TRKLER GBOR LIPTK'TAN SELM YKLER eviren: Naciye Gngrm T.C. KLTR VE TURZM BAKANLII YAYINLARI 2 SUNU MACAR EFSANE ve YKLERNDE TRKLER Gbor Liptk, agdas Macar edebiyati tarihinde kendine ayri bir yer edinen ve kaleminin, yazma yeteneginin gcyle oldugu kadar, saglam karakter ve kisiligiyle, ngrl arastirmaci ynyle de taninan ve sevilen bir arastirmaci yazardir. Aslinda yazarlik hayatinin baslarinda Liptk daha ok masallari, halk yklerini, efsaneleri yeniden isleyerek yazmis oldugu eserleriyle dikkat ekmistir. Ancak zamanla arastirmaci kisiligi yazarliginin nne de gemistir. Liptk yillar boyu bikip usanmadan neredeyse artik unutulmaya yz tutmus eski gelenek grenekleri, eski inanislari arastirip derlemis; diger taraftan, sanayinin gelismesiyle birlikte tamamen ortadan kalkan ve birok yerde adi bile hatirlanmayan el sanatlari, yresel meslekler konusunda arastirma ve incelemeler yaparak onlari yeni nesillere korunmasi ve bilinmesi gereken bir miras olarak birakmak iin ok sayida eser vermistir. O nedenle de bir yazar oldugu kadar, byk bir kltr arastirmacisi olarak da kabul edilmektedir. Akip giden zamani durduramayacagini bilen Liptk gemisteki olaylari esitli efsanelerle, yklerle de harmanlayarak onlari bir an iin yeniden bizlere hatirlatmakta; ama bu arada hosgry, sevgiyi de yreklerden hi atmayan bir yasam anlayisi ile yeni ufuklar amaktadir okuyucularin yreklerinde. mrnn ok byk bir blmn siyasetten, gnlk hayatin anlamsiz ekismelerinden uzak kalarak geirdigi Balatonfreddeki evinin kapisini tipki gnl kapisi gibi her zaman gnl dostlarina, sanat ve kltr temsilcilerine aik tutmustur. Bu ev, bugn de sahibinin bu soylu gelenegini bir baska sekilde yasatmaya devam etmektedir. Gbor Liptkin esitli eserlerinden seilen yklerden olusan Trk okuyucusuna sunmaya alistigim bu derleme alismasi da Balatonfreddeki Liptk Evinde hazirlanmis bir eserdir. Derleme alismalari ile evirilerin byk bir kismi 2000 yilinda Hungarian Translators House Foundation tarafindan verilen bursla Balatonfredde hazirlanmistir. O nedenle bu kitabin ortaya ikmasi iin fikir olusmasinda emegi ve destegi geenlere ayrica tesekkr bir bor biliyorum. Naciye Gngrm 3 NDEKLER GBOR LIPTKIN HAYATI VE ESERLER / 9 GBOR LIPTKIN ESERLERNE GENEL BR BAKI / 13 LIPTK SEKNDE YER ALAN YKLER HAKKINDA / 21 KAYNAKA / 38 YKLER / 39 Tanrinin Inayeti / 40 Perilerin Kilisesi / 48 Affedilmeyen / 83 Kadin Eskiya / 96 Servet Avcisi Piskopos / 105 Srvrli Gelin / 117 Ugursuz Miras / 133 Siklsdaki Bereket Boynuzu / 146 Mucit / 169 Kayikilar / 216 Felnmetdeki Mahzen Kale / 224 Ngrd Beyinin Karari / 250 Bacadaki Sarik / 269 Zsmbkdeki Trk esmesi / 277 4 GBOR LIPTKIN HAYATI VE ESERLER 5 Gbor Liptk (1912-1985) Gbor Liptk bir yazar ve arastirmaci olarak yirminci yzyil Macar edebiyatinda ve de kltr tarihinde ayri ve zel bir yere sahiptir. Kendine zg bir slpla ve degisik tarzda olaylari anlatmasiyla taninan yazar 1912 yilinda Budapeste'de dnyaya gelmistir. Budapestede isletme ve kamu ynetimi zerine yksek grenim gren Liptk mezuniyetinin ardindan memur olarak alismaya baslar. Ikinci Dnya Savasi'nin devam ettigi yillarda devlet memuru olarak alisir ancak daha sonra bu grevinden ve Budapesteden de ayrilarak Balatonfrede yerlesir. 1945 yilindan itibaren Balatonfredde yasamaya baslayan yazar, esinin ailesinden miras kalan yazlik evlerinde siyasetten, memuriyetten uzak, kendi halinde bir hayat srdrr. Liptk, burada ilk makalelerini kaleme alir ve onlari Pesti Napl, Magyar Nemzet, Npszava gibi gazetelerde yayinlar. Serbest yazar ve arastirmaci olarak derleme ve inceleme alismalarini sadece Balaton yresinde degil, lkenin diger yrelerinde de yrtr. Bildiklerini ve elde ettiklerini, kendi birikimlerini halk arasinda yasayagelen yk ve efsanelerle renklendirerek okuyucularini bambaska bir masal dnyasina, farkli bir aleme gtrmeyi basarmistir denilebilir. Balatonfreddeki evleri ise eski bir aile gelenegini srdrerek her zaman oraya gelecek konuklara kapilarini aik tutan bir ev olarak kisa zamanda n salar. Bu evin nemli konuklari arasinda dnemin Macar edebiyatinin ve sanatinin nde gelen simalari da vardir. 1982de Budapestede yayinlanan Nytott kapu (Aik Kapi) adli eserinde Liptk bu evin tarihesini ve yirminci yzyilda agirladigi nemli konuklarini, onlarla ilgili ilgin anilarini son derece hos bir slpla anlatmaktadir. Gerek savas ncesinde, gerekse savastan sonra degisen siyas ortamda Gbor Liptk ve esi Balatonfreddeki mtevazi ama bir baba ocagi sicakligi ile dolu bu evde Macar edebiyatinin en byk isimlerini agirlamislar, edebiyatin gidisine ve iyi ynde gelismesine ynelik fikirleri oradaki dost sohbetlerinde gelistirmislerdir. Basta Tibor Dry, Gyula Illys, Istvn rkny, Jnos Pilinszky, Lrinc Szab, ron Tamsi, Elemer Vass, Lszl Nmeth, Sndor Wers olmak zere ayrica Jzsef Berda, Bni Ferenczy, Ivn Boldizsr, Auriel Bernth, Mikls Borsos, Jzsef Egry, Lszl Passuth da Liptk evinin konukseverligini defalarca yasamis ve her firsatta yeniden bu evi ziyaret etmis kisiler arasinda yer almaktadir. Hem kendisi hem de esi sanata, edebiyata ve kltre ok deger vermis insanlardir. Evlerinin kapisi Macar edebiyatinin byk isimlerine her zaman ve her kosulda aik oldugu gibi bu evin ve sahiplerinin konukseverligini Balatonfredi ziyaret eden yabanci konuklar da tatma 6 zevkine nail olmuslardir. ...tipki eskiden her Macar kynde oldugu gibi hos geldin, sefa getirdin canim kardesim diyerek atin her seferinde sen kapini bizlere ve sevinle, sevgiyle kucakladin her gelisimizde... diyerek ev sahibinin karakteri ve kisiligi hakkindaki duygularini dile getirmektedir bir siirinde Macar edebiyatinin nemli temsilcilerinden birisi olan ve de bu konuksever ailenin daimi konuklari arasinda yer Lrinc Szab 1 . Siyasetten uzak geen yillarda Liptk, Macaristandaki yresel kltr kaynaklarini, ama zellikle Balaton yresinin ve Tunatesi blgesinin gelenek greneklerini arastirmis; efsaneleri ve masallari derlemis ve onlari yeniden kaleme almak suretiyle artik unutulmaya yz tutmus eski meslekleri, eski zanaatlari yeni nesillere aktarmaya alismis; diger yandan da gemisin Iirtinali gnlerinde bu yre insanlarinin baslarindan geen olaylari yeniden degerlendirerek bunlari birer halk yks olarak okuyucuya aktarmistir. Onun derledigi ve kaleme aldigi esitli efsane ve ykler arasinda Osmanli-Macar iliskileri hakkinda bilgi veren ok sayida yk de bulunmaktadir. Gbor Liptk aslinda bir edebiyatidan ok bir kltr adamidir, bir kltr tarihisidir. Eserlerinin byk kismini yazarken sadece halk arasinda yasayan yk ve efsanelerden yararlanmamis, bunlarin dogrulugunu konuyla ilgili esitli basvuru kaynaklarini da incelemek suretiyle eserlerini kaleme almistir. Ama diger taraftan o dnemde yurt disina da gitmis, gezip grdg yerleri gezi yazilarinda okuyuculariyla byk bir itenlikle paylamistir. Arastirmaci yn fazlasiyla gelismis, insanlarla iletisimi son derece olumlu olan Gbor Liptk 29 mayis 1985'de, hayatinin neredeyse kirk yilini geirdigi o ok sevdigi Balaton Gl kenarindaki Balatonfredde hayata veda etmistir. Ancak gnl dostlarini agirladigi evinin kapisi her zaman gelen ve gelecek yeni konuklara da ayni sicaklikla aiktir. nk onun kendi agdaslarina ve ondan sonra gelen nesillere biraktigi gzel bir miras vardir. Ivn Boldizsr 2 onu daha hayatta iken su sekilde tanimlamaktadir: 1 Liptk, 1982, 5-97 2 Nytott kapu, 1982, s.:379 7 Edebiyatin bykleri arasinda o kargasali gnlerde o, saf ve tertemiz kalmis, yregini ktlklerden uzak tutabilmisti. Tipki, ocuklugumuzdan akillarda kalan o resimdeki masum ocuk gibi. Hani korkun bir uurumun kiyisindan yryerek karsiya gemeye alisirken her trl ktlk ve felaketlerden onu uzak tutan koruyucu meleklerin kanatlari altinda kk bir ocuk vardir ya, iste o kk erkek ocugunun masumiyeti ve temiz yrekliligi vardi onda da. Insan olarak ve insanlar iin yasamayi ilke haline getirmis olan bu byk arastirmaci hayatta iken yirmiye yakin eser yazip yayimlamistir. 1 1 Pter, 1994, 1228; Liptk 1982, 159-378 8 GABOR LIPTAK ESERLERINE GENEL BR BAKI 9 Gbor Liptkn Eserlerine Genel Bir Bak Gbor Liptk genelde halk yklerinden ve efsanelerden yararlanarak yazdigi eselerinin yanisira makaleler, inceleme ve arastirma kitaplari da yazmis, ayrica gezi notlarini da yayimlamistir. G. Liptkin Eserleri: Jkai Mr Balatonfreden, 1960, makale; Balatonfred,1960, arastirma kitabi; Aranyhd. Balatoni mesk, mondk, trtnetek, 1961, masal, yk ve efsaneler; Rabindranath Tagore, 1961, makale; Regl Dunntl, 1964, masal ve efsaneler; Zirc s Csesznek, 1964, masallar; Dlibb. Alfldi regk, 1966, halk ykleri; Tapolca, 1967, arastirma-inceleme kitabi; Hnrtndrek, Balatoni mesk, 1968, masallar; Srknyfszek,1969, halk ykleri; Vllomsok a Balatonrl, 1969, gezi-inceleme kitabi; A Duna-Tisza rgei, 1971, efsane ve ykler; Amirl a kvek beszlnek, 1972, ykler, efsaneler; Amirl a vzek beszlnek, 1975, ykler, efsaneler; Ezsthd, 1977, masallar; Hogyan gondozzuk gymntjainkat?,1979, gezi notlari; A smegi hz, 1981, yk ve efsaneler; Nytott kapu, 1982, ani-gezi notlari; A soproni tvs,1984, yku ve efsaneler; A hajmalom ksrtete, 1985, ykler. 1 Dikkatle incelendigi zaman Liptkin, eserlerini yasadigi yrenin insanlarina adamis bir arastirmaci yazar oldugu grlmektedir. zellikle mrnn byk bir kismini geirdigi ve ok sevdigi Balaton yresinin efsanelerini, masallarini, halk arasinda yasayan, agizdan agiza sylenerek dillerde dolasan halk yklerini, efsaneleri bikip usanmadan derlemis ve bunlari yazili kaynaklarla karsilastirmak suretiyle alismalarinda ana konu olarak islemistir. Eserleri sirayla incelendigi zaman bir konu dikkat ekmektedir. Liptk eserlerini hazirlamak iin kullandigi kaynaklari ve zamani iyi degerlendirmis ve konularini zenle semistir denilebilir. Masal kitaplarinda yer alan masallar, yresel halk masallari derlemesidir. Hnrtndrek (Yosun Perileri), Zirc s Csesznek (Zirc ile Csesznek) disinda Aranyhd (Altin Kpr) ve Ezsthd (Gm Kpr), Dlibb (Serap) adli alismalarinda da halk masallarina, yklerine yer verdigi grlmektedir. 1968 yilinda yayimlamis oldugu Hnrtndrek (Yosun Perileri) adli kitabinda yazar Tihny yresinin halk masallari, sylenceleri zerinde durmus; suyun kenarinda yasamlarini srdren insanlarin su perileriyle ilgili efsane ve masallarini akici bir slpla kaleme almistir. Bu yreye zg masallari, ykleri daha sonraki yillarda da derlemeye devam etmis ve onlari ayrica 1961de ikan Aranyhd (Altin Kpr), adli kitabi ile daha sonra yazdigi ve 1977de ikan Ezsthd (Gm Kpr) 1 Pter, 1994, 1228 10 adli eserlerinde yayimlamistir. Gbor Liptk ayni zamanda yasadigi yrenin, Balaton ve Tunatesi blgesinin tarihesini de arastirmistir. Bu arastirma ve incelemelerini oradaki nemli yerlesim yerleri hakkinda yazili eserleri inceleyerek, bunlardan yararlanarak yapmistir. Ama diger taraftan gezi ve inceleme trndeki yazilarinda ayni zamanda yazarin gzlem yetenegi ve grdklerini anlatma gc de aik bir sekilde hissedilmektedir. 1960 yilinda yayinlanan Balatonfred adli alismasi ilk arastirma yazilarinin basinda gelmektedir. Yazar, eserinin basinda uzun zamandir yasadigi bu yrenin nemli yerlesim yerlerinden birisi olan Balaton Gl kenarindaki bu kk kasabanin tarihini, gemiste orada yasanmis ilgin olaylari anlatmaktadir. Bu alismasini 1967 de yayinlanmis olan Tapolca adli kitabi izlemektedir. Tapolca da yine Tunatesi blgesinde yer alan ve sifali sulariyla meshur, tarih ve dogal gzellikleri olan nemli bir eski yerlesim yeridir. 1969 yilinda ikan gezi-inceleme trndeki alismasinda, Vallomsok a Balatonrl(Balaton Hakkinda Itiraflar) adli eserinde yazar hayatinin ok byk bir blmn geirdigi Balaton yresini anlatmaktadir. Macarlarin bugnk yurtlarindaki en eski yerlesim yerlerinden birisi olan Tihny gibi Balatonfred'in birlesmesinden nce eskiden ayri bir kasaba olan Fred disinda, baglari ve saraplari ile n salmis Badacsonyun tarihesi de son derece gzel bir slpla okuyucuya sunulmaktadir. Bundan baska Macar Waimeri olarak kabul edilen ve sadece Macaristan'da degil ayni zamanda Avrupa'daki ilk ziraat okulunun aildigi ve halen ayni yerde faaliyetlerini srdrdg, birbirinden degerli ve ilgin bitkilerin, agalarin, ieklerin yetistirildigi Keszthly; kaplicalari ve sifali sulariyla nl Hvz anlatildigi gibi Fonyd, Boglr ve Sifok hakkinda da tarihsel ve kltrel bilgi verilmektedir. Inceleme ve gezi tr yazilarinin son rnegi yazarin esitli tarihlerde degisik lkelere yaptigi gezilerde grdg yerler hakkinda yazmis oldugu ve 1979 yilinda yayinlanmis olan Hogyan gondozzuk a gymntjainkat?(Elmaslarimi:i Nasil Korusak) adli kitabidir. Bu alismasinda Liptk birok Dogu Avrupa lkesinin yanisira Bati Avrupa lkelerine de gitme sansini bulmustur. Kuzey Avrupa lkelerinden Finlandiyaya, Isvee ve Hollandaya yaptigi yolculuklar sirasinda orada grp etkilendigi her seyi en ince detaylarina varana kadar okuyucularina anlatmaya aba sarf ettigi hissediliyor satirlarini okurken. Gerek kuzey, gerekse bati Avrupa lkeleri 1960li yillarda Macar insani iin bir baska dnya demekti. Ulasamayacaklari, hayal ve merak ettikleri yerleri Liptk okuyucularina en gzel sekilde aktarmaya alismis, ilgin ve degisik geleneklerinden sz etmistir. Ama Macar topraklarinin dogal gzelliginin, Macaristanin zel konumunun zerinde de nemli durmustur. 1982 yilinda yayinlanmis olan Nytott kapu (Aik Kapi) adindan da anlasilacagi zere yazarin yaz kis demeden drt mevsim kapisini her zaman edebiyat ve sanat 11 evrelerine aik tuttugu Balatonfreddeki evini ziyaret eden konuklarina, onlarla ilgili anilarina yer verdigi bir eserdir. Bu eserinde kimler yok ki! Bugn, Macar edebiyatini dnyanin degisik lkelerinde tanitan evirmenler iin bir arastirma ve alisma merkez olarak kapilarini aan Liptk villasinin yks de son derece ilgintir. Evin ilk insa edildigindeki stili, hatta odalarinin ve iindeki esyalarinin bile ayri bir yks oldugunu bu eserden grenebiliyorsunuz. Zamaninda ve gnmzde de bir edebiyat merkez grevi gren bu evin ziyaretileri arasinda Trk okuyucusunun tanidigi isimler de vardir. Tibor Dry, Dezs Keresztry, Aurel Bernth, Lrinc Szab, Lszl Nmeth, Gyula Illys, Ivn Boldizsr, Mikls Borsos, Istvn rkny ve esi Zsuzsa Radntinin yanisira Imre Sarkadi, Jnos Pilinszky, Sndor Wers, Lszl Passuth gibi nl isimlerin disinda dnemin taninmis Macar ressamlarindan Jzsef Egry ile Bni Ferenczy de bulunmaktadir. Ayrica Italyan asilli Nobel dl sahibi sair Salvatore Quasimodo 1961 yilinda bu evde konuk edildigi gibi nl sanati, ressam Amerigo Totun (Imre Tth) da 1970de bu evde kaldigini gryoruz. Ancak Gbor Liptkin eserlerinin bir ogunun konusu halk yklerinden, efsanelerden esinlenerek hazirladigi kitaplardan olusmaktadir. Bu kitaplarindan birisi olan ve 1981 yilinda yayinlanan A smegi hz (Smeg Evi) adli kitabinda yazar esitli meslekler, zanaatlar ile ilgili olarak halk arasinda yasayan inanlari, efsaneleri incelemis ve bunlari degisik konu basliklari altinda ayri ykler olarak kaleme almistir. Bu blgede yasayan insanlarin temel ugrasilari olan ormancilik ve ormancilarin basindan geen olaylari, eskiden cam sanatinin nemli merkezlerinden birisi olan Bakony yresindeki insanlarin basindan geen ilgin olaylari Az erd lenya adli ykde ele almis; Az rdgs lakat da Fehrvr yresinde eskiden nl olan ilingirlerin, nalbantlarin hayatlarina deginmis; Balaton yresinin en eski ve geleneksel ugrasisi olan balikiligi ve balikilarin hayatlarini ise A tihnyi halszok adli yksnde dile getirmis; Macaristandaki nemli dericilik ve deri islemeciligi merkezlerinden birisi olan Veszprmdeki tabakhaneleri de A veszprmi tobakok adli ykde islemistir. Yine yresel olaylar ve ugrasilar hakkinda A mtka tka, A kt csutors, A smegi fazekas adiyla yazilan yklerden firincilarin hayatlari, silah yapimiyla ilgili geleneklerin yanisira yresel bir el sanati olan mlekilik hakkinda da degisik bilgiler grenmek mmkn. Liptk, 1985 yilinda yayinlanmis olan A hajmalom kisrtete (Gemidegirmendeki Hayalet) adli kitabinda degirmenler ve degirmenciler ile ilgili esitli efsaneleri konu alan yksnden baska ayrica nalbantlarin, demircilerin kendi aralarindaki zel kurumlasmalari, mesleki inanislari vb. konulari da A szentesi kovcs, A vci vincellr ve A halas bicska adli yklerinde yine kendine zg slbuyla dile getirmistir. Bu yklerinde Gbor Liptk yresel motifleri islemis ve bunlari halkin hafizasindan silinmemis yklerle birlestirmek suretiyle srkleyici bir kitap hazirlamistir. 12 A soproni tvs(Sopronlu Kuyumcu) adli eser daha nce yayimlanmis olan A smegi hz adli eserin devami niteligini tasimaktadir. 1984 yilinda yayimlanan A soproni tvs adli kitabinda Liptk artik lmeye yz tutmus meslekler, zanaatlar zerinde durmus ve onlarin degisik zelliklerini, meslek zorluklarini anlatmaya alisirken yine halk arasinda yasayan inanlar ve efsanelerden de yararlanmistir. A soproni tvs adi altinda isledigi ykde sadece geleneksel kuyumculuk sanatinda kullanilan teknikler, aletler hakkinda degil, ayni zamanda 1848 Macar bagimsizlik savasi hakkinda da bilgi vermektedir. Diger taraftan aga oymaciligi ve Keszthelyin nl aga oyma ustalari A fehr galamb da anlatilirken, A kt szlkrt adiyla yazdigi yksnde sarapiligi anlatmakta; A szallangos szerszm adli yksnde ise at bakimini, at yetistiriciligini ve dericiligi ele aldigi grlmektedir. A srknydszes vkrt adiyla yazdigi ykde Liptk, Komromlu nl bir kuyumcu ustasinin hayatindan sz etmektedir. Bu alismasinda yazar, Sopron yresinin geleneksel zanaatlari hakkinda bilgi verdigi gibi ayni zamanda yresel dil kullanimlarina da sika eserinde yer vermistir. Srknyfszek, regk, mondk, trtnetek szak-Magyarorszgbl (Ejderha Yuvasi. Kuzey Macaristandan ykler, Efsaneler). Liptkin 1974 yilinda yayinlanmis olan bu eseri konu itibariyle de diger eserlerinden biraz farklilik gstermektedir. nk burada sadece gelenekler veya grenekler degil ayni zamanda tarihsel kimi olaylar da dogrudan yklerin konusunu olusturmustur. Bu yk sekisinde, bu kitaptan seilmis olan ykler de bulunmaktadir. Ancak onlarin disinda yer alan diger yklerinde, Liptk, Macar tarihinin kimi nemli olaylarina ve belirli dnemlerine de deginerek o dnemlerde yasanmis olaylarin halkin hafizasinda nasil izler biraktigini incelemis, olaylari irdelemis ve eserlerini o sekilde kaleme almistir. Bu eseri okuyunca, zamanla mekanlar, anilar degisse de ya da bazi seyler silinip yeniden yaratilmaya alisilsa da insanin temel insan ihtiyalarinin degismedigini grebiliyoruz. Az bilinen yerleri ve yreleri halka tanitmaya alisirken diger taraftan artik unutulmaya yz tutmus kimi halk yklerini de yeniden canlandirmaya alistigini syleyebiliriz. A tndrek temploma adli yks Karcsa Kilisesinin tarihesiyle ilgili bir yk olup bu sekide de yer alan bir alismasidir. Srknyfszekde ise zamaninda Kuzey Macaristan blgesinin nemli kalelerinden birisi olan Disgyr ele alinmis ve orada yapilan bir kazida ortaya ikan tas zerine islenmis bir ejderha yuvasi yazara ilham kaynagi olmustur. Hrom vr adli ykde Bujk, Hollk ve Szanda kaleleriyle ilgili olarak halk arasinda yasayan efsanelerden yararlanilarak ve bu kaleler arasinda eskiden nemli bir rol oynayan gizli alt geit baglantilari anlatilmaktadir. 13 Ami az aranynl is tbbet r son derece ilgin yklerinden biridir. Bu alismasinda saraplariyla nl Tokaj blgesi ve oradaki daglar hakkinda sylenen ykler islenmistir. Rivayete gre bu yrenin sarap retimi kadar altin yataklarina sahip oldugu inanisi da yaygindir halk arasinda. yle ki bu inanis daha kral Mtys zamanindan itibaren uzun yillar hep canli kalmistir halkin hafizasinda. Hatta kimyasal deneylerle ugrastigi bilinen Imparator Rudolf dahi bu konuyla ilgilenmistir. A felnmeti pincevr ile A ngrdi bg tlete yk sekisinde yer alan iki tarihsel yk olup dogrudan Trk tarihiyle de baglantilidir. A pataki dek aranya, A bbaki boszorkny, Az elmaradt sznjtk, Eskv a Nszalyon adlli yklerinde Liptk yresel efsaneleri, sylenceleri esas almis ve zellikle batil inanlarin halkin zerindeki etkisini arastirmis ve incelemistir. 1972 yilinda yayimlanan Amirl a kvek beszlnek (Talarin Anlattiklari) adli kitabinda Gbor Liptk efsaneleri isledigi gibi tarihsel olaylarin halk arasinda yasayan yklerinden de yararlanmis ve bunun sonucunda bu alismasinda hem eski Macar gelenek ve greneklerini, hem de Macar tarihindeki nemli dnm noktalarina imza atmis kisi ve olaylari da okuyucuya baska bir bakis aisiyla sunmaya alismistir. Bu yzden de konu itibariyle baktigimizda bu eserin diger eserlerinden olduka farkli bir eser oldugunu grebiliriz. Istentlet, A rettenetes rksg, Amire nincs bocsnat, Asszonybetyr, A siklsi bsgszar, A zsmbki trk kt, A sajksok serege, A kincsrabl pspk, A kmnyre szllt turbn, A srvri menyasszony adini tasiyan ykler bu yk sekisinin byk bir kismini olusturan yklerdir. Konu itibariyle Trk-Macar iliskilerinin farki dnemlerine isik tutan bu yklerden herkes bir sekilde yeni birseyler de grenebilir diye dsnyorum. Ancak eserde yer alan diger ykleri konu itibariylede son derece ilgin yklerdir. A pogny oszlop adli yksnde nl Jk Kilisesi ve tarihesi haklkinda bilgi verilmektedir. Isvete ortaya ikan ve zamanla Macaristana da yayilan baptist inancin ilk temsilcilerinin ilgin ve arpici yksn A habnok titka adli alismadan grenebiliriz. I. Ferdinnd, 1527 yilinda bu inanci Macaristanda yasaklayinca bu kisilerin birogu yerlerinden g etmis ya da kendilerini, kimliklerini gizlemislerdir. XVI. yzyilda birogunun Alvinc ve Srospataka yerlestikleri ve fii yapiminda, krklkte ya da biak ustasi olarak nam saldiklari bilinmektedir. Ama en nemli zanaatlari anak mlekilikti ve habn mlek ssleme sanati kendine zg sekil ve renklere sahipti. Bu habn mlekilik ve ssleme sanatin en nemli zelligi ise Italyan, Macar ve Trk anak mlekilik teknik ve sanatlarinin karmasi olmasidir. A vltsg dj, A kv vlt leny, A pusztavr ksrtete, A dabrkai sebeslt adiyla kaleme aldigi yklerinde Liptk yine efsaneleri ve tarih olaylari son derece 14 gzel bir sekilde harmanlayarak yresel motifleri ve kaynaklari kullanarak ilgin konulari dile getirmistir. Bu alismalarinda yazar yresel ve tarihsel olaylara isik tutmakla kalmiyor, ayni zamanda Macar tarihindeki olaylara yn vermis Bocskai, Plffy, Rkczi, Zichy gibi nemli kisileri de anlatiyor; olaylarin getigi yerler, kaleler, satolar hakkinda son derece duyarli bir slpla ilgin bilgiler veriliyor. Halk dilinde yasayan yklerden, efsanelerden yararlanarak kaleme aldigi nemli alismalarindan birisi de 1975de yayinladigi Amirl a vzek beszlnek (Sularin Anlattiklari) adli kitabidir. A hrom lda adli yksnde yazar Alfld yresinde yapilan hayvancilikla ilgili bilgiler verdigi gibi bu konudaki inanislara da genis yer vermistir. 1848de patlak veren Macar bagimsizlik savasinin ve daha nceki II. Ferenc Rkczinin baslattigi ve yrttg bagimsizlik mcadelesi sirasinda Tisza boyunda yer alan Tiszaroff un yksdr aslinda. Bu olayi Liptk A tiszaroffi bujdos adli alismasinda ele almistir. Efsaneye gre, bagimsizlik savasina katilan ve imparatorun askerleri tarafindan her yerde aranan kaagin nl Rkczi marsinin bestecisinin, onbes yasindaki kiz kardesi Jzsefa Berlioz tarafindan nasil korundugunu anlatan duygusal bir alismadir. A feltmadt betyr, Az rdar, A fekete csnak adli yklerinde de Liptk yresel yklerin motiflerini islemis, olaylari tarihsel kaynaklarla desteklemis ve okuyucu iin srkleyici bir eser ortaya koymustur. 15 LIPTK SEKISINDE YER ALAN YKLER HAKKINDA 16 Liptk Sekisinde Yer Alan ykler Hakknda Istenitlet :Tanrinin Inayeti Zala nehri boyunca uzayip giden byk bataklik alan iinde yer alan, bugnk yerlesim yerinden biraz uzakta kalan, suyun ortasinda, hafif ykseke bir tepeye Romalilar dneminde bir kule insa edilmistir. Daha sonra asagi yukari XIV. yzyilda Pribina Slav derebeyi burayi Byk Krolyun torunundan hara karsiligi olarak ele geirmis ve ardindan bu kulenin etrafina kk ama gl bir kale yaptirmis; onun yanina da bir kilise insa ettirmistir. Bu kilise bugnk Macaristan topraklarindaki ilk hristiyan kilisesidir. Dnemin yazili kaynaklarina gre de 850 yilinda Salzburg baspiskoposu Luiptrand tarafindan kutsanmis olan bu kilise etrafinda zamanla Mosaburg (Mocsrvr) 1 adi verilen yeni bir yerlesim yeri olusmustur. 896 yilinda bugnk yurtlarina gelerek bu topraklara nihai olarak yerlesen Macarlar X. yzyilda inan degistirerek hristiyanliga gemisler ve 1001 yilinda ta giyen ilk hristiyan Macar krali ola Kral Istvn (997-1031) Zalavrda bir manastir kurulmasina nayak olmustur. Osmanli-Macar savaslari disinda Macar beylerinin kendi aralarinda srdrdkleri atismalar ve arpismalar sonucunda buradaki manastir ve kilise asiri zarar grms ve zamanla yikilmaya yz tutmustur. 1702 yilinda kale ve kule havaya uurulunca da harabeye dnen bu manastir ve kilisenin taslarini evredeki insanlar civardaki insaatlarda kullanmak zere skp gtrmslerdir. Kalenin bulundugu batakligin ortasindaki bu adacikta 1946 yilinda yapilan kazi alismalari sonucunda eski bir bazilikanin temel duvarlarinin kalintilarina rastlanilmistir. yknn ana konusu ortaagda nemli konularda, hatta hayati meselelerin zmnde son karari vermek zere sika dzenlenen dello konusudur. Bu tr durumlarda yapilan dellolar aslinda eski aglara kadar giden ok eski bir inanisa dayanmaktadir ki bu eski inanisa gre Tanri insanlara onlari sinamak suretiyle yardim eder. Liptkin yksnde kilise tarafindan el konulan mlkn geri alabilmek iin byle bir sinamayi gze alan Macar soylusu galip gelir; ancak ok kere insanlar bu byk sinavi basaramayarak hayatlarini da kaybetmislerdir. Dello XV. yzyildan sonra yavas yavas uygulamadan kalkmis olmakla birlikte, daha sonralari seref ve namus davalarinin temizlenmesinde yine basvurulan yollardan birisi oldugu da bilinmektedir. Gbor Liptk halk arasinda yasayan efsanelerden ve esitli kaynaklardan da yararlanarak yazdigi Istenitlet adli yksnde iste bu kalede ve iindeki tarih kilise hakkinda bilgi vermekte, asirlarca dilden dile dolasan halk hikayesini de kullanarak Macar kltr tarihine bir yolculuk yaptirmaktadir. 1 Bataklik Kale 17 A tndrek temploma: Perilerin Kilisesi Karcsadaki kilisenin en nemli zelliklerinden birisi Hirvat ve Italyan mimarisinin zelliklerini yansitan bir tarzda insa edilmis olmasidir. Bu ykde iste bu tarih kilisenin, bugn bir anit eser niteligi tasiyan bu yapinin insaati ile ilgili halk arasinda yasayan hikayeler derlenerek, bu konudaki yazili eserler incelenerek Macar tarihinin nemli bir dnemiyle ilgili ilgin ve arpici olaylar dile getirilmistir. Kilisenin n cephesinde, alinligindaki mimari sekiller ayni zamanda Curzola Katedralinin alinligi ve n cephesiyle benzer zellikler tasimaktadir. Bodrogkz batakliginin ortasinda kurulan ve daha sonra manastira dnstrlms olan bu kilisenin yeri ve grnts kadar halk arasinda anlatilan yks de insanlarin ilgisini ekmis, onlarda merak uyandirmistir. Macar sairlerinden Mihly Tompa da bu kilise hakkindaki efsanelerden esinlenerek ve yksnden etkilenerek yazdigi bir siirinde, kilisenin Karcsadaki periler tarafindan insa edildiginden sz eder. Bilim adamlarinin arastirmalarinin sonularina ve halk arasinda yasayan efsanelere, inanislara gre ise bu kilise Macar Krali I. Klmn ya da diger bilinen adiyla Knyves Klmn (1095-1116) zamaninda Macaristana g etmis ve oraya yerlesmis olan Casetali sovalye Rtoldun kendisi ya da yine onun soyundan gelen birisi olan naib Roland tarafindan insa edilmistir. Albert Petrikin yapmis oldugu arastirma sonularina gre ise ada zerinde bulunan kk bir daire seklindeki sapel Rtold tarafindan ya da onun zamaninda insa edilmis; kilisenin ana galerisi ise daha sonra naib Roland zamaninda yapilmistir. Naib Roland 1240li yillarda yasanan Tatar istilasi nedeniyle lkesinden kamak zorunda kalan Macar krali IV. Blanin (1235-1270) hizmetinde bulunmus, onunla birlikte Dalmayaya gitmis ve daha sonra da Tatar istilasi sona erince kral IV. Bla ile birlikte Macaristana geri dnmstr. Kaynaklarin taniklik ettigine gre Roland, kral naibi olarak da grev yapmistir. Naib Rolandin Karcsadaki bu nl kiliseden baska ayrica Kvesddeki kaleyi de Italyan ustalara yaptirdigi bilinmektedir. Duygusal yn agir ama diger taraftan tarihsel bilgi aisindan da ilgin olan bu yky yazarken Liptk Ivn Balassanin Karcsai mondk adli alismasindan da yararlanmistir. Amire nincs bocsnat: Affedilmeyen Yillar nce insa edilmis olan eski Vzsonyk Kalesinin kalintilari Kab-hegy eteklerinde bulunmaktadir. Bu eski kale XIV. yzyilda Vezsenyi ailesi tarafindan aslinda nce bir hisar olarak yaptirilmistir. Kale sahibinin konutunun bulundugu meshur kulenin ise 1410 dolaylarinda insa edildigi tahmin edilmektedir. Kale, daha sonra 1472de, Osmanlilara karsi yapilan savaslarda verdigi mcadelelerle n kazanan Pl Kinizsinin mlkiyetine geer. Kinizsi, burasini bir saray haline dnstrr ve 18 zellikle kale kapisini daha da glendirmek iin bir de barbakan insa ettirir. yk, tarih belgeler ve halk dilindeki ykler degerlendirilmek suretiyle Nagyvzsony Kalesi ve onun sahibesi zerine kurulmustur. Liptk bu yksn yazarken gerek Nagyvzsony, gerekse Pl Kinizsinin esi Benigna Magyar ile ilgili olarak Istvn rinin esitli arastirmalarindan yararlanmistir. Pl Kinizsinin esi, Benigna Magyar, yasa kendisinden ok gentir ve Kral Mtysin ikinci nl ve gvenilir komutani olan Blzs Magyarin da kizidir ayni zamanda. Benigna Magyar, esinin lmnden sonra baska evlilikler yapmis ve Kinizsinin ardindan 30 yil sonra lmstr. Benigna Magyarin Macar kltr tarihinde nemli bir yeri vardir. Ortaagda manastirlarda yazilan ve gnmzde nemli Macar el yazmalarinin arasinda yer alan belgeler iinde onun iin yazilmis kk boyda din nitelikli eserler dikkati ekmektedir. Macar dili literatrnde Festetics-kdex, Czeh-kdex adiyla taninan el yazmalari Benigna Magyar iin yazilmis dua ve ilahi kitaplaridir. Festetics-kdex ortaagdan kalan ve gnmze kadar ulasan Macar el yazmalari iinde yazi ve sslemeleri aisindan en gzel eserlerden birisidir. Bunlarin 1490li yillarda Nagyvzsonydaki manastirda rahipler tarafindan yazildigi bilinmektedir. Bu kitaplar ayni zamanda nl komutanin esinin okuma yazma bildigini de gsterdikleri iin Macar kltr tarih aisindan da nemli eserlerdir. Macerali bir hayat srdren Benigna Magyar, ilk esi Pl Kinizsinin lmnden alti ay gibi kisa bir sre sonra Mrk Horvth Kamicsczi ile evlenmistir. Bu evlilik sirasinda esinin acimasiz ve zalim tutumu ve ynetimi yznden Debrecenin idaresini Corvin Jnos tarafindan ondan geri alindigi bilinmektedir. 1508 yilinda Mrk Horvth da lnce Benigna Magyar kisa bir sre iinde Gyrgy Kereky ile nc evliligini yapar. Gyrgy Kereky hakkinda tarih kaynaklarda fazla bilgi yoktur. Sadece 1509 yilinda karisinin mlkn eline geirmek iin her trl hileye basvurdugu ve bunu da basardigi; ancak Kab-heyde bulunan Vzsonyk Kalesini ok kt ynettigi iin bizzat II. Ulszl (1490-1516) tarafindan cezalandirildigi bilinmektedir. Bunun zerine, ykde de deginildigi gibi, Benigna Magyar esiyle beraber Romaya kadar gitmis ve kendilerine daha gl destekiler bulmak dsncesiyle de Kutsal Ruh Tarikatina katilmislardir. Bu olayin ardindan kilisenin elinde bulunan birok mlkn, kalenin idaresinin Benigna Magyar ile esine devredildigi de kaynaklarda yer almaktadir. Daha sonra, belgelerin tanikligina gre Benigna Magyar, Gyrgy Kerekey ile birlikte vr kale komutanini ldrtmek suu nedeniyle tutuklanir. Kerekynin gerekten de esinin mlklerini kt idare ettigi, serflere ok kt muamelede bulundugu, halka karsi zalim ve acimasiz davrandigi kayitlarda da gemektedir. nceleri esiyle birlikte hareket eden, ona arka ikan ancak zamanla yaptiklari yznden Tanrinin gazabindan korkmaya baslayan Benigna Magyar esinin bu davranislarina tahamml 19 edemez hale gelir, kendini ibadete verir. Hem ailesinin, hem de eski esi Kinizsinin adinin bu sekilde kt bir shrete dnsmesinden rahatsizlik duymaya baslar. Sonunda ykdekine benzer bir sekilde Benigna Magyar bir plan hazirlayarak esini adamlarina ldrtr ve onun cesedini kale surlari disindaki su kanallarina attirir. Soylulari yargilayan yksek mahkeme bu nedenle Benigna Magyari agir cezaya arptirir; sahip oldugu byk mlk elinden gidecegi gibi hayatini da kaybetmek zereyken gemisi ve ailesi sayesinde, 1520 yilinda kral II. Lajos (1516-1526) tarafindan Pl Kinizsinin hizmetlerine karsilik hayati bagislanir. Nagyvzsonyda bulunan nl Kinizsi-vr 1 1954 yilinda restore edilmeye baslanmis ve buradaki kazi alismalari da 1961 yilinda tamamlanmistir. Bugn binlerce kisi tarafindan ziyaret edilen bu eski kaledeki kulelerden birisinde bulunan eski, nl hapishaneyi de grmek mmkndr. Kulenin drdnc katinda, ykde yer alan konutun bulundugu yerde simdi esitli silahlar sergilenmektedir. Asszonybetyr :Kadin Ekiya Bu yk de aslinda bir nceki yknn getigi tarih mekanda geen olaylar anlatilmaktadir. Mekan ayni, zaman ve kisiler farklidir. Vzsony kontunun mlkiyetinde bulunan bu kale ve civardaki topraklarda alisarak hayatlarini kazanan insanlarin kendi derebeyleri, Macar kale sahipleri tarafindan nasil smrldklerini anlatan bu yk yine diger alismalar gibi halk arasinda yasayan yklerden, efsanelerden esinlenerek arastirilmis ve yazili kaynaklarin da yardimiyla sonuta bu ilgin eser ortaya ikmistir. Eskiden ok nl olan bu kale XVIII. yzyildan itibaren bakimsizliktan ve ilgisizlikten bir harabeye dnsmstr. Kalenin o zamanki sahibi Zichy ailesi yilin byk bir blmn lkenin esitli yerlerinde bulunan diger kalelerinde, diger mlklerinde geirdikleri iin Vzsonya ok nadiren gelirlermis. Buna ragmen 1820lerde insa edildigi sanilan gzel sato grlmeye deger yerlerdendir. yknn ana konusunu olusturan Bakony eskiyalari, ya da efeleri hakkinda bu yrede halk arasinda hl ok sayida farkli ykler dolasmaktadir dilden dile. Adaletsizlige, kt ynetime karsi mcadele veren bu insanlar her zaman her yerde karsimiza ikan karakterlerdir aslinda. A kincsrabl pspk: Servet Avcisi Piskopos Smeg Kalesi, 1241 yilindaki Tatar istilasinin ardindan Veszprm Piskoposluguna 1 Kinizsi kalesi 20 baglanmis ve daha sonra da burasi piskoposlugun merkez olmustur. 1524-1537 yillari arasinda buranin sahibi piskopos Zalahzydir. Kale komutani Devecserli Andrs Csron ise ayni zamanda kilise adina bu mlklerin idareciligini de yapmaktadir. Bu yzden kale komutani piskoposluk tarafindan sinirsiz yetkilerle donatilmistir. Piskopos Zalahzy ilk zamanlarda Szapolyai 1 taraftari iken daha sonra her nedense taraf degistirmis ve Ferdinndin 2 tarafina gemistir. Bu taraf degistirmenin karsiliginda Veszprm piskoposu olan Zalahzy 1528 yilinda imparator I. Ferdinnd tarafindan Eger baspiskoposluguna ykseltilmis; Veszprm piskoposlugu ise yegeni Mrton Kecsetiye verilmistir. Ancak Smeg Kalesi sahip degistirmesine ragmen yneticisini degistirmez, Andrs Csron o zaman da kale komutanligina devam eder. 3 Iki hkmdar yani Jnos Szapolyai ile I. Ferdinnd arasindaki taht ekismeleri ve anlasmazliklar devam ederken Veszprm kale komutani Andrs Csron byk bir servetin sahibi olmus; hatta yksek soylu nvanini bile almistir. Ancak bu arada kalenin yasal sahibi olan piskopos Mrton Kecseti ile de ters dsmstr. Bunun zerine Habsburglu imparator I. Ferdinanda yakin olan piskopos Kecseti kale komutanini sikayet eder ve bunun zerine de imparatorun karari ile kale tamamen Kecsetiye devredilir. Aslinda bir din adami olan piskoposun, bu davranisiyla dnyevi islerden de ne kadar iyi anladigi grlmektedir. Yaklasan Trk tehlikesi haberleri zerine piskopos kendisine bagli olan Veszprm ve Smeg kalelerini glendirmistir glendirmesine ama bu arada a gzl Macar beylerinin lkelerini dsmana karsi koruyacaklari yerde kendi aralarinda srdrdkleri i atismalara da katilmis ve bu yolla ganimetine ganimet katarak byk bir servetin de sahibi olmustur. Piskopos Kecseti esitli bahanelerle Ttika Kalesine ve civardaki manastirlara da saldirilarini srdrms, onlarin hazinelerine el koymustur. Ancak piskopos Kecsetinin en ilgin zelligi hi kuskusuz kendisine emanet edilen, kiliseye ait servete el koymasi kadar, bagli bulundugu piskoposluga santaj yapmis olmasidir. Istediklerini elde edemeyince Kecsetinin 1548 yilinda piskoposlugu birakarak protestan inancina getigi de kayitlarda yer almaktadir. A srvri menyasszony: Srvrli Gelin Srvr Kalesi, XV. yzyilda Kanizsai ailesinin mlkiyetine geer ve o tarihten sonra bu kale Kanizsai ailesinin merkez ynetim kalesi olmustur. Lszl Kanizsainin son derece byk 1 Jnos Szapolyai ~Zapolya (1526-1540) yillari arasinda Osmanlinin destegi ile Macar krali ilan edilmis ama bu durum lkedeki sorunlari zmedigi gibi baska bir ok sorunu da beraberinde getirmistir. 2 I. Ferdinand ~Habsburglu Ferdinand (1530-1564) 3 bkn.: Tibor Koppny, Kroly Kozk: A smegi vr 21 mlk ve serveti kizi Orsolyaya miras kalir. Orsolya Kanizsai sadece byk bir mirasa sahip olmaz, ayni zamanda birok savasa katilarak byk ve saygin bir shret ve de beraberinde servet kazanmis olan Tams Ndasdy ile evlenir. Ve bylece Srvr Kalesinin ynetimi de Ndasdynin eline geer. Bu yeni sahibi kalenin eski shretine glge dsrmez, aksine nne n katar. nk zellikle Moha Savasi sonrasinda Bati Macaristanin kltr ve siyaset ynnden gelismesinde, ilerlemesinde bu kale nemli rol oynamistir. O siralarda lkeye yeni girmis ve birok yerde de kabul grms olan Protestanlik inancina baslangita Tams Ndasdy de sicak bakmis; bu yeni din anlayisi yaymaya alisanlari desteklemis, korumustur da. Ancak daha sonra bu kltrl, iyi egitim almis, bilgili ve tecrbeli yksek soylu Macar beyi hmanizmin en atesli savunucularindan birisi olmus ve onun sarayinda, Srvrda, dnemin Macar rnesans kltr gelisme sansi bulmustur. Ndasdy ilk Macar matbaasini da kurarak Macar dilinin ilk basili eserinin yayinlanmasini saglamistir. Ndasdy kurdugu matbaanin basina himayesine alarak yurtdisinda egitim grmesine katkida bulundugu Jnos Sylvesteri geirmis ve onun yazdigi iki nemli alismayi Grammatica Hungarolatina adli gramer kitabini 1539 yilinda, Yeni Ahitten blmlerin evirilerinden olusan Incil evirisini ise j Testamentum adi altinda 1541de yayinlamistir. Ardindan gezgin ozan Sebestyen Tindinin halki Osmanli Trklerine karsi direnise ve savasmaya agiran eserini de yayinlamistir. Yine o dnemde reformasyon hareketinin atesli savunuculugunu yaptigi iin Macaristanda cezaya arptirilan Mtys Br Dvai de Srvr Kalesinde kendisine siginacak bir yer bulmustur. Tams Ndasdy ve Orsolya Kanizsai Srvrdaki saraylarinda birok Macar gencini ve kizini yetistirmisler, egitmisler ama ayni zamanda dnemin kltr ve sanat akimlarini da yakindan takip ederek saraylarini bir Macar soylusuna yarasir sekilde donatmislar; burayi ulusal sanat ve kltr merkezne dnstrmslerdir. Srvr Kalesi mimari zellikleriyle de dikkati eken bir Macar kalesidir. Iste Gbor Liptk bu iki nl ailenin Macar kltr tarihinde oynadigi byk rol degisik bir ask yksyle birlestirmek suretiyle kaleme almis ve belirli bir dneme isik tutmaya alismistir yine. A rettenetes rksg: Ugursuz Miras Bu yk dogrudan dogruya bizleri yakindan ilgilendiren bir konudan seilmistir. Hunyadi 1 ailesinin birok yesinin adlarini esitli kereler Trk-Macar iliskilerinde sicak iliskilerin, etin savaslarin yasandigi arpismalarda, savaslarda grmszdr. Osmanli-Macar iliskilerinde nemli bir dnm noktasindan sz eden olaylarin da anlatildigi bu ykde ilgin 1 Jnos Hunyadi (1444-1453), Varna savasi; Lszl Hunyadi (1453-1458) Belgrad kusatmasi; Hunyadi Mtys(1458-1490) 1476daki Szabacs kusatmasi 22 konulara da deginilmektedir. Gyula Kalesi aslinda ilk zamanlar Fehr-Krsn sellere bogdugu blgeden biraz yksekte kalan ve uzunca bir adayi andiran alanda, bataklik ortasinda dz bir alanin zerine kurulmustur. Surlari tugladan yapilmis olan Gyula Kalesi bugn de eski zelligini ve yksekligini korumaktadir ve ayni zamanda bu kale Macaristannin ve de Macarlarin en eski, en gzel kalelerinden bir tanesidir. Bugnk kalenin Marothi ailesi tarafindan 1430lu yillarda insa edilmis oldugu sanilmaktadir. Aile lnce ve hayatta kalan fertler olmayinca bu kale Kral Mtysin mlkiyetine girmis o da burayi 1482 yilinda ogluna, Corvin Jnosa bagislamistir. Kral Mtys, daha kendisi hayatta iken kendi z oglunu, Corvin Jnos'u Macar tahtinin yasal mirasisi olarak ilan etmis ve bu sekilde oglunun gelecegini gvence altina almak istemistir. Bunun iin nde gelen Macar beylerine sadakat yeminini ettirdikten sonra da hazineyi ona devretmistir. Ancak Mtys'in beklenmedik lm zerine Macar beyleri arasindaki anlasmazlik daha da belirginlesmis ve bu durum merkez idarenin alismasini zorlastirmistir. Ve bunun sonucunda Kral Mtys'in oglunun yerine Jagello Hanedanindan olan II. Ulszl(1490-1516) Macar tahtina geirilmistir. Corvin Jnos kendisi ise Bosna krali, Slavonya prensi ve Hirvatistan bani nvanlari ile yetinmek zorunda kalmistir. Gyula Kalesi de byk bir mlke sahip olan Corvin Jnos'un elindeki kalelerden birisidir. Ancak bu arada bu kale, Corvin Jnos'un 1504 yilinda lmesi zerine, dul esi Beatrix Frangepn ile iki ocuguna miras kalmistir. Yalniz kalan kadin, Hunyadi ailesinin hayatta kalan ocuklarina karsi son derece art niyetli olan ve diger taraftan da kendi aralarindaki mal mlk kavgasina bir trl are bulamayan agzl kimi Macar beylerine karsi hem ocuklarini, ve hem de onlar ve de kendisi iin Hunyadi mirasini korumak iin mcadele etmek zorunda kalmistir. Hatta Corvin Jnos'un tek oglunu, Kristof'u, Szeremi Gyrgyn kroniginde Hunyadi adini duymaya bile tahamml olmayan kralienin ldrtms oldugu yazilidir. Ferenc Scherer, Gyula vros trtnete adli eserinde buranin sahiplerini zel olarak tanitmaktadir ve kalenin tarihesini verirken Hunyadiler ile Corvin Jnos 'un varisleri hakkinda da ayrica bilgi vermektedir. Hi kuskusuz Hunyadilerin hayatindaki birka trajik olayin Gyula Kalesi ile bir baglantisi vardir. Kk varis Kristof'un lmnden sonra Corvin Jnosun dul esi uzun pazarliklar sonucunda II. Ulszldan Gyula Kalesini geri almayi basarir. Bunun ardindan ykde de yer aldigi gibi 1506'da o siralarda dokuz yaslarinda olan kiziyla, Erzsbet Frangepn ile birlikte kaleye gelir ve uzun mddet orada kalir. Bu arada kizinin gelecegi iin bir takim hazirliklar yapar, esitli girisimlerde bulunur ve bunun sonucunda kk yastaki Erzsbet, Gyula Kalesine komsu mlklerden birinin sahibi olan Mihly Plczy ile nisanlanir. Bu nisanlanma Macar hkmdarinin onayi ile ve resmi anlasma ile yapilmistir. Buna 23 gre, Erzsbet hayatinin sonuna kadar burada kalacagina dair bir de teminat alir ancak bu olaydan birka yil sonra Hunyadi soyundan gelen kk Erzsbet de henz on yaslarinda iken, tipki talihsiz kardesi Kristf gibi aniden hastalanip lr ve Gyula'da bulunan Aziz Ferenc tarikatinin kilisesine defnedilir. Bu trajik olaydan kisa bir sre sonra Corvin Jnos'un ocuksuz kalan dul esi, Gyrgy Bradenburg adindaki kontla evlenir ve nikahlari da Gyula'da kiyilir. Bu nikah da yine zel bir szlesme ile gereklesir. Kisa sren bu talihsiz evlilikte yeni evli kadin dogum sirasinda hayatini kaybedince onu da dogumda len kk bebegi ile birlikte kizinin yanina, Gyula Kalesindeki kiliseye defnederler. Bylece Macar tarihinde Hunyadi sayfasi tamamen kapanmis olur. Ibret verici bu ykde Hunyadi ailesinin fertlerinin yasadiklari talihsizliklerin bir kismina deginilir. A siklsi bsgszar: Siklsdaki Bereket Boynuzu Bu yksnde Gbor Liptk diger yklerlerinden farkli olarak tarihsel yn agir olan bir konuyu islemistir. Aslinda burada Sikls Kalesinin yks anlatilmak istenmistir. Elbette sahiplerinin hayatlari ve o zamanlar yasanmis olaylara da deginilmis ama bugn bile ayakta olan bu nl kalenin tarihesi n planda tutulmustur. Sikls Kalesinin gemisi kayitlarda XIV. yzyila kadar gitmektedir ve ilk sahibinin de Garai ailesi oldugu bilinmektedir. Diger taraftan Macar krali Zsigmondun 1 (1395-1437) da bu kalede on bes gn kadar bulundugu kayitlardan anlasilmakla beraber, kral Sigismundun bu kalede misafir mi edildigi yoksa esir mi alindigi tartisilan konular arasindadir. ncelikle savunma amali insa edilmis olan Sikls Kalesi Garai ailesi zamaninda ssl, gsterisli bir satoya dnstrlr. Iindeki gotik tarzdaki kk kilise de yine onlarin dneminde insa edilmistir. 1482 yilinda son ferdi de len Garai ailesinin mlk olan bu kaleyi II. Ulszl (1490-1516) 1515 yilinda kral naipligini yrten Imre Pernyiye bagislar. Kalenin yeni sahibi, Imre Pernyi Sikls Kalesini Italyan rnesans tarzina uygun olarak daha da bytr, genisletir ve insaat islerinde Italyan isiler ve Italyan ustalar kullanir. Ayni ustalarin ellerinden ikmis olan taslar, sslemeler, kabartmalar o dnemde Pernyi ailesinin mlkiyetinde bulunan diger bir kalede, Srospatak Kalesinde de grlebilir. Iki kaledeki rnesans dnemi etkilerinin benzerligi dikkat ekicidir. ykde de yer aldigi gibi byk bir ihtimalle naib Pernyi yaklasan Trk tehlikesine ve saldirilarina karsi bir nlem almak dsncesiyle ustalarini Italyaya geri gndermeyip Siklsdan sonra Srospatak Kalesinde islerine devam etmelerini saglamistir. Imre Pernyi ve esi Dorottya Kanizsai, Garailerden kalan bu kaledeki pek ok seyi 1 I. Zsigmond, Luxemburglu Zsigmond, Sigismund. 1396 Nigbolu Savasina katilan Macar krali Sigismund 24 degistirmisler, eklemeler yaptirmislar, yeni blmler insa ettirmislerdir. Kapi ve pencere pervazlarinda, sminelerde ve binanin iinde degisik yerlerde rnesans mimarisinin ve sanatinin izlerine rastlamak mmkndr. Imre Pernyinin nl tas armasi da yine Sikls Kalesinde bulunmaktadir. Beyaz mermer zerine yapilmis olan kabartmada naibin armasi yer almaktadir. Armanin zerindeki kilicin sag tarafinda ise, kivircik sali kanatli bir melek elinde bir bereket boynuzu tutmaktadir. Naib Imre Pernyinin ikinci esi olan Dorottya Kanizsai dikkat ekici bir karakter ve kisilige sahiptir. Byk bir Macar kadini, soylu bir kadin olarak tarihteki yerini almistir. Son derece merhametli, hosgrl ve iyi niyetli olan talihsiz kadin bu yknn bas kahramanidir. Pernyinin ilk evliliginden olan iki oglu Ferenc ile Pter de Sikls Kalesinde byrler; fakat naibin lmnden sonra olaylar degisik bir boyut kazanir. Dorottya Kanizsai hayatta iken esine her zaman her yerde destek olmaya ve eslik etmeye aba sarfetmis ve o nedenle de srekli onunla birlikte yolculuklara ikmistir. Ancak esinin lmn ardindan Dorottya Kanizsai Sikls Kalesinde inzivaya ekilir adeta. Bu arada Osmanli ordulari Macar ovasinda, Mohata 1526 yilinda Macar ordusunu byk bir bozguna ugratirlar. Bu agir yenilginin ardindan sahipsiz kalan lke paraya ayrilir; beyler ise kendi aralarindaki menfaat kavgasindan lkenin sorunlariyla ilgilenmezler. Dorottya Kanizsai, Sikls Kalesinin ok yakininda cereyan eden Moha Savasinin ardindan arpismada hayatini kaybedenlerin savas meydaninda kalan cesetlerini gmmek iin olaganst bir gayret sarfeder. Osmanli ordusunun savas meydanindan geri ekilmesinden sonra kendisine bagli serflerden drt yz kisiyle beraber btn lleri toplayip topraga verirler. Bu savasa katilan Vrad piskoposu olan vey oglu Ferenc Pernyi de Mohadaki ller arasindadir. Ertesi yil, yani 1527 yilinda Dorottya Kanizsai Sikls Kalesini hayatta kalan diger vey oglu Pter Pernyiye teslim ederek kendi babasinin Srvrdaki mlkne tasinir. A feltall:Mucit Faustus Verancsicsin 1579da Veszprm Kalesine kale komutani olarak atandigini tarih belgelerden de grenebiliriz. Ayrica grev yaptigi srece onun hem kaleyi de surlari onarmak iin alistigini yerel kaynaklar, arastirma ve incelemeler de dogrulamaktadir. Ancak daha sonralari gerek ile kimi hayal rn ykler zamanla halk arasinda anlatila anlatila bir efsaneye dnsms ve gnmze kadar da gelmistir. Hatta bazi yazili eserlerde kale komutaninin Veszprmli bir kiza gerekten asik oldugundan da sz etmektedirler. Ve olasi Trk saldirilarindan hem kendisini hem de kizi kurtarmak dsncesiyle umak iin parast benzeri bir icadi oldugundan da sz edilmektedir. Bunun gereklik payi elbette bilinemez, ama yine yazili kaynaklardan grendigimize gre bunu deneyecek firsati olmamistir. nk onun grev 25 yaptigi sre iinde Veszprm Kalesi Osmanli tarafindan kusatilmamistir. Ama diger taraftan ykde yer alan bir blm gerek tarih verilere dayanmaktadir. Faustus Verancsicsin gerekten de 1582-1594 yillari arasinda Imparator I. Rudolfun (1576-1608) sarayinda alistigi dogrudur. Ancak daha sonra bu grevinden ayrilarak kendisini dine adadigi ve bir manastira kapandigi da bilinmektedir. Bunun gerek nedeni yazili kaynaklarda pek belirtilmemekle birlikte kaynaklardan birisine gre nisanlisinin lm byle bir karar almasinda etkili olmustur. Yine tarih kaynaklarin verdigi bilgilere baktigimizda Faustus Verancsicsin daha sonra, 1598 yilinda I. Rudolf tarafindan Csand piskoposluguna atandigini grmek mmkn; ancak Csand, Osmanlilarin eline geince piskopos F. Verancsics de Romaya gitmistir. Burada on yil kadar kaldiktan sonra Venedike tasinmis ve 1617de Venedikte lmstr. ykde de deginildigi gibi, Faustus Verancsics gerekten bilgi bakimindan son derece donanimli bir kisidir. Padova ve Pozsony niversitelerinde egitim grdg bilinmektedir. 1593 yilinda yazdigi latince-macarca-italyanca-almanca-hirvata szlgnde gnlk hayatta sika kullanilan szcklere yer vermistir. En nemli eseri Machinae novae adi altinda 1616 yilinda yayinlanmistir. Bu eserinde Verancsics altmistan fazla teknik izime ve degisik fikirlere de yer vermistir. Gbor Liptk bu yksn yazarken, Verancsics dnemindeki Veszprm Kalesi ile ilgili olarak daha fazla ve daha ayrintili bilgi iin Kroly Hornig, Gyrgy Korompay ile Istvn rinin alismalarindan yararlanmistir. Ferenc Zkonyinin yazmis oldugu bir makalede de kalede ikan yangini suyla degil gerekten sarapla sndrdkleri yazilidir. Istvn Pnzesin makineler, teknik konular ve insanin uus girisimleri, ve de yer degirmeni ile ilgili bir yazisinda Verancsicsin o gnk fikirlerinin gnmz teknolojisine gre gelismis ve nemli fikirler olduguna deginilmektedir. Hatta Pnzes Verancsicsin 1616 tarihli Machinae novae adli alismasindaki kimi izimleri de reproduksiyon olarak ele almistir. Ayrica sadece bir kale komutani, bir din adami degil ayni zamanda byk bir arastirmaci ve bilim adami olan Faustus Verancsics hakkinda Bla Tthun Magyar ritkasgok adli alismasinda da genis bilgi yer almaktadir. Sajksok serege: Kayikilar Bu yksnde Liptk, Osmanlilarin Macaristandaki ilk yillarina ait olaylari degerlendirerek Balaton yresinde yasayan halk yklerinden birisini daha gnmzde yeniden canlandirmaya alismistir. Bu zellik sadece Liptka degil aslinda hemen hemen birok Macar yazar ve sairinin ortak zelligidir diyebiliriz. Zor, sikintili gnlerde, geis dnemlerinde ulusal birlige ve ulusal 26 dayanismaya ihtiya duyuldugunda Macar yazar ve sairleri bir sekilde bunu adeta igdsel olarak yapmaktadirlar. Tarihten bir olayi alip gncel bir olayla baglanti kurarak halka birlik ve beraberlik ruhunu, sabri asilamaya alismaktadirlar. Bu ykde olay Szigligetde gemektedir. Balaton yresinin en nemli zelliklerinden birisi blgenin byk bir kisminin bataklik olmasidir. Ve bu bataklik yrenin en bataklik yerinde, kk bir krfezde bulunan Szigligetdeki bataklik arazi de ancak XVIII. yzyilda kurutulmaya baslanmistir. Ondan ncesinde buradaki insanlar son derece zor ve g kosullar altinda yasamak zorunda kalmislardir. Bu zorluk sadece savaslardan degil, dogal afetlerden, yerlesim yerinin cografi konumundan da kaynaklanan zorluklardir. Tepede, bugn de eski kalenin kalintilarini grmek mmkndr. Kaynaklara gre 1526 Moha bozgunundan sonra imparator I. Ferdinnd (1530-1564) Szigligeti Osmanli akinlarina karsi savasan Blint Trk 1 e bagislamistir. Szigliget Kalesi bu dnemde B. Trkn katibi Imre Martonfalvay tarafindan genisletilir, ek insaatlar yapilmak suretiyle glendirilir. Daha sonralari Blint Trkn 1541de Trklere esir dsmesi zerine kale Gspr Lengyelin idaresine gemistir. Imre Martonfalvay, gnlgnde Balaton yresi balikilari ile kale hayati hakkinda son derece ilgin olaylara deginmektedir. Neredeyse btn Macaristani istila edebilecek durumda olan ve birok yredeki Macar kalelerini de kusatmis bulunan, hatta Siofok civarinda hisarlar bile insa etmis olan Osmanli Sultani Szigliget Kalesini almayi basaramamistir. nk Szigliget halki buna karsi direnmis ve gerekli hazirliklarini da yapmistir. Yine Blint Trkn katibi Imre Martonfalvaynin gnlgndeki kayitlara gre Osmanlilar zamaninda Somogyvr, Szigliget ve Keszthely arasinda Balaton Glnde teknelerle tasimacilik da yapiliyormus. Evliya elebinin Seyehatnamesi'nde de Balaton Glnde kirk elli kadar tekneyle bir kaleden diger kaleye insanlarin tasindigindan sz edilmektedir. Kayitlara gre gney sahillerinden teknelerle, sandallarla geceleyin yola ikan Trkler ansizin Szigliget Kalesine saldirirlar ve orayi ele geirmeye alisirlar defalarca ama bunu basaramazlar. Eski Macar belgelerinde kaleyi almak iin Osmanlilarin hem karadan hem de sudan saldiriya getiklerinden de sz edilmektedir. ykdeki olaylari dogrulayacak nitelikte kimi arpici olaylari bugn de orada grmek mmkndr. Gnmzde de ayakta olan Avasdaki eski kilise yakinlarinda bulunan Rhely de bir zamanlar karsidan karsiya gemek isteyenlerin kullandiklari bir geittir. Iste bu ykde yer alan kayikilarin reisi, 1616 yilinda burada s kurmus ve kendilerini Trk akincilarina ve gece 1 1541 yilinda Blint Trk Osmanlilara esir dser ve ardindan Istanbula getirilir. Ondan sonra da mrnn geri kalan kismini Yedikule zindanlarinda geirir. 27 baskinlarina karsi korumak iin gerekli sandal ve tekneleri yapmak iin insanlari buradaki sazlikta toplayip onlara kayik ve tekneler yaptirmistir. Resmi kayitlara gre de Szigligetin 1674 deki kale komutani Gspr Lengyel Ttidir. Kale komutani burada bulundugu sre iinde Zala blge komutanindan ulasimi ve gvenligi tehlikeye attigi iin buradaki sazliklarin temizlenmesini talep etmis ancak umdugu yardimi ve destegi alamamistir. Onun bu talebini daha sonra nl komutan ve sair Mikls Zrnyiye de ilettigi yine kayitlarda gemektedir. Kale komutaninin Trk saldirilarina karsi savunmada kullanilmak zere tekne yapimi ve yardim talepleri sadece halk arasinda yasayan yklerde degil, yazili kayitlarda da yer almaktadir. O dnemde Zala blgesinin kale komutani olan Mikls Zrnyi de bunun zerine iki yz adamini Szigligete gndermis ve oradaki sazliklarin temizlenmesinde, kayik ve tekne yapiminda gerekli destek ve yardimi saglamistir. A felnmeti pincevr: Felnmetdeki Mahzen Kale Gbor Liptk bazi yklerinin konularini Kuzey Macaristan yresinden semistir. Ancak bunlarin seiminde Macar tarihinin nemli kaleleri ve olaylarinin n planda tutuldugu dikkati ekmektedir. Halk arasinda yasayagelen efsanelerin, yklerin ilgin yn kadar olayin tarihsel boyutunun da gz nnde bulunduruldugu grlmektedir. Liptkin yresel motifleri isledigi eserler zincirindeki drdnc kitabinda, 1974 yilinda yayinlanmis olan Srknyfszek adli eserinde genellikle Kuzey ve Kuzeydogu Macaristanda geen olaylara deginilmektedir. Bunlar arasinda da Trklerden, Osmanli-Macar iliskilerinden sz edenler bulunmaktadir ve sekide de genelde bunlara yer verilmeye alisilmistir. Eger ve yresinde bugn de son derece ilgin olan tarih yapilar ve dogal gzellikler vardir. Bunlarin arasinda hl eski nn koruyan sarap mahzenlerinin yeri ayridir. Tepelerin eteklerinde, vadilerde yer alan bu mahzenler gerekten eski zamanlarda adeta birer labirent gibi kaleyi disariya baglayan birer gizli alt geit grevi grmslerdir. 1 Ferenc Baknun Egri borospinck adli arastirmasinda Felnmetdeki sarap mahzenleri ile ilgili olarak son derece arpici bilgilere rastlanmaktadir. Bu mahzenlerde gerekten bir zamanlar Osmanlilar, Eger Kalesini kusattiginda teslim olup Trklere esir dsmektense onlara karsi savasmaya kararli Macar direnisiler saklanmislardir. Yeraltindaki bu gizemli mahzenler onlar iin uzun bir zaman gvenilir bir siginak olmustur. Bugn de mahzenleri gezip grenler duvarlardaki sslemeleri, kabartmalari byk bir hayranlikla izlemektedirler. A ngrdi bg itlete: Ngrd Beyinin Karari 1 Ayrintili bilgi iin bkn.:Ferenc Bak: Egri borospinck 28 Gbor Liptk bu tarihsel konulu yksnde Osmanli-Macar iliskilerinin baska bir ynn dile getirmeye alismistir. Halk yklerini ve yazili kaynaklari degerlendirmek suretiyle farkli bir olay rgs ile okuyucuyu baska bir zaman dilimine gtrms ama bu arada insanlarin kendileri ve baskalari iin neler yapabilecekleri konusunu da ayni canlilikla islemeye alismistir. Kendi yasadiklari yerleri, ailelerini ve de varliklarini korumak iin kydeki yaslilarin kendi hayatlarini nasil feda ettiklerini, bu ugurda neleri gze aldiklarini anlatirken Liptk Macar insaninin baska bir ynn bizlere gstermektedir. lkesi ve ulusu iin her zaman kendi canini feda etmeye hazir olmanin her seyden nce geldigi anlatilamaya alisilmaktadir. Zor gnlerinde dayanismayi dile getirdigi gibi diger taraftan Ngrd Beyinin adalet ve idarecilik anlayisini da irdelemistir. Bu ve buna benzer ykleri okuyarak bu dnemdeki Trk pasalarinin Macar insanina nasil yaklastiklarini da bir para grenebiliyoruz. Bu ykde belli bir dnemdeki olaylara degisik bir bakis aisiyla yaklasmamizi saglayacak unsurlar da bulunmaktadir. A kemnyre szllt turbn: Bacadaki Sarik Bu ykde Balaton yresinin taninmis bir evinin tarihesi anlatildigi gibi ayni zamanda Osmanlilar dneminde burada yasanildigina inanilan bir olay da yeniden gndeme getirilmistir. Sarikli bir bacasi olan bu ev, bugn Balaton Gl kiyisinda, Alsrsde bulunmaktadir. Bu ev yillardan beri Macarlar tarafindan trk hz, trk adszed hza 1 olarak taninmaktadir. Halk arasindaki inanislara gre, anlatilan yklerin bazilarina gre bu evi XVI. yzyilda bir Trk defterdar insa ettirmistir. Ancak son dnemde bu konuda yapilmis olan arastirmalara gre bu evin ok daha nceden, muhtemelen XIV. ya da XV. yzyillarda insa edildigi tespit edilmistir. Ge gotik dneme ait mimar zellikler tasiyan bu tarih ev ayni zamanda gotik tarzdaki giris kapisi ile mahzen kapisi zerindeki sslemeler nedeniyle bu tarzin Macaristanda kalan gzel rneklerinden bir tanesidir. Bu ev, diger taraftan kk soylu evlerinin genel zelliklerini de tasimaktadir ve bu ynyle de ilgin bir mimar yapidir. Anit eserler arasinda yer alan bu tarih yapi tastan yapilmis, kapi ve pencere kenarlari tas ssleme sanatinin gzel rnegini sergilemektedir. Ayrica kavisli, kubbemsi i mekani da insa edildigi dnemin mimar tarzini 1 Trk evi, Trk defterdarin evi 29 yansitmasi ve gstermesi aisindan son derece nemlidir. Bir zamanlar yani Osmanli dneminde burada bir Trk defterdarin yasadigi da yine kayitlardan anlasilmakla birlikte ev daha sonralari ilgin grnsl bacasi ile n salmis ve gnmze kadar da bu efsaneyi halk arasinda yasatmistir. A zsmbki trk kt: Zsmbkdeki Trk emesi Bugn de Zsmbkde kalintilarina rastlayabilecegimiz bu esmenin Osmanlilar tarafindan yapildigi bilinmektedir. Macaristandaki Trk eserleri zerine yapilan arastirma ve yayinlarda bu konuya deginilmemesi dikkat ekmektedir. Bu sekinin iste bu nedenle belki de en nemli zelligi bilinmeyeni, fazla taninmayani ya da pek nemsenmeyeni de ortaya koymasidir. Bu durum, halk arasinda yillarca yasayan yklerin, efsanelerin de en azindan tarih kaynaklar kadar nemli oldugunu gsteren bir durumdur. Macaristan'daki Trk eserleriyle ilgili arastirmalarim sirasinda tesadfen grendigim bu esmenin yks ile Liptkin eserleri iinde yer alan bir yknn rtsmesi de gzel bir tesadf diye dsnyorum. XVI. yzyilda yapilmis olan bu esme kesme tastan insa edilmis drt kseli bir esmedir. Eskiden, duvar diplerinde tas yalaklarin yer aldigi bu tarih yapinin orta yerinde de esme varmis. Bugn sadece esmenin drt duvari ayaktadir. Bu konuda Macar kltr tarih arastirmacilarindan birisi olan Sndor Taktsin da belirttigi gibi bu esmenin basinda zamaninda Trk kadilari esitli davalari grr, kyn nemli meseleleri burada karara baglanirmis. ykde sik sik sz geen Zsmbk kilisesinin kalintilari da buradan biraz tede, ykseke bir tepenin zerinde bulunmaktadir. Kilisenin eski alinliginda ve ayakta kalmis olan iki kulesinin kalintilarinin i kisimlarinda gotik mimari tarzin izlerine rastlanmaktadir. Aslinda zamaninda gotik tarzda insa edilmis olan bu kilisenin muhtemelen XIII. yzyilda yapildigi sanilmaktadir. Stunlarin sslemeleri, duvarlardaki freskler insa edildigi zamanlarda buranin ne kadar zengin oldugunu gstermektedir. Bu kilisenin 1241 Tatar istilasindan nce yapilmis oldugu saniliyor ki ykde bu konuyla ilgili bilgiler mevcuttur. Zsmbk tarih hakkinda yaptigi arastirmalarinda Pter Jvorka da bu konuya ayrintili bir sekilde deginmektedir. Buna gre Macar krali III. Bla (1172-1196), burayi 1186 yilinda karisiyla beraber Macaristan'a gelen fransiz sovalye Aynarda bagislamistir. O ve daha sonra da onun soyundan gelenler burada yasamak zere Zsambke bir sato insa etmislerdir. Ancak daha sonra, lkeyi yerle bir eden Tatar istilasindan sonra burasini korumak iin etrafina daha gl bir kale yapilmistir. Bu kale ve satoyu ailenin yelerinden birisi olan Smaragd comes bu mlk 30 1258 yilinda Fransadan gelen premontreli rahiplere bir manastir yapmak zere bagislamistir. Buradaki manastir 1475 yilinda palos rahiplerin eline geer ve onlar burayi biraz daha genisletirler. Moha felaketinin ardindan kisa bir sre iinde tek tek birok Macar kalesi gibi Zsmbk Kalesi de Osmanlilarin eline geer. 1541 yilinda rahipler ykde de deginildigi gibi burayi terk ederler ve kilise de, manastir da kaleyle birlikte Trklerin eline geer. Bazi efsanelere ve kaynaklara gre kilise ve manastir kullanilmadigi iin bakimsizliktan ve ilgisizlikten zamanla harabeye dnsmstr. Ancak bu kale daima Zsmbk Pasalari iin gvenli bir yer olmustur. Osmanli dneminde sefer olmasa da, baska bir deyisle yrede baris hkm sryor olsa da Zsmbk civarinda zaman zaman atismalar yasandigi tarih kaynaklardan da anlasilmaktadir. Bu nedenle 1576 yilinda Budin Pasasi Macarlari Imparator Miksa'ya (1564-1576) sikayet eder. Macarlarin onlara saldirmalarindan sikayetidir Pasa ve bu mektuba gre de Tta kale komutaninin Zsmbk'e hcuma gemeye hazirlandigi anlasilmaktadir. Yine tarih belgelere baktigimizda 1581'de Gyr ve Veszprm kale komutanlarinin o zamanlar Trklerin elinde olan bu kaleye saldirdiklarini ve bu kaleyi harabe haline getirdikleri, ancak Trklerin burayi daha sonra yeniden insa ettiklerini de grenebiliyoruz. Birok alismasi incelendikten sonra Liptkin eserleri iinden bazi ykler seilerek hazirlanan bu sekide zellikle iki konuya dikkat edilmistir. Trk-Macar iliskilerini sadece tarih belgelerden degil, sadece savaslardan degil yillar boyu halkin hafizasinda yasayan ve unutulmayan yk ve efsaneler yoluyla da grenmek mmkndr. Liptkin ykleri sadece birer sylence degil ayni zamanda gerekli grdg yerlerde daha evvel de deginildigi gibi tarih belgelerle de desteklenmis olan yklerdir. Ikinci nemli etken ise Macar tarihine, dolayisiyla Macar kltr tarihine bir baska trl yaklasim denenmistir. Kimilerine gre belki nemsiz ama aslinda genel kltr tarih aisindan son derece nemli konularin islendigi, degisik bilgilerin verildigi yklere de, nemli olduguna inanildigi iin bu sekide yer verilmistir. 31 KAYNAKA PTER, LSZL: j Magyar Irodalmi Lexikon H-. Budapest, 1994, cilt 2, s.: 1228. Akadmiai Knyvkiad. LIPTK, GBOR: A hajmalom ksrtete. Budapest, 1985. Mra Ferenc Knyvkiad. LIPTK, GBOR: A soproni tvs. Budapest, 1984. Mra Knyvkiad. LIPTK, GBOR: Nytott kapu. Budapest, 1982. Magvet Kiad. LIPTK, GBOR: A smegi hz. Budapest, 1981. Mra Knyvkiad. LIPTK, GBOR: Hogyan gondozzuk a gymntjainkat?. Budapest, 1979. Magvet Kiad. LIPTK, GBOR: Amirl a vzek beszlnek. Budapest,1975. Mra Knyvkiad. LIPTK, GBOR: Srknyfszek. Budapest, 1974. Mra Knyvkiad LIPTK, GBOR: Amirl a kvek beszlnek. Budapest, 1972. Mra Knyvkiad. LIPTK, GBOR: Vallomsok Balatonrl. Pcs, 1969. Jelenkor-Magvet Kiad. LIPTK, GBOR: Hnrtndrek. Balatoni mesk. Budapest, 1968. Mra Knyvkiad. MOLNR, JZSEF-SIMON, GYRGYI Magyar nyelvemlkek, Budapest, 1980. Tankyvkiad. 32 YKLER 33 TANRININ NAYET * Bugn artik sadece Kis-Balaton ** kalmistir bir zamanlarin o koskocaman su imparatorlugundan geriye. Oysa bu imparatorluk, ok eskiden asagilara kadar yayiliyor, ta Zala Vadisine kadar uzaniyormus. Hatta Romalilarin, Pribina Slavlarinin, yurt kuran Macarlar ile Kral Istvn'in tebasinin dahi byk teknelerle bu taraflara aildiklari anlatiliyordu eskiden beri. Ve bundan baska, yedi yz yildir bir aik su gl olan Balaton Gl, ayrica Zalavr'in Burufld diye bilinen blgesini de epeevre iine aliyormus ta eskiden beri. Iste bu sularda birgn, gzel bir yaz sabahinda, bataklik sakinlerinden olan ihtiyar bir serf yabanci soylu beyin bindigi kayigin kreklerini yavas yavas ekiyordu sazlarin arasinda. -Iste oradaki, su grdgmz yer, orasi. Kprnn sonundaki ise, surasi da, gmrk yeri. diyen yasli adam szleriyle yeni yeni uyanan sazliktaki binlerce kusun civiltisini glkle bastirmaya alisiyordu ve bir yandan da uzakta bir yeri gsteriyordu kayiktaki yabanciya. - Peki orada gmrk vergisini kim aliyor, kim topluyor? - diye sordu boguk ve sikkin bir sesle yalniz yolcu. Bunu duyunca kayiki saskin saskin bakti yanindaki yabanciya ve ardindan da: -Kral Istvn bizzat kendisi Hdvg gmrk vergisi toplama isini Aziz Benedek tarikatinin Zalavr'daki manastirina devretmistir. dedi adam, duruma bir aiklik getirmek dsncesiyle.. -Iyi de, bu arada vergi toplarken ayni zamanda baskasinin topraklarini alma hakkini da vermis olamaz herhalde! diyerek fkesini dile getirdi yabanci. -Hayir, elbette ki hayir. - diye karsilik verdi ihtiyar kyl ve: -Ancak manastira yle bir sey vermistir ki beyefendi, bu haktan hukuktan da fazla eder. Manastirin emrine silahli adamlar, vergi adi altinda hara toplayicilar ve ispanlar vermistir. dedi bezgin bir sesle. -Grdgm kadariyla da Aziz Benedek Manastirinin hakimi de bunlari akillica kullaniyor. - dedi fkeli bir biimde yabanci. * Istenitlet: Amirl a kvek beszlnek; s.: 5-11 ** Kk Balaton Gl 34 -Bunu kendini zenginlestirmek, baskalarini da sefillestirmek iin kullandigi belli. - diye devam edince konusmasina burma biyikli ihtiyar serf basini salladi ve: -Benim gibi bir serf, beylerin islerine burnunu sokmazsa daha iyi eder. dedi ama kendisini tutamayip: -Ancak yine de su kadarini syleyeyim beyim. Sayet adalet ariyorsan o zaman yanlis yere gidiyorsun, o aradigin her neyse onu Zalavr'da asla bulamazsin. diye ekledi. Yigit silahsr elini ihtiyarin burusuk elinin zerine koydu. -Eger bu kadarini sylediysen simdi biraz daha anlat bakalim! Manastiri yneten bas rahibin bu gc nereden geliyor, neye dayaniyor?! diye sordu. -Su batakliga iyice bir bak beyim. -diye basladi ihtiyar ve devam etti anlatmaya: -Ve dsn bir! Simdi yaz sonu ve kuraklik var. Buna bakarak baska zamanlarda kalenin bulundugu adayi her seyden ve herkesten nasil bir denizin ayirdigini dsnebilirsin artik. Eger kalenin beyleri istemiyorlarsa o zaman oraya ne bir dsman ne de bir dost ulasamaz izinsiz. Onlar, oraya ynetenler ise sadece iki kisiler ve kendi aralarinda ok iyi anlasiyorlar. Birisi manastir bas rahibi, digeri ise kale komutani. Bu benim dedemin zamaninda da byleymis bugn de byle... Su birka karis toprak var ya... hani kaleyi adanin zerinde batakliktan biraz ykseltiyor. Iste o, oranin sahiplerine Zala tastiginda taskinliklara karsi bir g veriyor. -G verebilir ama hak vermez! - diye homurdanarak sylendi soylu bey ve ardindan da kendinden emin bir edayla: -Ama yasalara onlarin da saygi gstermesi gerek. Ben zgr bir insan olarak dnyaya geldim. Trje soyundan geliyorum ve Kral Istvn'in yasalarina da saygi duyuyorum. Yabanci memleketlerden gelen papazlara yillardir hep vergimizi dedik ve Alman sovalyelerinin hara kesmelerine de boyun egdik, sabir gsterdik.... Ancak bize ait olani baskasinin alip gitmesine izin vermeyiz asla! dedi. -Iste kale, orada! diyerek bir yeri isaret ediyordu ihtiyar adaya dogru yaklastiklari sirada. Onun isaret ettigi tarafta, kalenin kapisina dogru giden iskelede kaziklardan ve halatlardan yapilmis kpry grmek artik mmknd. -Sen kendin de grebilirsin beyim! Kale halkinin bile gerilen bu kprler olmazsa eger, o zaman adanin kiyisindan daha ileriye gidemeyeceklerini kendin de grebilirsin. Oradan sonra ise sadece kayiktir herkesin efendisi. Su kocaman kavak agacinin yanina varinca da, iste orada, oradan artik kilisenin kulesini de grebilirsin. - derken eliyle o tarafi gsteriyordu kayiki. Ve sanki ihtiyarin bu szlerini tasdik etmek istercesine o 35 anda birdenbire Zalavr Aziz Benedek Manastirinin kulelerindeki anlar almaya basladilar hep birden. * Bundan asagi yukari bir yarim saat sonra ise kayik kalenin bulundugu adanin kiyisina yanasip durdu. Soylu bey ihtiyar kayikiya bir altin verdi, o ise bu kadar parayi grnce sasakaldi. nk onunla ne yapmasi gerektigini bile bilmiyordu. -Seni burada, kprnn yakininda beklerim beyim. -dedi mutluluktan kekeleyerek. -Sadece gelince kez islik alman gerek ve ben hemen burada olacagim. Ister bugn isterse yarin geri dn fark etmez, seni burada bekleyecegim... Ve eger izin verirsen bu biare kuluna bir sey daha sylemek isterim sana. Izin ver de syleyeyim. Isi sakin delloya kadar gtrme. Kral Istvn'in Zalavr Manastirini korumak zere grevlendirdigi adamlar yzlerce arpismada deneyim kazanmis savasilardir, kana susamis a Alman kpekleridirler ve bugne kadar hep ayni trden olanlar seiliyorlar bu is iin. Bas rahibin eski haklarini koruyup gzetmesi iin zel olarak seilen kisiler onlar... Sizlerin silahlari onlarin demir dkm migferleri ile zirhlari arasinda ok zor bir yol bulurlar kendilerine... * Zalavr kale komutanina nde gelen bu soylunun gelisi haber verilince kale komutani derhal byk beyin emrine bir delikanliyi verdi refakati olarak. Pter Trje iste bu sekilde geebildi aga dallarindan yapilmis genis kprlerden, i ve dis kale surlarini olusturan palankalardan, kazikli surlardan. Kalenin etrafini evreleyen arklardan refakatisinin esliginde geti yabanci ve nce dis, sonra da i kaleye ulasti en sonunda. -Eh burada yolunu bulmak o kadar da zor degilmis oglum! -dedi kalenin i avlusuna vardiklarinda ve refakatisine dnerek: - Eger yanilmiyorsam su, kilisenin yaninda bulunan kalin duvarlari olan bina manastir olmali. Komutanina Trje soyundan gelen Pter'in kendisini hrmetle selamladigini syle, ancak bu sefer buraya gelis nedenim onu grmek iin degil. Konusmami manastir rahibi ile yapacagim. Onun iin gelisimi ilk nce rahip efendiye bildir bakalim. - dedi kararli bir sesle. Birka dakika sonra soylu silahsr manastirin genis, kavisli kemerleri olan kabul salonuna alindi. Orada uzun boylu, kir sakalli bir kesis ayakta duruyordu ve dua edecekmis gibi ggsnde kilitli ellerini kocaman gbeginin zerinde dinlendiriyordu. -Adim Peder Anastasius. -dedi basini egerek ve: -Grevim manastirin dnyevi islerini halletmektir. - diye ekledi. -Peki ya basrahip efendi? -diye sordu simsek akan gzlerle soylu bey. -Trje soyundan olanlari grmeye bile tahamml yok mu? -Basrahibimizi, efendimizi bir tek din isler ilgilendiriyorlar. dedi duyduklarindan 36 rahatsiz olan kesis. -Onun iin mi baskalarinin mal mlkne saldirma islerini kendi kul klelerine yaptiriyor? Onun iin mi pis islerini o asagilik adamlarina birakiyor? Insanlari soyma ve mallarini yagmalama isini ondan mi kendisi yapmiyor? -Yce Tanri ani heyecandan dolayi sylemis oldugunuz bu isyan dolu szleriniz iin sizi affedecektir. -dedi sakin bir sesle kesis ve kendinden emin bir sesle szlerine devam ederek: -Sikayetinizi biliyoruz ve bize ait yerlerin sinirlarini ve haklarini kralimizin deklarasyonuna uygun olarak da yerine getirmeye, gelenekleri korumaya alisiyoruz. Durum byle iken bizim adaletimizden nasil spheye dsebilirsin? - diye sordu hakkini aramaya gelen yabanciya. -Bana adaleti ve hakki resmi yerler, makam sahipleri ya da kisiler degil o hakki bize, bizim yurt kuran atalarimiz verdiler. Trje slalesinin topraklarinin sinirlarini da bu blgeyi almak iin kanlarini akitan atalarim belirlemislerdir. - Basrahibimiz Salamon efendimiz bu davayla ilgili btn olaylari biliyor. Ben kendisine anlatmistim. Onun iin de her seyi gayet iyi biliyor. -dedi ve basini yere egdi kesis sanki konusma bitmistir dercesine ama o sirada: -Sizin tek toprak kavganiz, tek davaniz bu degil diye dsnyorum. - diyerek rahibin szn kestirip atti Pter Trje. -Nereye gitsem her yerde Zalavr Manastiri basrahibinin ispanlarinin apulculugundan, haneye tecavzlerinden sikayeti btn soylular, hatta serf ahali bile. -Basrahibimiz Salamon efendimiz Macarlarin bu huzursuz ve sabirsiz ynn gayet iyi biliyor. Ve iste tam da bu nedenle, bunun iin merhametli ve hos szlere alisik olan kulaklariyla bu tr inansiz dsncesiz konusmalari dinlemez. Onun gibi birisi bu tr szleri dinlemez bile. nk farkli kisilerin selefi olan birisidir o! -Ya, yle mi? Bizim atalarimizin sizinkilerden farki nedir ki?! -Onun atalari kan baglari ile degil, gnl baglari ile olanlardir. -dedi bilge bir sz sylemis edasiyla rahip ve devam etti: -Sen, bu manastiri Kral Istvn'in kurmadigini, hatta sadece yeniledigini bile bilmiyorsundur belki de. Byk bir olasilikla bilmiyorsundur bunu. Bu batakligin ortasinda daha Romalilar dneminde kaziklarin zerine oturtulmus bir castrum duruyordu. Bu kaleyi Pribina-Mora hkmdari daha sonra glendirmis, genisletmistir. Siz Macarlarin daha Hristiyanligi kabul etmeden yz yil ncesinde o, burada, bu kiliseyi amisti halkin hizmetine. Sunu bil ki... -dedi sesini biraz daha ykselterek rahip ve bu arada yabanci aksani iyice kendini belli etmeye baslamisti: 37 -Bu bataklik yerlesim yeri sadece Macar beylerinin bu blgede hakimiyetlerinden daha eski degil ayni zamanda da bu lkedeki ilk Hristiyan kiliseleri de burada insa edilmistir vaktinde. Ve bunlarin iinde Aziz Benedek tarikatina ait manastiri ve kiliseyi bundan drtyz yil nce insa etmislerdir ki o zamanlar Macarlar henz bu yreye gelmemislerdi bile. Birak buraya gelmeyi, buranin adini bile duymamislardi henz ve daha o zamanlar bu kilise Salzburg piskoposu tarafindan kutsanmisti. Iste ona gnl baglari ile bagli olan ve onun mirasini korumaya alinan bir kisidir basrahibimiz Salamon efendimiz! -Evet, bugn kalesine kapanarak saygideger Macarlarin topraklarini yagmalayan ve Alman asilli masa rahipler ile Salzburg piskoposunun anisini korumaya alisan bir kisi oldugu ok dogru! -Bu kadari yeter! - diyerek sesini ykseltti onun szlerine itiraz edercesine rahip: -Benim, dnyevi konulari halletmeye alistigim iin her trl sze alisik olan bu kulaklarim bile senin su tanriyi inkar eden szlerini isitince dehsete kapilmama yetti. Seni basrahibimiz Salamon efendimizin huzuruna ikartamam, ancak onun kararini sana duyuracagim. -Kendi hatalarini kapatmak, kendi kusurlarini rtbas etmek iin baskalarinin kaderini belirleyecek kararlari veren birisi acaba nasil birisi olabilir ki? -derken Pter Trje'in sesi salonda inliyordu. -O tek basina hkm vermiyor, kimseyi yargilamiyor. dedi sanki karsisindakine merhamet edermiscesine bir ses tonuyla konusan rahip: - Hkmdarimiz Kral Istvn'dan bu yana sen de gayet iyi biliyorsun ki toprak davalarinda son karari belirleyen olay dellodur. Sen basrahip efendimizin hizmetkarlarinin senin topraklarina saldirdiklarini iddia ediyorsun, bizim serflerimiz ve ispanlarimiz ise bunu inkar ediyorlar. Eski gelenege gre bu durumda davali ile davaci taraflar kendi aralarinda dello yaparlar ve yce tanri kimin kilicina zafer kazandiracak g verirse zafer onundur, adalet ondan yanadir. -dedi. -O halde seninle mi dello yapacagim? -derken kendini tutamayip gld Pter Trje: -Yoksa senin su basrahip efendinle mi dvsecegim? -diye devam etti konusmasina alayli bir slpla Pter Trje. -Bizim inancimiz bize savasmayi yasaklar. -dedi yapmacik, sahtekar bir edayla rahip ve gz ucuyla da gelen adami bir szdkten sonra: -Bizim sirtimizdaki kesis giysisini kan kirletemez. Kral Istvn, Manastirimizin basrahibinin emrine dello yapacak usta silahsrleri iste bunun iin vermistir. dedi kstah ve 38 meydan okuyan bir tavirla. O anda birdenbire ihtiyar rahibin arkasinda tepeden tirnaga kadar zirhlara brnms iri yari bir silahsr beliriverdi. -Basrahibimiz dellonun sabah saat onda yapilmasini uygun grmslerdir. Kim kazanirsa dava onun lehine dnsn. Basrahibimiz, efendimiz her seyden evvel tanrinin emirlerine boyun egiyor, zira onun yce adaletine gveniyor. -Ve tabii bu arada parasi fazlasiyla denmis olan parali askerin kilicina da. -dedi iinde bulundugu durumla alay edercesine konusan Pter Trje ve disari ikarken de manastirin kapisini hizla arpti. * kez islik alininca ihtiyar kayiki hemen gizlendigi yerden ortaya ikti. Ne olup bittigini dinleyince bir para dsnd ondan sonra soylu beye dnerek cesaret verici szlerle konusmaya basladi: -Eger yce tanrinin merhametini senden yana dndrrsem benim dlm ne olacaktir? - diye sordu biraz nce almis oldugu ve hl elinde tuttugu altinla oynayarak. -Bunun on kati, elindekinin on kati ve ayrica hem sana, hem de ailenin btn yelerine geri alinacak topraktan sizlerin karnini doyuracak kadar, insanca yasayacak kadar toprak da veririm. dedi Pter Trje. -Anlasmamiz tamamdir beyim! dedi halinden memnun bir halde kayiki ve yasli adamin kurnazlikla yanan gzleri bir an iin alev gibi parladi. -Dello yapacagin su Ditrik'i iyi tanirim. Kolu adeta demirdendir, ayaklari da elikten sanki ve yle kili sallar ki! Adeta bir seytan gibidir. Hatta onun zirhinin deliklerine takilarak kilicini bile kirabilirsin. Ve bundan baska, bir de o giydigi zirhi her dvsten nce bir demirci ustasi elden ve gzden geirir...Ama dahasi da var... -Dahasi da mi var?! diye sordu Pter Trje nk intikam duygusuyla dolu bir sesle konusan adamin ne demek istedigini anlayamamisti. -Ancak o isi yapan demirci silahtarin olduka tatli ve sevimli bir kizi var ve benim de olduka yakisikli delikanli bir oglum var. Bu iki gen ise birbirlerini neredeyse bir yildir seviyorlar ama bir araya gelemiyorlar, evlenip bir yuva kuramiyorlar. nk Zalavr basrahibi onlara degil isleyecekleri bir serf topragi, baslarini sokacak bir kulbecik bile vermiyor. -Bir Macar delloda hile yapmaz. - dedi bu durumdan hosnutsuzlugunu dile getirmek isteyen soylu bey. -Ama burada her sey hile zaten. -dedi ihtiyar kayiki ve omzunu umursamaz bir tavirla oynatarak alacagi altin ve topragi da dsnerek konusmasini srdrd: 39 -Eger yasli bir adami adalet ugruna, hakkini elde etme ugruna bastan asagi zirhli silahli yabanci parali bir silahsrn karsisina ikartiyorsan bu da zaten basli basina bir hiledir. Hem sonra sen bir sey yapmiyorsun ki zaten beyim! Ayrica sen daha her seyi de bilmiyorsun. Sen sadece elinden geldigince sert bir sekilde dvs. Ama bir seye ok dikkat et! O da btn gcnle o Alman'in sag elini yaralamaya bak! Kolundaki bir kili yarasi yznden kimse lmemistir...Gerisini dsnme. * Ertesi gn, sabahleyin, kalede yasayanlar Pter Trjenin artik yasini basini almis olsa bile yine de son derece korkun grnen nl silahsr Ditrik ile delloya tutustugunu grdklerinde saskina dnmslerdi. Ama Alman silahsrn dellonun baslamasindan kisa bir sre sonra gerilemeye baslamasindan da memnuniyet duymuslardi dogrusu. Onun, gcn degil de, kendini savunmasi iin gerekli zgveni kaybettigi aika grlyordu. Sanki ok fazla iki almis gibiydi, zaman zaman sendeliyordu bile. Baska zaman mkemmel bir dello ikartan adam hi geregi yokken birden kolunu tuttu ve sonra biraz yalpaladi ve sanki akrep sokmus gibi yerinden siradi. Ondan sonra da birdenbire gerilemeye basladi ve bir iki daha sert hamleden sonra kolunu tamamen yana birakti, elindeki kilici yere dst. Izleyenler de zirhlara brnms olan bu adamin hcrelerine kadar talihsizlik oldugunu sanki biliyorlardi. Ayakta durmak iin ne kadar g sarf ettigini de anliyorlarmis gibi hemen ona inandilar ve silahsrn gerekten kt bir is iin savastigini dsnmeye basladilar. Ondan sonra adam yavasa kaderine razi olmus olacakti ki birdenbire kendini birakip sirtst yere yigilip kaldi. Bu sekilde en azindan dirsegindeki ve omzundaki o dehsetli kocaman kili yarasinin biraz kanamasi azalmisti. Pter Trje yerde yatan silahsrn zirhina dokunarak kilicinin ucunu ggsne dayadi. Bu delloyu o kazanmisti. * Karari kale komutani ilan etti. Saygideger basrahip Salamon'un tanrinin istegini yerine getirmek iin ilan ettirmis oldugu bu delloyu hangi duygularla penceresinden izledigini syleyebilmek gt. Hatta rahip Anastasius'un Zalaszl'deki topraklarin yeniden Pter Trje'nin mlkiyetine iade edilmesini bildiren metni kaleme alirken neler hissettigini anlayabilmek ok daha zordu. Yabanci soylu beyi getirdigi gibi ayni sekilde alip gtrd kayiki kprnn sonundaki gmrk noktasina kadar. Ihtiyar kayikinin da acelesi vardi. Hem de ok acele bir isi vardi. Ogluna hemen bir haber vermek istiyordu. Zalavr'daki silahtar demircinin kiziyla daha o hafta iinde basinin baglanacagini mjdelemeyi arzu ediyordu ve onun ardindan da ailedeki herkese, ka kisilerse hepsinin daha kurak bir yreye tasinacaklari haberini vermek istiyordu. Yolun ortasina vardiklarinda Pter Trje daha nce sz verdigi on altini yasli adamin eline saydi tek tek ondan sonra da glmseyerek: 40 -Simdi artik bana syleyebilirsin! Su Alman'a ne yaptin da bu mucize oldu?- diye sordugu zaman: -Ben bir sey yapmadim beyim, her ne yaptiysa Yce Tanri yapti. -dedi ihtiyar serf gnl rahatligi iinde. -Kale iindeki demirci dellodan sonra Alman'in zirhini incelediginde sadece bir mucizeden sz etmisti. nk zirhi baska zamankinden farkli degilmis, her zamanki gibi sapasaglammis zirh. -O halde senin dedigin gibidir, yledir o zaman! -dedi biyik altindan glmseyerek soylu bey. -Nasil olur da byle bir sey syleyebilirsin beyim?! -dedi basini sallayarak yasli adam. -Zira sen de gayet iyi biliyorsun ki Zalavr Manastirinin basrahibi bu konudaki son karari dellonun belirleyecegini iln etmisti nceden! Tanrinin istegi byleymis beyim. Kader kismet iste! * * * 41 PERLERN KLSES * Kk kayik ali irpiyla karisik sazlikta glkle ilerliyordu. Baska zaman da buralarda yolu bulmak kolay degildi ama byle zamanda, zellikle de burada, Bodrogkzn tam orta yerinde ilkbahardaki su taskinlarinda, karsidan karsiya gemeyi sadece bu garip su imparatorlugunu iyi bilen birisi gze alabilirdi ancak. Byle zamanlarda Tisza nehri birbirine karisiyordu yan kollariyla. Bodrog ve Latorca'nin denizleri andiran sulari nehre karistigi gibi bunlara ayni zamanda bir de Karcsa, Tice aylari ve irili ufakli gllerin tasan sulari ile diger dere sulari da karisiyordu. Karayolu zerinde orada burada yikik dkk bir ka iftlik evi grnyordu. Bazen birka evden olusan kk bir kyle karsilasmak da mmknd. Ancak kayikinin ok ok dikkat etmesi gerekiyordu grnmeyen hakimin, Tanrinin gizli gcne. Eger gllerle, ormanlarla, sazliklarla kaplanmis bataklik ortasinda, o suyun iinden ykselen irili ufakli kum tepeciklerini bulmak istiyorsa dikkatli olmasi gerekirdi hem de simdi oraya gitmek iin ugrasiyorsa hele. * -Suradaki iste o, Kigyshomok! ** - dedi ihtiyar kayiki yanindaki yabanciya aslinda sadece kendisinin grebildigi uzaktaki bir tepecigi isaret ederek. -Peki kale ve sato ondan ok mu uzakta? - diye sordu kadife pelerinine brnms olan grnste son derece dertli ve endiseli gibi duran yabanci. Solgun yznde sadece gzleri parliyordu. -Eger etrafimizdaki su aliliklar olmasaydi su anda artik orayi grebilirdik beyim. -dedi gr sesiyle ihtiyar. -Baska zaman da mi byledir? Bundan daha kolay bir yolu yok mu kynze ulasmanin? -Krcsa'ya yilin ok byk bir blmnde sadece kayikla, salla ulasilabilir. -derken basini salliyordu ihtiyar. * A tndrek temploma: Srknyfszek; s.: 5-45 ** Yilanli Kumul 42 -Ama o zaman naib Roland'in satosunu tam da buraya yaptirmasinin anlami nedir? Anlamiyorum, neden byle bir yer? - dedi sinirli ve gergin bir ses tonuyla gen adam bir an iin kendisine cevap bile veremeyecek durumda olan zavalli bir serf ile konustugunu unutarak. Ama byk bir saskinlik yaratarak ihtiyar ona son dece bilgece cevap verdi: -O yaptirmadi, atalarindan birisi burayi semisti bir zamanlar. Ve inan beyim, bunun iin ok geerli bir nedeni de vardi. dedikten sonra da sessizce ekledi: -Nereden geliyorsun bilmiyorum? Szlerin Macar ama telafuzun yabanci ve bu tuhaf, biraz alayci konusmandan anliyorum ki gneyden bir yerden gelmis olmalisin bu taraflara. Zavalli kralimiz Bla sizin o issiz adalarinizda kendisine siginacak bir yer buldugundan bu yana sizin beylerinizden de pekogu zaman zaman buralarda, bizim lkemizde kendilerine siginacak bir kapi aramislardir. -Ben aramadim. dedi Dalmayali. Ihtiyarin szlerine kizdigi her halinden belli olan yabanci sanki ondan intikam almak istercesine onu umursamazmis gibi yaparak omuz silkti. Sonra da o kstah tavriyla: -Hatta ben buraya kendi istegimle de gelmis degilim. Daha dogrusu bundan evvel asla grmedigim bu yere beni zorla getirdiler. - dedi hisimla yabanci gen. -Onun iin de anlamiyorsun elbette bu batakligin ortasina ne diye bir kale yapildigini. -dedi basini sallayarak ihtiyar ve derin bir i geirdikten sonra: -Burasi dnyanin firtinali bir ksesidir beyim. Simdi biraz sakinse de kisa bir zaman ncesinde en son burayi bir de Tatarlar istila etmisti. Bu bataklik iste yle zamanlarda sizin oralarda daglara yapilmis kalelerinizden ok daha fazla eder. -dedi ihtiyar kayiki. -Onlardan birisini grdn m bari de byle konusabiliyorsun? - derken gzleri parladi gen yabancinin. -Naib Roland'in silahtari olarak gitmis ve grmstm oralari. Kralimizla, efendimizle Tatarlarin nnden kaip bu adaya gelmeden evvel de oralarda kalmistik ama daha sonra birlikte buraya gelmistik. Artik tam olarak hatirlamiyorum, ancak aklimda kaldigi kadariyla denizin ortasinda bir sr adalar vardi, yle bir yerde olmaliydik. Birka gnmz bir tepeye yapilmis grkemli bir satoda geirmistik... Eger dogru hatirliyorsam Klis Kalesi diyorlardi oraya. -Spalato yakinlarinda. -derken derin bir i geirdi ve aniden hznlendi yabanci. -Iyi bir rzgr varsa benim adamdan orasi sadece birka saat srer...- dedi sonra da. 43 -Evet hi kuskusuz yledir. Burada sular sizin oradaki gibi mavi degil. -dedi sanki onun ne demek istedigini anlamis gibi ihtiyar. -Ama sonuta bu da su iste... Seni korur ve aliktan lmene de izin vermez. Bu ise eger insan benim gibi ihtiyarsa eger o zaman cennetten daha fazlasi demektir. - dedi ardindan da ihtiyar kayiki. -Yine de... ben buralarda ihtiyarlamam ne de olsa! - dedi sabirsiz ve huzursuz bir biimde yabanci. Ihtiyar kayiki sessizce basini saga sola salladi kime ne olacagini kim bilebilir dercesine. -Bunu asla hi kimse bilemez beyim. - dedi sonra ve su gibi mavi gzleriyle kiyiya bir gz attiktan sonra da: -Ama artik sanirim olduka yaklastik. dedi yanindaki yabanciya dnerek. Yabanci gen hayranlikla gzlerini etrafta gezdirdi. nk o, o zaman da daha ncesinde oldugu gibi hl bir sey gremiyordu sazliktan, batakliktaki ali irpidan baska. O, suyu ve kumlarin olusturdugu adaciklari, sudan birdenbire ykselen ayni boylardaki kocaman yasli agalari gryordu sadece. * -Iyi de sato ne tarafta? - diye soran gen Paolo saskin saskin etrafina bakinirken kayigin burnu sonunda kumlu sahile degmisti. Sonuta hi kusku yoktu ki bu gen adam hl kilisenin bulundugu tepede yeralan yuvarlak kk sapeli ve onun yanindaki olduka byk ama yine de bir kale satosu denilemeyecek byklkteki binadan baska hi bir sey grememisti. Tepenin evresinde ise samanla, amurla karistirilarak ya da sazliklarin kamislari ile yapilmis kulbelerden olusan bir ky grnyordu. Yabanci grdklerinden irkilerek ona eslik eden adama dnerek: -Hey! Beni nereye getirdin byle? - diye sordugunda yz fkeden kizarmisti adeta. -Burada bir kale ya da bir sato yok ki! Hani nerede? dedi korkuyla. -Bana emir verdikleri gibi beyim seni Karcsa'ya getirdim. - diye cevap verdi kayiki. Bir yandan da eski, basit kayigini kiyiya ekerek baglamaya aglisiyordu. -Satoya gelince... eee...sey. Bunu daha nce de syleyebilirdim geri.... ama canini sikmak, keyfini kairmak istemedim.... -Ne olmus su satoya? 44 -yle aman aman bir sey olmadi beyim. Sadece bir firtina yerle bir etti eski yapiyi. Ama hi kusku yok ki naib Roland beyiminiz atalari onu mutlaka bir kale olarak yaptirmistir zamaninda. -Simdi su grdgm yikinti sey bana yol boyunca anlata anlata bitiremedigin o kale mi yani? -diyerek alay etti Paolo. -Bu sadece korunacak, insanin darda kalinca basini sokacak bir yer beyim. -diye cevap verdi ihtiyar. -Kale ise suyun kendisidir aslinda. Buraya ilk Macarlar geldiklerinde ve bu kumluk alana yerlestiklerinde bu da yokmus. Dalmayali siyah kadife pelerininin alnina dsms basligini geri atti. -Bu millet ilgin bir millet! -dedi iten bir hayranlikla yine de. -ok uzak lkeleri fethediyorlar. Orada, bizim memleketimizde gzel sehirlerimizdeki konaklarda, saraylarda hayatlarinda baska bir yerde hi yasamadiklari kadar gayet rahat yasiyorlar... Burada, kendi lkelerinde ise batakligin ortasindaki bir ada zerine yapilmis, bir rzgr esse alip gtrecek olan baykus yuvasi evleriyle yetiniyorlar. - deyince bu szlerden alinan ihtiyar kayiki, yine de saygili bir tavirla: -Bizi byle yasamaya alistirdilar efendim. Savas ve de sefalet bizi buna alistirdi. Nerede ve nasil yasayacaksak orada ylece yasayip gidiyoruz iste. -dedi. Dalmayali bu grdklerini ve duyduklarini anlamakta zorluk ektigi iin basini salladi. -Bu sizin kendi bileceginiz bir is. dedi ama ardindan fke ve kizginlikla sesini biraz daha ykselterek: - Iyi de, peki ben ne ariyorum byle bir yerde? Su bataklikta benim ne isim olabilir ki? diye sordugunda yasli adam son derece sakin bir sekilde: -Bunu sen daha iyi bilirsin beyim! -dedi umursamaz bir tavirla. -Herkes kendi kaderini kendisi belirliyor. Herhangi bir nedeni olmasaydi sen de Karcsa Kilisesi'nin bulundugu bu tepeye gelmezdin. dedi sonra da. -Sebepsiz degil, degil elbette var bir sebebi. - dedi ve aniden kendine geldi gen adam. -Naib Roland beni nden gnderdi. Ne demisti! En kisa zamanda o da burada olacakmis dedigine gre. O zamana kadar benim satoda kalmami syledi. Iyi ama bu?.... 45 -Bizde tastan yapilmis ve bir serfin boyunu geen her eve sato derler. -dedikten sonra adam delikanlinin sandigini omuzuna alarak nden tepeye dogru yola koyuldu. -Sana kapiya kadar eslik edeyim. - dedi sonra da arkasindan gelmekte tereddt eden yabanciya gven vermek istercesine. -Belki kapi bekisini, Farkas'i evde buluruz. Onun iin de sen yalniz olmayacaksin aslinda. Kirk yil oluyor ki, o da bizimle gelmisti Trau Adasindan buralara. Bunu duyan gen yabanci birdenbire neseyle ihtiyarin omuzuna vurdu. -Yoksa sen Trau'ya da mi gittin? -diye sordu sevinle. -Zira orasi benim dogdugum yerdir. Orasi benim memleketim. -dedigi zaman ihtiyar adam bir an iin oldugu yerde durdu ve keyifli bir biimde bakti bastan sona uzun boylu, ince yapili delikanliya. Ilkbahar rzgri Dalmayalinin omuzlarina kadar varan ve kmr gibi siyah salarini savuruyordu. -Syle sana bir bakiyorum da beyim... - dedi glmseyerek ve: -Sen o zamanlar dnyada bile yoktun belki de. Ama gryor musun bak dnya ne kadar da kk! Bir ihtiyar ve bir gen Karcsa kilisesinin bulundugu tepenin eteklerinde yillar sonra yeniden karsilasiyorlar. Ve simdi bundan byle su grdgn ihtiyar serf bu nedenle artik gzel sz hak eden iyi bir dost olacak senin iin, nk bir zamanlar senin adanin tuzlu havasini solumustu. Bunun hatiri iin bana iyi davranmalisin. - dedi ve nden yrmeye devam etti. Gri kire tasindan yapilmis kalin duvarli ky evine vardiklari zaman ihtiyar kayiki uzun bir sre nce demirden yapilmis olan kapi tokmagini epey vurdu. Orada, ieriden nce tirs tirs gelen ayak sesleri isitildi ondan sonra da kafasini uzatip bakan ihtiyar bir adam: -Kim var orada ve ne istiyorsun? - diye sordu. -Bendeniz Jnosun oglu Pterim. Eger beni unutmamissan Farkas, eski savas arkadasin. Getirdigim kisi ise naib Roland beyimizin bir adami. Demir kapi gicirdadi ve gvercin sakalli, yz yara izleri ile dolu, zerinde yikanmaktan ekmis, eski psk giysiler olan ihtiyar yigidin gzleri isil isil parlamaya basladi aniden isikta karsisindakileri grnce. -Ben de Paolo Radovanoyum. - diye sze basladi dosta yabanci. 46 - Traulu Maestro Radovano ailesindenim. - diye de ekledi. Ihtiyar kapici dosta glmsedikten sonra: -O adadan gelen herkes burada, bizde sevilen bir konuktur. -dedi ve kapiyi ardina kadar ati. Orada, i tarafta sivasiz, tastan yapilmis sevimsiz avludan hayvan kokusu geliyordu ve kisin sogugu da hl hissediliyordu. Paolo ieri girmeden evvel etrafina bakindi. Bahar gnesinden biraz isinip, etrafina syle bir bakinca tuhaf bir duygu kapladi iini. Sanki burada ilk kez bulunmuyordu, sanki daha nce de buraya gelmisti. Daha sonra iki ihtiyarin arasina geerek biraz ncesine gre daha keyifli bir halde dnp sikici binaya dogru yrd... * Ihtiyar, kocamis Farkas'in kavisli kubbemsi odasinda gen yabanci kendini daha da iyi hissetti. Biraz zaman geince keyfi daha da yerine geldi. Ksede dogrudan tavana ailmis bacanin iinde gzel gzel yaniyordu ates. Ocagin etrafinda duvarlarda silahlar asiliydi, tas zeminde ise ayi postu seriliydi; ksede bayraklar duruyordu ve zimparalanmamis aga masanin zerinde de bir sarap srahisi ve onun yaninda sarap kupalari vardi. Herhangi bir Dalmayali kalesinde de bir oda byle olmaliydi. -Ocagi yakmistim beyim. -derken kusurunu affettirmeyi bekliyor gibiydi ihtiyar savasi beki: -Ama bu eski manastir nisan ayinda bile aralik ayinin sogugu ile kemiklerimi donduruyor. -Ikinci kez manastir diyorsunuz sato diye bilinen su harabe halindeki eski kaleye. dedi buraya yeni gelen yabanci ve etrafina merakla bakindi. -Yoksa burada kesisler de mi oturuyorlar? - diye sordu grdklerinden sonra daha fazla merakini gizleyemediginden. -Ne kesisi! Olsa olsa hayaletleri kalmistir onlarin burada. Kyn kadinlarinin inandiklari gibi. -derken umursamaz bir tavirla omuz silkti ihtiyar. -Ben simdiye kadar eve dnen bir ruh filan grmedim burada. Oysa birok soguk kis gecesinde bu dsncelerle donup kaliyorum oldugum yerde. -Saka yapma ihtiyar Farkas. -dedi delikanli. -Bu eve niin manastir diyorsunuz? -nk daha kisa bir sre ncesine kadar manastirmis da ondan beyim. -diye cevap 47 verdi sasirarak beki. -Ama eger dogru isittiysem sen naib beyimizin adami olarak buraya geldin ve o sana bu kadarini bile sylemedi mi yani? -Bunun iin zamani yoktu ki. - diye cevap verdi durumdan rahatsizlik duymaya baslayan Paolo. -Bay Roland ben geldigim zaman, tam o sirada sefere gidiyormus. Iki adamini yanima verdi bana yolun bir blmne kadar eslik etsinler diye, oradan sonra buraya gememi ve onu burada beklememi syledi... -Sey, benim gibi bir serf adam burasinin manastir mi yoksa sato mu oldugu ile pek ilgilenmez. - derken omuz silkti ihtiyar ve o arada da Dalmayali'nin bardagina iki koydu. -Burada yasayan benim ama sahibi buraya sato demisse yledir. Ama yine de su kadarini biliyorum. Bu yre ok eski zamanlardan beri Rtt slalesinin, Karcsa ise St. Jan svalyelerinin mlkyd. Bundan asagi yukari bir yil ncesi onlar burayi naib efendimize verdiler. Ancak sadece bir rahip degil ayni zamanda bir lim de olan peder Franciskus da burada yasiyor, benimle birlikte ayni ati altinda kaliyor. O daha sonra sana btn hikyeyi anlatir. -O halde demek ki yine de tek basina degilsin hayalatlerle!...-diyerek sakalasti gen adam. -Onun da onlardan pek bir farki yok aslinda. -derken kivrak kivrak glyordu ihtiyar. -Zira o kadar zayif ki hayalet gelse o bile ondan korkar. Ama simdi varligindan dolayi baskaca bir sikayetim de olamaz zaten. Naib efendimiz burayi satin aldigindan beri bir yakini da burada, kalede oturuyor. Andrs bey Borsa soyundan gelir. -O halde gidip onlari da selamlamam gerekir... -Yapamazsin beyim. -dedi samimiyetle ihtiyar. -Beyimiz Andrs ava ikmisti. Ve sana kalacak bir yer hazirlayana kadar bu kk odayla yetinmen gerekecek. Ben de o arada geldigini pedere haber verecegim... O kendisi gibi bilgili bir kisiyle karsilastigi iin senin buradaki varligina sevinecektir. -Sana benim bilgin oldugumu da kim syledi ki? -Kagitlar torbandan disari tasmis. Onlari gizleyememissin. Sen bir sey sylememis olsan da onlar senin kimligini ele veriyorlar. -Oysa ben gerekten de bir bilgin degilim. -dedi basinin sallayarak Paolo. -Ben siradan bir yapi ustasiyim aslinda... yle birisi ki, benden herhangi bir 48 Dalmaya kentinde bir sr bulunur. dedi sonra da. Bunu duyan ihtiyar duyduklarina inanmamiscasina yeni gelen konugun yzne bakti. -Benim bilgimin kaynagi pergamentler degil, ihtiyarligin ta kendisi. -dedi sessizce. Ardindan da: -Ve o bana diyor ki.... byle bir delikanliya sizin oralarda bile pek rastlanmaz. .. Senin iinde agizindan ikan szlerin sylediginden ok daha fazla sey gizli. -dedikten sonra ihtiyar kuru bir odunu eline aldi, eski demir kregin zerine biraz kor koydu ve sessizce ikti gitti odadan. * Ihtiyar Farkas yalan sylemiyordu. O bir deri bir kemik kalmis, kel kafali kesis yaklasik bir yarim saat sonra gelip Paolo'yu selamladiginda onun insandan ok bir hayaleti andirdigina o da inandi. Yzndeki kemiklere, kurumus derisi adeta yapismisti, yasli ve islak gzlerini srekli kirpiyordu ve uzun burnu kederli bir biimde ince dudaklarinin zerine dogru egikti. Peder Franciskus o kadar zayifti ki bir adim attigi zaman Paolo onun kemiklerinin dagilip gidecegini zannetti. Gen bir erkek iken tabiatin ondan mahrum ettigi gzelligini o bilimle kapatmaya, gidermeye alismisti anlasilan. -Tragurion kentinde nasil yasiyorsunuz? - diye sordu ihtiyar kesis manali bir ses tonuyla ve ondan sonra yeni gelene ders vermek istercesine devam etti: -Geri sen, senin kentine Yunanlilarin byle dediklerini mutlaka biliyor olmalisin. - deyince: -Evet ama, ben sunu da biliyorum. Zamanla adi da degismis, Traugora, Tahu, Tanu olmus..... ve oranin en eski sakinlerinin Slavlarin dedikleri gibi Trogir denildigini de biliyorum elbette. - diye ekledi onun szlerinin altinda kalmak istemeyen Paolo. Peder bu kadar fazla bilgi karsisinda sasirip kalmisti ama yine de glkle geri ekildi, kendisini tutamadi ve yeniden konusmaya basladi: -Peki sunu da biliyor musun? Yunanli olan ilk kurucularinin oraya neden tam olarak Tragurion dediklerini de biliyor musun acaba?- diye sordu karsisindaki gence. -Eger iyi biliyorsam, eger yanilmiyorsam Tragurion keili ky ya da tekeli demek oluyor. - dedi sessizce Paolo alttan alarak ve ardindan da: -Bugn de o kayalik adada keiden baska hayvan yasamiyor pek. - diye konusunca peder Franciskus bu agiz dalasinda pek hoslanmadigi bir duruma dsmemek iin: -Gryorum ki memleketinin tarihini iyi biliyorsun. - dedi pes edercesine 49 sonunda. Bu szler karsisinda Paolonun gzleri parladi. -Benim sabirsizligimi mazur gr peder, ama beni daha ziyade senin manastirinin yks ilgilendiriyor. - dedi. Bunu duyan peder Franciskus taburenin zerine oturdu ve kadehini Paoloya kaldirarak hznl yzne bir glmseme yerlestirdi. -Sizin sarabiniz gibi tatli bir sarap degil bu sarap ama burada bizi bu da idare eder. Su korkun evin yksne gelince... - dedi ve basini saga sola sallayarak anlatmaya basladi: -Onu birka cmle ile anlatmak kolay. - dedi ve gencin yzne bakti. -Bilgeliginle, deneyimlerinle bildiklerini zenginlestirip anlatmayi bir dene saygideger peder. -dedi onu konusmaya tesvik etmek istercesine Paolo. -Kronik yazarlarimizin kayitlarina gre, kaynaklara gre... diye basladi anlatmaya peder: -Yurt kuran atalarimizdan Kabar kabilesi burada nehirlerin arasinda kk bir yerlesim yeri bulmus. Karisa, Karos, Kard adlari da aslinda buna bir delildir. Ama sen bunu nereden bileceksin ya! - derken kendi sylediklerini yalanlamis oluyordu peder. Bir yandan da bardagindaki ikisini iiyordu. -Bizde Karcsa adinin da bir erkek adi oldugunu bilemezsin elbette, nereden bilebilirsin ki?! - Gerekten de bilmiyordum muhterem pederim. - dedi basini sallayarak Paolo. Bu konudaki bilgisizliginin yaman pederin konusmasina yeni bir g kazandirdigini gryordu. Pederin konusmasi, bildiklerini anlatmasi iin susmayi yeglemisti. -Burada, kilisenin bulundugu tepede tugladan insa edilmis ilk yuvarlak sapeli ise nl Caserta'li sovalye Rtold yaptirmistir ki o kralimiz Klmn zamaninda lkemize g etmistir. Neredeyse bir yz yil var ki, bundan yz yil nce Karcsa St. Jan sovalyelerinin eline gemis, onlarin mlk olmustu. Gms hali sovalyeler ondan sonra Azize Margit Kilisesini daha da byttler. Kisa bir sre nce svalye Rtold'un soyundan gelen ve en az onun kadar nl Roland efendimiz, naibimiz bu mlk onlardan satin aldi. Kaldi ki o kendisi de zavalli kramimiz Kral Bla ile sizin orada Dalmaya'da bulunmustu bizzat... Simdi ise burayi yeniden 50 insa ettirecegi haberi duyuluyor. -dedikten sonra yeni gelen yabanciyi iyice bir szdkten sonra: -Belki sen, bu isin ilk ustalarindan birisi belki de sensindir. Yoksa sadece bir haberci misin? - diye sordu. Paolo bu alayli soruya isteksizce cevap verdi: -Ben bir insaat ustasiyim ve Trau katedralinin kapisini yapmis olan Radovano ustanin da yegeniyim ayni zamanda. Roland beyin zel habercisi adima yazilmis bir davet mektubu ile, bir emirle beni almaya geldi. Veda etmek iin bana iki gn verdiler. Ondan sonra yola ikmam gerekiyordu. Orada, asagida Hirvat Daglarinda kis hl ok sertti ben yola iktigimda. Geitlerden nasil getigimi, buralara nasil geldigimi ben kendim bile bilemiyorum. Burada ise Roland efendinizin karargahina vardigimizda tam o sirada o bir sefere hazirlaniyordu. -Kralinin yaninda arpisacak! -diyerek basini salladi kesis. -Agzllgn doyurmak iin Papanin Fermo baspiskoposunu krala gndermesi gerekiyormus. - dedi yabanci. -Bizim oralarda yle diyorlar. Hatta bir de Kral Lszl'nun pagan bir yasam tarzi srdrdg bile syleniyor... Ve simdi o ok sevdigi Kumanlarini dagitmak iin zorlaninca kesinlikle kilisesine ve Macar beylerine karsi dndg de sylentiler arasinda. -Iyi ama oglum bir ulus beylerden ve bir kilise de bas papazlardan ibaret degildir ki sadece!- dedi garip kesis. Buraya yeni gelen yabanci grdklerinden ve duyduklarindan dolayi byk bir saskinlik iindeydi. -Bunu sen mi sylyorsun peder? - diye sordu afallamis bir halde Paolo. -Eger sen syledigin gibi birisi isen, o zaman senin de tas ustalarinin nasil yasadiklarini, silah yapan demircilerin ve zavalli fakir serflerin neler ektiklerini bilmen gerekir. Eger fakir birisi kyn ortasinda kaziga oturtuluyorsa... Krallar, basrahipler ve nde gelen beyler de srekli birbirilerine ait olanlari aliyor ama bunun iin cezalandirilmiyorlarsa ya da sadece yine halki cezalandiriyorlarsa, onlarin kylerini atese vererek, yakarak evlatlarini da savaslara srklyorlarsa .... - diye anlatan bir deri bir kemik kalmis rahip iki elini gge ati ve: -Su kutsal svalyelerin hizmetinde bulunan bir rahip olarak burada yasadigimdan beri sadece Kral Lszl hakimiyeti sirasinda, bu byk adamlarin hkmdarlarina karsi en azindan on kere bas kaldirdiklarina tanik oldum. -dedi. -Roland bey adalet iin savasa gittigini syledi bana. - dedi saskina dnen Dalmayali. -Btn savaslari adalet iin yapiyorlar evladim! -dedi ve eliyle bir ha isaret yapti alayli 51 bir biimde peder. -Ancak adaletin yz yerine gre degisiyor her seferinde. Bu sefer byk beyler Kral Lszl'ya karsi ayaklandilar. Ve ben Roland beyimizin bu nedenle kilisenin insaati iin grsmeye gelecek zaman bulacagina pek inanmiyorum. -O halde bana ne olacak peki? -diye sordu korkarak yabanci. -Bizim baykus yuvasi kalemizin eski duvarlari arasina ekilip burada kalacaksin bir sre. -dedi sessizce peder. -Dsnmek, planlar yapmak iin byle gnler iyidir. -Peki bu yarasa ve baykus yuvasi yeri birakip gidersem o zaman bana ne olur? diye sordu kizgin bir sesle Paolo. Zayif yapili peder Franciskus yeniden kadehine iki koydu. -Biz yemin ederek gelecek ve de olacak her seye boyun egmeyi iimize sindirdik. -dedi sessizce, ardindan da: -Sen ise, bunu tecrbelerinle greneceksin. - deyince, Paolo: -Peki ya grenmezsem? - diye haykirdi fkesini gizleyemeden. -Bataklik ve buradaki sefalet sana bunlari zamanla bir bir gretecektir. Beyimizin emri olmadan buradan gitmeye kalkisirsan sadece yaban hayvanlarinin ya da eskiyalarin avi olursun. - dedi son derece sakin bir sesle peder. -Ben nasil bir yere geldim byle? - diyerek elleriyle yzn kapatti Paolo. Yasli kesis sakin bir biimde elini onun omuzuna koydu. -Burasi dnyadaki diger sefil yerlerden daha kt bir yer degil. - dedi aresizlige kapilan genci teselli etmek istercesine. -Ancak burada savas aik olur. Oysa sizin oralarda, sizin kentlerinizde parlak, ssl szlerle, glmseyen, sahte yzlerle zehiri karistirip kurbanlarina iiriyorlar ama burada bir savas, bir mcadele aiktir. Onun iin bizim burada kurdu disinden taniyacaksin. Ve inan ki oglum pek ok defa bu da yeter hayati tanimak iin bir insana... dedikten sonra kederli bir sesle ekledi: - Bazen mutluluk iin bu da yeterli olur inan ki. * Ertesi gn gleden nce Paolo kilisenin bulundugu tepeyi gezip dolasti. Tam kk, yuvarlak sapelin yarim daire seklindeki sslemelerine bakarken birdenbire yanibasinda ihtiyar pederin sesini duyunca irkildi. 52 -Tanidik degil mi? -diye sordu glmseyerek peder. -Yz yil var ki bunun ustalarinin taslara islenmis dsleri btn dnyayi gezip dolastilar. Kimbilir, Pannonia'dan mi gitti Dalmaya'ya bu pervaz, yoksa bizim beylerimiz mi alip getirdiler ustalari ve rnekleri buralara sizin oralaradan bilinmez? - dedi. -Kimbilir? -dedi Paolo ve sonra da: -Amma da ilgin bir adamsin sen peder! Su batakligin ortasinda byle dsnceler geiriyorsun aklindan! -diye ekledi. irkin ve yasli peder glmseyerek bakiyordu Dalmayali delikanliya. -Gryor musun oglum, su halime bak! Sefalet denilen sey beni su paavralara brndrmezden evvel ben de yeterince arpismistim, yigitlik yapmistim. Ondan sonra dnyayi o kadar ok dolastim, o kadar ok yer gezip grdm ki grdklerimden sonra o dnyadan vazgetim. St. Jan svalyeleri Hristiyanlari, Hristiyanligi koruduklarini sylyorlar ama ben o kadar ok sey grdm ki! Gereginden fazla sey grdm! yle ki, sonunda boynumdaki o gms hai ikartip atacak kadar ok sey grdm ve onun yerine, sadece Tanriya hizmet giysisi olan su kesis cppesini giydim sonunda. - dedi ve sonra yine aniden eski kilisenin yikilmis duvarina bakti ve gen adama dnerek: -Syle bakalim bana. Sen hi Jk'da bulundun mu? - diye sordu ve ondan sonra da sordugu soru zerine o da glmseyerek: -Iyi de nasil gitmis olabilirsin ki oraya sen? Ne biim soru soruyorum ben de sana? -dedi. -Niin soruyorsun?- derken Paolonun gzleri parliyordu meraktan. -nk orada, Yukari Macaristanda bati sinir boyunda bir kilisemiz insa edildi. Bundan elli yil nce filan yaptilar. Ve ben Trauda ve Zra'da bulundugum sirada sizin bazilikanizda da yle kisimlar grmstm ki... Onlarda sanki bizim Macar ustalarinin ellerinin izini tanir gibi olmustum. Dalmayali bir dsnd. -Ben kendim de bilemiyorum, bunu sana neden anlattigimi bilmiyorum. -diye basladi konusmaya. -Ama ihtiyar kayiki beni getirip su kumlu adaya ikartip kiyiya biraktigindan beri sanki sizin aranizda daha evvel bulunmusum gibi garip bir duyguya kapildim... Simdi senin sylediklerini dinlerken de ana dilimle birlikte ayni zamanda Macarca da grendigim aklima geldi. O zaman bana daha sonra Macar kralinin sarayinda bu dile ihtiyacim olacagini 53 sylemislerdi. -O halde seni daha ocuklugunda burasi iin yetistirmisler demek ki? -Buna pek inanmam. - dedi omuz silkerek Paolo. -Annem ve babam adalilarin dilini konusuyordu... ama yalniz kaldiklari zamanlar onlar kendi aralarinda sizin dilinizde konusurdu. Ihtiyar kesisin yasli gzleri birdenbire parladi. -Radovano! - diye bir iglik atti sonra da. -Bu ad ne kadar da tanidik, ne kadar bildik! Radvny bile olabilir! -Birak Allahaskina! - diye el etti Paolo. Sonra bir an iin durdu ve: -Byk amcam Trau katedralinin ustasi, bu dogru bile olsa, yine de bu hikyeye inanmaz. Bunu kabul etmez hibir zaman. - dedi. -Insan akrabaligi stlenmez, kabul etmez zaten. -dedi sessizce yasli peder. -Ya ylesindir ya da degilsindir. -dedi sonra da. -ok ilgin, orada biz, evde bu konuyu hi konusmamistik. -dedi delikanli ve bir an iin dsncelere daldi. -Vedalasirken annem Sana neden Macarca grettigimi iyice dsn ve anla! demisti bana. -Insanlarin kaderi ilgintir evladim. - dedi kesis. -Su firtinali yzyilda, savaslarin iinde sonuta bir aile atalarini kaybeder, digeri ise onun yerine yenilerini kabul eder. Kim bilebilir ki, kim nereye diye yola ikmis ve nereye kadar varmis, nereye ulasmistir atalarimiz, bunu kim bilebilir!? Paolo, kilisenin bulundugu tepenin yamacinda, kocaman bir agacin altinda dalgin dalgin oturan o uzun boylu, ince yapili kizi o anda fark etti. Delikanlinin bakislarini takip eden peder: -Kuman kizi. -dedi alayci bir biimde. -Bugnlerde o kadar ktlenen, dislananlardan sadece bir tanesi. -diye de ekledi sonra. -Kuman kizi! -dedi elinde olmadan sirti rpererek delikanli ve hemen ha ikartti. -Iyi de onlarin biraz hafifmesrep olduklarini sylyorlar, dedi. -yle diyorlar nk onlar bizim beylerimizin kizlarindan farklilar. -diyerek 54 duydugundan etkilenmemis gibi omuz silkti kesis. -Ve affedilmesi en zor olani da bu. Ama oglum, ben, neredeyse yirmi yildir bu yrede yasiyorum ve sana sylyorum, o kizlar da dnyada diger btn kizlar gibiler. - Dinsizler! -dedi fkeyle delikanli. -Bu sadece bir kelimedir evldim. -diye cevap verdi kesis. -Insanligi bizim iimize vaftiz suyu ile bosaltmiyorlar ki! Ben Kumanlarin arasinda da bir ok yaman, yrekli adam grdm. te yandan benim dindaslarim arasinda da ok sayida dinsiz taniyorum aslinda. -Ve sen bir papazsin yle mi? -derken basini salliyordu delikanli bu konusulanlari anlamakta zorlandigindan. -Ben, insan sevgisini Papadan grenmis bir papaz degilim. Insanlari sevmeyi kendi inancimdam ve de bilgeligimden grendim. -Iyi ama Kumanlar yerinde duramayan karaktere sahiplermis, yoldan ikmis, bos bos dolasan, zina yapan insanlarmis. -diye syleniyordu Paolo. Bir sre nce buraya geldiginde yksek soylulardan duydugu szleri tekrar ediyordu aslinda. -Sadece gelenekleri farkli ama baska seyleri onlar da iyi ya da kt bir sekilde en azindan bizim kadar biliyorlar. -dedi glmseyerek peder. -Peki bu arada ayrica neyin iyi neyin kt olduguna kim karar verebilir? - dedikten sonra da yasli kesis delikanli ile alay edercesine: -Yoksa su Fermo baspiskoposu mu syledi bunlari? Hani su yeni topraklar iin birbirini yiyen soylu beylerin arkasindan bir eliyle altinlari toplarken teki eliyle de onlara gnahlarini affedecegini vaat eden, szde gen krali da rahat bir hayata srkleyen baspiskopos mu karar veriyor buna? -diye sordu. -Peki bu kiz nasil oldu da buraya geldi? - diye sordu ne diyecegini bilemeyen Paolo. -Senin ruhundaki huzuru bozmayacaktir emin ol. - derken anlamli anlamli glmsyordu kesis. -Su kimbilir ka yillik tepeler onun kadar sert bir kizi sirtinda kimbilir en son ne zaman tasimistir bana gre. Beyimizle buraya geldiginden beri tek bir kelimesini duymadim daha. - dedikten sonra ihtiyar peder iyice saskina dnms olan delikanlinin koluna girdi ve onunla 55 manastira dogru yrmeye basladi. * Birka gn sonra kk kyde yabanci delikanliyi artik herkes iyi taniyordu. Su da bir gerek ki siyah kadife pelerinini ikartip yerine erguvan rengi bir ceket giyip ayaklarina da sari saten izmelerini geirince ona bakmanin ayri bir zevki vardi. Omuzlarina dklen gr siyah salari dalga dalga yayilarak solgun ama dzgn yzn kapatiyordu ve gzleri bir zmrt gibi isildiyordu. Bunun yani sira da bu taraflara gelen soylu delikanlarin yaptiklari gibi basini yukari kaldirip dimdik yrmyordu. Onun yerine gneylilerin o iten glmseyisi ile herkese dosta glmsyordu yolda yrrken ve en fakir serfler ile bile birka laf ediyordu, herkesle konusuyordu. Kydekiler onun, belinde kili yerine koltugunun altinda kivrilmis kgitlar ile dolasmasini da seviyorlardi. Ayrica en fakir kylnn evini de tepedeki kiliseyi ltg gibi byk bir hevesle lyordu. Kizlar onu grr grmez kendi aralarinda fisildasmaya basliyorlardi. Ona sadece 'Dalmayali' diyorlardi. Elbette ilerinden bazilari hemen ona gz koymuslardi bile. Kilisenin bulundugu tepenin eteklerinde dolasirken, gln kiyisinda amasir yikayan kadinlarin yanindan geerken arkasindan kahkalar ykseliyordu. -Yakisikli bir oglan. - dedi fii ustasinin kizi Julis. -Yabanci olmasi ok yazik! dedi sonra da. -Oysa ne kadar hos birisi! -diyerek kendini ele verdi Kati, nalbantin en gzel kizi ama bunu syleyince yz hemen kipkirmizi oldu. Ancak tekileri delikanliya ylesine takilmislardi ki onun kizardigini grmediler, hatta fark etmediler bile. -Ve ok da iyi niyetli, merhametli birisiymis. -derken ardindan bakiyordu Juhszlarin rzsesi de. -Herkese syleyecek tatli bir iki sz var. -Hatta Rozi teyze bile glmsedi onu grnce o tek disini gstererek. - derken glyordu nalbantin peltek karisi. -Onlara ugradigi zaman kapinin nnde sohbet bile ettiler. Dalmayaliyi eve kadar gtrd. -Elbette onunla ne yapmak istedigini bilemem! -derken anlamli bir biimde glyordu bir baskasi, pembe yanakli gen bir gelin ve yeni islattigi amasirlara vuruyordu elindeki tahtayi havaya kaldira kaldira. -Evlerin yapisini inceliyor. -derken alayli bir biimde disleri eksik olan Rozi teyzenin 56 konusmasini taklit ediyordu marangozun karisi. -Seytani planlar iin, seytani isler iin o harap kulbe bile iyi bir rnektir. -diyerek mirildaniyordu fesatlikla kyn ihtiyar kadinlarinin en ihtiyari ve sonra adeta bir tehlike habercisi, bir felaket tellali gibi ekledi: -Su Dalmayali, burada gnesin altinda, disarida ne kadar neseli ve kibarsa orada, kalede, bir o kadar dertli ve kederlidir kesinlikle. Birka gn nce manastirda kalan beyimiz Andrsin yikanacak amasirlarini almaya gittigimde penceresinden ieri bakinca onu grdm. O kocaman sminede nisan ayinda yanan atesin karsisinda basini egmis, boynu bkk, sms bir sere gibi oturuyordu tek basina. -Ihtiyar Farkas da yle diyor. - diyerek lafa karisti Kati. -O da delikanlinin her zaman zgn ve dalgin oldugunu sylyor. -Belki de memleketini zlemistir. - diyerek derin bir nefes aldi hlyali gzl rzse. -Sonuta zavallinin burada hi kimsesi yok! Ama falci, arada bir dogru kehanetlerde bulunan ihtiyar kadin kyl kadinlarin yabanci delikanlinin zntsnn nedenlerini byle dnyevi seylerle aiklamalarina izin vermedi. -Gl perileri onun keyfini kairdi. - dedi sakin sakin duran gln suyuna amur atmak istercesine. -Byle zamanlarda, gn isiginda derinlere dalarlar ancak geceleyin ay isiginda grndklerinde en mert, en cesur delikanliyi bile sararip soldururlar... -ylesi gerek ona! Oh olsun! - dedi kk Kati. -Peri kizlarina bakacagina neden bize bakmiyor! -Sen nndeki amasirini yikamaya bak! -dedi bunun zerine ihtiyar kadin hosnutsuzlukla homurdanarak. -Senin sana okuyup fleyecek bir bycye ihtiyacin var nce, hem sana delikanli ne gerek daha! Genc kizin yz bu szler zerine alev gibi kizardi ama dislerinin arasindan konusarak yasli kadina laf yetistiriyordu hl: -Size de sprge gerek! Cadi sprgesi! dedi ve ondan sonra daha yksek bir sesle 57 ekledi: -Hatta size bir de byc bulmaliyiz ama daha ok su sizin uyduruk cceleriniz ve periler gibi olmali. * Paolo, alisik oldugu insani yakip kavuran o gney gnesi ve yksek sesle konusan gneyli insan karakterinden sonra burada, bu viran kalenin sessizligine zor katlandigi iin her Iirsatta disari ikip dolasiyordu. Olabildigince ok dost kazanmaya alisiyordu buradan kaip kurtulma isini kolaylastirmak iin. nk bunu oktandir kendi kafasinda planlamisti. Her ne kadar ister kan ister sanat akrabaligi olsa da aslinda onun bu lkeyle ortak bir yani yoktu ve bunun iin de bir an evvel kaip buradan kurtulmak istiyordu. Burasi, bu usuz bucaksiz bataklik, su iler acisi durumdaki kale, zavalli fakir serflerin ev diye baslarini soktuklari o kulbeler, yarisina kadar yikilmis ve artik neredeyse bir harabeye dnms, yanmis kalesiyle burasi onun byk planlarinin sadece mezari olabilirdi. Sonuta gen yreginde buraya gelirken byk dsler kurmus, byk umutlar beslemisti. ocuklugundan beri ssl kale satolari ve katedrallerin grntlerini canlandirmisti gzlerinin nnde ve bu yzden de eger bazen bir iki iek ya da hayvan grrse durup saatlerce bunlari hayalinde, ryalarinda insa ettigi sarayin sslemeleri arasina nasil yerlestirecegini, nasil yapacagini dsnmst. Pek ok kere saatler boyu otururdu tepede ve su kk yuvarlak sapelden baska nasil bir sey yapilabilir diye defalarca aklindan geirirdi ki onu en azindan bundan iki yz yil ncesinde Casertali sovalye Rtold un getirdigi usta yapmisti buraya. Simdi kilisenin mihrabi burasi sayilirdi. Ayinler burada yapiliyordu. Bu sapel her seyiyle eski ustasinin ellerinin izlerini tasiyordu. Peder Franciskus'un iddia ettigine gre bugnk kiliseyi eskiden St. Jan svalyeleri kubbeli, kk, yuvarlak kilisenin bati duvarini yikarak ve orayi genisleterek yaptirmislar. blml byk bir kilise olarak planlamislar, ama bu plan asla gereklestirilememis. * Paolo, Roland Beyin gelecegini biliyordu ve o zaman aralarinda manastir ve kilise hakkinda da konusacaklardi. Ama o btn bunlara ragmen kafasini ne kadar yorsa da, gney adalarinin genis binalarina alismis olan gzleriyle ok gzel insa edilmis bu minicik kutsal mabedin gerekten kocaman bir katedrale nasil dnstrebilecegini bilemiyordu, bunu olabilecegini dsnemiyordu bile. Akli bir trl bu isi almiyordu. Hem sonra, byle gsterisli bir kilise bu bozkirin ve bunca yoklugun, sefaletin iinde 58 her tarafi sazliklarin kapladigi bir yerde neye yarar ki! diye dsnd kendi kendine. * Ancak naib Roland mahiyetiyle birlikte ansizin ikip gelince ve Dalmayali ustayi huzuruna agirtinca gen delikanli bu sorusunun cevabini aldi. -Bu seni hi ilgilendirmez! -diye cevap verdi byk bey. -Daglari astirip seni buraya getirtmemin nedeni Karcsa'da ne diye kendime ve aileme bir manastir insa ettirmek istedigim konusunda seni ikna etmek iin degildi. Ben senin babanin kardesini, Trau domunun ustasini taniyorum. Biliyorum ki onun daha nce gereklestirmis olduklarini sen tekrar edemezsin. - dedi ve hi istifini bozmadan: -Ancak yasli bir adama bylesi tehlikeli bir yolculuk iin emir veremezdim. diye de ekledi. -Peki niin? Niin biraz daha bekleyemediniz efendim? -diye sordu cesaretle Paolo. -Son altmis yilin tm savaslarini ben kazandim. -dedi kendi nne bakarak Roland bey. -Beni Tatarlar bile vazgeiremediler, yolumdan dndremediler, degistiremediler. Ancak hi birisinin yapamadigini simdi su ihtiyarlik bana yapacak gibi grnyor... Simdi bu isle, yapacagim bu kilise ile yetinmem gerekiyor artik. te yandan sanat ve mimari konusundaki tecrbesizligimi ise senin genligin kapatacaktir. -Saygideger naib, efendim! - diye szlerine basladi Paolo, ama yasli adam onun szlerini yarida kesti. -Ben naib degilim. -dedi kibirli bir edayla. -Ve su aci dolu dnyada byle bir seye de talip degilim artik. -Herkes size yle diyor ama. -dedi Paolo ancak ihtiyar, yigit adam konusmasina izin vermedi. -Hizmetkarlarim ve serflerim bana yle derler. nk bir zamanlar byk kralimiz, Kral Bla'nin yaninda gururla stlenmistim bu grevi... Bugn ise krallarina sadik nadir birka kisiden birisiyim sadece. -O halde yce efendim! - dedi ne yapacagini, ne diyecegini kestiremediginden omuz silkerek Paolo. -Size nasil hitap etmeliyim, sizin iin ne yapabilirim? yle saniyorum ki ne istediginizi bana aiklamaniz gerekiyor, kendiniz sylediniz... - seklinde srdrd konusmasini biraz imali bir slpla. -Yeteneklerimin sinirli olacagini siz kendiniz sylediniz ancak su kadarini itiraf etmeliyim izninizle. Sizin su kk tepenize benim kocaman bir kilise, bir katedral planladigimi tahmin bile edememissinizdir sanirim... 59 Bir sey sylemeden evvel Roland sakalini sivazladi. -Gryorum ki, senin bilgin benden daha fazla. - dedi fkeli bir sesle ve ardindan da: -Ama ustalarimla tartismak benim adetim degildir. Geri dnmeden, buradan ayrilmadan evvel Karcsa kilisesinin planlarini grmek istiyorum... dedi son derece kararli bir ses tonuyla. -Yce efendim, planlari hazirlamak kolay. -diye cevap verdi Dalmayali. -Ama esas nemli olan, bu is iin gerekecek mermer, tas ve diger gerekli malzeme, bir insaat iin gerekenler nereden gelecek?... -Senin isin planlayip gerekenin hesabini yapmak ve neyin gerektigini sylemek! - dedi kibirle byk bey. -Ispanlarimin grevi ise bu istenilenleri bir an evvel zamaninda buraya getirmektir. -Iyi gzel ama yine de bu bozkirda, bu gln ortasinda btn bunlari kim nerede bulup nasil getirecek bana?- diye sordu delikanli hl bu isi akli almadigindan. -Gldeki su perilerine gvenmeyecegiz merak etmeyin! -derken glyordu Roland ve sonra sesini biraz daha alaltarak: -Bu isi perilerin yerine hizmetimdeki halk yapacaktir. Merak etme sen. -dedi -Imkansiz! - diyerek karsi ikti delikanli. Yasli naib o anda elini oglanin omzuna koydu ve sesini de biraz daha ykselterek: -Kayinbiraderimi, Hirvat Banini, Traulu Radovano slalesinin Macar kralina sadik olmadigi konusunda haberdar etmek istemiyorum. - dedi. Paolo syle bir silkindi ve sonra da naibin gzlerinin iine bakarak: -Simdi, evet simdi artik birbirimizi anliyoruz beyim! -diye cevap verdi, ardindan: - En kisa sre iinde planlari greceksiniz. dedi. * Naip Roland'in gelisiyle birlikte birdenbire manastirdaki sakin, uyumlu hayat da degismisti. Byk beye byle bir yerdeki, bylesine uzak mlkne bile birok soylu yigit, ispan srs ile onlarin beraberindeki kalabalik eslik ediyordu. Btn bunlarin etrafinda kosusturup duran hizmeti ordusu da isin cabasiydi. Onlarin varligi ile bu eski kale tipki bir ari kovanina benziyordu. Gnes batmaya baslamak zereyken 60 kendini iyice yaptigi ise kaptiran Paoloyu rahatsiz etmeye baslayan bu sefer peder Fraiciskusun insanin kafasini karistiran, geceleri uykusunu kairan fikirleri veya yasli Farkas'in savas hikayeleri degil, beylerin grlts, samatasiydi. Bu grlt patirti, bu samata safak skmek zere iken bile yle fazlaydi ki buranin hali geceyarisi bir meyhaneden farksizdi. Ertesi gn aksam zeri Roland slalelesinin renklerine brnms gsterisli kiyafet giymis bir usak yabanci delikanlinin kapisini aliyordu. Naib yillarca bos yere yasamamisti orada, asagida. Adalarda byk beylere yakisan her trl davranis kuralinin en ince ayrintisini biliyordu ve su batakligin ortasinda bile o kurallari uyguluyordu. Usak kibar bir sekilde dzgn kurulmus cmlelerle beyinin mesajini delikanliya iletti. Aksam yemeginde ustayi soylu konuklarin arasinda grmekten beyefendinin mutluluk duyacagini bildirdi. Bunu duyunca Paolonun kalbi heyecanla hizli hizli arpmaya baslamisti, ama siradan szlerle kabul etti bu beklenmedik ve istenmedik daveti. Ondan sonra bir saat bile gememisti ki Dalmayali soylu Macar beyinin bu yikik dkk, harap ve sikici manastirin bulundugu eski satonun salonlarinda ne kadar grkemli bir ziyafet dzenleyebildigini hayretle grd. Kapidan iktiginda kandillerin aydinlattigi koridoru tanimakta zorluk ekti. Telasla kosusturup duran hizmetkarlarin bir kismi ellerinde alev alev yanan mesaleler ile aydinlatiyorlardi baska zaman neredeyse hibir seyin grnmedigi kavisli kemerleri olan bu koridor ve salonlari. Ve daha ncesinde rmcek aglarindan grnmeyen eski ve pasli demir kapilar arkasinda o zamana kadar bilinmeyen, arkadaki teraslar, isil isil aydinlatilmis odalar, kivrim kivrim baheye inen zarif merdivenlere ailiyordu. Yukarida bulunan byk salonun kocaman masalarinin zerlerine tam o sirada nefis yemekleri ve iecekleri yerlestiriyorlardi. Uzun deri ceketini giymis olan Dalmayali yasli asi naibin nne nar gibi kizarmis sln getirip koydu. yle gzel hazirlanmisti ki sanki slnn renkli basi ve alacali tyleri her an uacakmis gibi zerine yerlestirilmisti. Onun etrafinda kocaman tabaklarin iinde esit esit baliklar, esit esit kizartilmis etler gz kamastiriyordu ve ayi derisiyle kapli sedirlerin zerinde oturan agir kadife ya da ipekler giyinmis, rengarenk kiyafetler iinde, yzleri al al olmus, rehavet kms byk beyler ellerindeki kadehlerini bosaltiyorlardi keyifle. Usaklar ellerinde kocaman srahilerle agir agir saraplari dolduruyorlardi bosalan kadehlere. Paolo, kselerden birisinde gbekli, tiknaz yapili adeta bir ayin papazini andiran birisinin durdugunu fark etti. Bu adam gzleriyle, el hareketleriyle usaklarin her adimini kontrol ediyordu. Dalmayali grdklerine inanmak istemedi bir an iin. Altin bir tabaktaki sari ve yesil gney meyvelerinin bollugunu fark ettiginde daha da sasirdi. Roland, o dev gibi iri yari adam glmseyerek bakiyordu delikanlinin saskin yzne. -Artik bu bozkirda birok seyin olabilecegine inaniyor musun? -diye sordu naib keyifle. -Elbette g ve iktidar sahibi birisi olursa ve btn planladiklarini sonuna kadar 61 gereklestirebilecek birisi ikarsa burada da hersey olabilir! - dedikten sonra Dalmayalinin rahatsizligini grnce kadehini havaya kaldirarak beylere hitaben: -Bu kadehimi de Karcsa Kilisesi'nin ustasinin sagligina kaldiriyorum! Hadi beyler, ielim! - dedi. Paolo stunlardan birisinin arkasina geri ekildi. Hak etmedigini dsndg bu erken kutlama yznden utanmisti ve soylu beyin dikkatinin hemen o anda baska bir yere evrilmesine de ok sevindi. Ama o kendisi uzun bir sre gzlerini alamadi eglenenlerden. Yerinde duramayan ve vahsice savasan ama simdi burada ilginca eglenen Macar beylerinin bu grnts onun iin o kadar yabanciydi ki! Ama garip olan bir sey vardi. Btn bu grdkleri bir yandan da onu sakinlestirmisti. Daha nce asla grmedigi bu tuhaf senligi ebedilestirmek iin ansizin eline kalem ve kgit almak istedi. Treni yneten bas usagin sesi dsncelerini dagitti, hatta onu biraz da rktt: -Sizin oralarda byle eglenceler gremezsin degil mi? -diye sordu usak gururla. Paolo soruya soruyla cevap verdi. -Roland beyin sarayinda kadinlar, kizlar yok mu? Donuk ifadeli adam yzndeki glmsemesini glkle koruyarak: -Erkeklerin eglencesinde kadin milleti mi? -dedi alayli bir biimde. -Evet, sizin oralarda yleymis, eglence aliskanliklari farkliymis diyorlar. Ama bizim buralarda eger erkeklerin cani eglenmek isterse o zaman kadinlarimiz onlari sadece yatakta eglendirir, ortalik yerde olmaz. - dedi ve sonra da: -Hem sonra, byle bir yolculuga sonbahar mevsiminde bir kadin ya da kiz nasil ikabilir? Byle zor bir yolculugu nasil gze alabilir? -diye sordu. Sonra da imali birsekilde gld ve omuz silkti. -Evet, dogru burada bir kiz var aslinda.... Andrs beyimizin kizi asagidaki salonda babasini bekliyor. Uykusu gelene kadar ya da ikiyi fazla kairana kadar bekler. -dedi dsnceli bir edayla ve sonra devam etti: -O kiz babasindan geri kalmayacak... Dediklerine gre kehanette de bulunuyormus ya da aya gre kehanette bulunurmus. Iste yle bir sey... Srekli bir seylerin olmasindan korkuyor. Oysa Kuman kizlari baska ynleriyle nldr... Ama bu sanki onlardan birisi degil gibi nedense...Ya da belki kklgnde onu ok korkutmus olmalilar... 62 Paolonun basi dnyordu ve bir kez daha bakti bastan sona salona. Heyecanli olan beylerin yemek ve iki ziyafeti her yerde hissediliyordu. Yemek ve iki kokusu her tarafi sarmisti. Gevrek kahkahalar, naralar, masaya vurmalar, iki kupalarinin ikarttigi sesler tavandaki kubbede yanki buluyordu. Delikanli simdi artik grdklerinin hibirisinden zevk almiyordu ve birdenbire ok hznlendi. O gzel genlik dsleriyle sadece bu kocaman salonda degil ayni zamanda btn dnyada tek basina oldugunu hissetti. Ve artik iyi biliyordu ki onun orada olup olmamasi kimsenin umurunda bile degildi. Ayak ularina basarak kendi odasina dogru yrmeye basladi. Ancak koridora ikmadan evvel pencerelerin birinin i kisminda beyaz bir glge grr gibi oldu. Ilk basta gzlerinin kamastigini zannetti, ondan sonra solgun yzl, siyah sali, mavi gzl kizi grd. Orada stunun dibinde hi kipirdamadan duruyordu ve kk eliyle erguvan rengi perdenin kenarini avulamisti. Kaskati bir halde durmus, ay isiginda yeniden uyanan etrafi izliyordu. Orada, asagida ise, sessizce gle yansiyan ay isiginda kiyidaki sazliklar canlanmis; incecik, narin kamislar belirginlesmis ve dalli budakli bataklik meselerinin glgeleriyle gizemli bir dnya ortaya ikmisti suyun yzeyinde. Kim bilir ne grmst beyaz yzl kiz. Su, isik ve glgelerin oyunundan olusan manzarayi hayranlikla izliyordu ama aniden kendinden gemis bir halde heyecandan yksek sesle kendi kendine fisildadi: - Peri kizlari!... peri kizlari!.. Iste buradalar! -dedi. Delikanli sadece bulundugu yerde dikiliyordu. Sanki oraya akilip kalmisti ve sonra birdenbire kizin yzne bakarak sessizce: -Evet! Periler! - dedi Paolo. Solgun yzl kizin dsnceleri gerek dnyadan yle uzaklardaydi ki! Parlayan gzleri ylesine donup kalmislardi ay isiginin uyandirdigi blgenin isildayan gzelliginde. Her ikisi de sasirmadilar. Bu olaganst olaylari birlikte izlediler. -Sen de gryor musun? -diye sordu sanki eski bir tanidigiyla konusuyormus gibi gen kiz. -Incecikler, sanki bir saz her biri... Elbiselerini sanki rmcekler ipekten rp dokumuslar, alinlarinda gkyznn yildizlari parliyor sanki... Paolo, kendisi de yle hissediyordu o anda. Garip bir byye kapilmisti. Karsi konulmaz bir gcn etkisine girdigini hissediyordu ve o byy bozmak istemedi. -Gryorum. - diye fisildadi hayranlikla, kendi perisine bakarak, ama o, gl perilerinin grnmeyen danslarina kaptirmisti kendisini. 63 -O halde hikyeyi de biliyorsundur degil mi? -diye sordu kiz delikanlinin yzne bile bakmadan. -Hayir.... nereden bilebilirim... -dedi delikanli. O anda, iki gencin bakislarinin karsilastigi anda, onlari ieride glp eglenenlerden ayiran kadife perdenin arkasinda bir sarhosun bagis agrisi isitildi. -Gel gidelim buradan. -diyerek kizin elini tuttu Paolo. -Gln orasi daha sessiz... diye devam etti sonra da. Ve ondan sonra kasvetli grntleri olan agalarin arasindan geerek adeta gkten inmis gibi kostular gr otlarla kapli kiyiya. * Ancak onlar suya varana dek by bozulmustu. Dogan ayin isiginda gizemli gibi grnen her seyin btn o agalarin, alilik ve sazliklarin glgesi oldugu anlasilmisti ve sadece gl zerinde, gln aynasinda korumustu arada bir isildayan, yanip snen altin gibi parlak su kivrimlari derinlere dalan perilerin isiltili kafalarinin izlerini arkada birakarak. -Yazik! -dedi fisiltiyla kiz. Yz simdi ayin solgun isiginda daha iyi grnyordu. -Yazik! -diyerek i ekti delikanli da. Onu etkisi altina almis olan bynn hi bozulmayacagini o artik fark etmisti. -Korkma, geri geleceklerdir! -dedi fisildayarak kiz. -Ay isigi olan gecede gelecekler yine! nk orada, gln dibinde eskiden onlarin mermer saraylari varmis! -Ne diyorsun?- diye sordu delikanli duyduklarina sasirarak, ama ondan sonra syle bir dsnd ve ne fark eder ne dedigi, sadece sesini duyayim yeter dedi kendi kendine. -Kydeki herkes bunu biliyor. - diye basladi anlatmaya kiz parlayan gzlerle. -Uzun kis gecelerinde bana bunu kimbilir ka kere anlattilar...Ben kendim de inanmiyordum taki bir gece... -Ne konusuyorlar, ne diyorlar kyde? -diye israrla sordu Paolo. -Bir zamanlar gln dibinde peri kizlari yasiyormus... Sahane bir sarayda son derece mutlu bir biimde yasiyorlarmis. Onlari zecek dertleri, tasalari da yokmus, zntleri, korkulari da yokmus... Ay dogdugu zaman onlarin olurmus sonsuz imparatorluk. Evet...- dedi gen kiz yaslarla dolu gzleriyle yere bakarak. 64 - Hi znt, hi keder, hi endise yokmus....Kaba saba, adi insanlari, onlari zen insanlari da grmyorlarmis... Kt bir sz isitmiyorlarmis kimseden. Sadece gzel trkler syleniyormus gldeki sarayda. Geceleri narin ieklerin arasinda dans ediyorlarmis, ates bceklerinin isiginda egleniyorlarmis. -Inanilmaz bir sey bu! - diyerek sustu Paolo ki bir ok gneyli gibi o da bir para sair idi, ama konusacak sz bulamamisti simdi. -Eger kralie gln derinliklerinden yukari gelmisse o zaman kanat gibi aiyormus mavi simli peesini ve hafif bir rzgr estirerek iniyormus kardesinin Safak imparatorluguna dogru.... diyen kiz susunca: -Anlat hadi anlat! -dedi fisiltiyla delikanli duyduklarindan ve grdklerinden bylenmiscesine. Gen Kuman kizi anlatmaya devam etti. -Ama buralarda, bu yrede kt kalpli bir ruh yasiyormus o zamanlar...O kadar kt kalpliymis ki tipki su yukaridakiler gibi... -derken bir yandan da manastirdakileri isaret ediyordu gen kiz: -Bir gece o kt ruh perilere saldirmis... Kralieyi kovalamis, kairtmis oradan... Dediklerine gre onunla evlenmek istiyormus aslinda. Kralie kaip gitmis ondan kurtulmak iin... Kt ruh ona yetismis, neredeyse onu yakalamak zereyken ve tam pelerinin bir parasini yakalayacakken Safak, kardesinin imdadina yetismis. Kralie de kt ruhun elinden kurtulup gln sularina dalmis.... -Peki ondan sonra? -Oradan yzyillarca geri gelmemis bir daha....Sonra, bir gn perilerin kraliesi oradaki huzurlu ama sonsuz esaretten yine de ok sikilmis ve ikip etrafina bir bakmak istemis. Kendisini gvende hissedebilecegi bir sarayi nerede insa edebilecegini dsnyormus... Karcsa Kilisesinin bulundugu su tepeyi gzne kestirmis, burayi begenmis. Iki gece boyunca periler glden mermer getirmisler ve o kk yuvarlak kiliseyi insa etmisler, hani su yukarida tepede duran sapeli. Ama bu sadece sarayin baslangici, temeli olacakmis aslinda. Insaat glkle ilerliyormus nk peri kizlari o kt kalpli kahverengi cppeli ruhtan ok korkuyorlarmis ve de srekli onlari kovalayip duran cadilardan da ok ekiniyorlarmis. -Peki o zaman, sonra ne olmus? -Karar vermisler, saray bitene kadar insaat devam ederken binanin kulesine bir an koymaya karar vermisler. Onun sesi kt ruhlari duvarlardan uzak tutacakmis... -Peki o ana ne olmus? -diye sordu delikanli btn samimiyetiyle ve merakla. -Iki peri kizi getiriyormus ani ama zamani unutmuslar ve tam Karcsa glnn 65 ortasina gelmisler ki... sabahi haber veren horoz tms o sirada. Iki peri korkmuslar. O korkuyla da ellerindeki ani birakivermisler ve gms, gzel sesli an sonsuza dek gln sularinda kaybolmus... Ama yine de sonsuza dek degilmis.... -Nasil yani? - diye sordu bundan pek bir sey anlayamayan Paolo. -Yasli bir kadinin anlattigina gre bundan ok uzun yillar sonra peri kizlari ldklerinde, artik glde peri kizi kalmayinca adamin birisi gln kiyisinda otururken birdenbire bir an sesi duymus. O zaman o eski hikye aklina gelmis ve hemen gidip diger insanlari agirmis. ok sicak bir yazmis; hatta yle ki Karcsa glnn bir blm kurumus bile. Sonunda btn ky oraya toplanmis ve ani bulundugu yerden ikartmak istemisler. On iki ift kz getirip ekmek istemisler ani sudan... Uzun urganlarla baglamislar, zincir takmislar anin tepesine ... sonra da byk bir bagris agris arasinda sudan ikarmak zere ekmeye baslamislar. Tam kiyiya ikartmak zereyken birisi: "Aman parmagim" diye bagirmis. Bugn bile o sesin seytanin sesi oldugunu sylyorlar. Kimin olursa olsun, sonuta bu sesi duyanlar sasirmislar.O anda bir an iinde urgan kopmus, zincir paralanmis ve gzel sesli gms an yeniden suyun dibine batmis... O zamandan beri sudan sadece bir kez sesi duyulmus, her yz yilda bir kez an sesi geliyormus gln derinliklerinden. Paolo sz gereklere getirmek istedi bir sekilde. -Eger yle ise, eger yle olmussa, ya da yleyse peki o zaman kuleye ne olmus? - diye sordu. Ama solgun yzl, alak sesle konusan kizin her soruya verecek cevabi vardi. -Peri kizlari kuleyi o kadar yksek yapmislar ki! Sonunda bu kule rzgrlara dayanamayip yikilmis. nk onu grdkleri zaman kt ruhlar o kadar fkelenmisler ki! Intikam almak iin de korkun bir firtina ikartmislar. Kule hemen o anda yerle bir olmus. dedi kiz ve sonra da sanki gizli bir bilgiyi, bir siri ele veriyormus gibi: -Taslardan birisi bugn bile hl o gn uup dstg yerde duruyor... Buradan epey uzakta, Karcsa ve Becsked arasinda bir yerde. -dedi. -Masalin gzel. - dedi fisiltiyla delikanli. Ardindan da; -Ama sen kendin ok daha gzelsin... Geregin birok kere masallardan daha gzel oldugu gibi... -dedi. Anlasilan kiz onun sylediklerine dikkat etmiyordu bile. nk hibir sekilde etkilenmemis, hibir sey duymamis gibi olayi anlatmayi srdryordu. -Saraydan geri kalan ise simdi asagida suda. Gel sana gstereyim. Bazen ay isiginda gln derinliklerinde mermerlerin parladigini grmek mmkn. Tipki bir ayna gibi... -dedikten sonra delikanliyi elinden tutarak gln daha yakinina 66 srkledi. Orada kocaman, yarisina kadar yikilmis bir sgt agaci suyun zerine egilmisti... Agacin gvdesine yaslanarak parlayan siyah gzleri ile suyun derinliklerini arastiran beyaz yzl kiz sanki anlattigi masalin masal perisi kendisiymis gibi duruyordu. Delikanli bir para onu uzaktan izledi, daha sonra sanki o kadar masal dinlemekten dolayi basi dnms gibi masalin devamini kendisi anlatmaya basladi. -Evet ben de gryorum! Kizil, gri, sari islenmis taslardan yapilmis duvarlar ykseliyor. O kadar dzgn kesilmis ve yle gzel parlatilmis ki her biri sanki bir ayna. Onlarin zerinde kavisli kemerli mermer ikintilar ne dogru uzaniyor...Asagi dogru ise bir sr stunla evrili bir kapi gidiyor... Stun baslarinin her biri ok gzel kesilmis, zerlerinde de iki tane olaganst gzel arslan var! Kiz delikanlinin elini tuttu ve onu o kadar yakinina ekti ki sicak nefesini hisseder oldu. -Evet! -diye fisildadi. -Senin dedigin gibi, ben de gryorum... Ben her seyi gryorum, grmek istedigim her seyi... Bana anlatilan her gzel seyi.... Kapiyi da gryorum... alti tane stunu var... -Ve ieri dogru gidildike giris gittike daraliyor.- diye srdrd delikanli. -zerlerinde, tavanda yine ayni sayida kavis var. dedi, sonra ise sanki birdenbire ryadan uyanmis birisi gibi aniden kizin elini daha sikica tuttu. -Sen bir Kumansin degil mi? -diye sordu ekinerek delikanli. -Evet yle. - derken biraz geriledi kiz igdsel bir korkuya kapilarak elinde olmadan ve istemeden. -Senin irkinin vahsi oldugunu sylyorlar... Gzel szden anlamazmissiniz diyorlar... Sen ise?!... O halde, btn bu anlattiklarini nereden biliyorsun?!... Gerek bir sarayin nasil oldugunu nereden bilebilirsin eger grmemissen?. .. Gerek bir kilise nasildir bilir misin? - diye soran delikanliya gen kiz saskinlikla bakiyordu. -Birlikte simdi grdk ya! - dedi kiz kendini toparlayarak, kocaman ailmis gzleriyle ve sonra: - Seninle birlikte insa ettik ya...- dedi. -Birlikte mi insa ettik!? - derken saskinliktan oldugu yerde donakaldi delikanli. - Hayallerimizi birlestirdik, hayalimizde yaptik ya! Ben, benim peri masalimdan....sen ise dslerindekini insa ettin... -Sen benim kim oldugumu biliyor musun? 67 -Herkes biliyor. Manastirda tipki bir hayalet gibi dolasan Dalmayaliyi kydeki herkes taniyor. - dedi gen kiz ve sonra sessizce: -Penceremden disari bakarken birok kere seni bir seyler izerken de grmstm. Ve sen oradan gittiginde burusturup attigin pergamentleri aldim, baktim,oksadim .. dedi. -Oksadin mi? -diye sordu saskina dnen delikanli. - Peki niin yaptin bunu? -nk duydum ki sen perilerin kilisesini tamamlamak iin buraya gelmissin. -Ben gelmedim. -derken eski fkesi yeniden geri geldi gen adamin. -Beni buraya zorla getirdiler... Gneyden. -Beni dogudan getirdikleri gibi.... dedi hznl bir sesle gen kiz. -Ve ben burada kendimi kle gibi hissediyorum .- diye ekledi kizginlikla Paolo. -Ben de yleyim! - dedi gen kiz. -Niin kle olasin ki? -Buradaki kizlarin hepsi birer kledir... Ben ise zaten baslibasina. .. Beni buraya minnet zinciri bagliyor sadece. -dedi kiz zgn ama ayni zamanda biraz da alayli bir sesle. Sonra da: -Ama bizde kizlarin zaten bir sz hakki yoktur ki! Babasinin cani nasil isterse kizin kaderi yle oluyor. Bizde kizinin kaderini babasi belirliyor. Benim babam ise... eger gerek babam olsaydi elbette o zaman durum degisirdi!... Fakat benim simdiki babam aslinda gerek babamin katili ve benim de ona minnet duymam gerekiyor beni kaybolup gitmekten kurtardigi iin... Byle yasiyorum burada ve bir gn kurtulmayi bekliyorum... Ama beni kurtaracak olan gelmiyor... Gelemez de zaten.... -deyince delikanli: -Belki de gelir?! -dedi. -Babam beni en ok para pul verene verecek sonunda. -derken zntyle basini salladi kiz. -O zamana kadar ise eger elimden gelirse kaderim hakkinda fazla dsnmemeye alisacagim.... Ve bazen, byle ay isigi olan gecelerde yalnizligimi peri masallari ile sslemeye devam edecegim.... dedi ve sonra kederli bir sesle ekledi: 68 - Sen ise kalkmis bana geregin ogu zaman masallardan daha da gzel oldugundan sz ediyorsun.... -Kaderimi ben de isteyerek dsnmyorum. -dedi Paolo sessizce. -Yalnizim ve gereklestirilemeyecek dslerimi periler de yapamaz! -dedi Paolo. -Niin byle konusuyorsun? -diye itiraz etti ates saan gzleriyle gen kiz. -Sonuta sen bir erkeksin!.... Ne istiyorsan onu yapabilirsin.... Naib Rolandin kendisi seni kiliseyi insa etmekle grevlendirdi... Delikanli sakin bir tavirla kolunu kizin omzuna atti. -Bana bak! Simdiye kadar nefret ediyordum o dsnceden, burada, keder ve sikinti dolu bu batakligin ortasinda bir kilise insaatinda alisma fikrinden nefret ediyordum. Ama simdi, simdi seninle burada byle... ve de perilerle elbette. - dedi delikanli ve sonra da glmseyerek: -Planlari yaptik, belki insa etmeyi de denerim. Bana yardim edecek misin? -diye sordu yaninda duran kiza. -Nasil yardim edebilirim? - diye sordu zgn bir biimde kiz. -Ben simdiye kadar herkese sadece znt verdim. Eninde sonunda senin iin de sadece bir yk olacagim, belki de senin basina bela olacagim.... -Peki ya seni alip gtrrsem buradan? -diye sordu parlayan gzlerle Paolo. -Benimle benim memleketime gelir misin? -Senin szlerin benim masallarimdan daha gzel. -dedi yasli gzlerle Kuman kizi. -Ama bu da yine sadece bir masal, bos bir hayal. Peki ya sabah olup gnes dogduktan sonra bunlardan geriye ne kalacak? Unutma, her ikimiz de kleyiz burada, biz birer esiriz. Ve ayrica diyorlar ki... - dedi mitsiz bir ses tonuyla: -Perilerin dansini gren birisinin ertesi seneye ikmayacagini sylyorlar. dedikten sonra da gzlerini kocaman aarak konusmasini srdrd: -Ben grdm, gizemli gecenin bysn, dsen yildizlarin nasil parlayip sndgn grdm... * Orada yukarida ise, manastirda, vahsi naralar atan adamlarin, kosusturan hizmetkarlarin elllerindeki mesalelerin pencerelere yansimasi, glgeleri eglenceye katilanlarin artik odalarina ekildiklerinin bir isaretiydi. 69 Kiz birdenbire byk bir korkuyla yerinden firladi: -Gitmem gerekiyor! -diye fisildadi titreyen bir sesle. -Beyimiz Andrs odasina varmadan benim orada olmam gerek... Bir grenirse eger! - dedi korku ve endiseyle karisik. Paolo ise ne yapacagini sasirmis bir halde korkudan tir tir titreyen kk beyaz eli eline aldi: -Geri gelecegini syle hadi! ... Geri geleceksin degil mi? diye sordu gen kiza bakarak. Beyaz giysili kiz elini biare delikanlinin omzuna koydu ve gzleri yasla doldu. -Sen?!....Sen syle geri gelecegini sen syle! ... diye fisildadi ve ondan sonra delikanlinin yzn oksayip aniden gzden kayboldu. Paolo ona dnp bir daha bakana kadar o oktan artik uzaklasan bir glgeydi, kilisenin bulundugu tepenin yamalarinda dolasan bir glge... * O gece Paolo sabaha kadar odasinda ileri geri dolandi durdu. Adimlari ses ikariyordu tas zemine bastika, ama kimseyi rahatsiz etmiyordu. nk o gece sarap iyi bir etki yaratmisti; eski manastirin duvarlari arasinda eglenenleri uyutmus, derin bir uykuya salmisti her birini ve nbetiler bile olduklari yerde horlayarak uyuyorlardi. Delikanli onu yiyip bitiren dsnceden bir trl kurtulamiyordu. Eger burada kalirsa o durumda sadece zorba naibin taleplerini ve fikirlerini bu bataklik dnyasinda gereklestirmek iin ugrasmak zorunda kalmayacak ayni zamanda da bu son derece gzel Kuman kizinin da esiri olacakti. Biliyordu, eger hl planlarindan bir seyleri saklamak istiyorsa o zaman simdi tam kama zamaniydi. Buradan kamasi iin iki nedeni vardi. Keskin zeksi sayesinde aika burnunun dibindeki tehlikeyi grebiliyordu. Gayet iyi biliyordu ki o bir ift mavi gz onun iin bataklik ve gl kadar tehlikeliydi, hatta onlardan da tehlikeliydi. Eger su anda kendisini buradan koparamazsa, gitmek iin kendisini zorlamazsa o zaman sonsuza dek burada kalacakti. Ve delikanli burada kaldigi taktirde sadece bu alisilmadik hayati degil ayni zamanda tutkuyu da, bu kendini begenmis soylu beylerin arasinda onu bekleyen tehlikeyi de gze almaliydi. Sabah, safak vaktine kadar dolasti odada bir ileri bir geri ve kendisiyle mcadele etti. Ve ilk gn isigi gecenin bysne galip gelmeye basladiginda Paolo'nun gl iradesi kalbinin istegine baskin geldi. * 70 Dalmayalinin naibin izni ve adamlari olmadan o batakligi nasil geip gittigini hi kimse bilemedi. Bu olaydan haftalar sonrasinda soylu beyleri Andrs, srek avindan geri dndgnde Paolo'nun bir sabah erkenden kyden kayboldugunu sylediler. Hizmetkarlar ise gen Dalmayalinin nereye gittigini zaten bilmiyorlardi ve yasli kayiki Farkas bile yemin ederek ispana delikanliyi grmedigini syledi. Onu aramak iin ge kalinmisti. hafta gemisti kyden kaybolmasinin zerinden. Ihtiyar falci kadin kfrler savuran ispana gldeki perilerin batakligi gemesinde yabanciya yardim ettiklerini sylyordu israrla. Ve bu olaydan ok sonra da naibin adamlari Trau'da da gen ustayi kimsenin grmedigi haberini getirdiler. * Kydekiler artik yavas yavas Dalmayaliyi unutmaya baslamislardi. Yagmurlu bir sonbahar gecesinde manastirin kapisini birisi israrla vuruyordu. -Peder Francsikus! Peder Franciskus!... - Yolunu sasirmis ocuk yine burada galiba! - dedi ihtiyar beki kapiyi aarken. Paolo kapiyi aan ihtiyar bekinin elini heyecanla sikiyordu. -Evet yle! Bu kapiyi ilk kez bana atigin gnden bu yana yolumu sasirdim ve hayatimin iki ayini buradan uzakta geirdim. dedi Paolo. O sirada grlty duyan asik suratli, yasli kesis de asagi geldi. -Aaa geri geldin demek!? - dedi basini sallayarak: Gzlerini daha sik kirpistirmasi onun korkusunu ele veriyordu. Yasli rahip korkmustu. -Bu batakligin bir bys var demek ki! -derken basini salliyordu kederli bir biimde delikanli ve; -Ondan kurtulmak, kopmak mmkn degilmis. dedi. Bunlari konusurken daha nceki gelisinde kaldigi o eski kk odaya varmislardi bile. Buraya ilk kez geldiginde kaldigi odaya. Ksede simdi de alev alev yaniyordu ates, sanki onun gelisinden haberleri varmis gibi smine yakilmisti. -Eger buradan kopmak o kadar zorsa o zaman neden bir anda buradan ekip gittin yle? -diye sordu peder. -ylesi daha kolayima gelmisti. -dedi delikanli. -O zaman kurtulabilecegimi dsnmstm, ama simdi gryorum ki kaderime boyun egmem gerek. -dedi ve sonra da sessizce ekledi: 71 -Orada, asagida, gneyde iken buradaki sefaletten, bu yikik dkk manastirdan baska bir sey dsnemiyordum. -Ve sadece bunun iin mi geri dndn? diye sordu merakla kesis. -Artik biliyorum ki ilk kilisemi burada insa etmem gerekiyor.... Byk olmayacak, parlak ya da satafatli da olmayacak. Ancak buraya yakisacak bir kilise olacak. -Peki bunu buraya ilk kez geldigin zaman niin bilmiyordun? -Belki de bilmek istemiyordum. -diye cevap verdi zgn bir sesle delikanli. -Memleketime gittim ve orada, adalarda saklandim bir sre. Eve gitmeye cesaret edemedim, oradaki muhafizlarin beni enselemelerinden korkuyordum. nk naibin beni her yerde arattigini da biliyordum... Sonra, yine de bir gece gizlendigim yerden ikip annemi grmeye gittim. Ona buradayken grdgm, duydugum her seyi anlattim. Ona artik orada yasayamadigimi, alisamadigimi, karsi koyamadigim bir seyin beni buraya ektigini anlattim. Annem sessiz sakin bir biimde beni dinledikten sonra bana herseyi aiklamaya alisti. Bir insanin kaderini, elindeki izgilerinden grdklerini ve anlayabildiklerini anlatti. -Ne dedi? -Bykbabam Kral Bla ile birlikte gelmis Dalmayaya. lkeyi sevmisler ve zamanla gerek birer Dalmayali olmuslar. Benim gen yregimi ise baska bir vatani arama zehriyle zehirleyip yormak istememisler... Hatta benim de bir Macar oldugumu syledi annem. Ve de bu kiliseyi mutlaka insa etmem gerektigini de syledi. -Sadece bir Macar oldugun iin mi? -Hayir. Babam, hayatini naib Roland'a borluymus. Bir zamanlar babam, gen kralin tarafini tutarak Kral Bla'ya karsi ittifak kuranlara, ona komplo hazirlayanlara karismis ve yakalanmis. Roland o zamanlar naibmis ve byle byk bir zanatkrin ldrlmesine izin vermemis. - dedi delikanli ve ardindan da sessizce ekledi: -O zaman anladim, sizin beyinizin nasil bir insan oldugunu iste o zaman anladim. Beni buraya getirttiginde kilise insaatini stlenmemi istiyordu ve her seyi anlatti bana, sadece bir seyi anlatmadi... Eger o zaman anlatmis olsaydi, eger geregi bilseydim onun iin hemen bu isi stlenirdim ama... -Peki ya bugn? Minnet duygusu mu?... Batakliklari asarak buralara geri dnmek iin tek basina yeterli miydi? Sadece minnet duygusu mu seni buraya geri getiren? -diye sordu peder. 72 Paolo gzlerini kapatti. -Ben kendim bile inanamiyorum geri geldigime.- dedi tm itenligi ile. -Ama niye inkr edeyim ki! Buradan gittigimden beri o gecenin anisi bir dakika bile beni rahat birakmadi. O gece soylu beyler yiyip iip eglenirken ben Kuman kizi ile konusarak geirdim o geceyi. -Biliyorum, ondan haberim var. - dedi zntyle peder. -Bana gelip gnah ikartmisti. - dedi. Ama delikanli anilara o kadar dalip gitmisti ki kesisin szlerinin arkasinda gizli o kederi fark etmedi bile. -Kuman kizi bana o kck kilisenin taslarini gln suyundan perilerin tasidiklarini anlatmisti. Ben ise bir insanin iradesinin bundan ok daha gl olabilecegini aiklamaya alismistim ona. - dedi ve ardindan titreyen bir sesle: -O zamana kadar Kuman kizlari hakkinda bildiklerim beni korkuttu ve sonra anladim ki bu korku bana sadece zarar verdi. Ama kalenin penceresinde byleyici bir yz gzelligine sahip o hznl, zgn, kederli kizi grnce, onunla karsilasinca fikrim degisti. Bence o kendisi aslinda bir peri olabilir... O zaman grdgm o gzellikten korktum ve o kadar iyi kalpli birinden rktm. ok daha sonra ise artik onsuz yasayamayacagimi anladim ve geri gelmeye karar verdim... Kiliseyi onun istedigi gibi insa etmek ve buradan giderken de onu da benimle gtrmek iin geri geldim. dedi. -Aklini yitirmissin sen! - diye bir ciglik atti duyduklarina sasiran peder. -Biliyorum. -dedi delikanli. -Ama eger kiliseyi insa edersem o zaman Roland bey ... belki beni affeder ve kimbilir belki de kizi bana verir. -Insanin mutsuzlugu korkun bir sey! Bir felaket! - diye haykirdi peder ve delikanliya bakmadan pencerinin tas pervazlarina yaslanarak yagmurlu sonbahar gecesine dalip gitti. -Babasi onu bir baskasina verdi bile sen gideli. -diyen peder zntlyd, kaygiliydi ve kesik kesik konusarak: -Geen hafta, bundan bir hafta nce sz kesilecekti. Simdiye kadar asla yapmadigi bir sey yapti zavalli. Sz kesilmeden iki gn nce geldi gnah ikartti ve benimle de helallesti. Ondan sonra odama geldi. nk yazi denilen isi bilmiyordu ve sylediklerini yazmami rica etti benden... Eger bir gn ikip gelirsen son szn dile getiren yaziyi sana vermem iin. 73 -Son mu?! -diyerek bir iglik atti delikanli. -Ertesi sabah manastirdakiler onu bos yere aradilar. Kyller de aradilar ama nafile. Her yerde aradilar ormanda, ovada. Sadece falci kadin akilli davranarak gln kiyisina gitti onu aramaya. Karcsa her yedi yilda bir kendisine bir kurban seiyor nk... Aksam zeri herkes gln kiyisinda toplandi. Paolo bu korkun haber zerine gzlerini kocaman amis bir halde kesise bakiyordu; o ise aresiz elini onun omzuna koydu. -Sen de biliyorsun evladim! - dedi. -Ben bir rahip olmama ragmen ne Papaya ne de onun temsicilerine inanmiyorum artik. O halde perilerin varligina nasil inanayim? Ama o gece, o gece ay dogdugu zaman ve gl onu gmmemiz iin kizi bize geri verdigi zaman ben de inandim perilerin varligina. O bir periydi! -Iyi ama ne oldu? -diye haykirdi gen adam ellerini ovusturarak. -Onu hi kimse asla bilmeyecek oglum. Ky halkina gre periler kardeslerini geri istediler ve bizden aldilar onu. Beyimiz Andrs ise Kumanlarin inanlari yznden oldu dedi. Nisanlisi lnetliymis... Bir Hristiyan delikanli gen kizi gece manastirdan kaarken grms... Ben ise sadece byk beyler gittikleri zaman grevimi yerine getirip onu gmdm. O zamandan beri yine sessiz bu manastirimiz. Delikanli bir sey sylemeden dinliyordu yasli rahibin bir nefeste anlattiklarini ve gzlerinden yaslar oluk oluk akiyordu. Sonra birden onlari silmeye alisti. -Birak aksin gzyaslarin evladim! -dedi yasli kesis. -Eger bu dnyada adaletsizligin, haksizligin pisligini yikayip temizleyebilecek bir sey varsa, o da gzyasidir. Ama sen hl kizin sana olan son szlerini duymadin bile. Bunu syledikten sonra rahip kk bir kgidi cebinden ikartip ati ve kaleme almis oldugu satirlari yksek sesle okumaya basladi: "Eger bir gn geri gelirsen o geceyi hatirla. Buradan gittin ve beni bir basima biraktin. Simdi baska bir sey yapamam... Periler elbette ki glde yasamiyorlar, ama yine de benim iin onlarin orada olabileceklerine inanmak gzeldi. Onlarin arasina gidiyorum, onlarin pesinden gidecegim. Beni arama! Asla bulamayacaksin! Ancak kiliseyi insa et! Ama o zaman bana anlattigin gibi bir kilise olsun ki, dslerimizden geriye bir seyler kalsin.'' -Ve bu talihsiz yzyili da geride biraksin, hep ayakta kalsin. -diye ekledi peder aci dolu bir sesle. 74 Eski naib Roland aniden ortaliktan kaybolan ustanin yeniden geri geldigi haberini alir almaz hemen Karcsa'ya geldi. Delikanliya hesap sormak iin degil elbette, nk onun bunca zamandir delikanliya nerede oldugunu, ne yaptigini sormayacak kadar akli vardi. Aradan ay gemisti ama onunla karsilasinca sanki iki gn nce ayrilmislarmis gibi konusmaya basladi: -Planlar hazir mi Paolo? - diye sorarken gen adamin gznn iine bakiyordu ve aci dolu yz grnce kendiliginden yumusadi adamin yz ifadesi. -Buradalar efendim! -diye cevap verdi delikanli. -Ve hesaplar da burada, ihtiya listesi de. Tas, malzeme ve baska ne gerekiyorsa hepsi yazili. -Peki ne zaman basliyorsun ise? -Ilkbahardir insaata baslama zamani beyim! -dedi sessizce Paolo ve ardindan da: -Sizin emrettiginiz gibi hafta sonra Dalmayali tas ustalari da burada olacaklardir. -diye tamamladi szlerini. Soylu, grms geirmis bir bey olan Roland biraz dsnd bu szler zerine. -Aralarinda benim, babasini ya da bykbabasini adaya gtrdgm de var midir ki! Ne dersin? diye sordu imali bir sekilde. Paolo byk beyin gzlerinin ta iine bakarak: -Hi kuskusuz vardir efendim. dedi, sonra da: -Kim bilebilir ki! Ustaligin sirlarini, bir isin inceliklerini kimin nerede, kimden grenecegini kim bilebilir? dedi. -Peki ya sen? Sen ne yapacaksin bu arada? -diye tekrar sordu ihtiyar naib. -Ben burada, manastirda kalacagim efendim. stlendigim isi kendim yapacagim. -Her sey senin istedigin gibi olacak. -dedi sevinle naib. -Ispanlar senin talimatlarina uygun olarak gerekli malzemeyi buraya getirtecekler ve isin ilerlemesi konusunda da geregini yapacaklardir. Manastir bugnden itibaren senin kendi evin sayilir. Peder Franceskus da senin fiziksel ve ruhsal ihtiyalarinla bizzat ilgilenecektir. dedi. -Simdiye kadar da bu konuda elinden geleni yapmisti efendim.-diye cevap verdi manali bir sekilde delikanli. 75 -Peki baska bir arzun var mi? -diye sordu soylu bey gitmeden evvel. -Simdiden bilirsem daha iyi olur. deyince de, Paolo: -Kilisedeki son mala sesi de susunca efendim izninizle buradan gitmek isterim ve bir daha buralari grmek istemem. dedi yere bakarak. -O kadar ok mu nefret ediyorsun buradan? -Hayir. Aksine ok, ama pek ok seviyorum buralari. -dedi delikanli elindeki kalemine bakarak ve ondan sonra basini kaldirip yasli gzlerle Roland'a bakti. O anda, bir dakika iinde, bir seyleri anladigi anlasilan ihtiyar adam: -Iyi ama ya cretin? O konuda konusmadik. dedi sz degistirmek istercesine. -Gidis gelis yol parami verin, yeter! Baska bir sey istemem. -diye cevap verdi delikanli. -Burada kalacagim sre iinde hayatta kalmak iin gerektigi kadarini verin yeter. dedi keder dolu bir sesle. -Bu senin en dogal hakkin. -diye cevap verdi ihtiyar naib. -Ama planlarin, isin iin ne istiyorsun? Ben onu soruyorum. Sonuta sen bu isi gnll olarak degil, kendi rizanla da degil, benim emrimle yapiyorsun. -Aslinda beyim, bu isi ok daha byk, sizin emrinizden daha byk bir emir zerine yapiyorum! Ve ne yazik ki onun bedelini, onun karsiligini artik demek imkansiz. - dedi zgn ve pisman bir halde Dalmayali. * * * 76 AFFEDLMEYEN * Kapkaranlik bir gece kmst Nagyvzsony Vadisine. Gkyznde tek bir yildiz bile parlamiyordu ve kyn viran serf evlerinin kck pencerelerinin birinde bile tek bir kandil isigi dahi yanmiyordu o gece. Sadece kalenin grkemli kulelerindeki daracik pencere araliklarindan solgun bir isik szlyordu disariya ve bir tek surlarda gee nbetinde olanlarin nbet degisimindeki sesleri zaman zaman gecenin bu ilerleyen vaktindeki derin sessizligi bozuyordu. Kulenin en altinda bulunan odadaki duvarda asili agir demir silahlarin iinde yanyana duran iki mizrak karanlikta bile gze arpiyordu. -Muhterem, hadi sansinizi bir kez daha deneyin! -dedi keyifle glerek Balzs ve elindeki zarlari aga kupanin iinde salladi. -Bugn kazandiklarin sana yetmedi mi? -dedi Vzsony Kalesinin komutani olan Mihly Domokos ve elindeki gms parayi masanin zerine firlatti. Ardindan sandalyeye oturdu ve iyice bir esneyip gerinince: -Su karim da nerede kaldi, gelse artik! -dedi. -Yukarida, Hanimefendinin yaninda degil mi?- diye sordu gen katip. -Baska zaman olsa senin zarlarin karsisinda tek bir kurus bile kaybetmezdim ama... -dedi kale komutani ve agzina kadar kirmizi sarapla doldurulmus olan metal kupadan kocaman bir yudum iti. -Daha ok beklersiniz efendim! - dedi delikanli biraz imali bir sekilde glerek. Sonra da: -Bu gece sanirim epey uzun bir gece olacak. - diye ekledi. -Ne biim bir konusma bu byle? Bunlari hangi fal kitabindan grendin byle? * Amire nincs bocsnat: Amirl a kvek beszlnek; s.: 55-65 77 -Insanin aptali yildizlara da baksa bir sey anlamaz. Bosuna bakar. Akli olan ise kendi dsncelerinden bile pek ok sonu ikartabilir. -diye karsilik verdi delikanli ve: -Bu gece esinizin eve gelmesi ok uzun srer. Hanimefendinin yanindan kolay kolay ayrilamaz! dedi sanki bunun sebebini biliyormus gibi. -Iyi ama niye? Ne oldu ki?! diye sordu adam bunun zerine. -Efendim, beyimizin, Gergely Kerekyin Vzsony Kalesine hl dnmedigini bilmiyor musunuz yoksa? Hanimefendimiz byle zamanlarda huzursuz gnln yatistirmak iin btn vaktini dua ederek geiriyor. Bu szler zerine kale komutani yeniden masaya oturdu ve saraptan bir yudum daha iti. -Bunu unutmustum. -dedi komutan fkeli bir ses tonuyla. -Benim o olayi unutmam ok zor. -diyerek derin bir i ekti delikanli ve ardindan: -Sabahlari sikayet iin kale kapisinin nnde birikenleri gzel szle ya da olmazsa sopayla veya dayakla buradan uzaklastirmak benim isim. Buralarda yasayan ve elinde avucundakiler alinmis, basi sikismis her kyl Hanimimiz Benignadan yardim istiyor, ondan medet umuyor. -dedi. -Iyi de o zaman Pl Kinizsinin dul esi bu insanlara karsi onun adil davranmasi iin neden bir seyler yapmiyor? -dedi homurdanarak kale komutani. -nk o artik Pl Kinizsinin dul esi degil, simdi Gergely Kerekyin nikahli esi de ondan! -dedi delikanli hanimini savunmak istercesine. Kale komutani hadi canim sende tarzinda bir edayla elinin tersiyle bir isaret yapti. Biraz zaman geince dsnp tasinmis olacak ki delikanliyi destekleyen tarzda konusmaya basladi. -Haklisin! Adil ve merhametli Kralimizin, Kral Mtysin en gzde komutani olan Kinizsinin aklinin ve bilgeliginin hkm srdg Vzsony Kalesindeki o gzel gnler ne yazik ki ok gerilerde kaldi! - dedi ve bunu syledikten sonra kale komutani biraz daha dsnd ve: -Aslinda kocasinin lmnn zerinden daha alti ay bile gememisken onun gidip de Mrk Horvth ile evlendigi zaman bunlari dsnmeliydik. -dedi. -Evet ama, o zaman ok daha genti ve ocugu da yoktu. Koskocaman mlkn ynetecek akilli bir koca aradigina inandirdilar bizi...-dedi delikanli. -Pl Kinizsiden sonra bu isi iin en uygun adam Mrk Horvth miydi yani?! -Kimsenin kim ve ne oldugunu bilmedigi bir yabanciydi. Ama o adam bu arada bir 78 soyluydu ve kisa bir sre sonra da Hirvatistan ve Slovenya Bani oldu. -Evet, nk soylu hanimefendi Benigna Magyar, Pl Kinizsinin kilicinin gcyle, yigite kazandigi btn mal varligini gidip hemen yeni kocasinin zerine yazdirdi da ondan! -dedi durumdan rahatsiz oldugu her halinden belli olan kale komutani. -Ama siz de gryorsunuz ki, bu kadin onu da atlatti!... O da artik aramizda olmayanlardan ve simdi.... -Evet. Ban, Zagrebde atindan dserek boynu kirilip lnce onu Vzsonya getirtti ve eski kocasinin yanina, ayni manastirda onu topraga verdi...Ve bu olayin ardindan birka ay sonra da gidip su bes para etmeyen, her firsatta onu aldatan, onun serflerini haraca baglayan, herkese kan kusturan bu adamla evlendi. -Ona da kan kusturuyor dogru, hatta karisini smrdg de ok dogru. Onu akli basinda bir halde herhangi bir is yaparken grmek neredeyse imkansiz ve kazara arada bir aklini basina toplasa bile o zaman da o kadina karsi gzel bir sz syledigine de hi tanik olmadim. Agzindan ikan laflari kulagi duymuyor. ok nankr ama bir o kadar da kstah ve kaba bir adam. -Sana diyorum ben oglum, bu kadin o kadar ok gnah islemis ki lnceye kadar onlarin bedelini deyemez. Yz glmez artik onun. dedi bunun zerine kale komutani. -Oysa neler... -dedi alayli bir sekilde delikanli ve sonra da: -Gergely Kerekyin yaninda her geen gn biraz daha ok aci ve izdirap ekiyor. deyince kale komutani kocaman yumrugunu masaya vurarak: -Hey gidi yalan dnya, hey! O sadece ektigini biiyor. Bizim basimiza bu apulcuyu o kendisi alip getirdi, simdi eksin bakalim! -dedi fke ve nefret dolu bir sesle. -Ama efendim dikkatli olun! -dedi gen katip elini kale komutaninin koluna koyarak. -Vzsony Kalesinin duvarlari kalin ama yine de Gergelyin mzevirlerinin kulaklari her yerde sylenenleri duyabilir. Mihly Domokos bunun zerine bir kat daha fkelendi ve kendisini tutamayarak: -Tabii, sen Pl Kinizsinin ordusunda savasmadin ki! Onun iin de bu utan verici duruma katlanmak senin iin kolay olabilir. Kral Mtysin baskomutaninin en sevdigi kalesinde bugn apulcularin kol gezmesi seni rahatsiz etmeyebilir, ama ben buna dayanamiyorum artik! - diye haykirdi. -Bu arada!... -diye konusmasini srdrmek istedi delikanli ve: 79 -Hanimefendi, gnlerdir dua ediyor ve bir yandan da rahiplerin gnln hos tutmak iin manastira bir sr bagista bulunuyor. -deyince kale komutani yeniden sze girdi ve: -Bu kadini kim taniyor? Onun nasil birisi oldugunu kim biliyor? -diyerek derin bir i ekti Mihly Domokos. -O kadin bir zamanlar beyimizi, Pl Kinizsiyi deli gibi seven bir kadindi. Uzun seferlerden geri dnene kadar kocasini byk bir sabirla bekleyen bir kadindi. Onu burada beklerken yuvalarini nasil dayayip dsedigini, nasil huzur dolu bir yuva kurdugunu grmstm! Ama simdi?! -Ve beyimizin, Pl Kinizsinin lmnden iki yil ncesinde manastirdaki rahipler onun iin ne kadar gzel bir dua kitabi yazmislardi degil mi? Ne ok sevilen biriydi! - dedi o eski gnleri hatirlayan delikanli ve ardindan da: -Ben kendim okumustum iinde yazilanlari:esim, Plin hastaligi iin dualar yazisini kendi gzlerimle grmstm. -diye ekledi. -Zavalli beyimiz kendisini sttgnde yazdirmisti o dualari. Ama Kinizsi ondan sonra da, o hasta haliyle bile Trklere karsi savasmaya devam etmisti. Ve hanimi Benigna, sonuna kadar esinin yaninda olan bir kadindi. Baskomutanimiz olan beyimizin lmne kadar onu hi yalniz birakmadi...Ama bunlari Ferenc Bododan da duymussundur, ki onu Vzsonyk kale komutanligina getiren de Pl Kinizsiydi aslinda. -Evet, ondan da ok sey dinlemistim. -dedi delikanli. -Ve btn bu duyduklarimdan sonra, onca iyi ve gzel szden sonra simdi bu kadinin nasil byle birisi oldugunu anlamakta zorluk ekiyorum. Hangi akla hizmet seytana uydugunu anlayamiyorum bir trl! -Kim bilebilir ki? Simdilerde yine ne yaptigini anlamak zor. Bir bakiyorsun manastirdaki rahiplere ssl psl el yazmasi dua kitaplari hazirlatiyor, bir bakiyorsun cinayetlerin altindan o ikiyor... Nitekim sen de hatirlarsin herhalde.... Geen yil ocak ayinda Ovr kale komutani olan Jnos Majthnyi cinayetinden sonra Gergely Kereky ile birlikte zanli olarak onun da ifadesini almislardi... Delikanli bu szler zerine alay edercesine gld. -Iyi ki Paskalyayi Romada geirdiler. Bylece islemis olduklari byk gnah iin kendilerini affettirmenin bir yolunu da yaratmis oldular! - dedi ve ardindan son derece ciddi bir ses tonuyla devam ederek: -1518 yilinda, Paskalya zamaninda pazartesi gn sabahleyin beyimiz Gergely Kereky ile hanimimiz Benigna Magyarin birlikte Kutsal Ruh Tarikatina katilmis olduklarini ben kendim kaydettim. - dedi katip. 80 Mihly Domokos ak dsms salarinin arasinda gezdirdi ellerini. -Zavalli, talihsiz beyim, zavalli Pl Kinizsi! Eger bir yerden bunlari gryorsa eminim ki mezarinda ters dnmstr. - dedi. -Umarim grmyordur ve olup bitenleri de bilmiyordur insallah. -dedi ciddi bir ses tonuyla delikanli ve ardindan: -ylesine anli sanli ve firtinali bir gemisten sonra hi olmazsa mezarinda biraz huzuru hak eden birisi diye dsnyorum. - diye ekledi. * Bu konusmanin ardindan yaklasik bir saat kadar bir zaman sonra barbakanin nnde nal sesleri isitildi ve bekilerin yksek sesle yaptiklari konusmalarindan Gergely Kerekynin eve geldigi anlasildi. Gen katip ile kale komutani asma kprnn zincirlerinin seslerini oturduklari yerden duydular, ardindan da drtnala kosturulmus olan yorgun atlarin kaleye girerken tahtalarin zerinde ikarttiklari sesleri de dinlediler. Bunun ardindan kisa bir sre sonra onlarin bulunduklari odanin kapisi hizla ardina kadar aildi ve ellerinde yanan mesalelerle beylerinin pesinden ilerleyen hizmetkrlarin esliginde ieriye Gergely Kereky girdi. Kale beyinin alev gibi yanan kirmizi yznden ve sendeleyerek yrmesinden yine gereginden fazlasini itigi aika anlasiliyordu. Ama hl yeterince imedigini dsndgnden olsa gerek girer girmez adamlarina emirler yagdirmaya basladi. Kale komutani ile delikanlinin selamlarini umursamaz bir el isareti ile geistirdikten sonra masanin zerinde duran agzina kadar sarap dolu kupayi kaptigi gibi hizla basina dikti ve sonra eliyle agzini silerek yanindaki usagina ve muhafizlarina dnerek alayli bir sekilde: -Siz burada, asagida kalin! Her gece tekrarlanan o mcadeleyi simdi gidip benim tek basima vermem gerekiyor! -dedi ve ardindan incecik, yukari dogru kivrilan ve Benignanin yatak odasina ikan merdivenleri tirmanmaya basladi. Asagida kalanlar hibir sey sylemeden birbirilerine baktilar. Bir sre sonra kale komutani, Gergely Kerekynin silahli muhafizlarina dnerek: -ekilip gidin buradan! Yukarida olacaklar sizi ilgilendirmez! - dedi ama adamlarin hi birisi bulundugu yerden kipirdamadi bile. -Duymadiniz mi? diye sordu adam ve oturdugu masadan ayaga kalkarak: -Beylerin isleri sizi ilgilendirmez, onlarin islerini yaparken ikarttiklari sesler de sizin kulaklariniza uygun degildir. Defolup gidin buradan! Hadi, daha ne duruyorsunuz! -diyerek bagirdi. Bu szler zerine uzun boylu, sarisin bir delikanli siradan ikip bir adim ne geti ve: 81 -Biz buradan bir yere gitmiyoruz. Beyimizin emri olmadan buradan disari bir adim bile atmayiz! -dedi sert bir sekilde. Mihly Domokos kulaklarina inanmak istemiyordu. Bu szleri syleyen delikanliya iyice yaklasti ve gzlerinin iine bakarak ona: -Ne diyorsun? Aklini mi kairdin sen? -diye sordu ve ardindan da: -Yoksa sen kiminle konustugunun farkinda degil misin? -dedi. -Mihly Domokos, kale komutani ile konusuyorum. -dedi alayli ve meydan okuyan bir tavirla gen muhafiz. -Pl Kinizsinin kale komutaniyla. -diyerek dzeltti yasli kale komutani. -Iste bu yzden buradan gitmiyoruz ve suraciktan bir adim dahi kipirdamayacagiz! - dedi sert bir sekilde kilicini vurarak gen muhafiz ve sonra da: -nk ben hl Gergely Kerekynin, beyimin hizmetindeyim, ben onun muhafiziyim!- dedi. Mihly Domokos glkle kendine hakim olabildi. Yz fkeden kipkirmizi kesildi, boynundaki damarlar kabardi. -Bu kalede benim szm bir emirdir! -dedi ama gen muhafiz altta kalmadi. -Elbette yledir, ama sizinkinden daha byk bir emir olmadigi zaman ancak! - diye karsilik verdi kstah bir tavirla ve kale komutanina saldirmaya devam ederek: -Bu arada bizim beyimiz ve ayni zamanda da Vzsony Kalesinin de sahibi olan Gergely Kereky sadece kendi emirlerine uymamizi emretti bize. -dedi. -Bana bu kaledeki yetkiyi Pl Kinizsi vermisti! -Ne gzel sylediniz! Muhterem komutanim, sizin zamaniniz geti artik, o eskidendi. Burada artik sizin sznz gemiyor. Ve bizim aramizda kendinizi daha emniyette hissettiginizden baska bir yere de gidemiyorsunuz! - deyince kale komutani daha fazla kendine hakim olamayarak bagirmaya basladi: -Seni dinsiz imansiz apulcu, seni! Sen kim oluyorsun da Pl Kinizsinin kalesinde benimle bu sekilde konusabiliyorsun? dedi avaz avaz bagirarak Mihly Domokos ve aniden kilicini ekerek gen muhafiza dogru bir hamle yapti. Ama o anda iki gen muhafiz kililarini yasli kale komutaninin ggsne dayadilar. -Vzsonyk Kalesi artik Gergely Kerekynin! - diyerek bagriyordu kstah sarisin muhafiz. 82 Bu arada gen katip yasli kale komutaninin kilicini elinden aldi. -Sakin olun komutanim! Efendim sakin olun! -dedi ihtiyar adami sakinlestirmek isteyen bir ses tonuyla ve sonra da muhafizlari kast ederek: -Bu gen muhafizlarin hi birisi iin bunu yapmaya degmez aslinda! Bunlar iin elinizi kana bulamaya degmez, sinirlerinize hakim olun! Ve ayrica bunlarin bildigi tek sey sahiplerinin kendilerine grettiklerini papagan gibi aynen tekrar etmekten ibaret. Bunlari adam yerine koyup onlarla muhatap olmayin! - dedi. -Vzsonyk Kalesinin kime ait oldugunu gretirim ben size ama... diye bagiran kale komutaninin szlerini kesen gen katip merdivenleri isaret ederek: -Bunu orada, yukarida kararlastiracaklar, bekleyin! - dedi. * Gergely Kereky odaya girdigi sirada Benigna Magyarin nedimeleri korkuyla igliklar atarak kaistilar. Hanimefendi ise dizlerinin zerine kms dua ediyordu. Kocasinin geldigini grnce kendine yakisir bir edayla dizlerinin zerinden dogrulup ayaga kalkti ve onu karsiladi. Geen yillar Benigna Magyarin yznde derin izler birakmamisti. Hayatinin ortalarinda olan kadinin salarinda tek tk beyaz salar vardi ama gzleri hl eskisi gibi isil isildi ve durusu da kendisine saygi duyulmasi gerektigini hissettiriyordu karsisindakine. Koca agizli ve zil zurna sarhos oldugu iin ayakta durmakta glk eken Gergely Kereky kapida bir durdu, sonra bir iki adim atmak zere hareket etti ama ayakta duramadigindan ilerlerken sendeledi. yle ki odanin girisinde bulunan son derece gzel bir sekilde islenmis olan o mermer stuna tutunmak zorunda kaldi. -Gryorum ki hep bir araya gelmis, gzel gzel dua ediyorsunuz! - dedi alayli bir sekilde ve kahkaha atarak. Ardindan da kstahligini srdrerek: -Ve umarim bu dualar sirasinda benim gnahlarimin bagislanmasi iin de birka tespih ekmissinizdir! - diye takilinca Benigna Magyar alev saan gzlerle, sert bir sekilde karsilik verdi. -Bunun iin sanirim artik bosuna dua etmis oluruz. Bizim dualarimiz senin gnahlarinin bagislanmasi iin yeter mi ki!? ... Gergely Kereky, senin gnahlarinin affedilmesi iin duadan daha baska seyler yapmak gerek diye dsnyorum. - dedi. 83 -Evet, iste byle! Gergely Kereky!? Simdi Gergely Kereky mi olduk? derken adamin sesi inladi odada. -Canim kocacigim degil?!Veya Vzsonyknn hasmetli beyi degil yani?! Gergely Kereky efendime ne oldu? - diye sorunca kadin kendini savunmak istercesine: -Eger bu szn ettiklerinden birisi idiysen bir zamanlar, bunlarin her birini bana borlu oldugunu unutmaman gerekirdi. Seni adam etmek zere koruyucu kanatlarimin altina alip da buraya getirene kadar sen parasiz pulsuz kalmis, kimsenin takmadigi, oradan oraya dolasan sefil bir soyluydun sadece. Seni adam etmeye alistigimi nasil unutursun?! Seni ycelten benim! Bugn sahip oldugun herseyi bana borlusun!- dedi sert bir slpla. Bir yandan itigi sarap, bir yandan da iindeki dinmeyen fke adamin aklini basindan almisti. -Yceltmek mi?! - dedi sesini ykselterek alayli bir sesle ve sendeleyerek ileriye dogru iki adim daha atti. -Su fare yuvasina geldigime nasil sevindigini ne abuk unuttun? Pl Kinizsinin sanli gnlerini oktan geride birakmis olan bu harabeye getirmek iin bana yaptiklarini unuttun mu?... Su lanetli kaleye beni sokmak iin neler yaptin?! -Utanmaz! Rezil adam! - derken artik sesini iyice ykseltmisti soylu kadin. -Benim biricik yigit ve mert kocama sen bunlari nasil sylersin? Onun adini agzina nasil alirsin? -Biricik kocan ha?! - diyen Gergely Kereky artik kt niyetini gizleyemez hale gelmisti. -Peki ikincisi neydi? Ona nasil gittin? Su Horvthla niye evlendin? Sonra, onun yatagi da sana soguk gelmeye baslayinca benimle birlikte olan sen degil miydin? Tabii, ondan on yas daha gentim. Artik isi bitmis bir ihtiyardan sonra benim gibi gen birisini kairmadin! ...Simdi de yoksa drdncsne mi gz diktin, sylesene? -Eger senin kim oldugunu bilmis olsaydim, eger bunlari bana yapacagini bilseydim degil yatak odama, su kalenin kapisindan dahi ieri giremezdin!- derken hikira hikira agliyordu kadin. -On yildir bana neler yapiyorsun! Yedin bitirdin beni! Neyim var, neyim yoksa hepsini aldin benden. Yillardir beni smryorsun, aldatiyorsun ve sabahtan aksama kadar imekten baska ne yapiyorsun? -diye sitem etmeye devam edince Gergely Kereky: 84 -Sirayla gidelim istersen! - dedi ve kendini bir koltuga atti. -Smrmeyi, aldatmayi, dolap evirmeyi senin bilgin dahilinde yaptim hep... Hepsini senden grenmistim. Yoksa unuttun mu? -Vzsony Kalesini sana bagisladigimi gsteren belgeyi bana hangi kosullar altinda hazirlatmistin hatirliyorum...Sahip oldugum her seyimi elimden almak iin evirdigin dolaplari da biliyorum... Alaka Kab Dagindaki mlk de satir arasina yazdirip benden aldin... Hatta onun iin Kralimiz bile seni uyarmisti. Sen de bunu unuttun mu? dedi kadin fkesine hakim olamayarak. -Evet ama sen bana o zaman bunu kafama takmamami sylemistin. Ben de fazla zerinde durmamistim. nk o gnlerde her gece benim yolumu drt gzle gzlyordun, koynuma girmek iin hi ses ikartmiyordun, beni asagilamiyordun yle... Beni askla bekliyordun, asik ve seven her kadinin yaptigi gibi beni mutlu etmeye alisiyordun... -seklinde konusmayi srdrnce Benigna Magyar daha fazla dayanamayarak aglamaya basladi. Gzyaslarini silerken bir yandan da konusuyordu: -Seni hl ayni sekilde bekliyor olabilirdim ama artik sana hi kimse yardim edemez, seni kimse adam edemez. Senin bana karsi yaptigin saygisizliklari daha ne kadar grmemezlikten gelebilirim? Senin iin ne kadar dua ettigimi biliyor musun? Hatta seni Romaya gtrdm, gnahlarindan arinasin diye, bagislanasin diye... Sana sadik bir estim... -Evet tatlim, ama hepsinden nemlisi sen benim su ortagimdin her zaman! - dedi Iisiltiyla, alay ederek Gergely Kereky. -Hem de yle byle degil! Ve bizi birbirimize baglayan bu kanli zincirin halkalari o kadar ogaldi ki artik hibir sey ya da hi kimse ellerimizi birbirinden ayiramaz! -Sadece lm bizi ayirir. - dedi fisiltiyla Benigna ve buz gibi donuk gzlerle nne bakti. -lm m?! - derken glyordu Gergely Kereky. -Hayir, o da bizi birbirimizden ayirmaya yetmez. Hadi canim sende, birak su numaralari! Karsimda manastira kapanmis bir bakire gibi durup bana numara yapma! Byle yaparak sen beni yola getirecegini mi saniyorsun? Sana sadik bir ev kpegi olacagimi mi dsnyorsun? Hem de sen?! Sen dua etmekten baska ne yapabilirsin ki zaten artik! Oturdugun yerden ayaga bile kalkamiyorsun, su haline baksana bir! 85 -Gergely! -derken hikiriklara boguldu kalbi kirilan kadin. -Kaderine meydan okumaktan vazge ne olur! Tanri birisinin yok olmasini istediginde ilk nce onun aklini basindan alirmis! -dedi ktk gibi sarhos adam ve kadini kiskirtmayi srdrd: -Seninkini oktan almis, sen farkinda degil misin?- dedi laflari agzinda geveleyerekten. -Her gece ne yapmaya alisiyorsun bu yatak odasinda, yolunu sasirmis kart tavuk gibi ne debellesiyorsun yatagimda?! diye konusunca kalbi ve onuru kirilan Benigna Magyar sadece: -Kart tavuk mu? diyebildi. Kadinin yz bembeyaz olmustu. -Sanki ok mu gensin? - diyerek gld Gergely durumdan hosnut bir sekilde. -Benim artik gen olmamam bir sorun yani? -Sorun tabii! - dedi sesini ykselterek adam ve kahkahayla glerken eliyle izmesine vurdu. -Sen biliyor musun ki, asagidaki kylerde ne gzel kizlar, ne taze gelinler var? Bunlar varken benim su yikik dkk kalede seninle mrm rtmemi bekliyorsun benden? Burada sikintidan patliyorum... Yoksa oturup seninle dua etmemi mi istiyorsun? Sonuta her gece beni bu sekilde karsiliyorsun. Ne zaman eve gelsem dua ederken buluyorum seni. Beni o sekilde etkileyecegini mi dsnyorsun? Benigna Magyar bu szlere bir karsilik vermedi. Yz kapkara oldu, dudaklari titremeye basladi. Sonra aniden korkun ve acimasiz bir ifadeye brnd yz. Sarhos olmasina ragmen adam ona bakinca grdgnden irkildi. -Hey, ne oluyor sana? - diye sordu kekeleyerekten. -Sonuta alt tarafi bir tartisma. Sadece tartisiyoruz, her zaman yaptigimiz sey... Daha nce de tartismistik... Kadinin bir sey sylemedigini grnce irkildi ve: -Ama daha sonra hep barismistik hatirlarsan. Sonuta ben neredeyse her aksam eve ge geliyorum. Bunda ne var ki? Benigna Magyar gergin, buz gibi bir yz ifadesiyle glmsyordu. Belli ki o anda ne yapmasi gerektigine karar vermisti bile. -Eve, sadece eve geliyordun Gergely! Eve geliyordun, dogru...Ama artik bundan 86 sonra bunu bir daha yapamayacaksin! -dedi garip bir ifadeyle. Adam geri dnlemez bir yola girdiklerini fark etti, hatasini anladi ve bunun iin de dumanli basini toparlayip bir seyler sylemeyi denedi. Anlamli, gzel birka sz sylemek istiyordu durumu kurtarmak iin. -Byle kt sakalar yapma Benigna! Seni sevdigimi biliyorsun. - dedi ve sonra da sanki kendi kendini teselli etmek istercesine: -Ayrica bana ne yapabilirsin ki sen? Muhafizlarim buradalar, kaledeler. -dedi ve zgvenini kendi szleri ile saglamaya alistiktan sonra iindeki seytana uyup yeniden konusmasini srdrd: -Yoksa su yigitligi, gzpekligi dillere destan eski kocan Pl Kinizsinin ruhunun gelip sana yardim edecegini mi saniyorsun sen?! -O sana ne gerekiyorsa onu yapacaktir Gergely Kereky! - diye haykirdi kadin ve kapiyi gstererek: -Simdi defol git buradan! Sabah olunca, uykunu alinca ve biraz aklin basina gelince seninle konusacaklarim var. - dedi. Gergely Kereky son kez grdgn hissettigi bu odada biraz daha kalabilmek iin elinden geleni yapmaya kararliydi. Ama diger taraftan da akli hl asagida, odada kalan sarap kadehindeydi. Isteksizce yerinden kalkip sendeleyerekten asagiya inmeye basladi. -Iyi geceler Benigna! Sabah her sey yoluna girecek!- dedi homurtuyla. -Evet! Sabahleyin her sey yolunda olacak! - dedi yere bakaraktan kadin, sonra da en sadik hizmetkarina dnerek: -Anka, Beyini agir, hemen buraya gelsin! Mihly Domokosu, Pl Kinizsinin komutanini agir, buraya gelsin hemen! Ve eski komutanimizi Ferenc Bodoyu da uyandirip buraya getirsinler derhal! - dedi ve fisiltili bir sesle: -Ve digerlerini, bir zamanlar Pl Kinizsiyi seven, onu taniyan herkesi toplasinlar kalede! -diye ekledi. * O gece Vzsony Kalesinin kulesinde neler olup bitti bunu hi kimse asla grenemedi gerekte. Bayan Domokos sadece Haniminin yanindan ikip kocasini aramaya koyuldugunda Gergely Kerekynin satonun kk odalarindan birisine girdigini grd. Ama onun ieriye girisiyle birlikte baslayan grlt ve samata, 87 eglence sesleri ge saatlere kadar srmst o gece. Gece alemi orada da devam etmisti gecenin ilerleyen saatlerine kadar. Kaledeki hizmetkar kadinlar o saatten sonra odalarina ekilmislerdi. Sadece kapi bekisinin ihtiyar annesi btn bir gece boyunca yataginda bir saga bir sola dnp durdugundan sabaha dogru safak vaktinde bir ses isitmisti. Kapinin nnde agir agir ilerleyen erkek ayak sesleri duymustu. Ilk nce bir rya grdgn dsnmst yasli kadin ama yaklasip uzaklasan ayak seslerini tekrar tekrar duyunca kadin yari uykulu haliyle kaleye girip ikanlari saymaya baslamisti. Ama gerekte bunlarin ka kisi olduklarini da hatirlayamadi, iki, , bes hatirlamiyordu, nk uyuyakalmisti. Derin bir uykuda oldugundan sonraki olaylar hakkinda bir sey bilmiyordu. * Ertesi gn Benigna Magyar gleye dogru nikahli esini odasina agirtti. Ancak satodaki bas muhafiz kocasinin yataginda olmadigini haber verince herkes adami aramaya koyuldu. Vzsonknn haddini bilmeyen beyinin sadik adamlarini ve ayni zamanda da onun alem arkadaslarini derin uykularindan uyandiranlar onlara sahiplerinin, Gergely Kereky'nin ortadan kayboldugunu sylediler. Bunun zerine onun adamlari da kalenin muhafizlarina katildilar ve hep birlikte her yerde kalenin beyini aradilar. Her yere baktilar. Hatta kk sapele gidip orada bile aradilar onu, ki oraya Gergely Kereky kirk yilda bir adim atan biriydi. Bu arada hi kimse onu kalenin etrafindaki su kanallarinda aramayi akil edememisti. Oysa onun en sevdigi kpeklerinden birisi neredeyse btn bir gleden sonrasini su kenarinda geirmisti. Kimbilir, belki de kaderin bir oyunuydu bu. Onun lsn ilk gren bir nceki aksam Pl Kinizsinin yasli ve sadik kale komutanina kafa tutan sarisin gen muhafiz oldu. Gen muhafiz ilk nce Gergely Kerekynin sarhos oldugu iin kuleden dstgn ve boynunu kirdigini dsnd. Ama yanina yaklasip eski sahibini iyice bir gzden geirince grd ki birden fazla kocaman yaralar sarmisti zavallinin bedenini. Ama akilli davranarak bu yara izlerini hi grmemis gibi yapti ve hizli adimlarla oradan uzaklasti. Ardindan da hemen Gergely Kerekynin kalede bekleyen muhafizlarini topladi. Onlar da bu ise fazla kafa yormadilar ve bu olayin ardindan bir yarim saat sonra bu muhafiz ordusu hizla kale kapisindan ikip gitti. Baslarinda da uzun boylu, sarisin gen muhafiz vardi. Adam muhafizlarin nnde, adeta aklini yitirmis gibi atini Budaya dogru drt nala kosturarak hizla uzaklasti oradan. * 88 Benigna Magyarin bu olaydan sonra cinayetle sulandigini ve yargilandigini, ceza olarak da mal ve mlknn bir kismini kaybettigini resmi belgelerden de biliyoruz zaten. Ama ayni zamanda Macar Krali II. Lajosun Moha Savasinin oldugu yil, savastan nce Pl Kinizsinin Krala ve lkeye yapmis oldugu hizmetlerinden dolayi yasli kadini affettigini de yine dnemin kaynaklarindan grenebiliriz. Ama iste hepsi sonuta eskiden olmus olaylar. Hepsi artik sadece bir tarih, sadece birer yk. * * * 89 KADIN EKIYA * Kral Mtysin son derece gl savas komutani olan Pl Kinizsinin bir zamanlar Nagyvzsonyda yasadigi o nl kalenin bulundugu Sd kiyilarini o gnden beri ok su yikadi, ok su akti geti oralardan. Kinizsinin lmnn ardindan drt yz yil sonra Vzsonyknn bir zamanlar nl kalesinden artik sadece harabeler halindeki kalintilar kalmisti geriye ve her geen gn biraz daha yikilan, harap olan bu surlar arasindan bir tek kahraman Kinizsinin o zamanlar yasadigi kule ayaktaydi. Zamanin kemirip yiprattigi, mermi ve top izlerinden delik desik olmus, sivalari dklen duvarlar sarayin tas kapi ve pencere kenarliklari etrafta yasayan halk tarafindan talan edilmisti. Bu mlk, kaleyle birlikte, daha o zamanlarda, o dnemde Vzsony Kontununmus. Ve daha sonralari terk edilen, yikilip yok olan harabeyle hi kimse ilgilenmemisti. Yeni sahipleri olan beyler ise ok uzun zamandan beri artik kalede yasamiyorlardi. Yarisina kadar yikilmis duvarlar, surlar arasinda kalmak gibi bir istekleri veya dsnceleri de olmamisti anlasilan. Baykuslar bariniyordu burada epey bir zamandir. Beyler ise yukarida, karsi tepede yeni insa ettirmis olduklari gzel satolarinda yasiyorlardi ve hatta emirlerinde bulunan asker ile komutanlar iin bile Nagyvzsonyda bir sokak byklgnde kocaman bir kisla insa ettirmislerdi. te yandan yarisina kadar yikilmis olan kale, bulusmalarinin olabildigince az kisinin bilmesini istedikleri kisiler iin son derece uygun bir siginak haline gelmisti. * O asiri sicak, kavurucu yaz gecesinde iki kisi son derece dikkatli bir sekilde ilerliyordu yarisina kadar yikilmis olan surlarin dibinden. Glgelerden birisi, sirtina ok koyu, simsiyah bir gocuk almisti. Iki kisi birbirlerini bile gremiyorlardi ve erikler, bgrtlenler, yaban glleri de ylesine bir ag olusturmuslardi ki onlarin etrafinda, orada ne bir insan ne de bir hayvan grlemezdi, grlse bile yanina varilamazdi kolayca. Bir tek konusulanlar iki kisiyi birbirine yakin tutuyordu ama o da ates bceklerinin vizildamadigi, kus seslerinin kesildigi zaman olusan sessizlik iinde ancak glkle isitiliyordu. -O halde yarin. - dedi ciddi bir erkek sesi: 90 -Veszprm tahsildarinin bugdaydan aldigi parayi tefecinin eline saydigindan kesinlikle eminim. rzsi tetikte olmamiz konusunda haber gndermis. - dedi. -Zaten ben gzlerimi her zaman aik tutuyorum. - diye cevap verdi incecik, titrek bir ocuk sesi. -Iyi de, hanim ablam bunu neden yapiyor? -Neyi niin yaptigi konusunu kurcalama, bu isi ona birak! Bu konuda iin rahat olsun. Belki de bu kavgali dnyada bir paracik adalet olsun diye yapiyordur bunu. Zira biliyorsun ki Kont bugdayi Veszprm tefecisine sattigi srece sizler degil arpa ekmegi, kepekli ekmek bile yiyemeyeceksiniz. -Ama hirsizlik yapmak, almak gnahtir! - dedi fisiltiyla ocuk. -Babani her gn birileri soymuyor mu? - dedi bunun zerine gergin bir sesle adam. -Hem ben, isleyecegim gnahlar iin sululuk duygusunun ne oldugunu senden grenmek iin bulunmuyorum burada. Eger hanim ablana yardim etmek istemiyorsan... -Nasil yardim etmek istemem! Isterim elbette. -dedi fisiltiyla digeri. -Ama siz yine de dikkatli olun! - diye de uyardi adami. Bu sirada, kyn br ucundan kpek ugultulari gelmeye basladi. * Rahatina ve keyfine dskn tahsildar evinin genis yemek odasinda o gn aksam masaya sorunsuz, dertsiz tasasiz oturmustu. Ardindan, bir an iin dsndkten sonra kirpi kilikli muhafiz basina dnerek: -Onlari kim grms?- diye sordu. -Vmosdaki kir meyhanesinde egleniyorlarmis gn gecedir. -diye cevap verdi komutan. -Meyhaneci eskiyanin sirtindan geiniyor, ama hizmetkari bize alisan birisidir. Paralari bitince, daha fazla iecek sarap alamayinca Vzsony tahsildarinin yeterince parasi var. Ondan alinca daha sonra sana getirip borcumuzu deriz. dediklerini duymus. Bu konusmanin zerinden bir saat sonra ise arkalarindan yol toz duman olmus. -Peki bu arada siz ne yaptiniz? -diye sordu yz sararmis bir haldeyken tahsildar. -Ne yapabilirdik ki efendim?! Onlarin ne tarafa gitmis olduklarini hi kimse 91 bilemez ki! Son derece byk, genis bir orman. Biz de duyar duymaz aceleyle hemen buraya geldik. Ancak bu syledikleri gerekten ciddi olsaydi simdiye dek oktan buraya gelmis olmalari gerekirdi... Tahsildar bir mddet sinirli sinirli odanin iinde bir ileri bir geri dolasti, ondan sonra sessiz ky sokagina bir gz atti. -Onlarin, btn bunlari kimden duyup grendiklerini bir bilsem! -diye mirildandi intikam almak istegiyle dolu bir sesle. -Smegdeki dostum, dnrm Kont Zichy de koyunlarin satisindan para demesi yapildiginda onlar tarafindan ziyaret edilmisti. Ama biz, paavralar iinde yasayan o yagmacilardan korkmuyoruz. Sizler, muhterem dostum benim evimde kaliniz ve geceleyin ben kendim de pusuda olacagim, ben de nbet tutacagim. - dedi ve sonra da koridora dogru yneldi. -Zsofi! -diye seslendi tahsildar ve gen kiz daha o anda birden kapinin nnde grnnce de basini saga sola salladi ne olup bittigini anlamadigini belirtmek istercesine. -Amma da hizliymis senin ayaklarin!- dedi adam kiza ve sonra da ardindan glmseyerek: -Dogru, muhafizlar arasinda bir iki tane yakisikli delikanli var, ama yine de...- dedikten sonra kiza dnd ve: -Muhafizlara aksam yemeklerini ver ve misafir odasinda onlara yatacak yerlerini hazirla. Biraz sikisik olur ama sorun degil, uyumaya gelmediler zaten. Ama sarap matarasini da suraya masanin zerine hazir et ki geceleyin uyuyup kalmasinlar! - diye talimat verdi. Zsofi parlayan, isil isil gzlerle glmseyerek kseyi dnmst bile. Parlak kahverengi sa rglerini sirtinda sallayarak sevin iinde uzaklasti oradan. Tahsildar ise sarap kadehinden koca bir yudum ime cesaretini kendinde bulduktan sonra yeniden muhafiz basinin yanina dogru yrd. -Evet, anlatin bakalim baska neler biliyorsunuz su bizim sevgili eskiyalarimiz hakkinda? - diye basladi szlerine alayli bir ses tonuyla. -Onlar hakkinda sylenenlere gre kk, ufak tefek atlarin sirtina atladiklarinda yle bir at kosturuyorlarmis ki onlara yetisecek muhafiz yokmus buralarda. Ne dersiniz, btn bunlar dogru mu? Bir de syle bir sey daha duydum. Onlari kiz zannetsinler diye salarini uzatiyorlarmis. -dedikten sonra yksek sesle gld ve 92 konusmasina devam ederek: -Ancak inanilmasi en zor olani da zenginlerden aldiklarini fakirlerle paylasiyorlarmis. -dedi. -Sey!...Buna diyecek bir szm yok. - dedi sessizce muhafizlarin komutani. -Birogunun gz dnms birer hirsiz, bir kisminin ise katil oldugu syleniyor. Ancak te yandan, yoksul insanlara gerekten bir zarar vermiyorlarmis. Hem nasil zarar versinler ki?! Zavallilarin zaten alinacak bir seyleri kalmamis ki! Ama sunu da duydum onlar hakkinda... Diyorlar ki, ok iyi niyetli olduklari zamanlarda, bolluk iinde olduklarinda, bazen bir iki kuzuyu, birka fii sarabi, hatta birka kurus parayi bile gtrp sefil durumda olanlara, ihitiyaci olanlara veriyorlarmis. Byle yapinca ise bizim isimizi zorlastiriyorlar sonra. nk btn yre halki ya onlardan korkuyor, ya da onlarla iyi geiniyor. O alti adamin kim olduklarini da bosuna sordum. Orada, Vmos meyhanesindeki koyun obani da, sigir obani da hepsi ayni sekilde konustu. Kim olduklarini, nereli olduklarini grenmek mmkn degilmis. Bunu sormak hi kimsenin cesaret edemeyecegi bir durum. Sadece, grendigim kadariyla, ilerinden bir tanesi iste biraz yle bir delikanliymis, yani sakali bile yokmus onun. Tahsildar bu arada bir kadeh sarabi daha bir iiste bitirdi. -Iyi ama buraya yine de bosuna gelecekler. dedikten sonra masaya sert bir yumruk indirdi; ardindan da ksede duran demirli sandigi isaret ederek: -Bunu ne aabilirler, ne de alip gtrebilirler! Onun iindekileri alabilmek iin ancak evi de birlikte gtrmeleri gerekir. O sandigin kilidini en iyi Viyana ilingir ustasi yapti, alttan ise ahsap dsemelere mihlarla tutturuldu. Onlar bunu yerinden skene kadar btn ky uyanir...-dedi kendinden emin bir sekilde. Komutan, duyduklarindan memnuniyetini ifade eden bir edayla basini salladi ve : -O halde kendimizi geceye hazirlayalim saygideger efendim. Zatialiniz yorganin altina girip uyuyabilir bile artik, biz mz ise bu sandigi koruruz. - dedi. * O gece yle koyu bir karanlik kmst ki kyn zerine, tahsildarin evinin demir parmakli pencerelerini bu taraflari ok iyi bilen birisi dahi ok glkle fark edebilirdi. Ama o sirada ieride birisi vardi ve o kisi gz aip kapayana kadar ustanin demir parmaklik takmayi unuttugu kskn tek penceresine kck bir yanan mumu koymustu bile. Bu mum, beyaz don gmlek giymis iri yapili birinin pencere kepengini kaldirincaya kadar kisa bir sre iin yanmisti. Sonra bu beyaz gmleklinin digerlerinin tek tek o dapdaracik pencereden ufacik kilere girmelerine yardim eden eli de karanlikta grnmez oluverdi. 93 Tahsildarin kapisi alinmaya basladigi zaman vakit gece yarisini oktan gemisti bile. -Kalkiniz efendim! - dedi yabanci bir erkek sesi. -Muhafizlar sizi yemek odasinda bekliyorlar. Tahsildar yle ani bir sekilde kalkti ki yatagindan, sanki yilan sokmus gibi yerinden Iirladi. Mum bile yakmadi. Koridoru ok iyi bilen birisi olarak karanlikta hizli adimlarla yryordu ve sonra da kapkaranlik yemek odasina vardi. Ama orada tek basina olmadigini hemen anladi. -Dnyayi yakarim, yikarim burayi!- diye inladi karanlikta bir ses. Ondan sonra ise bir elin yaktigi kandil ve mumlar masanin etrafinda oturan serefli toplulugu aydinlatti. Tahsildarin o anda ayaklari sanki yere akiliverdi, oldugu yerde kalakaldi. Alti tane tepeden tirnaga silahli ve zel kiyafetler giymis eskiya masanin evresinde oturuyordu. Iki tanesi ellerindeki kocaman tabancalarini tam olarak onun basina dogrultmuslardi. Masanin ortasinda ise dalyan yapili kadin kilikli bir eskiya oturuyordu. O da aynen diger erkekler gibi giyinmisti ancak daha az silah kusanmisti. Tahsildarin rengi atmis, donuk yzn grnce, siyah gzleri birdenbire parladi; gl kirmizisi yanaklarinda alayli bir glmseme belirdi ve elinde tuttugu kisa kamiyla masanin ayagina vurdu ve: -Saygideger beyefendi! Gecenin bu saatinde sizi huzursuz ettigimiz iin bize kizmadiniz degil mi? -diye sordu. Sonra da: -Geri bildigim kadariyla siz zaten bizi bekliyormussunuz. dedi. Tahsildarin d bokuna karismis bir halde miriltiyla yere, nne bakarak konusmaya alisti ama sadece: -Muhafizlar nerede? -diye sorabildi. -Yorgunluklarini atmalari konusunda onlara biraz yardimci olduk. -dedi bunun zerine hl alayli bir biimde glmsemeye devam eden gen kadin. -Seni nereden taniyorum ben? dedi yksek sesle nne bakarak biraz daha cesaret bulan tahsildar? -Sesini daha nce nerede duydum? -dediginde kadinin yzndeki glmseme o anda birdenbire yokoluverdi. -Bir kere, ok eskiden aglarken duymus olmalisiniz. -dedi, sonra da keskin bir 94 sesle ve szne devam ederek: - Yetim bir kk ocuktum ve hanimannemle beni evinizden atmistiniz. Ama simdi eski hesaplarimizi grmek iin gelmedik buraya. Bunun iin zamanimiz yok. Zatialinizin Viyanada yaptirmis oldugu su nl kilidin anahtarini cebinizden ikartmasi gerek. Hadi ain su sandigi! dedi karali bir ses tonuyla. -Onu da mi biliyorsun? - dedi kekeleyerek adam ancak zerine dogrultulmus tabancanin namlusu ve ekilen tetik sesleri zerine elini cebine atti. -Simdi ain artik su sandigi! -diye emir verdi kadin ve o hasmetli, byk beyin diz kerek titreyen eliyle kilidin deligini aramasini memnun bir yz ifadesiyle seyretmeye basladi. Ama adam birdenbire bir sey dsnmst ve aniden ayaga firlayarak kapiya dogru yneldi. Zavalli adam muhafizlarin yan taraftaki odada olduklarini hatirlamisti sonunda. Ancak: -Cani tatli, hayati degerli olan kipirdamasin! -diyen kadinin elindeki kami masanin zerinde saklayinca diger iki eskiya bunun zerine hemen tahsildari kollarindan yakaladilar. O ise bu demir gibi sert elli adamlarin sikistirmasiyla birdenbire yle uslu bir kuzu olmustu ki fazla bir sey sylemek gerekmiyordu artik ona bir sey yaptirtmak iin. Adam iki adim atinca demir sandigin yaninda bitivermisti bile. -Hemen aiyorum. - dedi aciyla derin bir i ekerek ve ondan sonra da eli yz ter su iinde kalmis bir halde onlarin son kurusu da sandigin iinden almalarini izledi. Son anda btn cesaretini toplayarak adamlara: -Ieriye nasil girdiniz? Bunu bir bilebilsem! diyebildi sadece. -Evinizi yiktik! - dedi sakayla eskiyanin basindaki gen kadin ve ardindan sert bir sesle emirlerini vermeyi srdrd: -Iki kisi siz nden gideceksiniz, yarim saat sonra diger iki kisi ikacak. O zaman para da emniyette olacak. Daha sonra da diger iki kisi bir yarim saat kadar daha digerlerini korumak iin burada kalip bekleyecek. Ondan sonra etrafindakilere bakarak adama dogru dnd ve: -Siz ise, masanin altina girin, diz kn! Eger agzinizi aacak olursaniz ya da bu arada birisine seslenmeye kalkisirsaniz celladinizi agirmis olursunuz. Ve sadece burada sizi beklerken degil, ondan sonra da son kisinin de buradan gitmesinin ardindan bir saat geince yerinizden ikacaksiniz ve de sessiz olacaksiniz. Eger bizi ele vermeye kalkisacak olursaniz dnyanin br ucunda bile olsak geri dneriz ve yz tane hayatin bile olsa yzn de senden tek tek aliriz! - dedikten sonra kadin nde, iki eskiya da arkasinda olmak zere kapiya dogru yneldi. 95 Masanin altinda diz kms, oldugu yerde bzlp kalmisti adam. Ama uzaklasan atlarin nal seslerini duyunca artik ii birazcik rahatlamisti. yle grnyordu ki kadin eskiya merhametsiz bir disiplin uyguluyordu. Onun dedigi sekilde tam olarak yarim saat getikten sonra diger iki adam da yola ikti, onlarin ardindan bir yarim saat sonra ise son iki eskiya da oradan ayrildi. Tahsildar ise o parlayan gzleri ve de o merhametsiz szleri o kadar iyi hatirliyordu ki aradan bir saat gemis olmasina ragmen hl yerinden kipirdayamamisti. Elbette evindeki son eskiyanin gitmesinin zerinden bu yana aradan ne kadar zaman getigini bilmis olsaydi her halde ikardi yerinden. Ama iyi ki o ok sevdigi efendisini bu berbat halinden kurtarmasi iin evin kurtarici melegi Zsofi vardi. Safakta kalkan gen kiz, dedigine gre, evin iinde spheli bir durum sezinlemis. Geri btn dis kapilari sikica kapatmis olmasina ragmen yine de kalkip erkenden etrafa iyice bir bakmak istemisti. Ilk nce muhafizlarin odasinin kapisina bakmis ama nedense kapi zerinden kilitliymis. Onun ardindan evin beyini yemek odasinda masanin altinda iki bklm bir halde bulmustu. Diger zamanlarda son derece kaba saba birisi olan bu adam simdi sevinten kiza nasil yaranacagini bilemiyordu. -Zsofi, tatli Zsoficigim! Gel, abuk bana kalkmak iin yardim et. Korkun bir geceydi! Gece ne kadar aci ektigimi kimse bilemez. - diyordu yalvaran bir sesle adam. Ondan sonra da sirtini dzeltti, ayaklarini uzatti. Esnerken bir yandan da ne dedigini bilmeyerek konusuyordu adeta. -Elim ayagim tutuldu bu sekilde iki bklm oturmaktan. Getir bana bir kadeh palinka ver hemen. Yasadigim bu dehseti unutmam iin imeliyim! O meshur, o gl kuvvetli adam bir paracik kendisini toparlayinca ise Zsofi ile birlikte muhafizlari aramaya iktilar. Ama onlar da ne oldugunu anlayamamislardi. zerlerine kilitlenmis kapiyi var gle tekmeliyorlardi, yumrukluyorlardi. Kapiyi kirip ieriye girince onlari kendilerine getirmek iin zerlerine soguk su dkmek gerekmisti. Tahsildar onlarin bu halini grnce iine dstg utan verici durumdan dolayi kizgindi ama bu utancini kurtulmasindan dolayi duydugu sevinle gizlemeye alisiyordu. Muhafizlara svp sayiyordu ve onlara: -Sarhos domuzlar!- diye bagiriyordu. Kendini tutamayip sylenmeye devam etti: -Bir ise yaramazsiniz!- diyerek hakaretlerine devam ediyordu ve onlari 96 grevlerini yapmadiklari iin hakime sikayet edecegini, durumdan yerel yneticiyi de bilgilendirecegini sylyordu bagira agira. Muhafizlarin komutani ise yeminler ederek kendilerini bagislatmanin yollarini ariyordu. -Sadece Zsofinnin bize birakmis oldugu masanin zerindeki bir srahi sarabi itik. Onun disinda hibir sey imedik. Geri o sarap da en azindan litre filn olmaliydi, ama iki imeye alisik olan birisi iin litre sarap nedir ki! diyecek olunca: -Ama yle grnyor ki bu iki litre sarap bile beni kaderime terk etmeniz iin yeterliymis. - diye kkredi adam ve bir yandan da bagirip agirmayi srdryordu. fkesi bir trl gemek bilmiyordu. - tane muhafizin burnunun dibinden btn parami aldilar! -Peki siz muhterem beyefendi bunun karsisinda ne yaptiniz? Paralarinizi nasil korumaya alistiniz? - diye sordu kendine gelir gelmez komutan. -Sandigin anahtarini neden onlara verdiniz? Niye evi ayaga kaldirmadiniz? Hi olmazsa bu soyguncular buradan gittikten sonra bunu neden yapmadiniz?! -deyince kseye sikisan tahsildar alev gibi kipkirmizi oldu. -Silah zoruyla atirdilar sandigi bana. Ellerimi, ayaklarimi bagladilar, agzimi da kapattilar bagirmayayim diye. - derken btn vcudu titriyordu fkesinden. -Eger su kiz beni kurtarmasaydi belki de su anda artik yasamiyor olacaktim. yle degil mi Zsofi? Gen kiz sesinin alayli ikmamasina dikkat ederek: -Evet beyefendi! Dogru sylyorsunuz. Saygideger beyimiz paralarini korumaya alisirken az kalsin lecekmis. - dedi basini sallayarak Zsofi ve sesini biraz daha ykselterek konusmasina devam etti: -Ben bu duruma ne zaman gerekirse taniklik ederim. - deyince saskina dnen muhafizlar birbirilerine baktilar. -O halde, muhterem beyefendi siz de gryorsunuz ki! -dedi durumu kurtarmaya abalayan komutan ve szn bitirmek istercesine: - Muhterem beyefendi paralarinizi kurtarmak ugruna neredeyse caninizdan olacakmissiniz anlasilan! - dediginde tahsildar bir iki sey daha sylemeye alisti ancak szleri bogazinda tikanip kaldi. Zsofi ise alisik oldugu, her zamanki tavriyla kapidan ikip gitti parlak kahverengi sa rglerini ardindan sallayaraktan. 97 * Bugn Nagyvzsonya yolu dsen herkes eski kk ilenin dnyaca taninmis bir yer oldugunu hayretle grmektedir. Kinizsi kalesini uzun yillar sren alismalar sonucunda restore ettiler, bir zamanlar iinde yasadiklari kulenin iinde bir mze dzenlendi ve eskiden Zichy Satosu olan yapinin kalintilarinin nnde simdi yazlari yavas yavas btn dnya apinda adi duyulmaya baslanan, her tarafta n salan tarih svalye oyunlari dzenlenmektedir. Yeniden onarilarak hizmete ailan yerler iinde birok nl tarih anit da bulunuyor. Bunlarin arasinda tahsildarin yasadigi ev de yer almaktadir. Bu evle ilgili, daha dogrusu evin sahibiyle ilgili btn yrede yzyillardan beri halkin hafizasinda yer edinmis olan korkudan masanin altina sikisip kalmis adam ile tepeden tirnaga silahlarla donatilmis eskiyalarin efsanesi hl yasamaktadir halkin dilinde. * * * SERVET AVCISI PSKOPOS * * A kincsrabl pspk: Amirl a kvek beszlnek: s.: 138-149 98 Smeg Kalesi'nin yerinde duramayan, keskin bakisli, gen yigidi Jska Pkozdi her hafta kulede nbet tutma sirasinin kendine gelmesini drt gzle beklerdi. Bunu bilen arkadaslari da, srekli dikkat etmeyi gerektiren ve insani yalnizliga mahkum eden bu tatsiz grevi onun kadar sevmediklerinden sik sik ondan kendilerinin yerine nbet tutmasini istiyorlardi. Jska, onlarin bu isteklerini her zaman seve seve yerine getirirdi ve kalenin gzetleme kulesine daracik merdivenlerden adeta kosarak tirmanirdi. Akilli insan hep bir seylere merak duyar. Ve Jska da daha ocuklugundan beri dagin eteklerine insa edilmis olan bu kalenin etrafi her ne kadar genis ve yksek surlarla evriliyse de aslinda bu surlarin dnyanin ok az bir kismini ona kapattiklarini gayet iyi biliyordu. Ayrica surlarla, burlarla, gzetleme kuleleriyle epeevre evrelenmis olan bu grkemli kalenin yukaridan bakinca asagilarda, dere ve tepelerin arasinda grlen diger kalelere gre Tunatesinin bu kocaman savunma kalesinin nemini da gayet iyi biliyordu. Gzetleme kulesinde nbet tutarken delikanli ogu zaman neredeyse btn gn orada kaliyordu ve yle zamanlarda yukaridan bakinca asagidakilerin ne kadar kk grndklerini dsnyordu. Asagidaki soylu beyler, kale komutani, hatta bu yil Smeg Kalesi'nin sahibi ve idarecisi olan Veszprm Piskoposu Mrton Kecsetinin de ne kadar kk grndgn dsnyordu. Bunu o, ilk kez, kale sahibinin asagida, kalenin i avlusunda denetim yaparken fark etmisti. O sirada kendisi yine yukarida, her zaman oldugu gibi kulede nbet tutuyordu ve asagida olup bitenleri de kulenin en stteki penceresinden izlemisti. Asagida, bu devir teslim trenine parlak giysiler iinde katilan ve son derece kibar grnmeye alisan herkes onun gzne kk grnmst. Gms simle islenmis ayin kiyafetlerini giymis olan bas rahipler, mor tren giysileri iindeki magrur piskoposlar, kahverengi sade cppelerini giymis olan rahipler, simli sslemelerle donatilmis rengarenk kaftanlariyla trene katilan soylu beyler, parlatilmis zirhlarina brnms silahsrler, ellerinde kalkan, kili olan saray muhafizlari, yay ve mizraklariyla trene katilan herkes onun gzne ufacik grnmst. Burada, Smeg Kalesi'nde dogmus byms olan Jska onlari bu halleriyle zar zor taniyabilmisti. Trene katilanlarin ilerinden birka kisiyi ancak ikartabilmisti. Kalede yasayanlar da son derece meshur olan Mrton Kecsetinin trene katilan bu gsterisli refakatilerini yadirgayarak izlemisti ve bu asiri kalabaligin neden Smeg 99 Kalesi'nde toplandigi konusunda fikir yrtmeye baslamislardi. Jska kalede olup biten her seyi merak eden, her seyi grenmek isteyen biriydi. yle ki o gnn aksaminda nbeti sona erip surlarin dibindeki kk kulbede daha fazla dayanamayarak babasina: -Bu grlt patirti da neydi yle babacigim? diye sordu. Pkozdi, firincilik yapiyordu ve Smeg Kalesi'nin en eski sakinlerinden biriydi. Bu soruya bir sey sylemeden evvel piposunu yakti ve ondan sonra da biricik oglunun sorusuna cevap verdi. -Kalede bu kadar ok insan varsa senin de buna o kadar ok sevinmen gerek oglum. Sen de gayet iyi biliyorsun ki, Trkler ensemizdeler. Her an kaleyi kusatabilirler. dedi. -Yenierilere karsi kendimizi ve kalemizi savunmak zere toplarimiz, uzun namlulu tfeklerimiz, ok ustalarimiz ve grdgn vuran mizrakilarimiz var. Bu ssl psl giysili papazlar ordusu ile gsteris meraklisi soylulara ne gerek var ki? diye sordu hl durumun ciddiyetini kavrayamamis olan Jska. -Dinle evlat! dedi elini sallayarak ihtiyar firinci ve: -Senin sylediklerini bir duyan olsa, bizim, eski kale sahibinin yandasi oldugumuzu dsnecek. dedi oglunu uyarmak istercesine. -yle olsa ne yazar? Kime ne? dedi elindeki kupadan bir yudum iince kalenin eski bahivani olan Gspr usta. Sonra da delikanliya dnerek: -Esas sorun evladim, senin, sylediklerinde haksiz olman. Yeni sahibimiz Mrton Kecseti cesur, gzpek birisidir aslinda. Savasmasi gerekirse cppesinin arkasina siginmaz. Ancak trende de usulne uymak gerek, tipki savasta oldugu gibi. dedi. -Peki, simdi savas zamani degil mi? diye sordu saskin bir halde Jska. Ihtiyar bahivan bu konusmadan hoslanmamisti, kizginligini bir el isaretiyle ifade etti ve: -Oniki yildir bu lkede huzur diye bir sey kalmadi. Tunatesine ya Trkler saldiriyor ya da birbirine karsi savasan Macar beylerinin askerleri oralari yagmaliyor. dedi. -Ve bu arada muhterem, sunu da unutmayin! dedi araya girerek alayli bir slpla firinci ve: -Bizim yaman beyimizi de unutmayin. Adama bir bakiyorsunuz Kral Jnosun sadik adamlarindan birisi gibi, bir bakiyorsunuz ki Ferdinandin ordusuna katilmis kendi kylerini yagmalayan apulcularin basinda.-deyince: 100 -Yooo, orada dur bakalim! dedi Gspr usta ve elindeki kadehi kaldirarak: -Bizim eski kale komutanimiz Andrs Csron da onlardan geri kalmiyordu. dedi. -Ehh, o kadar kurdun arasinda kalinca o da kuzu olamazdi zaten! Baska ne bekliyordunuz ki!? dedi karsilik olarak ihtiyar Pkozdi ve: -Ama hi olmazsa bu arada bu blgeyi dsmana karsi korudu ve kalemizi de gl, dayanikli bir kale haline getirdi. dedi. -Dogru, dogru sze ne denir. derken basini salliyordu ihtiyar bahivan. -Ama bu arada Andrs Csron sadece Smeg Kalesi'ni glendirmedi, gereken nemi sadece buraya vermedi, ayni zamanda Devecserideki iftlik evini de bytp kk bir kale haline getirdi adeta. Btn bunlari piskoposun hizmetinde olan serflerin yardimlariyla yaptigi da inkar edilemez elbette. -Bu kimin umurunda ki? dedi aci dolu bir sesle firinci. -Onlari piskopos efendiden daha fazla zorlayarak alistiramazdi. -Kale komutaninin arpici bir sekilde hizla zenginlesmesi simdi anlasildigi zere piskoposu ok rahatsiz etmis... -O da diger beylerden farkli degildi aslinda. O da digerleri gibi onu bunu smrerek, zor kullanarak edindi btn servetini. -Mrton Kecseti sanirim bu kadarini kaldirabilirdi. Ama esas sorunun kale komutaninin byk bas hayvanlarinin bir kismini gidip piskoposluktan almis olmasi diye dsnyorum. Hatta bu arada serveti arttika n de artiyordu civarda. Sonuta kisa bir zaman sonra da Zala ve Veszprm ispan vekili olarak eski sahibiyle karsi karsiya gelmis oldu. dedi firinci ve sesini iyice kisarak: -Belki en byk sorun aslinda kale komutani ile piskopos efendinin ayni hamurdan yogrulmus olmasiydi diye dsnyorum ben. Her ikisi de vahsi, kibirli ve sadece kendilerini dsnen soylu beyler. Ve her ikisi de servet edinirken ne Tanri korkusu, ne de en ufak bir utan duymadilar, yaptiklarindan dolayi insanlardan ekinmediler. Ayrica ikisi de birbirinden daha merhametsiz ve acimasizdir ayni zamanda. Bu kadar byk iki yiyici iin elbette bu kale ili dar geldi... Eninde sonunda karsi karsiya geleceklerdi. dedi. -Allahtan savasmalari gerekmedi. nk yle bir sey olsaydi o zaman herkesten nce kabak bizim basimiza patlardi. dedi bunun zerine ihtiyar bahivan. -Katipten, Imreden duyduguma gre Mrton Kecseti bu konuda Krala gidip sikayette 101 bulunmus. Kral da bunun zerine Andrs Csronu kaleyi piskoposa devretmeye davet etmis, ama bunlari grenmek iin katibin ok mrekkep yalamasi da gerekmis bu arada. Kale komutani Smeg Kalesi iin yaptigi harcamalarin kendisine denmesini talep etmis ve sonunda kendi aralarinda anlasmislar. Bu talebi zerine ona karsilik olarak Tihny Manastiri'nin topraklarindan arazi verilmis. O ana kadar sessiz bir sekilde ve dikkatle iki ihtiyarin anlattiklarini dinleyen Jska kendini tutamayip gld ve: -Siz, iki ihtiyar her ne kadar saatlerdir ene yorsaniz da bos, sonuta bu konuda yine de kalenin kapi bekisinin som agizli oglunun syledikleri oldu iste. deyince ihtiyar babasi sasirarak: -Ne diyorsun oglum? diye sordu. -O geveze btn tren boyunca yukarida, gzetleme kulesinde benim yanimdaydi ve srekli olarak aynen sunu syledi: Orada, asagida simdi Kecseti byk bir aci ve keder iinde aslinda kendi kalesinin kendi kale komutanindan geri alinmasini kutluyor... -Nasil yani? Btn tantana bunun iinmis mi yani? dedi ihtiyar Dnes usta. Iki ihtiyar ile delikanli bu olaya gldler. * Bu olaydan birka hafta sonra Jska yine gzetleme kulesinde nbet tutuyordu ve gleden sonrasinda gnes isiklarinin altinda byleyici bir gzellige brnms olan altin ve yesil renkli dogaya, Smeg Kalesinin eteklerinde uzayip giden ovaya bakiyordu. Gkyznde alaktan uan aik pembe renkli bulutlar mayis ayinin btn gzelligini gzler nne seriyordu. Delikanli bu manzaranin essiz gzelligine kendisini o kadar kaptirmisti ki, elinde olmadan sari iekler amis yesil ayirlara, yeni yeni yeseren gzel ormanlara, boy atmaya yz tutmus bugday tarlalarina, baharla birlikte filizlenen baglara, uzaklardaki kk kylere, belli belirsiz grnen kilise kulelerine, hatta ta uzaklarda hayal meyal seilen diger kalelere kadar dalmisti bakislari. Szigliget ve Csobnc kaleleri de buradan, yukaridan bakinca sanki ok yakindaymis gibi grnyordu, gerekten yakin komsu kalelermis gibi grnyorlardi ve byle zamanlarda Jska elinde olmadan uzaktaki kalelerin nbetilerine haykirmak istiyordu. Kartal bakisli gen asker siki ormanlarin arasindan uzaklarda ykselen Ttika ile Rezi kalelerinin burlarini ve kulelerini de grmek iin zorluyordu kendini. Bu blge o kadar sessiz, o kadar sakin ve huzurluymus gibi grnyordu ama birbirinden gzel ve kayaliklar zerinde ykselen kalelerin iinde birbirini ekemeyen ve srekli olarak birbiriyle didisip duran soylu beylerin askerlerinin kale sahiplerinin krallardan birisinin arkasina siginarak birbiriyle savasmalari iin uygun bir an yakalamaya alistiklarini, saldirmak iin firsat kolladiklarini Jska da gayet iyi 102 biliyordu. Hersey grndg kadar sakin degildi. nk diger yandan da karsi tarafta, Balaton Glnn br yakasinda Sultanin akincilarinin yeni seferlere hazirlandiklari da biliniyordu. Jska bunu dsnnce aklina yaptigi is geldi ve grevini en iyi sekilde yapmak iin yavas yavas, dikkatli bir sekilde yeniden bakislarini btn blgeye gezdirdi. Grebildigi her yeri dikkatle gzledi. Ama ne yakinlarda, ne de ok uzaklarda dsmanin varligina dair bir belirti gremedi. Komsu kalelerin hibirinden de Trk tehlikesini bildiren bir duman isareti gremedi. Gnesin piril piril parlattigi bu yre neredeyse tamamen byk bir sessizlige gmlmst ve grnrde hi kimse yoktu. Sadece kalenin bulundugu tepenin yamalarindan kivrilarak asagiya inen daracik yolda yukari dogru binbir glkle ilerleyen bir esegin zerindeki beyaz giysili bir kesis vardi grnrde. Jska yolda ilerleyen ve kaleye yaklasan bu yabanciyi bir mddet izledi ama onun kale kapisina dogru yneldigini grnce bakislarini yeniden civardaki grlmesi gereken daha ilgin seylere yneltti. Oysa eger kale kapisinin nne gelince esegin semerine zar zor sigmis olan ve eliyle yulari ekistirip duran bu kizil sali, kisa boylu ve tombul adami grms olsaydi, o zaman o da tipki o sirada kapida nbet tutan Pter Kerula gibi ok sasirirdi hi kuskusuz. Kesis, yasina ve asiri kilolarina ragmen son derece rahat bir sekilde esegin sirtindan indi ve rahiplere zg mtevazi bir tavirdan ok uzak bir tavirla esegin yularini nbeti genlerden birinin eline tutusturdu ve bagirarak, hatta emir veren bir edayla: -Gtr sunu ahira bagla!- dedikten sonra da muhafiz komutanina dnerek: -Sense oglum, git de geldigimi sahibine haber ver bakalim! dedi. Yznde yara izleri olan opur suratli Pter Kerula ufak tefek, kibirli ve haddini bilmez adamin bu tavirlarina o kadar sasirmisti ki, ne diyecegini bilemedi, sadece: -Hey, kesis, ne diyorsun sen? Dilenci kilikli cppeliler ne zamandan beri yigit askerlere emir vermeye basladilar? Bu, bizim bilmedigimiz yeni bir adet mi? diyebildi. -Dilenci senin ihtiyar babandir! diye cevap verdi ters ve kstah bir tavirla kesis ve cppesinin belindeki kemerini biraz dzeltince cppesinin altina gizlenmis kilici grnd. Pter Kerula belki de hayatinda ilk kez ne yapacagini ve ne diyecegini bilemedi. Bir an iin bu adi herife syle esasli bir dayak attirmak geti aklindan ama sonra iyice bir dsnnce elindeki kiliciyla onu ufak ufak paralara ayirmayi daha uygun grd. Adami paralamak istedi. Ama iyi ki bunu yapacak kadar zamani olmadi. O sirada kstah tavirli kesis parmagindan bir yzk ikartti ve onu komutanin eline tutusturup: -Bunu sahibine gtr! dedi hibir itiraza yer birakmayacak bir ses tonuyla ve ardindan 103 da: -Ona kendisiyle hemen konusmam gerektigini de syle! diye ekledi. -Sahibimle, Veszprm Piskoposuyla.... Sen nasil bu sekilde konusabiliyorsun? dedi kekeleyerek muhafiz komutani ve bu garip ve kstah adama bir kez daha bakti. Ardindan da hl saskinligini atamadigindan: -Allahaskina sen kim oluyorsun da byle konusabiliyorsun? Kimsin sen? diye sordu. -Eger baspiskoposuyum. dedi kstah tavrini ve istifini hi bozmadan kesis cppesi giymis tombul adam. -Sevgili oglumu ziyarete gelmisim. dedi ve ardindan da saskin bir halde oradan uzaklasan komutanin kaleye dogru gidisini keyifle izledi ve onun bu haline yksek sesle gld. * Bu konusmanin ardindan bir onbes dakika kadar zaman gemisti ki kizil sali, kesis kilikli, tombul adam kalenin eski burlarindan birinden geerek kavisli gotik tarzdaki genis kabul salonunda Mrton Kecsetinin karsisinda duruyordu. Kalenin yeni sahibi soylu bey hibir sey sylemeden basbasa kalincaya kadar bekledi. Herkes ikinca, ikisi yalniz kaldiklarinda, elindeki yz kesisin ayaklarina dogru firlatarak, bir din adamina hi yakismayan bir tavir ve ses tonuyla: -Seni adi herif, asagilik yaratik! Sen hangi yzle benim karsima ikabiliyorsun? diye haykirdi. Kesis yere firlatilan yzg almak iin egildi ve hibir korku duymadan dogrularak, birdenbire fkelenen, yz kipkirmizi olan kale sahibine dnerek: -Sakin olun saygideger piskopos efendi! Kkl Kecseti ailesinin yzgn bu kadar mi sevip sayiyorsunuz muhterem?!- diye sordu. Bu szler zerine piskoposun yz kirmizidan mora dnd. -Peder Tams dedi gelecek bir tehlikeyi, bir felaketi nceden haber verir bir ses tonuyla ve ardindan da: -Kecseti adini bir daha asla kullanmamani sana emretmistim, unuttun mu yoksa? Bu adi agzina almani yasaklamistim! deyince kstah tavirli kesis hemen karsilik verdi. -Babalarimiz ayni ana ve babadan dnyaya gelmisti. Yoksa siz de bunu mu unuttunuz saygideger piskopos Mrton?! Kuzeninizi tanimamazliktan mi geleceksiniz? dedi alayli bir slpla. 104 -Ben seni daha adi bir sekilde karini bogarak ldrdgnde reddetmistim... -Ondan daha gencini ve ondan daha gzelini istemistim. Bunda ne ktlk var ki? dedi umursamaz bir tavirla omuz silken kesis ama ondan sonra hemen kendini toparlayip yaptigindan sanki pisman olmus bir edayla: -Dogru! Insan ldrmek byk bir su ve ayni zamanda da byk bir gnahtir. dedi ve derin bir i geirdikten sonra da: -Ama iimizde hi gnah ya da su islememis birisi var mi ki?! Ve Kecseti ailesinin diger yelerinden hi kimse baska birini ldrmemis yani? dedi. Smeg Kalesi'nin sahibi karsisinda duran bu kstah, tombul, kesis kilikli adama ne yapacagini bilemeyerek bakti. -Gerizekali! Insan ldrmek, savasta ldrmek bir yigitliktir! Baris zamani ise insan ldrmek eger erdemli bir dava ugruna yapilmissa affedilebilir. Ama aptalin teki kalkip da cani isteyince aklina eseni yapmak iin durduk yerde masum birini ldrmsse bu bir cinayettir! diye haykirdi kesisin suratina. -Ya da talihsizlik! dedi eliyle bir isaret yapan peder Tams ve sonra da yaptigindan hi rahatsizlik duymadan: -O kizin tam o sirada gelip kapiyi aacagini ve her seyi grecegini kim dsnebilirdi ki? dedi. -Kendi ellerinle delik desik ettigin, lime lime dogradigin kisi elbette!... -Iyi de o kizin nisanlisinin kraliyet ordusunda grev yapan bir komutan oldugunu kim bilebilirdi ki?! -Evet, yle birisi ki, ona benim bile szm gemedi! dedi piskopos. -ok iyi hatirlarsin ki Mrton, o durumdan kurtarmak iin beni manastira kapatmistin! Beni bir manastira attin! -Evet, celladin baltasindan seni kurtarmanin baska bir yolu yoktu! -Elbette! Ne demezsin, beni kurtardin ama bana ait olan serveti de kendin aldin! -Senin kelleni kesselerdi o zaman da bana ait olacakti servetin. -Evet ama aile yadigari mcevherleri alamayacaktin!... nk onlari nereye sakladigimi sadece ben biliyordum! 105 -Dikkat et Pter! dedi sesini ykselterek Mrton Kecseti. -Senin salak kellen btn mcevherinle birlikte bile Veszprm Piskoposu adimi lekelemen iin yeterli degil... dedikten sonra da eliyle kale kapisinin yksek kulesini gstererek: -Tek bir szmle kendini akilli zanneden kesis Tams oracikta can verip cehennemi boylayabilir! dedi. Kizil sali kesis ilk kez bu szler zerine kendini tehlikede hissetti ama kendini hemen toparlayip meydan okuyan bir tavirla: -Benim basim bu gnlerde ok degerli! dedi asi bir ses tonuyla ve: -Bes yildir bosuna manastirda ile ekmedim ben. Yce Tanri benim dualarimi duydu ve kabul etti en sonunda... Kesis Tams cppesi beni sadece celladin baltasindan kurtarmadi ayni zamanda civardaki manastirlarin hazinelerinin kapilarinin da ardina kadar nmde ailmasini sagladi. Uzsali Kutsal Ruh tarikatina bagli rahiplerin sadik bir kulu olarak onlarla birlikte her yere girip iktim, hatta zor zamanlarda tarikat liderlerinin yaptiklari toplantilara da katildim. Bunlari duyan Mrton Kecsetinin gzleri parladi. -Onun iin mi benim iznim olmadan manastirdan ayrilmayi gze alabildin? diye ikisinca kesis iki elini ggsnde kavusturarak, boyun egen bir edayla basini egdi ve: -Hayir, bunu sana olan minnetimi gstermek iin yaptim. ..Sonra artik kimsenin benim pesimde oldugunu da dsnmyorum. Mrton sen de gayet iyi biliyorsun ki Trkler ok yakindalar. Bugn yarin buraya da gelecekler! Krallar, komutanlar, hakimler hatta papazlar bile simdilerde baska islerle mesguller. Kimse benimle ugrasacak durumda degil. -Papazlar da mi?! diye sordu sasiran piskopos. -Evet, saygideger efendim! Kutsal Ruh tarikatina bagli olan rahipler, kesisler bugnlerde servetlerini, hazinelerini kurtarmanin, saklamanin bir yolunu arayip bulmakla mesguller. -Kiliseye ait olan servetlerden sz ediyoruz! diye dzeltti mtevazi bir dille piskopos. -Servet servettir Mrton! Kimin olursa olsun servet servettir sonunda!...Ve bugnlerde, Trklerin giderek buraya daha ok yaklastigi bu gnlerde onlarin eline gememesi iin her yola basvurulan her servet senin de olabilir. dedi sesini kisarak kisa boylu adam ve ardindan da siritarak: -Daha dogru bir ifadeyle: bizim olabilir! dedi. -Sen aklini kaybetmissin! dedi son derece fkeli bir sekilde piskopos ama beyaz cppeli kesis hi orali bile olmaksizin konusmaya devam etti: -Yoksa bildiklerimi gidip baskasiyla mi paylasayim? Btn servet Peth Gerseinin mi 106 olsun yani?! -Peth Gersei! dedi tepesi atan Mrton Kecseti ve fkeden boynundaki damarlar sisti. -Ttika Kalesi'nin gzpek Hristiyan beyinin! diyerek alayci bir konusmaya basladi kesis: -Kendisi o yredeki btn manastirlardaki rahiplere servetleri karsiliginda onlarin can gvenliklerini saglamayi vaat etmis. Onlar da bunun zerine manastirlardaki btn degerli esyalari, mcevherleri toplayip onun kalesine getirmisler. -Ve bundan beni hi kimse haberdar etmedi! Neden kimse bana bunu sylemedi? -diye haykirdi kendini tutamayan piskopos. -Grldg gibi! dedi yeniden basini saygiyla piskoposun nnde egen kesis ve devam etti: -Grldg gibi piskoposluga bagli manastirlardaki en sadik kulunuz su anda karsinizda, emrinizde! dedi. -Peki sylediklerin ne kadar dogru? -Uzsa Kutsal Ruh tarikatina bagli rahiplerin manastirinin hazinesinde bulunan btn servet demir sandiklara doldurulup kz arabasina yklendi ve diger kesislerle birlikte Ttika Kalesi'ne gtrdk. Oradan geliyorum. Biz gittigimizde Segesd, rmnyes ve hatta Keszthely manastirlarina ait sandiklar dolusu hazineler orada siralanmisti. Hazinenin bulundugu yerin kapisini da Peth Gersei ile basrahipler hep birlikte mhrlediler... Ve ben de geri dnste basrahibimizden Smeg Kalesi'nde asker olan zavalli kuzenimi grmek iin izin alarak buraya geldim. dedi ve ardindan da glerek: -Ve bu arada, elbette syledigim yalan da degil! Sonuta seni burada ssl psl piskoposluk giysileri iinde grecegimi dsnrken tepeden tirnaga zirhlara brnms bir halde buldum. Piskopos degil de dogustan asker gibi olmussun su halinle! dedi. Mrton Kecseti kesisin sylediklerini dinlemiyordu, orali bile olmadi. -Ttika hibir ise yaramayan, zayif bir kale. dedi asik bir suratla nne bakarak ve: -Trklerin karsisinda bir hafta bile duramaz. Btn kilisenin serveti orada olmamali, yanlis yere gtrmsler. dedi dsnceli bir tavirla. -Ben de yle dsnyorum Mrton. dedi fisiltiyla konusarak ve gzlerini kirpistirarak kesis. -Sen bir sey dsnme! dedi ters ters ona bakarak piskopos ve: -Biraz daha ileri gidersen kralin seninle ilgili hkm aklima gelecek ve o zaman da fazla 107 dsnmeden geregini yapmaya kalkisabilirim. deyince kesis Tams basini sallayarak: -ok yazik olur saygideger efendim! Ttikaya dogru yola ikacak orduda kaleyi iyi bilen savasilara da ihtiyaciniz olacaktir. Ve ayrica senin tepeden tirnaga silahli adamlarin kendilerine kurulan tuzaklari bertaraf etmeye alisirken abucak ve kolayca hazinelerin bulundugu mhrl kapiyi size gsterecek birinin de orada olmasi gerekmez mi? diye konusunca Mrton Kecseti elinde olmadan kendini tutamayarak glmsedi. -Demek ki ben seni bos yere manastira gndermisim! yle grnyor ki Kutsal Ruh tarikatina bagli manastir rahipleri sana kutsal olan hibir seyi gretememisler! dedi. -Iyi ki yle olmus! Yoksa ne olurdu halimiz? Ama sen de bu arada benden geri kalmamissin! Mtevazi, bilgili ve merhametli bir papaz degil de, daha ok... Veszprm piskoposu bu szler zerine biraz gerildi. -Byle zamanlarda ve byle durumlar karsisinda kilisenin savasmasi gerekir. dedi. -ok dogru efendim! dedi keyifle kesis ve beyaz cppesinin altindan gizlenmis olan kilicinin zerine koydu elini. * Ttikaya saldirmak iin kaleye dogru yola ikan askerler kale kapisindan ikarken de Jska yine gzetleme kulesinde nbetiydi. O sirada Peth Gerseinin civardaki manastir basrahiplerini kandirarak onlarin hazinelerini gasp ettigini ve simdi Mrton Kecsetinin bunun iin onlara ceza vermek zere bir sefer dzenledigini Smegdeki herkes biliyordu. Kalede ok az sayida asker ve muhafiz kalmisti. Bunun sonucunda Jskanin o gnn gecesinde de nbet tutmasi gerekmisti. Gece yarisina dogru Ttika zerindeki ilk alevleri fark etti ama yangin ok hizla yayiliyor olmaliydi ki kisa bir sre sonra o taraftaki ormanlar da kizil alevlere teslim olmuslardi. Yksek ve uzaktan bakinca zarif grnen kulelerini baris dolu gnlerde defalarca byk bir hayranlikla izlememis olsaydi eger Jskanin gen yregi Ttika Kalesi'nin bu haline yanmasaydi bulundugu yerden bu korkun derecede gzel renkli grnty durup byk bir zevkle izleyebilirdi. Bu olayi nbetiler kale sahibine haber verene kadar Ttikadan haber getiren ulak da kaleye ulasmisti. Kurnazca hazirlanmis olan saldiri ve tuzaklar ise yaramisti. Smegliler kisa bir arpismadan sonra Peth Gerseinin ailesinin kalesine girmislerdi, kaleyi savunmaya alisan muhafizlari etkisiz hale getirerek kaleyi kisa sre iinde ele geirmislerdi. Bu haberlerden sonra ertesi gn ilk birlikler de kaleye dnmst. Ciddi grnml, asik 108 suratli ve tepeden tirnaga zirhlara brnms yigit silahsrler ile hafif svari birligi agir sandiklari glkle tasiyan kz arabalarina eslik ediyorlardi. Kalenin bulundugu tepenin yamacini tirmanirken alti kz byk bir glkle ekebildi ganimeti. Bunlarin basinda ufak tefek, sisman, kizil sali bir svari vardi. Basinda, belki de oldugundan biraz daha uzun grnmek dsncesiyle olduka byk elik bir migfer vardi ve elindeki kalkan da yandan izmesine arpiyordu. Jska, o gne kadar bu tuhaf svariyi Smegde hi grmemisti ama buna pek de sasirmadi. Mrton Kecseti ile birlikte bir sr yabanci silahsr, parali asker ve gnll toplanmisti ki Smeg Kalesi'nde bu olay ncesinde. Onlarin her birini tek tek tanimasi mmkn degildi zaten. Birbirinden degerli hazineleri tasiyan sandiklari Smeg Kalesi' ne getirdiler ama hazine dairesine gtrmediler. Ttika Kalesi'nden ele geirilen ganimeti gece gndz silahli muhafizlar koruyorlardi eski byk kulenin nnde. Hava kararinca yakilan ok sayidaki mesale nbet tutan silahli muhafizlarin yzlerini aydinlatiyordu. Kale komutani her saat basi bizzat kendisi kalenin btn surlarini tek tek dolasiyordu. Kale halki demir sandiklarda yzbin altindan fazla eden bir servetin bulundugunu konusuyordu fisiltiyla kendi arasinda. Ister yle olsun ister aksi olsun bu sandik dolusu servet Smeg Kalesi'nde fazla uzun kalamazdi. nc gnn sabahinda savasa gitse yeri olacak olan byklkteki orduyu Mrton Kecseti bizzat kendisi sevk ve idare ederek sandik dolusu degerli hazineyi Smeg Kalesi'nden alip Veszprme tasimak zere yola ikmisti. Kalede sadece muhafizlar kalmislardi. Yukarida, gzetleme kulesinde Jskanin yaninda o sirada Pter Kerula da vardi, kapi muhafizlarinin komutani. O da kale tepesinden asagiya dogru adeta bir yilan gibi agir agir ilerleyen orduyu delikanli ile birlikte izledi. -Bak sen! dedi birdenbire byk bir heyecanla. -O deli kesis de orada! Jska da daha dikkatle bakinca en arkada, eseginin zerinde salina salina ilerleyen, kisa boylu, sisman kesisi grd. -Kendisinin Eger Baspiskoposu oldugunu sylemisti alak! dedi muhafiz komutani ve ardindan da: -Beni yle kandirdi ki, ona inanip alip onu beyimizin, Mrton Kecsetinin huzuruna bile ikarttim. Ama o ona gereken dersi hemen verdi... dediginde sasiran Jska: -Iyi de bu adam o gnden beri neredeydi peki? diye sorunca: -Belki de kaledeki papazin yaninda kalmistir birka gn. dedi umursamaz bir tavirla komutan. 109 -Peki simdiye kadar ne yapiyordu ki orada? diye tekrar sordu kafasi karisan Jska. -Byk bir olasilikla dua etmistir. Bir kesis baska ne yapabilir ki! dedi sylediklerinin dogrulugundan son derece emin bir tarzda sadece iyi ve sadik bir asker degil ayni zamanda da inanci gl olan muhafiz komutani. * * * SRVRLI GELN * Srvr meyhanesi, kk kasabalardaki girintili ikintili, yamuk yumuk sokaklarin kselerinde bulunan ve bir avludan digerine siramis olan ya da birbirine sirt vermis halde alisan meyhanelerden pek de farkli bir meyhane degildi. Belki de meyhaneyi diger serf evlerinden ayiran sadece tam kasabanin ortasinda bulunan kocaman kale kapisinin kulesinin bulundugu yere dogru ailan digerlerine nazaran daha byke olan iki penceresiydi. Mihly Madarsz, uzaklardan gelmis olan bu soylu bey, meyhanenin o * A srvri menyasszony: Amirl a kvek beszlnek; s.:185- 199 110 pencerelerinden birisinin yaninda ayakta duruyordu ve kaleye bakiyordu. Disa dogru ikintili burlari bulunan ve son derece byk su ile dolu kanallarla evrelenmis bes kseli bu kalenin byk kismi ise agatan yapilmisti. Ancak kale iindeki satonun kulesi ile satonun bir kismi son zamanlarda tastan ve tugladan yapilmisti. Kule etrafinda bulunan merdivenlerden inip ikan isiler ve ustalardan baska, asagidaki tas ve tugla yiginlari da insaatin hl devam ettigini gsteriyordu. Pek gze batmayan bu is yle grnyor ki btn kalede sessizce devam ediyordu. Soguk ve dondurucu Mart rzgrinda bile birok kisi suyla dolu kanallarin genisletilmesi ve temizlenmesi islerinde canla basla alisiyordu. Kocaman burlarda da neredeyse bir ordu insan alisiyordu. "yle grnyor ki kisin verdigi zararlari kapatmaya alisiyorlar ve harap olmus kalenin savunma burlarini glendiriyorlar" diye dsnyordu Mihly tam arkasindaki kapi aildigi sirada. Meyhaneci Gergely Andrs kapiyi aip ieri girdi ve yiyecek birka lokma ile baharatli kaynatilmis sicak sarabi masanin zerine birakti. -Kaleye mi bakiyorsunuz efendim? -diyerek keyifli keyifli gld ufak tefek sisman adam. Sonra da konusmasina devam etti: -Hemen anlayacaksinizdir, bu viraneyi ne kadar iyi bir yere yapmis oldugumu siz de kabul edeceksiniz. Eger bir grlt patirti olursa ya da kilisenin anlari aliyorsa en ufak bir tehlike aninda bes dakika iinde kale surlari iine girmis oluruz. dedi bbrlenerek ve bunlari syledikten sonra da sanki uzun bir sreden sonra nihayet kafasina gre, gnlnce gevezelik edecegi birini bulan birisi gibi gven dolu bir tarzla konusmasini srdrd: -Biliyor musunuz, benim de ekindigim, koruyacak bir seylerim var... Su kk ev ve de bag bir mr alismanin rndr ve bundan baska ayrica biriktirmis oldugum birka kese param da var. Ve bunun yanisira aslinda hepsinden de nemlisi btn bunlara ilaveten benim iki tane de gzel kizim var. Onlarin ihtiyalarini karsilayacak veya baslari sikisinca kullanabilecekleri kadar para pul daima hazir halde bulunur bende. Hep el altinda tutarim parami pulumu, eger acilen buradan kamak gerekirse onlari yanimda gtreyim diye. -Peki, sik sik buradan kamak, kaleye siginmak zorunda kaliyor musunuz? -diye sordu Mihly. Merakindan degil, sadece bir seyler sylemis olsun diye konusmustu. -Trkler, Srvr'i birka kez kusattilar, ama her seferinde kisa bir sre sonra piliyi pirtiyi toplayip geri ekildiler. Bundan daha byk dert ermedi bizi. nk Tams Ndasdy beyimiz sadece dnyayi gezip grms bilge birisi degil ayni zamanda 111 kendisi akilli bir komutandir da. Gryorsunuz ki beyzadem kis daha yeni sona erdigi halde o, hemen kaleyi glendiriyor. Bu kale asla Trklerin eline gemez! -Muhterem, keske siz sylediklerinizle hakli iksaniz! -dedi aci ve keder dolu bir sesle delikanli. -Ama ben dogudaki u kalelerden geliyorum ve oralarda ok fazla sey grdm. Yagmalanmis kaleler grdm, yanmis yikilmis kyler grdm ve buradan ok daha gl ve ok daha dayanakli kalelerin birogu epeydir Trklerin elinde zaten... -Evet ama onlari Tams Ndasdy savunmuyordu ki! -dedi heyecanla Gergely Andrs. Ardindan da: -1532'de ... -diye konusmaya basladi ama sonra durdu ve: -Iyi de ben ne diye konusuyorum ki?... O olaylar sirasinda, siz zaten o zamanlar daha dnyada bile yoktunuz ki! dedi. -O zamanlar yeni dogmustum. - dedi gen adam. -Ama yine de anlatin muhterem. diyerek meyhaneciyi konusturmaya alisti. -Tams Ndasdy beyimiz o zamanlar bu kaleyi gen bir delikanli olarak savunmustu. -Srvr, Kanizsai ailesinindi degil mi? -diye sordu Mihly. -Orsolya Kanizsai bu kaleyi babasindan miras olarak almisti. Birok arpismada yigite savasan Tams Ndasdy beyimiz onunla nisanlandigi zaman onbir yaslarindaki kk kiz bu kalede yasiyordu. Ama simdi syleyecegimi unutmayayim. 1532 yilindaydik ve Trkler Kszeg Kalesi'ni kusatmislardi. Bizler ise, Kszeg Kalesi'nin hemen yakininda burada, etrafta ne kadar ipini koparan ve kaip buraya gelen serf varsa onlarla birlikte burada huzur iindeydik ve rahatimiz da yerindeydi. Ve ta o zamandan beri de gzel gzel yasayip gidiyoruz iste. -Peki bunu neye borlusunuz? -Btn bu rahatlik ve huzur sadece batakligin tam ortasina insa edilmis, agatan ve tastan yapilmis olan bu kalenin sayesinde degil elbette ki. Buna benzer lkede birok yer vardir hi kuskusuz... Ama yle bir insan, yani bizim sahibimiz gibisi az bulunur. Onun sayesinde bizler burada rahat rahat yasiyoruz. Sadece satolari, kaleleri onarmakla kalmiyor ayni zamanda askerlerle de ilgileniyor ve serflerine de insan gibi davraniyor. Kale halki burada parasini almak iin yillarca beklemiyor baska yerlerde oldugu gibi. Vergi dzenli veriliyor, hesap defterlerini dogru drst tutuyorlar... Ve hepsinden nemlisi bizim beyimiz imansiz birini, hesap kitapta hile yapani, yasalari ya da kurallari igneyeni, serflerini soyup sogana eviren ispanlari bir gn bile tutmaz sarayinda. Bu szler zerine Mihly dsnceli bir halde bardaktaki saraptan bir yudum iti. Sonra 112 da: -Evet. -dedi birazcik alayli bir biimde. -Bu cennet yer hakkinda baska yerde de bir seyler duymustum daha evvel. -yle mi?! Kimden? -diye sordu merakla meyhaneci. -Sebestyen Tindi bu konuda bir seyler anlatmisti. dedi gen adam. -Su lavtaci mi? - dedi neseli bir iglik atarak Gergely Andrs. -O da bu masanin zerinde bir ka kadeh sarap imisti zamaninda. Bundan birka yil evvel, beyimizin hizmetine girmisti ve o zamandan beri sik sik gelir kalir kalede. Geri ok uzun sre de kalmaz buralarda. O, bir yerde yle uzun sre kalip oturamiyor nedense! -deyince: -lkeyi dolasiyor.- dedi bunun zerine heyecanli bir sesle Mihly ve anlatmaya devam etti: -Yigit halkinin kahraman lleri iin besteler yapiyor gezip dolasirken. -Eger beyzadem siz bizim kalemizin methini ondan duymussaniz o zaman sizi burada pek bir srpriz beklemiyor demektir. - dedi meyhaneci. -Henz kalede bulunmadim. -dedi Mihly ve ardindan bunun nedenini aiklamaya alisti: -Bu kadar erken bir saatte gidip de Hanimefendiyi rahatsiz etmek istemedim. -dedi. -Beyimiz de henz eve gelmedi. -dedi bunun zerine basini sallayarak meyhaneci ve: -lkenin bas adamlarindan oldugundan beri memleket sorunlarini grsmek iin sik sik buradan ayriliyor. Bir bakiyorsunuz Viyana'da, bir bakiyorsunuz Pozsony'da. -diye konusurken o anda birden kapi aildi ve gk gibi mavi gzl, siyah sali, gzel, iti piti bir kiz girdi ieriye ancak ince yapili, gen silahsr grnce alev alev yanan bir yzle hemen disari ikip saak altina kostu. -Gel buraya bacim! -diye seslendi arkasindan Miska ve ondan sonra da neseli bir sekilde Gergely Andrs'a dnerek: -Yani muhterem, bu kizi korusaniz, saklasaniz iyi edersiniz. Bir Trk pasasi gelir ve onu alip gtrr yoksa! -diye takildi adama. Meyhaneci biraz keyfi katigindan homurdanarak: -Aman birakin efendim! O henz bir ocuk. deyince: 113 -Yok yok! - diye diretti delikanli. -Orsolya Kanizsai'nin nisanlandigi yastan daha byk olmali yine de. Hem lkemizin bas adamlarindan birisinin nisan hediyesi olarak onbirlik kizi almis oldugunu da dsnecek olursak.... -Zavalli, fakir bir kyl kizi, ciliz bir fidan o henz... - dedi sert bir tarzda Gergely Andrs. Meyhaneci, kizini koruma igdsyle konusuyordu: -O, pasalar iin degil, ama prensler iin de yaratilmis birisi degil ki zaten efendim. Orada, yukarida, Hanimefendinin bahesinde son derece nadide iekler var beyler pasalar iin yetistirilen. Onlar varken benim kizima kim bakar ki?! -Orsolya Kanizsai'nin nl bahesi hakkinda ben de bir seyler isittim. - diyerek yeniden sakaya vurdu sz Mihly. -Diyorlar ki naibin hanimi sadece iek tohumlari, zel fideler, asmalar gndermiyormus tanidiklarina...Hatta onun Viyana'da herkesten nce davranip armutla, erken hasat kirazla kralienin gnln almaya alistigini da sylyorlar... -Hanimefendinin bahesinde dnyanin en gzel glnden ok daha gzel olan zel iekler de bulunur... derken bir yandan da alayli alayli glyordu meyhaneci. -Hanimefendi hazretleri yedi kale ilinden en gzel soylu kizlari, hepsi birbirinden gen ve birbirinden gzel kizlari toplatti, sarayina aldi. -Bu konuyu da duymustum. -derken basini salliyordu ama artik ciddi bir tavirla konusuyordu delikanli. -yle grlyor ki Ndasdy bu talihsiz lkede kimin evinin, kimin satosunun ayakta kalacagini, saglam kalacagini biliyor. Ve sahip olduklarini da ona siginan kisilerle paylasarak sagliyor anlasilan. Bu durumdan da bir rahatsizlik duymuyor belli ki!? deyince ufak tefek boylu, tiknaz adam syle bir bakti gen adama ve: -O kadar gzel konusuyorsunuz ki beyzadem sanki yeni inan duyuran bir vaiz gibi konustunuz. dedi. -Bu taraflarda onlara da rastlamak mmkn m?- diye sorarken Miska'nin gzleri parildadi bir an iin. -Su iki gn birbirini tutmayan bu yalan dnyada hi kimse baskasinin din inanciyla ugrasmiyor ancak Srvr'da yetismis soylu genler u kale askeri olmanin yanisira baska birok seyi de grenebiliyorlar. Egitmenlerin, ustalarin, vaizlerin szlerini de dinleme sanslari oluyor bazen. Birok kisi arasindan her trls ikiyor. Bizim beyimiz ise yabanci lkede grenmistir insanligi ve o yzden hi kimseyi kendi inancina dndrmek iin rahatsiz etmez. dedi ve hemen bir an iinde kendisinin ne oldugunu unutarak: 114 -Bu yzden Tanri onu korusun! - deyiverdi meyhaneci. Mihly Madarsz kendini tutamayip yksek sesle gld ve elini meyhaneciye uzatti. -O zaman muhterem beyimiz de mi!? Yani siz de benim gibi misiniz? -diye sordu saskinlik iinde. Ufak tefek adam biraz ekindi, kendine syle bir eki dzen verdi. Ve sonra biraz tereddtle konusmaya basladi. - Her ne kadar ben, sizler gibi bir yerlerde okumamis olsam da, bazi seyleri bilirim. Sonuta ben de her zaman sarap alip satmadim. Bundan daha on yil ncesine kadar Ujsziget'de, oradaki okulda Jnos Sylvester ustanin yaninda sadik bir hizmetkar olarak alismistim. deyince gen adam elini Gergely Andrs'in omuzuna koydu. -Ve matbaayi, ilk Macar matbaasini, onu da grdnz degil mi? - diye sordu heyecanini gizleyemeyerek. Bunun zerine meyhaneci ince bir zincirin ucundan sarkan anahtari ikartti cebinden ve hibir sey demeden duvardaki dolabi ati. Ondan sonra rafin zerinde duran basit, siradan bir srahinin yanindan deriyle kaplanmis kitabi kaldirdi ve gencin eline verdi. -Yeni Ahit, Macarca! -dedi byk bir hayranlikla delikanli. -Ustam Jnos Sylvester'in alismasidir. -diyerek sonuna kadar oksayarak elini kitabin zerinde gezdirdi Gergely ve bakislariyla sayfalara gz atti. Ardindan da: -Bunu hazirlarken ben de oradaydim. - dedi gururla. Delikanli camdan disari bakti ve derin bir ekti. -Biraz daha kalirdim ama simdi gitmem gerek! Ancak bundan sonra baska sefer de gelecegim buraya. dedi odadan ikarken. -Iyi edersiniz! -derken basini salliyordu Gergely Andrs. -Haftada bir kez fikir alisverisi iin burada toplaniriz. Kizim Agota size daha sonra haber getirir. - dedi. Delikanli bunun zerine sadece imali bir sekilde glmsedi. Sonra da: -Simdi artik kizini benden sakinmiyorsun degil mi muhterem? diye sordu. -Hayir. -diye cevap verdi son derece ciddi bir tavirla meyhaneci ve kitabi rafa, aldigi yere geri koydu. -Simdi de size kaleye giderken o eslik edecek. Yolu iyi biliyor ve hatta onu mihraba gtrmeye hazirlanan olan kapidaki bekiyi de ok iyi tanir. -dedi. * 115 Tams Ndasdy'nin esinin emektar usagi meyhanecinin haninda kalan Mihly Madarsz'i aramaya geldiginde ve onu Hanimefendinin huzuruna davet ettigi siralarda hizmeti kizlar satonun byk salonundaki erguvan rengi perdeleri oktan kapatmislardi artik. Yesil ini sminede kocaman odun paralari yaniyordu alev alev. Mart ayi kalin duvarlarin arasinda gizlenip kalmis olan kisin o asiri soguk etkisini yok edememisti; yumusak rzgarlariyla tam olarak havayi yumusatamamisti, ieriyi isitamamisti daha. Birok arpismaya katilmis, uzak diyarlardan buraya gelmis bu soylu gen ieri girdigi zaman birdenbire cennete geldigini zannetti yine de. Huzursuz bir sekilde etrafindaki simli kumaslarla kaplanmis duvarlara bakiyordu. Agir gms dkm olan byk samdandaki mumlar yakilmisti artik. Bunlarin isiklari yogun bir biimde bir sre ncesinde Venedikten getirtilen duvardaki aynalara yansiyordu. Byk konsol zerinde degerli taslarla sslenmis zel kadehler, parlak, isiltili gms kupalar, tabaklar ve srahiler arasinda duvarda armali tablolarda savasi byk beyler ve saygideger hanimefendilerin portreleri kalenin eski sahiplerini animsatiyorlardi. Kocaman, pahali bir haliyla rtlms, drt kseli masanin evresinde ise salari ve elbiseleri ipek seritlerle, kurdelelerle sslenmis, hos, sevimli kizlarin baslari egilip kalkiyordu gergeflerin zerinde. Masanin basinda, biraz geriye ekilmis olarak gayretli bir biimde alisan kizlardan uzakta evin hanimi koltugunda oturuyordu ve son derece gzel bir biimde yapilmis rekesiyle yn egiriyordu. O dnemde neredeyse ocuk yastayken kocaya verilen kizlar erkenden yaslaniyorlardi. Ancak Orsolya Kanizsai hayatinin otuzlu yillarinda bile hl bas dndrcyd, gzel ve gen bir kadin olarak kalmisti. Gr topuzunun zerine isil isil isildayan tokalar takmisti, pahali Italyan brokad kumasindan yapilmis elbisesinin zerine yerlere kadar degen yensiz siyah bir kadife kaftan giymisti. Boynunda bes sira inci vardi epeevre. Renkli, degerli taslardan yapilmis kolyeleri de neredeyse beline kadar iniyordu. Usak Mihly Madarsz'in gelisini haber vermek zere ieri girdiginde masanin etrafinda oturan kizlar merakla baslarini kaldirip baktilar; sonra utanarak yeniden baslarini ellerindeki islerinin zerine egdiler. Orsolya Kanizsai karsisinda yerlere kadar egilen delikanliyi grnce: -Gryorum ki hayretler iinde kalmissin. - dedi alakgnll bir edayla ve de glmseyerek. -Eger bu szleri saygideger hanimefendinin kendi dudaklarindan isitmemis olsaydim gerekten de burada grdklerim karsisinda hayranligimi ve hayretimi dile getirmeye sz bulamazdim. -diyerek iltifat etti delikanli -Iyi ama neden? Neden bu kadar sasirdin ki? -Hi Italya'ya gitmedim. Ancak gezgin bezirganlardan, tablo saticilarindan, lavtacilardan 116 ve katiplerden isittigim kadariyla orada, asagida isil isil yanan ve bolluk iinde sasali bir hayat srdren nl hkmdarlarin saraylari byle olsa gerek diye dsnyordum hep. Hanimefendi duyduklarindan hosnut kaldigindan memnuniyetle gezdirdi gzlerini salonda ve ardindan: -Beyimiz... Italya'da egitim grms biridir ve daha sonralari da bu gzel lkeye defalarca gidip gelmistir. Oradan ve dnyanin daha baska bir ok lkesinden de gelirken ustalarimizin grenmesi iin, uzak diyarlarin sanatlarindan saheserleri alip getirmis ve onlari biriktirmistir. Ancak hazinelerden ve kitaplardan ok daha fazla nem ve deger verdigi sey Macarlardir. Eger yabanci bir lkeye gitmisse oradan bana bile Macarca yazar. Sarayinda ise sadece Macarca konusulur. -dedi byk bir tevazu iinde. -Baska trl de olamazdi zaten. -dedi heyecanlanan gen. -Zira lkenin drt bir yaninda savas var, yarisina kadar kertilmis, yakilip yikilmis kaleler habire sahiplerini degistirirken ve mlkler mahvolurken Tams Ndasdy ile Orsolya Kanizsai ulusal kltr ile medeniyeti Srvrdaki kalelerinde koruyorlar. Ve orada, disarida her geen gn biraz daha adeta bir bozkir haline dnsen sefil durumdaki su memlekette yikik dkk kulbelerde yasayanlar bile lkenin bas adamlarindan birisi olan beyimizin, Mtys Devai Bir' ya da kapilarini atigini ve onu himayesine aldigini biliyorlar, onun din inancindan dolayi Macaristanin her iki kralini da fkelendirdigini ve bu yzden onlarin vurduklari esir zinciriyle aci ektigini biliyorlar. Szlerinizden sunu anliyorum ki... -derken delikanlinin gzlerinin tam iine bakiyordu soylu kadin, ancak ondan sonra kendi szlerine kendisi ara verdi ve biraz durduktan sonra: -Evet, btn syleyeceklerin bu kadar mi yani?!...Hadi anlat bakalim simdi, seni buraya ne getirdi syle? -Dogu kalelerinden lke bas adamina haberler getirmistim. Ama madem ki kendisi burada yok... -Kocam su anda evde yok ve syleyeceklerin hi kuskusuz bir kadin kulaginin duyup da anlayacagi seyler degildir herhalde. -Hanimefendi, zatialinizin nnde gizli saklim olamaz... - diyen Mihly Madarsz'in bakislari masanin etrafinda oturan kizlarin baslari zerinde gezindi. -Jlia! -diyerek masaya dogru seslendi hanimefendi ve o sirada masanin etrafinda oturan narin, esmer bir kiz ayaga kalkti. -Sen ve yanindaki iki kiz birlikte nz gidin de bahivanin geregi gibi fideleri sulayip sulamadigina, onlarin zerine toprak dkp dkmedigine bir bakin hadi! Borbala, sen ise Veronika ve gnes ile birlikte mutfaga bir gz at, aksam yemeginin hazirlanmasina nezaret et ve kilerleri de denetle! Klra! - diye seslendi sona kalan alev gibi kizil sali kiza dnerek ve: -Sen disarida, koridorda tas oturak zerinde yeni gelen konugumuzu bekleyeceksin ikana kadar ve ondan sonra da ona odasini gstereceksin. dedi. 117 Mihly agzi aik kalmis bir halde bakiyordu odadaki olup bitenlere ve kendi iinden sessizce kizlari saydi. tane esmer, iki tane sarisin ve bir kumral.... ve bir de su kizil sali kiz, onun refakatisi. Ondan sonra yz kizarmis bir halde soylu hanima dogru dnerek: -Bunlarin her biri burada mi yetisiyor, hanimefendinin denetiminde mi egitiliyorlar? -diye sordu. -Evet ve ayni zamanda da ev kadini olma islerini greniyorlar ki daha sonra her birinden iyi bir es olsun. -dedi glmseyerekten Orsolya Kanizsai. Aslinda Hanimefendi delikanlinin rahatsizligindan biraz da haz almisti. -Her biri yaman birer Macar kizidir, eyizleri burada hazirlanir ve eger ise yarar bir delikanli ikarsa o zaman bir iki tanesini ben kocaya veririm. - dedikten sonra biraz daha kendisini ne ikartacak biimde szleri agzinda geveleyerek: - Ama sen sakin onlardan birisinin gzlerine takilip kalma! Yeni inantan ilerinde bir tane bile yoktur. diye takildi. Mihly o sirada meyhanecinin kk kizini, siyah sali gi'yi dsnyordu ve kendini tutamayip gld. -Belki bu bir sorun da degildir! Benim gibi gezgin bir adam kaderini bir kaleye baglayamacagi gibi, rahatina dskn bir kiza da baglanamaz. Ben kristal kadehleri, degerli esyalari, gms kupalari ve daha baska baska bir sr ivir ziviri da sadece bakip seyretmesini bilirim onlari almasini bilemem zaten. Eger bir gn evleneceksem o zaman da yle bir kiz alirim ki onu kaptigim gibi atimin terkesine atip gidebilmeliyim her nereye olursa olsun. Bu iten szlerim iin beni mazur grn yce hanimefendi. - dedi biraz sesini ciddilestirerek delikanli ve: - Bu sato kaleye ne kadar byk bir hayranlikla baktigimi daha evvel de size anlattim zaten. Ancak bunu yapacak dsnceyi olusturan, bunlari gerege dnstren kisiyi, buranin btn hazinelerinden daha ok nemsiyorum ve daha fazla saygi duyuyorum ona, ki kendisiyle bu lke de gurur duymaktadir. Bygmdr, Hanimefendi, sizin ulusal medeniyetimizi kurtarmak iin her seyi eline geirmeye alismanizi ve Avrupa ruhuyla olusan sanat eserlerini getirterek su yakilip yikilmis lkede hl bir yerlerde bir seylerin kk salmasi, tutmasi iin ugrasmanizi da takdir ediyorum. Su da var tabii ki, burada btn bu grdklerime bakiyorum. Belki bir gn gerekirse Macarlari egitimsiz, medeniyet nedir bilmeyen bir kyl olarak niteleyenlere rnek olarak gstermeye alisanlara anlatmak dsncesiyle bakiyordum burada bulunan degerli esyalara. Ve ayrica benim gibilere yani baskalarinin hayatlarini kurtarmak ugruna kendilerini yetistirememis olanlara, evlerini bir saray gibi dseyip rahatlarina bakacaklari yerde, bunlari hatta canlarini bile baskalari iin verenlere burada grdklerimi anlatmak iin de baktim... -dedi. Orsolya Kanizsai sasirmis bir halde bakiyordu delikanliya. 118 -Bana gre ocuk yasta olmana ragmen szlerin ustalarin bilgece szleri kadar agir. dedi soylu kadin ve biraz dsndkten sonra da: -Bu durum sizlerde ilgin bir durum... Bu, yeni inanci benimseyen herkes sanki bir peygambermis gibi konusuyor- deyince delikanli: -Yeni bir inan her zaman yeni dogrulari da beraberinde getirir. -diye cevap verdi cesur bir edayla ve ardindan: -Ve bizim gerekten de yeni dogrulara ok, ama ok ihtiyacimiz var bu gnlerde. dedi. -Yukariyi mi degistirdiniz artik yoksa? -Sanirim ilk nce yeryzndeki bazi seyleri degistirmek lazim. -dedi Mihly Madarsz. - Grdgm kadariyla Tams Ndasdy'nin sevgili esi de bunu yapiyor. Kendi yntemleriyle ve kendi bildigi yoldan elbette. Bizler orada, disarida, bozkirda yasayanlar biraz daha baska trl dsnyoruz. Ama bu kalede grdgm duvar kaplamalarinda, kitaplarda, birer sanat eseri olan tablolarda, heykellerde ve kitabelerde bulunan gc de iyi biliyoruz. Ve yeni bir inan, yeni bir savas veya yeni bir dzen olmasa btn bu grdklerimizin iz birakmadan yok olacagina inaniyoruz. Bu lkeyi de bana gre btn bunlarla da, hep birlikte kurtarabiliriz.... - Biraz st kapali konusuyorsun.... -Kltr, insanligi, adaleti ve yrekli uygulamalari kastetmistim. Ve bizim iin yine de su anda lkenin savunmasi her seyden evvel gelmektedir. -Hakli olabilirsin. - dedi biraz dsndkten sonra soylu kadin. Ondan sonra da korkuya kapilarak: -Kt haberler mi getirdin yoksa? diye sordu. Delikanli mhrl bir yaziyi ggsnden ikartti. -Sebestyen Tindi gnderiyor. -dedi. Hanimefendinin gzleri parladi bir anda. -Lavtaci! O, beyimin gvenilir adamlarindandir. O, her zaman, lene kadar, son nefesini verene kadar esimin sadik bir hizmetkari olacagini sylerdi. dedi heyecanla. -Hi kuskusuz yle kalacaktir. Yazida neler oldugunu bana da sylemedi. Ancak Gyula'dan buraya gelene kadar grdklerim bir agit iin bile yeterli olacaktir sanirim... -O halde bu mektubu ben de aip okuyamam. Ancak hemen simdi bunu Pozsony'a, esime 119 gnderecegim... -Ben gtrmeyeyim mi? -Sen ondan gelecek cevabi burada beklersin. Dinlendikten sonra daha gl kuvvetli olarak Trklerin zerine dogru yeniden yola ikabilirsin. Ve korkma, burada kaldigin srece seni bilgili biri, bir kitap kurdu yapmaya kalkismayacagiz ya da senden sahte bir peygamber yaratmayacagiz. Kaledeki genler simdi imenler yeni yeni yeserirken her gn asagiya, ayirlara gidip orada kili kullaniyorlar. dedi delikanliyi ikna etmek istercesine. * Bu konusmadan drt hafta sonra kalenin bahesindeki badem agalari iek amislardi. Mihly o zaman artik ii su dolu kanallarla evrilmis o kocaman adadaki her seyi biliyordu ve seviyordu. Surlar arasinda eski kk kaleden geriye kalmis olan yikilmis surlari, rlms ali irpidan yapilmis, kaziklarla evrili barikatlari da kolaylikla ikartti. Su dolu kanallar ile evredeki bataklik btn bunlar bir zamanlar eski kalenin birer savunma mekanizmasi olmaliydi. Tams Ndasdy'nin ynetiminde ve denetiminde, onun akillica hazirladigi planlarla eski kaleyi nasil yeni bir savunma kalesi haline getirdigini de aika gryordu. Insaat hi durmadan devam ediyordu. Mihly kisa bir sre nce yapilmis olan tavani kubbeli odalardan birinde yatiyordu artik. Kalenin giris kapisinin kulesinin altindaki ok eski olan nbeti kulbelerini hayranlikla izliyordu. Giris kapisi nndeki meydani ve genis, agalardan yapilmis olan ok katli eski kulenin yapimini da hayretler iinde izliyordu. Bu arada hi kuskusuz bir yandan insa ederken ayni zamanda te yandan da kale ve satoyu daha da gzellestiren kale beyinin emrinde alisan ustalari da yakindan tanimisti. Blint, Ferenc ve Antal adindaki tas ustalari sik sik planlarini iyi bir gzlem yetenegi bulunan ve bu arada Italyan tas ustalarina bile derdini anlatabilen gen delikanli ile tartisiyorlardi. O ise sik sik kulenin alt kismina yapilan kapilar zerine yeni islenen motiflerin naksedilmesini saatlerce izliyordu. Tas, bu ustalarin ellerinin altinda adeta iek aiyordu ve yeni Italyan modasina gre naksedilmis tas kapilar sanki Italyan baharini kendileriyle birlikte buralara kadar getirmislerdi, bu kasvetli kaleyi genlestirmislerdi. Ancak daima herkese syleyecek tatli birka sz bulunan bu delikanliyi sadece kaledekiler degil ayni zamanda satoda yasayan nde gelen soylu beylerin ogullari ve kizlari da pek sevmislerdi. Mihly kili kullanmada becerikli oldugunu gsterdigi gibi ayni zamanda iyi 120 bir dost oldugunu da gstermisti onlara. Sakadan anliyordu, oyundan ve akilli szden de anliyordu. Bayan Ndasdy kocasina yazmis oldugu mektupta uzun uzun delikanlinin bilgisini, kivrak zekasini, marifetlerini vmst ve stne basa basa Mihly'in bu yeteneklerinden birisine uygun bir konuda, saraylarinda ona bir is vermesi iin rica etmisti kocasindan. Bu sre iinde Mihly eger o sirada tam da atlardan birisini egitmekle ugrasmiyorsa ya da silahsrlerin hergn yaptiklari hareketleri yapmiyorsa arkadaslari ile uzaktaki ayirlarda ama daha ziyade genis arklarla evrilmis kale adasinda dolasiyor olurdu. Hemen hemen istisnasiz hergn bayan Orsolya'nin nl bahesine bir bakardi ya da soylu atlarin yetistirildigi ahirlara mutlaka ugrardi. Diger yerlere de gidip bakmisti. Hatta bir keresinde kmes hayvanlarinin bulundugu birok tavuk ve kaz trnn yetistirildigi o meshur yeri de gidip grmst. Dediklerine gre Viyana'da kralie hazretleri byk bir afiyetle yiyormus buradan gnderilen tavuk ve kaz etlerini. gleden sonralari ise ya kalenin yanindaki kye iniyordu ya da burlarin altinda uzayip giden genis su ile dolu kanallarin kiyisinda dolasiyordu. Orada kk gi, meyhaneci Gergely Andrs'in kizi baharin ilk ieklerini toplayip derliyordu. Surlarin zerinde nbet tutan nbeti askerler kale adasina hemen hemen istisnasiz her gleden sonrasi bir yolunu bulup ieri giren bu mavi gzl, siyah sali "dsmani" gryorlardi ancak buna ragmen her nedense onun varligini hanimefendiye bildirmiyorlardi. Kale iinde misafir edilen soylu gen delikanlinin saatlerce bu yabanci kizla fisildasarak konusmalarindan ise hi sz etmemislerdi. Oysa bu sekilde fisiltili konusmalar hi kuskusuz aralarinda byk sirlarin oldugu durumlarda yapilirdi. Bu burlarin tepesinde nbet tutan yaman yigitler Mihly Madarsz'i ve kk gi Andrs'i gayet iyi taniyorlardi ve ileri rahat olarak kaleyi koruduklari gibi ayni zamanda bu iki gen yregin sirlarini da sakliyorlardi. * Nisan sonlarina dogru, bir gleden sonrasinda Hanimefendi aniden Miska'yi yanina agirtti. Delikanli ieriye, byk salona girdiginde Orsolya Kanizsai himayesine aldigi kisiye byk bir hosnutlukla bakiyordu. -Gryorum ki Srvr'in havasi yzn soldurmamis. Aramizda kendini iyi hissediyor musun? -diye sordu iten gelen szlerle. -Zatialinizin sarayinda hayatimin en gzel haftalarini geirdim! dedi delikanli ve o anda Orsolya Hanimin gzlerinde bir sevin isigi parladi. -O zaman demek ki burada bizimle severek kalacaksin? dedi soylu kadin ama delikanli: -Beyimizin mektubu gelene kadar! -dedi gen adam kesin bir tavirla. Bunun zerine Hanimefendi ggsnden mhrl bir zarf ikartti. 121 -Bu birincisi, lavtaciya yazilmis. Bugn geldi! dedi. Miska hemen mektuba dogru uzandi. Mektubu almak isterken: -Safakta erkenden yola ikarim! dediginde: -Sirani bekle prensim! -dedi eliyle nazik bir isaret yaparak Hanimefendi. -O mektubu bir baskasi da gtrebilir. deyince, Mihly: -Gvende olmasi gereken bir yazi. Ondan sonra ayrica bir baskasi gtrse bile lavtaciyi nerede bulacagini bilemez. dedi ama karsisindaki pes etmeye niyetli birisi degildi. -Erdel voyvodasinin elisi yarin geri dnyor. Kendisi kuzenimdir. Ona gvenebilirsin. Sen ise beyimizin haberini bir dinle hele. -Dinliyorum! dedi aresiz gen adam. -Beyimiz senin hakkinda bir iki sey duymus ve bunun zerine senin sarayimizda kalmani istiyor. lkenin meselelerinin zmnde senin kendisine yararinin dokunacagini dsnyormus... -Bu karara katilmak isterdim ama ben siradan bir askerim... Hi kuskusuz onun tevecchn kazanmama sebep olan esasinda zatialinizin gzel szleridir ama ne var ki ben bu kadarini hak etmiyorum. -Neyi ne kadar hak ettigini birak da beyimiz kendisi karar versin. Burada, kalede, bilgili ustalar, alimler, vaizler sana esitli bilimleri ve serbeste seecegin sanatlari greteceklerdir. Yabanci dilleri grenmek iin ise olduka gensin, ayrica beyimizin yaninda politikanin inceliklerini de kazanabilirsiniz. -Iyi ama... -diyerek araya girmek istedi Mihly. -Katip olabilirsin! Dis lkelere de gidebilirsin. Hatta daha sonra ise belki sen eli bile olabilirsin...-dedi israrla Orsolya Kanizsai. -Benim isim baska! - diyerek kestirip atti inati bir slpla delikanli. -Burada kalamam. Trklere karsi savasmam gerek. -Trklere karsi sadece silahla savasilmaz ki! Kalemle, akilla, mantikli ve akilli szlerle de savasabilirsin. Beyimiz Viyana'da, Pozsony'da ve hatta burada, Srvr'da da Trklere karsi savasiyor.... -Hi kuskusuz yledir! - diye cevap verdi Mihly. 122 -Ama yine de herkes kendi bildigi yolda yrmelidir ve benim yolum da Trklerin saldirdiklari u blgelere ikiyor. -Senin yolunun hangisi oldugunu kim bilebilir ki? Senin annen olacak yastayim, senin iyiligini istiyorum. Gensin. Bilgi, g kazanmak ve vatana hizmet firsati sunuluyor sana simdi burada. - dedi ve ondan sonra hafif bir glmsemeyle ekledi: - Ve belki de en gzel olani Klra Bthori ile yapacagin evliliktir. Mihly buna itiraz edercesine elini havaya kaldirdi ancak kadin szlerinin kesilmesine izin vermedi ve zerine basa basa: -Gryorum ki o kizil sali gen kiz senin aklini elmis. Ve stelik babasinin da muazzam bir mlk var ve orada, Yukari Macaristan'da gl kalelerin de sahibi ayni zamanda... -ncelikle sizden, Hanimefendi sizden zr dilerim. Beni bagislayiniz... Ancak ben zaten evlendim, ben evli biriyim. Orsolya Kanizsai hayretler iinde kaldigindan iki elini birbirine arpti. -Sen mi? ! Evlendin mi?... Ne zaman?! -Dn! Burada Srvr'da, Gergely Andrs'in kiziyla evlendim. -Mihly Madarsz'in, meyhanecinin kizini mi aldin yoksa? Soylu bir adam bunu nasil yapar?! -Insani soylu yapan sadece davranislaridir. -dedi bunun zerine sert bir sesle Mihly. -Orada, uzaklardaki kale savunmalarinda, arpismalarda bugnlerde hergn yzlerce soylu Macar evladi kahramanca bu vatan iin arpisirken lyor, ki onlar mevcut hukuk kurallarina gre bin kez asaleti hak etmis kisilerdir aslinda... - Iyi, iyi, peki tamam! Elbette yledir... Iyi ama yine de bunu nasil yapabildin? diye sordu duyduklarina inanmakta glk eken Orsolya Kanizsai. Delikanlinin gzleri fkeden akmak akmakti, simsekler akiyordu adeta. -Ruhun asaletini armalarla veya zel mhrl mektuplarla dagitmiyorlar. Ve su da bir gerek ki Agota Andrs da benimle evlenerek benim asalet armam sayesinde soylu olmadi. -dedi. -Hi kuskusuz yledir. -dedi alttan alarak bayan Ndasdy. -Ama niye bu kadar aceleyle evlendin? Zira bu konuda daha evvel tek kelime bile sz 123 etmedin. -Babam da, annem de oktan ld. Onun iin kimseye akil danisamazdim. Ve evlenmek iin de sadece gkteki Tanrinin rizasini isteyebilirdim. Vaiz Gspr da, ki bizim inancimiza gre kendisi nikh kiyabilir, usulen bizim nikahimizi kiydi. Kaldi ki biz zaten yreklerimizde oktan nikahlanmistik birbirimizle. -Gzel konusuyorsun. -derken duyduklarindan etkilenmisti Orsolya Kanizsai. -Bir lim ve bir sair gibi konusuyorsun. Senin savasa gitmen yazik... Bekle! Kocama yazacagim. Belki seni ikna eder. Kimbilir... diyecekken delikanli onun szlerini keserek: -Hibir sekilde ikna edilemem! -dedi sert bir biimde ve Mihly: -Zatialiniz biraz evvel niye bu kadar acele ettigimi sormustunuz. Dn ben de Eger'den bir mektup aldim. Orada simdi kaleyi glendiriyorlar. Kale komutani Istvn Dobo bu yil ya da gelecek yil kusatmanin kainilmaz oldugunu bildiriyor. nk Trk kusatmasi artik neredeyse Eger Kalesi'nin surlarina kadar gelmis durumda. Haberciler sadrazamin eninde sonunda korkun bir ordu ile su anda Macarlarin elinde bulunan kaleleri almak zere yola ikacagini sylyorlar ve biz de gayet iyi biliyoruz ki eger Eger elden ikarsa o zaman onunla birlikte lkenin bir parasi da elden ikmis olacaktir! dedi son derece sert ve kararli bir sesle. -Sen kendin tek basina buna karsi ne yapabilirsin? diye sordu Orsolya Kanizsai. -Yalniz olmayacagim. Buradan yola ikip Srvr'dan Eger'e varana dek bir ok yigit delikanli yolda bana katilacaktir. Ve ayrica Istvn Dobo'nun komutanlarindan birisi de benim can dostumdur. Birlikte bydk, ilk kez ata onunla birlikte bindik. Basi dertte iken onu tek basina birakmam. Hem ondan sonra iki bygm, onlar da orada kaledeler... Eger kalenin glendirilmesine ve savunmasina katilmazsam o zaman kendimi asla bagislamam. -Peki ya karin ne olacak? diye sordu Hanimefendi onu vazgeirmek dsncesiyle. -Eger sizin sylediklerinizi yaparsam o zaman o da beni asla bagislamaz! dedi delikanli. -Senin yola ikmaya hazirlandigini biliyor mu? Nikahindan iki gn sonra mi yola ikacaksin? -Onun iin bu kadar aceleyle evlendim. Aksi taktirde sevdigim kizi yanimda gtremezdim. dedi Mihly. -Beraberinde mi gtreceksin? diye sordu iyice kafasi karisan soylu kadin. -Burada kalamaz! dedi Mihly ve yzne berrak bir tebessm yayildi ve ardindan: -Srvr'in btn altinlarinin hatiri iin bile kalmaz bensiz burada! dedi kivan ve 124 sevinle. * Ertesi gn gleden sonra Hanimefendi her zaman alisik oldugu zere byk salonda, masanin etrafinda oturmus alti tatli ve sevimli kizla birlikte is yapiyorlardi. El isleri yapiyorlardi. Yedincisi, Klra Bathori pencerenin yaninda ayakta dikiliyordu ve aglamaktan sismis gzlerle suyla evrili kalenin te tarafinda kalan kyn ufak tefek evlerine bakiyordu. Ama o anda gen kiz birdenbire her trl nezaket kuralini unutarak bagirmaya basladi: -Gelin! Bakin, bakin! Suraya bakin! Bu alisilmadik tepki ve szler zerine Orsolya Kanizsai kendisi de yerinden kalkip aik pencereye yaklasti. Diger yedi kiz zaten merakla yanip tutusan gzlerle kale kapisinin karsisinda bulunan Gergely Andrs'in parlayan ilkbahar gnesinin isiklariyla aydinlatilmis evinin nnde tam o sirada atlarina binen iki gen yigide bakiyorlardi pencereden. Ata binenlerden birisi hi kuskusuz gelen haberciydi, digeri Mihly Madarsz ise tam o sirada boz aygirinin eyerinin terkesine gen karisini kaldirip oturttu. -Aynen daha nce bana syledigi gibi yapti! - dedi fisiltiyla konusarak ve basini salladi Hanimefendi. -ylesine alip arkasina, atinin terkesine oturtabilecegi bir kiz almis gerekten! -dedi. Gen ve gzel, kizil sali Klra Bthori ise aresiz bir halde kendini tutamayarak avucundaki kk ipek mendilini burusturuyordu fkeyle. Ama sonunda dayanamayip, daha fazla kendisini tutamayarak hikira hikira aglamaya basladi ve. -Asagilik, aptal, sefil dilenci! -dedi dislerinin arasindan nefretle. -Yaman biri, gerekten yigit birisiymis! -dedi biraz zntl olan Hanimefendi. Sonra da pencerenin nnde duran kizlari geri ekerek sessizce satonun penceresini kapatti. * * * 125 UGURSUZ MRAS * Yasli kadin bir an iin yolun kenarinda durup etrafina bir gz atti. Sadece yokus degil, iindeki sevin duygusu da yorgun kalbinin hizli hizli arpmasina neden olmustu. Alti yildan sonra nihayet Fehr-Krs'n kivrimlari arasinda ykselip giden uzunca bir ada zerinde bulunan ve neredeyse btn mrn geirdigi bu kaleye, memleketine geri dnebilmisti. Gzyaslari iinde bakislarini tuhaf bir sevgiyle etrafa bir kez daha gezdirdi ve grdklerine byk bir hayranlikla bakti ve yeni yeni dogmakta olan gnesin pembe renginin o grkemli Gyula Kalesi'nin iplak tuglalarina yansimasini izledi. Etraftaki batakligin karanlikta gizli kalmis olan irkinligi de safak vaktinin o bugulu havasinda hafif hafif grnmeye baslamisti artik. Krs nehri dzlk alana kurulmus bu kaleyi sanki nasil koruyacagini biliyormuscasina etrafinda defalarca kivrimlar olusturuyordu. Ve ayni zamanda da kale etrafinda olusmus dogal kanallar, arklar da bir esit koruma sagliyordu. * Yasli kadin ta ocuklugundan beri amurlarin iinde, dmdz bir alana kurulmus olan bu kk su imparatorlugunu iyi ki taniyordu. Kaleyi koruyan arklari, kanallari nasil geecegini biliyordu. Palanklari gemesine ise kale etrafinda oturanlar yardimci oldular. Karsidan karsiya geecekleri korumak iin grevlendirilmis kale muhafizlari arasinda her zaman onu taniyacak bir iki kisi ikardi zaten. -Bu tarafa, buraya gel Terka teyze! -diye seslenerek ona yol gsteriyorlardi ve biri digerine sesleniyordu: -Andrs Lzr'i agirin! Annesi gelmis, haber verin! Bu zahmetli yolculuktan sonra siyahlar giymis yasli kadin kalenin giris kapisinin kulesinin yanindaki kk odada bulunan kocaman ocagin basina geip oturmustu nihayet. Oglu gleden nceki nbetini tamamlayip eve gelene kadar onu beklemesi gerekiyordu. Kalenin kapi muhafizlarindan birisi olan Andrs Lzr o iri yari cssesi * A rettenetes rksg: Amirl a kvek beszlnek; s.: 42-54 126 ile odaya girince basindaki migferini firlatarak kocaman siyah biyiklarini burdu ve annesine dnerek: -Eee, geldin mi muhterem valide? Benim gzel annem, benim canim annem! -diyerek mutluluktan bir iglik atti. Sonra da iri yari kollarini kaldirarak ufak tefek yasli kadini kollari arasina alarak iki kez onunla birlikte odanin iinde dnd. Terka teyze bir yandan sevinten agliyordu te yandan ise glerek son derece gl olan oglunun kollari arasindan kendisini kurtarmaya alisiyordu. Yasli kadin yerine oturdu. -ekil suradan sen de, deli ocuk! -dedi ama oglunun bu yaptigindan etkilendigi belliydi. - Su yipranmis, yasli kemiklerimi kiracaksin, un gibi ezeceksin! diye takildi. -Hi olur mu annem, onun yerine iki yz dinsizin kemiklerini kirarim daha iyi! -derken Andrs Lzr glyordu. - Zira biraz sonra annem eve geldigi iin duydugum sevinten kendime engel olamayarak birileriyle dvsebilirim. -Keske hi gitmemis olsaydim!-dedi ama bu arada yasli kadin aglamaya baslamisti bile. Oglunun sesi birdenbire ciddilesti: -Sana demistim gitme diye. Su tugladan yapilmis bu eski ev, yuvamiz sana yeter demistim. Ve Jnos Corvin'in tastan kalesine nazaran buranin senin iin ok daha gvenilir bir yer oldugunu da sylemistim. -Ama yine de benim gl, yaman ve yigit oglum burada oldugu halde ben gitmek zorundaydim. -diyerek yeniden aglamaya basladi Terka teyze ve bakislariyla bastan sona oksadi oglunun dal gibi boynunu. -Yine de gitmeliydim evladim! Biliyorsun! Insanlik ve sadakat byle olmasini gerektiriyordu.-dedi dalgin dalgin yere bakarak. -Tam da benim yetmis ksr yasindaki annemin mi desteklemesi gerekiyordu darmadagin olmus Jnos Corvin'in paralanan ailesini, zayiflayan gcn? -Sayginin gc geen yillar ile llmez sevgili oglum. Ben ise daha Kral Mtys zamaninda iken, serefli olmanin ne demek oldugunu daha o zamanlar grenmistim. Btn bunlardan sonra onun talihsiz oglunu nasil kendi haline birakabilirdim ki? nk sonuta Jnos onun ogluydu, insanlarin koyduklari kanunlara gre yle olmadigi iddia edilse bile gerekte onun oglu. Herkesin kendisini kandirdigi, her firsatta dolandirdigi, terk edip yalniz biraktigi talihsiz oglu... -Iyi de prens Jnos geen yilin sonbaharinda lmst... 127 -Eger yasiyor olsaydi seninle ayni yasta olacakti ve bir yerde o senin kardesin sayilir hem. -Mtys Corvin'in oglu mu benim kardesim?! -Annesi onu yeterince besleyemiyordu, st yetmiyordu ve zavalliya bir yil kadar ben de st vermistim, ona bakmistim. -dedi zntyle yasli kadin. -Zavalli ocuk o kadar kk ve o kadar aresizdi ki! Sen, benim yanimda grbz bir ocuk olmustun. Oysa kk Jnos hastalikli bir iek gibi ciliz kalmisti. -Anne, bunu bana simdiye kadar hi sylememistin ki! -Hayatta iken syleseydim bu yanlis anlasilabilirdi.... -O halde alti yil nce neden bizi birakip buradan gittin? -Jnos Corvin'in oglu dogdugu zaman, gen prens beni agirtmisti. O zaman da onun evresinde bir sr entrika eviriyorlardi. Oysa o oktan Lszl'yu kral olarak tanimisti bile. Hi bir yerde kalabilecek bir yeri yoktu. stelik bir de en ok gney blgelerinde Trklere karsi arpismasi gerekiyordu. -Peki ya karisi? -Beatrix Frangepn'i o ok seviyordu ama oglunu daha ok seviyordu. Iste onun iin benden rica etmisti. Bir dakika bile olsun kk Kristof'u yalniz birakmamami benden bilhassa rica etmisti. Sonra... bir gece, belki de yaklasan lm hissetmistir, her ne olursa olsun oglu yasadigi srece onun yanindan ayrilmayacagima dair bana yemin ettirdi. -O zaman!? yleyse?!- diye sordu basini sallayarak kt bir seylerin oldugunu hisseden gen adam. -Kk Kristof bundan drt hafta nce ebediyen gzlerini yumdu... - Son Hunyadi! -dedi mirildanarak ve nne bakarak Andrs Lzr. -Iyi de anne, ona ne oldu peki? diye sordu kendini toparlayinca. -Kimbilir? -dedi ve derin bir i geirdi yasli kadin. Olup bitenleri anlamakta hl glk ektigi belliydi. -Oysa ylesine saglikliydi ki o ocuk, turp gibiydi. Sonra birdenbire, durduk yerde gnden gne sararip solmaya basladi. Tipki bir iek gibi sarardi soldu, bir sey yemez imez oldu. Daha ok btn gn uyuyordu... Ben ise ona hafif bir et suyu orbasi pisirmistim, taze tavuk etinden ama sadece kasigin ucuyla tadina bakti. Sonra ben de hastalandim.... -Benim canim annem de mi hastalandi yani? 128 -Ama sadece bir gn iin hastalandim... Ancak o kadar hastaydim ki! Kendimde degildim, bayilmistim. yle ki hi bir sey hatirlamiyorum. Daha sonra, kyl kani tasidigimdan, belki de ocuk iin ok endiselendigimden abucak kendimi toparladim ve ayaga kalktim ama ertesi gn zavalli kk Kristof 'un gzlerini ben kapattim ne yazik ki. Andrs Lzr basini saga sola salliyordu 'olmaz byle sey dercesine! Ondan sonra son derece zntl bir sekilde ocak basinda atesin yaninda oturan annesine yaklasti ve yasli kadinin izgilerle dolu kirismis ellerini oksadi. -Eve gelmekle ne kadar iyi ettin canim annem! -dedi sessizce sevgiyle. * te tarafta, Aziz Ferenc tarikati manastirinda ise tam o sirada basrahip gost kesis Gyrgy' azarliyordu. O da Terka teyze ile birlikte yeni dnmst buraya Jnos Corvin'in sarayindan. Gotik tarzdaki pencerelerin kk ama ok sayidaki erevelerinin arasindan erken gelen baharin gnes isiklari glkle ieri sizabiliyordu ve bylece ikisinin disinda orada, rahiplerin, kesislerin yetistirildigi bu manastirda kk bir oglan ocugunun stunlardan birisinin dibinde melip gizlendigini ve konusmalari dinledigini grmek pek mmkn degildi. Onun varligini glkle fark eden kesis Gyrgy basrahibe dnerek: -Peki ya bu ocuk kim? -diye sordu endiseyle. -Onun nnde rahat rahat konusabilirsin. Yabanci degil, akrabamdir. Gyrgy Szermi'nin ogludur kendisi, benim yanimda yetisiyor. -Susmayi da greniyor mu? -O, ilk grendigi seylerin basinda geliyor. Papaz olmaya hazirlaniyor. Ve on iki yasinda olmasina ragmen okulu bitirip giden birok kisiden daha fazla sey biliyor. Iyi ama birakalim simdi bunu da anlat bakalim neler yaptin Gyula Kalesi'nden gittiginden beri? -Bes yil evvel Jnos Corvin Gyula Kalesi'ne geldiginde karisinin gnah ikartacagi rahip olarak beni semisti... -Gyula'yi ok seviyordu... -Ancak yeni kral bu kaleyi Tams Bakcz'a sz vermis ve onun taraftarlari Boldogasszonyfalvy kanonlari ile mahkeme yelerini iki kez rahatsiz etmisler bundan dolayi. -Oglunun yaninda kalacak dadiyi da buradan gtrmst. dedi basrahip. -Evet, biliyorum. Bu sabah buraya onunla birlikte dndm. Kristof'un 129 lmnden sonra hemen yola iktik. -Iyi ama niye? -Korkuyorduk. Saygideger pederim, prens Jnos'un taraftarlarinin hayati orada emniyette degildi nk. Ve damarlarinda Hunyadi kani dolasan birisi oldugu srece de kimsenin hayati emniyette olmayacaktir. -Beyler hl Mtys'in mirasi yznden les kargalari gibi birbirileriyle dalasmaya devam mi ediyorlar? -Bu korkun bir miras saygideger peder! Byk kral tahtini ogluna birakamamisti ama ona neredeyse o tacin, o tahtin yarisi degerinde mal mlk birakmisti. -Ve tabii bir kral iin bile gereginden fazla dsman da birakmisti... -Bunlara bir de Hunyadilerin eski gcn kiskananlar ile korkaklari, alaklari rktp kiskirtanlari da eklemek gerek. Ama onlar yaptiklari ktlkleri her zaman rtbas edebiliyorlar. Ve btn bunlara karsi Mtys'in bilgeligi ve gcne sahip olmayan birisi var. -Prens Jnos btn bunlar yznden yasarken de ok aci ekmisti zaten. Sahip olduklari yznden ok ekti zavalli. -Ve o lnce de basini yitirmis olan aile iinde bir baska mcadele basladi. Yksek soylu beyler, nde gelen papazlar birbirileriyle yaristilar o mala mlke sahip olabilmek iin. Ve kk yetimler ile dul esinin haklarini ellerinden alabilmek iin birbirleriyle isbirligi yaptilar adeta. Eliler ve hukuk bilginleri ise eski vaadleri dile getirdiler. Bu arada birbirlerini zincire de vurdular. Gerek belgeleri, sirlari ortaya serdikleri yetmiyormus gibi sahte belgeleri de havalarda uusturdular hak iddiasi ile. -Peki ya dul esi Beatrix Frangepn? - O tipki disi bir kaplan gibi ocuklari iin mcadele etti. -Kaplan gibi kurnazca mi yoksa vahsice mi? -Nasil mcadele etmesi gerektiyse yle yapti. Ittifak kurabilecegi kimseleri bulmak iin elinden geleni yapti. Istvn Zapolyai'nin dul esiyle bir ittifak yapmisti. Bunun sonucunda da kizi, sekiz yasindaki Erzsbet'i eski naibin ogluna vermeyi vaad etti. Artik her sey yoluna girmis gibi grnyordu ki bundan bir ay sonra kk Kristof hastalanip yataklara dst. -Derdi ne olabilirdi ki? -Siradan insanlar, halk bunun iin Kral Mtys'in torunu olmasi bile yeterliydi 130 diyorlar.... -ldrld m yani? -Rica ediyorum efendim, ltfen szlerinizi zenle seiniz. Bunun iin delilimiz yok. Stunun dibinde sklm pklm duran ve isil isil parlayan gzlerle onlarin konustuklarini dikkatle dinleyen kk ocuk bulundugu yerden dogrulup ayaga kalkti. -Rahip Gyrgy, kusura bakmayin ama yaninda hi kimse yok muydu ocugun? - diye sordu inlayan bir ses tonuyla ocuk. -Kralie birka hafta ncesinde ona Latince gretsin diye birisini gndermisti. Ve yasli Gyulali kadin da gece gndz basindaydi... -Gece gndz m? -Yani o kendisi de hastalanincaya kadar demek istiyorum. Kadincagiz tam bir gn hi kendini bilmeden yatti. Biz artik onun isinin bittigini saniyorduk ama yine de hayatta kaldi iste. Ama ertesi gn kk Kristof ld. -O zaman yani kralienin adami... -diye szlerine basladi ocuk ama kesis Gyrgy ona susmasi iin eliyle isaret etti. -Eger canin tatliysa, sus ve konusma oglum. Her birimizin hayati tehlikede sayilir. -Burada, Gyula'da da mi? -diye sordu basrahip. -Kale komutani Imre Trk'n Corvin Jnos ldg zaman on iki bin forint alacagina karsilik ylesine gelip Gyula Kalesi'ne el koydugunu unuttunuz mu peder? -Iyi ama, burada manastirda da mi gvende degiliz yani!? -Burada da olabilir... Daha nce de sylemistim size peder. Corvin Jnos taraftarlari her yerde tehlikede iindeler. Mtys Hunyadi ailesine mensup olan son kisi yasadigi, hayatta oldugu srece de bu tehlike srecektir. -Ama prens Kristof ld ki! dedi basrahip. Yasli rahip anlatilanlari anlamakta zorluk ekiyordu. -Ama kizkardesi Erzsbet yasiyor, unutma! dedi kesis Gyrgy. * O yilin sonbahar gn kalenin avlusunda erkenden kalabalik toplanmisti. 131 Askerler, satoyu koruyan muhafizlar, Aziz Ferenc tarikatina mensup kesisler, kilisenin ilahi grubundakiler, manastirdaki kk ocuklar kalenin ortasinda kk alanda toplanmis bekliyorlardi. Arada bir iki ssl niformali soylu bey aceleyle prensin odasina girip ikiyorlardi. Son derece yksek surlarin zerinde nbet tutan muhafizlarin sert taslar zerinde yrrken ikarttiklari ayak sesleri yankilaniyordu. Gyula'daki nbetiler yle byle degildi. Kale ok siki korunuyordu. Ykseklere uzanan demirli, kalin kuleler, burlar ve metre enindeki dis surlar kale iinde kalan yapilara, evlere bir kare seklinde koruyucu bir kanat olusturuyorlardi adeta. Kale iindeki evlerin iinde iki katli olanlar da vardi. Bunlarin pencereleri ve kapilari kalenin avlusuna ailiyordu. Kulenin yakininda o gzelim gotik kale sapeli vardi ve onun bitisiginde de basrahip gost ile kesis Gyrgy konusuyorlardi kendi aralarinda. - Hatirliyor musun? -diye konusmaya basladi basrahip. - Bundan bir yil nceydi, eve yeni dnmstn. O zaman sen tasayla, endiseyle doluydun. Her yerde bir tehlikenin kokusunu aliyordun. O zamanlar hi dsnms mydn bir gn Corvin'in dul karisinin Gyula Kalesi'ne dnsnde byle trenle karsilanacagini, buraya gelisini ayinle kutsayacagimizi aklina getirmis miydin? - Endiselerimin oldugunu inkar etmeyecegim peder... Ancak Beartix Frangepn'un analik sevgisi ve hkmetme anlayisi da takdire sayandir. Bu firtinali gnlerde Corvin Ailesinin gemisini merhum kocasindan daha iyi bir sekilde yzdrmeyi bilmesindeki bilgeligini de simdiye kadar gsterdi. - Evet hi kuskusuz sylediklerinde haklisin oglum. nk prens Kristof'un lmnden sonra darmadagin olmus olan Hunyadi Ailesinin btn mlk krala kalmisti. Ve bir tek prenses Beatrix'in akillica ve hi bitmek bilmeyen pazarliklari Ulszl'yu burasini dul prensese ve kizina vermesi konusunda ikna etti sonunda demek ki. -Ve Gyula 'dan da ayrilmasi gerekmedi bylece. Yaklasik elli bin forinti bulup bulusturmus ve eksik kalan yedi bin forint karsiliginda da gmslerini ve mcevherlerini rehin olarak vermis ki kale kizinin elinde kalabilsin. -Evet, kale komutani Imre Trk'n Gyula Kalesi'ni onlara teslim etmesinin zerinden drt ay geti. dedi basrahip. -Ve iste simdi nihayet bu kalenin hkmdari olan Hanimimiz da kiziyla, kk Erzsbet ile birlikte buraya geldiler. Ne kadar gzel bir kiz olmus! dedi kesis Gyrgy. - Dokuz yasinda sadece. .. O henz bir ocuk. Ve sunu da unutma sakin! Bugn eyll ayinin yirmisinde prensesin burada, kalede lkenin bas hakimiyle Pter Szentgyrgyi ile bulusacaklarini da kayitlara geirmeyi unutma! Hakim, Erzsbet'in 132 yasini zel bir tren esliginde resmen kayitlara isleyecek. -Ve hi kuskusuz saygideder peder siz de duymussunuzdur ki Kral Ulszl kisa bir sre nce bir ferman yayinladi. Bu fermana gre Bks ilindeki her bir grevli gelirlerini, vergilerini Jnos Corvin'in kizina deyecek. Oysa bunun sonucunda ok byk sorunlar ikabilir... -Nasil? Ne gibi sorunlar ikabilir ki? - diye sordu kesisin ne demek istedigini anlayamayan basrahip. -Bks ilindeki soylular, devlet hizmetindeki kisiler bu bas ispani pek kabul etmiyorlar ve bunun iin bir g gsterisi yapmak isteyen hkmdarlarina karsi nasil davranacaklarini iyi bilirler. -Gyula Kalesi gl bir kaledir. dedi basrahip. -Evet ama kale komutanimiz Andrs Dudics'in btn Bks soylularina karsi koyabilecek kadar askeri var mi ki? Ve sunu da unutmayin ltfen sayin peder! Tams Bakcz her seyden hemen yle korkan birisi degildir. Kralin bir kez kendisine vermis oldugu hak ve yetkilerden yle kolay kolay vazgeecegini mi saniyorsunuz? Diger taraftan adamlarinin iki kez Gyula Kalesi'nin surlarindan ieri giremeyip geri dndklerini de unutmus degildir diye dsnyorum ben. dedi kesis olacaklari seziyormus gibi. -Sen iflah olmaz bir sphecisin! Bakcz da Krala karsi bir sey yapmaya cesaret edemez ve bu arada Prenses de Ulszl'nun gvenini kazanmayi basarmis grdgm kadariyla. dedi basrahip. - Bu, su ana kadar Jnos Corvin'nin dul karisinin kazandigi en byk zaferdir. dedi gen kesis. -Ama Kral, Erzsbet ile Zpolyai'nin oglunun evlilik planlarini da desteklemisti. - Buna inanmiyorum! Bir Hunyadi kizi ile bir Zpolyai oglunun evlilikleri yeni bir Macar krali verebilir bu lkeye. - Sus da bir dinle, som agizli! -Affedersiniz peder! Kk Corvin Kristof'un lmn unutmak benim iin ok zor da!... O sirada kk kilisenin an kulesinden an sesleri ykseliyordu. Orada, ieride dua sesleri isitilmeye baslandigi sirada kale halki giris kapisinin nnde sira olup beklemeye baslamisti. Jnos Corvin'nin dul karisi Beatrix Frangepn bir yaninda olaganst gzel kizi, te yaninda kralin elisi oldugu halde ve grkemli bir refakati grubu ile sapele girdi. 133 * Bu olayin ardindan bir mddet sonra Andrs Lzr byk bir telasla ve hizla odaya girdi. Glkle nefes alip veriyordu ve bir eli hl kapinin kilidi zerindeydi. Kendini tutamayip avazi iktigi kadar bagirmaya basladi: -Anne, anne abuk gel! Ufak tefek yasli kadin oglunun heyecandan kipkirmizi olmus yzne korkuyla bakinca: -Ne oldu sana benim gzel oglum? - diye sordu. -Bana bir sey olmadi...Ama kk prenses.... ok hasta! -Aman tanrim! -diye sylenmeye basladi Terka teyze. - Ama daha yeni geldiler Gyula'ya. Belki de uzun yolculuk onu yormustur!? -dedi sasiran yasli kadin. -Bilmiyorum. -diye mirildandi basini yere egmis olan Andrs Lzr. -Ama artik rahiplere bile haber salindi. Kk hasta ise anne seni agiriyor. yle grnyor ki bir tek sana gveniyor. Terka teyze korkudan ileri geri geziniyordu odada ve basindaki rtsn, nlgn de dzeltince ogluna dnerek: -Geliyorum oglum, hemen geliyorum. Hi gitmez olur muyum. -dedi kaygili ve endiseli bir sesle. Kale komutaninin yaveri ile Terka teyze Erzsbet'in odasinin kapisinin nne vardiklari zaman tas zeminli koridorda toplanmis olan herkes hayiflaniyordu ne oldugunu anlayamadiklarindan. Aralarinda aglayanlar da vardi. Satoda grevli olan usaklar, hizmetkrlar, egitmenler hepsi oradaydi. Hatta kilisedeki din adamlari da gelmisti. Aralarinda basrahip gost ile kesis Gyrgy de vardi. Terka teyze hi kimseyle ilgilenmeyerek Erzsbet'in odasinin kapisina dogru acele ediyordu. Ama kesis Gyrgy ieri girmeden evvel onu durdurdu. -Biraz bekleyin anne. dedi kesis ve eliyle ihtiyar kadinin kolunu tuttu. -Ieride hastanin yaninda hekimler var. -dedi. Yasli kadin sabirsiz bir biimde kesisin kolunu tutan elini silkeledi. -Iyi ama beni hastanin kendisi agirtmis! -dedi ters ve gergin bir sekilde ama sonra basini kaldirip kesisin yzne bakinca: -Siz yine burada misiniz kesis Gyrgy? -diye sordu ve korkuya kapildi. Kesis kselerden birisine, basrahip gost'un bekledigi kseye ekti ihtiyar 134 kadini ve cani sikilmis bir halde: -yle grnyor ki biz her zaman zor anlarda karsilasiyoruz Terka teyze. dedi yasli kadini yatistirmak istercesine. -Nedense hep Hunyadi'nin torunlarinin lm dseginde karsilasiyoruz! -diye tamamladi onun szlerini yasli kadin kaygili bir sesle. -Kk Prenses Erzsbet daha lmedi. -dedi sanki onu sakinlestirmek istercesine basrahip gost. Sonra da szlerinin zerine basa basa: -Ve onun iyilesmesi iin hepimiz dua ediyoruz. - dedi. -Ben, en son o Gyula'ya geldiginde onun iin dua etmistim. -dedi kesis Gyrgy. - Nesi var ki? -diye sordu fisiltiyla yasli kadin. - Zira o daha kk bir ocuk! - ouk ama daha simdiden ikinci kez nisanlanan gelinlik bir kiz. - Ikinci kez mi? - diye sordu duyduklarina sasiran Terka teyze. -Ilk nisanlisi kont Gyrgy Zpolyai idi. Ama sonra ne olduysa olmus bir sre sonra kimbilir niin, bundan bir evlilik olmayacagi dsnlms ve Kral onun bir an evvel baska bir soylu genle evlenmesi iin geregini yapmis hi vakit kaybetmeden. Corvinlerin kizi yasadigi srece bir tek Ulszl'nun sadik adamlarindan birisinin karisi olabilir ancak. Bylece yapilan seim sonucunda ikinci es adayi Mihly Plczi olmus. Onun topraklari Gyula Kalesi'nin topraklari ile de komsu ayrica. dedi kesis Gyrgy yasli kadini kt sona hazirlamak istercesine. -Anliyorum evladim. O kadarini su benim aptal, cahil kafamla da grenebildim artik. Soylular insanlarla degil toprakla, mal veya mlkle evleniyorlar. Bunu biliyorum. -Ve bu sirada bu tr olaylar nedeniyle ileride dsman olabilecek ocuklar da durup dururken lyorlar. -dedi kesis. - Eger Erzsbet lrse Tams Bakcz onun iin yas mi tutacak, gz yasi mi dkecek saniyorsunuz? Nitekim hepimizin bildigi gibi o adam alti ay iinde kez Gyula Kalesi'nden uzaklastirilmis, her ne yaptiysa da burayi ele geirememisti bir trl. diye konusan kesisin szlerini kesen basrahip alak sesle: - Iyi ki Kral, Corvin Jnos'un dul esini seviyor ve onu koruyup gzetiyor. -dedi. - Unuttunuz mu saygideger peder? Bu lkede birok kk kralin oldugunu unuttunuz mu? Ve bunlarin her birisi digerinin varligindan korkuyor. Gerek olanin, 135 yani ta giymis olanin ise Hunyadilerin mal mlknn zaten zengin olan Zpolyai'lerin eline gemesinden d kopuyor. -Bunun, yani su Plczi evliliginin bununla bir ilgisi var mi dersin? ...Peki ya simdi Erzsbet lrse ne olacak? - diye sordu basrahip. -O zaman Ulszl baska bir zm yolu bulur bu konuyu halletmek iin. Jnos Corvin'nin topraklarinin yle herhangi birisinin eline gemesinden korkmasina bir sebep kalmamis olur ayrica. - dedi kesis. O anda hastanin yattigi odanin kapisi aildi ve siyahlar giymis prenses Beatrix arkasinda iki hekimle koridora ikti. Bir tanesi elinden bir sey gelmedigini belirtmek istercesine kollarini iki yana ati aresizce ve Jnos Corvin'in esine dnerek: -Kalbi artik glkle atiyor. Nefes alip veremiyor. Cigerlerini stms sanki. Zatialiniz her seye hazirlanmali... Beatrix Frangepn elindeki mendili agzina gtrd ve gzlerinde yaslar dkld o anda. -Terka teyzeyi isteyip duruyor....ve kesis Gyrgy' de grmek istiyor. - dedi hikiriklara bogularak. Kesis cppesinin yenlerini tuttu ve ellerini yenleri bol cppenin iine sokarak ihtiyar kadina dnp: -O halde simdi bizim saatimiz geldi... Siz ona her zamanki gibi masal anlatacaksiniz, ben ise onun iin dua edecegim. -dedi. - Kader ikinci kez bizi siniyor! -dedi aglayarak Terka teyze. Kesis o anda basrahip gost'a bakiyordu. -Sanirim bu son kez olacak. -dedi sylediklerinin zerine basa basa kederli bir sesle. -Erzsbet Corvin damarlarinda Mtys Hunyadi'nin kani dolasan son kisiydi. -dedikten sonra kesis Gyrgy orada bekleyenlerin iki tarafli olusturduklari kalabaligin arasindan geerek, kahverengi rahip cppesiyle nden giderek ardindan da siyah giysiler iindeki yasli kyl kadini ilerleyerek kk prenses Erzsbet'in odasina girip onun yatagina dogru yneldiler. * Aziz Ferenc manastirinin kesis hcrelerinden birisinde 1510 baharinda kesis Gyrgy bir pergamentin zerine egilmis bir seyler yaziyordu. Kselerden birinde, agatan kabaca yapilmis 136 bir sandalyenin zerinde ise rahip gost oturuyordu ve teki ksede ise dizleri zerine oturmus olan Szermilerin kk oglu dua ediyordu. -Her seyi kaydettin mi? -diye sordu basrahip. -Yazabildigimi ve bildigimi yazdim. -dedi sessizce kesis Gyrgy. -Ilk nce, kk prensesin, Erzsbet'in lmden neredeyse alti ay sonra annesinin yas tutacagi yerde hi zaman kaybetmeden basina duvak takip yeniden gelin oldugunu yazdim. Ve yas evinden kara kusun kisa sre iinde dgn evine uup gittigini kaydettim...Oysa Beatrix Frangepn Jnos Corvin'e sadik bir esti aslinda. Ve iki yetim ocugunun her hakkini nasil da koruyup gzetmisti. - dedi kesis biraz manali bir biimde. -Iyi ama ocuklar ldler ve Hunyadi topraklari da herhangi birisinin eline geemezdi degil mi?...-diye sordu basrahip. -Peki Gyrgy Bradenburg? -diyerek alayli bir i geirdi kesis. -Gerekten de siradan birisi, herhangi birisi degilmis hi! Annesinin kardeslerinden birisi Macaristan, tekisi ise Lehistan krali. Jnos Corvin'nin dul karisi kralin baskilarina, israrlarina daha fazla dayanamamis olmali ki hemen gidip Gyrgy Bradenburg ile nisanlanip evlendi yle mi! -Evet. Geen yilin ocak ayinda lkenin bas hakiminin huzurunda, Pter Szentgyrgyi huzurunda, evlilik anlasmasini imzalamislardi. Bunlari da yazdin mi? -Evet, onu da yazdim. -derken basini salliyordu kesis. -Ve hatta kendisinin Krala sadik bir hizmetkr olarak kaldigini da yazdim. Protokole gre prensesi bu kontumuz bir es olarak almadi, sadece prenses Beatrix Frangepn Kont Gyrgy Bradenburgu koca olarak kabul etti seklinde yazdim. -Bu olaydan iki ay sonra buradaydilar, Gyula'da. Kale komutani brnfi iddiaya bile girmisti. Bu iddiaya gre, eger kont nce lrse o zaman kaleyi Beatrix' e; yok eger Beatrix nce lrse o zaman da kaleyi konta teslim edecekti. Evet, ve daha sonra yeni evliler kontun Bavyerada'ki mlkne gittiler birlikte. Oradaki kardeslerimizden biliyoruz ki Paskalya sonrasinda Heilsbronn manastirini ziyaret etmisler yani Brandenburg'lu prenslerin mezarlarinin bulundugu o meshur manastira gitmisler birlikte. Ve yine oradaki kardeslerimizin bize yazdiklari mektuplara gre Gyrgy Brandenburg'un dua etmesi iin nemli bir sebebi de varmis. nk btn yaz mevsimini hasta geirmis. apkinliklari yznden hastalanmis ve uzun zaman iyilesememis. Karisi ise artik onun bu hayat tarzina tahamml edemez hale gelmis. -diyen basrahip basini salliyordu. Btn bunlarin nasil oldugunu anlamakta zorluk 137 ekiyordu: -Sonra da Beatrix aceleyle Macaristana dnmst. -Onun lohusa yataginda ldgn sylyorlar. Ve bunun dogru olma olasiligi da ok yksek. nk artik yasi ilerlemis bir kadindi. dedi kesis Gyrgy. Sonra da yazdiklarini kontrol etmek iin nndeki yaziya bakti. Bir yandan da basrahibi dinliyordu. -ls bile Gyula'ya geri geldi. -derken i ekti basrahip. -Evvelsi gn onu da manastirimizda, kizinin yanina defnettik ve kilisenin ilahi korosundaki ocuklarin arasinda su ocuk vardi... deyince kk Gyrgy Szermi diz kp oturdugu ve dua ettigi kseden: -Bu olayi hi bir zaman unutmayacagim efendim! Bundan iki yil ncesine gre, yani kk Beatrix'in tabutunun basindakilerden bir kisi daha fazlaydik bu sefer. Simdi ilahileri dokuz kisi okuduk. dediginde kesis Gyrgy elindeki kalemi birakti ve pergamentin zerine mhr basti. -Ne ok dert, ne ok mcadele, ne byk aci, umut ve umutsuzluk sigiyor su birka satirlik yaziya! -derken aciyla i geirdi: -Oysa bir on yilin yks var sadece burada. Bu onbir yillik yk iki ouk ve bir prensesin lmnden sz ediyor. Bir ailenin yok olusunun yks.... -Peki Hunyadilerin topraklarina ne olacak simdi? -diye sordu basrahip her seyi bilen kesise. -Kralimiz Ulszl iin artik bu konu bir sorun degil. Kale komutani elindeki mektubu okuyunca kaleyi Gyrgy Brandenburg'a teslim etti ve simdi sadece bagis mektubunun resmen kayitlara islenmesi gerekiyor. Onun disinda her sey tamam. Kralin kuzeninin bir Macar yksek soylusu olmasi an meselesi artik. dedi zerine basa basa. Ieride bunlar konusulurken, disarida kilisenin kulesinden derinden hznl bir biimde an sesleri geliyordu. * * * 138 SIKLSDAK BEREKET BOYNUZU * Billur gibi tertemiz sabahin erken saatlerindeki havada Sikls Kalesi'nin burlarindan ok uzaklari bile grmek mmknd. Dogan gnesin isiklari iinde yzen Villnyi Daglari sanki hemen yakinlarda, bitisikteymis gibiydiler. Doguda Szrsomly'nun zirvesi ise adeta kk bir volkan gibi gkyzne dogru sivri bir sekilde ykselirken, gney ynnde ise Drava gms renkli bir serit gibi ta uzaklardan isildiyordu. Kalenin surlarinin burlarindaki nbetiler bu gz kamastirici manzaraya artik alismislardi ve onun iin daha ziyade civardaki yollari ve ayirlarin durumunu dikkatle izliyorlardi. Gergely Nyl barbakanin yksek korkuluklarinin yakinina giderek civardaki tepelere, ovaya dogru dikkatle bakti ve ogluna seslendi: -Orada, asagidaki dere sabahleyin dolup tasmis. Byle giderse yakinda kale tepesini kk bir deniz iine alacak gibi. -Naibimizin, ispan efendimizin atli faytonunu bu batakliktan getirecek olan alti atin isi hi de kolay olmayacak bu durumda. -Kimbilir eve ne zaman gelecekler? Byle zamanlarda, Hanimefendi ile birlikte yola iktiklarinda, pekok kez haftalarca Buda'da oyalaniyorlar. Oysa onlar olmadiginda kale bombos kaliyor. -Iki gen veliaht ise dadilarini canlari istedikleri gibi kullaniyorlar, onun canini sikiyorlar, hatta canindan bile bezdiriyorlar. -Onlar aynisini annelerine de yapiyorlar! -Annelerine mi? Dorottya Kanizsai Hanimefendi Pernyi'nin iki oglunun vey annesi degil mi? * A siklsi bsgszar. Amirl a kvek beszlnek; s.: 75-95 ev. notu. bsgszar: mitolojide ii meyvelerle dolu ss esyasi, zenginligin, bereketin ve refahin simgesi olarak tanimlanan bereket boynuzu 139 -vey anne mi?... ocuklarin naib efendimizin ilk evliliginden dnyaya geldikleri dogrudur. Ancak onlar iin Dorottya Hanimimizdan daha iyi bir anne bulamazlar. -Oysa onun burnu dibinde, gznn iine baka baka bir sr is, bir sr dmen eviriyorlar. En son olarak da su eziyet edip canini yaktiklari serf ocugu olayi var. -Dadilarindan duydugum kadariyla o olayi Dorottya Hanim babalarina bile sylememis. - dedi ve i ekti Gergely Nyl. - Su da bir gerek ki bunu sylemekle pek bir sey kazanmazdi. Naibimiz gururlu, sert bir adamdir. Eger varisi ve oglu Ferenc kk bir serf ocugunu ldresiye dvmsse bunda ne gibi bir su ya da gnah oldugunu bile anlayamazdi kendisine sylenmis olsaydi. Ancak Hanimefendi btn ezilenlerin koruyucusudur. Alakgnll ve bagislayicidir, hosgrldr. Oysa ilk kocasi da bir naipmis ve ikinci evliligini yaparken beraberinde neredeyse lkenin yarisina sahip bir mlk de getirmis. Ve hatta kral da lkenin ilk kadini olarak ok saygi gsteriyor ona, ok deger veriyor kendisine. -Iyi de bunu nereden biliyorsunuz? -Ambrus lis satodaki kahyanin anlattiklarindan. Geri anlattigina gre Italya'daki okullarda okumus ama buna ragmen fakir insanlarla konusmaktan da gocunmuyor. Su da bir gerek ki ocuklugunda onu dizimde ok oynatip hoplatmistim ben. -Baba btn bunlari ondan mi duyup grendiniz? -Bunu da ve daha baska birok seyi de ondan duydum. Kralimiz, Lajos, nisanlisinin kabul treninde onun da hazir bulunmasini, hatta nisanlisinin memlekete gelirken Dorottya Hanimin kendisine refakat etmesini bile rica etmisti. Delikanli biraz dsnd bunun zerine. -lkenin bir numarali kadini ve yine de buna ragmen benim gibi siradan bir askere bile syleyecek birka gzel, tatli sz oluyor. -Sadece sana degil ki, herkese syleyecek sz oluyor. Sikls'a tasindiklarindan beri yoksullarin koruyucu melegi. Hizmetindeki kizlari, nedimelerini evlendiriyor, yaninda okula giden ve bir seyler grenen zavalli soylu genlere mlk bile bagisliyor. Kocasini da kaleyi onarsin, yeni insaatlar yapsin diye srekli olarak tesvik ediyor. -Niin? Kale yeterince dayanikli, gl bir kale degil mi? -Pek iyi haberler gelmiyor bu siralarda oglum. Diyorlar ki Trkler felaket bir sekilde bu tarafa gelmeye hazirlaniyorlarmis. -Hazirlansinlar bakalim. Geldiklerinde onlari nasil olsa kalenin disinda 140 bozguna ugratiriz. -Bugne kadar bir Trk seferi grmedigin nasil da anlasiliyor. -derken bir yandan da bezgin bir sekilde basini salliyordu yasli adam ki kendisi bir zamanlar Kral Mtys'in ordusunda grev yapmis birisiydi aslinda. -Umarim bundan sonra da grmezsin! Ve dilerim buraya asla ulasamazlar! -dedi. -Aaa..! Suraya bakin! Asagida, dzlkten yana, ovadan gelen atlilar var! -diye haykirdi heyecanla oglan. -Koca bir kervan! Bileklerine kadar varan suda atlar glkle ilerleyebiliyorlar. -Gzleri gen bir sahin kusu olanlar iin is kolay. -dedi kendi kendine mirildanarak yasli Gergely Nyl. -Ama artik simdi ben de gryorum o gelenleri. Kahya, beyimizin Buda'dan gelecek ustalarini bekliyor, onlar olacaklardir gelenler. Patak'a tasinan Antonio ustanin sapkasi gibi bir sapka var onlardan birinin basinda da. O halde buraya ulastiklari zaman onlari Amrus lis'in huzuruna ikart olur mu. diye tembihledi oglana ihtiyar adam. * Satonun kahyasi gelen misafirler ile birlikte burlarin, kulelerin, hisarlarin hepsini tek tek dolasip geti ve kale satonun koridorlarini ve salonlarini da geerek en sonunda onun odasina vardilar. Bu sirada agir, gms aydinlatma lambalari iindeki mumlar artik yakilmisti. -Simdi artik her seyi grme imkani buldunuz ekselanslari. -diyerek bir i ekti Ambrus Elis ve kendisini ince ayakli, zarif koltuga birakti. -Oturmanin ve naib efendimizin eve dnslerinde kendilerine anlatacagim, aktaracagim planlarimizi bir kadeh sarap esliginde konusmanin zamanidir artik! -dedi keyifle yanindakilere dnerek. Odanin ksesinde ayakta dikilen gen iraklardan birisi agzina kadar doldurulmus olan gms srahideki kirmizi saraptan kupalara sarap koydu, bir digeri ise kalenin haritalarini yaydi masanin zerine. Drt erkek nce saraplarini itiler ondan sonra da haritanin zerine egildiler. -Beyimiz, naib Imre Pernyi... -diye konusmaya basladi satonun kahyasi ve: -Sikls Kalesini Kral Ulszl'dan 1515 yilinda almisti ki onun.... diye konusurken Budali insaat ustasi onun szlerini blerek: -Onun bunu yapacak kadar akli varmis iyi ki! -diye srdrd konusmayi uzun 141 sakalli usta. -Sinir blgesindeki kaleyi en zengin soylu beylerden birisine verecek kadar akli varmis. Zira kralimiz, Kral Mtys'in dnyaca nl sarayini bile onun adina yakisir sekilde onarim yaptiramadi. Ambrus lis cevapsiz birakti ustanin bu manali konusmasini ve kendi anlatacaklarina devam etti. -Naib efendimiz ve Hanimefendimizin Sikls Kalesi'ni onarimdan geirtmeye kesin karari vardir. -Zatialiniz buna daha ziyade Hanimefendimiz de diyebilir. -diyerek bir i geirdi alayli bir sekilde kale komutani olan Mihly Vas. -Hanimefendi burlari glendirecegi yerde ssl smineler, sslemeli oyma kapi pervazlari ve kk kilisede mermer bir mihrap ile bir de ssl psl bir kutsal kse yaptirdi.... dediginde hanimina son derece bagli olan kahya kendini tutamayarak: -Onlara da sira gelecek. Kale komutanimiza, saygideger beyimiz ve Hanimefendimiz kendileri burada bulanmadigi zamanlarda onlar hakkinda konusurken biraz daha saygili olmanizi neririm. Kaldi ki benimle birlikte siz kendiniz de aslinda ona ok sey borlusunuz... dedi szlerinin zerine basa basa. Mihly Vas bu sz zerine artik sadece biyik altindan homurdanarak birseyler konusabildi. - Iyi iyi, anladik... Ben de biliyorum kendisinin yaman bir kadin oldugunu ama bunun iin yine de bana gre kk kilise bekleyebilirdi...-dedi. -Yikilana kadar mi? Tipki Buda'daki soylu beylerin saraylari gibi mi yani? diye diretti Ambrus lis. O dakika iinde kapi ardina kadar aildi ve Mariani, Italyan insaat ustasi odaya girdi. -Affinizi dilerim beyler! -diye basladi szlerine ama satonun kahyasi onun konusmasini yarida kesti ve: -Maestro'nun nerede ve ne zaman bizden ayrildigini anlayamadim hatta arkada kaldigini hi fark etmemisim. dedi durumdan duydugu rahatsizligi gizlemek istercesine. Italyan bundan etkilenmiscesine yksek sesle: -Nerede kalmis olabilirim ki? Kk kilisede! nk orasi bir harika! Onun gzelliginden gzlerimi almadim.... O kapi ne gzel yle!.... Hele o tavandaki sslemeler! O zafer taki! Ne muhtesem bir is oradaki kemer sslemeleri! O nasil oymacilik! Hele o duvardaki freskler var ya!... Sanki Floransadaymisim gibi hissettim kendimi!-dedi grdklerinin etkisiyle coskulu bir edayla. 142 Amrus lis o sirada basini nne egmis olan ve susan kale komutanina bakti. Ancak Italyan daha da heyecanla konusmaya devam etti: -Buraya geldigim zaman saray ustasi beni kabulnde Italyan insaat teknigini, mimarisini ok taktir ettigini belirtmisti. Ve simdi ben size diyorum ki Macar ustalarin utanmasi gerekmiyor. Bu kapiyi, kale avlusunu ve kk kiliseyi Italya'nin neresinde olursa olsun herkes hayranlikla izlerdi. Iyi ama btn bunlari kim yapti? diye sordu Italyan usta. -Maalesef bizim lkemizde isi yapanin degil, sadece ustalara is veren kisilerin adi geer kayitlara. - dedi biraz zgn bir ifadeyle saray ustasi ve: -Sikls, tami tamina neredeyse yz yildir Garai ailesinin mlkiyetinde iken ve siradan bir hisarken zamanla burasi bir sato, bir kale haline getirilmistir. Naib Milks Garai'nin Buda'daki sarayi ile Sikls Kalesinin bazi blmleri, bazi yerleri arasinda ok benzerlikler vardir.-deyince: -Nedensiz degil hi kuskusuz. O dnemde Sikls naibin kalesi adini gururla tasimisti. Garailer hi ara vermeden srekli kaleyi glendirdiler ve o zamanki modaya uygun olarak da kaleyi gzellestirmislerdi. dedi kahya. Italyan bu cesaret verici konusmaya daha fazla dayanamadi. -Her tarafi gezdim, disaridan da baktim. Disaridan, bahe tarafindan. -O halde demek zatialiniz, Hanimefendimizin, Dorottya Kanizsai'nin nl bahesini de gezip grdnz. - Evet! Orayi da grdm ama yine de o yukari dogru gittike incelen, o kavisli pencerelerden daha gzel bir iek olamaz diye dsnyorum yine de! -dedi Italyan hl kk sapeldeki mimariden sze ederek. -O halde, zatialiniz diger ustalar ile birlikte acimasiz yzyilin bu kalede yok ettiklerini, tahrip ettigini yeniden yapmaktan hi kuskusuz sevin duyacaksiniz demektir. dedi keyifli bir biimde Ambrus lis. -Bu is iin sayimiz az beyim...-diyecek oldu Budali usta. -Onarimlari, is baslayinca bizim adamlarimiz yapacaklar. Yeni iste ise piskopos Gyrgy Szatmry'nin Pcs'deki tas oyma ustalarinin atlyelerindeki Italyan ustalar yardim edecekler. Ama sanirim artik vakit bir hayli ge oldu ve planlari eger yarina birakirsak bence daha iyi olacak. Onlari nasil olsa ise baslamadan evvel zaten naib efendimiz onaylayacak.- dedi kahya misafirlerine dnerek. Ustalar bitmek zere olan ellerindeki sarap kupalarini bir dikiste itiler ve sonra odalarina ekildiler. Bir tek kale komutani oturdugu yerde kaldi. Komutan kupasini 143 yeniden doldurdu ve: -Seni anlamiyorum. - dedi yalniz kaldiklarinda simdi artik dostane bir ses tonuyla Ambrus lis'a dnerek ki onunla bir zamanlar birlikte gelmislerdi Imre Pernyi'nin sarayina. -Nasil bir durumda oldugumuzu, nasil ayakta durdugumuzu iyi biliyorsun. Buna ragmen insaatlara basliyorsun! Hem de byle bir zamanda. Bugnlerde beyimiz bir yandan burayi yaptiriyor bir yandan ise hkmdarliginin ynetim merkezni, hatta serflerini, ustalarini da yavas yavas ama aika Patak'a alip gtryor. nk biliyor ki eger Trkler bir kez yola iktilar mi onlari Eger'den, Srospatak'tan nce durdurmak mmkn degil. deyince, kahya: -Hatta sunu da gayet iyi biliyorum ki eger onun elinde olsa o kendisi de memnuniyetle Patak'ta olur. Ancak Allah'tan bir naib oldugu iin grevi geregi digerlerine kt rnek olmamak iin yerinde kalmak zorunda. Ancak bu bizim isimiz degildir. -dedi konuyu kapatmak istercesine Ambrus lis. -Bir bir Dlvidk'deki kalelerin elden ikmasi da mi ilgilendirmez bizi? -Bizim isimiz bir tek bu kalenin dsmemesi iin alismaktir! Ve bu arada... -Yeni Italyan modasina gre yeniden eski taslari oydurmak mi yani bizim isimiz? -Eskiyi koruyarak ve biraz daha zenginlestirerek ... evet, bizim olani ve bize atalarimizdan miras kalani korumak bizim grevimizdir. -Ve btn hepsinin yok oldugunu grerek ya da yok olacagini bile bile mi? -Sunu aklina iyice sok! Her sey hibir zaman yok olmaz! Ben Ferrara'da ve Bologna'da duvarlara, surlara islenmis, diger taslarin arasina konulmus Roma Dnemine ait taslar grdm ve onlardan daha eski olanlari da, kim olduklari bilinmeyen uluslardan geriye kalanlari da grdm. ok uzun zaman ncesinde artik eski nemini tamamen yitirmis stun baslari da grdm; gen sanatkrlar onlardan yeni rnekler yapmaya alisiyorlardi. Onlari da insanlar oymuslardi. Onlar da biliyorlardi bir gn gelip deli bir savas komutaninin, gz dnms bir ordunun her seylerini yok edecegini, alip gtrecegini biliyorlardi ama buna ragmen o taslari islediler, oydular. nk insan elinin yaptigindan bir sekilde geriye her zaman bir seyler kaliyor. Burada da kalacak!...Belki de altimizdaki su bur geriye kalacak sadece. Belki de Dorottya Hanimin iek bahesi geriye kalan tek yer olacak, ya da stunlardan biri zerindeki Garailerin armalarindan birisi de kalabilir veya su kk kilise... Ama hangisi ayakta kalirsa kalsin, bizler o sayede gelecek nesillere bir iz birakmis olacagiz! Burada yasadigimizi, burada bir seyler yaptigimizi, elimizden geldigince yapabildigimiz oranda bir seyler yaptigimizi anlatacaklar bizden sonra gelecek olanlara bizden geriye kalanlar! 144 * -XVI. yzyil baslarinda Kral Ulszl ile Kral Lajos'un hakimiyetleri dneminde birbirileriyle savasan, ekisen yksek soylular ve bas rahiplerin elinde Kral Mtys'in zengin mirasi darmadagin olmustur. Zayif, iradesiz krallar ile onlarin akil danismanlari sadece kendilerine bagli eyaletleri degil ayni zamanda o byk, ileri grsl, bilge hkmdarin sanat alaninda, kltr alaninda yaptirdiklari ile halkinin refahi iin biriktirdiklerini de bir bir kaybettiler. dedi kahya ve anlatmaya devam etti: -lke Dzsa ihtilalini insafsizca, acimasiz yntemlerle bastiran soylu beylerin ekismeleri ortasinda kalmis ve bu arada artik karsi konulamaz bir biimde Mohcs tehlikesine dogru srklenir hale gelmisti. Imre Pernyi adi da herkese gayet iyi biliniyordu. Bu kibirli ve inati asilzade, dnemin ilgin kisilerinden birisiydi. Babasi Istvn Pernyi, Mtys'in nde gelen adamlarindan birisiydi ama akilli ve gl hkmdarin hakimiyetine zorlukla tahamml edebilenler arasinda yer aliyordu. Lehistan Krali Kzmr'i de lkeye onlar davet etmislerdi. Geri Imre Pernyi'ye babasinin daha evvel el konulmus mlkn Mtys iade etmisse de bu huzursuz ruhlu adam yreginde yaralar, incinmeler oldugundan iinde intikam planlari tasiyordu hl. 1505 yilindaki Rkosi Meclisinde de Macar tahtina yabanci hkmdar geemez diye alinan karara aiklanamayan nedenlerle karsi ikmisti. Oysa bu son derece kesin ve nemli karar son derece nemli ve geerli bir geregin altini iziyordu ki buna gre Macar halki sadece kendi kanindan ve soyundan gelen, rpad hanedanindan gelen krallarla ve de Mtys'in hakimiyeti altinda iken gl ve byk olabilirdi ancak. Adi geen bu kararin Mecliste oylandigi ve Pernyi'nin de bu karari kabul ettigi dogrudur. Ayrica bu karari sonunda, bu olaydan on yil sonra lkenin naibi sifatiyla daha nce karsi iktigi bu karar dogrultusundaki anlasmayi imzalayan da yine odur. Ve ayni belge sonuta macar ulusunun drtyz yil kadar srecek Habsburg hkmdarlarinin Macar tahtina gemesini ve ulusun esaretini saglayacak olan karardir. Su da dogrudur ki kendisi Sikls mlkn Ulszl'dan o zamanlar almisti ve Habsburg imparatoru Miksa'dan da Romali Aziz Imparatorluk Prensi nvanini da yine ayni zamanda almisti. Geri kronikelere gre o bu nvanlari asla kullanmamistir, ki bu da dogrudur aslinda. Belki evliligini de ileriye dnk byk planlari dogrultusunda yapmisti. Son derece genis ve byk olan Dlvidk'deki topraklari da karisi Dorottya Kanizsai ile olan evliligi sonucunda elde etmistir. Oysa o kadinla iyi geindiklerini, hatta birlikte yasadiklarini sylemek son derece gt. Nitekim bu cana yakin, drst kadin hakkinda onun iyiliksever ve hosgrl, bagislayici bir yregi oldugunu sylyorlardi ya da baska bir deyisle acimasiz ve kibirli kocasinin tam tersi birisiydi. Ve babalarinin sert yapisini, kt mizacini alan iki vey oglu da her zaman onlara karsi byk bir sevgiyle yaklasan Dorottya Kanizsai'yi bile asla gerek bir anne olarak grmemislerdi. 145 Imre Pernyi'nin ne kadar byk bir soylu, ne kadar asil bir soylu oldugunu ise kralin kendisinin bile ona bizzat otuz bin forintle borlu olmasi aika gstermekteydi. Ve bu miktardaki bortan sonra naib gerek bir kk kral gibi davranarak ve bir byklk yaparak Macar kralinin borcundan yirmibin forinti dsmst. Bunu yapabilmisti. nk kralin iyi niyetinden istifade ederek neredeyse lkenin yarisinin mlkiyetini eline geirmisti zaten. Imre Pernyinin son derece ileri grsl birisi oldugu kayitlarda da yer almaktadir. Ve tehditkr Trk saldirilarina karsi en zor zamanlarda bile Sikls Kalesi'ni glendirdigi, kalede tadilatlar yaptirdigi dogrudur gerekten. Ki bunda sasilacak pek bir sey de yoktur. nk insaat islerinin birinci amaci her seyden evvel hi kuskusuz kalenin daha dayanikli ve daha gl olmasi dsncesidir. Ancak bu ok byk oynayan asilzadenin Mtys dneminde lkemizde de gittike yayilmis olan Rnesans zevkine uygun olarak muhtesem sarayi sslettigi de bilinmektedir. Buda'da olduka fazla zaman geiren naibin saray tarzinda bir mimari tarzda insaat yaptirmasi olduka dogaldi. Ancak sadece bir zamanlar kendisinden nce Garailerin yaptirmis olduklari ve ondan sonra da son derece harap hale gelmis bulunan kaledeki satonun salonlarini ssletmesinden ziyade yksek tavanli, sivri kubbeli gotik kk kiliseyi de yeniden yaptiracak ve onun onarim ve ssleme islerini bitirtecek kadar zaman bulmasi da dsndrcdr. Ve ayni zamanda da sapeli yeni mimari tarzin zelliklerine gre yaptirmistir. Grldg gibi taslar birok kere kroniklerden daha fazla sey anlatiyorlar bizlere. Ve bu taslar yine 1515 yilinda Sikls Kalesi'nde alismis olan tas ustasinin birka yil sonra Patak'da da mermerleri islemeyi, oymayi srdgn de ele veriyorlar. nk Sarospatak'daki satoda bugn de o ustanin ellerinin izlerini grebiliriz. * Kale komutaninin ve satonun kahyasinin akillarda kalan bu ilgin konusmalarindan yil sonra bir aksam Mario Mariani, Italyan usta, Ambrus lis sessizce yanina girdiginde ve elini onun omzuna koydugunda oymasini yapmis oldugu kapinin erevesinin nnde dsnceli bir sekilde duruyordu. -Eserine hakli olarak hayranlikla bakabilirsin! -dedi Ambrus lis glmseyerek. -Elinin izlerini bu taslar yzyillar boyunca koruyacaktir.-dedikten sonra zntl bir sesle: -Gryorsun ki benim gibi birisi de ardindan hi bir iz birakmiyor. Kilicin yaptiklari, gzel dsnceler veya fikirler ile birok kere kaleme alinmis szler bile bazen hibir iz birakmadan yok olup gidiyorlar. Bosuna, sizin ustaliginiz bu dnyadaki en gzel islerden birisi! dedi. Italyan bu szler zerine gld ve: -Sen demistin, bundan yil nce birbirimizi ilk kez grdgmzde, sadece 146 beylerimizin, efendilerimizin sanli adini ebedilestiriyoruz, bizlerin adini ise hi kimse hatirlamaz demistin. deyince: -Evet.Burada, bizim memleketimizde byledir. dedi Ambrus lis. -Baska yerlerde de buradan pek farkli degil. Acaba Roma'daki Titus veya Constantinus adini tasa isleyen ustanin adini kim biliyor. Ama gryorsun... - dedi ve yeniden kendi sylediklerine gld Italyan usta: - Bunu, bir kez olmak zere, bu ebedi oyunun kuralini ben bozmus oldum. -Nasil? -diye sordu duyduklarina inanamayarak Ambrus. -Daha sonra greceksin... Biliyorsun ki neredeyse yildir artik bu kalede alisiyorum ve gerek anlamda bir tek seninle konusup, sadece seninle sohbet edebildim. Memleketim benim iin sen demektin. Ben aksamlari senin bana ikram ettigin bir kupa kirmizi sarabi ierek Bologna, Ferrara ve Floransa'yi hatirlayarak yasadim. Ambrus lis Italyan arkadasina, dostuna sevgiyle bakiyordu. -Dost olduk sonunda! Ve o aksam sohbetleri bana da genligimi, Italya'nin mavi gkyzn hatirlattilar; ama ayni zamanda Italyan kentlerinin hafizamdaki harikalarini da aldilar Sikls Kalesi'nin surlari iinde geen bu yalniz geceler. Hatta sunu diyebiliriz ki o gecelerde dogmustur senin en gzel planlarin, en gzel tasarilarin. Kk kilisenin stn dzenlemeleri, rahiplerin bulunduklari yerlerin dzenlemeleri, krsnn ve mihrabin yeri ve kapilarin, pencerelerin sslemeleri, pervazlari o gece sohbetlerinden ikmistir diyebiliriz...Burada kk bir Italya'yi birlikte dsledik ve yarattik bu kasvetli, sikici Sikls Kalesi'nde. - diyerek gld Italyan. -Bu arada hi kuskusuz biz birer dilenci gibi bazen canimiz isteyince hayal de kurabildik. Eger meleklerin bolluk bereket verme niyeti gereklesmis olsaydi, melekler bize tutup isimiz iin gerekli altini saglamis olsalardi daha neler yapardik neler... -derken Ambrus lis Pernyi armasini gsteriyordu, zeri yazili tas levhayi, orada baslarinin zerinde duran o sslemeli armayi. -Eger naib efendimiz ve en basta da byk hanimimiz askerlerin srekli olarak elden ikmak zere olan bir kalenin salonlarinin sslemelerinin yapilmasi isinden onlari vazgeirtmeye alismalarina ragmen hazinelerinin kapisini amasalardi olmazdi btn bu isler. -Onun iin iste bu bereket simgesi Pernyilerin armasinin etrafini evreliyor. -dedi basini sallayarak Italyan: -Ve buna delil olarak da iste onun zerinde o kitabe de yer aliyor.- diye ekledi. 147 -Gryorum ki arma olarak naib hazretlerinin eski armasinin yanina simdi bir de Abaj basispan armasini islemissin. - Nasil istendiyse yle yaptim. -dedi omuz silkerek bunca yil gemesine ragmen bu Macarlarin dsnce tarzini bir trl anlayamamis olan Italyan usta. Uzak Italya'da dogmus olan birisi bir Macar yksek soylusunun gznde koskoca Imparator Miksa'nin verdigi imparatorluk kontluk saninin Abaj kale vilayetinin bas ispanligi nvaninin yarisi bile etmedigini nasil anlayibilirdi ki?! -Gzel, gzel! -dedi sonra pek umursamaz bir tavirla usta ve ardindan Ambrus'a dnerek: -Ancak sen hala bir trl tas ustasina isimsiz kalma emri veren o koskoca kkl kurali benim nasil delip getigimi gremiyorsun. -dedi. -Anlamiyorum. -derken basini salliyordu Ambrus. -Senin adini hi bir yerde grmyorum ki. diye sorunca Italyan: -Gremizsin elbette! nk sadece harflere bakiyorsun. Ondan gremiyorsun ... Ve ayrica benim adimi da arama zaten! dedi. -Peki kimin adini arayayim ve ayrica nerede ne arayayim? diye sordu Ambrus. -Aman sen de Ambrus! Bir ara bizi neredeyse birbirimizden sonsuza kadar ayirmis gibi grnen ama simdi, en sonunda yine de bizi birbirimize baglayanin kim oldugunu unuttun mu?! Su kadari dogru ki bereket klahini Pernyilerin hazinesinden sen getirip akitiyorsun... ama su melek, onu elinde tutan melege baksana bir... -Mario! -dedi agizi aik kalan Ambrus lis elini Italyanin omzuna koyarak. -Ama bu.... bu o!... Rozi! Kale komutanimin kizi! Iyi de!? Olsun, onu bu haliyle kim taniyabilir ki zaten? -Sey... dogru, syledigin dogrudur. -dedi Italyan biraz alayli bir ifadeyle, sonra da: - Su melek kanatlarini tam olarak hak etmiyor mesela. Ilk nce benim yznden seni terk etti...-dedi cani sikkin bir halde. -Bizi sinamak iin yapti, ama asla dostlugumuzu bozmadan yapti her ne yaptiysa.... -Ondan sonra da her ikimizi terk etti igren, pis kokulu ve de parali bir asker iin. -Her ikimizi de birer aptal yerine koydugunu ispat ederek elbette. - derken basini salliyordu Ambrus. -Ve su melek yznn arkasinda gerekte baskalarini kiran bir ruhun gizlendigini de ispat ederek hi kuskusuz. dedi Italyan usta. 148 -Sayginligi ve insanligi birbirine ok siki bir biimde baglayan unsurlari karsi konulmaz cazibelerin dahi bozamayacagini da ispat ederek. - dedi Ambrus ve ardindan: -Ben de yle dsnyorum ama bunun iin yine de seni anlamiyorum. Bizim o gzel, erkeke dostlugumuzun anisini uzun yillar gelecek nesillere aktarmak zere niye tam olarak bu yz ifadesi korusun ki!? Kaldi ki bir sre sonra bizden bu dnyada en ufak bir iz bile kalmayacak.-diye konusunca Italyan derin bir nefes ekerek nne bakti. -Btn mrm boyunca yzler yerine geregi, hayatin herhangi gerek bir erdemini tasa oymaya alistim hep. Kolay bir is degil. nk yapilacak is iin para verenler kendi sanlarini, shretlerini grmek isterler. O nedenle de taslar zerinde sadece allegoriler ortaya ikiyor. Isin basindayken kt bir niyetim ya da bir fesatligim yoktu. Herhangi bir hesap yapmadan baslamistim bu ise. Ama sonra dsndm de bu kizi bir sekilde, her seye ragmen bu kalede bir tasa islemeliydim. -Bu sekilde mi? -Bir sanatkr iin hayatin aci, donuk tebessmn bir melegin yznn ardina gizleyebilmekten daha gzel ve daha zor baska bir grev var midir? -Iyi ama bunu hi kimse asla bilmeyecek! -Bizim bilmemiz yeterli. -dedi ve dostunun omuzuna sarildi Italyan. -Onu taniyan bizlerin bilmesi yeterli. Ve bunun... - derken melegi isaret ediyordu -... yzyillar boyunca yalanlari, ihaneti duyurmaya devam etmesini dilerim. -Iyi ama... bu ok gzel! -dedi neredeyse saskinliktan agizi iki karis aik kalan Ambrus. -Evet yle. -dedi heyecanini bastirmaya alisan Italyan. -nk bu kizda kt, irkin olan aslinda onun karsi konulmaz cazibesiydi ve aptalca bir seydi bu. Ve bu onun mr son bulunca, bizler bu buradan gidince, bu dnyadan yok olunca yok olup gidecek zaten ancak ondaki gzellik ister yalancilik olsun ister bizim hayallerimizde yasattigimiz acilar olsun o gzel yz hafizalarda kalacaktir hep. -Haklisin. -dedi biraz dsnceli bir sesle Ambrus lis. -Iyi de,... peki simdi ise nerede devam edecegiz? diye sorunca Italyan derin bir i geirdi. Sonra da: -Srospatak'da! dedi keyifsizce. Ambrus yle bir iglik atti ki sanki esek arisi sokmus gibi bagirmisti adam. 149 -Ne diyorsun sen? -Bu sabah beyimizin yeni emrini aldim. -dedi durumdan hosnutsuz kaldigi her halinden belli olan Italyan. -Ve bereket klahi iinde parayi veren maalesef bir melek olmadigi iin de ve de ayrica paranin sadece senin elinde olmamasi nedeniyle de buna boyun egmem gerekiyor. -O halde Imre Perenyi demek ki tehlikenin bu kadar yakinlarda oldugunu gryor. -derken kendi nne, yere bakiyordu Ambrus. -Bunu bilemem. -diye cevap verdi Mario. -Ancak su ana kadar burada kazanmis oldugum para, memleketime geri dnnce yapmak istegim is iin henz yetmediginden gitmem gerek. Ve bu yzden ne emrediliyorsa benim onu aynen yapmam gerek. deyince Ambrus elinden bir sey gelmedigini belirten bir edayla kollarini aresizce iki yana ati. -Haklisin! Kendi basimiza buyruk degiliz... Senin gitmen, benim ise kalmam gerekiyor. diyebildi sadece. -Iste tam bu nedenle seni buraya agirdim. -dedi Italyan biraz daha canli bir sesle. -Birbirimizden ayrilmamiz gerektigini sanmiyorum. Ayrica senin mutlaka burada kalman gerektigine de inanmiyorum. Eger dogru ise sylenenler, bu kale-sato ok kisa bir sonra bir savunma ss haline getirilecekmis ve o zaman buraya bir bas usak ya da kahya gerekmeyecek. Sikls'da gl kuvvetli bir kale komutaninin olmasi yeterli olacaktir. Ambrus lis zntl, buruk bir tebessmle bakiyordu Mario'ya. - yil iinde beni daha iyi taniyabilirdin. Basi dertte iken, su anda zerimize gelen bir felaket varken, bana gvenmis olan insanlari kaderlerine terk edecegimi mi dsnyorsun? -Talihsiz Imre Pernyi'yi, eklem iltihaplarinin ktrm yaptigi ve istedigi bir seyi yapamamanin verdigi duygularla acimasiz ve nefret dolu olan o adami mi kastediyorsun? -Hayir ama, bulundugum ortamda evreme mutsuzluk saan sorunlari hafifletmeye gayret ediyorum. Dorottya Kanizsai'yi ise beni basindan kovsa da birakmam nk onun yaninda yetistim, onun sayesinde neredeyse btn dnyayi gezip grdm ve ne biliyorsam her seyi ona borluyum. 150 Italyan, 'hadi oradan' dercesine elini salladi. Ardindan da: -Sunu aika grmen gerek ki, eninde sonunda o da bu kaleyi terk edecektir. Eger naib yapabilse bunu hemen simdi yapar ancak artik oturdugu tahtirevanindan kendi basina bile ayaga kalkamiyor. dedi alayli bir slupla. -Atli arabasi ile istese kendini Viyana'ya kadar gtrtebilir. -diyen Ambrus basini salliyordu. -Iyi de... sen Macar soylularinin inatiligini ve kibirini bilmiyor musun? O ynleri nedeniyle hatta taktir bile edilebilirler. lkenin naibi tehlike zamaninda kalesini terk edemez. Oysa iyi biliyorsun ki Patak senin iin oldugu gibi onun iin de gvenilir, emin bir siginak olur. -Sanirim o kendisi de, bundan sonrasinda, geri kalan mrnde bunu yapmasinin bir anlami olmadigini biliyor. - dedi kiskanlikla Italyan. -Sen ise su deli basinla bir kadin yznden bu kale, mlk ve iktidar iki seytan dlnn ellerine geene kadar bekleyeceksin burayi. Ambrus lis bunlari duyunca bir kahkaha atti. -Tabii... sanki sen Ferenc efendiye, Vrad piskoposuna, hatta Pter'e, su taht muhafizina bile sanki ok saygi duyuyorsun da! Ancak syledigin konuda haklisin. Gen beyzadeler babalarinin asagilama huylarindan baska ondan art niyeti, merhametsizligi de almislar, o konuda ona ekmisler. Ve eklem iltihabi gibi mazeretler de yetmez onlarin yaptiklari rezaletleri rtbas etmek ya da asagilik davranislarina bahane gstermek iin. -Yine de burada kalacak misin ve onlara hizmet edecek misin? -Dorottya Kanizsai onlarla birlikte oldugu srece benim isim bu. Italyan 'olmaz byle sey' dercesine derin bir i ekti. Arkadasini anlayamiyordu. -Siz Macarlari kim anliyor? ... Soylular arasinda bile en iyileri sadakat grmek ve baska serefler kazanmak iin sadakatsizlerin ve serefsizlerin hakimiyetine tahamml ediyorlar. Dostlugumuza gelince: Grnen o ki kadinin birisinin yapamadigini sonunda diger bir kadin yapacak. Dorottya Kanizsai simdi artik en sonunda yine de bizi birbirimizden ayiracak. -Hi kuskusuz o armaya onu kazisaydin daha iyi etmis olurdun, ama onu bereket klahiyla degil Pernyilerin koruyucu melegi olarak yapmaliydin... nk bir gn gelip de hafizalarda ondan geriye bir seyler kalacaksa eger o da sadece onun zarar grmesinler diye 151 baskalarina karsi gsterdigi merhameti olacaktir. Italyan aresizce kollarini iki yana ati. Ambrusun fikrinin artik olamayacagini anlatmak istercesine ve: -Artik ok ge! -dedi. Batan gnesin veda eden son isiklari kavisli, kemerli salonu bir an iin aydinlatti ve bu isik armali tasin zerinden geti ve kabartmayi bastan sona aydinlatti. Ansizin ortaya ikan isikta o bereket klahini tutan melek yz sanki alay edercesine glmsyormus gibi grnd. * Gotik tarzdaki kk kale kilisesinin mihrabinin ardinda bulunan Dorottya Kanizsai'nin bahesindeki tarhlarda yetisen binlerce iek yeni yeni iek amisti. Sadece gzleri kamastiran, sebboylar, rezeneler, naneler, smbller, tarhun otlari, sardunyalar degil ayni zamanda bunlarin arasinda hos kokulu baharat bitkileri, esit esit otlar da vardi ve bunlarin ortasinda sadece Dorottya Kanizsai hanimefendi neyin ne oldugunu biliyordu. Yapraklarini, tohumlarini, ieklerini kullandiklari Sikls Kalesi'nin aktari grevini yapan bitkiler orada iek aiyor, tohum veriyor ve solarak yapraklarini dkyorlardi ki onlar ayni zamanda birok yoksul, zavalli insanin acilarini dindiriyor, yaralarina merhem oluyordu. * O yaz aksaminda, ge saatlerde Ambrus lis kendisini yerlere kadar egilerek selamladiginda Hanimefendinin kendisi de bastan asagi siyahlar giymis yas giysileri iinde, ieklerinin arasina yerlestirilmis olan taburenin birinin zerinde oturuyordu. -Iltifati, nezaketi birak oglum. -dedi Dorottya Kanizsai. -Burada yalniziz... -Annemi bile bundan daha byk saygiyla, bundan daha itenlikle selamlayamam! Sonuta her seyimi size, zatialinize borluyum ben. -Kendi aklina, alismalarina, gayretlerine borlusun her seyi. -Bologna'yi da mi? Orada aldigim yksek egitimi de mi? Ve burada satonuzda bas usak olarak grev yapmayi da mi kendime borluyum?! -Sanirim bu grevin ve sorumlulugun ok kisa bir sre sonra son bulacak. Zavalli beyimizin lmnden sonra sadece sarayin dzeni yitirmedi anlamini ayni zamanda aile iinde birlik ve dzen de yikildi gitti. Pter, senin yetistirdigin... -Ben de onunla gurur duyamiyorum. Ancak annesine karsi da zellikle bu sekilde irkin davranislarda bulunmasina inanamiyorum dogrusu. 152 -Iktidar ok byk bir zehirdir evladim! -Zayif insanlar iin evet! Ancak Hanimefendimiz iktidardan hi zarar grmedi ve kimseye de zarar vermedi! -Benim hayatim da pek kolay degildi... -Benden iyi kimse bilemez bunu! Dorottya Kanizsai bir an iin kim oldugunu unutarak gzlerindeki yaslari sildi. -Bir sr hakaret, bir sr asagilama, yalvarma... zavalli tas kalpli, kati yrekli, kibirli kocamin karsisinda yasadigim o berbat duygular. Onun sadik adamlarini memnun etmek iin, kendi ikarlarini korumasi iin, insanlik adina nelere katlandim... -Naib efendimizi taniyordum. Yillardan beri ektigi eklem agrilari ona aci veriyordu, o kadar ki kendisini bu yzden sandalyesiyle tasitiyordu gittigi her yere. Ve haniminin onun sabirsizliginin sonucunda her bir acisina, her hakaretine nasil tahamml etmesi gerektigini tasavvur edebiliyorum. -Hakaretlerine tahamml edebilirdim belki ama o eklem iltihabi agrilari yznden iindeki aciyi dindirmek istercesine yregine merhametsizlik, vurdumduymazlik ekerek kapatmaya alisti acilarini. Ama byle yaparak ayni zamanda sadece beni degil, ruhundaki, iindeki huzuru da kaybetti. Ambrus lis haniminin yanina diz kt ve byk bir saygiyla onun elini pt. -Onun iin yine de o sayisiz aci ve keder bosuna degildi elbette... Zatialinizin yalvaran yakaran szleri zerine yine de kaleyi onartti. Satodaki sapel yenilendi. Ve bunlarla birlikte bir sr saheser ortaya ikti. Birbirinden gzel oymalar, armalar, mihrabin arkasindaki byk samdanlar yzyillar boyunca Pernyi adini yasatacaklar... dedi byk bir saygi ve minnetle. -Eger ogullarinin ihanetleri, ktlkleri o adi kirletmezse tabii. -diyerek derin bir i geirdi kadin. -Ferenc onbes yasinda ama daha simdiden Nagyvrad piskoposu. dedi Haniminin yregindeki aciyi hafifletmek istercesine. Bunun zerine Dorotttya Kanizsai: -Piskopos cbbesi yrekteki ktlg tedavi etmiyor, sadece rtbas ediyor. dedi kederli bir sesle. 153 -Pter ise... -diyerek Hanimini teselli etmeye alisti satonun bas usagi.... -Buradaki ustalari yavas yavas Patak'a gnderiyor artik ve hi sphe yok burada baslatmis olduklarini orada da srdrecektir. zlmeyin. dediginde onca emeginin heba edilecegini sezen Dorottya Kanizsai zgn bir sekilde: -Sikls'u ise kendi kaderine terk ediyor, sinama zamani geldiginde, o zor gnlerde burada olmayacak. Trk ordularinin gc kuvveti hakkinda korkun haberler aldim. diyebildi sadece. -Sikls kale komutani da birka yildir iste bu haberler yznden kalenin yeniden insa edilmesi, tadilat yapilmasi isinden vazgeirtmeye alisti durdu bizi ve iste simdi gryoruz ki buna ragmen insaati tamamladik. Belki Trkler buraya gelmezler bile. Gelen haberlere gre Papa yardim edecekmis, imparator da, hatta Hristiyan lkelerin hkmdarlari da yardima geleceklermis... Dorottya Kanizsai sefkatle nnde diz kms olan delikanlinin basini oksadi ve sonra da: -Ayaga kalk oglum. -dedi zgn bir ses tonuyla. -Ve kendine gven, ve de sana benzeyenlere, senin gibi dsnenlere gven. Iyi Macar silahsrlerine gven. Ancak yabanci hkmdarlardan kesinlikle bir yardim, bir medet umma! dedi. * 1526 eyllnn ilk gnnde eski psk giysiler, paavralar iinde bir gezgin ovada yryerek ilerliyordu. Kendisi Villnyi Daglarindan Sikls'a dogru geliyordu. Erken sonbahar gnesinin isiklari o sirada artik blgeyi altin gibi parlatmis, aydinlatmisti. Sanki birka gn ncesinde nehirleri tasiran ve her tarafi sular altina alan, batakliklar haline getiren kale ve evresindeki ayirlari amur ve bataklik iinde birakan o korkun bulut kmesini unutturmak istercesine isil isil parliyordu gnes. Delikanli, su anda grnce herkesin zorlukla taniyabilecegi bu gen adam, eskiden Imre Pernyi'nin satosunda bas usak olan bu gen bir dakika iin durdu, ter su iinde kalmis alnini sildi ve etrafina bakindi. Geen gnlerin dehset saan izlerinin ardindan gnesin aydinlattigi yrenin bu kadar sakin, bu kadar huzur dolu olmasi inanilmaz gibi grnyordu. Szrsomlyo gkyzne dogru ykselen sivri ucuyla yerli yerinde duruyordu ve Villnyi evresindeki daglarin, tepelerin eteklerinde ormanlarin kapladigi, korularin yer aldigi yerlerde sararmis, sari kizil yaprakli baglardaki asma ktklerinin denizinde beyaz tahta evler nasil olur da glmseyebiliyorlardi hl. Sgt ve kavak agalarinin dikili oldugu yollarin boyunda yesil ayirlar sararmis tarlalarla bulusuyordu ve otlaklarda, meralarda birka yz yillik meseler 154 otlayan hayvanlara glge yapiyordu. Uzaklarda eski kylerin beyaz kilise kuleleri gkyzne dogru ykseliyorlardi. Sanki hibir sey olmamis gibiydi buralarda. Ve degisimli, hos ve huzur dolu bu manzaranin ortasinda, merkeznde ykselmeye devam ediyordu kale tepesi de. Kalin, birok firtina grms geirmis genis surlar, burlar ve kulelerin ardinda duran hazineleri saklayan satoyla oldugu yerde duruyordu kale. Kapidaki bekiler taniyincaya kadar paavralar giymis bu gezgini ieri almak bile istemediler. Geri o bu arada buraya gelene kadar birazcik temizlenip yikanmisti, stne basina eki dzen vermisti ve yeni bir cbbe geirmisti sirtina. Geldigini hemen Dorottya Kanizsai'ye duyurmustu. Hanimefendi kendisini derhal kabul etti. Dorottya Kanizsai'nin kabul odasina varana kadar Italyan dostunun bir sr gzel alismasini saklayan btn odalardan geerken hissettikleri ruhu incinmis, yasadiklarindan dolayi derin kuskulara kapilmis bu adamin zntsn bir kat daha artirmisti. Son haftalarda Ambrus o kadar ok gzyasi, o kadar ok kan, o kadar ok sefalet ve igren seyler grmst ki... bu bambaska dnyayi tamamen unutup gitmisti. Bu dengeli, uyumlu, huzur dolu, izgilerin ve orantilarin tam bir uyumundan fiskiran rnesans saheseri sato o kadar yabanciydi ki ona. Neredeyse tamamen anlasilmaz idi onun iin ki buna o kendisi bile inanamadi. Oysa o kendisi bunlarin planlanmasinda, yikilip yeniden yapilmasinda bizzat yer almisti. Basi dnerek bakiyordu grdklerine. Kavisli kemerle kapli tavanli salonda hanimefendi sminenin nnde ayakta durmus isiniyordu. Erken sonbahar havasina ragmen Ambrus'un asina oldugu sminede koca koca odunlar yaniyordu. Bu beyaz, kenarlari mermer ile kapli ve zerinde Pernyilerin armasinin kazindigi ve kabartmalarin ssledigi saheser dostu Mario'nun en sevdigi alismalarindan birisiydi. Italyan ustanin, armanin olusturdugu kalkan etrafindaki arka plandaki kabartmalari, o nefis izgilerden olusan seritleri ve armanin tacini olusturan drt yaprakli iekler ile hilali ne kadar byk zahmetle yaptigini animsadi biran iin... Btn bunlara yle byk bir hayranlikla bakiyordu ki! Sanki bunlarin hibirini daha evvel hi grmemis gibi geldi ona bir an iin. Onu hayallerinden, dsncelerinden uyandiran ise Dorottya Kanizsai'nin sesi oldu. -Bu kadar gzel bir hava varken atesin basinda isinmama sasirma sakin. Ben kendim de bilmiyorum bu kalin duvarli salon mu sogugu iyi tutuyor yoksa ruhumdaki bu donukluk karsisinda ben alevlerde siginacak bir yer mi ariyorum, bilmiyorum. Iyi ama anlatsana, neler yaptin?!Nerelerdeydin bunca zamandir, hadi konus! Nerelerdeydin? Sana ne oldu? -Zatialiniz beni Trklerin geldigi haberini alinca Pcs piskoposuna gndermistiniz. Ancak ben oraya varana kadar piskopos artik her seyi biliyordu. Rahipler, basrahipler ben oraya ulastigimda artik hazinelerini ve belgelerini paketlemeye baslamislardi zaten. 155 -Iyi ama onlar kralin Mohac'ta arpismayi kaybettigini nereden biliyorlardi ki?! - Rahiplerin sadece ok bilgi veren kitaplari degil ayni zamanda her zaman onlara mkemmel bilgi sizdiracak, haber verecek habercileri de vardir. Sultanin yz yirmi bin askerle ve byk bir topu birligi ile yaklastigini biliyorlarmis... -Onlarin karsisinda ise sagdan soldan toplanmis, derme atma kt idare edilen, deneyimsiz bir orduyla ocuk yasta denilecek kk bir Kral vardi. -dedi titreyen sesle hanimefendi. -Ve ordularin arpisma iin saflarini aldiklarini duydugum zaman hemen Moha'a dogru yola koyuldum. Zira benim yerim oradaydi, beylerimin yaninda olmaliydim. -Evet. Pernyinin her iki oglu da oradaydi, arpismadaydi. -Moha'a yaklastigim zaman artik sadece kaan naibin kk birligi ile karsilastim. -Istvn Bthori geri ekilerek, kaarak mi kurtuldu? -Evet yle. Ve ilk isi de askerleri ile birlikte Pcs piskoposunun hazinesini, mal varligini ykledigi ve kairmaya alistigi kz arabalarinin olusturdugu kervana saldirmak oldu. -Dogru mu sylyorsun? -diye sordu duyduklarindan dehsete kapilarak Dorottya Kanizsai. -Kendi gzlerimle grdm efendim. Naibin ne yapmak istedigini anlayamamis ve grdklerinden dolayi sasirip kalmis papazlarin yanindan onun atina atlayarak nasil ekip gittigini grdm. Szde Babocsa Kalesine gitmis. Ama ben o zaman btn dnyadan igrendim, haramileri orada biraktim ve daglari tepeleri asarak dosdogru Sikls'a dogru yrdm... Peki ben yokken buralarda ne oldu bitti? -derken evresine korkuyla, ekinerek bakiyordu gen adam. Trklerin buraya ok yakin bir yere kadar geldiklerini sanki o anda anlamis gibiydi. Ve gerekte Trkler neredeyse ta kaleye kadar gelmisti. -Trkler gl, dayanikli kaleleri pek sevmezler. -diyerek i geirdi Dorottya Kanizsai. -Ama siz de anlayamazsiniz bunun nasil bir talih oldugunu zira halihazirda her zaman savasmaya hazir iki gl Macar ordusunun savasa hazir bekledigini biliyorsunuzdur. Kristof Frangepan Hirvatistan'dan yana yaklasiyor, Zapolya ise kraliyet ordusunun yarisini bulan ordusu ile Szeged dolaylarinda karargh kurmus bekliyor. -Ve bu arada Buda'dan kaanlarin sylediklerine gre peslerinde Trkler 156 oldugu halde Gney Tunatesi'nden Esztergom'a kadar lkenin neredeyse btn sancak beyleri, kale komutanlari ve nde gelenleri burnumuzun dibine kadar gelmis olan Trklere karsi topraklarimizi savunacaklari yerde birbirilerini soyup duruyorlarmis... -Mtys'in imparatorlugu apulcularin iftligi oldu. derken basini salliyordu ok sey grms geirmis olan hanimefendi. -Peki ya Siz Hanimefendi? -diyerek kulak kabartti Ambrus lis endiselenerek Dorottya Kanizsai'nin lm gibi sapsari olmus, kms, szlms yzne ve altlari halka halka olmus gzlerine bakarak. -Bu zor haftalari nasil yasadiniz, neler yaptiniz? -diye sorusunu yineledi Ambrus. -Ne mi yaptim? Isimi yaptim. - diye cevap verdi titreyen, aci dolu bir sesle dul kadin ve: -llerimi gmdm. dedi byk bir keder iinde. -llerinizi mi? -diye sordu ani bir heyecana kapilan Ambrus? -Her iki Pernyi oglu da mi yani? diye sordu durumu anlayamadigindan. -Sadece bir tanesi Moha'ta ld. Ferenc, Vrad piskoposu... Pter, ta muhafizinin ise kaip kurtuldugunu sylyorlar. Geri su ana kadar eve gelmedi... -O halde? -Moha'ta bir tek Ferenc Prenyi hayatini kaybetmedi. Orada binlerce kisi vardi gmlecek.... Btn cesur yrekli Macar silahsrleri, kendi veya beylerinin akilsizligi yznden Trklerin karsisina ikanlar orada, savas meydaninda kaldilar. Ve ne olursa olsun onlari gmmek gerekiyordu. -Ve siz bir kadin olmaniza ragmen mi? -derken dul kadina bakiyordu saskin saskin Ambrus. -Birisinin lenleri gmmesi gerekiyordu. -diye yineledi szlerini kadin. -Ben bir naib esi, bir naibin dul esi olarak olarak sanli atalarimin adina yakisir bir sekilde hareket etmemis olurdum eger lkeyi tehlikeye atan beylerimizin gnahlarini hafifletmeseydim birazcik. Bu korkun felaketin derin izlerini, acisini zerimden atamazdim, sonularina katlanamazdim yoksa. O yzden de orada lenlere karsi son grevimi yapmak istedim. -Iyi de bu lkenin llerini gmmek bir kadina mi kaldi yani? -Moha'da kralimiz hayatini kaybetti, baspiskopos da. Yksek soylularin byk bir kismi 157 da orada savas meydaninda kaldi ve geride kalan, hayatta kalanlar ise hepsi sadece kendilerini dsnyorlardi. Senin de syledigin gibi, birbirilerinin varini yogunu almaya alismakla mesguldler. Diyorlar ki arpismanin kaybedildigi haberi zerine Kralie Mria ve onunla birlikte sarayda eli ayagi tutan kim varsa Pozsony'a kadar hi durmadan gitmisler, arkalarina bile bakmadan kamislar...O sirada diger tarafta, Moha'da ise ller olduklari yerde gmlmeyi bekliyorlardi. -Ve Dorottya Kanizsai gven iindeki kalesinden disari ikarak binlerce tehlikeyi gze alarak lleri gmmeye mi gitti! -Trkler o sirada artik olduka uzaklasmislardi ve ayrica onlardan korkmak gerekmiyordu....Daha ok ceset avcilarindan ve yaban hayvanlarindan korkuyordum. Ancak ben yalniz degildim. -Zatialinize kim eslik etti? -Komutanlarin iinden birka kisi benimle geldi ve her tarafa yigilmis kalmis cesetleri toplayip mezara koymak iin tuttugum drt yz kisi bana yardim etti. -Peki ya Vrad piskoposu? -Onu bulamadim, cesedini bulamadim orada. O yzden de ldg yerde onun iin sadece dua ettim. -Hanimefendi siz olaganst gl bir kadinsiniz ve son derece zverili bir yrege sahipsiniz. Yaptiklarinizla belki de mutsuz Ferenc Pernyi'nin de en byk gnahlarini bagislatacaksiniz. -Halilarin yenilgisini mi kastediyorsun? -Dozsa'nin * halkinin yok edilmesini dsnmstm bunu derken. Eger bundan on yil ncesinde soylu beyler bu halki kendi lkelerinde evsiz barksiz birakmasalardi belki simdi kendileri de yersiz yurtsuz kalmamis olurlardi... Dorottya Kanizsai yzn iki eliyle kapadi. -Bu byk bir gnahti, ok korkun bir seydi! - derken hngr hngr agliyordu kederli kadin. -Benim o gece grdklerimi oglum, onlari unutmak mmkn degil... -Ama onlari grmeyenler ya da grdkleri halde gremeyenler! Onlar, onlarin yznden dstgmz bu durumu daha sonra yine unutacaklar! Onun iin sizden, beni azletmenizi, kendi rizaniz ile benim grevime son vermenizi rica ediyorum. * 1515 de Gyorgy Dzsanin basini ektigi serf isyani 158 -Beni birakmak mi istiyorsun? Sen? Bizi?... Ve tam da simdi? -Hanimefendi dnyanin br ucuna kadar gitseniz bile sizi asla yalniz birakmam ve lene kadar da sadakatle size hizmet edecegim...Ancak Pter Perenyi'nin hizmetinde kalamam bundan byle! -Iyi de neden? -Onu ocuklugundan beri tanirim. 1515'de kyllere neler yaptigini grdm. Simdi Sikls ve Pernyi mlklerinin tek sahibinin o oldugunu da biliyorum artik. Ta muhafizi olmasi, lkenin btn ynetimini elinde bulundurmasi nedeniyle bundan sonra onun btn yapacaklarini, talihsizliklerini bir bir gzlerimin nnde canlandirabiliyorum neredeyse ve simdi artik sizin gibilerin kullanildigi bir lkede yasamak istemiyorum artik. -Ben de pek fazla gzel ve iyi seyler dsnemiyorum vey oglum iin. -diyerek i ekti byk kadin ve ondan sonra zgn yznde beliren kk bir tebessmle devam etti szlerine: -Ancak benimle kalman iin dnyanin br ucuna gitmene gerek yok oglum. Buna hazirlanma... Sadece Srvr'a kadar gelmen gerek. -Siz de mi gideceksiniz efendim? -Senin bildigini oglum ben de biliyorum artik... Ve sunu da biliyorum ki Imre Pernyi'nin yanindayken bir kadin olarak etmis oldugum sadakat yemininin beni mahkum ettigi seyler yznden onun lmnden sonra bu dnyada yasarken, birok kisinin hayatiyla bile bile oynamis olan bir kimse iin stlenemem. -Haklisiniz hanimefendi... Simdi resmi grevim disinda sunu sylememe izin verin ltfen. Bir zamanlar yce hanimimla birlikte planladigimizi artik bitirdik... Ve yapilanma dneminden sonra her zaman oldugu gibi simdi yikilma, yok olma dnemi geldi demektir. Sahibi zaten oktan Patak'a tasinmis, Trkler ise eninde sonunda buraya geleceklerdir. Ve o zaman kaleyle ugrasacak kadar zamanlari da olacak. Yine de beklemek isterim zira hanimefendi biliyorsunuz ki ben Trklerden kamiyorum. -Benim gibi... - diyerek i geirdi kadin. -Daha ok umutsuzluktan kaiyorum, kendi gnahlarimin agirligindan kurtulmaya alisiyorum. -yle bir yere gitmeli ki orada insan su mutsuz dnyada oldugunu unutup ayaklarini rahatlikla uzatip oturabilmeli ve orada silahla degil, kalemle veya szle savasmaya devam edebilmeli.... -Ya da hi olmazsa lene kadar yas tutmak. -dedi kederli bir sesle soylu ve 159 byk kadin. -Pernyilerin yasini mi? -diye sordu sasirarak Ambrus. -Hayir, bu lkenin yasini! - diye cevap verdi yasla dolu gzlerle Dorottya Kanizsai ve aci aci iini ekerek szlerine devam etti. -lkem iin yas tutmaliyim. Ki o lke iin ileride bir gn onu Moha'ta kaderin yok ettigini syleyecekler. Oysa gerek su ki soylu beyler bile bile bu kez onun kaybetmesine gz yumdular, razi oldular. dedi byk bir keder iindeki soylu kadin. * Yolu Sikls'a dsenler bugn kale iindeki kk kilisenin duvarlarinda mermer kabartmalari grebilirler. Duvarda tam orta yerde Pernyilerin armalarinin kalkanli kisminin ok az bir blm, bir parasi kalmistir artik geriye... Sag tarafinda bereket klahi vardir onu ise firfirli giysili, kivir kivir sali ve kanatli bir melek elinde tutmaktadir. Yazitindan sadece bir para yazi kalmistir gnmze. Gururlu naib Pernyi'nin sanini herkese duyuran tas levhalarin yazilis tarihleri ve akibetleri hakkinda kesin olarak bir sey bilinmiyor. Olaganst gzel bir biimde islenmis, oyulmus tasi 1930'lu yillarda yapilan kazi alismalari esnasinda ortaya ikartilmisti. zerinde Perenyi armasinin bulundugu tas tersinden topraga yatmis olarak, sato yakinindaki Aziz Ferenc Tarikati manastirinda yer dsemesinde kullanilmis taslarin arasindan ikmisti. Simdi bu arma en sonunda gerekten olmasi gereken yerde. Adina ve sanina yakisan yerde hkmdarinin ve su lml dnyada yasamis ve gms olan diger soylu beylerin gelip geici sanlarinin anisini bir uzun yillar nce yasamis ve burada alismis olan o byk ustanin sanatini da gzler nne seriyor. Hayal gcmz ise tarihin merhametsiz sayfalari arasindan bazi gereklerin isiginda dilsiz taslari dile getirmeye alismaktadir. * * * 160 MUCT * Ay isigi, eskiden basrahiplerden birinin oturdugu evin zemin katindaki odayi yeterince aydinlatiyordu. erkek orada oturmus, solgun ay isiginda aydinlanan odada sessizce, alak sesle konusuyorlardi kendi aralarinda. Bir tanesi uzun sakalli, olduka ihtiyar bir erkekti. Bu oradaki insanlara okuma yazmayi greten, egitmenlik yapan Pl amca idi. Sirtina papaz giysilerini geirince zamanla kiliseye bagli birisi oluvermisti. Oysa bu yaman adam bir zamanlar hayati son derece gzel ve dolu dolu yasayan gen bir erkekti. Hayati seviyordu, mzik dinlemeyi de, alip sylemeyi de severdi; bilime karsi ilgisiz degildi. Ama aslinda her seye ragmen, her seferinde onu birbirinden zor sinavlardan geiren ve artik her bir kaldirim tasini gz kapali bildigi bu eski sehri her seyden ok seviyordu. Onun tam karsisinda ise gerek bir rahip, kilisenin papazi oturuyordu. Ahali onu peder Istvn olarak tanirdi. 1552 yilinda Ali Pasa Veszprm Kalesi'ni kusattiginda ve ele geirdigi zaman burayi terk etmeyen tek kisi oydu, kalede bir tek o kalmisti. Neredeyse tamamen yanip kl haline gelmis olan kale eteklerindeki harap haldeki evlerin mahzenlerinde uzun zaman saklanmis ve sadik ve gvenilir Hristiyanlarin yardimlariyla hayatta kalabilmisti. Bu olayin zerinden on drt yil getikten sonra General Salm Veszprm Kalesi'ni Trklerden geri alinca viraneye dnsms kaleye geri tasinmis ve yarisina kadar yikilmis olan evinin saglam kalmis tek odasina siginarak hayatina devam etmisti. Sehirde ve kalede yikilip yanan yerler yavas yavas onarilmaya baslanmisti ve bu yaman ihtiyar papaz kendisine inananlarla birlikte harabe haline gelmis yikik dkk evleri onarmaya baslamis ve hem sehre, hem de insanlara g ve inan kazandirmisti varligi ile. Kalenin yikilan surlari da yine onun nderliginde tamir edilmeye baslanmisti. nc adam, gen bir erkekti. Gergely, kale komutaninin gen katibi byk bir dikkatle iki ihtiyar adamin konusmalarini dinliyordu. -Siz de iyi biliyorsunuz ki muhterem. dedi sesini kisarak peder Istvn ve ardindan: -Yeni bir kale komutani geliyor, biliyorsunuz degil mi? dedi. * A feltall: Amirl a vizek beszlnek; s.: 5-48 161 -Evet, hem de yle olur olmaz birisi degil. Esztergom baspiskoposu merhum Antal Verancsicsin kuzeni, Faustus Verancsics kalenin ynetimini devralacakmis. Katip, genligin verdigi coskuyla duygularina hakim olamayarak neseyle: -Amma da garip bir isim vermisler yeni kale komutanimiza! dedi keyifle glmseyerek. -Sey... neden veya kim bu ismi vermis ona ben bunu bilemem oglum. dedi basini sallayarak peder Istvn. -Ama o da tipki amcasi gibi, diger atalari gibi bir Dalmayali, onun da memleketi Sebenico. Ve orada insanlara kimbilir daha ne isimler veriliyordur? -Peki Sebenicodan Macaristana nasil gelmisler? -Antal Verancsicsin annesinin erkek kardesi vaktiyle Erdel piskoposu imis ve oglan bu nedenle daha on yasina bastiginda Macaristana gnderilmis, dayisinin yanina. Daha sonra byynce Padovaya gidip orada grenim grms. Onun ardindan Kral Jnos Szapolyai onu sarayinda katiplige atamis ve onu ayni zamanda Budadaki okula da gndermis. Diger taraftan aslinda Kral Jnosun diplomatik iliskilerini basindan sonuna kadar o idare etmis ve bu vesileyle elbette ok seyahat etmis. Ingiltereye defalarca gitmis, Pariste, Romada bulunmus. O sirada artik Buda sarayinda nemli bir yere gelmis. Ancak daha sonralari Kral Jnosun dul esi Izabellayi terk etmis ve Imparator Ferdinandin sadik adami olmayi tercih etmis birisidir. O sirada artik Eger piskoposuydu ve bu sayede diplomatik faaliyetlerini daha rahat srdrmst. Hatta bir eli heyetinin baskani olarak * Sultanin sarayinda bile bulunmustur drt yil kadar. Ve daha sonra Esztergom baspiskoposu olunca Imparator Rudolfa tacini o giydirmisti. -Evet iste byle oglum. Esztergom baspiskoposu, simdi bizim buraya gelecek olan yeni kale komutaninin dayisi iste byle bir adammis oglum. dedi peder Istvnin szlerini zetleyerek olayi toparlamaya alisan egitmen Pl. Ardindan da delikanlinin ne syleyecegini anlamiscasina: -Iyi de biz yine de onun degil de daha ok yegeni hakkinda daha fazla bilgi sahibi olmayi yeglerdik. Simdilerde buraya gelecek olan kisiyi daha iyi taniyabilmek iin elbette. dedi duruma bir aiklik getirmek istercesine. -Olsun, yine de bu kadari bile yeterli. Ne kadar iyi egitimli, ne kadar grgl, ne kadar kltrl birisi oldugunu duymak insanin kulagina hos geliyor, insanin iini rahatlatiyor. Savas alanina dnms olan bu lkede hl byle insanlarin oldugunu grenmek ne gzel! -Ah, sunu bir dinle sen! Onu, yani baspiskoposu daha kck bir ocukken Dalmayali bir sair elinden tutup okula gtrms ve onu Latin dili ile klasik Yunan dilinin o byleyici, o engin bilgi ve kltr denizine birakivermis! yle ki o engin denizde ok sey grenmis; hatta * . notu; 1515 tarihlerinde Antal Verancsics ve beraberindeki heyet Sultan Yavuz Selime gelmis ve Istanbulda eli haninda konaklamistir. 1515 tarihli Macar oyma yazisini nemli yadigarlarindan birisi olan Istanbul yaziti da bu olayi dogrulayan bir belgedir. 162 daha sonralari kendisi bile siirler yazmis diyorlar. -Ooo, o zaman ona olan saygim bir kat daha artti nk ben de bir zamanlar bunu denemistim, siir yazmayi denemistim ben de. Ve siir yazmanin ne kadar zor bir is oldugunu ok iyi bilirim. Ama ne yazik baspiskopos uzun zaman nce ld. Ve simdi bu garip isimli yegeni nasil oluyor da buraya geliyor ben bunu pek anlayamadim?! dedi Pl. -nk belki o da onun gibi drt drtlk bir adamdir. Olamaz mi!? Baspiskopos yegenini Pozsony'da okutmus, ardindan onu Padova niversitesine gndermis. Ve bu gen adam hem din hem de dnyevi konulari yerinde ve gayet iyi bir sekilde grenerek dayisinin izinde gitmeyi yeglemis belli ki. Bundan sekiz yil nce Padovadaki grenimini tamamlayarak Macaristana geri dnms ve Pozsonya yerlesmis. Bundan daha fazlasini bilmiyoruz onun hakkinda. Gyr Kalesi'nin habercisi dn getirdi haberini. Beyimizin, Istvn Fejrkvinin Veszprm kale komutanligina ve ayni zamanda da piskoposluk isleri sorumlusu olarak Faustus Verancsicsi atadigini o haberciden grendik. -Anlasilan su ki piskopos hazretleri bu haberi duyunca pek hosnut olmayacaktir kesinlikle. Yetkileri kisitlanabilir sonuta. dedi glmseyerek egitmen Pl ve sonra da: -Aslinda kale komutanligi bile bugnlerde kendi basina ciddi bir is ve agir bir yk aslinda. dedi. -Aa, orada dur, sylediklerine dikkat et stad! dedi sylenenleri onaylamadigini basini sallayarak ifade etmeye alisan peder Istvn. -Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki 1552deki kusatmada atilan toplar kalenin surlarini, burlarini neredeyse tamamen kertti. Kusatmadan sonra hem kalede, hem de sehirdeki her sey, her yer harap hale gelmisti hatirlarsan. Ve Trkler burayi ele geirdikten sonra herhangi bir tamir veya tadilat da yapmadilar. Sadece kale surlarini biraz glendirdiler, o kadar. Ancak daha sonra 1566 yilinda kaleyi geri alinca biz de o gnden bugne gelene kadar bir seyler yapmaya alistik kalede. -Yapilanlari inkr etmiyorum saygideger peder. Ama bizim burayi onarmamiz, burada bir seyler yapabilmemiz iin epey zamanimiz vardi. Sonuta yanlis hatirlamiyorsam eger Italyan mhendis gelip de kalede bir sr lmler yapmisti, bir seyler izip hesaplayip gitti sonra. Bunun zerinden de neredeyse tam dokuz yil geti. -Evet. Savas Konseyi Tunatesi savas mhendisini buraya gndermisti... Adi neydi? ... Turco bir seydi.... Evet... Giulio Turco idi adi. Szde burada ne yapilmasi gerektigini tespit etmesi iin gnderilmisti buraya. Onun ardindan kisa bir sre sonra da Italyan ustalar ikip gelmisti. Ilk olarak gelenlerin basinda su Berbardo Gallo adindaki usta vardi. O kendisi bizzat nezaret etmisti kalenin yikik surlarinin onarimina, gereken yerlerin yapilmasina. -Siz muhterem pederim, su yaman Orbn Sesden sz ediyorsunuz. Bu 163 dediklerinizi o yapmisti. dedi basini sallayarak okuldaki egitmen. O adam her trl vgy hak etmisti aslinda. Ama biz sizden yeni kale komutanimiz hakkinda ne biliyorsunuz onu grenmek istiyoruz. Mmknse onun hakkinda konusun muhterem peder! -Onun hakkinda anlattiklarimdan daha fazlasini bilmiyorum. Onun son derece egitimli ve bilgili birisi oldugunu zaten anlattim. Ama onun mhendislikten de anladigini sylyorlar. Simdiye kadar anlatilanlara gre bir sr garip sey icat etmis ve durmadan her gn yeni bir seyler icat etmekle mesgulms. -Vay canina! diyerek neseyle bir iglik atti delikanli. -Evet, bu gerekten farkli bir durum! Bu yeni kale komutanimiz burada tam bir mucit olup ikacakmis gibi geliyor bana. dedi sonra da. -Sen o kadar da fazla sevinme istersen! dedi glmseyerek peder Istvn. -Her yaptigi isi kaydetmek senin grevin oldugunu dsnecek olursak o zaman sabahtan aksama kadar ok dirsek rtmen gerekecek demektir. -Eger sevgili pederim bir sr zahmete katlanip bana okuma yazmayi gretmeyi basardiysaniz ve bunun yaninda iyi ve dogruyu da bana grettiyseniz o zaman ben de bunun karsiligi olarak bir seyler yapmaliyim artik. Ieride bunlar konusulurken orada, disarida, sokakta sert, asker adimlarinin ikarttigi sesler yankilandi arnavut kaldirimli sokak taslarinda ve kalenin i kapisindaki nbetinin sesi ieriden bile duyuluyordu. Ihtiyar Pl egitmen ayaga kalkti sesleri isitince. -Sanirim artik evin yolunu tutma vaktim gelmis. dedi ve sirtindaki pelerininin omuzlarini dzeltti. -Muhterem burada gecelemek istemez misiniz? diye sordu ihtiyar papaz ve ardindan onu ikna etmek istercesine: -Su yarim atinin altina ikimiz de sigardik aslinda. ok ge oldu ve bulutlar ayi kapattigindan karanlik disarisi...Bu halde eve nasil gideceksiniz?! Ihtiyar egitmen bunu duyunca biraz kizmis gibi yaparak: -Su Veszprm sehrinde ben evin yolunu nasil mi bulacagim? dedi alayli bir slpla ve ardindan da: -Harabeye dnms evlerin arasinda bile olsam gzlerim kapali bulurum evimi. diye konusunca papaz onu yatistirmak istercesine: -Iyi, iyi, peki tamam. Ben sadece senin iyiligini dsnmstm. dedi ve sonra da gen katibe seslenerek: 164 -Peki sen yapacaksin?- diye sordu. -Ben onun gibi gzlerim kapali bir haldeyken evimi bulamam geri ama gittigim yere dikkatle bakarak gidersem ve gzlerimi de aik tutarsam o zaman ben de mutlaka evin yolunu ikartabilirim. dedi neseli bir sekilde ve bunu syledikten sonra da i kalenin ikis kapisina dogru yneldi. * O aksamki bu sohbetten birka hafta sonrasinda katip Gergely, Benedek Tepesi'ne ikmis oradan asagilara bakiyordu ve bu arada asagidaki evlerin ka tanesinin bacasindan duman tttgn saymaya alisiyordu. Harabeler arasinda yeniden hayata dnenleri saymaya alisiyordu aslinda. O bu kaleye geldiginde burada ev diyebilecegi bir iki ev kalmisti geri kalani hepsi yikilmis, yakilmisti. Ayakta kalmis saglam yeri olan evlerden birine siginmis, basini sokacak bir ati bulmustu. Orada, asagida, sehirde de geri dnen insanlar yikik dkk evlerin arasinda kendilerine bir yer aramislardi uzun bir zaman. Szent Katalin diye bilinen sehrin eski semti simdi artik neredeyse hi kimsenin oturmadigi bir yerdi. Burada, Srszeg ile Szent Katalin semtleri arasinda kalan blgede, kivrila kivrila akmaya devam eden Sd nehri boyunda evi olanlar oktan evlerine geri dnmslerdi, nk buradan hem kaleye girmek ok kolaydi hem de insana hayat veren su ok yakindi. Onun iin de yanmis yikilmis da olsa orada oturanlar kisa sre sonra evlerine geri dnmsler, harabelerin zerine atilarini ekmisler ve elden geldigince kisa sre iinde gerekli onarimi yapip evlerine yerlesmislerdi. Ciddi boyutta genis kapsamli onarimlar sadece kalede yapilmisti. Asagida, sehirde evi olanlar ise sadece baslarini sokacak bir yer yapmislardi kendilerine, evlerini yapip, gzellestirmeye kalkismiyorlardi nk her an yeni bir Trk saldirisi ile her sey yerle bir olabilirdi. Delikanli bakislarini dikkatli bir sekilde btn sehrin zerinde bir gezdirdi. Artik neredeyse on yildir huzur ve sknetin hakim oldugu bu sehre bir kez daha bakti, sonra bakislari Sd kiyisindaki sgt agalarina takildi. Sgt agalarinin yeni yeni yeseren sari-yesil dallari arasinda sikisip kalmis ve btn kusatmalarda adeta bir mucize eseri olarak saglam kalmis degirmeni izledi. Belki bunda sasilacak bir sey yoktu. Sonuta ister Macar olsun, ister Trk olsun her ikisi iin de burasi nemliydi, her ikisi de degirmene ihtiya duyuyordu. Esas mucize sayilacak sey kusatmalarda serseri bir top mermisinin buraya isabet etmemesi, ya da sagda solda ikan yanginlarin buraya ulasip degirmenin yanmamasiydi. Gergely gzlerini zorladi ama degirmenin yanindaki su kanalindan tesini seemiyordu oysa eger oradan sonrasini da bir grebilseydi hi kuskusuz heyecandan kalbi arpacakti. * Kati Bndi, degirmencinin gzel sarisin kizi o gn gleden sonra degirmenin 165 yakinlarinda sesleri isittigi sirada, sabah yikayip serdigi amasirlari elindeki bir sepetin iine topluyordu. Byle zamanlarda, bu saatlerde bu taraflara nadiren gelen olurdu ve kiz ikip amasirlari toplamaya gelirken degirmenin kapisini ardina kadar aik birakip gelmisti. Geri degirmencinin iragi Ferk Fehrin degirmen tasinin basindaydi ama yine de Kati babasinin yoklugunda degirmenin evresinde yabancilarin dolasmasindan hoslanmiyordu. amasirlari hizla toplayip degirmene dogru acele etti. Oraya varinca grdgne sasirip kaldi. Ayak bileklerine kadar siyah kadife pelerin giymis bir atli durup byk bir dikkatle degirmenin dnen tasini izliyordu. Kiz, bu alisilmadik ve yabanci ziyaretinin bu haline o kadar sasirmisti ki onu karsisinda grnce selam vermeyi bile unutmustu. Solgun yzl, zayif, kei sakalli bu soylu adam hi kuskusuz byk biri olmaliydi, yksek soylu olmaliydi. -Evet, syle bakalim bana evladim bu degirmen tasini en son ne zaman tamir etmislerdi? diye sordu sohbet etmeye basladiklari degirmenci iragina yabanci. -Ben bunu tam olarak bilemiyorum. dedi oglan biraz utanarak: -Ama ustamin kizi iste geldi, o size her seyi anlatir. dedi ve bunu syledikten sonra oglan arka tarafa gitti ve ortaliktan yle bir kaybolmustu ki onun hangi delige gizledigini kimse bilemedi. Kati yabanciya dogru dnp baktiginda ilk basta yz sapsari kesildi, ardindan da alev gibi yanmaya basladi. Siyah kadife pelerinli atli kizin rahatsiz oldugunu grd ve dosta tebessm ederek ona bakti. Sesi o kadar derin ama yine de bir o kadar sicakti ki Kati birdenbire her trl korkuyu iinden skp atti. -Degirmencinin kizi sen misin? diye sordu yabanci. -Benim. diye cevap vermek istedi cesaretini toparlayan kiz ama nedense sesi Iisiltiyla ikti. -Peki baban nerede? -Yukari gitti, bir arkadasinin yaninda. dedi kendisini biraz toparlayan Kati. Sonra da yabanciya dnerek: -Siz onu mu ariyorsunuz beyefendi? diye sordu. -Ben kimseyi aramiyorum yavrum. dedi atli glmseyerek ve sonra da: -Sadece buradan geiyordum ve sonra bu degirmeni grdm. Ve bunun hakkinda bir iki sey bilmek istedim. -Bildigim her seyi seve seve size anlatabilirim. dedi artik cesaretle gen kiz. -Siz grdgm kadariyla burali degilsiniz galiba!? Nerelisiniz? diye sordu kiz adamin nereli oldugundan emin olmadigindan. 166 -Ama gryorum ki olduka uzun bir yoldan geliyorsunuz buraya. -Evet, iyi bildin. dedi glerek atli. -Su da bir gerek ki, aslinda ben burali da sayilirim. Ama uzaklardan geldigim de dogru. dedikten sonra su kenarina oturdu ve eline aldigi bir sgt dali ile esit esit sekiller izmeye basladi suyun yzeyine. -Iyi ama, peki ya sen? Kusatma sirasinda bu degirmende mi yasiyordun? Ve Trkler buradan giderken senin gibi gzel bir kizi alip gtrmediler mi? Kiz bu soru zerine kulaklarinin dibine kadar kizardi. -Dediginiz olay bundan on yil nceydi. O zamanlar ben sadece drt yasinda kk bir kizdim. Orada, asagida, Pajta sokagindaki bir evin mahzeninde saklanmistik. -Peki baban, annen nerede? -Annem artik yasamiyor. Babam ise burada kaldi, degirmende. Degirmenciye her zaman ihtiya vardir. Elinde avucunda nesi varsa alip gtrdler ama kendisine baska zarar vermediler. Atli duyduklari karsisinda sadece basini salliyordu. -Peki ya simdi, huzur iinde mi yasiyorsunuz burada? -Korku tabii ki her zaman iimizde var. Huzurlu ve rahat tek bir gnmz bile yok. Herkes Trklerin geri gelecegini sylyor. Ya gelirlerse, o zaman bize ne olur?! Bana ne olur? diyen gen kiz aglamaya basladi. -Buralardan kamam gerek, ama nereye gitmem gerektigini de bilmiyorum. Eger kusatma baslarsa o zaman askerler btn kale kapilarini kapatiyorlar. -Olsun, sen yine de ikip gidebilirsin oraya. -Ne demezsiniz!...Sonra orada kaldigim yerde kapana sikismis fare gibi korkumdan lmek iin mi gideyim oraya? Sonra da kaleyi ele geiren Trkler beni zincire vurup Istanbula gtrsnler degil mi?... -Ama ya kaleyi savunup onlara teslim etmezsek?! -Siz mi? Iyi de siz kimsiniz ki? Siz olsa olsa ya bir papazsiniz ya da bir lim falansiniz, ama asker olamazsiniz kesinlikle. Ve kale komutani olacak o adam da aslinda Italyan kkenli birisiymis zaten. -Onun hakkinda ne duydun? Bu konuda ne biliyorsun? -Henz yzn grmedik. Bilgili ve iyi egitimli birisi oldugunu sylyorlar ve hatta bir de her trl isten anliyormus, yle diyorlar... 167 -Her isten anliyormus da ne demek? Sana gre nasil birisidir bu adam? -Ben o tr islerden anlamam, ayrica o adam beni hi ilgilendirmiyor. Askerler her zaman sadece savasla, arpismalarla ilgilenirler. Ben ise savastan korkuyorum ve arpismalardan da nefret ediyorum. -Peki savasi sevmeyen, savasmaktan ve arpismaktan nefret eden askerlerin olabilecegini hi dsnmedin mi? dedi glmseyerek yabanci ve sonra da: -Ama kader adami lkesini savunmak iin arpismaya mecbur ederse de arpismak gerek. Bu onun isidir. Tipki senin burada su degirmenin etrafinda bir isle ugrasman gibi. dedi. -Bu szlerinizle beni mahcup ettiniz beyefendi. dedi Kati utanarak. -Sonuta haklisiniz. Son birka yilda her ne kadar bizler burada sefil bir hayat srdryor olsak da alsinda huzur iindeyiz ve bunu da yukarida, kalede grev yapan askerlere borluyuz... -Evet, gryorsun ya... dedi sesini biraz kisarak atli ve: -Ve belki de o kaik yeni kale komutani sizler burada daha gvende, daha huzur iinde yasayabilesiniz de her seyle ilgileniyordur. diye ekledi. Kati saskin bir halde karsisindaki yabanciya bakakaldi. -Acaba siz de kale komutaniyla birlikte yabanci bir lkeden mi geldiniz yoksa buraya? -Hi bir sey olanaksiz degildir. dedi glmseyerek adam ve sonra da: -Ama simdi sen bana sizin su kk degirmeniniz hakkinda biraz bir seyler anlat. ok mu eski artik? Uzun zamandir mi alisiyor? -Ben sadece su kadarini biliyorum. Ben dogdugumdan beri gece gndz Sd sulari bu eski degirmen arkini eviriyor durmadan... Ama yaslilarin anlattigina gre de bu degirmen neredeyse drt yz yildir buradaymis, hatta Sd kiyisinda bir sr su degirmeni varmis eskiden... -Sd mi bu suyun adi? Ben bunun adinin Srvz * deresi oldugunu duymustum. -yle de diyorlar, byle de. -Degirmenin arkina bir baktim siz burada yokken. .. ocugu da sen buraya geldiginde bu konuyla ilgili sorguluyordum. Iyi bir tamire ihtiyaci var. Kiz gzlerini kocaman amis bu yabanciya bir bakti. -Siz degirmen tamirinden de anlamiyor musunuz yoksa? diye sordu sakinlikla. * ev. notu: amurlu su 168 -Bir seyden anladigini syleyen birine sen sen ol asla inanma kizim! Ben hibir seyden anlamam aslinda... Ama bu dnyadaki binlerce seyin ne oldugunu, nasil olustugunu anlamak ve bilmek isterim. Ve bu arada etrafimdakileri dikkatle izleyince doganin kendi yasalarinin ortaya koydugu birka tane ilgin durumla karsilasmak da mmkn. ..Her birisine ayri ayri hayranlik duyuyorum... -Beyefendi sizin sylediklerinizin yarisini bile anlamiyorum. dedi saskinliktan agzi aik kalmis olan gen kiz. -Ama hakli olabileceginizi dsnyorum. Benim gibi siradan, cahil bir kiz iin sizin szleriniz ok karmasik... -Senin gibi siradan bir kiz diyerek onun szlerini yarida kesti atli ve: -Saf, tertemiz varligi ile aci ve keder dolu bu dnyamiza ayri bir gzellik katiyor. dedi ve sonra da glerek: -Korkma kizim! Benden sana bir zarar gelmez. Hem sonra ben senin baban olacak yastayim. Ama kendimi bildim bileli gzel olan her seyi de ok severim, begenirim de... Sen ise yle farklisin ki... sanki seni bir dostum, Andrea Schiavoni, byk stad Tizianonun grencisi olan arkadasimin yaptigi bir tablo gibisin. Degirmencinin kizi, Kati Bndi ne demek istedigini anlayamadigi yabancinin yzne bakti sadece. Aslinda adamin sylemis olduklarinin tek kelimesini bile anlamamisti. Ama yine de kendisini ok mutlu hissetti. Yabanci atli veda edip ona el sallayip kaleye giden dar patikadan yukari dogru tirmanmaya baslayinca kiz onun ardindan uzun uzun bakakaldi. Bu tuhaf adam onun yreginde kivilcimlar olusturmamisti ama ona karsi yine de garip bir seyler hissetmisti nedense. Kalbinin ta derinlerine oktan neseli, sen sakrak, tatli dilli ve gzel yzl gen katip Gergely girmisti. Ama yine de yabancinin syledikleri aklini karistirmisti ve onu biraz tedirgin etmisti. Onunla simdiye kadar hi kimse bu sekilde konusmamisti. Sanki uzak diyarlardan gelen bu yabanci buraya gelirken baska bir dnyadan ona haber getirmis, ona bir seyler sylemek istemis oldugundan kaleye gitmeden bu eski degirmende durup onunla zellikle konusmustu. * Yukarida, kalede kale komutaninin ikametghini ziyaret eden bir yabanci gezgin bile orada grdklerine hayran kalabilirdi. Gney sahillerinden buralara gelmis olan kale komutani Verancsics rahata alismisti ve ayrica rahat ve gsterisli yasamayi da seviyordu. Ve her nereye giderse gitsin daima gittigi yerde en kisa sre iinde sicacik bir ortam yaratmasini da biliyordu, sihirli el degmis gibi her sey degisirdi onun oldugu yerde. Veszprmdeki askerler onun sandiklarini bosaltmak iin atiklari zaman Italyada yetismis bu yksek soylu ve iyi tahsil almis 169 kale komutaninin yanip yikilmis, harap halindeki bu kaleye neler getirdigini grnce gzlerine inanamadilar. Ilerinden kimisi bylesi zor bir zamanda yeni komutanin bu kadar gereksiz ve pahali ivir ziviri yaninda tasimasini bir ugursuzluk olarak nitelendirmisti. Pekok kimsenin kusatmadan sonra bu talihsiz sehirde sefalet iinde yasamak zorunda kaldigini; insanlarin yukarida, kalede, o soguk ve dondurucu kislada, depolarda ve hatta kalenin alt geitlerinde kendilerine kalacak bir yer saglamaya alisanlarin oldugunu; ve sabahtan aksama kadar orada hep nbet tutan askerlerin uyuduklari yerlerin insana yakismayacak yerler oldugunu ama buna ragmen herkesin buldugu ile yetinmeye alistigini ve bir uval bile olsa altina girip uyuyabildigi iin, huzur iinde yasabildigi iin haline skrettigini hemen hemen herkes hatirliyordu. Su da bir gerekti ki yillarin gemesiyle birlikte burada, bu yikintilarin arasinda srp giden hayat da degisime ugramisti. Ve askerler, savasin en ok yiprattigi, mahvettigi askerler ruhlarinin ve yreklerinin derinliklerinde kalmis son bir mitle bulunduklari yerleri biraz olsun gzellestirmeye alisiyorlardi. On yil olduka uzun bir zaman yaralarin iyilesmesi iin. Ve bin bes yz altmis kusatmasina katilmis olanlar su anda bir zamanlar burada bir arpismaya katilmis olduklarini seve seve unuturlardi eger unutmak ellerinde olsaydi. Ama srekli Trk akincilarin yaklastigi haberleri ve Sultan'in ordusunun gittike onlara dogru ilerledigi ve Trklere karsi yeni seferler planlandigi haberleri geldike Veszprmlilerin yregi yerinden hopluyordu. Verancsics kalacagi yeri dzenledikten sonra o kendisi de bu sehirdeki insanlarin ok uzun zamandir yasamadiklari ve artik neredeyse unutulmaya yz tutmus bir yasam tarzini buraya yeniden getirmis oldugunu hissetti. Ama onun bu yaptigi aslindan gneyde, Dalmayada, Italyada son derece dogaldi. Sandiklarin iinden degerli ss esyalari, dogu halilari, gms ve altin tabaklar, kupalar hatta son derece gzel kk heykeller ile biblolar da ikmisti. Bunlari gren askerlerin yzndeki saskin ifadeyi gren kale komutani bu duruma bir aiklik getirmek istercesine muhafiz komutanina dnerek: -Etrafimda bu tr esyalarin bulunmasina alistim. Bunlar sizi rktmesin sakin. Btn bunlara ragmen iyi bir asker oldugumu da grebilirsiniz. dedi glmseyerek ve: -Ve eger askerligimden memnun kalmazsaniz o zaman kenara ekilmesini bilirim. Ama simdiye kadar nasil yasadiysam bundan byle de yle yasamak istiyorum. dedi ve derin bir i geirdikten sonra da: -Hayat ok kisa oglum. Ve bu arada eger kader bize mrmz savasarak, arpisarak geirmeyi uygun grdyse, yillarimiz savastan savasa kosarak geecekse ve bu arada savasirken onurlu bir sekilde ayakta kalabileceksek o zaman kendi hayat felsefemizi, kendi tarzimizi da korumamiz gerek. Aslinda ben buraya savasmaya gelmedim. diyerek konusmaya devam etti: 170 -Bildigim kadariyla burada simdi huzur ve baris var. Aikasi su grdgnz bir sr cetvel, izim tahtasi, kagit kalem gibi seyler dedi eliyle bir iki sandigi gstererek ve: -Btn bunlar kalenin glendirilmesi alismalarimda kullanacagi alet edevat. dedi. Her bir seyin gn srdg sylenir. Veszprmliler de birka gn geince yeni kale komutanlarinin bu ve buna benzer daha baska garip huylarina ve tuhaf davranislarina alistilar. Kale komutani askerlerine karsi adil, insaatta alisanlara karsi dosta davraniyordu, hatta onlara takiliyordu bile ve bu olaylar da o zamanlarda tipki evini dayayip dsedigi ve drt bir tarafi ssledigi brokad kumas perdeler, biblolar ya da heykeller gibi insanlara garip geliyordu. Katip Gergely o gnn aksaminda kale komutaninin kapisini aldi ve her ne kadar bu odaya ilk kez girmiyor olsa da simdi grdg bu gz kamastirici gzelligin karsisinda ne kadar etkilendigini gizleyemedi ve hayranlikla etrafina bir bakindi. Son derece iyi aydinlatilmis odada tam o sirada aksam yemegi servisi yapiliyordu. Yemekler siradan yemeklerdi ama sunumu gzel gms tabaklar iinde yapiliyordu ve altin atal kasik takimi ile srahinin iinde son derece hos grnen kirmizi sarap da kokusundan anlasildigi zere Dalmayadan getirtilmis kaliteli bir sarapti. Komutan bunu zel olarak getirtiyordu kendisi iin. Odanin bir ksesinde kocaman bir izim masasi gze arpiyordu, onun hemen yaninda da cetveller, pergeller, zerinde bir seyler izilmis kgitlar, ne oldugu ilk bakista anlasilmayan bir sr kgit vardi. Gergely kendisini toparlayarak masanin yanina yaklasti ve nezaketle komutanin karsisina geti. -Ne istemistin evladim? diyen o gzel derin ama bir o kadar yumusak sesi isitince Gergely cesaretini topladi ve: -Saygideger komutanim, sizden bir ricada bulunacaktim efendim, mmknse bu aksam sehre inebilir miyim diye soracaktim. dedi. -Byle ge saatte mi?... Hayirdir?! diye sordu kale komutani. -Gidip grmek istiyorum... dedi kekeleyerek ve egilip komutanin kulagina fisildayarak Gergely ve bu arada da derdini nasil anlatacagini bilemediginden kulaklarina kadar kizarmisti kendisi. Sonra da: -Grmek istedigim sey... kiz ... kiz kardesim efendim...daha dogrusu kuzinim... sey bir tanidigim aslinda... Durumu kavrayan komutan bir sey sylemeden sadece basini salladi olur dercesine ve anlayisli ve olgun bir insanin yaptigi gibi glmseyerek: -Evet, bu ok nemli bir aile meselesi olsa gerek... Git, git tabii oglum, ama kaleden 171 ikarken kapidaki bekilere benim iznimle disari iktigini iyice bir anlat ki sonra bir sorun ikmasin... Ve gece yarisindan evvel de geri dnms ol, tamam mi! dedi. -Peki komutanim! dedi topuklarini birbirine vurup selam duran Gergely ve ter su iinde kalmis alnini silerek, askeri adimlarla odadan ikti. * Degirmenin bulundugu yere giden yola ikmak iin kaledeki kk kapilardan birini kullanmak gerekiyordu. Bu kapiyi ok iyi koruyorlardi, nk burasi sadece kalenin giris ikisi iin degil ayni zamanda degirmenin yanindaki su kaynagini da koruyan askerlerin bulundugu bir yerdi. Kusatmadan sonra kalenin kendi su kaynagi kullanilamaz hale geldiginden beri kalenin su ihtiyaci bu kaynaktan saglaniyordu. O gece kalenin kk kapisinda Gergelyin arkadaslarindan birisi nbetiydi bir baska askerle birlikte. Katip aceleden nefes nefese kosarak kapiya geldigi zaman aprazlama iki mizrak karsisinda buldu kendini. -Sen misin Ferk? diye seslendi arkadasina katip. -Sanki beni tanimiyormussun gibi yapiyorsun. -Grev grevdir. Ne gerektiriyorsa onu yapar, yle davranirim. dedi mizragi hala ayni sekilde tutan arkadasi ve ardindan da: -Burada ne arkadas tanirim, ne de kardes. dedi. -Yarin kale komutanimiza kalemizin ne kadar saglam ellere emanet edildigini rapor ederim. dedi glerek katip. -Ama simdi izin verin de yoluma devam edeyim. Kale komutanimizin izniyle ikiyorum ve gece yarisindan nce de kaleye dnmem gerek. Acele bir isim var. -Biliyorum. dedi glerekten Ferk. -Degirmenin penceresinden hl isik geliyor. Hadi git bakalim! Ama gece yarisindan evvel mutlaka geri dnms ol! Eger bir dakika bile gecikecek olursan seni kendi ellerimle gtrp zindana atarim! -Elbette yaparsin, bu arada kiskanliktan atlamazsan syledigini yaparsin. dedi alayli bir sekilde glerek gen katip ama artik bunlari sylerken kaleden ikmis asagi dogru gidiyordu. Asagida, degirmende ise Gspr Bndi tam o sirada bitirmisti aksam yemegini. 172 Kati bir testiden babasinin bosalan bardagina biraz daha iki koydu, sonra da onun piposunu doldurup eline verdi. Kizil burunlu, sisman degirmenci piposunu yakinca byk bir keyifle oturdugu yerde gerindi, yeryzndeki en mutlu insanmis gibi mutlu ve tatmin olmus bir sekilde iyice bir gevsedi. Bunu gren Kati babasina dnerek: -Baska bir sey daha ister misin babacigim? diye sordu. -Hibir sey istemiyorum yavrum.-dedi mirildanaraktan degirmenci ve yaglanmis yastiklarin arasina iyice uzanip yatinca kizina bakti ve: -Peki ya sen? Nereye gidiyorsun bu saatte? diye sordu. -Ben birazcik surada, kapinin nnde, Sd kiyisinda oturacagim. Aksamlari, byle ay isiginda orada oturup suyu izlemeyi seviyorum. Suyun sesini dinlemek hosuma gidiyor... -Genlik! ilginlik ve bir sr samalik iste! Hadi git yleyse. dedi eliyle gitmesini isaret ederek degirmenci ve ardindan keyifle glmseyerek: -Tamam, tamam, hadi git bakalim! ... Ama ya Gergely gelip seni sorarsa ona ne diyeyim? -diye takildi kizina. -Hibir sey. dedi glerek kiz. Babasinin onunla oyun oynadiginin farkindaydi. Piposunu disleri arasinda sikarak ttnn ve dumanin zevkini ikartmaya alisan bu ihtiyar ve kurnaz degirmenciden baska kimse daha iyi bilemezdi suyun sesini dinlemek demenin aslinda orada Gergely ile oturup konusmak demek oldugunu. Ve adam buna ne diyebilirdi ki? Ikisi de genti, ikisi de sevdali. ... Hem Gergely yaman bir delikanliydi, yakisikliydi ve yasa da kizina uygundu. ... Mal mlk, baslik parasi ya da eyiz gibi seyler o zamanlar, o kt gnlerden sonra artik bir nem tasimiyordu birok kimse iin. nk bugn bir seylerin sahibi olanin yarin dilenci durumuna dsebilecegini geen yillarda yasadiklari onlara gstermisti. Iki saglikli gen, gl kuvvetli insanlar, el ele verip her seyin stesinden gelebilirlerdi, seven yrekleri vardi, namusluydular ve iyi niyet de en soylu eyizden ya da en zengin adamdan daha fazla ediyordu onun gznde. Aslinda son derece ciddi ve trelere bagli olan degirmenci bu yzden kizinin bu gnl isi sz konusu olunca ne kural ne de tre takmiyordu. Kizini taniyordu ve ona gveniyordu. Ayrica Gergelyi taniyordu ve onun namuslu ve terbiyeli bir gen oldugunu da biliyordu. ... Ama btn bunlara ragmen kendi genligini de hi aklindan ikarmadi. Genlerin de kendilerine gre kimi konularda hakli olduklarini tecrbelerinden biliyordu. zellikle bylesine gzel bir mayis aksaminda, gkyznde mehtap varken gen kizini ieride tutmaya gnl razi olmadi. -Hadi git, nereye istiyorsan oraya git! dedi glmseyerekten ihtiyar ve ardindan da: -Ama geri dndgnde kapiyi iyice bir srgle. demeyi de ihmal etmedi. 173 Sd nehri ile paralel bir sekilde kazilmis olan degirmen arkinin kenarinda oturmak Katinin en sevdigi seydi. Gen kiz en ok bu yerde dolasmayi severdi. Iki suyun ortasinda kalan sgt agalarinin dallari arasindan kaleye dogru bakinca muhtesem bir manzara ortaya ikiyordu. Ve kalenin iindeki binalar, hatta bu halleriyle, yariya kadar yikik halleriyle bile o kadar gzel grnyordu ki onun gzne, o manzarayi oturup saatlerce izleyebilirdi. Bazen ihtiyar okul egitmeni olan Plin yolu bu taraflara dsyordu ve yle zamanlarda Kati ondan kusatma ncesinde kale iindeki hangi binanin aslinda ne oldugunu greniyordu. Byle zamanlarda gemis yillar hatta bazen yzyillar boyunca orada yasanmis olaylar yeniden canlaniyordu onun gzlerinin nnde. Ve gen kiz bu binalarin yksn grenince artik eski grkemli ve gsterisli halinden geriye pek eser kalmamis olan bu yanik ve yikik kaleye daha byk bir sevgiyle bakiyordu. O gece kapidan disari ikinca onu bir ka adim tede Gergelyin bekledigini grd. Kizi elinden tuttu ve birlikte el ele sgt agalarinin glgesinde yryerek Sd kiyisina kadar gittiler ve orada bir aga ktgnn zerine oturdular. -Byle smyor musun canim? diye sordu oglan kiza ve onun altin gibi sari salarini sevgiyle oksadi. Kiz basini oglanin omzuna yasladi ve ona yle hos ve yle bas dndrc bir glmseyisle bakti ki Gergelyin kalbi yerinden Iirlayacakmis gibi arpmaya basladi. Bir seyler sylemesi gerekiyordu ve neredeyse alti aydir bu kasvetli sehirde onun gnlerini gzellestiren bu kara gzl, sari sali gzeller gzeline ne demesi gerektigine kafa yoruyordu. Ne diyecegini bilememenin verdigi rahatsizlikla sadece eliyle kizin salarini oksuyordu ve bir ara onun elini tuttugunda bu dnyadaki en mutlu insanin kendisi oldugunu dsnd. Bir on dakika kadar bu sekilde el ele ve mutlu bir sekilde hi konusmadan oturdular. Sonunda Kati konusmaya basladi. -Bugn tuhaf bir misafirim vardi Gergely... -Misafirin mi? dedi birden sesi ciddilesen oglan ve oturdugu yerden hizla ayaga firladi. -Bugnlerde bu taraflara pek misafir gelmez ama, hayirdir? -Sey, aslinda pek misafir de denmez ona. diye szlerini dzeltti Kati ve: -Aslinda o buradan geen birisiydi sanirim. gleden sonra amasirlari topluyordum, birdenbire degirmen tasinin oradan ikiverdi karsima. Ferkya, babamin iragina bir seyler soruyordu. Ne konustuklarini pek anlayamadim. Ama daha sonra kt bir niyetle burada bulundugunu dsnp korktum ve arkin yanina gittim. Garip bir adam oldugunu syleyebilirim. Bastan ayaga kadar siyahlar giymisti bu atli adam ve belinde sadece bir kilici vardi silah olarak. Solgun ve yorgundu yz, zayif yapili, uzun boylu ve ates gibi yanan siyah gzleri vardi. Sesi ise ok hostu, sanki org aliyor gibi derinden ve etkileyici bir sesi vardi. 174 -Her seyini ne kadar da iyi hatirliyorsun? dedi duyduklarindan kuskulanan Gergely. -Ne diye hatirlamayayim ki? diye sordu oglanin neyi kastettigini anlayamayan Kati. -Adam bana karsi o kadar nazikti ki! -yle mi?! dedi kendini biraz geri ekerek Gergely. -Peki o yabanci bu degirmende ne ariyormus? -Kusatma sirasinda nerede saklandigimizi sordu ve dedi ki eger basimiza bir sey gelecek olursa kaleye gitmemizi de syledi. -Demek ki sana gvende olacagin bir yer sz vermis. yle mi? -Bana degil, bize. diye dzeltti onun szlerini kiz ve ardindan da: -Ama ben ona kaleye gitmeyecegimi syledim eger oraya gidersem o zaman kendimi fare gibi kapana sikistirmis olacagimi da syledim. Hatta ona onun gibi kibar grnml, yle katip kilikli adamlarin kaleyi koruyabileceklerine inanmadigimi ve o yzden de burada kalip basimin aresine bakmayi yegledigimi de syledim. dedi. -Kibar grnml, katip kilikli demek?! dedi biraz fkelenen delikanli. -Eger biz sizi koruyamayacaksak syler misin bana o zaman sizi kim koruyacak? Askerler... -Biz bu konuda fazla bir sey konusmadik. O bana sonra yeni gelen kale komutani hakkinda da bir iki soru sordu. Insanlarin onun hakkinda neler dsndgn sordu. Ona, komutanin bilgili birisi oldugu, her trl teknik islerden iyi anladigi ynnde bilgimiz oldugunu syledim. O da bana hayatimizi kolaylastiran her seyin bilinmesi gerektigini, yeni deneyler yapilmasi gerektigini filan syledi ama ben o konuda sylediklerinden hi bir sey anlamadim. -Elbette, tabii ya! dedi simdi artik biraz sakinlesen delikanli. -Ama su daha da ilginti diye anlatmayi srdrd kiz heyecanla: -Srekli olarak ikide bir eski degirmen ve degirmenin arki hakkinda sorular sordu bana. Bu isi daha kolay ve daha iyi bir sekilde zebilmek mmkn dedi. Sonra da bir sr seyler anlatti, hatta dedi ki doganin kendi iindeki dzenine bakmaliymisiz, oradaki dzenden ilgin seyler grenebilirmisiz. -Bakiyorum da o yabancinin syledigi her sz aklinda tutmussun. dedi kiskanligini bastiramayan delikanli. -Tabii, hem ne diye aklimda tutmayayim ki? O kadar gzel konusuyordu ve o kadar ilgin seyler anlatiyordu ki! dedi kiz ama biraz isveli syledi bu son szleri. Gergelyin kendisini kiskanmasi hosuna gitmisti. 175 -Ayrica bana sade gzelligimle dnyayi gzellestirdigimi de syledi. Sanki bir Italyan ressamin firasindan ikmis bir tablo gibi byleyici oldugumu da syledi. Adini hatirlamiyorum ama sanki o ressam beni resmetmis kadar gzelmisim... Gergely fkeden kipkirmizi olmus bir yzle sordu: -Baska bir sey demedi mi? Ya da baska bir sey iin sana sz vermedi mi? ... Bundan sonra da seninle bulusmak, grsmek istedigini sylemedi mi? -Niye sylesin ki byle bir seyi? dedi bunun altindaki manayi kavrayan ve intikam almak isteyen Kati ve ortami biraz daha alevlendirmek iin: -Sonuta ne zaman cani isterse o zaman buraya gelebilir. dedi. -Peki ya sen, sen de onunla ne zaman istersen o zaman konusacak misin? -Neden olmasin? dedi omzunu silkerek Kati. -Olduka akilli bir adama benziyor. -Peki sana benim kendisinin katibi oldugunu da syledi mi? dedi acili bir sesle Gergely. -Neler diyorsun? diye sordu saskinlikla agzi aik kalan Kati ve hemen cevap almak istercesine oglanin elini sarsarak: -O zaman o yani, sey mi... dedi. -Evet, o sey yani siyahlar giymis o atli bizim yeni kale komutanimiz oluyor. Daha ilk anlatmaya basladiginda kimden sz ettigini anlamistim. Ayrica bu sehirde senin tarifine ondan baska kim uyabilir ki? Ondan daha akillisi var mi? Ama dikkatli ol Kati! Faustus Verancsics bizden birisi degil, ona gre. Onu Veszprmden de, degirmenden de ok ayi bir dnya bekliyor sonrasinda. O baska bir dnyanin adami. Benden daha akilli, benden daha zengin, benden daha soylu olabilir ama sen bu arada sadece bana aitsin.... Yoksa yaniliyor muyum?! Kati duyduklarina o kadar sasirmisti ki bir sre ylece suskun durdu. O ana kadar yabanci soylu adam hakkinda syledigi bazi szlerle yanindaki delikanliyi sadece biraz kiskandirtmak istemisti ama simdi anliyordu ki gndzleyin yanina gelen ve onunla konusan adamin merakla beklenen kale komutani oldugunu grenince agzi aik kalmisti. Safligindan dolayi adamin syledigi gzel szlerden ok hoslandigini inkr etmiyordu ama yine de o bilgili, son derece kibar beyefendinin kale komutani oldugunu grendiginde yreginde garip bir sizi duydu. Korkun bir seydi bu aslinda, o soylu siradan bir kizla, degirmencinin kiziyla durup sohbet etmisti, hatta ona iltifatlar etmisti. Ama sonuta o bir degirmencinin kizi, hayrani oldugu yabanci adam ise soylu kale komutaniydi. Bu, onlari birbirinden ayiran ve asla bir araya gelmelerine izin vermeyecek bir durumdu. Kizin yregi burkuldu ve o aciyla aglamaya basladi. Iindeki duygularin sonunda ne olacagini bilmediginden korkuyla Gergelyin boynuna sarildi. 176 -Elbette ben seninim, sana aitim...-dedi yarim yamalak bir sekilde konusarak. -O atli aklima bile gelmedi, onunla benim ne isim olabilir ki!... Sadece bana syledigi szleri ok hosuma gitmisti, ok bilge birine benziyordu, etkilenmemek elde degildi... yoksa baska ne olabilir ki... Sonsuza kadar senin oldugumu sen de biliyorsun. Ben anlattika kiskandigini grnce seytana uyup yle davrandim... Ama inan ki sadece saka olsun diye yle dedim.... Hem her kiz askini bu sekilde sinamak ister. Gergely mutlu bir sekilde kollarina aldi sevdigi kizi ve sonuta yreginde Iirtinalar esmeye baslamis olan gen kizi sakinlestiren de oldu. Kati durumu biraz yumusatmak iin kizmis gibi yaparak: -Eger istiyorsan ona yarin yolu gsteririm! Sadece yeter ki bu tarafa gelsin, gelip de degirmen hakkinda bir seyler sorsun bakalim yine, ben o zaman sorarim ona! Ya da geldigini grnce evden ikar giderim ve her trl aiklamayi ona babam yapar. Bunlari duyunca Gergely bir an iin dsnd sonra kizin elini tuttu. -Beni dinle Kati! Simdi, Tanrinin senin aklini kaybetmene izin vermedigini gryorum ve yle dsnyorum ki bence her ikimiz de aklimizi basimiza toplamaliyiz... Kale komutani aslinda kt bir adam degil grdgm kadariyla. Alakgnll, sakin mizali, kendi halinde yasayip giden bilge bir adam, yaptigi isten baska bir seyle pek bir ilgisi olmayan bir adam iste. Belki de senin altin sarisi gzel salarin ve alev gibi yakan gzlerin onun her zaman hep gzelliklere alisik olan gzlerini kamastirmis olabilir. Senden etkilenmis olabilir. Ama buna ragmen bir erkek olarak asla sana yaklasmaz diye dsnyorum. Hatta bence, eger bilse ki sen gnln bir baskasina kaptirmissin o zaman asil bir svalye olarak belki de bir an evvel evlenmemize bile yardimci olabilir... Ama bunun iin sen yine de hibir sey iin acele etme. Senin de syledigin gibi sana kt tek bir sz bile sylememis. Ona karsi sen de nazik ol. Daha evinizin kapisindan ieri bile girmemisken adama ne diye kapiyi gstereceksin ki? Kati sasirmis bir halde yanindaki delikanliya bakiyordu. -Iyi ama... daha demin sen kendin demistin ki... -Ben hibir sey demedim. Insan fkelenince ogu zaman aklina geleni syler ama aslinda akli basinda olsa o anda sylediklerinin tam tersini sylemek istedigini kendisi de bilir. Onun grntsnn, bilgisinin, soylu davranislarinin seni etkilemis oldugunu dsndm bir an ve fkelendim haliyle. Beyimizin, Verancsicsin her hali soylu ve etkileyici. Ondan kim olsa etkilenir. Simdi senin aklinin basinda oldugunu da grdgme gre bence oturup dsnelim ve bizim bu yaman kale komutanimizin o engin bilgisinden ve byk gcnden yararlanmanin bir yolunu bulalim derim. Bu degirmen simdiye kadar sana da babana da sadece ekmek kapisi degil 177 ayni zamanda basinizi sokacak bir siginak olmustu ama artik bir seyler yapma zamani geldi. zellikle sen kkken, drt yasinda bir ocukken burasi senin iin o kadar tehlikeli bir yer degildi ama simdi bydn, serpilip gzel bir kiz oldun ve bir sonraki saldirida, ya da kusatmada olacaklar beni korkutuyor dogrusu. Senin iin de kendim iin de endiseleniyorum. -Yoksa yine kt haberler mi geldi? diye sordu korkuyla titreyen gen kiz. -Yoo, ben bir sey duymadim. Ve sen burada oldugun srece ben de burada yaninda kalacagim. Bylece kale evresinde olup biten her sey hakkinda nceden haberim olmus olur. Kale komutaninin katibiyim, onun Gyre, hatta Viyanaya, Saraya gnderdigi mektuplarini ben yaziyorum, kayitlari ben tutuyorum. Ve bu sayede hem burada hem de dnyada neler olup bitiyor herkesten evvel ben greniyorum. Macar kalelerinin kendi aralarindaki kk hesaplara dayali olaylari beni pek ilgilendirmiyor. Ama Trklerin eninde sonunda ilk seferde buraya geleceklerinden artik eminim. Ve eger bir kez kusatilirsa bu kale o zaman senin gvende olmani isterim. -Gidelim buralardan! dedi aglayarak kabuslarinda hep zincire vurularak Istanbula gtrldgn gren Kati. -Ben de gitmek isterim buradan. dedi biraz dsnceli bir sekilde delikanli. -Ama benim bu isi iyice bir dsnp tasinmam lazim canim. Kale su anda en gvenilir yer. evremizde ise her yerde yagmalanmis, atese verilmis kyler, her zaman saldiriya maruz kalan insanlar var. -O zaman burada kalip lmeyi mi bekleyecegiz yani? diye sordu ne yapacagini sasiran gen kiz. -Iste bu nedenle sana biraz evvel komutandan yararlanmak gerektigini syledim ya. Ona karsi gelmemeliyiz, onunla ters dsmemeliyiz. Eger yine gelecek olursa buraya o zaman da bugn yaptigin gibi onu sicak karsila, onunla dosta sohbet et. O yaman Hirvat yigidi senin ates gibi yanan kara gzlerine vurulmussa o zaman bunu dert etmek bize dsmez. Ona sadece bir an evvel buradan gitmek istedigini, hi olmazsa Ppaya kadar bir gitmek istedigini syle israrla. ..Yok, yok simdilik bu konuyu ama, bekleyim ve grelim. Onun bu ilgisini ve dostlugunu nasil kullanacagimizi sonra dsnrz... Gergely ondan ayrilip kaleye giderken Kati uzun uzun onun ardindan bakti. Kocaman, sessiz ve yildizlarla dolu bir gkyz kmst ok acilar grms sehrin zerine ve kiz ok mutlu oldugunu dsnd. Dsncelerinde Gergelyin ask dolu szleri ile atlinin bilge szlerini ve glmseyen yzn yeniden hatirlamaya alisti ve degirmenin kapisina geldigi zaman tipki gleyin oldugu gibi o gne kadar aci ve sikintiyla geen hayatinin sona ermek zere oldugunu ve yeni bir hayata baslayacagi umudunu hissetti. 178 Haftalar birbirini kovaladi ve bu arada Veszprm Kalesi'nin burlarinda ve surlarindaki insaatlarda alisanlar her geen gn yeni kale komutanini daha ok sevdiler. Uzaklardan gelen bu adam her seyi denetliyordu, isler devam ederken srekli ustalarin arasindaydi. Bazen de kolunun altinda siyah bir dosya ile, elinde cetvellerle bir seyler yazip izerek yanindakilere talimatlar veriyordu. Eger birisi isini zamaninda bitirmezse ya da isini savsaklarsa o zaman bunu onaylamadigini belirtmek iin basini salliyordu ve elini o kisinin omzuna koyarak karsisindakine nerede hata yaptigini ve bu hatasini ne sekilde telafi edebilecegini aiklardi uzun uzun. fkeli bagris agrislarini ya da yksek sesle konustugunu kimse duymadi. Gnlk isler sona erdiginde kaleyi bastan sona dolasirdi ve sonra da sehre inip orayi da bir gezip dolasirdi. Bazen geri dnste degirmene de ugrardi. Kisa sre iinde Katinin babasiyla iyi bir sohbet arkadasi oldular ve ona her gelisinde, degirmenci sarap ikram ederdi. Kale komutani hibir zaman makam ve mevki ynnden stn oldugunu onlara hissettirmedi oysa degirmen de piskoposlugun emrinde oldugu iin bir bakima onun denetimindeydi. O daha ok ihtiyar degirmenci ile eski bir dostla konusur gibi oturup sohbet ederdi, degirmenin daha verimli alismasi iin neler yapilabilecegini tartisirdi. Byle sohbetler sirasinda komutan izdigi alismalari degirmencinin nne serer, hesaplarini ona anlatmaya alisir ve Bndi de elinde olmadan her seferinde onu byk bir hayranlikla dinlerdi. Byk beyin nemle zerinde durdugu konulardan birisi anlasilan degirmendi. O zamanlarda kimi yerlerde yel degirmenleri de kullaniliyordu. Faustus Verancsics kafasindakileri tam olarak degirmenciye aiklamakta ekiniyordu. Ona kalsa ana arki daha bytmek gerekiyordu ve tasi da arka yaklastirmak daha iyi olacakti ve bu arada hem sudan hem de rzgrdan yararlanmanin yollarini da dsnmst. Onun hazirlamis oldugu plana gre yel degirmeninin arkinin arkaya dogru dnk kanatlarini rzgr da dndrebilirdi. Degirmenci yel degirmeni ile su degirmeni arasindaki benzerlikleri grnce bu ise akli yatmisti. yle ok uzun yillar sonra Verancsicsin el yazmalari incelenirken kale komutaninin bu mkemmel bilim adaminin hem suyun hem de rzgrin hareket ettirme gcn ne kadar nceden fark etmis oldugunu hayranlikla grmslerdi. Son derece iyi niyetli olan degirmenci aslinda cahil bir adamdi ve bu yzden de soylu beyin bu planlarinin detaylarini anlayamiyordu. Ama onun gibi birisini evinde agirlamayi byk bir onur olarak gryordu ve kale komutani degirmende yapilacak degisiklikleri ona aiklarken her seyi anlamasa da mutlu bir sekilde basini salliyordu grdklerini onayladigini gstermek istercesine. Bazen Kati de gelip onlarin yanina oturur ve masa basinda hararetli hararetli konusan bu adami gzlerini kocaman aarak dinlerdi. Ve siyah kadife pelerinli atlinin szleri bazen kanat bulur uardi adeta bu degirmende. O her syledigini yavas yavas ve tekrar tekrar anlatiyordu ve arada bir isil isil parlayan gzlerle gen kiza bakardi. -Anladin mi ne dedigimi Kati? diye sordu tatli bir sesle. 179 -Sanirim. dedi kekeleyerek gen kiz ve masanin zerindeki izimlere bakti sanki bir seyleri anlayacakmis gibi kizaran yzn adamin grmesin diye. -Sanirim her sylediginizi anladim efendim. Grdgm kadariyla ok dahi birisiniz. Ama su talihsiz dnyada btn bunlarin bir kiymeti var mi ki? Kalede o kadar zahmet ederek alistiniz ama gn sonra Trkler gelip hepsini yerle bir edecekler. Ve en gzel plan ya da en gzel dsnce neye yarar ki her gn soyguncularin, yagmacilarin kol gezdigi byle bir dnyada? dediginde kale komutani bir dakika kadar dsnd sonra enesini iki elinin iine alarak zgn bir sesle: -Hakli olabilirdin Kati, eger bu dnya hakkinda bildiklerimiz senin su okulda grendiklerin kadar olsaydi, hakli olabilirdin ama diger yandan yzyillardir insanlarin birbirileriyle savastiklarini ve birbirilerini ldrdklerini de biliyoruz. Kocaman imparatorluklar yok olup gittiler, tarihe karistilar. Yunan, Roma, Misir kltrleri de bundan nasibini aldi. Ve btn bunlar olurken insanoglunun atalarinin zaten bildiklerini her seferinde yeniden kesfetmesi gerekmistir. Ve yine de olan oluyor! Yok olup giden her imparatorluk, her kltr ardinda bir seyler birakmistir sonraki nesillere ve onlar da bu kalintilardan bir seyler grenerek kendileri ve gelecekleri iin yeni icatlar yapmislardir. Ve bylece bilim her geen gn biraz daha zenginlesmistir. dedi. -Evet! dedi bunun zerine alayli bir sesle Kati. -Bykbabam zamaninda insanlar birbirilerine okla yayla saldirirken simdi topla tfekle saldiriyorlar. Bize saldiracak olan Trklerin de duyduguma gre tfekleri varmis. -Olsun! Eninde sonunda onlar da bir gn geri ekileceklerdir, hep burada kalmalari mmkn degil. Buradan da, baska yerlerden de geri gideceklerdir. Bu doganin kanunu. dedi alak sesle kale komutani: -Bu arada tfeklerde kullanilan baruttan da insanoglu eninde sonunda iyi isler iin yararlanacaktir mutlaka. Belki bunu bizler gremeyiz ama dnya eminim ki Sultan'in muhtesem gc ve ordusu hakkinda tarih kitaplarindan ok seyler grenecektir daha sonralari... -Btn bunlari biz gremeyecek olduktan sonra ne nemi var ki?! dedi glerek Kati ve: -Benim sadece bir hayatim var... Ben bilmiyorum, imparatorluklari tanimiyorum ve onlarla bir isim de yok. Sizin iin nemli olabilir ama bana btn bunlar bos geliyor. Bana huzur, saglik ve mutluluk gerek. dedi. Kale komutani elini kizin koluna dokundurdu ve: -yleyse o istedigin dnyayi kendin yarat! Drt duvar arasinda! Baska bir sey yapamiyorsan bunu yapmayi bir dene. dedi. -Bu kadar korkun olaylar olup biterken mi? Siz kalkmis degirmenler iziyorsunuz, su degirmenleri, yel degirmenleri yapmayi dsnyorsunuz ama bu 180 arada drt bir tarafimizda yagmacilar, Trk akincilari kol geziyor. Elimizde avucumuzda kalan son lokmamizi da bizden almaya alisiyorlar. ikmadik bir canimiz kalmis zaten, onlar her seyi yok etmeye alisirken ben nasil mutlu ve huzurlu olabilirim ki?! -Eger benim bu izimlerim, planlarim benden sonraki nesillere kalirsa onlar her seyi yok etmis olmazlar. Daha sonra dnyaya gelecek olanlar benim bu dsncelerimi kullanarak bir seyler yapabilirler. dedi kale komutani. -Peki hibir seyi dsnmemis, sadece kendi sefil hayatini dsnms ve baskalari iin hibir sey yapmamis olanlara ne kalacak? -Simdi en zor soruyu sormus oldun. Ben buna syle diyebilirim: umut kalacaktir. Bir gn kt bir gn iyi olan bu dnyada umut olmali. Ancak ben bunun huzurlu ve mutlu bir hayat yasamak isteyen onsekiz yasindaki gen bir kiz iin ne demek oldugunu da iyi bilirim... Simdi buralarda hl huzur ve sknet var. Eger bugnlerimizden daha kt gnler gelecekse onun haberini alacaksin Kati... Ama ben o zamana kadar bir seyler bulurum... -Beni kurtaracak zm m? -O da olabilir. Sen sadece bana gven yeter! Sana yardimci olacagim. Buradan gtrecegim seni ya da baskasiyla gnderecegim! Endiselenme! Kati bu szleri duyunca masanin zerine yayildi, keyifli bir sekilde gerindi ve eliyle kale komutaninin koluna dokundu. -Iyi de bunu neden yapacaksiniz ki? diye sordu korkuyla. -Ben size hibir sey iin sz vermedim ki?! Niye beni gtreceksiniz hem ben sizinle gelmem. Bunu duyan kale komutani gld. -Byle bir seyi nasil dsnrsn. Bunun sz bile olmaz. Yapacagimi syledigim sey iin de senden herhangi bir karsilik istemedim. Karsiliksiz bir yardim yapmaktan sz ediyorum ben. nk sen gzel, tatli bir Macar kizisin ve bu nedenle sana yardim etmek istiyorum. Ve bunun iin bana tesekkr etmen de gerekmez ayrica. Kati oturdugu yerden ayaga kalkti ve: -Siz nasil bir adamsiniz byle? Nasil olup da buraya geldiniz? ...Baskasi bir duysa sizi aklinizi kaybetmis oldugunuzu sylerdi. deyince kale komutani: -Olabilir. Ya da belki aklimi yeni bulmusumdur. dedi. 181 Kati ne diyecegini bilmeden kale komutaninin yzne bakti. -Sylediklerinizin tek bir kelimesini dahi anlamadim efendim. dedi titrek bir sesle ve: -Iyi de, peki o zaman benden ne istediniz? diye sordu. -Hibir sey. diye cevap verdi ciddi bir sekilde kale komutani. -Ama inancim zerine yemin ederim ki...- derken de sesini biraz daha ykseltti ve: -Seni buradan kurtaracagim! Trklerden korumak iin degil, isterse bin tane seytan iksin karsima, seni buradan kurtaracagim. dedi ve sonra da arkasini dnenerek baska bir sey sylemeden allahaismarladik bile demeden degirmenin kapisini arparak ikti gitti. * Trklerle Macarlar arasindaki baris ondrt yil srmst. Veszprmliler her ne kadar srekli yeni bir Trk saldirisi olacagi korkusunu yasamislarsa da bu arada yavas yavas baris ve huzur dolu bir hayata alismaya baslamislardi artik. Degirmenler alisiyordu, kasaplar da dkkanlarinin kapilarini amislardi, kepenkler ailmisti ve terziler de baslarini kasiyacak vakit bulamayacak kadar is aliyorlardi. Bir iki marangoz, ilingir ve mleki de dkkanini amis is yapmaya baslamisti. Hatta Hatvan sokagina bir krk ile bir de ayakkabici dkkani ailmisti. Yukarida, kalede ise kalenin burlarini glendirme isleri devam ediyordu btn hiziyla ve tas ustalari, duvarcilar, marangozlar, fii ustalarinin olusturdugu kalabalik bir insaat isi ve ustasindan olusan topluluk da kalenin bir ksesinde kendilerine kalacak bir yer bulmuslar orada yatip kalkar olmuslardi. Bu arada zerlerindeki giysiler paavraya dnmst, ayaklarindaki ayakkabi ve izmeler paralanmisti ve aletleri de eskimisti. Daha nce baris zamanlarinda oldugundan ok daha fazla is dsyordu simdi herkese. Herkes evresini toparlamaya, evini barkini dzeltmeye vermisti kendisini. Btn bunlar olup biterken bir gn nekes amca da uzun zamandir kapali duran mahzenin kapisini amaya karar verdi. Geri kaledeki askerlerin imeleri iin bol miktarda sarap vardi ve yiyecek de aliyorlardi ama yine de yorucu bir is gn sonrasinda sicak bir yaz aksaminda serin bir meyhane masasinda oturup sakalasip birka ka kadeh iki imeleri hoslarina gitmisti. Sehirde oturanlar byle zamanlarda aksamlari bir araya gelip bir iki laf etmis ve biraz efkar dagitmis oluyorlardi. Tipki eski gnlerdeki gibi. Yaz bitmis sonbahar gelmisti artik. Bir aksam ge vakitlerde katip Gergely de orada oturmus, gzel bir kupadan keyifli bir sekilde sarabini yudumluyordu. Sehirdeki esnaf ve kalede grevli askerler de tam o sirada onun efendisi hakkinda 182 konusuyorlardi kendi aralarinda. Fazlasiyla tketilen sarap adamlarin yzlerinin iyice kizarmasina neden olmustu, gzler de kivilcimlar saiyordu etrafina bakarken ve bir sr ikili ve de heyecanli erkek birbirinin sesini bastirmaya alisarak konusmak iin adeta birbiriyle yarisiyordu. Gergely ise masanin sonunda, ksesinde oturmus sessizce onlari izliyordu ve esitli meslek sahibi olan bu insanlarin onun efendisi hakkinda neler bildiklerini de grenmis oluyordu. Geri kalede oturanlar, orada grev yapanlar elbette sadece kaledeki isler ve olaylar hakkinda konusabiliyorlardi. Insaat islerinden, marangozlardan, askerler ile komutanlar arasindaki srtsmelerden ama en ok daha kizlardan sz ediliyordu. Kaldi her ne kadar bugnlerde yeni yeni kendilerini toparlayip hayata dnen bu sehirde kusatmadan sonra buradaki kizlarin sayisi olduka azalmisti. -Hey, Gergely! Neyin var senin?-diye sordu fii ustasi. -Efendinin yaninda dururken su degirmenlerinin inceliklerini de grendin mi bari? diye takildi. Delikanli bu szleri bir saka olarak dsnd ve zerinde durmadi. -Eger isimden arta kalan zamanda fazla vaktim olsa onu da seve seve grenirdim. deyince laf atan adam satasmaya devam ederek: -Ama efendinin baska seylerle ilgilenecek zamani var. dedi siritarak. -Diyorlar ki degirmencin evinden pek ikmiyormus son gnlerde. diye konustu ama delikanli hala sogukkanliligini koruyordu. Sadece: -Kale komutanimiz o kadar ok seyle ilgileniyor ki bir insanin bunlarin hepsini aklinda tutmasi kolay degil. Gece yarilarina kadar odasinda izim masasinin zerinde alistigini biliyorum. Hatta orada su degirmeninin arkiyla ilgili izimlerini de grdm. dedi. Pantolonunun paalari kirden yaglanmis ve ikiyi fazla kairdigi da her halinden belli olan yasli eski askerlerden birisi neseli bir sekilde ve biraz da alayli bir tarzda: -Peki degirmenin arkinin yanina sarisin bir gzelin resmini de izmis mi ki? diye sorunca Gergelyin yz birden asiliverdi. -Onu grmedim. dedi sknetini korumaya alisarak. -Ama azizim eger ok isterseniz o zaman gidince komutanimiza, beyimize meyhanede neler soruldugunu seve seve anlatirim, siz de sonra cevabinizi alirsiniz! deyince biyikli, bikin grnml gencin yz aniden asildi. 183 -Iyi de oglum, ne diye lafimi bu kadar ciddiye aliyorsun ki ? Sadece saka yapmak istemistim. Bunu sen de biliyorsun pekala. Hem ben neredeyse senin baban yasinda bir adamim! Sonra, biraz da kafam dumanli, biliyor muyum ben ne dedigimi sanki! -Samaladigini gryorum. dedi yerinden kalkan ve eliyle adamin omzuna dosta dokunan Gergely ve ardindan da: -Peki Istvn amca, hadi hepsini unutalim. dedi. -Evet, bu artik akli basinda bir konusma! -dedi bundan byk bir olay ikacagindan korkmaya baslamis olan ihtiyar fii ustasi. Ardindan da havayi yumusatmak dsncesiyle: -Hadi beyler, ielim! dedi. Bu szler zerine bosalan kadehler dolduruldu ve havaya kaldirilan kadehlerin sesine karisti gitti adamlarin konusmalarinin ve glslerinin sesleri. Gergely de yerine oturdu ve sessizce ikisini imeyi srdrd. Bir sre sonra kalkip gitmeye hazirlandi ki tam o sirada baska bir masada byk kahkahalar arasindan kalabaligin yine Verancsics adindan sz ettigini duydu. Yerinden kalkip her hallerinden ok eglendikleri belli olan bu masadakilerin yanina oturdu. Dikkatli bir sekilde etrafindaki adamlari incelemeye basladi ve dikkatini onlarin ne konustuklarina verdi. Bu masada oturanlarin byk ogunlugu askerdi ama aralarinda bir iki tane duvar isisi ve esnaf da vardi. Aslinda bu sohbeti ynlendiren kisi kisa bir sre nce buraya gelen ve Hossz sokaginda bir ayakkabi dkkani amis olan sirtinda kk bir kamburu bulunan adamdi. Soluk benizli, bir deri bir kemik kalmis bu adamin gzleri sanki sefaletin verdigi bir fesatlikla yerinde duramiyordu konusurken, siyah salari da alnina dsmst. -Askermis! Kale komutaniymis! -derken alayli bir sekilde glyordu iinin irkinligi yzne vurmus bu adam. -Kilicini eline alip savasacagi yerde tutmus btn gn bir masanin basina gemis aksama kadar iziyormus. Eger onun din btn bir hristiyan oldugunu bilmesem inanin ki seytanla isbirligi yaptigini dsnrm. O kgitlara neler izdigini kim bilebilir ki?! .. Kale komutani beyimiz...Btn vaktini sehirde gezerek ve kizlarla sohbet ederek geiriyor!Hele bir de onunla konusani var ya... iste onu aslinda ateste yakmak gerek. Ileri geri konusan bu kamburlu adamin yaninda oturan garip kilikli bir gen vardi. En belirgin zelligi ise ne sakali ne de biyigi yoktu bu gencin. Hatta basinda sa da yoktu ya da eskiden varmis da sonra tepesinde bir tutam kalmis gibi garip bir 184 grns vardi. Ikiyi fazla kairdigi her halinden iyice belli olan kambur adama egilerek: -Daha dikkatli olun ustam! Masanin sonunda oturanlardan birisi onun katibi. Ona gre! dedi ama sarhos adam iin bu kk uyari tam tersi bir etki yapti ve atese krkle gitmek istercesine konusmaya devam etti. Gergely bir sey demedi ona. O daha ok adamin yanibasinda oturan ve onu uyaran bu garip grnsl, tuhaf davranisli genci izliyordu. Bu adami daha evvel bir yerde grdg aklina geldi. Evet, kalede grmst. Kaldigi yerin yakinlarinda karsilasmisti onunla hatta bir iki kere de degirmenden geri dnsnde grmst onu. O zaman hi orali olmamisti ama simdi bu toplulukta onu dikkatle incelemeye basladi. Kambur olan adam hl konusuyordu ve onun syledigi her alayli szn arkasindan byk bir kahkaha kopuyordu masada. -Kadifelere brnms bir kale komutani! dedi sonra da yine alay etmeye devam etti. -Veszprme gndermeden evvel iyi ki pamuklara sarip sarmalamamislar. Bir sr hali, bir sr resim ve bir de bilim! Ilgilendigi tek sey bunlar. Oysa burada saglam, gl kuvvetli bir adama ve eli kili tutan bir erkege ihtiya var! Icatlar pesinde kosan bir adami ne yapalim biz?Bilmek istedigim bir sey daha var. Acaba her geen gn biraz daha yaklasan Trklere karsi ne icat edecek?Yoksa Trkler kaleye saldirdiklarinda kaleden nasil uup kaacagini mi arastiriyor dersiniz? Belki de buradan uarak kamayi dsnyordur!... Bu szler zerine kendine hakim olabilmek iin Gergely de bir kadeh ikiyi bir dikiste bitirdi. Sonra da sonu tehlikeli bu konusmaya bir son vermek iin, uyarmak iin konusmaya basladi: -Bir ayakkabi ustasinin ne zamandan beri askeri konularda bu uzmanlastigini bilemiyorum. dedi ve ardindan oturdugu yerden ayaga kalkarak onun anlamli konusmasindan bir felaketi sezinleyip oturdugu yerde iyice bzsp kalan kambur ayakkabicinin gzlerinin iine baka baka konusmasini srdrd: -Ama sirayla gidelim isterseniz, muhterem beyimizin szlerini syle bir ele alalim! Kadifelere brnms bir kale komutani dedi, burada gl kuvvetli adama ihtiya var, eli kili tutmasini bilen erkege ihtiya var, kizlarin pesinde dolasip duran biri gerekmiyor, hatta seytana uyup bos bos isler yapiyor gibi imalarda bulundunuz... O zaman hele bana bir kulak verin beyler! dedi ve eliyle yle sert bir darbe indirdi ki masaya zerindeki btn iki kadehleri devrilip bosaldi. 185 -Kamburu yznden iindeki fesatlik yzne de yansimis olan bu ayakkabicinin saglikli, boylu poslu her erkege karsi byk bir nefret besledigini biliyorum, ama simdi o kamburunuza dua edin yoksa sizin suratinizi parampara eder, sizi de bir gzel benzetirdim sylediginiz o irkin szleriniz yznden!...Kafanizi kirmak gerek aslinda... Masanin etrafinda oturan ve saatlerdir yksek sesle naralar atarak glp eglenen adamlar bu szler zerine birdenbire dilini yutmus gibi sustular. Kamburlu adam da kse gencin sirtini kendisine adeta siper ederek gizlenmeye alisti. O ise elindeki ikisini sakin sakin sanki hibir sey olmamis gibi yudumlamaya devam ediyordu. Kse gen Gergely e dnerek: -Tamam, tamam sen haklisin katip efendi! Ustamiz lafin nereye varacagini dsnemedi, patavatsizlik etti. Ama grdgn gibi ikiyi biraz fazla kairmis, sen onun kusuruna bakma! Senin de buyurdugun gibi kendi sagligi yerinde olmayan ya da bir kusuru, bir eksigi olan baskalarinin halini anlamaz, onlari kiskanir. Yregi aci doludur, fesatlik olur iinde, o nedenle de iyiyi dogruyu birbirinden ayiramaz pek. Ama sen de kabul edersin herhalde, isin asli su ki komutanimiz izimleriyle ilgilendigi kadar askerleriyle ilgilenmiyor. yle degil mi? dedi sakin bir sesle gerilen ortami yatistirmak istercesine. -Askerlerin disiplinini saglamak komutanlarin grevidir, kale komutaninin degil. dedi Gergely. -Kale komutanimiz sizin anlayamayacaginiz kadar byk islerle ugrasiyor. Bizim kale komutanimiz, bilmek isterseniz eger gece yarilarina kadar ister baris ister savas olsun insanlarin hayatlarini kolaylastiracak, insanlarin kaderini degistirecek arastirmalar zerinde alisiyor... Ve su talihsiz, haddini ve kendini bilmez... diyerek eliyle kambur ayakkabiciyi isaret ederek: -Su haddini bilmeyen adam bir gn gidip de bir iki saat onun nasil alistigini kendi gzleriyle bir grseydi, kale komutanimizin iki ayri niversiteden mezun oldugunu ve isinin ehli birisi oldugunu anlardi belki. O zaman da burada kafayi bulmus, zil zurna sarhos olmus bu adamlari gldrecegim diyerek zirvalamazdi. dedi. Masada oturanlar da, meyhanede bulunanlar da hep bir agizdan susmuslardi. -Ne demek istiyorsunuz efendim? diye sorma cesareti gsterdi Orbn Puha, kse delikanli. Gergely'nin, de aslinda oradakilerden pek farkli degildi durumu, ikiyi o da fazla kairdigindan yeniden masaya bir yumruk indirerek: 186 -Ne demek mi istiyorum?! Buraya toplanmis byle szleri hi hak etmedigi halde kale komutanimizla alay ediyorsunuz. Ikinin de etkisiyle agzinizdan ikani kulaginiz duymuyor, stelik kili kullanmaktan daha byk marifetlerin oldugunu anlayacak kadar kafaniz da alismiyor. Bunu kavrayabilecek kadar akliniz ve zekaniz olsa, senin usta, senin alay ettigin o adam bu szlerinin her birinin hesabini sana sorabilir diye dsnemiyor musun? Ama diger taraftan merakinizi gidermek iin sylyorum. Benim kale komutanim eger isterse umasini da bilir. Onun kafasi iyi ve gzel seylere alisir, sizinki gibi fitne fesatlik pesinde degildir akli...-deyince ihtiyar Iii ustasi sze karisarak: -Yook, o kadar da degil oglum, -dedi ve kamburu isaret ederek: -Simdiye kadar sylediklerinin bir anlami vardi ama burada dur bakalim! Ve su agzindan ikani kulagi duymayan bu kambur ustanin da agzinin payini verdin, iyi gzel ama simdi artik isin ucu bize dokunmaya basladi. Kale komutanini, efendini korumak iin bile olsa aptallik edip de sonradan pisman olacagin seyler syleme! dedi. Gergely alnini sivazladi. Birden kendisinin de detaylarini fazla bilmedigi bir konuda bu kadar ok kale komutanini korumak dsncesine kendisini fena kaptirmisti ve bu arada meyhanedeki bu insanlarin diline dsmemesi gereken konulardan da sz etmisti istemeden de olsa. Syle bir silkindikten sonra kadehini eline alip son yudumunu da kafasina dikti ve glmseyerek masadakilere selam verdikten sonra hizla oradan uzaklasirken: -Bos laf bos lafi getirir. dedi fii ustasina dnerek. -Sanki siz bana kalkip biz taslari gms olan bir dagi bulduk dediniz de ben de bunun zerine kalkip size misillime olsun diye kymzn arkasinda kalan dagda her gn altin kayalara tirmandigimi syledim. .. Yksek sesle glsmeler duyuldu ve ondan sonra herkes biraz daha rahatlamis bir halde yeniden elindeki ikisini yudumlamaya koyuldu. Bu arada ieridekilerden hi kimse gen katibin, Gergelyin sessizce kapidan ikip gittigini ve yukari, kaleye dogru hizla yrdgn fark etmedi bile. Ama Gergelyin de farkina varmadigi bir sey vardi. Kel kafali, kse sakalli, tuhaf grnsl delikanlinin karanlikta ardindan onu adim adim takip ettigini fark etmemisti. * Bu olaydan birka gn sonra katip Gergely Kale komutaninin odasindan fazla uzakta 187 olmayan odasinda yazilarin zerine egilmis bir seyler yaziyordu bir yandan da dsnyordu. gleden ncesinde Kale komutaninin alelacele syledigi szleri usturuplu bir dille, gzel bir agizla kgida dkyordu. Bu yazilarin arasinda Viyanadaki askeri konseye hitaben yazilmis bir rapor, Gyrdeki baskale komutanina yazilmis bir mektup da vardi. Bir de yazilanlardan katibin kendisinin de pek bir sey anlamadigi bir iki tane tuhaf not da yer aliyordu yazilarin iinde. Bu yazilari kale komutani genellikle gece yaptigi alismalari sirasinda not aliyordu ve iinde bir sr kimya, fizik terimleri de vardi, izimler, sayilar vardi. Btn bunlar hazirlanmakta olan bir kitabin taslagi gibi geldi delikanliya. Bunlari temize ekip komutana gtrdgnde kale komutani bu yazilarin her birini tam o sirada nndeki izim masasinda duran bir takim taslak ve izimlere ekliyordu. Gergely ka gndr iin iin kendini yiyip bitiriyordu. Tam olarak ne oldugunu bilmedigi bir konuda meyhanede syledikleri yznden huzursuz olmustu. Sonunda ne olursa olsun sonucunu gze alarak bu olayi kale komutanina anlatmaya karar verdi. O gn yazilari temize ekip kaleme aldiktan sonra okumasi iin kale komutanina gtrdgnde komutan yazilari okurken o da sabirsizliktan bir sag bir sol ayagina yaslanip yerinde kipirdanip durdu. Sonra Faustus Verancsics, imzalanacak olan bir iki yazinin altini imzalayinca Gergely de onlari hemen onun gzleri nnde zenle mhrledi. Ama delikanli isi bittigi halde adamin karsisinda dikilmeye devam ediyordu. Bunu gren kale komutani katibine dnerek: -Haziriz degil mi? Yoksa bana sylemek istedigin baska bir sey mi var? diye sordu sevecen bir sesle. -Evet efendim! Sey, yani ...-diye kekeleyerek konusmaya alisti katip. -Konussana evladim! dedi onu cesaretlendirmek istercesine kale komutani. -Ben seni bildigini sylemekten ekinmeyen birisi olarak bilirim. Hadi anlat, syle ne oldu? -Evet ama su anda anlatmam gerekenleri, bildiklerimi size anlatmak yerine bir an evvel buradan ikip gitmek isterim efendim. Eger elimde olsaydi elbette... -Ama byle olmaz ki! O halde konus, emrediyorum! dedi yz ciddilesen adam. -Anlatmakta bu kadar zorlaniyorsan mutlaka ok nemli bir sey olmali syleyecegin sey. -Komutanim, buraya sunun iin geldim, efendim...Peki anlattiktan sonra kafami kirdiracaginizi da bilsem bildiklerimi yani olup bitenleri size anlatacagim. 188 Ben aptal, bos bos konusan bir serseriyim efendim. Ben size layik biri degilim. deyince kale komutani Verancsics sakin ve rahat bir yz ifadesiyle ona dnerek: -Kendine haksizlik etme! Bunun sana bir yardimi da olmaz ayrica. Ama hatasini bu sekilde degerlendirebilen bence serseri degildir, akli basinda yetiskin bir erkektir bana gre. Ne yaptigini anlat hele, ben de bileyim sunu! dedi. Gergely bunun zerine yavas yavas, ama tutuk tutuk konusarak meyhanede olup biten her seyi aynen oldugu gibi kale komutanina aktardi. Kale komutani bu duyduklarina kizmaktan ziyade saskinlikla onu dinledi ve sonra da biraz dsnceli bir sekilde: -Sadece sunu bilmek istiyorum. Bu adamlar benimle ilgili bu kadar ok seyi kimden, nereden ve nasil grenmis olabilirler! dedi. -Efendim sizin odaniza benden baska diger komutanlar, askerler de girip ikiyor zaman zaman. deyiverdi katip kendini tutamayarak. Ardindan da: -Ve buradaki bir sr izimi benim kadar onlar da gryorlar. Ama siz onlarin kusuruna bakmayin ne olur efendim! O aksam orada konusanlarin her biri sarhos, mutsuz insanlardi. Kendi aralarinda egleniyorlardi akillari sira. Sizin ne kadar okumus, bilgili bir insan oldugunuzu nereden bilebilirler ki? Burada tek sulu varsa o da benim. Ayrintilarini bilmedigim hatta ne oldugunu anlamadigim konuda kendimi tutamadim, patavatsizlik edip konustum. dedi. Verancsics bu konusmadan yorulmus, biraz da cani sikilmis oldugu iin sadece bu kadar yeter demek istercesine eliyle isaret etti. Ardindan da: -Yok canim, ne diye kizayim! Kimsenin bir kusuru yok bunda. Hem ben alistim artik. Her gittigim yerde benimle byle alay ederler. Neticede hep ayni sey olur. Ne yaptigini bilmediklerinde ya da yaptigini anlayamadiklarinda insanlar nerede olursa olsun birisine deli gzyle bakarlar. Delilik, samalik olarak grrler yapilani. dedi bezgin bir sesle. -Yani simdi onlari cezalandirmayacak misiniz? diye sordu ii biraz rahatlamis olan katip. -Kendi gcm sefil bir ayakkabici ile kendini bilmez birka serseri sarhosu cezalandirarak mi gsterecegim insanlara? Ama eger disiplin bozacak bir sey yapmis olsalardi o zaman durum degisirdi! Ama syledikleri szler yznden onlarla muhatap olarak kendimi kk dsremem. Ayrica benimle ilgili sylediklerine gelince. Belki de onlar haklidir. Benim gibi bir kale komutani grlms mdr baska yerde? dedi glerek kendi kendine. -Kaleyi, surlari denetleyecegi yerde btn gn odasina kapanip bir seyler izip duran bir kale komutani. Olacak sey mi? Ama o kizla ilgili syledikleri yznden bir 189 iki sopayi hak ediyorlar sanirim. nk o kiz bir azize kadar temiz ve masum. Ben de onu kendi kizim gibi seviyorum. Ama bu byle de olsa yine bu sevgim kiza zarar verir ve de verecek anladigim kadariyla...Hem sonra...yillardan beri hep savastan savasa kosmus bir asker biraz rahatlayip meyhanede bir iki kadeh bir seyler iin baska neden konusur ki zaten? ... Ama yine de bir konuyu hl anlayabilmis degilim oglum! Bu sarhoslarin sylediklerine tepkisiz kalmayip komutanina arka ikmani anliyorum ve bunu ayrica takdir ediyorum. Ve kendin de syledin, sen de biraz fazla imissin. Iyi ama sen bu uma isini nereden biliyorsun ben bunu anlamiyorum?! Sonuta biz bu konuyu seninle hi konusmamistik ki! -Hatirlarsaniz efendim, bir gn sabah odanin temizligini bana yaptirmistiniz. Ve o sirada tahtanin zerinde gece izdiginiz bir sey dikkatimi ekti. Bir ama izmissiniz, drt iple baglanmis asagi dogru sarkiyordu kalenin burcundan. -Simdi anliyorum. dedi glmseyerek Verancsics. -Iyi ama o sadece bir denemeydi, karalamaydi. Sadece bir dsnce ciddi bir boyutu yok henz, aklimdan geeni izmeye alismistim... -Evet, ben de yle oldugunu dsnyorum. dedi katip. -Ama yine de o aptal bunak adam umaktan sz edince benim de kan beynime siradi. Ve sonra da... dedi ama sesi kisildi. -Evet, sonra? diye sordu meraklanan kale komutani. -Sey efendim, sonra ben dsndm de, bu makine yapildigi zaman onu Trkler kaleye saldirdiklarinda kullanabiliriz... yani kamak iin. -Seni anlamiyorum. dedi kale komutani. -Eger Trkler kaleyi her taraftan kusatirlarsa ve kalenin ana ikis kapisini da ele geirip orayi aarlarsa o zaman bu kaleden tek bir canli varlik dahi disari ikamaz. -Eee, yani sen simdi benim, kale komutaninin yle bir durumda buradan yle kamak istedigimi mi dsndn?! -Uan adamin yanibasinda bir kale kulesi, bir bur yer aliyordu... -Benim arastirmalarimla kendi kafandaki dsnceleri birlestirmissin oglum. Bunlarin hepsi bir hayal simdilik. Ama iin rahat olsun, Trkler gelirse, gelip de kaleyi kusatirsa emin ol ki Kale komutani olarak burada kalacagim. dedi sesini kisarak. -Ama yle bir durumda olur da sen buradan gitmek istersen senin zamaninda buradan gitmene izin veririm. Ayrica bunu yapmamin bir baska nedeni olur. Bunu 190 senin iin degil de daha ok meyhanede su sarhoslarin dillerine doladiklari o sarisin kiz iin yaparim. Ama elbette sen de bana ona eslik edecegine, onu koruyacagina ve Ppaya varana kadar onunla birlikte olacagina sz vereceksin. Ya da ondan sonrasinda, o ne zamana kadar isterse... -Peki ya sizin planiniz? Uan adam ne olacak?-diye sordu katip. -O plan simdilik kaldigi yerde kalacak. zerinde dsnp onu biraz daha gelistirebiliriz. Ve belki bir gn gerek olur. Ya bu haliyle ya da baska bir sekilde. dedikten sonra Kale komutani dsnceli bir sekilde yerinden kalkti ve yuvarlak pencereye yaklasarak her iki kanadini da ati. O sirada, disarida Benedek tepelerinin yamalarindan havalanan bir kus uup geti ardina kadar aik camin nnden. -Gryor musun? dedi kendinden gemiscesine ve fisildayarak komutan: -Su kusa bak! Onlarin bildigini bizim de bilmemiz gerek, onlar uabiliyorsa biz de uabilmeliyiz! Sonuta sadece bir hesap isim hepsi. dedi. -Sizi anlayamadim efendim! -O zaman beni iyice dinle! dedi kale komutani ve katibine oturmasi iin bir koltugu isaret etti. -Uma isini halletmek iin uzun uzun kuslari inceledim. ...Nasil utuklarini zdm sayilir ama bizim uabilmemiz iin bize makinalar gerek. Szn ettigim makinalar nasil yapilir bilmiyorum ama yle bir sey lazim. Belki bir gn onlari da kesfeden ikar. .. Ancak bu konuda az da olsa simdi de birseyler biliyoruz aslinda. Ben senin yerinde olsam syle yazardim: "Bir dikdrtgen kumasi eger drt tane itayla iyice gerersek ve drt ksesine de birer ip baglarsak o zaman bununla bir insan bir kuleden ya da bir burtan asagi rahatlikla uup inebilir. nk rzgr olmasa bile dsse geince agirlik yardim eder umaya ve rzgri arkasina alan yelkenler gibi kisi rahat bir sekilde yere inebilir. Bu yelken grevi grecek kumasi elbette insanin agirligina gre ayarlamak gerekir. Tabii bu umak degil oglum, bu sadece asagi inis. Ama bunu esas alarak bir ok deneme yapilabilir. nk ben insanoglunun bir gn kesinlikle uacagina inaniyorum. Gergely bu szleri sanki bylenmis gibi dinledi. -O zaman belki ben Benedek tepesindeki Trk mezarliginin oradan kendimi asagiya dogru birakirsam bir sorun yasamadan yere inebilirim... -Olabilir oglum. Ama simdilik sakin denemeye kalkisma! Insan hayati kiymetlidir. Simdilik her sey sadece bir plan olarak kalsin olur mu? -Ama ne olur bir kez bile olsa izin verin de bir deneyeyim efendim! ... -Tabii, neden olmasin. Ise ncelikle Sd nehri kiyisi ile kale surlari arasindaki 191 mesafeyi lmekle baslayabilirisin...Ondan sonra dsnrz... Ama ondan sonra buna da sira gelmedi. Haberciler her seferinde Trklerle ilgili daha kt haberleri getiriyorlardi. Ama Trkler baslattiklari byk seferden hi kimsenin haberi yoktu. Ancak bu olaylar ncesinde saldirilar da yapiliyordu ve bunlarin ardindan da kt haberler gelince insanlarin morali bozuluyordu. Gen katibin isi de basindan askindi. Her gn bir sr olayi rapor etmesi gerekiyordu. Kendisi de defalarca kaleden ikip yakinlardaki kyleri dolasmisti haber toplamak iin. Ve bir aksam, eve gelirken hayretler iinde kaldi, grdgne inanamiyordu. O olayli gecede meyhanede dikkatini eken kel kafali, kse gen de onun aceleyle kaleye dnmeye alistigi yoldan gelerek, tipki onun gibi, o da sk ynnden gelerek onu takip ediyordu. Gergely gereklerle yzlesmeyi severdi. Ve bu nedenle gvdesi genise bir agacin arkasina gizlendi ve ondan yaklasik iki ya da yz adim arkadan hizla gelen genci beklemeye basladi. Orbn Puha tam onun bulundugu agaca yaklasinca aniden nne firladi ve: -Hey anlat bakalim sen bu saatte, burada ne ariyorsun? diye sordu bagirarak. -Bunu aynen sana ben de sorabilirim. dedi kstah bir tavirla kel kafali, kse gen. -Evet ama ben sana cevap verebilirim. dedi katip. Ardindan kendinden emin bir edayla: -ok merak ediyorsundur diye sylyorum. Ben bu saatte burada bir emir zerine bulunuyorum. Kaleye bagli olan kylerin birogu bu yilki rnden getirmeleri gereken sarabi bize getirmedikleri iin onlarla grsmeye gitmistim. -Ben ise. derken alayli alayli glyordu Orbn Puha. -Ben de tipki senin gibi skye gitmistim, akrabalarima, nk senin de syledigin gibi kalede yeni sarap pek bulunmuyor. -Geen yila kiyasla bu yil en azindan alti kat daha fazla yeni sarap var su anda kalede. dedi fkesini bastiramayan delikanli yalanini yzne vurmak istercesine. -Ama kimbilir, belki de sana fazlasini kaldiramayacagini dsnp az veriyorlardir. dedi. -Olabilir. dedi aslinda omuzda tasinacak byklkte olan ama kolunun altinda tasidigi kk sarap fiisini yukari kaldirarak kel kafali oglan. Sonra da: -Onun iin gidip akrabalarimdan biraz yedek sarap aldim. dedi pis pis siritarak. -Su akrabalarinin adlarini bana da syler misin? -Yok ya... syleyeyim de sonra da sen ve arkadaslarin gidip onlari smrn degil mi? dedi kizmaya basladigi anlasilan kel kafali gen. 192 -Hem ayrica sen kim oluyorsun da burada durmus bana soru soruyorsun, beni sorguluyorsun? Ben insaat amelesiyim. Kale savunmasinda grev alan bir asker degilim. Bana gvenlik bahanesiyle soru filan soramazsin sen. dedi kibirli ve kstah bir tavirla. -yle mi? O zaman yolun aik olsun! dedi bastan sona onu iyice bir szerek Gergely. -Niye beraber gitmiyoruz. Nasil olsa ayni yere gitmiyor muyuz? -Sanmiyorum. Ayrica ayni yolda yryen insanlarin ayni sekilde dsndkleri ne malum? dedi zerine basa basa Gergely. -Seninle yrmektense seve seve tek basima yrrm. dedi ve bu garip tavirli gen adami nden gnderdi. Kendisi biraz daha bekledi oldugu yerde ve on dakika sonra Veszprme dogru yoluna devam etti. Bu olaydan bir iki sonra sonbahar da gelmisti oralara. Bakony rzgri etkisini hissettirmeye baslamisti hemen iyi kt onarim grms eski Veszprm Kalesi'nin ve evlerinin iinde. Disarida ise ayakta kalmis birka agataki yazin izlerini tasiyan yapraklar da rzgarin etkisiyle dsmst dallarindan. Komsu kalelerden iyi haberler geliyordu. Trkler de sevmiyorlardi bu rzgrli, soguk havalari. Onun iin byle zamanlarda Trk askerleri yeni bir kaleye saldirmaktansa ellerinde bulunan kalelerin surlari arasina ekilmeyi daha uygun buluyorlardi. Veszprm Kalesi komutani btn gecelerini alan isiyle ve gnlk grevleriyle ilgilenmekten baska firsat bulduka uzun uzun yrysler yapmayi seviyordu. Byle zamanlarda o meshur kadife pelerinini sirtina geirir ve gleden sonrasi yryslerine ikardi. Ayaklari bu sefer de onu kendiliginden dere kenarindaki degirmenin oraya dogru srklemisti ama son anda meyhanede kale halkinin katibi Gergelye syledikleri o aptalca szler aklina gelince adimlarini hizlandirip baska bir yne dogru yrd. Konusulanlarin bir aptallik ve de yalan oldugunu gayet iyi biliyordu ama yine de bos bos konusan kendini bilmez adamlarin diline dsmek, onlara dedikodu iin firsat vermek istemiyordu ve bu yzden yoluna Sd kiyisindan yryerek devam etti. Benedek tepelerine dogru yaklasinca oradaki kocaman kayaliklara takildi bakislari ve kendi kendine glmsedi. Katibi Gergely buradan atlamak istiyordu, onun simdiye kadar hi denemedigi o atlama kanatlarini kullanarak. Bir dsnd sonra da neden olmasin dedi iinden. ...Ama byle bir riski gze alabilirdi? ... Bunlari dsnyordu bir yandan da sakalini sivazliyordu Benedek tepesindeki kayaliklarin altinda duran kale komutani. Belki 193 hayati bir tehlike sz konusu olursa o zaman denenebilirdi. Ama bu gnlerde Trkler saldiriya gemez, bu taraflara gelmezlerdi. Ayrica zaten kis kapida. Her tarafi bir sre sonra kiragi, kar ve buz kaplayacak nasil olsa. Insanlar evlerine ekilecekler, sokaklarda dolasan kalmayacakti o zaman. Ondan sonra sert esen Bakony rzgri geit vermeyen, yollari kapayan karlari her tarafa savurmaya baslayinca ortalikta ne insan ne de hayvan kalmayacakti yine. Byle zamanlarda ne Trk saldirilarindan ne de baskinlardan korkmaya gerek yoktu. Kale komutani bunlari dsnerek kendi kendini teselli etmeye alisti. Kaldi ki kendisi artik resmi grevi geregi yaptigi isi de sevmiyordu eskiden oldugu gibi. O yzden de srekli olarak aslinda bu son derece saygin ancak onun iin byk bir sorun olan bu isinden ne zaman kurtulacagini dsnr olmustu. Imparator Rudolf a tacini Verancsicsin dayisi giydirmisti, ve o da Faustus Verancsicse kendisini sarayinda sekreter olarak grmekten memnuniyet duyacagini daha nceki mektubunda yazmisti. Ilkbaharda giderim diye dsnyordu Verancsics. Hem sonra kimbilir kader onu nereye srklerdi? Bir an evvel uygulamaya koymak iin can attigi bir sr fikir vardi kafasinda. Aslinda kendi halinde bir adamdi. yle ok arkadasi yoktu, tanidiklari da tek tkt. Hatta bir ara papaz olmayi bile dsnmst. Sonuta kader ona ok zalim bir oyun oynamisti. Bu kadar masum ve bir o kadar da gzel bir duyguyu dile getiremiyordu, soylu olmadigi iin degirmencinin kiziyla bir araya gelmesine kader izin vermiyordu. Belki bir manastira kapaninca yregindeki firtinalari dindirecek biraz huzur bulacagini dsnyordu. Kaleye dnene kadar hava kararmis, epey ge olmustu. Aksamin ilerleyen saatlerinde yine de kalenin btn surlarini bastan sona gezip dolasti, denetledi, nbetilerin raporlarini aldi. Evine dndgnde ieride sadece katibi, Gergelyi buldu. Gen katip dikkatini tamamen yazdigi yazilara vermisti onun iin de onun gelisini fark etmedi bile. Verancsics aksam yemegini yedi sonra da alisma masasina geip gleden nce zerinde uzun uzun alistigi bir izimi dikkatle incelemeye basladi. Disarida tehlike anlari almaya basladiginda ve surlardaki nbetiler de sirayla tehlike isaretini vermek iin borularini almaya baslayinca kale komutani daldigi derin dsncelerinden uzaklasmak zorunda kaldi. Kale komutani aksam oldugu iin zerini degistirmisti onun iin de bu tehlike alarmini duyar duymaz zerini degistirmeden oldugu gibi disari firladi. Kale avlusuna ikti ama o sirada katibi Gergelyin yerinde olmadigini fark etmemisti bile. Kale avlusunda toplanmis olan veya burlarda bulunan insanlar yataklarindan firlamis olduklari gibi oraya gelmislerdi. Hepsi panik iindeydiler. Askerlerin kimisi uykulu kimisi ise ikiliydi, saga sola kosusturuyorlardi. Verancsics komutanlardan birisinden olayi grenmek iin rapor istediginde anlasildi ki kimse bu grlt patirtinin gerek sebebini bilmiyordu. 194 Sonra birden bire her sey anlasildi. Nbetilerin basindaki muhafiz basinin aklina ortaligi aydinlatmak gibi bir fikir gelmis. Ve bunun hemen ardindan da sanki herkes bunu bekliyormus gibi bir sr mesale yakilip kalenin i avlusu aydinlatilmis. Ama bu arada kale kapisinin yanindaki burlardan birisinde yer alan kk, aga beki kulbesinin tutustugunu grnce herkes korkuya kapilmis. Alevler ykseldike ykseliyordu ve birok yanginda oldugu gibi tehlikenin kendisinden ok aslinda yanginin grnts rktc ve korkuntu. Uykusundan kalkip gelmis kale halki bu basiboslugun iinde daha da korkmaya baslamisti. Hi kimse gerekte ne oldugunu bilmiyordu ve ayrica kimse de kimin ne yaptigini bilmiyordu. Tam bir kargasa vardi kalede. Tam o sirada telas iinde saga sola kosusturup duran ve seyretmekten baska bir sey yapmayi akil edemeyen insanlarin yaygarasinin arasindan komutanlardan birinin sesi duyuldu. -Su getirin! Derhal su getirin! diye bagriyordu var gcyle komutan. Bunun zerine insanlarin bir kismi igdsel olarak kaledeki kuyuya dogru kosmaya basladilar ama sonra palabiyikli avuslardan birisi komutana dnerek: -Su getirin diyorsunuz ama nereden getirecegiz? diye sordugunda komutan yksek sesle: -Herkes ne bulduysa onunla nereden bulursa bulsun hemen buraya su getirsin! Srahileri, testileri, kovalari, fiilari neyiniz varsa alin ve buraya su getirin! Degirmenin kaynagina kosun! diye yeniden emir verdi. Bunun zerine kaledeki kadinlar testi, kova getirmek zere evlerine dagilirken erkekler de bu sirada su kaynagina kadar siraya girip bir zincir olusturmaya alistilar. Bu arada bir kadin avaz avaz: -Sonumuz geldi! Komsu ev yanmaya basladi! diye bagirmaya basladigi sirada kale komutani da yanan evin yanina gelmisti. O da komutanin emrini duymustu ve yanindaki gen askerlerden birine dnerek: -Bu yangin patlamak zere. Sizin emrinizin bir ise yaramayacagini sylemek istemiyorum ama degirmenin oradan buraya ancak bir saatte gelir o su. Yeni bir emir ver de komsu evlerin atilarina islak ullar sersinler. Tulumbacilarin yaninda vardir. Siz ise bu arada gidip mahzenlerin kapilarini atirin. Yangini sadece suyla degil sarapla da sndrebiliriz. Ve bu yil rn nasil olsa fazla. -Yangini sarapla mi sndrelim? Nasil yani? diye sordu duyduklarindan saskina dnen adam. -Evet, ama ok abuk olun!-dedi bu sefer emir verircesine kale komutani: 195 -Iecek sarap bu ilde buluruz ama bu kale yanarsa o zaman bu kale Trkler iin bir ganimet olacaktir. dedi hl karsisinda duran adama bakarak. Askerlerden birisi yanindaki arkadasinin kolunu drtkleterek: -Anlasilan bu kale komutani izimden baska konulardan da anliyor! Eger basimiz derde girerse hemen bir ikis yolu bulacak. dedi alay ederek. Bu yeni emir zerine yangini sndrmek iin harekete geen askerlerin isi kolay degildi. Daha yeni sarapla doldurulmus fiilari mahzenden ikartip yangin yerine getirmek zor ve zahmetli bir isti. Yuvarlayarak getirdikleri saraplari yangin sndrmek yerine seve seve imeyi yeglerlerdi ama emir byk yerdendi. Sanslarina mahzenin kapisi yanan evlere yakindi. Kale komutaninin ikinci emri gelmek zereyken adimlarini hizlandirdilar. Yanan kk evin atisi kms ama yangini fii sarapla sndrmeyi basarmislardi bu arada. Olaydan bir saat sonra yangin yerinde tek bir kor bile birakilmamisti. Kale komutani o zaman gidip muhafiz komutaninin omzuna dokunarak: -Evet muhterem, simdi bu yangini sndrmede emegi geenler iin de bir fii ain da isinler! dedi. Adamlar fiiyi aip doya doya sarap imenin telasina dsmslerdi komutan ise bu arada odasina geri dnmst. Gergin bir sesle: -Gergely nerede? Btn gece ortalikta hi grmedim? diye sordu kapidaki nbetiden. -Yangin iktiginda hemen gitti. dedi muhafiz. -Ama ikmadan evvel efendim sizin odaniza gitmisti, birka dakika kaldiktan sonra da geri gelmisti. dedi. Bunu duyan kale komutani gzlerini kocaman ati. Ne oldugunu anlayamamisti. Odasina girdi ama her sey yerli yerinde duruyordu. Tam ikacakken masasinin zerinde biraktigi izimlerden bir iki tanesinin eksik oldugunu fark etti. Tam da bugn gleden nce Gergely ile konustuklari konuyla ilgili, yani uusla ilgili izimler yoktu ortalikta. Verancsics dsnmeye basladi. Olamaz dedi kendi kendine ama yine de iinde bir sphe olustu. Sonuta sebebi pek anlasilmayan bu yangin onu o kadar tedirgin etmis, kafasini o kadar allak bullak etmisti ki... Sanki btn bunlar bir oyun gibi geldi ona. Ve en ilgin olani kalenin en nemli yerinde ahsap bir kulbe yakilmisti. Sanki bilerek yapilmisti hersey. nemsiz gibi grnmesine ragmen bu yangin kaledeki herkesi yatagindan kaldirmis, ortaliga dkms, byk bir panik yasanmisti. Hatta kale komutani bile telaslanmisti. O telas ve kargasa iinde her sey korumasiz birakilmisti. Bir kez daha kapidaki nbetiyi ieri agirdi. 196 -Sen, yangin basladigindan sndrlene kadar hep burada, kapimin nnde miydin? diye sordu. -Evet efendim. diye cevap verdi muhafiz ama sonra kale komutaninin gzlerindeki bakislari grnce duraksadi ve: -Sey, efendim, aslinda...-dediginde iyice kuskulanan kale komutani sorusunu yineledi. -Yani? Yani ne oldu? diye sordu bir kez daha. -Yani efendim evler de alev alinca ve oradaki ev alev alev yanmaya baslayinca ben de merakimi gideremedim ve gidip baktim ne oluyor diye. Sonuta ne oldugunu grmem gerekiyordu belki yangini sndrmeye yardim etmem gerekirdi. dedi kekeleyerekten zavalli nbeti. -Ve bu merakin yznden burada her seyi korumasiz biraktin, kapiyi aik birakip gittin yani?! dedi sesini ykselterek kizgin bir sekilde kale komutani. Adam hatasini anlayarak basini egdi sadece. Verancsics onun cevap vermesine izin vermeden konusmasini srdrd: -ekil gzmn nmden! Git de bundan sonra domuzlari koru! Kale korumak senin neyine! dedi fkeli bir sekilde. Verancsics bu olaylar yznden cani sikkin bir sekilde ieri girdi ve sinirli bir sekilde bir ileri bir geri masasinin yaninda gezinmeye basladi. -Bu da yapilir mi? dedi kendi kendine sylenerek. -Burada yasanilir mi hi? En yakin alisma arkadaslarinin insani soymaya kalkistigi bu yerde yasanilir mi? Onlarin iyiligi iin bir seyler yapan birisinin planlarini almak iin durduk yerde kaleyi de tehlikeye atarak yangin ikartilan bir yerde nasil yasar insan?! Gergely bu planlari aldi ve hi kusku yok ki gidip onlari Trklere satmistir. Evet, baska trls olamaz. Yangin, kuru grlt hepsi onun isiymis anlasilan. dedikten sonra kale komutaninin yz daha da sarardi. Adam sapsari kesilmisti. Basini ellerinin arasina alarak masasinin basinda oturdu bir mddet ve dsnceli bir sekilde bakti bos kalmis izim masasina. O planlarinin alinmasina zlmyordu nk onlari aynen yeniden izebilirdi, sonuta her sey aklindaydi hl. Ama diger taraftan da bu izimleri ondan baska kimse anlayamazdi, zerindeki hesap kitabi ondan baskasi kolay kolay zemezdi. Bu dsnce onu biraz rahatlatir gibi oldu. Ve akli basinda her mantikli insan gibi o da aslinda bunun sadece kgit zerinde bir tasari oldugunu biliyordu. Onu bu haliyle uygulamaya koymak pek mmkn degildi. Onu esas zen, iini yakan alinmalariydi. Hem de en ok gvendigi birisi tarafindan alinmis olmasi onu bsbtn huzursuz ve mutsuz etmisti. nk o bu ocugu sevmisti, ona gvenmisti ve sanki kendi 197 ocuguymus gibi onu bagrina basmisti. Bilge komutan artik btn bu olup bitenlerden sonra, meyhanede bile sarhoslarin diline dstg bu yerde, adam yerine konulmadigi bu kalede, sadakatin ne oldugunu bilmeyen insanlarin bulundugu bu yerde daha fazla kalmasinin bir anlami olmadigini dsnd. Bu dsnce ve duygularla masasina oturdu ve daha nce bir mektubunda Imparator Rudolfun kendisine teklif etmis oldugu grevi, Sarayda Macaristan islerinden sorumlu bir kisi olarak alismaktan memnuniyet duyacagini belirttigini ve bu grevi kabul ettigini bildiren mektubu kaleme almaya basladi. Mektubunun sonuna gelmemisti ki disarida, kapinin nnde fkeli ve heyecanli sesler duyuldu. Biraz evvel grevini ihmal etmis olan muhafiz o anda grevini layikiyla yerine getirmeye alisiyordu anlasilan. Ve bu yzden de kimsenin ieri girmesine izin vermiyordu. Konustugu kisiye kale komutanin izni olmadan ieri hi kimseyi alamayacagini sylyordu. Muhafiz, daha bir iki saat ncesinde grdg halde her tarafi yara bere iinde kalmis, yagmurdan islanmis olan ve kendisinin kale komutaninin katibi oldugunu iddia eden genci taniyamamisti. Elindeki mesalenin isigindan gencin yzn grnce Verancsicsin kendisi de gzlerine inanmak istemedi. Karsisinda duran bu gen katibi Gergelyden baskasi degildi. zerinde sadece bir cppe gibi bir sey vardi giysi namina. Diger giysilerini ikarmis koltugunun altina sikistirdigi izimleri korumaya alismisti islanmasinlar diye. Delikanli son derece bitkin grnyordu, kipirdayacak hali yoktu ve kendisini kale komutaninin odasina glkle atabildi. Bunu grnce kale komutaninin yzndeki fke, kizginlik, kirginlik, znt birden yok oldu. -Ne oldu sana? Ne bu halin? ! diye sordu hl grdklerinden hibir sey anlayamayan kale komutani. -Sen geri mi geldin? Hangi yzle?! diye sordu gvenini sarsmis olan katibine. -Ben buradan hibir yere gitmemistim ki efendim! dedi son derece yorgun bir sesle delikanli ve giysileriyle sarip sarmaladigi izimleri Verancsicsin masasina birakti yavasa. Sonra da: -Ama bunlari ne pahasina olursa olsun geri getirmeliydim .-diyebildi. -Otur, dinlen biraz evladim. Bir kadeh sarap i, biraz kendine gel! dedi kale komutani delikanlinin bu bitkin ve perisan halini grnce. Elini Gergelyin omzuna koyarak babacan bir tavirla: -Biraz dinlen, sonra ne olup bittigini anlatirsin. dedikten sonra kendisi ayaga kalkip duvardaki gmme dolabi ati ve en st rafta duran zenle korudugu Dalmayanin meshur kirmizi sarabindan bir kadeh iki doldurup gms bir tepsi iinde katibine verdi. -I sunu evladim! Bu sarap kan yapar, sana g verir. Ve su haline bakilirsa su anda 198 senin buna ok ihtiyacin var. dedi kaygili ama sevgi dolu bir sesle. Gergely oturdugu yerden dogrulmak istedi ama ayaga kalkacak derman kalmamisti dizlerinde. Verancsics bir baba sevkatiyle onu oturdugu koltuga itti ve: -Su anda grev basinda degilsin. dedi ve ardindan da: -Dinlenmeye bak ve biraz kendini toparla. Ve kendini biraz gl hissedince olup biteni anlatirsin. dedi. Gergely bir sey demeden kendisine sunulan ikiyi aldi. Kale komutani da kendi koltuguna oturdu. Gergely kendisine sunulan ikiyi imek iin ikinci bir teklifi beklemedi ve bir dikiste kadehteki sarabi iti. Ihtiyaci olan gc buldugunu dsnerek konusmaya basladi. -O izimler... derken hl onun giysileri iinde sarili duran masanin zerindeki izimleri isaret etti eliyle ve: -Onlar efendim burada sizin masanizin zerindeydiler. Bir kismi da duvardaki gmme dolabin iinde duruyorlardi. Ama siz onlarin kimseyi ilgilendirmeyecegini sandiniz ve yanildiniz. dedi. -Yoo, ben rahattim nk senin her seye dikkat ettigini biliyordum. Ve onun iin de hemen her fikrimi seninle paylasiyordum...-deyince delikanli hemen sze karisti: -Siz saygideger efendim benim onlari aldigimi dsndnz degil mi? dedi utanarak delikanli. -Tam olarak yle dsnmesem de...- dedi bir eliyle de alnini sivazladi kale komutani nk ne diyecegini bilemiyordu bu durumda. -Ben bana anlatmis olmaniza ragmen bunlarin tam olarak ne ise yaracagini bilmiyor ve bundan pek bir sey anlamiyordum efendim. Ne ise yarayacaklarini da bilmiyordum aikasi. Ama diger taraftan sizin daha nce bana sylediginiz gibi bu izimlerin bir gn insanliga yarayacagina da inaniyordum. Onun iin de onlara gzm gibi bakiyordum. -Benden daha iyi korudugunu biliyorum. dedi bu konuda dsndklerini hatirlayinca utanarak kale komutani. -Su Orbn Puha var ya efendim, hani su kel kafali, kse sakalli delikanli, hani meyhanedeki olaydan sonra davranislarini bana son derece garip gelen o gen. Ondan sphelenmekte hakliymisim. Her firsatta beni takip ettigini fark etmistim, hatta sizi de adim adim izliyordu. O gece meyhanede aslinda sarhos degildi ama yine de sarhos numarasi yaparak oradakileri galeyana getiriyordu; kaledeki olup biten hakkinda daha fazla bilgi sahibi olmak iin 199 insanlari konusturmaya alisiyordu. Burada duydugu her sz, her dedikoduyu takip ediyordu. Hatta bir keresinde sizin alisma odaniza girmeye alisirken yakalamistim onu. Burada, kaledeki insaatta alisiyor ss vermisti kendisine ve o nedenle kalede yasayan herkesin sizin her sznz yerine getirdigini gayet iyi biliyordu. Sonra bir gn, skden geri dnerken ayni yolda karsilastik onunla. Kimbilir orada ne yapiyordu! Neden gitmisti oraya bilmiyorum. Sordugumda sarap almak iin oraya gittigini sylemisti bana. Ama kalede yeterince sarabimiz var bildigim kadariyla! Ve diger taraftan Trkler de o kyden pek uzakta degiller. Ve sonra bugne kadar yasadiklarim bana Trkler arasinda da Macarlar arasinda byle mzevirlerin oldugunu gretti. Ve orada, meyhanede olup bitenlerden sonra onu takip etmeye baslamistim. Ben orada bir an bos bulunup da uan adamdan sz edince gzleri nasil da parlamisti isil isil! Ve bylece onu izlemeye basladim... -Benim de aklima gelmisti, ben de dsnmstm sen anlatinca. dedi komutan ve kalkip yeniden katibin kadehine iki koydu. -O izimleri ortaliktan kaldirmam gerektigini ben de dsnmstm. Ama diger taraftan dogrusu bu konuda hi bir endisem yoktu. nk byle savasin ortasinda bu tr islerle kim ilgilenir ki? Yel degirmeni, su degirmeni izimleri olsa anlarim da... Ama bu uan adam fikri kimin ilgisini eksin ki? O uan kanatlari, bugnlerde kim ne yapsin, nerede kullansin? Ama yine de dnp masanin zerinde kaybolduklarini grnce spheye dstm. nk ben onlari baska trl dsncelerle yapmaya alistim... belki baris dolu bir dnemde, belki baska bir lkede ve baska bir zamanda uma hayalimi gereklestirebilirim, ya da bu konuda kitap hazirlayabilirim diye dsnyordum... belki... -Belkisi yok, hepsini eksiksiz bir sekilde geri getirdim. dedi katip. -Tehlike anlari almaya baslayinca sizin aceleyle telas iinde disari Iirladiginizi grdm. Ben de dsndm ki byle bir zamanda benim yerim komutanimin yeri dedim. Kapidaki muhafizin grlty duyunca grev yerini terk ederek kalabaliga karisip buradan uzaklastigini grdm. Kapi ardina kadar aikti. Tam o sirada o serserinin sivisarak evinize girdigini grdm. Kimseden yardim isteyemezdim nk herkes yangin derdine dsmst. Ortalikta hi kimse yoktu ayrica. Onu takip etmekten baska ikar yol gremedim. Ve bunu yapmak hi de kolay olmadi. Buradan hizla iktiktan sonra ayni hizla kaleden ikti. Veszprm Kalesi'nin altinda bir sr mahzen vardir. Bu ispiyoncu bunu gayet iyi biliyordu. Ben etrafima bakinirken o sirada o mahzenlere giden merdivenleri hizla inmisti bile. Yardim agirmak iin zamanim yoktu onun izini kaybetmemek iin hemen pesine takildim. Yarin size hangi evin mahzenini kullanarak disari kamaya alistigini gsterecegim efendim. Biz sadece kapilardan kaleye giris ikis oldugunu saniyorduk simdiye kadar. Ama anlasilan onlar giris ikislari bizden daha iyi biliyorlardi. Sonuta tek basima takildim onun pesine. Kaleden ikinca dagin yamacinda, tepeyi tirmanirken onu yakaladim ve bogusmaya basladik. Ama iyi ki beni 200 fark etmedi. Kestirmeden nne getim, kayalardan birine ikip aniden zerine saldirdim. Askerlerin sesleri de ta oradan duyuluyordu ama bizim bagris agrislarimizi duyan yoktu. Bogazina sarildim. Orbn Puha * gerekten de yumusak birisiymis, ii kof birisiymis. Kendi glgesinden bile korkan biri! Ben de bunu grnce yapistim yakasina ve elindekileri almaya alistim. Kgit tomarlari zar zor ondan aldim, ok zor oldu almak elinden ama sefil yaratik bu arada basina geleceklerden korkmaya baslamisti nk ben yanimdaki boruyu alarak yardim istemistim. Ancak kaledeki nbetiler o boru sesini yanlis anlamislardi. Yardimima gelen yoktu herkes yanginla ugrasiyordu belli ki. ...Bu arada elimden kurtulmanin bir yolunu buldu ve deli gibi oradan kosmaya basladi... Ama ben asil nemli olanin bu kgitlar oldugunu biliyordum onun iin de onun pesine dsmedim. Bir an evvel kgitlari geri getirmek iin acele ettim. Ama sanirim simdi de pek uzaklarda olamaz. Iyi bir devriye ile kolayca ele geirilir. Fazla uzaklasmis olamaz gecenin bu saatinde. Kale komutani duyduklarindan memnun bir yz ifadesiyle glmsedi. -Ne diye oglum? Neden bu saatte bir sr kisiyi bir aptalin pesine takayim. Onu yakalasak baskasi ikar. Kendi askerlerimi Trklere alisan birisi iin harcayamam, onlarin hayatini durduk yerde tehlikeye atamam. Hem de yle birisi iin, bir sey buldugunu sanan ama gerekte ne buldugunu bile bilmeyen bir zavalli iin deger mi? -Ne diyorsunuz efendim? -Bana bak Gergely! Geri geldin ya... bana byk bir huzur verdin, iim rahatladi. Insanlarin drstlgne olan inancimi tazeledin. Ama o Trklere alisan sefil bu durumda bir sey kazanmis degil. Eger sag salim gidecegi yere ulassa bile bir sey getirmedi diye kellesini kaybedecektir byk bir olasilikla. Hatta bu izimleri alip gtrms olsa bile yine kellesini kurtaramazdi, nk onlarin arasinda da serefli insanlar vardir ve hirsizligi, hatta bir kaleyi bu is iin yakmayi hos karsilamazlar. Ayrica bunlara bakarak bir sey anlayamazlardi. Su anda benim zerimde alistigim bu konu belki de yzyillar sonra ancak amacina ulasacaktir. Ama yine de bu alismalarim iinde gnmzde de insanlarin yararina kullanilabilecek tasarilarim var diyebilirim... Ve onun iin de senin yaptigin da benim yaptigim da bosuna degildi. Ama senin davranisin beni ok sevindirdi. Bunun iin bu izimlerimi bana geri getirdigin iin sana tesekkr ederim. Ve simdi sana bir de mjdem olacak... Geen konusmamizda szn ettigin o dilegini yerine getirmeye alisacagim... yani senin dsndgn yerden asagi dogru szlmene izin verecegim. Hatta benden ne istersen her istedigini yapacagim nk sana minnet borluyum. -Sanki bir masal gibi. dedi glerek Gergely. * yumusak 201 -Ama benim dilegim yok ki! -Peki ka dilegin var? -Sadece bir tane. O da bir an evvel buradan ekip gitmek. Baska bir sey istemiyorum, bir an evvel buradan gidebilmek tek dilegimiz. Kale komutani bu szleri duyunca kalkip yeniden katibinin kadehini doldurdu ama bu sefer kendisine de iki koydu. -Dilegimiz dedin. Ka kisisiniz? Katibin yz alev gibi kizardi birden. -Sadece iki kisi. dedi sessizce. Kale komutani duyduklarina inanamiyordu, bir kez daha sasirtmisti delikanli onu bu aksam. Gergelyin yzne bakarak: -Peki senin disindaki su ikinci kisi kim acaba bunu grenebilir miyim? -Degirmencinin kizi efendim. Yasadigi telasin ve zntnn etkisiyle beti benzi atmis, sapsari kesilmis adam bu szleri duyunca elindeki kadehi birakmadan ayaga kalkti ve yznn soldugunu o grmesin diye sirtini delikanliya dnd. Sonra bir an iin derin bir nefes alip verdi, bir anlik sessizligin ardinda titreyen bir sesle konusmaya basladi: -Anladigim kadariyla buraya kapanip su masanin basinda bu tr icatlara kafa yoracagima senin gibi akillica davranip arada bir meyhaneye gitmem gerekiyormus. O zaman senin benim hakkimda bildiklerinden daha fazlasini bilirdim belki de senin hakkinda. ...-dedi ve yutkunup delikanliya dnd yzn. -Ama peki Kati, yani degirmencinin kizi demek istemistim, o ne diyor senin bu planin iin? -Ne zaman gidebilecegimiz haberini iletmemi bekliyor sadece. Ve sizin merhametinizi, yumusak yrekliliginizi de gayet iyi bildiginden bunu anlayisla karsilayacaginizi dsnyor. -Demek onun iin... buradan gitmesine yardimci olmami onun iin istedi benden. Ve ona gitmesi konusunda her trl yardimi yapacagimi syledigimde buradan benimle bir yere gitmeyecegini syledi. Demek onun iin yle konustu. dedi dsnceli bir sesle kale komutani ve aci bir tebessmle glmsedi. -Evet ama bu dnyada isler byle olur zaten! Buna niye bu kadar sasirdim ki ben?! dedi yorgun bir sesle ve eliyle delikanlinin omzuna vurdu. 202 -Ve simdi aslinda isterseniz burada kalabilirsiniz nk gelen haberlere gre bugnlerde Trklerin bize saldirmalari sz konusu bile degilmis...yani bir savas filan yok grnrde ama bana kalirsa yine de siz bir an evvel gidin buradan... -Ben sizi birakip zor giderim buradan efendim. dedi delikanli. -Iyi, senin iini rahatlatacak ve karar vermeni kolaylastiracak su mektubu bir oku yleyse. dedi birka saat evvelinde Imparatora yazmaya basladigi mektubu katibine uzatarak ve: -Baska bir deyisle ben de en kisa zamanda buradan gidecegim grdgn gibi. Hem de ok uzaklara gidecegim. Simdiye kadar da gitmeyi dsnyordum, bu karari bugn almadim. Simdi bunun bir an evvel olmasi iin elimden geleni yapacagim. Elbette benim iin isler senin iin oldugu kadar kolay degil. Bir katibe bugnlerde her yerde ihtiya var. Benim ise bahara kadar beklemem gerek, hatta yaza kadar ya da belki de sonbahara kadar. Benim yerime yeni birisi buraya atanana kadar buradan gidemem... -O zaman ben de burada kaliyorum. Siz gidene kadar demek istiyorum. dedi sesini biraz ykselterek gen katip. -Yok, yok... hayir! dedi dsnceli bir halde kale komutani. -Senin, sizin bir an evvel buradan gitmeniz gerekiyor. Bylece kaderiniz bir an evvel belli olmus olur... Sonra da kendi nne bakarak mirildanaraktan: -Ve benimki de elbette. dedi keder dolu bir sesle. Ardindan Venedik isi kristal kadehini kaldirip delikanlinin kadehiyle tokusturdu ve sessizce: -Iyi ki geri geldin oglum! Iyi ki bana dilegini, tek arzunu bu gece syledin. Bylece benim yerime de son derece nemli bir karari vermis oldun, hatta bir yerde kaderimizi belirlemis oldun. Insan ogu zaman kaderine karsi geliyor ama diger taraftan pek ok kere ufacik, nemsiz diye bakilan seyler aslinda insanin kaderinin belirleyicisi de olabiliyor. dedi yorgun ve bitkin grnen kale komutani. Gergely onun bu gizemli szlerindeki sirri anlayamadi ancak hi degismemis, yine eskiden oldugu gibi byk bir sadakat ve sevgiyle bakti kale komutaninin yzne. -O zaman ne yapiyoruz? diye sordu. -Sansin varmis. dedi yz hala sapsari olan adam. 203 -Bugn gelen haberci yeni haberler getirdi. Geri bu haberlerden senin henz haberin yok. Yarin gleden sonra otuz silahli asker iki esirimizi alip buradan Ppa Kalesi'ne gtrecekler. Siz de onlarla gidebilirsiniz. Emniyette olursunuz hem. Bir Macar yigidi olan kale komutani Pter Huszr benim eski ve yakin bir arkadasimdir. Mhrl bir mektubumu gtreceksin ona. Sana gerekli her seyi yazacagim... Daha dogrusu sizin iin elimden gelen her seyi yapacagimdan emin olabilirsin. Ppada hibir seyin eksikligini duymayacaksiniz. Peki ya evlilik, ya dgn isi ne olacak? diye sordu glmeye alisarak. Konusunca ii biraz daha rahatlamisti. -Evlenmeden, dgn yapmadan buradan gidemezsiniz! dedi delikanliya bakarak. -Ama efendim! diyebildi sadece gen katip. Kale komutani onun ne demek istedigini anlamisti. Onun iin de: -Bugn sana bir ayricalik taniyacagim. Bu aksam Hosszu sokagina gidebilirsin eger istiyorsan. Peder Istvn da, eminim, sizin dgnmz bekliyordur. Sen onunla konusurken ben de gidip bu haberi bizzat kendim Katiye vermek istiyorum eger bir itiraziniz yoksa. Katiye eger isterseniz daha yarin gleden nce, yola ikmadan, buradan gitmeden evvel kilisede sizin nikahinizi kiydirabileceginiz haberini vermek istiyorum. Seni degirmenin orada bekleyecegim. Sonra kaleye birlikte dneriz. Olur mu? dedi nne bakarak. Ardindan da: -Gecenin bu saatinde kaledeki nbetiler de giris ikista sana bir zorluk ikartmamis olurlar. dedi ama gzleri yas doluydu o sirada. * Ppadan gelecek olan silahli Macar askerleri kaleye ge saatlerde geldiler ve o nedenle de ancak ertesi gn geri dnmeleri sz konusuydu. Sonuta uzun yoldan gelmislerdi ve geriye dns de hem uzun, hem zorluydu. Insanlarin da, atlarin da dinlenmesi gerekiyordu. Veszprm Kale komutani bu askerleri iyice yedirip iirdi, rahat edebilecekleri sekilde onlari yerlestirdi ve baslarindaki Lajos Pter Krmendyye de siki siki tembih etti; iki gence gz kulak olmasi iin ne gerekiyorsa yapilmasini defalarca syledi. Katibi Gergely ile Kati Bandinin kaderini onun ellerine emanet ettigini syledi. zeri mhrl mektup da komutanin sirtindaki torbanin iindeydi nc gn gleden ncesinde erken saatlerde Ppaya dogru yola iktiklarinda. Kale komutani o gn de her zaman oldugu gibi yine siyah kadife takimlarini ve siyah pelerinini giymisti ve vedalasirken hibir sekilde bir veda treni havasinin yasanmasini istemedigini aika ifade etti. Kati ile bir gn nce gece gidip degirmende vedalasmisti. Dgn hediyesi olarak gen kizin parmagina Italyan isi bir yzk takmis ve vedalasirken de gelin kizi ilk ve son kez olmak zere alnindan pms sonra da aceleyle kaleye dnmst. Ayrilirlarken katibini, Gergelyi dosta kucakladi ve evlendigi kadini sevecegine ve onu her zaman koruyacagina dair kendine sz vermesini istedi. Daha sonra ieri girdi ve odasina kapandi. Borazancilarin, Ppaya dogru gideceklerin kaleden iktiklarini ve artik yola koyulduklarini 204 bildiren seslerini duyana kadar bekledi. Ondan sonra odasinin yuvarlak pencerelerini ardina kadar ati ve kk kafilenin Sd kiyisinda ilerlemesini gzden kaybolana kadar izledi byk bir keder iinde. ok zgnd ama yine de vicdanen son derece rahatti arkalarindan bakarken. Bir insan iin baskalarinin mutlulugu ugruna kendi isteklerine galip gelmesinden daha byk bir zafer yoktu ona gre. Orada, uzaklasan kafilede birbirini seven ve birbirine uygun olan iki mutlu gen vardi. Hayatlarinda yeni bir sayfa amislar ve buradan gidiyorlardi arkalarina bile bakmadan. Birbirini seven bu iki gen insan yle bir yola ikmislardi ki... o yol artik kale komutani iin sonsuza dek kapanmis bir yoldu. O, bu mutluluk yolculuguna asla ikamayacagini artik ok iyi biliyordu. Sevgisini, askini yreginin en derin yerine gmmst. Bunlari dsnd gidenlerin ardindan bakarken ve sonra da soguk terler iinde kalan alnini sildi elinin tersiyle ve derin bir nefes alarak kitaplarinin basina geti yeniden. Raftaki kitaplar arasindan sari deri ile kapli eski bir kitabi alip zenle ati. Ardindan kale komutani, alisma odasinin btn pencerelerini tek tek kapatti ve masasina oturdu. * Faustus Verancsicsin Veszprmde yasadigini ve oradayken gerekten de ok alistigini herkes biliyor. Ama bu arada orada iken yaptigi bir ok alismasi hala aydinlatilabilmis degil, onun icatlarinin birogu tam olarak tespit edilebilmis degil ne yazik ki. Yazili belgelerin eksikligi gerekleri tam olarak aydinlatmamizi zorlastiriyor ama diger taraftan agizdan agiza dolasarak gnmze kadar gelen ykler arasinda Veszprmli gzel kiza karsi duydugu karsiliksiz aski da nemli bir yere sahip. Dillere destan bu byk askin kahramani o byk adamin efsanesini gnmze kadar yasatan da aslinda iki gencin sevdasina saygisidir. Degirmencinin kizi ile katip Gergelyin ask yks de gnmze dek yasayip gelmistir. Ama onlari bir araya getiren Veszprm kale komutani Verancsics de unutulmamistir. * * * 205 KAYIKILAR * Szigliget Krfezi'nin kiyisinda tane gzel, kk dag ykselmektedir. Ovr Dagi ** diye bilinen dagda da oraya adini veren kalenin surlarinin kalintilari hl ayakta duruyor. Vadiyi kuzeyden Kamonk'nn kayaliklari koruyordu. Ve Kirlyn szoknyja *** diye anilan yer de gerekten adeta gzel, genis ve hos bir kadin giysisinin etegi gibi yreye hakimdir. Kiyilarin dibinde kk bir liman vardir. Bugnk kyn zerinde bulunan Ovr Dagi'ni talandiran kalenin kendisi ise kiyidan olduka uzaktadir. Halk Szigliget'e kestirmeden Sziget diyor ki orayi bir zamanlar su, bataklik ve sazliklar kapliyormus. * O acili gnlerde, Balaton'un gney kiyilarina Trklerin hakim oldugu o gnlerde, bu yrede Macar kalelerini yigit ukale silahsrleri koruyorlardi. Szentgyrgyvr, Keszthely, Veszprm, Tihny ve Szigliget'in kahraman komutanlari yrenin olaganst halkiyla birlikte Trklerin durmak bilmeyen saldirilarini her defasinda geri pskrtyorlardi. Birka on yil sren arpismalar suda da devam etmisti. Fok limanindan ikan sandallarla saldiriya geen ve yreyi yagmalayan Trk birlikleri srekli olarak Balaton kiyisinda yasayan insanlarin hayatlarini huzursuz ediyorlardi. En ok da geceleri onlari sasirtiyorlardi ve bu sekilde kyleri kiskaca alarak evleri, mahzenleri soyuyorlardi ve huzur iinde yasayip giden sakinleri de alip gtrdkleri oluyordu bazen. Szigliget'de krfezin ve kalenin savunmasi iin birka kk Macar sandali -o zamanlar dedikleri gibi sajkalar da bulunurdu orada sazliklarin arasinda ancak onlar dayanikli sandallarla gelen gl kuvvetli Trk ile arpismayi nasil gze alabilirlerdi ki? Gspr Lengyel Tti de Szigliget kale komutani, bu yaz gnnde erkenden uyandiginda zerindeki giysilerden sular akan, iliklerine kadar islanmis sandalcilari * Sajksok serege: Amirl a kvek beszlnek s.: 129-137 ** Eskikale *** Kralienin Etegi 206 sabahin krnde karsisinda grnce sasirdi. Bir elinde kirilmis bir kazik diger elinde adi bir krek vardi birogunun. Bellerinde ise suya dayanakli tek silahlari, paavra haline gelmis ve don yerine kullanilan sarginin zerine ylesine ilistirilmis kinsiz kili, herbirinin yznde i karartici bir fke ve izdirap vardi. -Sadece bir tek is iin bir sandalimiz olsaydi keske beyim! diye basladi szlerine ihtiyar Dbrentei. Belinde dogru yerde duran ve dogru bir sekilde sarkan kilici da onun Trklerle ilk kez arpismadigini gsteriyordu. -Ama bu sekilde olmaz! -diyerek bir i ekti aresizligini dile getirmek istercesine aciyla ve pencereden disariyi isaret etti. O sirada orada, asagida yogun bir kara duman ykseliyordu kiyidaki evlerin zerinden ve eger buradan grnmyorsa da Gspr Lengyel Tti yine de duyuyordu kadinlarin endiseli haykirislarinin seslerini ve erkeklerin kfrlerini daha evvel de defalarca duydugu gibi. -Asagilik herifler, sazlari tutusturdular bizi yakmak iin! -dedi ihtiyar. - Ve bir ise yarayan birka sandalimizi, salimizi Badacsony taraflarina gnderdigimiz iin sadece su kirik dkk kk kayiklar ile suya ailabildik ancak. -Peki hi bir sey yapamadiniz mi? -diye sordu kale komutani. -Sadece yapabildigimiz kadarini yaptik beyim! Biz daha sazligin disina ikana kadar bindigimiz kayiklardan birisi paralandi ve yle bir sekilde batti ki tipki bir balta gibi aninda suyun dibini boyladi. Diger iki kayiga binebilenlerin sayisi ise harami ordusunun kiyiya yeni, gl sandallarindan nasil indigini aresizce izleyecek kadar azdi. Ve keske bizim sandalimiz byle gidebilseydi suda, keske ... ancak dnrm Dniel Kiss de tam o sirada ikiverdi sazlarin arasindan ama onun kayigi da digerleri gibi suyun dibini boyluyordu o sirada. .. Ondan sonra bizi almak iin iki kk kayik gnderdiler. O iki sandalla yle hizli hareket ediyor, o kadar hizla ilerliyordu ki... Suda, sazliklarin arasindan onlari izlemek insana znt veriyor. Biz ise orada girtlagimiza kadar suya batmis bir halde otlarin, sazlarin arasina gizlenmistik. Trkler ise... Ancak bunu sen kendin de grebilirsin beyim. -dedi aresizligini ve fkesini bastiramayan ihtiyar. Szigliget Kalesi'nin penceresinden bir ayna gibi parlayan Balaton Gl'ne genis bir manzara ailiyordu. Gspr Lengyel Tti sonuna kadar sandalcilarin anlattiklarini dinledi. Hatta sonra da asagida, glde tika basa doldurulmus Trklerin sandallarinin gneye dogru ilerlemelerini de izledi oturdugu yerden. Trkler ganimetlerini Sifok ynne dogru gtryorlardi. Sarap, kkbas hayvan, bugday yani kisa sre iinde toplayabildikleri ne varsa almis gtryorlardi. Gspr Lengyel Tti'nin eli yumruk olmustu ve acidan dislerini gicirdatiyordu. 207 O sandallarin kale eteklerinde yasayan halkin yasamasi iin gerekli son lokmasini da alip gtrdgn gayet iyi biliyordu. Ancak Szigliget Kalesi komutani zlmek yerine eyleme gemeyi daha ok seviyordu. znt simdi de yreginde yerini hemen fkeye terk etmisti. Demir gibi sert yumrugunu masaya vurarak bagirmaya basladi: -Yoo hayir! Eger Viyana iin bir sey fark etmiyorsa, eger bas kale komutani iin birsey fark etmiyorsa benim iin ok sey fark eder! -dedikten sonra kapida nbet tutan yigit muhafiza seslendi: -Jnos! Marangozu agirt ve balta yapimindan hatta orak, tirpan yapimindan anlayan herkesin buraya, avluya gelmesini sagla! Hatta Rehly'den balikilar bile gelsinler! Ihtiyar bris de burada olsun, bir ara Tihny'da sazlardan sallar yapmisti. Oradan, asagidan da hemen ormanciyi agirt buraya gelsin! diye emir verdi. Ancak bu son derece byk, her biri birbirinden anli sanli topluluk kocaman bir sandal yapimi iin agrildiklarini duyunca degil bunun yapimini dsnmek ve onu yapmak bu konuda tek bir sz bile isitmek istemediler. -Biz Trklerinki kadar byk bir sandali nasil yapabiliriz? -diye sordu marangoz ustasi. -Bunun iin ne yeterince adamamiz ne de yeterince alet edevatimiz var! -Daha iyi, bizimki onlarinkinden daha iyi olur! -derken homurdaniyordu ormanci. -Eger biz de Tihnylilar ya da Veszprmliler gibi bir tekne almis olsaydik daha iyi olurdu ama bizim yok. -Muhterem beyler, hepiniz gayet iyi biliyorsunuz ki... -diye basladi konusmasina intikam alma duygusunu gizleyemeyen kale komutani. Sonra da cesaret ermek istercesine: -O sazliklardaki sazlarin, kamislarin oraya onlarin eline nasil getigini siz de gayet iyi biliyorsunuz. Onlar tekneleri Viyanadan alarak Tuna zerinden yzdrerek Gyre kadar getirdiler. Ondan sonra da Raba zerinden Vasvra kadar ektirdiler ve oradan da dingiller zerinde Zala'ya kadar getirdiler. Aynisini istiyorsunuz ama sizler bunu beklerken muhterem beyler Szigliget'de kiyilari koruyabilecek tek bir kayik, tek bir sal kalmayacaktir. dedi. -Ve eli ayagi saglam oldugu halde, soyulup sogana evrilmemis tek bir ev de kalmayacaktir Badacsony'dan Keszthely'e varana kadar. -dedi asik suratla Dmtr, bir eli olak olan krekibasi. -O halde? -diye sordu okuma yazmasi olan gen. 208 - Bu ise hemen baslayacagiz ve kendi kayigimizi, kendi salimizi, sandalimizi da kendimiz yapacagiz dedi Kale komutani. -Ihtiyar Vince Tihnyli kayikilar keresteleri rendelerken oradaydi ve sizler de grmssnzdr bugne kadar pek ok kere kamislarin nasil kesildigini, kerestelerin nasil rendelenip dograndigini. -Peki mhendisimiz kim olacak? -diye sordu marangoz ustasi. -Zira yle bilgili birisi Imparatorun emri olmadan kendiliginden kalkip bu tr yerlere gelmez. -Sen! - dedi komutan. Sonra da: -Ihtiyar Vince bilgisini grgsn sana aktaracak, anlatacak. Senin bilginle onun grgs birlesecek, her seyi ormanci ile, demirci ustasi ile de danisacak konusacaksiniz ve bu mektepli delikanli da bunlarin hepsini kagida dkecek, sizin ortaya ikartacaginiz her seyi yazip izecek. diye tamamladi szlerini. -Bir bekleyin hele muhterem efendim. - dedi elini alnina vurarak marangoz. -nk... buralarda birisi varmis duydugum kadariyla. O bu tr islerden anliyormus ama bundan kimseye sz etmiyormus. Viyana'da okula gitmis, ama bir olaya filan karismis orada. Onun zerine kaip bu taraflara gelmis sylenenlere gre ve esaret yerine ukale hayatini, kalelerde arpismayi yeglemis. -Ona da gidip syleyin! Eger bu iste bize yardim ederse o zaman hayatini bagislarim, onu serbest birakirim, zgrlgn geri veririm ona! -dedi kale komutani. * Her sey kale komutaninin dedigi gibi oluyordu. Planlari o blgedeki marangoz hazirladi, Viyana'dan kaip gelen mhendis adayi da katilmisti alismalara. Iki yasli kayiki ile ihtiyar bris'in aiklamalari da birlestirilmis; okuma yazmasi olan gencin kgida yazdiklari yeniden okunup degerlendirilerek her sey hazirlanmisti sonunda. Askerler ne istediklerini biliyorlardi, ihtiyar bris o ok eskiden yapmis oldugu tekneyi nasil yaptiklarini hatirlamisti ve marangoz da neyin ne olacagini bildiginden mektepli gencin kalem tutan ellerine o talimat vermisti, sandali izmesi iin o yol gstermisti mhendis adayina. Bu arada dsnceli dsnceli isleri izlemekte olan ormanci: -Kamonk ormaninin kiyisinda kocaman iki kurumus mese biliyorum. Iki yildir bakip duruyordum bunlardan ne yaparim diye, ama byle gnlerde kimin ne 209 isine yarar ki bu iki mese? yle dsnmstm. Ama onlardan gzel bir sandal olur simdi. -dedi. Gspr Lengyel Tti baskalarina akil danismayi pek sevmezdi. Daha ertesi gn baltalar asagilarda, ormanin kiyisinda ses vermeye baslamislardi ve gleden sonra mandalara yklenmis tomruklari Rhely'e dogru ekiyorlardi bile. nc gn ise marangoz ustasi bir dzine ukale yigidinden olusturdugu egitimli takimiyla beraber artik nese iinde sandal zerinde alisiyordu. Orada, yukarida da, demirci dkkaninda drt bes gn iinde birdenbire demirci iragi olmus genler ates krklemede, ivi ve mih yapiminda, demir emberler yapiminda ustaya yardim etmeye alisiyorlardi. Birka gn getikten sonra kale komutani asagi inip limana vardiginda sazliktaki sandalin gvdesi sekil almaya baslamisti bile. Marangoz bir bilirkisi gzyle ve sevgiyle bakiyordu sekle giren sandala ancak bir yandan da sessizce basini salliyordu. -Ben bunu bir sekilde vaktinde hazir ederim de... -dedi kafasini kasiyarak: -Ancak efendim, muhterem beyimiz, bunu nasil suya indirmeyi dsnyorsunuz? Zira bu kk bir kayik degil ki, syle tutup sazliklardan itip suya birakalim. Eger byle, bu llere gre yapilirsa o zaman bundan koca bir kadirga olacak.... -Zaten ben de onun yle bir sey olmasini istiyorum. -dedi sesi inlayarak Gspr Lengyel Tti. -Trklerin limanda beklettikleri gibi olmali. Dzinelerle var onlarda ama biz de olacak bir tane. -O halde limani da dsnmeniz gerek efendim. Buna da Siofok'daki gibi bir liman gerekecektir. -dedi marangoz. -nk bunu baska trl hibir insanoglu kalkip bu sazliktan disari ikartamaz yoksa! -Bu is iin ok kisiye gerek var. -dedi sylenenleri destekleyen ormanci da. -Tam bir ordu lazim muhterem efendim. Ancak o sekilde sandalin yolunu aabiliriz suya dogru. O is iin ise kale halki yetersiz kalacaktir. -Kyller de yardim ederler. -dedi marangoz. -Kadinlar da mi? -diye sordu alayli alayli ormanci. -Yoksa o bir sr hasta, ihtiyar, sefil insanlar mi bu isi yapacak olanlar? Zira ilerinde yigit olan, bir ise yarayan her erkek ya Trkler tarafindan alinip gtrld ya da yukaridaki kalelerde onlara karsi yapilan arpismalarda yer aliyor. 210 -Peki ya askerler? -diye sordu ormanci. -Rhely'i onlar koruyorlar zaten. -dedi sessizce ihtiyar Dmtr. -Eger o birka yigit askeri de bu is iin oradan alip buraya getirirsek o zaman gl kiyisinda yasayan halkin hali ne olur?... Zira civar kalelerdeki askerler olayi duyup buraya gelene kadar onlar istediklerini alip oktan uzaklasabileceklerini gayet iyi biliyorlar. Eger su kk satoda bulunan muhafizlari da buradan alip gtrrsen kyde tek bir canli bile kalmaz. -dedi ve kaleyi isaret etti Dmtr. -Bana gvenin! -dedi sessizce kale komutani. -Bu sandallar hazir olana kadar onlari suya indirecegimiz yer de hazir olacaktir. Bunu syledikten sonra yukari kaleye ikti. Ferah ve genis evinde oturdu, dsnd tasindi ve sonra da katibini agirtti. -Yaz oglum, ne diyorsam yaz!... -diye basladi kale komutani. -Ancak yazacagin her satira dikkat et! Ve yazi da kgit zerinde kurumasin ona da dikkat et! Atina binmis haberci avluda beklesin ki bunu yazar yazmaz daha mrekkebi bile kurumadan onu alip Zala ili basispanina gtrsn drt nala giderek! O halde baslayalim simdi. -diye srdrd szlerini byk bey ve yavas yavas, dsnp tasinarak yazdiriyordu: -Btn Balaton yresinin ynetici beyleri, kalede hizmet verenler, kyller Trklerin saldirilarindan bir sandallari, bir sallari ya da kayiklari olmadigindan gereginden fazla zarar grmektedirler. Bunun iin adamlarimiz pek ok kere esir bile dstler. Bu yzden ben kendi cebimden parasini deyerek gerekli malzemeleri getirttim ve bir sandal yaptiriyorum... -dedikten sonra biraz dsnd ve ondan sonra da syle srdrd: -Simdi birka yz kisilik sandallar iin bir yer, bir liman yaptirmak istiyorum ki bu tekne ve insanlar gven iinde olabilsinler. * Zala ilinin basispani o dnemde Mikls Zrinyi idi. Bir sair olarak mkemmeldi, ordu komutani olarak da yle, ama bir Macar olarak olaganst bir insandi. Byk bir yurtseverdi. O, ukalelerde ve civardaki insanlarin nasil, hangi kosullarda yasadiklarini gayet iyi biliyordu. Ve yine imparatorluk uygulamalari yznden Macar kalelerinin nasil bir bir harap hale geldiklerini de ok iyi biliyordu. Diger taraftan sallarin, teknelerin nasil tahrip olduklarini biliyordu ve askerlerin paralarini alamadiklarindan da haberi vardi. Btn bu konularda yardim edemiyordu ancak onun disinda yapabilecegi her yerde elinden gelen her trl yardimi da 211 yapiyordu. Mikls Zrnyi, eli yz yarali, ter su iinde kalmis ve st basi toz toprak iinde olan atli delikanliyi, Gspr Lengyel Tti beyin mektubunu gtren bu haberciyi karsisinda grnce soru sorarak zaman kaybetmedi. Zrnyi hemen konunun nemini anladi ve atliya dnerek: -Syle oglum komutanina... sikayetini iyi anliyorum ve onun bu serzenislerini de anliyorum. En kisa sre iinde kendisine yardim etmekten daha byk bir istegim yoktur su anda. Geri dnmeden evvel ise su mektubu Gergely Sry'ye, bashakime gtr ver nce! - dedi ve ondan sonra da gen katibine mektubunu yazdirmaya basladi. -Yaz oglum! Gspr Lengyel'in mektubunda szn ettigi, beni haberdar ettigi konudan anlasildigi zere yapilan teknelerin, kayiklarin limana rahatlikla girip ikabilmesi iin adanin bir kisminin kazilip ailmasi gerekmektedir. Onun iin de hi gecikmeden iki gnlgne ikiyz adami bir an evvel Szigliget'e gnderiniz. -dedi. * Bu olaydan birka gn sonra ise neredeyse zel bir ordu toplanmisti Rhely'deki kilisenin etrafinda. st basi perisan bir serf ordusu. Ellerinde baltalar, nacaklar, oraklar, tirpanlar vardi. Kisacasi ellerine o sirada ne geirmislerse alip gelmislerdi. Ilerinden kimi kk kayiklari srklyordu pesi sira, bir baskasi ise zerinden sandallari kaydirarak suya indirmede kullanilmak zere tahtalari sirtinda tasiyordu. Beylere, soylulara zor bela boyun egen, ok aci ekmis olan bu halk o dnemde kendinden ok baskalari iin alisiyordu daha ziyade. Ama simdi kendi gvenligi ve huzuru iin alisiyordu bu insanlar. Ellerine geirdikleri her seyi alip gelmislerdi buraya. Sziget sandallari, kayiklari o ates iindeki baba ocagini, huzuru koruyacakti ve onlari savunacakti nk; ayrica ukalelerdeki savasilar da hep bu insanlarin soyundan, onlarin kanindan geliyordu zaten. * Sazlik o dnemlerde neredeyse ta dagin etegindeki kuleye kadar uzaniyordu. Ise oradan basladilar. Topragi kazip yarmaya oradan baslamislardi ve oradan asagi gle dogru ilerlemeye koyuldular. Sadece gndzleri degil pekok kere geceleri de bellerine kadar suda alisiyorlardi solgun ay isiginda. Isik yakamiyorlardi. Sadece sazliklarin hemen alev almasindan ekindikleri iin degil ayni zamanda karsi kiyidan Trklerin byle zamanlarda geceleyin en ufak bir kivilcimi dahi grmelerinden korktuklari iin de karanlikta alisiyorlardi. Muhafizlar arasinda o sirada kalede nbet tutmayanlar da yardim ediyorlardi topragi kazma alismalarina. Kadinlar ise kocaman kale mahzenlerinden saraplari ikartip getiriyorlardi. O siralarda Gspr Lengyel Tti'nin sarap fiilarinin neredeyse tamaminin artik dibi grnmek zereydi ama bu is iin o, sarabinin tkenmesine yanmiyordu. Kyller de kendi kilerlerinde, mahzenlerinde, kenarda ksede gizli kalmis olan ekmek, ttslenmis domuz yagi, kavurmalari alip getiriyorlardi alisanlar 212 yesinler isinler diye. Ve evlerinde bunlari da bulunmayanlar ise yeni sagilmis kei st getiriyorlardi. Bu isin baslamasinin zerinden daha iki gn bile gememisti ki sazliklarda kayiklarin, sandalin geecegi yol ailmisti bile ama serfler Szigliget Krfezi'nde sandallar, sallar ve kayiklar iin dogru drst bir liman hazirlayabilmek iin nc gn de alisarak geirmislerdi. Bu zel birlik iste byle canla basla alismisti. Gspr Lengyel onlarin arasinda tipki savas sirasinda yigitlerinin arasinda askerlerini arpisirken yreklendirdigi gibi konusarak dolasmisti gn boyunca. Ama sonuta bu da bir esit arpismaydi ona gre. Hem de yle byle degil! Yaz gnesinin isiginda yzen Aranykagyl'nun halki bugn bile bu isten hakli olarak gurur duymaktadir. * Bugn Szigliget'e giden birisi harabeler iinde ayakta duran kale etrafinda birok seyi hl grebilir. Orada Kamonk, Ovr Dagi'nda ise eski hisarin harabelerini de bugn grmek mmkndr. Asagilarda, simdi artik glden olduka uzakta kalan Rhely yakinlarinda ise Avas'daki rpd dneminde yapilmis kilisenin kulesi eski zamanlarin anisini korumaktadir gnmzde de. Bir zamanlar gln suyu ta buralara kadar geliyordu ve Gspr Lengyel Tti'nin yigitleri, isimsiz kahramanlari, gnll kayikilarin ordusu ise burada evini barkini elinden geldigince, kendi bildigince, gc ve akli yettigince korumaya ve savunmaya alismisti iste. * * * 213 FELNMET'DEK MAHZEN KALE * Eger Kalesi dseli daha iki hafta ancak olmustu. Sultan Mehmed'in o grkemli ordusu dsmana galip geldikleri savas meydanindan geri ekilmis ve yeni beylerbeyi gelip sehre yerlesmisti. Eski kulelerin tepesine hill yerlestirilmis ve gnde kere mezzinin yankilanan ezan sesi mminleri ibadete agirir olmustu. Zafer sevinci hl devam ediyordu. Trk askerleri sadece bu son kazanilan zengin Macar yresinin boyun egmesini degil ayni zamanda eski utanlari iin kendilerini teselli etmek zere de kutlama yapiyorlardi. Zira Istvn Dobo'nun bir avu ordusuyla Sultanin yz yirmi bin savasisini Eger nlerinde durdurmasinin zerinden sadece elli yil gemisti. Bylece komsu kylere de syle bir ugramak zere yola ikan neredeyse otuz bin kisiden olusan yenieri ordusu da keyfi yerinde olarak yola koyulmustu. Blkbasi beyin emrini aklina iyice kazimisti. Simdilik sadece halkin nasil ve neyle yasadigina bakmalari gerekiyordu. Bu haberlere gre byk Sultan bu yeni tebdan, yeni eyaletin halkindan nasil ve ne kadar vergi alinacagina ondan sonra karar verecekti. Yenieriler nese iinde yryorlardi Eger'in baglarla kapli tepelerinin arasindan ailmis sarp yollardan. Yreklerinde ise nceden akillarina yerlesmis olan bir iki mahzeni ziyaret etme dsncesinin sevinci vardi. Her ne kadar Allah gerek bir mmine sarap imeyi yasaklasa da byle bir sr mahzenin bulundugu bu daglarin eteklerinde, sayisiz gizli yerde seferin btn zorluklarina kim baska trl dayanabilir, katlanabilirdi? Ve iste bu genis yaprakli, insani cezbeden baglar arasinda yrrken onlari sasirtacak bir olay oldu. Tam vadideki derin bir yoldan geerlerken onlarin zerine bir avu haydu ** saldirmisti aniden. Bu adamlar baska zaman da yigit, cesur ve iyi birer askerdir ancak bu sefer intikam acisi onlarin gcn ve fkesini arttirmisti. Zira her biri parali askerler ile Macar hainleri kaleyi satana kadar Eger'de grev yapiyordu. ** A felnmeti pincevr: Sarkany f szek s.: 144-228. ** ev. notu: hajd: 16.-17. yzyillarda kale savunmalarinda hizmet vermek zere yaya asker olan fakir ailelerinin ogullarina verilen ad 214 arpismanin sonucu daha basinda iken belli olmustu. Saskina dnen yenieriler daha kililarina bile sarilamadan gkten aniden baslarina ullanan Macarlar derin vadideki yolda omuzlarina atlayarak onlari kilitan geiriyor, baslarini kesiyorlardi artik. Trklerin birogu daha baskinin basinda iken yere serilmis yatiyordu ve orada, acilar iinde kivranirken hayatta kalmak iin mcadele veriyorlardi ellerinden geldigi kadariyla. Bundan saat sonra ise kk blkten hayatta kalan, kanlar iinde olan ve delik desik edilmis tek yenieri glkle kaleye ulasabilmisti. Saldiriya ugradiklarini anlatinca yenieri agasi Macarlarin pesine dsmek zere yola ikan atli birligin basina gemisti hemen. Aga emrindeki askerleri iki gruba ayirdi. Birisi gneye dogru genisleyen vadide Tisza'ya dogru yola ikmisti, digeri ise Eger ayi boyunca yola koyulmustu ve kuzeyde ykselen btn o daglarin eteklerine kadar blgeyi arayip tarayacaklardi. Yenieriler her yeri didik aradilar. Uzun sren kusatma sirasinda neredeyse tamamen yerle bir olan yakinlardaki kyleri de aradilar. Almegyer, Tihamr, Cegld, Felnmeti szks'n harabelerini bile aradilar didik didik. Ancak orada gizlenmis serflerden, korkudan lmek zere olan ihtiyar kadinlardan ve aglasan ocuklardan baska hibir canli varliga rastlamadilar. Bu olaydan iki hafta sonra Ali Pasa hl yarisina kadar harabe olarak ayakta duran kalenin gizli alt geitlerinden birisinde emrindeki askerleri, subaylari toplantiya agirdi. Kapiya koydugu yapili, iri kiyam sipahiye toplanti yapilirken hibir canlinin ieri adim atmamasi konusunda emir verdi. Sirtinda erguvan renkli bir kaftanla, kurum gibi simsiyah sakalli dev adam ieri girdiginde salonda birdenbire lmcl bir sessizlik hakim oldu. Eger Pasasi Ali Pasa kendi etrafinda yerlere kadar egilmis parlak trbanli, sarikli, degerli taslarla ssl trbanlardan baska bir sey gremedi. Bismillah diyerek basladi toplantisina ve baska hibir sze gerek duymadan fkeden parlayan, ates saan gzlerle evresindekilere bakarak: -Ben Kurana da cennete de inanirim, ama bu dnyadaki mucizelere inanmam. Iinizden kim bana aiklayabilir mminlerin katillerinin nereye kaybolduklarini? diye sordu byk bir fke iindeki Pasa. -Merhametli beyim, insafli beyim... -diye sze basladi memlklerin agasi. -Neden sz ediyorsun? ...Yce padisahimizin askerleri arasinda birka haftadan bu yana birka tane gavur dzeni bozmaktadir. -derken Pasa bas bas bagiriyordu ve o anda tamamen kendinden gemisti. -Dinleyin! - derken lmek zere birisi gibi sapsari olmus, kollari sarip sarmalanmis, iplerin birbirine dolandigi l gibi duran adami isaret ediyordu ve: 215 -Bu adam, sabahleyin atli birligin basindaki yigitlerin nderi, cesur bir komutandi. Sabah kaleden ikanlarin basinda bu adam vardi ve simdi sunun haline bir bakin! Onu bu haliyle kimse taniyamaz! dedi bagirarak. Talihsiz, ince yapili, ciliz savasi basindan geenleri anlatti. Yirmi kisiyle sabahleyin kaleden yola iktiklarini ve tam gle vakti dinlenirlerken birdenbire evredeki ormanda bir hareket basladigini anlatti. Oysa oraya dinlenmek iin durmadan evvel adamlari btn evreyi gzden geirmislerdi ve hi kimseyi gremeyince nbetileri birakip dinlenmek zere durmuslardi. Grlen o ki haydular ormanin vahsi yaratiklari gibi sinsice dolasiyorlardi. Nbetileri bir hamlede etkisiz hale getirmislerdi ve yenieriler arasinda da bir tanesi bile yoktu ki glen uykusundan uyanip da cennete ulasabilsin. O kendisi yasadigi srece unutamayacagi bir utanla ormandaki aliliklara saklanarak, dikenli yollardan geerek, topallayarak kalenin arka kapisina kadar zorlukla ulasabilmisti. -Peygamberimizin serefine diyorum beyim - derken iki kanli eliyle yzn kapadi: -Eger gelip size bizzat haber vermem gerekmeseydi o zaman daha oracikta iimdeki bu utanci yok etmek iin kendimi ldrrdm. Bey fkesinden kudurmak zere bagirip agiriyordu, pasalar ise aresizlikten ellerini ogusturuyorlardi. Ondan sonra herkes herkesin bildigini anlatti. O haydular uzaklardan gelmis olamazlardi. nk atlari yoktu ve oktandir evrede bir Macar kalesi de bulunmuyordu. Ve ondan sonra da canlarini kurtarmak istercesine herkes haydulari yakalamak iin her birisinin elinden geleni yaptigini anlatti. Hatta yenieri agasi onlari yakalamak iin nasil tuzaklar hazirladigindan da sz etti. Oysa onlar durup dururken ne atlilara ne de daha byk askeri birliklere saldirmazlardi. Onun zerine kalenin beyi bir yaya birligini yola ikartti ve onu yarim saatlik mesafeden arkadan atli bir ordu takip ediyordu. Ama o yarim saatlik sre bile o seytan ocuklarina kaybolmalari iin yeterliydi. Memlklerin komutani ise son derece bilgece bir biimde bylesi byk bir birligin yanik dkk kylerde saklanamayacagini ve o kadar ok insani sefil evlerinde, yanip kl olmus kulbelerinde, mahzenlerde yasayan serf halkin gizlemesinin mmkn olamayacagini aikliyordu. Toplantiya katilanlar bylece bir sonu alamadan toplantiyi bitirdiler. * Sikici sonbahar gecesi kara bir rt rtmst Felnmet'deki kilisenin bulundugu tepenin evresine yayilan yrenin zerine. Bervabrc ynnden buz gibi, dondurucu bir rzgr esiyordu ve yapraklarini dkms olan agalarin siyah birer iskelet gibi dagilan dallarinda tek tk kalan 216 ve adeta birer hayaleti andiran yapraklar dans ediyorlardi rzgrda. Eski psk kiligi ile bu ge saatlerde mahzenlerden birisinin kapisindan ortaya ikiveren bu gen ise o zifiri karanlikta bile bir glge arayarak kye dogru yola ikmisti. O uzun zamandan beri ne yerdeki ne de gkteki hayaletlerden korkmuyordu artik. Yirmi bes yillik mrnde o kadar ok gerek felaketlerle karsilasmisti ki hayaletler artik onun dsncelerinde yer alamiyordu hibir sekilde. Gecenin o ge vaktinde yola dsen bu gezginin arklari asarak yolunu bulabilmesi ve sonbahar sularini akitan derelerden geerek irili bykl aliliklari geerek ondan sonra da kyn yarisi yanmis evlerini, harabeye dnms duvarlarinin arasinda yerine varmasi iin bu yreyi ok iyi bilmesi gerekiyordu. Ve Mihly Bede gerekten de burada her yeri karis karis biliyordu. Buralari taniyordu zira bu dumanli, isli, yanik duvarlarin arasinda bir zaman nce yere dsms sazlik ati da dstg yerde duruyordu ki o bir zamanlar onun dogdugu evin atisiydi. Delikanli adim adim bilinli bir sekilde ylesine agir adimlarla ilerliyordu ki bu yanik dkk ky gren hi kimse bunun nedenini anlayamazdi. nk burada degil bir insan grmek, basibos dolasan a bir kpegi grmek bile mmkn degildi bu duvarlarinin yarisi yikilmis evlerin arasinda. Hatta yanip snen ciliz bir mum isigi bile grnmyordu hibir yerde. Sadece uzaklarda, asagida Eger Kalesi'nin surlari arasinda tehlike isareti veren Osmanlilarin nbetilerinin elindeki mesaleler alev alev yaniyordu. Ve Mihly Bede binlerce dsmanin arasinda bile su her seyi gizleyen sessizlikten daha tehlikelisinin olmadigini dsnd kendisi iin. nk yikilmis palanklarin yanindan, yerinden sklms kapilarin, bos pencere pervazlari ile esniyor gibi duran evlerin duvarlari dibinden yavasa geerken o sirada orada, ieride, avlularin diplerinde, agillarda, samanliklarda, odunluklarin karanlik kselerinde birok kisinin degisik duygularla uzaktaki o nbetilerin ateslerini gizlice izlediklerini ok iyi biliyordu. Zira kaleyi kaybettiklerinden beri kynn insanlari her trl aciya, eziyete ragmen evlerini barklarini terk etmemislerdi. Trklerin nnden sadece byk beyleriyle papazlar kaip gitmislerdi Felvidk'deki kalelerine, satolarina ya da Viyana'daki saraylarina. Fakir fukara ise btn sinama zamanlarinda, zor gnlerde oldugu gibi evini kendisi korumaya alismisti ve o bir avu topragini, kendisi iin nemli olan o kk topragini korumak iin orada kalmisti ve eger savas beklenenden de byk olursa o zaman da yine kaip sigindigi bu ormani geici yuvasi olarak semisti her zaman. Mihly sunu da gayet iyi biliyordu ki su sefil dnyada herkes kendi hayatini, evini barkini kendi bildigi gibi kurtarmaya alisiyordu. Bunlari yaparken ilerinden kimilerinin her seye ragmen insanligini kaybetmedigini biliyordu ama ylesi de vardi ki... hem de birden fazlaydi onlarin sayisi, ama onlari korkunun veya yoklugun 217 ihanete srkledigini de iyi biliyordu. Sonunda aradigi evi buldu. Bir zamanlar dillere destan giris kapisinin yarisina kadar yikilmis stunlari bir seyleri biraz da olsa korumuslardi eski saagin gzelliginden ama arka tarafta, avlunun sonunda neredeyse iki kale ilinde de meshur olan fii atlyesi neredeyse oldugu gibi sapasaglam ayakta kalmisti. Delikanli oraya yneldi ve kez birbiri ardina kocaman demir tokmakli kapiyi vurdu, yumrukladi. Kapinin kilidi yavasa evrildi ve ondan sonra kirlasmis kaytan biyikli, salari omuzlarina eren yasli bir Macarin aslan basi gecenin karanliginda disari bakti. -Dnebildiniz mi yani? -diye sordu sikkin bir sesle. -Hem de yle byle degil. -diye cevap verdi fisiltiyla Mihly. - En azindan otuz tane Trk' ldrdk. Ama yine de bunlari inip asagida konussak daha iyi olacak. Kapi aildigi gibi hizla hemen kapandi. -Sizin su yaptiginiz akilsizliktan baska bir sey degil. - dedi homurdanarak evin sahibi olan Mrton Gspr. -Eger siz her zaman aklinizi dinlerseniz - dedi sessizce delikanli. - O zaman su anda bu yikik, harap duvarlarin arasinda benimle laf kavgasi yapacagina oktan Eger beyine gidip Felnmet'de Macar haydulari var diye haber vermis olurdunuz. -Korkarim o ben sylemeden de bunu biliyor. -derken i ekti ihtiyar. -Ve bu yzden de kaderimiz bundan daha kt olacak. Greceksin bak, sonunda ilerinden birisi agzindan bir laf kairana kadar serfleri sikistiracaklar. -Bizim izimizi bulabilir elbette. - derken glmsyordu aci bir biimde delikanli: - ama pesimize dserse sadece kendi lmn aramis ve bulmus olur. -Siz mahzende oldugunuz srece bir tehlike sz konusu olmaz sizin iin. -dedi dsnceli bir sekilde ihtiyar. -Ama sonsuza kadar kaleden yarim saatlik bir mesafedeki bir mahzende saklanarak yasayamazsiniz ya. Zira yasli kadinlarin, meyve, st, peynir gibi seyleri satmak zere oraya gidenlerin anlattiklarina gre kaledeki Trklerin sayisi on binden de fazlaymis. Devriye gezenler ise yakinda her yeri alt st edeceklerdir. -Sizin dsndgnzden yakin aslinda bel. - dedi cani sikkin bir biimde delikanli. - Iste tam bu nedenle gecenin bu ge saatinde sizi rahatsiz ediyorum ya. Andrs Nyakas agabeyim haber saldi size. Simdiye kadar gizli sakli yaptiginiz yardimi iki katina ikarmanin 218 zamani geldi diyor ve byk bir gsteriye hazirlanmanizi sylyor. -Ne oldu? -derken basini tuttu ihtiyar Macar. -Su ana kadar hibir sey. -dedi oglan. -Ancak yarin artik her sey olabilir. Bugn ldrdgmz yenierilerden bir tanesi cennete gitmek iin hi de acele etmedi ve bizim, kilisenin bulundugu tepeye dogru katigimizi byk ihtimalle grms olmali. Acelemiz vardi nk yagmacilarin atlarinin nal seslerini tepenin arkasinda duymustuk o sirada. Ben en arkada gzc olarak kaldim ve o yari l yenierinin mahzenlerin bulundugu yeri gsterdigini grdm. -O halde yarin buraya gelip bizi kusatacaklardir. - derken basini salliyordu ihtiyar adam. -Ama siz bizden daha iyi dayanirsiniz yine de. Bir ka gn iin yiyecek ve ieceginiz kalmistir umarim. Delikanli bir kez yutkundu ve sonra sikici bir sesle devam etti: -Biliyorum, simdi sizler iin ok aci gnler geliyor. Sizleri kt gnler bekliyor. Ve biz, btn bunlarin bizim yzmzden oldugunu da biliyoruz. Ama bu savasi bize kim lyik grd? -derken sesi inliyor ve gzleri karanlikta bile simsekler akiyordu. -Biz kendi halimizde baris iinde yasiyorduk. Siz karinizla ve de kizinizla mutluydunuz... - dedi ve orada sesi kisildi. -Ve bizlere ne oldu, evimize yuvamiza ne oldu?... Bizimkileri ldreni, alip gtreni kuduz kurt gibi ldrmemize, bogazlamamiza sasmak mi gerekiyor? Bir dakika kadar sustular ve sonra Mihly Bede konusmasina devam etti: -Bugn zellikle sunun iin yola ikip buraya gelecektim. Kar yagmadan Macar topragina, memleketine nasil varabiliriz bunu konusmak iin gelmeye karar vermistim... Simdi ise yle grnyor ki yeni bir atismaya mecbur ediliyoruz ancak size su kadarini syleyebilirim. Eger her seye yeniden baslayabilseydim o zaman da durum simdikinden farkli olmazdi... -Benim iin de yle - dedi sessizce ihtiyar ve delikanlinin elini sikarak onun ardindan uzun uzun bakti yildizsiz sonbahar gecesinde o gzden kaybolana kadar... Mihly Bede hakli ikti. O can ekisen yenieri, komutanina Macarlarin Felnmet kilisesinin bulundugu tepeye dogru ekilip katiklarini grdgn sylemisti. Bylece ertesi gn, basarisiz toplantinin ertesinde bilge Mahmud Efendi, zor sorular sormakla taninan bu adam, beyin huzuruna ikti. 219 Ak sakalli bu adamin bilgisi gayet tabii ki her zaman Kuran'dan kaynaklanmiyordu ama onun syledigi her sey nedense her zaman ise yaramisti. zellikle de haberlerini genellikle dsman tarafindan almis oldugundan syledikleri oluyordu. Mahmud, o paavralar iinde ama gerekten son derece yararli ordunun basinda bulunuyordu ve bu askerler kaak Macarlardan, Almanlardan, Sirplardan ve de parali askerlerden, hirsizlardan, yersiz yurtsuzlardan, her trl pislige bulasmis adamlardan olusuyordu. Bu ordu bymyordu sadece insanlari degisiyordu. Mahmud bu insanlardan birisine artik ihtiyaci kalmamissa o zaman ondan nasil kurtulacagini da gayet iyi biliyordu. Ve eger yeni blgelere varmislarsa o zaman bu birligini, sereflerini birka altina degisebilecek olan adamlardan yeniden olusturmasi, dzenlemesi iin sadece birka gn yeterliydi. Bu sonbahar sabahinda da sadece lmekte olan bir yenierinin szlerine dayanarak degil ayni zamanda bilgisini arttirarak Felnmetli olan muhbir bir bag bekisinin sylediklerini de degerlendirerek beyin huzuruna ikmisti. -Hasmetli beyim! - diye szlerine basladi yerlere kadar egilerek ve ondan sonra parmaklarinin ularini ggs hizasinda birbirine degdirerek ve uzun sakalini elleriyle sivazlayarak devam etti: -Iyi biliyorsun ki dn su gvur kpekler yine yigit askerlerimize saldirdilar. -Sakalin peygamberin elinde kalsin senin! -diye bagirdi sabirsiz bir biimde byk bey: - Gne iyi bir haberle baslamasini bilmez misin sen? -Iyi de efendim, iste tam bunun iin gelmistim. -derken glmsyordu lim efendi ve alinganligini gizliyordu glmsemesiyle: -nk size haber getirdim. -Senin haberlerini biliyorum ben. - dedi 'hadi oradan sen de' dercesine eliyle isaret yaparak bey: - Her seyi, elinizden gelen her seyi yaptiniz, her tarafi didik didik aradiniz, ormani, daglari, ovayi bile ve kyn altini stne getirdiniz ama hi kimsenin izine bile rastlamadiniz. yle kaybolup gittiler ki sanki yer yarildi da yerin dibine girdiler. Mahmud basini ne egdi. -Her bir szn dogrudur beyim. -diye cevap verdi yavasa. -Gerekten de onlar yerin dibine girdiler. Ama bu sefer nereye girdiklerini biliyoruz. Bu konusmadan bir saat sonra yz kisilik atli birliginden olusan akincilar Felnmete dogru drt nala at kosturuyordu. * Trkler, civardaki btn kylerde oldugu gibi Felnmet'de de mahzen oldugunu gayet iyi biliyorlardi. Kusatma sirasinda, yredeki yagmalari sirasinda onlari yeterince talan etmislerdi 220 zaten. Mahzenlerin bir tanesinin byk, tekisinin kk oldugunu iyi biliyorlardi nk neredeyse her seyi her yeri aramislardi. Ancak sunu bilmiyorlardi ki gerek birer labirent gibi yapilmisti bazi mahzenler. Kesisen koridorlar birbirine bagliyordu mahzenleri ve onlardan habire yeni koridorlar ve oradan da yeni ikis yollari ailiyordu disariya. Daglarin eteklerine kadar uzanan bu yer altindaki tnellerin iinde, orada, daglarin eteklerinde genis, kapali mekanlar yapmislar ve ondan sonra oradan da yine bir daralip bir genisleyerek yeni alanlar ailmisti. Yerin altinda iki katli birbirine baglanan mekanlardi bunlarin her biri. Bugn bile hl ok meshurdur Eger'in yz gizli blmesi bulunan mahzeni, ki orada sylenenlere gre sigirlari bile saklamislar zamaninda. Anlatilanlara gre hatta bu mahzenin geitlerinden bir tanesi Maklri Kilisesi'nin altina kadar uzaniyormus. Ve Trkler iyi ki baska mahzenlerin oldugunu bilmiyorlardi. nk Macarlar bu mahzenleri tam da Trk tehlikesinin basladigi yillarda yapmislardi. Bu yeni mahzenler apraz koridorlarla birbirine baglanmis ve yer altinda mahzenlerden olusan bir yerlesim yeri olusturulmustu adeta. Savaslar sirasinda kenar baglardaki mahzenlerin, uzaktakilerin byk bir kismi kullanilamaz hale gelmisti. Eger yakilmamislarsa bombos duran mahzenlerin giris kapilari ardina kadar aik oldugundan rzgr o kapilari sallayip dururdu. O az miktardaki sarap o yillarda yapilmisti. Trk ve Macar hara toplayicilarinin biraktiklari sarabin geri kalani daha ok ite, kydeki mahzenlerde saklanmisti. Bu mahzenler ise genellikle hemen evin arkasinda yapilmis dar, kubbemsi, kk mahzenlerdi ve bunlar tepelerin yamalarina taslar oyularak yapilmislardi. Ieri giren birisi hemen bir bakista ierideki her seyi grebilirdi. Eger Pasasi'nin askerleri elbette bu mahzenlerin her birini kse bucak aramislardi. Sadece dagin yamalarinda bulunan ve kapisi kalmamis olan mahzenlerle ilgilenmemislerdi. Burada, Felnmet'de, tam kilisenin bulundugu bu yamata ailmis oyuklarda bulunan ve labirent gibi birbirine ailan ve uzayip giden mahzenlerde Macar haydu birliklerinin saklandigini kim dsnebilirdi ki? Andrs Nyakas'in komutasindaki bu askerlerin iinde birden fazla Eger yresinden gelen delikanli vardi ve onlar bu isin ustasi olmasalar da bu isten biraz anliyorlardi. O kadar ki eger disari ikip civarda yagma filan yapmiyorlarsa o zaman bu genler uzun gnlerlerde mahzenleri birbirinden ayiran kire tasli duvarlari kirarak yeni yeni koridorlar aiyorlardi eski mahzenin birisinden digerine. Trk askerinin yreginde ise zaten bir sr gizemli batil inan doluydu. Dogunun ruhlari, by dolu masallar onlara cinleri, perileri, hayaletleri hatirlatiyordu srekli ve cennetteki hurilerin gzel dsleriyle bunlardan kurtulmaya alisiyorlardi. Ve bylece bu savasta lmne savasan vahsi askerlerin hi niyeti yoktu bu tr gizli dnyalara girip arama yapmak iin. O yzden bu karanlik girisli mahzenler gibi yerlere girmezlerdi. 221 Bu da Macar haydular iin bir sansti. Ama ondan da nemlisi degil onlar, hatta Felnmeti'den kovuldugundan beri su yarim akilli bag bekisi dahi dagin yamalarinda nelerin gizlendigini tahmin bile edemezdi. Bylece ondan sonra sabahleyin o yz akinci Eger Kalesi'nin avlusunda siraya girdiginde Felnmet'deki mahzeni kusatmak zere toplandigi zaman orada, ieride ise Andrs Nyakas sakin sakin adamlariyla fikir alis verisinde bulunuyordu. Onlarin her biri gayet iyi biliyordu ki Eger dstg zaman kendilerini buraya kapattiklari bu mahzen kalenin onlarca ikis yolu vardi. Eger canlari isterse o zaman buradan ylece ikip gidebilirlerdi ve aksam olunca Eger Pasasi yine onlari yakalayamadigi iin keileri kairirdi. Ve ayrica askerlerin basindaki bu savasi nderlerine bosuna Andrs Nyakas demiyorlardi. Bu adam o kadar kolayca ele vermezdi askerlerini, teslim olmazdi. O kendisi de, yigitleri de Eger'le birlikte ailelerini ve yuvalarini kaybetmislerdi ve yreklerindeki intikam atesi de henz snmemisti. Eger Eger'de onlara savasma sansi tanimadilarsa o zaman onlar da burada dayanabildikleri kadar savasacaklardi. -Eger gidersek buradan... diye basladi hznl ve buruk bir sesle Nyakas: -O zaman ebediyen gidecegiz. Farz edelim ki buraya onlardan birisi girmeyi basaracak ve sonuna kadar her yeri arayacak. O zaman bu bizim sadece onun girdigi kapiyi degil ayni zamanda diger on iki kapiyi da kaybetmemiz anlamina geliyor. -Peki ya bu girisleri kapatip bizi ieride birakirlarsa?- diye sordu Pter Gecs. -O zamana kadar ilerinden birka yz tanesini keseriz. -diye cevap verdi komutan: - Ama eger bu Macar topraginin bize vermis oldugu ve haydu elleriyle kazmis oldugumuz bu kaleyi Pl Nyri'nin Eger'e yaptigi gibi teslim edersek o zaman hayatlarimizla birlikte serefimizi de kaybetmis olacagiz - dedi alev saan gzlerle. -Hayatlarimizla birlikte daglik kalelerden birisinde serefimizi de kurtarabiliriz hl. -dedi ihtiyar Pter Gecs. -Ve bir dsnn?! Aramizda ka tane gen var? Simdi btn kapilar serbest ve orman da genis, byk. Buraya siginmayi biz kendimiz semistik ve simdi de kendimiz gnll olarak buradan ikip gitmeyi seebiliriz. -Sayet sizin kendinizin Eger'de Trklerle savasirken pasanin birini dogradiginizi unuttuysaniz ve sizi en az yz kere arpisirken grmemis olsaydim simdi bu sylediklerinizden sonra sunu dsnrdm.... -Fazla sze gerek yok oglum! -diyerek szn kesti ihtiyar. -Birbirimizle bogusamayacagimiz kadar fazla Trklerin sayisi. Buradan kaip kurtulalim 222 derken ben syle dsnmstm. Ben burada kalacagim ve koridordaki gizli blmelere ekilerek sizin pesinizden gelen yagmacilarin kellelerini kesecegim. -Hepimiz ayni seyi dsndk. - dedi yksek sesle Mihly Bede: -Ancak kaip kurtulmak yoksa.... -Yani aslinda daha sonra onun da sirasi gelir. - derken bir yandan da duvari kaziyordu korkun biyikli Andrs Nyakas: -Ama burada kendi kendimizle dalastik, kendimizi buraya tikip sikistirdik... -Sadece bunu nasil yapacaksin onu syler misin? Bunu bilmek istiyorum. -dedi homurdanarak Pter Gecs ama o kadar alak sesle syledi ki onu isitmek mmkn degildi. O anda ancak on yaslarinda olan bir ocuk cigerleri paralanircasina kosarak ieri daldi. - Pter Lzr amcam size haber saldi. Diyor ki ok sayida atli Trk akincisi mahzene dogru geliyormus. O kendisi ilk kesisme koridorunun basina geti, beni ise size haber vermeye gnderdi. -ok kt yapmis, ok byk yanlis yapmis! -dedi kendi kendine hakaret eder gibi konusarak Andrs Nyakas. - Peki simdi ben seni ne yapayim? - dedikten sonra da oradakilere dnd: - Herkes yerine gesin! Sagli sollu gizlenip yerlerinizi alin! Sonra da kesip biin, nasil biliyorsaniz yle yapin! -Su haberi de gnderdi Pter amcam... - dedi glkle nefes alip vererek ocuk: -Bu geri zekalilar ellerinde mesalelerle geliyorlarmis buraya dogru. -Iyi ya iste, hi olmazsa boyunlarini grecegiz keserken! -diye haykirdi haydutlarin komutani ve kk ocugu koltugunun altina aldi. Ardindan da: -Seni ise burada, gizlenme yerimizde saglama alacagim. -dedi ve mahzenin tavanina oyulmus havalandirma deligini gsterdi. - Simdi burada dur ve ayaklarini topla, toplayabildigin kadar yukari ek, nk bu is ocuk oyuncagi degil... * Mahmud Efendi ertesi gn beyin huzurunda idi yine. Byk bir tevaz iinde, alakgnlllkle konusuyordu: -Demistim sana, her seye gc yeten beyim karanlikta kurtla dalasilmaz diye. 223 Szlerimi dinlemedin ve bunun bedelini altmis askerinin hayati ile dedin. Felnmet kurt bogazinda o kadar adam ld yok yere. Ve digerleri de hayatta kaldi nk baslarindaki komutanlari yigitlerinin tamamini bos yere kaybetmektense senin kirbalarina dayanmayi gze almisti. Bey fkelenerek lnetlemek istercesine elini kaldirdi ama ondan sonra bu akilsiz is iin emri kendisinin vermis oldugu aklina geldi ve hibir sey demeden sessizce elini kadife yastigin zerine birakti. -O zaman ne yapmayi neriyorsun? -diye sordu sapsari bir yzle. -Dn syledigimi diyorum. - dedi Mahmud. - Kurtlari inlerinde yok etmek gerekiyor. Ky halkina emir ver mahzenin tm ikislarini toprakla doldursunlar. Mihly Bede o gnn gecesinde kayinbiraderini karsisinda grnce sasirmadi bu yzden. Kyn sefalet iinde yasayan halkina gerek sinamayi bu Macar haydulari yasatacaklardi simdi. gndr herkesi dayaktan geiriyorlardi, insanlar konussunlar diye falakaya yatiriliyordu. Sai sakali agarmis ihtiyarlar kadar yeni yetme ocuklar da mahzenin agzini kapatmak iin kum, akil, tas toprak tasimislardi gndr. Ve eger is biraz yavaslayacak olursa, birinin ayagi burkulursa ya da aliktan adamin birisi oldugu yere yigilip kalirsa o zaman kirbalar sakliyordu. arpismalar srerken dizlerine kadar sular iinde kalarak tasimislardi bu talihsiz insanlar yklerini mahzenin girisi iin ve orada isleri daha da zordu nk agala, tasla on metre yer altindaki derinlikte o lnetli koridoru kapatmak kolay degildi. Islerini iyi yapsinlar diye tepeden tirnaga silahlanmis, eli kirbali yenieriler nbet tutuyorlardi. Bu sefalet ve eziyet o gn aksama kadar srmst sadece. Felnmetliler o zorlukla bulunan mahzen girisinin agzini yle bir doldurmuslardi ki aksam hava kararmak zere iken artik ondan geriye en ufak bir iz bile grnmyordu. Trk akincilari Eger'e geri dndler ve sadece yz kadar yenieri biraktilar o deligi korumak zere orada. Eger ola ki lm gze alan haydularin iinden birisi yine de bir sekilde bir yolunu bulup oradan, o delikten kurtulmayi deneyip basarirsa o zaman disarida ona tepenin yamalarinda baska bir ukur amak iin birakilmisti birka yenieri. Oysa haydularin aklinin ksesinden bile gememisti byle bir sey. Orada en byk mahzen salonunda, gizli blmelerdeki yerlerinde oturuyorlardi, silahlarini temizliyorlardi ekmek geveleyerek. Tam o sirada tavandan bir yerden bir karga sesi isittiler. Andrs Nyerges elinde kemirdigi ekmeginden basini kaldirip bakmadi bile yukari dogru, sadece Mihly Bede'ye seslendi. -ocugu oradan asagi indir! -dedi ve fiinin zerine basan delikanli uzanip havalandirma 224 deliginden kk ocugu ikartip aldiginda glmseyerek ona dnd: - Evet, birader syle bakalim disarida ne var ne yok? Kyde her sey yolunda mi? -Daha ok vizildiyorlar. - dedi ne syledigini bilerek ocuk: -Mrton amcam size birka gn hibir sey yapmaya kalkismasinlar diyor. Kyllerin iinde sizi lnetleyenler oldugu gibi ihtiyar kadinlar da agit yakiyorlar. Kyn basina dert aacakmissiniz. Birok kisi bu eziyetten biktigini sylyor. Insafsizlar ise mahzenin birden fazla girisi oldugunu bildiklerini ve onlarin da tek tek tikatilacagini syleyerek tehdit ediyorlar insanlari. -yle yaparsa acele etmis ve yazik etmis olur. - dedi kendi nne bakarak Andrs Nyakas ve sonra da kabaca gld. - Birka gn sonra bunu nasil olsa Trkler de grenecekler. Ancak yine de btn bir tepenin yamacini, deliklerin hepsini doldurtmak zor olacak. - dedikten sonra ocuga dnd: -Mrton Gspr amcana ve bu konuyla ilgisi olan herkese bizim burada kalacagimizi syle. Eger iin, yagmalanmis, esir alinip zincire vurulup gtrlen kadinlar iin... -Ancak hi olmazsa para para acisini ikartabiliriz. - diye ekledi Mihly Kkny ve kilicina yle bir vurdu ki eli acidi. -Ve sunu da syle ayrica. - diye devam etti haydu komutani: - Tavsiyesini kabul ediyoruz. Bir ka gn burada sessiz sakin bir biimde kalacagiz. Yiyecegimiz bir hafta yeter bize, silahimiz da bir hafta idare eder ve eger tkenip biterse onu o zaman Trklerden temin ederiz. -Ayrica Mrton amcam sunu da syledi. Dedi ki onun mahzeninde gney ksede aprazlama yerde topraga gmlms iki tane fii bulacakmissiniz. Afiyetle isinler diyor. -Yasasin! -diye bir iglik atti iki savasi haydu ve kk ocugu omuzlarina alarak btn mahzeni dolastilar dans ederek. -Eger'de de farkli degildi isimiz. Haydular artik haftalardan beri mahzen kalelerinde yasiyorlardi. Gzleri karanliga alismisti ve koridorlarda tipki birer kedi gibi dolasiyorlardi. Elleriyle ayaklariyla etrafa dokunarak ilerliyorlardi koridorlarda ve hi kimse koridorda veya mahzenlere ailan dar geitlerde yolunu sasirmiyordu. Oysa yaglanmis aputlari ya da kandilleri nadiren yakiyorlardi ve hepsinden zor olani ise pipolarini ok nadiren tttryorlardi. nk her seyden evvel havayi ok idareli kullanmalari gerekiyordu. Oysa o iki fiiyi gzleri kapali bile bulabilirlerdi. Pter Gecs'nn de dedigi gibi sarabin hayallerinde canlandirdiklari kokusu bile onlara zevk veriyordu 225 artik. Ondan sonra da gerekten tam bir haydu etesi gibi oturdular epeevre, sanki Felnmetdeki tepenin altina topraga gmlmelerini, zerlerine duvar rlmesini kutlamak zere toplanmis gibi oturdular sirayla. Yenieriler ise btn bu olup bitenden habersizdiler. O sirada yrede ve daha sonra geceleyin de byk bir sessizlik hakimdi her yere. Felnmet'de bes gn sonra hibir sey degismedi, yerinden kipirdamadi. Ne toprak zerinde ne de topragin altinda bir kipirti olmadi. ylece yavas yavas Eger Kalesi'deki herkes de sakinlesti, rahatladi. Trkler kurtlari kendi inlerinde bogduklarina ok inaniyorlardi. Hafta sonunda ise Mahmud'un emriyle oradaki bekileri geri agirdilar ama elli yenieri yine de Felnmetdeki tepede kaldi her ihtimale karsilik. Ve onlar sonsuza kadar da orada kaldilar. Hatta zerlerini kapattiklari kendi inlerinde lme terk ettikleri kurtlarin kendilerine nasil saldirdiklarini Eger'de anlatacak bir haberci bile kalmamisti onlardan geriye. * -Mahzenin iki girisinin olmasi gerekiyor! - diye bagiriyordu Mahmud ve bir yandan da kamiyla nndeki tas masaya vuruyordu srekli. -Ben en son oraya girdigimde sadece bir girisi vardi. - diye diretiyordu lmne sararmis Felnmetli muhbir bag bekisi. -Yalan sylyorsun kpek! - dedi sessizce merhametli yzl efendi. - Eger bir tane olmus olsaydi bunca zamandir oradaki o seytan dllerinin her biri yok olup gitmisti. Hayaletler ise yenieri ldrmezler. -Merhametli beyim! - diye yalvariyordu haydulari ele veren beki oban: -Felnmet haydularini sizin elinize verdigimden beri hayatimi size verdim, benim kaderim sizin elinizde artik. Aranizda oldugum srece artik bana sadece lm kalmis iken size neden yalan syleyeyim? -Dogru sylyor olabilirsin.- dedi biraz dsnerek Mahmud ve intikam alircasina basini salliyordu o sirada. - Iyi ama o zaman ne dsnyorsun, orada ne oldu dersin?! -Eger civarinda... - diye sze basladiginda biraz daha rahatlamisti muhbir: -Mahzenlerin birogunu kolayca oyulan taslara yaparlar. Ola ki Felnmet haydulari iinde mahzen yapma isinden anlayan birileri vardir ve o bitisikteki baska bir mahzene bir ikis yolu kazmis olabilir. 226 - Ve oradan geerek kurtuldular! -diye bagirdi bilge Trk. -Sadece bitisikteki mahzene kadar kazmalari gerekiyordu. -diye szlerine devam etti korkudan d kopmus bag bekisi. Ve ondan sonra da eliyle alnina vurdu: -Evet, tabii yle! Mihly Vida'nin mahzenine... Bir sonraki mahzen, Mszroslarin mahzeni ise oradan sadece yz adim mesafede... -Oraya kadar varamazlar. -dedi sonra da basini "olamaz" anlaminda sallarken Mahmud. - Bunun iin zamanlari da yoktu, gleri de kalmamistir. Iyi de yine de fazla uzaklara gitmis olamazlar. -derken yksek sesle bagiriyordu ve birilerine seslenerek o anda masadaki zili de almaya basladi. -Bey daha sonra emir verecek onlari bulmak iin. Dagda tepede herkesi durduracaklar. Eger bu adamlarin iinde seytanin ruhu sakli degilse o zaman bir sekilde yakayi ele vereceklerdir, tek tek kamayi deneseler bile yakalanacaklar. Kendi aptalligindan dolayi korkun anlar yasamis ve sai sakali birbirine karismis olan eski bag bekisi rahatlamis oldugundan derin bir nefes aldi. Talihsiz adam bundan sonra pasadan altinlari alip buradan kurtulabilecegini zannediyordu. Ama Mahmud biraz dsndkten sonra konusmaya devam etti: -Iyi ama peki yenierilerin silahlarina ne oldu? Ve btn digerlerine ne oldu? Neticede bir depo dolusu silah vardi onlarda. Bunu syledikten sonra bu mert adam aliskanligi geregi yeniden ellerini aprazlayarak ggsne koydu ve parmaklarinin ucunu birbirine degdirerek konusmasina devam etti: -O silahlari alip kusanarak yaya olarak yola iksalar Felnmet'den yarim mil bile uzaklasmis olamazlar. Demek ki silahlar mahzende kaldi. Uzun leylek bacakli muhbir bag bekisinin rengi bu szlerden sonra saridan griye dnst. -Bu kesin degil beyim. -dedi kekeleyerek ama Trk orali bile olmadi. -Iste tam zamani, firsat bu firsat! -diye devam etti Mahmud Efendi konusmasina. -Sadakatini gstermek iin sana bir firsat mendebur kpek. O mahzen girisini sen gstereceksin ve elli yenierinin nnden giderek sen kendin arayip bulacaksin silahlari su anda bos kalmis kurtlarin magarasinda. Muhbir bir an iin donakaldi ama ondan sonra ani lm ile daha sonraki tehlike olasiliklarini lp biince kendisini topladi. -Allah her adimda bizi korusun. -dedi basini ne egerek. Bu yzszlgne her trl 227 dzenden anlayan Mahmud bile glmsedi. Glmsemesinin bir baska nedeni daha vardi. Kendi verdigi karardan dolayi memnundu. Tabii bu arada hi farkinda bile olmadi daha evvel beyini uyardigi ilk seferde bu kararin btn bir yenieri ordusunun hayatina mal oldugu konuda simdi o kendisi de ayni hatayi yapiyordu. * Girisi tikanmis mahzenin iinde gizlenmis Macarlarin kamak iin ikinci ikis deligini kullanmamis olabilecekleri hi kimsenin aklina bile gelmemisti. Bylece ertesi sabah palavraci muhbirin pesinde neseyle ilerliyordu yenieriler mahzenin bulundugu yere dogru. Dsmani degil kaip gitmis ordunun silahlarini aramaya gidiyorlardi ve tehlikeyi hi kimse dsnmyordu. Ellerindeki mesaleler de yaniyordu alev alev bir orada bir burada koridorlarda ilerlerken. Haydular sanki gerekten kaip gitmislerdi, izlerini hibir yerde grmek mmkn degildi. Andrs Nyakas ve adamlari bu sefer acele etmiyorlardi. Sabirla son yenierinin de mahzenin iine girip koridoru dnmesini beklediler. atisma iste gerekten o zaman basladi. Yerlere firlatilan yanan mesaleler arasinda, gzleri kr den, insani bogan duman da gerek bir cehennem atesiydi. Ilk basta haydular birden zerlerine saldirinca yenieriler her seyin bittigini anlamislardi. Bu hi bilmedikleri mahzen kalede grnmeyen bir dsmanla arpismak sadece hayatlari pahasina olabilirdi. Ilerinden birka tanesi geldikleri yeren kaip gitmeyi basarmis ve kendilerini korumak iin ieride, karanlikta geri geri giderken kendi silah arkadaslarinin cesetleri zerinden gemeleri gerekiyordu, yrrken onlara takiliyordu ayaklari nk. nlerinde Felnmetli muhbir olmak zere son yenieri de mahzenin kapisindan ieri girdigi zaman Andrs Nyakas'in haydulari ansizin onlara saldirmislardi. Komutan onlardan bir tek kisiyi sag birakmisti bu sefer olanlari gidip olanlara anlatsin diye. Onunla gnderdigi haber ise suydu. Bir saat zaman veriyordu Macar komutan Trklere. Onlar bu sre iinde geri gelerek mahzenin girisinden llerini alip gtrebilirlerdi. Amma eger ki birisi o cehennem gibi dumanli esikten ieri girmeye kalkisirsa onun ruhunu, gnahlarini Tanri affetsin! seklindeydi. Ancak Trklerin nc kez kendilerini bu cehennem kuyusuna atmaya hi niyetleri yoktu. Bu sefer Macarlarin kendileri gibi yaptiklarini dsndler. nk onlar da, nadiren de olsa bu trl ateskes teklifi yapiyorlardi ve yaralilarini, gmmek zere llerini almak iin sre taniyorlardi ancak karsi tarafa verdikleri szleri nadiren tutuyorlardi. Bylece tek bir Osmanli 228 bile mahzene girmeyi denemedi. Geri dnste Eger Pasasi len yenierileri alip gmmeleri iin ky halkina emir verdi. Mahmud onlarin arasinda Felnmetli muhbirin lsn grdg zaman igrenerek onu gsterdi ve: -Onu ayri yere gmn! -diye bagirdi. -Vatanina ihanet eden birisi savasta namusuyla serefiyle lenlerin arasinda yatmasin! Trkler bundan sonra bir daha zaten byle bir muhbirle is yapmaya kalkismadilar. Fii ustasi Gspr Mrton'u iki arkadasiyla birlikte Eger Kalesi'ne gtrdkleri zaman bunu tepenin altinda saklanan Andrs Nyakas da iyi biliyordu. Sirada ne oldugunu orada yukarida, kydeki halk de farkindaydi. Ihtiyar fii ustasi deliler gibi fkeden kuduran beyin yerine tatli dilli, sessiz Mahmud'un karsisina ikartildi. -Sizlerden birisi olan ve bizi kandiran su bag bekisinin l cesedini gryor musun? - diye sordu Trk. -O asla bag bekisi adina layik birisi olamamisti.- diye cevap verdi Mrton Gspr. -Hirsiz, dolandirici ve sonunda bir muhbir oldu o adam. Caninizi, adamlarinizi ona emanet etmekle yanlis yaptiniz. -O olaydan sonra bunu ben de biliyorum. - dedi Mahmud sessizce. -Onun iin de simdi kendimi senin bilgeligine emanet ediyorum. -Bu konuda bir endiseniz olmasin beyim. -dedi nceden basina gelecekleri sezinleyen ihtiyar ve: - Ama benden muhbirlik yapmami beklemeyin asla. -dedi. -Byle bir sey istemem zaten. -dedi tatli ve yumusak bir sesle Mahmud. -Ben sadece sunu bilmek istiyorum, fii ustaliginin yanisira mahzen yapmasini da bildigin dogru mu? -Otuz yil var ki o isi biraktim. -diye cevap verdi Mrton Gspr: -nk otuzunu gemis birisi iin uygun bir is degildir mahzen kazmak. Mahmud 'anliyorum' der gibi basini salliyordu. -Ama yine de su kilisenin tepesindeki yamataki mahzenin yapilisini hatirliyor 229 olmalisin. Diyorlar ki, o zamanlar btn Eger yresinde en iyi usta senmissin. Ve yine edindigim bilgilere gre o zamanlar bazi mahzenleri de siginak olarak hazirlamislar. -Otuz yil olduka uzun bir sre. -diyerek iini ekti Mrton usta. Mahmud o anda sknetini yitirdi. -Kaynayan yemegi karistirmayalim! -derken sesi yankilaniyordu. -Felnmet'de kilise tepesinin eteklerindeki mahzenlerde gizlenen it srs haydularin haftalardan beri en cesur savasilarimi bir bir ldrdklerini sen de gayet iyi biliyorsun. Senin o tepedeki her mahzenin girislerini bilmen gerekiyor. Tepenin yamacina buradan giden alt geitlerin, tnellerin ka tane oldugunu syleyene kadar buradan bir yere gidemezsin. -Sen kendin syledin beyim, halk ok eskiden hazirlikliydi, saklanmak iin yerler yapmaya baslamisti. -diye basladi szlerine ve omzunu silkti Mrton usta: -O tepeyi yle kazip oydular ki kstebekler bile o kadarini basaramazdi. En azindan on iki tane girisi vardir oranin. Mahmud'un yz fkeden yemyesil oldu. -On iki giris elli hayduyu kurtariyor! Ben ise bes bin yaman savasi ile burada eli kolu bagli duruyorum. O zaman bu on iki girisi de tutacagiz demek ki. -yle yaparsaniz beyim bugne kadarkinden farkli bir sey elde edemezsin. - dedi ihtiyar sessizce ve devam etti: -O koridorlari, tnelleri ieriden ve disaridan gelenlere karsi iki adam koruyabilir. -O zaman btn bu on iki girisi kapatmaktan baska bir yol kalmiyor geriye. - derken btn sabri bitmisti Mahmud'un. -ok byk bir is olacak bu. -diyerek ellerini yana ati ihtiyar. -Bana iyi bak! -dedi Mahmud, ama simdi kt kt tehdit ederek ve yzne bakarak yasli Macarin: - Ben de yaslandim artik. Geri zekalilari, kagitilari ben bugne kadar ok grdm. Ben insanlarin yz hareketlerinden anlarim onlarin ne dediklerini. Sen bir hain degilsin ve hibir zaman da olmazsin. Yreginde simdi de o yerin altinda saklananlari koruyorsun. Ama buna ragmen bize yardim edeceksin! O mahzenin her bir giris ikisini tek tek bize gstereceksin ve bir tanesinin unutup bize gstermezsen o zaman intikamimizi senden senin dsndgn gibi almayacagiz. Biliyorum ki o elli seytan dlnn hayatina kendi hayatindan daha fazla deger 230 veriyorsun. Yine de seni birakmayacagiz. Eger bizi kandirirsan, evindeki herkesi tek tek zincire vurup gtrrm buradan. -Onu zaten yaptilar beyim. - dedi sessizce Mrton Gspr. -Eger kusatmasi sirasinda kizimi da oglumu da gtrdler. Baska bir iskence yolu bulman gerek. Mahmud kt gld ve: -Felnmet'de sadece o l muhbir degildi bilgi veren, baskalari da var konusan. ok iyi biliyorum, kizinin ocugu seninle yasiyor. Her ne kadar Onu senin evinin yanindaki nc komsun yetistiriyorsa da onun senin torunun oldugunu biliyorum. Ihtiyar Mrton Gspr bir adim ne ikti ve yz o anda acidan, kederden kmst adeta. -Onu da yapabilir misin? diye sordu. -ocugun kaderi senin elinde. -derken glmsyordu Mahmud. -Ve sen de biliyorsun ki seninle kalabilir eger ki... Bize yardim etmeyi kabul edersen seni ve evini bugnden itibaren en iyi yenieriler koruyacaklar. Ama eger bizi kandirirsan onlar ocugu alip gtrecekler yenieri ocagina. -Ne istiyorsun benden? -diye sordu tkenmis bir haldeki ihtiyar adam. -Bey yarin iki ilin insanlarini getirip Felnmetdeki kilisenin tepesindeki mahzenlerin ikislarini kapatmak iin alistirtacak. Isleri sen yneteceksin. Tek bir delik, tek bir havalandirma deligi, yarik veya kapi kalmayacak kapanmadik, zeri rtlmedik. O tepe kocaman bir mezar gibi olacak. Ve daha sonra birileri dirilmesin diye gerek alismalar devam ederken gerekse ondan sonraki sekiz gn boyunca bes yz yenieri orada nbet tutacak ve ky koruyacak. Bundan sonra, bu sefer bu sefil yaratiklar elimden kurtulamayacaklar. -diyerek derin bir i geirdi Mahmud ve memnun olarak odadan ikti. -Ben de yle saniyorum. - dedi homurdanarak dislerinin arasindan konusan Mrton Gspr ve basini ne egerek kapiya dogru ilerledi. Felnmet'dekiler ihtiyar Mrton Gspr'in drt yenierinin esliginde kyne geri dndgn grdklerinde buna hayret ettiler ve bir yandan da korkudan tyleri diken diken olmustu. Ihtiyarin eve gelince yarisina kadar yikilmis iftligine gidisini saskinlikla agizlari aik bir halde izlediler. Ve orada bir zamanlar fii atlyesi olan mekanin kirik dkk ahsap kapisinin 231 nnde drt yenieriden ikisinin paalari yukari kivrilmis donlari ile sanki herhangi bir soylu beyin kapisinin nnde nbet tutuyormus gibi ciddi ciddi nbet tuttuklarini da grdler. O zamanlarda Eger'den Trkler birisini alip gtrdklerinde ya da beyin huzuruna agirdiklarinda o kisinin kyne canli olarak dnmesi ok ender bir durumdu... ama kapisinin nne bir de serefli birisini bekler gibi nbeti koymanin ayri bir aiklamasi olmaliydi. Yasli Mrton Gspr'i herkes iyi tanidigindan Felnmet'de kimse bunun nedeninin dsnmeye bile cesaret edemiyordu. Fii ustasinin bir esir olduguna hi kimse inanmak istemedi. Sadece Trklerin bir esiri ender olarak hayatta birakmalarindan dolayi degil ayni zamanda yle grnyordu ki adam avluda cani istedigi gibi asagi yukari dolasiyordu. Hayvanlara ot verdi, ortaligi temizledi, odun kesti, su tasidi, peyniri karistirdi; yani her zamanki gibi davraniyordu. Ama esas sphe yaratan durum ise o zamana kadar ev tedeki komsusunda kalan ocugu da gidip evine getirmis olmasiydi. Herkes o kk ocugun onun torunu oldugunu biliyordu ve herkes Trklerden korktugundan ocuga dnrnn baktigini da gayet iyi biliyordu. Simdi ise sanki o ocugun da serefine yenieriler nbet tutuyorlar gibiydi. nk onlar gnler boyunca birbirilerinin nbetlerini devraliyorlardi evin nnde. O sirada nbeti olmayan ise ahirdaki samanlarin zerinde rahat rahat istirahat ediyordu. Kk ocuk cani istedigi zaman ieri girip disari ikiyordu, kuyudan su tasiyordu, komsudan ekmek aliyordu, aklina geleni yapiyordu. Nbet tutan askerler ona o kadar abuk alistilar ki avluda ayaklarinin altinda dolasan tavuga alistiklari gibi alismislardi bir sre sonra bu ocuga. Hatta yemek yerlerken arada bir bu zayif, ciliz ocuga da bir iki lokma veriyorlardi. Aksam olunca kandili de yaktiklari zaman ve gkyznde yildizlar parlayinca eski saz atinin zerinde ihtiyar Mrton Gspr kk oglani dizlerine oturttu ve sanki masal anlatiyormus gibi onunla konusmaya basladi. -Beni iyi dinle Pter! -Dinliyorum Mrton amca. -diye fisildadi ocuk ve karanlikta bile isil isil parlayan akilli gzlerini ihtiyarin yzne dikti. -Bana bykbaba da diyebilirsin - dedi basini sallayarak ihtiyar adam: -Trkler senin benim torunum oldugunu ok iyi biliyorlar. -Onun iin mi tasindim senin yanina yani? - dedi glmseyerek Pter. -Benimle birlikte seni de gz altinda tutmak iin. - dedi kekeleyerek Mrton Gspr. -Senin zgrlgn karsiliginda benim bilgimden yararlanmak istiyorlar. -Bunu anlamiyorum bykbabacigim. - dedi kk ocuk ve neredeyse oracikta 232 korkudan donakaldi. Ihtiyar adam torununu omuzlarindan tuttu ama ses tonunu biraz sertlestirdi. -Bundan nce de defalarca ne kadar cesur bir ocuk oldugunu ispatlamistin. -dedi ve ardindan da: -Simdi onun iin titremeyi birak, korkma ve benim syleyeceklerime dikkat et! Her seyi kaybetmedik henz ve bir tek sen bizlere yardim edebilirsin. Beyin emri zerine iki kale halkini buraya getirecekler alistirmak zere. Tepedeki btn mahzenlerin giris ikislarini kapatmak iin. dedi endiseli bir sesle. -Hepsi hakkinda bilgileri yoktur ki! -dedi sze girerek ocuk. -Hatta havalandirma delikleri bile kapatilacak. Hani su senin ieri girmeye alistigin o delikleri bile. -Iyi ama kapilari, girisleri, gizli yerleri onlara kim gsterecek? -dedi bir seyler mit ederek kk ocuk. -Ben.... - diye cevap verdi basi nde ihtiyar adam. Sonra da: -Yoksa seni hemen yenieriler alip Istanbul'a kislalarina gtrecekler. -Iyi ama o zaman....-dedi feryat ederek ocuk: -O zaman onlar, yerin altindakiler aliktan lecekler, havasizliktan bogulacaklar... -Sen bu gece pek sansli sayilmazsin. -dedi zgn bir sesle Mrton Gspr: -Ama yine de buradan gizlice ikip ve sabaha yine burada olacak kadar sansimiz var ve sana syleyeceklerimin tek bir kelimesini bile sylemeyi unutma. -O zaman hibir sorun olmayacak. -dedi ocuk maceranin verdigi delice heyecan duygusuyla: -O zaman siz syleyin bir kez daha bana.... -Buradan ikmak...- diye basladi ihtiyar: -Buradan ikmak senin iin zor degil. Ama, diger taraftan da.... - derken disarida nbet tutanlari isaret ederek devam etti szlerine: -Onlar buranin sadece bir girisi oldugunu zannediyorlar. Ve bu dogru da. Ama gndz suradaki deligi ben biraz byttm, genislettim... Ve ondan sonra da zerine bir sr kuru yaprak yigdim. Arka taraftaki havalandirma deliginden agila ailan yere bir ikis yaptim. Orasi senin iin yeterli. Yolu ise biliyorsun. Daha nce de gitmistin. Bugn son bir kez gideceksin. 233 Yarin pasanin emri var tepedeki btn havalandirma delikleri dahil her trl ukur ve delik kapatilacak. -O zaman demek ki... -derken korkuya kapildi kk ocuk. -Ben bir sey sylerken dinle diyorum sana! -dedi adam ama sonra sknetle devam etti konusmasina: - Eger'den eve gelene kadar kafami bu ise ok yordum ben. Sana dedim hersey bitmedi daha diye. Andrs Nyakas amcaya syle, eger artik hava yetmiyorsa o zaman papazin kuyusunun altina toplansinlar. Orasi hakkinda benden baska hi kimse bir sey bilmiyor ve orada hem su hem de hava bulacaklar yeterince. Ama her halkrda sekiz gn olduklari yerde dayansinlar ve Eger'dekilerin onlardan tek kisinin bile artik yasamadigina inanmalari iin sessiz kalsinlar. Ama ondan nce de daha gleri takatleri varken ve havalari da varken gney koridorundaki duvardaki isareti arayip bulsunlar. Kk ocuk nefesini tutmus dinliyordu ama simdi daha fazla dayanamadi: -Nasil bir isaret? - diye sordu kocaman ailmis gzlerle. -Bizler, mahzen kazicilar, eski zamanlarda istedigimiz derinlige ulastigimizda ya da daha fazla alisamayacak bir yere vardigimizda bizden sonrakilerin hatiri iin duvara birer isaret yapardik, nk duvarin tesinde baska bir mahzenin oldugunu biliyorduk. Kim dsnrd ki onlarin bunca zaman sonra insanlarin hayatini kurtarabilecegini? O gney geidini ben oydum ve tam olarak hatirliyorum, tam Pter Farkas'in mahzenine vardigimizda olduka gzel bir kus resmi izdiydim duvara. O kadar hosuma gitti ki yanina iek, hatta bir de aga kazidim. -Sen ok olaganst bir adamsin! -derken ocuk hayrandi bykbabasina. -O yeri iyice bellesinler.- dedi ciddi ciddi ihtiyar: -nk o isaret oradan kurtulmanin tek yolu. Ieriye giris ikisi saglayan delikleri pasa yirmi arsinlik derinlikte doldurtacak ama o kye ait mahzenleri, ardina kadar kapilari aik duranlari, basini sokup ieri bakinca hibir sey grmedigi mahzenleri kimse doldurmayi dsnmeyecektir. Oysa gney geidini bombos duran Pter Farkas'in mahzeninden en fazla bir metrelik bir duvar ayiriyor. Ve sonra yani tehlike sona erince, insanlar oradan geri ekilince ve yenieriler de uzaklasinca sen gle vakti papazin kuyusuna su eski keten testiyi salacaksin. Ondan o gece harekete geeceklerini bilmeleri gerek. O isaretin bulundugu yere vardiklarinda iki kisi on dakika iinde duvari yikabilir. Sen ise onlari bekleyeceksin ve sonra onlarla birlikte gideceksin! -Niin? -diye sordu sasirarak ocuk. 234 -nk eger onlardan bir kisiyi bile yakalarlarsa o zaman burada tas tas stnde kalmayacak ve ilk sirada da seni alip gtreceklerdir. -Iyi ama ... -diye basladi ocuk. -Dinle! -dedi kizgin bir sesle bykbabasi: -Bana kalsa seni simdiden onlarin yanina gnderirim nk sadece orada gvencede olabilirsin. Ancak sabah seni burada gremezlerse o zaman sphelenirler ve savasilarin kurtulmalari da hayal olur o zaman. Simdi yola ik! -dedi titreyen bir sesle ihtiyar ve dnp ocugun yatagina sekil vermeye basladi, sanki orada yatiyormus havasi verdi. Ondan sonra da kk ocugun arka duvardaki delikten ikip gitmesini bekledi. Bir sre sonra kendisi de avluya ikti. Iki yenieri hemen ona seslendi ve o da onlara bir seyler syledi homurdanarak. Ondan sonra onlar karsi koymadan ona eslik ettiler ktgn bulundugu yere kadar ihtiyar adam. Ihtiyar oradan bir iki para odun alarak geri dnd. Soguk bir geceydi. O geri dndg zaman kk ocuk tepedeki kilisenin bulundugu yamata aliliklarin arasinda emekleyerek ilerlemeye alisiyordu. * Felnmet papazi neredeyse elli yildir, ta Eger'in ilk kusatmasindan bu yana yikilmak zere olan bu kk ky kilisesi yerine daha gvenceli siginacak yerler aramayi tercih etmisti ve o yzden de ilk firsatta buradan gitmisti. Adini en yaslilar bile hatirlamiyorlardi artik. Ve papazin evini de defalarca yagmalamislardi, yakmislardi kusatmalar sirasinda. Tuhaf kuyusuna ise yasli mahzen ustasindan baska hi kimse dnp bakmiyordu bile. Bu kuyuyu bir zamanlar onun bykbabasi yapmisti. Mrton Gspr ocuklugunda mahzene girip hayranlikla bakmayi pek yediremiyordu gzne. Onun dibinde ok gzel su kaynaklari vardi ve ayrica bu kuyunun birisinin yzeyi yukaridaydi, kuyudan ok pinar gibiydi. Eskiden papazin oturdugu evin kilerinden bir merdiven iniyormus mahzene dogru ailan koridora. Buranin tabanini tavanindan kuyunun boslugu ayiriyordu. Kuyunun agzi o kadar genisti ki yukaridan birisi iine bakacak olsa sadece suyu grebilirdi ve orada asagida ise sadece zeminden geilebilirdi karsidan karsiya suyun zerinden eger mahzen sahibi mahzenin bir ucundan teki ucuna gemek isterse. Onlarca yil sren savaslar sonunda ev yikilmis, yerle bir olmustu. Mahzene gtren, inen yolu ise yikintilar oktandir tikamisti. Birbiri zerine yigilmis taslar ve yarisi yanik tahtalar 235 arasinda ilerleyerek eski kuyuyu onun nerede oldugunu bilen birisi bile glkle bulabilirdi. Ve onu bulsa bile o yikintilarin arasinda her kuyuda oldugu gibi isildayan sudan baska bir sey gremezdi. nk yukaridan bakip da asagida suyun yzeyinde sag ve sol tarafta kocaman mahzenlerin bulundugunu kim dsnebilirdi ki? Bu mahzenlere giden geitleri Felnmetdeki kale haydulari elbette oktandir kendi karargahlari ile baglamislardi bile. Zira bu kuyu insani ferahlatan suyu ile ve mahzenin tavanindan yayilan taze hava olmasaydi o yer altindaki magarada baska trl nasil yasayabilirlerdi ki? Elli Macar haydut aynen Mrton Gspr'in tavsiye ettigi gibi orada papazin kuyusunun altinda, dipte geirdi kusatmanin zor gnlerini. Trklerden aldiklari yiyeceklerle idare ettiler ve orada zor da olsa bir sre idare edip hayatta kaldilar. Oysa yukarida, disarida onlari yok etmek iin her seyi yapiyorlardi bu arada. Iki kalenin halki yenierilerin saklayan kamilarinin altinda tasiyordu topragi, odunu, tasi Felnmetde tepedeki her bir mahzenin deliklerini, kapilarini tikamak zere. atlaklari bile yle doldurdular ki oradan tilki dahi inine zor ulasabilirdi. Egerlilerin havalandirma deliklerini tikadiklari o kare seklinde, drt tarafi delikli temel taslarini toplatmak ve gizli delikleri de iyice doldurtmak iin zel olarak seilmis Trk bekiler nbet tutuyorlardi. Ihtiyar Mrton Gspr ise gerekten de tepedeki her bir aik yeri, girisleri tek tek gstermisti. Ondan sonra, besinci gnden sonra mahiyetindekilerle birlikte Mahmud btn tepeyi dolastigi zaman yapilan isten memnun olarak ihtiyar ustanin omzuna vurarak: -Dogru, istemeden de olsa...ama iyi bir is ikardin. -dedi. Topubasi da adamlariyla btn tepeyi ve kydeki her mahzeni aradigini rapor etti. Hepsini kse bucak aramisti. Bu tepe ise simdi sanki bir toplu mezar, bir hyk gibiydi. Ondan sonra Mahmud sanki ok iyi bir saka anlatmis gibi ihtiyar adama bakip gld ve tekrar konusmasina devam etti: -Ama su da var onlari canli canli bu hyge gmdnz. Sabahtan beri evini hi kimse gzetlemiyor. Artik ocuga da sen kendin bakabilirsin. Parlak bakisli padisahimizin sadik kulu olarak elbette! * Birka gn sonrasinda Felnmet' de artik nbeti filn da kalmamisti. Buraya getirilen bir sr talihsiz insan da gitmisti ve yagan kar da o isin zerini rtmst. Btn yreye byk bir sessizlik hakim oldu tipki ok kar yagdiginda oldugu gibi. Ve bu arada karla rtl tepe mezarlik da gerek mezarlik gibi olmustu simdi. Bkk ormanlarindan yana her zaman gittike glenen rzgrsa yavasa alip gtrd o zamana kadar oraya yapisip kalmis olan birka yenieriyi. Ancak onlar yeni dsmanin nnden, o soguk rzgrin estigi tepeden daha sicak olan kk iftlik evlerine giderek isinmayi yeglemislerdi. 236 Kk ocuk ise o gn gle zeri sivali testiyi papazin kuyusuna saldi. Aksam zeri kuzeyden esen rzgar firtinaya dnst ve orada, disarida yksek daglarin eteginde aralik ayi kari saka gtrmezdi. Talihsiz ky halki bunun sonucunda erkenden, daha gleden sonrasinda eski evlerinin harabeleri arasina ekilmisti ve iyi kt kapatilmis, atisi rtlms sigindiklari, baslarini soktuklari bu yerlerde yanan atesin dumani istedigi yerden ikiyordu disari. Orada yukarida ise, Eger Kalesi'de, Trkler nese iinde yasiyorlardi, yiyip iiyorlardi. Burlarda nbetilerin atesleri grnyordu ve kapidaki bekiler de smyorlardi. Bir sre nce ele geirilmis bu sicak yuvayi birakip disari ikmak ise kimsenin isine gelmiyordu. Byle bir zamanda zaten hibir insan kulu ne savasa gider ne de saldiriya geerdi. Bylece Pter Farkas'n eski mahzeninde her sey sirayla ve usulne uygun olarak yapildi. Mrton Gspr disaridan duvara vurdugu zaman ieriden de hizla cevap verdiler ona baltalar ve kazmalar. Bu ikis nceden de zaten iten hazir edilmisti. Byk bir darbeyle aradaki duvari yikmak kolay oldu. Ilk nce Andrs Nyakas ondan sonra ise haydular birbiri ardina delikten disari iktilar. Ve aceleden izdiham yasanmamasi iin Mrton Gspr hemen onlara seslendi: - Bu deligi fazla amayin! Bunu sabaha kadar kapatmak iin bu kadari da yeter. - dedi ve sonra da: - Peki zaman geldi! Hazir misiniz? diye sordu. -Henz smemisken her birimiz birka yenieriyi aninda cennete gnderebiliriz. -dedi Andrs Nyakas ve sonra da: -Hatta iimizden bazilarinin ruhunu ancak en azindan bes tane ipekli kaftan isitabilir. diye ekledi. -Buna ihtiyaciniz olacak. -dedi homurdanarak Mrton Gspr ve: -Hava ok sert. Kapinin nne koydugum o matara palinkayi burada birakmayin. dedi -Bu yokluk iinde bunu da bulup getirdin mi? -dedi grdklerinden etkilenen Andrs Nyakas. -Oglanin eyizinden. - diyerek sz sakaya evirdi ihtiyar fii ustasi: -Ama aslinda hayatlarimizi da ona borluyuz. dedi Bunun zerine Mihly Bede alip omzuna oturttu burnunun dibine kadar sokulmus kk ocugu ve neseyle haykirdi: -Degistirerek tasiyacagiz omuzlarimizda ormanda ve onu bir Macar yatagina yatirana kadar omuzlardan indirmeyecegiz! -Trklerle fazla bir probleminiz olmayacak. -diye srdrd konusmasini Mrton Gspr. 237 -Bu firtinali gecede bir saat sonra btn izler silinir. Ve ondan sonra ayrica Trkler bu soguk havayi sevmiyorlar. Sizden yana ise saniyorlar ki her sey bitti. Byle bir havada kaleden disari ikmazlar, yerlerinden kipirdamazlar. Belki bize de bahara kadar biraz rahat verirler. -dedikten sonra da: -Yolu Mihly biliyor. Dosdogru daglari geeceksiniz, Disgyr'de Macarlar var. dedi. -O halde simdi!....- diyerek elini kaldirdi veda etmek zere heyecanli bir sekilde Andrs Nyakas ve: - Bizim iin yaptiginiz her sey iin size tesekkr ederiz. dedi endiseli bir yzle. -Sizin iin degil, bizim kendimiz iin. - diye dzeltti ihtiyar ve ocugu isaret ederek srdrd konusmasini: -Ve onlar iin, onlarin yasamasi iin. -dedikten sonra da Macar usul haydu komutaninin elini sikarak bir kez daha ocugun basini oksadi ve arkasini dnp: - Simdi ise artik yola koyulun! - dedi. - Gryorsunuz ki ok isim var.- dedikten sonra elindeki kregi kaldirdi ve deligi kapatmaya basladi. Onlar ise birbiri ardina disari dogru ikip uzaklasip gittiler. Mrton Gspr o zaman da bakmadi arkasina, sonuncusu ikip gittiginde de bakmadi. Ciddi ciddi alisiyordu bir makine gibi. Ta ki duvarda o delik, oyuk kapanana kadar alisti. O zaman grd ki kar firtinasi da ona yardim ediyordu. Aik birakilan mahzenin kapisi yagan karlari dosdogru oraya srklyordu. Sabaha kadar bu kar Pter Farkas'in mahzenindeki bu deligi yle dolduracakti ki bey emir verse de kimse bunu bulamazdi. * Felnmet'de bugn de eskiden oldugu yerdedir o tnellerle bezenmis, yollari kesilmis, gizemli ve dalli budakli labirent mahzen. Bu mahzen bir zamanlar, eskiden Eger dsman eline getikten sonra kahramanca savasan haydu birliklerine siginak olmustu. Trklerin kapattigi mahzenleri onlar gittikten sonra 1711 yilinda yeniden atilar ve bir kismi bugn de kullanilmaktadir. Bugn artik o kadar nl degiller ama birok kisi hl kk kilise binasinin altindan ailan mahzenin tavaniyla zeminini bir kuyunun boslugunun birbirinden ayirmasini hl hayretle izliyorlar. Ve yasli Mrton Gspr 'in duvara kazidigi iekli agaci hi kimse bulamiyor ama onun benzerini bugn de Egerdeki birok mahzende grmek mmkndr. Eski mahzen geitlerinin duvarlarinda ylesine kazinmis o kadar ok isaret var ki! Bu isaretler komsu mahzenin duvarlariyla kesisen yerlerdedirler. Bu isaretlerden gelecek nesillerin topragin altinda ya da yan 238 tarafta baska bir mahzenin daha bulundugunu bilmeleri iin yapilmistir. Bu isaret yle bir isarettir ki bir zamanlar, o soguk kis gecesinde, Andrs Nyakas ve haydu birligine siginacak bir yer olmus ve belki de onlarin hayatlarini kurtarmisti. * * * 239 NGRD BEYNN KARARI * O gnlerde ky evlerinin sokak kapilarinda ok ender olarak bir kandil yanardi geceleri. Bunun iin de Trklerin yagmaladigi ve giderken de her seyi alip gtrdg bu lkenin kylerinde gnesin batisi ile birlikte gece baslamis olurdu. Ister yazin olduka ge vakitte gnes artik ufukta iyice batmis olsun isterse kisin daha erken gleden sonrasinda gn geceye brnsn bu durum hep ayniydi. O kapkara, zifiri karanlik eyll aksami da, Jska Stt, kafasi kanlar iinde ve perisan bir halde iken baglardan asagi dogru indiginde ve annesinin evinin kapisini aldiginda da iste yine byle bir aksamdi. Andrs Stt'nn dul karisi telasla alinan kapiyi o kadar aceleyle amisti ki korku duyacak zamani bile kalmamisti. -Iecek bir sey verin bana annecigim! -dedi oglu ieri girer girmez oldugu yere yigilarak ve ondan sonra da grdkleri nedeniyle korkuya kapilan ve neredeyse her yeri titreyen kadinin uzattigi bardagi bir dikiste bitirdi. -Ne oldu oglum? -diye sordu bayan Stt kusku ve endiseyle. -Bir Trk' ldrdm! - dedi panik iindeki gen adam ve gmleginin eteginin ucuyla ter su iinde kalmis alnini sildi. -Ne diyorsun? - diye sordu korkuyla, dehsete kapilmis bir halde ona bakarak annesi. -Dogruyu sylyorum annecigim!... Tanri biliyor iimden geenleri, onu ldrmek istemedim... ve ayrica istemis olsam bile... ama buna ragmen yine de yapmazdim... nk bunun sonucunda hem senin, hem btn kyn basina gelecekleri ok iyi biliyorum. Yine de oldu iste. Bayan Stt kirisiklarla dolu elleriyle hafife sivazladi oglunun ter su iinde kalmis salarini. * A ngrdi beg itlete : Sarknyfszek; s.229-252. 240 -Eger yle bir sey yaptiysan bunun nemli bir nedeni olmali mutlaka. -Eger bir nedeni vardi dersem yalan sylemis olurum... - diye cevap verdi derin bir i ekerek delikanli. - Birdenbire oldu... ve ben baska bir sey yapamadim, ldrmekten baska arem kalmamisti. dedi ve sonra yine kesik kesik konusmasini srdrd: - Byle bir seyin baska bir zaman sebebi ya bir kizdir ya da birisinin esir alinmasidir. Ancak bunlardan hibirisi degildi. Ormanda aga kesiyordum. .. O yenieri yanima geldi. Atinin zerindeydi ve Trke bir seyler sylemeye basladi bana. Kendimi bildim bileli onlar bizim basimizdalar ama ben onlarin dilini bir trl grenemedim nedense... Yol filn sordugunu zannettim... ama o olamazdi syledigi. nk gittike daha yksek sesle ve bagirarak konusuyordu benimle... Ondan sonra elindeki kirbacini kaldirdi ve bana vurdu... Ben ise hl birbirimizi yanlis anladigimizi dsnyordum... aiklamaya alistim ona... ve o sirada o elindeki topuzu kaldirdi ve onunla zavalli Lompos'a, masum kpegimin kafasina yle bir vurdu ki... zavallicik aninda lverdi... -Lompos mu? -diye sordu tyleri diken gibi olan kadin. -O masum hayvan mi! -Ondan sonra sira bana gelecekti. -derken basini salliyordu panik iinde saga sola delikanli: - nk elindeki mizragi bana dogrultarak zerime dogru saldirdi. ... Sansima isabet ettiremedi. Mizrak bir agaca saplandi ve sonra onun kilicini ikartmasi, benim de o sirada elimdeki sopayla onu eyerinden yere indirmem iin bir nefeslik sre yetti de artti bile... - Peki ya sonra? -diye sordu duyduklarinin etkisiyle aptallasan kadin. -Belki de kaip kurtarabilirdi kendini... Ancak atinin ayagi tkezledi ve hayvan kendi sahibini ldrene kadar ezdi. Yerde kanlar iinde yatiyordu boylu boyunca. Korkun bir sekilde ld. Ama en korkun olani da niin yle oldugunu bilmemem... Eger bir kizi kairmis olsaydi ya da hayvan veya sigir almis olsaydi yle lmesine belki zlmezdim... Ama btn bu olup biten bir anda oldu.... Cehaletin getirdigi cesaret, aptallik ya da hepsi belki de... -diye aiklamaya alisiyordu Jska. - Iki adam ormanin bir ksesinde karsilasiyor. Ne biri ne de digeri tekisine bir zarar vermemis, bir sey yapmamis... ama yine de aralarinda bir nefret var ve sonra birisi nedensiz 241 yere lyor... Annecigim siz bunu anliyor musunuz? -diye sordu ne yapacagini sasiran delikanli. - Bunu mu? -diye sordu kadin. -Peki ya digerlerini?... Insanlarin zincirlere vurulmasini, ocuklarin lmesini, fakirlerin soyulmasini ve daha birok seyin nedenini kim anlayabilir ki oglum?... Ta byk, bykbabandan beri bizim neden kul kle oldugumuzu, neden kendi lkemizde birer dilenci oldugumuzu kim aiklayabilir ki? - dedi oglunu teselli etmek istercesine. Gen adam ise hl o korkun olayin etkisinden kurtulamadigindan kendi nne bakarak syleniyordu. - O ise son aninda bile, agzinin kenarindan lmn kani sizip akarken bile dislerini gicirdatarak "itoglu it gavur!" diye haykirdi suratima tkrrcesine... -Peki ondan sonra ne oldu? -diye sordu bayan Stt. -Onu geregi gibi gmdn m? -Yapamadim. -diyerek iini ekti delikanli. -Ati ylesine hizla kosup gitti ki oradan! Eger o at, zerinde Trk binicisi olmadan geri dnmeyi basarirsa o zaman herkes ne oldugunu anlayacakti zaten. Ve ben onun ikip geldigi kararghin nerede oldugunu da bilmiyordum. Geen her dakika benim hayatima mal olacakti. Ve sonunda kaip eve geldim. -O halde mahvolduk! -diyerek bagirip agirmaya basladi kadin. - Btn ky mahvoldu! - dedi Jska. -Belki de alnindaki izi, atin vurdugu tekmenin izini grrler. -derken ne yapacagini bilmediginden saskinlikla nne bakiyordu oglan. - Ve o zaman bir kaza oldugunu dsnrler belki de... Ama bayan Andrs Stt artik cevap bile vermedi. nk konusarak zaman kaybetmek istemiyordu. Kk bir bohanin iine evde buldugu birka yiyecek sey koydu ve ondan sonra oglunu da kapinin nne srkledi, itekledi. -Daglarin eteklerine gidiyorsun. - dedi kesin, kararli bir sesle ve devam etti: - Sen hi Trk filan grmedin, evde de yoktun. Karini, ocuklarini grmedin. Eger seni bulurlarsa is aramaya gitmis oldugun Ngrd Kalesi'nden daha yeni, o sirada geri dndgn syleyeceksin...Ngrddan geldigini syleyeceksin. Ve ister insan sesi, ister bir tfek, top ya da baska bir silah sesi bile olsa mahzenin dibine kadar gelen yerinden kipirdama sakin! Anladin mi! Yerinden kipirdama ve sakin disari ikma! Byk bir gc olan Ngrd Sancak Beyi'nin idaresi altinda bulunan yarisi yikik yarisi yanik bu yrenin bir zamanlar ne kadar canli, ne kadar hayat dolu bir yer 242 oldugunu bilenler buralarin su halini grseler simdi buralari taniyamazlardi. Bu taraflarda ahalisinin tamaminin ekip gittigi, bombos kalmis bu kylerin, bozkirin ortasindaki bu yerlerin adini bile hatirlamiyordu artik hi kimse. Jska Stt'nn kaip gizlendigi kyde de durum pek farkli degildi. Birok yakilip yikilmis evin arasindan ayakta kalan ise atilari sazliktan kesilmis saz ve kamislardan yapilmis olan birka kulbeydi. Bu kulbeler ise neredeyse birer dilenci yuvasi grnmndeydi ve buralara hayatta kalan eski sakinler girip yerlesmislerdi. Byk bir kismi yaslilardan olusuyordu ve aralarinda birka kadin ile birka ocuk da vardi. Onlar da nasil olduysa bir sekilde hara toplamaya gelenlerden canlarini kurtarmislardi bir sans eseri olarak; ancak alik, sefalet ve salginlar onlarin pesini birakmamisti. Bayan Andrs Stt daha o gece bu virane kulbeleri tek tek dolasti ve oradakilerle konustu. Vakit henz ok ge degildi ancak gayet iyi biliyordu ki srekli bir tehlike, bir felaket korkusu kylleri canindan bezdiriyordu. Onun iin de kapiyi tiklatir tiklatmaz hemen arkasindan ieridekileri sakinlestirmek istercesine fisiltiyla: -Macarlar! Benim korkmayin, ben bayan Stt. -diyordu hemen. Yoksullugun kol gezdigi evlerin kk sokak kapilari, atlamis tahta kapilar ardina kadar ailiyordu sirayla ve orada, ieride karanlik odalarda hi ses ikarmadan dul kadinin sylediklerini dinliyorlardi. Bu kadin ky tehdit eden tehlikenin haberini veriyordu ve kyn byklerinin mahkeme durusmalarinin yapildigi evde toplanmalarini rica ediyordu. Ondan sonra herkes orada toplaninca gzlerinde yaslarla lafi fazla uzatmadan olup biten her seyi anlatti. Duvarlarin dibinde duran at eyerlerinin, ullarin zerine oturmus paavralar iindeki insanlar ses ikartmadan dinliyorlardi kadinin anlattiklarini. -Biliyorsunuz!- dedi ve iki elini birbirine kilitleyerek neredeyse aglamak zere iken konusmasina devam etti: - Jska benim biricik oglum, tek oglum. Iki de kk ocuk babasi... Ne kadar gl kuvvetliyse bir o kadar da sessiz sakin birisidir... O masum birini, durduk yerde bir insani ldrmemistir. - dedi. Birka kisi onun sylediklerine karsilik soru sormaya basladi. -Peki ya yine de birisini isteyerek ldrmsse! Onlar da bir sr masum kisiyi ldryorlar. O zaman da byle birini ldrdg iin gidip gnah ikartmasi gerekmez. Ama simdi bunun ky iin sonu iyi degil! - Evet, ky iin! -diyerek bir iglik atan kadin: -Simdi bize ne olacak? Ne yapacagiz? diye sorunca orada toplananlara: -Ne olursa olsun!- dedi agir bir sesle Pter Makra, kyn ihtiyar muhtari ve 243 sakin bir sesle srdrd konusmasini: -Ne olursa olsun Jska'yi ele vermeyecegiz. Herhangi bir tehlikeli durumda adam yerine koyabilecegimiz erkek sayisi yok denecek kadar az burada. Eger onu da kaybedersek o zaman biz ihtiyarlari kim koruyacak, ocuklara kim gz kulak olacak? Ben ocuklugunu bilirim, bebekliginden beri tanirim onu. Hl hayatta olan ve bir ise yarayan birka kisiyi de kaybedersek o zaman bize ne olacak? -Zatilinizin hakki var. -diyerek basini salladi Andrs Bocsor. -Ihtiyarlik bir sekilde bizi mezara dogru srklyor zaten, bir ayagimiz ukurda sayilir ve fakirlerin kaderi Macarlarin dnyasinda da Trklerin dnyasinda da hep aynidir. Ancak gelecege gvenimiz olmali... Halk bu sefaletten kurtulabilmek iin aklini basina toplamali ve ayakta kalmamiz gerekiyor...Varligimizi, soyumuzu srdrmeliyiz... -Ve bir gn bu viran harabelerin arasinda yeniden hayat canlanacak. -diye ekledi Jnos Rti beyaz biyigini burarak. -Ve eger eli is yapacak, is tutacak birisi bulunursa yikilan bu evlerin duvarlarini yeniden yerine yapacak bir el, yok olup giden bu ky kurtaracak birisi varsa o da genlerin arasinda var. -Ve onlardan hi olmazsa birka tanesi hayatta kalsin. -diyerek sesini ykseltti rahip. Uzun beyaz salari omuzlarina degiyordu: - Bu korkun yillarin harap ettigi, alip gtrdg her seyi yerine koyabilirler genler. Siz de gayet iyi biliyorsunuz ki tufandan sonra da tek bir insan ifti her seye yeniden baslamisti! -Evet yle bir sey! -diyerek rahibin szlerini onaylarcasina basini sallayan Pter Makra konusmaya devam etti ve: -Bugnmz yok etseler de ... Gelecegimizi bizden alamazlar! dedi szlerinin zerine basa basa. -Iyi ama eger Trkler buraya gelirlerse ve geri kalan su yikik dkk kulbeyi de yakarlarsa... - diyerek hayiflanan bayan Mt Bak: - O zaman Jska Stt'nn hayatta olmasindan biz ne kazanacagiz? - diye sordu ihtiyarlara. -Hepimiz birimiz ve birimiz hepimiz iin! -diye cevap verdi sert bir sesle muhtar: - Ve zellikle de konusarak mi yoksa susarak mi daha iyi koruruz hayatlarimizi bana bunu kim syleyebilir? ... Sros'da bir kizi kairan askerin birini ldresiye dven delikanliyi 244 ele verdiklerinde de btn ky atese vermislerdi. Unuttunuz mu? Birbirimize akil satarak bir yere varamayiz... Ancak soyumuzu kurtarmak zorunda oldugumuzu biliyoruz. Ve Trkler buraya gelince bir tay mi yoksa bir kaz mi bogazlar bilemem ...Ama biz yine de o genci kurtaracagiz, nk gelecegimiz o, soyumuz onunla devam edecek. Ona gvenebiliriz. O yzden de hibir sekilde, iimizden hi kimse genlerin yok olmasina izin vermeyecek... -Eger birisi iin yz ihtiyarin lmesi gerekse bile de mi? - diye sordu titrek sesle aksakalli bir ihtiyar. -Maalesef biz de olduka aziz sayica... -diye cevap verdi aci bir ses tonuyla muhtar ve: - Eger semek gerekirse yz m yoksa bir kisinin lm m diye o zaman kim bir kisi lsn demekten baska farkli bir sey syleyebilir? Yz kisi yerine elbette bir kisi feda edilir. Ancak burada bir seim yapmak zorunda miyiz gerekten?! Bunu henz bilmiyoruz... Ve bir mahzenin, bir duvarin, ormandaki bir agacin, bir kulbenin ya da isterse yrekten bir inancin veya tas duvar gibi suskunlugun bir Macarin hayatini kurtardigi srece asla hi kimseyi feda etmeyecegiz! -Ve eger yine de bir seyleri feda edeceksek o zaman da yaslilarin hayatini feda edelim. -dedi gvercin gibi kirlasmis kafasini sallayarak Andrs Bocsor ve etrafindakilere dnerek: -Bizim iin artik sadece dua etmenin ve mit etmenin disinda bizler iin baska hibir sey yapamayanlarin arasindan her seye yeniden baslayabilecekler ugruna bugn birilerini feda etmeliyiz. deyince: -Neyi kastediyorsunuz? diye sordular ne demek istedigini anlayamayanlar. -Herkesin en kiymetli hazinesi elbette ki kendi hayatidir.... - diye cevap verdi ihtiyar ve: -Ve benim kendi hayatimi baskasi iin kolayca feda edebilecegimi zanneden varsa eger o zaman benim su iki korku dolu gzlerime bir baksin. Ama yine de fedakarlik yapacagim, nk hayatin kendisinden de daha byk bir hazinenin olduguna inaniyorum... Ve bu da gelecektir! dedi. -Iyi de siz ne yapmak, ne demek istiyorsunuz? - diye steledi Pter Makra. -Eger ikimizin yaslarini toplasak... -diye srdrd Andrs Bocsor ve: -Her halde bir yz kirk yil yapar. Diyorlar ki, Trklerin lkemize gelmesi ve bizlerin sefalete srklemesinin zerinden de neredeyse o kadar yil gemis. Ve bu yz kirk yil bir insanin sefalete ne kadar dayanabilecegini gsteriyor gstermesine ama ayni zamanda kaderini belirlemek iin de iinde bir g gizledigini de gsteriyor. Eger su Jska Stt canini kurtarabilirse ve bizim yasimiz kadar da yasarsa o zaman kesinlikle onun kaderi de bu ulusun kaderin de bugnknden ok daha iyi olacaktir. Ancak bizler o gnleri zaten gremeyecegiz... 245 Simdi sira rahibin konusmasina gelmisti. Sesini ykseltme sirasi ondaydi. -Sultanin tahti, gelecegi o kadar ok kirik omurgalar, o kadar ok soy slale zerine ve bir de o kadar ok kle halklar zerine kurulmus ki o daha fazla ayakta duramaz zaten... Ve gelen haberlere gre u kalelerini de sirayla kaybediyormus. teki dsmanimiz, ancak bu zor gnlerde mttefikimiz olan imparator ise Trklerle hesaplasmaya hazirlaniyormus. Onun iin onlar burada fazla kalamazlar artik... -Peki o zamana kadar biz ne olacagiz? - diyerek iinde bulundugu duruma isyan ediyordu siyah basrtl, yasli bir kadin. -Herkes kendi kendisini kurtaracak elinden geldigince. Eger baska trl olmazsa o zaman ocuklarini kurtaracak! - dedi ihtiyar Makra. -Bizler ise... -diyerek muhtara dogru dnd Andrs Bocsor ve: -Eger kader yle istiyorsa o zaman baskasinin ocugunun hayati karsiliginda kendi hayatimizi kurtaralim. dedi imali bir sekilde. -Daha aik konusur musunuz? -dedi Dniel Kvesdi. Yenieriler bu adamin oglunu birden alip gtrmslerdi. -Bocsor birader akillica konustu, ne sylemek istedigini anladim. - diyen muhtar sze basladi ve sonra da Kvesdi'ye dogru dnerek konusmasini srdrd. -Zatialiniz de ogullariniz olmadan kendinizi ne bu ihtiyarliktan ne de bu olaylardan kurtaramazsiniz artik. O halde ise yasayabilmek iin geriye alismak kaliyor, bir sr dert sikinti kaliyor ama ogullarinizin yine de bir gn evlerine dnmelerini umut etmek her seyin basinda geliyor...Yasamak iin sizin sebebiniz var, bir umudunuz var. Ancak Andrs Bocsor'un kendisi tipki ormandaki bir mese gibi yapayalniz ve ayrica benim de artik hi kimsem kalmadi bu hayatta. Trkler kizlarimi alip gtrdler, torunumu ldrdler. Ve ben onlarin yerine btn ky ailem olarak kabul ettim. -Peki simdi sizler ne yapmak istiyorsunuz?! -Siz eger lerek oglunuzu kurtaracak olsaniz o zaman lm kabul eder miydiniz? -Elbette, seve seve gider lrm! -diyerek kestirip atti ihtiyar. Bu szler zerine Pter Makranin gzleri Andrs Bocsor'un gzleriyle ayni anda parladi. -O zaman biz de iste aynen bunu yapacagiz. Eger bundan baska bir sey yapamiyorsak, elimizden basa bir sey gelmiyorsa o zaman lecegiz. -dedi kararli bir ifadeyle ihtiyar Bocsor. 246 * Ertesi gn sabahleyin en azindan otuz kisilik bir yenieri blg atlariyla kye geldiler ve yarisina kadar yikilmis evlerin arasinda naralar atarak dolastilar. Allahtan o zamanlar artik o kadar ok aci yasamis, ile ekmis ve srekli olarak tehlikeyle iie yasayan kyller Trklerin bu tr ani baskinlarina hi sasirmadilar. Onlar byle olaylar iin de hemen hemen her kyde oldugu gibi burada da tepelerin yamalarina, kulelerin ilerine ya da baska hibir sey bulamazlarsa bir iki yksek agacin tepesine gzetleme yerleri yapmislardi. Oradan kyn sinirinda yabanci bir ordu ya da hara toplayicilar filan grnce herkes o anda neredeyse, bulundugu yerden hemen bir islik alarak veya iki demir parasini birbirine vurarak ya da birer mendil sallayarak tehlikeyi birbirilerine isaret ederdi. Gizlenme isi de abuk oluyordu. nk yaslilar da, genler de yillardan beri devam edegelen bu olaylar yznden deneyim kazanmislardi. Ve bu sefer de daha nce sik sik yasadiklari birok tehlike durumu nedeniyle saklanma yerlerine gitme isini aninda iyi halletmislerdi. Ve bunun sonucunda herkes gizlenecegi yere girmisti. Trkler kye varana, ilk evlere ulasana kadar herkes yerine saklanmisti. Kyde in cin top oynuyor havasi esiyordu, terk edilmis bir ky gibiydi. Byle zamanlarda bykbas hayvanlari, koyunlari, domuzlari sahipleri mahzenlere kapatiyordu ya da agila aliyorlardi. Kmes hayvanlari ise Trklerin davul zurna seslerini duyar duymaz kendiliginden saklaniyorlardi avludaki aliliklarin iine, sanki evin zerinde kartal dolasiyormus gibi sakliyorlardi kendilerini hayvanlar. Bunun sonucunda Trkler ellerinde havaya kaldirilmis palalarini savura savura kye girdikleri zaman eski evlerin kalintilari arasina vardiklarinda orada tek bir canli varlik bile gremiyorlardi. Oysa bu sefer kye gelen yenieriler Macarlari esir almak iin gelenlerden degillerdi. Bunu insanlar Trklerin hibir yerde gizlenenleri aramamasindan anlamislardi. Byk naralar atarak yapilan ilk turdan sonra yenierilerin blkbasi Pter Makranin evinin nnde durdu, askerlerini siraya dizdi ve elindeki fermani aarak dinleyenin olup olmadigina dikkat etmeden yksek sesle okumaya basladi: -Hasmetli Ngrad Sancak Beyi Ahmed Beyden hepinize, btn ahaliye duyurulur. Bu dinsiz kafirlerin kylerinin sinirinda dn gleden sonra beyin habercisi ldrlmstr, ki o kisi nemli bir greve gitmisti. Bu mminin katili bu kyde gizleniyor. Aslan yrekli Ahmed Bey, hepinizin beyi olan bey, eger o haini gizlemeye devam ederseniz bir saat iinde ona ihanet eden bu dinsizlerin birogunu kilitan geirecektir. Sizi yeryznden silecektir. - dedi ve bu arada sesini biraz daha ykselterek elindeki fermani okumaya devam etti: -Kendinizi birer kstebek gibi topragin dibine gmseniz bile o zaman da sizi 247 saklandiginiz yerde bulup hayatiniza son verecek durumdadir. nk bizim hasmetli padisahimizin fkesinden sizi kurtaracak ve ayrica onun isteklerine karsi sizi koruyabilecek hi kimse yoktur. Yce beyimiz, hi kimsenin oturmadigi ss verilen bu kyde duvarlarin arkasinda nefretle yanan gzlerin, a akallarin Allahin savasilarini gzlediklerini gayet iyi bilmektedir. Tek bir ses ikmasa bile o zaman da biliyor burada oldugunuzu. Ve bizim intikam almak iin buraya gelisimizi korkarak beklediginizi de biliyor. O halde iyice dinleyin! Dinsiz kpekler! Eger Yusuf'un katili yarin aksama kadar Ngrd Kalesi'ne gelip kendiliginden teslim olmazsa o zaman bilin ki iinizden hi kimse ertesi sabahi gremeyecektir. Topragin dibine girip saklanin ve oradan ikmazsaniz eger o zaman sizi girdiginiz yere gmecegiz. Buradaki btn dinsizlerin yuvasini yikacagiz. ocuklarin aglamalari, kadinlarin yalvarmalari, aksali ihtiyarlarin lnetleri, bunlarin hi birisi sizi kesin olan lmden hibir sekilde kurtaramayacaktir. Anladiniz mi?- dedi titreyen bir sesle ve elindeki yaziyi okumaya devam etti: -Anladiniz mi sylediklerimi? Yarin aksama kadar Yusuf'un katili Ngrd Kalesi'ne gelecek. dedi buyurgan bir sesle. -Anladik efendi! -dedi aksali ihtiyar Makra evin kapisina ikarak. Btn kyn saklandigini zanneden Trk, bu adama memnuniyetle bakarak: -Demek ki kaderiyle yzlesebilecek birileri varmis burada?! dedi. -Sadece kendi kaderimle degil, kymn kaderiyle de yzlesebilirim. -dedi sessizce muhtar ve ardindan: -Amma bizim aramizda katil olmaz beyim. Yz yildan fazla bir zamandir sizin egemenliginiz altinda yasiyoruz, silahsiz olarak. Ve sen beyim, bir ceylanin avciya saldirdigini duydun mu hi? Buna kim cesaret edebilir beyim? Szlerinin arkasinda korkun bir yanilgi ama ondan da korkun olan bir tehdit yatiyor. Bizden birisinin ldrdgn sylediginiz o gerek mmine iyice bir baktiniz mi acaba? Hayatina gerekten bir silah mi son vermis? diye sorunca blkbasinin gz seyirmeye basladi. -Cesur bir adamsin sen ihtiyar. dedi blkbasi ciddi bir sesle ve ardindan da: - Eger kendi aklima uyacak olsam seni hemen aldigim gibi Ngrd'a gtrmstm bile. nk Yusuf'un vcudunda gerekten de silahla ldrldgne dair bir iz bulamadilar. Yine de ldgne gre baska bir sey onu ldrms olmali. - dedi. -Sadece su kadarini bilebilirim... -diye cevap verdi sakin bir sekilde ihtiyar Makra ve: -Silahimiz olmadigi iin onu bizden birisi ldrms olamaz. Ama lmsse eger onun nedeni baska bir sey olmali. diyerek bu konudaki kuskularin zerlerinden kalkmasini istedigini hl ve tavirlariyla belli etmeye alisti. Blkbasi elindeki fermani sardi. 248 -Beyimiz Ahmed'in emri byle, onun emrini ise ben degistiremem. - dedi agir ve cani sikkin bir ifadeyle ve ardindan da: - Kamaya kalkismayin sakin! Adamlarim ky sardilar. Ve yarin aksama kadar Yusuf'un katili kendiliginden Ngrd Kalesi'ne gelmezse, bu virane yuvalarinizin yeryznden ne sekilde silinecegini iyi biliyorsunuz. -dedi. * Jska Stt saklandigi mahzenden kye gelen Trkleri iyice grebiliyordu. Oradan birka saat sonra yenieri blgnn ekip gittigini de grmst. Orada neler yaptiklarini tam olarak bilemezdi, tipki bir nceki gece kyllerin toplanip ne karar aldiklarini bilmedigi gibi. Ama yardim igliklarini duymamis olmasi ve kulbelerinden duman ykselmemesi bir para da olsa onun arpan yregini sakinlestirmisti. Genligin bir zelligi de insanin hemen kolayca umuda kapilmasidir. Jska da imknsiza inanmayi denedi yani kyne yine de bir tehlike getirmedigine inanmak istedi ve tam eve dogru yola ikacakti ki birden annesine verdigi sz aklina geldi. Ne duyarsa duysun, ne grrse grsn bir haftaya kadar daglardan eve gelmeyecekti. Ve ondan sonra vakit gleyi de geince ve hl grnrde bir sey olmayinca artik biraz daha umutla birazcik dinlenmeye, uyumaya karar verdi. Ertesi sabah an sesine uyandi. Gzlerini ogusturup uyaninca bir sre nne bakti. Kulaklarina inanmak istemiyordu. Bugnlerde bir bayram ya da bir tren oldugunu hi hatirlamiyordu. Ama yine de kilisede anlar aliyordu. Ve yle aceleyle bir tehlike haberini verir gibi degil de, sakin sakin sanki bir tren varmis gibi aliyordu kilisenin ani. Jska kalkip mahzenin nne dikildi, kocaman ceviz agacinin glgesinde durdu ve iki avucunu alnina, gzlerinin zerine koyarak kyne dogru bakti uzun uzun. Ilk basta hibir sey gremedi. Sadece yarisina kadar yikilmis an kulesinin etrafinda toplanmis insanlari grd. Kyn byg kg hepsi oradaydi. Ondan sonra bir rzgr tepenin yamalarina getirdi inlayan bir ilahinin szlerini. Asagidakiler Incilden ahitler, ilahiler okuyorlardi. "ok byk bir tren, zel bir kutlama olmali ya da byk bir olay olmus olmali." diye dsnd. nk eski kilise sancaklarini da ieriden disariya ikartmislardi. Bu hi inanilacak gibi bir sey degildi, nk bu ky uzun zaman nce yeni bir inan semisti. Ve onlarla birlikte bu feci kaderi stlenmis olan rahip de simdi orada, halkin nnde yryordu katolik rahiplerin yaptigi gibi. O karisik dnemlerde Trk hakimiyeti altinda yasayan kylerde eski inan yeni inanla birlikte yasiyordu. * Din savaslarinin dalgasi henz her yere ulasmamisti ve eger bir iki hevesli * ev. notu : Protestanligin Macaristanda yayilmaya baslamasi Osmanlinin Macaristan seferleri dnemine denk dsmektedir. 249 vaiz ya da Macarcanin gc insanlari, bir iki ky yeni inanlarina evirmis olsa bile yine de insanlar eski inancin her seyini, ayinlerini, trenlerini de hala koruyorlardi. Ve ondan sonra grdklerinden de hibir yanlis mana ikartmak gerekmemisti nk byk felaket zamanlarinda, zor gnlerde insanlar eski kilise sancaklari, alemleri ile byle ayinler dzenleyerek yoksulluktan, felaketlerden kurtulmak iin bir araya geliyorlardi ve Jska kendi inanciyla elisen ama insanlara manevi ynden yardimci oldugunu dsndg bu olayi yadirgamamisti. Jska btn bunlari dsnrken asagidaki trene katilanlar ayni anda din geite hazirlaniyorlardi. En nde yaslilar vardi ve tren giysilerini giymislerdi. Jska ortada ihtiyar Pter Makra ile Andrs Bocsor'un ilerlediklerini fark etti. Onlarin etrafinda ise ellerindeki eski sancaklari, bayraklari havaya kaldirmis olan kyn ihtiyarlari agir adimlarla ilerliyorlardi. Arkalarindan kadinlar geliyordu ve alak sesle aresizliklerini anlatircasina acikli acikli ilahiler sylyorlardi. Genlerin arasinda karisini da tanidi. Erzsi ve daha birok kadin ocuklarini ellerinden tutmus yryorlardi. Jska bu garip tren alayindaki insanlardan alamadi gzlerini bir trl. Ve srekli kafasini yordu ve su soruyu sordu kendi kendisine: "Nereye gidiyorlar?!" Elbette baslarina gelen bu felaketten kurtulmalari nedeniyle rahibin ky skran duasi yapmak zere toplamis olmasindan baska bir sey gelmedi aklina. Ve bundan baska gen birisinin kalbinde umut inatla yasar. Jska hemen oradakilerin, asagidakilerin belki de Trklerin artik len yenierinin intikamini almak istemedigini bildiklerini dsnd. Nedeni her ne olursa olsun gen adam bu simdi grdklerinin btn bir mr boyunca hafizasinda unutulmaz bir grnt olarak kalacagini hissediyordu. imenlerin zerinde, ayirda kivrilarak giden yolda sanki bir cenaze trenine gider gibi kynn insanlari adim adim ilerliyorlardi. En korkun ve en rktc olan ise ilerinde neredeyse hi gen birisinin bulunmamasiydi. En ok aksakalli, aksali ihtiyarlar, iki bklm olmus yasli kadinlar gze arpiyordu. Birka yeni yetme kiz ve oglan da vardi aralarinda ve onlarin arkasinda da ok fazla alismaktan ve agir isler yapmaktan dolayi erkenden kms, baslarinda siyah rt olan kadinlar ile bir sr ocuk yryordu tren alayinda. Jska bir an iin bu kk ayin grubunun, herkesin orada bulundugu bu grubun, kydeki yerinden kipirdayabilen herkesin katildigi bu grubun Macar halkinin kaderini en gzel rnekleyecek bir durum oldugunu dsnd. st basi perisan, eski psk giysileriyle yoksul insanlarin olusturdugu bu savunmasiz, silahsiz kk grup sendeleyerek ilerliyordu gri gkyznn altinda. Bulutlar alaklardan geiyordu. Yreye firtina ncesi sessizlik kmst ve eskimis siyah bayraklar gittike kuvvetlenen rzgarin da etkisiyle yavas yavas dalgalaniyordu. Ancak Jska'nin bakislari onlarin yryslerini daha fazla takip edemedi. Bozuk yol 250 hemen kuzeye dogru dnyordu ve ormanin basladigi yerde gzden kayboluyordu. Delikanli dilini yutmus gibi saskin bir halde kalakalmisti tepenin yamacinda ve bundan sonra daha uzunca bir sre uzaklasanlarin ilahi syleyislerini dinledi. Ondan sonra ise o ses de kesilmis, isitilmez olmustu artik. * Ormanin teki kiyisina vardiklarinda Pter Makra'nin kyn sinirini gsteren basit kazigin yaninda durup arkasina dnerek geride kalanlara el salladigini iyi ki grmedi. -Buradan sonra biz arkadasim Bocsor ile kendimiz gideriz. -dedi titreyen sesle ihtiyar adam ve: -Size, hepinize buraya kadar bize eslik ettiginiz iin tesekkr ederiz. - dedikten sonra da zntl bir ifadeyle ekledi: -Mezarliga gitmek daha kolay olurdu, orasi daha yakindi. Bu da bir esit lm yolculugu ve gidecegimiz yer de daha yakinda olabilirdi. Ama olsun, siz son grevinizi yine de yaptiniz zaten. Ve sizlerden rica ediyorum, bizim kaderimize aglamayin. Bunu biz kendimiz stlendik. Neyi niin yaptigimizi da iyi biliyoruz. Bugn olmasaydi bile daha sonra bizi bekleyen birka yillik sefaletin sonunda da nasil olsa byle bir ugurlama ile sona erecekti bu yolculuk. Ve bu yolda bizler iin simdi esas zor olani buradan Ngrd'a kadar olan yolun geri kalan kismi. dedi. Onun ardindan Andrs Bocsor sz aldi ve: -Ve eger bizimle gzel gzel vedalasmak istiyorsaniz o zaman hepinizden acili szlerle, yasli gzlerle bizim bu yolumuzu zorlastirmamanizi rica ediyoruz sizden. Vaizimizin hayir duasini aldik, bizi kutsadi, hayatimizda bir sekilde yeri olan kymzdeki herkes bizi kymzn sinirina kadar yolcu etti, ugurladi. Daha baska ne isteyebiliriz ki?! dedi kyllerine dnerek. Bayan Andrs Stt ihtiyarlarin nnde dizlerinin zerine kt ve hikiriklara bogularak Pter Makranin ellerini pt. -Tanri sizi korusun! Tanri sizinle olsun! - diye fisildadi, ardindan da: -Bunu benim oglum iin yapiyorsunuz . - deyince Pter Makra kizgin bir sesle ona ikisti. -Bizim inancimiza gre insanoglu bir tek kilisede dizlerinin zerine ker ve rahibin dahi elini pmez. Hem bundan byle siz bizim bunu oglunuz iin yaptigimizi kafanizdan ikartip atin! - dedi ve ardindan zarif bir hareketle, sevgiyle elini kadinin omzuna koyarak: - Bunu onun iin yapiyoruz, nk hayatin kanunu bu. -dedikten sonra bir kez daha kyllere dogru dnd: 251 -Bir bygnz olarak bir kez daha benim szlerimi dinleyeceksiniz. gn geene kadar tek bir Allahin kulunun bile kyn bizimle birlikte almis oldugu onunla ilgili karari Jzsef Stt'ye bildirmemesini emrediyorum. Benim son szlerimi, benim vasiyetimi ona ancak gn sonra syleyebilirsiniz. Halki iin yasasin ve halki iin alissin... Simdi ise sizler geri dnseniz artik gerekten daha iyi edersiniz ve olmasi gerekeni daha da acikli hale getirmeyin sebepsiz aglamalarla. - dedikten sonra iki ak sali ihtiyar kylerine sirtlarini dnp ellerindeki sopalara dayanarak yollarina artik tek baslarina iktilar. Kalabalik bir sre onlarin ardindan sessizce bakti ondan sonra orada da bir aglasma basladi. Ancak vaiz ne yapacagini bilemeyen bu insanlarin asiriya kamalarini nlemek iin yeni bir ilahi okumaya basladi ve bu ugurlama trenine katilanlar zgn bir halde kylerine dogru dns yolunu tuttular. * Bu sre zarfinda orada, yukarida, mahzenin nnde Jska ne yapacagini bilmeksizin kyllerin geri dnmelerini bekledi. Tepeyi syle bir dnse o zaman teki taraftan belki daha da ileriyi grebilecegini dsnd. Ancak hemen oldugu yerde kalakaldi. Orada, asagida, ormanin kenarinda kyden birka yz metre mesafede iki atli Trk hareketsiz bir biimde duruyordu. Jska onlarin da bu talihsiz insanlarin nereye gittiklerine baktiklarini biliyordu. Onlar da tipki onun gibi simdi bu insanlarin geri gelmelerini bekliyorlardi. Saskinlik iindeyken ve annesine verdigi sz unutup oldugu yerden ikarak tam sevdigi insanlarin nne ikmaya karar vermisken birdenbire uzaklardan bir ilahi sesi duydu yeniden. Sevinten yregi hizli hizli arpmaya basladi ve hemen saklandigi yere geri dnd. Simdi yeniden kendisine dikkat etmesi iin bir neden vardi. Ilahi sesleri gittike yaklasiyordu ve ondan sonra da ormandaki agalari arasindan yeniden ortaya ikti bu garip ayin toplulugu. Rahipleri nlerinde yryordu, her yerde ilahiler yankilaniyordu, kilisenin bayraklari dalgalaniyordu. Ve biraz daha yakinlara geldiklerinde Jska'nin keskin gzleri kalabaligin iinde kadinini, annesini ve iki ocugunu da fark etti. 'yle grnyor ki rahip bu ayini gerekten de ylesine bir skran duasi iin dzenlemis." diye dsnd kendi kendine. Ancak byle bir sey yeni inancin gretilerine zor sigardi, nk yeni inanta bu tr ayine yer yoktu. Ama yine de biraz daha rahatlamisti. Sevin ve bilgelik yan yana olmuyordu. Bunun iin de Jska hemen ky halkinin skran duasi iin bu ayini dzenledigine ve simdi de geri geldigine inandirdi kendisini. Bu yryse katilanlardan iki yasli adamin eksik oldugunu fark etmemesini kim basina kakabilirdi? * Ngrd Beyi aptal bir adam degildi. Yagmaci askerlerinin defalarca kylere, kasabalara giderek baskin yaptiklarini ve merhametsizce, insafsiz bir biimde masum halki soyup sogana 252 evirdiklerini gayet iyi biliyordu. Oysa o siralarda orada burada birok yerde Osmanli Imparatorlugu'nun saglam gibi grnen duvarlari atirdamaya baslamisti ve pasalar, beyler, agalar kendi hallerine birakilmislardi. Ve onlar bir yandan hasmetli padisahin iktidarini temsil ederken, te yandan kendi yaglariyla kavrulmayi da grenmislerdi. O yzden halkin memnun olup olmadigi ya da daha az mi memnun oldugu kimsenin umurunda degildi. Hara toplayan defterdarlarin onlar gelmeden evvel ne varsa alinip gtrlms olan kylerde alacak bir sey bulup bulamamalari da artik nemli degildi. Ancak diger taraftan hl Trk ordusunun serefine leke srlmemesine de dikkat etmek gerekiyordu. Zira eger tek bir Trk'n lmnn intikami alinmazsa o zaman nefretin onlara dogru artan denizinde btn Mslmanlarin gvenligi tehlikeye atilmis olunurdu. O yzden de ls kafirlerin kylerinin sinirinda bulunan yenierinin katillerinin onun emri dogrultusunda orada olduklari haberini alinca hemen kaftanini giydi ve bir yandan da yzne en fkeli ifadesini takinip: -Getirin su kpekleri buraya! -diye yle bir bagirdi ki duvarlar bile titredi. -Ve cellatlar hazir olsunlar! Daha su saat iinde, suracikta bu imansiz kafirlerin kellesinin uurtacagim! dedi. Ondan sonra da bu asiri fkesiyle tamamen tezat olan memnuniyetini belli eden bir yz ifadesiyle iki ioglanin nne getirdigi yastiklara, ssl deri minderlere geip oturdu ve keyfi yerinde bir biimde zevkten drt kse gkkusaginin btn renklerini barindiran, gz kamastiran ssl konagina bakti. Ngrd Beyinin konaginda ve hizmetinde ok kisi vardi. Beyin etrafinda muhafiz olarak Sam'dan getirilmis, zel olarak bu is iin seilmis sipahiler duruyordu ve iriyari hadimlar rengarenk papagan tyleriyle sslenmis kaftanlari iinde son derece hos bir grnt olusturuyorlardi. Ksede, arkaligi olan bir iskemlenin yaninda katip elindeki kaz tyn kemiriyordu. Duvarlarin dibinde baslarinda kocaman ipek sariklari ile agalar, blkbasilari ayakta dikiliyorlardi. Ve kurnaz grnsl avuslar, bir deri bir kemik kalmis dervisler de eksik degildi orada. Bey kendi gcnn hasmetinden, grkeminden yeterince haz duydugunu hissedince biraz daha fkeli grnmeye alisti. Kaslarini atti ve bakislari daha ok sertlesti, gzleri parladi. Basindaki sariginda isildayan kocaman bir pirlanta vardi. -Nerede kaldilar bunlar yahu? -diye sordu kizgin ve fkeli bir sesle. Uzun boylu, boguk sesli bir avus beyinin huzuruna gelince neredeyse yerlere kadar egilerek: -Merhametli beyim, senin szlerin her gerek mmin iin bir ltuftur ve imansizlar sz 253 konusu olunca ise kilitan da gcl bir emirdir. Iste burada, su iki sulu gnahkr, kirbalanmayi hak etmis bu iki kafir senin fkeni geirmek iin buradalar. - dedikten sonra blkbasinin el isaretiyle birlikte yenieriler sakallari omuzlarina kadar eren aksali iki ihtiyar adami beyin huzuruna getirdiler itekleyerek. Kirmizi, mavi, beyaz ipek sariklarin ordusunda tepeden tirnaga silahlarla donanmis uzun sakalli Trk'n huzuruna ikartilan, nde gelen agalarin ve savasa susamis bakisli askerlerin arasinda bu iki aksali ihtiyar olduklarindan daha da yasli ve daha bir aresiz grndler. -Bunlar mi yani sulular? -diye sordu sasiran Ngrd Beyi Ahmed. -Kendileri gelip teslim oldular efendim. -dedi ve "ne bileyim ben" dercesine basini salladi blkbasi, ve sonra da: - Biz de inanmak istemiyoruz sizin gibi, ancak ky bastan sona dolasinca biz de grdk ki orada bunlardan daha gen sadece bir iki kisi var. Geri kalanin hepsi byle ihtiyar, sefil insanlar. Diger taraftan Yusuf''un lsn de onlarin kynn sinirinda bulmuslardi. dedi. Beyin fkesi zehir gibi aciydi ve gittike artiyordu. -Byk padisahimizin ordusunda bu iki aresiz, aksali ihtiyari cennete gnderecek asker var midir ki?- diye sorunca salonda byk bir sessizlik olustu. Yenierilerin basindaki blkbasi titremeye basladi. Ngrd Beyi Ahmed Pasa simdi gerekten de fkeye kapilmisti. Muhafizlarinin basindaki gen subaya bir el isareti yapti ve blkbasini gstererek: -Ona yz kirba! - diye bagirdi: - Ve al gtr gzmn nnden bu imansiz kpegi! Kendi aptalligini gizlemek iin cmle lemin nnde benim yigit, cesur askerimi iki ihtiyar, silahsiz kaz obaninin ldrdgn syleme cesaretinde bulanabiliyor. dedi btn hiddetiyle. Duvarin dibinde ayakta duran parlak, ssl giysili agalar kendi aralarinda fisildastilar ancak hl Sultan'in ordusunu ayakta dimdik tutan o demir gibi siki disiplin beyin evresine grnmez bir duvar rmst. Oraya firlatilan sessiz bir bakis sonucunda salonda yeniden byk bir sessizlik olustu. Talihsiz yenieri kendisini yere atti ve o halde Beyin ayaklarina kadar srnd: -Merhamet byk beyim! -diye yalvarip yakardi aciyla. Ancak o sirada iki iri kiyam sipahi onu tuttuklari gibi kapiya dogru srklediler. -Yce padisahimizin gcne bir an iin bile olsa glge dsrene merhamet yoktur! -diyerek oturdugu yerden ayaga kalkti Ngrd Beyi ve: -Siz ise gidin! -diye eliyle isaret etti askerlerine. 254 - Muhafiz da gerekmiyor! Byle dsmanlar iin alidan yapilmis bir degnek bile yeter. -dedi sonra da. Salon bosaldigi zaman katiple ve iki ihtiyarla yalniz kaldiginda Ahmed Pasa biraz heyecanli bir biimde ileri geri dolasti. Sonra birdenbire Pter Makra'nin nnde durdu. -Bunu neden yaptiniz?-diye sordu. Ihtiyar Macarin temiz ve masum bakislari beyin simsekler akan bakislariyla karsilasti o an. -nk yapmamiz gerekiyordu! dedi ihtiyar kyl. -Size bu grevi kim verdi? Sizi kim ikna etti buna? diye sordu duyduklarindan memnun kalmayan Bey. -Kendi vicdanimiz. dedi son derece sakin bir biimde Pter Makra. -Peki Yusuf'u kim ldrd? diye sordu Ngrd Beyi. Pter Makra kisik bir sesle: -Bilmiyorum beyim.... Ancak belli ki sen bizim canimiza kiyacaksin... ve yle saniyorum ki bizi bos yere ldreceksin... Ve lmn glgesinde iken geregi sylemek kolay geliyor bana. Onun iin de sana diyecegim su. Senin askerlerinin Macar topraklarinda yaptiklari, cinayet islemekten de kt. Sen biraz sonra bizim basimizi kestireceksin nk bir askerin ldrlms. Ama onlar, senin askerlerin ise niin ldrdklerini ve neden her seyi alip gtrdklerini bile bilmiyorlar artik. -dedi. -O halde onu siz mi ldrdnz yani? -Sizin iin fark eder mi? -diye sordu sert bir ses tonuyla Andrs Bocsor ve: -Biz stmze aliyoruz. Bunun cezasini biz stleniyoruz. Gerisininin ne nemi var. - dedi. -Iyi ama niin? diye sordu bundan pek bir sey anlayamayan Bey. -Askerlerin o Mslmanin mehul katilini Ngrd'a gndermezsek eger o zaman senin gelip kk kymz yerle bir edecegini sylediler. -Peki onu ldren bunu niin yapmis olabilir? -Onu kim bilebilir ki beyim? nk her geen yil burada biraz daha fazla kan akiyor. Askerleriniz ocuklarimizi, gen kizlarimizi alip kle pazarina gtrp sattilar, ogullarimizi ise yenieri ocagina gtrdler yillardir. Ve btn bunlardan sonra iimizden birisinin fkesinin 255 intikama dnsms olmasina sasiyor musun simdi? - diye sorunca Ngrd Beyi kizarak: - Bir de savunuyor, hakli gstermeye mi alisiyorsun bunu yapani? dedi gzdagi vermek istercesine. -Savunmuyorum, sadece olanlari anliyorum beyim. Ve bunca laf niye? Hadi artik son ver su sefil hayatimiza ve kymz de affet. -Eger onu siz ldrmemisseniz o zaman bunu niin yapayim? -Eh biz de yapmis olabilirdik. -dedi Andrs Bocsor ve cesaretini toplayarak Beyin karsisina geip konusmasina devam etti: - Gcmz ve de silahimiz olsaydi biz de yapabilirdik elbette! dedi. -Iyi ama onu yine de siz ldrmemissiniz! -Dedigim gibi efendim, herhangi birimiz yapmis olabilirdi! Ve hibir gnahi olmayan bir ky bunun iin sorumlu tutulup cezalandirilacaksa eger, o zaman bunu neden stlenmeyelim? -O halde demek ki zerinize aliyorsunuz bu cinayeti? -diyerek basini salladi Ahmed Pasa ve ondan sonra da daha yumusak bir ses tonuyla: - Konusun! Ama simdi iten konusun ve dogruyu syleyin bana. Peygamberimin sakali zerine yemin ederim ki eger Yusuf'un katili bulunmasa bile yine de hi kimseye hibir sekilde zarar verilmeyecek. -dedi. -Tanri benim sahidimdir efendim. Bizden birisi hi kimseyi ldrmemistir. -dedi kesin bir ifadeyle Pter Makra ve: -Ancak adamini kymzn sinirinda buldular... ama yine de katil bizim iimizden birisi degildir... Ancak digerlerinin selameti iin biz ikimiz, kymzn en yaslilari olarak bunu zerimize aldik...- diye tamamladi szlerini. -lm m? -diye sordu saskinliktan agzi aik kalan pasa. -Bir hi yznden hem de?! -Burada hayatin bundan fazla bir anlami da yok zaten efendim. dedi Andrs Bocsor: -Ve siz eger ille de birisinin hayatina son verecekseniz, o zaman genlerimizden veya ocuklarimizdan birisi gidecegine gidip biz teslim olalim dedik. Belki onlarin sansi olur da bizden daha iyi kaderleri olur, daha gzel bir gelecekleri olur. dedi. Ngrd Beyi Ahmed Pasa bu szler zerine elini ihtiyar Makranin omzuna koydu ve: 256 -Benim habercimi kimin ldrdgn bilmiyorum. - dedi dsnceli dsnceli Bey ve devam etti: - Ve sunu da bilmiyorum, onu ldren her kimse cesur muydu yoksa korkagin, dlegin birisi miydi bilmiyorum. Ancak sizlerin su ak sainiza, bu yasiniza ragmen savas meydaninda olgunlasmamis kafalariyla mertlik gsterisi yapanlardan ok daha cesur insanlar oldugunuzu biliyorum. Ve sizin Yusufun lmyle hibir ilginiz olmadigini da biliyorum. - dedikten sonra katibe dnd ve yavas yavas heceleyerek konusmaya basladi: -Bu iki adam iin bir ferman yaz. Benim askerlerimin korumasi altinda sag salim kylerine dnecekler... Ve o kye Yusuf'un lmnden dolayi hi kimsenin en ufak bir zarar vermemesi iin geregi neyse yapilmasini emrediyorum... Ngrd Kalesi'nde bugn yapilan sorusturma sonucunda....- dedi ve sesini biraz daha resmilestirerek szlerine devam etti: -Bu vilayette gerek bir mminin lmnden hibir sakinin sorumlu olmadigi anlasilmistir. dedi. * Iki ihtiyar evlerine dogru yola koyulduklari zaman ilk olarak Andrs Bocsor konusmaya basladi. -Eh birader bu sikinti, bu yorgunluktan sonra orada da kalabilirdik aslinda. - dedi kisik bir sesle ve devam etti: - Ama su dnyada bir insanin yolunu ve kaderini hangi gizli glerin belirledigini kim bilebilir ki? diye sorunca: - Muhterem, adeta bir vaiz gibi konusuyorsunuz. - diye cevap verdi alayli bir biimde Pter Makra. -Eh, hayat okulu dedikleri sey bu olsa gerek. - diyerek basini salladi bunun zerine Andrs Bocsor: - Bu yasta gidip bunu da grendik. Belki simdi grendiklerimiz papazlarin okulda grendiklerine esittir kimbilir. -Peki bu okulda lmden geri dns oldugu da gretiliyor mu? nk su bir gerek ki ben iki gndr bizim bir daha su dereli tepeli kymzn sinirini yeniden grecegimizi hi dsnmyordum. -Peki bunun iin ne gerekiyordu? - diye alaya aldi kader arkadasini Pter 257 Makra. -Cesaret mi? Cesaret dedigin sey saskinligi, tereddd de beraberinde getirir. Celladin glgesinde bir korkak gibi grnmektense daha sert ve cesur grnmek ok daha kolaydir...-dedi. -yle olmali!... - dedi onun szlerini onaylarcasina Andrs Bocsor. -nk su anda su aliliklardan bir tavsan aniden nmze firlayiverse Ngrd Kalesi'nde bizi bekleyen o lmden daha fazla korkutur bizi. -nk oradaki artik dns olmayandi... -Ya da yle grnyordu...- derken aci aci glmsedi ihtiyar Makra. -Sonuta muhterem su anda eve dogru yol aldigimizi grebiliyorsun. nemli olan da bu degil mi?! * * * 258 BACADAK SARIK * Sabahtan beri daglarin o yandan, atli yolundan Felsrse dogru geliyorlardi kirik dkk kz arabalari. Bu grnt artik her yere iyice hakim olmus sefaletin ta kendisiydi aslinda. Bir deri bir kemik kalmis, yasli, kemikleri bile sayilacak hale gelmis birka kz tika basa doldurulmus arabalari glkle ekiyordu. Onlarin arkasinda ise yzlerine acinin izleri vurmus insanlar, asik suratli Macarlar ilerliyordu sessizce. kz arabalarinin zerinde tika basa doldurulmus tahil uvallari, atlamaya yz tutmus eski mleklerin iinde ise st, yag, peynir ve testilerde, fiilarda da sarap vardi. O yillarda, o dnemde lke topraklarinda yz yil kadar sren savaslar sonucunda her sey neredeyse tamamen yok olmustu. Bu lkeyi gezmis olanlar varsa eger onlar o anda grdkleri seylerin soyulup sogana evrilen, elindeki son lokmasi bile alinan bu insanlarin bu yiyecegi nasil bulabildiklerine, daha dogrusu bunlari nasil gizleyebildiklerine sasirip kalirdi. Sefalet iinde yasayan halkin btn bunlari mahzenlerinin bir ksesinde sakladigina inanmak zordu. nk burada Veszprm Kalesi'ndeki Pasanin gzel szle, tatli dille Macarlardan bir sey aldigi ya da istedigi yoktu. O daha ok istedigini gider alirdi, sahibine sorma ihtiyaci bile duymazdi. Daha dogrusu pasanin yerine bu isi yapan genis kililarla, palalarla dolasan yenierileri vardi ve dnyanin drt bir yanindan toplanmis haydutlari da vardi. Onlarin geldigi haberi bile yeterli idi izdirap eken halkin yregine buz gibi bir korkuyu sokmaya. Ve eger esir toplamak, adamlari zincire vurmak iin gelmemislerse baska bir deyisle sadece ylece bulduklarini alip gtrmek iin oradaysalar o zaman insanlar biraz daha rahatliyorlardi. Bu askerlerin onlarin hayatlarini, sevdiklerini degil de, sadece son lokmalarini almaya geldikleri iin seviniyorlardi bile. Pasa ok iyi biliyordu ki bu haydutlara bir emirle halkin son kalan bir avu tahilini da aldirabilirdi, her seyi toplattirip getirtebilirdi; hatta eli ayagi dzgn ise yarar son adami da srkleyip getirtebilirdi. Sonuta o bu yreyi caninin istedigi gibi ynetiyordu. Yaptiklarindan dolayi hi kimseye hesap vermiyordu. Ama diger yandan da Veszprm Pasasi eger insanlarin sahip olduklari her seyi alirsa, her seyi yok ederse * A kemnyre szllt turbn: Amirl a kvek beszlnek; s.:178-184 259 o zaman onun iin tarlayi topragi isleyecek ve de onun askerlerinin yiyecek ve iecek ihtiyacini karsilayacak kyn kalmayacagini da gayet iyi biliyordu. Onun iin de byk seferler arasinda, baris zamanlarinda Pasa daglarin eteklerinde, ormanlarin kiyisinda, nehirlerin ya da gllerin kiyisinda uzayip giden ve yarisina kadar yanmis yikilmis evlerinin kms duvarlari arasinda sefil bir hayat srdren halkin arasina yenierilerinin yerine daha ziyade defterdarlarini yani vergi memurlarini gnderiyordu. Halk da sunu gayet iyi biliyordu. Trklerin gelip ocuklarini alip onlari zincire vurarak esir yapmalarina katlanmaktan ya da baslarini soktuklari bu yuvalarinin yakilmasina seyirci kalmaktansa ellerinde avularinda olani defterdara vermenin daha iyi oldugunu gayet iyi biliyordu halk. fke ve nefretten dislerini gicirdatarak da olsa mahzenlerdeki gizli blmelerde, samanliklarda sakladiklarini ikartip verirlerdi aresizce. Zor gnler iin gizlediklerini, hasmetli defterdarin belirledigi gnlerde toplama mahzenine gtrp teslim ederlerdi, kendi elleriyle stelik. Iste simdi yine geliyorlardi. Birbiri ardina dizilmis kz arabalari yalpalayarak tasiyordu yk, hatta kimileri el arabalari ile tasiyordu ykn yani vergisini. Kimi yerde de iki kisinin birer ucundan tutarak tasidigi uvallar gze arpiyordu, kimileri de sirtina aldigi uvallarla bu kervani olusturmuslardi. Hepsi Pasa iindi. Yolun yokus oldugu yerlerde insanlar hayvanlarin arabalari yukari dogru ekmesine yardimci olmaya alisiyorlardi ve bu isi yarken bir yandan de aciyla, fkeyle homurdaniyorlardi. -Eh be Pasa! Eh be Sultan! ek kz! Zavalli, sefil, yoksul Macarlarin son lokmasini da alip gtrn, diye syleniyorlardi. * Alsrs'deki evin avlusunda, evin nnde kir sakalli, asik suratli bir defterdar oturuyordu. Uzaktan da olsa, oraya dogru gelen ve gittike yaklasan kz arabalarinin sesini iyi duyuyordu ve elbette onlarin yaninda yryen insanlarin sylenmelerini da duyuyordu duymasina ama Allahtan ne dediklerini anlamiyordu ya da belki anlamak istemiyordu. nk Alsrs defterdarina Allah sadece ihtiyarlamayi nasip etmemis, ayni zamanda ona bilgelik de ihsan eylemisti. O, sylene sylene gelen bu insanlarin iinden hi birinin buzagisini, elindeki son damizlik danasini isteyerek, severek onlara vermedigini gayet iyi biliyordu. Eger bu sekilde homurdanmak, sylenmek onlara sefaletlerini biraz unutturacaksa o halde onlar istedikleri kadar sylenebilirlerdi. Neticede bunun ne Pasa'ya ne sarayinda oturan Sultan'a bir zarari olmazdi nasilsa. Yeter ki getirsinler, onlara yazdigi cezayi getirsinler, biraksinlar buraya. nemli olan buydu. Yoksa aksi taktirde o basiyla, hayatiyla derdi bunun bedelini. Basini ise defterdar o kadar alkantili, firtinali dnemlerde bile omuzlarinin stndeki yerinde tutmayi basardiktan sonra simdi burada hi de kaybetmek niyetinde degildi dogrusu. Defterdar simdi de riske atmak istemiyordu hayatini. Ve iyi kalpli bir insan 260 oldugu iin de bu zavalli insanlarin ektiklerini grmemek iin zaman zaman ieri giriyordu. Vicdanini biraz rahatlatmak iin de agizina kadar dolu testinin iindeki altin renkli Csopak sarabindan yudumluyordu. Her ne kadar Mslmanlara sarap yasaksa da, her seye ragmen yine de cennete gitmek istese bile bu iyi kalpli, merhametli defterdar bu grdklerini iine sindirebilmek iin iiyordu. Her Mslamanin harci degildi bu is. Baska trl katlanamazdi yaptiklarina bu dnyada. -Sadece tadina baktim. - dedi odada sedirin dibinde bzlms oturan Alsrsl ihtiyar ev sahibine dnerek: -Sizinkilerin beni kandirip kandirmadiklarini anlamak iin! Ama bu iyi. - dedi mirildanarak memnun kalmis olarak itigi ikiden. -Iyidir iyi! -dedi basini sallayarak ihtiyar Macar ve ondan sonra kendi duyacagi kadar homurtuyla: -Yeterince itiniz o saraptan. Dininiz size bunu haram etse de etmese de itiniz! Bir kez de biz yasaklayabilsek keske, izin vermesek imenize! dedi alak sesle. * Ihtiyar defterdar btn tahil uvallarini, btn sarap testilerini, fiilarini ve ileri dolu sandiklari tek tek kaydediyordu. Ve o sirada bir yandan da garip bir yaziyla ileri geri bir sr seyler karaliyordu vergi derfterine. Yarim saatten fazla bir zaman gemisti aradan. Bu kadar bir sre iinde aslinda ogu zaman bir iki kisinin kaydini yapmis olurdu. Bunun ardindan genellikle ieri odaya giderdi ve toprak testinin iindekiden kafasina dikerdi. Elbette bunun sonucunda gleden sonralari defterdar daha bir neseli olurdu ama is ok daha agir ilerliyordu. Bu arada vergilerini demek iin elindekini avucundakini buraya getirenler de Csopak sarabinin onlara nasil yardim ettigini aika gryorlardi ve ondan sonra bu ihtiyar, iyi kalpli adami ellerinden geldigi gibi, yapabildikleri sekilde, dolandirabildikleri sekilde dolandiriyorlardi. Zaten az olandan ok sey kairmak mmkn degildi elbette ama onlar o az seye de seviniyorlardi. uvalin dibinde kalan birka arpa ya da bugday tanesine veya fiinin, testinin dibinde kalan birka yudumluk sarabi evlerine gtrebildiklerine seviniyorlardi. * Son araba da zerindeki ykn bosaltip geri dns iin yola iktigi zaman artik neredeyse aksam olmak zereydi. kz arabasinin yaninda sivri biyikli kaba saba bir adam atini mahmuzluyordu neseyle ve kz arabasinin bir ksesinde ise neredeyse yarim fii sarap eski psk uvallarin arasinda geri gidiyordu. Defterdar o sirada testinin iindekini ime zahmetine bile katlanmadi. O bunun yerine avluda bulunan tastan yapilmis masanin yanina oturmus ihtiyar Dvid'e emir 261 veriyordu. O ise hi ses ikartmadan birbiri ardina dolduruyordu sarap kadehlerini bir yandan da srekli Mslmanin belindeki mahzenin kilidindeydi gzleri. Trk defterdar simdi dili tutuk, ama dostca konusuyordu onunla. -Sylesene, sen nasil oldu da bu eve geldin? Neden buradasin? diye sordu ve ihtiyarin omzuna dokundu dosta. -Syle bir bakiyorum da sana. Dogma byme burali birine benziyorsun. Bu ev byk bir Macar beyinin evi olmali.... -O kadar da byk birisi degildi evin sahibi. derken aciyla basini salladi ihtiyar Macar ve ardindan da: -Ama dedemin dedesi de bu evde dogmus bildigim kadariyla. Bu yrede yasayan birok aile gibi ekmegini iki eliyle kazanan serefli, namuslu bir aileymis benim ailem de. Yani sizler buraya gelmeden evvel ...-dedi. - Sizin sansiniz! - diye tamamladi szlerini onun yerine Trk. nk ihtiyar Macarin canini sikacak bir sey sylemesinden ve kendisinin de bunun zerine fkelenip istemedigi bir sey yapmasindan ekiniyordu. Onun iin ona kizacak ve tatsizlik yasanacakti ve o byle bir sey olmasini istemiyordu. -Evet yle de denilebilir.- dedi i ekerek ihtiyar Dvid ve artik iyiden iyiye sarhos olmaya baslamis yasli Mslmanin kadehini yeniden sarapla doldurdu. * Ancak ay dogdugunda ve gln zerinde isiklardan altin bir kpr olustugunda Trk defterdarin evinde artik huzur ve sknet vardi. Sisman ve yasli defterdar topladigi vergileri ve mahzeni unutarak hatta byk bir olasilikla bu dnyadaki sorunlarini da unuturak cennetteymis gibi rahat rahat horlayarak uyuyordu ocak basinda, sedirin zerinde. Itigi sarabin etkisiyle artik ayakta duramayacak bir hale gelince ihtiyar Dvid onu oraya yatirmisti uyusun diye. Kyde her yerde sis vardi, her yeri bir duman sarmisti yikik dkk kapilarin zerinden bu garip eve dogru. Aksamin sessizliginde sadece circir bceklerinin sesi isitiliyordu ve arada bir a bir kpek havliyordu gereksizce dosta ona glmseyen ayi grdgnden. Ay isigi duvarlarin dibinden yavasa eve dogru ilerleyen zavalli fakir Macarlara yol gsteriyordu. Bu kyller simdi Dvid'in kendilerine haber vermesi zerine tirpanlar, apalar ya da kaziklarla ne buldularsa, ellerine ne geirdilerse onunla silahlanmis olarak mahzeni kusatmak zere harekete gemislerdi. Gndz verdiklerini geceleyin Trklerden geri almak iin buradaydilar. * Her sey o kadar kolay olmustu ki! Ieride sicak atesin kenarinda defterdar horlaya 262 horlaya uyuyorken asagida, mahzende ise ihtiyar Dvid mahzenin kapisinda nbet tutuyordu. Kyller byk bir sessizlik iinde ieridekileri ikartip disarida bekleyen kyllere dagitiyorlardi. Dvid kimin neyi ne kadar aldigi ile pek de ilgilenmiyordu aslinda. Burada kalanlar zaten yine Trklere yeterdi. O daha ok ieridekilerin iki imemelerine dikkat ediyordu. Iki ierlerse grlt yaparlardi nk. Daha sonra sirada bekleyen herkes kabini kacagini yiyecek iecekle doldurunca ve de gzel altin rengindeki Csopak sarabindan da alinca adamlara seslenerek: -Simdi artik bu kadari yeter! Disari! Pasaya da bir seyler birakmak gerek. Yoksa aksi taktirde bunun hesabini hepimizden ok kt sorar. Onu sakinlestiremeyiz. dedi ve ardindan mahzenin kapisini gzelce kilitledi, anahtari da huzur iinde horlayarak uyuyan defterdarin kusaginin iine yerine koydu. Derin bir nefes aldi ve olup bitecekleri dsnmeye basladi. Sansi vardi. Yasli Trk uyurken basindaki sarik hafiften yana kaymisti ve bu durum ona hemen bir fikir verdi. Dvid glmseyerek tamam buldum dercesine alnina vurdu eliyle ve hemen defterdarin sarigini aldigi gibi ceviz toplarken kullandiklari ama simdi ksede duran uzun bir sirigi kaptigi gibi sarigi onun ucuna ilistirdi ve daha sonra da onu dogrudan evin tavanina ailan bacadan sokarak sarigi da bacanin tam tepesine koydu. Ondan sonra sarigi bacanin zerini iyice rtecek sekilde yerlestirmekle ugrasti bir mddet. Daha sonra da isini layikiyle yapmis bir kisinin i huzuruyla odanin bir ksesine Padisahin sulu hizmetkarindan birka adim teye de kendisi yatip derin bir uykuya daldi. * Yasli Trk bu arada bir sinegin kel kafasinda dolasmasindan rahatsiz oldugu iin uyanmisti. nce uykusunda daha sonra yari uykuda iken ensesine bir saplak indirdi ama yle bir vurmustu ki korkup yattigi yerden firladi. Birka dakika sonra ise yle bir bagrip agirmaya baslamisti ki asagida, kydekiler korkudan mahzenlerine kapandilar, geceki ganimet olayindan sonra baslarina gelebileceklerin hesabini yapanlar ise onlar sabah erkenden kaip ormana saklanmislardi bile. Defterdar basindan eksik etmedigi sarigini bulamayinca byk bir spheye kapilmisti. Hemen aklina geleni anlamak iin anahtari aradi ama mahzenin anahtari belindeki kusaginin iinde, biraktigi yerdeydi. Buna ragmen yine de ii rahat etmedi ve hemen aceleyle asagi, mahzene indi ve karsisina ikan ilk fiiyi tiklattiginda olup biteni de anladi. -Adi yaratiklar, serefsizler, it oglu itler! diye haykiriyordu avaz avaz defterdar. -Soyguncular, haydutlar! Nasil soyarsiniz bizi! diye bagirmaya devam etti ve ondan sonra byk bir fkeyle kydeki herkesi Allah'in adini anarak lanetledi. Padisahin adina onlara tehditler savurdu ve Pasa'nin yenierilerine gelip Alsrsdekilerin neyi var neyi yoksa her seylerini almalari konusunda emir vermesi iin ne gerekiyorsa yapacagini syledi. fkelenen defterdar tehditler yagdiriyordu. 263 O sirada ihtiyar Dvid hibir seyden haberi yokmus gibi ve gayet masumane bir tavirla adamin karsina geip: -Fiilar elbette ki bos olacaktir efendim, nitekim ben kendim her birini size getirip tattirmistim hatirlarsaniz. deme cesaretinde bulundu. -O kadar da degil! derken ihtiyar adam avaz avaz bagriyordu. -Bunun hesabini kim yapti ki efendim? -dedi sakin bir sekilde Dvid. Sanki hibirsey olmamis gibi sakindi adam grnste. -Hem bu kadar fke niye? Kendinize yazik ediyorsunuz. nk burada hirsizlik filan olmamis aslinda. Burada bir mucize olmus bence! -dedi. -Ne diyorsun sen yle? Neler samaliyorsun? dedi fkeden kudurmus, deliye dnms olan defterdar. -Geregi sylyorum efendim. dedi basini sallayarak ihtiyar Macar. -Geceleyin, parlak kanatlari olan bir melegin evin zerine indigini grdm. Odaya adeta bir cennet nuru yagdi, nurla aydinlandi her taraf. Sonra da ... derken ihtiyar sanki syleyeceklerinden dolayi utanacakmis gibi yaparak kisik gzlerle defterdara bakarak: -Sonra o melek size ok kt bakti, kizmisti. Sizi uyandirmak iin ugrasti ama siz yle derin bir uykuya dalmistiniz ki, uyandiramadi bir trl. Bunun zerine sinirlendi ve o sinirle basinizdaki sarigi kaptigi gibi bacadan ikti gitti. Bakin, simdi bile sarik hl orada. Gryor musunuz? Belki de tasa evirirdi sizi, hatta sariginizi bile. Tanri korusun! -dedikten sonra eliyle bacanin tepesini isaret etti. Sabahin erken saatlerinde, gnes isiginda defterdarin beyaz sarigi kapkara isli bacanin tepesinde ylesine beyaz duruyordu ki sanki tastan yapilmis gibiydi. -Beni soydunuz! Sonra da kalkmis utanmadan bana masal anlatiyorsun! -diye bagiriyordu defterdar. -Masal filan degil efendim, geregi sylyorum. dedi saskin bir yz ifadesi takinan Dvid. -Hem siz kendiniz demistiniz... unuttunuz mu, Kuran-i Kerime gre sarabin haram oldugunu bana siz anlatmistiniz. Ve buna ragmen siz dn maalesef sarabin tadina bakmaktan ok bence... deyince yasli defterdar sapsari kesildi ve bir sey diyemedi. Ama sonra kendini biraz toparlayinca: -Allah gerek mminlerin arada bir isledikleri kk gnahlar ile pek ilgilenmez. dedi. 264 Dvid ise gzlerini kapatmis, keyfini ikarmaya alisiyordu o anin. -Pasa, bana kalirsa daha ok sanirim... diye sze baslayan Macarin szlerini defterdar kizgin bir sesle:-keserek: -Ne diyorsun? Ne diye lafi geveliyorsun? dedi fkeden kudurmus bir sekilde defterdar. -Bu olayi ona anlatmaya kim cesaret edebilir? - dedi daha da sinirlenerek. -Siz kendiniz efendim! -dedi Dvid iki kolunu yana aarak ve ardindan btn kurnazligini da katarak, adeta intikam almak istercesine: -Eger gerekten ona durumu bildirmeniz gerekiyorsa o zaman geregini de yaparsiniz olur biter. Hem sonra o defterde neyi nasil kaydettiginizi, neyin ne anlama geldigini sizden daha iyi bilen var mi ki?! -deyince yasli defterdar sevinle bir iglik atip: -Allah! dedi. Kurnaz Macar durumu kurtarmak iin konusmayi srdrd. -Pasa'nin da, Allah gibi Mslmanlarin ufak tefek hatalarini, kusurlarini grmemezlikten gelebilecegini siz sylemistiniz, hem de daha demin. deyince ihtiyar defterdar kel basini sivazladi ve: -Hakli olabilirsin! dedi biyik altindan glmseyerekten ve ondan sonra byk bir sknetle yanindaki adama dnerek: -Sen hele su sarigi oradan indiredur, ben de o sirada defter kayitlarina bir gz atayim. dedi ve ieri girdi. * Alsrsde bugne kadar ayakta kalmis olan o tuhaf eski ev Trk defterdarin evi olarak anilmaktadir hl ve Balaton kiyisindaki bu kk kasabada bir zamanlar zavalli halktan toplananlarin saklandigi mahzen simdi bile grlebilir. Ilgin ve diger bacalara gre daha ykseke olan ve tepesinde de bir sarigi andiran ss ile nl bacasi da hl yerinde duruyor. Ama su var ki bilim adamlari bu evin ok daha eskiden yapilmis oldugunu, ge gotik dnemde insa edilmis Macar soylusuna ait bir ev oldugunu kisa bir sre nce tespit ettiler. Ve ayni zamanda da o degisik bacasinin da Trkler zamaninda degil de ok daha sonra, en erken ancak XVIII. yzyilda insa edilmis olacagi zerinde hemfikirler. Ama su da bir gerek ki bu ev Osmanlilar zamaninda da kullanilan bir evdir. Ve o zamanlar iinde bir defterdarin gerekten oturup oturmamis oldugunu kim bilebilir? Ayrica bacanin tepesinde bulunan defterdarin sarigini andiran o garip seklin de daha sonra halk arasinda gnmze kadar yasayagelmis olan efsanelerden, sylencelerden esinlenerek yapilmadigini kim syleyebilir ki? Aksini kim iddia edebilir? Bugn o ev ve nl bacasi bir zamanlar buralarda yasamis olan Trklerden bize kalan efsanelerden sadece birisinin anilarini 265 yasatmaktadir. * * * 266 ZSMBK'DEK TRK EMES * Nyakas Daginin eteklerinde uzayip giden Zsmbk Vadisinin bir zamanlar bataklik simdi ise artik sazlik olan yerlerinde gnbatimindan sonra hi kimse disari ikamiyordu artik. Ne Trk ne de Macar vardi ortalikta. Su da bir gercek ki, Trkler, Buda Kalesi ellerine getikten sonra ancak bu topraklara ayak basmislardi ama hl sazliktaki kurtlardan ziyade, boyunduruklari altina giren ve birok haklarindan mahrum kalan Macarlardan daha ok korkuyorlardi. Ve bu korku sebepsiz de degildi aslinda. Esaret zincirine vurulurak kendilerini gtrmelerine izin vermeyen veya intikam alma ve fke duygusuyla yeni fetihilere karsi baskaldirmis olan o zavalli, fakir delikanlilarin canlarindan baska kaybedecek bir seyleri de yoktu zaten. Ve bunlardan birisinin karsisina sazliklarda Sultan'in adamlarindan birisi tesadfen bile ikmis olsa onun daha oracikta Tanrinin rahmetine kavusturup cennete gitmesini sagliyorlardi. Macarlar ise gndz vakti bile nce etrafa iyice bir baktiktan sonra ancak baslarini kulbelerinden disari ikartiyorlardi. O sirada o taraflarda basi bos bir Trk ya da yalniz bir eskiyanin da dolasmadigindan emin olmak istiyorlardi. Bu nedenle de bir aksam ge saatlerde birisi ihtiyar Andrs Grbenin camini alinca adam hakli olarak ok korkmustu. Zaten titreyen elleri korkunun da etkisiyle iyice titremeye baslamisti. Tezek yapistirilarak kapatilmis deligi amaya alisirken de tir tir titriyordu ve ancak kulagina Macarca szler geldiginde biraz sakinlesmisti. -Korkmayin bykbaba! - diyordu fisildayan ses. -Benim, Ferk. abuk olun, ieri alin beni, abuk! Ihtiyar agizini aip bir tek kelime bile syleyemedi. O anda yasadigi bu ani sevincin sonunun kt bitmemesi iin iinden sessizce dua etmeye basladi. Hemen kapiyi ati ve karsisinda uzun zamandir grmedigi hatta hayatta olup olmadigini bile * A zsmbki trk kt: Amirl a kvek beszlnek; s.: 97-128. 267 bilmedigi torununu grnce: -Ama sen!.... Sen yasiyor musun?! -dedi yavas yavas ihtiyar ve o anda sevinten gzlerini dolduran gzyaslarini torununun karanlikta gremeyisine seviniyordu. -Bykbabacigim, bykbaba! Bakiyorum da sen beni oktan ldrp gmmssn bile! -dedi lafi sakaya vurmak istercesine delikanli. -Son gnlerde sevdiklerimizi cenaze treni yapmadan da kaybetmeye alistik artik evldim. - dedi ihtiyar adam. -Peki ya babam?! -diye sordu korkuyla delikanli. -Iki yil oluyor. O byk savaslar sonunda zincire vurdular ve alip gtrdler buradan... Annen ise ardindan gitti ve anlattiklarina gre blkbasina yalvarmis merhamet iin ta ki yenierilerden birisi onun bu aglayip sizlamasindan sikilip onu batakliga itinceye kadar... Eger yasamak isteseydi belki o zaman hayatta kalabilirdi yine de ... -Asagilik yaratiklar! -diye haykirdi Ferk, ama daha fazla bir sey syleyemedi, sesi hikiriklarla boguldu ve ancak dakikalar sonra konusabildi yeniden. -Yemin ediyorum! Yemin ediyorum! -dedi fkeyle ve fisildayarak dislerinin arasindan ikan boguk bir sesle: -Onlarin intikamini alacagim! - dedi. -Iyi de on ya da yz kisiyi ldrerek bir kisinin intikami alinmis olur mu? Ve ne yaparsan yap hibir sey onlari artik geri getirmez ki! - dedi bunu gren ihtiyar torununu bir felaketten kurtarmak istercesine. Sonra da sessizce ekledi: -Gryorsun ya, bizler artik bu degismez kaderimizi kabullendik. Insanoglu zayif, caresiz evldim, her seye alisiyor zamanla. Hayatta kalmak, yasamak iin can atiyor ve hayatta kaldigina seviniyor... Baksana bana, benim su halimle bile, artik bir ise yaramadigim bu dnyadan ekip gidecek gcm olmadi. Bir son veremedim su sefil hayatima. Ve simdi sen eve dndn ya! Artik bunun iin pisman da degilim... Iyi ki yapmamisim. Ve sonra Kati de.... -Ne oldu Kati'ye? Nesi var? -derken sesi inladi delikanlinin. -Eger o olmamis olsaydi belki de oktan bu zalim dnyadan ekip gitmek iin cesaret bulmustum. - dedi sessizce ihtiyar. Sonra da: -Burada. Kilerde uyuyor. Kalbi temiz olanlarin uykularinin ne kadar rahat oldugunu ve ne gzel uyudugunu greceksin. Baksana, bizim bagris agrislarimiz bile uyandirmadi onu. dedi. -O tehlike altinda degil mi? 268 -Hayir, onun hayati bu lkede baska bir yerde ne kadar tehlikedeyse burada da o kadar tehlike altinda... Tek sansi ocugun oniki yasini henz doldurmus olmasi. -O benim kizkardesim! Onu da yanimda gtrecegim! -Sazliklari geerek, Trk askerlerini asarak mi yapacaksin bunu? Gerek tehlike iste o olacaktir. -Iyi ama simdi baris zamani! Ben de bunun sayesinde buraya gelebildim. Geri geceleyin yrdm ve sazliklarin iinden geerek geldim ama sonuta buraya ulasabildim. -Baris Viyanadaki soylu beyler, pasalar, kadilar ve efendiler iin var! -dedi homurtuyla ihtiyar. -Fakir fukara halk iin asla baris, huzur olmaz evldim. Bizim bir dakika bile huzurumuz yok. Trk ve Macar apulcular neredeyse hemen hemen her ay kale yakinlarinda karsilasip arpisiyorlar. Ve her bir arpismanin bedelini ne yazik ki bu zavalli halkin demesi gerekiyor! Dsmanin yarin Zsmbk'e karsi bir saldiri yapmayacagi ne malum? Ve ayrica sazlikta gizlenmis avini bekleyen kimbilir ka esit dsman vardir daha? Su kk masumu alip kendinle birlikte oraya mi gtreceksin?! -Haklisin bykbaba! - dedi sessizce Ferk. -Kendi hayatimdan sadece ben kendim sorumluyum... Ve eger sen kizin burada gvende oldugunu sylyorsan senin dedigin dogrudur... -Nasil diyebilirim ki, burada gvende oldugunu nasil syleyebilirim evldim!? Sonuta kim biliyor, bu katillerin arasinda herhangi birimizin gvende oldugunu, hayatta kalacagini kim syleyebilir? -Peki o zaman ne olacak? -Yapabilecegimiz tek seyi yapacagiz bu durumda. Sevdigimiz insanlar iin onlari bekleyen tehlikeler iinden en az tehlikelisini seecegiz. Ve simdi, su anda bu sefil kulbe senin gitmeye hazirlandigin o dnyaya gre ok daha gvenli grnyor... Geri su ana kadar ne taraftan geldigini ve nereye dogru gittigini bile sylemedin ya... -Nereden geldigimi ve nereye gittigimi ben bile bilmiyorum. Drt yil oluyor buradan kaip gittigimden beri. Aylarca ormanda dolastim, gizlendim ve sonunda Gyre ulastim. Orada kale Macarlarin elindeydi o sirada. Askerlerin arasina katildim ve o zamandan beri kh saldiriyoruz kh kaleyi savunuyoruz. Yakaladika 269 biz de kesip biiyoruz o dinsizleri, o imansizlari ve bize ektirdiklerinin faturasini detiyoruz onlara. Ama biz yz tanesini ldrsek hemen ertesi gn onlarin yerine bin tanesi geliyor! -Ve daha binlercesini de ldreseniz bile oglum, su halkin bu ektiklerini detemezsiniz onlara evldim. -Biliyorum bykbaba! Onun iindir ki Tata komutaninin emrindeki askerlerin her biri grdkleri anda kudurmus bir kurt gibi saldiriyor dsmana. -Yani Tatada misin sen simdi?! - Evet, simdi de haberciyim ve yola o nedenle iktim. Gyr Kalesi'ne, kale komutanina bir mektup gtrmstm ve geri dnste kk bir yenieri birligi beni sikistirdi. Neredeyse ta Telki'ye kadar kovaladilar beni ve atim da dayanamayarak orada dsp ld. Ben ise can havliyle kendimi batakliklara, sazliklara attim ve birka gn orada saklandim. Sonra dsndm de madem ki bu kadar yakinlardayim ve ayrica zaten aslanin agizina girmisim, kapana sikismisim madem bari hi olmazsa gidip evdekilere bir bakayim dedim. Burada ne var ne yok bir greyim dedim? -Peki simdi ne yapacaksin? -Safak skmeden yoluma devam edecegim. Benim yzmden sizlere bir zarar gelsin istemem. -Katiyi grmek istemiyor musun? -Sadece uyurken bir bakayim... Neden korkutayim, neden rahatsiz edeyim zavalliyi? -Iyi dsnmssn, dogru diyorsun. Gel hadi! Sen yokken de btn gn korkuyla, sikintiyla geiyor zaten. Dogrudur, pasa buralarda dzeni sagladi ama askerleri degil bir Macar grmeyi Macarca bir kelime duymaya bile tahamml edemiyorlar. Bir gn esmenin basinda ocuga takilmislar neden Macarca sarki sylyorsun diye. Eve kadar kosarak gelmisti zavalli. -Ona bundan sonra da iyi gz kulak ol dedecigim ve benim yerime p onu. Ve ona onu almaya gelecegimi syle! Ne zaman gelirim, nasil gelirim onu simdilik bilmiyorum... Ama onu alip gtrecegim buralardan. Ve caninin istedigi kadar Macarca sarki syleyebilecegi yerlere gtrecegim onu! * Andrs Grbe o gne kadar ok acilar ekmisti. Eli ayagi artik tutmaz olmustu. Ama aslinda bu ihtiyar adam Kati'nin kaderini gerekte oldugundan ok daha da kara gstermisti torununa. Kk kiz zaten Trklerin gelip Zmbke 270 yerlestikleri o aci dolu yillarda dogmustu ve kk kiz ayrica eski gnler hakkinda ok az sey biliyordu. O, yigit Macar askerlerinin bu kalede yasadiklarini grmemisti, manastirda yasayan bilgili rahipleri de bilmiyordu ve tepedeki kocaman iki kuleli kilisenin o eski grkemli hallerini de hatirlamiyordu. Kk kiz kendini bilmeye basladiginda ise artik kalede bir Trk pasa hkm sryordu; at kuyrugu baglanmis sancak dalgalaniyordu kalenin surlarinda. Sokaklarda ise rengarenk sarikli askerler dolasiyorlardi ve hatta bazen oktan terk edilmis o eski manastirda bile askerler kaliyordu. Ve bir zamanlar son derece gzel olan kiliseye ise artik ok az dindar gidiyordu, ok az kisi giidp orada dua ediyordu. Aga oyma mihrap yok olmustu, duvarlardaki din adamlarinin portreleri indirilmis ve artik sadece duvarlarda zaten solmaya yz tutmus freskler ile ince, zarif stnlar ve stn basliklarinin birlestigi yerdeki yksek duvarlarin olusturdugu eski duvarlar kalmisti geriye o grkemli Zsambk kilisesinden. Garip bir sessizlik hakimdi oraya. Ama btn bunlarin iinde bir zamanlar son derece gzel bir galerisi de oldugu her halinden anlasilan kilise rpd Dnemi Macaristan'in en gzel kiliselerinden birisiydi. Duvarlari yer yer yikilmis olsa bile o eski gzelligi hl gz kamastiriyordu. Kk kiz evrede cereyan eden arpismalari da grmemisti. yle zamanlarda annesi onu kk kulbeye sakliyordu ve orada ya da mahzende iki bklm olmus bir halde duvara yapismiscasina tirtreyek defalarca silahlarin sesinin dinleyerek bymst. Ama grlt patirti sona erince gizlendigi yerden disari ikinca biraz utanarak da olsa yine de gkyznde barut etkisiyle olusan kirmizi bulatlara bakmisti hayranlikla. arpismanin sonucunda ikarilan yanginlarin alevlerinin izlerini uzaktan da olsa gkyznde grmek mmknd ki o alevler genellikle yakinlardaki ya da biraz daha uzaklardaki kylerin yakilip atese verilmesinin birer belirtisiydi. Ve biraz rahatlamis olan ocuk yregi ile byle zamanlarda zor tutuyordu kendisini yeniden kirlara atmamak iin. Evlerin arasindan kosarak ormana gitmeye, ona binlerce sevin yasatan ormana gitmeye can atiyordu. nk gen ruhlar daha kuvvetlidir ve en kt, en berbat zamanlarda bile kendisine onu sevindirecek bir sey bulabilir. Eger silah sesleri artik kesilmisse o zaman Kati btn korkularini bir anda unutarak ayirda veya derenin kiyisinda kk arkadaslariyla birlikte neseyle oyun oynuyordu. Hatta o sirada upuzun kulakli bir tavsanin uzun otlarin arasindan ziplaya ziplaya onlara dogru geldigini grrse gven iinde yasayan dnyanin herhangi bir yerindeki her ocuk gibi o da nese iinde iglik atiyordu... Trk savasilari ise orali bile olmuyorlardi onu grdklerinde. Onlar ocuklarin ne yaptiklariyla ilgilenmiyorlardi ve bu yzden neler olup bittigini sadece byklerin konusmalaridan anlayabiliyorlardi. Ama btn bunlar yine de uzak ve korkun masallar gibi geliyordu insanlara. Btn olup bitenler onlari her gn yaklasan tehlikeye karsi uyaran gerek degil de bir masaldi sanki. Ancak Kati byyp biraz daha serpilince, yetiskin bir gen kiz olunca ta 271 sabahtan baslayip gecenin ge vakitlerine kadar Trkler iin birer kle gibi alisan bykbabasina nasil yardim edecegini de grenmisti bu arada. Arkadaslarindan bir tanesi Blint, sagir fii ustasi Pter Dgos'un torunuydu. Onunla ayni avluda oturuyorlardi ve bylece birlikte byyp gelismisti her ikisi de; kisa sre iinde ona hangi otun yenilecegini, hangi mantarin yenilecegini ve hangisinin zehirli oldugunu ya da hangi bitkinin tehlikeli ve zehirli oldugunu da gretmisti. Kizlciklar, bogrtlenler, yaban erigi ve findik dallarinin herbiri meyvelerini bedava sunuyordu karni a olan bir avu Macara. Ve Kati kk arkadasi ile gnn ilk isigi ile beraber evden ikip dag tepe dolasarak ganimet pesinde kosarken hi kuskusuz aci dolu hayatini unutuyordu. zellikle baris zamani eger tam o sirada Trkler ganimet iin kylere saldirmamislarsa ya da u kale yigitleri kale bedenlerinde Trklerle arpismiyorlarsa kale halkinin nadiren basina bir sey gelir, nadiren cani sikilirdi. Pasa askerlerinin islerini iyi yapmadiklarini gayet iyi biliyordu ama yasamak gerekiyordu sonuta. Ve hi kusku yok ki uzak eyaletlerde yce sultanin hakimiyetini temsil etmek iin onlarin buralarda neler yaptiklari o kocaman imparatorlugun nde gelen adamlarinin uzaklarda, Istanbulda pek de umurlarinda degildi her halde. Syle dsnyorlardi ve bu olduka bilgece bir yaklasimdi; her pasa, her bey, aga ve asker kendi basinin aresine baksin. Aksi bir durumda eger bu beylerden, agalardan, pasalardan birisi sultanin ikarlarini zedeleyecek bir davranista bulunursa o zaman hemen ipek ipi gnderirlerdi ona. Ve ondan sonra beyler, pasalar da hkm srdkleri topraklarda korkuya kapiliyorlardi. Hem de yle bir korku ki! Buradaki kalenin pasasi da korkuyordu. Korkunun ne oldugunu sonunda o da grenmisti ve hemen dsnp tasinmis ve baskalari onu asmadan o kendini nereye, nasil asacagini bile bulmustu olasi bir durumda. Zsmbk Pasasi kendisini bu son derece tatsiz duruma dsrecek bir sey yapmaktan elinden geldigince kainiyordu. Oyle ki halki smrebildigi kadar smryordu. Ona ve askerlerine alisan birileri olsun diye elinden gelen her seyi yapiyordu ancak bu arada en kk bir itaatsizligi bile hosgryle karsilamiyordu, byle bir olaya gz yummuyordu. Zsmbkliler acimasiz bir sefaletin iinde korkularindan sabahtan aksama kadar sren islerde bir kle gibi alisiyorlardi ama yine de bu halleriyle de hayatlarindan memnundular. nk bu sekilde hi olmazsa hayatta kalabiliyorlardi, evlerinde yasiyorlardi. * Bundan iki yil nce Macar askerleri kaleye saldirmislardi ve kyller baska zaman oldugu gibi o zaman da hemen bulunduklari yerde yere yatmislar veya kaarak bir kseye saklanmislar ya da kulbelerinde gizlenmislerdi. Bir kismi da ormanda beklemisti arpismanin sona ermesini. Artik arpisma neredeyse bitti bitecekken, Macarlar siperleri asmak zereyken yeni yetme delikanli kendisine hakim olamayip ortaliga ikarak her seyi mahvetmislerdi. Macar genlerin Trkler tarafindan yakalanmamasi iin anne babalari bosuna onlara yalvarmislardi. ocuklarini dsmanin elinden 272 kurtarmak midiyle ellerinde tirpanlar, apalar, oraklarla gizlendikleri yerlerden ikmis ve kaleyi kusatan Macar askerlerin arasina katilmislardi. Ancak kale dsmemisti. Macar yigitleri bir sr Trk kesip bitikten sonra atlarina atlayip Tataya dogru ekip gitmislerdi. delikanliyi da beraberlerinde gtrmslerdi ama ky halki pasanin intikamindan kurtulamamisti sonuta. Bu arpismadan gn sonra da Trkler kyde ise yarar ne kadar erkek buldularsa hepsini toplamislar ve ondan sonra bunlarin iinden rastgele seerek on tanesini zincire vurmuslar ve bu talihsizleri, Pasa zaferinin bir ganimeti, bir delili olarak byk vezire hediye olarak Istanbul'a gndermisti. Kati'nin babasi da onlarin arasindaydi. Kk kiz ancak haftalar sonra grenmisti kt haberi. arpismalar basladiginda ihtiyar dedenin korkusunu zerinden atar atmaz ilk yaptigi sey avludaki evlerin btn ocuklarini toplamak olmustu. Ve ardindan onlari Nyakas sirtlarina kadar uzayip giden aliliklarin arasina gtrp saklamisti. Andrs Grbe aslinda bir zamanlar kralin srek avlarina katilmis bir eski avciydi ve bu nedenle sadece ormanin btn deliklerini, inlerini degil ayni zamanda ormancilarin saklanip gizlendikleri yerleri de ok iyi biliyordu. Bylece ocuklar iin bu durum byk bir firsatti. Tehlike bitene kadar asirlik agalarin kkleri arasina yapilmis gizli kulbelerde saklanmislardi ve tehlike geip gidince oradan ikip evlerine dnmemislerdi. Sonra da Pasa'nin evlerini terk edenlerin geri dnmeleri halinde herkesin affedilecegini duyurdugu gn de gelmisti. Dnenlere merhamet gsterilecegini ve huzur iinde yasamlarina devam edebileceklerini sylyordu pasa nk yaklasan kisin zaten darda olan ve bir deri bir kemik kalmis halki iyice telef edecegini gayet iyi biliyordu. Ve o bu insanlar olmadan da o kendisi burada yasayamazdi. Bunun iin de sz verdigi gibi sznde durmustu. Bu sefer hi kimseye hibir sekilde zarar verilmemisti. Askerleri arasinda demir gibi bir disiplin saglamisti hatta eger askerler birini merhametsizce soymuslarsa, malina zorla el koymuslarsa o zaman bunu yapanin nelerin bekledigini de rnekleriyle gstermisti. Grnste son derece adil birisi gibi hareket ediyordu. Onun emirlerine itaat etmeyenler ya da kanunlari igneyenler acimasizca cezalandiriliyordu. Bu islere iki haftada bir Buda'dan gelen kadi bakiyordu ve o Sultan adina hkm veriyordu. * Byle zamanlarda Trk geleneklerine uygun olarak kadi yeni esmenin yaninda bakiyordu davalara. Tam orta yerde drt kseli bir havuz bulunan ve kesilmis kocaman taslardan yapilmis bu esmeyi buraya gelince Trkler yapmislardi. Her ne kadar ancak sabah safak vaktinde ya da aksamzeri de olsa, su tasiyan Mslmanlar artik ortalikta grnmez olunca ve yenieriler de atlarini suladiktan sonra da olsa, baris zamanlarinda gzel suyu olan bu esmeden kyller de gelip su alabiliyorlardi. Buradaki insanlarin akillarinda kaldigi kadariyla gittikleri her yerde daima her seyi yakip yikan Trklerin insa ettikleri tek yapi belki de bu esmeydi. 273 Zsmbkliler iki kadi taniyorlardi. Bir tanesi kara sakalli, kartal burunlu, yznde yara izleri olan ve kt birisi olarak n salmis bir kadiydi. Bu kadi zavalli Macar halkindan nefret ediyordu ve bazen hi yok yere masum insanlari sulu bulup kaziga oturtuyordu. Ya da eger birisi kale surlari altindaki meyve agalari arasinda kendiliginden yetismis yaban elmalarindan bir tane bile alsa onu falakaya yatirip yirmibes sopa atiyorlardi. Kyller bu zor kosullarda alismak yerine bazen bir hastalik bahane ederek angarya islerine gitmiyorlardi. Bunun sonucunda bir gnlk is birakmanin karsiliginda ceza olarak kalenin karanlik mahzeninde gn yatiyorlardi. teki kadi ise aksakalli, sakin mizali, hznl bir yz olan yasli bir adamdi. Birbirinden davaci olanlari basini saga sola sallayarak dinlerken kalin kaslarinin altindaki iki siyah gz tipki basindaki sariginin zerindeki elmasin parladigi gibi isil isil parliyordu. Eger yapabiliyorsa kavgali olanlari, davaci olanlari baristirmanin bir yolunu bulurdu ya da ufak, nemsiz bir hirsizlik olayi yznden karsisina ikartilan yeni yetmelere gt veriyor veya en fazla azarliyordu ceza olsun diye. * Katinin sansi varmis ki hayatinin en byk akilsizligini yaptiginda esmenin basinda davaya bakmak zere o gn oraya bu iyi kalpli kadi gelmisti. Iki tane silahli yenieri kadinin her iki yaninda ayakta duruyordu ve esmenin yanibasinda imenlerin zerine serilmis bir dogu halisinin bir ucunda ancak oniki yasarinda olan, tepeden tirnaga mavi ipek giysiler giymis neseli, sevimli bir kk oglan ocugu oturuyordu. Kyller bu al yanakli oglanin, Alinin Pasa'nin gz gibi sevdigi i oglani oldugunu biliyorlardi. Kati, o tertemiz, saf ocuk kalbiyle o zamanlar sadece adalete degil yetiskinlerin bilgeligine de inaniyordu ve iktidar sahiplerinin bu gz kamastirici sasaligindan rkmedi. Kendisinin, kililarini ekmis ayakta duran bu yenierilerden daha ok hakli oldugundan son derece emindi. Onun iin de cesaretle kadinin karsisina ikti. Uzaklarda bir yerlerde, baska diyarlarda bir sr oluk ocugu oldugu her halinden anlasilan bu ihtiyar adam sari sali, solgun yzl, mavi gzl bu kk kiza glmseyerek bakti ve: -Evet kizim, sen ne ariyorsun burada? - diye sordu. -Sizin kim oldugunuzu sordugum zaman bana sizin adalet dagittiginizi, insanlarin dertlerini dinleyip sorunlarini zdgnz ve sululari da cezalandirdiginizi sylediler. - dedi. Kadi uzun zamandan beri, neredeyse bir otuz yildan beri Buda'da yasadigindan Macarca konusulani gayet iyi anliyordu. Allahtan ne yanindaki ktibi ne de basinda dikilen yenieriler kizin sylediklerinin tek bir kelimesini bile anlamamislardi. -Gerekten yle, dedigin gibi birisi olmaliyim aslinda degil mi? - diye cevap verdi alak 274 sesle yasli adam. -O zaman haksiz yere zincire vurulup buradan alip gtrlen babami bana geri verin ve annemin katillerini de cezalandirin yleyse... -Babani kimler zorla alip gtrd ve anneni de kimler, niin ldrd? -Yenieriler!-diye haykirdi kiz. Bu szleri duyan kadinin yznde en ufak bir degisiklik olmadi. -yle olduysa demek ki annenle baban gerekten birer suluydular. -Onlar hi kimseye zarar vermediler! - dedi kiz. Bunun zerine kadi cevap vermeden evvel biraz dsnd. -Savas var evldim! Kimin kime karsi ne gibi bir su isledigini benim yasima gelmis birisi bile artik bilemez hale gelmisken sen bunu nereden bilebilirsin ki? -Gzlerinde bu kadar merhametli bakislari olan ve gzel ak sakali olan birisinin bunu mutlaka bilmesi gerek! -dedi inat ederek Kati. O anda yasli Andrs Grbe, torununun neler yaptigi haberini alan adam telasla kalabaligi yararak geti ve kk kizi kucaklayarak kadinin nnde dizlerinin zerine kt. -Eger Tanriya inaniyorsan merhametli beyim, merhamet et ve onu cezalandirma, onu affet ne olur! O henz kk bir ocuk ve ne konustugunu da bilmiyor, sen affet beyim...-dedi. Ihtiyar kadi oturdugu yerden ayaga kalkti ve kk kizin basini oksadi. -Hadi kizim, sen simdi var git selametle evine! Sen ise ihtiyar korkma! Allah bu masum ocuga merhamet etti, onu korudu. Zira bugn buradaki davayi Hasan grecekti ama hastalandi. Onun yerine de ben geldim. Ama bu kk kiza bu sikayetini bir daha baska hi kimseye byle sylememesi gerektigini gret. Ama zellikle de kara sakalli kadiyla byle konusmasin! - dedikten sonra derin bir nefes alarak ona eslik edene, yanibasinda oturan oglana dnd. -Kim bu kiz? - diye sordu parlayan gzlerle pasanin gzde hizmetkri. -Bir kyl ocugu! - dedi omuz silkerek kadi. - Peki ne istiyordu? - Ihtiyar dedesini angaryadan men etmemizi istiyor. -Yzsz veled! -dedi homurdanarak yenierilerden bir tanesi. 275 -Ve sen beyim, neden ona cezasini vermedin? -Yazik olurdu! - dedi pasanin kk gzde ioglani ama o sirada parlayan gzlerle bakiyordu kk kizin ardindan. * Zsmbk Pasasi o siralarda iyi is gren kisi sikintisi ekiyordu ve bu yzden bazen kyl halkin ufak tefek kurnazliklarini, oyunlarini grmezlikten gelirdi. rnegin Istanbuldaki yenieri okuluna Macar ocuklarini toplayip gtrmek iin Budadan buraya gelen drt kisi hibir yerde bu kadar kambur, bu kadar sari suratli ve soluk benizli, ksrp duran ve de bu kadar ok topal ocuk grmemislerdi. Zsmbkde oldugu kadarini kesin baska yerde grmemislerdi. Ve Pasa'ya bunun nedenini sorduklari zaman aslinda her seyin farkinda olan Pasa ellerini iki yana aarak olaya bakisini anlatmak iin: -Su daglik taslik yerde biz bile yiyecek bir seyleri zar zor buluyoruz. Bunlar ise daha ziyade bulduklari birka bayir turbuyla, daglardan topladiklari yaban agalarinin meyveleri ile, kepek lapasi ile karinlarini doyurup ayakta kalmaya alisiyorlar. Onlar iin bir dilim ekmek ya da bir para balik eti bayram yemegidir. Her birisi czzam olsa ya da vebaya yakalansa bile o zaman ona da hi sasmamak gerek. - derdi. Blint Dgos da, kk arkadasi Kati ile ihtiyar dedesinin kurnazliklarina borluydu orada kalmasini. Sagir fii ustasi ona sadece topallamayi gretmemis ayni zamanda ona bir de kk bir sakat degnegi de yapmisti agatan. Blint o koltuk degnegi ile kyde o kadar uzun bir sre dolasmisti ki sonunda aksak aksak yrmeyi iyice grenmisti. Ama ona sylenenleri sadece Kati ile kaip ormana varana kadar aynen yapiyordu ondan sonra ise bu sefil hayatin ilelerinden kurtulduklari, baslarini alip gittikleri ormanda, ovalardaki imenlerin zerinde topallamiyordu. Byle zamanlarda kendisinin ne kadar saglikli oldugunu gstermek istediginden canina tak etmis olan topallamayi birakip kirlarda kosuyordu. O kadar ok hareket ediyordu ki yerinde duramiyordu adeta. Ii kipir kipir oluyordu, tipki daldan dala uan bir gelincik gibi agalarin dallarindan inmiyordu. Ve gnesin isittigi ayirlarda adeta gen bir ceylan gibi coskuyla dolasip kosturuyordu. Ama btn bunlardan sonra eve dnmesi gerektigi zaman koltuk degnegini almayi asla unutmuyordu ve topallamayi da elbette. Kyller fii ustasinin bu kurnaz oyununu biliyorlardi ama o zamanlarda herkesin kendine gre bir sirri, gizli bir olayi oldugundan baskasininkiyle pek ilgilenmiyordu. Hatta Trklerin muhbirleri bile birok seyi bildikleri halde susuyorlardi. Ayrica eger yenieri ocagi iin ocuklari toplama zamani sona ermisse kalede bu tr haberler iin fazla bir sey demiyorlardi. Pasa ise kyde bir sr ihtiyarin disinda is yapacak oglanlarin kalmis olmasina aslinda iten ie seviniyordu bile. * 276 O eyll sabahi, Kati'nin agabeyinin seher vaktinde Tata'ya dogru dns yoluna ikmis oldugu o sabah, Blint Dgos da yaninda kk kizla birlikte topallayarak kilisenin bulundugu tepeyi tirmaniyordu. Kyn bu tarafi o zamanlarda sanki her an bir saldiriya hazirmis gibiydi. Ve gerekten de o daracik, kivrak, ortaag sokaklarinin, o iie girmis avlularin ve birbirinin zerine insa edilmis gibi yanyana duran evler her bir kaaga iyi bir siginakti ayni zamanda. nk bir zamanlar, ok eskiden tepede ykselen o eski kilise de tehlike zamanlarinda ky halkinin siginagi imis. Trkler zamaninda artik terk edilmis bir halde olan bu kilise bakimsizdi ama yine de neredeyse tamamen ayakta olan yapinin kocaman iri taslardan yapilmis duvarlari ilk katin daracik pencereleri ile sapasaglam ayakta duruyordu. Kaldi ki bu kilise bu haliyle bile, Moha muharebesinden nceki dnemde Macaristana disaridan getirilen ancak o zamanlar artik iyice oturmus olan sivri ve ince kuleli kilise mimarisinin son derece zarif ve gzel zelliklerini, bu mimarinin en nemli belirtileri olan an kulesinin minik pencerecikleri ve gkyzne dogru ykselen ince, kemerlerle ssl kuleleri ile buranin hala bir kilise oldugunu belli ediyordu. Iki ocuk elbette ki kilise hakkinda fazla bir sey bilmiyorlardi ama bu tarafa, eski kilisenin oldugu yere her gelislerinde genelde kulbeleri grmeye alisik gzleri bu kocaman yapiya her zaman byk bir hayranlikla, saskinlik iinde, adeta bylenmiscesine bakiyorlardi ve her seferinde stunlar zerindeki oymalar arasindan, kemerlerin arasinda dolasirken yeni birseyler kesfediyorlardi. Simdi de korkuyla karisik bir saskinlikla baslarini kaldirmislar iki uzun kulenin arasinda ykselen kubbeye bakiyorlardi. Kilisenini pencere tarzi ok degisikti. Her bir minik pencereyi sanki insan eli oymamis, insan eli yapmamisti. Blint de elindeki koltuk degnegini giristeki byk stnlarin bir tanesine korkarak yasladi. -Gelsene! -dedi Kati israrla gelmemeye alisan arkadasina. -Neredeyse aksam olacak ve ondan sonra kuleye ikamayacagiz. -Sen bana gven yeter ki! -dedi oglan. Sonra da: - Gzlerim kapali bile olsa seni gost amcaya gtrebilirim. deyince: -yle de olsa simdi acele etmeliyiz! - diye diretti Kati. -Kimbilir ne kadar acikmistir zavalli. gndr buraya gelemedik. -Gelseydik bile bir anlami olmazdi ki! Ne bizde ne de sizde bir lokma ekmek olmadigini sen de biliyorsun. -Fazlasi simdiye kadar hibir zaman yoktu zaten.- dedi yukari dogru merdivenleri 277 tirmanirken nefes nefese kalmis olan kiz ve kilisenin giris kapisinin sag ksesindeki kocaman ana stunlarin birbirine bagladigi kalin tas duvarlarin iine insa edilmis olan dimdik ve kivrimli merdivende durup bir an soluklandi. -Yine de kimsenin ekmegini almadik! Ne getirdiysek kendi bogazimizdan kesip getirdik. -Biz aliga karsi ihtiyarlardan daha fazla dayanabiliyoruz. -dedi gururla Blint. Ondan sonra da glerek: -Ormanda bir seyler bulup toplayana kadar topallamaya devam ettik ...Ama simdi burada oldugumuza gre artik kosarak ikabilirim! dedi sevinle. st katta, kilise kulesinin atisinda bulunan kk sapelin merdiveni yari karanliktan sonra yuvarlak pencereden ieri giren parlayan, kuvvetli isiktan biraz aydinlanmaya baslamisti. Tavandaki freskleri isikta ok daha iyi grmek mmknd ve burada, stun baslarinin oyma islemeleri asagida, zemin kattaki stunlarinki gibi zamana karsi dayanaksiz olmadiklari grlyordu. Daha ilk bakista bu terk edilmis kilisenin bu kisminda birisinin buranin bakimiyla ilgilendigi hemen anlasiliyordu. -Buradayiz pederim! - dedi telasla yari aik birakilan kapidan hizla ieri giren kk Kati. -Geciktik ama geldik iste! dedi adami grnce kiz. -Size ka kere syledim. -diye cevap verdi sakin bir sesle ihtiyar bir adam sapelin bir ksesinden onlara. -Eger buraya geliyorsaniz hi olmazsa bana gost amca deyin diye ka kere syledim size... Kendim iin degil... Sizin iin endiseleniyorum, korkuyorum. -Kimden? - diye sordu kk kiz ve kirmizi kareli rtnn iinde getirdiklerini mihrabin nnde duran tabaklardan birine bosaltti. -Kydeki herkes Peder gostun burada, kulede yasadigini gayet iyi biliyor. -Evet, artik neredeyse otuz yil olacak. -dedi bir deri bir kemik kalmis ihtiyar kesis. O kel kafasiyla ve ggs hizasina kadar uzamis beyaz gvercin sakaliyla mihrabin altindaki kapaklara boyanmis havariler ve azizler arasina gzel yakisirdi aslinda. -Ve bugn de oldugu gibi her gn aslinda korkuyorum sizlerden birisine benim yzmden bir sey olacak diye. dedi yasli adam. Blint, ayni Kati gibi Trkler zamaninda dnyaya gelmisti ve iste tam da bu nedenle din konularda bildikleri ihtiyar kesisten grendigi seyler ile sinirliydi. Ve bu nedenle de gayet rahat bir biimde gidip mihrabin nndeki basamaga oturdu ve kendisini tutamayip kahkahalarla glmeye basladi. -Yapmayin tanri askina gost amca! derken bir yandan da el ediyordu yok canim 278 daha neler dercesine. -Trkler sizin burada saklandiginizi, kulede yasadiginizi uzun zamandir zaten biliyorlar... Bu kyde bir sr ispiyoncu var zaten. Ama Pasa bu durumu bilmek istemedigi iin, isine gelmedigi iin bu konuda bir sey bilmiyormus gibi yapiyor. Hem sonra koskoca bir Pasa ne diye sizinle ugrassin ki? -Ben kendim de aynen byle dsnyorum. - derken derin bir i ekti ihtiyar. -Kk bir kulede yasayan bir kesisin onun tepeden tirnaga kadar silahli yenierilerine ne zarari olabilir ki?! Hatta bu yzden belki de, canlari bir seye sikilan, vicdani rahatsiz olan yasli kadinlarin buraya gelerek gnah ikartmalarina bile gz yumuyorlar. -Bence siz rahat rahat buradan disari ikabilirsiniz. Ve benim de burada oldugum srece kimseye bir zararim dokunmuyor! Ancak bir kesis cbbesini kyde grmeye tahamml edemezler yine de. -dedi ihtiyar sonra da aci bir glmseme ile kendisine syle bir bakti. -Geri su her tarafi yamali, eski psk seyi zerimde grenler bunun bir kesis cbbesi olduguna artik glkle inanabilirler... Ama ben zaten bu kulede bu yzden kalmiyorum ki aslinda. dediginde oglan merakla: -Iyi de o zaman niye buradasiniz peki? diye sordu. -Benim isim bu! Bir zamanlar zengin olan, hazinelerle dolu bu kilisenin simdi artik bombos kalmis duvarlarini elimden geldigince korumaya alisiyorum. Ve ben burada oldugum srece burasinin harabeye dnsmeyecegine inandiriyorum kendimi... Ve ayrica ben baska bir yerde burada oldugum gibi kendimi rahat ve iyi hissedemem! Buradaki her bir kubbe kemeri, her bir tas gln ayri ayri bir yeri vardir benim gnlmde... Hatta bir zamanlar bu manastirin nde gelenleri arasinda olan o ssl psl giysilerle dolasan basrahibin bile hatiri var. -Mutlaka ok nemli isler yapmis olmali ki sizin basinizin zerindeki stunlardan birisine onun kafatasini da islemisler. -dedi basini sallayarak Kati. -Ya da ok byk bir gce sahipti. -dedi alayli bir sekilde rahip. Ardindan da derin bir i ekip: -Kilisenin duvarlarina da halki egiten ya da hasta ruhlarini tedavi eden siradan kesislerin degil, aslinda halka sadece eziyet eden o ssl giysili piskoposlar ve nde gelen rahiplerin resimleri yapilmistir. dedi. Bunu duyan Kati pek bir sey anlamamis olsa da yasli kesisin sylediklerinden onu taklit ederek o da derin bir i geirdi ve sonra da biraz evvel doldurdugu tabaga bakarak: -Iyi ama siz niin hibir sey yemiyorsunuz? Sadece bir deri bir kemik kalmissiniz zaten! 279 dedi. -Tipki agizlarindaki son lokmalarini bana verenler, benimle paylasanlar gibi... Hem sonra... - dedikten sonra yasli kesis tabagi iterek kendi nnden uzaklastirip: -Bugn yedim! Veronka teyzen gnah ikartmaya gelmisti ve gelirken de bana bir tas yulaf ezmesi getirmis. dedi minnetle. Kati hemen gidip mihrabin basamaklarina oturmus olan Blint'in yanina meldi. -O zaman demek ki!... Biraz daha zamanimiz var degil mi gost amca? -dedi fisiltiyla sorarak. -Bize bir seyler anlatin hadi. Iki ocuk kuledeki bu sapele her gelislerinde daima kendilerini bir masal dnyasindaymis gibi hissediyorlardi. Kavisli kubbeli kk meknda bir ksede ihtiyar kesisin iine saman doldurarak paavralardan hazirlamis oldugu yatacak yer kyllerin fakir kulbelerindeki baslarini koyup dinlendikleri kselerinden hi farkli degildi ancak onlardan farkli olarak kesisin yataginin tam karsisinda hibir kusuru veya eksigi olmadan duran kanatli, agatan oyulmus son derece gzel mihrap vardi. Bu mihrabin ortasinda parlak, altin giysiler iinde, melek yzl bir aziz elinde bir kili tutuyordu. Ve onun sag ve sol tarafinda sonuna kadar ailabilen mihrabin kapaklari zerinde tipki byl bir masal kitabinin sayfalarindaki gibi isil isil boyali resimler sefalet ve yokluk iinde dnyaya gelmis olan bu ocuklarin gzleri nnde isil isil parliyordu ki onlar bylesine byleyici bir gzelligi daha nce baska hibir yerde grmemislerdi. Kati simdi de daha nceleri oldugu gibi sirtini mihraba dnmst ve parmagi ile kendi arkasini isaret ederek: -Ama bugn onun hakkinda degil. - dedi parlayan gzlerle. -Daha ok bu kilise hakkinda bir seyler dinlemek istiyorum. Bu kilise neden tam buraya yapilmis ve kimler yapmislar onu bilmek istiyorum... Ve ondan sonra gost Amca hakkinda da bir seyler bilmek istiyorum. Yani siz kendi kendinizi anlatacaksiniz bir yerde. -dedi. Ihtiyar kesis bunun zerine derin bir i geirdi. - Size ka kere anlattim! Hem de ka kere! dedi anlatmak istemedigini belli etmek istercesine. -Ama yine de bazi seyleri anlamadik. Bugn de, simdi de dinlemek istiyoruz bir kez daha. 280 Bunun zerine yasli kesis kilise hakkinda bildiklerini anlatmaya basladi. -Burasi herkes iin daima nemli bir yermis, her millet iin nemli bir yer. Ve zellikle ilk basta Macar krallarinin ordulari iin nemli bir yermis bu tepe. -Iyi de niye peki? -Ky buraya kurulmus, Fehrvr'dan Esztergom'a giden yolun zerinde kalan bu yere kurulmus. Fehrvr'da kral, Esztergom'da ise onun bas adami yani baspiskopos hkm sryormus. Bu olay bundan en az drtyz yil nce olmus aslinda. Krallarimizdan birisi bir Fransiz prensesi ile evlenmis. Iste o prensesin refakatinde gelen bir Fransiz svalye de buraya nce bir ev, sonra da tas bir kale yaptirmis kendisine. Bu olaydan birka yil sonra ise onun akrabalari gelip Zsmbk'e yerlesmisler ve ardindan o Fransizlarla beraber premontreli kesisler de buraya gelmisler ve onlar iste bu kiliseyi ve ardindan da manastiri insa etmisler buraya. Byk bir ihtimalle Tatarlar lkemizi istila etmeden nce olmus btn bunlar. O zaman da, ondan sonra da burasi ky halki iin hep iyi bir siginak olmus. Saglam, dayanikli, tipki bir kale gibi. Eger bir tehlike yaklasmissa ya da birbirine karsi savasan Macar beylerinin askerleri ky atese vermislerse ky halki kaip buraya siginmis hep. -O zaman da simdiki gibi bu kadar ok savasiyorlar miydi?! -Soylu beyler srekli savasiyorlardi. Bazen kendi aralarinda, bazen de krala karsi. Mal mlk iin, nvan iin, san shret iin, iktidar iin savasirlardi! Hatta yle zamanlar olmustur ki kesisler, rahipler bile her ne kadar silahla degil kalemle bile olsa da kendi aralarinda savasmislardir. Bir zamanlar burada, sandiklar dolusu belge sakliyorduk manastirda. Btn o belgeler o zamanlardan kalmaydi. Premontreli rahiplerden Aziz Paul tarikatina mensup rahiplerin burayi nasil ele geirdiklerini grenmek mmknd. Yani manastirin farkli mezheplere, farkli tarikatlara mensup din adamlarinin ele geirdikleri tarihlerden kalma bir sr belge vardi. Yaklasik yz yil oluyor ki Kral Mtys manastiri onlara vermisti. -gost amca hangi tarikata bagliydi? -Ben burada dogmustum ve burada, bu kyde yasiyordum. Hibir ise yaramayan, hibir is yapamayan, topal, ciliz, hasta bir ocuk olarak manastirin mutfagina verildim. Yasli bir kesis bana okuma yazmayi gretmeyi kafasina koymustu bir kere. Benim gretmenim bir kesisti ve ben de daha sonra onun gibi kesis oldum... Tabii yine de sadece bir hizmetkr olarak kaldim her biri birer byk bilim adami olan rahiplerin arasinda. Benden fazla bir sey yapamadilar ama emekleri sonuta heba olmadi zira otuz yasina gelince de olsa yine de bir nvan kazanmistim burada. -Nasil bir nvan? 281 -yle byle degil. Bu gzel kilisenin ayin iin kullanilan esyalarin saklandigi dolaptan ve rahiplerin ayin sirasinda giyindigi yerdeki her seyden ben sorumluydum... Ondan sonra Trkler geldi! Bundan tam otuz bir yil nce. Buda Kalesi dsnce Zsmbk de Trklerin eline geti... Rahipler daha seferin yaklastigi haberini alir almaz kaip gitmislerdi buradan. -Peki ya gost amca?! Ihtiyar kesis aci aci glmsedi. -Sonbahar gelince gmen kuslarin gneye dogru g yoluna iktiklari zaman zavalli, ayakta duracak gc kalmamis, zayif dsms kirlangilarin basina neler geldigini hi duymadiniz mi siz? Onlara neler oldugunu bilmiyor musunuz? -diye sorunca: -Hayir! -dedi gzlerini kocaman aarak Kati. -Daha gl, daha saglikli ve hayatta kalacak olanlar zayif olanlari kendi kaderlerine terk ederler. Benim rahip ve kesis kardeslerim de buradan kaip giderlerken kilisenin ve manastirin hazinelerini de beraberlerinde gtrdler. Btn her seyi kz arabalarina yklediler ve bu yzden bir sr uval, sandik yznden bana yer kalmadi kz arabalarinda. -Yani kiliseyi soyanlar Trkler degiller mi? diye sordu iki ocuk birden. -Onlar sadece rahiplerin giderken burada biraktiklarini alip gittiler. Ve bu arada aradiklarini bulamadiklarindan aslinda her birisi ayri birer hazine degerinde olan o gzelim aga oymalari ve birbirinden gzel resimleri, freskleri fkelerine yenik dserek akilsizca telef ettiler... Ama yerinden alinip gtrlmesi kolay olanlari zaten rahipler, kesisler gtrmslerdi onlara daha buraya gelmeden nce. Bana kz arabalarinda yer kalmadi. Ben de burada kaldim, kendi topragimda kendi kaderime terk edildim. -Igren bir durum! -dedi fkeden kipkirmizi kesilen Blint. -Sakin ol evladim! -dedi aci bir sesle kesis. -Yine de gitmeden evvel beni teselli etmeye alistilar. Benim iin dua edeceklerini sylediler giderlerken. Ve basrahip de bana acidigindan byk bir ciddiyet iinde gider ayak benim gnahlarimi da affetti. Bu uzun ve yorucu yolculuga zaten dayanamayacagimi syledi bana! -Bylece burada kaldiniz. yle mi? -Burada kaldigim iin o zaman da pek pismanlik duymamistim. Simdi ise artik burada kalmakla iyi ettigimi biliyorum... Ben asla o bilgili rahiplerden birisi degildim. Artik olamam da 282 zaten. Ama diger taraftan ben her zaman bu fakir kye aittim aslinda. Ve de bu kiliseye aittim. Ki burasi aslinda kesisleriyle yasayan bir yer degildi. Burasini ayakta tutan, yasatan o adi sani bilinmeyen, isimsiz kalmis Macar tas isilerinin emegidir. Bu kilise aga oyma ustalarinin nesilden nesile aktararak sanatini, gz nurunu ve el emegini vererek yapilmis bir kilisedir. O yzden de ben buraya aitim. -O kadar uzun mu srms buranin insaati? -dedi duyduklarina sasiran Kati. -Bu kadar gzelini bir insan mr sresinde degil insa etmek hayal etmek bile mmkn degildir. Byle byk kiliseleri yillar boyu devam eden ve hi bitmeyen bir sevgi, inan, heyecan, bilgi ve bilgelik insa etmistir. dedi gururla ihtiyar kesis. Kati yere bakarken o anda duyduklarini dsnyordu bir yandan ve anlatilanlari anlamaya alisiyordu. -Buraya ne zaman gelsem her gelisimde kendimi yle tuhaf hissetmemin sebebi demek ki bu. Hep aglamak geliyor iimden. dedi sonra da kiz. -Byk kilisenin iinde dolasinca her seferinde hi kuskusuz benim sirtim da buz gibi oluyor hissettiklerimden.-dedi Blint. -Ve bir sey daha var. Burasi terk edilmis bir yer olmasina ragmen bunca yildan sonra bile hl ne kadar gzel! dedi atalarinin yaptiklarindan gururlandigi belli olan yasli adam ve: -Oysa artik taslarini arasinda otlar bile bitiyor. - derken basini salladi zgn bir biimde. -O belki de en gzeli! diyen Blint daha da heyecanlanmisti. -Stun baslarinin oya gibi islemeli yapraklari arasina gerek kuslar kendilerine yuva yapmislar. Ihtiyar kesis ayaga kalkti ve iki ocugun basini oksadi. -Gryorsunuz ya! Iste byle zamanlarda benim yregim rahatliyor, iim huzur buluyor ve niin burada kaldigimi biliyorum. Sonuta hepimiz biliyoruz ki kuskusuz su gzlerimiz nnde yok olup giden bu kiliseler ne o satafatli, ssl psl elbiseli piskoposlar, ne de bilimleri ile gz boyamaya alisan kesisler iin yapilmamistir aslinda. Bunlar sizler iin yapilmistir! - dedi ve sesini biraz daha ykselterek: -Sizler ki daha sonra tipki bu kilisenin atisi altinda kendilerine bir yuva kuran o kuslar gibi bir gn gelecek bu lkenin harabeleri zerine yeni yuvalar kuracaksiniz. dedi duygularina hakim olamayarak. * Insanoglu her zaman dert tasa iinde olmak ve hep endiseyle yasamak iin gelmemistir bu dnyaya. Ve insan bazen sefaletin o karsi konulmaz, o acimasiz duvarlarini kirarak bir 283 sekilde yeniden yasama sevincini kazanir, nese ve mutluluk isigini yeniden yakalar. zeklikle de gen olanlar iin bu ok daha geerlidir. nk bir insan dnyayi tanimaya alisirken karsilastigi glklere karsi koyma gcn kendi iinde bulur ve onun sonucunda kaderin oyunlarina dayanabilir, btn sinamalari basariyla geebilir. Bunun iindir ki kk Kati Grbe de hayatinin o dnemindeki acilari, o dondurucu kis gnlerini, sefaleti hafizasina kaydetmemis; onun yerine yillar sonra bile hl korudugu o nesesini hi kaybetmemeye alismisti. Geen yillarla birlikte daha neseli, daha hayat dolu birisi olmustu. Safak vaktinde dogan gnesin ilk isiklarinin parlakligi, gnbatiminin o sakin, huzur dolu renkleri, yildizli gkyznn verdigi huzur, ormanlar, kirlardaki ieklerin renkleri ve kuslarin sesleri onun elinde olmayan ve onu etrafini saran dertleri, sikintilari ona unutturuyorlardi. Basibos bir halde kirlarda dolasmalarini srdrrken Blint Dgos ona sadik bir dert arkadasi olarak ona eslik etmis ve bu arada her ikisi iin de ihtiyar kesis gostun bilge szleri adeta bir masal gibi mazide kalan gnleri onlara hep hatirlatmisti. Srekli bir tehlike iinde yasadiklarini zaten gayet iyi biliyorlardi ama buna bir yerde alismislardi da artik. Temkinli olmayi ormandaki vahsi hayvanlardan, neseli olmayi sert kis gnlerinde bile sarkilarini hep syleyen kuslardan ve bilgeligi de iinde bulunduklari o sefaletten grenmislerdi. Yurtseverligi ve insanligi ise onlara bu yoksulluk iinde bunu kimsenin gretmemis olmasindan kendi kendilerine grenmislerdi. Yillardir ezilmis olan bu sefil halki soylu beylerin, basrahiplerin ya da kralin etkileyici szleri veya her firsatta birbirini ldrp yok etmeye alisan ordularin belirledikleri sinirlar degildi bir arada tutan. Onlari bir arada tutan yasadiklari ortak tehlikelerdi, kullandiklari ortak dildi, hep birlikte paylastiklari o berbat kaderleriydi. Birlik ve beraberlik iinde olmayi ise onlari birbirine baglayan esaret ve sefalet zinciri sayesinde grenmislerdi. * Bu arada zaman gelip geiyordu, yillar yillari kovaliyordu. Kati zamanla gzel, narin bir gen kiz olmus, Blint ise kisa boylu, yagiz, dayanikli, gl bir Macar delikanlisi olmustu. Topallamayi ise bydgnde de srdryordu. Eger yolu Trklerin bulundugu taraflara dsmsse o zaman hemen hastalikliymis gibi ksrmeye baslamaktan da hi gocunmuyordu. Oysa elbiselerinin altinda kabarik ggs ve elik gibi kaslari gizliydi. Aksamlari Dgoslarin mutfaginda birlikte otururlardi. Blint'in bykannesi her iki ailenin de yemegini pisirirdi. O yaz aksami Kati yikik dkk kulbenin kapisindan ieri girdigi zaman iki ihtiyar yine yanyana ocak basinda oturuyorlardi. Blint ise bir kseye ekilmis elinde birseyler oyuyordu ve Bayan Dgos da atesin zerindeki tencerede pisirdigi yemegi karistiriyordu. Yasli kadin kapinin ailmasi zerine gelenin kim oldugunu anlamak iin yemegin 284 zerinden basini kaldirip bakti ve alev alev yanan atesin isiginda kizin yzn grdg zaman elindeki aga kasikla oldugu yerde kalakaldi. -Sana ne oldu byle? diye sordu saskinlikla. Ama o sirada Blint de oturdugu kseden ayaga firlamisti ve ihtiyar Andrs Grbe de korkuyla bakiyordu torununa. Kati elindeki su testisini ocagin yanina koydu ve alev gibi yanan yzndeki terleri sildikten sonra: -Zehir kaynatin Dgos teyze, zehir kaynatin! -diye haykirdi fkesini tutamayan bir ocuk gibi. -O asagilik yaratiga yedirecegim. - deyince ihtiyar kadin kendini tutamayip kahkahayla glmeye basladi. -Ah o dedigini kimin iin pisirmem gerektigini de bir sylesen yaparim elbette! Hem de beni bu kyn cadisi ilan edeceklerini bilsem yine de yaparim senin dedigini. Hayirdir!? -O silik suratli, o asagilik ipeklere brnms, o sefil yaratik! - derken fkeden kuduruyordu Kati. -Yine beni bekliyordu esmenin basinda. Simdi bir de yle bir Macarca konusuyor ki, senden benden farki yok. Ve agzindan ikan yalan dolanin da haddi hesabi yok. Neler neler vaat etmiyor ki! Diyor ki eger ben onunla Sultan'in sehrine gidersem o zaman babami eve gnderecekmis, yle diyor. Bir de bana Marmara Denizi kiyisinda bir konak yaptiracakmis! -Senin iin mi? diye sorarken glyordu kadin. -Ama sen daha kk bir kiz ocugusun. -Ondrt yasinda bir kiz. -dedi homurdanarak biyiklarinin altindan Andrs Grbe. -Trklerde o yastaki bir kiz artik ocuk sayilmiyor... dedi duyduklarindan biraz da endiseye kapilan adam. -Artik neredeyse iki yil oluyor. Ne zaman beni grse durup yle bakiyor bana alik alik... - derken Kati'nin yz kipkirmizi olmustu. Ardindan kiz btn bunlardan etkilenmedigini, konaklarin umrunda olmadigini anlatmak istercesine umursamaz bir edayla omuz silktikten sonra: -Ama bugn ona haddini bildirdim! - dedi. -Sana byle gzel szler syledigine sevinmelisin. dedi duyduklarindan dolayi cani sikilan yasli kadin. -Trkler, durduklari yerde btn Macar kizlarina kskler konaklar vaat etmezler, genellikle onlari zincire vurup alir gtrrler. deyince o ana kadar sessizce oturan Blint 285 ksede duran kk baltayi eline aldi ve hisimla yerinden kalkarak: -Gidip isini bitirecegim o asagiligin! -dedi tehdit ve fke dolu bir sesle. Ancak o ana kadar btn konusulanlari hi ses ikartmadan dinleyen sagir fii ustasi Pter Dgos o anda birdenbire suskunlugunu bozdu ve oglani kolundan tutarak: -Onu yapmadan evvel bizi, burada hepimizi kessen daha iyi edersin. - dedi sessizce. nk sonuta sen aklina geleni yapacak olursan onlar da senin bize yapamadigini gelip intikam duygusuyla bize yapacaklardir. Hem de bizi br dnyaya gndermeden her trl iskenceyi de yapacaklardir. - deyince ihtiyar kadin sesini ykselterek: - Aman beyim, sakin sagir oldugunu unutma!... Sen ise Blint, yle aptalca seyler konusma! Bizim gibileri iin, baskasinin hizmetinde olanlar iin fke en byk felakattir evladim. dedi korkuyla. -Iyi ama o agzi st kokan serserinin, o mirasyedinin benim yavuklumu sevmesine, onu benden alip gitmesine izin mi vereyim?! diye bagrinca ihtiyar fii ustasi yine sagir oldugunu unutarak byk bir saskinlik iinde: -Yavuklun mu? diye sordu kekeleyerek. -Benim kirk yillik dostumun, Grbenin torunu mu senin yavuklun yani? dedi saskina dnen adam. Kati ise alev gibi yanan ve kipkirmizi olmus yzn grmesinler diye aglayarak kapiya kapandi. Blint ise daha alak bir sesle, ciddi ciddi konusmasini srdrd: -Bunun tek tanigi Katidir...Aslinda bu konuda asla konusmadik... ama... Iyi de niye konusalim ki zaten?! Sonuta bu o kadar dogal ki! deyince bir an iin bir sessizlik oldu kulbede. ihtiyar da o anda bunun dnyanin en dogal olayi oldugunu dsnyordu. Bir tek yasli kadin basini saga sola salliyordu ama o da grenekten, yle yapmasi gerektiginden yle yapiyordu. -Iyi ama siz daha ocuksunuz! dedi sessizligi bozmak istercesine kadin. -Bymeyi bekleriz biz. -dedi biraz daha rahatlamis olan Kati ve bu szleriyle aslinda bu garip kiz isteme olayina bir nokta koydugunun farkinda bile degildi. Blint ise sevdigi kizin bu szlerinden sonra yeterince aydinlatilmamis olmasina ragmen bu kck karanlik kulbenin cennetin ta kendisi oldugunu dsnyordu. -Sizler beklememizi istediginiz zamana kadar bekleriz! dedi mutlu bir yz ifadesiyle. Ihtiyar Andrs Grbe btn bu olup bitenleri o anda orada duyduklarini onaylamisti, bir 286 itirazi yoktu duyduklarina ama diger taraftan bundan sonra artik kaderin getirecegi diger olumsuz olaylari da gz nnde bulundurmak gerektigini dsnmeye baslamisti. Onun iin de: -Iyi ama o Trk oglana ne olacak? -diye sordu sessizce. -Su anda onunla ugrasmamiz gerekmiyor. -dedi dsnceli bir tavirla ihtiyar kadin atesin basindan ayrilmadan. - Eger Pasa'nin sevgili oglu, gzbebegi kiz istemek iin bizlerin hi alisik olmadigimiz bu yolu setiyse o zaman onun derdi bizimkinden daha byk demektir. Gelip uygun bir dille bizden kiz istemedi. Istemis olsaydi ve eger kizin bykleri de izin vermis olsaydi o zaman kizi alip gtrebilirdi o yeni yetme. Ama yle grnyor ki simdilik kyde bir huzursuzluk olsun istemiyor. Bu durumda biz de biraz zaman kazanmis olduk. -Baris devam ettigi srece sorun yasamayiz. Ama eger bu arada kye bir Macar saldirisi olursa iste o her seyi mahvedebilir. derken endiseli bir sekilde basini salladi Andrs Grbe. -Siz haklisiniz. -dedi kederli bir sesle bayan Dgos. -Kati'nin bu kyden gitmesi gerektigini ben oktan beri biliyordum. dedi sonra da. Ihtiyar Andrs Grbe sylenenleri dogrularcasina basini salladi ve: - Iki yil nce agabeyi Ferknun onu alip Tata'ya gtrmesine izin vermedim... Ama simdi artik?! Simdi artik her geen gn etrafindaki tehlike emberi de byyor. diyebildi sadece. -Peki torununuz Ferk simdi nerede? - diye sordu yasli kadin. -Neredeyse ay oluyor Tata'dan gelen gezgin bir bilegi ustasindan haber salali. Artik bir komutan olmus. -O zaman ona bir haber salmak gerek bir an evvel kizi buradan alip gtrsn. -Iyi ama bu zamanda yle bir yola kim gider ki? dedi saskina dnen yasli adam. -Ben! -diyerek ayaga firladi Blint. -Hem de hemen bu gece. -Sen oldugun yerde kal bakalim. -dedi bayan Dgos. -Ne pahasina olursa olsun mutlaka gidip Sultan'in klesi mi olmak istiyorsun sen yoksa?! Burada, kyde insanlar senin zavalli bir topal olduguna inanirlar ama sazlikta ele geirilirsen o zaman nasil kaacaksin topallayarak? -diye sordu. Bunun zerine odada byk bir sessizlik oldu. Ondan sonra yine ihtiyar kadin konusmaya basladi: 287 -Hey, gerekten de bir cadi olsam hi fena olmaz degil mi?! Ne kadar Trk varsa hepsini aninda bir fareye evirirdim.-deyince Kati: -Sizin bynz olmadan da onlarin yaptiklari...dedi fkeyle. -Bu kadar laf yeter! -dedi elini kaldirarak ihtiyar bayan Dgos. Sonra da ihtiyar Andrs Grbeye dnerek: -Onun yerine kulbene git ve kilerde duran, yazin ocuklarin toplamis olduklari btn otlari topla getir bana! Sen ise Kati, sen evde ne kadar yamuk yumuk kapkacak varsa bul getir bana! Onlari ben bir bir esitli macunla doldururum. -Iyi de neyle?!Ne macunu? -Unuttun mu yoksa? Kyde her kimin bir derdi, bir sikintisi olsa ya da bir yarasi beresi olsa gelip benden yardim ister, sifali bitkiler alir unuttun mu? Karsiliginda onlardan sadece domuzyagi istiyorum. O yaglari boyayinca en az on esit macun yapabilirim. Trkler ise bu tr kocakari ilalarina bayilir... Benim adimi cadiya ikarttiklarindan onlara by yapmaya da mecbur kalmistim. Bylece yetmis yilda cadiligin her trl inceligini de grendim sayilir. Heybemde bir dkkni dolduracak kadar merhem gtrecegim ve bir yolunu bulup Tata'ya varirim... -Peki bana ne olacak? diye adeta sitem edercesine soran ihtiyar fii ustasinin sesinde o kadar byk bir aci vardi ki... Kocasi elini omuzuna koydugunda ihtiyar kadinin gzlerini yas brd. -Ben yokken Kati sana bakar! Simdi grendigimize gre de zaten yakinda bizim kizimiz olacak. Hem ondan sonra ...- diyerek duyduklarindan etkilendigini belli etmemek iin duygularini sakayla gizlemek isteyen kadin konusmaya devam etti: -Sen korkma...Geri gelecegim ben! Cadiyi seytan bile almaz, merak etme! * O sirada orada, yukarida yani Zsambk Kalesi'nde ise Pasa nde gelen adamlariyla birlikte biricik gzdesi, oglunun dogum gnn kutluyordu. Her ne kadar Mslmanlarin iki imesi, sarap imesi haramsa da o gn Pasa'nin konaginda kirmizi sarapla doldurulmus srahiler elden ele dolasiyordu. -Muhterem Pasam! -diye basladi ekingen bir sesle yenieri agasi. -Her ne kadar Yce Peygamberimiz bizlere sarabi yasaklamissa da... diye devam edince Pasa gayet rahat bir sekilde: -Bazen Peyganberimiz bizim yaptiklarimizi grmezlikten gelir, -dedi glmseyerekten. 288 Ondan sonra da elinde tuttugu agizina kadar doldurulmus kadehi ayaklarinin dibinde ipek halinin zerinde oturan oglana uzatarak: -I Ali! Bugn senin dogum gnn. Ve bugn onbesine bastin! Diyorlar ki bu yas ayni zamanda erkeklik dneminin de baslangiciymis! dedi nese iinde. -yleyse beni sarhos etmek iin bu tr siradan seylerin yerine bana gerek haz verecek bir sey sunun efendim! -dedi gl rengi kiyafetin iindeki oglan ve ardindan nazik ama kararli bir tavirla kendisine sunulan kadehi bir dikiste bitirdi. -Yine o kizi dsnyorsun! - dedi Pasa alayli alayli glerken. -Sylesene bana! Bir kafirin kizi iin bir Mslmanin byle yalvarmasina, bu duruma dsmesine deger mi bu kiz?! -O kiz benim kalbimi fethetti! Onu dsnmeden geirdigim ne bir gnm ne de gecem var. Onu bana aliniz efendim ve o zaman su biare kulunuz yasadigi srece asla baska bir sey istemeyecektir sizden bu dnyada. dedi. Bunu duyan Pasa'nin yz asildi. -Seni uyariyorum Ali, benim sabrimin da bir sonu vardir. Sama sapan bir ask yznden bana emanet edilmis bu yrenin huzurunu kairacak bir sey yapamam ben. Zaten zar zor saglanan bir baris var ve bir arada glkle yasiyoruz! Durduk yerde bu dinsiz kpekleri zerimize saldirtmam ben...Sana daha nce de dedim: eger kiz kendi istegi ile gelirse senin olabilir! -Ama o baskasini seviyor! -dedi oglan ve neredeyse kendisini tutamayip aglayacak bir haldeyken: -Bes parasiz ulsuzun birini seviyor. stelik de topal dilencinin tekiyle dolasiyor iki yildir. dedi. -O zaman onu ayak altindan kaldir! Ama bu isi yle hallet ki benim haberim olmasin... Ondan sonrasi ise sana kalmis bir is. Kizin gnln kazanmak onu kendine baglamak sana dser. dedi Pasa hosnutsuz bir tavirla. Ali bir an iin dsnd tasindi bu szler zerine ondan sonra da kendisine dogru uzatilan ikiyi alip bir dikiste iti. -Yemin ederim ki efendim, bu gzel gdnz en iyi sekilde degerlendirecegim. dedi. Tam bunlar konusulurken birden kel kafali, kei sakalli bir beki, Pasa'nin en kurnaz akil hocasi oldugu sylenen bir adam beyine yaklasip onun kulagina bir seyler fisildamaya basladi. -Senin bilgeligin byktr efendim ama izin ver de su aciz kulun simdi sana bu konuda 289 bir sey sylesin. Senin gcn karsisinda isini bilen btn kadinlarin yregi eriyip toz oluyor ama kuskuya dsms asik bir gen kizin neler yapacagini kestiremezsin. Eger bu oglan onun sevdigini ldrrse sana yemin ederim ki o adi kiz bu oglanin pesine takilip buraya gelmektense kendisini ldrr. dedi. Pasa uzun uzun kahkahalar atarak gld bu szlere ve keyifli bir sekilde kel kafali akil hocasinin cigerlerine vurdu. -Baskasinin verdigi gd begenmeyen yerine yenisini sylesin de biz de grenelim. - dedi. -Bir deneyecegim! Bu kiz kiminle yasiyor?! -diye sordu adam. -Annesi babasi yok, onlari kaybetmis. Ona dedesi bakiyor.-diye cevap verdi Ali. Kabak gibi kel kafali Trk bir an iin dsndkten sonra alak sesle: -Bir bahaneyle dedesini kadinin huzuruna ikart! Zindana atilsin! -dedi. Bunu duyan Pasa oturdugu yerden ayaga kalkti, belini saga sola oynatti sonra da alayli bir glemsemeyle: -Peki dedenin zindandan kurtulmasinin bedeli ne olacak?... diye sordu merakla, sonra da: -Hi de fena fikir degil aslinda! Olabilir!... Iyi de yce padisahimiz adina adaleti saglamakla ykml kadimiz byle bir seyi duymak bile istemeyecektir. Olacak sey degil! dedi. Ardindan da yenierilerden birisine dnd. Ali ise orada kalarak Pasa'nin koltugunun dibinde uzun uzun fisiltiyla o sivri sakalli, kel kafali ihtiyar Trkle konusmayi srdrd. * Miska Trk * Ali ile ayni yaslardaydi. Babasi, zamaninda kaleye rahatlikla girip ikan biriydi, tercmanlik yapmis birisiydi ve o da bu sayede orada kalarak Pasanin gvenilir adamlarindan birisi olunca bu adla anilmaya baslanmisti. Adamin biricik oglunun diger erkek ocuklari ile birlikte alinip yenierilerin gtrmemesi de yine Pasayla olan iliskisi yzndendi. Miska, Ali ile iyi bir arkadaslik kurmustu, adeta onun sirdasi olmustu. yle ki kaledeki katibin yazdigi ihbar yazisinin altina onun imza atmasina da sasmamak gerekiyordu. Kk ihbarci Andrs Grbe'nin evinde tavan arasinda Trklere ait bir silah sakladigini sylemekten baska bir sey yapmamisti aslinda. Ve ondan sonra da zeri kanli, uzun namlulu tabancanin tavanda samanlarin arasinda olmasi iin ne gerekiyorsa yapilmasi isini de kydeki hi kimsenin sphelenmesine firsat vermeden o kk kgiti stlenmisti yine. * Trk Miska 290 Ardindan haliyle yenieriler Katilerin kk kulbelerini darmadagin ettiler ve aramadik yer birakmadiklari evde en sonunda tavanda silahi buldular. Aksali ihtiyari da elleri zincire vurulmus bir halde alip kyden gtrrlerken kadinlar aglasararak evlerine ekilmisler, erkekler ise yumruklarini sikarak yksek sesle bunu yapani lanetlemislerdi. Btn bu olup bitenleri hemen haber verdikleri Pasa da bu yapilanlarin sebepsiz olmadigini, ama adil davranilacagini ve bunun iin de kadinin gelip ihtiyar adam hakkinda dava grecegini duyurmayi gerekli grmst insanlari sakinlestirmek iin. Eger masumiyeti ispat edilirse o zaman serbest birakilacakti. Btn bunlarin dogrulugunu gstermek iin de ev halkindan hi kimseye en ufak bir zarar gelmeyecegi, hatta onlarin da ifadesinin alinacagi haberleri duyurulmustu. Pasa'nin bu szlerini elbeteki ki Macarcaya Miska Trk evirmisti yani ihtiyar hakkinda szde su duyurusunda bulunan ve ardindan da gidip silahi Katilerin tavan arasina saklayan o Miska. Bu aiklamanin ardindan kyller bir para sakinlesmislerdi. Hatta tek basina kalan gen kizi da teselli etmeye alismislardi. Bir tek sagir fii ustasi, Blint'in bykbabasi farkli bir sey sylemisti: -Bu sebepsiz degil kizim. Bunun arkasinda bir sey var! Sen beni kaderimle tek basima birak ve bir an evvel Blint'le kaip gidin buralardan gidebildiginiz en uzak yerlere kadar gidin! -Dedem serbest kalmadan hibir yere gitmem! -diyerek diretti kiz. Kaldi ki o aslinda kendisini artik nasil bir tehlikenin bekledigini gayet iyi biliyordu ama yine de inatla bir mucize olmasini bekler gibiydi tavri. Ancak mucize yerine bir aksam Miska Trk Ali'nin bir mesajiyla ikageldi. Kiz, habercinin sylediklerini sonuna kadar dinledikten sonra ilk nce alev gibi kipkirmizi kesildi, sonra da sapsari oldu fkeden. -Asagilik, adi yaratiklar! Imansizlar! dedi dislerini sikarak sirtini kapiya dayamis olan gen kiz. -Durup durup bunu mu uydurdunuz en sonunda?! -Szlerine dikkat et aptal!- diye karsilik verdi kstaha Miska Trk. -Sana kurtulmanin bir yolunu sunuyorum! Macar Macarin... derken Kati ters bir sekilde karsilik verdi: -Sen Macar misin yani?! - derken alayli bir sekilde glyordu kiz. -Hadi oradan, sen onlardan da insafsizsin Bu olayda senin gibilerin kaybettigi ne var ki? Sana dokunan ne var ki? -Sana kurtulus yolunu sunuyorum. -dedi tekrardan sapsari olmus oglan. 291 -Sonu gelmez ileyi! -derken agliyordu aresizlikten Kati. -Ve seni yine de suradan ikartip atamiyorum bile... -Iste gryor musun bak! - dedi biraz daha sakinlesen ihbarci oglan. -Gryorum ki yavas yavas aklin basina gelmeye basladi. Dedeni kurtarabilirsin, her seyini borlu oldugun dedeni zindandan ikartabilirsin. Hadi simdi syle bakalim ne zaman geliyorsun kaleye? -Ben senin gibi casuslarla, ispiyoncularla anlasma yapmam! -diyerek kestirip atti Kati fkeyle. -Ama seni buraya bana gnderene bir haber gtrebilirsin. ok istiyorsa ona sadece kendi inancima gre onun karisi olabilecegimi syle. O da mutlaka biliyordur ki.... - diye devam etti alayli bir slpla konusmasina kiz ve bir yandan da delikanlinin tepkisini gzlyordu: -Hi kusku yok ki sen o konuda da geregini yapmissindir mutlaka. Yukarida, kilisede ihtiyar bir rahibin yasadigini da sylemissindir ona nasil olsa! Adi ispiyoncu! Kadi, dedemi serbest biraktigi gn senin efendini o kilisenin kapisinda bekliyor olacagim. Miska Trk alayli alayli glmsedi bu szleri duyunca ve: -Eger sadece bir nikah gerekiyorsa tabii gelir, neden olmasin! Senin inacina uygun olarak hem de?! O seve seve oraya gelip seninle evlenir. Bu Mslmanlar iin hi de nemli degil. Zaten onlar kendi inanlarina gre evleniyor ve ona uygun olarak yasiyorlar. dedi. -Gevezelik etmeyi birak da syledigimi yap sen! Onun iin buraya gnderildin yle degil mi? -Sen de dikkatli ol! Aklindan yine sama sapan bir sey gemesin ha! Eger o ok sevdigi oglanin sainin tek bir teline bile zarar gelirse o zaman Pasa bu ky yerle bir eder yoksa, ona gre! -ik disari! Ve dikkat et de Blint Dgos'un eline geme sakin! nk o zaman parampara olmus bir halde gtreceksin sizin o cennetinize o beyinsiz imansiz kafani! Elbette orada senin gibi hainlere de yer varsa tabi ki. -diye haykirdi fkeyle. Delikanli odadan ikip gittikten sonra ihtiyar Dgos alak sesle konusmaya basladi: -Syler misin bunu niye yaptin?... Bu neye yarar? Kadi buraya bir hafta sonra gelecek zaten! 292 -Bir hafta ok uzun bir zaman. derken Kati bir yandan da agliyordu. -lme mahkum edilen birisi iin bir hafta uzun bir zaman. -Ne diyorsun, ne konusuyorsun sen? -Dedemi kurtaracagim... -Peki ya ondan sonra? Ondan sonra o Trk genci senin szn zerine kiliseye gelince ne olacak? -O kule olduka yksektir dedecigim! -dedi kararli bir sesle Kati. * Kulenin yksek oldugunu Ali de gayet iyi biliyordu. Kadinin karar verecegi gn gelip attiginda Miska Trk terk edilmis kilisenin evresine kk bir yenieri ordusunu pusuya yatirmisti. Onlar kizin bir delilik yapmasina engel olacaklardi ya da eger ona karsi bu dinsiz kpekler bir sey planlamislarsa o zaman da gerekirse Aliyi koruyucaklardi. Grnste her sey plandigi sekilde gereklesecekmis gibi grnyordu. Kizi alip kairmaya hazirdilar. Ancak o gn olacaklari hi kimse hesaba katmamisti. Daha sabahleyin iyi haber btn kye yayilmisti. Bu olaya, bu davaya ak sakalli kadi bakacakti. Ihtiyar Andrs Grbe'nin kaderinin onun elinde olmasi byk bir sansti. Ancak daha sonra Kati'nin sansinin degil cesaretinin daha fazla oldugu anlasildi. Zincire vurulmus dedesini getirdiklerinde gen kiz aciyla, iinde duydugu ve bir trl hakim olamadigi fkeye kapilarak daha hi kimse ona bir sey sormadigi halde ak sakalli mavi, ipek sarikli ihtiyarin karsisina geip: -Beni hatirliyor musunuz acaba efendim? -diye sordu titreyen ve aglamakli bir sesle. Yasli kadi sakin bir sekilde, znt iinde ona baktiktan sonra: -Hatirlamaz olur muyum hi! Bundan iki sene nceydi. O zaman sana yardimci olamamistim... Ge kalmistim, artik benim yapabilecegim bir sey yoktu! - deyince Kati ayni fkeyle: -Ama simdi ge degil, simdi bir seyler yapabilirsiniz! Korkun, ok byk bir adaletsizligi nleyebilirsiniz efendim! dedi. -Konus, anlat! - dedi kadi. Ky halki son derece gzel bir sekilde yapilmis esmenin basina oktan toplanmisti bile. 293 Yenieriler gittike artan kalabaliga, insanlarin asik yzlerine biraz korkarak bakiyorlardi. Sari ipek giysiler giymis bir dedigi iki edilmemis Ali bile bu rktc sessizligi bozmaya cesaret edemiyordu. Ve o zaman gen kiz her seyi yavas yavas, tek tek ve yksek sesle olup biten her seyi anlatti kadiya. Iki yildir Pasa'nin oglunun onu nasil rahatsiz ettigini, pesini hi birakmadigini ve hileyle dedesini alip gtrdkleri aksam Alinin Miska Trk ile kendisine ne gibi haber gnderdigini de anlatti. Kadi son derece ciddi bir yz ifadesiyle dinledi anlatilanlari ve zaman zaman duyduklarina inanamayarak gzel, kir sali basini salliyordu. Kati sustugu zaman ihtiyar adam derin ve zgn bir sesle: -Bir seyden sz etmedin kizim! O silahin dedenin evinin tavan arasinda ne aradigini anlatmadin. dedi kadi. Kati, ihtiyar Kadi'nin gznn iine bakarak: -Herhangi birisi kolayca getirip oraya birakabilir. - dedi ve ondan sonra yalvaran bir sesle konusmaya devam ederek: -Ve sonra bir dsnn efendim! Artik oturdugu yerden bile ayaga kalkamayan benim bu yasli dedem o tabancayla ne yapabilir ki? diye sordu. -Iyi ama eger onu oraya deden saklamadiysa o zaman baska kim yapmis olabilir ki bunu? Kimden spheleniyorsun? Kyller arasina karismis, ayakta ileri geri dolasan Miksa Trk bu soru zerine birdenbire sapsari kesildi. Kizin konusmaya cesaret edecegini hesaba katmamisti. Ama demir gibi sert bir elin kolundan tutmasini da hi hesaba katmamisti. -Yerinden kipirdama sefil yaratik! -dedi fisiltiyla Blint Dgos kulagina egilerek. - Biagimi daha bu sabah biledim. Bir davranis ya da bir ses bile seni kalbinden biaklamam iin yeterli. dedi sonra da. -Anlat! O zaman bunu yapan kim peki? -diye sordu yeniden kadi. -Onu yapanin bir Macar olmasindan dolayi utaniyorum. -dedi kiz ve sulayan bakislarla dosdogru Miska Trk' gsterdi. -Iyi ama, ben mi? - diye karsi ikmaya alisti Miska ama talihsiz ispiyoncu Blint'in bicaginin ucunu kemiginde hissetttiginde korktu ve sustu. -Simdi konus ama geregi anlat! -dedi fisildayarak Blint. -Bu kizin anlattiklari dogru mu? -diye sordu kadi oglana. Miska Trk'n yz o sirada yeni yikanmis patiska gibi bembeyaz olmustu artik. 294 -Dogru. -dedi alak sesle. -Tabancayi sen mi gtrp sakladin tavan arasina? Blint o anin karar ani oldugunu gayet iyi biliyordu. Biaginin ucu o anda oglanin gmlegini delmisti bile. -Evet! -diye cevap verdi Miska aci ve korkuyla. -Peki bunu senden baska kim biliyordu? -diye sordu kadi. Ama oglan bu soruya daha cevap vermeden nce kel kafali, sivri sakalli bir Trk egilip Kadi'nin kulagina bir seyler fisildamaya basladi. Ama ihtiyar Kadi bu durumdan hosnutsuzlugunu ve sabirsizligini belli edecek sekilde adami susturdu. -Iyi, iyi! -dedi el ederek ve ondan sonra yksek sesle devam etti. -Hi kusku yok ki bunu senden baska hi kimse bilmiyordu. Pasa'nin yanindaki oglan Ali her ne kadar kizin pesini birakmamis olsa da bu olaydan haberdar degildi elbette. Sonuta gerek bir Mslman kilesede evlenmez, orada nikah kiymaz. Ve kendisine de sadece tek bir es semez ayni zamanda. Ve bu veledin bir tabancayi gizlice kendi soydasinin tavan arasina saklarken karsi tarafin iyi niyetini suistimal etmedigini kim bilebilir? Ve ayrica Alinin byk gcnn arkasina siginarak, yaptigi bu yanlis ve kt davranisi onun adina yaptigini syleyerek aslinda kendi niyetlerini, kendi arzularini gereklestirmeye alismadigi ne malum! dedi. Bunlari syledikten sonra btn her seyi kisa srede bylesine gzel bir sekilde hallettigine olan inanciyla yznde kocaman ve rahat bir glmsemeyle Kadi konusmaya devam ederek: -Ve bu durumda, yleyse bu sizin kendi aranizda olan bir seydir. Bu sizin kendi i meselenizdir. Aptalca bir davranis yasli bir adamin zindana atilmasina neden olmustur. Yeni yetme asiklarin kendi aralarindaki budalaca davranislar btn bunlara sebebiyet vermistir ki bir Mslman byle bir sey yapmaz asla. -dedi ve daha sonra da yenierilere dnerek: -zn su zincirleri o ihtiyar adamin ellerinden! - diye talimat verdi. Ardindan da yaptigi isin sayginligina yarasir bir sekilde yere serili agir ipek halinin zerinden ayaga kalkti ve bir kez daha iten bir tebessmle glmseyerek Kati'ye baktiktan sonra ciddi bir ses tonuyla konusmasini srdrd: -Bugn, burada duydugunuz ve grdgnz olay bir seyi gstermistir yce Padisahimiz adina halkin huzurunda yapilan aik adalet divaninda gerekleri bir ispiyoncunun 295 etkileyemeyecegini, gerekleri rt bas edemeyecegini hepiniz grdnz. dedi. Blint Dgos ise bu sirada elindeki biakla biraz daha drtkledi Miska Trk'n sirtini ve: -Evet, simdilik canini kurtardin. -dedi sessizce: -te yandan bu gzelim biagi senin gibi bir hainin kaniyla kirletmek yazik olurdu. -dedikten sonra ihtiyar Andrs Grbe'ye eve dogru giderken eslik eden Kati'nin pesinden kostu. -Andrs amca torununuzun hayatinizi kurtardigini biliyorsunuz degil mi? -dedi gnlerce zindanda kaldigindan yorgun ve bitkin dsms ihtiyar adami omuzlarindan kucaklayarak. -Ama simdi bizim hayatimizi kim kurtarir iste onu bilmiyorum. dedi sonra da. Kapinin nnde dikilmis onlarin gelisini izleyen sagir Pter Dgos simdi yine iyi duyuyordu anlasilan. -Siz simdi bizimle ilgilenmeyin, bizi bosverin! Bir dakika bile kaybedecek zamaniniz yok. Pasa'nin, o kiz suratli oglanin ve su ispiyoncunun intikami vardir sirada. Siz hemen gidip bir yere saklanin. Nereye olursa olsun saklanip gizlenin hemen! Buradan ikis iin kullanabileceginiz tnel kilisenin yaninda. -Saklanmak iin kilise daha iyi! -dedi ihtiyar Andrs Grbe. -Her zaman zor anlarda orasi hep siginilan bir yer olmustur. dedi ve bu sefer de yle oldu. Bylece bu iki ocuk daha nce de defalarca yaptiklari gibi elele tutusup kosarak gittiler kiliseye dogru. * Aksali ihtiyar Kadi ise bir sre daha esmenin basinda kyllerin ufak tefek sorunlarini zmeye alisti. Ve bir saat sonra beraberindekilerle birlikte kale kapisina dogru yrdler. Onlarin arasinda mavili sarili ipekler giymis Pasa'nin gzdesi de vardi. Miska Trk peslerinden kosup onlara yetisti ve Pasa'nin ioglaninin yanina yanasti. Ancak Ali kibirli bir sekilde basini yan evirdi ve bunu gren kei sakalli beki yenierilere seslenerek: -Bu veledi bir daha kale kapisindan ieri sokmayin! Korkak bir ispiyoncu kaybedilen bir arpismadan daha fazla zarar verir Mslman ordusuna. dedi. Miska Trk Blint'in biaginin ucunun tenine dokunusunu dsnd ve kendi kendine homurdanarak: -Ben, evet ben taraftarlarimi kaybettim, ama canimi kurtardim... Ancak onlar bosuna kaip saklaniyorlar. Benden kaamazlar! Yenieriler orada, kilisede, ieride ne oldugunu bile bilmiyorlar henz. Ama ben o ikisinin oraya gittiklerini grdm. dedi. 296 * Yenieriler gerekten de bu konuda bir sey bilmiyorlardi. O eski kilisede zaten ne yapacaklarini sasirirlardi eger ieri girmeleri gerekseydi. Ayrica kendileri iin yabanci olan bu kutsal mabedin iine girmekten de biraz ekiniyorlardi ve bunun iin de gizlendikleri yerden degil disari ikmak, kipirdamiyorlardi bile. Iki gen ise aydinlik yerlerden mmkn oldugunca uzak durarak, hi kimseye grnmeden daracik, kivrimli merdivenden kuledeki sapele ikmislardi. Ihtiyar kesis ise her seyden haberi oldugundan kk kavisli kubbenin altindaki mihrabin arkasinda oktan onlara gizlenecekleri yeri hazirlamisti bile. Kendisi ise bir kseye gelisi gzel firlatilmis ve ststte yigilmis ve artik paavralar haline gelmis eskiden kilisedeki rahiplerin ayinlerde kulandiklari zeri altin ve sim islemeli giysilerin ve de baska bir sr eski kapkacagin altina saklamis oldugu kocaman bir kilici arayip bulmus ve onu eline alarak kivrimli merdivenin basinda nbet tutmaya baslamisti. Ihtiyar kesis gost dsnp tasinmis ve oktan kararini vermisti bu konuda. Eger gn gelir birileri gelip kiliseye saldirirsa ve kader onu burayi savunmaya mecbur ederse o zaman bu kutsal mabedi, burada savunacakti. Bu tr bir davranisin onun gibi bir din adamina yakismadigini gayet iyi biliyordu ama buna ragmen eger bu ugurda mecbur kalirsa insan da ldrrd. Neticede yasadiklari nedeniyle oktan beri kendisini bir rahip gibi degil de daha ok su fakir kyllerden birisi gibi hissediyordu kendisini zaten. Dini inanlarini, gelenekleri koruyordu korumasina ama bunun yanisira gemisteki yasadiklarini dsnnce o zaman kendi hayatini da adeta bir esit efsane gibi gryordu. Ve simdi de eyleme geme zamani gelip attiginda, onun iki gen Macar ocugunun hayatini kurtarmasi gerektiginde bu konuda bir an bile tereddt etmedi. Eline aldigi kilila kuledeki sapelin girisini korumaya alisan kesis bu haliyle tipki eski fresklerde grnen cennetin kapisindaki koruyucu melek gibi duruyordu oldugu yerde. * Kadi ve beraberindekiler haini kendi haline birakarak kalenin kapisindan ieri girdiklerinde kyn sonundan, Trklerin tehlike isareti veren zurnalari almaya baslamisti. Ondan kisa bir sre sonra da nbetci olan Trk svarileri de aninda kalenin altina gelmislerdi bile. Kapilari kendi arkalarindan kapatirlarken uzaklardan isitilen seslerden Macar ukale askerlerinin geldigi anlasiliyordu. Ellerinde kinindan ekilmis kililarla, mizraklarla, atlarin boynuna sikica sarilmis olarak Macarlar ky bir utan bir uca getiler. Zayif dsms, ufak tefek atlarin bedeni iyice gerilmisti bu tozun dumanin iinde. Kaledeki Trkler korkup kamis ve burlarin arkasina gizlenmislerdi. Kilisenin etrafinda pusuda bekleyen yenieriler ise daha kale kapisinin girisine bile varamadan Macarlarin onlari keseceklerinden korktuklari iin akillari baslarindan gitmis bir halde byk bir panik iinde gizlendikleri yerlerden 297 ikarak, eski evlerin arasindan srnerek kamaya alisirlarken aslinda dosdogru baskin yapanlarin kililarina hedef olmuslardi. Btn bunlar olup biterken kiliseye dogru giden Miska Trk ile hi kimse ilgilenmemisti bile. Bu arada Miska bosuna yksek sesle bagirarak durdurmaya alismisti kaleye dogru kosan yenierileri ama o korku aninda onu duyan kimse olmamisti. Neticede ne yapacagini bilemeyen, fkeden gz dnms ve intikam atesiyle yanip tutusan bu gen elinde eski bir Trk tabancasiyla kiliseye dogru tek basina saldiriya gemisti. Pek ok dindar insan genelde ya sululuk duygusundan ya da korkudan g kazanir. Bu hain, kiliseye ulasip ieri girdiginde ve orada tek basina kaldigini dsnerek basini kaldirip gkyzne dogru uzanan duvarlara bakti. O sirada iini ilk basta garip bir korku sardi ama sonra sakinlesti ve bu da iindeki intikam alma hirsini daha da alevlendirdi. Macar askerlerinin yaklastiklarini duydugunda bir an iin duraksadi. Ama insan bir kez gnah islediginde onu bir diger gnah izler. Bylece Miska Trkn nceki gnahi da simdi artik bir baska gnahi gerekli kiliyordu, rahatlayabilmek iin yeni bir gnah daha islemeliydi. O, kendi yaptigi igren davranisin kt tarafini grmyordu, bunu dsnemiyordu. Bunun yerine daha ziyade suunun herkesin ortasinda yzne vurulmasinin ona verdigi fkeyle kafasi karismisti. Ne yaptigini bilmiyordu, gz dnmst. Beyaz giysiler iindeki ihtiyar kesisin merdivenin basinda karsisinda bir intikam melegi gibi durdugunu grnce oracikta donakaldi. Kesis gost hayatinda asla birisini ldrmemisti. Ve mr boyunca da en byk gnah olarak insan ldrmeyi grmst. Ancak simdi kendi yaptiklarinin bedelini baskasina detmeye kararli bu kt niyetli gencin elindeki tabancayi kendisine dogrultmus oldugunu grnce ne yapacagini sasirdi. Intikam duygusuyla gzleri hibir seyi gremeyecek hale gelmis olan Miska Trk'n zerine dogru gelmesiyle elindeki kilicin onu delip gemesini anlayamadi. Her sey ok ani olmustu. O sirada disarida silahlar patlatiliyordu. At kisnemeleri, arpisanlarin feryatlari, sakirdayan silahlarin sesleri birbirine karismisti. Acimasizca, vahsice sren arpismanin sesleri artik yavas yavas eski kiliseye dogru yaklasiyordu. Kalenin altinda acimasiz bir arpisma sryordu. Blint ile Kati ise bu arpismanin onlar iin bir lm kalim arpismasi oldugunu ok iyi biliyorlardi. Yavas, ok yavas gemisti zaman. Dakikalar gemek bilmiyordu bir trl. Ve bu sikintili bekleyis srerken bir ara birisinin asagidan Kati'yi agirdigini duyar gibi oldular bir an iin. Blint gizlendigi yerden disari ikmak iin bir dakika bile tereddt etmedi. Bir esit gsteri yapar gibi, biraz gln bir hareketle sanki birinin ensesine saldiracakmis gibi gizlendigi yerden firlayarak hizla stunlardan birisine tirmandi. Oradan, yuvarlak pencereden baska zaman yaptigi gibi simdi de disarida olup biten her seyi grmeye alisti. Ama simdi kale etrafini sarmis olan duman ve toz nedeniyle hibir sey grnmyordu ve ky de glkle grnyordu kk pencereden. Asagida 298 kilisenin kapisinin nnde durdugu yerde tepinip duran atlarin zerinde Macar yigitlerinden kk bir birlik vardi. -Gelin, yukari gelin! Buraya gelin! Buradayiz! Kuledeki sapeldeyiz! Merdiven sag tarafta! - diye haykirirken heyecandan ates gibi yaniyordu yz. Sonra ani bir hamle ile tirmandigi yerden asagi kayarak Kati'yi elinden tuttugu gibi ikisa dogru kosmak zereyken daracik dner merdivenin basinda ihtiyar kesis yollarini kesti. -Bekleyin! -dedi kaskati kesilmis bir halde duran ve nne bakarak konusan rahip: -Bir adam ldrdm! dedi sonra da titreyen bir sesle. Blint ihtiyar adamin omuzundan asiri bakti ve onun arkasinda yerde yatan Miska Trk'n cansiz bedenini grd. -Onu mu ldrdnz! Bu sefil neredeyse hepimizin sonunu getirecekti. dedi ihtiyar kesisin halini grnce sessizce. O anda disaridan, kilisenin yan kapilarindan birisini kirarak ieri girdiler. Miska Trk, bu kapiyi Blint ile Kati kamaya kalkistiklarinda disari ikamasinlar diye iyice kapatmisti. Tavandan, kilisenin kubbelerinde sesler yankilandi ve ierideki sesszilik bozuldu. Ihtiyar kesis yeniden kilicini havaya kaldirdi ama dner merdivenden yukari dogru kosarak gelen kirmizi giysili Macar yigidini grnce yz cennet isigi ile nurlanmis gibi isildadi. -Siz misiniz! Nihayet, en sonunda demek ki gelebildiniz!... Demek yine de dnp buraya geldiniz!- dedi gittike alalan bir sesle ve elindeki kili yere dst. Dizleri bkld ve zayif bedeni kurbaninin yanibasina yigiliverdi. Alik, sefalet ve yalnizlik hatta ezilmislik ve kirginlik bu ileli, bu yasli bedeni ldrememisti ama sevin onu oracikta ldrmst. Kati hayatini borlu oldugu bu ihtiyar adamin zayif elini pt ve kilicini ggsne aprazlamasina yerlestirdi. -Bizi koruyordu! -dedi fisiltiyla ama agabeyi Ferknun, ukale komutanin sesi onu rktt yine de. -Yaman bir adamdi! Bir rahibin byle lmesi yazik!... Aslinda bu kiliseye degil bizim aramiza yakisan yigit birisiydi o. Blint al o kilici! Byle bir adamin kilici, senin gibi mert ve yigit birinin bilegine yakisir. Hem bundan sonra buradan giderken ona ihtiyacin da olacak, dediginde uzaklarda bir yerlerde Macarlarin boru sesi isitiliyordu. -Acele edelim, kaledekiler ilk anki korkularindan kurtulup saldirmaya kalkismadan evvel gidelim buradan! -diye haykirdi Ferk Grbe. -Kati sen atla arkama! Blint ise Pter biraderimin atinin terkesine binsin. Ona da iyi bir at bulana kadar yle idare edecek artik bir sre. dedi. 299 -Evet, bir sre olduktan sonra buna da dayanarim.- dedi delikanli ve glmseyerek bakti kilisenin kapisina yasladigi koltuk degnegine. -Peki ya ihtiyarlar? -diye sordu gzleri yasli Kati. -Onlara ne olacak peki? -Eger siz burada olmazsaniz belki de onlari hi kimse zmez, rahatsiz etmez. Kalenin disinda sren arpisma anlasilan bitmis. Zsmbk yine Trklerin elinde kaldi. Ama sonsuza kadar degil elbette! Bizler simdi kendimizi sadece sefaletten kurtarabiliyoruz. Su anda elimizden baska bir sey gelmiyor ama bir gn gelecek ve o zaman daha gzel gnler grecek burasi. * Bu konusmadan bir sre sonra sadece ufukta gkyzndeki renkler ve kalede yer yer yanan ateslerin alevleri o aci gn hatirlatiyordu orada olanlara. Her sey eski haline dnmst. Ancak o sirada mahzun yzl ihtiyar Kadi oktan Buda'nin yolunu tutmustu bile. Ve iki genci yanlarina alip giden ukale yigitleri de Tata Kalesi'ne giden yolda drtnala atlarini kosturuyorlardi. * * *