Professional Documents
Culture Documents
Türkiye'nin Ulusal Bilim Politikası Var Mı - Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Türkiye'nin Ulusal Bilim Politikası Var Mı - Prof. Dr. İbrahim Ortaş
Kitap http://www.ulakbim.gov.tr/cabim/yayin/tbyg_1981_2007/index.uhtml
adresinden indirilebilir.
Kitap bir bütün olarak Türkiye dışındaki 44 ülke, AB-27 ve OECD ülkelerinin
bilimsel yayın sayısı ve etki değerleri karşılaştırmalı olarak yapılmıştır. Türkiye
adına üretilen yayınlar, 8 ana konu ve kategori kapsamında yer alan 250 alt
bilimsel disiplin düzeyinde incelenmiştir. Mevcut hali ile yıllık yayın sayısı
sıralamasında Türkiye 2007 yılında 19. ve 2008 yılında ise 18. sırada yer
almaktadır. Ancak 1981-2007 yılları ararsıda üretilen makale, derleme ve not
türündeki yayın sayıları yönünden 45 ülke arasında kümilülâtif alarak 26. sırada
bulunuyor. Her bir bilim alanı ayrı ayrı olarak 44 ülke ile karşılaştırmıştır.
Yetkililer tabloları nasıl okuyorlar bilmiyorum ancak sayısal rakamlar
ülkemizin bilimsel olarak ürettiği yayınların pek de başka bilim insanları
tarafından kullanılmadığı görülmektedir. Türkiye adresli makalelerin etki
değeri birçok ülkeden çok çok geride bulunmaktadır. Hatta toplam üretilen
makale sayısı yönünden bizden çok geride olan ülkelerden de çok gerideyiz.
Türkiye adresli olarak üretilen makalelerin aldığı atıf sayısı ve etki değerleri
yönünden ise bilim dalları yönünden çok daha gerilerde olduğu görülüyor.
Türkiye'de üretilen yayınların çoğunluğu tıp ve pediatri alandın da olmasına
rağmen etki değeri yönünden en geride olduğumuz görülüyor. Kitapta Türkiye
adresli üretilen bilimsel yayınların etki değeri düzeyi ise Dünya, OECD
ülkeleri ve AB-27 ülkeleri ortalama değerlerinin yaklaşık üçte biri
kadardır. 1981-2007 döneminde ülkemizde üretilen yayınlar, hem AB-27'nin ve
hem de ABD' nin % 1,8' i kadar olduğu görülüyor.
Prof. Dr. İsmail Demirel söz konusu kitaptaki verilere dayanarak ülkemizin
bilimsel olarak dünyadaki yerini sunmuştur. Sayın Demirel'in sununda 2000-2007
yıllarında dünyada 8 bilimsel alanda en çok çalışılan ve bilimsel makalelerin yıllar
itibarı ile karşılaştırmalı olarak işlenmiştir. Çoğunlukla malzeme, biyokimya,
Elektrik ve elektronik, bilgisayar bilimleri, moleküler biyoloji, fizik, kimya, nöroloji,
cerrahi bilimler ve matematik en çok çalışılan konular olarak öne çıkmaktadır.
ABD bu 8 alanda temel kabul edilerek diğer ülkelerin bu eksendeki etkinlikleri
değerlendirilmiştir. Karşılaştırmaya Avrupa birliği, Japonya, Çin, Rusya, Hindistan
ve Brezilya karşılaştırmaya alınmıştır. Türkiye de karşılaştırmaya alınmış. Durum
doğal olarak vahim. Türkiye'de öne çıkan alanlar ise çoğunlukla cerrahi bilimler,
çocuk hastalıkları, kimya mühendisliği, veterinerlik ve ezacılık alanında en çok
yayınların yapıldığı görülmektedir. 2007 yılında dünyada tıp, matematik,
kimya, malzeme bilimi, biyokimya, çevre konuları öne çıkarken,
Türkiye'de yine tıp, kimya, nöroloji, gıda, kalp damar cerrahisi,
veterinerlik alanında daha fazla yayın yapılmaktadır. Ancak yayınların etki
değerinin yayınların sayısı ile ters orantılı olduğu görülmektedir.
Sık sık benim de sorduğum bir soru toplantıda gündeme geldi, şöyle ki, yapılan
yayınların çoğunluğu akademik aşama için yapılıyor. O zaman da yapılan
yayınlar ülkemizin hangi temel sorusuna cevap vermek için
yapılmaktadır? Bilimsel yayıncılık stratejimiz var mı? Ülkemizin bilimsel bir
hedefi ve stratejisi var mı? Soruları üniversitelerin araştırma potansiyeli ve
bilimsel yayın kalitesi açısından hayatı önem taşımaktadır.
Bilimsel veriler karar vericiler için önemli bilgi içermektedir. Her bilim disiplininin
dünyadaki ağırlığı ve etki değerlerini görmek için hazırlanan kitap ülkemiz bilim
politikansa yön veren Hükümet, YÖK, TÜBİTAK, TÜBA, Üniversiteler için önemli bir
çalışma. Yöneticilerin yanında her bilim disiplinin bağlı olduğu bölüm, anabilim
dalları ve bunların dernek ve vakıfları içinde kendi bilim alanlarındaki resmi
görmesi bakımından önemli bir şanstır. Kendi bilim dalımla ilgili olarak
durumumuzun beklenenin
gerisinde olacağını beklemiyordum. Umarım üniversiteler bu verileri kullanarak
yayına dayalı akademik aşama ve yükseltme yerine bilimsel niteliğe dayalı bir
politikaya geçerler. Sonuç olarak ülkemiz bilimsel makale sayıları
yönünden son yıllarda önemli bir gelişme gösterdi. Ancak makalelerin
atıf alması ve etki değeri yönünden dünya ortalamasının çok gerisinde
yer almaktayız. Bugüne kadar niteliği düşük üretilen makalelerin bilimsel
gelişmeye ve ülke ekonomisine katkıda bulunmadığı daha çok akademik aşamaya
ve yükseltmeye yönelik olduğu sıkça işlendi. Ülkemizin artık belirli bir doygunluk
düzeyine gelmiş olan bilimsel makale üretme potansiyelinin artık nitelikli bilimsel
araştırma ve yayınlara geçmesi gerekir. Bu bağlamda ULAKBİM Türkiye'nin genel
potansiyelini ve
dünyadaki yerini gösteren resmini açık olarak gösterdi. Bundan sonra karar
vericilerin adım atması gerekiyor. Yeniden aynı soru: Türkiye'nin Bilim
politikası var mı? Bu sorunun cevabını sanırım çoğumuz biliyoruz.