You are on page 1of 41

KTSADIN TARHNE KISA BR BAKI VE MERKANTLZMDEN GNMZE KTSAD DNCELER

Kamil Gngr* GR nsan olunun yeryznde yaama balamasndan itibaren eitli ihtiyalarn karlamak iin, retimde bulunmak ticaret yapmak ve elindeki rnleri korumak gibi, esas itibariyle ekonomik karakterli eitli faaliyetlerde bulunduu kukusuzdur. ktisat teorisinin nasl doduu ve gelitii iktisadn tarihinin nereden balad tartmal bir konudur. Kimileri bunu eski Yunanda kimileri Eski inde, Kimileri de Eski Msr Uygarlndan balatr. Ancak baz yazarlar da Yeni aa kadar hi kimsenin iktisat literatrne bir katks olmadn iddia eder. Bu iddiaya gre iktisadn tarihi 1776da Adam Smithin yazd Milletlerin Zenginlii kitab ile balar. Schumpeter bu grtedir. nk ona gre ktisat Bilimi hakknda genel bir gr birliine bu dnemde varlmtr. Buradan anlald zere iktisadn balang tarihi hakknda iki temel ayrm sz konusundadr. -ktisat Bilimi Bat uygarlnn bir rndr. Dolaysyla Eski Msr, in ve Babil gibi uygarlklarn iktisat bilimine bir katks yoktur. -Daha bilimsel olan ikinci gr ise; bu uygarlklarda, dnemlerinde ciddi ekonomik gelimeler olmasna ramen, bu dneme ait iktisat bilimine k tutacak olan yeterli sayda belge gnmze kadar ulaamamtr. Mesela; inin gelimi bir para sistemi ve dviz kontrol sistemine, Msrn planl bir ekonomi modeline, Babilin gelimi bir hukuk sistemi ile para ve kredi sistemine sahip olduu tarih ve tarihiler tarafndan kabul edilmektedir. Adam Smith "Uluslarn Zenginlii" adl kitabnn yaym yl olan 1776 tarihini iktisadi analizin dou yl olarak kabul gerektiini bildirdikten sonra bu konu ile ilgili aadaki dncesini izhar eder: "Ancak her klasik durum, kendinden nce gelen almalar zetler veya birletirir. Bu nedenle tek bana anlalmalar mmkn deildir." Bugnk genel kabule gre iktisadn tarihi Eski Yunan'la, zellikle Aristo'nun fikirleriyle balamtr. Ancak tarih, "balangc olmayan bir incelemedir." Bu nedenle iktisadi dncenin insanlkla birlikte var olduunu dnmek son derece mantkl bir yaklamdr. stelik Eski Yunan Uygarl'ndan nce .. 3000 yllarnda Eski Hindistan, Msr ve Babil'de gz kamatrc uygarlklar olduu bilinmektedir (Sava, 1997:1-4).

Afyon Kocatepe niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi Maliye Blm, E-posta: gungor@aku.edu.tr

I-ORTADOKS VE HETEREDOKS KTSAT AYIRIMI ktisadn tarihi incelenirken nemle zerinde durulmas gereken bir konu da ortadoks iktisat ve heteredoks iktisat ayrmdr. Ortadoks iktisat deyimi Sovyetler Birlii dalncaya kadar Bat lkelerinde okutulan iktisat teorisini anlatmakta kullanlrd. Bu yzden SSCB dalp dnya iki kutuplu olmaktan kurtulunca ortadoks teorinin evrensel bir nitelik kazand sylenebilir. Ancak bunun yannda ortadoks teori ile heteredoks teori arasnda kapsam ierik ve kullanlan metodoloji arasnda nemli farkllklar vardr. Gnmzde heteredoks teorinin uygulama alanndan kalkm olmas ileride tekrar uygulanmayaca, ngrlerinin tamamen geersiz olduu anlamna gelmeyecei gibi teorik varln srdrmesine de engel tekil etmez. Ortadoks iktisat bugn genel olarak benimsenmi haliyle insan ihtiyalarna oranla kt olan kaynaklarn ortaya kard sorunlar kendine aratrma program olarak semitir. Bu sorunlar, retim faktrlerinin alternatif kullanm alanlar arasnda dalm (allocation), milli gelirin blm (distribution), ekonomik istikrar (stability) ve milli gelirin artrlmasn (growth) eklinde drt ana gruba ayran ortadoks iktisat, faktrlerin dalm, hangi mallarn ve ne kadar retilecei, ile milli gelirin nasl bllecei konularn mikro iktisat (micro economics) ad verilen iktisat teorisini inceleme konusu yapmtr. Makro iktisat ise istikrar ve byme konularn inceler. Burada inceleme konusu olan bireyler deil, btn ekonomidir. Gelir ve istihdam dzeyi, fiyatlar genel seviyesi ve byme hz makro iktisadn aratrma konularn oluturur. Heteredoks iktisat ise iktisadn aratrma programn ve yntemini daha deiik bir ekilde belirlemitir. Marksist iktisat, Alman Tarihi Okulu, Amerikan Kurumcular ve Post Keynezyenler Heteredoks iktisadn nemli temsilcilerindendir. Heteredoks iktisatlar ktisat biliminin snrlarn geniletmeye ona sosyoloji, antropoloji, psikoloji, siyaset ilmi ve tarih ilminden aktarmalar yapmaya ynelmilerdir (Sava, 1997:12-13). Yukarda aklanan heteredoks teorinin en ileri gelen temsilcisi ve bilimsel sosyalizmin kurucusu Karl Markstr (1815-1883) Karl Marks Marksist teorinin de kurucusudur. Karl Marksn grlerinin olumasnda kendisinden nce gelen sosyalist dnrlerin grlerinden yararlanmtr. Bunlardan en nemlisi Klasik iktisada eletirileri ile tannan Robert Owendir (1771-1858). Grlerinin ekillenmesinde en nemli kii ise devrinin nl filozofu George Hegeldir (1770-1831). Hegelin grleri fert, devlet ve tarihsel deime konularnda Aydnlk an karakterize eden aklclk (rasyonalizm)felsefesinin tersi grlere sahipti. (Sava, 1997:467). Karl Marks dncelerinde sosyalizmi savunmaktan ziyade kapitalizmi eletirmitir. Zaten en nemli eserinin ismi de Kapitaldir. Sosyalist gr retim aralar mlkiyetinin topluma ait olmas gerektiini savunur. Bundan ama gelir dalmnda eitliin salanmasdr. Bu sosyalist grn temelini oluturur (Sava, 1997:469). Heteredoks Teorinin dier bir temsilcisi de Tarihi okuldur. 19. Yzyln ortalarndan itibaren Smith ve Ricardo tarafndan temsil edilen iktisat teorisine kar Almanyada iddetli bir tepki ortaya kt. Bu tepkinin odak noktas bu egemen iktisat teorisinin sahip olduu felsefe ve kulland metot idi. Bu tepki sonradan Alman tarihi okul adn almtr (Sava, 1997:489).

A-MERKANTLZM Ekonomik olaylarn bir btn olarak bir biriyle ilikili ve tutarl olarak ele alnmas merkantilizmle balamtr. Merkantilizm arz ynne arlk veren bir iktisat teorisi idi(SAVA, 1986:5). ktisadn bir bilim dal olarak ortaya kmasnda merkantilizmin nemli katklar olmutur. Merkantilizmle birlikte iktisadi olaylarla ilgili yeni dnceler gelitirilmi, para, faiz, d ticaret, devletin iktisadi faaliyetlere mdahalesi, korumaclkla ilgili yeni grler ileri srlmtr. Merkantilizm geleneksel olarak ele alndnda Avrupa iktisadi dncesinde 15001800l yllar iine alr. Orta a takip eden ve yaklak 300 yl sren bu dnemde Orta an temel zelliklerini yanstan doal ekonomi anlay, feodalizm ve skolastizmi tmyle ortadan kalkmam ve dnemin sonuna kadar baz lkelerde az, baz lkelerde ok, etkisini gstermeye devam etmitir. Merkantilistler, Orta a dncesini reddedip onun yerine daha aklc (rasyonel) ilkeler oluturmaya ynelmilerdir. Bu ynleri nedeniyle sonradan ortaya kacak ve gerek politik ekonominin kurucusu saylan Fizyokratlarn ncleri olarak kabul edilirler. Bu dneme merkantilzm (mercantilism) ismini veren Adam Smithtir. Uluslarn Zenginlii adl nl eserinde bu dnem dncesini eletirirken kulland bu szck sonradan bu dnemin resmi ad olmutur. Merkantilizmin esas devlet idaresine dayanr ve ekonomi politikas hem ekonominin ve hem de devletin birlikte bymesini ve glenmesini salayacak temel bir ara olarak grlmtr. Bu dnemde gl olmann kriterlerinden bir tanesi de hazinenin bymesi idi ve bunun iin de d ticaret dengesinin pozitif olmas, yani ithalattan ok ihracat yaplmas gerektii iin hkmdar ile tacirler arasnda bir kar birlii olmutur (Sava:, 1997:138). Fransz Merkantilizmi Colbertism, Alman Merkantilizmi ise Kameralizm olarak adlandrlmaktadr. Fransz Merkantilizmi ngiliz merkantilistlerin aksine iadam deil, resmi devlet grevlileri idi. Fransz merkantilizminin colbertism olarak adlandrlmas da Fransz merkantilist dncesinin dnemin maliye Bakan Jean Baptise Colbert tarafndan devletin resmi politikas olarak benimsenmi olmasndan dolaydr. Fransz merkantilizmi ngiliz merkantilizminin aksine devlet mdahaleleriyle ynlendiriliyordu. Bir baka deyile ngiliz merkantilizmi byk bir hzla devlet mdahalelerinden kurtulmaya ynelmiken Fransz merkantilizminde bu mdahaleler kurumsal hale getirilmitir (Sava, 1997:160-161). Alman merkantilistler (kameralistler) de ngiliz ve Franszlar gibi devletin ekonomiye geni bir ekilde mdahale etmesini, gmrk tarifelerinin ve vergilerin youn biimde kullanlmasn altn ve gmn yurt iinde geni oranda biriktirmek suretiyle ulusal zenginliin artrlmasn istemilerdir. Merkantilistlerin temel konusu d ticaret olduu halde, Alman Kameralistleri bir-iki istisna dnda d ekonomik ilikiler, ticaret ve demeler dengesi gibi sorunlarla ok az ilgilenmiler, arl yurt ii tarm ve sanayi faaliyetlerine vermilerdir (Sava, 1997:163-164).

Merkantilizm daha ok pratik ekonomi politikalarna nem veren bir doktrin olmutur. Etkili olduu dnem ierisinde Avrupada byk zenginliklerin oluumuna sebep olmutur. Denilebilir ki merkantilizm, feodalizm ve kapitalizm arasnda bir ara aamadr. Merkantilist doktrin temel faktre dayal olarak aklanabilir: Bunlardan birincisi; milli ve gl devlet ilkesidir. kincisi kazan tutkusu ve kymetli madenlere sahip olma tutkusudur. ncs ise d ticaretin gerekliliidir. Ancak bu ilke birbirinden bamsz deil, tam aksine birbirine bal olarak dikkate alnmas gereken ilkelerdir. Bunun iin kuvvetli bir ordu ve donanmaya gl ve byk bir ticaret filosuna da ihtiya vard. Bunu baarabilen lkeler daha ok koloniye sahip olabilecek deniz ticaret yollarn ellerinde tutabilecek ve rakiplerine kar stnlk salayabilecektir (Tekeliolu, 1993:18). B-FZYOKRAS Fizyokrasi (Physiocracy) kelimesi, Franszca Phyiocrate kelimesinden gelmitir. Bu kelimenin Yunanca aslndan kaynaklanan anlam doa yasasdr. Fizyokratlar bir ilahi iradenin evrensel ve aslnda mkemmel olan bir doal dzen ortaya koyduu dnceyi benimsemilerdir. Dnyada mevcut fiziksel dzen gibi sosyal dzen de vardr. Bu doal dzenin yasalarna uygunluk en yksek mutluluu salayacaktr. Fizyokrasinin en nl temsilcisi ve kurucusu Francois Quesnaydr (1694-1774). Fizyokrasi merkantilizmin aksine Fransada gelimi bir dncedir. O dnemde Colbertizmin beklenen etkiyi meydana getirememesi neticesinde Fransada huzursuzluklar km ve bunu aabilmek iin fizyokrasi gelitirilmitir. Fizyokratlar fen bilimlerinde olduu gibi sosyal olaylarda da bir nedensellik ilikisi ve dzenlilik ilkesi bulmak amacndan yola kmlardr. Bu dnemde iktisatla felsefe arasnda bir balant kurulmu, ve iktisat Moral Felsefenin bir alt dal olarak kabul edilmitir. Fizyokrat Felsefenin babas John Lockedur. Lockeun rasyonalizm ve doal dzene verdii nemi Fizyokratlar da benimsemitir (Sava, 1997:226-228). Ekonomide arz ve talep arasndaki dengesizliklerin geici olduunu ve bu dengesizliklerin piyasa mekanizmas iinde kendiliinden giderileceini, dolaysyla mdahalenin gereksiz olduunu savunmulardr. Fizyokratlarn iktisadi doktrinler tarihinde ilk liberaller olduklar ileri srlebilir. Ancak benimsedikleri liberalizm serbest piyasa mekanizmasndan ok doal dzen anlayna dayanmaktadr. Fizyokratlar tek verimli faaliyet alan olarak tarm grmler ve lkenin zenginliini bu alandaki hasla artna balamlardr (Eker ve Di. 1994,1993 : 9-10). Fizyokratlar ekonomide doal dzenin tanrsal olduunu ifade etmilerdir (Alkin,1975: 26). Fizyokratlara gre ekonomik sistemin temelini kiisel kar (self interest) ilkesi oluturur. Onlara gre insan her davrann yarar ve zararlarn hesaplar ve dier insanlarla ibirlii yapmann gereini kabul eder. nl sloganlar braknz yapsnlar braknz gesinler (Laissez Faire, Laissez Passer) bu temel dncenin veciz bir ifadesi olmutur (Sava, 1997:228). Fizyokrasi merkantilist dncenin aksine serbestiden yana bir iktisadi grtr ve tarmsal reticiyi n plana karmtr. Bu daha ok o gnn artlarnda Fransann bir tarm lkesi olmas ve tarm zerindeki ar vergiler ve tarmsal retimin giderek azaltlmasndan kaynaklanmtr. Tarmsal alanda devlet mdahaleleri o derece youndu ki

serbestiyi savunan fizyokrat dnce kendisine kolayca taban bulabildi. Hatta baz dnrler fizyokrasinin Fransz devriminin hazrlaycs olduunu savunurlar. Sanayiinin yararn ksmen kabul eden fizyokratlar yine merkantilistlerin aksine ticarete ayn gzle bakmazlar ve ticaretin gelimesinden yana deildirler. nk ticaret mala kar mal verilerek yaplan bir faaliyet olduu iin, bir deer oluturmaz (Tekeliolu, 1993: 41-42). Bu adan merkantilistlerle fizyokratlar arasndaki fark arpcdr. Merkantilistler hem ulusal hem de uluslararas ticaretin ulusal zenginlii artran tek ura olduunu kabul etmitir (Sava, 1997:233). C-KLASK KTSAT Modern iktisat bilimine dayanak oluturan klasik iktisat teorisi arz arlkl bir teoridir. Klasik iktisat dncesi kendisinden nceki teorilerin aksine bireye ve bireysel giriimcilie nem vermi ve bu yzden bireyin faaliyetlerini snrlayc olarak grdkleri devlete ok az grev yklemilerdir. Devlet mdahalesine kar olduklar iin, giriimci gc kuracak olan piyasaya herhangi bir mdahaleye izin vermemiler ve devletin grevlerini ok snrl belirlemilerdir. Klasiklerin devlete atfettikleri grev jandarma devlet grevidir. Zorunlu bir fena olarak grdkleri devlet; gvenlik, savunma adalet ve diplomasi grevlerini yerine getirecek ve hibir suretle piyasaya mdahale etmeyecektir. Devlet snrl bir alanda mal ve hizmet retecei iin harcamalar da bu erevede snrl kalacak ve bu harcamalarn finansmannda zel kii ve kurululardan az miktarda vergi alacaktr (Eker ve Di. 1994 :. 22). Klasik iktisatlar maliye politikas arac olarak kk denk bteden yanadrlar. Buna gre bte a kadar bte fazlas da olumsuz karlanr. nk bte fazlas zel tasarruflarn daraltlmas pahasna salanmaktadr. Bu ise toplam yatrm hacmini azaltacak ve dolaysyla ekonominin uzun dnemli gelimesini uzun dnemli gelimesini olumsuz ynde etkileyecektir (Orhan,1989, :64). Klasik iktisatlar an zgrlk dncelerinden de faydalanarak yeni bir ekonomik dzen nerisini sistematik bir anlayla kurma abasna girien kiiler olmulardr. Bunun iin de balang olarak ve fizyokrasiden farkl olarak fert temeline dayal bir ekonomik sistem nerisinde bulunmulardr. ktisadi faaliyetlerin aklayc unsurunu kiinin davranlarna balayarak ferdin ve dolaysyla emein, iktisadi faaliyetlerin merkezinde yer ald iktisadi analizlere girmilerdir (Tekeliolu, 1993:60). Klasik iktisat, iktisat politikas arac olarak sadece para politikasna nem vermitir. Ekonomik istikrarszlk ortaya ktnda mali politikalar yerine para politikalar (banka rezervlerinin azaltlmas, ak piyasa ilemleri gibi) tercih edilmelidir. Zira mali aralar aslnda para politikasnn bir aracdr. Mesela devlet harcamalarnn artrlmas ayn zamanda para arzn artrmak demektir. Onlara gre tam rekabet, cret esneklii ve faiz esneklii varsaymlar gerekletii taktirde ekonomi daima ve kendiliinden tam istihdama ulaacak, retilen her mal satlacak stok art ve retim yetersizlii gibi dengesizliklerle karlalmayacak ve dolaysyla fiyatlar genel seviyesi hem enflasyonist hem de deflasyonist basklara yol amadan istikrarn koruyacaktr. Onlarn deyimiyle piyasann grnmeyen eli, ekonomiyi istenen ynde gelitirmeye yeterlidir.(Sava, 1986: 34-35).

ktisat Biliminin ve Klasik iktisadn kurucusu olarak kabul edilen Adam Smith grnmeyen el ile ilgili olarak Uluslarn Zenginlii adl kitabnda unlar sylemitir: Her fert kapitalini elinden geldii kadar yurt ii sanayii desteklemek iin ve bu sayede mmkn olan en yksek kymeti retmek iin kullanacandan, herkes zorunlu olarak toplumun yllk gelirini yapabildii lde en yksek seviyeye ulatrmak iin alr. Fert genellikle aslnda ne toplumsal kar tevik etmeye niyetlenir ve ne de onu ne kadar tevik ettiini bilir. Yurt ii sanayii yabanc sanayie kar desteklemeyi tercih etmekle ferde sadece kendi gvenliini gzetir; ve kazancn dnr ve fert bu durumda, dier durumlarda olduu gibi, bir grnmeyen el tarafndan tasarlar iinde yer almayan bir amac tevik etmi olur. deal ekonomik yap doal dzenin erevesi iinde kendiliinden ortaya kar. Bunlar arasnda i blm, parasal sistemin gelimesi, tasarruflarn bymesi ve yatrmlarn artmas, d ticaretin gelimesi, ve arz talebin birbirine gre ayarlanmas saylabilir. Bunlar ve kendiliinden oluan (spontaneous) dzenin dier kurumlar insann kiisel karna dayal davranndan doar ve btn toplumun yararna olan sonular oluturur (Sava, 1997 :269-270). Smith Uluslarn Zenginlii adl kitabnda devlet harcamalarn Hkmdarn (Hkmetin) veya Ulusun Harcamalar Hakknda adl blmnde hkmetin temel grevlerini ele almtr. Ona gre hkmetin temel grevi vardr: Hkmetin ilk grevi toplumu dier bamsz toplumlarn saldr ve istilasndan korumak olup, bu grev sadece askeri bir g ile yerine getirilebilir. Hkmetin ikinci grevi mmkn olduunca toplumun her yesini baka yelerden gelecek adaletsizlik ve baskya kar korumak veya tam bir adalet sistemini kurmak olup, toplumun ayr dnemlerinde iki son derece farkl harcamay gerektirir. Hkmetin ve toplumun nc ve son grevi, herhangi bir ferdin veya az sayda kiinin yaptklar masraf kurtaramayacaklar iin kurmay ve iletmeyi dnmeyecekleri fakat byk bir toplum asndan son derece yararl olacak baz kurumlar kurmak iletmek ve bayndrlk hizmetlerini salamaktr. Buna gre Smith; daha sonralar devletin klasik grevleri diye adlandrlacak olan devletin klasik grevlerini savunma, adalet, bayndrlk ve ksmen de eitim hizmetleri olarak belirlemitir (Sava, 1997:293). Klasik ktisat Teorisinin dier nemli temsilcileri de J.B. Saydr. Sayin zerinde en ok durulan ve Klasik Teorinin temel talarndan birisi Say Kanunu veya Mahreler Kanunu diye adlandrlan grdr. Say tasarrufun tketimi azaltmayacan, tasarrufun bir gn mutlaka deiik ekillerde tketileceini ve parann sadece bir mbadele arac olduu grn ileri srmtr. Ona gre bir mal retilir retilmez kendi kymetine eit kymette dier mallara bir Pazar meydana getirir. Klasik deyimle her arz kendi talebini kendi yaratr. Say arzi olarak arz talep arasnda bir dengesizlik olabileceini, ancak bunun sebebinin mallardan birinin ar veya eksik retiminden kaynaklanaca grn ileri srmtr. Ona gre rnlerin toplam arz ile toplam talebi zorunlu olarak birbirine eittir. nk toplam talep, retilmi mallarn toplamndan baka bir ey deildir. Genel bir tkanma tmyle anlamszdr (Sava, 1997:299-300).

Dier bir nemli Klasik ktisat David Ricardodur. Ricardonun Klasik ktisada en nemli katks Mukayeseli stnlkler Teorisidir. Bu teoriye gre; serbest ticaret ilkeleri erevesinde her ulus kendine en uygun mallarn retiminde uzmanlaacaktr. O dnemde serbest ticaret bir lkenin kendi retemedii veya baka lkelerden daha ucuza retemedii mallar ithal etmesi halinde yararl olaca dncesine dayanyordu. Ricardo, mutlak stnlk diye bilinen bu gr yerine mukayeseli stnlk kavramn getirmi, ve lkeler aras uzmanlama ve ticareti bu ynde aklamtr. Bylece d ticaret btn taraflar iin yararl olabilecektir. Mukayeseli stnlkler teorisi liberalizm ideolojisinin yaygnlap kuvvetlenmesi ynnden byk nem tamaktadr. Bu teorinin ortaya konulmasyla laissez faire ilkesi btn dnya iin geerli bir ilke haline gelmitir. Yurt ii ekonomik ilikilerde kendi karlarn gzeten kiilerin, ayn zamanda toplum kar ynnden de olumlu sonular douracana olan inan, mukayeseli stnlkler teorisi ile uluslar aras ilikileri de kapsamtr. Buna gre dnya toplumunda ulusal karlar arasnda bir uyum (harmony) vardr. Ricardo bunu yle aklamtr: tam zgr bir ticaret sistemi iinde, her lke sahip olduu retim faktrlerini doal olarak kendisi iin en yararl kullanmlara yneltecektir. Kiisel yararn gzetilmesi btn lkelerin evrensel yarar ile hayranlk veren bir ekilde ilgilidir. Genel ktlesel retimin arttrlmas ile genel yararn datm salanr ve uluslarn evrensel topluluu btn uygar dnyada bir kar ve iliki ba ile birbirine balanr. (Sava, 1997:330-331). Bir dier nl Klasik iktisat Thomas Robert Malthustur. Klasik iktisad dncede Malthus daha ok Nfus teorisi ile ne kmtr. Malthus nfusla ilgili grlerini 1798 ylnda yaynlanan ve kendisi lmeden alt bask yapan Nfus Prensibi zerine Bir Deneme adl almasnda ortaya koymutur. Malthus eitliin ve mutluluun egemen olaca bir altn a kurmann hayal olduu dncesindedir. nk ona gre toplumun gelimesini devaml ekilde engelleyecek ve altn aa ulamay imkansz klacak bir engel (nfus art) olduu dncesindedir. Malthus bu konudaki grlerini yle aklamtr: Bir yazar bana, insanlarn sonunda bir deve kuu olacaklarna inandn syleyebilir. Fakat bir kimseye bunu inandrabilmesi iini insanlarn boynunun devaml bir ekilde uzadn, dudaklarnn kalnlap bydn, bacaklarnn ve ayaklarnn her gn ekil deitirdiini ve salarnn tylere dntn gstermek zorundadr. Malthus iki nermede bulunmutur. Bunlardan birincisi, insann varl iin yiyecek gereklidir; ikincisi ise cinsiyetler arasndaki ihtiras gereklidir ve bugnk haliyle devam edecektir. Bu iki nermenin sonucunda mutlulua ulamak mmkn olmayacaktr. Nfusun artma potansiyeli kontrol altna alnmad srece geometrik oranl, buna karlk geim vastalarnn art aritmetik oranldr. Malthus yapt bir mukayese ile 25 yl bir dnem kabul etmi ve 225 yl sonra nfusun 512 kat yiyeceklerin ise sadece 10 kat artaca sonucuna ulamtr. Dolaysyla nfus zerinde sk ve devaml bir kontrol uygulanmas gerektiini savunmaktadr . Bu nedenle Malthus insanlarn eitilmelerini bir aileyi geindirecek hale gelinceye kadar evlilii geciktirmeyi ve evlilik d ilikilerden kanmay renmenin zerinde durmutur (Sava, 1997:344-345).

D-NEO-KLASK TEOR 19. yzyl ortalarna gelinceye kadar Klasik Teori eitli eletirilere ramen egemen iktisadi dnce olarak varln srdrmeyi baarabilmitir. Ancak bu tarihlerden sonra Klasik Teoriye baz eletiriler getirilmitir. Bu eletiriler daha ok uygulamada ortaya kan fakat teoride ngrlen grlerden farkl sonularla ortaya konmutur. Mesela Malthusun nfus teorisi byledir. 1850 ve 1860l yllar hem nfusun hzla artt ve hem de tarm retiminin nemli lde iyiletii bir dnem oldu. Bu durum Malthusun nfus teorisine duyulan gveni hemen tmyle yok etti. Hzl nfus artyla birlikte ii snfnn yaam standardnda meydana gelen ykselme Malthusun teorisine olan gveni ortadan kaldrmtr. Bunlarn dnda bu yllarda hz kazanan sanayileme ve kentleme, beraberinde pek ok sosyal problemi de getirmitir. Uzun alma saatleri, sala zararl alma koullar, ocuk ve kadn iilerin altrlmas, sendikalarn kurulup gelimeye balamas, toplumsal salk problemlerinin n plana kmas ve btn bu sorunlarn bir sonucu olarak devletin gittike daha fazla ekonomiye mdahale etmesi gibi problemler klasik teorinin temel tan oluturan laissez faire ilkesine istisnalar getirmeye balamtr (Sava, 1997: 514). Bu dnemde Klasik Teoriye ok sayda eletiri getirilmitir. Ancak bunlardan hibirisi Alfred Marslallnki gibi olmamtr. nk dier iktisatlarn eletirileri kiisel ve ksmi olmaktan ileri gidemezken Marshall, (1842-1924) Neo-Klasik ktisad kurmutur. Marshall iktisadn tanm ile balamtr: Politik ekonomi veya iktisat, insann gnlk ii iinde incelenmesidir. ktisat refahn maddi gereksinmelerine ulamak ve onlar kullanmak ile sk skya ilgili baz bireysel ve toplumsal hareketleri inceler diyerek iktisat ilmini insan davranlar ilmi olarak ele alr. Marshall Klasik iktisatlarn aksine iktisad politikadan bamsz olarak ele almtr. Klasik iktisatlarn ou iktisat ile politikann birbiriyle sk iliki iinde olduunu dnyor ve bu nedenle politik ekonomi (political economy) adn daha uygun buluyorlard. Marshall ise ilk defa iktisat (economics) kelimesini kitabnn isminde kullanm bir iktisatdr. te yandan bu tanm iktisadn konusunu ok geni ve esnek bir biimde belirlemitir. Marshalln byle geni ve esnek bir alan belirlemedeki esas amac iktisat ile dier sosyal bilimler arasna kat ve kesin snrlar koymama istei idi (Sava, 1997:583-584). Marshalln zerinde nemle durduu konulardan biri de ekonomik analizde zamann oynad roldr. Ona gre zaman, ekonomik olaylarn analizini nemli lde gletiren bir faktrdr. Bu gerei; lkeler (Principles) kitabnda hemen her ekonomik problemin temel gl, zamandan kaynaklanr diye belirleyen Marshall, iktisat ilmine en byk katklarndan birini ekonomik analize zaman boyutunu getirerek kazandrmtr. Marshall, zamanla ilgili lkelerinde olarak aadaki grleri ortaya koymutur: Zaman unsuru ekonomik aratrmalarda karlalan glklerin balca sebebidir ve kiinin snrl gleriyle adm adm ilerlemesini zorunlu klar. Bunun iin de karmak bir problemin paralara blnmesi ve her defasnda bir parasnn incelenmesi ve sonunda bu ksmi zmlerin birletirilerek temel sorunun az veya ok bir zmne ulalmas gerekir. (Sava, 1997:589). Marshalla gre zaman boyutu zellikle retim ve arz miktar ynnden byk nem tar. Marshall bu adan drt nemli zaman dilimini birbirinden ayrmtr. Bunlar piyasa

dnemi (market period), ksa dnem (short run), uzun dnem (long run), ve ok uzun dnem (secular period)dur. Bu drt ayr dnem iinde retimin dolaysyla arzn tabi olduu koullar Marshall ayrntl bir biimde incelemitir. Piyasa dnemi Marshalldan gnmze kadar gelen tanmyla retimin yaplm ve mallarn piyasaya mevcut miktarlaryla gelmi olduu hali yanstr. Bu dnemde sz konusu maln miktar da ya satarak ya da imha ederek azaltlabilir. Ksa dnemde ise bir maln arz retim iin gerekli faktrlerden bazlarnn miktarn artrmak suretiyle oaltlabilir. Uzun dnemde ise mal arz retim faktrlerinin tmn artrmak suretiyle oaltlabilir (Sava, 1997: 599). Neo Klasik Teori eitli katklarla Keynezyen Devrime kadar devam etmitir. Bunlardan en nemlisi Jon Neville Keynes ve Lionel Robbinstir. Neo Klasik iktisadn en belirgin zellii, mallar, hizmetler ve retim faktrleri ynyle piyasa ierisindeki fiyatlarn oluum ve ileyiinin yeni bir yaklamla aklamasdr. Bu yaklamlar piyasa ekonomisine duyulan inanc devam ettirmekle birlikte baz konularda ondan ayrlyordu. Neo klasik iktisat klasik iktisadn baz amazlarndan bir k yolunu temsil etmitir. Neo klasik iktisat daha ok marjinal fayda zerinde durmutur. Onlara gre fayda, kiilerin mallar, hizmetler ve retim faktrleri birimlerine atfettikleri nem ve deerdir. Maln son biriminin ortaya kard fayda ise marjinal faydadr (Tekeliolu, 1993:135). Klasik iktisadi dncede piyasa ekonomisinin tek bana sosyal refahn optimizasyonunu salayaca ve bu nedenle devletin ekonomiye mdahalesine gerek olmad gr hakimdi. Neo-klasik iktisadi dncede ise, piyasa ekonomisinin baz faktrler dolaysyla baarszla urayabilecei, bylece sosyal refahn optimumdan uzaklaabilecei gr savunulmutur. Neo Klasikler klasiklerden farkl olarak devletin ekonomiye mdahalesinin gerekli olduunu, ancak bunun snrl olmas gerektii grn savunmulardr (Aktan1992 b :38). II-KLASKLER SONRASI 1929 deprasyonunun ortaya kard sorunlarn klasik iktisadn temel prensiplerinden biri olan laissez faire politikasna dayal olarak aklanamamas deprasyon sonrasnda alternatif bir iktisat politikas olarak talep ynl iktisad (demand-side economics) gndeme getirmitir. Talep ynl iktisat balca, maliye, para ve kredi d ticaret dolaysz kontroller ve kamu giriimcilii politikalarndan yararlanlarak sosyal refahn daha st dzeye ykseltilebileceini savunmutur. KEYNEZYEN KTSAD GR (TALEP YNL KTSAT) Yirminci Yzyln iki dnya sava arasnda kalan dnemi hem Avrupa hem de Amerika iin bir buhran dnemi olmutur.1921de ngilterede balayan kriz, 1930lu yllardan itibaren btn dnyay sarmtr. sizlik ve durgunluk gibi iki byk meseleyle kar karya kalm olan piyasa ekonomilerinin n tkanmt(Sava, 1997: 742). Neoklasik Teori etrafnda dolanan eitli fikir akmlar tartlrken 1930lu yllarda Keynezyen Devrim ad verilen teorik gelime ile tartmalar yeni bir boyut kazand. ngiliz ktisat John Maynard Keynesin 1936 ylnda yaynlad stihdam, Para ve Faizin Genel Teorisi (The General Theory of Employment, Money and Interest) adl kitab iktisatlarn dikkatini Neoklasik iktisadn dnda makro ekonomiye arlk veren bir yne kaydrmtr. Aslnda makro teoriye duyulan ilgi 1920li yllarda balam, Keynes bu

akmn bir devam olarak ortaya kmtr. zellikle sveli iktisat Knut Wikscell ekonomik dalgalanmalarla ilgili grleri 1920li yllarda bir ok iktisatnn dikkatini ekmi ve ekonomik dalgalanmalarn nedenleri ve bu dalgalanmalarn kontrolnde para ve kredi politikalarnn etkin olup olamayaca konularnda youn bir tartma alan olumutu. Ancak bu iktisatlar Neoklasik teorinin genel yaps iinde kalarak ekonomide kendi kendini dzenleyen bir mekanizmann olduuna ve ekonominin bir durgunluk (depression) dneminden sonra yeniden tam istihdam dengesine dneceine inanmlardr. Ancak bu dnemde meydana gelen ve Byk Dnya Bunalm ad verilen durgunluk dnemi yaanm ve ABD, ngiltere ve Bat Avrupa lkelerinde yaygn ve devaml bir isizlik ortaya kmtr. Bu durum, ekonominin kendi kendine dzeleceini ne sren grlere gveni zayflatmtr. Keynes ite byle bir ekonomik bunalm dneminde ortaya km, ve cretlerle fiyatlarn esnek olduu bir ekonomide tam istihdamn kendiliinden salanacan ne sren Neoklasik Teoriyi reddetmitir. Keynese gre toplam talebin ana unsuru yatrm harcamalar idi ve belirsizliklerle dolu bir dnyada dk faiz uygulamak suretiyle tam istihdama ulamay amalayan bir politikaya gvenilemezdi. Keynesin bu grleri iktisatlar derinden etkilemi ve bu teorinin Neoklasik Teoriden tmyle ayr bir teori olduu ve yeni bir entelektel devrimi balatt dnlmtr (Sava, 1997:640). Ekonominin talep ynne arlk veren politikalarn dzenlenmesindeki ama, ekonomik gelimede ksa dnemli istikrarszlklarn giderilerek dorudan doruya kamu harcamalar ve vergiler yoluyla istihdam ve retim seviyesinin temel belirleyicisi olan efektif toplam talebin, tam istihdam retim seviyesine uygun olarak etkilenmesidir. Genel Teorinin ortaya kmasyla birlikte Neoklasik teorinin unutturduu makro analiz yeniden iktisatlarn gndemine geldi. Bylelikle ilgilenilen temel konu kaynaklarn alternatif kullanmlar arasnda nasl datlaca konusu deil, kaynaklarn tmnn kullanmnn mmkn olup olmad konusu olmutur. Genel Teorinin temel amac, Keynesin kitabn n sznde belirttii gibi bir btn olarak retim ve istihdam dzeyinde meydana gelen deimeleri belirleyen glerin incelenmesidir (Sava, 1997:753-755). 1-Keynezyen ktisadn Balca Varsaymlar Keynezyen ktisadn varsaymlarn aadaki gibi sralayabiliriz: *Keynezyen Makro Teori ekonomik yaamda meydana gelecek dengesizliklerin (enflasyon, isizlik, deflasyon, durgunluk gibi) toplam talep ayarlamalar ile giderilebileceini savunurlar. Bu gr ileri srerken Keynezyen makro teori, arz koullarnn ksa dnemde sabit olduunu ve uzun dnemde de iktisat politikalarna kar duyarsz olduunu farz eder. Bir baka deyile Keynezyen Teori, arz koullarnn nemini red veya ihmal etmez, fakat bu koullarn iktisat politikalarnn etki alannn dnda kaldn kabul eder (Sava, 1986:171). *Keynezyen ekonomi ilke olarak zel sektrn dengesiz olduunu kabul eder. Bu dengesizlii ortadan kaldrmak amacyla ekonomiye devlet mdahalesinin gerekli olduunu kabul eder. Para ve maliye politikalaryla toplam talebin bileimini ve miktarn deitirmek suretiyle ekonomideki dengelerin arzulanan ynde gereklemesi

salanacaktr. Keynezyenlere gre maliye politikas* aralar olan harcama ve vergi politikas toplam talebi etkileme asndan para politikasna** gre daha etkilidir. *Keynezyen iktisatta retimde kullanlan sabit sermaye miktar ile retiekniinin deimedii dnlmektedir. Yani ekonomik olaylar ksa dnemli olarak gerekleir. Keynes uzun dnemde hepimiz lm olacaz diyerek bu varsaym zetlemitir. *Keynes Genel teoride batan sona kadar tam rekabetin geerli olduu yolunda bir varsaymda bulunmutur. Bu nedenle deien derecelerde tekel veya cret-fiyat politikas tamamen ihmal edilmitir. Genel teoride d ekonomiye ilikin sorunlar zerinde fazla durulmayarak kapal bir ekonomi varsaymndan hareket edilmitir. Genel teori statik bir karakter tamakta olup zaman unsurunu dikkate almamtr. Bu nedenle de dinamik saylabilecek analizlerden yoksun kalmtr. Genel Teoride sadece talep yetersizliinden ortaya kan isizlik zerinde durulmu, sermaye kapasitesi yetersizlii, dviz dar boaz gibi ekonominin toplam arz cephesindeki yetersizliklerden doan isizlik zerinde durulmamtr. *Keynes gelitirdii teoride fiyatlar genel seviyesini veri olarak almtr. *Klasik teori belirlilik iinde bulunan bir ekonomiyle ilgilendii halde Genel Teoride Keynes, belirsizlik ve ileriye dnk bekleyileri nemli bir nokta olarak gz nne almtr. Keynesin teorisinin nemli bir parasn oluturan zel yatrm harcamalar, belirsizlik ve bekleyilerden nemli lde etkilenmektedir. (Orhan1989: 38-41). *Keynesin istihdam teorisini hareket noktas efektif taleptir. Keynes efektif talebi toplam talebin toplam arz ile kesitiin noktadaki deeri olarak tanmlamaktadr. Bir baka tanmlama ile efektif talep, kullanlabilecek bir satn alma gcyle desteklenmi taleptir ve belirli bir dnemdeki tm harcamalara edeerdir. *Keynese gre bir ekonomide retim faktrlerinin kullanld snra kadar toplam arz elastikiyeti sonsuz var saylabilir. Bir baka deyile, tam istihdam denge dzeyine kadar toplam talepteki her art arz da peinde srkler. Bu bakmdan denge gelir dzeyini belirleyen efektif taleptir. Keynes efektif talebi bir toplumda mteebbislerin mevcut istihdam seviyesinde sahip olduklar retim faktrlerinden elde etmeyi umduklar gelirlerin toplam olarak ele almaktadr. *Keynes, makro dengenin toplam arz ile toplam dengenin veya toplam tasarruflarla toplam yatrmlarn eitlendii noktada salandn belirtmektedir. Bu denge salanamadnda ekonomide enflasyonist akya da deflasyonist ak ortaya kar. Keynese gre bu istikrarszlklarn giderilmesi iin devletin efektif talebi ynlendirmesi mmkndr (Aktan, 1994:60-61). 2-Mdahaleci Devlet Anlay Keynesin en byk miras, kapitalist lkelerde ekonomi ynetiminin hkmetin zorunlu ve doal bir faaliyet alan olduunu anlayn yerletirmesidir. Bu, devleti
Maliye politikas, kamu harcamalarn ve kamu gelirlerini etkileyen devlet faaliyetleridir. Ya da makro ekonomik amalara ulamak iin, devletin vergi ve harcama programlarndaki deimelerin dzenlenmesidir. ** Para politikas:belirli makro ekonomik amalara ulamak iin, para otoriteleri tarafndan para arz ve banka rezervlerinin deitirilmesini ifade etmektedir.
*

ekonomik sistemin ierisinde hareket edecei genel ilkeler ve kurallar biimindeki eski rolnn olduka ilerisine tar. Bu fonksiyona ekonomi ii glerin kapitalist kurallar iindeki hareketinden olumsuz ynde etkilenenlerin veya ekonomik aktiviteye katlamayacak derecede gsz olanlarn korunmas ve destek vermesi de dahildir (Tekeliolu, 1993:212). Keynezyen ktisatlar ekonomik istikrarn salanabilmesi iin devletin ekonomideki rol ve fonksiyonlarnn geniletilmesini savunmulardr. Keynezyen iktisatlar Fonksiyonel Devlet Teorisi erevesinde kaynak kullanmnda ve kaynak dalmnda etkinlik salanmas, adil gelir ve servet dalmnn salanmas, iktisadi istikrarn salanmas, iktisadi byme ve kalknmann salanmas demeler bilanosunda denklik salanmas gibi devletin baz fonksiyonlar salamak zere ekonomiye aktif olarak mdahale etmesi gerektii grn savunmulardr (Aktan b, 1992:39). Ksa dnemde toplam arzn retimin teknik koullarna yani istihdam seviyesine retim ve teknolojisine bal olacan ne sren Keynezyen Teori, devletin eitli politikalarla toplam talebi etkileyebileceini ve bu yoldan ekonomiyi dzenleyeceini iddia etmilerdir. Bu nedenle Keynezyen Teori talep ynlendirici bir teoridir (Sava, 1994:192). Para ve maliye politikalar bata olmak zere devletin ekonomiyi dzenlemek ve belli amalara ulamak iin kulland btn aralar Keynezyen Makro Teori kaynakldr. Keynezyen Makro Teori, ekonominin kendiliinden ve daima tam istihdama ulamasnn mmkn olamayacan ve tam istihdama ulamak iin devletin ekonomiye mdahale etmesinin kanlmaz olduunu ne srmtr. Bugn para ve maliye politikalar bata olmak zere devletin ekonomiyi dzenlemek ve belli amalara ulamak iin kulland btn aralar Keynezyen Makro Teori kaynakldr. Keynezyen Makro Teori, ekonominin kendiliinden ve daima tam istihdama ulamasnn mmkn olamayacan ve tam istihdama ulamak iin devletin ekonomiye mdahale etmesinin kanlmaz olduunu ne srmtr (Sava, 1994:192). Keynezyen iktisatlarn mdahaleci devlet anlay, kamu sektrnn zaman ierisinde bymesinin nemli nedenlerindendir. Keynezyen iktisatlar denk bte yerine telafi edici bte prensibini kabul ederek, politikaclara vergilemeden harcama yapma imkan salamtr. Kamu harcamalarnn vergileme ile birlikte emisyon ve borlanma ile finansman keynezyen iktisadn brakt bir mirastr. Bir baka deyile kamu sektrnn bymesinden sadece politikaclar deil, Keynezyenler de sorumludur (Aktan a, 1992:97). Keynesin nerileri 1960l yllarn sonlarna kadar gerekten ekonomik istikrarszlklara zm getirmitir. Ancak devletin ekonomik hayata her gn yeni yeni konularda mdahale etmesi ve bu mdahaleler iin gerekli masraflar devlet btesine yklemesi, hem bte aklarna hem de aklarn giderek artan oranda oalmasna ve ekonomi ynetimine yerlemesine neden olmutur. Bte aklarnn bir sonucu olarak hzla artan devlet borlar, ykselen faiz hadleri, milli parann deer kayb, artan enflasyon, kronikleen d ticaret aklar vb. birok ekonomik istikrarszln ortaya kt grlmtr (Tekeliolu,1993 :212).

3-Philips Erisi Bir Keynezyen gr olan Philips Erisi de isizlik sorunu ile ilgilenmitir. 1958 ylnda A W Philips tarafndan gelitirilen bu eri isizlikle enflasyonu birbirine alternatif olarak grmektedir. Philips isizlik azald zaman ngilterede cretlerin hzla artmakta olduunu, bunun aksine isizlik oran ykseldiinde ise, cret artlarnn yavaladn belirterek isizlik oran ile cret deimeleri arasnda bir dei oran (trade off), ilikisinin mevcut olduunu ortaya koydu. Philips erisi analizine gre daha dk bir isizliin, ancak daha yksek bir enflasyon ile satn alnabileceini ileri srmektedir (Orhan 1989: 57). Philips erisi fiyatlarn nisbi bir istikrar gsterdii yllarda olduka baarl olduu halde, 1970li yllarda enflasyon ile durgunluun ayn anda yaanmas, bu ilikiye duyulan pheleri artrmtr. zellikle doal isizlik hipotezini gelitiren Friedman ve Edmund, Phelps, beklenen enflasyon ile ngrlmeyen enflasyon kavramn ortaya atarak Philips erisi olgusunu sadece ksa dnemli bir olgu olduunu geici bir nitelik zellii tadn ileri srerek, uzun dnemde isizlik ile enflasyon arasnda byle bir ilikinin olmadn ileri srmlerdir.

EKL-1: Philips Erisi Enflasyon oran PE

B A 0 isizlik oran

Enflasyon hz ile isizlik oran arasnda ters ynl bir ilikiden bahseden A.W Philips, bu grn herhangi bir teoriye dayandrmadan ve sadece istatistik verileri gzlemlemek suretiyle bu sonuca varmtr. Bu iliki iktisat politikasn ya yksek oranda isizlik ve dk enflasyon veya dk oranda isizlik ve yksek enflasyongibi iki zorunlu tercih arasnda brakmtr. Mesela A noktas isizlik oran da enflasyon oran da hi deimemektedir. Eer B noktasna kaymak istenirse isizlik oran azalacak, enflasyon oran ykselecektir. Philips erisi Keynezyenler tarafndan sevinle karlanm ve benimsenmitir. Ancak 1970li

yllarda bu erinin gerek dnya olaylarna uymad ve politika reetelerine gvenilemeyecei yolundaki iddialar Philips erisine gveni azaltmtr (Sava, 1986:87). Philips erisi ile isizlik ve enflasyon arasnda ters bir ilikinin varlnn kabul edilmesi talep ynl iktisad daha da pekimitir. Ancak Keynezyen Makro Teori 1970li yllarda ortaya kan isizlik ve enflasyon hzndaki devaml ykselme ile poplaritesini kaybederken Arz iktisadnn da basn, politika ve bilim evrelerinde zemin bulmasna yardmc olmu ve atlama ta vazifesi yapmtr. nk bu erinin ngrd varsaym gereklememitir. Bir baka deyile, Japonya hari, sanayilemi lkelerde grlen yksek enflasyon isizlik ve prodktivite dklnn ayn anda grlmesi Philips erisinin dayanan ortadan kaldrmtr (Sava, 1986:172). 4-Talep Ynl Vergi ve Maliye Politikas Klasik iktisatlar vergilemenin mali amac dndaki fonksiyonlar zerinde durmamlardr. Yani Klasikler vergilemenin mali ama dnda kullanlmasna karydlar. Klasikler verginin sadece hazinenin besleyici bir kayna olmas gerektiini ileri srmlerdir (Dikmen, 1995:26). Mali liberalizmin yerine mdahaleci devlet anlaynn gemesi ile birlikte vergilemenin mali olmayan amalar teori ve uygulama alannda giderek daha fazla benimsenmeye balanmtr. Vergi teorisinde mdahalecilik uygulamas kapsaml olarak 1929 dnya ekonomik buhranndan sonra olmaya balamtr. Bylece vergiler mali amalarnn yannda ekonomik ve sosyal amala da kullanlr olmaya balanmtr. Talep ynl vergi politikasnda vergiler, snrlayc ve geniletici olarak kullanlabilir. Snrlayc vergi politikas ekonomiyi enflasyonist bir istikrarszlktan kurtarmak amacyla toplam talebi daraltmay amalar. Geniletici vergi politikas ise, toplam talebi artrc bir politikadr. Bu politika talep yetersizliini canlandrmak amacyla durgunluk dnemlerinde kullanlr. Keynezyen politikalar uygulayabilmek iin, hkmetin borlanmas ve bte aklar zerindeki ahlaki sorumluluk kamu vicdanndan karlmak zorunda kalnmtr. Bu ama iin kamu borlarnn kuaklar aras etkileri yok saylmtr. ddialara gre yaplan borlarn finansman gelecek dnemdeki vergi mkelleflerini olumsuz olarak etkilemeyecektir. Mali sorumluluun salanmas iin mevcut olan ahlaki (moral) snrlamalar erozyona uratld ve onun yerini alabilecek hibir ey de ortaya konulmad. Demokratik yollardan seilen ve seildikleri blgeleri temsil eden politikaclar vergileme yerine harcama yolunu setiler. Bu da kronik bte aklarna yol at (Buchanan 1997:117). Devletin fonksiyonlar geniledike siyasal karar alma srecinde rol alan kimselerin karlarnn artmas sz konusudur. nk semenler daha fazla kamu hizmeti talep edeceklerdir. Bu talepler kamu kesiminin bymesinin ilk nedenidir. Tekrar seilebilme istei, btenin bymesini gerektirir. Byyen btenin finansman ise, vergilerle deil, vergi d gelirlerle finanse edilir. nk verginin daha da artmas semeni memnun etmeyecektir. Bir baka deyile semen daha fazla kamu hizmeti beklerken, buna karlk daha az vergi deme gibi paradoksal bir eilime sahiptir. Emisyon ve borlanma yoluyla finanse edilen kamu hizmetleri uzun vadede ekonomide ciddi sorunlar ortaya karr. Bask ve kar gruplarnn transfer istekleri kamu kesimini daha da geniletir.

Buchanana gre devletin baarszlnda Keynezyen iktisadi anlay dorultusunda hareket eden akademisyenler, brokratlar ve politikaclar nemli bir yere sahiptir. Politik kararlar rasyonel kiisel karlar dorultusunda olmaldr (Durden ve Di.1996: 133). nk 1929 buhranndan sonra geni oranda uygulama alan bulan Keynezyen ktisatta para, kredi, maliye, d ticaret, dolaysz kontroller ve kamu giriimcilii politikalar araclyla ekonomiye aktif olarak mdahalesi sz konusudur. Bu mdahaleci devlet anlay kamu sektrnn zaman ierisinde bymesine yol amtr. Ak bte yaklam ekonomik daralmalar dnda piyasay rahatlatmada yardmc olmayacaktr. Uzun dnem uygulanan ak bte politikalarnn bir alkanlk oluturmas ise korkulan bir sonutur. Bu sonu uzun dnemde gelir dalmnda ve kaynaklarn kullanmnda sapmalara sebep olacaktr (Schneider, 1992:34). Arz Ynl ktisatlar Keynezyen maliye politikasn iddetle eletirmitir. Onlara gre Keynezyen iktisadi dnce ekonominin arz cephesini ihmal etmektedir. Keynezyen maliye politikas nisbi fiyat deimelerinin verimlilik zerinde meydana getirdii etkileri gz nne almamas nedeniyle yetersiz bulmaktadrlar. nk Keynes, nisbi fiyat deimelerinin fazla nem tamad ksa dnemdeki gelimelere dikkatleri younlatrmtr. III-ADA KTSAD DNCELER 1970li yllarn sorunlarna zm retememesi Keynezyen iktisada alternatif iktisadi dnceleri gndeme getirmitir. Bu teoriler klasik iktisat ilkelerine dayal fakat onu baz ynlerden eletiren yeniden yorumlayan bir karaktere sahipti. Moneterizm, Rasyonel Beklentiler Okulu, Kamu Tercihi Teorisi ve buna dayal olarak oluturulan Anayasal ktisat, Arz Ynl ktisat bu teorilerdendir. A-MONETARZM Modern miktar teorisini makro ekonomik politikalarnda temel olarak ele alan ve para stokundaki deimelere nem veren iktisatlar Moneterist (Parac) olarak adlandrlmaktadr. Bu iktisatlar iktisat politikas arac olarak para politikasnn etkinliine inandklar iin bu adla anlmaktadrlar. Moneterist iktisatlarn savunduklar gre Moneterizm denilmekte olup bu terim ilk defa Karl Brunner tarafndan kullanlmtr (Orhan,1989 74). Moneterizm byk lde 1976 yl Nobel ekonomi dl alan Amerikal iktisat Milton Friedman tarafndan gelitirilmi bir teoridir. Friedman 1976 ylnda Parann Miktar Teorisi zerine almalar: (Study In the Quantity Theory of Money) adyla editrln kendisinin yapt bir kitap yaynlad. Bu alma ile Friedman esasen moneterizmin temel ilkelerini ortaya koymu oldu (Aktan, 1990: 212). Friedmann ikinci nemli eseri ise, A. Schwarts ile yazd A Monetary History of the United States 18671960 (1867-1960 Yllar Arasnda Amerikan Para Tarihi) adl almasdr (Orhan,1989:75). Moneterizm daha ok enflasyon zerinde durmutur. Moneterist dnce enflasyonun nedeni olarak para arznn hkmetlerce gereksiz yere ar artrlmasnda grmektedir. Moneteristlere gre ekonomideki bir ok istikrarszlk parasal kkenlidir. Bu yzden iktisadi sorunlarn zmlenmesinde para politikas dier politikalardan daha etkilidir (Aktan, 1990:212). Enflasyonu tmyle parasal bir olar olarak gren moneteristler, para

arzndaki artn, milli gelirdeki art aan ksmnn dorudan fiyatlar genel seviyesini ykselttii grndedirler. Mesela toplam para arz % 12 ve toplam milli gelir % 4 ise o ylki enflasyon % 8 olacaktr (Sava, 1994:223). Milton Friedman kendisine Nobel Ekonomi dl verilirken yapt konumada bu konuyla ilgili olarak unlar sylemitir: enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olay olmutur. Enflasyon ile isizlik arasnda uzun dnemde iddia edildii gibi bir al veri (trade off) sz konusu deildir. nk uzun dnem Philips erisi, doal isizlik oranndan kan bir dikey gibidir. Dolaysyla fiyat art hz isizlik oranna deil, para miktarndaki artlara ve beklenen enflasyon oranna (expected rate of inflation) bal olacaktr (stnel,1990:273). Para ve maliye politikas uygulamasna kar olan Moneteristler, bunun yerine denk bte uygulamasna zen gsterilmesini ve piyasa mekanizmasnn ileyiini etkileyen monopollerle mcadele edilmesini isterler. Ayrca moneteristler, devletin para arzn her yl ve retim art hzna eit bir oranda artrmasn tavsiye ederler (Sava, 1994:223). Moneteristler esasen Klasik ekonomiye dayanmakla birlikte onlardan baz noktalarda ayrlrlar: -Klasik miktar teorisi yetersizdir, -Ekonomi daima tam istihdam dzeyinde deildir. Ekonomide doal isizlik olabilir. Moneterizmin temel ilkeleri aadaki gibidir. *Para arzndaki byme oran ile nominal gelirin byme oran arasnda kesin olmamakla birlikte bir iliki vardr. Kesin deildir. nk para arzndaki artlarn geliri etkilemesi zaman alr. Bunun ne kadar srecei de bilinmez. *Ortalama olarak para arzndaki art, nominal gelirleri yaklak 6 ve 9 ay arasnda geecek bir sre sonunda etkiler. *Nominal gelirin byme oranndaki art etkisi ilk olarak retim zerinde grlr. Bu, daha sonra fiyatlara yansr. *Ortalama olarak fiyat etkisi yaklak 6 ve 9 ay arasnda deien zaman boyutu ierisinde ortaya kar. Para arzndaki art ile enflasyon arasndaki toplam gecikme ortalama 12-18 ay arasndadr. *Ksa dnemde para arzndaki deimeler ncelikle retimi etkiler (Aktan, 1990:213). *Ekonomik yaam etkileyen temel faktr parasal deimelerdir. Dolaysyla toplam talebi ve buna bal olarak retim istihdam ve genel fiyat seviyesini belirleyen temel unsur para arznda meydana gelen deimelerdir. *Para arznda meydana gelen deimelerin ekonomiye yansmas, genellikle mikro karakterde olup, aktif varln (portfolio of asset) fiyat ve getiri oranndaki deimeler nedeniyle yeniden dzenlenmesi yoluyla ortaya kar. *Ekonominin istikrarn bozan etkenlerin ou, hkmetlerin izledii maliye politikasndan ve para otoritelerinin firmalar ve kiiler arasnda farkllk yaratc takdiri uygulamalarndan kaynaklanr. Ekonomi kendi halinde istikrarldr. stikrar dardan yaplan para ve maliye politikas mdahaleleri bozar. (Sava, 1994:216-217).

Friedmana gre ileri lkelerde 1970lerden sonra ba gsteren krizin asl nedeni Keynesten esinlenerek uygulamaya sokulmu olan konjonktr politikalardr. Yksek dzeyde istihdam oluturmay esas alm olan konjonktr politikalar gevek para politikasndan doan etkilerle ekonomileri rayndan kararak istikrarszl yaygnlatrmtr (Tekeliolu, 1987:101). 1970lerin ve 1980lerin banda Moneteristler gerek akademik ve gerekse politik evrelerden bir ok taraftar toplayarak dncelerini yaymlardr. En nemlisi 1970lerin sonlar ile 1980lerin ilk yarsnda moneterist iktisat politikalar bir ok gelimi sanayi lkesinde uygulanan iktisat politikalarn ynlendirmitir. Onlara gre 1970li yllarn sorunu olan isizlik ve enflasyonun sebebi uygulanan para politikalardr. Ekonomik istikrarszln kayna ise para arzndaki dzensiz dalgalanmalardr. rnein enflasyon para arzndaki artlarn dorudan doruya nominal gelirleri artrmasyla ortaya kmaktadr. sizlik ise enflasyonun sebep olduu bir olgudur (Eker ve Di. 1994, s. 52). Friedman Kapitalizm ve zgrlk adl almasnda gnmz hkmetlerinin kesin bir biimde yapmalar gerektii savunulan faaliyetleri dahil, bir ok devlet grevinin ve mdahalelerinin btnyle kaldrlmasndan yanadr. Friedman devlet mdahalelerini gereksiz ve zararl sayar. Friedman Hayekin Klelie Giden Yol isimli kitabnda belirtilen grlere benzer biimde, devlet mdahalelerinin ve devlet sektrnn giderek bymesinin, insanlarn teebbs ve alma arzularn krmak suretiyle, insanl klelie, iktisadi ve dnsel gerilemeye gtrmekten baka bir ie yaramayacan savunmaktadr (Tekeliolu, 1993: 241). Moneterist gr, klasik teoride olduu gibi ekonominin kendiliinden ve daima tam istihdamda olacan kabul eder. Bu nedenle devletin keyfi (takdiri) para ve maliye politikas uygulamas nlenmelidir (Sava, 1994:221). Moneteristler zellikle artan oranl gelir vergisi yerine dz oranl gelir vergisinin getirilmesini nermektedirler. Friedmana gre, %15 veya % 16 orannda uygulanacak gerek bir dz oranl vergi, istisna ve muafiyetlerin srdrlmesi halinde % 12-50 arasnda uygulanan vergi oran ile ayn haslat salayabileceini, istisna ve muafiyetlerin says artrlrsa, dz oranl vergi orannn % 17ye karlabileceini ne srmtr (Devrim, 1995:82). B-RASYONEL BEKLENTLER TEORS Rasyonel Beklentiler Teorisi, 1960l yllarn sonlarnda klasik iktisat teorisinin temel ilkelerini benimseyerek ortaya kan yeni bir ekonomik teoridir. Rasyonel Beklentiler Teorisi Moneterizmin bir dal olarak grlebilir. Ancak Moneterist iktisatlarn hepsi Rasyonel Beklentiler Teorisinin tmn kabul etmemektedirler. Rasyonel Beklentiler Teorisi, Klasik iktisatlarn yaklamna benzer ekilde insanlarn iyi bir ekilde bilgilendirildiklerine ve bunu ok iyi kullandna inanmaktadrlar. Bunun yannda piyasada fiyatlarn ve cretlerin esnek (flexible) olduunu savunurlar. Bu yzden isizliin daima gnll (voluntarily) olduunu savunurlar. nsanlar gerek cretlerin ok dk olduunu dndkleri iin isizdirler (Eker ve Di. 1994:5557).

Rasyonel Beklentiler Teorisinin kurucusu Jon F. Muthtur. Muth 1959 ylnda Econometric Societyin Washinton D.C.de yaplan k toplantsna sunduu bildiride teorisini ilk defa aklamtr. Rasyonel Beklentiler Teorisi de Keynezyen makro teoriye bir kar teori olarak ortaya km bir iktisadi dnce akmdr. Rasyonel beklentiler konusu ilk defa Muth tarafndan incelenmi olmakla birlikte, Lucas, Sargent, ve Wallace tarafndan gelitirilmitir. Muth ekonomik yaklamda meydana gelen dalgalanmalarn byk bir ksmnn ekonomik deikenlerle ilgili tahminlerde yaplan hatalardan kaynaklandn ileri srer. Ona gre ne tr bir enformasyonun kullanld ve bunlarn gelecek koullarn tahmini iin nasl bir araya getirildiini anlamak ok nemlidir. nk dinamik srecin karakteri, gelecek ile ilgili beklentilerin, olaylarn gerek seyri tarafndan nasl etkilendiine kar ok duyarldr. Ayrca mevcut enformasyonun miktar veya sistemin yaps deitiinde beklentilerin nasl deieceini kestirebilmek de ou defa gereklidir. Rasyonel Beklentiler en doru tahmini yapmamza imkan verir. nk rasyonel beklentiler dorudan doruya ilgili deikeni belirleyen srecin (ilemin bilinmesine) baldr. Rasyonel beklentilerin hatas; deikeni belirleyen srete yer alan tesadfi deiken ile snrldr. Bu nedenle tahmin hatas srete yer alan ve tahmini mmkn olmayan tesadfi deikene eit olur. Byle bir durum ise istatistiksel olarak tahminin en st doruluk snrna ulatn gsterir (Sava, 1997:974-980). Mutha gre bekleyiler rasyoneldir. Bekleyilerin rasyonel olmas, beklenen deer ile gerekleen deer arasndaki farkn, beklenen deeri sfr olan tesadfi bir deiken olmas anlamn tamaktadr. Bir ekonomik deikenin rasyonel bekleyileri oluturulurken piyasadaki ekonomik birimler, deikeni etkileyebilmektedirler ve bu alanda elde edebildikleri tm bulgulardan yaralanabilmektedirler (Tekeliolu:111-112). Politik iktisat hemen daima devletin ekonomiye nasl mdahale edecei, amalar arasnda ncelii nasl belirleyecei ve hangi aralar kullanaca gibi konular zerinde durmutur. Bu tr bir yaklam, iktisat politikas iktisat politikas uygulamalar karsnda fertlerin pasif bir davran ierisinde olacaklarn ve devlet bir politika uygularken, kendi davranlarn tpk politika nerisinde olduu gibi, devam ettireceklerini farz eder. Rasyonel Beklentiler Teorisi bunu kabul etmez ve fertlerin devlet politikalar karsnda aktif bir tutum ierisinde olduklarn var sayar. Fertler devlet politikalar karsnda kendi menfaatleri erevesinde titizlikle dururlar (Sava, 1994 :225-226). Rasyonel Beklentiler Teorisi, aktif iktisat politikalarnn terk edilmesini ister. Bu politikalarla konjonktr dalgalanmalar yumuatlamaz. Aktif politikalar rasyonel insana hangi ekonomik sonucun iyi olduunu belirleme hakkn vermez. Aktif iktisat politikalar ile isizlik orann veya kullanlmayan kapasiteyi azaltmaya almak sadece ekonomideki enflasyonun ve konjonktrn boyutlarn artrr. Rasyonel Beklentiler Teorisinin enflasyonla mcadele yntemi teklifleri ise, para miktarndaki azaltmalar vergi indirimleri ve kamu harcamalarnn daraltlmasn kapsamaktadr. Vergi indirimleriyle birlikte cret artlarnn frenlenmesi, karll artrmann tek yoludur ve ayrca arz olumlu ynde etkileyecek bir politikadr (Tekeliolu:113).

Rasyonel Beklentiler Teorisini savunanlarn Keynezyen iktisada yaptklar eletiri 1960l yllarda ortaya kan yksek enflasyon ve isizliktir. Onlara gre bu olaylar sk para politikas ve dengeli bte gibi klasik ilkelerin bir sonucu olarak domamtr. Aksine Keynezyen doktrinin enflasyon riski tamasna ramen reel bymeyi ve artan istihdam vaad eden geni bte aklarn ve yksek oranl parasal genilemeyi gerektiren politikalarn sonucu ortaya kmtr (Sava, 1997:965). Beklentiler (expactation) iktisatta daima nemli bir yer tutmutur. nk ister retici ister tketici veya tasarruf ya da emek sahibi olsun davranlarnda daima gelecee ynelik beklentiler belirleyici olur. Ancak gemi dnemde beklentilerde belirleyici unsur gemi dnemle uyumlu beklentiler (adaptive expections theory). iken bu teori beklentilerin rasyonel olduu zerine bina edilmitir. Onlara gre ancak rasyonel beklentilere dayal makro teorilerin ve modellerin gerek dnya koullarn ve iktisat politikas sonularn yanstacan ne srmlerdir. Rasyonel Beklentiler Teorisini savunanlar, beklentilerin uyumcu deil, rasyonel olduunu kabul etkilerinden, iktisat politikas uygulamalar karsnda derhal aktif bir tavr taknp, iktisat politikasn tamamen etkisiz hele getirdiklerini ileri srerler. Buna karn, toplumun beklemedii anlarda ve beklemedii tarzda uygulanacak bir politikann ok ksa bir sre, etkili olabileceini, fertlerin bu politika ile ilgili enformasyonu temin edip beklentilerini deitirdiinde politikann yine etkisiz kalacan ileri srerler (Sava, 1994 :226). Uyumlu beklentilerde gelecek yllarla ilgili tahminler (beklentiler) gemi yllarn bilgileri kullanlarak yaklak bir sonu dikkatte alnr. Mesela bir nceki yln enflasyonu % 20 ise beklenti % 20den az ancak % 10dan fazla olacaktr. Beklentiler ancak tahminlerin tutmamas halinde deitirilir. Bu deiiklik beklentinin tahminin altnda gereklemesi halinde azal ynnde tersi durumda art ynnde olur (Sava, 1997, 970). Rasyonel Beklentiler Teorisine gre gemie dayal beklentiler ancak deikenlerin gemi ve gelecek deerleri arasndaki iliki sabitse anlamldr. Eer bireyler gelecee ait tahminler yaparken sadece gemi verileri dikkate alyorlarsa bu tr beklentiler gereki olamaz. Gemi ve gelecek veriler arasndaki ilikinin ok az deieceini ne srmek ve fertlerin de byle bir beklenti iinde olacan farz etmek herhangi bir politika deiiklii halinde komik sonulara yol aar. Rasyonel Beklentiler Teorisi Bu tahmin metodunu irrasyonel ve Keynezyen Makro Teorinin dzeltilmesi mmkn olmayan yanl olarak kabul eder (Sava, 1986: 193-194). Rasyonel Beklentiler Teorisinin ilk ve en nemli ilkesi pek ok ekonomik deikenin baz ilemler ve sreler (process) tarafndan belirlendiini ileri sren grtr. Buna gre bir deikeni belirleyen sre veya ilem o deikenin ulaabilecei deerleri snrlad gibi o sre veya ilem belirlendii zaman deikenin deeri ile ilgili rasyonel bir beklenti elde etmek mmkndr. ktisat teorisinde insan rasyonel bir varlk olarak kabul edilir. Rasyonel bir insan da gelecekle ilgili bir beklenti belirlerken o deiken ile ilgili btn verileri kullanr. Dolaysyla beklentilerin nasl olutuu incelenirken bireyin o deikenin davrann belirleyen bitin verileri dikkate aldn kabul etmek gerekir. Rasyonel Beklentiler Teorisi tahmin ve beklentilerin her zaman doru sonu vereceini ileri srmez. Ekonomik deikenleri belirleyen srelerin byk ounluu tesadfi (stochastic) srelerdir. Bir baka deyile sreler nceden tahmini mmkn

olmayan unsurlara sahiptir. ktisadn kendine konu olarak insan davranlarn almas, insan davranlarnn da nceden tahmini mmkn olmayan bir tesadfilik unsuru iermesi, deikenleri belirleyen srelerin de tesadf unsurlar iermesine neden olur. Rasyonel Beklentiler Teorisi Klasik Teori ilkelerinin btn ekonomik problemlere ve zellikle makro ekonomi politikasna uygulanmasndan olumaktadr. Bu yzden Rasyonel Beklentiler Teorisine dayal olarak Yeni Klasik Teori oluturulmutur. Rasyonel Beklentiler Teorisine gre Klasik teorinin iki temel nerisi vardr: *Bireyler optimalize ederler: yani tketici fayda maksimizasyonu retici ise kar maksimizasyonuna ulamak amacndadr. Bu amalara ulamak isterken gelirlerinin ve mevcut teknolojinin snrlaryla kar karyadrlar. *Piyasalar arz-talebi dengeler: Ancak bunun gerekleebilmesi iin piyasada yasal snrlamalarn olmamas, enformasyon farkllnn bulunmamas veya devletin mdahale etmemesi gerekir (Sava, 1997:992-993). Rasyonel Beklentiler Teorisi, para politikasnn ksa ve uzun dnemde ekonomide sadece fiyatlar genel seviyesini etkileyeceini ne srerken, maliye politikasnn uzun dnemde istihdam ve retim zerinde olumsuz etkiler yapacan iddia eder. Rasyonel Beklentiler Teorisi tpk Klasik iktisatlar ve moneteristler gibi, devlet harcamalarndaki artn zel tketim ve yatrm harcamalarnda veya ithalatta meydana gelecek bir azalma ile karlanacan kabul eder. Bu nedenle devlet harcamalarndaki bir art, toplam talebi etkilemez. Dolaysyla milli gelir ve istihdam dzeyinde bir gelime olmayacaktr. Buna karn Rasyonel Beklentiler Teorisi maliye politikasnn toplam arz zerinde olumsuz etkilerde bulunduu grndedir. Bunun sebebi ise daha ok devlet harcamalarnn vergi artyla finanse edilmesidir. Sonu olarak Rasyonel Beklentiler Teorisi, aktif makro iktisadi politikalarn (devlet harcamalarnn artrlmas, verginin azaltlmas, para arzn artrmak ya da azaltmak ... gibi) kardr (Sava, 1994:242-243). C- KAMU TERCH TEORS VE ANAYASAL KTSAT kinci Dnya Savandan sonra ortaya kan gelimelerden biri de Kamu Tercihi veya (Toplumsal Seim) Teorisi (Theory of Puplic Choice) olarak bilinen teoridir. Bu teorinin geliimi kinci Dnya Savandan sonra kamu kesiminin hzl bir ekilde bymesi ile birlikte olmutur. Bu byme hem kamu harcamalarnda hem de kamu gelirlerinde kendini gstermitir. Mesela ABDde 1946-1974 yllar arasnda kamu harcamalar/GSMH %13ten %22ye devlet gelirleri ise % 28den % 40a ykselmitir. Benzer gelimeler Avrupa lkelerinde de grlmeye balanmtr (Sava,1997:1009). Kamu Tercihi Teorisi, kamunun ekonomide slendii rol ve faaliyetlerin snrlarna farkl bir bak as getirmitir. Kamu Tercihi yaklam politikaclar semenler, siyasi partiler ve kar gruplar arasndaki ilikileri politik karar alma srecindeki davranlaryla birlikte iktisat, politika, hukuk, sosyoloji bilimi erevesinde inceleyen teorik bir yaklamdr. Kamu Tercihi yaklamnn temelinde bireylerin politik sre ierisinde kendi kiisel karlarn, refahlarn maksimize edecekleri varsaym yatmaktadr. Bu gruplar kendi karlar peindedirler (Eker ve di., 1994: 71). Kamu Tercihi Teorisi, politikay bir mbadele (catallaxy) olarak grr. Bu szck politika karmak bir mbadele trdr anlamnda kullanlmaktadr. Anayasal bir dzen

altnda kavramsal bir szleme olan politik mbadele kendi kendine kurulur. Politik mbadele toplumdaki herkesi kapsar (Eker ve di. 1994:55). Kamu Tercihi teorisine gre zm politik karar alma srecinde rol alan aktrlerin daha iyileriyle deitirilmesi daha ak bir ifadeyle eitimli, kltrl, din ve ahlak sahibi insanlarn i bana getirilmesi ile deil, anayasal-yasal-kurumsal erevenin yeniden oluturulmasyla mmkndr. Hatta J. Buchanan anayasal-kurumsal reform ierisinde kt fena ve yetersiz olan politikaclarn iyi nazik ve yetenekli olanlaryla deitirilmesi gibi nerilere yer yoktur. Anayasal reform ierisinde ama, ynetimde yer alan kiilerin iyilerinin seilmesi deildir. Anayasal reformun amac; politikaclarn uymas gereken snrlarn veya kurallarn oluturulmasdr. (Aktan1992 a:83-84). Kamu Tercihi Teorisyenleri kamu kesiminin bymesini klasik gr ve hipotezler dnda (Sava, 1997, s. nfus art, enflasyon vb) iki sebebe dayandrmaktadrlar: 1-Homo Economicus ve Maximand Yaklam 2- Keynezyen ktisat 1- Devletin fonksiyonlar geniledike siyasal karar alma srecinde rol alan kimselerin karlarnn artmas sz konusudur. nk semenler daha fazla kamu hizmeti talep edeceklerdir. Bu talepler kamu kesiminin bymesinin ilk nedenidir. Tekrar seilebilme istei, btenin bymesini gerektirir. Byyen btenin finansman ise, vergilerle deil, vergi d gelirlerle finanse edilir. nk verginin daha da artmas semeni memnun etmeyecektir. Bir baka deyile semen daha fazla kamu hizmeti beklerken, buna karlk daha az vergi deme gibi paradoksal bir eilime sahiptir. Emisyon ve borlanma yoluyla finanse edilen kamu hizmetleri uzun vadede ekonomide ciddi sorunlar ortaya karr. te yandan bask ve kar gruplarnn transfer istekleri kamu kesimini daha da geniletir. 2-Buchanana gre devletin baarszlnda Keynezyen iktisadi anlay dorultusunda hareket eden akademisyenler, brokratlar ve politikaclar nemli bir yere sahiptir. Politik kararlar rasyonel kiisel karlar dorultusunda olmaldr. (Durden and Millsaps, 1996). nk Keynezyen ktisat devletin ekonomiye aktif mdahalesini n grr. zellikle 1929 buhranndan sonra geni oranda uygulama alan bulan Keynezyen ktisatta para, kredi, maliye, d ticaret, dolaysz kontroller ve kamu giriimcilii politikalar araclyla ekonomiye aktif olarak mdahalesi sz konusudur. Bu mdahaleci devlet anlay kamu sektrnn zaman ierisinde bymesine yol amtr. Keynezyen ktisatlarn nemli yanllklarndan birisi vergilemeden harcama yaplabileceini savunmalardr. Bylece kamu harcamalar vergilerle deil, emisyon ve borlanma yolu ile finanse edilmitir. Keynezyen ktisadn ktisat politikasna brakt bu kt miras bugn aktif olarak kullanlmaktadr. Devletin ar bymesi ise ekonomik ve politik yozlamay beraberinde getirmektedir (Aktan, 1992 a: 76-78). Kamu Tercihi Teorisinin bir sonraki aamas kabul edilen anayasal iktisat ise esasen hukuk ekonomi ve siyaset biliminin de ierisinde bulunduu inter disipliner bir teoridir. Anayasalar kiilerin toplumun ortak kar gerei hak ve zgrlklerini ne dereceye kadar snrlayaca yada nasl dzenleyecei ile ilgilidir. Kiilerin siyasi hak ve zgrlkleri olduu gibi ekonomik hak ve zgrlkleri vardr. Anayasalarn bu iki alan da dzenlemesi gerekir. Geleneksel anayasalarda siyasi hak ve zgrlkler n plandadr. Ancak devlet denen sosyal organizasyon bireylerden olumu ayr bir kiilii (hkmi ahsiyet) sahip ve

egemenlik gcne sahip bir yaplanmadr. Elbette ki kiilerin hak ve zgrlkleri snrland kadar devletin de snrlandrlmaya tabi tutulmas gerekir. devletin egemenlik gcne sahip olmas onun bu gc ktye kullanmas anlamna gelmez. Devlet adna yetki kullananlarn bu yetkilerini anayasal ve yasal zemine dayandrarak merulatrmas gerekmektedir. Anayasal iktisada gre devletin temel grevlerinin anayasal dzeyde belirlenmesi, post-anayasal aamada ise anayasal normlarn uygulanmasn salamaktr. Bu kurallarn konmas iktidarlarn keyfi kararlar almasn engellemektedir. nk Kamu Tercihi Teorisini gelitiren bilim adamlarndan Gordon Tullock'un ifadesiyle devlet baz sorunlarn zm, bazlarnn da bizatihi kaynadr. Anayasal iktisat teorisinin ulat sonu devletin ekonomi iindeki yerinin snrlandrlmasdr. Kamu kesiminin ar bymesi bir ok lkede tedbirler alnmasn gndeme getirmitir. Bu yzden ekonomik anayasa erevesinde devletin hak ve yetkileri snrlandrlrken kii hak ve zgrlklerinin saland yeni bir ekonomik anayasaya ihtiya vardr. Demokrasinin daha ok yaygnlk kazand gnmzde devlet, hem birey zgrlklerine sayg asndan hem de anayasal olarak snrlandrlm ve belirlenmi yetkileri dolaysyla vergilendirmenin de bir snr olmaldr. nk devletin vergi toplama hakk varsa bireylerin de bakalarna devredilemez ve vazgeilemez bireysel haklar mevcuttur. Bu yzden devlet vergilendirme yetkisini ancak kiilerin hak ve zgrlklerini koruyarak kullanabilmelidir. J. Buchanan ve Gordon Tullock aratrmalar sonucu 1962 ylnda yazdklar Oybirliinin Matematii: Anayasal Demokrasinin Mantksal Temelleri (Calcolus of Consent: Logical Foundation of Constitutional Democracy) adl almalaryla Anayasal iktisadn temellerini atmlardr. Bu kitabn temel amac toplumsal kararlar almada kullanlacak belirli kurallarn anayasal dzeydeki tartmalardan elde edileceini aklamakt. Bu iki yazara gre, anayasal kurallarn ekono-politik yaamn oyun kurallar idi. Ve iyi bir oyun iin, oyuncularn nitelikleri iin oyunun kurallar nemliydi. Toplumsal tercihlerin belirleme yntemlerini nemli klan bir baka neden devletin ekonomiye bte politikas ile mdahale edebileceini savunan Keynezyen teoriden kaynaklanmtr. Onlara gre bu durum, Amerikan Mali Anayasasnn nemli bir unsuru olan denk bte ilkesini zedelemitir. Denk bte ilkesinin gz ard edilmesi, bte aklarnn ortaya kmasna bu ise hkmetlerin i ve d borlarnn artmasna ve para basma yetkisinin snrsz bir ekilde kullanlmasna neden olmutur. Anayasal iktisadn temel amac iktidarlarn ne gibi yasal, kurumsal ve anayasal snrlarla snrlandrlmalar gerektiini aratrmaktr. (Sava, 1997:1014). Kamu Tercihi Teorisinin iktisat bilimine getirdii en nemli katklardan biri piyasa baarszl teorisi (The Theory of market failure) ne karlk olmak zere Devletin Yetersizlii Teorisi (The Theory of Governmental Failureyi gelitirmi olmasdr. Refah iktisad teorisi 1930lu ve 1940l yllarda baz faktrlere dayal olarak piyasa ekonomisini milli ekonomi ierisinde yetersiz olduunu ve dolaysyla devletin ekonomide dzenleyici rol oynamas gerektiini savunmutu. Kamu tercihi iktisatlar ise 1960l yllarn balarndan itibaren Keynezyen iktisat politikasnn mdahaleci ve geniletici politikalarn eletirerek kamu ekonomisinin de piyasa ekonomisi gibi kendi bana optimumu salamaktan uzak olduunu aklamtr (Aktan, 1990:221).

Kamu Tercihi ve Anayasal ktisatta Devletin Snrlar Kamu tercihi teorisi politika biliminin ekonomik analizidir. Yani kamu tercihi politik srete alnan karar ve uygulamalar iktisat biliminin kulland ara, metot ve varsaymlara dayal olarak aklayan bir disiplindir. Bu teori, devletin hak ve yetkilerinin snrlandrlmas ve bireylerin ekonomik hak ve zgrlklere (mlkiyet ve miras zgrl vb) sahip olabilmesi iin devletin yetkilerinin snrlarnn belirlenmesi zerinde durur. nk devlete ait olan bte yapma vergileme para basma ve borlanma hak ve yetkilerinin snrlandrlmas, bireyin ekonomik hak zgrlklerini geniletir (1992 a, :8). Anayasal iktisat ekonomik anayasann; Mali anayasa: Mali anayasa (fiscal constitution) anayasal iktisat literatrnde devletin, harcama ve vergileme ve borlanma konusundaki yetkilerini ve bu yetkilerin anayasal snrlarn ifade eden bir kavramdr. Parasal anayasa: Parasal hkmler ise, para basmaya bir snr getirerek byme ve GSMH ile iliki kurarak snr belirlenecektir. ve bylece keyfi para basmann engellenmesi. D ticaret anayasas: Bu anayasa dzenlemesi ile d ticaretin serbestlemesi salanacaktr. Yasal kurumsal serbestleme ve rekabet ana yasndan oluur. Devletin ekonomiye olan mdahalelerini ve kontrollerin mmkn olduunca azaltlmas ve "oyunun kurallarn" koymas ve aksak ve ykc rekabeti nleyici tedbirler almas(Aktan, 1994 :153). Anayasal iktisat teorisinin ulat sonu devletin ekonomi iindeki yerinin snrlandrlmasdr. Kamu kesiminin ar bymesi bir ok lkede tedbirler alnmasn gndeme getirmitir. Bu yzden ekonomik anayasa erevesinde devletin hak ve yetkileri snrlandrlrken kii hak ve zgrlklerinin saland yeni bir ekonomik anayasaya ihtiya vardr. Demokrasinin daha ok yaygnlk kazand gnmzde devlet hem birey zgrlklerine sayg asndan hem de anayasal olarak snrlandrlm ve belirlenmi yetkileri dolaysyla vergilendirmenin de bir snr olmaldr. nk devletin vergi toplama hakk varsa bireylerin de bakalarna devredemeyecekleri vazgeemeyecei bireysel haklar mevcuttur. Bu yzden devlet vergilendirme yetkisini ancak kiilerin hak ve zgrlklerini koruyarak kullanabilecektir. (Schneider, 1992). Anayasal iktisat ve kamu tercihi teorileri, denk bte yasasnn demokratik sreci glendirmede bir potansiyele sahip olduunu gstermektedir. Hkmete mali konularda snrlamalar getirilmesi anayasal kurallarla (normlarla) salanmaldr. Bunlarn gerekletirilmesinde, kan yasal dzenlemelere itaatin salanmas iin yasann gerektii ekilde esnek olup olmad, ceza yasalarn ierip iermedii, yasann karlma zamannn uygun olup olmad, yasann gerekte maliye politikalarna bir kstlama getirip getirmedii ve yasann semenlerin konu ile ilgili anlaylarn artrp artrmad nemli faktrlerdir.

D-ARZ YNL KTSAT VE VERG YAKLAIMI Keynezyen iktisadn zellikle 1970li yllarn sorunlar karsnda alternatif olarak ortaya kan teorilerden birisi de supply-side economicstir. Trkeye arz ynl iktisat, arz iktisad veya sunum ynl iktisat eklinde evrilebilecek olan bu teorinin ne kard politika, vergi indirimleri ve bu indirimler neticesinde ekonominin arz ynnn glendirilmesidir. 1978 ylnda Amerikan ktisatlar Birlii tarafndan resmen kabul edilen bu terim, ekonomideki sorunlarn giderilmesini daha ok vergi indirimlerine dayandrmas dolaysyla arz ynl vergi politikas veya arz ynl (veya yanl) maliye politikas olarak da bilinir. (Yldrm, 1989:92-93). 1-Tanm ve Temel lkeler Arz Ynl ktisat, ekonominin yz yze olduu verimlilik, enflasyon, reel byme gibi pek ok sorunla ilgili compleks bir disiplindir. Bunlarn yannda tasarruf, yatrm, alma gayreti, tevikler, i verimi, hkmetin bykl ve etkinlik alan, regulasyonlar ve piyasalarn etkinlii ve hatta uluslararas karlkl etkileim gibi konular da Arz Ynl ktisadn ilgilendii alanlar ierisinde yer alr (Evans 1987:107). Arz Ynl ktisat ile ilgili olarak eitli tanmlamalar yaplmaktadr. Bu teoriyi gndeme getiren Arthur Laffer bu konuda u grlere yer verir: Arz ynl iktisat, klasik iktisadn modern tarzda ifadesinden baka bir ey deildir. Arz Ynl ktisat temel olarak teviklere dayanr. Tevikler deitiinde insanlarn davranlar da deiir. Eer bir kii daha cazip bir aktivitede bulunursa dier insanlar da bu aktiviteyle ilgilenmeye balayacaklardr. Ayn ey tersi iin de mmkndr. Vergi, dolaysz kontroller (regulation), hkmet harcamalar ve devletin ekonomi zerindeki btn faaliyetleri zerinde yaplacak kapsaml deiiklikler, kiileri tevik eder ve davranlarn deitirir. (Analysing, 1982:70-71). Ancak Arz ynl iktisat taraftarlarnn btn grlerini kapsayacak ekilde genel bir tanm arz ynl iktisadn ekonometrik analizini yapan Michael Evans tarafndan yaplmtr: Ona gre arz ynl iktisat ekonominin prodktif kapasitesini etkileyen unsurlar inceleyen iktisat daldr (Sava, 1997:957). Arz Ynl ktisadn temel politik arac vergi oranlardr. Vergi oranlarnn nemli bir politik ara olarak kullanlmasnn kayna Avustralyal iktisatl Colin Clarktr. Clark 1940larn sonunda yapt bir ekonometrik aratrmada vergi yknn % 25in zerine kmas halinde enflasyonun balayacan ileri srmtr. Clarka gre yksek vergi oranlar tasarrufu ve almay azaltacak retimi ve arz daraltacak bu yoldan da toplam talep toplam arz dengesini bozarak enflasyona neden olacaktr. Clarkn bu gr de iktisat politikalarn etkilememitir. Bunun nedeni sanayi lkelerinin vergi yknn % 25in zerine karm olduklar halde hzl gelimeyi srdrebilmi olmalardr. Buna ramen vergi yk ile makro byklkler arasndaki ilikiye ait ekonometrik aratrmalar devam etmi ve 1975te Laffer, Wanniski ve Roberts unun vard sonular Clarkn grn yeniden gncel hale getirmitir. En ekstrem ekliyle Laffer Erisi (Laffer Curve) diye bilinen bu gr iktisat politikalarnn temelini oluturmaya balamtr (Sava, 1986:172). Amerikada Hazine sekreteri ve Kongre danmanlarndan Paul Craig Roberts Arz Ynl ktisadn vergi kesintileri ile Keynezyen vergi kesintileri arasndaki farkllkla ilgili olarak u grleri ortaya koymutur: Arz Ynl ktisadn vergi kesintileri ile Keynezyen

Ekonomideki vergi kesintileri arasnda ok byk farkllklar vardr. Keynezyen retide vergi kesintileri, maliye politikasn uyarc bir nitelik tar. Bu ise daha fazla harcama, daha fazla talep ve belki de daha fazla enflasyon ve bte a demektir. Elbette ki vergi kesintisi iin bu kadar sebep bte aklarn retmektedir. Gemi dnemlerde bu etki hissedilmitir. Ancak bu konuda imdi ok farkl dnlmektedir. Arz Ynl ktisatta vergi kesintilerinin sebebi, marjinal vergi oranlarn indirmek eklindedir. Bu gerek bir katk anlamna gelir. Ayrca Arz Ynl ktisadn ulamak istedii sonu, nisbi fiyatlarda toplam talepten daha fazla bir deiiklik yapmaktr. Bunu yle aklayabiliriz; ncelikle nisbi fiyatlar kiilerin gelirlerini tketim ve tasarruf arasnda nasl tahsis edecekleri zerinde etkilidir. Cari tketime tahsis etmek iin ayrlan ek gelir, gelecekteki tketimden vazgemek ve tasarruf oluturmaktr. Gelecekteki gelirden vazgemenin deeri, marjinal vergi oran tarafndan etkilenir. Daha yksek marjinal vergi oran ek cari tketimde bir kii iin daha ucuz vazgemektir. Nisbi fiyatlar, insanlarn zamanlarn alma, bo durma, elence veya yeteneklerini artrmak zerinde ynlendiricidir. Eer kii zamannn bir ksmn bo durmaya ayrrsa, bu, alarak kazand cari gelirin bir ksmndan vazgemek demektir. Cari gelirden vazgemenin gaydas marjinal vergi orannn bir fonksiyonudur. Arz Ynl ktisadn ikinci yn de altn standardna geri dnlmesi dncesidir. Altn standardn savunanlara gre, bu standart para arznn ar artna ve enflasyona mani olur. Para sadece ihtiya duyulduunda ve altn mevcudu kadar baslr. ncelikle para arz kontrol altna alnr ve enflasyon ortadan kaldrlr. Altn standard, ak bteler parasal genilemeye sebep olduklarndan hkmetlerin ak harcama yetkilerini de ortadan kaldrr. Bylece parada istikrar ve btede de denge oluturulur. zel sektr vergi teviki nedeniyle yatrma ynlenir. Bunu istihdam ve ekonomik byme takip eder (Kmzey,1983: 21). Ancak arz ynl iktisadn bu ikinci yn fazla taraftar bulamamtr ve uygulamaya konamamtr. 2-Laffer Erisi Arz Ynl ktisadn en temel yaklamlarndan birisi vergi oranlar ile vergi gelirleri arasndaki ilikidir. Buna gre bu iliki ters orantldr. Ancak, Arz Ynl ktisatta Laffer erisiyle ifade edilen bu ilikinin Artur Lafferle balad sylenemez. Nitekim (bn-i Haldunun grleri yannda) iktisadn bir bilim haline gelmesini salayan nl ktisat Adam Smith yine iktisadn bilim haline gelmesini salayan nl kitab Milletlerin Zenginlii (1776) adl kitabnda bu konudaki grlerini aklamtr: Yksek vergiler bazen zerinden vergi alnan mal ve dolaysyla tketimi azaltr. Bazen de kaakl tevik eder ve kamu gelirlerinin tahmin edilenden daha az olmasna yol aar. Ancak konunun esasl olarak gndeme gelmesi 1974 ylnda Arthur Lafferin kendi ismiyle anlan eriyi izmesiyle olmutur. Wanniski Roma mparatorluunun yksek vergiden ykld ve 1929 byk depresyonuna da yine yksek vergilerin neden olduu grndedir. Ona gre; sfr vergi orannda retim maksimum dzeyde olacaktr (Fullerton, 1982 :5-6). Laffer erisine gre hi vergi haslat salamayan iki ekstrem vergi oran vardr. Bunlar sfr vergi oran ve % 100 vergi orandr. Sfr vergi orannda fertler hi vergi demezler. Vergi oran % 100 olduunda ise fertlerin retim yapp gelir elde etme arzular tkenmi olacandan yine hi vergi demeyeceklerdir. Bu iki ekstrem arasnda nceden belirlenmesi mmkn olmayan bir vergi oran

vergi haslatn en yksek dzeye karacaktr (Sava, 1997:960). ekil 2: Laffer Erisi Vergi Oran (R) 100 R1

R0

T1

T0 Vergi Geliri (T)

Yukarda Laffer erisinde grld gibi optimum vergi oran 0-100 arasnda belirsiz bir yerdedir. 0 noktasnda haslat da sfrdr. Yani bu noktada herhangi bir gelir sz konusu deildir. Arz Ynl ktisat vergi orannn belli bir noktaya kadar ykseltilmesi halinde vergi mkelleflerinin dedikleri vergi nedeniyle uradklar kayb telafi etmek iin daha fazla alacaklar grndedir. Bu durum vergi gelirinin daha da artmasna yol aacaktr. Ancak vergi orannn bir noktadan sonra daha da artmas vergi mkelleflerinin evkini kracaktr. Bu durum onlarn alma arzularn azaltacak ve bylece vergi gelirleri de azalacaktr. ekilde R0 noktasndaki bir vergi maksimum vergi haslatnn (T0) saland noktadr. Daha fazla Vergi oran en yksek noktaya getirildiinde (%100), ekonomi yeraltna kayacak ve gelirler beyan edilmeyecektir (unreported). Bylece vergi haslat sfra inecektir. Laffer erisi zerinde vergi indiriminin bykl de nemlidir. Eer vergi indirimi ok geni tutulursa vergi haslat artmaz. rnein R0n altndaki bir vergi indirimi byle bir etki gsterir. Vergi haslatn artrmak dncesiyle vergi oranlarnda bir indirime gittiimiz zaman var olan orann maksimum vergi orann salayacak olan orann zerinde olmas gerekir. eklimizde maksimum vergi haslatn salayan nokta R0 noktasdr (Kmzey,1983:1617)..Marjinal vergi oranlarnda meydana gelen azalma bireylerin alma arzular n artraca gibi tasarruflarn da etkiler. Bireyler gelirlerini ya tasarruf eder ya da tketirler. Marjinal vergilerde meydana gelecek deiiklik bireylerin bu gn ki tketim ve gelecekteki tketim eilimlerini deitirecektir. Marjinal vergi oranlarnn artmas bireyleri tketime azalmas tasarrufa ynlendirecektir (Yldrm 1989:96-97). Haldun-Laffer etkisi aadaki ekille de alanabilir. ekil 3: Vergi Oranlar ile Toplam Piyasa retimi ve Vergi Geliri Arasndaki liki

Vergi Oran (%) F T4 T3 L K Toplam Piyasa retimi eklin sa taraf vergi oranlar ile vergi gelirleri arasndaki ilikiyi gstermektedir. Vergi oran sfr olduunda vergi geliri de sfrdr. Ayn etki vergi orannn % 100 olduu durum iin de geerlidir. Vergi oranlarnn B,C ve Dye kadar artrlmas vergi haslat zerinde olumlu etkide bulunur. D noktas maksimum vergi haslatnn elde edildii noktadr. Bu noktadan sonra yaplacak olan vergi oran artrm haslat azaltacak nihayet F noktas zerinde (% 100) sfr haslat olacaktr. Sol taraf ise vergi oranlaryla toplam piyasa retimi ilikisini gstermektedir. Vergi orannn sfr olduu varsaym altnda toplam piyasa retimi Y1 dzeyindedir. Vergi oran belli bir noktaya karlncaya kadar toplam piyasa retimi artar. nk burada devlet bir miktar vergi toplarken bir miktar da hizmet arz eder. Bu mal ve hizmet tam kamusal veya yar kamusal olabilir. Bu hizmetler zel sektr zerinde olumlu etki gsterir ve toplam piyasa retimi artar. Bu ise GSYHnin art demektir. Vergi oranndaki art L noktasndan itibaren toplam piyasa retimi zerinde olumsuz etki meydana getirir. nk yksek vergi oranlar fiyatlar olumsuz etkiler. T4ten T3e yaplacak bir vergi indirimi vergi gelirlerini R2den R3e karacaktr. ekilden de grld gibi toplam piyasa retiminin maksimuma ulat nokta (L) vergi haslatnn maksimuma ulat noktadan (D) ncedir. Bunun nedeni udur; devletin bir miktar vergi geliri toplamas ekonomiye bir miktar kamusal mal arz etmesi anlamna gelir. Balangta bu dk vergi oranlar ekonomik birimlerin faaliyetleri zerinde pozitif etkide bulunur. Bylece toplam piyasa retiminde maksimuma, dk bir vergi orannda ular (Aktan, 1990:227). Arz Ynl ktisatlar almalarn mmkn olduunca ampirik bulgulara dayandrmlardr. Bu amala yaplan ampirik almalar yannda monetaristlerin ve Rasyonel Beklentiler Teorisinin yapt almalardan da yararlanmlardr. Arz Ynl ktisada gre Bat lkelerinde ferdi tasarruf hacmi en dk lke ABDdir. Bunun sebebi Amerikan vergi sisteminin ar vergi ykne sahip olmasdr (Tekeliolu, 1993:250). Y3 Y2 Y1 T2 T1 A 0 B R1 R2 R3 Vergi Geliri C E D

3-Laffer Erisine Ynetilen Eletiriler Baz iktisatlar Laffer erisindeki amalara muhalefet ederler. Onlara gre Laffer erisinde baz belirsizlikler vardr. rnein varsaymlarn doruluunun ampirik bulgularla test edilmesi son derece zordur. Laffer vergi indirimlerinin derhal vergi haslat salayacan sylemez. Vergi indirimleri yatrm ve retim artna o da gelir ve vergi artna yol aar. Gerekten vergi indirimleri yatrm ve retimi uyarc bir etki yapar, ancak bu toplam vergi gelirlerini artrmak iin yeterli deildir. stelik vergi indirimlerinin yeralt ekonomisi zerinde ne kadar etki edeceini belirlemek de son derece zordur (Kmzey,1983:19). Laffer erisi, bir baka adan da eletirilmektedir. Buna gre merkezinde insan olan ekonomi bilimini inceledii halde insanlarn iyi ya da kt olarak nitelendirilebilecek davranlarn dikkate almyor. Bunun dnda ahlaki ve politikaya ait eyler arasnda ayrm yapmaya imkan vermiyor (Lacoude,1980 :6). Laffer erisine ynelik dier baz eletiriler unlardr: Bu eletirilerden bazlar Laffer erisinin bir hayal rn olduu ynndedir. Laffer erisinde ne srlen tasarruf, alma ve tketim gibi etkiler esasen subjektif zellik tar ve llemez. nsanlarn tercihleri ve beklentileri politikaclar tarafndan bilinse bile, insanlar bu tercih ve beklentilerini daima srdrmezler. Dier bir eletiri ise Laffer erisinin makro ekonomik bir temel den yoksun olduu ynndedir. Buna gre teori vergi indirimleriyle ekonomik tercihlerin deitiini basit bir ekilde ele alr. Bu deiikliklerin nasl olduu hangi srelerde olduu, veya nispi fiyat deiikliklerinin neler olduu tartlmyor. Bu kadar yzeysel bir yaklam Arz Ynl ktisad aklamaya yetmez. (Lacoude,1980 :8). Laffer erisinin baarl olabilmesi iin mevcut vergi orannn C noktasnn zerinde bulunmas gerekir. Vergi oranlar E noktasndan D noktasna indiinde vergi gelirleri ykselecektir. Bununla birlikte maksimum vergi geliri noktasnn nerede bulunduunu nilme imkan olmadndan hi kimse Laffer etkisinin ortaya ktndan emin olmaz. Eer vergi oran C noktasndan dk ise, (A ve B noktalar) oranlarda yaplacak bir indirim vergi haslatn artrmayacaktr. ekil 4: Laffer Erisi Vergi Oran (R) 100 E

D C B A

Vergi Geliri (T)

Laffer Etkisinin geerli olmas iin yerine getirilmesi gereken ikinci nemli koul, vergi indiriminin ok fazla olmamasdr. Vergi orannn C noktasndan yukarda olduunu varsaydmzda, bu oran vergi gelirini maksimum gelir noktasna daha yakn bir noktaya getirmedike Laffer etkisinin gereklemesi mmkn deildir. rnein vergi orann Eden Dye veya Cye indirilmesi vergi haslatn artracaktr. Ancak B noktasna yaplan indirim vergi haslatn drecektir. Hi kimse erinin eklini ya da maksimum vergi geliri noktasnn konumunu bilmediinden, vergi oranlarn uygun bir ekilde azaltmak ok g bir i olacaktr. Vergi gelirlerinin ykselebilmesi iin kiilerin vergi indirimlerinden sonra daha fazla almalar gerekir. Gerekten elde edilen veriler, kiilerin reel gelirleri arttnda daha az almadn ve daha fazla bo durmadklarn gstermektedir. Ayn ekilde kurumlar vergisi indirimlerinin vergi gelirlerini artrmas iin, firmalarn vergi sonras kazanlar arttnda yeni yatrmlara ynelmeleri ve yatrmlarn nemli lde artrmalar gerekir (Presten ve di., 1993:299-301). IV-DER TEORLER Bu balk altnda farkl baz nerilerde bulunan ancak esasen devletin iktisadi hayata mdahalesini n gren Yapsalclar, aktif yapc ve fonksiyonel devlet dncesinin tesinde sosyal devlet ilkesine dayanan ancak gerektii kadar devlet mmkn olduunca piyasadan yana olan Sosyal Piyasa Ekomomisi ve Neo-Klasik ile Marksist ktisadn grlerine alternatif fikirler reten kurumsal iktisat zerinde durulacaktr. A-YAPISALCI (STRUCTRALST) YAKLAIM Bu iktisadi yaklam ounluu Latin Amerika kkenli iktisatlarn 1950li yllarda Latin Amerika lkelerinin karlat darboazlarn moneterist iktisadn n grlerinden farkl bir ekilde giderilebilecei dncesinden domutur. Bu iktisatlar az gelimi lkelerin gelimi lkelerden ok ve farkl yapsal sorunlar olduunu, moneterizmin enflasyon iin ortaya koyduu nerilerin bu lkeler (az gelimi lkeler) iin zm olamayacan iddia ederek ona (moneterizme) bir tepki olarak domutur. Bu gre gre enflasyonun kayna sz edilen lkeler iin yapsal bozukluklar ve dar boazlar olup, bunlar giderilmedike enflasyon da zmlenemeyecektir. Yapsalclar, Klasikler ve onun devam olan teorilerin aksine az gelimi lkelerin yaps gerei kamunun byme ve kalknma abalarna nclk etmesinden ve ie dnk sanayilemeden yanadr. Az gelimi lkelerde yapsalc yaklam, enflasyonu dolaysyla istikrarszla yol aan sorunlar besleyen ve kronikletiren baz unsurlar olduuna dikkat ekerek bunlar aklamaya almtr. Bu unsurlar unlardr: -Tarmda arz esneksizlii; Az gelimi lkelerde nfusun hzla artmas, tarmda modernizasyonun salanamamas gibi nedenler tarm rnlerini giderek daha yetersiz hale getirmektedir. Bu durum ise devletin tarm kesimini ynlendirmesi ve altyapsn hazrlamas ynnde baz fonksiyonlar slenmesini gerektirmektedir.

-D Ticaret Dengesizlii; Yapsalclar bu sorunun giderilmesi iin ithal ikamesine dayal sanayileme, ihracatn artrlmas ve ithalatn kslmas hatta yasaklanmasndan yanadrlar. -Parasal ve Mali Dengenin Salanmas; Az gelimi lkelerde var olan bte kronik aklar sorunu zerinde de duran yapsalclar bu sorunun giderilmesinde zmn para arzn artrmak yerine kamu gelirlerinin artrlmas (etkin vergi denetimi, st gelir gruplarnn vergilendirilmesi, vergi kayp ve kaaklarnn en aza indirilmesi ve yeni vergi alanlarnn oluturulmas vb) ile zmlenebilecei ve enflasyonist basknn azaltlabilecei dncesindedirler. -Ekonomik Kurumlarn Yetersizlii; Az gelimi lkelerin en nemli sorunlarndan birisi de hantal devlet yaps ar brokrasi siyasal istikrarszl, yetersiz sermaye ve bankaclk gibi esasen uzun vadede zmlenebilecek sorunlardr (Eker ve di., s. 62-65). Grld gibi yapsalc yaklam klasik iktisadi dncenin aksine devlet mdahalelerinden yanadr. nk Az gelimi lkelerde ekonomide var olan bir ok sebep piyasann istikrarszl giderici etkide bulunamayaca istikrarn salanabilmesi iin devletin mdahalelerinin art olduu grndedirler. B-SOSYAL PYASA EKONOMS Sosyal Piyasa ekonomisi Almanyada Frieburg Albert Ludwing niversitesinde 1930lu ve 1940l yllarda grev yapan bir grup iktisat ve hukukunun gelitirdii Ekonomik Dzen Teorisi ve Ekonomik Anayasa Hukuku dncesine dayanmaktadr. Frieburg Okulu ve Ordo Liberalizmi olarak da bilinen Ekonomik Dzen Teorisi (Ordnungstheorie) Alman ktisat Waltter Eucken ve Hukuku Franz Bhmn nclk ettii bilimsel almalarla ortaya kan ada iktisadi ve sosyal dncelerden birisidir (Aktan, 1994:179). Frieburg retisi toplumda mutlaka bir dzenin art olduu ve bu bu dzenin bir ynn de ekonomik dzenin oluturduunu ortaya koyar. Bu retiye gre ekonomik dzen bizatihi insanlar tarafndan oluturulur. Yani doal dn reddedilir. Frieburg okulu snrl devlet yerine aktif-yapc-fonksiyonel devletten yanadrlar. Ancak bu mdahaleci devlet anlamna gelmez. Aktif devlet, sosyo-ekonomik ve politik dzenin kural ve kurumlarn oluturan devlettir. Bu yzden devlet piyasadaki rekabet yetersizliini giderecek ve aksak rekabeti nleyecek kural ve kurumlar oluturmaldr. Frieburg okulu mensuplar eserlerinde ska ordnungsrahmen terimi zerinde dururlar. Bu kavram ile yasal-kurumsal dzenin genel erevesi ifade edilmektedir. Bu kavram yerine zaman zaman ekonomik anayasa kavram da kullanlmaktadr (Aktan, 1994:182). Frieburg okulunun gelitirdii ekonomik dzen teorisinde ekonomik dzenin hukuki erevesini oluturan kural, norm ve kurumlar btn ekonomik anayasa olarak adlandrlmaktadr. Bir baka ifadeyle ekonomik anayasa, ekonomik birimlerin karar ve faaliyet alanlarn dzenleyen her trl hukuki norm, kural ve kurumlar btnne verilen isimdir. Ekonomik dzenle ekonomik anayasa birbirinden farkl kavramlardr. Ekonomik dzen ekonomik anayasa olmadan da var olabilir.Ekonomik yaamda kendiliinden

olumu kurallar (rnein i ahlak kurallar) ve kurumlar ekonomik dzeni oluturabilir. Ekonomik anayasa ile ekonomik dzenin daha iyi ilemesi amalanmaktadr. Bylece ekonomik dzen teorisi ve ekonomik anayasa hukukunu zetledikten sonra, bunlara dayal olarak oluturulan sosyal piyasa ekonomisine geebiliriz. Sosyal Piyasa ekonomisini (Sociale Marktwirtshaft-Social Market Economy) kavram olarak ilk defa kullanan Alfred Mller-Armacktr. 1978 ylnda len Armack fikirlerini Frieburg okulunun kurucular olan Euken ve Bhme dayanarak gelitirmitir. Ona gre sosyal piyasa ekonomisi; rekabet ekonomisi temeline dayal zgr giriimi, piyasa ekonomisi faaliyetleri iinde gvence altna alnan sosyal gelime ile badatrma dncesine dayanr. Buradan anlald zere sosyal piyasa ekonomisinin iki temel boyutu vardr: 1-Ekonomik boyut; Sosyal piyasa ekonomisi zaten bir ekonomik dzen modelidir ve piyasa zgrl ve rekabete dayanr. Bu boyut kaynan ekonomik dzen teorisinden alr 2-Sosyal Boyut; Bu boyutta ise sosyal eitlik ilkesi zerinde durulur. Bu boyut daha ok Hristiyanln baz kurallarna (mesleki dayanma, i ahlak, karlkl yardmlama vs) dayanr. Ayn zamanda sosyal piyasa ekonomisinin temel ilkelerinden birisi de olan sosyallik, piyasa da dk gelir gruplarnn yaam standartlarnn ykseltilmesi ve tm toplum yelerinin ekonomik ve sosyal sorunlara kar korunmasn ifade etmektedir. Sosyal piyasa ekonomisinin dier ilkeleri ise zgrlk (ve piyasa zgrl) rekabet (devletin mdahalesine aktr), sosyal devlet (devletin temel sosyal amalar gerekletirmek iin ekonomiye mdahale etmesi; rnein gelir dalmnn bizzat devlet tarafndan dzeltilmesi gibi) ilkelerine dayanr. Bunun dnda sosyal piyasa ekonomisi yetkilerin yatay kuvvetler ayrl (yasama, yrtme, yarg) ve dikey kuvvetler ayrl (ademi merkeziyet) araclyla paylalmasndan yanadr. Sosyal Piyasa ekonomisi ngrd devlet mdahalelerinin piyasa sistemine uygun olmas ve piyasa sisteminin ileyiini bozmamasndan yanadr. Sosyal Piyasa Ekonomisi, devletin mal ve hizmet fiyatlarn direk olarak kontrol etmesini piyasaya uygun olmayan bir mdahale olarak kabul eder (Aktan, 1994:188-192). B-KURUMSAL KTSAT Kurumsal iktisat Amerikan meneli bir iktisadi dncedir. Kurucusu olarak Thorstein B. Veblen kabul edilir. Dier nemli temsilcileri ise istatistiksel yntemlerin kullanlmasna nem veren Wesley Mitchell ve yasama yoluyla pek ok ekonomik ve sosyal reformlarn gerekletirileceini savunan John R.Commonstur. Neo-klasik ve Marksist iktisadn grlerine alternatif fikirler retme zerinde younlamtr. ktisat bilimini interdisipliner olarak kabul eder. ktisat, sosyoloji, psikoloji, siyaset, maliye, ynetim gibi bilimleri birlikte deerlendirmektedir. ktisadi olay ve faaliyetlerin geliiminde kurumlarn nemi byktr. Ekonomide istikrar iin devletin ekonomiyi srekli olarak izlemesi ve ynlendirmesi gerekmektedir. Devlet gelir dalmnda adaleti salayc olmaldr. Kurumsal ktisat her iki grn (neoklasik ve marksist) dnda, karma bir ekonomi modeli ngrmektedir. Kurumsal iktisada gre sosyal politikalarn ana amac topyekn

insan refahnn ykseltilmesine ynelmitir. Devlet bireyin durumunu iyiletirmek iin onun nndeki engelleri kaldrmaldr. Onlara gre insanlar mlk sahiplii ve paylam konusunda srekli atma ierisindeler. Bu atmann herkesin yararna disiplin altna almak iin kollektif kurumlara ihtiya vardr. Ekonomik dzenin kendiliinden meydana geleceini beklemek yerine ekonomik sistemi ynetmek ve ynlendirmek gerekmektedir. Kurumsalclar sistemli teoriler kurmak yerine gelenekleri, kurumlar ve davranlar incelerler. Tmevarm metodu kullanarak sonuca varmaya alrlar. Ekonominin sadece piyasadan ibaret olmad mant erevesinde ekonomiyi tm ynleriyle inceleyerek gelimenin temel dinamiklerini belirlemeye alrlar. Kurumsalclar ekonomiyi ve evreni ynlendirmektense varolan kurum ve kurallar inceleyerek bir sonu karmaya alrlar. Kapitalizmin ve sanayi toplumunun ortaya kard sorunlarn nasl zmlenecei zerinde aratrma yapmaktadrlar. 1-Temel Grleri *Ekonomiyi paralar halinde deil, bir btn olarak dikkate almak gerekir. nk ayr ayr deerlendirmek yanltcdr. Ekonomi dier bilimlerle ilikili bir btndr ve btn paralarn toplamndan daha byktr. *Kurumlarn rolne byk nem verirler. Onlara gre kurumlar sadece mevcut yaplanmay deil, daha ileriye doru ina edilecek insan davranlarnn organize edilmi yaplanmalarn da kapsar. *stikrarn tek yolu devletin ekonomiyi srekli gzetmesi ve ynlendirmesidir. *Kurumcular gelir ve servetin daha adil dalmn salamak iin liberal ve demokratik reformlar desteklerler. Ancak piyasa kurallaryla kaynaklarn etkili dalm ve gelirin blmnn salanamayacan ileri srerler. * Kurumcular geleneksel teorinin ekonomik yaklamda bir uyum olduuna dair grlerine kar karlar. Onlara gre ekonomide uyum deil kurumlar aras atma vardr. Baka bir deyile ekonomik birimler uyum iinde deil, atma halindedir. * Ekonomik olaylar neden-sonu etkileriyle birlikte btnsel olarak ele alnmaldr. * Devletin ekonomide gzetim, denetim ve mdahalesi kanlmazdr. * Bireylerin davran gdlerinde sadece kiisel karlar yoktur, * ktisadi olaylar deikendir, *Hem kapitalizmi hem de marksizmi eletirirler, * Parann rol sadece mbadele deil, speklasyon ve ihtiyat saiki rol de vardr. Bunu Keynesten nce sylemilerdir. *Konjonktr modelini kurmulardr. Belli dnemler ve uzun dnemli iktisadi hareketleri inceleyerek toplumsal bir denetim kurulabileceine inanmlardr. * Kamu harcamalar dengeleyici bir ara olarak kullanlabilir. * Depresyonla mcadelede cret indirimlerine kar kmlardr. * ktisat bilimine g, toplumsal denge gibi kavramlar getirmilerdir. Onlara gre g kamusal mdahalenin temelinde yatar. Kapitalizmin ileri safhalarnda piyasalar

oligopolletike firmalar g sahibi olurlar. Buna karlk alclar koruyan sendikalar vardr. Fakat bu gler dengeyi salayamazlar. Devletin mdahalesine ihtiya vardr. Toplumsal denge ise, zel ve kamu giriiminin arz ettii mal ve hizmetler arasnda dengesizlik vardr. Toplum retim sorununu zse de blm sorununu zemez. Bu sebepten toplumsal dengenin salanabilmesi iin kamu hizmetlerinin artrlmas gerekir. cret-fiyat kontrollerine ihtiya vardr. Bunun iin kamu mdahalesi ve bu mdahalenin devamna ihtiya vardr. Kurumsal iktisatlara gre iktisat biliminin temelini bireyler deil kurumlar oluturur. Bireyler bu kurumlarn etkisi altndadr. Bireysel tercih, istek ve seimleri veri kabul etmek yanltcdr. Ayrca iktisadi sistem de sosyo kltrel sistemin bir alt daldr. Kurumsal iktisatlar toplumsal deime zerinde de dururlar. Toplumun devaml deitiini dolaysyla toplumla ilgili kesin bir eyin sylenemeyeceini ileri srerler. Kurumsal iktisat deneycilie nem verirler. Yani metafizik olgular kabul etmezler. Kurumsal iktisatlar statik yerine dinamik, duygular yerine faaliyetler, bireysel davran yerine grup davran, denge yerine ynetim, braknz yapsnlar yerine denetim terimlerini kullanmlardr. 2-Eski ve Yeni Kurumsal ktisatlar Kurumsal iktisatlar eski ve yeni kurumsal iktisatlar olarak iki ye ayrlmaktadrlar. Eski kurumsal iktisatlar rasyonel iktisadi aktrler zerine kurulu olan neo-klasik yaklamn tamamen terk edilip yerine iktisadi davranlarn kltrel balamda meydana geldiini varsayan yeni bir yaklamn konulmasn savunurlar. Oysa yeni Kurumsal ktisatlar neoklasik iktisadn yeniden dzenlenmesini ve geniletilmesini savunurlar. Yani Eski Kurumsal iktisatlara gre insan bir kltr rn iken yeni kurumsal iktisatlara gre insan rasyonel seici bir zellik tar. Yeni kurumsal iktisatlarn en nemli temsilcisi John Kenneth Galbraithtir. Ona gre ada ekonomilerde planl sistem ve piyasa sistemi olmak zere iki sistem vardr. Ancak gc elinde tutan planl sitemdir. Bunlar kamusal mal ve hizmetleri kendi refahlarna, fakat toplumun aleyhine kullanrlar. stelik planl sistem brokrasi ile ibirliine girierek karlarn mkemmel bir ekilde ynetmektedir. Bu sebepten mevcut durumda piyasa kendi kendine dengeye gelmez. Oligopolleri azaltan ve rekabeti piyasay destekleyen kamu politikalarna ihtiya vardr. Sanayi toplumu her ne kadar retim sorununu zm olsa da blm sorununu zememitir. zellikle kamu kesiminin yetersizliine deinen Galbraith zel kesimle kamu kesiminin birbirini tamamlayc olduunu syler. Ona gre kamu hizmetlerinin yeterince artrlmamas hayat standardn drecek ve evre artlarn bozacaktr. Bunun nlenmesi ise devlet mdahalesi ile olur. Ancak bu mdahale Keynesi bir mdahale deildir. Keynesi mdahale asl olarak isizlie bir are olarak kamu harcamalarnn artrlmasn ngrr. Ancak bu harcamalar sosyal alanda kullanlmam, byk firmalarn mallarnn almna ynelmitir. Ayrca Keynesi politika enflasyona yol amtr. Bu yzden sosyal harcamalarn niteliinin deimesi gerekir. Kamu harcamalarnn rekabeti glendirici olarak snai temelleri olmayan; yoksulluk yardm teknik olmayan eitim yardm, adaletin salanmas gibi toplumun geneline hizmet eden faaliyetlere ynlendirilmelidir. Yani Galbraith gelir dalmn salayan kamu harcamasndan yanadr.

Bu sebeple verginin artan oranl olmasn savunur. Ekonomide istikrar ihtiyacndan ziyade reform ihtiyac sz konusudur. Mevcut sistem planl ekonomideki birka bin sermaye sahibini desteklemektedir. Bankalar ihtiyac olmad halde kredileri bunlara vermekte piyasa sisteminde yer alan ve esas krediye ihtiyac olan kesimi ise horlamaktadr 3-Kurumsal ktisat ve Yerleik ktisat Kurumsal ktisat yerleik iktisattan farkl olarak iktidar zerinde durur. Bu balamda iktisadi etkinliin erevesini izen haklarn gelenek ve hukuk yoluyla yeniden biimlenmesini gelenek ve hukukun kurallarnn ileyi ve yeniden biimlenmesini yasal srelerle piyasa srelerinin karlkl ilikisini ve hukuk yapsnn alma kurallarnn iinde gml olduu deerlerin neler olduuyla ilgilenmektedir. Kurumsal ktisatlara gre iktisadi sistemler ak ve dinamik bir sistemdir. Hukuki dzenlemelerin de ak ve dinamik olmas gerekir. Yani yerleik iktisatta olduu gibi bir ok ey sabit deil, hareketli ve deikendir. Bir ok faktrn sabit kabul edilmesi ekonomiyi kapal hale getirir. Bilgi, teknoloji, tketici tercihi ve zevkler vsnin sabit saylmasn eletirirler. ktisadi sistem sosyal sistemden soyutlanamaz. Ekonomi ileyen bir sretir. ve sosyal yapyla i iedir. Tercihlerin belirlenmesinde bilgiden daha nemli bir parametre inanlardr. Bunun yannda insan davranlarn belirleyen dier faktrler gelenek, alkanlklar ve sosyal kimliktir. 4-Kurumsal ktisatlar ve Radikal ktisatlar Kurumsal iktisatlarla radikal iktisatlar arasnda da benzer ve farkl ynler bulunmaktadr. zellikle kurumsal iktisatlarla radikal iktisatlarn kapitalizmi eletirisi benzerlik tar. ktidar konusunda da yaklamlar birbirine benzemektedir. Her ikisi de KTlerin ekonomideki yerini korumas gerektiini aksi halde ekonominin st snflarn hegamonyasna gireceini savunurlar. Buna karlk radikallerin snf kavramn reddederler. Toplumsal deiimi kabul ederler. Ancak bunun nceden belirlenemeyeceini sylerler. Sosyal deiim devrimle deil, reformla salanr onlara gre. Marx sosyalist devrimin kanlmaz olduunu syler. Fakat kurumsal iktisatlar bunun nceden tahmin edilemeyecei grndedirler. Devletin ekonomideki rol hakknda da farkl yaklamlar vardr. Kurumsal iktisatlara gre devlet bir uzlama zeminidir. Deer teorisi de farkldr. Radikaller deerin emekle, kurumsal iktisatlar teknolojiyle ortaya kt ifade ederler. 5-Kurum ve ktisat Kurumsal ktisada adn veren en nemli kavram kurumdur. Kurum kavram sosyal bilimlerde kullanlan kurum kavramndan farkldr. Yani yasal organizasyon biimlerini deil, daha ok gemiten kklenen ve insan topluluklarn gelecee tayan istikrarl davran tarzlarn ve dnce alkanlklarn ifade eder. Ancak kurum bir belirsizlik iermektedir. Ne olduu hususunda bir ittifak yoktur ve snrlar kesin olarak belirlenemez. Bu yzden kurum bazen birlikte hareketi salayan yasalar veya doal haklarn bir erevesi bazen de birlikte yaayan insanlarn davranlar olarak ortaya kar. Kurumsal iktisatlardan Commons kurumu bireysel eylemin geniletilmesi ve denetlenmesinde ortaya kan toplu eylem olarak tanmlar. Mitchell ise, geni alkanlklar olarak tanmlar. Bir bakas ise sosyal olarak belirlenmi ilikilerin davran kalplar kmesi

olarak tanmlamaktadr. Ayrese gre ise kurum menkbeler, gemiten kalan inanlar, stat ve toplumun hiyerarik dzenine dayal kurumlarn tmdr. Onlara gre kurum sadece belli amala oluturulmu bir kurulutan; rnein bir okul, bir hapishane bir sendika veya bir merkez bankasndan ibaret deildir. Kurum bir dnce alkanl ve organize olmu bir kltrn belli bir paras olarak benimsenmi bir grupsal davran biimidir. Yani kurum gelenekleri, sosyal alkanlklar, yasalar, dnce biimlerini ve yaam biimlerini de kapsar. Mesela klelii savunan bir toplumda klelik bir kurumdur. Bu sebeple kurumsalclar ekonominin iktisadi ynnden te, kurumsal ynyle ilgilendikleri ileri srlmtr. Kurumsalclar teknolojiye de nem verirler Onlara gre teknoloji uzun vadede kurumsal yapy biimlendirir. Dini toplumun gelimesi nnde bir engel olarak grrler Teknolojik gelime dinin basksn azaltr. Kilise teknolojik gelimenin nndeki en byk engeldir. Ayres teknolojiyi nihai bir deer olarak grr. Kurumsal iktisat da zaten teknolojiyi ve teknolojik deimeyi inceleyen bir bilimdir. Kurumlar teknolojik gelimeye bal olarak yavaa deiir. Toplum kurumsal sistemin bir btndr. Kurumsal iktisatlara gre, kurumlar oyunun kurallar rgtler ve mteebbisler oyunculardr. 6-Kurum ve ktidar Kurumsal ktisatlar, iktidar zerinde dururlar. ktidar denince aslnda iktisat deil, siyaset akla gelir. Bu yzden yerleik iktisatlar iktidar zerinde fazlaca durmamlardr. Kurumsal ktisatlar, iktidarn nasl olutuu ve bunun iktisadi kurum ve karar verme srelerine nasl etki ettiine nem vermilerdir. nk iktidar, kaynak tahsisini etkilemektedir. Kurumsal ktisatlar siyasal iktidar kadar ekonomik iktidar zerinde de dururlar. Onlara gre ekonomik iktidar, iktisadi karar verme srecindeki dengesiz denetim gcdr. Kiiler neyin retileceine, nasl retileceine ve kimin retileceine karar verebilme yeteneini ifade eder. Fakat bu karar verebilmeleri sahip olduklar iktisadi gle snrldr. Siyasal iktidar zaman zaman ekonomiye mdahale ederek onun gidiatn etkiler. Bu sebepten kurumlarn olumasnda nemli bir rol vardr. 7-Kurum ve Piyasa Kurumsal ktisatlar piyasaya yerleik iktisattan farkl bakarlar. Onlara gre piyasa kurumlar tarafndan biimlendirilmi, karmak bir btndr. Ve toplumdaki dier kurumlarla etkileim iindedir. Piyasa kaynaklar tahsis etmez. kaynak tahsisini iler hale getiren kurumlar harekete geirir. Bu yaklamla Kurumsal ktisatlar, hem neoklasik iktisattan hem de sosyalist iktisattan ayrlr. Neo-klasikler piyasa merkezli dnrken, kurumsal iktisatlar ekonomiyi ne karrlar. Ayrca neo-klasikler piyasay doal dzen kabul ederler, fakat incelendiinde bunun byle olmad ortaya kar. Kendisi de bir kurum olan piyasa serbest deildir. Dier kurumlarla etkileim iindedir. Piyasa bireylerin tercihleriyle olumaz. Toplumsal bir karakter tar. Bu sebepten bireyci dnceyi reddederler. 8-Kurumsal ktisadn Eletirisi Bu eletiriler drt grupta toplanabilir.

1- Kurumsal iktisat diye bir teori yoktur. nk kurumsal iktisadn fikir babalar bile kurumsal iktisadn ne olduu hususunda bir uzlamaya varamamlardr. 2- Kurumsal iktisatlar iktisattan ziyade sosyal bilimler zerinde dururlar ki bu durum ilgili kiilerin iktisat olduu hususunu tartmal hale getirir. Mesela iktisat iin ok nemli olan fiyat mekanizmas zerinde bile durmamlardr. Bamsz bir teori gelitirememilerdir. 3-Kurumsal iktisatlar daha ok iktisadi politikalarn geliimi ve iktisadi deime konularyla ilgilenmektedirler. 4- Kurumsal iktisatlar srekli eletirdikleri neo-klasik iktisatlara kar da bir alternatif teori gelitirememilerdir. Yani topladklar bilgi ve deneyler bir teori ortaya koyamamaktadr. Kurumsal iktisatlar bir eletiri iktisad olarak ortaya kmaktan ileri gitmedii kurumsal iktisatlara ynelen eletirilerin temelini oluturur.

Ek Tablo: ktisadn tarihini daha detayl olarak aadaki tablo ile gsterebiliriz KTSADIN TARHNDE YER ALAN BALICA TEORLER Bilimsel ktisadn ncleri Eski a (.. 300-400): Asur, Babil, Eski Msr, in, Hindistan ve braniler Klasik Eski a (.. 400, .S. 500): Eski Yunan, Plato, Aristo ve Roma mp. Orta a (500-1500): Thomas Aquinas, Scholastisizm 16. ve 17. Yz Yl Politik Ekonomi le lgili Yazarlar J. Lock, B. Manceville,R. Cantillon,D. NortW. Petty,D. Hume Fizyokrasi Merkantilism(1500-1750) S. P. de Vauban J. Colbert (1750-1776) B.

P. le P. de Boisguilbert Mun P.S. Dupont de Nemours Defce F. Quesnay Stuart A.R.J. Turgot Klasik Politik Ekonomi (1776-1850) A. Smith 1776 J. Bentham 1780 J. B. Say 1803 K. J.C.L.S. de Sismondi 1803 D. Ricardo 1817 T.R. Malthus 1820 N. Senior 1836 J. S. Mill 1846 Marksist Politik Ekonomi K. Marks 1867 R. Luxemburg 1913 W.C. Mitchell 1913 V.I. Lenin 1916 J.R. Commons M. Dobb 1937 P. Swezy 1942 P. Baran 1957 Neo Klasik Ekonomi W. S. Jevons 1871 C. Menger 1871 L. Walras 1874 A. Marslall 1890 I Fisher 1911 A.C. Pigou 1912 J. Robinson& E.H. Chamberlin 1933 P. Samuelson 1947 Yeni Ricardocu ktisat P. Sraffa ada Dnce Okullar ve Temsilcileri Kurumcular T Veblen 1899

T. D. J.

Alman Tarihi Okulu F. List 1841 Knies 1853 B. Hildebrant 1848 G. Schmller 1863 Amerikan Okulu H.C.Carey 1837 Keynezyen ktisat J. M. Keynes& M. Kalecki 1936 J. Robinson 1956

Avusturya Okulu E. Von Bhm-Baverk 1889 F. Knight 1921 J Schumpeter 1942 L. Von Mises 1947

Chicago Okulu M. Friedman

Heteredoks Politik Ekonomi Marksist& Kurumcular Neo Marksist J. K Galbraith P. Sweezy G. Myrdal E. Mendel Ortadoks ktisat Avusturya Arz ktisad F.A. Hayek A. Laffer M. Evans N.B. Ture T.J.Hailstone

Neo-Ricardo& Neo Klasik Monetarizm Neo Marksist Post Keynezyen Keynezyen (Chicago) I. Steedman Sentez M. Fridman A. Eicher J. Tobin G. Becker P. Samuelson K. Brunner Yeni Klasik (Ras Bek T.) R.E. .Lucas T.J. Sargent R. Barro

Kaynak: Vural Fuat Sava, ktisadn Tarihi,Liberal Dnce Topluluu, Avcol Matbaaclk, stanbul, 1997 s. 16.

KAYNAKLAR AKTAN, Cokun Can. (1992), Anayasal ktisadn Felsefi ve Teorik Temelleri, Ekonomik Anayasa Sempozyumu, Takav Mat., Ankara. AKTAN C. Can b, (1992). Kamu Ekonomisinden Piyasa Ekonomisine: zelletirme Ankara. AKTAN, Cokun Can. (1994). ada Liberal Dncede Politik ktisat, Takav Mat., Ankara. AKTAN, C. Can, (1990). DE BF Dergisi ada ktisadi Dnceler, cilt:5 say: 1-2. AKTAN. C. Can ve Aya EKER. (1997). Nezihe SNMEZe Armaan, lk adan Gnmze ktidadi Dnce Okullar, Anadolu Matbaaclk, zmir. ALKN, Erdoan. (1975). Gelir ve Byme Teorileri, stanbul n. ktisat Fak. stanbul. (1982). Analysing Supply-side Economic: A Symposium, Wiewpoints On Supply-Side Economics, A Prentice-Hall Company, Reston, Virginia. ATA, Beyhan. (1991). Maliye Politikas, Geliimi, Amalar ve Uygulama Sorunlar, Anadolu niversitesi Eitim, Salk, ve Bilimsel Aratrma almalar Vakf Yaynlar, No: 86 Eskiehir. KMZEY Mc. Bruce. (1983). Reaganomics, What Did Reagan Inherit West Publishing Company, Newyork. BUCHANAN, James McGill. (1997). The Balanced Budget amendment: Clarifying the Arguments. Public Choice 90. DEMR, mer; (1996). Kurumcu ktisat, Vadi Yaynlar, stanbul. DEVRM, Fevzi. (1995). Kamu Maliyesine Giri, zmir. DKMEN Orhan, (1995). Liberal, Bitaraf, ve Mdahaleci Vergi Politikalar, .. ktisat Fakltesi Maliye Enstits, Yayn No: 665-85-1, stanbul. DURDEN, Garey C. and Steven W. MILLSAPS. (1996). James McGill Buchanan's Contributions to Social and Economics Thought: Citation Counts, SelfAssessment and Peer Review Constitutional Political Economy, 7, 133-151. EKER, Ayta ve Dierleri, (1994). Maliye Politikas (Teori, lkeler ve Yntemler), Takav Matbaaclk, Yaynclk San. Ve Tic. A. Ankara. EVANS, Michael. (1983). Higher Rates of Return Will Raise Personal Saving, The Truth About Supply-Side Economics, New York. FULLERTON, Don. (1982). On the Possibility of An Inverse Relationship Between Tax Rates and Government Revenues, Journal of Puplic Economics, vol: 19, October. HALSTONE, J. THOMAS. (1982). Wiewpoints On Supply-Side Economics, A Prentice-Hall Company, Reston, Virginia. CHEVALIER, J. (1983).Koruyucu Mfik Devletin Sonu ev: Dndar Salam, Dnya Ekonomisinde Bunalm-Seme Yazlar, Ar Basm ve Datm A, stanbul. KIMZEY, Bruce Mc. (1983). Reaganomics, The Logical of Reaganomics, West Puplishing, New York.

KRAZCI, M Deniz ABDde Bakan Reagan Dmemi Vergi Politikasnn Ekonomik ve Politik Kkenleri, Vergi Dnyas Dergisi. Kyer, Ben L.;Maggs Garry E, (1994). A Macro Economic Approach to Teachivg Suply Side Economics, Journal of Economic Education, Winter, Vol: 25. LACOUDE Philippe Leffect Laffer en France au cours des annes 1980 http://planetehomeo.cdtel.fr/sos/reunions/laffer.html. DKMEN, M Orhan. (1995). Liberal, Bitaraf, ve Mdahaleci Vergi Politikalar, .. ktisat Fakltesi Maliye Enstits, Yayn No: 665-85-1, stanbul. KMZEY Bruce Mc. (1983). Reaganomics, What Did Reagan Inherit West Publishing Company, Newyork. ORHAN, Osman Z. (1989). Keynezyen ve Moneterist stikrar Politikalar, Bilim Teknik Yaynevi stabbul. PRESTEN J. Ve Dierleri, (1993). Vergi oranlar ile Vergi Gelirleri Arasndaki liki ve Laffer Etkisinin Belirsizlikleri, Dokuz Eyll niversitesi ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi Dergisi, Cilt: 8, Say: 1. SAKAL, Mustafa, Asuman ALTAY, (1995). Trkiyede Liberalizasyon Srecinde Maliye Politikalar Asndan Kamu Ekonomisinin zel Ekonomi zerindeki Etkileri, Trkiyede Maliye Politikasnn Uygulamasnda Kurumsal Sorunlar, Gazi Magosa- KKTC: 4-8 Mays. SAVA, Vural F. (1986).Keynezyen ktisat Yklrken, Beta basm Yaym Datm A, kinci Bask, stanbul. SAVA, Vural F. (1994). Politik ktisat, kinci Bask, Beta Basm Yayn, stanbul: 1994. SAVA, Vural F (1997). ktisadn Tarihi, Liberal Dnce Topluluu, Avcol Matbaaclk, stanbul. SCHNEIDER, Friedrich. (1992). Politik Anayasa, Ekonomik Anayasa ve Anayasal Btnlk, Ekonomik Anayasa Sempozyumu, Takav Mat., Ankara. SNMEZ, Sinan. (1994). Bte Ann Finansman ve Enflasyon, ODT Gelime Dergisi 21(4). TEKELOLU, (1987). Muammer ada ktisadi Dncede Yol Ayrmlar ukurova niversitesi BF Dergisi cilt:1 say:1. TEKELOLU, Muammer; (1993). ktisadi Dnceler Tarihi, ukurova niversitesi Basmevi, Adana. STNEL, Besim. (1990). Makro Ekonomi, Beinci Bask, Ankara 1990. VAN DEN HAUVE, Ludwing (2000). The Case For Supply-Side Economics Revisited: The Effect of Time Preference. YILDIRIM, Refia. (1989). Maliye Politikas Asndan Arz Ekonomisi ukurova niversitesi BF Dergisi, cilt:3, say:1.

You might also like