You are on page 1of 4

3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ

Türk Milliyetçiliğine Gönül Vermiş Değerli Dava Arkadaşlarım,

Atatürk’ün vefat etmesi sonrasında patlak veren ikinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’yi
yöneten Cumhurbaşkanı ve CHP genel başkanı İsmet İnönü, ekibiyle birlikte Türkiye’yi
savaşa sokmamış ama esen rüzgârlara göre tavır almak gibi bir kültürü siyasetimize
yerleştirmiştir. Almanların zayıflayıp Sovyet ordusunun üstünlüğü ele geçirdiği 1944
başında Türkiye’de Türk Milliyetçileri hapis ve işkencelere maruz bırakılmış, bizzat
Cumhurbaşkanı İnönü 19 Mayıs 1944 törenlerinde yapmış olduğu meşhur konuşmada,
Türkçüleri hükümeti yıkmak amaçlı fesat teşekkülleri kurmakla suçlamıştır. Türk
Milliyetçilerine yönelik tedhiş kampanyasını, büyük Türkçü Hüseyin Nihal Atsız’ın,
dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na yazdığı ve Orhun dergisinin Mart ve Nisan
sayılarında yayınlanan 2 açık mektubu tetiklemiştir. Atsız mektuplarında başta Milli Eğitim
Bakanlığı olmak üzere devlet kadrosu içerisine sızmış olan komünistlere dikkat çeker.
Bunun üzerine Atsız ve aralarında rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş, Fethi Tevetoğlu,
Necdet Sancar, Reha Oğuz Türkan’ın da bulunduğu 22 arkadaşı Sabahattin Ali’nin şikâyeti
üzerine tutuklanır ve mahkemeye çıkarılır. İkinci duruşma tarihi olan 3 Mayıs 1944 günü
Ankara’da Atsız ve arkadaşlarına destek olmak üzere binlerce öğrenci gösteri yapar,
aralarından birçoğu yaralanır, birçoğu da gözaltına alınır. 1947 yılında sonuçlanan davada
Türkçüler beraat eder.

Sovyetlere yaranmak için İnönü bir taraftan Türkçülere yönelik karalama kampanyası
başlatırken diğer yandan savaş sırasında kaçıp Türkiye’ye sığınmış olan soydaşlarımızı
Sovyetlere teslim eder. Sarp sınır kapısında teslim edilen 200 civarındaki soydaşımız Türk
askerinin gözü önünde Kızıl ordu askerlerince kurşuna dizilir. Bütün bu yaptıklarının
karşılığında Sovyet rejimi Türkiye’den toprak ve boğazlarda üs isteyerek cevap verir. Bu
tehdit üzerine İsmet İnönü Türkiye’yi güvenli liman olarak gördüğü ABD yörüngesine
sokar.

Nihal Atsız bir yazısında 3 Mayıs gününü “Türkçülerin Günü” olarak isimlendirip, Türkçüler
tarafından bir başına veya toplu olarak daima kutlanmasını ister. Atsız’ın da dediği gibi 3
Mayıs 1944, Türkçülüğün hissi ve fikri aşamadan çıkıp hareket haline geçtiği günün
adıdır. 3 Mayıs bir bayram da değil, matem de değil, ama binlerce isimsiz gencin milli
varlığa yönelik tehditlere karşı direniş hareketinin başladığı gündür. O yüzden de yarım
yüzyılı aşkın bir süreden beri bu anlamlı gün, Türk Milliyetçileri tarafından, her geçen gün
artan bir coşkuyla “Türkçüler Günü” olarak kutlanmaktadır.

Aziz Gönüldaşlarım,

Bugün de Türkçülüğe karşı bir kampanya yürütülmektedir. Gerek ABD gerekse AB


üzerinden yapılan “telkin ve ricalarla” Türkiye’nin Türk kimliğini terk etmesi, Türkiyelilik
kimliğini benimsemesi, Anayasasını federal yapıya geçecek şekilde değiştirmesi talepleri
söz konusudur. Maalesef, bu ricalara ciddi manada kulak verildiğini görmekteyiz. Bugün
devlet kendi eliyle TRT şeş gibi bir uygulamayı devreye sokarak Anayasamızdaki resmi dil
Türkçedir amir hükmünü delmiştir. Türkiye’de alt kimlik üst kimlik tartışmaları ile Türklük
tartışılır hale sokulmak istenmiştir. Gerek PKK gerekse Ermeniden özür kampanyaları ile
Türklük gurur ve şuuru sindirilmek istenmiştir. Fakat bir şeyi unutmuşlardır:

Biz Türk Ocaklılar ve Türk Milliyetçileri olarak Türkiye’nin Türklükten uzaklaştırılmasına


her zemin ve mekânda müsaade etmeyeceğiz. Atatürk’ün kurduğu Türk Cumhuriyetinin
Türklüğünü koruma ve gelecek nesillere aktarma da son derecede hassas olacağız.
Sadece Anadolu Türklüğünün değil Avrasya Türklüğünün de gözü, kulağı ve eli
olacağımıza kimsenin şüphesi olmasın. Sözlerimi Aziz Atatürk’ün veciz ifadesiyle
tamamlamak istiyorum: NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
Türk Milliyetçiliğine Gönül Vermiş Değerli Türk Ocaklılar, Kıymetli Misafirler,

Dünya Hâkimiyetine oynayan Avrupalıların 2. Dünya savaşına Türkiye doğrudan katılmamış,


ancak dolaylı etkilerini çok kuvvetli hissetmiştir. Almanların zayıflayıp Sovyet ordusunun
üstünlüğü ele geçirdiği 1944 başında Türkiye’de Türk milliyetçileri hapis ve işkencelere
maruz bırakılmış, Türkçüler bizzat Cumhurbaşkanı İnönü tarafından hükümeti yıkmak amaçlı
fesat teşekkülleri kurmakla suçlanmıştır. Nihal Atsız ve dava arkadaşlarından 22 kişi
Alparslan Türkeş, Fethi Tevetoğlu, Necdet Sancar, Reha Oğuz Türkan dâhil olmak üzere
tabutluk denilen işkence yöntemlerine maruz bırakılmıştır.

3 Mayıs 1944 de yapılacak ikinci duruşma günü binlerce Türkçü genç Ankara’da toplanarak
Cumhuriyet döneminde Türk Milliyetçiliğinin ilk aksiyoner hareketini gerçekleştirmiştir. 3
Mayıs bu yönü ile bakıldığında Atatürk’ten sonra etkisizleştirilmek istenen Türkçülük
ruhunun yeniden canlandığı gündür.

Aradan geçen 65 yıl Türkçülerin haklılığını ortaya koymuştur. 1992 de Sovyet Rus
imparatorluğunu dağılmış, 21. yüzyıl Türk Birliğine kapılarını ardına kadar açarak
başlamıştır. Bugün dünyada bağımsız Türkiye, Azerbaycan, KKTC, Türkmenistan,
Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan olmak üzere 7 Türk devleti ve dolaylı da olsa ilişki
kurduğumuz Başkurtistan, Tataristan gibi özerk cumhuriyetlerimiz vardır.

Ümit veren bu gelişmeye rağmen maalesef Türk Birliğine doğru Türkiye yeterince güçlü
adımlar atamamıştır. AB üyeliği hedefi, yüzümüzü yeterince Asya Türklüğüne çevirmemize
engel olmuştur.

Bugün Türkçülerin önünde maalesef çok ciddi sıkıntılar vardır. En büyük sıkıntı Atatürk’ün
kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin Türklük temellerinin tehdit edilmesidir. Bölücü terör
örgütünce taviz olarak algılanan Kürtçe TRT ve Erbil’le temas kurmak gibi yanlış
uygulamalar, ABD ve AB’nin arzularına uygun federalleşme taleplerini güçlendirmiştir.

Musul-Kerkük-Telafer Türkmenlerinin dertlerine derman olunamamış, soydaşlarımız


yalnızlığa mahkûm edilmiştir. Dışişleri Bakanlığımızca Kerkük’ün bir Türkmen kenti olması
yerine farklı etnik grupların yaşadığı bir Irak kenti olarak tanımlanması Türkmenlerin elini
zayıflatmıştır.

AB üzerinden Yunanistan’ a bağlanan Kıbrıs adasındaki Türkler, azınlık veya cemaat


statüsüne itilmek istenmektedir. Kıbrıs Rum yönetimini tam üye yapan AB Türkiye’yi bu
durumu kabullenmeye zorlamaktadır. Diğer taraftan aynı AB, Batı Türklüğünün şikayetlerini
görmezlikten gelmekte, Yunanistan talebi doğrultusunda Batı Trakya’da Türk yerine
Müslüman Yunan vatandaşı tanımını kullanmaktadır.

Ermeni Meselesinde Hükümetin gösterdiği yanlış yaklaşım yüzünden Ermeniden özür


dilenmesi gibi özürlü bir kampanyanın gerçekleştirilmesine cesaret verilmiştir. En son
ABD’nin yeni başkanının ricası üzerine sınır kapısının açılmasına yönelik girişim
Azerbaycan’ın kaybedilmesi riskini beraberinde getirmiştir.

Bizi üzen diğer bir konu, halen bağımsızlığını elde edememiş olan Türk illeridir. Bunların
başında Doğu Türkistan gelmektedir. Efsanevi lider İsa Yusuf Alptekin’in başlattığı mücadele
inanıyorum ki bizim sağlığımızda sonuç verecek Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz Çin
zulmünden kurtulacaktır.
Aziz Gönüldaşlarım,

Tarih milletler mücadelesi olarak gelişmiş, günümüze ulaşmış, yine milletler mücadelesi
olarak devam edecektir. Tarihe sayısız şaheserler kazandıran ecdadımızdan güç alarak
öğüneceğiz. Allah’ın yardımıyla çok çalışarak Milletimizin önündeki sıkıntıları yok edeceğiz.
Gaspıralı’nın işaret ettiği dilde birliği, fikirde birliği ve işte birliği Türk Toplulukları arasında
kuracağız ve geleceğe güvenle bakacağız. İnanıyorum ki Türk milliyetçileri olarak biz
aramızdaki birliği sağlam tutarsak, önce Anadolu Türklüğünü, sonra Balkanlardan Çin
seddine bütün Türk topluluklarını dünyanın hâkim gücü yapabiliriz.

3 Mayıs Türkçüler gününüz kutlu olsun. Tanrı Türk’ü korusun, geleceğimiz aydınlık olsun.
Bu programın gerçekleşmesinde katkıları olan dostlarımıza, başta Kızılay Samsun Şube
başkanımız Mustafa Keskin’e, İlkadım Belediye başkanımız sayın Necattin Demirtaş’a
Büyükşehir Belediyesi Kültür İşleri Daire Başkanı Necmi Çamaş beye, Türkiye Kamu-Sen il
başkanı Ahmet Keskin’e ve ilgili tüm sendika başkanlarımıza, ve diğer sivil kuruluşlarımıza,
ülkü ocaklı gençlerimize ve emeği geçen bütün gönüldaşlarımıza, yağmura rağmen bizi yalnız
bırakmayarak şölenimizi şenlendiren siz değeri katılımcılara teşekkür ederim. Yine Türk
ocağı yönetim kurulu üyelerim Serkan Şen Şahin Köktürk, Fikret Bilge, Yüksel Öner, Ali
Boğa ve Korhan Çömezoğlu’na, ve ocağımızın gençlerine huzurlarınızda teşekkür etmek
istiyorum.

Şölenimizin Hayırlı olmasını diliyorum.

You might also like