You are on page 1of 8

İtalya - Göçmen misafirhanesinde isyan ve firar 4.

5 metrelik timsah polis aracına saldırdı


Lampedusa Adası (11.04.2011) - Göçmenlerin sınırdışı ABD’nin Florida eyaletinde bulunan doğal yaşam parkında
edildiği Lampedusa kampında bu sabah ayaklanma devriye gezen polis dün 4.6 metre uzunluğunda ve 600 kilo
sonucu yangın çıktı. Yüzlerce göçmen etraftaki tepelere ağırlığında bir timsahla uğraşmak zorunda kaldı. Aç olduğu
doğru kaçmaya çalışırken, iki bina alevler içindeydi. 50 anlaşılan timsah bulunduğu alandan çıkarak yoldan gitmekte
göçmen kaçarken (kaçması zor olan adanın içerisinde) olan devriye aracına saldırdı. Aracın plakasını ısıran dev timsah
diğerleri de kampı çevreleyen askerler tarafından engellendi. Diğer- keskin ve sivri dişleriyle plakayı yerinden kopardı ve aracının ön kısmına zarar
leri ise merkezin girişinde toplandılar. verdi. Timsahı bağlayarak başka bir yere nakleden park yetkilileri, hayvanın muh-
temelen bıraktığı yumurtaları korumak için agresif davrandığını dile getirdi.

v.25 10 Mayıs 2011

1 Mayıs Faşistlerin Saldırısıyla


Kana Bulandı
B ugün Ankara’da 1 Mayıs kutlamaları devam ederken işçi
partisinin eli kanlı faşist militanları her zaman olduğu
gibi devrimcileri bir kez daha taciz etmeye kalktılar. 1 Ma-
yıs alanında devrimcilerden hak ettikleri karşılığı ağır bir
biçimde alan faşistler polisin arkasına saklanarak alçaklığın
ve biçareliğin örneğini bir kez daha göstermiş oldular ki
polisin desteği ile bir Anarşisti başından ağır bir şekilde
yaraladılar.
Yort Savul Haber Birimi
Olayın ardından tedavisi için Ankara Numune
Hastanesine kaldırılan Anarşistin durumunu kontrol etme- Yaralanan Anarşistlerin tedavisi yapıldıktan sonra hastane-
ye giden Anti-Faşist Devrimcilere 70-80 kişilik işçi partisi nin önünde toplanan Anti-Faşist Devrimciler Ankara Yüksel
ve tgb’ye mensup faşistler sopalar ve satırlarla saldırdılar. Caddesinde yapılacak olan basın açıklaması ile yaşanan bu
Hazırlıksız yakalanan Anti-Faşist Devrimcilerden 3’ü ağır saldırıları deşifre etmek için ve saldırıların karşılıksız kalma-
olmak üzere yaklaşık 13’ü bu saldırıda yaralandı. Polisler yacağını duyurmak için yürüyüşe geçtiler.
saldırıya uğrayan Devrimcilerin hastaneye girmelerine izin
vermeyip hastanenin acil servisinde faşistler devrimcilere Bu olay gösteriyor ki, önümüzdeki dönemde Anti-Fa müca-
saldırmaya devam ederken Devrimcilerin üzerine gaz yağ- delesi Ankara’da yoğun bir biçimde devam edecek.
dırarak faşistleri koruma altına aldı. Buna rağmen 2 faşist’te
ağır yaralandı. Olayın ardından polis olayın sorumlusu Faşizme İnat Yaşasın Hayat!
olduğunu öne sürdüğü 1 Anarşisti de gözaltına aldı. İSYAN DEVRİM ANARŞİ

Bursa’da 1 Mayıs Belarus - Nükleer karşıtı eyleme


B ursa da 1 Mayıs için toplanan Anarşistler
kara bayrakları ve ‘’Ey Patronlar Bolluk
Günlerinizin Sonu Geldi Biz Yüreğimizde
sert müdahale
Yeni Bir Dünya Taşıyoruz’’ Pankartıyla
arama noktasına kadar “Katil devlet yıkıla- M insk, 25 Nisan, Balarus saatiyle 18.35. 6’sı Almanya’dan, 5’i
Belarus’tan ve 1’i Polonya’dan eylemciler polisin sert müdahalesiyle
gözaltına alındılar.
cak elbet , Biji Azadi Biji Anarşi” , slogan-
larıyla arama noktasına kadar yürüdüler. Yaklaşık 40 eylemci Ostrovetz,
Belarus’taki ilk nükleer santralin inşaatına karşı
Arama noktasında kolkola girip ‘’Katil polis bedenime dokunma’’ diye barışçıl bir eylem düzenlemişlerdi. Pankartla-
slogan atıp alana girmeyen anarşistler arama noktasının önünde oturdular. rında «Çernobil, Fukuşima — Ostrovets?» ve
Tertip komitesinin ikna çabalarına rağmen tavırlarından vazgeçmeyen anar- «Nükleer Santrallere Karşıyız» yazıyordu ve
şistler kendilerini aratmayarak alana girmeyip eylemlerini sonlandırdılar.. bildiriler dağıtıyorlardı. İki flashmob eylemi
yapıldı - ilki yaklaşık 5 dakika sürdü. Bununla
İstanbul 1 Mayıs’ında “bazı” anarşistler birlikte, ikinci flashmob eylemi the second
flashmob anında müdahaleye uğradı. Bir da-
kika içerisinde iki araç dolusu sivil polis ve bir

1 Mayıs Pazar günü toplanan ve kortej oluştur-


madan bir araya gelen Anarşist bir grup da-
ğılarak Mecidiyeköy-Taksim hattındaki yürüyüş
kırmızı hapishane aracı geldi ve eylemcilere
müdahale etti. Barışçıl eylemciler yerlerde sürüklendi ve sert müdaha-
leyle gözaltına alındı.
yolunun üzerinde bulunan Akbank, Yapıkredi,
Anadolu Bank, İş Bankası ve Vakıfbank’a Bütün nükleer santrallerin kurulmasına karşı!
torpilli boya bombaları attılar, Taksim-Mecidiye- http://tinyurl.com/6etyy7x Belarus’ta ve herhangi bir yerde yeni santrallerin kurulmasına hayır!
köy hattında yazılamalar yaptılar. Politik tutsaklarla dayanışma!

1
No.11, 6 Mayıs 2011

AYYUK XI (Anarşizm Adına Yapılan Yanlışlara Dikkat Çekme Enstitüsü)

(Yanlışların Ayyuka Çıktığını hissettikçe çıkar)

S
on ve 10. sayımızı 22 Aralık 2007 tarihinde çıkart- eyvah, anarşistler elaleme rezil olacaklar güdüsüyle araya
mış ve huzura ermiştik. Artık bundan sonra yeni bir girdik, olayı yatıştırmaya çalıştık. Küçük grup da zaten
sayı çıkartmayacağımızı umut ediyorduk. Heyhat! kavga etmek gibi bir tutum içinde olmadığından oradan
Kader bize izin vermedi. Şöyle iç huzuruyla yayınımıza son uzaklaştı.
vermemiz nasip olmadı, çünkü “anarşizm adına yapılan
yanlışlar” Enstitümüzü yine taciz etmeye başladı. Oysa ne Olayın aslını astarını öğrenmeye çalıştık. Kendilerine “sokak
kadar mutluyduk, ne kadar rahattık. Oh ne güzel, yanlış- anarşistleri” diyen bu küçük gruptaki arkadaşlar korteje
lıklar var olmaya devam etse de ayyuka çıkmıyor, biz de ellerindeki teneke biralarla katılmak istemişler. DAF grubu,
Enstitümüzün dört duvarı arasında sinek avlayıp duruyoruz onlara bira kutularıyla katılamayacaklarını söylemiş, onlar
diye düşünüyorduk. İşsiz kalmak bizim işimiz olmalı diyerek ise istediğimiz gibi katılırız demiş ve bunun üzerine itiş ka-
yan gelip yatıyorduk. Üstelik bir hayli hantallaşmıştık, hatta kış olmuş. “Sokak anarşistleri”ni savunan kara bayraklı, orta
boş kalmaktan zekâmızın gerilediğini bile hissediyor, yine yaşlı bir arkadaş, DAF grubundan biri tarafından itilip yere
de bu halin devam etmesi için dualar ediyorduk. Sonunda düşürülmüş. Biz, “bira içmek suç mu” diye sorduk, pek bir
korktuğumuz başımıza geldi işte. Eh ne yapalım, başa gelen cevap alamadık. DAF grubundan bazıları “içemezler” diye
çekilir. 11. Sayımızı çıkarıp yeniden o mutlu uyuşukluğumu- bağırıyorlardı; birkaçı, “daha önce bizim arkadaşlarımıza sal-
za gömülmeyi umuyoruz, arkadaşlarımız da bize yardımcı dırdılar” gibi bir şeyler söylediler. DAF grubunun örgütle-
olurlarsa çok sevineceğiz. En azından, yanlışları ayyuka yicilerinden bir arkadaş, oldukça tehditkâr bir havada, “sizi
çıkartmasalar bize ne büyük iyilik etmiş olacaklar, anlata- kaç kere uyardık, buradan çekin gidin” diye bağırırken, daha
mayız vallahi. gençten biri, “beğenmeyen çeker gider” diyerek ona katıldı.

BİR-A Fiili şiddeti tam olarak görmedik ama yere düşen arkadaş
herhalde kendi kendine yere düşmemiş ya da kendini yere
Anarşistler, bu yılki 1 Mayıs’a iyi hazırlanmışlardı. atmamıştı. Biz onu yerde gördük. Demek ki biri onu yere
Her ne kadar 1 Mayıs’tan 1 Mayıs’a devrimciliği bir başka düşecek ölçüde şiddetle itmişti. Zaten fiili şiddete gerek yok.
eleştiri konusuysa da bu hazırlığı olumlu bulmak gerekir. Bağırtılar, tehditler ve insanların kovalanması hem tavır,
Afişler çok iyi, çok kaliteliydi. Tarihteki ünlü anarşistlerin hem de söz olarak şiddet içermekteydi.
fotoğrafları (Bakunin, Kropotkin, Malatesta –gerçi epey
genç bir fotoğrafıydı, biz bile tanıyamadık ilk bakışta-,Emma Tabii ki, oradan hemen ayrıldık. Bu sekter insanlarla birlikte
Goldman, Durruti, Ascaso –papyonlu olmayan bir fotoğrafı yürüyemezdik. Aslında o an aklımıza gelmedi. Yapmamız
olsa daha iyi olurdu-) çok iyiydi. Gerçi halktan insanlar, gereken en iyi şey, bir yerlerden teneke bira bulup, ellerimiz-
bu sakallı ya da gözlüklü şahısları tanıma olanağına sahip de biralarımızla orada durmakta ısrar etmekti. Bakalım bize
olmadıklarından altlarına isimleri yazılsa ve birkaç cümleleri de aynı muameleyi yapacaklar mıydı? Onların tutumunu
konsaydı daha iyi olurdu. Seçilen “ödünç vermek”le ilgili eleştirmenin en iyi yolu bu “sivil itaatsizlik” eylemi olurdu.
sloganı tam anlayamasak da bu, afişlerin dikkat çekiciliğini
azaltmıyor. Bu olay, hafızamızı yeniledi ve bizi on yıl öncesi-
ne götürdü. AGF’nin heyheyli günlerine. Aynı kapalı grup
İşte böyle iyi bir ruh haliyle, Mecidiyeköy’deki Cevahir psikolojisi, aynı “benim grubum”, “benim örgütüm” bencilli-
Merkezinin önüne gittik. Orada bazı “sıfatsız” anarşist ar- ği, aynı kabadayıca davranışlar, aynı şiddet gösterileri, aynı
kadaşlarla buluştuk. Bizim de kızıl-kara bayraklarımız vardı. yasakçı zihniyet, aynı “Yeşilaycı” muhafazakârlık.
Orada kızıl-kara, mor-kara, yeşil-kara ve kara bayrakları
görünce içimiz daha bir sevinç doldu. Hepimiz oradaydık ve Bu sayımızda, AGF’nin “uyuşturucu” üzerine tutumunu eleş-
biraz sonra anarşistler olarak, hep birlikte 1 Mayıs kortejin- tiren, on bir yıl önce yayımlanmış bir yazıyı yeniden yayım-
de omuz omuza yürüyecektik. lıyoruz. Çok düşündürücü bir yazıdır. Anarşist kılıf altında
savunulmaya çalışılan alkol ya da uyuşturucu yasakçılığının
İşte o anda bu iyimser ruh halimizi bozan ve bizi şaşkına insanı nasıl düzen taraftarı bir taassuba sürüklediğini çok
çeviren bir olay oldu. Anarşist grup içindeki bir itişme kakış- iyi ortaya koyar.
maydı bizi şaşırtan. Kara bayraklı bir arkadaş birisi tarafın-
dan itilmiş ve yere düşmüştü. Devrimci anarşist Faaliyet Bu yazıda şiddet içeren tutumlar üzerinde durmayalım diyo-
(DAF) grubundan anarşist arkadaşlarımız (ki afişleri yapan, ruz. Olayı anlattık. Şiddetin küçüğü büyüğü olur mu, kararı
İstanbul’un her yanına yapıştıran ve o anda da anarşist kor- arkadaşlar versin. Biz bu yazıda kısaca iki nokta üzerinde
teji oluşturan, ağırlıklı olarak bu arkadaşlardı) kara bayraklı duracağız: Bira yasağı ve grupçuluk mantığı.
diğer küçük bir grup anarşist arkadaşı ötelemekteydi. İtiraf
edelim ki, bu küçük gruptaki arkadaşları kollamaktan çok,

2
Anarşist bir kortejde bira içme yasağı diye bir şey
olabilir mi? Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir anarşist kor- Yok Eden Hayalleriniz...
tejde böyle bir yasak olmamıştır. Bu yasağın mantığı nedir
acaba? Biraz kafa yoralım.
Ata nal çakıldığını gören kurbağa ayağını uzatırmış. Ne bilsin
ki eşref-i mahlûkun nalı çaktıktan sonra gözünün döneceği-
Akıl yürütme şu olabilir: “Halkın anarşistler konusunda yan- ni, “yok etmek” üzere var olacağını. Hikâyenin acımasızlığı
lış bir kanaati var. Anarşistleri sokak serserisi olarak gören hemen hemen buradan sonra başlar. Toprağı çitlerle çeviren
yaygın bir kanı var. Elde teneke bira ile yürümek bu imaja insan, o senin bu benim diye başlayan hasımlıkların tohumu-
hizmet eder.” nu atar. Böylelikle sınırlar belirmeye başlar. Hasmın adı deği-
şir, düşman olur. Sonra kaleler inşa eder. Bu kaleler düşmana
Bu mantık yanlıştır. Birahanede bira içmekle sokakta ya da karşı korunmak için birebirdir ama “uygarlık yetinmemek,
yürüyüşte bira içmek arasında bir fark yoktur. Kaldı ki, bu ilerlemektir.” Kentler kurulur. Değiş-tokuşun adı alış-veriş
olur. Yollar yapılır, köprüler kurulur. Ayyuka uzanmaya
mantık, bir adım sonra birahanede bira içmeyi de yasaklaya-
meyilli hadsiz beton yığma yarışı başlar, bir oraya bir buraya
bilir. Mesela anarşistler hakkındaki “ayyaş” imajını silmenin nükleer tesisler kurulur.
en iyi yolunun alkolü toptan yasaklamak olduğunu ileri
sürebilir birileri. Üstelik, anarşistlerin “serseri” misyonunu Bundan sonrası ne tüten bacalar ne kimyasal atıklar var-
silmek diye bir görevi yoktur. Tersine, anarşistler serseriliğe sa yoksa doymak bilmez yok etme, tüketme, istila etme
sahip çıkarlar. arzusudur. İcat ettikleri savaş dalları içerisinde en farazi
olan doğa ile savaşında zaferden zafere koşmaya başlar. O
Bu mantığın yanlışlığı bir yana, anarşistlerin sokak- kadar kötüleşir o kadar canileşir ki bir canlı türünü birkaç
ta bira içmesi, Türkiye’deki, gösteriyi resmigeçitle karıştıran tane bırakacak kadar katletmenin ince hesabını yapar. Bu
ince hesapların bin bir türlüsü şirketlerden, holdinglerden,
mantığı kırdığı için yararlıdır da. 1 Mayıs’taki DHKP-C
gayrimenkul zenginlerinden, borsa hissedarlarından, holding
kortejini gördünüz mü? Önlerinde bir oymakbaşları eksikti uzantılı medya patronlarından, vergi rüşveti ile parasına
(eksik miydi?) Ne yani, anarşistleri de yemez içmez robotlar para katanlardan, merdiven altı emek sömürücülerinden, pek
haline mi getirmek istiyorsunuz? Gösteri, bizler için başka- saygın iş adamlarından gelir. İnce hesapların sözcülüğüne
larına yapılan bir gösteriş değil, topluca yaşanan bir sevinç, ise bizzat devletlûlar getirilir. Zaten çoğu kez devletlû de ayrı
bir şenliktir. Bu yüzden de bira bu şenliğe çok çok yakışır. ayrı bunların hepsidir. (Foucaultcu anlatımla iktidarın devlet
Halkın önyargılarını ya da taassubunu kırmanın yolu da bu aygıtıyla sınırlı olmadığının kısmen açıklaması buradan gelir.)
şenlik havasını yaygınlaştırmaktır.
Geçenlerde bir ince hesap örneği “Çılgın proje” adıyla kar-
şımıza çıktı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “hayallerim,
Ayrıca, bizce işin esası “imaj” değildir. Bu, tipik örgüt tav-
hayallerimiz” vurgulu konuşmasında İstanbul’da ikinci bir
rıdır. Her örgüt kendini bir takım kurallarla ve ritüellerle boğaz kanalı oluşturmak hedefinde olduğunu müjdeledi.
belirler, tanımlar. Örgütün kendini var etme koşulu, çok saç- Ekibiyle şöyle bir tepeden helikopterle bakmış ve tamam olur
ma da olsa bir takım yasaklarla kendini dayatması ve üyeleri demiş. Tahayyül sınırlarınızı zorlayın; içinden devasa gemile-
üzerinde bu yolla kendi denetimini sınamasıdır. Bakalım rin geçebileceği genişlikte, 45-50 km uzunluğunda bir kanal.
konan yasağa kim uyuyor, kim uymuyor. Uyanlar artık (bir Anlamayanlar için animasyon ve slayt gösterisi. Vaovvvv!!!!
süre için de olsa) o örgütün kazanımıdır, onları istediği gibi Su havzaları diyecekler şimdi. Ormanlık alan diyecekler,
sevkedebilir. Yasağı delen birileri ise örgütle rekabete girmiş bir uydu kent kuruluyor beyaa!! Söz güzel olandan dışarı,
demektir ve bir şekilde (gerekirse şiddet yoluyla) uzaklaştı- ölmeyi de yok olmayı da kendi literatürleriyle açıklayan bazı
doğaseverler çıkacak şimdi. Ya endemik canlılar, fauna? Otu
rılmalı ve örgütle boy ölçüşme eğilimleri üyelerden uzak tu-
börtü böceği mi düşüneceğiz şimdi!! Her ne kadar bu proje-
tulmalıdır. Anarşist adlı bir grup ya da örgüt de olsa mantık nin uygulamaya geçemeyeceği ve seçim arifesinde seçmenin
hiç değişmez. Örgütlerin mantığı ideolojilerin mantığından eline tutuşturulmuş oyalama vaadi olduğu düşünülüyor olsa
daima güçlüdür. da hayallerini bir bir gerçekleştiren AKP iktidarından işkillen-
memek mümkün değil.
Buradan örgüt meselesine geçip kısaca birkaç şey daha
söyleyebiliriz. Anarşistlerin propaganda amacıyla gruplar Karadeniz Sahil Yolu’nu allahın izniyle tamamlarız dediler,
oluşturmaları doğaldır, ancak bunu daha ileri bir noktaya tamamladılar. “Biz Ferhat’ız” dağları deleriz dediler, Bolu
götürüp kendini özel işaretlerle, özel ritüellerle ve kurallarla Dağı’nı deldiler. Arkeolojik bulguları iplemeyip, çanak çöm-
leklerle işimizi erteletmeyin dediler, diledikleri yere iş maki-
tanımlayan bir örgüt oluşturmaları anarşizmin ruhuna aykı-
neleri ile girdiler. Yok olan tarih, katledilen canlılar, arsızca
rıdır. Çünkü bu tür örgütler, her türlü özgürlüğü baskı altına sahiplenilen doğa… HES’ler, imzalanmayı bekleyen Nükleer
alan otoriter merkezleri ve gizli yönetici klikleri zorunlu Santraller… Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasını
kılar. AGF böyle ortaya çıkmış ve yönetici kliği ile birlikte “Şimdi daha büyük hayallerimiz var. Hayallerimiz hedef
kuruyup gitmiştir. Umarız DAF da aynı yolu izlemez. yapıyor, o hedeflere doğru emin adımlarla ilerliyoruz. Tarih
belirliyoruz artık (…)” diyerek bitiriyor. Francis Bacon’un
NOT : Ankara’da İP’lilerle çatışma sonrasında Ankara “Yeni Atlantis” adlı ütopyasında bahsettiği dünyada kurula-
Ahali’den arkadaşların yazdığı kısa duyurunun gerçekten de cak devasa laboratuar gözümün önünde canlanıyor. Regnum
şiddet içeren dili İsyan’a yazan arkadaşlar tarafından, tehli- hominis (insanın egemenliğindeki dünya- insanın krallığı)
kara ütopyası gerçekleşiyor. Düzenin hayalleri her yeri öldür-
keli bir eğilim olarak yeterince eleştirildi. Bu eleştirilere katı-
mek, yok etmek için tetikte bekliyor. Doya doya nefes almaya
lıyoruz. Umarız eleştiriler yerini bulmuş ve yeterince uyarıcı sığınıyorum ve doya doya yaşamaya…
olmuştur da, yeni bir sayı çıkartmak zorunda kalmayız.

No.5, 1 Eylül 2000 Filiz Gazi

3
yeryüzünden havadisler
Suriye’de yedi haftada en az 800 kişi öldü Tayyib’i koruyan polis ekibine silahlı bombalı
Suriye’de Beşar El Esad yönetimine karşı 15 Mart’tan bu yana yapılan gös-
saldırı
terilerde en az 800 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Cezaevindeki avukat
Başbakanı koruyup Çankırı’ya dönen
ve insan hakları savunucusu Muhanad El Hasani tarafından kurulan insan
ekibe silahlı saldırı gerçekleştirildi.
hakları organizasyonu Sawasiah, güvenlik güçleri tarafından öldürülen 800
Başbakan’ı koruyup Çankırı’ya dönen
kişinin isimlerini topladıklarını bildirdi. Bunlar arasında protesto hareketinin
ekibe silahlı saldırı gerçekleşti. Ekip otosu
başladığı Dera’da ordunun müdahalesinde hayatını kaybeden 220 kişinin
çapraz ateşe alındı ve el bombası atıldı.
isimleri de yer alıyor.
Gelen bilgilere göre 1 polis öldü. 1 polis
de yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.
Fransa - Anarşistler nükleer enerji konferansını Polis aracı alev alev yandı. Olay yerinde çok sayıda polis eylemcilerin
kaçtığı tahmin edilen ormanlık arazide operasyon gerçekleştiriyor. Saldırıyı
bastı gerçekleştiren eylemcilerin Ilgaz dağlarına doğru kaçtığı söyleniyor. Saldırı
HPG tarafından üstlenildi.
Paris (09.04.2011) - 6 Nisan’da Paris
Dauphine Üniversitesinde eski Ulus- İstanbul’da molotoflu gece
lararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA)
müdürü Mr. Masuda, “11 Mart Fukuşima Avcılar ve Sarıyer’de AKP seçim bü-
nükleer felaketi ve sonucu” hakkında roları, Gaziosmanpaşa’da bir markete,
bir konuşma yaptı. 20 kişi konferansa Kığathane’de bir banka şubesi ile Bağcı-
katılarak katılımcılara boya dolu yumur- larda BBP seçim merkezlerine molotof-
talarla ve koku bombalarıyla saldırdılar kokteylli saldırılar gerçekleştirildi. Alınan

yeryüzünden havadisler
ve nükleer karşıtı kuşlamalar yaptılar. bilgiye göre Avcılar Gümüşpala Mahallesi
Şükrübey Caddesi 29 numarada bulunan
Bu eylem devletin kontrol altına almak AKP seçim irtibat bürosuna saat 01.30 sıralarında molotofkokteyli atıldı.
istediği İtalyan yoldaşlara özel gerçek- İrtibat bürosunda çıkan yangın sonucu maddi hasar meydana geldi.
leştirildi. Aynı gün, aslında, 16 İtalya
şehrinde, 300 polis “terörist amaçlarla Aynı saatlerde, Gaziosmanpaşa’da bir market ile Sarıyer’de AKP seçim
suç örgütü oluşturma” suçlamasıyla 60 yoldaşın evlerini bastı. Basın irtibat bürosuna molotofkokteylli atıldı. Kağıthane’de ise bir banka şubesi
ENI’ye (İtalyan EDF’siyle eşdeğer), şirketlere, sınırdışı mekanizması içinde önünde patlama meydana geldi. Çağlayan Vatan Caddesi 45 numarada
çalışan yardım gruplarına, aşırı sağcı çeşitli gruplara karşı gerçekleştirilen bulunan bir banka şubesinin önüne bomba bırakıldı. Bomba büyük bir gü-
saldırılardan bahsediyordu... 5 kişi tutuklandı, 26 kişiye dava açıldı ve rültüyle patladı. Olayla ilgili bir kişi gözaltına alındı. Bağcılar Fatih Mahallesi
Bologna’daki yerel anarşist bir mekan olan Fuoriluogo kapatıldı. Fatih Caddesi Numara 110’da bulunan BBP mahalle teşkilatının bulunduğu
iki katlı binanın balkonuna saat 00.30 sıralarında molotofkokteyli atıldı.
Yoldaşlarımızın cezalandırılmaları mücadeleyi durduramayacaktır! Nükleer
enerjiye ve dünyasına ve bizi zincirleyenlere karşı!
Amsterdam - 2 Kürk Dükkanına,
Dünya Su Forumu Protesto Edildi 1 Petrol İstasyonuna Sabotaj
“Pazar gecesi Amsterdam’da bir grup yoldaş Bologna’da
3 - 5 Mayıs tarihlerinde küresel/yerel karar vericiler geze-
tutuklanan yoldaşlarla dayanışmak için 2 kürk mağazasını
gen üzerindeki suyu nasıl talan edeceklerini konuşmak üzere yeniden
ve bir petrol istasyonuna sabotaj düzenledi.. Kürk dükkanı-
İstanbul’a geldiler.Ortadoğudan Kuzey Afrikaya, Orta Asya’dan Doğu
nın camları kırılırken içerisine duman bombaları atıldı. Diğer eylemde de bir
Avrupa bölgelerine kadar doğal su kaynaklarıyla ilgili yapılan 2. İstanbul
petrol istasyonuna ELF tarafından sabotaj düzenlendi.
Uluslararası Su Forumu, Haliç Kongre Merkezi’nde başladı. Salonda su
kaynaklarının ticarileştirilmesini isteyen ulusla-
Herkes özgür olana dek durmayacağız!
rarası sermayedarlar konuşurken, dışarıda ise
DAYANIŞMA BİR SİLAHTIR, ONU KULLANIN
dünyadaki su kaynaklarının talan edilmesine
ALF / ELF KOMANDO VERDE
karşı çıkanlar eylem yaptı. Forum, Dünya Su
Konseyi Başkanı Loic Fauchon, BM Batı Asya
Ekonomik Komisyonu Başkanı Habib El Habr, Kaos Yayınlarından “Bomba”
İslam Konferansı Genel Sekreteri Eklemettin
İhsanoğlu ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel 1 Mayıs’a kaynaklık eden Haymarket Olayı’na ve arka
Eroğlu konuşmalarıyla başladı. planındaki işçi mücadelelerine güçlü bir ışık tutan, Frank
Harris’in tutkulu ve belâgatli dilinden bir solukta okuna-
Forumun başladığı saatlerde, Haliç Kongre Merkezi‘nin dışında ise Suyun cak sürükleyici bir roman olan Bomb, Kaos Yayınların-
Ticarileştirilmesine Hayır Platformu’nun çağrısıyla bir araya gelen eylemci- dan çıktı. 19. yüzyıl kapitalizminin çalışma koşullarını ve
ler protesto eylemi gerçekleştirdi. Anarşistler, Direnişin Ritmi ve Karadeniz o günün zalimane atmosferini gayet iyi yansıtan Bomba,
İsyandadır Platformu da kapitalist elitleri protesto etmek ve onlara sokakta proleter romanın da habercisidir. Günde on iki saatten
rahat vermeyeceklerini ifade etmek için Kongre Merkezinin önüne geldiler. fazla çalıştığı halde açlıkla pençeleşen insanların,
olağan çalışma koşulları için sürdürdükleri mücadeleyi
Anarşistler eyleme “Kapitalist Yıkıma Karşı Susma Haykır Direnme Saldır” sıra dışı, etkileyici örneklerle okura sunarken, sekiz saatlik işgünü talebini,
pankartı ve kara bayraklarıyla katılırken, Direnişin Ritmi de ritimleriyle peş peşe patlayan grevleri ve Amerikan basınının işçilere karşı düşmanca
eyleme destek verdi. Haftaiçi erken saatte ve 1 Mayıs sonrası olmasından tutumunu da çarpıcı örneklerle aktarır. 1 Mayıs’a kaynaklık eden Haymar-
kaynaklı eylem sönük ve katılımı düşük geçti. ket Olayı’na ve arka planındaki işçi mücadelelerine güçlü bir ışık tutan
Bomba, Frank Harris’in tutkulu ve belâgatli dilinden bir solukta okunacak
Polis varlığı ve güvenlik olağanüstü düzeydeyken, eylemcilerin sürükleyici bir roman.
Kongre Merkezine yaklaşmamaları için çevik kuvvet ve TOMA aracıyla Kaos’tan Yeni Kitap
barikat kuruldu, eylemcilerin etrafı sarıldı. Bir an için gerilen ortam daha http://www.kaosyayinlari.com/
sonra eylemin basın açıklaması şeklinde bitirilmesiyle sona erdi.

4
Sokakta İnisiyatifinin yayınlanAmayan Söyleşisi
Not : Milliyet gazetesi le yaptığımız bu söyleşi starbucks performansından hemen sonra insanları istediği toplum modeline göre ehlileştiriyor uyuşturuyor bunun farkındayken
gerçekleşmiş, milliyet gazetesinin yazı işlerinden kabul görmesi durumunda yayınlanacağı karşı durmamak imkansız gelmişti.
söylenen bir söyleşi olmuştur. Fakat milliyet gazetesine pek çekici gelmediğimizden ötürü Erdi : Televizyonlar ve diğer görsel araçlar genel olarak teknoloji insanlara
olsa gerek yayınlanmamıştır. Hem milliyet gazetesinin bu tutumunu hemde derdimizi bu kez nasıl yaşamalarını gerektiğini öğretiyor. Eğer yaşamlarına isyan ederlerse ya da herhangi
de yazılı olarak anlatma farkıyla bu söyleşiyi paylaşmak istedik. bir şeye karşı dururlarsa zarar göreceklerini, nasıl mutlu nasıl mutsuz olacaklarını öğreti-
yor bizim nasıl bir insan olursak iyi ve kötü olacağımızı gösteriyor.
Yaptığınız işleri sanat olarak değerlendiriyor musunuz? Onur : Sistemin devamlılığını sağlamasına yardımcı olan herkesin evine
Savaş : Hayır. Bunu belki uzun uzun anlatmak tartışmak en doğrusu ama kolaylıkla giren bir kitle propaganda aracı olarak görüyorum. Kanal değiştirerek mutlu ya
kısaca anlatmak gerekirse bizler sanatı insanları düşündürmekten alıkoyan, algının ve da hüzünlü olabiliyorsun oysa duygularımız bilincimiz böyle işlemiyor. Televizyon bizlere
gerçekliğin üzerine perde çeken kötü giden yaşamları normalleştiren, rahatlatan insanları Anormal bir şeyi normal ya da normal olan bir şeyi anormalmiş gibi öğretiyor gösteriyor.
uyuşturan estetize edilmiş bir tüketim faaliyeti olarak görüyoruz ve bu yüzden yaptığımız Maral : Bence televizyonun insan hayatına kattığı hiçbir önemli şey yok.
işlere sokak performansı diyoruz. Bugün sanat insanlara gerçekleri gösterseydi muhalif Televizyon olmadan önce insanlar arasında daha samimi bir yaşam varmış televizyonla ve
ya da aykırı olsaydı sistem tarafından okullarda vb yerlerde sanat öğretilmezdi. Örneğin genel olarak teknoloji ile birlikte yaşamlar ilişkiler daha da yapaylaşmış kötü olmuş.
sistemin doğayı katletmesi için mühendise yetiştiriyor bu gibi durumlara insanlar karşı
gelmesin uyuşsunlar diye de sanat yoluyla kitle iletişimi kuruyor algıları değiştiriyor Bu yaptığınız performanslar devam edecek mi? Sonlandıracağınız bir tarih var
pasifize ediyor. felan var mı?
Onur : Yaptığımız işin sanat olması için gereken kriterlere uymaması bizim Onur : Elimizden geldiği kadar ve gidebileceğimiz yere kadar gitmek istiyo-
için daha iyi oluyor aslında ruz
Erdi : Sanat insanları uyuşturuyor biz ise yaşamlarımızda ters giden şeyleri
belirleyerek sokağa döküyoruz paylaşıyoruz Anladığım kadarıyla yaşadığınız ülkenin sorunları sizleri rahatsız ediyor peki
bu ülkeden gitmek istiyor musunuz?
Sanata karşısınız peki örnek aldığınız kendinize yakın hissettiğiniz sanata karşı Erdi : Mutlaka rahatsız oluyoruz ama farklı bir ülkeye giderek bu sorunların
duran bir tarz akım vs var mı? değişmeyeceğini biliyoruz. Önce kendimizden başlayıp kendimizi değiştirmeye çalışıyo-
Savaş : Bizler böyle bir tarzın akımın olduğunu düşünmüyoruz. Eğitim ruz. Yaşam alanlarımızı hep birlikte dönüştürmeye çalışıyoruz.
sisteminde öğretilen Dadaizm var bizim de Dadaist olduğumuzu düşünüyorlar ama de-
ğiliz. Dadaistler yaptıkları işle sanatı yeniden canlandırmışlar ve sanat onlardan sonra da En son ülkede veya dünyada gördüğünüz rahatsız olduğunuz bir olay veya konu
eleştirdikleri sisteme yine hizmet etmiştir. Biz var olan ve olabilecek sanatın tümüne tür- var mı?
lerine karşı çıkıyoruz sanatın ne için var olduğunu deşifre etmeye anlatmaya çalışıyoruz Erdi: Yakın zaman içerisinde bir eylem esnasında bir bayanın polis tarafın-
yaptığımız işlere de sokak performansı diyoruz zaten. Ben kişisel olarak Sitüasyonizme dan uğradığı şiddetten ötürü karnındaki bebeğini kaybetmesi bu çok acı verici bir olay
daha yakınım ama bunu geliştirmekten eleştirmekten yanayım ve Marksist de değilim. bunun üzerinden siyasetçilerin çirkin açıklamaları konuşmaları yaptıklarını örtmeye çalış-
Onur : Hiçbir akıma bağlı kalmamak kendimizi sınırlamamak bize göre en maları ve toplumun duyarsızlığı tüm bunları bu duygu ortamını umarsızlığı da televizyon
doğrusu. yoluyla sağlayabildiklerini düşünüyoruz ayrıca
Erdi : Bize öğretilen tüm kavramları sorguluyor eleştiriyoruz. Bizim için
önemli olan karşı kültürün gelişmesi üretilmesi yaşam alanları oluşturulması Sanatçılara bakış açınız nasıl ya da kendisine muhalif diyen sanatçılara?
Savaş : Hep oturdukları yerden konuşuyorlar hiçbirinin gerçekten dünyayı
Peki performansları nasıl yapmaya karar veriyorsunuz o süreç nasıl gelişiyor yıkmak dönüştürmek gibi dertlerinin olmadığını egoist ve sahtekar olduklarını düşünü-
biraz anlatır mısınız? yorum.
Savaş : Birbirimizle sürekli görüşüyoruz arkadaşız zaten. Yaşadığımız gördü- Onur : Karşıt bir görünümleri var fakat yaptıklarını ürettiklerini sadece biletli
ğümüz bir olay üzerine veya hayatımızda karşı durduğumuz bir konu üzerine düşünürken seyirciler izleyebiliyor bu yaşadıkları da yabancılaşmanın yabancılaşmasıdır bence.
bunu sokağa dökelim diyoruz. Daha sonra hemen nasıl yapabiliriz düşünüyoruz bir Maral : Ne için nasıl yaptıkları önemli. Örneğin hepimizin bildiği çok ünlü
yerde buluşup bu konu üzerine yapabileceğimiz şeylere karşı birlikte düşünüp üretmeye film Fight Club film de başından sonuna kadar yaşatılan sistemin ve tüketim toplumun
başlıyoruz. eleştirisi var seyreden birçok kişi bir şeylerin yanlış gittiğini düşünmüştür oysa baş rolü
Erdi : Yapacağımız performans için sadece bizden birilerinin olması gerekmi- oynayan Brad Pitt bunları bize öğretirken bir yandan da eleştirdiği tüketim toplumunun
yor zaten bazen yeni tanıdığımız insanlarda katılıyor. en büyük üyelerinden birisi olmaya devam ediyordu yani eleştirdikleri oynadıkları şeyleri
yaşamlarına yansıtmıyorlar sadece oynuyorlar yapıyorlar bu çok sahte yapay geliyor
Başınıza ilginç şeyler geldi mi performanslarınız sırasında öncesinde ya da insanlarla dalga geçiyorlar resmen bakın Brad Pitt bile değişemiyor değişime ihtiyaç yok
sonrasında? deniyor.
Onur : Evet. En son yaptığımız televizyon kırma işinde balyoza ihtiyacı- Erdi : Sanatçı deyince aklıma topluma uzak duran egoist elit insanlar
mız vardı ve kimse bize güvenip balyozunu vermiyordu yenisi alabilecek şekilde para geliyor sadece
istiyorlardı ve o kadar paramız yoktu uzun uğraşımız sonunda bir yer kimliklerimizi alarak
balyozunu bize verdi Peki herhangi bir siyasi görüşe sahip misiniz ülke ve dünya için söyleyecek
sözünüz var mı? Bir yere üye misiniz?
Sokakta performansı yaparken nasıl tepkilerle karşılaşıyorsunuz? Savaş : Yok biz hiçbir yere üye değiliz. Üye olmayı düşündüğümüz siyasi
Maral : Mesela yanımıza gelerek niçin böyle yaptığımızı soruluyorlar. parti vs oluşumda yok olamazda zaten.
Beğendiklerini söylüyorlar şimdiye kadar olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadık Erdi : Bizlere dayatılan yaşamın üreticisi veya tüketicisi olmak istemeyen her
türlü otoriteye karşı gelen kendisi için değil yeryüzüne ait tüm canlı ve cansız varlıklar için
Peki insanlar size nasıl ulaşabilir ya da sizle birlikte performansınıza katılmak özgürlük isteyen insanlarız diyebiliriz.
isteseler kabul eder misiniz?
Erdi : Tabi ki katılabilir bizi eleştirebilir yapılması gerektiğini düşündükleri Neden böyle şeyler yapmaya karar verdiniz?
fikirler varsa bizlere sunabilir sitemizde ki mail adresinden istedikleri şekilde uzaktan ve Erdi : Bunlar bizim yaşamımızda doğru bulmadığımız ve yapay olarak gör-
yakından iletişim kurabilirler. düğümüz şeyler bunlara karşı bir tepki vermek göstermek anlatabilmek amacıyla böyle
performanslar yapıyoruz.
Birbirinizi nasıl buldunuz sorun yaşıyor musunuz kararlar alırken performans- Maral: Çok kötü ilerlediğini düşündüğümüz bir dünya için yaptıklarımız az ve yetersiz
larınız dışında görüşüyor musunuz? bile.
Savaş : Ben arkadaş çevreme böyle bir şeyler yapmak istediğimi yapılsa iyi Savaş : Tepkilerimizi düşüncülerimizi iletmenin yolu sadece konuşarak ol-
olur diye söylüyordum sonra Onur ve Maral’ın da böyle şeyler düşündüğünü şehir şehir mamalı nasıl ki kötü olduğunu düşündüğümüz dünya kendisini meşru bir zemine oturtup
gezerek performanslar yaptığını öğrendim ve tanıştım daha projeyi birleştirdik beraber televizyon gibi görsel iletişim araçları ile bize ulaşıyorsa bizde böyle şeylerle ufak da olsa
hareket etmeye karar verdik daha sonra da benim arkadaşım Erdi dahil oldu, Onur ve değişimler meydana getirebiliriz diye düşünüyorum.
Maral’la tanıştı. Sorun yaşamıyoruz
Onur : Performanslar dışında da görüşüyoruz birbirlerimizin evine gidip http://sokakta.blogspot.com/
sorunlarımızı dertlerimizi paylaşıyoruz sokakta@windowslive.com

Peki neden televizyon kırdınız? Neye karşıydınız? Sokakta - Hayvan Tahakkümü 2


Savaş : Televizyonlar insanlara gerçek hayatlarından bir kaçış sağlıyor. Ek- Sokakta inisiyatifi; yaptığı son çalışmayla hayvan tahakkümüne dikkat çekmeye çalıştı.
ranların başına geçen insanlar yaşamlarındaki gerçeklerden uzaklaşarak ve bir süre sonra http://dai.ly/fDu5Yi
öz olan duygularından uzaklaşarak yaşamlarına yabancılaşıyorlar. Televizyon sistemin

5
ANARŞİST ÇEVREDE ALKOL TARTIŞMALARI ÜZERİNE

S
on günlerde bardağı taşırmaya az kalmış bir mesele yeniden veya sarhoş bir şekilde sokağa çıktılar. Kapitalist hedeflere
gündeme geldi. İstanbul 1 Mayıs’ında yaşanan alkol mü- ve polislere saldırmaktan öte dışarıdaki insanlara ve kendi
dahalesi sonrasında çıkan tartışmalara dair çok derli toplu yoldaşlarına olabildiğince zarar vermemeye çalıştılar. Alkol,
olmasa da bir şeyler karalamak istedim. Hoş, olayın öznelerine bu yoldaşlarla birlikte hareket etmeyi engelleyecek herhangi
ve sahip oldukları anlayışlarını mercek altına aldığımızda bir kı- bir sorun teşkil etmemişti.
sır döngünün bu sene de tekrar ettiğini görmek şaşırtıcı olmasa
gerek. Diğer taraftan “hardcore devrimci” olduğunu iddia eden
yoldaşların her eylem bitiminde barlara, birahanelere ve
İnternet üzerinde dönen tartışmalarda yanlış giden nokta, mekânlara kafaları çekmeye gitmelerine ne demeli. Siyasal
tartışmanın alkol karşıtlarıyla alkol taraftarları arasında bir ça- alandan uzak olan şeyin kendi özelimizde olduğunda gö-
tışmaya indirgenmiş olmasıdır. Böyle bir açıdan tartışmak alkol rünmediğini mi zannediyoruz. Keza bu eğilimlere örgütlü
nedeniyle müdahaleye uğrayan yoldaşların “yaralandığınız yer, yoldaşların kaynaşmak için birlikte içtikleri, şişenin dibine
kimliğiniz olur” misali alkolizmi kimlikleştirmelerine, müdaha- vurdukları zamanların olduğu da ortadadır. Ancak kendisini
le eden yoldaşların da ikiyüzlü ve daha da saldırgan tutumlar sol örgütlerin fertlerine veya dışarıdan gelen insanlara “temiz”
geliştirmelerine neden olmaktadır. Öyle ki, sekterlikle suçlanan gösterme gayreti içerisinde “Biz bu mekanda alkol almayız”
yoldaşlar eleştirilere cevap olarak, “Biz 400 kişiydik, bizi kıska- gibi yalanları söyleyecek kadar da alçalabilirler, tıpkı kadın-
nıyorlar o yüzden çekemeyip laf sokuyorlar.” gibi Nihat Doğan- ların kurtuluşundan bahsederken bir kadın yoldaşına “Mini
vari abuk subuk söylemlere imza atmaktan geri durmamışlardır. etek giyme! Gece kadın başına sokağa çıkma!” demek gibi.
Burada özel alan siyasal alan ayırt etmeksizin alkolün iyiliği veya Burada ciddi bir sorun var. Bu coğrafyadaki yanlış “anarşist”
kötülüğü üzerinde değil, alkol içmenin her alanda mümkünlüğü algının kırılma yöntemi kendini ve başkalarını kandırmak
konusunda netleşip konuyu kapatmak yerinde olacaktır. O yüz- olmamalıdır.
den alkolün iki farklı “önemsenme” biçimine karşı tavır geliştir-
mek daha anlamlı görünüyor. Müdahale gerçekten alkol alanların yürüyüşlerde her za-
man tacize, rahatsızlığa yol açacağı kaygısı mı? Yoksa sorunlu,
Daha önceki yıllarda duvarında Durutti resmi asılı diye bir ba- “solculara, halka karşı rezil oluyoruz” kaygısıyla kendine
rın basıldığına şahit olmuş insanlardan biri olarak, bu coğrafya- güvensiz bir anarşizm ve mücadele anlayışı mı? Her durumda
da “temiz anarşizm” yaratmaya çalışan bazı yoldaşların neden bu içki içenin sorun yaratacağı önermesi muhafazakar-ahlakçı
tarz düşüncelere kapıldıklarını aşağı yukarı anlamak güç değil. bir söylemdir. Rahatsızlığın oluştuğu bir durum varsa, illa
Sorunun kökenine inmemiz, siyasal alanda içkiye karşı çıkma- içkiden de olmayabilir. Şayet içki içenden kaynaklanan bir
mızdaki temel dürtüleri sorgulamaktan geçiyor. Kullandığımız sorun varsa o zaman müdahalenin anarşizan olması ve ön-
argümanlar önemli. Alkol ve keyif verici maddelerin kullanımını celikle iknaya dayalı olması gerekir. Özellikle de gerginlik ve
özel alan-siyasal alan (ki bu ayrım da absürttür) fark etmeksizin kavga yaratacak öznelerin bu müdahale sürecini işletmemesi
her alanda mahkûm da edebiliriz. 2004 yılında geçici bir süreli- gerekir. 26 Nisan Çernobil yürüyüşünde aynı arkadaş, başka
ğine straight-edge akımından etkilenmiş bir yoldaşım (ki şimdi bir arkadaşı kendi pankartını eylem sonunda ateşe verdiği
aynı fikirleri savunmuyor) alkol ve alkolizme dair dehşet verici için yine saldırgan bir üslupla “Sen gelsene şöyle... Ben eylem
cümleler içeren bir metin yayınlamıştı. Alkolizmin yarattığı komitesindenim, bunu yapmazsın” diyerek yanan pankartı
tahribat üzerine tıbbi ve kriminal anlamda bir çok argüman bu ayaklarıyla söndürmüştü. Bu olay bana yıllar önce anarşistler
metinde sıralanmıştı. Ancak bu karşı çıkış tüm sakatlıklarına olarak örgütlediğimiz bir 6 Kasım eylemindeki polisin tavrını
rağmen 1 Mayıs’larda veya eylemlerde yapılan müdahalelerden hatırlattı. Öğrenci zombiler olarak Edebiyat Fakültesinin
çok farklıydı. önünden İstanbul Üniversitesi’nin ana kapısına kadar zombi
yürüyüşü yaparak üzerimizdeki önlükleri ve diplomaları
Azımsanmayacak sayıdaki kimi anarşistin siyasal alandaki yere atarak ateşe vermiştik. Kenarda elinde yangın tüpüyle
alkol endişesi genellikle sola ve muhafazakar kültüre yaranma bekleyen bir polis yanımıza gelip kibarca “Eyleminiz bittiyse
kaygısından gelir. “Aman solcular ne der, halkın gözündeki kirli söndürebilir miyiz” diye sormuştu? Aynı eylemin öznelerin-
anarşist imajı silmeliyiz.” gibi ezilme durumları çoğu zaman den biri olan bu arkadaşımız yakın düşündüğü insanlara bile
bizi o muhafazakâr kültürün müdahalelerine yönlendirir ve tahammül edemeyip müdahale etmekten çekinmemiştir.
maruz bırakır. Hâlbuki burada sorun alkolü kaçırmanın yarata- Özellikle müdahale edilen insanlar başka bir özne tarafından
cağı problemler değil, kendine güvensizliktir. Deneyimlediğim makul bir dille uyarılsalardı ve eleştirilselerdi, anarşistler
kadarıyla özellikle de bu gibi bazı yoldaşların içki ortamlarda arasında kavgaya dönüşebilecek bu durumlar hiç yaşanmazdı.
çıkan meselelerine baktığımızda, aslında korkulan başkalarının Ancak kendisini kabadayılık ve sekterlikle var eden arkadaş-
kendileri gibi olmalarıdır. İçki içenlere “yoz kültürün” fertleri lar böyle durumları her zaman kolladıkları ve bunu anarşist
olarak bakan anarşistler kullandıkları argümanların kabada- ilişkilerin tümüne yayma eğiliminde oldukları için bu gibi
yılıkla, tehditle ve hakaretle otoriter kültürden nasıl nasibini sorunların yaşanması her zaman olası olacaktır.
aldığının farkında değiller. Anarşist hareket içerisinde bu eğilim-
deki yoldaşlar ne yazık ki “Bu bayraklar altında alkol alamazsın” 1 Mayıs günü yaşanan olaylara müdahale etmek isteyen
söyleminde gizli kabadayılığı devrimcilikle ve anarşistlikle bir yoldaşlara bu eylemin “yoz kültüre” karşı bir duruş olduğu
tutuyorlar. açıklamasını yapan cengaver yoldaşlar bu coğrafyada uzun
zamandır sekter solcu örgütlerin muhafazakâr-otoriter kül-
Dünyada birahaneler ve publar devrimci hareketlerin önemli türden beslenen, uğruna onlarca insanın cezalandırılmasına,
örgütlenme ve varoluş mekânlarındandır. Bu coğrafyada dahil birahane ve barların bombalanmasına yol açan ve bu söylemi
genellikle anarşist mekanlarda içki içmek tek tük sorunlar ya- anarşist devrimcilik adına kullanmaktan çekinmemektedirler.
şatabilir olsa da normal bir durumdur. Bir zamanlar Taksim’de Yoz kültürü halen bu tahakkümcü toplumun ahlaki değerleri
anarşistler tarafından açılan Mekan’da çokça alkol ve esrar çerçevesinde değerlendiren bu yoldaşlar, anarşist fikir ve
tartışması yaşanmıştı. Yaşanan kimi olumsuzluklar karşısın- eylemi ne kadar yozlaştırdıklarının farkında oldukları gün bir
da farklı eğilimler ortaya çıkmıştı. Bu tartışmalar o süreçlerin çok yoldaşı kırdıklarıyla ve incittikleriyle kalacaklar. Ama iş
devamıdır. Dünyaya baktığımızda çatışmalarda, barikatlarda, işten çoktan geçmiş olacak. Batı özentiliğine karşı “yerelliğin”
yürüyüşlerde vs. kimi eylemcilerin ellerinde içki şişeleri olduğu- değerleri üzerinden kendini var etmeye çalışan bu anarşist
nu görürsünüz. İçki şişeleri çatışma anında kullanılabilir araçlar yanlış anlayış aynı zamanda yerel kültürün otoriter davranış
da olabilir. Genellikle kitlesel eylemler şehrin kozmopolit semt kalıplarını da üstlenmeyi ve olumlamayı beraberinde getirir.
ve mekanlarında olduğundan eylemlere sokaklarda içen insan- Keza bu coğrafyadaki “temiz anarşizm” kaygısı Stalinist hare-
ların katılması da olasıdır. 2009, 1 Mayıs’ı sabahı Cihangir’de ketin siyasi büro kültüründen devralınan bir kaygıdır.
barikatlarda çatışan anarşistlerden bazıları akşamdan kalma

6
Özellikle de siyasal alanda bir erk peşindeysek, ilişkide bu- ortamlardan uzaklaştırmak, aforoz etmek dövmek hiç değil-
lunduğumuz, kimi zaman yan yana geldiğimiz, sokakta, okulda, dir. Anarşistler özgürlükçü yöntemler üzerinde düşünmeli ve
üniversitede “devrimci dayanışma” ilişkileri kurduğumuz sol uygulamalıdırlar.
kamuoyuna, liberalizmden ziyade kendilerine daha yakın olduğu-
muzu ispatlamak zorunda hissederiz. Bu coğrafyada bazı anar- Bir anarşistin elinde bira olan bir yoldaşa müdahale etme-
şist faaliyetlerin sekterleşmesi, keza ister istemez muhafazakâr sindeki temel güdü müdahalenin üslubuyla ortaya çıkacaktır.
kültüre her fırsatta yaranmaya çalışan sola benzeme çabası bu Bugüne kadar gördüğüm, bildiğim yaşanan bu tür olayların
öz-güvensizlikten kaynaklanır. Bu anlamda siyasal alanda içki kul- neredeyse tamamında müdahaleye uğrayan kişi elinde bira
lanımına karşı savaş açıp özel alanda içkinin dibine vuran birçok şişesi bulundurmaktan, sarhoş görüntüsü vermekten başka
arkadaşın öncelikle muhafazakâr-ahlaçı toplumun ve solun büro herhangi bir rahatsız edici ve kendisini dayatan bir üslup
kültürünün dayattığı bu gibi müdahaleleri meşru görerek zan- sergilememiştir. Kendisini sürekli içkiye veren bir arkadaşın
nettikleri gibi daha radikal ve devrimci bir duruş sergilediklerini bulunduğu psikolojik konum, içmenin kültürleşmesi ve mad-
düşünmüyorum. Aksine benzer müdahaleleri, mahalle baskısı ve de bağımlılığı başka bir sorgu meselesidir elbette ancak bu
devlet; şiddet yoluyla veya şiddetsiz, parklarda, sokaklarda; ceza gibi insanlara yönelik ayrımcı ve saldırgan tutumu asla kabul
keserek, döverek ve hatta linç ederek yeterince yerine getiriyor etmiyoruz. Bizler hakim kültürün yaptığı gibi, alkolizm veya
zaten. uyuşma kültürüne karşı zabıta veya polis yöntemlerini kul-
lanamayız aksine bunu yoldaşlarımızla konuşuruz, tartışırız,
Bu tarz baskılara karşı, anarşistlerin de müdahil olduğu çeşitli eleştiririz. Daha ötesi anarşizmi temizlemek amacıyla ahlak
eylemler de olmuştur. Sol gruplar bile (niyetlerinden bağımsız zabıtalığına soyunmak olurdu.
olarak söylüyorum çünkü onlar da kortejlerine içki içen bir kişiyi
almayacaktır) o eylemlere ellerinde içkileriyle gelmekten çekin- İstanbul’da yaşananın sistematik bir saldırı olduğu orta-
mediler. Hatırlarsak, 2 sene önce Avcılar sahilde anarşist bir dadır. Bu yazının ötesinde yanlış bir anarşizm anlayışının
yoldaş Avcılar anarşistlerinin bir zamanlar kurtarılmış alan olarak örgütlenme çabasının deşifre etmektedir. Saldırıyı ve organize
addettikleri “balkon”da polis tarafından içki içiyor diye işkence “meşru” şiddeti (bir adım ötesi linç) körükleyen müdahale
görüp komaya sokulmuştu. O olay üzerine anarşistler sol grupları tamamen örgütsel güvensizliğe, anarşizmin tek şubesi olma
da yanlarına alarak Avcılar’da polis karşıtı içki içme eylemleri dü- çabasına ve içen anarşistlerin her koşulda suçlulaştırılma ça-
zenlemişti. Keza benim de katıldığım Moda’da içki yasağına karşı basına dayanıyor. Öyle ki müdahale eden özneler, daha olayın
eylemlerde bu arkadaşlar da vardı. Böyle faşizan bir baskıdan içeriğini bilmeden, içen anarşistin her koşulda suçlu olduğuna
muzdarip olmuş Avcılar tayfasına ve Taksim’deki Sokak Anar- koşullanmış olarak bir linç ortamı yaratıyorlar. Bu eylemin
şistlerine içki içmemenin devrimciliğinden ve anarşistliğinden daha doğrusu saldırının özellikle de gözlere soka soka yapıl-
bahsetmek onlarla dalga geçmek olurdı. Öznesi tarafından nere- ması anarşist kamuoyuna hem anarşist alanların tek sahibi ol-
deyse bir direniş aracı haline gelmiş bir şeyi baskılamaya çalışmak duğuna yönelik bir ince ayardır hem de onlara bir iç düşman
anarşizan ve devrimci olmaktan ziyade sekter-otoriter bir tutum gösterip kendi dışındaki anarşistlere karşı harekete geçirmeyi
olurdu. Bu coğrafyada alkol bizim için elbette ki bir mücadele hedefler. Bu örgüt-fetişi ve sekter anlayış 2000’li yılların
alanı olamaz ancak üzerinde baskı kurulan bir şey de olduğundan, başlarında AGF tarafından körüklenen “devrim yapılacaksa
anarşistler bunun bir parçası olamazlar. Anarşistlerin tavrı alkol sadece biz yaparız.” anlayışının bir devamıdır. İşin ilginç yanı,
alana baskı kurmak, dışlamak ve kriminalleştirmek değil, içki bu örgütlenme anlayışına sahip yoldaşlar geçmişteki o dene-
içene baskı kuranlara karşı duruş sergilemektir. yime övgüler yağdırmakta ve çakmasını oluşturmaya çalış-
maktadırlar. Anarko-şefliğin sorgu dışı olduğu o örgütlenme
Diğer taraftan, aşırı derecede sarhoş olup ortama kendisini biçimlerine benzemeye çalışılmaktadır. Bu sekter ve otoriter
dayatan, diğer yoldaşları taciz eden ve bir şekilde uyarılması ve tarzın bir yansıması olan şu söylem anarşist hareket için çok
müdahale edilmesi gereken arkadaşların olduğu da bir gerçek. tehlikelidir: “İnsanları anarşizme değil örgüte örgütleyin”. Bu,
İçkiyi abartarak kontrolünü kaybedenlerin hedeflenen aktivitenin merkezde birikmeye çalışan, kafa sayısından başka bir amacı
içine ettiği durumlar da vardır. Bir sokak eyleminde taşkınlığı olmayan niteliksiz örgütlenme biçiminin temel sloganıdır. Ni-
daha tercih edilebilir bulurum ancak müdahale veya uyarı olacak- hayetinde örgüt dışındakiler, örgüte biat etmeyenler “yoktur”,
sa makul bir dille olmalıdır. Son yıllarda bazı arkadaşlarımızın anarşistten de sayılmazlar, çok fazla ayak altında duranlar
sarhoş kafayla yoldaşlarına, sevgililerine hakaretlerde bulunarak da “kriminal” vakalardır. Zayıf olanı, aynılaşmayanı, aslın-
şiddet uyguladıklarına, taciz ettiklerine şahit olduk. Bu olaylardan da “örgütlü anarşizm” adına tarikatçılık ve izolasyona biat
dolayı özeleştiri verenler, pişmanlıklarını dile getirenler ve ken- etmeyenleri ezerek yok saymanın bir göstergesidir. Şu an bu
dini sorgulama-değişim sürecine sokanlar da oldu. Ancak aksine tip güruhların içine girdiğinizde, sadece kendilerinden başka
olduğu gibi kendini ortama dayatan, içtiğinde fevri ve saldırgan mücadele eden, devletle karşı karşıya gelen anarşist yokmuş
davranışlarını sürdüren arkadaşlarımız da oldu. İşte anarşistler gibi bir illüzyon yaratıklarını görürsünüz. Yok sayarlar, yok
tam da böyle durumlarda anarşist fikir ve eylemlerini uygulamaya saydıkları için de şiddet ve tehdit mubahtır. Her zaman iş
sokmalıdırlar. Özgürlükçü üslupla elbette... Bunun duruma göre yaptıklarını söylerler ama iş yapan ve kitleselleşmiş onlarca
uygulanabilecek yolları vardır. Kimi zaman bu şahıslar ortamlar- sol örgütün kendilerine aynı muameleyi yapmasını da anlaya-
dan uzaklaştırılırlar ya da o şahısların bulunduğu ortamdan uzak- mazlar. İşte yaşanan müdahalenin altında yatan güdü budur.
laşılır, kimi zaman bu arkadaşlara ikna ve telkin yoluyla yardımcı Ve bu saçmalığı daha önce de çoğu defa gördük.
oluruz, en kötü ihtimal saldırgan arkadaşın şiddetini bertaraf
etmek için şiddetle karşılık vermek durumunda kalabiliriz. (ki Halen özgürlükçü ilişkiler kurma çabasının ve insanlar ara-
İstanbul’daki olayda saldırgan kişinin bahsettiği gibi “şişe kırdılar, sında toleransın liberallik olduğunu söyleyen birçok anarşist
küfür ettiler, anaları korkuttular” gibi şiddeti meşrulaştırmaya ça- yoldaş, otoriter kültürden beslenen kendi davranış kalıplarını
lışmak düpedüz manipülasyondur.) Ancak zaten ayakta durmakta görmezden geldikleri sürece yaptıkları birçok değerli işi nasıl
zorlanan bir insana saldırmak, linç etmek değildir bu işin çözümü. kirlettiklerinin farkında olamayacaklar. Anarşist camiada
Bu yüzden müdahale en toleranslı yoldaşlar tarafından yapılma- örgütsüzlük adına insanlar tüketilirken, örgütlülük adına o
lıdır. Toleransın istismarla karşılık bulduğu zamanlar gerçekten kadar insan harcanıyor, mağdur ediliyor, belki de hayatları-
sıkıntılı süreçlere gebedir. Bu yüzden, alkol aldığında kendisini nın bir döneminde yarıda kesilmiş anarşist deneyimleri bir
kaybedeceğini bilen yoldaşların etkinliklerde yer almamaları tiksinti izi bırakıyor. Bunun adı örgütlülük değildir, aksine
en doğru olanıdır. Aksi durumlarda, anarşist özgürlükçülüğün tarikatlaşmaktır, daha fazla izolasyondur.
istismar edilmeye çalışılması bir çatışmaya dönüşebilir. Böyle so-
runlar illa ki alkol veya esarla sınırlı değildir. Anarşist çevrelerde “Gerçekle yüzyüze gelemeyecek kadar davanıza bağlı kalmamalısınız.
çeşitli ruhsal rahatsızlıklar yaşayan yoldaşlarla da kimi zaman bu Yanlış yanlıştır, kimin söylediği önemli değil.” (Malcolm X)
tip sorunlar yaşanıyor. Bizlerin yapması gereken onları kovmak, u.

7
Ahlâken Boykot Zeynep Can

“Bir zamanlar iki kuş avcısı İçinde heyecan ve az bucuk isyan lıdır. Bu ülkenin ihtiyaç duyduğu gerçek
varmıs. Dağa çıkıp ağlarını yaymışlar. barındıran muhalif hareketlerin çoğu değişim yetmiş yıllık bir rejmin tasfiyesi
Ertesi gün geldiklerinde ne görmüşler iki tür yenilgiyle sonuçlanıyor genelde. olarak değil de, bin yıllık bir statükonun
istersiniz? Ağları tahtalı güvercinlerle Ya sisteme entegrasyon, ya da karşı dönüştürülmesi olarak kavranmalıdır.
doluymuş. Zavallı hayvanlar kacıp kur- sistem kurarak sonuçsuz ve marjinal bi
tulabilmek için umutsuzca çırpınıyor- çatışmaya girme. Bunun temel nedeni Bunun anlamı gayet açık yani, bütün
larmış, ama ağın delikleri cok küçük- sistemin ilah gibi muktedir ve mutlak toplumsal işleyişe hükmeden yarı-tanrı
müş. Nasıl geçsinler? `Kahrolası kuşlar insiyatif sahibi olarak düşmanını her bir devlet anlayışının yerine, insanların
bir deri bir kemik nerdeyse, bunları durumda altedebilmesi degil, muha- özgürleşebilecegi yeni zihniyet ve yapı
pazarda nasıl satarız?` demiş avcılar- liflerin kendi varoluşlarını sistemle degişikliklerine talip olmak. Degişimi
dan biri. `Birkaç gün bekleyelim biraz aynı yerden tayin ediyor olmalarıdır. bu bağlamda kavrayanlar için sistemin
yerler şişmanlarlar` demiş öteki. Böyle- Yani kurulu düzenlerin degiştirilmesini dışına çıkmak önemli ve zorunludur
ce onlara yem vermişler, su içirmişler. isteyenler, bir şekilde o düzene benzer ve böyle bir değişim çabası için sistem
Güvercinler de olanca güçleriyle yiyip bir ideolojik-örgütsel ve ruhsal yapıya dışına çıkabilmenin yolu, devletten
içmeye başlamış. İçlerinden biri, yalnız- sahip oluyor. Bu nedenle tüm deği- beslenmemektir.
ca biri hiçbir şey yememiş. Güvercinler şim çabaları sonuç itibariyle sistemin
her geçen gün biraz daha şişmanlıyor- panzehiri işlevi görmeye baslıyor. Oysa Maalesef Türkiye`de her türlü muhalif
muş. Yalnızca biri giderek zayıflıyor esas olan değiştirmeden önce değişe- haraket, iç ve dış şartların da etkisiy-
ve inatla ağdan çıkmak için ugraşıyor- bilmeyi ve sistemden başkalaşabilmeyi le güçlendigi bir evrede şu veya bu
muş. Bu durum avcıların onları pazara başarmaktır. şekilde yüzünü devlete dönmekte ve
götürdükleri güne kadar sürmüş. Hicbir meşruiyyetini devletle tescillemeye
şey yememiş olan güvercin o denli Türiye`de ise sistemin dışına calışmaktadır.
zayıflamış ki son bir çabayla ağın o çıkabilmek demek, devletin dışına çıka-
ufak aralıklarından geçmeyi başarmış bilmek demektir. Yani devletin örgüt- Velhasılkelam, sistemin dışında özgür-
ve uçup gitmis. Artık özgürmüş.“ sel yapısına benzememek, hiyerarşik lük vardır. Bence var, yani burda yoksa
Nikos Kazancakis- Yeniden Carmıha mekanizmasını taklit etmemek, `efendi` orda var. Ancak bedeli ağır ve sorum-
Geriliş tavrını takınmamak, baskıcı tutumu- luluğu olan bir özgürlük bu. Sistemin
na özenmemek, totaliter zihniyetini rantını yemeye alışanlar, kendilerini
Hep istediğimiz toplumsal degişim aşırmamak, kutsal otoritesini farklı güçlendirdiklerini zannederek hiçbir za-
için sistemin dışında olmak önemlidir. ideolojik görünümlerle yeniden üretme- man çıkamayacakları ağların içerisinde
Bedensel ve zihinsel olarak sistemden mek, velhasıl hiçbir boyutuyla muhalif berhava olacaklardır. Ama beyinlerini
beslenmemek ve kendi özgür ve özgün mikro devletler kurmamaktır. Sistemin ve bedenlerini koruyup, özgürleşme-
temellerinin üzerinde varlığını inşa dışına çıkmak, devletin belirli mekaniz- nin yolunu arayanlar, gerçek anlamda
edebilmek gerekir. Sistemden bağım- malari içinde muhalif olarak durmak degişim talebinin aktörleri olmayı
sız hareket edebilmek ve ona muhtaç değil, o muhalif duruşu ideolojik ve başarabilirler. İşte bunun için sistemin
olmamak gerekir. Tüm bunlar az buçuk örgütsel olarak `devlet`e benzemeyen içi, rantabl ağlarıyla görmemişlerimizi
siyaset bilen insanlar için yalın ger- bir yapıyla sağlamak olarak anlaşılma- şişmanlatmaya başlamışken, sistemin
çeklerdir. Ancak her zaman ve her tür lıdır. Çünkü bu ulkede ihtiyaç duyulan dışı inatçı ve samimi devrimciler için gi-
degişim talebi için problem, bunun na- değişim belirli bir dünya görüşüne derek daha fazla önem kazanmaktadir.
sıl olacağını tespit edebilmekte düğüm- sahip kadroların tasfiyesi ve yenilerinin Seçimlerin yaklaştığı şu dönemlerde,
lenir. Çünkü sistem basit bi kavanoza, ikame edilmesi değildir. Yine kağıt üze- özgürlüğe inanmış gerçek devrimcilerin
içinden çıkabilmekte buharlaşmaya rinde bazı cümleleri atıp yeni cümleler ahlâken bütün bu düzenden, bu kurulu
benzemez. Sorun sanıldığından çok koymak da değildir. Aynı şekilde devlet sistemden ve oyundan uzak durmaları
daha karmaşıktır. Sistemin dışına çıka- imkanlarını bu kez başka kesimlere aça- gerekmektedir.
bilmek zaten yolun yarısından fazlası cak rantiyer düzenlemeler yapmak da
demektir. gerçek bir değişim olarak anlaşılmama-

Min imum G üvenl i k by Stephanie McMillan


kIyamet

indir/download: http://w w w.internationala.org/index.php/kutuphane/dergi.html


internet üzerinden oku/read online: http://w w w.issuu.com/internationala
iletişim/contact: audioslave@riseup.net
8

You might also like