Professional Documents
Culture Documents
Paradigma'mrt GndernindekiJer
Kant, Saf Akin Eletirisi
G. Steiner, BabiJ'den Sonra: Dilin ve Tercmenin Boyuflan
Joseph Rouse, Bilgi ve ktidar/Bi m in Politik Felsefesine Doru
M. Sh eikh , Islm Fesefesi Terimleri Szl
K. M . Wheeler, Romantizm, Pragmatizm ve Dkonstrksiyon
Robert, A. N isbet, Sosyolojik Gelenek
Hugh J. Silverman, Tekstaliteler
S . Priest, Zihin Felsefesine Giri
S . Z. Hnler, Spinoza'nm Hayat
Ralph Waldo Emerson / Denemeler ve Konumalar
W. T. Jon es, Bat Felsefesi Tarihi (Hi, IV ve V. Cilt)
D erm ont Moran, Fenomenolojiye Giri
Zimmerman, Heidegger'in Modemiteyle Hesaplamas
ISBN: 978-975-7819-68-4
PARADGMA YAYINCILIK
Alemdar Mah. ataleme Sok.
Ycer Han No: 42/3-5 - 34110
Caalolu/tSTANBUL
Tel: (0212?528 3928
Faks: (0 212) 526 81 52
w vm . paradigmakitap.com
info@paradigmakitap.com
Richard Kearney
Trkesi
Hsamettin Arslan
IParadigma
stanbul 2010
indekiler
nsz .................................... .............................................
IX
Bilinci Ksm
Son Tartmalar
Jacques Denida
Terr, Din, ve Yeni Politika........................................................
Jean-Luc Marion
Vahyin Hermenoytii....................... . .................... . ......... .
17
Paul Ricoeur
Hikye Edici Muhayyile zerine................................................
39
Georges Dumzil
Mit, deoloji, Egemenlik.............................................................
63
kinci Ksm
Diyaloglardan: Fenomenolojk Miras, 1984
Emmanuel Levinas
Somuz'un Etii.........................................................................
75
Herbert Marcuse
Sanat ve Politika Felsefesi...........................................................
97
Paul Ricoeur
Dilin ve Mitin Poetikas............................................................. 113
Stanislas Breton
Varlk, Tanr, ve likinin Poetikas ............................................ 145
Jacques Derxida
Dekonstrksiyon ve teki ......................................................... 161
VIII
nc Ksm
Zihin Halleri'nden, 1995
Julia Kristeva
Kendimize Yabanclar: Tekilin Umudu........................................ 185
Hans-Georg Gadamer
Metin Sorunlar......................................................................... 195
Jean-Franois Lyotard
Adalet Nedir?............................................................................ 225
George Steiner
Kltr: deyeceiniz Bedel ...................................................... 241
Paul Ricoeur
Evrensellik ve Farklln Gc ................................ ................ 253
Umberto Eco
Chaosmos: Ortaan Dn .................................... * -........... 261
Drdnc Ksm
Richard Kearney'yle Syleiler
Villanova Syleisi
Her eye Kadirlie Kar: Gcn tesindeki Tanr...................... 271
Atina Syleisi
Benler ile tekiler Arasnda........................................................ 291
Halifax Syleisi
Varlk ile Tanr Arasnda............................................................ 299
Stony Brook Syleisi
Muhayyileyle Yzlemek............................................................ 309
Boston Syleisi
Armaan Teorize Etmek . ........................................................ 337
Dublin Syleisi
Dnme Tehlikelidir.................................................................. 365
Zeyl/Ek
Diyalog Olarak Felsefe................................................................389
ndeks ....................................................................................397
nsz
Birinci Ksm
Son Tartmalar
Jacques Derrida
Terr, Din, ve Yeni Politika
Jacques Derrida 5
Jacques Derrida 7
Jacques Derrida 9
1 Jacques Derrida and Gianni Vattimo, eds. Religion (Stanford: Stanford Uni
versity Press. 1996), s. 11.
Jacques Derrida 11
Jacques Derrida 13
Jacques Derrida 15
Jean-Luc Marion
Vahyin Hermenoytii
Jean-Luc Marion 19
Jean-Luc Marion 21
Jean-Luc Marion 23
Jean-Luc Marion 25
yld hem de ald hiperbolik yorumdur "Ben olacak Biri'yim. Ebediyen/' Ne olacak? "Burada olacam" diyebilir, n
k "Burada olacam" altnda Tann ile insan arasmdaki kar
lamann her vahiy srasnda gerekletii addr. Bu yzden
"Daima cevap verme ya da anda bulunma gcne sahip Biri
olacam." Ve bylece, k 3:14'n ayn szlerinin, bir lde
ayn sezginin mmkn yorumu var; en azndan bu yoru
ma ihtiya duyuyoruz. Bu mistik teolojidir. Ve ayn zamanda
bir doymu/doyurulmu (saturated phenomenon). Ve nihai
noktada bu sonu gelmez bir hermenoytik imkndr. k vah
yi bir baka logia'ya gre de yorumlanabilir. KichardTa bu konu
da hemfikir olduumuzu dnyorum.
RK: Evet burada hemfikiriz. Fakat ben biraz daha genilet
mek istiyorum. The God Who May Be'de Meister Eckhart7in baz
metafizik terimleri sum, ego, qui est, vb. - nasl yemden gz
den geirdiim ve onlan metafizik, eskatolojik yoruma alacaklan tarzda yeniden yorumladn gstermeye altm. Ben bu
hamleyi ok daha genelletirerek ada felsefe ve teolojideki
farkl hamlelere uygulayabileceimizi dnyorum. Benim
vurgum Jean-Luc Marion, Heidegger ve Derrida'mnkinden bi
raz farkl olabilir. Benim "diakritik hennenoytik" nosyonum,1a/mefhumumla yapmaya altm ey, Aristoteles'ten Husserl'e bir "kavramsal putperestlik (idolatry)" metafiziine mp
tela mevcudiyet metafiziini ya da ontoteolojiy dorulamas
deil, kendisini kolayca kavramsal putperestlie srkleyen ne
den, tz (substance), temel, essentia, esse diline ramen metafizik
iinde aym zamanda nihai olan hakkmdaki sorulan bir metafi
zik anlama, kavramlatrma, hakl nedenlere balama, hesaba
katma, anlaml hale getirme ve tartma arzusunun var olduu
tezidir. Bana yle grnyor ki bu metafizik arzu kesinlikle
hrmete layktr ve byk metafizikilerin ounda bulunabilir.
Bir yanda ontoteoloji ve mevcudiyet metafizii olarak Platon
vardr. Fakat dier tarafta Levinas'm yemden ziyaret ettii kii,
eros metafiziinin, arzu metafiziinin savunucusu olarak Pla
ton vardr. Bu anlamda Levinas Totality and infinity'de metafizik
arzudan bahsederken, speklatif sistem olarak Aristotelesi ya
da Skolastik metafizie dnmemiz gerektiini sylyor deil
dir. O, eskatolojik olarak tekrar ele geirilebilir ve yeniden yak
lalabilir adlandrlamaz olan her metafizik adlandrma teeb
Jean-Luc Marion 27
Jean-Luc Marion 29
Jean-Luc Marion 31
Jean-Luc Marion 33
Jean-Luc Marion 35
Jean-Luc Marion 37
Paul Ricoeur
Hikye Edici Muhayyile zerine
Paul Ricoeur 41
Paul Ricoeur 43
Paul Ricoeur 45
Paul Ricoeur 47
Paul.Rcoeur 49
Mmknn Gc
RK: The God Who May Be'de izah edilen temalardan biri
"mmknlk" temasdr. Orada ncelikle Cusanus'tan Heideg
ger ve Derrida'ya uzanan bir yelpazedeki eskatolojik ve ontolojik
mmkn nosyonlarn ele alrken, bu temayla yazlarnzn bir
ounda megul olduunuzun farkmdaydm ve yakn zamanlar
da bana eer yeterli zaman ve enerjiniz olursa
Lhomme ca
pable balkl bir son kitap yazma arzunuzu sylemitiniz. Bu tr
bir kitapta muhtemelen ne trde eyleri ele alacaksnz?
Paul Ricoeur 51
Paul Ricoeur 53
Paul Ricoeur 55
Paul Ricoeur 57
Paul Rcoeur 59
Paul Ricoeur 61
Georges Dumzil
Mit, deoloji, Egemenlik
Georges Dumzil 65
Georges Dumzil 67
Georges Dumzil 69
Georges Dumzil 71
kinci Ksm
Diyaloglardan:
Fenomenolojik Miras, 1984
Emmanuel Levinas
Sonsuz'un Etii
Emmanuel Levinas 77
Emmanuel Levinas 79
ki felsefe toplantlarnda ve keza Sartre ile birlikte hl ortakeditrln yapt Les Temps Modernes'e her yaz yazdmda
kendisiyle .temas kuruyordum- Fakat Merleau-Ponty hakknda
yazd ksa biyografide Sartre'm "Levinas'la birlikte fenomenolojiye girdiini" dile getirerek ebediyetteki yerimi garanti al
tna alan Sartre'd, Simone de Beauvoir kendi otobiyografik a
lmalarnn birinde bunun nasl gerekletiini anlatr- Otuzla
rn balarnda bir gn Sartre kitabmn bir kopyasna ans eseri
Sorbonne'un tam karsndaki Picard kitap dkknnda rastla
mt. Onu alm, okumu ve Beauvoir'ya yle sylemiti:
"Yazmak istediim felsefe ite bu!" Daha soma benim analizi
min ok fazla didaktik olduunu ve kendisinin ok daha iyisini
yazabileceini syleyerek kendisini yattrmt! Ve bylece
kendisini Husserl ve Heidegger hakknda kalc bir inceleme
yapmaya adad. Sonu Tasavvur [L'Imaginaire (Imagination)]
(1940)'dan Varlk ve Hilik [Being and Nothingness] (1945)'e uza
nan fenomenolojik analiz giriimi yn oldu. Sartre'm teki'ne
ilikin fenomenolojik analizi ok ar lde ilgimi ekmiti;
onu bir tehdit ve bir aalama olarak yorumlamasndan bu
ayn zamanda Tanr sorunundan korkusunda da ifadesini bulan
bir yorumdur hep znt duysam da. Asimda, Sartre'm teizmi reddi ylesine belirsiz ylesine belirsizdir ki lmnden
hemen nceki Tanr'nm varlna inan olarak Yahudi tarihinin
meruiyetiyle ilgili Nouvel Obseroateur mlakatlarndaki son ifa
deleri onu tanyanlara ve hakknda inceleme yapanlara inanl
maz grnr. Sartre'da teki fenomeni Bat ontolojisinin t
mndeki gibi hl, bir birlik ve kaynama fenomeni, yani teki
nin ayn olann kategorilerine indirgenmesi diye kabul ediliyor
du. Sartre bunu kendisi-iin olan e kendin-de olan, kendisi ile
kendisi-nden-bakas olan birletirerek totalize etmek zere bir
teleolojik proje, olarak tanmlamt. Benim Sartre ile temel felse
fi uzlamazlmn ikamet ettii yer ite burasdr. Kiisel d
zeyde Sartre' severdim. Onunla ilkin savatan hemen nce
Gabriei Mareel'in evinde karlatm ve savatan sonra da ihti
lafl srail'in varlyla ilgili grmelerimiz oldu. Sartre Nobel
Edebiyat dl'n reddetmiti ve ben byle bir dl etik ne
denlerle reddetme yreklilii sergileyen birinin zamann Msr
lideri Nasr'a, srail'e saldrlarn durdurmas ve diyaloga ge
mesi iin mdahale ve onu ikna etmeye alma hakkndan ya
Emmanuel Levinas 81
Emmanuel Levinas 83
Emmanuel Levinas 85
iinde olmak Tanr iin olmak [tre Dieu) bir daimi vedadr
[adieu].
RK: Fakat insan nasl mutlak teki olarak Tann iin olabi
lir veya Tann'ya gidebilir? insan teki'ye ynelerek mi?
EL: Evet, ve edat iin []'de ima edilen ilikinin nihai nok
tada zamandan treyen bir iliki olduuna iaret etmek nemli
dir. Zaman insann teki ile ilikisini ve mutlak teki veya Tan
r ile ilikisini balantya/korelasyona indirgenemez diyakro
nik bir iliki olarak ekillendirir. "Tann'ya yneli" benim birin
cil "teki kiiye yneli"ime gre dnlmedike anlamszdr.
Tann'ya yalnzca teki kiiyle kendisi iin etik olarak ilgilenerek
ynelebilirim Etik'in inana varsaydn sylemiyorum. Tam
tersine inan, bu- dnya-iindeki-varlmzn/oluumuzun bi
zi tekine aan dal/ykl (disruption) olarak etik'i varsa
yar. Etik tekinden sorumlu olma zorunluluu Varhm/oluun
anlamnn ontolojik nceliim ykar; o dnyada igal ettiimiz
doal ve politik pozisyonian yerinden eder ve Varlk'm dmda
bir ey olan, Varlk'tan baka trl [autrement qu'tre3 olan bir
anlama yneltir.
RK: teki'nin "yz" [visage] analizinizin ontolojinin bu
tahribindeki oynad rol nedir?
EL: Yze yaklama en temel sorumluluk modudur. Aslnda
teki gerei, dik duru ve drstlktr; o bir drstlk ilikisi
ni dile getirir. Yz nmde/karmda [en face de moi] deil, yukanmdadr; lme bakan ve lm ifa eden lmden nceki
tekidir. Ikincileyin yz, benden yalnz lmesine izin vermeme
mi isteyen tekidir; sanki byle yapmak lmnn su orta ol
mam engelleyecekmi gibi. Dolaysyla yz bana unu syler:
ldrmeyeceksin. Yzle ilikide tekinin yerim gaspeden kii
olarak ifa olurum. nl "var olma hakk"na Spinoza'nm cantus essend diye adlandrarak her anlalabilirliin temel kesi
olarak tanmlad ey yzle iliki meydan okur. Buna gre,
tekine karlk verme grevim natrel kendi-hayatta kalma
hakkm [/e droit vital] askya alr. teki ile etik sevgi/ak ilikim
ben'in tek bama kendi kendisine hayatta kalamamasndan,.ken
di dnya-iinde-oluunun anlamm aym'nn ontolojisinde bula
mamasndan domaz. Bu benim Totalit ve Sonsuzluk [Totality
and nfini ty]'a Pascal'm "Ma place au soleil, le commencement de to~
Emmanuel Levinas 87
Emmarmel Levinas 89
Emmanuel Levinas 91
Emmanuel Levinas 93
memiz gereken norm insanlararas etik normdur. Eer moralpolitik dzen etik temelden btnyle koparsa, faist ya da totaliteryen toplum formlar dahil her toplum formunu kabul et
mesi gerekir; nk artk onlan birbirinden ayrt edemez ya da
onlan deerlendiremez. Devlet genelde anariden daha iyidir
fakat her durumda deil. Baz rneklerde szn gelii fa
izm ya da totaliteryenizm politik devlet dzenine, tekine
etik sorumluluumuz adna meydan okumamz gerekir. Etik
felsefenin ilk felsefe durumunda kalmasnn nedini budur.
RK: Kullandnz insanlararas etik kriter bir tr Mesihi
eskatoioji, ontolojik sahip olma ve totalit yaplannn mutlak
teki'ne yz-yze tam alma ilikisi istikametinde almasn
salayacak bir tr Mesihi eskatoioji deil midir?
EL: Burada eskatoioji hakkmdaki ekincelerimi tekrar dile
getirmeliyim. Eschaion terimi, insan ile mutlak teki arasndaki
tarihsel farkllk ilikisinde bir finaiitemn, bir son'un [fin] var
olabileceine imada bulunur; bu aknn farkllm teminat al
tna alan gediin/mesafenin aynln/zdeliin totalitesinde
ortadan kalkmasdr. Eschaton'u gerekletirmek bu yzden
Tann'y bir telos olarak elde edebileceimiz veya kendimize mal
edebileceimiz, tekiyle sonsuz/snrsz ilikimizi en az mesa
feli kaynama seviyesine drebileceimiz anlamna gelir. Hegelci diyalektiin sylemek istedii ey budur; yani ontolojik
olan ile etik olan arasndaki mesafenin/kopukluun tam reddi.
Eskatolojinin tehlikesi insan-Tann ilikisini, kar klmas zor
bir durum, bir sabit ve deimez mnasebetler durumu olarak
grme arzusudur. Ben etik sorumluluu ite tam da asla uyu
mayacak daimi bir uyanklk olduu iin insomnia ya da uyank
lk olarak tanmladm. Bir faaliyetler durumu olarak ontoloji uy
kuya kaplabilir. Ak tekini sonu gelmez bir izlemedir/seyir
dir; o, bir goi$me-~deux olarak yaayan karlkl birbirlerine sa
hip olmalaryla ya da domestik huzur olarak burjuva ak ide
aliyle hibir ekilde karlanamaz ya da tatmin edilemez.
RK: Eskatoioji terimini reddettiiniz takdirde, teki ile bu
etik ilikiyi tanmlamak iin Mesihi terimini kabul eder misiniz?
EL: Yalnzca Burada Mesih'yi u Talmudik maksime g
re anlarsak: "Yasa yapclar (doctors of law) asla ne bu dnyada
ne teki dnyada huzura/bara kavuabilirler; hep tartarak
Emmanuel Levinas 95
Tanr'y stnlk vasflaryla dnemeyiz; ak olana ak, Tann'run ilerinden geerken brakt izleri ifa eden zel insanlararas ilikeri tespit etmeye alarak dnebiliriz. Etik felsefe
nin Tanrs Yaratln Kadir-1 Mutlak Tanrs deil, daima insan
larla iliki iinde olan ve insanlardan farkllklar asla kaytszlk
olmayan peygamberlerin zulme maruz kalm Tanrsdr. Tann'y arzuya, tatmin edilemeyecek ya da karlanamayacak (sa
tisfy) satis'in etimolojik anlam l/snr arzuya gre d
nmeye almamn nedeni budur. Tann'yla ilikimde asla tat
min olamam; nk O daima benim snrm aar arzumla hep
mukayese edilemez kalr. Bu anlamda Tann iin areumuz son'suz ya da snrszdr: Tann Kendisini mevcudiyetten ok yokluk
olarak ifa ettii iin sonsuz ve snrszdr. Ak Tann ile insann
dostluudur, ancak insan Tanr yolda olduu iin daha mutlu
dur; oysa Tann insann sahibidir! Aynca, Tanr arzumuzu tat
min edemez derken, buna, tatminsizliin kendisinin yce/ulvi
olduunu eklemeliyiz! Sonlu dzende eksik olan ey, sonsuz d
zende mkemmele dnr. Sonsuz dzende Tann'run yokluu
Onun varlndan ok daha iyidir; Tann'ya ilgimizin ve Tann'y
araymzn acs vuslattan daha iyidir. Kierkegaard'n syledi
i gibi, "Tann'ya ihtiya duyma, yce bir mutluluktur."
RK: Varln imknszl ya da mevcut-olma imknszl
olarak Tanr analiziniz, etik ilikinin btnyle topya ve ger
ek d olduunu ne sryor grnyor.
EL: Benim dnceme yaplan en byk itiraz budur
"Bu etik ilikinin uygulandn nerede grdnz?" diye soru
yor insanlar bana. topya olmas teki'ne ynelik gndelik ali
cenap ya da iy-niyetli eylemlerimizin gereklemesini engelle
mez diye cevap veriyorum: Akam yemeine otururken veya
kapdan geerken "buyurun" derken olduu gibi en kk ve
en klie eylemlerimiz bile etie tanklk eder. tekine bu ilgi da
ima "yersiz" [u-topos], daima "dnya tarzlan" dmda olmas
anlamnda topya kalr, fakat onun dnyada birok rnei var
dr. Marxist zgrlk terminolojisinde tecrbeli, Arjantin halk
nn acan ve mutsuzluuyla an lde ilgenen Latin Ameri
kal bir renci grubuyla yaptm bir toplanty hatrlyorum.
Etik felsefemin szn ettii teki ile topik ilikiye sahiden hi
tanklk edip etmediimi sordular bana. "Evet, gerekten tank
lk ettim; burada, bu salonda" diye cevap verdim.
Herbert Marcuse
Sanat ve Politika Felsefesi
Herbert Marcuse 99
HM: Kesinlikle.
RK: "Estetik devrim" hakkmdaki yazlarnzda evrensel ve
objektif/nesnel deer-kriteri araynzn bir baka mevcut yo
rumu, sizin aslnda, rtl ekilde de olsa "yeryznde po
etik ikamet etme"nin yeni bir trn arayan ilk rehberiniz Mar
tin Heidegger'in temel ontolojisine dndnzdr. Son al
malarnz Heideggerd bir sbjektif tarihsellik fenomenolojisi
ile Marxist bir kolektif tarih diyalektiini uzlatrmaya ynelik
ilk teebbslerinize dn olarak gryor musunuz?
HM: Heidegger'in zerimde derin bir etkisinin bulunduu
kuku gtrmez ve ben bunu hibir zaman inkr etmedim. He
idegger bana gerek fenomenolojik "dnme tarznn" ne ol
duu, dnmenin nasl mantksal bir imdi burada ve u anda
var olan eyin "takdimi/temsili" fonksiyonu olmad, daha de
rin dzeylerde unutulmu olan eyin "hatrlanmasnda" ve he
nz gememi olan eyin gelecee yanstlmasnda i grd
konusunda ok ey retti. Fenomenlerin zamansal ve intensiyonel/ga doasm bu teslim etme tarz benim iin an lde
nemli olmutur; u ana kadar da yledir.
RK: Aktr ki, size gre sanatn bireylerin imdiki alma
artlanna, rekabete, elenceye, kitle iletiim aralanna vb. aptal
ca klelikten kurtuluunda ve dolaysyla kendi gerekliklerine
gre eitim grmesinde yerine getirecei radikal bir grevi var
dr. Siz gerekten de son zamanlarda eitim olarak sanattan ok
sk sz ettiniz. Bu ilikiyi yorumlamak ister misiniz?
HM: nsann bastnlm hissetme, tahayyl etme ve ak
im kullanma yetilerinin gerekliinde mtehakkim evre
mizde ve alma artlarmzda byle bir eitim kitle eitimi
planlarna ( bu sanat propagandaya dntrerek suistimal et
mek olur) deil, kk komnal oto-eletiri/kendini-eletiri proje
lerine dayandnlmahdr. Byle bir oto-eletiri elbette genel ei-
timin yerine ikame edilemez. Birini dieriyle ikame etme, gele
neksel eitim aralann btnyle terk etme sorunu diye bir so
run olamaz bu bir yeniden okullatrma olarak okulsuzlairma me
selesi de olamaz.
RK: Genel temel eitime alternatif deil ek/zeyl olacan
sylediiniz bu tr bir estetik yeniden okullatrma muhteme-
Paul Ricoeur
Dilin ve Mitin Poetikast
Dilin Yaratcl
RK: Son almalarnz, metafor hakkmdaki La Mtaphore
vive [Metaforun Egemenlii; The Rule ofMetaphor] (1975) ve tahki
ye hakkmdaki Temps et rcit, vol. 1 [Zaman ve Tahkiye; Time and
Narrative] (1983) kuatc felsefi hermenoytik programnzda na
sl uyumlu bir ekilde yerini alyor?
PR: La Mtaphore vive'de dilin srekli kendi iinde yeni re
zonanslar kefederek kendisini nasl kendi limitlerine tadn
gstermeye altm. Bu almann balndaki vive (canl, ya
ayan) terimi ok nemli, nk amacm yalnzca epistemolojik
ve politik muhayyile deil ayn zamanda ve belki de ok daha
asli bir lingistik muhayyile, anlam metaforikliin canl gc
vastasyla reten ve tekrar tekrar reten bir lingistik muhayyi
le olduunu gstermekti. La Mtaphore vive dilin yaratc mutasyonlara ve transformasyonlara nasl maruz kaldm gstermek
amacyla retoriin kaynaklarn inceliyor. Tahkiye hakkmdaki
almam Zaman ve Tahkiye bu incelemeyi dilin yenileyici gc
istikametinde gelitiriyor. Burada, szn gelii bir edebi metin
deki tahkiye operasyonlarnn analizi bize yeni kumpas ve karakterizasyon modlan yaratarak yeni bir "zaman" yapsn nasl
formle edebileceimizi retiyor. Bu analizdeki ana ilgim reconter, yani bir hikye anlatma eyleminin naturel zaman mate
matiksel, kronolojik "saat zaman"na indirgenemez bir spesifik
insani zamana nasl dntrebildiini kefetmektir. Hikye an
latma paradigmalarnn inas ya da dekonstrksiyonu olarak
tahkiye nasl bir daimi yeni insan zaman ifade etme aray,
anlamn retimi ya da yaratmdr. te benim problemim bu.
RK: Bu tahkiye hermenoytiini daha nceki varolu fenomenolojinizle nasil ilikilendiriyorsunuz?
PR: Wittgenstein'm terimini dn alarak hikye etmenin
"dil oyunu"nun nihai noktada insani varoluun anlamnn ken
disinin tahkiye olduunu aka gsterdiini syleyebilirim. Hi
kye etmenin tarihin yeniden anlatm olarak imalar bir hayli
fazladr; nk tarih yalnzca muzaffer krallarn ve kahraman
larn, gl olanlarn hikyesi [histoire] deil, ay zamanda
gszlerin ve malna-mlkne el konulmu olanlarn da hik
yesidir. Adalet lklar atan malup llerin tarihi anlatlmay
talep eder. Hannah Arendt'in iaret ettii gibi, insani varoluun
anlam yalnzca dnyaya egemen olma ya da onu deitirme
gc deil, ayn zamanda tahkiye syleminde hatrlanma ve ya~
dedilme, hatrlanmaya deer olma kapasitesidir. Tahkiyenin bu
ontolojik ve tarihsel imalar ok kapsamldr; nk onlar klt
rn gemi hissinde, gemile "zdeleme" hissinde nelerin
"korunmas" ve "daimiletirilmesi" gerektiini belirler.
RK: Gemii politik okumann bylesi baz imalarn ana
hatlaryla ifade edebilir misiniz? Szn gelii bu Marxist yo
rumla nasl ilikilendirilebilir?
PR: Romanclar kendi kurgularnn malzemesini bir hik
yeler serisine dntrmek iin nasl baz entrikalar tercih edi
yorlarsa, ayru ekilde tarihiler de gemiin olaylarn tahkiye
nin yapsndan ya da entrikalar arasndan yaptklar belirli ter
cihlere gre dzenler. Trih geleneksel olarak krallarn entrika
laryla, savalarla, anlamalarla, imparatorluklarn ykselii ve
kyle ilgileniyorsa da, ondokuzuncu yzyldan itibaren or
taya kan tahkiye seimleri kurbanlarn hikyelerinde ikti
dar ve zafer serilerinden ok ztrap serilerine odaklanan al
ternatif okumalar bulunabilir. [Jules] Michelet'nin "halk" hakkndaki romantik tarihyazm byle bir eydi. ok daha ajk ve
etkili bir rnek, baskya maruz kalan iilerin davasn savunan
tarihin snf mcadelesi modeline gre yorumudur. Bu tarzlar
da, tarihin normal tahkiye dzeni tersine evrilir ve kahraman
nceki gibi efendi de artk kledir; yeni bir olaylar ve olgular
serisi benimsenir ve ilgimizi talep eder; i ve retim ilikileri
krallar ile kralieler arasndaki ilikiler karsnda ncelik elde
eder. Fakat yine burada da tarihin yeni kahramanlar yava ya
va soyutlamalara dnecei ve dolaysyla olaylarn eyletirilmi bir baka versiyonuna indirgenecei iin eletirel tavr
korunmaldr; nk bu yalnzca tarihin bir ekilde emek harca
yan insan znenin yaratc glerinden bamsz olarak kendi
ritmini ifa ettii illzyonunu derinletirir. Byle bir tarz mte
akip, zgrleme ideolojisi, gszn ideolojisi olarak Marxizm
Alman Sosyal Demokratlaria ya da Stalin'le birlikte gerek
letii zere kolayca yeni trde bir tahakkm edici g kul
lanan bir ideolojiye dnebilir: bylece proleterya bir canl in
sani zneler komrtesi olmaktan kar ve bunun yerine bilim
sel determinizmin yeni sisteminde gayriahsi, soyut bir kavram
haline gelir.
RK: Tahkiye dili, fenomenolojinin ne srd gibi, nce
likle bir sbjektif bilincin intensiyonalitesi midir yoksa yapsalcn iddia ettii gibi, bilincin sbjektif operasyonlarn nce
den belirleyen objektif ve gayriahsi bir yap mdr?
PR: Her ikisi de. Yapsalcln yapt paha biilmez katk
dilin kodlarnn ve paradigmalarnn kesin bir bilimsel izahn
yapmasyd. Fakat ben bunun bilincin yaratc ifadesini darda
braktna inanmyorum. Anlamn dilde yaratlmas dilin emre
amade hale getirdii objektif paradigmalar ve kodlar dile ge
tirmenin yeni tarzlarnn zellikle insani retiminden doar. S
zn gelii, ayn gramerle ok sayda yeni ve farkl cmleyi ifade
edebiliriz. Yaratcl yeni bir ey kefetmek iir snrlarm s
rekli zorlayan objektif lingistik kodlar ynetir. Metaforun ya
ratc gcn analizimde objektif retorik kodlardan yola k
yorsam da, tahkiye incelememde Rus Formalistlerinin, Prag
okulunun, daha yakn tarihli Lvi-Strauss ve [Grard] Genette'm yapsalclnn ortaya kard lingistik yaplara atfta
Paul Ricoeur 12
da'srnda daha nce yorumlanm bir miti, tarihin daha nce tah
kiye dzeninde yeniden ilenmi bir parasn kefederiz. Hik
yelerini ne Homer ne de Aeschylus kefetmitir; onlarn icat et
tikleri ey tahkiyenin yeni anlamlar, ayn hikyeyi yemden an
latm formlardr. lyada' nm yazarnn kendi hizmetine amade
yekpare bir Troya Sava hikyesi vard, fakat o Achilles'in f
kesinin rnek tekil edici hikyesini ayrmay tercih etmiti. Bu
rnek tahkiyeyi fke, Kral Priam'la Hector'un lmnn ve
sile olduu katartik uzlamayla sona erdirinceye kadar gelitir
di. Bu hikye belirli bir anlam retir ve onu rnee dntrr;
Bir kahramann (Achilles) bo ve anlamsz fkesi, bu kahraman
cenaze ziyafetinde kurbann babasyla (Priam) uzlamaya var
dnda nasl alabilir? Burada elimizdeki, ortak mitik mirastan
hareketle anlam yaratmann, gelenei benimsemenin ve onu ye
ni bir eye iaret etmek iin poetik tarzda yeniden yaratmann
ne demek olduuna ilikin ok gl bir rnektir.
RK: Kald ki Chaucer ve Shakespeare, tpk Joyce'un Ulysses'te yapt gibi, mtekabil Troilus ve Cressida versiyonlarn
da bu lyada mitinin farkl "rnek tekil eden" yeniden yorum
larm retmitir. Bylesi yeniden yorum Helenik mirasmzn
kltrel tarihini karakterize ediyor grnyor. Bu trde tarihsel
yeniden yorum Kitab- Mukaddes geleneinde veya Hebraik/brahimi gelenekte de bulunabilir mi?
PR: Evet, Hebraik gelenein Kitab- Mukaddes tahkiyeleri
de rnek tekil edici ya da rnek oluturucu tarzda iler. Bu Kitab- Mukaddes hikyelerinin ya da epizodlannm birbirine ek
lenmekle kalmayp, ayn zamanda kmlatif ye organik bir ge
lime oluturmalarnda aktr. Szn gelii, brahim'e yaplan
halknn Tann'yla kurtulua ulaaca vaadi, (hemen gerekle
tirilebilen baz hukuki vaadlerin aksine) sonu gelmez bir vaaddir; byle bir ey olarak o bu vaadin Musa ile, sonra da Da~
vud ile tekrarlanabilecei ve tekrar tekrar yorumlanabilecei bir
tarihe alr. yle ki Kitab- Mukaddes'e zg bu "henz ger
eklemi deil" vaadinin tahkiyesi kmlatif bir tekrar tarihi
yaratr. Hristiyan armha Gerilme ve Yeniden Dirili (Resurrection) bylece bir ifte yeniden yorum ve kopu ilikisi olarak
kendisini bu Kitab- Mukaddes tarihine yerletirir. Hristiyanlk
Musevi gelenei karsnda hem ykc hem de koruyucu bir ro
yan iktidar odaklan plralitesine alabilecek bir sosyalite hermenoyti ihtiyac da.
RK: "Mazlum nsan ve Tarihteki Mevcudiyeti" ("Non-violent Man and his Presence in History") [History and Truth; Ta
rih ve Hakikat]'nde u soruyu yneltiyorsunuz: "Peygamberin ya
da mazlum insann hem Yogi'nin an yetersizliini hem de Komiser'in ar yeterliliini giderebilecek tarihsel bir grevi var
mdr? Baka bir syleyile, insan hem kendisini politik gerek
liin etkili transformasyonuna adayabilir ve hem de akn olana
kritik mesafesini koruyabilir mi?"
PR: Bu akmlk fikri her trde iddet iermeyen sylem iin
nemlidir. Pasifist ideal iddete, alakasz ryalara dnmeksizin, politik yeterlilik arenasn aan deerleri kant olarak kulla
narak iddete direnir. iddetsizlik (nonviolence) hakiki br
topya ya da uyanklk formu, maruz kaldmz iddet ve bas
k sistemini reddetme tarzdr.
RK: Hakiki sosyal rasyonalite ihtiyacm dinin eskatolojik
umuduyla uzlatrmak mmkn mdr?
PR: Bizim Batl Musevi-Hristiyan dindarlmzn daima
Grek ve Latin rasyonalitesinin felsefi ikliminde ilev grm
olmasna ilikin zmsz problem olarak bu hi ilgimi ek
medi. Ben daima Kuds e Atina arasndaki fazlasyla basit
kartla, hakiki ruhaniliin yalnzca monoteizmde bulunabi
leceini ilan eden ya da Grek kltr ile Hebraik kltr aras
na, ilkini kozmos hakknda dnce, kincisini akn hakknda
dnce diye tanmlayarak takoz sktrmaya alan d
nrlere kar ktm. Oribirinci yzyldan sonra akl ile dini uz
latrmaya alan modellere Anselm mesela rastlanz ve
Rnesans rasyonalite ile ruhanilik arasndaki bu birincil sente
zi dorular. Eer bilimsel pozitivizmin rasyonalitesinin kendi
sini ruhanilikten kopard doru ise, gnmzde bu ikisi ara
snda yeni balant formlar aramakta olduumuzun birok
alameti var.
Paris, 1981.
lum kendisinin hakiki bir kavrayna ular; kendisine ait sembolletirici kimliini eletirel olarak onaylamaya balar.
RK: Bu mitik ekirdei nasl tehis etmemiz gerekiyor?
PR: Toplumun mitik ekirdei ancak dolayl olarak tehis
edilebilir. Fakat sadece dolayl ekilde sylenen ey yoluyla de
il, ayn zamanda insann yaad ey ve yaama tarz (praksis)
yoluyla ve nc olarak da, eri srdm gibi, toplumun
farkl fonksiyonel dzeyleri arasndaki dalm yoluyla tehis
edebiliriz. Szn gelii, her lkede ekonomik dzeyin belirleyi
ci olduunu syleyemeyiz. Bu bizim Bat toplumumuz iin geerlidir. Fakat Lvi-Strauss'un primitif toplumlar analizinde
gsterdii gibi, bu evrensel olarak geerli deildir. Birok kl
trde, ekenomik ve tarihsel mlahazalarn neminin snrl ol
duu arayor. Bizim kltrmzde ekonomik faktr gerek
ten belirleyicidir; fakat bu ekonominin hakimiyetinin kendisi
nin tmyle ekenomi bilimine gre aklanabilir olduu anla
mna gelmez. Bu stnlk belki de ok daha doru ekilde ne
yin asli ve neyin tali olduuna ilikin kapsaml bir deerlendir
menin oluturucu unsurlarndan biri olarak anlaabilir. Ve yal
nzca bir toplumun farkl kurucu unsurlarn (yani politikann,
doann, sanatn, dinin vb. rol) hiyerarik yaplandrmasnn
ve deerlendirmesinin analizi yoluyla onun gizli mto-poetik e
kirdeine nfuz edebiliriz.
RK: Lvi-Strauss'dan sz ettiniz. Kendi hermenoytik sem
bol ve mit analizlerinizi onun bu alandaki almalar karsn
da nereye yerletiriyorsunuz?
PR: Lvi-Strauss'un genelde toplumlardan sz eden her
hangi bir tez ne srdn sanmyorum. O tarihe ilikin m
lahazalar bir yana atarak belirli primitif ve deimeyen toplumlara odaklanmt. Bu onun analizlerinden aceleci sonular
karmamak gerektiini anlamak bakmndan nemlidir. LviStrauss bile bile tarihsiz toplumlardan sz etmeyi tercih etmiti;
oysa ben Bat'da ait olduumuz toplumlarda, Hebraik, Helenik,
Germanik veya Keltik kltrlerin etkisi altnda kalma derecele
rine bal zel tarihsel bir eyin var olduunu dnyorum.
Toplumun gelimesi hem senkronik/e zamanl hem de diyak
roniktir: (artzamanl). G/iktidar fonksiyonlarnn verili her
hangi bir toplumdaki dalmnn belirli bir tarihsel boyut tad
Stanislas Breton
Varhk, Tarin, ve likinin Poetikasi
risi ile Marxist zel mlkiyet eletirisi arasnda belirli bir mte
kabiliyet vardr. Hristiyanlk ile hakiki Marxizm ortak bir ml
k elden karma ve egemen dzenden eletirel kopu arsn
paylar. Isa'nn yoksullarla zdeletii "Ben plaktm. Ben
atm. Ben susuzdum. Ben mahpustum" (Matihew, 10:9) H
ristiyan eskatolojik adalet doktrini ile mlkszle dayal ev
rensel adalet ideali arasndaki benzerlikler beni derinden etkile
mitir. Isa'nn her yoksulda gizli ekilde var olan ve adaletin
tam insaniliine henz sahip olma imkn verilmemi her yok
sulda' gizli ekilde var olan bu evrensel "Ben"inin tranzen
dantal ya da mutlak Ego/Ben ile kartrlmamaldr hakiki
Marxizmde en iyi olan eyle ortak bir nedeni paylatn d
nyorum. Bu ikisinin ayn olduunu sylemiyorum. Hristiyan
lk (Marxizmin baz kollarnn onaylad) kategorik inam ada
let ve zgrleme buyruunu desteklemesi dolaysyla basite
bu buyrua indirgenemez. Her ikisi de Emst Bloch'un bir to
pik gelecek umuduna iaret ederek ortak "umut ilkesi" [princi
pe-esprance] diye adlandrd eyi paylasalar da, Hristiyanlk
peygamberane eskatoloji (Tanr'nm krallnn gelecei) adma
tarihsel mateyalizmin snrlarm aar.
Hiristiyan-Marxist kuku gtrr ve belirsiz bir terimdir:
bu terim hakiki sorgulamann ima ettii btn yaratc ve d
nceyi provoke eden gerilimleriyle bilikte bir sorun olarak
yararl olabilir, bir zm olarak deil. Baka bir ideolojik otori
te olarak eletiriden yoksun ekilde kullandmz terimleri kar
ladmz gibi bu terimi de kukuyla karlamahyz.
RK: Son almalarnz "Hristiyan ateizmi" diye yorumla
yanlara cevabnz ne olabilir?
SB: Bu tehlikeli bir terim ve ben byle karakterize edilmek
istemem. Tan 'ya O'nu ontolojik tze (substance) ya da politik
iktidara/gce yani ideolojik bir silaha indirgeyerek sahip
olma giriimlerim reddetmek Tann'ya inanmamak deildir;
tam tersine ben bunun insann inancna sadakatini bir hatrlama
tarz olduunu ne sryorum. deolojik teizmin eletirel reddi
Tanr'nm reddi deildir. Bu daha ziyade Tann'nm (Ben bu Tan
r'run var olduuna inanyorum) nermesine ya da (Tanr bu ya
da u'dur) tahminine gre yaplan tali/ikincil tanmlannm s
rekli olarak ontolojik/egzistansiyal (Ben Tann'ya inanyo
yorum" hamlesinin ima ettii intensiyonel mesafe ya da balik aim olur ve dogmatik teoloji kendisini bir tarihsel kurum
ya da organizasyon olarak sergiler. Dindar ya da teistik d
nrn grevi doktrinlerinin zerk ya da ebediyen garantili ol
madm, tersine Tann'nm Kendisi'ni insana ifa ettii ilk "nanyorum"un entelektel kahntlan olduunu harlayarak bu
tr bir kuruma inanca hizmet etmektir. nancn bu lah vahyin
gizemine ve radikalitesine indirgenemez eletirel gereklilii
Krallar 1:2'de ok gzel bir ekilde dile getirilmitir; bu pasajda
lyas Tann'y aramaya kar, fakat onu kayalarda, frtnada,
depremde, yangnda kefedemez; dadaki maaradan szle
rek geen lk rzgarn sesinde bulur. Tann geitir, sahip olu
nan bir ey deil
RK: Bu teistik ideoloji eletirisi ada toplumiarn nesnel
lemi ya da kiilikten arndrlm/kiilere bal olmayan kurumlanm ina eden politik ideolojilere de uygulanabilir mi?
SB: Uygulanabileceini dnyorum. deolojilerin ortaya
knn doal ve hemen hemen kanlmaz nedenlerini hatrla
mamz gerekir. deoloji varolu e bilin arasndaki ontolojik
koputan doar. Kendimizle uyuamayz. Varoluumuzun bi
lincine ulamadan nce varzdrr. Bu refleksif bilincimizin daima
onu besleyen varlk artlarndan bir lde kopuk olduu anla
mna gelir. Freud bunu bilin ile bilin d arasndaki gedikten
sz ederken fark etmiti. Her dnce formunun dncenin
varlkla rtmemesi ve rtememesi lsnde ideoloji oldu
unu syleyebilirim. deolojilerin varl bize asla gideremeye
ceimiz veya ortadan kaldramayacamz bir belirsizlik marjininin bulunduunu hatrlatr. Varlk/olu ile dncenin bire
bir zdelemesi yani dncenin kendisini varlk (kendi
kendisini-dnen-dnce) olarak dnmesi' hibir ide
olojinin meru ekilde sahip olma iddiasnda bulunamayaca
lah kendi kendini-anlamanm Aristoteiesi-Thomas tanm
dr. nsan dncesi hibir zaman kendisine tam olarak effaf
veya yeterli deildir. Mutlak bgi ve dolaysyla mutlak g t
rnde her ideolojik iddiaya meydan okumak filozofun grevi
dir.
RK: Bir keresinde yle bir soru yneltmitiniz: "nancmn
ilesi (cross) kadim destann her Yarat/Yaratl'm ilk ocuu
yaratrlar bu inan eylemi esse-in ve esse ad zerine ilk refl'eksiyonlanmn beni getirdii yerdir.
almalarmn bu ifte balln yle zetleyebirim.
Felsefeyi mnhasran eletirel ya da speklatif bir hareket ola
rak grmek onu kolayca bir reductio ad absrdm nihilizmine ka~
yaben bir sonu gelmez mcadeleye mahkum etmektir. Felsefe
bize kendisine daima gerek tecrbe dzeyindeki kklerini ha
trlatmaldr. nsan yalnzca ontolojik (existential) ya da din
gerekliin belirsiz derinliini tecrbe ettii zaman onu sorgu
lamak veya dnmek iin gerekli eletirel mesafeli tavn meru
olarak benimseyebilir. Ayn ekilde, insan yalnzca sosyal hayat-dnyasna girdii zaman onu dzenleyen ideolojik yaplan
sorgulamaya balayabilir. Felsefe daima unu syleyebilme ka
pasitesi varsayar: bu aacm ne olduudur/aa nedir'dir, bu
otoritenin nasl ilediidir/otorite asl iler'dir, bu mahkemeyi
neyin oluturduudur/mahkemeyi oluturan nedir'dir vb. Spe
klatif an kopanlamaz ekde kiinin canl tecrbesinin somut
dolayszlna baldr. O kendisini nceleyen varolu/varlk
artlarm grmezden gelemez. [Francisco] Suarez'in zdelik il
kesi beni hep hayrete drmtr; bu ilke unu syler: "her
varln onu oluturan ve belirleyen bir z vardr." Felsefe be
lirleyici dnyaya ballkla balar ve bunu bir sonraki refleksif
"objektifletirme" ya da "formelletirme" an izler. Felsefe
Kant'la balamaz "eletiriye/eletirel dn" felsefenin ge
liimindeki hayati aama olsa bile. dealizmi ayaklan zerine
evirdii ve onu gereklie daha saygl hale getirdii iin m
teekkir olmalyz; yalnzca tarihin canl yapsna angaje olarak
eletirel dnme bir solipsistik ie bak kadavras olmaktan
kanabilir. Bu felsefe hem eletiri hem de balk olduundan
dr ki, dnyaya onu dntrmek iin mesafeli bir tavr takna
bilir.
RK: Felsefenizin zet niteliindeki bu analiziniz bana nan
ve Mantksal Ak [La Foi et raison logique; Faith and Logical Reason]
kitabnzdaki Katolik, Protestan ve Ortodoks dnce arasnda
ki ekmenik/evrensellik talebi diyalektii yorumunuzu hatrla
tyor.
SB: Bu eserde ekmenizmi/evrensellik iddiasn bir grup
metafizik operasyona gre yeniden dnmeyi denedim. Bu
Jacques Derrida
Dekonstrksiyon ve teki
RK: Eer dekonstrksiyon Bat Avrupa felsefesinin logosentrik iddialarna bir meydan okuma tarz ise, temel olduu bi
limleri iine almak suretiyle, ikonoklastik/putkmc red roln
bask altma alarak bir onaylama formu haline gelebilir mi? Bat
metafiziinin topos'u dnda bir site olmayan site ya da u-topos
araynz ayn zamanda bir peygamberane (prophetic) topyanizm olarak yorumlanabilir mi?
JD: Onaylama (affirmation) ve peygamberane iopyanizm te
rimlerini ayn ayn ele alacam. Dekonstrksiyon kesinlikle bir
onaylama momentini ierir. Gerekten de ben nihai belirleme
de, kabl edilmi ya da edilmemi bir tr onaylamann motive
etmeyebilecei bir radikal eletiri tasavvur edemiyorum. De
konstrksiyonun daima, bazen Nietzscheci bir terminoloji kul
lanarak sk sk iaret ettiim gibi, onaylamay varsayar. De
konstrksiyon yapan zne'nin ya da ben'in onayladm sylemek istemiyorum. Dekonstrksiyonun kendi iinde zorunlu
olarak onu aran, davet eden ya da motive eden bir bakala
pozitif bir tepki olduunu sylemek istiyorum. Bu yzden de
konstrksiyon bir davettir bir arya cevaptr. Kendisinden
bakas olarak teki, kendi-kimliini/zdeliini reddeden te
ki bir felsefe uzaynda ve bir felsefe lambasnn yardmyla ara
narak gn na karlabilecek bir ey deildir. teki felsefeyi
nceler ve zorunlu olarak herhangi bir hakiki sorgulamann
balamasndan nce zneye arda bulunur ve on provoke
eder. te teki ile bu ilikidedir ki onaylama kendisini de geti
rir. Peygamberanelie gelince; bu benim iin ok daha belirsiz
bir alan. Elbette peygamberane efektler [effets] vardr, fakat pey
gamberane dil srekli deiir. Gnmzde peygamberler artk
Kitab- Mukaddes'in peygamberleriyle ayn aksanda ya da sekenografiyle konumuyorlar.
RK: Levinas felsefenin ve bilimin peygamberane ve etik bir
lk diye yorumlamay tercih ettii ada dekonstrksiyonu- *
nun Bat kltrnn temel krizinin belirtisi olduunu ne sr
d. Kabul ediyor musunuz?
JD: Peygamberler elbette daima sosyo-tarihsel ya da felsefi
kriz zamanlarnda ortaya kmtr. Felsefe iin kt/zor za
manlar peygamberlik iin iyi/kolay zamanlardr. Bu yzden,
dekonstrktif temalar, bugn olduu gibi, sahneye egemen ol-
nc Ksm
Zihin Halleri'nden, 1995
Julia Kristeva
Kendimize Yabanclar: Tekilin Umudu
Hans-Georg Gadamer
Metin Sorunlar
Hermenoytik ve Grekler
RK; Hangi anlamda hermenoytiin kaynaklarnn Grek filozoflannda aranmas gerektiine inanyorsunuz?
H-GG: Bununla Grek felsefesinin hl hermenoytik sorgu
lama iin fiili bir yola k noktas olduunu mu kastediyorsu
nuz?
RK: Evet.
Hermenoytik ve Diyalog
RK: Sizin felsefeniz ile Heidegger, Habermas ya da Ricoeur
gibi yzylmzn dier hermenoytik dnrlerinin felsefesi
arasndaki farkll gsteren ey zellikle "diyalog" kavram
deil mi?
H-GG: Felsefenin daima, her bilimi nceleyen, vokablerin, gramerin ve sentaksn insan dncesi iin iekleniine'k
lavuzluk eden kavram formasyonnun belirlenmesine yar
dm eden bir klavuzluk konuulan dilde temellendii iyi bi
linir. Kabul edilmelidir ki, [Johannes] Gutenberg ann giriin
den ve matematik ilimlerin douundan soma bu her zaman ol
mas gerektii kadar apak deildir. Felsefenin kurucu kav
ramlar aslnda Grek geleneinden domutur, fakat imdi bu
kavramlar matematik sembollerin egemen olduu btnyle
arasal bir tecrbeyi dzenleme fonksiyonu yerine getiriyor g
rnyor. Dilin Greklerin felsefi dncesine ilk zamanlardaki
yaknlna referansn gsterdii gibi, felsefenin kavramlar on
lar iin sadece ileyen bir alet deildir. Aksine bu kavramlar,
dnya tecrbesinin ham maddelerinin tmnden yararlanla
rak konuulan dilde ekillendirilmitir.
Felsefi dncenin asli "zne" kavramna ve modern me
todoloji fikrine byk dn bu temel zerinde gereklemi
tir. Bu dn modern Alman felsefesinin tmne hakim olmu
tur ve bu ge Husserl'in Ideasnn tranzendantal ben-yorumu
iin bile geerlidir. Bu ayn zamanda bir dereceye kadar Heidegger'in aheseri Varlk/Olu ve Zaman' sonunda Martin Buber
gibi dnrlerin yeni eletirilerini douran kalnt kabilinden
yeni-Kantlk sergileyen bir eserdir sunumunda kulland
iin gerekten net deil. Bu bana daima Derrida'nm Husseri hakkndaki kitab Konuma ve Fenomenler [Speech and Phenomenafin
zayf noktas gibi grnmtr. Metafizik dnmenin ne olma
snn varsayldm anlayamyorum. Fakat elbette Aristoteles'in
tz (substance) ontolojisinin alamet-i farikas bir metafizik dili ta
hayyl edebilirim. Ve ayrca bu kontekstte "mevcudiyet (presen
ce)" kavramnn oynad rol en azmdan Aristoteles'in
Physics'mdek zaman analizinden beri Augustine'in izahn yap
t l sona gtren rol de tahayyl edebilirim. Fakat bir ki
tabn sreklilik ve tutarllk ierip iermemesinin ya da [Friedrich] Schlegel veya Nietzsche tarzndaki aforizma faslalar ie
rip iermemesinin anlama sorununu ciddi ekilde nasl etkileye
bileceini anlayamyorum. Bu sreksizlii metinde gizli bilin
dnn eletirel tetkiki kisvesi altnda sorgulamay anlalmas
imknsz buluyorum. Doaldr ki bunu her zaman yapabiliriz.
Fakat benim gzmde bu hibir ekilde sylei deildir: partner
yalnzca "objektif olarak" gzlemlenir ve burada iradesini sergi
leyen ya da tepki gsterebilen/cevap verebilen biri olarak dur
maz.
Derrida byle bir kontekstte "kopu" tan sz etmeyi sever.
Fakat biz Freud'un kendisinin rya-olaylarmnm kopukluklar
n yararl hale getirebdiini ve sonunda hastalarn yorum ve
anlama yoluyla iyiletirebdiini biliyoruz. Bu yzden aforizmalara ve kelimelerin belirsizliine ne kadar bavurmak zo
runda kalrsak, o kadar bir eyle, nemli bir bakiye ile ba baa
kalrz. Sadece oyun oynadmz doru deildir. Elbette yo
rum vurgusu, fikir yk, aknlk, delil, syleide harekete ge
irdiimiz dnce derinlii farkllklar vardr. Fakat bunlarn
tm anlamann modlandr. Bu fiili syleide ya da bir metnin
ele alm srasnda, zellikle de hakiki bir syleinin ortaya
kmad zamanlarda durum hi de farkl dedir. nce ge
mii konuur sonra da tekine daha ak bir ekilde ynelebili
riz. Diyalogun her iki partneri de syleinin sonucu niteliinde
bir eye sahip olsalar bile, bu hibir ekilde "arpk iletiim
den" kurtulamayan bir mutabakat uyumu olabilir. Yalnzca
tekinin bak asn "anlama" yeterli dedir. Anlama syle
inin flen durduu yerde ortaya kabilir ve belki de. teki
sylei srecinde bak asn daha nce deitirmitir. Herme
noytik problemi ciddiye alan hi kimse tekini btnyle anla
Hermenoytik ve Politika
RK: Hermenoytiirdzin etik ve politik imalar nelerdir? Ge
lenee saygnzn arkasnda, baka birilerinin ne srd gibi,
muhafazakr bir ajanda var m?
H-GG: Bana byle sorular yneltildiinde hep karlama
dan brakmam gereken bir beklenti sezerim. Biri bana herme
noytiin bir yntem olmad teminatn verse bile, dnme
tarzmzdaki ara-ama emas kanlmaz ekilde hermenoytiin aslnda hangi amalara hizmet ettii/ne iin olduu sorusunu
devreye sokar. En azndan hermenoytimin pratik felsefeyle
rtp rtmediinin, yani kendisini yararllyla merula
trp merulatrmadnn sylenmesi istenir.
Fakat pratik felsefe fikri bile, ok gl bir ekde modem
faydacln yanl anlalmasnda yanksn bulur. Pratik felse
fenin bir yap klavuzu kadar pratik ve kullanlabilir olduu
varsaylr elbette. Aslnda bu "praksis" ve "pratik" kavramlar
nn yanl anlalmasdr. Bu Grek fikirlerinin bu tr hibir yan
anlamlan yoktur. zellikle de "praksis" kavramnn, Aristote
les'in ontolojisindeki tz (substance) kavram modem, tarihsel
geliimi srasnda nasl yanl yola srklenmise ayn ekilde
yanl yola srklendii aniaabilir.
RK: Bu kontekstte "praksis" diye anladnz ey tam ola
rak nedir?
H-GG: Praksis "eylem" [Handeln] Almanca'da sk sk
yanl ekilde praksis yerine kullarulan bir terimdir dedir.
Eylem [Handeln] kavram voluntarizmle/gnllclkle ykl
dr ve kr-zarar hesaplann antnr; aslnda lingistik prak
sis alannda hibir yeri yoktur. Praksis bir ben-kompartmamdr
ve biz bu kelimeyi ok farkl alanlarda kullanrz: szn gelii
tbbi doktor praksisi onun zel apartmannda gereklemez. Ve
biz praksisin yerine davran [sich-verhalten) ifadesini kulland
mzda, eylem [Handeln] kavram hl onun bir parasdr. Her
davranta [sich-verhalten] ayn zamanda bir kendini-ierme [an~
sichhalten] olduu kolaylkla ayrt edilemez ya da duyulamaz;
ya da hatta kendinitutma/yerinde tutma [sich-zurck-halten] ve
kendin-bulma/kefetme [sich-befinden], Greke mektuplardaki so
nu ifadesinin "eu prattein" Almanca'da "Lass es dir gut gehen"
("Let it go well with you") olduunu unutmamalyz, Al
manya'nm birok blgesinde insanlar fiilen gerekleen eyin
istedii ya da olmas gereken ey olup olmadn sormakszn
hl "machs gut"{"do good") diyor.
Eer pratik felsefeyi anlamak istiyorsak bu leksikal alan
hatrlamak yararl olacaktr. Szn gelii biz onu uygulamal bi
lim olarak anlayamayz; saf/teorik matematikten farkllam
bir uygulamal matematik olarak. Pratik felsefe ifadesinde Aris
dr. Bu, insani sosyal geliimin her aamasnda pek fazla farkl
lk sergilemez. Hibirimiz kendimiz ya da Tann karsnda
yapmamz ve yapmamamz gereken eyleri merulatnp
meruiatramayacamz sorunundan muaf deiliz? nsann
zayfl sorunu grmezden gelinemez ve dahas imdiki ve ge
lecekteki varoluumuza her egemen olma giriimimizin snrla
rnn bilincini korumalyz. Hermenoytik hem genel hem de
zel durumlarda bu snrlan bilmemizde srar eder. Yalnzca
byle bir durumda bu gezegendeki kltrlerin ve toplumlann
gerek mterek varoluu mmkn hale gelebilir. Yalnzca by
le bir durumda dayanmay snrl tecrbelerimizin mbadele
si yoluyla kefedebiliriz. Hermenoytik belirli bir dnrn ica
d deildir; o hepimizin insanlarn hayatlannbir arada organi
ze ettikleri tarihten beri bildiimiz eyin addr. Felsefe en iyi
durumda zerimizdeki yk uzmanl vastasyla biraz hafif
letebilir yalnzca.
Hermenoytik ve Bilim
RK: Hakikat ile yntemi yzletirmenizde, Heidegger'de
olduu gibi, bilime ynelik zmni bir husumet var m?
H-GG: Sorunun bu formlasyonunu biraz deitirelim. Bu
bir bilimle dosta ya da dmanca bir iliki durumu deil. Bu en
azndan Heidegger iin geerli deil. "Examen Rigorosum"
["Titiz nceleme"} balkl yazsnda Heidegger, felsefeyle bir
likte matematii ve fizii ele almay seer. Sorgulamasn tarih
sel bilimlerle, szn gelii gerekten ehliyetli olduu kilise tari
hi ya da din aratrmalaryla snrlamaz. Felsefe bilimin yntem
leriyle ilgilenir; baka btn bilimlerin ve baka btn tecrbe
lerin temelleriyle ilgilenir. Hermenoytik felsefe, bilimleri darda tutmaz; bu yzden bilimin temellerini doru kavramak iin
bizi suni objektif ve sbjektif anlaytan kurtarr.
RK: Bu hakikati kavraymza bir yeniden ynelimi gerek
tirir mi?
Hermenoytik ve Teoloji
RK: Hermenoytik Varlk sorunu Tann sorunuyla badatnlabilir mi?
H-GG: Bu soru fazla bilimsel-teorik bir tematik gibi gr
nyor. Fakat sorunu bu tarzda formle ederek hem felsefeyi
hem teolojiyi hafife alm oluruz. Oysa felsefe evrensel bir her
menoytik temele sahip olabilip fakat aym zamanda baka prob
lemlerle de megul olabilir. Aym ekilde dinle zdeletirerirsek teolojiyi de hafife alm oluruz. Mesele bu kadar basit deil.
Grek ortodoksi denilen eyin Hristiyanlk iindeki, adna ra
men ruhun pratik ilgisi ve ibadeti ve insani hayattaki kuku g
trmez yeri dnda peoloji iermeyen, zel yerini dnebiliriz.
Fakat gnmz dnyasndaki ekmenzmin yalnzca Hristi
yan dnya ile deil, baka btn byk dnya dinleriyle de ili
kili olduunu ya da hatta hibir yazl gelenei bulunmayan di
ni tecrbelerle de alakal olduunu grmezden gelemeyiz.
Kendimize felsefenin din karsnda nasl konulandn
sorabiliriz elbette. Heidegger'in nl metodolojik karanmn
felsefe metodolojik bakmdan ateistik olduu iin Hristiyan
felsefesi olamaz felsefe ile teoloji arasndaki farkll vurgu
lad aktr. Dier dnya dinlerinde "teoloji" olup olamaya
cam veya teolojinin Batnn gelitirdii zel bir ey olup ol-
Hermenoytiin Gelecei
RK: Hermenoytiin bir gelecei var m, varsa neleri ieri
yor?'
H-GG: Hermenoytiin geleceini sorguladmzda yal
nzca onun kendi i srecini deil, giderek daha fazla dzenle
me yoluyla organize edilmi bir dnyada dnya sistemimizin
snrlarna ilikin bir bilincinin domakta olduu iddiasn da
kastediyoruzdur. Robotlarn egemen olduu bir gelecek tahay
yl etmek zor. Kendimize tekrar u gerei hatrlatyoruz: ana
dilimiz hayatimizin devam iin vazgeilemez ve ortadan kald
rlamaz bir ltuftur. Almanca Mu ttersprache/Anadil bize anneyi
ve dolaysyla doumu hatrlatr. Bu kelime bize ayn zamanda
insani hayatin kendisini farkl d komniteleri iinde dile getir
me tarzlarm ve konuma cemaatleri arasndaki dilleraras anla
ma imknlarnn nasl ikinc fenomenler olduklarm da hatrla
tr. Bu aslnda tercme problemi, dilleraras anlamann arzu
edilebilirlii ve sorgulanabilirlii problemidir.
Bu yeryznde insanlarn bar iinde birlikte var olmala
rnn byk lde uluslararasmda dil mbadelelerinin geliti
rilmesine bal olduu gereine kapatamayz gzlerimizi. Bu
gn insanl iine alan dnya ekonomisinin gz kamatncl,
insani kapasiteleri gelitiren bu tr bir ekonominin ayn zaman
da yeni ihtilaflar ve iddete bavurma eilimleri de yarattm
grmemizi engellememelidir. Ancak kendimizi elementer her
eye nfuz eden iktidar-tutkularmm son sz olamayacana ik
na etmemiz kolay deil. Ekonomik rekabet ve performans, in
sanlarn kendi kendilerini ve enerjilerini ie gre disipline etme
leri dikkate alnrsa her zaman bir atma nesnesi olmas ka
nlmaz grnyor; ona hi kimse bakalaryla paylamakszm
sahip olamayacaksa bile byle bu.
RK: Bu kehanet daha pratik ifadelerle de getirmek gere
kirse ne anlama geliyor?
H-GG: Gnmzde insanlk btn insanlarn bir paras
na sahip olabecei ortak bir dnya kltr idealinden kesin
likle ok uzak. Byle bir ideal daha fazla insan pay alabildii l
de yksek bir deerdir. Bazen mzik dnyasnn btn d ve
Jean-Franois Lyotard
Adalet Nedir?
bir eye tabi klan her eyden bamsz trde "saf" yargya ula
maktr. Bu, bylesi yargnn bakalaryla da paylalma iddi
asnda bulunabilecei trde bir ilecilik/kendini-disipline etme
karlnda gerekletirilebilir. Herkes lehinde ya da kar tar
tmay dener, fakat aslmda insan yalnzca bakalarnn kendile
ri adma ayn ileyi ya da "mahrumiyet"! [dnuement] yaama
kapasitelerine gvenebilir. Arendt Kant'm estetik sensus commu
ais kategorisini zerinde dnmeksizin sosyalite dzenine ve
kiileraras dayanmaya transfer eder; sanki o ayn trde "pay
lalm bir duyguymu" gibi. Fakat Kant7da sensus communis
farkl dnce faklteleri arasndaki tranzendantal hsmlk ad
na, "objenin" beklenmedik ekilde salayabilecei mutluluk
"tecrbesi" temelinde emek harcayarak ulalm bir kavram
dr. Ayrca Arendt benim iin ok daha anlaml dnme
nin kendisiyle uzlamadan deil, kendisiyle ihtafa dmeden
ya da uzlamamadan [dissentiment] yarar salamas durumunu
ihmal'ediyor grnyor; yce olay budur ve ayn zamanda
bakalarndan da onay talep eder. Etik yargara gelince; eer
kendilerini yilik ya da Adalet teorilerine bavurarak merulatnrlarsa, etik karakterini hemen kaybederler. Neden? nk
etik yarg kendisini teorinin otoritesine tabi klarak karar verdi
i ey karsndaki btn sorumluluunu yitirir. Kararlar tam
da (anlalabilir ya da anlalamaz) bir sistem tarafndan merulatrmadklannda, "otoritelerinin" sorumluluunu stlendik
lerinde etiktirler. SS ikencecisi MiHer'in teorisi yanl olduu
iin erefsiz deildir, kendi sorumluluunu reddettii, kendisi
ni itaat ederek merulatracana inand iin erefsizdir.
Arendt buna "ktnn banallii" sorumluluun "zorunlu
lukla/gereklilikle" banallemesi diye atfta bulunur. Zorunluluk/gereklik burada sefalettir/eksikliktir; fakat teori de ah
laktan yoksundur.
RK: Eer mevcut politika Byk Tahkiyeler'in totaliter mo
deli olarak tanmlanrsa, bu durumda diffrend etiinden komnal eylem politikasna dn mmkn olabilir mi? Hermenoytiin, yapsalcln ve eletirel teorinin Byk Tahkiyeler'in totalletirici paradigmalarn mahkum ettiklerini dnyor mu
sunuz? Bu felsefi yntemler ile sizinki arasnda bir diyalog
mmkn m?
George Steiner
Kltr: deyeceiniz Bedel
GS: Paris bir ulusal ehrin zetidir, Fakat Paris'in bir istis
na olduunu syleyebilirim. Benim teorim Fransa'nn, Fransa'y
temsil eden ehir olarak Paris'in Avrupa'daki istisnalar oldukla
rdr ve Franszlar uzun bir sre sonra bunun farkna varacak;
yeni Avrupal talepleri karlamak iin tutkularn deitirecek,
uluslarn ve milliyetilik duygularm yeniden dnecek. Siz
. Roma'nn adn anar anmaz glmsemeye baladm; nk he
men Venedik ve Milan geldi aklma; Roma'dan olabildiince
ayr olabildiince farkl, ilkin kendilerini Roma'ya kar konum
landrm ehirler. Peki ya Floransa? Bugn olup-biten ey e
hirler, deyim yerindeyse yeniden domalar, uluslardan devralnmalan ve bir tr rekabete giriyor olmalardr; ben ahsen bu
nun iyi, doru ve salkl bir ey olduunu dnyorum; n
k bu, fazla zalimane ve kanl ulusal rekabetin yerini alacak.
RK: Peki bir "blgeler Avrupas" ile ilgili son konumalar,
birleik Avrupa'ya girerken bazlarnn Birleik Avrupa Devlet
leri diyecek kadar ileri gtrdkleri tartmalar bir dengele
yici merkezden blgelere ekilme ve adem-i merkezeme hare
ketine ihtiya duyduumuz tezi konusunda ne diyorsunuz?
GS: Farkllklara ve eitliliklere evet. Her diyalekti seve
rim; bunu tutkuyla savunuyorum. Hors d'oeuvres/erez yer gi
bi dil (leri) yiyorum. Tekbiimlilikten nefret ederim. Yllarca ya
adm ve hocalk yaptm svire'de, yannzda yrrlerken
seslerim iittiiniz insanlara aksanlar, kokular dolaysyla her
on kilometrede gz kapal nerede olduunuzu sormanz gere
kebilir. Fakat dikkatli olunmaldr. Blgecilik byk lde
merhametsiz bir karanlk atavizmdir/cetlere tapnmadr. Nef
retle birlikte yaar: Walloon'lara kar Flamanlar, Bask sorunu,
rlandalIlar lokal, kk, krsal fanatik hareketin cebindeki
bombalar. Blgeler kendilerini genellikle mutlu gnlerini hatr
layarak deil, nefretlerini hatrlayarak tanmlar. Tekrar geri gel
memeleri ve kvlcmlarn tekrar yangnlara dnmemesi iin ok
ok dikkatli olmamz gerektiini dnyorum.
RK: Bana yle geliyor ki ampiyonluunu yaptnz Avru
pa, tanmnza gre yzyllarca devam eden yksek okur-yazar
snfn Avrupas. Aslnda Avrupa kavramnz daha ok elitist
bir Avrupa kavram: entelektellerin birbirleriyle konutuklar
kafelerle snrl, niversitelerle, okuma salonlaryla snrl. Fakat
ilim. Sekinlerin elitist kopuu ile yalnzca daha iyi bir gnd
ze ve geceye sahip olmaya ynelik sradan tutku arasnda bir
sarka hareketi gryorum. Bir baka insana "Biraz daha iyi ya
ama hakknz yok" demek iin sadist ve kibirli bir aptal olmak
gerekir. Elbette insanlar daha iyi yaama hakkna sahipler.
RK: Bu yzden, Amerikan idealini savunurken insan,
Amerikan idealinin insanlara bir eitlik umudu sunduunu, ve
aslnda ayn zamanda kaynama potas (melting pot) diye ad
landrdmz ey iin farkll tolere etme, kabullenme kltr
getirdiini syleyebilir.
GS: Kesinlikle yle. Btn bunlar Amerika'da iyi ilemedi.
Etnik problemler umutlarmzn tesinde direngenler ve varlk
larn inatla srdryorlar. Byk gzlemci, Amerika'da bulun
mu gzlemcilerin en by [Alexis] de TocqueviUe ondokuzuncu yzylda yle bir kehanetimsi cmle yazmt: "Aristok
rasiler bronzdan eserler yaratr, demokraser betondan eser
ler." Bu onun Amerika'nn durumunu anlatan diktumuydu/vecizesiydi; verilecek cevap muhtemelen "bunun insanlktaki art
n kanmaz doal sonucu" olduudur. ok gl bir savun
madr bu. Benim ekincem i alannda deil. Hayatm retme
ye, kk insan gruplarna "Homer'i VirgiTi ve Dante'yi de
okuyalm. Bunlar hayat hakkndadr" demek iin harcadm. Ya
nlyor olabilirim, fakat samimiyim. Ve mevcut iklimde beni
dehete dren ey meslektalarmdan bazlarnn, entelektel
meslekleri olan bazlarnn her iki tarz da istemeleridir. Ben bu
nun bedelinin ok ar/pahal olacan dnyorum.
RK: Bizim Avrupa'da daha iyi olduumuzu dnyor
musunuz? teki karsnda hogrsz, farkllk karsnda tole
ranssz en kt kabile milliyetiine dayanan iki dnya sava
na tank olduk; Amerika en azndan oulcu toplum fikrine inti
bak edebilmitir. Keza, son zamanlarda Avrupa'da etnik milli
yetiliin diriliine tanklk ediyoruz; bazar bundan yola ka
rak yakn geleceimizin ok kt olaca kehanetinde bulunu
yorlar. Eer gerekten byk kafalar retmi bir toplum isek,
kendi yzylmzn Heidegger, [Ezra] Pound, [Paul] de Man,
[Louis-Ferdinand] Cline gibi ok byk kafalarnn faizmi des
tekleyerek ahlaksz (immoral) insanlar olduklarn ispatladklar
n da unutmamalyz. Bu sulamaya nasl cevap verilebilir?
nold (hl byk bir hoca), F. R. Leavis, eer iyi okursanz daha
iyi seeceinize, baka insanlara daha iyi davranacanza inan
yorlard gerekten. Elbette basitletiriyorum, fakat onlar bu ba
lantya tutkuyla ve itenlikle inanyorlard bakalarnn du
rumlar karsndaki duyarllnz zenginlemedike, daha rafi
ne hale gelmedike ve genilemedike daha iyi insan olamazs
nz. lk almalarmda Schubert'i melekleri dinler gibi dinleyen
ve Goethe'yi okuyan insanlarn, toplama kamplarndaki baka
insanlara ikence edemeyeceklerini gstermeye alrken, bu
nun ispat edilmeyecei kanaatine vardm. Aksine, daha nce
ima ettiiniz gibi, bazen, dehet verici bir ekilde tam tersi ger
ekleir, byk okurlar sadist insanlar olur ve faizmi tercih
ederler vb. Kpr nerede? Son almalarmda konuyu snrla
dm ve daralttm. Dnrler arasndaki pheli kiilik ve Titan
Martin Heidegger'le snrladm; mstakbel kltrmzde He
gel ve Platon ikisi de politik adan gven verici deil ka
dar etkili olacam dndm Heideggerle. Heidegger b
yk airin, byk sanatnn konuan de, konuulan varlk ol
duunu syler. Bu ancak ngilizce bir kelime oyununa bavura
rak dile getirebeceim bir ey; "konuulmu/sipari edilmi"
varlk. Bir ey szlerek onun iinden geer. Bireyden daha b
yk bir ey sz konusudur. D bireyden ok daha byktr;
onurunu ve grkemini tayacak gemiyi seer. u anda herkesin
okuduu eyi yeniden dzenleyebeceini syleyen yaygn ko
numa tarzna, yaygn ders verme tarzna kart ekilde konuu
yorum. Orkestra efinin adna bestekrdan daha fazla yer ay
ran duvar posterlerini mitsizce reddediyorum. Klasik oyunla
r sahneleyerek herkesi plak veya lastik maskelere, uzay gemi
lerinde herkese egemen olurken, Shakespeare ya da Molire ve
ya Aristophanes'den daha byk olduunu dnen retici
yi/imalaty protesto ediyorum. Gerekten byk sanatn
nnde saygyla eiliyorum. Basite dile getirmek gerekirse,
byk airin bize bana ihtiyac yoktur. Benim ona ihtiyacm var.
Pukin'i unu sylerken gsteren bir Pukin resmi var: "Bak,
ben Pukin'im. Sana gndermen iin bir mektup vereceim.
Doru tevzi kutusuna girdiinden emin ol." Bunu yapmay se
viyorum, Yapamadmda skntya girmem, fakat mektup ta
may severim; bu bir retme, sizin ve benim gibi yazarlar, ele
tirmenler, izah ediciler olma yollarndan biridir. Bu ok masum
bir grevdir, fakat tehlikeli hale gelmitir ve ben zor bir grev
olduunu dnyorum insanlara bir ekilde dinletmek, in
sanlara bir ekilde baktrmak. Fakat eer bana bunun sokakta
ya da evinizde daha iyi davranlar sergilemeniz istikametinde
bir inan ya da umut tayp tayamayacan sorarsanz, byle
bir umudumun olduunu syleyemem gerekten.
RK: Avrupah zihin nosyonuna dnersek. Daha nce Avru
pa'nn Karardk alar ifadesinin bir yanl adlandrma oldu
undan, Aydmlanma-ncesi Avrupa'nn halkm tek bir kltre
sahip bulunduu ve tek bir Latin lingua franca ile hudutlarn ve
snrlarn alarak bir tr sosyal ve politik birlie ulat bir za
man ... olduundan sz etmitiniz.
GS: Lingua franca" ifadesini kullandnz. Tarihte bundan
daha derin bir nkte ya da ironi yoktur; tarih bizden ok daha
nkteli ve ironiktir. Lingua, Latin. Franca, Fransa/Fransz. Avru
pa dncesinin tek bir dile sahip olduu iki aru. Ve bugn lin
gua franca nedir? Anglo-Amerikanca ya da Amerikan Creole ve
ya komersiyal/ticari Amerikanca Vladivostok'tan Madrid'e
kadar kompterleri organize eden dil her gen bilimadamnm yaym yapmak ve bilmek zorunda olduu dil. Burada kor
kun bir eliki var; neredeyse bir tuzak var. Bu yeni Avrupa
Amerikanca konuan bir Avrupa olabilir mi? Bu sorunun ceva
bn bilmiyorum ve Amerikanca dnmeye balayan birini de
anlayamam; nk bu btn bir gemi tarihe keskin bir mey
dan okuma olurdu. Bu soruya verilecek cevabn temeli ne olabi
lir? Dinin dirilii olabilir mi? Bu da hileli bir soru. Fundamenta
lizm (kkten-dincilik, .) yalnzca slam'dakiyle kalmaz Hristi
yanlk'ta da tekrar aha kalkar. Dnyann en byk uluslarn
dan biri olan Ukrayna tekrar Slav dnyann kalbine sokulmu
sivri bir Katolik kama haline gelebilir. Tekrar byk din sava
laryla kar karya kalr myz? Bu ihtimal d deildir. Kimse
rlanda'da bunu syleme ihtiyac duymaz. Bir baka temel var
mdr? Yalnzca bir tek temel gryorum. Paylalm aktif hat
ralar klliyat. Leningrad' ziyaret ettiinizde, hissettikleriniz ne
olursa olsun, kuatma altnda alk ve ztraptan len birmilyondan daha fazla insann mezarlarna oniki kometrelik bir mesa
fede olduunuzu hayal dahi edemezsiniz. Asya hudutlarna,
yani Moskova'ya kadar, bir terr salgnm, ac hatralar, muhte
Paul Ricoeur
Evrensellik ve Farklln Gc
Umberto Eco
Chaosmos: Ortaan Dn
le ya da Barbarlarn Roma mparatorluunu istilas ve KomaGermen krallklarnn douuyla mukayese edilebilir bir gle
kar karyayz. nemsiz nc Dnya'dan g problemiyle
yz yze deiz sadece; eer byle idiyse bu polis iin, adetler
iin, kontrol iin problem olabilir. Yeni g Avrupa'nn ehresi
ni radikal llerde deitirecek. Bir yzyl iinde Avrupa renk
li bir kta haline gelebilir. oulluu, melezlemeyi ve szn
ettiimiz karmay kabule kltrel ve zihinsel olarak hazr
olunmasmm gerekmesinin nedeni budur. Hazr olunmad
takdirde bu tam bir baarszlk olacaktr.
RK: Eserlerinizin hemen hemen tmnde kurgularnz
da ve eletiri yazlarnzda ortaya kan eylerden biri hariku
lade bir hmor hissi.
UE: Hmor duygusu her kltrn saaltc niteliidir. Hmor'dan total mahrumiyet Nazizmdir. Hitler glme yetenein
den yoksundu. Bu yalnzca Avrupa'nm problemi deil. Ben hmorun, ciddi hmor pratiinin din bir etki olduunu dn
yorum. Bizler kk yaratklarz; kendimizi fazla ciddiye alma
mamz gerektirecek kadar kk yaratklar.
Dublin, 1991
Drdnc Ksm
Richard Kearney'yle
Syleiler
Viilanova Syleisi
Her eye Kadirlie Kar:
Gcn tesindeki Tanr
Atina Syleisi
Betiler ile tekiler Arasnda
T T
1 ' i
"1
Halifax Syleisi
Varlk le Tanr Arasnda
Felix O'Murchadha: Yakn zamanlarda yaynladnz kitapiarm kisi aka ve tematik olarak Tann sorununu ele alyor.
Bu Tann sorununun daha nceki almalarnzda yer almad
anlamna gelmiyor. Bu temann Mmknn Poetikas [Potique du
Possible]'ndan The God Who May Be ve Strangers, Gods and Mons
ters& felsefi yolculuunuzdaki geliiminin izini srer misiniz
ltfen?
RK: Tanr tartmasna ilk giriim 1970lerde Paris'te Paul
Ricoeur'n doktora rencisi iken gerekleti. Levinas, Derrida,
Greisch, [Jean Franois! Courtine, [Franoise] Dastur ve baka
laryla birlikte Ricoeur'n hermenoytik ve. fenomenoloji semi
nerine katlyordum. Benim iin harikulade bir zamand ve te
oloji ile fenomenoloji arasndaki iliki o srada herkesin azmdayd. Benimle bir Mandal arkadam teolog Joseph O'Leary'nin bir araya gelerek Paris'teki rlanda Koleji'nde "Hedeg-
Boston Syleisi*
Armaan Teorize Etmek
Bakintz Catherine Keller, The Face of the Deep: A Theology of Becoming (Lon
don: Routledge, 2000).
8 Exodus 3:14.
9 Etty H illesu m , Art Interrupted Life (New York: Owl Books, 1991).
14 "Desire of God," Cod, the Gift, and Postmodernism, ed. John D. Caputo and
Michael J. Scanlon (Bloomington: Indiana University Press, 1999), 112-45.
15 A.g.e.,140.
16 A.g.e., 139.
Dublin Syleisi*
Dnme Tehlikelidir
n-
BJC: Felsefe kltr hakknda bir dzine kitap, bir iir kita
b [Angel of Patrick's Hill] ve iki roman [Sam's Fall ve Walking at
Sea Level] yazdnz. Felsefe profesr, televizyon sunucusu, Uni
versity College Dublin'de Film Studies Board'un bakan, Irish
Art Council ve Higher Education Authority yesisiniz. Yeni r
landa Forumu'na (ortak-egemenlik modeli konusunda), Bel
fast'taki Opsahl Komisyonu'na, Bar ve Uzlama Forumuna
(ngiliz-rianda Konsul'ne) pplitik raporlar sundunuz. Keza
Mary Robinson'in bakanlk kampanyasna konuma yazan
(speechwriter) olarak girdiniz. Enerjinizi nereden alyorsunuz?
Tutkulu ve derin inancnz nereden geliyor? Sizi srekli faal tu
tan ey nedir?
RK: Aslnda bu sorulara cevap veremem, fakat kamu ente
lektel hayatna katkda bulunmaya alrken Simon Partridge
ile benim Bar ve Uzlama Forumu'na sunduumuz raporun
(sonunda 1988 Good Friday Agreement'e giren bir fikirdir) kii
sel olarak bana heyacan ve evk verdiini sleyebilirim. Partrid
ge, Robin Wilson ve dierleriyle birlikte yllarca Uluslarstu
Counc of Isles'a sunulacak rapor zerinde altm. Bu rapor
aslnda btnyle topya olarak grlerek toptan reddedildi.
Bu rapor yalnzca ortak-egemenlik fikrini deil, ngiliz Adalan'nda ve Avrupa'da daha federal ve daha blgeci bir gelenee
ait olduumuzu syleyerek post-egemenlik fikrini de gzler
nne seriyordu. Eer rlanda'ya bir politika dnr olarak
kk bir katkm olmusa, bu muhtemelen hem ngiltere'de
hem de rlanda'da ykc etkiler brakan eski mutlak egemenlik fe
tiine meydan okunmasna katkdr. Ulusal ve uluslararas fo
rumlara sunduum raporlarda ve keza Postnationalist Ireland
[Postnasyonalist rlanda] ve Rethinking Ireland [rlanda'y Yeniden
Dnmek] adl kitaplarmda egemenliin tesine, halklara,
blgesel ve uluslarst [transnational] (hem de ulusal) iktidar
verdiiniz bir baka iliki trne gemenin farkl yollarn ta
hayyl etmeyi denedim. Bu baz bakmlardan seimle ilgili ne
denlerle pek ak biimde dile getirmese de John Hume'a ok
yakndr. Bu postnasyonalist bir vizyondur ve antinasyonalist
anlamna gelmez. Bir blgeler Avrupas gerektirir. Buras benim
politik ballklarm asndan ve hibir zaman nasyonalizm di
ye adlandrlmam bulunan ingliz nasyonalizminin eletirmeni
olarak en tutkuyla savunduum noktadr. Ona "rasyonalite"
denilmitir. Biz rlandalIlar "nosyonalistler," Bretonlar ve skolar diye etiketlendik ngilizler/Britanyahlar diye deil.
SJC: ok sayda topla oynuyorsunuz. Adanmlnz,
inananz ve sabrnz nereden geliyor?
RK: Bu konuda hibir gerek fikrim yok. Ayrmay gr
memden ve aresini arama isteimden olabilir (elbete bunu ih
tiyatla sylyorum). Bu tpla megul atalarmdan miras aldm
bir ey olabilir; yine de bunun fiziksel deil psiik saaltmla il
gili bir ey olduunu tekrarlamahym. Bu bir dncelerle,
imajlar ve metaforlarla, biraz banal grnse de atmann bahis
konusu olduu yerde uzlama douracak alternatif imknlar
arama giriimi.
SJC: Bir sentez eylemi yani.
RK: Evet. University College Dublin'deki adalarmdan
Colm Toibin'in eer Richard Keamey'nin bir orkestrada alsayd, sentez enstrmann alard dediini hatrlyorum. O zaman
bunun bir kompliman olup olmadm bilmiyordum. Colm'un
neyi kastettiini biliyordum. Bu eyleri bir araya getirme arzu
su gibi bir eydi. Nitekim felsefenin iki fonksiyonu var: analizi
ni yapmak ve ayrmak, eyleri birbirinden kopararak ayrmlar
yapmak ve keza onlarm sentezini yapmak. Kant'n syledii gi
bi, akim analitik bir boyutu ve bir de sentetik boyutu vardr ve
benim sentetik yanm analitik yanmdan daha gl olabilir.
Bildiiniz gibi rlanda atlaklarn/farkllklarn ve blnmelerin
lkesidir Kuzey" de smf blnmeleri, politik blnmeler,
ekonomik ve dini blnmeler. Bu yzden rlanda'da birok
farkll birletirmeye almak gibi gl bir tutkunun oldu
unu dnyorum.
SJC: Btn, bu aktif ve dardan mdahil olma, ierde ye~
ralma karsnda bir savunma olabilir mi?
RK: Olabilir. Bazen btn bu aktivitelerin sonrasnda bit
kin derim. Bir dizi depresyon yaarm (dilimizde bunu ifade
edebilecek baka bir kelime yok; Grekler buna melancholia di
yorlard). Kendimi tkenmi bulurum ve sorunlarn tahayyl
ettim gibi zlemeyeceklerini, zmn "imknsz" olduu
nu dnrm. Fakat sonra depresyondan karm ve "imkn
sz" bazen bir para mmkn hale gelir. British-Irish Council
imdi dinleneceim
Bridget'in kuyusunun dibinde
Sabahn krnde kargalarn izinden giderek
te tam burada, bu amurda brakacam ayak izlerimi
Sakinleene kadar dnmeyeceim
Oturduum toprak kuruyup atlayana kadar
Ve diplerden bana ses verene kadar
Uzayan glgemi grene kadar
Orada oturacam
Zeyl/Ek
J
Diyalog Olarak Felsefe
Dnce,
Kendini grebilecei
Kendine ayna tutabilecei
Bir noktaya seyahat etmedike
Kendisine dnemez.
[Shakespeare, Troilus and Cressida, Act III, Scene III]
Mantksal ak-seik fikirler dzeni kiiyi bir tarihsel konuucu
lar cemaatine dahil eden bir "sylemeyi/syleyii" [Sprechen]
varsayar. Dnya-iinde-oluumuz/varlmz diyalojik bakalan-ile-birlikte-olu/ varlk olarak dil iinde ve dil vastasyla if
a olur.
Hlderlin bunu diyalojik ncelii bitmemi bir iirinin u
msralarn syleyerek dile getirir.
Viel hat erfahren der Mensch....
Seit ein Gesprich wit sind
Und.hren konnen voneinander
nsanolu ok ey yaamtr
nk diyaloguz biz
Ve bir diyalog ancak bir baka diyalogu dinleyebilir.
Heidegger Commentaries on Hlderiin's Poetry [Hoderlin'in
iirleri zerine Yorumlar]'deki u pasajnda bu msralar hakkn
da bir erh sunar:
nsan varl dilde temellenir; fakat bu aslnda yal
nzca diyalogda (yani konumada ve iitmede) gerekle
ir... O andan itibaren insan kendisini sregiden her e
yin varlna yerletirir; ancak bundan sonradr ki insan
kendisini deiebilir olana, gelie ve gidie aabilir... 'Za
mann var olduu' zamandan beri diyaloguz. Zaman
doduu ve devam ettii iin, tarihsel varlklarz. Her
ikisi de diyalog-halinde-olma ve tarihsel olma ayn
yatadr, birbirlerine aittir ve ayndr.1
Bu diyalog modelini miras alarak gelitiren Gadamer ile
Ricoeur insan bilincinin kendisini asla (Descartes ya da erken
Husserl'in inand gibi) dolaysz sezgi yoluyla bilemeyeceine
dikkat eker. Bilin kendisini iaretler/gstergeler, semboller ve
metinler araclyla bilebilecei bir hermenoytik tura'maruz
kalmaldr. Baka bir syleyile bilin anlamm ierden ve ken
disinden yola karak silemez [anschauen; intuit]; bilin kendisi
ni ait olduu [zuhren] tarihsel cemaatin veya gelenein metin
leriyle diyaloga girerek yorumlayabilir [hemeneuein].
Anlamn komnallemesi ve muhafazas olarak tarih tam da
yalnzca kendi sbjektivitemle yaayamayacam iin diyalog
dur. Anlamm (ister bireysel, ister komnal ister ontolojik teki
olsun) tekiyle ilikim vastasyla elde ederim. Dolaysyla haki
katin/dorunun diyalog olduunu sylemek [Friedrich] Schleiermacher ve baka dnrlerin gelitirdii romantik modele
Bu kitaptaki iirlerin tercmesi iin sevgili Mustafa Zeki raki'ya minnet
tarm. (H. Arslan)
1 Martin Heidegger, Erluterungen zu Hlderlins Dichtung, 4th ed. (Frankfurt:
Klostenmann, 1971), 38-40.
Zeyl/Bk 391
bu model diyalogu konuan ile muhatab arasndaki bir intersbjektif/zneleraras muhabereye gre yorumlar dn gerek
tirmez. Tam tersine, Heidegger, Gadamer, Ricoeur ve Levinas'n
farkl tarzlarda gelitirdikleri diyalojik model anlamn daima
sbjektivitenin ya da hatta intersbjektivitenin sezgisel bilinler
dnda bir kaynaktan doduunda srar eder. Anlam her du
rumda homojen bir zaman ve mekanda varolan konuan znele
rin dolaysz ilikisine indirgenemez bir eydir.. nsani varlklar
arasndaki karlkl bir sezgisel muhabere olarak romantik diya
log modeli, anlamn daima sbjektivitelerin ezamanl varln
nceleyen ok daha temel bir "hermenoytik daire" modelinin
mmkn ve trev kabilinden ifadesinden baka bir ey deildir.
Anlam kendi bamza yaratmayz ve mucizevi ekilde yaratamayz. Anlam bizden nce dnen, yazan ya da konuan ba
ka insanlardan miras alrz. Ve mmkn her durumda bu anlam
kendi projelerimize ve yorumlarmza gre yeniden yaratrz. Fa
kat daima, biz burada ve imdi sonradan kendi kendimize ko
numadan nce daha nce baka zamanlarda ve mekanlarda ko
nuulmu olan eyleri dinleme [hren] ykmllmz vardr.
Bu, zellikle elinizdeki kitaptaki dialoglara nfuz eden bir
ey olarak hayat bir ayrmdr. Biz burada iki zne arasndaki
yazl, yazl bir metin olarak kaydedilmi, kada dklm ko
nuulan iletiim anlamnda "diyalog"la ilgileniyoruz. Konuma
dan yazya bu gei ok nemlidir. Sylem konumadan yazya
getiinde diyalogun btn koordinatlar zne, sz ve dnya
nemli bir deiiklie maruz kalr. Burada bahis konusu
olan, konuulan kelimelerin kendilerim zamanla yok olmaktan
kurtaracak saf bir harici sabitletirmeden (fixation) daha fazla
bir eydir. Diyalogun yazya geirilmesi metne yazarlarnn
sbjektif niyetleri karsnda otonomi/zerklik baheder. Baka
bir ekilde dile getirmek gerekirse, metindeki anlam, yazl sy
lei durumunda bile, artk konuucularn orijinal/as niyetle
riyle birebir rtme iddias tayamaz. Metindeki anlam bu ni
yetleri varsayarak dile getirirken, onlan ayn zamanda aar. Bir
kez yazya geirildi mi, konuanlarn dile getirmek istedikleri
anlam temel bir adan konuuculardan uzaklar ya da "uzak
lamtr." Ve bu srete, metin iki muhatabn snrl niyet ufuk
larn aarak yeni anlam ufuklarna onlan kendi okurlarnn
yorumlarnn okluuna teslim eden metnin mmkn dnyala-
Zey/Ek 393
Zeyl/Ek 395
6 A.g.e. 144.
ndeks
A
A Clockwork Orange 331
Apel 55
Aeschylus 123
ApolHnaire 229
ndeks 399
227, 230,234,296
Byk Basil 24
bireycilik 189,227
Blondel, Maurice 75
Boccaccio, Giovanni 263
Boltanski, Luc 45
bozguncu 237
Coleridge 318
Conscience et intentionalit
[Consciousness and Intentionality] 150
din 3,18,67,87,120,154,186,
200, 218, 220-221, 251,
272-273, 281, 283, 286289, 296, 300, 305, 347,
349-350, 354, 356, 361,
367-368, 375, 377, 384387
demitolojizasyon 139-140
Dinesen, Isak 39
Dionysius 305,307,362-363
diyalog 13, 31, 73, 142, 202203, 206-207, 219, 235236, 239,253, 283, 303304, 307-308, 339, 343,
356,
387,389-396
Dostoyevski, Fyodor 94, 369,
375, 388
ndeks 401
doymu/doyurulmu feno
men 17-22, 27-29, 32,
36-37,338
Dumzil, Georges 63
Duncan, Paul 368
d krkl 27,130,238,372
D miti 141
Dylan, Bob 104,106
E
Eckhart House 374
Eco, Umberto 261,319
edebiyat 67, 121, 169, 178, etik 6, 34, 51-52, 54, 57, 61,
181,
201,231, 234, 273, 79-80, 83-96, 99, 110,
300,310,367,383,392
130,173, 212, 214, 229,
egemenlik 15, 46-47, 63, 67,
234-235, 279, 281,. 283,
69-70, '91, 232, 254,
295,
297, 310-311, 318,
256-257, 370,372,374
320-325, 328, 333, 345,
Egzistansiyalizm 55
359,364,387-388,395
ekonomi 9, 12, 135, 169-170, etik "ben" 89-90
188-189, 222, 232, 245, Etiyopya 323,326
257, 340-341,343
evrensellik 16, 158, 253-254,
Eliade, Mircea 21, 64-65,136137
Empiristler 34
endstriyel toplumlar 97
entelekteller 105, 108, 188,
244, 279
259-260
eylem 41, 43, 51-53, 120-121,
134,150,213,215,235236, 302, 316, 330, 333,
369, 372
11 Eyll 3-4, 7-8,12, 44,297
epistemoloji 233-234,293
Eriugena, John Scotus 24, 70,
363
Eros 26, 29, 85, 98-99,108
Eros and Civilisation (Marcu
se) 108
F
fallogosentrizm 176-177
farkllk 5, 10-17, 33, 55, 60,
64-65,68,83-85,89,93,
95, 99, 116, 146-147,
208,
227, 234, 236-237,
322,324,367,372,374375, 380-381
Filistin 3, 6-7,358
Glas 177-178
ndeks 403
Grandeur 45
Hartshrone, Charles 27
Griffith, D. W. 332
Grek mitolojisi 69
Grisward, Joel 70
idealizm 96
lyada 122
irade 30,131
Hobbes, Thomas 46
Holokost 297,345
Homans, Peter 43
ndeks 405
K
Kafka, Franz 106,231, 239
Kant, Immanuel 23, 49, 52,
75, 98, 108, 128, 158,
323, 168, 197, 215, 219-220,
232-235, 244, 257, 260,
271, 281, 311-315, 333,
338,
367,371
Karamazov Kardeler 94
katarsis 41
I
Jabes, Edmond 276
Janicaud, Dominique 3
221
kozmopolitanizm 13,16
h
L'Etranger [The Stranger] 118
L'Evolution cratrice 75
l'imaginaire me connat pas de
censure 330
L'Imaginaire [Imagination!
79,312
libido 42
L'Institution imaginaire de la
socit [The Imaginary
Institution o f Society]
121
La mmoire, l'histoire, l'oubli
41
La Mtaphore vive [The Rule of
Metaphor] 113
La Revue Philosophique 78
Rndeks 407
M
MacCabe, Colin 175
Machiavelli, Nicolo 46
Maimonides, Moses 196,205
Mallarm, Stphane 157,163,
165
Malraux, Andr 122
Manolopulos, Mark 337
Manson, Charlie 357
mantk 14, 24, 53, 76, 78, 80,
94, 99, 109, 145, 149150, 157-158, 165-167,
190, 198, 200-201, 206,
229, 237, 249, 266, 291,
296, 301, 313, 316, 327,
337~ 362, 367,379, 385,
389
Marcel, Gabriel 79,159, 282
Marion, Jean-Luc 17, 26-27,
282, 304-306, 337-338,
340, 355, 339, 354, 3^7
mistisizm 221,362
Marksizm 225
matematik 120,142,147,157,
169-170, 197-198, 203,
213
Matter and Memory 60
McCana, Proinsias 70
McLuhan, Marshall 245
Montesquieu, Charles de
131,189-190,192, 257
Mourier, Emmanuel 126,
159
muhayyile 39, 55, 60-61, 106,
121-122, 282, 300, 308310, 312-314, 316-318,
320, 326, 334, 367, 378,
382,385, 387
mukayeseli mitoloji 63-64
Mummia, Abu Camal 283
Musevi-Hristiyan gelenei
81,148
Philosophical
126
O
O'Reagan, Miceal 372
okuma sreci 392,395
Orta a 10
Orwell, George 101-102, 231
otorite 23,44-48, 50,158
otorite krizi 44
ndeks 409
Protreptikos 195
put 348
putperestlik 305
retorik 115,174-175,195-196,
198-199, 211, 237, 274,
283-284
revizyonistler 59, 281, 320
Sofistler 198
234,
245-246, 249, 263,
300, 310, 319, 368, 375, Souk Sava 8-9
377-378, 380
Sokrates 198, 217, 232, 365
sansr 7,49,196, 263, 328
Soljenitsin, Alexander 130
Sartre, jean-Paul 59, 78-80,
146, 225, 284, 292, 296,
309, 312-318, 366-367,
369, 380
sava 4-5,8-9,11-12,32,48-49,
66, 69, 71, 79-80, 114,
136-137, 147, 192, 225,
236, 251, 258, 286-288,
298,
302, 322, 325,
345,347,358-359,388
Schama, Simon 332
Schelling, Friedrich 51, 156157,313
Schlegel, Friedrich 208
Song of Songs 29
sonsuz/srursz 22, 93, 278
sosyalizm 128, 254
Sovyet Devrimi 259
Spielberg, Seteven 40
Spinoza, Baruch 51, 53-54,
60, 86,196, 205, 236
332,
Stalinizm 96
Steiner, George 241
Sterne, Laurence 392
Stockhausen, Karlheinz 104
Stone, Oliver 331-332
Searle, John 34
Sein und Zeit 35
sezgi 18,76, 99,390
Shakespeare, William 123,
229, 241, 244, 250, 383,
389
Sharon, Ariel 6-7
sinema 100,328,330,332
sivil haklar 12
siyahlar 12
Skolastizm 51,151
Snow, C. P. 205
ndeks 411
tekillik 189,191,312,320
teoloji 13,19,21-22,24-27,33,
35,42,52,66,70-71,96,
toleranssz 248,303,306,362,.
386
Vemant, Jean-Pierre 67
Wahl, Jean 78
Weber, Max 47
Welles, Orson 327
X
yabanclama 40, 100-101,
104-106, 110, 132, 139,
286,293,296
yapsalclk 129
Yas tutma 42-43, 49,380-381
ndeks 413
Z
zaman 31, 35, 42, 50, 56, 64,
84-86, 88-89,113,117-