Professional Documents
Culture Documents
Fususul Hikem - Muhyiddin İbn Arabi
Fususul Hikem - Muhyiddin İbn Arabi
yksek mertebeler ve yce menziller iin gereken yeterlilie sahip olduklar zann
ierisindedirler nk onlarn indinde; hem lahi Tarafa [cenab- ilahi], hem
Hakikatlar Hakikat [hakikatl hakaik] tarafna ve hem de bu sfatlar (yani
halkiyyet ve hakkyyet sfatlarn) yklenmi olan oluumda, alemin ulvi ve sfli
btn kabul-edebilirliklerini [kabiliyet] ieren Klli Tabiatn gerektirdii eye ilikin
olarak lahi Cemiyyet szkonusudur. Ama (Klli Tabiata ilikin) bu ilme
aklyrtme yoluyla ulalamaz, nk bu trden ilim ancak ilahi kef yoluyla gelir;
ve ancak ilahi kef yoluyladr ki, ruhlarn (yani, lahi simlerin kendilerindeki
etkilerini) kabul-edici olan alem suretlerinin aslnn ne olduu (yani, Klli Tabiat
olduu) bilinebilir.
Yukarda sz edilene, nsan ve Halife ad verildi. nsan ad verilmesi,
oluumunun [neet] genel olmasndan ve btn hakikatlar kendinde ikin
klmasndan dolaydr. Ve nsan Hak iin, gzdeki grmeyi mmkn klan
gzbebei gibidir. Bylece ona (gzbebei anlamna gelen) nsan ad verilmitir.
nk Hak, mahlukatna nsandan doru bakar ve mahlukatna ynelik rahmetini
onunla ihsan eder. O ezel olan sonradan olma insandr [insan- hdis]; ve ebed olan
daimi-oluumdur [neet-i diml ebed]; ve ayrmszlayc olan ayrmlayckelimedir [kelime-i fasl- cam].
Alem insann varlyla tamamland. Ve onun aleme nisbeti, mhrn, zerinde
bulunduu yzk kana nisbeti gibidir sultann hazineleri zerine nakettii
mhr, yzk kann zerindedir. Ve insana halife denmesi bu nedenledir: Nasl
ki sultan hazinelerini mhryle muhafaza ediyorsa, Allah da mahlukatn halifesiyle
muhafaza eder. zerinde sultann mhr olduka hi kimse, sultann izni olmadan
bu hazineleri amaya cret edemez. Bylece insan, alemin muhafazasnda Kendisine
halife kld ve alem, ierisinde nsan- Kmil bulunduu srece muhafaza
olunacaktr. Grmez misin ki, dnya hazinelerinin mhr olan nsan- Kmilin bu
dnyadan ayrlmasyla bu dnyann zerindeki mhr paralanacak olsa, Hakkn
onda saklayaca hibir ey kalmaz ve iinde olan ne varsa boalr, herbir paras
(kendi asllar olan) dier paralara katr. Ve her eyin ahirete intikal etmesiyle,
nsan- Kmil, ahiret hazinelerinin zerine ebed (mhr) olarak mhrlenir.
lahi sureti oluturan simlerin btn insann ortaya kyla zahir oldu ve bylece
insan bu mevcudiyetiyle btn bir mevcudat kapsama ve kendinde toplama [cem]
ayrcaln elde etti. Ve bundandr ki, Allahu Tealann meleklere gsterdii delili
oldu. O halde sakn! nk Allah seni, bir bakasndan rnek vererek uyarmaktadr
ve sulanan kiinin ne ile sulandn dikkatlice dn! nk Melekler bu
halifenin ortaya knn ne anlama geldiini anlayamadklar gibi, Hazret-i Hakka
zat ibadet iin neyin (yani, btn lahi simlerle ibadetin) gerekli olduunu da
anlayamadlar. nk hi kimse Hakka ilikin olarak, kendi zatnn verdiinden
bakaca hibir ey bilmez. Melekler demin toplayclna [cemiyet] sahip
olmadklar iin, Hakk hangi lahi simlerle tesbih ve takdis ediyorlarsa, ancak bu
ilim olduunu syleriz ve onun iin de o, hayat ve ilim sahibidir deriz. Ayn
ekilde, insanda da hayat ve ilim olduunu syleriz ve onun iin de yine o, hayat ve
ilim sahibidir deriz. Herbirinde, ilmin hakikat tektir (yani, ilim tek bir hakikata
iaret eder), ve ayn ekilde hayatn hakikat da tektir. Ve onlarn ilim sahibi ve
hayat sahibi olmakla nisbeti de tektir. Ama, Hakkn ilmi szkonusu olduunda,
bu ilmin kadm olduunu ve insann ilmi szkonusu olduunda bu ilmin hdis
olduunu syleriz. O halde, bu (kadm ve hdis biimindeki) vasflandrmayla akllakavranabilir hakikatin nasl grecelik kazandna ve aklla-kavranabilir eylerle
(duyumsanabilir) ayn varlklar arasndaki bu bantya bak. mdi ilim, kendisinde
ilim olan kimseye hkmeder ve ona alim denir. Ve bu ilimle vasflanan kimse de,
ilmi hdis ise ilmin hdis olmaklna ve ilmi kadm ise ilmin kadm olmaklna
hkmeder. Bylece (ilim ve alimin) her ikisi de (yani, akledilebilir tmel ile
duyumsanabilir tikel ayn) hem hkmeden hem de hkmolunandr.
uras muhakkak ki, aklla-kavranabilir olan kll eyler, ayn olarak yok [madum] ve
hkm olarak vardrlar [mevcud]. Nitekim, (kll eyler) ayn varla nisbet
olunduklarnda hkmolunandrlar. Hkmolunmay kabul ederler, ama
ayrmlanmay veya blnmeyi kabul etmezler, nk byle bir ey onlar iin
mmkn deildir. nk kll eyler, niteledikleri her bir mevcud aynda zat olarak
zahirdirler. Tpk herbir insandaki insanlkn, insanlarn saysnca blnmeye
uramakszn veya oalmakszn, aklla-kavranabilir olarak kalmas gibi. Ve ayn
varl olanla, ayn varl olmayan (kll ey) arasnda bant kurulursa, bu
varolmayan bir nisbettir [nisbet-i madumiyye]. Bir ayn varlkla bir dieri arasndaki
bant anlalmaya daha yatkndr. nk, ne de olsa, bunlarn arasnda bir birleyici
[cami] vardr ki, o da ayn varlk olmaklklardr. Ama, ayn varl olanla, ayn
varl olmayan arasndaki bantda birleyici yoktur ve bant birleyicinin
yokluuyla kurulmutur. Ve birleyicinin varl ile bant daha salam ve daha
yerincedir.
Ve hi kukusuz, hdis olann hdis olmakl, ve kendisini ortaya karan ortaya
karcya varlk ynnden gereksinimi [iftikr] olmas, kendisinin mmkn
olmaklndan dolaydr. mdi onun varl kendinden deil, bakasndandr. Byle
olduu iin de, gereksinim bantsyla bantlanmtr. Ve Kendisine dayanlyor
olunan; kendi Zatndan varl zorunlu olan, Kendisiyle gani olup, bakasna
gereksinimi olmayandr; bu zorunlu olarak byledir. Bylece, hdis olan, Kendi
Zatyla varlk verene bantlanm oldu. Ve zorunlu varln [vacibl-vcud],
Zatyla onu gerektirmesinden dolay da, zorunlu oldu. Ve zatyla, Kendisinden zahir
olduu Zata dayanmas da, kendisine btn sim ve Sfatlardan nisbet olunan ne
varsa zat zorunluluk dnda Onun suretinde olmasn gerektirdi. nk, hdis
olan hakknda bu (yani, zat itibaryla zorunlu olmaklk) szkonusu deildir ve
zorunlu varlk haline gelmi olsa bile, zorunlu olmas, kendisiyle deil, kendisinden
bakas yoluyladr.
Ondan sonra, bil ki, i bizim dediimiz gibi, yani, Onun Kendi suretini hdis olanda
zahir klmas eklinde olunca, Hak Teala, Ona ilikin ilmi edinebilmemiz iin bizi
hdis olan zerine dnmeye sevketti ve ayetlerini onda gsterdiini syledi.
Bylece, Onun yol gsterdii ekilde, biz Onu Zatna zg olan zorunlu olmakl
dnda ancak kendi sahip olduumuz vasflar lsnde vasflandrrz. Ve Onu
kendimizden ve kendimizle bildiimiz iin kendimize nisbet ettiimiz hereyi Ona
nisbet ettik ve bundandr ki, lahi haberler bize tercmanlarn (yani, nebilerin) dili
zere ulat ve O, Nefsini bize bizimle vasflandrd. Bylece, Onu mahede
ettiimizde, kendimizi mahede ederiz. Ve bizi mahede ettiinde, O Kendini
mahede eder.
Her ne kadar bizi ayrmsz klan [cem] tek bir hakikat [hakikat- vahid] zre olsak da,
hi kukusuz, kii ve tr olarak ok saydayzdr. mdi, biz kesinlikle biliriz ki,
kiileri bir dierinden ayran bir ayrc vardr. Eer bu olmasayd, birde [vahid]
okluk olmazd. Bylece, O, btn vecihleriyle birlikte Kendini vasflandrd
vasflarla bizi vasflandrm olsa da, bir ayrc olmas kanlmazdr. Ve bu ayrc,
mmkn varlmz iin Ona duyduumuz gereksinimden dolay, varlmzn ona
dayanmas ve Onun, bizim Kendisine duyduumuza benzer bir gereksinimden
Gani olmasdr. Bundandr ki Onun iin, yokluktan [adem] varln almas
anlamnda evveliyetin szkonusu olmad nceden olmaklk ve ncesizlik
szkonusudur. Bylece O, Evvel olmakla birlikte, Kendisine hibir varolusal
evveliyet nisbet olunmaz. Bundandr ki Ona Ahir denir. mdi Onun evveliyeti,
kaytl varln evveliyeti olsayd, bitimi olmayan mmkn eylerin ahiri
olmadndan, Onun kaytl olann Ahiri olduu sylenemezdi. Onun Ahir olmas,
btn hereyin bize nisbet olunduktan sonra Ona dnmesinden dolaydr. Byle
olunca o, Evvel olmaklnn kendisinde Ahir ve Ahir olmaklnn kendisinde de
Evveldir.
Yine bil ki, gerekte Hak Teala Kendini hem Zahir hem de Batn olarak vasflandrd:
Ve, gaybmz ile batn idrak edebilmemiz iin gayb alemini ve ehadetimizle zahiri
idrak edebilmemiz iin de ehadet alemini var etti. Ve Kendisini, ayn zamanda da,
rza ve gazabla vasflandrd: Ve Onun gazabndan korkalm ve Onun rzasn
umalm diye de alemi, korku ve mit sahibi olarak var etti. Ve yine Kendisini
Ceml ve Celal Sahibi olarak vasflandrd. Ve bizleri de (celal tecellilerinin
mahede edilmesi olan) heybet ve (cemal tecellilerinin mahede edilmesi olan) ns
zere var etti ve Ona nisbet olunan ve Onunla adlandrlan her ey iin bu
byledir. mdi Hak Teala, alemin hakikatlerini ve bireylerini cami olan nsan-
Kmilin yaratlna yneldii bu iki sfat (yani, Celal ve Cemal sfatlar) iin
ki El ibaresini kulland. Byle olunca, alem ehadettir ve (bir cesetten ibaret olan
alemin ruhu olmaklyla) Halife gaybdr. Ve bundan dolaydr ki, Sultan rtnr.
Hak Teala Kendini, (Celal sfat olan) tabii cisimlerin oluturduu zulman perdelerle
ve (Cemal sfat olan) latif ruhlarn oluturduu nuran perdelerle vasflandrd.
Byle olunca kesif ve latif olan eylerden oluan alem, (kesif, latif olana ve latif de
kesif olana perde olduundan) kendisi iin perdenin ta kendisidir. mdi alem, bu her
iki vechinden dolay, Hakk, Hakkn Kendini idrak ettii vech ile idrak edemez. Ve
Ona duyduu gereksinimle kendini var edenden ayr olduunu bilse bile, bu perde
[hicab] hibir zaman kalkmaz. nk alem, Hakkn varl olan Zat varln
zorunlu oluunu tadamaz ve Onu sonsuza dek idrak edemez. Bu demektir ki, Hak
Teala; hdis olann onda (yani, zat zorunlulukta) yeri olmamasndan dolay,
deneyimleme [zevk] ve uhud ilmiyle sonsuza dek bilinemez olarak kalr.
mdi Allahu Tealann demi ki Eli arasnda cem etmi olmas, onu
ereflendirmek iindi. Bundandr ki, Hak Teala blise, ki Elimle yarattma secde
etmekten seni alkoyan nedir? [Sd Suresi, 38/75] buyurdu ki dem, Hak
Tealann ki Eline karlk gelen iki suretin, yani alemin suretiyle Hakkn suretinin
cem olmaklndan baka bir ey deildir. blis ise ancak alemin bir paras
olduundan, bu cemiyet onda ortaya kmad. Ve dem, bu vasfndan dolay halife
oldu. Eer halife klnd eyde, kendisini halife klann suretiyle zahir olmasayd,
kendisine halifelik verilmezdi. Ve eer, zerlerine halife klnd ve (bundan dolay)
kendisine dayanyor olan uyruklarn btn talebleri kendinde bulunmasayd ve
onlarn taleplerini karlayacak durumda olmasayd, onlar zerine halife olmazd.
Byle olunca kendisine muhta olanlarn tmn birden kendinde barndrmas
kanlmazdr. Deilse, onlarn zerine halife olamaz. Bu takdirde halifelik ancak
nsan- Kmil iin geerlidir. Ve Hak Teala, nsan- Kmilin zahir suretini alemin
hakikatlerinden ve suretlerinden ve batnn da Kendi suretinden ina etti. Ve bunun
iin nsan- Kmile ilikin olarak, Ben onun grmesi ve iitmesi olurum dedi;
gz ve kula olurum demedi ve bylece iki sureti birbirinden ayrd.
Ve bylece o (yani, Halife), alemdeki her varlkta, bu varln hakikatinin talep
ettiincedir. Ama, Halifeden baka (Hakkn suretiyle, alemin suretini) cem edici
olan yoktur ve o da bu cemiyete sahip olmakl ile stn oldu. Eer Hakkn
mevcudatta (ilahi) suret yoluyla yaynm olmasayd, alemin varl szkonusu
olmaz ve ayn ekilde, kll olan aklla-kavranabilir hakikatler iin olmasayd, ayn
varlklarda bir hkm zahir olmazd. Ve bu hakikat dolaysyladr ki, alemin kendi
varl iin Hakka gereksinimi olduu kesinlenmi oldu.
Herey mftekir; mstani olan yok...
Durum budur, szn gerei
Anarsam Tek, Mstani olan diye
Anlarsn kimden sz ettiimi
Herey birbirine bal, kaacak yer yok
yleyse anlayver szlerimi...
Artk demin, kendi zahir sureti olan bedeninin ortaya kndaki hikmeti (yani,
demin bedeninin alemin hakikatlerinden ve suretlerinden ina olunmasnn, bir
halife olarak, alemin muhta olduu her ey ile kaim olmas gerekliliinden dolay
olduunu) rendiin gibi; demin, kendi batn sureti olan ruhunun ortaya
kndaki hikmeti de (yani, demin batn suretinin Hakkn sureti zre ina
olunup, Onun iitmesi ve grmesi olduunu) renmi oldun. Ve bildin ki o, hem
halk hem de Haktr. Ve onun kendisiyle Halifelii hak ettii hereyi birleyici
[mecmu] olan rtbesini de bildin. dem kendisinden btn bir insan trnn
yaratld bir-olan nefstir [nefs-i vahid]. Ki Hak Teala yle buyurmaktadr: Ey
insanlar, sizi bir tek nefsten yaratp, ondan eini yaratan ve her ikisinden birok
erkekler ve kadnlar karan Rabbinizden saknn! [Nisa Suresi, 14/1]. Onun,
Rabbinizden saknn sz u anlama gelir: Sizden zahir olan Rabbiniz iin
korunak [vikaye] kln, ve sizin iin batn olan da, ki o Rabbinizdir, zahiriniz iin
korunak kln. Ve, gerekte i, yergi ve hamddr. Ve (senden zahir olan yerilesi
fiillerini Hakka izafe etmeyerek) yergiye korunak ol ve hamd ile Onu kendine
korunak kl ki, ilim ve edeb sahiplerinden olasn.
Sonra, Allahu Teala, deme ne verdiyse kendisine gsterdi. Ve deme verdikleri
ki Eli arasndayd. Bir elinde alem ve br elinde de dem ve herbiri kendi
mertebesinde bulunan onun soyundan gelenler vard. Ve Allahu Teala, ilk
bykbabamza verdii eyi, bana kendi srrmda gsterdi; ben de bu kitapta, bana
getirilen snrlar gzeterek (bu grdklerimi) yazdm, yoksa (grdklerim)
hakknda btn bildiklerimi deil. nk bunlar ne bu kitaba, ne de u an varolan
aleme sar. Bu kitapta, mahede ettiim eyleri, Resulallahn salat ve selam onun
zerine olsun bana getirdii snrlar ierisinde kaleme aldm. Ve kitabm, ilki bu
dem Kelimesindeki lahi Hikmet blm olmak zere, u blmlere ayrdm:
it Kelimesindeki Nefes Hikmeti, Nuh Kelimesindeki Subbuhiyye Hikmeti, dris
Kelimesindeki Kuddusiyye Hikmeti, brahim Kelimesindeki Mheyyemiyye
Hikmeti, shak Kelimesindeki Hakkiyye Hikmeti, smail Kelimesindeki Aliyye
Hikmeti, Yakub Kelimesindeki Ruhiyye Hikmeti, Yusuf Kelimesindeki Nuriyye
Hikmeti, Hud Kelimesindeki Ahadiyet Hikmeti, Salih Kelimesindeki Ftuhiyye
Hikmeti, uayb Kelimesindeki Kalbiyye Hikmeti, Lut Kelimesindeki Melkiyye
Hikmeti, zeyir Kelimesindeki Kaderiyye Hikmeti, sa Kelimesindeki Nebeviyye
Hikmeti, Sleyman Kelimesindeki Rahmaniyye Hikmeti, Davud Kelimesindeki
Vcudiyye Hikmeti, Yunus Kelimesindeki Nefsiyye Hikmeti, Eyyub Kelimesindeki
Gaybiyye Hikmeti, Yahya Kelimesindeki Celaliyye Hikmeti, Zekeriya Kelimesindeki
Malikiyye Hikmeti, lyas Kelimesindeki nasiyye Hikmeti, Lokman Kelimesindeki
hsaniyye Hikmeti, Harun Kelimesindeki mamiyye Hikmeti, Musa Kelimesindeki
Ulviyye Hikmeti, Halid Kelimesindeki Samediyye Hikmeti ve Muhammed
Kelimesindeki Ferdiyye Hikmeti..
Ve herbir hikmetin bulunduu blm, bu hikmetin nisbet olunduu Kelimedir.
Dolaysyla bu kitapta, Ana Kitabn [mml kitab] getirdii snrlar ierisinde,
kendimi bu blmlerde yazm olduklarmla snrladm. Ve ancak bana gsterilene
uydum ve bana ekilen snrda durdum. Eer daha fazlasn yapacak olsaydm buna
bedeni sonradan gelse bile, hakikat ile her zaman mevcuttur. Ve o yle demitir:
dem suyla balk arasndayken, ben nebiydim. Dier nebilere gelince, onlar
ancak gnderildikleri zaman nebi oldular. Ayn ekilde Hatem-i Evliya da, dem
suyla balk arasndayken veliydi ve geri kalan evliyalara gelince, ancak lahi ahlka
ilikin olan velayet artlarn yerine getirip bu ahlk ile vasflandklarnda, Allahu
Tealann onlar Veli ve Hamid olarak adlandrmasyla veli oldular.
Hatem-i Rusln, velayeti ynnden, Hatem-i Velayete nisbeti, nebi ve resullerin
Hatem-i Velayete nisbeti gibidir. Ve gerekte Hatem-i Rusl hem veli, hem resul,
hem de nebidir. Ve Hatem-i Evliya kaynaktan alan ve mertebeleri mahede eden
vristir. Ve o, efaat kaps aldnda demolunun efendisi ve nebilerin nde
geleni olan Muhammedin (sav) gzelliklerinden bir gzelliktir. Ve Resul (sav),
efendi-olmakln (efaat konusunda) zglletirdi ve bunu genellemedi. Ve, sadece
bu zgl halde, (Rahman smine mazhar olmasndan dolay) lahi simler zerinde
ne geti. Ve gerekte, Rahman smi, Mntakim sminin mazhar olan bela ehli iin,
ancak (baka) efaatlarn efaatndan sonra efaat etti. Ve Muhammed (sav) bu
zgl makamda efendi olmaklyla btn hepsinin nne geti. Mertebe ve
makamlar anlayan kimseler iin, burada sylenen szleri kabul etmek zor deildir.
lahi simlerden gelen hediyelere gelince: bil ki, Allahu Tealann mahlukatna
verdikleri, Ondan bir rahmettir ve bunlarn hepsi lahi simlerden gelirler. Bunlarn
kimisi saf rahmettir tpk bu dnyada temiz ve lezzetli olan ve Kyamet Gnnde
aypla lekelenmeyecek olan nimetler gibi; ve bunlar Rahman sminden gelirler.
Kimisi de, (acyla) kark rahmettir tpk, iildikten sonra insan rahatlatan ac bir
ilacn iilmesinde olduu gibi. Ve bunlar da ilahi batr. Ve gerekte, ilahi ban,
simlerin yardmclarndan (yani, Allah ve Rahman simleri dndaki btn
dier lahi simlerden) bir yardmc eliyle olmaktan baka bir yolla verilmesi
mmkn deildir.
Allahu Teala kimi zaman kuluna Rahmann iki eliyle bata bulunur. Byle
olduunda, ba, o anda ho gelmeyen veya istenen eye uymayan veya buna
benzer her trl karmdan arnktr. Ve kimi zamanlar Allahu Teala, ba,
Vasinin iki eliyle verir ve byle olduunda verilen ba genel bir nitelik tar. Veya
Hakmin iki eliyle verir ve byle olduunda O, en uygun deni verir. Veya Vahib
sminin iki eliyle vererek nimet verir ve ba alann, bu verilen iin kretme veya
amelde bulunma ykmll yoktur. Veya Cebbar sminin iki eliyle verir ve byle
olduunda da kulun bulunduu yere ve hale bakarak verir. Eer ierisinde
bulunduu hal cezay gerektiriyorsa, onun bu halini rter veya eer cezay
gerektirmiyorsa, onu, cezay gerektirecek halden korur (ve cezay gerektirecek
halden korunmu) bylesi bir kimseye masum, inayet olunmu ve korunmu
ve benzeri isimler verilir. Veren, Kendindeki hazinelerin sahibi olmasndan dolay,
Allahtr. Ve O, ba zgl sminin [ism-i has] iki eliyle, bilinen kader [kader-i
malum] zre datr. Adil smiyle ve benzeri simlerle, her eye halkn verir.
Allahn simleri her ne kadar simlerin Analar veya simlerin Hazretleri olan sonlu
asllara dnc olsalar da sonsuz saydadr. nk bu simler kendilerinden ortaya
kan eyle (yani, etkileriyle) bilinirler ve kendilerinden ortaya kan eyler
sonsuzdur. Ve gerekte varlkta, lahi simler olarak iaret edilen btn bu nisbetleri
ve vasflandrmalar kabul eden bir-olan-hakikatten [hakikat- vahid] bakas yoktur.
Ne var ki hakikat, bitimsiz bir ekilde (etkileriyle) zahir olan bir smin dier bir
simden ayrk olabilmesi iin belirli bir hakikati olmasn getirir ve bir smi
dierlerinden ayrk klan bu hakikat, o smin ayn olup, (btn simler iin)
kendisinde ortaklaalk szkonusu olan eyin (yani, bir-olan-hakikatin) ayn
deildir. Ve ayn ekilde, bir-olan-ayndan [ayn- vahid] olmalarna karn, herbir
(ilahi) ba kendi zgl niteliiyle btn dierlerinden ayrr. Bir ban dieriyle
ayn olmad bilinen bir eydir ve bunun nedeni simlerin birbirinden farkl
olmasdr. Geniliinden dolay, lahi Hazrette hibir tekrar yoktur. Bu, kuku
gtrmez bir hakikattir.
Bu, it aleyhisselamn sahip olduu ilimdir ve onun ruhu, bu konuda sz syleyen
btn (kmil) ruhlara yardm eder. Sadece Hatem-i Evliyann ruhu bunun
dndadr, nk Hatem-i Evliyaya gelen yardm dier ruhlardan deil, dorudan
Allahtandr ve tersine, btn ruhlara yardm onun kendisinden gelir. Ve Hatem-i
Evliya bunun byle olduunu (yani, btn ruhlarn maddesi olduunu ve herhangi
bir arac olmakszn Allahtan yardm ettiini) unsurlardan oluan bedeninin terkib
olunmas srasnda kendi nefsinden akletmi deildir. Kendi hakikati ve mertebesi
dolaysyla btn bunlar kesinkes bilir, te yandan unsursal terkibi ynnden
bunlar bilmez. Ayn anda hem bilir, hem bilmez ve zt niteliklerle nitelenmeyi kabul
eder, tpk asln (yani, Huviyetin) ayn ekilde, Cell ve Ceml, Zahir ve Batn, Evvel
ve Ahir olarak nitelenmeyi kabul ettii gibi ve O (btn bu zt nitelikleri kabul
etmekliinde) Kendi varlnn ta kendisidir ve Kendisinden bakas deildir. mdi,
Hatem-i Evliya (zatnn hakikati ve unsursal terkibi dolaysyla) bilir ve bilmez,
ariftir ve arif deildir, mahede edicidir ve mahede edici deildir.
Sahip olduu bu ilimden dolaydr ki it aleyhisselama bu isim verilmitir ve it
(branicede) Allahn armaan anlamna gelir. Dolaysyla, trleri ve nisbetleri
birbirinden farkl olan (ilahi) balarn anahtar onun elindedir. Ve gerekte Allahu
Teala onu deme bir ba olarak vermitir ve balad ilk ey odur ve bu ba
demin kendisindendir; nk oul, babann srrdr, ondan kar ve ona dner. Ve
anlayn Allahtan alan kimse iin, bu ilahi hediyede kendisine yabanc olan hibir
ey yoktur. Ve varolutaki btn balar bu mecra zeredir.
Ve hi kimsede Allahtan bir ey yoktur. Ve herbir kimsede, suretler ne kadar eitli
olursa olsun, kendi nefsinden gelenden baka bir ey yoktur. Bunu herkes bilmez ve
gerekte i byledir. Bunu ancak ehlullahtan olan Bireyler [Efrad] bilir. Ve bunu
bilen birini grrsen, ona bu konuda gven; bylesi bir kii, ehlullahtan olanlarn
sekinlerinin en sekinlerinin zdr. Herhangi bir kef sahibi, sahip olmad bir
bilgiyi veren bir suret ve bu bilgiyle daha nceden elinde olmayan bir eyi
kefederse, (zerine tefekkr ettii) bu suret kiinin kendisinden bakas deildir. Ve
kendi nefsinin aacndan kendi bilgisinin meyvelerini devirir.
Ayn ekilde, kiinin, cilalanm bir yzeyde grd sureti, kendisinden bakas
deildir. Her ne kadar kendi suretini grd mahal veya dzlem [hazret], bu
dzlemin hakikati dorultusunda, suretin belli bir ekilde deimesine neden olsa da
durum byledir. Tpk byk olan bir eyin kk bir aynada kk, uzun olan bir
aynada uzun, hareket eden bir aynada hareketli grnmesi gibi ve bazen zel bir
dzlemden (alttaki bir yzeye yukardan bakldnda) suretin tersini, bazen de
kendisinden beliren eyin aynsn verir. Ve bazen de suretin sa, aynaya bakann
sana der. Ve bazen de suretin sa, bakann sol tarafna der; ki bu, daha sk
karlalan bir durumdur. Bazen de alldnn tersine sa sol tarafa der ve bu
durumda hayal ters grnr. Ve bunun hepsi, suretin belirdii dzlemin hakikatinin
ihsanlarndandr ki, biz bu hakikat ayna menzilesine indirerek, bu ekilde bir misal
olarak verdik. Her kim kendi istidadnn bilgisine sahipse, alaca eyin ne olduunu
da bilir, ama alaca eyin bilgisine sahip olan herkes, her ne kadar alaca eyi genel
olarak bilse bile, istidadnn ne olduunu ancak alacan aldktan sonra bilebilir.
Kurgusal dnce [nazar] ehli olan baz zayf aklllar, Allahn dilediini yapar
olduunu grdklerinde, Allaha ilikin olarak, hikmete aykr olan eyi (yani, var
olann yokedilmesi ve yok olann varedilmesini) olabilir grdler, halbuki i byle
deildir. Ve ite bunun iin, baz dnrler, imkann deillenmesine ve kendinden
ve bir dolaymla zorunlu olan varln kesinlenmesine saptlar.
Ve bizden tahkik ehli olanlar, gerekte (katksz varlk ile katksz yokluk arasnda
olan) imkan kesinlerler ve onun dzlemini [hazret] bilirler; mmknn ne
olduunu, bir eyin mmkn olmaklnn nereden olduunu, ve mmknn
kendisinin ancak bakas yoluyla zorunlu olduunu ve kendisini zorunlu klana
bakas isminin verilmesinin hangi bakmdan doru olduunu bilirler. Bunu
ayrntlanml olarak ancak Allaha ilikin ilme sahip olanlar bilir.
nsan trnden doan son insan, itin izinde olacak ve onun srlarn tayacaktr.
Ve artk ondan sonra herhangi bir ocuk dnyaya gelmeyecektir. Ve gerekte o
ocuklarn sonuncusudur. Onunla birlikte dnyaya gelen kzkardei, ondan hemen
nce doar. O da ba, kzkardeinin ayaklarna deiyor olarak, kzkardeinin hemen
ardndan doar. Bu ocuk inde doacak ve bu lkenin dilini konuacaktr. Ve
erkeklerde ve kadnlarda ksrlk yaygnlaacak, ocuksuz evlilikler oalacaktr.
Onlar Allaha arr ama kendisine uyan olmaz. Ve Allahu Teala onun ve onun
zamanndaki iman sahiplerinin canlarn aldnda, geri kalanlar hayvanlar gibi
olacaktr. Bunlar helali helal ve haram da haram olarak bilmezler. Akldan ve
kendindir ..onlara gsteririz [Fusslet Suresi, 41/53]. Bu, senin Hakkn sureti
olman ve Onun senin ruhun olmas dolaysyla byledir. mdi sen, Onun iin
cismani bir suret gibisin; ve O, senin iin cesedinin suretini yneten ruh gibidir. Ve
tanm, senin hem zahirini hem de batnn kapsar. nk geri kalan suret, kendisini
yneten ruh kendisinden ayrldnda, insan olarak baki kalmaz; fakat bu suret
hakknda, o, insan suretine benzer bir surettir denilir. Dolaysyla bu suret ile,
aatan ve tatan yontulmu olan insan sureti arasnda fark yoktur; ve bu surete
insan ismi genellemesi hakikat ile deil, mecaz iledir.
Ve Hakkn (batn olmaklyla) alemin suretinden zevali asla mmkn deildir.
Byle olunca, Hak iin uluhiyet tanmlamas diri olduundaki insann tanm gibi
hakikat iledir, mecaz ile deil. Ve insann suretinin zahiri, kendisini yneten ruhuna
ve nefsine, kendi diliyle nasl sensn dile getirirse; ayn ekilde Allahu Teala da
alemin suretini Hakk hamdetmekle tesbih edici kld. Ne var ki biz, alemdeki
suretleri kuatamadmzdan, onlarn tesbihini idrak edemeyiz. Byle olunca,
alemin suretlerinin hepsi Hakkn dilleri olup, Hakkn hamdn dile getirirler. Ve ite
bunun iindir ki, Hamd alemlerin Rabbi olan Allaha mahsustur [Fatiha Suresi,
1/1] dediler. Ki bu, hamdn sonular Ona dner, demektir. Dolaysyla, sen eden ve
sen edilen ancak Odur.
Yalnzca tenzih edecek olursan, kaytlayc olursun;
Yalnzca tebih edecek olursan, snrlayc olursun.
Hem tenzih hem de tebih edecek olursan,
Dosdoru yolda olursun ve bilgide imam ve seyyid olursun.
mdi iki varlktan szeden, ortak klc oldu
Ve (okluun tesinde) tek olandan szeden, birleyici oldu.
Eer ikileyici isen, tebihten sakn!
Ve eer birleyici isen, tenzihten sakn!
mdi, sen O deilsin ve sen Osun;
Ve sen Onu eylerin aynnda
Kaytlanmam ve kaytlanm olarak grrsn.
Allahu Teala, Onun benzeri hi bir ey yoktur [ura Suresi, 42/11] diyerek tenzih
etti; O, Semi ve Basirdir [ura Suresi, 42/11] diyerek tebih etti. Ve Allahu Teala,
Onun benzeri gibi bir ey yoktur diyerek tebih ederek ikiledi [tesniye]; O, Semi
ve Basirdir diyerek tenzih etti ve tek kld [ifrad].
Eer Nuh, kavmi iin (bu) iki daveti birletirseydi, elbette kavmi kendisine icabet
ederdi. Byle olunca, onlar apak olarak davet etti ve sonra gizleyerek [israren]
davet etti. Sonra onlara, Rabbinize tvbe edin ki, muhakkak O balaycdr [Nuh
Suresi, 71/10] dedi. Ve Nuh, Ya Rabb, ben kavmimi gece-gndz davet ettim, bu
davetim onlar karmaktan baka bir ie yaramad [Nuh Suresi, 71/6] dedi.
Nuh, kavmi hakknda; kendi davetine uymalarnn neyi gerektirdiini
bildiklerinden, yapt daveti duymazlktan geldiklerini syledi. Byle olunca Allah
bilenler, Nuhun kendi kavmini yergi diliyle vmekle neye iaret ettiini bildiler; ve
Nuhta Furkan olduu iin, onun davetine uymadklarn da bildiler. nk emr
(yani, varln kendisi) Kurandr, Furkan deil. Ve Kuranda bulunan kimse,
Kuran iinde olduundandr ki Furkana ynelmez; nk Kuran, Furkan ierir.
Bundandr ki, Kuran ancak Muhammede (sav) ve mmetlerin en hayrls olan
onun mmetine zg klnd. Ve Muhammed (sav), Onun benzeri yoktur diyerek,
tenzih ve tebihi tek bir eyde cem etti. mdi, eer Nuh, kavmine bylesi bir ayet
getirseydi, ona uyarlard. nk tek ayette, hatta belki ayetin yarsnda tebih ve
tenzih etti. Nuh aleyhisselam ise, gayb olan akllar ve ruhaniyetleri dolaysyla
kavmini geceleyin (batna) davet etti; ve ayn ekilde, zahir olan suretleri ve
bedenleri dolaysyla onlar gndzn (zahire) davet etti ve davette, Onun
benzeri yoktur gibi cem etmedi. Byle olunca, onlarn batnlar bu Furkandan
nefret etti ve onlarn kap uzaklamalarn artrd.
Sonra Nuh (Hakka hitaben) kavmini, Hakkn Kendini onlara amlamaklna [kef]
deil, Hakkn onlar Kendisiyle rtmekliine [gafr ve setr] davet etmi olduunu
kendinden bildirdi. Ve onlar, Nuhtan bunu anladlar. Bunun iin, parmaklarn
kulaklarna tkadlar ve elbiselerine brndler btn bunlar, davet olunduklar
rtmenin [setr] suretidir. mdi, onlar Nuhun davetine sz ile deil, fiil ile uydular.
Halbuki, Onun benzeri yoktur ayet-i kerimesinde benzerin hem kesinlenmesi
[isbat], hem de deillenmesi [nefy] vardr. Ve ite bunun iin (yani, fark ve cemi,
tenzih ve tebihi birleyici olduundan) Resulallah Efendimiz (sav) kendisine btn
kelimelerin verildiini bildirdi. mdi, Muhammed (sav) kavmini geceleyin ve
gndzn davet etmedi. Belki onlar gndzde geceye ve gecede gndze davet etti.
mdi Nuh, (istifar ile maksud olan) hikmetinde kavmine yle dedi: (eer siz, akl
tenzihin gerei zere bana uyarsanz) Hak Teala, zerinize gkten yamur
gnderir.. ve (bu yamurlar) manalara ilikin akl marifet ve varsaymsal
kurgulamadr [nazar- itibar] ..ve size mallar ile.. yani sizi Ona meylettiren ey
ile ..yardm eder [Nuh Suresi, 71/12]. mdi, sizi Kendisine meylettirdii zaman,
Onda suretinizi grrsnz. Byle olunca, iinizden, hi kukusuz Onu grdn
tahayyl eden kimse, arif deildir, olmamtr; ve sizden hi kukusuz nefsini
grdn bilen kimse ariftir. te bunun iin, insanlar Allah bilenler ve Allah
bilmeyenler olarak iki ksma ayrld. Ve ocuu [Nuh Suresi, 71/21], (Allah
bilmeyenlerin) dnsel kurgulamasnn vard sonutur; ve i, (ilahi) ilmin
mahedesine dayand iin, dnsel kurgulamann sonularndan uzaktr, olsa
olsa ziyandr [Nuh Suresi, 71/21]. mdi, onlarn ticaretleri kazan getirmedi ve
onlar doru yola dnmediler [Bakara Suresi, 2/16].
mdi, kendi mlkleri (yani, kendi dnsel kurgulamalar sonucunda elde ettikleri
ilimleri) olduunu tahayyl ettikleri hereyi yitirdiler. Ve Hak Teala (mlke ilikin
olarak) Muhammed olanlara, Allahn sizi zerine halife kld eylerden sarfedin
[Hadd Suresi, 57/7] dedi. Ve Nuha ve Nuh mmetinden olanlara, Benden baka
vekil tutmayn [sra Suresi, 17/2] dedi. Dolaysyla, Nuh mmetinden olanlar iin
mlke sahip olmakl ve Allahn bu mlke vekil olmakln kesinledi.
Muhammedler ise, mlk zerinde halife klnmlardr, dolaysyla Allah hem
mlkn sahibi hem de onlarn vekilidir ve onlar mlke ancak halife olmaklklar
bakmndan sahiptirler. Bylelikle Tirmizinin dedii gibi Hak, Mlkn Melikidir.
(Ve, Nuhun davetine kar,) byk hileyle aldattlar [Nuh Suresi, 71/22]. nk
Allaha davet, davet edilene hiledir. nk O, (davet olunann) bir ncesinde yok
deildir ki, (davet olunan,) bir sonraya davet edilsin. Allaha davet ediyorum!
[Yusuf Suresi, 12/108] ite bu, hilenin ta kendisidir. Ama Nebi (sav) bunun
basiret zerine [Yusuf Suresi, 12/108] bir davet olduunu syleyerek btn her
eyin (yani, davet eden kiinin gznde; davet eden, davet edilen, kendisine davet
olunan ve kendisinden davet edilenin tek olup, btn bunlarn) Allaha mahsus
olduunu tenbih etti (bylelikle, Muhammed davet Furkana/farka deil,
Kurana/ceme olduundan dolay bir hile deildir). Byle olunca, Nuh onlar
hileyle davet ettii gibi, onlar da (bu davete) hileyle uydular. Ve Muhammed olan
geldiinde, bildi ki hi kukusuz Allaha davet, Onun Huviyeti dolaysyla deil,
ancak simleri dolaysyladr (yani, davet Celal sminden Cemal smine dorudur).
Bundandr ki Hak Teala, Biz o gn itaat edenleri gruhlar halinde Rahmana doru
bir araya toplarz [Meryem Suresi, 19/85] buyurarak, (ayetin Arapa yazlndaki)
bir eye doru olmaklk anlamna gelen ila n-ekini, sime (yani, Rahman smine)
bititirdi. yleyse, biz bildik ki, alem (rububiyet ynnden) itaat edenlerin itaatkar
olmalarn gerektiren bir lahi smin (yani, Cebbar sminin) kuatmas altndadr.
mdi, hilelerinde, lahlarnz terk etmeyin; ve Veddi ve Svay ve Yeusu ve
Yauku ve Nesri de terk etmeyin [Nuh Suresi, 71/23] dediler. Eer ilahlarn
terketmi olsalard, ilahlarn terk ettikleri lde Haktan cahil olurlard nk
Hakkn herbir ibadet olunanda bir vechi vardr. Bunun byle olduunu, bilen bilir
ve bilmeyen bilmez. Ve Hak Teala Muhammed olanlara yle buyurdu: Senin
Rabbin ancak Ona ibadet etmenize hkmetti [sra Suresi, 17/23].
mdi, ilim sahibi olan, ibadet olunann kim olduunu ve hangi surette zahir olduu
iin kendisine ibadet olunduunu bilir. Ve, hi kukusuz ayrmlama [tefrik] ve
okluk [kesret] beerin duyumsanabilir suretindeki uzuvlarn ve ruhani suretindeki
manevi yetilerin okluu gibidir. Byle olunca, herbir ibadet olunanda Allahtan
bakasna ibadet olunmad. Dolaysyla kulun aa dzeyde olan, onda uluhiyet
tahayyl eden kimsedir. Eer bu tahayyl olmasayd, taa ve ondan bakasna ibadet
olunmazd. Ve ite bunun iin Hak Teala yle buyurdu: De ki: tapndklarnz
isimlendirin [Rad Suresi, 13/33]. Bunu yapacak olsalard, ibadet ettikleri eyleri
ta, aa ve yldz olarak isimlendirirlerdi. Ve eer onlara, Kime ibadet
ettiniz? denilse, bir ilaha derlerdi Allaha ve laha demezlerdi.
Ve kulun ycesi, onda uluhiyet tahayyl etmeyip, buna (dier her ey gibi) bir ilahi
tecelli mahalli olmaklyla hrmet edilmesi gerektiini syleyerek, uluhiyeti ona
zg klmaz. Tahayyl sahibi olan aa dzeydeki kul ise, Biz bunlara Allaha
yaknlmz artrsnlar diye taparz [Zmer Suresi, 39/3] der. Ve yce olan kul
yle der: Sizin ilahnz ancak tek ilahtr.. dolaysyla, nerede zahir olursa ..Ona
boyun ein. O alakgnll kimselere.. yani, tabiat atei snm olanlara
..mjdele! [Hac Suresi, 22/34]. mdi onlar (yani, tabiat atei snm olanlar), ilah
dediler ve tabiat demediler. Nuh kavminden olanlar ise birounu dalalete
drdler [Nuh Suresi, 71/25], yani, onlar, Bir [vahid] olann vecihleri ve
nisbetlerinin okluu yoluyla hayrete drdler. Ve Kitaba vris klnp
seilmilerden olan, nefslerine zulmedenler oaltmadlar. Ve bylesi bir kimse,
n ilkidir ve Hak onu, orta yolu tutan ve ne geenden nce and [Ftr
Suresi, 35/32]. Ancak arm olarak [dalalen] yani hayret ierisinde oalttlar.
Nitekim Muhammed olan, Sana olan hayretimi artr! dedi. Her ne vakit onlara
aydnlk olsa (yani, Hak ahadiyet nuru ile tecelli edip aydnlatsa), onun iinde
yrrler; ve zerlerine karanlk basnca (yani, okluksal taayynat perdelerinin
karanl ktnde, hayret ierisinde) dururlar [Bakara Suresi, 2/20]. mdi, hayret
ehli iin devr vardr ve devr hareket daire merkezinin evresinde olup, ondan
ayrlmaz.
Ve uzayp giden yolda olanlar, amacn dna ynelirler. Bylesi bir kimse, hayal
ettii eye taliptir ve amac da o hayaldir dolaysyla onun iin bir yerden doru
olmaklk ve bir yere doru olmaklk ve o ikisinin arasndaki ey vardr. Ve devr
hareket sahibi iin balang yoktur ki, ona, bir yerden doru olmaklk gereksin. Ve
onun iin ama yoktur ki, ona, bir yere doru olmaklk hkmetsin. Byle olunca
onun varl en eksiksiz ve en kmil olandr. Ve ona kelimelerin ve hikmetlerin
toplam verildi. Gnahlar (yani, kendilerini Haktan ayr varlklar olarak grme
gnahlar) dolaysyladr ki, bu gnahlarndan geerek Allahn ilim deryalarna
garkoldular ve bu da hayret denilen eydir.
mdi onlar suyun kendisinde (yani, ilm-i billahta) atein iine (yani, vahdete)
daldrldlar (ve zat tecelli, okluksal taayynat yakt). Ve denizler tututuu
zaman [Tekvir Suresi, 81/6] ayeti, Muhammed olanlar iin gelmitir ve
(denizlerin tutumas), frn yaktn zaman, frn tututu dendiindekiyle ayn
anlamdadr. Byle olunca onlar, (zat tecelli, zuhur mahallerinin izafi varlklarn
yakt ve varl olmayan eyden yardm szkonusu olmad iin) kendilerine
Allahtan baka yardmc bulamadlar. Dolaysyla, Allah onlar iin yardmcnn ta
kendisi oldu. Onlar, sonsuza dek Onda helak oldular. Eer Allahu Teala onlar
sahile, tabiat sahiline karsayd, onlar bu yksek dereceden indirirdi her ne
kadar btn her ey Allah iin ve Allah ile ve gerekte Allah ise de, bu byledir.
Cenab- Nuh, Rabb.. dedi, lah.. demedi. nk Rab iin (haceti kaza
hususunda) deimezlik [sbut] olduu halde, lah simler ile eitlenir ve O her
an bir endedir. mdi, Nuh Rab (ismi) ile, eitlenmekliin sabit klnmasn [sbutu telvin] (yani, hacetine uygun den suret ne ise, Hakkn o sfat ile zuhurunu)
diledi; nk (rububiyet mertebesinde) bundan bakas szkonusu deildir. Ve Nuh,
(Rabb sesleniinden sonra) ..Yeryznde brakma! [Nuh Suresi, 71/26] diyerek,
kavmi iin, arzn iinde olmalar ynnde dua etti (ki bu, kendilerini Zahir sminin
rtsnde brakan varlksal taayynlerinden kurtulup batn- ahadi ve cemiye dahil
olmalar iin, beddua eklinde hayr duas idi). Ve Muhammed olan, Eer ipi
sarktacak olursanz, Allahn zerine derdi dedi ve, gklerde ve yerde olanlar
Onundur. mdi sen, yerin iine gmldn zaman, onun iindesin ve o senin
rtndr; ve Sizi onun iinden.. vecihlerin benzemezliinden (yani, lahi
Hazretin, farkl simlerin vecihleriyle zuhuru gerektirmesinden) dolay ..tekrar
ortaya karacaz [Taha Suresi, 20/55]. (Bu durumda Nuh, yle dua etmi olur:)
rtnme [setr] talebiyle giysilerine brnen ve parmaklaryla kulaklarn tkayan
kafirlerden kimseyi brakma ki, davet genel olduu gibi, fayda da genel olsun. Eer
Sen onlar brakrsan.. yani Sen onlar terkedersen ..kullarn artrlar.. [Nuh
Suresi, 71/27] yani onlar hayrete drrler; ve onlar kulluktan, kendilerinde
rububiyet srlarndan bulunan eye geirirler. Byle olunca onlar nefsleri indinde kul
olduktan sonra, nefslerini rabblar olarak grrler; ve onlar hem kul hem de
rabblardr. Ve onlar ..ancak faciri.. yani kendilerindeki rtlmesi zorunlu olan
rububiyeti ..doururlar [Nuh Suresi, 71/27] ve aa karrlar; ve facir olanlar,
smsk rtcdrler [keffar], yani zahir olan eyi (yani, kendi suretlerinde zahir olan
ilahi hakikat), zahir olduktan sonra (enaniyetleri ve izafi varlklaryla) rterler. mdi,
rtlm olan eyi (yani, rububiyet srrn) aa karrlar. Onun aa kndan
sonra da (zahir enaniyetleriyle) rterler. Byle olunca gren kii (onun hangi haline
uyacan bilemediinden) hayrete der. Ve ortaya karcnn [facir] ortaya
karndaki ve rtcnn [kafir] rtndeki maksadn bilmez halbuki, her
ikisini yapan da (rububiyeti szle aa karan ve fiilen rten) ayn kiidir.
Ya Rabb, beni bala [gafr]!.. Yani, beni rt; ve benden dolay rt! Ve senin,
Allahn kadrini hakkyla bilmediler [Enam Suresi, 6/91] sznde kadrin
bilinmedii gibi, benim de makamm ve kadrim bilinmesin! ..Ve ana-babam da
rt.. ki ben onlarn sonucuyum; ve onlar akl ve tabiattr ..Ve benim evime..
yani kalbime ..giren kimseyi de mmin olarak rt.. yani nefslerin ieriden
syledikleri olan kalbime gelen ilahi haberleri tasdik edici olarak gireni rt. Ve akllar
olan ..mmin erkekleri.. ve nefsler olan ..mmin kadnlar.. da rt. Ve karanlk
rtlerin arkasnda gizlenen ve gayb ehli olan ..zalimlerin ancak helakn artr
[Nuh Suresi, 71/28]. mdi onlar (yani, nefslerine zalim olan Muhammediler), nefsleri
olmakszn Hakkn vechini mahede ettikleri iin, nefslerini bilmezler.
Muhammed olanlar iin, Onun vechi dnda herey helak olucudur [Kasas
Suresi, 28/88].
Ve bir kimse Nuh aleyhisselamn srlarna vakf olmak isterse, gne feleine
ykselmesi gerekir. Ve gne feleine ykselme konusundan Tenezzlat-
Mevsiliyye adl kitabmzda szettik.
gerekte bilir ki, akn [mnezzeh] olan Hak, halkta benze [mebbeh] olandr ve
halk, Hlikten ayrk olsa da, bu byledir. mdi i odur ki, Hlik mahluktur. Ve yine
i odur ki, mahluk Hliktir. Her ikisi de bir-olan-ayndandr. Belki de, tersine
(hakikat itibaryla) bir ayndr ve (taayyn ve zuhur itibaryla) oul aynlardr. Neyi
gryor olduuna bak!
(smail, babasna dedi ki:) Ey babacm, sana emredileni yap! [Safft Suresi,
37/102]. Oul babasnn ta kendisidir. Ve brahim, (ryasnda) nefsinden bakasn
boazlyor olduunu grmedi. Ve O, brahime fidye olarak byk kurban verdi; ve
(ryada) insan suretinde grnm olan bu kurban, (his aleminde) ko suretinde
grnd. Oul suretinde grnmt; hayr, belki de oul hkmnde grnmt
ve oul, babasnn ayns olan kiidir. Ve O, ondan eini halk etti [Nisa Suresi,
4/1]. Bu demektir ki, demin nikh, kendi nefsinden bakasyla olmu deildir; ei
ve olu kendi nefsindendir. Ve varlk, saysal oklukta birdir.
Tabiat nedir ve ondan zahir olan nedir? Tabiatn, kendisinden zahir olan yznden
eksiklendiini; ve zahir klmadklaryla da artklandn grmedik. Ve Tabiattan
zuhur eden, ondan (yani, Tabiatn kendisinden) bakas deildir. Ve o, kendisinden
zahir olan eylerin hkmleri yoluyla suretlerin birbirinden farkl olmasndan
dolay, kendinden zuhur edenle ayn deildir. Ve u, souk ve kurudur; u dieri de
scak ve kurudur ve bunlar kuru olmalarndan dolay ayrmszdrlar ve brleri
(yani, souk ve scak) yznden de farkllamlardr. Tabiat (bu hkmleri) biraraya
toplaycdr [cam]. Ya da, tersine, ayn (yani, ayn- vahid) Tabiatn ta kendisidir.
Dolaysyla, tabiat alemi, bir aynadaki suretlerdir. Ya da, tersine, birbirinden farkl
aynalardaki bir surettir. Bylece, bak alarnn farkl olmasndan dolay, ancak
hayret vardr.
Ve bizim sylediklerimizi bilen kimse, hayrete dmez. Ve bylesi bir kimse ilimde
ilerlemi biri olsa bile, bu ilim ancak mahallin hkmncedir. Ve mahal, deimez
aynn [ayn- sabite] ta kendisidir. Ve Hak, deimez aynla tecelli mahallerinde
eitlenir. Byle olunca da, Kendisi zerine hkmler eitlilik gsterir. Ve O, her
hkm kabul eder. Ve Kendisi zerine, ancak tecelli ettii ayn hkmeder. Byle
olunca da, (aynn hkmetmeklii dnda Hak zerine hkmeden) bakaca hibir
ey yoktur.
Hak, bu ynyle halktr, dn yleyse
Halk deildir dier ynyle de; an, zikret yleyse...
Kim ki anlad dediklerimi, zayflamaz basireti
Ve ancak basireti olan anlar bu sylediklerimi...
ster ayrmlar kaldr, ister ayrmlar koy Birdir ayn.
Ve baki deildir, kalmaz bir ey okluktan...
mdi Kendinden dolay Yce olan, varolan eylerin btnn ve varolmayan
nisbetleri [niseb-i ademiyye] istirk eden bir kemale sahip olandr. Ve bu kemal,
Onun bu vasflardan hibirini yitirmemesi ve Onun bu vasflardan bakas
olmamas sayesindedir. Ve bu vasflarn ilm, akl ve er olarak vlesi veya yerilesi
vasflar olmas bir ey deitirmez. Ve bylesi bir kemal, ancak Allah smiyle
adlandrlana zgdr.
Ama Allah ismiyle adlandrlandan bakas olanlar, ya Onun iin (duyumsal
varlkta) birer tecelli mahallidirler, ya da Onda (yani, Hakkn varlk aynasnda, ilahi
ilimde) birer surettirler. Eer Onun iin tecelli mahalleri varsa, byle olduundan
dolay kanlmaz olarak bir tecelli mahalliyle dieri arasnda (lahi simleri
kapsayclk ynnden) stnlk farkll ortaya kar. Ve eer bu (Allahtan baka
olan), Onda (yani, Hakkn varlk aynasnda, akl mertebesinde zahir olan) bir suret
(yani, lahi limde ortaya kan ayan- sabiteden biri) olursa, bylesi bir suret iin
zat kemal szkonusudur; nk bu suret, kendisinde zahir olan eyin ta kendisidir.
Ve, Allah olarak adlandrlan iin szkonusu olan, bu suret iin de szkonusudur.
Ve bu suretin O olduu sylenemeyecei gibi, Ondan baka olduu da sylenemez.
Gerekte, Ebu Kasm ibn Kasiyy, Haln-Naleyn adl kitabnda, buna, herbir lahi
smin, btn lahi simlerle isimlendiini ve onlarla vasflandn syleyerek iaret
etti. Ve burada syledii udur ki, herbir sim Zata ve kendisi iin szkonusu edilen
ve kendisi tarafndan talep edilen manaya delalet eder. Ve bu sim, Zata delalet
etmesinden dolay, lahi simlerin hepsini kendinde toplar. Ve tekilletirdii
[infrad] anlama delalet etmesiyle de, Rab ve Hlik ve Musavvir ve benzeri dierleri
gibi, dierlerinden ayrr. Ve sim, Zattan dolay, adlandrlann ta kendisidir. Ve
sim, kendisi iin szkonusu edilen kendine zg anlamndan dolay,
adlandrlandan bakadr.
Eer szn etmi olduklarmzdan (Zat) yceliin ne olduunu anladysan; bunun,
mekn veya meknda-olmaklk ycelii olmadn da anlam olmalsn. nk,
meknda-olmaklk ycelii sultan ve hakimler ve vezirler ve kadlar ve bu mevki
iin yeterlilii bulunsun bulunmasn amir olan herbir mevki sahibine zgdr. Ama
sfat yoluyla ycelik byle deildir. nk bir kimse, insanlarn en alimi olsa da, bu
kimseye; insanlarn en cahili de olsa, hkmetme mevkiinde bulunan bir kimse
tarafndan hkmedilebilir. Byle olunca, amirin ycelii, meknda-olmaklktan
dolay yceliktir. Onun ycelii, kendisine tabi olanlara hkmetmesi bakmndandr
ve byle olunca da o, kendinden bir ycelie sahip deildir. Dolaysyla, bulunduu
mevkiden alndnda, yksekte bulunmakl ortadan kalkar. Ama, alim iin durum
byle deildir.
BRAHM KELMESNDEK HKMET- MHEYYEMYYE
brahim aleyhisselamn Halil olarak adlandrlmas, zat- Halilin, Zat- lahiyenin
vasfland Sfatlarn tmne birden brnmesi [duhul] ve onlara nfuz etmesinden
dolaydr. air yle der: Ruhum, bedenimin uzuvlarna nasl nfuz etmise, Sen de
ayn ekilde uzuvlarmn btnne nfuz ettin; Halilin Halil olmas ite bylece
oldu. Bu tpk rengin, renge boyanana nfuz etmesi gibidir: araz, cevherin
bulunduu mahaldedir, ona ulanmtr ama bununla birlikte, arazn (yani, rengin) bu
nfuz edii cevherin (yani, renge boyanan eyin) yer tutmakl gibi deildir. Veya
brahime Halil adnn verilmesi Hakkn onun suretinin varlna nfuz etmi
olmasndan [tahalll] dolaydr. Her iki yaklam da geerlidir nk her
hkmn, kendi snrlarn amayan kendine zg bir yerindelii vardr.
Grmez misin ki, Hak, sonradan olma [hdis] eylerin sfatlaryla ve hatta kusurlu ve
yerilesi sfatlarla zahir olduunu Kendinden haber vermitir. Ve grmez misin ki,
yaratlm olan (nsan- Kmil) bandan sonuna dek Hakkn sfatlaryla zahir
olmutur. Ve nasl ki, Hakkn btn sfatlar yaratlm olann (yani, nsan-
Kmilin) sfatlarysa, sonradan olmaklk sfatlar da Hakkn sfatlarndan baka bir
ey deildir. Hamd Allaha mahsustur [Fatiha Suresi, 1/1] sz, her venin
[hamid] yceltmesinin ve her vlenin [mahmud] yceltilmesinin sonuta Allaha
dnmesi anlamna gelir. Ve, her ey Ona dner. mdi, bu geri dn hkm yerilesi
ve vlesi eyleri iine alr ve varlkta vlesi veya yerilesi olandan bakas
yoktur.
Bil ki, herhangi bir ey ancak bir bakasna yklenmi olduunda ona nfuz edebilir.
Nfuz eden yani etkin olan nfuz edilenle rtlmtr. Hal byle olunca, edilgin
olmaklyla nfuz edilen zahir ve etkin olmaklyla nfuz eden de batndr. Ve
batn olan eyleyici, zahir olan iin gdadr; tpk, bir yn parasnn, kendisine nfuz
eden suyla imesi ve genilemesinde olduu gibi.
Eer, Hak Zahir ve mahluk Onda batn ise, mahluk Hakkn btn simlerini,
Onun iitmesini, grmesini, Onun btn nisbetlerini ve Onun ilmini yklenmitir.
Ama eer mahluk zahir ve Hak onda Batn ise, o halde Hak kuds hadiste
belirtildii gibi mahlukun iitmesindedir, onun grmesinde, elinde, ayanda ve
onun btn yetilerindedir.
Eer Zat- ilahiye bu nisbetlerden arnk olsayd, bir ilah olmazd ve bu nisbetler
bizim aynlarmzla sonradan ortaya ktlar, yle ki ilah klmaklmzla, Onu ilah
klan bizleriz. Bundandr ki, bizler bilinmedike ilah da bilinmez. Resulallah (sav),
Nefsini bilen, Rabbini bilir demitir ve o yaratl ierisinde hi kukusuz Allah en
iyi bilen kimsedir. Ebu Hamid gibi baz alimler, Allahn, aleme baklmakszn
bilinebileceini sylemilerdir ama bu doru deildir. Evet, Zatn kadm ve ezel
olduu (aleme baklmakszn) bilinebilir, ama ilah-klan [meluh] bilinmeyince, Zatn
ilah olduu bilinemez; o halde, ilah-klan, ilahn delilidir.
Ardndan, ikinci halde (yani, cem makamnda) gelen kef, gerekte Hakkn
Kendisine ve Uluhiyetine ilikin delilin, yine Kendisi olduunu ve gerekte alemin,
(bu alem ierisinde yer alan) bireylerin deimez aynlar [ayan- sabite] suretlerinde
(dier deyile, aynlarn aynasnda) Hakkn tecellisinden baka bir ey olmadn ve
te yandan da Hakkn tecellisi olmakszn bu deimez aynlarn var olmasnn
mmkn olmadn aa vurur. Bu kef ayn zamanda, Onun Kendisini, bu
aynlarn hakikatlerine ve hallerine gre eitlendirdiini ve birbirinden farkl
suretlerde zahir kldn ve dolaysyla farkl suretlerde tasavvur olunduunu da
aa vurur. Ve bu (haldeki) kef, Hakkn bizim ilahmz olduuna ilikin ilmin
olumasndan sonradr.
Bundan sonra (cemden-sonra-fark makamnda) son bir kef daha gelir ki,
suretlerimizi (yani, deimez aynlarmzn suretlerini) sana Hakta (Hakkn
aynasnda) zahir klar, ve Hakta (ayna mesabesinde olan Hakkn varlnda)
bazmz (yani, baz aynlar) dier bazlarna zahir olur, bazmz dier bazlarn bilir
ve bazmz dier bazlarndan (ilim sahibi olma ynnden) ayrrlar. Bizden bazmz
bu marifetin bize (aynlarmzn Hakka verdiince) Hakta bizden geldiini bilir, ve
bazmz da bu marifetin bize bizden geldii lahi lim Hazreti konusunda cahildirler.
Cahillerden olmaktan Allaha snrm!
Bu iki kef ile birlikte, O, bizim zerimize ancak bizimle hkmeder; belki de daha
dorusu biz kendi zerimize hkmederiz ama Onda. te bu nedenledir ki,
Allahu Teala, perdelenmi olanlar neden balarna kendi arzularna aykr eyler
geldiini sorduklarnda, buna karlk olarak, Apak delil Allahndr [Enam
Suresi, 6/149] buyurdu. Ve Hak onlar iin sak (yani, kendi hakikatleri olan
deimez aynlarn) gsterir ve bu, aramzdan arif olanlarn kefetmi olduu eydir.
Ve bu arifler, perdeli olanlarn Hakkn yaptn iddia ettikleri eyi Hakkn
yapmadn, ama bunun kendilerinden olduunu grrler. Ve gerekte Hak onlar,
lim Hazretindeki deimezlikleri zre bilir. Bylelikle perdelenmi olanlarn delili
geersiz klnr ve geriye Allahn apak delili kalr.
Eer, Dileseydi, hepinizi hidayete erdirirdi [Enam Suresi, 6/149] sz ne anlama
gelir diye soracak olursan, deriz ki: ..seydi taks varsa, bu saknma iindir ve
Hakkn meiyyeti, ey ne zre ise onu dilemektir. Ama akl delil, mmkn bir eyin
aynnn bir eyi ya da o eyin kartn kabul edebilir olduuna hkmeder. Bu iki
aklla-kavranabilir olan hkmden biri vaki olduunda, bu vaki olan hkm, bu
mmkn eyin kendi deimezlii [sbut] halinde kendisi zre bulunduu eydir.
Hidayet ederdi sz, apak gsterirdi anlamna gelir. Hak, eyin, kendisinde ne
zre deimez olduunu anlamas ynnde btn mmkn eylerin basiret gzn
am deildir. Sonuta bazs ilim sahibi, bazs ise cahildir. Ve Allah dilemedi, ve
herkese hidayet etmedi ve dileyecek de, hidayet edecek de deildir. Ve dilerse
sz iin de ayn durum geerlidir. Allah, olmayacak eyi hi diler mi?
Bylece, Hakkn meiyyeti tek bir eye baldr, yani meiyyet ilme tbi bir nisbettir
ve malum olan, sen ve senin hallerindir. Ve ilmin malum zerinde hibir etkisi
yoktur, tersine malumun alim zerinde bir etkisi vardr aynnda her ne zre ise,
kendinden onu verir.
lahi hitap, ancak muhataplarn zerinde anlatklar ey zre ve akl kurgulamann
verdii ey zre geldi. Ve bu ilahi hitap, kefin verdii ey zre gelmedi. Bundandr
ki, mminler ok sayda olduklar halde, kef ehli arifler az saydadr.
Bizim aramzdan (ilahi ilimde) bilinen bir makam [makam- malum] olmayan ve bu
makamda bulunmayan yoktur. Ve bilinen makam, deimezlii ierisinde kendisiyle
olduun ve varlnda kendisiyle zahir bulunduun eydir ve bu, senin iin varlk
szkonusu olduunda byledir. Eer (birinci kefin verdii marifetle) varln sana
deil de Hakka ait olduu kesinlenirse, hkm Hakkn varlnda hi kukusuz
senin hkmndr. Ve eer (ikinci kefin verdii marifetle) senin varolmakln
kesinlenecek olursa, o zaman hkm hi kukusuz (senin Hakka vermi olduun
hkm dorultusunda) senin zerinedir. Ve hkm verici olan Hak olsa bile,
Hakkn hkm vermeklii, senin zerine varlk samaktan [feyz] ibarettir ve kendin
zerine hkmeden ancak kendinsindir. O halde, ancak kendi nefsini v ve kendi
nefsini yer.
Artk geriye varlk sat iin Hakka hamd etmekten baka bir ey kalmaz nk
bu (yani, varlk sac olmaklk) gerekte Ondandr, senden deil Ve sen
hkmlerle Onun gdassn ve O, varlkla senin gdandr. mdi, sende kendini
gsteren (hkm vermeklik), Hakta kendini gsterdi. Hkm vermeklik, Ondan
sana ve senden Onadr. Aradaki fark udur ki, sen ykml olarak adlandrlrsn
ve Hak seni ancak kendi haline ve istidadna gre, beni ykml kl dediin
eyle ykml kld. Ama Hak, ykml olarak adlandrlmaz.
O (btn simlerine mazhar oluumdan dolay) beni ver, ben de Onu,
O (taleplerime icabet etmekle) bana kulluktadr, ben de Ona.
Belli bir halde (cem makamnda) Onu isbat eder,
Ve (kesretteki) aynlarda Onu nefy ederim.
O beni bilir, ben (suretlerde zahir olmaklnda) Onu inkar ederim,
Onu (ceman ve tafsilen) bilir ve Onu mahede ederim.
O bizden nasl gani olabilir ki,
Ben Ona (zuhura geliinde) yardm eder ve Ona varolu veririm.
te bundandr ki Onu bileyim diye beni varetti
Ve Onu (kendi ilmimde) varettim.
Ve (Bilinmek istedim eklindeki) hadis bize bu mana ile geldi
Ve Onun amac bende gerekleti.
Ve brahim aleyhisselam (Hak Tealann zahir olduu btn ilahi makamlara zuhur
mahalli olma mertebesinde, bu makamlara nfuz ederek Hakkn gdas olmasyla ve
Hak da, brahimin btn hakikatlerine ve yetilerine nfuz ederek Varl ile
brahimin gdas olmasyla), kendisine Halil denildii bu mertebeye eritiinden,
konuklarn doyurmak kendisi iin bir adet haline geldi. bn Meserre, onun Mikail ile
birlikte, bir rzk kayna olduunu syledi. Ki rzklar rzklandrlanlarn gdasdr.
Gda, her paraya nfuz ederek, beslenen kiinin zatna nfuz eder. Ne var ki burada
(yani, ilahi cemiyette) paralar yoktur brahim aleyhisselam lahi simler
denilen btn ilahi makamlara nfuz etmi ve Hak celle ve alann Zat da onda
zahir olmutur.
Kantland zre bizler Onunuz
Tpk ayn zamanda kendimize ait olduumuz gibi.
Ve O bana ancak varlk verir
Ve (O bizimle zahir olduundan) biz Onun iiniz
Ve (kendi aynlarmzla zahir olduumuzdan) kendimiz iiniz.
Benim iin iki vecih vardr: O ve ben
Ve Onun Ben-liinin zuhurunda Ben yoktur.
Ama ben Onun zuhur mahalliyim
Ve bizler onun iin bir kap gibiyiz.
Ve Allahu Teala hak olan syler ve doru yola iletir.
SHAK KELMESNDEK HKMET- HAKKYYE
Nebiyi kurtaran, bir kurbann kesilmesi oldu
Ama koun bartsyla, insann konumas nasl bir olur?
Halbuki Yce Allah bizim iin veya kendisi iin kou yceltti
Bilmem ki bu yceltme nedendir?
Kuku yok, dier kurbanlklar arlnca daha deerlidir
Ne var ki, kurban olarak kesilen kotan daha aa oldular.
Bilmek isterdim, kck bedeninden ibaret bir koun
Rahmann Halifesinin yerini nasl tutabildiini.
Bilmez misin ki, bu kurban iinde bir dzenleni vardr:
Krda oalma ve kaypta azalmadr o.
mdi, canszlardan daha yce yaratlta olan yoktur
Ondan sonra deerce yksek olan bitkilerdir.
Bitkilerden sonra, his sahibi hayvanlar gelir,
Yaratclarn bildikleri kef ve ak delil ile sabittir.
Ve dem denilen yaratla gelince:
O, akl, fikir ve imanyla kaytldr.
Sehl el-Tusteri ve benzerimiz olan tahkik ehli byle dedi,
nk biz ve onlar ihsan makamndayz.
mdi, ii benim mahede ettiim gibi mahede eden
Gizlide ve akta benim sylediim gibi syler
sylediimiz gibi, Rabbi tarafndan raz olunmas, baka bir kulun Rabbi tarafndan
raz olunmas gerektii anlamna gelmez. nk (varolan-aynlarn herbiri)
rububiyeti birden [vahid] (yani, tek bir lahi simden) deil, olsa olsa btnden
(yani, btn simleri kendisinde toplayan uluhiyet mertebesinden) almtr.
Bylelikle ona btnden ancak kendisine uygun olan ey tayin olundu, ki bu da o
eyin Rabbidir. Ve hibir kimse rububiyeti, Hakkn ahadiyeti dolaysyla almaz; ve
bunun iindir ki, Ehlullahtan olanlar, ahadiyette tecellinin szkonusu olmadn
sylediler.
mdi sen (fen makamnda) Ona, Ondan doru bakarsan, O, Kendi nefsine bakar
ve bylece O, (zuhurun szkonusu olmad ahadiyette) Kendi nefsine, Kendi
nefsiyle bakyor olmaktan hibir zaman geri kalmaz. Ve eer sen Ona seninle (kendi
nefsin ve kaytl varlnla) bakarsan, ahadiyet ortadan kalkar (ve Hak, vahidiyet ile
tecelli eder). Ve eer sen (Muhammed vrisler gibi) Ona Onunla ve seninle (Hak
halka ve halk da Hakka rt olmakszn) bakarsan yine ahadiyet ortadan kalkar.
nk sen bakyorsun szndeki sen zamiri baklann kendisi deil, ondan
bakasdr. Burada, bakan ve baklan olarak iki eyin gerektirdii bir ilikinin
varlndan dolay, ahadiyet ortadan kalkar. Ama (Ona seninle baknda ve Ona
Onunla ve seninle baknda) yine de, O Kendi nefsiyle Kendi nefsine bakmaktadr
ve bu vasfta (yani, senin varln ile ve Kendi varl ile bakmada), bakan da Odur,
baklan da.
mdi, bir kimsenin mutlak olarak raz-olunan olmas, ancak o kimsede zahir olan
fiilin, Raz-olann onun yoluyla olan fiili olmasyla szkonusu olabilir (ve bu durum
ancak nsan- Kmil iin geerlidir). mdi, Hak Tealann smaili Rabbi indinde razolunmaklkla nitelemesiyle smail, dier aynlardan stn oldu. Ve, kendisine, Ey
nefs, Rabbine dn!.. denilen her mutmain nefsin durumu da byledir. mdi, Hak
Teala, mutmain nefse, kendisini davet eden Rabbine dnmeyi emretti. Ve ..raz
olmu olarak kullarm arasna katl.. ki bu makam bu kullarmn mlkdr. u
halde, burada sz edilen kullar, Rabbini bilen ve Onunla yetinen ve ondan baka
bir Rabbe bakmayan kullardr. ..Ve gir cennetime [Fecr Suresi, 89/27-30] ki, Ben
Kendimi onunla rterim [setr]. Ama Benim cennetim senden bakas deildir. nk
sen, zatn ile Beni rtersin. mdi, Benim bilinmem ancak seninledir ve sen de ancak
Benimle varsndr. Bylece seni bilen Beni bilir. Ve Ben (hakikatimle) bilinmem, sen
de (hakikatinle) bilinemezsin.
Ve Rabbinin cennetine girdiinde, kendi nefsine girmi olursun. O zaman, kendini
bildiinde Rabbini bildiin marifetten baka bir marifetle kendini bilirsin. Bylelikle
iki tr marifete sahip olursun: ncelikle Onu, kendini biliyor olarak, bu sayede
bilirsin ve ikinci olarak, nefsinden dolay deil ama Rabbinden dolay ve Rabbini
biliyor olman nedeniyle nefsini bilirsin.
Sen (kendi zgl Rabbin iin) kulsun
bilinen ve belirli bir dindir. Ve Hak Teala yle buyurur: Allahn indinde din
slamdr [l-i mran Suresi, 3/19] yani, teslimiyettir. Dolaysyla din, senin
teslimiyetinden ibarettir ve Allah indinde olan din, senin hkmlere teslimiyet
gstermekliindir. mdi din teslimiyet ve nmus da Allahu Tealann koyduu
hkmlerdir. Dolaysyla, Allahu Tealann kendisi iin ortaya koyduu hkmlere
teslimiyet gstererek bunlarla nitelenen kimse, dini uygulayan ve onu kld
namazla yerleik klandr, yani onu ina edendir. Bylece kul, dini ina eden ve Hak
da, eri hkmleri ortaya koyandr. O halde, teslimiyet senin fiillerinin ta kendisidir
ve din senin fiillerinden ortaya kar. Byle olunca, sen ancak kendinden olanla
(yani, kendi fiillerinle) mutlu olursun. Ve nasl ki senin mutluluunu ortaya karan
senin kendi fiillerinse, lahi simleri de ortaya karan ancak Allahn fiilleridir. Ve
sen Allahn fiillerisin ve bunlar sonradan olmadrlar. Allah, ortaya koyduklaryla
lah olarak adlandrlr ve sen de ortaya koyduklarnla said olarak
adlandrlrsn. Ve sen dini yerleik klp Allahn koyduu hkmlere teslimiyet
gsterdiinde, Allahu Teala, seni Kendi nefsi menzilesine indirir.
Bu konu hakknda faydal olacak eyleri, inaallah, Allahu Tealann geerli kabul
ettii halk indinde olan dini akladktan sonra ortaya koyacam. mdi, (Hak ve
halk indinde olan) her iki din de (fillerin yaratcsnn O olmas bakmndan)
Allahndr. Ve (din, teslimiyet olduundan ve teslimiyet senin fiillerinle ortaya
ktndan dolay) ikisi de Allahtan deil sendendir. Dinin Allahtan olmas, ancak
iin asl itibaryladr.
Allahu Teala yle buyurdu: ..onlarn balattklar ruhbaniyeti var kldk.. Ve bu
hikmetli kanunlar herkesin bildii resul tarafndan ve bildik zel yoldan (yani, vahiy
yoluyla) Allah katndan getirilmi deildir. Ama, ierdii hikmet ve zahirdeki
faydadan dolay konulmu eriatn [vaz- meru] amacna uygun bir ekilde ilahi
hkmlere uyarllk gsterdikleri iin, Allahu Teala bu hikmetli kanunlar ..onlar
zerine farz klmad halde.. tpk Kendi koyduu hkmleri geerli kld gibi
geerli kld. Ve Allahu Teala, Kendisiyle onlarn kalpleri arasnda yardm ve rahmet
kapsn aarak, onlarn kalplerine kendileri bunun farknda olmakszn koyduklar
bu hkmleri yceltmeklii yerletirdi. Bu ekilde onlar ilahi retimle bilinen
nebev yoldan baka bir yolla Allahn rzasn isterler. mdi, bu kanunlar kendileri
iin bir hkm olarak koyanlar ve kendileri iin bu hkmler konmu olanlar,
..ancak Allah rzasn istediklerinden dolay, onlar hakkyla yerine getirdiler.. ve
bu ekilde itikat ettiler ..bylece, onlar arasndan iman edenlere dllerini verdik;
ve onlarn bir ou sapmtr [Hadd Suresi, 57/27] yani, bu hkmlere teslimiyetten
ve bunlar yerine getirmekten uzaktrlar. Ve bu hkmlere teslimiyet
gstermeyenlere, bu hkmleri (onlarn kalplerine ilham ederek) koymu olan
(Hak), kendilerini honut edecek eyleri onlara vermeyerek, teslimiyet gstermez
[mnkad]. Ama, emr (yani, uluhiyet ve rububiyet, Hak tarafndan) teslim olmakl
gerektirir. Ve bu, u demeye gelir:
Ykml olan, ya uymak suretiyle teslimiyet gsterir [mnkad] veya kar gelir.
Kendi isteiyle itaat edenin [muvafk- muti] durumu ak olduundan, onun
hakknda sze gerek yoktur. Kar kan kimseye gelince; bu kii, kendisine egemen
olan kar geli nedeniyle Allahtan, u iki eyden birini ister: balanmak veya
cezalandrlmak. Ve, kendi nefsinde bunlardan birini hakettii iin bunlardan biri
olmak zorundadr. mdi, kulun fiillerine ve bulunduu haline gre, Hakkn
teslimiyet gsterdii dorulanm [sahih] oldu. Bylece, etkiyici [messir] olan,
kulun halidir.
Bu ekilde bakldnda, din, verilen karlk, yani ho olan ve ho olmayan bedel
olur. Ho olan eyle verilen bedel udur: Allah onlardan raz, onlar da Allahtan
razdrlar [Mide Suresi, 5/19]. te bu sevin veren eyle bir karlktr [ceza]. Sevin
vermeyecek eyle karlk ise udur: Sizden zulmeden kimseye Biz byk azab
tattrrz [Furkan Suresi, 25/19]. Ve Biz, onlarn gnahlarndan geeriz [Ahkaf
Suresi, 46/16] de bir karlktr. Bylelikle, dinin bir karlk olduu ortaya km
oldu. nk, din slamdr ve bu da teslimiyet demektir. Ve Hakkn kula teslimiyeti,
kulun halinin gerektirdii karl vermektir. Bu, o halde, dinin ne olduunun zahir
aklamasdr.
Bu sylenenlerin srrna ve batnna gelince: din, Hakkn varlk aynasnda bir
tecellidir. Byle olunca, mmkn varlklardaki Hakka ait olan ey, bu mmkn
varlklarn bulunduklar hal ierisinde kendi zatlarnn Hakka verdii eydir. nk
mmkn varlklarn bulunduklar her halde, birer sureti vardr. Bundan dolay,
mmkn varlklarn hallerinin birbirinden farkl olmasndan dolay, suretleri de
birbirinden farkldr. Ve hallerinin birbirinden farkl olmasndan dolay da, Hakkn
tecellisi farkl farkldr. Sonuta Hakkn kuldaki etkisi [eser], kulun iinde
bulunduu hal zre ortaya kar. mdi, kula hayr veren kulun kendisinden bakas
deildir. Ve kendisine hayrn kartn veren de kendisinden bakas deildir o,
kendi zatn nimetlendirir ve azaplandrr. Yerecekse sadece kendi nefsini yersin ve
vecekse sadece kendi nefsini vsn! O halde, Hakkn onlara ilikin ilminde apak
delil [hccetl-balia] vardr nk ilim, maluma tabidir.
imdi, meselenin biraz daha derinine inip, daha bir tedeki u srr ortaya koyalm:
mmkn varlklarn asllar yokluktur ve bu deimez. Ve mmkn varlklarn
nefslerinde ve aynlarnda, iinde bulunduklar hallerin suretine brnen Hakkn
varlndan baka bir varlk yoktur. mdi sen haz ve ac duyann kim olduunu ve
hallerden herbir hali izleyenin ne olduunu bildin ve bundandr ki, bir hali
izleyen bir sonraki hal (yani, karlk), (takip kknden gelen) ukubet ve ikab
olarak adlandrlmtr. yi olsun, kt olsun her durum iin bu geerlidir; ama
toplumsal uylam, bu sonucu, iyi olan eyler iin sevap ve kt eyler iinse
ikab olarak adlandrd. te, bundandr ki, din det (yani, tekrarlama) olarak
adlandrld veya bu ekilde yorumland. nk (mmkn varln veya kulun)
halinin gerektirdii veya talep ettii ey geri dner. Byle olunca, din dettir. air
yle der: mm el-Huvarisin nnde byle yapmak senin dinindi, yani, detindi.
Ve det denince anlalan, bir eyin kendi zgn haline dnmesidir; ama bir eyin
nceki haline, ncekinin ayns olarak dnmesi olabilir bir ey deildir. Ve det
denince de, bir eyin kendini tekrarlamas dnlr.
Ama det, aklla-kavranabilir olan bir hakikattir ve birbirine benzeyen suretlerde
vardr. Biliriz ki, Zeyd insanlk itibaryla Amrn aynsdr. Ama burada insanlk
tekrarlanm deildir; eer yle olsayd, oalrd. Ne var ki, insanlk tek bir hakikat
[hakikat- vahid] olduundan oalmaz. Yine biliriz ki, Zeydin birey olmakl,
Amrn birey olmaklnn ayns deildir. mdi, her ikisi de birey olmakla birlikte,
birey olarak Zeyd, birey olarak Amrn ayns deildir. Dolaysyla biz, bu
benzerlikten dolay his olarak insanln yinelendiini, hkm olarak da
yinelenmediini syleriz dolaysyla bir ynden tekrarlama [det] varken, bir
ynden de tekrarlama yoktur. Ayn ekilde, bir ynden bakldnda karlk [ceza]
vardr ve bir dier ynden bakldnda da karlk yoktur nk karlk da
mmkn varlktaki bu mmkn varln hallerinden bir haldir.
Bu meseleyi bilenler, bu meseleyi gereince akla kavuturmadlar. Bu konuda
cahil olduklarndan deil; bu mesele, yaratlanlar zerinde egemen olan kader srrna
ilikin olduundan, bu meseleyi aklamaktan kandlar.
Bil ki, hekimlerin tabiata hizmet ettii sylendii gibi, resul ve vrislerinin de genel
olarak ilahi emre hizmet ettikleri sylenir. Halbuki onlar, iin aslna baklrsa
mmkn varlklarn hallerine hizmet ederler. Ve yaptklar hizmet, bu mmkn
varlklarn deimez aynlarnn ierisinde bulunduu hale gredir. Bunun ne alas
bir ey olduuna bak!
Burada istenir olan hizmet edici, hizmet ettii kii iin yazlm olan (yani, deimez
aynn) hal ve sz ile bilen hizmet edicidir. nk hekim iin, ancak tabiatn suyuna
gittii lde tabiata hizmet edici denebilir. Tabiat, hastann bedeninde zel bir
miza oluturmutur ki, bu kimse bu nedenle hasta olarak adlandrlr. Ve eer
hekim (bu durumda) yardm edecek olsayd, sadece hastal artrm olurdu.
Bylelikle, hastann bedenini iyiletirmek iin tabiat hastalktan alkoyar. Ne var ki,
salk da, hastala neden olan mizaca kar olan baka bir miza oluturulmasyla
elde edilebilecei iin, salk da yine tabiattandr. mdi, bu durumda, tabiata hizmet
edici deildir ve tabiata ancak hastann bedenini iyiletirmeyerek hizmet edebilir. Ve
o hasta mizac deitirmesi de yine tabiat iledir. Tabiata genel ynden [vech-i amm]
deil, zel ynden [vech-i has] hizmet ederek, bu ynde aba harcar. nk bylesi
bir meselede, geneli kapsayacak bir yaklam yoktur. O halde hekim, tabiata hem
hizmet eder, hem de etmez.
Resullerin ve vrislerinin Hakka hizmetleri de bunun gibidir. Hak (ilahi emir ile)
ykml olanlarn hallerine iki ynden hkmeder. Kul zerindeki emir, Hakkn
iradesinin gerektirdii ekilde ortaya kar. Ve Hakkn iradesi de, Hakkn ilminin
gerektirdii eye ilikilenir. Ve Hakkn ilmi de, bilinenin (yani, ayn- sabitenin)
kendi zatndan Hakka verdii eye ilikilenir. Dolaysyla kul, ancak kendi (ayn-
sabitesinin) suretiyle zahir olur.
Byle olunca, resul ile vris olan, Allahn iradesine deil, Allahn iradesiyle olan
ilahi emre hizmet eder. Resul ve vris olan, ykml olan kiinin mutluluunu
istediinden dolay, ona ilahi emir ile gelir. Eer ilahi iradeyle gelseydi, t
vermezdi. Halbuki resul ve vris ancak ilahi irade ile t verir. mdi, resul ve vris,
nefsler iin uhrev (yani, ahlak ve manev) hekimdir. Allah emrettiinde, Onun bu
emrine uyar. Allahu Tealann emrini gzetir ve Onun iradesini gzetir ve Hakkn,
Kendi iradesine aykr eyle kendisine emrettiini grr. Halbuki yalnzca Hakkn
irade ettii ey olur. Ve byle olduundan (yani, Allah irade ettiinden) dolaydr ki,
emir ortaya kt. mdi, emri diledi, ortaya kt; ve emrolunana emredip de, ortaya
kn dilemedii ey de, emrolunandan ortaya kmad. Bu durum, kar gelme
ve isyankarlk olarak adlandrlr. Durum byle olunca, resul tebli edicidir, baka
bir ey deil.
te bunun iin Resul (sav), ierisindeki ..emrolunduun gibi dosdoru ol [Hud
Suresi, 11/112] sznden dolay, Hud suresi ve benzerleri beni ihtiyarlatt
buyurdu. mdi, onu emrolunduun gibi sz ihtiyarlatt. nk, Allahn
iradesine uygun olan ve dolaysyla gerekleebilecek bir eyle mi, yoksa Allahn
iradesine aykr olan ve dolaysyla da gereklemeyecek olan bir eyle mi
emrolunduunu bilmiyordu. Ve hi kimse, Allahn iradesinin neye hkmettiini
bilemez. Bunu ancak irade ettii eyin gereklemesinden sonra bilir. Ama Allahn
basiret gzn at kimse bunun dndadr. Bu kimse, mmkn varlklarn
aynlarn deimez olduklar hal zre idrak ederek, grd ey dorultusunda
hkm verir. Ve bu durum, insanlarn bazlarnda (yani, nebiler ve kmil velilerde)
zaman zaman olur, ama her zaman olmaz. Nitekim, Hak Teala, De ki: Benim ile ve
sizin ile ne ilenir, bilmem [Ahkaf Suresi, 46/9] buyurarak, rty [hicab] apak
kld ve istenen, ancak kimi zgl eylerden haberdar olmaktr, baka deil.
buyurdu (ve bylece, his ve hayali ayrmszlad). Byle olunca, Rabbim bu ryay
doru kld sz; ryasnda uykudan uyandn grp, grd ryay tabir eden
kimsenin sznden farkl deildir. Bu kimse bilmez ki, hala uykudadr ve uykudan
uyanmamtr. Ve gerekten uyandnda ise, Byle byle bir rya grdm;
ryamda, grdm ryadan uyanp, bu ryay yorumladm der.
mdi, Muhammedin (sav) idrakiyle, Yusufun idraki arasndaki fark gr! Bu
nceden grdm ryann yorumudur. Rabbim bu ryay doru kld [Yusuf
Suresi, 12/100] derken Yusufun kastettii ey histir (yani, ryasnda grd hayal
suretinin duyumsal olarak apak hale gelmesidir). Halbuki ryada grlen ey,
duyumsanandan bakas deildir (nk, eer duyumsanr olmasayd idrak
edilemezdi). nk hayal, hibir zaman duyumsanandan baka bir ey vermez.
Hayal iin bundan (yani, histen) bakas yoktur.
mdi, (bu gerei bilen) Muhammed vrislerin ilminin ne kadar erefli olduuna bir
bak! Ve ben birazdan bu hayal hazreti hakknda sylenenleri, Muhammed Yusufun
diliyle akla kavuturacam. Cenab- Hak dilerse, bunu anlarsn.
Bil ki, Haktan baka olan veya alem olarak adlandrlann Hakka nisbeti,
glgenin kiiye nisbeti gibidir. Byle olunca alem, Allahn glgesidir. Ve bu, varln
aleme nisbetinin aynsdr. nk glge hi kukusuz duyumsanan bir eydir. Ama
glgenin grnmesi, ancak glgenin zerine dt mahal varolduu srece
szkonusudur. Eer bu glgenin grnmesini salayan mahallin yokluunu
varsayacak olsaydn, bu glge akl bir ey olarak kalr ve duyumsal olarak
varolamazd. Olsa olsa, glgenin sahibi olan kiide aa kmam olarak [bilkuvve] kalrd.
O halde, Allahn, alem olarak adlandrlan glgesinin dt yer, mmkn
varlklarn aynlardr ve glge bunlarn zerine der. Dolaysyla, zatn varlna
iaret eden bu glge, zerine dt ey yoluyla idrak edilir. Ama idrak, Nur
ismiyle ortaya kt. Ve bu glge, mmkn varlklarn aynlar zerine, (ilim
mertebesinde) bilinmez gayb suretinde (yani, yokluun karanl zere) dt.
Grmez misin ki, glge, siyahla meyillidir. Ve bu siyahlk, kii ile glge arasndaki
ilikinin uzaklndan dolay, glgedeki gizlenmilie iaret eder. Ve kii beyaz bile
olsa, glgesi yine de bu ekilde siyahtr. Dalar grmez misin ki, bakan kiiden
uzakta olduklarnda kara gzkrler. Halbuki renkleri gze grlenden farkldr. Ve
byle grlmelerinin tek nedeni aradaki uzaklktr. Ve gkyznn mavilii de
bunun gibidir. Gkyznn mavi oluu, uzakln k vermeyen cisimlerde
duyulara etkisidir.
Ve yine, mmkn varlklarn aynlar da k vermezler, nk yokturlar [madum].
Ve her ne kadar (ilahi ilimde) deimezlik [sbut] ile nitelenseler de varlk ile
Kendine delili yine ancak Kendisi olan tenzih ederim, ki Onun varl ancak Kendi
ayn iledir. mdi, varoluta Onun ahadiyetine delalet etmeyen hi bir ey yoktur. Ve
hayalde de her ey oklua delalet eder. Anlay okluk yoluyla olan kimse, alem ile
ve lahi simler ile ve alemin isimleri ile olur. Ve anlay ahadiyet yoluyla olan
kimse, Hakkn sureti (yani, sfatlar) dolaysyla deil, alemlerden gani olan Zat
dolaysyla Hakla olur. Ve Allahn alemlerden gani olmas, simlerin Kendisine
nisbet olunmasndan gani olmasnn ta kendisidir. nk simler Onun Kendisine
delalet ettikleri gibi, bu simlerin etkilerini [eser] gerekleyen adlandrlanlara da
delalet ederler.
De ki: O Allah, Tektir. O ayn dolaysyla Tektir [ahad]. Bizim Ona dayanyor
olmamz dolaysyla Allah Sameddir. Kendi huviyetinde ve bizimle ilikisinde O
dourmamtr ve ayn ekilde dourulmu da deildir. Ve yine, Ona denk olan
tek bir ey yoktur. Bylece bu (hlas Suresi) Onun, Kendini nitelemesidir ve O,
kendi Zatn Allah, Tektir sz ile tek klmtr. Ve Hakkn bu bilinen nitelenii
sayesinde okluk, bizde zahir oldu biz doururuz ve douruluruz, Hakka
dayanrz, ve kimimiz kimimize denk oluruz. Halbuki Bir [Vahid] olan, bu
nitelemelerden mnezzehtir ve O, bizlerden gani olduu gibi, bu nitelemelerden de
ganidir. Ve Hakkn, (bu nitelemelerden gani olmaklyla) bu hlas Suresinden
baka bir sfat yoktur. hlas Suresi, bu ahadiyeti nitelendirmek iin indi.
mdi, Allahn ahadiyeti bizi talep eden simlerden dolay okluun ahadiyetidir
[ahadiyet-i kesret]. Ve bizden ve simlerden gani olmas dolaysyla da, Allahn
ahadiyeti, aynn ahadiyetidir [ahadiyyet-i ayn]. Her ikisi de ahadiyet olarak
adlandrlr, (ama aralarnda bir fark olduunu) bil!
mdi Hak, saa ve sola dnerek secde eden glgeyi senin kendine ve Onun
kendisine bir delil olarak senin iin varetti sen kendini bilesin; senin Hakka
nisbetin nedir, Hakkn sana nisbeti nedir, anlayasn diye. Allahtan baka olanlarn
hangi itibarla ve hangi ilahi hakikatten Allaha kar tmyle yoksunluk ierisinde
olduunu ve kimisinin kimisine gereksinimi nedeniyle nisb yoksunluk ile
nitelendiini bilesin diye. Ve, nasl ve hangi ilahi hakikat ile, Hakkn insanlardan ve
alemlerden gani olduunu ve alemin nasl gani olmaklk ile nitelendiini, yani
insanlarn kimisinin kimisine bir ynden gereksinim duymazken, kimisinin de
onlarn gani olduklar bu ayn ynden bakalarna nasl muhta olduklarn bilesin
diye.
Hi kukusuz alem (asl varl olmayp, yokluk zere olduundan) tmyle
sebeplere muhtatr. Ve alemin muhta olduu sebebiyet, Hakkn lahi simlerinden
bakas deildir ve muhta olunan lahi simler ister muhta olann, alemdeki
benzeri olan sim olsun, isterse Hakkn aynndan bir sim olsun alemin muhta
olduu herbir simdir. Ve muhta olunan sim, Allahtr, ondan bakas deildir.
Ve bu ahadiyet hikmeti ayaklar ilmi [ilm-i ercl] ile ilintilidir. Ve bu ayaklar ilmi,
Onun kitaplarna uyan kavimlerin (ilahi ilimle) beslenmelerine ilikin olarak Allahu
Tealann, ..ayaklarnn altndan beslenirlerdi.. [Mide Suresi, 5/66] sznden
tretilmitir. zerinde yrnen yolda yolculuk etmek ve ilerlemek, ancak ayaklar
yoluyla olur. Doru yol [srat- mstakim] zere olan Rabbin eliyle alnlarn
yakalanm olduu, ancak, deneyimleme [zevk] ilimlerinden biri olan bu zel ilim
(yani, ayaklar ilmi) ile mahede edilebilir.
mdi, Allahu Teala sulular sevkeder. Ve onlar, Allahu Tealann bat rzgaryla
sevkettii bir makam hakeden bir kavimdir. Ve Hak, bu bat rzgaryla (yani, kendi
nefslerinin hevalaryla) onlarn nefslerini helak etmitir. u halde Rabb, onlarn
alnlarndan tutar ve zerinde sabit olduklar hevalarnn ta kendisi olan bat rzgar
onlar vehmettikleri uzaklk olan cehenneme sevkeder.
Onlar bu duraa [mevtn] sevkettiinde, yaknla [kurb] eritiler ve onlarn
cehennem olarak adlandrdklar uzaklk ortadan kalkt. Ama sulu olduklarndan
dolay, ancak hakettikleri kadaryla yaknlk nimetine [naim-i kurb] eritiler. Hak
onlara bu honutluk verici makam gnl yceliinden dolay vermi deildir; onlar
bu makam, ancak yaptklar amellerle, hakikatlerinin bu makam haketmesiyle
aldlar. Ve amellerini srdrrken, Rabbin doru yolu zerindeydiler. nk
alnlar, bu ekilde sfatlanm olann (yani, zgl Rabbin) elindeydi. Bylece onlar
nefsleriyle yrmediler; yaknln kendisine ulancaya kadar (kendi ayn-
sabitelerinden gelen) zorlamann hkm altnda yrdler.
Biz lmekte olan kiiye sizden daha yaknzdr, ama siz bunu grmezsiniz [Vaka
Suresi, 56/85]. lnn grmesi, kendi zerindeki perdenin kalkm olmasndandr ve
onun bu gr keskindir. Ve Hak Teala bir ly dier lden ayrmad, yani
yaknlk bakmndan said ve aki arasnda bir ayrm yapmad. Yine, Biz insana
ahdamarndan daha yaknz [Kaf Suresi, 50/16] dediinde de, insanlar arasnda bir
ayrm gzetmedi. Kulun ilahi yaknlk ierisinde olduu, bu ilahi haberde apak bir
ekilde ortaya konmutur. mdi, Hakkn huviyetinin, kulu kendisi yapan uzuv ve
yetilerin ta kendisi olmasndan daha te bir yaknlk szkonusu olamaz. Byle
olunca kul, vehmolunan halkta mahede olunan Haktr. Nitekim, iman sahipleri
ve kef ehli indinde, halk aklla-kavranabilir olan ve Hak da duyumsanan ve
mahede olunandr. Bu iki snfn dnda kalanlar iin ise Hak aklla-kavranabilir
olan ve halk da mahede olunandr dolaysyla onlar, ac su menzilesindedir.
Ama iman sahipleri ve kef ehli ise ieni kandran tatl ve lezzetli su
menzilesindedirler.
mdi, insanlar iki ksmdr: Kimileri, zerinde yrdkleri yolu ve o yolun sonunu
bilirler. Dolaysyla da bu yol, kendileri iin doru yoldur [srat- mstakim].
Kimileri de zerinde yrdkleri yolu ve o yolun sonunu bilmezler. Halbuki bu yol
dier snfn bildii yoldur. mdi, arif olan kii basiret zere Allaha davet ederken;
arif olmayanlar ise, taklid ve cehalet zere Allaha davet ederler. Bu zel ilim (yani,
ayaklar ilmi), aann aasndan [esfel-i safilin] ortaya kar nk ayaklar,
kiinin aasndadr ve bu aa olann da aasnda ise yolun ta kendisi vardr.
Dolaysyla, Hakkn, yolun ta kendisi [ayn] olduunu bilen kii, iin hakikatini bilir.
Ve (Hakkn varlndan baka bir varlk olmadndan) yolda yryen ve yolculuk
eden hi kukusuz Haktr. nk, bilinen ancak Odur. Ve O, yolda yryen [sluk]
ve yolda olann [msafir] ta kendisidir. Byle olunca alem ancak Odur.
yleyse kim olduunu, hakikatn ve yolunu [tarik] bil (ki o, Haktr)! nk i,
tercmann (Resulallahn) diliyle sana akland eer anlayabildiysen. Ve onun
sz Hakkn szdr ve bunun byle olduunu, anlay Hak olan anlad. yle ya,
Hakkn birok nisbetleri ve birbirinden farkl vecihleri vardr.
Sen Hud aleyhisselamn gnderildii d kavmini iitmedin mi? Onlar, Bu,
zerimize yamur indirmek zere gelen bir buluttur dediler [Ahkaf Suresi, 46/24].
Byle diyerek, Hakka ynelik iyi bir zan beslediler ki Allahu Teala, kullarnn
Kendisi hakkndaki zannna gredir. Byle olunca, Hak onlarn bu szlerine karlk
olarak, onlara yaknlk bakmndan daha kusursuz ve daha yce olan eyi haber
verdi. Eer Hak Teala onlar iin yamur yadracak olsayd, bu yamur topran
yzn gldrecek ve taneler sulanm olacakt. Ne var ki, onlar bu yaacak
yamurun sonucuna (yani, ekinlerin bitmesine) ancak ok zaman sonra
kavuacaklard. Allahu Teala (onlarn szlerine karlk) yle dedi: Belki o
sabrszlandnz ey, ierisinde elemli azab olan bir rzgardr [Ahkaf Suresi,
46/24]. Ve rzgarn onlara rahatlk verecek bir ey olduunu sezindirdi. nk Hak
Teala bu rzgarla onlar, bu karanlk beden-suretlerinden [heykel], zor yollardan ve
karanlk rtlerden [hicab] kurtarp rahatla kavuturdu. Ve bu rzgarda azab
vardr. Yani, bu azab tattklarnda, her ne kadar altklar eyden (yani, cisimler
aleminden) ayrlmakla elem iine dseler de, bu azab ierisinde lezzet bulacaklar
bir ey vardr.
Azab onlara gelip att. Bylece i (yani, bekledikleri hayr), onlara tahayyl
ettiklerinden daha yakn oldu. Rzgar, Rabbinin emriyle her eyi yok etti. Evlerinden
baka hibir ey grnmeksizin sabahladlar. Ve onlarn evleri, hakiki ruhlarnn
[ervah- hakkyye] mamur kld bedenleridir. Byle olunca, bu zgl nisbetin
[nisbet-i hassa] hak olmakl [hakkyyet] (yani, Hakkn ilahi sfatlar ile tecellisi)
ortadan kalkt. Ve beden-suretlerinde [heykel], Hakkn kendilerine zg kld
hayat baki kald ki deriler, eller, ayaklar, kamlarn ular ve uyluklar sahip
olduklar bu hayat ile konuurlar. Ve bunun byle olduu, ilahi haber yoluyla
bildirilmitir.
Allahu Teala kendi nefsini kskan olmaklkla [gayret] nitelendirdi. Ve kskan
olmaklndan dolaydr ki, taknl (yani, Kendisinin eylerin ayn olduu
nceki gibi snrlamadr. Daha sonra, Hakkn dnya semasna indiini syledi, ki bu
da bir snrlamadr. Ondan sonra, snrl (varlklar) olduumuz halde, biz nerede
olursak olalm bizimle birlikte olduunu syledi ta ki, bizim ta kendimiz [ayn]
olduunu bize haber verene dek. Bylece Hak, Kendisini ancak snrlama yoluyla
niteledi.
Allahu Tealann, Leyse ke-mislihi eyn [ura Suresi, 42/11] sz de, eer ke
mislihideki kaf harfini sfat olarak dnmeyip artkl [zaid] olarak kabul
edersek, Onun benzeri hibir ey yoktur anlamna gelir ki, bu da yine
snrlamadr. Snrl olandan ayrk olarak, o snrl olan olmamaklyla tam da bu
nedenle snrlanm olur. Dolaysyla, anlayan iin, kaytlanmam klma [tlak]
kaytlamadr, nk mutlak olan, kaytlanmamlkla kaytldr.
Eer kaf harfini sfat n eki olarak kabul edecek olursak, ayet, Onun benzeri gibi
bir ey yoktur anlamna gelir ki, bu ekilde de Hakk (tebih yoluyla) snrlandrm
oluruz. Ve eer bu ayeti, benzerliin deillenmesi [nefy-i misl] olarak aldmzda,
anlay ve doru haber yoluyla Hakkn eylerin ta kendisi [ayn] olduunu kukuya
yer kalmakszn bilmi oluruz. Ve eyler, her ne kadar snrlar birbirinden farkl da
olsa, snrldrlar. Ve Hak, her snrl olann snryla snrldr. Ve dolaysyla herbir
snr, Hakkn snrdr.
mdi, Hak (zamansal olan ehadet aleminde) mahlukat ve (zamansal olmayan
ruhlar aleminde) mbdeat olarak adlandrlan eyde yaynmtr [sari]. Eer byle
olmasayd, (yaratlm olanlar iin) varlk szkonusu olamazd. Dolaysyla Hak,
varln ta kendisidir [ayn]. Ve durum byle olunca da, Hak her eyi kendi Zat ile
korur; yle ki, bu koruma Ona hibir ekilde bir yk oluturmaz. Onun her eyi
korumas da, Kendi Suretini baka bir suret olmaktan korumas demektir ve bunun
baka trl (bir koruma) olmas szkonusu deildir. Ve O, her ahid olanda ahid ve
her ahid olunanda ahid Olunandr [mehud]. Dolaysyla alem Onun sureti ve O
da alemin ynetici ruhudur. Bu ekilde alem, Byk nsandr [insan- kebir].
mdi btn varolu Haktr
Ve O Birdir yle ki varoluum Onun varoluuyladr
Bundandr, derim ki, biz besleniyor olanlarz
O benim varlmla beslenir
Ve biz de Onun varlyla besleniriz
Bir vecihden (yani, zat ve varlk ynnden) bakacak olursan,
Benim snmam Ondan Onadr.
Darlktan dolaydr ki, (Hak Teala) Nefes verdi ve bu Nefesi de Rahmana nisbet etti.
nk alem suretlerinin varedilmesini isteyen ilahi nisbetlere (yani, ilahi isimlere)
Rahman smiyle rahmet etti. Ve bu alem suretlerine biz Hakkn zahiri diyoruz,
nk Zahir olan Odur. Ve Hak, alem suretlerinin batndr, nk Batn olan Odur.
Ve Hak, Evveldir; nk alem suretleri yokken O vard. Ve Hak, Ahirdir; nk
den ve tabiatna ve mizacna ho gelen eydir. erden kastm ise, bir kimsenin
garazna uygun dmeyen ve tabiatna ve mizacna ho gelmeyen eydir.
Bunu mahede eden [uhud] (marifet sahibi) bir kimse, btn varlklarn her ne
kadar kendileri tarafndan dile getirilmese bile zrlerini ikame eder ve balarna
her ne geldiyse, nefslerinden geldiini bilir. Ve biz, bunun byle olduunu, lim,
maluma tabidir szyle belirtmitik. Dolaysyla, bylesi bir kimse, bana,
garazna uymayan bir ey geldiinde yle der: Kendin yaptn, kendin ettin.
Allah doruyu syler ve hidayet eder.
UAYB KELMESNDEK HKMET- KALBYYE
Bil ki, kalb yani, Allah arif olann (yani, nsan- Kmilin) kalbi (katksz
rahmetten verilen ilahi bir ba olduundan) ilahi rahmettendir ve ilahi rahmetten
daha genitir. nk bylesi bir kalp kendi ierisine Hakk sdrr. Hakkn rahmeti
ise genel anlaya gre Hakk kapsayamaz. Ve bu anlaya gre Hak rahmet
edendir, rahmet olunan deil. Byle olunca, Ona rahmet olunmas szkonusu
deildir. Ariflerin (Hakkn, cem-i ahadiyet makamnda rahmet eden ve kesret ve
tafsil makamnda rahmet olunan olduu ve dolaysyla Hakkn rahmetinin Hakk
kapsad ynndeki) anlay ise; Allahu Tealann, Nefsini (soluk vermek ve
rahatlamak anlamndaki) tenfis szcnden gelen Nefesle nitelendirmi
olmasna dayanr.
Ve lahi simler, adlandrlann ta kendisi olup, bu da Haktan bakas deildir. Ve
simler, kendi hakikatlarnn verdii eyi talep ederler ki, bu da alemden bakas
deildir. Byle olunca uluhiyet ilah-klan [meluh] ister; rububiyet de rab-klan
[merbub] ister baka trl (yani, ilah-klan ve rab-klan olmakszn), bunlarn
(yani, uluhiyet ve rububiyetin) ayn olmaklklar szkonusu olmayp, varlk ve takdir
ynnden var olmalar ilah-klan ve rab-klan sayesindedir. Ve Hak, zat ynnden
alemlerden gani iken, bu durum rububiyet iin szkonusu deildir. mdi i,
rububiyetin alemi talep etmesiyle, Zatn alemlerden gani olmas arasnda kalm gibi
gzkse de, rububiyet hakikati ve niteleniinde [ittisaf], bu Zatn ta kendisidir,
baka deil.
mdi, nisbetlerin hkm birbirine zt olunca, Hak Kendi nefsini kullarna efkat
gsterici [Bakara Suresi, 2/207] olarak niteleyerek, bunu ilahi haber yoluyla bildirdi.
Hakkn Rahmana nisbet olunan Nefes ile rububiyet mertebesinde verdii ilk
Nefes (yani, feyz-i mukaddes); rububiyetin ve btn lahi simlerin talep etmekte
olduu alemi vareden Nefestir. Bu ynden, hi kukusuz, Hakkn rahmeti her eyi
ierisine ald; hatta Hakk da ierisine ald. Bu durumda, rahmet, kalpten daha
genitir; ya da rahmetin genilii kalbin geniliine denktir ki bundan daha nce
sz edilmiti.
Sonra, bil ki, Hak Teala sahih haberde kesinlenmi olduu zere, eitli suretlerde
tecelli eder ve hi kukusuz Hak Teala kalbe sdnda, kalbe Onun yansra
Ondan baka olan hibir mahlukat smaz O, bu ekilde btn kalbi doldurur. Ve
bunun anlam udur: Kalbin, Hakkn tecellisi srasnda Hakka bakarken, bunun
yansra bakasna bakmas mmkn deildir. Ve arifin kalbi Beyazd Bestaminin
dedii gibi ylesine genitir ki, Ar ve onun ierisinde olan her ey, yzbinlerce kez
daha byk olsayd, arifin kalbinin bir keciinde olurdu ve onun farkna bile
varmazd. Ve Cneyd, bu konuya ilikin olarak yle demitir: Sonradan olan
Kadm Olana bititiinde, bu sonradan olandan eser kalmaz. yleyse, Kadm
Olan iine alan bir kalp, nasl olur da o sonradan olan var olsa bile duyumsar?
Ve Hakkn eitli suretlerde tecelli etmesinden dolay kalp, ilahi tecelli suretlerine
gre zorunlu olarak geniler veya daralr. nk kalp kendisinde ortaya kan tecelli
suretlerinden fazlas deildir. nk arifin veya nsan- Kmilin kalbi, yzk tann
yuvas gibidir ve yzk ta, yuvasndan fazlalkl olamaz. Eer yuva yuvarlaksa,
yzk ta da yuvarlak; eer yuva drtgen, altgen veya sekizgen ise yzk ta da
drtgen, altgen veya sekizgendir. Yuva hangi ekilde ise, yzk ta da yuvann bu
eklini alr ve bunun baka trl olmas szkonusu deildir.
Bu sylenenler, ehlullahn, Hak, kulun istidadna gre tecelli eder szyle iaret
ettikleri eyin tersidir ve durum onlarn syledikleri gibi deildir; nk kul,
Hakkn kendisine tecelli ettii suretle ve bu suret kadaryla Hakka zahir olur. Ve
meselenin asl udur ki; Allahn iki trl tecellisi vardr ve bunlar gayb tecellisi ve
uhud tecellisidir. Gayb tecellisi ile, kalbin zerinde bulunduu istidad verir. Ve bu
gayb tecellisi, hakikat gayb olan zat tecellisidir. Ve bu gayb tecellisi, Hakkn
(Kuranda) Kendi nefsinden haber verdii Huviyetidir. mdi (Hakkn Huviyeti
olan) bu zat tecellisinin srekli ve sonsuza dek Hak iin olmakl bir an iin olsun
ortadan kalkmaz.
Kalpte bu istidat ortaya knca, Hak bu kalbe ehadette (yani, ehadet aleminde)
uhud tecellisiyle tecelli eder. Bylelikle kalp, kendisinde ortaya kan tecelli
suretiyle zahir olur ki bundan sz etmitik. Sonra Hak, Kendisiyle kulu arasndaki
rty [hicab], O, her eye halkn verdi [Taha Suresi, 20/50] szyle kaldrd.
Bylelikle (itikat sahibi olan) kul, Hakk kendi itikad suretinde grd. Dolaysyla
Hak, kulun itikadnn ta kendisidir. Ve, kalp ve gz Hakka ilikin olarak kendi itikat
ettii suretten bakasn mahede etmez. mdi, itikat edilen Hak, sureti, iman
sahibinin kalbine san Haktr ve kalbe tecelli eden bu itikat edilen Haktr ki,
bylelikle kalp Onu bilir. Dolaysyla gz, itikat edilen Haktan bakasn grmez. Ve
itikatlarn eitlilii apak ortadadr. Hakk (kendi itikadyla) kaytlayan kii, baka
itikatlardaki Hakk inkar eder ve Onu ancak kendi kaytlad itikadnca tecelli
ettiinde, ancak o zaman kabul [ikrar] eder. Ve Hakk herhangi bir kaytla
kaytlamayan kii, Hakkn herbir suretteki deiimini inkar etmeyip kabul [ikrar]
eder. Ve Hakkn sonu gelmez bir ekilde kendisine tecelli ettii herbir suretin
kadrini Hakka verir.
Ve yine arifler iin Allah bilmenin sonu olmadndan, kendileri iin durabilecekleri
bir son yoktur. Arif olan kii, Rabbim, ilmimi artr! Rabbim, ilmimi artr! diyerek,
Allah bilme ynnde hep daha fazlasn ister. Byle olunca i, iki taraftan da
bitimsizdir (yani, bir yandan Hakkn tecellileri sonsuz olduu gibi, te yandan bu
tecelliler yoluyla Hakk bilmenin de bir sonu yoktur). Bu durum, Hak ve halk
arasnda bir ayrm gzettiin zaman byledir. Ve sen Allahu Tealann, Ben
kulumun yrd aya, tuttuu eli ve syledii dili olurum ve dier yetileri ve
bu yetilerin bulunduklar uzuvlar olurum szne bakarsan (Hak ile halk)
birbirinden ayramazsn. Byle olunca, herey Haktr veya herey halktr dersin.
mdi o, bir bakmdan halk ve bir bakmdan da Haktr ve ayn birdir. Dolaysyla
tecelli suretinin ayn ile, bu tecelli suretini kabul edenin ayn birdir. Bylelikle O,
(Batn olmakl itibaryla) tecelli eden ve (Zahir olmakl itibaryla) tecelli
olunandr. mdi huviyeti dolaysyla (bir olan) ve Gzel simlerinin hakikatlerinde
aleme nisbeti dolaysyla (ok olan) Hakkn varlnn ne kadar alas olduuna
bak!
mdi olan (mevcud-i kil) kimdir ve olan (mehud-i gayr-i kil) nedir?
Olanda ayn (ayn- vahid) vardr o ayn, olann kendisidir.
Onu (ayn- vahidi) genelletiren kimse onu zglletirir
Ve onu zglletiren kimse de onu genelletirir.
Bir-olan-ayn vardr, byle olunca
Nurun ayn ile karanln ayn birdir.
mdi, bundan gafil olan kimsenin nefsi (taayyn perdesiyle) rtldr
Ve bizim bu sylediklerimizi ancak himmet sahibi olan kul bilir.
Kuranda, Bunda hi kukusuz kalp sahibi olanlar iin t vardr [Kaf Suresi,
50/37] buyurulmutur. nk kalp, eitli suretler ve sfatlar yoluyla dnme
urar. Ve Hak Teala, akl sahibi olanlar iin dememitir; nk akl kaytlar ve
Emri tek bir nitelie zg klar. Halbuki hakikat, iin aslnda bylesi bir
zglenmeyi kabul etmez. Dolaysyla Kuran akl sahipleri iin bir t deildir.
Onlar, itikat sahipleridir ki, birbirlerini kafirlikle sular ve lanetlerler. Ve onlarn
yardmcs yoktur. nk, itikat edilen bir ilahn baka bir itikat edilen ilah zerinde
herhangi bir hkm yoktur. tikat sahibi kimse, kendi itikat ettii ilah savunur ve
ona yardm ederken; bu itikat ettii ilah ona herhangi bir yardmda bulunmaz.
Bundan dolaydr ki, kar taraftakinin itikat ettii ilah zerinde herhangi bir etkide
bulunamaz. Ve yine kar taraftaki iin de itikat ettii ilahtan kendisine bir yardm
gelmesi szkonusu deildir. Dolaysyla, bunlardan hibirinin yardm edeni yoktur.
Bu, Hakkn itikat sahibinin hiddet-i infirad zere itikat edilen ilahtan yardm
olumsuzlamasndan dolay byledir. Ve yardm edilen, btn itikatlar kendinde
toplayandr [cem] ve yardm eden de, btn bu itikatlarn toplamdr [mecm].
Byle olunca Hak, arif tarafndan (hibir ekilde) inkar olunmakszn bilinir. Bu
dnyada bilenler, ahirette de bileceklerdir. Bundan dolaydr ki, Hak Teala, kalbi
olanlar iin [Kaf Suresi, 50/37] buyurmutur arif kii, kalbin (btn
mertebelerdeki) suret ve ekillerde dnme uramas nedeniyle, Hakkn
(birbirinden farkl) suretlerde dnme uradn bilir. Arif kii, Hakkn nefsini
kendi nefsi yoluyla tanr. Arif kiinin nefsi Hakkn huviyetinden bakaca bir ey
deildir ve kevnde varolan hibir ey Hakkn huviyetinden bakaca bir ey olarak
varolmayp, varolan herey Hakkn ta kendisidir. Dolaysyla, bu suretlerde bilen,
anlayan ve kabul eden Haktr ve bir dier surette bilmeyen, anlamayan ve inkar
eden de yine Haktr. te bu (sz edilen hakikatler), Hakk tecelli yoluyla, ve
ayrmszln ta kendisinde [ayn- cem] mahede yoluyla bilen kimsenin
deneyimledii bir eydir. Bu kimse, (Mminin kalbi, Rahmann iki parma
arasndadr. Onu istedii yne evirir biimindeki) Hakkn sz gereince, Hakkn
(birbirinden farkl suretlerde) dnme uramasyla eitlenen bir kalp sahibi olan
kimsedir.
Ama iman ehli olanlar, Hakka ilikin olarak haber verdikleri eyler konusunda, nebi
ve resulleri taklit edenlerdir. nkar ehlini taklit edenler ve gelen haberleri kendi akl
delillerine dayandrarak yorumlayanlar taklit edenler ise, (nebi ve resulleri) taklit
eden (iman ehli) kimseler deillerdir. man ehli olanlara, Allahu Teala tarafndan,
nebilerin dilleri zere gelen ilahi haberlere kulak verenler [Kaf Suresi, 50/37] olarak
iaret edilmitir. Ve kulak veren bylesi bir kimse ehiddir. Allahu Teala, (ve onlar
ehiddirler szyle) hayal hazretine ve bu hayal hazretinin kullanlmasna dikkat
ekmektedir. Ve buna Resulallah Efendimizin (sav) u szleriyle iaret edilmitir:
hsan, senin Allah gryor gibi Ona ibadet etmendir ve Allahu Teala, namaz
klan kimsenin kblesindedir. te bundan dolaydr ki, bylesi bir kimse ehiddir.
Ve dnsel kurgulama sahibini taklit eden ve dnsel kurgulama ile kaytl olan
kimse, kulak veren kimse deildir. nk, kulak veren kimsenin, bizim szn
ettiimiz eyi ehid olmas kanlmazdr. Ve bizim szn ettiimiz eyi ehid
olmayan kimse, bu ayet ile kastedilen kimse deildir. Bu kimseler (yani, dnsel
kurgulama sahipleri), Allahu Tealann kendileri hakknda, Kendilerine uyulanlar,
kendilerine uyanlardan yz evirdiklerinde.. [Bakara Suresi, 2/166] buyurduu
kimselerdir. Resuller ise, kendilerine uyanlardan hibir zaman yz evirmezler.
mdi ey dostum, bu kalp hikmetinde senin iin szn ettiim eyi iyice anla. Ve
kalp hikmetinin (ismi, ube szcnden treyen) uayba zg klnmas,
kalp hikmetinde ubelenme olmasndan dolaydr. Yani, bu hikmet belli bir ubeye
zg deildir, nk her itikat bir ubedir. Dolaysyla itikatlarn toplam birok
ubelerden oluur. Byle olunca, perde aldnda, herbir kimse iin itikat ettii ey
lsnde alr. Kimileyin ise itikat ettii eyin tersine bir ekilde alr tpk
Allahu Tealann u sznde olduu gibi: Kyamet gn onlara zannetmedikleri ey
Allahtan zahir olur [Zmer Suresi, 39/47].
yanyla da yiyecek gibi duyumsaldr. Ve Hak Teala rzk bilinen kader [kader-i
malum] (yani, bir eyin istidadnn gerektirmesiyle bu ey hakknda kaz olunan
hkm) ile indirir ve bilinen kader denilen ey, yaratlm olanlarn [halk] talep
ettii istihkaktr ve O, her eye halkn verdi [Taha Suresi, 20/50]. mdi Hak
Teala, bir ey iin ne dilemise [meiyyet] o kadar rzk indirir. Ve O, bildii ey
lsnce ve hkmettii ey yoluyla diler. Ve nceden dediimiz gibi, Hak Teala
bilineni [malum] ancak bu bilinenin kendi nefsinden Hakka verdii kadaryla bildi.
mdi, zamanlama [tevkt], asl itibaryla, bilinen (yani, istidadyla bu zamanlamay
talep eden bilinen-deimez-ayn) iindir. Ve ilim, irade ve meiyyet kadere tabidir.
Byle olunca, kader srr, ilimlerin en stnlerinden ve en byklerinden biridir ve
Allahu Teala bu ilmi ancak eksiksiz marifete eritirdii kimse iin anlalr klar.
Kader srrn bilmek, onu bilen kimseye hem byk bir rahatlk, hem de elemli bir
azap verir. Dolaysyla kader ilmi, bu ilme sahip olan kiiye birbiriyle elien iki ey
verir. Ve bundandr ki, Hak Teala Kendi nefsini gazab ve rza ile nitelendirdi. Ve
bylelikle lahi simler birbirlerine kart oldu. Byle olunca, mutlak varlkta ve
kaytl varlkta tek bir hakikat (yani, kader srr) hkmeder; ve (bu kader srrnn)
hkm geili [mteaddi] ve geisiz olarak genel olduundan (yani, btn eyleri
kapsadndan), bundan (yani, kader srrnn hakikatndan) daha kusursuz, daha
gl ve byk bir eyin olmas olanakszdr.
Nebiler Allahn selam onlarn zerine olsun ilimlerini belli bir ekilde (yani,
melek araclyla) ilahi vahiy yoluyla aldklar iin; akln, dnsel
kurgulamasndan dolay, ilerin hakikatini ne ise o olarak grmek konusunda eksikli
olduunu bildiklerinden, kalpleri akl kurgulamadan arnktr. Ve yine, ancak
deneyimleme [zevk] ile eriilerek idrak olunan eyin (yani, kader srrnn; ilahi vahiy
yoluyla) haber verilmesi de eksiklidir. mdi, kusursuz ilme, ancak ilahi tecelli yoluyla
ve Hakkn gzlerden ve kalplerden rty kaldrmasyla eriilebilir ve bylelikle
kii, kadm olan ve sonradan olan; yokluu ve varl; olanaksz ve zorunlu ve
olabilir olan kendi hakikatlerinde ve aynlarnda deimez [sabit] olduklar ey zere
idrak eder.
zeyir aleyhisselam (kader srrn) vahiy yoluyla renmek istediinden dolaydr ki
hadis-i erifte belirtildii gibi azarland. Eer bizim szn etmi olduumuz kefi
istemi olsayd, bu isteinden dolay azarlanmas szkonusu olmazd. Ve zeyir
aleyhisselamn kalbinin arnklnn kant, bir ynden bakldnda, onun, Allah,
lmnden sonra bunlar nasl diriltir acaba? [Bakara Suresi, 2/259] szdr. Ve
bizim anlaymza gre, zeyir aleyhisselamn bu szleri, brahim aleyhisselamn
(Ey Rabbim! ly nasl dirilttiini bana gster) szleri gibidir. Bunun zerine
Allah onu ldrp yz sene brakt; sonra tekrar diriltti ve ona imdi sen kemiklere
bak, onlar nasl dzenliyor, sonra ona nasl et giydiriyoruz dedi [Bakara Suresi,
2/259]. Bu ekilde, zeyir aleyhisselam, cisimlerin nasl dirildiini dorudan
inceleme [muayene-i tahkik] yoluyla grd. Bylelikle Allah, (kendi kaytl nefsinde)
grndnde, Meryem onu kendisiyle birlemek isteyen bir beer sanarak bunun
izin verilmeyen bir ey olduunu bildiinden kendisini bu adamdan kurtarmas
iin btn varlyla Allaha snd. Bylelikle, eksiksiz bir ekilde Allahn
huzurunda olmakla eriti, yani manev ruha. Eer Cebrail, bu durumda bulunan
Meryeme o anda fleyecek olsayd, sa annesinin o anki halinden dolay
yaratlnn irkinliine kimsenin tahamml edemeyecei bir kimse olarak ortaya
kard. Ve Cebrail Meryeme, Ben yalnzca Rabbinin elisiyim; sana tertemiz bir
ocuk balamak iin geldim [Meryem Suresi, 19/19] dediinde, Meryemin
sknts geti ve gs geniledi. te o anda Cebrail, say ona fledi. Cebrail,
Allahn Kelimesini Meryeme aktard tpk Resuln (sav) Allahn Kelamn
kendi mmetine aktarmas gibi: O, Allahn, Meryeme ulatrd kelimesidir ve
Ondan bir ruhtur [Nisa Suresi, 4/171].
(Bu flemenin ardndan) Meryemde ehvet yayld. Dolaysyla da sann bedeni
Meryemdeki gerek sudan [m-i muhakkak] ve Cebraildeki nefesinin neminde
yaynm olan vehm sudan [m-i mtevehhem] yaratld. nk, canl olan
bedenin nefesi, bir miktar su iermesinden dolay nemlidir. Byle olunca, sann
bedeni, vehm sudan ve gerek sudan yaratld [tekevvn]. Ve bu insan trnde
tekvinin bildik ekilde olabilmesi iin, (sann yaratl) annesinden ve Cebrailin
insan suretinde grnmesinden [temessl] dolay insan suretinde oldu.
Ve sa, lye hayat verdi, nk sa lahi Ruhtur. Ve hayat verme Allaha ve fleme
saya aitti tpk flemenin Cebraile ve Kelimenin Allaha ait olmas gibi. mdi,
sann lleri diriltmesi bu dirilme onun flemesiyle zahir olduundan dolay
gerek bir diriltmeydi. Ve lleri diriltmesinin kendisinden olduu bir vehimdi
diriltme Allahtand. Byle olunca sa, zerine halk olunduu kendi hakikatndan
dolay ki sann vehm su ve gerek sudan yaratldn sylemitik gerek
diriltmeyle [ihy-y muhakkak] vehm diriltmeyi [ihy-y mtevehhem] kendinde
toplad. Bir ynden bakldnda, diriltme ona gerekleme [tahkik] yoluyla, ve bir
dier ynden bakldnda da vehim [tevehhm] yoluyla nisbet olunur. lleri
diriltirim [l-i mran Suresi, 3/49] bu, gerekleme [tahkik] yoluyladr. Ve,
bundan nce, O bala flerim de, Allahn izniyle, o bir ku olur [l-i mran
Suresi, 3/49] bu da, vehim yoluyla diriltmedir. Yukarda anlan ayette, Allahn
izniyle olan ey, kuun olmasdr, flemek deil. Ama Allahn izniyle olann
fleme olmas da olasdr (ki bu durumda, sann balktan yapm olduu ey)
duyumsal cisman sureti dolaysyla ku olur (yoksa hakiki ruhani sureti dolaysyla
deil).
Ve ayn ekilde, Benim iznimle anadan doma kr ve alacaly iyiletiriyordun
[Mide Suresi, 5/110] ayetinde de durum byledir ve saya ve Allahn iznine ve
Kuranda buna benzer olarak znimle ve Allahn izniyle biiminde sz
edilenin iznine nisbet olunan ne varsa hepsi byledir (yani, bunlar, hakikat ve vehim
ynnden sylenmitir). Eer, Allahn izniyle olan ey flemek ise, o halde
sahibi olmas dolaysyla deil, (onun huviyetinin) Kendi huviyeti olmas dolaysyla
deilledi. ..Gerekte gayb bilen Sensin, Sen!.. [Mide Suresi, 5/116]. Bylece gayb
ancak Onun bildiini belirttiinde, szn desteklemek ve teyit etmek iin sen
zamirini iki kez yineledi.
Bylelikle (verdii cevapta) hem (Seni tenzih ederim diyerek) ayrmlad [tefrik]
hem de (..Eer, yle demi olsaydm, bunu bilirdin.. diyerek) ayrmszlad [cem];
hem birledi [tevhid] hem oullad [teksir]; hem (cem ve fark mertebelerindeki
ilimlerin btnn Hakka zgleyerek) geniletti hem de (kaytl ilimleri gerek
kendi nefsinden, gerekse bakalarndan deilleyerek) daraltt. Sonra, verdii cevab
bitirmek zere yle dedi: ..Ben sylemi deilim onlara, bana sylememi emretmi
olduundan baka bir eyi.. [Mide Suresi, 5/117] bylece, ncelikle (varl,
Hakkn varlnda yokolmu olduundan) o varlkta olmadna iaret eder bir
ekilde (bu sz syleyenin kendisi olmakln) deilledi; ve sonra, soruyu sorana
edeple cevap verme gerekliliini ortaya koydu. Eer bu ekilde cevap vermeyecek
olsayd, hakikatlerin bilgisinden yoksun olmaklkla nitelenirdi ama o, bylesi bir
yoksunluktan uzaktr. Bylelikle, yle dedi: Bana emretmi olduundan baka bir
eyi sylemedim ve (ayn- cem ve kurb-u feraiz makamnda) benim dilimden
konuan ancak Sensin ve (ayn- fark ve kurb-u nevafil makamnda) Sen benim
dilimsin Bu ilahi-ruhani tenbihin nasl latif ve incelikli olduuna bak!
(Sonra onlara yle dediini syledi:) ..Allaha kulluk edin!.. Burada, kulluk
edenlerin kulluk edilerindeki eitlilikten ve eriatlarn eitliliinden dolay,
Allah adn kullanarak, Onu baka bir zgl sime [ism-i has] zg klmad ve
btn simleri kendinde toplayan smi kulland. Sonra, ..benim Rabbim ve sizin
Rabbiniz.. [Mide Suresi, 5/117] dedi; nk, Onun Rab-olmaklyla [rububiyet]
varolan bir eye nisbeti, varolan baka bir eye nisbetinden farkldr. Bu nedenle,
Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz biiminde bir ayrm yaparak, bu farklla iaret
etti.
Ve, ..yalnzca bana emretmi olduun eyi.. demekle de kendi nefsini emrolunan
olmakl halinde olurlad [isbat] ve bu, onun kul olmaklndan baka bir ey
deildir. nk emir yerine getirilsin veya getirilmesin ancak emre uyabilirlii
dnlen kimseye verilir. Ve (ilahi) emir, (emir verilenin, yani mezahir-i ilahiyenin
bulunduu) mertebenin hkmne gre indiinden, belli bir mertebede zahir olan
herbir kimse, bulunduu mertebenin hakikatnn verdii eye boyanr.
Emrolunmaklk mertebesi iin, her emrolunan kiide zahir olan bir hkm (yani,
emreden kiinin emrine uyma) olduu gibi, emretmeklik mertebesi iin de her
emredende zahir olan bir hkm (yani, emrolunan kiiye emir verme) vardr.
Ve Hak, Namaz kln! [Bakara Suresi, 2/43] dediinde, Kendisi emreden, ykml
kii ise emrolunandr. Ve kul, Rabbim, beni bala! [Araf Suresi, 7/151] dediinde
ise, kulun kendisi emreden ve Hak da emrolunandr. mdi, Hakkn verdii emirle
kuldan istedii ey, kulun verdii emirle Haktan istedii eyin aynsdr (yani, emre
uyulmasdr). Bundan dolay, btn dualara icabet edilmesi sonraya kalsa bile
kanlmazdr. Ki, ayn ekilde, namaz klmakla ykml olanlardan kimileri, namaz
klmaya arldklarnda, vakit ierisinde namaz klmayp arya icabeti sonraya
brakrlar ve kendileri iin uygun olan daha sonraki bir zamanda klarlar. Bylece,
niyetlenme ile olsa bile emre uymak kanlmazdr.
Sonra, Ben onlar zerine idim dedi ve, Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz
dediindeki gibi sylemeyip, onlarn yansra, kendim zerine idim demedi:
Ben onlar zerine, onlar arasnda bulunduka, ehiddim.. nk, nebiler,
mmetleri zerine, onlarn iinde bulunduklar srece ehiddirler. Ve yle
srdrd: ..Ve beni l kldnda.. yani, beni Kendine ykselttiinde, onlar
benden rtl kldn ve beni de onlardan rtl [mahcub] kldn ve benim
bedenimde deil ama onlarn bedenlerinde ..onlar zerine Rakb oldun.. [Mide
Suresi, 5/117] nk Sen, gzetmeyi [murakabe] gerektiren grmeklii oldun
onlarn. mdi, insann nefsini mahedesi, Hakkn onun nefsini mahedesidir. Ve
sa onu (yani, Hakkn onlarn maddi varlklarndaki mahedesini) Rakb ismine
ilikin kld, nk uhudu (onlarn zerine ehid idim szyle) kendisine ilikin
klmt. mdi, kendisinin kul olmas dolaysyla sann sa ve Onun kendi Rabbi
olmas dolaysyla da Hakkn Hak olduu bilinsin iin, kendisiyle Rabbi arasnda
bir ayrm koymay dilediinden, kendisinin ehid, Hakkn ise Rakb olduunu
syledi. Bylece sa, kendi nefsi szkonusu olduunda, kendi kavmini ne ald ve
Hakka ynelik edebden dolay onlar kendisine yeleyerek, onlar zerine
ehiddim dedi. Haktan sz ettiinde ise, Rabbin mertebe ynnden ncelii
hakediyor olmasndan dolay, onlar sona alarak, ..Sen onlar zerine Rakb oldun..
dedi. Sonra sa, onlar zerine ehiddim dediinde, kendisi iin kulland ehid
isminin, gerekte Rakb olan Hakkn ismi olduunu belirterek, ..Sen her ey zerine
ehidsin.. [Mide Suresi, 5/117] dedi. Ve burada, genellie iaret eden her
szcn, bilinmezlerin en bilinmezine iaret eden ey szcn ve ehid
ismini getirdi nk O, her bir mahede olunan [mehud] zerine, bu mahede
olunann [mehud] hakikatinin gerektirdii ey lsnce ehiddir. mdi sa, Ben
onlar arasnda olduka onlarn zerine ehiddim dediinde, kendi kavmi zerine
ehid olann Hak Teala olduuna dikkat ekti. Ve bu, Hakkn, sann cismindeki
ehadetidir. Bununla, Hakkn, sann konutuu dili, iitmesi ve grmesi olduu
kesinlenmi oldu.
Sonra sa, hem sev, hem de Muhammed olan sz syledi. Bunun sev olmas,
Allahu Tealann Kitabnda bunun, sann szleri olduunu bildirmesinden
dolaydr. Ve Muhammed olmas ise, bu szn belli bir meknda Muhammedden
(sav) ortaya kmasndan dolaydr ve o, bu szn, kendisinden ortaya kt
yerde, btn bir geceyi gn aarncaya kadar baka bir ey yapmayp, bu sz
tekrarlayarak geirdi: ..Eer Sen onlar cezalandrrsan, onlar Senin kullarndr; ve
eer onlar balarsan, Aziz ve Hakm olan muhakkak Sensin, Sen [Mide Suresi,
5/118].
Burada, onlar zamiri, tpk o zamiri gibi, gayb-olmaklk zamiridir [zamir-i gaib].
Nitekim O, gayb-olmaklk zamirini kullanarak yle dedi: Onlar kafirlerdir [Fetih
Suresi, 48/25] ve bu gayb, onlarn, hzr olan mehud szyle kastedilenden
(yani, Haktan) rtl olmalardr. Ve (sa), onlar Haktan perdeleyen rtden baka
bir ey olmayan bu gayb-olmaklk zamirini kullanarak, Eer onlar balayacak
olursan dedi. Ve Allah, onlar (sann diliyle) Allahn huzurunda
bulunmaklklarndan nce and (kyamet gn) huzurda olmaklklarna kadar
(onlarn hakikatleri ve zat istidatlar mesabesinde olan) maya, (vehmettikleri
varlklar mesabesinde olan) hamurda tahakkm edebilsin ve hamur mayaya
dnebilsin diye.
nk onlar Senin kullarndr. Ve burada, zerinde bulunduklar tevhidden
dolay, seslenii tek olana yneltti [ifrad]. Ve nefslerinde tasarruf olmadndan
dolay, onlardaki zilletten daha byk bir zillet yoktur. Dolaysyla onlar,
efendilerinin kendilerinden diledii eyin hkm altndadrlar ve bu konuda
Onunla herhangi bir ortaklklar yoktur. Bundandr ki sa, Senin kullarn diyerek
Onu tek kld [ifrad]. Ve azapla kastedilen, onlarn zelil olmakldr ve kul
olmaklklarndan dolay onlardan daha zelil olan yoktur ve onlarn zatlar zelil
olmalarn gerektirir. Dolaysyla (bu, u demeye gelir:) Sen onlar kul
olmaklklarndan dolay ierisinde bulunuyor olduklar zilletten daha byk bir
zillete drmezsin.
Eer onlar balayacak olursan.. yani, kar gelmeleri dolaysyla hakettikleri
azaba dmekten onlar rtersen; yani onlar iin, kendilerini azaptan rtecek ve
azaptan koruyacak bir rt klarsan ..Sen muhakkak Azizsin.. yani, koruyucu
ve kollaycsn. Ve Hak Teala, bu smi kullarndan birine verdiinde, Kendisi Azizklc [Muizz] ve kul da Aziz olarak adlandrlr ve bu durumda, bu kulunu
ntikam-alcnn [Mntakim] intikamndan ve Azab-edicinin [Muazzib] azabndan
korur. Ve sa, daha nce syledii, Gayblar bilen muhakkak ki Sensin, Sen [Mide
Suresi, 5/118] ve Her ey zerine Rakb Sen oldun, Sen [Mide Suresi, 5/117]
szlerinin ifade biimine uygun bir ekilde, sz glendirmek iin yineleme ile,
Aziz ve Hakm olan muhakkak Sensin, Sen dedi.
(Eer onlara azab edecek olursan.. ve Eer onlar balayacak olursan..
biimindeki) bu szler Resuln bir cevap almak iin gndoumuna kadar srarla
tekrarlad bir dileyi [sual] oldu; eer dileyii hemen kabul olunmu olsayd,
dileyiini ardarda tekrarlamazd. Hak ona, cezalandrlma gerekelerini, ayrntl
olarak [fasl] sundu. Ve o da, Ona her sunumda ve herbir ayn iin, Eer onlara azap
edecek olursan muhakkak ki onlar Senin kullarndr; ve eer onlar balayacak
olursan Aziz ve Hakm olan muhakkak ki Sensin, Sen [Mide Suresi, 5/118] dedi.
Eer bu sunumda, Hakkn ne ald ve Hakkn tercih ettii eyin neyi
verdi dememi olsayd; biz, onu tutmaya yeltendiinde, Allah, kendisine friti
tutma gcn vermediini bilsin diye, Resule Sleymann duasn hatrlatt ve bu
ekilde, friti zelil bir halde gnderen Allahu Tealann Kendisi oldu derdik. Ama
Resuln (sav), Allahu Teala, frite kar bana g verdi demi olmasndan
dolaydr ki Allahu Tealann, kendisine, frit zerinde tasarrufta bulunmakl
balam olduunu ve byleyken ona Sleymann duasn hatrlattn ve onun da
bu duay anarak edebe uygun davrandn (yani, frit zerinde tasarrufla zuhur
etmekten sakndn) bildik. Buradan bildik ki, Sleymandan sonra hibir mahluka
layk olmayan ey mlkn genelinde (tasarruf ile) zahir olmaktr.
Ve bizim bu meseleyi ele al nedenimiz, Sleymann and iki tr rahmeti akla
kavuturmaktr ki, bunlarn Arapadaki karlklar Rahman ve Rahm
szckleridir.
Allahu Teala zorunlu rahmeti (salih amel ileyen takva ehline zg klarak) kaytlad
ve basal rahmeti de, Benim rahmetim hereyi kaplar [Araf Suresi, 7/156] sz
dorultusunda, lahi simlerle, yani (zat) nisbetlerin hakikatleriyle bile
kaytlanmam kld. Dolaysyla, bunlara (yani, lahi simlere) bizimle (yani,
yokluktaki gayb hakikatlerimiz olan deimez aynlarmz ile) bata bulundu
[imtinan]. Ve (kevn varlklar olarak) biz, lahi simlere ve Rabban nisbetlere ynelik
basal rahmetin sonucuyuz. Sonra, Hak Teala rahmetini bizim iin zahir
olmamzdan dolay Kendi Nefsi zerine zorunlu kld. Ve, rahmeti Kendi Nefsi
zerine ancak Kendi Nefsi dolaysyla zorunlu kldn bilelim diye de, Kendisinin
bizim huviyetimiz olduunu bildirdi. mdi, Rahmet, Hakkn dnda olmadna
gre o halde, kimin zerine bata bulundu ki varlkta Ondan baka bir ey
yoktur.
Ne var ki, halkn ilim ynnden birbirinden stnl szkonusu olduundan,
aynn ahadiyet zere olmaklnn [ahadiyyet-i ayn] yansra, ayrmlayc bak
asnn [lisan- tafsil] hkm gerei, bir eyin bir baka eyden daha alim olduu
sylenir. mdi, bu stnlk farkll lahi Sfatlarda szkonusudur. Ve bu (stnlk
farkll), ilmin (eylere) ilikilenmesine itibarla iradenin (eylere) ilikilenmesinin
eksikli olmas demektir. Ayn ekilde, kudretin (eylere) ilikilenmesine itibarla,
iradenin (eylere) ilikilenmesi daha kmil ve daha stn ve daha fazladr. Ve yine,
Onun iitmesi ve grmesi arasnda ve btn lahi simlerin birbirleri arasnda
stnlk farkll vardr. Ve ayn ekilde yaratlta da stnlk farkll
szkonusudur bylece Aynn ahadiyeti szkonusu olsa bile, bu, brnden
daha alimdir denir. Ve nitekim, lahi simlerden herhangi birini ne kardnda,
bu lahi smi, btn simlerle isimlendirir ve onu btn lahi simlerle nitelersin.
Ayn ekilde, yaratl [halk] yoluyla (bir smin zuhur mahalli olarak) zahir olan belli
bir ey iin de durum byledir. Bu (bir zuhur mahalli olan) eyde, hereyin yeterlilii
[ehliyet] vardr ve bu eyin stn klnmas, bu yeterliliinden dolaydr.
Dolaysyla, alemin herbir paras, alemin btndr; yani o para, btn alemin
Sonra, kke ilikin olarak ettii tenbih, Sleymann ilmindeki kemale iaret eder.
Ona kke gir denildi.. Ve kk camdan olup kusursuz bir ekilde saydamd.
..Ve onu grdnde, su sanarak, elbisesi slanmasn diye elbisesinin paalarn
kaldrd [Neml Suresi, 27/44]. Bu ekilde (yani, camn suret olarak suyun ayn
olmakla birlikte varlk olarak suyun ayns olmadn gstererek) Sleyman, Belksa
tahtnn da bunun gibi olduuna tenbih etti. Ve ite bu, insafn son noktasdr; nk
bu tenbihle, Belksn sanki o szndeki isabetini ona bildirdi.
Belks bunun zerine yle dedi: Yarabbi, kukusuz ben kendi nefsime zulmettim
ve Sleyman ile.. yani Sleymann slam ile ..Alemlerin Rabbine teslim
oldum [Neml Suresi, 27/44]. Bylece teslim olmakl, alemlerden olan Sleymana
deil Alemlerin Rabbinedir. Dolaysyla, Musa ve Harunun Rabbine diyen
Firavunun tersine, nasl ki resuller Allahu Tealay itikatlaryla kaytlamyorlarsa,
Belks da ayn ekilde, teslim olmaklnda Allahu Tealay kaytlamad. Geri
Firavunun bu teslimiyeti bir ynden Belksn teslimiyetine yetiir ama Belksnki
kadar salam deildir. Dolaysyla Belks, Allaha teslimiyette Firavundan daha
fazla anlay sahibiydi. Ve Firavun, zamann hkm altndayd ve bundan dolaydr
ki, srailoullarnn iman ettiklerine iman ettim [Yunus Suresi, 10/90] diyerek
imann (Nebilerin deil, srailoullarnn imanna) zgledi. Ve bu zglemeyi,
byclerin, Musa ve Harunun Rabbi dediklerini grm olduundan dolay
yapt.
Belksn slamna gelince; onun slam, Sleyman ile.. demi olmasyla,
Sleymann slamnn ayns oldu ve bylelikle Sleymana tabi oldu. Ve Sleyman
akaid olarak neyi izlediyse, Belks da onu izledi. Ayn ekilde (yani, Belksn
Sleymana tabi olup, onu izlemesi gibi), bizler Rab Tealann zerinde bulunduu
dosdoru yol zerindeyiz. Ve alnlarmz Onun elinde olduundan, Ondan ayr
dmemiz olanaksz bir eydir. Ve (O bizim batnmz olduundan) biz rtk bir
ekilde Onunla birlikteyiz ve (biz Onun zahiri olduumuzdan) O aktan aa
bizimle birliktedir nk O, hi kukusuz yle demitir: Nerede olursanz olun,
O sizinle birliktedir [Hadd Suresi, 57/4]. Ve bizler, alnlarmzdan bizi tutmu
olmasyla Hak ile birlikteyiz. mdi, Hak Teala kendi dosdoru yolunda bizimle
yryor olmasndan dolay Kendi nefsiyle birliktedir. Bylece, alemde dosdoru yol
zerinde, yani Rabb Tealann yolu zerinde olmayan hi kimse yoktur. Ve Belks,
Sleymann da byle olduunu (yani, Allah sminin mazhar bir nsan- Kmil
olan Sleymann mutlak Rabbin dosdoru yolu zerinde yryor olduunu ve ona
tabi olmann, Alemlerin Rabbi Allaha tabi olmak demek olduunu) bilmi
olduundan, herhangi bir alemi zglemeksizin, ..Alemlerin Rabbi olan Allaha
dedi.
Ve Allahu Tealann kendisinden sonra hi kimseye layk olmayan bir mlk olarak
kendisine zg kld ve Sleymann, bu zg klnma sebebiyle bakalarndan
stn olduu teshre gelince: Bu, Sleymann emriyle olan bir teshrdir.
Bundandr ki, Hak Teala yle buyurdu: Biz rzgar ona msahhar kldk; onun
emriyle eser [Sd Suresi, 38/36]. (Sleymana zg klnann teshr olduu
sylenemez) nk Allahu Teala, herbirimiz iin herhangi bir eyi zglemeksizin
yle buyurdu: Allahu Teala gklerde ve yerde olan eylerin hepsini size msahhar
kld [Casiye Suresi, 45/13] ve Allahu Teala burada rzgarn ve yldzlarn ve
bundan baka olan hereyin teshrinden szetti. Ama (bu teshrin ortaya kmas)
bizim emrimizle deil, Allahn emriyledir. mdi, eer anladysan, cenab- Sleyman
ancak cemiyet ve himmet olmakszn tek bana, soyut emre zg klnd. Byle
diyoruz, nk biliyoruz ki, (kmil olan) nefsler cemiyet makamnda
bulunduklarnda, alemdeki cisimler hi kukusuz bu (kmil) nefslerin himmetleriyle
edilgin [mnfail] olurlar. Ve biz bunun byle olduunu bu yolda grdk. mdi,
Sleyman, bir kimseye teshr etmeyi dilediinde, himmetsiz ve cemiyetsiz olarak
yalnzca emri dile getirdi.
Bil ki Allah kendi tarafndan ruh ve baaryla seni de bizi de teyit etsin bir kula
verilecek bylesi bir ba, bu kimsenin ahiret mlkn eksiltmez ve bu mlkn
hesab kendisinden sorulmaz. te, Sleyman aleyhisselam bylesi bir mlk
Rabbinden istedi. Yoldaki deneyimleme; eer Sleyman, bakalar iin verilmesi
bekletilen ban kendisi iin abuklatrlmasn dileyecek olursa (talep kulun kendi
nefsinden geldiinden dolay), verilen bu ban hesabnn ahirette kendisinden
sorulmasn gerektirir. Allahu Teala Sleymana, Bu Bizim bamzdr.. dedi
ve (genel bir ifade kullanp) bu ban Sleyman iin veya bakalar iin olduunu
sylemedi ve unu ekledi: ..Hesab sorulmakszn ister kendine sakla, ister
bakalarna dat! [Sd Suresi, 38/39]. Yoldaki deneyimlemeden unu bildik ki,
Sleymann bu mlk istemesi, Rabbinin emri dorultusunda oldu. Ve talep ilahi
emir zerine olunca, isteyen kii Hak Teala, bu istei ister hemen yerine getirsin
veya isterse yerine getirmeyi geciktirsin bu isteinden dolay tam bir ecir kazanr;
nk kul Allahu Tealann kendisine ynelik emrine uyarak dileyite bulunmakla,
Onun kendi zerine zorunlu kld emri yerine getirmitir. mdi, eer Rabbinin
emri olmakszn kendi istei dorultusunda dileyite bulunacak olursa, Rabbi ona bu
sebepten dolay elbette hesap sorar.
Ve Allahu Tealadan istenen her ey iin bu byledir. Allahu Teala, Nebisi
Muhammede (sav) yle dedi: De ki: Rabbim, ilmimi artr! [Taha Suresi, 20/114].
Bunun zerine o, Rabbinin emrine uyarak daha fazla ilim ister oldu. Hatta kendisine
ne zaman st verilse, verilen st ilim olarak yorumlard. Ryasnda kendisine
verilen bir kap st ierek, kalann mer bin Hattaba verdi. (Bu ryasn
anlatrken) St ne olarak yorumladnz? diye soranlara, ilim olarak karln
verdi. Ve yine Gece Yolculuu [isra] srasnda, melek kendisine, ilerinde st ve
arap bulunan iki kap getirdi. St itiinde, melek kendisine, Ftratta isabet ettin,
Allah da mmetini sana eritirsin dedi. Dolaysyla, ne zaman ki ryada st
grlecek olsa, bu st suretinde grnen ilimdir tpk Cebrailin Meryeme
karlkta bulunmas isteiyle vermedi. Ve bu szettii eyi (yani, stnl) ona bir
karlk olarak verdiini bildirmedi. Bunun karlnda kredilmesini istediinde
ise, bunu (Davuddan deil) Davuda ilikilenmiliklerini vurgulayarak l-i
Davuddan istedi ki, (kendileri iin aydnlatc bir k olan) Davuda balanan
eye kretsinler. Ve bu ba, Davud iin karlksz bir nimet ve ltuftur. l-i
Davud iinse, kendilerinden karlk isteniyor olduundan, byle deildir.
Bundandr ki, Hak Teala yle buyurdu: Ey l-i Davud, kredin; ve kullarmdan
pek az kredicidir [Sebe Suresi, 34/13].
Nebilerin Allahn kendilerine balad ve hediye ettii eylere kretmelerine
gelince, Allahn bu yndeki bir istei zerine deil, kendiliklerinden krettiler.
Nitekim Resulallah (sav), Allahu Tealann, kendisinin gemi ve gelecek btn
gnahlarn balam olmasna kr olarak, ayaklar iinceye kadar namaz kld.
Ve kendisine (btn gnahlar balanm olduu halde niin byle yapt)
sorulduunda yle karlk verdi: kredici bir kul olmayaym m? Ve Nuh
hakknda da yle buyurdu: O oka kreden bir kuldu [sra Suresi, 17/3] ama
Allahn kullarndan pek az byledir.
Allahu Tealann Davuda verdii ilk nimet, kendisine verdii, ierisinde bitien
harfleri olmayan ismidir. Dolaysyla dal, elif ve vav harflerinden oluan bu ismi
vermekle onu bu alemden ayrdn bize bildirdi. te yandan, Muhammedi (sav)
hem bitien, hem de bitimeyen harflerle isimlendirdi. Dolaysyla onu Kendisine
kavuturdu ve onu alemden ayrd bylece onun isminde her iki hali de
birletirdi. Aynsn Davud iin de yapmakla birlikte, bunu onun isminde deil,
mana ynnden yapt. Allah, bunu, Davud zerine Muhammed (sav) iin zg kld;
ve bunu, Muhammedin (sav) her ynden eksiksiz olduuna dikkati ekmek iin
yapt ve ayn durum onun Ahmed ismi iin de geerlidir. Ve bunun byle
olmas Allahn hikmetindendir.
Sonra Davuda ynelik ltfuna ilikin olarak, dalarn onu yanklayarak onun tesbih
ediiyle birlikte (Allah) tesbih ettiklerini syledi. Ve Davud iin, dalarn onu
yanklayarak, amelleri Davud iin olabilsin diye onunla birlikte tesbih etmelerini bir
ltuf olarak bahettiini syledi ve kular da ayn ekilde byledir.
Ve (Allahu Teala) Davuda kuvvet verdi ve onu bu kuvvete sahip olmaklkla niteledi.
Ve ona hikmeti ve hak ile batl birbirinden ayrmay [fasl- hitab] verdi. Sonra,
Allahu Teala ona en byk ltuf ve yaknlk mertebesi olan halifelii zg kld.
yle ki, kendisi gibi olan dier nebiler iin bu nitelemede bulunmad. yle dedi:
Ey Davud, Biz seni yeryznde halife kldk. O halde sen insanlar arasnda hak ve
adalet ile hkmet ve hevaya uyma.. yani, hkm verirken, Benim vahyimden
baka bir eylerin hatrna gelmesine izin verme ..ki bu, seni Allahn yolundan..
yani, resullere vahyettiim yoldan ..saptrr [Sd Suresi, 38/26]. Sonra, Hak
Sbhanehu, Davuda edeb gstererek, Allahn yolundan dnp aran kimseler
iin, hesap gnn unuttuklarndan dolay iddetli bir azab vardr [Sd Suresi,
38/26] dedi ve Eer Benim yolumdan dnp aracak olursan, senin iin iddetli bir
azab vardr demedi.
Ve eer sen, halifelik deme de zg klnmt diyecek olursan, biz, demin
halife olmaklnn Davudunki kadar kesinlik tamad karln veririz. Ve
Allahu Teala meleklere, Ben yeryznde bir halife klacam [Bakara Suresi, 2/30]
demi, ama Ben yeryznde demi halife klacam dememitir. Ve eer byle
demi olsayd bile, bu, Davuda syledii, Biz seni halife kldk [Sd Suresi, 38/26]
sz gibi kesinlik ifade etmezdi. Bunu izleyen ayetlerde demin adnn anlm
olmas, demin Allah tarafndan halifelie zg klnan kiinin ta kendisi olduuna
delalet etmez. O halde, Allahu Teala kullarndan haber verdiinde, sen (nazar-
basiret ve cemiyet-i kalb ile) kalbini Hakkn verdii haberlere evir. Ve yine,
brahim Halile, Ben seni insanlara imam klacam [Bakara Suresi, 2/124] dedi
ama Seni insanlara halife klacam demedi. Ve gerekte biz biliriz ki imam
olmaklk, halife olmaklktr ama yine de ikisi ayndr denilemez. nk dorudan
doruya halifelik szcn kullanm deildir.
Ve sonra halifelik dorudan doruya Davud iin anldnda ise, hkmde halife
klnd ve (hkmde halifelik ancak btn simleri muhit ve cami olan Allah
smine mazhariyetle olduundan) bu, ancak Allahtan olabilecek bir eydir. Allahu
Teala Davuda yle dedi: nsanlar arasnda Hak ile hkmet [Sd Suresi, 38/26]. Ve
demin halifelii bu mertebede deildir. demin halifelii, ilahi hkm kuvvetiyle
mahlukat zerinde Allahn naibi [halifesi] olmak biiminde deil, daha nce
halifelik mertebesinde olan kimsenin ardl [halifesi] olmak biimindedir. Ama i
byle olmasa bile, bizim sylediimiz ey, halifeliin Davuda zg klnm olmas
ve sadece Davuddan aktan aa halife olarak bahsedilmi olmasdr.
Allahn yeryznde, halifelii Allahtan olan halifeleri vardr ve bunlar resullerdir.
Ama bugn halifelik Allahtan deil, resullerdendir. nk bugnk halifeler ancak
resuln kendileri iin getirdii kadaryla hkm verirler ve bunun dna kmazlar.
Ama burada, Resuln (sav) getirdii eriattan hkm verme konusunda ancak (ilim
ve mertebe bakmndan) bizim gibi olanlarn bilebilecei bir incelik vardr: Halifelii
Resulden (sav) olan kii, hkm Resulallahn (kendisine) aktarmas yoluyla alr ya
da asl yine Resulallahtan aktarlan ictihad yoluyla alr.
Ve bizim aramzda hkm Allahtan alan kiiler vardr. Bunlar tam da (dorudan
Allahtan) aldklar bu hkmle halifelikleri Allahtan olan kiilerdir. Ve onlar
hkm, Resuln (sav) hkm Allahtan ald gibi, ayn ekilde (dorudan)
Allahtan alrlar. Bu (halifelikleri Allahtan olan) kiiler, verdikleri hkmlerin
Resuln verdii hkmlerle elimemesinden dolay zahirde resule tabidirler
tpk ahir zamanda inecek ve hkmedecek olan sann durumunda olduu gibi ve
yine tpk, kendisine, O nebiler Allahu Tealann yol gsterdikleridir; o halde sen,
onlara gsterilmi olan yola uy [Enam Suresi, 6/90] denilen Nebi Muhammed (sav)
gibi.
Bylesi bir kiinin, dorudan Allahtan aldyla bildii ey kendisine zgdr ve
(ald bu ey, Resuln aldnn ayn olduundan) Resule aykr deildir. Ve
bunda, kendinden nce gelen resullerin eriatn dorulayan Resulallahla (sav) ayn
konumdadr. Bylelikle bizler, Resulden ncekilere vahyolunmu eriatlara deil,
Resulallahn onlar dorulamasna tabi oluruz. Ve Resuln Allahtan ald hkmn
aynsn halifenin Allahtan almas da byledir (yani, bu durum Resuln, nceki
nebilerin hkmlerini Allahtan almasna benzer). Dolaysyla biz halifeye kef
diliyle Allahn halifesi ve zahir diliyle de Resuln halifesi deriz. Ve Resul (sav),
kendi mmeti ierisinde halifelii Rabbinden alan kimseler olduunu bildiinden
dolay herhangi bir kiiyi halife tayin etmedi. Bylelikle, Resulallah (sav), getirilmi
hkmde uyumakla birlikte, Allahu Tealadan halife olan kimseler olduunu
bildiinden, iin (yani, halifelik iinin) nn kapamad. Byle olunca, Allahu
Tealann yarattklar arasnda, resullerin ald eyi, Resuln (sav) ve resullerin
ald kaynaktan alan halifeler vardr. Ve bu halifeler, kendilerinden nde gelenin
stnln bilirler. nk Resul, hkmleri oaltabilir olduu halde, halife bir
resul olmadndan dolay hkmleri oaltamaz. Kendisine ilim ve hkm olarak
ancak Resul iin getirilmi olan ey (kadar) verilir.
Sen say grmez misin ki, Yahudiler bugn bizim Resule gre halifenin durumu
hakknda sylediimiz gibi sann, Musann eriat zerine eklenti yapmayacan
zannederek, ona iman edip onu doruladlar. Ama sa, resul olduu iin Musann
dorulad bir hkme eklenti yaptnda veya bir hkm geersiz kldnda,
kendisi hakkndaki itikatlarna ters dt iin, buna tahamml edemediler. Ve iin
hakikatini bilmediklerinden dolaydr ki, sann ldrlmesini istediler. Bu kssa,
Allahn yce Kitabnda bize bildirilmitir. sa resul olduunda yerleik bir hkm
geersiz klmakla veya bir hkme eklenti yapmakla eklentiyi kabul etti geersiz
klma, hi kukusuz hkme yaplan bir eklentidir. Gnmzdeki halifelie gelince,
bylesi bir ey szkonusu deildir. Halife, ancak Muhammedin (sav) dile getirdii
eriat deil, ancak itihad yoluyla yerleik klnan hkmleri geersiz klabilir veya
bunlar zerine eklenti yapabilir.
Kimi zaman bir halifenin (grnte) Hadise aykr bir hkm verdii grlr.
Bunun, itihaddan kaynakland sanlrsa da, durum byle deildir. Bylesi bir
durumda, imam kef ynnden szkonusu haberin Nebiden (sav) olduu
konusunda emin deildir eer bu haberin Nebiden (sav) olduu kesin olsayd,
bununla hkm verirdi. Bu hadis, adil insanlar tarafndan bir dierine aktarlarak
gelmi olsa bile, adalet sahibi bir kimse vehim ve anlam kaymas konusunda hatasz
deildir. Bylesi eyler gnmzdeki bir halife iin szkonusudur tpk sa iin
szkonusu olaca gibi. nk sa indiinde, zellikle de eriatn ve Resuln (sav)
zerinde olduu indirilen tek bir hkm hakknda imamlarn hkmleri birbirine
hakkn yerini bulmasndan sonra ate ehlinin nimeti, atee atld sradaki
Halilullahn nimetidir. nk brahim atei grmekle ve atein, ona yaklaan
kimseyi yakmasnn bildik bir ey olduunu bildiinden dolay azap ekti. Ve
brahim, o ate suretinde ve o ate suretinden kendisine ilikin olarak Hakkn
diledii eyin ne olduunu bilmiyordu. Ve bu elemin ortaya kndan sonra, atei
rengini ve suretini grmekle birlikte souk ve selamet buldu. Oradaki insanlar
iinse ate olarak grnd. mdi, bir-olan-ey, bakanlarn gznde eitlenmi oldu
(ite) ilahi tecellinin hkm byledir. Dolaysyla, (ilahi tecellinin hkmnn
byle olduunu bildikten sonra) dilersen, Allahu Teala bu ekilde (yani, aynlarn
aynalarnda farkl suretlerde) tecelli eder dersin. Ve dilersen; alem, (Hakkn varl
aynasnda) kendisine bakldnda (suretlerle) tecellide Hak gibidir, dersin. Byle
olunca (alem) bakann kendisinde, bakann mizacndan dolay eitlenir. Ya da
bakann mizac, tecellinin eitlenmesinden dolay eitlenir. Hakikatte her ikisi de
olabilir.
Eer len veya ldrlen kii, ldnde veya ldrldnde Allahu Tealaya
dnmeyecek olsayd, Allahu Teala bir kimsenin lmne hkmetmez ve bir
kimsenin ldrlmesini meru klmazd. Hepsi Onun avcundadr, lenlerin yitip
gitmesi szkonusu deildir. Ve Allah, kulun Kendisinden kopup gitmeyeceini [fevt]
bilmesinden dolay ldrmeyi meru kld ve lme hkmetti. mdi, Hak Tealann
Her ey Ona dncdr [Hud Suresi, 11/123] sznde, len kiinin Ona
dnmesine iaret edilmektedir ki, O, bu (Kendisine dnen) eyin ta kendisidir. Yani
O, (Zahir smiyle yaratl suretlerinde) tasarruf olunan ve (Batn smiyle, lahi
simlerin suretlerinde) tasarruf edendir. mdi, Ondan, Onun ta kendisi [ayn]
olmayan hibir ey ortaya kmamtr. Ve Hak Tealann, Her ey Ona dncdr
[Hud Suresi, 11/123] sznden kef yoluyla anlalan budur.
onu altndan (ve batnndan) doru korur. Ve Resulallahn (sav) u sznde buna
iaret edilmitir: Eer bir ip sarktacak olsanz, Allahn zerine derdi. Bu
gstermektedir ki alt Ona nisbet olunur; tpk, zerlerindeki Rabblerinden
korkarlar [Nahl Suresi, 16/50] ve O, kullar zerinde kahredicidir [Enam Suresi,
6/18] szlerindeki stn Ona nisbet olunmas gibi. Dolaysyla, Hakka alt ve
st (denk bir ekilde) nisbet olunur. Bylelikle alt yn (n, arka, sa, sol, alt, st)
ancak insana nisbetle zahirdir ve insan Rahmann sureti zeredir.
Allahtan baka gdalandrc yoktur. Ve O, bir topluluk (Yahudi ve Hristiyanlar)
hakknda yle buyurdu: Eer onlar Tevrat ve ncilin hkmlerine.. ve sonra,
belirsiz ve genel bir ifadeyle ..ve Rabblerinden kendilerine indirilen eye uyacak
olsalard.. ki burada Resule vahyolunan ve ilham olunan btn hkmler ierilir
..stlerinden.. ki, Allaha nisbet olunan stte-olmaklk ynnden gdalandrc
ancak Odur ..ve ayaklarnn altndan yerlerdi ki, Allahn tercman olan
Resulnn diliyle Hakkn kendi Nefsine nisbet ettii altta-olmaklk ynnden
gdalandrc ancak Odur [Mide Suresi, 5/66].
Eer ar su zerinde olmasayd, arn varl korunamazd, nk diri olann varl
ancak hayat ile korunabilir. Grmez misin ki, bir kii bildik bir ekilde ldnde,
onun dzenleniinin paralar dalr ve onun yetileri, bu ona zg dzenlenite var
kalmaz.
Allahu Teala, ektii acnn atei ierisindeki Eyyuba, Ayan yere vur, bu
ykanlacak bir eydir [Sd Suresi, 38/42] yani souk sudur, dedi. Dolaysyla
Allahu Teala bu atei suyun soukluuyla dindirdi. Bundandr ki, tp, fazla olann
azaltlmas, az olann ise artrlmasdr; ki bu ekilde istenen ey itidalin
salanmasdr; ama bu itidale ancak yaklak olarak ulalabilir. Yaklak olarak
diyoruz, nk hakikatlar ve uhud, tekvinin srekli olarak Nefesler yoluyla (yeni
bir yaratl ierisinde) olduunu gstermektedir. Ve tekvin ancak bir ynelimle
birlikte ortaya kar ki, buna, tabiat szkonusu olduunda bozunma ve rme,
Hakk szkonusu olduunda ise irade denir. Ve irade, bir bakasna deil, zgl bir
istee [murad] ynelmektir. tidal ise, her yne denk bir ekilde ynelmeyi gerektirir
ki, (alemde) byle bir ey szkonusu deildir. Bundan dolaydr ki biz, itidal
olamayacan syledik.
Nebilerin getirdii ilahi ilimde Hak, rza ve gazab ile ve birbirine kart olan
sfatlarla nitelenmitir. mdi, rza gazab ve gazab da rzay ortadan kaldrr. Ve itidal,
rza ile gazabn denk olmasdr (ki bu, olmayacak bir eydir). Dolaysyla fkelenen,
fkelendii kimseden ayn zamanda da raz olarak fkelenmez. Bylelikle, bu
kimseye ilikin olarak iki hkmn biriyle (yani, fke duymaklkla) nitelenir ki, bu
niteleni o kimsedeki ynelime iaret eder. Ve raz olan, raz olduu kimseden ayn
zamanda da fke duyuyor olarak raz olmaz. Bylelikle (yine) bu kimseye ilikin
olarak iki hkmn biriyle (yani, raz olmaklkla) nitelenir ki, bu niteleni de yine o
elbette bilirsin ki, yaknlk ve uzaklk iki izafi eydir ve yakn olan eyde yaknln
ve uzak olan eyde de uzakln hkm yerleik olmakla birlikte, her ikisi de, ayn
olarak varlklar olmayan nisbetlerdir.
Bil ki, Allahu Teala Eyyubun srrn bize ibret olsun ve Muhammed mmet bu
kitabn (yani, Eyyubun varlnn) satrlarn kendi hallerince okusunlar diye
gsterdi. Byle olunca (Eyyub gibi, belalara sabretmeleri sonucunda esenlik bularak,
sabr ve rzada ve bunun sonucunda elde edilen mkafatta) Eyyubun makamna
eriirler; onun iindir ki bu (yani, Muhammed mmete ibret olmas iin Hak Teala
hazretlerinin bir nebisini belaya uratmas, hi kukusuz Muhammed mmeti)
ereflendirmedir.
mdi Allahu Teala, kendisinden sknty gidermesi iin dua etmi olmasna karn
Eyyubu sabrl olmakla vd. Bylelikle biz bildik ki, bir kulun kendisinden
skntnn giderilmesi iin Allahu Tealaya dua etmesi, ..sabredici.. olmasna ve
..iyi bir kul.. olmasna eksiklik getirmez. Nitekim Allahu Teala, ..o dncdr
[Sd Suresi, 38/44] yani sebeblere deil, Allaha dncdr dedi. Ve her ne kadar
Hak, kulun dayanyor olduu bir sebeb yoluyla ilese ve bir sknty gideren
sebebler ok olsa da, sebeb-olan, Bir-olan-ayndr [ayn- vahid]. Dolaysyla kulun, bu
acy bir sebeb yoluyla gideren Bir-olan-ayna dnmesi, ilahi ilimde sabit olan eyle
ou kez uyumayan zgl sebebe dnmesinden daha yerindedir. mdi kul, Allahu
Teala duam kabul etmedi der. Halbuki o kul (gerekte) dua etmeyip, (ortaya
kma) zaman ve vakti gelmemi olan zgl sebebe ynelmitir.
mdi Eyyub, nebi olduundan dolay, Allahn hikmeti dorultusunda davrand
(yani, bela zamannda sabretti ve giderilme vakti gelince de skntnn giderilmesi
iin dua etti). Sabr, bazlarna (yani, zahir ulemas ve tahkik makamna erimemi
sluk ehline) gre, nefsi ikayet etmekten alkoymaktr. Ama bize gre bu, sabrn
tanm deildir. Ve sabrn tanm nefsi Allaha deil, Allahtan baka olana ikayet
etmekten alkoymaktr. mdi, ikayet edenin ikayetinin, kazaya rza gstermeye
eksiklik getireceini dnmeleri, bu kimseleri rtl kld. Ve i, onlarn
dnd gibi deildir; nk Allahu Tealaya ve Ondan bakasna ikayet kazaya
rza gstermeye eksiklik getirmez, sadece kaza-olunana [makz] rza gstermeye
eksiklik getirir ki, bizlere de kaza-olunana rza gstermemiz (gerektii) hibir
zaman sylenmi deildir. Ve sknt, kaza-olunandr ve kaza-olunan, kaza ile ayn
ey deildir.
Eyyub bildi ki, skntnn giderilmesi konusunda Allahu Tealaya ikayet etmekten
nefsini alkoymak ilahi kahra kar direnmek demektir; ki bu da kiinin cehaletinden
kaynaklanr. Ve Allahu Teala bylesi bir kimseyi skntya sokacak bir eye
urattnda, bu kii bu skntl iin giderilmesi iin Allahu Tealaya dua etmez. Ama
bu durumda onun yapmas gereken ey gerekleyici [muhakkik] olan kimse
indinde yakarmak ve kendisinden bu skntnn giderilmesi ynnde dileyite
Ve gerekte, ilimden ve ilmin kendisiyle kaim olduu kimseden bakas yoktur. Alim
olmak, bu mana ile (yani, alim-olmaklk manas ile) nitelenmesi sebebiyle bu
kimsenin halidir. Byle olunca, ilmin o kimseye nisbeti sonradan oldu ve ona
bylelikle alim dendi. Ve gerekte rahmet, rahmet-eden [rhim] tarafndan bir
nisbettir ve bu rahmet nisbeti (rahmet sahibi zerinde) hkm gerektirir ve bu
(hkm gerektiren nisbet), rahmettir. Ve rahmet-olunanda rahmeti vareden, o
rahmet-olunana rahmet etmeksizin, rahmeti varetmi deildir. Ve ancak, rahmetin
kendisiyle kaim olduu kimseye, bu rahmetle rahmet edici olmak iin, rahmeti
varetti.
Ve Hak Sbhanehu Teala Hazretleri, sonradan olma eyler iin mahal deildir.
Dolaysyla, kendisinde rahmetin varedilmesi iin de mahal deildir. O rahmet
edicidir ve rahmet edici olan, rahmetin kendisiyle kaim olmasndan dolay rahmet
edicidir. Bylece apak ortadadr ki, O, rahmetin ta kendisidir. Bu ii
deneyimlemeyen [zevk] ve buna eriememi olan kimse, Hak rahmetin ta kendisidir
veya sfatn ta kendisidir demeye cesaret edemeyip, Hak sfatn ta kendisi de
deildir, ondan baka da deildir dedi. Byle olunca, Sfatlar ne Hakkn
huviyetidir, ne de Haktan bakadr demi oldu. Hakkn sfatlarn deillemeye
[nefy] g yetiremedii gibi, sfatlar Onun ta kendisi klmaya da g yetiremedi ve
yukardaki ifadeye yneldi. Geri bu da gzel bir ifadedir, ama u ifade iin aslna
uygun der ve karkl da ortadan kaldrr: Sfatlar, nitelenen Hakkn zatyla
kaim olup, aynlarnda bir varlklar yoktur; ve sfatlar, kendileri ve niteledikleri (Zat)
arasnda ve birbirlerinin aklla-kavranabilir olan aynlar arasnda birer nisbet ve
greceliktirler.
Rahmet, cem edici [cami] olmakla birlikte, herbir lahi sme nisbetle eitlidir.
Bundandr ki, Hak Sbhanehunun rahmet etmesi herbir lahi sim ile dilenir.
Bylece Allah ona (yani, dileyite bulunan kimseye) rahmet eder ve bu, Rahmetim
her eyi kaplamtr [Araf Suresi, 7/156] ayetinde iaret edilen rahmettir. Sonra, bu
rahmetin, lahi simlerin saysnca birok kollar vardr. O halde, bir kimse, Ey
Rabbim, Bana rahmet et! dediinde, rahmet, bir lahi sme (yani, Rabb ismine)
nisbetle genel deildir. Bu durum, dier lahi simler iin de geerlidir. Bylece,
hatta, Mntakim ismi ile (intikam peinde olan kii) Ya Mntakim, bana rahmet et!
der. Bunun byle olmas, lahi simlerin adlandrlan Zata iaret ederken, (kendi
tikel) hakikatlerinde, birbirinden farkl anlamlara iaret etmesindendir. mdi, bu lahi
simlerle dua ederek rahmet dileyen kii, szkonusu simlerin, kendisiyle dier
simlerden farkl ve ayrk olana iaret ediyor olmas dolaysyla deil, adlandrlan
Zata iaret etmesi dolaysyla bu simlerle dua eder. nk o sim, dua eden kimse
indinde, Zata iaret ediyor olduundan, dier simlerden ayrk deildir ve ancak
kendi zatndan dolay kendi nefsiyle dierlerinden ayrktr. nk belli bir
szckle kendisine iaret edilen anlam, kendi zatyla, kendisinden baka olandan
ayrk bir hakikattr her ne kadar simlerin hepsi Bir-olan-ayna [ayn- vahid]
iaret etmek iin konuldu [vaz] ise de, bu byledir. Hi kukusuz, herbir smin,
ancak kendisine zg olan bir hkm olduu gibi, bu simler ayn zamanda da
adlandrlan Zata delalet ederler. Bundan dolay, Ebul Kasm bin Kss demitir ki,
hi kukusuz herbir lahi sim, tek tek btn lahi simlerin hepsini adlandrr. Bir
smi, anarak ne kardn zaman, o smi, btn simlerle nitelemi olursun bu,
btn simlerin Bir-olan-ayna iaret etmesinden dolaydr. Her ne kadar ok olsalar
ve her ne kadar hakikatlar eitli olsa da, bu byledir.
Sonra hi kukusuz rahmete iki yoldan eriilir: Bunlardan biri zorunluluk [vcub]
yoluyladr ki, buna Allahu Tealann, Ben rahmeti takva sahipleri ve zekat
verenler iin farz kldm [Araf Suresi, 7/156] sznde iaret edilmi olup, Hak
tarafndan kullar iin ilme ve amele ilikin sfatlarla kaytlanmtr. Ve ikinci yol, ilahi
ba [imtinan] yoludur ki, burada, erien rahmet hibir amelin karl deildir.
Buna da Hak Tealann, Rahmetim her eyi kaplamtr [Araf Suresi, 7/156]
sznde iaret edilmitir. Ve (Resulallah hakkndaki) Ta ki, Allah senin gemi ve
gelecek gnahlarn balasn [Fetih Suresi, 48/2] sz de, tpk, Ne dilersen yap,
kukusuz Ben senin gnahlarn baladm sz gibi basal rahmete [rahmet-i
imtinan] iaret eder. yleyse, bunu bil!
geilir ki bu, akl yoluyla Allahn (grlen suretin tesinde) tenzih edilmesini
gerektirir. Tabir eden kii kef ehli veya iman sahibi ise, yalnzca tenzih etmekle
kalmaz, o surette zahir olann da hakkn vererek, ayn zamanda tebih eder. Byle
olunca, Allah sz, iareti anlayan kimse iin, eer tahkik edecek olursa btnlk
mertebesinden [mertebe-i klliye] ibarettir. Ve btnlk mertebesi de, etkin [faal]
olan lahi simlerin toplamn [cemiyyet] ve edilgin [mnfail] olan mmkn zuhur
mahallerinin toplamn kendinde toplayan [cami] uluhiyet mertebesidir.
Ve bu hikmetin (yani, inasiyye hikmetinin) ruhu ve zeti udur: Herey, etkidebulunan [messir] ve etkide-bulunulan olarak ikiye ayrlr ve bunlar iki
kavramdrlar. Etkide-bulunan, nereden baklrsa baklsn ancak Allahtr. Ve etkidebulunulan, nereden baklrsa baklsn her hal ve hazrette ancak alemdir. mdi, sana
bir ey (ilahi hazretten veya imkan aleminden) eritiinde sen onu uygun den
aslna (ilahi kemalata veya kevn kusurlulua) kattr. nk, ortaya kann bir
asldan dallanmas kanlmazdr. (Yani, erien ey, etkide-bulunan veya etkidebulunulan klli asldan bir dal olur ve her ikisinin de asl Haktr ve eer Hakkn
etkide-bulunulan olmas nasl olur dersen bil ki) lahi sevgi [muhabbet] kulun
nafilelerinden ortaya kt. Bu, etkide-bulunan (nafileler) ile etkide-bulunulan (Hak)
arasnda ortaya kan bir etkidir. Hak, bu ilahi sevgiyle, kulun iitmesi, grmesi ve
yetileri oldu. Dolaysyla bu, yerleik bir etkidir ki, eri olarak olumlanm
olmasndan [sbut] dolay eer iman sahibi isen bu etkiyi inkar edemezsin.
Ve akl- selime gelince; akl- selim sahibi bir kimse ya tabii tecelli mahallinde
(bulunan insan suretinde) ilahi tecellinin mahalli olup, bizim sylediimiz eyi
ariftir; ya da iman sahibi bir mslman olup, ona iman eder. Ki bu duruma, (kyamet
gn Alemlerin Rabbinin tecellisine ilikin) sahih bir hadiste iaret edilmitir. mdi
vehim sultannn, (Hakkn) bu surette tecelli ettii kendisine (hadis yoluyla) sz
edilmi akl zerine hkmetmesi kanlmazdr nk buna (yani, Hakkn
suretlerde tecelli ettiine) iman etmektedir.
man sahibi olmayan kimseye gelince, vehmi vehim ile altetmeye alr. Byle
olunca, dnsel kurgulamasyla, grd ryada, kendisine bu surette tecelli
etmesinin Allah iin olmayacak bir ey olduunu tahayyl eder. Halbuki, byle
yaparken, kendi nefsini bilmedii, bilincinde olmad iin, vehim kendisinden
ayrlm deildir.
Ve Allahu Tealann, Bana dua edin ki, kabul edeyim [Mmin Suresi, 40/60]
buyurmas bundandr (yani, etkide-bulunan ve etkide-bulunulan arasndaki
ayrmlamadan dolaydr). Hak Teala, Kullarm sana Beni sorarlar: Ben yaknm ve
bana dua eden olduunda, dua edenin duasn kabul ederim [Bakara Suresi, 2/186]
buyurdu. nk, ancak dileyite-bulunan olduunda (bu dilei) kabul edici olan
vardr her ne kadar dua edenle kabul edenin ayn bir ise de, bu byledir. mdi,
suretlerin birbirinden farkl olduu apaktr. Dua eden ve duay kabul eden hi
kukusuz iki ayr surettir; ve btn bu suretler, Zeydin uzuvlar gibidir. Zeyd, kii
olarak tek bir hakikattir [hakikat- vahid] ve eli hi kukusuz; ayandan, bandan,
gznden ve kandan baka bir surettedir. Ayn ekilde Hak, ok [kesir] olan birdir
[vahid]: Suretler ile ok, ayn ile birdir ve hi kukusuz ayn ile bir [vahid] olan
insan gibidir. Ve biz Amrn Zeyd olmadna, Halid veya Cafer de olmadna
phe etmeyiz ve hi kukusuz bu bir-olan-aynn [ayn- vahid] ahslar varlk
olarak bitimsiz saydadrlar. mdi insan (kavram), her ne kadar ayn ile bir ise de,
suretler ve ahslar olarak oktur.
Eer iman sahibi isen, kesinlikle bilirsin ki, Hak Teala kyamet gn bir surette tecelli
ettiinde, tecelli ettii bu suret yoluyla bilinir. Sonra deiik bir surette tecelli edip
(bu kez de) bu suret yoluyla bilinir. Ama her iki surette de tecelli eden Odur; her iki
suret de Ondan bakas deildir; ve bilinir ki, ilk suret dier suretten bakadr.
Bylelikle, (Hakkn ayn olan) Bir-olan-ayn [ayn- vahid], sanki bir ayna
konumundadr. O aynaya bakan kii, onda Hakka ilikin itikadnn suretine
baktnda, onu tanr ve onu onaylar. Ve o aynada itikat ettiinden baka bir ey
grdnde, o grdn (yani, grdnn Hak olduunu) inkar eder. Nitekim,
(aynaya bakan kimse) ayna ierisinde hem kendi suretini, hem de bakalarnn
suretini grr. Ayna bir ayn [ayn- vahid] olduu halde, bakan kimse aynada birok
suretler grr. Aynann suretlerde bir yanyla etkisi vardr ve bir yanyla da etkisi
yoktur. Bununla birlikte aynada suret btnl ierisinde yoktur. Aynann etkisi,
sureti, daha kk, daha byk, daha uzun veya daha geni yanstabilir olmasdr.
Dolaysyla ayna (aynaya den), suretin lsne etkide bulunur ve bu etki
aynadan kaynaklanr. Ve aynadan kaynaklanan bu bakalamalar, ancak aynalarn
llerinin birbirinden farkl olmasndan dolay ortaya kar. O halde, (ekilleri
bakalatran) aynalarn toplamna bakma da, (her sureti zgn haliyle yanstan) bir
olan aynaya bak. Ki bu bakn, Hakkn zatna ynelik bakndr ve Onun Zat
alemlerden ganidir. Ve lahi simler ynnden O, aynalar gibidir. Sen, hangi lahi
sme bakarsan veya her kim bir lahi sme bakarsa, bakan kimseye ancak o smin
hakikati zahir olur. byledir eer anlayabilirsen. O halde (nefsini ldrmekten
yana) skntya dp korkuya kaplma, nk Allahu Teala ylan ldrmek iin bile
olsa, cesareti sever. Ve ylan senin nefsinden bakas deildir; ve bir ylan, kendi nefsi
iin, sureti ve hakikati ile ylandr. Ve bir ey, her ne kadar duyumsanan sureti
bozunsa bile, kendi nefsinden (zat ve hakikat itibaryla) ldrlemez. nk ilahi
ilim [hadd] onu korur ve hayal (yani, misal alemi) onu ortadan kaldrmaz.
byle olunca, bu, zatlar zerine (yokolup gitme bakmndan) emniyet ve izzet ve
korumadr. nk sen, ilahi ilimdeki suretlerin [hudud] bozunmasna g
yetiremezsin. Bundan daha byk bir izzet olabilir mi? Dolaysyla sen, vehminle,
ldrdn tahayyl edersin. Halbuki Allahn ilminde [hadd] var-olan sureti, akl
ve vehim ortadan kaldramaz. Ve bunun delili, u ayet-i kerimedir: Sen atmadn
attn zaman; ama Allah att [Enfal Suresi, 8/17]. Gz ise, duyumsal olarak atann
Muhammedin sureti olduunu alglad. Halbuki o, Allahn, ayetin banda (sen
atmadn diyerek), onun atmakln deilledii bir surettir. Sonra, atma eylemini
ayetin ortasnda (attn zaman diyerek) onun sureti iin dorulad [isbat]. Ve
ayetin sonunda da, Muhammed suretinde atann ancak Allah olduunu syledi. Ve
buna iman edilmesi gerekir.
Bu etkiyiciye [messir] bak ki, Hakk Muhammedin suretine indirdi [inzal]. Ve
Hak, Kendini kullarna bu ekilde bildirdi. Bunu Kendisi syledi, biz deil. Ve Onun
bildirdii dorudur. Ve dedii eyin ilmini ister anla, ister anlama, buna iman etmek
zorunludur. Dolaysyla, ya alimsindir ya da iman sahibi bir mslmansndr. Akln,
sebeb, kendine sebeb olan sonucun sebebi olamaz biiminde hkmetmesi, akl
kurgulamann dn ynnden akln zayflna delalet eder. Halbuki tecelli
ilmine gre, bilinir ki: Sebeb, kendine sebeb olan sonucun sebebi olur. (Yani, varolmayan ayan- sabite ki sebeb olan zat- ahadiyenin sonucudur istidad ve
kabiliyetleri ile lahi limdeki deimezlikleri halinde, sebeb olan zat- ahadiyeden
kendilerinin varedilmesini isterler.)
Ve akl, dncesini (sebeb ve sonu arasndaki nisbetten) soyutlayarak yaparsa,
doru bir hkme varr. Ve iin, kurgusal delilin ona verdii eye aykr olduunu
(tecelli ile) grdnde, akln varabilecei son nokta yle demesidir: Aynn bu ok
olanda [kesir] bir [vahid] olduu kesinlendikten sonra, bu ayn, bu suretlerden bir
surette bir sonu iin sebeb olmas dolaysyladr ki, kendi sonucuna sebeb olmas
halinde sonu olmaz; onun sebeb olmas hkm, bu hkmn baka bir surete
gemesiyle deiir. Dolaysyla, kendi sonucu iin sonu olur ve kendi sonucu da,
onun iin sebeb olur. te, ii ne ise o olarak takdir edip, kendi dnsel
kurgulamasyla kalmad zaman, akln varabilecei son nokta budur. Eer sebebiyet
meselesinde durum byleyse, daha zor meselelerde akl kurgulamann ne kadar
geni olabileceini sanrsn?
Ve resullerden Allahn selam onlarn zerine olsun daha akll olan yoktur. Ve
onlarn getirdii, hi kukusuz, Cenab- lahinin bildirdiidir. Bylece, akln
doruladn doruladlar; ve buna, akln anlamakta yetersiz kald ve kendi
asndan olmayacak bir ey olarak grd ve (ancak) tecellide onaylad eyi
eklediler. Ve akl, tecelliden sonra, grm olduu eyden dolay hayrete der. Eer
Rabbin kulu ise, akl Ona havale eder ve eer kurgulamasnn kulu ise, Hakk
aklnn hkmne indirger. Ve bu ikinci durum, bu dnyada, ahiret oluumundan
perdeli bir ekilde bu dnyev oluumda olunduunda szkonusudur. Ve arifler
zerinde dnya ahkamnn yrrlkte olmasndan dolay, dnyada grn
itibaryla dnyev surette zahir olurlar. Ama hi kukusuz ki, Allah onlar (arifleri)
kendi batnlarnda ahiret oluumuna geirdi. Dolaysyla onlar, suret ile bilinmez
olup, ancak Allahn basiret rtlerini kendisinden kaldrd [kef] kimse iin
bilinmez deildirler arifleri ancak bylesi kimseler idrak edebilirler. lahi tecelliye
mazhar olmalarndan dolay, Allah ariflerinin btn hepsi ahiret oluumu zre bir
halde olmaklklar ierisinde, kendi dnyalarnda haredilmi ve kendi kabirlerinden
Lokmann, Hardal tanesi arlnca olsa bile.. [Lokman Suresi, 31/16] szne
gelince: Burada sz edilen tane, bir kimseye gda olan bir eydir. Ve bu (gda ile)
beslenen, Allahn, Kim zerre kadar bir iyilik yapmsa onu grecektir ve kim zerre
kadar ktlk yapmsa onu grecektir [Zelzele Suresi, 99/7-8] szndeki
zerreden bakas deildir. Dolaysyla bu zerre, beslenenin kdr; ve bir
hardal tanesi de besinin kdr. Eer beslenenler arasnda, zerreden daha kk
bir ey olsayd, Allahu Teala elbette ondan sz ederdi. Nitekim, Allahu Teala, Allah
bir sivrisinekle misal getirmekten ekinmez.. [Bakara Suresi, 2/26] buyurdu. Sonra,
varlkta sivrisinekten daha kk bir ey olduu ilahi ilimde sabit olduundan, ..ve
onun tesindeki ile [Bakara Suresi, 2/26] szn ekledi ve bu (tesindeki olan),
kklkte (sivrisinekten daha kk bir mahluk) demektir. Bu da, tpk Zelzele
Suresindeki ayet gibi Allah kelamdr. mdi, bunu bil. Ve biz biliriz ki, zerreden daha
kk bir ey olsayd, Allahu Teala, arl, abartmal bir ifade olarak kulland
zerreye zg klmazd. Ama en dorusunu Allah bilir.
Lokmann, oluna kltme kipiyle (oulcuum biiminde) seslenmesine gelince:
Bu kltme, rahmettir. Merhametinden dolay, oluna, kendisini mutlulua
eritirecek ameller ilemesini tledi. Ve, Lokmann, Allaha irk koma!..
szyle olunu irkten sakndrmas ise, undan dolaydr: ..irk en byk
zulmdr [Lokman Suresi, 31/13]. Ve (bu durumda) mazlum olan, makamdr (yani,
ayn- vahidden ibaret bulunan uluhiyet makamdr); nk bu makam, bir-ayn
[ayn- vahid] olduu halde, blnebilirlikle nitelemitir. Ve Ona irk koan kimse,
Ona Onun ta kendisini [ayn] ortak komu olur ve bu da en byk cehalettir. i
ne ise o olarak bilmeyen ve iin hakikatini bilmeyen kii, bir-olan-aynda [ayn-
vahid] suretler birbirinden farkl olduunda, bu birbirinden farklln bir-olan-ayn
ierisinde olduunu bilmeyip, bu makamda (yani, ayn- vahid makamnda) olan bir
sureti dier surete ortak koar. Ve herbir suret iin bu makamdan bir para [cz]
ortaya karr (yani, o Bir-olan-ayn suretlere gre paralara ve ksmlara ayrr).
ki eyin ortakl szkonusu olduunda, iyi bilinir ki, bir eyi ortak klnd dier
eyden ayran; ortak klnd dier eyi, onun kendisinden ayrann ayn deildir.
(Yani, belli bir ortaklaalk noktas dnda, ortak olan eylerin sadece kendilerine
zg olan yanlar vardr.) Byle olunca, aslna baklrsa varlkta ortaklaalk
szkonusu deildir. nk aralarnda ortaklaalk olduu sylenen iki eyin herbiri
kendine zg bir paya sahiptir, (birinin sahip olduu paydan dierinin nasibi
yoktur). Bunun sebebi ise, paylamsz ortaklktr [irket-i maa]. Ve her ne kadar
paylamsz ise de, ikisinden birinin kullanlmas [tasrif] paylamszl ortadan
kaldrr. ster Allah deyin, ister Rahman deyin.. [sra Suresi, 17/110] ite bu
(ayet), meselenin (yani, ortaklaalk meselesinin) ruhudur.
eye ancak onun sebebiyle kulluk edildii halde, ona ancak kendi zat ile kulluk
edilir. Hevaya ilikin olarak yle diyorum:
Heva hakk iin, heva hi kukusuz hevann sebebidir
Eer kalpte heva olmasayd, hevaya kulluk edilmezdi.
Allahn eyaya ilikin ilminin ne kadar kmil olduunu ve hevasna kulluk eden ve
onu ilah edinen kimsenin ilmini nasl eksiksiz kldn grmyor musun? Allah
onu ilim zere dalalete drd [Casiye Suresi, 45/23] buyurdu. Ve dalalet,
hayrettir. Ve (ilmi) eksiksiz ve kmil klan bu hayrettir.
Hak Teala grd ki: Kul ancak kendi hevasna ve hevasnn taatna boyun emesi
nedeniyle kulluk eder. Ve kul, kendi hevasnn kendi hevalarna kulluk eden
kiilerde olduu gibi kulluk etmesini emrettiini ve Allaha kulluunun bile
hevadan olduunu grr; nk, o kulda mukaddes olana ynelik heva olmasayd
ki bu heva sevme iradesidir Allaha kulluk etmez ve Onu bakasna tercih etmezdi.
Ve yine, alemdeki suretlerden bir surete kulluk edip onu ilah edinen kimse, bu sureti
ancak heva ile ilah edinmitir. Kulluk eden kimse, hibir zaman kendi hevasnn
egemenliinden kendini kurtaramaz.
Sonra, Hak Teala grd ki: O kulluk edilenler, kulluk edenlerle deiir. Bir eye
kulluk eden, bir bakasna tapan kimseyi kafirlikle sular. Ve az biraz kavray sahibi
bir kulluk edici [abid], hevann birliinden ve tek-olmaklndan [ahadiyet] dolay
hayrete der nk, bu heva btn kulluk edenlerde bir-olan-ayndr [ayn-
vahid]. Bylelikle Allahu Teala, (tafsil varlkta bu hallerin byle olduunu grd
ve snama -ihtibar- ilmi ile bildii iin) bylesi bir kimseyi dalalete (yani, aknla)
drr. Yani, her kulluk edenin ancak kendi hevasna kulluk ettiini ve meru
olan bir eye uysun veya uymasn o kulu kullukta kullanann kendi hevas
olduunu bilmesi, bu kimseyi hayrete drr.
Kmil olmu bir arif, kendisine kulluk edilen herbir mabudun, Hakkn bir tecelli
mahalli olduunu gren kimsedir. Byle olduu iindir ki, onlarn hepsi, (kulluk
ettikleri eyleri) kendilerine zg olan isimleriyle ta, aa, hayvan, insan,
yldz, sultan olarak adlandrmann yansra, ilah olarak da adlandrrlar. Ve
uluhiyet bir mertebedir ki, kulluk edici olan, bu uluhiyetin kendi mabudunun
mertebesi olduunu tahayyl eder; halbuki bu mabud, bu zgl tecelli mahallinde
bu mabuda kulluk edici olann grne gre gerekten de Hakkn tecelli
mahallidir. Bundan dolaydr ki, baz arifler, cehaletlerini gsteren u sz sylediler:
Biz onlara ancak bizi Hakka yaklatrsnlar diye tapnyoruz [Zmer Suresi, 39/3]
dediler ve tapndklar eyleri ilahlar olarak adlandrdlar. Hatta yle dediler:
Muhammed bu ilahlar tek bir ilah m yapt? Dorusu bu, artc bir eydir [Sd
Suresi, 38/5]. Geri onlar, (tek ilah olan) Hakk inkar etmediler, ama suretlerin
okluu ve uluhiyetin bu suretlere nisbet edilmesi ile snrl bir anlaya sahip
olduklarndan, (Resuln daveti karsnda) aknla dtler. Ve Resul (sav)
kld. Onu, sandk olarak iaret edilen bu beer olmaklkta bulunan bu yetilerin
sahibi kld.
Allahn alemi ynetmesi de byledir; alemi ancak alemle veya onun suretiyle
ynetir. ocuk kendisini dourann var etmesine dayanr [tevakkuf]; sebep olunan
eyler sebeplere dayanr; koula dayanan eyler koullara; sonular sebeplere;
delillendirilenler delillere; gereklenenler kendi hakikatlarna dayanr. Ve alemdeki
btn bunlar Hakkn alemdeki ynetmekliidir, ve Allah alemi ancak alemle
ynetir.
Veya onun suretiyle.. deyiimize gelince: Bununla demek istediim, alemin
suretidir. Ve bununla kastettiim de Allahn adlandrld Gzel simleri ve
vasflandrld yce sfatlardr. Bize, Allahn adlandrld tek bir smi
erimemitir ki, bu smin anlamn ve ruhunu alemde grmemi olalm. Ayn ekilde,
Allah alemi, ancak alemin suretiyle ynetir. te bu nedenledir ki Peygamber
Efendimiz; Zat, Sfatlar ve Fiiller olan lahi Hazretin btn vasflarn cem eden
nsann yaratlna ilikin olarak, Allah demi, Kendi suretinde yaratt demitir
ve demin sureti, lahi Hazretten baka bir ey deildir. Ve Allah, (Hazret-i
lahiyenin numunesi olan) bu erefli numunede, yani nsan- Kmilde, lahi
simlerin toplamn ve ayrntlanm [mnfasl] byk alemde (suret olarak nsan-
Kmilin) kendisi dnda olan btn bu simlerin hakikatlarn varetti; ve demi
alemin ruhu yapt ve suretinin kemalinden dolay onu ulvi ve sfli eyleri emri
altna alc kld. yle ki, alemde kendi hamdyla Allah vmeyen tek bir ey
olmad gibi; ayn ekilde, kendi suretinin hakikatn onlara bahetmi olmasndan
dolay, bu nsann emri altnda olmayan tek bir ey yoktur. Allahu Teala yle
buyurdu: Gkte olanlar ve yerde olanlar ve onlarn ierisindekileri sizin emrinize
verdik [Casiye Suresi, 45/13] ve alemde ne varsa, nsann emri altndadr. Bunu
bilen kimse nsan- Kmildir, cehaletinden dolay bunu bilmeyen ise insan-
hayvandr.
Musann bir sandk ierisinde suya braklmas, grnte helak olmas iken,
zahirde ve batnda lmden kurtulmasyd, ve Musa tpk nefsin cehalet
lmnden ilimle dirilmesi gibi diri oldu. Yce Allahn dedii gibi, Biz onu
dirilttik.. yani ilimle dirilttik ..ve ona, kendisiyle insanlarn arasnda yrd
nur verdik.. ve bu (nur) hidayettir ..O, karanlklar ierisinde olan kimse gibi
midir?.. ve bu (karanlklar) dalalettir ..ve o, onun (yani, dalaletin) dna
kamaz [Enam Suresi, 6/122] yani, sonsuza dek hidayete eremez; nk gerekte
emrin (yani, ilmin) kendi ierisinde bir sonu yoktur ki, orada durabilsin. Hidayet
olunmaklk nsann hayrete hidayetidir ve bylece (vlesi hayrete hidayet
olunmu) bir kimse (durabilecei bir son olmadndandr ki), emrin (yani, ilmin)
hayret olduunu bilir. Hayret (durmann yokluu sebebiyle olduu iindir ki),
kprdanma ve harekettir, ve hareket hayattr ve onun sknu ve lm yoktur
dolaysyla (hayat olan hayret), ierisinde yokluk [adem] barndrmayan varlktr
[vcud]. Ve su da (tpk ilim gibi) hayat verici olup, yeryz [arz] onunla hayat
bulur. Ve Onun kprdanr.. sz, yeryznn hareketine; Onun ..kabarr..
sz, yeryznn yklenmesine; ve yine Onun ..herbir gzel iftten bitirir sz,
yeryznn ancak kendisine benzeyeni, yani kendi gibi tabii olan eyi
dourmasna iaret eder [Hac Suresi, 22/5]. Bylece, yeryznden [arz] doan ve
ondan zahir olan ey ile birlikte, yeryz [arz] iin, ikilik [efiyyet] demek olan iftolmaklk [zevciyyet] ortaya kt. Benzer ekilde, lahi simlerin hakikatlarn talep
eden ve Haktan zahir olan alemden dolay, Hakkn varl iin, okluk [kesret] ve
simlerin O yledir ve byledir diye saylmas ortaya kt [sabit]. Bylece, (tek
olan Hakkn varl) alemle birlikte iki [mesna] oldu; ve okluun teklii
[ahadiyetl-kesre] buna (yani, tek olan Hakkn varlna) aykrdr. Hak Teala,
gerekte, zatndan dolay tek ayn [ahadiyyetl-ayn] idi; tpk zatndan dolay tek
ayn [ahadiyetl-ayn] olan heyulani cevher gibi. Ve heyulani cevher, zatyla
yklendii ve kendisinden zahir olan suretler ile oktur [kesr]. Hak da Kendisinden
zahir olan tecelli suretleriyle byledir (yani, oktur). Bylece Hak, akledilebilir olan
tek-olmaklk [ahadiyet-i makuliyyet] ile beraber, alem suretlerinin tecelli mahalli
oldu. Allahu Tealann, kullarndan dilediine zg klarak bildirdii bu ilahi
retimin ne kadar gzel olduuna bir bak!
Firavunun ailesi onu suda, aacn yannda bulduunda, Firavun ona Musa adn
verdi. Kptce mu su ve sa da aa demektir. Bu ekilde, onu iinde bulunduu
eyle adlandrd. nk sandk suda aacn yannda durmutu. Ve (Firavun)
Musann ldrlmesini istedi. Bunun zerine, kars (Asiye) Musaya ilikin olarak
konutu. Ve Firavuna syledii szde, (kendisine ilham olunan) ilahi konuma ile
konutu. nk, Aleyhis-selat ves-selamn, o ve mran kz Meryem iin,
erkeklerinki gibi kemale sahip olduklarn teyid eder biimde bildirdii zere, Allahu
Teala onu kemal iin yaratt. Musaya ilikin olarak Firavuna, O, benim ve senin
iin gz aydnldr [Kasas Suresi, 28/9] dedi. Byle olunca, onda ortaya ktn
sylediimiz kemal ile, gz Musayla aydnlk oldu. (Ayn ekilde) suda
boulurken, Allahn bahettii iman sayesinde, Firavunun da gznn aydnl
oldu. Allah onun cann, ierisinde hi kir kalmam bir ekilde tertemiz olarak ald,
nk slm nceden olanlar siler. Ve ilahi rahmetten hi kimse midini kesmesin
diye, Allah Firavunu, dilediine inayet ettiine ilikin bir ayet kld. nk Allahn
rahmetinden ancak kafirler mit keser. Eer Firavun mit kesenlerden olsayd,
imana gelmezdi. Bylece Musa, Firavunun karsnn kendisi hakknda syledii gibi
oldu, ki yle demiti: O benim ve senin iin gz aydnldr, onu ldrme!
Yaknda bize faydas dokunur [Kasas Suresi, 28/9]. Ve byle de oldu. Her ne kadar,
o srada, Firavunun mlkn ve ailesini kendi elleriyle ykma uratacak olan nebi
olduunu bilmiyor da olsalar, Allah onlara Musa ile fayda verdi.
Allah, Musay Firavundan koruduunda, Musann annesi, (olunun ldrlmedii
haberini alnca) kalbindeki zntden kurtulmu olarak sabahlad. Daha sonra,
Allahu Teala kendi annesinin memelerine ynelmesi iin, ona st-nineleri haram
kld. Bylece, annesinin sevincini eksiksiz klmak iin, Musay annesine emzirtti.
eriat ilmi de byledir. (Musann ancak annnesinin memesinden st emerek
beslenmesi gibi, her nebinin mmeti de ancak kendi eriatlarnn ilmiyle ruhlarn
beslerler ve dier nebilerin eriatlar o mmete haram klnmtr.) Allahu Teala yle
buyurmutur: Sizden herbiriniz iin Biz bir eriat ve minhac getirdik [Mide
Suresi, 5/48] ve buradaki min-hace sz, geldii kayna antrr bir ekilde
ondan geldi demektir. Tpk bir aa dalnn ancak kkyle beslenmesi gibi, bu
kaynak onun (yani, bir nebinin mmetinden olan kulun) gdas oldu. Bylece, bir
eriatta yasaklanan ey, dier bir eriatta helal klnd yani, surette helal klnd.
Bununla demek istediim, (helal klnan) o eyin iin aslna baklrsa, gemiteki
(haram klnm olan) eyle ayn olmaddr, nk o, yeni bir yaratltr ve tekrar
yoktur. Bundandr ki biz sana tenbih ettik. Buna, Musann st emmesinin
yasaklamasyla iaret edilmitir. nk, onun annesi gerekte onu emzirendir, onu
douran deil. Douran anne onu emaneten tad, bylece ocuk ondan dodu ve
istemsiz olarak annesinin hayz kanyla beslendi. Bu, ocuu zerine minnet etmesin
diye byledir. nk eer ocuk bu kanla beslenmeseydi ve bu kan, kendisinden
kmasayd, onu ldrr ve hastalanmasna neden olurdu. Bylece, bu kan ile
beslenmekle, ceninin annesi zerinde minneti szkonusudur. nk ocuk, bu
kanla beslenmekle, annede kaldnda ve dar atlmadnda veya cenin tarafndan
besin olarak alnmadnda, annesine gelebilecek olan zarardan korudu. Halbuki
emzirenin durumu farkldr, nk st vermekle ocuun hayatn ve varln
srdrmesini dilemitir. Kendisini dourandan baka bir kadnn, onu douran
zerinde bir stnl olmasn ve ocuunun eitimiyle gz aydn olsun,
kucanda onun bymesine ahid olsun da zlmesin diyedir ki Allah, Musann
emzirilmesini, kendisini douran anneye vermitir.
Ve Allah Musay (kendi beer olmakl olan) sandn skntsndan kurtard. Musa,
her ne kadar tabiatn dna kmadysa da, Allahu Tealann ilahi ilimden kendisine
verdii eyle tabiat karanln yrtt. Ve Allah, bana getirdii [mbtela] eye kendi
nefsinde gsterdii sabr gereklensin diye, onu birok ortamlarda snad.
Allahu Tealann Musann bana getirdii [mbtela] ilk ey, Allahn verdii ilhamla
ve onun srrnda verdii gle [tevfik] kendisi bunun byle olduunun bilincinde
olmakszn Kbtyi ldrmesidir. Ama, Rabbinin emri gelinceye kadar beklememi
olmakla birlikte, onu ldrm olmaktan sknt duymad. nk nebi, kendisine
bildirilinceye kadar, (yaptnn) bilincinde olmadndan dolay, batnda
masumdur. Ve ite bundandr ki, Hzr ona ocuun ldrlmesini gsterdi. Musa
ocuun ldrlmesini doru bulmad ve kendisinin Kbtyi ldrm olduunu
hatrlamad. Bunun zerine Hzr ona yle dedi: Bunu kendiliimden yapmadm
[Kehf Suresi, 18/82]. Bu szle, Musay kendi mertebesinden, yani Kbtyi lahi
Emirle ldrm olduundan haberdar etti nk nebi, bunun bilincinde olmasa
bile, (nebi olmaklyla) iin aslnda yaptklarnda masumdur.
Hzr ona geminin delinmesini de gsterdi. Bu, zahirde helak ve batnda ise
gasbedicilerin [gasb] elinden kurtulmaktr. Ve Hzr bunu, Musann kendisini drt
bir yandan saran suya brakld, ve zahiri helak ve batn kurtulu olan sanda
nazire olarak yapt. Ve annesi, gasbedici [gasb] Firavunun, Musay elinden zorla
alp, onu kendi gzleri nnde ldrecei korkusuyla bunu yaptnda, Allah byle
yapmasn, kendisi bunun bilincinde olmakszn, ona vahy etti. Ve Musay (gnn
birinde) emziriyor olaca iine dodu. Ve (eer yannda kalacak olursa) Musann
ldrlecei korkusuyla, onu sulara brakt. Ve atasznde denildii gibi, Gz
grmeyince gnl katlanr. Dolaysyla, Musann bana gelecekleri kendi gzyle
grme korkusuyla korkmad, ve ona ilikin olarak gzn grmesinin zntsyle
zlmedi. Ve gnn birinde Allahn onu kendisine geri verecei yolundaki hsn-
zan kendisinde baskn kt ve kendisindeki bu zanla yaad. Ve mit, korku ve
zntye karttr. Kendisine ilham olunduunda, belki de bu, Firavunun ve
Kbtlerin helaknn kendi eliyle olaca resuldr dedi ve bu zanla yaayp mutlu
oldu. Ve bu zan, iin aslnda (kendisine ilham olunmu bir) ilimdir.
Daha sonra Musa, peine dldnde, zahirde korktuundan, ama mnada
kurtuluu sevdiinden [hubb], kaarak oray terketti. Ve gerekte hareket, her zaman
iin, sevgidir [hubb] ve bundan ibarettir; hareketi grenin (hareketin sevgi olduuna)
perdeli olmas, hareketin sebebi olarak baka eyler grmesidir ve hareketin sebebi
bunlar deildir. nk, gerekte hareket, alemin, skun ierisinde bulunduu
yokluktan [adem] varla [vcud] hareketidir. Bylece, alemin varlndan ibaret
olan hareket, sevgi [hubb] hareketidir. Ve Resulallah (sav), Ben gizli bir hazineydim,
bilinmeye muhabbet ettim szyle hi kukusuz buna iaret etmitir. Bu muhabbet
olmasayd, alem kendi aynnda zahir olmazd. Bylece, alemin yokluktan [adem]
varla [vcud] hareketi, Yaratcnn sevgisinin [hubb] varla doru hareketidir. Ve
kendisinde yokluun deimezliini [sbut] mahede etmi olan alem de ayn
ekilde, kendini varlk olmaklnda mahede etmeyi sever. Ve onun deimez bir
yokluktan her bir ynden varla hareketi, Haktan ve kendinden doru bir sevgi
hareketi oldu. Ve kemal kendisi iin sevilir. Ve Hak Tealann Kendisine ilikin ilmi,
Kendisi alemlerden gani olduundan dolay, ancak Kendisine aittir. Ve Onun iin
geri kalan ey, alemin aynlar olan bu aynlardan ortaya kan hdis ilimle, ilim
mertebesinin tamamlanmasdr. Ve alemin aynlar varolduklarnda, kemal sureti,
hdis ve kadim ilimle zahir olur. Dolaysyla, ilim mertebesi iki yn ile kmil olur.
Ayn ekilde, (alemin aynlar ile birlikte) varlk mertebeleri de kmil olur. nk,
kimi varlklar ezel olduu halde, kimisi de ezel deildir. Ezel olan varlk, Kendi
nefsiyle varolan Hakkn varldr. Ve ezel olmayan varlklar ise, deimez alem
suretlerindeki Hakkn varldr, ve bu varlklar hdis olarak adlandrlrlar, nk
bunlarn kimisi, kimi dierlerine zahir olur. Bylece O, alem suretlerinde Kendini
zahir klar ve varl kemale erdirir. Bylece, alemin hareketi kemale duyulan
sevgiden oldu. Bunu anla!
Grmez misin ki O, alem olarak adlandrlann aynndaki etkilerinin zuhurunun
yokluundan dolay simlerde olan eye (yani, darlk ve skntya), lahi simlerden
nasl Nefes verdi. Ve bylece rahat, Hak iin sevilen oldu ama bu rahata ancak
ulvi ve sfli suretlerin varlyla eriti. Ve hareketin sevgi iin olduu kesinlendi,
yle ki, oluta [kevn] sevgiye nisbeti olmayan bir hareket yoktur. Ve bunu alimlerden
kimisi bilir, kimi alimler ise nefslerine egemen olan grnrdeki yakn-sebeple
rtlmlerdir.
Kbtnin ldrlmesinden sonra Musada korku grld, ama bu korku,
ldrlmekten kurtulmaya sevgi duymasyd. Bylece korktuu eyden katnda,
aslnda Firavundan ve onun yapacaklarndan kurtulmaya duyduu sevgiyle kat.
te bu nedenledir ki, o anda, kann sebebi olarak, grlen en yakn sebebi
syledi. Gsterdii bu yakn sebep (yani, korku) beerin bedensel sureti gibidir ve
kurtulmaya duyulan sevgi, bedeni yneten ruhun, bedeni iermesi gibi, bu yakn
sebebi ierir.
Nebiler, hitaplarnn genele ynelik olmasndan ve kendilerini iiten alimlerin
anlaylarna gvendiklerinden dolay zahir diliyle sz sylerler ve genelden (yani,
genel anlay dzeyinden) bakasna itibar etmezler. Nitekim Resul (sav), sadaka
vermeye ilikin u hadisinde bu mertebeye iaret etmitir: Kendisinden daha fazla
sevdiklerim olduu halde, Allahu Tealann atee atacandan korktuum kimseye
veririm. Dolaysyla, kendilerinde tamah ve nefsani tabiat egemen olan akl ve
basireti zayf kimselere itibar etti. Bylelikle resuller, ilim olarak getirdikleri ne varsa,
daha derinine inemeyenler kaftan [hilat] (yani, zahir ifade) dzeyinde
anlayabilsinler diye, bu ilmi en alt dzeydeki anlaya bryerek getirdiler. Bylesi
kimseler, bu ne kadar gzel bir kaftan! derler ve bunu anlayn son noktas olarak
grrler. te yandan, hikmet incilerini bulmak iin derinlere dalan incelikli dnce
sahibi kii, Bu kimse (yani, peygamber) hangi sebeple sultan tarafndan bu kaftana
layk grld? der. Ve kaftann deerine ve onun giysiler arasndaki derecesine
bakar ve buradan, bu kaftana brndrlm olann deerini bilir. Bylelikle,
kendisinden bakalarnca benzerine eriilmemi olan bir ilme eriir. Resuller ve
nebiler ve onlarn tahkik ehli vrisleri, alemde ve kendi mmetleri arasnda bu
mertebede olan kimseler bulunduunu bildiklerinden, ifadelerinde hem sekinlerin
[havas] hem de avamn anlayabilecei zahir dili ile konutular. Ve sekinler, avamn
anladn ve bundan fazlasn anlarlar ve bundandr ki, onlara sekin denmesi
yerinde olur ve bylelikle bununla avamdan ayrlrlar. Bylece, ilimleri tebli edenler
(yani, resuller, nebiler ve vrisler), bu zahir diliyle yetindiler. te Musann, Ben
sizden, selamet ve afiyeti sevdiim iin katm deil de, Ben sizden, korktuum
ey dolaysyla katm [uara Suresi, 26/21] demesindeki hikmet budur.
Ve Musa (Msrdan kap) Medyene geldiinde, (uayb aleyhisselamn ocuklar
olan) iki gen kz grd. cretsiz olarak onlarn hayvanlarn (kuyudan su ekerek)
suvard ve sonra ilahi glgeye snd. Ve yle dedi: Ey Rabbim, dorusu bana
indirecein her hayra muhtacm [Kasas Suresi, 28/24]. Bylece suvarma iiyle,
Allahu Tealann kendisine balam olduu hayr birledi ve nefsini, hayrn Kendi
indinde olduu Allaha muhta olmaklkla niteledi. Hzr, Musaya duvar cretsiz
olarak yeniden-rmeyi gsterdiinde, Musa ona byle yapmasndan (yani, duvar
cretsiz rmesinden) dolay itiraz etti. Bunun zerine Hzr, Musaya cret
almakszn hayvanlar suvarm olduunu hatrlatt. Hzr, buna benzer baka eyler
de gsterecekti, ama (Musann sabrsz olmasndan dolay) bunlardan szetmedi.
Bundandr ki, Resulallah (sav), ikisi arasnda geenlere ilikin olarak Hzrn (daha
baka eyler de) anlatmas iin Musann sessizliini koruyup itiraz etmemi
olmakln temenni etti. Bununla, Musann yapm olduu eyi (yani, Kbtyi
ldrm olmasn), buna ilikin bir ilmi olmakszn yapm olduu bilindi. nk
ilmi olsayd Allahn vg ve dorulamayla ehadet ettii Hzra kendi yapm
olduu eylerin benzerini yapm olmasndan dolay itiraz etmez, Hzrn bu yapm
olduklarn inkar etmezdi. Ama Musa, Allahn vd ve kendisini tabi kld
Hzrn art kotuklarn unuttu [gaflet] ama Allahn emrini unutmu isek, bu,
Allahn bize rahmetinden dolaydr. Eer Musa, bunu (yani, Hzrn ilmini) bilseydi,
Hzr ona, bilmediin eye.. [Kehf Suresi, 18/68] yani deneyimlemediin eye..
demezdi. Ve bu, Ben senin deneyimlemediin bir ilme sahibim; ayn ekilde sen de
yle bir ilme sahipsin ki, ben de onu bilmem demeye gelir. Ve bu ekilde Hzr,
adaleti gzetti.
Ve Hzrn Musadan ayrlmasndaki hikmet, Allahn Resul hakknda, Resuln
getirdiini alnz ve onun sakndrdndan saknnz [Har Suresi, 59/7] buyurmu
olmasndandr. Resuln ve risaletin deerini bilen ehlullah yani, Allah bilenler bu
sz karsnda durdular. Ve Hzr, hi kukusuz, Musann resul olduunu biliyordu.
Byle olunca, resule kar edebin gereini yerine getirmek iin, ondan geleni
gzetmeye balad. Musa Hzra, Eer bundan sonra sana bir kez daha bir ey
soracak olursam, benimle arkadalk etme [Kehf Suresi, 18/76] diyerek onu
kendisiyle arkadalk etmekten sakndrd. Ve Musa nc kez itiraz edince, o
zaman, Hzr ona, te bu, seninle benim aramda ayrlktr dedi [Kehf Suresi,
18/78]. Ve Musa onu vazgeirmeye almad ve ondan kendisiyle arkadal
srdrmesini istemedi. nk Musa, Hzr kendisiyle arkadalk etmekten
sakndran kendisindeki risalet rtbesinin deerini biliyordu bylece, Musa sessiz
kald ve ayrlk gerekleti.
mdi sen, bu iki kiinin ilimde nasl bir kemale sahip olduklarna ve ilahi edebin
gereini nasl yerine getirdiklerine bak! Hzrn Musaya, Ben, Allahn bana
retmi olduu yle bir ilme sahibim ki, sen onu bilmezsin ve sen de Allahn sana
retmi olduu yle bir ilme sahipsin ki onu da ben bilmem diyerek, Musa
karsnda kendi durumunu kabulleniine ve gzettii adalete bak! Ve Hzr bu
szleriyle, onun mertebesinin yceliini bildii ve kendisi bylesi bir mertebeye
sahip olmad halde, Sen deneyimleyerek kavramadn eye nasl
sabredebilirsin? diyerek incitmi olduu Musann gnln ald. Ve bu (stnlk
kyaslamas nisbeti), Muhammed (sav) mmetinde, hurma aalarnn alanmas
hadisesinde zahir oldu. Resulallah (sav) ashabna, Siz dnya ilerini benden daha
iyi bilirsiniz buyurdu. Hi kukusuz, bir eyi bilmek, bilmemekten iyidir ve
bundandr ki Allahu Teala, Kendini, O her eyi bilendir [Bakara Suresi, 2/29]
szyle vd. Resulallah (sav), ashabnn dnya ilerinde kendisinden daha bilgili
olduunu kabullendi, nk kendisinin dnya ileri konusunda enine boyuna bir
ilmi yoktur. nk dnya ilerini bilmek bunlar deneyimlemeyi [zevk] ve
yaantlamay [tecrbe] gerektirir. Ve Resul (sav) bunun ilmiyle uramad. O,
nemlilerin en nemlisiyle urat. mdi, seni en byk edebden haberdar kldm.
Eer nefsini bu edebe uyarlayacak olursan, bundan fayda bulursun.
Ve Musann, Rabbim bana hkm verme kudreti balad.. sznden kastedilen
halifeliktir ve ..beni kitap getiren peygamberlerden kld [uara Suresi, 26/21]
sznden kastedilen ise risalettir. Ve her resul, halife deildir. Halife, kl ve
hkmranlk sahibidir, ama resul byle deildir kendisine gnderilmi olan
neyse, ancak onu bildirir. Eer bunun iin savar ve onu klla korursa, bu kimse
hem halife hem de resuldr. Nasl ki her nebi, resul deilse; her resul de halife
deildir nk resullere mlk ve bu mlk zerinde hkmetmeklik verilmemitir.
Firavunun Musaya, (Alemlerin Rabbi nedir? diyerek) Allahn mahiyetini
sormasndaki hikmete gelince: bu soruyu cehaletinden dolay deil, ama Rabbi
tarafndan resul olarak gnderildiini iddia eden Musann bu konuda doru
syleyip sylemediini snamak iin sordu. Firavun resullerin sahip olduklar ilmin
mertebesini bilen bir kimseydi, yle ki, onun cevabndan iddiasnda doru olup
olmadn karabilirdi. Ve orada hazr bulunanlardan dolay ifte anlaml bir soru
sordu; bylelikle kendisi sorduu soruya ald karlktan Musann doru syleyip
sylemediini anlayabilecekken, orada hazr bulunanlar bunu anlamayacaklard. Ve
Musa cevap verdiinde, iin hakikatn bilenlere gre cevap verdi. Bunun zerine
Firavun, kendi konumunu korumak iin, Musann kendisine sorulan soruya cevap
vermediini gsterdi. Ve anlaylarnn kt olmasndan dolay, orada bulunanlar iin
Firavunun Musadan daha bilgili olduu besbelli oldu nk Musa Firavuna
mahiyetten farkl bir cevap verdi. Ve grne gre bu, kendisine sorulan sorunun
cevab deildi. Ama Firavun, hi kukusuz, Musann ancak bu ekilde cevap
verebileceini biliyordu. Ve ashabna, Size gnderilen resulnz gerekte delidir
[uara Suresi, 26/27] yani, Benim kendisine sorduum sorunun cevab ona
rtldr. nk o eyin (yani, Hakkn zatnn) bilinmesi asla tasavvur edilemez
dedi (ve bylece halkna kar daha alim olduunu gsterirken, Musann risalet
davasnda doru sylediini onlar anlamakszn tasdik etti).
Mahiyete ilikin bir soru, hakknda soru sorulan ve kendi nefsinde bir hakikat zere
olmas gereken eyin hakikatine ilikin bir soru olduundan, yerinde bir sorudur.
Cins ve ayrmdan [fasl] oluan tanmlar, kendisinde bakalaryla ortak nitelikler
tayan her ey iin geerlidir. Ama cinsi olmayan bir eyin (yani, Hakkn), bakalar
iin szkonusu olmayan bir hakikat zere olmas gerekir. Dolaysyla, soru ehl-i
Hakka, doru ilme ve akl- selime gre dorudur. Ve bu sorunun cevab da, ancak
Musann Firavuna verdii cevap olabilir. Ve Musann, Zatn tanmn soran
kimseye Onun fiillerinden cevap vermesinde byk bir sr vardr. Bu ekilde, Zatn
tanmn alem suretlerinde zahir kld veya alem suretlerinden Kendisini zahir
klan Kendi sfatyla ayn kld. Ve unu demeye getirdi: Eer kesin bilgi sahibi
iseniz o zaman bilirsiniz ki O, ulvi olandaki ki bu semadr ve sfli olandaki ki
bu da arzdr alem suretlerini Kendisinde zahir klan veya bu suretlerin kendisiyle
Zahir olandr. (Bu cevap zerine) Firavun, ashabna dnerek, O hi kukusuz
delidir [uara Suresi, 26/27] dedi ki bunun anlamn yukarda aklamtk. Ve
sonra, Musa kendi ilahi ilimdeki mertebesini Firavun bilebilsin diye ve onun bunu
anlam olduunu bildiinden szlerine unu da ekledi: O, dounun ve batnn..
yani, zahirin ve btnn ..ve ikisi arasnda bulunanlarn Rabbidir [uara Suresi,
26/28]. Bylece O, her eyi bilendir [Hadd Suresi, 57/3]. Eer aklederseniz..
[uara Suresi, 26/28] sz de, Eer kaytlayc iseniz.. anlamna gelir nk akl,
kaytlamadr.
Musann verdii ilk cevap, kesinlik sahiplerinin [ehl-i yakin] cevabdr ki onlar
kef ve varlk ehlidir (yani, onlar, Hakkn bir olan varln her eyde ve kendi izafi
varlklarnda mahede edenlerdir). Bundandr ki Musa, Eer kesinlik sahibi
iseniz.. dedi [uara Suresi, 26/24] yani eer kef ve varlk sahibi iseniz, size
uhudunuzda ve varlnzda kesin kldnz eyi bildirdiimi anlarsnz; yok eer
akl ve kaytlama ehli olup, aklnzn size verdii delillerle Hakk zglletirirseniz
[hasr], buna karlk olarak ben de size ikinci cevabm veririm. Bylece Musa,
stnlk ve doruluunun Firavun tarafndan bilinebilmesi iin, bu iki vecih ile
zahir oldu. Ve Musa, ona verecei cevab hemen anlayacan veya anlayabilecek
durumda olduunu biliyordu. Bunun sebebi, Firavunun mahiyeti sormu
olmasdr ve Musa, nedir? sorusunun (yani, cins ve ayrmdan oluan) bildik
terimler zere olmadn bilmesindendir ki, Firavunun bu sorusuna cevap verdi.
Eer Musa, bundan baka bir ey anlam olsayd, sorusunu hatal bulurdu (ve bir
cevap vermezdi). Ve Musa, hakknda soru sorulan, alemin ta kendisi [ayn] olarak
ortaya koyunca, Firavun da kendisine ayn dil (yani, tevhid dili) ile seslendi ama
orada bulunanlar bunu anlamadlar. Ve Firavun Musaya yle dedi: Benden
bakasn ilah edinecek olursan, ben seni hapsedilmilerden klarm [uara Suresi,
26/28]. Burada (hapis zindan anlamndaki) sicn szcnde bulunan s harfi
artk-harftir [harf-i zaid]. Bylece bu artk-harf kaldrldnda Firavunun sz yle
bir alm kazanr: Seni rterim [cenn]. nk sen, benim bu ekilde bir sz
sylememi hakl karan bir cevap verdin. Eer bana, Vaadettiin eyle (yani, beni
hapsedilmilerden klacan sylemekle) cehaletini aa vurdun; ayn bir olduu
halde (ikimiz arasnda) nasl ayrm gzetebilirsin? diye soracak olursan, sana yle
derim: Ben sadece aynn mertebeleri arasnda bir ayrm gzetiyorum. Ayn
ayrmlamad ve kendinde blmlenmedi. Ve ey Musa, u anda benim rtbem bilfiil
sana tahakkm etmektedir. Ve ben ayn itibaryla senim, ama rtbe itibaryla senden
bakaym.
Ve Firavun, kl zoruyla halife olup, rf-i eride zor kullanan biri de olsa, tahakkm
konumunda zamann sahibi olduundan, Ben sizin yce rabbinizim [Naziat
Suresi, 79/24] dedi yani, her ne kadar belli bir bakmdan herkes birer rabb ise de,
benim sizin zerinizde tahakkmmn zahir olmasyla bana verilen eyden dolay
btn bu rabblerin en ycesi benim dedi. Ve bycler Firavunun kendilerine
syledii bu szn doru olduunu bildiklerinden, onu inkar etmediler. Ve onun bu
szn dorulayarak yle dediler: Sen ancak bu dnya hayatnda
hkmedebilirsin. O halde, ne hkm vereceksen ver; devlet senindir [Naziat Suresi,
79/24]. Ve bylece Firavunun, Ben sizin yce rabbinizim sz dorulanm [sahih]
oldu. Ve her ne kadar, Hakkn ayn ise de, suret Firavun iindir. Ve Firavunun batl
suretinde Hakkn ayn, bycleri, ancak bylesi bir sebeple eriebilecekleri
mertebeye ulamalar iin, ellerini ve ayaklarn keserek ast. nk, sebeplerin
ortadan kalkmasnn hibir ekilde yolu yoktur ve bu, sebepleri gerekli klann
deimez aynlar olmasndan dolay byledir ve bu deimez aynlar varlkta ancak
suretler yoluyla, yani eylerin kendi deimezlikleri ierisinde kendilerinde
bulundurduklar ne ise ona gre biimlenen suretler yoluyla zahir olurlar. Bundandr
ki, Allahn kelimelerinde deime yoktur [Yunus Suresi, 10/65]. Ve Allahn
kelimeleri, mevcud aynlardan [ayan- mevcudat] baka bir ey deildir. Bylece,
deimezliklerinden dolay Allahn kelimelerine nceden olmaklk [kdem] nisbet
olunurken; varlklar ve zuhurlar dolaysyla da onlara sonradan olmaklk [huds]
nisbet olunur. Bu tpk bir kimsenin, Bugn bize bir adam veya bir misafir
kageldi dediinde, bu adam bugn kageldi [hadis] diye, bu adamn
kagelmesinden nce bir varl olmamasnn gerekmemesi gibidir. Ayn ekilde
Allahu Teala, yce kelamnda ki bu kadm bir kelamdr yle buyurdu: Onlara
Rabblerinden yeni bir kelam gelse [kelam- muhdes] dinleyip, hemen alaya alrlar
[Enbiya Suresi, 21/2]. Ve yine yle buyurdu: Onlara Rahmandan yeni bir kelam
gelse, ondan yz evirirler [uara Suresi, 26/5]. Ve rahmet, ancak rahmetle gelir ve
rahmetten yz eviren azaba ynelir ve azap da rahmetin yokluundan baka bir ey
deildir.
Ve Allahn, Yunus kavmi mstesna, azabmz grdklerinde iman etmeleri
kendilerine bir fayda vermez; Allahn kullar hakknda sregelen adeti budur
[Yunus Suresi, 10/98] szne gelince: bu sz, azab grenlerin imannn kendilerine
ahirette fayda vermeyeceine iaret etmez. Yce Allahn bundan murad ettii ey,
onlardan azabn bu dnyadayken kaldrlmayacadr. Bylelikle, Firavun iman
ettii halde azaba urad. Eer, eceli geldiinde lmnn kesin olduunu bilen bir
kimsenin iinde bulunduu durumda olsayd, bu byle olurdu. Ama, hal karinesi,
Firavunun leceinin kesin olduunu bilmediine iaret eder. nk, mminlerin,
Musann asas ile denize vurmasyla, denizde alan kuru yol zerinde
yrdklerini grd. Ve Firavun iman ettii srada, helak olacann kesin olduunu
bilmiyordu tpk, lm annda bulunanlarn tersine, lmn kendisine
dokunmayacan uman kimseler gibi. Dolaysyla Firavun, lmn deil,
kurtuluun kesin olduunu dnerek, srailoullarnn inandna inand. mdi,
Halid bin Sinann hikmetine gelince: Davetinde Berzah Nbvvetini zahir kld.
Berzahta olanlar, ancak lmnden sonra bildirecei iddiasnda bulunarak,
berzahtaki hkmn, dnya hayatnn sureti zere olduunu haber verebilmek iin
ve bylece btn resullerin dnya hayatlarnda haber verdikleri eylerin
doruluklar bilinsin diye, gmld yerden geri karlmasn, kendisine soru
sorulmasn emretti.
Halidin byle yapmasndaki amac, btn bir alemin, resullerin getirdii eye iman
etmesi ve bylelikle, rahmetin btn bir alem zerine olmasyd. nk o, hi
kukusuz, nbvvetinin, Muhammedin (sav) nbvvetine yakn olmasyla
ereflendirildi ve, Allahu Tealann Efendimizi alemlere rahmet olarak [Enbiya
Suresi, 21/107] gnderdiini biliyordu. Kendisi bir resul deildi ve tebli ile
grevlendirilmemi olsa da, Muhammed risalette bu rahmetten bol bol nasib
alnmasn diledi. Dolaysyla, yaratla ilikin ilmini artrmak iin (berzahta) bundan
(yani, bu genel rahmetten) nasib almay diledi. Bundandr ki (yani, bu hal kendisinin
nasibi olmadndandr ki), kavmi onu zayi etti. Ve Nebi (sav) onun kavmini zayi
oldular biiminde nitelendirmedi; tersine, diledii eye erimesinin nne getikleri
iin, kendisine ilikin olarak onu zayi ettiler biiminde bir nitelendirmede
bulundu.
O halde, acaba Allahu Teala onu niyetinin mkafatna eritirdi mi? Tersi
dnlemeyecek bir ekilde, hi phesiz onun iin niyetinin mkafat vardr.
Burada anlamazlk ve phe bu mkafatn niteliine ilikindir yle ki, acaba
temenni edilen bir eyin olmasyla elde edilecek olan mkafatla, temenni edilen bir
eyin olmamas durumunda elde edilecek olan mkafat denk olur mu, yoksa bunlar
birbirlerine denk deil midir?
eriatta bunlarn denk olduunu teyid eden birok hkm vardr. rnein, cemaatle
namaz klmak iin gelip de namaza yetiemeyen kimseye, cemaatle namaz klm
olanlarn kazand mkafat verilir. Ayn ekilde, yoksul olup hayrl bir i yapmak
iin servet ve mal sahibi olmay dileyenlere de, o hayrl ii yapanlarn dengi bir
mkafat vardr. Yine de, tekiler iin hem niyetlerine hem de amellerine karlk bir
mkafat vardr bunlar niyetleriyle amellerini birlemilerdir.
Ve Nebi (sav), niyetlerini gerekletirenlerle, niyetlerini gerekletiremeyenler iin
kesin bir hkm ortaya koymad. Ama grne baklrsa, bu ikisinin (kazanaca
mkafat) arasnda denklik yoktur. Ve bundandr ki, Halid bin Sinan, niyetiyle amelini
birletirerek, bu ikisinin mkafatn alabilmek iin, (berzahta olanlar) bildirmeyi
istedi.
Benim onlara duyduum evk daha da gldr [edid] dedi. Ve Onun bu evki,
katksz ve mahrem bir kavuma [lika-i hs] iindir. nk Resulallah (sav),
Deccala ilikin bir hadisinde, lmedike, hibiriniz Rabbinizi gremezsiniz dedi.
Byle olunca, bu ekilde (yani, bylesi yein bir evk duyuyor olmakla) nitelenene
(yani, Hakka) evk duyulmas kanlmazdr. Dolaysyla da, Hakkn bu yakn
olanlara (yani, kendisine evk duyanlara) kendilerini gryor olmakla birlikte evk
duyuyor olmas apak bir durumdur [sabit]. Bylece Kendisini grmelerini arzu
eder [muhabbet] ki onlar bundan alkoyan dnya makamdr. mdi, Onun
(Davuda ynelik) bu sz, tpk biliyor olduu halde ta ki bilelim demesinde
olduu gibidir. yleyse O, ancak lmle birlikte varlk bulacak olan bu zgl sfata
(yani, Kendisinin mahede olunmaklna) evk duyar. Ve onlarn Ona duyduklar
evk ancak lmle diner. Ve Hak Teala, buna ilikin olarak u teredddn dile
getirdi: Mmin bir kulumun cann alrken tereddt ettiim kadar hibir eyde
tereddt etmem. Ben onu incitmekten duyduum nefret lsnde o da lmden
nefret eder; ama Bana kavumas kanlmazdr. Bylece O, lm anarak onu
(mmin kulunu) kederlendirmemek iin lmesi kanlmazdr demek yerine, ona
Kendisine kavuma mjdesini verdi. Resuln, lmedike, hibiriniz Rabbinizi
gremezsiniz szndeki gibi, insann Hakka kavumas ancak lmle birlikte
olduu iindir ki, Allahu Teala Bana kavumas kanlmazdr dedi. Ve Hakkn
duyduu evk, bu nisbetin (yani, lm srasnda ortaya kan grme nisbetinin)
varlk bulmas iindir.
Sevgili beni grmeyi nasl da arzuluyor
Ama benim duyduum arzu daha da ok
kimiz de elemliyiz, ama kavuma vakti henz gelmedi
Ben szlanmaktan ikayetiyim, O da yle.
O, insana Kendi ruhundan flediini syledi; bylece, Onun duyduu evk ancak
Kendisinedir. Kendi ruhundan olmasyla, onu Kendi suretinde yarattn grmez
misin? nsann oluumu bedendeki, karmlar [ahlat] olarak adlandrlan drt
unsurdan olutuu iin; bedende bulunan rutubetten dolay, Onun flemesi, nefste
bir tutuma meydana getirdi. Byle olunca, oluumu dolaysyla, insandaki ruh, ate
oldu. Bundandr ki, Allahu Teala Musayla, ancak ate suretinde konutu; ki, (ate
aramak iin yola km olan) Musann peinde olduu da bu ateti. Eer insann
oluumu (katksz bir ekilde) tabii olsayd, ruhu nurdan olurdu. Allahu Teala,
fleme biimindeki rtk ifadeyle, bu ruhun Rahmann Nefesinden geldiine
iaret eder. Ve bu Nefesin flenmesi sonucunda da, insann ayn zahir olur.
Bundandr ki, Kendisine ruh flenenin (oluumundaki unsurlarn) istidadndan
dolay, tutuma nur deil de, ate oldu. Dolaysyla, insan insan klan eyde (yani,
kendisine flenen ruhta), Hakkn Nefesi btn oldu.
Sonra Allahu Teala, onun kendi sureti zere olan ve ona itiyak duyan bir dier
kiiyi ortaya kard ve buna kadn adn verdi. Ve kendi sureti zere zahir
olduundandr ki, kadna itiyak duydu bu, kendi nefsine duyulan itiyaktr. Ve
kadn da, ona evk duydu bu da, kendi yurduna duyulan itiyaktr. mdi, ona
kadn sevdirildi, nk Allah Kendi sureti zere yarattn sevdi ve bundan
dolaydr ki, gleri [kadr] ve menzilleri azim ve tabii oluumlar yce olduu halde,
nuran melekleri onun nnde secde ettirdi. mdi, iliki buradan ortaya kt ve suret,
iliki ynnden en byk, en yce ve en mkemmel olandr. Bu, ift [zevc] olmadr,
yani Hakkn varlnn kutupsallamasdr [ef] tpk bir kadnn, varlyla,
erkei kutupsallatrmas [ef] gibi. Bylece Hak, erkek ve kadn ls zahir oldu.
Kadn, kendi asl olan erkee nasl itiyak duyduysa, erkek de, kendi asl olan
Rabbine itiyak duyar. Byle olunca, Allahu Teala, Kendi sureti zere olan nasl
seviyorsa, Rabbi ona kadnlar sevdirdi. Ve sevgi, ancak varlnn kendisinden
olduuna [tekevvn] yneliktir. Hal byle olunca, erkek, varlnn Kendisinden
olduunu [tekevvn], yani Hakk sever. te bu nedenledir ki, bana sevdirildi
demitir ve duyduu sevgi, sureti zere olduu Rabbine ilikilenmi olduundan,
severim dememitir hatta kendi hanmna sevgisinde bile. nk hanmn
Allahn kendisini sevmesi vastasyla ilah hallenimden [tahalluk- ilah] dolay
sevdi.
Bir erkek, bir kadn sevdiinde, ona kavumak ister, yani akn amac olan
kavumay diler ve insann unsursal oluum suretinde elerin birlemesinden daha
byk bir vuslat yoktur. Ve bundandr ki, ehvet btn bir bedenine yaylr. Ve
bundan dolay, kendisine gusletmesi emrolundu. Bylece, ehvetin ortaya kyla
kadndaki hilie erme [fen] genel olduu iin, temizliin de genel olmas gerekti.
Allah, kulunun Kendisinden bakasnda haz bulabileceini [iltizaz] sanmasn
kskanr, bylece O, kulunu, Hakka dnebilsin ve hilie erdii [fen] kadndan
doru Kendisine bakabilsin diye guslle arndrr; nk kadnda grd Ondan
bakas deildir.
Erkek, Hakk kadnda mahede ettiinde, (Hakkn kadnda edilgin bir tarzda
zuhur etmi olmasndan dolay) Onu (zuhurunun) edilgin [mnfail] olmaklnda
grr. te yandan Hakk, kadnn kendinden zuhur etmi olmas (yani, kendinden
bir para olmas) dolaysyla, kendi nefsinde mahede ettiinde, Onu (Hakkn
kadndaki-kendinde etkin bir tarzda zuhur etmi olmasndan dolay) etkin [fail]
olmaklnda grr. Ne var ki, Onu, kendisinden olann [mtekevvin] suretini
aklna [istihzar] getirmeksizin mahede ettiinde, Onu dorudan Haktan edilgin
[mnfail] olmaklnda grr. Ne var ki, erkek Hakk en eksiksiz ve en kmil olarak
kadnda grr [uhud], nk bu ekilde Hakk hem etkin [fail] olmaklnda hem
de edilgin [mnfail] olmaklnda mahede eder. te yandan, Hakk yalnzca
kendinde mahede ettiinde, Onu ancak edilgin olmaklnda grr [uhud].
Bu nedenledir ki, Resul, Hakkn kadnlarda kmil bir ekilde grlmesinden
[uhud] dolay, onlar sevdi [muhabbet]. Hak, hibir zaman maddeden soyut olarak
sonsuza dek mahede edilemez, nk O, Kendi Zatnda alemlerden ganidir.
dereceyledir ki, Hak, erkeklerden ayrk oldu ve bununla alemlerden gani ve ilk
eyleyici [fail-i evvel] oldu. nk suret (yani, bu balamda, taayyn-i evvel
mertebesi) ikinci eyleyicidir [fail-i sani]. Dolaysyla Hak iin szkonusu olan
evveliyet, suret iin szkonusu deildir. Byle olunca, aynlar, mertebeler halinde
birbirinden (belirli niteliklerle) ayrt. Ve (aynlarn hakikatlerini bilen) her arif kii,
Hak sahibi olan herbir eye (yani, herbir ayna) hakkn verdi. te bunun iindir ki,
Muhammedin (sav) kadnlara sevgisi, Allahn sevdirmesiyle oldu. O, her eye
halkn verdi [Taha Suresi, 20/50] ve bu da onun (yani, o aynn) Hakknn ta
kendisidir. O halde, bu Hakk her eye ancak hakettiince verdi ki hakeden de,
bunu kendi zatyla hak etti.
Ve (Resulallah kendisine sevdirilen eyleri anarken) kadnlar ne ald, nk
kadnlar edilginlik mahallidirler. Nitekim (diil nitelikte olan) tabiat (da) kendisinden
suret ile varolan eylerden nce gelir. Ve tabiat gerekte ancak Rahman Nefestir.
nk Nefes, heyulan cevherde, zellikle (de) yldzlar aleminde yaynd iin, ona
alem suretlerinin ycesi ve aas [ala ve esfel] flendi. Fakat Rahman Nefesin
nurani ruhlar aleminde ve arazlarda yaynmna gelince, buradaki yaynm bakadr.
Sonra, Resulallah (sav) bu (Bana dnyanzdan ey sevdirildi..) hadisinde diil
olan eril olana stn [galib] kld ve bu ekilde kadnlara ihtimam gsterdi.
Bylece derken ancak diil oulluk iin kullanlan selas kelimesini kulland.
Ne var ki (sayd ey, yani kadnlar, gzel koku ve namaz kelimelerinden)
biri, yani gzel koku [tb] kelimesi erildir ve Araplarn adeti her zaman iin eril
olana ncelik vermektir. (Dolaysyla Arapann bu temel kural gz nnde
bulundurulursa Resulallahn selas yerine, eril olana ncelik vererek selase
demesi gerekirdi.) rnein, Arapada Fatmalarla Zeyd ktlar denildii zaman,
fiil diil olarak deil, eril olarak sylenir; yani erkein tek ve kadnlarn birden fazla
olmalarna karn, fiil yine de diil deil, eril olarak kullanlr. Halbuki Resul,
Araptr (ve dolaysyla Arapann bu kuraln bilmediinden deil, baka bir eye
iaret etmek iin, bilerek byle kulland). mdi Nebi (sav), kadnlara ynelik
sevgisinin kendi nefsinin bir tercihi [ihtiyar] olmadna iaret etti. Bylece Allah,
ona bilmedii eyi retti. Ve (kadnlarn, insan trnn varlnn asl olduu ve
edilginlik mahalli olduunu retmesiyle ve bu ekilde kadnlar sevdirmesiyle)
Allahu Tealann ona verdii ltuf ok byk oldu. Resulallahn (sav) diili eril
olandan stn tutmas ite bu nedenledir. Resulallah (sav) hakikatleri nasl bilmekte
ve her eyin hukukunu nasl gzetmektedir, bir bak!
Daha sonra, son sylediini (yani, namaz) diil olmakl itibaryla ilkine (yani,
kadnlara) benzer klarak, bu ikisinin arasna eril olan (yani, gzel koku anlamna
gelen tbszcn) koydu. Kadnlarla balad ve namazla bitirdi ve bunlarn
her ikisi de diildir ve (eril bir terim olan) gzel koku bunlarn arasndadr tpk
(iki diil arasnda bulunan) kendi varlnda olduu gibi. nk erkek, kendisinden
zuhur ettii Zat ile (ki bu diil bir terimdir) kendisinden zuhur eden kadn arasnda
bir yerdedir. Bylece o, biri gerekten diil ve dieri itibar olarak diil olan iki diil
ayn arasndadr. Bylece, nisa gerekten diil, salat kelimesi ise itibar olarak
diildir. Gzel kokuya gelince, bu kelime, bu ikisi arasna, demin, her eyin
Kendisinden varolduu Zat ile, mevcudiyeti (demin) kendisinden olan Havva
arasnda olmas gibi, (eril olarak) yerletirilmitir. mdi, eer dilersen (demin
varlk sebebi) sfattr dersin, ve eer dilersen (ilahi) kudrettir dersin ki her
ikisi de (zat gibi) diildir. Bylece, hangi mezhepten olmak istersen ol, ancak diil
olan nde gelir bulursun. Hatta, alemin varlnda Hakk sebep [illet] olarak ele
alanlar iin bile bu byledir nk illet kelimesi de diildir.
Ve Resulallahn (sav) gzel kokuyu anmasndaki ve bunu kadnlardan sonra
anmasndaki hikmete gelince: Bunun hikmeti, kadnda yaratl [tekvin] kokusu
olmasndan dolaydr. nk, atalar sznde denildii gibi, Kokunun en gzeli
sevgiliyle kucaklamadadr. Muhammed (sav) (btn bir taayynatn mebdei
olarak) katksz bir kul olarak yaratldnda, hibir zaman efendilik peinde olmad
(ilahi tasarruflar iin) edilgin [mnfail] olmaklyla, (uluhiyet hazretinde) secde
edici ve (rububiyet kapsnda) kyamda durucu olmaktan baka bir ey yapmad. Ve
Allahu Teala ondan (yani, taayyn-i evvel olan bu hakikat- Muhammediyeden)
yarataca [tekvin] eyi (yani, btn bir mkevvenat) yarattnda [tekvin], ona
etkin olmaklk rtbesini ve (varoluun) en gzel kokular olan Nefesler aleminde
etkide bulunmakl vermitir. Bundandr ki ona gzel koku sevdirilmitir. te
bundan dolay, gzel kokuyu, kadnlardan sonra anarak Hakkn, O, derecelerin
ykseidir [Mmin Suresi, 40/15] szyle ortaya koyduu derecelenmeyi gzetti.
nk Hak Teala Arn zerine Rahman smi ile oturmutur. O halde, Arn ihata
edip de ilahi rahmetin isabet etmedii hibir kimse yoktur. Rahman Ar zerine
istiva etti [Nur Suresi, 24/26] ve Ar her eyi ierisine alr ve Arn zerine oturmu
olan Rahmandr. mdi, alemde Rahmann hakikat ile rahmetin yaynm
gerekleir. Biz bundan hem bu kitapta hem de Fthat- Mekkiyede sz ettik.
Hak Teala, gzel kokuyu (tb, ayn zamanda iyilik ve temizlik anlamna da gelir)
Hz. Ayenin masumiyetini beyan eden Kuran ayetinde, kadn ve erkek arasndaki
nikaha ilikin olarak kullanlmtr: Habis kadnlar habis erkeklere, habis erkekler
habis kadnlara; temiz kadnlar temiz erkeklere, temiz erkekler temiz kadnlara
yararlar. Onlar (yani, Resulallahn eleri) kendileri hakknda sylenenlerden
berdirler [Nur Suresi, 24/26]. Hak Teala temiz [tayyib] olanlarn kokularn gzel
kld. nk sz nefestir ve nefes de gzel kokunun ta kendisidir. Bylelikle nefes
sz biiminde azdan ktnda, tayyib olan kimseden tayyib ve habis olan
kimseden de habis olarak dar kar. lahi Nefes olmalar itibaryla, btn nefesler
tayyibdir. vlesi [mahmud] ve yerilesi [mezmum] olmalar itibaryla da tayyib ve
habistirler. Sarmsak hakknda Resulullah Efendimiz (sav), Ben sarmsan
kokusunu kerih grrm buyurdu, yoksa, Ben sarmsa kerih grrm
buyurmad. Bylece, bir eyin aynnn kerih olduundan sz edilemez, ancak ondan
zahir olan eyin kerih olmasndan sz edilebilir. Ve irkinlik [kerahet], bir eyin rfe
Ve namaz gibi devam edildii srece kiiyi kendisinden baka eylerle megul
olmaktan alkoyan bir ibadet yoktur. Ve namazdaki Allahn zikri, namazn
ierisinde yer alan sz ve hareketlerden daha byktr. nsan- Kmilin namazdaki
halini Fthat- Mekkiyede betimlemitik. Allahu Teala Kuranda, Namaz insan
taknlk ve ktlkten alkoyar [Ankebut Suresi, 29/45] buyurmutur. nk
Allah, namaz klan kimseye namazdan baka herhangi bir eyle megul olmay
yasaklad. Ve Allahn zikrinden daha byk bir ey yoktur [Ankebut Suresi,
29/45] yani, namaz srasnda, kulun dileyiine karlk verdiinde, Hak Tealann
bu kulunu zikretmesi ve ona sen etmesi, kulun Hakk zikretmesinden daha
byktr, nk byklk [kibriya] Hakka aittir. Bylece Hak Teala yle der: Ve
Allah sizin ilediiniz eyi bilir [Ankebut Suresi, 49/45] ve o kimse, mahede
ediyor olarak kulak verdi [Kaf Suresi, 50/37]. Ve kulun, Hakkn sesleniine kulak
vermesi, namaz srasnda Allahn kulunu zikretmi olmasndandr.
Varlk, ancak aklla kavrayabileceimiz hareketten ortaya ktnda, bu hareket,
alemi yokluktan varla tad ve namaz btn hareketleri kendinde toplad. Ve
alemde (tr) hareket vardr. lk hareket, dikey harekettir ve bu, namazdaki kyam
halidir. Dieri yatay harekettir ve bu da namazdaki rku halidir. Ve nc de aa
doru harekettir ve bu da namazdaki secde halidir. mdi, insann hareketi dikeydir;
hayvanlarn hareketi yataydr; ve bitkilerin hareketi aa dorudur. Minerallerin ise
kendiliklerinden bir hareketi yoktur. Tan hareket etmesi, bir bakasnn kendisini
hareket ettirmesiyle olur.
Resulallahn (sav), Namaz benim gzmn aydnl klnd szne gelince;
kendisi bunun byle olmasn kendini nisbet etmedi, nk Hakkn namaz klana
tecellisi, namaz klandan deil, Haktan gelir. Gerekte, eer Hak bu sfat (yani,
tecelli ve uhudun kendi tarafndan vuku bulmasn) Resule Kendisi zikretmi
olmasayd; Kendisinden ona tecelli olmakszn namaz klmasn buyururdu. Ama
eer tecelli Hak tarafndan ba [imtinan] yoluyla olduysa, o halde Resuln
mahedesi de ayn ekilde Hak tarafndan ba yoluyla olmutur. Bundandr ki,
Namaz gzmn aydnl klnd demitir. Ve bu (gzn aydnl), Sevgilinin
mahede edilmesidir ve gz aydnl [kurre] karar bulma [istikrar]
szcnden trer: Bylelikle sevenin gz, geri kalan hibir eye gz kaymakszn
(Sevgilinin grmne) taklp kalr. Bu nedenledir ki, Hak Teala namazda saa sola
bakmay kuluna yasaklamtr [nehy]. nk namaz srasnda saa sola bakmak,
kulun kld namazdan eytann ald bir eydir; bununla, kulu Sevgilisini
mahede etmekten alkoyar. Eer Hak, sana soluna baknan bir kimsenin
(gerekten) Sevgilisi olsayd, bu kimse (sana soluna baknmak yerine) namaznda
bakn kbleden ayrmazd. Ne var ki insan bu zel ibadette Hakk mahede edip
etmediini nefsinin haline bakarak bilir. nk insan kendi nefsini bilir. Ve bir kimse
nefsinde olanlara d grnten dolay mazeretler getirse bile, nefsini mazur
gsterdiini ve onun hakknda doruyu sylemediini bilir. nk hibir eyin
kendi nefsini bilmezlii szkonusu deildir. nk bir kimse, kendi halini
deneyimler.
Ve namaz olarak adlandrlann bir dier blmlenii daha vardr. Hak Teala, bir
yandan Kendisine namaz klmamz buyurdu ve bir yandan da bizim zerimize
namaz klc [musalli] olduunu haber verdi bylece namaz bizden ve Ondandr.
mdi, O namaz klc olduunda, ancak Ahir smi ile namaz klc olur. Byle olunca
Hak, kulun varlndan sonra gelir. Ve O, kulun kblesinde kendi dnsel
kurgulamasyla veya taklit yoluyla tahayyl ettii Haktr. Ve bu itikat edilen ilah,
herbir kiide varolan istidadn farkl olmasndan dolay eitlenir. Nitekim Allahn
bilinmesi ve arifler hakknda sorulan soruya Cneyd-i Badadi Allahn rahmeti
onun zerine olsun yle demitir: Suyun rengi, kabnn rengidir. Ve bu, durumu
btn aklyla ortaya koyan bir cevaptr. te bu Hak, bizim zerimize namaz
klc olan Haktr.
Namaz klc [musalli] biz olduumuzda ise, (nce Hakk tahayyl edip, ondan
sonra namaz kldmzdan) bizim iin Ahir smi ortaya kar ve bu simde
gerekleniriz. Kendisinde bu sim ortaya kan kiinin halinden daha nce sz
etmitik. Bundandr ki, Onun indinde, halimizce oluruz ve O da bize, ancak bizim
Ona ilikin olarak getirdiimiz suret zre bakar. (Ve namaz klann, Ahir isminde
gereklenmesinden dolaydr ki, ona musalli ad verilmitir.) nk (Arapadaki)
musalli kelimesi, yarta ndekinden bir sonra gelen demektir.
Ve Hakkn, Her ey saltn ve tesbihini bilir [Nur Suresi, 24/41] sz, her ey
Rabbine ibadette sonradan gelme rtbesini ve istidad lsnce Onu tenzih ettii
tesbihini bilir, demektir. mdi, Halim ve Gafur olan Rabbine hamdetmeyen hibir ey
yoktur. te bundandr ki biz, alemin, kendini oluturan paralaryla tek tek
ayrntlanml olarak Hakk nasl tesbih ettiini anlayamayz. Ve, Kendi hamdyla
Onu tesbih etmeyen hibir ey yoktur [sra Suresi, 17/44] ayetinde bir mertebe
vardr ki, burada geen kendi hamdyla szndeki belirsiz zamir, tesbih eden kula
iaret eder. Yani o ey, Allah kendine mahsus hamd ile tesbih eder, demek olur.
Byle olunca kendi hamdyla szndeki zamir, eyin kendisine ait olur ve bu sz
kulun zerine olduu sen ile anlamn kazanr. Nitekim, itikat edenin ancak itikat
ettii laha sen ettiini belirtmitik. Ve o, nefsini, itikat ettii laha raptetmitir. Ve
iledii ameller, kulun kendisine dner. yleyse, ancak kendi nefsine sen etmi
olur. nk hi kukusuz sanat ven kimse, sanaty vm olur. nk sanat
eserinin gzel olmas veya gzel olmamas, gerisingeri sanatya dner. Ve, itikat
edilen ilah, onu kendi tahayylnde oluturan kimsenin oluturduu bir eydir.
mdi, itikat ettii ey zerine sens, (sonuta) kendi nefsi zerine sensdr. Ve
bundan dolay, kendi itikadndan baka olanlar yerer. Ve eer insaf etseydi, byle
olmazd. Bu zgl mabuda sahip olan kii, kendinden bakalarnn itikadna
itirazndan dolay, Allah hakknda itikat ettii eyde hi kukusuz cahildir. nk,
eer Cneyd-i Badadinin, Suyun rengi, kabnn rengidir szn anlasayd, her
itikat sahibinin itikatn teslim eder, ve Allahu Tealay her itikatta ve her surette
bilirdi. Ne var ki mabudu kendine zg klan, zan zredir, ilim sahibi deildir.
Bundan dolaydr ki, Allahu Teala, Ben kulumun zann zereyim buyurdu. Bu sz,
Allahn kuluna ancak kulunun itikat ettii surette zahir olduu anlamna gelir kul
ister mutlak klsn ister kaytlasn, bu byledir.
mdi, itikat edilen ilah, snrlla sahiptir. Ve bu snrlla sahip olan ilah, kulun
kalbine san ilahtr. nk, mutlak ilah, hibir eye smaz. nk o, eylerin ta
kendisidir ve nefsinin ta kendisidir. Gerekte, bir eyin kendi nefsine sd ya da
smad sylenemez. yi anla! Ve Allah doruyu syler, doru yola iletir.