You are on page 1of 145

NSZ

eviri: Ersin Balc


Rahman ve Rahm olan Allahn adyla.
Her ne kadar mmetlerin eitliliinden dolay dinler ve mezhepler birbirinden
farkl ise de; hikmetleri, dosdoru yolun ahadiyeti ile ilk makamdan (yani, ahadiyet
mertebesinden) kelimelerin (yani, herbiri Rahmann Nefesi ile yaratlan birer kelime olan
btn mevcudatn) kalpleri zerine indiren Allaha hamdolsun. Ve Allahn rahmeti ve
selam, ihsan ve cmertlik hazinelerinden szn en dorusu ile himmetlere yardm
eden Hz. Muhammede (sav) ve onun ailesi zerine olsun.
Bundan sonrasna gelince, 627 ylnda Muharrem aynn sonlarna doru am
kentindeyken, ryamda [mbeire] Resulallah (sav) grdm. Elinde bir kitap vard
ve bana yle buyurdu: Bu kitap, Fusus el-Hikemdir. Bunu alp insanlara gtr ki
ondan faydalansnlar. Ben yle dedim: itip itaat edilecek olan, Allah ve Resul
ve aramzdaki emir sahipleridir ve biz de emrolunduk. Dolaysyla, bu kitabn
herhangi bir fazlalk veya eksiklik olmakszn, Resulallahn (sav) bana getirdii
snrlar ierisinde ortaya konmas iin isteneni yerine getirdim ve niyetimi
arlatrdm ve kendimi (nefsan) ynelim ve istemlerden yalttm. Ve Allahu
Tealadan bu kitab ortaya koyarken ve btn hallerimde beni eytann sz
geiremedii kullarndan klmasn; parmaklarmn yazd ve dilimin syledii ve
kalbimin iine ald btn hereyde ilahi korumayla, beni, kalbimin tabiat alemine
dnk yznde [ru-i nefs] ahadiyet mertebesinden gelen ilhamlara [ilka-i Subbuh]
ve ruhun fleniine zglemesini; bu ekilde, kendi hkmlerimi dayatc deil
yalnzca tercman olmay; yle ki, kalb sahibi olan ehlullahtan bu kitab anlayan
kiinin, onun aldatc nefsin garazlarndan mnezzeh bulunan takds (yani, ahadiyet)
makamndan indiini mtehakkk olmasn istedim ve bunun iin duac oldum.
Ve Hak Tealann duam iittiinde, sesleniimi kabul etmesini umarm. mdi ben,
ancak bana verilen eyi verdim. Ve ben bu kitap ierisinde, ancak benim zerime
inen ilmi indirdim. Ve ben nebi deilim, resul de deilim; yalnzca ahireti iin alan
bir vrisim.
mdi Allahtan dinleyin ve Allaha dnn
Getirdiim eyi iittiinizde, onu koruyun

Sonra, anlay ile szn mcmelini tafsil edin ve cem edin


Sonra, onu, isteyenlere verin, alkoymayn
te bu, sizi iine alan bir rahmettir; siz de onu geniletin.
Allahtan, teyit olunan ve teyit eden, temiz Muhammed eriat ile kaytlanan ve
onunla kaytlayan kimselerden olmay ve bizi onun mmetinden kld gibi, onunla
birlikte haretmesini mit ederim.

DEM KELMESNDEK HKMET- LAHYYE


Hak Sbhanehu ve Teala, sonsuz saydaki Gzel simlerinden dolaydr ki, bu
simlerinin aynlarn grmeyi diledi, veya dilersen yle de diyebilirsin: (Varlnn
kll oluundan dolay) varlkla niteleniyor olmaklyla, Emri (yani, vahidiyet
mertebesinde, btn lahi simlerin aynlarnn tecellisini) kendine ikin klan
toplayc-varoluta [kevn-i cami] (yani, nsan- Kmilde, nsan- Kmilin
hakikatinde) Kendi aynn grmeyi ve bu toplayc-varolula Kendi srrn Kendine
zahir klmay diledi. nk bir eyin kendini kendinde grmesiyle, kendini kendine
ayna olabilecek bir baka eyde grmesi ayn deildir: Kendini aynada grmek,
baklan yerden yansyan bir suretin zahir olmasyla olur. Bu (yansyan) suretin
kendisine zahir olmas iin, bu yerin (yani, aynann) olmas ve kendisinin bu yere
tecelli etmesi gerekir.
Hak btn bir alemi yaradl kusursuz olmakla birlikte ruhtan yoksun bir ceset
olarak yaratt. Dolays ile alem, cilsz bir ayna gibiydi. Ama, lahi hkmnn an
gerei, O hibir zaman, flenen lahi Nefes olan lahi Ruhu kabul etmeyecek bir
mahal hazrlamamtr [tesviye]. Ve Ruhun kabul, bu ruhtan yoksun alem
suretindeki, daimi tecellinin bitimsiz feyzini kabul etme istidadnn aa
kmasndan baka bir ey deildir. Bylece, (bu bitimsiz feyzi) kabul-edici [kabil]
olan dnda bir ey kalmaz ki, bu kabul-edicinin (yani, ayn- sabitenin) ortaya
k da Feyz-i Akdestendir (yani, ayan- sabite, Zatn tecellisi yoluyla Zatn
Kendine ilikin ilminin suretleri olarak ortaya kt iin Haktan bakas deildir).
Ve balangta ve sonda, her ey Ondan olduu gibi, yine her ey Ona dner. mdi
Emr, alem aynasnn cillanmasn gerekli klnca, dem bu alem aynasnn cils ve
bu suretin ruhu oldu.
te yandan melekler de, bu suretteki, yani ehlullahn stlahnda Byk nsan ad
verilen alemin suretindeki baz yetileri [kuvve] oluturdular. nsan oluumu [neet-i
insaniyye] iin hiss ve ruhan yetiler ne ise, alem sureti iin de melekler odur. Bu
yetilerin herbiri kendi nefsiyle rtldr ve byle olunca da (lahi Cemiyetin
yalnzca kendilerine zg olduunu sandklarndan) kendilerinden stn hibir eyi
gremezler (yani, kendi nefslerinde grdkleri kemal, bakalarnda bulunan kemali
grmelerine engel olur). nk, kendilerince onlar Allahn indinde olan btn

yksek mertebeler ve yce menziller iin gereken yeterlilie sahip olduklar zann
ierisindedirler nk onlarn indinde; hem lahi Tarafa [cenab- ilahi], hem
Hakikatlar Hakikat [hakikatl hakaik] tarafna ve hem de bu sfatlar (yani
halkiyyet ve hakkyyet sfatlarn) yklenmi olan oluumda, alemin ulvi ve sfli
btn kabul-edebilirliklerini [kabiliyet] ieren Klli Tabiatn gerektirdii eye ilikin
olarak lahi Cemiyyet szkonusudur. Ama (Klli Tabiata ilikin) bu ilme
aklyrtme yoluyla ulalamaz, nk bu trden ilim ancak ilahi kef yoluyla gelir;
ve ancak ilahi kef yoluyladr ki, ruhlarn (yani, lahi simlerin kendilerindeki
etkilerini) kabul-edici olan alem suretlerinin aslnn ne olduu (yani, Klli Tabiat
olduu) bilinebilir.
Yukarda sz edilene, nsan ve Halife ad verildi. nsan ad verilmesi,
oluumunun [neet] genel olmasndan ve btn hakikatlar kendinde ikin
klmasndan dolaydr. Ve nsan Hak iin, gzdeki grmeyi mmkn klan
gzbebei gibidir. Bylece ona (gzbebei anlamna gelen) nsan ad verilmitir.
nk Hak, mahlukatna nsandan doru bakar ve mahlukatna ynelik rahmetini
onunla ihsan eder. O ezel olan sonradan olma insandr [insan- hdis]; ve ebed olan
daimi-oluumdur [neet-i diml ebed]; ve ayrmszlayc olan ayrmlayckelimedir [kelime-i fasl- cam].
Alem insann varlyla tamamland. Ve onun aleme nisbeti, mhrn, zerinde
bulunduu yzk kana nisbeti gibidir sultann hazineleri zerine nakettii
mhr, yzk kann zerindedir. Ve insana halife denmesi bu nedenledir: Nasl
ki sultan hazinelerini mhryle muhafaza ediyorsa, Allah da mahlukatn halifesiyle
muhafaza eder. zerinde sultann mhr olduka hi kimse, sultann izni olmadan
bu hazineleri amaya cret edemez. Bylece insan, alemin muhafazasnda Kendisine
halife kld ve alem, ierisinde nsan- Kmil bulunduu srece muhafaza
olunacaktr. Grmez misin ki, dnya hazinelerinin mhr olan nsan- Kmilin bu
dnyadan ayrlmasyla bu dnyann zerindeki mhr paralanacak olsa, Hakkn
onda saklayaca hibir ey kalmaz ve iinde olan ne varsa boalr, herbir paras
(kendi asllar olan) dier paralara katr. Ve her eyin ahirete intikal etmesiyle,
nsan- Kmil, ahiret hazinelerinin zerine ebed (mhr) olarak mhrlenir.
lahi sureti oluturan simlerin btn insann ortaya kyla zahir oldu ve bylece
insan bu mevcudiyetiyle btn bir mevcudat kapsama ve kendinde toplama [cem]
ayrcaln elde etti. Ve bundandr ki, Allahu Tealann meleklere gsterdii delili
oldu. O halde sakn! nk Allah seni, bir bakasndan rnek vererek uyarmaktadr
ve sulanan kiinin ne ile sulandn dikkatlice dn! nk Melekler bu
halifenin ortaya knn ne anlama geldiini anlayamadklar gibi, Hazret-i Hakka
zat ibadet iin neyin (yani, btn lahi simlerle ibadetin) gerekli olduunu da
anlayamadlar. nk hi kimse Hakka ilikin olarak, kendi zatnn verdiinden
bakaca hibir ey bilmez. Melekler demin toplayclna [cemiyet] sahip
olmadklar iin, Hakk hangi lahi simlerle tesbih ve takdis ediyorlarsa, ancak bu

kendilerine mahsus lahi simleri anlayabildiler. Melekler, Allahu Tealann,


kendilerine bilgisi ulamam baka lahi simleri de olduunu bilmediklerinden, bu
lahi simlerle Allah tesbih ve takdis edemediler. Bylece, szn ettiimiz ey
(yani, anlay yokluu) onlara egemen oldu ve bu halin (yani, bilgisizliin) hkm
altna girdiler. Oluumlar itibaryla, Yeryznde bozgunculuk yapacak birini mi
yaratacaksn? [Bakara Suresi, 2/30] dediler. Ama bu, (demi) ktlemekten baka
nedir? Ve ktledikleri ey, bizatihi bu ktlemeleriyle onlarn kendisinde ortaya
kt. Bu ekilde, demin yapacan syledikleri bozgunculuu, Hakka kar
kendileri yapm oldular. Eer, oluumlar bunu gerektirmeseydi, dem hakknda
sylemi olduklarn sylemezlerdi ama bu yaptklarnn bilincinde deildiler.
Eer kendilerini bilselerdi, (kendi snrllklarn) bilirlerdi ve eer bilselerdi bundan
saknrlard. demi ekitirmekle de kalmadlar. Takdis ve tesbih ettikleri eyle
davalarnda ileri gittiler. Halbuki dem indinde, meleklerde bulunmayan lahi
simler vardr. Ve onlar, Rablerini bu isimlerle ne tesbih ne de takdis etmediler.
Allahu Teala, kendimizi sakndralm ve Ona ynelik edebi renelim ve
kendimizde hakikatini gereklediimiz ve kendimizde barndrdmz ey zerinde,
kaytl oluumuza bakmakszn, dava gtmeyelim diye bize bunlar bildirmektedir.
Biz nasl olur da mutlaklk davas gdebiliriz? Haliyle hallenmediimiz ve kendisi
hakknda bilgi sahibi olmadmz bir ey hakknda kendimizi gln duruma
drmeksizin nasl genellemeler yapabiliriz? te bu ilahi bilgilendirme, Hakkn,
edeb sahibi kullarn, iman sahibi kullarn ve halifelerini edeblendirme yoludur.
Ondan sonra, hikmete dnerek yle deriz: Bil ki, kll eyler [umur-u kllye] her
ne kadar (duyumsal birer) ayn olarak var olmasalar da hi kuku yok ki, zihinde
aklla-kavranabilir ve bilinirdirler. Batn olmalar, onlar (duyumsanabilir olan) ayn
varlktan [vcud-i ayn] ayr klmaz, tersine, kendilerine ayn varlk olan hereye
hkmeder ve etkide bulunurlar. Gerekte kll eyler (duyumsanabilir olan) ayn
varlklardan ayr deil, onlarn ta kendisidirler. Ve kll eyler, kendi ilerinde hibir
zaman aklla-kavranabilir olmaklktan kmazlar. Bylece, aklla-kavranabilir
olmaklklar itibaryla batn ve (duyumsanabilir) mevcud aynlar [ayan- mevcudat]
olmaklklar itibaryla zahirdirler. Ayn varlklarn herbiri akldan sklp
atlamayan ve aklla-kavranabilir olmaklktan karlarsa (duyumsanabilir olan)
ayndaki varlklarndan sz edilemeyecek olan kll eylere dayanr. Geici olan
veya geici-olmayan her ayn varlk iin bu durum geerlidir: ayn varln kll eye
nisbeti, her iki durumda da bir ve ayndr. Ne var ki, kll ey tarafndan ayn
varlklara verilmi olan dolaysyladr ki, bir hkmn gerisingeri kll eye dnmesi
szkonusudur; tpk ilmin ilim sahibine, hayatn da hayat sahibine nisbetinde olduu
gibi. yle ki:
Hayat aklla-kavranabilir olan bir hakikattir, ilim de yle. Ve her ikisi de bir
dierinden ayrktr. mdi, Hak Tealaya ilikin olarak, Onda hayat ve ilim
olduunu syleriz ve O, Hayat ve lim Sahibidir deriz. Ve melekte de hayat ve

ilim olduunu syleriz ve onun iin de o, hayat ve ilim sahibidir deriz. Ayn
ekilde, insanda da hayat ve ilim olduunu syleriz ve onun iin de yine o, hayat ve
ilim sahibidir deriz. Herbirinde, ilmin hakikat tektir (yani, ilim tek bir hakikata
iaret eder), ve ayn ekilde hayatn hakikat da tektir. Ve onlarn ilim sahibi ve
hayat sahibi olmakla nisbeti de tektir. Ama, Hakkn ilmi szkonusu olduunda,
bu ilmin kadm olduunu ve insann ilmi szkonusu olduunda bu ilmin hdis
olduunu syleriz. O halde, bu (kadm ve hdis biimindeki) vasflandrmayla akllakavranabilir hakikatin nasl grecelik kazandna ve aklla-kavranabilir eylerle
(duyumsanabilir) ayn varlklar arasndaki bu bantya bak. mdi ilim, kendisinde
ilim olan kimseye hkmeder ve ona alim denir. Ve bu ilimle vasflanan kimse de,
ilmi hdis ise ilmin hdis olmaklna ve ilmi kadm ise ilmin kadm olmaklna
hkmeder. Bylece (ilim ve alimin) her ikisi de (yani, akledilebilir tmel ile
duyumsanabilir tikel ayn) hem hkmeden hem de hkmolunandr.
uras muhakkak ki, aklla-kavranabilir olan kll eyler, ayn olarak yok [madum] ve
hkm olarak vardrlar [mevcud]. Nitekim, (kll eyler) ayn varla nisbet
olunduklarnda hkmolunandrlar. Hkmolunmay kabul ederler, ama
ayrmlanmay veya blnmeyi kabul etmezler, nk byle bir ey onlar iin
mmkn deildir. nk kll eyler, niteledikleri her bir mevcud aynda zat olarak
zahirdirler. Tpk herbir insandaki insanlkn, insanlarn saysnca blnmeye
uramakszn veya oalmakszn, aklla-kavranabilir olarak kalmas gibi. Ve ayn
varl olanla, ayn varl olmayan (kll ey) arasnda bant kurulursa, bu
varolmayan bir nisbettir [nisbet-i madumiyye]. Bir ayn varlkla bir dieri arasndaki
bant anlalmaya daha yatkndr. nk, ne de olsa, bunlarn arasnda bir birleyici
[cami] vardr ki, o da ayn varlk olmaklklardr. Ama, ayn varl olanla, ayn
varl olmayan arasndaki bantda birleyici yoktur ve bant birleyicinin
yokluuyla kurulmutur. Ve birleyicinin varl ile bant daha salam ve daha
yerincedir.
Ve hi kukusuz, hdis olann hdis olmakl, ve kendisini ortaya karan ortaya
karcya varlk ynnden gereksinimi [iftikr] olmas, kendisinin mmkn
olmaklndan dolaydr. mdi onun varl kendinden deil, bakasndandr. Byle
olduu iin de, gereksinim bantsyla bantlanmtr. Ve Kendisine dayanlyor
olunan; kendi Zatndan varl zorunlu olan, Kendisiyle gani olup, bakasna
gereksinimi olmayandr; bu zorunlu olarak byledir. Bylece, hdis olan, Kendi
Zatyla varlk verene bantlanm oldu. Ve zorunlu varln [vacibl-vcud],
Zatyla onu gerektirmesinden dolay da, zorunlu oldu. Ve zatyla, Kendisinden zahir
olduu Zata dayanmas da, kendisine btn sim ve Sfatlardan nisbet olunan ne
varsa zat zorunluluk dnda Onun suretinde olmasn gerektirdi. nk, hdis
olan hakknda bu (yani, zat itibaryla zorunlu olmaklk) szkonusu deildir ve
zorunlu varlk haline gelmi olsa bile, zorunlu olmas, kendisiyle deil, kendisinden
bakas yoluyladr.

Ondan sonra, bil ki, i bizim dediimiz gibi, yani, Onun Kendi suretini hdis olanda
zahir klmas eklinde olunca, Hak Teala, Ona ilikin ilmi edinebilmemiz iin bizi
hdis olan zerine dnmeye sevketti ve ayetlerini onda gsterdiini syledi.
Bylece, Onun yol gsterdii ekilde, biz Onu Zatna zg olan zorunlu olmakl
dnda ancak kendi sahip olduumuz vasflar lsnde vasflandrrz. Ve Onu
kendimizden ve kendimizle bildiimiz iin kendimize nisbet ettiimiz hereyi Ona
nisbet ettik ve bundandr ki, lahi haberler bize tercmanlarn (yani, nebilerin) dili
zere ulat ve O, Nefsini bize bizimle vasflandrd. Bylece, Onu mahede
ettiimizde, kendimizi mahede ederiz. Ve bizi mahede ettiinde, O Kendini
mahede eder.
Her ne kadar bizi ayrmsz klan [cem] tek bir hakikat [hakikat- vahid] zre olsak da,
hi kukusuz, kii ve tr olarak ok saydayzdr. mdi, biz kesinlikle biliriz ki,
kiileri bir dierinden ayran bir ayrc vardr. Eer bu olmasayd, birde [vahid]
okluk olmazd. Bylece, O, btn vecihleriyle birlikte Kendini vasflandrd
vasflarla bizi vasflandrm olsa da, bir ayrc olmas kanlmazdr. Ve bu ayrc,
mmkn varlmz iin Ona duyduumuz gereksinimden dolay, varlmzn ona
dayanmas ve Onun, bizim Kendisine duyduumuza benzer bir gereksinimden
Gani olmasdr. Bundandr ki Onun iin, yokluktan [adem] varln almas
anlamnda evveliyetin szkonusu olmad nceden olmaklk ve ncesizlik
szkonusudur. Bylece O, Evvel olmakla birlikte, Kendisine hibir varolusal
evveliyet nisbet olunmaz. Bundandr ki Ona Ahir denir. mdi Onun evveliyeti,
kaytl varln evveliyeti olsayd, bitimi olmayan mmkn eylerin ahiri
olmadndan, Onun kaytl olann Ahiri olduu sylenemezdi. Onun Ahir olmas,
btn hereyin bize nisbet olunduktan sonra Ona dnmesinden dolaydr. Byle
olunca o, Evvel olmaklnn kendisinde Ahir ve Ahir olmaklnn kendisinde de
Evveldir.
Yine bil ki, gerekte Hak Teala Kendini hem Zahir hem de Batn olarak vasflandrd:
Ve, gaybmz ile batn idrak edebilmemiz iin gayb alemini ve ehadetimizle zahiri
idrak edebilmemiz iin de ehadet alemini var etti. Ve Kendisini, ayn zamanda da,
rza ve gazabla vasflandrd: Ve Onun gazabndan korkalm ve Onun rzasn
umalm diye de alemi, korku ve mit sahibi olarak var etti. Ve yine Kendisini
Ceml ve Celal Sahibi olarak vasflandrd. Ve bizleri de (celal tecellilerinin
mahede edilmesi olan) heybet ve (cemal tecellilerinin mahede edilmesi olan) ns
zere var etti ve Ona nisbet olunan ve Onunla adlandrlan her ey iin bu
byledir. mdi Hak Teala, alemin hakikatlerini ve bireylerini cami olan nsan-
Kmilin yaratlna yneldii bu iki sfat (yani, Celal ve Cemal sfatlar) iin
ki El ibaresini kulland. Byle olunca, alem ehadettir ve (bir cesetten ibaret olan
alemin ruhu olmaklyla) Halife gaybdr. Ve bundan dolaydr ki, Sultan rtnr.
Hak Teala Kendini, (Celal sfat olan) tabii cisimlerin oluturduu zulman perdelerle
ve (Cemal sfat olan) latif ruhlarn oluturduu nuran perdelerle vasflandrd.

Byle olunca kesif ve latif olan eylerden oluan alem, (kesif, latif olana ve latif de
kesif olana perde olduundan) kendisi iin perdenin ta kendisidir. mdi alem, bu her
iki vechinden dolay, Hakk, Hakkn Kendini idrak ettii vech ile idrak edemez. Ve
Ona duyduu gereksinimle kendini var edenden ayr olduunu bilse bile, bu perde
[hicab] hibir zaman kalkmaz. nk alem, Hakkn varl olan Zat varln
zorunlu oluunu tadamaz ve Onu sonsuza dek idrak edemez. Bu demektir ki, Hak
Teala; hdis olann onda (yani, zat zorunlulukta) yeri olmamasndan dolay,
deneyimleme [zevk] ve uhud ilmiyle sonsuza dek bilinemez olarak kalr.
mdi Allahu Tealann demi ki Eli arasnda cem etmi olmas, onu
ereflendirmek iindi. Bundandr ki, Hak Teala blise, ki Elimle yarattma secde
etmekten seni alkoyan nedir? [Sd Suresi, 38/75] buyurdu ki dem, Hak
Tealann ki Eline karlk gelen iki suretin, yani alemin suretiyle Hakkn suretinin
cem olmaklndan baka bir ey deildir. blis ise ancak alemin bir paras
olduundan, bu cemiyet onda ortaya kmad. Ve dem, bu vasfndan dolay halife
oldu. Eer halife klnd eyde, kendisini halife klann suretiyle zahir olmasayd,
kendisine halifelik verilmezdi. Ve eer, zerlerine halife klnd ve (bundan dolay)
kendisine dayanyor olan uyruklarn btn talebleri kendinde bulunmasayd ve
onlarn taleplerini karlayacak durumda olmasayd, onlar zerine halife olmazd.
Byle olunca kendisine muhta olanlarn tmn birden kendinde barndrmas
kanlmazdr. Deilse, onlarn zerine halife olamaz. Bu takdirde halifelik ancak
nsan- Kmil iin geerlidir. Ve Hak Teala, nsan- Kmilin zahir suretini alemin
hakikatlerinden ve suretlerinden ve batnn da Kendi suretinden ina etti. Ve bunun
iin nsan- Kmile ilikin olarak, Ben onun grmesi ve iitmesi olurum dedi;
gz ve kula olurum demedi ve bylece iki sureti birbirinden ayrd.
Ve bylece o (yani, Halife), alemdeki her varlkta, bu varln hakikatinin talep
ettiincedir. Ama, Halifeden baka (Hakkn suretiyle, alemin suretini) cem edici
olan yoktur ve o da bu cemiyete sahip olmakl ile stn oldu. Eer Hakkn
mevcudatta (ilahi) suret yoluyla yaynm olmasayd, alemin varl szkonusu
olmaz ve ayn ekilde, kll olan aklla-kavranabilir hakikatler iin olmasayd, ayn
varlklarda bir hkm zahir olmazd. Ve bu hakikat dolaysyladr ki, alemin kendi
varl iin Hakka gereksinimi olduu kesinlenmi oldu.
Herey mftekir; mstani olan yok...
Durum budur, szn gerei
Anarsam Tek, Mstani olan diye
Anlarsn kimden sz ettiimi
Herey birbirine bal, kaacak yer yok
yleyse anlayver szlerimi...
Artk demin, kendi zahir sureti olan bedeninin ortaya kndaki hikmeti (yani,
demin bedeninin alemin hakikatlerinden ve suretlerinden ina olunmasnn, bir
halife olarak, alemin muhta olduu her ey ile kaim olmas gerekliliinden dolay

olduunu) rendiin gibi; demin, kendi batn sureti olan ruhunun ortaya
kndaki hikmeti de (yani, demin batn suretinin Hakkn sureti zre ina
olunup, Onun iitmesi ve grmesi olduunu) renmi oldun. Ve bildin ki o, hem
halk hem de Haktr. Ve onun kendisiyle Halifelii hak ettii hereyi birleyici
[mecmu] olan rtbesini de bildin. dem kendisinden btn bir insan trnn
yaratld bir-olan nefstir [nefs-i vahid]. Ki Hak Teala yle buyurmaktadr: Ey
insanlar, sizi bir tek nefsten yaratp, ondan eini yaratan ve her ikisinden birok
erkekler ve kadnlar karan Rabbinizden saknn! [Nisa Suresi, 14/1]. Onun,
Rabbinizden saknn sz u anlama gelir: Sizden zahir olan Rabbiniz iin
korunak [vikaye] kln, ve sizin iin batn olan da, ki o Rabbinizdir, zahiriniz iin
korunak kln. Ve, gerekte i, yergi ve hamddr. Ve (senden zahir olan yerilesi
fiillerini Hakka izafe etmeyerek) yergiye korunak ol ve hamd ile Onu kendine
korunak kl ki, ilim ve edeb sahiplerinden olasn.
Sonra, Allahu Teala, deme ne verdiyse kendisine gsterdi. Ve deme verdikleri
ki Eli arasndayd. Bir elinde alem ve br elinde de dem ve herbiri kendi
mertebesinde bulunan onun soyundan gelenler vard. Ve Allahu Teala, ilk
bykbabamza verdii eyi, bana kendi srrmda gsterdi; ben de bu kitapta, bana
getirilen snrlar gzeterek (bu grdklerimi) yazdm, yoksa (grdklerim)
hakknda btn bildiklerimi deil. nk bunlar ne bu kitaba, ne de u an varolan
aleme sar. Bu kitapta, mahede ettiim eyleri, Resulallahn salat ve selam onun
zerine olsun bana getirdii snrlar ierisinde kaleme aldm. Ve kitabm, ilki bu
dem Kelimesindeki lahi Hikmet blm olmak zere, u blmlere ayrdm:
it Kelimesindeki Nefes Hikmeti, Nuh Kelimesindeki Subbuhiyye Hikmeti, dris
Kelimesindeki Kuddusiyye Hikmeti, brahim Kelimesindeki Mheyyemiyye
Hikmeti, shak Kelimesindeki Hakkiyye Hikmeti, smail Kelimesindeki Aliyye
Hikmeti, Yakub Kelimesindeki Ruhiyye Hikmeti, Yusuf Kelimesindeki Nuriyye
Hikmeti, Hud Kelimesindeki Ahadiyet Hikmeti, Salih Kelimesindeki Ftuhiyye
Hikmeti, uayb Kelimesindeki Kalbiyye Hikmeti, Lut Kelimesindeki Melkiyye
Hikmeti, zeyir Kelimesindeki Kaderiyye Hikmeti, sa Kelimesindeki Nebeviyye
Hikmeti, Sleyman Kelimesindeki Rahmaniyye Hikmeti, Davud Kelimesindeki
Vcudiyye Hikmeti, Yunus Kelimesindeki Nefsiyye Hikmeti, Eyyub Kelimesindeki
Gaybiyye Hikmeti, Yahya Kelimesindeki Celaliyye Hikmeti, Zekeriya Kelimesindeki
Malikiyye Hikmeti, lyas Kelimesindeki nasiyye Hikmeti, Lokman Kelimesindeki
hsaniyye Hikmeti, Harun Kelimesindeki mamiyye Hikmeti, Musa Kelimesindeki
Ulviyye Hikmeti, Halid Kelimesindeki Samediyye Hikmeti ve Muhammed
Kelimesindeki Ferdiyye Hikmeti..
Ve herbir hikmetin bulunduu blm, bu hikmetin nisbet olunduu Kelimedir.
Dolaysyla bu kitapta, Ana Kitabn [mml kitab] getirdii snrlar ierisinde,
kendimi bu blmlerde yazm olduklarmla snrladm. Ve ancak bana gsterilene
uydum ve bana ekilen snrda durdum. Eer daha fazlasn yapacak olsaydm buna

g yetiremezdim nk Hazret bunu yapmaktan alkoyar. Baar Allahndr ve


Ondan baka Rabb yoktur.

T KELMESNDEK HKMET- NEFESYYE


Bil ki, alemde kullarn araclyla olsun veya olmasn zahir olan hediyeler ve
balar iki ksma ayrlr: lki Zattan gelen balar [ataya-y zat], dieri ise
simlerden gelen balardr [ataya-y esma] ve bunlar zevk ehli indinde birbirinden
farkldr. Bu balar, zglenmi veya zglenmemi bir dileyi zerine verildii
gibi, herhangi bir dileyi olmakszn verilen balar da vardr ve gerek Zattan
gelen [zat] balar ve gerekse simlerden gelen [esma] balar iin olsun, bu
byledir. zglenmi bir ey isteyen kii, hatrna baka bir ey getirmeksizin yle
der: Ya Rabb bana unu ver! zglenmemi bir ey isteyen kii ise, yine hatrna
baka bir ey getirmeksizin yle der: Ya Rabb, varlmn ltif ve kesif herbir
parasna benim iin hayrl olduunu bildiin eyi ver!
Ve dileyite bulunanlar iki snftr: Bir snf, insann doasnda bulunan acelecilikle
bir ey dilemeye davranr. Bu, insann aceleci bir yaratlta olmasndandr. Ve dier
snf da, Allahn indinde, halihazrda lahi limde bulunan ve istenmedike elde
edilemeyecek olan pek ok ey olduu yolundaki bilgileriyle bir ey dilemeye
davranarak yle derler: Umulur ki, Haktan dileyite bulunduumuz ey bu
trdendir. Bylelikle, bu kimse, dileinin gereklenme imkan konusunda
ihtiyatldr. Allahn ilminde olan ve (kendisinin bu ilimden) neyi kabul etmeye
istidad olduunu bilmez. nk, iinde bulunulan herbir anda, kiinin kendi
istidadn bilmesi, bilgi olarak en zor bilgilerden biridir. (Ama her ne kadar istidadn
bilmese de) eer istidad, dilemeye yneltmeseydi, dilekte bulunmazd.
Huzur Ehli olanlar da tpk onlar gibi bilmezler; bunu (yani, istidatlarn), olsa olsa
bulunduklar an ierisinde bilirler. Huzurda olmaklklaryla, Hakkn o anda
kendilerine ne verdiini ve verileni almalarnn ancak buna istidatlar olmalarndan
dolay olduunu bilirler. Ve onlar iki snftr: Bir snf kabul ettiklerinden doru
istidatlarn bilirler; ve dierleri de neyi kabul ettiklerini istidatlarndan doru
bilirler. Bu da, bu snfta istidadn bilinmesinde, olabilecek olann en eksiksizidir. Ve
bu snftan kimileri vardr ki, acelecilikten ve dileyiin kabul edilebilir olmasndan
deil, ancak Allahu Tealann, Bana dua edin, duanz kabul edeyim [Mmin
Suresi, 40/60] yolundaki emrine uymak iin dileyite bulunurlar. Ve bylesi bir
kimse, katksz kuldur. Ve bu ekilde dileyite bulunan kimsede, diledii eye ilikin
bu ey ister zglenmi, ister zglenmemi olsun herhangi bir himmet yoktur.
Onun himmeti ancak efendisinin buyruklarna uymaya yneliktir. Eer hali bir
dileyite bulunmay gerektirirse, kulluu diler; ve Allaha havale etmeyi ve sessizlii

gerektirdiinde de, Eyyub ve dierlerinde olduu gibi sessiz kalr ve Allahtan,


bana getirdii eyi gidermesi yolunda bir dileyite bulunmaz. Baka bir zamanda,
(bulunduklar hal) bu balarna gelen eyin giderilmesini gerektirdiinde, dileyite
bulunurlar ve Allah bunu onlarn bandan giderir.
Dilenen eyin bir an nce yerine gelmesi veya gecikmesi, Allahn takdirine kalm
bir eydir. Eer zamannda dileyite bulunulmusa, dilek hemen kabul olunur ve
eer zaman henz gelmemise, ister bu dnyada olsun ister ahirette, dilenen eyin
kabul olunmas gecikir; yoksa geciken Allahn lebbeyk biimindeki icabeti
deildir. Bunu anla.
Ve ikinci ksma (yani, Allahn balarnn ikinci ksmna) gelince, bunlar dediimiz
gibidir, bu balar herhangi bir dileyite bulunulmu olmakszn yani dile
getirilmi bir dilekte bulunmakszn verilirler. nk, aslna baklrsa (bir ban
verilebilmesi iin) sz, hal veya istidat yoluyla dilenmi olmas kanlmazdr.
Nitekim (szle dileyite bulunmakszn verilmi olan ba nasl ki szle
kaytlanmam olduu halde, hal ve istidat ile kaytlanmsa, verilen bu baa
karlk olarak edilen) hamd, dile getirilmekliinde kaytlanmamtr; ama manada
bu hamdn halle kaytlanmamas imkanszdr. Seni Allaha hamdetmeye ynelten
ey; hamdn, ya Allahn fiillerine ilikin bir sim [ism-i fiil] ya da (Subbuh ve
Kudds gibi bir) Allahn aknlna ilikin bir sim [ism-i tenzih] yoluyla kaytlar.
Kul kendi istidadnn farknda deildir, ama halinin farkndadr, nk (kii) kendini
(bir eyi dilemeye) neyin ynelttiini bilir ve bu da (kendi bulunduu) haldir. stidat,
dilemenin en gizli olandr.
Ve, Allahn kendileri hakknda ncel bir hkm olduuna ilikin ilimleri, ancak bu,
onlar (yani, szle dileyite bulunmayanlar) dileyite bulunmaktan alkoyar.
Dolaysyla onlar, Haktan gelen eyin kabul iin mahallerini hazrladlar ve
nefslerinden ve garazlarndan getiler. Ve onlar arasnda; Allahn, btn hallerine
ilikin olarak kendileri hakkndaki bilgisinin, mevcudiyetlerinden nce deimez
aynlarnda [ayan- sabite] bulunuyor olduklar hal zre olduunu ve Hakkn
onlara, ancak kendi aynlarnn Ona verdii eyi verdiini bilenler vardr. Ve onlar
Allahn ilminin kendilerinde nereden ortaya ktn bilirler. Ve Ehlullah arasnda
bu snftan daha stn ve kefi daha ak bir snf yoktur. Ve gerekte bunlar kader
srrn kavramlardr.
Bu (kader srrn kavram olan) snf da kendi arasnda ikiye ayrlr: Bunlardan bir
ksm kader srrn ayrntlanmsz [mcmel] olarak bilirken, dier ksm da
ayrntlanml [tafsil] olarak bilir. Kader srrn ayrntlanml olarak bilenler,
ayrntlanmsz olarak bilenlerden daha stn ve daha eksiksizdir. nk kader
srrn ayrntlanml olarak bilen kii, Allahn ister ilim olarak kendisinin Allaha
verdii eyi Allahu Tealann kendisine bildirmesiyle olsun, isterse Allahu Tealann,

kendi aynn btn sonsuz hallerinin birbirini izleyii ierisinde kendisine


amlamasyla [kef] olsun kendisine ilikin olarak ne bildiini bilir. Bu kii, daha
stndr. Bylesi bir kimse kendini, Allah onu nasl biliyorsa, yle bilir nk
ilmin kayna birdir. Ne var ki, kul asndan kendine ilikin ilmi Allahn bir
ltfundan baka bir ey deildir ve bu ltuf da deimez aynnn halleri
cmlesindendir. Bylesi bir kef sahibi olan kii, Allah ona kendi deimez aynnn
hallerini gsterdiinde bunun Allahn bir ltfu olduunu bilir. nk, Allah ona,
kendisi zerinden varlk suretinin ortaya kt deimez aynn gsterdiinde;
bunu, Hakkn deimez aynlar yokluk [adem] hallerinde grmesi gibi gremez.
nk bunlar (yani, yokluk halindeki deimez olan aynlar) zat nisbetlerdir ve zat
nisbetlerin sureti yoktur. Eer btn bunlar anlalacak olursa, diyebiliriz ki, (ayn-
sabitenin gerek Hakka ve gerek kula ayn ilmi vermesiyle szkonusu olan) ilimdeki
bu denklik, Allahn kula ynelik ltfu sonucunda ortaya kar (yani, Hak ile kul
arasndaki ilimdeki denklik, ancak ayan- sabite suretlerinin lahi limde ortaya
kmasndan sonradr). Bundandr ki Allahu Teala, ..ta ki bilelim buyurmutur
[Muhammed Suresi, 47/31]. Ve bu, anlam kesin bir szdr ve bu merebden
olmayanlarn (yani, gerek tevhidi deneyimlememi olanlarn) sandndan son
derece farkldr. Tenzih edicinin amac, ilimdeki sonradan olmakl (ilmi Zattan
ayrarak) ilme ilikilendirmektir. Eer ilmi Zata bir eklenti olarak ortaya
koymasayd, bu meselede kendi akl gcn en st dzeyde kullanm olurdu. Ama
Zata deil, ilme ilikilendirdi. Ve byle yapmam olmakla, kef ve uhud sahibi
olan gerekleyici [muhakkik] ehlullahtan ayrld.
imdi balara dnelim: Bunlar, ya Zattan (yani, zat- uluhiyeden) veya lahi
simlerdendir. Zattan gelen ba ve hediyeler ancak ilahi tecelli yoluyla gelir ve
Zat tecelli, ancak kendisine tecelli olunann istidad suretinde olur, bunun dnda
Zat tecellinin olmas szkonusu deildir. Kendisine tecelli olunan kii, Hakkn
aynasnda kendi suretinden bakasn grmez; ve Hakk grmez. Ve kendi suretini
ancak Hakkn aynasnda grdn bilse bile, tpk zahirdeki ayna iin szkonusu
olduu gibi, Onu grmesi mmkn deildir. Aynaya baktnda, ve onda suretleri
grdnde, kendi suretini ve baka suretleri onun vastasyla grdn bilsen
bile, aynann kendisini gremezsin. mdi, Allahu Teala bu durumu, kendi Zat
tecellisi iin bir misal olarak sundu, yle ki kendisine tecelli olunan Onu bilsin diye.
Ve grm [ryet] ve tecelliye bundan daha yakn olabilecek bir misal yoktur.
Aynada kendine baktnda, aynann kendisini grmeye al, hi kukusuz onu
hibir zaman gremezsin. Bu aynadaki suret misalini anlayan baz kimseler,
grlen suretin, grenin gzyle ayna arasnda olduunu dndler. Bu onlarn
ilim olarak varabildikleri eyin son noktasdr. Ve i, bizim sylediimiz gibidir ve
biz bunu Fthat- Mekkiyede aklamtk. Ve sen bunu deneyimlediinde,
yaratlm olan iin daha bir st olmayan amac deneyimlemi olursun. Byle
olduundan dolay, bu derecelerden daha ykseine ilerlemeye tamah etme ve
kendini yorma! Bundan tesi hi bir zaman olmu deildir ve bundan sonras
katksz yokluktur. mdi, O, nefsini grebilmen iin sana bir aynadr; ve sen de

hibir ekilde Onun kendisinden baka bir ey olmayan simlerinin hkmlerinin


zuhurunu mahedesinde Ona bir aynasn.
Ve bylece, i kark ve iinden klmaz hale gelir. imizden bazlar, bu konudaki
bilgisizliklerini kabullenerek, drak idrak etme konusundaki acz, idrakn
kendisidir dediler. Ve aramzda bilenler ve byle sylemeyenler vardr; ve bu,
szn en iyisidir. Bilgi, bu kimselere acz deil, sessizlii vermitir. Ve bu, Allaha
ilikin en yce bilgidir ve bu bilgi ancak Hatem-i Enbiya ve Hatem-i Evliya iin
szkonusudur. Ve bu bilgiyi nebi ve resuller ancak Hatem-i Enbiyann kandilinin
nurundan grmlerdir. Hatta, hi kukusuz, resuller bilgiyi ancak Hatem-i
Velayetin kandilinin ndan grrler, nk eriat getirme risaleti ve nbvveti
sona ermitir, te yandan ise velayet hibir zaman sona ermez. Ve resuller (ayn
zamanda) evliya olduklarndan dolay, szkonusu bilgiyi Hatem-i Velayetin
kandilinin ndan grrler; byleyken, nasl olur da onlardan daha alt mertebede
olan evliyalar baka bir yerden alabilirler? Her ne kadar Hatem-i Evliya, Hatem-i
Enbiyann eriatna bal ise de, bu durum onun makamn alaltmaz ve ona ilikin
inanmzla da elimez. O, bir yanyla aada, bir yanyla da sttedir. ne
srdmz bu eyler eriatmzn zahiri tarafndan, merin Bedirde ele geirilen
esirler hakkndaki hkmnn stnlnde ve hurma aalarnn alanmas
meselesinde gsterildii gibi, dorulanr; o halde, kmil kiinin her eyde ve her
mertebede en nde olmas zorunlu deildir. Ricalullah, ancak Allah bilme
mertebelerinin yceliini dikkate alrlar; dnya hadiselerine gelince, bunlarla
kendilerini megul etmezler. Bu ekilde, szn ettiimiz ey dorulanm oldu.
Nebinin (sav) verdii rnee gelince, nbvvet, tuladan rlm ve bir tulas
eksik olan bir duvar gibidir. Bylelikle Resul (sav), duvar tamamlayan bu eksik
tula oldu. Ve Resul (sav), kendi syledii gibi, btn bir duvarda sadece tek bir
tulann eksik olduunu grd. Ama Hatem-i Evliya iin, Resuln grdn
grmesi ve duvarda iki tulann eksik olduunu grmesi kanlmazdr. Tulalar
altn ve gmtendir ve Hatem-i Evliya duvarda iki tulann eksik olduunu ve biri
altn ve biri de gm olmak zere iki tulayla bu duvarn tamamlandn grr. Ve
kendini bu iki tulann bo yerini tastamam doldurduu grdnden, bu iki eksik
tula ve duvar tamamlayan olur. ki tula grmesinin sebebi, kendisinin zahirde
Hatem-i Enbiyann eriatna bal olmasdr ve gm tulann yeri bu ball
simgeler ve (bu ballk) Hatem-i Evliyann zahiridir. Ne var ki bu zahir suret
itibaryla bal olsa bile, (bu zahir olann) srrn dorudan doruya Allahtan alr.
nk ii, ne ise o olarak grr ve bu ekilde grmesi kanlmazdr. Ve bu durum
(yani, ilahi emri dorudan doruya Allahtan almas) altn tulann yerini simgeler
resule vahiy getiren melein ald ayn kaynaktan almtr. Eer iaret ettiim
eyi anlarsan, senin iin faydal olacak bir bilgi elde etmi olursun.
demden son Nebiye (sav) varncaya dek btn nebiler, ne almlarsa, herhangi bir
istisna olmakszn Hatem-i Enbiyann kandilinin nurundan almlardr; yaratlm

bedeni sonradan gelse bile, hakikat ile her zaman mevcuttur. Ve o yle demitir:
dem suyla balk arasndayken, ben nebiydim. Dier nebilere gelince, onlar
ancak gnderildikleri zaman nebi oldular. Ayn ekilde Hatem-i Evliya da, dem
suyla balk arasndayken veliydi ve geri kalan evliyalara gelince, ancak lahi ahlka
ilikin olan velayet artlarn yerine getirip bu ahlk ile vasflandklarnda, Allahu
Tealann onlar Veli ve Hamid olarak adlandrmasyla veli oldular.
Hatem-i Rusln, velayeti ynnden, Hatem-i Velayete nisbeti, nebi ve resullerin
Hatem-i Velayete nisbeti gibidir. Ve gerekte Hatem-i Rusl hem veli, hem resul,
hem de nebidir. Ve Hatem-i Evliya kaynaktan alan ve mertebeleri mahede eden
vristir. Ve o, efaat kaps aldnda demolunun efendisi ve nebilerin nde
geleni olan Muhammedin (sav) gzelliklerinden bir gzelliktir. Ve Resul (sav),
efendi-olmakln (efaat konusunda) zglletirdi ve bunu genellemedi. Ve, sadece
bu zgl halde, (Rahman smine mazhar olmasndan dolay) lahi simler zerinde
ne geti. Ve gerekte, Rahman smi, Mntakim sminin mazhar olan bela ehli iin,
ancak (baka) efaatlarn efaatndan sonra efaat etti. Ve Muhammed (sav) bu
zgl makamda efendi olmaklyla btn hepsinin nne geti. Mertebe ve
makamlar anlayan kimseler iin, burada sylenen szleri kabul etmek zor deildir.
lahi simlerden gelen hediyelere gelince: bil ki, Allahu Tealann mahlukatna
verdikleri, Ondan bir rahmettir ve bunlarn hepsi lahi simlerden gelirler. Bunlarn
kimisi saf rahmettir tpk bu dnyada temiz ve lezzetli olan ve Kyamet Gnnde
aypla lekelenmeyecek olan nimetler gibi; ve bunlar Rahman sminden gelirler.
Kimisi de, (acyla) kark rahmettir tpk, iildikten sonra insan rahatlatan ac bir
ilacn iilmesinde olduu gibi. Ve bunlar da ilahi batr. Ve gerekte, ilahi ban,
simlerin yardmclarndan (yani, Allah ve Rahman simleri dndaki btn
dier lahi simlerden) bir yardmc eliyle olmaktan baka bir yolla verilmesi
mmkn deildir.
Allahu Teala kimi zaman kuluna Rahmann iki eliyle bata bulunur. Byle
olduunda, ba, o anda ho gelmeyen veya istenen eye uymayan veya buna
benzer her trl karmdan arnktr. Ve kimi zamanlar Allahu Teala, ba,
Vasinin iki eliyle verir ve byle olduunda verilen ba genel bir nitelik tar. Veya
Hakmin iki eliyle verir ve byle olduunda O, en uygun deni verir. Veya Vahib
sminin iki eliyle vererek nimet verir ve ba alann, bu verilen iin kretme veya
amelde bulunma ykmll yoktur. Veya Cebbar sminin iki eliyle verir ve byle
olduunda da kulun bulunduu yere ve hale bakarak verir. Eer ierisinde
bulunduu hal cezay gerektiriyorsa, onun bu halini rter veya eer cezay
gerektirmiyorsa, onu, cezay gerektirecek halden korur (ve cezay gerektirecek
halden korunmu) bylesi bir kimseye masum, inayet olunmu ve korunmu
ve benzeri isimler verilir. Veren, Kendindeki hazinelerin sahibi olmasndan dolay,
Allahtr. Ve O, ba zgl sminin [ism-i has] iki eliyle, bilinen kader [kader-i
malum] zre datr. Adil smiyle ve benzeri simlerle, her eye halkn verir.

Allahn simleri her ne kadar simlerin Analar veya simlerin Hazretleri olan sonlu
asllara dnc olsalar da sonsuz saydadr. nk bu simler kendilerinden ortaya
kan eyle (yani, etkileriyle) bilinirler ve kendilerinden ortaya kan eyler
sonsuzdur. Ve gerekte varlkta, lahi simler olarak iaret edilen btn bu nisbetleri
ve vasflandrmalar kabul eden bir-olan-hakikatten [hakikat- vahid] bakas yoktur.
Ne var ki hakikat, bitimsiz bir ekilde (etkileriyle) zahir olan bir smin dier bir
simden ayrk olabilmesi iin belirli bir hakikati olmasn getirir ve bir smi
dierlerinden ayrk klan bu hakikat, o smin ayn olup, (btn simler iin)
kendisinde ortaklaalk szkonusu olan eyin (yani, bir-olan-hakikatin) ayn
deildir. Ve ayn ekilde, bir-olan-ayndan [ayn- vahid] olmalarna karn, herbir
(ilahi) ba kendi zgl niteliiyle btn dierlerinden ayrr. Bir ban dieriyle
ayn olmad bilinen bir eydir ve bunun nedeni simlerin birbirinden farkl
olmasdr. Geniliinden dolay, lahi Hazrette hibir tekrar yoktur. Bu, kuku
gtrmez bir hakikattir.
Bu, it aleyhisselamn sahip olduu ilimdir ve onun ruhu, bu konuda sz syleyen
btn (kmil) ruhlara yardm eder. Sadece Hatem-i Evliyann ruhu bunun
dndadr, nk Hatem-i Evliyaya gelen yardm dier ruhlardan deil, dorudan
Allahtandr ve tersine, btn ruhlara yardm onun kendisinden gelir. Ve Hatem-i
Evliya bunun byle olduunu (yani, btn ruhlarn maddesi olduunu ve herhangi
bir arac olmakszn Allahtan yardm ettiini) unsurlardan oluan bedeninin terkib
olunmas srasnda kendi nefsinden akletmi deildir. Kendi hakikati ve mertebesi
dolaysyla btn bunlar kesinkes bilir, te yandan unsursal terkibi ynnden
bunlar bilmez. Ayn anda hem bilir, hem bilmez ve zt niteliklerle nitelenmeyi kabul
eder, tpk asln (yani, Huviyetin) ayn ekilde, Cell ve Ceml, Zahir ve Batn, Evvel
ve Ahir olarak nitelenmeyi kabul ettii gibi ve O (btn bu zt nitelikleri kabul
etmekliinde) Kendi varlnn ta kendisidir ve Kendisinden bakas deildir. mdi,
Hatem-i Evliya (zatnn hakikati ve unsursal terkibi dolaysyla) bilir ve bilmez,
ariftir ve arif deildir, mahede edicidir ve mahede edici deildir.
Sahip olduu bu ilimden dolaydr ki it aleyhisselama bu isim verilmitir ve it
(branicede) Allahn armaan anlamna gelir. Dolaysyla, trleri ve nisbetleri
birbirinden farkl olan (ilahi) balarn anahtar onun elindedir. Ve gerekte Allahu
Teala onu deme bir ba olarak vermitir ve balad ilk ey odur ve bu ba
demin kendisindendir; nk oul, babann srrdr, ondan kar ve ona dner. Ve
anlayn Allahtan alan kimse iin, bu ilahi hediyede kendisine yabanc olan hibir
ey yoktur. Ve varolutaki btn balar bu mecra zeredir.
Ve hi kimsede Allahtan bir ey yoktur. Ve herbir kimsede, suretler ne kadar eitli
olursa olsun, kendi nefsinden gelenden baka bir ey yoktur. Bunu herkes bilmez ve
gerekte i byledir. Bunu ancak ehlullahtan olan Bireyler [Efrad] bilir. Ve bunu
bilen birini grrsen, ona bu konuda gven; bylesi bir kii, ehlullahtan olanlarn

sekinlerinin en sekinlerinin zdr. Herhangi bir kef sahibi, sahip olmad bir
bilgiyi veren bir suret ve bu bilgiyle daha nceden elinde olmayan bir eyi
kefederse, (zerine tefekkr ettii) bu suret kiinin kendisinden bakas deildir. Ve
kendi nefsinin aacndan kendi bilgisinin meyvelerini devirir.
Ayn ekilde, kiinin, cilalanm bir yzeyde grd sureti, kendisinden bakas
deildir. Her ne kadar kendi suretini grd mahal veya dzlem [hazret], bu
dzlemin hakikati dorultusunda, suretin belli bir ekilde deimesine neden olsa da
durum byledir. Tpk byk olan bir eyin kk bir aynada kk, uzun olan bir
aynada uzun, hareket eden bir aynada hareketli grnmesi gibi ve bazen zel bir
dzlemden (alttaki bir yzeye yukardan bakldnda) suretin tersini, bazen de
kendisinden beliren eyin aynsn verir. Ve bazen de suretin sa, aynaya bakann
sana der. Ve bazen de suretin sa, bakann sol tarafna der; ki bu, daha sk
karlalan bir durumdur. Bazen de alldnn tersine sa sol tarafa der ve bu
durumda hayal ters grnr. Ve bunun hepsi, suretin belirdii dzlemin hakikatinin
ihsanlarndandr ki, biz bu hakikat ayna menzilesine indirerek, bu ekilde bir misal
olarak verdik. Her kim kendi istidadnn bilgisine sahipse, alaca eyin ne olduunu
da bilir, ama alaca eyin bilgisine sahip olan herkes, her ne kadar alaca eyi genel
olarak bilse bile, istidadnn ne olduunu ancak alacan aldktan sonra bilebilir.
Kurgusal dnce [nazar] ehli olan baz zayf aklllar, Allahn dilediini yapar
olduunu grdklerinde, Allaha ilikin olarak, hikmete aykr olan eyi (yani, var
olann yokedilmesi ve yok olann varedilmesini) olabilir grdler, halbuki i byle
deildir. Ve ite bunun iin, baz dnrler, imkann deillenmesine ve kendinden
ve bir dolaymla zorunlu olan varln kesinlenmesine saptlar.
Ve bizden tahkik ehli olanlar, gerekte (katksz varlk ile katksz yokluk arasnda
olan) imkan kesinlerler ve onun dzlemini [hazret] bilirler; mmknn ne
olduunu, bir eyin mmkn olmaklnn nereden olduunu, ve mmknn
kendisinin ancak bakas yoluyla zorunlu olduunu ve kendisini zorunlu klana
bakas isminin verilmesinin hangi bakmdan doru olduunu bilirler. Bunu
ayrntlanml olarak ancak Allaha ilikin ilme sahip olanlar bilir.
nsan trnden doan son insan, itin izinde olacak ve onun srlarn tayacaktr.
Ve artk ondan sonra herhangi bir ocuk dnyaya gelmeyecektir. Ve gerekte o
ocuklarn sonuncusudur. Onunla birlikte dnyaya gelen kzkardei, ondan hemen
nce doar. O da ba, kzkardeinin ayaklarna deiyor olarak, kzkardeinin hemen
ardndan doar. Bu ocuk inde doacak ve bu lkenin dilini konuacaktr. Ve
erkeklerde ve kadnlarda ksrlk yaygnlaacak, ocuksuz evlilikler oalacaktr.
Onlar Allaha arr ama kendisine uyan olmaz. Ve Allahu Teala onun ve onun
zamanndaki iman sahiplerinin canlarn aldnda, geri kalanlar hayvanlar gibi
olacaktr. Bunlar helali helal ve haram da haram olarak bilmezler. Akldan ve

eriattan tmyle yoksun olarak tabiatn hkmlerine gre ehvetin gdmnde


hareket ederler. Ve Kyamet onlarn zerine kopar
NUH KELMESNDEK HKMET- SUBBUHYYE
Bil ki, hi kukusuz, hakikat ehline gre, Cenab- lhinin tenzihi, snrlama ve
kaytlamann ta kendisidir. mdi, tenzih eden kimse ya cahildir, ya da gereken
edebden yoksundur. Ama, bylesi cahil ve gereken edebden yoksun kiiler, tenzihi
mutlaklatrp bu ekilde konuurlarken eriatlar erevesinde tenzih edip, tenzihte
kalan, ve tenzihten baka (bir ekilde) grmeyen iman sahibi (de) gerekte
bilincinde olmakszn edebe aykr davranr ve Hakk ve Resulleri yalanlar.
Yaklamnda isabetli olduunu sanr, halbuki uzaa dmtr ve bu kimse, bir
ksmna iman edip bir ksmn inkar eden gibidir.
Gerekte, ilahi eriatlarn dilleri Haktan sylediklerinde, insanlarn geneli iin
kavramlarn ilk anlalan anlam zere sylediler; zelde ise bu ayn szler hangi
dilde sylenmi olursa olsunlar o szden karlabilecek farkl anlamlar ierirler.
Hak, yaratlm olan her eyde zuhur etmekte olduundan, btn kavramlarda zahir
olan Odur. Her anlalandan batn olan da Odur ve ancak, Alem Hakkn sureti
ve huviyeti, ve Onun Zahir smidir diyen kimsenin anlayndan batn deildir.
Gerekte Hak, mana ynnden, zahir olan eyin ruhu olmasyla batndr. Hakkn,
alemin suretlerinden zahir olan eye nisbeti, ynetici ruhun surete nisbeti gibidir.
mdi, insann tanmnda [had] tanm yaplan btn dier eyler gibi onun hem
zahiri hem de batn gznne alnr. Hakka gelince, O (btn suretlerin zahiri ve
batn olduundan) btn bu tanmlar ile tanmldr. Ne var ki, alemin suretleri
(sonsuz sayda olduklarndan) zaptedilemedikleri gibi, kapsanamazlar da ve
alemdeki herbir suretin tanm, ancak bu suretlerden ortaya kan kadarnca
bilinebilir. te bunun iindir ki, Hakkn tanm bilinmiyor olarak kalr. Hakkn
tanm, ancak btn suretlerin tanmnn bilinmesiyle bilinebileceinden ve bunun
olmas da olanaksz olduundan, Hakkn tanmlanmas olmayacak bir eydir.
Ve Hakk tenzih etmeksizin tebih eden kimse de hi kukusuz Hakk kaytlayp
snrlad ve Onu bilmedi. Ve Hakk bilmekliinde tenzih ve tebihi cem eden ve
Hakk bu iki vasfla (yani, zahir ve batn ile) vasflandran kimse nasl ki kendi
nefsini ayrntlanmlk [tafsil] yoluyla deil, ayrntlanmamlk [icmal] yoluyla
biliyorsa Hakk da ayrntlanmlk yoluyla deil, ayrntlanmamlk yoluyla bilir.
nk alemdeki suretlerin kapsanamamasndan dolay, Hakk bu iki vasfla (yani,
zahir ve batn vasflaryla) ayrntlanmlk [tafsil] yoluyla vasflandrmak
olanakszdr. Ve bunun iindir ki, Nebi (sav) Hakkn bilinmesini nefsin bilinmesine
balayarak, Nefsini bilen, hi kukusuz Rabbini bildi buyurdu. Ve Hak Teala da
yle buyurdu: Yaknda, Onun Hak olduu onlara apak olana kadar, ayetlerimizi
ufuklarda.. ve ufuklar senin dnda olanlardr ..ve nefslerinde.. ve bu da senin

kendindir ..onlara gsteririz [Fusslet Suresi, 41/53]. Bu, senin Hakkn sureti
olman ve Onun senin ruhun olmas dolaysyla byledir. mdi sen, Onun iin
cismani bir suret gibisin; ve O, senin iin cesedinin suretini yneten ruh gibidir. Ve
tanm, senin hem zahirini hem de batnn kapsar. nk geri kalan suret, kendisini
yneten ruh kendisinden ayrldnda, insan olarak baki kalmaz; fakat bu suret
hakknda, o, insan suretine benzer bir surettir denilir. Dolaysyla bu suret ile,
aatan ve tatan yontulmu olan insan sureti arasnda fark yoktur; ve bu surete
insan ismi genellemesi hakikat ile deil, mecaz iledir.
Ve Hakkn (batn olmaklyla) alemin suretinden zevali asla mmkn deildir.
Byle olunca, Hak iin uluhiyet tanmlamas diri olduundaki insann tanm gibi
hakikat iledir, mecaz ile deil. Ve insann suretinin zahiri, kendisini yneten ruhuna
ve nefsine, kendi diliyle nasl sensn dile getirirse; ayn ekilde Allahu Teala da
alemin suretini Hakk hamdetmekle tesbih edici kld. Ne var ki biz, alemdeki
suretleri kuatamadmzdan, onlarn tesbihini idrak edemeyiz. Byle olunca,
alemin suretlerinin hepsi Hakkn dilleri olup, Hakkn hamdn dile getirirler. Ve ite
bunun iindir ki, Hamd alemlerin Rabbi olan Allaha mahsustur [Fatiha Suresi,
1/1] dediler. Ki bu, hamdn sonular Ona dner, demektir. Dolaysyla, sen eden ve
sen edilen ancak Odur.
Yalnzca tenzih edecek olursan, kaytlayc olursun;
Yalnzca tebih edecek olursan, snrlayc olursun.
Hem tenzih hem de tebih edecek olursan,
Dosdoru yolda olursun ve bilgide imam ve seyyid olursun.
mdi iki varlktan szeden, ortak klc oldu
Ve (okluun tesinde) tek olandan szeden, birleyici oldu.
Eer ikileyici isen, tebihten sakn!
Ve eer birleyici isen, tenzihten sakn!
mdi, sen O deilsin ve sen Osun;
Ve sen Onu eylerin aynnda
Kaytlanmam ve kaytlanm olarak grrsn.
Allahu Teala, Onun benzeri hi bir ey yoktur [ura Suresi, 42/11] diyerek tenzih
etti; O, Semi ve Basirdir [ura Suresi, 42/11] diyerek tebih etti. Ve Allahu Teala,
Onun benzeri gibi bir ey yoktur diyerek tebih ederek ikiledi [tesniye]; O, Semi
ve Basirdir diyerek tenzih etti ve tek kld [ifrad].
Eer Nuh, kavmi iin (bu) iki daveti birletirseydi, elbette kavmi kendisine icabet
ederdi. Byle olunca, onlar apak olarak davet etti ve sonra gizleyerek [israren]
davet etti. Sonra onlara, Rabbinize tvbe edin ki, muhakkak O balaycdr [Nuh
Suresi, 71/10] dedi. Ve Nuh, Ya Rabb, ben kavmimi gece-gndz davet ettim, bu

davetim onlar karmaktan baka bir ie yaramad [Nuh Suresi, 71/6] dedi.
Nuh, kavmi hakknda; kendi davetine uymalarnn neyi gerektirdiini
bildiklerinden, yapt daveti duymazlktan geldiklerini syledi. Byle olunca Allah
bilenler, Nuhun kendi kavmini yergi diliyle vmekle neye iaret ettiini bildiler; ve
Nuhta Furkan olduu iin, onun davetine uymadklarn da bildiler. nk emr
(yani, varln kendisi) Kurandr, Furkan deil. Ve Kuranda bulunan kimse,
Kuran iinde olduundandr ki Furkana ynelmez; nk Kuran, Furkan ierir.
Bundandr ki, Kuran ancak Muhammede (sav) ve mmetlerin en hayrls olan
onun mmetine zg klnd. Ve Muhammed (sav), Onun benzeri yoktur diyerek,
tenzih ve tebihi tek bir eyde cem etti. mdi, eer Nuh, kavmine bylesi bir ayet
getirseydi, ona uyarlard. nk tek ayette, hatta belki ayetin yarsnda tebih ve
tenzih etti. Nuh aleyhisselam ise, gayb olan akllar ve ruhaniyetleri dolaysyla
kavmini geceleyin (batna) davet etti; ve ayn ekilde, zahir olan suretleri ve
bedenleri dolaysyla onlar gndzn (zahire) davet etti ve davette, Onun
benzeri yoktur gibi cem etmedi. Byle olunca, onlarn batnlar bu Furkandan
nefret etti ve onlarn kap uzaklamalarn artrd.
Sonra Nuh (Hakka hitaben) kavmini, Hakkn Kendini onlara amlamaklna [kef]
deil, Hakkn onlar Kendisiyle rtmekliine [gafr ve setr] davet etmi olduunu
kendinden bildirdi. Ve onlar, Nuhtan bunu anladlar. Bunun iin, parmaklarn
kulaklarna tkadlar ve elbiselerine brndler btn bunlar, davet olunduklar
rtmenin [setr] suretidir. mdi, onlar Nuhun davetine sz ile deil, fiil ile uydular.
Halbuki, Onun benzeri yoktur ayet-i kerimesinde benzerin hem kesinlenmesi
[isbat], hem de deillenmesi [nefy] vardr. Ve ite bunun iin (yani, fark ve cemi,
tenzih ve tebihi birleyici olduundan) Resulallah Efendimiz (sav) kendisine btn
kelimelerin verildiini bildirdi. mdi, Muhammed (sav) kavmini geceleyin ve
gndzn davet etmedi. Belki onlar gndzde geceye ve gecede gndze davet etti.
mdi Nuh, (istifar ile maksud olan) hikmetinde kavmine yle dedi: (eer siz, akl
tenzihin gerei zere bana uyarsanz) Hak Teala, zerinize gkten yamur
gnderir.. ve (bu yamurlar) manalara ilikin akl marifet ve varsaymsal
kurgulamadr [nazar- itibar] ..ve size mallar ile.. yani sizi Ona meylettiren ey
ile ..yardm eder [Nuh Suresi, 71/12]. mdi, sizi Kendisine meylettirdii zaman,
Onda suretinizi grrsnz. Byle olunca, iinizden, hi kukusuz Onu grdn
tahayyl eden kimse, arif deildir, olmamtr; ve sizden hi kukusuz nefsini
grdn bilen kimse ariftir. te bunun iin, insanlar Allah bilenler ve Allah
bilmeyenler olarak iki ksma ayrld. Ve ocuu [Nuh Suresi, 71/21], (Allah
bilmeyenlerin) dnsel kurgulamasnn vard sonutur; ve i, (ilahi) ilmin
mahedesine dayand iin, dnsel kurgulamann sonularndan uzaktr, olsa
olsa ziyandr [Nuh Suresi, 71/21]. mdi, onlarn ticaretleri kazan getirmedi ve
onlar doru yola dnmediler [Bakara Suresi, 2/16].

mdi, kendi mlkleri (yani, kendi dnsel kurgulamalar sonucunda elde ettikleri
ilimleri) olduunu tahayyl ettikleri hereyi yitirdiler. Ve Hak Teala (mlke ilikin
olarak) Muhammed olanlara, Allahn sizi zerine halife kld eylerden sarfedin
[Hadd Suresi, 57/7] dedi. Ve Nuha ve Nuh mmetinden olanlara, Benden baka
vekil tutmayn [sra Suresi, 17/2] dedi. Dolaysyla, Nuh mmetinden olanlar iin
mlke sahip olmakl ve Allahn bu mlke vekil olmakln kesinledi.
Muhammedler ise, mlk zerinde halife klnmlardr, dolaysyla Allah hem
mlkn sahibi hem de onlarn vekilidir ve onlar mlke ancak halife olmaklklar
bakmndan sahiptirler. Bylelikle Tirmizinin dedii gibi Hak, Mlkn Melikidir.
(Ve, Nuhun davetine kar,) byk hileyle aldattlar [Nuh Suresi, 71/22]. nk
Allaha davet, davet edilene hiledir. nk O, (davet olunann) bir ncesinde yok
deildir ki, (davet olunan,) bir sonraya davet edilsin. Allaha davet ediyorum!
[Yusuf Suresi, 12/108] ite bu, hilenin ta kendisidir. Ama Nebi (sav) bunun
basiret zerine [Yusuf Suresi, 12/108] bir davet olduunu syleyerek btn her
eyin (yani, davet eden kiinin gznde; davet eden, davet edilen, kendisine davet
olunan ve kendisinden davet edilenin tek olup, btn bunlarn) Allaha mahsus
olduunu tenbih etti (bylelikle, Muhammed davet Furkana/farka deil,
Kurana/ceme olduundan dolay bir hile deildir). Byle olunca, Nuh onlar
hileyle davet ettii gibi, onlar da (bu davete) hileyle uydular. Ve Muhammed olan
geldiinde, bildi ki hi kukusuz Allaha davet, Onun Huviyeti dolaysyla deil,
ancak simleri dolaysyladr (yani, davet Celal sminden Cemal smine dorudur).
Bundandr ki Hak Teala, Biz o gn itaat edenleri gruhlar halinde Rahmana doru
bir araya toplarz [Meryem Suresi, 19/85] buyurarak, (ayetin Arapa yazlndaki)
bir eye doru olmaklk anlamna gelen ila n-ekini, sime (yani, Rahman smine)
bititirdi. yleyse, biz bildik ki, alem (rububiyet ynnden) itaat edenlerin itaatkar
olmalarn gerektiren bir lahi smin (yani, Cebbar sminin) kuatmas altndadr.
mdi, hilelerinde, lahlarnz terk etmeyin; ve Veddi ve Svay ve Yeusu ve
Yauku ve Nesri de terk etmeyin [Nuh Suresi, 71/23] dediler. Eer ilahlarn
terketmi olsalard, ilahlarn terk ettikleri lde Haktan cahil olurlard nk
Hakkn herbir ibadet olunanda bir vechi vardr. Bunun byle olduunu, bilen bilir
ve bilmeyen bilmez. Ve Hak Teala Muhammed olanlara yle buyurdu: Senin
Rabbin ancak Ona ibadet etmenize hkmetti [sra Suresi, 17/23].
mdi, ilim sahibi olan, ibadet olunann kim olduunu ve hangi surette zahir olduu
iin kendisine ibadet olunduunu bilir. Ve, hi kukusuz ayrmlama [tefrik] ve
okluk [kesret] beerin duyumsanabilir suretindeki uzuvlarn ve ruhani suretindeki
manevi yetilerin okluu gibidir. Byle olunca, herbir ibadet olunanda Allahtan
bakasna ibadet olunmad. Dolaysyla kulun aa dzeyde olan, onda uluhiyet
tahayyl eden kimsedir. Eer bu tahayyl olmasayd, taa ve ondan bakasna ibadet
olunmazd. Ve ite bunun iin Hak Teala yle buyurdu: De ki: tapndklarnz

isimlendirin [Rad Suresi, 13/33]. Bunu yapacak olsalard, ibadet ettikleri eyleri
ta, aa ve yldz olarak isimlendirirlerdi. Ve eer onlara, Kime ibadet
ettiniz? denilse, bir ilaha derlerdi Allaha ve laha demezlerdi.
Ve kulun ycesi, onda uluhiyet tahayyl etmeyip, buna (dier her ey gibi) bir ilahi
tecelli mahalli olmaklyla hrmet edilmesi gerektiini syleyerek, uluhiyeti ona
zg klmaz. Tahayyl sahibi olan aa dzeydeki kul ise, Biz bunlara Allaha
yaknlmz artrsnlar diye taparz [Zmer Suresi, 39/3] der. Ve yce olan kul
yle der: Sizin ilahnz ancak tek ilahtr.. dolaysyla, nerede zahir olursa ..Ona
boyun ein. O alakgnll kimselere.. yani, tabiat atei snm olanlara
..mjdele! [Hac Suresi, 22/34]. mdi onlar (yani, tabiat atei snm olanlar), ilah
dediler ve tabiat demediler. Nuh kavminden olanlar ise birounu dalalete
drdler [Nuh Suresi, 71/25], yani, onlar, Bir [vahid] olann vecihleri ve
nisbetlerinin okluu yoluyla hayrete drdler. Ve Kitaba vris klnp
seilmilerden olan, nefslerine zulmedenler oaltmadlar. Ve bylesi bir kimse,
n ilkidir ve Hak onu, orta yolu tutan ve ne geenden nce and [Ftr
Suresi, 35/32]. Ancak arm olarak [dalalen] yani hayret ierisinde oalttlar.
Nitekim Muhammed olan, Sana olan hayretimi artr! dedi. Her ne vakit onlara
aydnlk olsa (yani, Hak ahadiyet nuru ile tecelli edip aydnlatsa), onun iinde
yrrler; ve zerlerine karanlk basnca (yani, okluksal taayynat perdelerinin
karanl ktnde, hayret ierisinde) dururlar [Bakara Suresi, 2/20]. mdi, hayret
ehli iin devr vardr ve devr hareket daire merkezinin evresinde olup, ondan
ayrlmaz.
Ve uzayp giden yolda olanlar, amacn dna ynelirler. Bylesi bir kimse, hayal
ettii eye taliptir ve amac da o hayaldir dolaysyla onun iin bir yerden doru
olmaklk ve bir yere doru olmaklk ve o ikisinin arasndaki ey vardr. Ve devr
hareket sahibi iin balang yoktur ki, ona, bir yerden doru olmaklk gereksin. Ve
onun iin ama yoktur ki, ona, bir yere doru olmaklk hkmetsin. Byle olunca
onun varl en eksiksiz ve en kmil olandr. Ve ona kelimelerin ve hikmetlerin
toplam verildi. Gnahlar (yani, kendilerini Haktan ayr varlklar olarak grme
gnahlar) dolaysyladr ki, bu gnahlarndan geerek Allahn ilim deryalarna
garkoldular ve bu da hayret denilen eydir.
mdi onlar suyun kendisinde (yani, ilm-i billahta) atein iine (yani, vahdete)
daldrldlar (ve zat tecelli, okluksal taayynat yakt). Ve denizler tututuu
zaman [Tekvir Suresi, 81/6] ayeti, Muhammed olanlar iin gelmitir ve
(denizlerin tutumas), frn yaktn zaman, frn tututu dendiindekiyle ayn
anlamdadr. Byle olunca onlar, (zat tecelli, zuhur mahallerinin izafi varlklarn
yakt ve varl olmayan eyden yardm szkonusu olmad iin) kendilerine
Allahtan baka yardmc bulamadlar. Dolaysyla, Allah onlar iin yardmcnn ta
kendisi oldu. Onlar, sonsuza dek Onda helak oldular. Eer Allahu Teala onlar
sahile, tabiat sahiline karsayd, onlar bu yksek dereceden indirirdi her ne

kadar btn her ey Allah iin ve Allah ile ve gerekte Allah ise de, bu byledir.
Cenab- Nuh, Rabb.. dedi, lah.. demedi. nk Rab iin (haceti kaza
hususunda) deimezlik [sbut] olduu halde, lah simler ile eitlenir ve O her
an bir endedir. mdi, Nuh Rab (ismi) ile, eitlenmekliin sabit klnmasn [sbutu telvin] (yani, hacetine uygun den suret ne ise, Hakkn o sfat ile zuhurunu)
diledi; nk (rububiyet mertebesinde) bundan bakas szkonusu deildir. Ve Nuh,
(Rabb sesleniinden sonra) ..Yeryznde brakma! [Nuh Suresi, 71/26] diyerek,
kavmi iin, arzn iinde olmalar ynnde dua etti (ki bu, kendilerini Zahir sminin
rtsnde brakan varlksal taayynlerinden kurtulup batn- ahadi ve cemiye dahil
olmalar iin, beddua eklinde hayr duas idi). Ve Muhammed olan, Eer ipi
sarktacak olursanz, Allahn zerine derdi dedi ve, gklerde ve yerde olanlar
Onundur. mdi sen, yerin iine gmldn zaman, onun iindesin ve o senin
rtndr; ve Sizi onun iinden.. vecihlerin benzemezliinden (yani, lahi
Hazretin, farkl simlerin vecihleriyle zuhuru gerektirmesinden) dolay ..tekrar
ortaya karacaz [Taha Suresi, 20/55]. (Bu durumda Nuh, yle dua etmi olur:)
rtnme [setr] talebiyle giysilerine brnen ve parmaklaryla kulaklarn tkayan
kafirlerden kimseyi brakma ki, davet genel olduu gibi, fayda da genel olsun. Eer
Sen onlar brakrsan.. yani Sen onlar terkedersen ..kullarn artrlar.. [Nuh
Suresi, 71/27] yani onlar hayrete drrler; ve onlar kulluktan, kendilerinde
rububiyet srlarndan bulunan eye geirirler. Byle olunca onlar nefsleri indinde kul
olduktan sonra, nefslerini rabblar olarak grrler; ve onlar hem kul hem de
rabblardr. Ve onlar ..ancak faciri.. yani kendilerindeki rtlmesi zorunlu olan
rububiyeti ..doururlar [Nuh Suresi, 71/27] ve aa karrlar; ve facir olanlar,
smsk rtcdrler [keffar], yani zahir olan eyi (yani, kendi suretlerinde zahir olan
ilahi hakikat), zahir olduktan sonra (enaniyetleri ve izafi varlklaryla) rterler. mdi,
rtlm olan eyi (yani, rububiyet srrn) aa karrlar. Onun aa kndan
sonra da (zahir enaniyetleriyle) rterler. Byle olunca gren kii (onun hangi haline
uyacan bilemediinden) hayrete der. Ve ortaya karcnn [facir] ortaya
karndaki ve rtcnn [kafir] rtndeki maksadn bilmez halbuki, her
ikisini yapan da (rububiyeti szle aa karan ve fiilen rten) ayn kiidir.
Ya Rabb, beni bala [gafr]!.. Yani, beni rt; ve benden dolay rt! Ve senin,
Allahn kadrini hakkyla bilmediler [Enam Suresi, 6/91] sznde kadrin
bilinmedii gibi, benim de makamm ve kadrim bilinmesin! ..Ve ana-babam da
rt.. ki ben onlarn sonucuyum; ve onlar akl ve tabiattr ..Ve benim evime..
yani kalbime ..giren kimseyi de mmin olarak rt.. yani nefslerin ieriden
syledikleri olan kalbime gelen ilahi haberleri tasdik edici olarak gireni rt. Ve akllar
olan ..mmin erkekleri.. ve nefsler olan ..mmin kadnlar.. da rt. Ve karanlk
rtlerin arkasnda gizlenen ve gayb ehli olan ..zalimlerin ancak helakn artr
[Nuh Suresi, 71/28]. mdi onlar (yani, nefslerine zalim olan Muhammediler), nefsleri
olmakszn Hakkn vechini mahede ettikleri iin, nefslerini bilmezler.
Muhammed olanlar iin, Onun vechi dnda herey helak olucudur [Kasas

Suresi, 28/88].
Ve bir kimse Nuh aleyhisselamn srlarna vakf olmak isterse, gne feleine
ykselmesi gerekir. Ve gne feleine ykselme konusundan Tenezzlat-
Mevsiliyye adl kitabmzda szettik.

DRS KELMESNDEK HKMET- KUDDUSYYE


Yceliin [ulvv] iki nisbeti vardr: mekn ycelii [ulvv-i mekn] ve mekndaolmaklk ycelii [ulvv-i meknet]... Mekn yceliine, Onu yce mekna
ykselttik [Meryem Suresi, 19/57] szyle iaret edilmitir ve meknlarn en ycesi,
zerinde felekler aleminin bir deirmen gibi devr-i daim ettii mekndr, yani Gne
Feleidir ve drisin ruhani makam ite buradadr.
Gne Feleinin altnda yedi felek, zerinde de yine yedi felek vardr ve kendisi
onbeincidir. zerindekiler unlardr: Felek-i Ahmer, yani Merih (gezegeninin
bulunduu felek), Mteri (Jpiter) Felei, Zhal (Satrn) Felei, Menziller Felei
(Yldzsz Felek, yani Felek-i Atlas), Burlar Felei, Krs Felei ve Ar Felei... Ve
aasnda olanlar da unlardr: Zhre (Vens) Felei, Utarid (Merkr) Felei, Ay
Felei, Esr Felei, Hava Kresi, Su Kresi ve Toprak Kresi... Ve Gne Felei,
feleklerin kutbu olmas itibaryla en yce mekndr.
Meknda-olmaklk yceliine [ulvv-i meknet] gelince; bu, bizim iin, yani
Muhammed olanlar iindir. Allahu Teala yle buyurdu: Sizler yce olanlarsnz ve
Allah (bu ycelikte) sizinle birliktedir.. [Muhammed Suresi, 47/35] nk O,
mekndan akn olsa da, meknda-olmaklktan [meknet] deildir. Byle
olmasndan dolay, aramzdaki amel-edici nefsler korkunca, Hak Teala, birliktelii u
szlerle srdrd: ..Ve O hibir amelinizi boa karmaz [Muhammed Suresi,
47/35]. Amel mekn, ilim ise meknda-olmakl [meknet] talep eder. Ve Allah,
bizim iin bu iki ycelii; yani, amelden dolay mekn yceliiyle, ilimden dolay
meknda-olmaklk yceliini, ayrmszlatrd [cem]. Ve bundan sonra bu
birliktelikten herhangi bir biimde ortaklaalk anlalmasn diye Kendini
ortaklaalktan tenzih ederek, Yce Rabbinin Adn tesbih et [Al Suresi, 87/11]
buyurdu.
nsann, yani nsan- Kmilin varlklarn en ycesi olmas alas eylerdendir. Ama
ona yceliin nisbet olunmas, ancak tabi olduu mekn ve meknda-olmaklk
dolaysyladr. Yani o, zatndan dolay bir ycelie sahip deildir. Onun ycelii,
ierisinde bulunduu meknn veya meknda-olmakln yceliinden dolaydr.
Dolaysyla ycelik, mekn ve meknda-olmaklk iin szkonusudur.
Mekn ycelii unun gibidir: Rahman Ara oturdu [Taha Suresi, 20/5] ve bu

(Ar), meknlarn en ycesidir. Meknda-olmaklk ycelii de udur: Onun vechi


dnda herey helak olucudur [Kasas Suresi, 28/88], Her ey Ona dncdr
[Hud Suresi, 11/123] ve Allahn yansra bir ilah var mdr? [Neml Suresi, 27/63].
Ve Allah (dris hakknda), Onu yce bir mekna ykselttik dediinde, yce
kelimesini, mekn niteleyen vc bir vasf olarak dile getirdi. Ve Rabbin
meleklere, yeryznde bir Halife yaratacam dediinde.. [Bakara Suresi, 19/57]
ite bu da meknda-olmaklk yceliidir.
Ve melekler hakknda (blise hitaben) syledii, ki Elimle yarattma secde
etmekten seni alkoyan nedir? Gururlandn m, yoksa yce olanlardan msn? [Sd
Suresi, 38/75] szleriyle de, ycelii meleklere zg kld. Eer bu ycelik
yaktrmas kendilerine melek olmalarndan dolay yaplm olsayd, btn melekler
bu ycelik ire olurdu. Ama, bu ycelik yaktrmasnn btn melekleri iine alacak
ekilde genelletirilmemi olmasndan anlyoruz ki, burada sz edilen ycelik,
Allah indinde meknda-olmaklk yceliidir. Ve, insanlar arasndaki Halifeler iin
de durum byledir. Halife olmakla elde ettikleri ycelik, zatlarndan dolay bir
ycelik olsayd, (dier) btn insanlarn (da ayn ekilde) yce olmas gerekirdi.
Ama bu ycelik genel olmad iin, anlyoruz ki bu, meknda-olmaklk yceliidir.
Yce [li] smi, Onun Gzel simlerindendir. Onunla birlikte Ondan bakas
olmadndan, neye itibarla Ycedir? Demek ki, O gerekte Kendi Zat itibaryla
Ycedir. Ya da hangi eyden Ycedir? Ancak O var olduundan, Onun bu ycelii
Kendiliindedir. Ve O, varlk itibaryla, btn varlklarn ayn olduundan,
sonradan olma diye adlandrlan eyler, kendi zat itibaryla Ycedir. Dolaysyla
Hak, Kendinden bakas olmadndan, izaf ycelik olmakszn Ycedir. Ve bu
aynlara gelince, onlar iin yokluk [adem] szkonusudur ve onlar yoklukta
yerleiktirler [sabit] ve varln kokusunu koklamamlardr. mdi varlklardaki ok
saydaki suretleriyle birlikte, bu aynlar hep kendi hallerinde kalrlar. te yandan,
ayrmlamamlkta [cemiyet] ayrmsz [cem] olan hereyin ayn Birdir ve okluun
[kesret] varl simlerdedir. Ve simler nisbetlerdir. Ve nisbetler, var olmayan
eylerdir [umur-u ademiyye]; ve ayndan, yani Zattan bakas yoktur. Ve O, izafet
yoluyla deil, kendi Nefsiyle Ycedir. Bundan dolay, alemde izafi ycelik yoktur;
ne var ki, varln vecihleri arasnda stnlk farkll vardr. zafi ycelik ancak
Kendi oul vecihleriyle Bir-olan-aynda [ayn- vahid] vardr. Bu nedenle, bu konuda
(hakikat itibaryla) Odur ve (taayyn itibaryla) O-deildir, (suret itibaryla)
sensin ve (hakikat itibaryla) sen-deilsin denmitir.
El-Harraz ve o Hakkn vecihlerinden bir vecih ve kendi nefsinden konuan, diller
arasnda bir dildir ancak Onun zerine kendileriyle hkmedilen ztlarn (yani, zt
simlerin) birlenmesiyle Allahn bilinebileceini sylemitir. O Evveldir ve Ahirdir
ve Zahirdir ve Batndr. O, zahir olann ta kendisidir ve batn olann ta kendisidir.
Ve zuhurunu, Kendinden baka grebilecek olan olmad gibi, Kendisinden
gizlenebilecek [batn] olan da yoktur. O Kendisiyle zahirdir ve Kendisinden

gizlenmitir. Ve O, Ebu Said el-Harraz ve benzeri dierlerinin sonradan olma


isimleridir.
Zahir Ben dediinde, Batn Hayr der ve Batn Ben dediinde Zahir Hayr
der. Bu, her zt olan iin byledir (yani, ztlarn herbiri kendi zatnn gereini olumlar
ve kendisine aykr gelen zttn gereini olumsuzlar). Ama (bunlarn her ikisini)
syleyen birdir ve (bunlarn her ikisini) iiten de syleyenin ta kendisidir. (Bu
duruma bir rnek vermek gerekirse:) Nebi, sallallahu aleyhi ve sellem, yle
demitir: Allah, sz ve eylemle ortaya kmadka, mmetimden olanlarn
ilerinden geenleri (nefslerinde olup bitenleri) balad. Ve nefs, kendi iinden
geirdiklerini kendisi oluturur; iinden geenleri iittii gibi, bunlarn ne sebeble
olutuunu da bilir. Hkmler birbirinden farkl olsa da, ayn birdir; ve durumun
byle olduunun bilinmemesi szkonusu deildir, nk Hakkn sureti olan insan,
kendi nefsinden durumun byle olduunu (yani, syleyen ve iitenin bir olduunu)
bilir.
Bylece, (bir-olan-aynn taayyn yoluyla oklamas ve mertebelerle
farkllamasyla) eyler birbirinden farkl oldu. Ve saylar, bilinen basamaklar (10,
100, ...) dorultusunda birden [vahid] tredi. Bylece nasl ki bir saylar
varettiyse, saylar da bire alm kazandrd. te yandan, saynn [aded] hkm de
ancak saylan [madd] ile zahir oldu. Ve sayya gelen eylerin kimisi yok [madum]
ve kimisi de vardr. Bir ey, his itibaryla var olmad halde, akl itibaryla var
olabilir. mdi bir eyin ya say ya da saylan olmas kanlmazdr. Byle olunca
birin zerine ina olunarak bir ortaya k kanlmaz olur. (u halde) bir
(says) kendi kendisini ortaya karr. Ve saylarn herbiri rnein dokuz, on
gibi saylar ve bunlarn aasnda olanlar ve bunlarn zerinde sonsuz bye kadar
gidenler tek balarna birer gereklik [hakikat- vahid] iseler de, hibiri btnl
kendinde toplamaz. Ve hibiri birlerin toplam adyla anlmaktan kurtulamaz.
nk (birlerin toplamndan oluan) iki tek bana bir gerekliktir; (ve yine
birlerin toplamndan oluan) de tek bana bir gerekliktir ve sonraki saylar
iin de durum byledir. Ve bu saylarn hepsi, (birlerin toplamndan olumalar
bakmndan) bir ise de, hibir saynn birin kendisini barndrmas, dierininkiyle
ayn deildir. Byle olunca toplam [cem], (saylarn ve say basamaklarnn) hepsini
tutar. u halde, toplam, saylarda saylarn kendileriyle sz sahibidir. Ve onlara,
onlarn kendileriyle hkmeder. Ve bu ekilde, yirmi basamak zahir oldu (1, 2, 3, 4, 5,
6, 7, 8, 9, 10, 20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90, 100, 1000). Dolaysyla bu basamaklar
(birlerin toplamlarndan olumalar bakmndan) bileimseldir. Byle olunca, senin
indinde zatndan dolay menf olan eyin (yani, vahidin say olmamaklnn) ta
kendisini msbet klmaktan (yani, saylarn say olmayan birlerin toplamndan
olutuunu dorulamaktan) kendini kurtaramazsn.
Ve her kim, saylar hakknda vardmz sonucu, yani birin say olmaklnn
deillenmesinin, birin say olmaklnn kesinlenmesiyle ayn olduunu anlasa;

gerekte bilir ki, akn [mnezzeh] olan Hak, halkta benze [mebbeh] olandr ve
halk, Hlikten ayrk olsa da, bu byledir. mdi i odur ki, Hlik mahluktur. Ve yine
i odur ki, mahluk Hliktir. Her ikisi de bir-olan-ayndandr. Belki de, tersine
(hakikat itibaryla) bir ayndr ve (taayyn ve zuhur itibaryla) oul aynlardr. Neyi
gryor olduuna bak!
(smail, babasna dedi ki:) Ey babacm, sana emredileni yap! [Safft Suresi,
37/102]. Oul babasnn ta kendisidir. Ve brahim, (ryasnda) nefsinden bakasn
boazlyor olduunu grmedi. Ve O, brahime fidye olarak byk kurban verdi; ve
(ryada) insan suretinde grnm olan bu kurban, (his aleminde) ko suretinde
grnd. Oul suretinde grnmt; hayr, belki de oul hkmnde grnmt
ve oul, babasnn ayns olan kiidir. Ve O, ondan eini halk etti [Nisa Suresi,
4/1]. Bu demektir ki, demin nikh, kendi nefsinden bakasyla olmu deildir; ei
ve olu kendi nefsindendir. Ve varlk, saysal oklukta birdir.
Tabiat nedir ve ondan zahir olan nedir? Tabiatn, kendisinden zahir olan yznden
eksiklendiini; ve zahir klmadklaryla da artklandn grmedik. Ve Tabiattan
zuhur eden, ondan (yani, Tabiatn kendisinden) bakas deildir. Ve o, kendisinden
zahir olan eylerin hkmleri yoluyla suretlerin birbirinden farkl olmasndan
dolay, kendinden zuhur edenle ayn deildir. Ve u, souk ve kurudur; u dieri de
scak ve kurudur ve bunlar kuru olmalarndan dolay ayrmszdrlar ve brleri
(yani, souk ve scak) yznden de farkllamlardr. Tabiat (bu hkmleri) biraraya
toplaycdr [cam]. Ya da, tersine, ayn (yani, ayn- vahid) Tabiatn ta kendisidir.
Dolaysyla, tabiat alemi, bir aynadaki suretlerdir. Ya da, tersine, birbirinden farkl
aynalardaki bir surettir. Bylece, bak alarnn farkl olmasndan dolay, ancak
hayret vardr.
Ve bizim sylediklerimizi bilen kimse, hayrete dmez. Ve bylesi bir kimse ilimde
ilerlemi biri olsa bile, bu ilim ancak mahallin hkmncedir. Ve mahal, deimez
aynn [ayn- sabite] ta kendisidir. Ve Hak, deimez aynla tecelli mahallerinde
eitlenir. Byle olunca da, Kendisi zerine hkmler eitlilik gsterir. Ve O, her
hkm kabul eder. Ve Kendisi zerine, ancak tecelli ettii ayn hkmeder. Byle
olunca da, (aynn hkmetmeklii dnda Hak zerine hkmeden) bakaca hibir
ey yoktur.
Hak, bu ynyle halktr, dn yleyse
Halk deildir dier ynyle de; an, zikret yleyse...
Kim ki anlad dediklerimi, zayflamaz basireti
Ve ancak basireti olan anlar bu sylediklerimi...
ster ayrmlar kaldr, ister ayrmlar koy Birdir ayn.
Ve baki deildir, kalmaz bir ey okluktan...
mdi Kendinden dolay Yce olan, varolan eylerin btnn ve varolmayan

nisbetleri [niseb-i ademiyye] istirk eden bir kemale sahip olandr. Ve bu kemal,
Onun bu vasflardan hibirini yitirmemesi ve Onun bu vasflardan bakas
olmamas sayesindedir. Ve bu vasflarn ilm, akl ve er olarak vlesi veya yerilesi
vasflar olmas bir ey deitirmez. Ve bylesi bir kemal, ancak Allah smiyle
adlandrlana zgdr.
Ama Allah ismiyle adlandrlandan bakas olanlar, ya Onun iin (duyumsal
varlkta) birer tecelli mahallidirler, ya da Onda (yani, Hakkn varlk aynasnda, ilahi
ilimde) birer surettirler. Eer Onun iin tecelli mahalleri varsa, byle olduundan
dolay kanlmaz olarak bir tecelli mahalliyle dieri arasnda (lahi simleri
kapsayclk ynnden) stnlk farkll ortaya kar. Ve eer bu (Allahtan baka
olan), Onda (yani, Hakkn varlk aynasnda, akl mertebesinde zahir olan) bir suret
(yani, lahi limde ortaya kan ayan- sabiteden biri) olursa, bylesi bir suret iin
zat kemal szkonusudur; nk bu suret, kendisinde zahir olan eyin ta kendisidir.
Ve, Allah olarak adlandrlan iin szkonusu olan, bu suret iin de szkonusudur.
Ve bu suretin O olduu sylenemeyecei gibi, Ondan baka olduu da sylenemez.
Gerekte, Ebu Kasm ibn Kasiyy, Haln-Naleyn adl kitabnda, buna, herbir lahi
smin, btn lahi simlerle isimlendiini ve onlarla vasflandn syleyerek iaret
etti. Ve burada syledii udur ki, herbir sim Zata ve kendisi iin szkonusu edilen
ve kendisi tarafndan talep edilen manaya delalet eder. Ve bu sim, Zata delalet
etmesinden dolay, lahi simlerin hepsini kendinde toplar. Ve tekilletirdii
[infrad] anlama delalet etmesiyle de, Rab ve Hlik ve Musavvir ve benzeri dierleri
gibi, dierlerinden ayrr. Ve sim, Zattan dolay, adlandrlann ta kendisidir. Ve
sim, kendisi iin szkonusu edilen kendine zg anlamndan dolay,
adlandrlandan bakadr.
Eer szn etmi olduklarmzdan (Zat) yceliin ne olduunu anladysan; bunun,
mekn veya meknda-olmaklk ycelii olmadn da anlam olmalsn. nk,
meknda-olmaklk ycelii sultan ve hakimler ve vezirler ve kadlar ve bu mevki
iin yeterlilii bulunsun bulunmasn amir olan herbir mevki sahibine zgdr. Ama
sfat yoluyla ycelik byle deildir. nk bir kimse, insanlarn en alimi olsa da, bu
kimseye; insanlarn en cahili de olsa, hkmetme mevkiinde bulunan bir kimse
tarafndan hkmedilebilir. Byle olunca, amirin ycelii, meknda-olmaklktan
dolay yceliktir. Onun ycelii, kendisine tabi olanlara hkmetmesi bakmndandr
ve byle olunca da o, kendinden bir ycelie sahip deildir. Dolaysyla, bulunduu
mevkiden alndnda, yksekte bulunmakl ortadan kalkar. Ama, alim iin durum
byle deildir.
BRAHM KELMESNDEK HKMET- MHEYYEMYYE
brahim aleyhisselamn Halil olarak adlandrlmas, zat- Halilin, Zat- lahiyenin
vasfland Sfatlarn tmne birden brnmesi [duhul] ve onlara nfuz etmesinden

dolaydr. air yle der: Ruhum, bedenimin uzuvlarna nasl nfuz etmise, Sen de
ayn ekilde uzuvlarmn btnne nfuz ettin; Halilin Halil olmas ite bylece
oldu. Bu tpk rengin, renge boyanana nfuz etmesi gibidir: araz, cevherin
bulunduu mahaldedir, ona ulanmtr ama bununla birlikte, arazn (yani, rengin) bu
nfuz edii cevherin (yani, renge boyanan eyin) yer tutmakl gibi deildir. Veya
brahime Halil adnn verilmesi Hakkn onun suretinin varlna nfuz etmi
olmasndan [tahalll] dolaydr. Her iki yaklam da geerlidir nk her
hkmn, kendi snrlarn amayan kendine zg bir yerindelii vardr.
Grmez misin ki, Hak, sonradan olma [hdis] eylerin sfatlaryla ve hatta kusurlu ve
yerilesi sfatlarla zahir olduunu Kendinden haber vermitir. Ve grmez misin ki,
yaratlm olan (nsan- Kmil) bandan sonuna dek Hakkn sfatlaryla zahir
olmutur. Ve nasl ki, Hakkn btn sfatlar yaratlm olann (yani, nsan-
Kmilin) sfatlarysa, sonradan olmaklk sfatlar da Hakkn sfatlarndan baka bir
ey deildir. Hamd Allaha mahsustur [Fatiha Suresi, 1/1] sz, her venin
[hamid] yceltmesinin ve her vlenin [mahmud] yceltilmesinin sonuta Allaha
dnmesi anlamna gelir. Ve, her ey Ona dner. mdi, bu geri dn hkm yerilesi
ve vlesi eyleri iine alr ve varlkta vlesi veya yerilesi olandan bakas
yoktur.
Bil ki, herhangi bir ey ancak bir bakasna yklenmi olduunda ona nfuz edebilir.
Nfuz eden yani etkin olan nfuz edilenle rtlmtr. Hal byle olunca, edilgin
olmaklyla nfuz edilen zahir ve etkin olmaklyla nfuz eden de batndr. Ve
batn olan eyleyici, zahir olan iin gdadr; tpk, bir yn parasnn, kendisine nfuz
eden suyla imesi ve genilemesinde olduu gibi.
Eer, Hak Zahir ve mahluk Onda batn ise, mahluk Hakkn btn simlerini,
Onun iitmesini, grmesini, Onun btn nisbetlerini ve Onun ilmini yklenmitir.
Ama eer mahluk zahir ve Hak onda Batn ise, o halde Hak kuds hadiste
belirtildii gibi mahlukun iitmesindedir, onun grmesinde, elinde, ayanda ve
onun btn yetilerindedir.
Eer Zat- ilahiye bu nisbetlerden arnk olsayd, bir ilah olmazd ve bu nisbetler
bizim aynlarmzla sonradan ortaya ktlar, yle ki ilah klmaklmzla, Onu ilah
klan bizleriz. Bundandr ki, bizler bilinmedike ilah da bilinmez. Resulallah (sav),
Nefsini bilen, Rabbini bilir demitir ve o yaratl ierisinde hi kukusuz Allah en
iyi bilen kimsedir. Ebu Hamid gibi baz alimler, Allahn, aleme baklmakszn
bilinebileceini sylemilerdir ama bu doru deildir. Evet, Zatn kadm ve ezel
olduu (aleme baklmakszn) bilinebilir, ama ilah-klan [meluh] bilinmeyince, Zatn
ilah olduu bilinemez; o halde, ilah-klan, ilahn delilidir.
Ardndan, ikinci halde (yani, cem makamnda) gelen kef, gerekte Hakkn
Kendisine ve Uluhiyetine ilikin delilin, yine Kendisi olduunu ve gerekte alemin,

(bu alem ierisinde yer alan) bireylerin deimez aynlar [ayan- sabite] suretlerinde
(dier deyile, aynlarn aynasnda) Hakkn tecellisinden baka bir ey olmadn ve
te yandan da Hakkn tecellisi olmakszn bu deimez aynlarn var olmasnn
mmkn olmadn aa vurur. Bu kef ayn zamanda, Onun Kendisini, bu
aynlarn hakikatlerine ve hallerine gre eitlendirdiini ve birbirinden farkl
suretlerde zahir kldn ve dolaysyla farkl suretlerde tasavvur olunduunu da
aa vurur. Ve bu (haldeki) kef, Hakkn bizim ilahmz olduuna ilikin ilmin
olumasndan sonradr.
Bundan sonra (cemden-sonra-fark makamnda) son bir kef daha gelir ki,
suretlerimizi (yani, deimez aynlarmzn suretlerini) sana Hakta (Hakkn
aynasnda) zahir klar, ve Hakta (ayna mesabesinde olan Hakkn varlnda)
bazmz (yani, baz aynlar) dier bazlarna zahir olur, bazmz dier bazlarn bilir
ve bazmz dier bazlarndan (ilim sahibi olma ynnden) ayrrlar. Bizden bazmz
bu marifetin bize (aynlarmzn Hakka verdiince) Hakta bizden geldiini bilir, ve
bazmz da bu marifetin bize bizden geldii lahi lim Hazreti konusunda cahildirler.
Cahillerden olmaktan Allaha snrm!
Bu iki kef ile birlikte, O, bizim zerimize ancak bizimle hkmeder; belki de daha
dorusu biz kendi zerimize hkmederiz ama Onda. te bu nedenledir ki,
Allahu Teala, perdelenmi olanlar neden balarna kendi arzularna aykr eyler
geldiini sorduklarnda, buna karlk olarak, Apak delil Allahndr [Enam
Suresi, 6/149] buyurdu. Ve Hak onlar iin sak (yani, kendi hakikatleri olan
deimez aynlarn) gsterir ve bu, aramzdan arif olanlarn kefetmi olduu eydir.
Ve bu arifler, perdeli olanlarn Hakkn yaptn iddia ettikleri eyi Hakkn
yapmadn, ama bunun kendilerinden olduunu grrler. Ve gerekte Hak onlar,
lim Hazretindeki deimezlikleri zre bilir. Bylelikle perdelenmi olanlarn delili
geersiz klnr ve geriye Allahn apak delili kalr.
Eer, Dileseydi, hepinizi hidayete erdirirdi [Enam Suresi, 6/149] sz ne anlama
gelir diye soracak olursan, deriz ki: ..seydi taks varsa, bu saknma iindir ve
Hakkn meiyyeti, ey ne zre ise onu dilemektir. Ama akl delil, mmkn bir eyin
aynnn bir eyi ya da o eyin kartn kabul edebilir olduuna hkmeder. Bu iki
aklla-kavranabilir olan hkmden biri vaki olduunda, bu vaki olan hkm, bu
mmkn eyin kendi deimezlii [sbut] halinde kendisi zre bulunduu eydir.
Hidayet ederdi sz, apak gsterirdi anlamna gelir. Hak, eyin, kendisinde ne
zre deimez olduunu anlamas ynnde btn mmkn eylerin basiret gzn
am deildir. Sonuta bazs ilim sahibi, bazs ise cahildir. Ve Allah dilemedi, ve
herkese hidayet etmedi ve dileyecek de, hidayet edecek de deildir. Ve dilerse
sz iin de ayn durum geerlidir. Allah, olmayacak eyi hi diler mi?
Bylece, Hakkn meiyyeti tek bir eye baldr, yani meiyyet ilme tbi bir nisbettir
ve malum olan, sen ve senin hallerindir. Ve ilmin malum zerinde hibir etkisi

yoktur, tersine malumun alim zerinde bir etkisi vardr aynnda her ne zre ise,
kendinden onu verir.
lahi hitap, ancak muhataplarn zerinde anlatklar ey zre ve akl kurgulamann
verdii ey zre geldi. Ve bu ilahi hitap, kefin verdii ey zre gelmedi. Bundandr
ki, mminler ok sayda olduklar halde, kef ehli arifler az saydadr.
Bizim aramzdan (ilahi ilimde) bilinen bir makam [makam- malum] olmayan ve bu
makamda bulunmayan yoktur. Ve bilinen makam, deimezlii ierisinde kendisiyle
olduun ve varlnda kendisiyle zahir bulunduun eydir ve bu, senin iin varlk
szkonusu olduunda byledir. Eer (birinci kefin verdii marifetle) varln sana
deil de Hakka ait olduu kesinlenirse, hkm Hakkn varlnda hi kukusuz
senin hkmndr. Ve eer (ikinci kefin verdii marifetle) senin varolmakln
kesinlenecek olursa, o zaman hkm hi kukusuz (senin Hakka vermi olduun
hkm dorultusunda) senin zerinedir. Ve hkm verici olan Hak olsa bile,
Hakkn hkm vermeklii, senin zerine varlk samaktan [feyz] ibarettir ve kendin
zerine hkmeden ancak kendinsindir. O halde, ancak kendi nefsini v ve kendi
nefsini yer.
Artk geriye varlk sat iin Hakka hamd etmekten baka bir ey kalmaz nk
bu (yani, varlk sac olmaklk) gerekte Ondandr, senden deil Ve sen
hkmlerle Onun gdassn ve O, varlkla senin gdandr. mdi, sende kendini
gsteren (hkm vermeklik), Hakta kendini gsterdi. Hkm vermeklik, Ondan
sana ve senden Onadr. Aradaki fark udur ki, sen ykml olarak adlandrlrsn
ve Hak seni ancak kendi haline ve istidadna gre, beni ykml kl dediin
eyle ykml kld. Ama Hak, ykml olarak adlandrlmaz.
O (btn simlerine mazhar oluumdan dolay) beni ver, ben de Onu,
O (taleplerime icabet etmekle) bana kulluktadr, ben de Ona.
Belli bir halde (cem makamnda) Onu isbat eder,
Ve (kesretteki) aynlarda Onu nefy ederim.
O beni bilir, ben (suretlerde zahir olmaklnda) Onu inkar ederim,
Onu (ceman ve tafsilen) bilir ve Onu mahede ederim.
O bizden nasl gani olabilir ki,
Ben Ona (zuhura geliinde) yardm eder ve Ona varolu veririm.
te bundandr ki Onu bileyim diye beni varetti
Ve Onu (kendi ilmimde) varettim.
Ve (Bilinmek istedim eklindeki) hadis bize bu mana ile geldi
Ve Onun amac bende gerekleti.
Ve brahim aleyhisselam (Hak Tealann zahir olduu btn ilahi makamlara zuhur
mahalli olma mertebesinde, bu makamlara nfuz ederek Hakkn gdas olmasyla ve
Hak da, brahimin btn hakikatlerine ve yetilerine nfuz ederek Varl ile
brahimin gdas olmasyla), kendisine Halil denildii bu mertebeye eritiinden,

konuklarn doyurmak kendisi iin bir adet haline geldi. bn Meserre, onun Mikail ile
birlikte, bir rzk kayna olduunu syledi. Ki rzklar rzklandrlanlarn gdasdr.
Gda, her paraya nfuz ederek, beslenen kiinin zatna nfuz eder. Ne var ki burada
(yani, ilahi cemiyette) paralar yoktur brahim aleyhisselam lahi simler
denilen btn ilahi makamlara nfuz etmi ve Hak celle ve alann Zat da onda
zahir olmutur.
Kantland zre bizler Onunuz
Tpk ayn zamanda kendimize ait olduumuz gibi.
Ve O bana ancak varlk verir
Ve (O bizimle zahir olduundan) biz Onun iiniz
Ve (kendi aynlarmzla zahir olduumuzdan) kendimiz iiniz.
Benim iin iki vecih vardr: O ve ben
Ve Onun Ben-liinin zuhurunda Ben yoktur.
Ama ben Onun zuhur mahalliyim
Ve bizler onun iin bir kap gibiyiz.
Ve Allahu Teala hak olan syler ve doru yola iletir.
SHAK KELMESNDEK HKMET- HAKKYYE
Nebiyi kurtaran, bir kurbann kesilmesi oldu
Ama koun bartsyla, insann konumas nasl bir olur?
Halbuki Yce Allah bizim iin veya kendisi iin kou yceltti
Bilmem ki bu yceltme nedendir?
Kuku yok, dier kurbanlklar arlnca daha deerlidir
Ne var ki, kurban olarak kesilen kotan daha aa oldular.
Bilmek isterdim, kck bedeninden ibaret bir koun
Rahmann Halifesinin yerini nasl tutabildiini.
Bilmez misin ki, bu kurban iinde bir dzenleni vardr:
Krda oalma ve kaypta azalmadr o.
mdi, canszlardan daha yce yaratlta olan yoktur
Ondan sonra deerce yksek olan bitkilerdir.
Bitkilerden sonra, his sahibi hayvanlar gelir,
Yaratclarn bildikleri kef ve ak delil ile sabittir.
Ve dem denilen yaratla gelince:
O, akl, fikir ve imanyla kaytldr.
Sehl el-Tusteri ve benzerimiz olan tahkik ehli byle dedi,
nk biz ve onlar ihsan makamndayz.
mdi, ii benim mahede ettiim gibi mahede eden
Gizlide ve akta benim sylediim gibi syler

Ve bizim szmze aykr olan sze bakma


Ve buday orak yere ekme!
Onlar, Masum Olann, Kuranda sz ettii sarlar, dilsizlerdir.
Bil ki Allah bizi de seni de glendirsin Halil brahim aleyhisselam oluna
(shaka) yle dedi: Ryada seni kurban ettiimi grdm [Saffat Suresi, 37/102].
Ve rya alemi hayal hazretidir. brahim, grd bu ryay tabir etmedi. Halbuki,
ryasnda kendisine olu (shak) suretinde grnen (ve dolaysyla asl kurban
edilmesi gereken) kotan bakas deildi. Ama brahimin, grd ryay (tabir
etmeksizin) olduu gibi kabul etmesi (ve shak gerekten de kurban etmeye
yeltenmesi) zerine, brahimin bu vehminden dolay, Rabbi, shaka kou [zibh-i
azim] feda etti; ki bu (kou kurban etmesi) brahimin grd ryann her ne
kadar kendisi bundan haberdar olmasa da Allah katndaki tabiriydi.
Demek ki, hayal hazretinde grlen suretlerden Allahn murad ettii eyin ne
olduunu anlamak iin bir baka ilme ihtiya vardr. Grmez misin ki, Ebubekir (ra)
ryay tabir ettiinde Resulallah (sav), Bir ksmn doru, bir ksmn da yanl tabir
ettin buyurdu. Ebubekir, nerede yanllk yaptn sorduysa da Resulallah
Efendimiz bunun hangisi olduunu sylemedi.
Hak Teala brahim aleyhisselama seslendiinde, ona, Ey brahim! Sen ryada
grdn doruladn [Saffat Suresi, 37/104] dedi; yoksa, ryada grdn
doruydu, yani, ryanda grdn gerekten de olundu demedi. nk
brahim, ryasn tabir etmeyip, grd eyi kendisine grnd ekilde ald.
Halbuki ryann tabir edilmesi gerekir. Ve bundandr ki (Msr firavunu) Aziz,
yanndakilere, Eer rya tabir etmeyi biliyorsanz.. [Yunus Suresi, 12/43] demiti.
Tabir, ryada grlen suretten baka bir eye izin [cevaz] demektir. Ve (Azizin
ryasnda grd) kzler, ktlk ve bolluk yllaryd.
brahimin ryasnda grd doru olsayd, olunu kurban etmesi kanlmaz
olurdu. Ama o, sadece ryada grdnn olu olduunu dorulad ve Allah
indinde ise olu suretinde grnen ey gerekte kotan [zibh-i azim] bakas deildi.
Bundandr ki, brahimin zihninde olunu kurban etme dncesi dounca, kou
shak iin feda etti. Ama (gerekte kurban edilmesi emrolunan shak olmadndan)
bu ko Allah indinde (shaka karlk olarak) feda edilen bir ey deildi (nk
kurban edilmesi gereken zaten koun kendisiydi). mdi, his (kurban) ko olarak
biimlerken, hayal de brahimin olu olarak biimledi. Eer hayalde bir ko grm
olsayd, onu olu olarak veya bir baka ey olarak tabir ederdi.
Ve sonra Hak Teala yle buyurdu: Bu, apak bir imtihandr [Saffat Suresi,
37/106]. Yani bu, brahimin, rya durann [mevtn] tabir gerektirdiini bilip
bilmedii konusunda bir imtihandr; nk O, rya durann [mevtn] tabir
gerektirdiini bilir. Ama brahim, grd ryay tabir etmesi gerektiini

dnemedi [gaflet] ve (bu ekilde) rya durann [mevtn] gereini yerine


getiremediinden dolay da, ryasnda grdn dorulad.
Ayn ekilde, Msned (yani, Hadis derleme kitab) sahibi bir imam olan Taki bin
Mahled de dncesizlik etti [gaflet]. Resuln (sav) yle dediini iitmiti: Her
kim ryasnda beni grrse, uyanklkta beni grmtr; nk eytan benim
suretime giremez. Ve Taki bin Mahled ryasnda Resul grd; ve bu ryada
Resul kendisine st iiriyordu. (Uyandnda) ryada grdn dorulad; (ve
bunu kendisine kantlamak iin de) kusarak, imi olduu st kard. Eer ryasn
tabir edecek olsayd, itii st kendisinin sahip olaca birok ilim olacakt. (Byle
yapt iin,) itii st kadar ilimden Allah onu mahrum kld.
Grmez misin ki, Resul (sav) ryasnda kendisine bir kap dolusu st verildiini
syleyerek yle buyurdu: yice kanncaya kadar itim ve kalann mere verdim.
Kendisine, Ya Resulallah, itiiniz st ne olarak yorumladnz? diye
sorulduunda ise, lim diyerek karlk verdi. Ve rya durann [mevtn] tabir
edilmeyi gerektirdiini bildiinden, grd bu sureti st olmaklnda brakmad.
Ve hi kukusuz Nebinin (sav) duyularla mahede edilen sureti Medineye
defnedilmitir. Ve onun ruhunu ve latifesini hibir kimse ne bakasnda ne de
kendisinde mahede etmemitir. Dier btn ruhlar iin de bu byledir. mdi,
Nebinin (sav) ruhu, ryada kendisini gren bir kimseye, topraa defnedilen
bedeninin suretinde grnr. Ve ryada grlen sureti, onun bedeninin aynsdr,
herhangi bir eksiklik szkonusu deildir. Ve Allahn rya gren kiiyi
korumasndan dolay, eytann onun suretine girmesi mmkn deildir. Bundandr
ki, her kim onu bu ekilde grecek olursa; kendisine emrettii, sakndrd veya
bildirdii ne varsa, bunlarn hepsini onun kendisinden alm olur. Tpk, Nebi (sav)
hayattayken onu grseydi anlam ister ak ister rtk olsun, veya hangi ekilde
olursa olsun sylediklerini nasl ki ondan alm olacaktysa, yle. Ve eer Nebi
(sav), ona bir ey verecek olsa, bu eyin hi kukusuz tabir edilmesi gerekir. Ama
eer hayaldeki eyin ayns duyumsal olarak da grlecek olursa, bylesi bir ryann
tabir edilmesi gerekmez ite Halil brahim ve Taki bin Mahled bu ekilde,
grdkleri surete, grdkleri kadarnca gvendiler.
Rya iin bu iki yn (yani, tabir etmek ve etmemek) szkonusu olduundan,
nbvvet makamn verdii brahime yapt ve syledikleriyle bize edebi retti.
Ve bizler de (rendiimiz bu edeb sayesinde) Hakk akl delilin kabul etmedii bir
surete brnm olarak grdmzde, grlen sureti ya gren kiinin hali ve
Hakkn grld mekn asndan veya her ikisi asndan eriata uygun olan
Hak (anlay) dorultusunda tabir etmemiz gerektiini bildik. Ve eer akl delil,
grdmz eyi reddetmezse, onu grdmz suret ne ise, o ekilde alkoyarz
tpk ahirette Hakk grdmzde, Onu grdmz suret zre kabul etmemizde
olduu gibi.

Her bir mevtnda Rahman olan Birin suretleri vardr gizli ve ak


Eer bu Haktr dersen doruyu sylemi olursun
Yok eer, bu Haktan baka bir eydir dersen
br yana (yani, yaratla) gemi olursun.
Onun hkm bir mevtn ierip, dierini dlamak deildir
Ve O, kendi hakikatyla yaratlta seyrini srdrr.
Kendini gzler nne serdiinde, akllar
Alageldikleri akl delillerle Onu reddederler
Ama gerek akl sahipleri, akl hazretinde
ve hayal denilen eyde, Onu kabul ederler.
Ebu Yezid Bistam bu makamda (yani, kef-i tam ve uhud-i mm makamnda) yle
demitir: Eer Ar ve onun ierisinde olan her ey, yzbinlerce kez daha byk
olsayd, arifin kalbinin bir keciinde olurdu ve onun farkna bile varmazd ve
bu Ebu Yezidin (kalbinin) cisimler alemindeki geniliidir. Ne var ki ben yle
diyorum: Varl bitimli olmayan eyin (yani, varolusal taayynatn) bitimli olduu
varsaylarak, kendisini var eden ayn (ayn- vahid) ile birlikte arifin kalbinin bir
keciinde ortaya ksayd onun farkna bile varmazd. nk kalbin, Hakk
kendisine sdracak genilikte olduu (kuds hadisle) ortaya konmu ama
kanmaklkla nitelenmemitir. Eer dolacak olsayd, kanard. Nitekim Ebu Yezid de
byle dedi. (Muhabbet arabn kadeh kadeh itim; ne arap tkendi, ne de ben
kandm.) Biz de szmzle hi kukusuz bu makama dikkat ektik.
Ey eyay Kendi nefsinde yaratan
Yarattn her eyi Kendinde toplarsn
Varl bitimli olmayan eyi, Kendi varlnda yaratrsn
Ve Sen hem genisin, hem de darsn
Eer Allahn yaratt ey benim kalbimde olayd
Btn bu eyler kalbimde snk kalrd
Eer kalbim Hakk sdracak kadar genise,
Yaratl onu nasl daraltsn
Ey bana kulak veren, bu nasl bir itir?
nsan, hayal gcnde, varl olmayan ve yalnz hayal gcnde varlk kazanan eyi
vehimle yaratr. Ve arif, himmetiyle, himmet mahallinin dnda varl ortaya kan
eyi yaratr. Ama arifin himmeti, onu korumaktan geri kalmaz. Ve onun yaratt
eyi korumas, himmete bir yk oluturmaz. Arif yaratt eyi korumaktan gaflete
decek olduunda, eer btn hazretleri zaptetmi deilse, yaratt bu ey yok
olur. Btn hazretleri zaptettii durumda, bylesi bir gaflet szkonusu deildir,
yaratt eyi hi kukusuz (herhangi) bir hazretten mahede eder. mdi, arif btn
hazretleri kuatm olarak, himmetiyle bir ey yaratacak olsa, o yaratlan eyin sureti
herbir hazrette zahir olur. Bu durumda, (herbiri baka bir hazrette bulunan) suretleri
(belli bir hazretteki) dier suretlerle korur. Arif, bir hazretten veya birka hazretten
gaflete dse ve fakat yaratt sureti koruduu hazretlerden birini mahede etmeyi

srdrse, gaflete dmedii hazretteki bu bir suretin korunmasyla, btn suretler


korunmu olur. nk gerekte gaflet ister btn alemler iin, isterse baz alemler
iin olsun hibir zaman genel deildir.
Ve hi kukusuz, burada yle bir sr akladm ki, ehlullahtan olanlar bylesi bir srr
aa vurmaktan kanrlar. Burada, kendilerinin Hak olduklar yolundaki
davalarnn reddi vardr. nk, Hakkn hibir zaman hibir eyden gafil olmas
szkonusu olmad halde, kulun bir eyden gafil deilken, baka bir eyden gafil
olmas kanlmazdr. mdi, yaratt eyi korumasndan dolay ben Hakkm
demesi szkonusudur. Ne var ki, o eyin suretini korumas, Hakkn korumas gibi
deildir. Ve ite biz bu fark ortaya koyduk. Ve herhangi bir suretten ve bu suretin
bulunduu hazretten gafleti dolaysyla, kul hi kukusuz Haktan ayrlr. Ve
suretlerin tmn korumay srdrmesine srdrr de, bunu, bu hazretlerin tm
ierisinde gafil olmad hazrette bu sureti koruyarak yapmas nedeniyle, kulun
Haktan ayrlmas kanlmazdr. nk kulun yaratt sureti gafil olduu
hazretlerde korumas zmnen szkonusudur. Ama Hakkn yaratt eyi korumas
byle deildir. nk O, yaratt her sureti alet-tayin korur.
Ve bu mesele bana bildirildi. Bu meseleyi, bu kitaptan baka hibir yerde hibir
kimse yazmamt; ne ben, ne de bir bakas. Dolaysyla bu mesele vaktin benzersiz
incisidir. mdi, sakn ola ki bundan gafil olma! nk, bir suret ile huzur zre
olduun hazret, Hak Tealann Ben Kitapta hibir eyi eksik brakmadm [Enam
Suresi, 6/38] dedii, olmu ve olmam olan hereyi kendinde toplayan Kitabn
(yani, levh-i mahfuzun) benzeridir.
Bizim sylediklerimizi ancak nefsinde Kuran olan kimse (yani, btn hazretleri
kendinde toplam olan nsan- Kmil) bilir. nk, takva sahibi bir kimse iin
Allahu Teala bir furkan klar [Enfal Suresi, 8/29] (yani, Hak ve batl, ve dolaysyla
da Hak ile halk ayrmlama yetenei kazandrr). Ve (nsan- Kmile ait olan) bu
furkan da, kendisiyle kulun Rabbinden ayrk oluuna ilikin olarak bu meselede
szn ettiimiz furkan gibidir. Ve bu, en byk ayrmdr [furkan].
mdi bir zaman olur ki kul, hi kukusuz Rabb olur
Ve bir zaman olur ki kul, kesinkes kul olur
Ve kul olduunda Hakla genitir
Ve Rabb olduunda ise darlktadr
Kul olarak nefsinin gerekte ne olduunu grr
Ve Haktan istedikleri oalr, geniler.
Rabb olarak, mlk ve melekut hazretlerinde
Btn yaratln kendisinden taleplerde bulunduklarn grr
Ama o, zat itibaryla, onlarn isteklerini karlayamaz

Bundandr ki, baz arifleri alar grrsn


mdi sen Rabbin kulu ol; Onun kulunun Rabbi olma
Yoksa atee ve erimeye dersin.

SMAL KELMESNDEK HKMET- ALYYE


Bil ki, Allah olarak adlandrlan, Zatyla Tek [Ahad] ve simleriyle btndr
[kll]. Herbir varln kendi zgl Rabbi [rabb-i has] vardr ve bu Rabbin btnn
kendisi olmas olanakszdr. Ama ilahi ahadiyette, hi kimse iin yer yoktur. nk,
bir eyde ilahi ahadiyetten bir ey vardr; ve dierinde de ondan bir ey vardr
denilemez; nk O, blnme kabul etmez. mdi, Onun ahadiyeti aa kmam
olan simlerin tmnn toplamdr.
Said, Rabbi (terbiye edicisi) indinde raz-olunandr. Ve varlk hazretinde, Rabbi
indinde raz olunmayan yoktur. nk o Rabb, onun zerinde rabb-olmakln
[rububiyet] srdrr. Byle olunca da raz olunandr ve dolaysyla saiddir.
Bu konuda Sehl (Sehl bin Abdullah Tuster) yle der: Rububiyetin bir srr vardr
bu sr sensin. Sehl, sen szyle herbir ayna (yani, herbir varolan-ayna)
seslenir. Ve yle srdrr: Eer o sr ortadan kalkabilecek olsayd, elbetteki
rububiyet geersiz hale gelirdi. Sehl, ortadan kalkabilecek olsayd szyle
syledii eyin olanakszlna iaret etmitir. nk bu sr ortadan kalkmayaca
gibi, rububiyet de geersizlemez. nk aynn varl ancak Rabbi ile
szkonusudur ve ayn her zaman iin varolduundan, rububiyet hibir zaman
geersiz hale gelmez.
Ve her raz olunan sevgilidir; ve sevgilinin her yapt ey sevgilidir. nk aynn
bir fiili yoktur; olsa olsa bu fiil o ayndaki, Rabbinin fiilidir. Bylelikle, ayn, iledii
fiilin kendisine dayandrlmasndan kurtuldu. Bu durumda, ayn, Rabbinin
fiillerinden ve kendisinde olan ve kendisinden zahir olan eyden raz oldu. Bu fiiller
raz olunmutur. nk her fiil ileyen ve sanat kimse, kendi fiilinden ve
sanatndan razdr. nk her fiil ileyen ve sanat kimse, kendi fiilinin ve sanatnn
hakkn kusursuz bir ekilde verdi. O, her eye halkn verdi ve ona doru yolu
gsterdi [Taha Suresi, 20/50]. Bylece her eye halkn verdiini beyan etti ve
(yaratlm olan her ey, kendi istidadyla talep ettii eyde) eksiklik veya fazlalk
kabul etmez.
smail, szn ettiimiz eyi kefetmesinden dolay Rabbinin indinde raz-olunan
oldu. Bunun gibi, herbir varlk Rabbinin indinde raz-olunandr. Ve herbir varln,

sylediimiz gibi, Rabbi tarafndan raz olunmas, baka bir kulun Rabbi tarafndan
raz olunmas gerektii anlamna gelmez. nk (varolan-aynlarn herbiri)
rububiyeti birden [vahid] (yani, tek bir lahi simden) deil, olsa olsa btnden
(yani, btn simleri kendisinde toplayan uluhiyet mertebesinden) almtr.
Bylelikle ona btnden ancak kendisine uygun olan ey tayin olundu, ki bu da o
eyin Rabbidir. Ve hibir kimse rububiyeti, Hakkn ahadiyeti dolaysyla almaz; ve
bunun iindir ki, Ehlullahtan olanlar, ahadiyette tecellinin szkonusu olmadn
sylediler.
mdi sen (fen makamnda) Ona, Ondan doru bakarsan, O, Kendi nefsine bakar
ve bylece O, (zuhurun szkonusu olmad ahadiyette) Kendi nefsine, Kendi
nefsiyle bakyor olmaktan hibir zaman geri kalmaz. Ve eer sen Ona seninle (kendi
nefsin ve kaytl varlnla) bakarsan, ahadiyet ortadan kalkar (ve Hak, vahidiyet ile
tecelli eder). Ve eer sen (Muhammed vrisler gibi) Ona Onunla ve seninle (Hak
halka ve halk da Hakka rt olmakszn) bakarsan yine ahadiyet ortadan kalkar.
nk sen bakyorsun szndeki sen zamiri baklann kendisi deil, ondan
bakasdr. Burada, bakan ve baklan olarak iki eyin gerektirdii bir ilikinin
varlndan dolay, ahadiyet ortadan kalkar. Ama (Ona seninle baknda ve Ona
Onunla ve seninle baknda) yine de, O Kendi nefsiyle Kendi nefsine bakmaktadr
ve bu vasfta (yani, senin varln ile ve Kendi varl ile bakmada), bakan da Odur,
baklan da.
mdi, bir kimsenin mutlak olarak raz-olunan olmas, ancak o kimsede zahir olan
fiilin, Raz-olann onun yoluyla olan fiili olmasyla szkonusu olabilir (ve bu durum
ancak nsan- Kmil iin geerlidir). mdi, Hak Tealann smaili Rabbi indinde razolunmaklkla nitelemesiyle smail, dier aynlardan stn oldu. Ve, kendisine, Ey
nefs, Rabbine dn!.. denilen her mutmain nefsin durumu da byledir. mdi, Hak
Teala, mutmain nefse, kendisini davet eden Rabbine dnmeyi emretti. Ve ..raz
olmu olarak kullarm arasna katl.. ki bu makam bu kullarmn mlkdr. u
halde, burada sz edilen kullar, Rabbini bilen ve Onunla yetinen ve ondan baka
bir Rabbe bakmayan kullardr. ..Ve gir cennetime [Fecr Suresi, 89/27-30] ki, Ben
Kendimi onunla rterim [setr]. Ama Benim cennetim senden bakas deildir. nk
sen, zatn ile Beni rtersin. mdi, Benim bilinmem ancak seninledir ve sen de ancak
Benimle varsndr. Bylece seni bilen Beni bilir. Ve Ben (hakikatimle) bilinmem, sen
de (hakikatinle) bilinemezsin.
Ve Rabbinin cennetine girdiinde, kendi nefsine girmi olursun. O zaman, kendini
bildiinde Rabbini bildiin marifetten baka bir marifetle kendini bilirsin. Bylelikle
iki tr marifete sahip olursun: ncelikle Onu, kendini biliyor olarak, bu sayede
bilirsin ve ikinci olarak, nefsinden dolay deil ama Rabbinden dolay ve Rabbini
biliyor olman nedeniyle nefsini bilirsin.
Sen (kendi zgl Rabbin iin) kulsun

Ve sen (istidadnla hkmettiin zgl sim iin) Rabbsin


O kimse ki, Onun iin ve Onda kulsun
Sen (sende zahir olan huviyet itibaryla) Rabbsin
Ve sen (Elest bi Rabbikum? sesleniindeBeliEvet diyerek)
Szleme yaptn Rabb iin (taayynn ve kaytlanmln itibaryla) kulsun
Herbir belirli Rabb-kul szlemesi
Baka bir Rabb-kul szlemesi karsnda geersizleir
Byle olunca, Allah kullarndan raz oldu, kullar da raz olunanlar oldu. Ve kullarn
hepsi Ondan raz oldu ve O da bylece raz olunan oldu.
mdi, iki hazret (yani, rabb-olmaklk hazreti ve kul-olmaklk hazreti), benzerlerin
birbirine karlk gelmesi gibi birbirine karlk geldi. Ve benzer olanlar, birbirlerine
karttrlar. nk iki benzer birlenemez, aksi halde aralarnda bir ayrm kalmazd.
Varlkta ise dierlerinden ayrk olmayan bir ey yoktur. mdi, bir-olan-hakikatte
[hakikat- vahid] benzer yoktur. Byle olunca varlkta benzer yoktur ve varlkta
kart da yoktur. nk varlk bir-olan-hakikattr ve bir ey kendisine kart deildir.
Haktan bakas baki deildir, yaratlm olan baki deil
Ulama diye bir ey yoktur, ayr olma diye bir ey yok
Apak delil bununla geldi
Bylece ben gzlerimle grdm ve incelediim zaman
Onun aynndan baka bir ey gryor deilim
Bu, (yani, Hakkn kulundan ve kulun da Rabbinden raz olmas) ancak, kendini
Rabbin varl olarak grme konusunda Rabbinden korkan kimselere zgdr,
nk onlar (rabb-olmaklk hazreti ve kul-olmaklk hazreti arasndaki) ayrmay
bilirler. Bazlarnn cehaleti, bizi, bilenlerin yapt bu ayrm yapmaya yneltti.
Gerekte kullar arasnda ayrm vardr ve Rabbler arasnda ayrm vardr. Herhangi
bir ayrm olmasayd, o zaman hi kukusuz lahi simlerin herbiri, tpk dierleri
gibi btn vecheleriyle yorumlanrd. Ama Muiz (Aziz-klc) smi, Muzill (Zelilklc) sminin yorumland gibi yorumlanmaz ve dierleri iin de bu byledir. Ne
var ki, ahadiyet ynnden bakldnda durum bakadr. Btn simlere ilikin
olarak diyebilirsin ki, her sim, kendi huviyeti ynnden hem Zata, hem de kendi
hakikatine gtrr, nk adlandrlan Birdir. Bylelikle Muiz, adlandrlan Bir
ynnden Muzillle ayndr ve te yandan Muiz, kendine zg hakikati ynnden
Muzillden farkldr, nk her ikisinden farkl kavramlar anlalr.
Halktan ayr tutarak Hakka bakma!
Ve Haktan baka olmaklk giysisine brndrerek halka bakma!
Ve Hakk tehzih ve tebih et;
Ve dosdoru olmaklk [sdk] makamnda dikil.
Ve ister cem makamnda, istersen fark makamnda ol!

Eer sana bunlardan biri zahir olursa, dierine ynel ki,


kisiyle birden zafere eresin!
Sen ne (hakikat ynyle) fani olur, ne de (halkiyet ynyle) baki kalrsn,
Ne yokedebilir ne de baki klabilirsin.
Ve vahiy (ilham) senin zerine
(sen Hakkn sureti olduundandr ki) bakasndan verilmez;
ve sen de onu (gayr olmadndan) bakasna vermezsin.
Yceltme [sen], verilen sze sadk olunmasna yaplr. Ve ilahi hazret vlen
[mahmud] yceltmeyi talep eder. Dolaysyla O, verdii szde sadk olmas [sdk-
vad] ynnden yceltilir, tehdidinde sadk olmas [sdk- vad] ynnden deil.
Allahu Teala, Allahn resullerine verdii szde sadk olmayacan sanma
[brahim Suresi, 14/47] dedi (sz yerine) tehdit demedi. Hatta, onlar
(iledikleri sulardan dolay) tehdit etmi olmasna ramen, yle dedi: Biz onlarn
gnahlarndan geeriz [Ahkaf Suresi, 46/16]. Ve Allah, smaili, szne sadk
olmasndan dolay vd ve bylece, gerekte Hak iin tehdidin gereklemesi imkan
ortadan kalkt.
mdi geriye yalnzca Szne Sadk Olan kald
Ve Hakkn tehdidi asndan incelenebilecek tek bir ayn yoktur
Ve her ne kadar eka yurduna girseler de onlar
eka yurdundan bir tat alrlar; o da farkl bir nimettir
Yani ebedilik (huld) cennetlerindekinden farkl bir nimet
Halbuki alnan lezzet birdir
Ve aralarnda (istidadlarn farkllyla) tecelli bakmndan farkllk vardr
ekilen azab, (lezzet anlamna gelmesi ynnden)
Tadnn tatllndan dolay azab olarak adlandrlr.
Ve (eziyet anlamna gelmesi ynnden) azab sz,
(Azabn gerek anlam olan) lezzete kabuk gibidir ve kabuk
(Azabn hakikatini, rtl olan gafillerden) koruyucudur.

YAKUB KELMESNDEK HKMET- RUHYYE


Dinin iki tr vardr: lki; Allahn indinde, Hakkn bildirdii kimse (yani, nebiler)
indinde ve Hakkn bildirdii kimsenin bildirdii kimse (yani, nebinin mmetinden
olan) indinde olan dindir. kincisi ise, halkn indinde olan dindir ki, Allah onu geerli
klmtr.
Allah indinde olan din, Onun setii ve halkn dini zerinde yce kld dindir.
Hak Teala yle buyurur: brahim ve Yakub, oullarna yle vasiyet ettiler: Allah
sizin iin dini seti, o halde ancak Ona teslim olmu bir halde ln [Bakara Suresi,
2/132]. (Bu ayette sz edilen) din, harf-i tarifle birlikte kullanlmtr, dolaysyla bu,

bilinen ve belirli bir dindir. Ve Hak Teala yle buyurur: Allahn indinde din
slamdr [l-i mran Suresi, 3/19] yani, teslimiyettir. Dolaysyla din, senin
teslimiyetinden ibarettir ve Allah indinde olan din, senin hkmlere teslimiyet
gstermekliindir. mdi din teslimiyet ve nmus da Allahu Tealann koyduu
hkmlerdir. Dolaysyla, Allahu Tealann kendisi iin ortaya koyduu hkmlere
teslimiyet gstererek bunlarla nitelenen kimse, dini uygulayan ve onu kld
namazla yerleik klandr, yani onu ina edendir. Bylece kul, dini ina eden ve Hak
da, eri hkmleri ortaya koyandr. O halde, teslimiyet senin fiillerinin ta kendisidir
ve din senin fiillerinden ortaya kar. Byle olunca, sen ancak kendinden olanla
(yani, kendi fiillerinle) mutlu olursun. Ve nasl ki senin mutluluunu ortaya karan
senin kendi fiillerinse, lahi simleri de ortaya karan ancak Allahn fiilleridir. Ve
sen Allahn fiillerisin ve bunlar sonradan olmadrlar. Allah, ortaya koyduklaryla
lah olarak adlandrlr ve sen de ortaya koyduklarnla said olarak
adlandrlrsn. Ve sen dini yerleik klp Allahn koyduu hkmlere teslimiyet
gsterdiinde, Allahu Teala, seni Kendi nefsi menzilesine indirir.
Bu konu hakknda faydal olacak eyleri, inaallah, Allahu Tealann geerli kabul
ettii halk indinde olan dini akladktan sonra ortaya koyacam. mdi, (Hak ve
halk indinde olan) her iki din de (fillerin yaratcsnn O olmas bakmndan)
Allahndr. Ve (din, teslimiyet olduundan ve teslimiyet senin fiillerinle ortaya
ktndan dolay) ikisi de Allahtan deil sendendir. Dinin Allahtan olmas, ancak
iin asl itibaryladr.
Allahu Teala yle buyurdu: ..onlarn balattklar ruhbaniyeti var kldk.. Ve bu
hikmetli kanunlar herkesin bildii resul tarafndan ve bildik zel yoldan (yani, vahiy
yoluyla) Allah katndan getirilmi deildir. Ama, ierdii hikmet ve zahirdeki
faydadan dolay konulmu eriatn [vaz- meru] amacna uygun bir ekilde ilahi
hkmlere uyarllk gsterdikleri iin, Allahu Teala bu hikmetli kanunlar ..onlar
zerine farz klmad halde.. tpk Kendi koyduu hkmleri geerli kld gibi
geerli kld. Ve Allahu Teala, Kendisiyle onlarn kalpleri arasnda yardm ve rahmet
kapsn aarak, onlarn kalplerine kendileri bunun farknda olmakszn koyduklar
bu hkmleri yceltmeklii yerletirdi. Bu ekilde onlar ilahi retimle bilinen
nebev yoldan baka bir yolla Allahn rzasn isterler. mdi, bu kanunlar kendileri
iin bir hkm olarak koyanlar ve kendileri iin bu hkmler konmu olanlar,
..ancak Allah rzasn istediklerinden dolay, onlar hakkyla yerine getirdiler.. ve
bu ekilde itikat ettiler ..bylece, onlar arasndan iman edenlere dllerini verdik;
ve onlarn bir ou sapmtr [Hadd Suresi, 57/27] yani, bu hkmlere teslimiyetten
ve bunlar yerine getirmekten uzaktrlar. Ve bu hkmlere teslimiyet
gstermeyenlere, bu hkmleri (onlarn kalplerine ilham ederek) koymu olan
(Hak), kendilerini honut edecek eyleri onlara vermeyerek, teslimiyet gstermez
[mnkad]. Ama, emr (yani, uluhiyet ve rububiyet, Hak tarafndan) teslim olmakl
gerektirir. Ve bu, u demeye gelir:

Ykml olan, ya uymak suretiyle teslimiyet gsterir [mnkad] veya kar gelir.
Kendi isteiyle itaat edenin [muvafk- muti] durumu ak olduundan, onun
hakknda sze gerek yoktur. Kar kan kimseye gelince; bu kii, kendisine egemen
olan kar geli nedeniyle Allahtan, u iki eyden birini ister: balanmak veya
cezalandrlmak. Ve, kendi nefsinde bunlardan birini hakettii iin bunlardan biri
olmak zorundadr. mdi, kulun fiillerine ve bulunduu haline gre, Hakkn
teslimiyet gsterdii dorulanm [sahih] oldu. Bylece, etkiyici [messir] olan,
kulun halidir.
Bu ekilde bakldnda, din, verilen karlk, yani ho olan ve ho olmayan bedel
olur. Ho olan eyle verilen bedel udur: Allah onlardan raz, onlar da Allahtan
razdrlar [Mide Suresi, 5/19]. te bu sevin veren eyle bir karlktr [ceza]. Sevin
vermeyecek eyle karlk ise udur: Sizden zulmeden kimseye Biz byk azab
tattrrz [Furkan Suresi, 25/19]. Ve Biz, onlarn gnahlarndan geeriz [Ahkaf
Suresi, 46/16] de bir karlktr. Bylelikle, dinin bir karlk olduu ortaya km
oldu. nk, din slamdr ve bu da teslimiyet demektir. Ve Hakkn kula teslimiyeti,
kulun halinin gerektirdii karl vermektir. Bu, o halde, dinin ne olduunun zahir
aklamasdr.
Bu sylenenlerin srrna ve batnna gelince: din, Hakkn varlk aynasnda bir
tecellidir. Byle olunca, mmkn varlklardaki Hakka ait olan ey, bu mmkn
varlklarn bulunduklar hal ierisinde kendi zatlarnn Hakka verdii eydir. nk
mmkn varlklarn bulunduklar her halde, birer sureti vardr. Bundan dolay,
mmkn varlklarn hallerinin birbirinden farkl olmasndan dolay, suretleri de
birbirinden farkldr. Ve hallerinin birbirinden farkl olmasndan dolay da, Hakkn
tecellisi farkl farkldr. Sonuta Hakkn kuldaki etkisi [eser], kulun iinde
bulunduu hal zre ortaya kar. mdi, kula hayr veren kulun kendisinden bakas
deildir. Ve kendisine hayrn kartn veren de kendisinden bakas deildir o,
kendi zatn nimetlendirir ve azaplandrr. Yerecekse sadece kendi nefsini yersin ve
vecekse sadece kendi nefsini vsn! O halde, Hakkn onlara ilikin ilminde apak
delil [hccetl-balia] vardr nk ilim, maluma tabidir.
imdi, meselenin biraz daha derinine inip, daha bir tedeki u srr ortaya koyalm:
mmkn varlklarn asllar yokluktur ve bu deimez. Ve mmkn varlklarn
nefslerinde ve aynlarnda, iinde bulunduklar hallerin suretine brnen Hakkn
varlndan baka bir varlk yoktur. mdi sen haz ve ac duyann kim olduunu ve
hallerden herbir hali izleyenin ne olduunu bildin ve bundandr ki, bir hali
izleyen bir sonraki hal (yani, karlk), (takip kknden gelen) ukubet ve ikab
olarak adlandrlmtr. yi olsun, kt olsun her durum iin bu geerlidir; ama
toplumsal uylam, bu sonucu, iyi olan eyler iin sevap ve kt eyler iinse
ikab olarak adlandrd. te, bundandr ki, din det (yani, tekrarlama) olarak
adlandrld veya bu ekilde yorumland. nk (mmkn varln veya kulun)
halinin gerektirdii veya talep ettii ey geri dner. Byle olunca, din dettir. air

yle der: mm el-Huvarisin nnde byle yapmak senin dinindi, yani, detindi.
Ve det denince anlalan, bir eyin kendi zgn haline dnmesidir; ama bir eyin
nceki haline, ncekinin ayns olarak dnmesi olabilir bir ey deildir. Ve det
denince de, bir eyin kendini tekrarlamas dnlr.
Ama det, aklla-kavranabilir olan bir hakikattir ve birbirine benzeyen suretlerde
vardr. Biliriz ki, Zeyd insanlk itibaryla Amrn aynsdr. Ama burada insanlk
tekrarlanm deildir; eer yle olsayd, oalrd. Ne var ki, insanlk tek bir hakikat
[hakikat- vahid] olduundan oalmaz. Yine biliriz ki, Zeydin birey olmakl,
Amrn birey olmaklnn ayns deildir. mdi, her ikisi de birey olmakla birlikte,
birey olarak Zeyd, birey olarak Amrn ayns deildir. Dolaysyla biz, bu
benzerlikten dolay his olarak insanln yinelendiini, hkm olarak da
yinelenmediini syleriz dolaysyla bir ynden tekrarlama [det] varken, bir
ynden de tekrarlama yoktur. Ayn ekilde, bir ynden bakldnda karlk [ceza]
vardr ve bir dier ynden bakldnda da karlk yoktur nk karlk da
mmkn varlktaki bu mmkn varln hallerinden bir haldir.
Bu meseleyi bilenler, bu meseleyi gereince akla kavuturmadlar. Bu konuda
cahil olduklarndan deil; bu mesele, yaratlanlar zerinde egemen olan kader srrna
ilikin olduundan, bu meseleyi aklamaktan kandlar.
Bil ki, hekimlerin tabiata hizmet ettii sylendii gibi, resul ve vrislerinin de genel
olarak ilahi emre hizmet ettikleri sylenir. Halbuki onlar, iin aslna baklrsa
mmkn varlklarn hallerine hizmet ederler. Ve yaptklar hizmet, bu mmkn
varlklarn deimez aynlarnn ierisinde bulunduu hale gredir. Bunun ne alas
bir ey olduuna bak!
Burada istenir olan hizmet edici, hizmet ettii kii iin yazlm olan (yani, deimez
aynn) hal ve sz ile bilen hizmet edicidir. nk hekim iin, ancak tabiatn suyuna
gittii lde tabiata hizmet edici denebilir. Tabiat, hastann bedeninde zel bir
miza oluturmutur ki, bu kimse bu nedenle hasta olarak adlandrlr. Ve eer
hekim (bu durumda) yardm edecek olsayd, sadece hastal artrm olurdu.
Bylelikle, hastann bedenini iyiletirmek iin tabiat hastalktan alkoyar. Ne var ki,
salk da, hastala neden olan mizaca kar olan baka bir miza oluturulmasyla
elde edilebilecei iin, salk da yine tabiattandr. mdi, bu durumda, tabiata hizmet
edici deildir ve tabiata ancak hastann bedenini iyiletirmeyerek hizmet edebilir. Ve
o hasta mizac deitirmesi de yine tabiat iledir. Tabiata genel ynden [vech-i amm]
deil, zel ynden [vech-i has] hizmet ederek, bu ynde aba harcar. nk bylesi
bir meselede, geneli kapsayacak bir yaklam yoktur. O halde hekim, tabiata hem
hizmet eder, hem de etmez.
Resullerin ve vrislerinin Hakka hizmetleri de bunun gibidir. Hak (ilahi emir ile)
ykml olanlarn hallerine iki ynden hkmeder. Kul zerindeki emir, Hakkn

iradesinin gerektirdii ekilde ortaya kar. Ve Hakkn iradesi de, Hakkn ilminin
gerektirdii eye ilikilenir. Ve Hakkn ilmi de, bilinenin (yani, ayn- sabitenin)
kendi zatndan Hakka verdii eye ilikilenir. Dolaysyla kul, ancak kendi (ayn-
sabitesinin) suretiyle zahir olur.
Byle olunca, resul ile vris olan, Allahn iradesine deil, Allahn iradesiyle olan
ilahi emre hizmet eder. Resul ve vris olan, ykml olan kiinin mutluluunu
istediinden dolay, ona ilahi emir ile gelir. Eer ilahi iradeyle gelseydi, t
vermezdi. Halbuki resul ve vris ancak ilahi irade ile t verir. mdi, resul ve vris,
nefsler iin uhrev (yani, ahlak ve manev) hekimdir. Allah emrettiinde, Onun bu
emrine uyar. Allahu Tealann emrini gzetir ve Onun iradesini gzetir ve Hakkn,
Kendi iradesine aykr eyle kendisine emrettiini grr. Halbuki yalnzca Hakkn
irade ettii ey olur. Ve byle olduundan (yani, Allah irade ettiinden) dolaydr ki,
emir ortaya kt. mdi, emri diledi, ortaya kt; ve emrolunana emredip de, ortaya
kn dilemedii ey de, emrolunandan ortaya kmad. Bu durum, kar gelme
ve isyankarlk olarak adlandrlr. Durum byle olunca, resul tebli edicidir, baka
bir ey deil.
te bunun iin Resul (sav), ierisindeki ..emrolunduun gibi dosdoru ol [Hud
Suresi, 11/112] sznden dolay, Hud suresi ve benzerleri beni ihtiyarlatt
buyurdu. mdi, onu emrolunduun gibi sz ihtiyarlatt. nk, Allahn
iradesine uygun olan ve dolaysyla gerekleebilecek bir eyle mi, yoksa Allahn
iradesine aykr olan ve dolaysyla da gereklemeyecek olan bir eyle mi
emrolunduunu bilmiyordu. Ve hi kimse, Allahn iradesinin neye hkmettiini
bilemez. Bunu ancak irade ettii eyin gereklemesinden sonra bilir. Ama Allahn
basiret gzn at kimse bunun dndadr. Bu kimse, mmkn varlklarn
aynlarn deimez olduklar hal zre idrak ederek, grd ey dorultusunda
hkm verir. Ve bu durum, insanlarn bazlarnda (yani, nebiler ve kmil velilerde)
zaman zaman olur, ama her zaman olmaz. Nitekim, Hak Teala, De ki: Benim ile ve
sizin ile ne ilenir, bilmem [Ahkaf Suresi, 46/9] buyurarak, rty [hicab] apak
kld ve istenen, ancak kimi zgl eylerden haberdar olmaktr, baka deil.

YUSUF KELMESNDEK HKMET- NURYYE


Bu, nur hikmetidir. Bu nur hikmetinin yaylmas Hayal Hazreti zerindedir. Ve
inayet ehli (yani, nebiler) iin, Hayal Hazreti, vahyin ilk balangcdr [mebde]. Hz.
Aye, Allah ondan raz olsun, yle dedi: Resulallaha vahyin gelii rya [rya-y
sadka] ile balad. Ve grd rya, ierisinde herhangi bir gizli sakllk olmakszn,
gn mas gibi apak olurdu. Hz. Ayenin bilgisi bundan teye gemedi. Ve bu
ryalar alt ay srd, sonra (ehadet mertebesinde) Melek geldi. Bilmedi ki,
Resulallah (sav), nsan uykudadr, ldnde uyanr buyurmutu. Ve her ne

kadar (uyurken grlen suretlerle, uyankken grlen suretlerin) halleri birbirinden


farklysa da, Resulallahn (sav) uyanklk halinde grd her ey, ryada grlen
gibidir. Hz. Aye, alt ay srdn syledi, halbuki onun btn yaam ryadan
farkszd. Ve szn ettii alt aylk dnem, olsa olsa uyku iinde uykudur. Ve
uykuda grlen ey trnden gelen [varid] ne varsa, Hayaldendir; bundan dolay
da tabir edilmesi gerekir. Bu demektir ki, asl suretinden baka bir surette beliren bir
ey tabir edilir. Bylece tabir eden kii, ryada grlen suretten, o eyin kendi iinde
ne ise o olan suretine geer; tabii eer bunu gereince yapabilirse [isabet].
Resulallaha ilim st suretinde grnd ve o bunu yorumlarken, st suretinden, ilim
suretine geti. Ve bu st suretinin anlamnn [meal] ilim sureti olduunu syledi.
Sonra, kendisine vahiy geldii zaman Resulallah (sav), duyumsanan bildik eylerden
uzaklar [ahz] ve yannda bulunanlardan rtlenirdi. Ve rt kaldrlnca, nceki
haline dnerdi. Dolaysyla vahyi ancak hayal hazretinde idrak etmitir ama onun
bu haldeyken uykuda olduu sylenemez. Ve yine, melek kendisine adam suretinde
grndnde, bu da hayal hazretindendir. nk o adam deil, insan suretine
brnm bir melektir. mdi bu adam suretine bakan arif (yani, Resulallah), bu adam
suretinden geerek, onun gerek suretine ulat. Bylece, Bu Cebraildi, size dininizi
retmeye geldi dedi. Halbuki, orada bulunanlara daha nce, O adam bana
getirin demiti. Orada bulunanlara grnd suret dolaysyla, Cebraili adam
olarak adlandrd. Ama daha sonra, adam olarak tahayyl edilenin gerek suretini
gznne alarak Bu, Cebraildir dedi. Her iki durumda da doruyu syledi:
Gzn grd suretine bakarak adam demekle doru sylemi olduu gibi, Bu,
Cebraildir demekle de doruyu syledi nk o, hi kukusuz Cebraildir.
Yusuf, babasna (yani, Yakub aleyhisselama) yle dedi: Onbir yldz ve gne ve
ayn bana secde ettiklerini grdm [Yusuf Suresi, 12/4]. mdi, kardelerini yldzlar
suretinde, babasn gne ve teyzesini de ay suretinde grd. Onlar bu ekilde
grmesi, kendisinin onlar bu ekilde hayal etmesinden dolaydr. Eer, grd
kimselerden dolay olsayd, kardelerini yldzlar, babasn gne ve teyzesini ay
olarak grmesi, onlarn istedikleri bir ey olurdu. Ama, grd eyi
bilmediklerinden, Yusufun grd ey kendi hayal hazinesinden ortaya kt.
Yusuf bunu anlattnda, Yakub bunun byle olduunu bildi ve yle dedi: Olum
bunu kardelerine anlatma, yoksa sana tuzak kurarlar [Yusuf Suresi, 12/5]. Sonra
da, hile yapmakl oullarndan geri tutarak, hile yapmay eytana zg kld; ki o
hilenin ta kendisidir. Ve Yakub yle dedi: Gerekte eytan insann apak
dmandr [Yusuf Suresi, 12/5] yani, dmanl apak ortadadr.
ok sonralar (kardeleri, babas ve teyzesi Msrda kendi nnde saygyla
eildiklerinde) Yusuf yle dedi: Bu nceden grdm ryann yorumudur.
Rabbim bu ryay doru kld [Yusuf Suresi, 12/100] yani, nceden hayal
suretinde grnen eyi, duyumsal olarak da apak kld. (Hayal ve his arasnda
yaplan ayrmdan dolaydr ki) Kerem Sahibi Nebi (sav), nsanlar uykudadr..

buyurdu (ve bylece, his ve hayali ayrmszlad). Byle olunca, Rabbim bu ryay
doru kld sz; ryasnda uykudan uyandn grp, grd ryay tabir eden
kimsenin sznden farkl deildir. Bu kimse bilmez ki, hala uykudadr ve uykudan
uyanmamtr. Ve gerekten uyandnda ise, Byle byle bir rya grdm;
ryamda, grdm ryadan uyanp, bu ryay yorumladm der.
mdi, Muhammedin (sav) idrakiyle, Yusufun idraki arasndaki fark gr! Bu
nceden grdm ryann yorumudur. Rabbim bu ryay doru kld [Yusuf
Suresi, 12/100] derken Yusufun kastettii ey histir (yani, ryasnda grd hayal
suretinin duyumsal olarak apak hale gelmesidir). Halbuki ryada grlen ey,
duyumsanandan bakas deildir (nk, eer duyumsanr olmasayd idrak
edilemezdi). nk hayal, hibir zaman duyumsanandan baka bir ey vermez.
Hayal iin bundan (yani, histen) bakas yoktur.
mdi, (bu gerei bilen) Muhammed vrislerin ilminin ne kadar erefli olduuna bir
bak! Ve ben birazdan bu hayal hazreti hakknda sylenenleri, Muhammed Yusufun
diliyle akla kavuturacam. Cenab- Hak dilerse, bunu anlarsn.
Bil ki, Haktan baka olan veya alem olarak adlandrlann Hakka nisbeti,
glgenin kiiye nisbeti gibidir. Byle olunca alem, Allahn glgesidir. Ve bu, varln
aleme nisbetinin aynsdr. nk glge hi kukusuz duyumsanan bir eydir. Ama
glgenin grnmesi, ancak glgenin zerine dt mahal varolduu srece
szkonusudur. Eer bu glgenin grnmesini salayan mahallin yokluunu
varsayacak olsaydn, bu glge akl bir ey olarak kalr ve duyumsal olarak
varolamazd. Olsa olsa, glgenin sahibi olan kiide aa kmam olarak [bilkuvve] kalrd.
O halde, Allahn, alem olarak adlandrlan glgesinin dt yer, mmkn
varlklarn aynlardr ve glge bunlarn zerine der. Dolaysyla, zatn varlna
iaret eden bu glge, zerine dt ey yoluyla idrak edilir. Ama idrak, Nur
ismiyle ortaya kt. Ve bu glge, mmkn varlklarn aynlar zerine, (ilim
mertebesinde) bilinmez gayb suretinde (yani, yokluun karanl zere) dt.
Grmez misin ki, glge, siyahla meyillidir. Ve bu siyahlk, kii ile glge arasndaki
ilikinin uzaklndan dolay, glgedeki gizlenmilie iaret eder. Ve kii beyaz bile
olsa, glgesi yine de bu ekilde siyahtr. Dalar grmez misin ki, bakan kiiden
uzakta olduklarnda kara gzkrler. Halbuki renkleri gze grlenden farkldr. Ve
byle grlmelerinin tek nedeni aradaki uzaklktr. Ve gkyznn mavilii de
bunun gibidir. Gkyznn mavi oluu, uzakln k vermeyen cisimlerde
duyulara etkisidir.
Ve yine, mmkn varlklarn aynlar da k vermezler, nk yokturlar [madum].
Ve her ne kadar (ilahi ilimde) deimezlik [sbut] ile nitelenseler de varlk ile

nitelenmezler nk varlk nurdur. Ikl cisimlere uzaktan bakldklarnda ise,


(k vermeyen cisimlerin tersine, siyah grnmeyip) gze kk grnrler. Bu da
uzakln bir dier etkisidir. Bylesi cisimler, duyulara kk hacimli grnseler
bile, aslnda gze grndnden daha byktrler. rnein, gnein dnyadan
ok daha byk olduu kantlanm olduu halde, gzle bakldnda bir kalkandan
daha byk deildir. Bu da uzakln bir etkisidir.
Byle olunca, Hak, bir eyin glgesinden bilindii lde bilinir. Ve Hak, bir eyin
glgesinden bilinmedii lde bilinmezdir. mdi alemin Kendi glgesi olmasndan
dolaydr ki Hak, (aleme baklarak, ayrntlanmsz olarak) bilinir. Ve glgesi den
kiinin suretinin, o glgenin kendisine baklarak bilinememesinden dolaydr ki, Hak
(aleme baklarak) bilinmez. te bundan dolay biz deriz ki: Gerekte Hak bizim iin
bir ynyle bilinir ve bir ynyle de bilinmezdir.
Sen Rabbinin glgeyi nasl uzattn grmez misin? Dileseydi, onu sakin klard..
[Furkan Suresi, 25/45] yani, aa kmam olarak Onda olurdu. Ve bu, u
demeye gelir: Hak Teala glgeyi zahir klmadan nce, mmkn varlklara tecelli
etmeseydi, bu glge, varlkta ayn zahir olmayan mmkn varlklar gibi (yoklukta)
kalrd. ..Sonra, gnei glgeye delil kldk.. Ve gne, daha nce szn ettiimiz,
Allahn Nur smidir. Ve his, glgenin varlnn gne yoluyla olduuna tanklk
eder. ..Ondan sonra, glgeyi Kendimize kolaylkla ektik [Furkan Suresi, 25/46].
Onu Kendisine ekmesi, Kendi glgesi olmasndan dolaydr. Nasl ki Ondan zahir
olduysa, btn her ey yine Ona dner.
mdi glge, Odur; Ondan bakas deildir. Byle olunca, senin idrak ettiin ne
varsa, mmkn varlklarn aynlarnda (tecelli ediyor) olan Hakkn varldr.
Hakkn huviyeti ynnden, idrak edilen ey Onun varldr; te yandan,
ierisindeki suretlerin birbirinden farkll ynnden, bu idrak edilen ey mmkn
varlklarn aynlardr. u halde, mmkn varlklarn aynlarnn birbirinden farkl
suretlerde olmasndan dolay, idrak edilen ey her zaman iin glge olarak
adlandrlr ve yine ayn nedenden dolay alem ve Allahtan baka olarak
adlandrlr. Glge olmaklnn tekliinden [ahadiyet] dolay, o (idrak edilen ey)
Haktr nk Hak, Bir [Vahid] ve Tek [Ahad] olan varlktr. Ama suretlerinin
okluundan dolay (bu idrak edilen ey) alemdir. yleyse, senin iin akla
kavuturduum eyi anla ve uyank ol!
Ve i benim sylediim gibi olunca; alem vehmolunmu bir eydir, gerek bir varl
yoktur ve hayal bu demektir. Yani sen alemin zaid bir ey olduunu, kendi bana
durduunu ve Hakkn dnda olduunu hayal ettin ama aslnda yle deildir.
Glgenin, glgesi den kiiye iliik olduunu ve glge iin bu iliikliin ortadan
kalkmasnn olmayacak bir ey olduunu grmez misin? O halde aynn bil: Sen
kimsin? Huviyetin nedir? Hakka nisbetin nedir? Ve sen ne ynden Haksn ve ne
ynden alemsin, Haktan bakasn? Bu ve benzeri eyler konusundaki bilgileriyle

alimler arasnda, bilenler ve ok bilenler olarak stnlk dereceleri vardr.


Hak, glgenin dt belli bir yerin durumuna gre, kk veya byk, saf veya
daha saftr. Hak, bakan kimseye camn (yani, ayan- sabitenin) rengiyle renklenmi
olarak grnen, ama aslnda rengi olmayan kandildeki nur gibidir. Ve sen bu
misalin, Rabbin ile kendi hakikatin arasndaki ilikiyi betimlediini grrsn. Ve
eer sen, camn yeilliinden dolay nur yeildir dersen, doru sylemi olursun
his bu konuda sana tanklk eder. Ve eer sen, akl delilden yola karak nur yeil
deildir dersen, yine doru sylemi olursun bu konuda sana tanklk eden ise,
doru [sahih] olan akl kurgulamandr [nazar- akl]. Ve cam ile renklenen bu nur,
camdan yani, glgeden yansyan nurdur. Ve saf olmasndan dolay da, bu glge,
ltl bir glgedir. Ve iimizden Hak ile gereklenmi [mtehakkk] bazlarmzda
Hakkn sureti, saflklarndan dolay, bakalarnda zahir olandan daha ok zahir olur.
Ve bizden ylesi (yani, Hakkn sfatlarnda kendi sfatlarndan fani olmu olanlar)
vardr ki, Haktan haber veren eriat getiricinin (yani, Resulallah Efendimizin)
verdii iaretlerle Hak bu kimsenin iitmesi, grmesi ve btn yetileri ve uzuvlar
olmutur.
Buna ramen (Hakkn Zatnda deil ama yalnzca sfatlarnda fani olan bu kulda)
glgenin ayn (hala) vardr. nk, (kudsi hadiste geen) onun iitmesi szndeki
o zamiri, o kula ilikindir. Ve dier kullar onun eritii bu noktaya
erimemilerdir. Bu kulun Hakkn varlna yaknl, dier kullara nisbetle daha
fazladr.
sana anlattm gibi olunca, bil ki, sen bir hayalsin. drak edip, bakadr ben
deilim dediin ne varsa hayaldir. Btn bir varlk (Hakkn glgesi olan ayan-
sabitenin glgesi olduundan), hayal iinde hayaldir. Ve gerek varlk [vcud-i hak]
Zat ve ayn dolaysyla ancak Allahn varldr. Ve zat- ahadiyye olarak
adlandrlan Hakkn hakikati, belirmemilik [la taayyn] ve belirmilik [taayyn]
kouluna bal olmakszn bir varlk olduundan dolay, katksz varlktan ibarettir.
Ve O, bundan (yani, tek olan zatyla katksz varlk olmasndan) dolay, sfatlar ve
isimlerden arnktr. Ve Onun sfat, ismi ve ekli yoktur. Ve kendindeki oklua
hibir ynden itibar yoktur. Ne var ki, oklua itibar olmamas, simler ynnden
deildir (yani, Kendindeki oklua itibar, simler ile adlandrlmas dolaysyladr).
Ve Onun simleri iki eye delalet eder: smin delalet ettii ilk ey, (bu simle)
adlandrlann ta kendisidir (yani, Zattr). Ve delalet ettii dier ey de, bu smin
kendisini, dier simlerden ayran eydir. Bylece Gafr (yani, Balayc), Zahir ve
Batn olmad gibi, Evvel de Ahir deildir. Artk, herbir smin hangi itibarla dier
simlerin ayns olduunu ve bir smin hangi itibarla dier simlerden baka ve
onlardan ayrk olduunu anladn. O sim, dier simlerin ayns olmas itibaryla
Haktr ve o sim, dier simlerden baka olmas itibaryla da ele aldmz
balamda hayal olunan Haktr [Hakk- mtehayyel] (yani, zat- ilahinin glgeleri
olan simler, ayan- sabite ve onlarn harite varolan zuhur mahalleridir).

Kendine delili yine ancak Kendisi olan tenzih ederim, ki Onun varl ancak Kendi
ayn iledir. mdi, varoluta Onun ahadiyetine delalet etmeyen hi bir ey yoktur. Ve
hayalde de her ey oklua delalet eder. Anlay okluk yoluyla olan kimse, alem ile
ve lahi simler ile ve alemin isimleri ile olur. Ve anlay ahadiyet yoluyla olan
kimse, Hakkn sureti (yani, sfatlar) dolaysyla deil, alemlerden gani olan Zat
dolaysyla Hakla olur. Ve Allahn alemlerden gani olmas, simlerin Kendisine
nisbet olunmasndan gani olmasnn ta kendisidir. nk simler Onun Kendisine
delalet ettikleri gibi, bu simlerin etkilerini [eser] gerekleyen adlandrlanlara da
delalet ederler.
De ki: O Allah, Tektir. O ayn dolaysyla Tektir [ahad]. Bizim Ona dayanyor
olmamz dolaysyla Allah Sameddir. Kendi huviyetinde ve bizimle ilikisinde O
dourmamtr ve ayn ekilde dourulmu da deildir. Ve yine, Ona denk olan
tek bir ey yoktur. Bylece bu (hlas Suresi) Onun, Kendini nitelemesidir ve O,
kendi Zatn Allah, Tektir sz ile tek klmtr. Ve Hakkn bu bilinen nitelenii
sayesinde okluk, bizde zahir oldu biz doururuz ve douruluruz, Hakka
dayanrz, ve kimimiz kimimize denk oluruz. Halbuki Bir [Vahid] olan, bu
nitelemelerden mnezzehtir ve O, bizlerden gani olduu gibi, bu nitelemelerden de
ganidir. Ve Hakkn, (bu nitelemelerden gani olmaklyla) bu hlas Suresinden
baka bir sfat yoktur. hlas Suresi, bu ahadiyeti nitelendirmek iin indi.
mdi, Allahn ahadiyeti bizi talep eden simlerden dolay okluun ahadiyetidir
[ahadiyet-i kesret]. Ve bizden ve simlerden gani olmas dolaysyla da, Allahn
ahadiyeti, aynn ahadiyetidir [ahadiyyet-i ayn]. Her ikisi de ahadiyet olarak
adlandrlr, (ama aralarnda bir fark olduunu) bil!
mdi Hak, saa ve sola dnerek secde eden glgeyi senin kendine ve Onun
kendisine bir delil olarak senin iin varetti sen kendini bilesin; senin Hakka
nisbetin nedir, Hakkn sana nisbeti nedir, anlayasn diye. Allahtan baka olanlarn
hangi itibarla ve hangi ilahi hakikatten Allaha kar tmyle yoksunluk ierisinde
olduunu ve kimisinin kimisine gereksinimi nedeniyle nisb yoksunluk ile
nitelendiini bilesin diye. Ve, nasl ve hangi ilahi hakikat ile, Hakkn insanlardan ve
alemlerden gani olduunu ve alemin nasl gani olmaklk ile nitelendiini, yani
insanlarn kimisinin kimisine bir ynden gereksinim duymazken, kimisinin de
onlarn gani olduklar bu ayn ynden bakalarna nasl muhta olduklarn bilesin
diye.
Hi kukusuz alem (asl varl olmayp, yokluk zere olduundan) tmyle
sebeplere muhtatr. Ve alemin muhta olduu sebebiyet, Hakkn lahi simlerinden
bakas deildir ve muhta olunan lahi simler ister muhta olann, alemdeki
benzeri olan sim olsun, isterse Hakkn aynndan bir sim olsun alemin muhta
olduu herbir simdir. Ve muhta olunan sim, Allahtr, ondan bakas deildir.

Bundandr ki Allahu Teala yle buyurur: Ey insanlar, siz Allaha muhtasnz; O


ise Gani ve Hamiddir [Ftr Suresi, 35/15].

HUD KELMESNDEK HKMET- AHADYYE


Allah doru yol [srat- mstakim] zerindedir
Ve bu genelde apaktr, gizli deildir
Bykte ve kkte, bilende ve bilmeyende
Allahn ayn zahirdir
Bunun iindir ki, Allahn rahmeti
ster hakr ister yce olsunlar her eyi iine ald.
Hibir hayat sahibi yoktur ki, Allah onu alnndan yakalam olmasn; benim
Rabbim hi kukusuz doru yol zerindedir [Hud Suresi, 11/56]. Her ey kendi
Rabbinin doru yolu zerinde yrr; bu bakmdan gazaba uram ve dalalete
dm deillerdir. Dalaletin gelip geici olmas gibi, ilahi gazab da bunun gibi gelip
geicidir. Ve sonunda varlacak olan, hereyi kaplayan rahmettir ve rahmet gazabn
nne gemitir.
Haktan baka olmaklkla nitelenen herey yrycdr, nk ruh sahibidir. Ve
hibir ey kendi nefsiyle hareket etmeyip, ancak nefsinden baka olanla hareket eder.
Dolaysyla her ey, doru yol zerinde olann (yani, kendisinin zuhur mahalli
olduu, zgl rabbi olan smin) hkmne tabi olarak hareket eder. Yol, eer
zerinde yrnmyor olsayd, yol olmazd.
Halk sana uyduu zaman, sana uymu olan Haktr
Ve eer Hak sana uyarsa, bazen halk sana itaat edip, uymaz
O halde, ne dediimizi iyi anla! nk Haktr benim szm
Ve varoluta, konumayan hibir varlk yoktur
Gznle grdn her yaratlm olan, Hakkn ayn ve zatdr.
Gerekte O, yaratlm olanlarda gizlidir
Ve yaratlm olanlarn suretleri klftan ibarettir.
Bil ki, ehlullahn sahip olduu ilahi deneyimleme [zevk] ilimleri, yetilerin birbirinden
farkl olmasndan dolay, farkllk gsterirler her ne kadar bir-olan-ayna [ayn-
vahid] dnc olsalar bile, bu byledir. Allahu Teala yle der: Ben onun iitmesi
ve grmesi, tuttuu eli ve yrd aya olurum. Bu szyle Hak, kendi
huviyetinin, kulun kendisi olan uzuvlarn ta kendisi olduunu syler. Huviyet
birdir [vahid], uzuvlar ise birbirinden farkldr. Ve herbir uzvun deneyimleme
[zevk] ilimlerinden, kendisine zg olan farkl bir ilmi vardr. Bu, suyun durumu
gibidir: Su, tek bir hakikat [hakikat- vahid] olduu halde, akt yerlerin bir
dierinden farkl olmas nedeniyle, tad farkllar kimisi ac olur, kimisi de tatl.
Halbuki o, btn bu hallerde, yine de sudur. Tad eitli olsa da, suyun hakikat
deimez olarak kalr.

Ve bu ahadiyet hikmeti ayaklar ilmi [ilm-i ercl] ile ilintilidir. Ve bu ayaklar ilmi,
Onun kitaplarna uyan kavimlerin (ilahi ilimle) beslenmelerine ilikin olarak Allahu
Tealann, ..ayaklarnn altndan beslenirlerdi.. [Mide Suresi, 5/66] sznden
tretilmitir. zerinde yrnen yolda yolculuk etmek ve ilerlemek, ancak ayaklar
yoluyla olur. Doru yol [srat- mstakim] zere olan Rabbin eliyle alnlarn
yakalanm olduu, ancak, deneyimleme [zevk] ilimlerinden biri olan bu zel ilim
(yani, ayaklar ilmi) ile mahede edilebilir.
mdi, Allahu Teala sulular sevkeder. Ve onlar, Allahu Tealann bat rzgaryla
sevkettii bir makam hakeden bir kavimdir. Ve Hak, bu bat rzgaryla (yani, kendi
nefslerinin hevalaryla) onlarn nefslerini helak etmitir. u halde Rabb, onlarn
alnlarndan tutar ve zerinde sabit olduklar hevalarnn ta kendisi olan bat rzgar
onlar vehmettikleri uzaklk olan cehenneme sevkeder.
Onlar bu duraa [mevtn] sevkettiinde, yaknla [kurb] eritiler ve onlarn
cehennem olarak adlandrdklar uzaklk ortadan kalkt. Ama sulu olduklarndan
dolay, ancak hakettikleri kadaryla yaknlk nimetine [naim-i kurb] eritiler. Hak
onlara bu honutluk verici makam gnl yceliinden dolay vermi deildir; onlar
bu makam, ancak yaptklar amellerle, hakikatlerinin bu makam haketmesiyle
aldlar. Ve amellerini srdrrken, Rabbin doru yolu zerindeydiler. nk
alnlar, bu ekilde sfatlanm olann (yani, zgl Rabbin) elindeydi. Bylece onlar
nefsleriyle yrmediler; yaknln kendisine ulancaya kadar (kendi ayn-
sabitelerinden gelen) zorlamann hkm altnda yrdler.
Biz lmekte olan kiiye sizden daha yaknzdr, ama siz bunu grmezsiniz [Vaka
Suresi, 56/85]. lnn grmesi, kendi zerindeki perdenin kalkm olmasndandr ve
onun bu gr keskindir. Ve Hak Teala bir ly dier lden ayrmad, yani
yaknlk bakmndan said ve aki arasnda bir ayrm yapmad. Yine, Biz insana
ahdamarndan daha yaknz [Kaf Suresi, 50/16] dediinde de, insanlar arasnda bir
ayrm gzetmedi. Kulun ilahi yaknlk ierisinde olduu, bu ilahi haberde apak bir
ekilde ortaya konmutur. mdi, Hakkn huviyetinin, kulu kendisi yapan uzuv ve
yetilerin ta kendisi olmasndan daha te bir yaknlk szkonusu olamaz. Byle
olunca kul, vehmolunan halkta mahede olunan Haktr. Nitekim, iman sahipleri
ve kef ehli indinde, halk aklla-kavranabilir olan ve Hak da duyumsanan ve
mahede olunandr. Bu iki snfn dnda kalanlar iin ise Hak aklla-kavranabilir
olan ve halk da mahede olunandr dolaysyla onlar, ac su menzilesindedir.
Ama iman sahipleri ve kef ehli ise ieni kandran tatl ve lezzetli su
menzilesindedirler.
mdi, insanlar iki ksmdr: Kimileri, zerinde yrdkleri yolu ve o yolun sonunu
bilirler. Dolaysyla da bu yol, kendileri iin doru yoldur [srat- mstakim].
Kimileri de zerinde yrdkleri yolu ve o yolun sonunu bilmezler. Halbuki bu yol

dier snfn bildii yoldur. mdi, arif olan kii basiret zere Allaha davet ederken;
arif olmayanlar ise, taklid ve cehalet zere Allaha davet ederler. Bu zel ilim (yani,
ayaklar ilmi), aann aasndan [esfel-i safilin] ortaya kar nk ayaklar,
kiinin aasndadr ve bu aa olann da aasnda ise yolun ta kendisi vardr.
Dolaysyla, Hakkn, yolun ta kendisi [ayn] olduunu bilen kii, iin hakikatini bilir.
Ve (Hakkn varlndan baka bir varlk olmadndan) yolda yryen ve yolculuk
eden hi kukusuz Haktr. nk, bilinen ancak Odur. Ve O, yolda yryen [sluk]
ve yolda olann [msafir] ta kendisidir. Byle olunca alem ancak Odur.
yleyse kim olduunu, hakikatn ve yolunu [tarik] bil (ki o, Haktr)! nk i,
tercmann (Resulallahn) diliyle sana akland eer anlayabildiysen. Ve onun
sz Hakkn szdr ve bunun byle olduunu, anlay Hak olan anlad. yle ya,
Hakkn birok nisbetleri ve birbirinden farkl vecihleri vardr.
Sen Hud aleyhisselamn gnderildii d kavmini iitmedin mi? Onlar, Bu,
zerimize yamur indirmek zere gelen bir buluttur dediler [Ahkaf Suresi, 46/24].
Byle diyerek, Hakka ynelik iyi bir zan beslediler ki Allahu Teala, kullarnn
Kendisi hakkndaki zannna gredir. Byle olunca, Hak onlarn bu szlerine karlk
olarak, onlara yaknlk bakmndan daha kusursuz ve daha yce olan eyi haber
verdi. Eer Hak Teala onlar iin yamur yadracak olsayd, bu yamur topran
yzn gldrecek ve taneler sulanm olacakt. Ne var ki, onlar bu yaacak
yamurun sonucuna (yani, ekinlerin bitmesine) ancak ok zaman sonra
kavuacaklard. Allahu Teala (onlarn szlerine karlk) yle dedi: Belki o
sabrszlandnz ey, ierisinde elemli azab olan bir rzgardr [Ahkaf Suresi,
46/24]. Ve rzgarn onlara rahatlk verecek bir ey olduunu sezindirdi. nk Hak
Teala bu rzgarla onlar, bu karanlk beden-suretlerinden [heykel], zor yollardan ve
karanlk rtlerden [hicab] kurtarp rahatla kavuturdu. Ve bu rzgarda azab
vardr. Yani, bu azab tattklarnda, her ne kadar altklar eyden (yani, cisimler
aleminden) ayrlmakla elem iine dseler de, bu azab ierisinde lezzet bulacaklar
bir ey vardr.
Azab onlara gelip att. Bylece i (yani, bekledikleri hayr), onlara tahayyl
ettiklerinden daha yakn oldu. Rzgar, Rabbinin emriyle her eyi yok etti. Evlerinden
baka hibir ey grnmeksizin sabahladlar. Ve onlarn evleri, hakiki ruhlarnn
[ervah- hakkyye] mamur kld bedenleridir. Byle olunca, bu zgl nisbetin
[nisbet-i hassa] hak olmakl [hakkyyet] (yani, Hakkn ilahi sfatlar ile tecellisi)
ortadan kalkt. Ve beden-suretlerinde [heykel], Hakkn kendilerine zg kld
hayat baki kald ki deriler, eller, ayaklar, kamlarn ular ve uyluklar sahip
olduklar bu hayat ile konuurlar. Ve bunun byle olduu, ilahi haber yoluyla
bildirilmitir.
Allahu Teala kendi nefsini kskan olmaklkla [gayret] nitelendirdi. Ve kskan
olmaklndan dolaydr ki, taknl (yani, Kendisinin eylerin ayn olduu

srrnn aa vurulmasn) haram kld. Ve taknlk [fuh], zahir olandan bakas


deildir. Ve batn olan taknlk, indinde taknlk zahir olan varlk (yani, Hak ve
arifler) iindir. mdi, Hak Teala taknlklar, yani szn ettiimiz eyin hakikatn
bilmekten, yani Hakkn eylerin ta kendisi olmakln bilmekten sakndrarak,
taknlklar haram kld ve bu hakikati baka olmaklk [gayret] yoluyla rtt ve
bu baka olan, sensin. mdi baka olan, itme, Zeydin iitmesidir der. Arif ise,
Zeydin iitmesi, Hakkn ta kendisidir [ayn] der. Geri kalan btn uzuv ve yetiler
iin de bu byledir. Herkes Hakk (szn ettiimiz ekilde) arif olmadndan;
insanlar birbirinden stn ve mertebeler birbirlerinden ayrk oldu. Bu ekilde,
stnlk zahir oldu.
Bil ki, Hak Teala demden Muhammede (sav) kadar beerden olan btn resul ve
nebilerin aynlarn bana gsterdi. Bu olay (hicr) 586 ylnda Kurtubada
bulunduum srada gerekleti. Onlarn arasndan yalnzca Hud aleyhisselam
benimle konutu ve bana toplanmalarnn sebebini syledi. Ve ben onu, orada
bulunanlar arasnda; yapl, gzel grnml, konumas latif ve kef ilerini arif
olan bir kimse olarak grdm. Onun kef ilerini bildiine ilikin delilim, Hak
Tealann, (Hud dedi ki:) Hibir hayat sahibi yoktur ki, Allah onu alnndan
yakalam olmasn; benim Rabbim hi kukusuz doru yol zerindedir [Hud Suresi,
11/56] szdr. Ve yaratl iin, bundan byk ve bundan kusursuz bir mjde var
mdr? Ve Hakkn, Hud aleyhisselamn bu szn Kuran yoluyla aktararak bize
bildirmesi, bize bir ihsandr.
Sonra, btn hereyi toplayc [cami-i kll] olan Muhammed (sav), Hud
aleyhisselamn diliyle sylenen bu ilahi sz, Haktan bize bildirdii eyle
tamamlad buna gre, Hak iitmenin ve grmenin ve elin ve ayan ve dilin ta
kendisidir [ayn], yani duyularn ta kendisidir. Ruhani yetiler (Hakka) duyulardan
daha yakn olduu halde, Resul (sav), daha yakn olup da snrlar bilinmez olan
ruhani yetiler yerine, daha uzak olan ama snrlar bilinen duyusal yetileri dile
getirmekle yetindi.
mdi, Hak, Hud aleyhisselamn kavmine syledii sz bir mjde olarak bize
tercme etti. Ve Resul (sav), Hud aleyhisselamn szn bize bir mjde olarak
Haktan tercme etti. Bylelikle ilim, kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde [sadr]
kmil hale geldi. Ve Bizim ayetlerimizi ancak kafirler bile bile inkar ederler
[Ankebut Suresi, 29/47]. nk onlar, bilseler de, nefslerindeki ekemezlik ve
kskanlk [nefaset] ve zulmden dolay Hakkn ayetlerini rterler. Ve biz, Hak
Tealann gerek indirdii ayetlerdeki, gerekse (Resuln dilinden syledii kudsi
hadisler yoluyla) bize ulatrd haberlerdeki, Kendisine ilikin hem tenzih
ynnden ve hem de tebih ynnden nitelemelerinde hibir zaman bir
snrlamadan [tahdid] baka bir ey grmedik. Haber verdii ilk ey, altnda ve
stnde havann olmad Amadr. Hak, yaratlm olanlar yaratmadan nce
Amadayd. Sonra, Allahu Teala, Ar zerine oturduunu syledi. Bu da, tpk

nceki gibi snrlamadr. Daha sonra, Hakkn dnya semasna indiini syledi, ki bu
da bir snrlamadr. Ondan sonra, snrl (varlklar) olduumuz halde, biz nerede
olursak olalm bizimle birlikte olduunu syledi ta ki, bizim ta kendimiz [ayn]
olduunu bize haber verene dek. Bylece Hak, Kendisini ancak snrlama yoluyla
niteledi.
Allahu Tealann, Leyse ke-mislihi eyn [ura Suresi, 42/11] sz de, eer ke
mislihideki kaf harfini sfat olarak dnmeyip artkl [zaid] olarak kabul
edersek, Onun benzeri hibir ey yoktur anlamna gelir ki, bu da yine
snrlamadr. Snrl olandan ayrk olarak, o snrl olan olmamaklyla tam da bu
nedenle snrlanm olur. Dolaysyla, anlayan iin, kaytlanmam klma [tlak]
kaytlamadr, nk mutlak olan, kaytlanmamlkla kaytldr.
Eer kaf harfini sfat n eki olarak kabul edecek olursak, ayet, Onun benzeri gibi
bir ey yoktur anlamna gelir ki, bu ekilde de Hakk (tebih yoluyla) snrlandrm
oluruz. Ve eer bu ayeti, benzerliin deillenmesi [nefy-i misl] olarak aldmzda,
anlay ve doru haber yoluyla Hakkn eylerin ta kendisi [ayn] olduunu kukuya
yer kalmakszn bilmi oluruz. Ve eyler, her ne kadar snrlar birbirinden farkl da
olsa, snrldrlar. Ve Hak, her snrl olann snryla snrldr. Ve dolaysyla herbir
snr, Hakkn snrdr.
mdi, Hak (zamansal olan ehadet aleminde) mahlukat ve (zamansal olmayan
ruhlar aleminde) mbdeat olarak adlandrlan eyde yaynmtr [sari]. Eer byle
olmasayd, (yaratlm olanlar iin) varlk szkonusu olamazd. Dolaysyla Hak,
varln ta kendisidir [ayn]. Ve durum byle olunca da, Hak her eyi kendi Zat ile
korur; yle ki, bu koruma Ona hibir ekilde bir yk oluturmaz. Onun her eyi
korumas da, Kendi Suretini baka bir suret olmaktan korumas demektir ve bunun
baka trl (bir koruma) olmas szkonusu deildir. Ve O, her ahid olanda ahid ve
her ahid olunanda ahid Olunandr [mehud]. Dolaysyla alem Onun sureti ve O
da alemin ynetici ruhudur. Bu ekilde alem, Byk nsandr [insan- kebir].
mdi btn varolu Haktr
Ve O Birdir yle ki varoluum Onun varoluuyladr
Bundandr, derim ki, biz besleniyor olanlarz
O benim varlmla beslenir
Ve biz de Onun varlyla besleniriz
Bir vecihden (yani, zat ve varlk ynnden) bakacak olursan,
Benim snmam Ondan Onadr.
Darlktan dolaydr ki, (Hak Teala) Nefes verdi ve bu Nefesi de Rahmana nisbet etti.
nk alem suretlerinin varedilmesini isteyen ilahi nisbetlere (yani, ilahi isimlere)
Rahman smiyle rahmet etti. Ve bu alem suretlerine biz Hakkn zahiri diyoruz,
nk Zahir olan Odur. Ve Hak, alem suretlerinin batndr, nk Batn olan Odur.
Ve Hak, Evveldir; nk alem suretleri yokken O vard. Ve Hak, Ahirdir; nk

alem suretlerinin zuhurunda O, bu suretlerin ta kendisi oldu [ayn]. Bylece Ahir,


Zahirin ta kendisiyken; Batn da Evvelin ta kendisidir. Bylece Hak, her eyi bilir;
nk O, hi kukusuz Kendi Nefsini bilir.
Ve Hak, suretleri Nefeste varettiinde, simler olarak adlandrlan nisbetlerin
hkmranl zahir oldu; alem iin (bylece, ilah/meluh, rab/merbub, halik/mahluk
arasnda nisbet zahir olmakla) ilahi nisbetlerin varl gereklenmi oldu.
Dolaysyla, (alem suretlerinin varl ve sfatlar, Hakkn varl ve sfatlar
olduundan) alem suretleri Allahu Tealaya bantlandlar [intisab]. Allahu Teala
(bir kudsi hadiste) yle der: Bugn (yani, kyamet gn) sizin nisbetlerinizi
kaldrp Kendi nisbetlerimi koyarm yani, sizin kendinize olan bantlannz
[intisab] sizden alrm ve sizi, Bana olan bantlannza [intisab] geri dndrrm.
Hak, takva sahiplerinin zahiri olunca, yani onlarn zahir olan suretlerinin ta kendisi
[ayn] olunca, (kemalat ve vlesi eyleri Hakka izafe ederek) Hakk (kendi
nefslerine) korunak [vikaye] klan bu (kendileri iin meknn szkonusu olabilecei
bir zahir varlklar kalmam olan) takva ehli nerededir? Ve o takva sahipleri, btn
ehlullah indinde, insanlarn en ycesi, (zat vahdaniyet ile nitelenmelerinden dolay
varlk ve yaknla) en layk olan ve (btn uzuv ve yetileri Hakkn olduu iin) en
glsdr. Takva sahibi olan kii, zaman olur ki, kendi nefsinin suretini Hakka
korunak [vikaye] klar (yani Onu, kendindeki yerilesi eyleri Ona isnad
edilmeklikten korur). nk, Hakkn huviyeti, kulun yetileridir. Byle olunca, kul
olarak adlandrlan, Hak olarak adlandrlana korunak klar bilenlerle
bilmeyenler ayrlsn diye. De ki: Hi bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak iin
zn bilenler dnrler [Zmer Suresi, 39/9]. Ve bu kimseler, eylerin zn
grrler ki, z [lbb], eylerin istenir olan yandr. Bu konuda, eylerin zahirine
taklp kalan kimseler, eylerin zn bilme yolunda abalayanlar geemezler; tpk
cret karl alann, karlnda cret beklemeksizin alan geememesi gibi.
Ve Hak, kul iin bir ynden korunak olduuna, ve kul da Hak iin bir ynden
korunak olduuna gre, varolu [kevn] hakknda dilediini syleyebilirsin. stersen,
varolu (eksikli sfatlarn mahalli olmas itibaryla) halktr diyebilirsin. Ya da,
dilersen, varolu (Hakkn kemal sfatlarnn zuhur mahalli olmas itibaryla) Haktr
diyebilirsin. Ve eer, dilersen, varolu (zahir ve batn, eksikli ve kmil sfatlar cami
olmasndan dolay) Hak olan halktr dersin. Ya da, dilersen, bir ynyle (yani, zahir
ynyle) halk ve bir ynyle (yani, batn ynyle) de Haktr dersin. Ve eer,
dilersen, varolu hakknda (ne Haktr ne de halktr diyemeyip) hayretini dile
getirirsin.
mdi, mertebelerin belirmesiyle, (herbir mertebeye zg olarak) talep olunanlar
[metalib] zahir oldu. Ve eer snrlama olmasayd, Resuller, Hakkn suretlerde
deitiini [tahavvl] haber vermezler ve Onu btn suretlerden ar olmaklkla
nitelemezlerdi.

Gz Ondan bakasn grmez


Ve hkm ancak Onun zerinedir
Bylece, biz Onun iiniz
Ve Onun iki elinde Onunlayz.
Ve bulunduumuz her halde Onun indindeyiz...
Bu snrlandrmadan dolaydr ki, O inkar edilir ve bilinir; tenzih edilir ve (tebih
yoluyla) nitelenir. Hakk, Haktan, Hakta ve Hakkn gzyle gren kimse, ariftir.
Ve Hakk, Haktan, Hakta ve fakat nefsinin gzyle gren, arif deildir. Ve Hakk,
Haktan ve Hakta grmeyip de, nefsinin gzyle ahirette grme beklentisinde olan
cahildir. Sonuta herbir kimse iin Rabbine ilikin olarak Ona dnebilecei ve Onu
talep edebilecei bir itikat gereklidir. Hak, bir kimseye, itikatndaki surete brnm
olarak tecelli ettiinde, bu kimse Onun Hak olduunu bilir ve Onu dorular ve
ne zaman ki, bir kimseye itikat ettii suretin dnda tecelli edecek olsa, Onu inkar
edip Ondan saknr. Ve kendince Hakka kar edeb gsterdiini vehmederken, iin
aslnda, Hakka kar gereken edebi gstermemi olur.
Dolaysyla, itikat sahibi bir kimse, ancak nefsinde varettii laha itikat eder. Byle
olunca, itikat edilen ilah, yaratlm olan ilahtr. tikat sahipleri ancak nefslerini ve
nefslerinde yarattklar eyi grrler. mdi, insanlarn Allahn ilmindeki
mertebelerini dn! nsanlarn Allahn ilmindeki mertebeleri, kyamet gn,
Hakk grdklerinde bulunacaklar mertebenin ta kendisidir. Ve ben sana,
mertebelerin birbirinden farkl olmasn gerektiren sebebi akladm. mdi, sen zgl
bir itikatla snrlanmaktan ve bundan bakasn da inkar etmekten sakn. Yoksa
byk bir hayrdan ve iin hakikatini bilmekten yoksun kalrsn.
yleyse, sen btn itikat suretlerinin hepsinin heyulas ol! nk Allahu Teala, bir
itikada uygun dp de, dier bir itikada uygun dmemekle snrlanamayacak
lde ycedir. nk Allahu Teala, Nereye dnerseniz dnn, orada Allahn
yz vardr [Bakara Suresi, 2/115] buyurarak, belli bir ynden sz etmeksizin,
Allahn yznn her yerde olduunu syledi. Ve bir eyin yz, o eyin hakikatidir.
mdi, Allahu Teala bu szle, ariflerin kalplerine, dnya hayatndaki geici eyler
bunun hatrlanmasndan kendilerini alkoymasn diye tenbihte bulundu. nk kul
hangi nefeste leceini bilmez kimi zaman gaflet ierisindeyken lr. Ve bylesi
bir kimse, huzurda olduunun bilincinde olanla bir deildir.
Kmil kul, bunun byle olduunu (yani, her yerde Allahn yz olduunu) bilmekle
birlikte, zahir ve snrl suretiyle namaz klarken, Mescid-i Harama ynelmeyi
gerekli grr; ve namaz srasnda Allahu Tealann, yneldii dorultuda [kble]
olduuna itikat eder. Ve Mescid-i Haramn bulunduu dorultu, Nereye
dnerseniz dnn, orada Allahn yz vardr [Bakara Suresi, 2/115] ayetinde de
belirtildii gibi, Hakkn yznn bulunduu mertebelerden bir mertebedir. Ama,
Onun yz sadece bu dorultudadr deme ve namaz srasnda, bir yandan

Mescid-i Haramn bulunduu dorultuya ynelerek edebini korurken, br yandan


da, Hakkn yznn belirli bir dorultuya zglenemeyecei ve Mescid-i Haramn,
Hakka ynelinecek dorultulardan biri olduu konusunda edebini koru.
mdi, hi kukusuz, Allahu Teala, ynelinen her dorultuda olduunu akla
kavuturdu. Dolaysyla ynelinen her dorultu, ancak Ona ilikin bir itikattr. Ve
herkes, yneldikleri dorultuya ynelmi olmakla isabet etmitir; her isabetli olan
dllendirilecektir; her dllendirilecek olan saiddir; her said raz olunmutur. Her
ne kadar bunlardan kimisi ahiret yurdunda bir sre iin aki olsa da, bu byledir.
Nasl ki, said olanlar da, ehlullah arasnda said olduklarn bildiimiz halde, bu
dnyada hastalanyor ve ac ekiyorlarsa; Allahn kimi kullar da vardr ki, onlar,
ahiret hayatndayken cehennem denilen yerde bu aclar ekerler. Bununla birlikte,
iin hakikatini kefetmi olan ilim sahibi bir kimse, cehennem yurdunda
bulunanlarn, kendilerine zg bir nimetleri olmayacan kestirip atmaz. Bu nimet,
ektikleri acnn ortadan kalkmasyla azabn onlardan uzaklamasdr bylece,
ektikleri acdan kurtulmalar, onlarn nimeti olur. Ya da cennet ehline, cennete zg
bir nimet verilmesi gibi, cehennem ehline de cehenneme zg bir nimet verilir
SALH KELMESNDEK HKMET- FTUHYYE

Yryen binekler Onun ayetlerindendir


Yollarn eitliliinden dolay byledir bu
Bu bineklerle kimisi doru yolu izlerken
Kimisi de ssz llerde gezinip dururlar
Dosdoru gidenler, ayn ehlidir (ayn bilgisine sahip olanlardr)
Gezinip duranlar ise, uzaklaanlardr.
Ve her ikisine de Ondan gelen
Onun gayblarnn almas herbir ynden gelir.
Bil ki Allah seni baarya erdirsin i (yani, varetme ii), teklik [ferdiyyet] zerine
dayanr; ve bundandr ki, leme [teslis] vardr, nk , tek olanlarn [efrad] (yani,
tek saylarn) ilkidir. Ve alem, (lemeyi ieren teklikten ibaret bulunan) bu ilahi hazretten
var olmutur. Allahu Teala yle buyurdu: Biz bir eyi dilediimizde Ol! deriz,
olur [Nahl Suresi, 16/40]. Burada Zat, rade ve Sz vardr. Eer bu Zat olmasayd ve
Onun bir eyin tekvinine ynelmesi olan rade olmasayd ve bu ynelie elik eden
Ol! Sz olmasayd, o ey olmazd.
Bundan sonra, eyde de l teklik [ferdiyyet-i selasiye] zahir oldu ve bu sebepledir
ki, kendisinin kendisi tarafndan tekvini ve varlkla nitelenmesi gerekleti ve
ondaki bu l teklik [ferdiyyet], kendisinin (ilahi ilimde) ey-olmakl [eyiyyet],

(Ol! emrini) iitmesi ve Var-Klcsnn [mkevvin] var etme ynndeki emrine


uymasdr.
Bylece , e karlk geldi. eyin, deimez olarak yokluk halinde bulunan zat,
Varedicisinin [mucid] Zatna karlk geldii; iitmesi, Varedicisinin radesine
karlk geldii ve (Varedicisinin kendi varoluu iin verdii emre uyarak) bu emri
kabul de, Varedicisinin Ol! szne karlk geldii iin, bu ey var olmutur.
mdi, Allahu Teala tekvini eye nisbet etti. Eer kendisinde kendi nefsi yoluyla
varolmaklk kuvveti olmasayd, Ol! szn iitse bile, varolamazd [mtekevvin].
Gerekte, nceden yok [madum] olan ey, tekvin emri verildiinde, kendini varetti
[icad]. mdi, Hak Teala, tekvinin Haktan deil, eyin kendisinden olduunu ve
Haktan olann, yalnzca o eye ynelik Emir olduunu kesinledi. Nitekim, Hak
Teala, Biz bir eyi dilediimizde Ol! deriz, olur [Nahl Suresi, 16/40] szyle
Kendisinden haber vererek, kendi Emriyle gerekleen tekvini, eyin kendisine
nisbet etti ve Hak Teala ne sylerse dorudur. Ve iin byle olmas da akla
yatkndr. Korkulan ve itaat olunan biri, klesine kalk! dediinde, kle efendisinin
emrine itaat ederek hemen kalkar. Klenin bu kalknda, efendisine ait olan tek ey
kalkmas ynndeki emridir ve kalkma eylemini gerekletiren efendi deil, klenin
kendisidir.
Bylece tekvin leme zerine dayanr; bu, biri Hak tarafndan ve dieri de halk
tarafndan olmak zere iki-tarafl bir lemedir. Sonra, bu leme mantksal
karmlar yoluyla ulalan anlamlarn varedilmesine de [icad] dayanak oldu. mdi,
mantksal karmn ten oluan zel bir dzenleni ve zel bir koul zere olmas
gerekir ki, ancak bu ekilde kanlmaz olarak bir sonu verir. zel dzenleni,
aklyrten kiinin ortaya koyduu mantksal karmn, herbiri iki terimden
[mfred] oluan iki nclden oluturmasdr bylece ortaya konan iki nclde
(toplam olarak) drt terim vardr. Ne var ki, terimlerden biri, iki ncl nikahta
olduu gibi birbirine balamak zere her iki nclde de mevcuttur. Bylece, her iki
nclde de bulunan terimin tekrarlanmasndan dolay, (gerekte) terim vardr. Ve
bu dzenlenite, tekrarlanan terimin iki ncl birbirine balanmas szkonusu
olduunda istenen elde edilir (yani, karm gerekleir). Ve sonucun doru olmas iin
gereken zel koul, byk terimin [hkm] kk terimden [illet] daha genel olmas
veya hi deilse ona denk olmasdr. Byle olmad takdirde, sonu yanl olur. Ve
sonucun yanl olmas durumu, Allaha nisbet edilmeksizin fiiller yalnzca kula izafe
edildiinde veya tekvin Hakka izafe edildiinde ki Hak, tekvini Ol! sesleniinin
yneldii eye izafe etmitir szkonusu olur.
rnein, alemin bir sebebi olduunu kantlamak istediimizde, (ilk ncl olarak) yle
deriz: Her hdisin (yani, sonradan olma eyin) bir sebebi vardr. Bu ilk nclde iki
terim vardr: hdis ve sebeb. kinci nclde ise yle deriz: Alem hdistir.

Hdis terimi birinci ve ikinci ncllerde yinelenmitir. Ve nc terim olan


alem u sonucu verir: O halde, alemin sebebi vardr.
Sebeb terimi, hem ilk nclde, hem de sonuta kendini gsterir. zel yn [vech-i
has] hdis szcnn yinelenmesidir. zel koul ise, hdisin varlnn sebebi
olmasndan dolay, illetin genel olmasdr. nk illet, hdisin varlna sebebtir; ve
bu sebeb, yani hkm, alemin Allah tarafndan sonradan var klnmasndan daha
geneldir. Bylece, her hdisin bir sebebi olduuna hkmederiz bu sebeb ister
hkme denk olsun, isterse hkmden daha genel olsun, bu byledir. Byle olunca
hdis, sebebin hkm altna girer ve sonu doru olur. yleyse, leme ilkesi
[hkm], mantksal karmlar ile elde edilen anlamlarn varedilmesinde de hi
kukusuz zahir oldu. Bundandr ki, kavminin helakn gn geciktirmekle, Allahu
Tealann zahir kld Salih aleyhisselamn hikmeti, yalanlanamaz bir tehditti ve
gerekten de Allahn onlar helak ettii lkla bu gereklendi bylece evlerinde
yzst kapaklanm bir halde sabahladlar.
nsanlarn yzleri, bu szkonusu gnn ilk gn sapsar, ikinci gn kpkrmz
ve nc gn de kapkara oldu. Bu gnn tamamlanmasyla helak olmalar
ynndeki istidadlar kuku gtrmez [sahih] oldu. Bylece, onlarda bozunmann
varl zuhur etti ve buna da helak dendi.
Bu durumda akilerin yzlerinin sararmas, Allahu Tealann O gn kimi yzler
parlaktr [Abese Suresi, 80/38] ayetiyle iaret ettii, saidlerin yzndeki parlakla
karlk geldi. Parlama, zuhur etme demeye gelir. Nitekim, ilk gn Salih
aleyhisselamn kavminin yzlerindeki sararma, onlardaki akilik belirtisinin zuhuru
oldu. Sonra, kzarmaya karlk olarak, Allahu Teala, saidler iin gle szn
kulland. nk glme, yzn kzarmasna sebep olur ve bu durumda saidlerin
yanaklarnn al al olmas glmsemelerinden dolaydr. Daha sonra, akilerin
yzlerinin kararmasna karlk olarak, Allahu Teala, saidlerin sevinli olduunu
syledi. Bylece aldklar mjde, saidlerin yznde sevin etkisi yaparken, akilerin
yznde ise kararma etkisi yapt. Ve, Allahu Teala hem saidler hem de akiler iin
mjde szn kullanmtr. Saidlere ilikin olarak yle buyurur: Rabbleri,
onlara rahmetini ve rdvann mjdeler [Tevbe Suresi, 9/21]. Ve akilere ilikin
olarak ise yle buyurur: Onlara elem verici azab mjdele! [l-i mran Suresi,
3/21]. Bylece, herbir zmre, bu sesleniin nefslerindeki etkisini yzlerindeki rengin
deimesiyle da vurdu. Dolaysyla, kendilerinde, ancak batnlarnda yerleik olan
eyin hkm zahir oldu. O halde, kendilerine kendilerinden bakaca bir ey etkide
bulunmad tpk tekvinin kendilerinden olmas gibi.
yleyse, insan zerinde apak delil sabit oldu. Her kim bu hikmeti anlar ve bu
hikmeti kendinde yerleik klar ve bu hikmeti kendisi iin mehud klarsa,
kendinden bakasyla ilgilenmekten yana rahata erer ve bana gelen hayr ve errin
ancak kendinden geldiini bilir. Hayrdan kastm, bir kimsenin garazna uygun

den ve tabiatna ve mizacna ho gelen eydir. erden kastm ise, bir kimsenin
garazna uygun dmeyen ve tabiatna ve mizacna ho gelmeyen eydir.
Bunu mahede eden [uhud] (marifet sahibi) bir kimse, btn varlklarn her ne
kadar kendileri tarafndan dile getirilmese bile zrlerini ikame eder ve balarna
her ne geldiyse, nefslerinden geldiini bilir. Ve biz, bunun byle olduunu, lim,
maluma tabidir szyle belirtmitik. Dolaysyla, bylesi bir kimse, bana,
garazna uymayan bir ey geldiinde yle der: Kendin yaptn, kendin ettin.
Allah doruyu syler ve hidayet eder.
UAYB KELMESNDEK HKMET- KALBYYE
Bil ki, kalb yani, Allah arif olann (yani, nsan- Kmilin) kalbi (katksz
rahmetten verilen ilahi bir ba olduundan) ilahi rahmettendir ve ilahi rahmetten
daha genitir. nk bylesi bir kalp kendi ierisine Hakk sdrr. Hakkn rahmeti
ise genel anlaya gre Hakk kapsayamaz. Ve bu anlaya gre Hak rahmet
edendir, rahmet olunan deil. Byle olunca, Ona rahmet olunmas szkonusu
deildir. Ariflerin (Hakkn, cem-i ahadiyet makamnda rahmet eden ve kesret ve
tafsil makamnda rahmet olunan olduu ve dolaysyla Hakkn rahmetinin Hakk
kapsad ynndeki) anlay ise; Allahu Tealann, Nefsini (soluk vermek ve
rahatlamak anlamndaki) tenfis szcnden gelen Nefesle nitelendirmi
olmasna dayanr.
Ve lahi simler, adlandrlann ta kendisi olup, bu da Haktan bakas deildir. Ve
simler, kendi hakikatlarnn verdii eyi talep ederler ki, bu da alemden bakas
deildir. Byle olunca uluhiyet ilah-klan [meluh] ister; rububiyet de rab-klan
[merbub] ister baka trl (yani, ilah-klan ve rab-klan olmakszn), bunlarn
(yani, uluhiyet ve rububiyetin) ayn olmaklklar szkonusu olmayp, varlk ve takdir
ynnden var olmalar ilah-klan ve rab-klan sayesindedir. Ve Hak, zat ynnden
alemlerden gani iken, bu durum rububiyet iin szkonusu deildir. mdi i,
rububiyetin alemi talep etmesiyle, Zatn alemlerden gani olmas arasnda kalm gibi
gzkse de, rububiyet hakikati ve niteleniinde [ittisaf], bu Zatn ta kendisidir,
baka deil.
mdi, nisbetlerin hkm birbirine zt olunca, Hak Kendi nefsini kullarna efkat
gsterici [Bakara Suresi, 2/207] olarak niteleyerek, bunu ilahi haber yoluyla bildirdi.
Hakkn Rahmana nisbet olunan Nefes ile rububiyet mertebesinde verdii ilk
Nefes (yani, feyz-i mukaddes); rububiyetin ve btn lahi simlerin talep etmekte
olduu alemi vareden Nefestir. Bu ynden, hi kukusuz, Hakkn rahmeti her eyi
ierisine ald; hatta Hakk da ierisine ald. Bu durumda, rahmet, kalpten daha
genitir; ya da rahmetin genilii kalbin geniliine denktir ki bundan daha nce
sz edilmiti.

Sonra, bil ki, Hak Teala sahih haberde kesinlenmi olduu zere, eitli suretlerde
tecelli eder ve hi kukusuz Hak Teala kalbe sdnda, kalbe Onun yansra
Ondan baka olan hibir mahlukat smaz O, bu ekilde btn kalbi doldurur. Ve
bunun anlam udur: Kalbin, Hakkn tecellisi srasnda Hakka bakarken, bunun
yansra bakasna bakmas mmkn deildir. Ve arifin kalbi Beyazd Bestaminin
dedii gibi ylesine genitir ki, Ar ve onun ierisinde olan her ey, yzbinlerce kez
daha byk olsayd, arifin kalbinin bir keciinde olurdu ve onun farkna bile
varmazd. Ve Cneyd, bu konuya ilikin olarak yle demitir: Sonradan olan
Kadm Olana bititiinde, bu sonradan olandan eser kalmaz. yleyse, Kadm
Olan iine alan bir kalp, nasl olur da o sonradan olan var olsa bile duyumsar?
Ve Hakkn eitli suretlerde tecelli etmesinden dolay kalp, ilahi tecelli suretlerine
gre zorunlu olarak geniler veya daralr. nk kalp kendisinde ortaya kan tecelli
suretlerinden fazlas deildir. nk arifin veya nsan- Kmilin kalbi, yzk tann
yuvas gibidir ve yzk ta, yuvasndan fazlalkl olamaz. Eer yuva yuvarlaksa,
yzk ta da yuvarlak; eer yuva drtgen, altgen veya sekizgen ise yzk ta da
drtgen, altgen veya sekizgendir. Yuva hangi ekilde ise, yzk ta da yuvann bu
eklini alr ve bunun baka trl olmas szkonusu deildir.
Bu sylenenler, ehlullahn, Hak, kulun istidadna gre tecelli eder szyle iaret
ettikleri eyin tersidir ve durum onlarn syledikleri gibi deildir; nk kul,
Hakkn kendisine tecelli ettii suretle ve bu suret kadaryla Hakka zahir olur. Ve
meselenin asl udur ki; Allahn iki trl tecellisi vardr ve bunlar gayb tecellisi ve
uhud tecellisidir. Gayb tecellisi ile, kalbin zerinde bulunduu istidad verir. Ve bu
gayb tecellisi, hakikat gayb olan zat tecellisidir. Ve bu gayb tecellisi, Hakkn
(Kuranda) Kendi nefsinden haber verdii Huviyetidir. mdi (Hakkn Huviyeti
olan) bu zat tecellisinin srekli ve sonsuza dek Hak iin olmakl bir an iin olsun
ortadan kalkmaz.
Kalpte bu istidat ortaya knca, Hak bu kalbe ehadette (yani, ehadet aleminde)
uhud tecellisiyle tecelli eder. Bylelikle kalp, kendisinde ortaya kan tecelli
suretiyle zahir olur ki bundan sz etmitik. Sonra Hak, Kendisiyle kulu arasndaki
rty [hicab], O, her eye halkn verdi [Taha Suresi, 20/50] szyle kaldrd.
Bylelikle (itikat sahibi olan) kul, Hakk kendi itikad suretinde grd. Dolaysyla
Hak, kulun itikadnn ta kendisidir. Ve, kalp ve gz Hakka ilikin olarak kendi itikat
ettii suretten bakasn mahede etmez. mdi, itikat edilen Hak, sureti, iman
sahibinin kalbine san Haktr ve kalbe tecelli eden bu itikat edilen Haktr ki,
bylelikle kalp Onu bilir. Dolaysyla gz, itikat edilen Haktan bakasn grmez. Ve
itikatlarn eitlilii apak ortadadr. Hakk (kendi itikadyla) kaytlayan kii, baka
itikatlardaki Hakk inkar eder ve Onu ancak kendi kaytlad itikadnca tecelli
ettiinde, ancak o zaman kabul [ikrar] eder. Ve Hakk herhangi bir kaytla
kaytlamayan kii, Hakkn herbir suretteki deiimini inkar etmeyip kabul [ikrar]

eder. Ve Hakkn sonu gelmez bir ekilde kendisine tecelli ettii herbir suretin
kadrini Hakka verir.
Ve yine arifler iin Allah bilmenin sonu olmadndan, kendileri iin durabilecekleri
bir son yoktur. Arif olan kii, Rabbim, ilmimi artr! Rabbim, ilmimi artr! diyerek,
Allah bilme ynnde hep daha fazlasn ister. Byle olunca i, iki taraftan da
bitimsizdir (yani, bir yandan Hakkn tecellileri sonsuz olduu gibi, te yandan bu
tecelliler yoluyla Hakk bilmenin de bir sonu yoktur). Bu durum, Hak ve halk
arasnda bir ayrm gzettiin zaman byledir. Ve sen Allahu Tealann, Ben
kulumun yrd aya, tuttuu eli ve syledii dili olurum ve dier yetileri ve
bu yetilerin bulunduklar uzuvlar olurum szne bakarsan (Hak ile halk)
birbirinden ayramazsn. Byle olunca, herey Haktr veya herey halktr dersin.
mdi o, bir bakmdan halk ve bir bakmdan da Haktr ve ayn birdir. Dolaysyla
tecelli suretinin ayn ile, bu tecelli suretini kabul edenin ayn birdir. Bylelikle O,
(Batn olmakl itibaryla) tecelli eden ve (Zahir olmakl itibaryla) tecelli
olunandr. mdi huviyeti dolaysyla (bir olan) ve Gzel simlerinin hakikatlerinde
aleme nisbeti dolaysyla (ok olan) Hakkn varlnn ne kadar alas olduuna
bak!
mdi olan (mevcud-i kil) kimdir ve olan (mehud-i gayr-i kil) nedir?
Olanda ayn (ayn- vahid) vardr o ayn, olann kendisidir.
Onu (ayn- vahidi) genelletiren kimse onu zglletirir
Ve onu zglletiren kimse de onu genelletirir.
Bir-olan-ayn vardr, byle olunca
Nurun ayn ile karanln ayn birdir.
mdi, bundan gafil olan kimsenin nefsi (taayyn perdesiyle) rtldr
Ve bizim bu sylediklerimizi ancak himmet sahibi olan kul bilir.
Kuranda, Bunda hi kukusuz kalp sahibi olanlar iin t vardr [Kaf Suresi,
50/37] buyurulmutur. nk kalp, eitli suretler ve sfatlar yoluyla dnme
urar. Ve Hak Teala, akl sahibi olanlar iin dememitir; nk akl kaytlar ve
Emri tek bir nitelie zg klar. Halbuki hakikat, iin aslnda bylesi bir
zglenmeyi kabul etmez. Dolaysyla Kuran akl sahipleri iin bir t deildir.
Onlar, itikat sahipleridir ki, birbirlerini kafirlikle sular ve lanetlerler. Ve onlarn
yardmcs yoktur. nk, itikat edilen bir ilahn baka bir itikat edilen ilah zerinde
herhangi bir hkm yoktur. tikat sahibi kimse, kendi itikat ettii ilah savunur ve
ona yardm ederken; bu itikat ettii ilah ona herhangi bir yardmda bulunmaz.
Bundan dolaydr ki, kar taraftakinin itikat ettii ilah zerinde herhangi bir etkide
bulunamaz. Ve yine kar taraftaki iin de itikat ettii ilahtan kendisine bir yardm
gelmesi szkonusu deildir. Dolaysyla, bunlardan hibirinin yardm edeni yoktur.
Bu, Hakkn itikat sahibinin hiddet-i infirad zere itikat edilen ilahtan yardm
olumsuzlamasndan dolay byledir. Ve yardm edilen, btn itikatlar kendinde
toplayandr [cem] ve yardm eden de, btn bu itikatlarn toplamdr [mecm].
Byle olunca Hak, arif tarafndan (hibir ekilde) inkar olunmakszn bilinir. Bu

dnyada bilenler, ahirette de bileceklerdir. Bundan dolaydr ki, Hak Teala, kalbi
olanlar iin [Kaf Suresi, 50/37] buyurmutur arif kii, kalbin (btn
mertebelerdeki) suret ve ekillerde dnme uramas nedeniyle, Hakkn
(birbirinden farkl) suretlerde dnme uradn bilir. Arif kii, Hakkn nefsini
kendi nefsi yoluyla tanr. Arif kiinin nefsi Hakkn huviyetinden bakaca bir ey
deildir ve kevnde varolan hibir ey Hakkn huviyetinden bakaca bir ey olarak
varolmayp, varolan herey Hakkn ta kendisidir. Dolaysyla, bu suretlerde bilen,
anlayan ve kabul eden Haktr ve bir dier surette bilmeyen, anlamayan ve inkar
eden de yine Haktr. te bu (sz edilen hakikatler), Hakk tecelli yoluyla, ve
ayrmszln ta kendisinde [ayn- cem] mahede yoluyla bilen kimsenin
deneyimledii bir eydir. Bu kimse, (Mminin kalbi, Rahmann iki parma
arasndadr. Onu istedii yne evirir biimindeki) Hakkn sz gereince, Hakkn
(birbirinden farkl suretlerde) dnme uramasyla eitlenen bir kalp sahibi olan
kimsedir.
Ama iman ehli olanlar, Hakka ilikin olarak haber verdikleri eyler konusunda, nebi
ve resulleri taklit edenlerdir. nkar ehlini taklit edenler ve gelen haberleri kendi akl
delillerine dayandrarak yorumlayanlar taklit edenler ise, (nebi ve resulleri) taklit
eden (iman ehli) kimseler deillerdir. man ehli olanlara, Allahu Teala tarafndan,
nebilerin dilleri zere gelen ilahi haberlere kulak verenler [Kaf Suresi, 50/37] olarak
iaret edilmitir. Ve kulak veren bylesi bir kimse ehiddir. Allahu Teala, (ve onlar
ehiddirler szyle) hayal hazretine ve bu hayal hazretinin kullanlmasna dikkat
ekmektedir. Ve buna Resulallah Efendimizin (sav) u szleriyle iaret edilmitir:
hsan, senin Allah gryor gibi Ona ibadet etmendir ve Allahu Teala, namaz
klan kimsenin kblesindedir. te bundan dolaydr ki, bylesi bir kimse ehiddir.
Ve dnsel kurgulama sahibini taklit eden ve dnsel kurgulama ile kaytl olan
kimse, kulak veren kimse deildir. nk, kulak veren kimsenin, bizim szn
ettiimiz eyi ehid olmas kanlmazdr. Ve bizim szn ettiimiz eyi ehid
olmayan kimse, bu ayet ile kastedilen kimse deildir. Bu kimseler (yani, dnsel
kurgulama sahipleri), Allahu Tealann kendileri hakknda, Kendilerine uyulanlar,
kendilerine uyanlardan yz evirdiklerinde.. [Bakara Suresi, 2/166] buyurduu
kimselerdir. Resuller ise, kendilerine uyanlardan hibir zaman yz evirmezler.
mdi ey dostum, bu kalp hikmetinde senin iin szn ettiim eyi iyice anla. Ve
kalp hikmetinin (ismi, ube szcnden treyen) uayba zg klnmas,
kalp hikmetinde ubelenme olmasndan dolaydr. Yani, bu hikmet belli bir ubeye
zg deildir, nk her itikat bir ubedir. Dolaysyla itikatlarn toplam birok
ubelerden oluur. Byle olunca, perde aldnda, herbir kimse iin itikat ettii ey
lsnde alr. Kimileyin ise itikat ettii eyin tersine bir ekilde alr tpk
Allahu Tealann u sznde olduu gibi: Kyamet gn onlara zannetmedikleri ey
Allahtan zahir olur [Zmer Suresi, 39/47].

Bu almalarn [inkiaf] ou ilahi hkmlere ilikindir. Nitekim bir Mutezili, tevbe


etmeksizin len isyankar bir kimse iin Allahn (cezalandrma) tehdidini yerine
getireceine itikat eder. Ama, Allah, len bu kimseye inayet edip herhangi bir ceza
vermeyecek olursa, (itikat ettiinin tersine) Allahn Gafr ve Rahman olduunu
grr dolaysyla da, zannetmedii ey Allahtan zahir olur.
Ve Huviyete ilikin olarak perdenin almasna gelince: Kullarn kimisi, kendi
itikatlarnda Allahn muhakkak yle ve byle olduuna kesinkes inanr. Perde
aldnda itikat ettii eyin suretini grr ve bu suret itikat ettii Haktan
bakas deildir. Ve dm (yani, kalbi balayan itikat dm) zlr. Bylelikle
de itikadn ortadan kalkmasyla, (Hakk) mahede yoluyla bilir. Grn keskinlik
kazanmasndan sonra, zaaf ve dncenin noksanl artk geri gelmez.
Hak birbirinden farkl suretlerde tecelli etmesindendir ki kimi kullarna da grm
[ryet] indinde itikat ettikleriyle uyumaz bir ekilde zahir olur. nk tecellide
tekrar yoktur. Bylece kimi kullar iin, grdkleri bu yeni suret huviyete ilikin
itikatlar olur. Ve Huviyet hakknda zannetmedikleri ey, perdenin almasndan
nce Allahtan kendilerine zahir olur.
Ve biz, Tecelliyat adl kitabmzda, lmden sonra Allaha ilikin marifetteki [maarifi ilah] ilerlemeden ve kef srasnda ehlullahtan bir araya geldiimiz kiilere, bu
mesele hakknda bilmedikleri baz eyleri anlattmzdan sz etmitik.
nsann srekli ilerleme halinde olmas hi kukusuz ok alas bir itir. Ve insan,
rtnn inceliinden ve suretlerin birbiriyle benzemesinden dolay, bu ilerlemenin
farkna varamaz. Ve bu suretlerin benzemesine, Hak Tealann, Cennet ehline bir
meyveden kendilerine rzk olarak yedirildiinde, Bu, nceden dnyada bize
verilenlerdendir, derler [Bakara Suresi, 2/25] sznde iaret edilmitir. Halbuki bir
rzk, bir dier rzkn ayns deildir. nk benzeen iki ey birbirlerine benze
olmalarndan dolay, arif iin iki farkl eydir. Ve tahkik ehli bir kimse birde [vahid]
okluu [kesret] grr. Ve, lahi simlerin tek bir eye delalet ettiklerini ve her ne
kadar hakikatleri eitli ve ok ise de, delalet ettikleri eyin hi kukusuz bir-olan-ayn
[ayn- vahid] olduunu bilir. mdi bu, bir-olan-aynda aklla-kavranabilir olan bir
okluktur. Tecellide, bir-olan-ayndaki okluk mahede edilir. Nitekim heyula,
btn suretler iin varsaylan bir eydir; ve okluklarna ve eitliliklerine ramen
btn bu suretler hakikatte bir-olan-cevhere [cevher-i vahid] dnerler ki, bu birolan-cevher de bu suretlerin heyulasdr. Nefsini bu marifetle bilen kii, hi kukusuz
Rabbini bilir. nk Hak, insan Kendi Sureti zere yaratmtr. nsan Hakkn
huviyetinin ve hakikatinin ta kendisidir. Bundandr ki, resuller ve sufiler arasndaki
ilahiyyundan bakaca hibir alim, nefsin marifetine ve hakikatine ulaamad.
ncekilerden ve kelamclardan kuramc ve dnce erbab olanlarn, nefs ve nefsin
mahiyeti hakkndaki szlerine gelince: Bunlardan nefsin hakikatine erimi olan

yoktur. Ve dnsel kurgulama hibir zaman marifete gtrmez. mdi, dnsel


kurgulama yoluyla, nefsin hakikatini bilmeyi isteyen kii, imeyi semizlik sanr ve
atesiz odunu fler. Hi kukusuz bunlar, dnya hayatnda abalar boa gitmi ve
batl olduu halde, iyi iler yaptklarn sananlardr. mdi, bir ii uygun denden
(yani, kef yolundan) baka bir yoldan isteyen kii, o iin hakikatine erimek
konusunda baarl olamaz.
Ve Hak Teala, alem hakknda ve alemin her Nefeste yeni yaratlla [halk- cedid]
bir-olan-aynda dnme uramas hakknda ne gzel buyurmutur! Belli bir kesim
ve belki de alem ehlinin ou hakknda, Onlar yeni yaratl konusunda
phededirler [Kaf Suresi, 50/15] buyurdu. Dolaysyla bu kimseler, alemin her
Nefeste yenilendiini bilmezler.
Ama Eariler, yeni yaratln [halk- cedid] baz varlklar, yani arazlar iin
szkonusu olduunu, Hisbaniyyeden olanlar ise alemin btn iin szkonusu
olduunu grdler. Ama kuramclarn hepsi onlar cehaletle sulad. Hisbaniyyenin
hatas, btn bir alemin bakalamasna ilikin szlerinin varlna ramen, bu
suretleri kabul eden aklla-kavranabilir cevherin aynnn tek-olmaklna [ahadiyet-i
ayn] akl yetirememi olmalardr. Halbuki, bu cevher ancak bu (duyumsanabilir
olan) suretlerle varolur ve bu suretler de ancak, aklla-kavranabilir olan bu cevherle
akledilebilir olurlar. Eer byle dnselerdi, iin asln bilmi olurlard.
Ve Earilerin hatasna gelince: onlarn bilmedii ey, (yalnzca baz varlklarn araz
olmakla kalmayp) alemin btnnn arazlarn toplam olduu ve her an
bakalatdr nk araz, iki farkl anda ayn kalmaz. Bu, eylerin
tanmlanmasnda apak ortadadr; nk onlar bir eyi tanmladklarnda, bu
tanmladklar eyin araz olduu, tanmlamalarnn kendisinde apaktr. Ve bu eyin
tanmnda sz edilen arazlar da, varl kendisinden olan cevherin ta kendisi [ayn]
ve bu cevherin hakikatidirler. Ve kendi hakikati ynnden cevher, arazdan baka bir
ey olmayp, varlnn kendisinden olmas szkonusu deildir.
mdi, (onlarn elikili olan grne gre) varl kendisinden olmayan eyin (yani,
arazn) toplamndan, varl kendisinden olan bir ey (yani, cevher) ortaya kar
(rnein) varl kendisinden olan cevherin zat tanmnda (bir araz olan) bolukta
yer tutma olmas gibi. Ve cevherin araz kabul, o cevherin zat tanmdr. Ve hi
kukusuz, kabul arazdr. nk kabul varl kendisinden olmad iin ancak
kabul-edende [kbil] varolur. Halbuki kabul, cevher iin zatdir. Ve bolukta yer
tutma da arazdr; bolukta yer tutma da varl kendisinden olmayp ancak bolukta
yer tutanda szkonusu olur. Halbuki bolukta yer tutma ve kabul, tanmlanan
cevherin kendisine birer eklenti deillerdir. nk zat tanmlar, tanmlanann ta
kendisi ve huviyetidirler. Bylece, iki farkl anda ayn kalmayan ey, iki veya daha
ok farkl zamanda ayn kalm olur ve varl kendinden olmayan ey, varl
kendinden olan ey haline dner. Ama onlar bunun (yani, sylediklerindeki bu

elikinin) farknda deillerdir. Ve onlar yeni yaratl konusunda phededirler


[Kaf Suresi, 50/15].
Ve kef ehline gelince, onlar Allahn her Nefeste tecelli ettiini ve tecellide tekrar
olmadn grrler. Ve yine onlar, her tecellinin yeni yaratl ortaya kardn
veya (bir nceki) yaratl ortadan kaldrdn mahede yoluyla grrler. mdi,
yaratln fens tecellinin ortadan kalkmas iken, yaratln beks da, bir sonraki
tecellinin yaratl ortaya karmasdr. yleyse, anla!

LUT KELMESNDEK HKMET- MELKYYE


Melk iddet, g ve melk iddetli, sk, gl [edid] demektir. Hamur iyice
yorulduunda, Hamur skca yoruldu diye bir ifade kullanlr (Arapada). Kays
bin el-Hatm, savrulan bir mzra yle betimler: Mzra elimle ylesine sk
[edid] tutup sapladm ki, alan yarn geniliinden, karda duran kii arkada
olan grebilir...
Ve Allahu Teala, Kuranda Lut aleyhisselamn u szlerini aktarr: Eer size kar
gcm yetseydi veya gl bir kaleye snsaydm.. [Hud Suresi, 11/80]. Ve
Resulallah (sav) yle buyurmutur: Allahu Teala kardeim Luta rahmet etsin, ki o
gl bir kaleye snd. Ve Lut aleyhisselamn gl bir kale [rkn-i edid]
derken kastettii ey kabiledir (yani, kavmini cezalandrmak iin, mezahir-i
kaviyye ve edidedir); Eer size kar gcm yetseydi.. szyle kastettii de, kar
koymadr ve bu da burada (yani, Lut aleyhisselamn syledii balamda) beere
zg himmettir. Ve Resulallah (sav) yle buyurdu: Lutun, Eer size kar gcm
yetseydi veya gl bir kaleye snsaydm dediinden bu yana gnderilen btn
peygamberler, kendi kavminden bir topluluk ierisinde ve kendisini kollayan bir
kabile ierisinde gnderilmitir tpk Ebu Talibin Resulallah (sav) koruyup
kollamas gibi.
Lut aleyhisselamn, Eer size kar gcm yetseydi.. demesi, Allahu Tealann,
Allah sizi zaaftan yaratt ve ardndan g verdi [Rum Suresi, 30/54] szn
(bulunduu fenafillah makamnda, ilahi nur ile idrak etmek suretiyle) iitmi
olmasndan dolaydr. Demek ki, g, (nceden varolmayp) yapnmla [cal] ortaya
kmtr; dolaysyla da bu, arzi bir gtr. Sonra, gcn ardndan zaaf ve
ihtiyarl ortaya kard; dolaysyla yapnm, ihtiyarla ilikilendi. Zaaf ise,
yaratln kendi aslna dnmesidir ve O yle buyurmutur: Allah sizi zaaftan
yaratt [Rum Suresi, 30/54]. Bylece O, insan kendisinden yaratt eye dndrr:
inizden kimi de mrn en verimsiz ana dek gtrlr, yle ki bilen bir kimse
olduktan sonra bir ey bilmez bir hale gelir [Hac Suresi, 22/5]. Burada Allahu Teala,
bu kimsenin balangtaki zaafa dndrldne iaret etmektedir. Dolaysyla, zaaf

szkonusu olduunda, ihtiyar kiinin durumu hkm bakmndan tpk bir


ocuunki gibidir.
Hibir nebi yoktur ki, krk yan doldurmadan gnderilmi olsun ve krknc ya,
insann gten dmeye balad zamandr. Bundandr ki, Lut aleyhisselam, Eer
size kar gcm yetseydi.. dedi ve kendisinde zaaf ortaya knca (tabii kuvvet
talebinde bulunmayp) etkide bulunucu olan himmeti [himmet-i messire] istedi.
Eer sen, Lut aleyhisselam, etkide bulunucu olan himmetten alkoyan nedir; tbi
olma durumundaki saliklerde bulunan bu ey nasl olur da onlardan daha stn olan
resulde bulunmaz? diye soracak olursan, derim ki: Doru sylyorsun, ama
bilmediin ey; marifetin, himmet yoluyla tasarrufta bulunmaya engel olduudur.
Dolaysyla arifin marifeti arttka, himmet yoluyla (bakalar zerindeki) tasarrufu
azalr. Bunun iki sebebi vardr. Birincisi, (bylesi bir kimsenin) kulluk makamn
gereklemi ve tabii olan yaratlnn [halk] asln grm olmasdr. kincisi ise,
tasarruf-eden ile tasarruf-edilenin birliidir (bylesi bir kimse) himmetini
yneltebilecei bir ey gremez; dolaysyla bu, onu tasarrufta bulunmaktan
alkoyar. Ve bulunduu mahede noktasnda [mehed] grr ki, karsndaki
kendisiyle ekien kimse, yokluk halindeyken [hal-i adem] aynnn deimezliinde
bulunduu hakikat zere olup, bundan herhangi bir ekilde sapm deildir
varlyla, yokluk halindeki deimezliinde ne zere bulunuyorsa onu zahir klar.
Dolaysyla, kendi (deimez) hakikatinin snrn am ve kendi yolundan am
deildir. Bunun, ekime olarak adlandrlmas arzi bir eydir, byle grlmesi
ancak insanlarn gzlerindeki perdeden dolaydr ve (gzleri perdeli olan bu
kimseler iin) Allahu Teala yle buyurmaktadr: nsanlarn ou bilmezler [Araf
Suresi, 7/187] yani, Onlar dnya hayatnn zahirini bilirler ama ilerin sonundan
gafildirler [Rum Suresi, 30/7]. Bu (gafil szc, glaf szcnden), evrinmitir.
Gafil olanlar, yle derler: Bizim kalplerimiz glaf iindedir [Bakara Suresi, 2/88].
Ve glaf, hakikati ne ise o olarak grmekten alkoyan perdedir. te bu ve buna
benzer eyler, arif olan bir kimseyi alemde tasarrufta bulunmaktan alkoyar.
eyh Ebu Abdullah Muhammed bin Kid, eyh Ebu Suud bin e-iblye yle sordu:
Niin tasarrufta bulunmuyorsun? Bunun zerine e-ibl yle cevap verdi: Ben
tasarrufu, Hakkn zerimde dilediince tasarrufta bulunmas iin terkettim.
Burada, Allahu Tealann, Onu vekil kl! [Mzemmil Suresi, 73/9] emrine
gndermede bulunur. Ve vekil, tasarrufta bulunandr. Ebu Suud, Allahu Tealann u
emrini iitmitir: Allahn sizi zerine halife kld eylerden sarfedin! [Hadd
Suresi, 57/7]. Dolaysyla Ebu Suud ve arifler, ellerinde olann kendilerine ait
olmayp, kendilerinin bu mlke halife klndklarn bilirler. Hak, ona yle dedi:
Seni halef kldm ve sana mlk olarak verdiim eyler iin Beni vekil kl! Byle
olunca, Ebu Suud, Allahn emrine uyarak, Onu vekil kld.
mdi, buna benzer eyleri mahede eden bir kimsede, bakalar zerinde tasarrufta
bulunabilecei bir himmet nasl kalabilir ki? Himmet ancak zerinde tasarruf

edilecek ey zerinde younlalp dier eylerin gzard edilmesiyle etkisini


gsterebilir ite bunun bilgisidir ki, (arif kiiyi) bylesi bir younlamadan
alkoyar. Dolaysyla, marifeti eksiksiz olan arif, son derece acz ve zaaf ierisinde
zahir olur.
Abdallardan biri Abdurrezzaka yle dedi: Ey Abdurrezzak! eyh Ebu Medyene
selamdan sonra de ki: Ey Ebu Medyen! Nasl olur da bize hibir ey g gelmedii
halde, sana eyler g gelir stelik de biz senin makamna rabet edici olup, sen
bizim makammza rabet edici olmadn halde? Ebu Medyen, Abdallarn
makamna ve dier makamlara sahipti. Biz, ne var ki, zaaf ve acz makamnda Ebu
Medyenden daha tedeyiz. Abdaln Ebu Medyene bu syledikleri, ayn meseleyle
ilgilidir.
Ve Resulallah (sav) bu zaaf ve acz makamnda, kendisine ynelik ilahi emir
dorultusunda yle buyurdu: Ben, bana ve size ne yaplacan bilmem. Ben ancak
bana vahyolunana uyarm [Ahkaf Suresi, 46/9]. Dolaysyla Resul (sav), kendisine
ne vahyolunmusa, onun hkmne uyar ve onun iin, ilahi hkme uymaktan
bakas szkonusu deildir. Ona aka tasarrufta bulunmas vahyolunursa,
tasarrufta bulunur. Ve eer tasarruftan sakndrlrsa, tasarrufta bulunmaktan
kanr. Ve eer tasarrufta bulunma konusunda serbest braklrsa marifeti eksik
olmadka tasarrufta bulunmamay yeler.
Ebu Suud bin ibl Badad, mridlerine yle dedi: Onbe yl oluyor ki, Allahu
Teala bana tasarruf verdi ve ben incelik gstererek tasarrufta bulunmadm. Burada,
naz szkonusudur. Ama biz, tasarrufu incelik gstermek iin brakmadk, bizim
tasarrufta bulunmaymz, ancak marifetin kusursuzluundan dolaydr; nk
marifet tasarrufta bulunma iini tercihe brakmaz. Dolaysyla arif olan kii,
himmetiyle alemde tasarrufta bulunduunda bunu, kiisel tercihiyle deil, ilahi
emirle ve zorunda kalarak yapar. Ve hi kukumuz yoktur ki, risaletin (insanlar
tarafndan) kabul gerektiinden dolay, elbetteki risalet makam tasarrufu talep
eder. mdi, (resuln bu tasarrufu) Allahn dininin zahir olmas iin, mmeti ve
kavminin doruluunda phe duymayacaklar bir eyle (yani, bir mucizeyle) zahir
olur. Ne var ki, bu durum (Batn isminin mazhar olan) evliya iin byle deildir.
Resul de tasarrufu zahiren talep etmez. nk kavmine kar merhametlidir.
Dolaysyla (ilahi) delilin onlara apak klnmasnda bu, onlarn helak olmasna
neden olacandan arya gitmeyi istemez. Bylelikle, onlarn helak nedenleri olan
delilin ortaya kmasnda arya gitmek istemeyiiyle, onlarn yaamlarn
srdrmelerini salar.
Resul, mucize bir toplulua apak klndnda baz kimselerin bu mucizeye
inanacaklarn ve baz kimselerin de bildikleri halde bu mucizeyi inkar
edeceklerini; grdkleri mucizeyi, zulm, byklenme ve ekememezlik nedeniyle

aktan aa dorulamayacaklarn ve (bu inkarclardan) bir ksmnn bu mucizenin


sihir ve by olduunu syleyeceini bilir. Resul, bunu grd ve ancak Allahu
Tealann, kalbini iman nuruyla aydnlatt kimsenin mmin olduunu ve bir kimse
iman denilen bu nur ile bakmadka, mucizenin bir yarar salamadn grd
iindir ki mucizenin, orada bulunanlarn kalplerindeki etkisi genel olmadndan
himmetini, mucize gstermekten alkoydu. Nitekim, Allahu Teala, resullerin en
kmil olan, yaratlmlarn en bilgili ve hal itibaryla en sadk olan (yani, Resulallah
Efendimiz) iin yle buyurdu: Sen sevdiin kimseye hidayet edecek deilsin;
dilediine hidayet edecek olan Allahtr [Kasas Suresi, 28/56]. Ve eer himmetin
etkisi genel olsayd; kendisinden daha kmil ve himmet itibaryla kendisinden daha
stn ve yce bir kimse bulunmayan Resulallahn (sav) himmeti (bu ekilde genel
bir) etkide bulunurdu. Ne var ki, Resulallahn himmeti amcas Ebu Talibe etkide
bulunmad ve yukarda andmz ayet, Ebu Talibe ilikin olarak indi. Bundandr ki
Allahu Teala Resul (sav) hakknda yle buyurdu: Onun grevi ancak bildirmektir
[Mide Suresi, 5/99]. Ve Allahu Teala yine yle buyurdu: Onlara hidayet etmek
senin iin deildir; Allahtr dilediine hidayet eden [Bakara Suresi, 2/272]. Ve
Allahu Teala, Kasas Suresinde unu ekledi: Allah hidayet olunanlar bilir [Kasas
Suresi, 28/56] yani, Allahu Teala, deimez aynlar [ayan- sabite] yoluyla yokluk
hallerinde hidayet olunmalarna ilikin ilmi Kendisine verenleri bilir.
Bu, ilmin maluma tabi olduunu kantlar. Dolaysyla, aynnn deimezliindeki
[sbut] yokluk halinde mmin olan bir kimse, varlk halinde de ayn suret zre zahir
olur. Ve Allahu Teala, onun byle olduunu (yani, mmin olduunu) ondan (yani,
onun bu bilgiyi Ona vermesi yoluyla) bildi. Bundandr ki, Allah hidayet olunanlar
bilir [Kasas Suresi, 28/56] buyurdu. Ve yine Allahu Teala yle buyurdu: Benim
indimde sz deimez.. [Kaf Suresi, 50/29] nk Benim szm yaratm
olduklarma ilikin ilmimle snrldr. ..Ve Ben kullarma asla zulmedici deilim
[Kaf Suresi, 50/29] yani, Ben onlar aki klan kfr kendi zerlerine takdir edip de
sonradan, onlarn g yetiremeyecekleri bir eyi kendilerinden istiyor deilim; Biz
onlara ancak (deimez aynlarndaki onlara ilikin) ilmimiz kadarnca muamele
ettik; eer ortada bir zulm szkonusuysa, zalim olanlar ancak kendileridir.
Dolaysyla, Allahu Teala onlara zulmetmi deildir: Onlar kendilerine
zulmediyorlar [Bakara Suresi, 2/57] ve Biz, Zatmz onlara ne sylemekliimizi
verdiyse onu syledik; ve Zatmz, Bize malumdur ve bylelikle onlara unu mu
yoksa bunu mu syleyeceimizi biliriz; Biz ancak sylemekliimize ilikin olarak
neyi biliyorsak onu syleriz; sz Bizden, iittikleri sze uymak veya uymamak ise
onlardandr.
Her ey Bizden ve her ey onlardandr
Ve ilmin alnmas da Bizden ve onlardandr
Bizden olmasalar bile
Hi kukusuz Biz onlardanz.
yleyse ey dostum, marifetin z olan bu Lut kelimesindeki melk hikmeti iyi anla!

imdi sr sana ald ve i akla kavutu:


Tek denilenin, iftin ierisinde yer almasdr bu.
ZEYR KELMESNDEK HKMET- KADERYYE
Bil ki, kaz denilen ey, Allahn eylerdeki hkmdr. Ve Allahn eylerdeki
hkm; eylere ilikin ve eylerdeki ilmiyle snrldr. Ve Allahn eylerdeki ilmi de,
bu bilinen eylerin [ey-y malme] nefslerinde deimez olarak bulunduklar
halden Hakka verdikleri ilimle snrldr.
Kader, eyler kendi aynlarnda ve nefslerinde ne zere deimez iseler, (ilahi)
hkmn buna gre fazlalk olmakszn zamansal olarak verilmesidir. Ve ilahi kaz,
eyler zerine ancak eyler ile hkmeder. Ve bu kader srrnn ta kendisidir. Ve bunu
bilmek, (zuhur mahallerinde Hakk) mahede ederek, (hiss ve akl zuhur
mahallerinde Hak ile dnme urayan bir) kalbi olan ve kulak veren kimseye
zgdr. Ve apak delil Allahndr. Byle olunca, Hkm Verici, gerekte hkm
verilenin aynna uyarlk ierisinde hkm verir hkm verilenin zat neyi
gerektiriyorsa o ekilde hkmeder. Hkmolunan, kendisinde olan eyle Hkm
Vericinin nasl hkm vereceine ilikin hkm vericidir. mdi, hkm verme
konumunda olan, (hkm verdii eyin zatnn ve hakikatnn gerektirdiine gre
hkm verdiinden dolay) hkm verdii eyle ve hkm verdii eyde
hkmolunandr.
mdi, bu meseleyi iyice anla! nk kader srr, ancak zuhurunun yeinliinden
dolay bilinmez oldu. Ve nebiler kader srrn bilmeyi ok istedikleri ve bu konuda
srarl davrandklar halde, bu kader srr bilinmez olarak kald.
Bil ki, resuller Allahn selam onlarn zerine olsun evliya ve arif olmalar
dolaysyla deil, resul olmalar dolaysyla, mmetlerinin bulunduklar hal
mertebesi zeredirler. Bundandr ki, resullerde kendilerine bildirilen ilim, ancak
artksz ve eksiksiz olarak mmetlerinin gereksindii kadar vardr. Ve mmetler
arasnda stnlk derecelenmesi szkonusudur. Kimi mmetler, kimi mmetlerden
daha fazlasna sahiptir. Resuller de mmetlerin arasndaki stnlk derecelenmesi
dolaysyla resullk ilminde [ilm-i irsal] biri dierinden daha stndr. Buna ilikin
olarak Allahu Teala yle buyurur: Resullerin bazsn bazsndan stn kldk
[Bakara Suresi, 2/253]. Ve yine resullerin, kendi zatlar gereince ilimlere ve
hkmlere olan istidadlar dolaysyla, kendi aralarnda stnlk derecelenmesi
szkonusudur. Ve Allahu Teala buna ilikin olarak yle buyurur: Nebilerin
bazsn bazsndan stn kldk [sra Suresi, 17/55].
Ve Hak Teala, yaratla ilikin olarak yle buyurdu: Allah kiminize kiminizden
daha fazla rzk verdi [Nahl Suresi, 16/71]. Ve rzk bir yanyla ilim gibi ruhani ve bir

yanyla da yiyecek gibi duyumsaldr. Ve Hak Teala rzk bilinen kader [kader-i
malum] (yani, bir eyin istidadnn gerektirmesiyle bu ey hakknda kaz olunan
hkm) ile indirir ve bilinen kader denilen ey, yaratlm olanlarn [halk] talep
ettii istihkaktr ve O, her eye halkn verdi [Taha Suresi, 20/50]. mdi Hak
Teala, bir ey iin ne dilemise [meiyyet] o kadar rzk indirir. Ve O, bildii ey
lsnce ve hkmettii ey yoluyla diler. Ve nceden dediimiz gibi, Hak Teala
bilineni [malum] ancak bu bilinenin kendi nefsinden Hakka verdii kadaryla bildi.
mdi, zamanlama [tevkt], asl itibaryla, bilinen (yani, istidadyla bu zamanlamay
talep eden bilinen-deimez-ayn) iindir. Ve ilim, irade ve meiyyet kadere tabidir.
Byle olunca, kader srr, ilimlerin en stnlerinden ve en byklerinden biridir ve
Allahu Teala bu ilmi ancak eksiksiz marifete eritirdii kimse iin anlalr klar.
Kader srrn bilmek, onu bilen kimseye hem byk bir rahatlk, hem de elemli bir
azap verir. Dolaysyla kader ilmi, bu ilme sahip olan kiiye birbiriyle elien iki ey
verir. Ve bundandr ki, Hak Teala Kendi nefsini gazab ve rza ile nitelendirdi. Ve
bylelikle lahi simler birbirlerine kart oldu. Byle olunca, mutlak varlkta ve
kaytl varlkta tek bir hakikat (yani, kader srr) hkmeder; ve (bu kader srrnn)
hkm geili [mteaddi] ve geisiz olarak genel olduundan (yani, btn eyleri
kapsadndan), bundan (yani, kader srrnn hakikatndan) daha kusursuz, daha
gl ve byk bir eyin olmas olanakszdr.
Nebiler Allahn selam onlarn zerine olsun ilimlerini belli bir ekilde (yani,
melek araclyla) ilahi vahiy yoluyla aldklar iin; akln, dnsel
kurgulamasndan dolay, ilerin hakikatini ne ise o olarak grmek konusunda eksikli
olduunu bildiklerinden, kalpleri akl kurgulamadan arnktr. Ve yine, ancak
deneyimleme [zevk] ile eriilerek idrak olunan eyin (yani, kader srrnn; ilahi vahiy
yoluyla) haber verilmesi de eksiklidir. mdi, kusursuz ilme, ancak ilahi tecelli yoluyla
ve Hakkn gzlerden ve kalplerden rty kaldrmasyla eriilebilir ve bylelikle
kii, kadm olan ve sonradan olan; yokluu ve varl; olanaksz ve zorunlu ve
olabilir olan kendi hakikatlerinde ve aynlarnda deimez [sabit] olduklar ey zere
idrak eder.
zeyir aleyhisselam (kader srrn) vahiy yoluyla renmek istediinden dolaydr ki
hadis-i erifte belirtildii gibi azarland. Eer bizim szn etmi olduumuz kefi
istemi olsayd, bu isteinden dolay azarlanmas szkonusu olmazd. Ve zeyir
aleyhisselamn kalbinin arnklnn kant, bir ynden bakldnda, onun, Allah,
lmnden sonra bunlar nasl diriltir acaba? [Bakara Suresi, 2/259] szdr. Ve
bizim anlaymza gre, zeyir aleyhisselamn bu szleri, brahim aleyhisselamn
(Ey Rabbim! ly nasl dirilttiini bana gster) szleri gibidir. Bunun zerine
Allah onu ldrp yz sene brakt; sonra tekrar diriltti ve ona imdi sen kemiklere
bak, onlar nasl dzenliyor, sonra ona nasl et giydiriyoruz dedi [Bakara Suresi,
2/259]. Bu ekilde, zeyir aleyhisselam, cisimlerin nasl dirildiini dorudan
inceleme [muayene-i tahkik] yoluyla grd. Bylelikle Allah, (kendi kaytl nefsinde)

ona, bunun (yani, diriltmenin) naslln gstermi oldu.


Ne var ki zeyir aleyhisselam, eyleri ancak yokluklarndaki deimezlik hallerinde
kef etmekle idrak edilebilecek kader srrn renmek istedi. Bundandr ki, ona bu
kader srr verilmedi nk bu kader ilmi ttla- ilahi hasisndandr. Kaderi
Allahu Tealadan bakasnn bilmesi olmayacak bir eydir. nk bunlar (bu aynlar),
ilk anahtarlardr [mefatih-i vel], yani gayb anahtarlardr ki, bunlar Allahtan baka
hi kimse bilmez. Ama Allah kullarndan dilediine buna ilikin baz eyleri bildirir.
Bil ki, anahtarlar, ancak fetih halinde anahtarlar olarak adlandrlrlar. Ve fetih hali
de, tekvinin eylere ilikilenmesi halidir veya, dilersen, buna kudretin takdir
olunmua [makdur] ilikilenmesi halidir de diyebilirsin. Ve bunu Allahtan bakas
deneyimleyemez [zevk]. Ve bu hal ierisinde ne tecelli ne de kef szkonusu olmaz.
nk kudret ve fiil ancak herhangi bir ekilde kaytlanmam mutlak varlk sahibi
olan Allaha zgdr.
Kadere (yani, kader srrn bilmeye) ilikin isteinden dolay Hakkn zeyir
aleyhisselam azarladn grdmzde, bildik ki, zeyir aleyhisselam bu eriimi
[ttla] istemi ve sonuta, kendisi iin, takdir olunmua [makdur] ilikilenir olan bir
kudret istemitir. Ne var ki bu, ancak mutlak varlk sahibi olan iin szkonusu
olabilir. Dolaysyla zeyir aleyhisselam, yaratlta [halk] deneyimlemesi olanakl
olmayan eyi istedi ve bir iin nasll ancak deneyimleme yoluyla idrak olunur.
Ve Allah zeyir aleyhisselama, Eer bu isteinden vazgemezsen adn nbvvet
defterinden silerim dediinde, bununla kastolunan ey udur: Ben sana vahiy
yolunu kapatr ve ii sana tecelli yoluyla bildiririm. Ve bu da ancak senin istidadna
gre olur. Ve sonuta sen, ancak istidadn kadarnca idrak etmekte olduunu bilirsin.
(Tecelli srasnda) bu istediin eye bakarsn. Ve tecellide istediin eyi grmeyecek
olursan, grmek istediin bu eye istidadn olmadn ve bu istediin eyin Allaha
zg niteliklerden [hasis-i ilahiyyeden] olduunu bilirsin. Biliyorsun ki, Allahu
Teala her eye halkn vermitir. Eer ki, Allahu Teala sana bu zel istidad vermemi
ise, bu senin yaratln deil demektir. Eer bu senin yaratln olsayd, O, her eye
halkn verdi [Taha Suresi, 20/50] szn bildiren Hak, elbette onu sana verirdi. Ve
(azarlama suretindeki) bu (sesleni), zeyir aleyhisselama (kef ve tecelli zere ilim
verilmesi vaadinden ibaret olmakla) Allahn bir inayetidir bunu bilen bildi,
bilmeyen bilmedi.
Bil ki, velayet (ilahi sfat olmas ve ilahi kefin onunla hasl olmas itibaryla) her eyi
iine alan felek [felek-i mm] olduundan ard kesilmemitir. Ve (nbvvetin batn
olan) velayet iin haber verme [inba] (hem nebiler hem de evliya iin) genel bir
nitelik tar. Ama, Muhammed (sav) ile birlikte eriat getiren nbvvet ve risaletin
ard kesildi ve artk ondan sonra nebi yoktur; yani, eriat getirici ve kendisine (nceki
bir nebinin getirdii) eriat verilmi nebi, ve eriat getirici olan resul yoktur. Ve
Resulallahn (sav), Benden sonra nebi yoktur hadisi, eksiksiz kmil kulluk

zevkinin kesilmesini ierdiinden dolay, evliyaullahn (eksiksiz kmil kullar olarak)


zuhurunu ksntlad. mdi, eksiksiz kullua zg olan nbvvet ismi, bundan
byle, kullua ilintilendirilemez. nk kul, efendisi olan Allaha, isim ynnden
ortak olmamay diler yani, Allah isminde ortak olmamay diler.
Allahu Teala Nebi ve Resul isimleriyle adlandrlmazken, Veli ismiyle
adlandrld ve bu isimle nitelendi ki O yle buyurmutur: Allah inananlarn
Velisidir [Bakara Suresi, 2/257] ve O gerek Velidir, vlmeye layk olandr
[ura Suresi, 42/28]. Bu Veli ismi dnyada ve ahirette kullar iin kalcdr. mdi,
nbvvet ve risaletin sona ermesinden dolay, Hakka zg olmayp da yalnzca kula
zg olan bir isim kalmad. Ancak Allahu Teala, kullarna ltfundan dolay, onlara
eriat getirici olmayan genel nbvveti [nbvvet-i mme] (yani, birleyici ve
ayrmszlayc istidadn kusursuzluuyla Hakkn sfatlarn, isimlerini ve fiillerini
Allahtan haber almay) kalc kld. Ve Allahu Teala, kullar iin, hkmlerin
deimezlii korunarak itihad yoluyla eriat getirmeyi kalc kld yani, kullar
iin eriat getirme konusundaki veraseti kalc kld. Bundandr ki, Resulallah (sav)
yle buyurmutur: Alimler, nebilerin vrisleridir. Bu veraset, ancak hkmlerden
itihad yoluyla eriat getirmelerine ilikindir.
mdi sen bir nebiyi, eriat getirmenin dnda bir sz sylerken grdnde, o, arif
bir veli olmas dolaysyla konumaktadr. Bundandr ki, o nebinin, alim bir nebi ve
bir veli olmas dolaysyla olan makam, resul veya eriat getirici ve eriat sahibi
olmas dolaysyla olan makamndan daha stn ve daha kmildir. mdi, ehlullahtan
birisinin, Velayet, nbvvetten stndr dediini iitecek olursan, o bu szyle
ancak bizim szettiimiz eyi (yani, peygamberin velayetinin, yine peygamberin
nbvvetinden stn olduunu) kastediyordur. Veya, ehlullahtan birinin, Veli,
nebi ile resuln stndedir dediini iitecek olursan, o bu szyle (iki ayr kiiyi
deil) tek bir kiiyi kasteder onun veli olmas dolaysyla bulunduu makam, nebi
veya resul olmas dolaysyla bulunduu makamdan stndr. Yoksa, nebiye tabi
olan veli, nebiden stn deildir. nk tabi olan bir kimse, hibir zaman tabi
olduu kimseyi geemez eer tabi olan, tabi olduu kimseyi geecek olsayd, tabi
olmaklndan sz edilemezdi. Bunu iyi anla!
mdi, resuln ve eriat getiren nebinin varaca nokta [mercii] velayet ve ilimdir.
Grmez misin ki, Allahu Teala, Resule (sav) daha fazla ilim istemesini emretti.
limden baka bir ey iin, elinde olandan daha fazlasn istemesini emretmedi.
Bylece ona yle buyurdu: De ki: Rabbim, ilmimi artr! [Taha Suresi, 20/114].
eriat, belirli amellerle ykmlendirme ve belirli amellerden sakndrmadr. Ve bu
amellerin mahalli de, geici olan dnyadr. Ama velayetin geici olmas szkonusu
deildir. Eer velayet geici olsayd tpk risalet iin szkonusu olduu gibi
hakikati ile birlikte geici olurdu. Ve eer velayet bu ekilde hakikat ile birlikte
geici olsayd Veli ismi kalc olmazd halbuki, Veli ismi Allah iin kalcdr ve

bu sim, hallenme yoluyla [tahallukan] ve gereklenme yoluyla [tahakkukan] ve


ilikilenme yoluyla [taallukan] Hakkn kuluna zgdr.
mdi, Hak Tealann zeyir aleyhisselama syledii, Eer kaderin mahiyetine
ilikin sorup durmaktan geri durmayacak olursan, adn nbvvet defterinden
silerim sz, , sana kef ve tecelli yoluyla gelir ve senden nebi ve resul isimleri
kalkar demeye gelir. Ve bylece, (yani, nbvvetinin ve risaletinin kalkmasyla)
velayeti kalr. Ne var ki, hal karinesi, kendisine ynelik ilahi sesleniin bir tehdit
eklinde olduuna delalet edince, zeyir aleyhisselam, bu sesleniin, velayet
mertebelerinden kimisinin bu dnyada kendisinden alnaca eklinde bir tehdit
olduunu bildi nk nbvvet ve risalet, velayetin ieriyor olduu (ilme ilikin)
mertebelerden kimi mertebeleri ieren zel bir rtbedir. Bylece zeyir, eriat getirici
nbvveti ve eriat getirici risaleti olmayan veliden stn olduunu bildi. Ve
bylece, nbvvet mertebesinin gerektirdii sonraki hallere yaklaan kimse iin, bu
sesleniin tehdit deil, verilen bir sz olduu ortaya kar. Byle olunca, zeyirin
dileyite bulunduu ey hi kukusuz makbuldr nk, bir nebi olmaklyla has
bir veli olduundan hal karinesi ile bilir ki, bir nebinin velayetin bu zel
mertebesine sahip olmasndan dolay Allahn kerih grdn bildii ve olmasnn
olanaksz olduunu bildii bir eyin peinden gitmesi olmayacak bir eydir. Ve bu
haller, bunlara yakn olan kimse indinde yakn ve sabit olduundan, bylesi bir
kimse, adn nbvvet defterinden silerim, biimindeki ilahi seslenii kendisi iin
(bir tehdit deil) verilmi bir sz olarak grr. Ve bu sesleni, kalc mertebeye (yani,
velayete) delalet eden bir haber olur. Ve bu mertebe, ahiret yurdunda kalc olan
mertebedir ki bu ahiret yurdu yle bir yerdir ki, yaratlm olanlar bir kez cennete
veya atee girdiklerinde artk orada eriata yer yoktur.
Biz eriat, cennet ve ate olan iki yurda girilmesiyle kaytladk. (Ama szkonusu
olan bir istisnai durum vardr) nk, kyamet gnnde ara-dnem [fetret] ehli
olanlar (yani, ne nceki peygamberin, ne de bir sonraki peygamberin davetini
iitememi olanlar), henz ocukken lm olanlar ve deliler iin eriat
szkonusudur. Bunlar, adaletin yerine getirilmesi ve sulu olanlarn cezalandrlmas
ve cennet ehlinden olanlarn iyi amellerinin dllendirilmesi iin bir arada
harolunurlar. Bunlar dier insanlardan ayr bir yerde harolunduklarnda,
aralarndaki iyi olanlarndan biri kendilerine nebi olarak gnderilir. Ve bu arada
kendilerine bir ate gsterilir. Nebi yle der: Ben size gnderilmi Hakkn
resulym. Kimileri ona inanr ve kimileri de onu inkar eder. Sonra, bu nebi onlara
yle der: Kendinizi bu atee atn, iinizden her kim bana uyacak olursa,
kurtulacaktr; ama her kim bana isyan edecek ve emrime kar gelecek olursa helak
olup, ate ehlinden olacaktr. Sonra, ona uyup kendilerini atee atanlar said olurlar
ve iine atladklar atein serin ve esenlikli bir yer olmasyla dllendirilirler. Ve her
kim o nebiye asi olmusa, ceza ekmeyi hakederek atee girer ve kar gelmesinden
dolay atee iner. Ve sz edilen gnde (yani, kyamet gnnde) bu nebinin
gnderilmesi, Allahn kullarna ynelik adaletini yerine getirmesi iindir.

Ve yine Allahu Tealann, O gn hakikat apak ortaya kar ve secdeye davet


edilirler; fakat g yetiremezler [Kalem Suresi, 68/42] sz de teklif ve eriat
getirmedir. mdi, onlardan kimileri secde etmeye g yetirir, kimileri de g
yetiremez. Nitekim dnyada, Ebu Cehl ve bakalar Allahn emrine uymaya g
yetiremediler. mdi, ahirette, kyamet gnnde, atee ve cennete girmeden nce,
eriattan bu kadar kalr. te bundan dolaydr ki, biz, ahiret eriatn kaytladk.
Allaha hamd sen olsun.
SA KELMESNDEK HKMET- NEBVYYE
Meryemin suyundan veya
Balktan yaplm beer suretindeki Cebrailin soluundan
Siccin olarak adlandrdn tabiattan,
Ruh, o tertemiz olanda (yani, Meryemde), olua geldi [tekvin].
Bundandr ki, onda (bedeninde) tayin olunan ikameti uzad
Bin yldan fazla bir zaman kadar.
O ancak Allahtan bir ruhtur
Yce ve aa olanda etkide bulunmasn salayan
Rabbine olan nisbeti dorulansn diye
lleri diriltti ve amurdan ku ina etti.
Allah onun cismini temizledi ve ruhunu tenzih etti
Ve tekvinde onu Kendine benzer kld.
Bil ki, ruhlarn kendilerine zg olan nitelii, ilikilendikleri bir eyin canllk
kazanarak, hayatn, ilikilendikleri bu eyden yaylmasdr. Ve ite Samir, bundandr
ki, resuln ki o Cebraildir ve o da Ruhtur izinden bir avu kadar ald. nk
Samir (Musadan rendiince) iin ne olduunu (yani, Cebrailin ruh olduunu ve
ruhun dokunduu yerde hayatn akmaya baladn) biliyordu. mdi, onun Cebrail
olduunu anlaynca, zerine dokunduu eyde hayatn akmaya baladn bildi.
Bylece resuln izinden bir para alarak, bunu buzaya koydu. Ve buza
brmeye balad. nk buzann kard ses, brmedir. Eer, ald paray,
baka bir surete yerletirseydi, (bir-olan-ruh, mahallin gereince zahir olduundan) o
suretten ancak o suretin kendisine zg olan ses kard ve bu sesin ismi de o surete
nisbet olunurdu tpk, homurdanmann deveye, gmrdemenin koa, melemenin
koyuna ve konumann insana nisbet olunmas gibi.
mdi, hayatn, eylere yaynm olan kadarna lhut (yani, lahi Tabiat) ad verilir.
Ve nsut (yani, nsan Tabiat) bu ruhun, kendisiyle kaim olduu mahaldir ve
nsuta ruh ile kaim olmasndan dolay (mecaz olarak) ruh denilir.
Cebrailin ta kendisi olan Ruhl-Emin Meryeme kusursuz bir insan suretinde

grndnde, Meryem onu kendisiyle birlemek isteyen bir beer sanarak bunun
izin verilmeyen bir ey olduunu bildiinden kendisini bu adamdan kurtarmas
iin btn varlyla Allaha snd. Bylelikle, eksiksiz bir ekilde Allahn
huzurunda olmakla eriti, yani manev ruha. Eer Cebrail, bu durumda bulunan
Meryeme o anda fleyecek olsayd, sa annesinin o anki halinden dolay
yaratlnn irkinliine kimsenin tahamml edemeyecei bir kimse olarak ortaya
kard. Ve Cebrail Meryeme, Ben yalnzca Rabbinin elisiyim; sana tertemiz bir
ocuk balamak iin geldim [Meryem Suresi, 19/19] dediinde, Meryemin
sknts geti ve gs geniledi. te o anda Cebrail, say ona fledi. Cebrail,
Allahn Kelimesini Meryeme aktard tpk Resuln (sav) Allahn Kelamn
kendi mmetine aktarmas gibi: O, Allahn, Meryeme ulatrd kelimesidir ve
Ondan bir ruhtur [Nisa Suresi, 4/171].
(Bu flemenin ardndan) Meryemde ehvet yayld. Dolaysyla da sann bedeni
Meryemdeki gerek sudan [m-i muhakkak] ve Cebraildeki nefesinin neminde
yaynm olan vehm sudan [m-i mtevehhem] yaratld. nk, canl olan
bedenin nefesi, bir miktar su iermesinden dolay nemlidir. Byle olunca, sann
bedeni, vehm sudan ve gerek sudan yaratld [tekevvn]. Ve bu insan trnde
tekvinin bildik ekilde olabilmesi iin, (sann yaratl) annesinden ve Cebrailin
insan suretinde grnmesinden [temessl] dolay insan suretinde oldu.
Ve sa, lye hayat verdi, nk sa lahi Ruhtur. Ve hayat verme Allaha ve fleme
saya aitti tpk flemenin Cebraile ve Kelimenin Allaha ait olmas gibi. mdi,
sann lleri diriltmesi bu dirilme onun flemesiyle zahir olduundan dolay
gerek bir diriltmeydi. Ve lleri diriltmesinin kendisinden olduu bir vehimdi
diriltme Allahtand. Byle olunca sa, zerine halk olunduu kendi hakikatndan
dolay ki sann vehm su ve gerek sudan yaratldn sylemitik gerek
diriltmeyle [ihy-y muhakkak] vehm diriltmeyi [ihy-y mtevehhem] kendinde
toplad. Bir ynden bakldnda, diriltme ona gerekleme [tahkik] yoluyla, ve bir
dier ynden bakldnda da vehim [tevehhm] yoluyla nisbet olunur. lleri
diriltirim [l-i mran Suresi, 3/49] bu, gerekleme [tahkik] yoluyladr. Ve,
bundan nce, O bala flerim de, Allahn izniyle, o bir ku olur [l-i mran
Suresi, 3/49] bu da, vehim yoluyla diriltmedir. Yukarda anlan ayette, Allahn
izniyle olan ey, kuun olmasdr, flemek deil. Ama Allahn izniyle olann
fleme olmas da olasdr (ki bu durumda, sann balktan yapm olduu ey)
duyumsal cisman sureti dolaysyla ku olur (yoksa hakiki ruhani sureti dolaysyla
deil).
Ve ayn ekilde, Benim iznimle anadan doma kr ve alacaly iyiletiriyordun
[Mide Suresi, 5/110] ayetinde de durum byledir ve saya ve Allahn iznine ve
Kuranda buna benzer olarak znimle ve Allahn izniyle biiminde sz
edilenin iznine nisbet olunan ne varsa hepsi byledir (yani, bunlar, hakikat ve vehim
ynnden sylenmitir). Eer, Allahn izniyle olan ey flemek ise, o halde

fleyenin flemesine izin verilmitir (yani, izin verilen flemenin kendisidir),


bylelikle (Allahn izniyle olan) bu fleme yoluyla ku yaratlr [tekvin]. Eer
Allahn izniyle olan fleme deilse, o halde, kuun yaratlmas Allahn izniyle
olmutur ki bu durumda Allahn izniyle olan, kuun olmasdr. Ve hi
kukusuz, emirde (yani, sann yaratlna ynelik lahi Emirde) vehim [tevehhm]
ve gerek [tahakkuk] olmasayd, bu suret (yani, kua flenmesi ve kuun yaratlmas
sureti), bu iki yn kabul etmezdi ama sann oluumunun bunu vermesinden
dolaydr ki, bu iki yne (yani, vehim ve geree) sahiptir.
Ve sa, ylesine bir alakgnlllk ile ortaya kt ki, cizyeyi alakgnll bir
ekilde demelerini, kendilerine bir tokat atlacak olursa, br yanaklarn
evirmelerini, tokat atan kimseye kar gelmemelerini ve ksas talep etmemelerini
mmetine bir eriat kld. Bu alakgnlllk, ona annesi ynndendir. nk
kadnda aadalk [sfl] szkonusudur ve kadn, hkmen ve duyumsal olarak
erkein altnda olmasndan dolay alakgnlldr.
te yandan ise, kendisinde bulunan hayat verme ve iyiletirme yetisi, beer
suretindeki Cebrailin flemesi ynndendir. Eer Cebrail, beer suretinde gelmeyip;
ister hayvan, ister bitki veya cansz olsun, baka bir unsursal varolu suretinde
gelmi olsayd, sann Cebrailin geldii bu surete brnmedike ve bu surette
zahir olmadka lleri diriltmesi szkonusu olmazd. Eer Cebrail kendi
tabiatnn tesine gemeksizin, ki gemesi szkonusu deildir unsurlar ve erknla
iliii olmayan kendi nuran suretinde gelmi olsayd, sa, annesi ynnden olan
unsursal beer suretinde zahir olduunda deil, ancak bu nuran tabiat suretinde
zahir olduunda lleri diriltebilirdi.
Ve sa, lleri dirilttiinde ona Odur ve O deildir denildi ve ona bakta hayret
ortaya kt. Nitekim, bir beerin lleri dirilttiini grdklerinde, dnsel
kurgulamalaryla aklyrtenler hayrete dt nk lnn, yalnzca bedensel
olarak deil, ayn zamanda sz syler olarak diriltilmesi ilahi bir niteliktir [hasis-i
ilahiyyedendir]. Bakan kii, beer suretini ilahi etkiye brnm olarak grnce
hayrete dt.
Bu durum, bazlarn hullden szetmeye ve lleri diriltmesinden dolay da o
Allahtr demeye gtrd. Bundandr ki, onlara kafir dendi ve kfr rtmek
demektir. nk onlar, ly dirilten Allah, sann beer suretiyle rttler [setr].
Bundandr ki, Allahu Teala, Allah odur, Meryem olu Mesihdir diyenler kafir
oldular [Mide Suresi, 5/17] buyurdu. Bu kimselerin, bu szleriyle (Mutlak Hakk
yalnzca sann taayynne zg klmalarndan dolay) hem hata etmeleri, hem de
(Hakk sann beer sureti ile rtmekle) kafir olmalar, o Allahtr demelerinden
olmad gibi, Meryem oludur demelerinden de deildir bu ikisini biraraya
getirip, Allah odur, Meryem olu Mesihtir demelerindendir. Onlar, (sann beer
suretinin) ly diriltmesinden dolay, Allah, Meryem oludur szyle, o beer

suretine indirgeyerek saptlar ve o, hi kukusuz Meryemin oludur.


Ama onlarn bu szn iitenler sandlar ki, bu sz syleyenler uluhiyeti surete
nisbet ettiler ve onu suretin ayn kldlar. Halbuki onlar byle yapmayp, lahi
Huviyeti iin bandan (yani, sann zuhurunun balangcndan itibaren) beer
suretine zg kldlar ki bu (suret de, onlara gre) Meryemin oludur.
Dolaysyla onlar, sureti (yani, sann beer suretini) hkmden (yani, sann beeri
suretinden ortaya kan ly diriltme hkmnden) ayrdlar (ve bylece saya
bakp, bu beerdir dediler; ly diriltmesine bakp, Allaha zg olan bu halin
beerden ortaya kmas olmayacak bir eydir dediler. Bylece: Muhakkak Allah,
Meryem olu sa suretindedir dediler). Nitekim Cebrail beer suretinde geldiinde
flemedi. Sonradan fledi. Byle olunca, suret ve flemeyi ayrd. Dolaysyla,
fleme suretten ortaya km olsa bile, suretin zat bir nitelii deildir.
Byle olunca, insanlar arasnda sann mahiyeti hakknda gr farkllklar ortaya
kt. mdi, beer sureti ynnden ona bakan kii, O, Meryemin olu Mesihdir
der. Ve beer olarak grnen sureti ynnden ona bakan kii, onu Cebraile nisbet
eder. Ve kendisinden ly diriltmesinin zahir oluu ynnden bakan kii, onu ruh
yoluyla Allaha nisbet eder ve O, Allahn Ruhudur [Ruhullah] der yani o,
fledii kimseye hayat verendir. Kimi zaman, edilgenlik ekimiyle, onda Hak
vehmolunur. Kimi zaman onda Melek vehmolunur ve kimi zaman da onda insann
beer olmakl vehmolunur. Bylece, kendisine bakanlar zerinde bu ynlerden
hangisi egemense, sa o ynde olur. Ve o Allahn Kelimesidir ve Allahn Ruhudur
ve Allahn kuludur. Ve beer duyumsal surette bylesi bir durum bir bakas iin
szkonusu deildir. Her kii kendi babasna nisbet olunur [mensub], Kendi Ruhunu
beer suretine fleyene deil. nk, gerekte Allah insan bedenini dzenlediinde
[tesviye], Kendi syleyiiyle, Ona ekil verdiimde ve ona flediimde [Hicr
Suresi, 15/29] yani, ona Kendi Ruhundan flediinde, onun varlndaki ve
aynndaki ruhu Kendisine nisbet etti. Ama sa iin, bu byle deildir: onun
bedeninin dzenlenii, Ruhun fleniinde ikindir ki bu durum, szn ettiimiz
gibi, bakalar iin szkonusu deildir.
Varolan herey, Allahn sonu gelmez kelimeleridir, nk varolan herey
Oldandr ve Ol [Kn] Allahn Kelimesidir. mdi, Kelime (mutlaklk ve ahadiyet
zere olup, herhangi bir sfatla sfatlanmam olan) Ona (yani, Hakkn Mutlak
Zatna) nisbet olunabilir mi ki bu takdirde, (Ol Kelimesinin) mahiyeti
bilinemez (nk Hakkn kelam, bu mertebede, Zatnn ayndr). Ya da, Hak Teala,
Ol diyen bir surete mi nzul eder ki bu takdirde ise, Ol Kelimesinin, nzul
ettii ve zahir olduu o suretin hakikati olduu sylenebilir. Kimi arifler ilkinde
karar klarken, kimi arifler de brnde karar klmlardr arif olanlardan geri
kalan ise bu meseleye (yani, Ol emrinin mutlak Zata m yoksa mutlak Zatn
nzul ettii surete mi nisbet olunaca meselesine) ilikin olarak hayrete dm ve
(bu iki itibardan hangisiyle hkmedeceklerini) bilememilerdir. Ve bu mesele ancak

deneyimleme [zevk] yoluyla bilinebilir tpk Beyazd Bestam de olduu gibi. Ki o,


ldrd karncay, fleyerek (duyumsal olarak) dirilttiinde fleyenin kim
olduunu bilerek flemiti. Dolaysyla Bestam, sev grye [mehed] sahipti.
Manev olarak diriltmeye gelince, bu diriltme ilim yoluyla olur. Bylesi bir dirilmeyle
elde edilen hayat; ilah, zat, ilm ve nuran bir hayattr ve buna ilikin olarak Allahu
Teala yle buyurur: l iken dirilttiimiz ve kendisine insanlar arasnda
yryebilecei bir nur verdiimiz kimse.. [Enam Suresi, 6/122]. l bir nefsi,
Allah bilmeye ilikin ilm hayatla dirilten bir kimse, bu nefsi ilim yoluyla
diriltmitir ve bu kimse, sahip olduu bu nurla (yani, ilim nuruyla) insanlar arasnda,
yani suret olarak kendisine benzer olanlar arasnda yrr.
Olmasayd O ve olmasaydk biz (yani, ayan- sabitemiz) olmazd olan
Biz gerekte Hakkn kullaryz ve O bizim Mevlmzdr.
Ve ben nsan dediimde, biz Onun aynyz, anla yleyse
Ve nsan ile (yani, insann beer suretiyle) rtl kalma
(Hakkn varlna delalet eder bir) delil verdi sana o nsan.
Hak ol ve halk ol Allah ile Rahman olursun bylece.
Ondan aldnla Onun yarattklarn besle
Ki bylece rahatlk verici
Ve (ruhun gdas olan marifet ve hakikatleri insanlara samakla)
Gzel koku sac olursun
Ve biz Onunla bizde zahir olan Ona verdik
Ve lahi Emr Onunla bizler arasnda taksim edildi
Ve O bize (ruh flemekle) hayat verdiinde,
Kalbimi bilen ona hayat verdi.
Ve biz (kmil insanlar) orada (Mutlak Hakkn tecelli-i akdesinden nce)
Olular [ekvan] ve aynlar ve zamanlar idik
Ama (zat ve sfat olarak Hakkn varlnda istihlakimiz) srekli deildir bizde,
Ama byleyizdir zaman zaman
Ve (Cebrail tarafndan) unsurlardan oluan beer suretiyle ruhun flenmesi iinde
bizim sylediimize (yani, sann bedeni ve beeri suretinin dzenleniinin, ruhun
flenmesinde ikin olduuna) delalet eden eylerden biri de, Hakkn, Kendi nefsini
Rahman Nefes ile nitelendirmi olmasdr. Ve bir sfatla nitelenen herhangi bir
ey, bu nitelendii sfatn kendi bulunmakln gerektirdii hereyde bu sfata
tabidir. Ve, nefesin, nefes vermeyi gerektirdiini bilirsin. Bundandr ki, lahi Nefes
alem suretlerini kabul etti. Byle olunca, lahi Nefes, alem suretleri iin heyulan
cevher gibidir. O halde lahi Nefes, Tabiatn ta kendisidir.

Unsurlar, Tabiatn suretlerinden bir surettir. Ve unsurlarn stnde olan ve bu


unsurlardan doanlar da yine Tabiat suretlerindendir. Ve bunlar, yedi gn
stnde olan yce ruhlardr [ervah- ulviyye]. Gklerin (gzle grnmeyen) ruhlar
ve (gzle grlen) aynlar ise, unsurlardr. nk bu ruhlar ve aynlar, unsurlarn
dumanndandr ve ondan domulardr. Dolaysyla, bu gklerden yaratlm
[mtekevvin] olan melekler de unsursaldr [unsuriyyun]. Ve unsurlarn tesinde
olanlar ise tabiatsaldr [tabiyyun]. Ve bundandr ki Allahu Teala, yce melekleri
birbiriyle uyumaz olmaklkla nitelendirdi, nk onlar kartlklar barndran
Tabiattandrlar. Ve lahi simlerdeki bu kartlamalar, Rahmann Nefesinin
verdii nisbetlerdir. Bu hkmn dnda olan (vahidiyetteki) Zatn bu konuda
(alemin asl olan Rahman Nefesten gani olmaklyla) nasl alemlerden gani
olduunu grmez misin? Aleme gelince, kendisini varedenin suretinde ortaya kt
alem Rahman Nefesten baka bir ey deildir.
lahi Nefes, kendisinde scaklk olduunca ycedir ve soukluk ve nem olduunca
da aadr [sfl]. Ve kendisinde kuruluk olduunda sabit hale gelir ve yerinden
oynamaz nk kelme, souk ve nemli olana zgdr. Grmez misin ki,
doktor, hasta bir kimseye ila iirmek istediinde, ncelikle idrar kabna bakar.
Tortulanma olduunu grdnde, olgunlamann tamamlanm olduunu grr
ve olgunlamay abuklatracak bir ila verir. Ve tortulanma, tabiatndaki nem ve
soukluktan dolaydr.
Sonra, Allah bu insann baln ki Eli ile yourdu ve bu ki El, birbiriyle kartlk
ierisindedir. Eer bu ki Elin her ikisinin de Sa El olduunu syleyecek olursan
(bu elbetteki dorudur ama) ikisi arasnda ayrm olduu (da) aktr hi deilse iki
el olmalarndan dolay bu byledir. Tabiata, ancak kendisine uygun den yani,
onun gibi kartlklar barndran etkide bulunur. Bundandr ki, ki El dedi. Ve
Allah onu ki Eliyle varettiinde, Kendine izafe ettii ki Eliyle, Kendine yarar bir
yn ile (yani kart simler ile) dokunuundan [mbaeret] dolay, ona beer adn
verdi. Ve ki Eliyle yaratmas, insan trne ynelik ltfundan dolaydr. Byle
olunca, ona secde etmekten geri durana, ki Elimle yarattma secde etmekten seni
alkoyan nedir? Gururlandn m, yoksa yce olanlardan msn? [Sd Suresi, 38/75]
dedi. Yce olanlar [ln] ile, tabii olmasna ramen, nuran oluumu ierisinde
unsursal olmaklktan yce olan kasteder. nsan, kendinden baka dier btn
unsurlardan olumu olanlardan, ancak beer olmaklyla stn oldu nk o,
unsurlardan bu (ki El ile) dokunu olmakszn yaratlm olan trlerden stndr.
Bylelikle insan, arz ve semavat meleklerinden stndr ve yce olan melekler
[mele-i ala] ise, ilahi hkm ile, bu insan trnden daha hayrldr.
lahi Nefesi bilmeyi dileyen kii, alemi bilsin, nk nefsini bilen, gerekte,
kendisinde zahir olan Rabbini bilir. Nitekim, alem Rahmann Nefesinde zahir oldu
ve bu Nefesle Allahu Teala, lahi simlerin etkilerini zahir klmakla, etkileri zahir
olmam bu lahi simleri verdii Nefesle serbest brakt. Byle olunca, O, Nefesiyle

varettii eyle (yani, alemin varedilmesiyle) Kendi nefsine bata bulundu.


Gerekte, Nefesin ilk etkisi yalnzca lahi Hazrette (yani, lahi simler Hazretinde)
oldu ve daha sonra, varolan son eye varncaya dek (Nefesin verilmesinden doru)
genilenme yoluyla aa doru inmeyi [nzul] kesintisiz bir ekilde srdrd.
Nefesin aynnda olan ne varsa,
gece karanlndan sonraki aydnlk gibidir.
(Akl) delile dayanan ilim (kef gndzn boa geirip)
Gn sonunda uykuya dalan kimseye zgdr.
Bu kimse, Rahman Nefese ilikin sylediklerimizi
Rahman Nefese delalet eden bir rya sanr.
Ve bu sylediklerimiz, Abese Suresinin okunuunda
Onu btn skntlardan kurtarr.
Ve O, atein peinde olana (yani, Musaya) tecelli etti
Ve o, Onu ate olarak grd, ama O
Sultanlar iin ve gece karanlnda gezinenler iin Nurdu.
Sylediklerimi anladysan eer,
Bil o halde fakir olduunu
Eer ateten baka bir ey istiyor olsayd
Onu, istedii bu eyde grrd ve yz evirmezdi.
Ve, Hak Teala, ..ta ki bilelim.. [Muhammed Suresi, 47/31] makamndayken sa
Kelimesine, ona nisbet ettikleri eyin (yani, uluhiyetin) doru olup olmadn
bunlar ok iyi biliyor olduu halde sordu ve ona yle dedi: Sen insanlara, beni
ve annemi Allahtan baka iki ilah olarak kabul edin mi dedin? [Mide Suresi,
5/116]. Ve edeb gerei, soru sorulan kiinin sorulan soruya cevap vermesi gerekir. Ve
Hak Teala (ona sen biiminde seslenmi olmakla) bu makamda (yani, sen ve
ben biimindeki ayrmlama makamnda) ve bu surette (yani, ona ynelik bu soru
suretinde) kendisine tecelli ettii iin; hikmet, ayrmszlamann ta kendisinde [ayn-
cem] (sen ve ben biimindeki bir) ayrmlama ile cevab gerekli kld. Ve tenzihle
balayarak, Seni tenzih ederim.. [sbhaneke] dedi ve bu szne (ikinci tekil kiiye
iaret eden) kaf harfi ile snrlama getirdi ve bu, yz yze olmay ve seslenii
gerektirir. ..Bana yakmaz.. benliimin Senden ayr olmasndan dolay
..hakkm olmayan eyi sylemek.. yani, ne huviyetimin ne de zatmn gerektiriyor
olmad eyi sylemek ..Eer, yle demi olsaydm, bunu bilirdin.. nk
syleyen Sensin ve bir ey syleyen kimse, hi kukusuz, ne demi olduunu bilir ve
Sen benim konutuum dilsin. Nitekim, Resulallah (sav) bize Rabbinden ald u
ilahi haberi bildirdi: Ben onun konutuu dili olurum. Bylece Kendi huviyetini,
konuann dilinin ta kendisi kld ve sz de kuluna nisbet etti. Sonra salih kulu
(yani, sa), verdii cevab u szleriyle tamamlad: ..Sen benim nefsimde olan
bilirsin, ve ben onda ne olduunu bilmem.. Ve (bu szle sann dilinden konuan)
Hak, sann huviyetinden ilmi deilledi [nefy] onun sz syleyen [kail] ve etki

sahibi olmas dolaysyla deil, (onun huviyetinin) Kendi huviyeti olmas dolaysyla
deilledi. ..Gerekte gayb bilen Sensin, Sen!.. [Mide Suresi, 5/116]. Bylece gayb
ancak Onun bildiini belirttiinde, szn desteklemek ve teyit etmek iin sen
zamirini iki kez yineledi.
Bylelikle (verdii cevapta) hem (Seni tenzih ederim diyerek) ayrmlad [tefrik]
hem de (..Eer, yle demi olsaydm, bunu bilirdin.. diyerek) ayrmszlad [cem];
hem birledi [tevhid] hem oullad [teksir]; hem (cem ve fark mertebelerindeki
ilimlerin btnn Hakka zgleyerek) geniletti hem de (kaytl ilimleri gerek
kendi nefsinden, gerekse bakalarndan deilleyerek) daraltt. Sonra, verdii cevab
bitirmek zere yle dedi: ..Ben sylemi deilim onlara, bana sylememi emretmi
olduundan baka bir eyi.. [Mide Suresi, 5/117] bylece, ncelikle (varl,
Hakkn varlnda yokolmu olduundan) o varlkta olmadna iaret eder bir
ekilde (bu sz syleyenin kendisi olmakln) deilledi; ve sonra, soruyu sorana
edeple cevap verme gerekliliini ortaya koydu. Eer bu ekilde cevap vermeyecek
olsayd, hakikatlerin bilgisinden yoksun olmaklkla nitelenirdi ama o, bylesi bir
yoksunluktan uzaktr. Bylelikle, yle dedi: Bana emretmi olduundan baka bir
eyi sylemedim ve (ayn- cem ve kurb-u feraiz makamnda) benim dilimden
konuan ancak Sensin ve (ayn- fark ve kurb-u nevafil makamnda) Sen benim
dilimsin Bu ilahi-ruhani tenbihin nasl latif ve incelikli olduuna bak!
(Sonra onlara yle dediini syledi:) ..Allaha kulluk edin!.. Burada, kulluk
edenlerin kulluk edilerindeki eitlilikten ve eriatlarn eitliliinden dolay,
Allah adn kullanarak, Onu baka bir zgl sime [ism-i has] zg klmad ve
btn simleri kendinde toplayan smi kulland. Sonra, ..benim Rabbim ve sizin
Rabbiniz.. [Mide Suresi, 5/117] dedi; nk, Onun Rab-olmaklyla [rububiyet]
varolan bir eye nisbeti, varolan baka bir eye nisbetinden farkldr. Bu nedenle,
Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz biiminde bir ayrm yaparak, bu farklla iaret
etti.
Ve, ..yalnzca bana emretmi olduun eyi.. demekle de kendi nefsini emrolunan
olmakl halinde olurlad [isbat] ve bu, onun kul olmaklndan baka bir ey
deildir. nk emir yerine getirilsin veya getirilmesin ancak emre uyabilirlii
dnlen kimseye verilir. Ve (ilahi) emir, (emir verilenin, yani mezahir-i ilahiyenin
bulunduu) mertebenin hkmne gre indiinden, belli bir mertebede zahir olan
herbir kimse, bulunduu mertebenin hakikatnn verdii eye boyanr.
Emrolunmaklk mertebesi iin, her emrolunan kiide zahir olan bir hkm (yani,
emreden kiinin emrine uyma) olduu gibi, emretmeklik mertebesi iin de her
emredende zahir olan bir hkm (yani, emrolunan kiiye emir verme) vardr.
Ve Hak, Namaz kln! [Bakara Suresi, 2/43] dediinde, Kendisi emreden, ykml
kii ise emrolunandr. Ve kul, Rabbim, beni bala! [Araf Suresi, 7/151] dediinde
ise, kulun kendisi emreden ve Hak da emrolunandr. mdi, Hakkn verdii emirle

kuldan istedii ey, kulun verdii emirle Haktan istedii eyin aynsdr (yani, emre
uyulmasdr). Bundan dolay, btn dualara icabet edilmesi sonraya kalsa bile
kanlmazdr. Ki, ayn ekilde, namaz klmakla ykml olanlardan kimileri, namaz
klmaya arldklarnda, vakit ierisinde namaz klmayp arya icabeti sonraya
brakrlar ve kendileri iin uygun olan daha sonraki bir zamanda klarlar. Bylece,
niyetlenme ile olsa bile emre uymak kanlmazdr.
Sonra, Ben onlar zerine idim dedi ve, Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz
dediindeki gibi sylemeyip, onlarn yansra, kendim zerine idim demedi:
Ben onlar zerine, onlar arasnda bulunduka, ehiddim.. nk, nebiler,
mmetleri zerine, onlarn iinde bulunduklar srece ehiddirler. Ve yle
srdrd: ..Ve beni l kldnda.. yani, beni Kendine ykselttiinde, onlar
benden rtl kldn ve beni de onlardan rtl [mahcub] kldn ve benim
bedenimde deil ama onlarn bedenlerinde ..onlar zerine Rakb oldun.. [Mide
Suresi, 5/117] nk Sen, gzetmeyi [murakabe] gerektiren grmeklii oldun
onlarn. mdi, insann nefsini mahedesi, Hakkn onun nefsini mahedesidir. Ve
sa onu (yani, Hakkn onlarn maddi varlklarndaki mahedesini) Rakb ismine
ilikin kld, nk uhudu (onlarn zerine ehid idim szyle) kendisine ilikin
klmt. mdi, kendisinin kul olmas dolaysyla sann sa ve Onun kendi Rabbi
olmas dolaysyla da Hakkn Hak olduu bilinsin iin, kendisiyle Rabbi arasnda
bir ayrm koymay dilediinden, kendisinin ehid, Hakkn ise Rakb olduunu
syledi. Bylece sa, kendi nefsi szkonusu olduunda, kendi kavmini ne ald ve
Hakka ynelik edebden dolay onlar kendisine yeleyerek, onlar zerine
ehiddim dedi. Haktan sz ettiinde ise, Rabbin mertebe ynnden ncelii
hakediyor olmasndan dolay, onlar sona alarak, ..Sen onlar zerine Rakb oldun..
dedi. Sonra sa, onlar zerine ehiddim dediinde, kendisi iin kulland ehid
isminin, gerekte Rakb olan Hakkn ismi olduunu belirterek, ..Sen her ey zerine
ehidsin.. [Mide Suresi, 5/117] dedi. Ve burada, genellie iaret eden her
szcn, bilinmezlerin en bilinmezine iaret eden ey szcn ve ehid
ismini getirdi nk O, her bir mahede olunan [mehud] zerine, bu mahede
olunann [mehud] hakikatinin gerektirdii ey lsnce ehiddir. mdi sa, Ben
onlar arasnda olduka onlarn zerine ehiddim dediinde, kendi kavmi zerine
ehid olann Hak Teala olduuna dikkat ekti. Ve bu, Hakkn, sann cismindeki
ehadetidir. Bununla, Hakkn, sann konutuu dili, iitmesi ve grmesi olduu
kesinlenmi oldu.
Sonra sa, hem sev, hem de Muhammed olan sz syledi. Bunun sev olmas,
Allahu Tealann Kitabnda bunun, sann szleri olduunu bildirmesinden
dolaydr. Ve Muhammed olmas ise, bu szn belli bir meknda Muhammedden
(sav) ortaya kmasndan dolaydr ve o, bu szn, kendisinden ortaya kt
yerde, btn bir geceyi gn aarncaya kadar baka bir ey yapmayp, bu sz
tekrarlayarak geirdi: ..Eer Sen onlar cezalandrrsan, onlar Senin kullarndr; ve
eer onlar balarsan, Aziz ve Hakm olan muhakkak Sensin, Sen [Mide Suresi,

5/118].
Burada, onlar zamiri, tpk o zamiri gibi, gayb-olmaklk zamiridir [zamir-i gaib].
Nitekim O, gayb-olmaklk zamirini kullanarak yle dedi: Onlar kafirlerdir [Fetih
Suresi, 48/25] ve bu gayb, onlarn, hzr olan mehud szyle kastedilenden
(yani, Haktan) rtl olmalardr. Ve (sa), onlar Haktan perdeleyen rtden baka
bir ey olmayan bu gayb-olmaklk zamirini kullanarak, Eer onlar balayacak
olursan dedi. Ve Allah, onlar (sann diliyle) Allahn huzurunda
bulunmaklklarndan nce and (kyamet gn) huzurda olmaklklarna kadar
(onlarn hakikatleri ve zat istidatlar mesabesinde olan) maya, (vehmettikleri
varlklar mesabesinde olan) hamurda tahakkm edebilsin ve hamur mayaya
dnebilsin diye.
nk onlar Senin kullarndr. Ve burada, zerinde bulunduklar tevhidden
dolay, seslenii tek olana yneltti [ifrad]. Ve nefslerinde tasarruf olmadndan
dolay, onlardaki zilletten daha byk bir zillet yoktur. Dolaysyla onlar,
efendilerinin kendilerinden diledii eyin hkm altndadrlar ve bu konuda
Onunla herhangi bir ortaklklar yoktur. Bundandr ki sa, Senin kullarn diyerek
Onu tek kld [ifrad]. Ve azapla kastedilen, onlarn zelil olmakldr ve kul
olmaklklarndan dolay onlardan daha zelil olan yoktur ve onlarn zatlar zelil
olmalarn gerektirir. Dolaysyla (bu, u demeye gelir:) Sen onlar kul
olmaklklarndan dolay ierisinde bulunuyor olduklar zilletten daha byk bir
zillete drmezsin.
Eer onlar balayacak olursan.. yani, kar gelmeleri dolaysyla hakettikleri
azaba dmekten onlar rtersen; yani onlar iin, kendilerini azaptan rtecek ve
azaptan koruyacak bir rt klarsan ..Sen muhakkak Azizsin.. yani, koruyucu
ve kollaycsn. Ve Hak Teala, bu smi kullarndan birine verdiinde, Kendisi Azizklc [Muizz] ve kul da Aziz olarak adlandrlr ve bu durumda, bu kulunu
ntikam-alcnn [Mntakim] intikamndan ve Azab-edicinin [Muazzib] azabndan
korur. Ve sa, daha nce syledii, Gayblar bilen muhakkak ki Sensin, Sen [Mide
Suresi, 5/118] ve Her ey zerine Rakb Sen oldun, Sen [Mide Suresi, 5/117]
szlerinin ifade biimine uygun bir ekilde, sz glendirmek iin yineleme ile,
Aziz ve Hakm olan muhakkak Sensin, Sen dedi.
(Eer onlara azab edecek olursan.. ve Eer onlar balayacak olursan..
biimindeki) bu szler Resuln bir cevap almak iin gndoumuna kadar srarla
tekrarlad bir dileyi [sual] oldu; eer dileyii hemen kabul olunmu olsayd,
dileyiini ardarda tekrarlamazd. Hak ona, cezalandrlma gerekelerini, ayrntl
olarak [fasl] sundu. Ve o da, Ona her sunumda ve herbir ayn iin, Eer onlara azap
edecek olursan muhakkak ki onlar Senin kullarndr; ve eer onlar balayacak
olursan Aziz ve Hakm olan muhakkak ki Sensin, Sen [Mide Suresi, 5/118] dedi.
Eer bu sunumda, Hakkn ne ald ve Hakkn tercih ettii eyin neyi

gerektirdiini grm olsayd, (Hakkn dileini ne alr ve Hakkn tarafn tercih


ederek) onlar iin (yani, onlarn lehine) deil, onlar zerine (yani, onlarn aleyhine)
dua ederdi. Bundan dolay, Hak Teala, bu ayette ortaya konan Allaha teslimiyeti ve
(gnahlar) Onun balayclna havale etmeyi vurgulayarak, onlarn hakettikleri
eyin bu olduunu ona gsterdi.
Ve (hadis-i erifle) varid oldu ki, Hak Teala dua eden kulunun sesleniini sevdiinde
geri evirme szkonusu olmakszn, ona sevgisinden dolay duasn tekrarlasn
diye, duaya karlk vermeyi geciktirir. Bundandr ki, Hakm dedi ve Hakm,
her eyi yerli yerine koyan; (kullarnn) hakikatlerinin ve sfatlarnn istedii ve
gerektirdii eyi deitirmeyen demektir. Hakm, dzeni bilendir. Ve Resulallah
(sav), bu ayeti tekrar ederken, Allahu Tealadan ald byk bir ilim zere idi.
Dolaysyla, herkim bu ayeti ve dierlerini okuyacak olursa, bu ekilde okusun;
yoksa, sessiz kalmas daha yerindedir.
Allahu Teala, bir kulun herhangi bir konu hakknda sz sylemesini yerinde
bulduunda; bu konumasn, ancak buna icabet etmeyi ve gereksinimi gidermeyi
diledii durumda yerinde bulur. Dolaysyla, hi kimse, kendisi iin yerinde
bulunann (yani, duann) ierdii eyin (yani, duaya icabetin) geciktiini
dnmesin. Tersine, Resulallah (sav), bu ayet zerinde nasl durmakszn
uratysa, kendisi de btn hallerinde ayn ekilde durmakszn urasn; ta ki,
Allahn icabetini, zahirde veya batnda veya Allahn diledii herhangi bir ekilde
iitinceye kadar. Eer O, dil ile ifade edilmi bir karlk verirse, kulanla iittirir ve
eer mana ile karlk verirse isel olarak iittirir.
SLEYMAN KELMESNDEK HKMET- RAHMANYYE
Bu yani mektup Sleymandandr ve o, Rahman ve Rahm olan Allahn
adyladr [Neml Suresi, 27/30]. Baz kimseler burada, (Belksn, yanndakilere
seslenii olan Bu mektup Sleymandandr szn, Sleymann mektubunun ba
olarak dndklerinden) Sleymann adnn Allahn adndan nde geldiini
dndler. Ama bu byle deildir (ve mektup gerekte Rahman ve Rahm olan
Allahn adyla eklinde balamaktadr). Bu kimseler, Sleymann Rabbine ilikin
marifetine yarar olmayan bir ekilde durumu ortaya koydular. Dedikleri ey hi
yakk alr m? Ki, Belks (bile) bu mektup hakknda, Bana saygdeer bir mektup
gnderildi [Neml Suresi, 27/29] dedi yani, sayg gsterilmesi gereken bir mektup.
Bunlarn, bylesi bir ey sylemeye kalkmalar, Kisra tarafndan Resulallahn (sav)
mektubunun paralanm olmasdr ama Kisra, batan sona okuyup ierisinde
yazlanlar renmeksizin mektubu yrtm deildir. Ve Belks, eer ki (bu kevn
varlkta) eritii eye (yani, iman ve hidayete, deimez aynnn ilahi ilimdeki
deimezliinde ezelden beri) erimemi olsayd, o da ayn ekilde mektubu yrtp
atard. Dolaysyla, mektubu yrtlp atlmaktan koruyan, Sleymann adnn
Allahn adndan nce veya sonra yazlm olmas deildir.

Sleyman (mektubunun banda) basal rahmet [rahmet-i imtinan] ve zorunlu


rahmet [rahmet-i vcub] olmak zere iki tr rahmeti and ve bunlar Rahman ve
Rahmdir. Hak, Rahman olmaklyla (deimez aynlar lahi limde varetmekle,
varolan her eye) karlksz bir ekilde bata bulunurken, Rahm olmaklyla da
yerine getirilen ykmllklere karlk olarak rahmet eder. Ve zorunlu rahmet
basal rahmette ierildii iindir ki; Rahm, Rahmanda ikindir. Hak, kul
tarafndan yerine getirilen amellere karlk olan rahmeti Kendi Nefsine zorunlu
kldn syleyerek, Kendi zerine yazmtr ve kul bu amelleriyle zorunlu rahmeti
hak eder.
Bylesi (yani, zorunlu rahmeti hak eden) kullar, kendileri yoluyla eyleyici olann kim
olduunu bilirler. Ve ameller, insann sekiz uzvu arasnda blmlenmitir. Ve Hak
Teala, Kendisinin bu uzuvlarn herbirinin huviyeti olduunu haber vermitir.
Bylece suret kula ait kalrken, bu uzuvlarda eyleyici olan Haktan bakas deildir.
Ve Hakkn Huviyeti, Onun (taayyn etmi bir) smi olan kulda (yani, kulun zahir
varlnda) ikin olup, kulda (bu sim yoluyla) eyleyici olan (yine) Ondan bakas
deildir nk, (btn bir yaratl, Hakkn taayyn etmi simlerinden ibaret
olduundan) Hak Teala zahir olan ve halk denilen eyin ta kendisidir. Ve, nceden
olmayp sonradan olduu iindir ki, Zahir ve Ahir simleri kula ilikindir. Ve
kulun zahir olmas ve kendisinden amelin ortaya kmas Ona bal olduu iindir
ki, Batn ve Evvel simleri Onundur. Bylelikle sen halk grdnde Evveli,
Ahiri, Zahiri ve Batn grrsn.
Ve Sleyman bu marifetten uzak deildi. Ve bu marifet kendisine verilen mlkn bir
parasdr ki, kendisinden sonra hi kimse ehadet aleminde bylesi bir mlkle
zuhur etmeyecektir. Sleymana verilen, hi kukusuz Muhammede (sav) de verildi;
ama Muhammed (sav) bu mlkle zahir olmad. Allah kendisine, geceleyin namazn
bozmak iin gelen friti kahretme gcn verdiinden, sabah olduunda
Medinenin ocuklar onunla oynasnlar diye, onu tutup mescidin direklerinden
birine balamay aklndan geirdi. Ama (bu srada) Sleymann duasn hatrlad (ve
byle yapmaktan geri durdu) ve Allahu Teala friti zelil bir ekilde geri gnderdi.
Dolaysyla Resul (sav), kendisine verilenle zahir olmad.
Sleymann bir mlkten szetmesi, mlke ilikin olarak genellik iermez
bylece biz bildik ki Sleyman belli bir mlk istemitir. Ve yine bildik ki, Allahu
Tealann kendisine verdii mlkn herbir parasnda, Sleyman (bu mlkn
tasarrufuna ilikin olarak) bakalaryla ortak klnd. Ve bylece bildik ki, Sleyman
ancak bunun (yani, mlkn herbir parasnda bakalaryla ortaklaa tasarrufta
bulunmann) toplamna zg klnd; ve frite ilikin hadiste gsterildii gibi, ancak
(tasarruf ile) zuhura zg klnd.
Ve eer Resulallah (sav), frite ilikin hadisinde, Allahu Teala, ona kar bana g

verdi dememi olsayd; biz, onu tutmaya yeltendiinde, Allah, kendisine friti
tutma gcn vermediini bilsin diye, Resule Sleymann duasn hatrlatt ve bu
ekilde, friti zelil bir halde gnderen Allahu Tealann Kendisi oldu derdik. Ama
Resuln (sav), Allahu Teala, frite kar bana g verdi demi olmasndan
dolaydr ki Allahu Tealann, kendisine, frit zerinde tasarrufta bulunmakl
balam olduunu ve byleyken ona Sleymann duasn hatrlattn ve onun da
bu duay anarak edebe uygun davrandn (yani, frit zerinde tasarrufla zuhur
etmekten sakndn) bildik. Buradan bildik ki, Sleymandan sonra hibir mahluka
layk olmayan ey mlkn genelinde (tasarruf ile) zahir olmaktr.
Ve bizim bu meseleyi ele al nedenimiz, Sleymann and iki tr rahmeti akla
kavuturmaktr ki, bunlarn Arapadaki karlklar Rahman ve Rahm
szckleridir.
Allahu Teala zorunlu rahmeti (salih amel ileyen takva ehline zg klarak) kaytlad
ve basal rahmeti de, Benim rahmetim hereyi kaplar [Araf Suresi, 7/156] sz
dorultusunda, lahi simlerle, yani (zat) nisbetlerin hakikatleriyle bile
kaytlanmam kld. Dolaysyla, bunlara (yani, lahi simlere) bizimle (yani,
yokluktaki gayb hakikatlerimiz olan deimez aynlarmz ile) bata bulundu
[imtinan]. Ve (kevn varlklar olarak) biz, lahi simlere ve Rabban nisbetlere ynelik
basal rahmetin sonucuyuz. Sonra, Hak Teala rahmetini bizim iin zahir
olmamzdan dolay Kendi Nefsi zerine zorunlu kld. Ve, rahmeti Kendi Nefsi
zerine ancak Kendi Nefsi dolaysyla zorunlu kldn bilelim diye de, Kendisinin
bizim huviyetimiz olduunu bildirdi. mdi, Rahmet, Hakkn dnda olmadna
gre o halde, kimin zerine bata bulundu ki varlkta Ondan baka bir ey
yoktur.
Ne var ki, halkn ilim ynnden birbirinden stnl szkonusu olduundan,
aynn ahadiyet zere olmaklnn [ahadiyyet-i ayn] yansra, ayrmlayc bak
asnn [lisan- tafsil] hkm gerei, bir eyin bir baka eyden daha alim olduu
sylenir. mdi, bu stnlk farkll lahi Sfatlarda szkonusudur. Ve bu (stnlk
farkll), ilmin (eylere) ilikilenmesine itibarla iradenin (eylere) ilikilenmesinin
eksikli olmas demektir. Ayn ekilde, kudretin (eylere) ilikilenmesine itibarla,
iradenin (eylere) ilikilenmesi daha kmil ve daha stn ve daha fazladr. Ve yine,
Onun iitmesi ve grmesi arasnda ve btn lahi simlerin birbirleri arasnda
stnlk farkll vardr. Ve ayn ekilde yaratlta da stnlk farkll
szkonusudur bylece Aynn ahadiyeti szkonusu olsa bile, bu, brnden
daha alimdir denir. Ve nitekim, lahi simlerden herhangi birini ne kardnda,
bu lahi smi, btn simlerle isimlendirir ve onu btn lahi simlerle nitelersin.
Ayn ekilde, yaratl [halk] yoluyla (bir smin zuhur mahalli olarak) zahir olan belli
bir ey iin de durum byledir. Bu (bir zuhur mahalli olan) eyde, hereyin yeterlilii
[ehliyet] vardr ve bu eyin stn klnmas, bu yeterliliinden dolaydr.
Dolaysyla, alemin herbir paras, alemin btndr; yani o para, btn alemin

ayrmlam hakikatlerini [hakaik-i mteferrikat] kabul-edicidir. Ve Hakkn, Zeyd


ve Amrn huviyetinin ta kendisi [ayn] olmas; bu huviyetin Amrda, Zeydde
olandan daha kmil ve daha alim olmasyla elimez. Ve Haktan baka olmayan
lahi simler arasnda nasl ki stnlk farkll szkonusuysa, taayyn iin de ayn
ekilde stnlk farkll szkonusudur. Ve lahi simler, Haktan baka olmamakla
birlikte, Hakkn bir eye Alim olmaklyla ilikilenmesi, Mrid ve Kadir
olmaklyla ilikilenmesinden daha geneldir.
yleyse ey dostum, Hakk bir zuhur mahallinde bilir olup da bir baka zuhur
mahallinde bilmez olma; Onu bir zuhur mahallinde deillerken [nefy], bir baka
zuhur mahallinde olumlama [isbat]! Onu ancak, Kendisinin deilledii gibi
deilleyip, Kendisinin olumlad gibi olumla ve O, Onun benzeri hibir ey
yoktur.. diyerek Kendini deilledi ve ..O, iiten ve grendir diyerek [ura Suresi,
42/11], iiten ve gren btn canllara atfedilebilir olan niteliklerle Kendini olumlad.
Ne var ki, her eyin canl olmakl, dnyada baz insanlarn idrakinden gizlendi
ama ahirette herkese zahir olacaktr, nk ahiret hayat yurdudur. Ve dnya da
hayat yurdudur, ama onun canl olmakl alemin hakikatlerini idrak edilerindeki
ayrmlama sebebiyle, kullar arasnda zgleme ve stnlk farkll zahir
olabilsin diye kimi kullardan rtldr. Dolaysyla Hak Teala, idrak genel olan
kimsede; kendisinde bu genellik ortaya kmayan kiiye itibarla hkm ynnden
daha fazla zahir olmutur. mdi sen, Halk(n huviyeti), Hakkn huviyetidir, diyen
kimsenin sz doru deildir diyerek, (yaratlm olanlar arasndaki) stnlk
farkllyla rtlenme! Ben sana lahi simlerde stnlk farkll olduunu
gsterdim ki artk sen lahi simlerin Hak olduundan ve bu simler ile iaret
edilen adlandrlann Allahtan bakas olmadndan phe etmezsin.
O halde, Sleyman nasl olur da bazlarnn sand gibi kendi adn Allah
adndan nceye koyar? Ki o, ilahi rahmetin yaratt btnn bir parasndan baka
bir ey deildir. Dolaysyla, rahmet-olunann (rahmet edene) dayanmakl
dorulanabilsin iin Rahman ve Rahmin nde gelmesi gerekir. Gerekte, sonraya
braklmay hakedenin ne alnmas ve hakediyor olduu durumda ne alnmay
hakedenin sonraya braklmas, hakikate aykrdr.
Belksn, kendisine gnderilen mektubun kimin yoluyla gnderildiini sylememesi,
sahip olduu hikmetten ve ilminin yceliindendir. Byle yapmas, ashabnn hangi
yoldan geldiini bilmedikleri bir eyi bildiini onlara gstermek iindir. Ve Belksn
byle yapmas, ynetimde ilahi bir tedbirdir nk sultana ulaan haberlerin
hangi yoldan geliyor olduunu bilmedikleri zaman, devlet yneticileri yaptklar
ilerden dolay kendileri iin korku duyarlar. Bu korku dolaysyla, sultan haberdar
olduunda kendilerini skntya sokmayacak iler grrler. Eer sultanlarna hangi
yoldan haberlerin ulatn bilselerdi dilediklerince davranlar sultana ulamasn
diye bu aracy elde etmeye alrlar ve ona byk rvetler verirlerdi. Bundandr
ki Belks, siyaset gerei olarak, kimin eliyle gnderildiini belirtmeksizin, Bana bir

mektup gnderildi dedi [Neml Suresi, 27/29]. Ve bu siyaset, halknn ve sekin


yneticilerinin, kendisinden saknmalarna sebep olmu ve bu ekilde onlarn nde
geleni olmay haketmitir.
nsan trnden olan kimsenin (yani, Sleymann veziri Asaf bin Berhiyann)
tasarruf srlarna ve eylerin zelliklerine ilikin ilminin, cinlerden olan kimsenin
ilmine stnl (Belksn tahtn getirmek iin harcamalar gereken) zaman
miktarndan bilinir (ki frit, Belksn tahtn, oturan kimsenin yerinden
kalkmasndan daha abuk getireceini sylemiken; Berhiya, bunu gzn alp
kapanmasndan nce gerekletireceini sylemitir). Gzn, bakt eyi alglamas;
oturan kimsenin yerinden kalkmasndan daha abuktur. nk alglamann
gerekleebilmesi iin geen zaman, bakn bakt nesneye ulamas iin geen
zaman kadardr ve bakan kiiyle baklan nesne arasnda belli bir uzaklk olmasna
ramen, gz ald anda bak, sabit yldzlar feleine ular. Ve (gz kapanp da)
bak, baklan nesneden ekildii anda, alglama yok olur. Ne var ki, insann
yerinden kalkmas hibir zaman bylesi bir hzda gereklemez. Bylece, Berhiya,
iin yerine getirilmesinde cinden daha kusursuz oldu; yle ki, Asaf bin Berhiyann
(taht getireceini) sylemesi ile (taht) getirmesi ayn anda gerekleti. O anda
Sleyman, Belksn tahtn yanbanda duruyor olarak grd [Neml Suresi, 27/40]
(Allahu Teala) bu taht, yer deitirmeksizin, kendi yerinde duruyor olduu halde
alglad sanlmasn diye (byle buyurdu).
Bize gre aktarm zamann birlenmesiyle [ittihad] (gz ap kapayncaya kadar geen
ksa bir zaman ierisinde) olmayp, ancak (Seba ehrinde) yokedilile [idam] ve
(Sleymann huzurunda) varedilile [icad], bunu bilenden bakasnn
kavrayamayaca bir ekilde oldu ki, Allahu Teala yle buyurmaktadr: Onlar,
yeni yaratl konusunda phededirler [Kaf Suresi, 50/15]. Gryor olduklar eyi
grmedikleri bir zaman dilimi yoktur. Bu i, bizim szn ettiimiz gibi olduunda;
tahtn, bulunduu yerden yok [madum] olmas ve Sleymann huzurunda
yaratln Nefeslerle yenilenmesi yoluyla varolmas (herhangi bir zaman
gemeksizin) ayn anda oldu. Ama ilmin bu kadar hi kimsede yoktur. Gerekten de
hi kimse, kendine ilikin olarak herbir Nefeste yok olup sonra varolduunun
bilincinde deildir.
Ve sen, yokolur, sonra varolur szndeki sonra [smme] szcnn zamann
gemesine iaret ettiini dnme; bu doru deildir. Smme szc, Araplar
tarafndan zel durumlarda mantksal ncelii belirtmek iin kullanlr. Tpk airin
u sznde olduu gibi: Mzrak ne doru frlad, sonra titreti.. ne doru
frlamayla, titreme ayn anda olduu ve ikisi arasnda bir zaman gemesi szkonusu
olmad halde, air burada smme szcn kulland. Bunun gibi, Nefesler
yoluyla yaratln yenilenmesinde, yokluk anyla varlk an arasnda bir zamann
gemesi szkonusu deildir tpk Earilerin, arazn yenileniine ilikin olarak
syledikleri gibi.

Belksn tahtnn (Sleymann huzurunda) ortaya kmas meselesi, yukarda


szn ettiimiz yeni yaratl bilmeyen kimseler iin iinden klmas en zor
meselelerdendir. Asafn stnl, sadece tahtn yeniden yaratln Sleymann
meclisinde ortaya karma konusunda oldu. Sylediklerimizi anlayan kimse, tahtn
bir mesafe katetmediini, yeryznn taht iin drlmediini ve tahtn yeryzn
yarp gemediini bilir. Ve (Belksn tahtnn yer deitirmesi) orada bulunan Belks
ve adamlarna kar Sleymann daha da azametli olduu anlalsn diye
Sleymann baz adamlar eliyle gerekleti.
Ve bunun nedeni, Allahu Tealann, Biz, Davuda Sleyman baladk [Sd
Suresi, 38/30] sznden ak olarak anlald zere, Sleymann Davuda Allahn
hediyesi olmasdr ve hediye, veren kiinin, herhangi bir eyin karl olmakszn
veya hakedilmi olmakszn verdii batr. Ve Sleyman, (zahir ilahi halifelik,
Sleymanda, babas Davuddan daha kusursuz bir ekilde zahir olduundan,
Davud iin) ncekini geen bir nimet, (kyamet gn, gerek kendi ayn ve gerekse
mmetinin aynlar zerine) apak delil ve (dmanlarna kar) etkili bir darbedir.
Ve Sleymann ilmine gelince, buna Hak Tealann, Biz Sleymana rettik
[Enbiya Suresi, 21/79] sznde iaret edilmitir. Ve Sleymann (grlen davadaki)
verdii hkm, Davudun verdii hkmle elimektedir. Ve hkm ve ilmi herkese
Allahu Teala vermitir. Davudun ilmi, Allah tarafndan kendisine verilmi bir
ilimdir. Ve (Davudla Sleymann hkm verdii) meselede, Sleymann ilmi,
Allahn ilmidir; nk (zat tecellisi srasnda Sleymann varl fani olduundan)
dolaymsz olarak O hkm verdi. Bylece Sleyman, doruluk makamnda Hakkn
tercman oldu.
Bu ekilde Sleyman, bir meselede Allahn hkmnde isabet eden, yani verdii
hkm Allahn hkmyle ayn olan bir mctehid gibidir. Eer mctehid kendi
nefsiyle veya Allahn, Resulne vahyettii eyle bir mesele hakknda (doru bir)
hkm verecek olursa, onun iin iki ecir vardr. Kendisinde ilim ve hkm
bulunmakla birlikte, verdii bu belirli hkmde yanlan mctehid iin ise (gsterdii
abaya karlk) bir ecir vardr. mdi, Muhammedin (sav) mmetine, hkm
konusunda hem Sleymann rtbesi hem de Davudun rtbesi verildi. Bu ne erefli
bir mmettir!
Belks tahtn grdnde, aradaki uzakl bildiinden ve bu kadar ksa bir srede
tahtn (Seba ehrinden Sleymann meclisine) gelmesinin kendisince olanaksz
olmasndan dolay, Sanki o [Neml Suresi, 27/42] dedi. Ve yaratln benzerler ile
yenilenmesine ilikin olarak sylediklerimiz bakmndan doru syledi. Taht, (suret
olarak) o tahttr ve Belksn sz dorudur. Nitekim sen, yenilendiin anda,
(varln itibaryla deil ama, deimez aynnn sureti olan suretin itibaryla) nceki
anda olduunun ta kendisisindir.

Sonra, kke ilikin olarak ettii tenbih, Sleymann ilmindeki kemale iaret eder.
Ona kke gir denildi.. Ve kk camdan olup kusursuz bir ekilde saydamd.
..Ve onu grdnde, su sanarak, elbisesi slanmasn diye elbisesinin paalarn
kaldrd [Neml Suresi, 27/44]. Bu ekilde (yani, camn suret olarak suyun ayn
olmakla birlikte varlk olarak suyun ayns olmadn gstererek) Sleyman, Belksa
tahtnn da bunun gibi olduuna tenbih etti. Ve ite bu, insafn son noktasdr; nk
bu tenbihle, Belksn sanki o szndeki isabetini ona bildirdi.
Belks bunun zerine yle dedi: Yarabbi, kukusuz ben kendi nefsime zulmettim
ve Sleyman ile.. yani Sleymann slam ile ..Alemlerin Rabbine teslim
oldum [Neml Suresi, 27/44]. Bylece teslim olmakl, alemlerden olan Sleymana
deil Alemlerin Rabbinedir. Dolaysyla, Musa ve Harunun Rabbine diyen
Firavunun tersine, nasl ki resuller Allahu Tealay itikatlaryla kaytlamyorlarsa,
Belks da ayn ekilde, teslim olmaklnda Allahu Tealay kaytlamad. Geri
Firavunun bu teslimiyeti bir ynden Belksn teslimiyetine yetiir ama Belksnki
kadar salam deildir. Dolaysyla Belks, Allaha teslimiyette Firavundan daha
fazla anlay sahibiydi. Ve Firavun, zamann hkm altndayd ve bundan dolaydr
ki, srailoullarnn iman ettiklerine iman ettim [Yunus Suresi, 10/90] diyerek
imann (Nebilerin deil, srailoullarnn imanna) zgledi. Ve bu zglemeyi,
byclerin, Musa ve Harunun Rabbi dediklerini grm olduundan dolay
yapt.
Belksn slamna gelince; onun slam, Sleyman ile.. demi olmasyla,
Sleymann slamnn ayns oldu ve bylelikle Sleymana tabi oldu. Ve Sleyman
akaid olarak neyi izlediyse, Belks da onu izledi. Ayn ekilde (yani, Belksn
Sleymana tabi olup, onu izlemesi gibi), bizler Rab Tealann zerinde bulunduu
dosdoru yol zerindeyiz. Ve alnlarmz Onun elinde olduundan, Ondan ayr
dmemiz olanaksz bir eydir. Ve (O bizim batnmz olduundan) biz rtk bir
ekilde Onunla birlikteyiz ve (biz Onun zahiri olduumuzdan) O aktan aa
bizimle birliktedir nk O, hi kukusuz yle demitir: Nerede olursanz olun,
O sizinle birliktedir [Hadd Suresi, 57/4]. Ve bizler, alnlarmzdan bizi tutmu
olmasyla Hak ile birlikteyiz. mdi, Hak Teala kendi dosdoru yolunda bizimle
yryor olmasndan dolay Kendi nefsiyle birliktedir. Bylece, alemde dosdoru yol
zerinde, yani Rabb Tealann yolu zerinde olmayan hi kimse yoktur. Ve Belks,
Sleymann da byle olduunu (yani, Allah sminin mazhar bir nsan- Kmil
olan Sleymann mutlak Rabbin dosdoru yolu zerinde yryor olduunu ve ona
tabi olmann, Alemlerin Rabbi Allaha tabi olmak demek olduunu) bilmi
olduundan, herhangi bir alemi zglemeksizin, ..Alemlerin Rabbi olan Allaha
dedi.
Ve Allahu Tealann kendisinden sonra hi kimseye layk olmayan bir mlk olarak
kendisine zg kld ve Sleymann, bu zg klnma sebebiyle bakalarndan

stn olduu teshre gelince: Bu, Sleymann emriyle olan bir teshrdir.
Bundandr ki, Hak Teala yle buyurdu: Biz rzgar ona msahhar kldk; onun
emriyle eser [Sd Suresi, 38/36]. (Sleymana zg klnann teshr olduu
sylenemez) nk Allahu Teala, herbirimiz iin herhangi bir eyi zglemeksizin
yle buyurdu: Allahu Teala gklerde ve yerde olan eylerin hepsini size msahhar
kld [Casiye Suresi, 45/13] ve Allahu Teala burada rzgarn ve yldzlarn ve
bundan baka olan hereyin teshrinden szetti. Ama (bu teshrin ortaya kmas)
bizim emrimizle deil, Allahn emriyledir. mdi, eer anladysan, cenab- Sleyman
ancak cemiyet ve himmet olmakszn tek bana, soyut emre zg klnd. Byle
diyoruz, nk biliyoruz ki, (kmil olan) nefsler cemiyet makamnda
bulunduklarnda, alemdeki cisimler hi kukusuz bu (kmil) nefslerin himmetleriyle
edilgin [mnfail] olurlar. Ve biz bunun byle olduunu bu yolda grdk. mdi,
Sleyman, bir kimseye teshr etmeyi dilediinde, himmetsiz ve cemiyetsiz olarak
yalnzca emri dile getirdi.
Bil ki Allah kendi tarafndan ruh ve baaryla seni de bizi de teyit etsin bir kula
verilecek bylesi bir ba, bu kimsenin ahiret mlkn eksiltmez ve bu mlkn
hesab kendisinden sorulmaz. te, Sleyman aleyhisselam bylesi bir mlk
Rabbinden istedi. Yoldaki deneyimleme; eer Sleyman, bakalar iin verilmesi
bekletilen ban kendisi iin abuklatrlmasn dileyecek olursa (talep kulun kendi
nefsinden geldiinden dolay), verilen bu ban hesabnn ahirette kendisinden
sorulmasn gerektirir. Allahu Teala Sleymana, Bu Bizim bamzdr.. dedi
ve (genel bir ifade kullanp) bu ban Sleyman iin veya bakalar iin olduunu
sylemedi ve unu ekledi: ..Hesab sorulmakszn ister kendine sakla, ister
bakalarna dat! [Sd Suresi, 38/39]. Yoldaki deneyimlemeden unu bildik ki,
Sleymann bu mlk istemesi, Rabbinin emri dorultusunda oldu. Ve talep ilahi
emir zerine olunca, isteyen kii Hak Teala, bu istei ister hemen yerine getirsin
veya isterse yerine getirmeyi geciktirsin bu isteinden dolay tam bir ecir kazanr;
nk kul Allahu Tealann kendisine ynelik emrine uyarak dileyite bulunmakla,
Onun kendi zerine zorunlu kld emri yerine getirmitir. mdi, eer Rabbinin
emri olmakszn kendi istei dorultusunda dileyite bulunacak olursa, Rabbi ona bu
sebepten dolay elbette hesap sorar.
Ve Allahu Tealadan istenen her ey iin bu byledir. Allahu Teala, Nebisi
Muhammede (sav) yle dedi: De ki: Rabbim, ilmimi artr! [Taha Suresi, 20/114].
Bunun zerine o, Rabbinin emrine uyarak daha fazla ilim ister oldu. Hatta kendisine
ne zaman st verilse, verilen st ilim olarak yorumlard. Ryasnda kendisine
verilen bir kap st ierek, kalann mer bin Hattaba verdi. (Bu ryasn
anlatrken) St ne olarak yorumladnz? diye soranlara, ilim olarak karln
verdi. Ve yine Gece Yolculuu [isra] srasnda, melek kendisine, ilerinde st ve
arap bulunan iki kap getirdi. St itiinde, melek kendisine, Ftratta isabet ettin,
Allah da mmetini sana eritirsin dedi. Dolaysyla, ne zaman ki ryada st
grlecek olsa, bu st suretinde grnen ilimdir tpk Cebrailin Meryeme

beer suretinde grnmesi gibi.


Resulallah (sav), nsanlar uykudadrlar, ldkleri zaman uyanrlar buyurmu
olmakla, insanlarn dnya hayatnda grdkleri her eyin, uyuyan kimsenin
ryasnda grd hayallerden farksz olduunu belirtmitir. Dolaysyla (bu
dnyada grdmz suretlerin de) yorumlanmas gereklidir.
Btn varolu bir hayaldir ama hakikatte de Haktr.
Bunu gerekten anlayan kii Yolun srlarna erimitir.
Bylece, Resulallaha ne zaman st ikram edilse bu st ilmin sureti olarak gryor
olmasndan ve bu ilmin artmasn istemekle emrolunmasndan dolay Allahm,
onu bizim iin bereketli kl ve onu bizim iin oalt! derdi. Ve stten baka bir ey
ikram edildiinde ise, Allahm, onu bizim iin bereketli kl ve bizi bundan
hayrlsyla doyur derdi. mdi, Allahu Teala, Kendisi tarafndan istenmesi
emrolunan bir istee karlk olarak verdii eyden dolay ahirette hesap sormaz. Ve
Allahu Teala, Kendisi tarafndan emrolunmakszn istenen bir eyi verdiinde ise, i
Allahu Tealaya kalmtr dilerse hesap sorar veya dilerse hesap sormaz. Ve ben
Allahtan zellikle ilim isterim ki, verdii bu ilmin hesabn benden sormaz. nk,
ilminin artmasn istemesi yolunda Nebisine ynelik emri, ayn zamanda mmetine
de ynelik bir emirdir. nk Allahu Teala, Elbette sizin iin Resulallahta gzel bir
rnek vardr buyurmaktadr [Ahzab Suresi, 33/21]. Ve anlamas Allahtan olan
kimse iin, Resulallah Efendimizden daha gzel hangi rnek vardr?
Ve eer biz Sleymann makam zerine sylenebilecek her eyi ortaya koymu
olsaydk, rendiin eyden dehete derdin. nk bu yolun ou alimi,
Sleymann hallerini ve mertebesini bilmediler. Halbuki i, onlarn sandklar gibi
deildir.
DAVUD KELMESNDEK HKMET- VCUDYYE
Bil ki, nbvvet ve risalet, zel bir ilahi ltuf olduundandr ki, eriat getirici
nbvvette (kiisel abayla) edinilmi hibir ey yoktur. Allahu Teala, onlara verdii
bu balar, (yaptklar herhangi bir eye) karlk olarak vermi olmad gibi; bu
bandan dolay onlardan bir karlk da istemez. Dolaysyla Onun nebi ve
resullere vermesi, ltuf ve ba yoluyladr. Bundandr ki, Biz ona brahime
shak ve Yakubu baladk [Enam Suresi, 6/84] dedi. Ve Eyyuba ilikin olarak,
Biz ona ehlini ve onlarla birlikte olanlarn mislini baladk [Sd Suresi, 38/42]
dedi. Ve Musaya ilikin olarak da, Biz rahmetimizden kardei Harunu Nebi olarak
bahettik [Meryem Suresi, 19/53] dedi. Bunun benzeri baka rnekler de vardr. Ve
nebi ve resulleri nceden (ayan- sabitelerinde) ekip eviren, onlar hallerinin
genelinde veya ounda (ayan- hariciyelerinde) sonradan da ekip evirir [tevelli];
ve bu, Onun Vehhab sminden bakas deildir. Ve Davuda ilikin olarak, Biz
Davuda katmzdan stnlk verdik [Sebe Suresi, 34/10] dedi; ve bunu ona,

karlkta bulunmas isteiyle vermedi. Ve bu szettii eyi (yani, stnl) ona bir
karlk olarak verdiini bildirmedi. Bunun karlnda kredilmesini istediinde
ise, bunu (Davuddan deil) Davuda ilikilenmiliklerini vurgulayarak l-i
Davuddan istedi ki, (kendileri iin aydnlatc bir k olan) Davuda balanan
eye kretsinler. Ve bu ba, Davud iin karlksz bir nimet ve ltuftur. l-i
Davud iinse, kendilerinden karlk isteniyor olduundan, byle deildir.
Bundandr ki, Hak Teala yle buyurdu: Ey l-i Davud, kredin; ve kullarmdan
pek az kredicidir [Sebe Suresi, 34/13].
Nebilerin Allahn kendilerine balad ve hediye ettii eylere kretmelerine
gelince, Allahn bu yndeki bir istei zerine deil, kendiliklerinden krettiler.
Nitekim Resulallah (sav), Allahu Tealann, kendisinin gemi ve gelecek btn
gnahlarn balam olmasna kr olarak, ayaklar iinceye kadar namaz kld.
Ve kendisine (btn gnahlar balanm olduu halde niin byle yapt)
sorulduunda yle karlk verdi: kredici bir kul olmayaym m? Ve Nuh
hakknda da yle buyurdu: O oka kreden bir kuldu [sra Suresi, 17/3] ama
Allahn kullarndan pek az byledir.
Allahu Tealann Davuda verdii ilk nimet, kendisine verdii, ierisinde bitien
harfleri olmayan ismidir. Dolaysyla dal, elif ve vav harflerinden oluan bu ismi
vermekle onu bu alemden ayrdn bize bildirdi. te yandan, Muhammedi (sav)
hem bitien, hem de bitimeyen harflerle isimlendirdi. Dolaysyla onu Kendisine
kavuturdu ve onu alemden ayrd bylece onun isminde her iki hali de
birletirdi. Aynsn Davud iin de yapmakla birlikte, bunu onun isminde deil,
mana ynnden yapt. Allah, bunu, Davud zerine Muhammed (sav) iin zg kld;
ve bunu, Muhammedin (sav) her ynden eksiksiz olduuna dikkati ekmek iin
yapt ve ayn durum onun Ahmed ismi iin de geerlidir. Ve bunun byle
olmas Allahn hikmetindendir.
Sonra Davuda ynelik ltfuna ilikin olarak, dalarn onu yanklayarak onun tesbih
ediiyle birlikte (Allah) tesbih ettiklerini syledi. Ve Davud iin, dalarn onu
yanklayarak, amelleri Davud iin olabilsin diye onunla birlikte tesbih etmelerini bir
ltuf olarak bahettiini syledi ve kular da ayn ekilde byledir.
Ve (Allahu Teala) Davuda kuvvet verdi ve onu bu kuvvete sahip olmaklkla niteledi.
Ve ona hikmeti ve hak ile batl birbirinden ayrmay [fasl- hitab] verdi. Sonra,
Allahu Teala ona en byk ltuf ve yaknlk mertebesi olan halifelii zg kld.
yle ki, kendisi gibi olan dier nebiler iin bu nitelemede bulunmad. yle dedi:
Ey Davud, Biz seni yeryznde halife kldk. O halde sen insanlar arasnda hak ve
adalet ile hkmet ve hevaya uyma.. yani, hkm verirken, Benim vahyimden
baka bir eylerin hatrna gelmesine izin verme ..ki bu, seni Allahn yolundan..
yani, resullere vahyettiim yoldan ..saptrr [Sd Suresi, 38/26]. Sonra, Hak
Sbhanehu, Davuda edeb gstererek, Allahn yolundan dnp aran kimseler

iin, hesap gnn unuttuklarndan dolay iddetli bir azab vardr [Sd Suresi,
38/26] dedi ve Eer Benim yolumdan dnp aracak olursan, senin iin iddetli bir
azab vardr demedi.
Ve eer sen, halifelik deme de zg klnmt diyecek olursan, biz, demin
halife olmaklnn Davudunki kadar kesinlik tamad karln veririz. Ve
Allahu Teala meleklere, Ben yeryznde bir halife klacam [Bakara Suresi, 2/30]
demi, ama Ben yeryznde demi halife klacam dememitir. Ve eer byle
demi olsayd bile, bu, Davuda syledii, Biz seni halife kldk [Sd Suresi, 38/26]
sz gibi kesinlik ifade etmezdi. Bunu izleyen ayetlerde demin adnn anlm
olmas, demin Allah tarafndan halifelie zg klnan kiinin ta kendisi olduuna
delalet etmez. O halde, Allahu Teala kullarndan haber verdiinde, sen (nazar-
basiret ve cemiyet-i kalb ile) kalbini Hakkn verdii haberlere evir. Ve yine,
brahim Halile, Ben seni insanlara imam klacam [Bakara Suresi, 2/124] dedi
ama Seni insanlara halife klacam demedi. Ve gerekte biz biliriz ki imam
olmaklk, halife olmaklktr ama yine de ikisi ayndr denilemez. nk dorudan
doruya halifelik szcn kullanm deildir.
Ve sonra halifelik dorudan doruya Davud iin anldnda ise, hkmde halife
klnd ve (hkmde halifelik ancak btn simleri muhit ve cami olan Allah
smine mazhariyetle olduundan) bu, ancak Allahtan olabilecek bir eydir. Allahu
Teala Davuda yle dedi: nsanlar arasnda Hak ile hkmet [Sd Suresi, 38/26]. Ve
demin halifelii bu mertebede deildir. demin halifelii, ilahi hkm kuvvetiyle
mahlukat zerinde Allahn naibi [halifesi] olmak biiminde deil, daha nce
halifelik mertebesinde olan kimsenin ardl [halifesi] olmak biimindedir. Ama i
byle olmasa bile, bizim sylediimiz ey, halifeliin Davuda zg klnm olmas
ve sadece Davuddan aktan aa halife olarak bahsedilmi olmasdr.
Allahn yeryznde, halifelii Allahtan olan halifeleri vardr ve bunlar resullerdir.
Ama bugn halifelik Allahtan deil, resullerdendir. nk bugnk halifeler ancak
resuln kendileri iin getirdii kadaryla hkm verirler ve bunun dna kmazlar.
Ama burada, Resuln (sav) getirdii eriattan hkm verme konusunda ancak (ilim
ve mertebe bakmndan) bizim gibi olanlarn bilebilecei bir incelik vardr: Halifelii
Resulden (sav) olan kii, hkm Resulallahn (kendisine) aktarmas yoluyla alr ya
da asl yine Resulallahtan aktarlan ictihad yoluyla alr.
Ve bizim aramzda hkm Allahtan alan kiiler vardr. Bunlar tam da (dorudan
Allahtan) aldklar bu hkmle halifelikleri Allahtan olan kiilerdir. Ve onlar
hkm, Resuln (sav) hkm Allahtan ald gibi, ayn ekilde (dorudan)
Allahtan alrlar. Bu (halifelikleri Allahtan olan) kiiler, verdikleri hkmlerin
Resuln verdii hkmlerle elimemesinden dolay zahirde resule tabidirler
tpk ahir zamanda inecek ve hkmedecek olan sann durumunda olduu gibi ve
yine tpk, kendisine, O nebiler Allahu Tealann yol gsterdikleridir; o halde sen,

onlara gsterilmi olan yola uy [Enam Suresi, 6/90] denilen Nebi Muhammed (sav)
gibi.
Bylesi bir kiinin, dorudan Allahtan aldyla bildii ey kendisine zgdr ve
(ald bu ey, Resuln aldnn ayn olduundan) Resule aykr deildir. Ve
bunda, kendinden nce gelen resullerin eriatn dorulayan Resulallahla (sav) ayn
konumdadr. Bylelikle bizler, Resulden ncekilere vahyolunmu eriatlara deil,
Resulallahn onlar dorulamasna tabi oluruz. Ve Resuln Allahtan ald hkmn
aynsn halifenin Allahtan almas da byledir (yani, bu durum Resuln, nceki
nebilerin hkmlerini Allahtan almasna benzer). Dolaysyla biz halifeye kef
diliyle Allahn halifesi ve zahir diliyle de Resuln halifesi deriz. Ve Resul (sav),
kendi mmeti ierisinde halifelii Rabbinden alan kimseler olduunu bildiinden
dolay herhangi bir kiiyi halife tayin etmedi. Bylelikle, Resulallah (sav), getirilmi
hkmde uyumakla birlikte, Allahu Tealadan halife olan kimseler olduunu
bildiinden, iin (yani, halifelik iinin) nn kapamad. Byle olunca, Allahu
Tealann yarattklar arasnda, resullerin ald eyi, Resuln (sav) ve resullerin
ald kaynaktan alan halifeler vardr. Ve bu halifeler, kendilerinden nde gelenin
stnln bilirler. nk Resul, hkmleri oaltabilir olduu halde, halife bir
resul olmadndan dolay hkmleri oaltamaz. Kendisine ilim ve hkm olarak
ancak Resul iin getirilmi olan ey (kadar) verilir.
Sen say grmez misin ki, Yahudiler bugn bizim Resule gre halifenin durumu
hakknda sylediimiz gibi sann, Musann eriat zerine eklenti yapmayacan
zannederek, ona iman edip onu doruladlar. Ama sa, resul olduu iin Musann
dorulad bir hkme eklenti yaptnda veya bir hkm geersiz kldnda,
kendisi hakkndaki itikatlarna ters dt iin, buna tahamml edemediler. Ve iin
hakikatini bilmediklerinden dolaydr ki, sann ldrlmesini istediler. Bu kssa,
Allahn yce Kitabnda bize bildirilmitir. sa resul olduunda yerleik bir hkm
geersiz klmakla veya bir hkme eklenti yapmakla eklentiyi kabul etti geersiz
klma, hi kukusuz hkme yaplan bir eklentidir. Gnmzdeki halifelie gelince,
bylesi bir ey szkonusu deildir. Halife, ancak Muhammedin (sav) dile getirdii
eriat deil, ancak itihad yoluyla yerleik klnan hkmleri geersiz klabilir veya
bunlar zerine eklenti yapabilir.
Kimi zaman bir halifenin (grnte) Hadise aykr bir hkm verdii grlr.
Bunun, itihaddan kaynakland sanlrsa da, durum byle deildir. Bylesi bir
durumda, imam kef ynnden szkonusu haberin Nebiden (sav) olduu
konusunda emin deildir eer bu haberin Nebiden (sav) olduu kesin olsayd,
bununla hkm verirdi. Bu hadis, adil insanlar tarafndan bir dierine aktarlarak
gelmi olsa bile, adalet sahibi bir kimse vehim ve anlam kaymas konusunda hatasz
deildir. Bylesi eyler gnmzdeki bir halife iin szkonusudur tpk sa iin
szkonusu olaca gibi. nk sa indiinde, zellikle de eriatn ve Resuln (sav)
zerinde olduu indirilen tek bir hkm hakknda imamlarn hkmleri birbirine

ters dt konularda itihad hkmlerinden ounu kaldracak ve bylelikle


Resuln (sav) getirdii eyin gerek suretini zgn biimiyle ortaya koyacaktr. Ve
uras kesin olarak bilinir ki, eer vahiy inecek olsayd, elbetteki bir vecih ile inerdi
ve bu vecih ilahi hkmdr. Ve bunun dnda kalanlar imamlarn itihadlardr ki,
bunlar eer onlar Hak yerleik kldysa bu mmetten darln giderilmesi ve
Allahn hkmnn genilemesi iin yerleik klnm olan eriattr.
Ve Resulullahn (sav), Eer iki halifeye biat edilecek olursa, bunlardan birini
ldrn szne gelince; bu (hadis) elinde kl bulunan zahirdeki halifeye ilikindir.
Ve her ne kadar birbirleriyle uyusalar bile, bu iki halifeden birinin ldrlmesi
gerekir. Manev halifelik iin ise bu szkonusu deildir, manev halifelikte
ldrlme szkonusu deildir ldrlme ancak zahirdeki halifelik iin geerlidir.
Ve her ne kadar zahirdeki halife, manev halifenin makamna sahip deilse de eer
adaletli ise Resulallahn halifesidir. Dolaysyla, zahirdeki iki halifeden birinin
ldrlmesi (hakkndaki hkm) iki ilah varolduunun sanlmamas ynndeki asl
hkmn gereidir Ve onlarda Allahtan baka ilahlar olsayd.. birbirleriyle
uyusalar bile ..fesada neden olurlard [Enbiya Suresi, 21/22]. Ve biz biliriz ki,
bunlarn birbirleriyle uyumadklar bir durum szkonusu olduunda bunlardan
ancak birinin hkm egemen olurdu. Dolaysyla hkm egemen olan hakikatte
ilahtr ve hkm egemen olmayan deildir. Ve biz buradan biliriz ki, bugn alemde
egemen [nfiz] olan btn hkmler hi kukusuz Allahn hkmleridir bunlar
her ne kadar eriat denilen ve zahirde yerleik olan hkmlere aykr olsalar da, bu
byledir. nk alemde olup biten her ey ilahi meiyyetin hkm zeredir; yerleik
klnmas ilahi meiyyetten olan yerleik eriatn hkm zere deildir. Bundandr
ki, eriat ayrca yerleik klnmtr. nk meiyyet eriatn yerleik klnmasn
dilemitir; yerleik klnan bu eriat dorultusunda amel edilmesini dilemi deildir.
Meiyyetin hkmranl byktr. Bundandr ki Ebu Talip el-Mekk meiyyeti
Zatn Ar olarak adlandrmtr, nk (meiyyet) zatndan dolay hkm
gerektirir. Dolaysyla varlkta meiyyet dnda ne bir ey ortaya kabilir ne de bir
ey ortadan kalkabilir. O halde, isyankarlk olarak adlandrlan ey yoluyla ilahi
emre kar gelindiinde, bu kar gelinen emir, yaratlsal emir [emr-i tekvin] deil,
arac (yani, nebi) yoluyla gelen emirdir. Dolaysyla hibir kimse, Onun meiyyet
ynnden olan emriyle ortaya kan hibir fiiline kar gelemez. Kar gelme ancak
arac yoluyla gelen emre ynelik olabilir. yleyse anla!
Meiyyet ynnden olan emir, hakikatte, fiilin onun eliyle zahir olduu kiiye deil,
(kulun kendi ezeli istidadnn gerektirdii) fiilin aynnn varedilmesine yneliktir.
Dolaysyla (bu fiilin) ortaya kmamas olanakszdr ama (elbette ki) bu zgl
mahalde (yani, kulda). mdi (kuldan zahir olan fiil) kimileyin (emr-i teklifye
itibarla) ilahi emre kar gelme olarak ve kimileyin de (emr-i tekvinye itibarla) ilahi
emre uyma ve itaat olarak adlandrlr. Bylelikle fiil, (ehadet aleminde)
kendisinden ortaya kan eyden dolay, (emr-i teklifye uygun dp dmediine

gre) vlr veya yerilir.


Ve i bizim dediimiz gibi olunca (yani, emr-i meiyyet itibaryla hibir kimsenin
Hakka kar gelmesi szkonusu olmaynca), o halde btn yaratlm olanlar
birbirinden farkl trlerde olmak zere saadete ynelmilerdir. Ve Hak Teala bu
makamdan rahmeti, her eyi iine almaklkla tabir etti; ve hi kukusuz ki rahmet,
ilahi gazabn nne gemitir ve ne geen, nce gelir. mdi kula (teklif emre
kart amelinden dolay) sonradan hkmeden (yani, gazab), kula eritiinde, ona,
nce gelen (yani, rahmet) hkmeder ve rahmet, kendisini nceleyen bir ey
olmadndan, kula eriir. Ve bu, Allahn rahmeti gazabn geti sznn
anlamdr. Bylelikle rahmet, kendisine erien zerine hkmeder; nk rahmet
hereyin ona doru yol ald niha gayede durur. Gayeye erimek kanlmazdr,
dolaysyla rahmete eriilmesi ve gazabdan ayrlnmas kanlmazdr. Ve rahmet,
kendisine erien hereye, bu herbir eyin halinin verdii ey dorultusunda
hkmeder.
Anlay sahibi olan kimse, sylediklerimizi mahede eder
Ve eer anlay yoksa, bizden alsn.
Ve i bizim sylediimizden bakaca deildir, yleyse sylenene gven
Ve (sylediklerimizi mahede iin) bizim bulunduumuz hal zre ol
Size akladmz ey Haktan bizedir
Ve bizim size hediye ettiimiz ey bizden sizedir.
Demirin (Davud tarafndan) yumuatlmasna gelince, bu, atein demiri
yumuatmas gibi, kat kalplerin de sakndrma ve tehditle yumuamasna benzer.
Demirin yumuatlmas g deildir. G olan, tatan daha da kat olan kalplerin
yumuatlmasdr, nk ate ta atlatr ve toz haline dntrr ve fakat onu
yumuatamaz. Ve Allah, bir eyin kendisinin ancak kendisiyle korunabileceine
ilikin bir tenbih olarak, kendisine zrh yapabilsin diye Davud iin demiri yumuatt.
Ve zrh, kiiyi mzrak, kl, bak ve ok ularndan korur; dolaysyla sen demiri,
demire kar bir korunak klarsn. Bylelikle Muhammed eriat, Senden Sana
snrm szyle geldi. yleyse, anla! Bu, o halde, demirin yumuatlmasnn
srrnn ruhudur ve O, Mntakimdir, Rahmdir ve Baarya Eritiricidir.

YUNUS KELMESNDEK HKMET- NEFSYYE


Bil ki, hi kukusuz Allahu Teala bu insan oluumunu ruhuyla, bedeniyle ve nefsiyle
kmil bir ekilde Kendi suretinde yaratt. Ve bu insan oluumunun zlmesi, bu
insan oluumunu yaratandan bakasnn elinde deildir. Bu zlme, ya Onun eliyle
olur ki her zaman iin bu byledir ya da Onun emriyle olur. Allahn emri
olmakszn bunu zerine alan kii hi kukusuz kendi nefsine zulmetmi, Allahn

koyduu snrlar am ve Allahu Tealann mamur klnmasn emrettii eyin


ykmna ynelmi olur.
Bil ki, Allahn kullarna efkat gstermek, Allah yolunda gayret gstermekten daha
yakk alr bir eydir. Davud aleyhisselam, Beyt-i Mukaddesi ina etmeyi dileyip,
onu defalarca ina ettiyse de inaat biten bina her seferinde ykld. Bu durumu
Allahu Tealaya ikayet edince, Allahu Teala ona yle vahyetti: Benim bu evim kan
dken bir kiinin iki eli zerinde ayakta duramaz. Davud yle dedi: Ya Rabb, ben
senin yolunda kan dkmedim mi? Hak Teala yle buyurdu: Evet, ama onlar
Benim kullarm deiller mi? Davud yle dedi: Ya Rabb! Bu ev benden olan bir
kiinin iki eli zerine ina edilsin. Bylece Allahu Teala Davuda, bu evin, olu
Sleyman tarafndan ina edileceini vahyetti.
Bu hikayeyle anlatlmak istenen, bu insan oluumunun korunmasdr ve hi
kukusuz bu insan oluumunun korunmas onun ykma uratlmasndan daha
iyidir. Sen Allahu Tealann, din dmanlarnn hayatta kalmalar iin cizyeyi ve
bar farz kldn grmez misin? Ve O, Eer onlar bara meylederlerse, sen de
onlarla bara meylet ve Allahu Tealaya tevekkl et dedi [Enfal Suresi, 8/61]. Sen
zerine ksas vacib olan kiiyi grmez misin? ldrlenin yaknlar bir araya gelip
de bunlardan biri diyete raz olduu veya ldreni balad ve dierleri ise katilin
ldrlmesini istediklerinde, Hak Sbhanehu, balayan kiiyi nasl gzetmekte ve
bu kiiyi, balamayan dier kiilere nasl yelemektedir? Dolaysyla, ksas yoluyla
ldrmek olmaz. Ve grmez misin ki, Resulallah (sav), katilin ksas yoluyla
ldrlmesine ilikin olarak, Onun ldrlmesi, dierinin ldrlmesi gibidir
buyurmutur. Ve grmez misin ki, Allahu Teala, ksasn kt bir eylem olduuna
iaret ederek, Ktln cezas, ona benzer bir ktlktr.. [ura Suresi, 42/40]
buyurmutur yani, meru olmakla birlikte ksas, kt bir fiildir. Ve ..Her kim
balar ve slah ederse onun dl Allah katndadr [ura Suresi, 42/40] nk
(balad kimse) Onun sureti zerinedir. Bylece, her kim balar ve ldrmezse,
bu kii, (balad kimsenin) sureti zre olduu kimse (yani, Allah) tarafndan
dllendirilecektir. Bu elbette byledir, nk onu bunun iin (yani, Kendi suretini
zahir klmas iin) ina etmitir. Allah, ancak onun varl yoluyla Zahir ismiyle zahir
olduundan, her kim insan oluumunu gzetecek olursa, Hakk gzetmi olur.
Yerilesi olan, insann ayn deil, kendisinden ortaya kan fiilleridir. Ve bir kiinin
fiili, onun bizim u anda szn ediyor olduumuz ayn deildir. Btn fiiller
Allahn olsa bile, bunlardan bazlar yerilir ve bazlar vlr. Kendi houna
gitmeyen bir eyden dolay bir kimseyi yermek, Allah indinde yerilesi bir eydir,
nk yerilesi olan ancak eriatn yerdiidir. eriatn bir eyi yermesinde bir hikmet
vardr ki bunu ancak Allah veya Allahn kendisine bildirdii kimse bilir. Nitekim
ksas, belli bir fayda iin getirildi ki ksas insan tr iin bir korunma ve insan
trne ynelik olarak Allahn snrlarn aanlar iin bir ekinmedir. Ey akl
sahipleri, sizin iin ksasta hayat vardr [Bakara Suresi, 2/179]. Bylesi akl sahibi

kimseler eylerin zn bilen ve ilahi yasalarn ve hikmetlerin srrna erimi


olanlardr.
Ve sen Allahu Tealann bu insan oluumunu gzettiini ve onu koruduunu
bildiinde, sen de bu insan oluumunun korunmasn daha bir gzetirsin ki
bunda senin iin saadet vardr. nk insan henz hayatta iken, kendisinden
yaratl sebebi olan kemale erimesi istenir. Bundandr ki, her kim onu yoketmeye
alrsa, yaratl sebebi olan eye erimekten onu alkoymaya alm olur.
Resulallahn (sav) u sz ne gzeldir: Size, dmanlarnz zerine varp onlarn
boyunlarn vurmanzdan ve onlarn sizin boyunlarnz vurmasndan daha hayrl
ve daha yce olan eyi haber vereyim mi: Bu, Allah zikretmektir. Bu demektir ki,
bu insan oluumunun deerini ancak, kendisinden istenen zikir ile Allahu Tealay
zikreden kimse bilir. nk Hak Teala, Kendisini zikreden kiiyle birliktedir ve
birlikte olan, zikreden tarafndan mahede edilir [uhud]. Ve zikreden kii,
kendisiyle birlikte olan Hakk mahede etmeyecek olursa, Onu zikrediyor
deildir. nk Allahn zikredilmesi, kulun her yanna yaynm olup, zikreden
kiinin yalnzca diline zg deildir. Eer kii yalnzca diliyle zikrediyorsa, bu
durumda yalnzca dil Onu mahede eder ve bu, insann bir btn olarak
(Hakk) mahede etmesiyle ayn deildir. Gafillerin zikrine ilikin olan bu srr
anla! Gerekte gafil kiinin Allah zikreden paras hi kukusuz Allahn
huzurundadr ve Zikrolunan onunla birliktedir ve o para Allah mahede eder.
Ve gafil olan (paralar) gafleti dolaysyla zikredici deildir bylelikle de Hak, o
gafil olan paralarla birlikte deildir. nk insan hi kukusuz ouldur [kesir], birayn [ayn- vahid] deildir. Bir-ayn olan Hak da lahi simleri ile ouldur. Ayn
ekilde insan da (kendisini oluturan) paralar ile ouldur, bir-ayn deildir. Ve bir
parann zikri, baka bir parann da ayn ekilde zikrediyor olmas anlamna
gelmez. Dolaysyla Hak, bunlardan zikredici olan para ile birliktedir ve dierleri,
gaflet ierisinde olmaklkla nitelenir. Ve insanda Hakk zikreden bir para olmas ve
Hakkn bu parayla birlikte olmas gerekir ki, bylelikle geri kalan paralar Hakkn
inayetiyle korunmu olsun.
Ve Hakkn bu insan oluumunu lm olarak adlandrlan eyle ykma ynelmesi,
yoketme deildir, olsa olsa (oluturucu unsurlar ynnden) ayrmadr. Ve
bylelikle her para kendi aslna dner. Hakkn diledii ey, onu Kendine almaktr.
Ve herey Allaha dner. mdi, onu Kendine aldnda, aktarld yurdun cinsinden
buradaki dzenleniinden farkl bir dzenlenile ona bir dzenleni verir. Ve
varl itidal zere olduundan, oras (yani, lmle aktarlnan berzah alemi) beka
yurdudur. Artk burada ne lr ne de paralar bir kez daha ayrr.
Ate ehline gelince, onlar sonuta nimete erieceklerdir ama bu nimet ate
iindedir, nk ceza sresinin bitiminden sonra, atein ierisinde olan kimseler iin
atein kzgnlnn souk ve selamet olmas kanlmazdr ve bu nimettir. mdi,

hakkn yerini bulmasndan sonra ate ehlinin nimeti, atee atld sradaki
Halilullahn nimetidir. nk brahim atei grmekle ve atein, ona yaklaan
kimseyi yakmasnn bildik bir ey olduunu bildiinden dolay azap ekti. Ve
brahim, o ate suretinde ve o ate suretinden kendisine ilikin olarak Hakkn
diledii eyin ne olduunu bilmiyordu. Ve bu elemin ortaya kndan sonra, atei
rengini ve suretini grmekle birlikte souk ve selamet buldu. Oradaki insanlar
iinse ate olarak grnd. mdi, bir-olan-ey, bakanlarn gznde eitlenmi oldu
(ite) ilahi tecellinin hkm byledir. Dolaysyla, (ilahi tecellinin hkmnn
byle olduunu bildikten sonra) dilersen, Allahu Teala bu ekilde (yani, aynlarn
aynalarnda farkl suretlerde) tecelli eder dersin. Ve dilersen; alem, (Hakkn varl
aynasnda) kendisine bakldnda (suretlerle) tecellide Hak gibidir, dersin. Byle
olunca (alem) bakann kendisinde, bakann mizacndan dolay eitlenir. Ya da
bakann mizac, tecellinin eitlenmesinden dolay eitlenir. Hakikatte her ikisi de
olabilir.
Eer len veya ldrlen kii, ldnde veya ldrldnde Allahu Tealaya
dnmeyecek olsayd, Allahu Teala bir kimsenin lmne hkmetmez ve bir
kimsenin ldrlmesini meru klmazd. Hepsi Onun avcundadr, lenlerin yitip
gitmesi szkonusu deildir. Ve Allah, kulun Kendisinden kopup gitmeyeceini [fevt]
bilmesinden dolay ldrmeyi meru kld ve lme hkmetti. mdi, Hak Tealann
Her ey Ona dncdr [Hud Suresi, 11/123] sznde, len kiinin Ona
dnmesine iaret edilmektedir ki, O, bu (Kendisine dnen) eyin ta kendisidir. Yani
O, (Zahir smiyle yaratl suretlerinde) tasarruf olunan ve (Batn smiyle, lahi
simlerin suretlerinde) tasarruf edendir. mdi, Ondan, Onun ta kendisi [ayn]
olmayan hibir ey ortaya kmamtr. Ve Hak Tealann, Her ey Ona dncdr
[Hud Suresi, 11/123] sznden kef yoluyla anlalan budur.

EYYUB KELMESNDEK HKMET- GAYBYYE


Bil ki, hi kukusuz hayatn srr suda yaynd. Dolaysyla su, unsurlar ve erknn
asldr. Ve ite bunun iin Allahu Teala diri olan her eyi sudan yaratt. Ve varlkta,
diri olmayan ve Allah hamdyla tesbih etmeyen hibir ey yoktur. Ama bu tesbih,
ancak ilahi kef ile anlalr ve Hakk ancak diri olan ey tesbih eder. Dolaysyla her
ey diridir ve her eyin asl sudur.
Sen arn (yani, btn bir cisimler aleminin) nasl su zerinde durduunu grmez
misin? nk ar sudan olutu [tekevvn]. Dolaysyla ar, kendisini altndan doru
koruyan suyun zerinde ykseldi. Ayn ekilde, Allahu Teala insan kul olarak
yaratm ve insan (ise) Rabbine kar byklenerek, kendini Onun stne
ykseltmitir ve Hak Teala, bu kendini [nefs] bilmeyen kulun yceliine bakarak,

onu altndan (ve batnndan) doru korur. Ve Resulallahn (sav) u sznde buna
iaret edilmitir: Eer bir ip sarktacak olsanz, Allahn zerine derdi. Bu
gstermektedir ki alt Ona nisbet olunur; tpk, zerlerindeki Rabblerinden
korkarlar [Nahl Suresi, 16/50] ve O, kullar zerinde kahredicidir [Enam Suresi,
6/18] szlerindeki stn Ona nisbet olunmas gibi. Dolaysyla, Hakka alt ve
st (denk bir ekilde) nisbet olunur. Bylelikle alt yn (n, arka, sa, sol, alt, st)
ancak insana nisbetle zahirdir ve insan Rahmann sureti zeredir.
Allahtan baka gdalandrc yoktur. Ve O, bir topluluk (Yahudi ve Hristiyanlar)
hakknda yle buyurdu: Eer onlar Tevrat ve ncilin hkmlerine.. ve sonra,
belirsiz ve genel bir ifadeyle ..ve Rabblerinden kendilerine indirilen eye uyacak
olsalard.. ki burada Resule vahyolunan ve ilham olunan btn hkmler ierilir
..stlerinden.. ki, Allaha nisbet olunan stte-olmaklk ynnden gdalandrc
ancak Odur ..ve ayaklarnn altndan yerlerdi ki, Allahn tercman olan
Resulnn diliyle Hakkn kendi Nefsine nisbet ettii altta-olmaklk ynnden
gdalandrc ancak Odur [Mide Suresi, 5/66].
Eer ar su zerinde olmasayd, arn varl korunamazd, nk diri olann varl
ancak hayat ile korunabilir. Grmez misin ki, bir kii bildik bir ekilde ldnde,
onun dzenleniinin paralar dalr ve onun yetileri, bu ona zg dzenlenite var
kalmaz.
Allahu Teala, ektii acnn atei ierisindeki Eyyuba, Ayan yere vur, bu
ykanlacak bir eydir [Sd Suresi, 38/42] yani souk sudur, dedi. Dolaysyla
Allahu Teala bu atei suyun soukluuyla dindirdi. Bundandr ki, tp, fazla olann
azaltlmas, az olann ise artrlmasdr; ki bu ekilde istenen ey itidalin
salanmasdr; ama bu itidale ancak yaklak olarak ulalabilir. Yaklak olarak
diyoruz, nk hakikatlar ve uhud, tekvinin srekli olarak Nefesler yoluyla (yeni
bir yaratl ierisinde) olduunu gstermektedir. Ve tekvin ancak bir ynelimle
birlikte ortaya kar ki, buna, tabiat szkonusu olduunda bozunma ve rme,
Hakk szkonusu olduunda ise irade denir. Ve irade, bir bakasna deil, zgl bir
istee [murad] ynelmektir. tidal ise, her yne denk bir ekilde ynelmeyi gerektirir
ki, (alemde) byle bir ey szkonusu deildir. Bundan dolaydr ki biz, itidal
olamayacan syledik.
Nebilerin getirdii ilahi ilimde Hak, rza ve gazab ile ve birbirine kart olan
sfatlarla nitelenmitir. mdi, rza gazab ve gazab da rzay ortadan kaldrr. Ve itidal,
rza ile gazabn denk olmasdr (ki bu, olmayacak bir eydir). Dolaysyla fkelenen,
fkelendii kimseden ayn zamanda da raz olarak fkelenmez. Bylelikle, bu
kimseye ilikin olarak iki hkmn biriyle (yani, fke duymaklkla) nitelenir ki, bu
niteleni o kimsedeki ynelime iaret eder. Ve raz olan, raz olduu kimseden ayn
zamanda da fke duyuyor olarak raz olmaz. Bylelikle (yine) bu kimseye ilikin
olarak iki hkmn biriyle (yani, raz olmaklkla) nitelenir ki, bu niteleni de yine o

kimsedeki ynelime iaret eder.


Ve biz bu szlerimizi, kendi zanlarnca, ate ehli iin Allahn gazabnn sonsuza dek
sreceini dnenler iin syledik ki bu, bizim sylediimizi (yani, itidal
olamayacan) dorulamaktadr. Eer i bizim dediimiz gibiyse, her ne kadar ate
ierisinde kalsalar da, ate ehlinin varaca son, ektikleri acnn sona ermesidir ki,
bu da rzadr. mdi, ektikleri acnn sona ermesiyle gazab ortadan kalkar, nk
anlayacak olursan ekilen ac duyulan fkenin ta kendisidir. fke duyan kimse hi
kukusuz azap ierisindedir. Dolaysyla, iindeki acnn, fkelendii kiiye
gemesiyle kendisini rahatlatabilmek iin, ac ektirerek intikam almaya alr.
Hakk alemden ayracak olursan, Hak bylesi bir sfatla tanmlanmaktan (yani,
fkelendii kiiye fkesini aktararak rahat bulma ihtiyacnda olmaktan) sonsuz
ycelikte akn olur. Ama eer Hakkn alemin huviyeti olduunu dnecek
olursan, o halde, btn hkmler ancak Onda ve Ondan zuhur eder. Ve bunun
byle olmaklnn delili, Allahu Tealann u szdr: Her ey Ona dncdr..
ve her eyin Ona dnmesi hakikat ve kef yoluyladr. mdi sen, hicab ve rt
iindeliiyle, ..Ona kulluk et ve Ona tevekkl et! [Hud Suresi, 11/123]. Gerekte,
bu alemden daha kusursuz bir alem olmas mmkn deildir ve bunun byle
olmas, Allahu Tealann alemi Rahmann sureti zere yaratm olmasndandr. Yani
Hak Tealann varl, alemin zuhuru ile zahir oldu. Ve ayn ekilde insan da tabii
suretinin varl ile zahir oldu. mdi biz, Onun zahir suretiyiz ve Onun huviyeti, bu
zahir suretin ynetici ruhudur. Ve ynetme, (alem Onun zahir sureti olduundan)
ancak Ondadr ve (O, alem suretinin ruhu olduundan) ancak Ondandr. Bylelikle
O, mana ynnden Evveldir ve suret ynnden Ahirdir; ve O, hkmler ve hallerin
deimesi ynnden Zahirdir ve ynetme ynnden Batndr. Ve O, her eyi bilir
ve O her ey zerine ehiddir. Bylelikle O, uhud yoluyla bilir, fikir yoluyla deil.
Ayn ekilde, deneyimlemeler ilmi de [ilm-i ezvak] fikir yoluyla deil, uhud
yoluyladr. Gerek ilim budur ve geri kalan ne varsa zan ve tahminden ibaret olup,
hibir ekilde gerek ilim deildir.
Sonra, bu su, bedenindeki susuzluu ve acy gidermek zere Eyyub iin bir iecek
oldu. Ve Eyyubun (hastalndan dolay ektii) azab, eytann yani algladnda
yakn olaca hakikatleri ne ise o olarak alglamaktan uzakln dokunmasyla
ortaya kt. mdi, grlen her bir ey, her ne kadar aradaki mesafeden dolay uzak
olsa da, gze yakndr. nk grlen eyin grlmesi dolaysyla gz, hi kukusuz
bu grlen eye eriir ve eer byle olmasayd, onu gremezdi. Ya da grlen ey
gze eriir. Dolaysyla gren ve grlen arasnda bir yaknlk vardr. te bunun iin
Eyyub, dokunma tabirini bir kinaye olarak kulland ve dokunma yakn olmakl
gerektirmekle birlikte, bu dokunuu eytana, yani uzakln kendisine izafe etti.
Bylece, Bendeki hikmetten dolay, uzaklk bana yaknlat demi oldu (ki,
Eyyubda varolan hikmet; mteayyin olan Haktan, bu taayyn sebebiyle rtl
olmas ve bu taayyn rtsnn galebesinden dolay Haktan uzak olmasdr). Sen

elbette bilirsin ki, yaknlk ve uzaklk iki izafi eydir ve yakn olan eyde yaknln
ve uzak olan eyde de uzakln hkm yerleik olmakla birlikte, her ikisi de, ayn
olarak varlklar olmayan nisbetlerdir.
Bil ki, Allahu Teala Eyyubun srrn bize ibret olsun ve Muhammed mmet bu
kitabn (yani, Eyyubun varlnn) satrlarn kendi hallerince okusunlar diye
gsterdi. Byle olunca (Eyyub gibi, belalara sabretmeleri sonucunda esenlik bularak,
sabr ve rzada ve bunun sonucunda elde edilen mkafatta) Eyyubun makamna
eriirler; onun iindir ki bu (yani, Muhammed mmete ibret olmas iin Hak Teala
hazretlerinin bir nebisini belaya uratmas, hi kukusuz Muhammed mmeti)
ereflendirmedir.
mdi Allahu Teala, kendisinden sknty gidermesi iin dua etmi olmasna karn
Eyyubu sabrl olmakla vd. Bylelikle biz bildik ki, bir kulun kendisinden
skntnn giderilmesi iin Allahu Tealaya dua etmesi, ..sabredici.. olmasna ve
..iyi bir kul.. olmasna eksiklik getirmez. Nitekim Allahu Teala, ..o dncdr
[Sd Suresi, 38/44] yani sebeblere deil, Allaha dncdr dedi. Ve her ne kadar
Hak, kulun dayanyor olduu bir sebeb yoluyla ilese ve bir sknty gideren
sebebler ok olsa da, sebeb-olan, Bir-olan-ayndr [ayn- vahid]. Dolaysyla kulun, bu
acy bir sebeb yoluyla gideren Bir-olan-ayna dnmesi, ilahi ilimde sabit olan eyle
ou kez uyumayan zgl sebebe dnmesinden daha yerindedir. mdi kul, Allahu
Teala duam kabul etmedi der. Halbuki o kul (gerekte) dua etmeyip, (ortaya
kma) zaman ve vakti gelmemi olan zgl sebebe ynelmitir.
mdi Eyyub, nebi olduundan dolay, Allahn hikmeti dorultusunda davrand
(yani, bela zamannda sabretti ve giderilme vakti gelince de skntnn giderilmesi
iin dua etti). Sabr, bazlarna (yani, zahir ulemas ve tahkik makamna erimemi
sluk ehline) gre, nefsi ikayet etmekten alkoymaktr. Ama bize gre bu, sabrn
tanm deildir. Ve sabrn tanm nefsi Allaha deil, Allahtan baka olana ikayet
etmekten alkoymaktr. mdi, ikayet edenin ikayetinin, kazaya rza gstermeye
eksiklik getireceini dnmeleri, bu kimseleri rtl kld. Ve i, onlarn
dnd gibi deildir; nk Allahu Tealaya ve Ondan bakasna ikayet kazaya
rza gstermeye eksiklik getirmez, sadece kaza-olunana [makz] rza gstermeye
eksiklik getirir ki, bizlere de kaza-olunana rza gstermemiz (gerektii) hibir
zaman sylenmi deildir. Ve sknt, kaza-olunandr ve kaza-olunan, kaza ile ayn
ey deildir.
Eyyub bildi ki, skntnn giderilmesi konusunda Allahu Tealaya ikayet etmekten
nefsini alkoymak ilahi kahra kar direnmek demektir; ki bu da kiinin cehaletinden
kaynaklanr. Ve Allahu Teala bylesi bir kimseyi skntya sokacak bir eye
urattnda, bu kii bu skntl iin giderilmesi iin Allahu Tealaya dua etmez. Ama
bu durumda onun yapmas gereken ey gerekleyici [muhakkik] olan kimse
indinde yakarmak ve kendisinden bu skntnn giderilmesi ynnde dileyite

bulunmaktr. nk kef sahibi olan arif indinde bu (belann kuldan giderilmesi),


Cenab- lahiden giderilmesi demektir. Ve Allahu Teala, Allaha ve Resulne eza
eden kimseler.. [Ahzab Suresi, 33/57] diyerek, hi kukusuz Kendi nefsini eza
olunmaklkla nitelemitir. mdi sen, Ondan ya da bilmediin ilahi bir makamdan
gaflete dtnde, seni bir belaya uratmasndan daha byk bir eza olabilir mi?
Ve bu, sen Ona dnesin ve Onun senden bu belay gidermesiyle, senin hakikatin
olan gereksinim ire olmakln [iftikr] dorulansn diyedir. Ve sonuta da, bu
belann giderilmesini Ondan dilemen sebebiyle eza sen Onun zahir sureti
olduundan dolay Ondan giderilsin diyedir.
Ariflerden biri alktan dolay aladnda, bu bilgiyi deneyimlememi olan birinin
kendisini azarlamas zerine yle dedi: Allah beni alayaym diye acktrd.
Burada demek istedii, kendisinden giderilmesi iin Ondan dileyite bulunsun diye
kendisini skntya drd ve bunun, kendisinin sabrl oluuna eksiklik
getirmediidir. Bylelikle biz bildik ki, sabr hi kukusuz nefsi Allahtan bakasna
ikayette bulunmaktan alkoymaktr. Ve bakas derken, Allahn vecihlerinden
zgl bir vechi kastediyorum. Ve Hak Teala (kulun dua etmesi iin) ilahi
vecihlerinden zgl bir vechi tayin etti, ki bu vecih de huviyet vechi olarak
adlandrlr. Dolaysyla kul, skntnn giderilmesi iin sebebler denilen dier
vecihlerden deil, bu vecihten (yani, huviyet vechinden) dua eder ve fakat bu
(dier vecihler, yani sebebler) kendi ierisinde huviyetin ayrntlanndan [tafsil]
baka bir ey deildirler. Ve arifin, kendisinden zararn giderilmesi iin Hakkn
huviyetinden dileyite bulunmas, onu, sebeblerin tmnn Hakkn Kendisi
olduunu grmekten rtl klmaz. Ve bu, Emin Olunanlar [mena] ve Edeb
Sahiplerinden [deba] baka hi kimsenin bir yol bulamayaca bir srdr nk
Onun iin Emin Olunanlar vardr ki, onlar Allahtan baka kimse bilmez ve
bunlardan bazs (Allahn bildirmesiyle) bazsn bilir.
Biz sana bu ekilde t verdik. mdi sen, bununla amel et ve Allah Sbhanehu ve
Tealadan dileyite bulun.

YAHYA KELMESNDEK HKMET- CELALYYE


Bu (yani, Yahyann hikmeti) simlerde evveliyet hikmetidir, nk Allahu Teala onu,
kendisinden nce hi kimseyi adlandrmam olduu Yahya ismiyle adlandrd
ve bu, Zekeriyann anlmas [zikr], onunla diri olur demektir. Ve Allahu Teala onu
Yahya olarak adlandrmakla, gemi olup da anlmas bir oulda diri olan kiinin
(yani, Zekeriyann) terketmi olduu sfat ile, onun ismini birletirdi. Dolaysyla
Yahya ismi deneyimleme [zevk] ilmi gibi oldu. nk demin anlmas t ile,
Nuhun anlmas Sm ile diri oldu ve bu btn dier nebiler iin de byledir. Ama
Allahu Teala, Yahyadan nce hi kimse iin kendini-aklayc bir isimle (yani,
yayor anlamna gelen Yahya ismiyle), bu ismin imledii sfat (yani, hayat

sfatn) birletirmedi ve bunu ancak Kendi lednnden, Zekeriyaya bir inayet


olarak yapt. nk Zekeriya yle demiti: Yarabbi, Kendi lednnden bana bir
vel bahet! [Meryem Suresi, 19/5] ve bunu sylerken Hakkn ismini, olunun
isminden nce and; tpk Asiyenin, Senin yannda cennette bir ev [Tahrim Suresi,
66/11] dediinde Hakkn komuluunu evden nce anm olduu gibi.
mdi Allahu Teala, Zekeriyann isteini yerine getirmekle ona Yahyay balad ve
ad, Zekeriyann Kendisinden istedii eyi anc olsun diye Yahyay Kendi sfat ile
(yani, Hayy sfat ile) adlandrd. nk Zekeriya, kendinden sonra Allahn
anlmasnn srmesini diledi. nk ocuk, babasnn srrdr. Bundandr ki, Bana
vris olsun ve Yakub ailesine vris olsun [Meryem Suresi, 19/6] dedi. Ve nebilerin
Allah anma makamndan ve Hakka davetten baka brakabilecekleri bir miraslar
yoktur.
Sonra, Allahu Teala Yahyay benzerlerinin nde geleni klarak, Doduu, ld
ve diri olarak bas olunduu gnde onun zerine selam oldu [Meryem Suresi,
19/15] szyle onu Zekeriyaya mjdeledi. Ve Yahyay, Kendi Zat sfat olan
Hayat ile isimlendirdi. Bylece, Yahyay Kendi smi ile selamladn Zekeriyaya
bildirdi. Ve Onun sz dorudur ve onda hibir ekilde yanllk yoktur. Gerekte,
Ruhun (yani, Hz. sann), Doduum ve ldm ve diri olarak bas olunduum
gnde selam zerime olsun [Meryem Suresi, 19/33] sz, birlenme ynnden
kusursuz ise de (sann izafi ve kaytl varlnda kendine ynelik bu selam, ilahi
vecihlerden yalnzca bir vecih yoluyla olduundan), Allahn Yahyaya ynelik selam, (bu
selam, btn ilahi vecihleri kendinde toplayan mutlak huviyet vechinden geldii iin) hem
birlenme ve hem de itikat ynnden kusursuz olduu gibi, herhangi bir yoruma da
muhta deildir. nk, sann durumunda allageldik olmayan ey Allahn onu
akl ve kemal sahibi klarak konuturmas ile (beikteyken) konumu olmasdr. Ne
var ki, Yahya gibi kendisi zerine tanklk edilmedike, herhangi bir durumda
konuabilir olan bir kimsenin sznn (akl kurgulama indinde) mutlaka doru olmas
gerekmez. Bu yzdendir ki Hakkn Yahya zerine selam, sann kendi zerine
selamndan ilahi inayetle sarmalanmlk ynnden daha stndr. Ve sa beik
ierisinde annesi Meryemin masumiyetini kantlar biimde konutuunda, her ne
kadar hal karinesi, onun Allahu Tealaya yaknlna ve szlerinin doruluuna
delalet ediyor olsa da, bu byledir. Ve bu, (yani, sann beikteyken konumas, Hz.
Meryemin masumiyetine ilikin) ahidlerden biridir. kinci ahid ise, (Meryemin) kuru
hurma aacn sallamasdr ki, Meryem say nasl bir erkekle cinsel birleme
olmakszn dourduysa, kuru hurma aacndan da dllenme olmakszn taze hurma
dkld.
Eer bir nebi, Benim ayetim ve mucizem u duvarn konumasdr diyecek olsayd,
ve duvar konuarak, Sen yalancsn, Allahn resul deilsin deseydi, elbetteki ayet
dorulanm olurdu. Ve bu ekilde, onun Allahn resul olduu kesinlenir ve
duvarn syledii eye baklmazd. te bu olasln (yani, doruyu sylememe

olaslnn) beik ierisinde konuan sa iin de szkonusu edilebilecek


olmasndandr ki, bu ynden de Yahya zerine selam daha stn oldu.
mdi onun Allahn kulu olduunun (beikteki konumasyla) kantlanmas bu
konumann kendisi apak bir kant olduu halde onun hakknda (sonradan)
Allahn olu denilecek olmasndan dolaydr. Ve kendisinin nebi olduunu
syleyen sonraki topluluk indinde o, Allahn kuludur. Ve beikteyken syledii
herey gelecekte zahir oluncaya dek, (Allahn kulu olduu dnda, sylediklerinden)
geri kalan, akl kurgulama indinde olaslk hkmnde kald. O halde sen, iaret
olunan eyi iyice anla!

ZEKERYA KELMESNDEK HKMET- MALKYYE


Bil ki, hi kukusuz Allahn rahmeti, varlkta ve hkmde her eyi iine ald. Ve hi
kukusuz gazabn varl da, Allahn gazaba olan rahmetindendir. Ve gerekte,
Onun rahmeti gazabn gemitir; yani, rahmetin Ona nisbeti, gazabn Ona
nisbetinden nde gelir. Her aynn Allahtan talep ettii bir varl olduundandr ki,
Allahn rahmeti her eyi kuatt. nk Onu Rahman klan rahmet, aynn varlk
talebini kabul eder ve bylece onu vareder. te, bundan dolaydr ki, Onun
rahmetinin varlkta ve hkmde her eyi iine aldn sylyoruz. Ve lahi simler
de (ilahi rahmetin iine ald) eylerdendir nk lahi simler de (Rahman
isminin hakikat olan) Bir-olan-ayna [ayn- vahid] dncdr.
mdi, Allahn rahmetinin iine ald ilk ey, rahmet yoluyla rahmeti vareden aynn
(yani, bir-olan-aynn) ey-olmakldr [eyiyyet]. Dolaysyla, rahmetin iine ald
ilk ey, ncelikle rahmetin kendisi ve sonra, yukarda iaret edilen ey-olmaklktr
(yani, bir-olan-aynn ey-olmakldr). Ve rahmet daha sonra, gerek dnyada ve
gerekse ahirette sonsuza dek varlk bulan ister araz, isterse yaln veya bileik cevher
olsun her var-olann ey-olmakln iine alr. Ve bu, (yani, rahmetin iine
almakl, eyler bakmndan) herhangi bir garaz ve hoa gidicilik gznne
alnmakszn olur ilahi rahmet, varlkta, hoa gidici olsun veya olmasn her eyi
iine alcdr.
Fthat- Mekkiyede belirttiimiz gibi, var-olan deil, ancak var-olmayan [madum]
etkilenime urar. Var-olan, etkilenime uruyor gibi gzkse de bu ancak varolmayann (kendisine varlk verilmesi ynndeki) hkm yoluyladr. Bu garip bir
ilimdir ve bu mesele zerinde pek az durulmutur. Ve sadece vehim sahibi olanlar,
deneyimleme [zevk] yoluyla bunu bilirler; ama vehmin kendilerine etkide
bulunmad kimseler bu (var-olmayann var-olan zerinde nasl etkide
bulunduuna ilikin) meseleyi (hakikaten ve zevkan) bilemezler.

Allahn rahmeti olularda [ekvan] yaylmtr


Zatlarda (yani, var-olmayan nisbetlerin ey-olmaklklarnda)
Ve (bu nisbetlerin sureti olan, deimez) aynlarda akn srdrr
Ve bu taaduran rahmetin mertebesini mahede etmek
Bu rahmetin mertebesini dnce yoluyla bilmekten ycedir.
mdi, rahmetin and [zikr] herbir ey hi kukusuz saiddir ve varlkta rahmetin
anmad hi kimse yoktur. Ve rahmetin eyleri anmas, onlar varetmesinin ta
kendisidir. Ey dostum, belaya urayanlarda gzlemlediin ey veya akilerden eksik
olmayacak ahiret elemlerine ilikin inancn, burada sylyor olduumuz eyi
anlamaktan seni alkoymasn. Bil ki, rahmet her ey iin, ancak varetme ynnden
geneldir bylelikle, elemlere ynelik rahmetle, elemleri varetti.
Sonra, bil ki, rahmet iki ynden etkide bulunur. lki, bizzat etkide bulunmasdr ki
bu, rahmetin, zel bir garazn varlna veya yokluuna veya hoa gidici olmamasna
bakmakszn, varl kabul eden her var-olann aynna, aynnn deimezliinde
bakarak varetmesidir. Bundandr ki, itikatlarda (farkl suretlerde) yaratlan Hakk
deimez aynlardan bir deimez ayn olarak grr. mdi, rahmetin kendine rahmet
etmesi, (deimez aynlar) var etmekliiyledir. Ve bundan dolaydr ki, rahmetin
kendine rahmetinden sonra, itikatlarda yaratlan Hakkn rahmet olunan ilk ey
olduunu sylyoruz.
Rahmetin dier etkisi ise, dileyite bulunma ynndendir. mdi, rtl olanlar,
itikatlarnda olan Haktan, kendilerine rahmet etmesini isterler. Kef ehli olanlar ise
(mutlak ilah olan) Allahn rahmetinin kendileriyle kaim olmasn isterler. Ve Allah
ismiyle dileyite bulunarak, Ey Allah, bize rahmet et! derler. Ve (Allah da) ancak,
rahmetin onlarla kaim olmaklyla onlara rahmet eder. u halde, (herhangi bir sfat
ile kaim olan bir mahal o sfatn hkmnde olduundan) onlar iin hkm (yani,
rahmet hkm) vardr. nk hkm, hakikatte ancak, bir mahalde kaim olan mana
iin szkonusudur. mdi mana, hakikatte rahmet edicidir [rhim]. Byle olunca,
Allahu Teala inayet olunmu kullarna (rahmetin onlar ile kyam suretiyle) ancak
rahmetle rahmet edicidir. Rahmet kendileriyle kaim olduunda, rahmetin hkmn
deneyimleyerek [zevkan] bulurlar. O halde, rahmetin (kendisine mahal edinmekle)
and kimse hi kukusuz rahmet olunmutur.
Ve eyleyici isim [ism-i fail] rahm ve rhimdir (ve byle ise de, bunda hakim
olan rahmettir). Ve hkm, manalarn kendi zatlar iin gereken bir ey olduundan,
yaratlmlkla nitelenemez. mdi (hkm bir halden ibarettir ve) haller var da
deildir, yok da deildir. Yani, hallerin varlkta aynlar var deildir; nk onlar
sadece nisbetlerdir. Ve haller hkm bakmndan, yok da deillerdir. nk ilmin
kendisiyle kaim olduu bir kimseye alim ad verilir, ki bu (alim olmaklk) bir
haldir. Dolaysyla alim, ilim ile sfatlanm olan bir kimsedir. Alim, (ilim ile
sfatlanm) o kimsenin ta kendisi [ayn] deildir, ilmin de ta kendisi [ayn] deildir.

Ve gerekte, ilimden ve ilmin kendisiyle kaim olduu kimseden bakas yoktur. Alim
olmak, bu mana ile (yani, alim-olmaklk manas ile) nitelenmesi sebebiyle bu
kimsenin halidir. Byle olunca, ilmin o kimseye nisbeti sonradan oldu ve ona
bylelikle alim dendi. Ve gerekte rahmet, rahmet-eden [rhim] tarafndan bir
nisbettir ve bu rahmet nisbeti (rahmet sahibi zerinde) hkm gerektirir ve bu
(hkm gerektiren nisbet), rahmettir. Ve rahmet-olunanda rahmeti vareden, o
rahmet-olunana rahmet etmeksizin, rahmeti varetmi deildir. Ve ancak, rahmetin
kendisiyle kaim olduu kimseye, bu rahmetle rahmet edici olmak iin, rahmeti
varetti.
Ve Hak Sbhanehu Teala Hazretleri, sonradan olma eyler iin mahal deildir.
Dolaysyla, kendisinde rahmetin varedilmesi iin de mahal deildir. O rahmet
edicidir ve rahmet edici olan, rahmetin kendisiyle kaim olmasndan dolay rahmet
edicidir. Bylece apak ortadadr ki, O, rahmetin ta kendisidir. Bu ii
deneyimlemeyen [zevk] ve buna eriememi olan kimse, Hak rahmetin ta kendisidir
veya sfatn ta kendisidir demeye cesaret edemeyip, Hak sfatn ta kendisi de
deildir, ondan baka da deildir dedi. Byle olunca, Sfatlar ne Hakkn
huviyetidir, ne de Haktan bakadr demi oldu. Hakkn sfatlarn deillemeye
[nefy] g yetiremedii gibi, sfatlar Onun ta kendisi klmaya da g yetiremedi ve
yukardaki ifadeye yneldi. Geri bu da gzel bir ifadedir, ama u ifade iin aslna
uygun der ve karkl da ortadan kaldrr: Sfatlar, nitelenen Hakkn zatyla
kaim olup, aynlarnda bir varlklar yoktur; ve sfatlar, kendileri ve niteledikleri (Zat)
arasnda ve birbirlerinin aklla-kavranabilir olan aynlar arasnda birer nisbet ve
greceliktirler.
Rahmet, cem edici [cami] olmakla birlikte, herbir lahi sme nisbetle eitlidir.
Bundandr ki, Hak Sbhanehunun rahmet etmesi herbir lahi sim ile dilenir.
Bylece Allah ona (yani, dileyite bulunan kimseye) rahmet eder ve bu, Rahmetim
her eyi kaplamtr [Araf Suresi, 7/156] ayetinde iaret edilen rahmettir. Sonra, bu
rahmetin, lahi simlerin saysnca birok kollar vardr. O halde, bir kimse, Ey
Rabbim, Bana rahmet et! dediinde, rahmet, bir lahi sme (yani, Rabb ismine)
nisbetle genel deildir. Bu durum, dier lahi simler iin de geerlidir. Bylece,
hatta, Mntakim ismi ile (intikam peinde olan kii) Ya Mntakim, bana rahmet et!
der. Bunun byle olmas, lahi simlerin adlandrlan Zata iaret ederken, (kendi
tikel) hakikatlerinde, birbirinden farkl anlamlara iaret etmesindendir. mdi, bu lahi
simlerle dua ederek rahmet dileyen kii, szkonusu simlerin, kendisiyle dier
simlerden farkl ve ayrk olana iaret ediyor olmas dolaysyla deil, adlandrlan
Zata iaret etmesi dolaysyla bu simlerle dua eder. nk o sim, dua eden kimse
indinde, Zata iaret ediyor olduundan, dier simlerden ayrk deildir ve ancak
kendi zatndan dolay kendi nefsiyle dierlerinden ayrktr. nk belli bir
szckle kendisine iaret edilen anlam, kendi zatyla, kendisinden baka olandan
ayrk bir hakikattr her ne kadar simlerin hepsi Bir-olan-ayna [ayn- vahid]
iaret etmek iin konuldu [vaz] ise de, bu byledir. Hi kukusuz, herbir smin,

ancak kendisine zg olan bir hkm olduu gibi, bu simler ayn zamanda da
adlandrlan Zata delalet ederler. Bundan dolay, Ebul Kasm bin Kss demitir ki,
hi kukusuz herbir lahi sim, tek tek btn lahi simlerin hepsini adlandrr. Bir
smi, anarak ne kardn zaman, o smi, btn simlerle nitelemi olursun bu,
btn simlerin Bir-olan-ayna iaret etmesinden dolaydr. Her ne kadar ok olsalar
ve her ne kadar hakikatlar eitli olsa da, bu byledir.
Sonra hi kukusuz rahmete iki yoldan eriilir: Bunlardan biri zorunluluk [vcub]
yoluyladr ki, buna Allahu Tealann, Ben rahmeti takva sahipleri ve zekat
verenler iin farz kldm [Araf Suresi, 7/156] sznde iaret edilmi olup, Hak
tarafndan kullar iin ilme ve amele ilikin sfatlarla kaytlanmtr. Ve ikinci yol, ilahi
ba [imtinan] yoludur ki, burada, erien rahmet hibir amelin karl deildir.
Buna da Hak Tealann, Rahmetim her eyi kaplamtr [Araf Suresi, 7/156]
sznde iaret edilmitir. Ve (Resulallah hakkndaki) Ta ki, Allah senin gemi ve
gelecek gnahlarn balasn [Fetih Suresi, 48/2] sz de, tpk, Ne dilersen yap,
kukusuz Ben senin gnahlarn baladm sz gibi basal rahmete [rahmet-i
imtinan] iaret eder. yleyse, bunu bil!

LYAS KELMESNDEK HKMET- NASYYE


lyas Nuhtan nce nebi olan dris aleyhisselamdr. Ve Allah, drisi yce mekna
ykseltti. dris gklerin kalbinde, yani gnete bulunuyordu. Sonra Baalbek ehrine
gnderildi. Baal bir putun, Bek de bu yerin hkmdarnn adyd. Ve Baal adl
bu put, yrenin hkmdarna aitti. Ve dris olan lyas, gereksinim [hacet]
anlamna gelen lbanet kknden tretilerek Lbnan ad verilen dan
yarlmasyla (misal aleminde) ateten bir at grd her taraf ateten bir att bu. At
grp zerine bindiinde, ehvet kendisinden uzaklat. Bylece, ierisinde hibir
ehvet barndrmayan akl haline geldi ve nefsin garazlaryla hibir ilikisi kalmad.
(Akl makamnda olmasyla) Hak lyasta mnezzeh olunca, ilahi marifetin yarsn
elde etmi oldu. nk akl, kendi bana olduunda, ilimleri kendi akl
kurgulamasndan almas dolaysyla, Allah tebih yoluyla deil, tenzih yoluyla bilir.
Ve Allaha ilikin marifeti ancak Onun tecellisi ile kusursuz hale gelir. (Byle bir
durumda) tenzih edilmesi gereken yerde biimsel tenzih ile deil gerek tenzih ile
ve tebih edilmesi gereken yerde de uhud ve kef tebih ile tebih eder; ki bylece
tabii suretler ve unsurlarda Hakkn varlnn yaynmn grr ve kendisi iin,
aynn Hakkn ayn olarak grmedii hibir suret kalmaz. Ve ite bu, Allahn
indirdii eriatlarn getirdii en kusursuz marifettir ve btn vehimler bu marifet
yoluyla hkmederler. Bundandr ki, vehim bu insan oluumunda akldan daha
byk bir gce sahiptir. Akl sahibi bir kimsenin akl her ne kadar olgun olsa da, bu

akl vehmin kendisine hkmetmesinden ve aklettii eyde tasavvurdan kurtulamaz.


Vehim, insann kmil suretinde bulunan en byk hkmrandr. Ve indirilen
eriatlar da bu yolla (yani, vehim yoluyla) geldi. Ve bu eriatlar, bir yandan tenzih
ederken, bir yandan da tebih etti. Tenzih durumunda, vehim ile tebih etti ve tebih
durumunda da, akl ile tenzih etti. Bylece her ikisi bir btn olarak birbirine
baland. Dolaysyla, tenzihin tebihten, tebihin de tenzihten ayrk olmas mmkn
deildir. Bundandr ki, Allahu Teala, Onun benzeri yoktur [ura Suresi, 42/11]
diyerek hem tenzih, hem de tebih etti. O, iitendir, grendir [ura Suresi, 42/11]
diyerek de tebih etti. Yukarda anlan ilk ayet, tenzihe ilikin olarak inen ayetlerin
en by olmakla birlikte, benzer szyle, tebihten arnk deildir. Allah en iyi
bilen yine Kendisidir ve O, Kendini bizim szn ettiimiz ekilde nitelemitir.
Daha sonra yle der: Eriilmez olan Rabb, onlarn niteledikleri eyden
mnezzehtir [Saffat Suresi, 37/180]. Bylece, Kendini onlarn tenzihlerinden tenzih
eder. nk onlar, tenzih ederek, Hakk snrlamaktadrlar. Akllarn Allahn
benzer-olmakln anlama eksikliinden dolay byledir bu.
Sonra, btn eriatlar, vehimlerin hkmettii eyle geldiler. Ve dolaysyla da,
Hakk, Kendisini zahir klan sfatlardan ayrk klmadlar (tenzih ve tebih
hakknda) byle dediler ve (vehimlerin hkmettii eyle) byle getirdiler. Ve
mmetler (bu eriatlar yoluyla) bu ekilde bildiler; Hak da onlara (marifet) tecellisini
balad. Bylece vris olarak resullerin ardnca geldiler ve Allahn Resulleri ne
sylediyse, onu sylediler. (Ve resullerin syledii ey ise, vehimlerin hkmettii
eydir, nk eriatlar vehimlerin hkmettii eyle gelmitir; ve bunun byle olduu
u ayette de grlr:) Allah risaletini nereye yerletireceini ok iyi bilir [Enam
Suresi, 6/124]. Bu ayetteki ok iyi bilir sz (ayetin Arapadaki szdizimi
bakmndan) iki ekilde ele alnabilir. ncelikle Allah resullerinin yklemi olarak
ve ikinci olarak da risaletini yerletirecei yerin znesi olarak ve bunlarn her
ikisi de dorudur. Bu nedenledir ki, tenzihte tebihten, tebihte de tenzihten
szediyoruz.
Bunu ortaya koyduktan sonra, eletiride bulunann [mntekit] ve itikat sahibinin
zerine perdeleri indirir ve rtleri rteriz. Her ne kadar bu kimseler Allahn
kendilerinde tecelli ettii birer suret olsalar bile, suretlerin (tecelliyi kabul etme
ynndeki) istidadlar arasndaki stnlk farkllnn ve bir surette tecelli edenin
ancak o suretin istidad hkmnce tecelli ettiinin zahir olabilmesi iin rtmekle
emrolunduk. Dolaysyla, (tecelli istidada gre olduundandr ki) bir suretin
hakikatinin ve gereklerinin [levazm] verdii ey, tecelliye (yani, tecelli eden Hakka)
nisbet olunur. Bu, kanlmaz olarak byledir.
Uykusunda, inkar olunamaz bir ekilde Hakk gren kimsenin durumu bunun
gibidir. Ve hi kukusuz ki, Hak, bu grlen suretin ta kendisidir [ayn]. Ve Hakkn
(uykudayken) tecelli ettii suretin gerekleri (yani, ekil ve tarz ve varlk gibi eyler)
ve hakikatleri Hakka tabidir. Uykudan uyannca, uykuda grlenden baka bir eye

geilir ki bu, akl yoluyla Allahn (grlen suretin tesinde) tenzih edilmesini
gerektirir. Tabir eden kii kef ehli veya iman sahibi ise, yalnzca tenzih etmekle
kalmaz, o surette zahir olann da hakkn vererek, ayn zamanda tebih eder. Byle
olunca, Allah sz, iareti anlayan kimse iin, eer tahkik edecek olursa btnlk
mertebesinden [mertebe-i klliye] ibarettir. Ve btnlk mertebesi de, etkin [faal]
olan lahi simlerin toplamn [cemiyyet] ve edilgin [mnfail] olan mmkn zuhur
mahallerinin toplamn kendinde toplayan [cami] uluhiyet mertebesidir.
Ve bu hikmetin (yani, inasiyye hikmetinin) ruhu ve zeti udur: Herey, etkidebulunan [messir] ve etkide-bulunulan olarak ikiye ayrlr ve bunlar iki
kavramdrlar. Etkide-bulunan, nereden baklrsa baklsn ancak Allahtr. Ve etkidebulunulan, nereden baklrsa baklsn her hal ve hazrette ancak alemdir. mdi, sana
bir ey (ilahi hazretten veya imkan aleminden) eritiinde sen onu uygun den
aslna (ilahi kemalata veya kevn kusurlulua) kattr. nk, ortaya kann bir
asldan dallanmas kanlmazdr. (Yani, erien ey, etkide-bulunan veya etkidebulunulan klli asldan bir dal olur ve her ikisinin de asl Haktr ve eer Hakkn
etkide-bulunulan olmas nasl olur dersen bil ki) lahi sevgi [muhabbet] kulun
nafilelerinden ortaya kt. Bu, etkide-bulunan (nafileler) ile etkide-bulunulan (Hak)
arasnda ortaya kan bir etkidir. Hak, bu ilahi sevgiyle, kulun iitmesi, grmesi ve
yetileri oldu. Dolaysyla bu, yerleik bir etkidir ki, eri olarak olumlanm
olmasndan [sbut] dolay eer iman sahibi isen bu etkiyi inkar edemezsin.
Ve akl- selime gelince; akl- selim sahibi bir kimse ya tabii tecelli mahallinde
(bulunan insan suretinde) ilahi tecellinin mahalli olup, bizim sylediimiz eyi
ariftir; ya da iman sahibi bir mslman olup, ona iman eder. Ki bu duruma, (kyamet
gn Alemlerin Rabbinin tecellisine ilikin) sahih bir hadiste iaret edilmitir. mdi
vehim sultannn, (Hakkn) bu surette tecelli ettii kendisine (hadis yoluyla) sz
edilmi akl zerine hkmetmesi kanlmazdr nk buna (yani, Hakkn
suretlerde tecelli ettiine) iman etmektedir.
man sahibi olmayan kimseye gelince, vehmi vehim ile altetmeye alr. Byle
olunca, dnsel kurgulamasyla, grd ryada, kendisine bu surette tecelli
etmesinin Allah iin olmayacak bir ey olduunu tahayyl eder. Halbuki, byle
yaparken, kendi nefsini bilmedii, bilincinde olmad iin, vehim kendisinden
ayrlm deildir.
Ve Allahu Tealann, Bana dua edin ki, kabul edeyim [Mmin Suresi, 40/60]
buyurmas bundandr (yani, etkide-bulunan ve etkide-bulunulan arasndaki
ayrmlamadan dolaydr). Hak Teala, Kullarm sana Beni sorarlar: Ben yaknm ve
bana dua eden olduunda, dua edenin duasn kabul ederim [Bakara Suresi, 2/186]
buyurdu. nk, ancak dileyite-bulunan olduunda (bu dilei) kabul edici olan
vardr her ne kadar dua edenle kabul edenin ayn bir ise de, bu byledir. mdi,
suretlerin birbirinden farkl olduu apaktr. Dua eden ve duay kabul eden hi

kukusuz iki ayr surettir; ve btn bu suretler, Zeydin uzuvlar gibidir. Zeyd, kii
olarak tek bir hakikattir [hakikat- vahid] ve eli hi kukusuz; ayandan, bandan,
gznden ve kandan baka bir surettedir. Ayn ekilde Hak, ok [kesir] olan birdir
[vahid]: Suretler ile ok, ayn ile birdir ve hi kukusuz ayn ile bir [vahid] olan
insan gibidir. Ve biz Amrn Zeyd olmadna, Halid veya Cafer de olmadna
phe etmeyiz ve hi kukusuz bu bir-olan-aynn [ayn- vahid] ahslar varlk
olarak bitimsiz saydadrlar. mdi insan (kavram), her ne kadar ayn ile bir ise de,
suretler ve ahslar olarak oktur.
Eer iman sahibi isen, kesinlikle bilirsin ki, Hak Teala kyamet gn bir surette tecelli
ettiinde, tecelli ettii bu suret yoluyla bilinir. Sonra deiik bir surette tecelli edip
(bu kez de) bu suret yoluyla bilinir. Ama her iki surette de tecelli eden Odur; her iki
suret de Ondan bakas deildir; ve bilinir ki, ilk suret dier suretten bakadr.
Bylelikle, (Hakkn ayn olan) Bir-olan-ayn [ayn- vahid], sanki bir ayna
konumundadr. O aynaya bakan kii, onda Hakka ilikin itikadnn suretine
baktnda, onu tanr ve onu onaylar. Ve o aynada itikat ettiinden baka bir ey
grdnde, o grdn (yani, grdnn Hak olduunu) inkar eder. Nitekim,
(aynaya bakan kimse) ayna ierisinde hem kendi suretini, hem de bakalarnn
suretini grr. Ayna bir ayn [ayn- vahid] olduu halde, bakan kimse aynada birok
suretler grr. Aynann suretlerde bir yanyla etkisi vardr ve bir yanyla da etkisi
yoktur. Bununla birlikte aynada suret btnl ierisinde yoktur. Aynann etkisi,
sureti, daha kk, daha byk, daha uzun veya daha geni yanstabilir olmasdr.
Dolaysyla ayna (aynaya den), suretin lsne etkide bulunur ve bu etki
aynadan kaynaklanr. Ve aynadan kaynaklanan bu bakalamalar, ancak aynalarn
llerinin birbirinden farkl olmasndan dolay ortaya kar. O halde, (ekilleri
bakalatran) aynalarn toplamna bakma da, (her sureti zgn haliyle yanstan) bir
olan aynaya bak. Ki bu bakn, Hakkn zatna ynelik bakndr ve Onun Zat
alemlerden ganidir. Ve lahi simler ynnden O, aynalar gibidir. Sen, hangi lahi
sme bakarsan veya her kim bir lahi sme bakarsa, bakan kimseye ancak o smin
hakikati zahir olur. byledir eer anlayabilirsen. O halde (nefsini ldrmekten
yana) skntya dp korkuya kaplma, nk Allahu Teala ylan ldrmek iin bile
olsa, cesareti sever. Ve ylan senin nefsinden bakas deildir; ve bir ylan, kendi nefsi
iin, sureti ve hakikati ile ylandr. Ve bir ey, her ne kadar duyumsanan sureti
bozunsa bile, kendi nefsinden (zat ve hakikat itibaryla) ldrlemez. nk ilahi
ilim [hadd] onu korur ve hayal (yani, misal alemi) onu ortadan kaldrmaz.
byle olunca, bu, zatlar zerine (yokolup gitme bakmndan) emniyet ve izzet ve
korumadr. nk sen, ilahi ilimdeki suretlerin [hudud] bozunmasna g
yetiremezsin. Bundan daha byk bir izzet olabilir mi? Dolaysyla sen, vehminle,
ldrdn tahayyl edersin. Halbuki Allahn ilminde [hadd] var-olan sureti, akl
ve vehim ortadan kaldramaz. Ve bunun delili, u ayet-i kerimedir: Sen atmadn
attn zaman; ama Allah att [Enfal Suresi, 8/17]. Gz ise, duyumsal olarak atann
Muhammedin sureti olduunu alglad. Halbuki o, Allahn, ayetin banda (sen

atmadn diyerek), onun atmakln deilledii bir surettir. Sonra, atma eylemini
ayetin ortasnda (attn zaman diyerek) onun sureti iin dorulad [isbat]. Ve
ayetin sonunda da, Muhammed suretinde atann ancak Allah olduunu syledi. Ve
buna iman edilmesi gerekir.
Bu etkiyiciye [messir] bak ki, Hakk Muhammedin suretine indirdi [inzal]. Ve
Hak, Kendini kullarna bu ekilde bildirdi. Bunu Kendisi syledi, biz deil. Ve Onun
bildirdii dorudur. Ve dedii eyin ilmini ister anla, ister anlama, buna iman etmek
zorunludur. Dolaysyla, ya alimsindir ya da iman sahibi bir mslmansndr. Akln,
sebeb, kendine sebeb olan sonucun sebebi olamaz biiminde hkmetmesi, akl
kurgulamann dn ynnden akln zayflna delalet eder. Halbuki tecelli
ilmine gre, bilinir ki: Sebeb, kendine sebeb olan sonucun sebebi olur. (Yani, varolmayan ayan- sabite ki sebeb olan zat- ahadiyenin sonucudur istidad ve
kabiliyetleri ile lahi limdeki deimezlikleri halinde, sebeb olan zat- ahadiyeden
kendilerinin varedilmesini isterler.)
Ve akl, dncesini (sebeb ve sonu arasndaki nisbetten) soyutlayarak yaparsa,
doru bir hkme varr. Ve iin, kurgusal delilin ona verdii eye aykr olduunu
(tecelli ile) grdnde, akln varabilecei son nokta yle demesidir: Aynn bu ok
olanda [kesir] bir [vahid] olduu kesinlendikten sonra, bu ayn, bu suretlerden bir
surette bir sonu iin sebeb olmas dolaysyladr ki, kendi sonucuna sebeb olmas
halinde sonu olmaz; onun sebeb olmas hkm, bu hkmn baka bir surete
gemesiyle deiir. Dolaysyla, kendi sonucu iin sonu olur ve kendi sonucu da,
onun iin sebeb olur. te, ii ne ise o olarak takdir edip, kendi dnsel
kurgulamasyla kalmad zaman, akln varabilecei son nokta budur. Eer sebebiyet
meselesinde durum byleyse, daha zor meselelerde akl kurgulamann ne kadar
geni olabileceini sanrsn?
Ve resullerden Allahn selam onlarn zerine olsun daha akll olan yoktur. Ve
onlarn getirdii, hi kukusuz, Cenab- lahinin bildirdiidir. Bylece, akln
doruladn doruladlar; ve buna, akln anlamakta yetersiz kald ve kendi
asndan olmayacak bir ey olarak grd ve (ancak) tecellide onaylad eyi
eklediler. Ve akl, tecelliden sonra, grm olduu eyden dolay hayrete der. Eer
Rabbin kulu ise, akl Ona havale eder ve eer kurgulamasnn kulu ise, Hakk
aklnn hkmne indirger. Ve bu ikinci durum, bu dnyada, ahiret oluumundan
perdeli bir ekilde bu dnyev oluumda olunduunda szkonusudur. Ve arifler
zerinde dnya ahkamnn yrrlkte olmasndan dolay, dnyada grn
itibaryla dnyev surette zahir olurlar. Ama hi kukusuz ki, Allah onlar (arifleri)
kendi batnlarnda ahiret oluumuna geirdi. Dolaysyla onlar, suret ile bilinmez
olup, ancak Allahn basiret rtlerini kendisinden kaldrd [kef] kimse iin
bilinmez deildirler arifleri ancak bylesi kimseler idrak edebilirler. lahi tecelliye
mazhar olmalarndan dolay, Allah ariflerinin btn hepsi ahiret oluumu zre bir
halde olmaklklar ierisinde, kendi dnyalarnda haredilmi ve kendi kabirlerinden

neredilmilerdir. Bu ekilde o, Allahn baz kullarna bir inayeti olarak, grlmeyen


eyi grr ve mahede edilmeyen eyi mahede eder.
Her kim, dris/lyasn hikmetini anlamak isterse ki Allahu Teala onu iki oluumda
oluturdu [ina]; Nuh aleyhisselamdan nce nebiydi, daha sonra ge ykseltildi ve
daha sonra da resul olarak (yeryzne) indi; bylece Allahu Teala (biri nbvvet ve
dieri de risalet olmak zere) iki farkl menzili onda birledi aklnn hkmnden
ehvetine inerek mutlak hayvan olsun (yani, eyada tasarruf konusunda akl kargelici olmayp, rahman varidata teslimiyet gsteren hayvan gibi olsun), yle ki,
insanlar ve cinlerin dnda kalan herbir yrycnn [dabbe] kefettii eyi
kefedebilsin. Ve bylesi bir kef srasnda, hayvaniyet makamn gereklediini bilir.
Hayvaniyet makamnn iki alameti vardr. Birisi, (szn ettiimiz) bu keiftir,
bylece kabirde kimlerin azaba uradn ve kimlerin nimete eritiini grr; l bir
kimseyi yayor olarak, susan bir kimseyi (kelimat- ruhaniyye-i melekutiyye ile)
konuuyor olarak, oturan bir kimseyi de (manevi ve hayal hareket ile) hareket
ediyor olarak grr. Ve hayvaniyet makamnn ikinci alameti ise dilsizliktir, yle ki,
bir kimse grd bir eyi sylemek istese buna g yetiremez ite bu
durumdadr ki hayvaniyet makamnda (tmyle) gereklenir. Dilsizlik olmakszn
kendisinde bu kefin ortaya kt bir izleyicimiz vard bundandr ki, hayvaniyet
makamn (tmyle) gerekleyemedi. Allah beni bu makama yerletirdiinde
[ikame] hayvaniyet makamn tmyle gerekledim. Gryor ve grdm eyi
sylemek istiyordum, ama buna g yetiremiyordum. Dolaysyla, konuamayan
dilsizlerle aramda fark bulamyordum.
Bizim bu sylediimiz eyi gerekleyen kimse, tabii madde olmakszn, saf
[mcerred] akla geer. Dolaysyla, tabii suretlerde zahir olan eylerin asllar olan
birtakm eyleri mahede eder. Byle olunca, bu hkmn (yani, tabii suretlerde
zahir olan eitli hkmlerin) tabii suretlere nereden zahir olduunu (yani, deimez
aynlardan zahir olduunu) deneyimleme yoluyla (yani, zevk ilmiyle) bilir. Eer
tabiatn Rahmann Nefesi olduunu kefedecek olursa, kendisine byk bir hayr
balanm demektir. Eer, bizim szn ettiklerimizle yetinecek olsa bile aklna
egemen olan marifetin bu kadar kendisine yeter ve bu kimse, arifler arasna katlr.
Ve deneyimleme yoluyla [zevkan], Onlar ldren siz deilsiniz, Allah ldrd
onlar [Enfal Suresi, 8/17] ilahi kelamn bilir onlar ancak demir, vuran
(mminler) ve bu suretleri yaratan ldrmtr. te ldrmek ve atmak btn
bunlarla birlikte ortaya kt. Bylece, arif olan kii, eyleri, asllar ve suretleriyle
mahede eder ve bylece marifeti eksiksiz olur. Ve eer Nefesi (yani, Rahmann
Nefesini) de mahede edecek olursa, yalnzca marifeti eksiksiz olmakla kalmaz,
ayn zamanda da kmil bir kimse olur. Grenin, grlenin ta kendisi [ayn] olduunu
grerek, grdnn ancak Allah olduunu grr. Bu kadar yeter Allah baarya
erdirici ve doru yola ileticidir.
LOKMAN KELMESNDEK HKMET- HSANYYE

lah, (Kendisi iin) rzk irade etmeye meylettiinde


Varoluun [kevn] btn onun gdasdr
Ve eer ilahi meiyyet bizim iin rzk irade etmeye ynelirse
Meiyyetin gereince, O bizim (deimez aynlarmz) iin gdadr
Onun meiyyeti iradesidir
yleyse deyin ki: meiyyetle iradeyi diledi
Bylece irade, meiyyetin dilediidir.
Meiyyet artmay (varetmeyi) ve azalmay (yok etmeyi) irade eder
Ama, Onun meiyyetinden baka meiyyet yoktur
te bu, ikisi (meiyyet ve irade) arasndaki farktr, iyi anla
Ve bir ynden bakldnda her ikisinin de ayn birdir.
Allahu Teala, Biz Lokmana hikmeti verdik [Lokman Suresi, 31/12] ve Hikmet
verilen kimseye hi kukusuz byk hayr baland [Bakara Suresi, 2/269]
buyurdu. Dolaysyla Lokman, Kuranda belirtildii zere ve Allahu Tealann
ehadetiyle byk bir hayr sahibidir. Ve hikmet kimileyin dile getirilir ve kimileyin
de dile getirilmez. Lokmann oluna syledii u szler, dile getirilmi olan
hikmettendir: Ey oulcuum! nsann rzklar ve amelleri bir hardal tanesi kadar
bile olsa, o amel ve rzk tanesi ister bir kayann ierisinde olsun, isterse gklerde
veya yerde olsun Allah onu ortaya karr [ihzar] [Lokman Suresi, 31/16]. Bu
hikmetin dile getirilmi bir hikmet olmas, Lokmann Allahu Tealay, (habbeyi)
ortaya karc klmasdr ve Allahu Teala bunu Kitabnda (Kuranda) onaylam
ve bu sz, syleyene geri evirmemitir.
Ve dile getirilmemi [mesktn anha] hikmete gelince, hal karinesi ile bilinen bu
hikmet, tanenin kim iin ortaya karldnn (Lokman tarafndan) sylenmemesidir.
Lokman bu hikmeti sylemedi ve Allah onu senin iin veya senden bakas iin
ortaya karr demeyerek, ortaya karlmay genele ilikin kld yani,
bakan/dnen [nazar] kimsenin, Allahu Tealann, O gklerde, yerde Allahtr
[Enam Suresi, 6/3] szne bakmas/szn dnmesi iin, tenbih olarak, ortaya
karlan gklerde ve yerde kld.
Lokman, dile getirdii veya dile getirmekten geri durduu eyle, Hakkn (her eyin
deil de) her bilinenin ayn olduunu haber verdi; nk bilinen, eyden daha
kapsamldr. Dolaysyla da, (bilinen, eyiyyetin olmad taayyn-i evvel
mertebesinde yalnzca Hak tarafndan bilindiinden, insanlar iin) bilinmezlerin en
bilinmezidir.
Bundan sonra, Lokman, kendi oluumu bu hikmetle kmil olabilsin diye, bu hikmeti
eksiksiz kld ve onu eksiksiz bir ekilde ald. Bylece, Allah Latiftir [Lokman
Suresi, 31/16] dedi. Latif oluu ve ltfundandr ki O, kendi ismiyle adlandrlan ve
kendi snryla snrl [mahdud] olan eyde, bu eyin ayndr. Ve bu ey iin, isminin
delalet ettii ey denir. Dolaysyla, ona gk, yer, kaya, aa, hayvan,

melek, rzk veya yiyecek denir. Ve (btn bu) eylerin herbirinden ve


herbirinde zahir olan, bir-olan-ayndr [ayn- vahid]. te yandan, Eariler yle
derler: Btn alem cevher bakmndan benzeiktir. Dolaysyla alem, tek bir
cevherdir [cevher-i vahid]. Ve bu bir-olan-cevher, bizim bir-olan-ayn dediimiz
eyin aynsdr. Eariler daha sonra, (tek cevher) araz yoluyla kendi ierisinde
farkllar dediler. Bu da bizim (bir-olan-ayn) ayrabilmek iin, suretler ve
nisbetler yoluyla oklar ve birbirinden farkllar szmzn aynsdr. Suret, araz
veya miza ynnden, Bu, br deildir denir. Ve cevher ynnden, Bu,
brnn ta kendisidir denir. Bundandr ki, her suret ve mizacn tanmnda
cevherin ayn ikindir [ahz]. Dolaysyla biz yle deriz: Cevher, Haktan baka
deildir. Ve cevher olarak adlandrlan her ne kadar Hak ise de, kelamclar, bu
cevherin, kef ve tecelli ehlinin mutlak kld Hakkn ta kendisi olmadn
zannederler. (Yani, cevherin ayn baka, Hakkn ayn bakadr deyip, iki ayn isbat
ederler.) mdi, ite bu, Onun Latif olmasnn hikmetidir.
Daha sonra Lokman, Hakk O, Habrdir [Lokman Suresi, 31/16] yani, deneme
[ihtibar] yoluyla ortaya kan ilimle bilir diyerek nitelendirdi. Ve bu ilme u ayette
iaret edilmitir: Biz sizi deneriz, ta ki bilelim [Muhammed Suresi, 47/31]. Ve bu
ilim, deneyimleme [zevk] ilmidir. Hak Teala, ii ne ise o olarak bilmekle birlikte,
Kendisini bir ilimle bilgileniyor olarak niteledi. Ve Hak Tealann Kendisi hakknda
kesinledii bir eyin inkar szkonusu olamaz. Bylece Hak Teala, mutlak ilim ile,
yetilerle kaytl olan deneyimleme [zevk] ilmini birbirinden ayrd.
Ve Allahu Teala, Kendi nefsinin, o kulun yetilerinin ta kendisi [ayn] olduunu
bildirdi: Ben onun iitmesi olurum dedi ki bu, kula ilikin bir yetidir. Ve dili,
eli ve aya olurum dedi ki bunlar, kulun uzuvlarndandr. Allahu Teala,
kulunun yetileri olduunu sylemekle kalmayp, ayn zamanda uzuvlar da
olduunu belirtti ve kul, bu uzuvlar ve yetilerden bakaca bir ey deildir. mdi,
(Hak kulun yetileri ve uzuvlar olunca) kul olarak adlandrlann ayn Haktr. Ama
bu, kulun, efendinin ayn olduu demek deildir. nk nisbetler, zatlaryla
birbirinden ayrktr. Ama bu nisbetlerin, Kendisine mensub olduklar Hakkn
Zatnda ayrklk yoktur. nk, varlkta btn nisbetlerde Onun aynndan
bakas yoktur. Bylece O, nisbetler, izafetler ve sfatlar sahibi olan Bir-olan-ayndr.
Lokmann, oluna t verirken, Allah Latif ve Habr simleriyle
adlandrmas, Lokmann hikmetinin kemalat derecesini gsterir. Ama eer, Allah,
Latif ve Habrdir [Lokman Suresi, 31/16] demek yerine, Allah, Latif ve Habr idi
(yani, Allah ezelde kendi zatnda Latif ve Habr olduu gibi, imdi de yledir)
diyecek olsayd, sahip olduu hikmet ok daha kusursuz ve apak olurdu. Ve
Allahu Teala, Lokmann szn bu sze herhangi bir ey eklemeksizin olduu
gibi aktard. Her ne kadar Lokmann, Allah, Latif ve Habrdir [Lokman Suresi,
31/16] sz Allahn sz ise de, Allahu Teala bilir ki, eer Lokman, szn (dile
getirilmemi brakmayp) tam syleseydi, elbette ki, Allah, Latif ve Habr idi derdi.

Lokmann, Hardal tanesi arlnca olsa bile.. [Lokman Suresi, 31/16] szne
gelince: Burada sz edilen tane, bir kimseye gda olan bir eydir. Ve bu (gda ile)
beslenen, Allahn, Kim zerre kadar bir iyilik yapmsa onu grecektir ve kim zerre
kadar ktlk yapmsa onu grecektir [Zelzele Suresi, 99/7-8] szndeki
zerreden bakas deildir. Dolaysyla bu zerre, beslenenin kdr; ve bir
hardal tanesi de besinin kdr. Eer beslenenler arasnda, zerreden daha kk
bir ey olsayd, Allahu Teala elbette ondan sz ederdi. Nitekim, Allahu Teala, Allah
bir sivrisinekle misal getirmekten ekinmez.. [Bakara Suresi, 2/26] buyurdu. Sonra,
varlkta sivrisinekten daha kk bir ey olduu ilahi ilimde sabit olduundan, ..ve
onun tesindeki ile [Bakara Suresi, 2/26] szn ekledi ve bu (tesindeki olan),
kklkte (sivrisinekten daha kk bir mahluk) demektir. Bu da, tpk Zelzele
Suresindeki ayet gibi Allah kelamdr. mdi, bunu bil. Ve biz biliriz ki, zerreden daha
kk bir ey olsayd, Allahu Teala, arl, abartmal bir ifade olarak kulland
zerreye zg klmazd. Ama en dorusunu Allah bilir.
Lokmann, oluna kltme kipiyle (oulcuum biiminde) seslenmesine gelince:
Bu kltme, rahmettir. Merhametinden dolay, oluna, kendisini mutlulua
eritirecek ameller ilemesini tledi. Ve, Lokmann, Allaha irk koma!..
szyle olunu irkten sakndrmas ise, undan dolaydr: ..irk en byk
zulmdr [Lokman Suresi, 31/13]. Ve (bu durumda) mazlum olan, makamdr (yani,
ayn- vahidden ibaret bulunan uluhiyet makamdr); nk bu makam, bir-ayn
[ayn- vahid] olduu halde, blnebilirlikle nitelemitir. Ve Ona irk koan kimse,
Ona Onun ta kendisini [ayn] ortak komu olur ve bu da en byk cehalettir. i
ne ise o olarak bilmeyen ve iin hakikatini bilmeyen kii, bir-olan-aynda [ayn-
vahid] suretler birbirinden farkl olduunda, bu birbirinden farklln bir-olan-ayn
ierisinde olduunu bilmeyip, bu makamda (yani, ayn- vahid makamnda) olan bir
sureti dier surete ortak koar. Ve herbir suret iin bu makamdan bir para [cz]
ortaya karr (yani, o Bir-olan-ayn suretlere gre paralara ve ksmlara ayrr).
ki eyin ortakl szkonusu olduunda, iyi bilinir ki, bir eyi ortak klnd dier
eyden ayran; ortak klnd dier eyi, onun kendisinden ayrann ayn deildir.
(Yani, belli bir ortaklaalk noktas dnda, ortak olan eylerin sadece kendilerine
zg olan yanlar vardr.) Byle olunca, aslna baklrsa varlkta ortaklaalk
szkonusu deildir. nk aralarnda ortaklaalk olduu sylenen iki eyin herbiri
kendine zg bir paya sahiptir, (birinin sahip olduu paydan dierinin nasibi
yoktur). Bunun sebebi ise, paylamsz ortaklktr [irket-i maa]. Ve her ne kadar
paylamsz ise de, ikisinden birinin kullanlmas [tasrif] paylamszl ortadan
kaldrr. ster Allah deyin, ister Rahman deyin.. [sra Suresi, 17/110] ite bu
(ayet), meselenin (yani, ortaklaalk meselesinin) ruhudur.

HARUN KELMESNDEK HKMET- MAMYYE


Bil ki, Harun aleyhisselamn varl, Biz ona rahmetimizden, kardei Harunu nebi
olarak baladk [Meryem Suresi, 19/153] ayetinde belirtildii gibi, rahamut
hazretindendi. Dolaysyla Harunun nbvveti rahamut hazretinden oldu. Harun
ya itibaryla Musadan ileri, Musa da nbvvet itibaryla Harundan ileriydi.
Nbvvetinin rahmetten olmasndandr ki Harun, kardei Musaya babasn deil
de annesini anarak Ey anamn olu! [Meryem Suresi, 19/153] diye seslendi.
nk rahmet, annede babadan daha ok vardr; eer annede bu rahmet olmasayd,
ocuu yetitirmeye sabredemezdi.
Sonra Harun, (kardeine) Sakalm ve sam tutma! ve Dmanlarm gldrme!
[Taha Suresi, 20/94] dedi. Btn bu szler (Musann fkesini yattrmaya ynelik
olduundan, Musa iin) rahmet nefeslerinden bir nefestir. Bunun (byle olmasnn)
sebebi, elinden yere att levhalara yeterince dikkatli bakmam olmasyd. Eer
yeterince dikkatli bakm olsayd, bu levhalarda Hda ve Rahmet (yazl
olduunu) grrd. Hda, kendisini fkelendiren iin nasl olup bittiinin ve
Harunun bu ite hibir suu olmadnn beyanyd. Rahmet ise Musann kardeine
ynelikti (eer levhada yazlan grseydi) kendisinden yal olan kardeinin
sakaln kavminin gz nnde ekitirmezdi. Dolaysyla bu (yani, Harunun
szleri), Harundan Musaya ynelik bir merhamet oldu. Harunun nbvveti
Allahn rahmetinden olduu iin, ondan ancak bylesi bir sz kar.
Sonra cenab- Harun, Musaya yle dedi: Senin bana, srailoullar arasna ayrlk
soktun diyerek, beni aralarndaki ayrln sebebi olarak grmenden korktum
[Taha Suresi, 20/94]. nk, srailoullar arasnda, buzaya tapma konusunda
ayrlk km; kimileri Samirye uyup, onu taklit ederek buzaya taparken, kimileri
de ne yapmalar gerektiini Musaya sormak zere buzaya tapmaktan geri
durmulard. te, Harun aleyhisselam, onlar arasndaki bu ayrln kendisine nisbet
olunmasndan korktu.
Ve Musa, iin hakikatini Harundan daha iyi biliyordu. nk Musa, Allahn, hi
kimsenin Kendinden baka bir eye kulluk edemeyeceini hkme balam olduu
[kaza] ve ancak Onun hkmettii eyin ortaya kabilecei konusundaki ilminden
dolay, buzaya tapanlarn (gerekte) neye kulluk ettiklerini biliyordu. Musann,
kardeini ayplamas, kardeinin inkar ve anlayamamasndan dolay idi. Arif odur
ki, Hakk her eyde mahede eder ve Onun her eyin ayn olduunu grr.
Bylece Musa yaa ondan daha kk olsa da kardeini eitiyordu.
Ve Harunun kendisine syledii eyleri sylemesinden sonra Musa, Samirye
dnerek yle dedi: Amacn neydi, ey Samir? [Taha Suresi, 20/95]. Yani, (lah)

buza suretine zg klarak, ne diye insanlarn mcevherlerinden bu buzay


yaptn da, mallar ynnden onlarn kalbini eldin? dedi. (nsann kalbi, malnn
bulunduu yne eilimli olduundan) sa aleyhisselam srailoullarna yle dedi:
Ey srailoullar, her insann kalbi malnn bulunduu yndedir. O halde siz,
malnzn gkte olduunu farzedin ki, kalpleriniz gkte olsun. Mala, mal
denilmesi, tabiat gerei kalplerin ona kulluk etme eiliminde olmalarndan
[tumilu] dolaydr. Ve kalbin mala duyduu gereksinimden dolay, mal kalbin en
ok istedii eydir.
Ne var ki, suretler kalml deildirler. Ve eer Musa buzay yakmaya
davranmasayd, bu buza sureti (zaten) kanlmaz olarak ortadan kalkacakt. Ve
Musada, (buzann Allahtan) baka-olmakl (dncesi) baskn geldii iin,
buzay yakarak, bu suretten arta kalan klleri denize savurdu ve Samirye lahna
bak!.. dedi. Tenbih yoluyla eitmek iin, buzay ilah olarak adlandrd, nk
buzann ilahi tecelli mahallerinden bir para olduunu biliyordu. Ve yle dedi:
..Biz onu elbette yakarz [Taha Suresi, 20/97].
nsann hayvaniyeti, hayvann hayvaniyetini teshir ettiindendir ki, insan hayvan
zerinde tasarrufta bulunur buzaya gelince, onun asl hayvan deildir,
dolaysyla hayvana gre daha fazla teshir edilebilir. Hayvan olmadndan, iradesi
de yoktur ve bundandr ki, tmyle, kendisinde tasarruf eden kimsenin hkm
altndadr. Hayvan ise, irade ve garaz sahibi olduundan, kimileyin, kimi
ynlendirimlere ayak diremesi szkonusu olur. Hayvan, irade ve garazn gsterme
kuvveti bulacak olursa, insann kendisinden istedii eye kafa tutar. Eer bylesi bir
kuvveti kendisinde bulamayacak olursa veya insann garazyla hayvann garaz
uyuacak olursa, kendisinden istenen eyi boyun eerek yerine getirir.
Ayn ekilde, insan da, Allahn (mal ve ilim ile) ycelttii benzerine (yani, baka bir
insana), ondan bir mal ummasndan dolay boyun eer. Bu mala baz durumlarda
cret denilir. Ve Allahu Teala, yle buyurmutur: Biz onlarn kimisini, kimisinin
derecelerinden stn kldk kimisi kimisine uyup peinden gitsinler diye [Zuhruf
Suresi, 43/32]. nsan, benzerine (yani, baka bir insana) ancak hayvaniyeti ynnden
boyun eer, insaniyeti ynnden deil; nk benzer olan iki ey (birbirlerinden
baka olduklar iin) birbirlerine zddrlar (ve birbirine zd olan iki ey arasnda biri
dierine boyun emeklik szkonusu olamaz). Mal ve mevki ynyle mertebesi
yksek olan, insaniyeti ynnden teshir eder. Ama dieri, ya korkusundan ya
hrsndan dolay, hayvaniyeti ynnden onun emri altna girer insaniyeti
ynnden deil. O halde kendisine, benzeri olan boyun emi deildir. Hayvanlar
arasnda, uyumazlktan dolay ortaya kan (yani, birbirleri arasndaki didimeleri)
grmez misin? Bunun byle olmas, benzer olmalarndan dolaydr ve benzer olanlar
birbirlerine zddrlar. Ve bundandr ki, Hak Teala, Allah kiminizin derecesini
kiminizinkinden stn kld [Enam Suresi, 6/165] buyurdu. Bylece, birinin
derecesi dierininkiyle ayn deildir. Dolaysyla emir altna alma, derecelerin

farkllndan ortaya kar.


Ve iki trl emir altna alma [teshir] vardr. lki, emir altna alnan kimseden bir ey
istenmesiyle olan bir emir altna almadr ve emir altna alan kimse, emri altna ald
kiiyi emri altna almasnda kahirdir. Bu durum her ne kadar insan olmaklkta
birbirlerinin benzeri iseler de efendinin klesini emri altna almas gibidir. Ve
sultann uyruklarn emri altna almas gibidir ve her ne kadar birbirlerinin benzeri
iseler de sultan uyruklarn, derecesinin stnlyle emri altna alr.
Ve ikinci tr, hal olarak emir altna almadr. Ve bu, uyruklarn, kendilerini zulme
kar savunan, onlar koruyan, dmanlaryla savaan ve onlarn mallarn ve
nefslerini muhafaza eden sultan emir altna almalar gibidir. Sultann yapt btn
bu iler, uyruklarn sultan (hal ile) emir altna almasdr. Aslna baklrsa bu,
mertebenin emir altna alnmasdr. Ve bu mertebe (yani, sultanlk mertebesi)
sultann btn bu ileri yapmasn gerekli klar. Bylece, baz sultanlar kendi nefsleri
iin alrken, kimisi de iin hakikatini bilerek, kendi mertebesi ynnden
uyruklarn emri altnda olduunu bilir ve uyruklarn kadrini ve hakkn bilir. Arif
olan bylesi bir sultana Allahu Teala, iin hakikatini bilen alimlere verdii mkafat
verir. Ve Allahu Teala, kullarnn yapp etmelerinde [uun] (tecelli ediyor)
olduundan, (kullar iin yaplanlara) karlk vermek Allahn zerine der. Ve
btn bir alem, emir altna alnabilir olduundan sz edilemeyecek olan Hakkn
Zatn emir altna alr ve O, yle demitir: O her an bir itedir [Rahman Suresi,
55/29].
Musann buzann zerine varmasnn (ve onu ortadan kaldrmasnn) tersine,
Harunun buzaya tapanlar buzann zerine vararak, ona tapmaktan fiil
olarak alkoymaya g yetirememesi, Allaha herbir surette ibadet edilmi
olunabilmesi iin varlkta bir hikmet olarak zahir oldu. Ve her ne kadar bu suret,
kendisine ibadet olunduktan sonra ortadan kalkacak da olsa, ortadan kalkmas ancak
kendisine ibadet eden tarafndan uluhiyete brndrldkten sonra olur. Ve bylece
her eye ilah veya emir altna alc olarak ibadet edilmi olur. Ve akl sahibi bir kimse
bunun byle olmasndaki kanlmazl bilir. Ne var ki, alemdeki hibir eye, bu ey
kul indinde ycelie [rifat] brnmedike ve kulun kalbinde (yksek) bir derece ile
zuhur etmedike ibadet edilmez. Bundandr ki Hak, Kendini derecenin yksei
olarak deil de, derecelerin yksei [Mmin Suresi, 40/15] olarak adlandrmakla,
bir-olan-aynda [ayn- vahid] dereceleri oaltt. nk Allahu Teala hi kukusuz,
birbirinden farkl birok derecelerde ancak kendisine kulluk edilmesini ve her
derecenin, kendisinde Ona ibadet edilen bir ilahi tecelli mahalli olmasn hkme
balad [kaza].
Ve kendisinde (Hakka) kulluk edilen en byk tecelli mahalli hevadr. Nitekim Hak
Teala, hevasn kendisine ilah edinen kimseyi grdn m? [Casiye Suresi, 45/23]
buyurmutur. Gerekte heva, kendisine kulluk edilenlerin en bydr. nk bir

eye ancak onun sebebiyle kulluk edildii halde, ona ancak kendi zat ile kulluk
edilir. Hevaya ilikin olarak yle diyorum:
Heva hakk iin, heva hi kukusuz hevann sebebidir
Eer kalpte heva olmasayd, hevaya kulluk edilmezdi.
Allahn eyaya ilikin ilminin ne kadar kmil olduunu ve hevasna kulluk eden ve
onu ilah edinen kimsenin ilmini nasl eksiksiz kldn grmyor musun? Allah
onu ilim zere dalalete drd [Casiye Suresi, 45/23] buyurdu. Ve dalalet,
hayrettir. Ve (ilmi) eksiksiz ve kmil klan bu hayrettir.
Hak Teala grd ki: Kul ancak kendi hevasna ve hevasnn taatna boyun emesi
nedeniyle kulluk eder. Ve kul, kendi hevasnn kendi hevalarna kulluk eden
kiilerde olduu gibi kulluk etmesini emrettiini ve Allaha kulluunun bile
hevadan olduunu grr; nk, o kulda mukaddes olana ynelik heva olmasayd
ki bu heva sevme iradesidir Allaha kulluk etmez ve Onu bakasna tercih etmezdi.
Ve yine, alemdeki suretlerden bir surete kulluk edip onu ilah edinen kimse, bu sureti
ancak heva ile ilah edinmitir. Kulluk eden kimse, hibir zaman kendi hevasnn
egemenliinden kendini kurtaramaz.
Sonra, Hak Teala grd ki: O kulluk edilenler, kulluk edenlerle deiir. Bir eye
kulluk eden, bir bakasna tapan kimseyi kafirlikle sular. Ve az biraz kavray sahibi
bir kulluk edici [abid], hevann birliinden ve tek-olmaklndan [ahadiyet] dolay
hayrete der nk, bu heva btn kulluk edenlerde bir-olan-ayndr [ayn-
vahid]. Bylelikle Allahu Teala, (tafsil varlkta bu hallerin byle olduunu grd
ve snama -ihtibar- ilmi ile bildii iin) bylesi bir kimseyi dalalete (yani, aknla)
drr. Yani, her kulluk edenin ancak kendi hevasna kulluk ettiini ve meru
olan bir eye uysun veya uymasn o kulu kullukta kullanann kendi hevas
olduunu bilmesi, bu kimseyi hayrete drr.
Kmil olmu bir arif, kendisine kulluk edilen herbir mabudun, Hakkn bir tecelli
mahalli olduunu gren kimsedir. Byle olduu iindir ki, onlarn hepsi, (kulluk
ettikleri eyleri) kendilerine zg olan isimleriyle ta, aa, hayvan, insan,
yldz, sultan olarak adlandrmann yansra, ilah olarak da adlandrrlar. Ve
uluhiyet bir mertebedir ki, kulluk edici olan, bu uluhiyetin kendi mabudunun
mertebesi olduunu tahayyl eder; halbuki bu mabud, bu zgl tecelli mahallinde
bu mabuda kulluk edici olann grne gre gerekten de Hakkn tecelli
mahallidir. Bundan dolaydr ki, baz arifler, cehaletlerini gsteren u sz sylediler:
Biz onlara ancak bizi Hakka yaklatrsnlar diye tapnyoruz [Zmer Suresi, 39/3]
dediler ve tapndklar eyleri ilahlar olarak adlandrdlar. Hatta yle dediler:
Muhammed bu ilahlar tek bir ilah m yapt? Dorusu bu, artc bir eydir [Sd
Suresi, 38/5]. Geri onlar, (tek ilah olan) Hakk inkar etmediler, ama suretlerin
okluu ve uluhiyetin bu suretlere nisbet edilmesi ile snrl bir anlaya sahip
olduklarndan, (Resuln daveti karsnda) aknla dtler. Ve Resul (sav)

geldiinde onlar bu suretlerin talardan yaplm olduklarn bilmelerinden dolay


Biz onlara ancak bizi Hakka yaklatrsnlar diye tapnyoruz [Zmer Suresi, 39/3]
szleriyle itikat ettikleri ve kendilerince isbat ettikleri ve ehadet ettikleri ve
grnmeyen tek laha davet etti. Ve putlara tapanlar bu suretleri gerekten bu
suretlere zg olduklarn bildikleri isimlerle (yani, ta, aa ve saire olarak)
adlandryor olduklarndan, Onlar isimleriyle ann! [Rad Suresi, 13/33] szyle,
putlara tapanlar, bu suretlere tapmaktan alkoyacak delil ortaya kondu.
Ama ii ne ise o olarak bilenlere gelince, onlar, putlara tapanlarn, bu suretlerin
aynlarna kulluk etmeyip, yalnzca bu suretlerde farkna vardklar tecelli sultannn
hkmyle bu suretlerde Allaha kulluk ettiklerini bilmekle birlikte, kendilerine
kulluk edilen bu suretleri zahirde inkar ederler. nk onlarn ilim mertebeleri,
iman ettikleri resuln hkm dorultusunda, vaktin hkmne uymalarn gerekli
klar ki, onlar bu nedenle mminler olarak adlandrlmlardr. Ve onlar, vaktin
kullardr. Ve (eylerde) tecelli eden Hakk bilmeyen inkarc, bunu (yani, Hakkn
eylerde tecelli ettiini) bilmez; ve resullerden, nebilerden ve vrislerden olan kmil
bir arif bylesi (cahil) bir kimseye kar bunu (yani, Hakkn eylerde tecelli ettii
gereini) rter. Byle olunca, (bu arif kii) vaktin resulnn bu suretlerden uzak
durmasndan dolay, vaktin resulne uyarak ve Allahn Ey resulm! De ki: Eer
Allah seviyorsanz, bana uyun ki Allah da sizi sevsin [l-i mran Suresi, 3/31] sz
gereince Allahn kendisini sevmesini istediinden dolay onlara (bu cahil
kimselere) o suretlerden uzak durmay emreder.
Ve Resul, kendisine muhta olunan, icmal ynnden bilinen ve mahede
olunmayan laha davet etti. Ve, Gzler Onu alglayamaz.. ama eylerin
aynlarndaki latifliinden ve yaynmndan dolay ..O gzleri grr [Enam
Suresi, 6/103]. Gzler Onu gremez, tpk kendi ekillerini ve zahir suretlerini
yneten ruhlarn gremedikleri gibi. Dolaysyla O Latiftir. Batnlar ve zahirlerden
Haberdardr [Habr]. Ve haberdar olma [hibret] deneyimlemedir [zevk] ve
deneyimleme ise tecellidir ve tecelli suretlerdedir. Byle olunca (Hakkn tecellisi
iin) suretler kanlmazdr. Ve (suretlerde tecelli etmek iin) Hak kanlmazdr. Ve
Hakk gren kimsenin kendi hevasyla Ona kulluk etmesi kanlmazdr eer
anladysan. Ve yol Allaha varr.
MUSA KELMESNDEK HKMET- ULVYYE
Musadan dolay ocuklarn ldrlmesindeki hikmet; kendisinden dolay ldrlen
herbir ocuun hayatnn, ona yardm olarak dnmesidir. nk herbiri Musa
olduundan (yani, Musadr diye) ldrld. Ve bunda (yani, ldrlm
olmalarnda) bilgisizlik szkonusu deildir. Hi kukusuz onlarn herbirinin hayat
Musa iindi, yani onun uruna hayatlarndan oldular. Ve bunlar kendi (asl) ftratlar
zere zahir olmu hayatlard; nefsin istekleriyle [araz] lekelenmi olmadklarndan
ftrat zereydiler. Ve Musa, Musadr diye ldrlenlerin hayatnn toplamyd, ve

(dolaysyla) bu ldrlenlere ruhani istidatlar lsnde verilmi olanlarn hepsi


Musada vard. Ve kendisinden nce hi kimsede gereklememi olan bu durum,
Allah tarafndan Musaya zg klnd [ihtisas- ilahi]. Musann hikmetleri oktur, ve
bu blmde inaallah ilahi emirle bana verilmi olanlar ortaya koyacam. Ve
yukarda szn ettiklerim, Musaya ilikin olarak bana anlatlarak retilenlerin
ilkidir.
Musa, ok saydaki ruhlarn toplam olarak domakla, (ldrlen ocuklardaki)
btn faal yetileri kendinde toplad. nk, kk by emir altna alr. ocuun
kendine zg bir ekilde by nasl ekip evirdiini grmez misin? Ve byk,
kendi stnlk konumundan ocuun dzeyine inerek onunla oynar ve onunla
ocuka konuur. Ve ocua, onun aklna gre grnr. Ve o, bilmeksizin ocuun
emri [teshir] altndadr. ocuk onu skntya dmemek iin kendi
yetitirilmesiyle, korunmasyla, ilerinin grlmesiyle megul klar. Btn bunlar
kn byk zerindeki fiilleridir ve bunun byle olmas, (kn sahip olduu
ruhani) makamn kuvvetinden dolaydr, nk kn Rabbine olan ahdi
yenicedir, nk yeni olmutur. Ve byk Allahtan uzaktr ve Allaha yakn olan,
Allaha uzak olan teshir eder, tpk sultana yakn olan sekin kimselerin uzak
olanlar teshr etmeleri gibi.
Allahn Resul, yamur yaarken [nzul] ban aar ve bunu yamurun Rabbine
olan ahdinin yeni olmasndan dolay yaptn sylerdi. Ve bu Nebinin, Allaha
ilikin marifetini nasl stn, yce ve apak kldna bak! Bylece yamur,
insanln en stn olann Rabbine yakn olmaklyla teshir etti. Ve bu yamur,
Nebiye gelen Elinin vahiyle inmesi [nzul] gibiydi ve Nebiyi, bizatihi haliyle (hal
diliyle) davet etti. Ve Resul (sav), yamurun Rabbinden getirdii ey kendisine isabet
edebilsin diye ona kendisini at. Eer kendisine isabet edecek olanda ilahi bir fayda
olmasayd, kendisini ona amazd. Bu risalet, Allahn kendisiyle hereye hayat
verdii suyun risaletidir. yleyse anla!
Ve Musann sanda konup suya braklmasnn hikmetine gelince: Sandk, onun
beer olmakldr [nsut] ve su, onun bedeni vastasyla kendisinde ortaya kan
ilimdir ve bylesi bir ilmi baheden; dnsel kurgulama, his ve hayal yetileridir
ve btn bunlar (yani, dnsel kurgulama, his ve hayal yetileri) ve bunun benzeri
olan eyler insann nefsinde ancak unsurlardan oluan bedenin varlyla ortaya
kar. Ve nefs bu bedende ortaya ktnda ve bedeni ekip evirmek ve onu
ynetmekle emrolunduunda, Allah bu yetileri nefs iin birer ara kld, ki bu
aralarla nefs, kendisinde Rabb iin sekinet olan bu sandn ynetilmesinde
Allahn bu yetilerden murad ettii eye (yani, Hakkn ve halkn varln ve
aralarndaki irtibat bilmeye ve eyann hakikatini grmeye ve idrak etmeye)
ulaabilir. Ve bu yetiler sayesinde kendisinde eitli ilimler ortaya kabilsin diye
sandkla suya atld. Ve (bu ekilde) Allah, bedeni yneten ruh her ne kadar
hkmran olsa da, bedeni ynetmesinin ancak bedenle olduunu Musaya bilinir

kld. Onu, sandk olarak iaret edilen bu beer olmaklkta bulunan bu yetilerin
sahibi kld.
Allahn alemi ynetmesi de byledir; alemi ancak alemle veya onun suretiyle
ynetir. ocuk kendisini dourann var etmesine dayanr [tevakkuf]; sebep olunan
eyler sebeplere dayanr; koula dayanan eyler koullara; sonular sebeplere;
delillendirilenler delillere; gereklenenler kendi hakikatlarna dayanr. Ve alemdeki
btn bunlar Hakkn alemdeki ynetmekliidir, ve Allah alemi ancak alemle
ynetir.
Veya onun suretiyle.. deyiimize gelince: Bununla demek istediim, alemin
suretidir. Ve bununla kastettiim de Allahn adlandrld Gzel simleri ve
vasflandrld yce sfatlardr. Bize, Allahn adlandrld tek bir smi
erimemitir ki, bu smin anlamn ve ruhunu alemde grmemi olalm. Ayn ekilde,
Allah alemi, ancak alemin suretiyle ynetir. te bu nedenledir ki Peygamber
Efendimiz; Zat, Sfatlar ve Fiiller olan lahi Hazretin btn vasflarn cem eden
nsann yaratlna ilikin olarak, Allah demi, Kendi suretinde yaratt demitir
ve demin sureti, lahi Hazretten baka bir ey deildir. Ve Allah, (Hazret-i
lahiyenin numunesi olan) bu erefli numunede, yani nsan- Kmilde, lahi
simlerin toplamn ve ayrntlanm [mnfasl] byk alemde (suret olarak nsan-
Kmilin) kendisi dnda olan btn bu simlerin hakikatlarn varetti; ve demi
alemin ruhu yapt ve suretinin kemalinden dolay onu ulvi ve sfli eyleri emri
altna alc kld. yle ki, alemde kendi hamdyla Allah vmeyen tek bir ey
olmad gibi; ayn ekilde, kendi suretinin hakikatn onlara bahetmi olmasndan
dolay, bu nsann emri altnda olmayan tek bir ey yoktur. Allahu Teala yle
buyurdu: Gkte olanlar ve yerde olanlar ve onlarn ierisindekileri sizin emrinize
verdik [Casiye Suresi, 45/13] ve alemde ne varsa, nsann emri altndadr. Bunu
bilen kimse nsan- Kmildir, cehaletinden dolay bunu bilmeyen ise insan-
hayvandr.
Musann bir sandk ierisinde suya braklmas, grnte helak olmas iken,
zahirde ve batnda lmden kurtulmasyd, ve Musa tpk nefsin cehalet
lmnden ilimle dirilmesi gibi diri oldu. Yce Allahn dedii gibi, Biz onu
dirilttik.. yani ilimle dirilttik ..ve ona, kendisiyle insanlarn arasnda yrd
nur verdik.. ve bu (nur) hidayettir ..O, karanlklar ierisinde olan kimse gibi
midir?.. ve bu (karanlklar) dalalettir ..ve o, onun (yani, dalaletin) dna
kamaz [Enam Suresi, 6/122] yani, sonsuza dek hidayete eremez; nk gerekte
emrin (yani, ilmin) kendi ierisinde bir sonu yoktur ki, orada durabilsin. Hidayet
olunmaklk nsann hayrete hidayetidir ve bylece (vlesi hayrete hidayet
olunmu) bir kimse (durabilecei bir son olmadndandr ki), emrin (yani, ilmin)
hayret olduunu bilir. Hayret (durmann yokluu sebebiyle olduu iindir ki),
kprdanma ve harekettir, ve hareket hayattr ve onun sknu ve lm yoktur
dolaysyla (hayat olan hayret), ierisinde yokluk [adem] barndrmayan varlktr

[vcud]. Ve su da (tpk ilim gibi) hayat verici olup, yeryz [arz] onunla hayat
bulur. Ve Onun kprdanr.. sz, yeryznn hareketine; Onun ..kabarr..
sz, yeryznn yklenmesine; ve yine Onun ..herbir gzel iftten bitirir sz,
yeryznn ancak kendisine benzeyeni, yani kendi gibi tabii olan eyi
dourmasna iaret eder [Hac Suresi, 22/5]. Bylece, yeryznden [arz] doan ve
ondan zahir olan ey ile birlikte, yeryz [arz] iin, ikilik [efiyyet] demek olan iftolmaklk [zevciyyet] ortaya kt. Benzer ekilde, lahi simlerin hakikatlarn talep
eden ve Haktan zahir olan alemden dolay, Hakkn varl iin, okluk [kesret] ve
simlerin O yledir ve byledir diye saylmas ortaya kt [sabit]. Bylece, (tek
olan Hakkn varl) alemle birlikte iki [mesna] oldu; ve okluun teklii
[ahadiyetl-kesre] buna (yani, tek olan Hakkn varlna) aykrdr. Hak Teala,
gerekte, zatndan dolay tek ayn [ahadiyyetl-ayn] idi; tpk zatndan dolay tek
ayn [ahadiyetl-ayn] olan heyulani cevher gibi. Ve heyulani cevher, zatyla
yklendii ve kendisinden zahir olan suretler ile oktur [kesr]. Hak da Kendisinden
zahir olan tecelli suretleriyle byledir (yani, oktur). Bylece Hak, akledilebilir olan
tek-olmaklk [ahadiyet-i makuliyyet] ile beraber, alem suretlerinin tecelli mahalli
oldu. Allahu Tealann, kullarndan dilediine zg klarak bildirdii bu ilahi
retimin ne kadar gzel olduuna bir bak!
Firavunun ailesi onu suda, aacn yannda bulduunda, Firavun ona Musa adn
verdi. Kptce mu su ve sa da aa demektir. Bu ekilde, onu iinde bulunduu
eyle adlandrd. nk sandk suda aacn yannda durmutu. Ve (Firavun)
Musann ldrlmesini istedi. Bunun zerine, kars (Asiye) Musaya ilikin olarak
konutu. Ve Firavuna syledii szde, (kendisine ilham olunan) ilahi konuma ile
konutu. nk, Aleyhis-selat ves-selamn, o ve mran kz Meryem iin,
erkeklerinki gibi kemale sahip olduklarn teyid eder biimde bildirdii zere, Allahu
Teala onu kemal iin yaratt. Musaya ilikin olarak Firavuna, O, benim ve senin
iin gz aydnldr [Kasas Suresi, 28/9] dedi. Byle olunca, onda ortaya ktn
sylediimiz kemal ile, gz Musayla aydnlk oldu. (Ayn ekilde) suda
boulurken, Allahn bahettii iman sayesinde, Firavunun da gznn aydnl
oldu. Allah onun cann, ierisinde hi kir kalmam bir ekilde tertemiz olarak ald,
nk slm nceden olanlar siler. Ve ilahi rahmetten hi kimse midini kesmesin
diye, Allah Firavunu, dilediine inayet ettiine ilikin bir ayet kld. nk Allahn
rahmetinden ancak kafirler mit keser. Eer Firavun mit kesenlerden olsayd,
imana gelmezdi. Bylece Musa, Firavunun karsnn kendisi hakknda syledii gibi
oldu, ki yle demiti: O benim ve senin iin gz aydnldr, onu ldrme!
Yaknda bize faydas dokunur [Kasas Suresi, 28/9]. Ve byle de oldu. Her ne kadar,
o srada, Firavunun mlkn ve ailesini kendi elleriyle ykma uratacak olan nebi
olduunu bilmiyor da olsalar, Allah onlara Musa ile fayda verdi.
Allah, Musay Firavundan koruduunda, Musann annesi, (olunun ldrlmedii
haberini alnca) kalbindeki zntden kurtulmu olarak sabahlad. Daha sonra,
Allahu Teala kendi annesinin memelerine ynelmesi iin, ona st-nineleri haram

kld. Bylece, annesinin sevincini eksiksiz klmak iin, Musay annesine emzirtti.
eriat ilmi de byledir. (Musann ancak annnesinin memesinden st emerek
beslenmesi gibi, her nebinin mmeti de ancak kendi eriatlarnn ilmiyle ruhlarn
beslerler ve dier nebilerin eriatlar o mmete haram klnmtr.) Allahu Teala yle
buyurmutur: Sizden herbiriniz iin Biz bir eriat ve minhac getirdik [Mide
Suresi, 5/48] ve buradaki min-hace sz, geldii kayna antrr bir ekilde
ondan geldi demektir. Tpk bir aa dalnn ancak kkyle beslenmesi gibi, bu
kaynak onun (yani, bir nebinin mmetinden olan kulun) gdas oldu. Bylece, bir
eriatta yasaklanan ey, dier bir eriatta helal klnd yani, surette helal klnd.
Bununla demek istediim, (helal klnan) o eyin iin aslna baklrsa, gemiteki
(haram klnm olan) eyle ayn olmaddr, nk o, yeni bir yaratltr ve tekrar
yoktur. Bundandr ki biz sana tenbih ettik. Buna, Musann st emmesinin
yasaklamasyla iaret edilmitir. nk, onun annesi gerekte onu emzirendir, onu
douran deil. Douran anne onu emaneten tad, bylece ocuk ondan dodu ve
istemsiz olarak annesinin hayz kanyla beslendi. Bu, ocuu zerine minnet etmesin
diye byledir. nk eer ocuk bu kanla beslenmeseydi ve bu kan, kendisinden
kmasayd, onu ldrr ve hastalanmasna neden olurdu. Bylece, bu kan ile
beslenmekle, ceninin annesi zerinde minneti szkonusudur. nk ocuk, bu
kanla beslenmekle, annede kaldnda ve dar atlmadnda veya cenin tarafndan
besin olarak alnmadnda, annesine gelebilecek olan zarardan korudu. Halbuki
emzirenin durumu farkldr, nk st vermekle ocuun hayatn ve varln
srdrmesini dilemitir. Kendisini dourandan baka bir kadnn, onu douran
zerinde bir stnl olmasn ve ocuunun eitimiyle gz aydn olsun,
kucanda onun bymesine ahid olsun da zlmesin diyedir ki Allah, Musann
emzirilmesini, kendisini douran anneye vermitir.
Ve Allah Musay (kendi beer olmakl olan) sandn skntsndan kurtard. Musa,
her ne kadar tabiatn dna kmadysa da, Allahu Tealann ilahi ilimden kendisine
verdii eyle tabiat karanln yrtt. Ve Allah, bana getirdii [mbtela] eye kendi
nefsinde gsterdii sabr gereklensin diye, onu birok ortamlarda snad.
Allahu Tealann Musann bana getirdii [mbtela] ilk ey, Allahn verdii ilhamla
ve onun srrnda verdii gle [tevfik] kendisi bunun byle olduunun bilincinde
olmakszn Kbtyi ldrmesidir. Ama, Rabbinin emri gelinceye kadar beklememi
olmakla birlikte, onu ldrm olmaktan sknt duymad. nk nebi, kendisine
bildirilinceye kadar, (yaptnn) bilincinde olmadndan dolay, batnda
masumdur. Ve ite bundandr ki, Hzr ona ocuun ldrlmesini gsterdi. Musa
ocuun ldrlmesini doru bulmad ve kendisinin Kbtyi ldrm olduunu
hatrlamad. Bunun zerine Hzr ona yle dedi: Bunu kendiliimden yapmadm
[Kehf Suresi, 18/82]. Bu szle, Musay kendi mertebesinden, yani Kbtyi lahi
Emirle ldrm olduundan haberdar etti nk nebi, bunun bilincinde olmasa
bile, (nebi olmaklyla) iin aslnda yaptklarnda masumdur.

Hzr ona geminin delinmesini de gsterdi. Bu, zahirde helak ve batnda ise
gasbedicilerin [gasb] elinden kurtulmaktr. Ve Hzr bunu, Musann kendisini drt
bir yandan saran suya brakld, ve zahiri helak ve batn kurtulu olan sanda
nazire olarak yapt. Ve annesi, gasbedici [gasb] Firavunun, Musay elinden zorla
alp, onu kendi gzleri nnde ldrecei korkusuyla bunu yaptnda, Allah byle
yapmasn, kendisi bunun bilincinde olmakszn, ona vahy etti. Ve Musay (gnn
birinde) emziriyor olaca iine dodu. Ve (eer yannda kalacak olursa) Musann
ldrlecei korkusuyla, onu sulara brakt. Ve atasznde denildii gibi, Gz
grmeyince gnl katlanr. Dolaysyla, Musann bana gelecekleri kendi gzyle
grme korkusuyla korkmad, ve ona ilikin olarak gzn grmesinin zntsyle
zlmedi. Ve gnn birinde Allahn onu kendisine geri verecei yolundaki hsn-
zan kendisinde baskn kt ve kendisindeki bu zanla yaad. Ve mit, korku ve
zntye karttr. Kendisine ilham olunduunda, belki de bu, Firavunun ve
Kbtlerin helaknn kendi eliyle olaca resuldr dedi ve bu zanla yaayp mutlu
oldu. Ve bu zan, iin aslnda (kendisine ilham olunmu bir) ilimdir.
Daha sonra Musa, peine dldnde, zahirde korktuundan, ama mnada
kurtuluu sevdiinden [hubb], kaarak oray terketti. Ve gerekte hareket, her zaman
iin, sevgidir [hubb] ve bundan ibarettir; hareketi grenin (hareketin sevgi olduuna)
perdeli olmas, hareketin sebebi olarak baka eyler grmesidir ve hareketin sebebi
bunlar deildir. nk, gerekte hareket, alemin, skun ierisinde bulunduu
yokluktan [adem] varla [vcud] hareketidir. Bylece, alemin varlndan ibaret
olan hareket, sevgi [hubb] hareketidir. Ve Resulallah (sav), Ben gizli bir hazineydim,
bilinmeye muhabbet ettim szyle hi kukusuz buna iaret etmitir. Bu muhabbet
olmasayd, alem kendi aynnda zahir olmazd. Bylece, alemin yokluktan [adem]
varla [vcud] hareketi, Yaratcnn sevgisinin [hubb] varla doru hareketidir. Ve
kendisinde yokluun deimezliini [sbut] mahede etmi olan alem de ayn
ekilde, kendini varlk olmaklnda mahede etmeyi sever. Ve onun deimez bir
yokluktan her bir ynden varla hareketi, Haktan ve kendinden doru bir sevgi
hareketi oldu. Ve kemal kendisi iin sevilir. Ve Hak Tealann Kendisine ilikin ilmi,
Kendisi alemlerden gani olduundan dolay, ancak Kendisine aittir. Ve Onun iin
geri kalan ey, alemin aynlar olan bu aynlardan ortaya kan hdis ilimle, ilim
mertebesinin tamamlanmasdr. Ve alemin aynlar varolduklarnda, kemal sureti,
hdis ve kadim ilimle zahir olur. Dolaysyla, ilim mertebesi iki yn ile kmil olur.
Ayn ekilde, (alemin aynlar ile birlikte) varlk mertebeleri de kmil olur. nk,
kimi varlklar ezel olduu halde, kimisi de ezel deildir. Ezel olan varlk, Kendi
nefsiyle varolan Hakkn varldr. Ve ezel olmayan varlklar ise, deimez alem
suretlerindeki Hakkn varldr, ve bu varlklar hdis olarak adlandrlrlar, nk
bunlarn kimisi, kimi dierlerine zahir olur. Bylece O, alem suretlerinde Kendini
zahir klar ve varl kemale erdirir. Bylece, alemin hareketi kemale duyulan
sevgiden oldu. Bunu anla!
Grmez misin ki O, alem olarak adlandrlann aynndaki etkilerinin zuhurunun

yokluundan dolay simlerde olan eye (yani, darlk ve skntya), lahi simlerden
nasl Nefes verdi. Ve bylece rahat, Hak iin sevilen oldu ama bu rahata ancak
ulvi ve sfli suretlerin varlyla eriti. Ve hareketin sevgi iin olduu kesinlendi,
yle ki, oluta [kevn] sevgiye nisbeti olmayan bir hareket yoktur. Ve bunu alimlerden
kimisi bilir, kimi alimler ise nefslerine egemen olan grnrdeki yakn-sebeple
rtlmlerdir.
Kbtnin ldrlmesinden sonra Musada korku grld, ama bu korku,
ldrlmekten kurtulmaya sevgi duymasyd. Bylece korktuu eyden katnda,
aslnda Firavundan ve onun yapacaklarndan kurtulmaya duyduu sevgiyle kat.
te bu nedenledir ki, o anda, kann sebebi olarak, grlen en yakn sebebi
syledi. Gsterdii bu yakn sebep (yani, korku) beerin bedensel sureti gibidir ve
kurtulmaya duyulan sevgi, bedeni yneten ruhun, bedeni iermesi gibi, bu yakn
sebebi ierir.
Nebiler, hitaplarnn genele ynelik olmasndan ve kendilerini iiten alimlerin
anlaylarna gvendiklerinden dolay zahir diliyle sz sylerler ve genelden (yani,
genel anlay dzeyinden) bakasna itibar etmezler. Nitekim Resul (sav), sadaka
vermeye ilikin u hadisinde bu mertebeye iaret etmitir: Kendisinden daha fazla
sevdiklerim olduu halde, Allahu Tealann atee atacandan korktuum kimseye
veririm. Dolaysyla, kendilerinde tamah ve nefsani tabiat egemen olan akl ve
basireti zayf kimselere itibar etti. Bylelikle resuller, ilim olarak getirdikleri ne varsa,
daha derinine inemeyenler kaftan [hilat] (yani, zahir ifade) dzeyinde
anlayabilsinler diye, bu ilmi en alt dzeydeki anlaya bryerek getirdiler. Bylesi
kimseler, bu ne kadar gzel bir kaftan! derler ve bunu anlayn son noktas olarak
grrler. te yandan, hikmet incilerini bulmak iin derinlere dalan incelikli dnce
sahibi kii, Bu kimse (yani, peygamber) hangi sebeple sultan tarafndan bu kaftana
layk grld? der. Ve kaftann deerine ve onun giysiler arasndaki derecesine
bakar ve buradan, bu kaftana brndrlm olann deerini bilir. Bylelikle,
kendisinden bakalarnca benzerine eriilmemi olan bir ilme eriir. Resuller ve
nebiler ve onlarn tahkik ehli vrisleri, alemde ve kendi mmetleri arasnda bu
mertebede olan kimseler bulunduunu bildiklerinden, ifadelerinde hem sekinlerin
[havas] hem de avamn anlayabilecei zahir dili ile konutular. Ve sekinler, avamn
anladn ve bundan fazlasn anlarlar ve bundandr ki, onlara sekin denmesi
yerinde olur ve bylelikle bununla avamdan ayrlrlar. Bylece, ilimleri tebli edenler
(yani, resuller, nebiler ve vrisler), bu zahir diliyle yetindiler. te Musann, Ben
sizden, selamet ve afiyeti sevdiim iin katm deil de, Ben sizden, korktuum
ey dolaysyla katm [uara Suresi, 26/21] demesindeki hikmet budur.
Ve Musa (Msrdan kap) Medyene geldiinde, (uayb aleyhisselamn ocuklar
olan) iki gen kz grd. cretsiz olarak onlarn hayvanlarn (kuyudan su ekerek)
suvard ve sonra ilahi glgeye snd. Ve yle dedi: Ey Rabbim, dorusu bana
indirecein her hayra muhtacm [Kasas Suresi, 28/24]. Bylece suvarma iiyle,

Allahu Tealann kendisine balam olduu hayr birledi ve nefsini, hayrn Kendi
indinde olduu Allaha muhta olmaklkla niteledi. Hzr, Musaya duvar cretsiz
olarak yeniden-rmeyi gsterdiinde, Musa ona byle yapmasndan (yani, duvar
cretsiz rmesinden) dolay itiraz etti. Bunun zerine Hzr, Musaya cret
almakszn hayvanlar suvarm olduunu hatrlatt. Hzr, buna benzer baka eyler
de gsterecekti, ama (Musann sabrsz olmasndan dolay) bunlardan szetmedi.
Bundandr ki, Resulallah (sav), ikisi arasnda geenlere ilikin olarak Hzrn (daha
baka eyler de) anlatmas iin Musann sessizliini koruyup itiraz etmemi
olmakln temenni etti. Bununla, Musann yapm olduu eyi (yani, Kbtyi
ldrm olmasn), buna ilikin bir ilmi olmakszn yapm olduu bilindi. nk
ilmi olsayd Allahn vg ve dorulamayla ehadet ettii Hzra kendi yapm
olduu eylerin benzerini yapm olmasndan dolay itiraz etmez, Hzrn bu yapm
olduklarn inkar etmezdi. Ama Musa, Allahn vd ve kendisini tabi kld
Hzrn art kotuklarn unuttu [gaflet] ama Allahn emrini unutmu isek, bu,
Allahn bize rahmetinden dolaydr. Eer Musa, bunu (yani, Hzrn ilmini) bilseydi,
Hzr ona, bilmediin eye.. [Kehf Suresi, 18/68] yani deneyimlemediin eye..
demezdi. Ve bu, Ben senin deneyimlemediin bir ilme sahibim; ayn ekilde sen de
yle bir ilme sahipsin ki, ben de onu bilmem demeye gelir. Ve bu ekilde Hzr,
adaleti gzetti.
Ve Hzrn Musadan ayrlmasndaki hikmet, Allahn Resul hakknda, Resuln
getirdiini alnz ve onun sakndrdndan saknnz [Har Suresi, 59/7] buyurmu
olmasndandr. Resuln ve risaletin deerini bilen ehlullah yani, Allah bilenler bu
sz karsnda durdular. Ve Hzr, hi kukusuz, Musann resul olduunu biliyordu.
Byle olunca, resule kar edebin gereini yerine getirmek iin, ondan geleni
gzetmeye balad. Musa Hzra, Eer bundan sonra sana bir kez daha bir ey
soracak olursam, benimle arkadalk etme [Kehf Suresi, 18/76] diyerek onu
kendisiyle arkadalk etmekten sakndrd. Ve Musa nc kez itiraz edince, o
zaman, Hzr ona, te bu, seninle benim aramda ayrlktr dedi [Kehf Suresi,
18/78]. Ve Musa onu vazgeirmeye almad ve ondan kendisiyle arkadal
srdrmesini istemedi. nk Musa, Hzr kendisiyle arkadalk etmekten
sakndran kendisindeki risalet rtbesinin deerini biliyordu bylece, Musa sessiz
kald ve ayrlk gerekleti.
mdi sen, bu iki kiinin ilimde nasl bir kemale sahip olduklarna ve ilahi edebin
gereini nasl yerine getirdiklerine bak! Hzrn Musaya, Ben, Allahn bana
retmi olduu yle bir ilme sahibim ki, sen onu bilmezsin ve sen de Allahn sana
retmi olduu yle bir ilme sahipsin ki onu da ben bilmem diyerek, Musa
karsnda kendi durumunu kabulleniine ve gzettii adalete bak! Ve Hzr bu
szleriyle, onun mertebesinin yceliini bildii ve kendisi bylesi bir mertebeye
sahip olmad halde, Sen deneyimleyerek kavramadn eye nasl
sabredebilirsin? diyerek incitmi olduu Musann gnln ald. Ve bu (stnlk
kyaslamas nisbeti), Muhammed (sav) mmetinde, hurma aalarnn alanmas

hadisesinde zahir oldu. Resulallah (sav) ashabna, Siz dnya ilerini benden daha
iyi bilirsiniz buyurdu. Hi kukusuz, bir eyi bilmek, bilmemekten iyidir ve
bundandr ki Allahu Teala, Kendini, O her eyi bilendir [Bakara Suresi, 2/29]
szyle vd. Resulallah (sav), ashabnn dnya ilerinde kendisinden daha bilgili
olduunu kabullendi, nk kendisinin dnya ileri konusunda enine boyuna bir
ilmi yoktur. nk dnya ilerini bilmek bunlar deneyimlemeyi [zevk] ve
yaantlamay [tecrbe] gerektirir. Ve Resul (sav) bunun ilmiyle uramad. O,
nemlilerin en nemlisiyle urat. mdi, seni en byk edebden haberdar kldm.
Eer nefsini bu edebe uyarlayacak olursan, bundan fayda bulursun.
Ve Musann, Rabbim bana hkm verme kudreti balad.. sznden kastedilen
halifeliktir ve ..beni kitap getiren peygamberlerden kld [uara Suresi, 26/21]
sznden kastedilen ise risalettir. Ve her resul, halife deildir. Halife, kl ve
hkmranlk sahibidir, ama resul byle deildir kendisine gnderilmi olan
neyse, ancak onu bildirir. Eer bunun iin savar ve onu klla korursa, bu kimse
hem halife hem de resuldr. Nasl ki her nebi, resul deilse; her resul de halife
deildir nk resullere mlk ve bu mlk zerinde hkmetmeklik verilmemitir.
Firavunun Musaya, (Alemlerin Rabbi nedir? diyerek) Allahn mahiyetini
sormasndaki hikmete gelince: bu soruyu cehaletinden dolay deil, ama Rabbi
tarafndan resul olarak gnderildiini iddia eden Musann bu konuda doru
syleyip sylemediini snamak iin sordu. Firavun resullerin sahip olduklar ilmin
mertebesini bilen bir kimseydi, yle ki, onun cevabndan iddiasnda doru olup
olmadn karabilirdi. Ve orada hazr bulunanlardan dolay ifte anlaml bir soru
sordu; bylelikle kendisi sorduu soruya ald karlktan Musann doru syleyip
sylemediini anlayabilecekken, orada hazr bulunanlar bunu anlamayacaklard. Ve
Musa cevap verdiinde, iin hakikatn bilenlere gre cevap verdi. Bunun zerine
Firavun, kendi konumunu korumak iin, Musann kendisine sorulan soruya cevap
vermediini gsterdi. Ve anlaylarnn kt olmasndan dolay, orada bulunanlar iin
Firavunun Musadan daha bilgili olduu besbelli oldu nk Musa Firavuna
mahiyetten farkl bir cevap verdi. Ve grne gre bu, kendisine sorulan sorunun
cevab deildi. Ama Firavun, hi kukusuz, Musann ancak bu ekilde cevap
verebileceini biliyordu. Ve ashabna, Size gnderilen resulnz gerekte delidir
[uara Suresi, 26/27] yani, Benim kendisine sorduum sorunun cevab ona
rtldr. nk o eyin (yani, Hakkn zatnn) bilinmesi asla tasavvur edilemez
dedi (ve bylece halkna kar daha alim olduunu gsterirken, Musann risalet
davasnda doru sylediini onlar anlamakszn tasdik etti).
Mahiyete ilikin bir soru, hakknda soru sorulan ve kendi nefsinde bir hakikat zere
olmas gereken eyin hakikatine ilikin bir soru olduundan, yerinde bir sorudur.
Cins ve ayrmdan [fasl] oluan tanmlar, kendisinde bakalaryla ortak nitelikler
tayan her ey iin geerlidir. Ama cinsi olmayan bir eyin (yani, Hakkn), bakalar
iin szkonusu olmayan bir hakikat zere olmas gerekir. Dolaysyla, soru ehl-i

Hakka, doru ilme ve akl- selime gre dorudur. Ve bu sorunun cevab da, ancak
Musann Firavuna verdii cevap olabilir. Ve Musann, Zatn tanmn soran
kimseye Onun fiillerinden cevap vermesinde byk bir sr vardr. Bu ekilde, Zatn
tanmn alem suretlerinde zahir kld veya alem suretlerinden Kendisini zahir
klan Kendi sfatyla ayn kld. Ve unu demeye getirdi: Eer kesin bilgi sahibi
iseniz o zaman bilirsiniz ki O, ulvi olandaki ki bu semadr ve sfli olandaki ki
bu da arzdr alem suretlerini Kendisinde zahir klan veya bu suretlerin kendisiyle
Zahir olandr. (Bu cevap zerine) Firavun, ashabna dnerek, O hi kukusuz
delidir [uara Suresi, 26/27] dedi ki bunun anlamn yukarda aklamtk. Ve
sonra, Musa kendi ilahi ilimdeki mertebesini Firavun bilebilsin diye ve onun bunu
anlam olduunu bildiinden szlerine unu da ekledi: O, dounun ve batnn..
yani, zahirin ve btnn ..ve ikisi arasnda bulunanlarn Rabbidir [uara Suresi,
26/28]. Bylece O, her eyi bilendir [Hadd Suresi, 57/3]. Eer aklederseniz..
[uara Suresi, 26/28] sz de, Eer kaytlayc iseniz.. anlamna gelir nk akl,
kaytlamadr.
Musann verdii ilk cevap, kesinlik sahiplerinin [ehl-i yakin] cevabdr ki onlar
kef ve varlk ehlidir (yani, onlar, Hakkn bir olan varln her eyde ve kendi izafi
varlklarnda mahede edenlerdir). Bundandr ki Musa, Eer kesinlik sahibi
iseniz.. dedi [uara Suresi, 26/24] yani eer kef ve varlk sahibi iseniz, size
uhudunuzda ve varlnzda kesin kldnz eyi bildirdiimi anlarsnz; yok eer
akl ve kaytlama ehli olup, aklnzn size verdii delillerle Hakk zglletirirseniz
[hasr], buna karlk olarak ben de size ikinci cevabm veririm. Bylece Musa,
stnlk ve doruluunun Firavun tarafndan bilinebilmesi iin, bu iki vecih ile
zahir oldu. Ve Musa, ona verecei cevab hemen anlayacan veya anlayabilecek
durumda olduunu biliyordu. Bunun sebebi, Firavunun mahiyeti sormu
olmasdr ve Musa, nedir? sorusunun (yani, cins ve ayrmdan oluan) bildik
terimler zere olmadn bilmesindendir ki, Firavunun bu sorusuna cevap verdi.
Eer Musa, bundan baka bir ey anlam olsayd, sorusunu hatal bulurdu (ve bir
cevap vermezdi). Ve Musa, hakknda soru sorulan, alemin ta kendisi [ayn] olarak
ortaya koyunca, Firavun da kendisine ayn dil (yani, tevhid dili) ile seslendi ama
orada bulunanlar bunu anlamadlar. Ve Firavun Musaya yle dedi: Benden
bakasn ilah edinecek olursan, ben seni hapsedilmilerden klarm [uara Suresi,
26/28]. Burada (hapis zindan anlamndaki) sicn szcnde bulunan s harfi
artk-harftir [harf-i zaid]. Bylece bu artk-harf kaldrldnda Firavunun sz yle
bir alm kazanr: Seni rterim [cenn]. nk sen, benim bu ekilde bir sz
sylememi hakl karan bir cevap verdin. Eer bana, Vaadettiin eyle (yani, beni
hapsedilmilerden klacan sylemekle) cehaletini aa vurdun; ayn bir olduu
halde (ikimiz arasnda) nasl ayrm gzetebilirsin? diye soracak olursan, sana yle
derim: Ben sadece aynn mertebeleri arasnda bir ayrm gzetiyorum. Ayn
ayrmlamad ve kendinde blmlenmedi. Ve ey Musa, u anda benim rtbem bilfiil
sana tahakkm etmektedir. Ve ben ayn itibaryla senim, ama rtbe itibaryla senden
bakaym.

Musa, Firavunun sylediklerinden bunlar demeye getirdiini anlaynca, Sen buna


g yetiremezsin diyerek ona hakkn verdi. Ve Musann zerinde g sahibi
olmas ve gcnn etkisini Musada zahir klmas, Firavun iin kendi rtbesinin
gstergesiydi. nk Hak, zahirde Firavunun rtbesindeydi. Ve bundan dolay da
Firavun, bulunulan mecliste, Musann zuhur ettii rtbe zerine tahakkm etme
gcne sahipti. Ve Musa, Firavunun kendisine ynelik saldrsna engel olan eyi
(asasn) gstererek, ona, Sana apak bir ey getirmi olsam da m? [uara Suresi,
26/30] dedi. Firavun ise buna karlk olarak ancak, Eer sznn eri isen onu getir
[uara Suresi, 26/31] diyebildi; nk kavminden akl kt kimselerin karsnda
insafsz grnmemek istiyordu. Eer byle yapmayacak olursa, kavmi kendisinden
(kendisinin ilah olduundan) kukuya decekti. Ki onlar Firavunun aalad
[ihanet] bir topluluktu. Ona itaat ediyorlard ve hi kukusuz dalalet ierisindeydiler,
yani, Firavunun zahir diliyle (Ben sizin yce rabbinizim diyerek) iddia ettii
rabln, doru akl yrtmenin [akl- sahih] vard sonula inkar edebilecekleri bir
akldan yoksundular. nk, akl iin snr vardr. Kef ve kesinlik [yakin] ehlinden
olanlar bu snr atklar zaman, akl ehli olanlar bu snrda dururlar (ve daha ileriye
gitmezler). Ve Musa, bundan dolaydr ki, (Firavunun sorusuna karlk olarak) hem
kesinlik sahiplerinin [mukn] hem de ancak akl sahibi olanlarn kabul edebilecei
cevab verdi.
Ve Musa, asasn yere att. Ve, Musann davetine uymaktan saknmasnda,
Firavunu Musaya kar asi klan eyin (yani, kendi nefs-i emmaresinin) sureti olan
bu asa, birdenbire herkes tarafndan grlen bir ylan oluverdi. Bylece irkin olan
isyan [masiyet] itaate, yani gzellie dnt. Nitekim Allahu Teala, Allah onlarn
ktlklerini deitirerek gzelletirir [Furkan Suresi, 25/70] buyurmutur
deitirir, yani hkmde. Ve hkm, burada, bir-olan-cevherde [cevher-i vahid]
birbirinden ayrk aynlar olarak zahir oldu. Bylece o, ayn zamanda hem bir asa
hem de apak bir ylandr. Ve o, apak bir ylan olmas itibaryla ylanlar, ve asa
olmas itibaryla da asalar (yani, byclerin asalarn) yuttu. Ve bylelikle
Musann delili [hccet] Firavunun asalar, ylanlar ve ipler suretindeki delilleri
zerinde zahir oldu. Byclerin ipleri olmasna karlk, Musann ipi yoktu ve ip
tepecik demektir. Yani onlarn gc Musannkine nisbetle yce dalar
karsndaki tepecikler gibidir.
Bycler bunu grnce, Musann sahip olduu ilim mertebesini anladlar ve
bunun, gerekte hayal ve zan barndrmayan hakiki ilimle ayrcalklanm bir beerin
sahip olabilecei bir kudretle olabileceini grdler ve bylece, Alemlerin Rabbine,
Musa ve Harunun Rabbine [uara Suresi, 25/47-48] yani Musa ve Harunun davet
ettikleri Rabbe iman ettiler ve bunu orada bulunanlara tam da bu ekilde ifade
ettiler, nk biliyorlard ki, Firavun kavmi, Musann davetinin Firavuna
olmadn bilmektedir.

Ve Firavun, kl zoruyla halife olup, rf-i eride zor kullanan biri de olsa, tahakkm
konumunda zamann sahibi olduundan, Ben sizin yce rabbinizim [Naziat
Suresi, 79/24] dedi yani, her ne kadar belli bir bakmdan herkes birer rabb ise de,
benim sizin zerinizde tahakkmmn zahir olmasyla bana verilen eyden dolay
btn bu rabblerin en ycesi benim dedi. Ve bycler Firavunun kendilerine
syledii bu szn doru olduunu bildiklerinden, onu inkar etmediler. Ve onun bu
szn dorulayarak yle dediler: Sen ancak bu dnya hayatnda
hkmedebilirsin. O halde, ne hkm vereceksen ver; devlet senindir [Naziat Suresi,
79/24]. Ve bylece Firavunun, Ben sizin yce rabbinizim sz dorulanm [sahih]
oldu. Ve her ne kadar, Hakkn ayn ise de, suret Firavun iindir. Ve Firavunun batl
suretinde Hakkn ayn, bycleri, ancak bylesi bir sebeple eriebilecekleri
mertebeye ulamalar iin, ellerini ve ayaklarn keserek ast. nk, sebeplerin
ortadan kalkmasnn hibir ekilde yolu yoktur ve bu, sebepleri gerekli klann
deimez aynlar olmasndan dolay byledir ve bu deimez aynlar varlkta ancak
suretler yoluyla, yani eylerin kendi deimezlikleri ierisinde kendilerinde
bulundurduklar ne ise ona gre biimlenen suretler yoluyla zahir olurlar. Bundandr
ki, Allahn kelimelerinde deime yoktur [Yunus Suresi, 10/65]. Ve Allahn
kelimeleri, mevcud aynlardan [ayan- mevcudat] baka bir ey deildir. Bylece,
deimezliklerinden dolay Allahn kelimelerine nceden olmaklk [kdem] nisbet
olunurken; varlklar ve zuhurlar dolaysyla da onlara sonradan olmaklk [huds]
nisbet olunur. Bu tpk bir kimsenin, Bugn bize bir adam veya bir misafir
kageldi dediinde, bu adam bugn kageldi [hadis] diye, bu adamn
kagelmesinden nce bir varl olmamasnn gerekmemesi gibidir. Ayn ekilde
Allahu Teala, yce kelamnda ki bu kadm bir kelamdr yle buyurdu: Onlara
Rabblerinden yeni bir kelam gelse [kelam- muhdes] dinleyip, hemen alaya alrlar
[Enbiya Suresi, 21/2]. Ve yine yle buyurdu: Onlara Rahmandan yeni bir kelam
gelse, ondan yz evirirler [uara Suresi, 26/5]. Ve rahmet, ancak rahmetle gelir ve
rahmetten yz eviren azaba ynelir ve azap da rahmetin yokluundan baka bir ey
deildir.
Ve Allahn, Yunus kavmi mstesna, azabmz grdklerinde iman etmeleri
kendilerine bir fayda vermez; Allahn kullar hakknda sregelen adeti budur
[Yunus Suresi, 10/98] szne gelince: bu sz, azab grenlerin imannn kendilerine
ahirette fayda vermeyeceine iaret etmez. Yce Allahn bundan murad ettii ey,
onlardan azabn bu dnyadayken kaldrlmayacadr. Bylelikle, Firavun iman
ettii halde azaba urad. Eer, eceli geldiinde lmnn kesin olduunu bilen bir
kimsenin iinde bulunduu durumda olsayd, bu byle olurdu. Ama, hal karinesi,
Firavunun leceinin kesin olduunu bilmediine iaret eder. nk, mminlerin,
Musann asas ile denize vurmasyla, denizde alan kuru yol zerinde
yrdklerini grd. Ve Firavun iman ettii srada, helak olacann kesin olduunu
bilmiyordu tpk, lm annda bulunanlarn tersine, lmn kendisine
dokunmayacan uman kimseler gibi. Dolaysyla Firavun, lmn deil,
kurtuluun kesin olduunu dnerek, srailoullarnn inandna inand. mdi,

kesinlik sahibi olduu ey (yani, kurtulu) gerekleti ama dilemi olduundan


farkl bir ekilde. Allah onun nefsini ahiret azabndan kurtard ve bedenini korudu
ve O, buna ilikin olarak yle buyurmutur: Ardndan gelenlere bir delil olsun
diye bugn seni bedeninle kurtaracaz [Yunus Suresi, 10/92]. nk, eer Firavun,
suretiyle grnmez olsayd, kavmi O gizlendi diyebilirdi. Ama, bilinen suretiyle
ortaya knca, lm olduu bilindi. Bylece kurtuluu, hem (ruhunun beden
karanlndan kurtulmasyla) duyumsal olarak hem de (ruhunun ahiret azabndan
kurtulmasyla) manen genel oldu. Kendileri iin ahiret azab sz [kelime] zorunlu
[vacib] olanlar, kendilerine btn ilahi ayetler verilse bile, bu azab grmedike iman
etmeyenlerdir. yleyse, Firavun bu snftan deildir. Ve bunun byle olduu
vahyedilen Kitapta apak olarak belirtilmitir. Bylece, biz deriz ki, onun (iman)
hakkndaki i Allaha aittir. nk halkn geneli onun isyankarl [ekavet]
konusunda hemfikirdir halbuki, bu konuda dayanabilecekleri hibir delilleri
[nass] yoktur. Firavunun halkna gelince, onlar hakkndaki hkm bakadr ama
bundan sz etmenin yeri buras deildir.
Ayrca unu bil ki, Allahu Teala lmek zere olan bir kimsenin cann ancak,
kendisine (o anda) gelen ilahi haberi dorulayan bir mmin olarak alr. Bundandr
ki, ani lm ve habersizken ldrlmek kt bir ey kabul edilmitir. Ani lm,
nefesin verilmesi ve alnamamas demektir ite ani lm budur ve bu, lmek
zere olan bir kimsenin durumundan farkldr. Habersizken ldrlmek de tpk ani
lm gibidir farknda olmakszn arkasndan boynu vurulur. Ve bu ekilde
ldrlen bir kimse (ldrld anda) iinde bulunduu hal neyse o ekilde, kafir
veya mmin olarak lr. Bundandr ki, Resulallah (sav), nsan bulunduu hal ne ise
o ekilde ld gibi, hangi halde ldyse o ekilde harolunur buyurmutur.
lmek zere olan kimseye gelince: Bu halde olup da uhud sahibi olmayan kimse
yoktur ve (o anda) grd neyse ona iman eder ve ancak bu hal zere (yani,
grd eye iman etmi olarak) lr. nk (yukardaki Hadisin Arapasnda
geen) kane (yani, oldu) varlksal bir kelimedir [harf-i vcud] ve zaman ile
ilikilenmesi ancak hal karinesi yoluyla olur. O halde, lmek zere olduunu bilerek
len kafirle, yukarda akladmz ekilde anszn len veya habersizken ldrlen
kafir arasnda ayrm gzetilir.
Ve Allahn ate suretinde tecelli edip Musayla (ate suretinde) konumasnn
hikmetine gelince: Musa ate aryor olduundan, kendisine ynelsin ve yz
evirmesin diye, bu talep ettii eyde tecelli etti. Eer peinde olduu eyden baka
bir suret ierisinde tecelli etseydi, zel olarak talep ettii eye vargcyle ynelmi
olduundan, bundan yz evirirdi. Ve yapt eye ilgisinden dolay yz evirseydi,
Hak da ondan yz evirirdi. Ama Musa, arnmtr ve (Hakka) yakndr. Ve her kim
Ona yaknsa, o kimseye kendisi farknda olmakszn, arad eyin suretinde tecelli
eder.
Musa Onu ate olarak grd bu arad eydi.

Ama o laht, Musa bunu bilmedi.

HALD KELMESNDEK HKMET- SAMEDYYE

Halid bin Sinann hikmetine gelince: Davetinde Berzah Nbvvetini zahir kld.
Berzahta olanlar, ancak lmnden sonra bildirecei iddiasnda bulunarak,
berzahtaki hkmn, dnya hayatnn sureti zere olduunu haber verebilmek iin
ve bylece btn resullerin dnya hayatlarnda haber verdikleri eylerin
doruluklar bilinsin diye, gmld yerden geri karlmasn, kendisine soru
sorulmasn emretti.
Halidin byle yapmasndaki amac, btn bir alemin, resullerin getirdii eye iman
etmesi ve bylelikle, rahmetin btn bir alem zerine olmasyd. nk o, hi
kukusuz, nbvvetinin, Muhammedin (sav) nbvvetine yakn olmasyla
ereflendirildi ve, Allahu Tealann Efendimizi alemlere rahmet olarak [Enbiya
Suresi, 21/107] gnderdiini biliyordu. Kendisi bir resul deildi ve tebli ile
grevlendirilmemi olsa da, Muhammed risalette bu rahmetten bol bol nasib
alnmasn diledi. Dolaysyla, yaratla ilikin ilmini artrmak iin (berzahta) bundan
(yani, bu genel rahmetten) nasib almay diledi. Bundandr ki (yani, bu hal kendisinin
nasibi olmadndandr ki), kavmi onu zayi etti. Ve Nebi (sav) onun kavmini zayi
oldular biiminde nitelendirmedi; tersine, diledii eye erimesinin nne getikleri
iin, kendisine ilikin olarak onu zayi ettiler biiminde bir nitelendirmede
bulundu.
O halde, acaba Allahu Teala onu niyetinin mkafatna eritirdi mi? Tersi
dnlemeyecek bir ekilde, hi phesiz onun iin niyetinin mkafat vardr.
Burada anlamazlk ve phe bu mkafatn niteliine ilikindir yle ki, acaba
temenni edilen bir eyin olmasyla elde edilecek olan mkafatla, temenni edilen bir
eyin olmamas durumunda elde edilecek olan mkafat denk olur mu, yoksa bunlar
birbirlerine denk deil midir?
eriatta bunlarn denk olduunu teyid eden birok hkm vardr. rnein, cemaatle
namaz klmak iin gelip de namaza yetiemeyen kimseye, cemaatle namaz klm
olanlarn kazand mkafat verilir. Ayn ekilde, yoksul olup hayrl bir i yapmak
iin servet ve mal sahibi olmay dileyenlere de, o hayrl ii yapanlarn dengi bir
mkafat vardr. Yine de, tekiler iin hem niyetlerine hem de amellerine karlk bir
mkafat vardr bunlar niyetleriyle amellerini birlemilerdir.
Ve Nebi (sav), niyetlerini gerekletirenlerle, niyetlerini gerekletiremeyenler iin
kesin bir hkm ortaya koymad. Ama grne baklrsa, bu ikisinin (kazanaca

mkafat) arasnda denklik yoktur. Ve bundandr ki, Halid bin Sinan, niyetiyle amelini
birletirerek, bu ikisinin mkafatn alabilmek iin, (berzahta olanlar) bildirmeyi
istedi.

MUHAMMED KELMESNDEK HKMET- FERDYYE


Btn bir insan trnde varolanlarn en kmili olmasndan dolay, onun hikmeti
teklik [ferdiyyet] oldu; ve yine bundan dolay, i onunla balad ve onunla sona erdi.
dem henz suyla balk arasndayken, o Nebiydi; unsursal oluumuyla da Son
Nebi oldu.
, tek olanlarn [efrad] ilkidir; ve, bu tek olanlarn ilkinden (yani, ten) birbiri
ardnca oalan dier btn tek olanlar ise, (bu tek olanlarn ilki olan) n
almlardrlar [teferruat]. Bundandr ki, (yani, teklerin bireylerin ilki olmasndan
dolaydr ki) O, Rabbine ilk delildir. Ve kendisine, demin adlandrd btn (ilahi)
kelimelerin [cevamil-kelim] verilmi olmasyladr ki, (bu kelimelerin yani Birin
uunatnn asldan dallanp budaklanmasna istinaden sahip olduu) kendi
lnde [teslis] delile benzeik oldu. Ve onun kendisi, kendinin delili oldu. Ve
Muhammedin (sav) hakikat, l bir oluum olmasndan dolay ilk teklii
[ferdiyyet] ortaya kard. Ve o, varln asl olan muhabbete ilikin olarak, bu
lnden dolaydr ki, Bana dnyanzdan ey sevdirildi.. dedi. Sonra
kadnlar ve gzel kokuyu and ve namazn gznn aydnl klndn syledi.
lk olarak kadnlar and ve namaz en sona brakt. Bu, kadnn kendi aynnn
zuhurunun aslnda erkein bir paras olmasndan dolaydr; ve bu, insann Hakkn
zuhurunun bir ksm olmas gibidir. nsann kendini bilmesi Rabbini bilmesinden
nce gelir ve Rabbini bilmesi, kendini bilmesinin sonucudur. Bylece O, Kendini
bilen Rabbini bilir demitir. Dilersen, bilmeye ve erimeye g yetirilemeyeceini
[acz] syleyebilirsin, nk Onun bilinmesine ilikin olarak byle sylemek
yerindedir [caiz]; veya, dilersen, Onun bilinebilir olduunu sylersin. Bunlarn
ilkine gre, eer kendini (gayb hakikat itibaryla) bilmediini biliyorsan, gerekte
Rabbini bilmiyorsundur. Ve ikincisine gre de, eer kendini biliyorsan, o halde,
Rabbini biliyorsundur.
mdi, Muhammed (sav) Rabbine en ak delil oldu ve alemin herbir paras kendi asl
olan Rabbine bir delildir, yleyse anla! Ve ona ancak kadnlar sevdirildi ve o da
kadnlara evk duydu [mtak] ki bu, btnn [kll] kendi parasna [cz] evk
duymas trndendir. mdi o, bu haber ile, Hakkn bu unsursal oluuma ilikin
olarak, Ve ona ruhumdan fledim [Hicr Suresi, 15/29] szndeki iin asln Hak
tarafndan zahir kld. Sonra Hak, Kendi nefsini insana kavumaya gl [edid] bir
evk duyuyor olarak nitelendirdi ve kendisine evk duyanlar hakknda, Ey Davud,

Benim onlara duyduum evk daha da gldr [edid] dedi. Ve Onun bu evki,
katksz ve mahrem bir kavuma [lika-i hs] iindir. nk Resulallah (sav),
Deccala ilikin bir hadisinde, lmedike, hibiriniz Rabbinizi gremezsiniz dedi.
Byle olunca, bu ekilde (yani, bylesi yein bir evk duyuyor olmakla) nitelenene
(yani, Hakka) evk duyulmas kanlmazdr. Dolaysyla da, Hakkn bu yakn
olanlara (yani, kendisine evk duyanlara) kendilerini gryor olmakla birlikte evk
duyuyor olmas apak bir durumdur [sabit]. Bylece Kendisini grmelerini arzu
eder [muhabbet] ki onlar bundan alkoyan dnya makamdr. mdi, Onun
(Davuda ynelik) bu sz, tpk biliyor olduu halde ta ki bilelim demesinde
olduu gibidir. yleyse O, ancak lmle birlikte varlk bulacak olan bu zgl sfata
(yani, Kendisinin mahede olunmaklna) evk duyar. Ve onlarn Ona duyduklar
evk ancak lmle diner. Ve Hak Teala, buna ilikin olarak u teredddn dile
getirdi: Mmin bir kulumun cann alrken tereddt ettiim kadar hibir eyde
tereddt etmem. Ben onu incitmekten duyduum nefret lsnde o da lmden
nefret eder; ama Bana kavumas kanlmazdr. Bylece O, lm anarak onu
(mmin kulunu) kederlendirmemek iin lmesi kanlmazdr demek yerine, ona
Kendisine kavuma mjdesini verdi. Resuln, lmedike, hibiriniz Rabbinizi
gremezsiniz szndeki gibi, insann Hakka kavumas ancak lmle birlikte
olduu iindir ki, Allahu Teala Bana kavumas kanlmazdr dedi. Ve Hakkn
duyduu evk, bu nisbetin (yani, lm srasnda ortaya kan grme nisbetinin)
varlk bulmas iindir.
Sevgili beni grmeyi nasl da arzuluyor
Ama benim duyduum arzu daha da ok
kimiz de elemliyiz, ama kavuma vakti henz gelmedi
Ben szlanmaktan ikayetiyim, O da yle.
O, insana Kendi ruhundan flediini syledi; bylece, Onun duyduu evk ancak
Kendisinedir. Kendi ruhundan olmasyla, onu Kendi suretinde yarattn grmez
misin? nsann oluumu bedendeki, karmlar [ahlat] olarak adlandrlan drt
unsurdan olutuu iin; bedende bulunan rutubetten dolay, Onun flemesi, nefste
bir tutuma meydana getirdi. Byle olunca, oluumu dolaysyla, insandaki ruh, ate
oldu. Bundandr ki, Allahu Teala Musayla, ancak ate suretinde konutu; ki, (ate
aramak iin yola km olan) Musann peinde olduu da bu ateti. Eer insann
oluumu (katksz bir ekilde) tabii olsayd, ruhu nurdan olurdu. Allahu Teala,
fleme biimindeki rtk ifadeyle, bu ruhun Rahmann Nefesinden geldiine
iaret eder. Ve bu Nefesin flenmesi sonucunda da, insann ayn zahir olur.
Bundandr ki, Kendisine ruh flenenin (oluumundaki unsurlarn) istidadndan
dolay, tutuma nur deil de, ate oldu. Dolaysyla, insan insan klan eyde (yani,
kendisine flenen ruhta), Hakkn Nefesi btn oldu.
Sonra Allahu Teala, onun kendi sureti zere olan ve ona itiyak duyan bir dier
kiiyi ortaya kard ve buna kadn adn verdi. Ve kendi sureti zere zahir

olduundandr ki, kadna itiyak duydu bu, kendi nefsine duyulan itiyaktr. Ve
kadn da, ona evk duydu bu da, kendi yurduna duyulan itiyaktr. mdi, ona
kadn sevdirildi, nk Allah Kendi sureti zere yarattn sevdi ve bundan
dolaydr ki, gleri [kadr] ve menzilleri azim ve tabii oluumlar yce olduu halde,
nuran melekleri onun nnde secde ettirdi. mdi, iliki buradan ortaya kt ve suret,
iliki ynnden en byk, en yce ve en mkemmel olandr. Bu, ift [zevc] olmadr,
yani Hakkn varlnn kutupsallamasdr [ef] tpk bir kadnn, varlyla,
erkei kutupsallatrmas [ef] gibi. Bylece Hak, erkek ve kadn ls zahir oldu.
Kadn, kendi asl olan erkee nasl itiyak duyduysa, erkek de, kendi asl olan
Rabbine itiyak duyar. Byle olunca, Allahu Teala, Kendi sureti zere olan nasl
seviyorsa, Rabbi ona kadnlar sevdirdi. Ve sevgi, ancak varlnn kendisinden
olduuna [tekevvn] yneliktir. Hal byle olunca, erkek, varlnn Kendisinden
olduunu [tekevvn], yani Hakk sever. te bu nedenledir ki, bana sevdirildi
demitir ve duyduu sevgi, sureti zere olduu Rabbine ilikilenmi olduundan,
severim dememitir hatta kendi hanmna sevgisinde bile. nk hanmn
Allahn kendisini sevmesi vastasyla ilah hallenimden [tahalluk- ilah] dolay
sevdi.
Bir erkek, bir kadn sevdiinde, ona kavumak ister, yani akn amac olan
kavumay diler ve insann unsursal oluum suretinde elerin birlemesinden daha
byk bir vuslat yoktur. Ve bundandr ki, ehvet btn bir bedenine yaylr. Ve
bundan dolay, kendisine gusletmesi emrolundu. Bylece, ehvetin ortaya kyla
kadndaki hilie erme [fen] genel olduu iin, temizliin de genel olmas gerekti.
Allah, kulunun Kendisinden bakasnda haz bulabileceini [iltizaz] sanmasn
kskanr, bylece O, kulunu, Hakka dnebilsin ve hilie erdii [fen] kadndan
doru Kendisine bakabilsin diye guslle arndrr; nk kadnda grd Ondan
bakas deildir.
Erkek, Hakk kadnda mahede ettiinde, (Hakkn kadnda edilgin bir tarzda
zuhur etmi olmasndan dolay) Onu (zuhurunun) edilgin [mnfail] olmaklnda
grr. te yandan Hakk, kadnn kendinden zuhur etmi olmas (yani, kendinden
bir para olmas) dolaysyla, kendi nefsinde mahede ettiinde, Onu (Hakkn
kadndaki-kendinde etkin bir tarzda zuhur etmi olmasndan dolay) etkin [fail]
olmaklnda grr. Ne var ki, Onu, kendisinden olann [mtekevvin] suretini
aklna [istihzar] getirmeksizin mahede ettiinde, Onu dorudan Haktan edilgin
[mnfail] olmaklnda grr. Ne var ki, erkek Hakk en eksiksiz ve en kmil olarak
kadnda grr [uhud], nk bu ekilde Hakk hem etkin [fail] olmaklnda hem
de edilgin [mnfail] olmaklnda mahede eder. te yandan, Hakk yalnzca
kendinde mahede ettiinde, Onu ancak edilgin olmaklnda grr [uhud].
Bu nedenledir ki, Resul, Hakkn kadnlarda kmil bir ekilde grlmesinden
[uhud] dolay, onlar sevdi [muhabbet]. Hak, hibir zaman maddeden soyut olarak
sonsuza dek mahede edilemez, nk O, Kendi Zatnda alemlerden ganidir.

Hakkn grlmesi bu ynden olanaksz olup, bu ancak maddede szkonusudur ve


Hakkn kadnlarda [nisa] grlmesi [uhud], Hakk grmenin [uhud] en azim ve
en kmil olandr. Ve en byk kavuma [vuslat] da cinsel birlemedir. Ve bu, Hak
Tealann, Kendi Halifesi klmak ve bylece onda Kendi nefsini grebilmek iin
Kendi suretinde halk ettiine ynelik ilahi ynelime benzer. mdi, ona ekil verdi,
onu dzgn kld, ve ona Kendi Nefesi olan ruhundan fledi. Byle olunca, onun
zahiri halk ve batn da Haktr. Bu nedenle Allah, onu (yani, ruhu) bu bedeni
ynetmeklikle nitelendirdi. Ve Allahu Teala varl semadan ynetir ve sema, arza
nisbetle ycedir ve arz ise erknn aas olduu iin aalarn en aasdr.
Resul (sav), kadnlar nisa olarak adlandrd ve nisa tekili olmayan oul bir
szcktr. Bundan dolay, Bana dnyanzdan ey sevdirildi: kadnlar [nisa]..
buyurdu, kadn [mire] demedi. Bylelikle, varlkta kadnlarn [nisa] erkeklerden
sonra gelmelerine riayet etti. Gerekte nset, geciktirme demektir. Allahu Teala,
Geciktirme kfrde ar gitmektir [Tevbe Suresi, 9/37] buyurdu ve veresiye, yani
geciktirerek satmak da byledir. Bylece, kadnlar demitir. Onlar sevmesi
ancak mertebelerinden dolaydr ve onlar edilginlik [infial] mahallidirler. Kadnlarn
erkee nisbeti, Tabiatn (Kll Nefsin) Hakka olan nisbeti gibidir ki Hak, irad
ynelim ve lahi Emirle, alemin suretlerini Tabiatta (Klli Nefste) amlamtr. Ve
bu irad ynelim ve lahi Emir, unsursal suretler aleminde elerin birlemesi [nikah],
nurani ruhlar aleminde himmet ve manalar aleminde karm iin ncllerin
dzenleniidir.
O halde herkim kadna bu snr ierisinde sevgi [muhabbet] duyacak olursa, bu ilahi
sevgidir. Her kim kadnlara tabii ehvet yoluyla sevgi duyacak olursa, bu ehvetin
ilmi onda eksik kalr. Bu kimseler iin sevgi duyduklar kadn, ruhtan yoksun bir
surettir; her ne kadar bu suretin gerekte bir ruhu olsa da, hazzn kime olduunu
bilmeksizin, eine veya baka bir kadna yalnzca ondan haz almak iin dokunan kii
asndan (bu yneldii suretin ruhu) yoktur. Bylece, bu kimse nefsini (kendi
nefsinin ilahi zuhur mahallerinden bir mahal olduunu ve ilahi sevgi ile haz aldn
ve Hakkn kadnda etkinlik ve edilginlik ile mahede olunduunu) bilmez, tpk
baka birinin kendisi ona sylemedike (yani, ona ben kadnlara ynelik sevgide,
ilahi sevgiyle haz alrm demedike) bilmedii gibi. Nitekim, (ariflerden biri) yle
demitir: Benim ak olduumu dnmekte hakllar; yle ama, kime ak
olduumu bilmiyorlar. Bunun gibi, (arif olmayan) bir bakas da, hazza sevgi duyar
ve sonuta haz ald mahalle, yani kadna sevgi duyar ama, meselenin ruhu
kendisinden rtl [gaib] kalr. Eer bilseydi, kimden zevk aldn ve zevk alann
kim olduunu bilirdi; ve kmil olurdu.
Nasl ki kadnlar, Hak Tealann, Erkeklerin onlar zerinde bir dereceleri vardr
[Bakara Suresi, 2/228] sznde belirttii gibi, erkeklerden daha alt bir derecede
bulunuyorlarsa, erkekler de kendilerini Kendi sureti zre yaratan [ina] Haktan
Onun sureti zre yaratlm olsalar bile daha alt bir derecededirler. te bu

dereceyledir ki, Hak, erkeklerden ayrk oldu ve bununla alemlerden gani ve ilk
eyleyici [fail-i evvel] oldu. nk suret (yani, bu balamda, taayyn-i evvel
mertebesi) ikinci eyleyicidir [fail-i sani]. Dolaysyla Hak iin szkonusu olan
evveliyet, suret iin szkonusu deildir. Byle olunca, aynlar, mertebeler halinde
birbirinden (belirli niteliklerle) ayrt. Ve (aynlarn hakikatlerini bilen) her arif kii,
Hak sahibi olan herbir eye (yani, herbir ayna) hakkn verdi. te bunun iindir ki,
Muhammedin (sav) kadnlara sevgisi, Allahn sevdirmesiyle oldu. O, her eye
halkn verdi [Taha Suresi, 20/50] ve bu da onun (yani, o aynn) Hakknn ta
kendisidir. O halde, bu Hakk her eye ancak hakettiince verdi ki hakeden de,
bunu kendi zatyla hak etti.
Ve (Resulallah kendisine sevdirilen eyleri anarken) kadnlar ne ald, nk
kadnlar edilginlik mahallidirler. Nitekim (diil nitelikte olan) tabiat (da) kendisinden
suret ile varolan eylerden nce gelir. Ve tabiat gerekte ancak Rahman Nefestir.
nk Nefes, heyulan cevherde, zellikle (de) yldzlar aleminde yaynd iin, ona
alem suretlerinin ycesi ve aas [ala ve esfel] flendi. Fakat Rahman Nefesin
nurani ruhlar aleminde ve arazlarda yaynmna gelince, buradaki yaynm bakadr.
Sonra, Resulallah (sav) bu (Bana dnyanzdan ey sevdirildi..) hadisinde diil
olan eril olana stn [galib] kld ve bu ekilde kadnlara ihtimam gsterdi.
Bylece derken ancak diil oulluk iin kullanlan selas kelimesini kulland.
Ne var ki (sayd ey, yani kadnlar, gzel koku ve namaz kelimelerinden)
biri, yani gzel koku [tb] kelimesi erildir ve Araplarn adeti her zaman iin eril
olana ncelik vermektir. (Dolaysyla Arapann bu temel kural gz nnde
bulundurulursa Resulallahn selas yerine, eril olana ncelik vererek selase
demesi gerekirdi.) rnein, Arapada Fatmalarla Zeyd ktlar denildii zaman,
fiil diil olarak deil, eril olarak sylenir; yani erkein tek ve kadnlarn birden fazla
olmalarna karn, fiil yine de diil deil, eril olarak kullanlr. Halbuki Resul,
Araptr (ve dolaysyla Arapann bu kuraln bilmediinden deil, baka bir eye
iaret etmek iin, bilerek byle kulland). mdi Nebi (sav), kadnlara ynelik
sevgisinin kendi nefsinin bir tercihi [ihtiyar] olmadna iaret etti. Bylece Allah,
ona bilmedii eyi retti. Ve (kadnlarn, insan trnn varlnn asl olduu ve
edilginlik mahalli olduunu retmesiyle ve bu ekilde kadnlar sevdirmesiyle)
Allahu Tealann ona verdii ltuf ok byk oldu. Resulallahn (sav) diili eril
olandan stn tutmas ite bu nedenledir. Resulallah (sav) hakikatleri nasl bilmekte
ve her eyin hukukunu nasl gzetmektedir, bir bak!
Daha sonra, son sylediini (yani, namaz) diil olmakl itibaryla ilkine (yani,
kadnlara) benzer klarak, bu ikisinin arasna eril olan (yani, gzel koku anlamna
gelen tbszcn) koydu. Kadnlarla balad ve namazla bitirdi ve bunlarn
her ikisi de diildir ve (eril bir terim olan) gzel koku bunlarn arasndadr tpk
(iki diil arasnda bulunan) kendi varlnda olduu gibi. nk erkek, kendisinden
zuhur ettii Zat ile (ki bu diil bir terimdir) kendisinden zuhur eden kadn arasnda

bir yerdedir. Bylece o, biri gerekten diil ve dieri itibar olarak diil olan iki diil
ayn arasndadr. Bylece, nisa gerekten diil, salat kelimesi ise itibar olarak
diildir. Gzel kokuya gelince, bu kelime, bu ikisi arasna, demin, her eyin
Kendisinden varolduu Zat ile, mevcudiyeti (demin) kendisinden olan Havva
arasnda olmas gibi, (eril olarak) yerletirilmitir. mdi, eer dilersen (demin
varlk sebebi) sfattr dersin, ve eer dilersen (ilahi) kudrettir dersin ki her
ikisi de (zat gibi) diildir. Bylece, hangi mezhepten olmak istersen ol, ancak diil
olan nde gelir bulursun. Hatta, alemin varlnda Hakk sebep [illet] olarak ele
alanlar iin bile bu byledir nk illet kelimesi de diildir.
Ve Resulallahn (sav) gzel kokuyu anmasndaki ve bunu kadnlardan sonra
anmasndaki hikmete gelince: Bunun hikmeti, kadnda yaratl [tekvin] kokusu
olmasndan dolaydr. nk, atalar sznde denildii gibi, Kokunun en gzeli
sevgiliyle kucaklamadadr. Muhammed (sav) (btn bir taayynatn mebdei
olarak) katksz bir kul olarak yaratldnda, hibir zaman efendilik peinde olmad
(ilahi tasarruflar iin) edilgin [mnfail] olmaklyla, (uluhiyet hazretinde) secde
edici ve (rububiyet kapsnda) kyamda durucu olmaktan baka bir ey yapmad. Ve
Allahu Teala ondan (yani, taayyn-i evvel olan bu hakikat- Muhammediyeden)
yarataca [tekvin] eyi (yani, btn bir mkevvenat) yarattnda [tekvin], ona
etkin olmaklk rtbesini ve (varoluun) en gzel kokular olan Nefesler aleminde
etkide bulunmakl vermitir. Bundandr ki ona gzel koku sevdirilmitir. te
bundan dolay, gzel kokuyu, kadnlardan sonra anarak Hakkn, O, derecelerin
ykseidir [Mmin Suresi, 40/15] szyle ortaya koyduu derecelenmeyi gzetti.
nk Hak Teala Arn zerine Rahman smi ile oturmutur. O halde, Arn ihata
edip de ilahi rahmetin isabet etmedii hibir kimse yoktur. Rahman Ar zerine
istiva etti [Nur Suresi, 24/26] ve Ar her eyi ierisine alr ve Arn zerine oturmu
olan Rahmandr. mdi, alemde Rahmann hakikat ile rahmetin yaynm
gerekleir. Biz bundan hem bu kitapta hem de Fthat- Mekkiyede sz ettik.
Hak Teala, gzel kokuyu (tb, ayn zamanda iyilik ve temizlik anlamna da gelir)
Hz. Ayenin masumiyetini beyan eden Kuran ayetinde, kadn ve erkek arasndaki
nikaha ilikin olarak kullanlmtr: Habis kadnlar habis erkeklere, habis erkekler
habis kadnlara; temiz kadnlar temiz erkeklere, temiz erkekler temiz kadnlara
yararlar. Onlar (yani, Resulallahn eleri) kendileri hakknda sylenenlerden
berdirler [Nur Suresi, 24/26]. Hak Teala temiz [tayyib] olanlarn kokularn gzel
kld. nk sz nefestir ve nefes de gzel kokunun ta kendisidir. Bylelikle nefes
sz biiminde azdan ktnda, tayyib olan kimseden tayyib ve habis olan
kimseden de habis olarak dar kar. lahi Nefes olmalar itibaryla, btn nefesler
tayyibdir. vlesi [mahmud] ve yerilesi [mezmum] olmalar itibaryla da tayyib ve
habistirler. Sarmsak hakknda Resulullah Efendimiz (sav), Ben sarmsan
kokusunu kerih grrm buyurdu, yoksa, Ben sarmsa kerih grrm
buyurmad. Bylece, bir eyin aynnn kerih olduundan sz edilemez, ancak ondan
zahir olan eyin kerih olmasndan sz edilebilir. Ve irkinlik [kerahet], bir eyin rfe

uygun olmamasnda, tabiata uygun olmamasnda, bir maksada uygun olmamasnda,


eriata uygun olmamasnda veya bir eyin kemal dzeyinden noksanlk derecesine
dmesindedir. Bu sebepler dnda bir eyin kerih grlmesi szkonusu deildir.
Az nce ortaya koyduumuz gibi, lahi Emr habis ve tayyib olmak zere ikiye
ayrlmasyla, Resulallaha (sav) habis eyler deil, tayyib olan eyler sevdirildi. Ve o,
meleklerin habis kokulardan tiksinti duyduklarn syledi; insann unsursal
oluumunda kt koku bulunduundan dolay ki insan kokumu amurdan
yaratlmtr melekler insann tabiatn kerih grrler. te yandan, benzer bir
ekilde, pislik bcei de, mizac gerei, gln kokusundan rahatsz olur halbuki,
gln kokusu gzeldir. Benzer ekilde, manen ve suret olarak pislik bceinin
benzeri bir mizac olan kimseler hakk iittiklerinde, ondan rahatsz olurlar ve
batldan holanrlar. Hak Teala onlar iin, Onlar ki, batla inandlar ve Allah inkar
ettiler [Ankebut Suresi, 29/52] buyurmutur. Ve Hak Teala onlar, hsranda olan
kimseler olarak nitelendirdi: te onlar nefslerine yazk eden hsran ehlidirler
[Ankebut Suresi, 29/52]. nk habisi, tayyibden ayrdedemeyen kimse idraktan
yoksundur.
mdi, Resulallaha (sav) ancak tayyib olan sevdirildi ki varlkta ancak tayyib olan
vardr. Ve alemde yalnzca tayyib olan bulup, habis olan bilmeyen bir mizacn
varl dnlebilir mi yoksa dnlemez mi diye sorulacak olursa, biz byle bir
ey olmaz deriz. nk biz kendisinden alemin zahir olduu aslda yani Hakta
byle bir mizac grmedik. mdi, biz Hakk kerih grr ve sever bulduk ve
habis kerih grlen ve tayyib ancak sevilen eydir. Ve alem, Hakkn sfat
zeredir. nsan ise iki suret (Hakkn ve alemin sureti) zeredir. Dolaysyla alemde
hereyde ancak tek bir eyi (yani, yalnzca habisi veya yalnzca tayyibi) idrak eden
bir mizac bulunmaz. Olsa olsa, bir eyin deneyimleme ile habis ve deneyimleme
olmakszn (yani, uzaktan grn itibaryla) tayyib olduunu bilmekliiyle, habis
olandaki tayyib olan idrak eden bir mizac bulunur. Byle olunca, ondaki tayyib
olann idrak, ondaki habis olan duyumsamaktan onu alkoyar. Ama bunun olmas
azdr. Ama alemden, yani kevnden habisliin kaldrlmas hi kukusuz sahih
deildir. Ve habis ve tayyibde Allahn rahmeti vardr. Ve habis, kendi asndan
tayyibdir ve tayyib olan ey onun asndan habistir. Dolaysyla varlkta, bir ynyle
belli bir miza iin habis olmayan hibir ey yoktur ve bunun tersi de byledir.
Ve kendisiyle tekliin [ferdiyyet] kusursuz hale geldii nc ey namazdr.
Bundandr ki, Resulallah (sav), Benim gz aydnlm namazdr buyurdu. nk
namaz mahededir ve bylece Allah ile kul arasnda bir mnacattr. Allah yle der:
Beni ann, ben de sizi anaym [Bakara Suresi, 2/152]. Namaz, sahih bir hadiste
belirtildiine gre Allah ile kulu arasnda, bir yars Allaha ve dier yars da kula ait
olmak zere, ikiye blmlenmi bir ibadettir:
Ben kraati iki ksma ayrdm; yars bana aittir, yars da kuluma. Kulum neyi

istiyorsa, kendisine istedii ey verilmitir. Kul, El-hamdlillhi Rabbil-lemn


(Hamd alemlerin Rabbine aittir) deyince; Kulum bana hamdetti derim. ErRahmnirrahm deyince; Kulum bana senda bulundu derim. Mlik-i yevmiddin
(din gnnn sahibi) deyince; Kulum beni yceltti ve ululad derim. yyke
nabud ve iyyke nestain (yalnz sana kulluk eder ve yalnz senden yardm dileriz)
deyince; Bu benimle kulum arasndadr, kuluma istediini verdim, derim. hdinassrtel-mstakm srtellezne enamte aleyhim gayril-madbi aleyhim ve leddlln (bizi doru yola ilet, o yol ki, kendisine nimet verdiin kimselerin yoludur,
gazaba urayanlarn ve dalalete denlerin deil) deyince; Bu da kulumundur,
kuluma istediini verdim derim.
Allahu Teala namazn ilk yarsn nasl ki Kendisine ayrmsa, dier yarsn da
kuluna ayrmtr. Buradan, Fatiha Suresinin namazda okunmasnn niin zorunlu
klnd anlalr; bunu okumayan, Allah ve kulu arasnda paylalan namaz eda
etmemi olur.
Ve Hak ile kul arasnda mnacat olduu iin, namaz zikir olur. Ve Hakk zikreden
kii, hi kukusuz Hakla birlikte olur; ve Hak da Onunla birlikte olur. nk sahih
bir kudsi hadiste Hak Teala yle dedi: Ben, beni zikreden kimseyle birlikteyim. Ve
bir kimse, gryor olarak, zikrettii kimseyle birlikte olursa, onu mahede eder.
Mahede ve grm [ryet] budur; ama gryor olmayan kimse mahede edemez.
te namazda bu grmn var olup olmadna bakarak, kul kendi manevi
mertebesini bilebilir: Eer Onu mahede etmezse, iman yoluyla Onu
gryormuasna ibadet etsin ve mnacat srasnda Onu, yneldii dorultuda
[kble] tahayyl etsin ve Hakkn kendisine verecei cevaba kulak versin.
Kendi i alemine ve kendisiyle birlikte namaz klan meleklere imamlk ettiinde ki
sahih bir hadiste belirtildiine gre, namaz klan kiinin arkasnda melekler namaza
durduklarndan, namaz klan herkes imamdr bu kii iin resul rtbesi hasl olur ve
bu rtbe Allahn vekili olmaktr [niyabet]. Semi Allahu limen hamideh (Allah
hamdedeni iitir) dediinde, kendi nefsine ve arkasndaki meleklere, Allahn iitmi
olduunu haber verir ve kendisiyle birlikte orada bulunanlar, Rabbena ve lekel
hamd (Ey Rabbimiz, hamd sana mahsustur) karln verirler. nk hi
kukusuz Allahu Teala, kulunun diliyle, Semi Allahu limen hamideh
buyurmutur. yleyse namazn rtbesinin yceliine ve namaz klan nereye
gtrdne bir bak! Ne var ki, namaznda mahede mertebesine eriememi olan
kii, namazn gayesine ulaamamtr. nk Kendisiyle mnacatta bulunduu
Hakk grmedii iin onda gz aydnl ortaya kmamtr. Eer namazda Hakkn
kendisine verdii karl iitmeyecek olursa, bu kii (Hakka) kulak verenlerden
deil demektir. Ve iitmedii ve grmedii iin Rabbinin huzurunda olmayan kii,
asla namaz klc deildir. Bu kimse, mahede eden ve kulak verenler snfndan
deildir.

Ve namaz gibi devam edildii srece kiiyi kendisinden baka eylerle megul
olmaktan alkoyan bir ibadet yoktur. Ve namazdaki Allahn zikri, namazn
ierisinde yer alan sz ve hareketlerden daha byktr. nsan- Kmilin namazdaki
halini Fthat- Mekkiyede betimlemitik. Allahu Teala Kuranda, Namaz insan
taknlk ve ktlkten alkoyar [Ankebut Suresi, 29/45] buyurmutur. nk
Allah, namaz klan kimseye namazdan baka herhangi bir eyle megul olmay
yasaklad. Ve Allahn zikrinden daha byk bir ey yoktur [Ankebut Suresi,
29/45] yani, namaz srasnda, kulun dileyiine karlk verdiinde, Hak Tealann
bu kulunu zikretmesi ve ona sen etmesi, kulun Hakk zikretmesinden daha
byktr, nk byklk [kibriya] Hakka aittir. Bylece Hak Teala yle der: Ve
Allah sizin ilediiniz eyi bilir [Ankebut Suresi, 49/45] ve o kimse, mahede
ediyor olarak kulak verdi [Kaf Suresi, 50/37]. Ve kulun, Hakkn sesleniine kulak
vermesi, namaz srasnda Allahn kulunu zikretmi olmasndandr.
Varlk, ancak aklla kavrayabileceimiz hareketten ortaya ktnda, bu hareket,
alemi yokluktan varla tad ve namaz btn hareketleri kendinde toplad. Ve
alemde (tr) hareket vardr. lk hareket, dikey harekettir ve bu, namazdaki kyam
halidir. Dieri yatay harekettir ve bu da namazdaki rku halidir. Ve nc de aa
doru harekettir ve bu da namazdaki secde halidir. mdi, insann hareketi dikeydir;
hayvanlarn hareketi yataydr; ve bitkilerin hareketi aa dorudur. Minerallerin ise
kendiliklerinden bir hareketi yoktur. Tan hareket etmesi, bir bakasnn kendisini
hareket ettirmesiyle olur.
Resulallahn (sav), Namaz benim gzmn aydnl klnd szne gelince;
kendisi bunun byle olmasn kendini nisbet etmedi, nk Hakkn namaz klana
tecellisi, namaz klandan deil, Haktan gelir. Gerekte, eer Hak bu sfat (yani,
tecelli ve uhudun kendi tarafndan vuku bulmasn) Resule Kendisi zikretmi
olmasayd; Kendisinden ona tecelli olmakszn namaz klmasn buyururdu. Ama
eer tecelli Hak tarafndan ba [imtinan] yoluyla olduysa, o halde Resuln
mahedesi de ayn ekilde Hak tarafndan ba yoluyla olmutur. Bundandr ki,
Namaz gzmn aydnl klnd demitir. Ve bu (gzn aydnl), Sevgilinin
mahede edilmesidir ve gz aydnl [kurre] karar bulma [istikrar]
szcnden trer: Bylelikle sevenin gz, geri kalan hibir eye gz kaymakszn
(Sevgilinin grmne) taklp kalr. Bu nedenledir ki, Hak Teala namazda saa sola
bakmay kuluna yasaklamtr [nehy]. nk namaz srasnda saa sola bakmak,
kulun kld namazdan eytann ald bir eydir; bununla, kulu Sevgilisini
mahede etmekten alkoyar. Eer Hak, sana soluna baknan bir kimsenin
(gerekten) Sevgilisi olsayd, bu kimse (sana soluna baknmak yerine) namaznda
bakn kbleden ayrmazd. Ne var ki insan bu zel ibadette Hakk mahede edip
etmediini nefsinin haline bakarak bilir. nk insan kendi nefsini bilir. Ve bir kimse
nefsinde olanlara d grnten dolay mazeretler getirse bile, nefsini mazur
gsterdiini ve onun hakknda doruyu sylemediini bilir. nk hibir eyin
kendi nefsini bilmezlii szkonusu deildir. nk bir kimse, kendi halini

deneyimler.
Ve namaz olarak adlandrlann bir dier blmlenii daha vardr. Hak Teala, bir
yandan Kendisine namaz klmamz buyurdu ve bir yandan da bizim zerimize
namaz klc [musalli] olduunu haber verdi bylece namaz bizden ve Ondandr.
mdi, O namaz klc olduunda, ancak Ahir smi ile namaz klc olur. Byle olunca
Hak, kulun varlndan sonra gelir. Ve O, kulun kblesinde kendi dnsel
kurgulamasyla veya taklit yoluyla tahayyl ettii Haktr. Ve bu itikat edilen ilah,
herbir kiide varolan istidadn farkl olmasndan dolay eitlenir. Nitekim Allahn
bilinmesi ve arifler hakknda sorulan soruya Cneyd-i Badadi Allahn rahmeti
onun zerine olsun yle demitir: Suyun rengi, kabnn rengidir. Ve bu, durumu
btn aklyla ortaya koyan bir cevaptr. te bu Hak, bizim zerimize namaz
klc olan Haktr.
Namaz klc [musalli] biz olduumuzda ise, (nce Hakk tahayyl edip, ondan
sonra namaz kldmzdan) bizim iin Ahir smi ortaya kar ve bu simde
gerekleniriz. Kendisinde bu sim ortaya kan kiinin halinden daha nce sz
etmitik. Bundandr ki, Onun indinde, halimizce oluruz ve O da bize, ancak bizim
Ona ilikin olarak getirdiimiz suret zre bakar. (Ve namaz klann, Ahir isminde
gereklenmesinden dolaydr ki, ona musalli ad verilmitir.) nk (Arapadaki)
musalli kelimesi, yarta ndekinden bir sonra gelen demektir.
Ve Hakkn, Her ey saltn ve tesbihini bilir [Nur Suresi, 24/41] sz, her ey
Rabbine ibadette sonradan gelme rtbesini ve istidad lsnce Onu tenzih ettii
tesbihini bilir, demektir. mdi, Halim ve Gafur olan Rabbine hamdetmeyen hibir ey
yoktur. te bundandr ki biz, alemin, kendini oluturan paralaryla tek tek
ayrntlanml olarak Hakk nasl tesbih ettiini anlayamayz. Ve, Kendi hamdyla
Onu tesbih etmeyen hibir ey yoktur [sra Suresi, 17/44] ayetinde bir mertebe
vardr ki, burada geen kendi hamdyla szndeki belirsiz zamir, tesbih eden kula
iaret eder. Yani o ey, Allah kendine mahsus hamd ile tesbih eder, demek olur.
Byle olunca kendi hamdyla szndeki zamir, eyin kendisine ait olur ve bu sz
kulun zerine olduu sen ile anlamn kazanr. Nitekim, itikat edenin ancak itikat
ettii laha sen ettiini belirtmitik. Ve o, nefsini, itikat ettii laha raptetmitir. Ve
iledii ameller, kulun kendisine dner. yleyse, ancak kendi nefsine sen etmi
olur. nk hi kukusuz sanat ven kimse, sanaty vm olur. nk sanat
eserinin gzel olmas veya gzel olmamas, gerisingeri sanatya dner. Ve, itikat
edilen ilah, onu kendi tahayylnde oluturan kimsenin oluturduu bir eydir.
mdi, itikat ettii ey zerine sens, (sonuta) kendi nefsi zerine sensdr. Ve
bundan dolay, kendi itikadndan baka olanlar yerer. Ve eer insaf etseydi, byle
olmazd. Bu zgl mabuda sahip olan kii, kendinden bakalarnn itikadna
itirazndan dolay, Allah hakknda itikat ettii eyde hi kukusuz cahildir. nk,
eer Cneyd-i Badadinin, Suyun rengi, kabnn rengidir szn anlasayd, her
itikat sahibinin itikatn teslim eder, ve Allahu Tealay her itikatta ve her surette

bilirdi. Ne var ki mabudu kendine zg klan, zan zredir, ilim sahibi deildir.
Bundan dolaydr ki, Allahu Teala, Ben kulumun zann zereyim buyurdu. Bu sz,
Allahn kuluna ancak kulunun itikat ettii surette zahir olduu anlamna gelir kul
ister mutlak klsn ister kaytlasn, bu byledir.
mdi, itikat edilen ilah, snrlla sahiptir. Ve bu snrlla sahip olan ilah, kulun
kalbine san ilahtr. nk, mutlak ilah, hibir eye smaz. nk o, eylerin ta
kendisidir ve nefsinin ta kendisidir. Gerekte, bir eyin kendi nefsine sd ya da
smad sylenemez. yi anla! Ve Allah doruyu syler, doru yola iletir.

http://www.esselam.net/muhyiddiniarabi.html sitesinden alntdr.

You might also like