You are on page 1of 176

ANN CHAMBERLN Saf iye Sultan _ Hadm Edi lmi Bir Ak Osmanl Devleti Venedik 'PUZUN MRMN, gelmi

gemi binlerce gn iinde en unutulmaz Vali Baffo'nun kzna rastladm gndr. Ben, Giorgio Veniero, ite o gn, bir manastr duvarnn tepesine trmanmak zorunda kalmtm. Hem yln, hem de benim mevsimime denk dmesine karn, genlik ateiyle dolu bir karnaval akas deildi bu. Gizli bir mesaj iletmekle grevlendirilmitim ve bunu yerine getirebilmek iin o duvara trmanmam gerekiyordu. Venedik Dukas'nn, benzer koullar altnda herhangi bir gen kza syleyeceklerinden hibir fark olmayan mesaj ilginletiren tek ey, onu ileteceim gen kzn kendisiydi. Majestelerinin sekreteri, bu gen kzn gizli isteklerinin cevabna biraz aka ve alay katmay dnmt galiba. iimde yeni yeni tomurcuklanmaya balayan romantizm ve serven istekleri, bu neriyle kpr kpr oluve-rince balklama atlamtm frsatn stne. Daha nce bir manastr bahesi grmemitim, tabii ki bir rahip deildim ve olmaya da.hi niyetim yoktu. Bu atelenmenin nedeni herhalde yaamn kabuunu atlatan ilkbahard. Oysa mevsim hl kt ve zerinde saklanmaya altm narn salkm saak geyik boynuzlarna benzeyen plak dallarndaki ynms pskllerin bana faydas yoktu. Havann da... Sert, souk ve netti, elmas gibi. , Sanki soyunmu bir bahenin iskeletiydi grdm; 10 ANN CHAMBERLIN slak, humuslu topran kokusu, vyr vyr alan solucanlar, ieksiz nemli tarhlar ve uval stnde bir safir gibi gkyznn altnda yapayalnz, savunmasz dikilen ben. Gen kzn kaamak konusundaki yeteneklerinin oyunca olacam, yani bir anlamda onun karsnda aresiz kalacam bile bile ve yakalanma korkusuyla iim titreyerek aata biraz daha yukar trmandm. Havann ayazndan duyarlln kaybeden parmaklarm iyiden iyiye beceriksizlemiti. Ve sonunda o grnd, yannda halas vard, ikili, bahenin br ucundaki gri, ta duvarl yemekhanenin karsndayd. Ne durutu o... Eer ben de onun gibi, unutulmu eski bir mezarda am orkide gibi dursam bam ciddi belalara girerdi mutlaka. Yal kadnn bana dnk yz sanki ta duvarn bir parasyd. Kalbim duracak gibiydi, ellerimse giderek apallamt, tutunamaz haldeydim. Madonna Baf-fo'nun halasn baheye karmas nasl bir. dikkatsizlikti. ayet bu kar kamayaca bir beraberlikse, en azndan benim gizlendiim tarafa bakmasn engelleyemez miydi? Manastr bahesinde saklanan bir gen adam... Beni fark etse, bu yal kadn kimbilir neler neler sylerdi... Halann bartsnn arasndan grnen yz, k sonunda bir yaban elmasna benziyordu: Krmz, yumuak, kr kr ve rahatsz edici. Acyla doluydu... Sepet dibinde unutulmu bir meyve, dine adanm bir bekret, insanln parlak gelecei uruna kendini feda edi... Ac ac stne katmerlenmiti bu yzde. Mutsuz rahibeye yle bir bak atmaktan daha fazlasna asla cesaret edemezdim. Kadnn yz hatlarnn dnda bir ey daha dikkatimi ekmiti, bu beraberlikte garip bir ballk, bir eit bylenme vard sanki. Tek dndm Baffo'nun kznn halas zerindeki etkisini bal Safiye Sultan

11 gibi bildii ve bir ip cambaznn izleyicilerin nefesini bir an kesmek uruna dengesini yitirme numaras yapmas gibi tehlikeyle oynad oldu. Ve kendime sordum; neden, neden izleyiciler oturup, bir hneri adam gibi seyretmek yerine nefeslerinin kesilmesi heyecann tercih ederler? Tekrar bakmaya cesaret edebildiimde yal kadn gitmiti, sanki buharlap umutu, nereye gittiini anlayamamtm ve gen kz onu tanmam iin bir ifre olan popler arky slkla alarak benim saklandm yere doru yryordu. "Islk alan kzlar ve horoza zenip tmeye alan tavuklar kt sonlar bekler"... Dedikoducu yal kadnlar gibi bunun stne bir eyler tret -mediysem de manastrda yetitirilen soylu bir kzn bylesine arsz, haysz bir arky nasl renmi olduunu ok merak etmitim. Bana doru, o narn dibinde bulutuklarnn ilki olmadm ima eden bir edayla ilerliyordu. Biraz hayal krklna uramtm ama bir srprizle karlatm da sylenemezdi. Yine de itiraf etmeliyim ki, halasyla sk sk oynadn sandm bu gizemli oyun beni artmt, bir de sandmdan ok gen olmas... Gemiciliimin onu etkilemesini umarak aacn gvdesinden hzla aa kaydm. Madonna Baffo, on drt yana gre uzun boyluydu ve yatlarndan daha kadns bir grn vard. Beni esas allak bullak eden inanlmaz gzellii oldu. Soluum kesilmiti, sanki gece yars bir hayaletle karlamtm. Bakalar da bunu sylemiti ve onu genliinde, u kasideciler bile domadan nce gren ben de ayn eyi syleyeceim: Yrdnde, bu bir danst. Dama tal patikada, sa tellerine kadar tm vcudunu titreten admlarla adeta neeli bir saray dans yaparmasna geliyordu. By doluydu bu, hem izleyen hem de yapan 12 ANN CHAMBERLIN iin. Duygu dolu admlar, slkla ald popler, baya arkya elik ediyordu. arknn ad, hatrladm kadaryla, "Gel, haydi akm gel, tomurcuklanan koruya gel" di. Bana ulatnda, nmdeki ukura drdm apkam temizleyip zerindeki mavi boyal devetynn tozunu almaya alyordum. "Madonna Baffo," dedim, "Size kendimi tantabilir miyim? Ben Giorgio Veniero, hizmetinizdeyim, eer izin verirseniz..." "Sen Dk'n adamsn." Soru sormaktan ok durumu saptayan bir szd bu, kzn i konumas tonundaki sesiyle hemen derlenip toparlandm. Yine de ona baktmda pek de kendime gelmi saylmazdm. Manastr yaamnn biimlendirmesi, kyafetlerinden ok tavrlarnda basknd. Elbisesi, kahverengiyle olgun portakal kzll arasndayd ve zerinde eftalimsi, altn boyamalar vard. Saten kuma, nn kollarnda kkrdayan ehvetli bir zampara gibi bu zenginliin prltlaryla sanki yaramazca fingirdeiyordu. Ayn zarif grntye sahip daha mtevaz etekliklerden en az drt tane daha kard baparmak kalnlnda pililerle donanm bu elbiseden. Son moda yelein n ksaltlmt ve effaf gmlein arasndan grnen bereketli gerek, insanda bin bir arzu uyandryordu. Elbisenin balonumsu kollarnn mutlak bir hikyesi olduunu dndm. Aksi suratl yal hala, bir kol iin en azndan iki kat kuma alnmas konusunda kim bilir ne yalvar, yakar ve numaralarla, nasl ikna edilmiti. Ama mutlaka arkasn dndnde kz pek ok ey daha kapmt, kuman kabarklklar ihtirasla doluydu. Havva'nn ald elmann hem yalvarn, hem de gnahn sembol olmas gibi.

Safiye Sultan 13 Daha nce gayet doal ve ho bir biimde duran pantolonumun nnde aniden beliren mnasebetsiz kabarklktan tedirgin "Hizmetinizdeyim," diye tekrarladm. O sabah zenle giyinmitim. Duvarlara trmanmam gerekeceini bildiimden dizlerime kadar zeri yaldz ilemeli, lacivert Trk kadifesinden dublelerle kendimi korumaya almtm. Kyafetim belki de, saygn elilik g-revlilerininkileri andrr bir havada, bir para abartlyd. Ama yeil mavi hareli yeni ipek pantolonumun ve ift kat lacivert kadife ceketimin arasndan grnen prl prl beyaz keten gmleimin yaratmasn beklediim etkiden emindim. Denizlerde ve ky kayalklarnda geen yaamm bana uzun ve gl bir ift bacak, dzgn kalalar ve gergin bir karn vermiti. Bu yzden pantolonun beliyle ift kat ceket tam olarak bulumuyor ve bu aralktan da gmleim grnyordu. Bu grntnn daha fazla arlkla glgelenmesini istemediim iin ksa kenarl bir dv apkas semitim. Uzun, hareketsiz bir bekleyiten ve bu gen kzn zerimdeki ateli etkisinden titreme nbetine girmek zereydim ama yine de apkam prova edilmi bir kabadayca havayla omuzlarma doru geri atmay baararak onunla yz yze geldim, sonra da hemen enemi ovaladm. Hl yeterince oalmam olan sakalm tarayarak,' ekiller vermeye alarak, allmn dnda zaman harcamtm o sabah. Sonunda da Madonna Baffo'nun, temiz tral Batl bir grn, benim bir trl hl edinemediim sakall Doulu grnne tercih edeceini umarak sinekkayd tra olmutum. Ne yazk ki iki saat sonunda uzamaya balayan kllar yalnzca ene ucumdakiler deildi ve alm olduum bu kararn doruluundan artk kukudaydm. On beimde, 14 ANN CHAMBERLIN yama gre baya deneyimden gemitim, ama bunun bana kazandrd zgven, dorusu baya azalmaya balamt. Baffo'nun kz beni kahverengi sonbahar yapraklarnn sakinliinde gzlerle szd. Emsalsiz dolgunluunu daha sonra reneceim az, grmemizin hazrlnda ince ve gergindi. Baklaryla beni incelemesi gl ve ksayd ama arzudan yoksun deildi. Yine de, bana doru ilerlerken beni kv-randran acl arzunun tam karl deildi bu. Pek ok kzn byle durumlarda bir trl baa kamad o yz gz kzarmalarnn ve skntdan ate basmalarn esamisi bile okunmuyordu onda. Benim soylu ssmn pusumun iine bir dalver-se yalnzca onlarn altndaki tenimi deil baka eyleri de grecei kesindi. Orada, akn ve kendi dncelerimden bile utanarak dikilip kalakaldm andaki garip durumu ancak uzun yllar sonra isimlendirebiliyorum. Rastlad tm erkeklere yapt gibi bende de gzn diktii "g"t. stelik, benim durumumda bu g, yalnzca bir manastr duvarna trmanabilmek-ten ibaret olsa bile... Baffo'nun kz kmldadnda dans eder gibiydi, stelik de iveli bir kadn gibi deil, yar ncesi kapda sabrszlanan bir ksrak gibi. O leden sonra, henz on drdnde, iinde tutumu arzunun ad da "ihtiras"ti. "Haydi syle mesajn..." Karmakark duygularn yaratt aknlm onu sabrszlandrmt. "Dk tarafndan size gizli bir mesaj iletmekle grevlendirildim..."

Kzardm ve sonra da kekelemeye baladm. " Neredeyse bir saattir buradasn." Sabrszl vahice azgnlamt. " Ve u ana kadar sylediin hibir ey mesajla ilgili deil. Dk'n adam olduunu ben biliyorum, sen de biliyorsun. Venedik'teki her sokak ocuu da senin Dk'n adam olduunu biliyor mu?" 6afiye (Sultan 15 Elbise kvrmlarnn arasndan grnen tenini seyretmekten cevap veremiyordum. Omuzlar, kprck kemikleri, bir dizi inciyle sslenmi bembeyaz ve upuzun boynu harikulade gzel bir yontu mkemmeliindeydi. Minik burnu ve enesiy-le oval yz, iki kk imdik atlm Floransa mermerinden bir yumurtayd sanki. Bu biim, kulaklarnda sallanan ar, gzya damlas eklindeki incilerde yansyordu. Ve gzleri... O renk, o byklk, o klar bademleri hatrlatyordu. "Haydi" diye srar etti, "Majesteleri Venedik Cumhuriye-ti'nin Byk Dk bana neler sylyor? Ben, Sofia Baffo, Korfu Adas Valisi'nin kz, babam tarafndan apar topar adaya gitmem emredildi. Sanyorum ki, bana adann grgsz zenginlerinden bir koca bulmu. Bununla hem kendi pozisyonunu garantileyip glenmeyi, hem de ada yerlileriyle bir kk kan ba kurmay hedefliyor herhalde..." Onun konumasn izlerken, Baffo'nun kznda en belirgin zelliin salar olduunu fark ettim. Pek ok Venedikli kadn gzelleme uruna limon ve sirke ile salarnn rengini ap onlar cansz, mat, yolunmu ot demetlerine benzetirdi. Onun sarnl ise gerekti ve baa klmaz bir canllkla doluydu. Prl prl altn teltikler, bandaki beyaz tln loluklarndan dklyordu. Ve bu batan karc karklk, bana onun tamamen masum olmadn dndryordu. Masum deildi, fakat o srada kesinlikle bu etkisinden habersizdi. "Bir Korfulu ile evleneceim, ha?" diye zntyle bard. "Ben buna m laym? Gkferdeki Yce Tanrm, trnaklarnn ii kapkara kirle dolu bir kyl m olacak benim ksmetim?" Utanla, apkam kavrayarak ellerimi arkada kavuturdum, nk trnaklarm genellikle ihmal ederdim. "Ben, her eyin merkezinde olmas gereken Sofia Baffo! Tam yrekte... Tam yrekte olmas gereken... Tek dileim bu. Tam yreinde olmak her eyin!" 16 ANN CHAMBERLIN Kendimi bu skntl durumdan kurtarmak iin, dnyay da ne ok bildiimi ima eden bir biimde "Kor-fu ok gzel bir adadr" dedim. " Onun gzel limannda drt kez demir attm. Hatta bir seferinde babanzla da karlatm. arpc bir adam. Tpk kz gibi..." Bu iltifat onun yzne bakarak syledim ve sessizliini de devam etmem iin verilmi bir izin olarak algladm. "Ve Korfu sanld gibi, yle her eyin merkezinden de pek uzak deildir. Bizim Dou ticaret yollarmzn grtla, Adriyatik Denizi'nin az gibidir. Gvenli bir Korfu, Venedik iin ok nemlidir." "Aptal", diye bard. "Bunlar bilmediimi mi sanyorsun? Babam ok gzel mektuplar yazyor, evet... Ama Korfu nedir? Venedik'le dnyann neresi kyaslanabilir? te San Marko Meydan, ite Dklk Saray, ite dnyann her yerinden gelen gemilerin yanat Byk Liman, te benim kalmaya kararl olduum yer, her eyin kontrol altnda tutulduu yer..." Onun dnyay bu ekilde hayal etmesini ve bu duygular keskin bir biimde bir manastrda yaamasn olduka garip bulmutum. "Haydi syle bana" diye devam etti. "Dk ne diyor? Bana Korfulu bir

kylden daha iyi bir koca bulmu mu?" "Adam bir kyl deil." Bir bakas adna konumak beni nasl da coturmutu. Drst olmak gerekirse bunu kendim iin asla yapamazdm. "Ailesinin ad Altn Kitap'taki listede." Benimki de, benimki de... Sesli olmasa da yreim konuup duruyordu. Ve ben slalemizin son erkeiyim, uygun ve zorunluyum evlenmeye, hatta bunun iin lyorum. "Ad mutlaka kitapta olmal, yoksa asil Baffo ailesinden biriyle evlenmeyi insan aklna bile getiremez." Baffo'nun kz sert bir el hareketiyle szlerimi kesti(Safiye Sultan 17 rip att. Ayn kolaylkla Altn Kitap' da frlatp atabilirdi, "te Dk'n yeeni... Duyuyorum, gen, ho biri, stelik bekr bir adam..." imdi sabrn yitirme sras bana gelmiti. Dk'n yeeninin onun yann iki kat olmasna karn bir apal olduunu biliyordum, stelik benden daha iyi bir ksmet de olamazd. "Demek, Dk'n yeeni... Bu ok nemli neriyi Majestelerine yapma cretini de gstermisiniz-dir herhalde..." "Tabii, neden olmasn? Babamn, admz kltme pahasna o valilik gemisini almasna karn ben bir Baf-fo'yum ve onun gibi de olmayacam. Kendime uygun biri iin herkesle konuabilirim! Dk'le de, gerekirse Papa'yla da... Aklmdan geenleri Aziz Marko'ya sylemekten bile ekinmem, eer beni dinlemezse, bu mkemmel frsat kard iin bu onun kendi hatas olur." Bir manastr bahesinde bu tarz szlerin edilmesinden tylerim diken diken olmutu. "Aziz Marko, bireysel frsatlarn peinde ve gereksiniminde biri deildir" dedim. "Ve gen bir kadn kendi evliliini ayarlama abalarnda olmamaldr. Byle bir eyi dullar bile yapmaz. Gen kadnlar..." "Kadmlarm! Yuh olsun... Aptal kazlar srs. Onlarn arasnda yaamak zorundaym, sen bilmiyorsun, asla onlardan biri gibi davranmak istemem, nk hepsi de gln ve salak. Syle bana, Dk ne diyor? Yeeniyle evleniyor muyum, evlenmiyor muyum?" "Sanmyorum" diye cevap verdim. "Hayr, yle mi, o halde kim olacak? Barbarigo'lar-dan biri mi, Andrea Barbarigo kt bir ksmet olmaz, ho bir adam..." Bu gen asil adamn bizimkine benzer adnn gemesiyle birlikte heyecandan damarlarmdaki kan azgn Safiye Sultan F .2 18 ANN CHAMBERLIN bir nehir gibi akmaya balad. O ise beni hi nemsemeyen bir pozda saymaya devam ediyordu. "Bir Priuli belki de. Ya da bir Barbaro?" Veniero adn azna almad. Bizim soyumuz da en az dierleri kadar gzdeydi oysa. Servetimiz azalmaktayd ama ahsi abalarmla onu gelitirip artrma azmin-deydim. "Haydi syle bakalm u Dk'n mesajn" diye tekrarlad. "Kararlatrlan yere, kararlatrlan zamanda geldiine gre bana syleyecek bir eylerin olmal." Artk yalnzca ona deil kendime de kzgndm. "Majesteleri Dk Hazretleri, babanzn size emrettii gibi Korfu'ya giden gemiye binmenizi sylyor, aksi takdirde sizi dizlerine yatrp kendi z kzna yapaca gibi bir temiz dvecekmi." "Bir Baffo kzna ne eit bir mesaj bu? Bir kibar hanmefendiyle bu ekilde konutuun iin seni meydanda tehir ettiririm ben, rezil..." "Affedin beni Madonna, fakat bunlar tam tamna onun szleridir. Eer bunun

dorulanmasn istiyorsanz, benimle birlikte saraya gelin, Dk'n karsna birlikte kalm." Aslnda sylediim tam olarak gerek deildi. Majestelerinin huzurunda daha nce hi bulunmamtm, yalnzca onun rutin mektuplarna cevap veren sekreterle grmtm. Ama imdi kzn bunu istismar etmesine izin veremezdim. Vali Baffo, Dk'n seilmesinde pay olan biriydi ve sadk bir sekreter de, kz buna uymasa bile Vali'ye itaat edilmesi gerektiini biliyordu. Baffo'nun kz, fkeyle azck renklendirilmi olsa da gereine ok yakn olan bu kk yalanma inand. "Pekl. yi gnler Sinyor." "Veniero". Adm onun iin tekrarladm. O benim ' : Safiye Sultan 19 asaletimi ve unvanm nemsemese de ben ona zellikle "Madonna" diyerek bunu bir kez daha hatrlattm. "Eer, Barbarigo'ya kendi banza birtakm notlar yollamay dnyorsanz" dedim, "bunu unutun." Kskanlk, sesime keskinlik kazandrmt. Devam ettim. "Belki de biliyorsunuz, ben de sizinle ayn gemide olacam. Byk 'Santa Lucia'nn ikinci kaptanym." "ikinci kaptan!" Aalayarak syledi bunu. "imdi gryorum ki yalanlardan ibaretsin; deil bir kadrgann, bir balk teknesinin ikinci kaptan bile olamayacak kadar gensin sen." Bu kez gerei sylemi olmama ramen, kmseyen ses tonu beni ylesine yaralamt ki, kendimi berbat bir vnme tirad yaparken yakalanm gibi hissediyor-. dum. "Amcam geminin kaptandr." diye cevap verdim. "Sekiz yamdan beri onunla birlikte denizlerdeyim ve bana bylesi sorumluluklar verecek kadar gvenir. Bir de unu eklemeliyim..." Arkasna doru yrdm. "Ayn zamanda sizin ve kutsal refakatinizin gvenli gezisinden de ben sorumluyum..." Halann manastrna doru iaret ettim, "yi gnler Madonna Baffo. Sizinle Aziz Sebastian Gn deniz ykselirken greceiz." Kz bunun zerine nefesini tuttu ve kk bir fkeli lkla brakt. Durdu, yerden bir avu akl ta alp bana doru frlatt. Benim gibi gemi'halatlarnda dolamaya alk biri iin duvara bir anda trmanvermek hi de zor deildi. Onun fkesinin ulaamad duvarn tepesine tnedim. apkama tekrar dokundum ve Vali Baffo'nun kzna veda ettim. "Aziz Sebastian Gn'ne kadar..." Sonra duvardan atladm, kfrleriyle uurlanarak dar sokak ve kanal boyunca uzaklatm. 20 ANN CHAMBERLIN II v ^LEDEN SONRA bamdan geenleri anlattmda amcam Jacope, arm bir edayla ban iki yana sallayarak "ihtirasl ve bana buyruk bir kz" dedi. Bir an rperdim. Aynann nnde takmaya alt, atk kal, grotesk burunlu siyah maskenin ardndan gelen hrtl ses sanki bir mezardan ykseliyormu gibiydi. Amcam, uzun konik bir beyaz apkann paras olan maskeyi yznden kard, ite imdi benim tandm ve sevdiim adamd. Anne ve babam kaybettiim o korkun salgnda onun da kars lmt ve beni o bytmt. O benim her eyimdi. Bin bir rzgrla dalgalanm gri salar, yllarca gne altnda kalmaktan krm bir yz ve akmak akmak parlayan kopkoyu gz-'ler...

karlp katlannca deminki korkutuculuunu yitirmi olan maskeyi bana doru uzatarak "Neden bu gece bunu sen takmyorsun?" dedi. "Ben mi?" "Ben, kendi payma den tm maskelemeyi yaptm genliimde. Bir yn azgnl, aptall, kafaszl saklamak iin bol bol kullandm bunu, inan bana." "Sen mi amca?" armtm. "Benim dindar, Allah'tan korkan amcam... Buna asla inanmam!" Muzip bir ekilde gz krpt. "Bana inanmazsn, nk ben bunlar yaparken daima maskeyle dolayordum." dedi. Artk neredeyse onunla ayn hizada olan omzuma dosta vurdu eliyle. "Her eyi, zaman gelince gc devralan genlere brakmak gerek. Sana devredeceklerimin ilki olarak kabul et bu maskeyi." 6afiye Sultan 21 "Ama" amca, daha senin iin ok zaman var, yeniden evlendiinde senin yannda sadcn olacam, sonra da..." "Hayr Giorgio, ben evlenmeyeceim, istesem de bir olum olamaz artk. Bir yn liman, bir yn orospu... Tadklar hastalklar... Isabella'ya, o kadna, tm erdemine karn yaptklarm, bir baka drst kadna daha yapamam. Artk her ey senin elinde. Tanr'nn verdii bu baheyi yeniden sen canlandrp gzelletireceksin. Benim dtm hatalara dme." Amcamn bu ani ve allmadk konuma biimine net bir cevap vermem gerektiini dndm ve "Hayr, ayn hatalar tekrarlamayacam" dedim. "Yalnz bana izin ver, maskeyi bu gece Karnaval'da takmayaym." Alayc bir edayla maskeyi geri iten amcamn ruh hali deiecee benzemiyordu. " Sana bu ata yadigrn, Ve-niero zamparalarnn eski maskesini veriyorum." Byle konuunca artk benim itiraz hakkm kalmamt. "Teekkr ederim yce yrekli amcam, ben de byk bir onurla kabul ediyorum," dedim. "Ama onu bu gece Karnaval'da takacaksn." Amcam dar bakarken avucunda, benim basit, saten gz bandm alp buruturdu. nc kattaydk. Ailenin daha lks merakls bireyleri kesinlikle alt katlar tercih ederlerdi. Ama bizim iin, denizde geen uzun aylardan sonra bu kk odalar bile harikayd. Upuzun seferler... Bizim almamz onlara harika dokumalar, Iran hallar, gmler olarak dnerdi. Baka yerlerde pek rastlanmayan ama, buras iin olaan kabul edilen vitraylar paha biilmez deerdeydi. Hatta amcamn u anda dalp gittii nc kat pencerelerindekiler bile... Pencere, yirmiden fazla krmz, yeil ve dz camdan yaplm panodan oluuyordu. (; Bulunduum yerden tek grebildiini, dairesel kur22 ANN CHAMBERLIN sun erevelerin arasnda uan bir martyd. Amcamn daha fazlasn grd muhakkakt. Karamsar ruh halinden kaynaklanan hznl bir sesle "Ah, Venedik..." diye iini ekti. "Eer dem'in Havva'yla birlikte kovulduu Cennet Bahesi, Venedik gibi bir yer olsayd, Havva onu yalnzca bir incirle asla kandramazd." Yaklak alt yl nce lm olan nl yergici ozan Pietro Aretino'ya gnderme yapyordu. Amcamn sylemek istediini anlyordum. Btn o gidip grdmz yerlerden Venedik'i ayran ok nemli bir zellik vard: Maskeli Karnaval Gelenei. Bir yandan bunlar dnrken bir yandan da bir baka bahede beni allak bullak eden Baffo'nun kzn geiriyordum aklmdan. Sinyorina Baffo, dorusu istediimden ksa olarak gemiti amcamla

konumamzda ama bu konuyu tekrar nasl aabileceimi bilemiyordum, zellikle de amcamn iinde bulunduu bu tuhaf ruh halinde... Kendimi ylesine kaptrmtm ki dncelerime, yksek sesle "Ondan sz etme zevkinden asla vazgee-mem," deyivermitim. Amcam keyifle gld ve benim bu "byyen delikanl itah"mla dalga geti. Daha sonra yle dedi. "Dorusu Vali Baffo'nun, kzn hi de gvenli olmayan yln ilk seferi iin zorlamasn anlayamyorum. Yani bu evlilik daha uygun bir havada yaplamaz myd sanki?" "Vali, senin maharetini biliyordur amca, senin en byk frtnalarda bile en sakin limanlar bulup, kzn gvenlik iinde ona getireceinden emindir." "Aziz Elmo'ya bunun iin dua edelim." Amcam bendeki bu lme kar pervasz duruun genlie zg bir dncesizlik olduunu ses tonuyla ima ediyordu. Bana bir bak daha att ve devam etti. "Ben aslnda artk Safiye Sultan 23 bu ii bitirmek istiyorum. Yeterince dolatm denizlere demir ata ata, bezdim artk. Dua et Giorgio, ayn yirmisinde gzel bir hava olmas iin dua et. Bir kez daha, yln ilk seferinde salk ve baar iin Tanr'ya dua et." Belki de skldmdan maskeyi takverdim, hi dnmeden. Burnumun zerindeki siyah kseleden, sanki amcamn kendi derisinden yzlm de yaplmasna, onun hafif ekimsi ve tuzlu kokusu geliyordu. Aynada, nie dayal duran amcamn Kutsal Bakire heykeliyle yan yana duruyormu gibi alglanan yansmas beni yine dndrd. Yanaklarm titreten Sofia Baffo'ya duyduum arsz alk, silinmi tebeir izleri gibi temizlenip gitmiti sanki, ite byle yadsnamaz bir etki vard maskelerin gizeminde. Nee ve keder, iyilik ve ktlk, genlik ve yallk gibi kendi bireyselliinize ait her ey buharlap gidiyordu onu taknca. Hatta erkeklik ya da kadnlk bile saklanabilirdi. Ve daha da ilerisi, hamilelik bile byle bir maskenin arkasnda yok olup gidebilirdi. Hi domam olmak gibi bir eydi bu, yani en azndan anlatlanlardan bunun byle olduunu umuyordum. Dnya bizi bireyler olarak grmeye balaynca, soyup deitirmeye de balar. "Her eyi yapabilirsin" der, "ama artk asla, asla genlii denememi biri gibi deil, kk ciz adamn kk ciz olu, ya da kz..." Ama bir insann yznden tm bu yaanml da eker alrsanz orada ne kalr? zgrlk de yok olur, g de... Ruhumda korku dolu bir rperme hissettim ve bana onay vermesini istercesine amcama dndm. Bendeki bu hezeyan onu da etkilemiti. Maskesinin altndan grnen dudaklarn kaygyla sarktt ve dnceli dnceli bakt. Venedik'in anlar almaya balamt. effaf cam panonun arkasndan kularn oalarak utuklar grl24 ANN CHAMBERLIN yordu. Martlar ve gvercinler birlikte akam duasna km gibiydiler. "Haydi, vakit geldi, artk gidiyoruz," dedi amcam. Yatan stnden gece pelerinlerimizi eline ald ve benimkini bana uzatt. Hseyin de belki bizimle gelir diye yan odaya uradk ama bunu baaramadk. Hseyin aileye ok bal bir eski dosttu. Bizleri yle severdi ki, Komutan Marc Antonio Barbaro'nun gzetimi altnda olan kendi rkndan insanlarla bile bir araya gelmezdi. Hseyin, her zaman bir vakar iinde davranan biriydi, biz de zerimizdeki bu Karnaval gevekliini bir tarafa brakmamz gerektiinin bilincindeydik. Ne de olsa o yaamn Hristiyan gibi geiren bir Mslman'd. Halinden memnun gibi grnse de ne zaman bir kilise an

alsa, onun bir mezzinin sesini duyduunu fark edebiliyordunuz. Yznde saklaya-mad bir yalnzlk ifadesi vard, buna sla hasreti de denilebilirdi. Diz kapaklarndaki szlar ise Mekke'ye dnk bir halnn zerinde dalp dalp gitmesindendi belki de. Venedik onu ne kadar az grrse, o kadar huzurlu kalaca kesin gibiydi. Ve bylelikle Hseyin'i kendi dnceleriyle ba baa brakp yanndan ayrldk. Hizmetkrlar blmne urayp zenci Piero'yu aldk yanmza. Dnmzde meale tamak iin ona ihtiyacmz olabilirdi. Dar kar kmaz da Piero'nun raftan, unutmadan bir tane alm olduunu mit ettik. nk byle k gecelerinde karanlk erkenden bastryordu. Denizden ieri doru sert bir rzgr kmt ve iri damlalarla yamur attrmaya balamt. Adak yerlerinden pek ounun mealeleri snmt, yalnzca gl olan birka yanyordu. Aslnda Venedik'in dar sokaklar bu kutsal meknlarn yla bol bol aydnlanrd, ama frtna olmaSafiye Sultan 25 mas kouluyla. Karanlkta yanmzdan souktan titreyen birka Madonna hayalet misali geti gitti. Venedik'in talar szlanyor gibiydi, slak kfn kokusunu tahtalar salvermilerdi. Kanallar alacakaranlkta opurumsuydu, zerlerindeki kprlerin basamaklar kaygan kaygan parlyordu. Altndan getiimiz alak kemerler biraz korunaklyd, ama at sslemelerinde dans edip duran, sudan frlam hayaletlere benzeyen klar korkutucuydu. Aslnda zeri kapal bir gondol gecesiydi, ama eski bir denizci olarak amcam, karaya bir kez ayak bast m onun tadn sonuna kadar karmaktan asla vazgemezdi. "Venedik'in gerek bir kara paras olduu konusunda kukularm olsa bile," dedi akac bir sesle. Pek ok yerde karanlk sular oktan ykselip, avlulara ve bahelere yaylmaya balamt. Sonunda rahmetli annemin akrabalar olan Fosca-ri'lerin sarayna geldik. Bu refah ve zenginlik merkezi, drt katl parlak tula evi ok iyi bilmiyordum. Fosca-ri'ler byle gnlerde verdikleri davetlerle bize kar ailevi sorumluluklarn yerine getirdiklerini sanyorlard. Hele bir de biz buralardan uzakta, denizde isek gelen btn resmi arlarn tadn daha da bir zevkle karr, bana da yaanacak skntlar brakrlard. Parlak krmz ceketiyle kapy aan uak, adm bir anda hatrlayamad. Amcam bana imal bir bak att. Maskenin ardndan bile olsa pek ok ey ifade eden bir bakt bu. Sessizce durdum, ou zaman yaptm gibi. Bir gn nasl olsa,Tanr'nn yardmyla Foscari'leri olmalar gereken yere oturtacak ve onlara bir daha asla unutmamak zere adm retecektim. "Venedik'in sokaklar boyunca uzanp giden adak yeri bolluunun nedeni anlalmaz deil." Amcamn ku26 ANN CHAMBERLIN lana bunu fsldadm anda sabrm artk tamak zereydi, neyse ki tam o srada arkamzdaki kap kapand ve hizmetkrlar slak pelerinlerimizi ald. "Belki de hemen yarn bir mum alp, gklerle byle bir anlamaya girmeliyim, ne dersin?" Foscari'lerin giri salonu daha yakndan ahmak bir hayranlkla seyretmek istediim Bellini ve Titian resimle-riyle donatlmt. Amcam kendime hkim olmam gerek -.tiini ima ederek glmsedi. Gerekten o byk ada yapma arzusuyla doluydum. Ama yine genlie zg bir biimde bunu geciktirip duruyordum. O akam, Foscari slalesinden daylarm, zel tiyatro salonlarnda, Noel ve Epiphany yortusuyla da akan Karnaval erefine bir oyun sahneletiyordu.

Amcam Jaco-pe ve ben, sahnenin tarafn evreleyen amfi biimindeki dzenlemenin sol tarafndaki koltuklarmza iliirken oyun balamt bile. Bu gecikmemiz iin kalarn atlmasn hak etmesine etmitik ama buras Venedik'ti ve pek oklar bizden bile daha kaygszca davranyordu. stelik maskelerimizin arkasnda kim olduumuz beli deildi, belki de Dk ve kuzeni bile olabilirdik, bundan kim emin olabilirdi? Bu dnceler aklm tekrar eski malum konuya g-trverdi. Kulana eilip fsldadm. "Ne dersin amca...? Ne dersin, sence Baffo'nun kz...?" "imdi o bizim srtmza yklenmi dier mallardan sadece herhangi biri" diye imal bir cmleyle cevap verdi. Konumamz kimsenin umurunda deildi, nk oyuna ilgisini kaybeden herkes konuuyordu. Genelinde insanlar kendi aralarnda canl bir biimde ene alyorlard, kart ekenler, zar atanlar bile vard. Krmz kadife ceketli hizmetkrlarsa, ellerinde iki kadehleriyle dolu (Safiye Sultan 27 tepsiler, koturup duruyorlard. Bazlar da mermer zeminden ayaklar yenlere pskll yastklar tayordu. Aslnda sahnedeki manzara da pek farkl grnmyordu. Bir cmbl ziyafette avluya bakan balkona yerletirilmi sradan algclar gibiydi mzisyenler. Yeni bir oyundu. Yazarn adn bilmiyordum, tabii gerekten byle biri var idiyse ve oyuncular da pek matah deildi. Konuyu kavramam uzun zaman almad. "Komedi del arte"den bildiimiz karakterlerdi bunlar. Tm kopya almalarda olduu gibi ilikiler tpatp aynyd. Sadece dekor tuhaft, burnuma arpan taze boya kokusu, arkadaki panolara yakn geen oyuncularn kostmlerinin bana pek iyi eyler gelmeyeceini dndryordu bana. Dii kahraman Colombine'in kmasyla amcam sanki maskemin arkasndan dncelerimi okudu. "Ykmze daima ilenmemi elmas gibi zenle bakmalyz," dedi. "Ama buna tuzlu balk muamelesi yapabiliriz." Tatl bakiremizin bana gelen bin bir tehlikeli macerann mekn her zamanki gibi italya dnda bir yerdi. Scak aile yuvasndan karlm ve kendini Trk Sulta-n'nn hareminde buluvermiti. Sultan oynayan alvarl maskarann yznde karanlk ve ehvetli bir ifade olan bir maske, banda da tabii ki koca bir sark vard. Sonunda i rezalet bir soytarla kadar varyordu. Yaygarac kaptan ve arkadalar avaz avaz bararak, gya komik bir ekilde, sultan kendi saryla, "Yaasn Aziz Marko ve Venedik!" lklar eliinde balayarak kz kurtaryorlard. Seyirci her ne kadar oyunla ilgilenmese de bu barlar bol bol alk ve beeni alyordu. Onun iin de bu cmleler sk sk yineleniyordu oyuncular tarafndan. 28 ANN CHAMBERLIN Amcama, "Hseyin'in evde kalmas isabet oldu," dedim. Allagelmi bir konunun ve karakterlerin egzotik atmosfere tanmasnn insanlarda yaratt garip etki beni artmt. Sultan, bana bela gelmesine her Venedik-li'nin baylaca bir hasmd. Ama gzel, evlenme anda, tamamen aileye baml, itaatkr gen hanmlarn arszla varan garip lklar daha derinlerde bir fanteziye gnderme yapyor gibiydi. Ve bunlar galiba dmann barbarlndan ok kadnlarmz hakknda bilmediimiz ve ummadmz bilgilerle ilgili upulanyd. Sahneye kurulmu kaln harem duvarlar, manastr duvarlarnn arasnda geirdiim leden sonrann bir trl aklmdan kmasna izin vermiyordu. O srada "Korfu ok da uzak bir yer deil," dedi amcam glmseyerek. Konuyu kolayca kavramann verdii bir ilgisizlik iindeydim. Kendilerinden

daha da gizemli masklar tayan bir seyirci kitlesine oyun sergileyen aktrlerin durumu birden bana ok anlamsz grnd. Acaba kim daha byk bir kahraman yaratmann abas iindeydi, seyirci mi, oyuncu mu? Ve kim daha ok eyi saklyordu? Yzme koyarken beni rktc bir biimde saran maskenin gizli gcn hatrladm. Sahnede bir yn byk olay ileme gcyle baa kan aktr, gnlk yaamna dndnde hibir knanma riskini gze almyordu. Aktrn gcnden daha da byk olan bir baka g ise kendisi izlenmeden izleyebilen ve her eyi bilen seyircininkiydi ki, bu seyirci gerek soytarln aslnda bu grntnn arkasnda saklandn bile biliyordu . Bizim Colombine'in pembe, dantel maskesine ekledii Trk kadn peesi aklma bir baka ey daha getirdi. (Safiye ultan 29 Ya, gerekte harem, bizim alvarl yal maskaralarmz iin layk grdmzden daha farkl bir yerse? "Yzlerini kapatarak kt baklardan kendilerini saknan ve bu ekilde bireyselliklerini yitiren Trk kadnlar acaba neler hissediyorlardr?" diye sordum amcama. Amcam yksek sesle gld ve omzunu silkti. "Geirdiin leden sonra galiba senin akln bandan ald. Bir kadnn ne dndn asla bilemezsin. Trk kadnlar onlara yaktrdklarmzdan ok daha deiik olabilirler. Bu arada sylediklerim Baffo'nun kz iin de geerli, bunu unutma." Amcamla birlikte onlarn topraklarna ok gitmitim. Hseyin'i seviyordum ve onun bir barbar olmadn biliyordum. Ama "Osmanl kadm"n hayal etmeye altmda aklma gelenler yine de onlara ait deil de bizim kltrmzn yaratm olduu ehvet ykl grntler oluyordu. Konstantinopolis'te grdm tm kadnlar Avrupalydlar; meslektalarmzn karlar ve bir de amcamn vaktiyle oka takld ve o musibet hastal kapt fahieler... Mesleklerinde tkanldk noktasna ulatklarn dnp kendilerini daha da gelitirmek iin yad ellere kapa atanlar... Trk kadnlarndan hi sz edilmezdi oralarda, hele de byle sahnede sergilenmeleri sz konusu bile deildi. Tekrar hatrlayabileceim tek bir Trk kadnn bile grmemitim. Belki de hepsi iki kafalyd ve duman tten mangallarla, kapal at arabalarnn ardndaki sr da buydu. Belki de bir baka sr vard. Byk, insanlk d gizemli bir g, tpk benim lkemin insanlarnn inanmak istedikleri gibi. Trkler'in bir de glge oyunlar vard. Bir zamanlar Konstantinopolis'teki bir meydanda byle bir ey izlemitim. Karakterler bizim burada Venedik'te izledikleri30 ANN CHAMBERLIN mizden ok da farkl deildi. eit eit... Akldane yallar ve uar, tatl genler... Olan biten buydu, bir glge oyunundaki ekiller. Ama dnelim ki ben de onlar iin aynen byleyim. Btn anlamlar onlar iindi ama, peki, ipleri oynatan kimdi? Venedik'in dar sokaklarmdaki mum klar bana diyordu ki, Adriyatik'i kendilerine gelin yapmak istemelerine karn bu insanlar ve hatta maskeleri ve hoyrat seyircileriyle Foscari'ler bile, yani lkenin en tepedekileri bile, asla ve asla ynetmeye altklar bu dnyadan emin olamazlard. Yzm saklayabilmenin bana vermi olduu gven duygusunu tekrar anmsadm. O duygu ki bana hl bu gece olan biteni ylece bir seyretme olanan veriyordu. Braktm gzlerim dolansn ortalkta. Yeni gelien memelerde,

kabaran erkeklik organlarnda, iirilmi vatanperverliklerde ya da kstlanmam ehvetlerde, asla bunlarn yzme yansyacak glgelerinden korkmadan baktm etrafa... Dnelim ki Trk kadnlar da bylesi bir zgrl bir Karnaval gecesinde ve hatta baka gnlerde, stelik de doduklarndan bu yana yayorlar... Ey benim gklerdeki Tanrm. Neler dnyordum... Dnyada en son isteyeceim bir kadn olmakt oysa... "Ama yine de onlar anlamaya almak gerek," dedim amcama. Sahnedeki hareket tam o srada beni tekrar kendine ekti. Oyunun zerinde asla ciddiyetle allmad kesindi, hatta byk bir olaslkla -prova bile yaplmamt, ama beklenmedik bir gaf ani bir gl patlamasna yol at salonda. Bu hava herkesi ylesine sard ki, maskelerinin arkasnda glmekten gzlerinden ya gelen oyuncular bir sre rol bile yapamadlar. ; (Safiye Sultan 31 Bizim Colombine, soytar klkl, iriyar bir hadm tarafndan korunuyordu. Bu adam tanyordum. Metrelerce ipek kumatan yaplm kostm onun herkes tarafndan bilinen tipik devasalm saklamaya yetmiyordu. Adam, daylarmn gondolcusuydu. Bu kk role konulmasnn sebebi de oyunculuk yetenekleri deil, koca cssesi ve adeta insann kulanda patlayan davudi sesiydi herhalde. Yznden onu tanyamazdm byk bir olaslkla ama, gondolcunun o iko gbei ve manda budu byklndeki kalalar kim olduunu hemen ele verirdi. Onu, altn yaldzlarla bezenmi aaal Foscari gondolunda bir yandan krek ekip bir yandan da duygu dolu arklar kkreyerek sylerken ok grmtm. O gnlerde, lgnca bir tketimin sembol olan ssl psl, soylu gondollarnn tmnn siyaha boyanmas kararn henz almamt Dukalk. Gzel Colombine'e dnp ackl ackl, ayakst rendii, idi edilmi, budanm, kesilmi gibi szler zerine kurulu diyaloguna baladnda onu daha da kolay tandm. Ama hadm roln oynayan gondolcuyu tek tanyan ben deildim, iki yalarnda bir ocuk da onu tanmt ve kendisini tutanlarn ellerinden kurtulup sahneye doru "baba, baba" diye koturuyordu ite. Sahnelenen oyunun yaratt sanal dnyadan kopu-veren insanlar aniden bu adamn.yalnzca iki yandaki ufakln deil ayn zamanda onun on kardeinin de babas olduunu hatrlayverdiler birden. Yan tarafta oturanlar, "Zavall kars, Santa Moni-ka'ya her gn, onu, gondolcunun bu utanlas erkekliinden korumas iin yakarp duruyormu," diye dalga geiyorlard. Koca adam eteini ekitirip duran kk ele kar 32 ANN CHAMBERLIN daha fazla kaytsz kalamad ve kendisine sevgiyle "baba" diye seslenen bu yumurca kucaklad. Neyse ki, yine hamile olduu ikin karnndan belli olan kars yetiip geldi, nce ufakh ald, sonra da kocasnn yanana bir pck kondurup seyircinin alk ve kahkahalar arasnda yerine geti. Sonunda oyun tatlya balanmt. Son birka dakikadr olup biten glnle ylesine kendimi kaptrmtm ki, dizimin zerindeki elin temasyla adeta bir ok yaadm. El, usta bir ekilde yava yava alyordu. III , siyah maskesinin zerinden kalarn alayc bir biimde kaldrd. Mehul maskelinin, hemen yan banda bana yaptklarnn o da farkndayd. O bundan rahatsz olmadna gre benim de olmam iin bir neden yoktu.

Gerdan, bilekleri ve parmaklan pahal ama uyumsuz mcevherlerle dolu, viner kadifeler iindeki mehul maskeli ince uzun bir kadnd. Geni kare dekoltesi altn iplikle ilenmi bir dantelle kapatlmt, siyah salar kat kat dklyordu omuzlarna, yzn saklayan gizemli maskesi elbisesiyle ayn renkte ve yine altn iplikden rlm dantellerle sslyd. Tam bir Venedikli'ydi bu haliyle. Kentimizin kurallar, soylu kadnlarn iki ya da daha fazla renkte kyafet giymelerini yasaklard, tabii altn ya gm renkli sslemeler bu kuraln dnda tutulurdu. Dorusu bu kural benim houma gidiyordu, aksi takdirde ortalk zevksiz bir yamak boha maskaralna dnebilirdi. Bana syledii ilk szler unlar oldu, "Bahse girerim Safiye Sultan ''. 33 ki u zavall budanm Trk'n durumuna dmeyeceksin. Eminim bir kadna hayatn zevklerini yaatabilecek gtesin dir." Bunlar sylerken tiz bir tonda yksek sesle glyordu. Belki de aklmdan hl zaman zaman leden sonra olanlar getii iin, nce onun, manastrdan kap bir maskenin ardnda zgrln tadn karmaya alan Baffo'nun kz olabileceini dnmtm. Dorusu byle bir rastlanty bekleyip duruyordum iin iin. Glnden o olamayacan anlamtm. Dlerimin kadn byle crtlak kahkahalarla glemezdi, onun gl bir ilkbahar meltemi gibi olmalyd. Ama yine de dorusu kadn ilk bakta gerekten de onu andryordu, iimdeki frtna iyiden iyiye azgnlayordu, bu ihtirasl varla artk direnemeyecek haldeydim. Tek sorunum, kahkalarna elik etmeye kalktmda sesimin onunkini bastracak bir ekilde kabilecei olaslnn yksekliiydi. Mzisyenler oyuna ara verileceini belirten bir paraya gemilerdi. Malum iine teklifsiz bir ekilde devam eden yeni refakatim, "ntermedi'ye taparm," dedi. Zindanlardan Sultan saraynn kulelerine doru kutsal bir kovalamaca iinde kouturan oyunculara; arkc ve danslar imdi biraz nefes aldracaklard. Konstantinopolis'in minarelerinin zerini ili bir dokuma kaplad. "PastoraF'in habercisiydi bu ve benim aklm yine leden sonraya ve manastrn bahesine ka-yverdi. Onlarca terzinin elleriyle ince ince urap yapt bu gzel aalarn zerleri yapraklarla doluydu. Oysa yln bu mevsiminde hibir zenginin serveti bunlarn gereine sahip olmaya yetmezdi. Bu doa desenleriyle bezenmi perdenin nnde yaplan gsteriyse beklenmedik bir deprem yaratmt Safiye Sultan F.3 34 ANN CHAMBERLIN bizim mehul maskelide. Dante'nin Cehennem'indeki kayk Phlegyas' canlandran barol oyuncusu sahneye neredeyse rlplak kmt. Yalnzca cinsel organnn , zerinde parldayan kpkrmz effaf bir tl vard. Bu grnt yanmdaki hanmn nefesini ylesine kesmiti ki benimle ilgisi bile kopuvermiti birden. Phlegyas lanetlileri tayaca kayndayd. Lanetliler yelpazesi olduka geni tutulmutu. dem, Havva ve yar kei yar insan satirlerin yannda Majestelerinin Cumhuriyeti'nin hatta Foscariler'in dmanlar bile vard. Trk Sultan da belli ki, intermedio'nun oyunla da bir balants olmasn salamak amacyla arkalarda bir yerde duruyordu. Tanr acaba bu dnyevi salaklklar seyrediyor muydu? Lanetliler sakin ve sessiz bir baa ulatklarnda bir azdan at

sylyorlard. Phlegyas ritme uygun bir ekilde zincirlerini sallyordu. Bu sesler trombonlar ve viyolalarla yeterince kederli bir biimde btnleiyordu. Cin fikirli birilerinin bu aletleri ikence aletlerine benzettii aklma gelince, yanmdaki mehul maskelinin kulana, "Mzik de bir ikence metodu olabilir" diye fsldadm. Gsteri hakkndaki bu fikrime katlmamasna dorusu ok amtm. Ama bu sahneyle belli ki arplmt ve maskesinin aralndan parldayan bir damla gzya da sanyorum, gemi gnahlarndan tr duyduu anlk bir pimanlktand. "Bu gece iin ok fazla..." diye dndm. Kendime baka bir ilgi alan bulabilmek iin evreme gz gezdiriyordum, birden, salona gecikmi olarak giren biri gen dieri daha yalca iki erkei grerek irkildim. Bunlar amcamla ben zannedilebilecek kadar bize benziyorlard. Fiziksel benzerlik yetmezmi gibi gen olan inanlmaz bir rastlantyla benim beyaz sivri kla' ;' Safiye Sultan 35 hmla, siyah maskemin aynsn takmt. Yalca olannn gsne kadar sarkan gri sakallarmysa hibir maske saklayamazd. Bunlarn sahibinin Barbarigo ailesinin by Agostino Barbarigo olduunu tm Venedik bilirdi. O Agostino ki Onlu Konsey'in sekin bir yesiydi ve belki daha yksek mertebeler iin de sradayd. Daha gen olann tm sradanlama abasna karn bu unvanlar hareketlerine sinmi gibiydi. Barbarigo'nun varisi Andrea olmalyd bu. Andrea Barbarigo ad aklmdan geer gemez, onu son olarak duyduum an hatrladm, bu kelimenin Sofia Baffo'nun somurtkan dudaklarndan kn... Elim kendiliinden tepkisel bir biimde sol kalama gitti. Bu adam delloya davet edip gebertmeliyimdim. Gen Barbarigo gergin bir ekilde seyircilere bakyordu. Gzleri benimkilerle karlanca, aynaya bakm gibi aarak bir an durdu. Sanki onun aklndan da ayn kfrler geiyordu. Yine de bir maskenin ardnda bunlardan emin olmak pek mmkn deildi. Tantrlmad-mz halde bana uzun uzun baktktan sonra durumun farknda olduunu belirten sert bir hareketle ban edi. Bu harekete ayn sertlikle bam eerek cevap verdim. Baklarn evirdi. Bu arada, bizim klar tekrar sahneye kmlard ve haremde ocuksu bir sorumsuzluk iinde hoplayp zplayarak kouuyorlard. Dante maskeli refakatimse orman desenli perde kaldrlr kaldrlmaz cehennem ateini de unutuvermiti. Ya da en azndan bu cehennem azabn benim bedenimin en az bir dzine yerine tamaya karar vermiti. yle grnyordu ki gen Barbarigo'nun bir tehdit olarak grmedii eyler onun tam da ilgi alanna giriyordu. Ve bu da dorusu beni ok etkiliyordu. 36 ANN CHAMBERLIN Bir uan omzuma dokunan eliyle her tarafm kendine gelip toparland, bir tarafa kaym maskemi dzelttim. Uak da herkes gibi maskeliydi, ama o nl Foscari krmzs ceketi onun grevini belli ediyordu. Sessizce eilip, dikkatle katlanm bir kd avucuma sktrdktan sonra kendisi gibi krmz ceketli dierlerinin arasnda kaybolup gitti. Maskeli refakatim sert ve yksek arkalkl koltuklarmzdan kendisine bir yatak yapmay henz baaramamt. Gmleimi belimden dar ekmiti ve plak tenime altn ilemeli dantelinin ucuyla dokunup duruyordu. "Belki de gidip bu sarayda daha sakin bir oda olup olmadna bakmamz gerek," diye fsldad.

"Hmm?" Bu i ekili mrlt yznden neredeyse elimdeki notu okumadan cebime atacaktm ama kenarndan grdm imza beni durdurdu. Bu, kvrmlarla sslenmi son derecede dii bir "S" harfiydi. imdi bu kt elimi hibir altn ilemeli dantelin yapamayaca bir ekilde kavuruyordu. Altn dantelli maskeliyi bir kenara brakp kd atm, en yakn mealeye doru tutup, yar karanlkta okudum: "Akm... ikinci intermedio. Planladmz gibi..." Ve sonra o daha ok ey ifade eden "S"... "Sevgilim" dedi altn dantelli, kulama eilip, "Nedir o?" Bolukta atanan elinden mesaj kardm ve o an grdm bu parmaklarn ne kadar yal olduklarn, daha nce nasl fark edebilirdim ki, yalnzca kasklarmn arasnda dolap durmulard. Bir eyi daha fark etmitim, tm taksna karn bir tanesi eksikti, sol elindeki yzk. Onun yerinde ince bir beyazlk vard sadece... 37 .,.-,; "Sevgilim?..." Bu kelimeyi kullanmasndan rahatsz oluyordum. Kaba bir sesle, "i" dedim. sz konusu olunca hep yaptm gibi amcama dnp onayn bekledim. Amcamn kalar daha da havaya kalkmt. Kendine bu kadar hkim olabilmesine hayrandm. Bitiiindeki koltukta bu kadnla srp giden uygunsuz ve beceriksiz durumuma hi ses karmamt. Ve oyuna baylmasa da en azndan Colombine'le soytarsn izleyenlerin ykselip alalan heyecanlarna kendi tezahratn uydurabilmeyi baarabilmiti. ok nemli bir eyi unutup da aniden hatrlam gibi, "Ah, evet, evet, i" diye kendi kendine sylenmeye balad. Bu arada, yanmzdaki kadna aktrmadan dizinin zerinden parmayla bana salonda bir yerleri iaret edi- \ yordu. O tarafa baktmda amcamn, notun sahibini gsterdiini anladm. Nasl olduysa, salonun olduka gerisinde bir yerlerde, kurallar gerei manastr mensubu kadnlara ayrlm blmde oturan bu gecikmi seyirciler gzmden kamt. Hafif mereplerle drst aile kadnlar arasndaki farkll yok eden maskeli Karnaval cmbnn dnda kii... Lo kta, rahibenin krmzms suratn hemen tandm. Sanyorum, koskoca salondaki tek maskesiz olmaktan te, bir de kendisinin dine adanm yaantsyla tam bir ztlk sergileyen evredeki ak saklktan olduka rahatszd, iki yannda oturan maskeli kzlardan soldaki, sada oturan uzun boyluya gre daha civelek ve talepkr duruuyla tahminlerimi doru karyordu. Evet, bandan beri beynimde yanklanan o kvrm "kvrm "S"nin sahibiydi bu. Yannda duran mealelerden 38 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 39 birini alacakm gibi bir havas vard. Bana ynelmi srarl baklarnn altnda aklm bamdan uup gitmiti. Sahnedeki samalk daha ne kadar devam edecekti, in-termedio'ya ne kadar kalmt, sabrm tkeniyordu... "Haydi, gitmeyeceini syle, birka dakikalna da olsa bir yerlere kaamaz myz, iin biraz bekleyebilir, haydi..." Orama burama dokunan altn ilemeli dantelin ucunu sivrisinek kovar gibi elimle ittim ve aklm toparlamaya altm. Ama bir trl beceremiyordum bunu. Tm kontrolm yitirmitim. Bana... Baffo'nun kz bana "Akm" m diyordu? Dncelerime mzik elik ediyor gibiydi. El dokumas perde yeniden inmiti

ve imdi de kutsanmlar ark ve danslarla dllendiriliyordu. Melekler, esin perileri, fltler, arplar, borular... Ve bulutlar arasnda beliren bir klavsen... Beynimde yanklanan cennet nameleri ksmen de olsa sahnede grnt buluyordu sanki. Bulutlar Tanrsal bir biimde dald; altn tal, iplerle bal Apollo yukarlardan adeta szlerek inmeye balad. Mzik ykseldi ve Apollo bize seslenmek zere azn at. Salonun en cra kelerine kadar yaylan ses inan-lamayacak kadar muhteemdi. Koltuuma mhlanp kalmtm, bu kutsal yanklanma beynimin iindeki her eyi silip sprvermiti birden. Gzlerim Apollo'nun azndan kyormu gibi gelen, ama aslnda bir kadnlar korosundan ykselen sesin kaynan arad sahnede. Sonra bunun kadn sesinin de zerinde bir oktavdan sylendiini anladm. Prl prl, ac doluydu, kulaklarda kristal bir lk...Ve bir kaynaktan doup al al akan su misali doal, zorlanmadan, ylece... Bu imknsz, u sahnedeki Apollo figr m yapyordu yani? Birden bu bana hibir harem maskarasnn yapamayaca kadar inanlmaz bir komiklik olarak grnd. Sama ve tuhaf ama, glme duygusu sarmt iimi. Bunu salonu dolduran seyircilerden hibiriyle paylaamayacam anladmdan ben de kendimi tuttum. Yanmdaki maskeli kadn adeta kutsal bir tavr iinde ne doru eilmiti. "Bu..." dedi, "bu..." c "Ne?" diye sordum. u anda hatrlayamadm bir isim syledi, ama kesinlikle bir erkek adyd bu. "Yce Foscari bu arkcy Floransa'daki kiliseden alp, burada sahneye karacana dair bana sz vermiti, ite szn tuttu. Tam sylendii gibi ulvi, Tanrsal bir ses... yle deil mi sence de?" Bu kutsal mzik kafam kartrmt. Tek sylediim, "Ama nasl?..." oldu. "O bir kastrato. Bir ocukluk kazas, safm benim..." diye beni aydnlatt kadn. Denizciler sada solda dolarken pek ok ey ka-ryorlard, anlamtm. Altn dantelli maskelinin anlattna gre bu Tanr'ya adanm kutsal bir armaand. "Bunlar sylenenler. Ama bir de birinci azdan duyduklarm var. Bu adam Floransa'da korodaym ocukken ve ailesi son derece yoksulmu ve anlarsn ya doktorlar filan..." "Buna inanamam, bir aile kendi varisine bunu yapsn..." "inanmalsn. Ve bana drste sylemelisin. Daha baka ne yaplabilirdi ki? Havarilerden biri der ki 'kadnlar kilisede sessiz olmaldrlar'. Ama bir yandan da... Dncelerimizle Tanr'ya en yaklatmz anlarda sesimiz de ykselir. Olanlarn sesleri yumuak ve nettir ve 40 ANN CHAMBERLIN onlar erkek ocuudur, kz deil..." Dirseiyle beni drterek devam etti. "Bylesi bir mkemmelie ulamak uzun ve ok disiplinli bir abay gerektiriyor. Bu hi kolay deil. Kutsal Papa bile onun sesini duyunca kendi korosu iin byle birini aramaya balam..." "Ama, bu... Bu inanlmaz, bu doaya aykr!" diye bardm. Omuzlarn yle bir aldrmazlk iinde silkti ki, genliini oktan kaybetmi krk gerdan bile ortaya kt. "Toplum daima bizlerin zerinde doal olmayan yaptrmlar uygular," dedi basit bir ekilde. "Btn bunlarn arasnda yolumuzu bulmaya alrz. Sonra neyin doal, neyin doaya aykr olduunun kararn kim veriyor? Sen ok gensin, yoksa bunlar oktan anlam olurdun zaten."

Sol elinin yzkparmandaki beyazl dnceli bir biimde ovalad. Orkestra iki k daha yapt ve sustu, Apollo tm balarndan kurtulmu olarak yere inmiti. Bir minik serenin batan gnein klarn kanatlaryla yakalamaya almas gibi adeta buluttan buluta uuan sesiyle szlerek ykseldi. Mzik beni derinden etkilemiti ama bu yan basmdaki uursuz konumacnn etkileniinden bir hayli farklyd. Tepemde asl duran sere hafifliin deki ses bana lmn, dnyaya gelmemiliin ve hatta dte bile yaamamln acsn vermiti. Bir de u aklma taklmt. Bir yanda bana ayn felaket gelmi bir adamn haline kahkahalarla glme, dier yanda onun gibi bir bakasnn nnde neredeyse Tanrsal bir huu iinde eilme... Bu ahlakszca bir tavr deil miydi? Apollo demek ki Tanr iin eksiltilmiti. Asla bir ocuun babas olamayacakt o artk. Bu ne biim bir (Safiye Sultan 41 Tanr'yd, kurallar kim belirliyordu? Daha pek ok on be yandakinin bana ayn eylerin gelmi ve gelecek olmas beni korkuyla rpertti. Kar cinsten de olsa benim gibi dnen birine rastlayabilmek umuduyla ylesine, umutsuzca evreme bakmyordum. Ve dehetli bir tela iinde fark ettim ki, Sofia Baffo halasnn yannda yoktu. "" diye bardm, hem kendimi hem de yanmdaki maskeli kadn ikna etmek istercesine. Ayaa frladm. Birden hatrlamtm, bu ikinci in-termedio'ydu. IV >EN1, ASIK SURATLI Foscari erkeklerinin ve kzl sal kadnlarnn portreleriyle donatlm, artc bir biimde kimselerin olmad giri salonundan geiren uak, eliyle sol taraftaki bir oday iaret etti ve "Beyefendilerin dinlenme odas," dedi. "Beyefendi..." Bu kelime beni tam anlamyla tarif etmiyordu ama ona nasl itiraz edeceimden tam olarak emin deildim. Bir de bu adamn bana malum notu getirenin bizzat kendisi ya da ikizi olduu dnlrse galiba en iyisi dediini yapmakt, se karmadan ieri girdim. Duvarlar savurganca tahta ile kaplanm bir yerdi buras. Etrafta solgun klar kararak yanan balmumu kandiller... Kendimi deminki salondan bile daha fazla bir yalnzlk iinde hissettim. Sanata huu ile bal beyefendiler bir kastratonun gsterisini mesanelerini boaltrken bile karamazlard elbette. Adamn cierlerinden fkra42 ANN CHAMBERLIN rak ykselen seslerin paradoksu bu odaya kadar ulaabiliyordu. Madonna Baffo randevumuzun zamann ne byk bir ustalkla ayarlamt... Ama, peki, o neredeydi? Bir erkein kendi suyunu Byk Kanal'nkine ekleyebilecei kk balkon perdeyle gizlenmiti. Sinirlerime iyi gelebileceini dnerek oray kullandm. Gecenin yamuru havaya harikulade bir tazelik vermiti. Dorusu bu hareketi yaparak bir ekilde dengemi bulmu gibiydim. Bize bunca dnyevi acy ve yalnzl yaatan u garip organmz, bir yandan da bizi dnyayla buluturuyordu. Benim suyum kanalnkiyle buluunca sanki erkekli diili insanlk dnyasyla da yeniden bulumu gibi olmutum. Kastratolar ve harem aalar gibi rahatszlk verici kelimeler bir sihirbazn oyunundaki gibi kaybolup gidivermiti. Yeniden gereklie dnmtm ite. Ve bu gerekliin iinde bu gece Sofia Baffo da vard. Sofia Baffo, beni arayan, isteyen Sofia Baffo...

Balkondan ieri dndmde yan taraftaki iki ve yemek dolu bfeyi grdm. ok garipti... Byle bir bfeden yaylmas muhtemel o alldk kokulardan hibiri burnuma gelmiyordu. Yalnzca kadehlerin deil, her eyin sanki altnla svanmasna parldad bu sofra hi dokunulmam gibi duruyordu. Yank renkli armutlar, bakrms incirler, portakallar, fndklar... Aralarda bunlarn nektarlarn yudumlarmasna duran bronz kular... Hepsi, hepsi ve hatta ss iin aralara serpitirilmi baaklar ve adaay demetleri bile zerlerine nl Rob-bia cilas atlmasna krdyordu. Eriyip giden mumlarn nda bu ssl psl, bereketli grnml sofra; sert, yapay ve doyurucu olmayan grntsyle midelerden ok gzler iin hazrlanm izlenimi veriyordu. Odann zemini drt eit mermerden yaplmt. Bunlar ylesine ustalkla dzenlenmiti ki insan, koyu Safiye Sultan 43 griden, ak altn rengine dnen hareketli kpler zerinde yrd hissine kaplyordu. Arkamda, bu zeminde yanklanan aceleci admlarn sesini duydum birden. Dndm, maskemi ve apkam dzeltip baktm, karmda tanmadm bir gen vard. Rengrenk bir palyao maskesiyle, kocaman, ackl grntl bir apka takmt. Buras erkeklere ait bir oda olduuna gre bu gen adamn odadaki varlna amamam gerekiyordu. Ne var ki duyduum ayak sesleri bana dndrmt ki... Delikanl kmldand ve kmldanr kmldanmaz da anladm, bu bir erkek deildi. O saray dans admlar ve "gel, akm haydi gel, tomurcuklanan koruya gel" arks bir manastra uymad gibi klot pantolona da uymuyordu. "Madonna?" diye kekeledim. "Beni tanyamadn deil mi? Demek ki brlerini de aldatmay baarabileceim." Tam olarak sylediklerini duyamyordum, klot pantolonun gsterdikleri karsnda kalakalmtm. Artk kadnlarn bacaklarnn neden bol drapelenmi kumalar ardna saklanmas gerektiini anlamtm, ne kadar ok kuma olursa o kadar iyiydi... "Her ne halse... Geldin ve tam da zamannda." Kelimeler sanki dudaklarndan patlayarak kyordu. "Ne de yaman avciym... Tiyatroya geldiimde zerine yapm olan o orospu..." "Klma bak, gel..." insann gzn aldatan zemin zerinde dnyordu. "Nasl da uydular bana." Bana kalrsa ok garipti, ok daha iri bir erkek iin hazrlanm olduu kesindi. O salak apka, en gzel yerini, o canm salarn saklamt, iine pamuk doldurularak yaplm pipi ise tam anlamyla glnt, sadan so44 ANN CHAMBERLIN la, soldan saa sallanp duruyordu. Ne var ki, onun vcudunu iine koyduu hibir eyi eletirecek durumda deildim. "Madonna..." Syleyebildiim sadece bu oldu. Cennette miydim? "Bir dakika. imdi baka bir iim daha var, bakalm dnyann br yarsna sahip olanlar nasl yayor?" Beni sprrcesine yanmdan geti, arkasndan gittim, dansyla kendimden gemi gibiydim. Bfeye yle bir bak att, "Hmm, yemekler hep ayn" dedi. "Galiba ikileriniz daha iyi. Biliyor musun bizim perdelerimizin arkasnda zarif

desenlerle sslenmi kk kaplarmz vardr. Galiba buradan Byk Kanal' denk getirmekte baya zorlanrm." Kalalarn ve bacaklarn sinirli sinirli kprdatarak ta duvarn zerinden karanlk geceye dnceli bir biimde bakt. "Her neyse, bover, gel yanma akm" dedi. Balkonun perdesini kapatt ve dans ederek sokuldu bana, yanndan geerken bir incir kapt sofradan. Maskenin gz ukurlarndan grnen kirpikleriyle beni yine kalbimden yakalamt, inciri bana uzatt ve kolunu koluma dolad. Altn iplikli dantelin dokunuunu biliyordum. So-fia'nn plak teniyse tam yirmi drt ayard. "Haydi Andrea, beni daha ok deli etme, ne zaman kayoruz? Haydi syle!" Tam onun beni bir bakasyla kartrdn anladm anda, o bir bakas da odaya girdi. "Sofia!" Kolumdaki kol gerildi ve buz gibi oldu. Benimkinin nerdeyse ayn olan maske ve apkasn frlatan Andrea Barbarigo, "Bu kyafetleri lobiden buldun yle deil mi?" dedi sert bir sesle. afiye Sultan 45 "Evet, evet..." dedi Baffo'nun kz. < >' . ; , "Ve sana uydular yle mi?" ,, "nemli olan amacma uygun olmalar. Ama, sen benim notumu almadn m?" "Not mu, ne notu?" Eli elimi brakt, palyao maskesinde gzleri fkeden altn paracklar gibi parlyordu." "Gel Sofia. Gondol arka kapda. Kamz bir saniye bile geciktirmemeliyiz. Yaadm srece bilmelisin ki seninle hi kimse evlenemez, hele de o Korfulu..." Bana buz gibi bir bak attktan sonra cmlesini tamamlad. "Seninle yalnzca ben evlenebilirim, ben..." "Evet Andrea, ben sana aidim, yalnzca sana..." O byk tutkuyla onun koluna dokundu ve biliyordum bu an Andrea Barbarigo'nun hayatnn tututuu and. Onu delloya davet et, delloya davet et, diyordu iimdeki ses. Fakat ne are ki, hayal krkl, krgnlk ve dier aalayc duygular arasnda kendimi on para etmez hissediyordum. Rakibim bir kez atei almt, bana dnd ve adeta o siyah maskeyi delip geen u szleri syledi. "Bundan tek bir kiiye, tek bir kelimeyle sz edersen bil ki adn aslanlarn aznda dolaacaktr." Bir aslan az... D krkl ve incinen gururuma imdi bir de bu dehet verici iddetin korkusu eklenmiti. Venedik'in darack sokaklarmdaki adaklklarda bol bol rastlanan aslan azlar birer karanlk kuyuydu. Onlara bakmazdm bile... Bu gece de gelirken bunu yapmamtm, geri ortalk zaten ok karanlkt ama, aydnlk da olsa bakamazdm, nk ben de herkes gibi onlarn karabasanlarn babas olduunu biliyordum. Kentin iine yaylm, gzleri ukurda, tatan oyulmu azlar...Venedik Cumhuriyeti'nin adsz dmanlarnn adlarn bi46 ANN CHAMBERLIN len azlar... Sinsice yaplan sulamalar...Bu isimler dorudan Onlu Konsey'in nne gidiyordu ve kesinlikle cezasn buluyordu. Hi kimse Cumhuriyet'i hafife alamazd. Bir adam ne ile sulandn bile renemeden, karanlk, dar bir sokaktaki aslan aznda yok olan kk bir kt paras gibi yitip gidebilirdi. Byk Barbarigo da Onlular'dan

biriydi ve bir akam yemeinde olu, rahatlkla onun kulana bir iki tehlikeli sz fsldayabi-lirdi... iki ift aceleci ayak mermer zeminde tkrtlarla uzaklat. Apollo'yu alklayp "bis" isteyenlerin sesleri buraya kadar ulaacak ykseklikteydi. Sofia Baffo oktan gzmn nnden kaybolmutu, sanki buz gibi bir suyla du yapmtm. Andrea Barbarigo bu gece akam yemeinde benim adm babasnn kulana fsldayamazd. Vali Baffo'nun kzyla kayordu. Babas onun suratna tekrar bakarsa kendini ansl saymalyd. Aslann azna dmeyecektim. Benim maskem vard. Barbarigo beni ikence odasnda gremeyecekti. Adm bile bilmiyordu o benim. Ve daha da tuhaf Baffo'nun kz da bilmiyordu bunu. stelik benimle, manastr bahesindeki haberci arasnda da bir balant kurmamt. "Toplumsal zorlanmalar iindeki patikalar..." Bu szler birden aklma gelmiti, sanrm eski bir denizci ataszyd. Ayn anda bu gece salondaki refakatimi de hatrladm, altn iplikten rlm dantel maskeli kadn... Baka ne yapabilirdim? Bir esrarke tm malnn gz nnde yakldn grrse ne yapar? Lobiye kotum, grdm ilk krmz kadife ceketliye yanatm, omzuna dokunup, uzaklaan ikiliyi gsterdim. Galiba, "Evlenmek zere kayorlar, Foscari Ailesi'nin erefini on paralk ediyorlar," gibisinden de bir iki cmle syledim. (Safiye (Sultan 47 Birden, ortalk krmz kadife ceketlilerle doldu. Ortalk boalverdi. Herkes drt bir yana koturuyordu. Rahibe kk bir lk att, sanrm ona biraz nane-ruhu koklatmalar gerekecekti, ihtiyar Barbarigo gmbr gmbr esip gdyordu. Gzme bir viner kadife taklr gibi oldu ve toplumun kmazlar hakknda bana biraz daha ders vermesini arzuladm o altn iplikten rlm dantel maskeli kadnn. Ama, sanki ben ona da ihanet etmiim gibi, hayal krkl iinde karanlkta yok olup gitmiti. Gen klar arabuk ayr gondollara bindirilmilerdi. Baffo'nun kz gzyalar iindeydi, maskesini frlatp atmt ve mermerimsi yz mealelerin nda ylesine gen, ylesine gzeldi ki... Andrea Barbarigo bana bir intikam bak yollamak istedi, belki de bir dello teklifi... Ama Sofia Baffo onun gznn nnde deildi artk ve kelimeler bana daha nce yaptklarn imdi ona yapyorlard, ihtiyar Barbarigo olunu yakasndan yakalayp ieri soktu, artk hi ans yoktu. Baffo'nun kznn gidiini grmek benim de gzlerimi yala doldurmutu. Bir maske bile bu noktada arkasna tam olarak saklanlabilecek bir ey gibi grnmyordu. Bylelikle harem hikyesi insanlarn aklndan, bir gelgitte kanallardan temizlenen lam sular gibi akp gitmiti. Colombine, bu defa kan baaramamt. Foscari soyundan akrabalarm daha sonra gelip bana teekkr ettiler ve evlerinin onurunun korunduunu sylediler. Bylece hepimiz muradmza ermi olduk ve mutlu yaantlarmza devam ettik. Venedik'in soylu lordlarnn dikkatini ekmitim, peki ama neden, neden kendimi bu kadar sefil hissediyordum? 48 ANN CHAMBERLIN : (Safiye Sultan 49 Piero'nun mealesinin eliinde eve doru giderken, amcam beni kutlad, "i..." dedim omzumu silkerek... Amcam ruh halimi anlad ve baka hibir ey sylemedi.

Yaryolda, hl elimde inciri tuttuumu fark ettim. O bronzumsu grntsn kaybederek avucumun bask ve ssndan ezilip bzlmt. Midemdeki arnn nedeni belki de alkt, inciri azma attm ve onu yedim. Ardndan da hemen hatrladm ki, bu meyvenin ekirdekleri daima gidip dilerimin arasna saplanarak canm yakard, incir midemi daha da kavurmutu ve bu ar imdi ellerimle, yzme de yaylyordu. "Aziz Sebastian Gn" diye mrldand amcam. "Bu bizim iin ok kolay bir sefer olmayacak..." Dosta omzuma att koluyla, arm sanki tm bedenime yaylyordu. "ihtirasl ve bana buyruk bir kz" dedi. Ama bu benim iin bir avuntu deildi ki... , >j / V V0^n TlRASLI VE bana buyruk bir kz." Demir atm "Santa Lucia"nn gvertesinde yksek sesle bu szleri tekrarlyordum. Dalgn gzlerimin nnde canm Venedik.... ilerde ufukta Mestre'nin yuvar yuvar gri yeil tepeleri ve aceleci bir tela iindeki kent.... Tm renkler daha bir alm, pastellemiti. Hayat krpntlar...Denizlerde kaybolup, dalgalarla kyya vuranlar... Hava ylesine berrakt ki, Dolamite Alpleri'nin etekleri bile grlebiliyordu. Gzlerim kamar gibi oldu. Bunlar, Venedik'in hafiften batak ve kirli sularnn kokusunu denizinkiyle kartrarak insann genzini yakan sert, souk rzgrlarn doduu yerlerdi. Bunlar, her yerden grlen San Marko'nun bayraklarn dalgalandran rzgrlard. Zirvelerin puslu mavileri ve bayraklarn all morlu altn yaldzlar... Hava souktu ama rzgr buz gibi deildi, Aziz Sebastian Gn'nde balayan bu seferimiz iyi geecekti herhalde. Limann dndaki ada benim admn da geldii San Giorgio'ydu. Burann azizleri iin kocaman yeni bir kilise yaplaca syleniyordu. Noel'de, eski kilisenin nne toplanan ve ate bcekleri gibi gecenin karanln aydnlatan binlerce tekne geldi gzmn nne. ocukken bu kutsal gnlerin benim iin daha da zel olduunu dnrdm, ne de olsa San Giorgio benim azizimdi. ierlerde bir yerde hl da buna inanyordum, adaya baktm ve bana yardm et, diye dua ettim. Kalbim gm gm atyordu, yzm gzm bu arpntdan kzarmt, "ihtirasl ve bana buyruk bir kz." Bunlar yalnzca kendime sylediimi dnrken yan bamda patlayan bir kahkaha bana nasl da yanldm kantlayverdi. "Ooo, anlyorum..." "Afedersin Hseyin." Neden byle gldn anlamyor dum. "Deniz" dedi. "O, ihtirasl v bana buyruktur. Bir an iin seni yanl anladm, nk biz Araplar denize kz deil erkek deriz. Biz, onu bazen oyun oynayan kk bir olan ocuuna, bazen uyuyan bir deve, bazen akl bandan gitmi tutkulu bir gen a benzetiriz. Zaman zaman deniz, Allah korusun, az kpkl lgn bir adama bile dner. Limann sular bugn nasl da bir ylann boumlarn andryor, gelgitle karaya doru sinsice yk-Safiye Sultan F.4 50 ANN CHAMBERLIN selen altmzdaki u krtl suyu gryor musun? Demin senin onu bir kza benzetmeni yanl anladm iin kusuruma bakma." Devam etti: "Ama imdi yaptn benzetmeyi anlyorum, gerekten harika bir tarif bu dostum. Senin kzn da biliyorum, ipekler ve mcevherler iindekini, bir para utanmaz cinsten galiba, yle deil mi? Eer ben

babas olsaydm, onu derhal hareme tkardm. Kim bilir? Belki de bu grdm ylan da bir dii ylandr; fettan, arsz ve batan karc bir dii ylan..." Hseyin'in glne katldm, onun sesindeki iirsellik ok houma gidiyordu. Anlattklarna kar kmak aklmdan bile gemezdi. O, ta babamn salndan bu yana ailemizin sk bir dostuydu. ocukluumda, rengrenk ipek kumalar iinde getirdii Trk ekerlerini, kucana oturup, nasl zevkle bir bir mideye indirdiimi hatrlyordum. ksz kaldktan sonra amcam bana bir baba olmutu, Hseyin de, allmadk bir biimde, bizimle ayn dinden olmad halde, bana bykbabalk yapmt. Ama tabii ki benim u anda ilgi alanm deniz deildi ve bu beni iten ie rahatsz ediyordu. Hseyin bilirdi, ben denizi daima bir ana gibi grrdm ve ona tam olarak gvenirdim, hatta en korkutucu olduu anlarda bile. Gvenmediim Baffo'nun kzyd. Amcam, Madonna Baffo'nun sorumluluunu bana vermiti. Gn doduundan bu yana onun yolunu gz-lyordum. Hatta iin dorusu, Korfu-Baffo etiketli saysz sandk ve bavulun gemiye yklendii dnden beri... "Santa Lucia"nn, sivri yksek pruva alanyla, k taraftaki akln dengeleyen alak merkeze iple yukar ekilen sandklar birbiri ardna ylmt. Tamamen ykleme yapldnda gverte neredeyse su seviyesine gelirdi. Safiye Sultan 51 Byle sandklarn yalnzca tuzlu balkla dolu olmas gerektiini her ne kadar kendime defalarca tekrarlam olsam da, Baffo armalarn grdke hzlanan kalbime sz geiremiyordum. Tabii ki asla balk kokmuyorlard. Tahta aralklarndan arada bir lavanta ya da karanfil kokular yaylyordu. Mrettebata gelince, onlar iin ar balk yk yerine bu hafif sandklar alp yerletirmek ocuk oyuncayd. Yine de bir gemi, manastr bahesi deildi, kendimi gen ve haar hissettiim soylu alma odalarna da benzemezdi. Burann ikinci kaptanydm; evimdeydim, disiplinli alma ortam, verdiim emirleri harfiyen uygulayan gemiciler bana bunu hatrlatyordu; bir yandan da farkl klarla aydnlatlm Foscari Saray'nda yaptm gammazl dnyordum. Burada, benden ne beklendiini ve ne yapmam gerektiini biliyordum, buna uygun davranyordum ve orada da byle yapmtm. Tm Venedik sosyetesi de benden yana koymutu arlin. Asi bir gen kzn bylesi bir arlk karsnda hi ans yoktu. Onun etrafnda, ayan denize ilk att anda frtnaya yakalanm biri gibi sinir iinde dolamann hibir anlam yoktu. Hseyin, "Trke'de en sevdiim ey", diye sze balayarak yine farkl dnceleriyle aklm kartrmaya balamt, "italyanca ya da Arapa'da olduu gibi nesnelerin cins eklerinin olmamas. Dii ya da erkek taklaryla uramak zorunda kalmadan, kolaylkla konuuyorsun bu yzden." "Gel dostum" diyerek, onu sabrszca kolundan ektim ve yklemeyi daha iyi grebileceimiz bir noktaya doru gtrdm. "Anadilinden sz ederken daha dikkatli olmalsn," dedim. "Krekilerden biri szlerini 52 ANN CHAMBERLIN duyabilir. Senin grndnden daha farkl biri olduun anlalmamal." "Korsanlardan m korkuyorsun?" Hseyin gld. "Trk korsanlardan m? Gemide sen olduun srece hayr." "Benim kastettiklerim Hristiyan korsanlard." "Galiba Malta valyeleri'nden sz ediyorsun." "Korsanlardan daha iyi olduklar sylenemez." '

"Evet, haklsn daha iyi deiller." "Hi kimsenin Konstantinopolis'e gitmesini istemi^ yorlar. Bu da serbest ticareti engelliyor." "Onlarn kar ktklar ey ticaret deil aslnda..." "Maln sahibi dini inanlarna ters dmedii sre-e..." "Evet, eer bir Hristiyan'a aitse problem olmaz..." "Yok eer Mslmanlarnsa..." "Din kardelerim adna zr dilerim." "Ben de benimkiler adna." "Kafam kurcalayan u Hseyin, sen Trklere bal bir Suriyelisin." "Venedikliliimde bir kusur mu gryorsun?" "Venediken de Trken, Arapan, Cenevizcen ya da Franszcan kadar mkemmel. Biraz kilolu ve koyuca tenli olmana ramen, klk kyafetinde yapacan bir iki deiiklikle muntazam bir Cumhuriyet tccar olabilirsin." Hseyin benim onu bu ekilde deerlendirmeme ylesine gld ki, srma ilemeli uzun yeleinin iki yakas saa sola savruldu. Titizce dzeltti bunlar, etek ular imdi yine, dizlerinin altnda muntazam bir ekilde duruyordu. "Bahse girerim, duka altnlarnn krtsn kutsal inanlarndan daha ok seviyorsun. arap imekten, doafiye 6u!tan 53 muz sosisi yemekten de geri durmuyorsun. Ha bile karyorsun, hatta hatta Meryem Ana'nn nnde diz -kebiliyorsun. Yine de sla zleminin rzgr iinde esmeye balaynca, bu bedensel cilann altnda gizlenmi olan o Mslman ruhu hissedebiliyorum." Hseyin dnceli, byklarn ve sakaln svazlad. "Amcam senin u yetmi top kuma ve titizce ambalajlanm drt dzine Venedik kristalinden oluan ykn, bu yolculuk bahanesiyle Konstantinopolis'e gtrme kararn bana sylediinde bir an bile duraksamadm. Sadece sevindim, seninle yolculuk edecek olmaktan tr mutlu oldum." "Dostum, teekkr ederim." Hseyin'in abartl tavr belki gizli bir alaydan izler de tayordu, ama itenlii kesindi. "Sana ve amcana, iime yaptnz katklardan tr daima minnettar kalacam." "Bu ilikinin devamn yrekten dilerim." "Ve tabii iin de... Aslnda mevsimin ilk seferiyle yapacam ticaret kadar houma giden bir baka ey de bu her eyden bihaber memleketten biraz uzaklama frsat bulabilmek..." "Amcam senin zararsz olduunu biliyor, ben de biliyorum." "Bu bir iltifat m, yoksa?" "Zaten sen sadece bitmi maln ticaretini yapyorsun, Venedik kristaline dnya'apnda n kazandran srlarn deil..." "Majestelerinin Cumhuriyeti'nde pek ok adamn uruna hayatn yitirdii srlar..." "Yani sonuta unu sylemek istiyordum ben sana: Denizlerde, byle kendinden baka hi kimseye ans tanmayan korsanlarla dolu bir denizde, kendini gereinden fazla aa vurmamaksn." 54 ANN CHAMBERLIN Hseyin, altn diini gstere gstere yrekten gld ve "Tamam dostum," dedi. "Bundan byle yolculukta Arapa ya da Trke dersi yok." "Oldu Hseyin." "O zaman sen de bana Hseyin demekten vazgemelisin."

Hemen toparlanp, zerine basa basa, "Evet Enrico," dedim. Hseyin tekrar gld. "Bana korsan tehlikesine kar korunma dersleri vermek iin bir para gensin. Daha bilmediin pek ok ey var. Ama zamanla reneceksin. Evet... Adm Enrico, Enrico Battista... istanbul'a varana dek... Belki orada ben de seni Abdullah diye arrm, Tanr'nn kulu, hizmetkr..." Sanki bir baka tartmaya balamamak ve konuyu kestirip atmak istermiesine telal admlarla gvertenin br tarafna doru gitti ve mallarn dikkatsizce tayan birine avaz kt kadar bard. "Hoop, yava, seni sersem herif. O elindeki kristal ykne dikkat et." Kfrler, tm tccarlarn, hangi dilde olursa olsun ilk rendii eydir, "inek olu inek"ten "Senin anan mahallenin on para etmez orospusuydu"ya kadar... Onun Mslman olduunu bir anlasalar gerekten hali harapt. Neyse ki bu tarz kfrler Hristiyanlar arasnda bol bol kullanlrd. Bu arada gvertedeki karklk abuk sonlanm ve ortalk eski dzenine dnmt, ben de bylelikle endielerimden kurtulmutum. "Bakalm bu ihtirasl, zorlu sevgilimizle baa kabilecek miyiz?" Hseyin gz krparak bana dnd. "Evet, bakacaz Enrico Amca, beyefendi yani..." Hseyin'in kahkahalarna ben de katldm. Srtma bir aplak att. Sanki, haydi sen kendi iine ben de benimkine, demek istiyordu. Safiye Sultan VI 'ARAYA BAKAN kpeteden yle bir sarkmtm ki, oraya aslm bir bayrak gibi sallanyordum. Yamur ve pus, gnlerden beri ilk kez yoktu ve Venedik onu her zaman hatrlayacam gzelliiyle ortadayd. Sanki suyun ortasndan fkryordu. Gkyzne doru ykselen bayraklar ve byk bacalar... Piazzetta, Dklk Saray'nn kubbeleriyle San Marko Bazilikas'nn kulesi arasndan, frnc tavasndaki ekmek gibi kabara kabara limana alyordu. Ve gz nnde alabildiine uzanp gidiyordu yaam, bylesi bir azizden kaynaklanm olan yaam... Meydanda, afak vakti idam edilmi iki sulunun salland dara-acnn hemen nnden, yanlarnda kk ocuklarla geen dadlar... Dilenci ailelerin arasnda dolanan bir kadn kfr bast... Sergiledikleri llerini gmebilmek iin gereken paray sadakadan uman, sran sran oturmu dilenciler. Ceset, en yardmsever insann bile yaklaamayaca irenlikte, le gibi kokana dek bu ii srdrecekleri kesin. Deniz tarafnda, bin bir limandan getirdikleri mallar indiren ya da yeni ykn alarr bizim gibi tccarlar... Hzl bir baharat gemisi kayalklar gemi, limana yanamakta. .. Pruvas da, gvertesi de inanlmaz bir gzellikle ssl ve naklyd... ylesine yaknmzdayd ki; kimyon, biber ve tarn kokular genzime dolu vermiti birden. Dierlerinden hi de daha az neme sahip olmadklar halde en sradan grnenler, okyanuslar aan teknelerdi. Ve hl toprak kokusu yayan sebzeleri tayan geni karnl mavnalar... Gnlk nafaka peinde, dalgala56 ANN CHAMBERLIN rm tepesinde bir inip bir kan balk tekneleri... Ve kalamarn o tuhaf, keskin kokusu... Denizcilerin barlar, mart lklarna karyordu. Srekli olarak zamann akn gsteren kilise kulesi saatleri... Sonra arada bir duyulan farkl bir an sesi. Ya bir dn ya da bir cenazenin habercisi... Btn bu insan, hayvan, toprak, su, hayat ve lm karmnn bitmeyen dadaal mziini yine en ok dalgalarn patlayan kpkl sesleri ve ahap

teknelerin kendine zg tok gcrtlar bastryordu. Gzlerimiz ise deniz ve gkyznn yansmalaryla boyanyordu. Frncnn rettii o lezzetli ekmek gibi bir karmd bu. Kendi balarna pek ho ya da anlaml olmayan kokular, grntler ve sesler btnletiinde, ite tpk o taptaze ekmee benziyordu, tepesi tr tr, nar gibi kzarm bir ekmek. Ve bu ekmein pekmez dolu bir anaa daldrlmas gibi, bu harika karm da limann sularyla yle buluuyordu. Ama bugn her zamankinden de daha muhteemdi... "Ey kzl salm nerelerdesin, gel de grsn gnn u manzara..." Bu, yanmdan geerken, daima yapt gibi, ho bir ekilde sevdii airlerden msralar okuyarak bana iimin bana dnmem gerektiini ima eden amcamd. Fakat ne are, hemen yan bamzdaki baharat ykl gemi beni gnlk yaamdan kopartp almt. Tarn, ku zm ve balla tatlandrlm bir yortu kekinin ba-ndaymasna, bu ses ve grnt cmbnn karsndan bir trl ayrlamyordum. San Sebastian Gn'yd, sularn ykselmeye balad gn. stelik Pazard da... Ama deniz ve yln bu ilk seferi kutsal dinlenme iin izin vermiyordu. Safiye Sultan 57 Btn bir Cumartesi, manastrdan adeta cesedini srkleyerek kard kzla gelecek olan yal halaya bir el vermek iin kyya inmek zorunda kalp kalmayacam dnp durmutum. Ve ite imdi Piazzetta'y geerek geliyorlard. Hizmetkrlar, alm emsiyeler, fino kpekleri, kanaryalar... Sanki yryen bir ar...Tabii ki onun ayrlmaktan nefret ettii yer aslnda manastr deildi. Tm entrikalarn oktan evirmeye balamt meydandaki halka. Sesleri duyamayacak kadar uzakta olmama ramen szlanmalar, yalvarmalar, i ekmeleri tahmin edebiliyordum. zerindeki gz alc, pembe elbiseyle zaten maskaralklarn izleyememek olanakszd. Sanki o bir dansz ya da oynayan bir ayym gibi etrafnda oktan bir kalabalk olumutu. Bazlar ona yaknlk duyup tezahrat yapyorlard. Dierleri onun Dk'n ve hatta Tanr'nn kurallarna kar km bir kafadan sakat olduunu dnp el kol hareketleriyle protesto ediyorlard. Baffo'nun kz fenalk geirdi. Baffo'nun kz etrafna yumruklar att. Baffo'nun kz kamaya alt ve onu yola getirmeye alan mrettebat tarafndan yakaland. Mrettebatla flrt etmeye alt. Eteklerini havaya kaldrd, onlara bacaklarn gsterdi, pckler yollad, para datmaya alt ve nlerinde gzyalar iinde yerlere kapand. Ve bunlardan hibir sonu alamaynca, btn kularn, kedilerini, kpeklerirTi ortaya sald, onlar olmadan gemiye adm atmayaca tehditlerini savurarak... Bu sonsuza kadar devam edemezdi, amcam emretti. "ar onlar Giorgio, bu vedalama yeteri kadar uzad... Ya bir sonraki an sesiyle demir alrz, ya da bir baka med zamann bekleriz." Kydaki adamlarmza iaret ettim ve neler olacan merak iinde izlemeye baladm. 58 ANN CHAMBERLIN Kanaryalarn durumu mitsizdi. Belli ki Venedikliler haftalarca kanallarda, onlarn rengrenk kanatlarn seyredip, seslerini dinleyeceklerdi. Ama dierleri, kpekler ve yal hala perian bir durumda da olsa artk emin ellerdeydiler. Rhtmn alt taraflarnda bir yerlerde o mthi pembeli de ele geirilmiti. "ok ok iyi..."

Tam bu srada Baffo'nun kz ylesine byk bir hzla, adeta bir glle atei gibi frlayverdi ki, herkesin nutku tutuldu, benim de... Adaletin sembol gibi meydann ortasnda dikilen iki krmz granit stuna komaya balad. Parlak pembe leke daraacma doru srad, bo bir ipi kapt ve bu sabah aslanlarn yannda kendini sallandrmaya kalkt. Kzn halas ld m bayld m, belli deildi. Kalabalk soluunu kesmiti, kimileri lk la nbetileri yardma ard, kimileri bir heykel durgunluunda, bu garip armha gerilii seyretmeye koyuldu. Hseyin yan bamda, kt ruhlardan korunmak iin Arapa bir dua mrldanyordu, ip hemen hemen boynundayd, danteller, inciler, yakutlar ve altnlarn arasnda bir yerde... Daha nce de fark ettiim gibi uzun boylu bir kzd. Bir adam boyu olan bu mesafeye eriebilmek iin parmaklarnn ucuna kalkmas gerekmiyordu. Bir tekmeyle sehpay itti ve amcamn adam Pi-ero'nun siyah kollarnn arasna dt. Onu, kz gvenlik iinde gemiye getirmesi iin ben grevlendirmitim ve beni d krklna uratmayacan biliyordum, ama dorusu yine de heyecanlanmadm sylenemezdi, derin bir "ohh" ektim. Sonra da kydaki ve denizdeki herkesle beraber kahkahalarla glmeye baladm. Piero, cesetlerden birinin yanna kmt, Baffo'nun kzn dizlerine yatrm ve tm Venedik'in sevin lklar araSafiye Sultan1 59 snda ona hak ettii tokad basyordu. Manzara unutulmazd, kocaman kapkara bir adam ve rpnan pembe kollar bacaklar... Grdklerim o kadar houma gitmiti ki, Konstantinopolis'e gider gitmez amcamn adamna armaan olarak bir mercan kpe almaya karar verdim. Bu dncelerle kafam din, iime dndm. Madonna Baffo bu gemide bize daha fazla zaman kaybettiremeyecekti. Bu gen hanmn toplum tarafndan evcilletirilmesi bana zgvenimi yeniden kazandrmt. Kafeslerin arkasndaki bir harem kadn gibi, ylesine uzaktan seyretmitim bu kepazelii. Bunun verdii gcn farknday-dm. Limann ortasndayken bana onun gzellii vz gelmiti. Hareketleri sama sapand. Aptalca ve ocuksu... Ondan korkmam iin bir neden yoktu. Bu deniz onu da adam ederdi. Arkamzdan esmeye balayan rzgr yava yava yelkenleri dolduruyordu. te gemimiz dalgalar stnde yine arklar sylyordu. Gemiciler taptaze ve heves doluydu ve akam stne doru stria yarmadas oktan gri, uzak bir glge halini almt. Batan gnein klaryla parldayan sahil anlatlamaz bir eitlilik iindeydi. Rzgrlar bizi koynunda tayan geminin atas am ormanlarnn kokusunu getiriyordu. Gnbatmnn canl renkleri ertesi gnn iyi geeceinin mjdecisiydi. Akam yldz bir elmast sanki. Yunuslar zplayp duruyordu. Bir yn iim vard yapacak... Artan rzgrlara gre yelkenlerin dzenlenmesi, dar ve zor kanallardan geerken krekilerin ayarlanmas hep benim grevimdi, ilerine canla bala sarlan bu adamlarn suyu yararak ilerleyen kreklerinin ucundan gkkuaklar akard. Dorusunu sylemek gerekirse, o ana kadar bizim dik kafal yolcumuzu hi hatrlamamtm. Olduka sessiz durmutu. L 60 ANN CHAMBERLIN Ama, "ocuklar ok sessiz olunca," derdi yal dadm, "mutlaka bir yaramazlk peindedirler." VII , YALI RAHBEY bana getirdi ve "Bu benim yeenim Giorgio, ikinci

kaptandr. Sorununuzu o zecek" dedi. Dar karken de gzlerime yle bir bakt ki, bu, "Byle problemlerle uraacak hi zamanm yok" demekti. Rahibenin deniz tutmasndan yeilimsilemi yz gzyalaryla ykanmt. Meydan okuyan bir ifadeyle bana bakt, cesaret almak istercesine tespihinin tanelerine yapmt, sanrm beni onlardan yansyacak kutsallkla etkilemek istiyordu. "Kutsal rahibem." "Gen Sinyor Veniero", bana doru gsn iire-rek dnd, ne yazk ki insann aklna erotizmden baka bir ey getirmeyen bir tavrd bu. "Bay Veniero, adamnz yola getirmenizi istiyorum sizden." "Adamm m?" " O siyah yarat beyefendi." "Piero mu? Neden? Ne yapt?" Bir iki kere sudan km baln zorlanmas iindey-miesine azn ap kapad, ama galiba bana gelen felaketi anlatacak kelime bulamyordu. Tek are beni gverteye karp, krek ekenlerin yanna gtrmekti. Gittik ve bana bu "rezilane!" durumu elleriyle gsterdi. Ba kasarasmdaydk, nmzde altnms klarla yaylan deniz, tepemizde alacakaranlk bir gkyz... (Safiye Sultan 61 Amcamn adam, onu bulmay umduum yerdeydi. Gnn son klar altnda, ayanda pamuklu pantolonu, bacaklar apraz, oturmu ipleri tamir ediyordu. Buraya kadar normaldi. artc olan, yan bandaki bir halat kmesinin tepesine km olan Vali Baffo'nun kzyd. Kyafetini deitirmiti. Yaldzl kurdelelerle sslenmi, krmz erik renginde bir kadife elbise giymiti. Ama pembe ipek hl ortalardayd. Sanrm btn leden sonray elbiseyi kesip bierek geirmiti, imdi de elinde ine iplik, ondan bizim ihtiyar Piero'ya bir gmlek dikmeye alyordu. Bu sabah limandaki lgnca gsteri ve daraacnda sallanma numaralarnn yannda, bu "sava art" kuma hayrl bir ite kullanma abas hi yoktan iyiydi. Bu parlak rengin amcamn adamna ne denli yakaca Baffo'nun kznn gznden kamamt. Aslnda projesinde henz tam bir gelime salayamamt, bir defa iyi bir terzi olduu sylenemezdi. Sonra, elindeki iten ok Piero'nun elindekiyle ilgileniyordu. Onun parmaklarna bakyor, ustal stne laflar sylyor, sanki ertesi gn ipleri kendisi tamir edecekmi gibi aklna gelen her trl abuk sabuk soruyu soruyordu. Halayla birlikte bunlar seyrederken Baffo'nun kznn iki kez klenin zerine abandn grdm, ilkinde onu halatlarn arasna drd, Piero elinden geldiince bir kibarlk iinde savuturdu hamleyi. Bunun bekledii gibi bir sonu vermediini grnce, memelerini ortaya karan sahte bir ilgiyle eilerek, ikinci bir deneme daha yapt. Gerek ortadayd, Madonna Baffo gemideki bir yn adamn arasndan, bu sabah onu kurtaran zenci klemizi semiti fingirdemek iin. Kendimi tutamayp yksek sesle gldm. "Baym" diye ikaz etti hala beni. "Bu glnecek bir ey deil." 62 ANN CHAMBERLIN "ok haklsnz, asla glnecek bir ey deil bu" dedim. "Ama zavall Piero'nun ne yapmasn bekliyorsunuz bu-" Rahibenin ac eken suratn grnce derhal enemi kapatp cmleyi dndm gibi tamamlamaktan vazgetim. "Yeeninizi kamarama yollayn. Onunla konuacam." "Yeenimi mi?" diye sordu kadn. "Pek tabii ki bunu yapmayacam. Dzeltilmeye ihtiyac olan ahs Sofia deil, sizin adamnzdr. Kald ki

yabanc bir erkein odasna onu yollamam zaten sz konusu olamaz. Yalnz bana... Yannda ben olmadan... Tanrm sen bana ac... "Nasl arzu ederseniz, aziz rahibem. Ama bizim adam pek akl banda biri deildir. Karnza geip, uslu uslu sylediiniz her sz ban sallayarak dinleyecektir, arkasn dner dnmez de dakikasnda sizin ona yapmasn sylediiniz eyin tam aksini yapacaktr." "Bay Veniero. Ben basit bir azarlamadan sz etmiyorum. Ben, bu arsz adamnzn cezalandrlmasn istiyorum. Dvlmesini, kamlanmasn... Sizin u deniz dnyanzn kurallar her neyse, bunun uygulanmasn istiyorum." "Evet, kutsal rahibem, anlyorum ama bunun ok fazla bir etkisi olmayacaktr. Bir boa kadar gl ve salamdr o." Durumu idare etmeye altmn farknda olan Piero bana gz krpp duruyordu. Kadnn ilgisini baka bir yere ekebilmek iin srtn gsterdim elimle. "Bakn," dedim. "Bakn u izlere, bunlar normal bir adam kolayca ldrecek yaralara ait. Grdnz gibi ona vz gelmi. Korkarm ki, pek yola gelebilecek cinsten bir adam deildir." "Amcanz neden bu adam tutuyor acaba?" diye serte cevap verdi kadn. , ', Safiye Sultan 63 "Ondan saladmz yarar, kard belalardan ok daha fazladr efendim." Tabii ki yalan sylyordum. Piero bizim iin bir kleden ok daha fazlayd. Ailenin parasyd, stelik benim atladm baz ileri fark edip hemen halledebilecek bir zekya sahipti. Saf ruhlu rahibe yalan sylediimi dnmemiti bile. "O zaman," dedi, "Sizin sznze uyacam. Ama kapnn dnda durup konuulan her kelimeyi dinleyerek... Eer yeenim iini bile ekerse... Ayrca..." Garip iftin oturmu olduu ip ynlarna aya taklmt, mrldanmaya devam etti, "Sizin, benim ona vermi olduum nasihatlardan farkl ne syleyeceinizi bilemiyorum. Sevgili sa, u kardeimin yanna sa salim bir varabil-sek..." "Kzm bekreti bozulmadan...", yal rahibenin yzne baknca cmleyi iinden byle tamamlam olduunu okuyabiliyordum. Kapm alnyordu. Daha ben, "Gelin Madonna Baffo" derken o odaya girip kapy kapatmt bile. Amcamn yksek arkalkl koltuuna kurulmutum, sesime otoriter bir sertlik vererek, "Buyrun oturun," dedim. Oturdu. "Biraz arap?" Barda doldurdum. "ok gzel, geen yln rn, Kbrs zmnden." Tedbirli baklarla baktiysa da tehlikeyi gze ald, kadehi nne ekti. Bardam onun erefine kaldrdm ama buna cevap vermedi. abucak arabn bitirdi. Gemide imeye alk deildi. Ani bir sallanma gl ikiyi azndan burnundan fkrtverdi. ksrd, tksrd. Sesi duyan hala hzla ieri girdi. 64 ANN CHAMBERLIN "Halacm, bir ey yok" dedi kz, hl nefesini d-zeltememiti. Bir para utanm gibiydi, hala dar karken bu ilk zaferimin verdii honutlukla glmsedim. Kendini toparlayan Baffo'nun kz, gzlerinde kibirli klarla bana bakyordu. Onun grntsnn bende yaratt acizlikle baa kmam

gerekiyordu. O, mkemmellikti. Krmz erik renginin ona ok yaktn dndm. Gece nda yz temiz, soluk, souk bir ay gibiydi. Sakin bir adam bir anda ldrtabilirdi bu. Tm avantajm yitirme tehlikesiyle kar karyaydm. "Madonna Baffo," dedim, "k oldunuz galiba..." "Bu sizin zerinize vazife deil. Sizin iiniz beni geminizde gtrmek, hepsi bu." "Pek tabii ki sizin gnl ileriniz beni ilgilendirmez. Yalnz yle bir ey var, mendilinizi nnde drdnz kii bizim adammz." Bir yudum arap daha aldm ve gz ucuyla ona baktm. "Dorusu, Madonna Baffo... Sizin gibi gen gzel bir hanm... Bir gemi dolusu salkl gen adam... Tm baarnz bir zenci kle, yle mi? San Marko akna... Bir adam sizin hayatnz kurtard iin onu dllendiriyorsunuz zeki bayan, yle mi? Ama bilmelisiniz ki, ben ona sizi korumas iin para veriyorum ve o belay hallettii iin ayrca bir de mercan kpe sz verdim kendisine. Ona bedel denmitir. Eer birine teekkr etmek istiyor idiyseniz, bu ben olmalydm." Bana borlu olmaktan holanmad gzlerinden belli oluyordu. Bunu kendi amdan yine iyi bir puan saydm. "Haddini bilmez biri olmadmn ahidi olarak halanz buraya getirdim. Hemen sylemeliyim ki, bana bir ey demek durumunda deilsiniz. dl istemiyorum. Sizin gvenliiniz benim grevimdi. Bu bir itir. Ondan baka bir ey deil." Baffo'nun kz pheci bir havada bakyordu. : (Safiye (Sultan 65 ; "Ama, yine de, bir eyi hl anlam deilim..." Baffo'nun kz koltuunda kmldand. "Anlayamyorum, neden, neden bunca gemicinin arasndan Piero?" Kz kamarann nda, gvertenin aydnlndan ok daha farkl parldayp glgelenen memelerinin beyazln gstererek bana doru eildi. "Tahmin et" dedi, bir yudum arap daha ald. "Pekl" dedim, bir sre dndm. "Halanz kskandrmak istiyorsunuz." Kkrdad. "Hayr." "Beni incitmek istiyorsunuz. Bir eyler demek isteyen bir saldr." Bana en etkili nasl saldrabileceinin dncesiyle yzm kzarmt. Foscariler'in evinde kolumu tututuran o kol... Kendimi toparladm. "Bilerek deildir herhalde, evet yemin ederim bu yzden adammn peine dtnz." "Kendinizi fazla martyorsunuz Bay Veniero." Bu defa o bir puan almt... "yi, o zaman gemideki baka birini incitmek iin." Kafasn sallad. "Gemideki biri deil, ama biri var... Birini incitmek istiyorsunuz, peki kimi?" "Babam." "Babanz m?" "Tabii ki onu... Ve evlenmem* gereken u aptal kyly. Bay Veniero siz ok safsnz." "Fakat yine anlamyorum, sizin bu gemide yaptnz eyler... Bunlar bilmeyen, grmeyen insanlar nasl incitebilir?" "Kolayca." Bir sonra syleyecei szle oyunu kazanacandan emin arkasna yasland. "Sizin sevgili Pi-ero'nuzun bana bir ocuk vereceini umuyorum. Baba-Safiye Sultan F.5 66

ANN CHAMBERLIN ma vris olarak bir kk marsk verince nasl eleneceimi kimse tahmin edemez." iinden gele gele kahkahalarla glmeye balad, tabii kapdakinden hemen malum reaksiyon geldi. Hala, ortada sakncal bir durum olmadn grp tekrar dar ktnda ben de glmeye balamtm. Onun bu neesine katlmam karsnda Sofia bir an duraksad. Gzlerimden yalar gelene kadar glyordum. Kadehinin zerinden, yumruunu fkeyle skarak bana bakyordu. Glme krizimi durduran bu fkeli bak oldu. Tanrm, o endieyle kark, tepeden bakan tavr bile gzeldi.. Artk bu kk oyunu kazandmdan neredeyse emin olmama ramen kendimi ciddi bir tehlike iinde hissediyordum. Kontrolm henz kaybetmemitim ama o sakncal glnlk devam ediyordu. "Gelin Madonna, size bir ey gstermek istiyorum." Masadaki defterden bir sayfa aldm, kalemimi mrekkebe batrp yazdm: "Madonna, bunu okuyabilir misiniz?" Yazmamzn gvenliinden emin olmak iin kapya eytan gibi bakt. Kalemi ald ve yazd. "Sanrm." Teknenin ve kalemin gcrtsndan baka ses yoktu. Tekrar yazdm, "Madonna. Amcamn adam sizi hamile brakamaz. O bir hadmdr." "Bu da ne demek?" diye yksek sesle sordu. Kahkaham zor tuttum ve onun bu cahillii karsnda bir efkatli baba gl taknmay daha doru buldum. "Bir hadm" diye yazdm. "Geen Cumartesi Fos-cari'lerin salonunda ark syleyen kastrato gibi bir adamdr. Yoksa Andrea Barbarigo ile ok megul olduunuzdan izleyemediniz mi? Bir hadm, erkeklik organlar kesilmi bir adamdr ve iktidarszdr. Trkler arasnda, amcamn onu satn ald yerde, bu ok rastlanan bir Safiye Sultan 67 durumdur. Kadnlarn yanna koyacaklar klelerden emin olabilmek iin, oradaki kleleri..." Yazmay braktm, daha fazlas gerekmiyordu. Bu bir yaland. Piero zerine uydurduum yalanlardan rahatsz olmaya balamtm. Adamn ne aptalln, ne de iktidarszln brakmtm. Aslnda onun gibi gl bir hadm pazarlarda bizler gibi denizcilerden ok daha fazla para ederdi. Tabii o pazara gelene kadar ameliyattan tr sa kalabilirse... Yani uzun lafn ksas, o da en az bizim kadar erkekti. Yine de kt zerindeki bu palavralarm ie yarad. Eer ben, Korfu'ya giden bir geminin aptal ikinci kaptan, onun baarszlkla sonulanan zgrlk atann hikyesini bu kadar bilebiliyorsam, Venedik sosyetesi kim bilir daha neler syleyecekti. Gen kz koltuunda aalanm bir ekilde sallanyordu. Yeniden kibarca glmsedim, ama gzlerini benden kard. Onu bu denli burnu srtlm grmekten neredeyse zlmtm. "Gitmeden arabnz bitirin. Kalp krklndan lmenizi engeller." Her bir damlay ayr ayr savuran azgn bir fkeyle kadehi yere vurdu ve odadan dar frlad. Halasnn merakl sorularnn hibirine cevap vermeden gvertede kaybolup kamarasna gitti. Arkasndan kapy yavaa kapattm, oturup arabm bitirdim, ve onun o kck "sanrm"n seyrederek hayallere dalam. Ardndan cinsiyetsizlikle ilgili bir yn ey yazdm o kck "Sanrm". Akm diye balayan notun altndaki "S"nin ayn. Hl yeleimin cebinde sakladm o not... Bu yazmay da katladm ve ayn yere koydum. I

68 ANN CHAMBERLIN (Safiye Sultan 69 Ertesi sabah ortalarda ne hala, ne de yeen vard. Yalnzca leden sonra rahibe deniz tutmasna kar bir para hava almak iin gverteye kmt. Ona gemi olsun dileklerimi ilettim ve alayc olmamaya alarak, denizlerde bym birinin ona ne gibi bir yardmda bulunabileceini sordum. O kadar rahatsz birinde grebileceimden ok daha byk bir minnet ifadesi vard yznde. "Tanr sizden raz olsun sinyor," dedi, baka bir eyler daha eklemeye alt. "Dn kamaranzda yeenime ne sylediinizi bilmiyorum ama, gerekten harikalar yarattnz. O andan bu yana deil dar kmak, yatanda dnmedi bile..." "Umarm hasta deildir." "Tanr'ya kr, hasta deil. Demirden bir midesi ve elik gibi barsaklar var. Yalnzca. Ne diyecektim? Boyun emi durumda. Evet, tam kelimeyi buldum. Boyun emi. En sonunda boyun edi. Bunun Korfu'ya kadar devam etmesi iin Tanr'ya dua edeceim." VIII fIL 1562. Ocak aynn sonu. K semasnn altnda Dalmaya kylar olanca sadeliinde, kendisi gibi... Beyaz granit kayalarn son nefesine kadar savunucular kknarlar... Ragusa'da hem frtnadan korunmak, hem de yemeklik almak iin biraz mola vermitik, imdi frtna din-miti. Ve iki ya da gn iinde Korfu'ya ulaacaktk. Bu kadar olaysz bir seyir olmas inanlmazd. Yine de tm ksalna karn o Tanr'nm cezas Baffo'yla yaplan yolculuk, benim iin yeterince sinir bozucuydu. Onu tekrar grmtm tabii ki... Halasndan ykselen rtlere ve kokulara dayanamayp temiz hava alabilmek iin kendini kamarasndan tekrar dar atmas bir gnden fazla srmemiti. Ama bir ekilde teknede hep benim olduum yerlerin tersinde bir yerlerde dolamt. Ben aa bakan tarafta balklarla uraan adamlara yardm ederken, o gidip karay seyrediyordu. Ben getiimiz yerleri iaretlemek zere kara tarafna gittiimdeyse, aktaki gnbatmn ok daha ilgin buluyordu. Ben k tarafnda dolanrken, o pruvann en ucunda, Korfu'ya bir an nce kavumak istercesine ileriye uzanm oluyordu. Ve ben ileriye gelince, ktan geride braktmz kara parasna oralardan zorla koparlm gibi dalgn bakyordu. Zavall Piero'dan ise bir vebal gibi kayordu ve o nl pembe gmlei de asla bitirmeyi dnmedii belliydi. Dostum Hseyin'le sohbet ettiini grmtm zaman zaman. nceleri beni kskandrmaya altn dnmtm ve umurumda deilmi gibi davranmay yelemitim. Sonradan da oturup dnmtm, belki de ona Mslman erkeklerle ilikiye giren gen Hristiyan kadnlar bekleyen tehlikelerden sz eden bir not yazmalydm. Ona haremin karanlk duvarlarn anlatmalydm. Galiba bunda bana en fazla cazip gelen, onunla yeniden kamaramda ba baa kalabilme umuduydu, lo klar altnda, morlar, yaldzlar arasnda ona tekrar bir kadeh arap ikram edebilmek... Neyse ki ben bu aptall ve ihaneti yapmadan, Hseyin bana kzn onunla niin ahbaplk ettiini anlatt. Hseyin, amcam ve benim dnda onun gemide konuabilecei tek insand. Amcam, iiyle yeteri kadar younlamt ve bir ocukla zamann harcayamazd. Bana gelince, gz gze bile gelmek istemedii biriydim onun iin.

70 ANN CHAMBERLIN Sanyorum bu bar ve sessizlik iin kretmeliydim. Ama ok gentim ve Baffo'nun kznn babasnn kollarna gvenlik iinde kavumasyla, hayatta bir daha kar-lalamayacak o gerek maceray skalayacak olann, sadece o olmayacan biliyordum, bu duygu da igdsel bir ekilde beni deli gibi ekiyordu. Hseyin'e hangi dnceyle duygularm atm bilemiyorum ama, "tam dndm gibi..." derken glmseyen aznda parldayan o altn diin ltsn hatrlyorum, "Ne dnyorsun ki?" "Sen ksn dostum." ^ "Sama." "Tamam. Senin dediin gibi olsun. k deilsin." ',- Hseyin omzunu silkti. Sonra dalgac bir bakla karanlk gecede denizi seyretmeye koyuldu. "Tamam," dedim, "kazandn, ama bu o kadar aleni mi?" "Senin duygularn senin iin ne kadar aleniyse o kadar.." Sust yakalanm bir yaramaz ocuk gibi utandm. "Evet, onun benden ne kadar tiksindiini biliyorum." Dudaklarndaki alayc gl saklamaya alan Hseyin, "Bunu bilemem" dedi. "Ama eer yleyse, demek bu duygu sizin aknzda ikiz bir duygu..." "Sana bunu mu syledi?" Kskanlktan kudurmu gibi sormutum bunu, geminin benden uzak yerlerinde tadna varlan bir srdala nasl tahamml edebilirdim... "Yok, yok, gen dostum. Yalnzca havadan, Venedik'ten sz ettik biz. Ama sana bunu syleyebilirim, eminim bundan..." <*>afiye ultan 71 "Dostum" dedim glerek, elimi onun dncelerini de kovalarmasna salladm. "Sen, saygn hibir kadnn halk arasnda yzn bile gstermedii bir lkeden geliyorsun. Kadnlarn dncelerini okuyamazsn, hibir deneyimin yok. Eer dikkat etmi olsaydn, onun geen hafta boyunca nasl benden uzaklarda, beni hie sayarak dolam olduunu fark ederdin. Seninle bir kocaman altn iin bahse girerim ki, ben aa gitsem o kesinlikle, hi nedensiz, igdsel olarak kara tarafna koar. " "Altnn senin olsun" dedi Hseyin. "Eminim ki sen haklsn. Sana vebal gibi davranyor." Onun bu aklamasndan memnun olmutum. K-rekilerin rahatlkla yaylmasndan, ortalkta yalnzca erkeklerin olduu belliydi. Bu gece kamarasna erken gitmi olmalyd. Onu karanlkta kaybolmaya yz tutana kadar izleyen ben, bundan emindim. Hibir ey sylemedim, Hseyin devam ediyordu. "Siz, arkada olmadan nce, birbirine trnak gstererek tslayp pslayan kedi yavrular gibisiniz. Ben daha profesyonel bir yaklam tercih ederdim. Baba, kzn ticarette birtakm ayrcalklar karlnda veriyor. Hem keseye hem de vicdana yararl bir ey... insann mr uzar..." "Eee tabii Hseyin, ticaret yaptn yerler kadar karn var senin. Halep'te bir tane, Kontantinopolis'te bir tane, Venedik'te bir tane..." "Bana bunlar salayan peygambere krler olsun. Ama galiba iin aslnda yirmi karm bile olsa, senin u ackl, yaral romansn tercih ederdim." "Benden ne yapmam bekliyorsun Hseyin? Gidip kendimi Vali Baffo'ya sunaym m? Hizmetinizdeyim efendim, kznz o soylu Korfuluyla evlendirmeyin. 72 ANN CHAMBERLIN Benim gibi engel tanmaz, bir alkan damada sahip olmaktansa niye bu

adada saplanp kalyorsunuz? stelik de geleceim parlak, Venedikli iyi bir aileden geliyorum, Tann'y inkr eden, ien, kfreden bir adamm ben, on ayn dokuzunda uzaklara giden, kznz Venedik'te bir bana brakacak olan bir adam..." "Venedik, onun yaamak istedii yer." "Allah korusun... Onu, para ve zgrlk iinde Venedik'te tek bana brakmak... Bu dnyada onu brakabileceim en son yer olur." "Doru, bu ok mantksz olurdu" dedi. Herhalde gznn nnden haremin duvarlar gelip geiyordu. "Ya da bunun zdd? Ben, Giorgio Veniero, Venedik'te dkknmda hibir halt etmeden oturup paralarm sayacam ha? Ben denizle evliyim." "Ve o berbat bir metrestir." "Hseyin, dostum. Sanyorum siz Araplar'n denizi bir erkek olarak kabul etmesinden yana gnlm." "Seni gnn sonunda evine yollayan bir efendi. Bir metres ok daha iyidir, seni kapnn nnde elinde terliklerin ve yreinde bin bir arzuyla bekler..." "Ne yapmalym Hseyin?" "istediim kadar iyi italyanca konuaym, uygun elbiseler giyeyim, ben asla bir Venedikli olamam. Siz kendi yarattnz denizin hayalini seviyorsun. Belki baka hayaller de iinize gelir. Siz Venedikliler daima kafa yorup durursunuz 'ne yapmalym, ne yapmalym?' Sanki elinizde durumlar deitirebilecek g varm gibi.. Hi de yok... Dostum, bu Allah'n ellerindedir, bizim gibi kk karncalarn yapabilecei pek fazla bir ey yoktur. Biz Mslmanlar onun iin, 'inallah' deriz, 'Allah'n dedii olur" deriz." Safiye Sultan 73 Bir ses, bizi felsefe dolu bu konumadan kopard. Solumuzdaki odun ynn oradan gelmiti. Biz sese doru dndmzde, uzaklaan bir ekil grdk. Bu patrtnn nedeni saten eteklikli bir ekildi. ,, "Bu neydi" diye sordum. ; : "Sormaya ihtiyacn m var dostum?" dedi Hseyin, "Tanrm, Baffo'nun kz. Acaba ne kadarn duydu?" "Her eyi" dedi Hseyin, kadere bak, dercesine anlaml bir glmseme vard yznde. Kzn kazand bu zafer yumruk gibi oturmutu mideme. Kafamdan sylediklerimi defalarca geirdim, ama hi kurtulu yoktu. Sadece bir kerecik benim yanma gelmiti, ona olan akm itiraf etmemi dinlemek iin... iittiklerini inkr etmenin bir yolu yoktu. Kahkahalarn, oh olsunlarn, cephaneleini bir bir saymasn hayal etmek tahamml tesiydi. Gsz, salak bir itirafn kma-zndaydm. Dndke anlyordum, bu itirafn nedeni Hseyin'in alayc glyd. O kza k olduuma inanmyordum aslnda. O, her eye ramen bir ocuktu. Yaramaz, saf bir ocuk, akldan daha ok fkeye, sevgiden daha ok tutkuya sahip bir ocuk.... Gerektiinde kuvvetle, acmaszca durumu kontrol altna alabileceime ikna etmeye alyordum kendimi, bunun gvencesini hissedebilmek iin tm gece uratm.-Sabaha kar, gverteye arldmda uykusuzluktan yorgun ve tahammlszdm. Onun duyduklarn dnmekten hl kendimi alamyordum, aktan da daha tehlikeli bir durumdu bu. 74 ANN CHAMBERLIN ix ^KKAAT..." Bu ses beni ve amcam telala dar frlatmt. Ve etrafa

bakar bakmaz onu grdk. Gecenin karanlnda bir yldz sanarak zerinde durmadmz kt bu. afan aydnlnda, bayran grebileceimiz yaknlktayd artk. Kapkara zeminde bir beyaz Malta ha. Aziz Jan'n Malta valyeleri. Ellerini rparak Tanrsal bir sevin gsterisi iinde olan rahibe, "Tanr'ya krler olsun," dedi. "Onlarn korsan olmasndan dm kopmutu." Bam sallaym ve cevap yerine kardm homurtudaki endieyi yakalam olacakt ki, "Herhalde dost insanlardr" diye devam etti, "Hristiyan bayra tayorlar." "Yine de bize yanap, ortal arayacaklardr," diye cevap verdim. "Ama neyi?" "Onlar Trk ararlar." nmde sallanan kapya bastm tekmeyi. > "O zaman sorun yok. O musibet Trkler'den kimse yok bu gemide, yle deil mi?" Bana bakt. "Tabii ki yok" dedim abucak. "Ama bu bizi yavalatacak. Korfu'ya ulamamz iki gn daha gecikebilir." Krk dkk grntl ama azna kadar silahlanm gemi bize bordaladnda rahibe ve yeeni gvertede dizlerinin zerine km, ateli bir ekilde dua ediyorlard. Eer ben bir Sen Jan valyesi olsaydm bu manzara bana gerek olamayacak kadar dindar grnrd ve Trk kokusunu hemen alrdm. Ama herhalde yal kad(Safiye Sultan 75 nn taklit edilmez tavrnn etkisinden olacak hzla geip gittiler. Ve yine herhalde sinyorinann salarnn altn pa-rltsyla bundan vazgetiler. Kaptanlarnn onun bukleleri arasnda parman gezdirdiini grdm, neyse ki ortalkta bulabilecekleri bir Trk yoktu. fkeyle yanyor-dum, ama bunun nedeni o dokunutan ok, kzn ona cevap veren baklar ve glmsemesiydi. valyelerin kaptan zayf biriydi. Omzuna dklen kahverengi salar slak keten gibi yumuakt. Zrhlarnn zerine o geleneksel korumalarn da giymi olan mrettebat iinde bir ift tabancayla donanm olarak yalnzca o vard. Gs gse, ya da klla onun hakkndan kesinlikle gelebilirdim. Allah ona ne zek, ne de kuvvet vermiti. Ama, muhtemelen alnt silahlarla talih ondan yana dnm grnyordu ve nnde kurt karsndaki kuzular gibi diz kmemiz gerekiyordu. Tm bir sabah sren aratrmadan sonra valyeler pheli bir ey bulamadlar ve tarafmzdan davet edildikleri akam yemeine memnuniyetle katldlar. Ah, arapla terbiyelenmi tuzlu domuz, kzarm elma ve biskvi hazrlamt. Deniz tutmasndan yeermi suratyla daha bir dindar grnen rahibe ve saygn bir Hristiyan klndaki Hseyin de dahil olmak zere herkes sofrada yerini almt. Artk biraz rahatlayp Trkler'den arndrlm bir denizin erefine kadeh kaldrabilirdim. Ayaklarm uzatp, arkama yaslanarak, bir gece nceki uyku karan rk ruhun etkisinden kurtulabilirdim. Yemek ve ikiler mkemmeldi, gne scakt ama taptaze bir meltem vard esen. Gkyz mkemmel bir mavilikte, deniz parlatlm bir ayna misali ldamakta... Bo direklerin arasnda evindeymi gibi dolanan martlar... Ama heyhat, bu rahatlk devam edemezdi. Ensemde 76 ANN CHAMBERLIN hissettiim bir tokat kadar etkileyici baklarla arkama dndm ve onun gzlerini grdm, benim huzurumla delice bir kskanla tutulmu gzler...

Bu ihtirasl, kslm kahverengi gzler diyordu ki, imdi grrsn... Bu szleri yksek szle sylenmiesine duyuyordum.. Gz gze gelince baklarn evirdi, ama mesajn ulamas iin yeterli zaman gemiti. Benimle adil bir oyun oynamak ister gibiydi, gelen tehlikeyi sanki haber veriyordu. Ya bu nedenle, ya da kazanaca zaferden emin olmann verdii pervaszlkla hi ekinmemiti bunu yapmaktan. Dikkatimi ektiinden emin olunca, Baffo'nun kz yerinden kalkp halasnn yanna gitti. Buras tam da valyelerin sska kaptannn dirseinin dibiydi. Kz, "Sayn valye" diye balad. "Evet Madonna?" Byle hitap edilmekten biraz mahcup olan adam pr dikkat bakyordu. Madonna Baffo buz gibi souk ve beyaz grnyordu. Devam etti, "Sayn valye, neden Hristiyan gemilerinde Trk aryorsunuz? Zaten hibir iyi Hristiyan onlarla ticaret yapmaz." "Syleyeceklerim sizin iin bir srpriz olacak herhalde bayan. Onlar fare gibidirler ve her gemide bulunabilirler." Madonna Baffo akn ama eleniyormu gibi bir ifadeyle sordu. "Ne eit bir Hristiyan bunu yapabilir ki?" "Bir haini ilk bakta anlayabilmek ok kolay deildir Madonna. Ama size unu syleyebilirim. Sizin Venedikliler en berbat ibirlikilerdir. Ispanyollar'dan da Franszlar'dan da daha beterdir onlar." "Buna inanamyorum." "Tanr ahidimdir ki doru sylyorum." , > "Ama niin?" Safiye Sultan 77 "nk onlar paray isa'dan daha ok severler. Onlar biz Kuds' zapt ettiimizden bu yana Trkler'in tarafnda yer almlardr. Yce Kitap'ta sylendii gibi onlar, ileri lm ve fesatla dolu mermer mezarlara benzerler." "Ben buna inanamam, ben de bir Venedikli'yim." "Ama siz saf ve temizsiniz bayan. Dnya pisliklerinden habersizsiniz. Byle bir masumiyeti korumak bir erkee onur verir. Yaptm iten vn duyuyorum sizin karnzda." "Size bunun iin minnettarm, Meryem Ana ve melekler sizinle olsun." Ona aptal rol yapyordu. Bu adamn karsnda gerekten de aptal rol yapmas gerekiyordu, ama baka eylerden bile sz etseler bunun yine de ok tehlikeli bir oyun olduunu biliyordum. Yavaa ayaa kalktm ve snmekte olan atein banda, domuzu stmaya alan aya doru yrdm. Maayla, parldayan bir kmr tuttum. Salams bir havada, gizli bir dikkatle dinlemeye devam ettim. "Peki benim gibi cahil biri byle biriyle karlatn nasl anlayabilir? imdi siz bana bu geminin temiz olduunu sylyorsunuz. Siz olmasanz ben bunu nasl bilebilirdim? Gemide Trkler olduunu sanabilirdim. Mesela, kaptanmz Sinyor Veniero'nun bir Trk dostu olmadndan nasl emin olabilirdim?.. Geri kendisi zararsz biri, ama..." "Kaptan Veniero sizde bir kuku mu yaratyor Madonna?" "Yok canm bu sadece benim sersemliim..." "Belki de deildir" dedi valye, ciddi bir biimde ilgilenmiti bu konuyla. "Asla kesin olarak bunu bilemezsiniz... Kaptan ne yapt?" 78 ANN CHAMBERLIN "Aslnda hibir ey. Ama ite u iriyar zenci kleleri... Onu istanbul'dan aldklarn sylyorlar. Bir Trk, ve bir kfir o, eminim. Benim dm

koparyor. Bakn onu dndmde bile tylerim diken diken oluyor." Tam o srada bembeyaz tenini gstererek dantellerle ssl manetini bileine doru svad, sonra da sanki kazay-laymcasma o nefis kolunu ortaya karverdi. "O zenciye bakmann bile dehet verici olduunu kabul ediyorum, evet. zellikle de sizin gibi ince zevkleri olan biri iin. Ama affnza snarak sylyorum ki Madonna, o bir hadmdr ve bir kledir ayrca..." izin verilir verilmez yelken aabilmek iin direkler-deki ipleri gzden geiren Piero'yla gz gze geldik. Ona bir kutlama bak attm, dorusu stne den blm iyi oynuyordu. Elimdeki maay aktrmadan arkama gtrdm ve gvertedeki yerime yneldim. valye ikna edici konumasn srdryordu, "Ondan korkmanza gerekten gerek yok hanmefendi. Eminim ki kaptannz onu vaftiz ettirip bir de uygun Hristiyan ad vermitir. stelik de onu bu denizlere getirerek zavall devin ruhunu arndryor." valyenin, Piero'nun kafasn uurmamas Baf-fo'nun kzn ok artmt. Bu duygudan syrlr syrlmaz kendine yeni bir tatmin yolu aramann peine dt. "Kaptan Veniero konusunda hakllnz kabul ediyorum" dedi. "Sizin bu konulardaki deneyiminizin yannda benimkilerin laf bile olmaz ve sizin deerlendirmenizi hi kukusuz kabul ediyorum." valyenin bu kadar yalanmaktan ba dnmt. Saldrnn tam zamanyd. "Ama yine de... Onun yeeni gen Sinyor Veniero, ikinci kaptan meselesi... Bir gece onun yapt garip bir konumaya kulak vermek durumunda kaldm da..." (Safiye Sultan 79 ; "Bu konumay kiminle yapyordu?" ,1 , v "Bay Battista ile, gemideki tccar." . ,; , .;, "Evet?" "Yalnz ona Enrico diye deil de, Hseyin diye hitap ediyordu." "Hseyin?" "Evet, kulama yle geldi. Daha nce hi duymadm bir isimdi bu. Oysa onun vaftiz adnn Enrico olduunu hepimiz biliyoruz. Sizce bu tuhaf deil mi?" "Evet yle" dedi valye, yalnz kzn dolambal konumasndan tr kukulu gibiydi. "Ama o deil de..." "Madonna Baffo," dedim. Bunu arabuk ama beni gz ard edemeyecei bir tonda sylemitim "Tek bir kelime daha sylemeyin Madonna. Aksi takdirde hepimizin piman olaca bir ey yapmak zorunda kalacam." valye, kz ve tm dierleri bana dnmlerdi. Elimdeki korla topun az arasnda ancak kl kadar bir aralk vard ve top valyeye hedeflenmiti. Bu mesafeden yaplacak bir at gemiyi rahatlkla ikiye blerdi. valyenin eli silahlarna gitti. "Onlar yere at" dedim. "Adamlarn da atsnlar..." Sylediimi yaptlar. "imdi" diye devam ettim, "ok sessiz ve sakin bir ekilde, kendi geminize gidin, demir aln ve bizim gvenlik iinde Korfu'ya gitmemize engel olmayn." Amcam yanma gelmiti. Bana fiziksel olarak engel olmaya kalkmamt, zaten bunun mmkn yoktu. Yalnzca baka asilerin tmn ikna edebilecek sert bir tonda konuuyordu. "Giorgio," dedi. "Ne yapmaya alyorsun? Btn bu Hristiyanlar'in hayatlarn tehlikeye atarak? stelik de basit

bir Trk ve onun kuma dolu sandklar uruna..." 80 ANN CHAMBERLIN Sylemitim, amcam benim tm ihtiyalarm karlayan bir babayd, ama Hseyin de benim ruhsal ihtiyalarm salayand. "Evet, Hseyin iin yaparm bunu, ama bir de beri yanda Baffo Valisi'nin rezil kznn babasnn kollarna, Korfu'ya gvenlik iinde teslim edilmesi ii de var. Ve Tanr'dan diliyorum ki, onunla evlenecek kylnn iki baca da tahtadandr ve srtnda da koca bir kamburu vardr." Bunun zerine Madonna Baffo patlad, "Isa ak iin grrsn sen. Onlara dn gece duyduklarmn hepsini syleyeceim ve sen, sen Veniero, beni durduramayacaksn." "Madonna Baffo, sizi uyarmtm." "Bay Battista ile drt kar almaktan bahsediyorlard. Bay Battista'nn Trkesinden sz ettiler. Sonra Bay Battista o eytan tanrs adna yemin etti. 'Allah iin' dedi. O an geminin eytanlar tarafndan sallandn hissettim." Ambarn zerinde, yumruklar sklm, gzlerinden alevler fkrtarak dikiliyordu. Altn bukleleri apkasnn kenarlarndan frlamt ve gs ihtirasla inip kalkyordu. Ciddi tehdidimin, valyelerin tam da ihtiyac olan kant olduunu dnemiyordum. Bu kza bir ders vermenin delice fkesi iindeydim. Daha fazla dnmeden kpkrmz koru fitile dokundurdum. Ayn anda, belki de biraz daha nce, kz srad, valyenin yerde duran silahlarndan birini kapt, sava l atarcasma adama bard ve silah ona frlatt. Adam ate etti. Bana nianlanm kurun nme geen amcamn gsne saplanmt ve amcam yerde, ayaklarmn dibinde can ekiiyordu. Top byk bir grltyle patlad. Amcama bakarken kulaklarm kapamay unutmutum ve sesin iddetiySafiye ultan 81 le sarslarak birka saniye sersemledim. Kendime geldiimde, kadrgann delinen gvdesine oktan sular dolmaya balamt. valyeler hi zaman kaybetmediler. Silahlarn toplayp geminin kontroln ellerine aldlar. Dostum Hseyin'i balayp batmakta olan geminin gvertesine frlattlar. Kollarmda lm olan amcamn cesedini de... iki gemiyi balayan ipleri kestiler ve yelkenlerini aarak olabilecek en byk hzla uzaklatlar. Ben zincire vurulmutum ve ambara hapsedilmitim. Daha sonradan rendim ki, beni bir sonraki Venedik limannda cinayet ve isyandan yarglanmak zere sa brakmlard. Karadaki ikence aletleri ok daha gelimiti. Ama amcamn son szlerinin kulaklarmdaki yanklanmas benim iin en byk ikenceden daha beterdi. "Kardeimin olu", demiti. "Ne yaptn? Denizlere alan son Veniero olacaksn. Ve bu da senin son yolculuun." X KARANLIINDA, gnlerin farkna varmadan geiyordu zaman. Tek yakn akrabam olan amcam ve dostumuz Hseyin'i yitirmekten duyduum derin znt denizinin dalgalarnda bouluyordum. Bir kk aralktan gece olduunu anlyordum ve o zaman her yer ruhum gibi zifiri bir karanla brnyordu. ikinci gnd herhalde, byk bir frtnaya yakalandk. Acmaszca oradan oraya savruldu gemi ve ben gverte deliklerinden giren sularla pslaktm, tuzdan gzlerim krlemiti. Yine de valyeler beni krekilerin Safiye Sultan F.6

82 ANN CHAMBERLIN arasna koymad iin ansl saylrdm. O zavall adamlar hibir korunmalar olmakszn ylece kalrlard yamurun, gnein altnda, ounun deitirecek bir ikinci gmlei bile olmazd. Karanl fareler, kuma uvallar ve Venedik cam dolu sandklarla paylayordum. Feci ekilde deniz tutmutu beni. Gvertede ksa bir yry, dalgalarla sakin bir btnleme, bir iki derin, taze havayla dolu nefes beni hemen kendime getirirdi ama bunlardan yoksundum. Piero'nun bana getirdii yemek bir rezaletti. Zaten, zerinde yaadm kendi pisliim insanda itah brakmayacak boyutlardayd. Ayn azab eken rahibe ve dierleri iin daha fazla merhamet duyuyordum artk. Sevdiklerimi kaybetmenin derin acs ve Sofia Baffo'nun ihanetine kar duyduum fkeyse devam ediyordu. Onun Foscari sarayndan kamasna engel olmakla ahmaklk etmitim. Eer enemi tutabilseydim bugn lanet,Venierolar'in deil, Barbari-golar'n zerinde olacakt. Bu dncelerin iinde kendime acyp duruyordum. Esir dmtm, yapayalnzdm ve her kmldadmda canm yakan bileklerimdeki zincirler kendimden baka birine acmama izin vermiyordu. Ka gn getiini bilemememe ramen Adriyatik'ten ayrlp, italyan izmesini aarak aa doru yol aldmz fark etmitim. Sallanmalarn say ve byklnden sakin havann geri geldiini bile anlayabiliyordum. Demek ki gemimiz Korfu'ya gitmekten vazgemiti. Piero beni onaylad. "valyeler riske girmek istemiyorlar. " "Evet. Yaptklar, Korfu'da kolaylkla korsanlk olarak deerlendirilebilir." "Gen bayan..." "Onun bu kararla bir ilgisi olduuna bahse girerim." Safiye Sultan 83 Karanlkta Piero'nun kara kafasn gremiyordum ama ban sallayarak beni onayladn biliyordum. "Venedik'e geri dnemese de, Malta en azndan bir sre iin ona daha uyar. Korfu'dan ve babasnn onun iin dnd beraberlikten kesinlikle daha iyi bir durum tabii ki..." "Gen bayan..." Piero kibar bir anlatm bulmaya alyordu. "...valyelerin ilgi merkezi." "Bana kar kibar olman gerekmiyor Piero." Bu grevine sadk klenin, sk sk -dorusu tam da hak ettiim gibi- aile byklerinin emrine uyarak, baz genlik hatalar yapan beni dar karp krbalamasndan bile daha ar bir ekilde cezalandrlmam gerektiini hissediyordum... Ondan nasl merhamet dilendiimi hatrladm ve onun da benden nasl iyi kalplilikle, acyarak merhametini esirgemediini... Ne yazk ki imdi elinden bir ey gelmiyordu. "yledir," dedim. "O krmz suratl, sska kaptan ona dknln yeteri kadar ifade edemiyordur. Tepemde birka defa flt eliinde dans edildiini fark ettim. Bir kadnn yumuack admlarn ve izme grltlerini duydum..." "valyelerin kaptannn ge svdn de ben duydum" dedi Piero. "Baffo'nun kzna rastladktan sonra kutsal dualardan vazgeti galiba." "Demek Malta'ya gidiyoruz. valyelerin yurduna. Malta, Kuzey Afrika'daki Mslman tehdidine kar byk bir savunma hatt." Bunlarla acaba Piero'yu mu rahatlatmaya alyordum, kendimi mi? Aslnda kendimi asla rahatlatamyor-dum.

84 ANN CHAMBERLIN Denizde geen aa yukar bir haftann sonunda gemi, frtnada kaybettii mesafeyi kazanmaya alyordu. Birden gvertedeki allm etkinlik hzlanverdi. "Dikkaat, iskeledeler..." Bu mesaj drt bir yanda tekrarland.. Krekiler annda hzlandlar. Gemi sancaa doru hzla gidiyordu. "Tanrm, Tanrm, tam tane.." Tepedeki bir valyenin bamsyd bu. "Mahvolduk." "Korsanlar! Trkler! Korsanlar!" Bar yanklanyordu. "Sen Jan ve sa adna silah bana..." Zincirlerimi toparlayp, olan biteni grebileceim bir delik aradm ama faydaszd. Anladm kadaryla takipi gemi bizimkiler gibi byk deildi ve bu yzden de uzaktan grlemiyorlard. Bu zellik onlara adalarn arasnda kolaylkla, ylan gibi kayma imknn veriyordu. Birden dmann tepesine biniveriyorlard, onlar gemiye arptklarnda ok ge oluyordu. Koca gemilere abucak ulaveriyorlard. Ksacas bizim krekiler, Venedik usul ayakta, ne kadar hzla aslsalar da kreklerine, ok ksa bir srede ate menziline girecektik. valyeler ilk topu patlattlar, ama o kck Trk gemileri ok daha fazla silaha sahipti. Seslerden bize be at yaptklarn anladm. Tek silahmz geminin ancak nn korumaya yetiyordu. Katmz iin orada da zaten kimse yoktu. Rzgrn nnde kayarcasna giden gemileriyle Trkler, ksa bir sre iinde gemiyi igal etmilerdi. valyeler eitsizlie ramen cesurca uzun bir sre dvtler ve cesaretleri yznden kadrgamz pek ok kez top ateine tutuldu. Her isabette ambarn tahtalar sonbahar yapra gibi titriyordu ve ben bunun dayanabileceimiz sonuncu vuru olduunu dnyordum. Batm gemi enkazlaryla ilgili duymu olduum tm hikSafiye Sultan 85 yeler karabasanlar misali aklma geliyordu. Zincirlere vurulmu adamlarn aresiz, korkun bir ekilde nasl ldkleri gzlerimin nnden geiyordu. Benim gibi ambara ya da kreklerine zincirlenmiler... Bir de boulmaktan kurtulabilmek uruna, kol ve bacaklarn prangalardan parampara ederek karmaya alanlar... Bunlar ya gemi enkaznn paralarnda lme mahkm oluyordu, ya da dier mrettebat gibi kpekbalklar tarafndan paralanyordu. Onlarla kyaslannca boularak lmek galiba daha iyiydi. En dayanlmaz ey, iinde bulunduum aresizlikti. Elimde bir silah olsayd bu kadere bu denli aldrmazdm. Savarken bir top ateiyle denize frlatlmak bile daha iyiydi. Hi olmazsa, zaten kapkara bir yar lmn iinde olan bedenim ve ruhum bir ie yaram olacakt. Yine de, gverteden gelen bir sesle yreim bir para ferahlad. Bu, kat kalpli grnm olan kadnlarn lk ve dualaryd. Silahszdlar ama katliamn tm boyutlarn yayorlard. Ve bu lklardan yukarda olup biteni hayalimde ekillendirebiliyordum. Bir baka top gemimizi sarsarken yle dndm. "En azndan Baf-fo'nun kznn da tutkularnn cezasn ektiini bilerek derinlere gideceim." imdi kimbilir Korfu'nun bar dolu sahillerine nasl da gpta ediyordu... Sava leden sonraya kadar devam etti. Alk ve iddet aklm karmakark etmiti,'sersem gibiydim. Birden bir glleyle, ambarn kesinde tam da benim tepemde bir delik ald. Batmakta olan gnei ve bir de bize saldran gemilerden birinin pruva direini grdm. Hzl ve hafifti, yelkenlerini sava iin toplamt ama bayraklar, dvenlerin tepesinde

iddetle sallanyordu. Bu gemi daireler izerek yaklayor, yaklayordu. Daha nce kukum bile olsa bu bayraklar saldrgann milliyeti86 ANN CHAMBERLIN ni aklyordu. zerinde beyaz bir yldz ve agzllkle onu yemeye alan bir hilal olan Osmanllar'n kzl bayrayla islam'n yeil bayra... Akam olduunda bize bordalamlard ve meale nda gs gse sava devam ediyordu. Onun ar ama dayanlmaz geliimini seslerden ve kokulardan anlyordum imdi: Ykselen sava naralar, yaralananlarn lklar, siperlerinde ezilen dvlerin bartlar, ayak sesleri, kl akrtlar, hepsi de patlayan baruttan yaylan kaln bir kkrt kokusuyla kaplyd. Sonra, ana direin nnde son bir duru yaparm-asna valyelerin kaptan grnd. Gm tabancalarnn barutu bitmiti ve on yanda bir ocuun aresizlii iindeydi. "Teslim oluyorum," diye bard. Trkler anlamam gibi yaptlar ve onu dikildii yerde vahice am kllaryla biiverdiler. Yenilginin ardndan ortala hkim olan sessizlik bir sre daha devam etti. Gemi zerindeki arlktan ve ald yaralardan batacak gibiydi. Trkler ganimetlerini topluyorlard. Bunu, gemiye atlayp, mal kapp gidenlerin hzl ayak seslerinden anlyordum. Daha sonra, ambar gzden geirmeye karar verdiler. ieriye sarkttklar mealenin ndan gzlerim krlemiti. Mealeyi tutann da gzleri iyi grmyordu ki, seslendi: "Sana sylyorum gen dostum, orada msn?" Szler Venedike'ydi, aksanl bir Venedike... Yar baygn da olsam bunu tanmamam olanakszd. "Hseyin! ihtiyar adam! Bu Allah'n belas yerde ne iin var? " afiye Sultan 87 XI Q?U1 U KARI ALINIP temizlenmitim, elbiselerim deitirilmi, nme scak bir yemek konulmutu. Trkler domuzu haram kabul ettikleri iin tuzlanm etleri denize atm ve bunun yerine geminin kmesindeki tavuklardan kesmilerdi. Tabii ki arap da yoktu. Btn flar suyun dibini boylamt, bizim yerimize geminin dmen suyundaki balklar iiyordu onlar. Tahmin ettiimden daha ksa bir srede kendime gelmitim. Hi beklenmedik bir ztlklar yumanda yaamtm son birka gn iinde. Dostumla ba baa vermi, bizi tekrar karlatran gksel mucizeyi konuuyorduk. "Seninle bir daha ancak br dnyada buluabile-ceimi dnyordum," dedim. "Tanr akna nasl oldu da sa kalabildin, anlatsana." "Allah'a krler olsun, bu mminler kadrgay batmadan nce grdler. Onlardan biri olduumu anlaynca da beni hemen kurtardlar ve derhal intikam almaya karar verdiler. O byk frtnada italya civarnda bir kk koya sndk ve sizi kaybettik. Dn tekrar bulduk, gerisini zaten biliyorsun." Onu son grdmden bu yana dostum olduka deimiti. Uzun Venedik tarz .elbiseler iindeki adam gitmiti. znde biliyordum ayn insand ama, deien kyafetleriyle birlikte farkl bir karaktere de brnm gibiydi. Koyu lacivert kadifeler iinde biraz daha yumuak grnyordu. Bu ince ve efkatli hal bakalarna belki bir para kadnms bile

gelebilirdi, oysa ben bunu sade, doal ve neredeyse kutsal bulmutum. Bu renk, saka-lndaki grilii daha bir vurgulamt ve onu hatrladmANN CHAMBERLIN (Safiye Sultan . 89 dan daha yal yapmt sanki. Titizce sarlm sar, byk ve yce bir bilgelik katmt Hseyin'in genel havasna. Karnna dolad geni iekli ipekten kuak da onu iriletirmi gibiydi. Kuana soktuu, muhtemelen henz scak olan, iki gm tabancayla doygun bir burjuvay andryordu ve bu da beni rahatlatyordu. Brenta Nehri kenarnda, orkideler arasnda onu ilk tandm an hatrladm. Ortada birleen kaln kalar ve onlarn altnda nazik ve neeli prltlar saan iki kahverengi gz. Karemsi kesilmi bir sakal, geni, hafif kemerli bir burun...Ve her kahkahasnda ortaya kan, bir ocuun kolay kolay unutamayaca altn di... krtl Paduva gneinin altnda ne gzel bir yaz gnyd. Tanr tanmaz dost olacamz ikimiz de hissetmitik. Bana kendi ocukluunda rendii arklar sylemiti, szlerini anlamadm arklar... Ama bunlar ylesine houma gitmiti ki, derhal dadmn elini brakp onunkini tutmutum. imdi gece olmasna karn ve Brentan'daki topraklar borlar karlnda oktan elden karld halde; bir eit altnc hissin peinde, isel bir aydnlamaya uramasna, o ann beni tekrar aydnlatyordu sanki. Bu duyguyla anladm ki, Hseyin'de en sevdiim ey, onun Suriyeli ksmyd. Venedikli adam benim dilimi konuuyordu, ama o klk iinde ona tam olarak gvenemiyordum, belki kendisi bile tam olarak gven emiyordu. Sanyorum benzer bir dnce onda da vard bu gece. Onu savunmak iin hayatm tehlikeye attmdan tr teekkr eden sesi bana bunu gsteriyordu. Aslnda szleri biraz fazla resmi ve atafatlyd, ama zaten insan, ruhunun zerine bir pul gibi yapp kalm bir borlanma duygusu iindeyken daha baka nasl -L minnetini ifade edebilirdi... Yine de ayn duygular paylatmz ses tonundan hissedebiliyordum. Belki o eski arklar bile gizlenmiti kelimelerin arasna. "Bir ey deil dostum," dedim ve devam ettim. "Sen de benim iin ayn eyi yapardn." "Hayr," dedi Hseyin. "Yapacam syleyemem. Gereklerden bahsetmek gerekirse, senin akln yitirmi olduunu dnmtm, inanlmaz bir aptallk. Peki ama bu lgnln nedeni neydi?" "O kadrgay batrmasaydm, valyeler hi dnmeden senin kafan patlatacaklard ve seni iine koyacaklar tabutlar da hazrd." "Allah'n dedii olur. Biz buna inanrz. Fakat tm zgvenine ramen sen bile, sen bile bunu hissedebilirdin iinde. Ama diyorum ya, tamamen akln bandan gitmiti. Evet, neydi o halin?... Korsanlara elindeki maaya sktrlm bir kor parasyla meydan okuyu... Yine de iin dorusu, Allah'tan daima senin gibi bir savunucum olmasn dilerim." "in dorusu Hseyin", dedim, "ruhumda arln tadm tek vebal seninki deil. Amcam Jacope da var. Bundan sonra tm yaantm Tanr'ya dua ile geireceim ve kendimi asla affetmeyeceim." "Bu Allah'n emriydi" diyerek Hseyin beni rahatlatt. "Kendini sulamamalsn. Beni gemiye ald iin, valyeler zaten onu ldreceklerdi."

Bir sre, amcamn iyiliini andk ve ondan sz ettik. Sonra aresiz bir ekilde, "O kz benim aklm bamdan ald" diye bardm. Hseyin beni dnceli bir yz ifadesiyle, ban sallayarak onaylad. "Pekl syle bakalm, ambarda geirdiin bir haftann ardndan bu kz iin neler hissediyorsun? imdi daha bir saduyuyla dnebiliyor musun?" 90 ANN CHAMBERLIN 91 Verecek cevabm yoktu. "Sormamn nedeni", dedi Hseyin. "Bizim komutan ganimetin paylatrlmas konusunda sabrszlanyor." "Ganimet?" "Tabii ki... Kleler, altnlar, mcevherler ve dierleri. Baya iyi bir mal kaldrdk bu kadrgadan." "Bizi de ganimet olarak grdnz m sylemek istiyorsun?" "Dostum, bu adil bir dvt, itiraf etmelisin ve biz de kazanan taraf olduk." "Fakat... Venedik Cumhuriyeti sizinle dosttur, anlama da imzalanmt." !'? " valyelere de dostsunuz..." H "Onlar bizim dindamzdr." "Bir klcn prlts ardna dm olanlar, imdi ya da sonra, daima bu inileri de gze almaldrlar. Haydi gel, suratn asp durma. Tabii ki sen serbest kalacaksn. Onlarla konutum ve senin benim manevi olum olduunu syledim. Sen Jan valyeleri tarafndan ambara tklan bir adamn asla tahmin edildii oranda bir zndk olamayacana karar verdi komutanmz. Mallarm bana geri verdiler, bu da ok iyi. Gerisi de, bizim kendi korsanlk kurallarmz iinde paylatrlacak, peygamber efendimizin de neredeyse bin yl nce belirttii gibi. Bu konuya benim asla bir itirazm sz konusu olamaz." "Buna insanlar da dahil mi?" "Gayet tabii dahil. Gemilerimizde krekiye ihtiya var, ehirlerimizde de klelere... Bu adil bir durum dostum." "Adil!" "O zaman, buna Allah'n istei diyelim ve olduu gibi kabul edelim," dedi Hseyin. "Krekilerinizin ara1 Safiye Sultan > snda be Mslman tespit ettik ve onlara zgrlkleri geri verildi, imdi yenileri gerekli." xn HAYDi... Sana kar ok hain davrandm belki de, ama ilerin nasl gittiini ancak byle anlayabilirdin. Komutanmz iyi kalpli bir adamdr ve u seenekleri sunuyor sana: imdi doruca Korfu'ya yelken aabiliriz ve valiyle fidye karl anlaabiliriz. Ya da, benim hayatm kurtarm olduun iin, komutan kz sana verecek ve Tripoli'ye varr varmaz serbest braklacaksnz. Bu adaletten de daha fazla. Bu byk bir cmertlik. Ve dostum o kzn tadn gnlnce karman dilerim." Sessizce, Hseyin'in varlnn bende yaratm olduu, o ksack sren gven duygusunu aryordum, ama sonuta o da bir inanszd. "Kararsz grnyorsun dostum. Gel, seni kza g-treyim ve komutann yce yrekli nerilerini daha sonra deerlendirelim." Hseyin beni gverte boyunca gtrrken, bir Trk'n zerinde pembe ipei, bir bakasnn kulanda da gzya damlas eklindeki inciyi grdm. Bana neden bu kadar aina geldiklerini biliyordum. Kadn mahpuslar: Madonna Baffo, halas ve iki hizmetiye kamaralarnda kalma izni verilmiti ama tm eyalarna el konulmutu.

Nbeti bize kapy atnda, rahibeyi sknt iinde, ac ekerken bulduk, iki hizmeti hava alabilmesi iin baln kartm, alnna souk kompres yapyor-lardu. Darmadank, krpk, solgun salar yolunmu 92 ANN CHAMBERLIN kaz ty gibi diken dikendi ve bu hal, onu rlplak grmekten daha mstehcendi sanki. Hemen arkam dndm, yeeninin odada olmadn fark ettimse de nedenini sormadm. Bunu, kapdaki nbetiye sert bir tonda, Trke olarak Hseyin sordu. Adamn cevab da ayn ekilde heyecanlyd. Ne dediini bilemememe karn aresizliini anlatp, merhamet iin yalvardn anlayabilmitim. Elinden gelenin en iyisi iin abalamt, kabaca kzn gittii yn iaret etti. Biz kadrgada o yne aceleyle giderken Hseyin kafasn sallad ve kumandann fkesiyle, Venedikli kzlarn salaklklar stne bir eyler mrldand. O trbann altndaki kafann endieleri beni de sarmt. Baffo'nun kz bir tutuklu ve hatta bir kleydi; bu ehvetli Trkler de kimbilir ka zamandr haremlerinden uzakta, denizlerdeydiler. Onlarn, o gzel yz, gen ve narin vcudu grmezden gelmelerini nasl umabilirdim? Kendimi neden iyi duygularn sakinliine bu denli kaptrmtm? Ambarda geen gnler benim ylesine aklm kartrmt ki, orada iyi bir yemek ve temizlikten baka bir eye yer kalmamt. Ben rahatmn peindeyken, birtakm snnetliler onu, lk ve rpnmalarnn kulamza ulaamayaca, yan tarafmzda seyreden o kk Trk gemilerinden birine atm olmalyd. Biz kadrgann iskele tarafna geip, bitiiktekine atlarken, o lklar sessiz inlemelere dnmt herhalde. Ya da bunlar, tatmin olmu vahi adamlarn sesleriydi. Belki de o oktan ac, utan ve keder iinde lp gitmiti... Trk gemisinde ilk grdm ey yreimi azma getiren byk, siyah ekildi, ikinci bir bakla onun Piero olduundan emin olmutum. Elindeki derisini parlatan Safiye Sultan 93 mealeyle bir kmr ynna benziyordu. Yerlere kapaklanm vcutlar arasnda temkinli admlarla yryordu. Bunlar savata yaralanm olanlard: Kolundan, bacandan yaralanmlar, yz bir kl darbesiyle paralanmlar ya da patlayan barutla yanm olanlar... ki tarafn da adamlaryd bunlar ve pek ou geceyi karamayacakt... Gn boyunca izlediim savan sonular dehet vericiydi. Bu insan mezbahasnda, Piero'yu izleyen soluk altn renginde, ince uzun biri vard. Tm mcevherleri kartlmt, ama bana her zamankinden daha ilahi grnyordu. Venedik mavisi giysileriyle uzanp kalm birinin baucunda diz kt, gsnn zerinde ha kard ve dedi ki, "Bu adam lm." Glge gibi iki denizci gelip, abucak cesedi kaldrarak denize att. Daha sonra onun bir Trk'n nnde eildiini grdm. Adamn yarasna bakt ve kovay istedi. Kova, onun yaralar ykamak iin kulland arapla doluydu. Ambar pamuklu ve ynl kumalarla ykl olduu halde ona bir metre bile verilmemiti. Sarg gerektiinde onun kalalarn artk ancak rtebilen gmleini yrttn grdm. Bezi hazrladnda, yaral adama doru tekrar eildi, adam korku iinde ona gitmesini iaret etti. Tekrar denedi, yattrc szler sylyordu, bu kez asker ylesine bir dehetle kamak istedi ki yarasndan kanlar fkrd. Sanyorum lmcl yaralarndan ok

kzn efsunlu bakclndan korkmutu. Baffo'nun kz ona yle bir baktktan sonra ayaa kalkp adam takdis etti. "Allah'n belas aptal Trk," dedi. Bunu yle karmakark bir ruh halinin sesiyle sylemiti ki, adam asla manasn bilemezdi. "Onu durdurmalsn", dedi Hseyin bana. "Komutan gelmeden nce." 94 ANN CHAMBERLIN Ama artk ok geti. O, oktan kadrgann kenarnda belirmiti bile. Gl grnl bir adamd; enesinin kenarlarnda ifte tabanca gibi sarkan simsiyah, kaln byklar vard. Yznn dier yerleri tralyd. Yine de ya geen hafta tra olmaya vakit bulamadndan, ya da sakalnn azgnca bymesinden (bence bu yzdendi) suratnda koyu bir glge vard. Kollar ve gs de kl iindeydi. Elleri gsnde kavuturulmu, gvertede dikiliyordu ve ylesine bir kkredi ki, sanki gc yelkenleri dolduracak gibiydi. Hseyin bu fkeye, "Muhterem efendimiz, saygdeer efendimiz..." gibi kelimelerle balayan cmlelerle cevap verdi. Bylesi bir iddetin nnde hibir alakgnllln yol alabileceine aklm yatmad halde, her cevabn bana eklenen bu itaatkr eilmeler, dostumu yenilgiden kurtard. Komutan, byklarnn arasndan top atei gibi kan birtakm sert szler syledi sonunda. Ama Hseyin bana dndnde, yzndeki kk gl, belay syrdmzn habercisiydi. Hemen ardndan, iriyar iki Trk'n gelip Madonna Baffo'yu derdest ettiklerini hayretle grdm. Kz, onlarla ateli bir ekilde mcadele ediyordu, lm askerlerin yerine yenilerinin geleceini dndm bir an, ama adamlar ok glyd, kfr ve tekmelerine ramen Madonna Baffo'yu alp, kadrgadaki kamaraya gtrdler. Odann kapsna daha sert ve hain bir nbeti yerletirildi. Gzlerinde ylesine bir bak vard ki, eminim onlar kaybetmemek iin elinden geleni yapacakt. Kapnn br tarafnda Baffo'nun kz, lklarla belalar okuyordu, eer gece prl prl olmasa Tanr'nn gazabnn zerimize gk grltleriyle ineceini dnebilirdim. Yine de sesler yeterince rktcyd, Hseyin'in nbetSafiye (Sultan 95 iyi bir kk aralk iin bile kandrmas baya zaman ald. Sanyorum dostumun bana dnerek syledikleri adam ikna etmiti. Bana daha sonra, "Onun senin kz kardein olduunu syledim" dedi. Madonna Baffo bizi grnce yere kapakland, nefret ve hainlik ithamyla dolu bir sessizlik iindeydi, bu da nbetinin bizi yalnz brakmasna yardmc oldu. Dar kp kapy zerimize kilitledi. Hseyin ve ben kapnn yanndaki bo bir sandn zerine oturduk. Odann dibinde, rahibenin yatanda da drt kadn... Madonna Baffo halasnn elini eline alm, onu rahatlatc szler sylyordu. Bana btn bunlar rolm gibi geldi. Ona gre bir kadnn sinir bozukluu ya da arpnt gibi hastalklar; kl ya da barutla yaralanm erkeklerin hastalnn yannda hibir eydi. Bu eliki bana, Baffo'nun kznn gznde kadn yaamlarnn anlam olmadn dndrd. Ona gre kadnlar yumuak ve zayftlar. Bu izlenim beni ylesine etkilemiti ki, onu pislik ve kan arasnda, yrtk prtk giysiler iinde, sa ba bir yanda yaraklarla urarken ok gzel bulmu olmama ramen imdi gzme tiksindirici geliyordu. Kadnlar hastalaryla megul gibiydiler, Hseyin ve ben ellerimize bakarak oturuyorduk. Fsltyla dedim ki, "Haydi dostum, kalk gidelim."

Hseyin, kapyla kadnlar arasnda bir yerde durup, "Onu almyor musun?" diye sordu. "Beni imdiye kadar tanm olman gerekir Hseyin" dedim. "Bir kadn bu ekilde alamam, bir kle olarak, ganimet gibi, siz Trkler'in yapt gibi. Eer onu istiyorsam, alacaksam onu kazanmalym, ruhunu da bedenini de... Hak etmeliyim." 96 ANN CHAMBERLIN "Tanr sana bir daha byle bir ksmeti nasip etmeyebilir." "Brak bu Tanr'yla benim aramda kalsn," dedim. lme kadar bile gidebilecek bir yolda yryen adam gibiydim. Hseyin, "Nasl diyorsan," dedi. "Ama dorusu siz Venedikli erkeklerin hayat on kat daha zorlatrmasn da bir trl anlamyorum. unu da eklemeliyim, ileri komutan iin de zorlatryorsun." "Oh, evet," dedim bir para alayc bir biimde. "imdi komutann, onun sunaca zevklerden tek bana yararlanabilir." "Dostum," dedi Hseyin, sesi incinmi gibiydi. "O, kz sana vermek istedi. Sorumluluktan kurtulmak istiyordu. Bu kzla baa kmann ok zor olacan biliyordu..." "Komutannn ehveti tepeye vurmutur imdi herhalde." "Komutan aalyorsun Veniero, ben buna izin veremem. Ulu Ali Saltanat donanmasndandr ve Kaptan Paa'dr. Bu denizlerde harem teslim edilecek kadar drst olmasyla tannmtr. Kadn esirlerine kz kardei gibi davranr." Arkadamn sesindeki itenlie gvenmem gerekiyordu, iimdeki baz acl eyleri de dkmem... "Yine de onlar, haremde gibi kilitli tutacak." "Onlarn kendi gvenlikleri iin..." "Madonna Baffo yarallarla urayordu, oynamyordu..." "Pek ok kii bu ile grevli zaten. Onun yannda ilerini yapamazlar. Erkek hastalara erkek bakclar gerekir. Kadnlar kendi rahatlarna bakmaldrlar." "Ama yaral adamlarn arasnda ona ne zarar gelebilirdi ki?" ,,, Safiye Sultan r 97 "Bunu biz de, Allah bilebilir." "Ama adamlarn ou Hristiyan'd ve onun Hristiyanlar'dan ekinmesini gerektirecek hibir ey yok." "Gerekten mi?" dedi Hseyin, "Bizim Malta -valyeleri'yle ve dier Hallar'la olan deneyimlerimiz daha farkl. Mesela, Cezayir'deki kadnlarmz una inanmlardr ki, iblis Hristiyanlar'n merhametine snmak-tansa, kocalarnn klcna gsn dayamak daha evladr. Hayr, dostum. Eer komutanmn sana sunduu merhametinden yararlanmayacaksan, o zaman onun kurallarn tartmak da sana dmez." "Kumandanna Korfu'ya gitmemizi syle o zaman" dedim. "Brakalm byle olsun..." XIII rKl GN BOYUNCA, ufukta Korfu adasn seyrederek oturduk durduk. Diree ektii beyaz bayrakla Trk kumandan, elindeki rehineler iin pazarlk yapmaya alt. Ne denli yumuak neri yolladysa da bu asla geri gelmedi. Cevab, meydanda idam edilenleri gzlerimizle grme-sine biliyorduk: Allah senin belan versin Trk. Senin tanrtanmazlna tek bir altn bile demeyiz biz, geber..." Valinin kz gururlu ve inat bir teslimiyet iinde olan biteni izliyordu. nc gn, Korfu limanndaki tm gemiler, sanyorum ki zaten tamam

drtt, aceleci bir fke iinde bize doru harekete getiler. "Vali bir aptal," dedi Hseyin, "stelik de bir barbar. Ne eit bir adam z kz ve kz kardeinin iinde olduu bir gemiye saldrr? " Safiye Sultan F.7 98 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 99 Ulu Ali, Hseyin'e gre, yeteri kadar merhamet gstermiti. Gemilerimizi geri dndrd ve anlamsz bir savata hayat kaybetmektense uzaklamay tercih etti. Byk kadrga bizi yavalatyordu. Gvdesindeki delikler, tm tamirata karn su alyordu. Ama Trkler buna kar hazrlk yapmlard. Bizi ve ganimetlerini br gemilere geiriverdiler. Bana bir baka seenek daha sunulmutu: Kadrgada kalp vatanma dnmek ya da Trkler'le kalmak... Amcamn lmnden sonra hibir yakn akrabam kalmamt ve italya'da bir geleceim olaca da pheliydi. Hseyin benim en iyi dostumdu, ama yine de Ve-nedik'i bir daha grememe olasl vard. Madonna Baf-fo da bunu duymu olmalyd, gzlerini bana dikti, sanki unlar demek istiyordu: "Sen bir korkaksn Veniero. Umarm babam seni bir hain olduun iin para para keser." Kaderim bir ift gzle mhrlenmiti. Trk gemisine kan merdivenleri trmandm ve bu hareketle Venedik limanna "elveda" dedim. Korfulu gemiler zerimize saldrmaya balaynca, Trkler kadrgann iplerini kestiler. Vali Baffo ona yanap ele geirmeye alrken biz de uygun bir rzgarn koynunda seyretmeye baladk, gn batarken ak denizde, her trl tehditten uzak ilerliyorduk. "imdi nereye gidiyoruz dostum?" diye sordum Hseyin'e. "Konstantinopolis'e," diye cevap verdi Hseyin -krdayan bir glle. Dilinden bu szler saf bal gibi dklyordu, tek bana yenemeyecek kadar kuvvetli ama dayanlmaz... Bundan iki gn sonra, rahibe bu dnyann kahrndan kurtulup Tanrsna kavutu. Bir hafta onra da bir salgn hastalktan tr hizmetilerden biri. Bu ateli hastalk birka yaral askerle birlikte bizim ihtiyar zenci Piero'nun da sonu oldu. Daha nce de denizde lmler grmtm ve buna dayanmay baardm. Hseyin'le geirdiim her an ok daha houma gitmeye balamt. Anlatt hikyeler, syledii arklar yama uyan yeni numaralaryd ve ben henz ocukluktakilerin bysnden bile kurtulamamken bunlar nereden bulup aktardn anlayamyordum. Bu arada onun dilini de renmeye alyordum. Dorusu bu onun dili deildi tam olarak. Anadili Arapa'yd, ama u anda islam dnyasnn politikas Trke'ydi ve Hseyin benim bu gayretimi anlyordu. Daha nceden, amcamla dolatm zamanlardan "Selam" kelimesini ve pazarlk etmesini renmitim. Ama imdi bu iin bir milletle dalga geen deyimlerden daha fazla bir ey olduunu anlyordum. Kesinlikle apayr bir dildi, Venedik dilinden ne bir eksii, ne de bir fazlas vard. Ve daha da nemlisi, daha nce hi hayal etmediim bir dnyay ifade ediyordu. Eskiden birka kez Antakya ve Konstantinopolis'e gitmitim, oradaki yaam bana kukla tiyatrosu gibi grnmt, seyirciler gittikten sonra hibir gereklii kalmayan bir gsteri... imdi gryordum ki byle deildi. Yalnzca bir gerek deil, ayn zamanda bir derinlik ve hayat vard. stelik bu yle bir hayatt ki, benim geride braktmla ilgili kukularm oalyordu. Gvertede oturup evlerinden sz eden gemiciler dier gemiciler gibiydi ve ben hayata bakmn ikiye

katlandn hissediyordum. Yrekten bir kahkaha atarak bu konumalara dahil olmaya alyordum. Ama beni kabullenmelerinin ardnda yatann, bir dalgacyla muhabbet deil de yeni bir yanda edinme olduunu daha sonra anladm. Yarm d100 ANN CHAMBERLIN zine ya da daha fazla memleketlim Trk gemilerinde krek ekerek lmenin cazip bir son olmadna karar vererek islam'a gemilerdi. Onlar bu dnmelerinden tr sulayamyordum. Bunu nasl yapabilirdim, on on be kelimelik bir anlatm fark buna yetmiyordu. Ve sonunda grdm, aslnda bizim tmyle ayr bir topluluk oldu-umuzdu. Sadece bir ey eksik geliyordu bana. Bu Mslmanlar, bilindii gibi asla kadnlardan sz etmiyorlard. Bu konuda gayet tutucuydular, bu onlarn dininin bir gereiydi. Suriyeli Hseyin bile, Santa Lucia'da sohbet ettiim Venedikli Enrico'dan farklyd, ilerinden biri Cezayir'de bir kerhaneden sz etmeye kalknca, onun sert bir bakyla konu yok olup gidiyordu ve ondan itibaren bir gemi dolusu kei olup kyorduk. Madonna Baffo ve ona elik etmek iin braklan kadn ayr bir yerde, gvenlik iindeydiler. Ama bu bile yetmemi olacakt ki, kamaras olmayan kk geminin dibinde bir faalivet balatld. Krk sandk paralarndan ve eski yelken bezlerinden bir odack yapld. Bylelikle haklarnda tek kelime bile edilmeyen kadnlar, gz nnden de yok oldular. Dierleri iin bu katlanlabilirdi, ama benim iin asla... Bir gn, geminin bu kesinden geerken rastladm nbeti beni hareketlendirdi. Benim Madonna Baf-fo'nun kardei olduumu zanneden adamd bu. Yaklap, yukar kaldrlm perdeye bir gz attm. Valinin kz, adamdan bir eyler istemeye alyordu, ama amacna ulaamyordu.. Kza glmsemeyi daha ok arzu ettiim halde mecburen nbetiye glmsyordum. Sordum. "Nedir problem?" Madonna Baffo, inanlmaz souklukta bir sesle ceW. Safiye Sultan 101 vap verdi, "Sadece bizi nereye gtrdklerini renmek istemitim." "Konstantinopolis" dedim, yi haberlerle doluydum. ; "Konstantinopolis ha? Anlyorum, teekkrler Sinyor Veniero" dedi ve rty kapatt. Konumay becerebildiim kadaryla nbetiye aktardm. Bayla anladn ifade etti. "Kadnlarn basitlii" diye tercme edilebilecek bu durumun ne kolay anlatldna ikimiz de gldk. Daha sonra konunun kapandn dndm ve derinde bir ac hissettim. Bu iki kadn, bir haftadan daha fazladr gelecekleri hakknda hibir bilgileri olmadan aresiz ve yapayalnz duruyorlard. Kim bilir ne korkun eyler tretmilerdi hayallerinde. imdi gerei biliyorlard ve ileri daha da sklabilirdi. Madonna Baffo babasnn gemilerini ve gvenli limann gzleriyle grmt, ama byk bir hayal krklna uramt. Eer Korfu onun iin bu kadar bilinmez idiyse, herhalde barbarlarn ve inanszlarn ehri Konstantinopolis dnyann sonu saylabilirdi. Belki de onun yanna gidip yreini ferahlatmaliym diye dndm. Ona, bu kentin Hristiyan dnyasnda bir ei daha olmayan byklkte, Venedik'ten bile daha zengin ve dzenli olduunu anlatmalydm. Ama gerek yaamnda asla gremeyecei peri masallar olurdu bunlar. Erkekler iin gemiler ve madenler varsa, kadnlar iin de geriye kalan haremde klelikti. O kk ksa konumaya kadar kafamn gerisine atmay baarabildiini ac geri gelmiti. Ve gerekten de derinden vuran bir aryd bu.

stelik bunu paylaamyordum. Trkler'e kadnlardan sz edilemiyordu, bir de zaten onlar kadnlardan bile daha aaydlar, onlar Allah'n isteiyle kle olanlard. Gen kadnlarn yaadklar i skntsn bir para anla102 ANN CHAMBERLIN yabiliyordum. Bu ektiim acy daha da iselletirdi, iltihaplandrd, hatta gangrenletirdi. Hi olmazsa onlar bunu birbirleriyle paylaabiliyorlard. Konumayla irin akabilirdi. Benimse hi kimsem yoktu. En sevgili ve en yakn dostum olan Hseyin'le bile konuamyordurn. itiraza ve ikyete hi mi hi hakkm yoktu, seimimi kendim yapmtm ve imdi bir Trk gibi bunun gereklerini yerine getirmeliydim. Son gnlerde kuku ve korkular kafamn iinde kr dv yapp duruyorlard. Bazen ylesine bir ruh haline giriyordum ki, denizcilerle oturup yapacam ho bir sohbetten vazgeip, gemide tek bama bu acy ekebileceim bir yer aryordum. Bulduum yer ise yiyecek dolu varil ve kutularn arasyd. Trkler yalnzl sevmiyorlard. Onlar iin en kt birliktelik bile yalnzln iddetinden daha iyiydi. Hseyin, bana bunun eski zamanlardan kalma bir duygu olduunu sylemiti. Steplerde, llerde geen uzun ve lanetli bir tek banalk... Yine de bir Hristiyan'n karakter zelliklerine hrmet ediyorlard. Gzlerinden tek bana bir akln neler rettiine dair kukular geen ah bile, kutularda bir eyler aranrken saygl bir tavr iinde oluyordu. Bu kenin bir yan kadnlara ayrlm blmle bitiikti. Ne byk bir eliki... Ben buray kendimden kaabilmek iin kendi irademle bulmutum; ama te yandan bu, kadnlarn asla istemedikleri bir mahpusluun da yeriydi. Sadece bir duvar... Aramzdaki tahta paralarnn birinin zerinde Baffo-Korfu yazyordu, kendimi ondan koparp; sakin, huzur verici, zihin ykayc denize bakmay tercih edebilmem baya zaman almt. Gnlerden bir gn her ey karverdi. Ortalk olaanst sakindi, krekler skarmozlarda ritmik sesler Safiye Sultan 103 karyordu. Sancak tarafnda biraz nce Patmos'u grmtk. Bu detay net olarak hatrlyordum, nk bu ada her yerde Sen Jan'n evi olarak bilinirdi ve benim hissettiklerim de bu gerein vurgulanmasndan ibaretti. Bir sandk ynnn yannda Sofia Baffo grnd. Kollarnda dikkatle tad bir boha vard. Bununla tam bir ztlk oluturan ilk karlamamz dndm. Admlarna hl bir mzik elik ediyor gibiydi, ama bu daha ok bir cenaze mziini andryordu. O yaklarken dndm ki, onu bu ekilde kavramak belki de daha kolayd. Kllenmi bir odun, alevler iindekinden ok daha kolay tutuabilirdi ne de olsa... u anda Madonna Baffo da bana byle snm bir odun paras gibi grnyordu. Apollo'nun altn atllar gibiydi, onlarn klar da gkyzne dalp Samanyolu'nu yapmlard. Onun da son yolculuunun ateleri mutlaka Akdeniz'de bir iz brakacakt. Ve Konstantinopolis'e ulatmzda geride yalnzca o parlak iz kalm olacakt. Bakarken bunu grebiliyordum. Esir dtnden bu yana ayn prltl elbiseyi giyiyordu ve giderek daha zayflyordu. Earbnn altndan grnen salar bile parlakln yitirmi gibiydi. Havaya dalan o gzel kokusu olmasa onun yaklatn anlayamazdm. admda Baffo'nun kz varlm hissetti ve bana bakt. Daha bir solgunlam ve incelmiti sanki bana yaklarken. Hemen topuklarnda dnp

uzaklamaya yeltendi. "Gitme, gitme..." diyen sesim fsltdan biraz fazlayd. Durdu, dnd. Bunlar birbirinden kesinlikle ayrlabilen, aralkl omuz hareketleriyle yaplmt. Bana doru bir ya da iki adm att, ama hissedebiliyordum, tam olarak gvenmiyordu. 104 ANN CHAMBERLIN 6afiye Sultan 105 "Ne istiyorsun?" diye sordu. Bunu ok sessizce sylemiti, iitilmekten korktuu belliydi. "Naslsn?... Naslsn?" diye sordum sevgi dolu bir yumuaklkla. Baklar bana ne kadar salak ve duyarsz olduumu anlatr gibiydi. Bu koullar altnda zaten nasl olabilirdi ki? Bu soru bir cevab hak etmiyordu. "zgnm," diye kekeledim. Sonra cesaretlenip, "Kollarndaki nedir?" diye sordum. Bana yle bir bakt, yanma yaklat. Kucandaki bohann ucunu azck averdi. Kalbim yerinden hoplad ve grdklerim karsnda kafam yine kart. Kollarnda tutuu en sevdii minik kpeiydi. Hala, hizmetkrlar, kanaryalar, kpekler... Ve ite bu en sonuncusuy-du. Hayvann yar ak azndaki sivri di tuhaf bir ikyet gibi grnyordu. Ne diyeceimi bilemedim ve sonunda sersem bir ekilde dudaklarmdan "zgnm" sz dkld. Eminim ylesin, diyen bir bakt gzlerindeki. Sonra o kk yarat sarp sarmalad, kenara yanap, sessizce denize brakt. Bana tekrar dnp bakana kadar uzunca bir sre gemiti. Gzlerini gryordum, kupkuruydular, kire gibi, gzkapaklar yanyor olmalyd. "Ad, yle Byle'ydi..." Dedii her yeri kavuran bir bakla bunu sylemiti. "yle Byle... nk yar kahverengi yar beyazd. Ona kck bir yavru olduundan bu yana bakyordum." Son szleri bir hikyenin ackl bitii gibiydi: "Babamn Korfu'ya gitmesinden nce bana brakt bir armaand o..." "zgnm," diye tekrarladm. "Ona tek bama elveda demek istiyordum ama, sen buradasn..." i "zgnm" dedim nc kez. "Gidiyorum." Ve ayaa kalktm. "Bir dakika" dedi. Trkler'in paralad sandk paralarnn yanndaydk. "Evet, uzun sredir yapayalnzm ve dnmek iin bol bol zamanm oldu..." diye devam etti. "Ne konuda?" diye sordum. Benim dncelerimi kelimeletiriyordu. "Merak ediyordum..." "Evet?" f "O akam, valyelerin gemiyi igal etmelerinden nceki akam, arkadana sylediklerin..." "Evet, tabii ki Hseyin bir Trk, phesiz..." "Hayr... Onu demek istemedim. Benim iin sylediklerin..." "Oh..." Yzm kzarmt. Her eyi duymutu demek. "Bunu sylemek istememitin deil mi?" Kafasn sessizce sallad ve arkasn dnd. "Hayr, hayr!" diye haykrdm. "Onu demek istemitim." Bu kadar eveleme gevelemeden sonra kendimi yere bakarak, saf bir iirsellik iinde buldum. Ben, onun gzlerine yakalandm dnyordum ama, galiba o da ayn tuzaa dmt. Szler ve zamann anlamn kaybettii bir ann iine yuvarlanmtk. Davranlarn, el tutularn paylalan duygularn

yannda laf bile edilmezdi. Her ey bildik ak konumalaryd. Ama ben hl bunlar kda aktarrken yetersizliin kollarndaym. O kadir olann szlerine baka ne katabilirim? "Ve o yedi ses, onlarn adlarn syledi, Ben yazmak zereydim ve cennetten Bana seslenen birini duydum, Gk grltleri iinde diyordu ki, onlar yazma..." 106 ANN CHAMBERLIN I Binlerce yl gibi hissedilen birka dakika sonra o gk grltsnden kurtulduk. lmller olarak bunu yaamak zorundaydk. O gzelim avularn, bileklerini ateli veda pckleriyle donatrken bana dedi ki: "Sadk ol, akm." "Akm," diye yemin ettim. "Seni kurtaracam ve birlikte o mutlu sona ulaacaz. Yaadm srece bunun iin sana sz veriyorum." XIV KAYALIKLARDA NBETLERN DURDUU Lesbos ve Limnos'un dantelli kylarn dolatk. Bunlarn silahlarnn morumsu uzun glgeleri uzanp gidiyordu sularda. Doal gzellikler umurumda deil gibiydi, aklm fikrim tekrar Sofia'ya ulamak ve baltayla paralanm tahtalarn arasndan ona akm bir kez daha fsldamaktayd. Tutkuyla dolu o buluma asla tekrarlanmad. Snen bir atein son kvlcmlar gibiydi daha sonraki konumalarmz. "Eer mmkn olabilseydi...", "Ne kadar isterdim..." gibi szlerle balayan konumalar, umutsuzlukla ykl uzun suskunluklar, bakmalar... Aramzdaki ate beni hibir ans olmamasna karn koullar zorlamaya itiyordu. Hseyin'e almaya karar verdim. Akmza ihanet etmeyi dnmyordum, yalnzca Trkler'in merhamet denizine oltam sallayacaktm o kadar. Hseyin, "Dostum, merak ediyordum..." diye baladm cmleyi tamamlamama bile izin vermedi. Elini omzuma koydu. Safiye ultan ' 107 "Gen dostum," dedi. "Sorma bile bunu. O seenekler sana bata sunulmutu, ama imdi artk ok ge. Sana zgrlnn verilecei Tripoli liman gerilerde kald. Ksa bir sre iinde Konstantinopolis'e varacaz ve Ulu Ali rotasnda kararl. Kendini Allah'a brak, ona gven. nmzdeki gnlerin senin iin neler hazrladn birlikte greceiz." Baka bir ey sylemedim, omzumdaki el sessiz bir uyaryd. Bu araymda yeterince nlem aldm dnmtm ama, imdi gryordum ki, dayatmam yalnzca zgrlklerimizi deil, hayatlarmz da tehlikeye drebilirdi. Hareketsiz bekleyiim uzun srmedi. O gece Trkler kutsal ehir Mekke'ye doru yaptklar ibadetlerinin ynn deitirmilerdi. Artk Dardanel'e gelmitik. Ertesi sabah ise, Altn Boynuz'lu Konstantinopolis pusun iinde ikinci bir gne gibi parldyordu. Demir atlp, ykler indirilirken akmla bir kez daha konuabilme ansm oldu. Santa Lucia'nn San Marko amblemli bayraklar, kutsal ha, Meryem Ana tasvirleri kpeteden aa sarktlmt. Etraftaki gemilerden bu zafer iaretlerini grenler selam duruyorlard. Sultan'in pay olan be sandk hemen toparlanp sarayn gsterili deniz kenar surlarndaki gmrklere yolland. Madonna Baffo'ya kk kpeini denizin koynuna brakt noktada rastladm, olan biteni izliyordu, ikonalarmzn bana gelen rezilane

durumun onu perian etmesinden korkuyordum. Ona, ba aa edilmi bile olsalar cennetin sahiplerinin doru insanlarn dualarn duyacaklarn sylemeliydim. Seslendim, orada olduumu belli ettim, ama bana dnmedi. Gzlerini manzaradan ayrmyordu. Yzlerce gemi... Balklar, kadrgalar... Tpk Venedik pazarnda108 ANN CHAMBERLIN ki insan kalabal gibi. Deniz kysndaki surlarn dibinde inanlmaz bir hareketlilik vard. Arkada saraylar ve yoksul mahalleler arasndaki minare ve kubbeleriyle ehir ykseliyordu. Sofia, dinimize yaplm hakaretin farknda bile deildi. "Konstantinopolis buras m?" diye sordu. '/ "Evet," dedim, ilgisini ekebilmek iin btn bilgimi dktrmek istiyordum, ama yalnzca, "Evet, buras Konstantinopolis'tir," dedim. Akt, dnyada bundan daha byk bir ehir yoktu. Ona nemli yerleri gstermeye ve anlatmaya baladm. "Trkler buraya Islambul diyorlar, anlam Mslman' ok olan yer demekmi. u byk kubbe Aya So-fia'dr. Senin o gzel adnn da kayna olan Aya Sofia. Bir zamanlar Hristiyan leminin en byk ibadet yeriydi. Yzlerce yl srd bu, sonra da Trkler'in eline geti. Onun altnda grdn daha kk kubbeler Aya Iri-ni'ninkiler ve o stunlar..." Benim rehberliimden holanmyordu. Onun konsantrasyonunu kesinlikle bozmamam isteyen bir sesle, "Tanrm, muhteem!..." dedi. XV ~ O/lSEYlN BANA KARI sabrl davranmt. Ve karaya ktktan hemen sonra geldiimiz sur iindeki meydanda ar ar dolamaktan honut grnyordu. Bir an iin de olsa Sofia'y grebilmek ve nereye gtrleceini renmek arzusuyla yanyordum. Konstantinopolis'in rhtmlar, bizim Duka'nn balkonunun altndaki dzenli olanlara gre ok grltl patrtl ve kark grnSafiye Sultan 109 yordu. ehir, eitli boy ve cinsten karncalarn bir araya geldii bir karnca yuvas tepesine, hatta drt tane karnca yuvas tepesine benziyordu, itiip kakmalar, dvmeler, ne arkaya, saa sola anlamsz kouturmalar hemen gze arpyordu. Sadece, tpk yuvada zenle istiflenen karnca yumurtalar gibi yiyecek maddeleri de daha bir dikkatle toparlanp, insanlara ya da hayvanlara ykleniyordu. Yine de bu amala, aceleyle yaplan en az yirmi hareketin yalnzca biri akllca oluyordu. Sanki dnyann eit eit milletine ait oyun kartlar, hibir kural bilmeden, yalnzca ortal allak bullak etmek isteyen bir kk ocuk tarafndan kartrlm gibiydi. Bu da ok tuhaf durumlara yol ayordu: Bir tarafta, fildii ilemelerle bezeli ince in ilerinin banda bir koca Afrikal zenci; dier tarafta, srtna yklenmi vahi grnml fil ve gergedan dilerinin arl altnda iki bklm, kaburgalar saylacak kadar sska, beline dolad bezden baka zerinde hibir ey olmayan yarplak bir ufack inli... iko italyanlar'la Arabistan'dan gelmi kokular iin, hangi dilde olduunu Allah bilir, pazarlk eden ylan gibi kaygan derileriyle sakin Hintliler. Tahl uvallarn sanki ok deerli amber ykyle doluy-mu gibi dikkatle gzeten, beyaz bartleri ve beyaz elbiseleriyle etten kemikten yaplmam gibi duran, sessiz, hayaletimsi, gizemli Araplar...

Ve her yerde Trkler... Deiik biim ve boyutlarda Trkler... Zenginler, dilenciler, balklar, tccarlar, paalar, askerler, amiraller, yankesiciler ve gmrk grevlileri... Yabanc bir lkede bir Trk hemen fark edilebilir ama, kendi lkelerinde hepsinin ortak zelliinin ne olduunu bilebilmek olanakszd. Grnen oydu ki, burada en karikatrms milllet Venedikliler'di. 110 ANN CHAMBERLIN Bu karmaann iinde olup, onu objektif bir ekilde izlemekten honuttum. Deneyimlerimden biliyordum, kalabalkla btnlemek, bu lgn muhabbetin paras olmak zor deildi. Bunun, benim kendi yaam biimim oluvermesi ok kolayd ve hatta kendimi bir anda onun dualaryla, kaderim iin gzyalar dkerken bulabilirdim. Beri yanda bir aydan fazladr denizde olmaktan tr, attm her adm, acyla kemiklerimi szlatyordu. Baka yerlerden getirilmi byk bir yn kuma balyasnn zerine oturtulmutum, bylelikle hibir rahatszlk duymadan kendime daha kolay gelebilirdim . Rhtmdaki eitli insan curcunasnda tek bir eksiklik vard. Bu "kadn"di, hibir rk ya da milliyetten kadn yoktu ortalkta. Venedik limann arnlayan boyal fahieler bile yoktu. aylk deniz serveninden sonra karaya yeni km iki adamn umutsuz fsldamas da bunun zerineydi. Ama yine de bylesi bir sohbet iin daha gvenli bir yere gitmeleri artt. Sofia Baffo'nun bunca erkek arasnda, karelerin iinde bir daire gibi duracandan emindim. Onu ilk gren Hseyin oldu. Baffo'nun ince uzun, altn sars siluetini deil de, sabah boyunca Ulu Ali'yle pazarlk edip duran ksa boylu yapkan tccarnkini aramas ne denli akll olduununun gstergesiydi. Kz ve hizmetisi araflara sarlarak gemiden indirilmilerdi, insandan ok gelip geen glgelere benziyor-lard. Hseyin onlar gsterdikten sonra ancak hangisinin o olduunu syleyebilirdim. Alldndan ok daha uzun boyluydu ve evresindeki deiik ortam grebilmek iin yzndeki rty kmldatp duruyordu. Can sklan kleci adam onu ikaz etti. Belki bu ekilde o, etrafn daha iyi grebiliyordu ama etraf da onu daha iyi grebiliyordu. En deerli maln bir rhtmda elencelik Safiye Sultan 111 gibi gstermeye hi niyeti yoktu adamn. Neyse ki tccarn onlar bekleyen bir kapal tahtrevan vard. Sofia'yla hizmetisini arabuk bindirdi buna. Sekiz tane am yarmas hamal dev admlarla uzaklatrverdiler tahtrevan. Zavall bacaklarm tm aclarna karn yine de ileri atlmak istedi, ama Hseyin'in omzumdaki ar eli bunun aptalca olacann iaretiydi. Hseyin beni evine gtrd, orada ylesine iyi karlandm ki, onun z olu olsam ancak bu kadar byk bir samimiyet grrdm. Daha nceki Konstantinopolis ziyaretimden biliyordum, aslnda buras onun deil kaynpederinin eviydi. Bir Antakya yerlisi olarak Hseyin, Konstantinopo-lisli varlkl bir tccarn tek kzyla evlenerek ticari geleceine salam kaplar amt. ehrin iinde olmasna karn ev, Marmara Deni-zi'nin kysnda, Langa Bostan'ndayd. Yksek duvarlarn arkasndayd ve gzel bir bahesi vard. Ortada yeni yeni meyve vermeye balam byk bir incir ykseliyordu. zerlerinde hl limon ve portakallar olan aalar, zaman gelince ortal renk ve kokuya boacak olan gller ve mimozalarla sarlmt. Saksdaki yasemin tomur-cuklanmt ve imdiden yal, gngrm bir kadnn parfm

gibi baheye kokusunu salmaya balamt bile. Ev, belki Konstantinopolis'in yeni zenginlerinin gzn kamatracak cinsten deildi, ama ahap yaps doayla btnleiyordu. Giriteki stunlarn sslemeleri daha ok Rum iine benziyordu, sanyorum fetihten nceye kadar gidiyordu evin ya. Kafeslerle korunan ikinci kat pencereleri hareme aitti. Orada kaldm srece selamln beyaz badanal, hallar ve minderlerle denmi odasndan baka bir 112 ANN CHAMBERLIN yer grmedim. Odalardan biri denize bakyordu, iki duvar boyunca yerletirilmi divandan irili ufakl gemiler seyredilebiliyor du. Karsn tabii ki asla grmedim. Ama oluyla karlatm. Hatrlamad babasna ho geldin demesi iin bu kk olan, haremden dar gnderilmiti. Altn diini gstererek, gr kahkahalarla glen adamdan korktuu belli oluyordu. Yeni giydii krmz ipek gmlei lekelenen ufaklk alamaya balad ve hemen gerisingeri gtrlmek zorunda kald. Hseyin gerek bir saygdeer beyefendiydi. Kars da bunun belli ki farkndayd, ikili, uzun bir aradan sonra efkatli bir sevgi ve saygyla yeniden bulumulard. Bunu daha nce pek az iftin paylatn grmtm. Evin zel bir hamam vard ve bu titiz Trk tccarlarnn eve gelir gelmez ilk verdikleri emir onun hazrlanmas oluyordu. Hseyin ve kaynpederi beni kendileriyle birlikte ykanmak zere hamama davet ettiler. Ama ben yan izdim, kendi bama dncelerimin arlna daha iyi tahamml edebilirdim. Onlar akam ibadetlerine dndler ve beni kendi kendime ykanmak zere yalnz braktlar. Kk odann musluklarndan inanlmaz derecede bol kaynar su akyordu. Yeleimi ve gmleimi kardm, kafama bir tas su dktm ve denizin tuzlu yapkanln salarmdan temizlemeye koyuldum. Ykandktan sonra fark ettim ki, bir kenara benim iin temiz kyafetler konulmu: Bir alvar, gmlek, yelek, kuak ve hepsinin zerine giymek zere bir uzun yelek daha. Onlarn bu tuzana dmedim ve kendi kokumu tayan elbiselerimi tekrar giydim. Bu kadar kolay efemine bir Trk'e dnemezdim. 6afiye ultan 113 Tekrar bir araya geldiimizde Hseyin ve kaynpederi baktlar, ilerinden geeni biliyordum. Ama bir kibarlk denizinde yzdkleri iin hibir ey demediler ve eski konumalarna dndler. Ev sahiplerim uzun uzun, Trk geleneine uygun olarak hi acele etmeden, zel bir bala bile girmeden konuuyorlard. Gece olmutu, yemek fasl oktan bitmiti, ev derin bir sessizlik iindeydi ve arkadam yolculuk maceramz anlatmaya ancak imdi balyordu. Acaba daha nce ne konumulard? Aslnda konunun esir tccarna ve kle ticaretine dnmesinin sabrszl iindeydim ama elimden bir ey gelmiyordu, ylesine dinliyordum. Hseyin, henz valyelerin gemisinin batma hikyesin dey di, bam salladm, kaynpederi, "Allah korumu seni" ve "Allah byle kaderi dmanmn bana vermesin" tarzndan laflar ederek onu ilgiyle dinliyordu. Uyandmda hl geceydi, misafir odasnda yalnzdm, lambalar sndrlmt. Karadenizden gelen k rzgrnn tc nemi bu odaya kadar yolunu bulabilmiti. Sanyorum ki Hseyin, en sonunda "Allah izin verirse" yeni bir olan ocuk yapmaya gitmiti ve ihtiyar adam da kendi odasna ekilmiti..Benden sz eden seslerin ninnisi yoktu artk, aklm ve sinirlerim gerginlik iindeydi, uyuyamyordum. Karanlkta oturmaktansa kalkp bir lamba aramaya karar

verdim, ama hi ansm yoktu. Uzandm yere pek de uzak olmayan mesafeden bir tkrt iittim, ilk aklma gelen fareler oldu. Her gemici gibi bu ip ve erzak dmanlarndan nefret ederdim. OnSafiye Sultan F.8 114 ANN CHAMBERLIN lardan birine dokunma fikri bana ok tiksindirici geldi. ktklar delikleri bulup, nasl olsa ekip giderler, diye dndm. Aniden bir lambann titrek belirdi. Fareler ate yakmay beceremezlerdi. ok armtm. nce elleri grdm, ardndan yz. Sonunda da o n glgesinde ekici bir zenci kzn vcudu belirdi. "yi geceler efendimiz" dedi, ellerini gsnde kavuturmu, karmda eiliyordu. Glmsedi. Dileri mkemmeldi, gzleri lambann alevlerinden bile daha parlakt. "yi geceler," diye cevap verdim. zerinde yalnzca bir gmlek vard, oysa odaya scak denilemezdi. effaf kuman altndan iyi tuzlanm kara zeytine benzeyen nefis teni grnyordu. Byk bir itahla bunu srmamak iin kendimi zor tutmutum. Neden burada olduu belliydi. Ev sahiplerimin byk konukseverliinin bir parasyd bu. Kz, akam yemeinde sunduu leziz yemeklerle dolu tabaklar gibi kendisinin de sunulmasndan rahatszlk duymua benzemiyordu. Anlamas kolayd. Ergin bir kzd o. Ve yle bir yerdeydi ki, sk sk evden uzak olan evin erkei geldiinde zaten tamamen karsna aitti, ihtiyar adam ise oktan ehveti unutmutu. Beri yandan tm kle kadnlarn peinde olduu arzu onun da iinde yanyordu: zgr bir adamdan olan ocuk dourmak... O zaman ocuk zgr oluyordu, byle bir ocuk da annesini kle olarak brakmyordu. Ben onun hakknda bunlar dnrken, o oktan yanma sokulmutu. Mrltlarla beni okayp duruyordu. Ama ne yazk ki benim erkekliimle ilgili olarak byk bir hayal krkl yayordu. Safiye (Sultan 115 iimdeki gerek ak, bekretimi bu ekilde harcamama izin vermemiti. Kza bu durumu anlatmaya alyordum, ama ikimizin Trkesi bir trl bulumuyordu. Bu dilin bir kadna kar nasl kullanldn bilmiyordum ve bu ok farkl bir durumdu. Onun anlayabildii szlerim ise kz kkrdatyordu. nk bunlar tccar ve gemicilerin kulland szlerdi. Bir kle kzla byle konumak ok glnt. Benim onunla cilvelemek istediimi sanyordu, hatta bundan emindi, beni ciddiye almadan iine ylesine itahla devam ediyordu ki, onu itmek zorunda kaldm. Ve hatta sonunda gzlerinden yalar getirecek kuvvette bir tokat bile attm. "Hayr,"dedim. "Hayr!" Kz odann bir kesinde titreyerek alyordu. Uzattm battaniye bile onun titremelerini durduramyordu. Onu daha fazla susturmak niyetinde deildim, ne de olsa gecenin iinde yanklanan bir kle kzn hkrklar dncelerime en iyi uyan ackl elikti ve bu beni uyank tutuyordu. Kz hkrd, hkrd, ertesi sabah efendisinden grevini yerine getiremedii iin yiyecei cezalardan korkuyordu. Bir ekilde, bu davrantan cesaret kazanmtm. Hseyin eve dnnn holuunu yaarken benim dertlerimi unutmamt demek ki. Bu kz, beni akmdan koparabileceini dnerek yollamt odama byk bir olaslkla. Ama yarn sabah, tu kzn gzyalarn grnce, benim asla deimediimi anlayacakt.

ANN CHAMBERLIN XVI ^SEYN'IN DAVRANII STNE dndklerimde yanlmamtm. Sabah namazdan dnp, beni uyandrdnda iyi haberi verdi: O ve kaynpederi, Sofia Baffo'nun satyla ilgili olarak ortaya elli kuru koymaya karar vermilerdi. Hali'te yaptmz bir tur sonunda, yz elli kuruluk bir umut daha domutu. Benim memleketlilerimin yaad Galata'da, Venedik bykelisi ve Vali Baffo'yu tanyan baka ince ruhlu insanlar memnuniyetle yardmlarn sunmaya karar vermilerdi. Amcamla olan deneyimlerimden biliyordum, Kons-tantinopolis'te parann kime ait olduu durumu deitirmiyordu. Venedik, Hollanda, Alman paras fark etmiyordu, yeter ki olsundu. Trkler bunlar kendilerininkinden bile daha deerli buluyorlard, nk imparatorluun bir yn eyaletinin ayr ayr bast paralar kendi aralarnda dahi bir ortak deere sahip deildi. Her biri ayr bir ayarda, ayr bir arlktayd. Mslman leminde resim yasakt, sadece Sultan Sleyman bunu ykarak Arap ekillerinin dnda bir para bastrtmt. Ayrca bir yn ekli anlayp renmeye almaktansa belli bal olanlaryla ii gtrmek tccarlara ok daha kolay geliyordu. Trkler'in zerinde daireler, halar olan paralarla baa kamadklarn biliyordum, ama te yandan Arap harflerini bilmeyenler iin bunun bile daha kolay olduu syleniyordu. Her deiim ayr bir anlama gibiydi. .Deiik kurlarda bilinen deiimlerin en net sonucu o srada cebe giren parayla anlatlabilirdi. Herkes bir gmn ka pa&afiye Sultan 117 ra edeceine kendi artlaryla karar verirdi. Bir de btn bunlarn her an yasaklanabilecei bir yerde bulunmak da deiimlerin ileyiini etkiliyordu. Zaman gelip de kle pazarlna giriince pek ok detayn ortaya kacan tahmin edebiliyordum. Ama, sonuta ne cins olursa olsun, tamam iki yz kuru eden bir sermayeye sahip olmann mutluluu iindeydim. Amcam Jacope bana kuruun, byk gm paralarn, Venedik grosso'suna eit olduunu sylemiti. Bir de br gm paralar vard, yani kk pullar, bunlardan yz yirmi tanesi bir kuru ederdi. Sultan'n, emrinde elli adam alan baasnm gnde krk kk gm yaptn renmitim. Ancak gn altnda bir kuru toparlayabiliyordu. Ve u anda elimizdeki para, bu adamn neredeyse iki yl tatil yapmadan almasnn bedeliyle denkti. Bir kle daha fazla eder miydi? Sahibinin bir de onu beslemesi, giydirmesi gerekiyordu. stelik Hseyin bana, ulsuz bir gemicinin Sofia Baffo gibi bir kadna sahip olmann altndan kalkamayacan sylemiti. Hseyin belki baka insanlarn da elli kuru katkda bulunabileceklerini ve bunun iin bir iki gn beklemenin iyi olacan da sylemiti. Ama benim sabrm kalmamt. Bu kadar benim zgvenimi yeterince salamt. Zenci kzla ikinci gece de birincisi gibi geti. Sabrszlk iindeydim. Ertesi gn, benim dayatmamla Hseyin'le birlikte, cebimizde iki yz kuru kle pazarnn yolunu tuttuk. Konstantinopolis'te kle almak iin gidilecek pek ok yer vard. Krekiler rhtmda srekli mteri deitirerek denizin sesinden ve kokusundan mahrum kalmyorlard. Eer bir gl kuvvetli Etiyopyal adam, ya da elinden her i gelen bir Sudanl kadn ar118 ANN CHAMBERLIN yorsanz, bunun yeri Haseki kervansaraynn hemen yaknndaki bir binayd.

Hseyin beni, Babali'nin hemen yannda, daha zel bir yere gtrd. Oraya ulaabilmek iin inci tccarlarnn arasndan getik. eitli renk ve boyutlardaki kymetli talar, dkknlarn vitrinlerinde, kadifeler zerinde sergileniyordu. Bu tantanal gsteri ok sk bir denetim altndayd. Eer paha biilmez vitrinlerden birinin nnde fazlaca vakit geirirseniz, kle pazarnn gbeindeki bu yerden uzaklamanz iin uyarlyordunuz. Yksek mozaik stunlarn dibinde hallar, alak sehpalar ve pirin mangallar vard. Btn bir gn boyunca alveriten ok bir davetteymi gibi ortada salnan varlkl alclara erbetler ikram ediliyor, nlerine nargileler getiriliyordu. Sanki pazarda satlan mal buradaki en nemsiz eydi. Erken baharn lkl altnda, dkkn kaplarnn dibinde oturuyorlard. Biliyordum sabrszca davranmak fiyat yukar ekerdi, ama yine de Hseyin'in en ufak bir aylaklk yapmasna bile izin veremezdim. Kolundan ekip, bir stunun dibindeki tandk yze doru gtrdm onu, bu Sofia Baffo'nun hizmetisiydi. Kadn k bir dkknda, iki erkez ocuun arasna oturtulmutu. Elinde bir para kuma ve ine iplik vard. Dikiteki marifeti vurgulanmak isteniyordu . Gzlerinden ip gibi yalar iniyordu. Kafasn sallayarak, "Aptal kadn," dedi Hseyin. "Mutsuz olsa bile etrafa glckler datmal. Bu suratla ona talip olacak adam ona hayat zindan eder." Arkadam bu gsterinin yanndaki masaya oturup erbet ikramn beklemeye balad. Bense kendime hkim olamayp kadnn yann koturdum. "Maria, Maria", diye seslendim. "Hanmn nerede?" Safiye Sultan 119 Kadn, sanki bir an acsndan syrld ve bir sre konuamad. Benim ilgilendiimi gren satc hemen yanmza geldi. "Bu kle kadnla m ilgileniyorsun dostum?" diye sordu. "Dorusu zevk sahibiymisin. Btn ehri adm adm gnlerce dolasan da, hatta aylarca tm islam leminde aransan da bundan iyisini bulamazdn. Uzun sren deniz yolculuundan tr bir para zayf grnyor, ama cmert mutfanzda birka haftada kendine gelecek ve imanlayacaktr. ok da becerikli bir kadndr, alkandr, ne denirse yerine getirir. Her eyi renmek iin sabrszlanyor zaten. Otuz beinde ya var ya yok, daha nce bir ocuu olmu, ama memleketinin rutubetli havasndan lm bebek. Burann havas ona varacaktr, eminim sana nur topu gibi iki olan verir hemen, onlara da mkemmel bir ana olur. Belki de , drt tane... Allah'n izniyle... Yani uzun lafn ksas bu kadn, fiyatn bir senede sana geri deyecektir." Maria'y bu kadar iyi tanmyordum ama adamn anlattklarnn te birinin bile doru olmadndan emindim. Ayrca doruysa, bunlar nereden renmiti ki? Trkemin zayflndan tr duraksadm. "Ben aryorum..." Hseyin zora dtm grp hemen yanma geldi. "Aslnda," dedi, "biz bu kadnla ayn gemideydik ve... Adam atld, "Allah'n ltf... Ne gzel bir rastlant." Hseyin devam etti. "Ve biz bir baka kadn aryoruz, daha gen, sar sal olann. Biz onunla ilgileniyoruz." Gen adam dudaklarn bzdrerek, dnceli dnceli ban sallad. "Affedersiniz," deyip dkkna girdi. Ksa bir sre sonra yannda ksa boylu, yapkan tc120 ANN CHAMBERLIN carla dar kt. Gen olan, adamn kulana eilip, hzl hzl bir eyler fsldad.

"Ben Kemal Ebu sa" dedi tccar, "bu da olum. Ltfen ieri girin." Hseyin de kendini tantt, karlkl yadrlan iltifat bolluu iinde dkkna girdik. Her tarafm titriyordu. XVII ff TFEN BUYRUN OTURUN," dedi tccar. "Olum imdi ttn ve tatl tepsisini getirecek." Bu nezaket gsterisinin baka memleketlerdekinden fark yoktu. Adam yal enesini ovalyordu. Hseyin nce kaytszca ikram edilenlerin tadna bakt, sonra beenisini yle bir anlatmaya balad ki, bu kadar vg kelimesinin baka hibir dilde olmadn dndm. Onlar konuurken ben, masann altnda sinir iinde bacaklarm sallayp duruyordum. Baya uzun bir zaman sonra tccar konuya girdi. "Olum sizin zel bir gen kleyle ilgilendiinizi syledi. Biz de onu yeni aldk. Kleyi kendiniz iin mi istiyorsunuz, yoksa arac msnz?" "Arac deiliz," dedi Hseyin. "Ak konuacam iin beni affedin", dedi yal adam. "Ama sonuta bu bir i, deil mi? Herkes hayatn kazanmak ister, tabii Allah'n izniyle. Syleyin efendiler, ka para demeyi dnyorsunuz?" Hseyin sanki kararszm gibi aznda bir eyler geveledi ama ben hemen atldm, "Benim iki yz kuruum var. Safiye ultan 121 "ki yz kuru", diye szlerimi tekrarlad adam. "Yine affnza snyorum. Byle bir peri iin iki yz kuru? Ben yz yl yaasam, Allah bana onun gibi birini bir daha nasip etmez. yz ve hatta daha fazla eder. Benimle pazarla kalkmayn dostlarm. O bir mcevher. Ne benim, ne de sizin gibiler iin uygun bir kle o... Sylediiniz tutarn eyrei karlnda onu size gsterebilirim. Ama iki yz kurua onun yanndakini satn alabilirsiniz. O da Avrupal, beyaz tenli. Olmaz m, diyorsunuz, haydi sizin iin yz elli olsun. Hayr? ilgilenmiyorsunuz demek. Haydi arkadalar, kusura bakmayn ama neticede ben de bir insanm ve hayatm kazanmam gerekiyor Allah'n izniyle. Altn sal olan bir bakire... Ebeler bunu tespit ettiler. Allah ahidimdir ki bylesini gerekten yz yl arasam bulamam." Yerimden frlayp adamn grtlana sarlmak zereydim, Hseyin beni yattrd. "Sylediklerinde haklsn", dedi adama. "Dorusu tam bir dl. Ama syle bana, hi olmazsa onu grebilir miyiz?" "Elli kuru", dedi tccar, yine enesini ovuturuyordu. "Hem ben mal sizin evinize getiririm. det budur." det ya da deil, Hseyin en sonunda pazarlk edecek bir ey bulmutu. nmzdeki bir iki gn iinde byk bir olaslkla drt yze kmas gerekecek olan paramzn elli kuruunu harcamakta kararszdm. Ama arkadamn altn glne gveniyordum. Israr etti ve sonunda ifte yalanla ii halletti. Aslnda derdimizin onu satn almak olmadn ve benim onun erkek kardei olduumu sylemiti adama. Merhamete gelen tccar da onu bize para almadan gstermeye raz olmutu. "Pekl, tamam, ne de olsa sizler benim arkadala-rmsnz," diyerek sz balad yal adam. 122 ANN CHAMBERLIN erbetin hazrland ve nargilelerin sakland kk bir arka odadan

getik. Odann duvarna bir an aslmt. Adam bunu alarak ierdeki kadnlara ortalktan kaybolmalarnn iaretini verdi. Bir perdeyi ekti, bu kez kendimizi sanda solunda ou srgl ar kaplarn olduu bir koridorda bulduk. Kap aralndan grdm kadaryla bunlar kk olmalarna karn kt odalar deildi. Kapal ama kilitli olmayanlar sanyorum adamn kendi kadnlarnn oturma ve alma odalaryd. Koridorun dibindeki kap kilitliydi. Boynuna asm olduu anahtarla tccar kilidi at ve kenara ekilerek bizi ieri ald. Geni bir odayd buras. Tavandaki pencerelerden bol bol hava ve gne giriyordu. Kadn seslerinin geldii bu pencerelerden bir adamn srnerek ieri girebileceini hemen fark ettim. Daha nce grdm Trk odalarnn aynsyd buras da. Parlak renklerde, zevkli desenlerle bezenmi minderler ve yastklar, hallar... Hseyin'inkinden bile daha sslyd bu oda aslnda. Darmadank yastklarn zerine uzanmt Baf-fo'nun kz. Kendini yzkoyun, bacaklar havada divana atmt, bu pozisyon daha ok alamaya uygundu, ama onun alamad kesindi. Ge bir kahvaltnn tadn karyordu besbelli, yan banda gm bir tepsi dolusu tatl vard. Normalde sert satcnn ieri girmesiyle korku iinde toparlanmas gerekirdi, oysa aldrmad bile. Kahvaltsna devam etti, gz ucuyla beni ve Hseyin'i fark edince, bize daha iyi bakabilmek iin divanda yuvarland. Ban bir eliyle tutmutu, dier eli kalasnn zerinde tembelce sallanyordu. Dz bir izgiyle uzanan kolu, kalalarnn yuvarlakln daha da belirginletirmiti. Bana (Safiye Sultan 123 kar bu ilgisiz tavrn devam ettirirse gzyalarna bou-labilirdim. Ve devam ettirdi. "Giorgio" demedi, "Veniero," dedi. "Akm" demedi... Neden?... Ses tonu sanki her gn gidip gelen biriyle konuur gibiydi. "Bugnk ziyaretin ne ho..." "Naslsn, sana nasl davranyorlar?" diye merakla sordum. "iyiyim," diye cevap verdi. "Bundan daha iyi olamam." Sesindeki donukluk, anlamszlk beni konuamaz hale getirmiti. Onun ise bu umurunda bile deildi. "Bak", diye bard. "Bak, bana giymem iin neler verdiler." Bize kendini daha iyi gsterebilmek iin ayaklarnn stne zplad. Klnn en nemli blm krmz, portakal renginde desenleri olan altn ilemeli bir kadife ceketti. Kol azlar bileklerine kadar uzundu ve dantellerle sslyd. Skca tenine oturan bel ksmnda bir sra kk inci sallanyordu. Etek ular aaya doru genileyerek alyordu. Ceketin belden yukar ksm ortadan ikiye ayrlmt, incecik bir kuma, buradan kendini belli eden gslerinin ikinliini rtyordu. Bu detayn farknda olduu belliydi. Kuma okad ve kkrdad. "Eskiden, Venedikli kadnlarn gssz grnmek uruna ektikleri aclara katlanmamak iin daha fazla bymeyeyim diye Tanr'ya dua ederdim. imdi de tersi iin dua edeceim." Oday aydnlatan ktaki bir deiim, kuman effafln ortaya kard, meme ular kahverengi ekerlemeler gibi grnnce kalbim heyecandan duracakt sanki, yzm gzm kzarmt. 124 ANN CHAMBERLIN "Ve bak!" diye bard. "una bir bak, pantolon, tpk erkeklerinki gibi..."

Uzun ceketin aaya uzanan iki ucunun arasndan krmz ipek pantolonu gsteriyordu. ok boldu, bu bolluklar kk ayak bileklerinde backlarla toplanmt, pantolonun a neredeyse dizlerine kadar sarkyordu. Btn bunlar bana hi de uygun bir kyafet gibi gelmemiti. "alvar deniyor buna", diye aklad, telaffuzunun doruluunu tccara onaylatmak istercesine adama bakt. ihtiyar adam ban ne doru sallad ve hazinesinin bu gzel gsterisinden honut glmsedi. Ayandaki krmz terlikler ve tll kk bir apkayla kyafeti tamamlanan kzn gerekten inanlmaz bir mal olduundan emin olmann keyfini sryordu. "Bir de u yediklerime bak." Bunu syleyen Sofia tepsisinin bana dnmt tekrar. "Ne inanlmaz tatllar... Bak bu ayva, yourt ve baldan yaplm. Bunlar bademle doldurulmu hurmalar, u ok gzel bir tuzlu peynir. Ya rezeneli, kimyonlu enfes ekmeklere ne demeli? Ama hepsinin iinde en ok unlar seviyorum, neydi bunlarn ad?" Tccara bakt. "Lokma." Adam gld. "Evet, lokma. Kars benim iin kzartyor onlar, ben de kaymaa batrarak yiyorum. Gerekten harika bir ey. Al Veniero, tadna bak." Almadm ve hemen bir bahane bularak ayaa kalktm. Oradan kama arzusuyla doluydum, bizi uurlayan adama bile zorlukla veda ettim. Dar ktk. "Saraydan..." Hseyin dnceli bir yzle bana bakyordu. "Ne?" diye sordum. Safiye Sultan 125 "u hadm saraydan," diye aklad. "Uzun beyaz kavuundan ve kenar krkl yeleinden belli." "Hangi hadm? " diye sordum tekrar. Bu pazarda o kadar ok ey vard ki, neyi gsterdiini anlayamamtm. "u adam," dedi, "Ebu isa'nn yannda oturan. Onu fark etmedin mi, yanndan getik. Ebu isa'nn olunun ona getirdii nargileyi tttryor." Nereden fark edecektim, benim aklm bambaka bir yerdeydi. Dnp baktm ama grdm bana hi de ilgin gelmedi. Nargileden tten dumann gerisinde, ku-lemsi kavuunun altnda ekmek hamuru gibi solgun, beyaz yzyle bir adam oturuyordu. Dikkatsizce dokunu-lursa toz olup uacak gibiydi. Arkadamn yannda aceleyle yrrken, 'ihtiyar bir hadmdan bana ne?' diye dndm. XVIII ISRAR EDYORDU. "O gen kz hayatndan ok memnun." "Adam onu dvmesin diye yle davranyor." "Ebu Isa tm islam leminde tannan bir tccardr. Maln incitecek kadar enayi deildir." Esir pazarndan kmtk, Hseyin beni ortasnda eme olan bir kk meydana getirdi. Karemsi tuhaf alan bir yamatayd. Yerlerdeki talarn Romahlar'dan kalm olduklar belliydi ve herhalde o gnden bu yana da kimse onlarla ilgilenmemiti. Sucularn, ekercilerin ve kabadayla zenen ocuklarn barlar arasnda zincirli aysyla bir ingene 126 ANN CHAMBERLIN vard. Uyuuk, zayf hayvann sar postu uyuz gibiydi, aptal baklarla seyrettii bu insanlar lemine mutlaka ormandan karlarak getirilmiti. ingene onu itekleyerek oturttu. Ama bu tek numaralar olarak kald, nk hayvan oturur oturmaz herkesi utandracak bir biimde pembe cinsel organlarn ortaya dkt ve yalanmaya balad. Bu seyreden oluk ocuu ok

elendirdi ama hi kimse ingenenin tasna para atmad. Sanyorum Hseyin benim kafam datmak amacyla bu gsteriyi bahane ediyordu. Ama bu olanakszd, tam tersine sabrm daha da tkenmiti, saldrganlmsa azmt. Arkadam tam ilerleyecekken geri dnp adama gnn tek meteliini vermeye kalknca, eline vurdum. "Ltfen," dedim, davran biimimin kabal iin zr dileyebilirdim ama bunun nedeni iin asla. "Keseden tek bir pulu bile boa harcamamaksn, yarn belki iki kat gerekecek." Hseyin konumak zere azn at, ama ne demek istediini asla anlayamadm. Tek grdm kk kahverengi bir elin onun beline doru uzandyd. El uzand ve arkadamn kesesini kapt. "Hrsz!" diye l bastm. Sonra beynime kaznm bir kelime aklma geldi. "Olan." Ve avazm kt kadar bardm. Bunu iyi biliyordum nk Hseyin bana bunun bir eit ar hakaret olduunu defalarca sylemiti. Kk erkek ocuk anlamna gelen bu kelime, kavgalarda ar bir kfr olarak kullanlabiliyordu. Ak perisi Cupido, topuklarma ve kollanma g vermiti galiba. Madonna Baffo'nun fiyatnn yarsnn, avucumuzda tadmz yarsnn, bu beter meydanckta yok olmas karsnda yaptklarm, tam tamna lirik bir airin anlatabilecei biimdeydi. Hseyin'i kenara ittim, Safiye Sultan 127 kahverengi elin sahibinin plak kahverengi bacana bir elme attm ve keseyi iinden bir pul bile eksilmeden geri aldm. Bunu anlatmak yapmaktan daha uzun srerdi, ylesine abuk davranmtm. Ama air, benim lmn sonularn hesaba kalamazd. Meydan dolduran Trkler, hayszln onlarn orta yerine tayan ingeyi cezalandrmak iin zaten bir bahane aryorlard, benim barm bunu vurgulayan bir ses olmu gibiydi. Genlerden birka ben onu yakalamadan nce kamasn engellemek iin yolu kesmilerdi. Ben muzaffer bir edayla Hseyin'in yanna dndmde onlar sraya girip cezalandrmann geri kalanna oktan balamlard. Durum yle itiraz edilmezdi ki, kara gzleriyle tpatp ona benzeyen babas sesini bile kartmamt. Adan, zincirin el verdiince bir hzla meydandan uzaklat. Dorusu buna hz denilemezdi nk, benim meydandaki lmdan hibir ey anlamayan tek yaratk olan ay, oturduktan sonra kendini zar zor toparlayp ayaa kalkabilmiti. Hseyin davranlarmda iirsel bir ey olduunu sezmiti. Daha sonra bana ylesine bir teekkr etti ki, Trk cmertliini ifade etmek iin kulland Venedike kelimeler olduka yetersiz kald. Bir sre ses karmadan kesesinin iplerini skt. Byklarn ve sakaln svazlad, en sonunda yle dedi. "Bu gen kadnn zgrln salamak senin dnyada en ok istediin ey, bundan eminsin deil mi?" "Dnyada en nemli ey..." Nefes nefeseydim, bunun nedeni hl bir tehlike olduunu dndmden deildi, belki Hseyin yle olduunu sanyordu ki, bu da benim umurumda deildi, yalnzca sabrszlma gem vurmaya alyordum. Bu ksa, tombul, evine merakl Suriyeli'nin byle umutsuz bir durumu kavramas ise olanakszd. 128 ANN CHAMBERLIN "Yapabileceimiz bir ey var," diye mrldand. "San Marko akna neden duruyorsun?" San Marko sz kln bile kprdatmad. "Daha ok para yapabilirim." "iki yz kuru?" l "Belki daha fazlasn. ok, ok daha fazlasn..." >

"abucak?" "Belki de Allah izin verirse akam olmadan." * "O zaman yapalm. Tanrm hi zamanmz kalmad." Hseyin elini sakalndan ekti ve ban sallad. Kk ingeneyi dvdkleri iin hoplayp zplayan ocuklardan birinin yakasna yapt. Ona hzl hzl bir eyler syledikten sonra, kurtarlm kesesini ap zeri garip ekilli, ekmek peynir paras diye tarif ettikleri sama sapan metal paralardan kk bir tane verdi. Olan frlad gitti, kymetli paracklarmzdan bir tanesinin gitmesini sineye ektim. Hseyin naslsa bir are bulacakt. "Gel," dedi kolumu ekerek. ^ Bu acayip yerden ayrlmaktan memnundum ama yine de sordum. "Nereye?" "Hamama." "Hamama m? Evde zaten senin hamamn var." "Evet, zerimdeki denizi orada ykadm. Ama evdeki hamam genel bir yer deildir." "Yani hi anlamyorum. Kazanmamz gereken iki yz kuru var ve sen gidip hamam sefas yapmak istiyorsun." Benim kabalm yumuatmak istercesine Hseyin, "arabilirsin," dedi. "Pek ok i hamamlarda zmlenir. Siz Venedikliler, Trkler'in ok kapal bir toplum olduundan ikyet eder ve ticaret srlarmz sizlere amadmz, bunun eitlii bozduunu sylersiniz. Kim bilir belki arada bir ykansanz byle srlar olmaz." (Safiye (Sultan 129 Byk, yaygn, geni bir arda ilerliyorduk. Venedik iin Grand Kanal neyse buras da Konstantinopolis iin oydu. Yerel kltrn dzeyi aka ortadayd. Pahal kahvehanelerin tenteleri, kumalar, aal meydanlarda saysz cami... Tm gn alan pler, inanlmaz bir titizlik iinde kaldrm talarn spryorlard. Bunu her kesi fare yuvas plklerle dolu, Venedik'le kyaslaynca, hi gbrelenmemi bir bahe geliverdi aklma. Orada nasl olur da bir eyler yetiebilirdi? Ama aka grlyordu ki, gbre hi problem deildi. Atlan her yeni adm, kalabalktan bir baka yz getiriyordu insann gznn nne. Dnyann bir o ucundan, bir bu ucundan yzler... Baz Trk yzleri, Rum yzleri; hepsinde ayn kararllk, hayatn srdrebilme kararll... Ama eer bir yzde mutluluk iareti yoksa, onda hayatiyet olabilir miydi? Saraylarn sslemeleri yolun telaesine zt bir oturmuluk iindeydi. Pek ounun tarihi, Mslmanlar'n buray almasndan ncelere dayanyordu. Bir yabanc iin buralarn zenginlere mi, yoksa perian yoksullara m ait olduunu anlamak olanakszd. Zengin bir Trk, daha ok dar bir arka sokan dibinde oturuyordu. Bu elikili dnyada sadelik, eer grmeyi baarabilirsen, b-' yk bir gsterii saklyordu. Konstantinopolis'ten daha fazla ticaretle btnlemi bir baka ehir yoktu. Kemerlerinin altnda bir ataya gelmi iadamlarnn konuup durduu yollardan geerek Kapalar'ya geldik. Bu, sekiz demir kapya, saysz kubbeye sahip byk pazarda her istediinizi satn alabilirdiniz; leblebi de, kle altn da... Hatta Trkler'in dolambal metodlarn kullanarak btn bakente istediinizi sattrabilirdiniz de. Ticari anlamalarn karmakark yaps da, daha ncekilerden bir mirast. Safiye Sultan F.9 130 ANN CHAMBERLIN Amcam Jacope yznden bu konularda bilgim vard, islam leminde faiz

yasakt, ama bu bile ticareti dur-duramamt. Hibir risk olmamas iin iki yntem uygulanyordu. Birincisi faizsiz borlanmayd. Dieriyse, deerli bir eyleri takas etmekti; at, ev ve hatta bazen bir ift ayakkab gibi. Mal nce bu borluya satlyordu, sonra da zerinde anlalm bir yzde eklenerek bor verene. Kuytu kelerinde deiik paralarla garip oyunlar oynanan Kapalar bizim amacmza en uygun yerdi herhalde. Ama deilmi... Trklerin aprak ve kark yntemlerini unutmutum. Hseyin beni dar kard, yeniden yola koyulduk. Kuzeyi duvarlarla kapl, aalarn altnda dzensiz mezarlarn olduu bir yere gelmitik. Duvarlarn arkasn grebilmek olanakszd. Ama krmz elbiseli yenierilerden burann saltanata ait bir yer olduu belliydi. Padiahlarn nne gelenle yatma alkanlklarnn sonucu olarak, imparatorlua yaylm bir yn saraya gereksinimleri olmalyd. Kapatmalar ve babasz ocuklar... Byle cinsel konular Hseyin'i ilgilendirmiyordu, o daha ok sa tarafmzdaki camiyle ilgiliydi. Tam le namaz zamanyd. Byk kubbelerin etrafndaki ge doru ykselen minarelerden ezanlar okunmaya balanmt. "Mimar Yakup ah" dedi Hseyin, "iki nesil nceki padiahmz Sultan Beyazd iin yaplmtr." Bu bina ile zerre kadar ilgilenmiyordum ve Hseyin'in dierleriyle birlikte ibadet etmek istemesi canm skmt. "Kaybedecek hi vaktimiz yok," diye srar ettim. "Allah'la geen vakit kaybedilmi deildir," dedi. "stelik tm dnya Mekke'ye dnmken kim i yapabilir?" Safiye Sultan 131 "Venedik'in anlarn dinlemeyi tercih ederdim." Ben darda meydanda kaldm, meydann karmaas ruhumun karmaasna yetiemezdi. Yenieriler nbette olduklarndan namaza gitmemilerdi. Gne, minarenin tepesinden dnm ve ortalk soluk, erken bir mart yla dolmutu. Bu yumuak scaklk bir soukluun zerini rtyor gibiydi. Kumrular bu n iftlemek iin en uygun ortam yarattn dnyorlard. Kulara zg bir tavrla kalabalk gruplar elere blnmt, ortalkta henz yavru grlmyordu. Koyu morumsu renkli erkekler ince "hu" ve kaln "pu" sesleriyle etrafnda dolandklar dii-" lerinden baka her eye kar kaytszdlar. Kuyruklarn kaldrmlara srtmek bu yaltaklanmann parasyd. Tylerinin nasl paralanmadna amtm. Aksi takdirde bir daha uamazd bu zavall ak sarholar. Bir srtnme sesi duydum. Sese dndm, neredeyse gc tkenmi bir kumru derinden gelen "hu"lar kararak, adeta kendinden gemi bir vaziyette mezar tann birinin tepesinde yukar aa gidip geliyordu. Bir dieriyse ayn eyi bir aacn dar frlam kklerinde yapyordu. l Beyaz diiler hep birlikte erkeklere yz vermeme halindeydiler. Her zamanki gibi yerlerdeki krntlarla meguldler. Onlar havalannca, emeden mezarlara, mezarlardan emeye sonusuz ve usandrc takipileri bu "hu" ve "pu" mrltlaryla pelerinden gidiyordu. Cami kemerlerinde bir ykselip bir alalan Arapa namelerin arasnda birden fark ettim ki, bu tyl kafalarn dndaki tm erkeklerden kopmu gibiydim. Bu dncenin iinde dallanp budaklanacaktm ama ibadet edenler dar

kt. Cami boalmt. Hseyin yanma geldi ve beni caminin batsna, hamamn olduu yere doru gtrd. 132 ANN CHAMBERLIN "Bu da Sinan tarafndan Beyazd iin yaplmtr," dedi. "Ama hep Hristiyan bir gemiten yararlanarak." Hamamn giriindeki mermer stunlarn sslemelerini iaret ettim. Birbirini izleyen daireler ve ovallerin tamamlad tavus kuu motifleriydi bunlar. Belli ki eskiydiler ve Bizans iiydiler. Hseyin, "maallah" ekerek, benim ses tonumu ho grdn belirtti. Konstantinopolis'in onlarn eline gemesi tabii ki Allah'n isteiydi. Bunu anlayabiliyordum, "che sara sara" diyen amcam Jacope da, Tanr'nn gcn byle anlatrd. O meum sonu bir kez daha acyla hatrladm, hl kabullenememitim. "unu da unutma," dedi Hseyin, "Burann en nemli pagan tapnaklarn yakp ykanlar Hristiyanlar' dr." Arkadam deerli paralarmz datmaya devam ediyordu. XIX DAMAMA G/RD//MDE beni ilk allak bullak eden grnt, srtlarnda kfelerle ilerleyen kle zinciri oldu. Bunlar suyun kaynar tutulabilmesi iin atee srekli odun tayorlard. Gzle snrlarn gremeyeceimiz kadar byk olan binann kadn ve erkeklere ayrlm olan iki blmnn de scak suyu tek ocaktan salanyordu. Ama bu, aralarnda yallarn da olduu klelerin iini kolaylatrmyo r du. Yzm buruturdum. Hseyin'in belirsiz plan iSafiye Sultan 133 lemezse, kim bilir zavall Sofia Baffo'nun ince, narin, gen vcudu hangi ar ykler altnda ezilecekti? Hseyin aklmdan geenleri anlamt, gven anlamna gelen bir ekilde elini omzuma koydu ve beni binaya soktu. "Bana gven, Allah'a gven," dedi. "Ve Ebu isa'ya da gven. Ebu sa kendi malna zarar verecek bir ey yapmaz." Beni soktuu ilk oda pek ok kk odaca blnmt. Bunlarn arasndaki alak duvarlar, sudan lekelenmi, gzenekleri kfl, zamann ypranmas iindeki mermerlerle kaplanmt. ikimiz birden bo bir odaca hamle ettik, Hseyin daha ndeydi. "Dostum sana unu sylemeliyim ki, klelikle ilgili ok tuhaf bir alglamanz var. Ahlaken bunun yanl olduunu dnyorsunuz ama siz Venedikliler denizlerin en nl klecileri deil misiniz?" Kafalarna sarlm havlularla, bedenleri plak, bellerinde krmz beyaz izgili kumalarla kleler, odacklar arasnda oradan oraya dolayorlard. Ara duvarn tepesinden rahatlkla bizi grebilecek kadar uzun boylu bir Afrikal bana ok sk dokunmu bir kuma uzatt, ki ucundan pskller sarkyordu. Elimi zerinde, evresinde dolatrdm. Hseyin blmenin zerinden konumasna devam ediyordu. "Rahmetli amcann da'ihtiyar zenci Piero'su vard." Kuma merakla incelemem uzun Afrikal'y elen-dirmie benziyordu. Kaln, morumsu dudaklarnda eri, alayc bir gl vard. Kuma iaret edip "petemal" dedi. Uzerimdekileri karp ona sarnmam gerektiini anladm. Bunu yabanclarn, zellikle de bu inanszlarn arasnda yapmaya hazr deildim. Yan odacklardaki 134 ANN CHAMBERLIN

Safiye Sultan 135 adamlarn hepsi, Trkler'in barbar gelenei gerei snnetliydiler. Bu Afrikal bile belki usturann hmndan gemiti. Kendimi bu gerein karsnda ok rahatsz hissettim, erkeklik organmn arl altnda eziliyordum. Yine de unu sylemeliyim ki, hamamda bir namus anlay vard, alayc bir glle blmenin zerinden bakan Afrikal bile buna uyuyordu ve ban evirmiti. Bu, Hseyin'in anlattna gre dinin bir gereiydi. Ayn hamamda ykanan erkekler arasnda bile bir utanma sz konusuydu. Benzer petemallarn altnda benzer sakatlklar olduunu dnmek beni rahatsz ediyordu. ylesine aptalca bir korku iimi sarmt ki, sanki petemalm belimden syrlrsa, onun iin dekini de kaybedecektim. Bu, yapmam gerekenlerin hzn olduka yavalatyordu. O srada Hseyin beni ocuksu bir tavrla cesaretlendirip duruyordu. Onun benden uzakta olmadn ima etmeye alyordu ama, bu beni, onun da bu yaratklardan biri olduu gereinden koparamyordu. "Babann salnda da evde alan en az drt be kii vard." Hseyin haklyd ama, ona hak verdiimi syleyemezdim. "Tandn biri olduunda i farkldr," dedim. "Hatrladm kadaryla, seni emzirmi olan dadn da zgr biri deildi ve bu senin onu daha az sevmeni gerektirmemiti." Bu keye skmlktan bunalmtm, kendimi oda-cktan dar attm, bana gven veren elbiselerim geride kalmt. Hseyin'i plak grnce tuhaf olmutum. Teni balk solgunluundayd, kadn gibi tyszd de, stelik kadnms gsleri ve koca bir gbei vard. En artc olan bayd, onu daha nce ya kafasnda Venedik ii bir apka, ya da Trk saryla grmtm. Tepesinde dm gibi bir iz olan kafas cascavlakt, insann kafasndaki yara bere izleri de en az plakl kadar zarafet dyd. Afrikal bize birer ift terlik verdi. Atklar sedef kaplyd ve kayp dmeyi engelliyordu. Tabanlarnda "Santa Lucia"nn bayrak makarasndakine benzer koca koca tahtalar vard, in iin bunlarla kendimi Pizza'da dolanan bir fahie gibi hissediyordum. Hseyin, "Bu nalnlarla hem souk mermere, hem de pis sulara basmaktan kurtulursun, stelik kayp dmeni de engellerler," diye vp duruyordu garip tahta terlikleri. Bu arada, bana yardmc olarak, belimdeki petema-ln dmemesi iin bir dm att. Hatta ben ayamda-kilere almak isterken, yrmeme yardmc bile oldu. Bu iki hareketinden baka, benim buraya yabanc olduumu hatrlatacak baka bir ey yapmad. O srada ben bu tavrlarn, artk bana ne kadar allm geldiklerini dnyordum. Varlm Hseyin'i, benim ondan ve odadaki dier adamlardan rahatsz olduum kadar rahatsz etmiyordu galiba. Sanrm bu gzlem yetersizliinin nedeni kafasnn baka bir yere, ie younlam olmasndand. Tam o srada evden bir kle gelmiti, herhalde biraz nceki pazarlmzla ilgiliydi bu. Adamn elinde kk bir sandk vard. Bunun, yaklak bir ay nce ."Santa Lucia"ya yklenmi olan samana sarlm Venedik camyla dolu olanlardan biri olduunu fark ettiim an samalamaktan vazgeip kendime geldim. "Ona bu hamamda bir mteri bulmann m peindesin?" diye sordum. Hseyin gld, ama yle ya da byle bir cevap vermedi. Kleye, sand kendi odacna braktktan sonra 136

ANN CHAMBERLIN yanmza gelmesini emretti. Pazarln da bizim kyafetimize benzemesi durumunda hamamlarn ne garip alveri yerleri olabileceini anlamtm. Bir pazarlknn niyetini saklamas gerekirdi, elbise kvrmlar da buna yardmc olurdu. Buradaysa... Yine de Hseyin'in kendi kazancndan benim uruma fedakrlk etmesini takdirle karlamtm. Deerli kadehler muhtemelen gerek fiyatlarnn yarsna giderdi burada, ama yine de bu davran beni etkilemiti. Cmert evsahibime kar daha nazik olmaya karar verdim. Adamnn yanmza gelmesini beklerken Hseyin laflamaya devam etti. "Bir kadrga klesinin hayat zenilecek bir ey deildir, bundan eminim." "Darda odun tayanlarn da..." "O grdklerin zgr insanlardr, oduncular onlar." "Anlyorum. Peki o zaman neden o kadar, o kadar..." "Umutsuzlar?" "Evet, neden umutsuzlar?" "zgr bir adamn akam evine ekmek gtrecei garanti deildir. Oysa, sahibi eer parasn batrmyorsa bir klenin byle bir sorunu yoktur. zgr bir adam, alkla, ocuklarnn nafakasyla, byklerinin hastalklaryla, yallkla, iin ypratclyla savamak zorundadr. Bir klenin srtndaysa bu ykler yoktur." Uzun Afrikal'ya yine gzm taklmt. Odada ritmini yalnzca kendisinin duyduu bir Afrika mziiyle sallanrmasna dolanyordu. Yukardan bir edayla yapmack bir ekilde tebessm ediyordu, tepesine yenieri bal gibi sard havlular ne onun giderek eskimesinin, ne de sahibinin paralarnn gstergesi olabilirdi. Venedik'teki Aziz Gummarus yatrn anmsadm. Her zaman dolu olurdu. Adaklar dolar taard etrafnda. O tkeni6afiye Sultan 137 lerin, yokluklarn aziziydi ve daha ok da hamallarn... Biz ona "Zannis" diyorduk. Bir umutsuzun zgr yaam, ie yaramadan sona eriyorsa... "Tamam anlyorum, haklsn. Ama Hristiyan ya da Mslman, siyah ya da beyaz, frncnn ateindeki herhangi bir odun gibi, adsz bir abann iinde yiten, adsz bir beden olmak da bir yaam demek deildir. Kle ya da zgr, aslnda herkes buna dahil. Ben topluma kar su ilemilerin dnda, hi kimsenin kadrgalarda kle olarak kullanlmamas gerektiine inanyorum. Buna ev hizmetlileri dahil deil tabii, onlar zaten sahiplerinin evinde ve gvenlik iindedirler." Hseyin'in klesi sonunda gelmiti. Hseyin'in zyle sznn bir olmasn dorusu takdir ediyordum. mz birlikte yan odaya getik. Buras da youn bir erkek kokusuyla kaplyd. Tavandaki kubbede yldz eklinde bir yn pencere vard, buralardan gn szlyordu. Bizans ii olduunu sandm drt aslan bal emeden dklen souk sular, nce mermer zemine yaylyor, sonra da kenarlardaki kk kanalcklardan akp gidiyordu. Bir kle hizmetkr, Hseyin'in szlerini hakl karrcasna krmz beyaz kumalarn zerinde uyuyordu. Bu szler, sedeflerin ve tahta topuklarn mermerdeki tkrtlarnn arasnda insana ac vererek yanklanyordu. "Yoksul Kafkas kyllerinin ocuklarn, zellikle de kz ocuklarn zengin istanbullu tccarlara satmalar ylesine yaygndr ki dostum. Yalnzca kendileri iin para salamak deildir amalar. Asl nem verdikleri, ocuklarn iyi beslenmesi, iyi giyinmesi yani zavall kylerindekinden daha iyi olanaklara kavumalardr." Bu odada, kle, Hseyin'in vcuduna kireli bir kostik srd, iinde ok az

da arsenik varm. Bunu gzlerime ve azma dedirmemem iin beni uyarmalar ge138 ANN CHAMBERLIN rekmiyordu. Hi kimse beni byle bir ileme raz edemezdi, aa yukar on be dakika sonra kle, Hseyin'i bir midye kabuuyla temizlemeye balamt ve onun doal olmayan klszlnn sebebini anlamtm. Batya gittiinde uygulayamad bir modayd bu. "Biliyor musun, Sultanmz Kanuni Sleyman, Allah selamet versin, dier padiahlardan daha farkl, garip bir i yapt. Oullarnn annesiyle evlendi. Genellikle Sultann haremi, satn alnm talihli kzlardan oluur. Bunlarn hepsi de Valide Sultan olabilmek iin karda plak ayak komaya razdrlar. Tabii byk bir ey. imparatorlukta bir kadnn ulaabilecei en yksek mertebe. Sul-tan'dan sonra en yetkin insan odur. Bunda acnacak ne var? Gryorsun bizim sultanlarmz da kle kadnlardan olmadrlar." Hseyin bunlar sylerken krmz beyaz izgili pe-temaln, klenin, onun cinsel organnn etrafn da kllardan temizleyebilmesi iin at. Buna Trkler arasnda ne kadar kalrsam kalaym asla raz olamazdm. Belki de bu sama sapan snnet oyununun balamasnn nedeni bir midye kabuu kazasyd, kim bilir? Yine de srarlara direnemeyip kle tarafndan sabunlanmaya raz oldum. Mis kokulu bir suyla beni bol bol sabunladlktan sonra adam ellerini bir havluyla kurulad. Kll bir bezle beni ovalamaya koyuldu, ardndan da kurutulmu bir kabak lifiyle bu ii tekrarlad. zerimde tek kullanmad galiba bir tel zmparayd, ama yine de bu yaptklar vcuduma iyi gelmi, beni rahatlatmt. Bir midye kabuunun yapacann daha fazlasn bu arada kaybetmekten korkmutum. Ama harika bir cilde kavumutum. Eksik dili bir srtla bana bakarak konuan hizmetkrm sanrm hibir mteriden bu kadar kir kmadn anlatmaya alyordu. Safi/e (Sultan 139 Bir baka kurnada ben yalarda bir gen, yal ve hasta babasna ayn eyleri yapyordu, bu manzara benim iime dokunmutu. "Esaret ne zannettiin kadar umutsuz, ne de gsz bir durumdur." Hseyin, su seslerinin arasnda konuuyordu. "zellikle de senin Sofia gibi yetenekli ve gzel bir kz iin." "Ve kabul et ki, onu braktmzda hayatndan ok memnundu," diye tekrarlad. "Bu sabah tadna vard yiyeceklerden sonra senin ona salayacaklarnla yetinebi-lir mi artk? Affedersin ama dostum, o ok uar ve dnek bir kz. Pahal zevkleri var ve senin gibi bir ksz denizcinin bunlarla baa kmaya almasndan znt duyarm." "Haydi, gel mutlu ol. Sana o gen zenci kz yine yollayayim ve bu gece onu dar atma. Onun tadn kar. Seninle onun da hayat gzelleir. Ve Allah isterse senin olur. Onda kendini kaybet, greceksin ki Sofia Baffo'nun hayali bile seni bir daha kandramayacaktr. Madonna Baffo, Allah'n ona sunduu kaderden honut. Dostum sen de kendi kaderinden honut ol." Hamamn nc blmne geerken serte bama gtrdm elim, asla honut olmayacamn iaretiydi. XX RTASINDA BYK BiR havuz olan bu blmn tavann, balk sslemelerinden yine Bizans'a ait olduu belli olan drt stun tayordu. Dier mimari detaylar boazm yakan scak buhar yznden izleyemiyordum. 140

ANN CHAMBERLIN Abann nnde fkrdayan bir makarna tenceresine benzeyen havuzun yzeyinden scak buharlar ykseliyordu. Mermer zemin ate gibiydi. Bir kenarda her zamanki kaba tembellikleri iinde, scaktan neredeyse morarm iki Trk oturuyordu. Youn buharn iinde titreen ekiller, yava yava hayaletler gibi kmldanp kayboluyordu. Scaktan gzlerim netliini kaybetmiti. Yeryznde, Dante'nin Cehennemi'ndeki kaynar kazanlara en yakn yer Trk hamamlaryd herhalde. Sybaris'in zevk dkn insanlar gibi, mistik bir tembellik iindeki bu insanlar da gnahlarnn fantastik cezasn eker gibiydiler. Keseler, lifler birer ikence aleti gibiydi, masrlerse sanki cehennem zebanileri... Bunlarn yannda Foscari tiyatrosu bir hi saylrd. Youn buharn iinde nefes almaya alarak Hseyin'e yalvardm. "Beni buradan kar." Hseyin'in kafasndaki Venedike de buharlap umutu galiba. Szlerim mrltn konumalar ve bastrlm kahkahalar arasnda, herkesin kendini sonsuz bir lanetin nesneleri gibi hissettii bu korkutucu havann iinde kaybolup gitti. Hi ansm yoktu, evsahibimi izleyerek, boazma kadar ykselen buulu havuza girdim.Krmz beyaz pe-temallarmz, suya girince belimize kadar ykselip bir sre suyun stnde yzd, sonra iyice slanp tekrar aa indi. Bu kaynar suda yumurta bile pierdi ama diimi skp ses karmadm. Zaten ses tellerim titreemiyordu. Scaklk tm eklemlerimi hissizletirmiti, mermer zeminin zerinde adeta fokurdayan suyun iinde yaylp kalmtm. Birden, bu sonsuz ikencehanede, hayatmdaki ilk Trk kadnn grerek ok geirdim, iki oda arasndaki (Safiye Sultan 141 en kestirme yoldan havuzun kenarna gelmiti, iki eliyle yzn kapatm, parmaklarnn darack aralndan etrafa bakyordu. Herhalde bizim yanmzda havuza girmeyecekti. Eer vcudumdaki kann tm ekilmi olmasa utantan kpkrmz olabilirdim. Birka adam kadnn hareketlerini ilgiyle izliyordu. Hseyin bana bir eyler aklamak zorunda hissetmiti kendini, demek ki Venedikesini tmden unutmamt. "Zinayla sulanyor," dedi. "Bunu susuzluunu kantlayabilmek iin yapyor. O adamlar kocas ve erkek kardeleri. Ayanda alvar yok ve eer masum deilse etekleri bana doru havalanr." "O zaman?" diye mrltyla sordum. Scaktan baylacak gibiydim, deil kadn iin kendim iin bile ses karamayacak haldeydim. "Eer yle olursa, kocas onu ldrebilir, tpk Venedikli aldatlm bir koca gibi. Bu eski bir dettir, u grdn mermer stunlarn sahibi Romallar kadar." "O masum," dedim. Koca ve kardeler de buna ikna olmulard zaten. "Tabii ki," dedi Hseyin, ban ilgisizce baka bir yne evirmiti. "Neden tabii ki diyorsun?" "nk eer bunu yapabilecek cesareti varsa, bu, onun kafasndaki tek bir sa telinin bile kirli olmadnn kantdr. Yalnzca kocasna bundan byle farkl bir adan bakacaktr. Onun Allah'n yaratt tek varlk olmadn anlayacak ve hatta daha mkemmellerinin olduunu dnecektir. Karsn byle bir ey yapmaya zorlayan bu adamn bir ahmak olduundan eminim." Bu szlerden sonra Hseyin yeniden kendini suya brakt. Ben de itiraf etmeliyim ki, kendi rahatszlm bir bakasnnkiyle ilgilenmeme izin

veremeyecek ldeydi. 142 ANN CHAMBERLIN Yan basmdaki plak, halanm erkek vcutlarnn farkndaydm ama bunu dnecek halde deildim. Birden Hseyin sudan kt, sanki derisi ttyordu ve yksek sesle konumaya balad. Trkemin her syleneni anlayacak dzeye henz gelmediini unutarak bana bir eyler sylediini sandm nce. "Dininden balarm senin!" diye baryordu. "Kn eytan parmaklaya," "Seni pezevengin evlad, seni orospu ocuu," diye srdrd naralarn. Dorusu bu dili iyi konuuyordu. Bir gezginin ilk renmesi gerekenin kfrler olduunu bir kez daha anlamtm. Neden fkelendiini bilmiyordum ama en azndan kelimeleri bir para anlayabiliyordum. Sonra scaktan karan kafam toparland. O bana barmyordu. BUnlarn muhatab beni yandan sktran yaratkt. Hseyin onun zerine atlamadan nce, buharn iinde svmt oktan. Admlar demin zinayla sulanan kadnnkinden bile daha diiydi. Ne Hseyin ne de ben birbirimizin dilinde duygularmz anlatacak haldeydik. Omuzlarma inen salarm, sakalsz saylabilecek yzm ve buraya ait olmadm belli eden havamla bir sapn isteklerini kamlamtm. Teekkr etmek iin Hseyin'in gzlerine bile bakamayacak kadar utanmtm. Saldrgana gnn gsterecek gcm yoktu. Masumiyetimi nasl ispatlayabilirdim? Hseyin'in bir bakyla havuzdan ktm ve girie dndk. Kyafetlerimiz odacklarda bizi bekliyordu, temiz ve serin havayla cierlerim bayram etmiti. Ama henz elbiselerimin bana salad gvenlie kavuamamtm. zn Afrikal slak petemalmn yerine kurusunu verdi. Bir ikincisini omuzlarma, ncs(Safiye Sultan 143 n de bama koydu. Ona teekkrle glmeye alrken aznn kenarndaki alayc srt yine grdm. O srada Hseyin benimle tantrmak zere bir baka Trk' alm geliyordu. O da herkes gibi petema-lna sarnmt. Bu adam niye benim yanma getirdii hakknda hibir fikrim yoktu. Hakknda tek bildiim elli yalarnda bir adam gibi grndyd. nce Hseyin'in beni doru drst bir adamla tantrarak utancm unutturmaya altn sandm. Tanma gayet ksa srd. Adam hi Venedike bilmiyordu ve midemdeki ar bana muhabbet iin Afrikal'nn bile daha iyi olduunu dndryordu. Hseyin ise srarla tantrma iini uzatmaya alyordu. u anda hatrlayamadm bir isim syledi. Adamn iznik'te atlyesi varm, inileri ok nlym, onun kobalt mavisi srnn srrn kimseler bilmiyormu falan filan.. "Sana aradmz adam bulup getirdim." diye szlerini balad Hseyin. Hibir hareket yapmadm gren adam, daha ok genlerin yalca birine tantrldklarnda yapmas gerekeni kendi yapt, nmde saygyla eildi. Onu taklit etmeye altm ama pek baarl olduum sylenemezdi. Aptalca, hibir ey sylemeden bir sre karlkl baktk, sonra odacklarmza doru yrdk. Ben kendimin-kine girdim, Hseyin de adamla beraber yandakine. Afrikal, gizli ritminin bir ksmn benimle paylar gibi dolayordu etrafmda. Benim odada kilim ve yastklarn zerinde oturduumu grmt.

Yukardan aa, aadan yukar bir kk ocua yapld gibi, getirdii lk havlulara beni sarp, ince, pembe ulu siyah parmaklaryla ovalaya ovalaya vcudumu kurulamaya balad. 144 ANN CHAMBERLIN Dorusu ho bir durumdu, ama hibir erkein, kim olursa olsun, bana bu kadar yakn temasta olmasn kabul edemezdim. Ona bunu istemediimi ifade ettim, nargile ve masaj tekliflerini de reddettim, ama kahveye hayr demedim. ileri koyu ve sert kahveyle dolu iki fincan da yan odaya gtrld. Sonra ar bir garip duman oday sar-verdi. Amerika'da bulunup sonradan Karadeniz kylarnda da yetitirilmeye balanan bu garip eyi galiba inici adam tttryordu. Bu, ttn dumann iime ilk ektiim and. Konstantinopolis'te son moda bir alkanlkt ttn imek. Ayn odada bulunanlarn bile bu dumandan etkilendiklerini biliyordum. Scak hava ve su, kahvenin ho tadyla birleince, gn boyu yaadm duygusal frtnalarn yorgunluuna daha fazla katlanamaz bir hale gelmitim. Tuhaf bir uyuukluk tm bedenimi, beynimi kaplamt. Yan odadaki konumalar giderek uzaklar gibiydi, orackta iim geiverdi, uyuyakalmm... Beni uyandran ses yeniden tekrarlanyordu yanda. Saman dolu kutu almaya allyordu. Aslnda beni tam ayltan baz kelimeler olmutu, nsan kendi dilinin dnda konumaya balaynca sanki kelimeler akcln yitirip sertleiyorlard. Hseyin'in byle bir tonla Filippo ve Bernardo Serena dediini duydum. ki Venedikli... Tabii ki sradan Venedikliler deildi bu iki karde, ikisi de lmt ve oullar onlarn namn yrtyordu. Bu adamlar, opak camdan kristal berraklnda, genellikle beyaz ama atada srada da harikulade bir beceriyle mavi iler karmay baarmlard. Se-renalar tm dnyaya artc mkemmellikte kadehler, vazolar, tabaklar sunmulard ve bu devam ediyordu. Ksa bir zaman sonra Murano camclar da ayn yntemle Safiye Sultan >v\ 145 bu sihirli forml kullanmaya balamlard. Venedik'in sayl atlyesine karlk kente refah getiren bir almayd bu. Hseyin'in elindeki mallarn bir ksm bu almalardan olabilirdi. Trkler'in inanlmaz lks talebi dnldnde bu normaldi. Bu dncelerimi kantlayan, samanlarn arasndan kan paray anlatrken Hseyin'in syledii szler oldu, "vetro a filigrana." Demek ki Hseyin bir mteri bulmutu. Bu iyiydi, yeniden arkama yaslanp, kaytszln kollarna kendimi brakmak zereydim. Tam bu srada, bu snrda, birden gerei algladm. Bu herhangi bir zengin mteri deildi. Belli bir ustal, belli bir meslei olan biriydi bu adam. Ufack bir bilgiyi hayata geirip gelitirebilecek biriydi o. Onun derdi bir vazo almak deildi, bir vazo iin ok daha fazlasn demeye hazr biriydi o. Bir byk gizemli retimi satn almak zere biriydi o. Her naslsa ve her neredeyse Hseyin, Venedikli bir tacir olarak "vetro a filigrana"nn srrn renmi olmalyd ve bunu satmak zereydi. Venedik mahvolacakt. Beni salaklatran minderin zerinde zplayarak ayaa kalktm, tabanlarmn altndaki mermer zeminin soukluunu kemiklerimin dibine kadar hissediyordum. Gmleimi giymeye alrken beni saran havlular yerlere

savruldu. Cildim ketenden daha gzeldi ve elbiseme sinmi kokum bana daha nce asla bu kadar iren gelmemiti. Gmlek, ter ve tuzdan talamt. Dilerimi skarak bu kokuyu duymazdan gelmeye altm. Aslnda bu gmlekle birlikte benden alman yaama hakkn yeniden geri ister gibiydim. Pantolonumu toparlamaya alrken yan odaca daldm. Safiye Sultan F. 10 146 ANN CHAMBERLIN Hseyin'in bana aknlkla bakndan, ngrlerimde yanlmadm anlamtm. Cam fleyicilerin hareketini tarif ederken donup kalmt, opakln nasl effafla dntn anlatmak zereydi. Bunu anlayabilmek iin Trke'ye ihtiyacm yoktu. inici de farkl bir durumda deildi, o da donup kalmt. Adam rendiklerinin heyecanyla havlularndan syrlmt. Ellerinde gelecek servetinin bir n modelini tutuyordu, inanlmaz bir kseydi bu. Bir parmak inceliinde bir ayak zerinde ekerimsi, incecik yapraklarla bezenmi bir kse. Bir eyler syledim. Sanrm aklma gelebilecek en kt kfrd bu. Ama fkem kelimelerin bir dile ait olmasna bile izin vermiyordu, belki de kkredim. Bir sa^ niye iinde srtmdaki yelei iniciye doru savurtmutum bile. Cam, milyonlarca paraya blnerek mermer zemine salmt. Ve bu camla birlikte sanki btn dnya da paralanmt. Trkler'i bir kenara iterek, Beyazd Meydan'nn karmak dnyasndan ve tatminsiz kumrularndan hzla uzaklap gittim. XXI _ ^LEDEN SONRAKi youn insan kalabalnn beni iine saklamasn umarak, Hseyin'le trmandm yokua tekrar vurmutum kendimi. Arkamdan geleceinden emindim. Ayasofya'y altn rengine boyayan n altnda, bir saat sonra da bundan emindim, korkak bir tavan gibi arkama baka baka ka' Safiye Sultan r 147 yordum. Kentin bu en kutsal meydannda bir ara onun sarn grr gibi oldum. Hseyin herhalde bir baka Tanrsal yakarn iindeydi. Gerek ya da hayal, bu kuku beni caminin ters tarafna yneltti. Orada, karanlk bir aralk buldum, bana yeteri kadar gvenli grnyordu. Yrdm... alan iiler tarafndan braklm, snmek zere olan bir meale aaya doru giden otuz kadar anm ta basama aydnlatyordu. Onlar izledim. Dnya stme kapanmt. Hi tanmadm, tehdit edici bir kentin yalnzl iindeydim, ben bir yabancydm. Aa indike suyu duyuyordum, bir yn su... Aalarda bir yerde ar ar damlyordu. Ackl bir sazn nameleri gibiydi bu ses. Zengin bahelerini, maystan ekime kadar yeil tutacak bollukta bir suydu bu. Snmekte olan mealelerin titrek klaryla yldzlanan bu suyla, bu kent ktlklar aabilirdi. Ne suyun, ne de bu sarnc ayakta tutan stunlarn sonunu grebiliyordum, im acyarak bu devasa stunlarn da Bizans'tan kalma olduunu grdm. Eilip bir avu suyla bu buluumu talandrdm, n-sana kasvet veren su kesinlikle lezzetliydi. abuk abuk hamamn benden aldn geri aldm. Yenilenmitim. Bu yeralt sarncndaki suyla hayat bulmutum ve gvenlikteydim. Gne batm olmalyd, mealeler de son klarn veriyorlard artk. Yaam bir alacakaranlktayd, kafamda yeni bir plan olutu.

Yaplacak i kle pazarn bulmakt. Kle pazarn ve Sofia Baffo'yu... 148 ANN CHAMBERLIN Gne batmt, Konstantinopolis'in sokaklar sessiz bir mezar soukluundayd. Grdm erkekler gndz dnyasnn kt bir kopyasyd. Gerek olan haremlerdi ve bu geceye yol gsteriyordu. iekler gibi tm dkknlar kepenklerini indirmilerdi. Ama her yerde tayapraklar dklm bitkinin ortasndaki taze filizleri grebiliyordum. Balangta sokaklardaki yalnz admlarmn dikkati ekebileceini dndm. Ama artk peelerin ya da kapal tahtrevanlarn glgesindeki gizli gidip gelmeler yalnzca kadnlara aitti. Gze grnmeseler bile bu dedikodu, yemek ve rahatlk tarifiyle yapm iki yumann gizemli varln hissedebiliyordunuz. Kendimi byle bir taze filize yapm hissediyordum. Bu duygu beni kle pazarnn tahta kapsna kadar gtrd, ama tabii ki kap kilitliydi. le saatlerinde kapatlm olmalyd. Ortal stan mart gnei de olsa, deerli bir mteri iin bu kadar scaklk bile caydrcyd herhalde. Binann arka tarafn bulmak ok kolay deildi. Admlarm bir eit kark geometrik hesapla ayarlamam gerekti. En sonunda bir asmayla arpnca doru yolda olduumu anladm. Bir duvara trmandm, eski bir aty atm ve bir avluya dtm. Buras sabah Sofia'nn pencerelerinden duyulan seslerin geldii yerdi. Pencereler yukardayd ama bunlardan srnerek girmek zor grnmyordu. Tek sorun kepenklerdi. Yaz akamlarnda serin havann ieri girebilmesi iin bunlara ince teller geriliyordu. Ama imdi ka gre ayarlydlar ve bu bir hrszn ieri girmesini zorlatryordu. Tabii benim de... Deneyimsizlik sz konusu olunca kararllk nem kazanyordu. Safiye Sultan '' ' 149 Balangta gvenli bir biimde planlanan kle dkkn ve avlusunun sahipleri, belli ki olaysz geen uzun yllar sonucunda bu konuyu ihmal etmilerdi. Vaktiyle dikilmi olan asma, aalap duvar boyunca ykselmiti. Elimde bir duvar dibinde bulduum keserle, hzla trmanverdim stne. Pencereye uzanan dal ben zerinde ilerledike aaya doru eiliyordu. Btn aceleciliime karn sessiz ve ok dikkatli davranmalydm, bu da ok zordu. Yine de ani ataklar, duraksamalarla iime devam ettim. Menteeler yerinden kurtulmaya balamt. Bir din uzman deilim ama, Tann'nn genleri zellikle koruduuna inanrm. Daha yal birinin, yapmaya kalksa, kesinlikle cezalandrlaca baz ileri genlik sz konusu olunca grmezden geliyor olmalyd. u ana kadar, hayali gelebilir ama, onun onayn alm olduumu dnyordum, ya da en azndan yaptklarma iddetle kar kmyor gibi geliyordu bana. Belki de bu Tanr'nn ii deil de bir sihirdi. Beni koruyan belki de, ok ksa zamanda lp beni koruyuculuundan yoksun brakacan bilen annemin ocuk alnma kondurduu tlsml bir pckt. Byle bir pc anmsamyordum, ama beni gzeten gizli bir gc hissediyordum. Hemen caysam gven iinde Hseyin'in konuk odasna dnebileceimden emindim. Aslnda dokunulmazlmn snrlar bundan daha ileri noktalara kadar uzanabilirdi. O malum geceden beri en kusursuz ve en uzaklara ulaabilecek kadar "byk" adm atabilmek iin olaylar kafamn iinde binlerce kez prova etmitim. ok "kesin" bir anda, inanyorum ki, byk arzumun peinde kendi zgrlmden vazgemitim. Belki de daha farkl ve daha mutlu bir ya-

150 ANN CHAMBERLIN (Safiye Sultan 151 amdan da... Byk arzumun beni alaa ettii, kaderimin durdurulamayan bir heyelan altnda kalmasna savrulup gittii o "kesin" an ne zamand? Bu soruyu tatminkr bir biimde cevaplandramyordum. Hseyin bunun, onun korumasndan kendimi yoksun braktm an olduunu dnyor olmalyd. Ama ben hibir kalc zarara uramadan kepengi yerinden skmekten de daha ilerilere gidebileceimi biliyordum. Madonna Baffo, o gece tabii ki, byk odada tek bana yatyordu. Benim kuru asma dallarna trmandm duymutu ve uyankt. Ay odaya ak pencerelerden dklmeden nce bile bu seslerin sahibinin ben olduumu biliyordu. Beni ele verebilecek bir lk atmad. Ayakta bekliyordu. Dumanms n iinde, ttsler arasn'da deerli bir ikona gibiydi. Pencereden aa doru kendimi sarkttmda bana elini uzatt, mutlu bir ekilde glmsedi ve fsltyla konutu. "Sinyor Veniero, sizi grmek ne kadar gzel." Bana Giorgio dememesinin zerinde durmadm. Ondan daha byk eyler bekliyordum. "Seni kurtarmaya geldim," dedim. Arkasn dnd, birka adm att, benimle oyun oynuyor gibiydi, armtm. "Ama... bu olanaksz," dedi. "Deil. Saklanabileceimiz mkemmel bir yer buldum. Buraya ok yakn, bir sre iin snabileceimiz bir sarn..." "Bir sarnta nem ve souk iinde beklemek iin hibir arzum yok." "Sadece ksa bir sre iin, ben Pera'ya gidip, kendi vatandalarmzdan bir tekne salayana kadar." "Ama Sinyor Veniero, yapamam. Sizin gibi, bir sinek gibi duvarlara trmanamam. Sizinle tantm ilk gnden bu yana yaptnz gibi yani..." 'il! Yaptm fedakrlklar karlnda bir sinee benzetilmekten holanmamtm ama yine de aldrmadm. "Yapabilirsin," diye srar ettim, lk karlamamzda, her eye karn bende en gpta ettii eyi ona sunuyordum. "Yardm edeceim. Yapabilirsin. Yapmalsn." . "Bilmiyorum," dedi. Korktuundan ya da bana gvenmediinden deildi bu, gerekten de sadece bilmiyordu. Ben biliyordum. Onu yakaladm ve kuvvetlice belini kavradm. Ah o bel, Tanrm bu dokunu kollarmda kk kaslmalar yaratmt. Onu pencereye doru tadm. Sofia minicik bir lk att. Bu zevkten miydi, korkudan myd, yoksa itirazdan myd? Benimle itimeye balamt, birilerinin bizi duyabileceini dnerek onu yere braktm. "Sinyor Veniero," dedi. Aniden karar vermi gibiydi. "nce uraya oturun, bir ey sylemek istiyorum. Bugn bama gelenleri anlatmak istiyorum." "Daha sonra," dedim. Ona emretmiyor, yalvaryor-dum. "Gvende olduunda anlatrsn, bol bol vaktimiz olacak." "Oh, hayr, ltfen." Kararll artmt, bense giderek daha zayflayordum. "Anlatmalym. Btn gn bunu anlatacak kimsem olmad iin skntdan patladm. Maria'ya anlatmak istedim, ama sanyorum onu sattlar." "Maria satld m?" diye sordum. Kukulu ve pimanlk dolu dnceler geiverdi birden aklmdan. O kadm, Maria'y ansn varken satn

almalydn. Byle bir fans bir daha asla olmayacaktr. Belki de bu yaklaan bir sonun son uyaryd, ama bunu anlamay reddediyordum. "Onu nereye sattlar?" 152 ANN CHAMBERLIN "Oh, bilmiyorum," dedi Sofia. "Mutfak ii iin yal bir adam ald galiba. Bilmiyorum. Sylediklerinin tek kelimesini anlamyorum bu insanlarn. Beni bugnlerde bir yardmcdan yoksun brakmalarn ok dncesizce bulduumu sylemek isterim. Ah neler neler grdm bugn. Ltfen otur da dinle, yoksa atlayacam." te kaderimin izildii an buydu ve galiba bunu hissetmitim bile. Baffo'nun kz bu son isteini sylediinde, onun gzellii ve varl bende ne var ne yoksa silip gtrmt. Btn gecedir beni sarm olan enerjinin de gittiini biliyordum, kuvvetimi yitirmi, aptallap beceriksizlemitim. Tanr'nn koruyuculuu da, bir annenin tlsml pc de yoktu artk. Dizlerimin ba zlr gibi oldu ve oturdum. Onun sesi ve bu sesle anlatt harikalar beni iyiden iyiye apallatrmt. "Bu sabah, sizin hemen arkanzdan, beni kapal bir arabaya koydular ve bilmediim bir yere tadlar. Tek syleyebileceim yeryznde byle bir yer daha olmaddr. Sanki dnyada deildim ve beni tayan kleler de meleklerdi ve birka saatliine cennete gtrlmtm. nce dardaki kalabal hissettim, seslerini duydum, ama satcnn houna gitmeyeceini dnerek kafam karp bakmadm. Biraz da korkmutum, kalabalk kaba saba ve ok grltcyd. Giderek azaldlar ve duyduum sesler daha saygl, kibar bir hal ald. Sanki byk bir tapnaa yaklayor gibiydik, ite o zaman rty biraz aralayp darya bakma cesaretini bulabildim. Kocaman ve harika bir baheden geiyorduk. Saysz nefis patikann kenarnda dzgn sralar halinde yksek selviler uzayp gidiyordu. Aalarn diplerindeki iek tarhlarnda kendileri de oraya dikilmi gibi grnen krmz balkl bahvanlar vard. Safiye uitan 153 Ah, Tanrm ne mthi ieklerdi onlar. Tpk bir hal gibi... Parlak pembeler, krmz ve beyaz tomurcuklar. iekler Trk ordusunu sembolize ediyordu. aknlkla kark bir hayranlk iindeydim, kafalar sarkl askerler gibi duruyordu hepsi de. Hayatmda hi bylesini grmedim inan." Bu iekler "tlbend" dedikleri iekler olmal, diye dndm. Bz, Avrupallar bunlara "tulip" diyorduk. iein adn yanl da syleseler bahelerini onlarla doldurmaktan geri durmamlard. Trkler'in bu iein nasl retilip bytldn saklamalarna karn Hol-landallar'n bu srr zdklerini ve kendi lkelerinde deiik eitlerini retmeye baladklar duymutum. Yine de onlar ksa zamanda Venedik'te grmeyi umut etmiyordum. Hele de Sofia'nn anlatt mthi dekor iinde... Konstantinopolis'te gezdiim bahe ve parklarn hibirinde bu kadarn ben de grmemitim. Herhalde abartyordu, nk yalnzca Sultan bu kadarn yapabilirdi. Sultan... diye kendi kendime tekrarladm. Madonna Baffo, Byk Saray'a gtrlm olabilir miydi? Tanr korusun... Dinlemeye devam ettim. "Sonunda byk bir kapya geldik. Orada benim arabay tayanlar durdular, satc bile daha teye gidemiyordu. Beni arabadan indirip araflara sardlar ve dkkndan bu yana bizimle gelen iriyar, beyaz adama verdiler. Adamn, kenar tavan krkyle ssl koyu yeil uzun bir elbisesi vard ve eker klahna benzeyen upuzun sivri bir apka takmt bana."

nceki gn Hseyin'in bana gsterdii adam hatr-layverdim. "Saraydan..." demiti arkadam. Demek ki doruydu bu. Ve bu saray, nnde adalet arayan dilencilerin dolat Babli'den farkl bir saray olmalyd. Git154 ANN CHAMBERLIN tii yer haremdi, yrein de yrei olan harem. Sultan' dan baka hibir erkein ayann ieri adm atamad harem. Dinlemeyi srdrdm. "Adam, beni kapdan geirdi. Ve sonra... Sana nasl anlatabilirim? Sanki byk bir canavar tarafndan yutulmu gibi hissettim kendimi, ii gri souk mermerlerle kapl bir canavar. Evet, bana yle bakma Veniero. yle bir korkuydu ki bu, taa belkemiimin dibine kadar titredim. Ne mthi bir canavar... diye dndm. Ne byk, ne gl, ne harikulade bir canavar... O dndnde dnya sarslyor, gzlerini ap kapadnda dnya ya a bouluyor, ya karanla gmlyor. Oh, ben bu canavarn paras olabilirim, diye dndm, bir daha gn n gremesem bile buna raz olacam biliyordum. Canavarn iindeki uzun mermer koridorlar boyunca yrdk. Benim rehberiminkine benzeyen krkl elbiseler giymi sarld baz zenci erkekler dolayordu ortalarda. Kaplarda nbet tutanlar vard. Daha ierilere, ierilere doru ilerledik. Sonra, bir kap ald ve kendimi mthi bir k ve ses cmbnn iinde buluverdim. Saysz ayna, yaldz, mcevher, saten ve cilal fayanstan yansyan bir k seliydi bu. Fayanslara ilenmi rengrenk ekiller buray bir baheye dndrmt. Bu yzeylerde ses de daha farkl yanklanyordu. Odadaki kafeslerde bin bir eit ku akyordu ve kadn mzisyenler ellerinde sazlar oynak arklar alyordu. Ama sesin asl kayna, kadn kahkahalar ve konumalaryd. En azndan yirmi kadn vard odada, hayatmda grdm en gzel yirmi kadn. Hepsi de birbirinden farklyd; siyah, beyaz, kumral, sarn... Mavi gzller de vard, zifir gibi kara gzller de. Kzl sallar, kahverengi sallar, kuzgun gibi kara (Safiye Sultan 155 sallar... Anlatlamaz bir zerafet iinde giyinmilerdi, zerleri mcevherlerle donatlmt, kumalar altn ili ve kadifeydi. Onlarla nasl yryebildiklerine atm. Konuma biimleri hareketliydi ve yastklarn hallarn arasnda glsuyu iip, eit eit tatl yerken ok mutlu grnyorlard. Yanmdaki adam bana eilmemi syledi ve buna uydum. Bir trtl gibi yere doru kapaklandm, O araflara sarnmken bunu yapabilmek inan az buz i deildi, in asl, bana sylenmese bile eilebilirdim. Canavarn nabznn att yerde grdklerimden ylesine etkilenmitim ki, buna kar koyamazdm. Bir de baktm, burnumun ucunda dana derisinden kk sar bir terlik. Bir kadn beni yerden kaldrmaya alyordu. Sonra beni araflarmdan kurtardlar, eri giriimle birlikte hepsi susmu olan bir oda dolusu kadn yutkundu ve birden yine grltyle konumaya baladlar. Yzlerine vuran krmzlktan anlamtm, bazlar beni kskanmt. unu syleyebilirim, bu gerekten de insana kendini iyi hissettiren bir ey. zellikle bir kadn benden holanm gibi duruyordu. Bende de ondan etkilenmitim. Dierlerininkinden ok daha gsterili olan elbise ve ssleri deildi bunun nedeni. Tabii onlar da etkileyiciydi ama, beni etkileyen eyin yannda bu hi kalr. Oradaki kadnlarn en gzeli deildi, biraz ya gemiti. Bir zama'nlar harikulade olduu belliydi, ama imdi

krknda vard ve rahatlkla benim annem olabilecek bir yatayd. Cildi hl mkemmeldi, fildii gibi przsz, beyaz ve souk. Beyazlarn kapamak iin salarna sihirli bir karm sryordu sanrm, bu yzden doal bir prlt dolayordu banda. Geni alnn, nefis elmack kemiklerini belirginletirecek bir ekilde onlar arkaya doru taramt. 156 ANN CHAMBERLIN Ama en arpc yan gzleriydi. Kalar incecik yay biimindeydi ve onlarn altnda, kirpiklerine Trkler'de moda olduu gibi bol bol rastk srmt. Benim satc da kmadan nce bana srmt zaten. O siyah gzler kmrden daha karanlkt ve insann yreine iliyordu. Rastk belki de onlar bir para rtyordu, aksi halde o gzler insann cierine sokulmu bir kamaya benzerdi, insana itaati ve uruna lm emreden o baklar... Ve hemen ona itaat ettiler. Hepsi birden... Beni soyan kz imdi beni dndryor, yrtyordu, bu emredici kadna doru ilerletti beni. Kz, sahibesine kar, Ma-ria'nn bana yapt gibi bir naz ya da bkknlk iinde deildi. Benim Venedikli hizmetilere istediklerimi yaptrabilmek iin ya isteimi tekrarlamam, ya sesimi ykseltmem, ya da hatta ayamn ucuyla drtklemem gerektii ok olurdu. Ama bu kadn btn emirleri baklar ya da ufack fsltlarla veriyordu. Hatta o beyaz apkal koca adama bile... Adam kadnn boynunu iki eliyle koparabilirdi ama, onun nnde eli yerlere deecek kadar eiliyordu ve eer bir kuyruu olsa kadn ona iltifat ettiinde mutlaka zevkle sallayacakt. Eer byle da gibi bir adam ynetebiliyorsa, onun dnyann sahibesi olduunu renmek benim iin hi de artc olmazd." Baffo'nun kzna, hadmlarn hem beyaz hem de zenci olabileceklerini ve yine yanl erkee sayg gsterdiini sylemeyi gzm almad. Byle bir artmay hak etmeyecek kadar byk bir zevkle gsterisini yapyordu. "Sonunda kadn, kollarndaki bilezikleri sallayarak, beni kendi minderinin yanna ard. Kollarma bacaklarma dokundu, dilerime bakt, kulaklarma, boynuma. Ve ceketimle bluzumu kartmam iaret etti, bylelikle Safiye Sultan 157 benimle ilgili tm renmek istediklerini... Dorusu Sinyor Veniero, onun karsnda hibir utanma duymadm, o kocaman adamn varlna karn hem de, ama imdi sizin nnzde... Daha ileri aamalar hayal etmelisiniz, anlatamayacam... Yalnz undan emin olabilirsiniz ki, hibir at satn alnmadan nce benim kadar ince bir kontrolden gememitir. Yani insan, kadnn beni kendisi iin almak istediini bile rahatlkla dnebilir." Madonna Baffo'ya Sultan'in haremiyle ilgili duyduklarm anlatmadm, eer anlatsaydm bunun pek de olaslk d olmadn anlayabilirdi. Suratm ask, sessiz bir biimde karsnda oturuyordum. Bunu fark etti ve bard. "Hayr, Sinyor Veniero. unu sylemeliyim, martldm. yle bir kadn tarafndan farkna varlmak... Ne beni hie sayd, ne de elinin bir hareketiyle bandan def etti..." Ve sonunda yemin ederken sesi zevkle titriyordu. "Aziz Marko ve Tanr adna yemin ederim ki, u hayatta o kadna ait olmaktan baka hibir arzum yok. O ne bakalk... Hibir kadnda byle bir g grmedim. Hatta bir erkekte de. Onun elbiselerini tamir edip, amarlarn ykamaktan mutlu olurum, yeter ki yan banda olabileyim, belki o gten bir para bana da geebilir... Bundan sz ederek ansmn kaybolacana inanmyorum, o kadnn beni satn alabileceini dnyorum. Ben ayrlmadan nce ellerimi avularna ald, okad, glmsedi ve bir eyler syledi. Venedike olsayd herhalde yle

derdi. 'Biz byk dostlar olacaz sevgilim, sen ve ben.' 158 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 159 XXII a /ADONNA BAFFO'nun sesinden baka bir ses, onun ssl psl son szlerinin arasnda kulama alnr gibi olmutu ama ben aldrmamtm. imdi tekrar duymutum, daha yksek ve netti ve asla ihmal edilmeyecek bir durumdu bu. Oturduumuz odaya doru birileri geliyordu ve imdi tam kapnn nndeydiler. "Tanrm..." diye bard Baffo'nun kz. "Ya seni burada bulurlarsa..." Kendi karmaasnda, bir fsltnn bile adamlarn kukularn dorulayacan dnmemiti. Ben de kendi karmaamda onu korumay dnmyordum, hatta kendimi bile koruyabilecek durumda deildim artk. Srayp pencerenin kenarn tuttum, ama bacaklarmdan biri hl odada sallanyordu ve biri bileime yapmt, yere doru savruldum. Ksa bir sre hibir ey hissetmedim, gzlerimi tekrar atmda srtst yatyordum. stmdeki arln sahibi gen kle satcsyd ve elindeki kocaman, prl prl bir kamay kalbime doru yneltmiti. "Isa, Isa, bekle!" ihtiyar olan baryordu. "Bu, sabah gelen Hristiyan gen." "Onun nce kalbini karacam, sonra da snnet edeceim." Bir ekilde ne dediklerini anlayabiliyordum. Daha nce sylediim gibi kfr ve hakaret daha abuk reniliyordu. "Ama bekle. nemli dostlar olabilir. Bilmiyoruz. Ellerimize onun kannn bulamas bize zarar verebilir. Kza bir ey olmam ve en nemlisi de bu. Eer kan dkersek, ya da yasaya gre, istersek, konu Babli'ye kadar gidebilir. Ticaretin bozulacandan korkup, sat iptal edebilirler." Gen adam, babasna fkeyle bakt. Elindeki kamay hrsla duvara doru frlatt. Derhal odadan karldm. Baffo'nun kzyla ilgili olarak grdm en son ey onun divanda oturup, hibir ey olmam gibi bluzunun yakasn dzeltmesiydi. Gecenin kalan saatlerini satcnn bo depolarndan birine kilitlenmi olarak, korku iinde geirdim. Sabahleyin, beni esir alan adamlarn ahsi nefretlerinin bir para azalm olduunu hissettim. ardaki dier dkknlardan birinin sahibinin gzetimine braktlar beni. Selahaddin, zerindeki ar giysilere karn grdm en zayf adamlardan biriydi. Ayn zamanda olduka uzundu da, bu karm ona ok tuhaf bir hava veriyordu. Ellerini srekli olarak nnde tutuyordu, ince uzun kemikli parmaklaryla narsist bir ekilde oynuyordu ve ayn tavr iinde siyah, gr byklarn okayp duruyordu. Belli oluyordu ki bu iki hareketi yapmak ona gurur veriyordu. Pintiliinden tr yemee harcanan parann ziyan edilmi olduunu dnyor olmalyd, herhalde ona gre bu parann yeni bir yatrmda deerlendirilmesi ok daha aklcyd, iimde garip bir his vard, kendi icad olan iki durumun - by ve zayfl- nedeni evresindekilerden farkl olduunu gstermekti. nk hibir esir tccar yoktu ki sakall ve iman olmasn. "Bana Francesko de." Elini uzatan Selahaddin bunlar italyanca sylemiti. aknlkla rendim ki bu adam doma byme bir Cenoval'yd. Hristiyanlk'tan vazgemesi ona burada bir kle tccar olarak krl bir iin kaplarn amt. Kendine niin Hristiyanlar yenen, Hal

Seferleri'nin krbac birinin adn ald konusuna amamtm. 160 ANN CHAMBERLIN "Ah, italya'y hl ok zlyorum," dedi Selahad-din. "Kendi lkemden biriyle konumaktan daima ok holanmmdr." Onun bu yaknlna ben de kendi kklerimden bahsederek karlk verdim. kszlm ve amcamn lmn anlattm. "Aziz Lorenzo adna bu byk bir ac," dedi. Sesindeki acma bir para kabayd ve sanki yrekten deildi. "Byk bir ac," diye tekrarlad. "Sana kahvalt ikram etmeme izin ver." Sessiz bir kle, Selahaddin'in dkknnn arka odasna kahvalty getirdi. Yourt, zeytin, kurutulmu erik ve pide. Bamdan gelip geenlere ramen ve belki de tarn tersine bu yzden, her eyi byk bir itahla yedim. Se-lahaddin bana katlmad ama, bir mcevhercinin almasn izleyen mterinin hayranlyla beni izledi. Bende, kendini kontrol altnda tutmaya alt izlenimi uyanyordu. nk kendini, beni kle olarak gren hayvani duygularn zerinde hissediyordu. Yemein ortalarnda Selahaddin'in bir meslekta geldi ve onu bir konuda danmak zere kapya ard. Trke konuuyorlard, pek ok eyi anlayamyordum ama tarttklarnn bir klenin bedeniyle ilgili olduunu kavramtm. "ok yal," dedi adam. "Ama sakal henz kmam..." "On iki on ten sonra baar ans pek yoktur. lebilir." "Ama byle bir cilt, byle bir vcut ve byle salar..." diye kar kt Selahaddin, "bunlar nasl grmezden gelebiliriz?" ,Safiye Sultan 161 Kahvaltm bitmiti, ayrlmak zere ayaa kalktm, italyanca, "Arkadam Hseyin'in evine geri dnmem gerekiyor," dedim. "Bana ve Venedik'e ihanet etti ve ben ikyet ettike bana oh olsun diyebilirsin. Ama bu kentte ondan baka tek bir dostum yok. Ve sanyorum bama bir ey geldiini dnp endieleniyordur." Engellenmem benim iin ok artc olmutu. Az da olsa Trke anlayabildiimden haberleri yoktu, bunu bilselerdi zaten konumalarn odann dnda yaparlard. Anlamtm, sz edilen kle bedeni benimkiydi, itirazlarm ve mcadelem hibir ie yaramad. Hatta Selahaddin'in bu konudaki kararlln daha da hzlandrd. le olmadan, tekneyle Halic'in br yakasna tanm ve Pera'nn duvarlarnn tesinde kk bir kr evine gtrlmtm. Orada yaplanlar gerekte islam'n yasalarna aykryd. Onun iin de bu iin kent snrlarnn dnda ve Mslmanlklar gstermelik olanlar tarafndan yaplmas gerekiyordu. Benim Pera'nn tesine gittiim gn Ebu Isa, korsan gemisinden kan sarn kle kzn karlnda dn bile kuramayaca drt yz kuruunu ald. Akama doru, kapal tahtrevan dkkndan saraya doru tekrar yola koyuldu. Ama bu kez geri dndnde ii botu. Safiye Sultan F. 11 XXIII OFIA, MERMER CANAVARIN karnna girdiinde kendini, insann yreine ileyen kopkoyu bakl kadnn aaal huzurunda bulmad. Bunun yerine hadm onu iki kat yukar kartp; karanlk, rutubetli bir koridorun en sonundaki dar bir yataa gtrd. Yatan yaylarnn zerine ince bir yatak serilmiti. Defalarca kullanlmaktan eskimi yatak, zerine oturduunda onu zorlukla

tad. Umutsuz, zavall grnl dokuz kz, sert minderlerinden ona doru bakt ve krk dkk birka karlama cmlesi, tek kelimesini bile anlayamad, cevaplaya-mayaca deiik dillerden garip bir ses yumana dnverdi. Gerek anlamda konuabilen yalnzca hadmd. Dar kmak zereyken durdu ve nedeni anlalmaz bir ekilde kzlardan birini serte azarlad. Ufak tefek kz cevap vermedi. Zaten verecek bir cevab olsa da bunu yapamazd. Hadm, onun incecik kolunu koca eliyle skt. Kzn bir an soluu kesildi ve sonra bir lk att. Adam onu kapya doru savurup dar karrken, ac ve iddet birbirine karmt. Sofia, kzn orada duraksayp, ahap pervaza alelacele bir ey kazyverdiini grd. Daha sonra gecenin karanl indi ve kzlarn iniltileri bu souk mermer canavarn iinde tpk lserli bir 166 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 167 midede eriyiveren bir sap maydonoz gibi eridi gitti. Sofia yerinden kalkt, kapya doru ilerledi. Yatanda haere olup olmadn kontrol etmek iin, oday clz yla aydnlatan ya kandilini almaya gidiyor gibiydi. Ama oraya vardnda, pervaza bakmay ihmal etmedi. Tahtada belli belirsiz de olsa taze bir iz vard. Kzn bu kadar sert bir ahaba byle bir izi elini kanatmadan ya da trnan krmadan brakabilmesi olanakszd. Sofia'nm tek grebildii bir ha iareti oldu. Sanki bu ha, mitsiz ve sessiz bir imza gibiydi. "Ben buradaydm. Dnya benim ksa ve zavall yaantmdan habersiz, ama Tanr ahidimdir ki, ben buradaydm," diyen bir imza... Sofia odadakilere bunu sylemek iin geri dnd. Oysa onlara ne syleyebilirdi? Hepsi de uyur gibi gzlerini kapatm yatyorlard. Byle bir unutuluun iinde kelimelere yer yoktu. Ik snp de kzlar gzyalarna boulduunda, Sofia da onlara birka kez katlma arzusu duydu. Gzyalar, en azndan ortak bir iletiim yoluydu. Ama kendini toparlad ve iinden hep unlar tekrarlad. "Gl ol, sabrl ol. Sabaha her ey daha iyi olacak. O gl kadna layk olduunu kantla." Bir ekilde, o Tanrsal kadnn insann yreine ileyen baklarnn karanlkta bile ona ulaabileceini dnyordu. Bu dncelerle oyalanp sonunda uyuyakald. Sabah olup da uyandnda kendini bir kan glnn iinde buldu. "Allah kahretsin!" dedi yksek sesle. "Yoksa, yoksa ayba m? " Sesi yeni uyanmakta olan dierlerinin ilgisini ekmiti, oysa u anda en istemedii eydi bu. Sofia kafasn yorgann altna soktu, grnmez olmak istiyordu. "Bu neden benim bama geldi?" diye mrldanyordu. "Gl ol. Sabrl ol." Bu szler, bylesi bir zavalllk iinde sama sapan geliyordu ona. Umutlar krlmt. Dn ona hayran kalan kadn, bugn onu bu pisliin iinde grse herhalde bir daha suratna bakmazd. Kesinlikle o kadn kendini bylesi bir gszle teslim etmezdi. Asla. O ok kontrollyd, ok gzeldi ve hotu, ok glyd, bu zellikleriyle "erkek" gibiydi. ikimizin de bildii benim de salak bir dii olamadm, diye dnd Sofia. Ama bacaklarnn arasndaki scaklk devam ediyordu ve bu, ona tm kontroln elinden ktn gsteriyordu. Sofia, Aziz Marko'nun, kutsal gnlerde halasnn onu dua etmeye ve pmeye gtrd altn yaldzl sandukada, hi bozulmadan, hl yattna tam

olarak hibir zaman inanmamt. Tembel ve dinsiz skenderiyeli-ler'den tuzlanm domuz varilinde saklanarak alnan bir cesedin, apelin iki yanndaki prltl freskler arasnda, kutsanm bir ekilde saklanmasnn ne anlam olduunu da bir trl kavrayamamt. Sofia, Piazza meydannda dilencilerin sergiledii llerin ne kadar abuk kokutuunu grdke bu konudaki kukular artmt. Eer altnlarla sslenmi ahap yn, gerekten de Havari'nin o kutsal bedenini saklyorsa, sadece tuzlamann yeterli olmas dnlemezdi. Birinin arsenik ve balmumuyla bu kutsal korunma konusunda gkler katna yardmc olduu muhakkakt. Tanr' nn burada bir koruma mucizesi yaptna inanamyor-du. Zaten eer byle ulvi bir by varsa da, bunun baka birine hi mi hi yaran dokunmuyordu. Hele de sandukay dudaklaryla kirleten krler, topallar ve fellilerden olumu zavall kalabala... Ve tabii ki Tanr'nn ona kendisinin yapabileceinden daha iyi bir ey yapamayacan dnen Sofia Baffo'ya da... 168 ANN CHAMBERLIN imdi de tm verilere karn Vali Baffo'nun kz det grm olmasn kabullenemiyordu. Eer yanllkla dier rahibelerin bana sklkla geldii gibi, fazla scak ya da souk nedeniyle hastalansa bunun tekrarlamamas iin elinden geleni yapard. Bu ikinci bir kez daha olursa ncsne asla ve asla izin vermezdi. Ama bu farklyd ite... ilkinin zerinden ne kadar zaman gemiti? Bu, aslnda kafasn megul etmek istemedii bir konuydu. Bunu yalnzca onu rahatsz eden tekrarlarda dnrd. Ve ite yine o aresiz durumlardan birinin iindeydi. Bir yl nce miydi? Kabaca tahmin ettiine gre galiba daha fazla zaman gemiti aradan. Her ay, tpk dolunay gibi muntazam, dzenli. Nefret ettii, her Cuma balk yenmesi detine benzer bir samalk. Bazen, bunun da dier can skc samalklar gibi manastra zg bir ey olduunu dnrd. Halasnn kontrolnden bir kurtulabilseydi... Babasnn her yere yetien kat kurallarndan da... Ama imdi kesin olan, onun kendisini Hristiyan dnyasnn dnda bile bulmu olmasyd. O, onunla kalacakt, durum ne kadar deise de, katlanmak zorunda olduu aptallar bile kalmasa evresinde, bu onun varlnn bir paras olarak kalacakt. Bu gerekten de bir belayd. Ho olmayan durumunu kabullenmekte zorlanmasnn bir nedeni de, daha nce kanamas olduunda halasnn onunla ilgilenmesiydi, ilk kez olduunda bir gece yarsyd ve kendi vcudunun ona yapm olduu bu korkun, beklenmedik ey onu iki gn boyunca lgna evirmiti. lyilememesi zerine, iki gn sabah ayinini karmay nc dereceden bir engizisyon iin yeterli neden sayan buruuk suratl halasna durumu anlatmt. Safiye Sultan 169 Sofia, cennete girmesini engelleyecek duvarlar aabilmek iin bu korkun durumu anlatan kelimeleri sylerken en pimankr ses tonunu kullanmt. Ve halas suratnn tam ortasna tokad patlatmt. ok normaldi bu, "kan" ve "o malum yer" ile ilgili bir itirafn karlnda zaten daha baka ne bekleyebilirdi? Onu artan ardndan gelen vaaz olmutu. "Senin akln nerelerde gnahkr kz, yaradl okumadn m sen? Havva'nn gnahkrln hi mi duymadn? Ayba kzm... Anamzn gnah yznden, Havva'nn tm kzlarnn bana musallat olan bu byk bela, ayba... Her ay bize bu aalk durum hatrlatlr ve bizler de oturup bundan bizi Tanr'nn bir an nce kurtarmas iin dua ederiz." Sofia'nn tek duyduuysa "ac iinde tahmml edeceksiniz" ve "senin kocana

ynelmi arzun" szckleriydi. Her ikisinden de Havva'nn en azndan Tanr'ya bakaldrdn anlamt. Ama buna neden olan "olay" bilmiyordu. Aslnda cennete olan inanc, Aziz Marko'ya olan inancndan daha kuvvetli deildi. Bunlar ihtiyac olanlar iindi, Sofia iin deil... Bylece her ay tokad yiyip, ardndan da vaaz dinler olmutu. Gerekte Venedik'le Korfu arasndaki evlenmeyle ilgili yazmalar balatan da bu kanamalar olmutu. Ve Sofia, her ay kendisiyle ilgili bu durumun tm sorumluluunu halasna yklemiti. Hala, temiz keten bezler hazrlyor, kirlilerini alp kaldryordu. Bylece Sofia onlar grmekten kurtulmu oluyordu. Galiba rahibe kendini gnahkr hissetmekten zevk alyordu. Sofia da onun bu duyguyla dolup tamasna yardmc oluyordu. Sofia, uzun inkrnn onu halann yokluunda tamamen hazrlksz braktn fark ediyordu. Aybann ona yaptndan ok daha beter bir aresizlik iindeydi ve bu 170 ANN CHAMBERLIN Safiye (Sultan 171 P garip yatakta yatp kanamaktan baka bir ey yapamyordu. Pasl, bakr bir aydanlktan yaylan garip kokulu bir buhar ruhunun her zerresine saldrarak tm vcudunu rutubetli bir terle genzine kadar sarar gibiydi. Kasklarnda, karnnda arlar dolayordu. Korsanlarla, Trkler'le, klecilerle ve hadmlarla karlamt, ama bundan nce hibir ey ona kendisini bir kurban gibi, bu denli kirli, utan iinde, aa km, deersiz, kudretsiz, tecavze uram ve yalnz hissettirmemiti. Sofia, kendisini iinde ok erkeksi hissettii iin bayld ipek alvarn mahvederek kontrol d bir ekilde akan her damla kanda daha da beter duygulara kaplyordu. imdi kadnlarn neden bacaklarnn arasnda hibir ey olmadan eteklikler giydiini anlyordu. alvarn krmz olmas onu bir para rahatlatsa da bu ona yetmiyordu. Trk kadnlarnn Havva yznden Tanr'nn lanetine uratlmadklarna karar verdi. Bu ekilde giyinebili-yorlarsa demek ki, byle bir sorunlar da yoktu. Eer byleyse onlara gpta etmekten baka bir ey yapamazd ve bu durumda asla onlar gibi gl olamayacakt. Alamaya balad. Sofia bu noktada kendisinden geriye ok ok az bir ey hissedebiliyordu artk. Kiilii de yava yava, ama kanayarak akp gidiyor gibiydi. Bu aka scak, sessiz ama sarsc gzyalar elik ediyordu imdi. Odadakiler ayaa kalkp giyindikleri ve namaza durduklar halde Baffo'nun kz yatmaya devam etti. Saray uyand, ykseldi, titredi ve dnyaya hkmetmeye devam etti. O ise, yapayalnz, lmeyi umarak kmldamadan yatyordu. XXIV lRDEN ODAYA BiRi GiRDi. Sofia yalnz kalmak istiyordu, bu en azndan lme daha yakn bir durutu. Ama onlara engel olamyordu. Evet "onlar", en azndan iki kiiydiler. Kadnlar... Hzl hzl, hep bir azdan akalaarak konutuklarn duyuyordu. Ve tek bir kelimeyi bile anlayamyordu. Seslerden biri durup seslendi. Sofia bu arnn kendisine yapldn biliyordu ama cevap veremiyordu. Hkrklarn kontrol altna almaya gayret ederek, bir l gibi uzanrsa onu fark etmezler ve lm gelip onun utancn yok edene kadar tek bana kalabileceini umuyordu. Tahta tabanl terlikler plak ahap zeminde hzl tkrtlar karyordu.

Bir el ona dokundu. Tekrar dokundu ve onu sarst. Sesler onunla dalga geen bir tona brnmt. Daha sk bir sarsma. Ve yorgan ellerinden, yznden ekildi. Oday batan baa donatan sabah gneinin altnda Sofia, toparlanp oturdu. Ona doru eilmi iki yzden biri tandk grnyordu, ndeki. Bu neyse ki, grmeyi umduu ya da grmekten iddetle "korktuu, insann yreine ileyen baklar olan kadn deildi. Bu kadn, ilk geldii gn kendisini ayaa kaldrp yrten, bir anlamda muayenesine yardmc olan kadnd. Bir kalfa olmal, diye dnd Sofia. Ayaklarn yataktan aa sarktnca durumu hemen aklna geldi. Aslnda bu unutulacak bir ey deildi. Hareket kanamay artrmt, slak bir bezin skl gibi... 172 ANN CHAMBERLIN "ite yaptn yapacan," dedi kendi kendine ve sonra mitle yle dnd, "Dikkatli ol, kmldama, asla gremezler. Ayaa kalkma, seni kaldramazlar, iki orta yal kadn... Bylece anlayamazlar." Kalfa, ters bir bak ve eki bir glle onu selamlad. Sofia bayla karlk verdi ve kadnn elini gsne vurarak syledii iki heceyi becerebildiince tekrarlad. Bu, ad olmal, diye dnd Baffo'nun kz. Gerekte lakabyd. Ayva... Evet kadnn lakab bir meyve adyd. Bir saray dolusu kadnn salnn, fiziksel durumunun ve zelllikle de en mahrem blgelerinin iyi halinin sorumluluunu tayan bu dml parmaklarn sahibi kalfa kadn, dierlerinden ite bu lakap ayryordu. Ayva... Eki meyve... En kalpsiz annelerin bile bir kz ocuu iin dnemeyecekleri bu ad, ne kadar da uyuyordu kadna. Dorusu onda Sofia'nn yal halasna benzeyen bir eyler vard. Hala, bir yaban elmas gibiydi, bu daha yeildi ama hi de daha tatl deildi. Fakat halann gerek doas dini basklar altnda ylesine ezilmiti ki, kendi bana kalm olsayd nasl biri olacan kesti-rebilmek olanakszlayordu. Ayva ile ilgili olarak hibir kuku yoktu ortada. O, Tanr'nn yaratt gibiydi ve gerektiinde ona bile kar km olabilirdi. Kafasna rasgele, yan balad ipek earbn altndan grnen salarnda pek az beyaz vard. Earb zeytin yeiliydi. Bunun kenarndaki bir sra kk altn, onun kendi teninin yeilimsiliini glgeleyemiyor, tam tersine vurguluyordu. Ama yine de Ayva'nn salarnn siyah, gzlerindeki yok edici baka ihanet edecek bir ekilde, tahmin edilenden daha gen olduunun belirtisiydi. Hibir holuk, yaamsal tat bu gzlerin acl bakn yumuatamazd. (Safiye Sultan 173 Bylesi bir keskinliin yzdeki lmcl ifadeden geldiini fark etti Sofia. lm ve ayn zamanda yaam, bunlarn hangisinin bir kadn daha nce doru yola gtreceini kim syleyebilirdi ki? Kadn tpk ad gibi kokuyordu. Lavanta, karanfil, kurutulmu meyve ve aa kabuklarnn arasnda k boyunca saklanm ketenler. Siyah salar ince tyler halinde yzne doru iniyordu. Ayva tyleri... Bunlar yalnzca st duda ve enesine deil, yanaklarna da yaylmt. Haremde lakaplarn yaygn olmasnn pek ok nedeni vard. Yzlerce kadnn harmanland bir yerde bu neden elmasnd ki? Ama Sofia henz bunu kavrayabilecek durumda deildi ve onlarla arasndaki dil duvar buna imdilik olanak vermiyordu. Bu duvarda bir delik aabilmek iin Ayva yanndaki ikinci kadn itekledi.

Byle yapmasa, akt, kadn kendiliinden asla ortaya kamazd. Bunun nedeni ilk bakta grnyordu. Yaamnn herhangi bir yerinde bu kadn iek hastalyla tanmt. Hastalktan kurtulabilmiti, anslyd ama, yzndeki ar izler bunun bir ans olup olmad konusunda insan dndryordu, iltihapl akntlar yanaklarnda derin ukurlar amt, yznn bir taraf imi gibiydi, burnunun yars yok olmutu ve kirpikleri de... Ellerindeki izler vcudunuj kalan ksmlarnn da eit bir ekilde bunlarla donatldnn kantyd. Bu izlerdeki kabalk, scak sodal sularla ne kadar har neir olduunu da ortaya koyuyordu. Kimse bu zavall yz gremiyordu, nk o daima silip, ovalad yerlere bakyordu. Zaten kadnn karnnda ve dizlerindeki slaklk beklenmedik bir biimde, ani bir grev iin iinden arldnn belirtisiydi. 174 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 175 Kadnn iinde bulunduu skntl durum yzn daha da irkinletiriyordu. ok gzel birinin karsnda ok irkin birinin duyaca cinsten bir duygu karmaa-syd bu. Sofia, tm yaam boyunca bu ztl yaamaktan honut olmutu. Normalde byle bir surata ikinci kez bakmazd bile. irkinlie tahamml yoktu, stelik stnln bildii halde sabr da. Bir de bu hastaln bulac olduunu biliyordu. Aslnda iein ona Ay-va'dan gemesi olasl daha fazlayd. Yerleri silip duran kadn hastaln izleriyle doluydu, oysa dierinde hastalkla karlam olduunun hibir belirtisi yoktu. Her ne kadar bunun estetikle bir ilgisi olmasa da, hastalktan kurtulmu olann bir baklk kazandn biliyordu. Sofia, tam bu zavall yze ban evirmek zereydi ki, hi beklemedii yumuak, utanga fslty duydu: "Buon Giorno Madonna." Ve anlad ki bu kadn, hayatnn bir noktasnda yalnzca iek hastalyla deil italyanca'yla da tanmt. Haremde pek ok dile gereksinim vard, ylesine byk bir kadn yelpazesiydi saraydaki ve bu, genelinde pek byk bir sorun olmadan halledilebiliyordu. italyanca'ya gelince, italya ok da zengin bir kaynak deildi bu anlamda. Bu duygu Sofia'ya kendi lkesinin gcne benzer bir zgven verdi. Majesteleri, ordular, savunma harcamalar... Tm bunlardan kibir duyuyordu. Durumu anlamt. Bu zavall kadnn dizlerinin zerinde alrken arlma sebebi ortadayd. Garip bir italyanca'yd bu, gneyden, Napoli'den, Sicilya'dan? Ve stne ar bir Trk aksan oturmutu. Ama italyanca'yd ite... Kelimeler vard ortada, bir ses karmaas deildi bu. Sofia ne doru eildi, daha fazla iitmek istiyordu, gen Veniero'dan bu yana tek bir anlalr sz duymamt. Yeterince ho bir delikanlyd ama, artk bunun hibir nemi kalmamt. Ayva da sabrszca ikinci bir italyanca cmle bekliyordu. Bunun gelmediini grnce, kadn dirseiyle drterek evirilmesini istedii eyleri tekrarlad. Derin bir nefesten sonra kadnn dudaklar kmldad ve tekrar konutu. Sofia gerildi ve ayn eylerin yavaa hece hece Trke olarak tekrarlandn duydu. Ayva buna ok kesin bir cevap verdi. "Salak." Dnyadaki herkes onun bu fkeli kelimesinin ne demek olduunu anlayabilirdi. "Sen Trke konuuyorsun. Benim sylediklerimin aynn Trke olarak tekrarlyorsun.

Konumay yeni renen bir bebek gibi. Kendine gel kadn, italyanca... Sen bir Italyansn. italya'y hatrlasana." Uzun bir aradan sonra, azarlanmaktan utanm kadn bir eyler daha syledi. Sofia her harfi dikkatle dinliyordu. "iyi gnler. Benim adm..." Kadn kendi adn ha-trlayamamaktan alllak bullak olmutu. Bir Hristiyan ad... Bunu bilemedii iin duyduu ac yzndeki acy katmerlendirmiti. Ama hibir umut yoktu. O isim artk ok uzaklardayd. "Ben Feride'yim," dedi sonunda. "Bu da Ayva. O bizim kadnmz, bebekler iin." Kelimeyi tam olarak bulmak iin urayordu. Ama Sofia bunun ebe olduunu anlamt. "Memnun oldum. Ben de Sofia," dedi. Sofia ilk adm bu denli acl olan iletiimi daha fazla ertelemek istemiyordu. Belki bir temasn ileri daha hzlandracan umarak ayaa kalkt ve altndaki mavi beyaz izgili yatan zerindeki geni krmz lekenin st alverdi. 176 ANN CHAMBERLIN XXV K DME, gzyalar ve zrler... Bunlarn ardndan Ayva, ii hemen ele alverdi. Temizliki kadnn gl kollan ona yardm ediyordu. Ve Sofia'nn kanl elbiseleriyle, yatak araflar ortadan kaldrlana kadar buna tahamml etmesi gerekiyordu. Bu ekilde, haremin en yeni kz iki dzine kadnn buhar ve ter iinde alt amarhaneyle tant. Yatak odalarnn kenarlarndaki temiz amar dolaplarndan ihtiyacn karlamay rendi. Bunlar keten, pamuklu ya da ynl kumalard; brokar ya da altn yaldzllardan daha sradandlar, ama yine de onlar kadar temiz ve dzenliydiler. "Kendi kyafetlerin olana kadar," diye aklad Ayva. Ayva ona tuvaletleri gsterdi, buras be kk odas ve temizlenmek iin de ayrca bir blm olan bir salondu. Dadan denize akan sular gibi bir temizlenme suyu, srekli olarak karanlk ukurlara doru fkriyordu. Bir baka blmde sekiz on kz, be yzden fazla kadn iin gerekli olan emici bezleri ykayp duruyorlard, insann kendi bedenine ait kokular burada gizleye-bilmesi olanaksz grnyordu. Sofia, bu ortamda bir kadnn hamile olduunun kendisinden bile nce fark e-dileceini dnd. Daha sonra bu dncesini daha da ilerilere gtrd, belki de kadnlardaki gizlenmenin gerek nedeni onlarn dnyasnn erkeklerin admlaryla deimesindendi. "Sakn tamamn o bezle temizleyip tuvaletin deliinden atma," dedi Ayva, ona zerinde kaba bir mantar olan bir tas uzatyordu. Safiye Sultan 177 Sofia'nn ebenin bu tasla yapmasn istedii eyi anlamas biraz zaman ald, nk temizliki kadnn yapt eviriye inanamamt. Ama sonunda sorarak ve iaretlerle bundan emin oldu. "Bakire kaldn srece, bu akntnn saklayabilecein kadarn sakla. Onun iin iyi para alrm. Neden, bilmiyor musun? Bir bakirenin aylk kanamas azdan alndnda ya da merhem olarak kullanldnda czzam belasnn en iyi ilacdr." Sofia beklenmedik bir ekilde kendisinin ok aalayc bulduu bir durumun, kadn tarafndan tam tersine yceltildiini grmekten ylesine armt ki, bundan kendisinin ne kar olabileceini sormay unutmutu. Kk kavanozu bir sonraki seferde kullanlmak zere tuvaletteki rafa

brakp ktlar. Bundan sonra Ayva, ona mutfaklar gsterdi. Sanki tm yaplar Sofia'nn gereksinimlerine gre planlanm gibiydi. Durumu buradaki yaamn anahtaryd sanki. Erkeklerin egemen olduu dnyaya hi mi hi benzemiyordu. Haremde her ey kadnlar iin ekillendirilmiti. kadn avlunun olduka uzak bir kenarndan, tm alevlerle yanan bir yn oca seyrediyordu imdi. Alarn, ar odun kfelerini ve su kazanlarn tayanlarn tm de erkekti. "Yemek buraya her gn baltac dediimiz adamlar tarafndan getirilir," diye aklama yapt Ayva. "ite u avlunun te yannda grdn gibi. Hareme geldiinde kanatl apkasnn iki yann aa indirir, bylece sana soluna bakamaz, bizleri gzetleyemez. Gerekli odunu da bu adamlar getirir. Yemek zaman geldiinde bir zil alar, baltaclar tepsileri yere brakp gidene kadar kendini saknmam gerekir. Sonra hadm zili ikinci defa alar, bu avlunun artk Safiye Sultan F. 12 178 ANN CHAMBERLIN serbest olduu anlamna gelir. Tepsileri alp ieri tamak sizlerin iidir. Tezghlar yle yaplmtr ki, souk yemekler souk, scak yemekler scak kalr. Buradaki usulde yemekler birbirine kartrlmaz, her seferinde bir eit yenir. Dier kzlarla birlikte yiyeceksin yemeini. Sana yardmc olmalar iin ilerinden bir ikisini tantracam, o zaman daha rahat renirsin her eyi. Kahvalty karm bulunuyorsun, hadmlardan birine sylerim sana bir eyler getirir. Senin ay haline uygun bir eyler... Evet her zaman zel isteklerde bulunabilirsin. Tuzlu yiyecekler, turu iyi deildir. Kanamalar srasnda et yemek de doru deildir. Bol bol ay i. Benim sana bu durumdaki nerim u: Bir tutam sarsakzla tatlandrlm bol kaymakl ve ball melekotu. Yourt harikadr. Maydanoz, leblebi ve eer hl kaldysa nar. Bir de salatalk, ama galiba o da bitmitir. Biraz taze ekmek ve..." "Lokma?" diye sordu Sofia. Ayva glmsedi. "Evet," dedi. "Bir iki tanesi dokunmaz. Byk ehzadenin mutfandaki ah nefis hamur ileri yapar. Oradan getirtiriz." Scak ay ve gzel yiyecekler dncesi Sofia'y1 oyalam ve sanki arlarna bir para iyi gelmiti. Ebeye teekkr etmeye alt. Ayva buna bir homurtuyla cevap verip, ban te yana evirdi. Sofia bu homurtunun ne anlama geldiini bilememiti. "Her aptaln kendisi iin bilmesi gerekenleri yapyorum ben" mi demek istiyordu, yoksa "nemi yok, bu benim iim" mi?... Feride bunun evirisini yapmamt. Ayva, bu teekkr daha fazla konumas iin yaplm bir davet olarak almt. Temizliki kadn szleri iyi eviremese de o devam ediyordu. Zaten bunun pek de byk bir nemi Safiye (Sultan 179 yoktu. Uzun yllar boyunca Sofia, Ayva'nn bu sylevlerini ezberleyecekti. Haremde salk konusu ok nemliydi ve kimse bu konudaki almalardan yorulmuyordu, bkmyordu. Ayva da... Hatta yerli yersiz karp duruyordu insanlara. "Taze kan her zaman iyidir," diye balad Ayva. "Daima bunu ararz. Efendilerimizin yataklarna yeni eler bulmak zaman zaman ok zor olur, bunu bilemezsin. Aslnda buraya geldiinde ayba dzeni ne olursa olsun, ksa zamanda bu Valide Sultan'nkine uyar ama..." Valide Sultan?" Sofia kendince bunu tekrarlad ve bu iki kelimeyi ok sevdi. "Kimdir o?"

"Kimdir o?... imparatorluun en gl kadndr. Dnyann en gl kadndr. Sultan'm annesidir." "Yani kimdir o?" "u anda bir Valide Sultanmz yok. Efendimiz Kanuni Sultan Sleyman, Allah uzun mrler versin, annesini ok zaman nce yitirdi. Sevgili kars ve ehzadenin annesi Hrrem Sultan da rahmetlik olduktan sonra haremin idaresi blnd. Allah'n glgesinin kz Mihrimah Sultan, efendimizin acil ihtiyalarna bakar. Geri kalan ise veliaht ehzadenin olunun kars idare eder. Yani bizim bamz odur." "Ya o kimdir?" "Drt yz kurua seni satn alan kadndr. Nur Banu Kadn." Sofia ona sylenmese de, harika kadnn adnn bu olduunu anlamt. Baffo'nun kz, hizmeti kadn konumay evirirken ebe kadnn yzne dikkatle bakt. Anlamt, Ayva, harika kadn sevmiyordu. Haremin en yeni klesi bundan tr aknd. O kadar mthi gzleri olan bir kadndan etkilenmemi olmay anlayamyor-du. Daha sonra kadnn "Hrrem Sultan" szlerini nasl 180 ANN CHAMBERLIN vurgulayarak sylediini hatrlad ve belki de bunun lm bir kadna duyulan zlemden ve bir yenisini kabullenmekteki duygusal zorluktan kaynaklandn dnd. Bu arada temizliki kadn nne bakarak dikkatle evirisini srdryordu. Btn bunlar ok ilgin, diye dnd Sofia, ayn zamanda her eyin bandan balamak ok da yararlyd. Bir ey daha vard, tam olarak kelimelendiremedii bir ey. Bu Ayva'yla ilgiliydi. Ebenin, kadnlardan ve onlarn bedenlerinden kendinden geecek kadar holandn anlamak iin onu uzun uzun dinlemesi gerekmiyordu. Ona gre, kadnlar kutsaldlar ve hatta yaratln en gerek kutsallna sahiptiler. Ta ilk batan, yani Nur Banu'nun onu muayene ettii ilk gnden bu yana, Ayva'nn Sofia'ya olan tavrnda zel bir eyler vard, incelik, sayg bunlardan bazlaryd. Sofia byle duygular erkeklerle ilgili olarak da duymutu, yalnzca gzlerle ifade edilse bile ayn eylerdi bunlar. Bu gl ve kendine hkim kadn idare etme dncesi her ne kadar sama grnse de, benzedii erkekler cinslerinin en iyileriydiler ve en kolay idareye gelenler de onlard. Her ne olursa olsun, Sofia burayla ilgili ipularn renebilmek uruna, kadn sal konusundaki sylevleri gn boyunca zevkle dinlemeye hazrd. "Bazen kzlar baka saraylara yollamak zorunda kalrz," diye devam etti Ayva. "Kent surlarnn dndaki yeni saraya, hatta daha uzaklara, Edirne'deki yazlk saraya... Onlara daha farkl bir dzen kurabilmek iindir bu, bylelikle bakalarnn veremedii hizmeti efendilerimize verebilirler. Bir bebek sahibi olmak insana bir sre iin dzen ve g verir. Yaamda deiiklik, yeni balanglar, bunlar da tuhaflklar, deiiklikler yaratabilir tabii. Prenses Ismihan Sultan' normal bir dzene sokmakafiye Sultan 181 ta baya zorlanmtk. Dolunay yardm etti ve imdi annesiyle birlikte ayn gnde det gryor." "Dourganlk dnemindeki bir kadn, gcnn en tepesin dedir," derken Ayva biraz kzarr gibi oldu ve arkasn dnd, bunun nedeni belki de temizliki kadnn evirisinin doruluundan duyduu kaygdand, kim bilir? "Bu konuda henz tasalanmamalsn ama, ite bu nedenle kadn ykanp, kendisini ve ruhunu temizlemeden bir erkee yaklamamaldr."

Bu noktada iki kadn arasnda anlalmaz bir tartma kt. Temizliki kadn "byk kirlilik" ve "Havva Ana'nn gnah" gibi bir eyler syledi. Bunlardan Sofia, ark'ta herkesin ebenin syledii gibi yapmayabilecein! anlad. Belki bir ksm yleydi ama byle olmasa bu utanga temizliki kadn, Ayva'ya kar kmaya asla cesaret edemezdi. Akas, eer onun kendini gnahkr hissedebilecei bir kafas varsa, Sofia da Trkler'in lkesinde kendini evinde gibi rahat hissedebilirdi. Aslnda Ayva'nn yapt gibi arabulucuyu ikna konusunda srarc olup olmayacandan da emin deildi. "Bu senin tatil gnn. Erkekler bize haftada bir gn tatil verirler, islam'da Cuma, Yahudiler'de Cumartesi, senin geldiin yerde de Pazar... Bu gn her gnk ilerinle ziyan etmemelisin ve dikkatinin erkek meseleleriyle dalmasna izin vermemelisin. Btn varln hissetmeli ve bunun zerine younlamaksn. Bu ruh ve beden salna kavumann en nemli yoludur." Ayva'nn yardmlarnn onun fiziksel varlnda bir deiiklik yapamayacan bilse de Sofia, en azndan bundan byle det zamanlarnda kendini ok gergin hissetmeyeceinden artk emindi. Bundan byle bedeninin batan kt dnemlerde onu nasl yola getireceinin bilincinde olacakt. Hibir sululuk hissi, rahatszlk 182 ANN CHAMBERLIN onun emellerini bozmamalyd. Ve kendi aylk dzeninin hi kimsenin, hatta Nur Banu Kadn'n aylk dzenine bile uydurulmasna izin vermeye niyeti yoktu. "Haydi bakalm, le ezan yaknda balar, acele etmeliyiz ve Nur Banu Kadn'n beni senin yanna yollayarak yapmam istedii grevi yerine getirmeliyiz," dedi Ayva. "Bir a yapacaz ocuum." Temizliki kadnn bunu italyanca'ya nasl evirecei konusunda hibir fikri yoktu. Uzun, detayl cmlelerle, hareketlerle anlatmaya alyordu. Hatta Sofia'y alp ikinci kata kard, oradaki demir parmakl bir pencereden baheyi gsterdi. Krmz yuvarlak ve uzun apkala-ryla alan bahvanlar iaret ediyordu. Gbre ynlar ve fideler arasnda ellerinde kk eri baklar ve iplerle dolanp duruyordu adamlar. Sofia'nn tek anlad bahvanlarn, gen fidanlarn gvdelerine bir takm taze srgnleri yerletirmeye altklar oldu. "ite bu," dedi kadn. "Herhalde bana yeni bir kol takmaya almayacaksnz, yle deil mi?" diye bard Sofia. Buna hep birlikte gldler. Sofia bu konuda dierleri kadar neeli deildi. Bu Trkler'in kafasndan neler getiini kim bilebilirdi? Eninde sonunda barbardlar. Onlarn elindeydi, g araya araya ite buraya kadar gelmiti ve g, ekici olduu kadar tehlikeliydi de. Ayva'ya yle bir bakan kadn, "Bari baka bir yol deneyeyim," dedi. Sofia'ya dnp kafasndan getii gibi konuyu anlatmaya koyuldu. Kadn gn boyunca ilk kez kendi dncelerini zgrce sylyordu ve Sofia bunu yabana atamazd. Safiye Sultan 183 XXVI >EN KK BiR OCUKKEN", diye balad temizliki, "ok, ok zaman nce, tpk senin de yaadn gibi, cahil insanlarn arasnda yayordum." Sofia, Majestelerinin Cumhuriyeti'nin bir cehalet lkesi olduu dncesine katlamazd ve bu itiraz yznden okunuyor olmalyd. Feride'nin samimi

anlatm bunun zerine daha da bir cotu, yle ki gzlerinden yalar gelmeye balad. "Hayr, hayr. Cahildiler. Allah'n kullarna armaan ettii saln ne anlama geldiini bilemeyecek kadar cahildiler. Eer bu doru olmasayd benim yzmde bu izler olabilir miydi?" "iek?" "Evet. ok kk bir ocukken oldu. Ailemin ou bu nedenle ld, ben de byle harap olmu bir ekilde kaldm. "ok zgnm." Sofia byle bir durumda daha baka ne syleyebileceini bilmiyordu. "Sen asla iek olmadn." "Aziz Rocco'ya krler olsm ki hayr." "Bir azize deil, Allah'a kret. Yznden hastalanmadn belli oluyor." "anslydm." "Seni Allah korumu. Ayva ile tanana kadar... Ayva, bilgisinin ve aklnn yardmyla sana ufack bir iek hastal bulatracak." "Ne? Bu da ne demek, beni iek mi yapacak?" "Evet." 184 ANN CHAMBERLIN (Safiye Sultan 185 "Beni hasta m edecek?" "Evet, birazck." v; ,,, "Hayr." ' Sofia yeilimsi ve tyl surata dehetle bakt. ansnn ve gzelliinin nasl geri dnlmez bir biimde onu terk ettiini grr gibiydi. Zavall bir gsz m olacakt en sonunda? "yle bir belaya yanamaya hi niyetim yok," diye tekrarlayp duruyordu. Bu insanlar kskanlk krizine mi tutulmulard acaba? Byle vahice tedavi mi olurdu? Dnyay byle mi ynetiyorlard? "u ana kadar iee yakalanmadma gre yeterince anslym," derken Sfia geriye doru birka adm att. "Gelecekte de bunun olmamas iin elimden gelen her eyi yapacam." "Ayva seni hasta edecek ama, azck. Ondan sonra da baklk kazanacaksn. Benim gibi." "Ama yzm..." "Evet yznde baz sivilceler kabilir, sonra zerleri kuruyup, dklecekler. Ayva senin saln ve gzelliini korumak iin yapacak bunu Madonna. Ona gven. Benim bama gelenlerle karlamak istemezsin, yle deil mi? Allah'n hediyesi olan byle bir gzellik, onun korumasndan yoksun braklmamal. Bize dnyann drt bir yanndan kzlar gelir. Gelirken hangi hastalklar getirdiklerini kim bilebilir? ilk geldiklerinde hepsine bu yaplr, Sultan iin getirilmi olanlar bile alanr. Dnyann en gzel kadnlarnn bir arada olduu haremin, bir felaket sarayna dnmesini engellemek iin yaplyor bu, inan." Sofia dnp ebeye bakt. Ayva, hizmetinin anlayamad bu uzun tiradn honut bir yzle, elleri kuann nnde aprazlanm olarak dinliyordu. lad. "O, bunu yapabilir mi?" diye kukuyla sordu Sofia. "Yapabilir," dedi Feride. Ayva, kadnn arkasnda kendinden emin ban sal"Nur Banu Kadn benim bunu yapmam m istiyor?" ,V,,

"Evet, ltfen, buna izin ver." r "Sanyorum, itiraz edersem, zorla yapacaksnz." "Evet, ama yle olmamal. Ltfen. Korkma. Bu sftf>. nin gzelliin iin." r "Pekl. Oldu, alanacam." .' "Maallah... Bu ok iyi Safiye." Hizmeti kadn kendini tutamad ve Sofia'nn kolunu okad. "Sofia," dedi Baffo'nun kz. "Benim adm Sofia. 'O' harfiyle syleyeceksin." "Hayr, Safiye," diye srar etti kadn. Yznde onu ikna edebilmek iin olaanst bir ifade vard. "Safiye. Bu, ar, duru ve gzel olan anlamna gelir. Hep byle kalacaksn, adn gibi. Sana sz veriyorum, Allah seni koruyacaktr." "Haydi gel, ifahaneye gidelim", dedi ebe. Aa inip, bir dzine kapy aa aa ilerlediler. Ve sonunda, ilkbaharn taze yeilliine brnm aalarn kuatt bir avluya ulatlar. Buradan saa dndklerinde Sofia bir kenarda ok zenle baklan bir ifal otlar bahesi grd. Kk ifahanenin duvarlarndaki raflar in, Japon ve ran porseleninden kavanozlarla doluydu. Yine kk bir masann zerinde kitaplar, boy boy havanlar, l kaplar, maalar duruyordu. Sofia, Trkler'in ifal otlara ve bunlardan yaplan ilalara verdikleri isimleri bilmiyordu ama burnuna ge186 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 187 len kokular ona pek de yabanc deildi. Tatl karanfil ve kimyon, keskin sarmsak ve ac ylan otu... Yosun, kil ve ona kendisini rahminin iindeymi hissini veren bakire kan gibi daha keskin kokular da vard. Bir de tuzlu ya da alkoll sularda saklanm hayvan organlar. Bundan byle keskin ve temiz alkol kokusu Sofia'ya daima bu manzaray ve gc hatrlatacakt. Daha nce de buna benzer yerler grmt tabii ki. Hatta manastrdaki rahibelerden birinin de byle bir yeri vard. Ayva'nnki iki ynden farkllk gsteriyordu. Bunlarn ilki, kara byde dahi kullanlacak olsa Venedikli ifaclar iyi ve gl bir ila rettiklerinde, bunlarn adlarnn yanna hemen sfatlar eklerlerdi: "Dou'nun esrar", "Mslman ilac", "tbni Sina'nn olgun akl" gibi. Trkler, bni Sina'dan bu yana dnyann en hnerli doktorlar olarak biliniyordu. En zengin Batl tccarlar bile eer yapabilirlerse onlar arr ve byk paralar derlerdi. Ve ite imdi, Sofia Baffo Dou'nun soylularn tedavi edene kendini teslim ediyordu. Ayva'nn bu konudaki otoritesi tartlmazd. ikinci nemli deiiklikse, bu ii yapann bir kadn olmasyd. Venedik'teki nl hekimlerin hepsi de erkekti. Kadnlarn tbbi eitim grmelerine asla izin verilmezdi, Padua'da da Seville'de de... Dini otoriterlerin de belirttii gibi manastrdaki rahibe bile sadece kadnlarn gnlk ufak tefek skntlarna are arayabilirdi. Ciddi hastalklarda mutlaka erkek bilgisine ihtiya vard ve byle bir durumda ona bavurulmalyd. Ayva'nn asla byle bir havas yoktu. En iyi olduunu biliyordu. Bu zgvenin byk bir blm, elikili bir biimde harem duvarlarndan ve onun yaratt kapal dnyadan geliyordu. Buraya hibir erkein hibir gerekeyle girmesine olanak yoktu. Ve imdi bu kadn, bir mucize yaratarak Sofia'y iek hastalna kar alayacakt.

Evet, Sofia bundan byle alkol kokusu duyduunda bu odadaki gc anmsayacakt. Bu souk odada rlplak nasl yattn dnp, kuyruk sokumuna kadar rperecekti. Ayva'nn titiz muayenesini hatrlayacakt. Ve gcn onun korunmasz bedeninde younlatn da... Bu, onun yaamnda ilk kez zenmedii gpta etmedii bir gt. Yaatma ve ldrme gc, nerdeyse Tanr'nn her eye kadir gcne meydan okuyan bir g... Tekrar titredi ama bunun nedeni souk ya da plaklk deildi. Ama, byle bir gc kendine hizmet ettirmeye ze-nebilirdi. "Ala beni," diye emretti. Hazrlklarn yapan Ayva, "Bunu genellikle sonbaharda yaparz," dedi. Sofia omuzunda bir battaniye, kk bir yatakta oturuyordu, Feride ise yan banda eviri yapmaya alyordu. "Ar scaklar getikten sonraki zaman en uygunudur, ama Nur Banu Kadn, mevsim banda olduumuz iin bir terslik olmayaca konusunda benimle ayn fikirde olduunu syleyince, imdi yapmaya karar verdik." "inallah," diye ekledi Feride. "Ve senin gzelliin yazn koruyuculuuna emanet edilemeyecek kadar deerli bir ey."' Ayva devam etti, "Esas alama yedi sekiz yalarnda yaplr ama, yeni kzlara da yapyoruz tabii ki. Aya gitmek burada gezmeye gitmek gibi bir eydir. Kadnlar birbirlerine 'Haydi gel erbet ielim' der gibi, 'ocuklar haftaya iee gtrecek miyiz?' diye sorarlar." Kendini daha gvencede hissetmek isteyen Sofia, "Bunlara inanamyorum," diyordu. 188 ANN CHAMBERLIN "inan, inan. Erkekler bu srr bilmezler. Hibir erkek hekim bunu yapamaz. Bu sr kadnlar arasnda tutulur ve anneler oullar her eyi hatrlayacak yaa gelmeden ve haremi terk etmeden nce onlar alatrlar." Ayva, sol elinde ocakta stt byk sivri bir ine tutuyordu, sa elindeki ceviz kabuunun iindeyse sar, iltihaba benzeyen bir sv vard. "En iyi iek," dedi ebe. "Bazen bunu uzaklara yollamamz da gerekiyor. Geri istanbul'daki yabanclar rahatlkla bulabiliyorlar ama... Byle kk kaplarda korunduunda kurumuyor. Bu, ineklerden alnm bir iek. Bana alamay reten hocalarm, inek saan kadnlarn hastala yakalanmadn grnce bu yntemi bulduklarn anlatrlard. Rumlar ay yaparken ha sembolize edecek bir ekilde iki kola, gse ve alna dokundururlar ineyi. Ama bununla dokunduum her yerde bir iz kalaca iin ben alnna a yapmayacam. Gs ise bir n ban dinlendirecei yerdir, oraya da olmaz. Varsn Hristiyanlar kendi bildikleri gibi yapsnlar. Ben kalalarna ve kollarna koyacam iaretleri. Bana inan, eer bir gn efendimizin iltifat ahanesine mazhar olursan, bunlarn her birini birer gamze gzelliinde grecektir." Ayva, battaniyeyi indirdi ve Sofia'nn sa koluna hzlca soktu ineyi. Yeni kle irkildi, neyse ki bu basit bir izikten daha fazla ac verici deildi. Daha sonra kadn inenin ucuna alabildiince iltihap ald ve bunu kanayan yarann zerine koydu. Bir para soukluk hissetti Sofia, ama can yanmyordu. Feride ende yarm ceviz kabuklar ve temiz sarg bezleriyle ebe kadna yardm ediyordu. Yarann zerine bunlardan birini yerletirip skca sardlar. Bu ilem, dier kol ve kalalar iin tekrarland ve sonra Sofia'y giydirdiler. (Safiye 6ultan 189 ; "Hepsi bu..." ,.;.;....r v,-v...-

"Hepsi bu mu?" Ayva ban sallad. "ocuklara bunu yapnca onlar gezmeye gtrrz, ekerler alrz, hediyeler veririz. Senin iin kusura bakma bunlar yapamayacam. Ne de olsa sekiz yanda bir ocuk deilsin. Ama yine de git... Sahiben seni dini eitim iin arana kadar istediin gibi dola." XXVII //N/ E/T/M" manastrdakinden ok farkl deildi. Daha genizden olmasna karn Arapa olarak ezberlenmi dualar, Latince dualara olduka benziyordu. Durular ve secdeye kapanlarda da paralellikler vard. Sofia, bunlarn anlamyla her iki konumunda da zaten pek ilgili deildi. Haremde karlat slam dnyasnn en nemli fark ve yaran, teorik olarak bir kadn dnyas olmasna karn manastra gelip onu sorguya eken rahiplerin olmamasyd. Dini eitimi veren hafz kadn en az rahibe Seraphina kadar ciddiydi, ama ondan daha honut grnyordu. Rum ve Ermeni kzlar, Allah'n birlii ve Mu-hammed'in onun peygamberi olduunu sylememekte srar ediyorlard. Gzyalar iinde kendi inanlarna sarlm; kutsal lemeye, kutsal araba ve ekmee yrekten bal bu kzlar, hafz kadn, dilini tutmay bilen So-fia'dan daha ok ilgilendiriyordu. Koca bir manastrdaki tek inat kz baskyla yola getirmek tabii ki her hafta deiik lke ve inanlardan gelen bir dzine kzla uramann yannda pek zevkli deildi. 190 ANN CHAMBERLIN Ertelemenin nedeni, det grmesiydi. Bu yzden geldiinin ilk haftas haremdeki camiye sokulmamt. Sofia'dan kendi bana dua etmesi istenmiti. O ise, birileri onu seyretmedike bunu hayat boyunca yapmad. Dier kzlar arasnda yerini alana kadar geen zamanda kanamas olsun ya da olmasn kiiliini herkes kabul etmiti. Ne kadar balarda olduu unutulmu ve tm gzler onun her hareketini saygyla izler olmutu. Dua ve ezberler daima gruplar halinde yaplyordu. Sofia, manastrda kefettii yntemleri burada gelitirdi. Hocann arkasna geip onun hareketlerini taklit ediyor ve son heceleri de uzata uzata sylyordu. Bylelikle onun aykrl, ilgisizlii fark edilmiyordu. deti sona erince ve ceviz kabuklar da kendiliinden dnce Sofia yeni meknnn snrlarn hissetmeye balad. Ayn oday paylat korkak kzlardan temizliki kadna kadar herkesi etkilemiti. Dil engeline ramen daha imdiden kukusuz onlarn lideriydi. Dini eitim ksa zamanda okuma yazma faslna dnmt, bu konuda da gereinden fazla zek gstermiyordu. Burada da kendini ne ruhen, ne de bedenen yoruyordu. Ama hl Nur Banu Kadn' tekrar grememiti. Aslnda hizmeti ya da dini grevlilerden bakasn grmyordu zaten. Sofia rahatsz oluyordu. italyanca da harem anlamna gelen "seraglio" kelimesinin bir dier anlam da vahi hayvan kafesiydi. Sofia, kendisini kuatan demir parmaklklar hissetmeye balamt. Bir nbeti hadmdan dierine yryp duruyordu, neredeyse admlaryla ortal ezberlemiti ve skntdan kkremek zereydi. Ve bunlarn hepsi yalnzca bir haftada olmutu. Bir gece yine byle sknt iindeyken, kendini ilk ziyaretinden bildii koridorun banda buldu, gzetlenmi(Safiye Sultan 191 yordu. Mthi gzl kadnn olduu odaya alan kap buradayd. Birka dakika, nnde uzanan karanlk koridora bakt. Hi kimseler gelmiyordu. Kap kapalyd. So-fia'nn kendine hkim olacak hali kalmamt. Bir an nce o odaya girmek istiyordu.

Karanlk ve terk edilmi grntsyle oda onu hayal krklna uratt. Geen gn burada grdkleri herhalde bir hayal olmalyd, yoksa hibir iz brakmadan her ey bu kadar abuk silinip gitmi olamazd. Oda yalnzca insansz deildi, onu cazip ve gzel yapan mobilyalar da ortada yoktu. Hallar ve kilimler rulo halinde duvarlara dayal duruyorlard, nce ekerlikler ve bakr ileri ambalajlanmt. in ve am ipeinden ilemeli rtler bir kenara ylmt. Onlar canlandran insanlar olmaynca hepsi de sprnt gibi duruyordu. Nur Banu kesinlikle buray terk ediyor olmalyd. Harem duvarlar yle gl bir kadn durduramazd. Nur Banu ve onun tm lts yoktu artk... Ve Sofia Baffo bu hapishanede yapayalnz kalmt. Bu dnce onu penesine ald, her tarafn bir korku ve ate kaplad. Diz kapaklar bkld, ba yanyordu, grltyle yere ykld. Daha sonra byk beyaz hadmn gelip sessizce onu yerden kaldrdn hayal meyal fark etti. Yryemiyor-du, adam onu bir ocuk gibi kollarna alp nc kattaki karyolasna tamt. Bir ara nn yz tandk bir yzle deiivermiti. Evet, bu manastr bahesindeki, gemideki gen Veniero'ydu. Onu hatrlaynca anlatlmaz bir sululuk tm ruhunu dalga dalga sarmt. Veniero... Giorgio onu bir kez daha kurtarmaya gelmiti galiba. Ama bu kez onun szn dinleyecekti. Hayr. Bu hadmd. Titreyen mum altnda, gemi 192 ANN CHAMBERLIN kamarasndaki kd hatrlad. "Hi ocuu olmaz...? Bakir gen Venedikli denizci, hayr... : Btn bunlar bir ldrma myd? - r , :,-.', , "iek." J.;:,'.,-...,. Bu kelime ateler iindeki beyninde yankland. Yzndeki sivilceler her eyi anlatyordu. Surat o temizliki kadnnkine benziyordu. Yz, yaam, hepsi sona ermiti, deersizdi. "Hayr, hayr" dediini duydu Ayva'nn sakin sesinin. "Benim aladm yerlerdeki yaralarn hepsi de ak ve iltihap akyor, grmyor musun? Onlar temiz tutmak gerek, ancak bu ekilde zehir vcudu terk eder ve asla da alevlenmez. Ben bugne kadar tek bir hasta bile kaybetmedim, inan bana." "inallah, "dedi Feride. Sofia iki gn sonra kendine geldi, Ayva'nn gcne tam olarak inanyordu. Gerek iek hastalan yaasalar bile ateleri bir haftadan nce dmezdi. Ama yine de kendini harap olmu bir gemi enkaz gibi hissediyordu. Hallar toplanm mermer bir salon gibiydi ve aynalar yalnzca boluu, yorgunluu, neesizlii yanstyordu. "Onun derdi baka," dedi Ayva kesin bir tavrla. "Gryor musun, tm yaralar iyileti, yalnzca ana izikler ak, onlar da toparlanacak. Erikin olduu iin izler kk bir ocuunkiler gibi bymeyecek, ylece kalacaklar, bir trnaktan daha byk olmayacaklar. Hayr, hayr, bu baka bir ey." Sofia'nn haremdeki ikinci haftasndan sonra, onun gezdirilmesi gerektiini syledi ve bir daha onu grmeye gelmeyeceine yemin etti. Feride'ye yle diyordu: "Bu by my deil, bunalm. Burada oka olan bir ey. Onunki gibi hafif bir durum iin ilalar yapacak deilim. Yolculuk en iyi teda' (Safiye Sultan 193 vidir. Kzn gezmesi gerek ve ona bunu yapmasn emredeceim." Feride dnyadaki en iyi arkadan kaybedecei iin iini ekti.

Seyahat etmesi gerekir demek, seyahat etmeyi istiyor demek deildi. Sofia'nn kaytszl ertesi sabah iletiim kuramad ve kurmay da beklemedii hadm gelip onu tekrar kucana aldnda da devam ediyordu. Bahelerden geirildi ve bilmedii bir yerden deniz kenarna ulatlar. Bir ta bebek gibi hareketsizdi, bir tekneye konuldu, Boaz'm br yakasndaki skdar limanna getirildi. Tekrar kapal bir arabaya bindirildi ama bu kez gezi gnbatmnda bitmemiti. Ertesi sabah yola devam ettiler. Daha ertesi, daha ertesi gnlerde de... Sofia haremden de Konstantinopolis'den de uzaklarda olduunu anlamt. Oras onun evi deildi artk... Bazen araba leden sonra bir glgede bir iki saat duruyordu. Sofia amurlu tarlalarda alan kylleri gryordu, iini bir znt kaplyordu. O Korfulu adamla da evlenmi olabilirdi. En azndan g oyununun ne olduunu anlamt. imdi ona nereye gittiini ve niye gittiini syleyecek hi kimse yoktu. Arabay tayan kleler sorularn anlasalar bile, byk beyaz hadmn kat baklar altnda cevap vermeye cesaret edemiyorlard. Yolculuk tam bir hafta srd. nc gn Sofia'nn arabas kalabalk bir kafileye rastlad ve onlara katld. Arabann perdelerini can skc krlar grmemek iin ekmiti ve kafilenin sesini duyduunda da bunun yanlarndan geen kyl kalabal olSafiye Sultan F. 13 194 ANN CHAMBERLIN dn dnp aldrmamt. Karlar, ocuklar, tavuklar, lahanalar ve eekleriyle kyller... Perdelerini daha da bir sk kapatmt. Hatta le olup da mola verdiklerinde seslerin devam ettiini duyunca, kendine gelip bir iki adm atmaya ok ihtiyac olduu halde dar bile kmamt. Birden arabann perdeleri dardan ald ve peeli bir yz ona doru eilip bakt. Sofia aknlkla eline azna gtrd, kadn peesinin kenarn bir para at. Bu gzleri tanmt, bir sevin l att. Btn kederi sanki uup gitmiti. O ve harika kadn demek birlikte yolculuk ediyorlard. "Biz yolda durup arkadalarmz ziyaret ettik. lyile-ebilmen iin biraz zaman tandk sana." Onun dediklerinin tamamn anlamyordu ama nemli deildi. Sofia'nn nereye gtrld de artk nemli deildi, dnyann sonu bile olsa fark etmezdi, yeter ki yannda o kadn olsundu. Kadnn arabasnda bir kiilik daha yer vard ve iki haftann sonunda Sofia'nn Trkesi ok ilerlemiti. Son duraklarnn ad Ktahya'yd. Bu da Sofia'nn umurunda deildi. Buras, Nur Banu'nun gelmek istedii yerdi ve yeterliydi. Kk bir yerleimdi Ktahya, yle ki eer buradaki herkes yarm kuru vergi verse, bir tek Sofia Baffo satn alamazlard. Bir tepenin zerinde, kiremit kapl ky evlerinin neredeyse tmnden daha byk bir bina vard. Bu, ok eski bir slam yapsyd. Yaknlarda bir iki tamir grd belliydi. Buralarn hkimi, ailesiyle birlikte ite bu byk konakta yayordu. Sofia da bu konan haremine katlmak zere gelmiti... Safiye (Sultan 195 XXVIII ff. ''O/CTAHYA, NSANIN gnlerini geirmek iin gelebilecei en skc yerdir," dedi Nur Banu Kadn.

Sofia, sahibesinin adnn "parlak, grkemli" anlamna geldiini renmiti ve hibir kadnn bylesine kendine uygun bir ekilde arlamayacan dnyordu. "Klar, tartlmaz bir ekilde yal, souk, yani tek kelimeyle berbattr burada. Zamanm Byk Saray'da geirebilmek iin her frsat kullanmaya almamdan tr beni knayabilir misin? Ama te yandan istanbul'da yaz ok daha rutubetli ve scak oluyor, Ktahya dalk olduu iin daha serin." Kadnn ona gvenip almas Sofia'nn houna gitmiti. Bu kk yerde yaamak konusunda gsterdii sabrl tavra kendini ortak hissediyordu . "Yapmamz gereken, durumdan ikyet etmeden sramz beklemek. Allah korusun ama, nasl olsa ihtiyar sonsuza dek yaayacak deil." Sofia, ihtiyarn kim olduunu tam olarak henz bilmemesine karn, Nur Banu'nun szlerindeki umuda cokuyla katlmt. "Sylediim her eyi tam ola-rak anlayamyorsun ama, sana unu syleyeyim yaban ieim, greceksin buraya gelmemiz senin iin iyi olacak. Kim olduumuzu, nasl yaadmz ve yeni efendini daha kolay reneceksin." Sofia kadnn anlatacaklarn dinlemeye hevesli olduunu belirten bir ekilde kafasn sallad. Bu ilgi onun gururunu okuyordu. Yeni efendi laf bile onu ok rahat196 ANN CHAMBERLIN sz etmemiti. Geldiinden bu yana gemidekileri bir yana brakrsa, hadmlar dnda hi erkek grmemiti. Onlarn hapishane bekisi deil, kzlar gzetmekle grevli olduklarn yeni yeni anlyordu. Bir gereksinim olduunda hadmlar d dnyayla harem arasndaki ilikileri salayan adamlard. Onlarn srekli baklarna gvenmesi gerekiyordu. Hadmlarn hepsi ayn sosyal derecede deildi, bazlarna yalnzca hadm ya da uak deniliyordu, daha yksek konumlardakilere ise stat ya da hoca. Nur Banu'nun da ayn efendinin klesi olduunu renince Sofia yeni efendisi hakknda kafa yormaktan vazgemiti. "Yoksul ailemden kk yata alndm. Byk bir adama hizmet etmekten baka trl bir yaam bilmiyorum. Beni o adamn byk olunun anas yapan ey tabii ki kaderdir." "Yani Sultan'in veliaht ile mi evlisiniz?" diye sordu Sofia. Nur Banu kafasn sallad. "Hayr, bu konuda srardan vazgetim. Babas, gzdesi Hrrem'le evlenmiti ama, Selim'in benimle evlenmesini Allah istemiyor herhalde." "O halde benim gibi bir klesiniz siz de..." "Evet. Durumu byle tarif edebilirsin ama ok ansl bir durum daha var. Eer Allah izin verir ve yeterince yaarsam Valide Sultan olacam ileride." "Sultann annesi," diye kelimelerin tadn kararak tekrarlad Sofia. "ok az erkek bylesi byk bir tutkuya sahip olabilir." Her eyi ok abuk reniyor. Sofia, Nur Banu'nun gzlerinde bunu okudu ve kendisiyle gurur duydu. Konumaya devam eden kadnn sesinde kendisiyle vnen bir ton vard. "Efendim Selim, tm Mslman Safiye Sultan 197 lar'n ba olan -Allah uzun mrler versin- Sleyman'n ve onun resrni kars Allah rahmet eylesin Hr-rem Sultan'n drt ocuunun en bydr. nc oul Cihangir Allah herkesi byle bir durumdan korusunok zayf ve hasta bir ocuktu, uzun yllar nce ld. Tek kzlar

Mihrimah', Sleyman veziri Rstem Pa-a'yla evlendirdiler. Rstem Paa da geen yl ld. Mih-rimah Sultan onun yokluuyla ok ac ekti, ama adam ona ok byk bir servet brakt, istanbul'a geri gittiimizde inallah iyi olur da seni onunla tantrrm." "Mihrimah babasnn her iine koturuyor, deil M?" "Evet, yle." "Bu da sizin gcnz tehdit eden bir unsur." "Bunu sana kim syledi?" :/."<; "Ayva." V. "Ayva ha?" "Onunla tantm ilk gn syledi bunu." Belki de Trke'min yetersizlii bu konumaya ok keskin bir anlam katt, diye dnd Sofia. Kadnn yzne dikkatle bakt. Ve bundan byle baz bilgileri yalnzca kendisine saklamas gerektiine karar verdi. Nur Banu'nun konuyu deitirip, kendini toparlamas biraz zaman ald. "Efendim Selim ile kk kardei Beyazd arasnda daima bir ekile olmutur. Benimki daha byk ama, Beyazd annesinin en gzde oluydu. Hatta herkes onun, Beyazd iin Mustafa'y ldrttn ama bunu Selim iin asla yapmayacan syler durur." "ldrtmek mi? Zavall Mustafa da kim?" "Mustafa, Sleyman'n bir odalktan doan ilk ocuu. Hrrem, Sleyman' etkileyip kadn ortadan kal-drtt ama, Mustafa daha gl kt. Hrrem de sonunda onu bodurtmak zorunda kald." 198 ANN CHAMBERLIN "Bodurmak ..." diye tekrarlad Sofia, bu kelime ona ok yabanc gelmiti. Konumada bilmedii pek ok kelime geiyordu ama bunu renmek istiyordu. Bodurmak... "Boduruldu," dedi, Nur Banu Kadn. "Yal bir ipek urganla boaz skld, ipek urgan yalnzca hanedandan olanlar iin kullanlr. Boaz sklmasnn nedenine gelince, asil kann dklmesi gnahtr da ondan. Bu her zaman byle yaplr." "Her zaman m yaplr?" "Evet, bodurulur, hepsi bu." Ve bunu syleyen Nur Banu birden sustu ve gzleri pardayarak elleriyle vahice tarif etti bodurulmay. "Byk Hrrem Sultan bunu mu yapt?" "Oh, hayr", dedi Nur Banu. "Bu kadnlara gre bir i deildir, yani unu sylemeliyim ki, o ok mthi bir kadnd. Sleyman'n hakkndan ylesine gelirdi ki... Adam, onun ellerinde hamur olur kard." "Sultan kendi z olunu mu ldrd?" "Kendi elleriyle deil tabii ki. Bu emri kimseye sy-leyemesinler diye kulaklar sar edilip, dilleri kesilmi adamna yaptrtt bunu. Her ey Sultan'n kendi otanda oldu. Mustafa'y beraber yemek yemeye davet eden Sleyman, sonra adrn arkasndaki zel blmeye geti ve bir perdenin arkasndan seyretti olunun boulmasn. Sonra da hibir eyden haberi yokmu gibi istanbul'a geri geldi. det olduu zere siyah kt zerine beyaz mrekkeple yazlm kara haberi orada ald ve herkesle birlikte yasa girdi. Hrrem gerekten de mthiti." Sofia ban sallad. Dnyann en byk imparatoruna bir oul dourmu o zavall odal dnyordu. "iki olu kalnca", diye devam etti Nur Banu, "efendim ve kardei- Sultan balarna benzer durumlarn Safiye Sultan 199 gelmemesi iin en doru olann onlar istanbul dna yollamak olacana karar verdi. Her birine birer sancak verdi. Selim'e Manisa'y, Beyazd'a da Konya'y." "Sancak nedir?" diye sordu Sofia. "Bir eit beylik. Ynetip, vergi topladklar bir yer. Kendilerine yetecek kadarn ayrp kazanlarn

kalann toparlayp istanbul'a yollarlar. Manisa, bilmelisin ki tahta en yakn varisin grevlendirildii yerdi. Hrrem ok urat ama benim efendim Selim'i oradan aldramad. Manisa'y ne kadar ok severdim... Belki de olumu orada dourduum ve haremde onunla oynayp mutlu olduum iin oray bu kadar ok seviyordum. Manisa'dan sk sk deniz kenarna geziler yapardk, ne gzeldi o gnler. Ama ikyet etmemeliyim, bir eyin sona ermesine karar veren Allah'tr. Drt yl nce Hrrem ok ciddi bir biimde hastaland. Sleyman derin kederler iindeydi ve onun son arzusunu yerine getirmeye karar verdi. Ondan Beyazd'n Manisa'ya gnderilmesini istememiti kadn. Yalnzca Selim'in oradan alnmasnn yeterli olacan biliyordu. Gerisi nasl olsa gelirdi onun hesabna gre. Fakat bu byk keder bile Sleyman'n memaliki-nin karlarn gzetmesine engel olamad. Veziri azam Rstem Paa ile birlikte efendimi Ktahya'ya gndermeye karar verdiler. Buras istanbul'a daha yaknd ve herhangi bir ters durumda Babli'ye en "ge be gn iinde ulaabilirdi. te yandan, Hrrem'in istedii gibi Beyazd Manisa'ya gnderilmedi, onun yerine Amasya sanca verildi kendisine. Oradan istanbul'a ulamas en azndan iki hafta alrd. Allah korusun, Sultan'a bir ey olursa, Selim ondan ok daha avantajl bir durumdayd. Ama bu Beyazd meselesinin tamamen ortadan kalkt anlamna gelmiyordu tabii ki. 200 ANN CHAMBERLIN Ktahya ok sevinerek geldiimiz bir yer deildi. Pek sevdiimiz Manisa'ya benzemiyordu, iklim ok sertti. Ama her zaman yaptmz gibi Sultan'n emirlerine uymutuk. Beyazd ise buna uymad. Amasya'ya gitmeyi reddetti. Sana sylemi miydim? Sanmyorum, Amasya aslnda Mustafa'nn sancayd. 'Ben oraya gitmeyeceim,' dedi Beyazd. 'Bu bana lm kardeimi hatrlatyor, ben yreimde byle bir acy tarken nasl ynetebilirim oray?' Aslnda yle dnyordu, eer Manisa veliahtlarn Sultan olmak iin gittikleri bir yerse, Amasya da lmek iin gittikleri bir yer olmal. Ama sonunda ban emek zorunda kald ve Amasya'ya gitti. Orada da kylleri yayordu ve yalnzca 'Mustafa' adn anmak bile bir ordu toplamak iin yeterliydi. Sleyman'n byk olu ylesine seviliyordu. Zamanla Beyazd'n Mustafa'nn devam olduuna inanmaya baladlar. Ve Beyazd ksa zamanda silah ve adam toplayarak kendi ordusunu kurdu, ardndan da babasna kar isyan bayran at. Belki de onu bu konuda cesaretlendiren lm deindeki annesi olmutur, kim bilir? Babasnn yalandn ve gcn kaybettiini dnen Beyazd onu kolaylkla devirebileceini sanyordu. Ama Allah her zaman iyiden yanadr, onun yardmyla cezasn buldu. Efendim Selim kendi ordusuyla babasnnkine katld ve kardei Beyazd' yenip ta Konya Ovas'nn ortalarna kadar srd. Beyazd oradan iran'a kat. Hl da orada. Selim de bu yzden ran snrnda u anda. ah'a Sleyman'n isteklerini iletebilmek iin aylardr karlarn eriyip, baharn gelmesini bekledi. Sonunda duyduk ki, ah, Beyazd'n ve drt kk olunun bir daha buraya gnderilmeyeceine yarm az yemin etmi. Safiye Sultan 201 te son durum byle. Neler olacan yalnzca Allah bilebilir, ama ben daima efendimiz iin en iyisinin olmasna dua ediyorum. Allah onu korusun ve bizi bu belalardan hayrlsyla karsn."

Sofia, "min" diyerek kadnn duasna katld, bu gven onu gerekten mutlu etmiti. Daha sonraki gnlerde de hep bunlar dnd. Ama onu en fazla etkileyen sakin, arbal Nur Banu'nun ayaa kalkp, bilezikli beyaz kollaryla havay boazlayp, boyal parmaklaryla dm atmas olmutu. Btn dier acemi ve beceriksiz ehzadelerde ve ordularnda olmayan g ite buydu. XXIX FRIG TOPRAKLARININ snrndaki bu topraklarda ilkbahar yaza dnyordu. Devedikeni kapl araziler beyazlamt. Rzgrlar toz bulutlarn her leden sonra oradan oraya savurup duruyordu. Sofia Trke'yi renmiti, haremin usullerini de. Hizmeti klelerin yardmyla kendine bakmay, Trk zevkine uygun giyinmeyi ve hatta dans etmeyi de... Bir halka halinde birbirinin beline sarlm kadnlarn kk admlarla oynadklar yerel oyunlar bile beceriyordu artk. Bir ift tahta kan ritminde tm vcudu titreterek yaplan daha zor bir dansta ise Sofia mkemmeldi. Baz Venedik arklarn Trke'ye uydurarak sylemesine, Nur Banu baylyordu. Biraz ut almaya bile balamt, ama bu konuda henz ok iyi saylmazd. Herkesin ilgi merkezinde olmaya baylyordu. En iyi olduu konu insanlarla iletiimdi. Herkes onunla arkada olmann peindeydi. Temizliki kadnn 202 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 203 ona takt kendisine ok uyan Safiye adn hem kendisi hem de evredekiler ylesine benimsemiti ki, bir zamanlar baka bir ad olduunu unutmutu sanki. Yaz ortasna doru, Selim baaryla geri dnd. ah'n verdii tavizler ve Beyazd'n ldrlmesi hakkndaki hikyelerle alkalanyordu harem. Sofia ya da Safiye veya her ikisi, bu haberlerden olmas gerektii kadar bir memnuniyet pay karamyordu kendine. imdi bir sava kahraman olan efendisini hi grmemi olmasna karn, onunla ilgili bir konuda kesin bir yargs vard, adam ehvetli biriydi... Olanlarla birlikte olduu sylentileri kulaktan kulaa dolayordu ama yine de her gece byk beyaz hadmla hareme haber yollayp duruyordu. Nur Banu bu durumda en gzellerinden ya da drt kz seip ona yolluyordu, ilerinden biri geceyi Selimle geiriyordu, bazen bir gzdenin tekrar arld da oluyordu. Safiye bunlar ok yakndan izliyor ve Nur Banu'nn gcn kullanma biimine hayranl giderek artyordu. Kadnlara yiyeceklerden daha dkn olan Se-lim'in haremde olan bitenden hi haberi yoktu. Ka klesi olduunu bile belki tam olarak bilmiyordu. Eer biri samalayp soracak olsa, "yirmi, otuz tane" der geerdi. Saylar ne kadar deiirse deisin, Nur Banu bunu tam olarak bilirdi, bu say elliydi. Her eye hkim olan ve Selim'e iletilmesi gereken konular seen oydu. Artk birlikte yatmamalarna karn, efendisinin yatana kimin gideceinin kararn da o veriyordu. Selim tamamen onun kontrolndeydi. Bir kz Nur Banu'nun gznden dtnde, "Efendimiz, sevinin o artk bir bebek tayor," diyerek kz ortalktan uzaklatryordu. Tekrar gzne girdiinde ise, "Efendimiz, maalesef bebek dm ve kz sizi tekrar mutlu edebilmek iin ok arzulu," diyerek ileri diledii gibi ynlendiriyordu. Bebeklerin kimlerden olduunu bile umursamayan Selim ise onun her dediine

inanmak zorundayd. Tutkularn gerekletirmek iin yanp tutuan Safiye'nin gerekli yntemleri renmesi ok zaman almad. Haremin sevgilisi olabilirdi, ama erkek dnyasyla balar olmazsa bunun bir anlam yoktu. Nur Banu olmadan daryla irtibat kurabilmenin tek yolu hadmlardan birinin gzne girmekti ama bunun fazlasyla bilincinde olan kadn, haremindeki tm hadmlarla ok yakn ilikiler iindeydi. Safiye, ertesi sabah efendiyi memnun edip, onun verdii ufak tefek armaanlarla hareme dnen kzlarn vnmelerini ve gsteri yapmalarn seyrediyordu. ok ender ama ok daha nemli olan, bir kzn hamile kalmasyd. Allah ister de bu bir olan olursa o zaman i ok deiiyordu. D dnyadaki g en iyi biimde, tahta varis olacak bir olan ocukla kurutabiliyordu. Selim'in tkenmek bilmeyen ehvetine karn, olu Murad'n taht yarnda yalnzca drt rakibi olmas Nur Banu iin byk bir anst. Safiye, nemsiz kskanlklar ve kk baarlarla dolu bu dzenin abuk ve iyi bir rencisi olmutu. Her gece hadm gelip de, Nur Banu'ya alak bir ses tonuyla Selim'in isteklerini ilettiinde derhal alarma geiyordu. Nur Banu dnp kzlar gzden geirmeye baladnda, kendini tm gnlk dncelerinden syrp toparlanyor, srtn dikletirip, ellerini dizlerinde kavuturarak, gzlerini sze sze bekliyordu. Ama aylar boyunca bir kez bile sahibesi, karar verdiinde onun adn sylememiti. Efendilerini memnun edebilmek iin derhal ayaa frlayp byk umutlarla hamama koan kzlardan biri olamamt henz. \.< ;>, 204 ANN CHAMBERLIN Safiye nceleri bunun, yeni olmasndan, Trke'yi ve Trk usullerini yeterince bilmemesinden kaynaklandn dnmt. O da daha ok bilenmi ve daha ok almt. Ama bir sre sonra, nedenin bunlarn hibiri olmadna karar verdi. Zaman zaman, dier kzlarla glp elenirken Nur Banu'nun onu izlediini fark ediyordu. "Babamn ilkbaharda krlarda koturan kpr kpr taylarn seyrettii gibi bir ey bu," diye dnd Safiye. "Tatmin olmu ve gurur iinde. Sanki beni o yaratm gibi. Hibir hayal krklnn izi yok gzlerinde. Kesinlikle ben onun en gzde kzym. Dierleriyle yemek istemedii zamanlarda bile beni yanna aryor, benimle zel konumalar yapyor ve her sylediime kahkahalarla glp eleniyor. Geen hafta kuma almaya gittiimizde ncelii bana verdi. Kendisinden bile nce, benim alveri etmemi istedi. Ve hl beni semiyor. Neden, neden?" Bu dnceler gnden gne Safiye'yi daha ok tasa-landrmaya balamt. Haremin dedikodularn artk kanksamt ve ona aktarlan byk srlarn bile ne olabileceini sylenmeden tahmin edebiliyordu. Buralara geldiinden beri ilk kez kendini bir mahpus, bir kle olarak hissediyordu. Aslnda bir para sla zlemi bile ekiyordu. Ama tm bunlar saklamay hl becerebiliyordu. Kendini tuzaa dm gibi hissettiini saklayabilmek ok da kolay deildi. Bu duygusal amazdan tr bir trl kafasn toplayamyor, sorulan sorulara ya aptalca cevaplar veriyor ya da bunlar duymuyordu bile. Sonunda karklk, beyninden vcuduna yayld ve haremde kafese kapatlm bir aslan misali bir saa sola yrmeye balad. Bir kontrol abidesine benzeyen Nur Banu'nun grmesini istedii bir grnt deildi bu, ama baz gnler kendine hkim olamyordu. Safiye Sultan 205 Yaz sonunda scak bir gnde de ite byle bir durumdayd. Kadnlar mermer avluda yelpazelenip souk erbetler ierek serinlemeye alyorlard.

Safiye ise hzn verici budanmam gller, solmu zambak tomurcuklarnn arasndan geerek bahenin en cra kesine gitmiti. Surlardaki demir parmakl dar pencereden gznn grebildii en uzak yerlere bakmaya alyordu. Rzgrn kmldatt gz alabildiine uzanan sar buday tarlalar ve kurumu otlarla kapl yamalar onunla dalga geer gibiydi. Onu en arpc biimde zntye boan ise bir atmaca oldu. "Ah keke atmaca olsaydm," diye mrldand Safiye. "Onlarn snrlar yok gkyznde, buradan Venedik'e gidebilirler, San Marko Meydan'na bile..." "Seni burada bulacam biliyordum." Bir ses onu hayallerinden kopard. "Hanmm," diyerek dnd Safiye. Nur Banu, yannda emsiye tayan kk, zenci bir kleyle tam arkasnda duruyordu. Safiye, Nur Banu'nun yalnz bana kalmaktan holanan kzlara gvenmediini biliyordu. O, hibir boluktan holanmyordu, oturduu meknlarda bile bu byleydi, gven duygusu yaratabilecek ekilde eyalarla doluydu her yer. Safiye, kk bir ocuk gibi, gizlice ald pastay saklamaya alrcasna-arkasn dnp pencereyi gvdesiyle kapatt, Nur Banu'nun onu yakalamasn istemiyordu. Ama bir pencere pasta gibi saklanamyordu. "Darda seni bu kadar etkileyen ne var?" diye sordu kadn. Onu yumuak bir ekilde kenara itti. "Benim grdm yalnzca gkyz ve tarlalar, dnknden farksz bir manzara..." 206 ANN CHAMBERLIN "Haklsnz hanmm," dedi kz. "Darda grmeye deer hibir ey yok. Bunu rendim ve asla buradan tekrar bakmayacam." "Ama dn de buradaydn, ondan nceki gn de. Mutlak bir eyler olmal." Safiye ban nne eidi. "Bak o gzelim tenin bozulacak," dedi Nur Banu, "Gnete ok kalmak iyi deildir." Kendine hkim olamayan Safiye'nin azndan, "Hibir ie yaramadktan sonra tenim..." szleri dkl-verdi. Nur Banu glmsedi ve ban sallad, cmlenin sonu sylenmese de ne anlama geldiini anlam, ama bunu ho grmt. "Gel Safiye, emsiyemin altna gir, gel de konualm." Safiye sylenilenleri yapt, donuktu ve savunma duygular iindeydi. Kadn sevgiyle kolunu onun omzuna att. Birka dakika konumadan yrdler. Safiye az sonra zr dilemek zorunda braklp, dier kzlarla birlikte hamama yollanacan dnyordu. Bu sessizlie, onu bile yelerdi. Sonunda, "Safiye," diye balad Nur Banu. "Burada mutlu deil misin?" "Mutluyum, tabii ki mutluyum" diye gereinden fazla bir abayla cevap verdi Safiye. "Evet mutlusun," diye tekrarlad Nur Banu. "Ama kafan bir para kark. Biliyorum. Bunu grebiliyorum." "Afedersiniz hanmm." Safiye'nin tek syleyebildii buydu. ..-sj Bir sre daha sessiz kaldlar, sonra kadn tekrar konumaya balad, "Sana olumdan sz etmi miydim?" "Eer ettiyseniz bile bu benim sizi tam olarak anla! Safiye Sultan *s 207 yamadm dnemde olmutur. Bir olunuz olduunu tabii ki biliyorum. Siz efendimizin kars ve haremin de basnz. Ama daha fazla bir ey bilmiyorum. Eer sizin gibiyse, mutlak ok parlak bir kk ocuk olmak, Allah onu korusun." "Kk ocuk," diye kahkahayla tekrarlad Nur Banu. "Evet bir zamanlar yleydi, hem de ok gzel gnlerdi onlar. Hayr, o artk kk bir ocuk

deil, kocaman bir adam. Allah ona uzun mrler versin, tam on sekiz yanda." "On sekiz!" diye aknlkla bard Safiye. "Hanmm, emin olun bunu asla tahmin edemezdim." "Evet, Murad bana o aclar tam on sekiz yl nce verdi. Ama buna deerdi. Sana unu syleyeyim hayatm, hi kimse zamann bu hzl ak karsnda benim gibi aramaz." "Hanmm, Allah sizi korusun ama, bu kadar byk bir ocuunuz olduunu bilemezdim. Siz hl ok gensiniz, kem gzler sizden uzak olsun, Allah'n izniyle." Nur Banu bu iltifat ve dualardan honut glmsedi. Belki de kendi dinini brakp islam'n gereklerine uymaya alt dnemleri hatrlamt. Sonra tekrar konumaya balad. "Murad'm her annenin isteyebilecei gibi iyi bir oul. Ama yine de onunla ilgili endielerim var ve bunlar ok ciddi. Aa yukar Ktahya'ya geldiimizden bu yana, yani yaklak iki yldr nargileye ok dt. Afyon, aslnda o kadar kt bir ey deildir. Ben bile zaman zaman nargileme bir para koyarm. Ama o ok gen ve ar gidiyor. Baka hibir eyden zevk almad syleniyor. Efendimizle ran snrna gitmedi ve onun yerini devirme bir yenieri ald. Ne ava kyor, ne babasnn ileriyle ilgileniyor, ne 208 ANN CHAMBERLIN silahlara dkn, ne de ulemayla bir araya gelip bilgisini artrma peinde. iir ve mzii bile kendini kaybettii anlarda dinliyor. Eer mzik ok canl olursa, ya da iir dndrcyse ondan da vazgeiyor, dleriyle yapayalnz kalmak istiyor... Arkadalarna gelince, onunla bu kt alkanln paylaan birka soluk benizli, sska gen. O kadar... Belki de bu kadar endie etmemeliyim. Hl gen. Ama ben bir anneyim. Allah korusun ama, bykbabas^ nn ve babasnn lmnden sonra nasl tahta geip sultan olacak bu durumda? Elinde kl ordulara hkmetmesi gereken biri esrar ubuuyla ne yapabilir? stelik bu tutkusu yznden insanlar onu etkileyip ynetmeye alabilirler. Sersemin biri ona daha iyi afyon getirme vaadinde bulununca tutup keselerle para veriyor, Eer imdiden byle olursa -yirmi bile deil henz- Allah bana yardm etsin, krk yanda ne olacak?" Nur Banu sustu ve ban kaygyla sallad. Sonra devam etti. "Allah tanm dr, bir anne olarak onu vazgeirmek iin elimden geleni yaptm. Yalvardm, yzne glp kandrmaya altm, hatta ok daha fazlasn... Ama biliyor musun, bayramlarda bile beni grmeye gelmiyor. Ona gzel giysiler alyorum, ellerimle sevdii yemekleri yapyorum, ne fayda? Benim ulaamayacam bir dnyaya kayor. nceleri ok gen olduunu ve bu kk yerde skldn dndm. Selim, kzlara dkn olduu halde akl edip ona bir tane almad, ben aldm. Azize'yi biliyor musun?" "Evet", diye cevap verdi Safiye, kz biliyordu. "Bir haftadan daha az srd. Sonra ona Belks' buldum. Onu da biliyorsun deil mi?" Safiye tekrar, "Evet" dedi. , ' "Belks'tan sonra bana ne dedi biliyor musun? 'AnSafiye Sultan 209 ne,' dedi, 'artk daha fazla salak kz istemiyorum. Canm skyorlar, vaktimi ziyan ediyorlar.' Benim z be z olum... ocuk sahibi bile olmay umursamayan bir adam, ne eit bir adam bu? Sultan olamayacak biliyorum,

ona kim sayg duyar ki... Hi olmazsa halkna doru drst bir vris verebilmeli. Hayr, Sultan olamayacak. O bir hadm bile olamaz. Hayr, tatlm, bu koullarda, hayr..." Nur Banu aniden Safiye'ye dnd ve "imdi seni n-ye satn aldm ve buraya getirdiimi anlyor musun?" diye sordu. "Aslnda hayr hanmm", diye itiraf etti Safiye. Sonra da bu sorunun kafasn ok kartrdn syledi. "Seni satn aldm nk..." dedi Nur Banu, "nk, sen, olumu bu pislikten kurtarabilecek birisin." XXX rAFlYE AKINLIKLA DURUNCA, arkada emsiyeyi tayan ve konumann tek bir kelimesini karmamann tela iinde olan kk zenci kzla arpt. zrler sona erince Nur Banu tekrar konumaya balad. "Murad'mn aresi belki de bir kz olabilir, diye dndm kendi kendime. Ama,- Murad sradan bir gen adam deildi, o halde kz da sradan olmamalyd." "Belks da, Azize de ok gzel kzlar..." diye itiraz etti Safiye. "Evet, yle. Ama o eit kzlardan kle pazarnda bol bol var. Senin iin dediim parayla rahatlkla iki, hatta sk pazarlk etsem tane ylesini alabilirdim. Hayr, hayr, dedim kendime. Olumun gerekten de olaanst bir kza ihtiyac var. Safiye Sultan F. 14 : ;. , < . '. : ' : 210 ANN CHAMBERLIN L Sabrl davranp beklemekle de hata etmedim. Onun uyarsna uydum. 'Daha fazla sersem kz istemiyorum...' Ama bu arada hadmm kzlar aas bo durmuyordu, sk sk gidip kle pazarn inceden inceye kontrol ediyordu. Bana pek ok kz getirdi. Ama hibiri benim istediim gibi deildi. Sonra geen ilkbahar banda, tam tekrar istanbul'dan Ktahya'ya gitmemizin arifesinde bana seni getirdi. te, dedim, ite oluma gre bir kz." Nur Banu'nun eli Safiye'nin bileini tutkuyla skyordu. Safiye kendisinin bu kadar vgye layk olmad gibi bir eyler geveledi. "Ama olur mu hayatm, sen buna deersin. Hi aynaya bakmyor musun? Salarn... Harikulade gzel salarn var. Bu salar, yalnzca onlar, onu fethetmen iin ye-! ter. Ya yzn? Ama sende bunlardan baka bir ey daha var. Seni grr grmez bunu anladm. Byle bir kz, dedim, asla ve asla Sleyman'n olmamal. undan emin olmalsn, eer ben senin peine dmeseydim, kesinlikle istanbul'da Sleyman'n hareminde olacaktn. Ve sen benim iin, onun iin ifade edeceinden ok daha deerlisin. Bundan holanacan hi dnme. Yani onun hareminde olmaktan... Dn bir kere su perisi, o ihtiyar bir adam ve artk ocuk sahibi olamaz. Eer ortalarda kzlar varsa bu yalnzca onun yatan stmak iindir. Haydi diyelim onunla yatma ansn buldun, ki bu yzlerce kzn arasnda pek de olas deildir, neyse diyelim ki yattn, sonuta asla bir ocuun olmayacakt. Ve iki yl sonra da... Tabii zamanm Allah bilir ama, Sleyman lnce, sonunda bu olacakt, bir zamanlar ona ait olduun iin, sana bakm olmas bile yeterlidir, soluu Edirne'nin souk ve karanlk hareminde alacaktn. Allah saafiye Sultan 211 na acyp da cann alana kadar da orada ac ekecektin. oluk yok, ocuk yok, gzel giysiler yok, mcevher yok, hibir ey yani... Bu sana gre bir

hayat deil. Seni grr grmez bunu anladm. Ve kendime, eer biri olumu Sultan yapacaksa ite bu odur, dedim... imdi, hayatm, anladn m? gn sonra kurban bayram geliyor. Olum benimle birlikte kurban kestirecek, onun iin sradan bir i. Bense ona bu kutsal gnde seni vereceim. Syle bana, ne dnyorsun? Bu ii yapabilecek misin?" "Evet," diye cevap verdi Safiye. ylesine bir zgvenle bunu syledi ki, det olduu zere, eer Allah izin verirse, demeyi bile unuttu. Bunlar sylerken az kararl bir ekilde izgilemiti. Tehlikeli bir emri alan askerler gibiydi. Eer baarrsa bunun ne kadar nemli olduunu biliyordu. Ama eer baaramazsa onu ancak lm paklard. Azize ve Belks' dnd, tekrar arlmayan ve gzelliklerine ramen Selim'in davetini de bekleyemeyen kzlar... Bir kez Murad tarafndan reddedildikleri iin gelecee ait hibir parlak umutlar kalmamt artk. ki kadn, glgeler uzayp ortalk kararana kadar kolkola bahelerde konua konua yrdler, planlar yaptlar. Haremin dier yaayanlarna katlmadan nce kap nnde Safiye, kadna dnd ve yle dedi. "Hanmm, olunuza gitmeden nce sizden renmem gereken bir ey var." "Evet hayatm, syle, nedir? Biliyorsun sana ne istersen verebilirim, elbiseler, mcevherler..." "insan hamile kalmaktan koruyan yntemleri bilmek istiyorum ." "Evet, evet, biliyorum ama..." "Ltfen, ltfen bana bunlar retin." 212 ANN CHAMBERLIN "Sen ne diyorsun?" diye bard Nur Banu. Safi-ye'nin kolunu fkeyle brakmt. " Sen de olum gibi bir ucube misin ki ocuklara aldrmyorsun? Ne eit bir kadnsn sen, kendi geleceini garantileyecek bir olan ocua sahip olma ansn eliyle itiveren bir deli misin sen?" "Hanmm, beni affedin," dedi Safiye. "Bir olan ocua sahip olmay ve size bir torun vermeyi yrekten isterim. Eer Allah izin verirse bunu yapacam da ama, ilk yaplmas gereken Murad'n o ubuktan uzak tutulmas deil mi? Bunun ne kadar sreceini kim bilebilir? Ya bu arada hamile kalrsam? Hasta, iman bir kadn ne yapabilir, olunuza ulama ansm yok olup gider ve onu kaybedebiliriz.. Ltfen hanmm bana bu areleri retin, zaferimizi kazanana kadar onlar kullanaym." Nur Banu yavaa ban sallad, kendinden daha iyi dnenlerden pek holanmayan bir kadnd, ama aresiz, plandaki zeky fark etmiti. Safiye amacna ulatn hissetti. Hareme girdiklerinde kadn geride kalp onun ieri giriini seyretti, kz kmldandnda dans eder gibiydi. Evet, diye kendini kutlad. Doru bir seim yapmm. Ama iinden gelen bir baka ses de ona yle diyordu, evet doru bir seim, hatta belki de gereinden fazla... Safiye Sultan XXXI AFYE, GZLERN atnda le olmak zerey-di.Harem, neredeyse dn gece hi uyumamt ve o da bu sayede uzun uzun uyuma frsat bulmutu. Birden gnn nemini hatrlad, te, bayram gelmiti. "Bu benim iin bir yeniden dou olacak," diye mrldand. Yatakta dnd ve kendini gl yapraklar iinde buldu. plak bedenine ilk dokunduklarnda ne kadar da serinletici olduklarn hatrlad. imdi uykunun scaklyla ezilmilerdi ve o her kmldadka baygn kokular

teninin gzeneklerine szyordu. Gzlerini ovuturmak iin ellerini kaldrd ve kollarnn dirseklerine kadar beyaz, yeil ipeklerle sarl olduunu grd. Ellerini kullanmamas gerektiini de hatrlad. Bir nceki gece en canl detaylaryla gzlerinin nndeydi. Pirin lambalarn yldzmsi boluklarndan szan klarn aydnlatt harem, divanlarda ve hallarda diz dize oturmu kadnlar ve o gizemli klarn altnda kadnlarn yuvarlak hatl vcutlarnda krdayan ter damlalar... Gecenin ortasna doru Nur Banu kna denilen karmla doldurulmu bir ipek boha getirmiti. Safiye bunu Venedik'te de duymutu, salarna ak dm kadnlarn kulland bir bitkisel karmd bu. Burada, Trkler arasnda, kadnlar bununla ellerini ve ayaklarn da sslyorlard. Nur Banu knay gl suyuyla kartrmt ve bunu yaptnda koyu yeile dnen macun pis pis kokmaya 214 ANN CHAMBERLIN balamt. Hi houna gitmese de bu kap dizlerinin zerine yerletirilmi ve sonra da sylenildii gibi sa elini Ismihan Sultan'a uzatmt. Bu kez incecik ubuklar bu macuna batrarak gen kz, Safiye'nin eline incecik desenler izmeye koyulmutu. Heyecanl dedikodular ve tartmalar arasnda elin sslenmesi bir saatten fazla srmt. Bittiinde Nur Banu bu eli kmr kzlerinin zerine tutmu, sonra avucunun iine bir altn koyarak nce keten, ardndan da ipek bezlere sarmt. Bunlar tamamlannca br ele de ayn ilemler yaplmaya balanmt. Safiye, tabii ki ilginin merkezi olmaktan honuttu, ama hi kmldamamaktan da sklmt. Susuzluktan boaz kurumu, alktan midesi kaznmt, stelik tuvalete de gitmesi gerekiyordu. Skntdan ba bile armaktayd. Daha yalca kadnlar, kendi aralarnda erkeklerin srarl egemenlik arzular ve kadnlarn bunlarla baa k konusunda amiyane akalar yapyorlard. Bunlar bana pasif olmam gerektii konusunda aktif zorlama m yapyorlar acaba, diye merak etmiti Safiye. Hayr, ne kadar ekici olursa olsun, bu kadnlarn onu kendi duygularna ara yapmalarna izin vermeyecekti. "Pasiflii de kullanarak gce eriebilirim ben." "Bu konuda hanmmz Nur Banu Sultan kadar yetenekli deilim", diye zr dilemiti Ismihan Sultan. Sa-fiye'nin elini younlamann verdii gle skan eli, scak, beyaz ve tombuldu. Nur Banu Sultan, "sama" derken, szlerinin aksine byk bir dikkatle kzn yapt ii incelemiti. "Ayrca, Allah'n izniyle, bekretini kaybedecek bir kz, onunla ilgilenenlerin de bakire olmasn bir uur saymaldr." Safiye (Sultan 215 smihan ve kk kardei Fatma Sultan vey annelerinin bu szleri zerine kpkrmz olmulard, kisi de Safiye'nin yana yakndlar ve Selim'in kzlarydlar, yani Osmanl prensesleriydiler. Byk olannn adna bu yzden "han" eki konuluyordu. Safiye her ikisini de dikkatle incelemiti. Sar n altnda glmseyen krmz dolgun dudaklar ve mutlu tombul yzler... Onlar Murad'n yarm kan kardeleri olduklarna gre belki de bir benzerlik yakalayabilirdi. Ismihan desenledii elin zerine eilip sanki Safiye'nin dncelerini okumu ve onu uyarrmcasna bir fsltyla, "Ben aabeyime hi benzemem," demiti. Yal kadnlardan biri erkeklerle ilgili yeni bir aka yapyordu. Safiye'yi bunlar ilgilendirmiyordu. iki eli ve ayak bilekleri de sarlp sarmalandktan sonra tuvalete

gitmesine izin verildiyse de bunu tek bana yapmas olanakszd. Yardmla gidip geldikten sonra yemeini yemiti. Bu arada kadnlardan isteyenler, knann kalanyla kendilerini sslyordu. Sonunda kslan klarn altnda oynamaya balamlard. Safiye kendini zor tutmutu. Dmbelekler ve zillerin ritmi iini kpr kpr yapyordu ama kmldanmas bile yasakt. Yapacak bir ey yoktu, dans etmeyi bir gecelik bakalarna brakmas gerekiyordu. Harem manastra hi mi hi benzemiyordu. Halasm nn byle bir durumda neler syleyeceini merak etmiti. Dans etmeyi renirken ona sylenen ey ritmi iinde hissetmek ve vcudunu ona uygun olarak oynatmakt. Ismihan'n almasn seyretmek de buna benzer bir eydi, giderek artan bir zarafet ve alklamak iin ellerini bile oynatamamak... Kna gecesi bu muydu? Safiye omuzlarnn ve kollarnn basksn kasklarna kadar hissetmiti. 216 ANN CHAMBERLIN Ismihan ve Fatma karlkl aabeyleriyle dalga geen bir oyunu oynamaya balamlard. ok da saygl deiller, diye dnmt Safiye. Rahibeler barahiple byle dalga geebilirler mi? Geri barahip, bu danstaki gibi kafa eken, fkeli ve kabaday gen bir adam deildi, ama ondaki benzer zaaflarla byle elenebilmek dncesi yine de ok houna gitmiti. Bunlar benim dncelerimi Murad'dan uzaklatrmak m istiyorlar? Eer bu adam seveceksem, onu sahip olarak kabul edeceksem, bana neden onu byle gsteriyorlar? Yoksa hissettiim aln cevab olarak bu kz kardeler benimle dalga m geiyorlar? Ama daha sonra Safiye onlarn amacnn bu olmadn anlamt. Onlar, ona tarafszln gcn ve erkek dnyasn ok ciddiye almamak gerektiini gstermeye alyorlard. Murad'la yapaca dansn sonucu ne olursa olsunbelki ak yetersiz kalacakt, belki hibir arzuyu yeterince doyuramayacakt- bunu en iyi anlayacak olan yine de dier kadnlarn sevgi ve efkatidir, gibilerden bir mesaj vard bu ikilinin dansnda. Iklar daha da kslm, mzik ykselmi ve dierleri de oynamak zere ayaa kalkmlard. Bilezikli kollar baka baka fanteziler yaratyordu. Manastrda yetimi hibir kz, Safiye'nin o gece bu danslarda grdn gremez, rendiini renemezdi. Ama tabii ki bir manastr kznn evlilik gecesiyle, bir odaln Sultann veliaht-nn koynuna gitmesi arasnda dalar kadar fark vard. Son olarak Azize ve Belks oynamaya kalkmlard. Safiye bu dansta da Murad' grebilmeyi ummutu. Onlarn izdii portre ise bambakayd, iki gen kle nce salnarak dnp eilmi, sonra tahta kaklarn ritmi giderek hzlanmt. Bir aa inen, bir yukar kan kuak (Safiye Sultan 217 ular... Ve nabz gibi sesler kararak titreen zincirler... Safiye'nin boaz kurumutu ve Ismihan'n nl nar erbeti bile buna are deildi. Artk doruk noktasna ulalmt. Kvrana bkle, yaklap uzaklaan iki odalk, sonunda inleyerek, birbirlerinin kollarnda yere yklmt. Bu inlemeleri kendi iinde hisseden Safiye'nin gzleri skca kapalyd. Ve sonunda mzik yavalarken ertesi gnk bayram salkla karlayabilmek iin uyumak istediini syleyerek yataa girmiti. XXXII 'AFYE, BAYRAM SABAHI gzlerini bu duygularla at. Souyan kna, gl

yapraklarnn tersine bedeninin ssn alamyordu. Uykuyla uyanklk arasndaki o yar hlyal anlarda bile el ve ayaklarndaki balar kurun gibi hissedip durmutu ve imdi onlarn altndan kacak gizemli ekilleri grmek iin can atyordu, ama bunu yapmamas gerektiini biliyordu, o zaman sihir kaybolabilirdi. Baka eyler de istiyordu. Her eyi istiyordu. Hatta arzuyu ... Ama imdi olmazd. Ah, akam bir gelseydi... Safiye uyurken bile ellerini hareket ettirmemiti, bu yzden her taraf uyuuktu. detler gerei geceyi odasnda deil, haremin byk salonunda herkesle birlikte geirmiti. Kocaman minderlerin arasndan aresizce etrafna bakt. Byle hi kmldamadan yatmaktan bkmt artk. Tam aklndan bunlar geerken onun uyandn gren Ismihan ve Fatma Sultan ellerinde bir sepet dolusu gl yaprayla, kkrdayarak yanna geldiler, ipek bezlere sarlm elleriyle onlar kovalamas olanakszd. Yeni bir 218 ANN CHAMBERLIN (Safiye (Sultan 219 koku banyosunun ardndan kzlar ona sarlp pcklere bodular. O srada, Safiye'nin en sevdii yiyeceklerle dolu bir kahvalt tepsisi de bir baka kadn tarafndan getirilmiti. Tepside "lokma" da eksik deildi. "Hayr, hayr, ellerini kullanmamalsn!" diye bard smihan. Ve Safiye, "Yeter artk patlayacam", diyene kadar, iki karde, onu yudum yudum beslediler. Nur Banu, "Haydi abuk olun, bugn yaplacak ynla i var," diyerek onlar uyard. Hibir ey yememesi heyecann ortaya koyuyordu. Safiye'ye, "Aman sakn soan, prasa ve ar baharatl eyler yeme," dedi. "Bir kadnn tm ekiciliini yok eder bunlar..." Gn boyunca meyveler ve tatllarla dolu tepsi Safiye'nin baucundan ayrlmad ve ne zaman o tarafa doru kk de olsa bir bak atsa hemen biri koarak gelip onu besledi. Sonunda kadnlar, onu yataktan kaldrp, ellerindeki gl yapraklarn kafasndan boca ederek, ortal nlatan kahkaha ve arklar eliinde konan hamamna gtrdler. Safiye buhar ve scak suya almt. Hatta bunu seviyordu. Dier btn Mslman kadnlar gibi normalde haftada en az iki kez, scak gnlerde daha sk ve her det kanamasndan sonra mutlaka ykanyordu. Nur Banu Kadn, Safiye'den ok sonra, resmi nikhlarla evlenecek olan smihan ve Fatma'y bilgilendirmek iin "Kna ertesi, gerdee girmeden nce bir gelin mutlaka ykanr," dedi. "Evliliin herkesin gznde saygn olabilmesi ve yasal olarak kabul edilebilmesi iin btn bu detlerin yerine getirilmesi arttr. Bir kleye gelince... Onun satn alnm olmas zaten yeterince yasallk verir bu ie. Haydi gelin, erkekler darda dua ederken biz de ykanp paklanalm." Kadnn, "nce u ellere baksak iyi olacak, eer kna uzun sre kalrsa kararr ve bu da pek uurlu saylmaz," diye eklemesinin zerine, hamam sefasnn normal gidiine uymayan bir ekilde aceleyle soyunup hemen ikinci odaya getiler. smihan, titiz bir dikkatle bezleri znce avu ilerine balanm altnlar yere dt. "Sakla onlar" dedi Nur Banu, "senin onlar." Hayatmda ilk kez bir ey gerekten benim oldu. Safiye onlar el ve ayaklaryla yanna ekti. ok daha fazlas olacak, bunlar ilk. Eer klelik byle bir eyse ... Tepesinden boaltlan kaynar su onu bu ho duygulardan koparverdi. Kurumu

kna vcudundan aa eriyerek inip, ayaklarnn dibindeki kanallara doru akyordu. Elleri ihtiyar kadnlarnki gibi buru buru olmutu. Dikkatle baknca ekillerin renginin parlak, scak bir turuncu olduunu grd. Son derece zarif laleler ve noktalarla bezenmi avular, trnaklar herkesin hayranln uyandrmt. Elleri kmldadnda kelebek kanadna benziyordu. Aslnda onlar Safiye'nin vcudunun bir pazarda sergilenecek kadar gzel ve kusursuz paralarydlar zaten, ama imdi bir dantelin arkasndaki belli belirsiz ekillere benzeyen bu sslemelerle daha bir cazip ve gizemli olmulard. Bu kelebekler rpnarak nerelere dokunacakt? Bir akam olsayd... El ve ayaklarn ykanrken- korumaya alyordu, oysa endie etmesine gerek yoktu, kna en az bir hafta byle canl kalacakt. Onu ylesine ovalyorlard ki, derisi yzlyor gibiydi. Ama sonunda bir bebek cildi gibi olmutu btn bedeni, pembe ve yumuak... Sonra tek tek btn kllar temizlendi, iinin ustas iki kadn zel gelin forml hazrlamt, iki l eker, bir l limonu atete evire evire yapmlard bunu. 220 ANN CHAMBERLIN Safiye (Sultan 221 Bu tatl macunun ad adayd. Kadnlar adayla Safi-ye'nin koltuk altlarn, bacaklarn ve en mahrem yerlerindeki tyleri bile temizlediler. imdi be yandaki bir ocuunkinden bile daha przszd teni. Ardndan bu ilemler srasnda bir para incinmi bedenine birtakm kremler srmeye baladlar. Ya, un, bal ve eit eit kokulu baharattan hazrlamlard bu karm da. Buharlarn arasnda Safiye kendini bayram iin piirilen bir canl tatl gibi hissediyordu. Kadnlar onu ovaladka smihan ve Fatma "maallah, maallah" diye tekrarlayp duruyorlard. Bu, kzlarn Safiye'nin gzelliini kt gzlerden korumak iin yaptklar bir eydi. Nazardan ok korkuyorlard. Gne en tepedeydi ve yksek pencerelerden giren nlar youn buharn arasnda bile grnyordu. Safiye'nin salar, iinde gllerle gne ieklerinin bekletildii sularla ykanmt. Ykanma fasl bitince kar beyaz yastk ve havlularn arasna^onu rlplak yatrdlar ve gne havuzda kk kprtlarla dolarken balayan masaj, ini duvarlar dolgun yaz nda kr kr parlayana kadar srd. Gen efendinin bayram tatls hazr, diye dnd. Konan frnlarnda o srada piirilen ince tr kabuklu ekmekler deil de ocukluunda yedii gzel paskalya rekleri gelmiti aklna. Uzun, scak leden sonra boyunca Safiye kimi zaman hayal kurdu, kimi zaman uyuklad, kimi zaman da gerekten uykuya dalarak gerek ryalar grd. Bu, onu gecenin yoruculuuna kar taze ve diri tutacakt. Masajc kadn onun pembe, yumuak tenini ovalarken Safiye tamamen bilinsizce kalalarn oynatarak bu dokunulara cevap vermeye balamt. Poposuna yedii bir aplakla kendine geldi. smihan, "Bunlar aabeyime yapmalsn," diye onunla dalga geiyordu. Ykanmaktan gelen Selim'in kz havlunun slak ucuyla actmadan vuruyordu Safiye'ye. "Seni kk..." diyerek masajc kadnn ellerinden kurtulan Safiye yerinden frlad ve o da bir havlu kapt. Tombul Ismihan'a gre uzun bacaklaryla ok daha avantajlyd, ki kz bara ara havuzun etrafnda koturmaya balamt.

Kzlarn mermer duvarlarda yanklanan lk ve kahkahalar ierde bir perdenin arkasndan avludaki erkeklere bakan Nur Banu'nun kulana kadar gitmiti. yle keskin bir fkeyle onlar ikaz etti ki, nefes nefese kzlar hemen toparlanp sustular. smihan'in havlusuyla Safiye'nin teninde brakt iz kpkrmzyd. Nur Banu ne azarlama fasln uzatt, ne de zrleri uzun uzun dinledi. Hemen bir kadn arp orann rmemesi iin ya ve sabrotuyla ovulmasn emretti. Kzmasna kzmt ama, yine de Safiye'nin bu canll houna gitmiti, yzndeki belli belirsiz gl bunun iareti gibiydi. Safiye, kadnn asl kaygsnn enerjisinin tamamn akamdan nce harcamas olduunu anlyordu. Ortalk sakinleyince Nur Banu, "Erkekler camiden dnyor," diye haber verdi. "Onlar koridordan grebilirsiniz, haydi acele edin, acele..." 222 ANN CHAMBERLIN afiye Sultan 223 XXXIII YG^( /E OLUR 5AF/rE'y/ DE ORAYA GETRELM", diye yalvard smihan. "Sa gnein altnda daha abuk kurur hem de." Nur Banu izin verince kzlar sevinle koridora getiler ve oradan buradan konumaya baladlar. "Koyunlar avluya getiriliyor," diyen Nur Banu'nun sesi, gcrtlarla dnerek hazrlanan zgarannkine karyordu. Ismihan'n dizlerinin dibinde ona san taratan Safiye, nndeki aralklardan avluyu grmeye alyordu ama hibir ey gremiyordu. "Kmldanma", dedi smihan, "san karyor." Ama Safiye dayanamyordu. Avludaki doal olarak tamam erkeklerden oluan kalabaln evresindeki yoksul kyller aptal baklarla, srk ularnda sallanan tu ve bayraklarn altndaki zenginleri seyrediyordu. Fow tiyatrosunda bir kyafet balosu gibi. Safiye kendisinden baka hi kimsenin bunun farknda olmamasndan memnundu. Bu memlekette yalnz oyuncular deil, tm erkekler bu ekilde giyiniyordu. zerlerine gne vurunca bu uzun elbiseler zenginlikleriyle insann gzn alyordu. "Aabeyin hangisi?" diye sordu. Heyecandan neredeyse soluksuz kalmasna kendisi bile amt. smihan taran ucuyla iaret etti. "Orada, babamn tam yannda duruyor. Mavi ve altn rengi izgili sarnn sorgucunda tavus kuu tyleri olan." Bu szler Safiye'nin kalbini hoplatmt, ama uzun boylu gen adamda bu mesafeden grebildii yalnzca ilgisiz ve yorgun bir duru oldu. Sultan'n vrisi olan Selim ve kucaklarndaki koyunlarla oban ok daha dikkat ekiciydi. Dikkatinin nerede olmas gerektiini unutan Safiye, "Koyunlar kesildi mi?" diye sordu. "Hayr." "Daha deil," diye ekledi Fatma. smihan, "Tylerine kurban edilecekleri iin krmz iaretler konuyor," diye aklama yapt. "Anlyorum." Korkacak bir ey yok, Safiye, salarn kokulu yalarla tarayan smihan'a doru eilirken byle dnd. Birka sabrsz adam ve birka pis koyun. smihan, "Salarn mcevherci dkknnda parldayan altnlar gibi" diye iltifatlar yadryordu.

Bu zen yalnzca Safiye'nin salarna gsterilmiyor-du, bir yandan da tm vcuduna ho kokulu kremler srlyor, terlemesini engelleyecek bir karmla koltuk altlar ovuluyordu. "Kurbanlk iin ukur kazld" haberini verdi Nur Banu. Safiye ne eilip tekrar bakt. Koyunlarn ilkiyle uraan obann yannda Selim'i grd. "Ev sahiplerinin her biri iin bir koyun" diye aklad smihan. "Belli bir yaa gelmi erkek koyun." "Erkek koyun mu? Kadnlar iin bile mi?" "Evet, stelik salkl olmallar, bu arttr." Safiye tavus kuu tylerine bakmaya alyordu. Bu zelliksiz insan grntsnn onun gelecee ait tm hayallerinin anahtarn elinde tuttuunu dnmek ne kadar garipti. Ama belki de en zelliksiz kaplar en kolay alanlard. Andrea Barbarigo ve gen Veniero'yu dnd, ama iinde hibir pimanlk duymadan. Onlar geride kalmlard ve bir gn bu Murad iin de yle olacakt. 224 ANN CHAMBERLIN Aslnda Safiye hangi koyunun kendisinin olmasn isteyebilecei konusuyla daha ok ilgiliydi. Belki de kleler iin byle bir ey yaplmyor. Gelecek yl bu zamanlarda kesinlikle en gzelinden bir tane de benim olacak. Rahatlamt. imdi sra hizmetkrlarn getirdii kyafetlerin giydirilmesine gelmiti, bunlarn tmn de Nur Banu Kadn gelini iin kendi semiti, lk nce incecik dantelden rmcek ana benzer bir i amar giydi, arkasndan kpkzl ipek bir alvar. Yerlere kadar uzanan yelek leylak tomurcuu rengindeydi. Bluzu ise daha koyu mor ve altn ipliklerle ilenmi gl desenleriyle sslyd. Gllerin her birinin ortasnda kk inci sallanyordu. Yelek, kalalarnn yuvarlakln ortaya karacak bir biimde skca stne oturuyordu. Daha sonra buraya yine kzl kadifeden bir kuak baland, her adm atnda bunun ucundaki altn saaklar sol dizinin zerinde sallanyordu. Kuan zerinde badem byklnde be ametist ta vard. Safiye'nin kulaklarna Nur Ba-nu'nun takt kpeler de ayn tatand ve neredeyse omuzlarna kadar sarkyorlard. Birbirine uymasa da bir yn mcevher takld Safiye'ye, ama bunlarn hibirinin kendisine ait olmadn, dn verildiini bildii iin dorusu pek ilgilenmiyordu. Tekrar ileri uzanp avluya bakmaya alt. "Efendimiz Selim, koyunun boynunu ne kadar da zarif okuyor," dedi. "Hem de konuuyor. Ne sylyor acaba?" Arkasnda bir tokayla uraan Ismihan, "Dua ediyor," diye cevap verdi. "Kuran'da sylendii gibi..." Kollarndaki bilezikler birbirine dayanm dirseklerine kadar uzanyordu. Kolyeler, yzkler ve halhallarn sonu gelmiyordu. (Safiye Sultan 225 Safiye, "Ltfen, yeter artk, kmldayamyorum" diye ikyet etti. Nur Banu bir sre dndkten sonra ban sallad ve yeni emirler verdi. Safiye tekrar gidip camdan bakt ama bu kez dehetten soluu tutulmutu. Be koyun can ekiiyor, altncnn ise tm kan, kesik boynundan beyaz barsaklarn yl olduu ukura doru fkrarak akyordu. "Neden, neden onlar ldryor?" "Tabii," dedi imal bir sesle smihan. "Sen hayatnda hi onlar yemedin deil mi?" Grebilmek iin Safiye'nin omzu zerinden bakan Nur Banu, "Ban ne

kadar da hzl kullanyor," dedi. "Hayvan kmldayamyor bile." Safiye'nin salarna altn tozlar serpiliyordu. Pastacnn toz ekerle yapt sslemeler gibi... Ama bu umutsuz bir dnceydi. Safiye'nin ilk aklna gelen tuzlu rosto oldu. "Gerekten de gereinden fazla altn var," diye mrldand Ismihan. Kk altn tozu iesini dikkatle eline alan Nur Banu kendinden emin bir ekilde, "Sama," dedi. Salar drt rgyle toplanm, o gzel bukleler grnsn diye ular serbest braklmt. Camdan tekrar bakan Nur Banu gururla, "Olum hi bu kadar yakkl olmamt," dedi. Safiye ise dar baktnda bir koyunun bacan yzen oban grd. "ileri bitiyor, birazdan adamlar postlar ortadan kaldrrlar," dedi Nur Banu. Safiye yalnzca beyaz bir k gryordu, daha fazlas iin parmaklarnn ucunda ykseldi. Metrelerce ince tl, bandaki incili kk krmz Safiye Sultan F.15 226 ANN CHAMBERLIN apkann altna tutturuldu. zeri nakl dana derisi terlikler ayaklarna giydirildi. Ve sonunda yz boyanmaya baland: Gzleri bademe, kalar "Frenk" kana, yanaklar akaya ve az da bir gl tomurcuuna benzetildi. Dileri, yelee ilenmi incilerden ok daha parlakt. "te, Kuran'da yazld gibi et datlyor. Adamlar efendimizin cmertlii karsnda ne kadar mutlular..." "Aman abuk olun kzlar," diye devam etti Nur Ba-nu. "A kendi payn alp mutfaa gtryor, kaybedecek vakit yok." Harem halk tela iinde hamamdan kp evin ana blmne ynelmiti, nk akam duasnn yaplp Murad'n blmnn kapsnn almasna ok az kalmt. Pencereden uzaklap, aynada kendini gren Safi-ye'nin zgveni geri gelmiti. Grd gzellik her eyden daha stnd ve kesinlikle en yce eylere laykt. O geceki ibadet ve dualar Safiye iin yeni rendii Trke dans ve arklardan daha farkl bir anlam tamyordu. Tela iinde ve srtnda bir yn mcevherin arl da olsa halasnn ona Azize Catherine ile ilgili olarak retmi olduu kk duay Arapa cmlelerin arasna sktrabildi. Bu, eer o aalk Korfulu ile evlense syleyecei evlilik duasyd. Hizmetkrlar seccadeleri toparlarken Nur Banu Safiye'yi yanna ard. Ona tatmin olmu bir ekilde bakt. "Eer olum seni almazsa" dedi, "Allah'n da istedii gibi asla Sultan olamasn." Kz memnunlukla iki yanandan pt ve bu arada eline iki gm kutu tututurdu. Safiye hemen bunlar ap bakt. Birinde sar, dierinde siyah, birtakm parmaa benzer nesneler vard ve ila gibi kokuyorlard. Safiye Sultan 227 "Bunlar nedir?" Nur Banu "ferazik," dedi. Safiye bu kelimeyi hi duymamt, talyancasn da bilmiyordu. Hi kimse bir manastr kzna doum kontrol yntemlerinden tabii ki sz etmemiti. "Hayr, hayr, onlara dokunma," dedi Nur Banu. Safiye merakl parmaklarn kutudan ekti. "Vcut ssnda erirler. Onlar iine yerletireceksin,

sary birlemeden nce, siyah ise sonra." "Bunlar neden yaplm?" Nur Banu kalarn yukar kaldrd. Bu kz kendi kendine ferazik yapmay m planlyordu? Bu dnce ok sarsc ve hayal dahi edilemez bir eydi, ama yine de cevap verdi. "Sar olan; ap, sedef otu, sar sakz, kara ot ve kz dnn kartrlmasyla elde ediliyor. Sonra buna kuyrukya da katlyor ki kolayca eriyebilsin. Siyah olannda ise katranda eritilmi kkrt, akasma ve lahana tohumu var." "Bunlar Ayva'nn formlleri mi?" Nur Banu kalarn daha da yukar kaldrarak "Evet," dedi. Safiye rahatlam olarak gld, kle bedenini ne kadar ar bir bask altnda tutmu olduunu fark etmiti. "O halde ie yarayacaklardr." Bu hafifleme ve kzn sesindeki ocuksuluk bir zr gibiydi ve daha yalca olan kadnn kalar allm halini ald. "Umarm mutlu ve ocuksuz pek ok gece yaarsn," dedi. 228 ANN CHAMBERLIN XXXIV O/MABEYNN HAVASI tamamen farklyd, kadn ve erkek dnyalarnn arasndaki bu blm daha karanlk ve daha ar gibiydi. Gen Murad'n odasndaki kullanlmamaktan kaynaklanan toz, bir gnlk havalandrmayla gitmemiti. Erkeklerin gn ndaki gnlk yaantsna katldnda bile, her zaman arkasnda duran glgelerle pek az iliki kuran biriydi o. Bu ara yer, mabeyn, ztlklarla doluydu. Ya ve sirkenin kartrlmasna benzemeyen bir karmd bu, bir kez bir araya geldi mi bir daha asla birbirinden ayrlamayan ve birbirinin iine karnca patlayan ate ve barut gibi bir ztlkt bu.. Nur Banu, olu odaya gelmeden nce ieri girip kendi zevkince ortal dzenlemiti. Bunu dikkatle ve sahnedeki bir oyuncu gibi yapmt. Kelere yerletirilen lambalar yaklm, alak sehpalara fndklar ve tatllarla dolu tepsiler yerletirilmiti, iyice kabartlan minderlere kimin oturaca belliydi. Nur Banu, Ismihan, Fatma ve Murad'n yerleri hazrd. Gzel kleler, Azize ve Belks duvar kenarnda balar eik, kollar gslerinde bititirilmi, hanmlarnn yeni emirlerini bekliyorlard. En nemli an olan Murad'n odaya giriine Safiye ne yazk ki tank olamyordu. "Geliyor, geliyor" fsltlar ykselince hareme giden kap tela iinde, ama yavaa kapatld ve Safiye kadnlar dnyasnda beklemeye balad. Selamlama ve sarlmalarn dnda nce Safiye hibir ey duymad, lk iittii, bir erkek iin olduka zayf ve ince saylabilecek bir ses oldu, belki de can skntsnSafiye <$ultan 229 dan olabilir, diye dnd. Ses, "Sevgili anneciim, u salak kzlarn uzaklatr benden," diyordu. Bu arada harem kaps alm ve sra sra kzlar Sa-fiye'nin yanna gelmiti. Bu yzlerden olan biteni okuyabiliyordu. Umutlar olup da bunlar gerekletiremeyenlerin hayal krklklar gn gibi aikrd ve neredeyse hemen gzyalarna boulacak gibiydiler. Dierleri glmsemeler ve mrltlarla "Allah yardmcn olsun," diyorlard. Her ey Nur Banu'nun reetesine uygun olarak ilerliyordu. Oturuyor olmallar, imdi Nur Banu ona sofradaki lezzetli yiyeceklerden sunmal. Kurban eti getirilmeli. Murad onu, pilav, cac yemeli.

Tatllarla bitirmeli yemeini. Bir bardak erbet... Sonra glsuyu ve sabunlu peeteler. Sonra, sonra, annesinin aklna nargile gelmeli... Safiye servis yapan hadmlarn giri klarn sayarken bu senaryoyu defalarca kafasndan geiriyordu, ama bir eyin yanl gittii dncesiyle kalbi arpmaya balamt. Oysa insann aklndan bir olay geirmesiyle, o eyin kendi ak arasnda zaman fark olmas kanlmazd. Ierdeyse, nargile dnda, Murad her eye kar inanlmaz bir kaytszlk iindeydi. el rpnn ardndan Safiye, Azize'nin ona uzatt nargileyi ald, retildii gibi bunu sol eliyle tayordu, sa elinde ise gm bir tepsi vard. Azize kapy at ve mabeynin tozlu karanlk dnyasna Baffo'nun kz tek bana girdi. Ar, ll, talim edilmi admlarla yrd. zerindeki drt ift gz onlara bakmasa bile hissediyordu. Nargileyi gen adamn yanna getirdi ve marpucunu ayarlayp uzatt. Beyaz, iskelete benzeyen parmaklar uzanp bunu ald, anlalyordu ki, buraya kadar grevini 230 ANN CHAMBERLIN baaryla tamamlamt. Nur Banu ona dnp, "Gzelim ben de ieceim," dedi. Bu, aralarnda bir iaretti ve ilerin dndkleri kadar iyi gelimediini gsteriyordu, toplanty biraz uzatmak gerekiyordu. Safiye'ye yaptklar sonsuza kadar srecekmi gibi geliyordu, ikinci nargile iin geri dnd ve onu sahibesine verirken kadnn, azna marpucu almadan nce zaman ldrmeye altn anlad. Pirin mangal iin tekrar hareme gitti, ama bu kez yava yava hareket ediyordu. Mabeyne geldiinde her birinin nnde diz kp kk bir maayla kzlenmi kmrlerden alp anaklarna yerletirdi. Her nargilenin kabarcklar karmaya baladndan emin olana kadar da bekledi. Nargilelerin tatlms kokusu oday doldurduunda Safiye keye ekildi. Mangal ayaklarnn dibindeydi, orda elleri apraz bir ekilde omuzlarnda, ba ne eik, ayakta yeni emirleri beklemeye balad. lgi merkezi olamamann yaratt sknt zerinden kalkyordu. Bu, ona nargileyi alp dar frlamak ve giderken de, "Al ite ke adam, bunun yerine beni alsan daha iyi olmaz m?" diye barmak arzusu veriyordu. Bu duygularn onu sarmasna izin vermedii iin kendinden memnundu. Her taraf kaskat, konumalar takip etmeye balad. Doru drst bir konu yoktu ortada ve aka grlyordu ki Nur Banu bir panik iindeydi, ya da en azndan yaklaan bir paniin izleri bu kontroll kadnda bile kendini belli ediyordu. smihan hibir ey sylemiyordu. Fatma arada bir kkrdayarak ortaln yumuamasna yardmc olmaya alyordu, ama gen adamn bunlar hi mi hi umurunda deildi. Nur Banu kendince baz konumalar hazrlamt ve (Safiye Sultan 231 provalarda bu noktada durup "Bu zamana kadar mutlaka senin farkna varm olacaktr ve bir eyler syleyecektir Allah'n izniyle," derdi. imdi yle grnyordu ki, i onun planlad gibi yrmyordu, kadn ho konular ayor, tek kelimesi bile atlanmamas gereken konumalar yapyordu ve olunun bir soru sorabilmesi iin boluklar yaratyordu. Nasl bir soru olduu hi fark etmezdi, yeter ki bir soru olsundu. nemli olan kle kzla ilgilenmesiydi. Onun yan, nereden geldiine, adna, ne kadar zamandr haremde olduuna dair bir soru olabilirdi bu. Sorularn cevab

verilmeyecekti, ama kle kz efendisinin elini pmek zere arlacakt, sonra da bunlar kendi cevaplayacakt. - Esrarn ac ve tatl, kark, garip kokusu oday sarmt, ama Safiye bunun gen adamn deil hanmnn nargilesinden geldiini biliyordu. Kadnnkine kaln kahverengi bir eyler, adamnkine ise kimyon, sakz ve yanmas iin de bir para kepek konulmutu. Bunun Mu-rad'a kafay buldurmas olanakszd, annesinin nargilesinden yaylan dumanla bu hileyi anlamayacan umuyorlard. Safiye, bu tomarlarn her ikisini de yanyana grmt ama konuma srdke bir yanllk yapp yapmadna dair iine kuku dt. Acaba nargileleri doru mu vermiti. Evet, gm azlkl olan Murad'dayd, yeil yeim tandan olan ise Nur Banu'nun elindeydi. Gzlerini aceleyle tekrar aa indirdi nk ada-mnkilerle karlamt. Birka dakika aralkla olan bu baklar en azndan gen adamn onu hie saymadnn belirtisiydi. Ayrca bu baklar Safiye'ye iyi birer de ipucu veriyordu. Bunlar aptal baklar deildi. Yaam ve zek prltlar vard ilerinde. Hatta bunun da dnk bir ilgi ve 232 .ANN CHAMBERLIN mizahn iareti olduu bile sylenebilirdi. Ama btn bu zellikler sknt, hareketsizlik, sorumsuzluk, ilgisizlikle glgeleniyordu, uyuturucunun etkisi ise gzle grlebilirdi. Tabii ki bu kadar ksa bir zamanda bunlar saptamak o kadar da basit deildi. Birka baktan sonra adamn gzlerinin onun yaratmak istedii havaya ihanet ettiini anlad Safiye. Her eyin farkna varyor, ama bundan tr bir heyecan durmuyordu gen adam. Seyrek sakallarla evrelenmi ince bir yz vard ve bunlar altndaki tenin solgunluundan parlak ve kzlms duruyordu. Daha salkl bir adamda ayn sakal ok daha doal grnrd. Adamn bykannesi Hrrem Sultan'n Rus asll ve kzl sal olduunu duymutu, herhalde ona benzemi olmal, diye dnd Safiye. Bunun dnda orta boylu saylrd, belki Safiye'den bir para ksa bile olabilirdi. Kollar, bacaklar insann iini bir tuhaf yapacak lde inceydi, belli ki uyuturucuya olan bamll kilo almasna engel olmutu. Kadnlar ve hadmlar arasnda geen be aydan sonra grd erkek giysisi kza en ilgin gelen eydi. Uuk sar bir ipek yazlk kaftan sivri dizlerini ve dirseklerini kapatyordu, kuandaki mavi ve altn yaldzl izgiler sarndakilerle uyum iindeydi.. Sorgucundaki tyler dnda hibir ey zenli seilmi grnmyordu. Annesi ve kz kardelerinin yannda bile gen adam divandaki minderlere rahata yaylmakta bir saknca grmemiti, bir eliyle marpucu azna gtrmeye alrken, dier eli hareketsiz sarkyordu. Her an uyuyacakm gibi bir hali vard. Bu uykulu hale tek uymayan ise gzleriydi. Dikkat edilince, adamn baklarnn kzn salarnn tepesinde bir yerlerde olduu belli oluyordu, buklelerin kurdeleler arasndan dkldkleri yere bakyordu gen (Safiye Sultan 233 adam. Safiye, onun gzlerini srayla ap kapayarak, her ikisini ksarak sanki deney yapan bir kimyac titizliiyle salarna baktn anlamt. Aslnda gen adamn gzleri tpatp annesinin gzleriydi ve Nur Banu bu gzlerin halinden anlayabilse olunun nasl umutsuzca bir hayal leminde yuvarlandn daha kolay hissedebilirdi.

Keke Nur Banu Kadn bana bu oyunda nargileden daha fazla bir rol verseydi. Bu gen adama uykuyla uyanklk arasndaki fark gsterebileceim bir rolm olabilseydi keke. Eer olunun zerine souk su atlmasn istiyorsa ben de kendi usulmce bunu yapacam. Bir ey yapacam ama ne? Herhalde onlarn dikkatini ark syleyerek ya da dans ederek ekecek deilim. Safiye plann uygulamaya koyuldu. Omuzlarna koyduu ellerininin durumunu hi deitirmeden yava yava parmandaki yz karmaya koyuldu. Sonra marpucu aza gtrmekten ok daha kolay bir hareketle bileini kvrarak mcevheri yere drd. Yzk, halya derken hi ses karmad ve ne sylemeleri gerekti-iyle uraan Nur Banu Kadn ve dierleri bunu fark etmediler. Ama Murad grmt. Onun grdn biliyordu, gzlerinin ikisini birden aarak bakm, sonra da bu bakmay hie sayarak uykuya dalmt. Yine de hibir ey sylememiti. "Anne, neden paran mcevherlerini bile tayamayan sersem kle kzlara harcyorsun?" bile dememiti. Nur Banu'nun yenilgiyi kabullenmesi ok srmedi. Ne yksek sesle bir ey sylemiti, ne de ses tonunu deitirmiti, ama artk vazgemiti, yine ayn hezimete uramt. Safiye krk bir kalple mangal toparlad, onu geri tad ve hanmnn oktandr tadna varamad yeim azlkl nargileyi almak zere odaya dnd. Sabrsz bir 234 ANN CHAMBERLIN bilezik krts, gen adamn tttrd esrarla yalnz braklmas gerektiini ima ediyordu. Safiye, anne ve kzlar iin kapy at, onlar hareme kadar izledi ve arkalarndan kapy kapad. XXXV BANU'NUN TA GBl sessizliiyle karlaan harem ahalisi sormay dndkleri sorulardan bir anda vazgemiti. Gzel Venedikli'nin cezasn paylamay hibiri dnmyordu, iki belki de hafta bir kenara itilmek, arkasndan aalayc kelimelerle sz edilmek... Haremde lm bile bundan daha gzeldi. Nur Banu kendi odasna kapand, dierleri de ar havadan nasibini ald. Tek ayakta kalan, yenilgisinin zntsyle kahrolan, mabeyn kapsndaki Safiye idi. "En sonunda bana dokunmad," diye kendini korumaya alyordu. "O, bir Sultan deil ve hl, eer Nur Banu'nun gzne girebilirsem ansm var, benim hi suum olmayan bu durumdan tr beni ho grmesi gerekir..." Kap aznda terk edilmi gibi duran Safiye son bir umuda sarld, mabeynde drd yzk hl orada duruyordu. Eer geri dnp onu alsa sulanamazd. "Bundan ne umuyorum ki?" diye kendine tekrar tekrar sordu Safiye. "Murad'n ayakta, yz aradn m umuyorsun, ite buldum demesini mi?" Hayr, tabii ki byle bir ey sz konusu deildi. Odaya girdi, retildii gibi yerlere kadar eildi, yz ald ve tekrar kapya doru yneldi. Aslnda belki de odada kimseler yoktu. Bolua doru eilmediinden (Safiye Sultan 235 emin olmak iin dnp odaya bakt. Gen adam braktklar gibi duruyordu; bir elinde marpu, dier eli hareketsiz sallanyordu, gzleri yar aralk hayaller lemin-deydi. Uyuuk, diye neredeyse yksek sesle bard. Seni kim ister ki, tembel, yararsz, kemik torbas... Sensiz de byk olacam, bekle de gr... Ve gen adama szlerle olmasa da gzlerle bu mesaj yollamak iin son bir bak att.

Az da olsa hncn alabilmenin verdii duygularla kapya doru ilerledi ama yar yolda bir ey onu durdurdu. Adamda bir kmldama vard. ok ok kk bir kmltyd bu, ama vard. lm olamayacana gre belki de bu, inip kalkan gsyd, ya da uykuya dalarken seiren bacayd. Ama hayr bunlar deildi, kmldayan bir parmakt. Uzun, solgun bir iaretparmayd bu hareketin sahibi. Evet, yava yava, ama kesin bir biimde onu yanna aryordu. Safiye bu emre uyup uymamak arasnda ksa bir sre kararsz kald. Ama sonunda tutkularndan kaynaklanan bir tavrla adama doru ilerledi, zeri dokunulmam bayram yiyecekleriyle dolu alak sehpann yanna gelince durdu. Gen adam yar aralk gzleriyle onu incelemeye devam ediyordu. Birden yzn buruturarak, vcudu sarsla sarsla kuru ve sessiz kahkahalara bouldu. Sonunda konutu, ama bu konuma Safiye'den ok kendisiyle yapt bir konumayd, "ite dostum Murad, onu bu kez alt edebildin. Buradan giderken senin yarattn hayali de yannda gtrebileceini sanyordu o ihtiyar cad, annen. Ama gryorsun, bunun tersini kantladk. Hayal burada, o ise artk yok. Ne yazk ki dier tm hayallerin gibi o da senin istek ve emirlerine uymayacak olsa da, ite hayal hl burada. Ne tuhaf bir hayal bu, 236 ANN CHAMBERLIN sanki canl gibi duruyor. Sanyorum Murad, bu hayal otu seni sonunda mthi bir yere getirdi." Safiye adamn onun hareketlerini kontrol edemediini belirtebilmek iin divann nnde yere oturdu. Ama bu bir ie yaramaynca konumaya karar verdi. "Ben bir hayal deilim," dedi. "Ben senin zihninin yaratt bir hayal deilim, en az senin kadar canlym." Murad glerek ban sallad. "Btn hayallerim bana bunu sylerler. Bana yaammn ne kadar anlamsz olduunu retmeye alrlar, sanki kendilerinkinde varm gibi. Hayr senin bana bunu yapmana izin vermeyeceim." Kahkaha atarken gzlerini kapatt, sonra tekrar at. "Tuhaf," dedi, "Tm hayallerim bana gerek olduklarn sylerler, ama gzlerimi kapadmda seni gremedim, bu ilk kez oluyor." "Byle oluyor nk ben gereim," dedi Safiye. "Annen senin nargilene esrar koymad, onun iinde yalnzca sakz ve kimyon vard. Bak sana gstereyim." Adamn marpucundan ayrlmak istememesine karn Safiye klleri kartrp ona geriye kalan yank kepekle sakz gsterdi. "Biliyordum," dedi ehzade. "Bunu anlamadm m sandn? Ta bandan beri biliyordum. Ama nargileyi getiren sendin, iinde mthi bir ey olduunu anlamtm. Haydi syle bana ne olduunu, yarn hemen gidip ondan alaym kendime." "Bana byle davranamazsn!" diye bard sabr taan Safiye. "Evet, u an iin ben bir kle, sen de efendi olabilirsin. Ama ben Sofia Baffo'ym ve Korfu Valisi'nin kzym. Beni haremden aran sen deilsin, sana bunu kantlayacam, imdi de oraya dnyorum. Beni durduramazsn." Safiye ultan 237 : j Safiye kmadan nce, yine de ellerini tekrar omuzlarna gtrd, ama bu kez tavrlarnda bir aldrmazlk ve kibir vard. Ayn pozda bayla veda eder gibi bir hareket yapt ve ayaa kalkmaya yeltendi.

Murad olan biteni ok eleniyormu gibi yznde garip bir glle izliyordu. Safiye grmeden, beceriksiz elleriyle kuann arasndaki hanerini aramaya balad ve kzn ba ne eikken ona saldrd. XXXVI (3/YEYSE K HAFF BR yaralanmayd bu. Adam haneri knndan dahi karmamt. Hi kullanmad ban keskin olup olmamas Murad'n umurunda bile deildi zaten. Tek umduu, elini masann te yanna kadar hayalin iinden geirebilmekti. Ama bu olmamt, kzn etinde, knn kaba kenarlarnn at yaray grerek aknlkla kendine geldi. Safiye'nin ac ve korkudan nefesi kesilmiti. Son konumasnn kstahlndan tr cezalandrlmay bekleyerek ba nnde, kollar omzunda aprazlanm bekliyordu. Ban arpt sa eli szlyordu. Gzlerinden ya, yarasndan kan akmaya balamt. Bu kantlarn karsnda Mtrrad gerei kabul etmiti, "Benim, babamn ilk olu olduum kadar gerek bu da," dedi. "O halde izin verin hareme dneyim efendimiz," diye yalvard Safiye. "Sizi bir daha asla rahatsz etmeyece-im." Tutkularna karn, henz ok gen bir kzd ve yaadklar karsnda ok geiriyordu. Gen adam tam 238 ANN CHAMBERLIN K 6afiye (Sultan 239 cevap verecekti, harem ahalisi ieri dkld. Dilinin ucunda bu inat kza savuraca kfrlerle Nur Banu kap nndeydi. Ama grd manzara onu bir an durdurdu. Bir yldan bu yana hahatan baka hibir eye aldrmayan olu, nnde diz km kza byk bir ilgiyle eilmiti, ite bu anda Murad konutu, "Anne, ltfen, izin verirsen..." Bu kadar kadnn azn ve arkasndan kapy kapamas iin yeterliydi. Murad yerinden kalkarak kapy kilitledi. Dndnde yznde rahatlamann verdii bir glmseme vard. "imdi ben seninle ne yapacam", diye kzdan ok kendine soran bir ses tonuyla konutu. "Eer bu gece seni geri yollarsam, annem seni i i yer. Burada kalmalsn sanrm, te anahtar. Gvenliinden emin olunca gidersin. Bana gelince, konakta bir yn oda var, hem de buradan ok daha rahatlar. Gider orada uyurum... Allah akna, elbisen batmadan u elinin aresine bak." Kzn yanna oturdu ve masadaki peetelerden birini sallayarak ona uzatt. "Al, haydi, al diyorum sana." Safiye sonunda syleneni yapt, yava yava titreyerek elindeki yaray sarmaya balad. Elini omzundan ektiinde Murad oraya kendi elini koydu. Kzn sa rglerinden birini tuttu ve avulad, daha sonra brakt. Safiye'nin gzelim bukleleri kendi arlklaryla sallandlar aa doru. Murad elinde kalan prltlara bakt ve "Ah!" dedi. "Tam dndm gibi. Altn tozu. Annem gerekten de cadnn biri." Ama bu dnceler onun tekrar rgy tutmasna engel olmad, iplerini zerek, parmaklaryla yava yava kzn salarn amaya balad, incili apkay ve tlleri dikkatli bir zenle kard ve tekrar sordu, "Ben seninle ne yapacam?" Aklndan geenleri uzaklatrmak istercesine kafasn sallad. Dier rgler de birer birer Murad'n ellerinde dalmt, kuca bu harikulade altn buklelerle doluydu. "Ben seninle ne yapacam" diye mrldand yine. Safiye "Belki de..." diye balad ve sustu. Kzn kararszln ortadan kaldran bir sesle Murad, "Belki de seni

severim," dedi. Her iki eliyle altn sars salar avulad ve yavaa yzn Safiye'ninkine yaklatrd. "Evet, bunu yapabilirim," dedi. "Eer Allah yzme glerse yapacam. Gerekten de seveceim." XXXVII tABEYN KAPISININ AILIP Safiye'nin tekrar hareme dnmesi yaklak gn ald. Mabeynin anahtar gen klarn oyunca olmutu. Bunu saklayp arayarak oyunlar oynuyorlard. nce kle, kamak istermi gibi yapan efendisinden anahtar saklyordu, sonra rolleri deiiyorlard. Son olarak anahtar Murad alp, oturduu minderin altna saklamt, Safiye onu bulduunda kz yakalayp altna ekmi ve yine uzun uzun sevimilerdi. Sonunda yorgun den zayf naif ehzade, rlplak, divann zerinde ak yorgunu uyuyakalmt. Bunun zerine de Safiye, elbiselerini bir koluna alp, anahtar masaya brakarak svmt. Onu grnce bir hayaletle karlam gibi aran harem ahalisine kzn ilk syledii, "Allahm alktan lyorum," oldu. gn boyunca klar, artakalan bayram yiyecekle-riyle idare etmiti. Yaadklar akn kskanl iinde 240 ANN CHAMBERLIN hi kimseyi armadan yarattklar dnyann tadn kararak. ocuklar gibi ekmek kabuu kemirip, ardndan iki kez daha sevimilerdi. yle grnyordu ki yiyeceklere kar duyduklar alk, birbirlerine duyduklar arzuyu kamlyordu. gn boyunca sofra art kuzu, tatl ileri ve hurmadan baka bir ey yememiti Safiye. Rahatlkla harem mutfandan bir eyler isteyebilirdi ama ak onu yle bir uuruyordu ki, akamdan kalma pilav ve suyla yetindi, iin tuhaf bu ona dnyann en lezzetli yemeklerinden daha gzel gelmiti. Ellerini ykayp kendini toparlamaya akrken hikyeyi renmek isteyen merakl kzlar etrafn sarmt. Avdan bir aslan lsyle dnmek ya da savata elli dman ldrmek selamlk iin nasl bir eyse, olup bitenler de harem iin o kadar nemliydi. "Bu kadar uzun srenin sonunda sana ne verdi?" "Allah korusun, seni ldrdn sandk." * "Evet, az kald hadmlar oraya yolluyorduk." *! " gn, Allahm... Sana syleyeyim, ben olsam lrdm." ? "Sana mutlaka bir ey vermi olmal." "Haydi, syle, sana ne verdi?" Sonunda Safiye bu youn soru yamuruna cevap verdi. "Hibir ey." "Hibir ey mi?" "Buna inanmyorum. Bizden saklyor olmak." "Zaten saklanacak kadar byk bir ey olduunu anlamtm ben." "Belki de bir kledir..." "iko bir hadm..." "Karadeniz'de bir yal... Kesinlikle daha az bir ey olamaz." Safiye Sultan 241 Safiye, pilavdan yalanan elini sallayarak, "Bakn size sylyorum," dedi. "Bana hibir ey vermedi." Azn tekrar doldurdu. "Ama belki de bir olan vermitir, Allah ksmet ettiyse..." Bunu sylerken Nur Banu'nun gzlerinin iine bakyordu. Kadnn gururu, olaylar ikinci azdan renemeyecek kadar krlmt, bu yzden herkesin arasna karp dinliyordu. Bir yandan da her ne kadar, tam planlad gibi olmasa da, bunlarn tamamen kendi arzusuyla olduunu dnp yreini ferahlatyordu.

Bu duygular yine de boazn yakan fkeye engel olamad ve "Sana bir ey vermedi mi?" dedi. " gn boyunca boa akma, pek de baar olarak kabul edilemez." "alma m hanmm, siz buna akma m diyorsunuz?" Safiye gzlerini neredeyse aalayan hatta alay eden bir ekilde Nur Banu'nunkilere dikmiti. "Buna akma diyenler, cretlerini alsnlar. Bana gelince ben ok memnunum." Bu kelimeleri, herkesin ne demek istediini anladndan emin olmak iin bir kez daha tekrarlad... "Memnunum." "Olunuzu sulamayn," diye devam etti. "Belki de bana bir eyler verecekti ama, onu uyurken braktm." "Ne? Onu uyurken mi braktn, hem de iznini almadan yle mi? O odadan kmadan?..." "Evet, evet, evet..." "Sana basite unu syleyeyim Safiye, byle bir ey olamaz. Derhal Mabeyne dnmeni istiyorum ve hediye olsun, ya da olmasn olum, sana git demeden de buraya gelme." Safiye bu emri duymam gibi yapt ve "smihan Sultan!" diye seslendi, "smihan, haydi benimle hamama gel. Su, bana yle iyi gelecek ki... Tenim, zerinde kuruyan terden tahta gibi oldu." Safiye Sultan F.16 242 ANN CHAMBERLIN Nur Banu'ya bir an bakan kz Safiye'nin uzatt eli tuttu. Haremde yepyeni bir g vard ve herkes bunun farkndayd. Safiye, tabii ki ehzadenin annesinin yerini tutamazd ama kz kendine bir arka bulmutu. Veliahtn annesi de artk kolay kolay gen klenin dizginlerini tutamazd. smihan'la el ele hamama doru ilerleyen Safiye, omzunun zerinden, "Ve hanmm," dedi. "Eer olunuz beni arrsa, ki sanrm mutlaka bunu yapacaktr, ona hayr, deyin. Evet, ona, buna hazr olmadm syleyin, ancak gelecek Cuma'ya olur, deyin. Kesinlikle daha nce olmaz." smihan, elini tutan bu kzn, yani artk kadnn, inanlmaz kstahl karsnda kkrdamadan edemedi. Safiye de bu kkrdamaya katld ve ikisi birden sanki ilerinde daha uzun yllar onlara yetecek bir genlik varm gibi, nispet verircesine hamama doru koturarak gittiler. Safiye ve smihan hl hamamdaydlar ve gerekten de Murad'n habercisi geldi... "Uygun durumda olmadm syle ona," diyen Safiye keselenmeye devam etti. Arac bir sre sonra ok daha acil bir aryla geri gelmiti. Kat bir kararllkla tekrar "Uygun durumda deilim," dedi ve smihan da kkrdaya kkrdaya kadnn ipek elbiselerini slatarak ona destek kt. Ve armaanlar ard ardna gelmeye balad. Daha nce, vah vah, diyerek dillerini krdatanlar derin bir sessizlie gmlmlerdi. Balangta bunlar basit armaanlard: Bir sepet dolusu olgun eftali, daha Safiye Sultan 243 nce kullanld belli olan ama gzel bir mineli kutu. Murad'n kadnlarla hibir ciddi deneyimi olmamt ve dier erkekler gibi onlarn gnln alacak vr zvr hakknda bir fikri yoktu. Ama sonunda herhalde birilerine danmt ki, bunlarn deerleri artt da artt, ipekler geldi, ardndan mcevherler, mcevherler... Ktahya, bylesini daha nce hi grmemiti. Bunlarn bir ksmn kendisine balamak istedii ya da zaten bal olan kadnlara datt Safiye. Sevgilisinin bu armaan yamuru karsndaki

tavrn grse, Murad kesinlikle derin hayal krklna derdi. Safiye, bunlarn pek azn kendisine saklad, ama inanlmaz bir kskanlkla yapt bunu. Bunlar, ehzadenin kendi el yazsyla yazd pek de iyi olmayan yarm dzine kadar iirdi. Safiye tabii ki bunlar kendi kendine okuyamyordu, bunlardaki duygusall ona tek gvendii insan olan smihan aktaryordu. Gerekten de kt iirlerdi bunlar. Safiye bile birka aylk Trkesiyle iyi veya kt iiri birbirinden ayrabiliyordu. Haremde bol bol iyi iir dinleniyordu. Kula ok iyiydi ve ana dili italyanca'dan tr iir dnyasna yabanc saylmazd. Ama bunlar onun gznde deerli klan Murad'n beceriksiz sradanlyd. Ismihan'a sk sk, "Syle bana bu kelime ne demek?" "Daha nce bunu nerede sylemiti?" diye sorular soruyor, her eyi derinine renmeye alyordu ve gen adamn teninde dolaan eliyle, kt stndeki bu izgiler arasndaki benzer yanklanmalar bulmakta zorlanmyordu. Tekrar tekrar ayn eyler sylenince de, "Saol smihan," diyerek dikkatle mektubu katlayp, kalbine en yakn yere, gsne yerletiriyordu. Bylece onlara, ak 244 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 245 dman kskan ellerin ulamasn da engelliyordu. Yine de ne hediyeler, ne de yakarlar Safiye'nin Murad' imdilik grmeme kararn deitirebildi. Hafta sonunda, haremde srp giden bu rezalete ve karmaaya Nur Banu Kadn dayanamad. Yanna kzlar aasn da alarak, Safiye'yi odasna ard. Beyaz iriyar hadm, Nur Banu'nun fiziksel olarak da sa eliydi. Ona emrederek rahatlkla bir kz ayaklarnn alt iip yr-yemeyecek hale gelene kadar falakaya da yatrtabilirdi, ya da oturamayacak, yalamayacak, hatta incecik ipekleri bile en azndan bir ay giyemeyecek kadar srtn, kn kamlatabilirdi. Safiye, kadnn en azndan birka kez byle fkelenmi olabileceini hayal ediyordu, ama imdi bu ceza konusunda kendisine hkim olmas gerekiyordu. Eer onun kadar sinirli olan olu byle bir eyin olduunu duyarsa sonsuza kadar annesini affetmezdi ve kadn onun zerindeki etkisini tamamen kaybederdi. Safiye, hadmn orada bulunmasnn yalnzca kadna sessiz bir g salamak iin olduunun bilincindeydi. Safiye bu kadna aitti, onun klesiydi, ruh ve beden olarak onun malyd, hem de ta bandan beri onu bu hale getiren oydu. Nur Banu onu grnce fkesini kontrol edemese sanki kz aracak myd? Ama yine de elleri omuzlarnda, dzgn ve sayg iinde durmaya akrken bile tavrnda dalga geen bir aalama vard. "Benim gzel kzm, kendini ok akll buluyordun deil mi?" diye sk bir inelemeyle szlerine balad Nur Banu. "Sanki benim olum sradan bir adamm gibi onunla oynadn ha? Peki ya sen, sen nesin bir gecelik fahie?... Bu sabah ne rendiimi sana anlataym. Mu-rad ak airlerini de, mcevhercileri de bandan def e-dip esrarke arkadalarn arm yanna. Onunla oynamay bir gn uzattn ve nmzdeki hafta seni kerhanecilere satacam, senin orospuluun ancak onlara layktr." Safiye, kadnn yzndeki ifadeden ve bu szlerden korkarak arplm gibi kahr iinde nnde diz kt. Nur Banu'nun elbisesinin altn ili ucuna yaparak yalvarmaya balad. "Ltfen, ltfen bana inannz hanmm, ben yalnzca onun iyiliini istedim. Tek amacm onun tedavi olmasyd. Ltfen, ltfen bana inann. Brakn ona bir kez daha gideyim. Onu yattrp, tatmin edeceim, Allah benim gibi bir sefile yardm elini uzatrsa, bunu

baarabilirim." Nur Banu yavaa glmsedi, sonra hadma, gidip ehzadeye onu ok seven annesinin sorunu hallettiini ve kzn derhal geleceini sylemesini emretti. Safiye, mabeyne girdiinde kararllndan hibir ey yitirmemiti ve tehlikenin olduka abartldn grd. ehzade, cannn skntsn datmak iin bir nargile imiti, hepsi buydu ve hl Safiye'nin onun her derdinin aresi olduunu dnyordu. Nur Banu, bu mcadelenin gerek galibi olmadn biliyordu. Olunun gzel italyan kzn kendisini sevemeyecei gibi sevdiini biliyordja. Bu dnlemeyecek bir gnaht. Nur Banu, kimseye itiraf edemese de iinden biliyordu ki, bu kz olunu kendisinden daha iyi anlyordu. Safiye altnc hissiyle Murad'n ne istediini, ne zaman istediini biliyordu. Tpk hareme ilk girdii gnden itibaren karlat entrika ve hilelere boyun emeden, onlar daha da mkemmel uygulamay kendiliinden rendii gibi. 246 ANN CHAMBERLIN "Sadece uyumlu olarak, zaman ve yata geni tutarak yaplan bir sallanma ve iti kakdan ibaret bu i." Nur Banu, bunu kafasnda bir kenara alverdi. "Her kz nn altnda kmldanp, kvrabilir." Yine de kzn igdselliini ve olunu iine srkledii tutku frtnalarn tam olarak kmseyemiyordu. Zaman zaman kzn kedi gibi miyavlamalarna kar Mu-rad'n kard hayvans sesler mabeyinden hareme doru yanklanyordu ve bunlar dinlememek olanakszd. Evet, bu igdsel bir eydi, kzn sahip olduu ve Nur Banu'da olmayan. Nur Banu, byle tutku ve cokular kendi hayatnda ok grdyle ovunurdu. Ama tek bana kald zamanlarda biliyordu ki, Selim'e bir veliaht ehzade dourmu olmas tamamen bir rastlantyd. O, sevebilmesine izin verilen tek erkek- ve artk o adam Nur Banu'yu sevmiyordu- bir sarholuk annda rastlantsal olarak onunla olmutu. Onun rk rk kokan terli etini ve arap kokulu nefesini her hatrladnda midesi bulanyordu. Gnler boyunca sabahlar hastalanmasnn nedeninin bu olduunu anlayamamt. Ne efendisinin ne de kendisinin tutkularn bilememiti. Eer birinin tutkusunu tanyorsa bu, o gece onun yzne glm olan Allah'n sevgisiydi. Yine de olanlar nasl aklayabilirdi? Bu gzel sarn kz, onun sahip olabilecei her eyin daha fazlasna ulamt. Murad hl, zaman zaman esrar ekiyordu, ama kim yapmyordu ki bunu? O kt alkanl braktna dair bir ikyeti de yoktu, nk Safiye'nin cesaret vermesiyle gen bir adamn holanabilecei bir yn etkinlie de katlmaya balamt. Mzik ve resim alanndaki bilgisiyle ksa zamanda kendisine bir hret yapm ve bir sre sonra da etrafnSafiye Sultan 247 da onun paras iin deil dostluu ve cmertlii iin toplanan bir arkada grubu olumutu. Beendii minyatrleri satn almadan nce Safiye'ye getiriyordu. Sevdii bir mzii ise onunla birlikte dinleyebilmek iin mzisyenlerin gzlerini balatarak huzuruna karyordu. Ayn zamanda devlet ilerine de merak sarmaya balamt. Ve sk sk babasyla bu konularda alyordu. Gn boyu sren yorucu ilerden sonra mabeyne, sevgilisinin kollarna geri geliyor ve onun beyaz, uzun bacaklarnn arasnda tm geriliminden kurtuluyordu. Safiye, sevgi dolu dikkat ve ilgisiyle ondan Ktahya ve ilerde Osmanl imparatorluu iin alkan baarl bir devlet adam yaratmt. Selim ve etrafndakilerin haftalarca kafasn kurcalayan bir sorunun kz

tarafndan abucak zmlenmesi pek de ender rastlanan bir durum deildi. nk haremin dar ve zel basklarnn arasnda bir beyin, eer tutkulu ve zekiyse, ortamn tersine ok daha zgr kalabiliyordu. Murad zm ertesi sabah babasna gtrdnde, vgler karsnda gen ehzade yle diyordu. "Allah yzme gld, ben yalnzca istiareye yattm." CL P? 251 \ l " XXVIII 'IIN DOKUNDUU bir sonbahar gecesinde, K-tahya'daki konaa geldik, bana yatacam yer gsterildi ve kendi bama kaldm.Yolculuun tozunu ve yorgunluunu ykamak iin haremlikle selamlk arasndaki uzun, geni avluya ktm. Bir kenarda haremin odalar, br tarafta hadmlarnkiler ve sancak beyiyle, olunun kadnlarla gnl elendirdii iki oda vard. Avlu kaba talarla kaplyd, tepesindeki aklktan gkyz grnyordu. Kaplar ap bir binadan dierine geerken dnyadan ayr bir leme, hareme gemenin kesin ve kararl duygusunu hissediyordum. Bir yabanc bile bunu anlayabilirdi. O gece, duvarlar yalayarak kk dalgalar gibi yerdeki talara dklen ay bir pnara benziyordu. Uzun zamandr hibir eyden etkilenmeyen ben bile grdm bu manzara karsnda arplmtm. Bir sre kmldamadan durdum ve aklm, bu dalgalarn peinde gemi gnlere gitmesi iin braktm. Bir daha asla tadna varamayacam gemilere ve denize doru... Tam o srada, mabeynin kaplarndan biri ald ve ay pnarndan dklen suda yryerek, avluda bana ulat. Uzun, dzgn bedeninde alelacele sarnd incecik bir gmlekten baka bir ey yoktu, plak boynu ve omuzlarnn zerinde altn rengi salar zgrce dalgala252 ANN CHAMBERLIN nyordu. Souk talarda aceleyle koturan hafif, plak ayaklar eriyen karda yrmeye benzer sesler karyordu. Admlarnda en bata olabilmenin acelesi ve atei vard. Onun kim olduunu hemen anladm. Son alt aydaki btn hayallerim ve karabasanlarm geree dnm gibiydi. "Selam Sofia", dedim italyanca, inanlmaz bir sakinlik iindeydim. Anadilini duymaktan ya da Hristiyan adyla ona seslenilmesin den tr armt. Yine de hi kimsenin onu yakalamasna izin verecek biri deildi. Derhal kendini toparlad ve hatta gmleini soukkanlln gstermek istercesine omzundan biraz daha aa drerek, "Veniero, bu gerek bir srpriz," dedi. "Hl eski zamanlardaki gibi saf ve gzpek. Hl manastr duvarlarnn tepesinde..." "Ktahya'ya efendimin emri stne geldim, bu kez senin iin deil." "Bir kle? Sen de mi? Ben de yleyim." "iyi... Kleler ve kleler vardr, eski dostum Hseyin'in dedii gibi." Her delice sevdann en nemli blm kuku ve vesveselerdir, benim fiziksel reaksiyonum da bana akmn ne kadar bozulabilir, uyduruk olduunu gstermiti. Kaybettiim eylerin karsnda acyla gzlerimi kapattm, ama daha sonra konumaya balaynca sakin ve kendinden emin bir duruma getim ve akc bir Trke'yle, "Efendim Sokullu Paa'dr, yaknda Ismihan Sultan'la evlenecek. Onu gven iinde istanbul'a gtrmek zere geldim," dedim. Baffo'nun kz, duymak istemedii ve ona hi uymayan bir durumla karlaan

her parlak insan gibi cevap Safiye Sultan 253 verememenin eksikliini duyuyordu. Elimi cebime sokup ona bir kt uzattm. Orada duran dier iki deerli belgenin arasndayd. Bu benim ne zaman ve nerede asla iime yarayacan bilmeden, istanbul'da bana emredilen ilerin peinde kotururken grp aldm bir iland. Venedik elilii araclyla limana gnderilmiti, altnda Korfu Valisi Baffo'nun imzas vard ve Trk haremlerinde esir olduunu dnd kz iin be yz kuru fidye vereceini sylyordu. Kd Sofia'nn eline tututurdum ve bu kez italyanca olarak, "Belki de bunu ilgin bulursun," dedim. Onun savunma duvarn yok etmitim. Gmleinin yakalarn sinirli bir ekilde toparlarken merakna engel olamayp kd at. Ama onda, anlam gemie bir iki gz krptan baka bir zayflk belirtisi gremedim, hatta ilann tmn okuduktan sonra bile. abucak ve kararl bir ekilde kd bin bir paraya bld ve gzlerime dik dik bakarak "Babam," dedi. "ok daha az bir ey teklif ediyor. Bu insanlar iin ben u anda en az alt yz kuru ederim." Tam o srada mabeynin kaps ald ve gen bir adam, "Safiye, Safiye?" diye seslendi. "Neredesin akm, hani abucak gelecektin, arzudan lyorum." "Gryorsunuz Veniero," dedi Safiye. "Burada btn gece sizinle dedikodu ederek duramam." "Safiye, akm..." diye tekrar bard adam. Daha souk ve daha alayc bir italyanca'yla, "Hayr," dedim. "Sizin sorumluluklarnz u anda ok daha yce..." Sesime hkim olmak iin hi uramamtm ve sanyorum ok telere kadar ulamt. Genellikle, dikkat ederek onu kontrol edebilirdim, ama olan olmutu ve u anda bildiim tek ey, tele benzer bir ift elin boazm 254 ANN CHAMBERLIN skmakta olduuydu. Nefesim kesildi ve giderek sesim bir homurtuya dnt. Boazlanmam srasnda dengemi yitirmemeyi baarmtm. Bana saldran, benimle ayn yalardayd ve ne benden daha iri ne de daha glyd, yine de fkeli enerjisi beni duvara yaptrmaya yetmiti. Hseyin'den bile duymadm kfrleri savurup duruyordu. Oysa Suriyeli tccar dostumdan ayrldmdan bu yana grp rendiim hep soylu ve nazik davranlarla konumalard. Bu ateli gen adamn bana savurduu hakaretlerin yarsn bile bilmiyordum. Ama zekm bana bunlarn ne anlama geldii konusunda bir fikir veriyordu. Sanyorum adam, benim onun kadnnn onuruna saldrdm ve bunun cezasnn da derhal beni ldrmek olduunu sylyordu. Safiye yarm yamalak Trkesi'yle, gya ortal yattrma pozundayd. "Akm, akm..." Adn bilmediim saldrgann lgn darbelerinden kendimi korumak iin ylesine bir sava veriyordum ki, avluya baka kadnlarn da geldiini zor fark ettim. Yerlerde yuvarlanrken kardmz grlt ve barlarmz onlar buraya ekmiti. Yar giyinik, yar plak bir yn kadn ne olup bittiini anlamak iin yataklarndan frlayp avluya kmt. ilerinden bir sesin yeni sahibeme ait olduunu hemen anladm. Ismihan Sultan'd bu. "Murad, kardeim, dur!" diye baryordu. Dvtm adamn bir ehzade olduunu anlamtm, derhal kendime gelip onun huyuna gitmeliydim... Ama aylardr iimde byyen fke ve bu lgn darbeler sabrl olmam engelliyordu. "Zaten bu insanlarn bana yapacaklar baka bir ktlk kalm myd? Bu pislii ldrsem bile bana verecekleri

ceza daha nce yaptklarnn yannda bir dl olurdu. (Safiye Sultan 255 smihan tekrar bard. "Murad! Bir hadm. Yalnzca bir hadm!" Gen ehzade bunu yanl anlad. Kzn ona benimle kyaslandnda bir hadmdan farksz olduunu sylemek istediini sand (elinden deitirebilecek bir ey gelmese de aramzdaki csse farkn o da biliyordu) ve bu onu daha da ldrtt. Allahtan ki buna dayanacak kadar glydm. Yzn gremediim bir kadn sesi. "Tam sylediim gibi," diyordu. "Evet," dedi bir bakas. "Sokullu ne dnyor acaba? smihan iin byle birini satn almak..." Ben kafama yumruklar yiyip dururken harem dedi-kodular da hzla devam ediyordu. "Herhalde hi aklna gelmedi..." "Tam bana sylendii gibi, Paa devlet ileriyle ylesine youn ki, evlilikle ilgili ileri bir trl ayarlayamyor galiba." "Gerekten. Byle gen bir hizmetkr. Ne yapmas gerektiini acaba biliyor mu?" "Bu bir hizmet ii deil," diye bir baka ses kart. "Byle gen, byle yakkl biri... smihan' korumak iin mi, gnln okamak iin mi?" Yalca biri, "Benim babamn hareminde" diyordu, "Kendini ispatlamam bir adamn korumasna asla teslim edilmezdik. Buna dikkat edilmesi gerekir, peygamberimizin bu konuda szleri var. Ben biliyorum. Babam..." "Sokullu ok yal" dedi kkrdayan bir dieri, "kendi yerine gerdee girecek birini yollam galiba." imdi btn avlu kahkahalarla inliyordu ve sahibem gen, tatl sesiyle hl baryordu. "Susun! Allah akna susun!" Ama bu onlarn kahkahalarn daha da artrd. "Sizin hadmlarnz nerede hanmlar?" diyebildim. 256 ANN CHAMBERLIN "iki adamn dv size gre ok mu soylu bir davran, durup bunu seyrediyorsunuz?" Doru sylyordum ama bu benim duvara yapmam engellememiti. "Allah akna," dedim, kanayan burnumdan kan sesim hrltlyd. "Hadmlarnz arn!" Adam bbreklerimi tekmeliyordu. "Syleyin bunu benim stmden alsnlar..." ehzadenin koluna sarldm, kendini kurtarmaya alrken kaftan yrtld. "Yoksa buna bir zarar vereceim." "Bana zarar vereceksin ha?" ehzade fkeyle eneme yle bir akt ki, bir sre konuamadm. "Grelim bakalm kim kime ne yapacakm" "Ah Veniero, Veniero!" Safiye'nin italyanca bar dierlerinin arasnda sivrilmiti. Bir kede incecik gmleinin yakasn ekitirip duruyordu. "Buras bir manastr deil benim sevgili Veniero'm. Buras harem. Bir erkein hareminde bulunmann cezasnn lm olduunu hl renemedin mi?" Benim gcm yakndan bilen biri olduu halde beni byle aalamas ylesine tepemi attrmt ki, bu hrsla ehzadeyi omuzlarndan yakalayp yukar kaldrdm ve ylece tuttum. fke kalbimden boazma ykselmiti ve szlerimde yanklanyordu. "Ya sen benim gzel Sofia'm, bir hadmla bir erkek arasndaki fark hl renemedin mi?" talyanca'y brakp, yanl anlalmamas iin Trke konuuyordum. "imdi bile benim gibi idi edilmi gizli klar m aryorsun? Sofia Baffo, ben bir hadmm. Teekkr ederim." ehzadeye dndm. "Efendimiz, benim sizin kadnlarnzla ilgili hibir arzum yok. Ben

bir hadmm." Safiye Sultan 257 XXXIX URAYA IIIN ALTINA gel de kendine neler yaptn grelim." Ismihan'n odasndaydk, beni bir ocuk gibi efkatle elimden tutarak, uzun bir zincirin ucunda asl zayf a doru gtrd. "Gznn durumu iyi deil." Beni divana oturttu ve yaralarm incelemeye balad. Gsnden yaylan glya parfm burnumda phtlaan kann kokusunu bile bastryordu. "Bak, dudan imdiden imeye balam." Birka abuk emirle yaralarm temizlemek iin iinde lavanta ve karanfil olan scak su getirtti. Yara temizleyici svlarn kokusu beni karabasanlarma tayvermiti, bunlar kafamdan atmak iin ehzadeyle yeniden dv-yormuum gibi bir hareket yaptm. Ismihan oturup acmn hafiflemesini bekledi. Hibir ey sylemedi, ama gzlerindeki sevgi beni kendimi kontrol etmeye zorlad. "Biliyorsun stat, sana henz bir isim veremedim." .; Bir oyuncakmm gibi... Bu dncede younla-tm. "zgnm," dedi hanmm. "Actacan sylemeliydim. Daha dikkatli olmaya alacam." Beni geri ekilmeye itenin onun yaptklar olmadn ona syleyemiyordum. Elimi onun avucuna braktm, kardeinin yzn skalayp duvara arpan eklemlerime dokunuyordu. "Ll," dedi. "ilk hadmmn adnn Ll olmasn hep istemiimdir. Beyaz olursa Ll, siyah olursa Sandal." Safiye Sultan F. 17 258 ANN CHAMBERLIN "Allah akna, Ll olmaz," szleri azmdan ka-verdi. Hanmm, sanki bir kpek yavrusu hatta bir kk ocuk onun verdii isme itiraz etmi gibi akn akn gzlerini krptryordu. Yeni durumumun deheti karsnda gzlerimi kapadm. Bu kadnlar hadmlarna kpek yavrusu ya da ocuk muamelesi yapyorlard demek ki. Buna katlanamazdm. "Ll adn sevmedin mi?" Bylesi bir aknlk karsnda cevap bile veremedim. "inci demektir ve ben dnmtm ki nci beyaza, tatl kokulu bir aa cinsi olan Sandal da siyaha yakr. Biz hadmlarmza hep byle isimler koyarz. Bilmiyor muydun? Nergis, smbl gibi... Ya deerli ta ya da koku adlar... Ll'yu sevmedin." Kendini ikna etmek ister gibi bunu tekrarlayp duruyordu. "Bu akamst seni grdmde ender bulunan bir inciye benziyordun." ryen gzme zenle merhem srerken hafife gld. "imdi pek o haline benzemiyorsun. Daha ok lekeli mermer gibisin. Ya da lal ta gibi diyelim. Aaa evet, Lal adna ne dersin?" "Adm Giorgio Veniero," dedim. Artk yok olmu bir soyun adn sylerken sesim slklamt. Sahibem topuklarnn zerinde salland. Anlamad bu sesler onu artmt. aknlnn nedeni yalnzca bu deildi, hadmlarn sahibelerinin verdii adlar ve hatta hayatlar dnda da bir eyleri olabileceini hi dnmemiti daha nce. "Giorgio Veniero," diye tekrarladm. "Veniero." Bu yabanc heceleri dilinin dndnce tekrarlamaya alt ama bu ekilde sylendiinde kelimeler daha ok amcamn fahielerden kapt hastaln adna benSafiye cSuitan

259 zemiti. Halbuki San Marko'da ne kadar da kolayd bunu sylemek ve doal. Evet yaammn kalan ksmn kadnlarla geirmek zorundaydm. Neden yine kendimi korumaktan ciz kalmtm? ehzade Murad beni ldr-seydi ok daha iyi olacakt. Sonunda durumun umutsuzluunu kavradm. Yoksa gn boyunca adm rezil ederek tekrarlamaya devam edecekti. "Ama sana ne diyeceim o zaman?" "Bana adam de." "Adam m?" Sesinde hakaret etmek istediine dair bir iz yoktu. Sadece armt. "Hayr artk o ekilde bile arlamam. Bana Allahn kulu de, baka her ey bir kfr gibi olacaktr benim iin. dern bile benimle kyaslannca daha iyidir." Trke anlatmmdaki baarszlk acm tam olarak ifade etmemi engelliyordu. "Sen Allah'n hizmetkrsn," dedi. "Evet onun klesiyim, hadmym." "Hepimiz yleyiz, hepimiz Abdullah'z. Hepimiz alakgnlllkle bunu bilmeliyiz. Bazlar daha ansldrlar ve bunu dierlerinden daha nce kavrarlar. Evet sonuta hepimiz yleyiz." Bu syledikleri Trkler'in zerinde dnmeden ezberledii eylerden miydi, yoksa kendi dnceleri miydi? "O halde sana Abdullah diyeceim. Allah'n hizmetkr demektir." "Abdullah?" En azndan bir erkek ismiydi bu. "Dostum Hseyin'in benimle dalga geerek syledii bir isim bu, onun italya'da Enrico diye arlmas gibi benim de stanbul'da yaasam admn Abdullah olmas gerektiini sylerdi." .j "Bu seni zer mi?" c Ne fark ederdi? Hibir eyin nemi yoktu ki zaten. admn karsnda omuzlarm silktim. 260 ANN CHAMBERLIN "O halde adn Abdullah oldu." Elindeki bezi kabn iine daha kararl bir ekilde skt. "Evet, bu sana ok uydu. Ll'dan ok daha iyi. Sen dier hadmlardan farklsn. Belki de onlardan ok daha yenisin, ondandr." "Belki de." 4: "Bu senin ilk grevin mi?" . ' .' "Evet." 'c "Belki de her eyin nedeni bu." "Belki de." "Bunun senin ilk grevin olduunu dnerek ben de elimden geleni yapacam. Bir hadm iin alt sahibinin deimesinin kolay bir ey olmadn anlayabilirim." ok alakasz gibi grnse de, "Emrinizdeyim efendim," dedim. Selahaddin'in iko ve pasakl karsnn bana iin banda bunlar retmesinden tr ilk defa ona kar kran duyuyordum. Bana bunlar retmekte srar etmiti, nk o zaman satm daha kolay ve kazanl olacakt. Oysa o sralarda kin ve fke iindeydim ve bunlar beni hi ilgilendirmiyordu. Oysa imdi anlyordum ki, bunlarn bir anlam vard, insana ka olana veriyordu. "Dierlerinin sylediklerinde gerek pay var m?" "Hangi dierlerinin?" Hanmm dudan srd, normalde yusyuvarlak olan azn germesi ona daha sradan bir grnt vermiti. "Sokullu Paa, nianlm, seni yollayarak belki de bir hata yapt, senin gibi gen ve deneyimsiz biri..." "Sanrm hadmlarla ilgili youn bir deneyimi yok, bu doru."

Birden neelendi. "Aslnda, sende bir yanllk grmyorum ben. Aabeyime kar duruun ... Yanmda sen varken bana kimse bir ey yapamaz." Safiye <*>ultan 261 "Onun sizin kardeiniz olduunu anladm iin yakasn braktm, baka biri olsayd..." "Bunu takdir ediyorum stat. Baka biri olsayd bu gece Safiye'nin ona yapaca yardmdan ok daha fazlasna ihtiya duyard." Suyla iini bitirmiti. Zaten artk soumutu. Bezi kabn iine brakt ve hizmetiye onu dar karmasn emretti. Kz gidince yle dedi, "Safiye'yi tanyorsun deil mi?" "Safiye? Ona byle mi diyorsunuz? Niye cad ya da yelloz deil?" "Onu tanyorsun, eskiden?" "Eskiden." "O da italyan. O kadar kk bir yer mi oras? Siz italyanlar bykbabama denizlerde ve savalarda yeterince bela karyorsunuz." "italya ok, ok zaman nceydi." Bu konuyu kapatamaz mydk? "Anlyorum." Sanyorum o da konuyu deitirmeye alyordu ama bu benim iin yeterli deildi. "Safiye kesinlikle hareme hayat getirdi. Aabeyime de... Senin bu gece yumruklarnla geri almaya altn hayat. Safiye gibi iyi bir arkadam asla ve asla olmad." "Hanmm honut eden hejr ey beni de honut eder." O, durumu idare eden cmlelerden bir bakasyd bu. "Sokullu Paa umarm benim onunla arkadalm devam ettirmeme izin verir." "Eminim ki hanmm honut edecek bir ey efendimi de edecektir." Selim'in kz kkrdad. Bir hadm gibi konumaya almamda bu kadar komik olan neydi? "Hanmm?" 262 ANN CHAMBERLIN "Bir ey yok. Yalnzca aabeyimin, haremin gerek davetsiz misafiri olmasna glyorum. Ciddi biimde krlm gururuyla nasl abucak mabeyne svt? Yaygaracnn tekidir o. Ona aldrmamalsn." "Dorusunu isterseniz eer gzm byle zonklat -masayd ben de aldrmay dnmyordum." Hanmm tekrar gld ama bu kez yksek sesle. "Ve Safiye, fkeyle sana srtn dnp nasl nn peinden gitti? Onu kimse daha nce byle dize getirememiti." "n izlemesi gerekirdi." "Oh, hayr Murad deil szn ettiim. O, Mu-rad'n isteklerini ancak kendi de istiyorsa yerine getirir. Szn ettiim insan sensin Abdullah. Sen onu alaa ettin. 'Hadmlar arasnda m k aryorsun?' Bakalm kim daha nce iyileecek, rk gzl Murad m, senin szlerinle perian olan Safiye mi?" Hanmmla tanal ok ksa bir zaman olmutu ama, onun tombul, salkl, gen yzn aklma yazabilmek iin bu yeterli bir sreydi. Bunu, iim acyarak yaknda onun kocas olacak efendimin yal ve sert yzyle karlatrdm ve hatta daha da acyarak Selahaddin'in karsnn genlik haliyle de... Ama u anda bana ok gzel geliyordu. Yuvarlak yz, yuvarlak kara gzleri, siyah bukleleri ve glnce gamzelenen yuvarlak bir eneyi tamamlayan yuvarlak azyla insann akln bandan alacak cinsten bir gzellik deildi bu. Burnunun sol tarafnda kalc bir leke vard. Ama iyi huyluydu ve ii dna vurduunda bile bu holuk bozulmuyordu. Kendime ramen gldm ve o da gld. Sonra ani ve anlatlmaz bir birliktelik iinde Ismi-han ve ben tekrar

glmeye baladk. Bir glme kriziydi bu. Gldk, gldk, gldk... Gzlerimizden yalar geafiye Sultan 263 lip, her tarafmz aryana kadar gldk. Gz gze geldiimiz anda yeni bir glme frtnasna tutuluyorduk. Ve sonunda minderlere yklp yuvarlanarak kendimizden geene kadar gldk, aladk. "yi geceler hanmm." Bir serinlikle kendime geldiim ana kadar yanyana ne kadar yattmz bilemiyorum. Selim'in kz glme krizinden sonra kmltsz yatyordu, cevap vermedi. Belki de uyumutu. Sonbaharn souu beni tekrar rpert -miti. Bir battaniye buldum ve zerine rttm. Kk knal ayaklar kvrlm yatyordu, derin derin nefes alyordu. Evet uyumutu. smihan iin glmek iyi olmutu. Bir gelin aday olarak ar bir bask altndayd ve ilerde bu daha da artacakt. Ama glmek benim iin de iyi olmutu. Hseyin'in konuk odasndan bu yana glmek iin kendime izin vermemitim. Bir kahkahann zorlamasyla hadmlk yaralarmn tekrar almasndan korkuyordum, ama demek ki kahkaha atmann bir zarar olmuyordu. XL O/KEML NEML KOKAN krmz ve sar yapraklarla kapl sonbahar tepeleri boyunca ilerledik. Gelin alay neyseki tahmin ettiimden daha iyiydi. Efendim balangta yalnzca beni ve eski zenci klesi Ali'yi yollamaya niyetlenmiti. O sralarda devlet ileriyle ok youndu 264 ANN CHAMBERLIN ama, yine de gelini karlamak iin istanbul dna bir gn iin geleceine sz verebilmiti. Birileri, belki de Sultan'm kendisi, onun kulan bkp evlenecei kzn alelade bir kyl deil padiah soyundan gelme olduunu sylemi olmal ki, Sokullu Paa son dakikada saymz otuza karmt. Kafilemiz, bir gelin alaynda allageldii gibi mzisyenler, hokkabazlar, akrobatlar ve soytarlarla dolu deildi, bunlarn yerine bir blk yenieri vard. Dardan bakldnda gelin almaya deil de Anadolu topraklarna vergi toplamaya gitttiimiz zannedilebilirdi. Bu dn yolculuumuza ehzade Murad da katlmt. Nur Banu ve avanesi her zaman yaptklar gibi k geldii iin dalardan ayrlyorlard. Bu souk aylar boyunca, Selim'in ihtiyalarn karlayacak lde ufak bir harem braklyordu konakta. Ve Safiye de bu ayaktakm arasnda olmak istememiti. Murad'n yan bandan ayrlmyordu. Onlarn da k istanbul'da geirebilmeleri iin tek ans Murad'a bask yapp, Selim'i bu konuda ikna ettirmekti. Safiye bunu kendi metotlaryla salamt, gndz vakti ortalkta yaplan tartmalarla deil, geceler boyunca srp giden ak cilveleriyle... Dedikodular ne derse desin, ben yine Murad'n bizimle gelmesindeki tek amacn bu olmadn hissediyordum. Bana kadnlarnn namusu konusunda zerre kadar gvenmiyordu. Bu kuku, perdeli arabalardan birine her yaklamda srtmda sakladn hissettiim bir krba gibiydi. Kz kardeiyle olan ilikimden daha ok, sanyorum Safiye ile yaptmz sert ve ksa konumalar onu kskandryordu. Onu ilgilendiren Ismihan'n bekreti deil, Baffo'nun kzyla aramzda olduunu dnd gemi ilikiydi. Kendi karlar sz konusu olduu iin Safiye bunu Safiye (Sultan

265 gayet gzel idare ediyordu. Sahibemin gn boyu benim araclmla, onu dedikodu haberi yamuruna tutmasna ve sk sk yanna davet etmesine karlk olarak tek kelime bile etmiyordu. Tm ilgisi kafilenin banda, at stnde ilerleyen ehzadedeydi ve bu ilgisini hadmlar araclyla ona iletiyordu. nc gn le molas verdiimizde yine elim bo olarak Ismihan'n yanna dndm. "Safiye ne diyor?" diye merakla sordu hanmm. "Bir ey sylemedi, sessizce kafesin arkasndan mesaj ald, o kadar." "Beni grmeye yanma yine gelmiyor." Ismihan'n sesinde derin bir ac vard. Dibinde kozalaklarn yayld kzl amn glgesindeki minderler bile ona kendini rahat hissettirmiyordu. Hizmetkrlar le yemei iin eit eit yiyecek getirdiler ve ona ncelikle bir lokma ikram etme hatasna dtler. "Safiye'nin en sevdii ey." dedi. Tm itah kaybolmutu, hibir ey yemedi. Kadnlardan biri onun gnln alabilmek iin "Hanmm, Safiye u anda akyla megul," dedi. "Yaknda sizin de kendi aknz olacak ve en az onun kadar siz de megul olacaksnz. Bunu dnn, evleneceiniz adam dnn ve zlmeyin." Dier kzlar da buna benzer eyler mrldandlar ama Ismihan, bunlara kulak vermedi ve baklarn onlardan karrken benimkilerle karlat. Kimse bana ekilmemi sylememiti, orada sama bir ekilde dikiliyordum ve acaba kendi kendime ekileyim mi, diye dnyordum. Kadife bakl kahverengi gzlerinden yamur gibi boalan yalar canmn skntsn kat kat artrver-miti. Ama beni grnce sustu ve bir kk bir kahkaha 266 ANN CHAMBERLIN att. Bu Ktahya'daki odada gece nceki kahkaha tufannn bir yanklanmasyd. "Abdullah," dedi. "Emrinizdeyim hanmm." " ' ' Elini uzatt ve benim onu avucuma almam iin srar etti. Eli yumuak ve scakt. "Buraya benim yanma gelip oturacaksn ve bana her eyi anlatacaksn Abdullah." "Hanmm?" "Bana kocam olacak Sokullu Paa ile ilgili olarak bildiin her eyi anlat." "Korkarm ki hanmm bu konuda fazla bir bilgim yok." "Onu tanyorsun yle deil mi?" "Evet", dedim, "ama yalnzca bir kez grdm." "Grdn m? Bu tandm herkesten bir kez daha fazla. Btn bu sersem kadnlar ya beni korkutmak, ya da korkularm yattrmak iin sama sapan eyler syleyip duruyorlar. Oysa onu hayatlarnda tek bir kez bile grmemiler ve ben btn bu anlatlanlara inanmyorum. Yalnzca sana inanrm Abdullah, onun iin bana gerei sylemelisin. Sokullu Paa'nn yal olduu syleniyor, gerekten de ok mu yal?" Ismihan'n bu szleri zerine hizmetiler ellerindeki ileri bile brakp can kulayla dinlemeye balamlard. Nerdeyse Ismihan kadar byk bir merak iindeydiler. "Gen deil," diye itiraf ettim. Ykselen hayal k-rklyla dolu mrltlara bir son verebilmek amacyla konumam srdrdm. "Ama hanmm, siz genliinizin tomurcuk dnemindesiniz -Allah sizi korusun- ve hakknzda yaplan bu kyaslamann sizin lehinize olmasndan sevin duyun.

Hibir erkek karsyla ilgili hibir konuda bozguna uramaya tahamml edemez, nk kendisi galip gelmek mecburiyetindedir." Safiye Sultan 267 Bu aklama herkesi memnun etmi olmalyd ki, hepsi birden kkrdad. Ama Ismihan, "Hayr, benimle dalga geme Abdullah," dedi. "Dierleri hep benimle alay ediyorlar, sen yapmamalsn bunu. Sokullu Paa yaklak otuz yldr bykbabamn hizmetindeymi. Toplama yapabilirim. En azndan krknda olmal." "Allah yan iki katma karsn," dedim. "Efendimiz elli drt yanda." smihan, "Hayr, hayr, onun yann iki katma kmas iin dua etme. Elli drt! Bu benim yamn hatta neredeyse drt kat. Babam bile ondan gen," diye feryat etti. "Sokullu Paa gl, kuvvetli ve zeki bir adam. Allah'n izniyle uzun yllar yaayacak bir asker o, en azndan bir yirmi yl daha savar, devlet ynetir ve ak da yapabilir." "Ama ben nnde koca bir hayat olan kk bir ocuum Allahm, dedem yanda biriyle evlendiriliyorum. "Eer bu sizi rahatlatacaksa, sylenenlere gre ve benim de grdm bunu doruluyordu, Sokullu Paa ak konusunda en az sizin kadar acemi biri." "Eer sylediin gibi salkl biriyse bu nasl olabilir?" "Unutmaynz hanmm. Sokullu Paa Enderun'dan geliyor." "Yani devirmelerden biri yle mi?" Eer Ismihan onun bugnlere ulamasn salayan Hallar' bilerek yetimi bir Hristiyan kz olsayd, sesinde en azndan bir korku titremesi olurdu. Ya da nianlsnn her be ylda bir imparatorluun geni topraklarndan toparlanan binlerce devirmeden biri olduunu 268 ANN CHAMBERLIN dnmenin verdii bir acma... Padiahn zel kleleri olan bu genler kk yata zorla islam'a dndrlyorlard ve bir daha ne evlerine ne de yurtlarna geri dnme anslar oluyordu. Ama neredeyse inzivada geen yaamnda tek bir devirme ocuk grmemi olmasna karn smihan iin yalnzca Trk anlatmn biliyordu. Hristiyan anne ve babalarn ocuklarndan ayrlmaktan holanmasalar da onlarn seilmelerini engelleyecek sakatlklarn kapattklar gibi... Daha iyi bir eitim ve geliim ansnn olduu prltl bakentin snrndaki savan gadrine uram yoksul ve perian snr kylerinde tabii ki ne din ne de aile birlii kalyordu. Ama bir Mslman ailenin, olunun snnetinden vazgeip onu Hristiyan yapacak bir "daha iyi hayat" zlemine izin verdii de duyulmamt. smihan bile kocasnn bir kle olduunu dnmek zahmetine katlanmamt. Enderun'a giden ocuklarn ilk rendii Allah'n glgesi Sultan'a sorgusuz sualsiz tam itaatti ama, baka eyler de vard. Daha zeki bulunanlara okuma ve yazma retiliyordu; bilei gl olanlar ise sava olarak yetitiriliyordu, pek ou kalemle de klla da aras iyi olan ocuklard. Artk evleri olan koularda ne aile prestiji, ne salk, ne de para nemliydi, tek gerek faktr bireysel yetenekti. Bazlar bahvan, bazlar a, bazlar din ve bilim adam oluyordu. Ama byk bir ksmnn gittii yer yenieri taburlaryd ve orada tek vcut halinde Sultan iin dvp kendi hayatlarn ikinci plana itiyorlard. Balln zel bir ekilde gsterenler Sultan'n zel korumas olma ansna eriebiliyordu. ilerinden pek az, Sokullu gibi ok byk yeteneklere sahip olanlar, yirmi yandan nce padiahn dikkatini ekebiliyorsa devlet adam ya da paa

olmak yolunda (Safiye Sultan 269 ansa kavuuyordu. Bunlar, Osmanl ynetiminin grnmeyen belkemiini oluturanlard ve padiah bunlara zbez Trk olanlardan ok daha fazla gvenirdi. Sonuta bu adamlar onun kendi yarattklarydlar. Onlar paa ve hatta vezir bile olsalar Sultan'n kleleriydiler. Yaamlar boyunca yaptklar dnyalklar, lmleriyle birlikte hanedann kasasna geiyordu ve Sultan bir anda onlar bu lme yollayacak gce her zaman sahipti. Onun elini bir sallamasyla, kendi ilerinden biri yal ipi ekiveriyordu. Sokullu Paa'nn on dokuz yirmi yandan sonraki yaamyla ilgili tm bildiklerimi smihan'a aktardm. Avrupa'nn kenarndan gelen bu delikanlnn nasl padiahn gzne girip ykseldiini ve devlet ynetiminin gzbebei olduunu. Bu basit bir ykyd, tm byk baar ykleri gibi. Bir durumdan tekine ykselerek, paa ve vezirlerin arasnda yerini alm, en sonunda da cuma gnleri arkasnda sallanan tua kavumutu. "Sokullu Paa'nn bu ykselii karsnda pek ok sylenti retilmi, yle ki baz diplomat ve siyasetiler, aralarnda onun unvan kadar gc olmadn fslda-maya balamlar," dedim, "ite, Aya Sofya Camii'nin karsndaki byk araziyi satn almasnn bir nedeni de bu." "Hareminin dnda istanbul'da fazla bir yer bilmiyorum," dedi smihan. "Ama oradan sz edildiini duydum. Yeni saraydan fazla uzak deil galiba, yle deil mi?" "Hi uzak deil. Zaten oray alrken en fazla buna nem verdiini dnyorum. Sultan'n ani bir davetiyle karlatnda, yatandan frlayp Divan'daki yerini almas yarm saat bile srmeyecek bu durumda. Satn ald arazinin havuzlar, bitkileri ve zerinde konann ol270 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 271 d kk tepecik onun iin daha az nem tayor. Evin mimar da Sinan." "Evet onu biliyorum, saray mimar." "Bu konak onun tarafndan yapld iin ayrca deerli. Ama Sokullu Paa lmnden sonra tm mal varlnn saraya geeceini biliyor. O yok olduunda onunla birlikte yok olacak bir servete sahip olmann ne nemi var ? Hatta ocuklarnn ve karsnn meteliksiz kalacan bile bile evlenmenin de... Bu yzden kona karlar ve ocuklaryla doldurmam. Ayrca Enderun'da ylesine kat bir eitim ve terbiye alm ki, sradan insanlara mutluluk veren eyler, Sokullu gibi disiplinli bir adam iin hibir ey ifade edemez, i, kumalarn da, mziin de ve hatta kadnlarn da nnde geliyor onun iin. Ayrca Sultan'm istekleri dorultusunda diplomatlarla, vergi toplayclarla ve bin bir sorunla dolu geen bir gnn ardndan kendine ayracak zel bir vakti kalmyor. Yksek mertebelerdeki bir klenin dnyaya kalc bir ad brakabilmesinin tek bir yolu vardr ve Sokullu da daima bunun iin uramtr," diye Ismihan'a aklama yapmaya devam ettim. O da, "Medreseler ve vakflar," dedi. "Evet, onun adna kurulmu yeni bir cami, medrese ya dervi tekkesiyle vnmeyen eyalet says ok azdr. Bakalar bunun arkasnda istifilik yapp, haremlerinde gnl elerken, Sokullu Paa onuruyla yaamay semi biridir. Ve ite elli drt yln sonunda, ona da zel zevklerin tadn karmas

iin bir neri sunuluyor. Hayr bir neriden daha te... Reddedemeyecei bir biimde Sultan tarafndan sunulan bir armaan bu. Padiahn torununun kocas olup, onu yaam boyu koruyup kollamann onuru veriliyor Sokullu'ya. Sizin Sultan soyundan gelmeniz, onun lmnden sonra kars ve Allah ksmet ederse, ocuklar iin endielenmesini gerektirmeyecektir. Sizin arkanzda koskoca bir hanedan var. Sokullu Paa, sanyorum bu onurun oku iindedir hl ve bunun kendisine ykledii sorumluluu asla unutmayacaktr. Bahse girerim..." Szlerimi bitirirken smihan'a bakarak gz krpmaya cesaret ettim ve "Sizin yannzda utanga olacaktr, inann cesaret vermesi gereken de siz olacaksnz" dedim. smihan bu szlerimin zerine utantan kpkrmz olmutu, "Ama syle bana yakkl m, Paa yakkl m?", diye sordu. "Bu ok nemli. Eer yakklysa her ey daha kolay olacak." Kibarca glmsedim ve kelimelerimi semeye zenerek, "Korkarm ki hanmm," dedim, "bu sorunuzu cevaplayanam." abucak gzleri tekrar yalarla dolan smihan, "Oh, ama cevaplamalsn," dedi. Bu defaki yalar zntden ok kafa karklndand. "Ltfen hanmm, unu anlamalsnz, bir erkek ha-dmlatrlm bile olsa, bir baka erkee bir kadnn gzleriyle bakamaz. Bana gelince bir kadnn gzleri olmay renme konusunda o kadar yeni ve acemiyim ki..." "Zavall, zavalll Abdullah," dedi smihan, bana cesaret vermek istiyordu. "Ltfen beni anlaynz hanmm, Sokullu Paa'ya bakma nedenim, yeni efendimi grmek iindi, sizin ko-canznzn kim olacan grmek iin deil." "Ama bana izleniminin ne olduunu syle. Emin ol ki bir adamn kars klesinden daha farkl ve stn deildir." Bu bak ve kelimeler beni derinden sarst ve iim272 ANN CHAMBERLIN Safiye (Sultan 273 den bir ses, bu kadna koparlamaz balarla balandm syledi. Aslnda zaman zaman smihan'la bu szlerin beni evlendirdiini hissettim, bu yle bir evlilikti ki, Pa-a'yla olandan ok daha hotu ve daha gerekti, nk birleen bizim ruhlarmzd ve bedenlerimizin bununla hibir ilgisi yoktu. imdi yavaa konuuyordum ve yrektendi bu, hi kimsenin bizi duymasn istemiyordum. "Hanmm, beni doruyu sylemek konusunda zor-ladnz ve ben de size doruyu syleyeceim. Sokullu sizin yakkl olarak tarif edebileceiniz biri deil. Ama korkmayn. Beni dinleyin. Kadnlarn 'yakkl' dedikleri daha ok 'ho'luk anlatan bir eydir. Bir kocadan ok, bir oul iin daha uygun bir tanmlama. rnein, bana yakkl olduum sylenmitir ve Ktahya'da bama gelenler bu durumun ok deimemi olduunun belirtisi bence. Ama bir koca olarak sizin pek iinize yaramam, yle deil mi?" Bunlar syledim ve o da bayla onaylad, ama gzlerimiz birbirinden kayord. Szlerim, sanki, ta derinlerde ok iyi bildiimiz bir gerei rten, bir eit usule uygun yaland "Sokullu'nun iindeki kk ocuk hl duruyor. ok salam bir zeks var ve vcut yaps da bunu yanstyor. Uzun boylu, belki benden de uzun. nce, keskin bir burnu var. Kalar ve enesi belirgin. Bunlar bana, onun adnn anadili olan Srpa'daki karln hatrlatyor, ahin demekmi bu. O baklara sahip birine ne kadar uygun bir ad. Kararl bir gllk ve bamszlk o gzlerin en belirgin iki zellii. Onu grdm ilk anda bir

rahatlama hissetmitim. te gvenilebilecek bir efendi, Allah'a krler olsun, dedim. Yakkl olmayabilirdi, belki benim gibi saatlerce oturup iir dinlemeyebilirdi. Ama iini seven, sorumluluklarna sahip biri olduu belliydi ve bunu yerine getirememektense lmeyi tercih edenlerdendi. Eer onun yannda kt bir davranla karlarsam, bunun nedenini ancak kendimin yaratm olacann bilin cin dey dim. Eer ben grevlerimi baaryla yaparsam, o da bunun karln verecekti bana. Beni besleyip, giydirecekti ve elinden geldiince -Allah'n istedii kadar- yaadm srece mutlu olmam salayacakt. Bir kle olarak bu dncelerle rahatlamtm." Yastklarna keyifle yaslanan smihan, "Bir gelin olarak ben de..." dedi. Ne yazla ki bu keyfi uzun srmedi, mola bitmiti, smihan'n elinden tutup ayaa kalkmasna yardm ettim. Arabasna bindirdim, arkasndan bir mcevher kutusunun kapan kaparcasna perdeleri indirdim. Adamlara artk onu tayabileceklerini iaret ettim. Elim, arabann kafesinde bir sre yrdm. Ama dncelerim ok uzaklardayd. Sokullu ile ilk karlamam hl aklmdayd. smi-han'a daha fazla detay verebilmek iin deildi bu. Yalnzca ikimizin arasnda oluan o kuvvetli manevi ba bana, o gne dek aklma getirmediim bir yn eyi hatrlatvermiti. Dn iin hazrlanm kuma ve baharat uvallarnn zerinde oturuyordum. Bir yn armaann biri de bendim ve bu durum gururumu okamyordu. Bir eya gibi deerlendirilmek insani duygularm zedeliyordu ve dudaklarm "efendimiz" lafnn acsna henz alamamt. Ve Sokullu Paa odaya girmiti. Alverileri bir kadnn ince zevkine hitap edebilecek biimde deil de, eski bir klenin kaba saba tavryla yapan zenci Ali, efendisini hazrlklar son bir kez denetlemesi iin armt. Safiye Sultan F. 18 274 ANN CHAMBERLIN Paa'nn akl baka eylerle meguld ve hemen iinin bana geri dnmek istiyordu herhalde. "Tamam, tamam Ali", diyerek aceleyle dolayordu mallarn arasnda. Sonra ahin baklar beni bulmutu. retildii gibi, ama ok sert bir biimde eilerek selamlamtm Paay. Onun gibi bir byk adamn durumumu anlayabileceini dnyordum. Ali srtarak, "Emrettiiniz hadm," demiti. "Gryorum." "iyi bir hadm ve dorusu iyi fiyata aldm onu." "iyi Ali, ok iyi." Sokullu bunlar syledikten sonra genzini temizleyip ben nme bakana dek gzlerini aartarak bana dikmiti. Ne adm ne de iimi sormutu, ho zaten bunlara verecek doru drst bir cevabm da yoktu. ok gerilerde kalm bir maziyle urayormu gibi bir iki dakika daha bakmt bana. Tekrar kontroln kazanp, o bildiimiz gl adama dntnde, elini omzuma koymutu ve sonra hzla odadan dar kmt. Beni kle pazarna geri gndermeyeceini anlamtm. ite benzer bir ekilde, elim Ismihan'n kafesinde yrrken o dakikalar yeniden yayordum. Tabii ki hanmma bunlar anlatmayacaktm bunun ona bir faydas olmazd, hatta bana bile... (Safiye 6ultan 275 XLI Mi? Oh, Sokullu'nun bir de annesi mi var? Bunu bana niye daha nce sylemedin?" Sesindeki ac ve korku, imparatorluun ktn duysa bilmem bu denli byk olur muydu. Bunun kabahati de bendeydi.

Sokullu'nun kk vakflarndan birinin olduu inn'de mola vermitik. Buras, yoksullara ekmek ve st datlan ufack bir binayd. Ismihan gm gerdanln bana verdi ve ieri girip belki biraz sebze ve et alnabilir dncesiyle, bunu vakfa balamam istedi. Geri dndmde grdm her eyi ona anlatmam eklemeyi de unutmad. Bu nce bana ok basit grnmt ama geri dnp de izlenimlerimi aktarmaya baladmda baya zorlanmtm. Haremin dna pek kmam birine, kk bir kasaba pazarn sarmalayan kays rengindeki akamst n anlatmak hi de kolay deildi. En aa ilerde kulland klesi bile ok daha iyi beslenip, giyinen birine yoksul yzlerdeki ifadeyi nasl aktarabilirdim? ite bu zorlanma iinde ona, vakfn bandakilerin birine sylediim cmleyi aktarrken olanlar olmutu: "Kaynvalidesi gibi o da nur yzl*biri." Gelin adayna kaynvalidesinin varlndan sz etmeyiimin arkasnda hibir kt niyet yoktu oysa. Sokullu'nun haremindeki tek varlk olan glgemsi figr, o kadar silikti ki, onu tamamen aklmdan karmtm. Aklma gelip sylemek istediimde ise konu deitii iin yine unutmutum. Vakfla ilgili merak silinip giden Ismihan'n gvenini tekrar kazanmak iin abalyordum. Bu 276 ANN CHAMBERLIN konuyu atlamamn nedeninin, kadnn gsz grntsnden kaynaklandn sylemeye alyordum Ismi-han'a. "Ufak tefek, rkek bir kadn, ayaklar onu daha uzun bir sre tayamayacak belli. Hi kmldamyor denebilir, ne gece ne de gndz. Haremdeki divannda oturup duruyor. Ama gzleri ve elleri hl becerikli, gne doduktan batana dek elindeki ile urayor. Harika eyler yapyor, hi grmediim gzellikte kular ve iekler iliyor." smihan, "Biraz tuhaf grnyor," dedi. "Bu desenler resim yapmann yasakland Mslmanlar iin tuhaf olabilir, ama efendimizin doduu Bosna'nn kadnlar iin ok olaan. Efendimizin annesinin dini eitiminin olmad belliydi, ama bu konuda ona hibir ey syleyemezdim. Ona yapt elileri hakknda da bir ey syleyemezdim. nk Paa'nn onu yanna aldrd yirmi yl boyunca tek bir Trke kelime bile renmemiti. Bu yal kadn, kendisini ok sevdii iin deil de, yine yerine getirilmesi gereken bir grev olarak kabul eden olunun ziyaretleri dnda konumuyordu. Bana selam verirken, kendi dilinde bir iki sz sylemi olmasnn nedeniyse, herhalde benim bir yabanc olmamdan kaynaklanmt. Ona glmseyerek karlk vermeye almtm. Sokullu Paa'nn haremin -deki yalnzlk, en az haremin kendisi kadar bykt. Yal kadna bakan Ali'nin kars dncelerimi okumu gibi, 'korkma', demiti. 'Gelinin varl buraya hayat getirecektir.' inallah bu szler yaknda gerekleecek." smihan szlerimle rahatlamaya alyordu. Bunun birinci redeni, rahatlamasn benim de en az onun kadar arzu ettiimi bilmesiydi, ikinci nedeni ise gidecei tek kiilik haremde benden baka arkada olmamasyd. Bir (Safiye <Sultan 277 bakas iin affedilmez bir ekilde kendini ele vermek olarak da deerlendirilebilen, dndklerinin insann yznden anlalmasnn ne kadar nemli ve asla gzden karlmamas gereken bir ey olduunu yeni yeni anlamaya balamtm. Birbirini gznden anlamak ve yapmacksz bir ekilde, itenlikle eskisinden ok daha iyi bir arkadalkla birbirini

kucaklamak gerekten de deer biilemeyecek bir eydi. Ayn zamanda, yaptm byk hatadan sonra bile, hl birbirimizin yaamn bu kadar gzel paylaabilme-mizin bir kader mi, yoksa benim kendi gcm m olduunu kafamdan geiriyordum. imdi anlyorum ki, bu byk bir gayretti; derilerinden terler fkrarak, adaleleri ierek bir ta bir tepenin zerine tamaya alan kleler ordusununki gibi bir gayret. Bu gayretin tamam s-mihan'dan gelmiti. Onun kk ellerinin, kahverengi tatl gzlerinin ve mkemmel yreinin gcnden kaynaklanmt bu gayret. Gemiine dair benimle paylamad herhalde pek az ey kalmt smihan'n. Babasnn haremine kapatlm olarak geen bir on drt yl. Onun da dedii gibi yaam bir ykden ok iire benziyordu. Bana u msralar okudu: "Kaplar gece gndz ak Bu eski kervansarayda Azametli sultanlar bile^srayla Saatini bekledi ve gitti." Onda neredeyse kutsal bir dinleyebilme yetisi vard, nsan konutuunda, kelimelerinin onu dinleyen tarafndan mcevherden daha deerli bulunduunu hissediyordu. Sokullu Paa'nn annesiyle ilgili endielerinden uzaklap, benimkileri ortadan kaldrmaya almas ise inanlmazd. 278 ANN CHAMBERLIN inn'deki Bey'in, yatak odalarndan birinde hanmm tuhaf bir yatakta kvrlmken, ona ocukluumdan ve denizlerdeki hayatmdan sz ettim. Aslnda bu ok kolay olabilirdi. Bir hikayeci sesine brnp, gemiimi ikimizi de elendirecek bir ekilde anlatabilirdim. Ama becerikli Ismihan, benim anlattklarmdan yakn gemiime ait tablolar ortaya kartmay baard. Pe-ra'nn dndaki o karanlk evde bana neler olduunun detaylarn aktarmamtm ona. Oysa beynimi esas zehirleyen buydu. Bunu konumaktan deli gibi saknyordum kendimi. Ama o beni bu konuya doru itiyordu, baka hi kimseye izin vermeyeceim bir ekilde yaklayor, yaklayordu bu ince ve zel noktaya. Sabrla anlattklarmdan alacaklarn alyordu ve ben de ona beklediini yeterince veriyordum. Sonra ona eyizlik almak zere gittiim pazarda bama gelenleri anlatmaya baladm. "Sokullu Paa'nn ad ve bana verilen parann okluu alverii hem kolay, hem de zevkli yapyordu." Ona sylemedim ama iin iin zenci kle Ali'ye gre benim zevkimin bir kadnn ok daha houna gideceini bilmenin gururunu duymutum. Balangta efendimin bunu takdir edebileceini bile ummutum, ama o byle bir durumun farknda olamazd. Hl birinin beni takdir etmesini istiyordum. Ama bu konuda daha ileri gidersem Ismihan iin aldklarm bir srpriz olmaktan kacak ve ileri bozacaktm. Onun iin bu isteimi erteleyerek hzl hzl anlatmaya devam ettim. "Pazardayken kendi memleketimden iki adam grdm, tyl apkalar ve dar klot pantolonlarndan onlar hemen tandm. Bir kmes tavuun arasndaki horozlara benziyorlard. O anda, ilk giydiimde bana uymayacan dnerek endielendiim kyafetlerime krettim. Utantan iim bile kzard iin, zerimdekilerin (Safiye Sultan 279 yardmyla bana dikkat etmeyeceklerini umuyordum. Ama onlar benim iin ne kadar ilginse ben de hl onlara o kadar ilgin geliyordum. Ne dediklerine hi zen gstermeden konuarak bana yaklayorlard. Birinin 'sa akna, ite bir tane daha' dediini duydum. 'Zavall, stelik ok da gen.'

'Ne kadar da gzel bir teni var. Trkler'in alp bu-dad Hristiyan ocuklardan biri olmal. Haydi Angelo, onunla bildiin bir Hristiyan diliyle konumay dene.' Bu cesaretle ikinci adam bana Latince bir eyler sylemeye balad, irlanda'dan Girit kylarna kadar herkes durup buna bir cevap verebilirdi. Bense pembe bir ipek satenle ilgilenip onu anlamyormu gibi yaptm. Aslnda bir nceki dkknda ok daha iyisini, stelik de daha ucuza zaten bulmutum ve aksi suratl satcya katlanmak da ok sinir bozucuydu, ama yine de italyanlar' la konumaktan daha iyiydi. Beni ilk gren dierine, 'Brak onu Angelo', dedi, 'anlamyor. Hristiyan dman bir Yahudi olabilir ya da inkarc bir Protestan ya da Trkler onu bulmadan lanetlenmi herhangi bir pislik.' Bu karlamaya gsterdiim tepki hakknda bir sre dndm. Yaralarmn acsyla kvranrken, bunlar gibi insanlarn yardm ve korumas iin nasl bardm hatrladm. Kim olsa fark etmezdi, ispanyol, Polonyal... Yeter ki bir Hristiyan olsundu* Ama ne acyd ki, beni dorayan da bir Hristiyand, en azndan bir zamanlar Hristiyand ve stelik de bir Italyand. Tm rkmdan vazgemeden iimi bitirip gitmek istiyordum. Pazarda bir baka italyan'a daha rastlamaz mym? Onu ilk grdmde, hemen arkam dnp kamak istedim, biraz nce olanlarn tekrarna katlanamazdm. Ama bu gen adam, gayet nazik bir ekilde, aksanl 280 ANN CHAMBERLIN ama kibar bir Trke'yle beni selamlad. Bunu anlamam gibi yapamazdm, aslnda zerinde en ok durduum eylerden biri abucak aksansz ve akc bir Trke'ye sahip olmakt. Ancak bu ekilde dikkatleri ekmekten kurtulabileceimi dnyordum. Bu gen adamn bana hitap ederken 'stat' demesi karsnda onu reddedemeyecek duruma gelmitim ve onu selamladm." "Neden sana stat dedi ki?" diye sordu smihan. "Hoca, bilen kii demektir bu." "Tabii." "Bu, byk saygy gsterir." , ., "Tabii." "Daha ok hadm denir." ; "Bunu ben de biliyorum ama birinin bana ilk defa bu ekilde hitap ettiini duyuyordum ve bu houma gitmiti. Kendi lkemden biriydi bu stelik." "Eer bu seni mutlu ediyorsa Abdullah, sana daima stat diye sesleneceim." "Allah izin verirse, sizin tarafnzdan byle hitap edilmeye layk olacam hanmm. Ama benim kendi lkemden biri tarafndan bu ekilde selamlanmamn yaratt oku anlamaya aln ltfen." Onunla gz gze gelince, dalga gemediini anlamtm. Bana nasl davranmas gerektiini bilemiyordu, erkek gibi mi, kadn gibi mi? Bu kark duygu yznden belli oluyordu. Ama onu sulayamazdm. Ben bile ayn karmaay hissediyordum. 'stat, ltfen gelin de benimle bir bardak erbet iin.' nnde bir bardak limonata vard, orada epeydir oturduu belliydi, snan bardandaki karlar erimi, limon ve su ayrmt. Oturmay bile reddetmem zerine yz kzarp Trkesi daha aksanl ve kark bir hal alSafiye Sultan 281 mt. Yine de onun bir eyler sylemesini bekliyordum." "Peki ne dedi?" diye smihan sordu. "Kendini tantt, ad Andrea Barbarigo'ydu, limandaki

Venedik elisinin yardmcsyd. Daha fazlasn duymak istemiyordum." "Onu tanyor muydun?" "Onu bir zamanlar tanmtm, zengin ve gl bir ailenin en genciydi. Sofia'y, Safiye'yi dnp kendi kendime alayc bir ekilde gldm. Safiye bir zamanlar bana bu aileden biriyle evlenmek istediini sylemiti, kim bilir belki de bununla evlenmek istemiti." smihan'a nasl kamaya altklarn anlatmann bir anlam yoktu. smihan, Safiye adn duyunca meraklanmt, "Safiye de bu adam tanyor muydu?" "Evet, ok zaman nce ve ok uzaklarda." "Onunla evlenmeyi isteyecek kadar iyi mi tanyordu?" "u anda emin ol ki, bu isim Safiye'ye yalnzca Venedik gcn ve refahn hatrlatyordun " smihan gzlerini gecenin karanlna evirmiti. Sa-fiye'nin u anda da kendi aabeyi zerinde kadns oyunlarn oynadn dnyor olmalyd. Belki de ilerde kocasna yalan syleyip syleyemeyeceini dnp, entrika konusunda kendi yeteneklerini merak ediyordu. Gzleri ve sesi bu merakla doluydu. " Senin ve Safi-ye'nin geldii yer ne kadar garip. Bir gen kz evlenecei adam semeyi bile dnebiliyor. Safiye'nin niye kimselere benzemediine amamak gerek." Aslnda ona tm Venedikli kzlarn byle olmadn aklamam gerekiyordu. Safiye'ye gelince, hangi lkede olursa olsun, baka trl olamazd o. Bunlar anlatmak yerine tekrar gen italyan'a dndm ve onunla karla282 ANN CHAMBERLIN tmda iimden ne getiini Ismihan'a syledim, "ite, Tanr'nn gazabna uramak pahasna, buradaym." Vali Baffo'nun kz iin nerdii fidyenin ilann, tabii ki Andrea Barbarigo'dan almtm. Ismihan'a bunu da anlattm ve yine iki lkeyi kyaslad. Bir kzda aileye ballk ve sadakat duygusunun olmamasn yadrgam-t. Selim gerek bir baba gibi deildi, Ismihan belki de asla onun kucana oturmamt, ya da tek bir kez bile babas onun yanan okamamt. Ama yine de bir kzn byle bir mektubu gururla saklayacak yerde paralayp atmasn akl almyordu. Ona Venedik'te ilerin byle olmadn, farkl olann Safiye'nin kendisi olduunu sylemeliydim, ama hibir ey sylemedim. Sonunda ksk lambann nda bu saf, ama insan derinden anlayabilen azizeye bir itirafta bulunmaya karar verdim. "Birine daha pazarda rastlamtm." Bu cmle, beni Pera'ya doru gtryordu. O korkun ann yaknna, yeterince yaknna... Selahaddin'in karsnn direktifleriyle ilk eitim koturmalarn yaptm gnlerde olmutu bu. Hanmmn yzne baktm ve karar verdim henz, daha da yakn olmamalyd. "unu sylemeliyim ki, yeni durumumda yeniden karlamay isteyeceim son kiiydi bu. Ancak bende yaattklar mit ve arzularnn yok olduunu grp gzlerini keder bryen amcam ve babamla karlamak bana daha byk bir ac verebilirdi ve ben byle bir durumda lmeyi tercih ederdim. O krizli dnemimde, karabasanlarmn merkezi olan o keder dolu baklar... Pera'daydk. Beni eitenler ancak bu kadarna izin veriyordu. Dolaysyla Halic'i zel olarak gemi olmalyd." , .. '' (Safiye Sultan 283 "Seni mi aryordu?" "Belki de. Pera'daki pazarda dostum Hseyin'i baz tccarlarla konuurken grdm. Ac ektiim gnlerde yksek sesle adn syleyip aladm halde,

onu grr grmez arkam dnp katm. Venedik'teki kilisemde rahibin ok houna giden bir hikye vard. Gnahkr, Tanr'nn yzn grnce kaar. Sonra gidip, bu utantan kurtulmak iin, dalar zerine devrilsin, diye alayarak yalvarr. Ama ok geti. Hseyin beni grmt ve bana sesleniyordu. Sesindeki duygu beni allak bullak etmiti. Beceriksizce dndm, aresizdim. Hzla gelen bir top gibi kk tombul adam bana sarldnda bir an nefesim kesilmiti. nce Hseyin beni alp evine gtrmek istedi. Beni kle edeni bulacan, adama parasn deyeceini, Babali'ye gidip bu yanlln dzeltilmesini isteyeceini sylyordu. Ben ona zamann boa harcamamasn syledim. 'Hayatndan memnun musun? Gen hanm, o baka bir eitti. Ama sen dostum, byle bir hayattan memnun musun?' 'Buna hayat m diyorsun? Artk zamanm bana ait deil.' Venedik camndan hi sz etmiyordu." "Venedik cam m?", diye sordu Ismihan, ama ona cevap vermedim. "Hibir ey iin zr dilemedi. En yakndaki amal kahveye oturduk. Kahve denilen o kuvvetli iecekten smarlad ikimize." "Kahve mi? Hi byle bir iecek ad duymadm." "Dorudur, istanbul'da ok yeni bir ey bu. Baz dindarlar yasaklanmasn bile istiyorlar. Ama hanmm, 284 ANN CHAMBERLIN bana sorarsan buna deecek bir durum yok ortada. O gn midem kavruldu kahveyle. Her ne hal ise, kahveden sonra, Hseyin'in dostluu ve mutluluu ho bir ekilde devam ediyordu. 'Seni ne kadar merak ettim,' dedi. 'Kle pazarna gittim ve sordum adamlara, senden hi haberleri yokmu gibi davrandlar. O zaman byle bir eyler olmu olabileceini tahmin ettim. Yasalarmz bunu yasaklamtr ve her ay basknlar dzenleniyor, ama yine bu i devam ediyor, bizim byk utancmzdr bu. Ne yazk ki te yandan ok krl bir i.' Hseyin benim durumumla ilgili konuyu kapatp erkek erkee sohbet istiyordu sanrm. Ama ben bunu yapmaktan cizdim. Alayarak srar eden ben oldum, 'Dostum, beni niye aramadn? Niye beni bulmak iin gelmedin? Katlanmak zorunda kaldm aclar hayal bile edemezsin.' 'Seni er ge bulacamdan emindim', diye cevap verdi Hseyin. 'Eer Allah isterse...' 'Peki ya ben? Senin Allah'n bana hi acmad.' 'Dorudur, yle grnebilir. Ama eitimin bitince seni byk bir adam satn alabilir, byk bir hoca. Eer onu honut edersen, sana kim bilir hangi kaplar alacaktr. Allah isterse, onun yannda, benim yanmda asla olamayacan kadar baarl byk bir adam olabilirsin.' Adam kelimesini duyunca hkrklara bouldum, ama hibir ey sylemedim. Bunun yarar neydi? Onu son grdmden bu yana Hseyin hi deimemiti, bense kl bir dnyadan koca bir karanla dmtm ve mitsizce, aresizce yolumu bulmaya urayordum." Sanki gkyz de bu anlattklarm duymutu, lambann bir an ykseldi ve sonra da snd. Hikyemi karanlkta anlatmaya devam ettim. (Safiye Sultan 285 "Grmemizi ksa kestim ve bunu bir daha istemediimi dnerek ayrldm. Hseyin beni tekrar arayabilir, ama ben onun dostluuna tekrar gvenemem. Hi kukum yok ki Sokullu Paa'nn yanna girdiimi duyunca kendi karlar

iin peime decektir." "Dostunla ilgili olarak ok ar eyler sylyorsun," dedi Ismihan. "Senin iin neredeyse bir baba kadar yakn olduunu sylyordun. Onu nasl bu kadar ucuz bir ekilde aalayabilirsin?" Karanlkta vcudu olmayan bir ses gibiydi, bir ruh gibi. Onun bu iyimser dncesine yaknlk gstermedim ve hikyeyi iki ksa izgiyle bitirdim. " Ayrlrken Hseyin bana dnp, ' farknda msn?', dedi, 'hep Trke konutuk bu kez. inanlmaz derecede gzel konuuyorsun.' 'Buna zorlandm', diye cevap verdim ve efendimin evine doru yrdm." XLII >AFFO'NUN KIZI, alt dudan insan itahlandra-cak bir ekilde iirerek aa doru sarktt. Eer erkeklerle birlikte yolculuk etsek, bu ortal perian ederdi. Btn dier arzular, youn kararlar, nlerindeki bu meyvenin onlarda uyandrd tahrikle yok olup giderdi. Bu tatl, serin erbeti imek uruna herkes boynunu ipe uzatabilirdi. Bu dudan kadnlarda yaratt etki de hi azmsa-namayacak ldeydi. Ismihan onun etkili baklarnn altnda, ii karmakark, yalnzca unlar tekrarlayabiliyordu, "Ama ben gerdanl iyilik iin verdim, tatl Safiye..." 286 ANN CHAMBERLIN Bunlar sylemeden nce bile szlerinin kabul edilmeyeceini biliyordu, ama onun sade yaants ve kiilii bunun nedenini anlamasna engel oluyordu. "O zaman inn'ye gidip onu geri al." Kelimeler yine srahiden dklen bir erbet gibi kyordu azndan. "Bunu yapamam." "Tabii ki yapabilirsin. Eer iyilik senin iin bu kadar anlamlysa, onlara baka mcevherler de verebilirsin, ama o gm gerdanlk benim mavi yeleimle ok uyuyor ve onu dilencilere frlatmana izin veremem. Sylediim gibi, onu bu gece mavilerimle takacan, kardein iin Ismihan. Ona bunun iin sz verdim. Gidip onu geri getirmelisin." "Nasl?... Nasl yapabilirim?" diye sordu Ismihan, bunun dncesi bile onu sarsyordu. Bunu kendi aptallndan tr zr dilermi gibi bir ses tonuyla sylemiti. Olaanst yetenekleri olan Safiye iin ok kolay-m gibi grnen bu konuyla baa kamayacan biliyordu. "Gayet basit, azn aarsn ve hadmna gitmek istediini sylersin. Bu kadar, yi bir paa kars olmak istiyorsan hadmlarnn hakkndan gelmeyi renmelisin." Safiye'nin ortal yakp ykan, batan karc baklaryla, Ismihan'n yalvaran baklar arasnda kalmtm. Gerekten de hanmm benden bunu yapmam isteyecek miydi? Evet, bunu yapacakt. Kar duramyordu. Onun yalvarn gzlerinden okuyordum, "Bana dikkat et Abdullah, beni dn. Aklm bamda deil ve tek gvendiim sensin." Bir ey sylenmeden konumam uygun deildi, ama akl banda olmayan smihan, benden bunlar yksek sesle istemeden bir eyler yapmam gerektiini dndm, daha sonra her ey iin ok ge olacakt. Safiye Sultan 287 "Garip," diye mrldandm. Sanki kendi kendime konuuyordum, aslnda hitap etmek istediim Ismihan'in vicdanyd. "Gnlerce arkadanzn peinde kotunuz ve hi cevap alamadnz bu ilginize. Ve imdi, aniden, Safiye arkadalnz adna sizden isteklerde bulunuyor ve bunlarn Tanr adna yaplan iyiliklerden bile daha nemli olduunu sylyor." Baffo'nun kznn bana yollad badem baklar zehirle kaplanmt.

Arabasnn iinde geriye doru yasland. Bu araba Murad'n istei zerine yaplmt. Yoldaki bozukluklardan iindekilerin etkilenmemeleri iin... iki atn ektii bu arabada iki kii rahata yolculuk edebiliyordu. Onun bu tavrn bir geri ekilme olarak algladm ama dorusu yanlmtm. Hadmlarna bir iki emir verdikten sonra Ismihan'a dnp, "Grdn m?" dedi, "Seninle inn'ye ben de geliyorum." Neredeyse elim havaya kalkyordu. Ama onu bir kadn ve hadmlarna kar m kullanacaktm? Bu gln grnyordu. Hele de o hadmlar... Murad tane devasa hadm koymutu Safiye'nin bana. Gzdesinin gvenliinden emin olmak istiyordu. Hibirinin de kafasnn iinde kck bir beyin bile yoktu. Sahibelerine bir kpek gibi balydlar. Onun bak ve dudak bkleri adamlar erkek olduklar konusunda yeterince inandryor olmalyd. Tek yapabildiim, "Ama ehzade hazretleri Murad, bu konuda ne diyecekler", diyerek araba boyunca gitmekten ibaretti. Elimle nmzdeki tepede mola vermi insanlar gsteriyordum. Yoldan tozlanm kpkrmz giysileriyle yenieriler, mavi sonbahar gnn altnda dolanp duruyorlard. Bayrak ve sancaklar rzgrsz havada aa sarkm duruyordu. Atlarn eerleri ve balklar karl288 ANN CHAMBERLIN mt. Sultan'n Cuma yryndeki gibi bir disiplin iindeydiler. Eer ehzade gzdesini kz kardeinin yanna yollamaktan saknmyorsa, onlar neden bunu dn-snlerdi ki... "Onlar ne dnecekler, ne yapacaklar?" diye srar ettim. Hibir eyi umursamayan bir cevap aldm. "leden nce onlarla buluuruz. Bizi pek de zlemezler." Ackl ayak seslerimin kuru otlarla kapl tepelerde yapt yanklanmalar nbetilerinkinden daha fazlayd. "En az birka saat daha burada durulacaktr," diye devam etti Safiye. "Bu gece, Murad biraz dinlendikten sonra, ben zerimde gm gerdanlm... Allah adna yemin ediyorum ki, her ey affedilecektir, bu gece..." Arabann arkasnda yrdm. Hadmlar ve arabaclar hep birlikte bugn attmz admlarn aksi ynde yine yrdk. Bir tepeyi indik, neredeyse kurumu bir dere yatandaydk. Dere her zaman kuru olmuyordu herhalde ki, kenarnda ksa boylu aalar ykseliyordu.. Ayaklarmzn altndaki yapraklar oktan kuruyup toza dnmt, haremin ince dantellerini hatrlatan kuru, beyazms dallar kalmt geride. Bu manzarann bize neler getireceinden habersiz yryorduk. Dere kenarndaki kk koru ayn zamanda haydutlarn tozlu sarklaryla atlarn da saklyordu. ; Safiye Sultan -" "' 289 XLIII Q&&YAKLARINDAK1 kendi dokuduklar ynl alvarlar ve ellerindeki yine kendi yaptklar uyduruk mzrak, yay ve kllarla fkeli haydutlarn olduka yoksul ve pis bir grntleri vard. Onlarn uzun bir sredir peimizde olduklarn daha sonra renecektim. Kafileyi koruyan otuz yenierinin korkusuyla yanmza daha nce yaklaa-mamlard. Ama imdi yalnzca drt hadmn elik ettii araba onlar iin bir lokmada yutulacak kolaylktayd. Safiye'nin hadmlarndan ikisi hemen ldrlmt, ncs ise omzuna gelen bir okla kmldayamaz haldeydi. Bu adamlar, korkutucu csseleri yznden haydutlarn ilk hedefi olmutu. Bense hemen arabann altna doru kayp, lm bir hadmn arkasna

sinmitim. Arabay eken atlarn savala ilgili bir deneyimleri olmamt, ilk kez duyduklar kan kokusuyla birden aha kalkverdiler. Araba tehlikeli bir biimde salland ve bamzdaki belann tam olarak hl farknda olmayan iindekiler, hzla iki yana savrulup lklar atmaya balad. lk tepkim, dier hadmlarn yapt gibi elimi hanerime atmak oldu, oysa diine kadar silahl haydutlarn arasnda, bu yalnzca lme komak anlamna geliyordu. Gerei kavraynca, Ismihan'n gvenlii iin yaplacak en iyi iin atlar sakinletirmek olduuna karar verdim ve ileri atldm. Adamlar bu davranmdan honut kalmlard, en azndan yaylarn bir para gevettiler. Herhalde onlarn gznde tehdit edici bir unsur deildim, bu yzden benimle pek ilgilenmiyorlard. u anda en ok nem verdikleri atlara ve arabaya bir zarar gelmemesiydi. Safiye Sultan F. 19 290 ANN CHAMBERLIN Araba durur durmaz Safiye kapy at, yznn pe-esiz olduunun bile farknda olmadan ve gz benden baka birini grmeden, Trke ve Venedike kark bir dille avaz avaz, samalamay brakp, onlarn bu masum yolculuuna engel olmamam sylemeye balad. Edepsiz ses tonu atlarn kulaklarn rahatsz etmiti. Hayvanlarn gzleri dnd ve tekrar aha kalktlar. Bu kez Safiye ciddi olarak yaralanabilirdi, toprakla arasnda onu koruyacak bir ey yoktu. Neyse ki haydutlarn ba da bu tehlikeyi fark etmiti. Atn abucak arabaya yanatrd ve yere decek olan Safiye'yi havada kapp, nne oturttu. rpnan kzn uzun kollar ve bacaklaryla ustaca baa karak arabuk onlar balayverdi, ciyak ciyak baran azn da ihmal etmemiti, bir mendil bu ii halletmesine yetmiti, ini bitirdiinde yznde, genliinden bu yana hi bu kadar elenmediini gsteren bir srt vard. Bu tuhaf manzaray seyreden arkadalar da olduka keyiflenmilerdi. Ama bu neeleri onlarn, atlarn iplerini kesip, Safiye'nin mcevherlerini ve hatta arabann pirin sslemelerini kala gz arasnda almalarna engel olmamt. Birka dakika iinde arabada alnacak bir ey kalmamt. Yalnzca araflar iinde, bir kenara lm korkusuyla yapm kk smihan vard orada. Arabann darack kapsndan girip onu dar kartma grevi iko bir hayduta dmt. Adam ok iriyaryd, kadnlarn bile sknt iinde saatlerce oturduklar bu kck yerde rahat hareket edemiyordu. Birka kez krmz ve ter iinde bir suratla hava almak iin dar kt. Aata kalm kedi yavrusunu aa indirmeye alan bir ocuun-kine benzeyen davranlar apalcayd. Daha sonra ete bann olu olduunu rendiim Safiye Sultan 291 bir delikanl, "Brak da ben uraaym onunla," dedi. Adama kenara ekilmesini iaret ederken klcn ekerek arabaya yanat. "Dar k," dedi gen adam, "yoksa imdi kafan gvdenden ayrrm." smihan inledi ama bu emre uymad. Byle bir g gsterisi bir yn adam dar kartrd, ama iyi yetimi bir gen kz klla lmekten ok daha kt eyler de olabileceini bilirdi. Szlan beni kendime getirdi. "Affedersiniz efendim," dediimde bana dnen kltan kendimi g bela kurtarabildim. "Eer bana bir at verirseniz, gen hanm gvenlik iinde istediiniz yere getiririm." Geri ekilen delikanl fkeyle homundand. Aptal deildi. Kl hzl hzl sallanyordu ve zaman ilerliyordu.

Arabaya doru eildim ve smihan'in ellerini avucu-ma aldm. Sonra dikkatlice arabadan kabilmesi iin ona yardm ettim. Yznn hibir yeri grnmyordu ama yine de peenin kenarlarn dzelttim, bu davranm onu rahatlatmt, yere indi. Onu atn yanna gtrp binmesine yardm ettim. "Oh, Abdullah ben daha nce hi ata binmedim." Korku iinde, hayvan topuklad. Ayaklar yzme arpt ve at ileri doru atld, smihan yeniden kollarma dmt. "Ben de uzun yllardr binmedim" diye itiraf ettim. En azndan Pera'da bama o korkun olay geldiinden bu yana, ama bunu yksek sesle sylemedim. Ata binmenin bana dayanlmaz aclar verip vermeyeceini kim bilebilirdi? Gen haydut atn mahmuzlayp yanma gelmiti. Klcnn ucuyla srtm drtt. 292 ANN CHAMBERLIN "Yardm ister misin hadm?" dedi. "idare edebiliriz," diye cevap verdim. Yzmdeki korkuyu yalnzca hanmm grebiliyordu. Bayla iaret etti, benim iin elinden geleni yapacakt. Ata yan binme iini beceremeyecektik galiba. Birden Ismihan'n byle zarifliklere alk bir Avrupal kadn olmadn hatrladm. stelik ayandaki alvarla bacaklarn rahatlkla iki yana aabilirdi. di edildii iin azgn olmayan hayvan da bela karacaa benzemiyordu. "Beraber kaldralm," diye delikanlya seslendim, s-mihan' bacaklar iki yanda ata bindirdik. Ben de kaftanmn eteklerini toparladm ve atn yelesini okadktan sonra, derin bir nefes alarak smihan'n nne oturdum. Hayvann kemikli srt kasklarmn arasndaki kk kavanoza dayanyordu. Ac iin hazrdm ama bu olmad. Gen adam hayretle omuzlarn silkti, buru buru kyafetime bakp, pos byklarnn altndaki azn bzd. Ve bize dierlerine katlmamz iin iaret etti. Arkamdan nce bir byk atrt, sonra da nara sesi geldi, dnp baktm. Eer dizgine iyice yapmasam at aksi yne doru atlyordu. Arkamzdan bizim yenieriler geliyordu, saldrya gemilerdi. iko haydut ahdamarndan vurulmutu ve yarasndan sel gibi kan akyordu. Ismihan bana daha sk yapt ve yzn srtma gmd. Sultan'n adamlarnn at srtnda ate edemeyeceklerini biliyordum. Atn kontroln elimden karmamalydm ancak bu ekilde dengemizi tuttur ab ilirdim. Yoksa ate arasnda kalmamz iten bile deildi. Arkamzdaki delikanl hemen yaral adama doru yneldi, ama bu yerde debelenen arkadana yardm etSafiye Sultan 293 mek iin deildi, sahipsiz kalan atn yularn kesip onu kendi terkisine balad. Yenierilere doru meydan okurcasna bir ok att. Oysa oktan menzil dna kmtk. Bacaklarm izecek kadar yaknnda olduumuz allklar bizi bir pee gibi saklyordu, artk kurtarlma midimiz kalmamt. Birka dakika iinde bir baka dere yatana indik, dibinde ayak bileimize kadar gelen bir su vard. Kvrm kvrm akan bu derenin zerinden defalarca getik. Sonra da geriye dnp ilerledik ve yaln kayalklar arasndaki ok tehlikeli bir aralktan getik. Yarm saat iinde bizi bir ahinin bile izleyemeyecei bir noktaya ulamtk. Murad ve avanesi, eminim ki yer yarld ve biz iinde yok olduk,

sanyorlard. XLIV O&&KAMA DORU, gri beyaz, katlanm uval bezi kvrmlarna benzeyen, talarla kapl, engebeli bir arazideki platoda daha ykseklere doru hl at sryorduk. Bu kvrmlardan birinin arasndaki darack bir geit bizi ekyann inine ulatrd. Dikkatsiz bir terzi kadn tarafndan kaybedilmi ine, elbiseyi giyene daima batar, ama onu bulup karmak da pek kolay bir i deildir. Bizi de burada bulup, dar karmak olanaksz grnyordu. Elbise kvrmlarna benzeyen bu kaya kvrmlarnn aras, dars cehennem gibi scak olsa bile nemliydi. Buraya ulaana kadar zaten birka kez yamura yakalanmtk ve elbiselerimiz bizi hasta edecek lde slakt. 294 ANN CHAMBERLIN Kf kokulu rutubet, atlar da etkilemi ve hayvanlarn tyleri kirpi gibi diken diken olmutu. Yeni bir sinsi yamur daha gelirken artk durup dinleneceimizi anladm. Gnei grebildiim anlarda ynmz saptamaya alyordum, ama bulutlar ve erkenden ortadan kaybolan gn bunu engellemiti, artk tamamen kaybolmu bir haldeydim. Katettiimiz mesafenin uzunluu da hepimizi perian etmiti. Attan iner inmez her tarafm szlamaya balamt. Drt gn boyunca arabalarla yaptmz yolculuktan ok daha fazlasn yapmtk bugn. Tepinen atlarn oluturduu amur gl ayaklarm kirletiyordu. Sabahtan bu yana ne yemek yemitik, ne de durup dinlenmitik. Bam dnyordu. Hadmlmn at srtnda bana ac vermemi olmas, u anda pek bir ie yaramyordu. Kalalarm kaskatyd ve onlarn arasnda, kontrol edemediim periyodik kaslmalara yol aan nabz gibi bir ar vard. Birden fark ettim ki, yanndan uzaklatm iin panie kaplan smihan attan dmek zere. Kollarm aarak onu son anda kucakladm. Islms bir sesle nefesle-nerek, kendi acm bir kenara attm ve toparlandm. Hanmm kucaklayp amurlu avlunun sonundaki kk kulbeye gtrdm. Nasl olsa bizi esir alanlar da bunu emredeceklerdi bana. Kulbe dardan grndnden daha bykt. Zaten baka trl hepimiz ieri samazdk. evresi yma tatan bu oda, dan ilerine doru yaylan maara odacklarn giriiydi. Ocan yand byk odada iki kii ekyann ban bekliyordu. Birincisi adamn karsyd. ok zayf bir kadnd, yz peeli deildi ve bu adamlardan hi korkmadan onlarn suratna bakyordu. Hatta elindeki kepSultan 295 eyle, yapt orbaya musallat olanlara vuruyordu bile. Bu korkutucu manzara Ismihan'n peesine ve bana daha fazla sarlmasna neden oldu. Bir Batl iin hadm ne kadar anormalse, hanmm iin de bu kadn o kadar anormaldi. Benim iinse ikinci kii daha artcyd. Bir derviti bu. Adam, her ne kadar bu role tam uymasa da, kll kollarn akta brakarak, yoksullarn giydii ynl bir abaya brnmt. Beni etkileyen baklar oldu, bana sanki beni tanyormu ve benim de onu tanmam istiyormu gibi bakyordu. Mistikler daima beni rahatsz etmiti. Mslmanlar'da da Hristiyanlar'da da aynyd bu; baklar ve tavrlar ruhumu ayn ekilde tehdit ediyordu bu adamlarn. Kendimi tuzaa drlyor gibi hissediyordum onlarn karsnda. Ama u anda beni daha ok ilgilendiren bedenimin tuzaa drlm olmasyd. Haydutlar, bana ve kollarmdaki yke giriteki odadan kma izni verdii iin mutlu bile saylabilirdim belki de. Bana

gsterdikleri kapy ap arka odalardan birine gemitim. Ocaktan uzakta ve yarm dzine keiyle dolu olmasna karn byle bir durumda en iyi yerdi buras. Safiye de bizimle birlikte odaya yollanmt, ama buray pek benimsemi grnmyordu. Kollarn kaldrp yolculuun yorgunluunu zerinden atmak iin uzun uzun gerindi. Bunu yaparken bir dans gibi zarifti, ama ok huzurlu olmad belliydi. Ismihan'n ise ayakta duracak hali bile yoktu. arafn ufak ufak srmaya alan fazla merakl bir dii kei onu daha da korkuttu, smihan, keiyi yalnzca kzartlm olarak pilavn zerinde grmeye almt ve imdi onlarn bu kokulu yaamlarnn iinde olmak onu tir tir titretiyordu. Hayvan kovaladm ve kuru otlardan yaplm yatak296 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 297 ta rahat edebilmesi iin elimden geleni yaptm. Hanmm ylesine yorgundu ki, kei kokularna burnu alr almaz uyuya kald. arafn ve peesini yavaa atm, iindeki elbiselerin bunlarn sayesinde pek fazla slanmadn grnce sevindim. Birinin odaya geldiini hissedince onlar hemen kapatmaya altm ama neyse ki gelen, haydutlarn bann karsyd. Elinde yeilimsi, naneli bir orba ve ekmek, peynir vard. Onlar braktktan sonra tekrar dar kp, iki, eski ama yumuak battaniyeyle geri dnd. Ona teekkr ettiimde yalnzca burnunu ekti, baklaryla sanki bana, "Evet bana teekkr edebilirsin, bunlarla yaamay baarabildiimiz iin," der gibiydi. Adamlarn eve getirmi olduu bir yn zengin ganimete karn, bu kadnn tek kiilik almas bize neyin daha deerli olduunu kantlyordu: Bu gzel kei peyniri, ekmek, kabaca dokunmu battaniyeler ve parlak renklerdeki kilimler... "En azndan bizi alktan ldrme niyetinde deil-ler." Ses tonumu Safiye'den bir cevap alabilecek ekilde ayarlamtm. Kadn daha odadan kmadan, Safiye oktan yere kp itahla yemeye balamt. Ekmeini snken, "Tabii ki hayr," dedi. "l rehineler ne ie yarar?" "Demek bizi rehine olarak tutacaklar, peki ama neden?" "Fidye ve intikam." Safiye'nin bu iki kelimeyi sy-lerkenki itah orba ve peynir iin olandan daha az deildi. Safiye'ye tek gerekli olan Murad'n gz nnden hzla kaybolmakt galiba, yle grnyordu ki, imdi yeni duruma kendini ayarlayp geleceini ona gre planla-yacakt. stelik bunu yapmakta fazla zorlanmayacaa benziyordu. Azn ve ellerini adama zdrmeyi baarm ve ciddiyetle yeni duruma ayak uydurmutu. "Deli Orhan' grdn, (haydutlarn bann adn bile renecek kadar yaknlamt sonlara) adamn sa gz yok." in dorusu, bu hengmede fark etmemitim adamn tek gznn olmadn. Daha sonra grecektim ki, zaten adamn yz efkatle bakma arzusu uyandrmyordu, yalnzca insana arpan bir iddet yaylyordu bu surattan. Siyah, ukur, sarkk bir gzkapa, kll kalarn glgesinde saklanyordu. Domuz kl gibi sakallan simsiyaht, byklan yle uzundu ki, neredeyse ensesinde balanabilirdi ve kafasnn n cascavlak kaznmt. Kee bir hrka ve o kocaman, hayvanms baa bir hayli kk gelen krmz bir sark grnty tamamlyordu. "Onu nasl kaybettiini biliyor musun?" diye sordu Safiye. Bilmiyordum.

"Senin Sokullu Paan yapm bunu. Kzgn bir demirle." Buna inanmadm belli eden bir hareket yaptm. "Evet, doru. Tabii ki yllar nce olmu. Bir paann ellerini byle ilerle kirleteceini kimse ummaz. Ama yllar nce, ilk grevi srasnda, bir yenieriyken... O zamanlar veziri azam olan ibrahim Paa, Sultan Sleyman'n korumas altnda drst ve sadk Trkler'in mallarna kendi adna el koymaya balam. Orhan da bu insanlardan biriymi. Bir dervi gelip onlara haklarna sahip kmalarn sylemi ve onlar da baka bir seenekleri olmad iin ayaklanmlar. Yan odadaki gzlerinde ifte anlam tayan dervii dnp rperdim. "Tabii ki ibrahim Paa ve yenierileri kolaylkla 298 ANN CHAMBERLIN bunlarn hakkndan gelmi. Savata boazlanmaktan kurtulanlar da bir daha byle ie kalkmamalar iin ya kr etmiler ya da sakat brakmlar." Savunma halinde, "Sanrm Sokullu Paa yalnzca kendisine emredileni yapmtr." dedim. "Evet. Bir uak, pislik de olsa efendisinin emirlerini yerine getirir." "Tek gz yok yle mi?" "Evet, herhalde Tanr Orhan'a acm, Sokullu'nun bir an oradan uzaklamasn frsat bilip tm acsna ramen, llerin arasna kap saklanmay baarabilmi. Gz aka aka, dikenlerin ve talarn zerinde srnerek cann kurtarabilmi. Ama tabii mal mlk bir daha geri gelmemi, tek gznn kalmas kk bir teselli." "Eminim Sokullu Paa yalnzca gerekli olan yapmtr." Kendimi yeniden efendimi savunurken buldum. "O iyi bir adamdr, imaretleri lkenin her yerine yaylmtr." "Evet. Peki oralarda sraya girip dilenenler kim? Onun eliyle kr edilmiler, topal braklmlar, adamlar alp kendi ekmeklerini kazanamyorlar onun yznden. Kadnlar dul brakan kim? ocuklar... Hristiyan ocuklar deil bunlar, Trk ocuklar... O ocuklar, onun elleri babasz ve be parasz brakt." Rahatsz bir ekilde smihan'a baktm, neyse ki uyuyordu. Onun bunlar duymasn istemiyordum. Safiye gzlerime bakarak, "Ismihan iin meraklanma", dedi. "ok kt bir kaderden kurtuluyor. Bylelikle o paayla evlenmesi gerekmeyecek artk." "Orhan'n bizim iin yapt planlarn yryeceinden emin misin?" "Neden baarsz olsun ki?" ; "O tek bana bir adam. Tek gz kr bir adam ve Safiye Sultan 299 bir avu arkada bir imparatorlua kar m kacaklar? Buna inanamazsn, ibrahim Paa olsun veya olmasn, Sultan Sleyman ki ona Bat dnyas Muhteem diyor kendi topraklarnda torununa bunun yaplmasna izin vermeyecektir. Ya senin sevgili Murad'n, ondan ne haber?" Safiye hi nemsemeden omzunu silkti. "Bu da geitlerinin gizeminde, Allah, Orhan'a yardm elini vermi." "Bir de lgn dervilerin ilhamlarnda... Byle fanatik liderliin zaman oktan geti." "Veniero bylesine souk bir ekilde gerekilik yapamazsn karmda. nceleri hayallerle doluydun, idealisttin. Beni Trk korsanlardan kurtarmaya alyordun. Beni korumak iin duvarlara trmanyordun." Gzkapaklarn bana bakarak titretti ve ihtirasl bir ekilde italyanca

konumaya balad. Bu tarz hareketlerle istedii sonular almasna raz olamazdm. fkeyle cevap verdim. "Teekkrler. Kendimi yle bir idealizmden kurtarabilmek iin ok uratm." "imdi kt m olduk?" "Olsam yeri deil mi? Ve sen, Baffo'nun kz u haline bak. Bir adam ayartmak iin sersem bir gerdanln peinde Anadolu'nun yarsn turluyorsun, sonra onu bir kenara frlatp hi tanmadn bir baka adama yanayorsun. Allah iin sen tereyar gibisin; seni kim tutarsa onun kokusunu alyorsun, soanl, sarmsakl bir el bile olsa..." Safiye yar karanlkta salarn savurdu. Sanki ona iltifat etmitim. "Orhan'n gcn kmsememek gerek", dedi. "Yllardr nefretle beslenmi biri o. Biz de onun esirleriyiz. Murad buradan fersah fersah uzaklarda." 300 ANN CHAMBERLIN 4 Safiye Sultan 301 "Evet," dedim, bu bilgilerle karnm doymutu, s-mihan'n yanna gittim. Hanmm ryasnda korkun bir eyler gryordu. Bard ve grnmez eytanlarla sava-yormu gibi peesini ekitirdi. XLV ffl 'LAN NEREDE? Bu ii nasl ona brakrsn, tek bana istanbul'a gitmesine nasl izin verdin?" "O artk bir ocuk deil, kendine gel kadn! O bir erkek." Deli Orhan karsnn fkesini yattrmaya alyordu ve ona bir atasz syledi, "Eer bir erkee, erkek ii vermezsen, o bunu kendisi bulur. O Sokullu'ya ve Sultan'a teklifleri iletmeye olumuz kendi gnll oldu." "Onu grr grmez ldreceklerdir." Kadn telala ellerini sallyordu. "Ona ganimetten bir eyler verdim, eer bu yetmezse Babli'ye girebilmesi iin gerekli olanlar salamak iin hrszlk yapar umarm. Beceremezse, benim olum deildir ve onun erkekliinden pheye derim, senin yetitirdiin ocuk bu, sorumluluu sende." "Ben de bunlar en azndan ona bir gelin bulmak iin yaptn sanyordum. imdiye dek, iini kavuran nefret yznden oluna kar en basit grevlerini bile yerine getirmedin. 'Kannda asil kan akmadka hibir kz.' diyordun. ok iyi. Sokullu'nun kanna olan susuzluunun biraz olsun yatmas iin dua edip durdum yllardr. Bunca zaman sonra artk bara kavuup, dier insanlar gibi yaayabilirdik belki de. Sokullu'nun gelinini alp kardn. O Hristiyan dnmenin ve kzn onurunu iki paralk ettin, tamam. imdi Sultan'n torununu oluna gelin olarak vereceini dnyorsun. Evet, buna fazlasyla layktr ama, gryorum, gryorum, senin akln baka yerlerde. Sen soyunu tketerek mezara girmek istiyorsun, ben de aresiz Allah'n dediine uymalym." Bu atmadan Safiye, adamn Ismihan hakkndaki planlarn renmiti. Ama bunu bize sylemek zahmetine asla katlanmad. Haremdeki rahatln tersine; keiler, pireler ve tahtakurularyla uraan bizleri adam yerine koymuyordu. Safiye byle bir hapse katlanamazd. Onun darda olmas gerekiyordu ve bizi esir alanlar onun kaabileceine ihtimal vermedikleri iin kz olduka rahat brakmlard. Aslnda kamak, u anda onun aklnn ucundan bile gemiyordu. Bunun nedeni adamlardan korkmas deildi, tam aksine aralarnda bulunduumuz bu vahilerden ok holanmt. Karsyla yapt konumay dinleyen Safiye'nin badem gzleriyle karlanca haydut ba daha da bir kprmt. Odada yalnzca vard.

Kadnn gururu kzn varlyla incinmiyordu ama adam iin bu geerli deildi. "Ben, Deli Orhan, dnyadaki tm hkmedenleri dizlerinin zerine indiririm," diye barrken, eline geen sopay karsna doru savurdu. Sopa, kadna hibir zarar vermeden yere dt ama, bir yn st kab devrilmiti. "Kendi evimde olsun biraz sayg gremeyecek miyim?" Ufak bir ocuun yaramazlklarn temizlercesine eilip ortal toplad kadn. Sessizlii ok etkileyiciydi. Yine de Safiye bu sessizliin iine cesaretle dald, "Oh, efendimiz. Siz gelecek iin bylesine umutlar beslerken Tanr size yalnzca tek bir ocuk mu verdi? Bence sizin gibi gl bir adam bundan honut olamaz. Eer bir kadn ona gnlnden geenleri veremiyorsa, o da bir bakasnda arar bunlar." 302 ANN CHAMBERLIN Safiye 6u l tan 303 Kadn onu aalayarak alayc alayc glmsedi. Ksmen Safiye'nin tuhaf aksanyd bunun nedeni, kzn sesi kulana aptalca ve rahatsz edici gelmiti. Ksmen de, dnyada hangi kadnn kendisi gibi, bir haydutla yaamn paylamaya raz olacana glyordu. Orhan'daki etki ise daha dndrc olmutu. Dikkatle bzlen dudaklardan dklen "efendimiz" kelimesi fkesini bir anda bitirmiti. Ve onun hafif merep tonlamasyla kendisine kaderin sunduundan daha farkl, daha gzel bir yaam olabilecei aklna gelmiti. fkesini ayakta tutabilmek iin kulbeden frtna gibi dar frlad, duygularn saklamaya alyordu. Ama dalanan gzn -ki artk bedeninde olmasa da hl onun en hassas yerlerinden biriydi- ovuturmas btn bu saklanmay bozuvermiti. "Evet, k da serinle," diye homurdand kars. Deli Orhan, lakabn hak eden bir lgnlk iinde odaya geri dnd. Olundan o gn de bir haber alamamt, atsnn altnda Sultan'm sinirli kadnlaryla bir gn daha geirmiti ve kars btn bunlara bir ocuk oyunuymu gibi bakyordu. Tehditkr bir sesle, "Bir kelime daha duyarsam," dedi, "o zaman sana gstereceim." Kadn azn at ama adam onu susturdu, "Hayr, o alamakl zrlerini bile duymak istemiyorum." Kadn bilge bir ekilde glmsedi ve adam arkasn dnp kana kadar korkmu gibi yapt. Sonra fkesini Safiye'ye kustu. "u gzlere bak!" diye bard. "Bir orospunun gzleri, namuslu bir kadnn ona sunduu eyleri umursamayan gzler. Fahie. Bu gzleri biliyorum. Fldr fldr hile arayan gzler. Orospu, seni biliyorum. Safiye odadan kaabilirdi ama bunu yapmad. Bu hakaretleri sakin sakin, neredeyse zevk iinde dinledi, nk kap azndaki adamn zerindeki etkisini biliyordu. Bu durumda bile kadndan bir tarak istemekten geri durmad. Kymetli talarla ssl kendi taran delikanl istanbul'a gtrmt, kadn isteksizce de olsa krk tahta taran ona uzatt. Safiye, taran dileri arasndaki gri ve siyah telleri, sanki yllarn tozunu alyormuasna temizlerken adamn odada olmasna zellikle dikkat etmiti. Sonra oturup uzun uzun altn rengi salarn tarad. Kendinden baka hibir eyi dnmeyen bir tavr iindeydi. Sabr tkenen kadn "al", diye bard: "Al bunu. Benim alma ve terimin zerinde yanaklarm pembe-letirip, gzelleiyorsun. Mutfam eytan tyleriyle dolduracana neden yararl bir eyler yapmyorsun?" Kza bir i

uzatt. Safiye bunu ald ve kmseyerek, "Bu nedir?," dedi. "Bir i, aptal kz", diyen kadn zafer kazanm gibiydi. Orhan kap azndayd, her eyi duyup grebiliyordu, karsnn ok salak olduunu dnd. "Bir i mi?", Safiye bu kelimeyi bilmiyordu, aleti kibar bir ekilde ama olduka beceriksiz tutuyordu, kadnn yapt tm alma kaybolup gidebilirdi. "Aptal kafal ey," diye homurdanan kadn ii kzn elinden ald ve onu serte itti. Kadnn hakaretleri, sonunda Safiye'nin sinirini bozmutu, kk bir lk att.. "Aptal kafal olan sensin, kyl", diye hrlayan Orhan, kadn Safiye'nin yanndan uzaklatrd. "Senin gibi ellerini ile ypratmayacak kadnlar da olduunu bilmiyor musun sersem?" Geri giden kadn, "Hibir yarar olmayan, bakas304 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 305 nn kanyla beslenen yavaklar," dedi. "Sen de ka kere bunu sylemitin." "Senin akln kartracak kim bilir ka Trke kelime biliyordur bu kz. Allah ahidim olsun ki, senin kafan karmakark eder bu kzn sana lks hayatla ilgili olarak syleyecei laflar, stelik buraya yeni gelmi ve dilimizi de o kadar iyi bilmiyor." "Sanki sen lks hayat ok iyi biliyorsun..." diye adamla alay etti kadn ve belki de hi sylememesi gerekeni syledi, " ykanmak rnein... Bu senin pek de bildiin bir ey deil ve kz da bunun farkndadr. Ykanmak, ykanmak... imdi kimin kafas kart? Belki de sudan korkuyorsundur, hi yanna yanatn grmedim de..." Adam, olmayan gzn ovalad. Safiye'nin elindeki tara alp frlatt ve kz ayaklarnn dibine ekti. Tarak yere dnce ikiye ayrld, biraz nce kadnn sertliinden tr baran kz, adamn bu hain tavrndan hi korkmua benzemiyordu. "Sana kylnn kim olduunu gstereceim," diyordu adam. Kadn, "iddiaya girerim ki kedi gibi sudan korkuyorsun," diye inatlayordu. "Sana gstereceim," diye tekrar bard adam. "Ben de en az Sultan'n olu kadar iyiyim ve ne zaman istersem o zaman ykanrm. Bu kadarla da kalmam, Mu-rad'n gzdesiyle de yaparm bunu, her istediimde. Cann cehenneme kadn." Ve Safiye'yi kulbeden dar kard. Yln ilk frtnasndan sonra hava tekrar sakinlemiti. Ama bu yalanc bir yazd ve bir kar derinliindeki buz gibi derenin donmamasnn tek nedeni srekli olarak akmasyd. zerine vuran gne bile onu Murad'n iine dald lk havuza benzetemiyordu. Ama gururu incinen Orhan'a bu vz geliyordu, abucak soyundu ve suya dald. O srada kfredip durduu kars deildi, onu neredeyse unutmutu bile. "ehzade Murad. Sen Deli Orhan'a gre bir kadn saylrsn. Allah biliyor gerekten ylesin kar klkl herif..." Safiye bir kenarda tek bana kalmt ve samimiyetle syleyebilirim ki, ne kadar yksekten atsa da Orhan, kz bilerek kendinden uzakta tutmu olabilirdi. Dereyle baa kabilirdi ama hafif merep tavrlara alkn deildi ve drste sylemek gerekirse kzdan korkuyordu. fkeyle

barrken bile baklarn kzn badem gzlerinden karmt. Ve bunu ykanmas bitene kadar da srdrd, o taraftan gelen en yumuak sese ya da harekete bile dnp bakmad. Safiye elbisesini karmt ve orada i amarlaryla duruyordu. "Dndm ki bu en iyisi," dedi. "zerinde inciler var ve kesinlikle onlarn ykanrken kaybolup gitmesini istemezsiniz." Orhan, rzgrn nefesi kzn gslerine dediinde, onlarn kk tepelerinin nasl dikletiini grmt ve kalbi hi bilmedii bir biimde atyordu. Korku ya da utanma da diyebilecei bu duygulardan kurtulabilmek iin kendini derenin br tarafnda sudan dar atp, lk bir tan zerine uzand. Aslnda onu u anda en fazla rahatsz eden erkekliiydi, hayat boyunca ona hkim olmakla vnmt. Bunu kzdan saklamaya alt, ama Safiye bir anda derenin te yanna gelivermiti. ehitlik mertebesinin yceliine ulamak iin can atan dindarlar bile kaza gemekten korkarlar. Ama Safiye cesaret vermeyi srdryordu. Bir, , be... Onu tamamen ele geirmeden de bundan vazgemeyecekti. Kk beyaz memelerini adamn gz nnde oynatp Safiye Sultan F.20 306 ANN CHAMBERLIN "' a f iye Sultan 307 duruyordu ve bouk bir sesle fsldyordu, " ehzade Murad'dan aldn incilerin tadna baksana..." Orhan soluk soluayd, elleri rmcek gibi kayaya yapt. Aalarn arasnda ibadeti bozulan dervi, sessizce uzaklat, arpk urpuk sakaln ve byn svazlyordu. Ama, ben kaamazdm, maarann duvarlarnda birka gn boyunca pek ok kez, Orhan'n, Murad'dan kapt ganimetlerle nasl elendiinin yanklarn dinleyip durdum. XLVI <QxW KALPL SMHAN, hibir kadnn, zellikle de Safiye'nin, deil tek bana ortalarda dolamak, insann onurunun bylesine tehdit altnda olduu bir yerde kendi arzusuyla uzun boylu kalmak isteyebileceini dnemiyordu. Safiye saatlerce bizden ayr oluyordu, smihan, onun kendisinden daha cesur olduunu biliyordu, ama ehvet dkn de olabileceini aklna getirmiyordu. Hanmmn akln kartrmamam gerekiyordu, onun dncelerinin bile kirlenmesini engellemeliydim. En sonunda, geleceimizi nasl etkileyeceinden o srada hi haberimiz olmayan gn geldi att. Orhan'n olu istanbul'dan dnmt. Annesi, geri dnd iin Allah'a krediyordu, onun gzya dolu bu karlamasyla daha da gerginleen delikanl, "Peki babam nerede?" diye sordu. ocuun bu sorusu, kadn gnlerdir altnda ezildii o karanlk ruh haline dndrvermiti. "Alak!" diye bard kulbenin arkasna doru, "Olun geldi." "Geliyorum, geliyorum," diye seslenen Orhan biraz mahcup, kuan toplayarak dar kt. Gen adam kukulu baklarla babasn szd, ama grevini baarm olmann verdii ruh hali iinde bir ey sylemedi. Aslnda saray, anlama yolunda pek istekli davranmamt. Hatta Sokullu Paa, haberi ald anda, kk bir ordunun bana bizzat geerek haydutlarn hakkndan gelmek zere derhal yola koyulmutu. "Ama bunun olamayacam biliyoruz," diyen Orhan, kendi baarsndan emin glmsyordu. "Gerekten de yle," diye cevap verdi olu. "Onlar en son inn'de grdm,

oradan teye tek bir adm bile atamayacaklardr, tpk bir haftadr oturup duran ehzade gibi." "iyi. Evet, yaknda pazarla otururlar. Onlara k ortasna kadar zaman veriyorum, en fazla..." Biraz sonra balayan kar sanki bu tarihi yaknlatr-yordu. Ekya o gece ge saatlere kadar ayaktayd. Delikanl, istanbullu Hristiyanlar'dan yasak arap getirmiti. Baar hi olmad kadar yaknlarndayd, bunu ikiyle tatlandrdlar. Safiye de, ara sra ykselen kaba kahkahalarn arasnda onlarla birlikte oturuyordu, smihan ise onu ryasnda bile brakmayan korkular ve tahtakurula-rnn saldrlar arasnda rpnarak uyuyordu. Ben de uyuklam olmalym ki, karanlkta omzuma dokunan elle yerimden sradm. Kendimi savunmak iin yukar kaldrdm elim, bir haner klfna yapmt. Tuhaf bir sesti ve tm tuhaflna karlk tandkt da, "Bu senin kendi hanerin deil, zgnm. Klfnda308 ANN CHAMBERLIN ki talar yznden onu ok sk saklyorlar. Ama o hadm haneri kadar gsterili olmasa da bu ok daha iyi i grr. Sesin sahibinin dervi olduunu anlamtm. Gereinden fazla konumann tehlikeli olacann farkndayd, ama yine de gizemli bir mrltyla unlar syledi, "Senin gen hanmn Orhan'n oluna vermek istiyorlar. Bu gece. Bunun iin savamaksn. Baka yol yok. Onun namusu ve senin yaamn iin, Allah yannda olsun." Silah elimle tarttm, ar ve iyiydi. Genlie zg cesaret ve gcn yeniden iime dolduunu hissediyordum. Ve bu houma gidiyordu. Teekkr etmek iin arkama dndm, ama orada yoktu. Eer kapdan kp ana odaya geseydi, n altnda onu grebilirdim. Oysa odann bu taraf karanlkt, bir iki kez alak sesle sylenen "Ya ahm, ya ahm" szlerini duyar gibi oldum. Bu ses, arkamda kmldanan keilerin arasnda kaybolup gitti. Ben de kendime uygun bir konum saptamak zere kl odann kapsna doru gittim. ien adamlarn zerine bir durgunluk kmt. nce yorulduklarn dndm, belki de baygn bir ekilde hrkalarna sarnp uyuyacaklard. Ama bu sessizlik gergin bir bekleyiten trym ve Deli Orhan'n, "Kz getirin!" diye barmasyla bozuldu. Sokullu Paa'nn onurunun parampara edilmesinin zel deil, genel bir ekilde yaplacan anladm. Ve ellerinde mealelerle iki iriyar adam yanmdan geerken, elimde haner olsun ya da olmasn fazla bir ey yapamayacam anladm. Belki bir ya da ikisinin hakkndan gelebilirdim, ama ondan sonra beni annda ldrerek, Ismihan' yalnz onursuz deil, yapayalnz brakacaklar da kesindi. Safiye &ultan 309 "Kalk Sultan torunu, kalk!" Adamlar mealelerin nda eytani yzleriyle onun saman yatana doru ehvetle eilmilerdi. "Bu gece senin dn gecen." Ismihan sallanarak yanmdan geerken, onlarn bu kaba saba hareketlerinin anlamn henz kavrayamamt. Ayaklar hl uykunun arl iinde olmasna karn, adamlarn onu peesi ak olarak grmemeleri gerektiinin bilincindeydi. Adamlar onu kollarndan tutup odann ortasna srkleyene kadar kapanvermiti. Peenin altndan bana yalvaran baklarla bakan gzlerine bir ey vaat edemiyordum. Ben de onun kadar aresizdim.

Tam karmdaki kap zgrle alan kapyd ve yan banda Safiye oturuyordu. Epey bir sredir orada olmalyd, yz akt ve bu adamlarla bir arada olmaktan hi utanmyordu. Sanrm bir para arap bile imiti, yanaklar kzarm, gzleri parlyordu. Acaba bu parlt, arkadann kaderi iin dkt gzyalarndan myd? Aka gryordum ki, hayr. Onun yannda Deli Orhan oturuyordu. Kendi yerini bu gecenin erefine oluna vermiti. Sandalyesini vermesi liderlikten vazgetii anlamna gelmiyordu, seslendi, "Haydi olum, ibana, talihin ak olsun." Safiye, bu szler stne ykselen gl ve barlara katlmamt. Ama rahatsz olup ban da evirmedi. Gen adam, odann ortasndaki smihan'a sarlmak zere ayaa kalkp hzla ilerledi. " Her tarafndan kuatlmt zavall kz, arkasnda bir duvar bile yoktu. Hl ayakta durabiliyordu ama, emindim, yok olmak istiyordu. O iriyar haydutun yannda inanamayacam kadar kk ve aresizdi. iki ve kendisine gsterilen ilgi, Orhan'n olunu olduka etkilemiti. Hareketleri zarif bir dansla, kaba bir erkeklik gsterisi arasnda gidip geliyordu. ylesine bir 310 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 311 pozla kzn arafn ve peesini syrd ki, Ismihan'n zavall kar k bile bunu bozamad. "Al ite gr, kan emici Sokullu!" diye baran Orhan'a adamlar da katld. Ismihan sanki krbalanyormu gibi ac iinde elleriyle yzn kapamt. Gen^ haydut, bu elleri ekmeye alyordu, Ismihan korkuyla elini srmca, gzel kk yz skca kavrad ve n altnda, odadaki herkesin grebilecei ekilde dndrd. Ismihan'n en gzel yeri olan byk kara gzleri sanki ktan korunmak iinmi gibi kapalyd. Bu bile kendinden gemi adamlarn ehvetli barlarn azaltmamt. intikamn sesi, "Ey Sokullu! Sen de beni daladn gibi kavrulacaksn imdi!" diye yanklanyordu. Terden srlsklam elim, hibir ie yaramayacan bile bile hanere gitmiti. Ama ne yapabilirdim? Btn bunlar Allann istei, diye kabul ederek orada hibir ey yapmadan, olan biteni mi seyredecektim? Bir baka seenek, odann ortasna frlayp, Ismihan' kalbinden han-erlemekti. Belki bunu kendime de saplamak iin zamanm olabilirdi. Beceremezsem, adamlarn benim yerime bunu yapacaklarndan emindim. Bunun iin gereken cesaret ve gce sahip olup olmadmdan emin deildim. Ama baka bir k yoktu. Gzlerimi kapadm ve sessizce Tanr'ya bana yardm etmesi iin yalvardm. Bu arada odann ortasndaki dans kzmaya devam ediyordu. Zavall bir kpek yavrusu gibi inleyen Ismihan, bir ara adamn elinden kendini kurtarmay baarmt. Ama iki ya da ift adi el hemen onu yakalayp Orhan'n oluna tekrar teslim etti. Artk kz belinden daha sk tutmaya balamt. Ismihan'n yapabilecei bir ey kalmamt, boazlanmay bekleyen bir koyundu sanki. Ismihan'n azna kendi ak azn bastrmaya alan Orhan'n olu, beceriksizce kzn elbisesindeki incilere taklmt. Elini kurtarmaya alrken bunlardan biri yere dt ve seyirciler ganimeti kapabilmek iin hemen zerine atladlar. Karmaa abucak bitti ve tekrar yerlerine dndler. Delikanl iini bo sepetten yumurta karan bir sihirbaz edasyla yapyordu. Yuvarlak, beyaz bir meme... Bu meme genliin verdii

dirilikte ortada durmaktan baka bir ey yapamazd. Ismihan, eer elinden gelseydi, duyduu utantan tr onu kupkuru ve sarkk yapard. Bu ateli grntler Orhan', olunun yaptklarn Safiye zerinde uygulamaya itiyordu. Onun memeleri de aktayd ve adamn eli neredeyse kzn alvarnn iplerini zmek zereydi. Bu adamlarn iinde yalnzca Orhan'n bir kadn vard. Pek ou, belki de yllardr kadn yz grmemiti. Delikanl iini bitirdiinde- ki rahatlkla bunu drt be kez tekrarlayabilecek gteydi- hibir g dierlerinin de kendi intikamlarn almalarn engelleyemeyecekti. Zavall Ismihan lrd, bundan emindim. Onu tek bir darbeyle ldrmek ok daha iyi olacakt, ondan sonras ise benim iin bir anlam tamyordu artk. Benim hayatm aylar nce, Pera'daki karanlk odada oktan sona ermiti zaten. Bu dncelerin verdii cesaretle pozisyonumu aldm. "Hey hadm, kenara ekil, bundan daha iyi bir manzara m aryorsun idi herif?" Bu szler ksa bir an iin zgvenimi sarsmt, kendimi toparlamaya alrken, birden odann br tarafnda olanlar hepimizin dikkatini o yne ekti. "Ahlakszn kz!" diye baryordu Orhan'n kars. Daha sonraki szleri, krlan anak mlek grlt312 ANN CHAMBERLIN snde duyulmad ama sonrakiler yine netti. "Dinsiz kpek. Allah senin belan versin. Namuslu kadnlarn kocasn almay sana deteceim." Ortal yeniden bir anak mlek frtnas ve duvara arpan tencerelerin grlts kaplad. Bunlarn hedefi Safiye, korunmak iin kaldrd kollar kan iinde, korkuyla titriyordu. Bir ekilde dar kamay baarabildi. "iyi", dedi kadn, "imdi orada donarak geberebilirsn. Ama fkesi dinmemiti, bu kez sra Orhan'dayd. Ona saldrd. Orhan, kfretti, bard, adamlarn yardma ard, te bu karklkta odann ortasna kotum ve hanerimi kullandm. Kurbanm sol kolunun arkasndan, kaburgalarnn arasndan bakladm. Orhan'n olunun cierleri kahkahasna yetecek havayla imiti. imdi bu hava, ak azndan youn bir kanla kark olarak dar fkrryordu. Grltnn arasnda, "Haydi," dedim, "komamz gerek." smihan, elinden ekitirmeme ramen arafna b-rnmeden benimle gelmedi. Bu, en azndan adamlardan birinin olan biteni anlamas iin yeterli bir sreydi. Keilerin olduu odann kapsnda duruyordu ve kaderin cilvesi, ilerindeki en keskin oku oydu. Yayn gerip, silahn kaldrdn grdm. Artk iimiz bitikti. Ismihan' nme ekip ileri ittim. Bir an sonra iimizden biri lmle karlaacakt. Neyse ki, Tanr bana hedefin ben olabilmem iin gereken gc vermiti. Okun slk alarak geldiini duydum ve koluma kamyla vurulmu gibi oldu, ama neredeyse hi ac duymamtm. Yanmdan hzndan hibir ey kaybetmeden (Safiye Sultan 313 ileri gittiini grdmdeyse aknlk iindeydim. Ok, Deli Orhan' tam gsnn ortasndan yakalamt. Oku, hedefini ardna gre, payndan ok daha fazlasn imi olmalyd. Ismihan' abucak dar kardm, ikinci bir okun bizi tehdit etmesini bile gze alamayacam iin kapy kapatrken, ieri son bir kez daha baktm. Dervii grdm, elinde haneri, oku adamn yanndan hzla uzaklayordu. Adam grtla kesilmi, grltyle yere devrildi. Bir

sonraki haydut, arkasna dnm, hararetle devarn eden kavgay seyrediyordu. Yoksul dervi, hanerini ite tam o anda adamn srtna sokup kard. Kendimi tutamayp, "Allahm!" diye bardm. "Adam bir lm melei gibi..." Ama bunlar dnmek iin hi vakit yoktu. Ismihan' aceleyle ititirdim, Safiye zaten dardayd, avluyu koarak getik ve Orhan'n aygrnn yanna geldik. Olunun atn ben aldm, ama hayvanlar hemen koturamyordum, nk kzlarnkini geminden tutarak nclk etmem gerekiyordu. En azndan adamlarn en iyi atlarn alabilmitim ve bunu en iyi biimde deerlendirmeliydim. Kar yayordu, yava yava ama yeterince youndu. Ayak izlerimiz hemen beyazlap kayboluyordu. Bir saat kadar sonra dnmeye baladm, nereye gittiimiz konusunda hibir fikrim yoktu, yalnzca kayorduk. Arkamdaki kzlar da bunu dnyordu. Safiye gerginliini bana bararak gstermeye balamt. fkeyle, "Bizi niin Orhan'n gvenli evinden uzak-latrdn," diye syleniyordu. "Sen bir salaksn. Burada, dalarda kaybolup gideceiz. Bizi hi kimse bulamayacak." Cevap vermedim, belki de hakl olabileceini d314 ANN CHAMBERLIN nyordum. Youn kar, ayak izlerimizi saklad gibi, her trl baka izi de saklyordu ve gemicilik bilgimi kullanabileceim gkyz kapkaranlkt. Tek yaptm bir ncekinden daha teye bir adm atmaktan ibaretti, bu da bizi yava yava dadan aaya doru gtryordu. "Veniero, donmak zereyim. Parmaklarm, burnum hissizleti. Gerekten de, esir bile olsak Orhan'n scak ateinin banda olmak bundan daha iyi bir kaderdi." "Ismihan Sultan gibi iyi bir kz olsaydn da arafna ve peene sahip ksaydn." Kendimi tutamyordum, "Bak o senin kadar myor ve geri dnmek iin szlanmyor." Aslnda havada tuhaf bir scaklk vard, mevsim bandaki kar frtnalarnda bazen byle olurdu. Yorgunluk ve sinirden bitkindim. Yine de, korunmasz durumumuza ramen Orhan'n inindekinden ok daha iyi durumdaydk. Dadan aa indike scaklk artyordu. Ya nce sulu kara, sonra da iri damlal saanak yamura dnmt. Ne yazk ki ksa bir sre de srlsklam olmutuk ve bu ok rahatsz ediciydi. stelik amurda atlarn ayaklar kayyordu ve artk geride braktmz izler saklanamyordu. Safiye ise drdra devam ediyordu. Orhan'n lm olduunu kabul etmiyordu. Benim gibi sersem bir hadmn tek bana bylesine mkemmel bir ka gerekletirmi olmas ona gre olanakszd. Bizi izleyenlerin dikkatini ekebileceini syleyerek onu susturmaya almam bounayd. "Allahm umarm bizi hemen bulurlar," diyen Safiye, bir iki kez yksek sesle vadinin yamalarnda sesi yanklanarak barmaktan bile ekinmedi. Orhan'n onun azn balayarak ne kadar akllca bir i yapm olduunu dnmekten kendimi alamyorSafiye Sultan 315 dum. Bize kesinlikle ihanet ederdi bu kz. Ama ne yazk, bir adam ldrm olmama karn bu kadn nasl idare edebileceim konusunda hibir fikrim yoktu. Sonunda Safiye, ayn eyleri defalarca tekrarlad iin bunlar duymaz hale geldim. Ismihan ise bizi dinlerken uyuyakalmt. Kendi ikayetleriyle younlaan ve bana bunlar dinletmek iin her yolu deneyen Safiye, beline

sarlan kollarn giderek gevediini doal olarak fark edememiti. lk atarak onunla birlikte yere yuvarlamncaya Jek... XLVII DA BAIRMITI, nk aygrn srtndan amurlarn arasna olduka sert bir biimde dmt. Aceleyle onu yerden kaldrdm, Allaha kr ciddi bir yaralanma yoktu. Yine de iini ekerek, bana yaslanp lmden dnmcesine alamaya devam etti. Onurunun ayaklar altna alnmaya alld o korkun gece, onun ryasnda bile yakasn brakmyordu herhalde. Bir an nce bir snak bulup, gn yana kadar orada kalacamz sylememle bir para rahatlad. Hkrklar arasnda iini ekefek, "Kolun yaralanm," dedi ve bana sevgiyle dokundu. "Sadece bir izik," diye yattrmaya altm. "Deli Orhan' ldren ok yapt." Kaftanmn altndaki ince kumatan bir parayla kolumu sardm, oysa kanama oktan durmutu. Bu Ismihan' ferahlatt ve tekrar ata binecek cesarete kavutu. Daha iyi fikirlerim de vard, ama yine de szm tuttum 316 ANN CHAMBERLIN ve afan ilk yla birlikte grdm, biraz yukarmz -daki, altna snabileceimiz ilk byk kayaya doru atm srdm. "En azndan vadinin dndayz," dedim. Ama, gerekte sabah olana kadar bekleyip, ondan sonra ne yne gitmemiz gerektiini saptamann daha akllca olacan sylemedim. Safiye, "Bir ate yakamaz myz?" diye szlanmaya devam ediyordu. "Allahm, sen gerekten de bir an nce o haydutlarn eline dmemizi istiyorsun," dedim. "Bundan daha iyi bir yntem olamaz yakalanmamz iin. Bu ya aalarla bir ate..." Fakat elbiselerimizin slakl artk dayanlamaz durumdayd. Ismihan'n arafna ramen dilerinin takr-dadn duyabiliyordum. Ve sonunda buna raz olarak, en azndan bizi bir para stacak dallar aranmaya baladm. Bu slaklkta bir kvlcm iin bile pek fazla ansmz da yoktu. Yine de bir umutla ie koyuldum. Dibe srklenip kalm kuru yapraklar, allar ve amlar ie yarayabilirdi ve gerekten de bir para duman kartmay baarabildim. Bu ii yapana kadar ok m-tm ama, duman grmek buna demiti. Birden vadiden gelen baz sesler duydum ve slak krkl yeleimle yanmaya alan atei rttm. Kzlar znt ve korku iinde itiraz ettiler. Kesin bir ekilde susmalarn syledim. Atlarmz kinedi. Eski dostlar yaklayordu. Sonra seslerini duyduk. Konuanlar gremesek de sylediklerini net bir ekilde anlyorduk. "te. Kayann altmdalar. Duman. Duyuyor musun?" ' "Evet." Bize doru trmanmalar birka dakika daha ald. Safiye uitan 317 Henz gn ortal aydnlatmamt, alacakaranlkta iki glge grdm, belki de kiiydiler. Bir kayayla kafalarna vurabileceim mesafedeydiler. Eilip irice bir ta elime aldm. Belki bununla kendimizi biraz olsun savunabilirdim. "Hayr. Bak. Bunlar, hadm ve kzlar." "Sana sylemitim. Dervi, arkasnda asla byle bir iz brakmazd." "Hibir iz brakmad o dervi." ,4 "Onun bunlarla beraber olmadndan emin misin? Derviin?" "Hayr, sanmam." ' "Hi iz brakmad adam."

s? "Bana sorarsanz, o adam bir insan deildi, blis o, eytan, ecinni." Dier iki adam kendilerini kt ruhlardan korumak iin dualar ediyordu. "Size syleyeyim, onun peine dmek bile aptalca bir iti." "Ama len arkadalarmzn kan yerde mi kalacak? Benim kardeimi de o ldrd." "Ve alt arkadamz daha..." "Allah iin, lm melei gibiydi. Hayr, hayr, o bir insan olamaz, o kadar silahl adam tek bir kii yok edemez." "Sonra da srra kadem bast.^ Hayr, bu bizi aar arkadalar, batan beri sylediim gibi. Bu ii Allah'a havale edelim ve eytanlardan intikam almann peine dmeyelim." Anlamlard, glgeler geri gitmeye balad. "Ama en azndan atlar alalm. Kzlar ve hadm nasl olsa souktan donacaklardr. Bu hayvanlar onlara brakmann hibir anlam yok." 318 ANN CHAMBERLIN (Safiye (Sultan 319 "Evet, ok haklsn." Birka dakika iinde adamlar gitmiti, tabii atlar da... smihan, "Gelip bizi almadlar," diye neeli lklar atyordu. "Umurlarnda bile olmad," diye ayan fkeyle yere vurdu Safiye. "Bu nasl olabilir? Bizim iin ne kadar fidye istediklerini biliyor musunuz, tam iki bin kuru... Bize nasl olur da arkalarn dnerler?" Sonra kayann ucuna kadar gidip aaya doru bard, "Aptallar, Allah'n belas aptallar." "Sylediklerini duydun." Bu muhteem mucizeyi ona anlatmaya alyordum tabii kendime de. "ilerinden yedisi lm olmal. Orhan ve olu da bu saynn iinde. Bizim karlmamz aslnda Orhan'n bann altndan kmt. Dalanm gznn arkasnda senelerdir kin ve nefret bytmt ve Allah ona sonunda sonsuz huzuru verdi. Dierlerinin Sokullu Paa'ya, ya da saraya dair bir nefretleri olduunu sanmyorum. Bundan byle bu adamlarn devletin bana bela olacaklarn da. Allah'a krler olsun." Safiye, bana dnerek, "Aptal," dedi. "Daha iyi bir aklama yapabilir misin?" "Aptal!" diye bir kez daha bard, bunu tm vadi duymu olmalyd. "Sen otur salak gibi, Allah'a kret. Artk atmz bile yok. Adamlar haklyd, burada donarak leceiz." "Ama en azndan artk korkmadan bir ate yakabiliriz," dedim ve tekrar kuru dallar toparlamaya baladm. smihan bana yardmc olup, destek vermek iin peesinin bir kenarn koparp uzatt. "Sabret, sevgili Safiye," diye arkadana yalvard. "Gerekten de Allah'a kretmemiz gerek." Ufack bir alev ykselirken, "Evet," dedim, "Allah'a ve o gizemli adama." Gne ykselene kadar, kzlara uyuyabilecekleri ortam hazrlamtm. Hatta ben de bir para kestirmitim, rya bile grmtm. Ryamda ekyadan kayorduk ama bu kez derviin kim olduunu biliyordum. Bu, eski dostum Hseyin'di. "Allahm!" dedim kendi kendime, "u ryalar..." Artk uyanmtm ama, o yz bir bakasyla deitirilemeyecek kadar zihnimde yer etmiti.

Sabah gneinin altnda, birbirine sokulmu uyuyan iki kz seyrederken zihnimi serbeste dalgalanmaya braktm, acaba bu yz baka hangi yzle deitirebilirdim? smihan souk ve korkudan kurtulunca tekrar eski tomurcuumsu holuuna kavumutu ve yar ak peesinin altndan grnen yuvarlak yzndeki ocuksuluk seyredilmeye deerdi. Gnein tmn kendi zerine alan Sofia Baffo'ysa peesiz ve bir mermer kadar kprtsz bir durgunluk iindeydi. Hl ok gzeldi, btn bu olanlardan sonra bile ay kadar gzeldi. Bam salladm ve ayaa kalktm. Savata ellerini, ayaklarn kaybedenlerin uzun zaman sonra bile ara sra o kayp organlar aryormu gibi bir hisse kapldklarn duymutum, te benim de o anda iinde bulunduum rahatszlk byle bir eydi. Ama belki de bu, neredeyse patlayacak olan mesanemin bask^yd. Hadm edilmem byle kark hisler yaratabiliyordu. Atein yanndan getim, topladm odunlarn kalanlarn iine attm ve barnamzdan dar kp amla daldm. Sert ve parlak kabuklu bcekler, talarn arasnda her zamanki sonbahar almalarn yapyordu. allarn, otlarn zerinde dolaan bol bol beyaz smklbcek... Gzlerimi bu yaratklardan kaldrp etrafma baktmda 320 ANN CHAMBERLIN korunun bana sunduu enfes doa manzarasyla karlatm. Hibir insan eli buralarn vahi bekretine do-kunmamt, ama daha aada, sanki bize insanlara giden yolu gstermeyi vaat eden prltl bir derecik akyordu. Frtnadan sonraki bu berrak ve parlak dnya tm mesafeleri yok etmi gibiydi. Ykselen gnele birlikte bir ince buhar da ykselmeye balamt ve ben bu sessizliin iinde her kpkl dalgacn grdm halde derenin rltsn duyamyordum.. evre yer yer hl kayalk ve yalnd. Uurum kenarlarnda ne eit bir bitki olabilirdi ki? Kei memleketi... Henz bir keiye rastlamamtk ama varlklar belliydi. Gne, slak yzeylerinin ta ilerine giriyormucasna onlara vurup, iekbozuu yzlerindeki ukurcuk-lardan buharlar kmaya baladnda vahi kayalklar bile gzelleiyordu. Vadinin bir safire benzeyen aralndan kanat kanada iki ku yukarlara doru uuyordu. ahinlerin tek balarna avlandklarn bildiim halde ben onlara yine de ahin dedim. nk akbaba olmalar fikri houma gitmemiti. Daha kk kulardan olumu bir sr, bu tehlikeyi hzla havalanarak bandan savd. Yukardaki dan tepesinde kaybolularn izlerken, gney, diye dndm. Bunu gnein asndan anlamtm. Sonra, korunun bir kenarndaki alak allklarn brtlenle dolu olduunu fark ettim. Yapraklarn ou frtnayla dklmt, ama dallarda asl bir yn meyve vard hl. Olgun ve siyahtlar, azma attm bir avula aniden Brenta Irma'nn kenarnda geirdiim ge sonbahar gnlerinin tatllna dnvermitim, kk bir ocuk olduum gnlere. Annem, dadm, hizmetiler, hepsi de k iin Venedik'e dnme hazrlklaryla urarlard ve benimle kimse ilgilenmezdi. Ben de gidip bI 'ti Safiye Sultan 321 rtlen arar, onlar beni arncaya dek tkanana kadar yerdim. Sonra hepsi birden seslenmeye balard, bir azdan, gn batmnda, koro halinde. "Brichino, Brichi-no..." Bu benim takma admd. Yreimde bunlar yitirmenin acsn duyunca ikinci bir avula rahatlama yolunu setim. Hi olmazsa hl brtlenlerin tadna varabiliyorum, diye

dndm ve kzlar uyandnda bunlar nasl yiyecekleri zerinde kafam younlatrdm. Sonra, leden sonra yrmeye balayabilirdik. Yryerek de olsa bu gzel havada, yoku aa epey bir mesafenin hakkndan gelebilirdik. Ve herhalde akama insanlarn olduu bir yerlere ulaabilirdik. Bu dncelerle kahvaltmz kirletmemek iin duruumu deitirdim ve kataterimi almak zere elimi sarmn iine soktum. "Abdullah!" , Bu sesin telayla katater elimden dverdi. "Oh, neyse buradasn." "Hanmm." "Uykumda bile senin yanmda olmadn hissettim ve korktum. O kt haydutun..." "Evet hanmm, ben de kbus grdm." "ylemi?" "Normaldir... Haydut ldrld, artk size bir zarar veremezler. Ve ben de buradaym." "Doay iine ekiyorsun." . J "Evet." "Herkesin zaman zaman yapmas gereken bir ey bu." Glmseyerek bakt. "Evet hanmm." Yine garantili formalite konumalaryd bunlar. "Affedersin." "Atein yanna gidin." Soluum slak kayalar gibi Safiye Sultan F.21 322 ANN CHAMBERLIN ttyordu. Etrafmdaki slak dnya mesanemdeki basknn acsn artryordu.. "Ben de hemen geleceim." O gider gitmez, ellerimin ve dizlerimin zerine dtm. Islak yapraklarn arasna brtlenlenler'den yap yap olmu parmaklarm sokarak, vahice aranmaya baladm.. am dallarndan zerime dklen sular aklm yine mesaneme takmt ve nerdeyse patlayacak bir haldeydim. Allah'n belas katateri bulamyordum. ' "Abdullah neyin var?" ., "Hibir eyim yok.. Atein yanna gidin." '< "Ama ne aryorsun?" Patladm. "Kataterimi... Onu drdm. Buralarda hifyere." "Onun ne olduunu bilmiyorum. Bir katater?" , * "Ve umarm asla da renmezsiniz hanmm." "Ama ne aradmz bilmezsem sana nasl yardm edebilirim?" "istemiyorum sizin..." Ismihan sesimin tonundan irkilmiti, bunu elimden geldiince deitirmek zorunda kaldm. Derin bir soluk aldm ve, " o, ince pirin bir borudur", dedim. ylesine bir acele iindeydim ki, boyutlarn anlatmaya alrken iaret ve baparmam titriyordu, smihan da yan bamda benim gibi ellerinin ve dizlerinin stne dt. "stat, stat, yava yava," diyordu. "ok hoyrat davranyorsun, onu bizden uzaklara iteceksin. Haydi gel sakin olalm ve onu bulalm." Tombul kk eli yapraklarn altnda benimkini buldu ve titremem geene kadar skt. "Belki de, ateim kt," dedim. "Rutubet ve her ey..." "Hayr, sanmam." Aa dm sarm gzlerimin zerinden ekerek geri itti. Yzmde grm olduu Safiye Sultan 323

eyler onu endielendirmi olmalyd. "Yani o tp olmadan rahatlayamayacan m sylemek istiyorsun?" diye sordu. Serbest kalan elimle yapraklarn arasnda aranrken hibir yorum yapmamaya kararlydm. Aslnda sark geri itilince ok daha iyi grmeye balamtm, galiba o da... "Btn hadmlar iin mi Abdullah?" "Hayr, hepsi iin deil... Ben ok daha kkten halledildim. Daha gen olsaydm..." Devam edemiyordum, elimi tekrar skt. "Abdullah onu bulacaz," dedi. Konuyu umutsuzca deitirmeye alarak, "Leandros Kulesi'ni biliyor musunuz?" diye sordum. Yavaa ve kararl olarak konutuumda sanki ellerim de buna uyuyordu. smihan ban sallad. Peesinin kenarlarn daha iyi grebilmek iin yukar kaldrmt. Yanaklar temiz havadan kzarmt. Kara gzleri yamur damlalarnn yapt imenler gibi, rzgrdan parldyordu. "istanbul'da. Asya ktasnn kenarnda; Marmara' nn, Halic'in ve Boaz'n sularnn kart yerde. Eminim bykbabann sarayndan oray grebilirsin. Ve kaynla pek ok kez yanndan gemisindir. Bykbaban limanla bu kule arasnda vergi demeden gemi gemesin diye bir zincir geriyor. Ama kulenin bunlarn dnda baka bir yks daha var. Amcam anlatmt." "Bana da anlatsana." "Sylenir ki, eski zamanlarda bu kulede Hero adl bir kz yaarm ve her gece ailesinin grmesine izin vermedii sevgilisi Leandros, onunla birlikte olabilmek iin yzerek yanna gelirmi. afak vaktinden hemen nce de yine yze yze geri gidermi." "Yolunu nasl buluyormu?" , , 324 ANN CHAMBERLIN "Hero onun iin bir lamba yakp, penceresinin nne koyuyormu." "ok gzel bir hikye." "O kadar gzel deil. Bir gece, frtna lambay sndrm. In rehberliinden yoksun kalan cesur Le-andros btn gece azgn dalgalarla boumu ve sonunda boulmu." "Oh, hayr." "Gnn ilk klaryla kuleden bakan Hero, nn cesedinin kayalarda dalgalarla ykandn grm. Kederinden hemen kendini asarak intihar etmi." "Ne kadar korkun... Bu hikye daha nce bitse daha houma giderdi." "Ama bu daha gereki. Hikyeler asla istediimiz gibi bitmez." "Byle syleme Abdullah. Sen beni o kt kaderden nasl kurtardn?" "istanbul'a geri dndnzde o kuleye bakn. Mutlaka greceksiniz. Ben onu Pera'da, tepedeki yksek kk pencereden bile grebiliyordum. Demir parmaklklarnn arasndan ve krmz kiremitli atlarn stnden... O srada aclar iinde sonumun gelmesini bekliyordum ve beni lmden de beter olan bu kaderden kurtaracak hi kimse yoktu. Burada durmak istiyordum. Yeterinden daha ok ey sylemitim aslnda. Ama kendimi fiziksel gereksinmemden daha acil bir gereksinim iinde konuurken buldum. Safiye Sultan 325 XLVIII SULTAN'A Pera'nn arkasndaki o kk karanlk evle ilgili her eyi anlattm. Boum boum gvdeli o ihtiyar zeytin aalarnn arasndaki evi.

"Herhalde ok etkileyiciydiler," dedi hanmm. "Onlarn arasnda hi kimse benim lklarm duyamazd," diye abucak onun hayallerini bozdum. "Kimse beni kurtarmaya gelemezdi." Devam ettim. Kendime engel olamyordum. "Aalar tomurcuklar iindeydi ve uyumaya alrken onlarn tozlar gzlerime doluyordu. Bazen ilkbaharn buusu iindeki arka bahede koyunlar dolanyordu." "ilkbahar myd?" "Evet." "Byle bir kader iin ne talihsiz bir mevsim." "Ramazan gelmiti." "Evet, hatrlyorum. Hayatm boyunca, bu kutsal oru hep yaza denk geldi ve gne batana kadar scan altnda tek bir damla suya bile izin verilmez." "Biliyor musun, ilk kez top seslerini duyduumda..." "Orucun sona erdiini haber veren toplar.." "Evet, bunlar ilk duyduumda dnmtm ki, bunlar benim lkemin insanlar. Saraya doru toplarn ynlendirdiler. Beni kurtarmaya geldiler. Ama bu doru deildi. Bunu yapamazlard. Buna inanmak istiyordum, ama gerekte bunu tam olarak istiyor da deildim. Byle olamazd. Bu ekilde kurtarla-mazdm." 326 ANN CHAMBERLIN Derin bir nefes aldm ve devam ettim: "Ve sonra Mira geldi, gk katnda Tanr'yla buluma gecesi. Tam da yeniden kendime gelmeye baladm akamd. Tabii asla bir daha kendim olamazdm. Asla kendim olamazdm. Ama sonuta biraz daha iyiydim. Biraz daha iyi... Mira, bu ne Tanrsal bir olayd. Muhammed atna atlam ve..." " Allah 'in en sevgili kulu..." f ='. ?; "Ve tm minareler klarla donanmt." -' "Hero'nun kulesi gibi. imdiden sonra bunu hep byle dneceim." "Zeytin aalarnn zerinden grnen yle bir minare vard ki, daha alak bir minare, ats kflenmi bir mahalle camisi. Gnde be kez, oradan ezan okuyorlard, sanki bana yaplan ikenceyi lebileyim diye." "Bunu yapabiliyor muydun?" "Umutsuzca..." ' "Bu mezzin olmal." : ; ; "Herhalde. Ama arka bahedeki kular... Bana ikence etmek iin ilkbahar arklarn syleyen bir yn ku vard. Hatta bir blbl bile. Gneyden henz gelmi o blbl her gece tyordu. Ve sis ortadan kalktnda, ikinci kattaki o kck pencereden Leandros Kulesi'ne kadar her eyi grebiliyordum. Manzara bir resim gibiydi. Bayram ve arkasndan gelen her ey. Bir resim. Ve her ey de bunun ardndan gelmiti. Klelemek. Yapaylk. Sakatlk. Resim yapmay senin dinin Tanr'y taklit etmek anlamna geldii iin lanetliyor. O resim dnyas, mutluluun dnyas, artk o telal insanlarla benim bir iim yoktu. Asla... Onlarn arasna bir daha katlamayacaktm." Evet, gerekten de yavaa ve kararl bir ekilde anlatmak ie yaryordu. (Safiye (Sultan 327 "Bana oraya gittiimden beri sudan baka bir ey vermemilerdi. Bir kurbanlk kei ya da tavuk gibiydim. Her eyin abucak temizlenmesini istiyorlard. Ve ikinci gn bana scak bir iecek getirdiler, ylesine ackmtm ki, iinde ne olup olmadn dnmeden kafama diktim. Ama sonra... Kramplar, ishaller ve inanlmaz susuzluk.... Bu ok zel bir

eydi, barsaklarm temizlemek iin..." "Sarsabr, safran, adamotu, hardal?" "Hepsi birden ve hatta daha da fazlas. Evet, hardal ve sarmsan kokusunu almtm ama bunlar itiim svdaki dier kokular saklamak iindi sanrm. Her ne hal ise, bu aclarla kvranrken, Selahaddin ve bir baka adamn benim durumumdan sz ettiklerini duydum. Hasta hasta onlarn nnde David heykeli gibi durmam gerekiyordu. Mikelanjelo'nun David'i gibi..." Ismihan, "Bunun ne olduunu bilmiyorum," dedi. Bu heykelin bir yn al kopyasn grmtm, ama tabii ki hanmm grmemiti. Ona aklamaya altm, yalnz plaklk konusunda ylesine tutucuydu ki, bunun sanatsal nemini kavrayamyordu. Ona inandrc gelen tek ey, "Yani, o talihsiz David gibi kendimi ok ho bulmuyordum," laf oldu. 'Ne gzel hatlar, ne gzellik...' dedi Selahaddin. Sanki ben bir bayapttm. Benim neler hissettiime hi aldrmadan kemikli parmaklaryja her yanm, cinsel organm bile drtp duruyordu." Bu an zerine gzlerimi kapamtm. "Ben isyan edip barana kadar da buna devam etti. Barmam zerine ikisi de gld ve bunun benim son duygulanmam olaca zerinde sohbet ettiler. Bu Allah'n isteiydi. Benim Trke konuabildiimin farknda deillerdi, aslnda ben de byle bir lm kalm noktasnda olmasam bunu anlayamayacaktm. 328 ANN CHAMBERLIN 'Onu yle bir ekip evirmeliyiz ki, yaamaya devam edebilsin', dedi Selahaddin. ekip evirmek... Malnn tanmasndan ikyeti olan bir tccarn azyd bu. Aslnda Selahaddin'in ok fazla bir ikyeti yoktu. 'u reflekslere bak. Pek ok asil kadn, byle bir hadm iin servet demeye hazrdr, bu genlik... Eer hastalk karmadan onu tatmin edebilirse...' 'Ama bak', dedi br adam szlanarak, 'oktan ty-lenmi. Bu i iin ya gemi. Onu ekip evirmek bu yata lmcl olabilir.' 'Sen ok beceriklisindir dostum.' 'Beceri ayr, salaklk ayr eydir. Onu ekip evir- inek lmne yol aabilir.' 'Dene.' 'Buna cesaret edemem.' 'Gen ve dayankl biri o.' 'Bunu bilemem.' 'Dnyada insan en dayankl yapan ey denizlerdir.' 'Tamam yledir ama...' 'Yaayacaktr, inallah...' "i', 'inallah belki ama, garanti edemem. Onda bir ans ya var, ya yok.' 'Bu riski gze almak iin can atyorum.' :; 'Ben deil.' 'Paran alacaksn, ister yaasn ister lsn.' ; 'Bunun garantisi ne?' , 'Szm.' 'Hayr dostum. Kasap Selahaddin'le daha nce de pazarlk etmitim.' 'Pein vereceim.' ; 'Ama lebilir, diyorum sana...' , 'Neden ekmiyorsun? Sen ki yukaw Msr'da yllarSafiye Sultan 329 ca bu ii yaptn, gnde yirmi otuz zenci ocuu idi ettiin oldu, imdi ne diyorsun?' 'Artk o kadar gen deilim.' > '

'. 'zerine ihtiyarln yorgunluu mu kt?' 'Her eyin nce ve sonrasn dnmek zorundaym.' 'Tamam, onu ekip evirdikten sonra bir terslik olva* sa, iltihabn yaylmamas iin yeniden ameliyat ederiz.' 'Yani iki kez yle mi?' *;/; / 'Eer gerekirse, yaamas iin.' < ^; vs 'Ve hepsini pein deyeceksin?' ?: 'Hemen imdi.' Selahaddin'in karsn, yeni bir elbise iin biriktirdii paralarla nasl arya yolladn Ismihan'a anlattm. Oysa zerindeki ylesine eskiyip incelmiti ki, neredeyse amar grnyordu. "Adamlar bir sre sadan soldan muhabbet ettiler. Daha sonra Selahaddin'in karsn grdm, zerinde basit bir elbise ve onu saran geni bir kuak vard, bana bir tas arap getirmiti. Ama ikinin tuhaf tad ve kadnn yzndeki paralar heba olduu iin tad ackl ifade yznden onu camdan dar dkmeye karar verdim. Benim iin geldiklerinde uyuyordum, can skntsndan sanrm. Ama o penceresiz kulbedeki masaya beni rlplak baladklarnda oktan uyanmtm ve onlarla mcadele etmeye alyordum. Siyah deri kaylar kan lekeleriyle doluydu. ki kez tam kasklarn deilse de, buna yakn bir yerlerini tekmelemeyi baardm, adamn nefesi kesilmiti. Adam, "Selah, sen aptal msn? Bu ocuk uyumam," dedi. *..:<': 'Hayr canm uyumu. Gen ve direnlisi lepsi bu.' 'Al ite bir tekme daha.' t ; ; 4 330 ANN CHAMBERLIN 'Karma sylemitim...' ; 'Belki de kendi imitir. Yeni elbisesinin yerine. Haydi syle de yenisini getirsin, yoksa senin ypranm kaylar koparacak bu azgn.' 'Sana ne kadar gl olduunu sylemitim. Maallah ne kuvvet,' diye gururla mrldanan Selahaddin, syleneni yapmak zere dar kt. Serbest kalan bacaklarmla bir kenara sktrdm adam, 'Hah, ben Msr'dayken her alt haftada bir kaylar deitirirdik yoksa alamazdk, o scaa ve kurulua ne dayanr ki..' diye kendi kendine konuuyordu. Selahaddin dnnce ikisi bir olup sonunda bir miktar afyonu dilerimin arasndan dkmeyi baardlar. Tam etkisini gstermesini bekleyecek sabrlar yoktu. Sersem-leen bacaklarm baladlar, yar baygndm ve en hassas organmn kuvvetle ekilip iki ta arasnda sktrlmasnn korkun acsna dayanamyordum. Neyse ki baylmm." Ismihan'a anlatmaya devam ediyordum. "Aradan ne kadar geti bilmiyorum, ama kendime gelir gibi olduumda ihtiyarn yle dediini duydum, 'Gzel grnmyor. Hi gzel grnmyor.' Ardndan da Selahaddin'in, 'Tamam moruk, kazandn. Hepsini kart. Grelim bakalm bu znda ne olacak,' szlerini. Beni masaya bam gvdemden daha aada sarkacak ekilde yeniden baladlar. Bylece tm kanm beynime gidecekti. Ve bu kez baylmam istemiyorlard." Adamlarn nasl bedenimi neredeyse dolam durduracak kadar sk sk bezlerle sardklarn; nasl abucak karnma yakn bir yerden, iltihaplanmay engellemek iin bak yerine ok keskin iki obsidiyen ta kullanarak erkeklik organm kestiklerini; nasl kzdrlm bir demir afiye (Sultan

331 ubukla oray daladklarn ve btn bunlar olurken nasl her eyin, yeryznn de gkyznn de yok olduu bir acnn ruhumu ve bedenimi kapladn anlattm Ismihan'a. "Ve btn bunlar yaparken senin ayk olman m istediler, Zavall Abdullah," dedi Ismihan. "Evet, kesme ve dalama bittikten sonra, iki saat beni karakafes ve sar sakz karm bir macunla ovdular, imdi bile, hatta sizin ellerinizde de olsa bu kokulara dayanamyorum. Sonra da kestiklerinin boluunu ince ve temiz l kumuyla doldurdular, bunlar olurken hep ayktm. ihtiyar, 'lde onlar boyunlarna kadar kuma gmerdik, ok ender olarak biri lrd," diyordu. Bacaklarma vuran arlardan baylacak hale gelmeme ve iimde kusacak hibir ey kalmam olmasna ramen ben hl rrken ikencecilerim beni ayakta tutmaya alyorlard. lmcl sanclar iinde, bir ileri bir geri defalarca yrttler beni o darack kulbede. Yrterek, yaraya kan gitmesini salamak istiyorlard, daha abuk iyilemem iin. Oysa bir daha asla iyi olamazdm. Erkekliim, zerine ilkbahar sineklerinin t bir kovann iinde kalmt." "Nur Banu," diye yutkundu Ismihan. "Nur Ba-nu'nun bir zamanlar in'den gelmi bir hadm vard. O eyleri daima, boynundaki bir.zincirin ucunda sallanan, bal dolu bir kavanozda yannda tard. Eer ldnde onunla gmlmezse br dnyaya kabul edilmeyeceine inanrd." Bir korku dalgas sarvermiti beni. Ya bu, dnyann br ucundan gelmi yalnz adamn batl inanlar doru idiyse? Bama gelenlerden tr kendi inanlarm allak bullakt, bir sre bu korkunun rperticiliini yaadm. 332 ANN CHAMBERLIN Sonra kafam toplayp tekrar geirdiim ac dolu gne younlatm. Bu gnden zihnimde ok az bir ey kalmt ve imdi bunlarn arasna armha gerilmi bir ac daha ekleniyordu. "Btn o ikenceleri anlatamyorum, nk kendimde deildim. Para para olmu dilime tek damla su bile vermedikleri halde, o iren kasaplktan sonra mesanem imiti. nc gnn sonunda sarglar amak iin geldiler. iyi bir eyler bekliyor gibiydiler, ama umduklar olmamt. ihtiyar, 'iltihaptan tkanm, iini yapamyor. Bu kesinlikle ldrr. Hem de en korkun ekilde. zgnm dostum. Biz elimizden geleni yaptk', dedi. Ateler iindeki bedenimin acsn bana unutturan bir fke, her yerimi kaplamt. Zaten bir ac ancak onu aan bir baka acyla unutulabiliyor. Ve bu mthi fkeyle ylesine kaslmtm ki; o sar, iltihapl kabuk kenarndan alverdi, iren kokulu bir svnn ardndan idrar boald, ihtiyar batan aa bu pis kokulu svyla slanmt ama, buna aldrmyordu. 'Ona bir katater vermen gerekecek Selah,' dedi. 'Hadm yaayacak.' Benim iin en korkun szd duyduum, yaamak..." diyerek szlerimi bitirdim. Tepeden trnaa titriyordum ve brtlenlerin zerine kustum. ' Mesanem boaldnda, Ismihan avucunu at. Katater oradayd. Onu daha nce, ok daha nce bulmutu ve bana vermeye almt. Ama korkun hikyeme kendimi ylesine kaptrmtm ki, onu skacak tek bir kas telim bile kalmamt. Katateri almamtm. (Safi/e Sultan 333

"Eve dndmzde, Abdullah, bir mcevherciye gidip sana yeni bir tane yaptracam, gmten," dedi Ismihan. Kaba kaba gldm. Aslnn yerine koymak iin ne gln bir eydi. Ama te yandan bizim ihtiyar Pi-ero'nun kula iin almay dndm mercan aklma geldi. imdi nerelerdeydi, balklarn arasnda uyuyor muydu? Bense, bu ve bunun gibi pek ok ey iin ansm yitirmitim. Kzn elinden katateri aldm. Pirin tp, onun doku-nuuyla snmt. XLIX Q%MHAN SULTAN UYUYAMIYORDU. "Bana anlattklarndan sonra uyumam m bekliyorsun?" diye sordu. "Nasl uyuyabilirim?" Buna karn bir itah sorunu yoktu. Sinirli sinirli, brtlenleri azna dolduruyordu, arada bir de elindeki kokulu nane demetinin kk yapraklarn ayklyordu. "Gerildiimde ok yerim," diye zr diledi. "Hanmm", dedim. "Yaamnz boyunca benimkine benzer ikencelerden gemi yaratklarn koruyuculuunda uyudunuz." Birden sabrm tkenivermiti, hem de hi olmad kadar. Yaadm son alt ay sanki tm eklemlerimi acl bir svyla doldurmutu. "Ama hi bilmiyordum," diye itiraz etti. "insanlar bu gibi eyleri konumazlar." "Cinsiyetsiz insanlar da olabilir mi sanyordunuz?" "Belki de. Evet. Neden olmasn ki?" 334 ANN CHAMBERLIN "Evet, ama yle deiller." "Bana kzma. Bunlardan habersiz olduum iin bana kzmamaksn." "Hayr, kzgn deilim, yalnzca yorgunum. Haydi uyuyalm." inci gibi minik dileri sinirli sinirli bir baka dal zerinde alyordu. Onu byle yapan mutlaka yaad byk gerginlik olmalyd. Yoksa hi kimse, ne kadar a olursa olsun, naneyi byle yiyemezdi. * ;; "Baka ne yapabilirim?" diye sordu. , "Uyumak iyi gelir, biraz deneyin," dedim. ; ; ; "Yllar boyunca kullandm o insanlar..." : . "Yalnzca onlar deil, bir de ailelerinden koparlm kk kle kzlar var." "O konuda ok da olumsuz dnmyorum. Kendi evinde titreyerek alk ekmektense, harem daha iyidir ve oraya giren hibir kzn bundan ikyet ettiini duymadm." "Belki sahibelerine bunu belli etmek istemiyorlar-dr." "Onlara kar iyi davranrz, oysa babalar onlar dver. Baksana, Safiye bile..." "Evet, haydi ondan sz edelim." "Bir gn, inallah Sultan anas olacak. Bunu italya'da yapmas olanakszd." "Doru, olamazd." "Ve sanyorum, pek ou, hadmlarn byk ksm bile, aksi olsayd ikyeti olurlard, sence?" "Hanmm benim u anki ikyetim uykusuzluk..." "Ama ben senin dertlerini hafifletmenin yolunu aryorum." "Yakn ilginiz beni gerekten duygulandryor. Yalnz her ikimizin de gzleri uyku dolu olmasa bile, uygar-. 6afiye (Sultan 335

la yeniden kavumak iin bu leden sonra bir hayli yrmemiz gerektiini unutmamalyz." "Btn bunlar, klelik, hadm etmek, hepsi de Allah'n istedii..." "Selahaddin ve arkada da ayn fikirdeydiler." "Allah'n isteine kar benim gibi kk bir Sultan ne yapabilir?" "Evet. Btn sistem Allah'n istei zerine kurulu." "Ona kar kmay dnmek bile gnahtr." "O halde onun bize emrettii kutsal uyuma gereksinimi de ihmal etmeyelim ve hemen uyuyalm." Bunu yapmak zere bir iki adm attm ve hemen geri dndm. Belki de yorgunluktand, ama sanki bir tehlikeyi hisseder gibi olmutum. Vahi bir hayvan ya da ekya, ne fark ederdi? Allah biliyordu ki, bu kz oradayken tm yorgunluuma ramen uyumam olanakszd. "Bakn hanmm. Hi kimse benim ektiklerimi e^ kemez. lm daha tercih edilebilir bir eydir. Bu konuda sylenecek baka da bir sz yok." "Ya hareminin namusunun kirletilmesi durumuna ne demeli?" "Hibir ey deildir bu. Sizi hayal krklna uratmak istemem, ama yine de sylemeliyim. Bir adamn erkeklii yerindeyse, her zaman cn almak iin bir bakasnn haremine gz dikebilir. Ka kez Selahaddin'in iko karsnn altmda solucan gfbi kvranp, lklar attn hayal ettiimi bilemezsiniz." Ismihan'm yznn rengini grnce szlerimin ne kadar kaba olduunu anladm. "Orhan da bunun peindeydi, deil mi?" "Sanrm." Sesi ok baygnlamt. "Sanrm senin bana gelenler, bir kadnn tecavze uramas gibi bir ey." 336 ANN CHAMBERLIN "Hayr, hayr, hanmm. Hi alakas yok. Bir tecavzden sonra kadn ayaa kalkp yoluna devam edebilir." ,,^:i "yle mi diyorsun?" ,<.,rt. h "Benim gibi, bir yaratk haline gelmez." "Hayr Abdullah, bama bu felaket gelseydi sylediin gibi yapamazdm. Eer sen buna engel olmasaydn..." "Pekl, Sofia'ya baksana." "Safiye baka bir ey, biliyorsun Abdullah." "Dorusu bundan daha gereki bir laf olamaz." "Safiye iin doru olan eylerin tm kadnlar iin geerli olduunu syleyemezsin." "Kukusuz haklsnz hanmm." "Zaman zaman, Allah'n onu harem perdesinin ters tarafna koyduunu dnyorum. Ama Allah hi hata yapmaz, gnaha girmeyeyim." "iyi anlattnz." "Ona tecavz ok zor, idi etmekse olanaksz." "ok ilgin ve tehlikeli bir karm." "Ama Safiye normal bir durum deil. Tek syleyeceim, Allah'a krler, eer beni korumasaydn hayatmn bir anlam kalmayacakt. Senin o korkun hadm edilme ileminden sonra istediin gibi ben de lmek isteyecektim." "Ben bunu hl istiyorum." "Hayr, Abdullah. Bunu syleme. Eer sen lseydin ben de lecektim. Senin beni koruduun gibi yeryznde hibir hadm hanmn koruyamaz." "Bir kez hadm edilen birine daha byk bir ktlk yapmak olanakszdr.

Beynine saplanan bir okla lmek ok daha kolaydr." "Ama bir dn Abdullah, biz kadnlarda bu nasl i Safiye (Sultan 337 oluyor. Tecavz tamamlanmasa bile, ki bu sk sk oluyor, erkekler tarafndan dlanp ebediyen utan iinde yaamak zorunda kalabiliriz. Hatta byle bile olmasa, her gn ve her gn bunun tekrar olabilecei korkusuyla yaamak, hem de lene kadar... Bunun ucuna kadar gelip bundan kurtulmak bile lanetten kurtulmak anlamna gelmiyor. Ne kadar kolay incitilebileceini bilmek hayat zorlatryor. Byle bir saldrya urayan beden, erkek bedeni, kadnlar koruyarak acsna katlanabilir, tecavzn tekrar tehlikesi her zaman vardr. Bizim bu tehlikeye ak durumumuz, bir kereden daha fazla incitilemeyece-ini bilmekten beter bir durum deil mi? Sen, sen zgrsn." "zgrlk, buna yle mi diyorsunuz?" "zgrsn, Allah'n ellerinde. Allah'n diledii gibi, en kts bitti, artk hibir erkek senin iin tehlike deil." "Ama izler var. Allah biliyor, izler... En basit bir hareket iin bile bir kasn kmldamasna ihtiya vardr." "Bizim iin iin izlerin aclarn ekmediimizi nereden biliyorsun? insan takatsiz brakan berbat izler..." Ismihan bana arkasn dnd. Omuzlarnn gzel yuvarlklnda peesinin ucu dalgalanyordu. "Belki de ne demek istediimi anlamyorsun Abdullah, eer yleyse, seni incittiim iin beni affet." Tekrar bana dnd, gzleri rzgrda prldyordu. "Esas olan u ki, senin bir kez katlandn ac, benim dn gece benzer aclara dmemi engelledi. Buna minnettarm." Homurdandm, baa kamayacam laflard bunlar... "Ben, en azndan, sana Pera'da olanlar eer Allah'n isteiyle olduysa, en azndan onun bu yce cmertlii iin biraz kran duymalym." Safiye Sultan F.22 338 ANN CHAMBERLIN "kran m? Byle bir eyin bir kpee yaplmasn bile, ylece hibir eye karmadan seyreden Allah'a lanetler olsun. zr dileyebilirsiniz ve 'biz uygar, dindar insanlarz, bunlar yasaklayan yasalarmz var' diyebilirsiniz. Hl bu ie izin veriyorsunuz, Pera'da gizli kapakl olarak, Msr'da aka. 'Onlar kafirdir, fark etmez' Allah iin, kpek, koyun ya da kasaplk kze bile bu yaplmamal, dinsizmi, Mslman'm, bunlar da laf deil. Byle insanlara lanet olsun, onlarn Allah'na da..." Dine kar kan bu konumalarm onu bir sre susturdu, dudaklarn kasmt, ince ve beyazdlar. Yorgunluktan onun yan bana ktm, bam dizlerimin arasndayd ve yzm ellerimle kapamtm. "Hayr Abdullah." dedi. Sesi ok hafifti, yle hafif ki, belki de konumuyordu da ben, onun aklndan geenleri okuyordum. "u anda bile, bunun Allah'a ramen yaplm olduuna hl inanamyorum. Beni ok bencil bulabilirsin ya da kaba, ama buna engel olamyorum. Eer Allah bunun olmasn istemeseydi, seni asla tanyamazdm, geri tanal ksack bir sre oldu ama, yrekten sylyorum, bu benim iin ok byk bir kayp olurdu." Ykseklerde uan sabah kularnn lk gibi barlarn bile bastracak ekilde nane yapraklarn n dileriyle kemirmeye devam ediyordu. Isrdklarn inemiyor, azlarna doru gndermiyordu. Sadece n dileri

tkr tkr sinir iinde alyordu. Gecenin frtnasnn buharlamas gibi, aniden brtlenlere saldran arlarn vzlts gibi, uyku topraktan titreiyordu. Uzun, uykulu bir zaman sonra, Ismihan ryasnda konuur gibi mrldand. "Safiye'nin bunlarla bir ilgisi var m?" Gnein lkl altnda yzyor gibiydim ve bir ho: (Safiye Sultan ': ' 339 murtudan baka cevap vermedim. "Onu seyrettiini gryorum, adn nasl sylediinin de farkndaym. Seni bu noktalara Safiye mi getirdi Abdullah?" Bu kez homurdanmadm bile. "Aldrma. Belki, inallah, bu hikyeyi bana bir baka sefere anlatrsn." Sesi rahatlam, uzun soluklara dnmt. / L 'ERVl VE LMLE 1LGL ryam beni aniden uyandrp ayaa dikmiti. Belki garip sesler karm, hatta lk atm olabilirdim. Peesini bir kekik demetinin stnde kendine yastk yapp uyuyan Ismihan da grltme uyanmt. "Abdullah, ne oldu?" diye mrldand. "Bu bir ey demek. Bir ey demek." "Nedir o?" Hibir ey anlayabileceinden emin deildim, yar uykudayd. "Bir sredir kafam kartran bir gizem." "Ne gizemi?" "Hibir ey. Haydi uyuyun hanmm. Sizi rahatsz ettiim iin zr dilerim." "Ben artk uyandm. Ayrca zaten ge oldu." "Gne tam tepede. Biraz sonra yola kmalyz. O zamana kadar dinlenin, kuvvetinizi kazann. Sadece bir rya grdm, o kadar." "Bana bunu anlatmalsn. Anlatlmayan rya uur getirmez. Anlatlmal ve zerinde konuulmaldr." "Bu bir Trk gelenei mi?" 340 ANN CHAMBERLIN "Gelenek mi? Sadece saduyu." , ; ^> v 4* "Oh, anlyorum." "Hem zerimdeki arlk da gider. Hangi gizemin ryasn grdn?" "Selahaddin'in lmyle ilgili bir ey." Birden toparlanp oturdu, yznde uykudan eser kalmamt. "Selahaddin ld m?" "Evet." ; If1 "Seni kle yapan ve sakatlayan adam ld m?" r, "Evet." ' r,:v;;;: "Maallah, bunu bana daha nce sylemedin." , ', ' - "Sylemedim." /j "Maallah. Nasl oldu bu?" ,< W "Cinayet." '"Y. "Abdullah, sen mi?" Yzndeki dehet beni gldrmt. "Hayr hanmm, rahatlayn." "Haydutlara neler yaptn grdm, bunu yapabileceini biliyorum." "Kesinlikle onun gebermesini istiyordum, her an kendi ellerimle bunu yapmay hayal ediyordum."

"Maallah. Allah seni bu eytani dnceden kurtarm." "Balangta, tabii ki bunu dnemeyecek kadar zayftm. Sonra bir para kendime gelince, bunu nasl yapabilirim, diye frsat aramaya baladm. Ama Selahaddin kurnazd, hem de ok. Genellikle benim yanma karsn yolluyordu ve benden uzak durmaya dikkat ediyordu. Korkak... Allah'n belas korkak, bir kadnn arkasna saklanyordu. Bam yoktu. Bana bol bol tatl ve stl yiyecekler veriyorlard, gya bunlar yiyen hadmlar yumuak bal olurmu. Arada srada da bir para et, ama ok seyrek. Pahal olduu iin. Bir de kck parSafiye (Sultan 341 'Uf-l alar halinde veriliyordu bu et. Kendileri paralyorlard." "Et yemeden iyilemen bir mucize", dedi tsmihan. "Eer bir bak verselerdi, kadna saldrp intikamm alabilirim, diye korkuyorlard, bu yzden bak yoktu ortalarda." "Hi kamay denedin mi?" Benim kahramanlklarm konusunda bir hayli abartlm fikirleri olan hanmma bakp glmsedim. "Evet, dndm. Ama Pera'y bilirsiniz. Tam onun merkezinde tutuluyordum." "Senin memleketlilerinin mahallesi." :';. "Evet." "Onlara snabilirdin." "yle mi dersiniz? Peki, Venedik'te beni nasl bir yaam bekleyecekti? iimdeki fke ve ac sesime yansyordu. "Sizin kadnlarn hadmlar yok mu?" Venedikli kadnlara benden daha ok acyor gibiydi. "Tabii ki yok," diye cevap verdim. Biz barbar deiliz, diyordum az daha, ama sonra durumu tekrar dndm ve kabalmla kalbini krmak istemediim iin szlerimi yumuattm. "Yalnzca birka, ark syleyebilen hadm dnda." "Yalnzca ark syletmek iin mi hadm ediyorlar?" "Sama ve aptalca, yle deil^ni? Ben ark syleyemem, hayatm boyunca iyi bir sesim olmad. Zaten byle bir utanc tayamazdm. Pazar yerinde rastladm iki Venedikli'yi size anlatmtm, beni grnce nasl davrandklarn da... Dndke Selahaddin'in benim iin ne kadar gvenli bir kafes yapm olduunu daha iyi anlyordum. Bana geriye dnmemi gerektirecek en ufak bir hayat paras brakmamt." 342 ANN CHAMBERLIN "Anlyorum. Ama u cinayet, Abdullah. Onu anlatsana. "imdi ona geliyorum. Sylediim gibi, kendimi ldrmeye karar vermitim, bu ekilde yaptklarnn cezasn ekmese de, en azndan para kazanamayacakt benim bedenim zerinden. Eski araflardan bir ip bile yapmtm kendimi asmak iin. Arlm tayabilsinler, diye dua ediyordum. Yatan altnda saklyordum bunu, cesaretimi toplayacam an bekliyordum. Neredeyse bunu yapacaktm." "Bunu anlatma Abdullah, Allah'a kr bunu yapmamsn. Ama cinayet..." "Onlar cesedi getirdiinde ben planm gerekletirmek zereydim." "Ne cesedi? Nereden getirdiler?" "Selahaddin o gn pazar yerindeki dkknna gitmi. Bu, onun ou gnler yapt bir eydi. Gittiinde Halic'in kar tarafnda kalrd. Karsyla arasnda ne vard bilmiyorum, birbirine hi uymayan bir iftti onlar. Biri sska, biri iko... Sanyorum orada Rum fahielerle taklyordu ya da kendi mallaryla, bilmiyorum. ocuklar yoktu. Yapt ie ne kadar

uyuyuyordu bu. Yani genellikle evde kadnla ben oluyorduk. Kadn, kapnn anahtarlarn belinde tayordu. Bana bir hadmn nasl davranmas gerektiini retiyordu. Sofra servisi, ilere koturma, kadn gzyle alveri, Trkemi zarif laflarla sslemek, arabann perdelerini onlar girip karken ap kapamak... Her eyi... Ve benden bir Mslman karmaya urayordu. 'Artk snnetsiz olmann bir nemi kalmad, yle deil mi?', diyordu. 'Erkeklerin ou snnetten ok korkar, bebekken snnet edilen Yahudiler hari. Senin gibiler, bizim aramzda ok sayg grrler. Hadmlar Kutsal Hiafiye Sultan 343 caz bekilii yapabilirler, yalnzca hadmlar. Bunlar bilmiyor muydun? Kadn haclarn da rehbere ihtiyalar vardr erkek haclar gibi. Ve hadmlar hem helalle haramn snrnda, hem de kadnla erkein snrnda nbet tutarlar, Allah'n takdir ettii gibi, o dier snrda. Eer o sevgiyi iinde duyarsan, bakarsn bir gn sana da ksmet olur, inallah." Ismihan benzer kayglarla sordu, "Senden yle bir Mslman yapamad, deil mi?" "Ne erkek ne de kadn olan; Hristiyanln, Mslmanln, Yahudiliin ve hatta putperestliin, hepsinin snrnda durabilir, yle deil mi?" "Sanrm durabilir." "Kendine gre fena bir kadn deildi, tabii iimdeki nefretle onu hl bir intikam arac olarak gryordum. Yemeklerde bol bol cinsel itah artrc baharatlar kullanyordu, hatta bir hadmn yemeinde bile. Sanyorum bununla adamn cinsel arzularn kamlamay umuyordu. Dnme bir italyan'la evli, ocuksuz bir Trk kadn... zenilecek bir kader deildi bu. Kocasnn, benim hayatm harcayarak kendi hayatn kazanmasndan tr daha nazik olabilirdi. Sanrm olurdu da... Ama bir hadmla iyi iliki kurup, ondan yararlanmay beceremi-yordu. nk buna alk deildi. Adam, kars iin deil bir hadm, elbise bile almyordu. Ara sra mutfakta yardma gelen kk Ermeni.kzndan baka lks yoktu. Her neyse, onun bana sylediklerinden mmkn olduunca az ey renmeye gayret ettim." "Oh, Abdullah ok ak szlsn." "Selahaddin zaman zaman ev yemei iin uruyordu ve neler yaptmza bakyordu. Yatrmnn bir an nce kra dnmesini istiyordu. Bunda karsnn da 344 ANN CHAMBERLIN kar vard. Elbisesi geldiimden bu yana iki kat ypranmt. " "Ya adamn eve son gelii?" "l olarak geldi. Boaz kesilmiti. Pazarda. Onu bulan dier kle tacirleri, cesedi bu tarafa kaykla geirip, evine tamlard. Bahede, alak tahta bir masann zerinde, beyaz bir arafn altnda yatyordu. Yazd ve hava ok scakt, sinekler hemen cesedi bulmulard. Kokmutu. Yeni dul hemen yan bandayd. Aslnda beni kendimi asmaktan alkoyan da onun lklar olmutu. Gerekten de feryat ediyordu. Hepimizi bktracak kadar keskin lklar, atlar..." "Zavall kadn." "Evet, beni caminin imamna yolladlar, adama ly ykamak iin yardm etmem gerekiyordu." "Ettin mi?" Bam salladm, "Benden araf istemilerdi, eve gidip, tavana astm

bezleri aldm ve onu bunlarla ykadm." "Evet?" "O srada cesedi eve getirenin, adamn karsndan saklamaya alt eyi rendim. Kesilen yalnzca adamn boaz deildi. Bacaklarnn arasndaki erkekliinden geriye koyu krmz bir boluk ve mavimsi iki yuvarlak kalmt. Adamn lmcl darbeyi boazndan m, oradan m aldn anlamak olanakszd." "Bunu intikam iin yapm olmallar. Tanyan biri..." "intikam m, benim iin, bakalar iin? Bunlar bilemiyordum. nemi de yoktu. Erkeklii olmadan, ocuksuz, hatta o inli'nin dedii doruysa, sonsuzlua kavuma midi bile olmadan mezar boylamt. Bana yapt gibi..." "Allah her eyi dengeler." 1 Safiye Sultan 345 "ok ksa bir sre sonra, iki gn iinde dul kadn, kocasnn bir yn borcu olduunu rendi, adam onun elbisesini filan dnmeden savurmutu parasn. O olmaynca kredi de olmuyordu. Her eyi satmak zorunda kald, tabii beni de. Ancak bu ekilde, az bir parayla erkek kardeinin evine dnebildi. Bu yzden pazara dtmde fiyatm ucuzdu. Pazarlk etmeden duramayan Ali de beni Sokullu Paa iin olduka ucuza satn ald. Ondan sonra bir yn yeni ey oldu, Selahaddin aklmdan bile gemedi diyebilirim. Sadece ar ara adaletin yerini bulmu olmasnn scakln hissediyordum." "Yani bunu yapan bilmiyorsun." "Bilmiyordum. Umurumda da deildi. Bir melek. Yani bu sabaha kadar bu bana yetiyordu." "Bu sabah ne oldu? Ryan?" "Evet, ksmen. Bir de, cesedi eve getiren adamn mrldanmalarn hatrladm." "Cinayeti ileyeni grmler mi?" "Biri grm. Bir dervi, deyip duruyorlard. Bir deli dervi. Bu deli adam asla bulamadlar." "Derviler gzden kaybolabilirler." "Dn gece de yle oldu, deil mi?" "Bir rastlant." "Bir rastlantdan daha fazla." > ', "Yani asla bulunamad." , 9 "Sanrm yle. Ama ben buldum." "Sen mi, nasl?" "Bizim kamamza yardm eden derviti o. Syledim, rastlantdan daha fazla bir ey bu." "Nasl emin olabilirsin? Yzlerce, binlerce dervi vardr. Ve bu deli deildi. Daha ok koruyucu melee benziyordu." "Kesinlikle." ., l 346 ANN CHAMBERLIN "Ortada birbirine benzeyen iki dervi grnmesinin bir rastlant olup olmadn bilemezsin, iki dervi ve bir rya..." t "Ama biliyorum." ' "Nasl Abdullah?" :>v<- :

"nk, adamn eksik diinin olduu yere bir altn di koyarsan, onu yedirip iirip biraz imanlatrsan, san ve sakaln dzeltip tararsan, ykayp zerine bir de Halepli tccar kyafeti giydirirsen, ortaya benim eski dostum Hseyin kar." "Sana tandk m gelmiti?" "nce tandk, ama hl yabanc gibiydi. Oysa imdi, ryamda, bundan emin oldum. Mucize bu, aklaya-mam." "O zaman bu Allah'n isteiydi." "Evet, bu durumda yle. Size katlyorum hanmm, bu Allah'n isteiydi. Allah'n izniyle, benim sevgili arkadam o rahat hayatn brakp, evsiz barksz bir dervi olmu." "Bana yle geliyor ki, o senin melein. Abdullah, byle bir arkadan olduu iin sen de kutsanmsn." "Evet, evet, yleyim." Dorusunu sylemek gerekirse, o anda Venedik camlarnn srr gibi eylerin hepsini unutmutum. Ayaa kalktm, zerimizdeki leden sonra nn berraklnda etrafa baktm. Sanki yeterince bakarsam dervii, arkadam Hseyin'i tekrar grebilecektim. Allah'n isteiyle kaybolmutu, iimde bir yerlere koyamadm, giderek byyen kran borcu, gzlerime onu arattryordu. Artk adm adm yryerek yolumuzu bulmaktan baka yapacak iimiz kalmamt, hibir derviin bulunamayacan kesinlikle biliyordum. Safiye ultan 347 U IAYATIMDA LK KEZ Trklerin hamam tutkularn yrekten takdir ettim, ne kadar scaksa o kadar iyi oluyordu. Efendim Sokullu Paa ve ehzade Murad'n karsna temiz, karn tok, dinlenmi ve kolum iltihaba engel olmak iin sarsabr ve kafesotuyla tedavi edilmi olarak gelmitim. Kendimi gerekten yeni biri gibi hissediyordum. Zor bir yryn ardndan, akamstne doru, bize smihan'm elbisesindeki tek bir inci karlnda yatak ve peynir verip, gideceimiz ynleri gsterecek bir kei obanna rastlamtk. Bu alverite umduumuzdan fazlasn almtk, ki berbat gnn sonunda, onun ynlendirmeleriyle nc yenierilere rastlamtk, onlar da bizi inn'ye getirmilerdi. Ama iyi bir banyo, hafzamzda kaln scak yorganlar ve kvlcml mangallara duyduumuz zlem dndaki her eyi ykamt. Kendimi yeniden domu gibi hissediyordum, sanki lmszln zevkine varmak gibi bir eydi bu. ylesini iyi hissediyordum ki, Sokullu ve Murad'n ask suratlaryla ok geirdim. Kzlara da kendilerini toparlamalar iin zaman verilmiti. Hamam, giysiler, her taraflarn srm pirelere kar ilalar, smihan'm araf ve peesi zerindeydi. Ykanmlard tabii ama smihan'm peesinin atee att ucu yoktu. Safiye ise birilerinden edinmek zorunda kalmt zerindeki araf. Ve bunlar belli ki yal birine aittiler, daha krsal kesimden bir yal kadna... ehzade, ona bakmak iin gzlerini kaldramyordu. 348 ANN CHAMBERLIN Safiye ve ben, Ismihan'n nianlsyla olan bu ilk ve olaand bulumasnda iki yannda nbeti gibi dikiliyorduk. Ama, inn'de, divanda karlatmz bu adamlarn tavrnda daha da olaand bir durum vard. Her ikisinin de iki yannda birer adam daha vard. Herkesin dn

koparabilecek bu adamlarn korkutuculuu yalnzca csselerinden ileri gelmiyordu, adamlar ayn zamanda dilsizdiler de. zel bir grevleri vard, bakalarna anlatamayacaklar grevleri... Onlardan biri esneyerek dilsiz aznn karanln sergilerken, Sokullu Paa da ince uzun parmaklaryla nndeki alak masaya alet koydu. Yz grevinin bilincinde, ciddiydi. Herhalde Deli Orhan'n gzn dalarken de ayn maskeyi takm olmalyd. Aletlerden ikisi hanerdi. ncs, ortada tam Ismihan'n karsnda olan ise ipek bir urgand. Osmanl kan asla aktlamazd, su ne olursa olsun. O boazlan-mahyd. Ksa bir sessizlik oldu. Belki de kendimizi savunmamz bekleniyordu. Ama Ismihan bu sessizliin arlnda yalnzca kafasn ne edi. Nianlsnn nnde utan iindeydi. Ve haydutun ininde olanlarn ona lm hak ettirdiine inanyordu. Ben de, syleyecek bir sz bulamyordum. Hanmm masumdu, ama lm onun duyduu sululuktan daha iyi olabilirdi. Safiye'ye gelince, onu savunmak iin hibir ey sylenemezdi ve onu sulamak kendimi sulamak gibi bir ey olacakt. Safiye de konumuyordu. O srada, belki de ta iinde bir yerlerde duyduu sululuun buna neden olduunu dnmtm, ola ki utanyordu, bu yzden dilini tutuyordu. imdi ise bunun nedeninin kendini savunmak zorunda olduunu anlamamasndan olduunu biliyorum. (Safiye (Sultan 349 Sokullu Paa yutkundu, keskin ve sert yz daha sert, grevini yerine getirmek isteyen bir maskeyle yer deitirmiti. Elini sallad. Dilsizler dizlerinin zerinde hareketsiz kalakaldlar. Ve Murad'n dudaklarndan bir feryad ykseldi. Solgun bir el gzlerinin nnden geip yanaklarndan dklen yalar sildi. Henz kazanm olduu salkl cildi ykayp gtryordu sanki bu yalar. "On gn," diye inledi. "On gn boyunca dalarda seni aradk meleim, gzelim ve seni nerelerde bulacamz bilemedik. Neler ektim..." Hkrd, sonra toparland, "bu on gn iinde..." Safiye'nin cevab ne kadar da yavat. Sesi, ikisinin arasndaki o zel yata yeniden kurmak ister gibiydi. "Ama sana geri geldim ehzadem, gzelliim, gcmle. Allah'a kredelim ve yine birlikte olalm." "Birlikte olmak m? Mezarda!" diye bard ehzade. "Sensiz, akm. Senden sonra ben de leceim hemencecik, benim gzelim, benim sadakatsiz sevgilim. Benim sadakatim senin sadakatsizliini sonsuzlukta bile kovalayacaktr." "lmm.." Safiye durumu anlamaya balamt. "Evet, evet." Murad ayaa kalkarak, "ldrn onu," dedi dilsizlere. "nce onu ldrn. Onun bu sadakatsizliine bir an bile katlanamayacan artk." "Demek sulanyorum, kuku-stne... Ciddi bir biimde sulanyorum..." Yutkundu ve savunmaya geti, tpk kalkann kaldrp savamaya giden bir asker gibiydi. "Sonsuz sadakat yeminim senin iin yetmiyor mu akm?" Murad ilk kez ona bakt, bir n her eyin arasndan grebileceini o da tllerin arasndan gryordu. Kamak istermiesine salland. O vahi emri vermek 350 ANN CHAMBERLIN zere ban yukar kaldrd. Ama sonra bunun yerine gzlerini karp, ban sallad. "Ama on gn boyunca", dedi Safiye, " sensiz kaldm iin bana dnyann sonu gibi gelen on gn boyunca, Ismihan ve ben, Veniero'nun, Abdullah'n,

uradaki hadmn mthi korumas altndaydk." Baffo'nun kzn korumak iin tek bir sz bile sylemeye niyetim yoktu. Ama imdi sorumluluu bana atyordu ve lmn eiinde bunu yklenmeye hi niyetim olmasa da bir eyler sylemek zorundaydm. Peenin arasndan bile fark edilen eytani ve batan karc bir gzellik, gzlerini zerime dikmi dilsizler... Masumiyetimi ancak br dnyada kantlayabilir dim. Evet, yine de bir eyler sylemek zorundaydm. "inn hamamlarna krler olsun," dedim. "Byle bir durumda gerei bulabilmek yolunda bir anm hatrladm orada. Erkeklerle dolu bir hamamda dolatrlan kadnn masumiyetinin ya da sululuunun kolayca ortaya karlmas detini..." Sofia Baffo'ya baktm, peesini ok hafif bir ekilde benim bakm grebilmek iin aralamt, ince ipein arkasndan grnen gzleri badem gibiydi. Hemen baka bir tarafa dndm. "Sulularn utanc orada ortaya kar." Baffo'nun kznn, "Gel, tomurcuklanan koruya gel" arksyla dans edermi gibi yrynn, erkeklerle dolu bir hamamda, eteklerini o utanmaz bana dolayacak kadar byk bir rzgr estirecei kesindi. Ismihan'n etekleri iin bir mit besleyebilirdim. detlere inanyordu ve bunu can gnlden yapmak isteyecekti. Karnmda keskin bir aryla yle olmas iin dua ettim. Ne kendi hayatm, ne de Baffo'nun kznn hayat umurumdayd. Urunda mcadele verdiim, hanmmn l '';>' (Safiye Sultan 351 hayat ve onuruydu. Israr ettim, "Efendilerimiz bu deti duymulardr belki de." Efendimin yznden okuyordum. Byle batl inanlar yoktu, ama adaletin kesinlikle uygulanmasn isterdi. Ve eer mmknse, sulanan kiinin masumiyetini kantlayabilecei bir ortamn salanmasndan yanayd. Yznde bir kran ifadesi de vard. Benim hzl dnmemden honuttu, nk bu, houna gitmeyen bir ii yapmasn erteletiyordu. Murad aniden, "Bu bir yal kadn hurafesi," diye bard. "Yalnzca aptal kadnlar ve hadmlar byle eylere inanrlar." Sofia Baffo ile ehzadesinin arasnda neler getiini bilmiyordum. Belki de Baffo'nun kz erkekler hamamn-daki rzgra daha fazla inanyordu. Byle dnmek houma gidiyordu, ama bu hoa gitmenin bir anlam kalmamt nk talebim geri evrilmiti. Murad fkeyle, "Bu hadma gvenmiyorum," diye kkredi. "Hem de bandan beri. Ktahya'daki mabeyn-de onu ilk gece ldrmeliydim." Bu szlerin kendisine de dokunduunu dnen efendim kendini kontrol etme gayreti iindeydi. Ne de olsa ben onun sorumluluundaydm. Bana ynelik duran hanere yle bir dokundu. Murad devam etti, "Ayrca... Bir dzine ekyaya kar bir hadm... On gn boyunca... erefsiz, intikam ateiyle yanan haydutlar... Bir dev bile olsa, bu Abdullah'n yapabilecei bir ey deil." Haydi hepimizi ldrt, diye dndm. Alt aydr zaten hep lmeyi dnmtm, daha fazla gecikmesini istemiyordum. Kendine erkek diyen bir sersemin suratma daha fazla hakaret yadrmasn dinlemekten ok daha iyiydi bu. 352 ANN CHAMBERLIN dn ald araflarn arasndan Safiye dudaklarn slatt. Bu grnmez bir hareketti ama, onunla yataklarn tlsmyla kenetlenmi biri iin daha

da balaycyd. "Yeminlerime inanmyorsun," dedi. Bunu sylerken bzlen dudaklarnn slakln insan hissedebiliyordu. "u zavall vcudum da seni inandramaz. nk, Allah ahidimdir, o mbarek bayram gecesi memnuniyetle, severek sana adamtm onu." Murad midesine bir yumruk yemi gibi bu anyla arplmt. "Bir gvercinin yuvasna dnmek istedii gibi o da tekrar sana kavumak istiyor. Ama bu beden sana masumiyetini kamtlayamaz." Durdu. "Oysa Ismihan'n bedeni bunu kantlayabilir." Szlerinin anlamn vurgulamak iin tekrar sustu. Sonra devam etti: "ehzadem, kz kardein ve ben bu zor gnleri birlikte yaadk. Bunun bedelini de Allah'n izniyle birlikte deyeceiz, alnmz ak yzmz pak. Benim sadakatimi de Ismihan'nki kantlayacaktr. Ltfen. Planland gibi onu muhterem Paa'yla evlendir. Bekretini kantlamasna izin ver. Kendimin ve onun erefi zerine yemin ediyorum, bunun kantlarn greceksin. Ve sylediklerimin ne kadar doru olduu da bylelikle ortaya kacak. Eer zifaf yata kanlanmazsa, tamam, evet, bizi ldrmek iin her hakka sahip olursun. mz de... Ama bekretinin iaretleri sana geldiinde koruyucumuz Abdullah'n kolundaki yaray nasl aldn da anlayacaksn. O kendi vcudunu bizi kirletmek isteyenlere kar siper etti. Ve anlayacaksn ki, onun: fedakrl ve yce Allah'n yardmyla bizim iin dndn kt eyler olmad. Bizden utanmayacaksn, biz de o karabasan gibi Safiye Sultan 353 on gn boyunca ektiimiz acnn katbekat fazlas bir mutlulua kavuacaz." Murad onun szleriyle neredeyse sarho olmu gibi kalakald. Yzne renk gelmiti, sakal bile daha kzl gibi grnyordu, iinden mutlaka bir an nce odadan frlayp Safiye'ye sarlmak geiyordu. Ama yalnz deildiler, Sokullu Paa'ya dnd. Efendim, Safiye'nin konumas boyunca gzlerini benden ayrmadan sakin bir kararllk iinde oturmutu. Gzlerinde en iyi yenierilerinin bile byle bir baary elde edip edemeyeceklerine dair kukular vard. Bu baklarn altnda kendimi dorusu iyi hissediyordum. Bana kar byle bir gvenin gsterilmesinden gurur duyuyordum. Ama birden gzlerimi onunkilerden kandm. Aptalca dnmtm. Tabii ki bana bakacakt, araf ve pee iinde de olsa Ismihan'a bakamazd. Sokullu Paa, "Pekl," dedi. "Madem ki bu deneyi ehzademiz istiyorlar, ben de memnuniyetle buna uyarm." Elini sallayarak dilsizleri dar yollad. LII ULTAN SLEYMAN'IN istanbul'daki saraydan nasl gelin kardna dair pek ok ey duymutum. Bu olaya elik eden bir yn enlik yaplyormu. Vezirler, gelinin kaca bina gibi altn kumalara sarnm atnn nnde yryebilmek iin birbirleriyle yaryorlarm. Pazar yerindeki adamlardan deiik zamanlarda duyduum eyler belki de eski gnlere duyulan bir zlemle abartl-Safiye Sultan F.23 354 ANN CHAMBERLIN Safiye Sultan 355 m da olabilirdi. Herkes bir eyler daha ekleyerek gelin alay konusunu sslemi de sslemiti.

Bana gelince, nn'de o anlatmlara uygun bir gsteri gremiyordum, ama bir dnle ilgili olarak yaplmas gereken btn kural ve detler yerine getirilmiti. nn'nn zenginleri ellerinden geleni yapmlard, Sokullu da onlara yardmc olmutu. Paa ve smihan'n dnleri, Sultan tarafndan sarayda yaplsa mutlaka ok daha grkemli olacakt, buradaki olanaklar stanbul'dakilerle kyaslanamazd bile. stanbul'da haftalarca planlanp yaplacak iler yarm gnde halledilmiti. Dnn yaplaca valinin evi; Saray, Sokullu'nun kona ve ikisinin arasndaki bin bir elencenin yer alaca geni baheler ve hipodromla karlatrldnda bir dolap kadar kkt. Yine de bylesi daha iyiydi. Eer bir terslik olursa bunun utancndan kurtulmak burada daha kolayd. Tabii ki bana bir dn hatrlatacak eyler yoktu. Byk kanalda dolaan gmler ve iekle ssl gon-dollar da yoktu, San Marko'da gelin ve nedimelerinin etrafnda toplanm kalabalk da. "Ve sonsuza kadar mutlu bir ekilde yaadlar." cmlesine uyacak hibir ey yoktu. smihan da ortada yoktu. Eer bir erkek yakn yoksa gelin, trene hadmn yollayabiliyordu. Ama hanmmn aabeyi yanndayd ve Murad tren srasnda, atlaslara brnm olarak, banda tavus kuu tyle ssl mavi ipek sar imamn karsnda Sokullu'nun yannda durdu. Bir hadm olmama karn ben bile, kadnlarn bu arada kendi aralarnda neler yaptklarn bilmiyordum. Haremin kapsnda, kollarm aprazlam, belimde yeni tren hanerim nbet tutuyordum. Arasra da telala bir yerlere koturup gidiyordum: "Biraz daha kna", "Hadm, yata sslemek iin biraz daha kuma", "Ne, lokmann tm erkeklere mi gitmi? abuk bize de bir tepsi stat." Ama Venedik'teki gibi burada' da mzik vard. Sokullu'nun yenieri blnn de yardmyla nn eraf bir topluluk kurabilmiti. Aletlerin byk bir blm vurmalyd ve srekli mara benzer eyler alyorlard. yiniyet ve gayretle alnan bu mzikle, formalitelerin doruuna kt eski ev ivilerinden oynuyor gibiydi. Binada hatta komu binalarda, bu ritme kendini kaptrp uygun adm yrmeyen tek bir kii bile yoktu. Yerel arkclar mzie dn arklarn uydurmaya alyorlard, ama ortaya kan daha ok bir sava havas oluyordu. Akas gelinin ve zellikle de damadn bu tuhaf atmosferde rahatlayabilmesi olanaksz grnyordu. Davulun gergin derisinde hi durmadan patlayan tokman kard kuvvetli seslerle titreen tavandan tepemize toz yayordu. Ama bunun aresi yoktu. Aslnda aklm tavan kirileriyle zemin tahtalarndan ok, uruna bu tantanann yapld ve artk Sokullu Paa'nn ellerinde olan dn yatandayd. Allah'n yardmyla hanmm beni hakl karacakt. ehzade Murad'n annesi, kz kardeleri ve dier alanlar, ekyann saldrsndan hemen sonra balarna bir ey gelmemesi iin stanbul'a yollanmlard. Onlarn sakinletirici etkisinden uzak kalan, Murad sinir iindeydi. Sinirini benimkinden daha beter hale getiren, benim bilemediim bir ey vard belki de. Ev sahiplii yaparak ilgilenmesi gereken insanlarn arasnda, gergin bir ekilde, bir ileri bir geri yryp duruyordu. Davullar yreinde alyordu sanki. Patlamaya hazrd ve orann yerlileri, nedenleri tam da anlamadan, ehzadelerinin, kz kardeinin namusuna sahip ktn 356 ANN CHAMBERLIN dnerek, asil kann gazabndan korka korka dikiliyorlard. Muhterem bir yal adam yanna yaklat ve onu sakinletirmek iin: "Sabrl olun ehzadem," dedi. "Yzde doksan dokuz her ey yolundadr,

Allah'n yardmyla. Ve Osmanl soyuna Asya'nn, Avrupa'nn, Afrika'nn sava alanlarnda yardmc olan yce Allah, gerdek gibi kck bir alanda arkasn dnmeyecektir." Murad, "Ama neden bu kadar uzun sryor?" diye patlad. "ehzade hazretleri, akn tecellisi belli bir yatan sonra, sizin gibi genlerdekinden daha uzun zaman alr." "Bu Sokullu Paa beni mezara sokacak. Bykbabam ona baylr, herhalde ikisi de ok yal ve titrek olduu iin." "Ayp olum", diyen adam, Sultan'n ve Paa'nn ruhlarn ktlklerden korumak iin bir yn cmle sraladktan sonra, "Sokullu mkemmel bir adamdr. Belki bir gencin aceleciliine sahip deildir, ama bunun yerine kararllk, g ve elik gibi bir irade koymutur, yallk deil. Eer yava hareket ediyorsa, bu, onun bakire olduunu bildii iindir. Hi kimse Osmanl kann rastge-le aktmaz." Yal gzkapaklarnn altndaki kk gzler yaramaz yaramaz prldad, ama Murad aldrmadan sabrszca uzaklat, iki admda gerdee giden merdivenlerin bana gitti, oradan saa on adm att, salonun en uundayd, sonra ayn aceleyle geri geldi. Kafasn titretti ve dinledi. Kzl sakalyla, kapatld kafeste orman hatrlayan bir hayvana benziyordu. Davullarn grlts arasnda sanki bir ey duyabilecekmi gibi dinliyordu. Daha imdiden istanbul'a giden yolu bala evirmi yamuru biSafiye (Sultan 357 le duyamyordu, ama yukardaki odada alnan nefesleri duymak istiyordu. Birden yenieri davullarnn arasndan bir ses duyuldu. Arkamzdaki haremden ykselen neeli kadn lklaryd bunlar. Murad olanlar grebilmek iin nndekileri itti. Grevi byle durumlara ahit olmak olan yal bir kadn, merdivenlerden aa Kuran'dan sureler okuyarak iniyordu. Murad, bunun Peygamberin karsnn onuruyla oynayan kt yreklilere verilen cevapla ilgili olup olmadn anlamak iin dikkat kesilmiti. lde bir gece yabanc bir gen adamla kaybolmasnn ardndan Tanr o kadn korumutu: "iki cinsin de sadk olanlar.....demedi mi.... bu aka bir yalan....." ihtiyar kadnn parmaklar arasnda bir adr gibi tuttuu eye yle bir bakt, bu kz kardeinin kanl alvaryd. Acelesinden koarken neredeyse bana arpacakt, durdu ve gzlerime bakt. Hibir ey sylemedi, kck bir an gzkapaklarn indirdi. Bir Osmanl ehzadesi birine borluluk duyarak, onun nnde ancak bu kadar eilebilirdi. Sonra hamlede merdivenleri trmanp, kendisini mabeynde bekleyen sevgili gzdesine gitti. Davullar bir zafer mar almaya balamt, ihtiyar kadn ve tad alvar gururla ortada dolatrlyordu, sanki orada bulunan her erkein ahsi zaferi kutlanyordu. Onlarn yolundan ekilip yukar ktm. Balkondan bir sre daha enlikleri izledim. Serin bir akam rzgr srtm okuyordu. Artk yatmak zere geri dndm ve grdm eyle aknlk iinde kalakaldm. Yan bamda, bir glge gibi, efendim Sokullu duruyordu. nnde eildim, "Tebriklerimi ltfen kabul buyurunuz efendimiz," dedim. 358 ANN CHAMBERLIN "Saol Abdullah." Damatlk kyafetinin altnda bir ey kmldanyordu. "Bir dakika," dedi. Utanm bir ekilde bam evirdim. Karanlk gece, tpk Foscariler'in maliknesinden Byk Kanal'a baktm, o eski zamanlardaki kadar gzeldi. Benim asla sahip olamayacam bir eye az nce kavutuu iin engel

olamadm bir kskanlk rzgr yle bir yalad iimi. Birden garip bir sesle irkildim. Gecenin karanlna siyah tyler salyordu. Efendimin brakt idi besi horozu, karanlkta bir yandan zamansz ve beceriksizce tyor, bir yandan da bozulan tylerini silkinerek toparlamaya alyordu. "Efendimiz," dedim. Glmeme engel olamyordum. Atmacannkine benzeyen burnunun zerindeki bir gz seyirdi. "Onu hanmnn odasna yanmda gtrdm. Bir aksilik olur da..." "Onu ldrecek miydiniz?" "Boazn kesip, kann onun kan diye gsterecektim." "Bunu yapacak mydnz? Beni korumak iin?" "Senden hi kuku duymadm Abdullah. Hanmndan da. Yalnzca Murad'n gzdesi, o baka... Ama ehzadelerin gzdelerine ne yaplabilir ki? Onlar, geride kalan bizler iin hayat zorlatryorlar, yle deil mi?" Derin bir nefes ald. "Aslnda korumak istediim belki de kendi varlmd. Benim eksikliklerim yznden ikinizin ac ekmesini istemem." Ne sylemek istediinden tam olarak emin deildim ama daha fazlasn merak edecek bir pozisyonda olmadmdan emindim. "idi horoz zgr efendimiz. Tekrar tebriklerimi kabul buyurunuz ltfen," dedim. "Kutlanmay daha ok hak eden sensin. AdamlarmSafiye Sultan 359 dan bir ksm senin tarifin zerine o daa trmanp, vadideki geidi ve ekyann inini buldu. Yanlarnda yar deli bir ihtiyar kadnla dndler, sanrm onun da tedavi edilmesi gerekecek. Daha fazla vakf kurmamz gerekiyor." "Allah'n izniyle," diye mrldandm. Dn gecesi cokusunda bir damada hi mi hi benzemiyordu. "Evet, ama bunlardan daha nemlisi... Adamlarm kulbede grdklerini bana anlattlar. Feci ekilde ldrlm yedi haydut bulmular, cesetler oktan kokmu." Onun baklarnn altnda kzarmtm. "inann bana efendimiz, onlarn ounu ldren ben deilim.. Baka biri daha vard, bir dervi..." "Bir dervi?" "Evet, ounu o ldrd. Ben dorusu yalnzca ona yardmc oldum denebilir. " "Ne eit bir derviti bu? Neye benziyordu?" "iin asl, eski bir dostuma benziyordu, ama belki de yalnzca hayal grdm. Hayr, bunu kesin olarak syleyemem." "yledir. Dervilerle ilgili bir eyler sylemek zordur. ou birbirine benzer. Tanr'da kaybolmann yaratt bir benzerlik, adszlk bu." "Evet, efendimiz." "Ve onlar tpk glge gibidirler, yakalayamazsn. Bu gizemli deiimi deerlendirmekte sabrsz davranma. Abdullah, sana teekkr ederim. zerimde torununun arlyla, efendimin, Sultan'n yzne asla bakamazdm. Gnlden teekkr ediyorum sana." Koluma yle bir dokundu ki, sanki onun korkusunu hissedebiliyordum. "Sana duyduum gveni boa kartmad iin yce Allah'a da krediyorum." Szlerinden konumann sona erdiini anlamtm. ekilmek zere eilebildiim ve efendimin anlamn tam 360 ANN CHAMBERLIN

olarak zemediim baklarndan kaabildiim iin memnundum. Bir ey mi istiyordu, bir ey mi sunuyordu? Bu dalgnlkla, izin almadan kapya doru bir adm atmtm. Sokullu Paa bunu telafi edecek bir tonda, abuk abuk, "Evet, gidebilirsin Abdullah. Git uyu. Bunu oktan hak ettin," dedi. "iyi geceler efendimiz." "yi geceler Abdullah." Odadan kmadan nce ona tekrar baktm, ensesinde kahverengimsi bir krmzlk vard. Bu kan myd? Yoksa, hanmmn ellerine acele yznden yeterince ile-yemeyen knann brakt izler mi? Paa'y ok da fazla ilgilenmedii ve kesinlikle kendine paye karmad zaferinin kutlamalarn tepeden izlerken yalnz braktm. O gece, zaferini bir kez daha tekrarlamak iin gerdek odasna geri gitmeyecekti. -SONSafiye Sultan Ann Chamberlin'in Osmanl imparatorluu' n, haremin kaln duvarlarnn arkasndan yneten kadnlar ve hadmlar ustaca anlatt lemenin ikinci kitab, "YA PEK URGAN, YA GM HANER -The Sultan's Daughter-" yaknda kitaplarda... (Safiye 6ultan Bir nceki elenceli gecenin mahmurluu iindeydi harem. Birden inili duvarlarda Azize ve Bellas'in telal sesleri yankland. ehzade Murad tarafndan reddedildiklerinden beri ortak bir kaderin paylam iinde, birbirinden hi ayrlmayan bu gzel ikili, korkuyla bir saa, bir sola koturup duruyorlard. Herkes aknlktan mhlanp kalmt. Tozlu yollarda uzun ve skc bir yolculuun yerine, keyifli bir deniz gezisine kacak olmann neesi iindeki Nur Banu, hizmetkarlaryla kyafetlerini gzden geirdii keden grlty duymutu. "Hayrdr inallah, ne oluyor?" dedi. Kzlar, heyecan iinde birbirlerinin szlerini ve hatta ayaklarn ineyerek yanna geldiler. ; < "Onu grdk." "Kafasn." "Koca bir ivinin uundayd." "Allah bizi korusun." "lm." "Grnce tahmin ettik." "Hadm yolladk." ,. ' ; ! "Onlar da doru olduunu sylediler." .'"" "Cellat emesinde..." "lm." Kzlarn karmakark konumasndan pek bir ey anlamayan Nur Banu, bu son szle irkildi. "lm m? Kendinize gelin kzlar, kim lm?" Safiye sakin bir biimde elindeki aynay kucana koydu. Ak yatanda dalan salar altn llelerle dklyordu omuzlarndan. Kzlar deil de, korkuyla yz I 364 ANN CHAMBERLIN yeile dnen kadn izliyordu. Nur Banu'nun sorusuna ald cevaptan tek duyduu, olunun babasnn ad olmutu: Selim. " Selim ? Allahm... Mahvoldum." Neredeyse baylmak zereydi. "Oh, hayr." "Selim deil hanmm." ' .

"Allah korusun." "Selim yayor." "Yce Allahm." : "Ama Ltf Efendi..." "Efendimizin arkada Ltf Efendi..." ? < ; "Ltf Efendi lm..." "dam edilmi." "emenin yannda." "Suu?" Nur Banu'nun yz hl soluktu ve sesi titriyordu. "Sarholuk," diye geveledi Belks. "Oh, hanmm..." "Herkes biliyor." " Sultanmz da..." "Ltf Efendi ok iiyordu." "Dn gece de efendimizle birlikte sabaha kadar imi." "Sarayda." "Manisa tayinini kutluyorlarm." "Ltf Efendi yakalanm." "Evine dnerken..." "lesiye sarhomu..." "Sultan da cezasn vermi. "Kellesi umu..." "Belki de buna kretmek gerek." Nur Banu kendini kontrol etmeye alarak sordu. : (Safiye Sultan , 365 "Selim? Efendim Selim nasl?" "O yayor." ' ' ," " "Allah onu korusun." "Kadnlarn dnyasndan bunu sylemek zor." "Ama hadmlar da byle diyorlar." Bir kede kendi zgn tavr ve baklaryla hadmlar sylenenleri onayladlar, ama Nur Banu emin olabilmek iin ilerinden birini yine de hemen mabeyne yollad. Belks szlerine devam etti: "Bu idam aslnda bir uyar..." "Efendimiz Selim'e..." "Sultanmz olunun kt alkanlklarndan bkm vaziyette." "Dzelmesi iin bir uyar bu." "Dzelmek zorunda da..." dedi Nur Banu. "Dzelmeli." Sinirden titreyen sesiyle srdrd konumasn: "Ona yeni bir kz bulacam. En gzel kz. Ya da bir olan, eer bylesi daha houna gidiyorsa..." Safiye, salonun br ucunda bir ift yeil gzn iinden kuku ve kayg ykl bir prltnn hzla gelip getiini hissedebiliyordu. Bu, onun Gazanfer'iydi. Hadmnn gemiindeki srr haremde tek bilen Safiye'ydi. "Allah her eyi bilir, Allah her eyi grr. Sakin olalm kzlar." Nur Banu, hadmlara yeni emirler vermeye balad. Azize ve Belks birbirlerine sarlarak, yorgunluk iinde minderlere ktler. Hareme yeni katlm kzlardan birinin sesi duyuldu: "Bu, deniz yolculuuna kamayacamz anlamna m geliyor hanmm?" ylesine byk bir sessizlik oldu ki, kz bile kendisinin ne denli aptalca bir soru sorduunu anlamt. Safiye, Azize ve Belks'n nasl baktklarn grn366 ANN CHAMBERLIN ce, berbat grevin hangisine verildiini anlad. Bu Azi-ze'ydi. Zavall kz dudaklarn kanatrcasna srp duruyordu. Ve sonunda konutu: "Hanmm..." "Evet Azize?" Nur Banu sabrsz bir ifadeyle bekliyordu. "Hanmm, Sultanmz baka bir ey daha aklam." "Neyi?" Azize solukland. "Sultanmz karar vermi..." Kz devam edemeyecekti. Sz

Belks ald: "Manisa sanca efendimiz Selim'e verilmeyecekmi. Sultanmz bu grevi onun yerine torunu Murad'a vermi." Safiye ksa bir an Nur Banu'nun kara gzlerinin onu paralayacakm gibi zerine dikildiini grd. Aldrmaz bir tavrla gm aynasn kaldrp kendine bakt. Yznde garip bir gl yle bir dolat. ...Ve olan oldu. Harem lgn bir fkenin patlamasyla doluverdi birden. "Defol! Ykl karmdan! Gzm bu kadn grmesin, atn dar onu! Defol!" Nur Banu ldrm gibi avaz avaz baryordu. Eline ne geerse frlatmaya balad. Safiye ise kapdan dar karken hi de korkmua benzemiyordu. Gazanfer'in onu izleyen glgesinin gvenlii iinde, uzun koridorlarda kendinden emin, zaferinden honut uzaklat... la S 2^ -s* O 5 AFFAIRE DE COEUR EN Y YABANCI TARH ROMAN DL "Safiye Sultan-Hadm Edilmi Bir Ak", Osmanl mparatorluu'nun 16. yzylna farkl bir k dren "leme"nin ilk cildi. Dier iki cilt ise "Safiye Sultan-Ya pek Urgan, Ya Gm Haner" ve "Safiye Sultan-Szm ki Tek Sana Gemez Celladmsn Ey Zaman" adlaryla nmzdeki gnlerde okurlarmzla buluacak. Bu ciltlik romandaki karakterlerin byk bir blm gerek kiiler, tabii olaylar da yle. Chamberlin bize Osmanl tarihinin nemli bir gei dnemini bir hadmn azndan yazmay tercih etmi, bunu da, "kadn ve erkek dnyasn ayn anda gzlemleyebilecek olan yalnzca onlard" diye aklyor. yk 16. yy Osmanlsnda geiyor, Venedikli bir asilzadenin kz olan gzel Sofia Baffo korsanlar tarafndan karlarak ehzade Murad'a verilmek zere Osmanl haremine satlmtr. Ksa zamanda haremin en nemli kadnlar arasna giren ve sultan anasnn gzdesi olan Safiye ile ayn gemide bulunan italyan gemici Giorgio Veniero'nun kaderi benzer ekilde gelimez. Giorgio hadm edilerek kaybettii erkekliini Safiye'ye duyduu tutkulu akta yaar. Tarihsel zenginlik ve arpc bir romantizmle ilenmi olan bu romanda Muhteem Sleyman'n hkm srd topraklarda yaanan byk bir akn yan sra saray ve harem entrikalarna, hadmlar arasndaki lmcl mcadeleye ve erotizmin en u, en sapa boyutlarna tank olacaksnz. ISBN 975-10-1531-6 9"789751"015310"

You might also like