You are on page 1of 36

Çiftdillilik ve Eğitim

Müge Ayan Ceyhan – Dilara Koçbaş

Eğitimde Haklar II Projesi, Sabancı Üniversitesi Eğitim Reformu Girişimi tarafından Avrupa Birliği mali desteği ile yürütülmektedir. Bu yayında
dile getirilen görüş ve düşünceler yazarlarına aittir ve hiçbir şekilde Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmamaktadır.
Çiftdillilik ve Eğitim

Yay›na Haz›rlayanlar
Işık Tüzün, İrem Aktaşlı

Yap›m
MYRA
Koordinasyon
Rauf Kösemen, Engin Do¤an
Sayfa Düzeni
Gülderen Rençber Erbaş

‹stanbul, Kasım 2009

Bu yay›n›n tüm haklar› Sabanc› Üniversitesi’ne aittir.

Sabanc› Üniversitesi
Karaköy ‹letişim Merkezi
Bankalar Caddesi 2, Kat 5
Karaköy 34420 ‹stanbul

T +90 (212) 292 50 44


F +90 (212) 292 02 95

www.erg.sabanciuniv.edu
Yazarların Kısa Özgeçmişleri

Müge Ayan Ceyhan Bünser Dilara Koçbaş


Müge Ayan Ceyhan İstanbul Bilgi Üniversitesi ile Bünser Dilara Koçbaş “Göç ve Çokdillilik
Osnabrück Üniversitesi’nin ortaklaşa yürüttüğü “Göç Bağlamında Okullarda Okuma Yazma Öğrenimi”
ve Çokdillilik Bağlamında Okullarda Okuma Yazma projesinde yarı zamanlı araştırma görevlisi
Öğrenimi” konulu, Almanya-Türkiye karşılaştırmalı olarak çalışmaktadır. Lisans eğitimini Boğaziçi
projede uzman araştırmacı olarak çalışmaktadır. Üniversitesi’nde Sosyoloji dalında tamamlayan
Doktora derecesini Sosyal Antropoloji dalında Koçbaş, yine aynı üniversiteden Dilbilim alanında
Oxford Üniversitesi’nden alan Ayan Ceyhan’ın yüksek lisans derecesi almıştır. Doktora eğitimini
aynı zamanda Sosyal Antropoloji ve Çeviribilim Kanada’da bulunan University of British Columbia’da
alanlarında yüksek lisans dereceleri bulunmaktadır. dil ve okuryazarlık eğitimi alanında sürdürmektedir.
2000’den bu yana Türkiye’deki çeşitli okullarda uzun Dil edinimi, yazılı metin üretme becerileri ve ailedeki
süreli saha araştırmaları yürütmektedir. Çalışma okur-yazarlık pratikleri konularında çalışmaları
alanları arasında eğitim antropolojisi, değişen kişilik bulunmaktadir.
anlayışları, okul etnografyası ve okuryazarlık edinimi
İletişim için: dkocbas@interchange.ubc.ca
vardır.
İletişim için: mayan@bilgi.edu.tr

3
4
İçindekiler

KISALTMALAR, 6
I. GİRİŞ, 7
A. Türkiye’deki Güncel Tartışmalar, 9
B. Amaç ve İçerik, 11
C. Kavramlar, 12
II. ÇİFTDİLLİLİK VE EĞİTİME DİSİPLİNLERARASI BİR YAKLAŞIM, 14
A. Toplumsal Bağlamda Dil ve Güç İlişkisi, 15
1. Dil İdeolojisi, 15
2. Dillere Verilen Değerin Değişebilirliği, 16
3. Dile İlişkin Tutumlar, 16
B. Eğitimde Çiftdilliliğin Dayanakları Nelerdir ve Eğitimde Çiftdillilik Nasıl Olanaklı Kılınabilir?, 18
1. Arttırıcı Çiftdillilik İlkesi, 18
2. Çiftdilde Okuryazarlık Kontinyumu, 18
C. Eğitimde Çiftdilliliğe Pedagojik Bir Yaklaşım, 22
D. Eğitim Modelleri, 24
1. Çiftdil Yaklaşımı Olan Eğitim Modelleri, 25
2. Tekdil Yaklaşımı Olan Eğitim Modelleri, 28
3. Eğitim Modellerinin Genel Değerlendirmesi, 29
III. SONUÇ VE ÖNERİLER, 31
KAYNAKÇA, 34

5
Kısaltmalar

ABD Amerika Birleşik Devletleri


AKP Adalet ve Kalkınma Partisi
Bkz.   Bakınız
BM Birleşmiş Milletler
CHP Cumhuriyet Halk Partisi
D1 Birinci dil
D2 İkinci dil
DTP Demokratik Toplum Partisi
Eğitim-Sen Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası
MEB Milli Eğitim Bakanlığı
MHP Milliyetçi Hareket Partisi
OECD Organisation for Economic Co-operation and Development
(Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü)
ÖSS   Öğrenci Seçme Sınavı
PISA   Program for International Student Assessment
(Uluslararası Öğrenci Başarılarını Değerlendirme Programı)
vb. Ve benzeri
YÖK Yükseköğretim Kurulu

6
I. Giriş

Türkiye’de her çocuğun erişebileceği kaliteli bir Türkçeden başka diller konuşuyor olması ve eğitim
örgün eğitim amaçlandığında, ülkenin çokkültürlü yaklaşımlarında bu durumun dikkate alınmaması da
toplumsal yapısı göz önünde bulundurulmalı, sayılabilir.3
çocukların sosyokültürel ve ailevi koşullarının eğitim
Bölgeler arasındaki fark, okuma-yazma bilen
süreçlerine etkileri dikkate alınmalıdır. Evinde
bireylerin illere göre dağılımına baktığımızda da
konuşulan dil eğitim dilinden farklı olan çocukların
belirgin olmaktadır. Devlet İstatistik Enstitüsü
eğitim süreçleri söz konusu olduğunda, öncelikle
tarafından yayımlanan 2000 yılında yapılan genel
şu saptama kabul edilmelidir: Anadilinden farklı bir
nüfus sayımı verilerine göre güneydoğu ve doğu
dilde eğitim almaya başlayan çocuğun aynı anda hem
illerindeki okuma-yazma bilen kişilerin oranı % 73,3 ve
yazılı dilin özelliklerini öğrenmesi hem de aileden
% 76,1 ile ülke genelindeki oranlardan düşüktür.4
edindiği kültürden farklı bir kültürü temsil eden yeni
bir dil öğrenmesi gerekir. Bu görüşten hareketle, Türkiye’deki demografik yapının incelenmesine
raporda, çocukların özellikle evde konuştukları dil yönelik yakın dönemli çalışmalar, çocukların okula
ile eğitimleri arasındaki ilişkinin değerlendirileceği başlamadan önce içinde bulunduğu ortam, duyduğu
ve bu alanda olası modellere dayanak oluşturacak ve bildiği diller açısından yol göstericidir. KONDA
kuramsal bir çerçeve sunulacaktır. Bu amaçla Araştırma ve Danışmanlık’ın Milliyet Gazetesi için
izlenecek yol, konuyla ilgili kuramsal çerçeveyi 2006’da yaptıkları “Biz Kimiz?” adlı toplumsal yapı
oluşturan ana kavramları tanımlamak, çalışmaları araştırmasına göre Türkiye’deki belli başlı etnik
sunmak, tartışmak ve değerlendirmektir. Bu tartışma kimlikler şunlardır: Türk % 78,1, yerel kimlikler5 % 1,5,
ve değerlendirmenin etkili bir biçimde yapılabilmesi Asya Türkü % 0,1, Kafkas kökenli % 0,3, Balkan kökenli
için öncelikle Türkiye’nin toplumsal yapısı bu % 0,2, göçmen % 0,4, Kürt % 13,4, Arap % 0,7, Roman
bağlamda tanımlanacak ve güncel tartışmalar % 0,1, diğer ülkelerden % 0,07. Ayrıca bu kişilerin
gözden geçirilecektir. Ancak, Türkiye’de toplumsal konuştukları anadillerinin oranları şöyledir: Türkçe
yapı üzerine çalışmaların eksikliği ve bunun sosyal % 84,54, Kürtçe/Kurmanci % 11,97, Zazaca % 1,01,
gereksinimlere dönük politikalar üzerindeki olumsuz Arapça % 1,38, Ermenice % 0,07, Rumca % 0,06, İbranice
etkisi göz önünde bulundurulmalıdır. % 0,01, Lazca % 0,12, Çerkezce % 0,11, Kıptice % 0,01.

Eğitim alanında Türkiye’deki öğrencilerin


performanslarının değerlendirildiği çeşitli Anadili dağılım grafiği6
düzlemlerde elde edilen sonuçlar tatmin edici
değildir. 15 yaş grubu öğrencilerin eğitim
kazanımlarını belirlemek üzere üç yılda bir OECD
tarafından yapılan PISA sınavı sonuçlarına
göre Türkiye 57 ülke arasında ancak son
beş ülke düzeyindedir.1 Türkiye genelindeki
değerlendirmelerde ise, her yıl yapılan
yükseköğretime giriş sınavlarında batı ve doğu illeri
arasında öğrenci başarısı açısından büyük farklar
olduğu görülür. Bu durumun tekrarlandığı ÖSS 2009
sonuçlarına göre en başarılı iller Aydın, Denizli,
Karaman, en başarısız iller ise Hakkari, Şırnak,
Ağrı’dır.2 Konuyu değerlendiren araştırmacılara göre
bunun pek çok nedeni arasında öğrencilerin evde

3 Londra’da yargısız infaz. (23 Temmuz 2009). Evrensel. 1 Ekim


1 Eşme, İ. (9 Ocak 2008). PISA 2006 sonuçları ve Türkiye’de fen eğiti- 2009, http://www.evrensel.net/05/07/23/#4.
mi. Radikal. 25 Haziran 2009, http://www.radikal.com.tr/haber. 4 Devlet İstatistik Enstitüsü, http://www.tuik.gov.tr.
php?haberno=243988. 5 Kendi kimliğini Manav, Laz, Türkmen, Yörük, Anadolu Türk
2 ÖSS başarısı düştü 32 bin aday sıfır aldı. (13 Temmuz 2009). Yeni boyları olarak tanımlayanlar ile başka yurtiçi bölge adları ile
Şafak. 1 Ekim 2009, http://yenisafak.com.tr/Egitim/?t=13.07.2009 tanımlayanlar.
&c=40&i=198294. 6 KONDA, 2006, s. 19.

7
Türkiye’de okul öncesi eğitime duyulan araştırmasını 2006 yılında tamamladığı “Türkiye’de
gereksinimin belirlenmesi için Aksu-Koç, İlköğretim Okullarında Okulu Terk ve İzlenmesi ile
Erguvanlı-Taylan ve Bekman’ın 2002 yılında yaptığı Önlenmesine Yönelik Politikalar” başlıklı çalışmadır.
alan araştırması da Türkiye’de okula başlayan
çocukların geldikleri ortam ve evlerinde anneleriyle Bu çalışmada, altı ilde (İstanbul, Diyarbakır,
konuştukları dillerle ilgili veri sağlamıştır. Mardin, Şanlıurfa, Erzurum ve Konya) alan
Bu çalışmaya göre İstanbul, Diyarbakır ve Van araştırması yapılarak ilköğretimi tamamlamadan
illerinde görüşülen 228 anne içinde Türkçeden başka okulu terk eden çocuklara ilişkin nitel ve nicel
dil bilen ve evde bu dili konuşan annelerin oranı bulgular ortaya koyulmuştur. Çalışmanın önemli
İstanbul’da en düşük, Diyarbakır’da en yüksektir. bulgularından biri, evde Türkçeden başka dil
konuşan çocukların okulu terk eden çocuklar içindeki
oranıdır. Buna göre altı il genelinde okulu terk eden
Türkçeden başka dil bilen annelerin
konuştukları dillerin illere göre dağılımı7 çocukların % 51,9’unun evinde Türkçeden başka bir dil
konuşulduğu saptanmıştır; bu oran Diyarbakır’da
İstanbul Diyarbakır Van % 85’e çıkmaktadır.
(%) (%) (%)
BETAM’ın Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması
Kürtçe 40,0 99,0 88,7 2003 verilerini kullanılarak hazırladığı çalışma,
anadili Kürtçe olan nüfusun % 46’sının ilköğretim
Bulgarca 25,0 - - mezunu olmadığını ortaya koymaktadır. Anadili
Türkçe olan nüfusta ilköğretim mezunu olmayanların
Okulda öğrenilen
yabancı dil (İngilizce, 20,0 - 2,3
oranı % 9’a düşmektedir.9
Almanca, Fransızca vb.)
Yukarıda değindiğimiz
Diğer (Arapça, Lazca,
Çerkezce vb.)
15,0 - 9,0 çalışmalardan çıkacak genel sonuç
şöyle özetlenebilir: Türkiye’de
Türkiye’nin bu tür bir çokdilli yapıya sahip olması, örgün eğitime başlayan çocukların
çocukların önemli bir kısmının Türkçeden başka diller önemli bir bölümü okula başlarken
bilerek örgün eğitime başladığını gösterir. Aksu-Koç
Türkçe dışında bir dil bilmektedir.
ve diğerlerinin çalışmasında görüşülen 37 birinci
sınıf öğretmeninin % 81,1’i sınıflarındaki öğrencilerin Bunun yanı sıra Türkçe ile
Türkçesinin yetersiz olduğunu belirtmiştir. Türkçesi sorun yaşamakta ve bu durum
yetersiz olarak değerlendirilen çocukların yetersiz gelecekteki eğitim başarılarını
oldukları alanlar aşağıdaki tabloda verilmiştir.8
etkilemektedir.
Sosyal, kültürel ve aile içi koşulların çocukların
eğitim sürecine olan etkilerini inceleyen bir başka
araştırma Gökşen, Cemalcılar ve Gürlesel’in alan

Türkçesi yetersiz olarak değerlendirilen çocukların yetersiz oldukları alanlarla ilgili dağılım ve sıklık bilgileri8

İstanbul Diyarbakır Van Toplam

Sayı % Sayı % Sayı % Sayı %

Düzgün cümle kuramama 4 57,1 6 46,2 5 50,0 15 50,0

Sözcük dağarcığının kıt olması 1 14,3 6 46,2 4 40,0 11 36,6

Şiveli konuşma 2 24,6 1 7,7 1 10,0 4 13,3

Türkçeyi az bilme, anlamama 1 14,3 7 53,8 5 50,0 13 43,3

Türkçeyi hiç bilmeme - - 5 38,5 3 30,0 8 26,6

7 Aksu-Koç, Erguvanlı-Taylan ve Bekman, 2002, s. 28.


8 Aksu-Koç, Erguvanlı-Taylan ve Bekman, 2002, s. 46. 9 Gürsel, Uysal-Kolaşin ve Altındağ, 2009.

8
Bu durumun bütün etkenleri konuyla ilgili açıklamalar yapmaktadır. Örneğin DTP
anadilinde eğitimin bir hak sorunu olduğunu ve bu
dikkate alınarak değerlendirilmesi, hakkın tüm etnik gruplara verilmesinin Türkiye’nin
eğitim politikalarının her çocuğun demokratikleşme sürecine katkıda bulunacağını
gereksinimlerine yanıt verecek savunmaktadır.15
ve gerçekçi bir şekilde üretilmesi 60. AKP Hükümeti tarafından önce “Kürt açılımı”
açısından çok önemlidir. olarak sunulan ancak daha sonra ülkedeki diğer etnik
grupları içermesi için “demokratik açılım” adıyla
İlerleyen sayfalarda, öncelikle Türkiye’deki genişletilen demokratik ve sosyal haklar ile ilgili
güncel tartışmalar özetlenecek, ardından üzerine yeni düzenlemeler getirme önerisi eğitimde anadili
uygulanabilir eğitim politikalarının inşa edilebileceği politikaları tartışmalarına yeni bir boyut getirmiştir.
sağlam bir zemin yaratabilmek için bir kuramsal Önerilen düzenlemeler henüz netlik kazanmamış
yaklaşım önerilecektir. olsa da bu “açılım paketi” tartışmaları sırasında
Türkiye’de farklı siyasal grupların anadili eğitimi
hakkındaki görüşleri bir kez daha ortaya konmaktadır.
A. Türkiye’deki Güncel “Demokratik açılım” sürecine “ayrıştırıcı” diyerek karşı
çıkan CHP, demokratik ve sosyal haklarla ilgili kendi
Tartışmalar önerilerini raporlaştırarak kamuoyuyla paylaşmıştır.
Türkiye’de anadili Türkçe olmayan çocukların CHP’ye göre tekdilde eğitim, milli kimliğin ve ulus-
eğitimiyle ilgili öne çıkan talepler, örgün eğitimde devlet yapısının temel taşlarından olduğu için
anadili eğitimi ve anadilinde eğitim, üniversitelerde değiştirilemez, ancak herkesin anadilini kullanma
Türkiye’de konuşulan diğer dillerle ilgili kürsüler hakkı da sağlanmalıdır. Bunun için anadili eğitimi
kurularak dil uzmanlarının yetiştirilmesi ve özel dershaneler yoluyla yapılmalı, bu dillerde basın
azınlık dillerindeki yayınların önündeki engellerin ve yayın önündeki engeller kaldırılmalıdır.16 Özetle,
kaldırılması olarak sıralanabilir.10 Bu konuda özellikle konunun yandaşları çoğunlukla anadilinde eğitimin
Kürtlerin talepleri öne çıksa da Lazlar gibi diğer etnik bir hak olduğu söyleminde birleşmekte; konuyu hak
gruplar da kendi anadillerinin korunması amacıyla ve özgürlükler ekseninde tartışmaktadır. Öte yandan,
anadilinde eğitim taleplerini dile getirmektedir.11 anadilinde eğitim taleplerine olumsuz yaklaşanlar,
Bu talepler Eğitim-Sen tarafından da desteklenerek güncel mevzuattaki düzenlemeleri ve üniter devlet
sendikanın tüzük maddelerine eklenmişse de, yapısını gerekçe göstererek bu tür taleplere karşı
Anayasa’nın Türkçe dışında hiçbir dilin eğitim durmaktadır. Örneğin, MHP lideri Devlet Bahçeli
ve öğretim kurumlarında Türkiye Cumhuriyeti Anayasa’nın 3. maddesine dayandırdığı konuşmasında
vatandaşlarına anadilleri olarak öğretilemeyeceğini anadilinde eğitim taleplerinin Türkiye’nin bütünlüğünü
düzenleyen 42. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle tehdit ettiğini ifade etmiştir.17 Anadilinde eğitim
tartışma yaratmıştır. Sonuç olarak kurum kapatılma taleplerine karşı olumsuz yaklaşımların dayanağı olan
tehlikesiyle karşı karşıya kaldığından bu maddeyi dil ve eğitim hakkına ilişkin ulusal mevzuat 10. sayfada
tüzüğünden çıkarmıştır.12 Ayrıca son zamanlarda özetlenmektedir.18
anadilinde eğitim taleplerine ilişkin gösteriler
Anadilinde eğitim konusunun tartışıldığı bir diğer
düzenlenmekte13, söz konusu talepler Cumhurbaşkanı
platform Eğitim-Sen’dir. Eğitim-Sen, 30-31 Mayıs 2009
da dahil olmak üzere yönetimin çeşitli kadrolarına
tarihlerinde Ankara’da bir “Ana Dili Sempozyumu”
iletilmektedir.14 Ek olarak, siyasal partiler de bu
düzenlemiş, bu sempozyumda üç ana başlık
tartışılmıştır. Bunlardan ilki çokdilli ülkelerde anadili
10 Gönültaş, H. (19 Haziran 2009). Gül tüm kesimleri uyardı. Vatan. eğitimi ve anadilinde eğitim deneyimleridir. ABD,
1 Ekim 2009, http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay= Rusya, İspanya, Almanya ve Hollanda gibi dünyanın
&tarih=19.06.2009&Newsid=244401&Categoryid=1.
11 Biryol, C. U. (6 Mart 2009). Lazlardan Anadilde Eğitim Ta-
lebi. 1 Ekim 2009, http://www.bianet.org/bianet/ifade- 15 DTP’lilerden ilginç çıkış: Demokratik özerklik tartışılma-
ozgurlugu/112963-lazlardan-anadilde-egitim-talebi. lı. (30 Mayıs 2009). 1 Ekim 2009, http://www.tumgazeteler.
12 Eğitim-Sen’e 60 gün süre. (13 Temmuz 2004). Radikal. 1 Ekim 2009, com/?a=5142186.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=122054. 16 CHP, çözüm önerilerini netleştirdi: Her aileye para yardımı dil ve
13 Anadilde eğitim talebi. (14 Nisan 2008). Evrensel. 1 Ekim 2009, kültüre özgürlük. (29 Ağustos.2009). Zaman. 1 Ekim 2009, http://
http://www.tumgazeteler.com/?a=2740455. www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=885970.
14 Gönültaş, H. (19 Haziran 2009). Gül tüm kesimleri uyardı. Vatan. 17 Bahçeli’den önemli açıklamalar. (19 Mayıs 2009). 1 Ekim 2009,
1 Ekim 2009, http://w9.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay= http://www.iha.com.tr/haber/detay.aspx?nid=71554&cid=8.
&tarih=19.06.2009&Newsid=244401&Categoryid=1. 18 Ayrıntılı bilgi için bkz. Gül, 2009, s. 51-54.

9
Dil ve Eğitim Hakkına İlişkin Barış Antlaşması’nı yorumlayarak azınlık olarak
kabul ettiği gruplar dışında Türkiye’de yaşayan
Ulusal Mevzuat tüm vatandaşların anadilinin Türkçe olduğu, bu
Mevzuatta dil ve eğitime yönelik belirlenmiş gruplar dışındaki kimsenin anadilinde eğitim
hükümleri iki başlık altında toplamak alamayacağı ve yine Lozan Antlaşması ile tanınan
mümkündür: anadilinde eğitim ve anadili eğitimi. azınlıkların anadilleri dışındaki dillerde eğitim
vermek üzere eğitim kurumları kurulamayacağıdır.
i. Anadilinde eğitim Bu aşamada değinilmesi gerekli olan bir başka
Ulusal düzenlemelerdeki hükümlere kanun da okul açma esaslarını düzenleyen Özel
değinmeden önce kısaca uluslararası mevzuata Eğitim Kurumları Kanunu’dur. Burada azınlık
da değinmekte yarar vardır. Türkiye, dil ve eğitim okullarının Rum, Ermeni ve Musevi azınlıklar
hakkını ele alan uluslararası insan hakları tarafından kurulabileceği belirtilmektedir.
sözleşmelerine taraf olmakla birlikte birtakım
ii. Anadili eğitimi
çekincelere de sahiptir. Örneğin, BM Medeni
ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanunu
azınlıkların korunmasıyla ilgili maddeye ve Özel Eğitim Kurumları Kanunu, Türk
koyduğu çekince yoluyla “azınlıklar”ı Lozan vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel
Barış Antlaşması’na göre azınlık olarak kabul olarak kullandıkları farklı dil ve lehçe derslerinin
edilen gruplarla sınırlı tutmuştur. Lozan’da bu verildiği kurumların açılmasına olanak tanır.
gruplar gayrimüslimler olarak tanımlanmaktadır. Kurum açma yetkisi, öğretim programları
Ayrıca, BM Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar hazırlanması ve kurumları denetleme yetkisi
Uluslararası Sözleşmesi’ne de taraf olmakla MEB’e aittir. Belirli dersler Türkçe dışında bir dilde
birlikte, Türkiye söz konusu sözleşmenin eğitim okutulamamaktadır: Bunlar Türkiye Cumhuriyeti
hakkını düzenleyen maddesine çekince koyarak İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük, Türk Dili ve
“bireylerin ve kurumların eğitim kurumları Edebiyatı, Tarih, Coğrafya, Sosyal Bilgiler, Din
kurma ve yönetme özgürlükleri”ni belli açılardan Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleridir. Türkiye’de
kısıtlamıştır. Türkiye, anadilinde eğitimi ele alan hangi yabancı dil derslerinin açılacağına karar
Avrupa Konseyi sözleşmelerine ise taraf değildir. verme yetkisi Bakanlar Kurulu’na aittir. İlköğretim,
Anayasa’ya göre,  Türkiye devletinin dili ortaöğretim ve yaygın öğretim kurumlarında
Türkçedir ve Türkçeden başka hiçbir dil eğitim yabancı dille öğretim yapacak okullara ve derslere
ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına karar verme yetkisi MEB’deyken, yabancı dille
anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. öğretim yapacak yükseköğretim kurumlarına
Anayasa’da söylenen özetle, Türkiye’nin Lozan karar verme yetkisi YÖK’tedir.    

çeşitli ülkelerinden gelen eğitimciler ve uzmanlar Almanya’da, “Ulusal Uyum Planı” adı altında çiftdilli
kendi ülkelerindeki anadili eğitimi ve anadilinde eğitimin gerekliliğini benimseyen bir yaklaşım söz
eğitim uygulamalarından örnekler sunmuşlardır. konusudur. Bu amaçla ortaokulun ilk yılından başlayarak
Özellikle Türklerin yoğunlukla yaşadıkları uygulanacak olan “karşılaştırmalı dil eğitimi” modelleri
Almanya ve Hollanda’nın anadili eğitimi ve geliştirilmiş ve denenmeye başlanmıştır. Bu modele göre
anadilinde eğitim deneyimleri dikkate değerdir. haftada iki saat Türk ve Alman öğretmenlerin bir arada
girebilecekleri dersler düzenlenecek ve her iki dilin de
karşılaştırmalı öğretimi uygulanacaktır.19
Almanya’da bazı eyaletlerde
ilkokuldan başlayarak haftada Ancak ABD ve Hollanda’da 2000’lerden itibaren
“anadili eğitimi entegrasyona engel olmaktadır” görüşü
3-5 saat zorunlu anadili dersleri savunulmaya başlanmıştır. Bunun sonucunda, 2004’te
verilmektedir. 1980’lerde yaygın anadilinde eğitime verilen destek azaltılmış, eğitimde
olan, çocukların Almancayı iyi tekdilli yaklaşımlar benimsenmiştir.20
öğrenebilmeleri için anadillerinden
yoksun bırakılmaları görüşü artık 19 Bu modelle ilgili tartışmalar için bkz. “Eğitim Modelleri” başlıklı
bölüm.
terk edilmiştir. 20 Bu görüşle ilgili bkz. “Eğitim Modelleri” başlıklı bölüm.

10
Ancak bu durum özellikle Hollanda’da yaşayan Görüldüğü üzere, Türkiye’nin tarafı olduğu
Türk aileler arasında beklenen olumsuz tepkiyi uluslararası mevzuat bağlamında bu konu daha çok
yaratmamıştır. Sempozyumda konuşan dilbilimci ülkelerin iç politikalarına bırakılmıştır.22
Katharina Brizičbunu göçmen ailelerin egemen dile Türkiye bu konuda bir kazanım elde etmek
yönelişi ile açıklamaktadır. istiyorsa, Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yol
göstericiliğinde, ancak kendi iç tartışmalarına
Brizič’e göre, aile her ne kadar dayanarak yol almak durumundadır.
Öte yandan, anadilinin kullanımı ile diğer insan
çocuğunun anadili eğitimindeki
hakları arasında açık bağlar bulunur. Özellikle
eksikliğin farkında olsa da, çocukların eğitim sürecinde söz konusu olan
toplumsal açıdan sınıf atlamaya, haklarına baktığımızda, anadilini kullanamayan bir
iletişimin engellenmesinden daha çocuğun eğitim süreçlerine katılımı, yeteneklerini
en üst düzeyde geliştirmesi vb. birçok alanda sorun
fazla önem vermektedir. yaşaması yüksek bir olasılıktır.

Sempozyumda tartışılan diğer bir başlık Sempozyumda son olarak, Türkiye’de yaşayan
uluslararası hukukun dil hakları açısından sunduğu Kürt, Çerkez, Laz ve Ermeni topluluklarından
çerçevedir. Konuşmacılar, anadilinde eğitim konuşmacılar kendi cemaatlerindeki “anadilinde
eğitim” tartışmalarını aktarmışlardır. Ortak görüş
konusunu düzenleyen Birleşmiş Milletler ve Avrupa
çokdillilik ile çokkültürlülüğün birbirinden ayrı
Birliği düzenlemelerini değerlendirmişlerdir.
düşünülemeyeceğidir. Çokkültürlülüğü savunmanın
Türkiye’nin tarafı olduğu uluslararası belgelere
çokdilliliği de savunmakla gerçekleşeceği, bu
bakıldığında yerli halktan çocuklar için “anadilini
nedenle çokdilliliği engelleyici bir yaklaşımın kabul
kullanma” hakkından söz edilmekte ancak
edilemeyeceği ileri sürülmüştür.
“anadilinde eğitim bir haktır” gibi net bir ifadeye
rastlanmamaktadır.21
Lozan Antlaşması uyarınca
anadilinde eğitim hakkı alan Rum,
Uluslararası Mevzuatta Ermeni, Musevi cemaatlerinin bu
Eğitimde Anadil konudaki deneyimleri anadilinde
Uluslararası hukukta eğitim hakkına eğitimin uygulama sorunları
erişimle ilgili mevzuat üzerine yaptığı ayrıntılı açısından özellikle yol göstericidir.
çalışmada Gül durumu şöyle özetlemektedir:
Anadille ilgili olarak bu bilgiler
Örneğin öğretmen yetersizliği nedeniyle,
değerlendirildiğinde, anadilde eğitim anadilinde eğitim hakkı olan azınlık okullarında
sunulmamasının veya anadilin öğrenilmesi sadece anadili eğitimi yapılmakta anadilinde eğitim
imkanının tanınmamasının ayrımcılık olarak tam olarak sağlanamamaktadır. Başka konuşmacılar
tanımlanmadığı, anadili resmi dilden başka tarafından da sorunun teknik kısmının henüz
olanlara resmi dilde eğitim sunulduğu sürece
tartışılmaya başlanamadığı ve eğitim bilimleri
eğitim hakkına erişimin sağlanmış olacağı
söylenebilir. Ancak, anadilin öğrenilmesi
alanında bu tarz çalışmaların yapılması gerektiği
olanağı ile anadilde eğitimin kuvvetle tavsiye ifade edilmiştir.
edildiği göze çarpar. Bunun azınlıkların Türkiye’nin eğitim sisteminde azınlıklar üzerine
kültürlerinin korunması ve geliştirilmesi yakın dönemde hazırlanan bir raporda Türkiye’deki
bakımından temel değerde olduğunun öne
farklı etnik grupların temsilcilerinin görüşlerine de
sürüldüğü ve anadilde eğitimin (çiftdilde
yapılan eğitim veya anadilin öğrenilmesi), yer verilmektedir. Raporda dile getirilen görüşe göre
özellikle fırsat eşitliğinin sağlanması ve anadilinde eğitim sorunu farklı dil cemaatlerinin
yabancıların ve azınlıkların toplum ile kendi olanaklarıyla çözebileceği bir sorun değildir.
bütünleşmesini kolaylaştırılması amaçlarıyla Cemaatlerin kısıtlı kaynakları, konuya teknik açıdan
tavsiye edildiği sonucuna varılabilir. Diğer (örneğin müfredat, personel yetiştirilmesi) çözümler
yandan, eğer ilköğretim seviyesinde anadilde
üretecek yeterlilikte değildir.23
eğitim veriliyor, ancak daha sonra bu dilde
eğitime devam mümkün olmuyorsa, bunun
eğitime erişim hakkını ihlal ettiği söylenebilir.21
22 Paulston (1997) uluslararası belgelerde bu konunun neden
iç politikaya bırakıldığıyla ilgili ilginç bir değerlendirme
sunmuştur.
21 Gül, 2009, s. 28. 23 Kaya, 2007.

11
B. Amaç ve İçerik Dikkat çekilmesi gereken önemli
Yukarıda özetlenen güncel tartışmalardan ve
bir nokta çiftdilliliğin ve çiftdilde
bilimsel araştırmalardan hareketle, bu raporda okuryazar olmanın okul başarısını
Türkiye’de anadili Türkçe olmayan çocukların engelleyici bir özelliğinin
eğitimi konusunu tartışabilmek üzere “çiftdillilik ve olmadığıdır. Asıl engelleyici olan
eğitim” ilişkisinin irdelendiği kuramsal bir yaklaşım
sunulacaktır. Bu yaklaşıma göre, ilk edindiği dil
bu potansiyeli değerlendirecek ve
olan anadili24 egemen dilden farklı olan öğrenciler her çocuk için kaliteli bir eğitim
arasındaki başarısızlık, toplumun genelinde ortamı yaratacak politikaların
süregelen ve eğitim politikalarını belirleyen güç
bulunmamasıdır.
ilişkilerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.25
Rapor, bu güç ilişkilerinin belirleyici olduğu bir Yukarıdaki vurgudan hareketle, ilerleyen bölümde
sosyopolitik çerçeve sunmayı hedeflemektedir. dilbilim, sosyoloji ve eğitim bilimlerinin etkileşim
Böylelikle, çiftdillilik ve eğitim ilişkisinin Türkiye içinde olduğu bir yaklaşımın temel dayanakları
gerçeklerine uygun olarak nasıl kurulabileceğine açıklanacak ve konuyla ilgili dilbilimsel kuramlar,
ilişkin tartışmaları sağlam bir zemine oturtmak başlıca yaklaşımlar, uygulamalar ile bunların
amaçlanmaktadır. Bu amaçtan hareketle, başlıca değerlendirmeleri incelenecektir. Raporun sonuç
kuramsal yaklaşımlar, dünyadaki çeşitli uygulama bölümünde, bütün bu yaklaşımların Türkiye özelinde
örnekleri ve farklı eğitim modelleri özetlenecektir. nasıl değerlendirilebileceği tartışılarak bu konuda
Bu çalışma, sosyolojik ve dilbilimsel yaklaşımları yapılması önerilen çalışmalar sıralanacaktır.  İkinci
harmanlayarak konunun şu ana kadar Türkiye’de bölüme geçmeden önce, alandaki başlıca kavramların
yaygın olarak tartışılmamış boyutlarını tartışmaya tanıtılmasında yarar vardır.
açmayı hedeflemesi açısından önem taşımaktadır.
Rapor, evde konuştuğu dil Türkçe olmayan çocukların
örgün eğitimle birlikte çiftdilliliğe ve çiftdilde C. Kavramlar
okuryazarlığa da adım attıkları vurgusundan
Raporda, “anadili ve eğitim” kavramları yerine
hareketle yazılmıştır. Bir başka deyişle, kendi
“çiftdillilik ve eğitim” kavramları kullanılmaktadır.
çevresinde Türkçeden başka dilde iletişim kurmayı
Bunun dayanakları şu şekilde sıralanabilir: Anadili ve
öğrenmiş çocuk, okulda girdiği sosyal ortamda
eğitim kavramlarının sosyal bilimler alanında birlikte
birinci dilinden farklı bir dil olan Türkçede iletişim
kullanılması daha ziyade antropoloji literatüründe
kurma becerileri edinmek durumundadır. Bu bakış
karşımıza çıkar. Antropolojide bu kavramlar yerli
açısının anlaşılabilmesi için öncelikle Türkçeden
dillerin yaşatılmasına gönderme yapacak biçimde
başka bir dil bilerek okula başlayan çocukların bir
kullanılır. Ancak, yukarıda da değindiğimiz gibi
yetersizlikleri veya bir “dil açığı/eksikliği”26 olduğu
bu raporun vurgusu farklıdır. İkinci olarak, anadili
konusunda toplumda yaygın ancak yanıltıcı olan
ve eğitim konusunu ilgilendiren dilbilim, eğitim
algının ortadan kalkması gerekmektedir. Ancak bu
bilimleri ve psikoloji gibi disiplinlere baktığımızda
biçimde, çocukların kendi sosyokültürel çevrelerinden
bu alanlarda da konunun çiftdillilik27 ve çiftdilde
getirdikleri dilsel birikimi birden fazla dilde okuryazar
okuryazarlık28 olarak geçtiği görülür. Bu alanların
olma yönünde bir kaynak olarak kullanabileceği bir
hepsinde anadili29 kavramı yerine birinci dil (dil
eğitim ortamı yaratılabilir.
1’in kısaltması olarak D130) ve ikinci dil (dil 2’nin
kısaltması olarak D231) kavramlarından söz edilir.
Hem dünya literatürüyle aynı dili konuşmak hem de
odağı çiftdilde eğitimin destekleyici ve geliştirici bir
niteliğe sahip olduğu konusunu kapsayacak biçimde
genişletmek amacıyla, tartışılan kavramın anadili

27 Bilingualism teriminin karşılığı olarak kullanılmaktadır.


28 Biliteracy teriminin karşılığı olarak kullanılmaktadır.
24 Konuyla ilgili bu kavramlar “Kavramlar” bölümünde ayrıntılı 29 Mother tongue teriminin karşılığı olarak kullanılmaktadır.
olarak tartışılacaktır. 30 ve 31 D1, çocuğun evinde konuşulan dil anlamında
25 Daha genel tartışma için bkz. Cummins, 2000a. kullanılmaktadır. Eğer çocuğun D1’i toplumdaki egemen dilden
26 Language deficit kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır. farklıysa bu çocuk için D2 toplumda egemen olan dildir.
31

12
ve eğitim değil, çiftdillilik ve eğitim olması gerektiği Ancak Sarduca İtalyanca gibi itibarı olan ve kabul
savunulmaktadır.32  gören bir dil olmadığından, aile çocuklarının
gelecekteki yaşamını kolaylaştıracağı düşüncesiyle
Anadilinde eğitim ve anadili eğitimi
çocuklarıyla Sarduca yerine İtalyanca konuşmaktadır.
Yukarıda da söz edildiği gibi, bu raporda Ne var ki aile İtalyancayı okulda öğrenmiştir ve
vurgulanan anadilinde eğitim ya da anadili eğitimi eğitimine uzun süre devam edemediğinden ailenin
yerine “eğitimde çiftdillilik”dir. Ancak, günümüzde İtalyancadaki yeterliliği kısıtlıdır. Bu durumun,
yaygın olarak kullanılan kavramlar olduklarından aile ve çocuk iletişiminde engelleyici etkisi olduğu
“anadili ve eğitim” kavramlarının da kullanımının açıktır. Hatta baba çocukla sözsüz iletişim kurma
açıklığa kavuşturulmasında yarar vardır. Anadilinde yollarını denemektedir. Kendisiyle konuşulmayan bir
eğitim, öğrencinin tüm dersleri anadilinde işlediği çocuğun dilsel becerilerinin ne denli kısıtlandığının
bir eğitim sistemini tarif etmektedir. Anadili eğitimi yanı sıra Brizič’in değindiği başka bir önemli nokta
ise dersler egemen dilde işlenirken bir yandan da da çocuğun, masal dinlemeden, ailesinin sözlü
anadilinin de bir dil dersi olarak verildiği bir sistemi kültüründen yoksun kalarak büyümek durumunda
anlatır. kalmasıdır.

Anadil, anadili ve ana dil Türkiye’de de bu açıdan bir durum


değerlendirmesi yapmak çok önemlidir. Örneğin,
Necmiye Alpay “anadil” yerine “anadili” kavramını
Aksu-Koç ve diğerleri35 raporlarında, İstanbul’daki
kullanmamız gerektiğini ileri sürer. Alpay, annenin
çiftdilli annelerin akrabalarıyla D1’de konuştuğunu,
dili anlamındaki anadil kavramının pek çok yerde
çocuklarıylaysa D2’de konuştuğunu ortaya
“başlıca dil” anlamında yanlış olarak kullanıldığını
koymaktadır. Van ve Diyarbakır’da ise aile-çocuk
saptamıştır.33 Bu yanlış anlaşılmanın giderilmesi için
iletişiminde D1 kullanımı Istanbul’a oranla daha
“anadil” yerine “anadili” kullanılmasını önerir.
fazladır. Kısacası, çiftdilli anne-babaların aralarında
Eğitim-Sen sempozyumunun başlığı “Ana Dili
ve çocuklarıyla kurduğu iletişim aynı dilde ve
Sempozyumu” olduğu halde, katılımcılar tarafından
aynı yeterlilikte olmayabilir. Bu durumların aile
bu kavram “ana dil” olarak kullanılmıştır. Ancak ana
içi iletişimi ne şekilde etkilediği ve çocuğun dilsel
sözcüğünü ayrı bir sıfat haline getirmenin sorunu
becerilerine nasıl yansıdığı araştırılması gereken
nasıl çözeceği net değildir. Bu nedenle kavramı
bir konudur. Bir başka önemli nokta da bu durumun
Alpay’ın önerisine sadık kalacak biçimde “anadili”
farklı topluluklarda farklı biçimlerde yaşandığıdır.
olarak kullanmak uygun olacaktır.
Dolayısıyla, yapılacak durum değerlendirmesinin
Ayrıca, bazı durumlarda anadilinin ne olduğunun yerel gerçekleri yansıtabilmesi gerekir.   
anlaşılması pek de kolay olmayabilir: Brizič’in
çalışmasında bunun ilginç bir örneği görülür.34
İtalya’nın Sardunya Adası’nda yaşayan ve birinci  
dili Sarduca olan bir ailede anne, baba ve amca
aralarında Sarduca konuşmaktadır.

32 Benzer tartışmalar için bkz. Coulmas, 1981; Rampton, 1990, 1995.


33 Alpay, 2004.
34 Bu örnek Brizič tarafından 30-31 Mayıs tarihli Eğitim-Sen “Ana
Dili Sempozyumu”nda verilmiştir. 35 Aksu-Koç, Erguvanlı-Taylan ve Bekman, 2002.

13
II. Çiftdillilik ve Eğitime Disiplinlerarası
Bir Yaklaşım

Çiftdillilik ve eğitimin disiplinlerarası bir okuryazarlık”38 kavramı da okuma-yazma yoluyla


yaklaşımla değerlendirileceği bu bölümde, eğitimde bilgi edinme becerisini ifade etmektedir. Bu açıdan
çiftdilliliğin dilbilimsel ve sosyolojik dayanaklarının okuryazarlık toplumsal yaşama etkin katılımı
neler olduğu tartışılacak, dünyadaki farklı çiftdilli sağlayan bir beceri olarak ele alınmaktadır.
eğitim modelleri sunulacak ve değerlendirilecektir.
Çiftdilliliğin zihinsel gelişime etkisi
Ancak, önce çiftdilliliği tanımlamakta yarar vardır.
Çiftdilli olmanın zihinsel ve dilsel gelişime olumlu
Çiftdillilik etkileri olduğu birçok çalışmada vurgulanmıştır.
Çiftdilliliğin nasıl tanımlandığı, eğitim Çiftdilli çocuklar dildeki anlamlara daha duyarlı
politikalarını ve çocukların birinci dillerinin eğitim olmakta ve tekdilli çocuklarla karşılaştırıldıklarında
modellerine nasıl dahil edileceğini belirlediği için dilsel işlemlere daha fazla yatkınlık göstermektedir.39
çok önemlidir. Alandaki araştırmacılar tarafından Örneğin son dönemde yapılan çalışmalar, çiftdilli
çiftdillilik, ikinci dil edinim ya da öğrenim sürecini de çocukların dilsel yapıyı anlama becerilerinin tekdilli
dahil etmek amacıyla en geniş tanımıyla kullanılır. çocuklardan daha çok gelişmiş olduğunu ortaya
Çiftdilliliğin daha eski tanımlarında iki dilde de eşit koymuştur. Ayrıca, İngilizce ve Fransızca gibi yazı
derecede yetkin olunmasına vurgu yapılsa da bu sistemleri birbirine benzeyen dillerde okumayı
raporda benimsenen tanıma göre iki dilde farklı öğrenirken, çiftdilli çocukların daha hızlı gelişme
düzeylerde yeterliliğe sahip kişiler çiftdilli sayılırlar. kaydettikleri saptanmıştır. Değişik yaşlardaki
Çiftdilliliğin en geniş tanımı, kişinin kendisini ikinci çiftdillilerin problem çözme becerileri üzerine yapılan
dilde anlaşılabilir bir biçimde ifade edebilmesidir. çalışmalar da çiftdillilerin doğru ipuçları üzerinde
Burada iki dilin gramerinin öğrenilmesinin ötesinde, yoğunlaşmada ve şekillerin alternatif yansımalarını
iki dilde de sözlü ve yazılı iletişimsel becerilerin yakalamada daha başarılı olduklarını gösterir.40
edinilmesi söz konusudur. İki dil edinmek durumunda kalan çiftdilli çocukların
ek dilsel yükü karşılayabilmek için etraftan gelen
En geniş tanımıyla çiftdillilik, her türlü geribildirimi değerlendirme konusunda
beceri geliştirdikleri ve buna bağlı olarak dilsel,
bireylerin iki ya da daha fazla algısal ve sosyal geribildirimleri çabuk kavrayabilme
dilde, söz konusu dillerin konusunda daha gelişmiş oldukları bildirilmiştir.41
kurallarını kullanarak, iletişim Çiftdillilik gelişimi
kurmalarından doğan psikolojik Erken çocukluk döneminde eşzamanlı ve art arda42
ve sosyal durumlara karşılık olmak üzere iki tür çiftdil gelişimi söz konusudur.43
Eşzamanlı çiftdil gelişimi, ailenin çocukla kurduğu
gelmektedir.36 iletişimde doğduğu andan itibaren iki dil kullandığı
Çiftdilde okuryazarlık durumları anlatmak için kullanılır. Art arda iki dil
Çiftdilde okuryazarlık iki dilde de okuyup gelişimi ise evde tek dilin konuşulduğu, çocuğun
yazabilme becerisine sahip olma anlamına okula başlayıncaya kadar tek dil edindiği durumları
gelir. Ancak okuryazarlık, teknik ve bağlam dışı anlatır. Bu durumda, çocuk ikinci dille okulda
birtakım uygulamalardan öte, toplumların tarih karşılaşır. Her iki gelişim sürecinin hızı ve yapısı
boyunca biçimlenen ve makro düzeydeki güç birbirinden farklıdır ancak bu iki süreç arasında kesin
ilişkilerini de yansıtan sosyokültürel pratikleri
olarak görülmektedir.37 Bu raporda okuryazarlık
38 Functional literacy teriminin karşılığı olarak kullanılmaktadır.
geniş anlamıyla, toplumsal ve kültürel bir pratik
39 Cummins ve Swain, 1986; Diaz, 1986; Hakuta ve Diaz, 1985;
olarak kullanılacaktır. Ayrıca kullanılan “işlevsel
Ricciardelli, 1989.   
40 Ayrıntılı bir değerlendirme için bkz. Bialystok, 2008.  
41 Ben-Zeev, 1977.  
36 Çiftdillilik tanımıyla ilgili tartışmalar için Bhatia’nın 42 Eşzamanlı iki dil edinimi Türkçe dilbilim literatüründe
editörlüğünü yaptığı Handbook of Bilingualism adlı kaynağa çiftdil edinimi olarak geçmektedir. Bilingual first language
bakılabilir. Özellikle Butler (2004) ve Edwards’ın (2004) bölümleri acquisition, art arda iki dil edinimi ya da ikinci dil edinimi
yararlıdır.  olarak geçmektedir.
37 Brandt ve Clinton, 2002; Street, 1983. 43 Genesee, 2008.  

14
sınırlar belirlemek zordur. Örneğin, iki yaşına kadar okuryazarlığa sosyolojik yaklaşımlar ve bunlara
evde azınlık dili44 edinen çocuk büyüdükçe televizyon yön veren araştırmalar konu edilecektir. Bunun
ve oyun arkadaşları yoluyla okula başlamadan yanı sıra, sosyolojik bakış açısının da yardımıyla
önce toplumdaki egemen dili kullanarak iletişim dünyadaki çiftdilli eğitim uygulamaları özetlenecek
kurabilir. Bu sürecin parametreleri gerçekçi bir ve değerlendirilecektir.    
şekilde değerlendirilmelidir. Aksi takdirde, çiftdil
ediniminin çocuğun bilişsel ve dilsel becerilerini
1. Dil İdeolojisi
olumsuz yönde etkileyebileceği varsayımından Sosyal bağlamlara özgü dil yapısı ve dil kullanımı
yola çıkarak iki dil gelişimini destekleyen eğitim üzerine düşüncelere dikkat çekmek amacıyla
programlarından vazgeçilmesi gibi yanıltıcı bir Amerikalı antropolog Joseph Errington50 tarafından
sonuca varılabilir. Ayrıca, aileler çocuklarının ortaya atılmış olan “dil ideolojisi” yaklaşımına
toplumdaki egemen dili edinmesini destekleyip diğer bakmakta yarar vardır. Bu bağlamda, Amerikalı
dilden vazgeçebilmektedir. Oysa bilimsel araştırmalar dilbilimci Nancy Dorian’ın51 “küçümseme ideolojisi”52
çiftdil gelişiminin herhangi bir engelleyici özelliği olarak adlandırdığı kavram kayda değerdir.53 Dorian,
bulunmadığını göstermektedir.45 belirli bir dilin toplumda geri plana itilmesini haklı
çıkarmak amacıyla söz konusu dilin kendisinde bazı
Bilimsel araştırmalar, çiftdil eksikliklerin bulunduğunun ileri sürüldüğünden söz
eder. Bu nedenle toplumdaki egemen dilin dayatması
gelişiminin bilişsel ve dilsel
sonucu yerli dillerinin özellikleriyle ilgili aslı olmayan
beceriler üzerinde herhangi bir inanışların yaygın olup olmadığına bakmak gerekir.
engelleyici özelliği bulunmadığını Bunun yanı sıra, farklı dillerin toplumda nasıl
göstermektedir. algılandığı, çeşitli ortamlarda kullanımlarına ilişkin
nasıl önyargıların bulunduğu, bu önyargıların
Birçok çalışmada kanıtlandığı üzere akademik kimler tarafından nasıl oluşturulduğu ve yeniden
başarı ve okuryazarlık gelişiminin temelleri okul üretildiği veya onlara nasıl karşı koyulduğunu
öncesi yaşlarda atılmaktadır.46 Genesee’nin de ortaya koymak da son derece önemlidir. Bu aşamada
belirttiği gibi özellikle okul öncesi dönemi kapsayan sorulması gereken soru, ülkemizde hangi dillerin
çalışmaların birçoğu yetersizdir ve yöntem açısından konuşulduğu, bu dillerin toplumun farklı kesimleri
sorunludur; iki dil ediniminin eşzamanlı ve art arda tarafından ne şekilde algılandığıdır. Ne yazık ki,
olma durumu dikkate alınmamıştır. 47 Sonuç olarak, bu konuda ülkemizde büyük bir araştırma eksikliği
çiftdillilik gelişiminin erken çocukluk döneminde bulunmaktadır.
temellerinin nasıl atıldığını ortaya koymak, çiftdillilik
ve eğitim üzerine geliştirilecek politikalar açısından Dil ideolojisi yaklaşımları
önem taşımaktadır. dönüştükçe ve belli dillere
  yüklenen olumsuz çağrışımlar
A. Toplumsal Bağlamda Dil ve ortadan kalktıkça yeni söylemler
Güç İlişkisi48 gelişmekte ve buna bağlı olarak
eğitim uygulamaları başarılı
Okuryazarlık, kültürel ve tarihsel bağlamda
ele alınması gereken toplumsal bir pratiktir.49 olabilmektedir.
Dolayısıyla, eğitim ve çiftdillilik arasındaki ilişkiler
Örneğin, Güney Afrika’nın Durban şehrinde
irdelenirken, çiftdilde okuryazarlık toplumsal
çokdilli eğitim uygulamasına geçen bir okulda
bir pratik olarak ele alınmalıdır. Bu anlayıştan
çocukların İngilizce becerilerini geliştirmek
hareketle bu bölümde, eğitimde çiftdillilik ve çiftdilde
amacıyla idarenin ve öğretmenlerin yalnızca
İngilizce konuştuğu gözlemlenmiştir. Bunun nedeni,
44 İkinci dil edinimi alanındaki minority language ifadesinin öğrencilerin İngilizcede yetkin  olması durumunda,
karşılığı olarak kullanılmaktadır.   sosyoekonomik olarak ilerleme olanaklarının
45 Genesee, 2008.  
46 Genesee, Lindhom-Leary, Saunders ve Christian, 2007.  
47 Genesee, 2008. 50 Errington, 1999, s. 115.
48 Güç ve dil arasındaki etkileşim üzerine yapılan çalışmalar için 51 Dorian, 1998.
bkz. Corson, 1999 ve Street, 1984. 52 Ideology of contempt ifadesinin karşılığıdır.  
49 Street, 1993; Heath, 1983. 53 Peter, 2007.

15
artacağı düşüncesidir ve bu görüşün sonucu olarak 3. Dile İlişkin Tutumlar
her ne kadar D1 eğitim programına dahil edilse de
Yeni dil öğrenenlere “konuşma hakkı”
İngilizce karşısında geri plana itilmektedir.
tanımak gerekir.56 Bu, öğrencilerin söylediklerini
Bir dile karşı olumsuz tutumların söz konusu olduğu
dinleyecek kişiler olduğunu bilmeleri, kendileriyle
ortamlarda o dildeki eğitimin başarılı olması
ilgilenildiğini, kendilerine saygı duyulduğunu
beklenemez. Dile karşı tutum dönüştükçe, belirli bir
hissetmeleri gerektiği anlamına da gelir. Yalnızca
dile verilen değer toplumda olumlu yönde evrildikçe
dili öğrenenler değil, onları dinleyenler de dile karşı
öğretmenler de yeni söylemler geliştirebilmektedir.
nasıl bir tutum benimsemiş olduklarını özeleştirel
Bunun bir örneği, Güney Afrika Cumhuriyeti’nde okul
bir gözle sorgulayabildiği takdirde iletişim yolları
politikasına aykırı olduğu halde öğretmenlerin sınıfta
açılmaktadır. 
Zulu konuşulmasını desteklediği uygulamalardır.54   
Konuşma hakkından söz edebileceğimiz
2. Dillere Verilen Değerin Değişebilirliği  
alanlar okulla sınırlandırılamaz. Martin-Jones ve
Öncelikle, günlük yaşamdaki güç ilişkilerinin Bhatt’ın dile ilişkin tutumlarla ilgili yaptığı çalışma
nasıl yaşandığına bakmak, ardından da var olan oldukça aydınlatıcıdır.57 Araştırmacılar, İngiltere’nin
güç yapılarını dil yoluyla nasıl devam ettirdiğimiz Leicester şehrinde Gujarati dili konuşanların farklı
ya da onlara karşı nasıl direndiğimizden ziyade bu okuryazarlıkları üzerine yaptıkları çalışmada
gücü nasıl dönüştürebileceğimize eğilmek gerekir.55 öğrencilerin okuryazarlığa yaklaşımlarına ve
Bu ilişkinin neresinde durduğumuzu görebilmek de okuryazarlık deneyimlerine yoğunlaşırken,
önemlidir. Bir başka önemli nokta, dilin toplumsal bu deneyimin sınıf ve okul sınırlarının ötesine
ve kültürel olarak sürekli yapılandırılmakta olan bir geçebilmesinin önemini vurgularlar. Okuryazarlık
süreç olmasıdır. Dolayısıyla, belirli dillere verilen pratiklerinin kültür ve tarihle doğrudan ilintili olduğu
değerin kesin ve değişmez olduğunu söylemek bir gerçektir. Ancak, çocuklar farklı gelenekleri
mümkün değildir. Bu açıdan yaklaşıldığında, kendilerine göre çeşitli biçimlerde yorumlamakta
Türkiye’nin dil uygulamalarındaki çeşitliliğin değeri ve farklı kimlikler yaratmaktadır. Ayrıca çocuklar
konusunda toplumda bir bilinç uyandırmak amacıyla ergenlik çağına geldiklerinde kendilerini
eğitim ve çiftdillilik arasında kurulan ilişkinin özdeşleştirdikleri kimlik değişmekte ve bu değişim
önemini ortaya koymak gerekir. Bu bilinç uyandıkça egemen kültür yönünde değil de tam tersi yönde de
tabu olarak görülen olumsuz durum ve yargıların olabilmektedir.
ortadan kalkmaya başlaması yönünde bir adım
  Konuyu eğitim yaklaşımıyla ele alan çalışmaların
atılmış olacak; çokdilli ve çokkültürlü toplumun
yanı sıra antropolojik ve psikolojik yaklaşımla ele
gereksinimlerini karşılayacak çokdilli ve çokkültürlü
alan çalışmalar da aile tutumunun önemine dikkat
eğitimin dayandırılabileceği sağlam bir zemin
çekmektedir.58 Aileler, çocukların okuryazarlık
yaratılabilecektir.
gelişimiyle çeşitli biçimlerde ilgilenmekte, çocuklar
ise bunu kendilerine özgü bir biçimde yorumlamakta
Çokdillilik konusundaki ve okuryazarlık deneyimlerine farklı biçimlerde
olumsuz yargıların silinmesinin taşımaktadır.59
ve çokdilliliğin bir kısıtlama
yerine olumlu bir değer olarak
algılanabileceği bir ortamın
yaratılmasının yollarını açmak
gerekir.   

56 Peirce, 1995.  
57 Martin-Jones ve Bhatt, 1998. 
54 Chick, 2000. 58 Durgunoğlu ve Verhoeven (1998) tarafından derlenen çalışma
55 Street’e (1984) göre bu gücü dönüştürmenin yolu “eleştirel buna çok iyi bir örnektir.  
düşünümsellik”tir (critical reflexivity). 59 Baker, 1998.  

16
tamamlanması hedeflenmektedir.62 Bu kapsamlı
çalışma, ülkemizde okuryazarlık ve çiftdillilik
Avusturya’da Türkiye’den edinimiyle ilgili süreçleri inceleyen ilk çalışma olması
ve Eski Yugoslavya’dan açısından önemlidir.  
Göç Eden İlköğretim İkinci dil olarak İngilizce okuryazarlık dersinin
Öğrencilerinin Dil Edinim işlendiği bir sınıfta bulunan Kamboçyalı yetişkinler
üzerine yapılan bir çalışmada, öğrenciler D1’de
Süreçleri notlar almakta, başka öğrencilerle D1’de fısıldaşarak
Çocuk birtakım etkenlerin etkileşiminin konuşmaktadır. Bu gözlemlere göre, D1’de
söz konusu olduğu belirli bir bağlamda dil kısıtlanmışlık yerine hareket alanı bulabilmeleri
öğrenir. Bu nedenle çokdillilik ve eğitim öğrencilerin öğrenme yollarını kapamaktan ziyade
üzerine yapılacak çalışmalarda ilk atılması açmaktadır.63 Öğrenme ediminin yalnızca bir alanla
gereken ve en önemli adım bu etkileşimi kısıtlı tutulamayacağı, bağlam içinde ele alınması
etraflı bir şekilde tanımlamaya çalışmaktır. gerektiği eğitim bilimlerinin sıkça dikkat çektiği bir
Avusturyalı sosyolinguist Peltzer-Karpf konudur.
tarafından 1999-2003 yılları arasında yürütülen
araştırmada, Avusturya’daki altı okulda Öğrencilerin derste D1’lerini
Türkiye’den ve eski Yugoslavya’dan göç kullanabilecekleri bir hareket
eden ilköğretim öğrencilerinin dil edinim
süreçleri incelenmiştir.60 Bu çalışma, Türkiye
alanı bulmalarının okulda
kökenli göçmen çocukların eski Yugoslavya düzenlenen öğrenme etkinliklerini
kökenli göçmen çocuklardan daha başarısız benimsemelerine yol açacağı
olduğunu ortaya koymaktadır. Daha da ileri sürülebilir. Böylece D1’de
ilginci, bu başarısızlığın yalnızca Almanca dil
yeterliliğinde değil, çocukların D1’lerinde de buldukları hareket alanını başka
söz konusu olmasıdır. O halde, öğrencilerin derslerine olduğu gibi genel olarak
dildeki başarısızlıklarını anlamada göç okul algılarına bir kazanım olarak
olgusunun tek başına yeterli olmadığı açıktır.
taşıyabileceklerdir.
Buraya kadar değinilen noktaları ve çalışmanın
Çiftdillilik ve eğitim üzerine yapılacak 60 ilerleyen kısmının dayanağı olacak kuramsal
tartışmalar, okulun ötesinde evdeki okuryazarlık çerçeveyi şu şekilde özetleyebiliriz: Dil ile toplum
deneyimleriyle ilgili yapılacak çalışmalardan da birbiriyle doğrudan ilintili olmanın yanı sıra sürekli
beslendiği takdirde sağlıklı bir zemine oturabilir. devingenlik içindedir. Dolayısıyla, çiftdilli eğitim
  Çiftdilli öğrenciler farklı kimlikler oluştururken üzerine yapılacak tartışmalar dil ideolojilerinin
farklı okuryazarlıklardan çeşitli biçimlerde toplumdaki güç ilişkilerini kurmada ve dönüştürmede
etkilenebilmektedir.61 Farklı okuryazarlıklardan üstlendiği rol açısından değerlendirilmelidir. Okulda
biri kültürel miras olarak okuryazarlıktır: ve ailede (ve toplumdaki her türlü kurumda) çocuğun
Örneğin, çocuğun Kur’an okuyabilmek için Arapça birinci diline nasıl yaklaşıldığı çocuğun o dile karşı
öğrenmesi ya da Türkçe bilmeyen aile büyükleriyle tutumunu doğrudan etkilemektedir. Çiftdillilik ile
iletişim kurabilmek için Kürtçe bilmesi bu bağlamda eğitimin nasıl ilişkilendirilmesi gerektiği bu tutumdan
incelenebilir. Okul okuryazarlığı da farklı türde bağımsız olarak tartışılamaz.
bir okuryazarlıktır. Okul okuryazarlığının içinde
bireysel ve toplu halde yapılan okuryazarlık
etkinlikleri bulunmaktadır. Türkiye bağlamında, okul
okuryazarlığının okul dışındaki okuryazarlıklarla
hangi biçimlerde ilişkilendirildiğine odaklanan, 62 Dilbilimci Christoph Schroeder ve sosyolog Michael Bommes
Volkswagen Vakfı destekli bir çalışmanın 2010 yılında tarafından yönetilen bu üç yıllık projenin adı “Göç ve Çokdillilik
Bağlamında Okullarda Okuma Yazma Öğrenimi: Karşılaştırmalı
Bir Çalışma”dır. Koçbaş ve Ayan Ceyhan da projenin veri
toplama ve inceleme sürecinde aktif olarak rol almışlardır.
Sonuçların paylaşılacağı yayınların 2010 yılında üretilmeye
60 Peltzer-Karpf, 2003; Brizič, 2006. başlanması hedeflenmektedir.   
61 Martin-Jones ve Bhatt, 1998.  63 Hornberger ve Hardman, 1994.  

17
B.Eğitimde Çiftdilliliğin Cummins’e göre bu saptama
Dayanakları Nelerdir ve eğitimin kayıtsız şartsız D1’de
Eğitimde Çiftdillilik Nasıl yapılması gerektiğini savunanları
Olanaklı Kılınabilir? haksız çıkarır; çünkü eğitim
dilinden daha önemli olan arttırıcı
Eğitimbilimci James Cummins’in ortaya koyduğu
“dillerarası bağlılık” ve “dillerarası aktarım”64
çiftdilliliğin geliştirilebileceği
ilkeleri çerçevesinde Nancy Hornberger tarafından ortamların yaratılmasıdır.
geliştirilen “Çiftdilde Okuryazarlık Kontinyumu”
kuramı bu çalışma açısından önemli bir yere Arttırıcı çiftdillilik geliştirebilen çocuklar D2’de
sahiptir. Bu iki kuramcının yaklaşımlarının dünyada eğitim aldığında, D1’den getirdikleri becerilerini
çiftdilli eğitim üzerine yapılan çalışmalara yön D2’de okuryazarlık geliştirirken kullanabilmektedir.
verdiğini söylemek mümkündür. Ayrıca, eğitimde Bu süreçte D2’de eğitim alıyor olmalarının D1
çiftdilliliğin dayanaklarını anlayabilmek ve çiftdilli becerileri üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi
eğitim sürecinin nasıl olanaklı kılınabileceğini bulunmamaktadır; çünkü çocuğun D1’i zaten ya
kavrayabilmek açısından Hornberger ve Cummins’in toplumun egemen dili ya da toplum tarafından değer
çalışmaları yol göstericidir. Bu kuramların gücü, verilen bir dildir. Çocuklar, kitap, gazete, televizyon
çokdilli ortamlarda düzenlenecek dil araştırmalarına, ve radyo yayını gibi kendi dilini geliştirebileceği
dil öğrenimine ve dil planlamasına yön araçlara kolaylıkla erişebilir. Bu nedenle D1 gelişimi,
vermelerindedir. eğitim aldıkları D2 tarafından baskılanmaz. Sonuç
olarak, eğitim yoluyla edinecekleri arttırıcı çiftdillilik
1. Arttırıcı Çiftdillilik İlkesi çocuklara her iki dilde de yüksek düzeyde akıcı bir
Kaliteli bir eğitimde D1 unsuru üzerine yapılan dil kullanımı ve okuryazarlık becerisi sağlar.65 Bu
çalışmaların belki de en çok alıntı yapılanı, Toronto durum D1’i yaşadığı toplumda yaygın olarak temsil
Üniversitesi’ndeki eğitimbilimci Cummins’in edilen çocukların yanı sıra D1’i toplumda azınlık
1979 yılında yayımladığı makaledir. Cummins bu olarak kalan çocuklar için de geçerli olabilir. Ancak
makalesine çok temel bir sorgulamayla başlar: Evde D1’i azınlıkta olan çocukların bu dildeki okuryazarlık
toplumun egemen dilinde konuşan orta sınıf çocuklar becerileri uygun eğitim programları tarafından
D1’den farklı bir dilde eğitim aldığında akademik desteklenmelidir.66 Bu desteğin bulunmadığı
başarı ve işlevsel çiftdillilik geliştirebilmektedir. durumlarda, D1’deki okuryazarlık becerilerinin yerini
Öyleyse, evde konuşulan dilin egemen dilden farklı yabancı dildeki beceriler alır ve çocukta “eksiltici
olduğu durumlarda çocuklar neden D1’de ve D2’de çiftdillilik” oluşur: Eğitim aldığı dil çocuğun D1’ini
yeterli becerileri geliştirememektedir? baskılamakta ve geriletmektedir. Dolayısıyla, bu
çocuğun her iki dildeki becerisi de az gelişmiş olarak
  Türkiye’de de aynı durumun geçerli olduğunu kalır.67
söyleyebiliriz. Örneğin, Türkiye’de D1’i Türkçe
olan çocuklar yabancı dilde eğitim veren okullara 2. Çiftdilde Okuryazarlık Kontinyumu
gittiklerinde bu durum onların başarı durumlarını Ulus-devlet anlayışına koşut olarak ortaya çıkan
olumsuz olarak etkilememektedir. Ancak D1’i Türkçe “tek dil tek millet” ideolojisine karşılık, günümüzün
olmayan ve toplumda D1’ini kullanma olanağı çokdilli, çokkültürlü anlayışı çokdilli eğitim modelleri
bulamayan çocuklar Türkçe eğitim aldıklarında düşük arayışına ön ayak olmuştur. Bu modeller, dil olgusunu
başarı göstermektedir. bir sorun yerine bir kaynak olarak ele almaktadır.

65 Cummins, 1979, 2000; Lambert, 1975. 


66 Güney Afrika’da alternatif eğitim çalışmaları bağlamında arttı-
rıcı çiftdillilik yaklaşımıyla uygulanabilir öğretim stratejilerinin
geliştirilmeye çalışıldığı bir programda yer alan öğretmenler
ve öğretmen yardımcıları bir yandan kendilerini kontinyumun
“mikro, sözel, çokdilli” ucunda gördüklerini, öte yandan kontin-
yumun yazılı, tekdilli (İngilizce) ve makroya yakın ucundaki güç
ilişkilerine karşı direniş göstermeye çalıştıklarını ifade etmişler-
dir (Hornberger, 2001; Hornberger, 2003). Bu durum kontinyumun
güçsüz olan yanına daha çok eğilmek gerekliliğini açıkça ortaya
64 Bu ilkeler “dillerarası bağlılık ve aktarım” bölümünde ayrıntılı koymaktadır.
olarak açıklanmaktadır. 67 Cummins, 2000; Lambert, 1975.  

18
Eğitimbilimci Nancy Hornberger’in kuramı da öğrencilerin ve ailelerin de içinde olduğu, dili
1980’lere kadar sorun olarak algılanan dilin, kullanan herkesin, ideoloji ile uygulama arasındaki
1980’lerden sonra değer olarak algılanmasının68 yön boşlukları olabildiğince doldurabilmesine yol
verdiği bir kuramdır. gösterebilecek bir model olarak ele alınabilir.    
Etnik ve dilsel çeşitliliği savunan çokdilli eğitim Hornberger bu kuramında, Haugen’in 1970’te
politikaları, homojenleştirici, asimilasyoncu politik ortaya attığı69 “dil ekolojisi” metaforundan yararlanır.
söylemleri, farklılıkları savunan özgürleştirici Haugen bu metaforu ortaya atarken Voegelin’den
söylemlere dönüştürmüş, böylelikle bastırılmış esinlenmiştir. Voegelin belli bir dilin değil belli bir
yerli göçmen dillerini konuşanlar için yeni coğrafi alanın önemini vurgulamakta, seçici bir
ufuklar açılmıştır. Bu politikalar yaşama biçimde birtakım dillere yönelmek yerine kapsamlı
geçirilirken dünyanın çeşitli yerlerinde belli başlı bir biçimde o coğrafyadaki tüm dillere yönelmenin
sorunlar yaşanmıştır. Bu sorunları irdelemek, gerekliliğine dikkat çekmektedir. Aynı biçimde, dil
karşılaşabileceğimiz sorunları öngörmek ve olası planlamasının tek bir dille kısıtlanamayacağını,
çözüm yolları üretebilmek konusunda hazırlıklı ve ortam ve çevrede konuşulan tüm dilleri göz önünde
donanımlı olabilmemiz için gereklidir. 1990’ların bulundurmak gerektiğini söyler.70 Bu, ülkemizde
başında bu dönüşümü yaşayan iki uygulama örneği Kıptice, Çerkezce, Lazca, İbranice, Rumca, Ermenice,
apartheid sonrası Güney Afrika, diğeri de Bolivya’dır. Arapça, Zazaca, Kürtçe/Kırmanci, Türkçe dillerinin bir
Ancak standartlaşmış olan bir eğitim sistemini arada değerlendirilmesi gerektiği anlamına gelir.  
çokkültürlü ve çokdilli bir ulusal kimlik yaratmak
Diller de tıpkı bütün öbür canlılar gibi doğar,
üzere dönüştürme sürecinde pek çok sorunla
büyür, değişir, evrilir, yok olur. Bu süreç, “dil evrimi”
karşılaşıldığı göz önünde bulundurulmalıdır.
olarak adlandırılır.71 Bu süreç içinde dil, başka
  diller ve çevre ile etkileşim içindedir. Bu etkileşim
ortamına “dil ortamı” adı verilmektedir: Dil ortamı,
Yeni Söylemler: dilsel ekosistem içindeki diller üzerinde etkisi olan
Güney Afrika ve Bolivya bütün aktörlere dikkat çekmektedir. Başlıca aktörler
arasında, hükümet, sivil toplum kuruluşları, eğitim
Güney Afrika’da 1993 anayasası dile temel bir
kurumları ve yöre halkı sayılabilir.  
insan hakkı olarak bakmakta, çokdilliliği ulusal
bir kaynak olarak ele almaktadır. Hornberger’in sözünü ettiği etkileşimin devingen
Bu anayasayla birlikte, İngilizce ve Afrikaans’ın doğasını çözümleyebilmek bizi belli başlı ilişkilere
yanı sıra dokuz farklı Afrika dili resmi dil yönlendirmektedir. Farklı düzeylerde ve her biri
olarak kabul edilmiştir. Ayrılıkçı eğitim kendinden önce geleni içerecek biçimde ele alınacak
sisteminin ortadan kalkmasıyla birlikte, bu ilişkileri şöyle sıralayabiliriz:
çokdilli, çokkültürlü öğrenciler üniversitelerde Bağlam > araç/ortam > içerik > gelişim.
ve okullarda bir arada öğrenim görmeye
başlamıştır. Bolivya’da 1994’te yürürlüğe giren Çiftdilde okuryazarlık kontinyumunda
eğitim reformu da eğitim sistemini kapsamlı iç içe geçmiş ilişkiler
bir şekilde dönüştürmeyi amaçlamıştır: Buna
göre İspanyolca’nın yanı sıra Bolivya’nın 30
yerli dili, bütün okullarda hem dil dersi olarak
hem de öğretim dili olarak kullanılmaya
başlanmıştır.

Hornberger’in Çiftdilde Okuryazarlık Kontinyumu


modeli, çiftdilli eğitim politikalarının karşı karşıya
olduğu başlıca sorunları gidermek için bir yöntem
olarak önerilmektedir. Bu model, dil eğitimi
üzerine çalışan dilbilimcilerin, araştırmacıların, dil
öğretmenlerinin, öğretmen yetiştiren kurumlarda
çalışan eğitimcilerin, dil planlamacılarının,
69 Haugen, 1972.
70 Kaplan ve Baldauf, 1997.
68 Bu yaklaşım Mühlhausler (1996) tarafından ortaya atılmıştır. 71 Hornberger, 2003; Hornberger ve Skilton-Sylvester, 2000.

19
Genelden özele doğru sıralanan bu ilişkilere Bağlam ve gelişim
bakıldığında birtakım temel güçlük ve gerilimlerden Egemen dile karşı talebin yaygın olması dünyanın
söz edilebilir. Bu gerilimler genel olarak toplumsal pek çok yerinde gözlemlenmekte olan, dayanakları
düzeyden özel olarak okul ve hatta sınıf içi düzeye kolaylıkla anlaşılabilir bir durumdur. Bu açıdan
doğru uzanan ve devamlılık arz eden bir hat üzerinde bakıldığında, devlet dili olarak benimsenmiş
değerlendirilmelidir. Güney Afrika örneğine bakacak Türkçenin ve bilim dili olarak benimsenmiş
olursak, toplum düzeyinde birbirine karşı duran iki İngilizcenin eğitim alacak çocukların velileri
farklı bakış açısının söz konusu olduğunu görebiliriz: tarafından önemsenmesinin haklı dayanakları vardır.
Bu bakış açılarının bir ucunda egemen dili yeğleyen Ancak bu noktada bir yanılgıya düşmemek gerekir:
anlayış, diğer ucunda ise en verimli öğrenmenin D1’de Çiftdilli eğitimde adının da açıkça ifade ettiği gibi iki
gerçekleşeceğini ileri süren anlayış durmaktadır. dil söz konusudur. Yerel dilin öğrenimi, egemen dilin
Sınıf içi düzeyde ise farklı sorunlar söz konusudur: öğrenimini dışlamaz.
Bunlar arasında gerekli materyalin sağlanmasındaki
Güney Afrika ve Bolivya’daki çokdilli eğitim
güçlükler, bireylerin birbirini anlayamadığı karmaşık
politikalarının toplumdan olumsuz tepkiler aldığı
sınıf ortamları gibi sorunlar sayılabilir.72  
gözlemlenmiştir. Bu tepkilerin kaynağında, çiftdilli
Kontinyum kuramında, Brezilya, Peru, Ekvator, eğitimin yerel dile daha fazla vurgu yaparak egemen
Bolivya gibi dilsel çeşitliliğin bulunduğu ülkelerde, dili dışlayacağı kaygısı olduğu görülür.74 
çiftdilde okuryazarlık tanımlanmaya çalışılırken
  Yapılan çeşitli çalışmalara bu açıdan
güç ilişkilerini ortaya çıkaran eleştirel bir yaklaşım
yaklaştığımızda toplumsal güç ilişkilerinin
geliştirilmektedir. Ayrıca, Philadelphia’daki okullarda
çoğunlukla tekdillilikten yana olduğunu görebiliriz.
okuyan Kamboçya ve Portorikolu öğrenciler ile
Çiftdillilik gelişimi D2’yi yeğleyecek şekilde
Amerikalı eğitimcilerin karşılaştıkları güçlükleri
düzenlenmektedir. Örneğin, apartheid sonrası
inceleyen Hornberger’in bu çalışması dilsel farklılığın
Afrika’da çokdilliliğin yeğlenmemesinin nedeni
bulunduğu bölgelerde araştırma, eğitim ve dil
hem İngilizcenin dünyada egemen dil olarak kabul
planlamasına yönelik bir çerçeve sunduğundan bu
görmesi hem de apartheid eğitimi sonrasında D1’e
raporun vurgusu açısından özel önem taşımaktadır.
karşı oluşan şüpheci yaklaşımlardır. Araştırmalar,
siyah öğrencilerin akademik becerilerinin ve düşünsel
Kontinyum kuramına göre, gelişiminin geri kaldığını ve bunun eğitim dilinin
öğrenme ortamlarının düzenlenişi İngilizce olmasından kaynaklandığını açıkça gösterse
açısından eğitim, kontinyum de, siyah aileler İngilizce eğitimden yana olmaya
üzerinde ne kadar fazla noktaya devam etmişlerdir.75 İlk bakışta şaşırtıcı görünen
bu durum, bağlamsal açıdan değerlendirildiğinde
temas edecek biçimde tasarlanırsa kolaylıkla anlaşılabilir.76    
çiftdilde okuryazarlığın bütünüyle
  O halde, dilin istenen değere nasıl
gerçekleşmesi o kadar yüksek bir kavuşabileceğini düşünmek, eğitim sisteminin
olasılıktır.73  bunda nasıl bir rol oynayabileceği sorusuna eğilmek
önemlidir. Benzer süreçten geçmiş ya da geçmekte
Çiftdilde okuryazarlık kontinyumunda kesişen olan ülkelerde, ailelerin kendi çocuklarının hangi
ilişkiler dilde eğitim alacağına kendilerinin karar vermelerini
sağlamak amacıyla çeşitli uygulamalar gündeme
gelmiştir. Bu amaçla Güney Afrika’daki okullarda
idari heyetler kurulmuştur. Aynı amaçla Bolivya’da
eğitim reformu hükümlerine toplu katılım komitesi
oluşturulmuştur. Ne var ki bütün bu girişimler
çokdilli politikaların geliştirilmesinde yeterince yarar
sağlamamıştır.  

74 Ayrıntılı bilgi için bkz. Hornberger, 2000.


72 Hornberger, 2003. 75 Banda, 2000.
73 Hornberger ve Skilton-Sylvester, 2000. 76 Bu eğitim sistemi “Eğitim Modelleri” bölümünde anlatılacaktır.

20
Sosyoekonomik Hareketlilik Buradan hareketle, çokdilli eğitim politikalarının,
okul bilgisinin ve kişisel bilginin kesişme noktasında,
için Resmi Dilin Tercih azınlığın kendisini özdeşleştirebileceği biçimde
Edilmesi: Quechua Örneği öne çıkması gerekmektedir. Böylece öğrenciler okul
bilgisiyle karşılaşmaları sonucunda kendi yaşamlarını
Hornberger, 1980’lerde Peru’daki Puno yorumlayabilecek alanı bulabilir, yeni beceriler ve
topluluğunun Quechua dili konuşan yerli yeterlilikler geliştirebilir.  
halkı üzerine yaptığı doktora çalışmasında
yerli halkın D1’de yapılan eğitime karşı Dil, söylem ya da okuryazarlık üzerine
olduğunu gözlemlemiştir. Bunun nedeni önceki eleştirel düşünebilmek için içeriği çok iyi bilmek
sayfalarda özetlenmiş olan Güney Afrika ve gerekir.78 Güney Afrika’daki bir öğretmen yetiştirme
Bolivya örnekleriyle benzerlik taşımaktadır. programında, öğretmen adaylarının kendi eğitim
Resmi dil İspanyolca olarak benimsendiğinden deneyimlerini paylaşmaya ve kendi dilinde
sosyoekonomik hareketlilik basamaklarını konuşmaya teşvik edildiği gözlemlenmiştir. Böylece
tırmanmanın ancak İspanyolcaya öğretmen adayları sonradan karşılarına çıkacak olan
hakim olarak mümkün kılınabileceği çokdilli ve çokkültürlü öğrencilerle iletişim kurma
düşünülmektedir. Dolayısıyla, geniş pratiği yapmış olmaktadır.
toplumsal bağlamda Quechua, İspanyolca Hem gündelik konuşma dilinden hem de yazı
ile eşit değere kavuşmadıkça çiftdilli eğitim dilinden yararlanarak içeriği bağlama oturtma ve
politikasının başarısız olması kaçınılmazdır. bağlam dışı bir biçimde kullanma yolu oluşturulur.
Bu durum, okulda ya da sınıfta programın Bunu yaparak öğrenme yöntemlerine çeşitlilik
ne denli başarılı bir şekilde uygulamaya getirilebilmektedir. Böylelikle, olabildiğince çok
koyulduğundan tamamen bağımsız olarak öğrenme yolunu açarak öğrencilerin engellere
geçerliliğini koruyan bir sonuçtur. Çünkü mikro rağmen öğrenmeleri sağlanabilmektedir. Yazılı
düzeydeki, bir başka deyişle sınıf içindeki ve sözel dilin yanı sıra jest ve mimiklerin de
uygulamaların gücünün makro düzeydeki kullanılmasıyla, öğrencilere içeriği anlamlandırmanın
kemikleşmiş ideolojileri değiştirmeye çeşitli olanakları sunulabilir.
yetmeyeceği açıktır.
Öğrencilerin çiftdilde okuryazar
Özetlemek gerekirse, sınıfta, yörede ve toplumda olabilme yetileri, içeriği kendi
benimsenmiş dil ideolojilerini olumlu yönde
yaşamları ve geçmişleriyle
değiştirebilecek ne kadar çok alan yaratabilirsek
çiftdilde okuryazarlık olanaklarını da o denli ilişkilendirebildikleri oranda
güçlendirmiş oluruz.77 Sonraki bölümde, bunun dil artmaktadır. Özetle, bağlam, içerik,
aracılığıyla ve içerik yardımıyla nasıl yapılabileceğine araç/ortam ve gelişim ilişkisini ne
ilişkin öneriler sunulacaktır.  
kadar güçlü bir şekilde kurabilirsek
İçerik ve araç/ortam çiftdilde okuryazar olma yollarını
Farklı diller konuşan, farklı kültürlerden gelen
öğretmen ve öğrencilerin çoğul kimlikleri söz konusu açma olasılığımız o kadar
olduğunda bu durumla nasıl baş edilebilir? Bunun, artmaktadır. Sınıf içi iletişimde
üstesinden kolaylıkla gelinebilecek bir durum öğrencilerin kendi deneyimlerini
olmadığı açıktır. Öğrencilerin sınıflara hangi biçimde
yerleştirileceği, müfredat programında ve sınıf içinde
dile getirebilecekleri bir ortam
hangi dile ne kadar zaman ayrılacağı çözülmesi yaratma çabası buna bir örnek
gereken başlıca sorunlardan yalnızca birkaçıdır. olabilir.
Öte yandan bu dilleri, kültürleri ve kimlikleri yok
sayarak bir yere varılamayacağı da açıktır.

77 Hornberger ve Skilton-Sylvester, 2000. 78 Lankshear, 1997.

21
C. Eğitimde Çiftdilliliğe Ancak, uygulanacak eğitim modeli ile bu modelin
uygulanacağı topluluğun kültürel, tarihsel ve
Pedagojik Bir Yaklaşım toplumsal durumunun birbirine uygun olması
gerekmektedir. Bu da üzerinde ayrıca çalışılması
Gelinen noktayı özetlemek gerekirse, çiftdilliliğin
gereken bir konudur.
kısıtlayıcı olma durumu çocuğun birinci dilinin
toplumda değer görmediği durumlarda ortaya Dillerarası bağlılık ve aktarım
çıkmaktadır. Bu durum söz konusu olmadığı sürece,
çiftdilli eğitim kısıtlayıcı olmanın aksine destekleyici Bir dilde geliştirilen
bir işleve sahiptir. Çiftdillilik kazanımlarını etkileyen
okuma-yazma becerileri sadece o
unsurlar, eğitim programı, söz konusu dillerdeki
eğitim programının yoğunluğu ve süresi, elde edilen dile özgü bilginin geliştirilmesiyle
eğitim deneyimleri ve öğrenci motivasyonu olarak sınırlı kalmaz, daha derin bilişsel
özetlenebilir.79  Ancak en başta yapılması gereken ve dilsel becerilere de katkıda
böyle bir eğitimde neyin hedeflendiğinin belirlenmesi
ve bunun tüm yönleriyle ortaya koyulmasıdır.
bulunur.85 Çocuk, edindiği
becerilerden yeni bir dil ile
Çiftdilli eğitimin hedefi çocuğun dilbilgisini
geliştirmekle sınırlı değildir. Çocuk, dili işlevsel olarak karşılaştığında da yararlanır.
kullanırken otomatiklik80 kazanmalı, o dilde iletişim
Bu biçimde çocuğun D2’ye aktardığı beceriler,
kurma yeterliliği geliştirmelidir. Oysaki uygulanan
D2’deki okuryazarlık becerilerinin gelişimini
eğitim programlarında genel olarak dilbilgisi
desteklemektedir. Her ne kadar dillerin sözdizimsel,
kazanımları öne çıkarılmaktadır, çünkü öğrencinin ayrı
biçimsel vb. özellikleri farklı olsa da diller arasında
iki dildeki dilbilgisi becerilerini ölçmek dil kullanım
ortak olan bilişsel ve akademik becerilerin herhangi
becerilerini değerlendirmekten daha kolaydır.81 Asıl
bir dilde okuma-yazma ediniminde etkili olduğu
gereksinim duyulan, öğrencinin iletişim kurarken
düşünülmektedir. Birbiriyle ilişkili ve birbirini
D1’den getirdiği ve D2’de kazandığı becerilerin
tamamlayan bu becerileri aşağıdaki üç başlık altında
ortak işlediği alanları ölçme-değerlendirme üzerine
toplayabiliriz:
yapılacak ayrıntılı çalışmalardır.
i.  Sözcük ve kavram bilgisi: Sözcük dağarcığı ile
Çiftdilli okuryazarlık üzerine çalışan bilim
okuduğunu anlama becerisi arasında doğrudan
insanlarınca82 genel kabul gören yaklaşım özetle
ilişki bulunur. Bu nedenle okuma-yazma öğrenme
şudur: Bir öğrenci D1 bilgisinde ve D1 okuma-
sürecinde karşılaşılan metinlerdeki sözcüklerin ve
yazma becerilerinde ne kadar yetkinse başka dilleri
o sözcüklerin ifade ettiği kavramların çocukların
öğrenmede de o kadar başarılı olur. Bu biçimde
dağarcığında olması gerekir. Aksi takdirde,
çocuğun bilişsel gelişimini olumlu yönde etkileyecek
çocuk “okuma-yazma” ile “okuduğunu anlama”yı
türde arttırıcı çiftdillilik sağlanır. Bu nedenle, D1’e
birbirinden bağımsız iki alan gibi algılayacaktır.
harcanan zaman ve emek sayesinde öğrencilerin yeni
Bir başka deyişle, yazılı olan sembolleri (örneğin,
diller öğrenmeleri söz konusu olduğunda uzun dönemli
harfleri) birleştirip okuyabilse bile okuduğu
kazanç elde edilmektedir. Bir başka ilginç bulgu da
sözcüğün çocuğun hafızasında kavramsal bir
öğrencinin D2’deki üstdil farkındalığı83 ne kadar
karşılığı olmayacaktır ya da olsa bile eksik
gelişmişse kendi dilindeki becerilerinin de o kadar
olacaktır.
gelişmiş olacağıdır. Bu iki bulgu ilk bakışta çelişkiliymiş
gibi gözükse de Cummins doğru pedagojik koşullar ii. Yazılı metinlerin işlevlerine ilişkin bilgi:  Yazılı
altında aşağıda ayrıntılı olarak tanımlanacak olan metinlerin bir anlam içerdiği ve yazar tarafından
dillerarası aktarım sürecinin iki yönde de (D1 D2 ve bilgi aktarmak için üretildikleri, yazılı metinlerle
D2 D1) gerçekleşebileceğini ileri sürmektedir. 84 karşılaştıkça edinilen bir farkındalıktır. Okul
öncesi dönemde çocuk bu tür karşılaşmaları D1’de
yaşadıkça, bunları okuldaki eğitim sürecinde de
79 Duff, 2007. kullanabileceği bir beceriye dönüştürebilir. Ancak
80 Automaticity teriminin karşılığı olarak kullanılmaktadır. bu süreç hatalı ve/veya eksik yaşanırsa çocuğun
81 Duff, 2007.
yazılı metinlerin işlevi hakkında geliştirdiği
82 Cummins, Duff, Verhoeven bu konuda çalışan başlıca bilim
insanlarındandır.
anlayış eksik kalacaktır.
83 Metalinguistic awareness teriminin karşılığı olarak
kullanılmaktadır.
84 Cummins, 1981, 1991. 85 Cummins, 2000.  

22
iii. Sözlü iletişim ile karşılaştırıldığında soyut ve Sonuçta bu grup çocuklar okumayı sökseler bile
bağlamından ayrılmış olan yazılı metinlerden okudukları metnin içeriğini anlayamayabilir.
bilgi edinme becerisi: Bu farkındalık, yazılı dilin Bu çocukların D1’i toplumda da yok sayılıyorsa, okul
sözlü dilden yapısal olarak farklı olmasıyla dışında okuma ve okuduğunu anlama becerilerini
ilgilidir. Bu yapısal farklılığın nereden geliştirecekleri yazılı kaynaklardan da yoksundurlar.
kaynaklandığını basitleştirerek şu şekilde
Üç ana başlıkta tanımladığımız bu tür bilişsel,
anlatabiliriz: Yazılı dilin temel özelliği içeriğinin,
akademik ve/veya okuryazarlıkla ilgili becerileri
üretildiği bağlamdan ayrılarak aktarılmasıdır. Bu
edinen çocuk bu becerileri D1’den D2’ye, hatta
nedenle, okuyan tarafından anlamlandırılabilmesi
D2’den D1’e aktarabilir. Yapılan örnek bir çalışmada
için kullanılabilecek tek araç metindeki dilsel
eğitimin tamamını ya da bir kısmını çoğunluk
yapı ve sözel ipuçlarıdır. Oysa sözlü iletişim
dilinden başka bir dilde alan çocukların çoğunluk
belli bir bağlamda gerçekleşmekte ve iletişim
dilinde okuryazarlık becerilerinde bir bozulma
sırasında o bağlamın öğelerine gönderme
görülmediği ortaya çıkmıştır.88 Bu becerileri edinme
yapılabilmektedir.86 Bilgiyi üretildiği ortamdan
sürecinde çocuklar, çoğunluk dilindeki okuma-
ayrılmış halde metinden çıkarma becerisini
yazma pratikleriyle karşılaştıkça, edindikleri
okul öncesinde edinmeye başlayan çocuklar,
becerileri kolaylıkla azınlık dilinden çoğunluk diline
okulda okuma-yazma becerisini geliştirmekte
aktarabilmektedir.
zorluk yaşamamaktadır. Ancak, bu beceriyi
D1’de edinememiş çocuklar farklı bir dilde eğitim
görmeye başladıklarında bu gelişimlerinin eğitim Dillerarası bağlılık ilkesinden
programı tarafından desteklenmesi gerekir. çıkarılacak sonucu kısaca
Bu destek olmadığında, ortaya ileri sınıflara
özetleyecek olursak, D1’den
kadar gelebilmiş ancak okuduğunu anlamayan
öğrenciler çıkacaktır. farklı bir dilde öğretim gören bir
çocuğun okuma-yazma becerisine
Türkiye‘de bu tür deneyimlerini aktaran
insanlar mevcuttur. Örneğin Göç Edenler Sosyal
ilişkin zayıflıklarını gidermek
Yardımlaşma ve Kültür Derneği’nin hazırladığı için, D1’den öğretim diline ve
“Göç Hikayeleri” kitabında aktarılan kişisel anlatı öğretim dilinden D1’e olmak üzere,
bu açıdan dikkat çekicidir:
becerilerin iki yönlü aktarımının
[Türkçeyi] köyde öğrendim. Ama ben ortaokula desteklenmesi gerektiğini
başladığım zaman Türkçeyi bilmiyordum. Yani ilkokulda
dahi Türkçeyi bilmiyordum. […]Ortaokula başladığım söyleyebiliriz. Örneğin, ikinci
zaman gerçekten okuma yazma biliyordum, okuma dilde okuma güçlüğü yaşayan
yazmam vardı ama ne söylendiğini anlamıyordum. Gel
git kendimi ifade edecek kadar [öğrendim] ama, işte bir çocuğun güçlü olduğu dildeki
kitap okuyacak, anlayacak kadar bilmiyordum.87 okuma becerisine yoğunlaşmak ve
Sonuç olarak, D1’i eğitim dilinden farklı olsun bu güçlüğü aşıncaya kadar iki dil
ya da olmasın pek çok çocuk okula başladığında arasında beceri aktarımı üzerine
henüz bu üç alandaki gelişimini tamamlayamamıştır.
Ancak, D1’i eğitim diliyle aynı olan çocuklar, yazılı uğraşmak etkili bir eğitim yöntemi
metinlerde karşılaştıkları sözcüklerin kavramsal olarak benimsenebilir. Ancak, bu
karşılıklarını etkin hale getirebilmekte ve okuma aktarım için çocuğun D2’ye yeterli
sürecine dahil edebilmektedir. Böylelikle, çocuk
okuyup yazdığını anlamlandırabilmektedir.
derecede açık olduğu bir ortam
Öte yandan, D1’i eğitim dilinden farklı olan yaratılması ve ikinci dili öğrenmek
çocuklar bu destekten yoksun kalmaktadır. için yeterli motivasyonunun olması
gerekmektedir.89
86 Örneğin, sözlü iletişim ortamında “şu dolap” dediğimizde söz
konusu dolabı işaret ederek gösterebiliyor ve böylelikle dolabın
tüm özelliklerini dinleyiciye iletmiş olabiliyoruz. Oysa, yazılı
dilde, dolabın okuyucu tarafından bilinmesini istediğimiz
özelliklerini açıklayıcı bir biçimde ifade etmemiz gerekiyor. 88 Cummins ve Swain, 1986.
87 GÖÇ-DER, 1997, s. 48. 89 Cummins, 1979, 1981, 2000; Verhoeven, 1987.  

23
Örneğin, İsveç’e 10 yaşlarında göç etmiş Finli alanında yapılan çiftdillilik ve çokdillilik plan ve
çocuklar üzerine yapılan bir çalışma, çocukların D1 pratiklerin değerlendirilmesiyle ilgili zengin bir
gelişimleri belirli bir noktaya geldiği için İsveççede araştırma birikimi sunar. Bu araştırmaların ortak
okuma-yazma becerilerini de çabuk edinebildiklerini önerisi, öğrencilerin D1’i devam ettirerek çiftdillilik
ortaya koymuştur.90 İsveç’e 6-8 yaşlarında göç becerilerini artırmaları, “çoğul okuryazarlıklar”92
etmiş Finli çocuklar ise henüz D1 gelişimleri belirli geliştirmeleridir. Kimlik gelişimi sağlanarak sanatsal
bir düzeyde olmadığından, İsveççe okuma-yazma ve düşünsel yeteneklerin ortaya çıkarılması,
becerileri geliştirmekte zorluk yaşamışlardır. öğrencilerin hâlihazırda sahip oldukları kültürel
Bu durum özellikle soyut düşünme yetisi gerektiren birikimden yola çıkarak yapılmalıdır.93 Özellikle
matematik, kimya ve fizik gibi derslerde daha çok Cummins ve diğerlerinin 2005 yılında yaptıkları
hissedilmektedir. Sonuçta, D1 gelişimi çocukta soyut çalışma, dil derslerinde olduğu kadar D1’leri
düşünme becerisi gelişemeden sekteye uğradıysa bu birbirinden farklı olan öğrencilerin bulunduğu
eğitim başarısını da olumsuz yönde etkileyecektir. sınıflarda dillerarası çeviri ve çiftdilde okuryazarlığın
O halde, çocuğun D1’de aldığı eğitimin işlevsel desteklenmesinin önemini vurgulamaktadır. Ancak,
öneminin altını çizmekte yarar vardır. öğretim uygulamalarında D1 ve D2’nin kullanımında
ideal dengenin nasıl kurulacağı, üzerinde durulması
Ancak bu tür veriler çocukların D2’ye karşı
gereken bir konudur. Burada pedagojik yaklaşımlar,
tutum ve motivasyonları göz önüne alındığında
eğitim programının amacı, öğrencilerin çevre ve
farklı yorumlanabilir. Bir başka deyişle, bireylerin
geçmiş deneyimleri ve benzer unsurlar göz önünde
öğrendikleri dile ve o dilin temsil ettiği kültürel
tutulmalıdır.94
kimliğe karşı olan tutumları D2 öğrenimlerini
etkileyen önemli bir etkendir ve bulguları Toplumsal ve yerel koşullara uyum gösteren
değerlendirirken ya da eğitim planını belirlerken bu bir pedagojik yaklaşımın benimsenmesinin
unsurların dikkate alınması gerekir. önemine değindikten sonra, çalışmamızın ilerleyen
bölümünde eğitim modelleri çiftdilliliğe yaklaşımları
Yapılan çalışmalar hem D1 hem açısından sınıflandırılacak, tanımlanacak ve
değerlendirilecektir.
de D2’nin temsil ettiği kültürle
özdeşleşen çocukların D2’yi  
daha çabuk ve etkin bir şekilde D. Eğitim Modelleri
öğrenebildiğini göstermektedir. Uygulanan eğitim modelleri, uyguladıkları
programlara D1 ve D2’yi dahil etmeleri açısından
Öte yandan çocuklar, D2’nin temsil ettiği kültürü
iki ana gruba ayrılır. Bunlardan ilki eğitim sürecine
evdeki kültürüne tehdit olarak görüyorsa D2’yi
D1 ve D2’yi dahil eden ve bu nedenle çiftdilli
öğrenmeye karşı olumsuz bir tutum geliştirecek ve
diyebileceğimiz eğitim modelleridir. Diğeri ise
direnç gösterecektir.91 Dolayısıyla, D1’i egemen dilden
sadece bu iki dilden birini dahil eden tekdilli eğitim
farklı olan çocuklara yönelik olarak hazırlanacak
modelleridir. Bu modeller hedef ve kazanımları
eğitim programlarında çocuğun her iki kültüre de
açısından kendi içlerinde farklılaşır. Genel olarak
uyum sağlaması hedeflenmelidir. Bunu başarabilmek
karşılaştırmak gerekirse, eğer bir modelde eğitim
için eğitim programında D1 ve D2’nin nasıl ve ne
görmeye başlayan çocukların eğitim dilinde
oranda kullanılacağının saptanması gerekir.
kaydettikleri her ilerleme övgüyle karşılanıyorsa,
Ek olarak, öğrencilerin D1 bilgilerinden öğretmenler her iki dilin temsil ettiği kültüre de
yararlanmak ve onların birbirleriyle ve hatta belli aşinaysa ve sınıf içinde her iki kültüre de değer
durumlarda öğretmenleriyle iletişim kurmaları veren bir ortam yaratılıyorsa bu modelin çiftdilliliği
için D1’i kullanmalarına izin vermek, sağlayacağı desteklediğini söyleyebiliriz. Tekdilliliği destekleyen
bilişsel, dilsel ve duygusal kazanımlardan dolayı eğitim programlarındaysa, çocukların D1’i ya da
önerilmektedir. Bu bakış açısından yola çıkan, toplumda egemen olan D2 hiçbir şekilde programa
İngilizce eğitim veren okullardaki göçmen çocukların dahil edilmez.
dilsel eğitim, sosyal entegrasyon ve okul başarısını
ele alan çalışmalar vardır. Bu açıdan Kanada, eğitim
92 Multiple literacies kavramının karşılığı olarak kullanılmaktadır.
93 Duff, 2001, 2002, 2005; Gunderson, 2007; Mohan, Leung ve
90 Engle, 1975; Skutnabb-Kangas ve Toukomaa, 1976. Davison, 2001.
91 Lambert, 1967. 94 Duff 2007.

24
Bu bölümde, sözü edilen iki eğitim modeli alt başlayan ve 7. sınıfta başlayan olmak üzere iki ayrı
türleriyle birlikte değerlendirilecektir. Modeller model daha vardır. Bütün okullarda ortak olan,
alt türlerine ayrılırken iki ana ölçüt kullanılmıştır. öğretimin en az yarısının hedef dilde yani Fransızca
Bunlardan ilki eğitime hangi dilde başlandığı ve D1 verilmesidir. Ancak, okul öncesi ya da 1. sınıfta bu
veya D2’nin bir arada ders programında yer bulup oran % 100’e kadar çıkmaktadır. Bu durumda İngilizce
bulamadığıdır. Bir ülkede bu modellerin birkaç türü dil dersi 2, 3 ya da 4. sınıfa kadar ertelenebilmektedir.
uygulanıyor olabilir. Ayrıca çeşitli ülkeler tarafından 5 ve 6. sınıflara gelindiğinde her iki dilin de oranı
her model farklı kurgulanmaktadır. Uygulamadaki neredeyse eşittir. Hatta 7, 8 ve 9. sınıf gibi ilerleyen
farklılıklar nedeniyle bu raporda modellerin sınıflarda Fransızca okutulan derslerin sayısı
sınıflandırılması için yukarıda değinilen iki temel İngilizce okutulan derslerin sayısı karşısında oldukça
ölçüt kullanılmıştır.95 azalmaktadır. Bunun nedeni olarak İngilizce okutulan
derslerin daha çeşitli olabilmesi düşünülebilir.97
1. Çiftdil Yaklaşımı Olan Eğitim Modelleri
Erken eğitimde uygun koşullar sağlanabildiği
a. Model A: Yabancı dilde eğitim modeli96 sürece çocuğun kazandığı Fransızca okuryazarlık
Bu modelde esas olan eğitimin tamamının becerilerinin İngilizce becerilerine herhangi bir
önce D2’de verilmesi ancak bir süre sonra D1’de dil olumsuz etkisi olmadığı ileri sürülmüştür.98
derslerinin programa dahil edilmesidir. Bu nedenle, Bu okullardaki D1’i İngilizce olan çocuklar her
bu modeli D2’de eğitim vermekle birlikte D1’i de ne kadar 3 ya da 5. sınıfa kadar İngilizce dersi
geliştiren bir model olarak tanımlayabiliriz. almıyorlarsa da İngilizce okuma becerileri bütün
Bu model ülkemizde de yabancı dillerin öğretilmesine eğitimini İngilizce almış çocuklardan daha geri
ağırlık vermeyi amaçlayan çeşitli özel okullarda kalmamaktadır. Hatta genellikle çocuklar İngilizce
da uygulanmaktadır. Bu özel okullarda okul yazım kurallarında zorlanırken, İngilizce derslerine
öncesi eğitim almaya başlayan üç yaşındaki daha geç başlamış ve yabancı dilde eğitim alan
çocuklar İngilizce sınıflarda D1’i Türkçe olmayan çocuklar için böyle bir zorluk saptanmamıştır. Ayrıca
öğretmenlerden eğitim almaktadırlar. İlköğretim bu öğrenciler İngilizce metin üretme becerilerinde de
çağının başlangıcı olan altı ya da yedi yaşlarına geri kalmamaktadır.
geldiklerinde eğitim Türkçe olarak yapılmaya
Bu programdaki çocukların D2 kazanımlarına
başlanır, İngilizce bir dil dersi olarak görülür.
baktığımızda ise Türkiye’deki yabancı dilde eğitim
alan çocukların performanslarına benzer sonuçlar
görürüz. Bu çocukların D2’deki algısal dil becerileri99
D2 anlatımsal dil becerilerinden100 daha gelişmiştir.
6. sınıfın sonunda bu okullardaki D1’i İngilizce olan
çocukların Fransızca okuma ve dinlediğini anlama
D1
becerileri D1’i Fransızca olan ve Fransızca eğitim
alan çocuklarınkiyle eş düzeydedir. Ancak, Fransızca
konuşma ve yazma becerilerinde D1’i Fransızca olan
çocuklarla aralarında büyük fark görülmüştür.
Model A: Yabancı dilde eğitim modeli

Kanada, Fransızca eğitim veren okullarıyla bu


konuda en fazla deneyim sahibi olan ülkelerden
biridir. Kanada’da birinci dili Fransızcadan farklı
herhangi bir dil olan öğrencilere Fransız okullarında
eğitim verilebilmektedir. Kanada’da Fransızca
eğitim veren okullarda üç model uygulanmaktadır.
Bunlardan ilki okul öncesinde ya da ilköğretimde
başlayan erken eğitimdir. Ayrıca 4 veya 5. sınıfta

97 Cummins, 2000.
95 Bu modellerin farklı türlerine ilişkin öğretim programının hangi 98 Cummins, 2000.
dili ne oranda içerdiğini de göz önünde bulunduran kapsamlı 99 Receptive language skills teriminin karşılığı olarak
bir çalışma gerekmektedir. Ancak böyle bir tanımlama ve değer- kullanılmaktadır.
lendirme bu raporun kapsamı dışındadır. 100 Expressive language skills teriminin karşılığı olarak
96 Immersion Education Model. kullanılmaktadır.

25
Yabancı dilde eğitim modelinin
“batırıcı” (immersion) ve D1
“bastırıcı” (submersion)
çeşitleri bulunmaktadır. Batırıcı D2
(immersion) modelde, öğretim dili
öğrencilerin D1’inden farklı olan
herhangi bir yabancı dildir, ancak Model B: Çift yönlü eğitim modeli
takip edilen müfredat ülkenin
başlıca dilinde eğitim veren Barnett ve diğerleri104 ABD’de İngilizce-İspanyolca
eğitim veren programların sonuçlarını sadece
okullarınkiyle aynıdır. Özellikle
İngilizce eğitim veren programların sonuçlarıyla
batırıcı modelde öğrencilerin D1 karşılaştırmak amacıyla rastgele belirleme105
becerilerini geliştirmeye yönelik yöntemini kullanarak bir çalışma yapmıştır. Bu
çaba harcanmaktadır. Öğretmenler çalışmada, çift yönlü eğitim veren okullarda D1’i
İspanyolca olan çocukların D1’deki okuryazarlık
çiftdillidir ve sınıf içinde becerilerinde gelişme gösterdiği ve bunun İngilizce
öğrencinin yetiştiği toplumun okuryazarlık becerilerini olumsuz etkilemediği
kültürel pratikleri egemendir. saptanmıştır. Oysa D1’i İspanyolca olan ve sadece
Bunlar, başarılı bir yabancı dilde İngilizce eğitim veren okula devam eden çocukların
İspanyolcası gerilemiştir.
öğretimin gerektirdiği koşullar
olarak görülmektedir. Bu modelin Sonuçta Barnett ve diğerlerine
bastırıcı (submersion) çeşidinde göre çift yönlü eğitim modelleri
bu koşulların gerçekleşmediği, iki önemli soruna çözüm bulma
bir başka deyişle çocuğun D1’inin gücüne sahiptir. Bunlardan biri
eğitim programında D2 gelişimini D1’i azınlıkta olan grubun D1
destekler şekilde yer bulamadığı becerilerini desteklemek, diğeri de
durumlarda aynı kazanımlar D1’i egemen dil olan grup da dahil
sağlanamayacaktır.101 olmak üzere D2’de okuryazar olma
b. Model B: Çift yönlü eğitim modeli102
sorununa çözüm getirmektir.
Çift yönlü eğitim modelinde eğitim, çocuğun c. Model C: Geçişli eğitim programları106
D1’deki beceri düzeyinin D2’yi öğrenmesine olumlu
Geçişli eğitim programlarında eğitime ilk önce
katkıda bulunduğu ve çiftdilde okuryazar olmanın
D1 ile başlanır, daha sonra D2 eğitimi başlar. Bu
önemli olduğu fikrinden hareketle iki dilde verilir.
programlarda D2 ile eğitim verilmeye başlandıktan
D1’i bu dillerden herhangi biri olan çocuklar bu
sonra D1 tamamen bırakılabilir veya D1 ile D2
modeli uygulayan okullarda okuyabilir. Örneğin,
aynı zamanda devam edebilir. Ancak D1 tamamen
ABD’de D1’i İspanyolca olan çocuklara yönelik bu tür
bırakılmadan önce D1’i farklı olan çocukların dersleri
okullar bulunur. Bu okullarda İngilizce ve İspanyolca
D2’de takip edecek düzeye gelmesi beklenir. Belirli
olmak üzere her sınıfın devam ettiği iki eğitim grubu
bir düzeyden sonra D1’e son verilerek sadece D2 ile
bulunur. Her grupta söz konusu dilde (İngilizce
devam edilir. Bu model ülkemizde özellikle İngilizce
veya İspanyolca) eğitim veren bir öğretmen ve bir
veya Fransızca gibi yabancı dillerin öğretilmesi
öğretmen yardımcısı vardır. Öğrenciler eğitimlerini bir
amacıyla açılan özel okullarda ve Anadolu liselerinde
hafta İngilizce, bir hafta İspanyolca olarak alırlar.103
yaygın olarak kullanılmaktadır.

101 Cummins, 2000; Johnson ve Swain, 1997.


102 İngilizce’de dual language ya da two-way immersion model 104 Barnett, Yarosz, Thomas, Jung ve Blanco, 2007.
olarak geçmektedir. 105 Random assignment teriminin karşılığı olarak kullanılmaktadır.
103 Barnett, Yarosz, Thomas, Jung ve Blanco, 2007. 106 Transitional model teriminin karşılığı olarak kullanılmaktadır.

26
Öte yandan, D2’ye geç başlamış
D1
olmalarına rağmen, eğitime D1’de
başlayan ve sonra D2’ye geçen
D2 çocukların D2’de okur-yazarlık
becerilerinde bir sorun
saptanmamıştır.
Model C1: Geçişli eğitim programı 1 Hatta geçişli eğitim programındaki çocukların, her
iki dildeki okuma-yazma becerileri açısından, sadece
D2’de eğitim alan çocuklardan daha başarılı oldukları
gözlemlenmiştir. Buna ek olarak, geçişli eğitim
D1
programlarında çocukların D1 ve D2’de okuryazarlık
edinmeye daha olumlu bir yaklaşım geliştirdikleri
D2
görülmüştür.

Geçişli programdaki çocukların


Model C2: Geçişli eğitim programı 2 D2’ye ve onun temsil ettiği kültüre
daha kolay uyum sağlamaları,
Verhoeven tarafından Hollanda’daki D1’i Türkçe bu tür okuryazarlığa D1’den
olan çocukların okuryazarlık edinimi üzerine yapılan
çalışmada geçişli eğitim programı ile yabancı dilde
destek alarak geçme yaklaşımının
eğitim programları karşılaştırılmıştır. Bu programlara sosyokültürel açıdan da uygun
devam eden Türk çocuklarının sözlü ve yazılı dil olduğunu göstermektedir.107
becerileri, hangi kültüre daha yakın oldukları ve
D1 ve D2’ye karşı olan tutumları değerlendirilmiştir. Çocukların okuryazarlık edinme sürecinde önemli
Söz konusu çalışmada izlenen geçişli eğitim programı olabilecek diğer bir bulgu da geçişli eğitim modelinin
modelinde D1’i Türkçe olan çocuklar 2. sınıfa Cummins’in “dillerarası bağlılık ve aktarım” ilkesine
kadar haftanın yarısı D1’de okuryazarlık eğitimi de uygun olmasıdır. Sonuç olarak, geçişli modeller
almaktadırlar. Aynı zamanda, Hollandalı çocuklar ile okuryazarlığa ait becerilerin108 bir dilden diğerine
birlikte Hollandaca sözlü becerilerini geliştirmeye geçişine olanak sağlamakta, bu nedenle de bu
yönelik karma bir sınıfa devam ederler. İki ay sonra modeller D1’i azınlıkta olan çocukların eğitiminde
D2’de okuma-yazma eğitiminin de devreye girmesiyle başarılı olmaktadır.
birlikte, çocuklar hem D1’de hem de D2’de eğitim
D2 başladıktan bir süre sonra D1’in bırakıldığı
görmeye başlarlar. Ancak bazı programlarda çocuklar
programlarda asıl hedeflenen D2’de okuryazarlık
ikinci sınıfa kadar sadece D1’de okuma-yazma eğitimi
becerilerinin edinilmesidir. D1 bu amaç için sadece
almakta, D2’de okuma-yazma eğitimine ikinci sınıfta
geçici bir araç olarak kullanılır. Bunun aksine D1 ve D2
geçmektedir. Hollandaca ders kitapları Türkiye’de
eğitiminin birlikte yürütüldüğü modellerde çiftdilde
Türkçeye uyarlanarak D1 eğitim programında
işlevsel okuryazarlık hedeflenmektedir. 
kullanılır.
Çalışmanın bulgularına göre, geçişli eğitim Ancak, D1’den D2’ye geçiş
programı D1’i azınlıkta olan çocuklar için daha
aşamasında her iki programın da
uygundur çünkü bu çocuklar eğitimin ilk yıllarında
D2 ve onun temsil ettiği kültür ile henüz yeterli birbiriyle ilişkilendirilmesi çok
yakınlığı kuramamışlardır. Ayrıca, D2’de dilsel önemlidir. Aksi takdirde
becerileri de geri kalmıştır. Bu nedenle, bu çocukların bu uygulama öğrencilerin okulu
altyapıları ile eğitim programı arasında sağlıklı bir
bağlantı kurabilmek için eğitime D2’de başlamak
terk etmeleri ya da başarısız
uygun değildir. olmalarına neden olabilir.

107 Verhoeven, 1991.


108 Bkz. “Dillerarası bağlılık ve aktarım” bölümü.

27
Örneğin, günümüzde Güney Afrika’da eğitimin İlk bakışta D1’de eğitim taleplerini
ilk beş yılı D1’de yapılmakta, ardından İngilizce,
Fransızca ya da Portekizce ile devam edilmektedir.
karşılıyor gibi görünse de,
Ancak D1’de eğitimden yabancı dilde eğitime ani dünyadaki örneklere bakarsak,
geçiş, okulu terk oranlarının artmasında etkili bu modelin toplumdaki
olmuştur.109
dezavantajlı grup aleyhine
Ayrıca dil politikaları açısından değerlendirecek toplumsal hareketliliği engelleyici
olursak geçişli eğitim sisteminin bazı sakıncaları
olduğunu görürüz. D2’de okuryazar olmak
bir işlevi olduğu söylenebilir.  
adına geçici olarak kullanılan D1 bir süre
sonra bırakıldığında, temsil ettiği kültürün de
 
önemsizleştirilmesi ve arka plana itilmesi söz
konusu olmaktadır. Bu durumda D1’in temsil ettiği
D1
kültür, toplumdaki egemen grup tarafından da
önemsenmeyecek ve çokkültürlü bir yapıdansa
egemen kültürün geçerli olduğu bir yapı ortaya
çıkacaktır. Çiftdilde işlevsel okuryazarlığın
gelişebilmesi için söz konusu iki dilin de toplumda Model D: Sadece D1 eğitiminin uygulandığı
kullanılması gerekir. Dolayısıyla belirli dillerin ifade program
edilmediği toplumlarda çiftdilde okuryazar olmak  
da güçleşir. Bu nedenle D1’in mümkün olduğunca Sadece D1’de eğitim apartheid uygulaması
eğitim programında tutulması, çiftdilde okuryazar sırasında Güney Afrika Cumhuriyeti’nde özellikle
öğrenciler yetiştirmek için önemlidir. 110 ırkçı hükümet ve kilise tarafından desteklenmiştir.
O zamanlar her etnik grup 8. sınıfa kadar D1’de
2. Tekdil Yaklaşımı Olan Eğitim Modelleri eğitim almakta, sadece İngiliz veya Hollanda halkına
mensup beyazlar İngilizce ve Afrikaans dillerinde
Birinci dili egemen dilden farklı olan çocukların
eğitim veren okullara gidebilmekteydi. Örneğin D1’i
eğitiminde hangi dilin kullanılması gerektiği çok
Zulu olan çocuklar Zulu dilinde eğitim veren okullara,
tartışılan bir konu olmuştur. Yirminci yüzyılın
D1’i Xhosa olanlar Xhosa dilinde eğitim veren
ortalarına kadar benimsenen yaklaşım, birinci dili
okullara gitmişlerdir. Bu sistem ırkçı-ayrılıkçı eğitim
görmezden gelen tek dilde eğitim modelidir. Ancak,
politikalarının bir ürünüdür. O dönemde
çiftdilli yaklaşımlar ağırlık kazandıkça, çocukların
Güney Afrika resmi olarak İngilizce ve Afrikaans
birinci dillerini de eğitim sürecine dahil etmek
dillerinin kullanıldığı çiftdilli bir ülkedir. Bütün
tartışılmaya ve denenmeye başlanmıştır. İngilizce
resmi işlemler bu iki dilde yapıldığı için ekonomik
eğitim veren modellerin D1’i İngilizce olmayan
kaynakların dağılımını ve toplumdaki güç dengelerini
çocukların akademik başarısını nasıl etkilediğini
bu iki dili kullanabilen beyazlar belirlemiştir. İngilizce
değerlendirmek amacıyla 1985 yılından bu yana
ve Afrikaans dillerinde eğitim alma hakkı olmayan,
yapılmış on yedi çalışmanın üst-çözümlemesine göre
sadece D1’de eğitim alan siyahlar bu dinamiğin
sadece İngilizce eğitim sunan modellerin akademik
dışında tutularak belli türde işlerde çalışmak
başarı açısından bir avantajı saptanmamıştır.111
durumunda kalmışlardır. Sonuç olarak Model D,
a. Model D: Sadece D1 eğitiminin çoğunlukta olan siyah halkın yükseköğrenim
uygulandığı eğitim programları hakkını kısıtlayan ve azınlıktaki beyazları ekonomik
açıdan koruyan bir uygulama olmuştur.112
Bu modelde sadece toplumda egemen olmayan
dilde eğitim verilir ve egemen dil hiçbir şekilde Bu uygulama apartheid yönetiminin kaldırıldığı
programa alınmaz. günümüzde dahi siyah halkın D1’de eğitime sıcak
bakmaması ve onun yerine İngilizce eğitimi tercih
etmesine yol açmıştır. Bu modele diğer ülkelerde pek
rastlanmamaktadır.

109 Kamwangamalu, 2000.


110 Bu tür programlara D1’in himaye edildiği geçişli eğitim
programları da (maintenance model) denir (Fishman, 1977).
111 Rolstad, Mahoney ve Glass, 2005. 112 Kamwangamalu, 2000.

28
b. Model E: Sadece D2 eğitiminin söyleyebiliriz. Türkiye’deki eğitim sisteminde Türkçeyi
uygulandığı eğitim programları bilmeyen ya da Türkçe bilgisi yetersiz olan çocuklara
yönelik dil eksiklerini kapatacak programlar ve özel
Bu modelde eğitim toplumun egemen dilinde yaklaşımlar bulunmamaktadır. Sonuç olarak D1’i
verilir ve D1’i egemen dilden farklı olan çocuklar ayrı Türkçeden farklı olan çocuklar okula başladıklarında
bir eğitim programına devam etmezler. D1’i sınıftaki hem Türkçeyi öğrenmek hem de okuma-yazma
eğitim diliyle aynı ve farklı olan çocuklar bir arada öğrenmek gibi iki işle karşı karşıya kalmaktadırlar.
aynı eğitim programına tabi tutulurlar. Bu çocukların Bu nedenle D1’i Türkçe olan yaşıtları karşısında
D2’de yeterli iletişim kuracak bilgisi yoksa, çocuklar dezavantajlı durumdadırlar.
öğretmen ve sınıf arkadaşları ile iletişim kurma
güçlükleri yaşamakta ve öğrenmede geri kalmaktadır. Aksu-Koç ve diğerleri114 İstanbul, Diyarbakır ve
Bu durum küçük yaşlarda daha kolay aşılabilirken, Van’da okul öncesi ve ilköğretim öğrencilerinin dil
iletişimin büyük ölçüde aynı dili konuşmaya becerilerini belirleyen kapsamlı bir alan çalışması
dayandığı ileri yaşlarda daha engelleyici olmaktadır. yapmışlardır. Bu çalışmaya göre her üç ildeki ana
Öğretmenler, çocuğun geldiği kültüre yabancıdır sınıfı ve ilköğretim öğretmenlerinin yarısından fazlası
ya da sınıf içinde yaratılmak istenen ortam çocuğun sınıflarında Türkçesi yetersiz çocuklar bulunduğunu
kültürüyle uyuşmayan bir ortamdır. belirtmiştir. Çocukların en yetersiz oldukları alan
düzgün cümle kuramama ve özellikle Diyarbakır
ve Van’da Türkçeyi anlamamadır. Görüşülen
Dolayısıyla, çocuk yaratılan öğretmenlere göre, bu yetersizlik öğrencilerin
sınıf içi ortam ve kuralları okuma-yazmayı geç öğrenme nedenlerinden biridir.
yadırgayabilmekte, uyum güçlüğü Ayrıca anasınıfı öğretmenlerinin neredeyse tümü
çekebilmektedir. Öğretimin öğrencilerin konuştukları diğer dillerden herhangi
birini bilmezken Diyarbakır ve Van’daki ilköğretim
çocuğun yetersiz olduğu bir dilde öğretmenlerinin bir kısmı Kürtçe bilmektedir.
yapılıyor olması, çocuğun sınıf içi Bu çalışmanın bulgularına göre, eğitim sisteminde
etkinliklere katılımını engelleyerek D1’i Türkçeden farklı olan çocuklar için özel
yaklaşımların olmaması nedeniyle öğrenciler
öğrenmesini geciktirebilmektedir.
okuma-yazmayı geç öğrenmekte ve bu gecikmenin bir
Bu durumdan dolayı, tekdilli yansıması olarak ilerleyen sınıflarda kendilerini sözlü
yaklaşımı benimsemiş eğitim ve yazılı ifade etmede zorlanmaktadırlar. 
programlarına devam eden
çocukların D1’i eğitim dilinden 3. Eğitim Modellerinin Genel
farklıysa bilişsel ve akademik Değerlendirmesi
gelişimleri eksik kalmaktadır.113 Bu bölümde, çiftdilli olan çocukların eğitimleri
konusunda sunulan çiftdilli ve tekdilli eğitim
yaklaşımlarının uygulanabilirliği konusunda genel bir
değerlendirilme yapılacaktır. Sürdürülecek tartışma
pedagojik, sosyokültürel ve politik savlara göre
düzenlenecektir.115
D2
a. Pedagojik savlar
Özellikle çiftdilli yaklaşımlara dayanan bir
eğitim modeli uygulayabilmek için bu yaklaşıma
uygun bir şekilde geliştirilmiş araç-gereç ve ders
Model E: Sadece D2 eğitiminin uygulandığı materyallerinin olması gerekmektedir. Bunun için de
program
uygun materyal ve ders planı hazırlamak konusunda
uzmanlaşmış personele ve yeterli ekonomik kaynağa
D1’i Türkçeden farklı olan çocuklar D1’i Türkçe gereksinim vardır. Eğer temel hedef farklı dillerde
olan çocuklarla aynı eğitim programına devam
ettikleri için ülkemizde bu modelin uygulandığını
114 Aksu-Koç, Erguvanlı-Taylan ve Bekman, 2002.
115 Daha geniş bir değerlendirme için bkz. Cummins, 2000 ve
113 Cummins, 1979. Verhoeven, 1987, 1999.

29
işlevsel okuryazarlığı geliştirmek ise birbirinden farklı c. Politik savlar
D1’leri olan çok sayıda öğrencinin bir araya geldiği
Bütün bu savlara bakarsak, çiftdilli yaklaşımı olan
sınıflarda okutulacak uygun materyalin geliştirilmesi
eğitim modellerinin, çocukların nitelikli bir eğitim
karmaşık ve zorlu bir süreçtir. Ayrıca, farklı kültürel
alması için uygun görünmesine rağmen uygulama ve
geçmiş ve deneyimlere sahip çocukların kendilerini
talep sorunları içerdiğini söyleyebiliriz. Ancak, dilsel
özdeşleştirebilecekleri ve iletişim kurabilecekleri
azınlık guplarının eğitimine ilişkin kararlar psikolojik,
çiftdilli ve çiftkültürlü öğretmenlerin yetiştirilmesi
dilbilimsel ya da pedagojik savlara göre değil daha
pek çok ülkede karşılaşılan bir sorundur. Örneğin,
çok politik dinamiklere göre verilen kararlardır. Eğer
Avrupa Bölgesel ve Azınlık Dilleri Sözleşmesi İzleme
egemen olan politik eğilim tek taraflı asimilasyon
Komitesi raporuna göre Macaristan’da çiftdilde
yönündeyse farklı etnik grupların birinci dillerinde
eğitim veren okul öncesi ve örgün eğitim kurumları
eğitim alması beklenemez.
bulunmasına rağmen bu programlara verilen maddi
desteğin kırılganlığı, olanaklardan yararlanan
azınlık grupları arasında oransal eşitsizlik ile eğitim Toplumdaki dilsel çeşitliliği
materyali ve öğretmen eksikliği nedeniyle uygulama yansıtacak türde çokdilli eğitim
sorunları yaşanmaktadır.116 modellerinin uygulanması ancak
b. Sosyokültürel savlar toplumda çokkültürlü yapıyı
Okula başlayan çocuk için ailesinin okuryazarlığa destekleyen ve geliştiren bir görüş
ve eğitimden elde edilecek kazançlara olan egemense mümkündür.118
yaklaşımı, çocuğun eğitim yaşamı boyunca belirleyici
olmaktadır.117 Bunun nedeni ailelerin, çocuklarını Hatta politik yaklaşımlar bazen desteklenen
gönderecekleri eğitim programını seçerken akademik çalışmaların sonuçlarını bile
toplumdaki konumlarına, kendi kültürel kimliklerini belirlemektedir. Çokdilli eğitim modellerinin
ne kadar korumak istediklerine ve çocuklarının kazanımlarını ortaya koyan çalışmalar daha
toplumdaki geleceğine göre karar vermeleridir. çok çokkültürlülüğü destekleyen ülkelerde
Örneğin, D1’i azınlıkta olan aileler toplumda egemen ses getirmektedir. Öte yandan, asimilasyon
olan dilin yanı sıra D1 eğitimi yerine uluslararası politikalarının yürütüldüğü ülkelerde farklı etnik
önemi olan İngilizce eğitimine ağırlık verebilirler. grupların eğitimlerine ilişkin tekdilli yaklaşımları
Bu da D1 ve D2’de eğitim veren çiftdilli okullar öne çıkaran akademik çalışmalar söz konusu
olmasına rağmen bu okulların İngilizce eğitim olmaktadır.119
veren diğer alternatifler karşısında yeterli talep
görmemelerine yol açabilir. Bu nedenle, D1 eğitimi
amacıyla geliştirilen projeler kamuoyundan yeterli
destek bulamayabilir.

116 Bkz. Demirler, 2007. 118 Grosjean, 1982.


117 Gunderson, 2007; Purcell-Gates, 2004. 119 Skutnabb-Kangas, 1980.

30
III. Sonuç ve Öneriler

Bu rapor, çiftdilli eğitim konusundaki çiftdillilik ve eğitim konusu değerlendirilirken


yaygın toplumsal algının dönüşümüne katkıda merkeziyetçilik ve yerelliğin de önemli bir tartışma
bulunabilmeyi amaçlamaktadır. Çiftdilli eğitimi alanı oluşturduğu bilinmelidir. D1 öğretimi ve
yaygın olarak algılandığı üzere bir güvenlik sorunu D1’de eğitim meselesinin çok yönlü ve karmaşık
olarak görmekten çıkararak farklı boyutlara bir süreç olduğu herkes tarafından kabul
gönderme yapmayı hedeflemektedir. Çiftdilli eğitim edilmektedir. Dolayısıyla, tek merkezden belirlenen
psikolojik, dilbilimsel, bilişsel, sosyolojik ve pedagojik ve yerel unsurları ve gereksinimleri göz önünde
pek çok boyutun etkileşim içinde bulunduğu bir bulundurmayan bir yönetim biçiminin konuya çözüm
sürece işaret eder. Bu raporda bu sürecin çeşitli getirmesi olası görünmemektedir.
bileşenlerinin arasındaki etkileşim çözümlenmeye
ve dünyadaki farklı uygulama örnekleri sunulmaya
Altyapı sorunları
çalışılmıştır. Her topluluğun kendi dilinde eğitim aldığı bir
uygulamadan söz etmek gerçekçi değildir. Öncelikle,
Türkiye’deki güncel tartışmalardan ve Eğitim-Sen
Türkiye’nin mevcut durumu böylesi bir uygulamanın
Ana Dili Sempozyumu’nda dile getirilen görüşlerden
teknik altyapı gereksinimini karşılamaktan çok
gözlemlendiği kadarıyla, uzmanlar anadilinde
uzaktır. Bir dilde eğitim verebilmek, o dilde eğitim
eğitimi bir insan hakkı olarak değerlendirmekte ama
verebilecek araç-gereçlere ve eğitmen kadrosuna
bu değerlendirmenin içini doldurmakta yetersiz
sahip olabilmeyi gerektirir. Dolayısıyla, D1’de eğitim
kalmaktadır. Rapor, anadili eğitimi kavramının yerine
bir hak olarak verildiğinde karşılaşılabilecek sorunun
çiftdilli eğitim kavramını kullanarak bu çerçevenin
büyüklüğüne dikkat çekilmeli ve bu uygulamayı
ötesine geçmeyi hedeflemiştir. Anadili eğitimi
gerçekçi kılabilecek altyapı hazırlıklarına öncelik
konusu, çiftdilli eğitim şemsiyesi altına alınarak,
verilmelidir.
konu disiplinlerarası boyutlarıyla değerlendirmeye
çalışılmıştır. Özellikle Türkiye’de henüz çok üstünde Erken çocukluk eğitiminin önemi
durulmadığını düşündüğümüz, ancak farkındalık
Okuryazarlık pratiklerinin yalnızca okul
yaratmanın önemine dikkat çekmeye çalıştığımız bu
sınırlarıyla kısıtlanabilecek pratikler olmadığı
vurgunun çeşitli nedenlerini özetleyelim.
açıktır. Çocuk, zorunlu eğitimin başladığı yaşa
Uluslararası mevzuattaki belirsizlik gelmeden önce etrafındaki okuma-yazma
pratiklerini gözlemleyerek okuryazarlıkla tanışır.
Öncelikle, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası
Çocuğun yaşadığı evdeki okuryazarlık algısının
mevzuata baktığımızda anadilinde eğitim bir hak
nasıl oluşturulduğu, okuryazarlık pratiklerinin nasıl
olarak açıkça ifade edilmemekte, onun yerine
düzenlendiği burada birincil önemdedir. Türkiye’de,
konuyla ilgili uyarı ve tavsiyeler bulunmaktadır.
evde kitap ya da gazete okumanın yaygın olmadığı
Burada, hiçbir şekilde anadilinde eğitimin bir hak
evlerde bile çocuk, beyaz eşyaların markaları,
olmadığını iddia etmek amacında olmadığımızı
giysilerin etiketleri gibi yazılı materyallerle
belirtmek gerekir. Asıl dikkat çekmek istediğimiz
karşılaşmakta, ancak bu karşılaşmayı sağlıklı bir
nokta, konunun yerel düzeyde çözülmesi gereken bir
şekilde kuramayabilmektedir. Bu sürecin erken
konu olarak ele alınması, toplumun gereksinimlerine
çocukluk eğitiminde doğru biçimlendirilmesi ve
yanıt verecek ve toplumun genelinden destek bulacak
desteklenmesi gerekmektedir.
şekilde düzenlenmesi gerektiğidir.

Merkeziyetçilik - yerellik Toplumsal algının dönüştürülmesi


Çocuğun evinde konuşulan dil genel olarak
Merkeziyetçi bir eğitim sisteminin toplumun
toplumda saygı gören bir dil değil ise bu dilde eğitim
gereksinimlerine ne oranda yanıt verebileceği de
hakkı tanınması etkili olmamaktadır. Raporumuzda
tartışılmalıdır. Ülkemizin farklı yerlerinde farklı
bu durumun dünyadaki çeşitli örneklerini göstermeye
diller konuşulmakta, çeşitli toplulukların D1’leri
çalıştık. O halde ilk adımlardan biri toplumsal
değişkenlik göstermektedir. Eğitim uygulamaları,
yaklaşımı dönüştürmekten geçmektedir. Bu raporda
bu toplulukların birinci dillerini göz önünde
özetlenen araştırmaların da işaret ettiği gibi, çocuk
bulundurarak düzenlendiği takdirde hedef kitle
D1’ine toplumda saygıyla yaklaşıldığını hissettiği
tarafından benimsenecektir. Öyleyse, Türkiye’de

31
durumlarda, hangi dilde eğitim aldığından bağımsız Yanıtlanması gereken sorular,
olarak, her iki dilde de (hem toplumdaki egemen dil araştırılması gereken konular
olan D2’de hem de çocuğun evinde konuşulan D1’de)
okuryazarlık geliştirebilmektedir. 1985’ten sonra Devlet İstatistik Enstitüsü
tarafından yapılan nüfus sayımlarında evde
Aileler, toplumsal hareketlilik basamaklarını konuşulan dillere değinilmemektedir. Oysa, giriş
tırmanmakta çocuğa hangi dilin yardımcı olacağına bölümünde de açıklandığı üzere KONDA araştırması
inanıyorlarsa çocuğunun o dilde eğitim almasını Türkiye’de konuşulmakta olan farklı dillere işaret
yeğlemektedirler. Toplumda saygı görmeyen bir etmektedir. Bu dillere karşı geliştirilen farklı tutumlar
dilde verilen eğitim dünyanın pek çok yerinde kabul konusunda bilimsel dayanağı olan hiçbir çalışma
görmemiştir. O halde, bu dilde eğitimi alan çocukların bulunmamaktadır. Oysaki çiftdilli eğitim sistemi bu
bu eğitimi tamamladıktan sonra varacakları çalışmalardan beslenmelidir. Egemen dilin dışındaki
noktanın sorgulanması gerekmektedir. Eğitimini dillerin konuşulduğu evlerde aile bireylerinin dile
tamamlayan çocuk o ülkenin ekonomik yaşamında karşı geliştirdikleri tutumlar nelerdir? Toplumumuzda
yer alamayacaksa hak sorunu daha net bir biçimde çiftdilliliğin temelleri erken çocukluk döneminde nasıl
gündeme gelecektir. Bu durumda, D1’de aldığı atılmaktadır ve okul çağındaki çocuğun dilsel gelişimi
eğitimden sonra kendisine iş olanakları yaratılmayan nasıl gerçekleşmektedir? Egemen dili konuşamayan
bireyin aldığı eğitimden dolayı uğradığı ayrımcılığın öğrenciyle karşı karşıya kalan öğretmenler çocuğun
önüne nasıl geçilebileceğinin de hesap edilmesi dilini bilmiyorsa, bu durumla nasıl baş etmektedirler?
gerekir. Öğretmen bu dili bilse, hatta bu dil öğretmenin D1’i
Çiftdilliliğin sağladığı olanaklar bile olsa sınıfta öğretmenler bu birikimlerinden nasıl
yararlanmaktadır? Öğrenciler bu stratejileri nasıl
Raporda dikkat çekilmek istenen bir başka farklı biçimlerde algılayabilmekte ve bunları dil
nokta da çiftdilliliğin bir kısıtlama olmadığıdır. edinim süreçlerine, okuryazarlık becerilerine ve kişilik
Ne yazık ki pek çok başka toplumda olabildiği gibi gelişimlerine nasıl yansıtmaktadır? D1’i egemen
Türkiye’de de çiftdillilik olumsuz bir durum olarak dil ile aynı olan öğrenciye kıyasla D1’i toplumda
algılanabilmektedir. Oysa bu algının bir bilimsel saygı görmeyen bir dil olan öğrencinin uğradığı
dayanağı bulunmamaktadır. Aksine, çiftdilde ayrımcılığın üstesinden nasıl gelinebileceği konusuna
okuryazarlık gelişimi çocuğu kısıtlamadığı gibi, gerçekçi çözümler üretebilmek amacıyla, yukarıda
çocuğun hem zihinsel kapasitesini geliştirmekte sorulan sorulara yanıt arayacak, disiplinlerarası
hem de dillerarası aktarım yapabilmesine bilimsel çalışmalara gereksinim vardır.
olanak sağlayarak yeni dillerin öğrenimini
kolaylaştırmaktadır. Dolayısıyla, çiftdillilik sanıldığı Öneriler
gibi kısıtlayıcı değil, aksine olanak sağlayıcı bir Yukarıda dikkat çekilen sorulara yanıt
özelliğe sahiptir. Kısıtlayıcılık, bu olanağın uygun arayabilecek çalışmaların gerçekleştirilmesinin
biçimde kullanılabileceği toplumsal pratiklerin yanı sıra bazı kısayol çözümleri önermek de olasıdır.
gerçekleştirilemediği durumlarda ortaya çıkmaktadır. Bunlardan bazıları şöyle sıralanabilir:
Kısacası, çiftdilliliğin geliştirici özelliğini ortaya
çıkarabilecek ortamlar yaratmak gerekmektedir. i. Türkiye’de Lozan Antlaşması ile azınlık olarak
Bu da ancak yukarıda sözü edilen dile ilişkin kabul edilen ve anadillerinde eğitim hakkı
toplumsal yaklaşım dönüştürüldükten sonra, tanınmış bir kesim bulunmaktadır. Dolayısıyla,
eğitim ortamlarının ve pratiklerinin bu doğrultuda Türkiye’de azınlık statüsünde olan bir dil
yeniden düzenlenmesiyle sağlanabilir. Bu aşamada ile Türkçe eğitim bir arada bu cemaatlerin
dünyadaki çiftdilli eğitim uygulamalarından okullarında verilmektedir. Sonuç olarak,
yararlanılabilir. Toplumsal yaklaşımdaki dönüşüm Türkiye’de D1’i toplumda egemen olmayan
göz ardı edilerek bu uygulamalardan yararlanmak çocuklara çiftdilli eğitimin bir süredir verilmekte
ise yerel gerçeklerden kopuk eğitim sistemleri ithal olduğunu söyleyebiliriz. Bu okullarda uzun süredir
etmenin ötesine geçemeyecektir. eğitim gören çocuklar, eğitim veren öğretmenler
ve bu kurumları yöneten idareciler bulunmaktadır.
Bu sürecin katılımcılarının deneyimlerinden
öğrenilecek pek çok konu olduğu açıktır.

32
Bu katılımcıların bu süreçte karşılaştıkları iv. Dile ilişkin tutumda yaratılabilecek
zorlukları bizzat kendilerinden öğrenmek ve toplumsal dönüşüm kuşkusuz uzun soluklu
bu eğitim uygulamalarını gözlemlemek, söz bir süreci gerektirir. Ancak, dile karşı yaygın
konusu sorunlara çözüm üretmeye çalışmak için olarak geliştirilmiş olan toplumsal algıyı
önerilebilecek yöntemlerden biridir. dönüştürebilmenin tek aracının ya da tek
ortamının örgün eğitim sistemindeki okullar
ii. Hâlihazırda uygulanmakta olan yol gösterici bir olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
başka program da Almanya’da proje aşamasında Televizyon ve yazılı basın burada önemli rol
bulunan karşılaştırmalı eğitim programlarıdır. oynamaktadır. Çocuklara hitap eden çizgi filmler
Bunlar, ilköğretimde kullanılan eşgüdümlü ya da çocuklara yönelik tasarlanan programlarda
alfabeyi öğrenme ve ortaöğretimde kullanılan etnik isimlerin kullanılması120, etnik kültüre
karşılaştırmalı dil öğrenme programlarıdır. gönderme yapan öğeleri barındıran kitapların ya
Bu programlarda Türk ve Alman öğretmenler da televizyon programlarının yaygınlaştırılması,
derse birlikte girmektedir. Bu programların toplumun çokkültürlü yapısını yansıtmada ve
içeriğinin incelenmesi ve uygulamaların farklı dillere ilişkin tutumu dönüştürmede etkili
gözlemlenmesinin de son derece yararlı olacağı olacaktır. Kısacası, insanların bilinçaltında yatan
açıktır. Avusturya’daki gibi Türkçe eğitimin düşünceler ve farklı olanı algılama biçimlerinin
uygulandığı başka programlardaki uygulamaların televizyon ve yazılı basın yoluyla dönüştürülmesi
gözlemlenmesi de yol gösterici olacaktır. önerilebilir.
iii. Benzer biçimde, Türkiye’de çiftdilli eğitim
konusuyla bir “sorun” boyutunda baş etmek
zorunda olan pek çok öğretmen, öğrenci ve
veli bulunmaktadır. Bu kişilerin deneyimleri
ve görüşleri çiftdilli eğitimin gerçeklerini ve
hedeflerini anlamak açısından son derece
değerlidir. Bunu gerçekleştirmek amacıyla
bu katılımcıların görüş ve deneyimlerini
paylaşabileceği çeşitli çalışma grupları
oluşturmanın hem bu kişilere söz hakkı vererek
farklı toplulukların D1’lerine saygı duyulan bir
ortam yaratmak, böylece dile ilişkin tutumlara
yönelik toplumsal dönüşüm sürecini başlatmak,
hem de çözüm önerilerini gerçekçi bir düzleme
oturtabilmek açısından yararlı olacağı
düşünülmektedir.

120 Bu öneri, Eğitim-Sen Ana Dil Sempozyumu’nda gelişim psikoloğu


Serdar Değirmencioğlu tarafından dile getirilmiştir.

33
Kaynakça

Aksu-Koç, A., Erguvanlı-Taylan, E. ve Bekman, S. Butler, T. K. (2004). Foundations of bilingualism.


(2002). Türkiye’de okul öncesi hizmete duyulan T. K. Bhatia ve W. C. Ritchie, (der.), The handbook
ihtiyaçların belirlenmesi ve çocuğun dil yetisi of bilingualism içinde (7-31). Malden: Blackwell
düzeyinin değerlendirilmesi. Boğaziçi Bilimsel Publishing Ltd.
Araştırma Projeleri ve Anne Çocuk Eğitim Vakfı’na Chick, J. K. (2000). Constructing a multicultural
Sunulmuş Rapor (Proje No: 00R101). national identity: South African classrooms as
Alpay, N. (2004). Dilimiz dillerimiz. İstanbul: Metis sites of struggle between competing discourses.
Yayınları. Ness Wolfson Kolokyumu’nda yapılan sunum.
Baker, V. (1998). Literacy in developing societies: Philadelphia: Pennsylvania University.
native language versus national language literacy, Coulmas, F. (1981). A festschrift for the native speaker.
A. Y. Durgunoğlu, L. Verhoeven, (der.), Literacy Berlin: Mouton.
development in a multilingual context: Cross- Cummins, J. (1979). Linguistic interdependence
cultural perspectives içinde (21-37). Mahwah, and the educational development of bilingual
London: Lawrence Erlbaum Associates Publishers. children. Review of Educational Research, 49,
Banda, F. (2000). The dilemma of the mother tongue: 222-251.
Prospects for bilingual education in South Africa. Cummins, J. (1981). The role of primary language
Language, Culture and Curriculum, 13 (1), 51-66. development in promoting educational success
Barnett, S., Yarosz, J. D., Thomas, J., Jung, K. ve BIanco, for language minority students. Schooling
D. (2007). Two-way and monolingual English and language minority students: A theoretical
immersion in preschool education: framework içinde (3-51). Los Angeles: California
An experimental comparison. Early Childhood State University, Evaluation, Dissemination, and
Research Quarterly, 22, 277-293. Assessment Center.
Bhatia, T. K. ve Ritchie, W. C. (der.). (2004). Cummins, J. (1991). Interdependence of first- and
The handbook of bilingualism. Malden: Blackwell second language proficiency. E. Bialystok, (der.),
Publishing Ltd. Language processing in bilingual children içinde
Bialystok E. (2008). Second-language acquisition and (70-89). Cambridge: Cambridge University Press.
bilingualism at an early age and the impact on Cummins, J. (2000a). Putting language proficiency
early cognitive development. R. E. Tremblay, in its place: Responding to critiques of the
R. G. Barr, R. Peters, (der.), Encyclopedia on Early conversational/academic language distinction.
Childhood Development içinde (1-4). Montreal, J. Cenoz ve U. Jessner, (der.), English in Europe:
Quebec: Centre of Excellence for Early Childhood The acquisition of a third language içinde (54-84).
Development. 25 Haziran 2009, http://www.child- Clevedon: Multilingual Matters.
encyclopedia.com/documents/BialystokANGxp_ Cummins, J. (2000b). Immersion education for the
rev.pdf. millennium: What we have learned from 30 years
Ben-Zeev, S. (1977). Mechanisms by which childhood of research on second language immersion.
bilingualism affects understanding of language 25 Haziran 2009, http://www.iteachilearn.com/
and cognitive structures. P. Hornby, (der.), cummins/immersion2000.html.
Bilingualism: Psychological, social and educational Cummins, J. ve Swain, M. (1986). Bilingualism in
implications içinde. New York: Academic Press. education: Aspects of theory, research and
Brandt, D. ve Clinton, K. (2002). Limits of the local: practice. London: Longman.
Expanding perspectives on literacy as a social Demirler, D. (2007). Eğitime erişimin ve eğitim
practice. Journal of Literacy Research, 34 (3), kalitesinin artırılmasında anadil etmeni.
337-356. Yayımlanmamış taslak rapor. İstanbul: Eğitim
Brizič, K. (2006). The secret life of languages. Reformu Girişimi.
Origin-specific differences in L1/L2 acquisition
by immigrant children. International Journal of
Applied Linguistics, 16 (3), 339-362.

34
Diaz, R. M. (1986). Bilingual cognitive development: Genesee, F., Lindholm-Leary, K., Saunders, W. ve
Addressing three gaps in current research. Child Christian, D. (2007). Educating English language
Development, 56, 1376-1388. learners. Cambridge: Cambridge University Press.
Dorian, N. C. (1998). Western language ideologies and Gökşen, F., Cemalcılar, Z. ve Gürlesel, C. F. (2008).
small-language prospects. Lenore A. Grenoble ve Türkiye’de İlköğretim Okullarında Okulu Terk ve
Lindsay J. Whaley, (der.), Endangered Languages: İzlenmesi ile Önlenmesine Yönelik Politikalar.
Current Issues and Future Prospects içinde (3-21). İstanbul: ERG, AÇEV, KA.DER.
Cambridge: Cambridge University Press. GÖÇ-DER (Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür
Duff. P. (2001). Language, literacy, content and Derneği). (1997). Göç hikayeleri. İstanbul: GÖÇ-
(pop) culture: Challenges for ESL students in DER.
mainstream courses. The Canadian Modern Grosjean, F. (1982). Life with two languages:
Language Review, 58, 103-132. An introduction to bilingualism. Cambridge,
Duff, P. (2002). The discursive co-construction Mass: Harvard University Press.
of knowledge, identity and difference: An Gunderson, L. (2007). English-only instruction and
ethnography of communication in the high school immigrant students in secondary schools:
mainstream. Applied Linguistics, 23, 289-322. A critical examination. Mahwah: Lawrence
Duff, P. (2005) ESL in secondary school: programs, Erlbaum.
problematics, and possibilities. E. Hinkel, (der.), Gül, İ. I. (2009). Eğitime erişim: Eğitimde ayrımcılık
Handbook of research in second language yasağı ve fırsat eşitliği. I. Tüzün, (der.), Eğitim
teaching and learning içinde (45-65). Mahwah: hakkı ve eğitimde haklar: Uluslararası insan
Lawrence Erlbaum. hakları belgeleri ışığında ulusal mevzuatın
Duff, P. (2007). Multilingualism in Canadian schools: değerlendirilmesi içinde (17-99). İstanbul: Eğitim
Myths, realities, and possibilities. Canadian Reformu Girişimi.
Journal of Applied Linguistics, 10 (2), 149-163. Gürsel, S., Uysal-Kolaşin, G. ve Altındağ, O. (2009).
Durgunoğlu, A. Y. ve Verhoeven L. (der.). (1998). Anadili Türkçe nüfus ile Kürtçe nüfus arasında
Literacy development in a multilingual context. eğitim uçurumu var. 4 Kasım 2009, http://
Cross-cultural perspectives. Hillsdale: Erlbaum. www.betam.bahcesehir.edu.tr/UserFiles/File/
Edward, J. D. (2004). Foundation of bilingualism. ArastirmaNotu49.pdf.
T. K. Bhatia ve W. C. Ritchie, (der.), The handbook Hakuta, K. ve Diaz, R. (1985). The relationship between
of bilingualism içinde (7-31). Malden: Blackwell degree of bilingualism and cognitive ability: a
Publishing Ltd. critical discussion and some new longitudinal
Engle, P. L. (1975). Language medium in early school data. K. E. Nelson, (der.), Children’s Language,
years for minority language groups. Review of Volume 5 içinde (319-344). Hillsdale: Lawrence
Educational Research, 45, 283-325. Erlbaum Associates.

Errington, J. (1999) Ideology. Theme issue, language Haugen, E. (1972). The ecology of language. Stanford:
matters in anthropology: A lexicon for the Stanford University Press.
millennium, Journal of Linguistic Anthropology, 9, Heath, S. B. (1983). Ways with words: Language, life,
115-117. and work in communities and classrooms. New
Eşme, İ. (9 Ocak 2008). PISA 2006 sonuçları ve York: Cambridge University Press.
Türkiye’de fen eğitimi. Radikal. 25 Haziran Hornberger, N. H. (2000). Bilingual education policy
2009, http://www.radikal.com.tr/haber. and practice in the Andes: Ideological paradox
php?haberno=243988. and intercultural possibility. Anthropology and
Fishman, J. A. (1977). The social science perspective. Education Quarterly, 31 (2), 1-30.
Bilingual education: Current perspectives, Hornberger, N. H. (2003). Multilingual language
Vol.1 içinde (1-53). Arlington: Center for Applied policies and the continua of biliteracy: An
Linguistics. ecological approach. Bilingual Education and
Genesee, F. (2008). Dual language development in Bilingualism 41: An Ecological Framework for
preschool children. 25 Haziran 2009, http://www. Educational Policy, içinde (315-339). Clevedon:
psych.mcgill.ca/perpg/fac/genesee/fredad.html. Multilingual Matters Limited.

35
Hornberger, N. H. ve Hardman, J. (1994). Literacy as Paulston, C. B. (1997). Language policies and language
cultural practice and cognitive skill: Biliteracy in rights. Annual Review of Anthropology, 26, 73-85.
a Cambodian adult ESL class and a Puerto Rican Peirce, B. N. (1995). Social identity, investment and
GED program. D. Spener, (der.), Adult biliteracy language learning. TESOL Quarterly, 29 (1), 9-31.
in the United States içinde (147-169). Washington
Peltzer-Karpf, A., Wurnig, V., Schwab, B., Griessler, M.,
D.C.: Center for Applied Linguistics.
Akkuş, R., Lederwasch, K., Piwonka, D., Blazevic,
Hornberger, N. H. ve Skilton-Sylvester, E. (2000). T. ve Brizič, K. (2003). Bilingualer Spracherwerb in
Revisiting the continua of biliteracy. International der Migration. Psycholinguistische Langzeitstudie
and critical perspectives. Language and Education (1999-2003) içinde. Vienna: BMBWK.
14, (2), 96-122.
Peter, L. (2007). Our beloved Cherokee. A naturalistic
Johnson, R. K. ve Swain, M. (1997). Immersion study of Cherokee preschool language immersion.
education: International perspectives. Cambridge: Anthropology and Education Quarterly, 38 (4),
Cambridge University Press. 323-342.
Kamwangamalu, N. M. (2000). Language policy Purcell-Gates, V., Jacobson, E. ve Degener, S. (2004).
and mother-tongue education in South Africa: Print literacy development: Uniting cognitive
The case for market oriented approach. and social practice theories. Cambridge: Harvard
Georgetown University Rountable on Language University Press.
and Linguistics. 25 Haziran 2009, http://digital.
Rampton, B. (1990). Displacing the “native speaker”:
georgetown.edu/gurt_2000_09.pdf.
Expertise, affiliation and inheritance, ELT Journal,
Kaplan, R. B. ve Baldauf, R. B. Jr. (1997). Language 44, 97-101.
planning from practice to theory. Clevedon:
Rampton, B. (1995). Crossing: Language and ethnicity
Multilingual Matters.
among adolescents. London: Longman
Kaya, N. (2009). Unutmak mı, asimilasyon mu?
Ricciardelli, L. (1989). Childhood bilingualism:
Türkiye’nin eğitim sisteminde azınlıklar.
Metalinguistic awareness and creativity.
Uluslararası Azınlık Hakları Grubu. 28 Nisan
Yayınlanmamış tez (University of Adelaide).
2009, http://www.minorityrights.org/download.
php?id=633. Rolstad, K., Mahoney, K. ve Glass, G. (2005). The big
picture: A meta-analysis of program effectiveness
KONDA. (2006). Toplumsal Yapı Araştırması 2006. Biz
research on English language learners.
Kimiz? 1 Ekim 2009, http://www.konda.com.tr/
Educational Policy, 19 (4), 572-594.
html/dosyalar/ttya_tr.pdf.
Skutnabb-Kangas, T. (1980). Languages in the
Lambert, W. (1967) A social psychology of bilingualism.
process of cultural assimilation and structural
Journal of Social Issues 23, 91-109.
incorporation of linguistic minorities. Rosslyn:
Lambert, W. E. (1975). Culture and language as factors National Clearinghouse for Bilingual Education.
in learning and education. A. Wolfgang, (der.),
Skutnabb-Kangas, T. ve Toukomaa, P. (1976). Teaching
Education of immigrant students içinde (91-123).
migrant children’s mother tongue and learning
Toronto: Ontario Institute for Studies in Education.
the language of the host country in the context of
Lankshear, C. (1997). Changing literacies. the socio-cultural situation of the migrant family.
Philadelphia: Open University Press. Helsinki: The Finnish National Commission for
Martin-Jones, M. ve Bhatt, A. (1998). Literacies in the UNESCO.
lives of young Gujarati speakers in Leicester. Street, B. V. (1984). Literacy in theory and practice.
A. Durgunoğlu ve L. Verhoeven, (der.), Literacy Cambridge: Cambridge University Press.
Development in a Multilingual Context: Cross-
Street, B. V. (1993). Crosscultural approaches to
cultural Perspectives içinde (37-50). Mahwah:
literacy. Cambridge: Cambridge University Press.
Lawrence.
Verhoeven, L. (1987). Ethnic minority children
Mohan, B., Leung, C. ve Davison, C. (2001). English as
acquiring literacy. Berlin, New York: Mouton de
a second language in the mainstream: Teaching,
Gruyter.
learning and identity. Harlow: Longman.
Verhoeven, L. (1991). Acquisition of biliteracy. AILA
Mühlhäusler, P. (1996). Linguistic ecology: Language
charge and linguistic imperialism in the Pacific Review, 8, 61-74.
region. New York: Routledge.

36

You might also like