You are on page 1of 5

Bilim ve Hikmet

Doç. Dr. Bayram Ali ÇETİNKAYA

Asr-ı Saadet Coğrafyasında


Birlikte Yaşama Kültürü
M utluluğun en derin ve içten yaşandığı asr-ı
saadet, Hz. Peygamber (s.a.v.)’in varlığıyla
bunu gerçekleştirmiştir. Çünkü model, örnek, reh-
“mahalle kardeşliği(sâkini)” hâkimdi. Birlikte ya-
şama kültürünün özünü, çekirdeğini ve kökenini
oluşturan bu atmosfer, sonraki yüzyıllarda Abbasî,
ber, bilgin ve hakîm peygamberdi. İnsanların ve Endülüs, Selçuklu ve Osmanlı için bir yönetim
toplumların hayalleri, hedefleri, ufukları, amaçları modeli haline dönüşmüştür.
ve ufukları onun kimliğinde ve şahsında neşv-ü
Birbirlerinin inanç, kültür ve yaşam biçimleri-
nema buluyordu.
ne müdahale etmeyen bu toplumsal dokuya, Hz.
Mutluluk coğrafyasında yaşayan toplum tek bir Muhammed (s.a.v.)’in bizzat şahsî uygulama ve
cemiyet ve cemaatten teşekkül etmiyordu. Zira yöntemleri kalıcı damgası vurmuştur. Ortaya çı-
bu toplumda, Yahudi, Hıristiyan, Budist, Zer- kan hayat modelinde, aile, sokak, mahalle, şehir
düşt, müşrik, münafık, kafir, putperest ve tabii ki ve nihayetinde yeryüzü coğrafyası için mutluluğun
Müslüman bulunmaktaydı. Öyle bir toplum inşâ anahtarı gizlidir. Yüzyıllar sürecek toplumsal ya-
edilmişti ki, bu cemiyette günümüzün tartışılan şamın ilkeleri ve sınırları, Peygamber’in hayat ve
meselelerinden biri olan “mahalle baskısı” yerine uygulamalarıyla şekillenmiştir. Evrensel ve yöresel

Fotoğraf: Hulusi GÜLSEREN


Medine-i Münevvere

56 Somuncu Baba
hayat ilkeleri içerisinde, Hz. lardan olduğunu haber vermiş- Yine Uhud Savaşı’ndaki şehit
Peygamber (s.a.v.), takipçilerine tir. Toplum hizmetinde ve yara- düşen Enes b. Fedâle’nin yetim
“mahalle”nin tüm aktörlerine rına kullanılacak olsa bile asla kalan üç yaşlarındaki oğlu Mu-
yönelik icraatları ve eylemlerin yetimlerin mallarına müdahale hammed Hz. Peygamber’in
mahiyetini göstermiştir. etmemiş ve başkalarının el koy- yanına getirilir. Peygamberimiz
masına da müsaade etmemiştir. ona satılmamak ve hibe edil-
“Mahalle” içi toplumsal grup- Hatta onların, mallarını bu iş memek koşuluyla bir hurmalık
ları, aile içi ve aile dışı şeklinde için bağışlamalarına bile gönlü hibe eder.4
ele almak mümkündür. Bura- elvermemiştir. Sözgelişi Mescid-
daki “aile”, Müslüman toplu- Kölelerin Kardeşi, Arkadaşı ve
i Nebevî’nin inşa edildiği arsa,
mu temsil ederken, aile dışı ise Dostu Olan Peygamber
Ensar’dan Es’ad b. Zürâre’nin
Müslüman olmayan diğer inanç himayesinde bulunan Sehl ve Mutluluk Çağ’ında köleler
ve kültür topluluklarını ifade Süheyl adındaki iki yetime aitti.2 kendilerine köle denmesinden
etmektedir. Şimdi, Hz. Muham- Bu iki yetim, arsayı mescid yapıl- utanıyor ve üzülüyorlardı. Bu-
med (s.a.v.)’in “aile içi ve aile ması için hibe etmek istemişler; nun farkında olan Hz. Muham-
dışı icraatları, nasıl ve ne şekil- ancak Hz. Peygamber bunu ka- med (s.a.v.), ashabına “kölem”
de gerçekleşmiştir?” sorusunun
cevaplarına geçilebilir.

Mescid-i Nebevî’nin İnşa


Edildiği Arsanın Sahibi
Yetimler

Hz. Peygamber, bütün insan-


lara merhametli davranmış ve
yolundan gidenlerden de aynı
şeyi istemiştir. Ancak özellikle
yetimlere çok merhamet gös-
termelerini ısrarla hatırlatmıştır.
Zira O’nun buyurduğu gibi “Ka-
deri yalnız dua değiştirir, ömrü
yalnız şefkat uzatır ve günah
işleyenin rızkı kesilir”. Yetimlere
karşı anne şefkati gösteren Allah
Sevgilisi, her fırsatta onların hak
ve hukuklarının gözetilmesinin
mükâfatını müjdelemeyi ihmal
etmemiştir. O, “Kim Allah rıza- bul etmemiş ve bedelini ödemiş- veya “cariyem” yerine, “oğlum”
sı için bir yetimin başını okşarsa tir.3 Anlatılan olaylar da göster- veya “kızım” diye çağırmalarını
elinin değdiği her saç için sevap mektedir ki, Hz. Peygamber iyi istemiştir. Diğer taraftan kölele-
alacaktır” dedikten sonra iki bir erdemi yaymak için de, kötü re de efendilerine “Rab” deme-
parmağını birleştirerek “Ve kim bir eylemin yayılmasını engelle- melerini, çünkü sadece Allah’ın
mek için de, öncelikle uygula- “Rab” olduğunu hatırlatırdı.
vesayetindeki kız veya erkek ye-
malara kendisinden, ailesinden,
tim çocuğa iyi davranırsa, o ve Ebû Zer, bir defasında bir
akrabalarından ve yakınlarından
ben bu iki parmak gibi Cennet’- Arap köleye kötü davranmıştı.
başlamıştır. İzlediği bu yöntem,
te beraber olacağız” demiştir.1 Köle de Rasulullah’a şikayet etti:
O’nun vazgeçilmez peygamberî
Peygamberimiz yetimlerin ve siyasî tatbikatlarındandır. Do- Rasullah, Ebû Zer’i azarlayarak:
istismar edilip, mallarına el ko- ğaldır ki, böyle bir anlayışın top- “Sen hâlâ cahilsin. Köleler senin
nulmasının dünya ve ahirette lum psikolojisi üzerindeki etkisi kardeşlerindir. Allah sana onlar-
karşılaşılabilecek şiddetli ceza- daha güçlü olacaktır. dan fazla kuvvet vermiş; onlar

Kasım / 2007 57
senin meşrebine uymuyorlarsa Yahudi Hasta Çocuğu Ziyaret dua eder, son nefesine kadar
sat o zaman. Allah’ın yarattığına Eden Peygamber yanında otururdu. Son nefesi-
zarar verme. Yediğinden yedir; ni vermesini beklerken o kadar
Hastalara karşı davranışla-
giydiğinden giydir. Yapabilecek- zaman geçerdi ki, beklemekten
rında müşfik olan Allah Rasulü,
lerinden fazla iş yükleme, şayet yorgun düştüğü olurdu. Sahabe,
onları ziyaret eder, bir terapist
fazla iş verirsen, sen de onlara Allah Rasulü’nün bu şekilde çok
gibi konuşur, moral verir, dertle-
yardım et” demiştir.5 eziyet çekip yorulduğunu fark
rine ortak olur ve şifa bulsunlar
ettiler. Bu yüzden de herhangi
Kölelerin ve diğer mazlum diye Yüce Yaratıcı’ya dua eder-
biri öldükten sonra ölümünü
insanların en büyük dostu ve di. Nezaket ve saygısı sadece
haber verir oldular. Allah Rasu-
yardımcısı olan Hz. Peygamber, hasta olanlara yönelik olmayan
lü cenaze evine gider, Allah’tan
onları olumsuz şartlardan çıka- Sevgi Peygamberi, bir cenaze
rıp toplumda daha iyi bir yere geçerken, din ve inanç farkı gö- ölenin bağışlamasını diler, cena-
taşımak için çok çaba sarfetti ve zetmeksizin asla oturmaz8 he- ze namazını kılar, eğer toprağa
mücadele etti. Zamanında çok men ayağa kalkardı. Onun için vermesi gerekiyorsa bekler, aksi
sayıda köle ve cariye özgürlük- Hz. Peygamber: “Sizden biriniz halde geri dönerdi.”10
lerini elde ettiler.6 cenaze arkasından gitmezse, ce- Duygu yüklü Hz. Peygamber,
naze kendisinden uzaklaşana kendisinin haberi olmadan def-
nedilen bir cenazeden haber-
dar olduğunda, kendisine haber
verilmemesinden dolayı buruk-
luk yaşardı. Böyle durumlarda
cenaze evini ziyaret ederdi. Bir
defasında; Sahabeden biri hasta
olmuştu. Hz. Peygamber birkaç
kez onu ziyarete gitti. Sahabi bir
gece vefat etti. Hz. Peygamber
geç vakitte gelirse kendisine
zahmet olur düşüncesiyle ada-
mın ölümünü Allah Rasulü’ne
haber vermeyerek cenazeyi
defnettiler. Hz. Peygamber sa-
bahleyin haber alınca olanlara
Hz. Peygamber kölelerini öz- üzüldü ve kabrine giderek ce-
kadar ayakta dursun” tavsiyesin-
gür bırakmasının yanında, hür- naze namazını kıldı.11
de bulunmuştur.9
riyetlerini kazananlara devlet
kademelerinde görevler vermiş- Adeta bir psikolog edasıy- O, sık sık arkadaş, dost ve
tir. Örneğin, azatlı kölesi Zeyd b. la Hz. Peygamber hastaları komşularını ziyaret etmeyi ih-
Hârise ve onun oğlu Üsâme’yi, özellikle de ölüme yakın olan mal etmez, onların sıkıntılarına
içinde önde gelen sahabilerin hastaları ziyareti, bir hastanın ortak olur ve yardımcı olmaya
de bulunduğu orduların başına beklentilerini fazlasıyla karşıla- çalışır, bu adetinden Müslüman
komutan olarak atamıştır.7 yacak derece bir model oluş- olmayanları dışlamazdı. Önce-
turmaktadır. O’nun ziyaretleri ki bölümlerde belirtildiği gibi,
Köleler hususundaki uygula- gerçekten de onun, ağır hasta
genellikle şu şekilde cereyan
maları, özgürlük âşığı Peygam- Yahudi bir komşu çocuğunu
ederdi: “Bir kimsenin ölümü
ber’in insanları etnik ve genetik ziyaret ettiği kaynaklarda bize
yaklaşınca ashab, Hz. Peygam-
kökenlerine göre tasnif edip bildirilmektedir. Şayet herhangi
ber’e haber verir, Rasulullah da
derecelendirmediğini, bilakis bir yerde otururken, Müslüman
ölmeden önce hastanın yanına
yetenek ve erdemlerine göre sı- olmayan birisinin dahi cena-
gider, onun bağışlanması için
nıflandırdığını göstermektedir. zesinin geçtiğini görse hemen

58 Somuncu Baba
ayağa kalkar, böylece diğer in- çininki verildiğinde onu da içti. Onlar gibi insanlardan farklı bir
sanların acılarına karşı duyarsız Rasulullah adam doyana kadar şekilde; lüks ve saltanat içerisin-
kalmaz, ilgi gösterirdi.12 süt verdi. Bu şekilde, müşrik de hayat sürmekten uzak du-
yedi keçinin sütünü içti.16 rurdu. Hz. Peygamber, beraber
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in oturduğu dost, arkadaş ve mi-
Müşrik Misafirleri Bazen, misafirlerine evdeki
safirlere karşı saygısızlık olmasın
her şeyi ikram etmeleri sonu-
Misafirlerine karşı çok ya- diye ayaklarını dahi uzatmaktan
cunda Allah Rasulü ve ailesine
kın bir ilgi gösteren Kutlu Pey- hayâ ederdi. Yanına gelen, onu
yiyecek hiçbir şey kalmamış ve
gamber, nübüvvetten önce de ziyaret eden herkes O’ndan
onlar da aç olarak yatmışlar-
misafirperver ve cömert bir ki- büyük ikram ve saygı görürdü.
dır.17 Bu tür haller, Peygamberi-
şiliğe sahipti.13 Medine’de zen- Öyle ki, çoğu zaman ziyaretçisi-
mizin hayatında sık sık meyda-
gin-fakir, dost-düşman, gelen ni üzerine oturtacak bir şey bu-
na gelen sıradan olaylar olarak
herkese kapısı açık, son derece lamadığı zaman hırkasını çıkarır,
devam etmiştir. Evinde misafir
misafirperver, cömert ve ikram yere serer ve üzerine oturma-
bulunduğunda, Hz. Peygamber,
sını isterdi.19 Şaşıran okuyucu
sahibi olan Hz. Peygamber’in aralıklı olarak kalkarak misafirle-
için söylenmesi gerekir ki, anla-
evini farklı ırk, din ve kabileden rinin ihtiyaçları olup olmadığını
tılanlar, sadece sözlerden ibaret
çok sayıda insan ziyaret ederdi. kontrol ederdi.18
kalmış nesilden nesile aktarılan
Sevgi İnsanı, onları karşılar, biz-
zat kendisi hizmet eder ve ihti-
yaçlarını karşılardı. Ayrıca evine
gelen misafirler, mutlaka Allah
Rasulü’nün kendilerine verdiği
bir hediyeyle geri dönerlerdi.14
Bu uygulamaların bir yansıması
olarak, belki de Osmanlı’daki
yemeğe davet edilen misafire
yediklerinden dolayı dişleri yıp-
randığı için verilen “diş kirası”
geleneğinin başlamasına sebep
olmuştur.

Peygamberimizin misafir-
perverliği, Müslümanlarla sınır-
lı kalmamıştır. Dini, ırkı, sosyal Bunun yanı sıra, Hz. Pey- gerçeklik taşımayan olaylar ol-
statüsü farklı olan tüm insanlar, gamber bir yere ziyarete gitti- madığı gibi, özellikle de insan-
O’nun tarafından aynı şekilde ğinde, sonsuz tevazu ve saygı- ların kendilerinin ürettiği efsane
karşılanmış ve sıcak bir mua- dan dolayı sohbet esnasında ve hayal mahsulü hadiselerden
mele görmüştür. Müşrikler ve kendisine özel ayrı bir yer tahsis de meydana gelmemiştir; bizzat
Yahudiler O’nun evine misafir edilmesini hoş karşılamaz ve Hz. Peygamber ve çevresindeki
olmuşlar ve hiçbir ayrıma uğra- herkesin oturduğu yerin dışın- kimselerle birlikte yaşanmış ger-
madan konuk edilmişlerdir.15 da başka bir yeri tercih etmez- çek olaylardan teşekkül etmiştir.
di. Kendisi ashabın bulunduğu
Hizmetçilere Hizmet Eden
Habeşistan’dan gelen bir bir yere geldiğinde, ayağa kal-
Peygamber
Hıristiyan heyetini Rasulullah, kılmasından hoşlanmaz, neresi
evinde misafir etmiş ve ayrıca boş ise hemen oraya otururdu. Hz. Peygamber’in hizmet-
onlara kendisi hizmet etmiştir. Yani O, yaşadığı çağın kabile re- çilerine karşı olan davranışla-
Yine bir defasında müşrikler- isi, devlet başkanı ve krallarının rı onun kemâlâtının bir başka
den birisi ona misafir olmuştu. hiçbirisiyle mukayese edileme- vechesidir ve gelecek nesiller
Ona bir keçinin sütünü verdi ve yecek kadar tevazu sahibi idi. için daima seçkin bir numune
müşrik tamamını içti. İkinci ke-

Kasım / 2007 59
prensipleri toplumuna ve diğer
toplumlara dayatma ve zorlama
imtiyaz ve gücüne sahip değil-
dir. İslâm, dili, dini, ırkı, ren-
gi, inancı, kültürü ve ideolojisi
birbirinden farklı, hatta bazı za-
manlarda birbirine zıt toplumsal
grupları bir arada, birlikte yüz-
yıllardır yaşatma ortamı ve fırsa-
tını insanlığa hediye etmiştir.

Dipnot
1- Ahmed b. Hanbel, V, 250; Afzalurrah-
man, Sîret Ansiklopedisi, çev: Komis-
yon, II. baskı, İstanbul 1996, I, 50.
2- Bkz. İbn Hişâm, es-Siyretü’n-Nebeviyye,
tah: Mustafa es-Sakka, İbrahim Ebyân,
Abdülhafîz Şelbî, Mısır trz, I, 496; krş.
olarak kalacaktır. O daima ken- din nedir? Alnın yerde sürtülsün’ Ebû Abbas Ahmed b. Yahya b. Câbir el-
disine hizmet edenlere büyük demekten ibaret olduğunu23 bil- Belâzurî, Futûhu’l-Buldân, tah: Abdul-
lah Enîs et-Tabbâ’, Ömer Enîs et-Tabbâ’
bir şefkat ve nezaketle muame- dirmiştir. Enes bir başka anlatı- Beyrut 1987, 12.
le etmiş; işlerini aksattıklarında mında başından geçen bir olayı 3- Buhârî, IV, 258; İbrahim Sarıçam, Hz.
Muhammed ve Evrensel Mesajı, Ankara
bir kere bile onlara bağırmamış, şöyle nakletmiştir: “Rasulullah’a 2003, 351.
eziyet etmemiştir.20 Yanında sekiz yaşımdan itibaren on yıl 4- İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, tak: İhsân
Abbas, Beyrut trz, II, 37; Sarıçam, age,
uzun süre bulunan Enes’in an- hizmet ettim ve o beni elimin 355.
lattıkları bunu ispatlamaktadır: zarar verdiği şeylerden ötürü 5- Ebû Davud, Edep, 124; Afzalurrahman,
Sîret Ansiklopedisi, I, 45.
Hz. Peygamber’in sabah nama- hiç azarlamadı. Ailesinden biri 6- Afzalurrahman, age, III, 263.
zını kıldığında Medine’deki hiz- azarladığında ise ‘onu bırakın, 7- Sarıçam, Hz. Muhammed ve Evrensel
Mesajı, 362.
metçilerin su dolu kapları getir- çünkü bir şey takdir edilmişse o 8- İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, I, 385.
diklerini ve Peygamber’in elini şey olur’ demiştir. 9- Buhârî, I, 175; Afzalurrahman, Sîret An-
siklopedisi, III, 277.
bu kaplara daldırdığını anlatır. 10- Numânî, Hz. Muhammed (Sîretü’n-
Rahmet Peygamberi, zayıfla- Nebi), II, 525-526.
Hizmetçiler genellikle kapları
ra, fakirlere, köle ve hizmetçile- 11- Buhârî, II, 658; Nesâî, Cenâiz, 71;
sabahın soğuğunda getirirler ve Mevlânâ Şiblî Numânî, Son Peygamber
re daima şefkat ve merhametle Hz. Muhammed (Sîretü’n-Nebî), çev:
Rasulullah da elini bunlara ba- Yusuf Karaca, İstanbul 2005, II, 655.
muamelede bulunmuştur. Böy-
tırırdı.”21 12- Muhammed Hamidullah, İslâm Pey-
lelikle onlar içinde yaşadıkları gamberi, çev: Salih Tuğ, Ankara 2003,
Yine bir gün bir kadın ‘Ey toplumun gerçek bir parçası II, 1078-1079.
13- Afzalurrahman, Sîret Ansiklopedisi, I,
Allah’ın Rasulü, sana danışacak olduklarına inanmışlardır. Hz. 58.
bir sıkıntım (hâcet) var’ dedi. Peygamber onlarla toplumun 14- Afzalurrahman, age, I, 58.
15- Afzalurrahman, age, I, 58
Rasulullah da ‘Filanın annesi, zengin fertlerine nazaran daha 16- Müslim, Eşribe, 186; Ahmed b. Hanbel,
yollardan hangisini dilersen bak fazla beraber olmuştur.24 II, 375; Afzalurrahman, age, I, 58.
17- Bkz. Ahmed b. Hanbel, VI, 397.
da senin ihtiyacını göreyim’ bu- 18- Buharî, Edep, 85; Afzalurrahman, age,
Nihayetinde Son Peygamber I, 58.
yurmuşlar ve onunla yollardan
Hz. Muhammed’in uygulama- 19- Sadık Eraslan, Ekrem Keleş, Güzel Ör-
birine çekilerek kadın hacetini nek Hz. Peygamber, Ankara 2003, 50
ları, kendisinde sonraki takipçi- (Naklen; A. Kılanî, Mevridu’s-Safâ fî
arzetmiş.22 Şemâili’l-Mustafa, 2-7).
leri için en önemli ve bağlayıcı
20- Afzalurrahman, Sîret Ansiklopedisi, III,
Evlatlığı Enes, Rasulullah’ın birer ilkeler manzumesidir. Hiç- 268.
asla uygunsuz söz sarfetmedi- bir Müslüman, Yüce Allah’ın ve 21- Afzalurrahman, age, III, 268.
22- Davudoğlu, Sahîh-i Müslim Tercüme ve
ğini, konuşmalarında lanet ve O’nun Peygamberi’nin (s.a.v) Şerhi, X, 108; Ebû Davud, Edep, 12.
zem olmadığını, birini azarlar- hak, hukuk ve ödevler çerçeve- 23- Bkz. Buharî, Edebu’l-Müfred.
24- Davudoğlu, age, X, 88-90; Afzalurrah-
ken bütün söylediği şeyin ‘der- sinde ruhsat vermediği, ilke ve man, age, III, 268.

60 Somuncu Baba

You might also like