You are on page 1of 6

PKK NERE Y E?

5.GÜN GAZETESİ ÖZEL DOSYA HABER PDF SERİSİ -10


Pkk nereYe?”
Ömer ADIYAMAN
1

PKK NEREYE?

ürkiye’de son günlerde PKK ile ilgili gelen haberler herkesin yü-

T reğini dağladı. Şehit haberleri üst üste geldi. Her gün bir karakola,
bir askeri araca ve güvenlik güçleri ile çatışmalar sonucunda sa-
yısızca şehit haberleri ile uyanıyor şu sıralarda Türkiye. Peki, PKK ne-
reye? şeklinde bir soru sorulduğu zaman bu soruya verilecek cevap
nedir?

Aslında yıllardır şiddet ve kan ile hak mücadelesini verdiğine inanan


PKK terör örgütü aslında kırsaldaki çatışmalara son verip Şiddeti "Apo-
izm" adı altında kentlere taşımayı hedefliyorlar. Türkiye’de PKK Terör
Örgütü doğduğu tarihten bu güne başa gelen siyasilerin çözüm yöntem-
lerine ve çözümü örtbas eden konulara bir göz gezdirelim.

1986 YILINDAN 2009 YILINA KADAR ÇÖZÜM OLMADI

PKK 1978'de kuruldu. Örgüte destek olmayanları ve "bir gün intikam


alırlar" korkusuyla onların bebeklerini öldürmeye 1984 yılında başladı.
Örgüt; 1986, 1990, 1992 ve 1999 ve 2008 yıllarında tasfiye sürecine so-
kuldu. Ancak çeşitli nedenlerle değerlendirilemedi. 1987 yılında Sıkıyö-
netim’den Olağanüstü Hâl uygulamasına geçiş süreci yönetim boşluğuna
yol açtı ve bir çözüm bulunamadı. 1991 yılında 1. Körfez Savaşı ve
Irak'tan, Türkiye'ye büyük göç dalgası yaşandı. Yine çözüm üretilemedi.
1992 yılında Askerlik süresi kısaltıldı, deneyim kayboldu ve yine bir
çözüm bulunamadı.
2 PKK NEREYE?

1999 yılında Terörist başının yakalanması ile sağlanan avantaj


çözüme engel oldu. Aynı şekilde 1999 ile 2002' yılları arasında yaşanan
ekonomik kriz sendrumu yine örgüt ile mücadeleyi unutturdu. 2002–
2004 yılları arasında ise bugün ortaya çıkan askerî müdahale arayışları
yüzünden çözüm yöntemleri bulunamadı. 2008 yılında ise son sınır ötesi
operasyon ve ABD'nin Irak'tan çekilme takvimini açıklaması örgütün
tasfiyesine bir fırsat daha verdi. Hiçbir iktidarın ya da siyasi partinin ce-
saret edemediği çözüm yoluna AK Parti oy kaybetme riskine rağmen
başvurdu. 2009 yılında demokratik açılım için düğmeye basıldı. Ama si-
yasilerin destek vermemesi ve çeşitli propaganda sürecine sokmaları AK
Parti’nin bu çözüm yolu her şekilde engellemeye gitti. Peki, bu tabloya
baktığımızda sorun, AK Parti'nin mi yoksa devletin sorunu mu? Şek-
linde düşünmekte fayda var.

ASİMETRİK SAVAŞ

Aslında Türkiye’de yıllardır PKK ile mücadele konusunda Siv-


risineğe balyozla müdahale stratejisi yürütülmektedir. Ülkemizde çey-
rek asırdır bitmeyen bir silahlı mücadele sürüyor. Zaman zaman hızlanan
bu savaşta Leninist-Maoist devrimci şemaya göre kurulmuş bir örgüt
olan PKK bir ulus devlete, “laik ve demokratik” Türkiye Cumhuriyeti’ne
kafa tutuyor. 1980’li yıllardan beri duyduğumuz “bölücü örgütün beli kı-
rıldı” tarzı nutuklara rağmen PKK eylemlerine devam ediyor. Ne var ki
PKK terörü ile mücadele konusunda ne olup bittiğini sorgulayan hemen
herkes “hain – ordu düşmanı” damgası yiyebiliyor. Bu konuyu açarak,
özellikle de neyin ters gittiğini sorgulayarak bir başarısızlığı işaret edi-
yoruz. Unutmamak gerekir ki nazarımızda bu başarısızlık TSK’ya değil
bütün Türkiye’ye ait. Zira söz konusu olan askerî değil siyasî bir başarı-
sızlık. Ama ne var ki bazı kesimler TSK gibi bir büyük ordunun PKK ile
mücadele verdiği askerî alanda elde ettiği başarılar “önemsizleştirilebili-
yor” hatta “başarısızlık” olarak gösterilebiliyor. Askeri başarısızlık olarak
değerlendirme yapanlar maalesef, PKK’nın dış bağlantılarını gözden ka-
çırıyor.
PKK NEREYE? 3

PKK’nın dış politikamızı meselâ AB, ABD, Iran ile olan ilişki-
lerimizi nasıl olumsuz etkilediğine bakarsak birinci, 22 Temmuz seçim-
lerinden önce patlayan bombalara bakarsak da ikinci boyutu çok net
görmüş oluruz.

ASİMETRİK SAVAŞ ASKERİ HAREKETLE SONLANAMAZ

İşte bu sebeple asimetrik savaş (AS) asla askeri bir harekât ola-
rak değerlendirilmemeli. Tersine silahlı çatışma boyutu toplam müca-
delenin içinde az bir yer tutmalı. Asimetrik Savaş (AS) ve kontrgerilla
operasyonlarının teorisyenleri arasında mutlaka anılması gereken isim-
lerden biri 1952 -1954 yılları arasında Malaya’daki kontrgerilla operas-
yonlarındaki başarısıyla ün kazanan General Gerald Templer. Cezayir
savaşındaki tecrübelerini kitaplaştıran ve fikirleri Amerikan ordusunun
kontrgerilla el kitabında sık sık anılan Fransız subayı David Galula da
“Mücadelenin %80’i siyasi, %20’si askeridir” diyor. Fransız subayı David
Galula’nın dediğinden yola çıkarsak, PKK’nın üstünlüğünden değil PKK
ile TSK’yı karşı karşıya getiren siyasi iradenin hatasından, yani yanlış
strateji uygulamasından kaynaklanıyor.

SİVRİSİNEĞE BALYOZLA MÜDAHALE SONUÇ YARATMAZ

Son günlerde birçok kişi Teröre karşı TSK’nın düzenli birlikler


kurulması gerektiğini savunuyor. Teröre karşı düzenli birlikleri kullan-
mak son derece hatalıdır, çünkü ordular terörle mücadeleye göre dizayn
edilmemişlerdir. Eğer terör örgütleri ülkeyi rahatsız eden bir sivrisinekse,
ordular bir “balyoz’a benzer. Balyozunuz ne kadar ağır olursa “sivrisi-
nek”i yakalamak o kadar zor olacaktır. Sinek bir yere konacak, siz hızla
balyozu kaldırıp duvara indireceksiniz. Bir süre sonra bakacaksınız ki
sivrisinek uçmaya devam ediyor, fakat duvarlar yıkık dökük olmuş. Üs-
telik sizde sivrisinek kovalayacak, yani terörle mücadele edilecek hal kal-
mamış. Onca ağır bir nesneyi kaldırıp indirdiğiniz için incinen, kırılan,
ya da çıkan uzuvlarınız da cabası. Bu nedenle terör örgütleri orduların te-
rörle mücadelenin içinde olmasına bayılırlar. Tam da istedikleri şeydir.
Tam da dişlerine göre bir hedeftir. Havada sallanan balyozun tepelerine
inme olasılığı sıfıra yakındır.
4 PKK NEREYE?

Onlar balyozu değil, onu tutan eli ısırırlar. Balyozu tutan el si-
nirlendikçe daha bir sert saldırmaya, kendisini perişan etmeye başlar.
Oysa sivrisineğe karşı doğru mücadele aracı balyoz değil, sinekliktir,
sinek kovucu tablettir veya sinek ilacıdır. Bunlar hem daha hafiftir, hem
de daha esnek. Eli yormaz, çevreye zararı daha azdır. İşte terörle müca-
delede TSK’nın kullanılması, OHAL ve benzeri uygulamalar kendi gü-
cümüzle kendi devletimizi zayıflatmamızın yani sinek öldürmeye
çalışırken balyozu kendi kafamıza indirmemizin açık örnekleridir. Ama
siyasi otoritenin bu meseleyi çözmesi ise kesin sonucu ortaya koyacak-
tır. Bu siyasi çözüm yolu ise böyle hassas bir konu üzerinde siyasi rant
yapmak amaçlı değil, şehitlerin ve Türk Milletinin menfaatleri göz
önünde bulundurularak yapılmalıdır. Birilerinin hoşuna gitmese de “Açı-
lım” olmadan bu soruna çözüm bulmak çok zordur.

You might also like