Sevmek ve güvenmek güzel duygudur, hayata anlam ve
maksat kazandıran sevgidir. Sevgi önce merak ve hayranlık uyandırır, insanın estetik duygularını geliştirir. Soyut düşünebilme kabiliyeti geliştikçe sevgi de daha estetik ve soyut hale gelir. Seviyorsanız güveniyorsunuz demektir. En soyut kavram Tanrı, her şeyi kapsayan en güçlü sevgi de Allah sevgisidir. Güven duygusu, hayatın tüm zorluklarına ve belirsizliklerine dayanma gücü de Allah’ a yakın olmakla doğru orantılıdır. Vatan sevgisi ve Allah sevgisi, ölüm korkusunu aşabilmenin ve en soyut düşünebilmenin, en çok ihtimalleri önceden akıl ederek tedbir alabilmenin de en önemli ön şartıdır. Türk olmak, vatan sevgisiyle ve imanıyla ölüm korkusunu aşarak, merhametli ve erdemli, güzel ahlaklı insan olmak demektir.
Allah, inananları öncelikle kutsal kitaplarında verdiği öğüt ve
tavsiyelere göre, akıl ve hayal güçlerini sonuna kadar kullanırlarsa ve çevrelerine hızlı uyum gösterirlerse korumaktadır. Charles Darwin de evrim teorisinde en hızlı uyum gösteren türlerin yok olmadığını, korunduğunu söylemektedir. Madde ile Ruhun kanunları tamamen aynıdır. Doğruyu yanlıştan ayırt edebilmek için ya kutsal kitaplarda bildirilen emir ve yasaklara, tavsiyelere samimi olarak ve teslimiyetle uymak, ya da sonuna kadar aklı da aşıp sorgulayarak hakikate kavuşmak gereklidir. Allah kimseye çekemeyeceği yükü yüklemez ve herkese layık olduğunu verir. Din adamları fazla Matematik bilmez ve bu yüzden de doğa kanunları yerine dogmalara inanırlar. Kutsal kitaplar ise sürekli sorgulamayı ve öğrenmeyi, araştırmayı, sabır ve hakikati tavsiye eder.
İnsan da sevgi ve güven dengesi, kişilik gelişimi ve ruh sağlığı
demektir. Gözlerinden ışık ve nur saçan inançlı insanlarda, sevgi ve korku dengesi yüzlerinden okunur. Onlar hemen içinizi ısıtır ve güven verirler, dertlerinizi alırlar parıltılı nurlu yüz ifadeleriyle. Hayattan ve tüm nimetlerinden zevk alabilmek, hayatın tüm zorluklarına katlanabilmek için ruhen ve bedenen temiz kalmak, insanları sevmek ve güvenmek çok önemlidir. Çevrenize baktığınızda birbirini Allah rızası için seven insan görebiliyor musunuz? İnsanlar artık buzağıya tapar gibi, sadece paraya ve zenginliğe tapıyorlar.
Çevrenizdeki insanlara baktığınızda gördüğünüz kapkara bir
yüz ifadesi, işte bu paraya veya zenginliğe tapınmanın sonucu kendiliğinden oluşan ruhen ve bedenen kirlenmişliğin ifadesidir. Böyle insanlardan oluşan toplumlar birbirlerine güvenemez, paraya, zenginliğe, silahlara ve korku dengesine güvenirler. İnsanlar nihayet yüz yüze bakmakla dahi birbirleriyle korku, sevgi ve güven alışverişi yaparlar. El eli, göz gözü, yüz yüzü kendisi nasılsa öyle görür; bazen yıkar, temizler, bazen de kirletir. Pozitif ve negatif elektrik almaktan kastedilen de bu değil midir? Beden, ruh denen ilahi nurun, gözle görünen, ağarmış veya kararmış, cennetlik veya cehennemlik örtüsüdür. Sevgi ve güven cennetin, korku ve endişe cehennemin ifadesidir. Cennet de, cehennem de yeryüzündedir ve yaşam sırasında hak edilir. Öte dünya nur deryasıdır sadece; orada yemek içmek ve bedenler, benlik yoktur, tüm ruhlar olduğu gibi çırıl çıplak nur deryasındadır. İnsanlığın ürettiği tüm silahlar, araç gereç ve modern teknoloji vasıtaları da o nur deryasındandırlar. Keşifler tesadüfen olmaz, insanlığın bekası keşiflerle sağlanmaktadır. Allah ın müsaade etmediğini insanlar bilemezler. Canlı cansız, hareket halinde olan ve duran her sistem, tüm isimler ve cisimler hiç yok olmayan ilahi bir nurun karşılığıdır. Aynen hayal ve gerçek, gölge ve ışık gibidir tüm isimler ve cisimler. Kutsal kitaplarda, Allah meleklere önce isimleri, kavramları öğretti, sonra da cisimleri, eşyayı gösterdi demektedir. Cisimler, sayısı dahi bilinemeyen sonsuz kuvvetlerin sıfırlanmış dengesidir. İsim ise cisim var olmadan önce var olan, daha önce keşfedilen bir kavramdır.
Bunları neden tanımlayıp açıkladığıma gelince, Batı felsefesi
ve uygarlığı sevgi ve güvene değil, güvensizlik ve korkuya dayanmaktadır. Çarmıha, haça gerilmiş bir insan Batı felsefesinin temelini oluşturan en önemli korku sembolü değil midir? İslam uygarlığı ise doğadan, dağlardan yerlerden ve göklerden, ikisinin arasındakilerden, su ve okyanuslardan, sevgi ve güvenden, ilahi nurdan bahseder. Ne kadar korkuyorsanız, o kadar mükemmel silah yaparsınız. İslam uygarlığındaki sevgi ve güven dengesine karşılık, Batı uygarlığında korku ve güvensizlik, ancak sürekli ve daha mükemmel silahlar üretilerek dengelenmektedir. Tabiatta da basınç ve vakum, kütle ve boşluk aynı kuvveti üretmez mi? Dünya da yerçekimi (gravitation, g=9,81 gr/cm2) ne ise uzayda da yerçekimsiz boşluk aynı işlevi görmekte değil midir?