Professional Documents
Culture Documents
Bertaraf Olacağım
Bertaraf Olacağım
Bertaraf olacağım…
Prof. Dr. Ali Demirsoy, Hacettepe Üniversitesi
http://www.richardpettinger.com/blog/archive/2007/01/25/nuns_story_dvd
http://ekonomistler.blogcu.com/turban-ve-esarp-baglama-sekilleri/8634037
1
Şehvet nazarı ile kadınlara bakmanın aynen zina olduğunu Îsâ Aleyhisselâm bildirmiş iken,
Hıristiyanlar kadınlarını örtmemişlerdir. Bugün ellerde dolaşan İnciller Hıristiyan kadınların
örtünmelerini emretmektedir. Bunun içindir ki, bütün kiliselerde, manastırlarda vazifeli olan kızlar,
rahibeler, Müslüman kadınları gibi örtünmektedirler. (Harputlu İshak Efendi): Dini terimler:
http://sozluk.ihya.org/dini-terimler/rahibe.html
3
Ancak burada gözden kaçan ve acı olan bir başka husus daha
vardır. Şimdilik geçerli olan anayasamız, bir insanın dinine hakaret
etmeyi ve ülkenin bütünlüğüne yönelik her türlü eylemi suç saymıştır
(yasayla değil, anayasa ile). Tarihi gerçekleri tahrif ederek ve olaylarla
ilgisi olmayan tarihi kişilikleri töhmet altında bırakarak halkın bir kısmını
galeyana getirmek anayasal bir suç oluşturmuyor mu? Bir dinin
mensuplarını bir çeşit fahişe olarak göstermek bir dine hakaret olmuyor
mu? Bunları kanıtlamak için de özel belge üretmeye ya da telefon
dinleyerek kanıt toplamaya gerek yok; bu beyanlar meydanlarda yapıldı.
Nerede cumhuriyeti ve anayasanın amir hükümlerini kollamakla-
korumakla yükümlü olan cumhuriyet savcıları, başsavcıları? Galiba
onlar rektörleri, yazarları, sendikacıları, parti başkanlarını, terörle
mücadele için yaşamını harcamış insanları sorgulamakla meşguller de
onun için…
Kişisel olarak ben her ikisinin de halkın özgür ve bilinçli iradesi ile
çıktığına inanmıyorum. Çünkü 1982 anayasası oylanırken cunta başı
Kenan Evren, bu anayasa oylamasına hayır çıkarsa, bizi çok
beğeniyorsunuz diye anlar başta kalmaya devam ederiz diyerek, bizi
evet demeye zorlamıştır. 12 Eylül anayasa değişikliği oylamasının ise
özgür ve bilinçli irade ile nasıl yapıldığını, tüm bu tehditkâr
konuşmaların yanı sıra, devlet dairelerine dağıtılan hayır kelimesinin
kullanılmasının bir çeşit yasaklandığı tamimler, İstanbul Bağcılarda
2010.09.09 tarihinde gece yarısı aile başına dağıtılan 200 lira
civarındaki acil yardım (!) sırasında çıkan kargaşalık gözler önüne
sermektedir…
çıkarılan bir anlamda özel bir yasa ile hapse girmesi önlendi. Ancak suç
hala baki… Ancak bu parti başkanının yardımcısı ve ikinci adam olan
kişi de aynı suçlamayla mahkemelere sevk edilmiş olmasına karşın,
dokunulmazlık zırhı nedeniyle dosyası bir türlü açılmadı; böylece bir
türlü aklanma fırsatını bulamadı (kişisel olarak başvurarak bu ayıptan
kurtulmaya engel bir durum görülmemesine karşın).
Cumhurbaşkanlığına oturtulan bu kişiye, yeni anayasa düzenlemesinde,
kendini aklamak için gideceği mahkemenin, yani anayasa
mahkemesinin üyelerini seçme ve başkaları tarafından seçilenleri de
onaylama hakkı veriliyor. Şimdi size soruyorum: Bunun neresi hukuk,
adalet, etik ve demokratik?
ve bayrağına bir haç koydu; İran 3.000 yıllık bayrağını değiştirerek dini
motiflerle süsledi; Irak bayrağı en az üç parça oldu. Batının bir türlü
hazmedemediği laik, üniter ve devletçi Atatürk Türkiye’sini 12 Mart
muhtırası da, 1980 darbesi ve anayasası da ve de daha sonra yapılan
bazı değişiklikler de istenen düzeyde ortadan kaldıramamıştı. Amerika
ve Avrupa’nın önde gelen ülkeleri, Adnan Menderes’in Amerika’ya gidip
parasal yardım talep etmesi ve talebinin de ret edilmesinden sonra,
Eylül ya da Ekim ayında Moskova’yı ziyaret etme isteğini bir çeşit şantaj
olarak algılayarak, Alpaslan Türkeş ağırlıklı 1960 darbesini
desteklemesine (ya da düğmeye basmasına) karşın; çağın en
demokratik anayasaları arasında sayılan 1961 anayasasının çıkacağını
tahmin edememişlerdi. Bu anayasanın yıpratılması için Türkiye’deki
tutucu ve gerici güçlerin seferber edilmesi gerekiyordu; öyle de yapıldı;
bu güçler akşam sabah 1961 anayasasını yıpratmak için ellerinden
geleni yaptılar. O dönemin egemen partisi Adalet Partisinin yetkilileri ve
ikinci başkanı olan Süleyman Demirel başta olmak üzere, Milli Hareket
Partisinin (yani bugünkü MHP’nin köken aldığı partinin), Milli Nizam
Partisinin ve bu partinin kapatılmasından sonra yerine açılan Refah
Partisi’nin (yani bugünkü Saadet ve şimdiki yöneticileri ret etseler de
AKP partisinin) başkan ve yetkilileri, kürsülerde “bu anayasa Türk
Milletine bol gelmiştir” diyerek, üniversitelere, sendikalara ve basına tam
özerklik veren 1961 anayasasını, ellerinden gelen tüm imkânlarla
yıpratmaya çalışmış ve bir anlamda 1982 anayasasının hazırlanmasına
zemin hazırlamışlardır. Şimdi de kalkmış, özgürlükleri kısıtlıyor diye
1982 anayasasını yerden yere vurmaktalar. Buradaki esas sorun 1961
anayasası yandaşlığa ve yalakalığa taviz vermiyor; hükümetlerin ve
milletvekillerin –ben yaptım oldu- yaklaşımına da yasal izin tanımıyordu.
Devleti öncelikle milletvekillerinin ve onların biat ettiği başkanlarının
19
Ne yapmalıyım?
Sevgilerimle
Sevgili kardeşim
Saygılarımla