You are on page 1of 18

ÜNİTE 6

Duygular

Amaçlar
Bu üniteyi çalıştıktan sonra,
■ Duyguları tanımlayabilecek,

■ Duyguların işlevlerini bilecek,


■ Duygularımızın anlamını çözümleyebilecek,
■ Duygu kuramlarını bilecek,
■ Sinir sistemi ve duygular arasındaki ilişkiyi bilecek,
■ Duyguların nasıl ifade edilebileceğini görecek,
■ Duygusal yaşantıların neler olduğunu öğreneceksiniz.

İçindekiler
■ Giriş
■ Duygular
■ Duyguların İşlevleri
■ Duygularımızın Anlamını Çözmek
■ Sinir Sistemi ve Duygular
■ Duygu Kuramları
■ Duyguların İfadesi
■ Heyecan ve Yalan
■ Duygusal Yaşantılar
■ Özet
■ Değerlendirme Soruları
■ Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar

Öneriler
■ Duygularımız günlük yaşantımızın ayrılmaz parçalarıdır. Üniteyi okurken uygulamaları
dikkatlice yapınız, gözlemlerde bulununuz ve arkadaşlarınızla yaşantılarınızı paylaşınız.
1. GİRİŞ

Ahmet'in beklediği üniversite sonuçları eline geçti. Elindeki zarf onun geleceğinin güvencesiy-
di. İstediği bir üniversiteyi kazanmalıydı. Üç sene boyunca gecesini gündüzüne katarak çalıştı.
İstediği tek şey Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimlerini kazanmaktı, bunun için kurslara gitti.
Alanla ilgili özel dersler aldı. Evet şimdi o an geldi. Sınav sonuç belgesini açmaya çalışıyordu,
elleri ve bacakları titriyordu, kalbi çarpıyordu. Ya kazanamazsa! Zarfı açtı, evet "kazanmıştı". O
anda sevincinden ağlamaya, zıplamaya, bağırmaya başlamıştı. Çünkü o istediği üniversite ve
istediği bölümü kazanmıştı.

Güdüsel davranışlarımıza çoğu kez duygular eşlik eder. Bir amacımıza ulaşmamız bizde se-
vinç ve mutluluk duyguları uyandırır. Tabi bunun tam tersi de olabilir. Bir hedefe ulaşamadığı-
mız zaman bu bizi üzer, kaygılandırır, öfkelendirir ve korkutur.

Duygularımız yalnızca güdüsel davranışlarımıza etki etmez, aynı zamanda bu tür davranışla-
rın başlamasına neden olur.

2. DUYGULAR

Duygunun ne olduğu sorusuna basit bir yanıt vermek güçtür. Çünkü duygu karmaşık bir süreç-
tir. Duygular genel olarak fizyolojik ve bilişsel öğelere sahip ve davranışı etkilemeye dair
duyumlardır.

Düşünün bir kere kendimizi mutlu hissetmemizi sağlayan nedir? Öncelikle, diğer duygulardan
farklı olarak bedenimizde bazı belli fiziksel değişiklikler yaşarız: Belki kalbimizin çarpma hızı ar-
tar veya daha önceki örnekte olduğu gibi bizi sevinç dört bir yandan sarar; neler olduğu ile ilgili
olarak yaptığımız anlama ve değerlendirmelerimiz, mutluluğa dair hissettiklerimizi biçimlendi-
rir.

Bilişsel ögelerin yokluğu durumunda da duyguları yaşamak ayrıca mümkündür. Yeni ve bilme-
diğimiz bir duruma korkuyla tepki verebiliriz .Örneğin hiç tanımadığımız ve sağı solu belli olma-
yan, garip bir kişi ile ilişki kurma durumuna geldiğimizde bir korkuya kapılabiliriz; veya duygu
verici herhangi bir durumun ya da bilişsel ögenin varlığı olmadan da, bir konuda zevk almamız
olasıdır.

İnsanlar, karşılaştıkları yeni durumlarla ilgili olarak, önce bilişsel ögeler geliştirirler, daha sonra
da duygusal şekilde tepki verirler. Bu düşünceye göre, duygusal olarak tepki vermeden önce,
uyarıcı veya durum hakkında düşünüp onları anlamak bizim için daha faydalı olacaktır (Laza-
rus, 1984).

- 81 -
Duygusal yaşantılarımız gerek tür, gerekse şiddetleri açısından oldukça büyük farklılıklar gös-
terir. Örneğin üzüntü ve sevinç farklı türde, buna karşı, korku ve dehşet aynı türde, fakat farklı
şiddette duygusal yaşantılardır.

Duygunun tanımı ile birlikte dört farklı yaşantının tanımı üzerinde durmak gerekir. Bunlar;

Heyecan: Belli anlarda belli yoğunluklarda doğan, kısa süreli bedensel belirtilerin eşlik et-
tiği duygu durumlarıdır. Korku, öfke, ürkme böyle duygulardır.

Duygu: Duygular bireylerarası duygular ve sosyal duygular olmak üzere ikiye ayrılır. Bi-
reylerarası duygular, kişilerin birbirlerine duydukları sempati, sevgi, kıskançlık, hayranlık,
gurur, utanç gibi duygulardır. Sosyal duygular ise insanda ait olduğu insan topluluğuna bağlı
olarak oluşmuş duygulardır. Düşünsel, estetik, inanç, ahlak gibi değer sistemlerine yönelik
duygular sosyal tipte duygulardır.

Mutluluk: Bir gereksinim tatmini sağlandığında ya da bir amaca ulaşıldığında bir hoşluk
hissedilir. Fizyolojik ihtiyaçları bir yana bırakacak olursak, bireyin ihtiyaçları ve amaçları sü-
rekli olarak değiştiği ve ulaşılan amaçları daima yeni amaçlar izlediği için mutluluğun neden-
leri de değişmektedir.

Tutku: Yoğunluğu ve sürekliliği çok fazla olup, bireyi gerçekleri görmekten uzaklaştıracak
nitelikteki duygulardır.

3. DUYGULARIN İŞLEVLERİ

Düşünün bir kere, duyguları yaşamasaydık ne olurdu. Derin bir çaresizlik, depresyon, vicdan
azabı olmazdı, fakat aynı zamanda mutluluk, eğlence ve aşk da olmazdı. Açıkça eğer duygula-
rımızı yaşamada ve yansıtmada bir kısıtlama olsaydı, hayat da buna bağlı olarak daha az tat-
min edici, hatta çok sıkıcı olurdu.

Duygular hayatı daha ilginç hale getirmenin ötesinde hangi amaçlara hizmet ederler? Psiko-
loglar günlük hayatımızda duyguların gerçekleştirdiği işlevleri şu biçimde belirlemişlerdir.

■ Bizi harekete hazırlarlar: Duygular çevredeki olaylarla, bireylerin bunlara karşı göster-
miş oldukları tepkiler arasında, aracılık görevini üstlenirler. Örneğin bize doğru gelmekte olan
azgın bir köpek gördüğümüzde, otonom sinir sisteminin sempatik sinir sistemi bölümün-
den kaynaklanan fizyolojik uyarılma ile birlikte duygusal bir tepki (korku) oluşur. Sempatik sinir

- 82 -
sisteminin görevi bizi acil durumlara hazırlamaktır ( köpekten bir an önce kaçmak gibi). Duygu-
lar, değişik durumlarda uygun tepkileri vermemize yarayan uyarıcılardır.

■ Gelecekteki davranışlarımızı biçimlendirirler: Duygular, gelecekte uygun tepkiler


vermemizi sağlayan bilgilerin öğrenilmesine öncülük ederler. Birey hoş olmayan bir durumla
(örneğin; saldırmaya hazırlanan bir köpek) ile karşılaştığında, duygusal tepki oluşur. Bu da bi-
reyin ileride benzer bir durumdan kaçması gerektiğini öğretir. Aynı şekilde önceki davranışlar
sonucunda elde edilen hoş tecrübeler de ilerisi için güdüleyici niteliktedir. Böylece tatmin duy-
gusuyla ödüllenen davranışların ileride yeniden ortaya çıkma olasılığı artar.

■ Sosyal ilişkilerin düzenlenmesine yardımcı olurlar: Sözel veya sözsüz iletişimde


bulunduğumuz zaman yaşadığımız duygular dışarıdan izleyenler için genellikle çok açık ve
nettir. Bu davranışlar, izleyenler için, bizim o an yaşadığımız duyguları daha iyi anlamak ve ileri-
de olası davranışlarımızı tahmin etmek yönünde gösterge (sinyal) niteliği taşırlar. Bu da daha
etkili ve daha uygun bir sosyal iletişimi sağlar. Örnek verecek olursak; korkutucu bir resme bak-
tıktan sonra yüzünde korku dolu bir ifade olan 2 yaşındaki çocuğunu gören anne, bu ipucunu
gördükten sonra onu rahatlatabilir ve bu sayede gelecekte çocuğun çevresiyle daha etkili bir
şekilde başa çıkabilmesi yolunda ona yardım edebilir.

4. DUYGULARIMIZIN ANLAMINI ÇÖZMEK

Hiç bu kadar sinirlenmemiştim; kalbim küt küt atıyor ve her yanım titriyor... Bu işin altından nasıl
kalkabileceğimi bilmiyorum. Sanki midem uçuşan kelebeklerle dolu... Bu yaptığım büyük ha-
taydı! Yüzüm kıpkırmızı oldu... Gecenin ortasında ayak seslerini duyduğumda çok korktum,
soluğuma hakim olamıyordum.

Konuştuğumuz dili incelediğimizde, yaşadığımız duyguları tanımlamanın düzinelerce değişik


biçimlerini bulacaksınız. Bu duyguları tanımlamada kullandığımız dil çoğunlukla yaşadığımız
özel duygusal tecrübelerle ilgili fiziksel bulgulara dayalıdır (Koveces, 1987).

Örneğin, yaşanılan korku duygusunu düşünün. Bir gece geç vakit bir yabancının arkadan size
doğru yaklaştığını hissediyorsunuz. Açık bir biçimde sizi kovalamıyor fakat doğrudan sizin üze-
rinize doğru geliyor. İçinizden eğer size saldırması ya da soyması ya da daha da kötüsü yarala-
ması durumunda ne yapacağınızı düşünmeye başlarsınız.

- 83 -
Bu düşünceler kafanızın içinde dolaşırken, vücudunuzda daha dramatik şeyler olmaya başlar.
Otonom sinir sisteminin harekete geçmesiyle bağlantılı olarak aşağıda belirtilen fizloyojik reak-
siyonlar baş gösterir.

4.1. Duyguların Vücutta Oluşturduğu Değişmeler


Şimdi, duyguların vücutta yarattığı değişmeleri inceleyelim.

■ Solunumda farklılaşma: Solunum sıklaşır ve derinleşir. Nefes alıp vermede ya sıklaş-


ma ya da azalma görülür.

■ Kalp çarpıntısı: Kalp atışları hızlanır, kan dolaşım sistemi daha çok kan pompalar.
Nabız atışı farklılaşır. Örneğin, sokakta yürürken, sevdiğimiz bir kişiyle aniden karşılaştığımız-
da hızlandığını görürüz.

■ Deri tepkileri: Deride elektrik artar. Heyecan halinin en önemli ve güvenilir belirtisidir.
Terleme sonucu bedenin dıştan gelen elektrik akımına direnci azalır.

■ Kanallı bez faaliyetlerinde farklılıklar: Ağzımız kurumaya başlar, tüm sindirim siste-
mi, tükürük bezleri çalışmasını durdururken ter bezlerimiz çalışmasını hızlandırır. Çünkü amaç
artan terleme yardımıyla karşılaştığımız acil durumla ilgili olarak artan vücut ısısının dengelen-
meye çalışılmasıdır.

■ Düz kaslarda farklılıklar: Örneğin korku ve öfke anında gözbebeğinin büyümesi, da-
marların büzülmesi ve gevşemesi sonucu, bazı organlara kan hücum eder.

■ Kanın şeker ve salgısının değişmesi: Bir takım iç salgı bezlerinin salgısı sonunda
kanda adrenalin ve şeker oranı artar, asit dengesi değişir. Vücutta oluşan değişikliğin derecesi
heyecanın şiddeti ile orantılıdır.

■ Mide ve bağırsakların bozulması: Çok duygulanan kişilerde gerek mide, gerekse ba-
ğırsaklarda anormal değişiklikler olur. Sindirimi sağlayan salgılar kesilir, iştah azalır. Bağırsak-
ların çalışması bile olumsuz etkilenir.

■ Kan basıncı: Kanın basıncı ve vücuda dağılması değişir; insan, morlaşmaya ya da sa-
rarmaya başlar. Örneğin utandığımız zaman kızarır, korktuğumuz zaman da sararırız.

Şüphesiz ki bütün bu fizyolojik değişiklikler biz farkında olmadan ortaya çıkar. Üstte sayılan re-

- 84 -
aksiyonlarla beraber ortaya çıkan yaşadığınız duygusal tecrübe sizin için açıktır; büyük bir ihti-
malle korktuğunuzu ifade edeceksiniz.

Duygulara eşlik eden fiziksel tepkiler tanımlanmış olsa da, duygusal rol oynayan fizyolojik tep-
kiler, psikologlar için bir bilmece niteliğindedir.

Bazı kuramcılar, belli bedensel tepkilerin belli özel duyguları yaşamamıza sebep olduğunu vur-
gular. Örneğin korkuyu yaşarız çünkü kalbimiz hızla çarpar ve derin derin nefes alırız. Tam ter-
sine bazı kuramcılar da fiziksel tepkilerinin duygusal tecrübenin sonucu olduğunu ileri sürerler.
Bu görüşe göre ise korkuyu yaşarız ve yaşadığımız duygusal tecrübe kalbimizin daha hızlı
çarpmasına ve nefes alışlarımızın daha da derinleşmesine yol açar.

5. SİNİR SİSTEMİ VE DUYGULAR

Duygularımızın ve duygularımıza eşlik eden fizyolojik tepkilerin ortaya çıkmasında sinir siste-
mimiz önemli bir rol oynar. Sinir sistemimizin beyin ve omurilikten oluşan bölümüne merke-
zi sinir sistemi, beyin ve omuriliği vücudun diğer kısımlarına bağlayan sinir ağına ise peri-
ferik sinir sistemi adı verilir.

Periferik sinir sistemi, somatik ve otonom sinir sistemleri diye ikiye ayrılır. Somatik sistem
iskelet ve kas hareketleri gibi istemli hareketlerimizi kontrol eder. Otonom sinir sistemi ise salgı
bezlerinin, düz kasların, kalp kaslarının faaliyetlerini ve bizim kontrolümüz dışındaki faaliyetleri
düzenler.

Otonom sinir sistemi sempatik ve parasempatik olmak üzere iki bölümden oluşur.

? Sempatik sistem uyarıldığında ne olur?

Sempatik sistem uyarıldığında, göz bebeği büyür ve tükürük bezlerinde salgılama faaliyetleri
durur. Bunun yanında kanımızda şeker miktarı artar, solunumumuz hızlanır. Tehlike geçtikten
sonra, parasempatik sistem devreye girer, kalp atışı ve diğer tepkiler normale dönüşür. Para-
sempatik sistem, sempatik sisteme karşı koyar.

- 85 -
Nefes darlığı Mide ağrısı
Terleme İshal ya da kabızlık
Nefes alıp vermede düzensizlik Aşırı tepkide bulunma
Kesik kesik nefes alma Titreme
Gerginlik El ve ayak parmaklarının soğukluğu
Kalp çarpıntısı Sürekli yorgunluk
Aniden sinirlenme Sürekli başağrısı
Belağrısı Boyun kaslarının gergin olması

(bkz. Cüceloğlu, D. İnsan ve Davranışı s. 293)


Şekil 6.1. Otonom Sinir Sistemi ve Sistemi Vücudun Çeşitli Kısımlarına Bağlayan Sinirle-
rinBasitleştirilmesi

? Duygulandığımızda bedenimizde ne gibi değişmeler olur?

Duygulandığımızda bir tek organ değil, bütün beden organları ve merkezleri birbiriyle ilişkili
olarak faaliyete geçer. Bu merkezlerden en önemlisi, beyin tabanında yer alan hipotalamus-
dur. Hipotalamus iki görevi aynı anda yapar. Hipotalamus fizyolojik değişiklikleri ortaya çıkara-
rak sinir sistemini uyarır ve beyin kabuğuna sinirsel akımlar göndererek heyecanın farkına var-
mamızı sağlar.

- 86 -
6. DUYGU KURAMLARI

Duygu oluşumu üzerinde çeşitli kuramlar öne sürülmüştür. Bunlar günümüzde psiko-fizyolojik
bilgiler ışığı altında geliştirilmiştir.

6.1. James-Lange Kuramı

Williams James ve Carl Lange ayrı ayrı yerlerde aynı yıl içinde aynı kuramı ortaya koydukları
için bu kurama James-Lange kuramı adı verilmiştir. Williams James ve Carl Lange duyguların
nasıl meydana geldiğini açıklayan ortak bir kuram ortaya atmışlardır. Bu kurama göre duygular
kasların gerilmesi, titreme, kalp çarpıntısı, solunum hızının değişmesi gibi bir takım organik de-
ğişikliklerin duyulmasından meydana gelmektedir.

Çevredeki bazı durumlar karşısında vücut, içgüdüsel olarak gelişen olaylara tepki göstermek-
tedir. Ağlama, kaçma, yumruk atma, üzülme, korkma gibi durumlar duyulan duyguların sonuç-
ları değil, bunların etmenleridir. Yani korktuğumuz için titremiyoruz, titrediğimiz için korkuyo-
ruz. Aynı biçimde ağlama, üzülmeyi; yumruk atma, öfkelenmeyi meydana getirmektedir.

Özet olarak, James-Lange yaşadığımız duyguların, belli duyumlar üreten fizyolojik değişiklik-
lerin sonucu ortaya çıktığını ileri sürerler. Bu duyumlar, beyin tarafından özel duygusal dene-
yimler olarak yorumlanırlar. Bu görüş James-Lange duygu kuramı adını almıştır.

Sıklıkla, duygusal deneyimler belli fizyolojik değişiklikler harekete geçmeden önce ortaya çı-
kar. Vücut içi bazı değişiklikler yerleşmediğinden dolayı, o an yaşanan duygusal tecrübenin
kaynağının ne olduğunu anlamak zordur.

- 87 -
Şekil 6.2. Duygu ile ilgili üç kuramın karşılaştırılması

James-Lange'ın kuramının zorluğu, fizyolojik uyarılmanın, heyecana yönelik, sabit bir tecrübe
üretmediğidir. Örneğin koşu yapan bir kişinin kalp atışları, solunumu hızlanır, aynı benzer duy-
gulara bağlı olarak ortaya çıkan diğer değişiklikler gibi. Lakin, bu kişiler genellikle heyecana
bağlı bu değişikliklerin, heyecan yüzünden olduğunu düşünmezler.

6.2. Cannon-Bard Duygu Kuramı

Bu kuramın önemle ileri sürdüğü ana fikir, fizyolojik uyaranların tek başına duyguların algılan-
masına öncülük ettiği görüşünü reddetmesidir. Bunun yerine, kuramda belirtilen, fizyolojik uya-
ranların ve duygusal tecrübelerin Cannon ve Bard'ın sunduğu gibi beyin talamusundan çıkan
aynı sinirleri, aynı zamanda harekete geçirdiğidir.

Bu kurama göre duygu uyandırıcı uyaran algılandıktan sonra, sinir akımlarını beyin kabuğuna
aktaran talamus denen ön beyin, duygusal tepkinin verildiği ilk yerdir. Ardından talamus dahili
(iç organlara yönelik) tepki ürettiğinden dolayı otomatik sinir sistemine sinyal yollar. Aynı anda
talamus, beyin korteksine gelen duygu durumunun yapısı ile ilgili olarak mesaj yollar. Bu se-
bepten farklı duyguların tek bir çeşit fizyolojik uyaranla eşleşmesi gibi bir durum söz konusu de-
ğildir. Beyin korteksine gönderilen mesaj belli özel duygulara göre de değişir.

- 88 -
6.3. Schachter-Singer Kuramı

İlk başlardaki örneğimizdeki gibi karanlık bir caddede yürürken sizi birinin takip ettiğini ve buna
ek olarak caddenin öteki tarafında takip edilen başka bir kadın olduğunu düşünün. Buna karşı-
lık kadının bu duruma korku ile tepki vermek yerine güldüğünü ve neşeli bir biçimde davrandığı-
nı düşünün. Kadının verdiği tepkiler sizin korkunuzun rahatlamaya dönüşmesi için yeterli ola-
bilir mi?

Bundan hareketle, belki de aslında korkulacak bir şey olmadığına karar vererek kendinizi ge-
cenin ortamına kaptırıp, daha neşeli hissetmeye başlayabilirsiniz.

Bilincin rolü üzerinde odaklaşan açıklamaya göre, Schacter-Singer'in heyecan-duygu kuramı,


duygularımızı çevremizde gözlemlediklerimizle, kendimizi başkaları ile kıyaslama yolu ile tanı-
dığımızı belirtiyor.

Duygu ve heyecanlarımızı içinde bulunduğumuz duruma göre yorumlarız. Duygu ve heyeca-


nın türü, kişinin içinde bulunduğu ortama göre farklılık gösterecektir.

Örneğin, bir miktar alkol almış bir arkadaşınızı düşünün. Arkadaşınız eğlenceli bir toplantıda
kendini aşırı sevinçli, kasvetli bir lokantada ise çökkün hissedebilir.

Uygulama 1

Yağmurlu, kasvetli bir havada kendinizi nasıl hissedersiniz. Ne tür duygular içinde olursu-
nuz. Bunları düşününüz.

6.4. Arnold-Lindsey'in Duygu Kuramı

Aktivasyon kuramı adı verilen bu kurama göre, belli bir uyaran bir uygulama meydana getir-
mekte, bu da talamus ve hipotalamus ara istasyon üzerinden beyin korteksine iletilmektedir.
Beyin korteksi bu uyaran karşısında hipotalamus'taki dinamik uyarı örneğini serbest bırakmak-
ta ve bu da periferdeki duygu anlatımını açığa çıkarmaktadır. Bu arada periferdeki değişiklik de
yine talamus-hipotalamus ara istasyonu üzerinden korteks'e bildirilerek olay algılanmakta ve
bu algı korteks düzeyinde yerleşik olan duygusal tutumu oluşturmaktadır.

- 89 -
7. DUYGULARIN İFADESİ

Duyguları ifade edici davranışlar bir dereceye kadar bizim kontrolümüz dışında ortaya çıkmak-
tadır. Duygularımızı ifade eden davranışların en yoğun olduğu bölge yüzümüzdür.

7.1. Yüz İfadesi

Bireylerin yüz ifadelerini ne derece doğru olarak değerlendirdiklerini saptayabilmek üzere, psi-
kologlar bireyin yüz fotoğraflarına bakarak duygu ve heyecanlar hakkında bilgi verilebilmesini
sağlayan üç boyutlu bir sistem geliştirmişlerdir (Morgan). Bunlar: uyku, gerilim, hoşluk-nahoş-
luk, dikkat ve reddetmedir. Mutluluk belirtileri hoş olarak değerlendirilir; korku, keder ve öf-
ke ise nahoş olarak değerlendirilir. Nahoş heyecanlarda dudaklar aşağıya doğru sarkar, hoş
heyecanlarda ise yukarı doğru kıvrılır. Gözler sevinçte yukarı doğru, kederde ise aşağı doğru
bakar. Dikkat durumunda ise gözlerin büyük büyük açılması, burun deliklerinin genişlemesi ve
ağzın açılması en belirgin yüz ifadesidir. Reddetmede gözler, dudaklar ve burun delikleri adeta
uyarımı dışarıda bırakmak üzere, sıkıca kapanır.

Duygu ve heyecanlar bireyin yüz ifadeleri ile ortaya çıkar. Aslında bu yüz ifade biçimleri
kültürden kültüre değişiklikler gösterir. Buna ek olarak değişik kültürlerden insanların
diğerlerinin ifadelerini algılamalarında benzerlik bulunur. Bu benzerliğin açıklaması, bir
heyecan yaşandığında birçok kas hareketini aktif hale getiren doğuştan gelen yüzsel-etki
programının varlığında yatar.

Yüz ifadelerinden elde edilen bulgular, yüz ifadelerinin sadece heyecanların yansıması
olmadığını ayrıca duygusal tecrübelerin üretimine ve belirlenmesine de yardımcı olduklarını
belirtir.

Uygulama 2

Aşağıda altı ayrı yüz ifadesi bulunuyor.

Bunlardan hangisi, dikkat, reddetme, korku, öfke, keder,sevinç gibi duyguları yansıtıyor.
Her resmin altına ilgili duyguyu yazınız.

- 90 -
1) ...................................... 2)......................................... 3)........................................

4) ...................................... 5)......................................... 6)........................................

Cevap anahtarı: 1. Sevinç, 2. Öfke, 3. Keder, 4. Korku, 5. Reddetme, 6. Dikkat

7.2. Sesler

Bireyler duygu ve heyecanlarını sesler ile de ifade ederler. Genellikle, çığlık, korku veya
hayreti; inleme, acı veya mutsuzluğu; iç çekme, üzüntüyü; gülme ise keyifli oluşu gösterir.

Sesin titremesi veya kesikli oluşu aşırı kederliliğin; şiddetli, keskin ve tiz oluşu ise genellikle
öfkeli oluşun işaretidir.

Uygulama 3

“Gece yarısı tenha bir sokakta yürürken işittiğimiz “dur!” sözcüğü sizde ne tür duygular

uyandırır? Ya da karanlıkta peşimizden birinin geldiği duygusuna kapılmak ne hissettirir?

( ) Korku ( ) Gülme

( ) Keyif ( ) Keder

( ) Çığlık ( ) Hayret

- 91 -
7.3. Hareket, Beden Durumu, El Kol Davranışı

Hareketlerimizle ve bedenimizin durumuyla el kol davranışlarımızla bazen bilinçli, bazen de


farkında olmayarak duygularımızı ifade ederiz. Bu mesajlar kültürden kültüre ve bir sosyal
ortamdan başka bir sosyal ortama değişiklikler gösterir. Hareketler yaşa, toplum içindeki yere,
cinsiyete ve içinde bulunduğumuz sosyal ortama uygun olarak değişir.

8. HEYECAN VE YALAN

Birey uyarıldığında, vücudunda bir çok fizyolojik değişmeler olduğunu görürüz. Otomatik
sinirlerin oluşturduğu bu değişiklikler, insanın isteği dışında kendiliğinden oluşur. Bir kişi suç
işlediyse, işlediği suçtan dolayı duyduğu korkuyu kolay kolay durduramaz. Suçluların yalanını
ortaya çıkarmak için poligraf tekniği kullanılır. Bunlar yalan makinalarıdır.

Eğer testi alan birey suça ilişkin sorulara verdiği yanıtlara göre daha fazla heyecanlanıyorsa,
bireyin suçlu olduğu kanısına varılır. Bazen test yanıltıcı olabilir. Bazı suçlular suçları
konusunda fazla kaygılı olmadıklarından, büyük bir ustalıkla gizlediklerini görürüz. Bunların
poligraf testi ile yakalanabilmeleri mümkün olmaz. Bu bakımdan poligraf testi yararlı olmakla
birlikte bazı olaylarda kişiyi mahkum etmede yeterli sayılmamaktadır.

9. DUYGUSAL YAŞANTILAR

9.1. Kaygı

Kaygıyı tanımlamak güçtür. Kaygı sonunun ne olduğunu bilmeksizin duyduğumuz belli belirsiz
bir korkudur. Kaygı; üzüntü, sıkıntı, korku, başarısızlık duygusu, acizlik, yargılanma gibi
heyecanların birini veya bir çoğunu içerebilir.

Nefes darlığı Mide ağrısı


Terleme İshal ya da kabızlık
Nefes alıp vermede düzensizlik Aşırı tepkide bulunma
Kesik kesik nefes alma Titreme
Gerginlik El ve ayak parmaklarının soğukluğu
Kalp çarpıntısı Sürekli yorgunluk
Aniden sinirlenme Sürekli başağrısı
Belağrısı Boyun kaslarının gergin olması

(bkz. Cüceloğlu, D. İnsan ve Davranışı s. 293)


Çizelge 6.1. Kaygı Belirtileri

- 92 -
Kaygı duygusunun ortaya çıkmasına yol açan nedenler desteğin çekilmesi, olumsuz bir sonuç
beklemek, iç çelişki ve belirsizliktir. Kaygının yararlı ve zararlı olması, kaygının derecesine ve
başarmayı amaçladığımız görevin zorluk düzeyine bağlıdır.

Holland ve Tarlow adlarındaki psikologlar otohipnoz tekniğinin kaygı ve gerginlik


azaltılmasında etkin bir biçimde kullanılabileceğini savunurlar. Hipnoz başka birinin, davranış
ve algılamamızı etkilemesini ifade eder; kendi denetimimiz altında yapabileceğimiz bir süreç
akla gelmez. Holland ve Tarlow bir insanın kendi kendini hipnoz edebileceğini ve böylece
istenmeyen düşünce ve duyguları atıp, daha istenilen bir düşünüş ve duyuş biçimine girerek,
kaygı ve gerginliğini atabileceğini ileri sürmüşlerdir (Cüceloğlu).

Kaygı duygusunun ortaya çıkmasına neden olan ortamlar:

Desteğin çekilmesi: Alışılagelmiş çevrenin ortadan kalktığı durumlarda insanlar kaygı


duyar. Örneğin daha önce anne, baba, dede ve anneanne tarafından her konuda yardımları-
na koşulurken, birden başka bir şehre taşınan çift, kendisini yabancı bir yerde bulur. Artık aile-
lerinden destek yoktur ne yapacaklarını şaşırmışlardır, işte o zaman çift kaygılanmaya
başlar.

Olumsuz bir sonucu beklemek: Hazırlanmadan sınavlara girmek. Kişi kazanamayacağını


biliyordur. Bilinen olumsuz sonuçların ortaya çıkaracağı durumlar da kaygıya neden olur.

İç çelişki: İnandığımız ve önem verdiğimiz bir fikirle, yaptığımız davranış arasında bir çelişki
ortaya çıktığı zaman kaygı türünden bir gerginlik duyarız. Örneğin, sigaranın zararlı
olduğunu, çocukların yanında içilmemesi gerektiğini bile bile sigara içmeye devam ederiz. Bu
bir çelişkidir.

Belirsizlik: Gelecekte ne olacağını bilememek insanlar için en belli başlı kaygı


nedenlerinden biridir. İleride olumsuz türden olayların olacağını bilmek, ne olacağını hiç
bilmemeye yeğlenir.

9.2. Korku

Korku, temel olarak hoş olmayan, hiç birimizin yaşamak istemediği bir duygudur. Herhangi bir
tehlike durumunda, korku bedenimizi fizyolojik olarak tehlikelerden uzaklaşmaya
hazırlamaktadır.

Korkularımızın çoğu öğrenme yoluyla kazanılmıştır. Korku veren durumlar yaş ilerledikçe
değişir. Korku çeşitli yollardan gelişebilir, bunlardan biri koşullanmadır. Korkular kişiye göre

- 93 -
değişir. Örneğin: Yüksek bir yerden düşerek ayağını kıran bir çocuk, büyük olasılıkla ileride
yüksek yerlere çıkmaktan korkacaktır.

Korkular ana-babayı örnek alarak veya onların anlattığı hikayelerden simgesel olarak
kazanılabilir. Örneğin: Çocuğun karanlık yerlerden korkma nedeni, çocuğun geceleri dinlediği
masallar olabilir.Korkunun diğer bir çıkış nedeni ise çocuğun dünyasında gelişen algıdır.
Çocuk beyaz saçlı, beyaz sakallı bir adam tarafından korkutulmuşsa her gördüğü beyaz saçlı
beyaz sakallı adamdan korkacaktır.

Uygulama 4

Sizin de böyle korkularınız oldu mu? Hatırlamaya çalışınız.

9.3. Öfke

Öfke hedefe yönelik davranışlarımızın engellenmesi sonucu ortaya çıkan duygumuzdur.


Öfkenin önemli bir özelliği, onu diğer kişilerde görmek istemememizdir.

Başkalarının mutlu olmalarını isteriz; fakat öfkelenmelerini istemeyiz. Engelleyici nesne ve


durumlar kişide öfke yaratır. Çocukta öfke duygusu çoğu kez bağırma, tekmeleme, kendini
yerden yere atma gibi davranışlara yol açar. Yetişkinler öfkelerini genellikle dedikodu yaparak,
laf atarak ifade ederler.

9.4. Mutluluk

Mutluluk, bir ihtiyacın tatmini sağladığında ya da hedefe ulaşıldığında duyulan hoş bir duygu
olarak tanımlanabilir. Mutluluğun nedenleri ve ölçütleri sürekli değişebilmektedir. Mutluluk,
ilerleyen yaşla birlikte, yeni ihtiyaç ve amaçlar ortaya çıkması nedeniyle değişecektir.

Özet
Duyguları tanımlamak oldukça güçtür. Çünkü duygular bir çok değişik yönü olan karmaşık sü-
reçlerdir. Duygular genel olarak fizyolojik ve bilişsel ögelere sahip ve davranışı etkilemeye dair
duyumlardır. Güdüsel davranışlarımıza çoğu kez duygular eşlik eder. Duygunun tanımı yanın-
da heyecan, duygu, mutluluk, tutku kavramları üzerinde durulması gerekir. Günlük

- 94 -
hayatımızda duyguların gerçekleştirdiği bazı işlevler vardır. Bunlar: Bizi harekete
hazırlamaları, gelecekteki davranışlarımızı biçimlendirme ve sosyal ilişkilerin düzenlenmesine
yardımcı olmalarıdır. Yaşadığımız özel duygularımız tecrübelerle ilgili fiziksel semptomlara
dayalıdır. Duygularla beraber fizyolojik reaksiyonlar ortaya çıkar. Örneğin kalp çarpıntısı, kan
basıncı gibi.

Duygularımıza eşlik eden fizyolojik tepkilerin çıkmasında sinir sistemimiz önemli bir rol oynar.
Duygu oluşumu üzerinde çeşitli kuramlar öne sürülmüştür. Bunlar: James-Lange kuramı,
Cannon-Bard duygu kuramı, Schahter-Singer kuramı ve Arnold-Lindsey’in duygu kuramıdır.

Duyguları ifade edici davranışlar vardır. Bunlar, yüz ifadeleri, sesler, hareketler, beden durumu
ve el kol davranışlarıdır.

Korku ya da tedirginlik olarak tanımlanan kaygının değişik kaynakları bulunabilir. Bireyler


arasında alışılagelmiş desteğin ortadan kalkması, bir cezanın verilme olasılığına inanma,
ortamdaki belirsizlik, kaygının kaynağını oluşturur.

Korku, hoş olmayan, hiç birimizin yaşamak istemediği bir duygudur.

Öfke ise hedefe yönelik davranışlarımızın engellenmesi sonucu ortaya çıkan başka bir
duygumuzdur.

Mutluluk bir ihtiyacın tatmini sağlandığında ya da hedefe ulaşıldığında duyulan hoş bir duygu
olarak tanımlanır.

Değerlendirme Soruları
1. Duygularla ilgili aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır?
A) Güdüsel davranışlarımıza duygular eşlik eder.
B) Amaca ulaşamama durumunda kaygı, öfke ortaya çıkar.
C) Duygu karmaşık bir süreçtir.
D) Duygusal tepki verildikten sonra bilişsel öge geliştirilir.
E) Duygusal yaşantılarımız tür ve şiddetine göre farklılık gösterir.

- 95 -
2. Aşağıdakilerden hangisi bireylerarası duygulardan biri değildir?

A) Estetik
B) Kıskançlık
C) Hayranlık
D) Gurur
E) Utanç

3. Tehlike halinde bedenimizi fizyolojik olarak tehlikelerden uzaklaştırma durumu


aşağıdakilerden hangisi ile ifade edilir?

A) Kaygı
B) Korku
C) Heyecan
D) Öfke
E) Mutluluk

4. Aşağıdakilerden hangisi heyecanın vücutta oluşturduğu değişmelerden biri değildir?

A) Kan basıncının artması


B) Kalp çarpıntısının artması
C) Tüylerin dikleşmesi
D) Kasların gerilmesi
E) Hareketlerde artma

5. Sempatik sinir siteminin görevi nedir?

A) Davranışlarımızı biçimlendirme
B) Sosyal ilişkileri düzenleme
C) Bizi acil duruma hazırlama
D) Duyguları çözümleme
E) Salgı değişmesi

- 96 -
6. Yaşadığımız duyguların, belli duyumlar üreten fizyolojik değişikliklerin sonucu ortaya
çıktığını hangi duygu kuramı ortaya koymuştur?

A) James-Lange
B) Holland-Tarlow
C) Cannon-Bard
D) Schachter-Singer
E) Arnold-Lindsey

Yararlanılan ve Başvurulabilecek Kaynaklar


Atkinson, R.L., R.C. Atkinson ve E.R.Hilgard. Psikolojiye Giriş I Sosyal Yayınlar, İstanbul,
1995.

Baymur, Feriha. Genel Psikoloji, İnkılap ve Aka Basımevi, İstanbul, 1976.

Cüceloğlu, Doğan. İnsan ve Davranışı. Evrim Matbaacılık Ltd. Şti. İstanbul. 1992

Feldman, S. Robert. Essentials of Understanding Psychology .3rd ed. McGraw-Hill comp.


Inc., New York, 1997.

Morgan, Clifford. T. Psikolojiye Giriş Ders Kitabı (Çev. Edi. Sirel Karataş), Meteksan Ltd. Şti.
Ankara, Eylül, 1981.

Kartallar, Rüçhan. (Ed. Doğan yıldırım) Duygular Ankara Ün.Tıp Fak. ANTIP A.Ş. yay.,
Ankara, 1998.

Sperling, P. Abraham, Psychology Mode. Simple, Garden city, New York, 1957.

- 97 -

You might also like