilikin dikkatii bir inceleme ad verilebilir. Sonuncusuna da
yanan nermeler yalnrzca kendilerinde ierilen terhnleri arklarlar- ve
dolayrsryla bunlar- analitik nermelerdir. Bu durumda fenomenolojist
ler taafndan rlrnh emphizme yneltilen elethiler der.

53

Rasyonalizm

ve

rrasyonalizm

imdi birbirlerine kart eilimlerden oluan ikinci ifti inceleye


ceiz: Rasyonalizm ve irrasyonalizm, ya da bir baka deyile antiin-asyonalizmle irrasyonalizm. Rasyonalist maksimler dnce tali
hinde ok sk olarak ortaya karlar. Rasyonalist maksimlerin taihin
ak iinde en fazla younluk kazandkla ve en byk etkiyi
yaptklan dnem, onlarn Aydnlanma amm ideolojisinin zsel bir
yn olduklan onsekizinci yzyld. Rasyonalizm rasyonalizme
kart olarak rasyonel bilgiye duyulan inanc; doast kaynak
lardan kazanlan bilgiye kart olarak doal yoldan kazanlan bilgi
ye duyulan inanc; duygulara kart olarak akla duyulan inanc
ifade eder. Bununla birlikte, btn bu formlasyonlar olduka genel
tanmla- olup, pek elle tutulabilir gibi deildirler ve kolaylkla bir
takm yanh anlamalann kayna olma durumuna gelebilirler. Rasyo
nalizmin maksni imdiye dek belirtik b" biimde (yani rasyonaliz
min uygun ve yeterh bulaca b n biimde) formle edilmi deildu:.
Rasyonalizm, yetkin rnei bilimsel bilgi, ya da daha tam ve dakik bir
biimde sylendikte, yetkin rnekleri matematik ve doa bilimleri
olana bili trne deer verir. O vahye, kehanetlere, nsezilere, gaip
ten haber vermelere, kristal kre ile fal bakmaya, v.b.,ye dayanan bili
trlerini reddeder. Bilimsel bilgiyi bu dier bili tllerinden ayran
eyin ne olduunu sylemek, bununla birlikte kolay deildir.
Bilimsel bilgi belki en iyi bir biimde onun yerine getumek zorun
da olduu iki koulu dile getirip vurgulamak suretiyle karakterize edi
lebilir. Bilnsel bilgi hereyden nce, dncenin aktarlmas iin
mecazla-, analojiler ve bakaca ksm yoUai" ohnakszm, bakalarna
harfi harfine ve gerekten anlalan szcklerle iletilebilen dnce
ieriidu-. kinci olarak, yalnzca, doruluk ya da yanllklanna ilke
olarak kendisini uygun dsal koulla- iinde bulan herhangi bir
kimse tarafndan karar verileben savla; bilunsel bilgi adn ahna id
diasnda olabilMer. Ksacas, bilimsel bilgi intersbjektif olarak ileti
lebilir ve test edilebir olan bilgidir.
te tam tamna bu tersbjektivite bilimsel bilginin temel
zellii olarak ortaya kar. Salt rasyonel bilgiye deer vei-ken, rasy54

onalizm yalnzca intersbjektil' olai'ak iletilebilir ve test edilebilir bil


giyi deerli bulan bir ey olup kai'. Rasyonalizmin yalnzca bu tr
hk bilgiye deer vermesinin gerisinde yatan motif, salt toplumsal olan
b- motiftir. Rasyonahzm, kanaatlerimiz szcklerle ak seik olaak
fonnle edilebildii ve (en azndan ilke olai'ak) herkes onlan
doruluklandan ya da yanllklai'indan emin olabildii zaman, ka
naatlerimizi dile getirebileceimizi ve onlarn herkes tarafndan kabul
edilmesini isteyebileceimizi iln eder. Burada gzetilen ama,
ncehkle, toplumu ou zaman duygusal b h yanks olan ve bundan
dolay, bireyleri ve btn toplumsal bekleri etkileyen anlamsz
klielerin basksndan ve egemenliinden kurta-mak, ikinci olai'ak da,
yandalar tarafndan zaman zaman lam b h ikna gcyle ilan edilen
ancak bakala taafndan snanmaya uygun bir yapda ohnayan ve
dolaysyla yanh olduundan kukuya dlebilecek grlerin
eletirisel olmayan kabulne kai- korunma salamakm-. Ama toplu
mu anlamszlk ve yanllktan korumakur. Bu postla, bir yolcuya
yalnzca, o geerli bir bilete sahip olabildii ve bUetin parasn
demi ohnakla bhiikte, onu gstemek istememesi sz konusu
ohnad zaman, seyahat ene izni veren demiryolu ynetiminin tale
bi kadar makl ve anlalr grnr. Bu kailatnnada biletin
parasn demek bir savn doruluuna, bile gstei-meye hazu- ohnak
ise, bir kimsenin savn geerli olup olmadyla ilgili ola-ak kendin
den emin ve ikna olmu hale gelebilmesi olaslna kailk gehr.
Rasyonel bilgi, bununla birlikte, intersbjekf ohna zellii iin
yksek bir bedel der. O ematik ve soyut bir hale gelir ve nesnesiyle
olan yakn ve zsel temasn yim-. Bunu b h rnek araclyla
aklayacaz. Herkes deneyhnlerine ilikin ola-ak ayrntl b h bilgi
ye sahipth. Vcudumda b h ac hissettiim zaman, bu ac bana tm so
mutluu ve tm nansla-yla verilir. Bununla birlikte, kendi acmz
hakknda bildiklerimizi btakm mecazlar kuUanmakszm, ak seik
terimlerle dile gethmeye kalktmz zaman, acunzla ilgili olaak
bUdiimiz eylerden, mecazla- olmakszn, ne kadar- azn ifade edebdiimizi hemen fakedebilhiz. Belki acnn bulunduu yeri
gstei-ebiliriz; yine acnn younluunu yaklak olaak betimleyebili
riz. Bunun tesinde yapacamz herey birtakm mecazlar- kullan55

maktan ibarettir; acy zonklayan, ine gibi batan, yanan, keskin, kr,
v.b., bir ey olaak betimleriz (kullanlan mecazlar unlardr: "sanki
vcuduma ok sivri bir ine batnlyonu gibi", "sanki btn
vcudum kzgn bir atete kavruluyor gibi"). Ancak kullandmz
btn bu mecazlai'a ramen acmz hakknda kendimizin sahip olduu
bilgiyi bir bakasna yalnzca szckler aachyla aktaamayz.
Konumamzn bu i iin yetersiz ve uygunsuz oluu, bize domdan
ve aracsz deneyde verilen nesneler ve olayla- hakkndaki somut bil
gimizi tam ve eksiksiz olarak aktarmaya kalkunzda, onu bize
duyumsal deneyde verilen nesneleri betimlemek iin kullandmz
zaman daha az arpc olur. Ancak o urada bile gzle grlr bir durumdadu": Belli bir nesnenin rengini betimlemek istedihn ve onu
"krmz" ya da "ak kmz" diye adlandrdm, ya da daha spesi
fik bir renkten sz ettiun zaman, bu betnleme daima sz konusu
rengin az saydaki farkl nanslana uygun gelecektir. Demek ki, bize
dorudan ve aracsz deneyde verilen nesneler hakkndaki bilgunizden ba^kalanna aktarlabilen, her zaman yalnzca, dinleyicinin kendi
sorumluluuna gre iini somut ierikle dolduraca b h ema, bir so
yutlamadr ve o betimlememizde kullanlan szckler araclyla ak
tarmaya alunz ierikle zorunlu olaak zde deildk. Nesnele
re ilikin bilghnizden sczklerle aktarlabilen, bu nesnelere ilikin
dorudan ve aacsz deneyin yerini tutamaz. Nesnelere ilikin bilgi
miz her zaman belkli bir uzakl koruyacak ve onlaia (fiziksel
dnyann nesnelerini dnrsek) bu nesneleri alglamak ya da
(kendi zihinsel hallerimizi dnrsek) bu haUeri tecrbe etmek sure
tiyle bu nesnelerle kurduumuz temas trnden yakn ve zsel bir
temas dile getimeyecektir.
Rasyonalizme kar kanlar rasyonel bilginin ematik ve soyut
olup, nesnelerie yakn ve zsel bk temastan yoksun olduuna iaet
ederler. Rasyonalizme kai kanla- rasyonel bilginin uygulama ve
eylem iin tad nemi tanrlar, ancak onun nesnelerle kurulan
dorudan ve aracsz temas yoluyla kazanlan bilginin temel zellii
olup intersbjektif szcklerle dile getirilemez olan tamla sahip
olmadn dile getirkler. Onlar dile getirilemez, szcklere
dklemez olan bu bilgiye en azndan rasyonel bgi kadai- nem ve
56

deer verilmesi gerektiini ne srerler. Yakn zamanlarda rasyonaliz


min en byk kartlarndan bi, (analiz adn verdii) rasyonel bUginin kaisna, szcklerle dile getilemez olan, ancak bize yalnzca
onun emasn deil de, gerekliin kendisini snrlama olmakszn
bilme olana veren sezgiyi getncn Fransz filozofu Bergson
olmutur.
Rasyonalizmin
karanna
inasyonalistler
ad
verilir.
liTasyonalizmin temsilcileri dnce tarihinin olduka erken
alarndan balaya-ak ortaya ka-lai". Hereyden nce, her trden
mistik bu kategori iinde yer alr. Mistiklerle, mistik vecd ad verUen
zel ve ahhnaddv deney trlerine sahip olan insanlan kaslediyomz.
Bu deneylerde, mistikler, ou zaman Tammn vaoluuyla ilgi ola
rak, (aklyrne ve dikkatli, titiz gzlemler araclyla sz konusu
olmayan) znel kesinlie ulaklai'i vahiy ve bakaca dinsel
tecrabeleri yaarlar. T^r'nn varoluunu, onunla yzyze geyormuasna, dorud<m ve aracsz b h biimde tecrbe ederler, ondiu
talimatlar, tler ve buyrukla- alrlar-. Bu trden deneyleri yaaya
insanlar- vecd hallerinde kazandklar bilginin kesinliine ilikin
inanladan birtakrm nedenler gstermek suretiyle vazgeirilemezler;
onla- rasyonahstlerin onlarn inanlar hakkrndaki yagrlaryla daha
bile az sm'silirlai-. Bu insanlarn bilgilerinin kesinlii ok byktr ve
onla-n bu bilgi sayesinde kazandkla yeni ufukku", dnyaya ilikin
yeni gr, yaamn taml ve btnl, onlai' iin kendilerinden
vazgeilmeyecek kadar deerhdir. Onlai", tezlerini yeterince hakl
klmadkhu- iin, bu tezlerini ne srmekten kendilerini alkoymak
durumunda oldrkla- hususunda ikna edilemezler. u halde rasyona
listin mistii ikna etmeye ve onu apostolik misyonunu yerine gethmeklen alkoymaya almas bouna b h abadu-. Bununla birlikte,
rasyonalistin sesi gl ve salam b h tepkidir; o aalamda hasta im
geleminin rnlerini dUe getiren bh deli ve bakalarnr bencilce ve
deersiz amalar iin kendi grlerine dndrmek isteyen bir sah
tekr- kadar, ald valiyi topluma ilan eden bir azizin de bulanabilcei
deneenemez gler ta-afmdan ele geirilme tehlikelerine kai-, top
lumun kendini koruma ve savunma eylemidir. Kiinin, kendisini "ha-

57

kikaf'in sesini kamnak korkusuyla, ou zaman salkl ve yaai


olmaktan ok zaal olabilen her trden denetlemenez besinlerle bes
lenmeye brakmaktansa, akln salam ancak ll besinlerine dayan
mas ok daha iyidir.

58

Bilginin (Snrlar Problemi

Aknlm

ki

Anlam

Bu blmn balmda dile getirilen problem bilen znenin bilme


eyleminde, kendisinin tesine geip geemeyecei, kendi smnlanm
ap aamayaca problemidir-. ngilizce "tesine geme, ama" ifa
desinin Latincedeki karl transcendere szc olduundan, bura
da ana hatlarn izdiimiz probleme aknhk problemi, bilen znenin
smu-larmn tesinde kalan nesnelere de transsendental nesneler ad
verilir. Bilen znenin bihne eyleminde kendi snu-la-mn tesine geip
geemeyeceini sorduumuz zaman, bilen zneyle ilikisi asndan
transsendental olan gerekliin bilgisinin olanakl olup ohnadn so
ruyoruz demektir. Ancak belli bir zneyle iUkisi asndan ttanssendental olan gereklikle anlatlmak istenen nedir? Bu terimin en
azndan iki farkl yorumu vardr ve bundan dolay bilginin snrlar
problemi iin de en azndan iki farkl yorum sz konusudur.
Birinci yorumda, transsendental, bir baka deyile bilen zneye
dsal olan nesneyle, znenin kendi zihinsel deneyi olmayan tm nes
neler kastedihnektedir. Bilen znenin kendi smularnm tesine geip
geemeyeceini, b- baka deyile, bilen znenin bilme eyleminde
kendisine -anssendental olan bir gereklie ulap ulaamayacan
sorduumuz zaman, bu birinci yorumda bilen znenin kendi zi
hinsel deneyi olmayan bir eyi bilmeye yetili, muktedir olup
olmadm soruyoruz. Bu, bilginin smu-lan probleminin birinci yoramudur. Bir nesneye ilikin kendi zihinsel deneylernize (Latincedeki
in ve ffMreeo=ierde kahyorum'dan yola kldnda) znenin ikin
rnleri ad verilk. Bundan dolay, bilen znenin bihsel bir eylemde
kendi ikin k-esinin tesine geip geemeyeceiyle ilgili olan proble
mimizin bu birinci versiyonuna, bilginin ikin snrlar problemi ad
59

verilir. Bu soruyu olumlu bir biimde yantlayan ve bunun sonucu ola


rak znenin bilisel eylemlerinde kendi ikin kresinin tesine
gemeye yetili olduunu kabul eden bhine ikin epistemolojik realist
ad verilh. znenin kendi ikin kresinin tesine gemeye yetili
olmadn kabul eden bhine ise ikin epistemolojik idealist ad veri
lh.
Bilginin snnlar problemmin ikinci yorumu "akn nesne" deyi
mine verilen ikinci anlamla balantldr. Bu ikinci anlam iinde
akn nesnelerle, dncenin gerekten varolmayan nesnelerine
karh olarak gerekten varolan nesneleri aatmak istiyoruz. Felsefe
yapmayan sokaktaki adam iin, salt dncenin yapm
ya da
konstrksiyonlan ohnayp, gerekten varolan ve dolaysyla
szcn ikmci anlam iinde akn olan nesneler arasna, rnein
zerinde var olan ve olup biten hereyle bhiikte yeryz, tm
yldzlar ve kendi zinsel deneyleriyle bhiikte zneler dahil edilmek
durumundadr. Yine felsefe yapmayan sokaktaki adam, dncenin
gerekten varolmayan nesneleri arasna, rnein, mitolojik varlklar,
yasmm kei yarsnn insan olduuna inanlan yaratklar, su perile
rini, ozanlar taafndan imgelenen olayla, v..b..yi dahil eder. Bunun
la bhiikte, filozoflar gerekten varolanla yalnzca dncenin bir
konstrksiyonu olan a-asmda fakl snr izgileri izmeye
eilimlidhler; onlar, gndelik yaamda en doru gereklikler olduk
lar dnlen fiziksel ve zihinsel dnyala, dncenin bir tr
konstrksiyonlan olarak grrler. Onlar iin doru gereklik, akn
varlklar dnyas, kendilerine ikin olarak hibh ey bilmediimiz
ve hibir ey syleyemediimiz baz bilinemez "kendinde eyler"den
oluur.
Bilginin snrlan probleminin ikinci yorumu, "akn nesne" teri
minin imdi grdmz ikinci anlamyla balantldr. Buradaki
problem gerekten varolan nesnelerin bilginin kendilerine nfuz ede
bilecei nesneler olup olmadklar ya da bilginin yalnzca dncenin
gerekte varolmayan konstrksiyonlanyla
ilgili olup olamayaca
problemidir. Gerekten varolan nesnelerin bilginin kendilerine nfuz
edemeyecei ya da ulaamayaca nesneler olduklann ve bUginin
60

yalnzca dncenin konstksiyonlanyla ilgili olduunu savlayan


felsefi eilime transsendental (*) epistemolojik
idealizm ad verilir.
Buna kan, bilginin insan zihninden bamsz bir gereklie varabi
leceini ne sren felsefi eilime ise, transsendental epistemolojik re
alizm ad verilir.
Bilginin snrlan probleminin iki ayn yorumunu ana hatlaryla
gsterdiimize ve epistemolojik reahzm ve ideahzm adh eihmleri bu
yonmlaa baladmza gre, imdi sz konusu felsefi eilimleri
ayrntl olaak analiz etmeye geeceiz.

kin Epistemolojik

dealizm

Onsekizinci yzyl ngiliz filozofu George Berkeley ikin idealiz


min klasik temsilcisi olarak grlr. Genellikle duyumsal alg
srecinde bizn zihind nesnelerle, yani ikin olmayan nesnelerle
tantmz dnlr. Berkeley ite bu gr eletisel b h
biande analiz eder. zerine yaz yazmakta olduum bir kat
yaprana baktm zaman, grme duyumuyla ne alglarm? diye
sorar Berkeley. Kimi yerlerinde mavi izgilerle kapl olan, dikdrtgen
eklindeki bir yzeyi alglarm. Algmn nesnesi, en azndan algmn
dorudan ve aracsz nesnesi, yani gerekte grdm eyin
oluturduu temel zerinde varolduunu varsaydmz nesne deil
de, gerekten gmlekte olduum nesne, bu yzey ve yalnzca bu
yzeydir. Ancak algmn tek nesnesi olan bu beyaz yzey nedir? O
algsal donanmmzdan bamsz olan nesnel b' ey midir? Sz ko
nusu beyaz yzey algsal donanmmzdan bamsz olan nesnel (ob
jektif) bir ey olsayd eer, o algsal donanmmndaki deimelerin so
nucu ola^ak deimeyecekti. Oysa ayn beyaz yzey, pamaklanmla
gzlerimden bine hafif bir bask yaptm zaman, iki tane olacaktr.
O, kendisine bakmaktan geri durur ve krmz klarla aydnlathm
bu- odaya girer ve daha sonra ona beyaz kta bakmak iin geri
(*) ["Akn" (transsendent) ve "transsendental" terimleriyle birbirleriyle
kantnlmamaldr. Felsefeye Kant tarafndan sorulan ikinci terime ilikin
olarak daha sonra bir aklama getiilecekti-. (Bkz. Transsendental idealizmin
temsilcisi olarak Kant alt-blm)]

61

dnersem, beyazdan yeile dnecektir, ncelenen yzey ona,


yakndan bakm zaman farkl, buna kan ona uzaktan baktm
zaman, daha farkh hale gelir. Ayn beyaz yzey, ben b h miyopsam,
ona gzlkler araclyla baktun zaman baka, buna karm ona
plak gzle baktm zaman baka grnr. Btn bunlar, Berkeley'e
gre, sz konusu kat yaprana baktm zaman grdm bu beyaz
yzeyin benim znel izlenimimden baka hibir ey ohnadm
kantlar. Gzlerimle gerekte baka hibh eyi deil de, bu yzeyi
algladm ih, duyumsal algmn tek nesnesi kendi izlenhnim belli
bir deney, belli bir ikin rndr.
Berkeley'in ikin ideazmi, bununla birlikte, son smmna dek
gtrlm deildh. Onun ideahst tezi algda bize baka hibir eyin
deil de, zihinsel deneylerin verilebileceini savlayan b h tez olarak,
her tr bilgiyi kapsamaz; o, duyusal algyla snu-lanmtu:. Duyumsal
alglardan ayr olarak Berkeley bilen znenin deneylerinin tesine gi
debilen baka bili trleri de kabul eder. znelerin kendi deneyleri
nin, teCTbelerinin tesine geen bilghin bir rnei Berkeley'e
gre kendi ruhumuza ve bakalarnn ruhlarna ilikin bilgidir, ki
Berkeley
bu
bilgiyi
bilen
znenin
zihinsel
deneyleriyle
zdeletirmez.
B h baka onsekizinci yzyl ngiz filozofu David Hume b h
adun daha ileri gider ve ikin epistemolojik ideazmin, Berkeley'in
salt duyu-algsyla snrlad tezini, kendisi arachyla onun bene
ihkm bilgiye olduu kadar, mha ya da bene ilikin bilinhhe
ulatmz dnd isel algy da kapsayacak biimde
genileth. Tpk Berkeley'in duyularunz araclyla gerekte neyin
alglandm sormas gibi, Hume da isel deneyde bize kendi zihinsel
hallerimizden daha fazlasnn verihnedii yann verdi; bu deneyde
bize bu zihin hallerinden farkl olan bir ben verihnez. "Ben" ya da
"ruh" szckleri bize isel deneyde verilen bir eyi gsteremez. Bu
zihin haller akndan farkl b h ey, bu hallerin dayana ya da
zneleri olduu varsaylan b h ey olarak ruh herhangi bir deneyde ve
rihnez. Hume u halde, isel deneyde bizhn kendi zinsel hallerimiz
dnda hibh ey bihnediimizi, kendi ikin krenzin tesine
geemediimizi savlar.

62

Alg ve

Nesnesi

kin idealizmin temel dayana, onun bilen zneyle bilginin nes


nesi arasmdaki ilikiye ilikin grdr. mein, alglarken bile
zneyle algmm nesnesi aasmdaki iliki, Berkeley'e gre, bu nesne
nin kendisinin bi- "bilin ierii" haline gelmesi, yani onun basit bbiimde zihinsel bir deney olmas olgusundan oluur. Bu analizi daha
ileriye gtrr ve deney eylemiyle deneyin ieriini birbirmden
ayursak alglanan nesnenin Berkeley ve dier ikin idealistlere
gre deneyin ierii haline geldiini syleyebilmz.
Epistemolojik realizmin Berkeley'in ve Hume'un idealizmine
ynelik saldmlar, onlann zneyle algnn nesnesi aasmdaki iliki
hakkndaki gilerine ilikin eletiriyle balar. Algnn ve genel
olai'ak da bilginin nesnesinin bilen zneyle olan ilikisi, realistlere
gre, bu nesnenin, o zne tarafndan kavrand zaman, znenin bparas halme gehnesi ve znenin deneyi olup kmas (ya da en so
nunda bu deneyin ierii haline gehnesi) olgusundan olumaz. liki
bundan olduka faikl olan b- ilikidir. Bilgi eyleminde zne, kendi
sini kendi ierii ohnayan bir eye ynelterek, kendisinin tesine
geer. Ve bylehkle, mein bu kat yapran algladm zaman,
zihnimde yalnzca, bana dom ynelmi olan bir yze deil, ancak
ayn zamanda (kendisini n yz grdm anlamda g-medira)
dier yze de sahip olan olan bir ey vai-du-; onu algladm zaman
ayn anda belli bi- arh, beUi bir kimyasal bileimi, v.b.g., olan bir
eyi alglarm. Btn bunlar benim bilin ieriim haline gelmez;
bihn ieriim yalnzca, benhnle yzyze gelen ve kendisine bu ierik
sayesinde zihnimin, sanki b n tfekle nian alyormuasna, bilinci
min tesinde okm bir eye doru yneldii, alg eylemim iin bk noktas ohna ilevi gren beyaz yzeyden oluur. Bilen
zneyle bilginin nesnesi aasmdaki, bizim mecaz olarak anlatmaya
almz, bu ilikiye ynelimsel iliki ad verilir.
Bu iliki sz konusu olduunda, byle bir ihki iinde olmak duy
umsal bir ieriin (mein, bir kat paasna ilikin algda bu beyaz
eklin) bilinte ortaya kmas iin yeterh deildir. Bilen zne bir
63

yandan da, kendilerinde belli kavramlarn bir rol oynad, edilgin ve


alc bir karaktere sahip olmayan, ancak etkin ve kendiliinden bir ka
rakteri olan bir dizi ilemi gerekletinnek zorundadr. te bu ey
lemlerden, bir baka deyile bilen zneyle bilginin nesnesinin
katlamasmdan dolay, bizim "nesnelletirme" adm verdiimiz
ey szkonusu olur.
imdi bir nesneyi alglamak bu nesneyi bincin ierii haline ge
tirmekle ayn ey olmadna bir baka deyile bir nesneyi alglamak
onu znenin bilincine zorla sokmak anlamna gelmediine gre, Ber
keley'in temel argman, onun yalnzca bihn ieriklerinin, yani zihin
sel deneylerin (tecrbelerin) algnn nesneleri olabileceini gstermek
iin kulland a-gman der.
Alg srechin analizi, bu srece katlan ve alg eyleminde algmm
znesinin, onun ynelhninin kendisine doru aktald nesneyle
kartlamasna yol aan btn bu dnce ilemlerine ilikin betim
leme, pscolojiyle bilgi kuram arasndaki snu- blgenin en nemli
problemlerinden bhidh. Bu probleme zaman zaman algnn nesnesi
nin kurulu ya da konstitsyonu problemi ad verilh.
Bilen znenin alg eyleminde, yalnzca alglanan nesneyi kendisi
ne dahil enek suretiyle edilgin bir biimde eylemeyip, tam tersine
onun algda etkin b h biimde davrand olgusuna dikkat ekmek, bir
baka deyile alglanan nesnenin zihin taafndan kurulduunu ya da
konstite edildiini sylemek, algnn nesnesinin bu aklamada, bilen
zneden bamsz olan gerek bir ey olmayp, yalnzca dncenin
bir yapm ya da konsliksiyonu mu olduu sorusunu sormaktr. Bilgi
kuram "anssendental idealizm" ad verilen bu problemle de ilgile
nir. Dikkathnizi bu problem zermde younlatumamn, imdi tam
zamandr.

Transsendental

Epistemolojik

dealizm

B h kimse dnd zaman, bir eyi dnr; o alglad


zaman, bir eyi algla; o imgelemini faaliyete geirdii zaman, bir
eyi imgeler. te b h kimsenin dnd, alglad, imgeledii bu
eye dncenin, algnn, imgelemin ynelimsel nesnesi ad verilh.
64

Dncemizin, imgelemimizin, v.b.g., tm nesnelerini gerekten va


rolan eyler olarak dnmeyiz. Onlardan bazdanna
(mein
yasmn kei yansmm insan olduuna inanlan mitolojik yaratklara)
gerek varolu yklenmez ve onlann fksiyonlar olduklan dnlr;
dncemizin, imgelemimizin nesnelerinden yalnzca bazlan
gerekten vai'olan eyler olarak grlr.
Fiksiyonu gereklikten ayrdmz zaman, belli ltler uygulanz. Bu ltlerin en nemlisi deney ltdr; bir eyin b n fksiyon
mu yoksa gerekten var olan bir ey mi olduu konusunda bir karara
varmak durumunda olduumuz zaman, ounlukla
deneye
bavurumz.
Bilgi kuram fiksiyonu gereklikten aynrken kullandmz
ltlerini gerekten varolan nesneler olarak, yalmzca bylesi nesne
lerin gerek diye tannmasna gtrp gtrmediini aratm. Belki
bu ltleri yerine getiren nesneler bile, zihinden bamsz olarak va
rolan gereklikler olmayp, yalnzca dncenin yapmlar ya da
konsTiksiyonlandrlar. Bu kuku, bir insann yalmzca kendisine su
nabildii, genelde kendisini bir ekilde dnebildii eyi gerek
diye grebildiini dndmz zaman otaya kabilh. Ancak
eyleri kendimize sunma kapasitemiz imgelemin ve dnmenin
insan doasna aynimaz bir biimde balanm belli biimleriyle
snrlanmtr. Bylelikle, rnein nesneleri renkU diye alglamamz
ve imgelememiz olgusunu duyulanmzm dzenleni biimlerine
borluyuz. Gzlerimiz imdi olduklanndan farkl bir biimde kumlmu olsayddar, dnya renkli deil de baka bir ey olarak grlm
olabilirdi. Ayn ey, bazlarma gre, ekiller iin de geerlidir.
Bilisel kapasitelerimiz farkl bir biimde dzenlenmi olsaydlar,
dnyay meknsal ekiller iinde deil de, yle ya da farkh b h
biimde alglam olacaktk, der onlar. Bununla birlikte, yalmzca duyulanmz deil, ancak zihinlerimiz de nesneleri kendilerine sunma ka
pasiteleri bakmndan olduka snrlanmlardu:. Zihinlerimiz kendi
dzenlenilerinin onlara izin verdii trden kavramlarla i grrler.
Onla- farkl bir biimde kuruhnu olsaydla-, farkl kavramlarla i
grecek ve dolaysyla dnyaya ihkin kavramsal mode farkl b n

65

biimde oluturau olacaklard. imdi zihinlerimiz iin olanakl olan


onlan bilisel kapasitelerinin dzenleni biimiyle smurlanm
olduuna ve zihinlerimiz kendilerine her eyi deil de yalnzca,
gerekliin tmel olarak ne olduuna bakmakszn, kendi dzenleni
biimlerinin kendilere izin verdii eyleri sunabildiklerine ve
dolaysyla, zinlerniz bu snrlarn tesine geemeyeceklerine
gre, bizim en azndan, zinlernizm dzenleni biimhin, bize kendhnize zihinden bamsz b h gereklii sunma izni vennemesi ve zi
hinlerimizin srekli olarak kendi yapm ya da konstrksiyonlanyla
megul ohnas olana kabul etmemiz gerekh. Byle b h ey sz ko
nusu olduu takdirde, zin tarafndan tasarmlanan nesneler, zihin
tarafndan deney ltne, yani bize Aksiyonu gereklikten ayuma
olana veren lte gre gerek diye kabul edilen nesneler bile, zihin
kendi ya da konstrksiyonu ohnayan hibir eyi kavrayamayaca
iin, onun kendi yaprm ya da konstrksiyonlan olmu olacaktu-.
Felsefe tarihinde yalnzca bunu bir olanak olaak grmekle kal
mayp, ayn zamanda bunun gerekten de sz konusu olduunu
kamayan argmanlar bulmu olduklann dnen baz filozoflar
olmutur. Bu filozoflara gre, en dakik ve salam lt olan deney
ltn uyguladmuz zaman be, gerek diye tandumz dnya
zihinlerimizden bamsz doru bir gereklik olmayp, yalnzca bu zi
hinlerin bir konshksiyonudur. Zinlerniz kendilerinden baunsz
olarak varolan bir dnyay, yani "kendinde eyler" dnyasn bUmeye
yetili ohnayp, srekli olaak kendi yapun ya da konstrksiyonlannn
iinde hapsolmaya mahkimdurlar. Epistemolojik idealizmin, transsen
dental idealizm ad verilen trnn tezi, ite budur.
Bu tr bir idealizmin yandatan, yleyse, deneyin (ya da uygula
mada, fiksiyonu gerekhkten ayrmak iin kullandmz herhangi b h
baka ltn) bizi zihinlerimizden bamsz olaak vaolan bu nes
neleri, yani ynelhnsel olmayan nesneleri gerek diye tanmaya
gtrdn kabul enezler. deahstler, hereye karm, deney temeli
zerinde ne srlen yarglann yanh olduunu dnmediler.
Apak b h olgu olarak, idealiser klasik doruluk tanunma
yapmadlar; onlai" bilginin doruluunu seilmi ltlerle

66

uyumaya eitlediler. Seilmi bir lt olarak da idealist filozoflarisel uyum ve tmel uyuma llyle birlikte, deneyin saladrr veri
ve kanrtlarr dndler. Bylelikle, onlar- deneye dayanan her tr bil
ginin yanh olduunu dnmedikleri gibi, deneye dayanan bilgi
tarafrndan sunulan dnyayr da btnyle fiksiyonlardan ve
yanrlsamalardan meydana gelen b h dnya olarak gr-meder. Tam ter
sine, onlar temel aynmlarm, deney tarafrndan desteklenen ve deney
tarafndan reddedilen arasrnda yaplar-. Onlar-, yalnrzca deney
tarafrndan reddedilebilh olana fiksiyon ve yanrisama adrnr verirler.
Doruluk lt olarak deney tarafrndan desteklenen bu varlrklara/enomenler ad verilh. Onlar fenomenlerin empirik gereklie sahip ol
duklann sylemenin, orann deney, isel uyum ve tmel uyuma
ltleri tarafndan desteklendiklerini ve dolaysyla bu fenomenlerin
tmel olarak herkes tarafndan kabul edihni ynelimsel nesneler
dnyasnn yesi olduklann sylemeye edeer olduunu savlalar;
onlar- bu fenomenlerin zihinlerimizden bamsz b h varolua sahip ol
malarn, bir baka deyile salt dnlen nesnelerden, yani
ynelhnsel nesnelerden daha fazla b h ey olmala-m kabul etmezler.

Transsendental

dealizmin

Temsilci Olarak

Kant

Bhaz nce tattunz idealizm trnn temsilcisi Kant't. Kant


transsendental idealizme iki ekilde, iki farkl yoldan giderek var.
Bunlardan birincisinin ana hatlar u ekilde gsterilebUh: Kant
bizim deneye hi bavumakszm, a priori bir biimde, (analitik
ya-glar olmadkla-, ancak yalnzca sentetik ya-gla- olduMa- iin)
ilke olarak deney taafndan rtlebilen, ancak daha soma deney
tarafndan hibir zaman rtlmeyecekleri konusunda nceden emin
olduumuz belirh savlara ulatmz
ne srer. Byle savlar
arasnda, Kant'a gre, rnein bir genin iki kenarnn toplamnn
nc kenadan daha byk ohnak zorunda olduu yags trnden
geometik ne-meler vardu-. Bunun ih b h geni gz nne getir
mek ve onun kenarlarndan ikisinin genin tabannn ularndan
vtm ve tabann zerine dtn imgelemek yeterhdh. Onlarn
67

btn b- taban kaplayacaklar ve bir paralaryla st ste gelecekleri


ve dolaysyla, onlann toplamlarnn nc kenadan daha byk
olaca hemen ak hale gelu". Bir genin iki kenarnn nc ke
nardan daha byk olduunu ne srmek iin kiinin deneye
bavurmas gerekmez, bunun iin saf sezgi yeterhd-. Kendilerine de
neye bavurmakszn ulaunz bu savla-, bununla bulikte, deney
tarafndan hibir zaman rtlemezler. Bize deneyde gsterilen
dnyay yneten genel yasalan, deneyi beklemeksizin ve dolaysyla
a priori hk biimde kesin olarak bildiinzi nasd aklayabileceiz?
Kant bu soruyu u ekilde formle eder: Sentetik a priori yarglar
nasl olanakldr?
Kant'n epistemoloji konusundaki temel denemesini oluturan Saf
Akln Eletirisi adh eserinde sorduu esas soru ite budur. Bu problemem b k zm getirmeyi amalayan aratrmalara Kant tarafndan
transsendental aratrmalar ad verilir. Kant'n kendisi, bu problemin
zmn beUi b k trden idealizmde bulur. Bundan dolay bu idea
lizm trne ttanssendental idealizm ad verilir.
Kant'm probleme getirdii zmn ana hatlan u ekilde
gsterilebilk: Deneyin bize, ak seik olaak salt dncemizin
konsttksiyonlann deil de, msan zihninden baunsz bir gereklii
gstermesi durumunda, zihinlerimizin kendilerine a priori olarak
ulat sentetik yarga-la deney arasndaki uyum gerekten de
anlalmaz olacak ve bu uyum olaanst byk bir rastlantya
karlk gelecekti. Bize deney tarafmdan sunulan varlklarn ayn za
manda dncenin yapunla, konst-ksiyonla olduklarn kabul
edersek, Kant'a gre, byle b k ey sz konusu olamaz. Bu durumda
zihinlerimizin, kendilerine gre onun kendisinin alg eylemindeki nes
neleri, dolaysyla bize deneyde verilen nesneleri kurduu genel ilke
lerin bilgisine, deneyi beklemeksizin, a priori olarak ulaabilmeleri
anlalr hale gelecektk. Sentetik a priori
yagda- problemini
zmek iin, Kant'a gre, bize deneyde verilen nesnelerin zihinden
bamsz gereklikler olmayp (yani onla- kendinden eyler, Dinge
an sicil deildirler), yalnzca zihinlerimizin yapmlar ya da
konstrksiyonlan olduklarn kabul etmenz gerekk.

68

Ancak Kant bu idealist tezini bir baka yoldan daha giderek hakh
klmaya ahu-. O zihinlerimizin, alg eyleminde, kendileriyle
alglanan nesneler aasmdaki kartla nasd ya da hangi biunde
ulauklarm analiz eder; bir baka deyile, o algmm nesnesinin kuru
luu ya da konstitsyonu problemini zmler. Bu anahz, meknsal
formlann ve kavramlan (kategorilerin) algnn nesnelerinin kuru
luu ya da konslitsyonunda ie kaitklan gstern. Dier yandan
Kant bu foiTnlam ve kavramlann znel (sbjektif) karakterini gzler
nne serdii iin, bunun doal bir sonucu olarak, algmm nesneleri
nin kurulu ya da konstite edili eklinin bizzat kendisi, Kant'a gre,
alglanan nesnelerin gerekten varohnayp onlan yalnzca zihinleri
mizin konsksiyonu olduklarn gsteren bir kant olma ilevi
gtrr. Kant'n bu konuyla ilgili agmanlan olduka g ve
kanak olup, tam anlamyla anlalu: olacak ekilde dakik ve ek
siksiz bir biunde ortaya konamazlar.

Realizfn
Transsendental idealizme kar, realizm bize deneyde verilen nes
nelerin gerek b- vaolua sahip olduklam o-taya koyan tezi ne
srer. dealizmle olan tamasnda realist, idealizmin a-gmanlarna
saldmr. Eletirinin ok sk olarak kendilerine yneldii hedefler ideahzmin algnn nesnelerinin kuuluu ya da konstitsyonuyla ilgili savlayd. Realistler bu konstitsyonu idealist sonula-a grlmeyecek
bir biimde aklamaya koyuldular. Bununla birlikte, realistler bilgi
kuramnn deney ltnn geerlilii hakknda bir yarg verme iddi
asn ou zaman temelsiz bir nkabul olarak grp reddettiler. Onlaidealistlerin kendi aklyrnelerinde kullandklar ltlerin, idea
listlerin kendisini eletirdikleri deney ltnden daha gveniluohnadm savladar. Birok realiste gre, deney gereklie ve bize
deneyde, zneden bamsz olarak verilen b h dnyann vaoluuna
duyduumuz inanc, epistemolojik hibir eletirinin onun altn
kazyama^aca ya da onu glendiemeyecei lde, gl bk
biimde hakh ka-.

69

Daha be keskin b h eletiri yalnzca anssendental idealizmin


yanl olduunu ne srmekle kahnaz, ancak buna ek olarak idealiz
min gndeme getirdii problemin anlamdan yoksun olduunu savlar'.
Bu problemde u ter'imlere rastianu': "Zinlerhnizden bamsz ola
rak varolan gereklik" , "yalnrzca dnlmeyen ancak aynr zaman
da zihinlerimizden bamsrz olarak var' olan nesne". Bmada
gsterilmek istenen husus bu terimlerin maalesef yeterince ark seik
ve anlarir bir hale getirilmedikleri hususdm'. Bazlar bu terhnlerin
her ne olmsa olsun hibh anlama sahip ohnadklarn bile ne srer.
imdi ele alacamz pozhivist okul dnrleri tarafndan ideahzme
ve hatta idealizm tarafndan ortaya konan probleme gethilen ithaz
budur.

Pozitivizm
Pozitivizm ayn zamanda bilginin snu-lar problemiyle de ilgilenh
ve sz konusu probleme, idealizmle realizm arasmdaki tmtrmada
karrlatiunrz anlamdan farkh b h anlam ykler.
Pozitivizm empirizmin gereklii yalnzca deney temeh zerinde
bilebilecehnizi ne sren temel tezini kabul eder. Bununla birhkte,
pozitivizm bundan daha teye gider ve bu tezi bir baka savla destek
ler: BUginin nesnesi, yalnzca deneyde verilen ya da verilebilen b h
nesne olabUir. Bu savr ne sren pozitiviser yalnrzca bilginin kaynaklarr deil, ancak aynr zamanda bilginin smu-larr hakknda da belli
b h gr savunurlar'. Pozitivist tez, kendi bana ele alndnda emphist tezden kmaz. Gerekliin bilgisinin deneye dayanmak zorunda
olduu olgusundan, bilginin deneyde verilmeyen b h eye ilikin ola
mayaca sonucu karsanamaz. Deneyden balayp aklyrne yo
luyla daha yksee cabileceimiz, ve deneyde verilmeyen ve verile
meyecek olan bir eyin bilgisine ulaabilecehnizi aldmzda,
bunun tam tersinin sz konusu olduunu kabul edebilhiz. Bu olashk,
deneye dayanmamakla bhiikte, herhangi b h kimse tarafndan
alglanmayan ve alglanamayacak olan elektfomanyetik dalgalai',
elekti'onlar, protonlar, vb., hakknda bhtakm bilgilere ulaan fiziksel
kuramlar' tarafndan dorulanu' grnr. hndi pozitivizm, bu fiziksel

70

kuranlam geerliliini yadsmakszm, bu kuramlada ortaya kan,


ve dorudan ve aacsz alg taafmdan kendisine nfuz edilemeyen
bir eye referansta bulunan bu savlarn yalmzca, deneyi aan bi- eye
referansta bulunur grndn ne srerler. Pozitivistlere gre, fizik
sel savlar yalnzca ksaltm iletin ai"alar olup, tam anlamyla
aklandktan ve yorumlandklan zaman, dorudan ve aacsz alg
tai'afndan kendilerine nfuz edilebilecek eylere referansta bulunan
nermelere dnrler. Bylelikle, rnein elektrik akmnn bir
doru boyunca akt nermesinin uygun ve gerek anlam bundtm
fai-kldr. Bu nerme, pozitivistlere gre, yalnzca telin uygun
koullai"daki durumundan dolay bcIMi zgl ve alglanabilir feno
menlerin ortaya ktn ve bylelikle, rnein telin ulannm b" ampemetreye balanmala durumunda, ampenneti'enin ibresinin konu
munu deitireceini, telin ulannm bir elekoliz zeltisine
batmlmalan durumunda, elekolizle ilgili fenomenlerin ortaya
kacan, suyun ssn lmemiz durumunda, snn ykseldiini
greceimizi savlar. Ksacas, teldeki akun akyla ilgili ncnne, po
zitivistlere gre, yalnzca akmn telden akp akmad sorusunu
yanaken ltler olma ilevi gren btn bu alglanabilir fenomen
lerin (uygun koullarda) ortaya kma olashn ne srer.
Bilginin snrlan hakkndaki tezlerini ne si'erken, pozitiviser
insan zihninin duyusal olann stnde ve tesindeki bir dnyaya
ilikin btn bilgi savlannm kai'snda yer aluiai'. Metafizik genel
likle duyusal olann stnde ve tesindeki bir dnyann bilimi ola^ak
anlaldndan, pozitivistler elet-ilerini hereyden nce bu ekilde
anlalan metafizie yneltmilerdir. Pozitivistlere gre, gereklik
hakknda bilebileceimiz herey, tikel doa bilimleri taafmdan
tketilh. Salt bu bilimler tarafndan salanan bilgi dnda, dnya
hakknda baka hibir bilgi yoktur. Pozitivistlere gre, felsefeye
den, bu bilimlerin stne kmak ve gereklie ilikin ola-ak, doal
bilimlerin bize salad bilgilerden dala derin bir bilgi a-amak deil,
ancak yalnzca bu bilimlerin ulatklar sonularn sentezlerini yap
mak ve bu sonular .sistemletirmektir. Bunun tesinde, felsefe bilim
sel bilgi zerinde dnebil- ve dnmelidir de; o, bylelikle bilim
kuram haline gelecektir.
71

Pozitivist dncenin temelleri, kendisinden daha nce sz


ettiimiz onsekizinci yzyl ngihz filozofu D. Hume'da bulunabilir;
bu temeller, daha sonra sistematik olarak ondokuzuncu yzyd Fransz
dnr Auguste Comte tarafndan gelithihnith. Felsefe tarihmde
pozitivizm eidi bihnler antu" dealist, realist ve ntt poziti
vizm. Pozitivizm her zaman, algnn nesnesinin ne olduu konusunda
sahip olunan ge bah olmutur. Baz pozitivistler, rnein
Hume, dsal algnn nesnelerinin yalnzca izlenimlerimizin, isel
algmm ierikleri ya da te yandan kendi zihin hallerimiz olduk
lann dnd. Temel pozitivist teze gre, bilghniz alglanabilenin
tesinde geemeyeceinden bilgi, bu pozitivistler iin izlenimlerimi
zin ve kendi zihin hallerhnizin meydana getirdii dnyann bilgisidh.
Dier pozitiviser ise, algnn nesnelerinin sz konusu nesneleri
alglayan zneden bamsz olduu eklindeki realist gr setUer.
Yine, dier baz pozitiviser de bizim, kendilerinden hem cisimlerin
hem de bilin aknn kurulabilecei, ancak bizzat kendilerinin (yani
gz nnde tutulan kompleks varlktan soyutiama iinde ele
alndclan takdhde) zihinsel ya da fiziksel ohnayp nh olduklan ve
bu komplekslerin alglanmamalan durumunda bile varolabilen, renk
ler, kokular, sesler, tatlar trnden belhli elerin oluturduu komp
leksleri algadunrz savundular.
Ondokuzuncu yzyln sonlanyla yhminci yzyln balarnda
yaam olan Avusturyal bilhn adam E. Mach, tpk Berkeley'in
yapti gibi, bize deneyde verilen cisimlerin yalnzca renklerden, ses
lerden, kokulardan v.b., oluan kompleksler olduunu ne srd.
rnein, imde bulunduumuz u anda kendisini alglamakta
olduum bu kalem nedir? O, u anda grebildiim uzun, dar, sar b h
yzeye sahip olan bir eydir; o, kendisine akasmdan bakm taktir
de algayabUeceim, ortasndaki siyah noktayla birlikte, tahta
parasnn renginin algen yzeyidir; o, bundan baka, kaleme eii
alardan bakm olsaydun grm olacam btn bu grntlerie
birkte,
kalemin
d
tabakalarnn,
onun
i
tabakalarn
grebilecehn ekilde, alnm olmalan durumunda, kendilerini bana
ak seik olaak, gsterecek grntlerdh. Btn bunlardan ayn ola-

72

lak, kalemin onu g m e duyusundan' baka duyularla incelemi


olmam durumunda bana kendilerini gsterecek baka ynleri, ona do
kunmu olmam koulu altmda, hissedeceim souk dz yzeyi,
v.b.g., vai'du-. Ancak ben neyim, yani kendi ruhum nedir? Mach bu
soruya, tpk Hume'un yapt gibi, benlerimizin izlenimlerin,
anlan, dncelerin, duygulam, arzularn, v.b.g., oluturduu
yn ya da bohalardan daha fazla hibh ey olmad yantn verir.
Benunin kendisinden meydana geldii eler arasnda kompleksleri
cisimler olan eler vardr. Mach'a gre, daha nce de sylemi
olduumuz gibi cisimler baka hibir ey deil, ancak renkler, ses
ler, kokula- v.b.g., dir. Ancak bu renkler, sesler, kokular nedh? Nesne
lere baktmz zaman, bize dorudan ve aacsz olaakverilen, bizim
izlenimler diye adlandrdmz bu eyler nelerdir? Renkler, kokular
sesler v.b., yleyse benin ya da ruhun kendisinden meydana geldii
komplekslerin bileenleri olarak dnlmeleri durumunda kendileri
ne izlenimler ad verilen, te yandan dier element komplekslerinin,
yani cisimler diye arlan komplekslerin bileenleri olaak
dnlmeleri durumunda ise, kendilerine bu cisunlerin zehikleri
ad verilen elerdir. Birlikte bilin akn oluturan anlardan, duyguladan, ar-zuladan olduu kadai; cisimleri meydana getiren komp
lekslerden de soyutlama iinde dnlen bu renkler, sesler ve kokulann kendileri ne fiziksel ne de zihinseldir. Soyutlama iinde
alndklanda, onlar ayn lde fiziksel ya da zihinsel diye nitelenen
ntr elerdir. Bu deyimler, yani "fiziksel" ya da "zihinsel" ifadeleri,
onlar iin yalnzca u ya da bu kompleksin bileenleri olduklan takdhrde geerh olabilir.
nl ada ngihz filozofu Bertrand Russell da Mach'm yukanda
incelediimiz grlerine benzer grleri savunmutur.

Neopozitivizn
ada neopozitivizn Mach'm ntr pozitivizminden km,
ancak gelime sreci iinde, algnn nesnesiyle ilgili ola-ak Mach'm
bak asn brakm ve realist bir gr kabul etmitir. Daha
73

sonraki geliimi iinde, neopozitivizm pozitivizmin


bilgiyi
alglanabilir nesnelerin bilgisiyle snulayan temel tezinden de
vazgemitir. O, lunl empirizmin ald biim iinde, yalnzca, ken
disine gre deyimlerin, ifadelerin anlamlann aklanp aydnla
kavuturalmasmdan olumayan ve dolaysyla analitik nennelerde
dile getirilemeyen her trl bilginin deneye dayanmak zorunda olduu
eklindeki empirist tezi korumutur. Neopozitivistler, yalnzca tm
sentetik nermelerin, onlai" deney tarafndan rtlemez ya da
donlanamazlasa, temelsiz olduklann dnmekle kalmazla (onla
bu bakundan lml emphizmle uyumaktadrla), ancak daha bile
ileri giderek, bu trden nennelerin anlamdan yoksun olduklan ne
srerler. Kant'a gre, metafizik yalnzca, deneyin kontrol altnda ol
mayan sentetik ya-gla-dan, ve dolaysyla neopozitivistler iin her ne
trden olursa olsun herhangi b h anlamdan yoksun olan sentetik
yargladan olumak dmumundayd. Aalanan, ve anlamdan yok
sun deyhnlerden olutuu, anlam olmayan bo ve y a a s z konuma
olduu dnlen metafizie, neopozitiviser taafmdan yneltUen
ykc eletiri ite byle b h anlayn sonucuydu.
Metafizie k a aldklan dmanca tavrlanda, neopozitiviser
eski pozitivizmin temel tezlerinden bhiyle tam bir uyuma
iindeydiler. Onla- pozitivizmle gereklie ilikin her tr bilginin em
pirik bitimlerde, fizikte, jeolojide, astionomide, taihte v.b.g.,
ierUdii hususunda da uyuuyorlad. Bu temel emphik bUimlerde
ierilen bilgiden ayr olaak, gerekliin, metafiziin sahip ohna iddi
asnda bulunduu trden bir bilgisi hibh ekilde sz konusu deildir.
Nomatif ahlkla bhiikte metafizii, felsefenin tam bir baaszha
urad alan o l a a k gren neopozitivistler, bilgi kuramn felsefe
iin, onun aatumalar yapabilecei tek alan o l a a k korudula; buna
k a n psikolojik eler, yani bilisel sreleri konu alan a a t u m a l a
ise bilgi ku-ammm dnda brakhntu-. Geriye yalnzca biUsel
sonulaa ilikin aatirma ve dolaysyla, nesneleri bimsel s a v l a
olan bir aatirma kalr. Neopozitiviser, bununla bhiikte, bimsel
s a v l a m nermelerle ve dolaysyla, kendilerinde bu savlam dile gethildii belirh linguistik ifadelerle zdelethirler. Bundan dolay,

74

felsefe daha bile dakik ve kesin hale getirilir: Felsefe yalnzca bilim
kuram olabilh. Felsefenin grevini bu ekilde beliriedikten sonra, neopozitivistler bu alan gelitinneye ve dala verunli hale getinneye
gemilerdir. Onla- bir bilunsel dil kuram oluturmuladu'. Bu
kuram, bununla bMikte, dilbilimcilerin zerinde altkla konula-dan ve gelitirdikleri kuramla-dan olduka farkl bir kuramdr. Pozi
tivistler tarafndan anlald biimiyle bihmsel bilgi kuram, ada
ekli iindeki mantkla zdetir. Bylelikle, bu mank neopozitivizmin baai- kazand ve nemU katkla- yapt balca alan oldu.
Ancak ada mantn geliimi ve st dzeylere tanmas neopozitivistlerin tekelinde kalm bir i deildir. Mantk, neopozitivistlerin
grlerini paylamayan kimseler tarafmdan da gelitirilebilir ve
daha ileri evrelere gt-lebilirdi. Nitekim, bu alandaki byk ve
nemli baai-la- gerekte neopozitivistlerden gehnedi.
Neopozitivist dil kuram taafmdan gelitirilip verimli hale getiri
len ve kabul edilen snrla- iinde kalan alanla- dmda btn bir
felsefeye
kai- aldkla- olumsuz tavra ramen, neopozivistler
gerekte dier felsef problemleri btn btn b n kyya almayp, bu
problemlerin kl bir biunde fomle edihni olan problemler olduklanu gstemeye almlardu-. Bu problemler, sanki onla- eylerle
ilgiliymiler gibi fomle edilmiler ve bu biimleri iinde, onlar,
aklktan yoksun ve mulak oldukla iin, kendilerine bir zm get-menin olanaksz olduu, umutsuz problemlerdir, oysa bu problem
ler gerekte eylerle deil de, eyler hakknda olan szcklerle ilgili
dir. Felsefe talihinde eylerin znn ne olduu, hayvanlam znn
ne olduu, bitkilerin znn ne olduu v.b., soruluyordu. "z"
szcyle kastedilen eyin ne olduuna ilikin tm aklamala- bu
nunla bulikte, belnsiz, kaanhk ve nemsiz aklamala- ohnutur.
imdi neopozitivistler bu problemin kt bir biimde fomle edihni
bir problem olduuna iaret ederler. nsann (bitkilerin, hayvanlarn)
z hakknda sorula- soran kunseler, tikel insanla-da (bitkilerde, hayvanlada) mevcul olan ve belirtildiine gre, onla-m z olan bir
eye iai-et etmekle ilgileniyor deillerdi; onla- gerekte "insan"
szcnn ("bitki" szcnn, "hayvan" szcnn) anlamyla il
gilenmekteydiler.
75

Burada taillan problem, yleyse, eylerle (insanlarla, bitkilerle


hayvanlarla) ilgili b h problem ohnayp, bu eyleri gsteren
szcklerle ilgili bir problemdh. u halde, felsefenin eylerin zyle
ilgili olan geleneksel problemi, o bir kez uygun b h binde ve gerei
gibi formle edilince, dil hakknda, dille ilgili olan bir problem olup
rkar ve bu ekliyle, neopozitivistlerin felsefeyi kendisiyle
srnrriamaya altlar dil kuram iinde yerini bulur. Geleneksel fel
sefenin ok deiik dier problemlerini de benzer bir biimde
aklamak ve yorumlamak suretiyle, b h baka deyile eylerin kendi
leriyle ilgili olan problemleri, bu eylei gsteren szcklerle ilgili
olan problemlerle deitirmek suretiyle, bu problemler neopozitivist
lerin felsef programlanndaki yeni bihnleri iine sokulabilhler.
Genel tavrlan dikkate alndnda, neopozitivistler daha nce
de szn ettiimiz gibi pozitivizmin, rnein Hume tarafrndan
temsil edilen, idealist versiyonunun ok uzandadrlar ve yalnzca zi
hinsel fenomenlerin bilginin nesneleri olabilecei tezini hibh ekilde
kabul enezler.
Onlar bilginin uygun ve gerek nesnelerinin fiziksel nesneler, yani
cisimler olduunu &av\ayanfizikalizm adl program ilan ederler. Fizikalizm, bilhnlerin tm savlarnn fizcahst dile ve bylekle de cisim
ler hakknda olan savlaa indhgenmesini ister. Fizikahstik dile indirgenemeyen bu savlar, neopozitivistlere gre, bilimsel savlai" iin
ortaya konan temel gerekleri yerine getiremezler. Onlar intersbjektif
olarak iletilebilh ya da test edilebilh deildhler. nsanla ilgili disiplin
lerdeki tm savlar gibi, psikolojinin zihinsel konulara ve fenomenlere
referansta bulunan btn savlan da bilhnsel savlann karakterine sahip
olmak durumundaysalar, fizvalist savlara indhgenebmedhler. Fizikalizmin postlasr u halde, neopozitivizmi materyalizmin yakrnrnda
bir yerlere gethir.

76

Bilgi Kuramnn Dier


Felsef Disiplinlerle likisi
Bilgi kuramnn yukarda incelenmi olan problemleri bu disipli
nin klasik problemleri olarak grlr. Bilgi kuramnda ierUen prob
lemlerin tm hi kukusuz, bu klasik problemlerden ibaret deildir.
Bunlar arasnda bilgi kuramyla mantn bilhn kuram ve metodoloji
ad verilen paras arasmdaki snr blgede kalan birok problem
vardr. Bilim kuram bilhnsel savlardan oluan bh" sistem olarak
anlalan bilhnle ve dolaysyla, daha nceden tamamlanm
sonularla urau". te yandan, metodoloji ise kendisine ilemleri,
bilim yapmann yntemlerini konu edmh. Bilhn kuram bilinn ken
dilerinden meydana geldii elerle (savlarla, bilhnsel terimlerle) ve
bu elerden ina edilen yaplarla (kantlamayla, kuramla, v.b.g. )
urar. Metodoloji kantlama yntemlerine, deneye, problemlerin
zmlerine, aklamaya, test etmeye, v.b.g., ilikin aratrmalar
yapar. imdi bu disipnlerden her ikisinde de bilgi kuramna dahil
edilebilecek problemler vardr. Bu problemler arsnda, rnein
tmevanmsal(endktif) ve tmdengelhnsel(dedktif) yntemlerin
geerlilii problemi, bimsel bilgide ve dier bilgi trlerinde
uzlamlann (yani keyf zmlerin) rol problemi gibi, farkl bim
sel yntemlerin geeriyle ilgili problemler vardu:. Problemler
ou zaman, klasik epistemolojik problemlerin u ya da bu bilimin
spesifik blmlerine uygulamnasmdan baka bir ey ohnayan meto
doloji ve bilhn kuramn kendi alanlar iinde tartlr.
Btn bu nedenlerden dolay, bir yandan bilgi kuramyla dier
yandan biln kuram ve metodoloji arasnda kesin ve deimez snuizgileri yoktur.
Bilgi kuramyla metafizilc arasnda da ok yakn ihkiler vardr.
Metafiziksel aratrmalar byk lde u ya da bu epistemolojik
bak asmdan, gerekhin doas hakkmda bhtakm sonular
karsamaktan oluur. Bu iUkileri aynnt olarak, btnyle metafi
zie aynim olan bundan sonraki blmlerde inceleyeceiz.
77

ERHAN IIKLAR

TANRIBLM VE FELSEFE
KONUMALARI
TEOLOG. - zin verirseniz belirtmek isterim ki azizim, Doktor'un
ckjsnceleri yeni ve gerekten ok ilgin geldi bana. Aslnda, sizin de,
bu

fikirlere,

tan

olmaktan

hep

gurur

duyduum

derin

hogrnzle yaklamaktan ekinmeyeceinizi biliyorum...


DOKTOR. - Belki de meslektanzn hogrs derin fakat engin
deil, teolog. Rasyonalistlerde bu sk rastlanan bir eydir.
TEOLOG. - Bu hepimizin kusurudur. Doktor. zellikle de genlikte.
Fakat, genlerin bu ataklktan, aslnda her zaman yararldr; bazen
nmze yeni yollar aarak ve yanllarmz kefederek, bazen ise
bunu yapmadklar taktirde bile, bizi, dorularmz yeniden gzden
geirip snamaya sevketmeleri sebebiyle. nsan, hele ya basn biraz
almsa, gemite gezindii patikalarda yeniden dolamay yararsz
bulmaya balyor, ve bana kalrsa bylece, o ilk araylarn verdii hey
ecan bir kez daha tatmaktan kendini yok yere mahrum brakyor. Bu
yzden, ben, kendi adma, genlerin cesurca klar ve tutku dolu
atlganlklarndan, biz yatakilerin artk geride brakh, bir zaman
larn o cokulu servenini, 'zihnin tanrya yolculuu'nu yeniden
yaamak iin bir vesile olarak yararlanmamz neriyorum.
DOKTOR. - Peki, bu kez, hahrlanak yerine tartmaya ne dersiniz.-'
FLOZOF. -

Eletiride adlarn

yerini

argmanlara

brakmak

kouluyla, neden olmasn.-'


DOKTOR. - Kabul ediyor ve balang olarak kendi iddiam aka
ortaya

koyuyorum: bence, tanrnn

varlna, rasyonel

kantlarla

ulamak bir hayalden ibarettir. Deneyimi ve akl aan bir varla,


imann dolaysz gc ve tanrsal vahyi kaytsz artsz onama iradesi
olmadan, nasl eriebiliriz ki.-'
TEOLOG. -

Unutmayn Doktor, vahyin akl ykmaya deil, fakat

tamam etmeye geldii yazldr.

GNDOAN

YAYI N L A RI

r i . BLM
METAFZK

Laszlo VERSENVI

SOKRATES VE
NSAN SEVGS
eviren : Dr. Ahmet Cevizci
Sokrates insanlk tarihinde, felsefi anlam iinde insan ruhunu
bulgulayan ilk filozoftur. Sokratesi dnce yalnzca insan deil,
ancak

ayn

zamanda

her

biri

bireysel

insan varim

felsefi

dncenin mutlak merkezi yapmtr. Bu ise gerek felsefenin


balangcndan baka bir ey deildir.
Sokrates tarihinin tand ilk ve en byk ahlk filozofu olduktan
baka, "Ruhlarnza zen gsterin" arsyla insanlk tarihinin belli
bal retmenlerinden biri ve byk bir hmanist olmutur.
Sokrates insanlara iyi ve ahlkl yaamalarn tlerken, unlar
sylemektedir: "Dsal kazanmlar ve hafta yaamn kendisi bile, iyi
yaama gre ok daha az nemlidir, nk hasta bir ruhla mutsuz ve
sefil

bir

yaam

srmek,

hi yaamamaktan

ok daha

iyidir.

Yaanmaya deer olan yaam deil, iyi yaamdr. nk iyi bir insa
na hibir eyden ve hibir kimseden ktlk gelmez."
Sokrates sz konusu olduunda, bilgelik ve erdem trajik bir boyut
kazanr. nk onun savunduu deerier ve ahlk anlay yznden
lme mahkm
evsiz

barksz

edilmesi, dnyamzn, yetkin bir insann dnyaya


kalacak

ve aa

olsalar

da

yeryzne,

byk

ounluun zararna olarak egemen olanlann ellerinde yok olacak


biimde kurulmu olduunu gstermektedir.

GNDOAN

YAYINLARI

Metafizik Teriminin Kkeni v e


Metafiziin Kapsam inde Yer Alan
ProblemlerirDlnmesi
"Metafizik"

Terimi

Felsefenin ikinci temel disiplini olan metafizik, adm btnyle


raslansal olarak olumu durum ve olaylara borludur. Terim, onun
kitaplann dzenleyip sn-aya koyduklar srada, Aristoteles'in
rencileri tarafmdan bulunmutur. Milattan nce drdnc yzydn
en nde gelen, en nemli filozoflandan bhi olan Aristoteles "felsefe"
terimini zgn etimolojik anlam iinde kulland, bir baka deyile
onu "bilim" terimine edeer olan bir terim olarak grd. Bundan
dolay o, biz bugn nasl farkl bilimlerden sz ediyorsak, aynen o
ekilde farkl felsefelerden sz etti. Bunun b- sonucu olarak da, Aris
toteles eidi "felsefeler" arasndan bk felsefeyi, tm felsefelerin te
meli olan felsefe olarak ayrd ve bu felsefeye ilk felsefe (prote philosophia) adn verdi. Bu ilk felsefenin grevi, hereyin, varolan her ne
ise onun ilk ilkelerinin ararhnasyd. kinci bilim, yani ikinci felse
fe olarak da Aristoteles, kendisine genel fizik (physika; phusis, yani
doa) bah altnda
bir dizi yapm ayrd doa bilimini
dnd. Arsitoteles'in lmnden sonra rencileri onun kitaplarn
dzenleyip sraya koyarken, Aristoteles'in bu "ilk felsefe"ye aynim
kitaplarn, onun doa hakknda olan kitaplann ardna, edeyile
fiziin sonrasna yerletirdiler. Bu nedenle ilk felsefe hakknda olan
kitapla- "doa hakkndaki kitapla- takip eden kitaplar" {ta meta ta
physika) ya da Latmcedeki adyla, ksaca metaphysika olarak adlandmld. Btnyle rasantsal olan bu kouUar iinde, ilk felsefeye
aynim kitaplar betnlemek iin "metafizik" terni bulundu.
"Varhn ilk ilkeleri"ne aynim olan kitaplada, Aristoteles
bakaca eyler yannda, doann tesinde ya da stnde bulunan b k
varlk olarak Tanr'y ele alr. lk felsefeye tahsis edilmi olan kitap
81

lann, doann tesinde olan arardkla olgusu, "metafizik" terimi


yle ilgili olarak daha som-a faikh etimolojik yorumlar yaplmasmm
balca nedeni haline geldi. Metafizik, duyusal olann stnde ve
tesinde olan ele alan biln olarak grhne durumuna geldi. nsansal
dncenin ak iinde metafizik ad verilmi olan aarmalar inceledihnizde. Tanr ve yaam-tesi gibi doast konularn metafizfsel aratmnalarm kapsam imde gerekten de ierildiini
syleyebilhiz. Ancak metafiziin ele ald konular hi kukusuz
bunlardan ibaret deildi.

Metafiziksel

Problemlerin

Blnmesi

Metafizikte ierilen temalann zenginlii ylesine byk ve ou


zaman ylesine au-tcdn ki, metafizii, onun kapsamn tketecek
tek b h tanm arachyla karakterize etmek pek kolay deildh. Meta
fizie ihkm geleneksel tanmlar ya ok genel ya da ok dar olup, ge
leneksel metafizikte ierilen konular tketmeyi baaramazlar. Meta
fizie ilikin olduka genel bir tanma mek olarak, onun dnyaya
ilikin genel bir gr formle etmeye alan disiplin olduu ya da
varlk zerine en genel disipUn olduu eklindeki metafizik tanun
verilebilh. Onu, doa hakkndaki bilginin b h sentezi olarak ya da kendileri duyulara sunan fenomenlerin yanltc maskesinin ai'kasma
gizlenmi insan zihninden baunsz b h gereki aa karmaya
alan b k biln olarak tanrmlamak, bh" baka deyile, onun kendinde-eyler
hakkndaki bilim olduunu sylemek ise, metafizii
olduka dar bir kapsam iinde karakterize etmekten baka bir ey
deildir. yleyse, biz burada metafizie ilikin olarak bhlikh bir
tanun salama ghihninden vazgeecek ve kendimizi geleneksel ola
rak metafiziin kapsam ihde yer ahn problemlerin analiziyle
snrlayacaz. Buna gre,
metafizcsel problemleri drt gruba
ayuracaz. Bu drt grup imde nce ontoloji, ikinci olarak bilgiye
ilikin ararmalardan doan problemler gelh. nc olarak,
doaya ihkin aratumalardan kan problemler ve drdnc olarak
da dinden ve ahlktan kaynaklanan problemler vardu". te bu prob
lem beklerinden her bhi ileriki sayfalarda ayr ayn incelenecekth.

82

Ontoloji
Ontolojinin

Grevleri

"Ontoloji" terimi Yunanca on szcnden, bir baka deyile


"olmak" fiiline edeer olan einai fiilinin "-en yapl orta"mdan
kar.

yleyse,

harfi

harfine

konuulduunda,

on

"varhk"a

edeerdir; nne getirilen bir artikelle birlikte on, to on, yani "var
olan", ve bunun sonucu olarak da "varolan herhangi bir ey" ekhni
alr. u halde, "ontoloji", etunolojik olaak konuulduunda, var
olanm bilimi, savlar varolan eylerle ilgili olan bilimdir. Bu etimo
lojiye gre, ontolojinm, savlar var olan herey iin geerli olan en
genel bilim olduu kabul edilir. Aristoteles, ilk felsefesinin,

daha

sonra metafizik ad verilen felsef disiplininin grevlerini ite bu


ekilde belirlemitir. "Ontoloji" terimi ou zaman "metafizik" teri
miyle deihnh olarak, ve bu iki szck de eanlamh terimler olarak
kullanlr.
Bununla birlikte, gnmzde terime ilikin olarak, zellikle fenomenolojistlerin etkisi alnda, farkh b k anlam gehtirilmitk. Femonmenolojistler eylerin zyle ilgih tm ararmalara "ontoloji" adm
verirler; ontoloji, onlara gre, zlere ihkin

sezgi

araclyla

gerekletkihnek durumundadr. Bir eyin zn, rnein genel ola


rak eylerin zn, cismin zn, zelliklerin zn, Uikilerin
zn, v.b., aratrrken, "bir ey nedk?" sorusunu, "bir zellik
nedir?" sorusunu, "bir iliki nedk?" sorusunu yantlamaya alrm.
Bu trden sorulara verilecek yantlar "ey", "ciskn", "ihki" terimle
rinin, yle bir yapya sahip olmak durumunda olan, tanmlarndan
baka bir ey deildkler: "Bir cisim u udur." Bu tanmla- birer
neri olmak durumunda olmadklar gibi, szcklerin ne ekilde kul83

lanlacaklanyla ilgili keyfi postlala- ola-ak sunulmazla-, ancak bu


szcklerin dilnizde zaten beliii ve deimez bir anlama sahip ol
duklann varsayarlar-; bu tanunlai", terimlerirn daha nceden belhli
ve deimez bir anlama sahip ohnalar-r kouluyla, doru ner-meler
olma iddiasrndadu-lar-. Bu trden tanrmlara nesne tanrmlar adr ve-ilh.
hndi, fenomenolojinin kuUandr terminolojiyi bir kyya brakrsak,
ontolojinin

grevini,

belirli

terimlerin,

onlarrn

kendisinden

almdklar dilde, bu terimlere yklenen anlama ilikin kavraya day


anan, nesne tanmlarn

bulmaya almak olarak betimleyebilhiz.

Ontolojinin kendilerinin nesne tanmlarn salamaya al terhn


ler ou zaman, kendisinde felsef aiastrrmalarm yaprldrr teknc bdilden ahnmakla bhiikte, bunlar bir blmyle gnlk konuma dilin
den seilirier.
Ontolojinin grevleri terimler iin nesne lanrmlan salamakla
tketilmez. Bazen ontoloji, bu tanrmlara ulamaksrzrn, kendilerine il
gih terhnlerin anlamrna Uikin bir kavrayr yoluyla, bh baka
deyile bu anlamlarn temelini oluturan kavramlarm analizi yoluyla
ularian belirli ner-meleri ne srmekle yetinir. Bu kavramlar
ounlukla olduka genel olduklarr iin (mein, ey kavramr, bir
zellik kavramr, b h Uiki kavramr v.b.), ontolojinin bu kavramlarm
analizi yoluyla kendilerine ulaUr savlar- da olduka genel bir karak
tere sahipthler. Bu savlar, genelklerinden dolay, Aistoteles'in kendi
metafiziinin karakteristik savlar-r iin dile gethdii var- olan hereyle
ilgili olan en genel savlar betimlemesine yaklauiar-.
Ontolojiye Uikin yukarrdaki arklama ve tanrmlardan da ark
olduu gibi, bu disiplin felsefede ve gnlk dilde kuUanrIan kavram
sal donanrmrmrz ve ar-ala-unz arklamaya alrr. Bu hahyle o ya
rarh bir disiphndh, ancak onun

daha ok yadrmcr ve tamamlaytcr

bir rol var-du-.

84

Ontoloji

Tarafndan

Analiz Edilen Kavramlara

rnekler

Ontolojinin zerinde en ok durduu kavramlardan bi tz kav


ramdr. Bu ternin

felsefede,

birbmnden fakl bok

anlam

ohnutur, ancak bu anlamladan en temel ve en nemlisi, ona Aristo


teles tarafndan verilmi olan anlamdr. Sz konusu anlam tz, ken
disine b h eyhi yklenebilecei, ancak kendisinin baka b h eye
yklenemeyecei ey olan tanmlai". Bh baka deyile, tz kendileri
ne baz zelliklerin yklenebilecei, baka bir eyle beUrli b h iki
iinde bulunabilen, u ya da bu durumda olabilen, ancak kendisi b h
zellik, b h iliki, bir durum, v.b., olmayan eydir. Tze mek olarak,
somut bheysel eylerin

dnyasndaki u sandalye, u masa, u kii

verilebilh. Tzlerle tam b h kartlk iinde b h eye yklenebilen


zellikler ve yine tzlerle tam b h kartlk iinde ber nesneler, du
rumlar, v.b.g., arasnda geerh olabilen ilikiler tzn karsnda yer
ahiar. Skolastikler zelliklerin, ilikilerin, durumlarn, v.b.g., kendinden-kaim,

var ve kalc ohnaylanna kart olaak, tzn kendin-

den-kaim oluuna byk b h nem verdiler. mein, krmzdk


zeUii, bu zellie sahip olan bir tz dmda, varolamaz. Bununla
bhiikte, krmzln kendisinin b h yklemi olduu u ya da u tikel
gl varoluu iin kendisinden baka b h temele gerek duymaz ve
kendi bana varolur. Skolastikler tzn kendiden-kaim, var ve kalc
oluunu, onun zsel zelUi olarak grmler ve tz res qui convenit esse in se vel per se (kendi iinde ya da kendisi iin varolan ey)
olarak tanmlamlardr.
Ontolojide analiz edilen nemh b h baka metafiziksel kavram da,
yalnzca dnlen varla {esse in intellektu) kart olarak, gerek
varlk {esse reale) kavramdr. Tatta dalar (Polonya'da Karpat
dalar iinde yer alan b h da silsilesi), Niyagara elaleleri, Leipzig
Sava gerekten varolur ya da gerekten varohnumr ve bunlardan
her bhi "gerek varlklar" ad verilen varlklar iin b h

mek

oluturur. te yandan, insan bal at bihnmdeki mitolojik yaraklar,


Balladyna, Zagloba'nn Burlaj'la karlamas yalnzca dncede
85

vaiolur ya da varolmutur ve bunlar "yalnzca dnlen varlkla"


ad verilen varhklar iin bk

rnek meydana getirir.

"Yalmzca

dnlen varlklar " szcn ilk ve temel anlam iinde vaolamaz1ar ve onlara varolu, yalnzca mecaz bir anlam iinde yklenebilir.
Zeus'un Yunanllan dncesinde vaolduunu sylediimiz zaman.
Yunanllarn Zeus hakknda dncelere sahip olduklarn (ya da
Zeus'a mandklarm) anlanak istiyoruz.
Ontoloji tarafndan analiz edilen kavramlara nc bk rnek ola
rak gerek nesneler kavramm alp, onu ideal nesneler kavramyla
kar karya getffecegiz. Gerek nesneler zaman iinde varolmu,
varolan ya da varolacak olan nesneler, olaylar, v.b.,dir. deal nesnelere
ise zamand varlkla- ad verihr. deal nesnelerin en sk sz edilen
rnekleri saylar, ideal geometrik ekiller (noktala, dorular, v.b.,) ve
bunlar arasnda geerli olan ilikilerdu-. deal nesnelere

ikm

rnekler arasnda, somut nesnelerde gerekleen zelkler olarak


deil de, nesnelerden soyutlanan zellikler olarak dnlen ve
dolaysyla, kendinde gzellik, adaletin kendisi diye adlandmlan
gzellik, adalet, erdem, gibi kavramlar da vardr.
Filozoflar tarafndan ontolojinin kapsam iinde analiz edilen kav
ramlara, metafiziin dier blmlerinde nemli bk rol oynanu olan
kavramlara ihkin olaak ayr rnek verdik. Bunlar farkh varolu
kavramlaryla ilikih olan farkl nesne kavramlandu". Tze varolu
yklediniz anlam, zelliklere, ikilere, v.b., vaolu yklediimiz
anlamdan farkhdr; o gerek nesneler iin farkl, yalnzca dnlen
nesneler im farklda; o yine, ideal nesnelerin varoluuna kart ola
rak gerek nesnelerin varoluundan sz ettniz zaman da fakldu".
Btn bu farkh varolu kavramlar, ontolojinin taihi iinde filozofla"
taafmdan analiz edihnitir. Farkl varolu kavramlarnn yukarda
szn ettiniz farkh nesne kavramlarnn anlamlanyla ihki
iindeki analizine kout olarak, filozofla- olanak ve zorunluluk kav
ramlarnn anahziyle de ok yakndan ilgilenmilerdir. Fakh vatlk
tarzlanm (Latincede modi existendi) gsteren kavramlaa modal kav
ramlar- ad verihnit-.
86

Sz edilen bu kavramlar ontoloji taafmdan incelenen kav-amladan yalnzca bazdan iin bier mek olutuuia-. Ontoloji baka
kavramlann analiziyle de urar. Bylelikle ontoloji, mein neden
sel iliki kavramn, ama kavramn, mekn ve meknsal iliki kavramlann, zaman ve zamansal iliki kavramlann ve bu aada daha
birok kavram analiz eder.

Ontolojik

Savlar

Ontolojinin genel savlan, daha nce de sylemi olduumuz gibi,


kavramlaa ilikin analizlere dayanr. Ontolojik ilkelerin arasnda
mein unlar vardr: B h nesnenin beUi bir zeUie, hem sahip ola
bilmesinin hem de sahip olamamasnn sz konusu olamayacan
ne sren ontolojik elimezlik ilkesi; her nesnenin bir zelHe ya
sahip olma^ ya da sahip olmamak zorunda olduunu ne sren ontolo
jik ncnn olanakszh iUcesi. Bu ilkeler, olduka ak ilkeler
gibi grnmelerine karn, ateli tarmalaa konu olmulad\
elimezlik ilkesiyle ncnn olanakszl ilkesine ayn zamada fonnel mantkta da rastlamak olanakhdu'. Bu, dier ontolojik sav
lar iin de sz konusudur. Ontoloji, tam ve dakik bir kuram kendileri
ne dayandumak

asndan

yeterince ak ve anlalr

olmayan

kavramlann analiziyle urar. Bu kavramlann anahzi yeterh ve doy


urucu

bir

biimde

yapld

zaman,

bu

analizlerin

sonulan,

tmdengelimsel bir km-am ohna zelliine sahip olan bi- savlar siste
mini bu anahzlere dayandan baka bir bilim tarafndan, bir baka
deyile matematiin kaakteristii olan metodolojik biime sahip olan
b- bilim taafmdan

teslim alnr. Bylelikle, mein,

yntemi

asndan matematie akaba b" bilim olan ada fonnel mantk


snflar kuramn ve ilikiler kuramn ierir. Bu iki blm iinde
formel mantk, salt, "beysel nesne", "zellik", "iliki" gibi kavram
lann anlamlan saptayp gzler nne semeye dayandklar iin.

87

pekla ontolojinin kapsam iine de dahil edilebilecek savla- ortaya


koyar. Mantk konusunda yazan baz yazarlar formel mantn bu
paasma ontoloji adn ve-milerdir.
Ontoloji, bu ekilde kendisinden tikel problemlerin kp gelitii
bir temel olup ka-. te yandan, zel bilimlerin bizzat kendilerinden
doan ve ontolojik bir nitelik sergileyen baz problemler vardr. Bu,
zellikle sz konusu bilimler, kendilerinde kullanlan baz temel kav
ramlarn yeterince aklanp aydnlatlmamasndan kaynaklanan belir
li glkler karsnda tkezledikleri zaman olur. Bu durumda, bu
kavramlann akla kavuturulup, tam anlamyla aydnlatlmas
ynnde bu- gereksmim doar, bilim adamla dikkaerini ontoloji
alanna evirirler ve uzmanlarla filozoflar arasnda bir ibirlii balar.

iilgi zerine Dfiinnienin onncu Olan


Metafiziksel karmlar
ideal Nesneler

Problemi:

Tmeller

Kavgas

Platon'un dealan
Bu blmn balgmda sz eden problem aprioriserle empiriser arasmdaki, bizim "bilginin kaynar"yla ilgi epistemolojik
problemi incelerken karlatrgrmrz, tartmayla yakmdan ilikidir.
Bu epistemolojc problemde, iki yntemden hangisinin, aprioristik
yntemin mi, yoksa empirik yntemin mi, akri yrtme ynteminin
mi, yoksa deney ynteminin mi gerekliin bUgisine gtrd soru
su zerinde durmutuk. Platon tam anlamryla au-r b h aprioristti,
nk o, yalnrzca akla dayanan bilginin gerekten var- olanrn bilgisine
ve dolaysryla gerekliin bilgisine gtrdn, buna karm deneyin
bizi, yalnrzca grnler dnyasryla tanrrdrrnr dnyordu. Ra
syonel bilgi kavramlar- aracrryla kazanrian bilgidh. Bizi doru
gereklikle yalnrzca rasyonel bUgi tanrtu-ryorsa, zihinden baunsrz
olan bu muak gereklik, bize algrlada ve imgelemde verilen
eylerden

deil

de,

salt

kavramlar-

aracrryla

kavranaben

va-lcladan meydana gehnelidir. Dncede yalnzca soyut kavram


lar- tarafrndan

kavranaben,

algmm

ve

ngelemin

kenderine

ulaamadrr bu valklaa. Platon tarafndan dealar adr verihr.


Kendilerine dealar adr verilen bu nesneler nelerdir? Platon'a gre,
dealar arasrnda, imgeleneben tikel iyi insanlara, iyi ilere, v.b.g.,
kar-rt olarak, yalnrzca dnce tarafrndan kavranaben kendinde iyihk gibi eyler vardr. Kendinde gzellc de bir deadu-, nk o
alganaben ya da imgeleneben tikel gzel nesnelerin tersine, kav
ramsal ola-ak kavranabilir.

Tmeller

deala- arasnda hereyden nce, genel olarak insan, genel olarak


at gibi, tmeller olarak adlandmlan genel nesneler bulunur. Tikel in
sanlar- ya da tikel aa- alglanabilirler; te yandan, genel olarak insan
ya da genel olarak at gibi nesneler yalnzca kavramsal ola-ak
anlalabilen nesnelerdir. Bu genel nesnelerle, mein genel olarak
aa anlanak istediimiz eyin ne olduunu daha ak hale getirmek
iin, u iki ne-me zerinde dnelim: "Her at otuldur" ve "At Av
rupa'da yaygmdu-". Bu nermeden birincisi tikel atlardan sz enekted- ve onlar otul hayvanlar ola-ak tanmlar. Oysa, ikincisi tikel adar
la ilgih deildir, nk tikel bir atla ilgili olarak onun yaygn bk
hayvan olduunu makl bir sav olarak ne sremeyiz. Bu "yaygnlk"
tikel atlaa deil de, at trne yklenebir. imdi bu at tr, pk
insan tr ve dier trler gibi, Platon'un deala- arasna dahil ettii
genel bir nesnedk.
Platon'a gre, bizi insan zihninden bamsz mutlak gereklikle,
yalnzca rasyonel bilgi tantrrdmdan ve bu rasyonel bilgi bizi salt
kavramlar aachyla anlalabilen vatlklarla, b k baka deyile
dealarla tantrdndan. Platon yalnzca deala- dnyasnn, insan
zihninden

bamsz,

mutlak

gereklik

olup,

duyusal

bilginin

eriebildii bkeysel eyler dnyasnn ise doru gereklik olmad


sonucuna varr.
Platon'un retisi saduyuya meydan okumaktan baka bir ey
deildi. Bundan dolay, o felsefe tarihinden daha az ya da daha ok ra
dikal olan kkl bir muhalefetle karlat. Bu konuyla ilgili tartma
felsefe talihinde, bu genel nesnelere Latmce'de universaUa ad veril
dii iin, tmeller kavgas olarak bilink. Platon'un tmellere gerek
ve tzsel b k varhk veren bak asndan baka, Aistoteles'in
tmellere vai-olu ve-meyi ngren, ancak onla bireysel eylerden
bamsz b k

biimde vai-olmaya yeti, tzsel vai-lkla- olaak

90

gmeyen gr de vadu\ Aristoteles'e gre tmeller yalnrzca hieysel eylerde, onlann zsel zellikleri olarak yani Aristoteles'in de
getirdii biimiyle, bheysel eylerin fonnu olar-ak varolur. Bununla
bhiikte, Aristoteles'e gre, yalnrzca bireysel eylerin tzsel vairklan
vardrr. Bu varirk tr tikel insanlann karakteristiidh. nsan, b h
baka deyile insanirk deasr, yalnzca bheysel insanlann zsel
zellii olarak, onlardan soyutlama iinde deil de, onlada varolur.
Platon'un tmellere gerek ve tzsel varlk ykleyen retisine radi
kal kavram realizm

ad verilh. Buna karn, Aristoteles'in tmellerm

gerekten varolduklanm, ancak bireysel eylerden ayn bir varolua


sahip olmadrklarmr ne sren retisi ise lml kavram realizmi ola
rak adlandrrrirr.
te yandan, konseptalizm kavram realizminin sz konusu her iki
biimine de karr rkai"; o dealarm yle ya da byle gerek bhvai'olua sahip ohnalarm kabul etmez ve onlara yalnzca dnlen
varlk olma stats verh. Tmeller varolmaz, yalnzca tmeUerin kavramlan varolur.
Nominalizm

kavram reahzmiyle olan karthnda daha da ileri

gider ve tmellerin de kavramlann da varolmadm ne srer. Nominaliste gre, genel olaak insan hakknda, cinsiyet, ya, boy ya da in
sanlan baka bir insandan ayrabilen herhangi b h baka zellik gibi
spesifik

ohnayan

bir dnce

dnlemez.

Nominaliste

gre,

yalnzca genel terimler varolur, genel hibh kavram, genel hibh


nesne yoktur.

Tmeller Kavgasnn ada Biimi

Tmellerin vai'Ouu hakkndaki, kk antik Yunan felsefesine


uzanan, felsef tartma modern felsefede baka bir bihn altnda or
taya rkar-. Problemin ada biimi, matematik gibi apriori disiplin
lerin btnyle gerek, ancak bize duyu deneyinde verilen dnyadan
91

olduka faikl olan bir dnyay, zihinlerimizden baunsz olarak varo


lan saylar, matematiksel fonksiyonla- gibi ideal varldann dnyasm
m aattrd, yoksa byle bir dnyann hibk ekilde varohnad
m sorusuyla ilgihdk. Bu tartmann farkl b k biimi daha nce bil
ginin kayna problemine aynim olup matematik aksiyomlann ka
rakteriyle ilgih olan blmde tarhnt. Bazlarna (fenomenolojisere) gre, aksiyomla; bizden baunsz olaak varolan, ve zlere
ilikin sezgi yoluyla kazandan bilgi taafmdan kendisine nfuz edile
bilir olan bk dnyaya ilikin bilginin ifadesidkler. Dierlerine gre
ise, matematiksel aksiyomlar bizden baunsz olaak varolan belkli
varlklara ya da entitelere ilikin bilginin ifadesi olmayp, yalnzca
onlarda ierilen baz terimlerin bir tr tanmlandr (onlar b k tr rtk
tanmlardr). Bu dier okul, zihinlerimizden baunsz olarak varolan
ve kendisinin bilgisine ulamann matematie dt, herhangi b k
ideal varlklar dnyas tanmaz. Bu okula gre, yalnzca empirik bilgi
iin uygun bir yapda olan gerek varlklar dnyas varolur ve mate
matik yalnzca bu dnyann bilisel adan ifade edilmesi iin gerekli
kavramsal donanm ve aralar salar.

Metafiziksel

dealizm

Problemi

(a) znel dealizm

Epistemolojik dealizmin Sonular

Epistemolojik ideahzm, bilgimizin smrlar bakmndan, zihinleri


mizin kendisine dsal olan bir gerekhi bihneye yetih olmad te
zini ne srer. Zihinlerimize dsal olan bir gereklikle anlatlmak is
tenen eyin n e olduuna bal olarak, bu tezin iki ayr versiyonu
vaidr ve bunlar epistemolojik idealizmin iki deiik ekline karlk

92

gelirler: (1) Zihinlerimizin yalnzca kendi deneylerinin (tecrbelerinin)


bilgisini kazanabileceine inanan ikm idealizm, () zihinlerimizin
yalnzca kendi yapun ya da konstrksiyonlan bilebUeceini ne
sren anssendental idealizm. Epistemolojik idealizmin bak asn
savunan filozof zihinlerhnizin bUdii hereyi, ya bilen znenm baz
zinsel hallerinden meydana gelen kompleksler olarak, ya da bilen
znenin konsksiyonlar olarak grmek zorundadr.
Bildihniz nesneler a-asnda hereyden nce, fiziksel doa ve
zellikle de cisimler yer alff. Tatmakta olduumuz epistemolojik
ideahzmin sonular temelde ite bunlai" iin geerlidir. kin versiyo
nu iindeki epistemolojc idealizmden, cisimlerin bilen znenin bei
deneyleri, zihin halleri olduu sonucu ka-. Ve bylelikle, mein
ikin idealizmin temscisi olan Berkeley beden ve ruhu, evleri,
aalan, masala-, sandalyeleri, v.b., baka hibh ey olarak deil de,
yalnrzca alglayan zihnin izlenimlerinden oluan kompleksler olarak
grr. Transsendental versiyonu iindeki epistemolojc idealizmden
ise, bildihniz nesnelerin yalnzca zihinlerhnizin konshksiyonlan ol
duklar sonucu ka-.

znel dealizmin Tezi

Cishnlerin izlenim komplekslerine indhgenmesi ya da onla-n zi


hinlerimizin belli bir trden konsksiyonu olma durumuna gethilmesi, bu gmsn savunuculai'in, cisimlere yklenen var-oluun, vai-olu
szcnn tam ve gerek anlamr iinde mi, yoksa mecaz b h anlam
iinde mi alrnmak durumunda olduu sorusunu sormak zorunda
brrakmrr. Bu soruya ikin ve akm idealiser taafrndan veren
yantlan inceleyelim. kin ideahst iin cisimler bilen znenin izle
nimlerinden ya da izlenim komplekslerinden daha fazla hibir ey
deildirler. Ancak izlenimler tzsel olarak varolabilen eyler, tzler
deildirler. Bir izlenn, belli b h znenin deneyi olup, yalnrzca b h

93

zneyle

ilikili

olarak

vaolabilir.

Bi- izlenimin

varolduunu

sylediimiz zaman, 'varolur' szc, ayn szcn tzler hakknda


konumumuz zaman sahip olduu baka bir eye indu-genemez an
lama sahip deildir. "Bir izlenun varolur" ifadesi "bir kimse bir izleni
me sahip ohnaktadn", "b- knse onu tecrbe eder" anlamna gelir.
Benzer bir biunde,

bir

izlenimler

kompleksinin

varolduunu

sylediimiz zaman, bu, b k kimsenm bu kompleksi tecrbe ettiini


sylemekle edeerdk. Cisimler ve dolaysyla aalai", evler, masa
lar, sandalyeler yalnzca izlenun kompleksleri olduklanndan, onlarn
varoluu, b k kunsenin onlar tecrbe ettii olgusuna indkgenir. Ci
simlerin varoluunu, tzlerin varoluunu ne srdmz ayn indir
genemez anlam iinde ne sremeyiz. Cisunler tzler deil, ancak zi
hinsel haller, izlenunler ya da izlenim kompleksleridirler. Cisunlerin
varoluunu

ne

srerken,

yklediimiz anlamda

onlara

yalnzca

izlenunlere

vaolu

varolu ykleriz, yleyse "cisimler varolur"

ifadesi "bk kimse (bir zne) onlar tecrbe etmektedk", "biri onlara
ihkin olarak bilinlidk" anlamna gelir. Bu cisimlerle ilikili olarak,
ikin versiyonu iindeki znel idealizmin tezidk. Bu grn en nde
gelen savunucusu, sz konusu tezi, cisimlerle ilgili olarak, onlarn e^.yelerinin percipi'ye

eit

olduu,

onlarn

varoluunun

onlann

alglanm olmalar olgusundan olutuu biundeki zl tanunda dile


getirmi olan Berkeley'di.
Transsendental ideahzm bilginin nesnesini ve zellikle de cisimle
ri belkli zihinsel hallerle ve dolaysyla izlenimlerle zdeletirmez,
ancak onlan iirdeki fiksiyonlarla, mitolojik kiilerle v.b,, ayn
dzeye yerletirk. Bu fiksiyonlar zihmsel haller deildirler, onla- her
hangi

bir

kknsenin

dnceleri

deildirler.

(Sienkiewicz'in

dnceleri ondokuzuncu yzylm sonlarnda ve ykminci yzydn


balannda vaoluyordu, ancak Sienkieiwicz'in dncesi tarafndan
yaralan Zagloba o zamanlar var olmam. Dsel Zagloba yleyse,
Sienkiewicz'in herhangi b k dncesiyle zde deildi. Byle fksiy-

94

onlala ilgili ola-ak zaman zaman onlarn belirli bir anlam iinde varolduklam

syleriz;

mein,

gkgrlts

tanrsnn

varolduunu,

Oiympos
ancak

Tanrlar
bir

aasnda

kutup

nlan

tanrsnn varolmadmr syleriz. Ancak bunu sylediimiz zaman,


"var-olu"u szcn tam ve gerek anlam iinde almayrz, nk
gkgrlts tamsrnrn, yani Zeus'un szcn gerek anlamr iinde,
kutup rmlar tannsnm varolduundan daha fazla varolmadm bili
yoruz. Zeus'un yalnzca Yunanhiann inanlamda vai-olduunu anlat
mak istiyoruz ve bu yalnzca Yunanllarn Zeus'un varolduuna
inandcla anlamna gehr. ihdeki fiksiyonlara, mitolojUc kiilere,
v.b.g., referansla

"varolur" szc, b h kimsenin onlarla ilgili

dncelere sahip olduu, b h kimsenin onlaa inandrr, v.b.g.,


anlamrna gehr.)
Transsendental idealist, zihinlerhnizin kendi

konsttksiyonlan

dnda hibh eyi bilemeyecemi dnd zaman, cisimleri bu


tlden fiksiyonlala, dncenin bylesi kons-ksiyonlaryla aynr
dzeye yerlethir. Buradan, cishnlere "varolu" yklediimiz zaman,
bu "varolu"u szcn tam ve gerek anlamr iinde almadrunrz,
ancak

onun

burada

"bir

kimsenin

cisimleri

zel

bh

ekilde

dnd", "birinin bu cishnlerin bir ekilde bilincinde olduu"


anlamna geldii sonucu car. Bu cisimlerin ne ekilde bilincinde
olduumuz hususu nemsiz b h konu olmayrp, anssendental idealist
ler taralndan ayrca incelenir. Biz bu konuyu daha ilerideki sayfalar
da tariracarz.
znel metafiziksel idealizm, yleyse, doay ve zellikle de cisim
leri, szcn gerek ve baka bir eye indirgenemez

anlam iinde

varolan bir ey olarak grmez, ancak cisimlerin "varolu"unm


bir anlama

sahip olduunu

savunur,

yle ki cisimlere

farkl

"varolu"

yklerken, bunu yasal olarak, sylediimiz eyler sz konusu znenin


belli bir biimde eyledii, onun belli izlenimleri tecrbe ettii, onun
bu cisimleri belli bir biimde dnd eklindeki bir sava indirge
nebildii srece yaparz.
95

Bu, znel metafiziksel idealizmin temel tezidii-. Bu tez ou zaman


farkl ekillerde dile getirilir. znel idealizme gre cisimlerin bilen
zneden bamsz ola-ak vaolmad, ancak onlan zneye baml
olan bir varla sahip oldukla sylenir. Berkeley'in esse=percipi

tezi

bazen cisimlerin, yalnzca binin onlar alglamala koulu altnda


vaoldukla, ya da hatta onlann yalnzca biri laafndan alglandklan
zaman vaoldukla eklinde fo-mle edili-. Ancak bu fo-ml idealist
retinin anlamn aptr. Bu fomle

gre, cisimler,

vaolu

szcnn gerek anlam iinde, alglandkla- zaman bile, vai'olmazla-. te yandan tez, onlarn bir zne tai'afmdan alglanmala-mn
cisimlerin szcn gerek anlam iindeki vaoluunun bir koulu
olup ohnadyla da ilgili deildir. Bh cisme ilikin alg, (idealistlere
gre)

o cismi szcn gerek anlam iinde vai-olan bir ey yap

maz, nk izlenun kompleksleri olarak anlaan cisimlere, varolu


szcnn tzlerin varoluundan sz etimiz zaman sz konusu
olan gerek anlam iinde, varolu ykleyemeyiz.

znel dealizmin Bak Asndan Gereklik ve Gerekliin


Grn

dealistlere kai, onlarn bak ala-mn fiziksel gereklikle fi


ziksel gerekliin grnleri a-asmdaki fai-klh karanlklard
savunulmutur. Felsefe yapmayan bir adam, gerek bir masay
alglamas durumunda baz izlenimleri tecrbe ettiini, ancak buna ek
ola-ak nnde szcn gerek anlam iinde varolan gerek bir masa
bulunduunu syler. B- sanr iinde olduum ve bana b h masa
alghyomuum gibi geldii zaman, aktel olguda daha nceki izle
nimlerle ayn izlenimlere sahip olurum, ancak nmde gerekten va
rolan b- nesne yoktur. te yandan ideast iin, bir masa hibir zaman
szcn gerek anlam iinde varolmaz; b- masann vaolduunu
ne srdmz zaman, bu terimi, "bir masa varolur" tmcesinin "bir

96

kimse 'masa' szcyle bMetirilen izlenimlere sahiptir"e karlk


geldii anlam iinde alyoruz. deaUst, yleyse, gerek b- masann
algsn ona ilikin bir sanrdan, ounlukla yapd bin iinde,
ayramaz. dealist iin fiziksel gereklikle, ona Uikin bir sanr
arasnda hib- fai-k yoktm-.
Bu ithaz ideahstler ta-afndan dikkate alnm ve onla- bu itiraz
berta-af etmeye almlardr. Demek ki,

idealistler bir grnle

gerek b h cishn arasnda bir ayrm yaparlar. Gerek cisim, ikin idea
listlere gre, bir cismin grnyle ayn trden izlenimler kompleksi
olmakla birlikte, gerek cishn zel b h ynden bir izlenimler kompleksidh. Bir piskopos olan Berkeley hereyi bUen b h Tanr'mn btn b h
maddesel evreni dzenli olarak algladn kabul eder. Ancak bu
maddesel evren Tam'mn tecrbe ettii izlenimler toplamndan baka
hibh ey deildir: Maddesel evrenin varoluu, onun Tanr tarafndan
alglanmas olgusundan oluur. nsan Tanr'mn izlenhnlerine karrk
gelen izlenimlere sahip olabilh ve o ayn zamanda fakl izlenhnlere
de sahip olabilh. Bunlardan birincisi ya da bunlardan oluan komp
leksler

fiziksel

grnleridir.

cisimler,
Gerek

oysa

cisimler

sonuncular
Berkeley

yalnrzca
iin,

cisimlerin

yleyse

Tanrr

tarafmdan tecrbe eden izlenn kompleksleriyle zde olmalarr


bakrmrndan zel izlenim kompleksleridirler.
Tanrr'nrn, evreni varolu hali iinde tutan, hereyi bilme gcne
mracaat etmek suretiyle, Berkeley aynr zamanda idealizme ynelik
baka eletirerin domasmr

da nler. Buna gre, o insanlar

tarafmdan tecrbe edilen izlenimlerle zdelethilirse, doanrn insan


larm ortaya rklarmdan nce vaohnad kabul edilmelidir.

Yine

bir odann iinin in&an ona bakt zaman vaha geldii, insan ona
bakmaktan geri durduu zaman yok olup giuii kabul edilmelidir.
Berkeley, onun gznde maddesel dnya, dine gre ezeh-ebed olup
hereyi bilen Tanr tarafndan tecrbe eden izlenhnler toplamr
olduu iin, bu sonulardan karnmt.

97

Berkeley'in

gerek

nesnelerle onlarn

grnleri

aasmdaki

farklla ikin olarak baka b- aklama daha getirdiinden sz


edilmehd". Maddesel gereklik yalnzca dzenlenileri belli hir
sreklilik ve dzen sergileyen izlenim komplekslerinden oluur.
Dler ve yanlsamalar ise, sreksiz ve dzensiz olmalar bakunmdan
gerekliin uzandadurlar.
Transsendental ideahzmle ilgili olarak, onun bahca temsilcisi
olan Kant gerekhin grnlerinin, yani fiksiyonlarm ka-sma,
kendilerine empirik gereklik ykledii fenomenleri geu--. Transsen
dental idealizme gre, maddesel dnya yalnzca

zihinlerimizin,

ih-deki fiksiyonlarla ayn trden b- konshksiyonudur. Szcn


gerek anlam iinde maddesel dnya fiksiyonlarla ayn dzeyde varol
maz. Hem maddesel dnya hem de fiksiyoar yalnzca mecazi bir
anlam iinde, yani birmin onlar belli bir biunde

dnmesi

anlamnda "varolur"lar. Empirik gereklie karlk gelen maddesel


dnyann "varoluu"yla, fiksiyonlarm ve yandsamalarm "varolu"u
arasndaki farkhik maddesel dnya, bir baka deyile emphik
gereklik

hakkndaki

dncelerin,

fiksiyonlar

hakkndaki

dnceler tarafndan yerine get-ihneyen belli ltleri yerine getir


mesinden oluur. Maddesel dnya deneysel yntemin
ltleri

yerine

geth-en

yarglarda betimlen-,

oysa

koyduu
fiksiyonlar

hakkndaki dnceler bu ltleri yerine getremezler. Maddesel


dnya ile

fiksiyonun

dnyas arasndaki farkldk u halde, hanssen-

dental ideahzme gre, deney ltnn maddesel dnyay destekle


dii, oysa onun fiksiyonlan desteklemek bir yana, gerekte onlarla
elitii olgusundan oluur. dealist olmayan herkes bu sav kesinlik
le kabul edecekt-. Deney ltnn maddesel dnyay destekledii
olgusundan, idealist olmayanlar maddesel dnyann zihinlerimizden
bamsz olaak varoluunun lehinde olan b: argman bulurlai". te
yandan, idealist bu karsamay kabul etmez. deahst iin deney
lt neyin gerekten var olduunu, neyin zihinlerimizden baunsz
olduunu ne sren yagdaa gtrmez, ancak yalnzca zihinlerimizin

98

belli konstrksiyonlann betimleyen yarglara, yalnzca ynelimsel


nesnelere gtrr. Transsendental idealistler, btn bir maddesel
gerekliin zihinlerimizin b h konsttksiyonu olduunu

savlayan

temel tezlerinden vazgemeksizin, bu konsksiyonlarm kapsam


iinde "empirik gereklik"e karlk gelen maddesel dnya ile fksiyonlann ve yamlsamalam dnyas arasndaki ayrm, ite bu ekilde
yaparlar.
(b) Nesnel dealizm

znel dealizmin Kusur ve Yetersizlikleri

Transsendental idealizm kendi gehim seyri iinde znel idealizm


dzeyinde kahnaz. (Transsendental versiyonu) iindeki znel idealizm
cisimleri ve btn b h maddesel dnyay zihinlerimizin, szcn
gerek anlam iinde varolmayan, b h baka deyile kendinde-eyler
olmayan konshksiyonlan olarak grr; te yandan, znel idealizm
ruhlar ve zinsel dnyay tamamyle gerek olan eyler olarak tanr,
onlara gerek b h varolu ykler, onlar "'kendinde-eyler" olarak
grr. Bu, bununla bhlite, hanssendental ideahzmin temel iUceleriyle
uyuabilir bir bak as dedh. Daha nce, epistemolojc idealiz
me aynhn olan blmde de sylediimiz gibi, o bize deneyde veri
len maddesel dnyay zihinleimizin konsttksiyonlan ohna dzeyine
indirger ve maddesel dnyay zihinlerimizden bamsz bir gereklc
olma zelliinden yoksun bttakr. Bu, deney yntemine ihkin anali
zinin, -anssendental
konsttksiyonlarmm

idealizmi
tesine

deney

ynteminin

geemeyecei

ve

zihinlerimizin

kendinde-eylere

ulaamayaca sonucuna gtnnesinden kaynaklanmaktadr.


Ancak bizim deneyden kazandmz bilgi yalnzca maddesel
dnyann bilgisiyle snrh deildh. Zihinsel dnya da deney yoluyla
bilinh. Bize kendisinde maddesel dnyann verildii dsal deneye ek
olarak, b h de kendisinde zinsel dnyay bildiimiz isel deneyi ayrt
99

ederiz.

Genel

olaak

deneyin

analizi

onun

zihinleimizin

konshksiyonlannm tesine geerel?kendinden-eylere vamaya yeti


li ohnadm gsterirse, bundan yalnzca cishnlerin ve btn bir mad
desel dnyann deil, ancak ayn zamanda ruhlarn ve btn b h zihin
sel

dnyanrn

da kendinden-eyler

olmayp,

salt

zihinlerhnizin

konshksiyonlan, yalnzca ynelimsel (entansiyonel) nesneler olduk


lan sonucu kar.
Transsendental idealizmin gerektirdii bu sonu nesnel

idealizm

ad verilen metafiziksel b h eilim tarafndan karsanr. Nesnel idea


lizmin bize deneyde verilen dnyay, hem maddesel hem de zihinsel
dnyay, dolaysyla btn bir maddesel ve tinsel gereklii, nesnel
tin ad verilen bir varln bi bahla olarak grd iin, sz ko
nusu metafiziksel idealizme nesnel idealizm ad verilh ve o, znel ide
alizmin karsna geirilh. imdi, bu olduka g ve karmak
retiyi olanakh olduu lde a ve anlalr bir bihnde sunmaya
alacaz.

Psikolojik Anlamlar inde Yarglar ve

Mantksal Anlamlar

iinde Yarglar

Transsendental znel idealizmin doay doruluk ve zeUikle de


deney ltn yerine gethen yargla-da betimlenen ynelimsel nes
neler (zinlerhnizin konstrksiyonlan) toplam ola-ak grdn b h
kez daha anmsayalun. Dikkatimizi doa gerekten varolan bir ey
olarak deil de, yalnzca zihinlerimizin bir konsksiyonu olaiiik
grld zaman gndeme gelen temel itirazlardan uzaklatrsak da,
yukardaki reti idealistin kendisi iin bile baz deiiklik ve
dzeltmelere gerek duyar-.
Burada doann, doruluk ltn yerine gethen, ancak yalnzca
insanlar taafindan ne srlen yargrlarda betimlenen bir ynelimsel
nesneler toplamr

mr olduu,

yoksa hi kimse
100

ta-afmdan

ne

srlmeyen yarglann da bu toplam betimledii sorusu doar.


Yalnzca aktel olarak bir kimse tarafndan ne srlm yargaia
ilgilendiimizi kabul edersek, bu yagar taifndan

betimlenen

gereklik blk prk ve boluklai'la dolu olacakr. Burada gzden


kanimamas gereken nokta udur: Aktel insansal bilgi smu-l
olduundan, doann insanlarn ona ilikin olarak sahip olduklar
bilgi tarafndan tketildiini savlamak paadoksal olacaktu". yleyse,
daha ok ikinci olasd kabul eneh ve -anssendental idealizmin te
zini doann, doruluk (ve zellikle de deney) ltn yerine get-en
yarglar, hem birileri tarafndan ne srlm yaglar, ve hem de hi
kimse taafmdan

ne srlmemi yarglar taafmdan

betimlenen

ynelimsel nesneler toplam olduu anlamna gelecek ekilde yorumlamahyz.


kinci yorumu kabul edersek, bu kez b k baka glkle kar
karya geliriz. Hi kimse tarafndan ne srlmemi bu yarglar ne
lerdir? Yagar zihinsel fenomenlerdir ve zihinsel fenomenler de her
zaman bir insann bilmcinde ortaya kar. B k yarg zihinsel bir fenomense, o bkileri tarafndan belli bk zamanda ne srhn olacakr.
Bu glk, bununla birhkte, yalnzca "'yarg"yla bel b k trden zihin
sel fenomenleri anlatmak istersek varolur, o y s a "yarg" szc
yalnzca belli zihinsel

fenomenleri

gstermek

iin

kuUanlmaz.

Mankta yarglardan sz ettigkniz zaman, herhangi b k zihinsel feno


meni kasteneyiz. 2x2=4 yargsnn bir yarg, 3x3=9 yargsnn ise,
birinciden

farkh olan baka bir yai'g olduunu syleriz. Bunu

sylediimiz zaman, "2--2=4 yargs" herhangi b k zihinsel deneye ya


da bir bakasnn "2x2=4" tmcesiyle dile getirecei deneylere refe
ransta bulunmaz, ancak "2-H2=4" tmcesinin tek bir ey olan anlamna
referansta bulunur.

"2x2=4" tmcesinin bu bkicik anlamr ne benim

ne de herhangi b k bakasnn dncesidk; o hi kimsenin zihinsel


deneyi deildk, ancak "2x2=4" tmcesiyle dile getkilen btn bu
dncelerin ortak ieriidir. Bu biricik anlam kendi aralamda bkok
bakmdan (mein, aklk bakmndan) fakhhk gsterebilen, ancak

101

birbirleriyle ierikleri asndan uyuan birok dncede somutlaabilir.


Nesnel Tinin Dnyas

Psikolojide kullanlan yarg anlayna kait olaak mantkta


kuUamlan, ve bizn yukanda ana hatlayla gsterdiniz, ya-g
anlaynda, herhangi b h khnse tarafndan ne srlmemi yag
kavamnda ierilen glklerden bir c yolu bulmuz. Manksal
anlamlan

iindeki

bu

yagla-,

herhangi

bir

zihinsel

zneye

balanmak durumunda dedhler. Bhileri tarafndan ne srlm


(manksal anlam iindeki) yarglardan, ve hi khnse tarafndan ne
srlmemi bu yarglardan sz edebiliriz. Bir kimse tarafndan ne
srlm yarglar bhinin dncelerinin ierii haline geln olan
yarglardr; hi kimse tarafmdan ne srlmemi yargai" ise, herhan
gi bir kimsenin akima gehnemi olan yarglardu".
"Mantksal anlamlan iindeki bu yarglan", herhangi b h kimse
tarafndan

ne

srlmemi olan

bu

yarglan

nerede

bulmaya

almalyz? Onla- maddesel dnyada bulunamayacaklar gibi, zi


hinsel dnyada da bulunamazlar. Byle yarglar tanyp kabul eden
dnler,

onlar Platon'un

dealarnm

dnyasna.

Platon

gibi

dnen filozoflara gre, iinde saylar ve genel nesneler trnden


dier soyut varhkla-n (tmeUerini) bulunmak durumunda olduu, ve
"mantcsal anlam iindeki yarglarn" onla-m kendileriyle beUi b h
benzerlik

gsterdii

ideal

ve

zamand

varhklarn

dnyasna

yerierhler. (Genel olarak at trnden) genel nesneler gibi, onlar


kendilerinin ortak ierikleri olduklar farkl bheysel dncelerde somutlasala- da, b h

ve

ayn,

dealar dnyasnn yesi olan

ve

blnemez kalrlar-. Platon'un

vai-lklar ola-ak, "mantcsal anlam

iindeki bu yarglar"a ideal yarglar ad verUh. Sz konusu dnyada,


ideal ya-gdardan ayn olarak, pk yarglann, tmcelerin ideal anlamla olmalan gibi, terimlerin ideal anlamlar olan ideal kavramla da
102

bulabiliriz. Bu ideal ya-gla; bu ideal kavramla- v.b., manksal


vailkla- dnyas ya da tinin

dnyas olaak bilinen, ve zihinsel

dnyayla olan keskin ka-n vurgulamak iin kendisine nesnel


tinin dnyas ad verilen Platonik deala- dnyasnn pa-asdula-. Zi
hinsel dnya her zaman bir zne taafmdan kullanlan ya da ne
srlen ve dolaysyla, znel b h ey olan (bu szcklerin psikolojik
anlam iindeki) ya-gla-, kavramlar- trnden zihinsel fenomenleri
kapsai-. Buna karn, tinin dnyas bu szcklerin manksal anlamla iindeki yagda ve kavramlar ve dolaysyla bir zneyle ilikili
olmayan, b n baka deyile znel ohnayan yagda ve kavramla
kapsai-.

Nesnel dealizmin Tezi

Bu ay-m ve dzeltmelerden som-a nesnel idealizmin tezinin ne


olduu sorusuna geebiliz. O u ekilde
doruluk

ltn

yalnzca ynelimsel

yerine

getiren

zeenebil-:

ideal yarglarda

nesnelerin toplamdr.

ne

Doa,
srlen,

Yalnzca ynelimsel

nes

neler olarak onlar, bu teze gre, tam gereklie sahip deildirler, on


lara szcn gerek anlam iinde varolu yklenemez.
nesnelerine varolu yklenmesinin

Doann

yalnzca mecaz bir anlam vardr

ve o yalnzca, bu nesnelerin doruluk ltn yerine getiren


yarglarda (onlarn birileri tarafndan bilinip bilinmediklerinin

ideal
hibir

nemi yoktur) ne srlm olduklar anlamna gelir. Nesnel idealiz


min z ite bundan

ibarettir.

znel idealizmin, kendisine gre doann nesnelerinin yalnzca


bir kimsenin onlar deney ltn yerine getiren yarglada ne
smesiyle belulenen anlam iinde varolduu eklindeki, nesnel ideahzmin

tezine

benzer

olan

tezi,

znel

idealizmin

yandala

taafmdan doann nesnelerinin yalnzca, zihinsel bir zneye sunulan


fenomenler olduklarn dile getirmek suretiyle zetleniyordu. Yine
benzer bir biimde ilerlemeye devam edersek, nesnel idealizimin tezi103

ni znel idealizmin tezi gibi zet olaak u ekilde dile getirebiliiz:


Doann nesneleri nesnel tine sunulan fenomenlerdir,

yalnzca.

Nesnel idealizm, zihinsel zneler, yani ruhlar da dahil olacak


ekilde, hem maddesel dnyann nesnelerini ve hem de zihinsel
dnyann nesnelerini, salt fenomenler olarak grr. Nesnel ideazm
iin

insan

ruhlan

kendinde

eyler

deildirler;

onla-

vaolu

szcnn gerek anlam iinde varolan bir ey ohnayp, yalnzca


mecaz b h anlam iinde vaolan eylerdh. Nesnel idealizm, hem fi
ziksel ve hem de zihisel doann tamamm bu ekilde fenomenler
dzeyine indhger.
Tek doru gereklc, mecaz b h anlamda deil de, szcn
gerek anlamr iinde varolan varlklam dnyas, nesnel deahzm
tarafndan nesnel tinin dnyas, ve dolaysyla Platonik dealar
dnyas olarak gralr. Doa yalnzca bu dnyanrn bahla, salt
onun fenomenidir. Nesnel idealizm bu ekilde Platon'un ideahzmine
ok yaklar.
Nesnel dealizmin Temsilcileri

Nesnel idealizmin
Bizhn

bu

temel dncelermi

sunuumuz,

nesnel

idealizmi

sunmu

bulunuyoruz.

savunan

filozoflann

dnceler-ini dile getirdikleri metinlerden kopuk bir sunutur. Btn


b h felsefede nesnel ideahzm retisini serhnleyen eserlerde rastlaya
bileceimiz argmanlardan daha kar-mark ve g argman yoktur.
Bu

reti

Kant'm

ttansendental

idealizminde

ierilen

bazr

dncelerin gelitirilmesinden baka bh ey deildir. Bu retiyi


okuyucularrmrza

sunarken,

onun

byle

bh

gelihnin

sonucu

olduunu gstermeye alrk: Kendi argmanlarrnda Kant znel ide


alizmle nesnel idealizm arasnda tereddt etti. Nesnel idealizmin
bak asn kaar-h b h biimde benimseyen

yalnrzca

Kant'm

ardrllarr, ve hereyin tesinde, ondokuzuncu yzyri Alman idealizmi


nin, Fichte, Schelling ve llegel'den oluan ls oldu ve onlar nes104

nel idealizmi en kannak ve anlamas en g bir biimde sundu


lar. Ondokuzuncu yzydda ve yirminci yzydm balannda, nesnel
idealizm, agmanlan seleflerinin argmanlanndan biraz dala kolay
ve anlalabilir olan (Cohen, Natorp, Windelband, Rickert gibi) yeni Kamlarn olutuduu Marbourg ve Baden okuUar tai-afndan tem
sil edildi.

Hegel'in

Diyalektii

Nesnel ideahstler arasnda ve zellikle de Hegel taafmdan vurgu


lanan temel dnce udur: Doa yalnzca nesnel tinin dnyasnn b k
fenomeniyse, doay yneten yasalar yalnzca, nesnel tinin dnyasn
yneten yasalarn bir yansmasduiar. Ancak nesnel tinin dnyasnda
ve dolaysyla mantksal varhklann oluturduu dnyada mantk ya
salar egemen olup, bu dnyay onlar ynetirler. yleyse, mantk ya
salan doann yasalarnda yanslmak durumundadrlar.
Hegel mantksal varlklarn dnyasnda hkm sren mantk yasa
larna diyalektiin yasalar adn verh. Bu yasalarn, ideal kavramlar
arasnda,

bu

kavramlarn

en

geneli

olan

varlk

kavramndan

balayarak belh bir hiyerari ortaya koyduktan kabul edilir. Bu hiyerann dayand en temel ilke, sz konusu ideal kavramlann, varlk
ve yokluk rneinde olduu gibi, Hegel taafmdan tez ve antitez ad
verilen iftler oluturmalandu-. Bu hiyeraride byle bir iftten sonra,
Hegel'in sentez adn verdii, ve kendi iinde hem tezden hem de anti
tezden alnm eler ieren nc b k kavram gelir. Bylelikle,
mein varlk ve yokluk kavramlannm sentezi, Hegel'e gre, olu
kavramdn, nk olumakta olan daha nce zaten vaidtf ve bk an
lamda vai- deildir. deal kavramlann bu "diyalektik" hiyerarisininin
Hegel'e gre, doann nesnelerinin birbirleri aidsra ortaya kklar
kronolojik dzende edeerleri vaidr. Doada varln her haline,
Hegel'e gre, antitezi elik eder. Birbkleriyle savamakta olan bu tez
ve antitez, savaan ka-ann belli bir sentezi olan, yeni bir halin

105

douuna

yol aai". Diyalektiin yasala, Hegel'e gre, doann

akn ite bu ekilde dzenler ve ynetir. Bununla biicte, Hegel


doann seyrini belirleyen ve dzenleyen diyalektc yasalar, empiri
olarak kantlanmak durumunda olan ilkel bi ey olarak g m e z . Tam
tersine, o doann diyalektiinin, doann yalnzca, kendisinde diyalektc dzenin egemen olduu ve bunun sonucu olarak kendisi de
doaya hakim ohnak durumunda olan tinin dnyasnn bir yansunas
olmas olgusunun sonucu olduunu dnr.

Hegel'in

Diyalektii

ve Marx'm

Diyalektii

Hegel'in diyalektiinin doada gerekleen her tr gelimeyi, tm


deimeleri yneten en genel yasalar ierdii kabul edilir. Hegel bu
yasalara btnyle speklatif b h tarzda, deneye bavurmakszn, a
priori
biri,

olarak ular. Hegel'in kendilerine dayand saymalardan


onun

idealizmiydi.

Bununla

bhiikte,

belli

carsanan sonular, bu sonularm kendilerinden


sayntlann

yanh

olmalan

olgusuna

karm,

sayntlardan
karsandkla

doru

olabilirler.

Demek ki, Hegel'in ideahzmini btnyle reddenek, ancak yine de


doann diyalektii yasalar tarafmdan ynetildiini kabul etmek ola
nakldr.
Hegel'in retisini ok iyi b h bihnde bilen Maix'in yapt da
tam tamna buydu. Marx, Hegel'le tam bir uyuma iinde, doada or
taya rkan gelime srelerinin ve her tr deimenin diyalektiin
yasalanna uygun olarak gerekletiini ne srd, ancak b h yandan
da Hegel'in diyalektiini kendisine dayandrrdrr btn bir aprioristik
temeli reddetti. Mar-x Hegel'in aprioristik argmanlannr reddederken,
diyalektiin yasalannr kabul etti, nk onun grne gre, deney
bu yasalar desteklemektedh. Marx

bir materyalistti, bir baka

deyile, o fiziksel doanrn gerekten ve en yksek lde gerek


olduunu dnd ve ruhlar^a ve nesnel tine ve dolaysyla, idealistle
re gre, ister nesnel ister znel olsun, don gereki olumrduu
106

vaisaylan baka herhangi bir eye, vaolu yklemeyi kabul enedi.


Maix, ayn zamada radikal bir empuistti, bir baka deyile o savlar
hakl klmann deney dnda baka bir yolu olmadm kabul etti.
Hem Hegel'in diyalektiin yasalanm hakl kaken kulland aprio
ristik yntemi ve hem de Hegel'in diyalektii kendisine dayandrd
idealist temelleri reddetmek ve onu materyalizme balamak suretiyle,
Marx, kendisinin de dile getirdii gibi, diyalektii tersine evuip ay
aklan

zerine

balayaak

otuttu.

bizim

Diyalektii

kendisinden

bu

bundan

edeceimiz, diyalektik mateiyalizm ad

ekilde
sonraki

materyalizme
blmde

sz

felsef eilimin balca

yaatics oldu.
(c) Metafiziksel Realizm
B n ve Kritik Realizm
Metafiziksel ideahzmin tam kaisnda yer alan bak asna me
tafiziksel realizm ad verilir. Metafiziksel realizmin temel tezi, cisimle
rin szcn gerek anlam iinde varolduklarm dile getirir. Rea
lizm, epistemolojik refleksiyondan nce, herkesin baland doal
bir grtr. Bu doal reahzme, bilgi zerine olan herhangi bir refleksiyon kendisine eci etmedii zaman, bt realizm ad verilk.
Bu tr bir realizme ek olarak, epistemolojik b: refleksiyondan ve
ideahstin agmanlannm ele alnp incelenmesinden sonra, sz konu
su agmanlan reddene ve doal nesnelerin szcn gerek anlam
iinde vai'oluuyla ilgih tezi destekleme durumuna gelen kritik realiz
mi de ayrt ediyoruz; bu doal nesneler, ne izlenun kompleksleriyle
ve ne de zihinlerimizin konsHksiyonlanyla zdeletuilir, ancak
bunlar- tians-sbjektif, yani, znenin dndaki ve zneden bamsz
vatlklar olaak grlrler. Kritik realizm hereyden nce, epistemo
lojik idealizmin, daha nce de grm olduumuz gibi, metafiziksel
idealizmin esas temelini oluturan, agmanlarma saldru-. Cisunlerin
alglanmas sreci zerinde dnrken, kiritik reahzm ou zaman
n o m a l duyumsal deneyin bize znel bileenlerden tmyle bamsz
107

olmayan bir dnya resmi verdiini saptar ve bu resmi dzeltmeye ve


onu sz konusu znel bileenlerden temizlemeye koyulur. Kritik rea
listler genellikle, duyularunza a^acsz ola-ak verilen dnya resmi
nin gereklie karlk gelmediini dnier. Maddesel dnyada
duyulanmzn bize sunduu trden renkler, sesler ve kokular yoktur.
Bizim tarafmzdan alglanan, renkler, sesler, v.b., psikofizik organi
zasyonumuzun, d dnyadan gelen belli uyaranlara kai olan znel
tepkilerinden baka hibir ey deildirler. Bihsel yetilerhnLzin or
ganizasyonu tarafndan retilen ve yanl b h bihnde nesnelere atfe
dilen btn bu niteliklere kritik reahstler tarafndan ikincil nitelikler
ad verilh ve onlar cisimlerin gerekten yklemleri olan birincil nitelUclerin karsna gehilhler. Kritik reahstlere gre, duyulannuz
kendisini kabul etmeye zorlayan dnya resmi doru olan resim
deildh; doru ve geree uygun resim fiziin g ve dikkatli
aratumalarm sonucunda bize sunduu resimdir. Fizik tarafndan
beUi b h ada ne srlen grler^ uygun olarak, kritik reahstler u
ya da bu resmi, maddesel dnyann gerek doasn veren reshn ola
rak, grrler. Ondokuzuncu yzylda bu resim ktle ve hza olduu
kadar, belli b h ekle ve bykle de sahip olan renksiz atomlardan
meydana geliyordu. Gnmzde bu reshn, resimsel niteUini yUhmekte ve grsellethilebilen b h modelden ok, matematiksel b h
ema haline gehnektedh.
Reahzmle idealizm arasndaki tartma yzyUardan beri srp
gitmektedh. Gnmzde bu eilimleri temsil eden ciddi dnrlere
rastlamak olanakldr. Problemin kendisinde birok kanklk ve beIhsizlikler, lartmacrlar aasmda ise birok yanl anlamalar sz ko
nusudur; bu yzden, bu tarma iinde beHi b h konum almazdan
nce, problemin kendisinin daha tam ve dakik olar-ak ortaya konmas
gerekh. Yazarrnrz bunu dier eserlerinde yapmaya ahmrtu-. Prob
leme daha derinden nfuz etme, felsef problemleri gzden geirip
ksaca incelemek abasmda olan bu kitabm kapsamr drrnda kalacaklu-. Yazarrmz sz konusu dier eserlerinde, idealizmin tm
biimleriyle karr kesin bir karrtlc iinde olmaya ve reast bak
asna kayrtsrz artsrz destek ver-meye ynelmitir.

108

Doaya likin Aratroadan Kaynaklanan


Metafiziksel Problemler
Tz ve Dnyann

Yaps

Problemi

Avrupa dncesinin antik Yunan'daki douunda, metafiziksel


incelemeler tamanuyle doaya ilikin aratumalara aynimt. lk
metafizikilere gerekte "fizikiler", ya da bizim bugn dile getir
diimiz biinryle, "natralistler" ad verilmiti. Bu ilk natraliser
olduka

genel olan problemlerle ilgilenmilir ve bu problemlerin

zmlerine,

olgulara

ilikin zahmetli

ve zenh

gzlem

ve

ararmalara gkismeksizm, btnyle speklatif bir yoldan giderek


varmlardr. Bu problemler arasnda, hereyden nce, n plna
kan iki problem vard: Doanm ham maddesi, bir baka deyile
doann kendisinden meydana geldii tz problemi ve ikinci olarak da
doann genel yaps problemi. Daha nce Yunan felsefesinde tam b h
ilgi oda oluturmu olan bu iki problem felsefenin btn bir seyri
boyunca varhn derinden hissettirmi ve o, daima metafiziin prob
lemlerinin odanda olmutur.
Doann kendisinden meydana geldii tzlerin ne olduu sorusunu
aratnrken, ilk filozoflarn zihninde cisimsel doa vard. Daha son
raki felsefi gehmeyle birlikte, filozoflarn dikkati, hem bize dsal
(duyumsal) deneyde verilen cisimsel doaya ve hem de bize isel de
neyde verilen zihinsel doaya yneldi. Tz problemi modern felsefede
hem zihinsel ve hem de cisimsel tzlerden her ikisinin birden mi var
olduu, yoksa bu tz trlerinden yalnzca bisinin mi vaolduu soru
suyla belirlenir. Ksacas, tz problemi ruh-beden problemi eklini
alr.

Cisimlerin

ne

olduu,

cisimlerin

niha

ve

bileenlerinin ne olduu konusunda daha derin b h


109

en

yksek

kavraya

ulamay amalayan filozofla kendilerine adeta ekimleyen zgn


problemler bugn, fizikilerin filozoflardan daha ok ey sylemek
durumunda olduklar doa felsefesinin kapsam iinde yer ahnaktadr.
Doann yaps felsefe tarihinde iki ana biim imde ortaya kar.
Bunlardan bhi determinizm ve indeterminizm problendh ve bu prob
lem doadaki hereyin b h nedeni olup olmad sorusuyla urau-;
buna karm, dieri teleoloji ve mekanizm problemi zerinde durur ve
doann

bh

yantlamaya

amaca

gre

dzenlenip

dzenlenmedii

sorusunu

alu-. Doann yapsyla ilgih problemler arasnda,

son olarak dnyann meknsal ve zamansal yapsna ilikin problem


lerden sz edebiUriz ve bu konu iin de fizikiler,
karlatmidklarmda,

filozoflarla

dikkatleri ona yneltmek bakmndan

ok

daha iyi ve uygun b h konumdadriar.

Ruh ve Beden

Problemi

Doada Hangi Tzler Varolur?

Bu problem modem felsefenm metafiziksel aratmnalarmda mer


kez bir yer tutar. Sz konusu problemin kapsam iine ghen bhok
som vardr, ve bu somlarn en nemlisi ve en nde geleni doada
hangi tz trlerhin varolduu somsudur. Bu soruya verilen balca
yant tipleri u bahklar altnda ortaya kar: Dahzm, materyalizm,
tinselcilik ve zdelik kuram, yani gerek monizm.

Dalizm (kicilik)

Dalizm temel tezi, hem zihinsel ve hem de cisimsel tzlerin, bir


baka deyile hem ruhlarn ve hem de bedenlerin varolduunu savla
yan felsef eilimdir. Bu eilhn, Hristiyan kltmnn oluturduu at110

mosfer

iinde

yetimi

insanlarm

zgn

grleriyle

uyum

iinded-. Bu eilne gre, cisimler fiziksel fenomenlerin temelidirler;


cisimler hareket ederler, slarm deitirhler, ekilce deiirler,
elektiii iletebilirler, v.b.g., ancak cishnler dnmezler, hissetmez
ler, ac ekmezler ve neelenmezler. Bizhn ta-afunzdan isel deney
de bilinen bu sonuncu trden fenomenler, zsel doalarndan dolay,
olduka farkl b h temele gerek duyarlar. Bu temel ise dnen, hisse
den, sevinen, ac eken, v.b.g., ruhtur.

Ar ve Ihmh Dalizm
Dalizm, felsefe tarihinde iki farkl bihn iinde ortaya ka. Ra
dikal biimi iinde dahzm,

ikiciUk Augustinus ve

Descartes

tarafndan savunulmutur. Dalizmin daha lmh bir biimi ise Aris


toteles ve Aquinah Thomas tarafndan benimsenmith. Aristoteles'e
gre gerekten ve tzsel olarak, hereyden nce cisimler varolur, b h
baka deyile, gerek tzler ilk plnda cisinerdk. Aristoteles, bu
nunla bhiikte, her cishnde iki bileeni birbirlerinden ayru": Madde ve
form. Bir cismin maddesi o cismin kendisinden yapld ey ve
dolaysyla, onun malzemesi, onun ham maddesidh. Balktan bir va
zonun maddesi, vazonun kendisinden yapld amurdur. Aristoteles,
b h cismin fomunu, b h eyi baka herhangi bir ey deil de, onu her
ne ise o ey yapan ey olarak tanmla-. mein, balktan bir vazo
nun formu, bu nesneyi herhangi bir baka ey deil de, bir vazo
yapan eydh. Vazo meinde, vazonun ekli onun formudur. Bunun
la birlikte ekh her zaman bir nesnenin formu olmaz, nk b h nesne
nin ekli, bunun herhangi b h ey deil de, her ne ise o olmasn her
zaman belirlemez. rnein, bir elma aacnn foram yatazca aacn
ekli deil, ancak ayn zamanda, mein aacn inorganik besinleri
zmseme kapasitesi, onun byme kapasitesi, onun yeniden reme
kapasitesi gibi, bir bitid olarak ehna aacnn yklemleri olan dier
zeUiklerdh-.

111

insan da, madde ve fonndan meydana gelir. nsanm maddesi, onun


kendilerinden meydana geldii kimyasal cisimlerdir. te yandan,
insanm formu, onun bileenleri olan btn bu kunyasal cisimlerin,
kendisi sayesinde ve kendisi aracyla, yalnzca l, duya^sz ve
dncesiz hk et ve kemik ktlesi olmayp, hisseden ve dnen
canl

bir varlk haline dntrldkleri hereyd-. nsanm formu,

u halde insan genel olaalc canh hk organizma yapan ve dolaysyla,


insann kendileri de canl olan bitkilerle ortak olaak paylat
herey, buna ek olarak hissene gibi, bir yerden bu- yere hareket etme
gibi, insann hayvanlarla ortak olarak payla herey ve son ola
rak, salt insana ait olan ve onu hayvanlardan ayuan kai-akteristiklerdh-.
Bu sonuncusu, Aristoteles'e gre, dnme kapasitesmden, yani
akldan olum-. u halde, insann formu, Aristoteles'in insan ruhu
adn verdii bu eith bileenlerden meydana gelir. nsan, madde ve
ruhtan meydana gelen, canl bir bedendh. nsann bedeni, yleyse
maddeyle zdeth. Madde, canl bir msan bedeninde, soyut bir
biimde ayrabildiimiz eydir. Benzer bi- biimde, ruh da yalnzca
bedenin soyut b- bileenidu". Beden ve ruh, demek ki, ayn tlden va
rolua sahip vailklar deildirler. Beden kendinde ve kendi bana va
rolmaya yetih olan b k tzdr ve gereklemesi iin baka herhangi
bir temele gerek duymaz. te yandan, bir f o m , bk baka deyile
zsel insansal

yklemlerin b k

kompleksi olaak ruh

yalnzca,

yklemlerin vaolduu tarzda, yani bir bedenle iliki iinde vaolur;


ruhun varoluu, onun b k bedene yklenmi olmasndan oluur.
Platon'la tam bir kak iinde, f o m u n madde olmakszn vai'olabihnesini kabul etmeyen Aistoteles'in retisinde, ruhun vai'oluunun bedenden soyutlama iinde kabul, ve dolaysyla ruhun
insann lmnden sonraki varoluunun kabul, bir tr tutaszhk
oluturur. F o m , bk baka deyile zsel bk yklem, nasl olur da
kendisinin bk yklemi olduu beden olmikszm vaolabihr? A-istoteles, btn bunlaa kan, lmszl kabul etmi ve insan rulunun
yalnzca ak yrten pa-asmn, bedenin lmyle bklikte yok olup
112

gitmediini ne simtr. Bi-eysel rulilann lmszl hakkndaki


bu teze, Ortaa Arap filozofu bn-i Rd tarafmdan saldmhm-.
Bundan dolay, Aristoteles'm retismi iDe olarak kabul eden Aquinal Thomas, Aristoteles'in insann formu olarak ruh anlayn hal
korurken, bu anlay srdrmek iin onda birtakm deiiklikler
yapmak zoranda kalmtr.
Dalizmin, kendisiyle Augustus ve Descartes'ta karlatmz
radikal versiyonu ise, ruh ve bedenden her ikisini de kendinden-kaim
vaiklar, varolular iin baka herhangi b h temele gerek duy
makszn, zellikler iin temel olabilen tzler olarak grp, bedenleri
ve ruhlar bhbffIeriyie tam tamna ayn dzeyde olan eyler olarak
almtr. Dalizmin bu radikal versiyonu, rahla beden arasndaki
iUkinin ne olduu, onun iki fai'kl tzden meydana geldii dikkate
ahnusa,

bh

insan

nasl olup

da

homojen

bh

varlk

olarak

dnebileceimiz hususlam ele aldmz zaman, bir glkle


karlar. Dalizm bu biimi gnlk yaamda savunulan ilkel ve
olduka yaygm gre karlc gelh.
MoHzm(Birdlik) ve eitleri
Popler b h anlay olan dalizme ynehk eletiriden eitli mo
nist metafiziksel retiler, aralamda materyazmm, yani maddeci
liin, tinselcilik ve zdelik knrammm bulunduu, yalmzca tek b h
{hk=moms)

tz kabul eden retiler kar.

Materyalizm
Klasik formlasyonu
tzlerin varolduklarm,,
otduklanm

imde materyahzm, yalnzca

maddesel

bir baka deyite, yalmzca cisimlerin

tzler

savlar. Thsel tzler, materyalistlere gre,, yalnzca b h

yanlsamadr. Materyalizmin hkdk eidi vardr.

113

Mekanik Materyalizm
Yalnzca, tinsel tzlerin vaolduklarn kabul etmemekle kalmaz,
ancak aym zamanda zihinsel fenomenlerin (dncelerin, duygulam,
v.b.g.,) bile fiziksel sreler olduklarn dnr; mekanik materya
lizm ou zaman, onlan beyinde ortaya kan belh

fizyolojik

si-elerle zdeletiru- ya da hatta onlan beyin tarafndan saklanan


cisimler ola^ak grr. (Beyin dnceleri, karacier safray nasl sak
larsa, aynen o ekilde saklai".) Materyalizmin dier temsilcileri
arasnda ondokuzuncu yzyl Fransz filozofu Cabanis ve yirminci
yzyl Alman filozoflan Vogt, Bchner ve bakalar vardr.

Diyalektik Materyalizm
Materyalizmin dier versiyonlan zihinsel fenomenleri beymin fi
zyolojik' ilemleriyle zdeletmez, ancak zihinsel fenomenlerin
belli birtakun aymc zellikleri olduunu kabul eder. Bununla birlik
te, onla-, cisunden farkl olan baka b h tinsel tzn deil de, cismin,
zerinde

zihinsel

dnrler.

Haz

fenomenlerin
alan

ve ac

ortaya
duyan,

rk
dnen

temel

olduunu

ve bir

eyleri

deerlendii'en, v.b.g., ondan farkl olan bh- ruh deil de, insann bedenidu'. Engels ve Marx tarafndan yai'atlm olan diyalektik

materya

lizmce gelilhihni olan bak as budur. Diyalektik materyalizm


maddenin, tai'ihsel gehmenm seyri iinde, paralai'indan bazlarnn
zaman getike, balangta sahip olduu nitelikjere indirgenemez
olan yeni birtakun nitelikler tarafndan zenginletirilmesi suretiyle,
biim deitirdiini dnr. Kendisinde yalnzca fiziko-knyasal
srelerin ortaya kt balangtaki l ke, bu srelerin yksek
bir ka-malk dzeyine ulat belh baz paalannda, birden fizi
ko-knyasal niteliklere indirgenemeyen yeni b h nitelik ^bizim ken
disine yaam adn verdiniz nitelik kazanmtr. lk organizma
lar ite bu ekilde ortaya kmtff. Canl maddenin bundan sonraki
114

gelime seyri iinde, onda ortaya kan fiziko-kimyasal ve biyolojik


sreler yeterince yksek b- evrim dzeyine ulat zaman, bedende
b- kez daha yeni b h nitelv ortaya kar. Madde imdi bilin kazanmr; onda zihinsel yaam doar-. Zihinsel yaam, bununla bh
iikte, fiziko-kimyasal srelere de biyolojik srelere de indirgene
mez; o her ne kadai- bu srelere baml olup, bu sreler taafmdan
kouUansa da, sz konusu fiziko-kimyasal ve biyolojik srelerden
olduka fakl olan b h eydir. Gelime sreci iinde, daha nceden
sahip olunan niteliklerin bir birlemne indirgenemeyen yeni nitelik
lerin madde tarafndan kazanlmas, diyalektik matei-yalistlere gre,
aamal evrim yoluyla deil de, ani bir sramayla olur.
Materyalizmin yukarda sunulan ekne, kuramn yaratcla ma
teryalizmi ondaki diyalektikle birletirdii iin, diyalektik materya
lizm ad verilh. Daha nce Hegel'in felsefesini incelerken de g m
olduumuz gibi, diyalektik materyazmin yaacs olan Kari Marx,
deneyin, doann Hegel'in kendilerine tmyle speklatif bir yoldan
ulam olduu diyalektik yasala- tarafndan ynetUdii grn
doruladn dnd. Bu, Marx'i doaya ve insan valklanmn top
lumsal yaamna ilikin aratu-malarda diyalektik bir bak as benunsemeye, tevik etti. Diyalektik bak as, doay statik b h
biimde, sabit ve deimez bir ey olarak dnen "metafiziksel"
bak asnn tersine, doay kendi olu ve gelime sreci iinde
dnmemizi ister. (Diyalektik materyaliser "metafizik" ve "metafi
ziksel" terimlerini, bu terimlerin genelde kullanldklan anlamdan
fakl bir anlamda kuUanrla.) Diyalektik materyalizm bundan baka,
tikel

fenomenleri

a-aru-ken,

onlar

dier

fenomenlerden

yalamayp, aatu-lan fenomenin dier fenomenlerle olan olas tm


ihkilerini ve zellikle de onun nedensel ihkilerini dikkate ahnamz
ister. Doay bu ekilde aatma, diyalektik mate-yalistlere gre,
doann onlarn diyalektiin yasalar adn verdikleri belli yasalar
ta-afmdan ynetildii savna gt-r. Diyalektiin kendilerinden ok
sk sz edilen drt yasas arasndan en nemhleri unla-dr; Nicelik-

115

sel deimelerin niteliksel deimelere dnm yasas, kartlann


birlii ve savam yasas.
Niceliin nitelie dnm yasas (insan toplumlarmm dnyas
da dahil ohnak zere) doada gerekleen gelime selerinin u
ekilde ortaya ktn ne srer: Niceliksel deimeler, bir baka
deyile bir nesnenin yalnzca llebilh zelliklerinin younluunun
deiime urad

deimeler (mein, onun, katilde ve cinsiyet

gibi, llebilh- olmayan nitelikleri ayn kalrken, nesnenin si-smn,


au-hnn, uzunluunun deimesi), yeterince yksek hi dzeye
eritikten sonra, bh-den (ani b h sramada) niteliksel deimelere (bbaka deyile llebilh: niteliklerin ark daha fazla deimedikleri,
ancak llebilir olmayan belli bir niteliin bir bakasyla yer
deitirdii deimelere) dnrler. NiceUm nitelie dnmne
b k mek suyun donmasdr. mein, scakl 20 santigrad derecede
bulanan su, s kaybnn b k sonucu olarak, scakln yahzca yava
yava ya da tedrici olarak kaybeder, yani o niceliksel deimelere
urar. Bununla bklikte, souyan su, O santigrad dereceye ula
anda, bundan sonraki s kayb scaklkta baka bk dmeye

neden

ohnaz, bu salt niceliksel deime yerine suda niteliksel b k deime,


yani sv halden kat hale dora b k deime ortaya ka. Bu yasann
formlasyonunda, niceliksel deimeden niteliksel deimeye dora
olan bu dnmn aama aama deil de, bkdenbke ortaya k
srarla vurgulanu-. Bu niteliksel deimelere "diyalektik" sramalar
ad

verilk.

Diyalektik,

doamn

olu

sreci

iinde,

niteliksel

deimelere karlk gelen byk ve nemli deimelerin bir evrim


eklinde deil de, b k devrn eklinde ortaya km vurgular. Her
ne kadar bu niteliksel devrimci deimelerin hazrlanmas, yava
yava, b k evrim biiminde ortaya kan, uzun bir sre boyunca
gelitirilmi niceliksel b k deime sreci olsa bile, insan topluluklanmn yapsnda gerekleen byk niteliksel deimeler de bk
evrim eklinde deil, ancak b k devrn eklinde olur.
Diyalektik yukanda sz edilen yasalarndan ikincisi olan
116

kartlarn birlii ve savam yasas doadaki (ve insan toplumunun


dnyasndaki) gelime srelerinin dinamizmiyle ilgilenir. O, hep b h
olu srecinde, bhbirleriyle savam halinde olan glerin her zaman
birlikte varolduklann savlar. Bu glerden her birine, kendisi ikinci
b h gcn kendisine karlk geldii b k hale kart olan, bir hal
kalk gelk. Olu si-ecinin her evresinde, bkbirleriyle savam ha
linde olan kart haller bu ekilde, bir arada varolurlar. Bu kartlann
savamndan, bkbirleriyle savam halkdeki kararm her ikisin
den de farkl olan nc bir hal doar. Ancak bu nc hal bile,
kalc b k biimde, srekli olarak varolmaz. Onu destekleyen gler
kart gleri harekete geirkler; kardann yeni b k savam ortaya
kar ve bu sonsuzca sikp gider. Kartlann birhi ve savam
yasas Hegel'in tez, antitez ve sentezden oluan evre yasasna
karlk gelir. mein, bk sknet hali iinde bulunan ve kendisine
b k gcn etki etmeye balad b k cismi dnelim. Cisim, bu gcn
etkisi altnda, ivme kazanmaya balar, onun balangta sfr olan
hz yava yava artai". Cismin hzmm b k sonucu olarak, haekete
neden olan gce kai edde bulunan srtnme ve hava direnci doar.
Harekete neden olan gcn ve onu durdurmaya alan srtnmelerin
bu

savam

sonuta,

balangta

ivme

ve

srtnme

kazandrlm

eit

hareketin

hale

ani

bir

geldiinde,
harekete

dnmesine gtrr. Birinin ivme kazandnhn harekete, dierinin


ise sknete karlk geldii bu glerin savamndan, sanki onlarn
bk senteziymiesine ani bir hareket doar.
Her

olu

srecinde

kart

glerin

savanm

varolduu

eklindeki doru gzlemden ayn olarak, bu yasada, byle srelerin


her birinde kart ve hatta ehik haUerin bk arada bulunduu gr
de ierilir. Bundan dolay, diyalektiin savunuculan bak alarn
fonnel mantn beUi yasalarna ve zellikle de elimezlik yasasna
lam bk kaitlkla belirler. Diyalektik materyalizmin yandalar, her
deimenin

ve dolaysyla, her hai-eketin bir ehki

dnrler.

Onla- bu

grlerini
117

hakl

ierdiini

klp dorulamak

iin,

bakaca eyler yannda, deime ve hareketin, haeket eden bir eyin


kendisinin

yadsmnasna ve dolaysyla bir elikiye

gtd

kabulnden dolay, olanaksz olduunu gstenneye alan antUc


Eleal filozofla* okulunun agmanlana bavurur. Buna gre, bu fi
lozoflardan bhi olan, Eleah Zenon u ekilde ak yrtmttir.
Yayndan frlayan bir ok hareket ediyor olsayd, o uuun her bir
annda, belli bir yerde olacak ve bundan dolay, o uuun her bir
annda sz konusu yerde sknet iinde ya da hareketsiz bir halde ola
cakt. Ve onun uuunun her b h annda hareketsiz ohnas durumunda
ise, o btn uuu boyunca hai-eket eneyecekti. u halde, yaydan
can bir okun hareket ettii kabul kendisinin yadsnmasna ve
dolaysyla b h ekiye gtrr. Bu akyrtme izgisi Eleal fozoflan hareketin gerekte varohnadm dnmeye eilhnli hale ge
tirmitir. Duyulann salad veri ve kantlar hareketin varolduu
savm desteklediinden, Eleallar bundan duyularn bizi yanltt ve
deneyin

gvenilh

bh

bilgi

kayna

ohnad

sonucunu

karsamilardtt. Eleallardan ap ekstrem bir apriorizme gtren,


ve Platon ve dier antik filozoflar- tarafndan takip edilen yol buydu.
Buna karn, diyalektc materyaliser birer emphist olup, deneyin en
yksek

doruluk

lt

olduunu

dnrler.

Onlar" Zenon'un

argmanlarndan faM bir sonu karsarlar. Zenon'la hareketin bir


eliki ierdii hususunda (bir baka deyile, b h eyin hareket etme
si kabulnn b n elikiye gtrd hususunda) uyumakla bhlcte,
onlar- Zenon tarafrndan carsanan, hareketin, kendi iinde eliik bir
ey ola-ak, varohnad sonucunu kabul etmezler. Diyalekti matery
alistler, birer empirist olarak, deney onu su gtr-mez b h biimde des
tekledii iin, hareketin gerekliini tanular. Onlar, bylelikle hem
hareketin varolduunu ve hem de hareketin bir eliki ierdiini ne
serler. Bu, onlar-r elikinin varolduu ve for-mel manrn temel il
kelerinden bhi olarak, ehkiyi drta buakan, elimezhk yasasrnrn
yanh sonucuna gtrr.
Diyalektc materyalizmin temsilcUeri. grlerini for-mle ederken
118

skolastik "tz" teriminden kamuiai" ve materyalist tezlerini "yalnzca


cisimler vaolm'" szleriyle ne srmezler. Onlai' materyalizmlerine
maddenin ruhtan nce geldii savnn behrledii ekh vermeyi
yelerler. Bu, hereyden nce, maddenin, yalmzca maddenin gelime
srecinin olduka ileri b h evresinde daha sonra ortaya km olan
tinden (bir baka deyile, zihinsel yaamdan) nce vaolduu ve
dolaysyla, genetik olarak maddenin tinden deil de, tinin maddeden
doduu anlamna gelu-. Diyalektik materyalistler, maddenin tin
karsndaki laonolojik ve genetik nceliini srala vugulayai'ak,
tine ncelik veren kat gmsn, dnyann, maddesel dnyann
dnda bulunan Tanr tarafndan

yaratdm kabul eden dinsel

inanlaa dayand yerde, kendi grlerinin doa bihmlerinin


sonula tarafndan desteklenen gr olduunu dnrler.
Ancak materyaUstier yahzca, cisunlerin tamamiyle gerek nesne
ler olduklarn kabul ederek, onlarn tansal tinin yaata olduk
lam ve dolaysyla tine, bir ednin nedenine ya da bir rnn
reticisine baml olduu biimde, baml olduklam dnenlerin
kai-snda yer ahnazlar. Materyahstler maddenin tinden baunsz
olduunu ileri srerek, maddenin tine olan, onu tam ve eksiksiz b h
gereklikten yoksun kdarak, maddeyi varoluu bhisinin onu belh hk
bihnde dnd olgusundan oluan bir tr fiksiyon, salt bir
ynelimsel

nesne

olaak

alan

idealistier

ta-afmdan

ngrlen,

bamllk biimini de kabul enezler.

dealizmle atma inde Materyalizm


Materyalizm, yleyse iki cephede sava vemektedir. O, her
eyden nce, idealizmin tm eitieriyle, hem, maddeyi bir izlenimler
kompleksi ya da yalnzca bilen zihnin b h konstiksiyonu olaak gren
znel idealizmle ve hem de maddesel ve zihinsel btn bu- doann
yalnzca, mantksal vailkla- dnyasnn, yani nesnel tinin bahla
olduunu dnen nesnel idealizmle savar. Materyaliser, realist
119

bak asna sk skya yapp, onu retilerinin esas ierii olarak


sunmak suretiyle, realist tezi retilerinin nne karrlar. Byle ya
parken, onlar y a n i i p derier, nk realist bak as bizzat kendi
manksal sonucu olarak materyalist tezi zorunlulukla gerektmnez.
Realizmin, doaya tam ve eksiksiz b: gereklik yklerken, sz konu
su gereklii yalnzca cisimsel doaya yklanesi gerekmez, realizm
zinsel tzlere, b baka deyile tinlere de gereklik ykleyebilir.
Realizm, materyalizmle de dalizmle de uyuan bir p-etidir.
Realizmle iliki iinde materyalizm, verdii saram ikinci cephe
sinde, kendisi de reast bak am savunan, karn diializmie
savar.
Dalizmle atma iinde Materyalizm
Mateyahzmle dalizm arasndaki kavga cisimlerden faM, aiKak
cisimlerle eit statdeki tzler olarak anlaan ruhlann varoluu ko
nusundadr. Materyalizmin gerek kar, yleyse, Augustinus ya da
Descartes tarafmdan temsil eden radikal dahzmdh. v^stoteles
tarafndan temsU eden lml dalizmle, meh diy^ektik materya
lizm arasndaki karthk daha az arpc bir karthkr.
Felsefe

tarihinde

materyalizm,

bu

savata

saldran

tarafta

ohnur, nk dalistler, kark ve kavga patlamazdan nce, ege


men

ohnu

olan

bak

asn

savunuyorlard.

Materyastlerin

saldtns, hereyden nce, bedenden farkl ve dnen b h tz (ya da


genelde bm b h ey) olarak ruhun varoluunu kabul enenin rasy
onel bh- temelden yoksun olduunu gstermekten oluuyordu. Mate
ryaliser varolusal herhangi bir tezi, yani yle yle bir eyin
gerekten varolduunu savlayan bir tezi rasyonel b h bihnde hakh
kp dorulayabilecek temehn ne olduunu sorari. Herhangi b h
eyin varoluunu, zellikle de gerek varolu.unu, onlara gre,
yalnzca deney temeli zerinde ne srebiliriz. Herhangi b h eyin va
roluunu kabul etme hakkna, dorudan ya da dolayh olsun, ancak
deney yoluyla sahip olabhiz. Deney bize b h eyin varoluunu, onu
120

grdmz, onu hissettiimiz, onu iittiimiz ya da onu genel ola


rak algiadunz zaman dorudan doraya, buna karm, o gerekte
alganmad, ancak onun varoluu gzlemlenmi belh olgulan
aklamak iin kabul edilmek durumunda olduu zaman, dolayl ola
rak ne snne hakk verir.
Materyalistler ruhla dnen ve bedenden farkl olan bir tz an
latmak istediimiz takdirde, ne dorudan ne de dolayh deneyin nhun
varoluunu desteklemediini savunurlar. Onu daha nce hi kimse
grmemi, iitmemi ya da genel olarak aigilamamsa, dorudan
deney onun varoluunu hibir bihnde desteklemez. Onu dolayl
deney de desteklemez, nk ruhun varoluu deneyin olgularmdan
kmad gibi, dorudan gzlem tarafndan bulgulanan olgularm
aklanmas iin ruhun varoluunu ngren varsayma da gerek duy
ulmaz. Bundan dolay, bedenden olduka farkh olan dnen tzlerin
varoluunu ne sren reti gerekten ok temelsiz olan bir retidir.
Bu reti, materyaMstlerin dediine gre, bize in.san zihninm ihcel bh:
evresinden miras kalm bir kalmtdr, yle ki bu evrede bir nesneyle
ihki olarak ne zaman garip bhlakm fenomenler gzlemlense, eyle
miyle bu fenomenlere neden olduu varsaylan belh bir madde bir
postla olarak ne srlrd. syla ilgih fenomenler ilkel naturalist
dnrleri, bu fenomenlerin ortaya dct cisimlerin kendilerinde,
bu cisimlerden farkl olan ve s aknts olarak adlandmlabilecek
garip bir madde ierdiklerim varsaymalar iin tevik etmitir; yine,
elektrikle ilgili fenomenlerin, bu fenomenleri dourduu varsaylan
b h elektik maddesinin sonucu olduklan dnhntr. Biyolojik
fenomenlerin anima vegetativa ya da spritus animalis ad verilen b"
tzn etkinhinin tezahr olduklan kabul edihnitk. Ruh varsayuna
da, materyalistlere gre, ite buna benzer bir biimde vardmtr. BeIhh cisimlerin zihinsel yaama sahip olduu gzlerani ve buradan
sz konusu gzlemin bu cisimlerde, onlardan farkh olan ve kendisine
ruh ad verilen, psiik bir svmm vaolduunu kabul etmek iin yeter
neden olduu sonucu varsanmtu".
121

ada bilimin bu tr bir dnme tarzyla uzaktan yakndan,


hibir Uikisi yoktur. Yalnzca, belli cishnlerde elekikle ilgili feno
menlerin ortaya anas olgusu, bugn bu cisimlerde kendisine elekt
rik ad verilen bir maddenin bulunduunu kabul etmek iin yeter
neden deildh. Gnmzde, yalnzca elekik ykleri olup herhangi
bir maddeyle yklenmemi olan elektronlan varolduklanm apak
bir olgu olarak kabul ediyoruz, ancak elektronlarn varoluu, nedenle
ri onu aklamak iin bizi elektronlann varoluu varsayrmrm kabul
enek zorunda buakacak ekilde olan bel fenomenler (mein katod
radyasyonu) gzlemlenmi olduu iin kabul edilh. Ancak onlar
daha nce hi kimse alglamam, ve deneyde, aklanmalan onlann
varolularyla ilgili vaisaymn kabuln gerekthecek fenomenlerle
karamadrmz iin, s akntsnn varoluuna ya da manyetik
svmn varoluuna inanmayz.
Bu materyalist saldnya kar, ruh yandalan ruhun herhangi biri
tarafndan grlmemi, hissedilmemi, iitilmemi ya da herhangi
b h biimde duyumsal olarak alglanmam olduu, ancak duyualgsnm

tek aacsz deney tr ohnadrr karrirrnr verirler. Duy

umsal deneyden ayr olarak, b h de beni dndm, arzu ettiim,


mutlu ya da zntl olduum konusunda,

gerekten ve tam

anlamryla ikna eden isel deney vadrr. Bu tr b h deneyden dnen,


arzu eden ve dolayrsryla cisimsel deU de, tinsel olan b h vairrn varolduuyla gili olarak tam b h kesinlie ularrm. sel deneyin
hkm duyulann hkmnden gerekte ok daha kesindh. Kendilerini
duyularrn hkmnn belhiedii temel zerinde kabul etim cishnle
rin var-oluundan kuku duyulabh, nk duyulann hkmne karr,
onun btnyle b h d ohnu olabilecei, duyularrn beni aldatabil
dii ve btn b h duyumsal dnyanrn salt bh serap olduu ihraz
ykseltebihrdi.

Ancak

byle bir itiraz,

o beni

dndm,

algrladrrm, ve yleyse, dnen bir varirk olarak varolduum konu


sunda bilgilendhdii zaman, isel deneyin kesinliini hibir ekilde
azaltmaz. Cishnler dnyasrna inanrken ve daha bakaca bhok konu122

da yanldm kabul edelim. imdi yanlmak iin dnen b n


varln vaobnas gerek", nk yanlmak yanl dnmek
anlamna gelir. Ruhun vaoluu, savunuculana gre, u halde dene
yin salad veri ve kanada cisimlerin ya da bedenlerin vaoluundan ok daha iyi bir biimde temellenir.
Ruha ilikin bu savunma materyalistlerin kanaaerini zayflatmaz.
Onla- bu isel deneyin beni kendileri hakknda bilgilenddii
eylerin neler olduunu sorala-. sel deney beni dndm, his
settiim, mudu ya da znil, v.b.g., olduum olgusu hakknda bil
gilendirir. O bana, bende dnme, arzu etme, haz alma ya da ac
ekme gibi belh fenomenlerin, bir baka deyile beluli zihinsel feno
menlerin ortaya ktn bildirh. O bana denen, arzu eden, v.b.g,
bh- valrk olaak benim varolduumu syler. Bunu hib- materyalistyadsmaz. Ancak dnen
valklan
varoluundan,
tinsel
valklan, yani ruhlan vaolduu sonucu ka- m? Bu soruya vericek yant "ruh" teriminin tanmna bal olacaktr. "Ruh" yalnzca
"dnen varlk" anlamna gelh-se, isel deney bize hi kukusuz,
rahun varolduunu bilduir. Bununla birlikte, "ruh" "bedenden fakh
olan dnen valk" anlamna gelecek olursa, dnen vahklan
varolduu olgusundan bedenlerden farkh olan ruhlarn va-olduu so
nucu kmaz. Dnen, ancak bedenlerden faikl olan tzler olaak
anlalan ruhlann vaoluunu kantlamak iin, dnen tzlerin va
rolduunu gstei-mek yeterli deildir, ancak ayn zamanda onlan be
denler olmadklarn, dnen, azu eden, mudu ya da zntl
olann beden olmadn da gstemek gereku-.
Bununla bMikte, matei-yahstler bunun tam tersini dnmek iin
iyi birtakun nedenler bulunduunu ne srerler. Zihinsel fenomenle
rin ne kadai- byk b h ounluunun bedenlerimize bal olduu,
gnlk yaamdan ve zelhkle de patolojik hallere ilikin gzlemden
bilinir. Beyne verilecek zai-a- zihinsel yaamn btn alanlarnn orta
dan kaybolmasna neden olu-. Beyin zerinde gerekletirilen cenahi
operasyonlar- b h insann kiiliinin, tam anlamyla ve btn btn
deimesine neden olur; zihinsel yaammz ayn zamanda alkol, ka-

123

fein ve salg bezlerinin, almas tarafndan geici olarak etkilenir.


Zihinsel fenomenlerin bedene bu kadar sk skya bal olmas
dnen, arzu eden, mutlu ya da zntl olann ondan ayn olan b h
ruh deil de, tam tamna beden olmasn ok yksek lde olasl
kla-. Zihinsel yaamn bedene olan bamhin gsteren btn bu
gl argmanlar bei, zihinsel femonlerin dayanann beden
olduunu kuku duyulamaz bir bihnde kantlamazsa, ruh savunucu
larnn, kendileri iin ok byk bir nemi olan, dnenin, arzu ede
nin, v.b.g., beden deil de, bedenden ayn bir ey olduu bihnindeki
karrt tezin hakh krlmmas iin bu trden argmanlarrn herhangi biri
ne bavmamayacaklarma iaret edilmelidir.
nandmc ohnak iin onlar- ne tr bir argmana gereksmim duyacaklardu-? Onlar' zihinsel yaama sahip olan, ancak bh bedene bal
olmayan bir ey ortaya rkm-mak ve onu deneyde gstermek ya da bu
trden bir eyin varolduunu baka bir bihnde kanramak durumun
da kalacaklardrr. Elekttonlar-m varoluundan, katod radyasyonunda
(elektrik alanrnda katod nlarrnrn, negatif elekttik akunlannrn
bkld manyetik dorultudaki bklmnden oluan) elektriksel
zelliklere sahip olan ve herhangi b h kimyasal cishnle
zdelethilemeyen b h eyle kai-r kar-rya gelinceye kadar-, kuku
duyuldu. Bher beden olmayan dnen varlrklarm varoluunu drsal
ya da isel deneyde dorudan b h bihnde gstermek iin, bedenden
aynlmr b h ruhla, maddeden aynlmr elekikle karr karrya
gelihnize benzer b h binde karrlamamrz gerekh. Drsal, yani
duyumsal deneyde bize yalnrzca cisimler ve cisimsel fenomenler veri
lebilir. Dsal deney, bizzat kendi doasrndan dolay, tinselcilerin bu
yndeki tm ghihnlerine ramen, bize hibh zaman bir bedenden
kurtarrlmr bir ruhu gsteremeyecek ya da bizi byle b h ruhla
karrlatuamayacakr.
Bh
bedenden
kurtanlmr
bh
ruhla
karrlamak iin, bizzat kendi lmmze kadar beklememiz gerekh
ve bu ilem her durumda yaayan insanlarm grebilecekleri bir ey
deildir.
yleyse, geriye yalnzca bir ara ilem kalmaktadr:
Dnen, ancak
cisimsiz olan vailklarrn
varolularmrn
kamtlanmasr. Bu kanrtlarna zihinsel yaamn lmden sonra da
124

devam

ettiini

gsteren

bir

kamama

ve

dolaysyla,

ruhun

lmszlne ilikin bir kantlama, dier dnen ancak cisimsiz


olan

varhklann

varoluuna

ilikin

bk

kantlama,

meleklerin,

eytanlarn, v.b.g., varoluuna ihkin bir kantlama olabilirdi. Byle


kanamalaa teologla-, filozoflar ve tinselciler taafmdan gerekten
de ghiilmitir; ancak, materyahstlere gre, bu trden doyurucu ve
ikna edici bir kantlamayla imdiye dek karladm deildk.
Materyalistler bu dummda, dnen ancak bedenlerden ayr olan
vaiklar olarak anlaan ruhlann varoluu hakkmdaki tezin, isel de
neye yaplan bavuruya ramen, hal temelsiz bir tez olaak durduu
sonucuna varrlar. sel deneyden bilinen, dnen varlklarla ilgili
olarak zihinsel yaamm insan bedenine baunh ohnas olgusu, bizde
dnen, hisseden ve arzu eden eyin kendi bedenimiz olduunu,
yamhnazcasna ve kesin sonulu b k biknde olmasa da, byk b k
gle nerk.
Mateiyalistler tarafndan verilen bu kark, bununla bklikte, ruh
yandalarn tatmin etmez. Ruh yandalar dnen, hisseden ve arzu
edenm bedenimiz ya da baka herhangi b k fiziksel organ olmadn
ve dolaysyla dnen eyin ciskn olmadn, hereye ramen,
gsterebileceklerini

savunurlar.

Onlar

hereyden

nce,

zihinsel

srelerin doalan itibariyle, kendilerine meknda bir konum atfede


bileceimiz

bk

mem,

kafamda

deildir.

Byle

ey

ohnaddclann

olduklann
bk

bak

vmgularlar.

sylemek
as

hibk

kafam

Dncelerimin,
ekilde

anlaml

salladm

zaman,

dncelerin de onunla birlikte sallandklan, kafam senin kafaidan


bk

mette

uzakta

olduu

zaman,

dncelernin

de

senin

dncelerinden b k mette uzakta olduu trnden sama sonulara


gtrecektk. Dncelere ve genel olarak zihmsel

fenomenlere

meknda bir konum atfenek ve bu dnen eyin bedenimiz


olduunu ne srenler tarafndan ska yapdmm- zihinsel feno
menleri fiziksel fenomenlere dntrr. Meknda bir yerde bulunma,
fiziksel fenomenlerm ayrc b k zelliidir; oysa, meknda ortaya
125

kmama zihinsel fenomenlerin kendilerine zg zsel zelkleridir.


Bu

trden

argmanlara,

materyalistler

fiziksel

femomenleri

meknda b h yere yerletirilmi fenomenler olarak tanmlama niyetin


de olmadklar karln verebildiler. Bununla birlikte, fiziksel feno
menler bu ekilde tanunlamak istenhse, bu rahathkla yaplabilir ve
zinsel fenomenlerin benim beynimde ortaya ktklar olgusundan,
bu fiziksel fenomenler anlay zerinde, zihinsel fenomenlerin bei
bir tlden fiziksel fenomenler olduklar sonucu car. Diyalektc ma
teryahzm, bununla bhlcte, bu durumda onlann hem fizik ve kimya
tarafndan betimlenen fenomenlerden ve hem de biyolojc bilhnler
tarafndan betimlenen fenomenlerden farkl olan, zel trden feno
menler olduklannda srar edecektk. Dncelerhnin benhn beynimde
ortaya kklan savnn kendisi, materyalisere sama bir sav olarak
grnmez.
Ruh yandalan tarafmdan gehtiren ikinci b h argman daha
vaidr. Benhn ruhum, der onlar, dnen benle, benhn benhnle
ayndr. hndi, ben, benhn benimin tek ve basit olan bir ey
olduunun, paralardan meydana gehneyen bir ey olduunun faz
lasyla farkndaym. Ben, zihinsel deneyleriminin znesi olarak,
eitti karakteristdere sahip biriyim, bilgeyhn ya da budalaym,
saygdeer ya da kt biriyhn, gl ya da dayaniszun, tuticulu ya
da souk bhiyhn, ancak herhangi bir para ya da fragmana sahip
deilim.

Oysa

bedenhn

paralanndan

oluur.

yleyse,

ben,

dncelerhnin znesi olarak, bedenhnden ayr bir eyim. Materya


liser bu argmanla arpu-ken hibir glkle karlamazlar. Bu
agman, onla-a gre bhpetitio principii eklini alu", nk sz konu
su akl yrhne tarz, bu dnen benin bedenden farkl b h ey
olduunu nceden kabul eder. Bu kabul daha eride ortaya koyarsak
ancak,

benhn,

dncelerimin

znesi

olarak,

paralara

sahip

olmadrun ne srebiriz. Dahasr, materyalist, dnenin benim


btn bedenhn ohnad gibi, btn bir beynim olmadn da ne
smek zorunda deildh. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bede126

nimin gzle gli' bir biimde, kendilerinde paralar iermeyen


paalar-dan meydana geldiidir; daha nce bedenlerin bu trden niha
ve en yksek paralannm kimyasal atomlar' olduklan dnlyordu;
buna karm, gnmzde, elektronlar' ve ekhdekler tr-nden basit
pai'acrklai', bedenlerin niha ve en yksek paralarr olarak gr-lr.
Bende dnen eyin benim bedenimin bir bileeni olan basit b h
madde

par'acrr

olduunu

kabul

etmek

materyalist

tezle

elimeyecekth. Ve bu durumda, dncemin znesi, maddesel b h


ey olsa da, paralara sahip olmayacaktr.
Demek ki, bu, materyalizmin verdii savan, onun kai'nn
tzsel rahlai'in vaolduunu savunan dalizm olduu, cinci cephesidh. Bu kavga nasl bir seyh gsterir? ncelikle, ruh yandalar cisim
lerden ayn olan tzler olarak ruhlarm varoluunu

destekleyen

ar'gmaniar gelitirirler, buna karm materyalistler ise bu argmanlar


rtp, bedenlerden ayn olan ruhlam varoluunu kabul eden tezh
temelsiz olduunu gstermeye koyulurlar'. Bununla bhiikte, karrnrn
tezinin temelsiz olduunu gsteren bhinin, bununla kendi tezini
kanrtlayamayaca unutuhnamaldr.
Ruh yandalar, u halde, davalannr kaybettiklerini dnmezler,
ancak

tartrmaya bundan

sonra da devam edip,

materyalistler

tar'afrndan baarryla kullanan bir yntemi benhnserler, b h baka


deyile,

kendi

tezlerini

savunmak

yerine,

kar'armn

tezine

saldnrlar'. Saldmlarnda bahca silah olai'ak da yakn zamanlarn fi


ziksel aarmalanndan kan sonular kullanrlar. Materyalizmin
kai'rtlarr, undiye dek ok ark ohnu olan madde kavramnm, son
fiziksel km-amlarn nda, akln ve belhginliini yitimeye
baladn ne srerler. Maddeyle enerji arasndaki snr kaybolmu
ya da ok belhsiz hale gelmitir. Madde hndiye dek b h tz tr, b h
ey tr olarak anlahntr. te yandan, enerji ise bir tz olarak
deil de, bir tze yklenebilen belh bir hal olaak dnlmtr.
Ancak ada fizik madde ile enerji aasndaki snm adeta ortadan
kaldumitu-. ada fizik kuramlarna gre, enerji bir ktleye, ve
127

dolaysyla undiye dek maddenin bir yklemi olaak grlm bir


ykleme sahip olan b h eydk. Belh b h miktarda i gerekletirme
kapasitesi cisimlerin, kendisine enerji ad verilmi olan, haliydi.
ada fizik bh- cismin ktlesmi ie dntrebileceai ve bunun
sonucu olarak, bir cismin ktlesinin ayn zamanda b h i yapma k ^ a sitesi ve dolaysyla, eneji olduunu ne srer. Buna gre, madde ve
enerji sanki b h ve ayn eyhi farkl biimleridh-ler: Madde enerjiye ve
enerji de maddeye dntrebilh. Madde tz. yani bir ey olma
zelhi y h h h .
Ve dahas, der ruh yandalan, cishnin z itibariyle ne olduunu
kavramak istersek, onun niha ve en yksek bileenlerinh

ne

olduunu buhnaya alrz. imdi, bize deneyde verilen cisimlerin


niha ve en yksek bileenleri olduklan dnlen

elektronlar,

ekirdekler ve benzeri varlklar, ada fzim kuramlanoda, bizim


cishnlerin olduklanm dndmz eye hi benzemeyen bir ey
hahne

gerler.

Bizhn

elekttonlan,

v.b.g.,

kk

paracklar,

grlebilen ya da kendisine dokunulabilen bir eyin minyatr versiyonlan olarak tasarlamamza izin verilmez. Fizikiler gerekte, elekt
ronlann, protonlarm, v.b.g., meknsal boyutundan sz ederler, ancak
bu ifadelerin yalnzca mecaz b h anlam vardr. Fizikiler zaman
zaman belli deneyleri "paracklar", bir baka deyile, ok kk
paralar olarak anlalan elektton, proton ve ntronlarla aklamak is
tediklerini sylerler, ancak baka b h trden olan deneylere ilikin
aklamayla ilgilendikleri zaman, onlar elektronlann, v.b.g., ( *
kk paralar olduklann dnmeyip, elekttonlardan, sanki onlar
dalgalar ya da dalga kmeleriymi gibi sz ederler. Bu dalgalann, bu
nunla bhriikte, tzsel b h temelleri yoktur; onlar b h "eter" trimn, ya
da bir ey olarak alman herhangi bir eyhi dalgalan deildir. Byle
dalgalann belli b h yerdeki her elongasyonu, yalnzca olaslklarla
lsyle beMenebilir, yle ki bu yerde belli bir zamanda, rnein
b h perdenin fosfonlts, fotoraf kad tabakasnn kararmas ve
benzerleri trnden, u u fenomenlerin ortaya kaca sylenk.

128

Bu ekilde, elektonla- ve elektionlarn mikokozmik elikileri


btnyle soyuamalara dntrlrler. Fizikilerin baz deneylerle
ilikili olarak kendilerinden paackla-, buna kan dier baz dene
ylerle Uikili olarak kendilerinden dalgalar- diye sz ettikleri bu elekt
ron, proton ve ntonla-n gerekte ne oldukla sorusuna fizikilerin
verdii yant iittiimiz zaman, soyuamann

doruk

noktasna

ulanz. Yant fizikilerin yalnzca, elektronlarn, baz deneyler sz


konusu olduunda paracklar ve dolaysyla ok kk paalar ola
rak, oysa baz baka deneyler sz konusu olduunda, dalgala- olaak
eylediklerini bildikleri eklinded-. Onlann "kendilerinde", bir baka
deyile, tm deney ve gzlemlerden bamsz olaak ne olduklar so
rusuna gelince, fizikiler bunun yantn bilmezler ve dahas sorunun
kendisinin, fo-mlasyonu bile onu yamama olanan dta bu-akan,
ksu- ve verimsiz b h sora olduunu dni'ler. Onu gzlemlediimiz
zaman, bh- elekonun ne olduunu sormak, fizikilere gre, kendisini
hib- bihnde a-armadmuz bh- eyin, ne olduunu s o m a k kadar
samadr.
Ruh yandalar fizikilerin bu argmanlarn kendi hesapla-ma b h
kazan o l a a k grrler. Onlar, ada fizik kuramlarnn, kendilerine
maddenin

maddeselliini

dntrld

yitirdii,

maddenin

soyutlamala-a

savn ne s m e hakkn verdiini

dnrler.

ada fizik, onlan grlerine gre, duyulanmzm yarglama yet


kisi altnda, bizim cisunler diye bildiimiz o ok byk madde
kesinin yalnzca b h yanlsama olduunu gstei-mitir. Fizik bu ok
byk madde ktlesinin, yalmzca iinde mik-oskopik vai-lk komp
lekslerinin, elektronlarn ve pozi-onlan, nkleonlan, mezonlan,
n-onlan ortaya k b k ey olduunu gzler nne semitir;
bunla-, bununla bklikte, hibir bihnde gerek eyler olmayp, soyut
varlkladr ve salt kendi bala-na alndklarnda, gerek dnyann
b k paas deildirler. Gerek vahkladan, bu duumda, geriye
yalmzca ruhlar- kalr, nk bize deneyde verilen dnyann, bk baka
deyile doamn baka bireye indirgenemez bileenleri yalnzca onladu-.
129

Byle bir savunma taiz seen ruh yandalannm dualist bak


asn buaktklarna ve monist b h bak as bennseyip, yalnzca
tinsel tzlerin varoluunu kabul ettiklerine iaret edilmelidu-.
Dalizm, daha nce de grm olduumuz gibi, hem cisimleri ve hem
de ruhlar doann gerek ve tzsel bileenleri olarak grr. Biz,
hereyden nce, yukarda anahaar izilen ve cisimleri
gerek
varlklar dnyasnn dna atmakla edeer olan bh- sonuca gtren
argmanlarn eletirisel bir incelemeyi kaldramayacana dikkat et
meliyiz. ada fiziin cisunlerin basit paracklarna iUkin grsel
modelleri terkettii ve sz konusu paracklar yalnzca soyut bir
biimde karakterize ettii olgusundan, bu bileenlerin gerek olan, bh:
baka deyile, bel bir zamanda belh b h yerde varolan bh ey
olmadklar sonucu hibir ekilde kmaz. Hele hele, "ok byk
madde ktlesi"nm, edeyile algmzn menzih iine giren cisimlerin
salt bu- yanlsama olduu sonucu hi kmaz. Bize deneyde verilen ci
sunlerin gerek varoluunu hibir fiziki yadsyamaz; fiziksel bUginin
tamam bu cisimlerle ilgili gzlemlere ve deneylere dayanr.
Fizikilerin aratrmalannm sonulan bizi en iyi durumda, ne yeterin
ce zenh ve ne de tam olan ortak deney temeh zerinde oluturuhnu
madde kavramunrzda belli btakm dzelneler yapmaya gtrih.
Bununla birhkte, materyalizm orijinal madde kavramna sda skya
yapm deildir. Bu, ykminci yzydn balannda, diyalektik materyazmin temsilcilerinden bki tarafndan, bize duyumsal deneyde ve
rilen cisimler dnyasnn gerekte ne olduu sorusunu yantlamann,
tam tamna fiziin zerine ald byk bir zen ve dikkat isteyen
aratrmalara dtn savlayan V.l.Lenin tarafndan vurgu
lanmn-. Materyalizm, Lenin'e gre, bu dnyann, yalnzca zihinlerimizm bir rn ya da b k izlenimler kompleksi olmayp, gerekten va
rolduunu savlar. Tezi bu ekilde fomle edildii zaman,
materyalizm temelde, gerekte cisimlerin vaoluunu tamyan ve
yalmzca, cisimlerden farkl tzler olarak ruhlann da ayn ekilde
tanmmasm isteyen dalizme deil de, cisimlerin dnyasna zihinleri
mizden bamsz bir varoluu ok gren ideahzme ynelttik.

130

Materyalizme likin Genel Bir Betimleme

Mateiyalizm, hereyden nce, k noktas

itibariyle,

anti-

inasyonalist b h felsefe akmdr. Bu, onun zel bilnlerde yeterli


olduu dnlecek bir biunde hakh klnmam savla ciddiye al
mayaca anlamna gehr. Buradan materyahzmin vahye dayanan dme,
geleneksel olaak kutsanan batd inanlara, ciddi ararma

ve

argmanlardan ok arzularunzm sonucu olan tm kanaaere kar


ald olumsuz tavr kar. kinci olarak, materyahst bak as adc
seik bhr biimde realist bh- bak asdu-; o, bize deneyde verilen
dnyann, yalnzca kendilerine rasyonel bih tarafmdan uladamayan
bakaca eyleri gizleyen fenomenal bir fantazi olmayp, doru
gereklik olduunu dnr. Bu iki kabulden, dnyaya ilikin genel
ve niha b h grn, doa bilimleri tarafndan, matematiin tehizat
deposundan yararlanmak suretiyle yrtlen dikkai ve zahmei
aratirmalarda aranmas gerektii biimindeki materyalist kanaat
kar. Bu, doal bilhnlerin bizi kendisiyle tantu-dklan doann, ma
teryaliser iin yalnzca doru gereklik deil, ancak ayn zamanda
tek gereklik olduu anlamma gelir. Doadan ayn olarak, idealistlerin
bizi kendisiyle ilgili olarak ikna edebilecekleri trden bir kendinde
eyler dnyas, doanm tesinde de, dinin kendilerine arzulanmz ve
kalplerhnizin gereksinmeleri tarafndan gerek duyulan, nsezilerunize
ve duygularmza mracaat eden, ancak akldan hibir destek ahnayan
geleneksel bat inanlarda ierilen bh- ey olarak vahye bavurmak
suretiyle, bize bildirdii trden olaanst b h dnya yoktur. Materya
list retinin esas ierii, ite bundan ibarettir. Ruhla ilgih, materya
lizmin talihinde bylesine byk bir yer igal etmi olan, tartma bu
ereve

iinde

yalnzca,

kendi

bana

nemli

ohnayacak

bh

taitmadr. Bizde dnen eym beden olup ohnad, bu- baka


deyile, onun meknsal karakteristiklere ve eylemsiztie sahip olup
ohnad probleminin kendisi ok byk nemi ohnayan ve bilunsel
yntemlerle zlmesi g olan b- problemdh. Bu tatima, bununla

131

birlikte, hereyden nce materyalizmin kartlar bu tartmada idea


list argmanlan kullandclan, ve ikinci olarak da doast

bh

dnyaya inananlar ruhu doann, onu yeryznde yalnzca geici ola


rak bulunan ruhun gerek yurdu olan doast bir dnyaya balayan,
b h bileeni olarak grdkleri iin, materyalizmin tarihinde nemli b h
rol oynamtr.
Bu ruh anlayna, doanrn stnde ya da tesindeki b h dnyay
tanmayan materyalizm tarafmdan kar koyuhnaldr; te yandan,
doann bh- bileeni olup, doayla smu-lanm b h ey olarak ruh ma
teryalist retinin temel ilkeleriyle eliik olmayacaktr.

Fiziksel Fenomenlerin Zihinsel Fenomenlerle likisi

Kendisinde zihinsel fenomenlerin ortaya kt bir tz olarak ruh


hakkndaki tartma, yalnzca zinsel fenomenlerin fiziksel

feno

menlerden ayn olduunu kabul edersek, doar. Bu fakhlk, yalmzca


idealizmin savunucular taafndan de, ancak ayn zamanda matery
alizmin diyalektik versiyonu tarafndan da tannr. Oysa bu fakhhm
varl, fiziksel fenomenlerle bilin fenomenleri aasmda sa b h
iliki bulunduunu

ne sren mekanik materyalizm

tarafndan

yadsnu-. Bu iliki her zihinsel fenomenin belli b h fizyolojc feno


menle bhe bir tekbliyet iinde bulunduu olgusundan oluur; bu
nunla birlikte, bu iliki zinsel femonenlerle onlarn

frzyolojc

edeerleri arasnda bir farkhlc gren kimseler tarafrndan, farkir b h


biimde yorumlann. rnein, bazlar fizyolojik fenomenlerin, kendi
lerine kahk gelen zihinsel fenomenlerin nedenleri oldukla-n
kabul eder. Bazan buna ek olaak, zaman zaman bunun tam tersi
olan b h ihkinin sz konusu olduunu, zinsel fenomenlerin fizyoloj k fenomenlere neden olabildiklerini kabul eder. Zinsel fenomenler
le fizyolojik fenomenlerin bhbhlerini kahkh olarak belhlemelerini
kabul eden gr-e karlkl

etkileimcilik (inter aksiyonizm) adr ve-

132

rilir. Bunun tersi sz konusu olmazken fizyolojik fenomenlerin zihin


sel fenomenleri etkilediini ve dahas, zihinsel fenomenlerin kendi
aralamda

bkbirlerine

dorudan

nedensel

ohnadklann ne sren gr ise epifenomenalizm

ilikilerle

bal

olarak bilink. Bu

gre gre, zihinsel fenomenler yalnzca, fizyolojik fenomenlerin


yan rnleri, donuk yansmalardr. Bazar da, kendisine gre bunun
tersi b k ihki sz konusu olmad gibi, fizyolojik fenomenlerin zi
hinsel fenomenlere neden de olmad ancak sz konusu fenomen
trlerinin, diziler bkbirlerine nedensel ilikilerle balanmam olsalar
da, bkinci dizideki beUi bir fenomen ikinci dizideki belh b k fenome
ne, ikinci dizideki belli bir fenomen de bkinci dizideki belh b k feno
mene kardk gelecek ekilde, oluturduu iki ayr dizinin birbirleri
ne

kout

bir

biimde

yanyana

ortaya

dfklar

paralelizm

varsaymn kabul eder. Son olarak bir de fizyolojik fenomenlerin ve


onlara karhk gelen zihinsel fenomenlerin gerekte iki farkh trden
fenomenler deil de, yalnzca b k ve ayn fenomenin iki farkl
grn olduunu ne sren ift grn

kuram

vardr. Ayn

gerek ilem, ilemin kendisinde kt birey tarafndan iebak


yoluyla temaa edildii zaman, bir zihinsel fenomen olma zelliine
sahiptk,

oysa

dsal

duyular

yoluyla

(mein

beyindeki

sink

akmlarn inceleyen fizyolojisi tarafndan) incelendii zaman, b k fi


zyolojik fenomen ohna zelhine sahiptir. Tpk nmde duran mer
merden bk kreye baktmda sahip olduum duyumumun dokunma
duyumumdan daha dom olmamas gibi, bu grnlerden ne biri ne
de dieri daha dorudm-.

Materyalizme Kar km Duygusal Nedenleri

Ruhla ilgili kavga ounluk heyecanl ve ateh bir tartma


biimini ahntu". O, ayn zamanda duygusal yansmalar olan b k
kavgadu:. Bizlerin ve hemcinslerunizin salt bedenler olarak grhnesi

133

bize yle grnyor ki, bizim deeinzi drr, bizi yalnzca doal
glerin oyununa baml olan piyonlar dzeyine indirger ve kendile
rini amalayp pelerinden kotuumuz zerklik, bamlk

ve

zgllkten yoksun braku". Biz insanlan doanm cisimleri arasmda


grmek,

bizde,

kendimizle

ilgili

olarak

yce

ve

saygdeer

bulduumuz hereyi b h yanlsama olarak datu-, en yksek duygulamz esinlerhnizi ve ideallerimizi yok eder gibi gelir. O bizi son
olarak lmden sonra yok olup gineyeceimiz inancndan, yitirdihniz sevgililerin, her ne kadar bu varolula bir cismi olan
varlklar arasnda gemese de, lmden sonra yme varolduklar, on
lardan aynhunzn yalnzca geici b h ayrd olduu inancndan
yoksun brakr.
Bizim bu zerkliimiz, onun kiinin kendi kendisinin efendisi
olmasndan, fiziksel tepilerimizi denetim alna almamzdan, daha
aa ve nemsiz amalarmz soylu ve yce amalanmzm altna
geirmemizden olutuu dnlrse, materyalizm tarafndan hibhekilde sorgulanmaz; bununla birlikte, bu zerklik, zihnimizin doal
gler karsndaki tam bir bamszh olarak grlyorsa, hi
kukusuz b k fdcsiyondur. Materyalizm, bizde yce ve soylu olan or
tadan kaldmyor da deildir. O, bzi l cisimlere dntmez, ancak
bizi zihinsel yaam tarafndan canlandnhm bedenler ola-ak grr;
(mekanik materyahzm szkonusu olduunda) o, zihinsel yaamn
zyle ilgih olarak farkh b k gre sahip olsa da, materyalizm zihin
sel yaamunzn varoluunu yadsmaz. Materyazm bununla bklikte,
bizi lmden sonraki yaam kancmdan yoksun bu-akr. retinin
onu biroktan im kabul edilemez hale getiren tiraj ik nitelii tam
tamna burada yatar. Dahas, materyalizm, kozmik dzeyde, tm din
lerle uyumazlk iindedk. Dini destekleyen duygusal

faktrler,

yleyse, varoluu doal nesneler toplamyla smrlayan materyalizmin


kaisnda yer alrlar.

134

Tinselcilik (Spiritalizm)

Dala nce de sylemi olduumuz gibi, hem dahzm ve hem de


materyalizm, realizmin deiik bihnleridir. dealist bak as
(zeUUile

znel

idealizm)

tinselcilikle(sphitalizmle)

yakndan

ilikilidir. Sphitalist tez, dnyada yalnzca tinsel tzlerin varolduk


lanm ne srer. Bu tez, hereyden nce, znel idealizmin ve zelikle
de ikin idealizmin savunucular tarafndan ortaya konur. dealizmin
bu biimine gre, cisimler yalnzca izlenim

kompleksleri,

ve

dolaysyla, znenin bilincinin beUi halleriyseler, onlai' kendindenkaim valkla-, yani tzler olma iddiasnda ohnazlar. Tzsel vaia
yalnzca bilinli vaiklar, yani ruhlai" tarafndan sahip olunur. Bu
tiu'den bir tinselcilie idealist-tinselcilik ad verilh.
Tinselciliin, bununla birlikte, zorunlu olarak znel idealizmle
snrlanm olmas gerekmez. Felsefe talihinde tinselciliin bir de re
ast versiyonuyla karlaabiyoruz. Bu tr bir nselcc

yalnzca

tinsel tzlerin gerekten vaolduklanm ve tinsel tzler dnda baka


hibh tzn varohnadm kabul eder. Bu gre gre, cishnler de,
bununla bhirte vai-olur, ancak

cishnler

yalnzca

tinsel

tzn

tezahrleridir. Bu gr, monadolojisinde, Leibniz taafndan dile gethir. Bu ge gre, dnyann kuruluunda ie karan na ve
blnemez tulalai", onun monadla- adn verdii eyler, yani mhlardtt. Bu monadlai' arasnda bilinli yaama sahip olan bazan
vaidr ve yalmzca bunla-, gndeli dilde kendilerine ruhlai' ad veri
len monadlardu-, ancak onlardan baka, yalnzca bilinaltnda bir zi
hinsel yaama sahip olan monadla- vaidr ve bu monadla", ve onla-dan meydan

gelen kompleksler,

gndelc yaamda

kendilerine

cisimler ad verilen eylerdh.


Tinselcie materyahzm tarafndan da dalizm tarafndan da
saldrmr, ancak bu saldn temelde tinselciUin idealist versiyo
nuna ynehilh; bu durumda, o realizmle znel idealizm a-asmdaki b h
sava biimini alr.
135

Gerek Monizm: zdelik Kuram

Tinselcilik de materyalizm de monist eilimler, yani iki tr tz


tanyan dalizmle tam b n kark iinde, yalnzca tek bir tz ti'
tanyan eilimler a:asma sokulabilir. Monist eilnler arasnda bun
dan baka gerek monizm adn verdiimiz ruh ve bedenin

zdelii

kuram olarak da bilinen retiye rasanabilii". Bu metafiziksel bak


asnn mucidi, onyedinci yzylda Hollanda'da yaam olan

Mu

sevi filozof Baruch Spinoza'dr. Sz konusu bu monizmin temel tezi,


yalnzca tek bir tz trnn varolduunu, ve onun hem tinsel hem de
cisimsel yklemlere sahip olduunu ne srer. Cisimsellik ve tinsellik
yalnzca, araclyla bir ve ayn tzn kendisini sergiledii iki farkl
grntr. Bu iki ayr gnten hibiri dierinden daha gerek
deildir.

kin Monizm

Tz ruhlarda ya da cisimlerde, ya da hem ruhlarda ve hem cisim


lerde, ve son olarak, tam tamna ruh kadar cismi olan bir eyde bul
maya ahan btn bu eilimlerin karsnda doann kendilermden
kurulduu niha ve en yksek tulalann, ne ruhlar ne de cisimler
olduunu savunan eiln yer alu-. Bu grn mucidi ise David
Hume ohnutur. David Hume'a gre, cisimler de ruhlar da yalnzca
renkler, kokular, tatlar, sesler, acdar, hazlar, v.b.g., trnden, bize
dorudan deneyde verilen elerden oluan komplekslerdh. Hume bu
grleriyle cisimlerin yalnzca izlenim kompleksleri olduklarn ne
sen Berkeley'in grleri arasmda bir ba kurmutur. Berkeley ruh
lann, izlenimlerin ve dier zihinsel hallerin bilincinde olan, ancak bu
hallerden ayn olan eyler olduklarn dnd. Ruh zihinsel fenomenlerhnizin znesidir. Hume'a gelince, o Berkeley'in btnyle Utarl olmadn gstermiin. Algladmz cisimlerin ne

136

olduu

zerinde dnrken, Berkeley bedenlernizin yalnzca ses, ekil,


koku, tat, v.b.g., kompleksleri ve dolaysyla izlenim kompleksleri ol
duklar, ve onlarn alganmak dm'umundaysalar eer, baka hibey olmayacakla- grne ulat. Hume, Berkeley'in ruh iin c^e
benzer bir aklyrne izgisini uygulam olmas dm-umunda, buna
benzer b h sonuca, yani ruhun yalnzca b h zihinsel tecrbeler yn,
b h bilin ak olduu sonucuna ulam olacan gzlemler. Bize,
deneyde, kendi zihinsel hallerimizin dnda hibir ey verihnez.
zellikle de, bize bu zihinsel fenomenlere ek olarak, bu fenomenlerh
znesi olan gizemli b h ben hi verilmez; b h baka deyile, bize dene
yde ruh verihnez. Hume, bu yorum temeh zerinde ruhlarn da cisim
lerin de tzler olarak varohnadilarn ne srer. Ruhla- da cisimler
de tzler deildirler. Onlar yalnzca, ya bilinch aktel ierikleri olan
ya da doalar itibaiyle bu trden ierikler

haline gelebUen belli

elerden oluan komplekslerdir. BUincin ieriklerine ikin varlklar


ad verilir. Bu nedenle yukarda ana hatlar izilen gr ikin mo
nizm olarak adlandrlabihr.
kin monizm, sphituahst monizm ya da nh monizm ohnak
zere, iki biim alr. O, bu elerin, bu renklerin, seslerin, kokularn,
v.b.g., yalmzca bilin ierikleri olarak varolabUecekleini savlad,
ve dolaysyla, onlar zihinsel olan eyler olarak dnd zaman,
spiritualist bir ekil alr. Bu eler, bilin ierii olmak durumunda
ohnayan, ancak bhinin bilinciyle ilikili olmakszn

vaolabilen

eyler olarak dnld zaman da, ikin monizm nh olan b h


biim alr.

Determinizm

ve

ndeterminizm

Doann Nedensel Kuruluuyla lgili Tartma


Doada ortaya can olaylarn aknn, kendileriyle hndi ve ge
lecein kanlmaz bir zorunluluk iinde gemi ta-afmdan belhlendii yasala-a m tbi olduu, yoksa tam tersine, kendilerine daha
137

nceki olaylar tarafndan neden olunmam olaylann m vai' olduu


felsef tartmalan srekli ve deimez temas olagelmitir. Bu
problem daha ak ve dakik bh- biimde yle hade edilebilh: Her
olay beUi bir nedenin kamhnaz sonucu ola-ak m ortaya kar-,
yoksa hibh nedenin sonucu ohnayan olaylar- m vardr? Her olayn
bir nedenin sonucu olduunu ne sen sav nedensellik ilkesi olaak
bilinh. ncelemekte olduumuz bir tai-tima, yleyse, nedensellik ilke
sinin evrensel boyuttaki geerlitiiyle ilgihdh. Nedensellik ilkesine
evrensel bir geerlilik yklenmesine ve dolayrsryla her olayrn b h ne
denin sonucu olduunun ne srhnesine determinizm ad verilh; nedenselk ilkesine evrensel b h geerlilik yklenmesine kar kan ve
dolaysyla dnyadaki her eyin b h nedeninin sonucu ohnadm fe
sren teze ise indeterminizm ad verilh.

Neden Kavramnn Analizi ve Eletirisi


Nedensel iki kavram, ontolojinm daha tam ve dakik hale getir
meye alt, olduka genel kavramlardan bhisidir. Burada dikkat
edilmesi gereken nokta, sk skya hcelenmesi durumunda, bu kav
ramn hibh ekilde ak olmad noktasdr. Belh bir fenomenin ne
deniyle, sanki onu yaratan ajanmasma, echlii yoluyla bu feno
meni

douran

etken

anlalu-.

Etidnhhnizle

kendimizde

bn

deiiklie neden olduumuzu sylemenin ne anlama geldiini ok


iyi bir bihnde bUiriz; bizim kendimizin b h eyi dourduumuzu ya
da yaattmuz sylemenin ne anlama geldiini kolaylkla kavrarrz.
Ancak bizhn kendimize uyguladmz bu etkinlik ve dourma kav
ramlar hi kukusuz, beUi b h takm psikolojik eler ierir; bana
belli bir anda eylediimi ve bu eylem yoluyla yle yle b h fenome
ne neden olduumu bildhen, yahzca bedenhnin harekeerine ilikin
bir gzlem deil, ancak

aynr zamanda iebakrtrr. Eyleyenin ben

olduunu ne srmek iin, adal bir abayr hissenem ve bu abanrn


benhn

hademe gre gerekleth-ildiinin bilincinde olmam gerekh.


138

Canl olmayan nesnelerin

etkinliinden, hi kukusuz, kendi etkin

liimizden sz etimiz ayn anlam iinde sz etmiyoruz. apma


zerine baka b h bilado topunun harekeni balatan bir bilai"do to
punun, szcn onu kendi ednliimizden sz etimiz zaman kul
landmz anlam iinde eylediini (eci ettiini) kesinlikle hi kimse
ne snneyecektir; hi kimse onun bilinli olaak b k g uygu
ladn ve dier topu hai"ekete gerinnek istediini savlamayacakr.
Ancak cansz cisimlerden etkin nedenler ola-ak sz ederken "eyler" ya
da "etki eder" ifadesini hangi anlam iine kullanyoruz?
"Eylem" ya da "etki" kavramn aklamak iin belki de, "g"
kavamma bavunah ve u tanm kabul etmeliyiz; " X Y'ye etki
eder" "X Y zerine g uygula-"la ayn anlama gelk. Ancak "g"
kavramnn kendisi yeterince ak mdr? G, ounlukla etki eden,
ya da deimenin nedeni olan ey olarak tanmlanr. "G" bu
ekilde tanmlarsak eer, daha g kavram araclyla aklanan
"eylem" kavramnn ya da "neden" kavramnn tanmnda bir ksudngyle kar kaiya kalmz. Fiziksel "g" kavramn aklunzdan
kannayaak u tanuna giriebilirdik: Bir g bk cisme, ancak ve
ancak bu ciskn hzn deitirir ya da defomasyona urasa, etid
eder. Bu

g tanm yalnzca mekanik fenomenleri aklayacak ve

sah mekanik fenomenler iin deil, ancak fiziksel fenomenler ve hatta


zihinsel

fenomenler

iin

kullandmz

"eylem" kavramn

da,

"neden" kavramn da aklamak iin yeter olmaycaktr.


Demek ki, "neden" kavramn, "eylem" kavram ya da "g" kav
ram araclyla aklama giriimi doyurucu bk giriun olmaktan
uzakr. Bundan dolay, nedeni eylem ya da g kavramlann kuUanmakszn aklama giriimlerinde bulunulmutur. Belli bir fenomenin
nedeni, kendisini beUi b k fenomenin zorunlulukla izlemesi gerektii
ey ola-ak tammlanmtu-. Ancak burada da bu kez "zorunlulukla"
deyimiyle kastedilen eyin ne olduu sorusu o-taya ka-. A fenome
ninin B fenomenini yalnzca izlediini mi, yoksa A fenomeninin B fe
nomenini zorunlulukla m izlediini nasl bileceiz? Ve burada, zo139

lunluluk kavramna ilikin eletirisel bi- inceleme, bu kavranun


hibir bihnde ak bir kavram olmadn gzler nne serer. Neden
ehmizden braklan

bir tan yere dmek zorunda olduunu, buna

kan bir toptan atelenen menninin hedefine ulamak durumunda


olmadrrnr syledihniz zerinde dnelhn. Bh tan, elimizden
braklrsa, yere dmek zorunda ohnas olgusunu bilhiz; te yandan,
bir toptan atelenen bir merminin hedefini vuracak olmas olgusunu
zoranlu bir fenomen olarak grmeyiz, nk bunun her zaman sz ko
nusu olmadn bilhiz. Bu rnek dikkate almdrrnda, u zorunluluk
tanrm kendisini nerir: B fenomeninin A fenomeninden sonra olmak
zorunda olmas, B fenomeninin

A fenomeninden

sonra ortaya

knn genel bir yasann zel bir hali olmasyla ayn anlama gelir.
Bazlar, onu fenomenlerin dzenli bir diziliine indirgeyen bir tanm
olarak, fenomenlerin birbirlerini zorunlu olarak izlemesine
byle

bh

tanun

gerekten

de

doyumcu

bh

tanm

ilikin
diye

dnmlerdh. Bununla birlikte, bu zorunluluk tanmnn nedensel


iki tanm iin hibh yaran ohnaz. B fenomeni A fenomenini zo
runlu ola-ak izlemek durumunda olduu zaman, A fenomenini B feno
meninin nedeni diye adlarrdrrrrsak, zorunlu dizilii

dzenli dizilie

indirgememiz durumunda, B A'yr her zaman izlediinde, A fenome


nini B fenomeninin nedeni olarak grmek zorunda olacarz. Bu du
rumda, en tar-ifesine gre ikinci en her zaman bhinciden sonra geIhse, bhinci trenin istasyondan geiini dier enin istasyondan
geiinin nedeni olarak grmemiz gerekecekth; ancak bu nedensel
ilikiyle anlatmak istediimiz eye hibir ekilde kar-rirk gelmez.
Nedensel iUkinin zn, fenomenlerin zorunlu diziliini, herhan
gi b h dzenh dizih olarak deil de, (en tar-ifesi gibi) uzlarmlardan
ok temel doa yasalarrnrn sonucu olan dzenli dizii olarak
tanmlamak suretiyle kavrama giriimlerinde de bulunulmutur. Bu
temel doa yasalarrnrn ne olduklarrnr tam ve kesin olarak belhieme
giriimleri arimaz bhtakrm glklerle karrlamtrr.

140

n d e y i Problemi

Bu deerlendinne ve glklerin bk sonucu olarak, neden kav


ramn bilimsel kavramlanmzdan

oluan kavram

daarcndan

ana gibi bir eilim ortaya kmtn. Bu nedenle detenninizm prob


leminin zgn formlasyonundan vazgeilmi ve detenninizm proble
miyle ilgili ola-ak yeni fomlasyonla-a

gidilmeye allmtr.

Doal bilimler alannda determinizm problemi yakn zamanlarda


"neden" szc kullanlmakszn, "zorunluluk", "kanlmaz sonu"
v.b.g., terimlere bavuruknadan tanunlanmtu-. Doa bilimlerindeki
determinizm probleminin yakn zamanlarda revata olan tanm aa
yukar u ekli alr: "Doada ortaya

kan olaylan ak bize,

imdiye dek ortaya km olaylarn gzlendenebilk niteliklerinin


oluturduu

temel

zerinde, gelecekteki

olaylara ilikin

olarak

ndeyide bulunma olana verecek yasalar eklinde ifade edilebilk


mi?" u halde, detenninizm problemi

"ndeyi problemi"

olup

kmtu-. O, bundan byle gelecein gemi tarafndan belirlenmesi


yle deil, ancak daha ok bizim gemi temeli zerinde gelecee
ihkin olarak ndeyide bulunup bulunamayacaunzla ilgilenir.
Mekanizmin doal bilimlere egemen olduu dnemde, bir baka
deyile, cisimsel doanm tm fenomenlerinin mekaniin yasalar
taafmdan aklanabilecei gr doa bilimlerindeki egemen gr
olduu zaman, doa bilimleri determinist bak asn destekliyor
lard. Bu determinizm en gl ve en ecili ifadesini, doa yasalarn
(Laplace'nin

zihninde Newton

mekaniinin

yasalar

vard),

ve

dnyay meydana getken tm madd noktalam belh b k andaki konumlann ve hzlam bilen, kuramsal problemlerin zm (burada
sz

konusu

olan

ikinci

dereceden

diferansiyel

denklemlerin

zmyd) iin snrsz kapasitelerle bezenmi b k akln bu veriler


den

yola kp, onlan bu yasalaa uygun

olarak

gemiteki

hzlanm ve konumlann ne olduunu ve gelecekte ne olacan


kasayabileceini ne sren, onsekizinci
141

yzyln ikinci yansnda

yaam Fransz bilim adam Laplace'ta buldu. Doann belli bi- an


daki haline

ilikin bilgi u halde, doa yasalann (Newton meka

niinin yasalanm) ben birine gemiin ve gelecein tamamn


kaisama olana verecekti, Laplace

ayn zamanda, ondan gemii

ve gelecei kai-sayabihnek iin, imdiki hale ihkin olarak bilme


gereksinhnini duyduumuz eyin (tm noktalann hzlannm ve konumlanmn) ihce olarak bilinebihr olduunu kabul etmith. Fiziin
daha sonraki gelimesi, bununla birhkte, Laplace'm ne srd de
terminizmin altn kazmtu-. ada kuantum kuram, fiziin yasa
larnn bize maddenin niha ve en yksek bileenlerine (elekhonlaa,
protonla^a, v.b.g.,) Uikin olarak gzlemlenmi verilerden, onlarn
gelecekteki hallerini carsama olana vermediini gsterir. Burada
dikkat edUmesi gereken nokta, bizhn bu verilerden yola kmak sure
tiyle, tikel elektronlarn fiziin yasalarna uygun olarak gelecekte ne
rede

olacaklarn

nceden

bilebUmek

iin,

bilmek

durumunda

olduumuz tm verileri gzlemleyemediimiz hususudur. Fizik bize


gelecei hesaplayabilmek iin elekttonlann belli bir andaki konum ve
hzlann bilmemizin yeterh olduunu bildhir, ancak bu ndeyi iin
sz konusu parametrelerden yalmzca bhini bihnemiz yeterli deUdh,
her ikisini de bilmemiz gerekir. Bununla birhkte, fenomenlerin bizzat
kendi doalarndan dolay, bir elektronun hzn ve konumunu istenen
dakUclUcle lemeyiz. Onlar ok byk saydaki elekronla gi
olduka,

yalmzca

bu

paametrelerin

belli

ortalama

deerlerini

gzlemleyebiliriz ve bu ortalamaladan yola kmak suretiyle, istatis


tik yasalanna uygun ola-ak, bu parametielerin gelecekteki ortalama
deerlerini hesaplayabiliriz. Demek ki, tek tek elektionlarn gelecekte
nerede ve nasl olacaklanna ilikin olaak tam bir ndeyide bulunul
maz; bununla birlikte, kendisine ilikin olaak ndeyide bulunabile
ceimiz ey ok byk saydaki elekttonun ortalama deerlerle nere
de ve nasl olacadr.

142

Doa Yasalar Yalnzca statistiksel Yasalar mdr?

Bununla yakndan ilikili olan bi- gr, daha nceden nedensel


yasalar olaak bilinen yasalarn z hakknda, belli
adamlar taafmdan

bhtakun bilim

ne srhn olan zel ve aldmadk

bh

grtr. Bu yasalar ounlukla maddenin ok byk saydaki basit


paracndan meydana gehni byk cisnlerm davramlayla ilgi
liydi. Byle b h cismin davran sz konusu cismi meydana getiren
paracklann tmnn ortalama davranna bal olacaktr, ancak
tek bir paacn btn kflenin davran zerinde byk b h etisisi
ohnayacakr. Eer byk b h olaylar- ymyla urayorsak, olay
larn tikel beenleri dzensiz
ksa bile, bu
olmaldr.

bir biimde ve geliigzel ortaya

ynda belh bhtakm

istatistiksel

dzenlilikler

Bu nedenle ok byk saydaki basit paracn toplam

olan daha byk cisimlerin davran, bu basit paracklarn dav


ran olduka dzensiz olsa bile, olaylar yn olarak, istatistiksel
dzenlilikler tarafndan belklenmelidir. Bu durumda, fenomenleri
yneten ve byk cisimlerin de paylaklar yasalarn istatistiksel ya
salara indhgenebilecekleri nerisi n plna kar. Daha nceden
dnyay yneten gizemli b h nedenselhm bu- tezahr

olduu

dnlen, dnyadaki herhangi bir dzenlilik, bu gre gre,


yalnzca, kendi imde gizemli hibir ey saklamayan istatistiksel bir
dzenlilik olacaktr. Bu dzenlilik yalnzca ok byk saydaki basit
paac

ele

aldmz

zaman

ortaya

kar.

Oysa

bu

basit

paracklarn dnyasnda tam b h kaos hkm srer ve herhangi b k


dzenhUk sz konusu ohnaz. Doa yasalamm zne ilikin yukanda
ana haan izilen termodinamiin yasalan rneinde olduu gibi,
baz fiziksel yasalarla ilgili olaak herkes tarafndan kabul edihni
olan gr (basit bir biimde onlarda kullanan

kavramlarn

ieriinden dcan ve dolaysyla, salt anatik yarglar olanlar dnda)


tm doa yasalarn istatistiksel yasalara indkgeyen b k gr olarak,
ska sorgulanr.

143

irde zgrl

Detenninizm problemiyle ok yakmdan ilikili olan, ve hibir


biimde nemsiz olmayan bir baka problem de irde zgrl prob
lemidir. imdi zerinde duracamz problem olan irde zgll
problemi her zaman standart olarak aynr bihnde anlarimamr.
nsan

hdesinin

zgrl

zaman

zaman,

insanrn

abalarna

gerekten btnyle dediini ve yaratm dnd bir eye


sadrk kalabilme ve kendisini yoldan tkarnasr mmkn olan batan
kancr bir eye karr koyabihne yetisi aracrhryla anlamrr.
nsan karakterinin en nemh ve en dikkate deer ynlerinden bhi olan
irde zgrl, bu ekilde anlaridrrnda, hde zgrlnden ok
irde gc diye adlandrrrhnalrdr.
Ancak

"irde

zgrl"

yklenmitir. Bunlardan

terimine

baka

anlanar

da

en nemlisi bizhn yukanda tarttrmz

nedensell: problemiyle yakndan ilikih olan anlamdur. Bu yorumda


insan irdesinin zgr olup ohnad sorusu insan eylemlerinin hibh
kukuya yer brakmayacak biimde, belli nedenler taafindan belirle
nip belhienmedii somsuna indirgenir. Bm'ada gz nnde tutulmas
gereken nokta belli bir karakterle, beUi eitimlerle bezenmi, belli ter
cihleri olan bir insann, belli bhtakm motiflerin sonucu olaak, spesi
fik kararlar- veme zorunda m olduu, yoksa belh bir karaktere sahip
bir insann, birtakm motiflerin sonucu olaak, bir ya da b h baka
ekilde karar verebUecei mi sorusudur. Demek ki, hde zgrl
problemi insan irdesinin genel nedensellik ilkesine tbi mi olduu,
yoksa onun nedenselhin zorunluluklarndan karndrr m, insan
irdesinin eylemlerinin yalnzca, nedensel zinchierin, hem nedenleri
hem de sonulan olan, aa halkalar m olduu, yoksa onlarn
yalmzca, nedensel zincirlerin, sonular olsa da nedenleri olmayan,
balang halkalan m olduu sorusuyla gilidir. nsan irdesinin
yukanda taitilan anlam iinde zgr olduunun kabul edihnesi,
insanrn, onun doada hkm sren ve kendisinin kar koyamayaca
144

glerin

annaan ve zaalanyla kailamaya mahkm olduu

dncesi taafmdan azalthr grnen, deeri ve ycelii

taafmdan

gerektirilh gibi grnmektedir. Gl b h insann batan kanc


eylere kai koyduu, aa ve deersiz motiflere kar sava
verdii durumlar-, insann kendi kendisinin efendisi ohnaya

ve

doann glerine kai durmaya yetili olduunu gsterh g-nr.


Son olaak, irde zgrl, kendisi olmakszn insanla eylemlerin
den ahlaksal olaak sorumlu tutmann olanaksz olduu, zorunlu b h
koul gibi grnmektedir. nsan hdesinin zgr olmasa ve insan
doutan getirdii bir karakter ve eUhnlerle belulenen bir doaya
sahip olsayd, o belli btakm motifler verildiinde, bir seim yapma
ya yetili olmayacak, ancak baka hibir bihnde deil de, hep belli b h
biimde eylemek dmumunda kalacak ve bu dm-umda eylemlerinden
sorumlu olan bir kii deil de, yalnzca doasndan zorunlu olarak
kan eyleri yerine gethen bir otomat olacakt, diye dnhntr.
Bh insann eylemlerinin soramluluu, buna gre, o insann kendisine
deil de, ona baka bir doa yerine tam olaak bu doay baheden
her kimse, ona yklenecekti.
Filozofla insan irdesini evrensel nedensellik ilkesinin bir istis
nas olaak g m e y e gtren temel motifler aa yuka bunla- gibi
grnmektedh. Bunlar- felsefede ska taitlm olan konuladr.
rde zgrln savunan filozofla- olduu gibi, irde zgrln
reddeden filozoflar da olmutur; bu ikinciler insann kendi kendisinin
efendisi ohnas diye adlandrdan olgunun, insann tm kaafamn
kuku gt-mez bir biimde belli koullar- taafmdan belirlendii ve
ahlaksal sorumluluun hde zgrln gerekti-meyecek b h tarzda
anlalabilecei kabulyle pekla uzlatrdabileceini savunurlar-.

145

Gelecein Varoluu Problemi

Detenninizm problemini imdiye dek gelecein gemi tarafmdan


nedensel belirlenimiyle ya da gemi temeli zerinde gelecee ikin
olarak neyide bulunulabilmesiyle ilgili olan b' problem diye
tarttk.

Felsefe

tarinde

bu

problemin

de,

zamanrn

zyle

balant olan, bir baka yorumu daha ohnutur. Bu problemin


ierimde nelerin bulunduunu bash bhtakrm szcklerle arklamak
kolay deUdh. O belki de en iyi b h biimde bir mecazdan yararlan
mak suretiyle dile gethilebilh. Yunan mitolojisi, dnya zerindeki
gcn babasn alt ederek ele geirmi olan ve babas Uranus iin
hazu-lam olduu yazgdan kurtulmak amacyla, ocuklann, onlar
doduktan sonra, ldrm ve yemi olan, Titanlarn ba Kronos'tan
sz eder. Kronos'un {khronos Yunancada zaman anlamrna gelh), aynr
anda yaratlannm hem yaracs ve hem de ykcs olarak, zamann
cisimlemesi olduu, onun ocuklaryla olan ilikisinin ise zamann
zn mecazi olarak dile getirdii kabul edilh. Mutlu ya da mutsuz
her olay, yaama ve varla zaman tarafndan gethir, ancak o, varol
maya balar balamaz, gemie itilh ve varohnaya devam etmez.
Ancak gemi b h ey hahne gelenin varolmaya devam etmemesi
sz konusu mudur? Belki de o ayn halde devam eder ve varolur;
yalnzca, yol kenarndaki aalar, biz yol boyunca yksek bir hzla se
yahat

ederken

gzden

nasl

kayboluyorsa,

aynen

ekilde

gzlerimizden kamtu". Belki de, grmz bize yolu yalnzca


dikey olarak grme ans salayp, yalnzca zerinden gemekte
olduumuz

eyleri

grme

olana

veren

bir perde

tarafmdan

smuland iin, zerinde yaamlarmzn akna karlk gelen


halnn ad bu yol boyunca hereyi gremeyen biziz. Belki
gr bu tr bir perdeyle snnlanmam baka b h vahk, hndi
zerinden gemekte olduumuz eylere ek olarak, zerinden daha
nce gemi olduumuz eyleri ve ayn zamanda yolumuz zerinde
bizi bekleyen eyleri de grebihr. yleyse, bizim imdiye atfet146

tiimiz ayrcalkl konum, bizim imdi olanla olmu olan ya da ola


cak olan aasmda yaptmz ayrm, belki de insanlarn dnyaya ken
dilerine zg bak tarznn sonucudur. Gerek dnyada ndi olan,
daha nce olmu olan ve gelecekte olacak olann vaolu taiz
arasnda hibh- fark olmayabilu-. Gemi, hndi ve gelecek belki de
dnyann balangcndan itibaren hazrdr ve bizhn onlarn varo
lutan bakmndan tasa-ladunz fai-khik, yalnzca zihinlerhnizin
dzenleniiyle ilgih olan yalnzca, znel b h fa-khlktn.
Bu, determinizm problemi ad verilen ikinci bir problemdir. Bu
problemi okuyucuya, kendilerinden sorumlu tutulmay pek isteme
diimiz ifadeler ve terhnler kullanarak aktarmaya ahtk. Buradaki
soru gelecein daha imdiden doru ve dierinin yanl m olduu,
yoksa ikisinin de imdiden ayarlanp ayarlanmad, biri gelecekte
belli bir olgunun ortaya kacan ne sren, buna karn dieri bunu
reddeden, birbirlerine ehik iki nermeden, birinin imdiden doru
ve dierinin yanh m olduu yoksa, ikisinin de imdiden ne doru
ne de yanh

olduu ve onlann, yalnzca uygun zaman geldiinde,

doru ya da yanl olaca m sorusuyla ilgilidir. Bhinn ayar


landna ve her zaman ayarlanm olduuna, ancak yalnzca mevcut
ohnadna inananlar belh bh- trden determinizmle uyuurlar; gele
cein henz ayarlanmam olduuna, onu yalnzca zamann ya
rattna inananlar ise indeterminizmle uyuurlar. imdi tartmakta
olduumuz

bu

problem

yaracs (temps createur),

yakmlada,

zaman,

gerek

dnyann

ve felsefe tai'ihinde de, yaratc evrim

{evolution creatrice) olarak grmek suretiyle, bu ekilde anlalan mdeterminizmin savunuculuunu yapan Fransz filozofu H. Bergson
tai-afndan gndeme gethihnitir.

147

Mekanizm

ve

finalizm

Dnyann Bir Amaca Gre Dzenleniiyle lgili Tartma


Dnya bir amaca gre mi dzenlenmith", yoksa o yalnzca ileriye
dora krcesine mi yuvailanu? Mekanistin kendisine oimnsuz, buna
karm finalizmin kendisine olumlu b- kailk verdii, problemin
genel bir fomlasyonu budur. Finalizm ya da teleoloji ad verilen
bak as dnyann bir amaca gre dzenlendiini kabul eder, oysa
mekanizm
"ama"a

bunu

reddeder.

karlk

gelen,

"Teleoloji"
Yunanca

ve finalizm,

telos

ve

ngUizcede

Latince

fnis

szcklerinden tretilmit-. Mekanizm, savunucula dnyadaki tm


fenomenlerin aknn b- mekanizm iinde ortaya ktn ve insan
sal

eylemin

ynlendirildii

binde,

bir

ama

tarafndan

ynlendirilmediini dndkleri iin, teleolojinin kasmda yer


alan eilimi temsil eder.

Antropomorfik Amallk
Finalist gr, anti-opomorfik bir biim alabUdii kadai-, baka bbiim de alabilir. Anttopomorfik finalizm, dnyann bir amaca gre
dzenlenmi olduunu ne srerek, bunu dnyann dnmeye, iste
meye ve irdesini gerekleti-meye yetili bir vahn amal b n ii
olduu ve onun bu vatik taafndan belli bir ama iin kurulduu
anlamna gelecek ekilde yoramlm-. Bu gmsn yandalar, doada,
onlarn bu varlk tarafndan bilinli olaak hissedilen belli bhtakm
yksek Gayeleri gerekletirmek iin, akll ve hereye gc yeten
bir varlk tarafndan yaratld vasayunn kabul enek dnda
aklanamayacak, baz ynler bulunduundan emin grnrler.
Btn bir dnyay belli b h amaca (ya da amalaa) ynelen bh"
valm rn olaak
gren antropomorfik finalizm, dnyann
yaratics ve yneticisi olan bheysel bir Tanr'mn vaolduu
dncesiyle ok yakndan ikilidir.
148

Kolaylkla gilebilecei gibi, antropomorfk finalizm doaya


ilikin aatrmalann sonulanndan ok, dinle yakndan ilikili olan
metafiziksel eilimler arasmda yer alr. Oysa doaya ilikin olan
aatrmaladan ou zaman antropomorfk finalizme kart olan bieilim, yani doann fenomenlerini aklamak iin dnyann yksek
gayelerini yerine getirmeyi amalayan bir Yaratcnn rn olduu
eklindeki hk varsayuna gerek duymadmz ne sren felsef me
kanizm kar.
Rnalizm, bir Yaratcnn amah ednliinin tezahrleri olaak
anlalmak

dnda,

hibir

saysnn ok fazla olduunu

ekilde

anlalmayacak

olan

olgu

savlai". Bu olgular organik doada

olduu kadai-, inorganik doada da bulunabilh. Fhaliser organik


yaam olanakl kdan kouUar doada her yerde bulamadmz,
ancak bu koullan btnyle yeryznde bulduumuzu savunurlar.
Bundan baka doada egemen olan dzenliliklerden, kendileri ol
makszn yaamn, ya da en azndan yaamn baz biimlerinin ola
naksz olaca belli sapmalarla karlayoruz. Buna gre, mein,
bir tek su istisnasyla tm svlar soutulduklar zaman daha youn
hale gelirler, ancak yalnzca su, 4 santigrad derecede en youn halde
olm- ve hem stld zaman ve hem de soutulduu zaman, daha az
youn hale gelh. Hereyi donduran bir havada, nehirlerin ve gllerin
batan baa btnyle donmamas, ancak altnda su scakhnm 4
santigrad derece olduu b h buz tabakasyla kaplanmas olgusunu,
suyun

bu

olaand

dzenliliklerinin,

kendisi

zelliine

borluyuz.

olmakszn

yaamn

Bu,

olanaksz

doann
olaca

birok istisnasndan bhine bir rnektir. Yeryznn organizmalann


yaam iin elverili olan kouUala bu ekilde istisna b h biimde
bezenmesi, ve dahas, doal dzenliliklerin, kendileri olmakszn
yaamn

vaolamayaca

bu

istisnalar;

dnyann

Ya-atcsmn

dnyay, yeryznde yaam ortaya kacak ve vaohnaya devam ede


cek ekUde amal bir biimde dzenlediini ve bihnli olarak doal
dzenhhklerden beUi sapmalar aya-ladn gsteren yeterh kamadeil midh?
149

Finalistler taafndan gelitirilen dnce izgilerinden biri budur.


Gelin onun mantksal olaak savunulup savunulamayaca zerinde
dnelim. Dalarda, yatan

ve frtnadan

korunma

salayan,

aatan yaplm bir kulbeyle kai'lau-sam, bmnin bu kulbeyi insanlai' iin bu amaca hizmet etmek zere ina ettii sonucuna varrun.
Aynen kulbenin yaraldmdan bhinin onu bu ama iin ina ettii
sonucuna vardmz bihnde, doadaki canl vailkla- iin yararl
olan koulladan yola kp buradan b h Yaatcmn onla bu canl
varlklann yararna olacak ekilde, amah olarak ayarlad sonucu
nun k dncesine varmamz ilk bakta bize arpc gelebir.
Bununla bhiikte, bu iki akdyrne izgisi aasndaki benzerlik
yalnzca grntedh. Byle bir kulbeyle kailamazdan nce, in
sanlarn dalarda bu ama iin byle kulbeler ina ettiklerini bihneseydim, bu kulbenin bir kimse tarafrndan amair olarak ina edilmi
olduu

sonucuna

varmr

olmayacakm.

Kulbe

rneindeki

akrlyrnem manrn analoji yoluyla akrlyrne olarak betimle


dii akyrlitme trne girer. Yalnrzca, eylere ilikin istisna b h
dzenlemeyle karrlama olgusu, bu dzenlemenin biri tarafrndan bu
avantaj

salamak iin amah olarak olutmulmu olduu sonucunu

karsamak iin bir temel salamaz. Dalar-da altinda, trpkr kulbe


gibi bir srmak ohna ilevi gren bir oyuk bulunan, ok byk kaya
lardan meydana gelmi b h piramitle karrlasaydrm, eylere ilikh
bu istisna ve yararl dzenlemeden kalkp, birinin bu byk kayalar,
onla- beni yatan koruyacak ekilde, amal ola-ak dzenledii so
nucuna varm olmayacaktun. Finalistlerin argmanlan kulbeyle il
gili olan birinci akrlyrtmeye deil de, yasal olmayan bu ikinci
akrlyrneye

benzer.

eylerin

dzenlenmelerinden kalkp, bh

yeryznde

yararl

bhhnde

yaracmm eyleri canl organizma

lar iin bu ekilde dzenledii sonucunu kasa-ken, analoji yoluyla


akri yrnyoruz. Bmada gzetilmesi gereken nokta bizim, finalisth
bir Yaracmm amair ii olarak grmek istedii bir ilikUer dizisine
benzer bh dizi ilikinin biri tarafrndan b h bakasrnrn yarar iin

150

bilinli olarak yaratld bir rnek bilmediimiz noktasdu-. Finalist


lerin aklyrtmesi, ne zaman nomalden sapma gsteren ve bii ya da
canh b h ey iin yararl olan bir kouUai" dizisiyle karlasak, bu di
zinin iyiliksever b h valn bh amaca gre gerekletirilmi b h
rn olduu bihnindeki rtk ncl vasayai". Bu ncl, hi
kukusuz, yanhtu-, nk onu kuUanmak smetiyle, kumaibazn
rakip oyunculadan birme olaanst iyi katla- vermesi olgusundan,
onun bunu, ansh oyuncuya kar iyi duygular besledii iin bilerek
yapt ya da iyihksever
huylu

ohnalamm

ruhlarn bu oyuncuya kar- iyi niyei ve

katlann

dalmn

etkiledii

sonucunu

kaisayabilirdik. Bu ncl kullanai-ak, bir evin kilerindeki, bu kiler


de kfn varoluunu olanakh klan nemden yola kp, evi ina ede
nin bu nemi, kfn geliebilmesi iin, bilinli ola-ak ya-at sonucu
nu da kasayabilhdik. Bu sonula- ve dolaysyla onlann kendisine
dayandklar ncl, hi kukusuz, yanhr.
Ne zaman organik yaamla kai- karya gelsek, yaam olanakl
klmak iin baz koullann yerine getirilmesi gerektii ok ak ola
rak ortaya kar. Buna gre, yaamn bu kouUadan dolay varol
duunu sylemek makl ve merudur. Bununla birlikte, bu koullarn
bu canl varlklaa kar iyilik hisleri besleyen bhi ta-afmdan inceden
inceye dnlerek

ayalanm olduunu bamsz b h

bihnde

kantlamazdan nce, bu rnekte bu koullarn organik yaam ola


nakl

khnak

iin

biri

taafmdan

yaatldm

sylemeye

hi

hakkmz yoktur.
Dnyann bir amaca gre dzenlenmi olduuna ilikin kanaolarak, finahst, hereyden nce, organik varhklan fiziksel yap ya
da doalan ve onlan yaam kouUarma olaanst bir biimde
uyma yeteneklerini verh. ok byk sayda mek kullanai-ak, onlaher bir organizmann

nasl olaanst

bh

biimde

kompleks,

anlalmas g ve uyumlu bir cihaz olduunu gsterirler. Finalistler


buna ek olaak, bu cihazn nasl olaanst "aklh" olduunu, b h
baka

deyile

organizmann,

bizzat
151

kendi

yapsndan

dolay,

yaamn deien kouilana yetkin bir biimde uyum saladn ve


bundan dolay, varln devam eltirirebildiini ve bu yaam biimini,
d koulla- kendisi iin bir felket haline gelinceye dek, kendisinden
sonra gelenlere aktaabildiini ortaya koyarlar-. Finalizmin savunucu
lar, bundan dolay, dsal kouUara bylesine ustalkla ve yetkin bh
biimde uyum salayan bu cihazlarn, rastlan sonucu ortaya km
olamayacaklarn, ancak bu cihazlan, yaayabilmeleri ve trlerini
devam etthebihneleri iin, bu "akll" yapy
vermi olan b h

Yaatcmn

rn

onlaa bilinli olarak

olmu olmalar

gerektiini

dnrler.
Bu gr yandala, kenderine varlklarm devam etrme ve
yaamlarn trlerine geh-me olana veren yapala bezenmi en
becerik organizmalarn bile ortaya knn, bir Yaratcnn amal
ecinhi
dnen,

vasaynuna
felsef

mracaat

mekanizm

eneksizin,

taafndan

aklanabileceini

paylalmaz.

Yaam

kouilana bylesine yecin bir biimde uyum salayan organizma


larn

kkenini

doast

etmenlere

bavurmaksrzrn

aklama

giriiminde bulunan re, Chales Darwin tarafndan ya-alm


olan yaama kavgas kuramrdu-. (Daha sonraki grler tarafmdan
dzehilen) bu kurama gre, bei

dr kouarrn b h sonucu olarak,

belli organizmalarrn reyen hcrelerinde bhtakun deiikklerin or


taya ctrr olur, ki bunun sonucunda bu organizmann hemen
arkasmdan gelen kuak anne babalannkinden farkhlc gsteren yeni
b h zellik kazann ve bu zellc daha sonraki kuaklara geirilh. Yeni
zellik yaam kavgasnda bu k kuak iin yara-h olabilh, ancak o
ayn zamanda zararl ya da nemsiz olabilh, bir baka deyile, sz
konusu zellii ilk kez ola-ak kazanan kuak yaama atalarndan
daha iyi uyum salayabdii gibi, daha kt ya da atalaryla ayn
lde uyum salayabilh. Daha somaki kuaklar arasnda yaama
daha iyi uyum salayan deiimler olursa, dierlerinden ok bunlarrn
varldannr devam ettirecekleri ve yeniden reyecekleri ok arktrr.
Varolu kavgasrnda, yaama daha iyi uyum salayan bu deiimler

152

kazanr. Bu ekilde, zamann ak iinde, yaama daha az uyum


salayan

atalarn

yerine,

yaam

koullarna

daha

az

uyum

salayanlardan ok, yaam koullaryla atalarndan daha iyi b h


biimde baa kan, trn daha somaki yeleri geer. Demek ki, onla
ra daha bile byk sayda eitli koullala baa kma olana
veren, daha da kompleks cihazlala bezenmi, giderek dala yksek
derecede organize olmu organizmalar- ortaya kai'.
Organizmalam gehmesinin yaam kavgas kuram tarafndan
nerilen biimde olumu olabileceini reddeneksizin,

finalizm

yandalar, daha yksek organizmalam olaanst lde kompleks


ve yaam koullar iin bylesine dakik bir biimde ayalanm olan
donanmlarrnr aklamamzn hi olas olmadn savunurlar. Onlabu saysz zararh ve nemsiz deihn arasnda, bizhn organhc
dnyada karatmz ve insan icad bir rn her bakmdan aan
yecin cazlam ortaya k iin gerek duyulan btn bu yararl
deiimlerin

gereklemi

olabilmeleri

iin,

bu

rastlansal

deihnlerden kann olmu olmak durumunda olacan sorarlar.


Raslanlarm bu ekilde bhikmesi gerekten de fazlasyla olanaksz
grnmektedir. Bu ithaza karlk olarak, doann kendi dzeninde,
imdi yaayan organizmalarn yaratrimasr iin, neredeyse sonsuz b h
zamana sahip olduunu dile gerebiriz. ki bair danann douu
ok seyrek rastlanan bir fenomendir ve bundan dolay onun belli b h
blgede belli bir yrida bir kez dala ortaya rkmasr hi olasl deildir.
Bununla birlikte, onun iki yrl iinde ortaya rkacak olmasr daha
olasrir, onun bin yl iinde ortaya kacak olmas ise ok dala
olashdn. Vaolu kavgas kurtunma gre, bugn yaayan organizmala-n ortaya cnm aklanmas iin kendilerine gerek duyulan
btn bu deiimleri hemen hi olash ohnayan deimeler olaak
grrsek, bu olaslrrn, kendisinde tm bu deiimlerin ortaya rkr
zamanrn ksaltlmasndan dolay, ok kk olduu yargsna var'rrrz.

153

Biyolojik Mekanizm ve Vitalizm

Basit bir biimde, doanm fenomenlerinin

aklanmas iin,

dnyann inceden inceye dnerek eyleyen b- Ya-atc taafmdan


bir amaca gre dzenlendii vasaymna bavumak durumunda
olmadunz savlayan felsef mekanizmin biyolojik

mekanizmle

kai'itulmamas gerekir. Biyolojik mekanizmin temel tezi, organik


doann

fenomenlerinin

aklanmas

iin,

inorganik

aklanmas bakmndan zorunlu ve yeterli olan bu yasalarn

doann
yeterli

olduu, ve dolaysyla, tm biyolojik yasalan fiziin ve kimyanm


yasala-mdan

karsanabilecei

grdr.

Biyolojik

mekanizme

kart olan eilim ise, organik dnyann olgularn aklamak iin


inorganik

dnyay

yneten

dolaysyla, fiziko-kimyasal

yasalarn
yasalan

yeterli

olmadn,

tm biyolojik

ve

fenomenleri

aklamak iin yeterli olmadn ne sren vitalizmdir.


Vitalizm, balangtaki biimi iinde, yani paleovitalizm olarak,
organik srelerin seyrinin, organizma iin dardan salanan fizik
sel

enerjiyi,

organizmann

varbn

devam

ettirebilecei

ve

geliebilecei b n biimde idai-e eden dinsel gler ya da kendilerine


arkeozlar ad verilen gizemli varhklar tarafndan, ynlendh-ildiini
kabul etmiti. Organizmay idare eden bu gcn bilinh olarak b h
amaca ynelmi bir varlk olduu, bununla bulikte, paleovitahzmin
yalnzca en ilkel biimi iinde savunulur. Bu bak as antropomorfik finahzme epeyce yaklau:, ancak ona b h btn olarak dnya
bakmndan deil de, yalnzca organik biimleri iindeki organizmala- konusunda yaklar. Vitahzmin ada bihni, organik dnyadaki
fenomenlerin

gidiatm,

inorganik

dnyay

yneten

yasalardan

olduka faikl olan yasalaa gre yneten dominatia-, enteleiler, psikoidler gibi etmenlerin kalunna bavursa da, sz konusu neovitalizmin savunuculai'i bu enteleilerin, psikoidlerin, v.b.g., bilinli olarak
belli amalara ynelmi varlklar eklinde ele almmalama aka
kar kai-la-. Vitalizm, ve zellikle de ada vitalizm antopomor154

fik finalizmin ok uzamdadu-.


Anopomorfik vitalizme en yakn den bak as btn bcanl doann, onun hcrelerinden her bhinin, her organizmann
gehmeyi, yaamn ko-unmasm amalayan bir ruha sahip olduunu,
ancak onun bu amalara bilinsiz b h bihnde yneldiini ne sren
psikovitalizmdh.
retisinin ve

Psikovitahzmde,

Leibniz'in

monadlala

ilgili

Fechner'in btn bir evreni ve bileenlerini ruhlala

donanm varlkla- ola-ak gren felsefesinin yanklan buluyoruz.


Leibniz de Fechner de finalist bak asnn savunucular arasnda
yer alr.

Antropomorfk Olmayan Amah Kurulu Anlay

Finalist diye nitelenen felsef eilimlerin tm anopomorfik fi


nalizm bihnini ahnaz. mein, Aristoteles'in finalizmi anopomor
fik deildi. Aristoteles "varln nedenlerinin ilkeleri"nden sz eti
zaman, drt tr nedeni ve bunlar arasndan da fail neden ve final ne
deni birbhinden ayud. Fail nedenle, o aa yukar nedenle kastedi
len

eyi anlad. Final nedenle ise, gehen

nesnede

kendisini

gereklethen, aktel hale gethen "form" anlalmak istendi. Bhbcein yumurtadan ktktan sonra, bir kmtuk ve daha sonra krizaHt biimini ve son olarak da kendi yetkin eklini alan, gehen orga
nizmasn

dnrsek,

onun

"form'u

bir

bcein

nomalde

geUmesinin son evresinde ald niha yetkin ekildir. hndi, Aristo


teles'e

gre,

uygun

koulla-da

gelime

srecinin

sonunda

gerekleen, bu srecin seyrini evileyen, onu yneten ve ynlendiren


fomdur, yecin ekildh. Bu f o m , hi kukusuz, soyutlamala- (Plato
nik ideala-) dnyasnn yesi olup, gerek dnyadaki bir olay ya da
ey deildh. Aristoteles, bununla birhkte, bu fonnun gehen b h orga
nizmada cisimlemesinin anopomorfik anlamda, yani bhinin bilinli
olarak bu cisimlemeyi ve btn b h gelime srecini bu f o m u n sz

155

konusu organizmada cisimlemesini olanakl klacak ekilde yarat


may istemesi anlamnda, amal olduunu dnmez. Bu form ya da
foiTUun cisnlemesi, yleyse, gelimenin szcn gerek anlam
iinde, amac deildir, ancak szcn Aristoteles tarafmdan ak
seik b biimde aclanmam olan mecaz anlam iinde amacdr.
"Ama" szcnn gerek ve mecaz anlamlan aasndaki analoji,
bir formun cisnlemesinin, onun yecin eklinin,bir organizmada,
tpk szcn gerek anlam iindeki amacn bir eylem sonunda, ey
lemin tamamlanmas olaak gelmesiyle ayn biimde, (uygun kouar
altnda) gelime srecinin sonunda, srecin tamamlanmas olarak gel
mesi olgusundan oluur. Aristoteles'e gre, srecin, nomalde onun
gelimesinin sonunda ortaya can, bu son evresi btn organizmay
adeta kendisine doru ekimliyormucasma "eyler". "Eylem"inden
dolay, Aristoteles ona bir neden adn verk; o sreten nce gelme
dii, ancak (normalde) onun son ve niha evresi olduu iin de Aristo
teles ona (daha nceki fail nedene kait olarak) final neden adn
verir.
Aristoteles her yerde, ne zaman bir ey olsa, orada fenomenlere
ilikin aklama iin yeterh olmayan fail nedenlerden baka final ne
denlerin, yani (mecaz b h anlam iinde) amalarn da var olduunu
dnr. Dnyadaki olaylann btn b h ak seci, bir baka deyile
zaman iinde gelien ok byk ve olaanst kompleks bir sre
eklinde anlalan bir btn olarak dnya da kendi final nedenine sa
hiptir. Dnyann final nedeni, tpk organizmalarda olduu gibi, onun
formudur. Dnyann formuna, dnyann gelimesi iinde kendisine
yneldii gereklemeye Aristoteles tarafndan Tann ad verilir.
Tanr dnyay, Aristoteles'e gre, bir "hareket etthici" (hos kinumenos) ola-ak de de, akn nesnesi (hos eramenos) olarak, abalarn
hedefi olaak hareket etthir.

156

Neovitalistler
Amallk hakkmda

Aistoteles'inki gibi mecaz

dnmeye,

ada vitaliser arasnda da rastlanr. Onlar organizmalada ortaya


kan srelerin, yalnzca daha nceki koullan bildiimiz zaman,
onlann gelecekteki seyrine ilikin olaak ndeyide bulunamamz, ve
verilen organizmann kendisinin yesi olduu trn bireylerinin nor
mal koulladaki gehmelerinde, alacaktan son hali bilmek zorunda
olmamz anlamnda, amal olduunu ne srerler. Onun gerek sey
rini ve gelimesini "belMeyen", daha nceki haller ve gelimenin
tikel evreleriyle ayn zamanda ortaya kan bu hallerle birlikte,
yalnzca sz konusu tn organizmalannm gehiminin bu niha hali
dir (Aristoteles'teki f o m kavramna ok yakn olan b h kavram).
imdi laboratuvannda deney yapan bir bilim adjuninm iki kerten
kelenin kuyruklann ve sa aka ayaklann kestiini vaisayalm. B h
zaman getikten sonra, ya^al yerlerde yeniden canl dokula- ortaya
kai". Kertenkelelerin birinde kuyuun bulunduu yerde oalan dokuladan bir kuyruk, ayan bulunduu yerde oalan dokuladan ise
bir ayak diar. Bununla bulikte, ikinci kertenkele fakh bh- deneye
tbi olur: Kendisinden kuyruun kmak dummunda olduu doku
ayan bulunduu yere, kendisinden ayan kmak

durumunda

olduu doku ise kuyruun bulunduu yere nakledilir. kinci deneyden


sonra, bu ikinci kertenkeleden ayan bulunduu yerde kuyruu,
kuyruun bulunduu yerde ise aya olan bir hilkat gabesinin
kmas beklenebilirdi, oysa ikinci kertenkele bile, belli bir zaman
getikten soma, kendi n o m a l eklini alr. Bu deneyin seyri, vitalistlere gre, canh dokudan kan ya da gelien eyi, onun kunyasal ve silolojik yapsnn beliriemediini gsterh. Burada gz nnde tutul
mas gereken nokta, ayn dokudan bhinci kertenkelenin bir kuyruk,
ikinci kertenkelenin ise b h ayak gelitirdii noktasdr. Organiz
mann ayn parasnn faikl koullarda fa-kl bir biimde geliecei
aktr. Onun kompozisyonundan ya da yapsndan, geliiminin nasl
157

olacana ilikin
syleyebiliriz:

olaak

ndeyide

bulunamayz.

Yalnzca

unu

O fakl koullarda farkb bir biimde, ancak her

zaman son evrede normal ekline sahip olan bir hayvan ortaya
kacak ekilde geliecektir. Srecin gerekleme biimini bethnleyen yasala- v e m e k istersek, kendisine yalnzca gehme srecinin so
nunda uladabilir olan bu normal ekle bavumalyz. Gelimenin
son ve niha evresinin bilgisi olmakszn, gehme srecine ilikin ola
rak ndeyide bulunamayz. te bu anlam iinde, bir organizmann
gelimesinin sonunda ald n o m a l eklin zaman iinde geri giderek
etki ettiini, ve daha nceki gehme evrelerini

ynlendhdiini

syleyebiliriz.
B h organizmadaki gelime srecinin bu k alnda grlen
seyri, daha nceden belhlenmi bir amaca ynelen insan eyleminin
seyrine benzer. Bir denizci tarafndan beUi bir var yerine varacak
ekilde idare edilen bir tekne, deniz zerinde yzerken, eitli aknt
ve rzgarlara ka koyar, dmenini zorlar, hndi u, birazdan bu
dorultuda yol alr, ancak daima b h sonu olaak amalanan vai ye
rine varacak ekilde yzer. Denizcinin bilmh olarak kendisine va
maya aht gelecekteki vans yeri, demek ki, onun imdiki dav
rann

etkiler;

gelecekteki

olaylar

daha

nceki

olaylan

etkilemektedir. Vans yerini bilmedii srece, hi kimse tekneyi idae


eden denizcinin davranna ilikin olaak ndeyide bulunmayacakr.
Benzer b h biimde, onun gelimesinin sonundaki normal halini bilmezsek,

vitalistlere

gre, gelien b h

organizmann

davranna

ihkin olarak ndeyide bulunulamaz. Organik b h gelime sreciyle


insann amah etkinlii arasndaki bu benzerlik, b h baka deyile,
nasl ki bir amaca gre eyleyen bir insann davranna ilikin olaak,
onun peine dt amacn ne olduunu bilmedike, ndeyide bulunamazsak, pk bunun gibi organik b h gelimenin seyrine ilikin ola
rak, hayvann nomalde son ve niha eklinin ne olduuna ilikin
bilgi ohnakszm, ndeyide bulunamamz olgusundan oluan benzer
lik baz vitahseri organik sreleri amal sreler olarak ad158

landmiaya gtrr. Bu sreleri amal sreler ola-ak adlandurken,


onlar bu amahl szcn gerek ve anopormorfik anlam iinde
alamazlar, ancak daha ok terime, antropomorfk amallkla yalnzca
baz benzerlikleri olan mecaz b h anlam verhler.

Holizm
Yukadaki
rencilerinin,

agmanlar
zellikle

de

dikkatimizi

doanm

biyolojiserin

ve

ada

pscolojistlerin

dncelerinde ortaya kan ilgin baka b h yne, doann yaps


hakkndaki dnceler iin ok byk nemi olan ve hibir ekilde
anlamdan yoksun olmayan b h yne ekerler. Canl ohnayan doayla
uraan disiplinler, bizi kompleks nesnelerin
bileenlerinin

davranyla

aklanmasna

davrannn onlarn

alrdla-.

Kompleks

nesnelerin davrann yneten yasalar, bu btnlerin elemenerini


yneten yasalardan kan yasalar olarak grmeye ahm durum
dayz. Zihinlerinde biraz nce tarttmz rnekle bhlikte bakaca
rnekler olan ada biyolojiser, canl doayla ilgUi olarak, ele
mentleri yneten yasalarn bUgisinin bu elemenerden meydana gelen
btnleri yneten yasalar karsamak iin yeterli olmad sonucuna
varrlar; kompleks btnleri anlamak iin, onlarn elementleriyle ilgili
yasalaa indhgenemez olan spesifik yasalaa bavurmahyz. Dahas,
onlar btnlere ve onlar yneten yasalara ilikin bilginin, elemenerin davrann aklamak iin kanlmaz olduunu dnler. Sa
vunucular aasnda biyolojiserin ve psikolojiserm bulunduu bu
gre (Yunanca holos= biitiin'den gelen) holizm ad verh. Yalnzca
tikel hayvansal ve bitkisel organizmalam deil, ancak ayn zamanda
bireysel organizmalardan meydana gelen topluluklat ve grupla da
btnler ola-ak gren ve byle gruplam davrannn bhreysel organizmala yneten yasalara gre ortaya km ne sren bu reti,
bu graplada salt organizmalarn bir "toplam"ndan daha fazla b h

159

ey bulur; o bunlarda, sanki kendi zgl yaamlarrna ve yasalanna


sahip olan, dala yksek dzeyden bireyler gr\ retinin, insan bi
reyleri zerinde, ulus ve devlet gibi toplumsal organizmalara verilen
ncelie gre, anti-bireysel eilhnlere bir destek salamak sueyle,
insan

bheyiyle toplum arasmdaki iliki hakkrndaki grler

zerinde b h etkisinin ohnamasr sz konusu olamazdr.


Bununla birlikte denememizin kapsamr bize szn ettiimiz bu
grlerin bir taslak olma niteliini amayan bu sunuluunun tesine
gemeye ya da onlar, hak ettikleri eletirisel analize tbi tutmaya izin
vennemektedh.

Yararl Amallk
Daha nce tartlan amallk kavramlarna ek olarak gnlk
konuma dilinde geen bir amallk anlay daha vardu-. rnein,
canir

organizmalann

bir

amaca

gre

kuruluundan

ya

dzenleniinden, onlarrn amal davranrrndan, v.b.g., sz

da

ederiz.

Yine bir hayvansal organizmanm b h amaca gre yaratrldrmdan sz


edersem, bununla bhinin onun kendisi ve yesi olduu tr iin ya-ar-l
olacak ekilde meydana getirildiini ne srmeyi dnyorum demekth. mein, renkli ieklerin bcekler tarafrndan dllenen biiilerce retihnesinin amair olduunu sylersem, bitkilerin nceden
saptanmr beUi bir amacr gerekleti-mek iin bilinli olarak iekler
retmesini

anlatmak

istemiyorum,

ancak

bununla

ieklerin

retihnesinin bu bitki tlnn varlnn devamna katkda bulun


duunu belhnek istiyorum. Bu amallk yorumunda, amal olan,
belli b h deere, belli b- iyiye ulalmasna kacda bulunan her ne ise
odur. te, bu amahhk yorumuna yaa-c amallk adm veriyoruz.

160

Optimizm ve Pessimizm
Amallk problemiyle ilikili olan baka bir metafiziksel prob
lem daha vadu" Opthnizm ve pesshnizm. Bu problem dnyann bir
"amaca gre", yani u ya da bu iyinin gereklemesine katkda bulu
nacak ekilde mi, yoksa bu iyinin gereklemesine engel olacak bekUde mi dzenlendii sorusuyla ilgilenir. Bhinci gme optimizm,
ikincisine ise pessunizm ad veilh. Zihnimizde hangi deer ya da iyi
nin bulunduuna ek olaak, optimizm

ve pessimizmm

deiik

biimlerini ele almamz gerekir. O biyolojik bakmdan iyi, bir baka


deyile organizmalarn ya da biyolojc trlerin valklann devam
iin elverili olan koullar olabilir. Organizmalam oluumunun tm
aynnlannn, verilen koullarda onlan varlklarnn devam ve nor
malde gehmeleri iin elveri olup ohnadn sorabihriz. Sz ko
nusu iyi muuluk olabUh. Bu durumda optimizm ve pesshniznrde
muuluk asndan ilgileniyor oluruz. Bundan baka ahlaksal iyiyle
ilgilenebilir

ve

bu

durumda

dnyann

ahlaksal

iyiliin

gereklemesine mi yneldiini, yoksa tam tersinin sz konusu olup,


onda ahlaksal ktln m egemen olmak durumunda olduunu sorabilhiz. Burada bu kez ahlaksal opthnizm ve pessimizmle ilgileniyor
oluuz. Son olaak, estetik optimizm ve pessimizmden sz edebiliriz:
Birincisi dnyada gzelliin, ikincisi ise irkinliin egemen olduunu
ne srecekth.
Optimizm ve pessimizm problemi ou zaman metafiziin kap
sam iine dahil edilmekle bh-likte, o gerekte metafizikle u ya da bu
aksiyolojik disiplin (deer kuramla) ve dolaysyla, metafizikle
allk, metafizikle estetik, v.b.g., a-asmdaki snr izgisinde kalu-.

161

PAULHHNERFELD

HEIDEGGER
BR

FLOZOF

BR ALMAN

Trkesi: Prof. Dr. Doan zlem


"Yedi blmll< bu byk deneme, pek ok bakmdan allmadk,
hatta benzersiz bir kitaphr. Bu kadar gen bir yazarn tabu olmu, ne
redeyse peygamber saylm ve baz evrelerce etrahna bir esrar per
desi ekilmi bir adam, hakknda sz etmemeye sanki yemin etmi bir
kk srdalar grubu dnda kiilii bilinmeyen bir adam, bylesine
terih masasna yatrd bir baka rnek yoktur. HUhnerfeld, byk
bir aklk ve akszllkle, filozofun kendi "var-olana atlmlk"n,
yani kiiliini, sk bir ekilde gizli tutulmu olan biyografisini deerek
sergiliyor. Kitap kutsal olana saygszlk etkisi brakyor ve I930'lu
yllarn Heidegger'ini gzmzn nnde bir skandal figr haline geti
riyor. Yazar frsat bulduka byk adlara saldran hret dkn
dzeysizler gibi yapmyor bunu asla. Keyfi ve znel davranmyor. Heidegger'in felsefesi ve kiilii hakknda sahip olduu temelli bilgilere
dayanarak, Karaorman'n efsanevi adamna duyulan saygnn kaybol
masna yol ayor. Benzersiz olan bir baka yn, yazarn bu ie,
poplist niyetlerden arnm bir ekilde, hibir destei olmakszn, Heidegger'in sekter yandalan karsna tek bana kma cesaretini
gstererek girimi olmasdr. stelik Hhnerfeld, zamanmzn bu ka
ranlk filozofunu ak bir dille, filozofa nispet yaparcasna rahat oku
nan sahriarla yorumlama baansn gsteriyor."
Frankfurter Allgemeine

GN DOAN

YAYI N L ARI

10

Dinden Ka/naklanan Metafizikle


Problemler

Dinsel Tanr

Kavram

Her din, kendilerinde en nemli yeri Tann kavrammm mttuu


inanlar ierir. Bu kavram, farkl dinlerde farkl bir anlama sahiptir.
Dinlerin ounda Tann kavramnn zsel bileeni, ona en yksek de
receden olumlu deerlerin atfedihnesidh. En yksek g, en yksek
bilgelik, en yksek adalet, en yksek gzellik, v.b.g. Bunlar Tann
kavramna ounlukla balanan zelliklerdir. Bkok tann tanyan ok
taml dinlerde, bu deerlerin tm tek bir varha yklenmez, ancak
bu deerler eith tannlar arasmda dahr. mein, Yunan dininde
Zeus en gl, Aena en bilge, Afrodit ise en gzel tannyd. Tektannl dmlerde, tm yetkinlikler tek b k varla yklenk. Bu dinlerde
Tann en yksek ve en yetkin varhkr. Ancak her dm bu yednlii bektik hale getirmez ya da onu meydana getiren
bazdanm

semeye

yklemlerini
dnlr.

akr.

saymaya
Zmdklktu",

Dahas

ahmann
nk

baz

neredeyse

insan

zihni

yklemlerden

dinlerde
zmdkhk
Tann'nm

Tanr'nn
olduu
yaad

ykseklie kmaya yetili deildk. nsanlann Tann'nm yceliini bethnlemeye ynelik tm gkihnleri bouna ve insann Tann'y betim
lemek iki kulland her szck z itibariyle yetersiz ve uygunsuz
dur. Tann, u halde, baz dinlere gre, msan tarafndan kavranmak ve
adlandmhnak im ok yksek ve ycedk. Bu dummda, tm tektannh
dklere ortak olan Tann kavrammn ierii nedk? Geriye kalan, yle
grnmektedk ki, yalnzca duygusal ieriktk: En yksek oum ve
sayg, alakgnlllk ve itaadrhk.

163

Ruhun

lmszl

Her dinde Tann inancyla balantl olarak, insanlara yalnzca


baka insanlarla olan ilikilerinde deil, ancak ayn zamanda ve
hereyin tesinde, dinsel inanlaa gre, bu ykmllklerin yerine
getirUmesini dUendken ve onla yerine getimede baarszla
uramay

ise

cezalandran

Tam'yla

olan

ilikilerinde

ykmllkler getiren beUi ahlaksal buyrukla- vardr.

de

Deneyin de

rettii gibi, Tann'nn adaleti bir bireyin yaamnn ak iinde her


zaman egemen ohnadmdan, dinlerde genel olarak lmn insan bi
reylerinin yaamlannm sonu ohnad, ancak onlann lmden sonra
yine varolduklar ve Tann'nn adaletin lsnn yalnzca o zaman,
onlarn yaamlanndan sonra egemen olduu kabul edihr. Bu lm
sonras varolu farkl dinlerde fakl bir biimde anlalu-. Baz dinle
re gre, o, ruhlarumzrn lmden sonra insanrn, Tanr'yla yzyze
geldii ve en yksek ahlaksal yetkinlie (azizlie) eritii iin, en
yksek mutluluu elde ettii yerde ya da ebed, ya da geici ve
saflaturcr

cezanrn

sz konusu

olduu

yerde

yaamasrndan

oluur. Bazr baka dinlere gre ise, yaamdan somaki varolu insan
ruhunun, dllendhildii ya da cezalandu-ridrr, baka b h cishnlemesinden oluur. ou zaman En Yksek Varlrk'la kurulan bir
iletiim olma zelliine

sahip

belli trenler,

belli ayinler

bu

grlerle yakmdan ilikilidir.

Dinsel

Metafizik

nsanlar- dinsel inanlarrnr ounlukla iinde byyp yetitikleri


evrenin etkisi altrnda kabul ederler, Onlarrn inanlarrnrn genellikle
geleneksel b h zellii vardrr; bu inanlar, onlann kendi taraflarmda
bu

inan

ve

kanaatleri

incelemek

iin

herhangi

bir

aba

gstei-meksizin, ocuklukimndan balayar-ak iice olduklarr, "baba164

lamn inanlar"dlar. Yalnzca ok az sayda birey hazr yantlan,


kendilerine gelenek tarafndan miras buaklan dinsel inanlarca veri
len problemleri anahz edip zmeye alr. te bu

bamsz

ghihnlerin, genellikle, bir tr felsefe yapma olduu dnhntr


ve onlar ou zaman metafiziin kapsam iine dahil edilirler. Dinsel
metafizik

sz

konusu

olduu

zaman,

baz

kimseler

rasyonel

yntemleri, bazlar da irrasyonel yntemleri kullanr. Sonunculara


mistikler ad verilir.

Felsefi

Tann

Kavram

Dinsel metafizikten kaynaklanan metafiziksel problemlerden en


nemli iki tanesi Tann problemi ve ruhun lmszl problemidir.
Tanr ya da tanrlai" problemini incelerken, metafizhcer zaman
zaman en yksek ve en yeUcin varhklan bu yednlikle tutarh olmayan
karakteristiklerle bezeyen dinsel grleri eletirhler. Buna gre,
meh.

Yunan

filozofian

kendi

dinlerinin,

doann

glerini

kiilethen ve bu kiiletirmeleri en yce ve en yecin varlklarn te


meline oturtan, naif grlerini eletinnilerdh. M..6

yzyda

yaam b h Yunan filozofu olan Ksenophanes, bunlann insanlan


kendi suretlerinde yaratan tanrar ohnaddann ve tam tersine insan
lann tanrlar kendi suretlerinde yaratklann ve atlann da b h din tasalanu olmalar dummunda, aarm onlann tanrlar olacan

dile

getherek, btn bu antropomorfizasyonlarla alay etmitir. Bu naif


Tann anlaylar yerine Yunanh filozoflar baka Tann anlaylan
nermilerdh. rnein, Platon iyi ideasna, bir baka deyile kendin
de yi deasna Tanr adn verh. Aristoteles ise Tann'y, yani en
yksek varh, dnyann fomuyla (dnyann formel nedeniyle)
zdeletirir.
Dinsel metafizik geleneksel dinle olan ilikisinde her zaman
eletirisel bir tavr ahnaz. Hristiyanlc anda dinsel problemleri in-

165

celeyen filozofla- geleneksel dine kar genellikle aklayc ya da yo


rumlayc bir tavr alrlar. Bu, onlann geleneksel dinde ierilen Tanr
kavramn atmayp, kavramm ieriini ark seik hale gethmeye
altktan anlamna gelh. Bylehkle, mein, hristiyan Skolastik
felsefesi Tanr kavamm, Tanr'y kendinden-kaim varha sahip olan
bir vai-lk olarak ve dolaysyla, tzsel varlk olarak, dier yandan da,
dier varldilarm vaohnak iin bir nedene gerek duyduktan yerde,
onun, kendi varoluu iin varoluundan nce gelen b h nedene sahip
olmakszm, kendi bana varohnas asndan, ayn zamanda dier
tzlerden ayr olan bh varlk olarak betimlemek smetiyle, Aistote
les'in felsefesmden ahnm kavramsal a^alann yardunyla daha adi
seik ya da belirtik hale geth-ir. Tann, yleyse ens per se et a se existenstiT. Kihsenin yasal bulup onaylad bu Tann anlayndan yola
karak, onyedi ve onsekizinci yzy filozofla onun deiik varyanann incelikle ileyip gelith-diler. Geleneksel Tann kavramna
daha ak seik bir ierik verme guiunlermde, filozoflar, ierii daha
belh-k hale getirirken, balangtaki, yksek lde duygusal ykle
yklenmi Tann kavramndan yola ktklar olgusunu hi dikkate
ahnadla-. Dindar insanlann zihinlerinde bu kavram gerekten de
onlarn zlemlerinin, bh- klt gereksinhnlerinin

bir ifadesiydi; o

dnyann ve kendi yaamlarmm anlamna, iyinin ve haklnn zaferine


duyduktan inancn b h ifadesiydi ve byle bir Tanr anlay rasyonel
eilhnli filozoflarn kura ve souk formllerine herhalde zorla sokulamazd.

Bununla

bhriikte, bu

temel

dm

kavramn

aydnlatma

ynndeki bu giriimlerin hemen yan banda, kavramsal akl


bir yana brakarak, geni kapsamh bilgi ieren denemeler yerine din
sel ihler yazmak, mecazlar ve resmiler kullanmak suretiyle, dinsel
tecrbenin duygusal boyumnu gelithen mistiklerin argmanlan da
vardr.

166

Tann'nm

Varoluuna

Geleneksel

Tann

tilkin

Kantlar

kavramn

ak

seik

hale

getirmeye,

aydnlatinaya ynelik, ontolojinin kapsam iinde dahil edilebilecek


bu girihnlere ek olarak, rasyonel eilimli filozoflar, u ya da bu
ekilde anlalan Tann'nm vai-oluunu kanamak iin gl ve ener
jik abalar sergilemilerdir. Bu kantlamalar aasmda en nlleri
unladu". (1) O varolmasayd eer, en yeUcin varlk, varolan en yet
kin vailktan daha az yetkin olaca ve dolaysyla aitk daha fazla en
yetkin varlk olmayaca iin, en yedn valk kavramnda vaolu
ykleminin ierildii olgusuna dayanan,Tann'nn varoluuna ihkin
ontolojik kant. (2) Kozmolojik kant ise dnyadaki her deimenin
b h nedeni ohnas gerektii ve bu nedenler zinchinin sonsuzca geriye
gidemeyecei ve yleyse, kendisinin hibir nedeni olmayan b h ilk ne
denin var olmak zorunda olduu olgusuna bavurur; bu neden de,
kozmolojik kanta gre, Tam'dr, ens per se et sa existensin.

(3)

Dnyadaki amah kurulu ve dzen (buradaki amahlk, yaraic an


lamdaki amallktr) olgusundan

kan ve bu kurulu ve dzenin

yalnzca en bilge ve hereye gc yeten bh- varln, yani Tann'nm


ii olabileceini savunan fiziko-teleolojik kant. Bu kantlardan bhincisi, daha Ortaa'da eletiriyle karlamtr. Btn bu kantla-,
onlarn uygunsuzluunu gstermeye alm olan hnmanuel Kant
tarafndan eletirilmiti. Kant'a gre, Tanr'nn varoluu kuramsal bir
biimde kananamaz. Tann'nm
klnabilecek

bir

sav

deil,

varoluu rasyonel olarak

ancak

yalmzca

pratik

akim

hakl
bh

postlasdr, bir baka deyile, ahlk varolacaksa eer, yerine geti


rilmek durumunda olan b h kouldur. Buna karn, mistikler kanar
venneye hi kalkmakszm, derin duygusal tecrbelerden doan,
ancak olgusal ierikleri btnyle bersiz olan kendi dinsel tavrlarn
bakalarna da gehecek bir ekilde manah ve imal yazmaya
alrla-.

167

Tanr ve Dnya
Teolojiye eilimli olan filozoflam byk ilgisini ekmi bir
baka nemli konu da, Tann'nm dnyayla olan ilikisi problemidk.
Geleneksel dinlerde. Tanr, en yksek ve en kutsal varlk,

ve ayn

anda dnyamn yaatcs olarak dnlr. Filozofla- arasnda. Tanr


bu roln genellikle korur. Ancak baz filozoflar

iinse Tann

yalmzca, dnyay bir kez yarattktan ve onun gidiatm belli yasalara


tbi kldktan sonra, onun daha sonraki yazgsna kanmayan ve ken
disi tarafndan nceden konmu doa yasalann mdahalesi yoluyla
(mucizeler yoluyla) altst etmeyen, ya-acdn. Dierleri iinse, Tann
yalnzca ya-ac deil, ancak ayn zamanda varoluunun ak iinde
dnyaya dorudan doruya mdahale eden kayradu". Btn bu gruplar
iin Tann dnyadan farkl olan bir eydir ve hibh anlamda onun b h
bileeni deUdh. Bununla bhlite,

panteistler

baka bir biimde

dnrler ve Tann'y dnyayla zdeletiriier.

Ateizm
Elbette, dinsel problemlerle ilgilenen filozoflarn hepsi dinsel
inanlara kar olumlu tavr ahnaz. Dine temelde kar can bhok
filozof vadu-.

Bu fUozofladan,

zellikle Tanr'mn

varoluunu

yadsyanlara ateistler ad verilir. Ateistler, hereyden nce

Tann'y

maddesel bir varlk olarak dndkleri dnyayla zdelethilen


Stoaclar trnden materyastler, bir baka deyile, materyalist pan
teistler dta bu-aklacak olursa, materyalisttirler. Modern materyalist
ler iin, btn b h din, doann glerine insan ekil ya da kiilii
veren, insanln ocukluk dneminden kahna b h kahndr. Onlar,
Tanrya ve onun kayrasna inanma gereksiniminin yalnzca, tehlike
anlarnda bizi b h Tann'nn babaca korumas altnda bir smak ara
maya sevkeden bu ocukluk halinden kp bymemi insanlarda va168

lolduunu savunurlar. Dinin savunuculanm bak asndan, mate


ryalistlerin dinsel inanlarn psikolojik kkenine ilikin bir aklama
verme guiimlerinin, dinin bu ekilde yalnzca ilkel insanlai' aasmda
ortaya ktn, oysa daha zengh ve derin b h isel yaama sahip in
sanlar a^asmda, dinsel inancn, kendisinden yana bilgisiz olmann
yalnzca materyahsth tinsel yaammn yoksulluunu gsterdii, zel
trden derin ve ok temelli bir teabeye dayandn dile getherek,
materyalistlere itiraz eden ciddi b h eletiriye konu olmu olduklan
ok aktr. Tanr kavrammn bizzat kendisi ak ohnad, bir baka
deyile bu terhne felsefe tarihinde ok fai'kh anlamlar yklenmi
olduu iin, "ateizm" terimi, ve ayn

ekilde ateizme kart olan

eilimlerin adlan da, mulak olup, adchktan yoksundurlar. Tann


kavramnn sz konusu kaanldd ve deikenlii felsefe tarihinde
yeterince dikkat ekmemitir.

Filozoflar

Arasnda

Ruhun lmszl

Problemi

Dinsel metafizikteki speklasyonun temel b h baka konusu da,


daha nce szn ettiimiz gibi, ruhun lmszl problemidir. Din
ler lm sonrasndaki yaama duyulan inanc bir kural olarak ne
srerler, ancak fakh dinler bu yaam farkl bir biimde anlarlar. Bu
problemle ilgili baunsz giriimlere metafizikte de rastlamak dunmundadr. Bu problem de duygusal b h bak asndan, en azndan
Tann problemi kadai" nem tar.

Materyalise ruh yandalar

a^asndaki, kendi iinde souk ve kuru olan tai'tma, lm sonras


yaama ilikin problemlerle

olan balansmdan

dolay,

bhden

canllk kazann. MateiyaHstler b h km'al olarak lm sonras yaam


reddederler; buna karn, ruh yandalar onu hemen hemen hibir is
tisna ohnakszm kabul ederler. Onlar ayn zamanda szde ruhun
lmszln kantlayan agmanlar venne ghihnlerinde de bulu
nurlar. Bazdan bu argmanlan basit ve paralara blnemez bir ey
olarak ruhun zerine dnmeden kartlai" buna kan, dierleri
169

bu

aigiimanlan doal bilimlerden aimm ncllerden karlai",

yine dier bazlar (Kant) da, daha nceki argmanlan deersiz


argmanlar olaak grp reddenek smetiyle, ruhun lmszln
yalnzca, kendisine ahlaksal duyumuz, adaletin gereklemesine ve
insann yceliine olan inancunz taafndan gerek duyulan

bh

postla olai'ak grler.


Bununla birlikte, lmszln znn kendisi eith bihnlerde
anlahnr.
bhok

Ruhun

fUozof

lmszl

lmszln

hancna

bheysel

sk- skya

ruhlarn,

yaam

yapan
adn

verdiimiz bu dnemle olan zdeliklerine ilikin bilinliliklerini koruyaak, varldarn lmden sonra da devam ettirmeleri olduunu
dnmtr. Bazlar ise, ruhun bheysellethilmesinin onun beden
iinde oturduu olgusuna ayrdmaz bir biimde bal olduunu ne
srerek, ruhun bireysel lmszln reddetmith. Bedenden b h
kez kmtulunca, ruh bheysellihi yitirir ve insan trnn herkese
ortak olan ruhu iine karrrp kaybolur. Bu, mein, insan ruhunun
yalnrzca bedeninin formu olduu grn gelithen belli Aristote
les yorumcularrmn (bni-i Rd'n) gryd. Yahzca insanrn
deil, ancak ayn zamanda btn organc ve horganik varlklann ve
hatta btn bir evrenin tine sahip olduuna inanan bazlanna (Fechner'e) gre ise, insan ruhu lmden sonra apak b h olgu olarak bhey
sel varlm yitirh, ancak yok olmaz, pk b h yamm" damlasnn de
nize dmesi gibi, evrenm ruhu iine karp kaybolm-.

Dinsel Metafizik

ve Ahlk

Dinden kaynaklanan, yukanda tartrrmz, felsef problemler


gerekte metafiziin kapsam iinde yer alu-lar, bununla bhlcte, onlar
ou zaman b h baka felsef disiplh iin de, yani normatif ahlk im
de nem tayan problemlerdir. "Neyin peinden komal, neyi
amalamalyz?"

gibi temel sorulara yanh gethmeye aluken.

170

bil-ok filozof bu yantlar iin uygun malzemeyi tam tamna bu trden


dinsel-felsefi problemlere getirilen zmlerde bulm. Baz filozoflar
iin ahlaksal dnyann yasa koyucusu olarak Tanr inanc, insann
ahlaksal

ykmllklerinin

neler

olduuna

ia^et eni,

ruhun

lmszl inanc ise gerek muuluu nerede aramamz gerektii


konusundaki

grleri

etkilemith.

Bazlana

gre,

zmne

ahlkn bizzat kendisi tarafndan gerek duyulan metafiziksel problem


ler aasnda, kendisinden determinizm problemiyle iliki iinde sz
ettiimiz irde zgrl problemi de bulunmak durumundadr. Tanr
problemi, ruhun lmszl problemi ve irde zgrl problemi
bhok filozof taafmdan metafiziksel speklasyonun temel konulan
ola-ak grlmtr. Bu problemlerle normatif

ahlk

arasndaki

ihkiye iaet ederek, yanl anlamalardan kanmak iin, ahlaksal


problemlere geth-ilecek tm zmlerin yukanda sz edilen meta
fiziksel problemi kullanmak durumunda ohnalannn sz konusu
ohnadm vurgulamamz gerekir. Bu metafiziksel deerlendirme ve
speklasyonlai'dan, ahlk zerine yazan yazarlann yalmzca bazdan,
yaralanr. Bu ekilde ilerleyen ahlka metafiziksel ahlk ad verilir.
Normatif ahlkn tamamnn metafiziksel ahlk olmad, ve her
eyin tesinde normatif ahlkn tamamnn dinsel ahlk olmad
zellikle

vurgulanmahdu-.

Metafiziksel

deerlendirme

speklasyonla-a dayanan ahlka, bamsz ahlk ad verilh.

171

ve

Pggeler/Alleniann

HEIDEGGER
Z E R N E K YAZI
Trkesi: Prof. Dr. Doan zlem
Martin Heidegger ad, gzard edilemeyecek ekilde, son elli yldr
dnsel tartmalarda ele alnp ilenmi olan hemen hereyle ilgili
dir ve bu ad, ok eitli duygular ve izlenimler uyandran ve insanlar
bir tavr almaya kkrtan bir simge olup kmtr. Bu ad, sadece felse
fi ve bilimsel dzlemde deil, ayn zamanda edebiyat dergilerinde, ga
zetelerin talama kelerinde, salon komedilerinde, amatac, yzeysel
ve saptrc televizyon programlarnda da konuuluyor, tartlyor.
Bunlara karlk bu kitapta Martin Heidegger ad, felsefeyi daha ileriye
ekme baansn gstermi olan bir hlozofun ad olarak gemektedir.
Bu u demektir: Martin Heidegger bir felsefe klasiidir; o Anaksimandros'dan Nietzsche'ye kadar uzanan bir dnce geleneini amzda
devam ettirip gelitirme baansn gstermitir. Bir hlozofu klasik
yapan, katklannm gl etkisi ve r ac nemidir. Ayn ekilde bir
filozofu klasik yapan, felsefe geleneiyle hesaplamas, gelenein
bykleri karsnda bir tavr alabilmesi ve eserierinin, sadece bugn
iin nemli saylan ilgi ve perspektifleri amas ve kalc bir geeriie
sahip olmas, bu geeriiin deiik zamanlarda deiik ekillerde yo
rumlanabilmesidir.
Bugn Martin Heidegger'i yorumlamak, onu bir felsefe klasii ola
rak yorumlamak anlamna gelir. Bu kitapta Martin Heidegger ad,
byle bir felseh grevi yerine getirmek zere gemektedir. Bu grev,
felsefenin kendisi iin u da demektir: Bu yorumlama abasyla birlik
te, felsefe de kendisi hakknda bir kavray elde edebilmelidir.

GNDOAN

YAYINLARI

11

Temel ve Niha Bir Dnya Grne


Ulama Giriimi Olarak Metafizik
Bundan nceki sayfalarda metafiziin kapsanu iinde kalan temel
problemler hakkmda beUi birtakm bilgiler kazandk. Bu problemler
ylesine byk bir eitlilik sergilerler ki, onla neyin b h araya geti
rip bh-letirdiini kavramak kolay deildir; metafiziin ne olduu so
rusuna yant olarak, metafiziksel problemleri olduka dar bir kapsam
iinde smu-lamayacak, tek bir zl lanm vermek ise hi kolay
deildir. Metafizik ou zaman bir dnya gr salamaya koyulan
disiplin olarak tanmlanr. "Metafizik" terimi ok sdc olarak kul
lanlan, ancak anlam yalnzca bel belirsizce ve mulak bir bihnde
kavranan terimlerden bhidir. O tam ve eksiksiz bhr yorumlar dizisine
sahipth. Argmanlarmzn ak iinde, biz bu yorumlardan yalnzca
bhini izleyeceiz. Bir yandan da metafiziin ilgilendii eith konu
larn bir sentezini yapmaya, ve bu konulan bhlethen eyin ne
olduunu ve bu problemlerin metafizikle uraan filozoflar tarafndan
b h araya gethihni olmas olgusunu neyin akladn gstermeye
alacaz. Dier metafiziksel problemlerle, bilginin dier dallayla
olan ikisinden daha yakn hibh- ilikisi olmayan ontoloji bu sente
zin dmda kalu-. imdi serimimize dnmemizin tam srasdu-.
Sevdihniz, tapmz ve sayg duyduumuz eyler a-asmda,
zel niteliklere sahip olduklan iin deil de, niteliklerine hi bak
makszn,

yreklerimizi

onlara

verdiimiz

iin,

kendilerine

balandmz, kendilerinin bir paras olduumuz eyler vai'dr.


Doduumuz kenti, o gzel olduu ve onda gzel insanla- oturduu
iin ya da soylu bir taihe sahip olduu iin seviyor deiliz; onu
yalnzca hibir ey iin, ondan hibir ey beklemeksizin, severiz;
ondan ok daha gzel olan kener bulunduunu bilsek bile, hibh ey
ona olan ballmz azaltamaz. Annelerhnizi erdemlerinden dolay
173

seviyor

deiliz

ve

biz

annelerimizi,

dier

kadmlarla

karlatnldklan zaman onlar gzellik, ekicUik, zerafet, erdem,


evhanunl

becerisi

ya da bakaca nitelikler

ynnden

dier

kadmlardan daha iyi durumda olduu iin deil, ancak kendisi olduu
iin,

severiz; seven insan dier kadmlarm ekiciliklerine kar

kayhsz olup, seilmi sevgiliye sarlu-.


Sevgi, tapma ve saygnn her ne ise o olduklan iin sevilen ve
saylan nesnelerinden ayr olarak, beUi niteliklere sahip olduklar iin
kendilerini sevip saydmz nesneler de vardr, ve balangtaki ori
jinal nesnelere yklemi olduumuz nitehklere sahip olan nesnelerin
baka nesneler olduunu b h kez farkedince

orijinal

nesnelere

duyduumuz sayg hemen sz konusu dier nesnelere aktanlu-.


Bylekle, mein ondokuzuncu yzyhn sonlannda yarabn olup,
teknolojinin bh- mucizesi olduklan dnlen iUc otomobler iin
duymu olduumuz hayranh, bu ilk otomobilleri en yeni otomobil
modelleriyle
ltfumuzmu

karlatudunzda,

bugn

adeta

bizim

gibi deerlendirhiz. Nesnelere kar olan

bir

duygu

larmzn bu nci eidi sz konusu olduunda, onun bghnizm dummuna ve, her eyden nce de bilgimizin kapsamna bal olduu
acr. Kk kylerinin oluturduu dnya dmdaki hibh eyi
grmeyen, kk bir ky sakinleri, kk dnyalannmn nl kimse
lerine, ufuktan

daha geni ve karlatrma cetvelleri daha aynnt

ve geni kapsamh olsayd, kendisine hibn zaman ulaamayacaklar


derecede muhabbet besleyip sayg gsterirler. Nesnelere ilikin olarak
bir deer bimemiz son zmlemede onlara kar olan duygusal
tavnmza bahdu-. Nesnelere kar olan tavrmnz bhok durumda bghnize bal olduundan, bir eye u veya bu bihnde deer
bimemiz, u halde, ayn zamanda bgiye baldr.
Farkh deer bime tarzlanmz arasrnda, ci tanesi zede
nemlidir. Bunlardan b h tanesi onlar bize muuluk gethme kapasite
leri asndan ele aldmz zaman, nesnelere yklediimiz deerle il
gihdh. Bu tr bir deer bimeye (Yunanca eudaimonia=
174

muuluk

olduundan) tmtu

deer bime ad verilir. Zihnimizde olan ikinci

deer bime tr ise l>elli bir davran doru, uygun davran,


devimizle, ykmllklerimizle uyuan davran olarak grrken
gerekleth-diimiz ahlaksal deer bimeleridk. Ayn ayn bu iki
bak asna gre deer bimemiz bilgimizin durumuna, kapsamna
ve ufuklanna baldr. Kk bh kyde yaayan b k kii, kendi
kk dnyasndan kp daha geni bir dnyaya ghdii takdirde
abalarna

btnyle

demez

olan

bir

eyi

muuluk

olarak

grmeyecektir. Kendisi iin dnyamn kendi evi ve ailesiyle smuh


olduu merakh b k anne devlerininin kocasma ve ocuklanna bak
makla snrl olduunu dnik. Bir yerlerde, belki de komusunda,
ihmal edildikleri iin giderek bozulan ve merakl bk
zamann b k
ayrabilmesi

ksmm
ve

kendi

bakabilmesi

adeshe

zarar vermeden,

durumunda,

fiziksel

ve

annenm
onlara
ahlaksal

bakmdan kurtanlabilecek yemlerin olduu, byle b k annenin akhna


hibk zaman gehneyecektk. Eyledii gibi eylerken, o yapmas gere
ken eyi yapmakta olduunu, devlerini yerine germekte olduunu
dnr. Bununla birlikte, onun dnce ufuklar genilemi, iinde
yaad dnyann

snrlar geniletilmi olsayd, o kendi dav

ranna bii deeri deitkmi olacak. Bu basit rnekler, mutlu


luk asndan olduu kadar

ahlaksal adan da deer bime tarzmzm

spesifik koullarda ufuklarmzn geniliine bah olduunu gsterir.


Ancak ahlaksal adan deer bime problemi kadar, muuluk
bakmndan deer bime problemi de, dar ve snrlanm ufuktan
olan b k i tarafndan aceleyle ve dnhneden telatfuz edilmeyecek
kadar nemhdk. Bylesi koullar imde bu trden deer bimeler
iinde olurken, onlan ufuklarmz geniledii zaman deitkmek du
rumunda olmak riskini ahrz. Bu yzden ciddi dnen insanlarm
bylesine geni b k ufku, genilii ona dayanan mutu ve ahlaksal
deer

bimelerimizm

sz

konusu

ufuk

geniledii

zaman,

deitirilmek dmumunda olmayacan garanti eden, dnceleriyle


kucaklamaya almalan anlahr b k eydk. Dnce ufkumuzda

175

ierilen ve mutluluk ve ahlaksal bakmdan deer

bimelerimiz

zerinde kesin sonulu bir etki uygulayan, bilgi btnne dnya


gr adm vereceiz. Bu dnya gr s ve dar kapsaml olduu
srece, o geici olup, genilemesiyle bhiikte, deiebihr. Ciddi
dnen insanlar, yleyse, ufuklann

dar kapsaml

ancak

tam

daha

ok

dnya

grlerinin

olmasn

ohnamasm
salamaya

alrlar.
Avrupa kltr tarihinde insanlan ou bu niha dnya grn
dinde buhnutur. Din, lm somas yaam dlayan tm dnya
grlerinin smu-l olduunu de getirir. Bununla bhiikte, dinin ken
disi, ona dayanan mutu ve ahlaksal deer bimelerimizin sallanmaz
olmalar ve ufuklannm geniledii zaman deime korkusu olmama
lar anlamnda niha olan, niha bir dnya gr saladna inanu".
Din, ayn zamanda inanan kimsenin na bir dnya gr gereksini
mini karla-. Bir dinle uyuan her kim olursa olsun, o yaamnda,
bilginin bundan sonraki gemesinin kendisine daha nceden bilin
meyen yeni ufuklar ap amayacana hi bakmakszn, dinine bal
kaldrr srece, kendisini reddetmeyecei b h klavuza sahip olur.
nananlarn ou inanlarn kendi refleksiyonla yoluyla ya da
kiisel tecrbeler araclyla kazanmayp, bu inanlar daha yal
kuaktan psikolojide "inanlarn alanmas" adr verilen bir biimde
alarak kabul eder.
Kii bir din iinde yetirir, bir baka deyile dinsel inanlar bir
insan valrma, onlan doruluundan bir ekilde kuku duymann
bir gnah olaca kanaatiyle bhicte, ocukluun ta erken evrelerin
den balayarak arlann. nsanlarn yalnrzca pek azr dinsel inanlarnr
rasyonel argmana ya da mistik tecrbelere dayanduir. Bundan
dolayr, dinsel inanlar- birok insanda, onlarn baunsz ve eletirisel
bir bihnde dnmeye baladclar bir adan itibaren sallant
geirirler. Bunun yansua, onlarn inanlarrnrn ve bu inanca dayanan
bir ey olarak en yksek muuluk ve deve gtrecek krlavuzun
yceltihnesi de sekteye urayp sallanmaya balar-. Yeni bir krlavuz
176

bulma gereksinimi beraberinde, en yksek mutluluk ve devin neden


olutuunu gsterecek niha b h dnya grne, kiinin bizzat kendi
entelektel abalaryla ulama gereksinimini getirir.

Metafiziksel

problemlerin byk bir blm dorudan ya da dolayl olaak bu


abadan doai".
Metafizik,

Avrupa

dncesinin

talihinde, Hellenistik

an

banda, buyruklann otoritesiyle bhlikte, Oiympos tamlama duy


ulan inan kt zaman, antik Yunan'da, ite bu ekilde ortaya
kt. O gelenee deil de, rasyonel a-gmana dayanan ahlaksal ve
mutu deer bime iin temeUer, muuluk ve ahlaksal iyii
amalayan aba ve uralaunz da deitirilemez bir klavuz
salayacak na temeller buhna greviyle ortaya kti.
Metafizik, yleyse, dinin bir mirass olarak domutur. O din
den temel ve niha b h dnya gr oluturma grevini miras alm,
ancak bu dnya grne, din tarafndan izlenen yoldan faikl bhyolu izleyerek ulamay ve bunu, insanlann bamsz aratrmalanna
dayandmay nermitir-.
yleyse, metafiziin

ie, her eyden nce, bu niha dnya

grn oluturduu dnlen dinsel tezlerle balamas artc


deildir. Yzyllardan beri, dinsel problemler Tanr problemi,
ruhun

lmszl

problemi,

irde

zgrl

problemi

yrrlkteki Hristiyan dininin tezlerini destekleyen, ancak onlar ou


zaman, reddeden metafiziksel speklasyonlam zn oluturmutur.
Ruhun lmszl problemi zerinde dnme metafizikilerin
dikkatini genel olarak ruh problemine, bir baka deyile, ruhun ne
olduu ve onun, genelde varolan trden birey olup ohnad som
larn yneltinith. trade zgrl problemi, metafizikileri genel
ola-ak detenninizm problemi ve dolaysyla da nedensellik problemi
zermde dnmeleri iin harekete geilmitir. "Doaya ikin
aatimadan kaynaklanan problemler" bal altnda tartimz
problemler bei ile dinden kaynaklanan problemler bei arasnda.
177

ite bu ekilde, bi- iliki kuulur. Onlarla yakndan ilikili olan bir
baka problem de teleoloji problemidi\ nk bu problem anttopomofik biimi iinde, dnyann amal kurulu ve dzenleniinin, va
roluu iin salam b veri ya da kant olutmduu kiisel bir Tanr
problemiyle ok yakndan ikidir. Bu problem de alksal dav
ran iin salam bir temel bulmaya ynelc metafizcsel araylaa,
bu kez farkl bir biimde, balanu-. Amal b biimde kmulan ve
dzenlenen dnya, iinde her bileenin, gerekletirmek zere kendi
rolne, kendi yazgsna sahip olduu dnyadr. nsann bu yazgyla
uyum iinde olan eylemini ahlaksal, b h baka deyile doru ve adil
bir eylem olarak gme nerisi, ite bu durumun bir sonucudur. Yme
bunun b h

sonucu olaak ahlaksal bir klavuz aay,

insann

yazgsna, onun yaradhn byk ve ayrmth plannda oynamak du


rumunda olduu roln ne olduuna ihkin aratuma ise dorudan
doruya btnn planna, dnyann amacna ya da anlamna ikin
bir aramaya gtrr.
Niha bir dnya grne ulamaya alan metafiziki,

bu

gre dayanan nererin, onun muuluk ve deve gtren yollarnn


geici olmayp ufuklarnn genilemesinden sonra da vai'obnaya
devam edecei hususunda kendisine itiraz edilmemesi iin, ufkunu
olduka geni mtmaya ahu-. Bununla bhlite pozitif bhnler de
kendi taraflarnda zengin ve geni kapsaml b h dnya resmi sunmak
tadrlar. Deneye dayanan pozitif bimler doaya giderek daha derin
liine nfuz

etmektedirler.

Niha

bir

dnya

grne

ulama

a-aynda metafiziki doa bhncilerinin dikkatii ve alkan bir


rencisi mi ohnak dummundadr? O bir dnya grn bu bilim
adamlandan m renecektir?
S ve dai' grl b h bilge ohnak istemeyen metafiziki, bu soru
yu yantlamazdan nce, doal bhnlerin kendisine resmini sunduklar
dnyann doru gereklik olup olmadn bilmek isteyecekth. Bura
da dikkat edilmesi gereken nokta, konuyla ilikili baka bir felsef di
siplinin, yani bilgi kuramnn, bilginin kaynaklan problemini analiz
178

etmek suretiyle, zaman zaman kendisinden, deneysel dnyadan ayr


ola-ak, bundan dta doru ve daha gerek olan b h baka dnyamn
yani ideal nesneler dnyasnn, ideala- dnyasnn va-olduu sonucu
kar grnen vai-gla-a ulatdu-. Bilginin ve zellikle de doa bilnlerinde kendisine dayandrauz deney temeli zerinde ykselen
bilginin smrla- zerinde dnmek suretiyle, bilgi kuram zamtu
zaman idealist sonulara ular ve onun ulat sonular- doann
gerekliine glge drr ve bizi doann

tesinde doru bh-

gereklik aramamz iin haekete gehir. Demek ki, metafziki bilgi


kuramnn zerinde durduu ve deala- dnyasnn ya da b h kendinde
eyler dnyasnn ya da onu hangi adla aru-sak aahm, baka
bir dnyann vai- olmayabilecei eklinde bir kuku dorudan prob
lemleri ele almEizdan nce, doa bilimine krcesine gvenmek iste
mez. Bu, Platonik idealistlerin ya da fenomenolojiserin ne srd
gibi, sz konusu olsayd, yalnzca doa bUimlerinin aratu-malarna
dayanm b h dnya grnn metafizikinin a-ad trden bh- dnya
gr olup olmadyla; onun ufuklarn genilettnekten hi kork
mayan b h dnya gr m yoksa y;dnzca dar kapsaml geici bir
dnya gr m olacayla ilgili ola-ak bir kuku

doacak.

yleyse, epistemolojik problemlerden kan sonula-, ona a-amakta


olduu

niha

dnya

grn

deney

yntemini

kullan;m

a-atu-macla-dan m reneceini yoksa, onu bu aratnnacla-dan


bamsz ola-ak ve onlan kuUandklar- yntemlerden fa-kl olan
yntemler kullanmak suretiyle mi a-amas gerektiini gsterecei
iin, metafiziki a-atrma programna epistemolojik problemleri de
dahil eder.
MetafzLi, yleyse, bilgi kuramnda benimsenen konuma bal
olaak, kendi dnya grn bilunsel bilgide ya da onun tesinde
a-ayacaktr. bilgi kaynayla ilgili ola-ak emphist ve bilginin
snrlai'iyla ilgili olarak da realist bir bak as benhnsendii takthde, deneye dayanan bilim tarafndan salanan dnya gr dnda
bh baka dnya gr a-ama gerei, hatta olana olmadn

179

gsterecektir. O apiorist bir bak asna ynelir ya da hatta hasyonaliserin agmanla taafndan ikna edihrse, dnya grn apriorist bir biimde arayacak ya da sezgiye ya da mistik tecrbelere
bavuracaktr. Metafizik tarafndan analiz edilen problemlerin kap
sam iinde bilgi zerine dnmenin sonucu olan ve bamsz b h
metafiziksel deerlendinne ve speklasyonlar" bei olarak ayrrt edi
len bazr sonularn bulunmas gerektii,u halde, arkr.
Bu deerlendhmelerimizde, bu blmde tartlan problemleri
dier metafiziksel problemlere balayan b h dnce tarz izlemeye
altk. Metafizii onlara dayanan mutu ve

ahlaksal nomla- iin

ufuklar yeterince geni tunaya alan ve bu ufuklar

daha sonra

daha da geniledii zaman, revizyondan korkmamas gereken bir di


siplin olaak ele almay denedik. Bylesi ufuklann kucaklanmasna
ise, niha bir dnya gr adn verdik. Metafizii bu ekilde
tanmlamakla da, onun bu bihnde ele ahnmas durumunda, daha
nceki blmlerde ayrnh olarak tamz metafiziksel problem
lerden oluan ana gnpla, metafiziin kapsam iine dahil edebilecehnizi gstenneye altk.
Bu senteze giren gr ve deerlendhmelerin, olduka genel b h
doada olduklannn tam olarak bUincindeyiz. yle grnmektedh ki
bu konuda eUe mtulur bir eyler elde enek zordur. Metafizii
tanmlama ynnde hndiye kadar saysz giriimde bulunuhnutm-.
Bunlardan bazlar bizim metafizik tanununzdan be daha genel
ohnutm. Dier bazlar daha dakik ve zl olmakla biriikte, onlar
metafizikte

ierilen

geleneksel problemlerin

btn bir

stesini

tkeneye yetecek kadar tam ve yeterii dedhler; ve varolan


aarmalann bir sentezine ynelik bir ghihnden ok b h aratuma
programndan oluurlar. Metafiziin

bethnlenmesine aynhn bu

deeiendhmelerde "dnya gr" terimini az ya da ok spesifUc b h


anlam iinde kullanm olduumuzu eklemehyiz. Bunun bu terhne
onu kuananla- tarafndan yklenen tek anlam olmad vurgulan-

180

maldr; terim olduka genel, mulak ve karanlk bir terim olup farkl
yoUadan gidilmek suretiyle tam ve dakik hale getirebilh-. Biz, bu
bhok yoldan yalnzca birini setik.
Metafiziksel problemlerin burada vermeye altunz sentezini,
bhok geriye dn ve kusmlanm yan sra, her durumda byle b h
deeri vardr: O temel felsef disiplin ^metafizik, bilgi ku^am ve
ahlk arasnda sz konusu olan balanlar gsterir. Bylekle o,
bazan tarafmdan bir balantsz disiplinler bei olduu dnlen
felsefeye b h birlc gethir.

181

ALEXANDRE KOYRE

YENA BLMNN DOUU


[Bilimsel Dncenin Tarihi zerine ncelemeler]
Trkesi: Kurtulu Diner
Alexandre Koyre 1882'de Rusya'da dodu. renimini Tiflis'te,
Gttingen'de, Paris'te yapt. kinci Dnya Savas srasnda ABD'ye git.
1956'da "Institute tor Advanced Study" yesi oldu. 1958'de Paris'te
"Ecole Pratique des Hautes Etudes"e bal "Bilim ve Teknik Tarihi
Arashrmalar Merkezi"ni kurdu. 1964'te ld.
Koyre, bilim tarihi yazmnda bir dnm noktasdr. Yaph, neopozitivizmin

duyumcu-deneyci

bilim

anlaynn

en

kkl

eleshrilerinden biridir. Pozitivizmin tarihsiz bilimi onunla birlikte ta


rihsel bir alan haline gelmi, bilim tarihini ve bilimsel kesitleri "ussal
bilimsel yntemin" uygulannn dolaysz sonucu diye gren yaygn
anlay, onunla birlikte yerini, bunlarn

yalnzca

mantksal

ussal

srelerin rn olmadn, bilimin temelinde us d, mantk d,


bilim d elerin, metatizik, dinsel, bysel, hepsinden nemlisi, felsetf elerin bulunduunu ileri sren anlaya brakmtr.
Alexandre Koyre'nin en nl izleyicileri T. S. Kuhn ile P. K. Feyerabend'dir. Kuhn'un "Bilimsel

Devrimlerin Yaps" ve Feyerabend'in

"Ynteme Hayr" adl kitaplar dilimize evrilip yaymland.

Biz de bu

kitapta, Kuhn'un "ustam" diye and Koyre'nin lmnden ora


yaymlanan "Etudes d'histoire de la pensee scientilique" [ 1 9 6 6 ] adl
kitabndan setiimiz onbir yazy okura sunuyoruz.

Bu yazlar 1 9 3 0

ile 1 9 6 3 yllar arasnda eitli dergilerde yaymlanm. En karmak


konulan bile yaln, kolay anlalr bir slpla ele alan

Koyre'nin

yazlarn felsete okurunun ilgin bulacan unmyoruz.


KurulusOiner

GN DOAN

YAYI N LAR

Sonu
Daha nceki blmlerde metaliin kapsam iinde kalan problem
leri gzden geirdik. Ayn zamanda bu problemleri belli bir lye
dek sistematize etk ve onlan drt bee ayrdk:
1Ontolojik problemler bei;
2(Bilgi zerine dnmeden doan) doann vaolu tai'zyla il
gih problemler bei;
3 (Doa zerine dnmeden kaynaklanan) tz ve dnyann
yapsyla ilgili problemler bei;
4 Dinsel inanca ka b h bak as benimseme gereksinimden
doan problemler bei.
Metafizik zerine yazan yazarlann hepsi metafizik iin bylesine
geni bir binde izen kapsamla hi kukusuz uyumayacaktr.
Birok yazai- metafizii bizim anladunzdan ok daha dai- bir
biimde anlar. Bu, metafizii tanunlamanm felsefe literatrnde rast
lanmak durumunda olan ok eii yoUanda dile gehr. Bu betimle
melerin

sahipleri metafizii,

ou

zaman

bizim

drt

problem

beimizden yalnzca biriyle snrlayp, tanmlann "metafizik" teri


minin bylesine dai' bir ereveyle snrlandmlm kapsamna uydu
rurlar. Onlai' metafizie dier problem beklerini dahil etmezler ancak
onhu'i kendilerine fai'kl adlai' verdikleri ayr disiplinlere havale eder
ler. Metalziksei problemlerin kapsamn belli bir ereve

iine

ahnanm btn bu yollaryla iliki iinde, metafizie, terimin ortak


kuUanunmdan radcal b h sapma gstemeksizin, "metafizik" terimi
alnda snflanabilecek en nemli problemleri sctv. Metafiziksel
problemleri bu ekilde olduka serbest bir UU'zda ele almann gerisin
de yatan motif okuyucuya felsefenin, adryla ilgili olai'ak deimez ve
birlikli bh grn bulunmadrr, belli bir dalndaki en nemli prob
lemler hakkmda geni kapsaml birs bilgi verme arzusu olmutur.
Ona metafizik adn vererek, tek bir disiplin iine dahil ettiimiz bu
183

problemler beini nesneleri ve amalan ayn ayr izilmi birok


farkl

disipline

blmenin

daha

uygun

olaca

behrlemesi

hi

kukusuz yerinde bir deerlendhme olabihr. Byle bir blme metafi


ziin konusuna ve amalarna ilikin, bizim tarafumzdan metafizie
dahil edihni tm problemleri ayn lde iyi bir biimde kucaklaya
cak homojen bir tanun bulmada karlalan glk

taafndan

nerdir. Kendisini teUdn eden b h dnya gr salamak durumun


daki disiplin olarak, tek metafizik tanun "dnya gr" teriminin
mulaklndan ve karanlklndan dolay olduka genel ve ok az
bilgi verici nitehktedh. te yandan, szn ettiimiz btn bu disipnlerin tek bir disiplin olarak bir btn iinde bhletirme lehmdeki
argman, bu problemlerin birbirleriyle olan Uikileridh. Gerekten de
farkl bekler iine yerletirdihniz problemler bhbirleriyle ou
zaman o kadar yakm bir iliki iindedhler ki, bu problemlerden bhini
zme tarz dierine hangi bak asndan yaklalacan da belh1er.
Bununla birlikte, felsef problemlere ikin olarak uygun ve
gerek b h snflama salamay kendi iimiz olai'ak grm deiliz.
Bizi gilendiren ey yalnzca okuyucu bu problemlerin ierikleriyle
ve onlann ne ekilde zlebilecekleriyle tantrmakr.

184

Prof. Dr. ANIL EEN

NSAN

HAKLARI

Dnyann en geri Anayasalarndan birisinin bulunduu lkemizde


uzun sredir byk bir insan haklan savam verilmektedir. Mustafa
Kemal'in lkemiz iin tek hedef olarak gsterdii ada uygarik
dzeyine ulaabilmemiz ve uygar uluslar topluluunun onurlu bir
yesi olabilmemiz iin Anayasa ve Hukuk dzenindeki snriamalann
kaldnimas ve amzn ileri lkelerinin dzeyinde yeni bir hukuk
dzenine

kavumamz

gerekmektedir.

Nitekim,

bah

lkelerinde

lkemiz hakknda srekli olarak gndeme getirilen insan haklan


tartmalar da bu durumu aka kantlamaktadr.
Prof. Dr. ANIL EEN; bu yapt ile, lkemizde srmekte olan insan
haklan savamna bilimsel bir katkda bulunabilmek amacyla, konu
nun deiik boyutlarda grnmlerini ortaya koymaktadr. nsan hak
larnn genel boyutlar ile beraber; demokrasi, ekonomi, devlet, kltr
ve hukuk gibi temel kavramlar asndan da sorunu ele almakta ve ku
ramsal irdelemelerle konuya aklk kazandrmaya almaktadr. Yerli
kaynaklann yansra nemli yabanc eserlerin de deerlendirildii bu
yapUn, lkemizdeki insan haklar savamna bilimsel bir katk getire
cei inanc ile okuriannza sunuyoruz.

GNDOAN

YAYINLARI

ATATRK DNCE DIZISI


Laiklie an

Muammer Aksoy

Atati'k ve Tam Bamsalk

Muammer Aksoy

Atatrk ve Sosyal Demokrasi

Muammer Aksoy

Dewimoi retmenin Kym

Muammer Aksoy..2 Cilt.

Atatrk ve Eitim

Prof. Dr. MaLmut Tezcan

Atatrk'n Not Defterleri

AMitkal inan

Kemalizm zerine

M. ner Demiray

Atatrk ve Yeni Trkiye

fosepk C.Grew

PHLSEFB DZS
Anlam ka\'Tam

Prof. Dr. Teo Grnteg .

Anlama Belirsizlik ok nlaml

Prof. Dr. Teo Grnieg .

Mantk Szl

Prof. Dr. Teo Grnljeg . .

alar Bo>-u Klelik

Prof. Dr. H. Malay

Trk Dncesinde adalama

Do. Dr. A. Kayg

Tamtilim ve Fel. Konumalar

Do. Dr. Erkan Iklar . .

idealar Kuram

Do. Dr.Almet Cevizci. .

Menon

Platon

Pkaidon

Platon

Nietzscke Wagner'e Kar

Friedrick Nietzscke

iyinin ve Ktnn tesinde

Friedrick Nietzscke

Aklakm Soykt stne

Friedrick Nietzscke

SoCTstes ve nsan Sevgisi

L. Verseny.

Platon'un Bilgi Kuram

F.M. Comford

Felsefeye Gin

K, Adju'kiewicz

Materyalizm Tariki

F. AIjer Lange

Yenia Biliminin Douu

A.Kow'e

Bir Filozof Bir Alman Heidegger

P.Hknerield

Heidegger zerine ld Yaz

Pggeler'''Allemann

Bilim Kuramna Giri

E. Strker

Tarik Tasarm

l^oknga'ood

Tarikselckk Sonmu

E.Rotkaoker

Aitil Bilim Modem Uygarlk

U- Barton

DN DIZISI
islam Dini ve Tariki

Prof. Dr. Neet aatay

islam Pej'-gamJDeri ve Kur'an

Jokn Davenport

PSIKOLOJI DIZISI
Eya ve insan

Prof Dr. N. Bilgin

Hitler Istesej'di

Prof. Dr .A. Dnmez

istatistik

I.L.B., B.LKintz

ocuk ve Toplum

F. Elkin

s o s y o l o j i / s i y a s e t dizisi
Halkevlen

Proi. Dr. ul een

Adalet Ka^-am

Prof. D r AnA een

insan Haklan

Prof. Dr. Anl een

Kltr ve Politika

Prot Dr. Anl een

Kltr ve Eitim

Prof. Dr. Bozkurt Cniven

Kltr ve Demckrasi

Prof. Dr. lojemi Oven

Sosj-al ve Kltrel Deime

Prof. Dr. Bozkurt Gven

Sermaye Bikimi ve Toplumsal De

.Prof. D r Sencer A ) A a t a

CHP
Genlik Sosv-. Yazlan
Krfez Bunalun
Siyasal Elitler
Siyaset ve Anayasa

Prof. Dr. A. Gne Ayata


Prof. Dr. Makmut Tezcan
Prof. Dr. Dou Ergil
Do. Dr. Mekmet Trkan
Do. Dr. Mekmet Trkan .

Devlet ve Hukuk
Ana.yasal Devlet
Hkmet Sistenlen
Ordu-Syaset ilikisi
Tek Parti Y5n. Siy. Katlm
Ordu ve Politika
Tld>e ve Ortadou

'

Do. Dr. Mekmet Trkan


Do. Dr. Mekmet Turkan
Do. Dr. Mekmet Trkan
Do. Dr. mit OzdaS
Do. Dr. Esat z
; Do. Dr. O. Metin ztrk
Do. Dr. O. Metin ztrk

Trk adam ve iletmesi

Do. Dr. Ouz Aktan

Meslekler ve Sosyoloji

Do. Dr. Zafer Cirkinlolu

Trkiye'de Hukuk Meslei

Do. Dr. Zaler Crkinkolu

Trkiyede Si)', ve Devlet

Dr. Iksan Keser

Ikioi Merutl.Dn.renc Olay

Dr. Ycel Aklar

Parti ii Demokrasi ve Trki)'e

Dr. Suavilno.ay

Modernleme ve Milliyetilik

Dr. Suavi Aydn

Seim ve Demokrasi

San Sezen

Ssyaldemokraside .Aynma Yllan ]

Teoman Ergl

Sosyaldemokraside Blme Yllan 2

Teoman Ergl

Kltrel Haklar

pulat Tacar

Ky Enstitlei-i

Nazif Evren

Toplumsal zlme

M. Coluroglu

Sekinler ve Toplum

T.B. Bottomore

ada Sosyoloji Kuramlan

M. Poloma

. a 3 n n z m zgrlk Sorunu

E. Eromm

Toplumsal Deime Anlay

A. D. Smitk

0.-manl Imp. ki isadi Tariki

M. Belm

Surk Devlet

Carl J. Fricdrick

Trlaj'e'nin Payl. im lO Proje

Trandafir G. Djuvara.

Aydnlar

U>ukBoin

Yeni Sosyolojiye G
Kent Sosyolojisi

P- "^"J^^
Raymond Ledtut

HDBBYAT DZISI
BdeWat Y a J a n 1

P^f- D^- Gosel Ayta .

EdeLiyat Y a j a n 2

^"'^'^ ^^"^^ '

Edetyat YazJan 3

P^ D^- Grsel Ayta .

ada Trk Romanian

P^t Dr- Glsel Ayta .

Yeni Alman EdeLiyat Tanki

Prok Dr. Grsel Ayta .

ada Alman Edekyat Tariki

?roi. Dr. Grsel Ayta .

Max Fnsck'in Gezi YazJan

Pw^- Dr. Grael Ayfa? . .

Romanc Ynyle H. BU

P^o^-

Denemeler Sekisi
yk Sekisi
Mektup Sekisi
Gezi Notlar Sekisi
Kala^turmal Edekiyat Bilimi
Trk Lek. ve Edekyatlan

P^^^ ^ e l Ayta . .
P'fGa^<=l ^y^^
P^f- Dr- Grael Ayta . ,
Prf- Dr. Grsel Ayta . .
Proi- Dr. Grsel Ayta . .
Prof- Dr. Kemal Ajda.. .

G^el Ayta . .

Aknan Kltr. Trk imgesi 1

Prof. Dr. Onur B. Kula .

A l ^ a n Kltiir. Trk imgesi 2

Prof- Dr. Onur B. Kula .

Aknan Kltr. Trk imgesi 3

P w ^ Dr. Onur B. Kula .

Demok. Sr. & Ele. Kltr

Prok Dr. Onur B. Kula .

Edekiyat zerine

Pwf- Dr- Nuran zyer. .

Dil ve Toplum

Prok Dr. Kamile Imer . . .

Isava Son ispanyol Rom

Prok Dr.Yldz Canpolat ,

Okumak Anlamak Yonmlamak

Prok Dr. Yknaz zkek. .

Kunnaca Bir Dnyadan

Prok Dr. Yldz Ecevit . .

Oiaa Ingkz Edekyat BiL

Prof- Dr. Burin Erol. . . .

Zenci Romanclar

Prok Dr. Lale Demktrk.

Ksa yk ve Dilkkmsel Ele

Prof- Dr. Aygu Erden . . .

Bat Edek. Sevgi ve Hogrii

Do. Dr. A.Osman ztrl

Trke'de Bat iiri

Do. Dr.Ali Iksan Kolcu .

Tercme iirler Antolojisi

Do. Dr. Ali Iksan Kolcu.

Alpkonse De Lamartne Tercm.ve Tesiri . Do. Dr. Ali Iksan Kolcu.


Alfred de Musset Tercm ve Tesm

Do. Dr. Ali Iksan KoLcu.

Gnete Glgenin Yokoluu

B. Frisclrmulk . .

Konulanm

F. Dn-enmatt . .

Bakil Kulesi

F- Dn-enmatt. .

Klara'mn izinde

Elisaketk Hauer.

Gnce

Max Frisck

Montauk

Max FriscL

Gen W n i n Yeni Aclan

U. Plenzdor

Canterbury Hikayeleri

Geoffrey Ckauee.

Glsel Mutluluk

C. F. Ramuz

Dadaki Byk Kcrku

C. F. Ran
amuz.
R. Pa
f azzi . . . .

Imparator-u Ararken
Modem Arap Edekiyat Tariki
arkJar

M. Landa
iau.
Jean Coctea
ea.u
G. I^eopardi

Elem iekiei

Ckarles Baudelaire

Sakteci Tkomas

Bayku

Leonardo Sciagcia

DobtoTar,Kediler Krlang.ve Ser

Karel Capek

Tek Bildiim Baka. Ellerinin Byk Olduu Francesco Micielk

iLBTIglM DIZISI
Oyundan Dnceye

Prok Dr. Sevda ener . . . .

Yapsalclk

Prok Dr.Ayegl Y''ksel. .

Televizyonu Anlamak

Prok Dr. Erol Mutlu

Niin Tiyatro

Tamer Levent

Tiyatronun Sorunlar
Saym Bakanm

F. Drrenmatt
Leonarlo Sciascia

OSMANLI KLASIKLERI DlZtSI


Takvn'kEdvr (Takvimler)

kmet Cevdet Pa^a

MedenijAyet-i Islmiyye

Semseddin Sm

Kadnlar

emgeddin Sm

Avrupa Risalesi

Mustafa Sami Efendi

Avrupallamak

Tccazde Ibrakim Hilmi

Osmank Mellifleri (Bilginler)

Bursak Mekmet Tkir Bey

Islamm Yayl Tarikine Giri

emgeddin Sami

Lisn

emgeddin Sami

Ikn Rd.

Rzaeddin Ikn Faki'eddin. .

Terkiye ve knan

ismail Hakk Ballaolu . .

Yeni Aklak

Baka Tevfik

Sat Bev Sekigi

Sat Bey

GBNLIK VB OCUK KITAPLAR DIZIS


Ortaa'djn Gelen Balon

Dr. Musa Yaar Salam . . . .

beyaz l

Nikalzm

Anadoludan Masallar
Mekur Matematikiler

Gner Demiray
F. B. Stonaker

Kk Cad

O. Preusser

Dostluk Hikayeleri

Monika SpeiT

ADA TRK ROMANLARI ZERNE NCELEMELER


"Devinim tlrmndaki zamanm iinden ve olumakta olann
arasndan en yetkinini bulup, karmak bir anlamda gncel
olandan tarih yapma, bilimsel ltler erevesinde yaplan ede
biyat eletirisinin en nemli ilevleri arasndadr.
Roman konusunda yaplm nitelikli ve kapsaml bir alma.
ada Trk Edebiyat alanndaki birka bilimsel nitelikli
bavuru kitabndan biri. Bu tr almalarn ok az olduu bu
alanda byk bir boluu dolduran Grsel Ayta'n kitab, bir
eletiri derlemesinden ok, iinde yaadmz yllarn edebiy
atn odak alan gncel bir edebiyat tarihi grnmndedir..."
[Yldz Ecevit: Cumhuriyet Kitap, Mays 1990]
EDEBYAT YAZILARI
1.2,3
"Grsel Ayta, birikimini yalnzca akademik erevede
deerlendirmeyip, onu eiti yayn organlarnda yaynlad inceleme-deneme tr yazlar, kitaplar ve evirileri araclyla kitle
lere aktarmak isteyen bir bilim adam. Onun nesnel, bilimsel
ltler erevesinde hazrlanm ve geni bir ilgi yelpazesi ser
gileyen bu kitab, yazn aratrmalar alannda bir boluu dol
duruyor."
[Yld/ Ecevit: Cumhuriyet Kitap 16.3.1990]
"Edebiyat Yazlan'nn yaklam, bilimsel ve zmleyici; dili
okuyucuyu saran bir scaklkta. Yapt, Alman edebiyat zerinden
Trk edebiyatna ulaan bir retken bilimcinin geliim izgisinin
tankln yapan rnler yuma."
[Onur Bilge Kula: Milliyet Sanat Dergisi, Nisan 1990]
ADA ALMAN EDEBYATI
ada Alman Edebiyatnn nemli kiilikleri irdeleniyor bu
almada.
YEN ALMAN EDEBYATI TARH
16.-19. yzyla kadarki Alman edebiyat tarihini, edebiyat

<ikmlrfrn bu akmiarn dayand dnceleri, sosyal ve tarihi


temelleri, yazarlar, airleri ve eserleri tanlan bir alma. Avru
pa kltrnn bir paras olan Alman edebiyat tarihini ana
izgileriyle tanmak edebiyat merakllar iin bat kltrne ve
edebiyatlarna bu pencereden bakmak imkn veren bir alma.
ROMANCI YNYLE HEINRICH BLL
Sava sonras Alman edebiyatnn, nemli temsilcilerinden
olan Heinrich BH'n edebi kiilii zerine gerekletirilmi kap
saml bir alma.

SEKLER

OZS

Hazrlayan Prof. Dr. Grsel Ayta


HEKTP SEKS
"... Edebiyat tarihi iinde gezi mektuplarnn anlam bugn
deimi, gazetelerdeki tefrika gezi notlan biimde tek deil
btn bir okuyucu kitlesine hitabeder olmutur.
Sanat ve dnce tarihinde mektubun yeri, tartma kabul
etmez derecede byktr. Edebiyat tarihine gemi nl gezi
mektuplar vardr. Bu sekide eitli lke edebiyatlarndan
sekin mektup evirileri yer almaktadr.
GEZ NOTURI SEKS
zlenimler, edebiyatn hammaddesidir. Geziler ise yeni
yaantlara kaynak sunar. Yazmay bir eit tutku edinen edebiy
atlar, ktklar gezilerde grdklerini, yaadklarn not eder
ler, bu notlar zaman zaman roman, yk, tiyatro gibi kurmaca
rnlerde malzeme olarak kullanr, bazan da mektuplarnda,
gncelerinde anlatmakla yetinirler.
Bu seki, hem edebiyat tarihinin farkl dnemlerinden, hem
de dnyann eitli edebiyatlarndan sekin yazarlarn gezi not
lar Trke'ye evirilerek hazrland.

YK SEKS
Batr ve dou dili edebiyatlarndan kk yk trndeki
rnlerden derlenmi bir seki.
DENEMELER SEKS
Sekiler dizinin bu kitabrnda, lke edebiyatlarndan deneme
trnn daha ok edebiyat konusuna arlk veren rnekleri
seilerek, hazrlanmtr.
GNETE GLGENN YOKOLUU
Barbara Frischmuth / eviren Prof. Dr. Grsel Ayta
Trk kltrnn gemiiyle ilgilenirken. ada Trkiye'nin
politik karmaasn uzak adan gzlemleyen romandaki anlatc,
yazarn [Barbara Frischmuth] zdetii figr niteliindedir.
ada Avusturya edebiyatnn bayan temsilcilerinden Barbara
Frischmuth'un bu eserinde, trkolog olarak aratrd bektai
kltr kendisine engin edebiyat manzaralar sunmaktadr.
KONULARIM/ BABLKULES
Friedrich Drrenmatt / eviren Prof. Dr. Grsel Ayta
svire edebiyatnn ada yazarlarndan Drrenmatt, kendi
hayat hikyesini allmn dnda kaleme almtr. Eserleriyle
yaantlar arasndaki ilikiyi nesnel bir gzle kefederek ve bu
banty n planda tutarak anlatr hayatn. Yazd, yazamad
konularn hikyesidir onca hayat. Bu nedenle otobi-yografisine
"Konularm" baln vermitir. Eserlerinin ou dilimize
evrilmi bir yazarn kendi hayatn deiik bir tarzda anlatt
bu kitap, edebiyatn nitelii sorunu zerine de dndrmesi
bakmndan deerli.
MAXFRISCH'iNGEZiLERi
Derleyen ve eviren Prof. Dr. Grsel Ayta
Edebiyat dnyasnn gezgin yazarlarndan biri olan Max
Frisch'in Saraybosna, Macaristan, Yunanistan, Almanya,
spanya, Meksika, Amerika, in gibi eitli lkelerde gezip
grd izlenimleri, ilgisini eken insan manzaralar yer alyor
bu kitapta.

You might also like