You are on page 1of 1

Markete sadece bir ihtiyacımızı almaya gider çıktığınızda almanız gereken ürünü ya unutmuşuzdur ya da

farkında olmadan torbalar dolusu (Bez çantalar)şeyler satın almışınızdır. Eğer sizde öyleyseniz Alışveriş
hastalığınız var demektir. Herkesin rahatlama için kullandığı çeşitli yollar vardır, kişi rahatlama amaçlı
alışveriş yaptığını belirtiyorsa, alışveriş bağımlısı olma riskini taşıyan kriterlerindendir.

Bayanlar daha çok giysi, parfüm ve mücevher, erkekler ise elektronik, otomobil ya da hırdavat satın alır.
Büyük bir sıklıkla kredi kartı ile, büyük mağazalardan yalnız alışveriş yapar, yanında genellikle birden
fazla kredi kartı taşır. En önemlisi kendisinin ihtiyaç duymadığı şeyleri satın alır, dolabı bir kere bile
giymediği, üzerinde etiketi bulunan giysilerle doludur. Bunları bazen başkalarına hediye olarak verir.

Tüketicilerle yüzyüze görüşme yapan araştırmacılara göre tüketicilerin çoğunluğu alışverişten fiziksel bir
zevk alıyorlar. Görüşülen deneklerin üçte ikisi, mutsuz olduklarında alışverişe çıktıklarını söylemiş.

Lanchaster Üniversitesi’nde tüketici davranışları üzerine ders veren Helen Woodruffe ''İnsanlar eksikliğini
çektikleri bir şeyin yerini başka şeylerle doldurmaya meyilli.'' diyor.
Alışveriş merkezlerinin, ürün çeşitliliği ve ödeme kolaylıkları ile ihtiyacının üstünde alışverişe sevk ettiğini
savunan Dr. Sümer Öztanrıöver “Bu tür merkezlerde kişiler üzerlerinde (alışveriş yapma) baskısı
hissedebilirler. Sepetlerinin boş olması onları huzursuz eder. ''diyor.

Kişisel düşüncem bunda tatmin olmamış kişisel dürtüler(yaşadığımız olaylar, mutsuzluk,hayattan


beklentilerinin karşılanmaması) çok daha baskın bir etkendir. Birçoğu da bize dışardan öğretilmş
unsurlardır.Reklamlar ''Sen buna değersin'', ''aa onun modası geçti'' gibi ne kadar çok kadını hedef alan
slogan var ki kadın onları uygulamazsa kendini mutsuz, değersiz hissediyor. Dikkat ettiniz mi Kadınlar,
Anneler günü , Yılbaşında mücevher reklamları arka arkaya döner.' 'Şu kadarcık'' gibi sözde şirin
sloganlarla erkeklere dayatırlar.Ama sistem kimi düşünür ki . Bunun için ''Kanlı Elmas'' filmini
seyretmenizi tavsiye ediyorum. O parmağınıza taktığınız şu kadarcık şey kaç tane insanın hayatını,
kolunu, bacağını alıyor.
Yani tamamen ticari düşüncelerle üzerimizde uygulanan baskıdan başka birşey değildir. Yoksa ne bizlerin
değeri umurlarında ne senin hayattan beklentilerin ne de güzel olman. Ama zaten bizler edinerek var
olamayız ki!
Seni almaya zorlayan ne kadar nesne varsa sen o kadar köleleşiyorsun. Objektif olarak baktığımzda
aldığımız o kadar şeyden ancak bir ikisi hayatidir. Gerisi sadece angarya.

Okuduklarımdan çıkardığım tek şey bu sistemde ''Biz Bir Pazarız.'' Neyi dayatıyorlarsa da onu almaya
mecbur kalıyoruz.Farkındalık çok önemli.

Sayfalar dolusu alışveriş tavsiyeleri veren siteden linkler verebilirdim. Ama en önemlisi sizi buna yönelten
kaynağa dönmek. Neden mutsuz sunuz? Neden doyum sunuz? Sevgiyi başka yerde mi arıyoruz? Bu
sorunun tek cevabı bunlarda..

Bu konuda linkteki videoyu seyretmenizi tavsiye ediyorum.


http://www.facebook.com/video/video.php?v=101334543241303

Müge Gülşah Ercan

You might also like