Professional Documents
Culture Documents
Ahmet Özgür Apaoletsiz Apolitik Gazeteci Yazar Ahmet Altan 2001
Ahmet Özgür Apaoletsiz Apolitik Gazeteci Yazar Ahmet Altan 2001
DEVLET VE DEMOKRASİ
Lisans Tezi
Ahmet ÖZGÜR
Tez Danışmanı
Önder AYTAÇ
Ankara–2001
ÖNSÖZ
mesleğimizle direk alakalı bir konuyu çalışmayı düşündük ancak hangi konuya
elimizi atsak ya daha önce birkaç kere tez çalışması olarak hazırlanmış ya da bu sene
Amerika’yı yeniden keşfetmek olacağından farklı bir konu seçmek için kolları
birçok insanın dikkatini çektiği gibi bizim de dikkatimizi çekti. Türkiye’de eline
kalemi alan herkes bir şeyler karalıyor ancak ortada tartışmadan ve kavram
kargaşasından başka hiçbir şey yok. Aktüel dergisi Türk Aydın sınıfını ortaya
gözünde Ahmet Altan Türkiye’nin kırk aydını içersinde. Bizde bu nedenle Aktüel
ve internet üzerindeki arşivler ne yazık ki yeterli değildi. Daha sonra bir şekilde
yazıların sadece bir kısmına ulaşabildik ancak bu seferde ikinci bir zorluk karşımıza
ÖNSÖZ........................................................................................................................ 2
İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... 3
BÖLÜM-1 ................................................................................................................... 7
BÖLÜM-2 ................................................................................................................. 21
BÖLÜM 3.................................................................................................................. 53
BÖLÜM 4.................................................................................................................. 70
sudaki iz gibi ince ve görünmez , gece yarısı şarkılarının güzelliğinde dört mevsim
başarmış liberal gözüken sol kimlikli özgürlük demokrasi deyip duran 5 yazar-
gazeteci Ahmet Altan 1950'de Ankara'da doğdu. Robert Koleji ve Ankara Koleji
dahil birçok okuldan atılan Altan Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ne de biraz
Nokta dergisinde başladığı köşe yazarlık serüveni bir çok kesinti ve gezintilerle halen
Aktüel dergisinde devam etmektedir 7 . Yazar “kum saati” başlıklı köşesinde insanı
derinden etkileyen iki tema üzerine yazı yazar. Birisi birilerinin yaşadığı aşk(lar)
1
Makalenin oluşmasında maddi manevi desteğini esirgemeyen hocam Önder Aytaç'a
teşekkürü bir borç bilir burada da ödemek isterim:)
2
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
3
Örnek N. Sabah 6.7.1999
4
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
5
Ahmet Altan 1995 yılında Milliyette yazmaya başladığı zaman okurunun gözünde
kendisini bu şekilde tanımlar. Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21 05 1998
6
Altan A, “Karanlıkta Sabah Kuşları “İstanbul Can Yayınları 2000 sh. 1
7
Makalenin yazıldığı tarihte yazmakta idi.
diğeri ise herkesin yaşayacağı ölüm 8 . Altan ilk olarak hürriyet ve güneş gazetelerinde
günlük yazılar yazdı. 1995 yılında da Milliyet gazetesinde yazmaya başladı ancak
göreve başladığından dört ay kadar sonra Neşe Düzel ile birlikte hazırladığı “Kırmızı
koltuk” adlı programında ki işine son vermesi ile aynı nedenden dolayı yani Kürt
sorunu hakkında ki sivri ve sert söylemleri yüzünden işine son verildi. Ve hatta
mahkemelik oldu. Mahkeme sonunda ise bir buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Yüzyıl gazetesinde devam etti. Bir müddet sonra haftada bir güne indirilen
köşesinde tam bir provokatör 9 rolü oynadı. Yazdığı yazılarla devleti kurtardı 10
batırdı ve hatta böldü parçaladı ve hiçbir şey onu yazmaktan alıkoyamadı çünkü
yaşamdan daha değerli olarak görür yazı yazmayı. Altan, insanların hayatlarında
hayatından daha değerli gördüğü şey ise yazı yazmaktır. 11 Yazmadığı zaman
Her seferinde biraz daha hırçın her seferinde daha sivridir cümleleri. Cesurca ,
korkmadan doğru bildiğini yazarak bir entelektüel , bir aydın rolü oynar kendi hayat
8
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
9
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
10
Pekşen Y. Akşam 17 araık 2000
11
Altan A. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001
12
www.matbuat.com/konular/soylesiler/ahmetaltan1.htm
sıkışmış aşk kokan ölüm kokan politik mesajlar vardır. Sonra isyanlar vardır. Kötü
olan her şeye isyan eder ve davet eder bütün okurlarını. Özellikle de “kadınları”. 13
13
Suda P. Hürriyet /Kelebek 7 Aralık 2000
14
Superonline chat 21 mayıs 1998 tarihinde sanal ortamda yapılan sohbet.
BÖLÜM-1
İlk edebi eserini yirmi yedi yaşında kaleme alan Altan, kendisine göre
çok da iyi olmayan, İki kişilik bir piyes yazar; 'Paltolu Donkişot'. 1982 yılında da
"Dört Mevsim Sonbahar" adlı romanını yazmaya başlar. O sıralarda yeni bir yayınevi
sahibi Müjdat Gezen ile tanışıklığı olan babası Çetin Altan bir sohbetlerinde Müjdat
Gezen'e "Bizim oğlan da bir kitap yazdı" der. Altan’ın ilk kitabı bu konuşma
sonrasında basılır. Altan bu sırada tuzlaya askere gider. Zor günler geçiren Altan’ın
Tek umudu, yazdığı romanın okunması, beğenilmesidir. kardeşi Prof. Dr. Mehmet
Altan Burdur da askerdir. Bir mektup gönderir ağabey Altan’a; en çok satan kitaplar
Kitabevi Roman Büyük Ödülü”ne lâyık görülür kitap. “Dört Mevsim Sonbahar” 15
Dört Mevsim Sonbahar, baba, oğul, sevgili üçgeni içinde geçen olay
örgüsüyle, roman kurgusu içinde yeni bir gerçeklik yaratma amacını taşımaktadır.
kuşaklar arası çatışmaları işleyen roman adeta, aşkla, ölümle, yaşamla, edebiyatla,
hatta müstehcen olduğu gerekçesiyle yakılacak olan “sudaki iz” romanını yazar.
Altan’a göre yakılmasının nedeni aslında kitabın müstehcen olması değildir. Hem
solun hem de sağın tepkisini çekmesidir. Bütün herkesin tepki göstermesinin nedeni,
15
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
16
www.süperonline.com/superchat/ahmetaltan/index.htm
romanda solcuların zaaflarından bahsetmesi ve güvenlik kuvvetlerinin işkence
yaptığı iddialarıdır. İlk haftasında iki baskı yapan kitap listelerde ilk sıraya oturur. üç
ay içinde 9 baskı ( 45 bin satış )yapar. Ancak Sudaki İz”in yarattığı iz yayımlandığı
tarihten dokuz ay sonra toplatılarak silinmeye çalışılır. Yargılama iki yıl sürer.
tarafından. Roman, kesinleşmiş mahkeme kararının da içinde yer aldığı sansürlü bir
içinden biri solu eleştirir? O güne kadar böyle bir şey olmamıştı.
Terakki kökenli Hüsrev Bey, deli dolu yaşamı içinde, sevginin yerine cinayeti
koymaktadır. Ona bakılırsa, birini öldürmek, onu sevmekten daha kolaydır. Son
19
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
20
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
günlerinde şaşkınlıkla, korkarak da olsa yakalar aşkı, ama geç kalmıştır. Çarpıcı,
Altan dört yıl sonra bu defa denemelerden oluşan bir kitapla okuyucunun
karşısına çıkar. “Gece Yarısı Şarkıları” adını verdiği kitabındaki denemeler, bireyin
koyarak adeta insanın ruhunu çırılçıplak soymaktadır, kişiyi kendi kendisiyle yüz
yüze bırakan Altan, aşkları, acıları, geçmiş özlemleri anlatırken kadınları anlatıyor;
sevdiği, taptığı ama korktuğu kadınları. Köşe yazısı tanımını aşan ve edebi
manzumeler tadı veren deneme 22 kitabı 15 baskı (30 bin satış) yapar 23 .
Altan yazmaya devam eder. Artık çıkan her kitabını büyük ilgi ile
Yazdıkları ile abartısız bir anlatımla kadınların aşk gûrusu olur 25 . Lakabı da
vazgeçilemeyen bir eski sevgiliyle, yeni bir sevgili arasında gidip gelen bir 'yalnızın
öyküsünü anlatır. Çarpıcı bir gözlem, ustaca bir kurgu, açık, anlaşılır bir anlatımla,
21
www.süperonline.com/superchat/ahmetaltan/index.htm
22
www.süperonline.com/superchat/ahmetaltan/index.htm
23
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
24
Suda P. Hürriyet /Kelebek 7 Aralık 2000 Ayşe Arman ve Pakize Suda gibi
Hürriyetin önde gelen kadın yazarları sık sık köşelerinde Ahmet Altan’ın kadınlar
konusundaki yorumlarını konu etmiş ve taktir etmişlerdir.
25
Aktüel 7. 1 .1998
26
Kırca A. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
27
www.süperonline.com/superchat/ahmetaltan/index.htm
basımından bu yana okurların büyük ilgisiyle karşılanan roman 100 binin üstünde
acılarını, içimizdeki öfkeleri, tutkuları bizim adımıza sözcüklere döküp, dile getirir.
duygular, düşünceler eserin her yerinde göze çarpar 29 . Kitap 6 ayda 7 baskı (14 bin
satış ) yapar 30 .
yılında okurlara sundu. Yazarının romancılığında yepyeni bir aşama olarak nitelenen
'Kılıç Yarası Gibi' insanı, insan ilişkilerini, duyguları ve aşkı derinlemesine işleyen
kişilerini, siyasal ve askeri gelişmelerini fon alarak, bir yandan Şeyh Efendinin, öte
yandan saray erkanından Reşit Paşanın ailesinin alabildiğine renkli ve gizemli bir
28
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
29
www.süperonline.com/superchat/ahmetaltan/index.htm
30
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 21.05.1998
31
www.süperonline.com/superchat/ahmetaltan/index.htm
Altan bu romanını neo-klasik olarak nitelendirmektedir. Kitabında
aynen yaşıyorsunuz.” 33
32
“Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24nisan 1998
33
“Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24nisan 1998
Yazar kitabını yazmaya basılmasından yedi sene önce başlar. Dört
senede 100 sayfa yazar ve sonra ara verip "Tehlikeli Masallar"ı yayınlar. Kitabın
250 sayfasını da son 35 günde bitirip okurlarına sunar 34 . Yani kitapta geçen
etmektedir;
tümüyle muhteşem bir figür değil bu kitapta. Bu, sadece bir dönemi
ama çok eğlenceli, çok komik, hatta çok iyi olduğu zamanlar da
34
“Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24nisan 1998
35
98 yılında çeteler problemi ülke gündemini uzun bir süre işgal etmişti.
Ama bu adamlar yaşadıkları ülkenin kötülüğünü istemez. İyiliği
Altan'ın en son romanı 'İsyan Günlerinde Aşk' elli bin baskı yaparak
piyasaya çıktı. Roman 'Kılıç Yarası Gibi' romanının devamı niteliğinde olsa da
müstakil bir eser sayılabilir. Atlan bu son romanında cumhuriyet tarihinin en önemli
olaylarından biri olan ve tarihe '31 Mart Vakası' olarak geçen bir ayaklanmadan
36
Altan A. “Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24.04.2001
37
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 1998 05 21
38
Kriz günlerinde aşk Aktüel 513.sayı 2001
Atlan romanı yazmaya başladığında 6-7 yıllık bir süreyi anlatmayı
düşünür ancak 31 Mart vakasına geldiğinde bir sürprizle karşılaşır; Altan'a göre
39
Kriz günlerinde aşk Aktüel 513.sayı 2001
Bize bir yalan olarak öğretildi. Biz sanıyoruz ki toplumdaki
40
F. ANDAÇ 'ahmet Atlan…' Gösteri 9-2001 sayı 231 sh42..
Altan'ın en son eseri deneme yazılarını topladığı 'Kristal Denizaltı' dır.
özelliğini büyük bir ilgi ile okuyabileceğiniz eser akıllarda yer edecek ve aşka ,
piyasasında pek adı geçmese de pek yakında yeni çıkacak 42 kitabıyla yollarda onun
Sevenlerine duyurulur
41
Aslı Ulusoy’un korsan kitap konusu ile ilgili yazısının başlığıdır. Aktüel 1998
42
Altan A. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 kitabın konusu yine aşk tabi ki ancak
olayların geçtiği dönem itibariyle tarihe 31 mart ayaklanması olarak geçen isyan var.
Altan bu romanında 31 Mart ayaklanmasının Perde arkasını anlatacağını söylüyor.
Kanımızca ses getirecek bir roman olacak.
43
Ulusoy A. Aktüel-1998
EDEBİYAT ALANINDA İKTİDAR MI?
Ahmet Altan’ın edebiyatçı daha doğru bir anlatımla yazar kimliği çoğu
ise mahkemelik olan politik söylemleridir. Türkiye de edebiyata verilen önem kitap
Korece’ye dahi çevrilen romanları oralarda da geniş bir okuyucu kitlesi buldu 46 .
Fransa da “La Monde” gazetesinde haber olan Altan’ın kitapları büyük övgüler
almıştı 47 .
alan o 19. yüzyıl klasiklerini bir daha keşfederek ama çok yeni ve
44
Altan Ç. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001
45
Yeni Şafak 13aralik 2000
46
Aktüel 10 ağustos 1998
47
Radikal 5 Aralık 2000
daha zekice kurgularla bir araya getirmesi, bir nevi Rönesans
Altan edebiyat konusunda ve yazdığı son romanı kılıç yarası gibi ile
oldukça iddialıdır. Kendisinin edebiyatta yeni bir ekol daha doğrusu, eski fakat
olması gereken\ hatta olmaması kaçınılmaz olan bir yere çektiğine inanıyor. Tevazu
48
Aktüel “Edebi Rönesans Gerekiyor” 24 nisan 1998
49
“Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24 nisan 1998
50
“Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24 nisan 1998
Atlan göre iyi bir yazar olmanın kıstaslarının belirgin değil ve
edebiyatta iktidar olmak iyi yazmak anlamına gelmiyor. Kitapların best seller olması
51
“Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24 nisan 1998
BÖLÜM-2
ALTAN’IN KAVRAMLARI
Cemil Meriç
herkes rahatsız olmakta ve zarar görmekte. Herkesin ayrı bir tanımlaması var bütün
kavramlara. Öyle ki bazı kavramlar bazı kesimlerce içleri boşaltılmış ve adeta bir
gerektiği gibi uygulamalıdır. Çok sık duyduğumuz ve hatta söylediğimiz bir söz
yılan bin yıl yaşasın” anlayışıdır. Bu yılanın bize dokunmayan bir tarafı kalmadı
52
MERİÇ,C “Bir Facianın Hikayesi”, Varan Yayınları, Ankara 1981,s36
açıkçası. Karşıdaki bir insanı bile anlamakta güçlük çekildiği bir zamanda toplumları
Hangisi Sol?
Marksist bir babanın 53 oğlu olan Ahmet Altan “sol” kavramının Türkiye
suçluyor. Altan’a göre solcu olmak için “Marksist” olmak şart. Fakat Marksizm
sadece bir siyaset değil bir felsefe ona göre. Marksizmi sadece bir siyaset olarak yani
iktidara gelmek için kullanmak ve savunmakta bir sahtekarlık Altan’a göre. Altan
ettiğini daha açık anlamak için Altan’ın şu söylemleri yeterli olacaktır herhalde;
53
Altan A. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
“laiklik” karşıt olarak neyi görüyorlar “dincilik” . peki Marksist
düşünüyor. Altan’a göre sol parti olabilmenin birinci şartı Marksist olmak Marksist
yapmasına teşvik ettiği gibi bir konumda olacağını düşünüyor ancak ortaya enteresan
54
Altan A. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
55
AYTAÇ,Ö “Polisin Askerlik Dosyası” Akademik Bakış, Ankara ocak 1998
Demokrasi Marksist düşüncedeki bir partiyi bünyesinde barındırabilir
mi?
Çünkü demokraside her şey insan için 56 devlet için değil. Demokrasi insanlık için
bile insanlık dışı bir eylemi kabul etmiyor. Demokrasiden daha iyi bir rejimin ortaya
önce bağımsızlık kavramının Altan için ne ifade ettiğini bilmede yarar vardır.
globalleşen ve bireyin kutsal olduğu bilincinin yerleştiği dünya vatandaşlığı gözü ile
bakıyor. Altan halkların devletleri kontrol edebildiği bir birliktelikten yana. Altan
için Avrupa birliği bu birlikteliğe örnek olabilir. Altan’a göre Avrupa birliğine üye
daha rahat yaşamasına katkısı olacaktır. Ancak bu devletin bir kontrol mekanizması
içersinde bağımsızlığını bir nevi bir denetime tabi tutulmasına da neden olacaktır.
Zaten Altan’ın da istediği budur 57 çünkü ona göre devletlerin bağımsız olması
halkların bağımsızlığı anlamına gelmiyor. Altan’a göre devlet bağımsız olunca keyfi
hareket ediyor ve bağımsızlığı halktan alıp hukuk adalet gibi kavramları unutup
halka zulmedip halkı soyuyor. Devlet ancak başka bir yapı içersinde bağımsızlığını
halkın kontrolüne devrederse yani bir denetim altına girerse halk bağımsız oluyor.
Daha öz bir ifade ile Altan devletlerin ve liderlerin bağımsız olduklarını ama nedense
56
T.M.D.B. Kom. Yrd Emrullah Uslu’nun odasının duvarında yazılı olan bir söz.
57
Altan, A, “Peki o Kim” Aktüel 445. sayı
halkın bağımsız olamadığını düşünüyor 58 . Ona göre devletleri halkı tarafından ve
Ahmet Altan yıllar önce bir gezisinde bağımsız bir ülke olan “Gine”ye
aradan epeyce yıllar geçtikten sonra. İki katlı bir bina yoktu, liderin
topraktı ve fare ölüleri gördüm ve bir köprü üzerinde iki direk vardı
halk bağımsız değildi. O ülkede bir tek bağımsız insan vardı, oda
58
Altan, A, “Bir Macera” Aktüel 398.sayı
59
Altan, A, Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
baştaki adamdı ve bağımsızlık anlayışı da şuydu; o ülke içersinde
kendini halka karşı, halkın sosyolojik yapısından farklı bir yapılanmaya girerse bu
korumak isteyecektir.
köle oluyor. Yalnızca köle başı başka bir ülkeden değil de kendi
yok. 61
ediyor . Altan’a göre kimse buna engel olamaz. Altan bu durumdan oldukça memnun
60
Altan A. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
61
Altan A, “bir Macera” Aktuel 397. Sayı
ve yazılarında da globalleşmeye yeşil ışık yakar. Peki bu globalleşme süreci
Nasıl bir demokrasi? Herkesin ayrı bir tanım yaptığı demokrasi kimisi
için imkansız kimisi için de mükemmel. Demokrasiyi kadına benzetenler bile var.
“Alnında asma yapraklarından bir taç, sırtında kaba saba giysiler;bir elinde nar
sınırları tam belli olmayan özgürlük ve kişisel haklara saygı ve adalet kelimeleri ile
orta doğuda kilit bir konumda olan Türkiye’den başlayacağını ve buna da kimsenin
62
Meriç,C, “Bu Ülke” İletişim Yayınları İstanbul 7. Baskı 1996 sh.169
63
Açan N. “Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24 nisan 1998
söylerdi. - Demokrasi krallıktan iyidir, krallık hiçbir şeyden, hiçbir
bir şekilde işlemediğine sürekli bir baskı altında kaldığına inanıyor. Prof. dr. Remzi
yazık ki sınıfta kaldı. Peki Türkiye neden sınıfta kaldı? Bu sorunun cevabını Altan
64
Altan A. “Entelektüel” Aktüel 412.sayı
65
Altan A. “Türkiye’nin Bütün Generalleri,Kışlanıza Dönün” Aktüel 14.12.2000
66
2000-2001 eğitim öğretim yılı Polis Halkla ilişkileri ders notları.
Bence Türkiye'nin temel sorunu, acıların asıl nedeni,
iktidarın sahibi olma arzuları. bu arzu ona göre Türkiye de her şeyi olumsuz
etkiliyor. Hukuk bunların başında geliyor tabi, çünkü hukuk iktidar sahiplerinin
yerlerinde kalmalarını istiyor ve bunun tersi olduğu zamanda hukuk saf dışı kalıyor 68
hukukun saf dışı kalması durumunda halkın devlete karşı güveni/güvencesi kalmıyor
Cengiz Çandar yapar; “demokrasi, askeri gücün kayıtsız şartsız sivil otoriteye bağlı
kestirme tarifi askeri gücün sivil otoriteye bağlı olmasıdır. Gelin bu tarif özerinde
67
http://www.yenisafak.com/arsiv/2000/aralik/13/g4.html
68
Altan A. “Devlet, Gemi ve Şeytan” Aktüel 474.sayı
anlaşalım. Yok anlaşamıyorsanız , demokrasi ve demokratlıktan bahsetmeyin olsun
yapmaktan korkmayan bir ordunun ve üstü örtülü tabu sayılan hataların tarihin tozlu
69
Aytaç,Ö. “Polisin Askerlik Dosyası” Akademik Bakış Ankara ocak 1998
70
http://www.yenisafak.com/arsiv/2000/aralik/13/g4.html
71
Altan A, “Sarıkamış’tan Akdeniz’e”Gescriben von am 222. Juli 1999
72
Altan A. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
bir zihinsel tembellik olarak gözükür. Ama Mustafa Kemal'in o
zamanlar rakibi olan Enver Paşa'yı saf dışı etmek için de olsa,
budur.(...) 73
Altan 95 yılı nisanında işine son verilmesine sebep olan yazısında da yine
söylemlerini bir araya getirdiğimiz zaman ortaya ilginç bir tablo çıkıyor. Kürtler’in
Ahmet Altan’ın demokrasiye bakış açısını daha iyi ortaya koymak için
73
Altan A. “Sarıkamış’tan Akdeniz’e”Gescriben von am 222. Juli 1999
74
Altan A. “Ata(…)” Milliyet 17 nisan 1995
Altanın Yazılarında Devlet
özgürlükçü ve bireyin doğal haklarına saygılı bir bakış açısıyla devlete bakmakta.
Terör suçundan mahkum olan çocuk yaşta bir suçlunun gözlerindeki bir rahatsızlığı
ölüme nasıl bakar” başlıklı yazısında bir başka çocuğun 76 ölümle mücadele ettiğini
ve bu konuda devletin o çocuğun bir terör örgütüne üye olmasından dolayı gerçi
Altan’a göre Kürt olmasından dolayı ölüme terk edildiğini 77 yazarak bir terörist dahi
görüşe rastlanmamasına karşın ütopya olmayacak ideal bir devlet şekli ve anlayışı
Devletin tarihi bir süreç içinde oluştuğunu ve tarihi bir süreç ile tekrar
yok olacağını 78 yazar. Kanımızca altan’ın “devletin yok olması” ından kastı; şuan ki
olacağı bir devlet anlayışına dönüşeceği. Altan bu süreç sonunda ortaya çıkacak olan
75
Altan A. “Pekii Ya Leyla’nın gözleri”Yeni Yüzyıl 20.03 1998
76
Sevgi İnce Adlı bu mahkumun haksızlığa uğradığını düşünerek Altan Aktüel
dergisinin 461.sayısında “Bir Çocuk Ölüme Nasıl Bakar”başlıklı yazısında yer verir
ve akabinde “Bir Teşekkür ve Bir Açıklama” başlıklı yazısında da T.C. Ceza Ve
Tevkifevleri Genel Müdürlüğünden Gelen bir resmi yazı gönderilmiş yazıyı aynen
köşesinde yayınlar. Yazı Sevgi İncenin hukuksal Bütün haklardan yararlandığını
resmi kayıtlarla konu etmiştir. Kanımızca düşünceli ve yerinde bir davranış
77
Altan A. “Pekii Ya Leyla’nın gözleri” Yeni Yüzyıl 20.03 1998
78
Altan A. “Entelektüel” Aktüel 412.sayı
devlet anlayışında baskı ve haksızlıklara yani hukuksuzluğa göz yuman diktatör ve
ölmeyeceğini düşünüyor. 79
Üstelik artık sadece demir ökçe değil, bazen demir bir bilek, bazen
çetelerle işbirliği yaptığını iddia ediyor ve Türkiye öyle bir konuma geldi ki artık bu
üstünlüğü anlayışı yok ve hukuk sadece güçsüzler için uygulanıyor ona göre.
79
Altan A. “Terkediş” Aktüel 403.sayı
80
“Demir Ökçe” jack london ın bir kitabının adıdır.Ahmet Altan “Hep O Koku”
başlıklı bir yazısında Mehmet Ali adında bir yayıncının kitabı basması ve
mahkemede ölmesi üzerine yazdığı yazıda kullanır.
81
Altan A. “Hep O Koku” Aktüel 409. Sayı
82
Altan A. “Edebi Rönesans Gerekiyor” Aktüel 24 nisan 1998
Altana göre bu sorunlar çözülmeden yeni çağa sağlıklı bir şekilde
bu sistemde yolunda gitmeyen şeyler var. Yolsuzluk almış başını gidiyor. Artık
durumdan herkes rahatsız herkes yolsuzluktan mağdur olmasına rağmen neden bir
değişme olmuyor?
anlayamaz, çünkü ast ve üst diye bakıyor. Hayatını emre göre belirleyen bir insan
şey değil bu; bir organizma. Askerler zannediyor ki burada bir hasta var ve iyi emir
veren biri olmadığı için hasta olarak duruyor. Bu değişimi 60 milyon insan beraberce
sokacak ve dünya değiştirecek. Dünyayı bütün olarak düşün; kan dolaşımını tıkayan
ve hayırlı 85
83
Altan A. “Alnına Vuracaksın” Yeni Yüzyıl 29 05 1998
84
TV. Ana Haber Bülteni, 2000 yılı içersinde ancak tam tarihini bulamadık.
85
Açan N. “Edebiyatın Kızıl Erosu” Aktüel 1998 05 21
suçlamıyor, medyanın ve zenginlerinde bunda etkisi olduğuna inanıyor. Altan’a göre
ayrıca medyaya alternatif olabilecek bir kurumun olmaması ile bu görev fazla
A.B.D. nin başkanının adamları başkanın karıştığı bir sıkandalın gündemden atarak
tarafı filmde gerçek bazı olaylarında bu şekilde ortaya çıkarıldığını iddia ediyor.
Ve Medya
haber seçimleri konusunda nasıl bir yol izleyip haberleri nasıl seçtiklerini Reha
Muhtar’ın “iyi haber nedir?” sorusuna verdiği cevap kısmen de olsa ortaya
koyacaktır. Cevap oldukça net, emin, tereddüt etmeden verilmişti; ”kötü olan her şey
86
http://www.yenisafak.com/arsiv/2000/aralik/13/g4.html
iyi haberdir” Sadece Muhtar’ın bu cevabıyla değerlendirme yapmak doğru değildir
akademisinde yaptığı bir söyleşi de medyayı çok ağır eleştirir. “Gazinoların bile bir
raconu var. Medyada kural kalmadı. Medya kerhaneye döndü.” 87 Diyerek sitem eder.
etmiş bir basın bu. İçinden gerçekten yetenekli ve yiğit çok insan
değil. 88
87
Tayfun Talipoğlu’nun Polis Akademisinde 2000 Yılı içersinde yaptığı bir
söyleşiden.
88
Superonline chat 21 mayıs 1998 tarihinde sanal ortamda yapılan sohbet
89
Altan A. “Bir Gün O Haritayı Bulacaklar” Yeni Yüzyıl 12.06.1998
Bir gazeteci mesleğine neden ve nasıl ihanet eder? Altan’a göre mesleğini sevmezse
olan bir ihanet olarak nitelendiriyor. Atatürk’ün “ vatanını en çok seven görevini en
iyi şekilde yerine getirendir 90 ” sözü de Altan’ın söylemleriyle paralel olma açısından
düşünüyor. Ve şu soruyu soruyor “hayatınızda hayatınızdan daha önemli bir şey var
mı?”
Türkiye kendi tarihini tam olarak bilmez. Hukukçularda mesleklerine ihanet etmiştir
olumsuz yönde çok etkiler ve yirminci yüzyılı kaybetmemize neden olur diyor ve
sevmiyor.(...)
90
Jandarma Okulunun önündeki Otobüs durağında yazıyor 1999-Batıkent kavşağı,
Ankara
Askerlerde buna dahil. Ben generallerin de mesleklerini
severim.(...)
vardır. (...) 91
91
Altan A. Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
(...)Türkiye, bütün cumhuriyet tarihi boyunca, generallerin
sanmıyorum.(...)
hareketli, küçük ama sağlam bir ordu yaratın, bu fakir halkın belini
Türk Silahlı Kuvvetleri ülkenin en önemli ve etkili bir kurumu durumunda olması
vermemesini adeta büyük bir coşku ile ayakta alkışlar. Çünkü Ahmet Altan’ın
92
Altan A, “Türkiye’nin Bütün Generalleri Kışlanıza Dönün” Aktüel 14.12.2000
mahkemelerin sanık kürsülerinde aradığını devletin en üst makamını işgal eden
hak ettiğimden fazlasını almam, kimsede hak ettiğinden fazlasını alamaz” diyordu .
dendi.
vermesi Türk siyasetinde baskın olan haki renkli bir yapıyı sarstı. Çünkü Altan’a
göre askerler siyasete girince devlet hukukun dışına çıkıyordu. Hukukun dışına
93
Altan A. “Devlet. Gemi ve Şeytan” Aktüel 474. Sayı
oluyordu. Peki hukuk olmadan olamaz mıydı? Ahmet Altan’ın bir başka yazısı hem
94
Altan,A. “Bir Macera” Aktüel 398.sayı”
Ahmet Altan 20 nisanda Aktüel dergisinde silahlı kuvvetleri eleştiren bir
oyunları yapması. . .
olur.
madde yok. Ben suç işlediğim için burada değilim. Beni buraya,
Zaten böyle bir savunmaya da ceza vermek gerçekten özel bir beceri gerektirir.
söylemeye devam ediyor. Bir röportajında Altan generallerimizi neye davet ediyor
daha doğru bir anlatımla bakın nasıl eleştiriyor. Aslında Altan’ın bu eleştirileri
Muğlalı'dan beri böyle bir şey olmadı. Askeri uçak alımında bir
daha farklı bir bakış açısı var. Altan tv de çıktığı bir programda 97 Lenin ve
Trocki’nin aralarında ki bir diyalogdan bahseder.” Leninl ile Trocki Marks’ın mezarı
başındadırlar. Trocki Lenin’e “tarih, senin haksız olduğunu yazacak” der Lenin’in
cevabı oldukça zekice, enteresandır. “bu tarihin kimin tarafından yazıldığına bağlı.”
demokrasiye doğru ilerlemesine köstek olanlar vatan haini. Gerçi Altan ille de bir
hain arama taraftarı değil ve hatta aramıyor da, Altan’ göre bu topraklarda yaşayıp ta
vatanını sevmeyen yok 98 . P.K.K. yı desteklediği için herkez tarafından vatan haini
severim” 99 dediğini yine Altan kaleme almıştı. Bakın Altan sevmeyi nasıl anlatıyor.
İnsan sevdi mi sevilmek ister. Bu, çok basit, çok açık, çok
96
http://www.yenisafak.com/arsiv/2000/aralik/13/g4.html
97
Altan, A, Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
98
Altan, A. “İnsan Sevdimi Sevilmek İster” Yeni Yüzyıl 28.08.1998
99
Altan, A. “Bir Şarkı Söylerdim” Aktüel 488. Sayı 23-29 kasım 2000
sayılabilecek kadar sıradan bir cümle. Ama, çok bildik ve çok kesin
100
Altan, A. “İnsan Sevdimi Sevilmek İster” Yeni Yüzyıl 28.08.1998
BÖLÜM 3
yapılacak kadar geniştir ancak biz bu makale içersinde Ahmet Altan’ın bakış açısına
KÜRT SORUNU
öncede belirttiğimiz üzere bir kaç kez işinden atılmasına da neden olmuştur. Ahmet
siyasetinde ciddi hataları var. Altan yazılarında hem Kürtlerin hem de Türklerin
yazmaktan hiç vazgeçmiyor. Altan Türkiye’nin çözüm politikasını bir yazısında nasıl
101
Aynı doğrultudaki söylemleri Yrd.Doç.Dr.İhsan BAL Polis Akademisinde
verdiği “Devlet Güvenliği”dersinde öğrencilerine ısrarla anlatmaktadır.
çözüldüğü tarihte görülmüştür ama Türkiye bugün herhangi bir
vermiyor.(...) 102
anlamak için birkaç rakam yeterli olacaktır. Otuz bin insan, dört yüz milyon dolar, ve
15 senenin üzerinde bir zaman. Ve kaç yıl daha bu sorun devam edecek belli değil.
Ahmet Altan’a göre Türk halkı bu sorunu tartışamadı ve profesyonelce bir çözüm
ve dört yüz milyon dolar para gitti. Bugün Türkiye kırk milyon
dolar bulsa kurtulacak. Dört yüz milyar dolar harcandı, otuz bin
102
Altan, A. “Aktüel” 412.sayı
103
Terör örgütlerine karşı yapılan mücadeleyi savaş olarak nitelendiremeyiz ancak
Altan’ın söylemlerini değiştirmemek için aynen kullandığı gibi yazdık. Ayrıca 17-19
aralık 1998 tarihinde Elazığ Doğuanadolu'da güvenlik sempozyumunda Hukuk
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet KOCAOĞLU da PKK ile yapılan mücadeleyi
savaş olarak tanımlar.
özgürlüğüne, zenginliğine hizmet edecek bir karar mıydı?(...)biz bu
yasağı tartışamadık.
göre geçmişte suç işlemiş daha doğru bir anlatımla görevinde başarısızlığa uğramış,
çoğalmasına ve devletin üst düzey makamlarını işgal eden insanları olumsuz yönde
artıyor. 105 Bir başka yazısında Altan Türkiye’nin tarihi süreç içindeki doğu ile
bakmadık. Biz bir şey yapmadık. Bir adam çıktı ve otuz bin kişiyi
104
Altan, A, Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
105
Altan A. “Sarıkamış’tan Akdeniz’e”Gescriben von am 222. Juli 1999
öldürdü. Şimdi o adamı yakaladık ve cadı masalı bitti. Artık,
Ahmet Altan Kürt sorunu ile PKK terörünün aynı olmadığını dile
getiriyor ancak arka arka kullandığı cümleler sonucunda akılda gayri ihtiyari kalan
tek şey Kürt problemi ve PKK’nın aynı şey olduğu. Altan oysaki bunu
çoğaltabiliriz ki ileride yine değineceğiz) bilinç altına yollanan bir mesaj var oda
bütün PKK’lılar Kürt’tür veya tam tersi. Oysaki Altan bunu eleştirmektedir ve bu
eleştirisinde haklıdır.
Kanımızca olaya daha rasyonel ve çözümcü yaklaşmak Türkiye için yani
Ahmet Altan’a göre Kürtler Türklerle yasa önünde eşitler fakat gerçek
düşünüyor.
Ahmet Altan Türklerle Kürtlerin ayrı ırklar olmasına karşın ortak bir
bir ses, insanca bir çığlık arıyor insan. "Yaşasın hayat" diye
benziyor(...)." 109
108
Altan, A.“Yanıyorlar” Aktüel 397
109
Altan, A, “Yaşasın Ölüm” Aktüel 18-24 mart 1999
Ahmet Altan Türklerinde Kürtler kadar suçlu olduğuna inanıyor. O bütün
falanjist filanjist diye insanların birbirlerini öldürdüğünü ve en önemli olan şeyi yani
bıraktı. 111
diyor.
110
Altan A. “Hayat Sinemasında Bir Film” Yeni Yüzyıl !9 haziran 1999
111
Altan, A. “Pautus” Aktüel 411.sayı
Biz ise hatalarimizi savunmaktan geçtim, sanki hatalarimiza
savunuyoruz.
miyiz? 112
bir özelliğe sahibiz. Fakat ne yazık ki bunun böyle olması kendimizi övmemiz ve
yersiz bir kibir içerisine girmemizden başka hiçbir şeye yaramıyor. Ahmet Altan bu
kibri değişik bir açıdan değerlendiriyor ve bu düşünce yapısının bize bütün dünyanın
112
Altan, A. “Savaş” Yeni Yüzyıl 9 Ekim 1998
düşman olduğunu yani “Türk’ün Türk ten başka dostu yok”şeklinde düşündürmesine
113
Altan, A. “Tanrı Geri mi Geliyor?”Aktüel 462.sayı
114
GİRİŞİMCİLER;Yaşar Kemal / Yazar, Zülfü Livaneli / Yazar, Sanatçı, Orhan
Pamuk / Yazar, Ahmet Altan / Yazar, Mehmed Uzun / Yazar
İMZALAYANLAR;Günter Grass / Yazar, Nobel Edb. Ödüllü (Almanya), Ingmar
Bergman / Yönetmen, Yazar (İsveç), Jose Saramago / Yazar, Nobel Edb. Ödüllü
(Portekiz), Elie Wiesel / Yazar, Nobel Barış Ödüllü (ABD), Nadine Gordimer /
Yazar, Nobel Edb. Ödüllü (G.Afrika), Costa Gavras / Yönetmen (Fransa), Arthur
Miller / Yazar (ABD), Jack Lang / Yazar, Kültür Esk. Bk. (Fransa), Harold Pinter /
Yazar (İngiltere), Maurice Bejart / Koreograf (Fransa), Adonis / Şair (Lübnan), Bibi
Anderson / Oyuncu (İsveç), Margaret Atwood / Yazar (Kanada), John Berger / Yazar
(İngiltere), Suzanne Brögger / Yazar (Danimarka), Adriaan van Dis / Yazar,
Yönetmen (Hollanda), Mahmud Doulatabadi / Yazar (İran), Margaret Drabble /
Yazar (İngiltere), Kerstin Ekman / Yazar (İsveç), Richard Falk / Yazar (ABD), Lady
Antonia Fraser / Yazar (İngiltere), Juan Goytisolo / Yazar (İspanya), Sir David Hare /
Yazar (İngiltere), Ronald Harwood / Yazar, Yönetmen (İngiltere), Michael Higgins /
Yazar (Danimarka), Michael Holroyd / Yazar, Yönetmen (İngiltere), Erland
Josephson / Yazar, Oyuncu (İsveç), Yoram Kanluk / Yazar (İsrail), Jaan Kaplinski /
Yazar (Estonya), Nikos Kasdaglis / Yazar (Yunanistan), György Konrad / Yazar
(Macaristan), Alberto Manguel / Yazar (Arjantin), Adam Michnik / Yazar, Gazeteci
(Polonya) Kai Nieminen / Yazar (Finlandiya), William Nygaard / Yayıncı (Norveç),
Monika van Paemel / Yazar (Belçika), Herbert Pundik / Yayıncı, Gazeteci
(Danimarka), Claude Regy / Yazar (Fransa), Klaus Rifbjerg / Yazar (Danimarka),
Bernice Rubens / Yazar (İngiltere), Arne Ruth / Gazeteci, Akademisyen (İsveç),
Johannes Salminen / Yazar, Yayıncı (Finlandiya), Antonis Samarakis / Yazar
(Yunanistan), Kirsti Simonsuuri / Yazar (Finlandiya), Thorvald Steen / Yazar,
Yazarlar Birliği Bşk. (Norveç), Sigmund Strömme / Yayıncı (Norveç), Brigitta
Trotzig / Yazar, İsv. Akademisi Üyesi (İsveç), Liv Ullman / Yönetmen, Oyuncu
(Norveç), Andre Velter / Şair (Fransa), Günter Wallraff / Gazeteci, Yazar (Almanya),
Georg Henrik von Wright / Filozof, Yazar (Finlandiya), Per Wastberg / Yazar, İsv
Akademisi Üyesi (İsveç), Moris Farhi / Yazar, Uluslararası Pen Kulubü Gen. Sek.
(İngiltere), Homero Aridjis / Yazar, Uluslararası Pen Kulubü Bşk. (Meksika),
Elisabeth Nordgren / Gazeteci, Pen Kulubü aktuel/9806/25
sundular. Deklarasyonda özellikle özerinde durulan konu Kürt halkının hakları idi.
pahalıya mal olan son 15 yılın kanlı olayları da bir gerçeği yine
canlı bir müzik yaşamı, her türde eser veren bir modern edebiyatı
vardır. Kürtlerin çok eski bir tarihleri, hepimize ait insani bir
115
Aktüel 14.10.1999
deklarasyonu ve imzalayan yazarları eleştiren ağır bir yazı yazdı. Yazısında da Kılıç
gerekçeler değildi!
Bu "imzaları aşağıda olanların" bir kısmı gafil ve romantik
gibisinden PKK terörünü adeta mazur gören bir cevap verdi. (...)
olmasa da bir kısmını hain ilan etmiş. Diğer geri kalanları da şapşallıkla suçlamış.
116
Kılıç, A. “Demokrasi.....” Türkiye 2.2. 2001
manalar çıkacak cümle ve tezlerin öne sürülmesi ne Türkiye de yaşayan insanların
bin yılda barış için çok çaba sarf etmek durumundayız, özellikle
117
kürt yazar olarak tanınan ve hatta Ahmet Altan’ın anlatımlarıyla kürt olduğu için
kitapları yakılan ve şu an yurt dışında yaşayan bir yazarımız. Altemur kılıç’ın
eleştirilerinde yurt dışındaki diye bahsettiği kişide kanımızca mehmet uzundan
başkası değil.
118
Saraçoğlu, A. “Bu Yarına Borcumuzdu” Aktüel 14.10.1999
Kanımızca yapılan eleştiriler hiçbir zaman duygusal olmamalı ve
çözümde rol almalıdır. Çünkü çözümde rol almayanlar problemlerin bir parçası
olurlar 119 . Problemlerin belirlenmesi çözümde atılan ilk adımdır ancak doğru
çözüme ulaşmak için sorunlar anlaşılmalı ve belirli bir felsefe geliştirerek çözüme
gidilmelidir.
gündeme geldiği gibi birçok yerde Türkiye’ye karşı sanki bir koz olarak
ÖZCAN’a göre A.B’nin bu isteğinin hukuki bir temeli yok ve sadece siyasal gündem
gereği bu şekilde baskı yapılıyor. Türkiye'nin Bu tür baskılara maruz kalmaması için
ülkedeki insan hakları ihlallerinin önüne geçmesi gerekmektedir şeklinde bir çözüm
yolu çiziyor. Ayrıca Özcan’a göre Kürtler'i Azınlık hakkı gibi ayrı bir statüde
119
1997 polis koleji mezuniyet yıllığı sh/74
120
Özcan M.”avrupa birliği.....” Polis Dergisi 155. Özel Sayı sh.499
BÖLÜM 4
Bütün dünya bir yanda biz bir yandayiz, binde bir de olsa,
121
Superonline chat 21 mayıs 1998 tarihinde sanal ortamda yapılan sohbet
Fikri Saglar'in hep söyledigi ama kimsenin aldirmadigi o
Bundan kurtulabiliriz.
122
Altan, A. “Savaş” Yeni Yüzyıl 9 Ekim 1998
Ahmet Altan Türkiye’nin jeopolitik konumu ile alakalı olarak
ancak Türkiye değişmeden orta doğuda bir değişim olması biraz zor Altan’a göre.
Ahmet Altan bu değişimin sebebini globalleşme bir diğer ifade ile enternasyonalizm
zenginleşmek zorunda 123 . Türkiye şu anki durumunda acaba böyle bir gelişme
inanılmaz bir çaba harcıyor. Eğer, sarsılmaz bir kale gibi duran
hızla üretilip bir dağ gibi yükseliyor, dünyanın diğer ucunda ise
para ve büyük bir nüfus var ama üretilen malları alıp kullanacak bir
başlayacak. 124
Türkiye‘yi bir yönden şanslı bir yönden de şanssız buluyor. Şans; Sanayi devrimini
aile müessesini yok etmiştir. Türkiyede ise aile herşeye rağmen kutsal ve önemli bir
başında çalışan bir işçi sınıfına ihtiyaç yok. Işte türkiye‘nin şansı burada ortaya
çıkıyor. Eğer türkiye bu çağı yakalar ise avrupa için, bütün batı dünyası için
yeryüzünün cennetlerinden biri olur. Çünkü hem yeni çağın üretim biçimini
124
Altan, A.”Başka Yere Bakın” Aktüel 405.sayı
yakalamıştır, zenginleşiyordur, mutludur, özgürdür hemde aynı zamanda o alaturka
geleceği açısından ümitli ancak bu çağı yakalamamızı bir mucize olarak görüyor 125 .
düşünüyor ve çok ilginç bir örnekle bunu açıklıyor. Altan müslüman bir ülkenin
ateisti ile hristiyan bir toplumun ateistinin farklı olduğunu çünkü inkar ettikleri şeyin
aynı olmadığını söylüyor. Bir başka anlatımla müslüman ateist ve hristiyan ateist
olur diyor. Yani kimse kültüründen vazgeçemez. Belki de Altanın da dediği gibi
verme 126 .
125
Altan, A, Siyaset Meydanı 23-24 mart 2001 ATV
126
www.matbuat.com/konular/soylesiler/ahmetaltan1.htm
SONUÇ OLARAK
girdi. Modern çağ ise yerini post-modern bir çağa, doğrunun birden çok olabileceği
bir döneme bıraktı. Artık bir şey ya doğrudur yada yanlıştır diyemiyoruz. Çünkü
artık okullarda kuantum fiziği öğretiliyor ve kuantum fiziği derki bir madde hem
burada hem şurada olabilir. Hem var hem de yok. Sosyal bilimlerde de durum
böyledir. Doğrunun hangisi olduğunu çoğu kez zaman gösterir. Deney yapamazsın.
Klasik çağdaki gibi her dedikleri tabu sayılan kurumlarda yoktu. Ki bu çağda dünya
bile dönmüyordu çünkü kilise dönmüyor demişti dünya nasıl dönebilirdi ki. Bunun
aksini söyleyen pek az kişi çıkmış ve yaşadıkları çağın birer üvey evladı olmuşlardır.
Artık dünya değişti değil klasik çağ ve klasik mantık modern çağda geride kaldı
ancak ülkemizde halen klasik çağda yaşadığını zanneden insanlar var. İşte bu
büyük rol düşüyor. “Aydının görevi karanlığı aydınlatmaktır 128 ” diyor Cemil Meriç.
durumda. Kimi aydın belki toplumun üvey evladı olmaktan çekinmiş kimi aydında
127
MERİÇ,Cemil Bu Ülke İletişim Yayınları7. Baskı 1996 İstanbul sh.73
128
MERİÇ,C a.g.e.sh.52
alınyazısı iki kelimede düğümleniyordu ‘aldanmak ve aldatmak’” 129 Türkiye’nin
bir patikada pusuda bekliyordu. Türkiye kardeş kavgasını yaşadı ama bunu neden
yaşadığını halen kimse bilmiyor. Ve uzun bir süre de bilmeyecek. Daha kötüsü eğer
çıkacaktır.Türk aydınına işte burada büyük rol düşüyor. Aydın sıradan bir insan gibi
halkın gözleri önüne sürmek ne kadar faydalı ne kadar akılcı olabilir ki. Aydın
toplumun nabzını tutmalı ve söylediği her sözde ve yazdığı her cümlede tek amacı
129
MERİÇ,C a.g.e. sh.52
130
Cerrah, İ. Semiz E. “ Yirmi birinci Yüzyılda Polis” Ankara 2000
@
Makalemiz Hakkındaki paylaşımlarınız beni ve sizi mutlu edecektir.
ozgurumben@yahoo.com