You are on page 1of 7

Ê 

  

 Girişimcilik hakkında yapılan araştırmaların pek çoğunda erkeklerin girişim faaliyetleri yoğun olarak
ele alınırken; günümüzde sosyal, teknolojik ve endüstriyel değişimlerinde etkisiyle, kadın girişimciliği de
inceleme konusu olmuştur. Bilgi teknolojisindeki gelişim sayesinde bilgiye ulaşmanın kolaylaşması ve
eğitimli kadın nüfusundaki artış, kadın girişimciliğini etkilemiştir.

Girişimci kadın; ev dışı bir mekânda, kendi kurduğu işletmeyi tek başına veya istihdam ettiği
çalışanlarıyla birlikte işleten kadındır. Herhangi bir mal veya servisin üretilmesi, pazarlanması ve satış
faaliyetlerini, bireyler ve kuruluşlarla ilişki kurarak gerçekleştir. İşin örgütlenmesi, mal ve hizmet üretim
planlaması, işyerinin işletilmesi, kapatılması ve geliştirilmesi konusunda söz sahibidir.

Kadın girişimciler, kuracakları işleri önceden deneyim edinerek meydana getirir. İşlerini kurduktan
sonra ise ailevi pozisyonları ve bir takım engeller sebebiyle işlerine erkeklerden daha az vakit ayırırlar.
Genellikle, çevresel engellerin de etkisiyle küçük ve rutin iş alanlarına giriş yaparlar (Perakende ticaret ve
hizmet sektörü)

Günlük yaşantımızda hemşire, öğretmen, sekreter ve kütüphane görevlisi gibi mesleklerde kadınlarla
karşılaşırken; erkeklerle mühendislik, avukatlık ve yöneticilik gibi mesleklerde karşılaşmaktayız. Fakat
teknolojik gelişmelerin ve sosyal değişimlerin de etkisiyle kadın ya da erkeklerin icra ettiği meslekler ayrımı
azalmıştır. Türkiye¶de kadınlar tarım, sanayi ve hizmet sektöründe yoğunluk göstermektedir. Ailelerin ise
daha önce çocuk okutma tercihlerini erkekler için kullanması erkek egemen sektörleri ortaya çıkarmıştır.
Ama günümüzde bu durumda değişiklik gözlenmektedir.

Pek çok kadın; kendi işinin patronu olma arzusu, bağımsız çalışma isteği, riske yatkınlık, yenilik ve
değişiklik arzularının tatmini için girişimciliği tercih etmektedir. Sosyo-kültürel değişimler sonucunda
eğitim düzeylerindeki artış, işin kaybedileceği düşüncesi (işten çıkarmalar), başarılı kadın girişimci
örneklerindeki artış ve ³cam tavan´ (Kadınların işletme içinde belli pozisyonlara kadar yükselebileceği
düşüncesi) endişesi gibi nedenlerle girişimci eğilimler sergilemektedir.

Kadın girişimciliğinin en yaygın örnekleri ABD, Kanada ve İngiltere¶de görülmektedir. (%65-68-66)


Türkiye¶de ise bu oran %24¶tür. Türkiye¶de iş kadınlarının %56 sı ticaret, %22si hizmet, %13¶ü de hem
ticaret hem de hizmet sektöründe yer almaktadır. Ortalama 30-39 yaş aralığındaki kadın girişimcilerin %45
lise, %20si üniversite ve %50si de kurslarda eğitimini tamamlamıştır. Evli, iki çocuklu, çekirdek ailede
yaşayan, baba mesleği ticaret, anne mesleği ev hanımlığı olan girişimcilerdir. %42 İçlerinden gelen istekle,
%10 evde oturmaktan sıkıldıklarından, %23ü de aile bütçesine katkı sağlamak için girişimlerde
bulunmuştur. Sermaye temini, işyeri kiralarının yüksekliği ve kiralama zorlukları, bilgi eksiklikleri,
kötüleşen ekonomik şartlar, kadın girişimciler için engel teşkil etmektedir.

Ankara¶da iş yaşamında yer alan 220 evli kadın üzerinde gerçekleştirilen araştırmaya göre, bu
kadınlar 4 üyeli aile sahibi, ortalama 39 yaşında, %44ü yüksekokul mezunudur. %25i giyim sektörü, %16sı
terzi, %13ü ise kuaför ve güzellik salonu işleticisidir. Aile ihtiyaçlarını karşılamak, sosyal ilişkiler kurmak
ve kişisel tatmin amaçlı girişimlerde bulunmuşlardır. Özgüvenleri yükse, etkili iletişim kurabilen ve sabırlı
kadınlardır.

Kadın girişimciler hırs, ilgi duyma, bağımsızlık, finansal zorluklar, konforlu yaşam, meşguliyet ve
istihdam yaratma güdüleri sayesinde iş hayatında boy göstermektedirler. Onlar, doğru karar alabilme,
geleceği planlama ve zamanı iyi değerlendirme gibi özellikleri ile de başarı sağlamaktadır. Ev ve iş
yaşamında da ikinci planda kalmamak amacıyla da annelik rollerinden de ödün vermeden girişimlerde

c
bulunmaktadır. Bu durumu etkileyen itici (eşin ölümü, boşanma) ve çekici (ilgi duyma ve istekli olma)
faktörlerden söz edebiliriz. İş ortamındaki hayal kırıklıkları ve huzursuzlukları, kendilerine hak edilen
değerin verilmemesi, fark edilme düşünceleri, işlerinde engellendikleri hissi, patronları için yaptıkları işi
kendileri için de yapabilecekleri inancı, onların kendilerinin patronu olmaların amacıyla girişimlerde
bulunmalarında etkilidir.

Kadın girişimcilerin iş hayatındaki başarılarının temellerinde; yönetim stillerinin demokratik ve


hümanist olması, insan ilişkilerine katılımcılık düzeyleri, mücadelecilikleri, dikkatleri, risk konusunda
ihtiyatlı olmaları ve sezgilerine güvenleri yer alır. Başarı için ³çalışmanın önemi´ne inanırlar.

Kadın girişimcilerin problemleri:

İş kurma aşamasında: Sermaye temini, işyeri arama ve kiralama, mal, donanım ve araç-gereç temini, resmi
kuruluşlarla ilişkileri, acemilik ve yalnızlıkları ile toplumun alışkanlıkları engel oluşturur.

İş kurulduktan sonra: Acemilik, tecrübesizlik, işi yürütmedeki bilgisizlik, para sorunu, kadın olmaları ve
kendini kabul ettirme süreci, personel temini ve ödemeler engel oluşturur.

Mevcut Sorunlar: müşteri azlığı, piyasa dengesizliği, kalifiye eleman ve ucuz hammadde tedariki ve
enflasyon vs. söz konusudur.

Finansal kaynaklı problemler, bütün girişimcilerde olduğu gibi kadınlar için de problemdir. Çünkü:
finansal güvenilirliklerini belgeleyecek kayıtları yetersizdir, borç veren kuruluşlarla sözleşme sürecinde
zorluk yaşarlar, Pazar şartları zor ve iş tecrübeleri azdır; ürün, servis, muhasebe, operasyon vs. gibi
konularda tecrübe ve bilgi yetersizlikleri girişimleri için aşılması gereken problemlerdir.

Ë   Ê     •  •


 • ! " 

Türkiye'de yapılan araştırmalar sonucunda kadın girişimcilerle ilgili ortaya çıkan ortak sorunların başında, sosyal ve
kültürel ortamda kadın rollerinin kalıplaşmış olması, eğitimlerinin yetersizliği, aile tepkileri, iş yükünün fazla oluşu,
finans bulma güçlüğü, güvenilirlik sağlamak için kadınların erkeklerden daha fazla çaba gösterme gerekliliği ve
kadınların kişisel özgürlüklerini kullanabilme ihtiyaçlarının artması gelmektedir.

Goffe ve Scase (1992) iki faktöre dayalı olarak dört farklı kadın girişimci tipini tanımlamıştır. Bu faktörlerden ilkine
göre kadın girişimciler bireyselcilik ve kendine güven ilkelerini benimseyen geleneksel girişimcilik eğilimindedirler.
Bunlardan ilki, hem girişimcilik ideallerini hem de geleneksel cinsiyet rollerini üstlenen ve ikisini de aynı ölçüde
yerine getirmeye çalışarak iş-aile görevlerini dengeleyen ve işini de fazla büyütmeyi düşünmeyen 'geleneksel
girişimci' tipidir. Geleneksel girişimci tipinde olan kadın girişimciler, çoğunlukla konuk evi, sekreterlik, bakım ajansı,
restoran, yemek fabrikası ve kuaför salonuna sahip olmaktadırlar. İkinci tip ise, girişimcilik ideallerini geleneksel
cinsiyet rollerinin çok daha üstünde tutan ve işletmesinin büyümesini öncelikli hedefleri arasına koyan 'yenilikçi
girişimci' tipidir. Bu kategoriye dahil olan kadınları yüksek okul mezunu kadınların istihdam edildiği alanlarda, pazar
araştırmaları, reklam, halkla ilişkiler ve basın işlerinde çalışmaktadırlar. Üçüncü kadın girişimci tipi, geleneksel
cinsiyet rollerini girişimcilik ideallerinin üstünde tutan ve adeta girişimciliği yan işmiş gibi gören 'evcimen girişimci'
tipidir. Bu gruba dahil olan kadınlar müşterilerle düzenli, uzun vadeli ve küçük ölçekli işler yapmaktadırlar. Son
olarak da iş-aile dengesini kurmaktan çok kadınların ikinci plana itilmelerini önlemeye çalışan ve işini de bu amaca
hizmet eden bir araç olarak görerek organize eden 'köktenci girişimci' tipleri tanımlanmıştır. Bu durumda girişimler
kadın hareketleriyle ilişkili, basın, yayın, perakende satış, eğitim ve küçük ölçekli imalat gibi çeşitli alanlarda
olmaktadır (Özen Kutanis, 2003).

Sanayi devrimiyle birlikte, daha yüksek ücret, daha iyi yaşam koşulları isteyen, ağır tarım işleri ve feodal bağlardan
kopmak isteyen binlerce insanın kentlere göç etmesiyle birlikte erkeklerin yanında kadınların da kişisel özgürlükleri
å
başlamıştır. Kadınların ilgilendiği işler, genellikle el emeğine dayalı, verimi düşük, informal işler olmuştur. Bu durum
her dönemde kadının statüsünde önemli bir düşüşe neden olmuştur. Kumaş ve halı dokumak, nakış işlemek, dantel
örmek gibi işler ev işi olarak görülmüş ve kadınlar bu şekilde eve kapatılmıştır. Ancak sanayileşme süreci içinde
kadınlar önemli bir iş gücü haline gelmiştir. Çalışan kadınlar için kamusal ve 'kişisel özgürlüklerini ortaya koydukları
alan işyerleri olmuştur. Zor yaşam koşulları kadının çalışmasını gerekli kılmıştır. Böylece kadın, evinin dışında bir
yaşam oluşturmaya başlamıştır. Ancak ev içi görevlerinde bir değişiklik olmamıştır. Ev işleri ve ev düzeninin
korunması, çocuk yetiştirilmesi hala kadının görevidir.

0  #  $% #  Ê &   # '  &  &  # '  & 
'    ( #)"%'* * )'#  +  & +  
## ##  Özellikle evli ve çocuklu olan kadın girişimcilerin iş ve aile uyumu konusunda dengeleyici konumda
oldukları (geleneksel kadın girişimci) elde edilen bulgular arasındadır. Kadın girişimciler, kadınların çalışma
hayatından uzak tutulmaya çalışılmasının sebebinin, geleneklere ve eşlerin eğitimsizliğine dayandığını
düşünmektedirler. Görüşülen kadın girişimcilerin iş yaşamındaki tecrübeleri fazla olmamasına rağmen işlerinde
başarılı olma isteği ile belirledikleri hedeflerin büyük olduğu gözlenmiştir. Bu durumu insanlarla iyi iletişim
kurabilmelerine, azimli ve sabırlı olmalarına bağlamaktadırlar. Kadın girişimciler söz konusu sorunların yanında belli
avantajlara da sahip olduklarını söylemişlerdir. Faaliyet gösterilen alanlar kadınları öncelikle ilgilendiriyorsa (kuaför,
çeyiz, tekstil, yurt, kreş vb.) bu durumda girişimcinin de kadın olmasının talebi arttırıcı bir etkisinin olduğunu
belirtmişlerdir. Özellikle piyasada tanınmış girişimci eşleri olan kadınlar, sektöre kabul edilme süreçlerinin kısaldığını
belirtmektedir. Kadın girişimcilerin çoğu çalıştıkları sektörde eğitimlerinin avantajlarını yaşadıklarını
söylemektedirler. Kadın girişimcilere iş yaşamına giriş nedeni ile ilgili sorular sorulduğunda başlangıçta ekonomik
özgürlük, sosyal statü gibi nedenlerden dolayı girişimci olduklarını belirtseler de mülakatın ilerleyen aşamalarında
özellikle çoğunun )ş"%'* *) elde etmek istedikleri saptanmıştır 

+ (,Ë Ë  


  
   



ùluslararası rakamlara bakıldığında, kayıtlı ekonomi içindeki şirketlerin %25-33'ünün sahiplerinin kadın olduğu
görülmektedir (Schindehutte vd., 2003: 94). Yine Dünya Bankası'nın yedi Orta Doğu ülkesinde yapmış olduğu bir
çalışmada, toplam 4000 şirketin sahiplerinin %13'ünün kadın olduğu belirlenmiştir (Prifti vd., 2008). Bu durum
Türkiye açısından değerlendirildiğinde 1995-2005 arasındaki on yıllık dönemde kadınların kırsal alanda işgücüne
katılım oranı %49.3'ten %33.7'ye düşerken kentlerde %17.1'den %19.3'e çıkmıştır (TÜİK, 2007: 12-13). Bu durum
kadınların tarımsal faaliyetlerden çok ticari ve ekonomik arenada daha bilinçli girişimcilik faaliyetlerine yöneldiğini
göstermesi açısından önemlidir (Bedük, 2005:113).

OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) kaynaklı bir araştırmada da, kadınların fırsatlara nispeten yenilikçi
bir tarzda yaklaştıkları, iş yaşamının "yaşam kalitesi" yanında "yeni ekonomik çevrenin gelişimine" de katkı
sağlayacak nitelikte bir düşünceye sahip oldukları saptanmıştır (Narin vd., 2006: 70). Yani erkek girişimcinin genelde
otoriter yönetim tarzına yatkın olmasına karşın, kadın girişimci, yönetim olgusuna daha "bütüncül" yaklaşmakta,
araştırma sonuçlarına göre personel eğitimi, takım çalışması, işletme yapısında hiyerarşinin azaltılması ve kalite
konularında ve başarı olgusunu erkeklerden farklı değerlendirmesi sonucu çalışanların kariyerlerinde gelişimlerinin
sağlanması ve müşterilerin beklentileri konularında daha duyarlı olmaktadır (Gürol ve Marşap, 2007: 103).

Yine yapılan bir diğer araştırma sonucuna göre ise, kadın girişimciler "yönetsel becerilerine ilişkin" öz
değerlendirmelerinde yeni fikirler ve yeni ürün geliştirme konularında kendi becerilerini "mükemmel" olarak
tanımlamışlardır. Aynı araştırmada, insan ilişkileri, yönetim, geliştirme ve eğitim ile pazarlama, pazarlama araştırması
alanında "çok iyi", envanter, üretim gibi işe yönelik teknik alanlarda "iyi" oldukları ortaya konulmuştur. Kadınların
finans-sermaye kullanımında ise "nispeten yetersiz" kaldıkları alanlar olarak nitelendirilmiştir (Hisrich ve Brush,
1989: 34). Times'ta yayınlanan ve 3500 kadın ve erkek çalışan üzerinde yapılan bir araştırmada, "Çalışanların
patronlarını tanımlamaları ve nasıl bir patron istediklerini tarif etmeleri" istenmiştir. Yapılan araştırmanın sonucuna
göre çalışanların, kadın patronla çalışmak istedikleri ortaya çıkmıştır (Örücü vd., 2007: 121-122).


Çalışanların daha çok kadın patron tercih etmelerindeki sebepler ise şöyle sıralanmaktadır (Örücü vd., 2007: 121-122):

‡‘ Kadınlar, bir iş için erkekten daha fazla çaba gösteriyorlar ve daha dikkatliler.

‡‘ Kadınlar, çalışanlarına gerekli eğitimi daha iyi verebiliyorlar. Kadınların öğreticilik yanı erkeklere oranla daha
gelişkin.

‡‘ Kadınlar yeni durumlara ve değişimlere daha rahat uyum sağlayabiliyorlar.

‡‘ Kadınların, yanlarında çalışanları iş konusunda heveslendirme ve teşvik etme yetenekleri erkeklere oranla daha
gelişkin.

‡‘ Kadınlar yeni fikirlere daha açıktır. Ayrıca kadınların üretkenlikleri de iş yaşamında başarının kapısını aralıyor.

‡‘ Kadınlar gözlem yeteneklerini iş yaşamında başarılı bir biçimde kullanabiliyor.

‡‘ Çalışanlarıyla iletişim kurarken kadının sağladığı başarı iyi bir yönetici olmasında olumlu bir etki yapıyor.

‡‘ Kadının problem çözebilmedeki başarısı, bir yönetici olarak erkekten daha başarılı olmasını sağlıyor.

‡‘ Kadınlar özel yaşamlarında olduğu gibi iş yaşamında da açık bir stratejiye sahip.

‡‘ Kadınlar iş yaşamında erkeklere oranla daha neşeli ve eğlenceli olabiliyor.

‡‘ Tahminlerin aksine kadınlar, iş yaşamında kararlarını kolay verebiliyorlar ve kararları konusunda daha
ısrarcıdırlar.

kadınlar, erkek girişimcilerle karşılaştırıldığında kârdan çok sosyal itibara önem vermekte, risk almada erkek
girişimcilere oranla daha temkinli hareket etmekte ve daha az özgüvenli bulunmaktadır. (Yetim, 2008). Diğer taraftan
girişimci kadınların firmaların kuruluş aşamalarında veya kendilerinin işe başladıkları dönemlerde iş ile ilgili bek-
lentilerini düşük seviyede tuttukları ve bu yolla da hayal kırıklığına uğramadıkları gibi tatmin hissine bile
ulaşabildikleri belirlenmiştir (Kutanis ve Alparslan, 2006:144).

Türkiye'de kadın girişimciler ile ilgili literatüre bakıldığında, Çakıcı'nın (2003) Mersin'de 160 girişimci kadın üzerinde
yapmış olduğu araştırmada; kadınların iş kurma nedenleri, kazanç elde etmek, bağımsız çalışma ve sosyal yaşam
sürme olarak belirlenmiştir. Aynı araştırmada kadınların işlerini daha çok yalnız başlarına kurdukları, işlerini büyük
ölçüde sevdikleri için yaptıkları, büyük bir bölümünün her hangi bir ticari ve iş deneyimine sahip olmadan işlerini
kurdukları, başlangıç sermayelerini ise daha çok aile ve akrabalardan temin ettikleri tespit edilmiştir (Çakıcı, 2003: 87-
88).

Çelik ve Özdevecioğlu nun (2001) Nevşehir de yaptıkları araştırmada, işletme sahibi olan kadın girişimcilerin,
genellikle 26-45 yaş arasında olduğu, eğitim düzeylerinin ağırlıklı olarak lise mezunu, büyük çoğunluğunun evli ve
ticaret sektöründe faaliyet gösterdikleri belirlenmiştir. Bununla birlikte kadın girişimcilerin kendi sermayeleri ile
işlerini kurdukları ve ekonomik açıdan ailelerine katkıda bulunmak amacıyla, kadınlık rollerine de sıkı sıkıya bağlı
kalmak şartıyla girişimcilik yaptıkları araştırmada elde edilen bir diğer bulgudur. Aynı araştırmada kadın girişimcileri,
girişimci olmaya daha çok aileye ek gelir sağlamak, kocanın ölmesi, kendini ispat etme ve geçmiş mesleki
tecrübelerin ticari hayata aktarılması gibi faktörlerin etkili olduğu tespit edilmiştir. Aynı araştırmada kadın
girişimcilerin genel olarak yaşadıkları sorunlar ise, rol çatışması, güvensizlik, tecrübe yetersizliği, geleneksel baskı,
başarısızlık beklentisi, farklı davranış ve ortak bulmada güçlük çekme olarak sıralanmıştır.

Türkiye de girişimci kadınları belirleyen temel karakteristikler ise; kendine güven, cesaretli ve sabırlı olmadır (Yetim,
2008). Ardak vd. (1994) nin yaptıkları bir çalışmada ise; kadınların mücadeleci, hırslı, evine iş götüren ve kendileri
için erişilmesi zor hedefler belirleyen yapıda oldukları bulgularına ulaşılmıştır (Örücü vd., 2007: 124).

Watkins ve Watkins'in (1984) yapmış oldukları araştırmada, erkeklerin girişimcilik ile ilgili altyapılarının ve geçmiş
deneyimlerinin kadınlardan daha fazla olduğu, kadın girişimcilerin genellikle işletmelerin kuruluşunda hazırlıklı
ü
olamadıkları ve bu nedenlerle de erkeklere nazaran daha fazla risk üstlenmek zorunda kaldıkları sonucuna
varmışlardır. kadınların girişimcilik faaliyetlerinde karşılaştıkları sorunlar genelde iki kapsamda ele alınabilir.
Bunlardan,  
 
  
  başlığı altında olan sorunlar, şu şekilde sıralanabilir: Kadının
yerinin evi olduğunu ve erkeğin izni olmaksızın kadının herhangi bir girişimde bulunamayacağını dikkate alan ve
ataerkil toplumlarda var olan toplumun geleneksel inanç ve baskısı (Güldal, 2006: 70; Cam, 2003); kadınların iş
yaşamlarında, hangi meslek ya da pozisyonun kadın işi, hangilerinin erkek işi olduğunu belirlemede etken olan
cinsiyete dayalı rol ayrımcılığı (Örücü vd., 2007: 120; Narin vd., 2006: 71; Gökakın, 2000: 114); cinsel ve duygusal
taciz (Kocacık ve Gökkaya, 2005: 212; Çelik ve Özdevecioğlu, 2001: 494); kadının sırf cinsiyetinden dolayı örgütte
yükselememesi ve hak ettiği yere gelememesini sağlayan cam tavan (î          
 
 
                      
                         

  åc üü) engeli (Anafarta vd., 2008: 114; Narin vd., 2006: 71-72); kadınların
genelde erkeklerden daha düşük bir sosyal posizyonda olması (Aldrich ve Zimmer, 1986); yasalardan kaynaklanan
engeller (Ecevit, 2007); iş yaşamında kadınlara yönelik, güvensizlik, tecrübe eksikliği ve başarısızlık beklentisi
(Toksöz, 2007: 58; Davidsson, 1995); kadın girişimcilerin, özel hayatlarıyla çalışma yaşamları arasındaki rol
ikileminin ortaya çıkardığı sorun olan "rol çatışması" (Narin vd., 2006: 71; Özdevecioğlu ve Aktaş, 2007: 6); eğitim
düzeyinin düşük olması (Kansız ve Acuner, 2008: 14; Yetim, 2008); kadının o kadar farklı ev işlerinden ve çocukların
yetiştirilmesinden sorumlu olması, onun iş yaşamında var olan bir işi geliştirmesine veya girişimsel yetenekleri
geliştirmesine yeterince zaman ayıramamasında etken olan zaman darlığı (OECD, 2004); kadınların, çocuk bakımı ve
eğitimi, küçük yaşta evlenme, boşanma konusunda toplumun baskısı ve geleneksel aile kültürü gibi kadın olmaktan
dolayı yaşadıkları sosyal sorunları (Ayaz, 1993: 180-181); erkeklere göre kadın girişimcilerin kendilerine örnek olarak
alabilecekleri rol modellerinin az olması (OECD, 2004; Davidsson, 1995; Delmar, 2000) ve girişimcilik
faaliyetlerinde bulunacak kadınların gerekli ve yeterli sermayeye sahip olmamaları (OECD, 2004: 45; de Groot, 2001)
sayılabilir.

V •  • 
•
• •• V
• • •  Son yıllarda kadınların iş
hayatında aktif olarak görev almaları, ekonomik v e sosyal yaşamın daha verimli ve etkin hale
gelmesini de beraberinde getirmiştir. Erkeklere göre daha kırılgan ve duygusal bir yapıya sahip olan
kadın girişimcilerin, gerek iş yaşamının olağan zorluklarına ve gerekse kadın olmaktan kaynaklanan
sorunlara karşı hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Kadınların, girişimci olabilme potansiyellerine
ancak orta yaş aralığında sahip olabildikleri bulgulanmıştır. Kadın girişimcilerin önemli bir
oranının, ilk ve orta öğretim gibi kendiişlerinde profesyonelleşemeyecek kadar düşük eğitim
seviyesine sahip oldukları, evli olan kadınların bekâr olan kadınlar kadar iş hayatına girme
konusunda oldukça aktif oldukları bulgulanan sonuçlar arasında sayılabilir. Diğer taraftan girişimci
kadınların annelerinin, onların girişimci o lmalarında önemli bir etkiye sahip olmadıkları buna
karşılık, babalarının ve eşlerinin önemli oranda onlara girişimcilik anlamında "rol modeli" olduğu
ifade edilebilir. Özellikle babalarının ve eşlerinin büyük çoğunluğunun, serbest meslek, esnaf ve
girişimcilik gibi daha çok bireysel çabayı ve riski üstlenmeyi gerektiren mesleklerde
yoğunlaşmaları, onların girişimsel eğilimler göstermesinde etkili olmuştur denilebilir. Kadın
girişimcilerin büyük çoğunluğunun yetiştikleri aile ortamlarının ise daha çok geleneksel, koruyucu
ve kollayıcı olması, onların girişimciliğinin önünde önemli bir engel olarak değerlendirilebilir.
Kadın girişimcilerin işletmeyi kurarken en fazla karşılaştıkları sorunlar; toplumun kadınlar
hakkındaki değer yargıları, bilgi eksikliği ve finansal düzensizlik sorunu olarak tespit edilmiştir.
İşletmeyi kurduktan sonra en fazla karşılaştıkları sorunlar ise; rol çatışması, güvensizlik, başarısızlık
beklentisi, toplumun geleneksel baskısı ve ticari tecrübe eksikliği olarak ifade edilmiştir. Diğ er
taraftan kadın girişimciler, iş hayatına girmekle her ne kadar ev işlerini aksatsalar ve daha yorgun ve
yoğun olsalar da, sosyal yönden iş hayatının genelde olumlu yönlerinden önemli avantajlar elde
·
ettiklerini ve iş hayatının genelde kendileri üzerind e kişisel anlamda olumlu bir etki bıraktığını
belirtmişlerdir. Araştırma kapsamındaki kadın girişimcilerin iş kuracak kadın girişimcilere önerileri
ise sırasıyla; ideal oldukları işi yapsınlar, yapacakları işin eğitimini alsınlar, yeteneklerine uygun iş
yapsınlar, ticareti öğrendikten sonra işe başlasınlar, piyasayı araştırsınlar, dürüst olsunlar,
kendilerini geliştirsinler, sabırlı olsunlar, girişimci olsunlar ve özgüvenleri tam olsun olarak
sayılabilir.
Son yıllarda dünyada çalışanların demografik yapısında görülen birçok değişiklik kadınları da etkileyerek onları iş
yaşamının vazgeçilmez aktörleri haline getirmiştir. 1980'li yıllar gerek batılı ülkelerin birçoğunda, gerekse ülkemizde
liberal ekonominin ve girişimcilik kültürünün benimsendiği yıllar olarak anılır. Ljunggren ve Kolvereid (1996), bu
dönemde kadın girişimcilerin sayısının batılı ülkelerde erkek girişimcilere oranla çok daha hızlı biçimde artmakta
olduğunu belirtmişlerdir. Kadınların bu süreçte çalışma yaşamına daha aktif olarak katılımlarının artmasında başlıca
şu faktörlerin etkili olduğu söylenebilir (Kocacık/Gökkaya, 2005, 199): Dünya genelinde çalışan kadınları koruyucu
ve destekleyici yasaların ve uygulamaların artması, demografik gelişmeler, şehirleşme oranlarında artış, eğitim
olanaklarının artması, standart dışı çalışma şekillerinin ortaya çıkması, geçim sıkıntısı ve ekonomik zorluklar, evlenme
oranlarında azalma, buna karşılık boşanma oranlarında artış, toplumların, kadınların çalışmasına yönelik tutumlarında
meydana gelen olumlu gelişmeler, çocuk bakımı ve diğer hizmetlerdeki iyileşmeler.

Kadın girişimciliğini destekleme ve geliştirme kapsamında; Başbakanlık, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM),
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT), Bankalar (Vakıfbank, Ziraat Bankası, Halk Bankası), Türkiye İş Kurumu (İŞKù ),
KOSGEB İş Geliştirme Merkezleri, Sosyal iski Azaltma Projesi (S AP), (Çok Amaçlı Toplum Merkezleri
(ÇATOM), Girişimci Destekleme Merkezleri (GİDEM), Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV), Kadın
Girişimciler Derneği (KAGİDE ), Kadın DayanışmaVakfı (KADAV), Kadın Merkezi (KA-ME ), Türkiye Kalkınma
Vakfı (TKV),Türk Grameen Mikrokredi Projesi, Türkiye İsrafı Önleme Vakfı (TİSVA) gibi oluşum ve projeler
sıralanabilir (Toksöz, 2007: 75-76).

ÊË-Ê 
./001  2,

;¶Kadın Girişimci¶¶ kavramı ;¶İş Kadını¶¶ kategorisinin bir alt dalı olmakla beraber, ülkemizde ;¶Kadın Girişimci¶¶
çoğu zaman ;¶İş Kadını¶¶ ile eş anlamda kullanılmaktadır. Oysa, kadın girişimci, kendi adına çalışan kadındır. Kendi
adına çalışan kadınlarımızda ise şu 3 tip ortaya çıkmaktadır:

D‘ Miras yoluyla işi devralan

D‘ Eşi ile ortak çalışan

D‘ Kendi imkanları ile iş sahibi olan

Hangi yolla iş sahibi olunduysa olunsun, ;¶Kadın Girişimci¶¶ aşağıdaki özellikleri göstermektedir. Bir çok özellik,
;¶Erkek Girişimci¶¶ özellikleri ile örtüşmekte olsa da; kadınlar ;işlerini¶ aile yaşantılarına paralel olarak
yürütebilmekteler. Oysa erkekler, çoğu zaman ;işlerini¶ aile yaşantılarının önüne koymaktalar, bir paralellik
yaratamamaktalar. Kadınların bu kabiliyeti ise, bazı ;girişimci özelliklerinde farklılık yaratmaktadır.

1.‘ Organizasyon becerisi

2.‘ Akıl ve mantığın yanı sıra sezgilerini kullanma

3.‘ Bağımsız çalışma

4.‘ Gelişmiş iletişim beceresi

5.‘ Empati kurma

 
6.‘ Yorgunluğa dayanıklılık

7.‘ Mali disipline önem verme

8.‘ Akıl alma konusunda çekingen olmama

9.‘ Yeniliklere açık olma

10.‘Yönetebileceği kadar risk alma

11.‘Sabırlı olma

12.‘Azimli ve inatçı

13.‘İşine kendi için değil, ailesi için sahip çıkma

14.‘Görüş birliğine dayalı karar ve katılımcılık

15.‘ Çatışma yönetimi

16.‘Bilgi ve beceriyi paylaşma

Kadın, yetiştirilme tarzından da kaynaklanan sebeplerden ötürü, birçok işi aynı anda yürütebilmekte ve iş planlamada
yeteneklidir. Evin idaresi toplumumuzda genelde kadına bırakıldığı için, mali disiplin ve eldeki kaynakların etkin
kullanımı konusunu çocuk yaşlarında öğrenmektedir. Yine evdeki idareden yola çıkarak; kardeş, ebeveyn ve akrabalar
ile olan sosyal yaşamda edindiği ;yönetim-iletişim¶ becerisini iş yaşamına kolayca entegre edebilmektedir. Erkekler
için olumsuz ve tehdit edici bir şey olan ;çatışma¶, kadınlar için meseleleri masaya yatırıp, çözmek için bir etkileşim
ve katılım fırsatıdır.

u  |             

Girişimcilik ile ekonomik refah arasında doğrusal bir ilişki olduğuna göre(www.abigem.org, 2007) erkek girişimcilere
kıyasla çok düşük olan kadın girişimci oranının artırılması gerekmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık olarak yarısını
(%49,7) kadınlar oluşturmaktadır (www.cnnturk.com, 2007). Fakat çeşitli nedenlerle kadınlar işgücünde çok düşük
oranlarda temsil edilmektedirler. Kadınların işgücüne katılımının sağlanması, sürdürülebilir kalkınmanın temel
unsurlarından biri olarak kabul edilmektedir (www.kssgm.gov.tr, 2007). Bu nedenle, çeşitli ülkelerde olduğu gibi,
Türkiye'de de farklı politikalar uygulanarak kadın istihdamı ve kadın girişimciliği teşvik edilmektedir.

You might also like