You are on page 1of 36

4 R.

Maria Rilke’nin
Floransa günlüü
Ercan Ylmaz 14 Leyla pekçi yeni
romann anlatt
Ali Enis Diyapolu 13 ntihar lac’nn
hikâyesi
Hüseyin Atlansoy

LLÜ ST R ASYO N: O R HAN NALIN


5
ROMAN
NHAT DALI

Suskunluk Günümüzde kitaplar çok satan kimi yazarlarn milyonluk serveti konuulsa da böylelerinin says
suikastna bir elin parmaklarn geçmiyor. Yazar milletinin ba öteden beri ‘para’yla daime dertte. Tanpnar,
maruz kalm “Ya Rabbim, bana bir 5000 lira lütfet.” diye yalvaryordu. Para ve paraszlk yazarlar nasl etkil-
bir yazar edi, istemedikleri ilerde çalmak zorunda kalnca neler yaptlar, bol paras olanlar nasl
harcyordu? Dünyada ve Türk edebiyatnda yazarn para ile imtihann aratrdk. Sonuç mu?

18SEÇK
Varl bir dert parann, yokluu bin… Sayfa 8

Kitap
Zaman’nn
seçtii 2010
kitaplar

24
SNEMA
GÜNSEL IIK

Ahmet
Uluçay’a
armaan

34
USTA GÖZÜYLE
Recai
Güllapdan
ve rfan
Külyutmaz
tatilden döndü

Z A M A N G A Z E T E S Ý ’ N Ý N Ü C R E T S Ý Z AY L I K K Ý TA P E K Ý D Ý R . Y I L : 5 S AY I : 6 0 3 O C A K 2 0 1 1 PA Z A R T E S Ý
K A PA K 8 YA Z A R I N PA R AY L A  M T  H A N I
Zambaklar ehrine ve Salomé’ye minnetle 4 Kürt roman için klavuz 20 Yazmak üç defa 26
Heyy, burada bir romanc var! 5 Beyazperdenin airlerine 22 roni ve melankoli arasnda 26
Ooo... Müthiti 13 Bozkrda deniz gören adam 23 iirde mekân olarak tara 28
‘Kelimelerin mirac, en sarih niyetim bu’ 14 Noktalama bilmiyorsanz yazmayalm 24 Kastamonu’nun ilk akirdleri 32

Zafer Özcan, Arz


Bakn, yeni bir yl Tasavvuf
Ederim’de ‘yanda
medya’ denilerek
ne güzel!.. alanndaki
çalmalaryla
küçümsenen ve ragon’un aka dair o ünlü dizesini tannan William
gazeteciliin yerli deitirip ‘Mutlu yazar yok ki dünya- C. Chittick

06
yerine oturmas adna verilen
çabalara hep yukardan
bakan bir ‘merkez’in
dönüümüne eiliyor.
A da’ demek mümkündür pekâla. Varsa
mutluluk, o da ‘yazma’ sürecidir. yi
dizeler, iyi metinler yazarn gülüm-
setir elbette. Yaz insanlarnn
mutsuzluunun ‘görünür’ bir sebebi
de ‘para’ mdr? Yokluu bin, varl
27
Kozmos’taki Tek Hakikat’te
bugün, slam’n ancak
kabuuyla yaandn
ortaya koyuyor.

bir dert olan para… Bu saymzn kapak konu-


sunu yazarn para ile ilikisi oluturuyor.
Kurmaca Nasl Balzac’tan Çehov’a, Dostoyevski’den Katherine Alaattin Karaca
ler?’de James Mansfield’e… ve bizden Orhan Kemal, Peyami Türk iirinin
Safa, Asaf Halet Çelebi ve elbette Tanpnar…
Wood, Henry Geçim sknts yazarlarn eser verme sürecini
önemli krlma
James’le nasl etkiledi, paraszlk eserlerine nasl yansd, noktalarndan biri
balayarak anlat, paraya kavuanlar ne yapt, nasl yaad? olan kinci Yeni

10 29
dil, detay, karakter, diyalog, Tanpnar, günlüklerinde “Ya Rabbim bana bir iir algsn ele alrken, yeteri
gelenek ve gerçekçilik gibi 5000 lira lütfet. (…) Bir kere u para ilerinden kadar irdelenmemi bu döne-
edebiyatn temel kurtulabilsem, son derece zeki, dikkatli ve mi ve airlerini bir akademis-
soukkanl olurum.” diye haykryordu.
kavramlarnn peinde. Neresinden baksanz kkrtc bir konu… yen tavryla görünür klyor.
2011 ylnn bu ilk says yeni bir yln
cvltsn yanstyor. Kitap Zaman’nn seçtii
2010’un en iyi 30 kitab, bir bakma hafza
Rita Felski, Edebiyat tazelemeyi, okuyamayanlarn yeniden onlara Prof. Dr. M. Fatih
Ne e Yarar?’da dönmesini salayacak. Söylei konuumuz Leyla And, son dönem
tarihsel perspektifi pekçi, yeni roman Ate ve Bahçe’yi anlatt. Türk iirine
Günümüzün iyi airlerinden Hüseyin Atlansoy
skalamayan bir kült kitab ntihar lac’nn hikâyesini yazd.
eiliyor. Yahya
okumay, edebiyat Emre Ayvaz, D. H. Lawrence’n portresini kale- Kemal’e, Necip

12 30
kuramn önemli ölçüde me ald. James Wood’tan Rita Felski’ye, Alaattin Fazl’a, Cahit Stk’ya,
tanmlamaya devam eden Karaca’dan Fatih And’ya, Seyit Göktepe’den Tanpnar’a, Necatigil’e dair
duyarla kar bir ‘gayri mani- Gökhan Özcan’a pek çok yazarn kitabnn deerlendirmeler ve
festo’ olarak nitelendiriyor. tantm ve eletirisi, sizi okumaya davet ediyor. incelemeler yapyor.
yi okumalar...

Emre Ayvaz, D. H. Filiz Aygündüz


Lawrence’ kendi hayat
FEZA GAZETECÝLÝK AÞ ADINA ÝMTÝYAZ SAHÝBÝ: ALÝ AKBULUT
anlatyor: Hiçbir GENEL YAYIN MÜDÜRÜ: EKREM DUMANLI GENEL YAYIN MÜDÜR öyküsünden
yerde uzun süre YARDIMCISI: MEHMET KAMIÞ GENEL YAYIN EDÝTÖRÜ: ALÝ ÇOLAK beslenen ilk
GÖRSEL YÖNETMEN: FEVZÝ YAZICI SAYFA TASARIM: AHMET BÝÇER
kalamayan, kalc SORUMLU MÜDÜR VE YAYIN SAHÝBÝNÝN TEMSÝLCÝSÝ: HAYRÝ BEÞER romannda, bir

30
REKLAM GRUP BAÞKANI: HAKAN DÝKMEN REKLAM SATIÞ

16
hiçbir eye inanç duyamayan,
KOORDÝNATÖRÜ: ALÝ DEMÝRHÝSAR, MUHAMMET YILMAZ SEKTÖR
öretmenin dilinden çözüm-
mülk edinmekten kaçnan, YÖNETÝCÝLERÝ: CENK AYTUÐU süz görünen sorunlarn
YAYIN TÜRÜ: YAYGIN SÜRELÝ ADRES: ZAMAN GAZETESÝ 34194
çocuk sahibi olmay hayal YENÝBOSNA-ÝSTANBUL TEL: 0212 454 1 454 (PBX) FAKS: 0212 454 14 96
yansmalarn ve terk edile-
bile edemeyen bir yazar. REKLAM TEL: 0212 454 82 47 BASKI: FEZA GAZETECÝLÝK A.Þ TESÝSLERÝ meyen önyarglar anlatyor.
HTTP://KÝTAPZAMANÝ.ZAMAN.COM.TR
HER AYIN ÝLK PAZARTESÝ GÜNÜ YAYIMLANIR
KÝTAP ZAMANI
GÜNLÜK 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Zambaklar ehrine ve Salomé’ye minnetle


Genç Rilke, bilgi ve görgüsünü artrmak, sanattan ne derece anladn yakn bir zaman önce
tanmasna ramen büyük bir akla baland Lou Andreas Salomé’ye kantlamak ister.
Floransa yollarna düen Rilke, her tecrübesini sca scana kaydeder. airin bu gezi notlar
Kâmuran ipal’in incelikli çevirisiyle Floransa Günlüü adyla yaymland.
FLORANSA GÜNLÜÜ, RANER MARA RLKE, ÇEV.: KAMURAN PAL, CEM YAYINEV, 167 SAYFA, 10 TL

R ERCAN YILMAZ

ainer Maria Rilke, 1898’in


Mart’nda Prag’da ‘Modern
Lirik iir’ üzerine yapt ko-
numann bir yerinde öyle der: ‘Bana göre
sanat, tek kiilerin dar ve karanlk mekânlar
üzerinden en küçüünden en büyüüne
bakar ve gördüünü, yaadn, sevdi-
ini, yitirdiini söyleyerek doa’ya ve
kendi doasna yaklar Rilke. Âktr ve
dünya bir ân gözünden anlatlmak-
tadr. Kierkegaard gibi dua eder âdetâ:
‘Tanrm! e yaramaz eyleri görmemize
engel ol. Sen’in tüm gerçeini görmek
için her eyi gören gözler ver.’ Rilke de,
kadar tüm nesnelerle iletiim kurmaya ça- daha Malte’nin ilk sayfalarnda, ‘Gör-
lmas, bu tür sürekli diyaloglarla yaamn meyi öreniyorum. Bilmiyorum neden,
çrtkanlktan uzak en son kaynaklarna her ey içimde daha derinlere iliyor,
yaklamasdr. Nesnelerdeki gizler, tek ki- her zamankinden daha derinlere. Bir iç
ilerin alabildiine derinliklerinde sakl ya- dünyam varm da bilmezmiim. Her ey
tan duygularyla kaynar ve sanki onlarn imdi oraya gidiyor. Orada neler olup
özlemleriymi gibi seslerini yükseltirler. Bu bittiini bilmiyorum.’ demiyor muydu?
içtenlikli itiraflarn zengin dili de güzelliktir.’ Rilke’nin eserlerini hazrlayan ruhun
Bu konumadan ksa bir süre sonra Floransa’da olumaya baladn söyle-
‘zambaklar ehri’ Floransa’ya giden Rilke mek mübalâa olmaz sanrm.
henüz 23 yandadr. Gençliinin ve air Daima ‘yaz’dan bahseder Rilke; -‘bir
tabiatnn tüm ateiyle geldii Floransa yaz’ kurup çatmak’tan, yaz’n sonsuzlu-
büyüler kendisini. Uzun yürüyüler yapar undan. Yaz, olgunluun metaforu olarak
(Malte’deki yürüyülerin kayna bu yürü- karmzdadr. Meryem Ana tasvirleri,
yüler miydi?), neredeyse bütün heykelleri, Salomé, Yaz, Ak, iir; hepsi birbirine gi-
kutsal yaplar, o ünlü tablolar az bulunur bir rer ve âdetâ Sevgili’de yolculua çkarr
itiyakla ‘görür’ ve not eder. Erken Rönesans Rilke’yi, bir hac yolculuuna…
döneminin resim ve mimarisi bilhassa ilgisi-
ni çeker Rilke’nin. Amac, bilgi ve görgüsünü MODERN ÇA MST
artrmak, sanattan ne derece anladn yakn Canl ve cansz, doa ve dil, sanat ve hayat…
bir zaman önce tanmasna ramen büyük Tüm bunlardaki tanrsal bütünlüü, birlii
bir akla baland Lou Andreas Salomé’ye sezen Rilke, Necatigil’in deyiiyle modern
kantlamaktr. Her tecrübesini sca scana ça mistiidir. Onun gezginci bir ruha sa-
kaydeden Rilke, deyi yerindeyse Salomé’ye hip oluunu, zambaklar ehri’nde bulduu
bir demet zambak hazrlar. Kâmuran ipal’in büyüyle bir nebze de olsa açklayabiliriz sa-
o incelikli çevirisiyle yaymlanan Floransa nrm. Rilke, sanat üzerine görülerinin bir
Günlüü bu yln sürprizi oldu. ksmn bu günlüklere kaydeder; sanatn
Rainer Maria Rilke özgürlüe götüren bir yol olduunu, ruhlar
AR, GÖREN NSANDIR güzellik yoluyla eittiini; sanatçnn eserle-
Yeni balayan biridir Rilke. ‘Nesnelerin nim diyebileceimi biliyorum artk, senin ne karmtr. Gerçek gibi güzel de, ancak ri sadece kendisi için yarattn, nesnelerle
melodisi’ni, resmin içindeki o ‘dâhiyane o tatl, l l gözlerinin önünde bunlar görülebilen, bütün güzelliine râm olana mahrem ilikisini, soylu yalnzln… nsa-
körlüü’, mimarinin hüzünlü ihtiamn parça parça edip dökmek istiyorum.” görünür…” te o güzellie râm olmaya nn kendisine duyduu o sonsuz özlemi de
arar. ‘Bu yaratclk günlerinde kabuklar- Masals ve gizemli Floransa, güzelli- arzulu, tutkulu ve inançl bir ruha sahiptir bu gezisinde fark eden Rilke, inanc kutsar.
nn nesnelerden nasl ayrlp dütüünü in dilini konuan Floransa, Rilke’ye yeni zaten Rilke de. Gördüü her eyde haki- Çünkü ‘kimde inanç yoksa, onda güç de
hissediyorum imdiden’ diye fsldar. Öz’e ilhamlarn kapsn aralam, ona yaz’ kar- kati arama temayülünde olan ozann bu yoktur.’ Çünkü ‘sanatn vatan tüm zaman-
dair kelimelerin peindedir, o saf duygu- layacak gücü, hayat acyla kavrayacak tavrnda Floransa’nn önemli saylabilecek larn ötesindedir.’ Çünkü nesnelere âinâlk
nun… Duyduu sevinç, yaratcla ve bir esenlii balamtr. Yer yer Dionizyak paynn olduu inkâr edilemez bir gerçek. kazanan sanatç için bir tek vardr: ‘Bir bü-
çeit dolulua tar onu. Susmak yapabildii cokunun hakim olduu satrlar okurken Çünkü estetik algsn üst düzeyde ina et- yük buluma, tanma, selâmlama.’
en iyi eydir çou zaman. ‘Susmay ören- kendi ruhunda gerçeklemeye balayan meyi baarmtr Floransa’da Rilke. Sanat Floransa’nn görkemi, Söz’üne kutsal-
dim öreneli her ey bana o kadar daha Rönesans’n Rilke’yi nasl bir dönüüme u- yoluyla olgunlua ve elbette Tanr’ya ula- lk atfetmek arzusuyla yanp tutuan ozan
çok yaklat.’ der ve ekler: “Suskunluum rattna yakndan ahit oluyoruz. Varlk’n labileceini ya da Tanr’nn yeni bir anla- için bulunmaz bir frsattr. Kendine has bir
yalnzca insanlardan deil, daha çok nes- tüm yörelerine nüfuz etmek isteyen bir gez- yla kavranabileceini anlamtr. üslûpla en sradan ânlar bile büyülü bir ân’a
nelerden kaynaklanyordu. Önümde ite ginle daha o günlerde karlarz. Bütün bir Sk sk Michelangelo, Botticelli, Le- dönütürme ayrcalna sahip Rilke’nin
öylesine enine boyuna ve gönüllü serilmi ömür boyu manâ ve lezzet toplayan bir gez- onardo, Petrarca ve Dante’den söz eder. ‘bütün bir yaamnn salt iirsel bir varolua
yatan Floransa balangçta beni öylesine gin olarak anlacak Rilke, bir iirinde de söy- Bütün görüntüler ileride oluacak iirlerin dönümesi’ için neler yaptn anlamak için
serseme çevirdi ki, edindiim izlenimlere ledii gibi Görünmez’in arsdr ve çlgnca birer nüvesi mahiyetinde bilinçdna akar iyi bir frsat Floransa Günlüü.
bir çekidüzen vermekte zorlandm hayli, devirir Görünen’in baln. O bal, Salomé’de âdetâ. Bir kitaptr Floransa; bilgeler tara- Günlüün sonundaki 6 Temmuz 1898
yabanc bir ihtiamn koca dalgalar için- anlam bulacaktr sadece. fndan yazlm, Tanr’ya sunulmak için tarihini tayan mektupvari bölümle taç-
de batp gideceimi sandm. Ancak imdi Ozanca tavr, ozanca var olma, yeryü- tasarlanm ve dünyann bir kitap olmak landrr gezisini Rilke. tiraflar içeren, zarif
baladm rahat bir nefes almaya. Anlar zünde ozanca barnma arzusu günlüklerine üzere var olduunu hatrlatmak için olu- ve bir o kadar da kkrtc bir metindir bu.
giderek saydamlap ayrlyor birbirinden, de siner daha yirmili yalarn balarndaki turulmu bir kitap. O kitapta doa ile kültür Sanatn Tanr’ya giden bir yol olduu-
alarma bir eylerin taklp kaldn du- Rilke’nin. Günlüün bandaki alntlarn yan yanadr. Uzlam bir ekilde sonsuzu nun bir kez daha ayrdna varan Rilke,
yumsuyor, bunlarn beklediimden de çok sahibi Emerson’un dedii gibi “air, gören iaret etmektedirler. Kente ve nesnelere Salomé’ye, hediye olarak yeniden yazlan
bir ey olduunu görüyorum. Nelere be- insandr. Güzel, insann evrensel kaderi- kâh air kâh ressam ya da yontucu gözüyle kalbini götürmeye hazrdr artk.

4
KÝTAP ZAMANI
ROMAN 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Heyy, burada bir romanc var!


Metin Sava, edebiyat dünyasnda suskunluk suikastna maruz kalm bir yazar. Kafka’nn
Dönüüm’ünü, Tanpnar’n Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü, Umberto Eco’nun Gülün Ad’n,
Peyami Safa’nn kimi romanlarn, Ouz Atay’n ironisini, Hasan Ali Topta’n romancln
hatrlatan bir yazar olarak, edebiyatn merkezinde dururken yaznn tarasna sürülmü.
KARGALAR DERNE, METN SAVA, ÖTÜKEN NERYAT, 541 SAYFA, 24 TL

Z NHAT DALI nerdi uçsuz bucaksz ovalarda. Amazonlar

FOTORAF: ZAMAN, MELH GASGAR


vard sonra. Kadnlarmz bile yamacyd.”
emheri Kuyusu, 2005 yln- Kargalar Dernei’nin Kaldrm Kargas
da Metin Sava’a Türkiye Buldumcuk’u korumaya alrken, dernein
Yazarlar Birlii Roman Ödülü’nü kazan- tetikçisi okçu kadn Çömçe Gelin katille-
drmt. O günlerde Metin Sava ismi rin temizliine giriir. Buldumcuk bir ope-
zihnimde yerini alm, romann merak rasyonda ölünce onun yerine geçen eski
etmeme ramen okuyamamtm. Oku- gazeteci Pusark, gazetecilik maharetini
masam da merakm devam etti. Metin kullanarak ‘mukaddes emanet’ etrafnda
Sava’n romanclna dair beeni de gelien komplolarn izini arar.
fslt halinde dolamdayd. Her iir, her Kargalar Dernei’nin üyeleri adaleti te-
kitap, her yazar bir kader üzere yaar; sis etmek, mukaddes emaneti bulup ehil
okuyucularn ‘bir vakit’te bulurlar. Sev- ellere teslim etmek isterler. Mukaddes
gili editörüm Musa rek, “Ötüken’den emanetin peinde olan düman unsurlar
çkan Kargalar Dernei’ni okuyup yazmak da vardr. Kaldrm Kargas, Buldumcuk ile
ister misiniz?” deyince, “Metin Sava’ yapt bir konuma öyle söylenir: “Bo
okumann günü gelmitir.” dedim. konuma evlat! Düman yoksa biz de yo-
541 sayfalk Kargalar Dernei’ni oku- uz! Var myz sence? Demek ki düman
dum; iki gün yirmi dört saat, Sava’n ika- da var. (…) Önlem gerei sakladmz
me ettii karakterlerin evreninde yaadm. tek ey, gerçek kimliklerimizdir. Biz böyle
çine dütüüm kurgu, isimlerine vuruldu- çalyoruz. Bu ülkede yaayan her vatan-
um sonra pelerine takldm kahraman- perver bizim doal ajanmzdr. Onlar fark
lar, okurken altlarn çizdiim ve düündü- edemezler kime hizmet verdiklerini. Yine
üm durumlar, her eyden önce barolde de bölük pörçük bir eyler sezerler. Ve ken-
olan arzasz bir Türkçe bana unu yaptr- dilerini rahat hissederler.”
d: Bata, geç kalm bir okuma yaptm Metin Sava Birer ‘derin vatanda’ olan Kargalar
kendime itiraf ettim. Arkasndan, “Acaba modern anlat ve söylemlerle çözülmekte- kar ‘Anadolu’nun itirazn… Dünyann Dernei’nin üyeleri, mukaddes emanete
Metin Sava okunmu mu, edebiyat ka- dir. Ülke kimliklere bölünmekte, vatanda her bir tarafnda yaanan/yaanm bütün doru yaptklar yolculukta kendilerini,
muoyunda nasl bir karlk bulmutur?” ‘bütün’den koparak birey olmakta… Vah- itirazlarla bir akrabalk ba kuran; zulme kimliklerini, geçmilerini örenirler. Mu-
sorusunun cevabn aradm. Hayr, Metin i ve hoyrat küresellemenin saldrsyla kar gelmekte din, iman, rk fark görme- kaddes emanete, yani kendilerine doru
Sava hiç okunmam gibiydi. Sanki ilk ro- ülkenin sokaklar, kurumlar, insanlar yen bir isyan. Düman varsa ve durum yolculuk yapan insanlar hedefe yaklatkça
man Efendi Day’nn Kozalaklar’yla, Tuzla arzalanm. Medeniyetinin kodlarna ya- kritikse ‘vazife’ye hazr insanlar da olacak- kendilerini tanrlar. Simurg’a uçan kula-
Belediyesi’nin birincilik ödülünü Ahmet banclaarak hastalanm bir toplum söz tr. Ve bu insanlar ülkenin tarihine yasla- rn nihayette kendilerine varmalar gibi…
Kekeç ile paylamam; Politika’nn Yeil konusu. Bir elektronik maazasnn açl nacaklardr. Romandaki kimi mekânlarn Romanc, tez olarak unu der gibidir: Va-
Çemesi isimli ikinci romanndan sonra ya- sebebiyle ucuza satt ürünleri kapmak ve karakterlerin isimleri öyledir: Kukon- tan, vatandan yabanclamasyla kaybe-
ymlad Zemheri Kuyusu’yla Türkiye Ya- adna birbirini ezen ynlar, köpürtülen maz Bulvar, Balkanak Apartman, Kzkalbi dilir. Dolaysyla vatanda kendine doru
zarlar Birlii’nin roman ödülünü almam tüketimle kredi borçlarna gömülen ai- Tp Merkezi, Canyakmaz Yokuu gibi yer yolculuk yapmal, kendini bulmal. Ken-
ve arkasndan Melengicin Gölgesinde roma- leler, televizyondaki popüler yarmalara isimleri… Buldumcuk, Çöp Atlamaz Çöp- dini bulmu, ülkesinin kodlaryla varlk
nn yaymlamam… Kargalar Dernei’nde kilitlenmi bir ülke, maçlar ve kutlamalar ten Çelebi, Sarkz, Esrar Dede, Hazreti kazanm vatanda vatan için bir sigorta-
gördüüm, görmezlikten gelinemeyecek sonrasnda sklan ve ölümlere sebep olan Ömer’den hareketle Faruk, Pusark, Kar- dr. Küresel kapitalizmin ve post-modern
romanc bir suskunluk suikastna ura- maganda kurunlar, ihaleleri kapan maf- galar Dernei, Kaldrm Kargas ve Çömçe anlatlarn millet düüncesi ve deerler
m. Kafka’nn Dönüüm’ünü, Tanpnar’n yatik yaplar, isiz üniversite mezunlar, Gelin gibi karakter isimleri… Durumdan dünyas için oluturduu tehlikeye kar
Saatleri Ayarlama Enstitüsü’nü, Umberto post-modern anlatlardaki büyüye yaka- vazife çkarmay kendine iar edinmi, eletiri getiren, itiraz yükselten Karga-
Eco’nun Gülün Ad’n, Peyami Safa’nn lanm muhafazakâr zihinler… Ülkede kökü kadim zamanlara dayanan gizli bir lar Dernei’nin kahramanlar bu sebeple
kimi romanlarn, Ouz Atay’n ironisini, bir yabanclama, eyleme, nesneleme tekilatn ve tekilata rakip olan unsurlarn protest bir tavra sahipler. Donkiot’a ve
Hasan Ali Topta’n romancln hatr- ve çözülme yaanmaktadr: “Otopark peinde kotuu mukaddes emanet… Körolu’na benzer kahramanlar, kendi-
latan bir romanc edebiyatn merkezinde mafyas, motosiklet çeteleri, korsan am- lerini kuran deerler içinde, zulme kar
dururken edebiyatn tarasna sürülmü. bulanslar, kuulu parkn serkeleri, ehir USTA ROMANCILARLA AKRABA adaletten yana dururlar. Metin Sava’n
Türkiye uzun zamandr merkez-çevre tar- magandalar, kör kurunlar, terör örgüt- ‘Derin vatanda’lardan oluan Kargalar kahramanlar, kaskat akln dna/üstüne
tmas üzerine bir okuma yapyor. Edebiyat lerinin intihar bombaclar, kredi kart Dernei’inin birer gizli üyesi isimler ‘mu- çkm meczuplarn evreninde yaarlar.
için de ayn tartmay yapmak gerekiyor. madurlarnn sarsaklklar, belediyelerin kaddes emanet’in peindedir. Buldum- Alev Alatl’nn Orda Kimse Var m? ba-
imkanlarn sömüren ihale bozguncular cuk seçilmi, ‘mukaddes emanet’e giden lkl nehir romannn hissiyatn hatrlatan
BÜYÜK ANLATININ ÇNDEK OMURGALAR ve dierleri. Akl alacak gibi deildi. Üç yol kendisine ifrelenmitir. Seçilmi biri Kargalar Dernei’nin tezine itirazlarm
Metin Sava’n romancl konusunda günlük dünyay cehenneme döndüren olarak öyle konuur: “Büyükehrimiz- olmakla birlikte unu demek isterim:
beni böyle konuturan Kargalar Dernei; bir yn baldrçplak. Durdurun dünyay deki bütün motosiklet çetelerinin korkulu Diliyle, ina ettii kurgu ve oluturduu
psikoloji, felsefe, tasavvuf, tarih, sosyoloji, inecek var demek lazmd, ya da âlemin belas ininden çkt çkyor. Meydan dar karakterlerle öne çkan Metin Sava, usta
popüler kültür ve reel politik okumalarna raconunu kökünden deitirmek.” edeceim onlara. ahlarn kesmekle ye- romanclara akraba bir romancln pe-
yaslanan bir roman… Büyük anlats içinde Durum ‘büyük vazife’yi göster- tinmeyip köklerine kibrit suyu dökeceim. inde ve edebiyatn merkezinde, edebi-
omurga edinmi, medeniyet perspektiyle mektedir. Durumdan vazife çkaranlar, iddetse iddet. Genlerimizde var. Bozkr yatn tarasnda bir yerde deil. Evet, bir
‘iyi’yi ikame etmi ülke(ler), küresel vahi Anadolu’nun ve Türkiye tarihinin kültürel töresinin çocuuyum. Aknc beylerinin ekilde kendini kurgularna dâhil eden,
kapitalizmin saldrsyla kar karyadr. kodlaryla bir yaplanma gelitiriyor. Vahi çada talibi. Süvari atalarmz çelikten oradan edebiyat kamuoyuyla dalgasn
Ülkelerin snrlar ve omurgalar post- ve hoyrat küresel kapitalizmin saldrsna atlara dudak bükerlerdi. Küheylanlar ki- geçen Metin Sava bu ülkede yayor.

5
KÝTAP ZAMANI
DÜÜNCE 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

‘Merkez medya’ adnda bir efsane


Zafer Özcan, Arz Ederim’de ‘yanda medya’ denilerek küçümsenen ve
böylece gazeteciliin yerli yerine oturmas adna verilen çabalara hep
yukardan bakan bir ‘merkez’in dönüümünü anlatyor. Kitap okura
zengin bir malzeme ile 28 ubat sürecini takip etme imkân veriyor.
ARZ EDERM, ZAFER ÖZACAN, KAYNAK YAYINLARI, 168 SAYFA, 6,9 TL

E A. YAVUZ ALTUN

rgenekon iddianamele-
ri gün na çktnda,
gündeme gelen konular
arasnda u soru dikkat çekmiti: Bu
kadar farkl çevreden insan, nasl bir
araya gelmi olabilir ki? Bir yönden
Arz Ederim, ‘yanda medya’ de-
nilerek küçümsenen ve böylece ga-
zeteciliin yerli yerine oturmas adna
verilen çabalara hep yukardan bakan
bir ‘merkez’in dönüümünü anlatyor
genelde. Özelde ise her devrin kendi
küçük hikâyesini aktaryor okuyucuya.
Zengin bir malzeme ile 28 ubat süre-
künü fâ ederek ilerliyor. Bunda, iyi bir
gazeteciliin gereklerini uzun süre ye-
rine getirememi olmann pimanl
da hissediliyor. Zafer Özcan, Aksiyon
dergisinde yllarca “medyann habe-
rini” yaparken, gerekçelerini de öyle
açklyor: “Türk medyasnn, gazete-
ciliin temel ve evrensel prensiplerine
kez Türk Silahl Kuvvetleri’nin (TSK)
ihmalleri gündeme gelmiti. Gelime-
ler, merkezde bile TSK eletirilerinin
yer almasn salam ve önemli bir
krlmaya sebep olmutu. Bu deiimi,
Ergenekon soruturmasnn bigâne
kalnamayan toplumsall izledi. Er-
genekon davalar kamuoyunu o kadar
haklyd bunu dile getirenler; sank- cini takip etme imkân veriyor; medya kar direnci, haberciliin bizzat kendi- yakndan ilgilendiriyordu ki, toplum
larn arasnda 12 Eylül döneminde patronlaryla siyasîlerin çekimelerini, ni haber konusu haline getiriyor.” bu sürece sütunlarnda yer vermeyen
ikence edenlerle, ikence görenler asker-sivil ilikilerinde medyann ro- Medyann güç odaklaryla kurduu medyaya güvenini yitirdi.
yan yana yazlmt. Ancak Ergenekon lünü ve hâlen ciddi admlar bekleyen iliki denkleminin, önemli ayaklarn-
soruturmasnn balamasndan ksa sorunlar ele alyor. Eskiden gazetecilik dan birisi de ticaret/ekonomi aya olsa TASFYE SEZONU
süre önce Cumhuriyet gazetesi Baya- kitaplar, Babâli efsanesine selam du- gerek. 1990’larda güçlü medya patron- Bugün gelinen noktada, medyann eski
zar lhan Selçuk’un kaleme ald bir rur, gazeteciliin tekrar o samimiyete larnn iktidar üzerindeki müdahale gü- alkanlklarn devam ettiremeyecei
yaz, ipucu olarak okunabilirdi. 9 Mart ermesini temenni ile balard. Bugün cünü, ancak bugün idrak edebiliyoruz. aikâr. Rejimin bekçiliini yapan, statü-
1971’de baarsz bir darbe giriimin- ise durum deiik; artk çou medya Gerek devrin önemli aktörlerinin itiraf- koya yahi çeken bir gazetecilik anlay-
den sonra Ziver Bey Kökü’nde “mi- analizi darbe dönemlerinin günah yü- lar, gerekse Ergenekon süreci medya- nn hâlâ direndiini ve bu gidile daha
safir edilen” lhan Selçuk, 2007 nn gizli tarihine k tutuyor. 1991 ile çok kitaba konu olacan söyleyebiliriz.
genel seçimlerinden hemen 2002 arasndaki koalisyon hükümet- Ancak durum u ki; ‘yanda medya’
önce, “Ben ikencecileri- leri devrini yönlendiren patronlarn, etiketiyle küçümsenen medyada, iyi
mi affettim, siz de edin.” gazeteler üzerinden verdikleri sava, “gazetecilik” yaplmaya baland bile.
diyecekti. Bir zamanlar denklemin nasl iletildiini gösteriyor. Mehur tartmada denildii gibi, med-
ikencehanelerde kar Sözgelimi Fehmi Koru, gazetecilerin yada “tasfiye” sezonu açlal çok oldu.
karya gelen figürler, “patronlarnn ilerini takip ettikleri- Halihazrda, çok sayda isim takntla-
“ulusalclk” etrafnda ni” söylemiti. Hürriyet’ten gönderi- rn aamad için köesini terk etmek
halelenmi ve Erge- len Emin Çölaan da, Aydn Doan’n zorunda kald. 2007 ylndaki “seçim
nekon iddianamele- ekonomiyle ilgili baz konularda hü- facias”, 2010’daki referandum kâbusu,
rinde ilenen darbe kümeti eletirmemesi için kendisine hadiseleri seyrederken bavurulan
planlarna birlikte ricada bulunduunu anlatmt. Sanki yöntemlerin slna ve eskimiliine
imza atmlard. meslein doasym gibi karlansa defalarca iaret etti. Arz Ederim, geç-
da bu durum, Babakan Recep Tayyip miin arivini tutup tuhaf bir “haber-
MERKEZN DÖNÜÜMÜ Erdoan, Aydn Doan’ iaret ederek, cilik” anlaynn deifresini yaparken,
2002’den 2010’a kadar “Babakanlar pijamayla karlayan gelecee dair baz ipuçlar da sunuyor.
geçen süreçte girdii bü- medya patronlar” meselesini sklkla Tasfiye olmann, yalnzca deiime de-
tün seçimlerden zaferle hatrda tutuyor. Medyadaki yarlma ve il, gazeteciliin evrensel deerlerine,
çkan AK Parti, karsnda normalleme sürecine atfta bulunur- insan haklarna ve demokrasiye diren-
böyle karmak bir “muhale- ken, “411 el kaosa kalkt”, “Muhtar mekten kaynakland ortaya çkyor.
fet” bulacakt. Ergenekon sü- bile olamaz!” gibi manetleri de Bu direnç, toplumun meru talepleriyle
reci, bu garip yapnn içerisine gündeme getiriyor. gazetecilerin (daha özelde köe yazar-
tutunmu “gazetecilii” de deif- Hükümetin medyayla ekono- larnn) arasndaki makasn açlmasn
re etti. Zafer Özcan’n Arz Ederim mi arasndaki ilikileri dönütür- salyor. Ancak görünen o ki, “rejimin
kitabnn önsözünü yazan Alper mesinin ardndan, Zafer Özcan’a bekçisi” olarak görülen medyann, za-
Görmü, bu tür gazetecilii, göre, 2008’de Taraf’ta balatlan man içinde “demokrasi bekçisi” kva-
“muhalefetle dümanl bir- “Gerçekleri açklyoruz!” tarz gazete- mna varaca ümidi de giderek art-
birine kartran” tarz nedeniyle cilik, “merkez medya”nn etki gücünü yor. Arz Ederim’in kaynak zenginlii ve
eletiriyor. Görmü’e göre bu tarz ciddi anlamda sarst. Özellikle Aktü- meseleleri ele al biçimi; yani medya-
LLÜSTRASYON: ZAMAN, CEM KIZILTU

gazetecilik yapan ve genelde sta- tün ve Dalca basknlaryla, ya tuttuu mercek, haberciliin klcal-
tükoyu korumakla kendini so- belki de 25 yllk terörle larna inilerek uygulanrsa, ihtimal ki,
rumlu hisseden “gazetecilik”, mücadele döneminde ilk bu ümit daha da güçlenecek.
laik-bürokratik medya kategori-
sindeydi. Yalnzca bu da deil, 1990’l
yllarda serpilip gelien “patron med-
yas” tek boyutlu ve tarafl olmakla
maluldü. Görmü, 2002’de iktidara
gelen AK Parti’nin ‘kendi medyas-
n’ kurma çabasn da öyle açklyor:
“Bu ülkenin medyas eletirellikle
muhaliflii, muhaliflikle düman-
l birbirine kartrmam olsayd,
muhtemelen iktidar partisi de böyle
bir tedbire bavurmayacakt.”

6
KÝTAP ZAMANI
KAPAK 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Yazarn ezeli derdi


Edebiyat severler, yazarlarn parayla handan olmaktansa fakirlikten nalan olmasn tercih ederler.
Böylesi, dünyevi hazlara ve hrslara srt çevirmi yazar imgesine daha uygun düer. Oysa yazarlar
da modern dünyada yaamay becerebilen her insan gibi parann kymetini pekala bilirler ya da
ac ac örenirler. Türk ve dünya edebiyatnda yazarn para ile olan ilikisini inceledik.

M YELDA EROLU

ehmet H. Doan, imdi


Uzaklardasn adl kita-
bnda, Cemal Süreya’y ilk
gördüünde nasl akna döndüünü an-
latr. air, Doan’n kafasndaki air imge-
sinden ziyade, “Eskiden orta büyüklükteki
deki haly sattnda Urgan, ünlü airin eski
dostlarndan bu skk dönemlerinde para
almayacan düünür. Ancak air “acelesi
nedir canm, ne gerei vard” gibi sözlere bile
lüzum görmeden alacan cebine indirir.
Pintiliiyle nam salm Patricia High-
smith, 18 yanda ald kyafetleri ünlü ve
iyi kazanan bir yazar olduu zamanlarda
var; yazmak, para kazanmak. Düün, pa-
ramz olursa dilediimiz yere gidebilirdik,
Londra’da bir oda tutar, gönlümüzce öz-
gür, be para etmez kiilerden bamsz,
onlara kar onurlu olurduk. Bizi böyle
kskvrak balayan, yoksulluktan baka
bir ey deil pekala”.
George Orwell da yoksulluun
hemen her iyerinin duvarnda asl duran bile giymeye devam eder. Yklm binalar- insan onursuzlua ittii kanaatin-
‘pein satan-veresiye satan’ levhasndaki daki keresteleri toplayp evindeki öminede dedir. “Yoksulluk, daha iin banda
pein satana, kasasnda deste deste bank- yakar. Tek çocuu olduu annesinin bak- sizi bir yalan ann içine alr. Yine de
notlar olan iman, göbekli, bir koltua yan mevi masraflar gözüne batar “Annemin fa- o yalanlara karn, yoksullukla zor
gelmi, ayak ayak üstüne atm, elinde ka- turalar, yiyecek, klk kyafet gibi gündelik ba edersiniz. Ykanacak çamarla-
ln bir puro, belinden saatinin köstei sar- masraflarmdan daha pahalya patlyor rnz çamarhaneye gönderemez-
kan adama...” benzemektedir. bana”. Nedir ki Highsmith, boazndan siniz. Çamarc kadn yolunuzu
Eer Süreya tablonun dier yarsn- arttrd paralarn bir ksmn düzen- kesip ne oldu, diye sorar. Azn-
daki avurdu avurduna çökmü, elindekini li olarak, Filistin’in kendi kaderini tayin zn içinde bir eyler gevelersiniz.
avucundakini hesapszca havaya savur- hakkn destekleyen örgütlere balar. Kadn, baka bir çamarc buldu-
mu, kara kara yarn ne yiyeceini düü- unuzu sanarak can dümannz
nen “veresiye satan”a benziyor olsayd HERKES PARA ÇN YAZAR… kesilir. Tütüncü neden sigaray
Doan’ muhtemelen bu denli artma- Çehov ise ömrü boyunca gk demeden ba- braktnz sorup durur”. Pariz-
yacakt. Çünkü edebiyat severler, yazar- kar ailesine. Çehov’un atalar çada Rus yen yoksulluun tadna baktk-
larn parayla handan olmaktansa fakirlik- yazarlarn tersine toprak kölesidir. Büyük tan sonra memleketine dönen
ten nalan olmasn tercih ederler. Böylesi, dedesi kendisi ve dört olunun özgürlüü Orwell, Londra’da yoksullara
dünyevi hazlara ve hrslara srt çevirmi için adam ba yedi yüz ruble sayar efendi- bedava yemek ve yatak veren
yazar imgesine daha uygun düer. sinin eline; parasnn çkmad kzn ise kurumlarn eksperi olacak ka-
Oysa yazarlar da modern dünyada yaa- efendiye hediye eder. Çehov’larn yllar- dar düer bir aralk “Rowton
may becerebilen her insan gibi parann ky- ca iki yakalar bir araya gelmez. Müflis bir Evleri çok görkemli binalardr”,
metini pekala bilirler ya da ac ac örenirler. tüccar olan babalar oullarnn eline bak- “Onlardan sonra, temizlik ba-
maktadr ve azck szlanacak olsalar saka- kmndan, sralamada Sela-
MÜSRFLK YA DA PNTLK… ln okayarak “Babann ve anann yeme- met Ordusu’nun konukevleri
Laurence Sterne, Duygu Yolculuu adl ese- si lazmdr” der. Yllar sonra onu fazla eser yer alr”.
rinde, iki ie arab yuvarladktan sonra üretmekle suçlayanlara kar Çehov’un ce-
maln mülkünü dier insan kardeleriyle vab hep bu olacaktr “Siz de biliyorsunuz ki BANA ZENGN BR DUL BULUN! Agatha Christie
pay etme romantik heveslerine kaplr. Tam anann babann yemesi lazm”. Geçim gemisinin kalemle
da o srada kapdan, manastr için iae top- Yoksulluk Çehov’u bir yaz makinesine yüzmedii yerde yazarlar
layan bir kei girer. Sterne hemen para ke- dönütürür. Hzl ve satlabilir eserler üretme daha pratik çözüm yollarna
sesini cebine atp üstünü ilikler. Nihayet hiç zorunluluu hep ensesindedir. ngiltere’de da sapabilirler. Oscar Wilde
kimse, “erdemlerinin tesadüflerin elinde onunla ayn kaderi paylaan yazarlar, Grub fecaat halindeki mali duru-
oyuncak olmasndan holanmaz”. Street’i mesken tutarlar; yiyecek soka. Bu- munu toparlamak için zen-
Erdemlerini sonuna kadar götürme rada yazarlar açlktan ölmemek için önlerine gin bir kza evlenme teklif
konusunda daha hrsl olan Tolstoy, evi- gelen her eyi yazmak zorundadrlar; ansik- eder. Ret cevab alnca da
nin önünde biriken dilenci güruhunun lopedi maddeleri, gazete makaleleri, müs- üzüntüsünü öyle kada
arasndan geçebilmek için bir para küpü tehzerat ilanlar... Sokan mezunlarndan döker “Charlotte, karar-
edinir yallnda. Küpten paralar, a- Samuel Johnson buruk bir alayclkla “Ena- na üzüldüm. Senin paran
zndan ncil’den alntlar dökülürken bile yiler bir yana, herkes para için yazar” der. ve benim beynimle öyle
kimsecikleri memnun edemez. Sadakay Orhan Kemal “enayi” deildir ama pa- uzaklara ulaabilirdik
beenmeyen bir dilenci arkasndan barr zarlk pay olmadndan çok ucuza çalr. ki!”. Balzac kzkardeine
“Bana bir de iyi biri olduunu söylemiler- Dier senaristlerin 5000 ald yerde o sa- yllarca “Bana zengin bir
di!”. Ne var ki yazarmzn gençlik hali bu dece 500 alabilmektedir. Çünkü Yeilçam dul bulun” diye bala-
denli cömert deildir. Kan kardei olduu esnaf, Kemal’in çocuklarnn evde ekmek yan mektuplar döenir.
Kazak genci ona bir para kesesi, gümü bir beklediini bilir ve eserlerini ucuza kapatr. Zengin dulu bulup krk
dizgin, yüz ruble deerinde bir Dou kl- Tpk romanlar gibi… yln ba zevk için kitap
c hediye eder ve be rublelik kumar bor- Katherine Mansfield da Johnson’n enayi yazma hayaliyle öyle
cundan da kurtulmasn salar. Genç cimri snfna koyduklarndan deildir. Bir hikâye gözü döner ki kadn
Tolstoy ise bunlarn karlnda ona ancak kitab üzerinde didinirken günlüüne u notu hayranlarndan gelen
bir tabanca, alt kurun ve küçük bir müzik düer: “Hem sonra bu kitab bitirirsem gerçek mektuplar yantlar-
kutusu verir; ki kutuda da gözü kalr. kitaba balamak için özgür olacam. Hem ken öncelii pahal
Yahya Kemal ise yallnda bile pa- sonra, bir para sorunu bu”. Mansfield hayran katlara yazlm
rasnn kymetini had safhada bilenler- olduu Çehov gibi yoksulluun ve veremin olanlara verir. Yön-
dendir Mina Urgan’a göre. Annesi efika, pençelerinde kvranmaktadr ve hikâye para, tem öyle bilimseldir
Kemal’den ald borcu ödemek için evin- para refah demektir. “Bu yl için iki dileim ki hayatnn ak ve
Anton Çehov Katherine Manseld
8
KÝTAP ZAMANI
KAPAK 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Gelmi geçmi en hesapç yazar olan Balzac terzisine olan borçlarn,


romanlarnda onu öve öve göklere çkararak öder. Ünlü olmadan önce
saysz takma isimle saysz ucuz roman yazarak para kazanr.
Yazdklarndan kazand paralar inanlmaz ticari spekülasyonlarda yer.

ömrünün son demlerinde kars olacak nu ancak gelir vergisi müdürlüü kapsna air Alexander Pope’u vurur. Güney Deni-
Madam Hanska’yla bu sayede tanr. dayannca idrak eder “armtm. Yaz- zi adl irketin hisselerine para yatran air
Dostoyevski o kadar uyank deil- dklarmdan elde ettiim geliri yazarlktan mutluluktan dört köedir balarda “Her gün
dir; ikinci ve nihai evliliini bir steno kz- elde edilmi bir kazanç olarak görmüyor- u ya da bu hissenin kazandracana dair
la yapar. Nedir ki Anna’nn fakirliini dum”. Yazaca kitap saysn bile gelir ver- haberleri dinliyorum, zenginleme arzusu
telafi edebilecek bir ev idaresi yetenei gisi oranlarna göre planlar “Ylda bir kitap içinde iki misli keyfim yerine geliyor”. Ne
vardr. Para konusunda karakterlerine yazmam yeterli olacakt. Eer ylda iki kitap var ki iler umduu gibi gitmez ve hisseler
rahmet okutacak denli safça kocasn yazarsam, elimde kalacak para aa yukar elinde patlar. Bir vakitler zengin olma fikriy-
çekip çevirmeyi bilir. Dostoyevski’nin bir kitaptan alacam paraya eitti”. Yakn- le içi kpr kpr olan air buruk bir ahlakçla
tek para saçma yöntemi kumar de- larna doum günlerinde ya da bayramlar- çark eder “Tanr’nn açgözlüleri de tpk gü-
ildir; tüm yoksul akrabalarnn ge- da çek yerine kitap gelirini verme cinlii de nahkarlara yapt gibi kendi yöntemleri ile
çimini temin etmeyi boynuna borç Christie’ye aittir. Hâlâ çok satanlar listesin- cezalandrdn düünüyorum. Dülerinde
bilir. nsanlara olan sonsuz güveni den inmeyen yazarn hediye çekleri bir nevi dü gördüler ve uyandklarnda ellerinde
yüzünden defalarca kez dolandr- altn yumurtlayan tavuklar gibidir. hiçbir eyin olmadn anladlar. Güney
lr. Scak paraya olan ihtiyacn açk Denizi’nin tufan, eski tufann tersine birkaç
ettii için yaynevleri tarafndan sö- HSSELER VE ROMANLAR… dnda tüm günahkarlar bodu...”.
mürülür. Kapsna gelen hiçbir di- Gelmi geçmi en hesapç yazar olan Bal- Parasn bo çkan altn madeni hissele-
lenciyi geri çeviremez vs… Tuhaftr zac da terzisine olan borçlarn, romanla- rinde yiyip edebiyata snan Mark Twain,
ki bunca eli açk olan yazarn en rnda onu öve öve göklere çkararak öder. “nsann yaamnda spekülasyon yapma-
ünlü anekdotlarndan biri, verdi- Ünlü olmadan önce saysz takma isim- mas gereken iki dönem vardr. Biri bunu
ine deil aldna dairdir. Yazar- le saysz ucuz roman yazarak para kaza- yapamayaca dönem, dieri de yapabi-
mz Avrupa’dayken Turgenyev ve nr. Yazdklarndan kazand paralar ina- lecei dönemdir” sözleriyle ifade eder son
Herzen’e mektuplar yazarak borç nlmaz ticari spekülasyonlarda yer. Zengin pimanln. Borsadan öyle dili yanmtr
ister. Herzen onu bandan savar olma hrs öyle gözünü karartr ki roman- ki “Ekim, hisse spekülasyonu yapmak için
(Dostoyevski kindarca Herzen’in larndaki karakterlerin saçmalk addettii ti- özellikle tehlikeli aydr. Ondan sonra ka-
sosyalistliiyle birlikte para sev- cari spekülasyonlara atlacak kadar mantk- sm, aralk, ocak, ubat, mart, nisan, mays,
gisinin de keskinletiini ya- szlar. Yapt en akllca yatrm, Madam haziran, temmuz, austos, eylül gelir” diye
zacaktr sonralar); Turgenyev Hanska’yla birbirlerine ak olduklarn- uyarr kendisiyle ayn hrs paylaanlar. Bu
ise 50 thaler gönderir. Borç bir da evlenebilmek için kadnn zengin koca- isimlerin tersine Emily ve Anne Bronte bor-
müddet sonra ödenir ancak yl- sndan boanmasna kar durmasdr. Za- sadan pekala da para kaldrmay bilirler.
lar sonra Turgenyev alacann ten Mösyö Hanska’nn salk durumu hiç
50 deil 100 thaler olduunu de parlak deildir, u dünyada geçirece- ROMAN DAHA ÇOK PARA GETRR
iddia eder. u durumda Dos- i topu topu kaç yl kalmtr… ki rasyonel Yusuf Ziya Ortaç, ‘Portreler’inde iirlerine
Dostoyevski toyevski borcuna sadk ol- âk zengin kocann ölmesini beklerler yl- nasl paralar aldn ballandra balland-
mayan bir yalanc durumuna larca. Vuslat biraz fazlaca gecikecek; Balzac ra anlatr. Daha gencecik bir ‘air aday’
dümütür. Eski mektuplarn nihayet zengin dula kavutuktan birkaç ay iken Abdülhak Hamid’ler, Cenap’lar, Ziya
bulunmasyla sorun çözülür sonra ölüp gidecekmi ne gam… Balzac’n Gökalp’lerle tanp onlarn meclislerine
ancak edebi dedikoducular hesap yapma arzusu o kadar keskindir ki bada kuran Yusuf Ziya, iki üç yl içeri-
bir yüzyl sonra bile bu olay müstakbel nianlsn görmek üzere ilk sinde ‘yazlar para eden’ bir adam olu-
kapatmamakta direnecektir. defa Ukrayna’ya gittiinde, devasa aaçlar- vermitir. lk ‘telif ücreti’ni aldnda 18
Yoksulluk, müsriflik la kapl uzayp giden korulara bakarken ro- yandadr. Hece vezniyle yazd ilk man-
ve pintilik nihayetinde mantik dülere dalacana aaç ticaretine zumesini Bilgi Dernei toplantsnda anl
ar durumlardr ve her dalar “u sralar Fransa’da demiryolu dö- anl airler içinde okumu, Ziya Gökalp
arlk gibi yazara ya- emeleri için araziler dolusu mee odunu- de bu iiri beenip Türk Yurdu’nda yayn-
kr. Yazarn imgesini na ihtiyaç var ve o kadar mee odunu yok”. lamtr. Dergiden sapsar bir altn lira al-
asl bozan ey; hesaba Dünyadan geçmi yazarlarn simge- mtr ki bu onun kalemiyle kazand ilk
kitaba bulamaktr. si Kafka ise salksz çalma koullar içine paradr. Artk Türk Yurdu Mecmuas’nda
dokunan bir asbest fabrikasnn sahibidir. çkan her iirine bir sar altn alyordur.
HESAP KTAP ADAMI Yine de onbe yl garantili ve vergisiz yüzde Onca romann yazar Hüseyin Rahmi
OLARAK YAZAR 5,5 kâr vadeden sava tahvillerine kaytsz Gürpnar, edebiyatçlarn daima maiet bu-
Bir kadnn geçimini kalamaz. Vakti zamannda Daniel Defoe da nalts içinde yaadklarn söylemi ve öyle
mutlaka kocasnn te- batk gemileri çkartp içindeki altnlar pay demitir: “Meslein bugünkü besleyicilii,
min etmesi gerektiini etme iddiasndaki bir irketin hisselerine öldürmeyecek kadardr.” Musahipzade Ce-
savunan ve geliri ko- kaytsz kalamam ve birkaç silah ve gemi lal de, “Edebiyat, yaz yazmak, umdurup,
casnn gelirini katla- bacasyla evinin yolunu tutmutur. Sonra- undurmayan bir itir. Kaleminizle bir çr
d zamanlarda bile snda, “Bir patent tacirinin oldukça elen- açp ne kadar çalsanz, ne kadar yorulsa-
meslek hanesine “ev celi hikâyesini yazabilirdim. Oradaki enayi nz, ün alp parmakla gösterilseniz, sonu
kadn” yazmakta di- de bizzat kendim olurdum” diye yazacak- bir hrka bir lokma bile deildir.” der. Reat
reten Agatha Christie tr. Bu “enayilik” Defoe’nun iflasna sebep Nuri Güntekin ise ‘geçinmek’ten geçinme-
için kitap demek he- olacak müflis tüccar borçlarn ödeyebilmek ye fark olduunu söyledikten sonra öyle
sap demektir. Chris- için roman yazmaya balayacaktr. diyecektir: “Geçinmekten maksadnz, ken-
tie “yazar” olduu- ngiltere’deki bir dier finansal kriz ise diniz ve çoluk çocuunuz için oldukça rahat
Franz Kafka Orhan Kemal
9
KÝTAP ZAMANI
KAPAK-EDEBYAT 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Kurmacann kuytularnda
Kurmaca Nasl ler? adl kitapta akademisyen ve deneme
yazar James Wood, Henry James’le balayarak anlat, dil,
bir hayat temin etmekse bugün için yalnz dir?” sorusuna Çelebi, u cevab veriyor: detay, karakter, diyalog, gelenek ve gerçekçilik gibi
edebiyatla geçinemezsiniz. Mutlaka da- “Herhâlde memuriyet deildir. Meselâ
edebiyatn en önemli mefhumlarn yeniden tanmlyor.
rda bir i aramaya mecbursunuz. Fakat ben memurum. efim benden on ya
açlktan, souktan ölmemeye yaamak, küçük olduu hâlde bir aire gösterilmesi KURMACA NASIL LER?, JAMES WOOD, ÇEV.: EKN BODUR, AYRINTI YAYINLARI, 160 SAYFA, 10 TL
geçinmek derseniz, mümkündür.” Ge- gereken saygy göstermiyor bana. Yann-
çinmek meselesi elbette yazlan yaznn da sigara içmemi bile aykr buluyor. Her
türüne göre deimektedir. Reat Nuri de air memura öteki memurlardan daha
bunu söyler ki hakldr. “Mesela roman, çok sayg gösterilsin demiyorum. Ama
iirden daha çok okunur, satlr ve muhar- yazlariyle, kitaplariyle memleket sana-
rire nispeten daha fazla para getirebilir. Bu tnda gerçek deeri tannm bir sanatkâra
itibarla bugünkü romanc, bugünkü air- sra memuru muamelesi yapmak ayptr.

A
den çok daha zengin bir insan saylr.” Bir memleket sanatkâra gösterdii sayg
ölçüsünde yükselir.” Devrinde ‘Krtpil’
‘HÇBR ZAMAN BU KADAR SEFL OLMADIM’ lakabyla anlan Ahmet Hamdi Tanpnar
air Asaf Halet Çelebi de paraszlk- kadar paraszlktan ikayet eden yazar ORE ORUÇ ve tpk bir yazar gibi detaylara merakl
tan az çekmemitir. 1953 tarihli Akam azdr. Profesör yaplarak üniversitede olan avare kahraman tiplemesini yarat-
Gazetesi’nde yaymlanan röportajnda, görevlendirilmi ve milletvekili seçilmi kademisyen, deneme masndandr. Avare kahraman, Wood’un
“Sizce air için en iyi yardmc i ne- olmasna ramen hep paraszlktan ya- yazar ve romanc James teorik bagajnn en önemli nesnesidir,
knan bir yazar olmutur. Öyle ki zaman Wood, Kurmaca Nasl ler? (How Ficti- ona göre, avare karakter gerçek hakknda
zaman kumara ve piyangoya bel balar on Works?) adl kitabnda, “Birçok genç konumamz salayan bir kurmaca pa-
Tanpnar. Prof. Dr. nci Enginün ve Prof. okurun ne kadar dikkatten yoksun ol- radoksu yaratr: Anlatcnn ya da yazarn
Dr. Zeynep Kerman’n yayna hazrlad
duunu görmeniz için edebiyat eitimi casusu ilevini gören avare kahraman,
Günlük’lerindeki u cümleler tüm yaa-
vermeniz yeterlidir” diyor ve dikkatliliin ezamanl olarak hem ‘gerçek’- ‘yaayan’
dklarn özetliyor “(…) Remzi’den 150
canl emsali olduunu bizlere kantlyor. bir yazar hem de gerçekten bir yazar ol-
istedim, 50 aldm. erif’ten hiç ümit yok
(...) Hiçbir zaman bu kadar sefil olmadm, Henry James’le balayarak kendi kanonu mayan gibi görünür.
bu kadar biçare, haysiyetsiz ve acnacak. içinde yer alan yazarlarn edebiyatn mer- Wood, tpk, post-modern duru ad al-
Yarabbim bana bir 5000 lira lütfet. (…) cek altna alan Wood; anlat, dil, detay, tnda toplanabilecek ve ban Jameson’un
Bir kere u para ilerinden kurtulabilsem, karakter, diyalog, gelenek ve gerçekçilik çektii “üstyorum” düünürleri gibi; ede-
son derece zeki, dikkatli ve soukkanl gibi edebiyatn en kallavi mefhumlarn biyatn karsna, muntazaman, konuan
olurum. Bu meseleyi halletmem lâzm. yeniden tanmlyor. Wood kendi yazma kiinin bilerek ya da bilmeyerek yannda
Yarabbim Türk münevverinin tali’i! Ve tecrübesini de peykesine katp iklovski, getirdii bir hayat tasavvurunu, dilini ko-
bütün Türkiye’nin tali’i. Fakat bizler ha- Barthes ve Genette gibi formalist-yapsalc yan teori geleneini birçok bakmdan alt
kikaten bedbahtz. (…) Cebimde yalnz teorisyenlerden de ilham alyor. Wood, eder. Ona göre edebiyata böyle bakmak,
bir lira var. Kendimi dün akamdan beri teorik sorulara pratik cevaplar vermeye; aslnda önceden belirlenmi bir edebiyat
küçülmü, biçare buluyorum. Paraszl- teknii hayatla bartrmaya çalyor. tasavvurunu, metnin ve yazarn tasavvu-
m baz hastalklar gibi hemen hemen Aktüel yazarlk tecrübesinin esin- ruyla haksz yere çarptrmaktr. Wood
hiçten balad, büyüdü, çoald, beni ledii, kurmacann hem gerçek hem de anlatc ekilleri, karakter tipolojisi, gele-
Ahmet Hamdi Tanpnar altna ald. Etrafm alacakl ile dolu. yapma olabilecei teziyle kar karya- nek tasavvurlar, gerçekçilik üsluplar ara-
Cebimde borç senetleri var. u anda yz. Yazar, yapma olann tekniini terih snda yaplan ayrmn, daima, bir önbelir-
yalnz borçla ve atfetle yayorum ve ederken edebiyat edebiyat yapan detay- lenime ve seçime tabi olduunu hatrlatr.
Tolstoy
bu borç beni çldrtacak.” lar dolama sokuyor. Detaylar bütünü
hakkndaki bir soruturma, baka soru- METN ODAKLI TEORLER
EY OKUR HABERN VAR MI? turmalara da neden oluyor: Metnin bak Derin olsa dahi bir ekilde gösterilebile-
Evet; yazarlar da modern dünyada açsnn izinin sürülmesine imkan tanyan cek yapy arayan yapsalc tasavvurun,
yaamay becerebilen her insan gibi mecaz ve tebih kavram; metinde kimin, metinde teknik ve formu kalk nok-
parann kymetini bilirler. Bazen
nasl konutuu hakkndaki karmaas tas telakki eden formalist tasavvurun
tatl tatl bazen de ac ac örenirler
bol anlatm teknikleri (birinci ahs, üçün- pek ehemmiyetli olduu unutulmamal.
bunu. Ne var ki bu tecrübeler on-
cü ahs, serbest dolayl ve bilinç akl an- Unutulmamas gereken dier bir nokta
larn edebiyatn da dorudan etki-
ler. Ya para kazanmak için takma latm); metinde konuanlarn metinle ili- da, metin odakl teorilerin çou zaman,
adla ucuz romanlar yazarlar ya da kisini aça çkaran anlatc ekilleri (her metnin kendisini mükemmel telakki et-
insanüstü bir çalma temposuy- eyi gören ve bilen anlatc, güvenilir anla- mesinden kaynaklanan bir determiniz-
la eserlerini yaynevlerine yeti- tc, güvenilmez anlatc); metnin gerçee mi haiz olduu. Eer bir cümlede geçen
tirmek zorunda kalrlar. Bütün en yakn öesi olan karakter tipolojisi (düz herhangi bir kelimenin dahi, hem metnin
bunlardan okurun haberi var karakter, karmak karakter). yapsn oluturup hem de metnin yaps
mdr peki? Ya da öyle diyelim: tarafndan belirlendiini düünüyorsanz
Yazarn yoksulluu, parasz- ROMANCI ÜÇ DLLE ÇALIIR - metnin yaymlanm halinin bir ‘son’
lkla imtihan okurun ne kadar James Wood bütün bu detaylar yekunuy- olduunu batan kabul ederek,- metnin
umurundadr? Bizim zevk için- la dil üzerinden hesaplamaya çalyor. bitmilii üzerinden konumanz gereke-
de, hülyalara dalarak okudu- Wood’a göre, romanc her zaman üç cektir: Metnin ‘açkl’ nerede kalmtr?
umuz harikulade romanlarn dille çalmaktadr: Karakterin dili, üslu- Wood’un yapmaya çalt, bir paradoks-
kaç acaba rahat ve huzurlu bu ve tasavvuru; anlatcnn, romancnn ta asl durarak, metnin açkl mefhumu-
Mark Twain bir yazarn elinden çkmtr? ve gündelik dilin üslup ve tasavvuru ile nu, detaylarla düünmektir. Yazarn, ede-
Edebiyatla parann ilikisi as- kaynamaktadr. Ortaya serilen detaylar biyatn ve edebiyat teorisinin en büyük pa-
lnda sandmzdan daha toplam, daima, “varln yuvas” olan radoksuna bir cevap aramak gibi bir endi-
derin ve çetrefillidir. Parasz- dille iliki içindedir ve kurmacann yap- esi olmadn, sorunun kendisinin yanl,
lk da para hrs da sonuçta mal ya da gerçek(çi)lii dil tarafndan edebiyat ve hayatn zaten her zaman pa-
sadece nicelii deil, edebi- belirlenmektedir. Edebiyat ve hayat ara- radoksal bir karakteri olduunu düündü-
yatn ‘kalite’sini etkileyebil-
sndaki manivelay böylece tayin eden ünü görüyoruz. Kitabn bal bana para-
mektedir. Bugün deien
Wood, anlatc üzerine eilmeye balar. doksal duran son cümlesi, Kurmaca Nasl
bir ey var mdr? Eserleri
Kendi mahremini, ‘sfr derecesi’ni, kii- ler? benzeri soruturmalarn henüz son-
çok satan ve iyi kazanan
birkaç yazar dnda ede- selliini korumaya çalan modernist üs- lanmadn ve de hiç sonlanmayacan
biyatç milleti yine maiet lupçuluun babas olan Flaubert’le bala- gösteriyor: “Gerçek yazar, yaamn özgür
motorunu yürütebilme- yan edebiyat sergüzeti, kiisel bir Avrupa hizmetkâr, sanki yaam, romann bugüne
nin derdindedir. Balzac’n kanonunda, hiç kapanmayacakmçasna dek ele geçirdii her eyin ötesinde bir ka-
zengin bir dul bulma rü- dolanan bir çember hüviyetine bürünür. tegoriymi gibi, sanki yaamn kendisi ge-
yasna kaplmayan kaç Flaubert’in ehemmiyeti, geni zama- lenek olmann kysndaym gibi davran-
yazar sayabiliriz? nn hikayesini kemaliyle kullanabilmesi mak zorunda olandr.”

10
KÝTAP ZAMANI
EDEBYAT 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Edebiyat devrim yapabilir mi?


ngiliz edebiyat ve karlatrmal edebiyat profesörü Rita Felski’nin 2008’de yaymlanan Uses of
Literature (Edebiyatn Yararll) isimli kitab, ‘Edebiyat Ne e Yarar?’ adyla Türkçede. Felski,
çalmasn tarihsel perspektifi skalamayan bir okuma fenomenolojisi, edebiyat kuramn önemli
ölçüde tanmlamaya devam eden öncü duyarla kar bir ‘gayri manifesto’ olarak nitelendiriyor.
EDEBYAT NE E YARAR?, RTA FELSK, ÇEV.: EMNE AYHAN, METS, 176 SAYFA, 14 TL


E SELM SALH

debiyat ne ie yarar?”, bütün


olas “ne ie yarar?” sorular gibi
igüzar bir soru. Bu soruyla edebiyat eletiri-
sine dair akademik bir çalmann balnda
karlanca, nesnesi ile ironik bir düzlemde
uraan igüzar bir kitap okuyacamz tah-
min ediyoruz. Ancak Rita Felski’nin 2008 y-
lnda yaymlanan Uses of Literature (Edebiyatn
Yararll) adl çalmasnn bu balkla çev-
rilmesinin tercih edilmesini, “Yeni Türk Ede-
biyat” ad altnda öbeklenerek modern Türk
edebiyat ile uramay kendine “i edinmi”
onlarca akademik birimle birlikte düününce,
bu igüzar beklenti bambaka bir ironiye kap
aralyor. Bu aralktan geçmeden önce muh-
temel okur cemaatimiz için Edebiyat Ne e
Yarar?’a biraz daha yakndan bakalm.
Felski çalmasn tarihsel perspektifi ska-
lamayan bir okuma fenomenolojisi, edebiyat
kuramn önemli ölçüde tanmlamaya devam
eden öncü duyarla kar bir “gayri mani-
festo” olarak nitelendiriyor. Peki nedir bu
öncü duyarlklar ve nedir Felski’nin önerdii
bu edebiyatn yararllna odaklanan okuma
fenomenolojisi? Felski kendi bak açsnn
gayrs olarak üç okuma tarz belirliyor ki Rita Felski
bunlardan ilki aralk braktmz kapnn öte
tarafnda hüküm süren “toy, estetikletirici,
savunmac, anti-entelektüalist veya gerici” atfeden büyük anlat söylemlerine de çat- iki tutuma dair çeitli kavram ve yorumlar yimi örnein dört klie cümleye indirgeyebi-
tutum. Bu tutumu trnak içine almas önemli, makta; çünkü kitaplar devrim yapamaz, “öngörülemezlik” düümü ile balanrlar. liriz: “Okuyunca kendinizi bulacaksnz”. “Bu
çünkü Felski’nin okuma edimlerini edebiyat devrimi ancak okuyan bireyler yapabilir. Öngörülemezlik gündelik olann ayrlmaz bir öykü sizi alp götürecek”. “Nice isimsiz kah-
kuram için belirleyici bir duruma yükselten Felski, “ideolojik” olarak nitelendirdii parçasdr ve onun bu istisnai gizemliliine ramann hikâyesini öreneceksiniz”. “Sars-
fenomenolojik perspektifinin karsna ilk bu tutuma göre edebiyatn “siyasi aydnlan- itibar etmek birtakm cevaplar deil ama pe- c, ok edici; tek kelime ile sra d gelecek”.
elde bu suçlamalarn çkacan kendisi de ma ya da toplumsal dönüümün potansiyel ine düülmesi gereken sorular sunar. Burada Felski benim sloganlatrarak aktardm bu
belirtiyor. Dier iki tutumu ise “teolojik” ve arac olarak kullanlmaya açk” olduunu Felski argümanlarna makul dozda fenome- deneyimlerin edebiyat kuram ve eletirisince
“ideolojik” olarak belirliyor. belirtir. Ayn tutumun tersten yaklam noloji ilave ettiini belirtir. Husserlc fenome- hakir görülüp hesaba katlmadn, hâlbuki
olan kuku yorum bilgisine göre ise ede- nolojiye mesafeli olduunu söyler; d dünya- bütün eletirel okumalarn bir deneyim ola-
EDEBYAT METNLERNE MUTLAK KUDRET ATFETMEK biyat, “statükoyu desteklemek, radikal i- y kendi bilincimizin içeriklerine indirgemek rak sahip olduu çok-yönlülüün bu gün-
Felski, teolojik derken edebiyatn dünyevi tiyaklarn önünü kesmek ve nihayetinde için dolaysz deneyimin ötesinde kalan her delik fenomenlerden ayr düünülmemesi
olana srt çeviren, tad ötekilik nitelikleri okurlarn gözünü boyamak” için kullanlan eyi paranteze alan “akn indirgeme” fikrine gerektiini belirtir. Çaktrmadan sevdiimiz
ile seküler anlamda da olsa öte dünyaya ait ideolojik bir araçtr. Her iki yaklamda da de kar çkar. Felski, “Riceour’ün fenomeno- televizyon dizilerine bizi balayan edimsel-
yönlerini öne çkaran eilimleri kastettiini ikincillik / tabiiyet durumu kaçnlmazdr: lojiyi, özlerin sezilmesinden ziyade yorum- lik, bir ucundan ayn dizinin arzalarna ya
söylüyor. Felski’ye göre farkl dünya görü- “Edebiyat metni eletirmenin halihazr- lanmas eklinde yeniden konumlandrlma- da “Geyikli Gece”nin naylondan dünyasna
leri, siyaset ya da okuma yöntemlerine sahip da bildiini dorulamak, baka arenalarda s” düüncesinden hareket eder. Ricoeur’e gösterdiimiz dikkate de baldr.
olsalar da bu eilimdeki (mesela Harold Blo- hükme balanm eyleri örneklendirmek göre benlik, “hikâyelerin, metaforlarn, mitle- Aralk braktmz kapya gelince… Bi-
om, Julia Kristeva ya da Emmanuel Levinas) üzere huzura çarlr”. Ksacas, ideolo- rin ve imgelerin dolaymlayc gücüyle kendi liyoruz ki o kapy aralayan ironi, Felski’nin
yazarlar edebiyatn deerinin, onun “anali- jik tutuma göre edebiyatn deeri sanki çekirdeinde olumu” bir baka benlie “profesyonel eletirmenler bir zamanlarn
tik, kavram güdümlü siyasi veya felsefi dü- faydasndan ibarettir; teolojik tutumlu denk gelmektedir. Bu balamda Kantç yo- sradan okurlardr, akademik eletirinin
ünce tarzlar”nca ele geçirilemeyecek farkl- eletirmenlere göre ise bir eyin deerini rumun estetik olan ile sanatsal olan bütün- ilkeleri de geni çapl izler-kitleye genellik-
lndan kaynakland görüünde hemfikir. fayda ile ölçmek, araçlarn amaçlara indir- letirme eilimine kar çkan Felski, estetik le derslikten süzülerek ular” yargsn bir
Edebiyatn biricikliini savunan bu tutuma genmesidir. Peki Felski ne önermektedir? dikkatin “sanat eserlerine verilebilecek olas baka açdan geçerli klyor. Hiçbir ekil-
itiraz etmenin ilk bakta zor olduunu söy- tepkilerden biri olmakla beraber, pek o kadar de kendi tarihselliinin farknda olmayan,
lese de, Felski, edebiyat edebiyat olarak “BU ÖYKÜ SZ ALIP GÖTÜRECEK” da asli veya ayrcalkl bir tepki” olmadn kavramsal düünme yeteneini kazandr-
okumayla snrl bu tutumun, toplumsal Felksi’nin önerdii, daha geni kapsaml bir savunur. Peki nedir dier olas tepkiler? maktan uzak Yeni Türk Edebiyat disiplin-
olan ile kar karya geldiinde ii eline yü- “fayda” anlaydr. “Estetik deerin fayda- Kitabn dört bölümüne adn veren “tan- lerinin, Osmanlca paleografi bilgisine ve
züne bulatrdn iddia ediyor. Edebiyat dan ayr tutulamayacan, bununla birlikte ma”, “büyülenme”, “bilgi” ve “ok”. Felski dogmatik bir bibliyografyann ezberlen-
yasaklayc bir “Dokunmaynz!” anlayyla metinlere balanma biçimlerimizin sra d bu dört gündelik fenomenin bilinen dört mesine çaklm baar kstaslar, Mehmet
savunan bu tutumun yannda, “Dünyay bir çeitlilik, karmaklk, hatta öngörülemez- kavrama karlk geldiini ekler: “anagno- Kaplan’n iir Tahlilleri’ndeki “parlak” çö-
iir kurtaracak” safdillii ile özetleyebilece- lik sergilediini” ileri sürer ki kitap boyunca risis (bilgisizlikten bilgiye geçme), güzellik, zümlemeler gibi edebiyat incelemelerinin
imiz, edebiyat metinlerine mutlak kudret çatan ve genellikle yukarda açkladmz mimesis, yüce (sublime)”. Biz bu dört dene- ne olduunu belirlemeye devam ediyor.

12
KÝTAP ZAMANI
BR KTABIN HKAYES
Ooo... Müthiti
Hüseyin Atlansoy 1985’te yaymlanan ntihar lac adl kitabnn
hikâyesini yazd: “Bir yl geç kalmtm. Ancak kitap çktnda
genel olarak çevremde oluan bu kadar erken böyle bir eser nasl
olur düüncesiyle beliren hayret ve aknl unutamam.”

FOTORAF: ZAMAN, RIDVAN YAVUZ

M HÜSEYN
ATLANSOY

üthitiler. Her biri gö-


zümde bütün insanl-
n övünebilecei eserleri oluturmu
kiilerdi. Henüz orta ikide idim. Galiba
sevimli bir örenci idim. Mahcup. Ve
ta bakan bana ne trajediler hazrlaya-
cakt. Bir anlamda stanbul ile Eskie-
hir hatt diyebileceim bir düzlemde
‘kentli’ bir dil ve kavrayla kendime
ve evrene ilikin yatay ve dikey sözleri
özellikle geometri ve bazen cebir dili-
nin imkânlarn da kullanarak sanki bir
gökkuann altndan ani bir geçile
matematik derslerine özellikle geo- kendimi enlendirerek ve çounlukla
metriye eilimli. Ancak bir yandan da kanatarak sözlerimi söyleyi söyleyi ve-
sanatçlar hayal dünyama sezgilerimin riyordum. Müthiti. Akyordu airliim.
yelkenlerini diri nefesleriyle iirerek Taa bandan itibaren aslnda ben air
konuk oluyorlard. Bir de o günler- olmak istemitim, derdim iir yazmak
de üstüne iki kitap geliverdi: 1984 ve deildi. ntihar lac bu süreçte yazld.
Victoria. Orwell ve Hamsun. Yl 1971.
Türkiye’de enlikliliin sürdüü yllar- BR YIL GEÇ KALMITIM
d. Kararm verdim. 1984 ylnda ilk lk iirim “Batda Kan Var” ilk okuyu-
romanm yaynlayacaktm. Geometri cusu olan Nabi Avc aabeyden “-vay
bütün güzellii ve uzaya/uzama açlan be” tepkisini aldnda yüzümde beli-
pencereleriyle bir süre beklesindi. ren gülümseme ilk kitaba taklan ka-
Durmakszn okuyordum. Bir ro- ranl gibiydi. lk iirlerim Yöneliler’de
man çatsn kurabilmek önemliydi. yaymland. 1982-1985 yllar müthi
Ortaokul üçüncü snfta ilk deneme- youn ve trajik olann dramatik olana
mi yaptm. yi kötü ayrm hakknda baskn geldii yllard. Osman var-
kurgulanm bir denemeydi bu. Yak- d. Necat vard. hsan vard. lhan abi.
lak yirmi be sayfa. La yenfa. Ylmaz Yüksel Karar. Kamil, Süleyman, Ah-
Güney’den Herman Hesse’ye kadar met. Daha niceleri... Ve Necat 1985’te
birçok “roman” örneini dikkate al- Yöneliler’deki iirleri kitaplatralm
mtm. Ama erkenmi. Olmad. Yrt- dedi. Var m baka bir iir sorusunu ek-
tm attm. Sonra dedim Hüseyin sonra. leyerek. Vard. “Rutubet” iiri yaynlan-
Lise yllar geldi sonra. Hep bir ki- mamt. Frtnal bir evrenin sonunda
tap kri, zihnimde dalgalanyor kzlar “Yamurlu Prenses” iirini kara bir bu-
ise rüyalarma ve hayatma kaburga lut ve içinde barndrd rahmet istei
kemiim gibi girmeye balyordu. Uçar ile örtmü gibiydi. “Rutubet” iirini de
ve slk çalarak geçirdiim günlerdi. ekleyerek kitab bütünledim. 1985 yl-
nn Nisan aynda ntihar lac çkt.
AKIYORDU ARLM Bir yl geç kalmtm. Ancak ki-
Kendi kiisel serüvenim içinde sanat- tap çktnda genel olarak çevremde
çlar özellikle airler birer kahraman oluan bu kadar erken böyle bir eser
gürü olarak belirginleiyordu. Ora- nasl olur düüncesiyle beliren hay-
da o noktada sanki bir önemli nokta- ret ve aknl unutamam. Aslolan
y kavrayvermitim. Sanatç vard… sanatçyd… Kimileri bunu naslsa
air vard. Eserler ya da iirler ikincil- bilemiyorlard. Olsundu. lk hamlem,
di. Ya da tek bir eserleri vard. Birçok sol kollu bir boksörün ya da solak bir
eserlerinin olmas bezeme çalma- futbolcunun oynad oyundan ya
sndan baka ne idi ki… da yapt hareketten keyif almasna
Sonra stanbul… Tokuç alnl inatç benziyordu. Kitabn kapan da Ha-
ve biraz muzip bir gülümseyile haya- san Aycn yapmt ki… Ooo.

13
KÝTAP ZAMANI
SÖYLE 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

‘Kelimelerin mirac, en sarih niyetim bu’


Bu kitab yazmak üzere taa, topraa ve onun örttüklerine deen bir yazar Leylâ pekçi. ‘Ate’ derken de,
‘Bahçe’ derken de, ‘öylesine’ söylemiyor. Hakikilie hâlen kymet veren muhataplarna sesleniyor. Özenle
ve srarla. En sarih niyeti ‘kelimelerin mirac’ olan Leylâ pekçi’nin yeni romannn ad Ate ve Bahçe. Ate
sadece ate, bahçe sadece bahçe deil burada. Leyla pekçi ile romann konutuk.
ATE VE BAHÇE, LEYLA PEKÇ, TMA YAYINLARI, 342 SAYFA, 16 TL

FOTORAFLAR: ZAMAN, MEHMET YAMAN

Y
Leyla pekçi

AL ENS k süreciydi. Siyasetin diliyle toplumsal Bakas Olduun Yer’in baz bölümlerin- çünkü. Bu, paylamak deil mi? Okurla
DYAPOLU gerçekliklerimizi anlamaya çalyordum deki gibi yer yer nara da atsam, yer yer iç yazarn birlikte çkt bir yolculuk. Gere-
azarlnzda bence temel pa- gündelik yazlarmda. Ve ayn zamanda çekilerimi, dualarm da yanstsam, ro- kirse kendi alfabemizi yapar, sesli harf-
rametrelerden biri “ses”. Önceki da araylarmzda bizi var eden bazen manlarmn sesi hep iç ses. Yazmak biraz lerimizi birlikte saptarz! Neyin pein-
romannz Bakas Olduun Yer’le, de yok eden bir iç sesi iitmeye çal- da bu benim için. Bir öykü anlatmaktan deysek; en dip derinliklerimizden bulup
henüz çkan Ate ve Bahçe arasnda yordum. Önce ‘krk düzyaz’ tabir etti- ziyade bir hal anlatmak. Hal olmak. Ses, onu çkarmak adna, ona en çok yaraan
be yl var. Evvelinde de bir “sessizlik” dönemi im bir üslupla yazmaya baladm Ate bu durumda içerii de belirliyor büyük kelime terkiplerini kurmaya, kurgula-
mevcut. Gazete yazlarnzda da “sese ses olmak” ve Bahçe’yi. Zamanla iir oldu. Derken ölçüde. Ate ve Bahçe’nin sesi için belki maya çalmak... Mesele bu benim için.
gibi bir kaygnz olduunu düünüyorum. Ksk yolculuklar sonras romana evrildi. Ro- bellek titreimleri diyebilirim. Tüm s- Metaforik olarak bir gece yürüyüünden
ses mi, gür ses mi? Yahut hangi zamanlarda ksk, manda öyle bir biçem kurabileyim ki, iç nrlar ortadan kaldran bir devam edii bahsediyorum u an size. Birlikte çkt-
hangi zamanlarda gür ses Leylâ pekçi için? sesimizdeki bu kuatc ruhu yakalaya- duymay deniyorum romanlarmda. mz bu yolculuun mecazlarn merak
Bu son be yl içinde çok fazla dil konu- bileyim istedim. Benim için daha iitilir “Roman” türünün imkânlar sr deil. Gö- ediyorum. Kesimelerimizin, bulumala-
tum aslnda. Romanmdaki kahramann olan iç ses çünkü. rünürlüün veçhelerinden biri olduu da. Lakin rmz ve ayrmalarmzn, vedalarmzn
memleketin dousunda yapt yolcu- Bakalarn anlamann en direkt sizin “roman”dan murat ettiiniz eyin/eylerin hakikate giden yolda ayak izlerini takip
luklar yaptm. Taa, topraa ve örttük- yollarndan birinin, onlar sustuu dil- farkl olduunu düünüyorum. Yanlyor muyum? etmeyi, yeni izler brakmay...
leri tanklklara dedim. Issz mezralarda lerde iitmek olduunu düünüyorum. Kelimelerin mirac! En sarih niyetim bu. Romannzn ad Ate ve Bahçe. Bunun bir
sabah bekledim. Tünellere, maaralara Her ey kendi dilinde konuur da bizler Niyetim bu istikamette seyretmek yal- alegori olduunu, üstelik kadim bir alegori ol-
girdim. Üst üste ylan anlarn kozmik ancak sükûta erdikçe bunu duyabiliriz. nzca. Olaylar kurgulamak, dediim gibi duunu, kitab okuyan herkes anlayacak, fakat
belleimizdeki izine dokunmaya çal- Tabii içimizden konutuumuzu ve ses- romanda benim birincil amacm deil. Bir Divan iirinden Ahmet Hâim’e, Hâim’den bu-
tm. Bir yandan da memleketimizin ken- sizlikte bile anlaabildiimizi fark ederiz. güzellik çarsn aramzda. Güzellik ke- günlerde yazlan iire dek gelen bu metaforlara
di mazisiyle ilgili hakikatlerin ortaya ç- Bir nevi anadildir bu. çimizden biliriz. limelerin kast ettii manay da yükseltir atfettiiniz eyleri ayrca merak etmekteyim ben.

14
KÝTAP ZAMANI
SÖYLE 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Okur, roman boyunca atein de bah- Roman okurken aklmdan geçen eylerden
çenin de birbirinden deiik imgeler biri u oldu: “Tasarlanm/örgütlü mulaklk”.
olarak kullanldn görecektir. Benim Çok mu “yaktrma” olmu aklmdan bu geçen?
bu metaforlara atfettiim eyler bazen Evet, bunu böyle yorumlamanz beni
saniyelerle deiiyor. Atein yakmad çok sevindirdi. Hakikatin bizleri kucak-
bahçelere çkabilmenin bin bir yolu olsa layndaki biriciklii düündüm roman
gerek. Ya da bahçede atee kesmi bir çi- yazarken. Herkese yansyan bu biriciklik
çek olmann... Romanmdaki izleklerden ortak algmzda mulaktr zaten. Perdeli,
biri de çok eskiden yaklm bir mumun gölgelidir. Belirsizdir hakikatin metafor-
sönmeyen alevi. Bahçenin de bahçe ola- lar. Ate ve Bahçe, ite bu müphemliin
bilmesi için sürece ihtiyac var. Ate ile dilini iitme çabasyd. Romanda bu
bahçe süreç olarak benim romanmda mulakl dilin çeitli katmanlarn kul-
ayn ann içinde mevcut. Bazen cennet lanarak vermeye çaltm. iir, deneme,
ile cehennemi birbirinden çok uzak zan- efsane, rivayet, dua, an, hayal gibi kat-
nederiz. Saniyelerin içine girmenin srr! manlar belli bir biçimde harmanlayarak
Epigra ardan, romann tamamna yaylm bu müphemliin dilini bilinç ak içinde
üsluptan ve baz at arnzdan, “iir”le kurdu- kurmay denedim.
unuz ilikide bir ünsiyet olduunu görüyoruz. Kocasn kaybetmi kadnn ararken
“Roman yazarlar, eksik airlerdir”e hak ver- “bulduklar”n okuyucunun kendisine brakmak
meli miyiz? eilimindeyim ama unu demeden de edemiyo-
lk romanm Maya’dan beri yapma- rum: Anlatc “yatay”, yani ehirlerle, maara-
ya çaltm ey bu aslnda. Bir ahenk larla, yatrlarla, su yollaryla, insanlarla bir yol
bulmak, bir ses bütünlüüne varmak. yapyorken, bir de “dikey”, ruhani olana doru
Romanda tek bir eyi farkl yönleriyle, bir yol yapyor. Bu “iki yol” arasndaki geçileri
o eydeki çeitliliklere vararak anlamaya siz tasarlam mydnz, yoksa anlatcnn yolu-
çalmam gerekiyor bunun için. Mese- nu izlerken mi geliti metin içinde?
la Maya’da roman boyunca tek bir an’ Elbette tasarladm. Yatay ve dikey yol-
açmaya, anlamlandrmaya çaltm. Ba- culuklar, hakikatimizi bölmez, birletirir.
kas Olduun Yer’de çok geni bir alana Ate ve Bahçe biçimsel olarak çokparçal
yaylabilmek için tek bir insan yüzüne görünmekle birlikte, demin de söyle-
odaklanmay denedim. Ate ve Bahçe’de meye çaltm gibi, çoklarn birliine
de birbirinden ilk bakta uzak sanlan yollamay deniyor okuru. Ama bölüm-
metinler arasndaki kelime kardeliini, ler ve kahramanlar arasndaki ve hatta
isimler ve olaylar arasndaki çok ince
birbirine izini düüren hakikat parçack-
ilikileri kurarken hiç ummadm geçi-
larn okurla birlikte yakalama, kefetme
ler vuku buldu. Epey verimli bir çalma
çabasna girdim...
oldu, yeryüzündeki bulumalarn anadi-
Hepimizin ‘ol’ emrine ve aka dâhil lini kendi alglarmn süzgeciyle kayda
olma biçimlerimiz farkl. Ayn yolculua geçirmek ve onlarn hakikatine ahitlik
farkl yollardan çkyoruz. Bu durumda edebilmek için...
tabii ki iire yaklayorum bazen, evet. Kapakta bir aaç var: Üstelik “gür” bir aaç
Bu yl inallah yeni basks yaplacak deil. Sanki az evvel gürmü de, imdi yorul-
Maya’dan sonraki iki romanmda mese- mu, eilmi gibi. Ayrca romanda Tarkovski’nin
la bunu pek gerçekletiremediimi dü- Kurban’na dair hakikaten çok mühim tespitler
ünüyorum. Zayf geliyorlar bana. Ama var. Ayrca, öyle diyor anlatc: “Dütüüm her
bu bahsettiim üç romanda en azndan katta, beni dallarna astn aaç biraz daha
daha fazlasn yapmaya çaltm. uzuyor...” Uzamaya, gürlemeye tene aaçlara
Ate ve Bahçe’nin yazlma sürecinde ba- nasl su vermeliyiz?
vurduunuz kaynaklarn çeitlilii göze çarp- Kitapta, “aforizma” denebilecek, daha da geçilmekte olan ‘yeni hayat’n tezahür- Biz bahçeyi biliyoruz. Oradan geldik,
yor. “Hakikat Ruhu” yazp, internetten arat- mühimi ilhama sevk eden cümleler var. Metin- lerine, mazinin ortaya çk süreçlerine öyle deil mi? Aacmz tanyoruz ama
rnca da, sizin yazdnz baz metinlere gidiyor deki “iddia” bu deil ama bence ayn zamanda tank olur. Gezindii topraklarn üzerini onu kuruttuk çoktan. Kyamet kopar-
okuyucu. Söyleilerin doas gerei, biraz in- metni güçlendiren de bir ey. “Her eyle her örttüü acl bellek ve yarm kalm ve- ken dahi, ar bir niyetle ona su vermeye
dirgeyerek soracam ama, “Hakikat Ruhu”nu, ey arasndaki ba”n “görünür hale gelmeye dalar da ona elik etmektedir. Ulat
balamas”na dair söyleyecekleriniz neler? devam etsek... Kuru aaca her gün su
anlatcnzn dilinden münezzeh, sizden anlat- her yeni mekân, tant her insan sev- tasak... Onun can tadn, ölmekle
manz istesem... Romandaki anlatc, kocasn bir tünelde giliye dair baka bir any ortaya çkarr. yok olmadn hissetsek... Kyametle
Hakikat Ruhu’nu, Yuhanna ncili’nde yitirdikten sonra birlikte çektikleri Ha- Giderek âlemde her eyle her ey arasn- gelen dirili bu ite! Korkunun vaat ettii
geçen ve Müslümanlarca Hazreti kikat Ruhu adl belgeseli sonlandrmak daki ba görünür hale gelmeye balaya- umut: Kuru daln çiçeklenmesi.
Muhammed’i iaret ettii söylenen an- için yolculuuna devam eder ve koca- caktr. Varolan her ey ayn kozmik ann Metinde “Sen henüz bir imkânsn hayatm-
lamndan koparmadan, ama anlatcnn snn kaybolduunu kimseye söylemez. içinde, ezelden ebede balant içindedir. da...” diyor anlatc. Kar çklarnz, rahatsz-
tahayyülünde gerçekleen bin bir çeit Kabullenmez. Yol aldkça, yllardr süren Dante ile bn Arabi arasnda, bat ile lklarnz, önerileriniz olduu bilgisiyle, dünya-
haliyle buyur ettim romanma. Bir imge- bir savan ortasnda hayata tutunmaya dou arasnda, inananlar ile inanmayan- ya dair, “bir imkân” hâlâ mevcut mu? Ümitvar
ler dizisi eklinde. Bendeki çarmlarn çalan gençlerle, kayplarn arayan ana lar arasnda, mabedler arasnda... Evet olmakta srar etmeli miyiz sizce?
epey açtm, kendimce birçok kez yeni- babalarla, suç ve ceza arasnda kendi hep balantlar kefetmek mümkün ro- Elbette. Kalemin yazdklarn okumaya
den formatladm Hakikat Ruhu’nu. Tabii vicdanlarn temiz tutmaya çalanlar- man boyunca. Ama benim için edebiyat, ve kendi tanklklarmz kayda geçir-
kaybolan sevgiliyle örtüen yeni meta- la ve daha birçok insanla karlar. Y- okura bu balantlar bilgi düzeyinden meye devam edeceiz. Ezel ile ebed ara-
forlar da devirdim ondan. Bu balamda kk kiliseler, unutulmu yatrlar, ssz su ulatrmak deil, biçem ve dil üzerinden snda hepimizin kendi sonsuzluumuza
romandaki tüm isimler ve ‘isimsizler’ de yollar, isimler, efsaneler, rivayetler elik sezdirmek. O vakit, herkes kendi bana brakt izler var. Buradan oraya... Bize
Hakikat Ruhu’na dâhil oldu giderek! eder ona yolculuunda. Kimi zaman da bahçesine dönebilir yeniden! elik eden...

15
KÝTAP ZAMANI
PORTRE 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Sevdii ‘ey’ler gibi yaayan yazar


D.H. Lawrence, hiçbir yerde uzun süre kalamaz, kalc hiçbir eye inanç duyamaz, mülk
edinmekten kaçar, çocuk sahibi olmay hayal bile edemez. Akl ürünü kusursuz sanat eser-
lerini deil ham braklm kusurlu kitaplar, ta deil ahap binalar, acemice resimleri
sever, iki ân birbirlerini en iyi kavga ederken tanyabileceklerine inanr.

DH. . EMRE AYVAZ

Lawrence, 2 Mart 1930


günü, 44 yanda, gö-
nüllü sürgünlüünün son dura olan
Fransa’da, veremden öldü. Daha önce,
sebebi de budur. Düzeltmeden, bir solukta
yazd kitaplar (yazd eyi beenme-
diinde düzeltmek yerine oturup batan
yazdn biliyoruz), Lawrence konusuna
aklyla deil, bütün hayvani varlyla yak-
lamaya çalt için dank görünür. Çok
Meksika’dayken stmaya tutulmutu. Daha fazla kelime, hatta cümle tekrar yapmas-
da önce, Sri Lanka’da zatürre geçirmiti. nn sebebi bu “yaklama” arzusunu düzya-
Eastwood isimli madenci kasabasnda ge- zyla gerçekletirmeye çalmasdr.
çirdii ilkgençlii boyunca akcierlerinden Daha sonralar Samuel Beckett ve Tho-
çekmi, ksa bir süre çalt ameliyat araç mas Bernhard’n da baka ekillerde ve
gereci üreten rmadan bünyesi çalma baka etkileri arzulayarak kullanacaklar
artlarn kaldramad için ayrlmak zo- “tekrar”, Lawrence’n kitaplarn “hafzaya
runda kalmt. Babas, doru düzgün oku- kaznmak istenen” deil, sürekli yeniden
ma yazma bilmeyen, asabi bir madenciydi “farkna varlan” bir dünyann kayd hali-
ve çelimsiz, hastalkl, hayalperest olunun ne getirir. Lawrence gördüü herhangi bir
da kendisi gibi günde on alt saat kömür manzaray, doru kelimelerle tarif edilmi
tozu içinde bana msn demeden ter dö- ve itinayla ayrntlandrlm Flaubert-
ken bir “erkek” olmasn bekliyordu. Hayat ci bir tablo haline getirmekle ilgilenmez.
hikâyesini yazan herkes (Cambridge Üni- Manzaray seyreder, ama yerinde de fazla
versitesi tarafndan yaymlanan üç büyük duramaz, sabrszdr. Manzarann içine
ciltlik temel biyogranin dnda, u ana dalmak, ona karmak ister. Dünya, içinde
kadar yazlm alt tane D. H. Lawrence bi- gezinilen, adm adm fark edilen, her adm-
yograsi var), Lawrence’n babasnn deil da biraz daha yaklalan ve derinliklerinde
annesinin istedii gibi biri olmas sayesinde kaybolunan –kaybolunmas gereken– bir
yazar olabildiinde birleiyor. Kitap okuma- eydir. Çok etkilendii Nietzsche gibi ha-
nn erkeklikle badatrlamad bir devir- yatn gezerek geçirmitir (Avustralya, Sri
de, erkek dünyasndan kopup anne hima- Lanka, Meksika, Amerika, talya, Fransa,
yesinde çok iliilmeyen hülyal bir ilkgençlik vs.) ve gittii her yeni yerden gönderdii
geçirmi olmann Lawrence’ –beklenecei mektuplar orann havasyla, corafyasyla,
gibi– içli bir Romantik air haline getirme- dünyann ilk defa gördüü bu bambaka
mi olmasnaysa armal m, bilmiyo- köesinin hzla örendii dili ve insanlary-
rum. Bilinen, uzun yllar babasna derin bir la ilgilidir. Yine Nietzsche gibi –gerçi onun-
öfke annesine de büyük bir minnet duyan ki doktor tavsiyesiydi– her yerin havasn-
D.H. Lawrence (1885 – 1930)
Lawrence’n, ömrünün sonlarna doru, dan ve corafyasndan, çok sevdii kular
kendisine uzun uzun Freud ve Oedipus lerine âk olurlar ve Lawrence alt ay sonra s”, Lawrence’n hayat boyunca gidebile- ve böcekler gibi hemen etkilenir. Hastalan-
Kompleksi’nden söz eden kars Frieda’nn Frieda’ya kocasn terk etmesini, beraber cei bütün noktalara götürmeye çalt, maya yer arayan bedeni her rüzgârn, her
büyük etkisiyle, annesine nefret babasnay- Almanya’ya kaçmalarn teklif eder. Frieda her kitabyla biraz daha derinletirdii –ve kokunun, her sesin kaydn tutar.
sa merhamet duymaya balam olduu. dünden razdr. Ama, ilk bakta fazlasyla faizmin snrna dayanan– temel düün-
Anna Karenina’nn olay örgüsünü hatrla- cesidir. Gökkua ve Lady Chatterley’nin FLAH OLMAZ BR ÇEKP GTME ARZUSU
GTTKÇE NCELEN YÜZ tan bu üç kiilik hikâyede, aslnda sadece  hakknda açlan ve Lawrence’ zaten Ama ne kadar severse sevsin –ve
1920’lerin ikinci yarsnda çekilmi bütün madur koca Ernest Weekley’nin tekabül pek hazzetmedii ülkesine kar iyice nef- ngiltere’deki arkadalarn ne kadar ha-
fotoraarnda Lawrence’n yaad hzl ettii karaktere –Karenin– benzediini gö- retle dolduran –“Ülkemi bütün ruhum ve raretle davet etmi olursa olsun– hiçbir
ziksel çöküü görürüz: Her resimde biraz rürüz. Ne Lawrence psevdi Vronsky’ye bedenimle lanetliyorum!”– mehur “müs- yerde uzun süre kalamamtr. talya ve
daha daralan omuzlar, incecik bacaklar, benzer, ne Frieda’nn kendi hayatnn yo- tehcenlik” davalarnn ve Simone de Bea- Sicilya seyahatleri srasnda yazd Deniz
çukurlam akaklar, gittikçe incelen bir lunu çizme hamlesi Anna’nnki gibi yarda uvoir ve Kate Millet’n “ovenizm ve kadn ve Sardinya’nn mehur ilk cümlesi hem
yüz, ar bir yük gibi çenede asl duran kalr. Lawrence bir mektubunda, beraber dümanl” suçlamalarnn gürültüsü din- bu göçebeliin hem de yazd her eyin
sakal ve kslm gözler. Bu fotoraarn Almanya’ya kaçtklar srada Frieda’nn dikten sonra, Lawrence’n artk çok daha srrn verir: “ah olmaz bir çekip gitme
çounda Lawrence’n yannda görülen tk- “kaçp gittikten sonra nasl mutlu olu- uslu ve masum görünen kitaplarna bugün arzusu gelir insana.” Hiçbir yerde uzun
naz ve güleç kadn, büyük ak Frieda’dr. nabileceini örenmek ister gibi” Anna baktmzda göreceimiz ey budur: Ac süre kalamaz, kalc hiçbir eye inanç
Ama Frieda, büyük 19. yüzyl yazarlarnn, Karenina’y okuduunu, okuyup bitirdikten çeken, haz alan ve hisseden bir bedenimiz duyamaz, mülk edinmekten kaçar, ço-
günün yarsn çocuklar ve ev ileriyle, di- sonra da kitab “Anna’nn Karenin’i niye vardr ve akl bedene üstün tutan bir dün- cuk sahibi olmay hayal bile edemez,
er yarsn da velinimet bildii kocasnn o terk ettiini anlamas için” kocasna posta- yada –Lawrence’n aklndaki “dünya”, öfke akl ürünü kusursuz sanat eserlerini de-
gün döktürdüklerini temize çekmekle ge- ladn anlatr. Ama Frieda’nn sebepleri, ve ümitsizlikle terk ettii “endüstrilemi” il ham braklm kusurlu kitaplar, ta
çiren –ve aslnda fedakâr olduu kadar öf- Anna’nn sebeplerinden çok Lawrence’n memleketi ngiltere’dir– bunu hatrlamann deil ahap binalar, acemice resimleri
keli ve yorgun da olduunu ancak elli sene on alt sene sonra yazaca en ünlü ro- büyük önemi vardr. Dünyay “bilmek” de- sever, iki ân birbirlerini en iyi kavga
sonra yaymlanan günlüklerini okuyunca mannn kahraman Lady Chatterley’nin ildir mesele, bu akln yapt eydir; insan- ederken tanyabileceklerine inanr.
örendiimiz– yar hizmetçi yar kâtip ka- “ihanet” sebeplerine yakndr: nsan kafa- lar “tanyabileceimize” inanmaz. Roman nsan Lawrence’n sevdii eyler gibi
rlar gibi deildir. 1912’de tanrlar (Frieda sndan ibaret deildir, bir bedeni vardr. ve hikâyelerinin –genel olarak düzyazs- yaad için o kadar erken öldüünü dü-
o srada evlidir ve üç çocuu vardr), birbir- “nsann kafasndan ibaret olmama- nn– ilk bata “dank” görünmelerinin asl ünmeden edemiyor.

16
2010 Yýlý
Klâsik Türk Sanatlarý Dalý
ödüllü
KÝTAP ZAMANI
KTAP ZAMANI’NIN SEÇTKLER 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

2010’un kitaplar
2010 yl boyunca Kitap Zaman’nda tantlan kitaplardan bir seçme yaptk.
2008’den beri hazrladmz “Kitap Zaman’nn Seçtikleri” bölümünün devam
niteliindeki bu seçmenin amac, okura yl boyunca yaymlanan iyi kitaplardan
bazlarn hatrlatmak. te Kitap Zaman’nn 2010’dan seçtikleri…

YERL EDEBYAT “okuma biçimleri”. (yi okura klavuz, Emrah


Pelvanolu, Say: 51)
tr bu öyküler. Hem duru
hem youn, hem olay
hayattayken eserlerinin baslmam ve takdir
edilmemi olmad gerçei… (Kafka efsane-
Yoksullarn Ve airlerin Kitab, örgüsü etrafnda gezi- sinin sonu, Yelda Erolu, Say: 51)
Cahit Koytak, Tima Bu Yalan Tango, Selim leri, Everest Yay. nen hem sklkla me-
“Yapmaya çalt, hepi- Ne zamandr düzyaz taforlardan yararlanan, Kitaplardan Kurtulabileceinizi Sanmayn,
mize bir vicdan tad- dilinin hantallklarndan hem gerçek hem düsel Umberto Eco, Jean-Claude Carrère,
mz hatrlatmaktr. Ha- bunca arnm bir roman bir yan tayan öyküle- Çev.: Sosi Dolanolu, Can Yaynlar
trlamak, “bir manevi- okuduumu hatrlamyo- ri, Ferid Edgü’yü, Demir Umberto Eco ile Jean-
yat ihtiyacdr” ayn za- rum. Selim leri’nin üslu- Özlü’nün ifadesiyle “yolunda yürünmesi Claude Carrière’in yeni
manda Homeros’tan bundan aina olduumuz güç bir yazar” yapar. (Öyküde yarm yüz- yaymlanan yaklak üç
Mevlânâ’ya uzanan ama daha da incelmi, yl, Mehmed Mehmedolu, Say: 56) yüz sayfalk sohbetlerini,
bir corafyada, bellee iire yaklaan, sahih bir vakit ve frsat bulabilir de
yapt sondajla hepimizi bu topraklarn dil var karmzda. Savruk görünüü içinde Al Çiçein Moru, Sevinç Çokum, Kap Yay. onlarn konutuu gibi,
hakikatine, ortak tarihine, belleine ça- ahenkli, kvrak, lirik. Yazar dil konusundaki lginçtir, Sevinç yani bir koltuktan saatler-
rr Koytak. Metafizik kaynaklar hzla ku- seçiminin ipuçlarn romanda Fatma Asaf’n Çokum’un hikâyeleri ce kalkmadan okuyabilir-
rutulmu Türk iirinde metafizik arka pla- azndan veriyor: “Bir romancnn en büyük hem yaama sevinci seniz, bir süre sonra kimin neyi söylediini
nyla da bir ilevi yerine getirir. (Yoksullara yar iirle.” Hep bir ‘air-romanc’ olmak hem hüzün veriyor, ha- önemsememeye balyor ve iittiinizin as-
ve airlere.. Mehmet Öztunç, Say:50) istiyor Fatma Asaf, büyük bir air-romanc: yat topyekûn önümüze lnda o hâlâ ban dik tutmaya çalan ya-
“iirle düzyaz arasndaki snrlar, kartlk- serdii için belki de… l heyulann sesi olduunu anlyorsunuz:
Yeil Peri Gecesi, Ayfer Tunç, Can Yay. lar tümden silebilmi, silmi.” (Türkiye’nin Çiçekler var her yerde; Avrupa. Kendisiyle dopdolu ama o kadar
Yeil Peri Gecesi, gündelik ruhuna yolculuk, Can Bahadr Yüce, Say: 51) mor gözlü pembe gülülü da sarho olmayan bir Avrupa bu. Tarihsel
yaam ikiyüzlülük ve küpe çiçekleri, benekli begonyalar, güller ve olarak “galip” taraf olduunu bilen, ama ga-
sahtelikle örülmü, ikti- Souk Kaz, Birhan Keskin, Metis Yaynlar petunyalar… Kadn önce çiçekleri suluyor, libiyetinden bir hakllk ya da hakikat çkar-
dar hrs ve zenginlik iste- Bir gün baktm ki, in- sonra ‘zamana kymak ona ac verse de’ maya da çalmayan bir Avrupa. (Kitaplardan
iyle talam bir toplu- sana dair içimdeki ate takvim yapran koparyor. Bebek yüz- kurtulmak mümkün mü?, Emre Ayvaz, Say:55)
mun çarpklna çekmek sönüyordu, dünya ka- leri, torun bekleyen ihtiyarlar, aile bütün-
istiyor dikkatimizi. Bunu tlayordu... Sra sra lüünün özendirici resmi… Yine de tera- Yabann Tuzlu Ekmei, Erich Auerbach,
yaparken, toplumun yu- yazdm iirlerin iki ayr zinin kefesinde hüzün daha ar basyor. Haz.: Martin Valon, Çev.: C. Perin, F. Elpe,
karda anlan çarpklklarn iyi gören kinci kitap olduunu düünüp (Sevinç Çokum’dan bir buket hüzün…, Ülkü H. Barcan, S. Durgun, Metis Yaynlar
Yeni airlerini de yedeine alarak, iddetli bir durdum dedim ya çou Özel Akagündüz, Say: 59) Mimesis’i okumaya, ele
toplum eletirisine dönüüyor. Yazar, eleti- vakit... Sonunda bir gün, ald Dante, Proust ya
risine de toplumun en küçük yap tandan, aslnda bandan beri bildiim o eyi bildim. Zarf, Haydar Ergülen, Krmz Kedi Yay. da Virginia Woolf’un ki-
aileden balyor. (Suç ve ceza deil, suç ve ki kanaldan ilerliyormu gibi duran bu ki- Zarf, bir mektup-kitap. taplar kadar ihtiyacmz
nisyan, Kemal Varol, Say: 57) tap aslnda tek bir kitapt. Çünkü içeriyi de Kitaptan çok bir mek- var. Zaten, Auerbach’n
dary da yazsa ayn yerde taklyordu. n- tup. iir-mektup ya da Türkiye’den yazd mek-
Kireç, Ömer Erdem, Everest Yaynlar sann binlerce yldr hiç deimeyen oluu- mektup-iir. Mektuba tuplar (özellikle Walter
Yllar içinde örendim ki, na bakyordu. Körlüüne, kötücüllüüne, güzelleme. Necatigil’in Benjamin’e yazd 3
yazmak bir ey deilmi. çkarclna, tüccarlna, bencilliine, iha- ‘incelikler ne isterler’ di- Ocak 1937 tarihlisi), çok önemli on dört
Yaymlamak hiçbir ey netine. (Bir “Souk Kaz” hikâyesi, Souk Kaz zesinin cevabn veriyor yazs ve Martin Vialon’un “alimane”
deilmi. Kitap çkar- Birhan Keskin, Say: 51) Haydar Ergülen Zarf ile. önsözü ile son yllarn en heyecan verici
mak ise hepten bir ey Zarf’tan kâh okurun kendine yazd mek- kitaplarndan biri olan Yabann Tuzlu Ek-
deilmi. iir ve airlik ah & Sultan, skender Pala, Kap Yaynlar tuplar çkyor iir klnda kâh airin oku- mei de, bütün tatminkârlna ramen,
bunlarn dnda bun- Kitapta, iki Türk hüküm- ra yazd iirler çkyor mektup klnda. sonunda dönüp dolap Mimesis’in eksik-
lara ramen oluan, var darn birbiriyle savaa- Hatta bazen ‘olmayan’a yazlm, kendisine liini hatrlatyor: 1940’lar stanbul’unda,
olan bir eymi. Ben de Kireç için tam ca o meum Çaldran yazlm, mektuba yazlm, geri gelmi, ya- büyük ksm Bebek-Beyazt tramvaynda
böyle düünüyorum. O içimdeki sürekli- Sava’na dek geçirdikleri zlmam mektuplar bile çkyor… Her in- hayal edilmi bir kitap olmas bile çoktan
liin canma batan, içimde krlan, dtan zaman, aklar, mizaçlar, san, bir mektup; kalpler birer pul. (Mektubun bir çevirmenin Mimesis için kollar svama-
görülen bir yüzü. Sürüyor olmak. Dahas- etraflarna ve halklarna poetikas, Ercan Ylmaz , Say: 59) sna yetmeliydi. (Mimesis’in eksiklii olsa
n da bilemem. (‘Ben, yüksek ateten geçe- nasl davrandklar, iliki- da... ,Emre Ayvaz, Say:58)
bilmektir’, Kemal Varol, Say: 50) leri, yaaylar “karton ol-
mayan” bir biçimde, gözle görülür bir mesa-
ÇEVR Gülen Hareketi, Prof. Helen Rose Ebaugh,
Okuma Biçimleri, Hilmi Yavuz, Tima inin ardndan okuyucunun karsna çkm. Hayatnz Mahvetmeden Önce Neden Kaf- Çev.: Ömer Baldk, Doan Kitap
Okuma Biçimleri ikinci nsan tabiatnn çelikilerinden sultanlarn ve ka Okumalsnz, J. Hawes, Çev.: S. Öncü, Sel Çalmalarmda özellik-
bölümdeki güncel sa- ahlarn münezzeh olmadn, etiyle kany- James Hawes, Hayatnz le sosyal hareketlerde
nat yazlarn saymazsak la bu insanlarn da nihayetinde kusurlarnn Mahvetmeden Önce Neden grup üyelerinin harekete
bütünüyle “iire ilikin olduunu, baz eyleri anlamaya çalrken Kafka Okumalsnz adl sadakatini ve balln
okumalar”dan olumak- toptanclktan imtina etmemiz gerektiini kitabn, çou Kafka ara- salayan sebepler üzerine
ta ve kitab önemli klan gene görüyor ve anlyoruz ah&Sultan’da. trmacsnn yazarn ha- younlamtm. Gülen
da ziyadesiyle bu yazlar. (airler savar m?, Said Aydn, Say: 58) yatna dair kantlar gör- Hareketi’nde özellikle
Çok konuulan, çok tart- mezden gelme eilimini grup üyelerinin moti-
lan ama az i yaplan iir izlerçevresindeki Le, Ferit Edgü, Sel Yaynclk protesto etmek için yaz- vasyonu beni oldukça artt. Bu ball-
farkl bir edimsellii temsil ediyor bu durum. Sözcüklerin bu denli tasarruflu kullanld- m gibidir. Hawes eline dev bir kant inesi n, heyecann ve motivasyonun sebep-
Meselelerini yaz üzerinden deerlendi- , sözcük ekonomisinin bu denli etkileyici alp Kafka hakkndaki en amiyane söylence- lerini sorgulamaya baladm. Dünyada
ren, deneme klfna bürünüp iir hakknda bir biçimde öne çkt pek az öykü gösteri- leri patlatmakla balar ie. Hawes’n inesiyle gitgide yaygnlaan dini hareketlere yo-
edebiyat yapmayan; eletirelliini, kuramsal lebilir. Sadece bizde deil, Bat’da da örnek- patlayan Kafka balonlarnn belki de en ok unlaan biri olarak, hzla küreselleen ve
soukluunu muhafaza eden, bilgi üreten lerine az rastlanr bir yetkinlikle kuanm- edicisi, Kafka’nn hiç de söylenegeldii gibi her geçen gün büyüyen Gülen Hareketi’ni

18
KÝTAP ZAMANI
KTAP ZAMANI’NIN SEÇTKLER 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

anlamann önemli olacan düündüm. hikayesi, insanln çok ki. Kaybolan ve deien Türkiye’de felsefeye il-
(Söylei, Taha Asm Ylmaz, Say:51) eskiden beridir hep ayn zaman, mekân, insanla- ginin artmas ve felsefe
tür düüncelerle hemhal r tasavvur etmek. Bazen geleneklerinin olumas
Proust Projesi, André Acman, olduunu göstermesi onun ve roman kahra- için gerekli olan etken,
Çev.: Baak Bingöl, Sel Yaynclk adna karamsar bir an- manlarnn gezip gördü- düüncenin toplumsal-
Kitapta Aciman, elimiz- latm. (Hayatta kalmann ü yerleri ben de görsem, lk kazanmasdr. Bat’da
deki kitabn oluma- yorgunluu, A. Yavuz Al- yaasam hülyasna kapl- kimi felsefe kitaplar, ede-
sndaki motivasyonunu tun, Say: 54) dm oldu. u mekânda, biyat d yaynlar listesin-
gayet net anlatm. Bunu u noktada dururken neleri görüyordu diye de büyük sat baarlar yakalyorlar. Bizde
yaparken, aslnda deva- Oblomov, Ivan Aleksandrovç Gonçarov, hep düünmüümdür. Ama neticede o ba- de felsefeye azmsanmayacak bir ilgi var. Bu
mndaki yazlarn da az Çev.: Sabri Gürses, Everest Yaynlar ka bir insan, baka bir hayat. Bizim elimizde ilginin artmas, toplumsallk kazanmas fel-
çok nasl olacan tarif Takdir edilesi bir aylak- ise sadece eserler, belgeler ve hatralar var. sefenin akademik bir edim olmaktan çka-
etmi. Tarifi, bizzat ifa lk mdr Oblomov’unki? (‘Tanpnar’n tek parti anlay inand deer- rak gündelik hayatn ve dilin içine girmesiyle
ederek yapm üstelik. ‘O ilk an’n bir maz- Kimine göre evet. An- lerle çelikili’, Musa rek, Say: 51) olabilir. Bunun için felsefî sorunlar üzerine
muncasna tekrarland giri metninde cak ksa zaman sonra konuma metinlerinin yaymlanmas büyük
Aciman, Proust’a ilk tesadüf ettiimiz ânn, bu aylaklk, uyuuklua, Mösyö, Mehmet Baransu, Karakutu Yay. önem tayor. (Bir medeniyet projesi olarak
evvelki ve sonraki anlardan daima bamsz üengeçlie doru evrilir. Baransu’nun kitab, Ha- Türkçe felsefe, Süreyya Su, Say: 54)
olduunu usul usul anlatyor. (Proust için Aile büyükleri ölmü ve nefi Avc’nn yarm b-
‘güzel merhamet’ , M.Said Aydn, Say:59) köydeki bütün topraklar, rakt ya da saklad Ak Dini, Prof. Dr. Nusret Çam, Ötüken
mujikler Oblomov’a kalmtr. Topraklar anlarnn bütününü içe- slam sanatlarna ilikin
Tanr Olmak steyen Otobüs oförü, Etgar emanet ettii kâhya her yl “zarar” bildiren riyor. Bir baka ifadeyle aratrmalaryla tand-
Keret, Çev.: Avi Pardo, Siren Yaynlar ve onlarca mazeret sralayan mektuplar yaz- Avc’nn flulatrd fo- mz Prof. Dr. Nusret
Etgar Keret olarak ko- maktadr. Ancak Oblomov köyüne gidip torafn daha net ve tam Çam’n Ak Dini adl kita-
nuan yazar, ar bir meseleye hâkim olmak yerine, sorunu yat- görüntüsü var Mösyö’de. b, bize, büyük Yunus’un,
gerçekçiliin, keskin bir t yerden çözmenin derdine dümütür. ‘Kimsesizler mezarlnda bir öretmen’in “itin ey yarenler/Ak bir
rasyonalizmin sinyallerini Yani “Yaam ne zaman?” diye balayan ter- hikâyesini okurken ikencenin ne demek günee benzer/Ak ol-
veriyor aslnda. Ancak i cihli aylakl basbaya bir tembelliktir artk. olduunu görüyorsunuz. 30 Ocak 1981’de, mayan gönül/Misal-i taa
yazd öykülere gelince, “Yaam ne zaman?” sorusu, Oblomov’un 13 yandaki orta 1 örencisinin gözal- benzer” nefesinde duyurduu hikmeti yeni-
müthi bir kara mizah- yaamdan anlad ortaya döküldükçe anla- tna alnp ikenceye tabi tutulmas... den hatrlatyor. slam’n modern zamanlar-
la, havada uçuan absürt mn yitirmi bir savunu halini alr.( Oblomov 1968 Siirt doumlu aban Dayanan’n da daha çok toplumsal ve siyasal kalplarla
fikirlerle karlayoruz. Yazarn röportajla- da toltz’cuydu!, Temel Karata, Say:56) ‘Sorgu srasnda ezan sesini duyunca i- algland göz önüne alnrsa, böylesi bir
rnda belirenle, kaleminden dökülen iki ayr kenceyi brakp namaza giderdi.’ ifadesi yaklamla serdedilen düüncelerin deeri
dünya m gerçekten? (Keret’in keskin gerçek- sözün bittii yeri gösteriyor. (‘Eksik bilgi biraz daha belirginleecektir. (Müslümann
lii, A.Yavuz Altun, Say:59)
EDEBYAT DII yanltcdr’, Ali Akku, Say: 59) yitii: Ak, Sadk Yalszuçanlar, Say: 54)
Kur’an’n Altn kliminde,
ok Doktrini, Naomi Klein, M. Fethullah Gülen, Nil Yaynlar Sonsuz Mekânn Peinde, Malik Aksel, Resim Sergisnde Otuz Gün,
Çev.: Selim Özgül, Agora Kitapl Hocaefendi, Kur’an’ Turgut Cansever, Klasik Yaynlar Haz.: Beir Ayvazolu, Kap Yaynlar
nsanlarn zihinlerinin bu ekilde hayata hayat Kadim olan yani “önce- Malik Aksel, kültürü-
süpürülmesi gibi ülke- yapmann, Kur’an’la zi- sinin bilinmedii” fakat müzün -ve edebiya-
lerin de zihinleri çeitli hinlerin ve kalblerin sul- içkinletirilmi, devam tmzn- çok ince bir
oklarla süpürülüyor. tanlk tahtna oturmann eden bir ey var ki, o da yazardr. Yine gerçi,
1940’l yllarda elektro yolunun insann önce bu iki kitabn neet ettii üzerinde duran bir
okla tedaviyi benimse- kendini zat itibaryla bir idrak ve zihinsel coraf- elin be parman geç-
yen psikiyatri çalmalar “hiç olduu”na inandr- yadr. Sonsuz mekân, mese de. Onun, Resim
1950’lerde, CIA’in sorgu maktan geçtiine vurgu yapyor. Bunu vic- slam, Mimar Sinan, Sergisinde Otuz Gün /
yöntemine nasl dönütüyse ayn ok yön- danna kabul ettiren ve böylece zihnini, kal- Osmanl ve Turgut Cansever her biri di- Sanat Hayat eserini demin andm Elif
temi imdilerde kapitalizmin selameti için bini Kur’an’a ayna veya bembeyaz bir sayfa erinde mündemiç olarak kadimdir. Kitabevi’nde adeta korunmu olarak
bir yönteme dönümü durumda. Hedef, bu klabilen insan, beyin zonklatc bir tefekkür Cansever’in mimari yaplar da, mima- bulmutum, yan yana be on adet. Ki-
defa, oka maruz braklarak insan teklerinin ve tedebbürle Kur’an’la megul olduu, onu ri söylemi de, bu iki kitab da önümüze tap 1943 tarihini tayor ama 1960’larn
çocukluk günlerine geriletilmesine benzer hayatna hayat yapt ölçüde Kur’an’ anla- kadim olann farkl cephelerini koyuyor. ortasna kadar tükenmemi. Oysa bizde
bir hale düürülen ve itaatkar klnan bütün maya balar. (Kur’an’n altn iklimine davet, Cansever’in tavrnda, kadim olann aray- resim sanatnn varolu mücadelesine,
bir ülke. Klein, bu durumu ili, Arjantin, Ali Ünal, Say: 55) nn bir gerei olarak, ne Yunan mimarl- resmin kitleyle ilikisine, ressamlarn
ngiltere, Rusya ve Irak örnekleri üzerinden na, ne de slam mimarlna bakta bir yaaylarna, konumalarna ilikin, ro-
açklyor. (Muhsin Srdan, Say: 53) Yavuz Sultan Selim, Feridun M. Emecen, önyarg sezilmiyor. (Bilge mimarn kadim man havas tayan ikinci bir eser gös-
Yitik Hazine Yaynlar araylar, H. brahim Düzenli, Say: 59) terilebilir mi, sanmam. (Malik Aksel’in
Dostoyevski’yi Okumak,Victor Terras, Devrinin kaynaklar- dünyasnda, Selim leri, Say 53)
Çev.: Zeynep Alpar, Krmz Kedi Yaynlar n esas alarak Sultan Efendime Söyleyeyim / Hasan Ali Topta,
Victor Terras da Dosto- Selim’in ‘biyografik siyasi Haz.: Mesut Varlk, letiim Osmanl Romannn mkânlar Üzerine,
yevski’yi Okumak adl hayatn’ anlatan kitapta Efendime Söyleyeyim / eyda Bal, letiim Yaynlar
incelemesiyle, büyük ya- Yavuz’un doumu, eh- Hasan Ali Topta Kitab, Aratrmann ileri sür-
zarn adnn çevresinde zadelik yllar, babasyla, “hakknda pek çok yaz düü ve daha önce
(hâlâ) dolaan sanatsal kardeleriyle mücade- yazlm, bir roman si- yaplm çalmalarn
yetkinlik tartmalarna leleri, ah smail’le sa- nemaya uyarlanm, bir sonuçlarn toplaya-
kendince bir cevap ek- vamas, Msr seferi, son zamanlar, vefat eseri tek kiilik bir gös- rak savunduu temel
lemek istemi. Ancak gün gün ele alnyor. Farkl kaynaklardaki teri olarak uyarlanm, düünce, romann, Os-
bu cevap, fanatikçe bir kör savunma deil. bilgiler, belgeler karlatrlyor. Kitap- romanlar yabanc dillere manl edebiyatnda “ya-
Terra, Dostoyevski’ye dönük eletirile- ta Yavuz’un törenle hilafeti devralmas, çevrilmi ve kendisiyle saysz söylei yapl- banc” bir tür olmad,
rin kaynaklarna inip bu sularn aslnda 40 bin Alevi’yi katletmesi, Msr’dan ge- m bir yazarla ilgili daha fazla ne yaplabilir- Osmanl edebiyat anlat gelenei içinde
bambaka bir yere aktn göstererek len ulema vastasyla Osmanl’nn daha di ki?” sorusuna okkal bir cevap niteliinde. bu türün kökenine rastlanabilecei bi-
Dostoyevski’nin sanatnn aslnda tam da kat bir dini kimlie büründüü gibi çou in dorusu, yayorken ve genç saylabi- çimindedir. Divan iiri içinde anlatya
eletirildii noktalardan olutuunu is- zaman yanl aktarlan bilgiler kaynak- lecek bir yata yazdklarn görünür klmay dayal bir tür olan mesnevinin belirli bir
patlamaya çalyor. (Dostoyevski evrenine lar eliinde tashih ediliyor. (Modern bir baarm bir yazarla ilgili yeni bir çalmaya dönemde toplumumuzda roman ihtiya-
giri, Meryem Algan, Say: 53) Selimnâme, Ahmet Doru, Say: 58) girimek son derece riskliyken Mesut Varlk cn karlad, anlatma esasna dayal
hem bu riski bertaraf etmeyi hem de ortaya bu metinlerin romandan çok da ayr tu-
Hayatta Kalma Güncesi, Doris Lessing, Bir Hülya Adamnn Roman, benzeri olmayan bir kitap çkarmay baar- tulmamas gerektii görüü arlk ka-
Çev.: Püren Özgören, Can Yaynlar Orhan Okay, Dergâh Yaynlar yor. (‘Efendime Söyleyeyim’ diye balyor an- zanmaktadr. Dolaysyla edebiyatmza
“Hayatta kalmak” Bat düüncesinin bu an- Bu hayat hikâyesini yazarken, onu çok defa latmaya..., Ethem Baran, Say: 53) romann girii ile ilgili bilgilerimizin ye-
lamda en sk bavurulan imgelerinden birisi. sevdiim, bazen ona kzdm zamanlarda niden gözden geçirilmesine ihtiyaç var-
Lessing’in karanlk gelecekte, çözülmeye bile onun yaadklarn yaamaya, hissetme- Türkiye’de/Türkçede Felsefe üzerine dr. (Osmanl romanna dair bildiklerinizi
balayan ve barbarlaan bir toplumda geçen ye kendimi zorladm. Bu o kadar güç bir ey konumalar, Kolektif, Küre Yaynlar unutun, Ethem Baran, Say: 51)

19
KÝTAP ZAMANI
EDEBYAT 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Kürt roman için klavuz


Abidin Parlt ve Özlem Galip’in hazrlad Kürt Roman Okuma Klavuzu, Erebê
emo’dan balayp, Lokman Ayebe’ye kadar gelen romanclar ve metinler
üzerine fikirler yürütüyor. Kitab hazrlayanlar, “Kürt edebiyat günahyla
sevabyla, eksii fazlasyla artk görülmek istiyor.” diyor.
KÜRT ROMANI, ABDN PARILTI, ÖZLEM GALP, SEL YAYINCILIK, 302 SAYFA, 14 TL

S OSMAN MAZLUM

elim Temo, Kürt iiri An-


tolojisi çktktan sonra, Kürt
edebiyat için “sadece yok
saylan deil, yok sanlan”n da vurgusu-
nu yapyordu. Yani yllarca, bir dilin u-
ramamas gereken, urasa bile bu denli
Kzlkaya oldu. ler, nitelikleri, kusurlar,
olumluluklar; hepsi bir kenara itilebilir
böyle bir ey söz konusu olduunda.
Evet, Türkçede Kürt edebiyatnn
var olmasnn önemli sebeplerin-
den biridir Kzlkaya. Tpk, Uzun’un
dier çevirmeni Temo gibi. Bu giri
yazsnn ardndan “Kitap Üzerine
“varlk sebebi” olmamas gereken bir dolu Birkaç Söz” diyerek metni imzalayan
eyle boumu Kürtçenin tek derdinin, yazarlar konuuyor ve ilk cümle olarak,
“yok saylmak” deil, ayn zamanda “yok “Kürt edebiyat günahyla sevabyla, eksii
sanlmak” olduunu gayet isabetle dile fazlasyla artk görülmek istiyor.” diyorlar.
getiriyordu. Uzun yllar “yok” denilen di- Kitap, 1897 Kars Sûsizê doumlu Erebê
lin, bir edebiyat olduunu, üstelik hiç de emo’dan balayp, 1981 Mardin Derik
küçümsenmeyecek bir edebiyat olduu- doumlu Lokman Ayebe’ye kadar gelen
nu anlatmak elbette zor olacakt. Bu çaba, romanc dizgesinde, önemli bulduu me-
halen sürüyor. Anlatma çabas: u anda, tinler üzerine fikirler yürütüyor. Sonunda
Türkiye’nin herhangi bir yerinde, da, “Kürt Roman Estetiine Genel Bir Ba-
“Kürtçe romanlar var, 16. yüzyl- k” isimli, tema, konu, form, yap, karakter,
da yazlm çok mühim divanlar dilin kullanma biçimi gibi konulara dikkat
var, modern airleri var.” cüm- eden bir metinle bitiyor. Kitabn “ek”i ola-
lesine istihzayla yaklaacak pek rak çok mühim bir de kaynakça mevcut:
çok insan bulunabilir. “stihza” “Bugüne Kadar Yaymlanm Kürtçe Ro-
diyerek hafiflettim; onun yerine manlar”. Bu liste, Kürtçenin üç lehçesinde
iddetine göre birçok baka ke- (Kurmancî–Soranî–Zazakî) yazlan bütün
lime ikame edilebilir. romanlar kapsyor üstelik. Ve nihayetinde
Gene Temo’nun “Madurun de, kitapta yararlanlan kaynaklarn bir dö-
Edebiyat, Edebiyatn Maduru” (2008 kümü mevcut kitabn en sonunda.
Frankfurt Fuar’nda “Türkiye’de Edebiya-
tn Yolculuu: Farkl Renkler, Farkl Sesler” KÜRT ROMANI VAR MI K?
balkl oturumda sunulan bu tebli, Me- Girite sözünü etmeye çaltm “daimi
sele dergisinin 23. saysnda da yaymlan- defans” duygusu, konu edebiyat olunca da
mtr. nternetten ulamak isteyenler, Pen silinmiyor. Tarifler ne türlü olursa olsun,
LLÜSTRASYON: ZAMAN, CEM KIZILTU

Türkiye’nin sitesinden, u linkle ulaabilir- Sartre alntsnda olduu gibi bir “beyaz –
ler: http://bit.ly/e0HTOH) balkl yazsn- siyah” ikilii üzerinden konumak duru-
da sözünü ettii ey, aslnda sadece “ha- munda kalyor insanlar. Kzlkaya, önsöz
vasn istihza”s yahut yok saylma/ sanlma yazarken “Kürt roman var m ki, ‘Kürt ro-
deil, o edebiyat eyleyenlerin de muha- man üzerine’ bir inceleme olsun? Bu kita-
tabiyetlerini gösteriyordu. Tpk Orhan b eline alan hemen herkes buna benzer bir
Pamuk’un stanbul adl kitabnda sözünü soru soracak eminim.” diyor. Kitabn ya-
ettii ey gibi: “Bu ak ve nefret ilikisinin zarlar, Kürt edebiyatnn “artk” görülmek
hiç bitmemesinin bir nedeni de Batlla- istediinden söz ediyor ilk cümlede. Yani,
mac aydnlarn Bat’dan onay alma, Bat- bu kitap “zlanda Roman Okuma Klavu-
llar gibi olduklarn Bat’nn en seçkin ka- zu” olsa, hiç söz etmeyeceimiz ideolojik
lemlerinden ve yayn organlarndan iitme parametreler ve bunun tezahürleri üzeri-
hrsdr.” Yani, Kürt edebiyat konusunda de edebiyat formasyonundan sonra yük- cümlesi: “Görülmenin ne olduunu sizin ne konumak zorunda kalyoruz. imdi,
söz alan herkes, birden çok eyle hesapla- sek lisans ve ardndan da Exeter’de halen de hissetmenizi istiyorum. Çünkü beyaz bu yaynlar yapldkça, iki dilden karlkl
mak, karlamak durumunda hâlâ ve ha devam ediyor olan doktora eitiminden insan üç bin yldr görülmeden görme çeviriler çoaldkça, bir dilin edebiyatn
bire tarif etmek zorunda. geçti. Özgeçmiinden örendiimiz kada- ayrcalna sahip.” Buraya bir erh ko- sadece edebiyat olduu için önemsemek
ryla, doktora tezi de Kürt roman üzerine yup devam ediyorum, konu Sartre’n bu fikri normalleince, Kürt roman üzerine
“BR EDEBYAT VAR, ÜSTELK ROMAN VAR.” olacak. Bu incelemenin de iki yazarndan dediine de gelecek çünkü. de, Kürt iiri üzerine de belki daha geni
Sel Yaynclk’tan Kürt Roman Okuma K- biri. Kitap, Kürt dili için çok mühim ey- Kitapta “önsöz” mesabesinde sayla- konuabileceiz. Belki o zaman içerie dair
lavuzu ismiyle yaymlanan kitabn yazarlar ler yapm, Kürtçenin belki de en önemli cak yazy “Kürt Romann Kullanma K- sorunlar üzerine de konuabileceiz. im-
Abidin Parlt ve Özlem Galip. Parlt, 1978 dergisini çkarm (1932–1943 arasnda lavuzu!” ismiyle, Muhsin Kzlkaya kaleme dilik, baz duygularmz, hep birlikte mev-
Nusaybin doumlu. Dokuz Eylül Üniver- am’da 57 say çkm Hawar) Celadet alm. Kzlkaya’y tanmayan kalm mdr, cudiyetinden haberdar olduumuz, bazen
sitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Dramatik Bedirxan’a ithaf edilmi. Kürt dili ve ede- ayrca anlatmaya gerek var mdr bilmiyo- gizlemek istediimiz baz duygularmz
Yazarlk mezunu. Radikal Kitap’ta uzunca biyat mevzubahis olduundan Bedirxan rum ama Mehmed Uzun’un ilk çevirmeni tarif etmekle yetiniyoruz. Bu tarifin içinde
bir süre Kürt edebiyat hakknda yazd- ailesini anmamak mümkün deil; bu olduunu kaydetmeli. Bu, u da demek takdir görelim hissi de var, kabul edilirken
n okuyucular hatrlayacaktr. Dönemin kitap ithafyla yapyor bunu. yi de yap- aslnda: Henüz Türkiye’de Kürt edebiya- maraz çkarmak hissi de. Oysa edebiyat,
önemli dergisi Esmer’de de metinlerinin yor. Bir de epigraf var kitabn. Roman- tnn yanna yaklalamyorken, Mehmed kendine bir yol çizmekte daima mahirdir.
yaymland anmsanacaktr. Özlem Ga- cl m, düünürlüü mü öne çkarlsa, Uzun’la birlikte “Bir edebiyat var, üstelik Bazen edebiyata “çok fazla” hürmet etme-
lip de, 1982 rnak doumlu. ngiliz dili ve dierine hakszlk olacak Sartre’n iki roman var.” diyebilmenin iki sesinden biri liyiz. Belki de her zaman.

20
*ñ=/ñ'(+$/$5,
+$5(.(7(
*(¡ñ50(
.,/$98=8
o+HUNHVSRWDQVL\HOGDKLGLU°QHPOLRODQSRWDQVL\HOLQLKDUHNHWH
JHÁLUHELOPHNWLUpo.ÐWÖÐðUHWPHQ\RNWXUPRWLYDV\RQXQX
ND\EHWPLíÐðUHWPHQYDUGÜUpo<HWHQHNVL]ÁRFXN\RNWXU\HWHQHðL
NHíIHGLOPHPLíÁRFXNYDUGÜUpo¡RFXðXQXVHYPH\HQDQQHEDED
\RNWXUGRðUXHðLWLPPHWRGODUÜQÜELOPH\HQDQQHEDEDYDUGÜUp
GL\HQ.DYDNOÜnQÜQNLWDSODUÜ\Ö]ELQOHUH\ROJÐVWHUGL
'HULQÁHWHFLQD\HWOHULQLPHUDNHGHQOHUPDFHUDURPDQODUÜQÜVHYHQOHU

%XNHíLI\ROFXOXðXQDVL]GHNDWÜOÜQ

%$6., %$6., %$6., %$6.,

$/ñ(5.$1.$9$./,

'ÖQ\DHGHEL\DWÜQÜLQFHOH
\HUHNNHQGLQHÐ]JÖELU
ÖVOXSJHOLíWLUGL5RPDQYH %$6., %$6., %$6., %$6.,
KLN¼\HOHULGÜíÜQGDHðLWLP
NRQXVXQGDNLÐ]JÖQ\DNOD
íÜPODUÜ\ODWDQÜQGÜ7RSODP
WLUDMÜELQLQÖ]HULQGH

w w w. n e s i l y ay i n l a r i . co m (0212) 551 32 25 w w w. n e s i l. co m . t r
KÝTAP ZAMANI
SNEMA 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Beyazperdenin airleri
Ahmet Uluçay ansna bir ‘armaan kitap’ olarak hazrlanan Karpuz Kabuu Denize
Düünce, sadece Uluçay’a deil, ayn zamanda Fatih Akn’a, Reha Erdem’e, Ümit
Ünal’a, Semih Kaplanolu’na ve en çok da sinemaseverlere bir armaan. Kitapta
ele alnan filmler düünülünce bir hediyelemeden de söz etmek mümkün.
KARPUZ KABUU DENZE DÜÜNCE, SEÇL BÜKER, KIRMIZI KED YAYINLARI, 221 SAYFA 15 TL

2 GÜNSEL IIK
Süt

FOTORAF: ZAMAN, MEHMET AL POYRAZ


000’ler Türkiye’sinde, ehir-
de, tarada, ehrin tarasnda
yaayanlarn- yaananlarn, bu
iklimlerdeki dalgalanmalarn suretinin dütü-
ü, srlar salam aynalarmz var ne mutlu ki.
Yeni Türk Sinemas ad altnda hayli geni bir
alan zikrediliyor aslnda ama Seçil Büker ve
yüksek lisans örencilerinin de seçtii gibi bu
alan içinde ‘air’lerin elinden çkt her halin-
den belli olan örneklerin yeri çok baka.
Bata Ahmet Uluçay… Ki adn da
Uluçay’n –maalesef- tek uzun metrajl filmin-
den alan Karpuz Kabuu Denize Düünce adl
bu çalma, merhum yönetmene bir ‘armaan
kitap’ olarak düünülmü. Dorusu bu arma-
an sadece ona deil; ayn zamanda Fatih
Akn’a, Reha Erdem’e, Ümit Ünal’a, Semih
Kaplanolu’na ve en çok da sinemaseverlere!
Kitapta ele alnan filmler düünülünce bir he-
diyelemeden de söz etmek mümkün belki.
Uzunca bir fetret döneminden sonra gözünü
çlgn bir çada açp yalpalayarak el yordamy-
la yönünü bulmaya çalan Türkiye sinemas-
na esasl yol tabelalar iaret eden filmler bun-
lar zira. Sahte bunalmlardansa sahici aray-
lara, taklitlerdense kendi özüne dönen, dön-
meye niyetli filmler. Öyle ki böylesi bir aka-
demik çalmann olmazsa olmaz addedilen
Saussure, Freud, Lacan gibi isimlerle kalmyor
kitabn kaynakças; bn Arabî’ye de Kur’an’a
da, Rifai’ye de bavuruluyor. “Hep onlardan
m olacak; hah öyle biraz da bizden olsun”
kolaycl deil elbette bu cümlenin gerisin-
deki. Anlamlandrmak üzere ele alnan kav-
ramlarn haritasnda dolamaktan yüksün-
memilii takdir; zira olmas gereken bu ol-
duu halde nicedir buna hasretiz.
Hayat Var Ahmet Uluçay
AR, AR ANLATIRSA R DL
SNEMADA KAÇINILMAZDIR Aclarn sonu gelmez mi? Gelir. Hayat, acla- lesef. Alntlanan Roland Barthes’n “Bu eski kaynvalidesi olmak için ‘talip’ olur, bu aç-
Burada bir parantez açp sözü Seçil Büker’e rn kadn olmayacaktr, onu gerçekten seven- fotoraf bana dokunuyor çünkü yaamak is- dan ‘korkunç’tur Yusuf için. Yumurta da
brakalm ve bu filmleri birbirine onun na- ler de vardr. Hayat, evin kapsn kapatr, de- tediim yer oras. Orada zarafetle yaamak kendi annesi de ‘korkunç’tur ama öldüün-
sl baladna bakalm isterseniz. Büker, ön- nize açlr. Açlan kap Hayat’a özgürlük sunar istiyorum” cümlesindeki sadelie ulamak de, karanlk olan ölüler dünyasnn annesi
sözde öyle diyor: “Sinematografik anlatmla- oysa Yusuf ve annesinin kaps dünyaya ka- bu kadar zor mu sahiden de! Seçil Büker’den olur. Oysa Ayla için yalnzca sihirli otoritesi
r farkl da olsa uzaklardaki bir baka yönet- paldr. Sütün tüm besleyici özelliine karn ders alan ve önceki kitaplarn okuyan biri, ile sevecen annedir. Ylan yutan kadn (Tü-
mene esin vermi midir acaba Uluçay? Fa- Yusuf, Yumurta’da temizleyecei nefreti, sev- genç arkadalarn Büker’in üslubundan ne lin Özen) ‘korku uyandran kadn’dr. Ama
tih Akn kendi kimliinin farkndal için- gisizlii, ikilii bu filmde biriktirir; iir tek tesel- denli etkilendiini fark edebilir kolayca. Bun- Bal’da Yusuf’un annesi olarak tayan, bakp
de film kiilerinin Almanya- Türkiye arasn- lidir bir bakma. air (Semih Kaplanolu) ai- da bir sknt da yok ama hiç deilse hocann büyüten, bereket ve besin salayandr. Oysa
da ölü ya da diri yolculuklar yapmasna izin ri anlatrsa iir dili sinemada kaçnlmaz olur.” mizahî tarzndan da bir eyler yanssayd ya- ayn oyuncu Yumurta’da sahaf dükkanna
veriyor. Anlat bir delta gibi yan kollara ayrl- zlarna. Bunu ise yine Büker yapyor Süt’ü in- gelen gizemli ve çekici kadndr. Yumurta’da
yor ama filmin sonunda tüm yollar Karadeniz BU ESK FOTORAF BANA DOKUNUYOR celedii yazsnda. Barthes’tan alntnn aka- Ayla (Saadet Il Aksoy) sihirli dönüümün
kylarna Karadeniz türküleri eliinde var- Seçil hocann brakt yerden ‘dil’ meselesi- binde “Bakalm süt scak m, azmz yana- ve yeniden douun yeridir. Süt’te saflk, bil-
yor. stanbul’da yaamalarna ramen ‘ara’da ne dair birkaç söz söylemek kaçnlmaz. Bir cak m?” diyor, “stanbul kendini hâlâ mer- gelik, ruhsal yücelik örneidir.”
kalanlara ne demeli? Beyaz Türk olmak zor. akademik çalmay deerlendirirken üslup- kez sansn, tarada neler oluyor neler!” di- Anneler, kadnlar, mekânlar, tutkular ve
stanbul’un en iyi yerlerinde yaama ansn tan söz etmek belki de akla en son gelecek yerek kendine de göz krpyor zarifçe, Ece engeller böylesine iç içe yansmken per-
olsun da sorunlarn bitmesin. nanlacak gibi eydir ama bu kadar önemli eserleri bu kadar Ayhan’ ihmal etmiyor… En güzeli de Semih dede, Recep’le Mehmet’in, Hayat’n, air
deil. Oysa stanbul’da daha ne hayatlar var. ciddiyet ve samimiyetle mercek altna alm- Kaplanolu’nun üçlemedeki casting oyunla- Yusuf’un –belki de Yasin’dir ad- evrenindeki
Denizle derenin sularnn birletii nokta- ken –ve böylesi iler mumla aranacak kadar- rn ustaca deifre etmesi: eyaya daha da dikkat kesilmemize ve yerli
da dökük bir evde babas ve dedesi ile yaa- ken- ‘tez’ dilinin kuruluuna yaslanmak, sa- “Yumurta’da Yusuf’un kiisel annesi olan yerine oturtmamza yardmc olan bu ‘arma-
yan Hayat, nefes alamyor. Tpk dedesi gibi. dece merakl okuru soutmaya yaryor maa- yal kadn, Süt’te Yusuf’un annesine, onun an’ için biz de teekkürlerimizi sunalm…

22
KÝTAP ZAMANI
SNEMA 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Bozkrda deniz gören adam


Küre Yaynlar’ndan çkan Yönetmen Sinemas serisi bu kez Ahmet
Uluçay’a odaklanyor. 2009 Kasm aynda kaybettiimiz ve “Hayatla
sinemay ayramyorum. Biri nerede bitiyor, dieri nerede balyor,
bilmiyorum.” diyen Uluçay’n sinemas tüm duraklaryla ele alnyor.
YÖNETMEN SNEMASI AHMET ULUÇAY, HAZ.: AYE PAY, KÜRE YAYINLARI, 150 SAYFA, 10 TL

K TUBA DENZ

ütahya’nn Tavanl ilçe-


si Tepecik köyündeki bir
ilkokula bir gün gezici film
gösterim ekibi gelir. Çocuklar heyecan-
ldr ama içlerinden birinin yürei baka
üzerine oldukça kafa yoran yönetmenin
bu yönüne de dikkat çekilebilirdi.
Hilal Turan’n “Bir ‘Yerli’ Sinemac:
Ahmet Uluçay” yazs Türkiye sinema-
snda ‘otantisite’ problemini merkeze
alrken sinemamzn ilk filmini de kap-
sayan geni bir daire çiziyor. Yerlilik id-
türlü çarpmaktadr. Uzun süredir çizdii diasn milliyetçilik ve sosyalizm gibi ide-
resimlerin hareketli halini hayal eden kü- olojiler üzerinden okurken, ‘tara’nn her
çük Ahmet, ilk defa izledii filmle bunun ideolojinin temasyla ald farkl biçimi
imkânsz olmadn fark eder. Artk akln- filmler üzerinden inceliyor. 1980 sonras
da sadece bir ey vardr; sinema yapmak. “varoluçuluk” ile sarmalanan tarann
Sinema ak zaman geçtikçe içinde büyür kendini bulduu yegâne örnek Ahmet
öyle ki köy hayatnn imkânszlklarna Uluçay sinemas. Turan’a göre bizim ta-
ramen, arkadalaryla sinemay 70’lerde rada gördüümüzün deil, tarann bize
yeniden icat eder. lk ksa filmini çekebil- gösterdikleri var bu filmlerde.
mesi için ise 35 yana kadar sabretmesi
gerekecektir. Ahmet Uluçay’n hayat si- ULUÇAY’IN HAYALET PERDES
nemaya, sinemas hayatna karr. Bir kö- Uluçay sinemasnn vazgeçilmez unsur-
yün kavuuna skm bu ‘sinema deha- larndan biri çocuklard. Celil Civan’n ya-
s’, filmlerle yaar. Hastalnn onu rahat zsnn hareket noktas da anne, baba ve
brakmad en zor günlerinde bile bu ak çocuk motifleri. Bunlar, göstergebilimsel
ile nefes alp verir. Daha çok çekecei film ve psikanalitik zeminlerde ele almakta.
vardr, lâkin yorgun bedeni dayanamaz ve ‘Öykü anlatcl’ Esra Bulut’a göre Ulu-
2009’un Kasm aynda aramzdan ayrlr. çay sinemasnn omurgasn oluturmak-
Hayal Perdesi Sinema Topluluu ta. Aye Pay ise yazsnda, belirsizliin, bi-
daha önce Hayal Perdesi sinema dergisin- linmeyenin, kaybn ve ‘gaybn’ etrafnda
de Ahmet Uluçay’ kapana tamt. Bu dolanan hikâyelerde yönetmenin esasn-
defa Küre Yaynlar’ndan çkan ve Aye da hep kendi hikâyesini anlattn vur-
Pay’n derlemesini yapt Yönetmen Si- gulamakta. Ayenur Gönen ise Uluçay’n
nemas serisinde Ahmet Uluçay’a odak- Bizim Köyün Bayram Sabah belgeselinde-
lanyor. Kitabn girizgâh, dizinin editörü ki bayram namazndan çkan köylülerin
hsan Kabil’e ait. Kabil, yazsnda yönet- oluturduu uzun kuyruun arasna sza-
menin ksa filmleri ve tek uzun metraj rak, yönetmenin köyün ve köylülerin bir
Karpuz Kabuundan Gemiler Yapmak’tan parças olmasnn sinematografa etkisine
yola çkp Uluçay’n sinema perdesi vesi- bakmakta. Cihat Arnç’n “Mûcid-i Per-
lesiyle fizik âlemi aralayarak, akn olana de de Bir Zll-i Hayâldir imdi: Ahmet
kurduu köprünün üzerinde yürüyor. Uluçay’n Hayalet Perdesi” yazs en az
bal kadar ilginç ve düünmeye deer.
BR KELOLAN MASALI Sorgulamalar, kavramlar üzerinden iler-
“Ben bir Kelolan’m. Bilirsiniz. Kelolan leyen yazarn Derrida’dan Karagöz Perde
banda kalan tek tel saçtan baka yeryü- Gazelleri’ne kadar çeitlilik arz eden bir
zünde hiçbir eyi bulunmadna aldr- referans a var.
makszn gider padiahn kzna âk olur.” Teorik tartmalarn arlkl olduu
diyen Uluçay, sinemaya duyduu ak metinlerin ardndan Murat Pay, Uluçay’a
bu alegoriyle tanmlar. Hasanali Yldrm yapt bir ziyaretin izlenimlerini paylaa-
da buradan hareketle kaleme ald “Bir rak nefes aldryor okuyucuya. Bu bölü-
Kelolan Masal”nda yönetmenin hayat mün en keyifli taraf Uluçay’n paylat
hikâyesini ve hayata/sinemaya yaklama bilmediimiz hatralar. Hayat hikâyesi,
biçimini masal tadnda özetliyor. filmlerin irdelenmesi, kavramlar derken
Biyografinin ar bast yazlarn ar- kitabn sonunda yönetmenin kendisine
dndan filmografiye younlaan metin- düüyor söz. Bilim ve Sanat Vakf’nda
lere geliyor sra. Yazarlar daha çok belli 2002’de yaplan bir söyleiden derlenen
kavramlara odaklanarak çözümlemeye ve 2005’te Anlay Dergisi’nde yaynlanan
çalmlar filmleri, en önemli malzemeleri Salih Pulcu’nun (ayn zamanda kitabn
Uluçay’n ifadeleri, filmlerindeki sahneleri, dikkat çekici tasarmnn müsebbibi) rö-
diyaloglar. Fakat yönetmenin sinemasn- portajndan yaplan alntda; samimiyeti
daki baskn unsurlar; rüya, hayal, mizahi ve etkileyici cümleleri ile söylenen tüm
anlatm ancak cümlelerin arasnda yer sözlerin ötesine geçiyor Uluçay’n ifade-
bulmu kendine. Okur açsndan sadece leri. “Hayatla sinemay ayramyorum. Biri
bu kavramlara odaklanan analizler de ilgi nerede bitiyor, dieri nerede balyor, bil-
çekici olabilirdi. Hatta görmenin tabiat miyorum.” sözleriyle özetliyor halini.

23
KÝTAP ZAMANI
NCELEME 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Noktalama bilmiyorsanz yazmayalm


Doktora örencisi Faysal Okan Atasoy’un sessiz sedasz kitap haline gelen “Türkçede
Noktalama” balkl bir tezi, batan ayaa noktalama iaretlerini anlatyor. Türkçede
Noktalama isimli tezde noktaya kaç sayfa ayrlm olabilir; içinizden bir tahmin yürüttükten
sonra sürprizi açklyorum: 58 sayfa. Peki virgül için ne tahmin edersiniz? 66 sayfa.
TÜRKÇEDE NOKTALAMA, FAYSAL OKAN ATASOY, ÖZEL KTAPLAR, 530 SAYFA, 20 TL

 lkokula
AHMET
TURAN ALKAN

baladm
sonlarna doru olmal; ö-
retmenimiz tahtaya yazd
fiin defterlerimize nasl geçirdiimi-
zi kontrol ediyor; yazdklarma bakp
parmayla hatay gösteriyor, “Burada
yln

nokta olmaz ki evladm”


Nasl olmaz ki öretmenim; ite
burada satr sona eriyor ama yazmam
gereken cümlenin henüz yarsnda-
ym; buraya nokta koyup alta geçmem
kadar tabii ne olabilir?
tiraf ederim, bu seslendirilmi deil,
-o esnâda- içten geçirilmi bir cümleydi
ve elbette çocuk mâsumiyetini dillendir-
mekten baka doru taraf yoktu; can-
mzn istedii yere, “Bana göre öyle ol-
mas gerekiyor” diye nokta, virgül veya
bakaca bir noktalama iareti koyamaz-
dk. Kurallar vard ve hep olacakt.
Bu hadise elli seneliktir; noktalama
iaretleriyle ilk defa böyle tantm.
imdi ahbab olduk; geçinip gidiyoruz.

“METOD” KTAPLARINDA BLE!


Ben, her hikmeti çok erken yalarda
kavrayp yormadan hayâta geçiren ha-
rika çocuklardan olmadm ne yazk ki.
Noktalama iaretlerinin mânây maz-
but hale getirme, anlam, baka türlü
anlalmamas gereken mükemmelik-
te sarp sarmalama ii gördüünü hay-
li geç ve yanllardan doruya giderek
örendim; benim gibi çok yazan biri na çetrefil ve ne mânâya geldii asla an- ramen ancak 9 ay sonra haberdar oluu- iki nokta üst üste için 24, üç nokta için
için hayli gecikmi bir itiraftr bu. Yaz- lalamayan bir yaz tarzn benimseyen- muzu kendi ihmâlime hamlediyorum. 20 sayfa. Peki soru iareti? Soru iare-
dklarmn sadece benim murad etti- leri vaktiyle ikaz edecek kiilerin yok- Noktalama edebiyata dairdir; ka- tinin kullanld yerleri kemâliyle an-
im mânây kapsamasn, baka hiçbir luundan mdr bilmem. Braknz yük- dn üstüne baslm kelimeler gözümü- latmak tam 53 sayfa tutmu, ünlem 35,
anlam tamamas için noktalama ia- sek lisans ve doktora tezlerini, her aka- zün önünde hzla uçarak anlam binasn tire diye bildiimiz ksa çizgi ise 30 sayfa
retlerinin bir ambalaj vazifesi gördü- demisyen için birer “Opus magnum” sa- tulalaryla yükseltirken noktalama ia- yer tutuyor kitapta. Buradan yola çka-
ünü biraz da el yordamyla fark ettim ylmas gereken doçentlik ve profesörlük retleri gibi balant elemanlar, görün- rak, noktalama kullanmann bir içinden
ve ondan sonra örencilerime, noktala- çalmalarnda bile, “Bu adam imlây ve meyen altyap unsurlar veya iskelet gibi çklmaz bir mükül veya bir uzmanlk
mann faziletine dair uzun –ve herhalde noktalama iâretlerini bilmiyor” kanaa- yapy mazbut klar. Doru kullanld- meselesi olduu zannna kaplmamal-
onlar için hayli skc- nutuklar çekme- tine varmama yol açan sakâletlerle kar- nda fark edilmez, yanl yerde pilavn snz; kitapta daha ziyade bol miktarda
ye, örnekler göstermeye çaltm. Ver- latm çoktur. içindeki ta parças gibi can actr; sizi doru ve yanl örnekler sergilendii ve
diim metod derslerinin en az bir haf- anlamdan ayrr ve akcl aksatr. her iaretin sonunda “sorunlar ve tek-
tasn noktalamaya tahsis ettim; ne var NOKTALAR YERL YERNE: MAR MAR! -Ne gerek var efendim, alt üstü lifler” bal ile doruyu bulmaya yö-
ki örencilerin kafas bir yerde karma- Marmara Üniversitesi, Eitim Bilimleri sekiz-on tane noktalama iareti var; nelik bir tartma fasl yer alyor.
kark hâle geliyordu, çünkü okudukla- Türkçe Eitimi öretim üyelerinden Prof. bunlar daha ilkokulda güzelce öre-
r kitâbî metinlerde, benim tembihleri- dr. Mustafa S. Kaçalin, doktora örencisi niyoruz; üstelik her imlâ klavuzunun YILDIZLI PEKY
me ve dünyann en mühim eyleriymi Faysal Okan Atasoy’a, “Türkçede Nokta- içinde bu iaretlerin nasl ve nerde kul- Her öretmen, her öretim üyesi ve gö-
gibi dikkat çektiim kurallara hiç ald- lama” balkl bir tez yapmasn teklif et- lanlaca gösteriliyor. Doktora biraz revlisi, her okur-yazar, her gazeteci (ve
r edilmediini gösterir örneklerle kar- tiinde Atasoy’un ne düündüünü bil- fazla olmam m?” diye mrldananla- özellikle köe yazarlar) ve her okul kütüp-
layorlard. Ders kitab niyetine tavsi- miyorum ama ardn tahmin ederim; ra, bu alandaki ihtiyac hatrlatmak için hanesi bu kitaptan bir tane edinmeli bana
ye ettiimiz kitaplar haydi neyse fakat eer armsa hakldr çünkü yaz dili- kitaptan minik bir misâl vermek istiyo- göre. Türkçede Noktalama, bildiim kada-
“Bilimsel aratrma ve metod” konusu- mizde noktalama iaretlerine, “Haydi ba- rum; tatl tatl düününüz... ryla geçen sene edebiyat ödülü veren jüri-
na hasredilmi klavuz niteliindeki ki- kaym, herkes yerli yerine!” komutu ver- Türkçede Noktalama isimli tezde nok- lerin dikkatini çekmedi, halbuki hakkyd.
taplarda bile noktalamann yanl kulla- mek, hayli zamandan beridir ancak dok- taya kaç sayfa ayrlm olabilir; içinizden Ayn ey saylmaz ama bu esere yön veren
nlmasna ne demeliydi? tora çapnda bir akademik tezle ele aln- bir tahmin yürüttükten sonra sürprizi Kaçalin Hoca’ya ve ineyle kuyu kazar gibi
Yeri gelmiken yaknalm: Akade- mas gereken bir mesele halini almt. açklyorum: 58 sayfa. çalarak yaz hayatmza biraz daha ay-
mik yaz tarzmz skntldr. Sadece bir Eserin ad, Türkçede Noktalama; Peki virgül için ne tahmin edersiniz? dnlk getiren Faysal Okan Atasoy’a had-
zaman sigâs ile balanp bitirilen tezler Sorunlar-Çözümler-Teklifler. Kitap, 2010 66 sayfa. dim olmayarak yldzl pekiyi takdim edi-
görmüümdür. Bilimsel görünmek uru- ylnn mart aynda yaynlanm olmasna Noktal virgülün incelenmesi için 33, yorum. Azm çoa tutsunlar!

24
KÝTAP ZAMANI
ÖYKÜ 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Yazmak üç defa roni ve melankoli arasnda


Seyit Göktepe, Yaamak Üç Defa’da, ilk iki kitabndaki genel Gökhan Özcan, 20 yl aradan sonra ikinci öykü kitab Serçe
yapya geri dönüyor. Olay bütün bütüne öyküden öteleyerek, Parma’yla ses verdi. Özcan kitapta, ironiden melankoliye,
duruma odaklanan, kelimelerin söz yükünden ziyade sadece ses- bakaldrdan tevekküle kadar pek çok kanalda akan öykü
lerine kaplarak yeni bir atmosfer ina etmeye çalyor. dünyalarnda dolayor, masallarn büyülü alemine eiliyor.
YAAMAK ÜÇ DEFA, SEYT GÖKTEPE, EVEREST YAYINLARI, 122 SAYFA, 9 TL SERÇE PARMAI, GÖKHAN ÖZCAN, APRL YAYINCILIK, 160 SAYFA, 14 TL

D SERDAR GÜVEN

ördüncü öykü kitabn


yaymlayan Seyit Gök-
tepe, hâlâ genç bir ya-
zar olarak adlandrlabilir mi emin de-
ilim. Daha ilk kitabyla erken bir ol-
gunlama iareti veren Göktepe, daha
yerleince, ister istemez büyülemek ye-
rine okurunu yoran bir zemine oturuyor
öykü. Ama okurunu pek fazla önemse-
meyen anlatc, kimi öykülerde hayali bir
okurla konuma ihtiyac duyuyor. Örne-
in, “Ölü Domu Öyküler Defteri”nin
hemen banda, anlatc hayali okura ses-
lenerek, öykünün yapsn okuruna açk
G NECP TOSUN

ökhan Özcan, Hiçbiey’-


den yirmi yl sonra yayn-
lad ikinci kitab Serçe
Parma’nda, lirik, iirsel bir dille, modern
insann yaad açmazlara eilir. roni-
den melankoliye, bakaldrdan tevek-
derinlii yanstr. Delilik, yalnzlk snrla-
rnda gezinir öykü kiileri. Kendi kendine
konuan Dostoyevski’nin kahramanlar
gibidirler. Bu bölümlerde modern insa-
nn dlanml, yenilgileri iyice netle-
ir. Anlatc, sevgisiz, hoyrat, fanilii fark
edemeyen ve hayat yaanmaz hâle ge-
tiren tüm kurgular eletirir. Bu öyküler,
sonra yaymlad Defter ve Çikolata ile etmek istiyor. Bu tercihe baka öykülerde küle kadar pek çok kanalda akan öykü tümüyle ölüm merkezli, insann ölüme
bu olgunlama çtasn ileriye tam- de bavuruyor yazar. Öykünün sözden dünyalarnda dolar. Bazen masallarn kaytszln ileyen, ironinin gücünden,
t. Daha çok durum öyküleri yazmay çok sese yaslandn, kimi öykülerin bir- büyülü dünyasna eilir, bazen resmin, kelime çarmlarndan ve aforizmalar-
seven, büyük oranda iirsel bir dilden birinin tekrar olduunu fark eder etmez görüntünün simgesel imkânlarna… dan güç alan, tahkiyeden çok deneme
beslenen, özellikle de kinci Yeni’nin anlatc unsurunu devreye sokarak okura Çarpc cümleler ve etkileyici aforizma- türüne yaklaan metinlerdir.
çarmlara dayanan yönelimini esas kolay yoldan ulamay hedefliyor ve niye- larla özellikle çarm ve göndermelere
alan bir öykücü olacann iaretlerini tini anlatma ihtiyac duyuyor. Bu durum, yasl bir dil tutumu içerisinde olur. LRZME YASLANAN BR ANLATIM
verdi yazar. lk iki kitabnda göze çar- kimi deneysel çabalara girimi yazarn Anlatc, hayatn karmaasnda, telan- Gökhan Özcan öykülerinin büyük bir ço-
pan bu araylar üçüncü kitab Ben Ol bu çabasnn sonuç vermediine yazarn da, nasl bir hayat yaadklarnn farknda unluu lirizmin gücüne yaslanr. Lirik,
da Gör’de olay unsuruyla birleince or- kendi azndan itiraf bir bakma. olmayan insanlara parmak kaldrp, bir iirsel metinlerde, yaama cokusu, ak,
taya gayet etkileyici bir öykü atmosferi saniyelerini rica eden bir uyarc gibidir. fanilik, yalnzlk duygusu dile getirilir.
çkard Göktepe. Durumun kendisi ka- “DNLEMEK BLDM, YAZMAKMI MEER” Onlara hayatta neler kaçrdklarn, so- Özellikle “Yamursun”, “Cânân”, “Sen-
dar olayn büyüsünün de birletii bu Ama yazarn ksmen önceki öykülerin- nunda ölüm olduunu hatrlatmak için siz Benli” öyküsü iirin imkânlarndan
kitaptaki öyküler yazarn giderek daha den el alan “nziva” ve “Kedi” öyküleri bu kaosta söz almaya çalr. Yalan, ziyan yararlanr. Zaten modern insann yalnz-
kendine özgü bir öykü dünyas yarata- için ayn eyler geçerli deil. “nziva”da yaamlar bir bir ortaya döker. Böylece l dile getirilmek istendiinde, öykücü-
cann iaretini de verdi. Fakat Seyit da kusurlu yönler var üphesiz. Ama bu hayatn yanl rutinlerini bozarak, “Her- ler, lirizmin kapsn çalarlar. Çünkü içsel
Göktepe, bir tür yazma itahyla yazl- iki öykü hem dili hem de genç yazar- kesin mütemadiyen konutuu ve asln- gerilim yanstlmaya çallrken düzyaz-
m son kitab Yaamak Üç Defa’da, bir larn skça gönül düürdüü “yazmak da kimsenin kimseyi dinlemedii bir yer- nn mevcut olanaklar yetersiz kalr. Me-
önceki kitabndaki yönelimlerini terk eylemi”ni metne tama isteini asgari- de çaresiz” meramn anlatmaya urar. tinde dsal dünyayla balar kopuk içsel
ederek ilk iki kitabndaki genel yapya ye indirdii için oldukça baarl bana ka- Birbirlerini yiyen, birbirlerini görmeyen, bir derinlik hedeflenirken ritimle youn-
geri dönüyor. Olay bütün bütüne öy- lrsa. Özellikle “nziva” öyküsünün dili saçak altnda iç çekenleri duymayan mo- latrlm bir anlat kurulmaya çallr.
küden öteleyerek, duruma odaklanan, üzerinde dikkatle durulmal kanmca. dern insana eletiriler getirir. Dramatik durum, çatma, içe yö-
kelimelerin söz yükünden ziyade sade- Yazarn bir önceki kitabnda yer yer neli dille gerilimi artrm, dsal dün-
ce seslerine kaplarak yeni bir atmos- görülen ve bu öyküye daha olgunlam KENDSYLE YÜZLEEN MODERN NSAN yann figürleriyle ilikiler bu balamda
fer ina etmeye çalyor. Daha doru- bir ekilde tanan etkileyici dil maalesef Gökhan Özcan öykülerinde, düsel, sim- kurulmutur. Artk d dünyann olaylar
su, ayn dünyay birbirine çok benze- kitabn tümüne yaylmyor. Onun yerine, gesel, çarma yasl bir anlatm tercih anlatlmamakta, sadece yorumlar yapl-
yen bir yönelimle üçüncü kez yazyor. birbirini tekrar eden cümle yaplar ve ba- eder. Masallardan fantastie, büyülü ger- makta, etkisi aktarlmaktadr. Anlatmn
arl olmayan kimi kurgusal durumlara çekçilikten iirsel melankoliye pek çok arl, tümüyle dilin gücüne yaslanm-
KISA KISA CÜMLELER bavuruyor yazar. Dahas, pe pee gelen anlat alanlarnda gezinir. Fantastik mi- tr. Duygunun, cokunun temsili, iç sesin
Çou zaman birkaç kelimeden oluan ve artk yazarla özdelemi ksa cümlele- zah, ironi tercih ettii anlatm türleridir. tam olarak yanstlabilmesi için gerilimin
ksa cümleler. Pe pee gelen bu ksa rin arkasndan, zaman zaman u türden Amaç bizzat gerçein kendisi olmakla sürdürülmesi gerekir. Burada hikâye geri
cümlelerin tümüne hareket kazand- uzun ve kusurlu cümleler okuyoruz: “Bu- birlikte olaanüstüye, gerçeküstüye plandadr, siliktir, duygular daha planda-
ran ortak bir yüklem. Kelimelerin an- raya kadar geldikten sonra araya girme- bavurur. Sanki her ey doal ak için- dr. Amaç, bilgi deil, duygu aktarmaktr.
lamsal yüklerinden ziyade, biraz da ba- sinin hiç doru olmayacan hissettii de cereyan ediyor gibidir. Hayatn d- Böylece okurun içten bir anlatmla aktar-
ndan beri iirsel bir anlatm esas aln- halde kendisini dardan izleyip her ha- na çklmaz, bizzat hayatn içine girilir. lan duyguyla özdelemesi arzulanmakta-
d için, kelimenin ses yükünü dikkate reketini tuttuu defter benzeri defterlere Onun anlatmnda öne çkan en önemli dr. Bu öykülerde Özcan dilin imkânlarn
alan bir tercih. Olay görünür klmak- hiçbir ayrnty kaçrmadan kaydeden bi- özelliklerden biri, en duygusal, olaa- sergiler. Onun öykülerinde hikâye/olay
tan ziyade, çarmlarn arasna gizle- rilerinin varlndan duyduu üphenin nüstü ve tuhaf olaylarn bile, serinkan- tümüyle geride, arka plandadr ve öykü,
yen bir yazarlk tercihi. Öykülerin de- artk önünde durulamaz bir hal aldn llkla anlatlmasdr. Öyküler, Kafka ile daha çok düünce ve bilinç düzleminde
imesine ramen durumun hep ayn da artk kabul etmek zorundayd.” Ouz Atay duyarl, yaznsal tutumlar ilerlerken, iirsel düzyaz diyebileceimiz
kald zann yaratan bir anlatc… Se- Seyit Göktepe’nin son öykü kitab arasnda gidip gelir. bir biçimle da vurulur. Konuan somut
yit Göktepe’nin Ben Ol da Gör kitab d- Yaamak Üç Defa için yaplan bunca ele- Özcan dili ustalkla kullanrken, mu- biri deil, soyut bir iç sestir ve tümüyle
nda kalan üç kitabnda esas ald yö- tiriye ramen, kitabn öne çkan olumlu ziplikle derin melankoli arasnda kurar bir iç dökütür. Bu iirsel iç dökü, bir an-
nelim aa yukar böyle. Böyle olunca, bir yönünden de söz edilmeli bence. Ki- öykülerini. Geçekle dü, zaman ile za- lamda hayatla hesaplama/yüzleme ma-
okurunu büyülemek yerine, bir tür s- tabn son öyküsü “Tespih” yazarn hem manszlk, bugünle sonsuz yan yana yer nifestosu gibidir ve sonuçta hayat, düzen
kntnn içine çekiyor yazar. Zaten, son dier kitaplaryla hem de bu kitabnda yer alrken öyküler gerçei sembolik bir dille ve ça üzerine getirilmi youn, derinlikli,
kitabnda yer alan “nziva” öyküsün- alan öykülerle kurduu etkileyici bir kur- dlatrr. Etrafndaki her eyi konutu- çok katmanl eletirel bir yapdadr.
de bu durumu çok da önemsemediini guya sahip. Dier taraftan, yukarda ör- rur, onlara mikrofon uzatr. Bazen bir saat Onun anlatm imkânlarndan biri de
anlatcsnn azndan aktaryor yazar. neklenen uzun ve kusurlu cümlelere ra- gongu, bazen bir solucan, insanolunun ironidir. Gökhan Özcan, öykülerinde
Göktepe daha çok yaznn kendisiyle il- men, kitabn pek çok yerinde karmza acnas hâline bakar ve böylece modern hayat yorumlamada, gerçei aktarmada
gili çünkü. Alcyla deil. Anlatmaktan çkan ve ahane birer dize olarak okuna- insan kendi kendisiyle yüzletirir. Onun ironik anlatmn ne denli etkili olduu-
ziyade yazmakla büyülenmi durumda. bilecek u cümleler üzerinde uzun uzun öykülerinde, eller, ayaklar, ceket, saat, nun çarpc örneklerini verir. ronik yak-
Yaamak Üç Defa adl son kitabnn ilk düünülmeli: “Ben kendimin defteri ba, kibrit bamsz bir kiilik olarak var lamla, gerçee vurgu yapar ve böylece
öyküsü “Çar”, “çar iznine çkm bir olsam üstü çizilmi sözcükleri giyinir olur. “Ayak bo konserve kutusuna tek- gözden kaçrlan, atlanan kimi gerçekleri,
erin skntsyla” kaleme alnsa da yaza- öyle gezerdim…”, “Kapal kepenkleri meyi” basar; “Kibrit patlayarak sigaray dorular ironize ederek gündeme getirir.
rn asl derdi yazmak. Bu öyküde sklk- ardnda kahvehanelerin, ne zarlar at- tututur”ur; mektup, bizzat yazarna yeni Rafineleme, seçmecilik, tekrar-
la öne çkan yazmak eylemi ve defter im- lyor hayata…”, “Dinlemek bildiim, bir mektup yazar. dan kaçnma; evet. Ama öyküye yir-
gesi gereinden fazla uzun bir balama yazmakm meer.” Kitabn son öyküleri tümüyle içsel bir mi yl ara; fazla uzun.

26
KÝTAP ZAMANI
TASAVVUF 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Yaayan bilgelik miras


Tasavvuf alanndaki çalmalaryla tannan William C. Chittick’in
öncülü Seyyid Hüseyin Nasr’n izini sürdüü, ‘irfani düünme
gelenei’ni ileyen Kozmos’taki Tek Hakikat Türkçede. Chittick,
kitapta, slam’n bugün ancak kabuuyla yaandn ortaya koyuyor.
KOZMOS’TAK TEK HAKKAT, WILLIAM CHITTICK, ÇEV.: ÖMER ÇOLAKOLU, SUF KTAP, 190 SAYFA, 13,5 TL

G SADIK YALSIZUÇANLAR

elenekselci ekolün ya-


ayan temsilcilerinden
William C. Chittick’in
2007’de, Science of the Cosmos, Scien-
ce of the Soul: The Pertinence of Islamic
mirasmzdr. Gelenek tabirine ili-
kin zihin karklnn giderilme-
sinde, Chittick gibi gelenekselci ya-
zarlarn ilevinin çok olduunu söy-
leyebiliriz. Vedat Aydn’a katlyo-
rum: Chittick, bu zengin miras için
‘kaybolmakta olan bir miras’ tespi-
Cosmology in the Modern World ady- tini yapar. Zira günümüzde slam’n
la yaymlanm olan kitabnn çevirisi dört temel konusu olan Allah,
okurla bulutu. Ömer Çolakolu’nun kâinat, insan nefsi ve insanlar aras
çevirdii, Kozmos’taki Tek Hakikat, ilikiler, asli mecrasndan çkp, yü-
Türkiye okurunun tand Chittick’in, zeysel, akln snrlar içinde kalarak
öncülü Seyyid Hüseyin Nasr’n izini taklit ile snrlandrlmtr. Hâlbuki
sürdüü, ‘irfani düünme gelenei’ne bu miras ancak Kur’an ve Hadis gibi
ilikin bir kitap. Çevirmeni kutluyo- slam’n temel iki kaynandan bes-
rum. Bu alanda daha nice tercüme- lenen bir bak açsyla ele alnabilir
ler gerçekletirmesini diliyorum. Su ve taklitten tahkike giden yol gös-
Kitap’ da tebrik etmeliyim. rfan kül- terici fonksiyon icra eder. Bu mana-
liyatnn zenginlemesine yapt kat- da u hususun altn çizer: ‘Menkûl
k, her türden takdirin ötesinde. bilgiyle irfânî ilmin arasndaki fark
The Su Path of Knowledge, The anlamann en iyi yolu belki de, ayn
Su Path of Love: The Spiritual Te- zamanda aralarndaki ilim tahsili
achings of Rumi, The Psalms of Islam, yolunun farklln da ortaya koyan,
Susm: A Short Introduction, The He- ‘konu hakknda salahiyet kazanm
art of Islamic Philosophy: The Quest gerçek ehliyet sahiplerini takip et-
for Self-Knowledge in the Teachings mek’ anlamndaki taklîd ve ‘haki-
of Afdal al-Dîn Kâshânî, The Elixir of katini bulup yaama’ anlamndaki
the Gnostics gibi kitaplara imza atm tahlîk terimlerinin arasndaki fark
olan Chittick’in, dilimizde olmayan tefekkür etmektir’.
çalmalarnn da çevrilmesinde yarar
var. Chittick, bn Arabi, Hz. Mevlânâ, KTAP OKUYARAK ARF OLUNMAZ
tasavvuf ve slam’ Bat’ya tantan bir Chittick’in bu tespitlerinin haklln,
mütefekkir yazar. Arapça ve Farsça- günümüzde bir konuda ‘uzmanla-
dan ngilizceye yapt çevirileriyle m’ (!) kiilerin yüzeysel ve s çal-
tannyor dünyada. New York Stony malarnda görebiliyoruz. Bu zengin
Brook Üniversitesi’nde karlatrmal mirasn anlalabilmesi için Kur’an ve
edebiyat ve kültürel aratrmalar pro- Hadis’ten istinbat yoluyla bilgi elde
fesörü. En derin konular en sade ve etmek yerine, modern araçlar kul-
anlalr bir ekilde dünya okuyucu- lanarak snrl alana hapsetmeleri bu
suna sunmay baaryor. görüümüzü destekler mahiyettedir.
Yazarmzn da belirttii gibi, ‘Müs-
AKLIN SINIRLARI ARASINDA lüman mütefekkirlerin çounun te-
Chittick; ‘hakikat’ kelimesiyle nite- fekkür ameliyelerinde takip ettikleri
lenmeye sadece Allah’n kendisinin admlar, hakîkaten de slâmî idrak ve
layk olabilecei, O’ndan gayrsnn düsturlar tarafndan belirlenmemek-
hepsinin konumlarnn mulak ol- tedir. Bilakis, bu admlar, akl ve dü-
duunu savunuyor. Kozmos’taki Tek ünme pratiklerine dair önce ilköre-
Hakikat’te bugün, slam’n ancak ka- tim ve lisede uursuzca tahsil edilen,
buuyla yaandn ortaya koyuyor. sonra da üniversitede ve profesyonel
rfani tasavvu gelenei hayata geçi- eitim safhasnda tasdîk, teyit ve
rerek modernitenin putlarndan kur- tahkîm edilen her türlü alkanlkla
tulup ‘öz’e nasl inilebileceinin ipuç- ekillenip kalplayorlar. Böyle insan-
larn veriyor… Kitap, ilm-i kâinat, lar Müslümanlar gibi namaz klp oruç
ilm-i nefs: slam kozmolojisi, slamn tutabilirler, fakat bir Müslüman gibi
irfan geleneinin modern dünyaya deil; bir doktor, mühendis, sosyolog
göre duruu ve bugünün dünyasnda ve siyaset bilimci gibi düünürler’.
uygulanabilirlii, bal ile sunulmu. Guenon’un da belirttii üzere, ki-
Yedi bölümden oluuyor. Her bölü- tap okuyarak arif olunmaz. Chittick’in
mü deerli. Fakat özellikle, rfani lim kitab, bize bunu bir kez daha hatr-
ile Gayb Erenleri balkl bölümleri latyor. Ama okumadan da olmaz.
daha ilgi ve dikkatle okudum. rfana açk ve hazr hale gelmenin ön
slam irfan gelenei, yaayan hazrl okumaktr…

27
KÝTAP ZAMANI
R 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

iirde mekân olarak tara


Selim Temo’nun Türk iirinde Tara kitab, Türk iirinin yeni bir poetik dili iaret ettii önemli iki tarih
araln inceleme nesnesi haline getiriyor. 1859 ile 1959 yllarn kapsayan eser, bir yandan bu yüzyllk
süre zarfnda Türk iirinin temel seyrini kanon dâhilindeki airler üzerinden anlamaya çalrken, dier
yandan da sözü edilen bu airlerin yaptlarndaki tara olgusunun mahiyetini göstermeye çalyor.
TÜRK RNDE TARA, SELM TEMO, AGORA KTAPLII, 423 SAYFA, 25 TL

T KEMAL VAROL tara anlatmnda ortaya çkan özel-

FOTORAF: ZAMAN, KÜRAT BAYHAN


likler üzerinde duruyor. Tarann nes-
ara biraz da merkeze baklarak nel gerçekliinin iire yeterince yans-
yaplan bütün tariflerde sknt tlmad sav kadar (ki yazara göre, bu-
ve bountunun, tekdüzelik ve s- nun nedeni tarann belirli bir düün-
kmln, tutuculuk ve darln mekân ceyi anlatmann vesilesi olarak görül-
olarak tarif edilir. Özne, taradan çksn mesidir) bu yanstmann yaplmama-
ya da çkmasn, yaarken de içindeyken snda tara kökenli airlerin oynad-
de taray bu gözle görmeye mahkûmdur  rol de kitabn önemli saptamalarn-
adeta. Kelimenin geçirdii deiim bile dan biri kanmca. Temo’nun yapt bir
kederlidir: “ta+garu” kelimesinden “d- dier önemli saptama ise, bu iirlerde-
ar” kelimesine evrilmitir tara. Demek ki anlatclarn karlatklar farkl form-
ki tanmn kendisi de bir “iç” tarafndan lar ancak merkezin yayd estetik ide-
yaplmtr. Ama yaplan bütün olumsuz olojinin form bilgisine çevirerek tanm-
tariflerine ramen, tara zaman zaman ladklarna dair örnekler vererek geni-
özneyi kendisine çarmaya devam eder. liyor. Hiç üphesiz baka özgün belirle-
Öte yandan, özlemle anldnda bile, bu meler de var kitapta. Metne tanan ör-
çar yerini er ya da geç tekrar merkezin nekler incelendiinde, tara söz konusu
vaatkâr çarsna brakr. Taray biçim- olduunda hareket öesi ile görsel imaj-
lendiren, onu belirli bir tarifle snrlayan, larn neden öne çktna yazarn verdi-
ama öte yandan kendisi de bir parça ta- i cevap da üzerinde düünmeye deer
radan yaplm olan, tarann bütün geri- kanmca. Temo’ya göre, Türk iirinde ne
limini içinde tayan merkez, hiç üphesiz zaman taradan söz edilse, anlatc, “ya
bütün halenin topland bir çeit anlam görev gezisinde, ya sürgünde ya da yol-
merkezi olarak öne çkar. Anlam üreten culuk halindedir. Bu yüzden bu tür iir-
merkezdir. Ama yukarda da deinildii lerde hareket öesi öne çkar. Ek ola-
üzere, o anlam bir parça da olsa kaçnl- rak görsel imajlara dayal bir anlatm söz
mak istenen olgudan yaplmtr. Tara konusudur. Anlatc, anlatt mekânda
ise, ne kadar özgün kalrsa kalsn, en ni- olup bitenlerden pek fazla etkilenmez.
hayetinde, merkezin bir taklidi olmaya Bunun yerine iirler, anlatcnn gördü-
yazgl olduunu fark eder er ya da geç. ü ve iaret ettii öelere odaklanr.”
Türkiye’de, tara ile merkez arasn-
Selim Temo
daki bu gerilime odaklanan çou film TÜRK EDEBYATININ GÖRME BÇM
olmak üzere (Nuri Bilge Ceylan’n kimi la tarif edildiini görmemizi salyor ki- itli örneklerle açklyor Selim Temo. Öte Kitabn son bölümünde kinci Yeni i-
filmleri gibi) pek çok nitelikli çalmaya tap. (Bu noktada kitaba bir itirazda bulu- yandan, taral airlerin merkezci bakla- irinin ilk yllarna odaklanan Selim
ek olarak, kendi alannda ilk denebilecek nabilir kanmca. Kitapta incelenen airle- r ile merkez kökenli airlerin tarac ba- Temo’nun kinci Yeni airlerinin ilk dö-
gayet önemli bir çalma ile kar karya- rin tümünün kanon dâhilinde olmasnn klarnn özelliklerini de gözler önüne se- nem yaptlarna dair yapt saptamalar
yz. Selim Temo’nun Türk iirinde Tara yeterli bir çkarmda bulunmaya yetme- riyor kitap. Böylece, çounlukla esas sesi- kitabn bir dier önemli yönünü gösteri-
adl kitab, Türk edebiyat tarihinde var- yebilecei ileri sürülebilir. Kitapta deini- ne sahip olamam bir olguyla tantryor yor. kinci Yeni airlerinin ilk kitaplarna
ln hemen her zaman duyuran, ama len airlere ek olarak kanona dâhil edil- bizi yazar. Taraya dardan bakann ba- kadar, mekân bir tür vesile sayan “görme
mahiyeti üzerine çok da düülmeyen, memi, merkezde olmay tercih etmemi, kndaki sorun kadar, taradan merkeze biçiminin” mahiyetine çeviriyor dikkatle-
daha çok romanlar üzerinden çözüm- hem düünsel hem de mekânsal balam- yönelmi, bazen bir tür hücuma dönü- ri. Böylece, Temo, “15. yüzyldan beridir
leme yoluna gidilen tara olgusuna iir da merkezden uzak durmu airlerin nasl mü eletirinin altnda yatan kabul görme Türk edebiyatndaki görme biçimi, bir e-
üzerinden bakmay deniyor. bir tara algsna sahip olduu sorusu da isteine de dikkat çekiliyor çalmada. Ki- hirlinin bak açs izlerini tad gibi bir
sorulabilirdi belki). tap boyunca yazarn izledii yöntem iir- hatibin, bir aydnn, bir ‘air’in izini de ta-
TÜRK RNN SEYR Son yllarda özellikle Kürt edebiya- den yola çkarak, bu iir dilinin tad bil- dna; Türk iirinin taray ve ayn an-
Kitap, Türk iirinin yeni bir poetik dili ia- t üzerine yazd kitaplar ve yapt çevi- dirinin izini sürmek. Bu çaba en sonun- lama gelmek kouluyla merkez (stanbul)
ret ettii önemli iki tarih araln incele- rilerle öne çkan Selim Temo’nun dokto- da u önemli sonuca varyor: “Türk ede- dndaki yerleri görmedii, onu belirli bir
me nesnesi haline getiriyor. 1859 ile 1959 ra tezi olan Türk iirinde Tara, taray, k- biyatnn merkezi, dary/taray görmek- amaçsallk içinde deerlendirdii” sonu-
yllarn kapsayan Türk iirinde Tara, bir saca edebî merkezin dnda kalan yerler ten imtina etmi, ‘gördüü’ zaman ise onu cuna varyor. Bu amaçsal yaklamda, du-
yandan bu yüzyllk süre zarfnda Türk i- olarak tanmlayarak, taraya karlk gele- kendi dil’ine çevirmitir. Tara bir tema rum tespiti yapma, gerçei gösterme, ‘ra-
irinin temel seyrini kanon dâhilindeki a- bilecek kimi kavramlar üzerinden Türk ii- olarak merkezin dili içerisinde biçimlenir, por sunma’, izlenim aktarma temel yak-
irler üzerinden anlamaya çalrken, dier rinin yüzyllk deneyiminin tara olgusuyla biçimlendirilir. Merkez ayn zamanda bel- lamlarn öne çktn belirterek, tara-
yandan da sözü edilen bu airlerin yapt- kurduu sorunlu ilikiye odaklanyor. Bir- li bir form bilgisi ve gerçeklik bilgisi yayar. nn Türk iirinde kendisi olarak öne çka-
larndaki tara olgusunun mahiyetini gös- çou taral olmasna ramen, merkez ta- Bu form bilgisi, karlalan, görülen ba- madn vurguluyor.
termeye çalyor. Tarada yaayan air- rafndan kabul görmü, kanona dâhil ol- ka, deiik, ‘yeni’ formlarla karlatnda “Merkeze tanmasndan korkulan bir
ler üzerinden deil de, merkezde yaa- mu airler eliyle yaratlan tara olgusu- onu ya göremez ya da kendi form bilgisi- mekân olarak anlald gibi, deien top-
yan, kanona dâhil olmu airler üzerinden nun sorunlu yönlerine çekiyor dikkatleri ne, dolaysyla kendi diline çevirir.” lumsal durumlarda, merkezce kurtarlma-
yaplan bu okumann pek çok faydas var kitap. Örnein, taray anlatan iirlerin re- Yazar, bu iddiasn güçlendirmek s arzulanan bir mekân olarak da anlalan
kukusuz. Merkezin taraya nasl bakt, alist olma iddiasyla yola çkp sonunda bu için taray anlatan iirlerde kullanlan tarann”, Türk iiri üzerinden izini süren
tarann hangi biçimlerde metne tand- iddiadan nasl ve hangi kanallarla uzak- dil, anlatcnn bak açs ve tercih edi- Temo’nun çalmas, hiç üphesiz alann-
, tarann zaman içinde hangi anlamlar- latn yüzyllk bir balam içindeki çe- len imajlarn çözümlemesini yaparak, daki yegâne kitap olarak öne çkyor.

28
KÝTAP ZAMANI
NCELEME 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Poetikasyla kinci Yeni


Alâattin Karaca, yeniden yaymlann kinci Yeni Poetikas’nda
Türk iirinin önemli krlma noktalarndan biri olan kinci Yeni
iir algsn ele alyor. Karaca, yeteri kadar irdelenmemi bu
dönemi ve airlerini bir akademisyen tavryla görünür klyor.
KINCI YENI POETIKASI, ALÂATTIN KARACA, HECE YAYINLARI, 528 SAYFA, 24 TL

 CELAL FEDA

kinci Yeni iir algs, iir orta-


mmzda uzun yllar gerekti-
i gibi irdelenip anlalamad.
Bunun balca nedeni, meseleye gerekli
mesafeden ve doru bir kürsüden ba-
klamam olmasdr sanrm. Sadece
ri” yazsnda, sanat algsnn ‘mekanik
üretim ça’nda tümüyle deieceini
söylüyordu. Bizim eletirmenlerimiz-
se o yllarda çok fakl havalar çalyor-
du. Allahtan airlerimizin iir kavray
yüksekten seyretmekteydi. Türk iiri;
yeteneklerini, yaadklar zamann ayr-
tnda olarak yüksek iirin klasik ideal-
iir ortammza ait olmayan hemen her lerine veren airleri eliyle geliti. kinci
alanda görülen bir yanlmz bu konu- Yeni, bu geliimin en esasl duradr.
da da belirginlemitir: Türk düünce
ortam eletiriyi, taraf olmaktan öteye TÜRK RN KÖKTEN DETRMEK
tayamaz ve bunun da ceremesini çe- kinci Yeni Poetikas , bu duraa ‘poe-
ker. Eletiri, bir yöne angaje olmu ve tika kürsüsü’nden baktktan sonra, bu
o yönün her gösterdiini doru yön iir algsnn gelitii zaman ve zemine
kabul eden bir kiiliin yapt deildir yöneliyor. Attila lhan bata olmak üze-
oysa. Belki de en çok Türk iir ortam re çou toplumcu gerçekçi airin, yaza-
bunun skntsn yayor yllardr. kin- rn kinci Yeni’yi, Demokrat Parti dikta-
ci Yeni ‘deneyimi’nin gereince irdele- snn ürünü sayan görüleri de dâhil ol-
nememesinde de bu var. mak üzere, bu bölümde, geni bir za-
Alâattin Karaca’nn geçtiimiz gün- man ve zemin tayinine bavuruluyor.
lerde ikinci basks yaplan kinci Yeni Po- Bu arada Türk iirinin Cumhuriyet’le
etikas adl çalmasnn, sözünü ettiimiz balayan sürecinin son derece yetkin
eksiklii doldurduunu rahatlkla söyle- bir özeti de veriliyor. Böylelikle kin-
yebiliriz. Bu çalmann bir akademisye- ci Yeni iir algsn oluturan gerek ül-
nin kaleminden çkmas ayrca dikkate kemiz içinden doan gerekse dünya öl-
deerdir. Çünkü bilindii gibi uzun yllar çekli gelien koullar görme imkânna
akademisyenlerimiz, Türk edebiyatnn kavuuyoruz. Bundan sonra ‘Memu-
yakn dönemlerinden uzak durmular- run Kars’ iirinin airi Turgut Uyar’un
dr. Nedenlerinin kimi anlalabilir hat- nasl olup da ‘Akçaburgazl Yekta’nn
ta bu nedenlerin bazlarna hak da veri- Mahkeme Kararn Aldnda Söyle-
lebilir. Ama sonuçta, olan güncel ede- dii Mezmurdur” airine dönütüü
biyat ortammza olmutur. Sistemli bir üzerine düünmek balyor okur için.
eletiriden uzak kalan edebiyat ortam- Uyar’n bir air olarak zihnini olaa-
mz, kendini eletirinin aynasnda gö- nüstü ‘açan’ eyin peine dütüümüz-
remememin sanclarn çekmitir hep. de, kinci Yeni iir algsnn Türk iirine
kinci Yeni Poetikas, bu bakmdan ayr- getirdii yenilikleri de görüyoruz.
ca önem arz etmekte. airin nesnelere, dolaysyla dile ba-
kn deitirmesinin iiri kökten de-
POETKAYI DORU ANLAMAK itirecei gerçeiyle yüz yüze kalyo-
Hemen belirtelim ki böyle bir çalma ruz. Önceleri uç bir noktadan balayan
ancak sistemli düünebilen ve ayn sis- giriimler, doru bir kürsüden doduk-
temle aratrp inceleyebilen bir zihnin lar için ksa zamanda geliiyor ve yay-
ürünü olabilir. Bu bakmdan yazarn gnlayor. Bunda da çalmann son
yöntemine yakndan bakmakta fay- bölümünde ele alnan; estetik algya, iç
da var. Çalmann ilk adm ‘poetika’ ve d dünyaya, öteki sanat alanlarna,
denen eyin mahiyetine odaklanyor. iir geleneine yönelen yaklam biçim-
Poetikadan anlalan eyin tarihi se- leri belirleyii oluyor. Yine de bu bölüm,
yir içindeki hallerini görmek elbette kinci Yeni iir algsnn ’asl poetika’s
önemli ama kanmca daha önemli olarak alglanmamal. kinci Yeni iir al-
olan, bu seyirdeki krlma noktalarnn gsyla ad anlan airlerin, iir üzerine
mantn doru kavrayabilmek. Çün- dile getirdikleri görülerin en ince ay-
kü kinci Yeni iir algs, tam da böyle rntsna kadar ele alnp tantlmas bizi
bir noktann mantnn iirde nevü- böyle bir yanlgya götürmemeli. kinci
nema bulmasyla kendini belli ediyor. Yeni iir algsnn poetikas, kabaca ta-
Ne yazk ki Türkiye’nin geçtiimiz yüz- ntmaya çaltm dier bölümlerden
yl, bu söylediklerimizi kavratacak bir ayrlamayacak bir yapya sahip çünkü.
zihin atakln vermekten uzak tutan Sanrm kinci Yeni iir algsnn
sorunlar önümüze koydu. airleri, sözleip bir araya gelseler bu
Ortega y Gasset, 1925’te “Sanatn denli sahih bir iir sergüzetini ken-
nsan Dlamas”n yazarken, modern dilerine mal edemezlerdi. Alâattin
sanatn, modern hayata entegre olmu Karaca’nn kinci Yeni Poetikas, bu
bireyleri dlad tespitini yapyordu. sergüzeti her bakmdan görünür kl-
Benzer ekilde onunla yaklak yllarda yor. Akademisyenler için baucu kita-
Walter Benjamin, “Mekanik Yollarla b olduunu biliyorum. Umuyorum ki
Yeniden Üretim Çanda Sanat Ese- airler için de öyle olsun…

29
KÝTAP ZAMANI
ELETR-ROMAN 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

iire tutulan ayna ki dil bir roman


Günee Tutulan Ayna adl kitabnda Prof. Dr. M. Fatih And, son Kaç zil kald örtmenim? gazeteci Filiz Aygündüz’ün ilk roman.
dönem Türk iirine eiliyor. Yahya Kemal’e, Necip Fazl’a, Cahit Aygündüz’ün kendi hayat öyküsünden beslenen roman, tartmalar,
Stk’ya, Tanpnar’a, Necatigil’e, Sait Faik’e dair deerlendirmeler ve çözümsüz görünen sorunlarn sokaktaki yansmalarn, bir türlü
incelemeler yapan And imgelerin ve motiflerin peinde. geride braklamayan önyarglar en yaln ve düz haliyle anlatyor.
GÜNEE TUTULAN AYNA, M. FATH ANDI, HAT YAYINEV, 375 SAYFA, 20 TL KAÇ ZL KALDI ÖRTMENM?, FLZ AYGÜNDÜZ, DOAN KTAP, 210 SAYFA, 14 TL

P ALÂATTN KARACA

rof. Dr. M. Fatih And,


modern Türk edebiyat
üzerine yapt çalmalar-
la tannm bir aratrmac. And, Gü-
nee Tutulan Ayna ile çalmalarna bir
yenisini daha ekledi. Bu yapt, yazarn
Karakoç’tan alntlad üzere, anne-
miz bize gülü öyle öretmitir: “Gül
O’nun, O sonsuz iyilik güneinin
teri[dir]”. Ardndan Türk iirinin zarif
insan Cahit Zarifolu’nun iirlerindeki
‘ylan’ sembolüne ilikin bir yaz. Ve i-
irdeki motif/imge incelemelerinin son
halkas, Tevfik Fikret’in iirlerinde ze-
F AYE BAAK

iliz Aygündüz’ün ilk ro-


man Kaç zil kald örtme-
nim? Türkiye gündeminin
bir süredir deimeyen konu ba-
l demokratik açlma ve 2010’un
son tartmas iki dil mevzuuna
olarak kurgulandn görüyoruz. Bu
süreçte yazarn roman akc klmak
ve okuyucusunu alp götürmek için
seçtii karakterlerin çok isabetli ol-
duunu söyleyebiliriz. Bölgeyle, in-
sanla tanma srasnda ona kita-
bn ilk bölümünde çocuklar, ilerle-
yen satrlarda ise bir ak mihman-
genelde son dönem Türk iirine ilikin hir imgesini airin psikolojisi dorultu- içeriden bakyla zamanlamas çok darlk ediyor. Romandaki öretmen
deerlendirme ve incelemelerini içe- sunda ele alan makaleyle tamamlanr. doru bir eser. Aygündüz’ün ken- tam anlamyla teslim olmasa da ço-
ren çeitli makalelerden olumakta. lk gruptaki bu incelemelerinde, di hayat öyküsünden, gözlem ve cuklardan da aktan da çok ey ö-
Makaleler, “Aynaya Bakmak” ve “Ay- bir motifin, bir imgenin çada Türk tecrübelerinden beslenen roman, reniyor. Bu süreç içinde kendi deyi-
nadan Bakmak” balklar altnda iki iirindeki anlamlarn, görünümlerini süregelen tartmalar, çözümsüz miyle “dönümese de deiiyor”.
bölümde toplanm. ve yansmalarn saptayarak, bu motif görünen sorunlarn sokaktaki, ka- Aygündüz, 1995 ylnn Diyar-
Ece Ayhan, çeitli yaz ve söylei- ve imgelerin çaa ve aire göre geçir- dndaki, erkekteki, çocuktaki yan- bakr’n çok katmanl bir ekilde
lerinde kimi iirlerin ancak bir aynay- dii deiimi gösteriyor And. Ancak smalarn, bir türlü geride bra- anlatmay baaryor. PKK, Hizbullah
la okunabileceinden söz eder. Ters okurun bunlardan çkaraca sonuç, klamayan önyarglar en yaln ve gölgesinde ve asker kontrolü altnda
yazlm, sk iirlerdir bunlar. Ben, Türk iirinin geçmiten bugüne imge/ düz haliyle anlatyor. Eserin temel geçen zamanlar, eksik olmayan si-
buna iir aynas diyorum. Herkes sa- motif düzleminde –elbette geliip de- mevzuu, 23 yanda stanbul’dan lah seslerini ve öldürülen öretmen
hip deil iir aynasna. Bir imtiyaz bu. ierek- bir gelenei sürdürdüüdür. kalkp Güneydou’ya giden ö- hikayelerini okuduumuzda 32 ö-
Ona sahip olmak için Mevlânâ’nn retmenin Kürt halkyla, Kürtçeyle rencisine yeni eyler öretme müca-
sözünü ettii ‘mana dalgçlar’ndan ÇADA RN MACERASI karlamas, tanmas. Aygündüz, delesi veren Aygündüz’ün ne kadar
olmak gerek. te And, onlardan And’nn kitabndaki bir ksm yazlar olay ve olgulara insanlarn yanba- zor bir i baardna tanklk ediyor,
biri. Arka cebinde bir ayna; sk iir- ise, bir dönemin, bir toplumsal olayn ndan bakarak hiçbir eyin sadece onun kimliinde Türkiye’nin yarala-
lere –ters iirlere deil-, cins airlere modern Türk iirine nasl yansd- göründüü, söylendii gibi olma- rn farkl bir sesten dinleme frsat
tutuyor aynasn; Yahya Kemal’e, Ne- na ilikin olanlardr. Bunlardan “Bir dn hatrlatyor. buluyoruz.
cip Fazl’a, Cahit Stk’ya, Dranas’a, Çürük plie Hülya Dizmiiz: Me- Aygündüz, stanbul’daki güven-
Tanpnar’a, Necatigil’e, Sait Faik’e, rutiyet ve Nedamet”te Tevfik Fikret, TARTIMALARA ÇERDEN BR BAKI li evinde kalmayarak, o zamana ka-
Sezai Karakoç’a, Cemal Süreya’ya, Mehmet Âkif ve Rza Tevfik’in Sultan Romann hikayesi 1995 ylna uzan- dar televizyonda seyrettii “uzakta-
Cahit Zarifolu’na… Abdülhamit’e ve dönemi ile Meruti- yor. O yl Milli Eitim Bakanl’nn ki köy”e gittiinde hereyin asln-
yet ve ttihat Terakki’ye baklar ince- atamalarna bavuran matematik da anlatld gibi olmadn farke-
ZAMAN GÖRE DEEN MGELER lenir, “Afrika Bamszlk Savalarnn bölümü mezunu Filiz Aygündüz’ün diyor. Yüzeysel yorumlarn, kutu-
Esas itibaryla iir incelemelerinden kinci Yeni iirine Yansmalar ve Se- tayini Diyarbakr’n Silvan kasabas- lara hapsolmu görülerin sokakta-
oluan Günee Tutulan Ayna’daki ma- zai Karakoç” balkl yazda bu kez, na çkyor. O zaman usul öyle, bran ki hayatla örtümediini ahsen tec-
kaleler kendi içinde yöntem ve içerik Tunus ve Cezayir’de 1950’li yllarda sorulmuyor, atamas snf öretme- rübe etme frsat buluyor. Romanda
olarak tasnif edilirse; And’nn, bu ya- Franszlara kar balatlan direni ha- ni olarak yaplyor ve böylece bir yl da tüm bu farkllklar samimi bir an-
zlarn büyük bir bölümünde bir mo- reketinin özellikle Sezai Karakoç ve sürecek macera balyor. Uzaklardan latmla tasvir ediyor, hayat, ölümü,
tifin, bir imgenin ya da bir temann, Cemal Süreya’nn iirlerine yansyan gelmi ve kafas kark genç, idealist kimlikleri, dili sorguluyor. Çatma-
modern Türk iirine nasl yansdn örnekleri üzerinde durulur. bir öretmenin zorluklarla, yenilik- lar, kararszlklar, gelgitler yayor.
belirleme çabasnda olduu görülür. Kitapta bundan baka, Karakoç lerle dolu öyküsünü okuyoruz. “Siz” ve “biz” kavramlarnn umul-
“Eski Zamanlardan Bir Cuma Ça- ve Süreya’nn ve ardndan Yahya Filiz Aygündüz, bugün gazete- madk anlarda ortaya çkabildiini
lyor”, “Modern Türk iirinde Gül Kemal’in kente ve stanbul’a baklar- ci olarak tannan, özellikle kültür sa- görüyor. Beklenmedik tepkiler vere-
maj”, “Cahit Zarifolu’nun iirle- n irdeleyen yazlar var. Nedim’in “Gi- nat alannda editör ve yayn yönet- bileceini, insanlar tanyp, anlama-
rinde Bir Kötülük Öesi Olarak Ylan delim serv-i revanm yürü Sâdâbad’e” meni kimliiyle bilinen bir isim ve bu nn sancl bir süreç olduunu farke-
Sembolü”, “Tevfik Fikret’in iirlerinde nakaratl arks ile Sezai Karakoç’un roman onu önce yazar, sonra öret- diyor. nsanlarn hikayelerini anla-
Olumsuz Bir Psikolojinin Yansmas “stanbul’un Hazan Gazeli”ni, Ha- men kimliiyle de tanmamza vesile maya çalmadan, iliki kurulamaya-
Olarak Zehir Motifi” balkl makale- lil Nihat Boztepe’nin “Münâcât” ile oluyor. Aygündüz, yaad bir hika- can öreniyor.
ler bu türden. And, bunlardan ilkinde; Necip Fazl’n “Kafiyeler”ini karla- yeyi, tecrübelerini ve kiisel gözlem-
cuma gününün modern Türk iirindeki tran yazlar, yine Dranas’n “Fah- lerini roman türünün olanaklarn EZBER BOZMAK ÇN
yansmalarnn peinde. Bu balamda riye Abla”sn mahalle kavram et- kullanarak aktarm ve bunda da ba- Filiz Aygündüz, iletiimsizliin,
Cahit Stk’nn “Bugün Cuma” ile Beh- rafnda yorumlama çabas, ölümün arl olmu. Yazlanlarn onun tecrü- sözde kalm kardelik kavramnn,
çet Necatigil’in “Cuma Günleri” adl çada Türk iirine; Necip Fazl’n, beleri ve gözlemleri olduunu bildi- diyalog yoluyla gelitirilip, klie-
iirlerini karlatran yazar, bu cuma Cahit Stk’nn, Yahya Kemal’in, Ziya imizden de olabilir, zaman zaman lerden temizlenmesi gerektiini ve
gezintisinde Attila lhan’n “eski za- Osman’n, Tanpnar’n ve Yusuf Ziya bir an kitab, hatrat okuyor gibi his- Türkiye’de çekilen aclarn temel ne-
manlardan bir cuma”sna urayp, so- Ortaç’n dizelerine yansyan yüzünün sediyoruz. Akn içindeki bu otobi- denlerinden birinin de dil olduunu
nunda Sezai Karakoç’un ‘hürriyet ka- ele alnd “Bir Ku Ötüü Olmak” yografik öeler yer yer onun gaze- romannda vurguluyor. Ayn dilden
dar kutsal olan’ cuma gününe varr. Bu balkl inceleme, And’nn aynasna teci tarafndan gelen keskin gözlem konumayan öretmen ve ören-
çerçevedeki ikinci yazda, ‘cuma’dan yansyan dier önemli makaleler. ve tasvirlerin arkasnda kalyor. Ama cilerin tuhaf, karlkl özveri içe-
çkm’, çada Türk iirindeki gül’ün imdi yaplmas gereken, bu yazlar bu bir gazeteci kitab deil, yazarn ren ilikisinde çözümün çounlukla
ardna dümütür yazar. Bu gezintide okumak için aynaya bakmak!.. Ayna çok yönlü kiiliinin, farkl apkala- Kürtçe’yi okulun kapsnda brakan
yoluna çkan Yahya Kemal’in, Ahmet size çada iirimizin macerasndan, rnn harmanland, zaman zaman küçücük çocuklara kaldn gös-
Haim’in, Necip Fazl’n, Tanpnar’n, daha dorusu kültürümüzün iirce bir yann daha ar bast ama hep- teriyor bizlere. Filiz Aygündüz’ün
Taranc’nn, Dranas’n, Necatigil’in öyküsünden bir kesit sunuyor.. Ama sinin üstünde kurgusal baz öelerle zamanlamas çok iyi ileyen roman
ve Sezai Karakoç’un gül bahçele- aynaya sahip olmak kadar bakmak da de zenginleen bir roman. ezber bozmak ve meseleye insanla-
ridir. Bu yazda da son gül bahçesi bir imtiyazdr. mtiyaz sahiplerine du- Kitabn geneline baktmzda bir rn yanndan bakmak isteyenler için
Karakoç’unkidir. Çünkü; And’nn da yurulur. tanma, çatma, kaynama hikâyesi iyi bir frsat olabilir.

30
KÝTAP ZAMANI
ÇOCUK 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Çocuun karakteri
Austos böceine dair bildiklerinizi unutun masallarla ekillenir
KARAKTER GELIIMINDE MINI MINI
Orhan Bilir’in Austos Böceine Mektuplar isimli kitab, tembel, key- MASALLAR, S. MARALI/KOMISYON , ÇILEK

fine dükün bir böcek olarak tandmz Austos böceine yaplm Elimizde, Karakter
hakszlklar deitiriyor. Kitap, çocuk duyarll ile yazlm bir mek- geliiminde mini mini
tup ile balyor. Akdeniz’le yaplan röportaj ile devam ediyor. masallar serisi’nden
AUSTOS BÖCENE MEKTUPLAR, ORHAN BLR, RESMLEYEN: N. AFAK GÜRER, NAR YAYINLARI, 60 SAYFA 3 TL üç kitap var: Prpr ile
hrhr, Mrmr Bal ve Vzzz
vzzzz… Kitaplardan ilk ikisi yazar
Sema Maral tarafndan, üçüncü
kitap ise yaynevinin kurduu bir

K
komisyon tarafndan hazrlanm.
Kitaplar, hem görsel yönüyle hem
MUSA GÜNER de içeriiyle çocuklarn beenisine
hitabediyor. Rengârenk kaln kar-
itaplar ve okul faydal, ton kapakl, resimlerle süslenmi
bizi hayata hazrlayan
bilgilerin kaynadr.
ve her masal ayr renk sayfalarda
Ancak örendiimiz eyler kaytsz anlatlyor. Cep boy olarak tasar-
artsz doru mudur? Bazen okul- lanan kitaplarn her biri ortalama
larda öretilen kitaplarda geçen 200-250 sayfa. Kitaplarda yer alan
bilgiler sorgulamal myz acaba?
Mesela, austos böcei ile karnca-
her masal çocua güzel karakterl-
nn hikâyesini hepimiz biliriz. Elin- er kazandrma amacnda. Bunlar
de sazyla bütün yaz türkü söyleyen da kitabn içindekiler bölümünde
zavall böcecik ve çalkan hazrlkl ve her masaln banda belirtilmi.
temkinli karnca… Austos Böce-
i yazn ka hazrlk yapmad ve
Örnein, Mrmr Bal kitabnda,
tembel tembel türkü söyledii için, çalkanlk, sevgi, güven, iyi niyet,
karncann kapsn çalyor ve on- inat etmemek, iyi dinleyici olmak,
dan yiyecek istiyor. Çalkan karn- ölçülülük, alçakgönüllülük, adalet,
ca da Austos böceine dersini ve-
riyor tabi: Yazn ba pienin, kn
cesaret, doruluk, dostluk,
a pier… Peki, gerçek böyle midir, dürüstlük konularn ileyen
yoksa La fontainne bir fabl dersi masallar yer alyor. Kitaplar,
uruna bütün dünya çocuklar gibi cocuklarn karakter eitimine
bizi de kandrm mdr?
Gerçek u: Austos katk salamak için hazrlanm.
Böcei asla tembel bir
böcek deildir, ayr- Brak bilgisayar,
ca buday da yemez
Austos böcei onurlu
gel futbola
EYVAH, ARKADAIM BILGISAYAR BAIMLISI, F.
bir böcek, karncann ka- JOLY-C. FRANEK, ÇEV: E. DEMIRCIOLU, ERDEM
psna gidip de buday istemeye-
cek kadar hem de… Adnn aus- Sokak arasnda, her
tos böcei olduuna da bakmayn, zaman birlikte oyun
Eylülde de, aralkta da, maysta da
Austos Böceine Mektuplar isimli ki- bir varlk gibi alglamay bir kur-
oynadnz
hep var. Kn sesi neden kesiliyor
peki… Onun cevab da hazr: Ya- tabndan öreniyoruz. Kitap, Aus- gu içinde çocuk okura sunuyor. Bu arkadanz bir gün
zn o kadar konuabilmek için kn tos böceine yaplm hakszl fark temelde de ‘Eyalarn (yahut insan oyuna gelmese… Onun bilgisayar
epeyce düünmek gerek… eden bir çocuk duyarll ile yazlm dndaki varlklarn) da bir ruhu banda bir oyun oynarken
Karncaya gelince, zavall bütün bir mektup ile balyor. Akdeniz’le vardr.’ iletisinin bilinçalt vurgusu.
yaplan röportaj ile devam ediyor. Orhan Bilir’in kitab on iki me-
ayrlamadndan gelmediini
yaz çalr didinir, topran altna
bir depo yapar ama sadece bir bu- Kitap boyunca yazar, çevre- tinden oluuyor. Kapakta ve içeride örenseniz, ne yaparsnz? Fred
day ona bütün k yeter… Depola- mizde var olan, ama kanksad- ‘hikaye’ olduu belirtiliyor ancak me- Baramin böyle bir durumda
d dier budaylar topran altn- mz varlklar eyalar kiiletiriyor. tinler klasik hikaye formunu dnda. ‘öyleyse ben de bilgisayar oyunu
da çürüyüp gider. Austos Böcei Günlük hayatn içinde görüp geç- Daha çok denemeye yakn. Ancak
tiimiz nesnelerin gözünden haya- türler arasndaki snrlarn iyice silik-
oynayaym.’ diye düünüyor.
ne yapsn onun çürümü buday-
larn… Bunlar, masallarla ve fabl- ta bakyor ve çocuklarn da aslnda letii, ‘anlat’ diye genel bir türden Sonras… Bilgisayar bulamyor,
larla büyüyen, hatta oradaki birçok oradan da bakabilmesine kap ara- söz edildiini düündüümüzde bu tam da arkadasz kara kara
olayn hayatta karln arayan ço- lyor. nsanolunun, uzun süre kul- çok da olumsuz bir durum deil. düünürken bilgisayardan sklan
cuklarn ezberini bozuyor. land eyalar kurabildii sahiplik, Bilir’in kitab, artc ve bir solukta
Bu bilgileri yazar Orhan Bilir’in arkadalk, dostluk ban, onu canl okunabilen bir kitap. arkada tekrar sokaa dönüyor…
Erdem Yaynlarnn, küçük
Endieler Dizisinden yaymlanan
kitap bilgisayar bamllnn
Ikl kurabiyeden bir srk da sen al arkadal, birlikte oyun oynamay
ve paylam nasl etkilediini bir
Aydedeyi kocaman ama srlm bir kurabi- görüyor, tabi hilal olunca da onun srldn hikaye ile anlatyor. Kitabn sonun-
ye olarak düündünüz mü? Senai ve düünüyor, üzülüyor. Seri üç kitaptan da da bilgisayar baml ve
Semine Demirci’nin kaleme ald, afak oluuyor. Ikl Kurabiye’ye; Peygamberimizi oyunlar konusunda nasl hareket
Tavkul’un resimledii kitapta, anne Sevindirelim ve Sultanahmet Camii isimli edilmesi gerektiini anlatan bir
çocuuna ay’ ve onun anlamn anlatyor. kitaplar elik ediyor. Ikl Kurabiye, Senai- bölüm var. Kitap çizgi roman
Zeynep ay kocaman kl bir kurabiye gibi Semine Demirci, Uçurtma Yaynlar tadnda bir okuma kitab…

31
KÝTAP ZAMANI
HATIRA 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Kastamonu’nun ilk akirdleri Yabanc gözüyle stanbul


STANBUL’DAN MEKTUPLAR, MAX MÜLLER, ÇEV.:
A. BURA, EHR YAY., 144 SAYFA, 12.5 TL
Ik Yaynlar’nn Krklar Serisi Kastamonu Fedakârlar ile devam
Alman asll yazar Friedrich
ediyor. Kitab hazrlayan Ahmed Özer, Bediüzzaman’n daimi bir Max Müler ile ei Mrs. G.
göz hapsi ve istibdat altnda geçirdii sekiz yllk Kastamonu Müler, Sultan II. Abdülhamid
devrinde ngiliz Sefareti’nde
hayatna odaklanyor ardndan buradaki talebelerini anlatyor. çalan oullarn ziyarete
KASTAMONU FEDAKÂRLARI, AHMED ÖZER, IIK YAYINLARI, 350 SAYFA, 13 TL gelir. Abdülhamid, bu aile ile yakndan ilgile-
nir bir yaver tahsis eder. stanbul’dan
Mektuplar, Mrs.G. Müler’in ngiltere’ye
yazd 12 mektup ile kocasnn 4 mektubu-
nun sonradan geniletilmi hali. Mr.Max
Müler, slam’n terakkiye mani bir din,

B
Türklerin de kolay yutulacak bir lokma
olmadn ve II. Abdülhamid’in kurduu
eitim sisteminin meyvesinin ileride
YAVUZ ULUTÜRK ruret olamdan hissi bir merakla bakmala- alnacan söylüyor ki, bu da onun ileri
r slâmiyet lehine meydana gelecek hiz- görülülüünü gösteriyor.
ediüzzaman Said Nur- metleri tahrip etmektir: “Tarafgir naza-
si ve talebeleriyle ilgili yap- r taraftar olduu cereyann kusurunu gör-
t çalmalar ile tand- mez, zulmüne rza gösterir. Belki alklar.
mz Ahmed Özer, Ik Yaynlar’ndan ç- Hâlbuki küfre rza küfür olduu gibi zulme
Reat Nuri’de hastalk halleri
kan Krklar Serisi’ne bir halka daha ekle- rza dahi zulümdür.” REAT NUR GÜNTEKN’N ROMANLARINDA
HASTALIK, B. ASLTÜRK, KAROS, 368 SAYFA
di: Kastamonu Fedakârlar. Serinin ilk ki- Said Nursi’nin talebelerinden Mustafa
tab, Nurlarn Birinci Talebesi Hulusi Yah- Sungur’un kaleme ald takdim yazsnda Reat Nuri Güntekin,
yagil ile Risale-i Nur’un ilk talebesi Hulu- ifade ettii gibi, ‘Kastamonu Fedakârlar Tanpnar’n deyiiyle,
si Yahyagil’i anlatan Özer, bugüne kadar deyince, belki yüzlerce, binlerce kah- “Türkçe’nin ortasnda geni
sadece Bediüzzaman Said Nursi’nin tale- raman var.’ Kitabn ikinci bölümünde, bir sevgi ve efkat
belerini kaleme almakla kalmad. Onla- Kastamonu’da Said Nursi’nin hizmetin- ürpermesi”dir. Buna ramen
r bütün yönleriyle anlatrken bir taraftan de bulunmu, Risale-i Nur’lara talebe ol- edebiyatmzda hak ettii yerde deildir
da, hem Said Nursi’nin hayatna hem de mu bu isimlerden pek çouna yer veril- Güntekin. Günümüzün çalkan akademisy-
Risale-i Nur’lara bir de talebelerinin pen- mi. Mehmet Feyzi Efendi ile balayan dai- enlerinden Baki Asiltürk’ün kitab, Reat
ceresinden bakma frsat sundu. Her ne rede kimler yok ki, Çayc Emin Bey, Ahmet Nuri’nin tüm eserlerini ‘hastalk’ balamnda
kadar Bediüzzaman’n tarihçe-i hayat ad Nafiz Çelebi, Selâhattin Çelebi, Hfz Bay- ele alyor. Kalc ve geçici hastalklar, savalarn
eserinde ve sair risalelerinde talebeleri ile ram, Mustafa Oruç, Mustafa Osman… Ki- getirdii arazlar, psikolojik rahatszlklar,
Mehmet Feyzi Efendi
mektuplamalar yer alsa da Kastamonu tapta her birinin hayatlar, Üstad’a yazdk- yallarn ve çocuklarn hastalklar, hastalkla
Fedakârlar, meseleyi biraz daha daralt- yllk Kastamonu hayatna odaklanyor. Bu lar mektuplar, hatralar, mahkeme müda- ilgili meslekler…Bütün bunlar bize ayn
yor ve özele indirgiyor. Tpk Özer’in dier zaman dilimi içinde de Beziüzzaman’n, faalarnn yan sra talebelerinin gözünden zamanda yazarn yaad dönemin toplum-
kitaplarnda olduu gibi, Bir man Abide- “Aziz, Sddk, Mübarek Kardelerim Bediüzzaman Said Nursi ve Üstadn dilin- sal hayat, halkn yaama biçimi ve skntlar
si Zübeyir Gündüzalp, Atabeyli Tahiri, Hüs- ve Hizmet-i Kur’aniye ve Îmaniyede den de talebelerini anlatt bölümler de konusunda da bilgi veriyor.
rev, Hafz Ali Bu ehid Bir Yldzdr. Tüm bu Sebatkâr, Sarslmaz, Ylmaz Arkadalarm yer alyor. Çalmann belki de en güzel ta-
kitaplarda tek bir isim üzerinde duruluyor. ve Bu Misafirhane-i Dünyada efkatkâr raf, Kastamonu Lahikas’nda ve çeitli ri-
Bu çalmann en güzel yanlarndan biri ise ve Fedakâr ve Vefadar Yoldalarm!” diye salelerde bir araya gelen onlarca mektubu, Refik Durba’n stanbul’u
tek bir ismi deil, Bediüzzaman’n Eskie- seslendii talebelerini merkeze alyor. Üstad’a yöneltilen sorular, yine risalelere
STANBUL HAYATTIR I, REFK DURBA,
hir hapsinden sonra Kastamonu’da nef- ki bölümden oluan kitabn ilk bö- iaret ederek, her bir ismin altnda bir ara- HEYAMOLA YAYINLARI, 318 SAYFA, 18 TL
yedilii ile balayan ve nurun meyvelerin- lümünde ‘Üstadn Kastamonu’dan ya getiriyor olmas.
den Kastamonu Lahikas’n veren yllar- slâm Âlemine Mesajlar’na yer verilmi. “Rüzgârn sûretinde Rek /
da, Risale-i Nur’un hizmetkârlarn bir ara- Kastamonu’dayken Isparta’daki talebele- KASTAMONU LAHKASI’NDAN... suyun aynasnda Durba /
ya getiriyor olmas. riyle mektuplar vastasyla irtibatn kes- “Cenâb- Hakk’a yüzbinler ükür ve ham- rüzgârn ve suyun sûretinde
Necmettin ahiner’in Üç Feyizli Nur meyen Said Nursi, onlar ve nazarlarn- dolsun sizin gibi sadk, ciddî, fa’al zatlar stanbul” diyecek kadar
adl çalmasn hatrlamakta fayda var. da bütün inananlar, dünya ve siyaset ce- Risale-i Nur’un etrafnda toplayp bala- yaad kentle bütünlemi
Benzer bir çalma ile ahiner, Kastamo- reyanlar, kinci Cihan Harbi ve maruz ka- m; îman ve Kur’ân hizmetinde kuvvetli ve bir air Rek Durba. ster an deyin, ister
nu, Uluborlu ve Denizli nur ikliminin üç lnabilecek bütün menfi saldrlarn ya- nurlu kalemlerini çaltryor. günce, isterseniz yaant… Durba’n
‘Feyzi’si, Mehmet Feyzi allolu, Ahmet nnda ‘bir buz parças’na benzettii ena- Kardelerim! Bu def’a irsalâtnz o ka- “stanbul Hayattr” adl kitab, iirle kol
Feyzi Kul ve Hasan Feyzi Yüreil’in hayat niyetlerine kar da iddetle uyarr. Çün- dar beni memnun ve minnetdar etti ki; kola yürüyerek, stanbul’un semtlerinde,
hikâyeleri ve hatralarn bir araya getir- kü ona göre dünyada çarpan iki cereyan- herbir sahifesi bir kymetdar hediye ve sokaklarnda, vapurlarnda, kaplarnda,
miti. Özer ise kitabnda çerçeveyi biraz dan biri Kur’ân’a ve Risale-i Nur’a taraftar güzel bir mektub hükmünde göründü. Hü- tepelerinde eleiyor. Kimi zaman tarihi bir
daha geni tutuyor. Bediüzzaman’n önce olsa, nefsin merak ile kendilerinin de on- zünlerimi, gamlarm izâle edip ve kalbi- hikaye, bir efsane, kimi de Durba’n air
bir polis karakolunda ardndan da ayn lara kar merakla bakmalar gerekti. Oysa, mi sürur ve sevinç ile doldurdu. Cenab- bakyla gözlemleri, hatralar yansyor
karakolun karsnda bir evde, daimi bir Kur’ân hakikati ile megul olan kimsele- Erhamürrâhimîn onlarn huruflar adedin- yazlara. stanbul Hayattr’a, bir airin
göz hapsi ve istibdat altnda geçirdii sekiz rin, dünyada mücadele eden güçlere, za- ce size rahmet etsin ve sizden râz olsun.” yaad kentle söylemesi de diyebiliriz.

Kara Fatma’y tanyalm Meksika ABD’ye kafa utarsa… Seyahat edin, kaybolun! Deliliin iirsel anlatm
KARA FATMA, GONCA ELMAS AKAY, ALFA KARTAL KOLTUU, CARLOS FUENTES, BR SEYYAHIN KAYBOLMA KILAVUZU, ÖZCAN BAYKULAR ÖTERKEN, JANET FRAME,
YAYINLARI, 330 SAYFA, 15 TL ÇEV: Z. ÖNAL, CAN YAY., 413 SAYFA, 25.5 TL YURDALAN, AGORA, 214 SAYFA, 15 TL ÇEV: Z. CEYL ÖZMEN, 199 SAYFA, 13 TL

Gonca Elmas Akay, bir Günümüzün politik yan Özcan Yurdalan, bir mo- Janet Frame’nin hayat da en
gün, 1920’li yllarda en güçlü kalemlerinden, dern zaman seyyah, Sar az bir roman kadar ilginçtir.
çekilmi, asker giysili bir Meksikal yazar Carlos Otobüs’lerin yazar… Öretmenlik yaparken bir
kadn fotoraf görür. Fuentes’ten hem Geziyor, fotorayor ve müfettiin ziyareti srasnda
Neresinden baksanz hay- düündürücü hem de en önemlisi yazyor. Bu snftan kaçp bunalma
ret uyandran bir fotoraftr bu. Yazar, elenceli bir roman. Fuentes, bu kez sayede çoumuzun gidip görme imkan girince akl hastanesine yatrlr. Ve ömrünün
kendisini çok etkileyen bu fotoraftan yola politikann dalaveresi bol koridorlarnda bulamayaca ‘uzak’lar yakn ediyor. sonunda ülkesi ona devlet nian verecektir.
çkarak, fotoraftaki kadnn, Kurtulu geziniyor ve ‘politikac’ denen yaratn Üstelik dili ve üslubu en az fotoraar Baykular Öterken, Frame’nin 1957’de
Sava’nn ilk kadn subay Fatma Seher ruhunu ortaya çkaryor. Arka planda kadar yaln ve sürükleyici. ‘Yolcular çin yaymlanan ilk roman. Yeni Zelanda
Hanm’n kahramanlk hikâyesini anlatan ise ABD’ye yönelik talamalar var. 2020 El Aynas I’ alt balyla yaymlanan Bir krsalnda yaayan yoksul bir içi ailesinin
bir roman yazar. Fatma Seher, zmit, ylndayz… Amerika, kendisine kafa Seyyahn Kaybolma Klavuzu, bamsz çocuu olan Daphne, kurak bu krsala uyum
Gemlik, Bursa bölgelerinde çocuklaryla tutan Meksika’nn uydu balantlarn metinlerden oluuyor. Hikaye mi deme- salayamad için delilikle suçlanp akl has-
birlikte Kuvay Milliye askeri olarak kesiyor. Dünya ile balants kesilen li bu metinlere, izlenim mi? ‘Bir yolcu tanesine kapatlr. Her eyin yanl gittii
savaan bir kahraman. Büyük Taarruzda Meksika, mektupla haberleme çana gördüm’ diye balyor ve meçhul dünyada, doruyu söyleyen, yalnz deliliin
üstemen rütbesi alm, savatan sonra dönüyor. Fuantes hayranlarn mutlu mekanlarda, meçhul insanlarn hikaye- sesidir. Frame’nin olay örgüsünden çok
balanan maa Kzlay’a balam. edecek bir roman… sine ortak ediyor okuru. iirsel anlatmyla etkileyici bir roman.

32
KÝTAP ZAMANI BYOGRAF 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Çelebi’nin dünyasnda seyahat Polisiyeyse iler karktr


BÜYÜK UYKU, RAYMOND CHANDLER,
ÇEV.: FATH ÖZGÜVEN, 270 SAYFA, 12.9 TL

Bugüne kadar Seyahatname’den yola çkarak bir Evliyâ Büyük Uyku, Amerikan po-
Çelebi biyografisinin hazrlanmay önemli bir eksiklikti. lisiyesinin klasiklemi isim-
lerinden Raymond Chand-
Robert Dankoff’un kaleminden çkan Seyyâh- Âlem Evliyâ ler’n külliyatndan bir ro-
man. lk kez 1939 ylnda ya-
Çelebi’nin Dünyaya Bak, bu alanda öncü bir çalma. ymlanan bu eserde, barolde Chandler’n
SEYYÂH-I ÂLEM EVLYÂ ÇELEB’NN DÜNYAYA BAKII, ROBERT DANKOFF, ÇEV.: MÜFT GÜNAY, YKY, 250 SAYFA, 22 TL ölümsüz karakteri Philip Marlowe var. Mar-
lowe, General Sternwood tarafndan Geiger
adnda bir antajcdan kurtarlmakla görev-
lendirilir. Geiger, görünüte ender kitaplar

K
satan bir kitapçdr, ama kirli ilerde bir nu-
maradr. Marlowe, Geiger’i evine kadar ta-
kip eder. Darda beklerken silah sesi duyu-
lur. Eve girdiinde Geiger cesedinin banda
AHMET DORU Âlem Evliyâ Çelebi’nin Dünyaya Bak adl General’in küçük kz Carmen vardr. Çevi-
kitap, bu alanda öncü bir çalma. risini Fatih Özgüven’in yapt kitabn edi-
im ne derse desin ky- Kitap, Suraiya Faroqhi’nin kaleme al- törlüü ise Ahmet Ümit’e ait.
meti yeterince bilinmemi, d önsözle balyor. Faroghi, önsözde
lâykyla istifade edilmemi “Evliyâ’nn eitimine, yeteneklerine, dün-
bir eser Evliya Çelebi Seyahatnamesi. Çou ya görüüne ve ayrca becerilerinin snr- Akif’in Kur’ân airlii
kii Evliyâ Çelebi’yi çantasn srtna atp larna ilikin kapsaml, geni tabanl bir BR KUR’AN ÂR, DÜCANE CÜNDOLU,
yollara düen, bulduunu yiyen, gözüne tartma çok gecikmitir ve Robert Dan- KAPI YAYINLARI, 663 SAYFA, 19 TL
kestirdii yerde yatan, bu arada gezdii koff da bunu salamak için yola çkmtr.
Dücane Cündiolu’nun ilk
yerleri yerleri de defterine kaydetmeyi Dankoff, önceki yaynlaryla bu görev için
basks 2000 ylnda yaplan
ihmal etmeyen sradan bir seyyah sanr. âdeta biçilmi kaftandr.” diyor.
Bir Kur’an âiri, Mehmet Âkif
Oysa Çelebi, Dördüncü Murad zama- Robert Dankoff, kitabnda Evliyâ
ve Kur’an Meali adl kitab k
nnda Enderun’da yetimi, devrin en Çelebi’yi stanbul insan, dünya insan,
bir bask ile tekrar okura
kymetli âlimlerinden ders okumu. Soyu sultann kulu, çelebi ve dervi, meddah,
sunuldu. Âkif’in Kur’an Meali’nin geniçe
Ahmet Yesevi hazretlerine uzanan saray ravi ve musahip bölümleri altnda ince-
hikâyesi ile balayan kitapta, her ne kadar
kuyumcubas Zllî Mehmed Çelebi’nin liyor. Seyah- âlem Evliyâ’y çeitli yön-
Meclis karar ile balad ve yllarca emek
olu, yüklü bir servetin vârisi. Sadrazam leriyle tahlil ederken yapt alntlarla
verdii meal çalmas bugün elimizde olmasa
Melek Ahmet Paa’nn akrabas olan Seyahatname’nin de adetâ bir özetini sunu-
Evliya Çelebi da, Srât- Müstakim ve Sebilürread der-
annesi, Sultan Birinci Ahmed tarafn- yor okura. Dankoff, Seyahatnâme’nin kale-
liyle Seyahatname’yi batan sonu okuyan gisinde yaymlanan Tefsir yazlar ile
dan babasna verilmi. Aziz Mahmud me alnmasnda iki amaç olduunu söylü-
bir kii, Osmanl tarihinin bir bölümünü vaazlarnda ve Arapça’dan tercüme ettii
Hüdâî, dünyaya gelmesi için dua etmi. yor. lk amaç, Osmanl mparatorluu’nun
Evliya Çelebi eliinde bizzat yaar. Elini kitap ve makalelerde bulunan Kur’an mealleri
Bugünkü tabiriyle tam bir ‘entelektüel’. ve çevresinin eksiksiz bir tasvirini sunmak.
kitaba doru uzatsa Çelebi’ye dokunur. yer alyor. Alt bölümden oluan kitap, Âkif’in
Seyahatlerini de elde teber, bata külah Gezdii ehirlerin tarihi, idari örgütlen-
Nefes alp veriini yanbanda hisseder. Kur’an Meali’ne dair mektuplar, hatra ve
gerçekletirmemi. Çou yeri akrabas mesi, çeitli dillerdeki adlar, cora konu-
vesikalar ile tartmalar bir araya getiriyor.
olan Melek Ahmet Paa’nn maiyyetin- mu, kaleleri, evleri, camileri, medreseleri,
de, müezzini, srda, sohbet arkada LK GEN EVLYA ÇELEB BYOGRAFS okullar, hanlar, hamamlar, çemeleri,
olarak dolam. Bazen elçilik, bazen Buna ramen Evliya Çelebi üzerinde ilmî semtleri, dinî ilikileri, iklimi, halknn gö- Kur’ân’da gençlik halleri
ulaklk görevleriyle, bazen gaza kastyla çalmalar maalesef yeni yeni balyor. rünüü, klk kyafeti, davran ve gele-
imdiye kadar belirli bir ehri tantmak KUR’ÂN’DA GENÇLK VE GENÇLER, LHAM
ülkeler, ehirler am. Gittii yerlerde nekleri, konuma alkanlklar, ulema, GÜNAY, PINAR, 320 SAYFA, 12.5 TL
Devlet-i Aliyye’nin itibarl bir ahsiyeti için Seyahatname’nin ufak ksmlarnda air, hekim ve dier ileri gelenleri, pazar-
olarak arlanm. Gâh hünkar huzuru- yaplan Seyahatname’de Bosna, Evliya lar, dükkanlar, çeitli ürün ve yemekleri, Kur’ân- Kerim’i hakkyla
na çkm, gâh sadrazam otana girmi, Çelebi’nin gözüyle Konya gibi inceleme- parklar, bahçeleri ve mesire yerleri Evliyâ anlamak büyük çaba
gâh han saraylarna konuk olmu. ler maalesef bu hazinenin bir bütünlük Çelebi’nin gezdii yerlerde ayrntlaryla gerektirir. Buna ramen
On büyük ciltlik bu muazzam kaynak, içinde idrak edilmesine imkan tanmad. kaydettii bilgilerden. Kur’ân, indirildiinden
sadece bir gezi kitab da deil. Çelebi, Bunda eserin devâsâ hacmi kadar belki Evliyâ’nn ikinci amac ise seyahat- bugüne kadar her sevi-
yaadklarn, bir sarayl/paal olarak a- ark’a mahsus sohbet geleneini bilme- lerinin eksiksiz bir kaydn sunmak. Bu yeden insann ilgi oda olmutur. Bütün
hit olduu Osmanl tarihinin en mühim yenlerin mübalaal üslubunu bahane amaç dorultusunda gezilerin birinci insanla inen bir dinin kutsal kitab olan
hadiselerini, kendi bandan geçenleri ederek Çelebi’yi küçümsemeleri de sebep azdan aktarlmas önem kazanyor. Kur’ân- Kerim, insanla ilgili her türlü
neredeyse günü gününe, bazen dakika- oldu. Bugüne kadar Seyahatname’den Dankoff, bu iki amaç ile Seyahatname’yi konudan da bahsetmektedir. lhami Günay
s dakikasna kaydetmi. simlerine tarih yola çkarak bir Evliyâ Çelebi biyograsi- kaleme aldn söyledii Çelebi’nin ki- tarafndan hazrlanan Kur’ân’da Gençlik ve
kitaplarndan âinâ olduumuz pek çok nin hazrlanmay da önemli bir eksiklik. tap hacmindeki ilk biyograsini yazmak- Gençler adl kitap, Kur’ân’a gençleri ilgilen-
önemli ahsiyetle alâkal en hurde ma- Seyahatname’nin YKY’den çkan bas- la bir ilki gerçekletirmi. Bir Avrupal diren yönleriyle bakyor. Kur’ân’da
lumat, baka yerde rastlanmas müm- klarna yapt katklar ve Evliyâ Çelebi olarak ark’n en büyük seyyahlarndan gençlie hangi çerçevede yer verilmi,
kün olmayan hayat hikâyelerini, onun Seyahatnâmesi Okuma Sözlüü’nden adn birinin hayatna bu derece nüfuz etmesi gençlerin iyi ve kötü yönleri nelerdir, bu
nakillerinde bulmak mümkün. Bu ha- bildiimizi Robert Dankoff’un Seyyâh- takdire âyan. vasar deitirilebilir mi? gibi sorulara
ayetler ve sünnet nda cevap aranyor.

Nübüvvet’e dair Faizsiz, katlm bankacl Gülümsemeyi unutanlara… Kuantum fiziiyle roman
NÜBÜVVET FELSEFES, CEVHER ULUL, KATILIM BANKACILII, HÜSEYN TUNÇ, GÜLÜMSEMEY UNUTMA, FUNDA ÖZSOY SERBEST DÜÜ, JULI ZEH, ÇEV.: SEVNÇ
NSAN YAYINLARI, 186 SAYFA, 10 TL NESL YAYINLARI, 300 SAYFA, 10,50 TL ERDOAN, 172 SAYFA, 10 TL ALTINÇEKÇ, METS, 288 SAYFA, 21.5 TL

slam dünyas, yaplan fe- Katlm Bankacl ya da Öykücü Funda Özsoy Roman, arka kapak
tihler sonucu yabanc bilinen adyla faizsiz Erdoan, Sana Yazdm Bir yazsnda bir cümleyle
kültürlerle karlanca, bankaclk, ülkemizde Mektup Olsam adl ilk öykü öyle özetlenmi, “ki
nübüvvet meselesi ciddi hemen herkesin az ya da kitabnn ardndan yeni bir zikçi ve bir dedektif,
anlamda tartlmaya çok merak ettii bir öykü demeti ile çkageldi: polisiye tadnda, felse bir
balanm; slam’n ruhuna aykr kirler bankaclk modelidir. Nasl oluyor, ileyii Gülümsemeyi Unutma. Kitapta dokuz öykü gerilim.” Serbest Düü, klasik bir dedek-
tezahür etmitir. slam bilginlerinin bu nasl, paraya haram olan faiz bulayor mu yer alyor, Mine Anne, Kibritçi Kz, Yirmi Be tiik hikâyesi aslnda. Fizik teorilerini
kirlere kar yazd en önemli reddi- gibi konular da en çok akla gelen ve Yl Sonra, Fotoraarda Yaamak, Trajik, seven ve tesadüfe inanmayan bir komiser
yelerden biri de bnü’n-Nes’in Fazl bin rahatsz edici sorulardandr. Albaraka Türk Timuçin Bey’in Annesi, Âdem’in Hikâyesi, son davasn çözmeye çalyor. Kitapta,
Natk adl felse romandr. Cevher ulul, Katlm Bankas müdürü Hüseyin Tunç, Eski Bayramlar Eskiyen Zamanlar… Neredeyse her zaman olduu gibi, hem komiser
Nübüvvet Felsefesi ald çalmasnda, bu kaleme ald Katlm Bankacl adl her birinde hüzünlü bir öykü anlatlyor. hem de okur ters köeye yatyor. deal
nübüvvet probleminin ortaya çk, kitabnda, bu ‘faiz d’ bankacln ana Aldatlan eler, kibritçi kzn hikâyesiyle dünya ile maddi dünyann çatmas,
kelamclara ve slam lozoarna göre prensibinin ‘ticari faaliyet’ olduunu söylü- birleen bir hayat, eski bayramlara duyulan masumiyet ile suçluluk ve zaman doas
nübüvvet, bnü’n-Nefis’in nübüvvet yor. Kitapta, katlmn felsefesi, teorisi ve özlem… Her eye ramen ‘Gülümsemeyi gibi meseleler üzerinde okuru düünmeye
felsefesi irdeleniyor. Kitabn sonunda da Türkiye’de uygulan hakknda tatmin Unutma’ dercesine kitaba adn veren çaran roman, kuantum ziine ilgi
Fazl bin Natk’n tercümesi yer alyor. edici bilgiler ve ayrntlar yer alyor. hikâye ise son sayfalara mekân tutmu. duyanlar için de iyi bir seçim olabilir.

33
KÝTAP ZAMANI
USTA GÖZÜYLE 3 OCAK 2011 PAZARTESÝ

Bir dakiykalna Hani’ye, ‘te’ye, lisanmza


Cumhuriyetçi olduum ve elbetde ‘Cihan Münevveri’
ânn hikâyesidir Livanelli’ye dair
Baknz efendiler; biz sadece bugüne dein Efendim ben bu mevzua devam etmek üzereyken, Hilmi
Osmanl ehzadesi var bilir idik; bir de Dulkadrl bey kardam orad. Elinde her zemanki gibi, yevmî
ehzadeleri varm; ben ahsan bunu bilmiyor idim kazatalar var. Muazzez kardam, bu def’a ,‘Yamur
eklinde kendi kendine mrldannca bütün yüzlerin Atsz’n mekalesini kraat buyurur musunuz, cancazm?’
u fakiyre doru tevcih olunduunu hissettim. deyerekden ‘Star’ ceridesini masann üzerine koydu.
RECAÝ RFAN
GÜLLAPDAN KÜLYUTMAZ

 ükrü kahves-
inde yârenlik
hâlindeyiz.
Muhibbândan
biri, “Geçen gün
bir ahbab bize ecnebi bir
gibi görünür fekat bu yeni
hânedandan benim de
mâlumatm yokdur. Vâka
Hazreti Fatih Sultan Mehmed
Han, vakt-i zemânnda
Anadolu’da sâkin Türkmen
C ânmdam
muazzez kaariler-
im, nihayet bu
seneyi de, Rabb’ime binlerce
hamdüsenalar olsun, salk
safalk ile itmam etdik. Bu
lesinin tamamn bu nâçiz
sütunlara iktibas etmek ister-
dim, amma en eyisi, siz lütfen
geçdiimiz Pazar günki ‘Star’
kazatasn bulup bu enfes
yazy kraat buyurun. Hilmi
melmeketten hediyyeten bir hânedanlarn siyâset ve vesile ile, cümlenize hayrl bey’in ‘Cihan Münevveri’
paket çay gönderdi, nes bir kyâsetle ademe mahkûm seneler temenni ederekden tesmiye etdii Artvin asll
ey azizim” diyerekten edüb, mal ve mülklerini, lakrdma balayorum. talyan muganni Zolfo
ükrü’nün ihtisâs sahasna hanedanlk iddialarn hâk ile Efendim, u Te Ve tabir Livanelli’nin ne menem biri
gaet ile müdâhil olunca bir yeksân etmi idi; demek ki edilen nühusetli âlete arasra olduuna ayn’el yakîyn âhid
maraza çkacan kestirip, hâlâ mevcud imi. Allah ömür bakayorum da, istimal edilen olacaksnz.
“Bakalm ne olacak” deyû versin! lisan mevzuunda zihnime Gene de bendeniz, bu
pusuya sindik. Netekim Bana kalr ise bu izahat taklan baz suallere cevab mekalenin baz ksmlarn
ükrü, ormanlar kral arslan fevkalâde kâ ve tatminkâr idi bulamayorum. Herhalde siz de ziz karimle paylaaym
cenaplarnn hükümranln fekat Kondurac Faruk aytt, fark etmi olmalsnz, [stitraden arzedeyim: Biz
hatrlatan bir edâ ile -Baka hânedanlarn da muazzez kaarilerim, epey bir Türkler, fevkalhâd ‘paylamc’
muhatabn acr gibi öyle bir ehzâdeleri, sultanlar var mdr müddetden beri, lisanmza bir cem’iyyet olduk!!! Fikir ve
süzdükten sonra noktay yerli acep Recai Bey diye sual tevcîh ‘hani’ kelimesi musallat oldu. kanaatlerimizi alameleinnas
yerine koydu, edince artk dayanamadmd kide bir, lakrdnn ortasnda herkesle ‘paylar’ olduk!].
-Çaylarn pâdiah aziz kaarîlerim, bir ‘hani’ kelimesi zuhur edey- Baknz, Yamur kardamn
Karadeniz çay olup, bâhusus -Allahu a’lem vardr; or. Geçenlerde Te Ve’de bir mekalesinde, Zolfo bey’in ilk
42 numerolu Tirebolu çaynn übhesiz vardr; anlarn dahi hanm kzmzn lakrdsna plaklarn albüm haline getirip
üstüne çay tanmamaklm soyu-sulbü bir ekilde devam ahid oldum ve üenmeyib tekrar bastrd ve bu
tabiidir; benim mekânmda edeyordur fekat bunun ne saydm: ki cümlede tam yedi albümde plaklar hakknda
bunun münâkaas dahi mânâs olur ey efendiler? def’a ‘hani’ dedi… Bu ‘hani’ ‘verilen bilgiler arasnda iirleri
abesle itigaldir efendiler! Benim bizzat ahsan Monarit nerden çkd, ben de bilemey- bestelenen bütün âirlerin
Bu meydan okuma üzerine olduumu cümle âlem bileyor; orum hani! adlar[nn] birer birer
boazm temizleyip, tekrâre hâcet yok fekat, günün Bir de ‘ite’ kelimesi var. sralan[d]’ hâlde,
“Eyvallah, lâkin Ofçaysan birinde her köeden bir Lisanmz ‘hani’lerden ve ‘Günlerimiz’in airinin
rmasnn Çamlca lizi’ne de ehzâde zuhûr edecek ise, ‘ite’lerden geçilmez oldu. isminin zikredilmedii belir-
fena deildir diyorlar; buna ne yeniden bizzat kendi ahsm Galiba bu iki kelime, biribirini tiliyor ve öyle deniliyor: ‘ O
buyurulur ükrü Bey bilâder- inadna Cumhuriyetçi i’lân tamamlayor: ‘hani’ deyor- albüme adn veren
im?” deyû pes perdeden etmekten içtinâb etmem. sunuz, ‘ite’ deye cevabn ‘Günlerimiz’ benim iirimdir.
i’tiraza yeltendimse de Benim cumhuriyetten alayorsunuz gibi!!! Ne bileyim, Herkesin adn anarken ben-
ükrü’nün errâreler çaktran anladm, her bir ferdin muazzez kaarilerim, hani imkini hasralt etme çabas,
baklarn farkedince kanun ve hükümet karsnda benim de aklm kard ite! Zülfü’nün içinde bulunduu
cayverdim; neme lâzm! taran dileri gibi müsâvi Efendim ben bu mevzua tuhaf ruh halini gösteriyor.’
Seylan çayn medhe kalkan olmasdr. Netekim mesele, devam etmek üzereyken, Aziz kardam Yamur,
biçâre arkadamz dahi sustu, asâlet iddias ve ibrâz Hilmi bey kardam orad. daha sonra, Zolfo hazretler-
ban elindeki kazataya eip noktasna gelir ise bu vâdide Elinde her zemanki gibi, yevmî inin, mâzide yaananlar
bir mkdar içinden kraat eyl- bizzat kendi ahsmdan maada kazatalar var. Muazzez temamiyle o günki menfaat-
edikten sonra, asîl ve necîb kimseleri kardam, bu def’a ,‘Yamur lerine bal olarak tahrif
-Vay canna, baknz efend- tanmamaklm mâzur Atsz’n mekalesini kraat buy- etdiini gösteren misâller
iler; biz sadece bugüne dein görülmelidir. Bu dünyada en urur musunuz, cancazm?’ vereyor ve öyle deyor: “
Osmanl ehzadesi var bilir büyük eref ve mensûbiyet, deyerekden ‘Star’ ceridesini ‘Ömrümün lk 65 yl’ adl
idik; bir de Dulkadrl Cenâb- Hakk’a kul, onun masann üzerine koydu. [Lâf kitabmda Zülfü’nün ne mal
ehzadeleri varm; ben adgüzel elçisine ümmet aramzda, Hilmi bey kardam, olduunu anlatrken onun
ahsan bunu bilmiyor idim olmaktr; gerisi lâf ü güzâftr! bu ‘cancazm’ lakrdsn Stalin devri tarihçilerine yahud
eklinde kendi kendine Kahvede souk bir hevâ ziyâdesiyle istimâl eder oldu. ‘1984’ romanndaki ‘Hakiykat
mrldannca bütün yüzlerin esdiini hissettim; evvelâ Acaba, Ömer Seyfeddin Bakanlna’ benzetdiimi
u fakiyre doru tevcih Seylan çayndan, ardndan üstâdn te’sirinde mi kald, yazmdm. Onlar da her gün
olunduunu hissettim. Bu Dulkadrl ehzâdesinden bah- deyorum?]. Yamur Atsz deien artlara göre mâziyi
mes’ele üzerinde hazirûn’a bir seden arkada mükesser oldu bendenizin pek sevdiim, yeniden yazyorlard.”
izahatta bulunmam lâzm ise de kendisine mahsûsen bir birâder-i canberaberim Efendim, bu ay da bu kadar.
geliyordu. Az önce yarm ac kahve smarlayarak vaziyeti addetdiim, müstesnâ bir Telaky gelecek aya inallah. Tekrar
kalm öksürük akordunu bu tatlya baladk. kardamdr. Mekalesinin yeni senenizi tebriyk edeyor,
defa bütün kemâliyle icrâ Açk konualm; bu melme- serlevhâsn görünce, Hilmi Cenab- Hak’dan cümlenize shhat
ettikten sonra aldm saz kete pâdiah vesaire lâzm ise bey’in maksadn derakab feh- ve saadet temenni edeyorum.
elime, ben ne güne duruyorum ey metdim: ‘Bir Vak’a: Zülfü Zâtnza hoca baknz ve Rabb’ime
-Efendiler; ahsan bizzat azizler; istirham ederim Lîvâneli’ emanet olunuz, muazzez kaarilerim,
kendimin bilmedii ey yok binaenaleyh! Yamur kardamn meka- Au Revoir, canlarm benim…

34
L ASIN I İSTE YİN !
DAHA FA Z
DAHA CAZİP İNDİRİMLER

DAHA KOLAY SİPARİŞ


DAHA HIZLI TESLİMAT

DAHA BÜYÜK KAMPANYA


DAHA FAZLA BİLGİ

DAHA ÇEŞİTLİ YORUM


DAHA KOLAY ÖDEME
DAHA FAZLA ÇEŞİT

kitapyurdu her zaman


DAHA FAZLAsını verir!

GDKDID]OD

You might also like