You are on page 1of 181

Alain Badiou

Etik
Ktlk Kavray zerine Bir Deneme
(1937)

Rabat

normale

Fransz

doumlu

superieure'de

(ENS)

filozof

okudu;

Alain

Louis

Badiou,

Ecole

Althusser'in

rencisi oldu ve Jacques Lacan'n seminerlerini takip etti. Aka


demik kariyerinin
de

tannr.

yan

Fransz

yelerinden

sra

Gen

siyasal

alandaki militan

Komnistler

Birlii'nin

kiiliiyle

nde

gelen

biri olan Badiou, dalineaya kadar da L'Organi

sation politique adl rgt iinde siyasal mcadelesini srdr


d.

ENS'de

Okulu'nda
sonra

hocalk
dersler

yapt
verdi.

ve

Paris'teki

2008

kresel

Uluslararas
ekonomik

btn dnyada byk bir tannda ulat.

Felsefe

krizinden
Birok ro

man, oyun ve deneme de kaleme alm olan yazarn Metis'


teki

eserleri

Baka

likte,
co

unlardr:

Etik

Bir Estetik (2010),


2012),

ile

Dn Bugn Jacques

birlikte,

bazlar:
potez

(2004),

2013).

Trkeye

(Monokl,

2011)

2012),

Bir

Lacan

(Eiisabeth

evrilmi

(Sel,

Yzyil

Idea

Dnce

dier

(Ara-lk, 2005),

Felsefe iin Manifesto

(Encore,

Sonsuz

(2006),

Komnizm Fikri (Siavoj Ziiek'le bir

Olarak

2011),

Roudines

eserlerinden

Komnist Hi

Tarihin

Komnizm

(Ayrnt,

Uyam1
2011),

Deleuzec Siyaset Diye Bir ey Var m dlf? (Norgunk, 2013).

Ayrca

yazarn

L'aventure

Fransz

Felsefesinin

birlikte

dzenledii

de

Serveni)

la

philosophie franaise

balkl kitab

Komnizm

Fikri

cs de Metis yayn programndadr.

(2012,

ve Slavoj "zizek'le

konferanslarnn

Metis Yaynlar

ipek Sokak 5, 34433 Beyolu, istanbul


Tel: 212 2454696 Faks: 212 2454519
e-posta: info@metiskitap.com
www.metiskitap.com
Yaynevi Sertifika No: 10726
Etik
Ktlk Kavray zerine Bir Deneme
Alain Badiou
ingilizce Basm:
Ethics, An Essay on the U nderstanding of Evil
Verse, 2001

Nous, 2003
Sylei ve Sonsz Peter Hallward
Metis Yaynlar, 2003
ilk Basm: Mart 2004
nc Basm: Aralk 2013
Yayma Hazrlayan: Blent Oral Doan
Kapak Resmi: George Crosz,

Cenaze Alay, yaklak 1917-18


Kapak Tasarm: Emine Bora
Dizgi ve Bask ncesi Hazrlk: Metis Yaynclk Ltd.
Bask ve Cilt: Yaylack Matbaaclk Ltd.
Fatih Sanayi Sitesi No. 12/197-203
Topkap, istanbul Tel: 212 5678003
Matbaa Sertifika No: 11931

ISBN-13: 978-975-342-444-8

Alain Badiou

Etik
KTLK KAVRAYlI ZERiNE BiR DENEME

eviren:

Tuncay Birkan

@}!

metis

iindekiler

evirenin nsz, Tuncay Birkan 7


ingilizce Basma nsz

11

Giri 17
insan Var mdr?

21

teki Var mdr?

33

Bir Nihilizm Figr Olarak Etik


Hakikatler Etii

50

Ktlk Sorunu

64

Sonu

Ek1

42

91

er

Siyaset

ve

Felsefe:

Alain

ingilizeeye evirenin Sonsz


Bibliyografya 171

Badiou'yle

137

Sylei

95

evirenin nsz

ALAIN

BAoou

ilk kitabm 1972'de yaymlamasna ramen yakn

zamanlara kadar Fransa dnda pek tannm bir dnr sayl


mazd. Levinas, Lacan, Derrida, Foucault, Deleuze, Baudrillard,
Kristeva, Lyotard, Irigaray gibi " star" dnrlerin eserleri bata
ngilizce olmak zere pe pee eitli dnya dillerine evrilir, her
birinin etrafnda devasa bir "yorum sanayii" oluurken, Badiou'
nn temel eseri saylan 1 988 tarihli Varlk

ve

Olay ngilizcede an

cak getiimiz yl yaymland. Daha nce evrilmi olan, Deleuze


hakkndaki kitab ve elinizdeki Etik de Angiasakson lkelerinde
srasyla 2000 ve 200 1 gibi ok yakn tarihlerde yaymlanmt.
zellikle Etik kitabnn grd ilgi ve bir baka " star" dnr
Zizek'in kitaplarnda sk sk Badiou'ye gndermeler yapmas sa
yesinde (zaten Etik de editrln ZiZek'in yapt bir dizi iin
de yaymiand ngiltere'de) nmzdeki yllarda says 20'ye ya
kn kitaplarnn birer birer ngilizceye evrileceini tahmin etmek
iin kahin olmak gerekmiyor.
Bu tahmini yaparken yukardaki arzi etkenierin yan sra, Al
mancadaki Zeitgeis teriminin dz evirisiyle "zamann rhu"nda
yava yava yaanmakta olduunu dndm byk deiimin
de Badiou gibi dndere ynelik ilgiyi artracam hesaba ka
tyorm. Byle ksack bir sunu yazsnda enine boyuna anlatl
mas imkansz olan bu deiimi kabaca "otuz-krk yldr Bat d
ncesine ve kltr pratiine hakim olan postmodernizmin yeri
ni baka bir eye brakmas" diye zetieyebilirim imdilik ve da
ha birka zaman adn koymaktan aciz olduumuz ve olacamz
iin bu eye kabaca "post-postmodemizm" denebilir belki ironik

bir biimde. Baka kaynaklarn yan sra postmodemst dnr


lerin son zamanlarda gittike daha fazla mesai harcadklar etik
kayglardan da (Levinas son on-on be ylda yeniden kefedilme
di mi? Foucault'dan Derrida'ya, Habermas'tan Bauman'a, Agam
ben'den Zizek'e etii sorun edinmeyen byk bir dnr var m
son zamanlarda?) filiz vermi olan bu dnce ikliminin en belir
gin zelliinin "Byk Sorulara Dn" olduunu dnyorum
ben ahsen. "Hayat nedir, nsan nedir, Canllk ve lm nedir, Bi
lin sahibi olmak ne demektir? Nereden geldik, nereye gidiyoruz
ve niye durmadan hep bu sorular soruyoruz?" gibi, geleneksel
olarak dinlerin sahiplendii ve cevap tekelini uzun bir sre elin
de tuttuu sorular bunlar.
Ekolojik bir felaketle yok olmann eiine gelmi, Zi2ek'in
deyimiyle

"dnyann

sonunun

geldiini

rahata

dnebildii

halde kapitalizmin sona erebileceini dnemez olmu" , kendi


yaratt Kltr Oyunu'nun ve "Dil Hapishanesinin iinde ks
lp kald iin kafay Gerek-Sanal ayrmyla bozmu (J'vf.atrix
histerisini dnelim), slam gibi semavi dinlerde ya da Taoculuk
ve Budizm gibi kadim Dou dinlerinin " light", Bat'ya uyarlan
m versiyonlarnda mitsizce "huzur" arayan bir insanlk tablo
su karsnda dncenin bu sorularla yeni batan hesaplamaya
ynelmesi

kanlmazd.

yle

de

oldu:

Bir yandan Dawkins,

Dennett, Scruton, Crick gibi bilim adamlar son dnemlerde Ev


ren'in, Hayat'n ve btn bunlarn iinde Bilin sahibi bir varlk
olarak nsan'n yerinin ne olduu gibi byk metafizik sorulara,
bilimden beslenen (kabaca
kuantum

fiziini

yle diyebiliriz belki:

unutmayan)

saduyulu

cevaplar

Darwin'i ve
gelitirmeye

alyorlar (Trkiye'de bu sorular gndeme ilk kez Saffet Murat


V
Tura getirdi, hakkn verelim) . Bir yandan da Z:lzek, Eagleton,
Eric Santner gibi birok " solcu" ve "materyalist" dnr, inan
meselesiyle,

Trajediyle,

nsan

olmakla,

lm'le,

zetle

Din'le

pozitivizme sapmadan hesaplamaya alyorlar.


te Badiou'nn Etik gibi, Aziz Paulus ve Evrense/ciliin Te
meli kitab gibi felsefi almalar da bu ikinci grubun en heyecan

verici rnleri arasnda saylabilir. (Aslnda ciddi oranda mate


matiksel dnceyle analojiler yapt iin birinci gruba da ky
sndan dahil edilebilir).
Badiou Etik'te, etin son yllarda postmodern kltr ortam
iinde iyice ne ktna dikkat ekip hakim postmodern etik an
laynn

btn o

tek'ine/farklla sayg

retoriiyle sahici

bir

Etik'in gelitirilmesini nasl engellediini, mevcut neoliberal ikti


dar yaplaryla nasl bir suortakl iine girdiini gzler nne
seriyor. Dncenin farklla kar kaytsz olduu, farkn zaten
varolan bir ey olduu, nemli olann herkes iin Ayn olan, yani
evrensel hakikat olduu gibi mevcut postmodern felsefi mutaba
kata kkten aykr, skandal mahiyetinde eyler sylyor.

Aciz,

yaralanmaya ak, kurban olarak nsan tasavvuruna kar kyor.


Bu tasavvurun bu kurban-insam maruz kalabilecei Ktlk'lere
kar korumaya dayal bir insan haklar perspektifini beslediini,
halbuki ortaya bir yi koymadan Kthn apak bir eymi gibi
grlemeyeceini iddia ediyor. Bu yi anlayn da olay, hakikat,
sadakat, okluk, durum, kme gibi (felsefe, din ve matematik ge
leneinden miras almakla birlikte yepyeni ierikler kazandrd)
kavramlar etrafnda ryor. Yani, son dnemlerin en zgn, en
militan, en siyasi felsefe eserlerinden birine imzasn atyor. Ben
kendi hesabma uzun zamandr dnceyi bu denli uyaran bir ki
tap okumamtm. Hakikatn retildii drt alan sayarken bilim,
sanat ve siyasetin yanma ak da ekleyen bir dnrle karla
mak beni heyecanlandrd.
Umarm bu hacmi kk ama son derece etrefil kitab Trk
eye hakkn vererek kazandrabilmiimdir.

Ve yine umarm bu

kitap, kkrtc ve heyecan verici polemikiliiyle, Trkiye d


nce ortamnda son dnemlerde etikle ilgili epeyce eviri eser
yaymianmasna ramen deimemi olan telif alma ktlnn
almasna katkda bulunur. Yukarda ok hzl zetiediim soru
lar sadece Batklarn sorunu deil, aksine Dou-Bat gibi kart
lklarn kofluunu hemen gsteriveren, belki tarihte ilk defa saru
den ortak bir "insanlk" ufku iinde dnp eylemeye imkan ve-

rebilecek sorular. Neden biz de Trkede bu maceraya zgn


rnlerle katkda bulunmayalm ki?
Kitap yazarnn da onayyla ngilizceden evrildi. zgn Fran
szca

metinde

zellikle

bu

olmayan

katklarla

yola bavuruldu.

zenginletirilmi

Kitab

ngilizceye

olduu
eviren

iin
Peter

Hallvvard'n Badiou'yle yapt ve yazarn ilgi alanlarnn eitli


liini ve siyasi militanln gayet iyi yanstan syleinin ve yine
Hallvvard'n

Badiou'nn

dncesini

Derrida,

U:vinas,

Irigaray

ve Spivak gibi son dnemin en ne kan filozoflarnn fikirleriy


le karlatrarak enine boyuna serimiedii sonszn lkemizde
hi tannmayan bu zgn dnr kavramaya yardmc olaca
n dndk.
Terimleri evirirken tutarllk kadar Trkeye uygunluk kay
gs da gzettim Hatta bazen bu kayg daha ne getii iin sz
gelimi "singular" terimini yerine gre "tekil, mstesna, mnfert"
diye karlamaktan ekinmedim.

Baz yerlerde iki-anlaml keli

melerin iki anlamn birden gsterebilmek iin aralarna eik iz


gi koyarak ikisini de kullannam gerekti: Yasa/eriat, teki/Ba
ka,

eleman/unsur,

kimliklzdelik

gibi.

"ok"

anlamna

gelen

"multiple" kelimesini Trkede eilip bklmeye daha elverili


olduu iin "okluk" diye evirreyi tercih ettim.

Tuncay Birkan
stanbul, ubat 2004

ingilizce Basma nsz

BU KTABIN

ilgin bir yks var. Kitaba aslnda spar zerne,

lise ve niversite rencilerine ynelik bir dizinin paras olarak


baladm. Kitab yazmay, projenin ardndaki ahsla, bugn is
mine layk ok az saydaki editrden biri olan Benoit Chantre ile
ararndaki dostluk sayesinde kabul ettim. Kitab 1 993 ylnda ta
rada, Benoit Chantre'n aralksz telefonlarnn tevikiyle iki haf
ta iinde

yazdm.

Nitekim o

sralarda benimsediim yaklam,

kurallar dardan belirlenen bir altrma yaklamyd: Kelime


saysn snrl tutma zorunluluu, uzman olmayan okurlarn an
layabilecei seviyede kalma gerei, gncel olaylara atfta bulun
ma ykmll VS.

VS.

Yine de asl glk baka bir yerden, elikili haleti ruhiyem


den kaynaklanyordu. Bir yandan sahici bir fkenin ynlendirme
si altndaydm Dnya bir "etik" lgnlna boazna kadar bat
m haldeydi. Herkes siyaseti fikirsiz bir ilmihalin ikiyzlly
le

kartnakla

entelektel

meguld.

kar-devrim,

Ahlaki terrizm klna

Bat

kapitalizminin

brnm

rezaletlerini

yeni

evrensel model diye dayatyordu. Szde "insan haklar" , yeni z


gr dnce biimleri yaratmaya ynelik giriimleri her alanda
yok etmeye hizmet ediyordu. Sonu olarak, kitabm bir tr risale
olup kt. Editrm ve dostum Chantre birka kere dilimi yumu
atman isternek zorunda kald. Gelgelelim, kitabn gndeme ge
tirdii baz sorunlar incelikli ve yaratc bir dnce disiplinini
gerektiriyordu.

Be yl nce, L 'Etre et l 'ewinement (Varlk ve

Olay, 1 988) adl kitabmda ortaya koyduum hakikatler ontoloji


sinin btn pratik sonularn -bu arada, etik sonularn da- he-

nz karm deildim, o yzden bu kitapta gelitirilen birok


nokta, benim iin bile, yeni ve belirsizdi.
Bylece risale yazarnn basitletirici eilimleri ile kavramsal
yeniliin zorunlu katl arasnda kaldm. zm -tabii eer bir
zmse- ideolojik fkeyi felsefi ina srecine yava yava yedir
mekti. Kitap, bu haliyle, insan haklar ideolojisine kar siyasi bir
saldr ve 1 960'larn anti-hmanizminin bir savunusu olarak ba
lyor. Bir hakikatler etii taslayla da bitiyor; bu taslakta (sahip
olduu "haklar" kolayca saptanamayan) insan denen hayvan, z
nenin kendisinden, bir hakikat-usulnn ksmi paras olarak ve
bir olayn lmsz yaratm olarak kavrarran zneden ayryorum.
in en artc yan, ideolojik bir akma (ahlaklk, genel
letirilmi bir kurbanatrma konusunda o sralarda bir mutaba

kat vard) kar verilen kavga ile kavramsal ematikletirmenin


bu biraz tuhaf bileiminin, zellikle de liselerde dikkate deer bir
baar kazanmas oldu. Etik, u ana kadar J'vf.anifeste pour la phi

losophie (Felsefe Manifestosu) ile birlikte, en ok satan kitabm.


Kimi zaman olduu gibi, birok insan sylemenin kolay olmad
eyleri ak yreklilikle syleme riskine girdiim iin bana
minnet duydular. Ayn insanlar -ve belki bakalar da- dikkatleri
zerime ekmek iin deil sadece sahici bir felsefi giriimin ba
k asndan kalkarak, saliden acil nedenlerle bu riske girdiimi
de biliyorlar. Yeri gelmiken syleyeyim, aslna bakarsanz, ben
dikkatleri zerime ekmekten holanamayacak kadar utanga bi
riyimdir.
Bugn neredeyse yedi yl nce km bu kitaba iki farkl a
dan bakabiliyorum

deolojik polemik asndan ve teorik ina

asndan.
Birinci adan, piman olduum bir ey yok. O zamandan be
ri Batl bombaclarn Srbistan'a mdahalesine, Irak zerindeki
katlanlmaz ablukaya, Kba'ya kar

tehditierin devam etmesine

tahamml etmek zorunda kaldk. Btn bunlar hiilii inanlmaz bir


ahlak vaaz tufanyla merulatrlyor. Uluslararas Adalet Diva
n, silahl muhafzln NATO'nun (yani Amerika Birleik Devlet-

leri'nin) yapt

Yeni Dnya Diizeni'ne kar kmaya kalkan

herkesi, her yerde, "insan haklan" adna tutuklayp yarglamaya


hazr. Bugn, "demokratik" totalitarizmimiz daha da salam bir
biimde yerleiklik kazanm durumda. Bu klece dnme tarz
na kar, uruna dnyamn egemen halini ve mutlak adaletsizlii
ni kabul etmeye mecbur edildiimiz bu sefil ahlakla kar, z
gr

dnebilen

herkesin

ayaklanmas

bugn

her

zamankinden

daha ok gereklidir. Belki mutabakatn yava yava zayflamakta


olduunu syleyebiliriz. Srbistan'a yaplan mdahale en azndan
bir tartmaya yol at ki Bosna ya da Irak'la ilgili olarak byle bir
tartma

yaplmarmt.

Amerikan

emperyalizmi

ve

Avrupa'nn

ona kul kle oluu birka yl ncesine kyasla artk daha sk kna
nyor.

Otoriter

sosyalizmin kyle

rahatlam

olan

dman,

her yere hakim durumda elbette. Ama hem zgrletirici siyasi


dnce iin hem de ona tekabl eden fiili pratik gler iin uzun
bir yeniden oluum dnemine girmekte olduumuz da dorudur.
Bu yeniden oluumu tamamlayan parolalar olarak, bugn iin iki
temel buyruu ilan etme konumundayz: NATO'nun datlmas
ve Uluslararas nsan Haklar Mahkemesi'nin lavedilmesi.
Teorik inaya gelince, bu kk kitabn fikirleri, doru bir
yne meyletseler de, bir taslaktan te bir ey deildirler. u anda
bu fikirleri, en azndan u drt noktay gz nnde bulundurarak
gelitirme ve bazen de deitirme sreci iindeyim.

1.

Genelde etik diye bir ey olamayacam, sadece tekil ha-

kikatlerin etii, dolaysyla tikel bir duruma zg bir etin olabi


leceini

savunduum

iin

durum

kavram

zellikle

nemlidir.

Artk bir durumun sadece bir okluk olarak (yani, bir kme ola
rak) kavranamayacan kabul ediyorum. Ayakta tuttuu ilikiler
am da hesaba katmamz gerekir ki bu bir okluun durum iin
de nasl ortaya ktm anlamay da gerektirir. Demek ki bir du
rum hem (Varlk ve Olay'n savyla uyumlu bir biimde) varl
iinde, saf bir okluk olarak, hem de grnii iinde, akn bir
yasamamn sonucu olarak kavranmaldr. Btn bu konular, Var

lk ve Ola;) n devarn olarak tasarladm "Logiques du monde"

(Dnyann Mantklar) balkl, yaknda kacak olan kitabmda


gelitirilecektir.
2. Bugn, bir olayn etkiledii durum iinde brakt tek izin
sz konusu olaya verilen ad olduunu artk savunamam. Bu fikir,
esasnda, bir deil iki olay olmasn (olay-olay ve olay-adlandr
ma) ve keza bir deil iki zne olmasn (olay adlandran zne ve
bu adlandrmaya sadk kalan zne) gerektiriyordu. Bu yzden ar
tk, olay ile olayn kendisi ortadan kaybolduktan sonra da olduu
gibi kalacak olan bir nerme arasna mesafe koymak anlamnda,
bir olayn ierimleyici olduunu savunuyorum

Szn ettiim

nerme daha nce karara balanmam durumda, yani belirsiz bir


deerdedir.

Olay,

onun

deerini

gerekleirken

belirler

(olay

nermenin doruluunu belirler ve bunu yaparken de durumun


btn mantm -btn akn rejimini- deitirir). Baka bir de
yile, burada da ontolojik olay teorisinin mantksal bir teori ile ta
mamlanmas gerekir. 1 996-97 ve 1 997-98 yllarnda verdiim se
minerlerde ayrntl olarak gelitirdiim bu noktalar

"Dnyann

Mantklar'nda yeniden ilenecektir.


3 . zne, mnhasran olaya sadk kalan zne olarak tasarlana
maz. zellikle bu noktann nemli etik ierimleri vardr. Zira da
ha nce gerici yeniliklerin ortaya kn aklayamyordum. B
tn teorim yeniyi hakikat-usulleriyle snrlyordu. Ama son tahlil
de, gericiliin ve hatta lm glerinin bile bir olayn yaratc g
cne

sahip

olabilecekleri

aktr.

Nazizmin

komnizme,

daha

dorusu Ekim 1 9 1 7 Devrimi'ne atfta bulurmadan aklanamaya


cak bir ey olduunu zaten vurgulamtm Buradan yola karak
olayn at znel alanda sadece ilerici ve hakikatli/doru sada
kat figrnn deil, olumsuz olmakla birlikte her ynyle en az
onun kadar yeniliki baka figrlerin de -mesela gerici figrn,
ya da "karanlk zne" adn verdiim figrn- yerlerini aldn
kabul etmek zorunda kaldm.

4.

Son olarak, bir hakikatin yrngesi, sadece durumun ok

lu tutarllna ya da "bilgiler ansiklopedisi'ne balanamaz. Man


tksal dnmlerle nasl baa ktn anlamamz gerekir. Bu da

bizi hakikatierin nasl ortaya ktklar sorununa geri gtrr ki


ben imdiye kadar sadece hakikatierin varlm (yani trsel ok
luklar olmalarn) ele almtm.
Anlayacamz zere, elinizdeki kitabn teorik zemini bir ekilde
evrim geirmi durumda. Ama kitap bence temel noktalarda hala
salamdr ve ada felsefede nelerin tartma konusu olduunu
yeniden

tanmlayacan

umduum

geni

kapsaml

bir

grme

uygun, canl bir giri sunmaktadr hala.


Bu nsz, hem entelektel ve siyasi ballklar iin Verso'
ya, hem de gerek bir dost olan ve teorilerimle sk sk fikir ayr
lna dt iin dostluunun deeri gzmde daha da artan
Peter Hallward'a teekkr etmeden bitirmek olmazd.

Alain Badiou, Nisan 2000

Giri

alimane kelimeler, uzun sre szlklere ve akademik metin

BAZI

lere hapsedilciikten sonra, -kaderine oktan raz olduu halde bir


denbire, nedenini anlamadan herkesin gzdesi haline

geliveren

bir kzkurusu gibi- aniden parlak gn na maruz kalma, hal


kn, avann diline dme, basnda, televizyonda, hatta hkmet
demelerinde zikredilme talibini ya da talihsizliini yaarlar. Fe
na halde felsefe dersi kokan ve Yunancadaki kkyle akla Aristo
teles'i

(ve daimi ok-satar kitab Nikomakhos 'a Etik'i!) getiren

etik kelimesi, bugn bu ekilde sahnenin ortasna yerlemi vazi


yette.

Etik, Yunancada, iyi bir "varolu tarz" , bilgece bir eylem yo


lu arayna karlk gelir. Bundan dolay etik, felsefenin bir par
as, pratik varoluu yi tasarm etrafnda dzenleyen parasdr.
Etii felsefi bilgeliin bir paras klmakla kalmayp onun

ekirdei haline getirenierin banda hi kukusuz Stoaclar ge


liyordu. Bilge kii, kendi sorumluluu olan eyleri olmayanlar
dan ayrt edebildii iin, iradesini kendi sorumluluklaryla srur
layp geri kalan eylere hi etkilenreden tahamml eden kiidir.
Ayrca,

felsefeyi kabuu Mantk, beyaz Fizik,

sars da Etik

olan bir yumurtaya benzetme adetinin de Stoaclardan geldiini


dnrz.
Modemlerle

-Descartes'tan

beri

zne

sorununun

merkezi

nem tad modernlerle- birlikte etik, ahlakla ya da -Kant'n


diyecei gibi- (teorik akldan ayr bir ey olarak) pratik aklla az
ok eanlaml hale gelir. Etik, znel eylem ve onun temsil edile
bilir niyetlerinin evrensel bir Yasa ile nasl bir iliki iinde oldu-

u meselesidir. Etik, ister bireysel olsun ister kolektif, bir z


ne'nin pratiini yarglayan ilkedir.
Hegel "etik" (Silllichkeit) ile "ahlak" (Moralitl) arasnda in
celikli bir ayrma gidecektir. Etik ilkenin uygulamasn dolaysz
eyleme ayrr, ahlak ise dnmsel eylemle ilgili olacaktr. Me
sela,

"etik dzen, esasen alman kararn dolaysz kesinliinden

ibarettir" diyecektir.1
GnmZdeki "etie dn"te kelime bariz olarak bulank bir
biimde, ama Hegel'den (karar etiinden) ok Kant'a (yarglama
etii) yakn olduuna kuku brakmayacak bir biimde kullanl
maktadr.
Aslnda bugn etik, "olup bitenler"le nasl iliki kurduumu
zu belirleyen bir ilkeye, tarihsel durumlarla (insan haklan etii),
teknik-bilimsel durumlarla (tbbi etik, biyo-etik), "toplumsal" du
rumlarla (bir arada yaama etii), medya durumlaryla (iletiim
etii) vb. ilgili yorumlarmz dZenlemenin mulak bir biimine
iaret etmektedir.
Bu yorum ve kanaatler normu resmi kurumlar tarafndan des
teklenmektedir ve kendi otoritesine sahiptir: Artk Devlet tarafn
dan atanan "ulusal etik komisyonlar"mz var. Her meslek kendi
sini "etii" konusunda sorguluyor. Hatta "insan haklan etii" u
runa askeri seferler bile dZenliyoruz.
GnmZn toplumsal olarak iirilrni etik merak karsn
da, bu kitabn iki amac var:

nce, resmi kururnlarmz iin olduu kadar kamuoyu nez

dinde de gnmzn en nemli "felsefi" eilimi olan bu olgunun


tam mahiyetinin ne olduunu inceleyeceim.

Bu haliyle etin

aslnda saf bir nihilizmle, dncenin kendisini inkar etme tehdi


diyle ayn kapya ktn gstermeye alacam.

Daha soma da "etik" teriminin bu anlamna kar kp ok

farkl bir anlam nereceim. Kelimeyi soyut kategorilere (nsan,

I. G. W. F. Hegel, Tinin Grngbi/imi,


ksmnn tamam zordur, ama ok kafa acdr.

466.

paragraf, s. 283. Kitabn bu

Hak/Hukuk, teki, vb.) balamak yerne, tikel durumlara gn


dermek gereklidir. Onu kurbanlara duyulan merhametin bir ve
hesine indirgemek yerine, tekil srelerin kalc dstur haline
getirmek gereklidir. Onu vicdan sahibi bir muhafazakarln sa
has haline getirmek yerine, oul hakikatierin kaderiyle ilgili ha
le getirmek gereklidir.

insan Var mdr?

BUGN
nce

genellikle

insan

kullanld

haklaryla

-ya

da

ekliyle,
onun

"etik"

trevi

teimi

ola1'3k,

her

canl

eyden

varlklarm

haklanyla- ilgilidir.

Evrensel

olarak

tanrrabilir

bir insan znesinin varolduunu

ve bu znenin bir anlamda doasndan kaynaklanan "haklar"a sa


hip olduunu

varsaymamz bekleniyor:

Yaama,

kt

muamele

grmeme, "temel" zgrlklerden (dnce, ifade, hkmet se


imlerinde

demokratik

tercih,

vb.

zgrlklerinden)

yararlanma

hakk. Bunlarn geni bir mutabakat sonucu ortaya km ve ka


nta gerek duymayan, apak haklar olduu savunuluyor. Byle
likle "etik", bu haklar sorun edinme, bunlara sayg gsterilmesi
ni salama meselesi olarak gsteriliyor.
O eski, insann doal haklar retisinin bu ekilde geri d
n, aka, devrimci Marksizmin ve esin verdii btn ilerici
mcadele

biimlerinin

kyle

balantldr.

Siyaset

alannda,

her trl kolektif siyasi nirengi noktasndan yoksun, herhangi bir


"Tarih'in anlam" fikrine sahip olmayan ve artk bir toplumsal
devrim umrnaktan ya da beklemekten aciz birok entelektel ve
kamuoyunun nemli bir kesimi, kapitalist bir ekonomi ve parla
menter bir demokrasi mantn kabullenmi durumdadr. "Felse
fe" alannda ise eski hasmlarmn teden beri savunduu ideolo
jinin

erdemlerini

yeniden

kefetmilerdir:

nsanc

bireycilik

ve

rgtl siyasi angajmann dayatt kstlamalara kar liberal bir


haklar savunusu. zetle, yeni bir kolektif kurtulu siyasetinin te
rimlerini aramak yerine,
nimsemilerdir.

yerleik "Batl" dzenin ilkelerini be

Bnnu yaparak, 1 960'larda dnlm ve nerilmi olan her


eye kar, fena halde gerici bir harekete ilham vermilerdir.

. insann lm m?

O yllarda, Michel Foucault, k.Lrucu zne anlamnda nsan' n, n


san haklarn ya da evrensel bir etii temellendirebilecek zaman
ar apak bir ilke deil, belli bir sylem dzenine zg ina
edilmi, tarihsel bir kavram olduunu ilan ederek okurlarnn n
fiale kaplmasna neden oluyordu. Bu kavram anlaml klan tek
ey olan sylem tr tarihsel olarak miadn daldural beri onun
da sonunun geldiini beyan ediyordu.
Keza, Louis Althusser de tarihin, Hegel'in dnd gibi,
Tin'in mutlak geliimi ya da bir zne-tzn ortaya k deil,
"znesiz bir sre" adn verdii ve ancak belli bir bilim, tarihsel
materyalizm bilimi sayesinde kavranabilecek olan rasyonel, d
zenli bir sre olduunu ilan ediyordu. Buradan, insan haklar ve
soyut anlamda etiin hmanizminin hayali yaplardan -ideoloji
lerden- ibaret olduu ve aslen, onnn tabiriyle "teorik bir anti-h
manizm" gelitirmemiz gerektii sonucu kyordu.
Yine ayn dnemde, Jacques Lacan psikanalizi btn psiko
lojik ve normatif eilimlerinden koparmaya alyordu. Salt ha
yali/imgesel bir btnl olan Ego'yu zne'den ayrmann art
olduunu gsteriyordu. Hibir tz, hibir " doa"s olmayan z
nenin hem dilin olumsal yasalarnn hem de arzu nesnelerinin her
dem tekil tarihinin bir ilevi olduunu gsteriyordu. Buradan
kan sonu, analitik tedaviyi "normal" bir arzu trn tekrar dev
reye sokma arac olarak gren her trl yaklamn sahtekarlk
olduu ve daha genelde, bir "insan znesi" fikrini temellendirebi
lecek, hak ve devlerini dile dkmenin felsefenin grevi sayla
ca, hibir normnn olmadyd.
Bu ekilde kar klan, nsan'n doal ya da tinsel bir kimli
i olduu fikri ve bunnnla birlikte, bunnn bir sonucu olarak, ke
limeye gnmzde verilen anlamda "etik" bir retinin temelini

oluturan eydi; yani, genelde insanlar, onlarn ihtiyalarn, ha


yatlarn

ve

lmlerini

ilgilendiren

mutabakata

dayal

yasalar

oluturmak ve bunun uzants olarak, ktle, insan zyle ba


damayan eylere apak, evrensel bir snr izmek.
O halde bu, Foucault, Althusser ve Lacan'n statkoyu kabul
lenmeyi, bir tr kinizmi, insanlarn ektii ileler karsnda ka
ytsz kalmay vdkleri mi demek? imdi gstereceimiz para
doks nedeniyle, hakikat bunun tam tersidir: de bir davarun
-her biri kendine zg bir yoldan, stelik bugn "etik" ve "insan
haklar" davasn gdenlerden ok daha fazla- dikkatli ve cesur
militanlarydlar.

Mesela Michel Foucault mahk1mlarn koulla

rnn iyiletirilmesi davasna son derece sk bir biimde balyd


ve zamarnnn nemli bir ksmn ve hem rgt hem de bir aji
tatr olarak sahip olduu muazzam yetenein tamamn bu mese
leye ayryordu. Althusser'in tek amac saliden zgrletirici bir
siyaset anlayn yeniden tanmlamakt. Lacan ise -hayatrun b
yk ksmn insanlar dinleyerek geiren tam bir klinik analist ol
masnn

tesinde-

Amerikan

psikanalizinin

"normatif

ynelimi

ne ve dncenin aalayc bir biimde American W0J of life'a


tabi klnnasma kar verdii mcadeleyi f0Jin edici bir angaj

man olarak gryordu. Lacan'a gre, rgtlenme ve poJemik so


runlar, her zaman iin teori sorunlaryla ayn kategorideydi.
GnmZn "etik"

ideolojisini savunanlar

bize,

nsan'a

ve

onun haklarna dnn bizleri gemiin "ideolojileri"nden ilham


alan "lmcl

soyutlamalar"dan kurtarm olduunu sylemekle

kstahlk ediyorlar. Keke, imdi de somut durumlara 1965 ile

1980 yllar arasnda tank olduumuz kadar srekli bir titizlikle


yaklalsa, geree o zamanki kadar devaml ve sabrl bir zen
gsterilse, birbirinden ok farkl -bir adan ounlukla entelek
tellerin normal ortamndan ok uzak olan- insanlarn durumlar
n etkin bir biimde aratrmaya o zamanki kadar zaman harcansa.
Aslnda,

"insann lm"

tematii

isyanla,

yerleik

dzene

kar duyulan radikal bir honutsuzlukla ve durumlarn gereine


kendini btnyle adayarak angaje ofmakla badarken, etik ve

insan

haklar

temasnn,

memnun bencilliiyle,

tam

tersine,

zengin

Bat'nn

reklamclkla ve mevcut

halinden

iktidariara hiz

met etmekle badatn gsteren kantlar bulmak hi zor deil


dir. Gerekler bunlardr.
Bu gerekleri aydnla kavuturmak iin, gnmzn "etik"
yneliminin temellerini incelememiz gerekiyor.

ll.

insan Haklan Etiinin Temelleri

Bu ynelimin klasik felsefe gelenei iindeki ak bavuru oda


Kant'tr.1 Gnmz ura, muazzam bir "Kant'a dn"le tanm
lanr. Aslnda, bu dnn arz ettii eitlilik ve ayrnt bolluu
labirent karmaklndadr; ben burada sadece sz konusu re
tinin "ortalama" versiyonuyla ilgileneceim.
Kant'tan (ya da bir Kant imgesinden, daha dorusu "doal
hukuk"

teorisyenlerinden) alman ey esasen,

ampirik deerlen

dirmeye de durum incelemesine de tabi tutulmamas gereken, bi


imsel olarak tarif edilebilir, buyruk niteliinde talepler olduu
fikridir. Buradaki buyruklar kabahat ve su gibi Ktlk vakala
r iin geerlidir; bu vakalarn ulusal ve uluslararas hukuk tara
fndan cezalandrlmas gerekir; dolaysyla, hkmetler yasalar
na bunlar dahil edip ierimlerinin hukuki boyutlarn btnyle
kabul etmek durumundadr; bunu yapnaziarsa da rza gsterme
leri iin onlar zorlamakta hakl (insani mdahale ya da hukuki
mdahale hakk) oluruz.
Etik burada hem nsel bir Kt'y ayrt etme yetenei (zira
etik teriminin modem kullanmna gre, Kt -yani olumsuz- bi
rincildir - neyin barbarca olduuna dair bir mutabakat olduunu
varsayarz) hem de nihai yarg, zellikle de siyasi yarg ilkesi ola
rak tasarlanr:

yi,

nsel olarak saptarrabilen bir Kt'ye kar

kendiliinden mdahil olan eydir. Hukukiyasa (droit), her ey


den

nce

Kt'ye

"kar"

hukuktur/yasadr.

I. Imnanuel Kan, Ahlak Metafiziinin Temeliendirilmesi.

"Hukuk

devleti"

{Etat de droit) ilkesinin zorunlu olma nedeni, bir tek onun K


t'nn saptanaca alana olanak tammas (etik bak asnda, her
eyden nce Kt'y adiandrma zgrl demek olan "kanaat
zgrl" budur) ve mesele ak seik olmad zaman bir ha
kemlik arac sunmasdr (adli nlemler aygt).

Bu karnlar kmesinin nvarsaymlar aktr.


1. Genel bir insan znesi koyutlanz; bu yle bir znedir ki ba
ma ne ktlk gelirse gelsin evrensel olarak saptanabilir (bu ev
rensellik ounlukla "kamuoyu" gibi btnyle paradoksal bir ad
tasa bile). Bu zne hem bir yandan pasif, dokunakl ya da d
nen zne -strap eken zne- hem de te yandan yarglarda bu
lunan aktif, belirleyici znedir - strab saptarken, onun eldeki
btn aralara bavurularak sona erdirilmesi gerektiini de bilen
zne.

2.

Siyaset etie, yani bu anlayta gerekten nemli olan tek

perspektife tabi klnr: koullar seyreden kiinin sempati ve hid


det rn yargsna.

3.

Kt, yi'nin kendisinden tredii eydir, tersi doru ola-

4.

"nsan haklan", Ktlk grmeme haklan demektir: nsa

maz.
nn hayatnn (cinayet ve idam deheti), bedeninin (ikence, zu
lm ve alk deheti) ya da kltrel kimliinin (kadnlarn, azn
lklara

vs.

aalanmas

deheti)

taciz

edilmemesi

ya

da

kt

muamele grmemesi hakianna iaret eder.


lk bakta, bu retinin gc apaklndan geliyormu g
bidir. Hatta, strap ekmenin aka grlebilir olduunu tecr
belerimizle

biliriz.

On sekizinci

yZyl

teorisyenleri

merhameti

-canl bir varln ektii strapla zdelemeyi- oktan, tekiy


le ilikinin ba nedeni haline getirmilerdi bile. Siyasi liderlerin,
esasen yozlamlklar, kaytszlklar ya da zalimlikleri yZn
den itibar kaybettikleri, antik Yunan'daki despotizm teorisyenleri
tarafndan ok nceden dikkat ekilmi bir olguydu. Ktye ili-

kin mutabakat salamann iyiye

ilikin mutabakat salamaktan

daha kolay olduu, Kilise deneyiminin oktan ortaya koyduu bir


olgudur: Kilise liderleri iin, ne yaplmas gerektiini gstermeye
almaktansa neyin yasak olduuna iaret etmek -hatta bu tr sa
knmalarla yetinmek- her zaman daha kolay olmutur.

Dahas,

adna layk her siyasetin, insanlarn hayatlarn ve haklarn tarif


etme tarzlarn k noktas olarak ald da kesinlikle dorudur.
O halde, karmzda kresel bir mutabakat bir arada tutabi
lecek ve kendilerini gl bir biimde dayatabilecek apak ilke
lerden oluan bir btnlk varm gibi grnebilir.
Biz yine de durumun byle olmadnda; bu "etik"in tutarsz
olduunda ve durumun -gayet ak- gerekliine, aslnda, hibir
kstlama grmeden zkar peinde komann, zgrletirici si
yasetin ortadan kayboluunun ya da son derece krlganlamas
mn,

"etnik" atmalarn oalmasnn ve gem vurolmam reka

betin evrenselliinin damgasn vurduunda srar etmeliyiz.

lll.

insan: canl Hayvan m. lmsz Tekillik mi?

Sorunun esas, etik meseleleri insan haklar ve insancl eylemler


meselelerine indirgeme kudretine sahip evrensel bir insan zne
si olduu varsaymdr.
Etiin, bu znenin tarifini, ona yaplan ktln evrensel
olarak tannmasna tabi kldn grmtk Bylece etik insan

bir kurban olarak tanmlar. "Hayr! Aktif zneyi, barbarla kar


mdahalede bulunan zneyi unutuyorsun! " diye itiraz edenler
olacaktr. O zaman daha ak konualm: nsan, kendini bir kur

ban olarak tanma kudretine sahip varlktr.


Biz ite bu tanmn, zellikle nedenle kabul edilemez ol
duunu ilan ediyoruz:
1.

Bir kere, kurban stats, strap eken hayvan, bir deri bir

kemik, lmekte olan beden stats insan hayvan altyapsyla


eidedii iin, onu dpedz canl bir organizma dzeyine indir-

re kayabildii srece, onun byle olduunu, yani lmsz oldu


unu gsterir. nsan'n herhangi bir vehesini dnmek iin, bu
ilkeden yola kmamz gerekir. " nsan haklan" varsa da, bunlar
kesinlikle hayatn lme kar haklar ya da sefalete kar hayat
ta kalmann haklar deildir. lmsz'n, kendi kendilerine daya
nan haklardr ya da Sonsuz'un strap ve lm denen olumsall
n zerinde uygulanan haklardr. Sonuta hepimizin lecek ol
mas, geride sadece tozun kalacak olmas,

nsan'n, koullarn

onu maruz brakabiiecei hayvan-olma ayartsna kar kayabilen


biri

olarak kendini

olurulad anda

sahip

olduu lmszlk

kimliini hibir surette deitirmez. Ve her insann ---{)laan ya da


olaanst koullarda, nemli ya da tali hakikatler n, ngr
lemez biimde- bu lmszle ulanaya muktedir olduunu bi
liyoruz. Her halkiirda zneleme lmszdr ve insan insan ya
par. Bunun tesinde yalnzca biyolojik bir tr, hi de cazp say
lamayacak " tysz bir iki ayakl" vardr.
Eer (ok basit bir biimde, nsan'n dnd, hakikatler
den dokunmu bir btn olduu iddias olarak zetlenebilecek)
bu noktadan yola kmazsak, eer nsan' canl varlnn basit
gerekliiyle eitlersek, hayat ilkesinin ima ettii karrnn tam
tersi bir karm yapmaya itilmekten kaamayz. nk bu " can
l varlk" aslnda aalktr ve gerekten de aa grlecektir.
Hayrsever

lejyonlarmzn

insancl

seferlerinde,

mdahalelerin

de, evrensel olduu farzedilen zne'nin ikiye blnm olduu


nu grmemek mmkn mdr? Kurbanlar tarafnda, televizyon
ekranlarnda tehir edilen yabani hayvan; velinimetler tarafnda
da vicdan ve mdahale etme buyruu. Peki bu blnme niye da
ima ayn taraflara ayn rolleri verir? Dnyann sefaletine dayal
bu etiin, kurban-nsamn, iyi-nsann, beyaz-nsann ardna sak
landn gremeyen var mdr? Durumun barbarl sadece "in
san haklar" asndan ele alndndan -halbuki her zaman siya
si bir durum vardr; siyasi bir dnce ve eylem gerektiren, ken
di otantik aktrleri olan bir durumla kar karyayzdr- gr
nteki

barmzn doruklarndan bakldnda,

medenilerden

medeniletirici bir mdahale talep eden medeniyetsizler eklinde


alglanr. Medeniyet adna yaplan her trl mdahale, en bata
durumu, kurbanlar da dahil olmak zere bir btn olarak aa
lamay gerektirir. te bu yzden de "etik" hkmranl, smr
gecilie ve emperyalizme on yllarca yneltilen cesur eletiriler
den soma, bugne gelindiinde

"Bat"mr kendisinden duyduu

alaka memruniyetle ve u srarl savla rtmektedir: nc


Dnya'nn

sefaleti,

kendi

yetersizliinin,

kendi

anlamszlnn,

ksacas kendi alt-insanlnm sonucudur.


2.

kinci olarak, eer etik "mutabakat" Kt'nn tannmas

zerine kurluysa, insanlar olumlu bir yi fikri etrafnda birle


tirmeye, hele hele nsan' bu tr projelerle zdeletirmeye yne
lik her aba aslnda ktln gerek kayna olup kacak de
mektir. Son on be yldr durmadan tekrarlanan sulama byledir:
"topik" damgas vurlan her devrimci proje, totaliter bir kabu
sa dnr. Bir adalet ya da eitlik fikri kaydetmeyi amalayan
her irade beterdir. Her kolektif yi iradesi Kt'y yaratr. 5
Safsatann en ykc halinden baka bir ey deildir bu. n
k eer tek gndemimiz, nsel olarak tandmz bir Kt'ye
kar verilecek etik bir mcadele olursa, mevcut durumu herhan
gi bir ekilde dntrmeyi nasl tasavvur edeceiz? nsan zaten
olduu ey olma, yani lmsz olma gcn hangi kaynaktan bu
lacak? Dncenin kaderi ne olacak? Zira hepimiz biliyoruz ki
dnce ya olumlayc bir yaratmdr ya da hibir eydir. Gerek
te, etiin dedii bedel hazn g bir muhafazakarlktr. Etik in
san anlay, temelinin ya biyolojik (kurban imgeleri) ya da "Ba
tl"

(silahl velinimetin kendinden memruniyeti) olmasnn yan

sra, imkanlara dair her trl geni, olumlu bak asn yasakla
maktadr. Burada vlen ey, etiin merlatrd ey, aslnda
mahut "Batinn mlklerini muhafaza etmesidir. Etik ite tam da
5.
mann
u

Andr6 Glucksmann, Les maitres penseurs.


mutlak

zerinde

ncelii
en

ok

zerinde ve
Glucksmann

yi'nin

srar

feci

etmitir.

1977. Kt'nn farkna var-

nceliinin
Nitekim,

felsefenin

"etik"

ri. ksmen l 970'lerin sonlarnda ortaya kan " Yeni Filozoflar" m eserindedir.

icad

ideolojinin

oldu
kkle

bu mlklerden (maddi, ama ayn zamanda manevi varlklarndan)


kalkarak, Kt'nn, bir anlamda, sadece kendisinin sahip olmad
ve yararlanmad ey olduunu belirler. Ama lmsz sfaty
la nsan, hesaplanamayan ve mlk edinilemeyen zerinde ayakta
kalr. Yokluk (non-etant) zerinde ayakta kalr. Onun iyiyi hayal
etmesini, kolektif glerini ona adamasn, bilinmeyen imkanlar
gerekletirmek

iin

abalamasm,

olandan radikal

bir

biimde

koparak olabilecei dnmesini yasaklamak, ona insanl ya


saklamak demektir.
Son olarak, etik, Ktl olumsuz ve nsel biimde be-

3.
lirlemesi

yznden,

insana

yakan

btn

eylemlerin

mecburi

kalk noktas olan durumlarn tekilln dnmekten aciz kalr.


Mesela, "etik" ideoloji saflarna gemi bir doktor, katld top
lant ve komisyonlarda, tam tarnma bir insan haklar partizamnn
ekilsiz kurban kalabalklarn tasarlad ekilde -alt-insan var
lklardan

oluan

"insani"

btnlk

eklinde-

kavranan

"hasta

lar"la ilgili her trl sorunu mzakere edecektir. Ama ayn dok
tor bu tekil ahsn, yasal karnet belgeleri olmad ya da sosyal
sigorta kumruianna kaytl olmad iin hastanede tedavi grme
mesn ve bunun salanmas iin gerekli btn nlemlerin aln
masn kabullenmekte hi glk ekmeyecektir. Yine, "kolektif'
sorumluluun gereidir bu! Bu srete silinen ey, ortada tek bir
tbbi durum, klinik durum olduudur6 ve bu koullarda bir dokto
run ancak durumu azami imkan kuralna gre ele ald takdirde
doktor

saylabileceini

anlamak

iin

-kendisinden

tedavi

talep

eden bu kiiyi (hibir mdahale kabul etmeden) adamakll, bil


dii her eyi ve elinin altndaki her trl arac kullanarak ve ba
ka hibir eyi dikkate almakszn tedavi etmesi iin- bir "etie"
ihtiya yoktur (sadece bu duruma dair ak seik bir gre ihti
ya vardr). Ve eer Devlet btesi, lm istatistikleri veya g6.

(bu,

Bkz.

Cecile

Foucault'nun

koullarnda

tbb,

Winter,

bir
tek

Qu'en

est-il

de

l'historicite

fikrinden

ilham

alm

kaygs

klinik

ihtiyalar

ynnde salam bir irade sergiler.

bir

actue/Je

almadr).
olacak

Bu

ekilde

de

la

c/inique?

metin,

gnmz

yeniden

dnme

2. Tez: Ktly tanmlarken, yi'ye ulama ynndeki poz

tif yeteneimizden ve dolaysyla imkanlar karsndaki snr ta


nmayan tavrmzdan, varln muhafazas da dahil olmak zere
muhafazakarl

reddediimizden

yola

kmalyz

tersi

doru

deildir.

3 . Tez : Btn insanln kk, tekil durumlarn dnce

iinde (en pensee) saptanmasna dayanr. Genel olarak etik diye


bir ey yoktur.

Sadece -son kertede- bir durumun imkanlarn

sorguladmz srelerin etii vardr.


Bu noktada o has etik nsan, " Yanl ! Batan sona yanl.
Etik hibir ekilde zne'nin kimlii zerine, hatta k.Lrban kimli
i zerine kurulmaz. Etik, en batan beri, tekinin etiidir, teki
ne

aldmz balca kanaldr, kimlii/zdelii

farklla tabi

klar," diye rnrldanarak itiraz edecektir.


imdi bu akl yrtmeyi inceleyelim. Bakalm yen bir ey
sylyor mu?

teki Var mdr?

ETii "teki etii" ya da "farkllk etii" olarak gren anlayn

kkeni, Kant'tan ok Emmanuel Levinas'in tezlerinde bulunur.


Levinas, bir sre fenomenolojiye temas ettikten (Husserl ve
Heidegger'le

rnek bir

biimde hesaplatktan)

sonra,

eserlerini

etik lehine felsefeyi azietmeye adamtr. u anki modadan ok


nce ortaya kan bir tr etik radikalizmi ona borluyuz.

. Levinas'a Gre Etik

Kabaca sylersek: Levinas, Yunan kkenierine hapsolan metafi


zik, dnceyi Ayn'nn mantna, tzn ve zdeiin ncelii
ne tabi klnutr, der. Ama, Levinas'a gre, Ayn'nn despotizmin
den yola karak teki'ne/Baka'ya dair sahici bir dneeye (ve
dolaysyla teki'yle/Baka'yla ilikiye dayal bir etie) ulamak
imkanszdr; zira sz konusu despotizm bu teki'yi tanmaktan
acizdir.

"Ontolojik

olarak"

kendiyle-zdelik'in

(identite-a-soi)

hakimiyeti altnda olduu dnlen bu Ayn-Baka/teki diya


lektii,

fiili

dnce

iinde

teki'ne

yer

olmamasn

salam

olur, her trl sahici teki deneyimini bastrr ve bakalk kar


snda etik bir akla ulamay nler. Bu nedenle dnceyi fark
l bir kkene, Yunan olmayan bir kkene ynlendirmemiz gere
kir; sz konusu kken kimliin inasn ontolojik adan neele -

.
ridir

Emmanue Levinas. Tatalite et infini. 96. Bu Levinas'in en nemli ese-

yen teki'ye radikal, asli bir aklk tavrn nerir. Levinas bu


ynlendirmenin

temelini

Yahudi

geleneinde

bulur.

Yasa/eri

at'n (Yahudi geleneine gre, Yasa/eriat hem ok eskidir hem


de halihazrda yrrlktedir) adlandrd ey tam da teorik d
ncede tekiyle

iliki etiinin, ayndan-nceki-varlkta temelle

rren nceliidir; burada teorik dnce ile kastedilen de sadece


dzenlilik ve zdeliklerin "nesnel" biimde saptanrasdr. Yasa,
gerekten de neyin var olduunu deil, tekilerinin varlnn ne
dayattn syler. Bu Yasa (teki Yasas), yasalarn (gerein ya
salarnn) kar kutbuna konabilir.
Yunan dncesine gre, yeterli eylem, deneyim zerinde en
batan teorik bir hakimiyet k.L!rmu olmay gerektirir; bu hakimi
yet

eylemin

varln

rasyonalitesiyle

uyumlu

olmasn

salar.

ehrin ve eylemin (oul) yasalar bu kalk noktasndan kar


lr. Levinas'in bavurduu anlamda Yahudi etiine gre ise, her
ey, teki'ye akln dnmsel zneyi silahsz brakan dolay
szl iinde temellenir. " Sen" her zaman "ben" e baskn kar.
Yasa'nm/eriat'm btn anlam budur.
Levinas

teki'nin

zgnln

snayp

aratracak bir dizi

fenomenolojik tema nerir. Bunlarn merkezinde yatan yz tema


s, ya da teki'nin kendini " ahsen", bedensel tezahr yoluyla
vermesi temas, mimetik tanmay (bana "benzeyen" , benimle z

de teki) snamaz; tam tersine, kendimi etik olarak teki'nin


zuhur ediinin "rehinesi" olarak grmemi, varln bu rehineli
e tabi grmemi salayan eydir.
Levinas'a gre, etik, dncenin, "mantksal" zincirlerini (z
delik ilkesini) frlatp atarak kurucu bakaln Yasa'sna pey
gamberce itaati benimseyen dncenin yeni addr.

ll.

"Farkllk Etii"

Bugn etn savunucular, farknda olsunlar olmasnlar, bize, i


te bu dzenlemten (con.figuration) yola karak etiin, (tekini
inkar eden rkla kar) "tekini tanmak" demek olduunu,

rol oynad iin tekinin dsallndan holanrm) saldrganl


(tekine kendi lm drtm, kendimi imha etmeye duydu
um arkaik arzuyu yatrrm) nasl birletirdiini parlak bir bi
imde aklar.
Geri
uzaz.

Levinas'n

bize

sylemek

istediklerinden henz

ok

Her zaman olduu gibi, fenomenlerin grnnn saf

analizi, farkl dnce ynelimleri arasnda bir karara varmaya


yetmez.
Bunun yannda, bir ynelime karar veren dnce aksiyom
larn da akla kavutrmamz gerekir.
Bu aksiyarnlarn uygulan tarzlarn da tanmlayan glk
yle

aklanabilir:

teki'nin/Baka'nn

Ayn

karsndaki

etik

ncelii, bakalk deneyiminin bir mesafe deneyimi, ya da asli


bir zdesizliin deneyimi

olarak yaanmasn

ontolojik olarak

"garanti" altna almay gerektirir; etik deneyimin kendisi de bu


zdesizlii kat etmekten ibaret olacaktr. Ama basit teki feno
meninde hibir ey byle bir garanti iermez. Zira tekinin gr
nnn sonluluu benzerlik ya da taklit olarak kavranabilir ve
bylece bizi Ayn'nn mantna geri gtrebilir. teki bana her
zaman, en bata onun bakalna maruz kalnd varsaymnn

ille de doru olmasn salayamayacak kadar ok benzer.


Demek ki teki fenarneni (onun yz) radikal bir bakala
tanklk etmelidir, ama yine de bu bakal kendi bana iinde
barndrmaz. teki, sorrlu dzen iinde bana grnd haliyle,
tekiyle ararndaki tam manasyla sonsuz mesafenin tezahr ol
maldr; ilk etik deneyim de bu mesafeyi kat etmektir.
Bu demektir ki etiin anlalabilir olmas iin, teki'nin bir
ekilde, salt sorrlu deneyimi aan bir bakalk ilkesi tarafndan ta

nmas gerekir. Levinas bu ilkeye "Btnyle teki" adm verir


ki bu bariz biimde Tann'ya verilen etik addr. Eer Btnyle
teki'nin dolaysz fenarneni deilse teki diye bir ey olamaz.
Eer ilkenin onun dnda varolan eye kendini sonsuz aday ta
rafndan ayakta tutulmuyorsa, zdesize kendini sorrlu aday di
ye bir ey olamaz. Tarife gelmez Tam yoksa etik de olamaz.

Levinas'n

giriiminde,

teki'nin/Baka'nn

aynnn

teorik

ontolojisi Zerindeki etik ncelii, btnyle dini bir aksiyoma


baldr;
mize

U:vinas'n

nanmak,

dncesinin

onun

dncesinin

birletirdiklerini
mahremine,

ayrabilecei

znel

katlna

ihanet etmektir. in asl, Levinas'n bir felsefesi yoktur - teoloji


nin "hizmetkar" olan bir felsefesi bile yoktur. Daha ok, teoloji
tarafndan hknsz klnan (kelimenin Yunanllardaki anlamy
la) felsefedir karmzdaki; bu teoloji de artk bir teoloji deildir
(kulland terminoloji hala fazla Yunandr ve ilahi olana Tanr'
nn zdeiii/kimlii ve yklenieri yoluyla yakniamay gerek
tirir), tam da bir etiktir.
Etii

dini olann (yani,

Btnyle teki'nin tarife

gelmez

otoritesi altnda teki'yle ba kuran eyin) nihai ad haline getir


mek, onu, "felsefe" ad altnda toplanabilecek her eyden btn
btne uzaklatrmak demektir.
Kestirmeden sylersek: LeVinas'n giriimi, olaanst bir s
rarla, etii dnce ve eylem ilkesine dntrmeye ynelik her
abann esasen dini bir aba olduunu hatrlatr bize. L'evinas'n,
hibir akademik stn rtme ya da soyutlama gayretinin gizle
yemeyecei bir varsayma bal, tutarl ve yaratc bir dnr ol
duunu syleyebiliriz. Bu varsaym udur: Etik, (onu genellikle
aka teorik olana tabi klan) Yunancadaki kullanmndan uzak
lalp genel olarak ele alndnda, dindarlk sylemine ait bir
kategoridir.

IV.

Bozulmu Din Olarak Etik

O halde, bir yandan dini karakterini bastrmaya ya da maskelerne


ye urarken, bir yandan da grnteki kuruluunun soyut d
zenlemesini ("tekini tanmak" vs.) alkoyarsak bu kategoriye ne
olur? Cevap bellidir: orba olur. Bize kala kala dindar olmayan
dindarca bir sy!em, beceriksiz hkmetlerin kullanmaktan ho
land manevi bir dolgu malzemesi ve yeni moda vaazlarda rah
metli snf mcadelesi yerine vazedilen bir kltr sosyolojisi kalr.

phelerimiz ilk olarak kendilerini etik ve " farkllk hakki


nn mridi ilan edenlerin canl bir biimde ayakta tutulan farkl

lktan aka dehete kmnldklann grdmz zaman uyand.


Onlara gre, Afrikallarn adetleri barbarca, Mslmanlar korku
tucu, inliler de totaliterdir vb. Aslnda bu mehur " teki" ancak

iyi bir tekiyse kabul edilebilir - yani tam da bizimle aynysa de


mek deilse nedir bu? Farkllklara sayg, elbette! Ama farkl ola
nn,

parlamenter-demokratik,

serbest

piyasa

ekonomisi

yanls,

ifade zgrl, feminizm, evre, vb. taraftar olmas kouluyla.


Yani: Farkllklara sayg duyuyorum, ama tabii ki ancak farkl
olan da tpk benim gibi bahsi geen farkllklara sayg gsterdi
i

srece.

Nasl

"zgrlk dmaniarna

zgrlk"

olamyorsa,

ayn ekilde farklar tam da farkllklara sayg gstermernekten


ibaret olanlara da sayg duyulamaz. Kant olarak, etik partizanla
rnn slamc "fundamentalist" e benzeyen herhangi bir ey kar
snda ifade ettikleri sapiantl hnc dnmek yeterli olur.
Sorun,

" farkllklara

saygirnn ve

insan haklar etiinin bir

kimliilaynl tanmlyor gibi grnmesindediri

Sonu

olarak,

farkllklara sayg sadece bu kimlikle (ki bu da -geri gzle gr


lr bir biimde gerilemekteyse de- zengin bir "Bat" kimliinden
baka bir ey deildir) makul lde tutarl olan farkllklar iin
geerlidir. Bu lkedeki [Fransa'daki] gmenler bile, etik parti
zanlarnn gznde, ancak "entegre" olduklarnda, ancak entegre
olmak istedikleri takdirde (biraz dnrsek bu u demek: ancak
farkllklarn

bastnnak istedikleri takdirde) kabul edilebilir bir

farkllk sergilerler. Etik ideoloji, ona en azndan "vahiy" rn


bir kimliin zenginliini kazandran dini retilerden kopartld
zaman, fetihi bir uygarln u nihai buyruundan ibaret kala
bilir pekala: "Benim gibi ol ki farkllna sayg duyaym. "

V. Aym'ya Dn

Hakikat udur ki hem dind olan, hem de zamanmzn hakikat


leriyle gerekten ayn dnemin rn olan bir dnce sistemi

balamnda, tekini tanmaya dayal her trl etik hkm kesin


likle terk edilmelidir. nk gerek sorun -ki son derece g bir
sorundur- Ayn y lanma sorunudur.
Biz kendi aksiyomlarmz ortaya koyalm. Tanr yoktur. Bu
ayn zamanda u demektir:

Bir yoktur.

oklu "birsiz"lik -her

oklu varlk da bir okluklar okluundan baka bir ey deildir


varln yasasdr. Tek durrna noktas boluktur. Sonsuz, Pascal'in
oktan farkna varm olduu gibi, bir aknlk yklen deil, her
durumun sradan
teorisini

gerekliidir.

nk sonsuz, Cantor'un

yaratarak gsterdii gibi,

aslnda

sadece

kme

oklu-varln

(ietre-multiple) en genel formudur. Aslnda, her durum, her biri


kendi iinde birer okluk olan sonsuz sayda unsurdan/eleman
dan oluan bir okluktur. Bir duruma (sonsuz bir oklua) ait ol
malar asndan ele alndnda, Homo sapiens trne dahil olan
hayvanlar sradan okluklardr.
O halde, tekini/bakay, farkllklar ve bunlar etik asn
dan tanma meselesini nereye koyacaz?
Sonsuz bakalk zaten olan eydir. Her trl deneyim, sonsuz
farkllklarn sonsuz almdr. Grnte dnmsel olan ken
dilik deneyimim bile, hibir ekilde bir birlik sezgisi deil, bir
farkllamalar labirentidir; Rimbaud "ben bir bakasdr" dediin
de kesinlikle yanlmyordu. Mesela bir inli kylyle Norveli
gen bir iadam arasnda, benimle kendim de dahil baka her
hangi biri arasndaki kadar ok fark vardr.
Ama o kadar fark, ne daha fazla ne daha az.

VI.

"Kltrel " Farkllklar ve Kltrc/k

GnmZ etii "kltrel" farkllklar etrafnda baya bir grlt


koparyor. "teki" anlay da esasen bu tr farkllklar tarafndan
ekiilendirilmi durumda. Bu etin byk ideali kltrel, dini ve
ulusal

"cemaatlerin"

bar

iinde

bir

arada

yaamas,

"dla

ma"mn reddedilmesidir.
Ama bu farkllklarn dnceyi ilgilendirmediini grme-

mz gerekir, bunlar insanln, Irak'n ii "cemaati" ile Teksas'n


iko kovboylar arasndaki fark kadar benimle Lyon'lu kuzenim
arasndaki farkta da aka grlen sonsuz ve apak okluun
dan te bir anlam tamazlar.
Gnmz etiinin nesnel (ya da tarihsel) temeli olan kltr
clk, aslnda bir turistin tre, adet ve inanlar eitlilii karsn
da, zellikle de imgesel oluumlarn (dinlerin, cinsel temsilierin,
otorite tezahrlerinin, vb.) oluturduu indirgenmez karm kar
snda kapld bylenmeden farkszdr. Evet, etiin asli "nes
nel" temeli, dorudan doruya vahilerle yaanan smrgeci kar
lamann verdii hayretten miras alnm kaba bir sosyolojiye
dayaldr.

Kendi

aramzda

da

vahiler

(banliylerde

yaayan

uyuturucu mptelalar, dini tarikatlar - gazetelerin vazgeerne


d tehditkar i bakalk numuneleri) olduunu ve onlarn kar
sna

kendi

aratrma

aralarn

deitirmeden

"tanma"sm

ve

sosyal hizmetiilerini sunan bir etikle kldn unutmamalyz.


Hem bariz hem de kendi iinde tutarsz bir gereklikle ilgili
bu baya tasvirlere kar, has dnce u ilkeyi olumlar: Farkl
lklar zaten olan eyler olduuna ve her hakikat henz olmayamn
ol-umas olduuna gre, farkllklar tam da hakikatierin lavet
tii ya da nemsizletirdii eylerdir. "tekini tanmak" kavram
hibir somut durumu aydnlatmaz. Her modem kolektif dzenle
nite, farkl yeme ve konuma tarzlar olan, balarna farkl ey
ler takan, farkl diniere inanan, cinsellikle karmak ve farkl ili
kileri olan, otoriteyi ya da dzensizlii tercih eden, her yerden
gelen birok insan vardr; dnya zaten byle bir yerdir.

VII.

Ayn'dan Hakikatiere

Felsefi adan, tekilbaka nemli deilse bunun nedeni gl


n Ayn'nn

tarafndan gelmesidir.

Esasnda Ayn,

olan (yani

farkllklarn sonsuz okluu) deil, olacak olan 'dr. Ayn'nn an


cak baka bir eyle birlikte ortaya ktn sylemi ve bu eye
bir ad verrnitim: Hakikat. Farkllklara kar kaytsz olan tek

ey, bir hakikattir. Her devrin sofistleri kesinliine glge du:_:_-


mek iin azimle urarm olsalar da, her zaman bildiimiz bir
eydir bu: Bir hakikat herkes iin ayndr.
Herkes iin koyudanmas gereken ey, "lmsz oluumuz"
dediimiz ey, hem ok hem de nemsiz olan "k.'iiltrel" farkllk
larn mant iinde kalarak anlalamaz. Bu ey, hakikat kapasi
temizdir - bir hakikatin kendi "aynlna" davet ettii

"ayn"

olma kapasitemizdir. Baka bir deyile, koullara bal olarak, bi


lim, ak, siyaset ya da sanat kapasitemizdir, nk bence btn
hakikatler bu evrensel adlardan birine ya da tekine aittir.
Ancak sahici bir sapknlk yznden k.'iiltrel grecilik teme
li zerinde bir "etik" ina etmeye kalktk ve bunun iin korkun
bir tarihsel bedel deyeceiz. nk buna kalkmak, salt olum
sal bir durumun bir Yasa kurabileceini zannetmek demektir.
Tek sahici etik, hakikatlirin etiidir - daha dorusu tek etik,
hakikat srelerinin, dnyaya baz hakikatler getiren emein eti
idir. Etik Lacan'n, Kant'a ve genel bir ahlak anlayna kar psi
kanaliz;<< etiini tartrken benimsedii anlamda ele alnmaldr.
Etik diye bir ey yoktur. Sadece bir eyin etii (siyasetin, akn,
bilimin, sanatn etii) vardr.
Aslnda tek bir zne yoktur, ne kadar hakikat varsa o kadar
zne, ne kadar hakikat usul varsa o kadar znellik tipi vardr.
Ben ahsen drt temel znellik "tipi" belirliyorum Siyasi, bi
limsel, sanatsal ve ak!.
Her insan-hayvan, verili bir tekil hakikate katlarak, bu drt
tipten birine dahil olur.
Felsefe, zamannn tekil hakikatleri

tarafndan ifade

edilen

farkl znellik tiplerinin bir arada varolabilecei bir dnce ala

n ina etmeye abalar. Ama bu bir arada varolu bir birleme de


ildir - bu yzden de bir Etik'ten bahsetmek imkanszdr.

Bir Nihilizm Figr Olarak Etik

ONU

ister Kt'nn mutabakata dayal temsili olarak, ister teki

ne ynelik kayg olarak dnelim, etik her eyden nce, gn


mz dnyasnn bir yi'yi adiandrma ve bu yi'ye ulanaya al
ma konusundaki tipik yeteneksizliinin addr. Hatta daha da ile
ri gidip etiin hkmranlnn, zorunluluk karsndaki teslimi
yet ile ykc deilse bile btnyle olumsuz bir iradenin kendine
zg bileiminin hkm altndaki bir evrenin semptomu olduu
nu sylememiz gerekir.

Nihilizm olarak adiandnimas

gereken

de ite bu bileimdir.
Nietzsche insanln hibir ey istemernekteuse hilii iste
rneyi tercih ettiini gayet net bir biimde gstennitir. Kr zorun
luluun bir tr dublr olan bu hilik istemine nihilizm diyeceim.

. Zorunluluun Hizmetkar Olarak Etik

Bildiimiz gibi zorunlulua verilen modem ad, "iktisaftr. Parla


menter rej imlerimizin, zerinde zorunlu grnen her eyi peinen
onaylamaya mahkum edilmi bir znellik ve bir kamuoyu rgt
ledikleri temel iktisadi nesnelliktir - adl adnca sy !ey elim: Ser
maye'nin

mantdr.

sizlik,

retim

anarisi,

eitsizlikler,

el

emeinin btnyle deersizlemesi, yabanclara eziyet edilme


si:

Btn bunlar, hava kadar deiken olan (iktisat "bilim" inin

ngrleri meteorolojininkilerden daha da belirsizdir), ama gr


nte bitmek bilmez kat d kstlar tarafndan biimlenen bir du
rum etrafndaki aalk mutabakatn birer parasn oluturur.

Bugn

uyguland

ekliyle

parlamenter

siyaset,

ilkelerden

ilhamla hedefler koymay ve bunlan gerekletirmeyi salayacak


aralar icat etmeyi hibir ekilde iermez. Ekonomi denen seyir
lik gsteriyi, hissiz (ama aka istikrarsz) bir kamusal mutaba
katn nesnesi haline getirmekten ibarettir. Ekonomi, kendi iinde
ne iyi ne ktdr; (ticari deer ve genel edeerlik biimi olarak
para dnda) hibir deerin olmad yerdir. Sadece u ya da bu
lde iyi "gider". Rutin siyaset, bu ntr dsalln znel ugrag
ya da fiyat biici uradr. nk siyasetin, geliimini rgtler
mi gibi yapt im.kanlar, aslnda, ekonomik gndergenin dsal
ntrl

tarafndan peinen snrlandrlmakta

ve hkmszleti

rilmektedir - yle ki genelde znellik, kanlmaz olarak kavga


c bir iktidarszla srklenmekte, bunun yaratt boluk da se
imler ve parti liderlerinin yaygaralar ile doldurulmaktadr.
ada znelliin ("kamuoyu" olarak)

kurulduu ilk andan

itibaren etik, eliki ro'n hakkyla yerine getirmitir. nk


etik en batan itibaren herhangi bir proje, herhangi bir zgrle
tirici siyaset, saliden kolektif herhangi bir dava olmadm onay
lar. Ktlk yaftas yaptrp insan haklarndan dem vurarak, im
kanlarn pozitif bir biimde belirlenmesine giden yolu, insanln
stinsanl

olarak

yiye

giden

yolu,

zamann

efendisi

olarak

lmsze' giden yolu tkar. Bylece zorunluluk oyununu tm de


er yarglarnn nesnel temeli kabul etmi olur.
Her yerde "etie dn"n yolunu aan mjde olarak selam
lanan nl "ideolojilerin sonu", aslnda zorunluluun dalgal sey
rini kabullenme ve ilkelerin aktif, militan deerinin alabildiine
iinin boalmas anlamna gelir.
Gaddarlklar

grmenin tahrik ettii genel

hissiyattan

kay

naklanan ve "eski ideolojik blnmeler"in yerine geen, mutaba


kata dayal bir "etik" fikrinin kendisi, znel teslimiyete ve stat
konun kabullenilmesine gl bir katkda bulunur. nk her z
grletirici proje, o zamana kadar bilinmeyen imkanlarn her or
taya k sonuta bilinci bler. Saliden de bir hakikatn hesaba
gelmez yenilii ve yerleik bilgilerde at delik nasl olur da ka-

rarl bir muhalefetle karlamadan bir duruma dahil olabilir? Bir


hakikat tam da, icat ediliiyle birlikte, herkes iin olan tek ey ol
duundan, ona ancak egemen kanaatere kar karak ulalabi
lir, nl'ii bu kanaatler her zaman iin, herkesin deil baz kimse
lerin yararna hizmet ederler. Bu ayrcalkl aznlk konumlarn
dan, sermayelerinden, medya zerindeki kontrollerinden vs. ke
sinlikle yarar salar. Ama zellikle de, btn hakikatler gibi, bir
Zamand imkann tehlikeli, istikrarsz geliinden ibaret olan e
ye kar gereklik ve zamann atl gcn seferber ederler. Mao
Ze-dung'un allm yalnlyla

syledii gibi:

"Eer bir fikrin

varsa, ikiye blmen gerekecektir. " Ama etik kendini aka mu


tabakatn manevi ilavesi olarak sunar. " kiye blmek" onu dehe
te drr (ideoloji kokar, modas gemitir, vb.). Nitekim etik,
her fikri, dncenin her tutarl projesini yasaklayan, bunun yeri
ne dnlmemi, anonim durumlarn zerini salt insancl lafa
zanlklarla (daha nce de sylediimiz gibi, bunlar herhangi bir
olumlu insanlk fikri barndrmaz) doldurmaya uraan eyin bir
parasdr.
Ayn ekilde,

"teki iin kayglanma" da meselenin, bizim

durumumuz ve son kertede kendimiz iin imdiye kadar aratrl


mam

imkanlar

aratrnay

salk

verme

-hibir zaman olmadn- gsterir.

meselesi

olmadn

Yasa (insan haklar vs.) her

zaman zaten oradadr. Hep baka yerlerde olan ktlklerle ilgi


li yarg ve kanaatleri dzene balar. Ama bu " Yasa"nn temelini
yeniden ele almak, onu ayakta tutan muhafazakar kimlii ortaya
karmak kesinlikle sz konusu deildir.
Herkesin bildii gibi, Vichy dneminde Yahudilerin stats
n dzenleyen bir yasay onaylam olan ve tam u anda da "ya
sad gmen" adyla bilinen bir szde i dman rksal olarak
tehis

edecek

yasalar

onaylamak

iin

oylama

yapmakta

olan

Fransa; znel olarak korku ve iktidarszln hkm altnda olan


Fransa bir "yasa ve zgrlk adas"dr. Etik bu tecridin ideoloj i
sidir ve bu yzden de -dnyann drt bir yannda ve "mdahale"
etmenin verdii gnl rahatlyla- Yasa'nn sava gemilerini y-

celtir. Ama bunu yaparak, her yerde evcil bir kendini beeunili
in ve korkaka bir halinden memnuniyetn bayraktarln yapa
rak, burada ve imdi ne yaplabileceine (ve dolaysyla ne yapl
mas gerektiine) dair canl bir fikir etrafndaki her trl kolektif
toplaunay ksrlatrr. Ve bu bakmdan, bir kez daha, muhafaza
kar mutabakatn bir deikesinden baka bir ey deildir.
Ama unun anlalmas gerekir ki (ekonomik) zorunluluklar
karsndaki bu teslimiyet, etin bir arada tuttuu kamu ruhunun
ne tek ne de en kt bileenidir. nk Nietzsche'nin dsturu bi
zi, her istememenin (her iktidarszln) bir hilik istemi yahut
br adyla

lm drts tarafndan biimlendiini duneye

yneltir.

11. "Batf"nn lm zerindeki Hakimiyeti Olarak Etik

Eski Yugoslavya'daki sava hakkndaki yaz ve yorumlarda sk


sk tekrar edilen bir cmle dikkatimizi pek ekmiyor, oysa ek
meli: Bir tr znel heyecanla, ss kabilinden bir pathosla bu gad
darlklarn "Paris'ten uakla sadece iki saat uzakta" meydana gel
diine dikkat ekiliyor. Bu metinlerin yazarlar, doal olarak, b
tn "insan haklarindan, etikten, insani mdahaleden,

("totalita

rizmler'in kyle kknn kaznd zannedilen) Ktlk 'n


feci bir biimde geri dun olduundan dem vuruyorlar. Ama o
zaman sz konusu gzlem gln kamyor mu? Eer mesele
etik ilkeler, nsanin z gerei kurban oluu, "haklarn evrensel
ve baki" olmas meselesiyse, uu mesafesiyle ne demeye ilgile
niyoruz?

"tekini tanma'nn younluu, bu teki bir anlamda

neredeyse menzilim iinde olduunda daha bir artyor mu?


Bu yaknlk pathosunda, dehet ve ykm, sava ve kinizmi
en nihayet yan bamzda grmenin verdii, korku ile keyif ara
snda bir yerlerde duran o titrek kaamak tavnn neredeyse elle
tutarmasna hissedebiliyoruz. Burada etik ideolojinin elinin al
tnda, karmak bir teki (Hrvatlar, Srplar ve o gizemli Bosnal
"Mslmanlar") ile ayan beyan ortada olan bir Ktlk'n mey-

dana getirdii mide bulandrc ama lezzetli bir karm var ve bu


karm medeni snan sk skya korunan kaplann alyor
adeta. Tarih, etik bula kapmza getirip brakm durumda.
Etik Ktlk'ten ve teki'den o kadar ok beslenir ki bunla
rn yaknlamasndan sessiz bir haz almamas mmkn deildir
(etiin gevezeliinin sefil dublrdr bu sessizlik). nk etie
isel olan hakimiyetin znde her zaman kimin lp kirnin kala
cana karar verme gc vardr.
Etik nihilisttir nk temel kans birinin bana gerekten
gelebilecek tek eyin lm olduudur. Hakikatleri inkar ettiimiz

srece,. bu hakikatierin verili herhangi bir durtunda gerekletir


dikleri lmsZ ayrkla da meydan okumu olduumuz doru
dur. Hakikatierin belirsizliinin {a!a) olas temeli olarak nsan
ile lm-iin-varlk (ya da mutluluk-iin-varlk, ikisi ayn eydir)
olarak insan arasnda bir

seim yapmak zorundayz.

Felsefeyi

"etik"ten ya da hakikatierin cesaretini nihilizmden ayrmak iin


de ayn seimin yaplmas gerekir.

lll.

Biyo-etik

Bu, etiin, gnlk rutinimizde ne kadar samalarlarsa hayatm


z da o kadar renklendiren " toplumsal meseleler" arasnda, tena
zi hakkndaki bitmez tkenmez tartmaya tand ayrcal da
aklar phesiz.

lenazi kelimesi sorunu ok net bir biimde ortaya koyar:


"Mutluluk fikrimiz adna birini ne zaman ve nasl ldrebiliriz? "
B u kelime, etik hissiyatn bal olduu deimez ekirdei adlan
drr. Etik " dnce"nin durmadan "insan haysiyetinden bahset
tiini hepimiz biliriz. te lm-iin-varlk ile haysiyetin bileimi
tam da "haysiyetli bir lm" fikrini ina eder.
Komisyonlar,

raportrler,

yarglar,

siyasetiler,

rahipler,

doktorlar, hukukun da icazetiyle, haysiyetle ifa edilen bir lmn


etik tanrrum tartmaktadrlar.
Istrap ve rme "haysiyetli" eyler deildir elbette, nsan

ve haklar hakknda kafamzda gelitirdiimiz puruzsz, gen, y


beslenmi

imgeye

uymazlar.

tenazi

hakkndaki

"tartma'nm

her eyden nce yallk ve lm konusunda bugn elimizde bu


lunan simgelerin radikal yoksulluuna, bunlarn
tahamml

edilemeyecek

manzaralardan

ibaret

yaayanlar iin
olularna

iaret

ettiini gremeyen var rm? Burada etik sadece grnte eliki


li olan iki drtnn kesime noktasndadr: Etik, nsan' Kt-ol
mayanla ve dolaysyla "mutluluk" ve yaamla tanmlad iin,
lm karsnda hem bylenir hem de onu dneeye kaydetme
yi beceremez. Bu dn sonucunda, lmn kendisi, mmkn ol
duunca gizli bir seyirlik gsteri haline, salt bir yokolu haline
dntrlr;

bylece

yaayanlar

kendinden

memnun

cehalete

dayal kuruntulu alkanlklarnn lm tarafndan bozulmayaca


n

a hakkn korurlar. Nitekim etik sylem hem kadercidir

urnm

hem de kararl bir biimde gayri trajiktir: lm "kendi haline


brakr", onun karsna bir direniin lmsZ'n karmaz.
Hatrlarsak -bunlar benim uydunnam deil, olgular byledir
nk- "biyo-etik" ve Devlet'in tenazi taknts aka Nazizme
ait kategorilerdi. Nazizm temelde bir Hayat etiinin daniskasy
d. Kendine zg bir "haysiyetli hayat" fikri vard ve haysiyetsiz
hayatlara son vermenin zorunluluunu amanszca kabul ediyor
du. Nazizm, "etik" ynelirnin, elinin altnda gevezeliin tesine
geebilecei siyasi aralar olunca aa kan nihilist ekirdeini
tecrit edip nihai sonucuna gtryordu. Bu bakmdan, lkemizde
"biyo-etik"le ilgili ciddi devlet komisyonlarnn ortaya km ol
mas hayra alarnet deil. Bu noktada itirazlar ykselecektir. Bili
min hzl ilerleyiinin bize her trl genetik manipulasyonu yap
ma imkann verdii dnlrse, tam da Nazizm yZnden ha
yat ve haysiyet hakkn koruyan yasalar karmak gerekiyor, de
necektir. Bu itiraz lklarndan etkilenmemeliyiz. Israrla, bu tr
devlet komisyonlarnn ve bu tr yasalarn gerekli oluunun, vic
danlarda ve zihinlerde, btn sorunsaln esasen hiilii aibeli oldu
unu gsterdiini ileri srmeliyiz. "Etik" ile "biyo"nun bir araya
gelmesi bal bana tehlikeli bir eydir. (Kt) jeni (eugenisme,
.

nsan rkn genetik yollarla slah etme almalar) ile (saygn)


tenazi (euthanasie) arasndaki nek benzerlii de yle. Hazc bir
"iyi lme" retisi, gl ve gerekten canice "iyi reme" zle
mine (ki bu zlem "iyi yaam''nn bariz bileenlerinden biridir)
kar bir savunma yntemi sunamaz.
Sorunun kknde, belli bir adan mutlulua dayal her nsan
tanmnn nihilist olmas yatar.

Hastalkl zrriyetimizi korumak

iin dikilen dsal barikatlarn isel karlnn, nihilist drtye


kar konan gln ve kendisi de sua ortak olan etik komisyon
lar engeli olduu aktr.
Bir babakan, yurttalk etiine methiyeler dzen bir siyaset
i, Fransa'nn "dnyann btn sefaletini ieri buyur edemeyece
i"ni sylerken, sefaletin ieri buyur ettiimiz ksmn, -tabii ki
tutuklama kamplarndan- lecekleri yerlere geri dnmelerini ta
lep edeceimiz ksmndan ayrt

etmemizi

salayacak lt ve

yntemlerden sz amamaya zen gsteriyor ki bizler, hepimizin


bildii gibi, hem mutluluumuzun hem de "etiimizin" nkoulu
olan o paylalmayan zenginliklerin keyfini karmay srdrebi
lelm Ayn ekilde, biyo-etik komisyonlarnn jeni ile tenazi
arasnda, beyaz adamn bilimsel ilerlemesi ile mutluluu arasn
da ve canavarlarn, strap ekenlerin ya da grmenin rahatszlk
verecei hale gelmi olanlarn "haysiyetli" bir biimde yok edil
meleri arasnda ayrm yaparken bavuraca deimez, " sorum
lu" ve elbette "kolektif ltler zerinde anlamak da kesinlikle
imkanszdr.
ans, yaam koullar, inanlar a, klinik duruma gelmi
herkesin canla bala ve menfaat gzetmeksizin istisnasz tedavi
siyle

birletiklerinde,

biyo-etik

uzmanlarnn

oluturduu

tanta

nal, medyatik komisyonlardan, alma yerleri, hatta adlar bile


berbat bir koku yayan o komisyonlardan bin kat daha deerlidir.

. Badiou. Michel Rocard' kastediyor. (P. Hallward'n notu.)

IV. Muhafazakarlk ile lm Drts Arasnda Etik Nihilizm

Etik, toplumlarmzn evrensel diye sunulabilecek bir gelecekleri


olmaynn da etkisiyle, bir nihilizm figr olarak ele alndn
da, birbirini tamamlar nitelikte iki arzu arasnda gidip gelir. Bun
lardan birincisi, bizim " Batl" konumumuza zg dzenin -diz
ginsiz ve hissiz bir ekonominin bir hukuk sylemiyle i ie ge
tii dzenin- meruiyetinin kresel olarak tannmasn salama
ya alan muhafazakar bir arzudur. kincisi de, hayat zerinde
tam bir hakimiyet kurma imkann, bir ve ayn jestle hem savu
nan hem de gmen -ya da

var

olan "Bat'nm" lm zerindeki

hakimiyetine mahkum eden- canice bir arzudur.


Bu nedenle etie -madem Yunancaya bavuruyor- bir

"eu

oudenose" , yani k grnmeye alan bir nihilizm adn vermek


daha iyi olacaktr.
Bu etie kar yalnzca henz var olmayan ama dncemi
zin tasariarnaya muktedir olduunu ilan ettii eyi kartabiliriz.
Her an -ki sonuta, hibiri brnden daha deerli deil
dir- kendi nihilizm figr vardr. Adlar deiir, ama bu adlar
(mesela

" etik")

altnda her zaman, muhafazakar propagandann

bulank bir felaket arzusuyla eklemlenmi halini buluruz.


Ancak muhafazakarln imkansz ilan ettii eyi istediimi
zi ilan ederek ve hilik arzusuna kar hakikatleri olumlayarak
kendimizi nihilizmden koparabiliriz. Ak douran her karla
mann, her bilimsel yeniden-kurmann, her sanatsal icadn ve z
grletirici siyasetin her annn aa kard imkanszn imka
n -gerek ierii lme karar vermekten ibaret olan iyi yaama
etiine kar- bir hakikatler etiinin tek ilkesidir.

Hakikatler Etii

ADLAR!,

onlar istismar eden bir k.Ltllanmdan ekip karmak fel

sefeci iin g bir grevdir. Platon bile sofistlerin kaamak ve


sapkn kullanmlar karsnda adalet kelimesini istedii anlamda
kullanabilmek iin baya zalunet ekmek zorunda kalmtr.
Yine de etik kelimesini, bu blmden nce sylenen btn
eylere karn korumaya alalm, ne de olsa Aristoteles'ten son
ra bu kelimeyi mak.Ltl bir biimde k.Ltllananlar uzun ve onurlu bir
gelenek oluturuyor.

1. Varlk, Olay, Hakikat, zne

"Genelde" etik diye bir ey yoksa, bunun nedeni onu kendisine


kalkan edecek soyut bir zne'nin yokluudur. Sadece, belli ko
ullarn bir zne olmaya --daha dorusu, bir zne oluumuna gir
meye- ard belli trde bir hayvan vardr. Demek ki, belli bir
anda, sahip olduu ne varsa -bedeni, yetenekleri- bir hakikatin
yoluna koyulmasn mmkn klmaya arlr. nsan, henz ol
mad lmsz olmaya ite bu anda arlr.
Bu

"koullar"

nelerdir?

Bunlar

bir

hakikatin

koullardr.

Ama bundan ne anlamamz gerekiyor? Olan'm (okluklar, sonsuz


farkllklar, "nesnel" durumlar - mesela, bir ak karlamasndan
nce, tekiyle kurulan sradan bir iliki durumu) byle bir kou
lu tanmlayamayaca aktr. Bu tr bir nesnellikte, her hayvan
nasibine denle idare eder. Demek ki, birini bir znenin oluu
muna aran her neyse, onun, fazladan bir ey, durumlar ve du-

ramlarn iindeki allm davran biimleriyle izah edilemeye


cek ekilde ortaya kan bir ey olduwm varsaymamz gerekir.
yle diyelim: Hayvann tesine geen (ama hayvan onun tek te
meli olarak kalr) bir zne'rim, bir eyin olmu olmasna, "olan"
iindeki bildik kaydna indirgenemeyen bir eyin olmu olmas
na ihtiyac vardr. Gelin bu ekfenliye olay diyelim ve hakikat de
il sadece kanaatler meselesi olan oklu-varlk ile bizi yeni bir
varlk tarzna karar vermeye zorlayan olay arasnda bir ayrm ya
palm i Bu tr olaylar gayet iyi ve doru bir biimde anlatlm
tr:

1 792 Fransz Devrimi, Helorse ile Abelardus'un bulumas,

Galileo'nun fizii yaratmas, Haydn'n klasik mZik slubunu icat


etmesi. . . Ama ayrca: in'deki Kltr Devrimi ( 1 965-67), kiisel
bir

ak maceras,

matematiki

Grothendieck'in

Topos

teorisini

yaratmas, Schnberg'in on iki tonlu gam icat etmesi . . .


O

halde

bir hakikat sreci hangi

"karar"dan kaynaklaur?

Bundan byle durumla, durumun olaysal (ew?nementiel) eklenti

si perspektifinden iliki kurma kararndan. Buna sadakat diyelim.


Bir olaya sadk olmak demek, bu olayn eklendii durumun iin
de, durumu olaya " gre" dnerek (geri her tr dnce bir pra
tiktir, bir snamadr) hareket etmek demektir. Bu da, tabii ki (olay
durumun btn normal yasalar tarafndan dland iin) zne
y yen bir var olma ve durum iinde davranma tarz icat etmeye
zorlar.
Bir ak karlamasnn etkisi altndayken, eer ona gerek
ten sadk kalmak istiyorsam, bildik durumumu "yaama" tarzm
btnyle yeniden ilernem gerektii aktr. Eer "Kltr Devri
mi" olayna sadk kalmak istiyorsam, o halde en azndan siyaseti
(zellikle de iilerle iliki kurma iini) sosyalist ve sendikalist
geleneklerin
gerekir.

nerdiinden

Yine,

" Schnberg"

btnyle

farkl

bir

tarzda

yapmam

adyla bilinen mZiksel olaya sadk

olan Berg ve Webem sanki hibir ey olmam gibi on dokuzun-

I.

Alain Badiou, Varlk ve Olay, I 988. Olay teorisi aslnda kapsaml kav-

ramsal serimlerneler gerektirir ki bu tr serimlerneler Varlk ve 0/q!da vardr

cu

yzyl

sonu

neo-Romantizmini

srdremezlerdi.

Einstein'n

I 905 tarihli metinlerinden sonra, eer bu metinlerin radikal yeni


liklerine sadksam, klasik erevesi iinde kalarak fizik yapmaya
devam edemem. Bir olaya sadakat, (ister siyasi, ister aki, ister
sanatsal, ister bilimsel olsun) olayn gerekletii zgl dzen
iinde meydana gelen (hem dnlm hem uygulanm) gerek
bir koputur.
Bir olaya sadk kalmarun gerek srecine -bu sadakatn du
rum iinde rettii eye- "hakikat" (bir hakikat) diyeceim. r
nein, 1 966 ile 1 976 arasnda Fransz Maocularnn i ie geen
iki olaya, in'deki Kltr Devrimi'ne ve Fransa'daki Mays '68'e
ynelik bir sadakati dnp uygulamaya alan siyaseti. Ya da
yirminci

yZyl

balarnda yaam

byk

Viyanal

bestecilere

sadakat demek olan mahut "ada" mZik (bu ad tuhaf ama ok


sk kullanlyor). Ya da (kelimeye Grothendieck'in verdii anlam
da) bir Evren kavrarruna sadk kalan,

1 950'1i ve 1 960'l yllarn

cebirsel geometrisi vs. Esasen, bir hakikat, olaysal eklentinin du


rum iinde izledii maddi gZergiihtr. Yani ikin bir koputur.
"kin"dir, nk hakikat baka bir yerde deil durumun iinde
ortaya kar - bir hakikatler cenneti yoktur.

"Kopu"tur, nk

hakikat-srecini tevik eden ey -olay- durumun egemen diline


ve yerleik bilgilerine gre hibir anlam tamaz.
Demek ki bir hakikat-srecinin durumun kurumsallam bil
gilerinden farkl cinste olduunu syleyebiliriz. Ya da -Lacan'n
bir tabirini kullanacak olursak- bu bilgilerde bir " delik" (trouee)
atn sy )eyebiliriz.
Bir sadakatn taycsna, yani bir hakikat srecru tayan
kiiye "zne" diyorum. O halde, zne hibir surette sreten n
ce varolmaz. Olaydan "nce" durum iinde kesinlikle yoktur. Di
yebiliriz ki hakikat sreci bir zneye sebep olur.
Bu

ekilde

(Descartes'n

tasarlanan

kulland

"zne"nin,

anlamda)

psikoloj ik

dnmsel

zneyle,

hatta

zneyle

veya

(Kant'n verdii anlamda) akn zneyle akmadru anlamak


nemlidir. rnein, bir ak karlamasna sadakatn sebep oldu-

u zne, akn znesi, klasik ahlaklarn anlatt " ak" zne de

ildir. Zira bu tr psikolojik zne insan doasnn sahas iine,


ihtirasn mant iine girer, oysa benim bahsettiim eyin "do
al" bir n-varoluu yoktur. Aklar, her ikisini de aan tek bir
ak znesinin oluumuna girerler.
Keza, devrimci bir siyasetin znesi de militan birey deildir;
hele snf-znesi denen hayal hi deildir. Farkl farkl adlar alan
(bazen "Parti" , bazen baka bir yap) mstesna bir retimdir. Mi
litan bu znenin oluumuna girer elbette, ama yine bu zne onu
aar (onu lmszlk mertebesine ulatran ey, tam da bu ar
lk, bu fazladr).
Yine, bir sanatsal srecin znesi sanat ("deha" vs.) deildir.
Aslnda, sanatn zne-noktalar sanat eserleridir.

Ve sanat bu

znelerin oluumuna girer (eserler "onun"dur), ama biz bunlar


hibir ekilde "o"na indirgeyemeyiz (hem, bu hangi "o"dur ki?).
Olaylar
"yasa-tesi"
edilmi,

durumlarn
olanlardr.

ikin

bir

indirgenmez

tekillikleri,

durum

iinde

Her sadk hakikat-sreci, btnyle icat

durumdan-koputur.

Hakikat-srecinin

yerel

oluumlar (hakikat "noktalan") olan zneler, tikel ve kyaslan


maz tmevanmlardr.
te bir "hakikatler etii"nden bahsetmek -belki de- ancak bu
tr znelerle balantl olarak meru olur.

ll.

Bir Hakikat Etiinin Biimsel Tanm

Genelde "bir hakikat etii" diyeceim ey, bir hakikat-srecinin


devamn tevik eden ilkedir - yahut, daha kesin ve karmak *>ir
ifadeyle, birinin, bu hakikat srecinin sebep olduu zne oluu

munda mevcut oluuna tutarllk kazandran eydir.


Bu forml aalm.
1.

"Birinden ne anlalmas gerekir? "Biri" insan trne ait

bir hayvandr, yerleik bilgiler tarafndan tre ait olduu belirti


len bu tikel okluk trdr. Bir "hakikat noktasimn oluumuna

ite bu beden ve onun muktedir olduu her ey grer - tabii her


zaman iin, sadk bir sre eklindeki kalc formuna brnm

ikin bir kopuun ve bununla beraber bir olayn meydana gelmi


olduu varsaylyor.
Nitekim "biri", dncesi tetiklenmi, gsterili bir yangna
yakalanm, onunla bylenmi olan ve bylece bir sanat annn
karmak dzenieniine

giren bu

seyirci

olabilir.

Ya da bkp

usanmadan bir matematik problemiyle uraan, karanlkta al


mann getirdii nankr ve tketici kafa karklndan soma tam
zamannda zm bularak aydnla kavuan bu aratrmac ola
bilir. Ya da aklarn ilan ettikleri an tekinin varl sebebiyle
daha gl bir biimde hatrlad iin gereklik anlay karm
ve altst olmu u sevgili olabilir. Ya da zorlu bir toplantnn so
nunda, herkesin de kabul ettii gibi, mevcut durumda izlenmesi
gereken eyi ilan eden ve o ana kadar bir trl bulunamam ne
riyi ifade edecek szleri bulmay beceren bu militan olabilir.
Temel noktalarndan biri olarak hakikat-srecine ait olduu
na tanklk eden eye bu ekilde katlm olan "biri", ayn zaman
da hem kendisidir, sadece kendisidir, dier btn tekillikler ara
snda fark edilebilen oklu bir tekilliktir, hem de kendini am

tr, kendinden fazla bir eydir; nk sadakatin o belirsiz yolu


onun iinden geer, onun tekil bedenini mhlar ve onu zamann
iinden bir sonsuzluk anma kaydeder.
unu

syleyelim:

Onun

hakknda

bilebileceklerimiz

bt

nyle olup bitenlere baldr; ortada maddi olarak bu bilgi gn


dergesinden baka bir ey yoktur, ama btn bunlar bir hakikat
srecinin ikin kopuu iinde cereyan eder. yle ki, hem kendi
(siyasi, bilimsel, sanatsal, ak! . . . ) durumuna hem de oluan haki
kate ait olan "biri", onun iinden, yani o bilinen okluk iinden
"geen" bu hakikat tarafndan ieriden ve gzle grnmez bir bi
imde yarlr ya da delinir.
Daha yaln ifade edersek: "Biri" [nceden] , hem bir duruma
hem de bir hakikatin tehlikeli yoluna byle ayn anda ait ola bile-

ceini, byle znel eebileceim bdecek konwnda deildir.


Bir zne oluumuna girdii lde, kendi kendini zneletir
d lde, "biri" vardr ama bunu bilmez.
2.

"Tutarllk"tan ne anlamamz gerekir? Basit: Bir bilinme-

yen yasas vardr. Zira eer "biri" bir hakikat znesinin oluumu
na ancak kendini olay-somas bir sadakate "btnyle" aarak gi
riyorsa, o zaman geriye, bu "biri"nin bu snama deneyimi saye
sinde ne hale geleceini bilme sorunu kalyor demektir.
nsan denen hayvanm normal davran Spinoza'nn "varlkta
sebat" dedii eyle ilgili bir meseledir, yani karnn peine d
mekten ya da kendini korumaktan baka bir ey deildir. Bu se
bat, kendini bildii srece "biri"ni ynlendiren yasadr. Ama ha
kikatin snamas bu yasa kapsamna girmez. Duruma ait olmak
herkesin doal kaderidir, ama bir hakikat znesinin oluumuna
ait olmak belli bir rotayla, kalc bir kopula ilgilidir ve bu oluu
mun o basit benlik-sebatna nasl ilave edileceini ya da onunla
nasl birletirileceini bilmek ok gtr.
Bu ilave ya da bileim ilkesine "tutarllk" (ya da "znel tu
tarllk") adn vereceim. Mesela, matematik tutkunwnuzun var
lkta sehattan kopan ya da ona kar kan eydeki sebatna, ba
ka deyile bir hakikat-srecine ait oluuna angaje olma tarz. Ya
da amzn bir ak znesine kaydedilmi olmasnn srekli s
nanmas iinde btnyle "kendisi" olma tarz.
Son tahlilde, tutarllk kiinin tekilliinin (hayvan "biri"nin)
bir hakikat znesinin srdrlmesine angaje olmasdr. Ya da: Bi
linenin sebatm bilinmeyene zg bir sreye teslim etmektir.
Lacan etik dsturunu ileri srerken bu noktaya deiniyordu:
" Arzundan vazgeme ! " ("nepas ceder sur son desir''). nk ar
zu bilindnn znesini kurar; yani bilhassa bilinmeyendir, by
lece "Arzundan vazgeme ! " u anlama gelir: "Kendinin bilmedi
n parasndan vazgeme ! " Buna unu da ekieye biliriz: Bilin
meyen denen ateten gmlek olaysal eklentinin uzak sonucudur,
"biri"nin bu ortadan kaybolan eklentiye sadakat yznden delin-

mesidir (trow?e) ve "Vazgeme! " sonu olarak u anlama gelir:


Bir hakikat-srecine yakalannaktan vazgeme!
Ama hakikat-sreci

sadakat olduuna gre, o zaman eer

"Vazgeme! " sz bir tutarllk dsturu, dolaysyla bir hakikat


etiinin dsturu ise, "biri" iin meselenin bir sadakate sadk kal

ma meselesi olduunu da syleyebiliriz pekiilii. Bunu da ancak


kendi sreklilik ilkesine, neyse o olmakta sebatna sk skya sa
rlarak baarabilir. Bilineni bilinmeyene balayarak (zira tutarl
lk tam da bir balamadr) baarabilir.
Artk bir hakikat etiini telaffuz etmek kolay : " Sebatn aan
eyde sehat edebilmek iin elinden geleni yap. Kesintiye urat
makta sehat et. Seni yakalayp paralam olan senin kendi var
lnda yakala."
Tutarllk "teknii" , sz konusu "biri"nin "hayvan" zellikle
rine bal olarak her zaman mnferittir. Bir hakikat-sreci tara
fndan arlp yakalandktan sonra ksmen baard zne-olu
un tutarllna, bu tikel "biri" kederini ve heyecamn, bu teki
uzun boyunu ve sakin mizacm, bir bakas doymak bilmez haki
miyet isteini, daha bakas da melankolisini ya da rkekliini,
vb. katacaktr. nsan okluunun btn malzemeleri bir "tutarl
lk" tarafndan ilenebilir, balanabilir - bu arada tutarllk, p
hesiz bu ilemenin karsna en herbatndan ataleti de koyar ve
"biri"ni, srekli bir vazgeme, srf "normal" duruma ait olmaya
dnme, bilinmeyenin etkilerini silme ayartsna da maruz brakr.
Etin yerini, bir

"biri"nin btn varln oluturan oklu

malzemenin iki ilevi arasndaki kronik atma gsterir: Bir yan


da sz konusu malzemenin basit kullanrm, "biri'hin duruma ait
oluu, ya da kar ilkesi diyebileceimiz ey ; te yanda, tutarllk,
bilinenin bilinmeyene balanmas, znel ilke diyebileceimiz ey .
Tutarlln tezahrlerini tasvir etmek, bir hakikatler etii fe
nomenoloj isinin taslam karmak artk basit bir meseledir.

lll.

Etik "Tutarhhk" Deneyimi

ki rnei ele alalm.


1.

Eer kar "varlkta sebat" (bu da, hatrlarsak, okluk du-

rumlarna ait olmaktan ibarettir) olarak tarumlarsak, o zaman etik


tutarlln kar-gzetmeyen kar olarak tezahr ettiini anlaya
biliriz. Bu tutarllk sebatn motive edici glerini (bir insan-hay
vann, "biri"nin mnfert zelliklerini) iin iine katmas anla
mnda karla ilgilidir. Ama radikal bir anlamda kar gzetmez,
nk bu zellikleri bir sadakat iinde birbirine balamay ama
lar ki bu sadakat de birincil konumdaki bir sadakate yneliktir,
hakikat-srecini oluturan, kendi iinde hayvan "karlar"la hi
bir alakas olmayan, bu karlarn srmesine kaytsz kalan, ken
dine sonsuzluu hedef peylemi olan sadakate.
Burada kar [interet] szcnn mulakl zerinde oyna
yabiliriz * Matematik tutkunu, koltuunun kenarna ilimi tiyat
ro seyircisi, suret deitirmi ak, heyecanl militan, yaptklar
eye -kendi ilerinde bilinmeyen lmsz'n, muktedir oldukla
rn bilmedikleri eyin zuhur ediine- kesinlikle mthi bir ilgi

[interet} gsterirler. Dnyada baka hibir ey varoluun youn


luunu, Hamlet'le karlaman alayan bu aktrden, iki kii ol
mann ne demek olduuna dair bu algdan, saysz dallanp bu
daklanlarn birdenbire kefettiim bu cebirsel geometri proble
minden ya da yaptm siyasi beyann gerekten de insanlar bir
araya

getirip

onlar

dntrdn

onaylayan,

fabrika

gr

nndeki bu ak hava toplantsndan daha fazla uyaramaz. Yine


de, lml ve yrtc bir hayvan olarak sahip olduum karlariil
giler asndan, burada olup bitenler beni ilgilendirmez;

hibir

bilgi bana bu koullarn benimle bir alakas olduunu sylemez.


Burada btnyle mevcudumdur, bir hakikatn iimden gemes*

Jnteret szcnn ayn zamanda "ilgi" anlamna da gelmesine dayal bir

oyun olacak bu. (.n.)

nn sebep olduu o beni aan fazla sayesinde kurucu unsurlarm


birbirine balann. Ama bunun sonucu olarak, ayn zamanda da
askya alnm, paralanm, hkmsz klnm, kendi karm
gzetemez 1 kendime ilgi gsteremez (des-interesse) hale getiril
mi durumdaymdr. nk, etik tutarlln tanm olan sadakate
sadakat iinde, kendimle ilgilenip kendi karlarnn peine d
emem. Varlkta sebatm demek olan btn kar gzetme 1 ilgi
duyma kapasitem,
olas

sonularna,

incelenmesine,

bu

dnyann

bir gece

karacama ya

bilimsel

problemin zmnn

aktaki

lmsz

iki-kii-oluun

HamJet'le

ilerideki

altnda

karlamamdan

ne

da fabrika nndeki toplant daldktan sonra

siyasi srecin bir sonraki aamasna odaklanmtr.


Hakikatler etiinde her zaman tek bir soru vardr: "Biri" ol
ma sfatmla, kendi varln amay nasl srdreceimi Bildi
im eyleri, bilinmeyene yakalanmann etkileri zerinden tutarl
bir biimde birbirine nasl balayacam?
Bu soru yle de sorulabilir: Dnmeyi nasl srdreceim?
Yani, bir hakikatn bir znenin oluumu iinde benim zerimden
meydana getirdii lmsz', kendi oklu-varlnn tekil zama
n iinde ve sadece bu varln maddi kaynaklaryla korumay na
sl srdreceim?
2.

Grdmz gibi, her hakikat yerleik bilgileri azieder ve

bylece kanaatiere kar kar. nk kanaatler dediimiz eyler


hakikati/doruluu olmayan temsiller, dolamdaki bilginin anar
ik artklardr.
Artk kanaatler toplumsalln imentosudur. stisnasz btn
insan-hayvanlan ayakta tutan eylerdir, baka trl i gremeyiz :
Hava durumu; son filmler; ocuk hastalklar; dk cretler; h
kmetin ktl; tuttuumuz futbol takmnn performans; ta
tiller; eve ok uzak ya da yakn yerlerde yaplan gaddarlklar;
Cumhuriyeti okul sisteminin bana gelen aksilikler; bir hard
rock grubunun son albm; kiinin ne denli hassas bir ruhu oldu
u; ok fazla gmen olup olmad; kurumsal baarlar; kk

faydal reeteler; en son nelerin okunduu; ihtiyacnz olan eyle


ri iyi bir fiyata bulduunuz dkkiinlar; arabalar; seks; gn ...
Btn bunlar ehrin hayvanlar arasnda dolamazsa biz sefil ya
ratklarn hali nice olur? Kendimizi hangi kasvetli sessizlie mah
kum etmi oluruz? Kanaat her trl ilefiimin asli malzemesidir.
Bugn iletiim

teriminin

sahip olduu ayrcaln

hepimiz

farkndayz ve kimilerinin onda demokrasi ve etin temelini gr


dklerini biliyoruz. Evet, sk sk nemli olann "iletiim kurmak"
olduu, her etin " iletiimsel etik" olduu ileri srlyor 2 " le
tiim kuralm, iyi gzel de neyi ileteceiz?" diye soracak olursak
cevap kolaydr: Kanaatleri, bu zel okluun, insan-hayvamn,
karlarnn

inat

belirlenimi

iinde

aratrd

btn

okluklar

alanyla ilgili kanaatleri.

Zerre kadar hakikati doruluk -hatta yanllk- barndrma


yan kanaatleri ileteceiz. Kanaat doru ile yanln aasmdadr,
nk tek grevi iletilebilir olmaktr.

Oysa bir hakikat-srecin

den kaynaklanan ey, iletilemez. letiim sadece kanaatiere uy


gundur (yine sylyorum, onlarsz yapamayz). Hakikaderle ilgi
li her eyde, bir karlama olmaldr. Olmaya muktedir olduum
lmsz,

iimde,

iletiimsel toplumsalln etkileriyle kkrtla

maz, dorudan doruya, sadakat tarafndan yakalanmas gerekir.


Yani oklu-varl iinde, ikin bir kopuun gzergiih tarafndan
paralanmas ve son olarak, bilgisi dahilinde olsun olmasn, olay
sal eklenti tarafndan arlmas (requis) gerekir. Bir hakikat z
nesinin oluumuna girmek, ancak banza gelen bir ey olabilir.
Birinin bir sadakat tarafndan yakaland somut koullar bu
nu dorular: Bir ak karlamas, aniden kapldnz, bu iirin
size hitaben yazld hissi, balangta bulank gelen gzellii si
zi sonradan sarmalayan bir bilimsel teori ya da bir siyaset meka
nnn aktif zekiis. . . Felsefe de istisna deildir, nk herkesin bil2.
bennas
ederek

Jrgen Habermas, letiimsel Eylem Kuram, 2 cilt [ 1 983-85), 200 1 . Ha"demokratik"


geniletmeye

rasyonaliteyi,
alr.

Bu

iletiimi

adan

antropolojisinin

bakldnda,

"etik"

temellerine

akmn

ps diyebileceimiz eye, Levinas'inkinin ztt bir konumdan katkda bulunur

felsefi

dahil
altya-

dii gibi felsefi adan kar gzetmeyen bir karn gereklerine


katlanabilmek iin, en azndan rnrnzde bir kere, bir stat'n
sesiyle karlam olmanz gerekir.
Sonu olarak, bir hakikat etii bir " iletiim etii"nin tam ter
sidir. Eer -Lacan'n ileri srd gibi- Gerek'e sadece bir kar
lama yoluyla ulald doruysa, hakikat etii bir Gerek eti
idir. Ve o etik " Devam et ! " buyruunun ieriini oluturan tutar
llk, ancak bu Gerek'in izini srerek devam eder.
yle de diyebiliriz:

"Karlatn eyi asla unutma. " Ama

bunu ancak unutmamann hafza (ah gazetecilerin dilinden d


meyen o dayanlmaz "hafza etii" ! ) olmadn anladmz tak
dirde

syleyebiliriz.

Unutmama,

oklu-varlnn

dzenlemesi

ni, iinde barndrd ve bir karlamann delip geiinin (trans

percement) zne olarak meydana getirdii lmsz'e gre d


nnekten ve uygulamaktan ibarettir.
nceki kitaplanndan birinde formlm yleydi:

" Asla iki

kere inanmayacan eyi sev" 3 Bu bakmdan bir hakikat etii ka


naate ve bir kanaat emasndan baka bir ey olmayan genelde
etie kesinlikle kardr. nk kanaatin dsturu udur: " Sadece
inanageldiin eyi sev. "

IV. ilecilik mi?

Hakikatler etii ileci midir? Bizden her zaman feragat m talep


eder? Bu soru, felsefenin doumundan beri sren ok nemli bir
tartmann

konusudur.

Felsefecinin,

hakikat

peindeki

nsann

hazc tirandan "daha mutlu" olduunu ve bu nedenle duyumsal


hayvann hayatn de'lere adamakla asli hibir eyden feragat et
mi olmadn kantlamaya kararl olan Platon'un bile dertlerin
den biri buydu.

3.
rinde

znenin

Alain Badiou. Theorie du sujet [ 1 982]. s. 346. Bu kitabn son blmleetii

zerine

baz

dnceler

vardr,

gelitirilenlerden biraz farkl bir ynelimi olduu sylenebilir.

ama

bu

dncelerin

burada

karlarmzn pene

dmekten

-hakikatin

dnda,

oklu

varlmzn tamamm oluturan bu uratan- vazgememiz ge


rektii inancna " feragat" diyelim. Bir hakikat beni yakaladnda
feragat mi sz konusudur? Kesinlikle hayr, nk bu yakalanma
ei grlmedik varolu younluklaryla tezahr eder. Bunlar ad
landrabiliriz: Akta mutluluk vardr; bilirnde sevin (Spinoza'nn
kulland, dnsel gzellik anlamnda); siyasette evk; sanatta
da haz vardr. Bu "hakikat duygulanmlar" , birinin bir zne olu
umuna girdiine iaret ettikleri anda, her trl feragat kaygsn
boa karrlar. Deneyimler bunu yeterince, hatta bol bol gsterir.
Ama etik salt yakalannayla ilgili bir ey deildir. znel tu
tarll

dzenler,

nk dstur

"Devam

et! "tir.

Bu

devamn

"varlkta sebat" adamakll altst etmeyi gerektirdiini grm


tk. oklu-varlmzn malzemeleri artk o basit karmzn pe
ine dme ii tarafndan deil zne oluumu tarafndan, bir sa
dakate sadakat tarafndan dzenlenir. Peki bu altst edi feragat
le ayn kapya m kar?
Burada tam manasyla karar verilemez bir sorunla kar kar
ya

olduumuzu sylemek gerekir:

"Karar verilemez"

derken,

hibir hesabn iin iine esasl bir feragatin karp karmadna


karar vernemizi salayamayacan kastediyoruz.
Bir yandan, hakikatler etiinin, insan kanaatler ile kendisi
arasna, ona dpedz asosyal denmesini gerektirecek kadar dik
kate deer bir mesafe koymaya zorlad kesindir. Bu asosyallie
her zaman dikkat ekilmitir - gezegenlerin hareketlerinin srrna
nfuz etmeye alrken kuyuya den Thales imgesinde; " Ak
larn gz sadece birbirlerini grr" zdeyiinde; byk devrim
ci militanlarn yaltlm olma kaderlerinde; "yalnz deha" tema
snda

vs.

En

basitinden,

gnmzde

"entelektellei'e

ynelik

alayc yaklamlarda, ya da militann ille de "dogmatik" ya da "te


rrist" biri olarak temsil ediliinde ayn eyi grebilirsiniz. mdi,
asosyallik, karlarnn peine dme iinde srekli kstlamalara
maruz kalr, nk kar peinde koma ii tam da toplumsal oyun

tarafndan ve iletiim tarafndan ynlendirilir. Burada sorun bir


bastrma sormundan ok (bu da kesinlikle sz konusu olmasna
ve ar biimlere brnebilmesine ramen), olay-sonras sadakat
ile ilerin normal gidiat arasnda, hakikat ile bilgi arasnda al
maz, tam manasyla ontolojik4 bir arpma olmas sorunudur.
te yandan, zne oluumuna dahil olan "ben" ile karlar
nn peine den benin zde olduunu fark etmemiz gerekir: Bi
zim iin, "biri"nin iki ayr sureti olamaz. Her halkiirda ayn can
l

okluklar arnn muhatab

ikirciklilii,
bir ey

karn

artk

olurlar.

oklu-oluurnurnun

kar-gzetmeyen-kardan aka

olarak temsil edilememesini salar.

Kendime

bu
ayr

dair her

temsil, sonsuz saydaki kurucu oklua kurgusal olarak bir birlik


dayatmaktr. Bu kurgmun genelde kar tarafndan bir arada tu
tulduuna phe yoktur. Ama bu kurucu bileenler mulaktr (bir
sadakat iindeki mevcudiyetimi balamaya da yine bunlar hizmet
eder); yle olur ki, ayn kar kural altnda, sz konusu kurgusal
birlik,

toplumsaliam

hayvan

etrafnda

deil,

zne

etrafnda,

lmsz etrafnda salanr.


Temelde, bir hakikatler etii iin ille de ilecilik gerekmeme
s olash, kar emasnn, hakikatler etiinin tutarllk verdii
eyden baka kurgusal olarak birletirecek malzemesi olmad
n gsterir. Bu da demektir ki kar-gzetmeyen-kar, bashaya
kar olarak temsil edilebilir. Byle olduunda, ilecilikten bah
sedenleyiz: Ne de olsa, kar ilkesi her trl bilinli pratie hk
meder.
Ama burada karmza kan basit bir olaslktr, hibir ekil
de zorunluluk olarak grlemez. Unutmayalm ki oklu-varl
mm btn bileenleri asla bir araya getirilemez - karlarnn pe4.

Badiou. Varlk ve Olay. Bir eleman. kanaat tarafndan ele alndnda, her

zaman

ina

iinde

kavranr.

bir

edilebilir
Oysa

bir
ayn

kme

(snflandrmalar

eleman,

trsel kneye (ksaca sylersek:

kmeye) dahil olur.

bir

yoluyla

hakikat-sreci

btn

anlalabilen

asndan

ele

bir

kme)

alndnda,

yerleik snflandrmalardan kaan

bir

ne derek getirilemedii gibi, bir hakikat znesinin tutarll


yla da getirilemez. Ve u ya da bu "uykuya yatm" bileenin
-karlarn toplumsallam basksyla ya da bir sadakatn sregi
den bir aamas olarak- zorla talep edilmesi, kendi z-temsilimi
rgtlernemi salam olan btn eski kurgusal montajlarm her
zaman bozabilir.

Bu noktadan yola kldnda, kar-gzetme

yen-kann basbaya kar olarak alglanmas sona erebilir, ya


rlma temsil edilebilir duruma geebilir ve ilecilik gndeme ge
lebilir - ama onunla birlikte tersi de gelir: Vazgeme, zne oluu
mundan ekilme, mstehcen bir arzunun ekimi yznden bir ak
ilikisini koparma, " ikbal peinde komann"5 vaat ettii rahatlk
yznden siyasi bir davaya ihanet etme, kararl bilimsel aratr
mann yerine ikbal ve dl kazanma kaygsn koyma ya da avan
gard "modas gemi" ilan edip reddeden bir propagandann r
ts altnda akademizme gerileme ayarts.
Ama demek ki ileciliin balangc, hakikat znesinin saf
benlik arzusu olduunun aa kmasyla zdetir. zne, artk
temsil

edici

k.Lrgunun mulaklklar

tarafndan kornmadnda,

deyim yerindeyse kendi yayla kavrlarak yoluna devam etme


lidir.

Karar-verilemezle

kastedilen

tam

olarak

udur:

znenin

kendi tutarll iinde sebat etmeye ynelik bu arzusu, toplumsal


anslan kaprcasna deerlendirme ynndeki hayvan arzusuy
la uyumlu mudur? Bu noktadan soma cesaret ihtiyac iyice artar.
Eer elinizden geliyorsa, u szleri yazan Lacan'n iyimserliin
den destek aln: "Arzu, yani arzu denen ey (Lacan burada znel
bilinmeyenden bahsediyor), hayatn korkaklar yaratmasnn hi
bir anlam olmayacan kantlamaya yeter. " 6
5.
mallan.

rin mallan
neler

kullanlan L e service

B urada
bizi

tahrik eden dier


vs."

dahil

iimize ya

"normal", yani mutabakata

iin Lacan'n kulland


bkz.

Badiou,

Varlk ve

asndan

Trke

isimleriyle

rca

des biens.

mallar.
tabirdir

Olay,

(Jacques

aile mallar.

mesleimize

ait

mallar.

hane
eh

dayal bir deere sahip olan nes


Lacan,

[Badiou'nn

verilmitir.

"zel mallar.
da

Sayfa

Seminaire

eserleri

okuma

gndermeleri

aittir. - y.n.] s. 375-6). (P. Hallward'm notu.)


6. Jacques Lacan, "Kant avec Sade", Ecrits iinde, s. 782.

VII, s. 350; ay
kolayl

salamak

orijinal

metinlere

5
Ktlk Sorunu

GNMZ

etik ideolojisinin kklerinin, byk lde Ktlk'n

mutabakata dayal apaklnda yattn daha nce vurgulam


tm. Hakikatierin olumlayc srecinin hem olas zne oluumu
nun hem de -bu oluuma giren "biri" iin- sehatkar bir etin
mstesna grnnn temel ekirdei olduunu saptayarak bu
yargy rtmtk.
Peki bu, Ktlk kavramnn herhangi bir geerlilii olduu
nu reddetmemiz ve onu mnhasran, bariz biimde dini kkenie
rine iade etmemiz gerektii anlamna m geliyor?

A. Hayat, Hakikatler ve iyi

Burada, son tahlilde nsan'a nelerin zararl olduunun apakl


na dayal bir tr "doal hukuk" olduuna inananlara hibir taviz
vermeyeceim.
nsan denen hayvan srf doas asndan ele alndnda, bi
yolojik yoldalaryla ayn kategoriye tktrlmaldr. Bu sistema
tik katil, ina ettii dev karnca yuvalarnda, kstebeklerinkinden
ya da kaplan bceklerininkinden ne daha az ne de daha ok say
gn olan hayatta kalma ve tatmin olma karlarnn peine der.
Hayvanlarn en dzenbaz, en sabrls, kendi gcnn acmasz
arzularna en inatla sarlan olduunu gstermitir.
nce,

kendine

zg yeteneini

Her eyden

-hakikatlerin yolu zerinde,

lmsz bir vehe kazanmasn salayan bir konum alma yete


nen- lml hayatnn hizmetine komay baarmtr. Platon,
o nl maaradan kaan ve idea gneiyle gzleri kamaanlarn

grevnn, glgeler diyarna geri dnp kle yoldalarna, bu ka


ranlk dnyann eiinde kendilerini yakalam olan eyden ya
rarlanmalar iin yardm etmek olduuna

iaret ettiinde bunu

oktan ngrmt. Bu geri dnn ne anlama geldiini ancak


bugn tam anlamyla deerlendirebiliriz: Galileocu fiziin teknik
makinelere ya da atom teorisinin bombalara ve nkleer santralle
re geri dndr bu. kar-gzetmeyen-kann kaba kara dn
mesidir. Bilgilerin bir avu hakikatle zorlanmasdr. Bunun so
nunda insan denen hayvan kendi ortamnn -kald ki bu ortam da
epey vasat bir gezegenden baka bir ey deildir- mutlak hakimi
haline gelmitir.
Byle kavrandnda (ki biz onu byle biliriz), insan-hayva
nn, "kendi iinde" hibir deer yargs iermedii aktr. insan
l yaam gcnn normuyla deerlendirip onun esasen masum
olduunu, kendi iinde yi'ye de Kt'ye de yabanc olduunu
ilan eden Nietzsche phesiz hakldr. Onun yanlgs, o gl Pa
paz figrnn ban ektii glgeli, hayat-sndrc giriimden
kurtulup bu masumiyete geri dnecek bir stinsanlk hayal etme
sidir. 1 Hayr: Hibir hayat, hibir doal g yi ile Kthn te
sinde olamaz. Bunun yerine, insan-hayvannki de dahil her haya
tn, yi ile Kt'nn aasuda olduunu sylememiz gerekir.
yi'nin -ve onun basit bir sonucu olarak, Kt'nn- ortaya
kmasna
varoluuyla

yol

aan

ilgilidir.

ey,

mnhasran, hakikat-srelerinin nadir

Hayvan-insan ikin bir kopula mhland

nda hayatta kalma ilkesinin -karnn- dzeninin bozulduu


nu grr. O halde, "biri"nin bir hakikat znesinin oluumuna gi
rebileceini kabul ediyorsak, yi'nin, tam tamna, hayatn dzen
sizliini uzatmann i normu olduunu syleyebiliriz.
Her halkiirda,

unu herkes bilir:

Hayatta kalma rtinleri,

bahsedebileceiniz btn yi'lere kar kaytszdr. Her kar-pe


inde-komann

l.

tek

meruiyet

kayna

baardr.

te

Friedrich Nietzsche. Ahiakn Soyktii. Bu Nietzsche'nin. " hayati"

nemdeki deerler eletirisini zetleyen en sistematik kitabdr.

yandan,

eer

"ak olursam/aka dersem"

hayatn

gidiatndaki

dzensizlie

(buradaki
iaret

"dme" szcugu

eder),

bir

dncenin

gze uyku sokmayan gazabna yakalamrsam, ya da bir radikal si


yasi balln btn dolaysz kar ilkelerine ters dt ortaya
karsa - o zaman hayat, toplumsaliam bir insan-hayvan ola
rak srdm hayat, kendisinden baka bir eyle lmek zorun
da kalrm. En ok da, mesele, yakalanmann neeli ya da heye
canl netliinin tesinde, hayati dzensizlik yolunu izleyip, by
lece bu asli dzensizlie ikincil ve paradoksal bir dzen, tam da
"etik tutarllk" adn verdiimiz bir dzen kazandrp kazandra
mayacam ve bunu nasl yapacam bulma meselesi haline gel
dii zaman.
Eer Kt varsa, onu yi'den kalkarak kavramarmz gerekir.
yi ve dolaysyla hakikatler hesaba katlmadnda, geriye sade
ce hayatn acmasz masumiyeti, hem yi'nin hem de Kt'nn
aasnda olan masumiyeti kalr.

Sonu olarak -bu sav ne kadar tuhaf gelirse gelsin- Kt '


nn, hakikatierin olas bir boyutu olmas kesinlikle arttr. Bu
noktada Platonin ar ucuz zm bizi tatmin edemez: Haki
katn

basit

yokluu

olarak

Ktlk,

yi'nin

bilinmeyii

olarak

Kt. nk bilgisizlik fikrinin kendisini kavramak gtr. Bir


hakikat kimin iin yoktur? karlarnn peine dme iine g
mlm insan-hayvan iin hakikat falan yoktur, sadece toplum
saliamasn salayan kanaatler vardr. Zneye, lmsz'e gelin
ce, o hakikatten yoksun olamaz, nk kendini sadk yrnge
eklinde verili olan hakikatten ve yalnzca bu hakikatten yola
karak kurar.
Yine de Kt, oklu-varln bir biimi olarak tammlanabili
.
yorsa, o zaman iyi 'nin kendisinin (olas) so1c olarak ortaya
kyor olmaldr. Yani: Ancak hakikatler varolduu iin ve bu ha
kikatlerin zneleri olduu lde Kt vardr.
Yahut: Kt, eer varsa, hakikatn gcnn zapt edilemeyen
bir sonucudur.
Ama Kt var mdr?

6. Kt'nn Varl stne

Kt'nn mutabakatla ya da nsel olarak tamnnas fikrini bt


nyle reddettiimize gre, nmzde ak olan tek salam d
nce hatt,

Kt'y kendi alanrruzn iinden kalkarak, dolay

syla bir hakikat-srecinin olas boyutu olarak tanrnlamaktr. Bu


tanmdan kmas beklenebilecek sonular ile tarihsel ya da zel
Ktlk'n "bariz" rnekleri (kanaat sahiplerinin tand rnek
ler) arasndaki rtmeyi ancak o zaman inceleyebiliriz.
Ben yine de daha tmevanmsal bir ekilde ilerleyeceim, ne
de olsa bu kitabn amac bu sorunlarn gnmzde ald boyut
lar kavramaktr.
"Etik"

ideolojiyi savunanlar, Kt'nn saptanmasnn akaya

gelmeyecek bir mesele olduunu gayet iyi bilirler; sonuta btn


dnce yaplan meselenin apak bir kanaat meselesi olarak kal
d aksiyomuna dayal olsa bile. Demek ki stratejileri, "tekini
tanmak" konusunda Levinas'n izledii stratejiyle ayndr: Tezle
rini radikalletirirler. Nasl Levinas tekine almann orijinalli
ini, sonu olarak Btnyle-teki varsaymna bal hale geti
rirse, etik savunucular da Kt'nn mutabakatla sapanmasm bir
radikal Ktlk varsayrruna bal hale getirirler.
Radikal Kt fikrinin kkleri en azndan Kant'a kadar gen
gtrlebilse

de,

bu

fikrin

gnmzdeki

versiyonu

sistematik

olarak tek bir "rnek" zerine temellendirilir: Nazilerin Avrupa'


daki

Yahudileri

kullanmyorum.

imha

edileri.

"rnek"

szcn hafifseyerek

Sradan bir rnek gerekten de tekrarlanabilecek

ya da taklit edilebilecek bir eydir. Nazilerin yapt katlarn ra


dikal Kt'ye rnek vermek ise, taklit ya da tekrar edilmesi ne pa
hasna olursa olsun engellenmesi gereken eye iaret eder, daha
dorusu tekrar etmemesi btn durumlar yarglarken kullanla
cak bir norm oluturan eye. Suun " meksellii " , negatif mek
sellii buradan gelir. Ama rnein normatf ilevi bakidir: Nazi
lerin Yahudileri imha edii, zamanmz iin, saf haliyle Kt'nn

benzersiz, rakipsiz -ve bu anlamda akn ya da dile getirilemez


lsn

sunduu

iin

radikal

Ktlk'tr.

bakal

deerlendirmek konusunda

L'evinas'm

Tanns

neyse (teki'nin kyaslan

maz ls olarak Btnyle teki), bu katliam da tarihsel du


rumlarn deerlendirilmesi konusunda odur (Kt'nn kyaslan
maz ls olarak Btnyle Kt).
Sonu olarak, bu imhann ve Nazilerin hem dnlemez, di
le getirilemez, ncesi ya da sonras tasadanamaz olduklan ilan
edilir -nk bunlar Kt'nn mutlak biimini tanmlarlar- hem
de ne zaman kanaatler arasnda bir Kt'nn farknda olma efek
ti yaratlmak istense srekli bunlara bavurulur, bunlarla kyasla
ma yaplr - nk genel olarak Ktlk'e sadece tarihsel bir ra
dikal Ktlk durumunda ulalabilir. Mesela, daha 1 956'da bile,
Msr'n ngiliz ve Franszlarca igalini hakl karmak iin, baz
Batl siyasi liderler ve basn "Nasr Hitler'dir" formln kullan
makta bir saniye
(lrak'ta)

bile tereddt etmemilerdir.

Saddam Hseyin ve (Srbistan'da)

Yakn tarihlerde,

Slobodan Milosevi

karsnda da ayn eyin yapldm grdk. Ama ayn zamanda,


Yahudilerin imha edilmelerinin ve Nazilerin bir einin daha ol
mad ve onlar baka bir eyle karlatrmamn bizatihi bir kir
lenme olduu da srekli hatrlatlr.
Aslnda, bu paradoks radikal Kt'nn kendisine (ve esasen,
bir gereklik ya da kavramn her "mise en transcendence"ma, a
knla geiine) ait bir paradokstur. lnn kendisi llemez
olmal, ama ayn zamanda srekli olarak da llmelidir. mha
aslnda hem (kendisi btn llerin tesinde olduu iin) zama
nruzn yapmaya muktedir olduu her trl Ktl len ey,
hem de Ktln bariz kesinlii asndan yarglanmas gerekti
ini sylediimiz her eyi onunla kyaslamamz (dolaysyla dur
makszn ona gre lmemiz) gereken eydir. Bu su, nihai olum
suz rnek olarak taklit edilemez, ama her su onun taklididir.
Ktlk

sorununu

kanaatler

alannda

kurulan

mutabakatla

verilecek bir yargya (demek ki, nceden bir radikal Kt varsa


ymyla yaplandrlmak zorunda olan bir yargya) tabi klmak is-

ternemizin bizi mahkum ettii bu dngden kmak iin, radikal


Ktlk, lsz l temasn terk etmemiz gerektii aktr.
Tpk Btnyle teki temas gibi, bu da dine ait bir temadr.
Avrupal Yahudilerin imha ediliinin iren bir devlet suu
olduunu sylemeye bile gerek yok elbette; bu ylesine korkun
bir olaydr ki neresinden bakarsak bakalm, -iren bir laf kala
balna gnl indirmediimiz takdirde- hibir suretle sakin sa
kin ("Hegelci bir edayla") Tarihsel srecin geici zorunluluklar
arasnda

snflandnlamayacak olan bir Ktlk'le kar

karya

olduumuzu biliriz.
Bu imhann tekilliini de kaytsz artsz kabul ediyorum. O
karaktersiz "totalitarizm" kavram, Nazizm ve Stalinizm siyaset
lerini, Avrupal Yahudilerin imha edilmesi ile Sibirya'daki katli
amlar tek bir grup altnda toplamak iin uydurulmutu. Bu ala
m dncemizi, hatta Ktlk hakkndaki dncemizi hibir
ekilde netletirmez.

Yahudilerin imha edilmesinin indirgenmez

liini kabul etmemiz gerekir (tpk Stalinst Parti-devletin indir


genmezliini kabul etmemiz gerektii gibi).
Ama o zaman btn mesele bu tekillii konumlandrmaktr.
Temelde, insan haklar ideolojisini savunanlar, saf kanaat hedef
lerine uygun olarak, bunu dorudan doruya Ktu ' de konumlan
drmaya alrlar.

Kthn dini

bir edayla mutlaklatrlmasna

ynelik bu giriimin tutarsz olduunu grdk. stelik, dnce


nin karsna geilmez bir " snr" karan her ey gibi, ok da teh
likelidir. Zira taklit-edilemezin gereklii srekli taklittir ve her
yerde Hitler'ler grmekle onun lm olduunu ve gzlerimizin
nnde olup bitenin yeni Kt tekilliklerinin yaratlmas olduu
nu unutmu oluruz.
Aslnda, Yahudilerin imha ediliinin tekilliini dnmek de
mek, her eyden nce, siyasi bir dzen olarak Nazizmin tekillii
ni dnmek demektir. Btn sorun budur. Hitler devasa bir as
keri harekatla bu imhay gerekletirebilmiti, nk iktidar eli
ne geirmiti, hem de bavurduu kategoriler arasnda " Yahudi"
terimi de olan bir siyaset adna.

Etik ideolojinin savunucular sz konusu imhann tekilliini


dorudan doruya Ktlk'e komunlandrmaya o kadar kararl
drlar ki Nazizmin siyasi bir dzen olduunu genelde kategorik
olarak inkar ederler. Ama bu hem zayf hem de korkaka bir du
rutur. Zayftr, nk sz konusu imhay mmkn klm olan
ey, Nazizmin siyasi bir dzenieniin paras olarak Yahudi sz
cn iinde barndran "kitlesel" bir znellik olarak kurulmas
dr. Korkakadr, nk organik kategorileri ve znel talimatlan
canice olan siyasi dzenierin mmkn olduunu tasavvur etmeyi
reddedersek siyaset zerine salkl dnnek irnkanszlar. "n
san haklan demokrasisi" yanllar -Hannah Arendt'ten yola ka
rak-

siyaseti

bir "birlikte

olma"

aamas olarak tanmlamaktan

holanrlar. Aslna baklrsa tam da bu tanm yznden Nazizmin


siyasi zn kavramay baaramazlar. Bu tanm bir peri masaln
dan ibarettir; nk birlikte olma, ncelikle ilgili topluluu (en
semble) tanmlarnaldr ve btn mesele de bundan ibarettir. Al
manlarn birlikte olmasn kimse Hitler kadar arzulamad. Nazi
lerin " Yahudi" kategorisi, ieriden gzedenebilecek bir dar in
a etme (keyfi ama talimat mahiyetinde bir yapdr bu) yoluyla
Alman iselliini, bir birlikte olma mekann adlandrmaya hiz
met ediyordu - tpk "btn Franszlarn birlikte olmasinn ke
sinliinin,

"yasad

gmen"

kategorisine

girenlere

burada

ve

imdi eziyet etmemizi ngerektirmesi gibi.


Nazi siyasetinin tekilliklerinden biri de, fethedici bir znellik
yklenecek [bir] tarihsel topluluu beyan etmesidir. znel zafe
rini garanti altna alan ve Yahudilerin imhasn gndeme getiren
de bu beyan olmutur.
Bylece, siyaset ile Ktlk arasndaki ban tam da hem
topluluun
olmann

(ensemble)

-mutabakat

-topluluklar tematiinin- hem


tematii,

ortak

normlar

de

birlikte

tematiinin-

ele

alnma tarznn rn olduunu sylemeye hak kazanrz.


Ama nemli olan, Ktlk'n tekilliinin, son tahlilde, bir s
yasi dzenin tekilliinden tryor olmasdr.
Bu da bizi Kt'nn dorudan doruya yi'ye olmasa da, en

azndan onun zerinde hak iddia eden srelere tabi klnnasma


geri gtrr. Nazi siyaseti bir hakikat-sreci deildi, ama ancak
byle temsil edilebildii srece Alman durumunu "yakalad" . De
mek ki radikal yerine ar demeyi tercih edeceim bu Ktlk
rneinde

bile,

onun

"znel"

varlnn

anlalabilirlii

sorunu,

onun korkun ekilde cra ediliine adeta bir grevi yerine geti
rircesine katlabiimi olan "birileri" sorunu, siyasi hakikat srec
nin isel boyutlaryla balantl olarak ele alnmaldr.
En youn znel straplarn -"birini incitme"nin neleri ierdi
ini gerekten aydnlatan ve ounlukla intlara ya da cinayete
yol aan straplarn- ufkunun bir ak srecinin varl olduuna
da iaret edebilirdm
u genel ilkeleri koyutluyorum:

Kt vardr;
Kt'nn, insan-hayvann, varlnda sebat etmek iin,

karlarnn peine dmek iin bavurduu iddetten -yi ile K


t'nn aasnda olan iddetten- ayrt edilmesi gerekir;

Yine de radikal bir Kt yoktur, aksi takdirde byle bir ay

rm yaplabilirdi;

Kt, onu ancak yi'nin perspektifinden, yani "biri"nin bir

hakikat-sreci

tarafndan yakalanmas

perspektifinden kavrad

mz takdirde sradan yrtclktan ayr bir ey olarak grlebilir;

Sonu olarak, Kt insan-hayvana deil, zneye ait bir ka

tegoridir;

Ancak insan zaten olduu lmsz haline gelmeye mukte

dir olduu srece Kt vardr;

Hakikatler etii -bir sadakate sadakatn tutarllk ilkesi ya

da "Devam et! " dsturu olarak- her tekil hakikatn mmkn kl


d Kt'y savuturmaya alan eydir.
Bu nermeleri, hakikatierin genel biimi hakknda bildikleri
mizle tutarl hale getirebilmek iin birbirine balamamz gereki
yor imdi.

C.

Olaya, Sadakate ve Hakikale Dn

Bir hakikat-srecinin U nemli boyutunun unlar olduunu ha


trlayalm:
durumdan,

kanaatlerden,

kuruniam

bilgilerden

"baka

bir ey" ortaya karan olay, olay, ortaya kar kmaz kaybolan
tehlikeli, ngrlemeyen bir eklentidir;

srecin ad olan sadakat, durumun, bizatihi olayn buyru

uyla srekli aratrlmasna karlk gelir; ikin ve srekli bir ko


putur;

lakikat, yani sadakatn adm adm ina ettii, duruma isel

okluk; sadakatn bir araya toplayp rettii ey.


Srecin bu boyutunun birka temel "ontoloj ik" zellii
vardr.
1.

Olay hem konumlanmtr -u ya da bu durumun olaydr-,

hem de eklenti niteliindedir, yani durumun btn kurallarndan


kesinlikle kopmutur, onlarla

hibir

ilikisi

yoktur.

Szgelimi,

Haydn'la birlikte (ya da Haydn denen bu "biri"nin ad altnda)


klasik slubun ortaya kmas, sadece mziksel durumu ilgilen
dirir, baka bir durumu deil; o sralarda barok slubun hakimi
yeti altnda olan bir durumdur bu. Bu durum iin bir olaydr. Ama
bir baka anlamda, bu olayn mziksel dzenieniler asndan
olanak tand ey, barok slubun elde ettii doluluktan bakla
rak anlalamazd; gerekten bka bir ey sz konusuydu.
O zaman olay ile "onun iin" olay olduu ey arasndaki ba
Ianty neyin kurduunu sorabilirsiniz. Bu balant eski durumun
boluudur. Bu ne demektir? Her durumun barnda, varlnn
temeli sfatyla "konumlanm" bir boluk vardr demektir; sz
konusu durumun doluluu (yani deimez okluklar) bu bolu
un etrafnda dzenlenir. Nitekim virtzle doymu halindeki
barok slubun barnda sahici bir mziksel mimarinin olmay-

mn yaratt boluk yatyordu (ve kimse bu tayin edici boluun


farknda deildi). Haydn-olay bu boluun bir tr mziksel "ad
landrl" olarak ortaya kar. nk olay meydana getiren ey,
yepyeni bir mimari ve tematk ilkeden, az sayda dntrlebi
lir birim temelinde yeni bir mziksel yazm gelitirme tarzndan
baka bir ey deildir; barok slubun iinde bakldnda ite tam
da bunun fark edilmesi mmkn olamazd (ona dair hibir bilgi
olamazd).
Bir durum iinde dolaan bilgilerden olutuuna gre, olayn,
durumun

bilinmeyenine

ad verdii iin

boluu

adlandrdn

syleyebiliriz.
yi bilinen bir rnei ele alacak olursak: Marx siyasi dn
ce iin bir olaydr nk "proletarya" adyla, ilk burjuva toplum
larmn merkezindeki boluu adlandrr. nk proletarya, -b
tnyle mlksz olduu ve siyaset sahnesinde mevcut olmad
iin- sermaye sahibi olanlarn halinden memnun doluluunun et
rafnda dzenlendii eydir.
zetlersek: Bir olayn temel ontolojik zellii, kendisi iin
olay olduu eyin konunianm boluunu kaydetmek, adlandr
maktr.
2.

Sadakat konusunda nelerin sz konusu olduunu nceden

aklamtm. Asl mesele, sadakatn hibir zaman kanlmaz ya


da zorunlu olmamasdr. Sadakatin, ona katlan "biri"nin zerin
den taknd kar-gzetmeyen-kar tavrnn, srf benliin kur
gusal temsilinin paras olarak bile olsa, dpedz kar saylp sa
ylamayaca, hakknda karar-verilemez bir ey olarak kalr. Do
laysyla, sebatn tek ilkesi kar ilkesi olduuna gre, "biri"nin
bir sadakatteki sebat -bir hayvan-insann zne-oluunun srd
rlmesi- belirsiz kalr. Bu belirsizlik yznden bir hakikatler eti
ine yer aldm biliyoruz.
3. Nihayet, sonu olarak ortaya kan hakikate gelirsek, her
eyden nce bu hakikatn gcn vurgulamamz gerekir. Bu te-

madan

daha

nce,

Platon'un

mahkumunun

maarasna

"dn

'yle, yan bir hakikatn bilgilere dnyle balantl olarak


bahsetmitim Bir hakikat bilgilerde bir "delik" aar, onlarla ayr
cinstendir, ama ayn zamanda yeni bilgilerin bilinen tek kayna
dr. Hakikatn bilgileri zorladn syleyeceiz.2 Zorlamak

fiili,

hakikatn gc kopu gc olduu iin, durumun dolayszlna


yerleik ve dolamda olan bilgileri ihlal ederek dndne ya da
kanaatlerin, iletiimierin ve sosyalliin anlamlarn aldklar o ta
nabilir ansiklopediyi bu ihlal sayesinde yeniden ilediine ia
ret eder. Bir hakikat iletilebilir deilse bile, kendisinden belli bir
mesafede, iletiim biimlerine ve gndergelerine gl bir biim
de yeni ekiller verildiini ima eder. Bu, sz konusu dnmle
rin hakikati " ifade ettikleri" ya da kanaatler arasndaki " ilerle
me"ye iaret ettikleri demek deildir. rnein, klasik slubun b
yk adlar etrafnda hzla kapsaml bir mZiksel bilgi birikimi
salanmtr ki bu bilgi daha nce formle edilemezdi. Burada bir
"ilerleme" sz konusu deildir, nk klasik akademizm ya da
Mozart klt kendisinden ncekilerden hibir surette stn deil
dir. Ama bilgilerin zorlanmasna, iletiim kodlarnn (ya da insan
hayvanlarn "mZik" Zerine alverite bulunduklar kanaatlerin)

Zorlama hakikat ile bilgi "arasnda" olan eydir; ama ancak bir hakikat
bilgiyle dorulanabilen bir ilikidir" (Varlk ve Olay, s. 44 1 ).
Varlk ve Olay m epey teknik sayfalarnda, " zorlama"nn, bir hakikatn

2.
" zorlar",

" zorlama

B adiou,

olumlanmas
den

tarafndan

" tanmamayacak"

dayatlan
olan

dntrld

sre

de

kendisini

" durumu,

bir

bu

olduunu
yle

bir

aklar.
bir

Zira

ekilde

"bir

(yani

bir

olayn)

-.n.]

demektir;

terimin trsel
una denktir"

"me-dilinin
Bu

bir

nermenin

usuln rn olan

(a.g. e.,

duruma

ait

olup

pozitif

11bant"s,

linebilir olacaktr.

s.

olmad

s.

441
ise

olay-sonras

377).

bir
Daha

nermesini
gelecek

kmenin
dorusu:
zorlamas

durum

asla

kendisinin
bilgi

-yani

tarafndan

dntrlm

ayakta

kald

durum

eski
ekilde
takdir

zorlayacaktr

alt-kmesi]

saylan

olarak ve duruma
Durumun
[zorla

iindeki

ayrt edilemez ksma

Olayn

dzeninin,
getirilecek

dzenlemeye

sonunda bir terim [yani bir kmenin eleman]

(a.g. e.,

[yani

bilgi
hale

hakikat"

yeniden

hakikat en

edilecektir"

ksm

ait

sadece

kabul

bir

durumdaki

duruma

balangta
olarak

anonim

sre;

olumlamann

[yani

ortaya

alt-kmeye]

nermeyi

isel

teriminin
karmas

dorulanabiiirlii,
ait

bu
olu

zorlayan terimin-

dorulanamaz.
iinde

bir

ki
bu

Bu

nermenin

dorulanabilir,

bi-

genellikle kapsaml bir biimde dntrlmesine karlk gelir.


Bu dnm kanaatler elbette geicidir, oysa hakikatierin kendi
leri, yani klasik slubun byk yaratmlar, sonsuza kadar ayak
ta kalacaktr.
Keza, en hayret verici matematiksel bulularn nihai kaderi
okul kitaplarnda boy gstermek, hatta Grandes Ecoles n3 giri
'

snavlar yoluyla "ynetici elit" irnizin seimine yardmc olmak


tr. Burada matematiksel hakikatierin rettii sonsuzluun kendi
si sz konusu deildir, ama sosyalliin dZenlenmesi iin talep
edilen

bilgileri

onlar

hakikatler

zorlamlardr;

insan-hayvann

karlarna ite bu ekilde geri dner.


Kt dncesi, hakikat srecrun bu boyutuna -bir olayn
bir

durumun

aa

boluunu

karmas;

belirsizlii;

sadakalin

ve bilgilerin bir hakikat tarafndan zorlnmas- baldr.


rk Kt'nn ad vardr:
Bir olayn eski durumun boluunu deil doluluunu aa

kardna nanmak, taklit ya da terr anlamnda Kt'dr.


Bir sadakate yarar biimde yaamay baaramamak, iha-

Ilk

kez

Paul

Cohen'in

960'1ann

lk

ve Olay'n " ardndaki"

olay

ha

matematiksel

"zorlama",

anlamyla,

bir kmeye eklendii

ve

" 'Zorlama'daki

canalc

nicelletiriciye

[3:

sonra

fikir,

"vardr"]

tayin

edici
tanr.

karmaktr

bir

tikellikten

Bu

(rnein

tercih

edilmesi

John

bir

alt-kmenin

ya

[V:

olacaktr"

getirdii
da

da

"uzant"nm

sretirlilemdir.

''her. . .

(Paul

Var

bizatihi

dile

iin"],

varlksal

Set

Cohen,

Theory

2). Baka bir deyile, zorlama yerleik ve

s.

lde

matematiksel

bkz.

bakmlardan

almasnda)

nicelletiricinin

ok asgari

ilemin

trsel

(baz

bir

o kmeye ait hale getirildii

da

evrensel

and the Continuant Hypothesis,


calk

balarnda

saylabilecek

B urgess,

P.

zglletirilmi

kantlan

burada

"Forcing",

bir

evrensellie

zetlenemeyecek

Barwise,

y.h.,

ayr
kadar

Handbook

ofMathematical Logic iinde, s. 403-53). (P. Halhvard 'n notu.)


3.
mek

Napolyon tarafndan elit devlet grevlileri yetitirme iini koordine et-

amacyla

L'Ecole
gn
beri,
Ecole

kurulan

Polytechnique,

de

hala

Badiou
Normale

muazzam
de

Grandes

eitli
L' Ecole
bir

eskiden

Superieure'de

Nalianale

kltrel
kendi

ve

Eco/es
de

akademik

retmeni

felsefe

dersleri

-L'Ecole

Normale

I'Administration
olan

prestije
Louis

vermektedir.

vs

sahiptir.

999

Althusser'in

(P.

Superieure,

Fransa'da

bu

ylndan

mevkiinde,

Hallward'in

notu.)

net anlamnda, kiinin olduu lmsiiz'e ihanet etmesi anlamn

da Kt'dr.
Bir hakikati btnselci, totaliter gle zdeletirmek, fela
ket anlamnda Kt'dr.

Terr, ihanet ve felaket, bir hakikatler etiinin -nsan hakla


rnn iktidarsz ahlaknn tersine- savuturmaya alt ey ler
dir; bunu gelimekte olan bir hak:ikate dayanmann tekillii iin
de gerekletirir. Ama greceimiz gibi, terr, ihanet ve felaket
ancak hakikat-sreci yoluyla gerek imkanlar haline gelmilerdir.
Ve ancak ncesinde bir yi varsa bir Kt olduu kesindir.

D.

Bir Ktlk Teorisi Tasla


1 . Taklit ve Terr

Her "yeniliin" bir olay olmadn grmtk. Ayrca olayn a


a karp adlandrd eyin, olayn, onun iin ?lay olduu duru
mun merkezindeki boluk olmas da gerekir. Bu adiandrma so
runu temel nemdedir, ama burada adiandrma teorisinin tama
mm aktannam mmkn deil.4 Ama olay, durumun bana gelen
ve bir an pariayp snen bir tr eklenti olduu iin ortadan kay
bolmak zorunda olduuna gre, durumda ondan alkonan ve sa
dakate klavuzluk etme hizmeti gren ey, kaybolan olaya tekrar
gndermede bulunan bir iz ya da bir ad gibi bir ey olmaldr.
Naziler "Nasyonal Sosyalist devrim" den bahsederken, byk
modem siyasi olaylarn ( 1 792 Devrimi ya da 1 9 1 7'deki Bolevik
Devrimi) gndeme getirdii -"devrim", " sosyalizm"

gibi- adlar

dn alyorlard. Nazilerin bir dizi zellii bu dn alnayla


balantldr ve onunla merulatrlr: kitlesel toplantlardan bek-

4.
te yanda

Bkz. Varlk
zne-dili

run epey etrefildir.

ve

teorisi

Olay, 20 ve 34. dnceler. Bir yanda olayn ad teorisi,


btn

kitabn

merkezini

oluturur.

zellikle

ikinci

so

lenen destek, devletin diktatrce slubu, karar pathosu, i y


celtimi vs.
Gelgelelim, byle adlandrlan olay -baz biimsel alardan
adn ve zelliklerini dn ald olaylara benzese de ve onlar
olmasa kendi nerilerini ifade edecek yerleik bir siyasi dile sa
hip olmayacaksa da- doluluk ya da tzlln ne karan bir
sz daarcyla ayrt edilir: Nasyonal Sosyalist devrim -der Na
ziler- belli bir topluluu, Alman halkn gerek yazgsna taya
caktr ki bu da evrensel hakimiyet kurma yazgsdr. Bylece ola
yn eski durumun boluunu deil, doluluunu -tam da hibir ti
kel zellik (hibir tikel okluk) tarafndan desteklenmeyen eyin
evrenselliini deil, bizatihi kendi toprann, kannn ve rkmn
zelliklerinde kk salm olan bir topluluun mutlak tikelliini
yaratt ve adlandrd varsaylr.
Bir hakikatn -herkes iin varolabilen ve bunu sonsuza dek
srdrebilen tek ey olan bir hakikatin- kkeninde sahici bir ola
yn olmasm salayan ey, tam da, bir durumun tikelliiyle sade
ce o durumun boluu zerinden iliki kurmasdr. Boluk, hili
in-okluu, ne kimseyi dlar ne de kstlar. Varln mutlak ta
rafszldr - yle ki bir olayn sonucunda doan sadakat, tek bir
durumdan ikin bir kopu olmasna ramen, yine de evrensel bir
hitap alanna sahiptir.
Bunun tersine, Nazilerin

1 93 3'te iktidar ele geirmelerinin

yaratt arpc kopu, biimsel olarak bir olaydan ayrt edileme


se de -Heidegger'i yanltan ey tam da buydu5-, kendini bir "Al
man" devrimi olarak tasarlad ve sadece bir halkn szde milli
tzne sadk kald iin, fiilen sadece kendisinin " Alman" say
clkiarna hitap eder. Bu yzden de -olayn adiandnid andan iti
baren ve bu adiandrma ("devrim") ancak saliden evrensel olaylar
(rnein 1 892 ya da 1 9 1 7 Devrirnleri) gz nnde bulunduruldu5.

Victor Farias, Heidegger et le nazisme, I 985. Bu (byk lde anekdot-

lara dayal) kitapta, Heidegger'in nasl olup da uzun sre boyunca bir taklide kur
ban

dtn

zannetmiti.

grrz.

Heidegger,

kendi

dncesinin

olayn

desteklediini

unda ilemesine ramen- herhangi bir hakikat retmekten bt


nyle acizdir.
Bir durum iindeki radikal kopu, gerek hakikat-srelerin
den dn alnm adlarla, sz konusu durumun boluuna deil
de "dolu" tikelliine ya da szde tzne arda bulunduunda,
karmzda bir lakikat taklidi var demektir.
Burada "taklit"

gl anlamyla kavranmaldr:

Taklitte, bir

hakikatin btn biimsel zellikleri i bandadr. Sadece olayn,


radikal bir kopuun gcne sebep olan evrensel adlandrl de
il; ayn zamanda bir sadakat "ykmll" ve bir zne tak/idi
ne verilen deer de ibandadr. Sz konusu zne-taklidi, taklit
olayn ona deer verilmesini ve hakimiyet kazanmasn garanti al
tna alacak ekilde tasarland topluluk tzne keyfi biimde ait
olmadklar ilan edilen bakalarnn/tekilerin insani hayvanl
nn zerinde bir yerlere yerletirilir - ama buradan hibir lm
sz kmaz.
Bir taklide sadakat, bir olaya sadakatin tersine, durumla ara
sndaki kopuu, boluun evrenselliiyle deil, soyut bir kme
nin -" Almanlar" ya da "Ariler"- kapal tikelliiyle dzenler. Hi
durmadan bu kmeyi ina etmekle urar ve bunu yapmak iin
de elinde kmenin etrafn kuatan her eyi "boaltmak"tan ba
ka bir ara yoktur. Bir "oiay-tz"e taklit sayesinde deer verme
yoluyla "kovalanm" olan boluk, burada bu tzn varolabilme
si iin baarlmas gereken ey olarak, evrenselliiyle birlikte ge
ri dner. Yani "herkese" hitap eden ey (ki burada "herkes" zorun
lu olarak Alman topluluunun tzne ait olmayan eydir, zira bu
tz bir "herkes" deil, daha ok "herkes" zerinde tahakkm ku
ran bir "azmlk"tr) lmdr ya da Alman tznn hizmetinde
klelik etmek demek olan o uzatlm lm biimidir.
Dolaysyla taklide sadakatin (ki bu sadakat Alman tzne ait
olan "aznlk"tan srekli fedakarlk ve ballk talep eder, nl'ii
aslnda bir sadakat biimine sahip deildir) ierii, sava ve kat
liamdr. Burada bunlar bir amaca hizmet eden aralar deildirler:
Bu tr bir balln gereini olutururlar.

Nazizm rneinde, boluk geri dnn, zellikle tek bir ay


rcalkl ad, " Yahudi" ad altnda yapmtr. Tabii bakalar da var
d: ingeneler, akl hastalan, ecinseller, komnistler. . . Ama " Ya
hudi" ad adlarn adyd, yok olular, "Nasyonal Sosyalist dev
rim" takhclinin ycelttii szde Alman tznn etrafnda, tz ta
nmlamaya yetecek

bir

boluk

yaratan

insanlar

adlandrmaya

hizmet ediyordu. Bu adn seilmi olmas, phesiz evrenselcilik


le, zellikle de devrimci evrenselcilikle -aslnda zaten bu adn et
rafndaki boluk olan

eyle- yani

hakikatierin

evrenselliine

ve

s01suzluuna bal olan eyle arasndaki bariz balantyla iliki

lidir. Yine de, soykrm rgtlerneye hizmet ettii iin, " Yahudi"
ad Nazilerin siyasi bir yaratmyd, nceden varolan bir gnder
gesi yoktu. Kimsenin Nazilerle ayn anlam, taklidi ve taklide sa
dakati ngerektiren anlam veremeyecei bir " ad"d - bir siyasi
dzen olarak Nazizmin mutlak tekillii de buradan gelir.
Ama bu bakmdan bile bu srecin sahici bir hakikat-srecine
ykndn grmek zorundayz.

Sahici bir olaya her sadakat,

kendi sehatnn hasmlann adlandrr. Blnmelerden kanmaya


alan mutabakata dayal etin tersine, hakikatler etii her za
man u ya da bu lde militandr, kavgacdr. Zira kanaatler ve
yerleik bilgilerden ayrlnn somut tezahr, onu kesintiye u
ratmaya, bozmaya, insan-hayvann dolaysz karianna geri dn
meye, zne olarak onaya kan lmsz' aalamaya ve bastr
maya ynelik her trl abaya kar verdii mcadeledir. Haki
katler etii bu abalan tarnnay ve dmanlan adlandrmay ge
rektirir. "Nasyonal Sosyalist devrim" adl taklit, bu tr adlandr
malan,

zellikle

de

" Yahudi"

adlandrmasn

tevik

ediyordu.

Ama taklidin hakiki olay bozuu, bu adlandrmalarda da devam


eder. nh.ii hakiki bir znel sadakatn dmaru, tam da kapal
kmedir, durumun tzdr, topluluktur. Hakikatin, onun izledii
tehlikeli yolun ve evrensel hitap alanrun deerleri, bu ataJet bi
imlerinin tam karsna yerletirilmelidir.
Kana ve topraa, rka, iidetlere, toplulua yaplan her bavu
ru dorudan doruya hakikatierin hilafna iler ve hakikatler eti-

inde ite tam da bu kmeye dman ad verilir. Oysa topluluu,


kan, rk vs. ycelten taklide-ballk -szgelimi, " Yahudi" ady
la-

tam da hakikaterin soyut

evrenselln

ve

sonsuzluunu,

herkese hitap ediini dman olarak adlandrr.


stelik, iki sre, bu ekilde adlandrlm olana taban taba
na zt ekillerde muamele ederler. nl'ii hakikatler etiinde, bir
hakikate ne kadar dman olursa olsun, her "biri" , zaten olduu
lmsz haline gelmeye her zaman muktedir olarak sunulur. De
mek ki onun her sadakati bozmak amacyla bakalaryla alve
rite bulunduu yarg ve kanaatere kar savaabiliriz, ama al
sua kar savaamayz - bu ahs zaten mevcut koullarda nem
sizdir ve nasl olsa her hakikat son tahlilde ona da hitap etmekte
dir. Oysa, bir taklide sadk kalanlarn taklidin szde tznn et
rafn k.Latma uranda yararland boluk, bizzat tene nfuz
ederek alan gerek bir boluk olmak zorundadr.

Bu da bir

lmsz'n znel zuhur edii saylamayaca iin, taklide sada


kat -hakikatlerin bu irkiltici taklidi- dman olarak adlandrdk
lar hakknda onlarn insan-hayvanlar olarak srdrdkleri tikel
varolu dnda hibir ey dnmez. Nitekim boluun geri d
nne katlanmak zorunda kalacak olan da bu varolutur.

Bu

yzden taklide-sadakatin yerine getirilmesi, zorunlu olarak, terr


uygulamakla olur. Burada terrden, Jakoben Halk Gvenlii Ko
mitesi'nin

lmszleri'nin

(evrenselletirilebilir

bir

ift

olarak)

Erdem kavramna baladklar siyasi Terr kavramn deil, her


kesin dpedz lm-iin-varlna indirgenmesini anlamak gere
kir. Bu ekilde kavrarran Terr aslnda, tzn varolabilmesini sa
lamak iin, libir eyin olmamas gerektii koyudamasnda bu
lunur.
Nazizm rnei zerinde, hakikatler etiinin kar kt ("ra
dikal Kt"ye dayal) "etik" dzenlenie nemli lde dahil ol
duu iin bu kadar ok durdum. Burada mesele, bir siyasi sada
kat yaratan bir olay-taklidi meselesidir. Byle bir taklit, ancak sa
hiden olaysal olan (dolaysyla evrensel bir hitap alan olan) siya
si devrimlerin baars sayesinde mmkn olmutur. Ama baka

her trden hakikat-sreleriyle balantl taklitler de vardr. Okur


bunlar da belirtmemizi faydal bulabilir. rnein, baz cinsel tut
kularn ak olaynn taklitleri olduunu grebiliriz. Yukarda sy
lediklerimiz hatrlanrsa, beraberlerinde terr ve iddet getirecek
lerine phe yoktur. Keza, kaba saba karanlk vaazlar da kendi
lerini bilimin taklitleri olarak sunar ve bariz biimde zararl so
nular dourrlar. Bu rnekler oaltlabilir. Ama her rnekte, bu
iddetli zararlar anlayabilmemiz iin, taklitlerini manipule ettik
leri hakikat-sreci ile balantl olarak kavramamz gerekir.
zetle ilk Kt tanmmz udur: Kt, bir hakikatin taklit
edilmesi srecidir. Ve esasen, kendi uydurduu bir ad altnda, te
rrn herkese yneltir.

ll.

i hanet

Bu noktay aklamaya 4. Blm'de balamtm Bir insan-hay


van, kar-gzetmeyen-kar ile baya kar kendi btnlne
dair makul bir kurgu iinde birletirmeyi beceremez hale geldi
inde, bu insan-hayvann kendi zne-oluuna hayat veren kar
gzetmeyen-kann baya kara baskn kp kmadna ke
sinlikle karar verilemeyeceini grdk.
Burada kriz anlar diyebileceimiz eyle kar karyayz. Bir
hakikat-sreci

-"kendi

iinde" -

krizden

etkilenmez.

Bir

olayla

balayan hakikat-sreci ilkesel olarak sonsuza kadar gider. Krize


girebilecek olan ey, bu srecin tevikiyle zne oluumuna giren
"biri" ya da "birileri" dir. Bir an karlat kriz anlarna, bir
aratrmacnn cesaretinin krlmasna, bir militann gevemesine,
bir sanatnn ksrlna herkes ainadr. Ya da birinin bir mate
matiksel kant anlamay bir trl baaramayna, gzellii bula
nk bir biimde sezilen bir iirin almaz karanlklna vb. de.
Bu tr deneyimlerin nereden kaynaklandn

aklamtm:

karn taleplerinin basksyla -ya da, tam tersine, bir sadakatin


znece

srdrlmesi

srasnda ortaya kan yeni zorlu talepler

yznden- kendime ilikin bir imge olarak, sradan karlarm ile

kar-gzetmeyen-kann,

insan-hayvan

ile

znenin,

lml

ile

lruszn birbirine karmasn nlemek iin kullandm kurgu


ker. Ve bu nok'tada, bu hakikatn etiinin nerdii "Devam et! "
dstur ile salt bir lml oluumun "varlkta sebat" mant ara
snda saf bir seimle kar karya kalrm.
Bir sadakat krizi her zaman, bir imgenin kmesinin ardn
dan, tutarlln (ve dolaysyla etiin) tek dstur olan "Devam
et! "

dsturunu snayan eydir.

Yolunu kaybettin zaman bile,

kendini artk srece "yakalanrm" hissetmediinde, olayn kendi


si bulanklatnda, ad kaybolduunda ya da bir taklidi olmasa
da bir hatay adlandrrm gibi grndnde bile devam et.
nk taklitlerin iyi bilinen varl, krizierin billurlamasn
da gl bir etkendir. Kanaat bana der ki (dolaysyla ben kendi
me derim ki, zira hibir zaman kanaatierin dnda saylmam) sa
dakatim pekala da kendime uyguladm bir terr olabilir; bal
olduum sadakat u ya da bu belgeli Ktlk'e fazla -ok fazla
benzemektedir. Bu Ktlk'n (taklit olarak) sahip olduu biim
sel zellikler tam da bir hakikatn zellikleri olduu iin bu her
zaman mmhindr.
te o zaman bir hakikate ihanet etme ayartsna maruz kal
rm. Bir hakikatten basite "vazgeilemez" maalesef. Kendimde
ki lmsZ' inkar etmek, bir terk editen, bir braktan ok
farkl bir eydir: Her zaman kendimi sz konusu lmsz'n as
La varolmadna ikna etmem ve kanaatn -karlara hizmet eder

ken, tek amac tam da bu inkar oluturmak olan kanaatin- bu ko


nudaki

grn

benimsernem

gerekir.

rk

lmsZ,

eer

varln fark edersem, beni devam etmeye arr; onu ortaya


karan hakikatierin sonsuz gcne sahiptir. Sonu olarak, kendim
deki zne-olua ihanet etmem, znesini "biri" olarak kendimin
(belki bakalarnn da elik etmesiyle) oluturduu hakikatn d
man olmam gerekir.
Bu, eski devrimcilerin neden eskiden yanllklar ve delilik
iinde kaybolmu olduklarm beyan etmek zorunda kaldklarn,
eski bir an neden o kadm sevmi olduunu artk anlayama-

masn, yorgun bir bilim adamnn neden kendi biliminin gelii


mini yanl anlamaya baladn ya da brokratik rutinler yzn
den yanl ynlere sevk ettiini aklar. Hakikat sreci ikin bir
kopu olduu iin, onu ancak sizi yakalam olan bu koputan ko
parak " terk" edebilirsiniz (yani, Lacan'n o salam tabiriyle "ik
bal peinde koma"ya balayabilirsiniz).

Sreklilik, bu koputan

kopuun motifidir. Durumun sreklilii ve kanaaterin sreklili


i: " Siyaset" veya " ak" gibi adlar altnda daha nce srmekte
olan her ey en iyi olaslkla bir yanlsamadan, en kt olaslkla
da bir taklitten ibarettir.
Bir hakikat etiinin, o karar-verilemez kriz noktasnda ura
d yenilgi, ite bu ekilde, kendini ihanet olarak sunar.
Ve bu geri dn olmayan bir Ktlk'tr; ihanet, taklitten
soma, bir hakikatn mmkn kld Ktlk'n ikinci addr.

l l l . Ad l a n d rl amayan

Bir hakikatn iletiim kodlarn dntrdn ve kanaatler re


jimini deitirdiini sylemitim - bunlar hakikatn "geri dn
1nn sonulandr. Ama bu sz konusu kanaaterin "doru" (ya
da yanl) olduklar anlamna gelmez. Kanaatler dorulualhaki
kate

muktedir

deildirler

ve

bir

hakikat,

sonsuz

oklu-varl

iinde, kanaatere kaytsz kalr. Ama kanaatler l,aj/ralarlar. De


mektir ki eskiden bariz grlen yarglar artk savunulamaz, ba
ka yarglar gerekmektedir, iletiim aralar deiir vs.
Kanaaterin

bu

ekilde

yeniden

dzenleniine,

hakikaterin

gc adn vermitim
imdi kendimize sormamz gereken soru udur: Bir hakika
tn gc, sadakat yolunu izledii durumun iinde, btncl olma
potansiyeline sahip midir?
Bir hakikatn btncl gc varsaym tam olarak neleri ie
rir? Bunu anlamak iin, ontolojik aksiyornlarmz hatrlamamz
gerekir: (nesnel) bir durum, zellikle de (znel) bir hakikatn "i
banda" olduu bir durum, hibir zaman, sonsuz sayda eleman-

dan/unsurdan (ki bunlar da okluklardr) oluan bir okluktan


baka bir ey deildir. O halde, bir kanaatn genel biimi nedir?
Bir kanaat, nesnel durumun u ya da bu unsuruna uygulanan bir
yargdr - "bugn hava rzgarl" ; " Sana diyorum: Btn siyaset
iler yozlam" vs. Bir durumun unsurlarm -bu duruma ait olan
her eyi- "tartabilmek" iin, bunlarn u ya da bu ekilde adlan
drlmalar gerekir.

" Adlandrmak" , insan denen hayvanlarn bu

unsurlar hakknda iletiim kurabilecek, bunlarn varlklarn top


lumsallatracak ve bunlar kendi karlarna gre dzenieyecek
bir konumda olmalarn ierir.
Durumu

oluturan

unsurlan

adiandrma

ve

bylece

onlar

hakknda kanaat alveriinde bulunmakla ilgili pragmatik olas


la " durumun dili" diyelim.
Ayn ekilde her hakikat durumun unsurlar ile ilgilidir, n
k hakikat sreci bu unsurlarn olay perspektifinden incelenme
sinden baka bir ey deildir. Bu anlamda, hakikat sreci bu un
surlar saptar; bir hakikat znesinin oluumuna giren "biri", "bi
ri" olma sfatyla baka herkes nasl kullanyorsa yle kulland
durumun dili sayesinde bu saptamaya kesinlikle katkda buluna
caktr. Bu bak asndan, hakikat sreci nasl durumun btn
bilgilerinin iinden geiyorsa, durumun dili iinden de geer.
Ama bir durumun bir hakikate gre incelenmesi, kanaatler
asndan

yaplan

pragmatik deerlendirmeden btnyle

farkl

bir eydir. Mesele, bu unsuru insan-hayvanlarn karlarna uy


durma meselesi deildir, zaten kanaatler birbiriyle elitii iin
karlar farkldr.

Bu inceleme,

"hakikatteki"

bu unsuru ikin,

olay-sonras kopula balantl olarak deerlendirmekle ayn ka


pya kar. Bu deerlendirmenin kendisi kar-gzetmez; gerek
deerlendirme temelini salayan zneye, hakikat znesine kat
lan

"birileri'hin

lmszlemeleriyle

uyumlu

bir biimde

sz

konusu unsura bir tr sonsuz yklerneye alr.


Buradan u canalc sonu kar: Sonuta, bir hakikat, du
rumdaki unsurlarn adlarun deitirir.

Bu da, hakikatn kendisi

nin unsurlar adiandrma tarznn, kalk noktas (olay, sadakat)

bakmndan olduu kadar var noktas (sonsuz bir hakikat) bak


nndan da pragmatik adlandrmadan baka bir ey olduu anla
mna gelir. Hakikat-sreci durumun dilinin iinden gese dahi bu
deimez.

O halde, nesnel durumun kanaat iletiimini salayan dilinin


yan sra, bir hakikatn kaydedilmesini salayan bir zne-dili (z
nel durumun dili) de olduunu kabul etmemiz gerekir.
Aslnda, bu apak bir eydir. Bilimin matematiksel dili, hi
bir ekilde kanaaterin dili deildir ve bu durum bilim hakknda
ki kanaatler iin de geerlidir. Bir ak ilannn dili saliden de ok
sradan olabilir (mesela, " Seni seviyorum"), ama yine de durum
iindeki gc, bu ayn szcklerin normal kullanmlarndan b
tnyle ayrdr. Bir iirin dili bir gazetecinin dili deildir. Ve si
yasetin dili ylesine kendine zgdr ki kanaatn kulana jargon
gibi gelir.
nemli olan, kanaatleri hedef alan bir hakikatn gcnn
pragmatik
temas

adlandrmalar

ettiinde yumuayp

(nesnel

durumun

dilini),

zne-diliyle

ekil deitirmeye zorlamasdr.

Bir

hakikatn etkisiyle yerleik iletiim kodlarn deitiren tek ey


budur.
Bir hakikatn btncl gcnn nasl bir ey olduunu artk
tanmlayabiliriz : Bu g, nesnel durumun btn unsurlarn haki
kat-sreci perspektifinden acilandrma

ve

deerlendirme yetene

ine karlk gelir. Kat ve dogmatik (ya da "krlemi") olan z


ne-dili kendi aksiyomlarna dayanarak, gerein btnn adlan
drma ve bylece dnyay deitirme gcne sahip olduunu id
dia edecektir.
Elbette durumun dilinin gleri de kstlanm deildir: Her
unsur verili bir karn perspektifinden adlandrlabilir ve insan
hayvanlar arasndaki iletiim iinde yarglanabilir. Ama bu dil her
halkiirda tutarsz olduu ve pragmatik kanaat alveriine adan
m olduu iin, btnselletirici ynelimi ok nemli deildir.
Bunun tersine, bir hakikat-srecinin sonucu olan zne-diline
(militann, aratrmacnn, sanatnn, iin, vb. diline) geldii-

mizde, btncl g varsaymnn ok farkl trden sonular var


dr.
Bir kere, bylece, nesnel durumun btnnn bir znel haki
katn

tikel

asndan

tutarll

dzenlenebileceini

varsaym

oluruz.
Soma da kanaatleri ortadan kaldrmann mmkn olduunu
varsayarz.

nl'ii zne-dili durumun diliyle ayn zemini igal

ediyorsa, hakikat her unsurla balantl olarak telaffuz edilebili


yorsa, o zaman bir hakikatn gc salt pragmatik ve iletiimsel
anlamlarn arptlmas

yoluyla

deil,

hakiki/doru adlandrma

nn mutlak otoritesi yoluyla tezahr edecektir. O zaman da bir ha


kikat, durumun dilinin basite bir zne-diliyle ikame edilmesine
yol

aacaktr.

Yani:

lmsz, kendisini

tayan insan-hayvann

topyekn olumsuzlanmas olarak ortaya kacaktr.


Nietzsche Hristiyan nihilizmini infilak ettirerek ve Hayat'a o
byk Dionysoscu "evet" deyii genelletirerek "dnyann tarihi
ni ikiye blme'yi nerdiinde; ya da in Kltr Devrimi'nin ba
z Kzl

Muhafzlar,

1 967'de,

zkann

btnyle

bastrlmas

gerektiini ilan ettiklerinde, gerekten de her trl karn orta


dan kalkm olduu ve kanaaterin yerine Nietzsche ile Kzl Mu
hafzlarn bal olduklar hakikatn getii bir durum-vzyonun
dan ilham alrlar. On dokuzuncu yzyln byk pozitivistleri de
ayn ekilde bilimin nermelerinin her ey hakkndaki kanaat ve
inanlar ikame edeceini hayal ediyorlard. Alman Romantikle
ri mutlaklatrlm bir poetikann btnyle sabitledii bir evre
ne tapyorlard.
Ama Nietzsche delirdi. Kzl Muhafzlar, muazzam hasarlar
yarattktan soma, hapse atldlar ya da kuruna dizildler veya
kendi

sadakatlerinin

ihanetine

uradlar.

Yzylmz

pozitivist

ilerleme fikirlerine mezar oldu. Ve zaten intlara meyilli olan Ro


mantikler, "edebi mutlak"lamm "estetize edilmi siyaset" ekli
ne brnm canavarlar dourduunu greceklerdi. 6
6. Philippe Lacoue-Labarthe ve Jean-Luc Nancy. L 'absolu litteraire. 1 978.

nk aslnda her hakikat, tevik ettii znelerin oluumu es


nasnda,

"biri"nin

korunmasn,

hakikate yakalanm

insan-hay

vann her zaman iki ynl faaliyette bulunmasn gerektirir. Etik


"tutarllk" bile, grdmz gibi, kk karda yatan bir sebata,
sadakatle,

kar-gzetmeyen

bir

biimde

angaJe

olunmasndan

ibarettir - o yzden de bir hakikatn btncl gcn dayatmaya


ynelik her giriim sz konusu hakikatn temelini harap eder.
lmsz ancak lml hayvan iinde ve onun sayesinde var
dr. Hakikatler o mstesna nfuzlarn ancak kanaatierin olutur
duu doku iinden geerek salarlar. Hepimizin iletiim kurma
ya ihtiyac vardr, hepimizin kanaatlerini ifade etmesi gerekir.
zne-olua kendimizi biz aarz. Bizimkinden baka Tarih yok
tur; gelecek olan hakiki bir dnya yoktur. Dnya, dnya gibidir
ve doru ile yanln aasnda kalacaktr.

yi'nin tutarllna

tutsak olabilecek bir dnya yoktur. Dnya yi ile Kt'nn aa


sndadr ve yle kalacaktr.
yi, ancak dnyay iyi klmaya heves etmedii srece yi'dir.
Tek varl, tekil bir hakikatn konunianm beliriidir. Yani bir
hakikatn gcnn ayn zamanda bir tr gszlk olmas gerekir.
Bir hakikatn gcnn her mutlaklatrlmas bir Ktlk r
gtler. Bu Ktlk durumu ortadan kaldrnakla kalmaz (zira ka
naatleri ortadan kaldrma istemi, temelde, insan-hayvann hay
vanln, yani varln ortadan kaldrma istemiyle ayndr), ad
na hareket ettii hakikat-srecini de kesintiye uratr, nk z
nesinin

oluumu iinde,

karlar ikiliini

(kar-gzetmeyen-

kar ile hasbaya kar) korumay baaramaz.


Bu yzden de bu Ktlk figrne bir felaket, hakikatn g
cnn mutlaklatrlmasnn sonucunda ortaya kan bir hakikat
felaketi diyeceim.
Hakikatn btncl gce sahip olmamasnn anlam, son tah-

Bu

iki

arasndaki

yazar

yllarca

yaknlk

Alman

zerinde

Romantizmi

almlardr.

ile

faizmde

Ayrca

bkz.

tion du politique: Heidegger. /'art et la politique. I 987.

siyasetin

estetize

Lacoue-Labarthe,

edilii

La fic

!ilde, zne-dilinin, bir hakikat-srecinin retnunn, dunnnun b


tn yelerini adiandrma gcne sahip olmaddr. Hakiki/do
ru adlandrmalarn ulaamad ve sadece kanaate, durumun dili
ne zg kalabilen en az bir gerek unsur, durum iinde varolan en
az bir okluk olmaldr. Hakikatn zorlayamayaca en azndan
bir nokta ka lmaldr.
Bu unsura bir hakikatn adlandrlamayaru diyeceim 7
Adlandrlamayan,

"kendi

iinde"

adlandrlamayan

deildir:

Durumun diliyle ona ulalabilir ve onun hakknda kesinlikle ka


naat

alveriinde

bulunabiliriz.

nk iletiimin

snr yoktur.

Adlandrlamayan, zne-dili iin adlandrlamayandr. Bu terimin


sonsuzlatrlmaya msait olmadm ya da lmsz'e ak ol
madm

syleyebiliriz.

Bu

anlamda,

durumun

saf gereinin

(reel), onun hakikatsiz hayatnn simgesidir.

Belli

tipte

bir hakikat-srecinin adlandrlamayan

noktasn

belirlemek, (felsefi) dncenin zor grevlerinden biridir. Bura


da bu belirleme iine girimemiz sz konusu olamaz. O yzden
sadece,

ak

sz

konusu olduunda,

cinsel

hazzn

(jouissance)

kendisine hakikatn (iki ile ilgili olan bir hakikatin) gcyle ula
lamayacana iaret etmekle yetineceim. Bilhassa elikili ol
mayan dnceyi temsil eden matematik iin ise, adiandnima
yan ey tam da bu elikisizliktir: Bir matematiksel sistemin iin
den hareket ederek, sz konusu sistemin elikisizliini kantla
mann gerekten de imkansz olduunu biliriz (bu Gdel'in nl
teoremidir) 8 Son olarak, cemaat ve topluluk siyasi hakikatn ad
landrlamayanlardr: Bir cemaati adlandrmaya ynelik her " si
yasi" grm feci bir Ktlk'n ortaya kmasna neden olur (O
ar Nazizm rneinde olduu kadar, "Fransz" szcnn, tek

7.
da

iki

Alain
metin

Badiou.
vardr:

Conditions.

" karma

1 992.

Bu

zerine Ders"

derlernede
ve

adlandrlamayan

"Hakikat:

hakkn

Zorlama ve Adland

rlmayan".
8.

Kurt Gdel.

"On

Formally

Undecidable

matica and Related Systems". Co/lected Works. c.


oremin tam olarak ne sylediini anlamak nemlidir.

Propositions

of Principia

145-95

iinde, s.

Mathe

Bu nl te

amac burada Fransa'da yaayan baz insanlara keyfi bir biimde


"yabanc"lk atfederek eziyet etmek olan gerici kullanmnda da
bunu grmek mmkn).
Burada nemli olan genel ilkedir: Bu rnekte Kt, bir haki
kat koulu altnda ve ne pahasna olursa olsun, adlandrlamayan
zorla adlandrmak istemektir. Felaket ilkesi, tam olarak byledir.
Taklit (olayla balantl), ihanet (sadakatle balantl) ve ad
landnlamayann zorlanmas (hakikatin gcyle balantl) : Bun
lar Ktlk'n, ancak tandmz tek yi -bir hakikat-sreci- sa
yesinde edimsel bir imkan haline gelen Ktlk'n figrleridir.

Sonu

BU KiTABA

"etik" ideolojisinin ve onun toplumsal varyantiarnn

radikal bir eletirisiyle baladm. Bu varyantlar, insan haklar


retisi, nsan' kurban olarak gren anlay, nsan mdahale, biyo
etik, ekilsiz " demokrasicilik", farkllklar etii, kltrel greci
lik, ahlaki egzotizm vs. eklinde sralanabilir.
Zamanmzn bu dnsel eilimlerinin, en iyi haliyle, kadim
dini ve ahlaki vaazlarn birer eitlemesi, en kt haliyle de, mu
hafazakiirlk ve lm drtsnn tehlikeli bir karm olduunu
gstermeye altm.
Durmadan " etik"ten dem vuran bu kanaat akmnda, insan t
rn yrtc canl organizmalardan (ki insan bir boyutuyla da bu
organizmadr) ayran tek eyin reddedilmesinin iddetli bir sernp
tomunu saptadk: nsan ayran bu ey, baz sonsuz hakikatierin
oluumuna girme yeteneidir.
Bu bak asndan, Batl toplumlarmzda "etik" ideolojisi
nin, herhangi bir hakiki dneeye tutunmaya alan herkesin
balca (ama geici) hasn olduunu sylemekte tereddt etmi
yorum.
Daha soma da, dsturu hakikatierin geliimine tabi olan, ka
bul edilebilir bir etik kavramn ana hatlaryla yeniden ina etme
ye altm. Bu dstur, bize genelde "Devam et! " der. Bu "biri"
olmaya, dier hayvanlar arasnda bir hayvan, ama kendini olay
sal bir hakikat sreci tarafndan yakallllm ve yerinden edilmi
bulan bir hayvan olmaya devam et. Bir ekilde oluverdiin bir
hakikat znesinin a1..1:if paras olmaya devam et.
te bu dsturun yaratt paradokslarn barnda, biime
brnen gerek bir Kt (ki o da bu ekilde yiye, yani hakikat-

lere bamldr) figr kefettik: TakliJ (sahte bir olayn terr sa


an takipisi olmak); ilanet (kendi kar uruna bir hakikatten
vazgemek); adlandnlamayan zorlamak, yam jemket (bir haki
katin btncl gcne inanmak).
Demek ki Kt ancak yi'yle yaanan bir karlama sayesin
de mmkndr. Hakikatler etii -"biri"ne, yani bize tutarllk ka
zandrmaya yarayan ve kendi hayvani sebat iinde, bir hakikat
znesinin zamand sebatn da ayakta tutmay baaran etik- bir
hakikat srecine fiilen ve inat bir biimde dahil olma yoluyla,
ayn zamanda Kt'y savuturmaya alan etiktir.

halde bu etik, "Devam et! " buyruu altnda, feraset (taklit-

lere kanma! ), cesaret (vazgeme! ) ve itidal (Btnlk arlna


kaplma ! ) aralarn birletirir.
Hakikatler etii ne dnyay bir Yasa'nn soyut hakimiyetine
tabi tutmay, ne de dsal ve radikal bir Kt'ye kar mcadele
etmeyi amalar. Tam tersine, hakikatere gsterdii sadakat yo
luyla, Kt'y -tam da bu hakikaterin dublr ya da karanlk y
z olarak grd Kt'y- savuturmaya abalar.

Ekler

Siyaset ve Felsefe :
Alain Badiou'yle Sylei

PH TER

HALL wARD

Siyasetle

ya1da siyaset ile eko1omi,


ki

iliki-

balayp

-gelitirdiiiz

sonra

ilgili

soruillarlu

-devletill yeri,

bir

te yada siyaset ile k/Jr arasmda


da

matematiksel

dala ge1i,

otoloji

ile

dala felsefi

maddi

sormiara

gereklik

arasu

daki, bilgi ile lakikat arasudaki ve ze oklumull ke1di iilldeki ilikilere- geebiliriz diye ddm
suyla
ocu

balayalm:
miidalalellill

1 970'/erill
so/la

solarudall,

ermeside1

beri

u a1u e/l acil soru


yaili

FrallSa'daki

Ma

siyaset

alayuz

Ilasl

bir deiim gsterdi?


ALAIN BADIOU -

Galiba ilk deien, syas partinin stats konu

sundaki tavrnuz oldu.

1 970'lerin sonuna kadar, arkadalarm da

ben de, zgrletirici bir siyasetin bir tr siyasi partiyi gerek.iirdi


i fikrini savunuyorduk. Bugn "partisiz siyaset" dediimiz bt
nyle farkl bir fikir gelitiriyoruz. Bu "rgtsz siyaset" anlam
na gelmiyor. Her trl siyaset kolektiftir, bu yzden de u ya da
bu ekilde rgtldr. " Partisiz siyaset", siyasetin partiden kay
naklanmad ya da partide domad anlamna geliyor. Siyaset,
Lenin'e gre Parti'yi temsil eden o teori-pratik sentezinden kay
naklanmaz. Gerek durumlardan, bu durumlarda syleyip yapa
bileceklerimizden

kaynaklanr.

Gerekte

syas

dzenler,

syas

lk olarak A ngelaki 3 :3. s. I 1 3-33'te yaymiand . Yannda n yazanlar d


nda syleideki dipnotlar Peter Hallward'a aittir.

sreler vardr, ama bunlar, ayn anda hem belli toplumsal gle
rin temsili, hem de bizatihi siyasetin kayna olan bir parti tara
fndan btnselletirilmezler.
"Sorun

pers

ister kamu
(ikamet

hizmetleriyle,

belgesi,

yani

ister fabrikalarla,

kayd

olmayan

sans-pa

ister

gmenler)

ile,

ister

foyers ouvriers (iipansiyonlar) ile ilgili bir sorun olsun, L 'Organisation


arttr, " 2

Politique'in

sk

talimatiarna

diyorsunuz..

Sonuta

skya

bah

kurumsallamann

bir

kalmak

ortaya

k-

masna nasl direneceiz peki?

Bence tikel srecn kendisinin disiplini olan bir disiplin tasaria


yp uygulamak mmkndr. "Talimatlara bal kaln" dediimiz
de, bu talimatlar her zaman somut bir duruma zgdr. Tekil ta
limatlardr; ideolojik deildirler, bir parti izgisini de ifade et
mezler. rnek verecek olursam: Eer bugn kayd olmayan g
menler sorunu ile urayorsak, o zaman talimat dediimiz ey
tam da, kendisi de bir seferberlik srecine, bir hareket ina etme
srecine dahil olan bu sorunla balantl olarak talimattr. Burada
bir disiplin unsuru elbette sz konusudur. Ama pekitirecek ara
ca da niyete de sahip olmadmz bir rgt disiplini deil, sade
ce bir dnce disiplinidir bu. Bir srece angaje olmusak, ste2.
sini

La Distance Politique 22 (Haziran 1 997): 3. Kltrel gnderme ereve-

virmek
kar

gtr.

Hkmetin

yrtt

Jetleri'nde
panyayla
alan

ayn
bir

baz
kalm;
snda

kalm

mem/efcetten

toplumsal

yurttalk
olan
ve

sayda foyer

yklmtr.

ald

L'Organisation

bir

Birleik

Dev

alan

kam

Fransa'da

erkek

iin
iilerin

kolektif

yaayan

militanca
(ya

hanelerdir;

ve
m

da

aile
oun

bu hanelerde genelde yksek derece

Badiou

edilmesi kampanyasnn balatlmasnda etkili oldu.

Amerika
"
kar

sredir.

kald
grlr.

belediye

Politique

sans-papiers 'e

tannmas

ok bekiir

erkeklerin)

yardmlama

reformis

yer

akn

Cezayirli

gmenlere

haklarnn

geienierin kald

dayanma

varolarndaki/o>e/"ler
ok

daha

ve

bakmndan.

"yasad

yirmi yl

btn

Afrikal

younluu

Foyers ouvriers.

lkede

Bat

Amerikal

Badiou

gmenlere

geldikleri

iukia

Latin

kyaslanabilir.
tm

ounlukla

kampanya.

uzun

ounlkla

cadele vermektedir.
leri

de

iki terimi (sans-papie s ve foyers ouvriers)

btnyle deitirmeden bu

Son

birka

bakanlannn
ve

1 984-85

buralarn

ylda,

Paris'in

saldrlarna

maruz

ylnda

korunmas

ve

kurucular
yeniden

ara
ina

lik belli sayda nerme adna angaje olmusak, o zaman siyasetin


kendisinin varl belli bir inatla, belli bir tutarlla baldr.
Bu son yirmi yl iinde deiiklie urayan ikinci ey de sn
fn stats ile ilgilidir. Uzun sre bir snf siyaseti, bir snf devle
ti vb. fikrine sadk kaldk. Bugn kendilerini bir snfn temsilleri
olarak sunan siyasi inisiyatifierin verebilecekleri her eyi vermi
olduklarn dnyoruz. Smflara dair Marksist analiz hala bt
nyle gvenilir bir aratr. Kresel eilimlerin Marx'n temel sez
gilerinden bazlarn esasen doruladm dnyorum. Bundan
geri dn sz konusu olamaz; Marksizmin kendisini revizyon
dan geirmeye gerek yoktur. Mesele, siyasetin snflar olarak ad
landrlabilecek nesnel gruplar temsil ettii fikrinin tesine ge
me meselesidir. Bu fikir hem gl hem de nemliydi. Ama bizce
bugn bu fikirden yola kamayz. Siyasi srelerden, siyasi mu
halefetlerden,

atma

ve

elikilerden

yola

kabiliriz

elbette.

Ama bu olgular snflarn temsili olarak kodlamak artk imkan


szdr. Baka bir deyile, zgrletirici siyaset ya da gerici siyaset
varolabilir, ama bunlar, toplumda snflarn nasl ilediiyle ilgili
bilimsel, nesnel bir almaya dolaysz olarak balanamazlar.
nc ve son deiim noktas da devletle ilgili. Eskiden,
yeni bir siyasi sahne, devlet mekanizmasna tamamen dsal ya
da yabanc olacak, kitlelere ynelik bir sahne ina edilmesi ge
rektiine inamyorduk. Devleti tam manasyla siyaset alannn d
nda brakma eilimindeydik. Siyaset kitlelerin karlarna gre
yaplyordu ve devlet dsal hasmd. Bu bizim, devletin zorunlu
olarak burjuva ve gerici bir karakteri olduu ve sosyalist ina es
nasnda devletin snp gidecei yolundaki o eski komnist fikre
sadk kalma tarzmzd. Bugn bak amz ok farkl. Devlet
kartlmn iki zt biimi olduu ak. Bir yanda devletin snp
gidecei ngrsnde bulunan komnist miras var; te yanda da
yine devletin bastrlmas ya da en azndan askeri ve polisiye i
levlerine

indirgenmesi

arsnda

bulunan

ultraliberalizm.

Artk

bir dizi sorun karsnda devletin mutlak dsall koyudamasn


da bulunamayacamz sylyoruz. Mesele daha ok, devletten

bir eyler talep etme, devlet karsnda bir dizi talimat ya da ner
me formle etme meselesidir.

Yine biraz nce verdiim rnei

vereceim, nk fena halde acil bir rnek bu. Bu lkede, kayd


olmayan gmenlerin kaderi karsnda, ilk akla gelen u olabilir
di: Devlete kar ayaklanmalar gerekir. Bugn ise onlarn mca
delesinin mstesna biiminin, daha ok, devletin onlarla ilgili u
ya da bu eyi deitirmeye, lavedilmesi gereken baz yasalar
lavetmeye, alnmas gereken uyruklua kabul nlemlerini alma
ya

ynlendirilecei

koullan

yaratmak

olduunu

talimatlar derken bunu kastediyoruz.

Devlete kar

katlyoruz demek deil.

sylyoruz.
Bu,

devlete

Seim sisteminin dnda, herhangi bir

partinin temsil alamnn dnda kalyoruz. Ama devleti kendi si


yasi alanmz iine dahil ediyoruz, zira baz temel noktalarda,
devlete kar radikal bir dsallk tavr taknmak yerine devlete
kar talimatlar yoluyla i grmemiz gerekiyor.
Bu

katlmadan

talimat

verme tavrnn kendini

marjinal bir so

rumsuzhk konumuna mahkm etmesi gibi bir risk var m? Parti


seenei
mi?

Mesela

kadar

bariz

ilkeleri

biimde

arasnda

miadn

ikamet

doldurmu

belgeleri

bir seenek

ohnayan

iileri

hemen uyruklua kabul etme veya onlara yasal stat kazandrma


da bulunan bir partiyi niye desteklemeye/im ?

nk bugn partiler parlamenter devletin iindedir. Gerek bir


znel ballk gstermeden, parlamentarizm gibi gl ve dall
budakl

bir

sisteme katlabileceiniz

kesinlikle

doru deildir.

Her halkarda, olgular kendileri adna konumaktadrlar. Parla


menter sisteme dahil olmu ve ynetme gcn elde etmi olan
hibir parti, benim " demokrasi"nin znel yasas adm verdiim

eyden

(Marx,

demokrasinin,

son

tahlilde

sermayenin

" yetkili

temsilcisi" olduunu sylemitir) kaamamtr. Bence bunun ne


deni de, seimlere ya da temsili hkmete katlmak iin, onun ta
lep ettii znellie -yani bir sreklilik ilkesine, politique uniqu&
ilkesine- "bunun yolu budur, yaplacak bir ey yok" ilkesine. Ma-

astricht Kriterleri'ne, yani mali piyasalara uyumlu bir Avrupa il


kesine vb. uymak zorunda kalnmasdr. Fransa'da bunu uzun bir
sre, tekrar tekrar grdk; sol partiler iktidara geldiklerinde bera
berlerinde hayal krkl temalarm, tutulmayan szleri vb. de
getirdiler. Bence bunu bir bozulma meselesi olarak deil, kat bir
yasa olarak grmemiz gerekir. nsanlar kafa yaplarn deitir
dikleri iin deil, parlamenter znellik bunu zorlad iin byle
oluyor bence.
Dolaysyla siyasetin bu znel figryle aramzdaki mesafe
y korumamz gerek. Bizim iin bu somut olarak u demek: Se
imlerde aday olma, oy kullanma, hibir syas partiden hibir
ey bekleme. Ama bunlar, parlamenter sistem iindekileri belli
bir karan almaya zorlayabilecek koullarm yaratlmasn

hibir

suretle

ilikili

dlamaz.

Kayd

olmayan

gmenler

sorunuyla

olarak bile, Saint Bemard kilisesini igal etme eylemini4 ele alr
sak, igalciler karnet belgelerini almay byk lde baarm
lard. Onlara nce hayr, sonra da evet denmiti, hem de, bugn
yaplan tartmalarm gsterdii gibi, arada yasalarda ya da huku
ki perspektifte hibir gerek deiiklie gidilmeksizin. Bu yapl
mt nk yeni koullar yaplmasn gerektiriyordu.
3.

Bu terim, " Yeni Dnya Dzeni" benzeri bir anlam

runluluun

brnd

biim

haline

gelen,

her

yerde

hazr

tar, yani

ada zo

ve

"pragmatik",

nazr,

serbest piyasac liberalizme karlk kullanlr.


4.

1 996 yaznda, yzlerce Afrikal gmen birka

kilisesini

igal

sz

biimde

bir

atldktan
tahliye

ve
de

rgtledi

kampanya
-bir

yine

1 997

oldular.

Temmuzunda

Bernard

bulunduu

eitli

gruplarla

(1 5

ve 22

"yabanc"

Kasm

kayd
ya

da

iiler

olarak

burada

rinden

kp

karnet

belgeleri

anlamnda,

1997,

olmayan

bir

1 9-20

ya

znel

insanlara

baz

[Nisan

bir
kendi

"dezavantaj l"

7).
ya

nemli

bir

da

bir

tr

Bu

bask

gren

gn

evle

oluturmaya

kurma

Bu

top

I 998'de).

mevcudiyetleri

" nsanlarn

kendini

1 997],

r iin deer veren dindarca retarikle hibir alakas yoktur.

dizi

znel

kolektivite

salonundan

L'Organisation

ubat

olaanst

dolay

kullanarak

Belediyesi
bir

militan

vurguland.

-aralarnda

Paris'te

olmadklar,

etrafnda

gl

le

1 997 ve 7

gmenlerin

(La Distance politique,


seferberliin,

birlikte-

6 Aralk

ntdr"
da

1 8.

Saint Bemard

nitelenmelerini

kiliseden

kampanyas

grnmez"

Saint-Bemard

ay boyunca

olarak

Austosunda

bulunduklartalebi

[gizli]

Paris'teki

Saint

olaan

vermeleri

1 996

sonra,

boyunca

ekilde

"clandestins"

resmen

rtm

edildikten

Politique'in
lant

ederek

ilkesinin
dorudan

dianm

karar
ka
siyasi

oldukla

O zaman sermayeyle nasd

dorudan

mcadele

edebiliriz sorusu

Ila gemeden nce, Ingiltere'de liilii lakkmda pek bir ey bilin


meyen

L 'Organisation

Politique'i sormak

istiyorum size

ok k

saca, nedir ve ne yapar?


L'Organisation

Politique 'in

ekirdei,

Mays

balayarak birlikte uzun bir tarih geirmi

1 968

olaylarndan

olan militanlardan,

zellikle de Natacha Michel, Sylvain Lazarus ve benden oluu


yor.

O sralarda, grubumuz gayet belirli bir Marksist-Leninist

Maocu

tematik

etrafnda

rgtlenmiti.

Fransz

Maoculuunun

tarihi ok karmaktr, burada bu konuya girmeyeyim. L'Organi


sation Politique, parti, snf ve devlet sorunlar karsnda her e
yi farkl bir biimde grmeye baladmz zaman kuruldu. L'Or
ganisation Politique'in ana eilimleri 1 984-85 yllarnda belirlen
di, be-alt yldr da La Distance politique diye bir dergi karyo
rz. almalarmz balca iki sorun k.'iimesi zerinde younla
t. Birincisi devlete kar talimatlar alanyla ilgili ki bu da bugn
ii pansiyonlar meselesi ve yabanclarn vatandal ve stats
ile ilgili sorunlar kmesi etrafnda dnyor. Bu lkedeki yabanc
iileri nasl sayyorz, hie mi sayyorz yoksa adam yerine mi?
Bu sorun Front National'e* kar verilen mcadeleyle balantl
dr. Bu militan mdahale alan eitim ve salktaki eitlik gibi so
runlara dora da genilemektedir.
kinci nemli odak noktamz, fabrikalarn statsyle, siyase
tin fabrikalar ve i yerlerinde kk salmas ya da buralarda istikrar
kazanmasyla ilgili. Bunu tayin edici bir sorun olarak grmeyi
srdryoruz, nk.'ii halk rgtlerine bir tr istikrarl temel sunu
yor. Yani bir yandan fabrikada dorudan doruya siyasi ii grup
lan kurmaya, yeni bir ii figrn ne kartmaya, te yandan
da devlete kar talimatlada ilgili yeni koullar yaratmaya abal
yorz.

Milli Cephe. Fransa'da 1 972' den beri faaliyet gsteren rk parti, (.n.)

Grubunuzda kabaca ka kii var?

ok az. Bir siyasi srece nderlik yapabilecek yirmi otuz militan.


u anki koullar dikkate alndnda, ben bunu ok dert etmiyo
rum. nsanlarn ne yaptklarm bilmek ka kii olduklarm bil
mekten daha nemli. yle durumlar olur ki, krk kii ok az ey
yapabilecekken iki kii bir sr ey yapabilir. Siyasi faaliyetleri
mizin bizim gzmzde deneysel bir yam olduu da doru. Siya
si partilerin tersine, biz kurumsal iktidar peinde deiliz. Belli s
relerde neler yapabileceimizle ilgili deneyler yapyoruz ki bu
da ok titiz ve ayrntl bir alma meselesi. Ekim 1 9 1 7'den beri
her eye egemen olan devrimci Parti figrnn yerine, farkl bir
siyaset figr gelitirme

sorunuyla urayoruz. Deneysel boyut

kanlmaz.
Demokrasiyle
sin

ilikiniz

ne?

bir saylmasdr, "

Grubunuz

diyor. 5 Ama

" demokrasinin

ilkesi

oy kullanmyorsmuz

herke
Katlm

da buhmmuyorsunz

Demokrasi, btn bireylerin bal balarna bir saylmas anlam


na gelmez tam olarak. Devlet tarafndan nasl sayldmz bil
mekle ilgili bir meseledir. ki farkl eyler. Bu demokrasi soruLa Distance politique, 25 (Kasm 1 997), say 3. La Distance politique,

5.
L'Organisation
gsteri
yaplan

ve

syleilere,

yapmal"
lk)

Politique'in,

toplantlarla

tarznda

bir

blten

ortalama

ilgili

seim

kampanyalar

niteliindeki

tir;

sayda Althusser hakknda

5.

Lenin

ve

dergisidir.

Marx,

pratik

ylda

haberlere,
ve

drt

iiler

Maa'nun

bir vurgusu olan

dergi,

kere
ya

sonularyla

dncelere yer veren grece ksa

srayla
ce

olarak

ayrntl

yaymlanan,

da

ilgili

gmen

tartmalara

(ounlukla

La Distance politique'in

klasik eserlerinin ksa


bir yaz vardr.

" s iyaset teorisi"ne

ila

ilk

analizlerine

belli

gruplaryla
ve

15

"ne

sayfa

saysnda

yer

verilmi

tarihten beri neredeyse sade


katkda

bulunmaktan

ok r

gtlenmeye yardmc olmay amalayan bir ara nitelii sergiiemi tir.


L'Organisation

Po!itique,

Badiou'nn

siyasi

zne

anlayna

uyumlu

bir

bi

imde, kat bir kolektif sorumluluk tarzna bal kalr ve kural olarak, La Distan

ce

politiquerle ifade

edilmelidir.

Badiou

edilen

konumlar,

L'Organisation

Badiou'nnkilerle

Politique'e

her

zaman

btnyle
"felsefemin

ulu" muamelesi yapmtr (Aiain Badiou, A brege de metapolitique, s 1 1 7)

tutarl
znel

kabul
ko

nuyla genelde devlet arasnda derin balar var. Lenin, son kerte
de demokrasi bir tr devlettir, derdi. Sorun insanlarn devlet tara
fndan nasl saylddr. Eit mi saylyorlar? B azlan dierlerin
den daha m az saylyor, hatta hi mi saylmyorlar? Hem sayla
nn ille de sadece bireyler olmas gerekmez. Bugn devletin ka
rnet belgeleri olmayan iileri nasl saydm kusursuz bir biim
de anlatabiliriz. Fabrika rgtlenmesi rneinde, iveren iilerin
zamann, fabrikada geen zaman nasl sayyor? Mesele toplum
daki eylerin nasl sayld ya da saylmad meselesi. Bizce de
mokrasi ancak bu tr sorularla hesaplat takdirde salt adli, ana
yasal bir mekanizma olarak deil gerek ve aktif bir figr olarak
varola bilir.
Kayd

olmayan

gmenler

konusunda

aldmz

tavrn

bariz

er

dem/erinden birisi, gmen sorumut ok farkl bir sorun olan i


siz/ikten gayet ak olarak ayrmasL Ama ii figiirn asli g
men figr olarak koruyunca, bu iki sorunu tekrar birbirine ba
lama riskine girmiyor msunuz? Ve son yirmi otuz ylda fabrika
larn

rgiitlenmesi

baskdan
bir

nasl

mdahale

ve

mekanlar

kayorsunuz?
rgtlemeden

zerindeki

Kitlesel
bu

ve

noktada

dorudan

ekonomik

zgl olarak

ekonomik

nasl

bir siyasi

talimat

belirleyebiliyorsunuz?

figr ve ii figr hi de ayn ey deil. Bir ii figrnden


bahsettiimizde, ekonomik deil, siyasi bir figrden bahsediyo
ruz. Fransa'da bu sorunun uzun bir tarihi vardr. Son yirmi yldr,
siyasi alandan her trl ii figrn karmaya ynelik sistema
tik bir kampanya yapldn iddia ediyoruz. " Gmen" , bu kam
panyann belli bir annda kullanlmaya balanan bir szck. r
nein,

ilk

Mitterrand hkmetlerinden biri,

Mauroy

hkmeti,

Flins'deki, Citroen'deki, Talbot'daki byk ii grevleri srasnda,


bu iilerin aslnda Fransz toplumsal gerekliine tam olarak en
tegre olamarn gmenler olduunu syledi. " i" kategorisi ye
rine sistematik olarak " gmen" kategorisi, onun yerine de "giz-

li" yani yasad yabanc kategorisi ikame edildi. nce iiler,


soma gmenler, son olarak da yasad yabanclar. Eer aslnda
iilerden bahsettiimizde srar ediyorsak -eskiden mi alm
lar, imdi mi alyorlarm, artk almyorlar mym, znel
bir fark yaratmaz- ii figrne her trl siyasi atf silmeye y
nelik bu kesintisiz abaya kar mcadele etmek iin bunu yap
yoruz. Siyasette, ii figrn adam yerine mi yoksa hie mi say
dmz sormak temel nem tar. Hie saymak demek sermaye
den baka hibir eyi saymyoruz demektir. Saylan borsann d
zeyi, Euro, mali yatrmlar, rekabet vs. dir; ii figr hie saylr.
Sorun, Fransa'da Aralk 1 995'te yaplan grevlerin anlamyla
da ilintili olduu iin iyice nem kazanr. nsanlar protestolarn
"Biz saylmyoruz, temsil ettiimiz i figr hie saylyor" diye
rek dile getiriyorlard. te bu yzden siyaset alan iinde bir ii
figrnn -bu ille de bir ii snf ya da karizmatik bir proletar
ya anlamna gelmez- canl ve aktif tutulmas gerektiini savunu
yoruz. Ben bunun, gmenler sorununu mevcut i hacmine dair
saf iktisadi bir anlaya balamaya alan savlarla hibir alakas
olmadn dnyorum.
Gle ilgili son bir sorL G bir 11 i siyaset sormu 11 olarak ta
rif ediyor ve

11 surlarm kaldrbnas gibi szde reeteler yumurt

laymlar116 ile aramza bir mesafe koyuyorsuz.


mrlar

aynen

kald

srece,

koulsuz

okrak

Ama mevcut s
vatandala

kabul

etmeyi savman bir siyaset epey soyut kabnaz m?


Snrlarn kaldrlmas konusunda biraz nce devletin snp git
mesi konusunda sylediklerimi syleyeceim. Ben bundan yana
ym, kesinlikle bundan yanaym! Ama bir eyden yana olmak, in
sana durum iinde hibir aktif siyasi ilke vermez. Aslnda, siya
setin kalk noktas her zaman somut durum olmaldr. Fransa'da

6.

L'Organisation Politique. Belgeler No. 4. Ni statut special. ni integrati-

on: On est tous ici. on est tous d'ici (Mays 1997). 4.

bulunan insanlara neler olduunu bilme sorunu zaten devasa bir


sorundur. Bu sorunu snrlarn almasyla ya da kapatlmasyla
ilgili bir tartmaya, emein kresel pazara ait olup olmad so
rununa vb. havale etmek, durumun kendisi hakknda dnmeyi
ve ona, onu dntrmek amacyla mdahale etmeyi engeller.
Bu sorunlarla ilgili yol gsterici ilke yle olmaldr. Hala
devletlerin ve snrlarn hakimiyeti altndaki bir tarihsel aa ai
diz. Bu durumun yakn gelecekte btnyle deieceini syle
meyi gerektiren hibir ey yoktur. Asl sorun, sz konusu edilen
dzenlernelerin eitliki zlemlerle u ya da bu lde tutarl olup
olmadklardr. ncelikle burada olan insanlara somut olarak na
sl muamele ettiimiz, soma burada olmak isteyenlere nasl dav
ranacamz, en sonunda da bu insanlarn geldikleri lkelerde on
larn ayrlmak istemelerine yol aan durumun ne olduu sorunu
nu ele almamz gerekir. Bu soru da cevaplanmaldr, ama bu s
rayla. " Snrlara son" slogann atmak gerek bir politikay tanm
lamaz, nk tam olarak ne anlama geldiini kimse bilmemekte
dir. Oysa burada olan, burada olmak isteyen veya memleketlerini
terk etmeye mecbur kalan insanlara nasl muamele ettiimiz so
rularm ele alarak, sahici bir siyasi sreci balatabiliriz.
Daha

genel bir soruna, siyasi olanla ekonomik olan arasndaki


retim tarzua ve ne kadar sulandrlm olursa

ilikiye geelim

olsun bir tr ekonomik determinizne pek bvurnayan bir Mark


sist felsefeciyle karlmak biraz garip.
siz[iinizin,

sizi Lucien

ma

topbuna

-yani,

Goldmann 'n

ekil

veren

Bu konudaki greli ses

deyimiyle

gerek

"trajik "

iktidar

bir duru

mekanizmasndm

kopuk bir duruma- mahklm etmesi gibi bir tehlike var m?

Marksizmin sermayenin bilimsel analizinden ibaret olan ksm,


kesinlikle geerli bir arka plan olarak kalmtr. Ne de olsa, dn
yann kresel bir pazar haline gelmesi, byk mali holdinglerin
przsz hkmranl vb. - btn bunlar tartlmaz ve Marx'n
analizine esasen uyan birer gerekliktir. Soru udur: Siyaset bu-

rada nereye oturur? Bence Marksist ve ayn zamanda Leninist


-ve her halkarda doru- olan fikir, kapitalizme kar yaama
ans olan her trl kampanyann ancak siyasi olabilecei fikri
dir. Ekonomiye kar ekonomik bir sava verilemez. Mevcut ta
hakkm sistemlerini gayet gzel analiz edip eletren iktisat ar
kadalarmz var. Ama her ey, bu bilgilerin faydal olmasna fay
dal olsalar da kendi balarna hibir cevap getirmediklerini gs
teriyor. Siyasetin ekonomi karsndaki konumu, gerekten gei
li olmayan bir boyutta yeniden dnlmelidir. Ekonomiden si
yasete, ardk temsillerle ylece geemeyiz. Hangi siyaset, ser
mayenin talep ettii siyasetten gerekten ayrdr? Bugnk soru
budur.

Siyasetimiz

eylerin

barnda,

fabrikalarda,

iverenlerle

ve sermayeyle dolaysz bir iliki iinde konumlanmtr. Yine de


bir siyaset meselesi -yani dnce, nerme, pratik meselesi- ola
rak kalr. Alternatif bir ekonomi ina etmeye ynelik btn aba
lar bana dpedz soyutlamaym gibi, hatta salt sermayenin ken
dini yeniden dzenleyiinin bilind vektrnn pei sra srk
leniyormu gibi geliyor. rnein birok evreci talebin sadece
sermayeye yeni yatrm alanlar, yeni esneklikler ve yeni yaylma
sahalar saladn grebiliriz - ve gittike de daha fazla grece
iz. Neden? nk dorudan ekonomiyi ilgilendiren her nerme
sermaye tarafndan zmsenebilir. Bu, tanm gerei byledir, zi
ra sermaye eylerin nitel dzenieniine kar kaytszdr. Piyasa
deeri asndan dntrlebildii veya hizaya sokulabildii s
rece, her ey uyar.
Adna layk tek strateji siyasi bir mcadeledir - yani, tekil,
aktif bir znellik, bir dnce-praksisi. Deney saflasndayz.
Peki mesela Kiiba 'nm durumu?

Bir direni figr olarak Kba'ya sayg duyuyorum, nk kre


sel piyasann hegemonyasna ve onun ba rgtleyicisi Amerikan
emperyalizmine kar btn direni biimlerine sayg duymamz
gerekir. Ama Kba, modas gemi bir siyaset anlayn tek ba-

ma temsil ediyor. Dolaysyla, Kba kanlmaz olarak ok cid


di sorunlar, i sorunlar yaayacaktr, nk tartlmaz bir ihti
amla, bir baka

siyasi dneme ait olan Parti-Devlet figrn

temsil ediyor. Doan her ey geliir ve sona erer. Ondan soma da


baka bir eye geeriz.
Peki siyaset ile kltr arasmdaki iliki? Belki de zellikle anadil
leri ngilizce olan okurlar iin eserinizin en arpc yanlarmdan
birisi,

gnmzde

tre/ farklila
mutabakata

liberal-demokratik

duyduunuz

kar

Clarles Taylor'm son


Renatti'yu

da bu

sormiar

nas

zerinden)
son

ki

"teki"

bu

laklar

vlen

sayg

zerinde

dmanlk.

Habermas,

eserlerinin yam sra Luc


malut

Lyotard'm

ult'mm

msan

ve klolumu
Rorty

(Kant

gerekletirdii

eserleriyle

Fransz

Yeni Felsefe' ;<< gndeme getir


zerinden)
bariz

"etie

ilikilendirmemiz

takmts

ve

Ferry ile Alain

mutabakata rnek gsterebiliriz - ama

dncesi alanmda bile,


dii

ok

sergilediiniz

usul,

ve

Derrida 'nm

dn " le

gerekebilir.

karsmda, farklhm

ve

(Levi
Fouca

Gnmzde

kendisine yklenen

bu deer karsmda siz nerede duruyorsuz? 1lfeselenin tikel bir


ze (cilsel, rksal ya da dini bir ze) salip kma meselesi deil,
insanlarm

ezildik/eri yerlerde,

di ya da Arap
bir

konum

olarak

gelitirme

kadm

olarak,

ezildik/eri gereini
meselesi

oldu

bir

siyal

olarak,

dikkate alan
kez

kabul

Yalu
eletirel

edildikten

sonra, siz bu sorundan nasl kamabiliyorsuz?


nsanlarn " Biz siyah olarak, kadn olarak eziliyorz" dediklerini
duyduum zaman tek bir sorunum oluyor: " Siyah" ya da "kadn"
derken ne kastediliyor? Eer ezilmeye kar, devlete kar u ya da
bu tikel kimlik devreye sokuluyorsa, benim tek sorunum savunu
lan kimliin tam siyasi anlamnn ne olduuyla ilgilidir. Bu kim
lik, kendi iinde, ilerici bir tarzda -yani bizatihi ezenlerin icat et
tii bir mlk olarak deil de baka trl- i grebiliyor mu? Jean
Genet, Les negres (Zenci/er) oyununa yazd nszde, her eyn
u soruya bal olduunu sylyordu: Siyahlar nedir ve bu arada

ne renktirler? Siyahlarn siyah olduu cevabn verebilirsiniz ta


bii. Ama "siyah", grdkleri bask adna onu siyasi bir kategori
haline getirenler iin ne demektir? Siyahn, bu yklen bir farkl
latrma, ezme ve ayrma mant iinde kullananlar iin ne demek
olduunu gayet iyi anlyorum. Tpk Le Pen tarafndan kullanld
nda, Le Pen ulusal tercihi, Fransa'nn Franszlarn olduunu,
Araplarn dlanmas gerektiini vs. savunduunda " Fransz" sz
cnn ne demek olduunu gayet iyi anladm gibi. Baka biri
"Fransz" ya da "Arap" szcn baka bir biimde kullanmak,
bu szckleri ilerici bir siyasi olumlamann hanesine kaydetmek
isterse, her ey bu belirlemenin onu kullanan kii iin ne demek
olduuna ve herkes iin ne demek olduuna, evrensel olarak ne
demek olduuna bal olacaktr.
rnein, Cesaire ve Senghor'daki haliyle "Negritde" , e sa
sen tam da bir zamanlar siyahlar adlandrmak iin kullamlan ge
leneksel yklenieri

(sezgisel,

doal,

kavramlarla

deil

ritimle

yaayan insanlar olduklar iddialarn) yeniden ilernekten ibaret


ti. Bunun ncelikle iirsel bir ilem meselesi, bu yklenieri ter
sine

evirip onlara olumlayc ve zgrletirici anlamda sahip

kma meselesi olmas rastlant deildi. Bu tr bir hareketin ne


den yaandm, neden zorunlu olduunu anlyorum. ok gl,
ok gzel ve ok zornlu bir hareketti. Ama byle olsa da, oldu
u gibi siyaset hanesi altna yazlabilecek bir ey deildir. Bence
bu bir poetika, kltr, znel durumu tersine evirme meselesidir.
Siyasi inisiyatif iin olas bir ereve surmaz.
Bir davann, tartlmaz ezilme ve aalanma durumlarna
bal kltrel veya topluluksal yklemlerle balantl olarak ile
rici bir biimde formle edilmesi, bu yklemleri, bu tikellikleri,
bu tekillikleri, bu topluluksal nitelikleri, baka bir mekana ko
nurnlandrlp bildik ezme ileminden ayr hale gelecekleri ekil-

1 930'Jardan 1950'1ere kadar, Franszca konuan Afrikal ve Karayipli ya


zarlar

arasnda

etkili

olan

Negritude

hareketi,

Fransz

lasyon politikalarna bir tepki olarak ortaya kmt, (.n.)

emperyalizmine

ve

asimi

de dile getirmemizi gerektirir. Hangi niteliin, hangi tikelliin si


yasilemeye muktedir olduunu hibir zaman nceden bilemem;
bu bapta nyarglarm yoktur. Bildiim bir ey varsa o da, bu ti
kelliklerin ilerici bir anlamnn, herkes tarafndan anlalabilecek
bir anlamnn olmas gerektiidir. Aksi takdirde, kendi raison
d'itre'i olmakla birlikte, zorunlu olarak bir entegrasyon talebi
-yani, mevcut durum iinde kiinin tikelliine deer verilmesi ta
lebi- mahiyetinde olan bir eyle kar karyayz demektir. Bu da
takdire layk, hatta zorunlu bir eydir, ama benim grmce,
dorudan siyaset hanesi altna yazlabilecek bir ey deildir. Ken
dini, daha ok, benim genelde " sendikalizm" adn vereceim e
yin hanesi -yani, tikel taleplerin, belirli bir kuvvetler ilikisi iin
de tannma ve deer grme taleplerinin hanesi- altna yazar. Ben
-ortaya koyduu kategoriler, sloganlar, nermelerle- bir toplum
sal hizip ya da topluluun mevcut di.izene entegre olma talebin
den ibaret olan eye deil, bu di.izeni bir btn olarak dntr
neyi peyleyen eye "siyasi" diyorum.
Bu konuda son bir rnek: " Yahudi" kategorisinin meru siya
si kullanm nedir? Fransa'da, annda Yahudi dman damgasn
yemeden bu soruyu sormak ok zordur. Halbuki bu szcn ile
rici bir siyasi anlam olacaksa, mesela Hitler'in bu adla adlandr
d eyden farkl bir ey olacaksa, bunu sormann kesinlikle zo
runlu olduunu dnyorum. Bu, ayn eyin tepe takZak edilmi
hali olamaz. Eer baka bir ey olacaksa da, ne olabileceini -s
rail devleti ve onun uygulamalaryla ilikisi olup olmadn, din
le, Museviliin anasoylu karakteriyle ya da 1 930'lar ve 1 940' lar
da birok Yahudi'nin devrimci eylemleriyle vb. ilikisi olup ol
madn sormamz gerekir.
Ama bu soruya
tikeUik,
11 Yahudi 11

adeta

verilen
kurucu

szciiiiniin

tarihsel cevaplarm
bir
ne

tikeUetirme
anlama

ou
unsuru

geldiini

gndermede bulunmakszn nasl tarif edeceiz?

bir

indirgenmez

barmdrmtr;

seilmilik

temasua

Bir indirgeunez tikellik kalnts ya da dayana oL:r.a>: . .:. ;. : : ::-. .::..: .


her trl gereklik iin geerlidir. Yine bugn Fransa dak: er. a ; : !
rnei ele alacak olursak: i pansiyonlarnda kalan ka\ . d olma
yan gmenlerin son derece tikel olduklar aikardr - onlara sa
dece Afrikal denemez, genellikle Malili'dirler, ounlukla Ma
li'deki belli bir blgeden gelirler. Ky adetlerini olduu gibi pan
siyonlardaki

yaamiarna

tarlar.

Geleneksel

hiyerarileriyle

gl bir iliki srdrrler. Bir pansiyon toplantsna katldnz


da, toplantnn belli bir biimde yapldm hemen fark edersiniz.
Ama sonuta her siyasi srecin pratik, somut dayananda mev
cut olan bu tikellik ile siyasi srecin adna yrtld nerme
ler arasnda, bir geililik ilikisi deil, sadece bir destekleme
ilikisi vardr bana kalrsa. Bu, ekonomiyle ilikiye benzer biraz.
Biri dieri tarafndan "tanyormu" gibi grnse bile, birinden
tekine geemezsin.
" Yahudi" szcnn anlam meselesine dnersek, o da ayn
mant izler. Bu szcn kapsad tarihsel tikelliin tutarll
nn farkndaym phesiz. Ama bu, terimin hangi anlamda siyasi
bir kategori haline gelebilecei sorununu hibir biimde zmez.
Bu olamaz ya da olmamaldr demiyorum. Ama olmas iin bu ti
kellikten daha fazla bir ey gerekecektir. rk insanlarn birok
eyi benim kesinlikle knadm bu tikellik adna merulatrma
ya altklarn gayet iyi biliyorum, srail devletinin eylemlerini
desteklemek gibi. Ama baz sraillilerin Filistinlilerle olumlu ili
kiler kurma abalar gibi destekiediim ey ler de yaplyor. Her
bir durumda, kimliki ya da sendikal statden siyasi statye ka
tegorik bir gei yapmak iin almamz gerekir.
Gelgelelim,
fiilierin

tikelden

o,

evrensele

karmak,

gemek

zetlemek,

iin

olumsuz ya da karmaya dayal aralarla,


rlen

tikeLLiklerin

gelebilir
lendiimiz

miyiz?

evrensel
"Konumay

ve sevdiimiz

bir

anlama

setiimiz

insanlar,

genelde

azietmek

adet

ve

Esasen

bir zamanlar lor g

ulaabilecei
dil,

kullandmz

gibi jiiller.

yediimiz

bir

noktaya

eyler,

ev

alkanlklarmz" gibi

"l epsinin tam anlamyla kimsenin miidalalesi obnadm


i ey/erin
deitiini" 7 syliiyorsuz: Oysa mesela, tek bir mek verecek
olursak, smiirgeciliin tari/ i bumm tersini gsteriyor.
Dediim gibi, eyleri tersine evirme urann kanlmaz oldu
unu

dnyorum.

Bir

smrgeciye

kar

mcadele

etmekte

olan lkeler ya da smrgelikten daha yeni kurtulmu lkeler


iin, rnein dil, tarih, ulusal tekillik sorunlarnn gerekten siya
si sorunlar olduu aktr. Ama bunlarn son kertede, ancak halk
larn ve uluslarn emperyalizme kar verdikleri kurtulu mcade
lelerini ieren tarihsel hareket belli bir evrensellik tad iin si
yas i

olduklarm

grmemiz

gerekir.

1 960'larda

-zellikle

dnya

genlii iin- bu ok nemli bir davayd. Bugn her eyin devre


ye sokulan kategorilerin ak seikliine bal olduunu aka
gryoruz; bu kategorilerin bariz bir siyasi karakteri yoktur. r
nein, Batl glerin, zellikle Fransa'da slam figrn eytani
letirmeleri kesinlikle gerici bir tavrdr bence. Ama bu, -Viet
nam halknn verdii mcadelenin ya da Cezayir'deki ulusal m
cadelenin tersine- burada sz konusu olan eylerin siyasi ve ev
renselletirilebilir karakterinin btnyle saydam olduu anlam
na gelmez. Saydam deildir. Her eyin bir kargaa ve bulanklk
ortam iinde balad dnlrse o da saydamlaabilir, ama
henz saydamlamamtr. Hissiyatm o ki yeni bir an balan
gcndayz. Dnya tarihi dzeyinde, bu yeni aa damgasn vu
ran aslen SSCB'nin k -ok nemli bir tarihsel hesaplama
ve onun sonucu olarak yeni bir Amerikan hegemonyas dnemi
olmutur. Sk sk olduu gibi, ilerici dnce btn bunlann ge
risinde kalmtr.
Bu meseleyi kapatmadan nce mulak bir nokta kalmasn di
ye, hibir kategorinin olas siyasilemeye kendi iinde kapal ol
adnn altn izmek istiyorum. "Arap" bile, " slam" bile, " Ya
hudi" bile, "Fransz" bile, belli bir an gelir, ilerici bir siyasi anla7. L'Organisation Politique, Belgeler No. 4, 3.

ma sahip olabilir. De Gaulle Londra'dan Franszlam hitap ederken


-onun

Franszlar

direniiler

anlamna

geliyordu-

"Fran

sz"m ilerici bir anlam, Nazi-kart direni anlam vard. Sz ko


nusu kavramiann ieriinin deiebileceini kantlamak iin bu
yeterlidir. te yandan, byle bir eyin meydana gelecei hibir
zaman nceden belli olmaz ; bir terim otomatik olarak ya da ko
layca siyasi bir kategoriye dnyorsa bunun nedeni topluluksal
bir yklem olmas deildir, hatta belli bir durumda bir kurbann
olmas da deildir.
Bu konuyla ilgili son bir soru: Aziz Paulus'la ilgili kitabuzda bu
yanda

klirel

eden

sermayenin

hakikatin
likler

mant

ile

te

kendi

yanda

nakdi

olarak

"farkhlklar

kabul

azieden ",

"evrenselliini tehir edecek yeni farklhklar, yeni tikel

arayan "

bir

hakikatu

mant

arasmda

ayrm

yapyorsu

Bu ikinci mantk, az/etme ve tehir mant, lv/arx'in eyle

mn B

me

kimliklerle farkllklar

sreci

lardan

olarak

oban

belimiedii
maddeye

eye,
bizzat

miadm

doldurmu farkllk

sermayenin

diri/Jici

gcn

zerk etmeye, birinci mantk kadar yakm deil mi?


Felsefe Manifestosunda bir yerlerde

sylediim gibi, zgrleti

rici iyaset, sermayenin meydan okumasna en azndan cevap ve


rebilmelidir. Bu Marx'in fikridir, Marx sermayenin btn eski
balar, btn eski kutsal figrleri yok ettiini, her eyi bencil he
saplarn buz tutmu sulan iinde zndrdn sylediinde,
bunu belli bir hayranlkla syler 9 Marx kendisini, nostaljik bir
biimde sermayeye kar kadim gelenek ve topraklara dayal bir
direni hayal edenlerden oktan ayrmt. Bu gerici olgulam " fe
odal sosyalizm" diyordu. Marx bu anlay radikal bir biimde
eletiriyordu, nk zgrletirici siyasetin hrslan ile sermaye-

8. Ala in Badiou. Saint Paul et lafondation de l'universatisme (Aziz Paulus


ve Evrensekiliin Temeli. Ksaca Aziz Paulus olarak geecektir - .n.), s 1 06
9 Bkz Karl Marx ve Friedrich Engels, Komnist Manifesto.

nn ileyi tarzlar arasnda biimsel benzerlikler olduunu kabul


ediyordu.

nk evrensellikten asla geri dnemeyiz.

Korumas

ya da yeniden ele geirilmesi gereken hibir eski "yer"lilik yok


tur. Btn mesele, farklar bencil hesaplarn buz tutmu sular d
nda bir yerde kat etme, koruma ve azletme meselesidir. Bunun
gayet karmak bir sorun olduu aktr ve teslim etmek gerekir
ki bizi bazen sermayenin kendisinin bilinsiz failleri olma riski
ne maruz brakr. Fransz ilerici hareketinin -Deleuze de bu hare
kete can yrekten katlmt- zgr (yani, zel sektre ait) radyo
istasyonlar kurulmasn destekledii gnleri hatrlyorum. O s
ralarda, Fransz radyo sistemi btnyle devlet tarafndan ileti
liyordu.

zgr radyo istasyonlarnn kurulmas, paral, ok-bi

imli bir "yer"liliin zaferi olacakt. Deleuze ksmen hakl da k


t. Ama gerekleen ey, ounlukla, byk bir arlkla radyo
nun sermaye tarafndan fethedilmesi oldu. Her zaman bu tehlike
vardr. Bundan kananlayz. nk bu noktada sermayenin raki
biyiz, ona tepki gstermekle kalmyoruz. Bu tikelciliin evren
selcilie

kar

mcadelesi

deil,

evrenselciliin

evrenselcilie

kar mcadelesidir.
Birok insan, Andre Gorz'u takip ederek, -belki de belli bir ide
alizm/eiin

"yeni

toplumsal

ii sufua veda etti.

lareketler"
Aklma

kategorisini

Touraine,

desteklemek

Lacmu ile Afouffe,

/ atta Foucau/1 geliyor. Siz bu eilimi nereye yerletiriyorsuz?


Btnyle karyz. Dostum Sylvain Lazarus'un gerekletii b
yk " smflk" eletirisi, belli bir snf siyaseti anlaynn doy
ma noktasna gelmi olduunu bildiimizin kantdr. Ama snf
siyasetinin baarsz olduunu sylemiyoruz.

Vereceini vermi

tir. Kendine zg bir karanl, kendine zg korkulan bulunan,


ama ayn zamanda olaanst bir yaratc evki ve emperyalizme
kar eitli yerlerde gerek darbeler indirme yetenei olan mt
hi bir deneyimdi. Bu dnem sona ermitir, dolaysyla proletar
ya kategorisinin, siyasi bir kategori olarak artk ok nemli bir rol

oynayamayacam syleyebiliriz.
Ama yerine ne nerdiklerine bakldnda, Gorz ile dierleri
nin savunduu teslimiyet tavrmn, kamufle edilmi de olsa, asln
da

siyasi

olarak yerleik

dzenin saflarna gemi olduklarn

gsterdiini dnyorum. Bu tavr gerek anlamda siyasi alana


dokunmaz.

Sermayenin

kendisinin

kendi

kendini

dzenleyen

toplumsal hareketinin bir tr idealize ediliini temsil eder. Refaha ulam

olanlarn bak

asdr:

Zengin toplumlann azan

konfor ryasdr. Biz de evreyle, kalknmayla, alma saatleri


nin indirilmesiyle, bo zamanla, herkes iin eitimle falan ilgile
nelim, der. Bu eilim hakknda sylediklerinize katlyorum: On
da son derece zayf bir idealizm ve bamsz dnce praksisi
olarak siyasetin fiilen reddediliini gryorum.
Peki Hanna/ Arendi ve son birka yldr onun eserine gsterilen
ilgideki biiyk arta ne diyorsuuz? Zira o, sizin tersinize, siya
si olann kltrel ya da ekonomik olandan kesin izgilerle ayrl
masnda

srar ediyor,

zellikle

nemi zerinde srar ediyor}


totalitariznin,

bir anlamda

de siyasette

"kasti

blanglar" n

Ama Arendi sizin eserinizde bir tiir

"her eyin

miimkiin "

olduu

inanc

nn izlerim bitlur muydu acaba, merak ediyorum

Bizim savunduumuz siyaset anlay, "her eyn mmkn" oldu


u fikrinden son derece uzaktr. Aslnda, az sayda baka mm
knler -bize mmkn olduu sylenenlerin dnda kalan mm
knler-

nermeye

ynelik

muazzam

bir

grevdir.

Mmknler

alannn bize tahsis edilenden daha geni olduunu, baka bir e


yin de mmkn olduunu (ama her eyin mmkn olduunu de
il) gsterme meselesidir. Her halkiirda, siyasetin btnlk (to
tality)

kategorisinden vazgemesi arttr, ki bu da muhtemelen

eski dneme gre bir baka deiikliktir.


Hannah

Arendt'le

aramzdaki

1 0. Hannah Arend. On Rei'O!ution.

s.

206.

gerek

farkllk,

daha

ok,

omn siyasetin kendisine ilikin tanrryla balantldr, Arendt'e


gre, siyaset "birlikte yaama"yla, birlikte yaamamn bir cumhu
riyet olarak ya da bir kamusal alan olarak dzenlemresiyle ilgili
dir. Bu yeterli bir tarnn deildir. Siyasetin znn, birbirlerine
bir talimatn pratik sonularyla balanan dnce ve eylemle il
gili olduunu grmek yerine, siyaseti sadece yarg ve son tahlil
de de kanaat kertesine indirger. nk tek tek btn talimatlar
birbirlerine karttr. Mutabakat -hepimizin aina olduu mutaba
kat, la pensee unique'in (yani kresel liberalizmin) mutabakat
alanndan

baka

homojen

bir

kamusal

alan

olamaz.

Hannah

Arendt'in Arnerikan Anayasas'n Fransz Devrimi'ne tercih etme


si bana her zaman manidar gelmitir. Bunu ovenizm yznden
sylyor deilim, bunlarn iki nemli tarihsel imge olduunu d
ndm iin sylyorum. Bir yanda, yarglarn seimi gibi in
ce noktalan dahi kapsayacak kadar ayrntl bir biimde, karma
k, dall hudakl bir kamusal alamn anayasayla yaratlmas. te
yanda, birbirini izleyen, daha antagonistik ve daha ilkeli bir ey.
Ben kesinlikle ikinci seenekten yanaym.
Bu da beni asl sorularmdan birine, znelerin oulluu sorusu
na getiriyor (zne olmay bir hakikatin znesi -ya da hakikale ta
rnein, Aziz Paulus kitab

bi- olma anlamnda kullanyorum).


nzda,

genellikle

"Hristiyan

zne" den

bahsediyorsun uz.

Bir

neler grubunun militan birliini, Jakoben olmayan bir tarzda, ni


hai bir ortodoksi
bir papaza

dayatmakszn nasl koruruz? Aziz

dnrnekten

en sonunda

nasl kanabilir? Felsefenizde

vel fi

kir ayrlna nasl bir alan ayryorsuz?

Benim bir hakikati, uruna eyleme gememz gereken nceden


verili akn bir norm olarak deil, bir retim olarak tasarladn
unutmayalm. Belli bir anda, trsel bir usuln, bir hakikat-usul
nn aktrleri onun ne olduundan kesinlikle habersizdirler, onu
bilmezler. Bu ok nemli bir noktadr. Demek ki hi kimse, haki
kati bildii iin, onun nasl bilimnesi gerektiini belirleyecek ki-

i oldut.nu syleyecek konumda


kendisinin retimine baldr.

deildir, zra hakikat kendi

Sorgulamamz gereken tek ey, bu retimin koullardr. Me


sela siyasette, bu iin byk lde irdelemeye dayal oldut.na
nanyorum. Jakoben ya da terriste olmas iin hibir neden
yok. Jakoben terr, i fikir ayrlklarndan deil, kriz, sava ve
kar-devrim durumt.ndan kaynaklanyordu. Genel bir kural ola
rak, her trsel usul, onun bir yandan kendini retirken bir yandan
da irdeleme kuraln rettiini anladmz srece, kesinlikle ir
delemeye ak bir sretir aslnda. Ve artk, irdeleme kuralnn
rn olan nceden belirlenmi bir nornla kstlanmaz. Farkl r
gtlerde, farkl siyasi dzenlerde ve farkl siyasi tarzlarda irdele
me kuralnn btnyle deitiini grmek iin yle bir bakmak
yeterlidir. rnein -tek bir hikaye ve bu hikayenin de sadece bir
iki blm zerinde duracak olursak- Lenin dneminde ve Sta
lin dneminde btnyle farkldr. Lenin dneminde, son derece
arpc baz fikir ayrlklar vard. Lenin, ayaklanmay balatmak
gibi esasa dair bir mesele konusunda Zinovyev, Kamenev ve da
ha biroklar ile taban tabana zt bir konumdayd. Sonu olarak,
muhalif grlerin yok edilmesini iermeyen bir karar alma pro
tokol bulundu. Oysa Stalin dneminde bu yok edi dpedz ku
ral haline geldi. Ne zaman bir bireyler okluu, bir insan-zneler
okluu bir hakikat sreci iine dahil olsa, bu srecin inas, bu
retimi yapacak ve kendisi de deiken olan sorgulayc ve ko
lektif bir figrn inasn da beraberinde getirir.
Eer

zeler

var

oluyorlarsa,

sadece

da

youluuu

son

beyan
kertede

baskc

ettikleri
bu

lakikate

sadakatin

olabilecek

ekilde

sadakatleri

greli

iinde

saliciliili ya

lmekten

-zeleri

saf lakikate dala yaku ya da dala uzak olularua gre yargla


mak/an- nasl kauacaz?

Bir insan-zneler okluu iinde derece farkllklar olduunu ka


bul etmek, ilkesel olarak, zor bir ey deil. Bu kanlmaz bir du-

ram. Tek soran, bu farkllklarn nasl bir norma, kurala baland


n ve en nemlisi, bunun sz konusu srecin ardk aamalar
nn retimiyle nasl bir ilikisi olduunu bilmekle ilgili. ki kii
yi, olas en k.'iik oulluu ilgilendiren snrl bir rnei, ak r
neini ele alacak olursak: Her fikir ayrlnn ille de otomatik
olarak ayrlmaya yol amas gerekmediini herkes bilir. Ayn za
manda, her ak, kendi geliimi iinde, kendi ihtilaflar rejimini icat
eder ve gelitirir. Baz rneklerin ayrlkla sonuland aktr.
Ama sonulanmayanlar da vardr. Ve bu akn retici ya da yara
tc pozitifliinin, fikir ayrlklarnn isel dzenleniiy le nasl ek
lemlendii,

sadece bu akn yrngesinin tekilliklerinden birini

tanmlar.
Ayn ey siyaset iin de geerli. "Derece farklar" diyalektii,
belli bir kolektif mzakere ya da kolektif angajman biimini d
zenler dzenlemesine, ama bunun her eyi ille de ikili bir mant
a itmesi gerekmez. Kendini -bir cebir metaforoyla sylersem
iki-deerli bir mantk olarak sunmas gerekmez. Ara nanslarn
varln herkes kabul edebilir. Bizzat Mao -ki Tam biliyor ya
in Devrimi'nde epey iddet vard- insanlar arasndaki elikiler
ile antagonistik elikiler arasndaki farkla ve her srete bir sol,
bir merkez ve bir de sa kanadn varolmasyla ilgili epey karma
k bir doktrin gelitirmiti. Bir srecin hareketi iinde, her za
man dikkate deer oranda nanslar oulluu olduunda ve bu
oullua belli bir yer tanmazsak sonuta sz konusu srecin
bozulmasna,

paralanmasna

yol

am

olacamzcia

srar et

mekten hi vazgememiti. Baz siyasi dzenlerin geliimlerinin


i hral olarak son derece sert bir iki-deerli mant benimse
dikleri dorudur, ama her rnekte bu iki-deerliliin dzenin te
killiine nasl balandn sormamz gerekir. Bu, hakikat-sre
lerinin genel bir sorunu saylamaz.

II

Artk

daha felsefi

sorulara

gemek

istiyorum;

Pliiton 'la

balaya

lm Az sayda baka birka kiiyle -zellikle de Guy Lardreau ve


Christian
tond

Jambet ile-

bal

olduunuzu

birlikte
ilan

epey

a/.lnadk

ediyorsunuz.

bir

biimde Pla

Neden?

Platonculuun

akn ynn reddettikten sonra Platoncuhk ne anlama gelir?

Platon'da hibir akn boyut olmadn sylemezdim, ama beni


ilgilendiren bu deil, Nietzsche'den Heidegger'e geen yzyln
btn nemli felsefecileri anti-Platonist olduu iin biraz prova
katif bir biimde onunla ayn safiara gememin nedeni bu deil.
Aslnda, Platon'la ilgili ey ilgilendiriyor beni. Birincisi,
felsefenin "koullar" dediim eye dair keskin, bir ilk niteliin
deki farkndal.

Platon'da felsefe matematikle, sanat ve iirle

-geri bununla ilgili diyalou biraz zorlama ve karmaktr- siya


setle ve de len 'de ve dier diyaloglarda grld gibi akla
mecburi bir diyalog iindedir. Bu yaklam felsefenin btncl
bir bilgi ya da sistem olduu fikrinden ok uzaktr. Platon'a gre
felsefe, kendisiyle balantl olarak deil, baka bir eyle -kar
latn insanlarla ve onlarn syledikleriyle (Sokrates), ama ayn
zamanda da matematikilerin bulularyla, iir ve trajedi yazanla
rn eserleriyle, siyasi durum ve tartmalarla, ak duygusunun
varl ve younluuyla- balantl olarak dnmekle balar.
Beni ilgilendiren ikinci ey de, Platon'un felsefenin hakikat
kategorisi olmadan pek bir yere varamayaca inancdr. Bu be
nim anti-modem ya da anti-ada yanm - nk bu kategori
ada eilimlerin ou tarafndan pheyle karlanyor, eleti
riliyor, yani inkar ediliyor. Hatta daha ileri gidip felsefenin, son
suz hakikatler olabilecei fikri olmakszn pek bir anlam olma
dn syleyeceim . . . Bu fikir klasik metafiziin tamamnda bu
lunur elbette, ama Platon'da bir ekilde sorgulayc ve paral ka
lr. Diyaloglarn ounun itici gc bu sorundur, ama yine de on-

larda kapal bir hakikat teorisi bulmak zordur, nk her zaman


yeni batan, yeni koullar iinde, baka bir eyle balantl olarak
ele alnr. Bu tavr, hakikatn hibir zaman kendine yeterli veya
tamamlanm bir tandamann nesnesi olamayacan fark eder
ken bile kendimizi hakikat sorunu burcunun altna yerletirdii
miz bu ritim, bir felsefeci olarak bana uyuyor.
Son olarak, ide'lerin aknlyla deil de -Heidegger'in eser
lerinden birinin balyla syler sek- " dnme nedir?" sorusuy
la ilgilenen bir Platon olduunu dnyorum. Dnlebilir ola
n, dncede, ide'de olan doal olarak adlandrrz. Ama -zel
likle son diyaloglannda: Sofst te, Parmenides 'te, Plilebus ' ta
'

Platon " dnce nedir? " sorusunu herhangi bir aknla ayrca
lk tanmak iin deil unu sormak iin gndeme getirir: ide'ler
arasndaki isel eklemlenme nedir, dncenin hareketi nedir, i
sel bakal, knaz vb. nedir? Bence, Platon budur.
Peki ya

11 stadmz Laca/l 11 ? Bugn omm retisinden neleri al

koyuyorsmuz? Seminerlerille katlnu. mydmz?

Aslnda kendimi Lacan'dan her zaman biraz uzak tuttum. Semi


nerlerine hi katlmadm, ama yine de Ecole Normale Superieure'
de ( 1 958-59) onun eserleri hakknda ilk raporlar Althusser'le bir
likte ben hazrladm. Psikanaliz pratiiyle hibir ilikim olmad.
Ne analistim ne de analizden getim; hibir Lacanc okula da men
sup deilim. Lacan'la ilikim felsefe iinden kurulan bir iliki.
Bununla birlikte Lacan'dan nemli eyler rendim, bu yz
den de onu statlanmdan biri olarak gryorum. Ksaca syler
sek, Lacan'da uzun bir sre beni byleyen ey, zne sorununu
mantksal-matematiksel

trden

soruturmalam

ya

da

modeliere

balamaya ynelik o ok tuhaf abasyd. Bu abaya Freud'da hi


rastlanmaz. La can' da beni zellikle ilgilendiren ey, gerek anla
yyd. Birincisi gerek ile gereklik arasnda yapt ayrmd; ki
bu, grn ile gereklik arasndaki ya da fenomen ile numen
arasndaki klasik metafizik ayrmla ayn ey deildir. zellikle de

gerei, bir durum iinde, herhangi verili bir simgesel alan iin
de, tam da durumu bir btn olarak, gerei asndan dnme
nizi salayan kmaz noktas ya da imkanszlk noktas olarak
gren anlay nemlidir. Biraz nce sylediim ey ksmen y
le de ifade edilebilir: zgrletirici siyaset her zaman, tam da du
rum ierisinden bakldnda imkansz olduu ilan edilen ey
mmkn gstermekten ibarettir.
Dikkatimi eken bir baka ey de Lacan'n kendisini bir " an
ti-filozof ilan etmesiydi. Ksmen onun sayesinde kendi kendi
me, olduka sistematik bir biimde, neyin anti-felsef ilan edile
bileceini, anti-felsefi dnceyi karakterize eden eyin ne oldu
unu, belli dnce trlerinin neden kendilerini felsefeye d
manlk eklinde kurduklarn sormaya baladm.

Sonuta, teorim

u ki felsefe her zaman anti-felsefeye mmkn olduunca yakn


kalarak dnmelidir. Btn bu nedenlerle, analitik terapi soru
nunun kendisiyle hibir ilikim olmamasna ramen, Lacan'a ger
ekten ok ey borluyum
Felsefi hakikati, dile getirilemez olanla, sylenemez olanla ya da
mistik

olanla

bir yaknhk

zen gsteriyorsunuz.

iddia

Yine de,

edebilecek

her eyden

ayrmaya

Aziz Paulus'/a ve baka eserleri

nizde, her trl dini atf ya da temalikten arndrlm arpc bir


"Uikletirilmi.
m:

inayet"

retisini

savunuyorsunuz.

unu

soraca

Gerekten dini oln tam da her trl temaliin sona erdii

yerde balamaz m? inayel fikri eer bir bakaya,

tam manasyl

yaratc bir g fikrine, saf bir teye karlk gehiyorsa ne anla


ma gelebilir?

Bence, her tekil hakikatn kkeni bir olayda yatar. Yeni bir ey
olabilmesi iin bir ey olmas gerekir. Kiisel hayatlarrnzda bi
le, bir karlama olmas gerekir, hesaplanamayan, ngrlerne
yen ya da idare edilemeyen bir ey olmas gerekir; srf ansa da
yal bir kopu olmas gerekir. Hristiyan yazarlarn inayet dedii
eyi, bir hakikatn sonsuz geliimi ya da inas ile olay denen bu

kopu unsuru arasnda esasl bir ba olmasndan yola karak an


lyorum ben. Onlar iin inayetin anlam tam olarak buydu deme
ye getirnyorum elbette. Aslnda, her inayet ilahi bir armaansa,
nihai, ilahi bir hesap yaplm olduu fikrinden kesinlikle kaa
mayz; sz konusu hesap bizim idrakimizi asa bile. Tam mana
syla dini inayet anlay ile laikletirilmi inayet arasndaki fark
budur.
Temelde, laikletirilmi inayet dediim ey, bize bir hakikat
ans

veriliyorsa,

sradan karlarnn

peine

den birey lerden

biraz daha fazla bir ey olma ans veriliyorsa, bu ansm her za


man bir olay sayesinde verildii fikrini anlatr. Kesinlikle ansa
dayal ve varoluun idaresi ya da hesaplanmasyla ilgili her trl
ilkenin tesinde olan bu olaysal armaana neden inayet demeye
lim ki? Hibir kadiri mutlak, hibir ilahi aknlk gerektirmeyen
bir inayettir bu. Aziz Paulus'ta beni ilgilendiren -ve yazlarnda
ok ak grlen- fikir, bir hakikatn oluumunun, bir znenin
oluumunun

btnyle,

idrakimizin

yapmaya

muktedir

olduu

btn ngr ve hesaplarn tesinde bulunan saf bir olaya bam


l olduu fikridir.
O halde, Paulus'un ba.ma gelen o ikinci ve en az birincisi kadar
temel olan
olumUmasm

olay,

am yolunda

nereye

koyacaz?

birinci olaym

hakikatini

Sizin fe/sefenizde,

bu

ahsen

ikinci

ve

indirgenemez biimde ahsa zel eklenti iin bir yer var m? Ba


ka bir deyile, hakikat her zaman "genel" ya da "herkes iin " bir
hakikat ile zellikle nclerine ayrlm bir lakikat arasmda ya
rhn deil midir? Yahut, akta olduu kadar siyasette de, ba
nza gelen ile bizim yaptmz ya da yaptrdmz ey arasmda
byle keskin bir ayrm yaparak ne kazanlyor?

Paulus'un nemli yan, ardnda brakt metinleri kendi ahsi


inayetinin hikayesinden ve bu inayetin kendisinin yeniden dirili
e baml olup olmamasndan bamsz olarak okuyabilmemiz
dir. Paulus'un dncesi olayn dncesidir, bir olaya ardk ha-

kikatin dncesidir,

sadakatn dncesidir ve evrensel olann

dncesidir ki ben de onu bu ekilde incelemekle ilgileniyorum.


Hristiyan doktrini iinde -olayn yeterli olup olmadyla, kimin
seildiiyle ilgili- ciddi sorunlar olmas, u sylediimiz eyle
balantldr: Hristiyan inayet doktrinini dnyay yneten bir a
kn plan olduu fikrinden ayrmak ok gtr. Burada, kitabnn
eitli yerlerinde de iaret ettiim gibi, benim ateizmim devreye
girip bu koutluu bozar.
te yandan, belki de srf kendim de benzer bir ey yaam
olduum iin, bir olayn kolektif uzantsnda nemli bir sorun
grmyorum. Bir felsefe ayn zamanda ahsi bir deneyimdir. Ma
ys 1 968 ve somasyla ilgili olarak, 1 960'lann balarnda yerleik
Gaulle'c rejimin nasl bir ey olduunu hatrlamak gerekir. Bu
rej imin baskcln ve Pompidou sayesinde g kazanan kapita
lizmin zafer kazanmlk havas karsnda protesto hareketleri
nin, radikal ve eletirel akmlarn ne kadar -bugn hayal bile ede
meyeceimiz kadar- aznlk karakterine brrm olduunu ha
trlamanz gerekir. Bu toplumda yaam olmamz gerekir; artk
baka sorunu olmayan -o korkun Cezayir sorununu zm- bir
toplum; bir tam istihdam, kesintisiz kalknma toplumu... Daha
soma olanlara gelince, evet, bizler asl aktrlerdik, ama balarna
gelen eylere btnyle yakalamm, olaanst bir eye, tam an
lamyla hesaplanamayan bir eye yakalanm aktrlerdik. phe
siz bu istila ahsen bana damgasn vurmutu. Anekclotlar tek tek
birbirine eklersek, her zaman verili herhangi bir anda belli aktr
ler, u ya da bu sonuca yol am olan belli insanlar olduunu
syleyebiliriz elbette. Ama btn bu anlarn kristalize olmas, ge
nellemesi ve soma herkesin ona kimsenin mmkn olduunu
dnemeyecei lde yakalanmas

ite

ben btn bunlara

olaysal boyut diyorum. Olaya yol am olan kk srelerin


hibiri, gerekte olanlara e deildi.
lek meselesi mi?

Btn nemli olaylarda olduu gibi, olaanst bir lek deii


'
mi yaanmt. rnein, Fransz Devrimi ile Etats-G'eneroux'un*
toplanmas arsna yol am olan mali kriz arasnda bir baka
'
lek deiimi yaanmt. Tabii her zaman Etats-deneroux'un
toplantsndan, farkl zmrelerin temsili meselesinden, kraln b
tn bunlar engelleme giriimlerinden dem vurabiliriz. Ben hibir
zaman, olayn, olgusall iinde incelendiinde, akld zellik
ler gsterdiini

savunmadm

Sadece duruma isel hesaplardan

hibirinin olayn ortaya kru aklayamayacan ve zellikle


de belli bir anda meydana gelen ve aktrlerin kendilerinin artk
onun aktrleri mi, aralar

rm

yoksa onun tad ey mi olduk

larn bilmedikleri bir eye yakalandklar bu lek deiimini ay


dnlatamayacan dnyorum. Kltr Devrimi'nin zirvede ol
duu sralarda, Lin Piao -kendisi bugnlerde nadiren anlyor
bir keresinde, asl nemli olann, devrimci bir konjonktrde, dev
rimin hem aktr hem de hedefi olmak olduunu sylemiti. Bu
forml severim. Evet, bizler aktrz, ama olay tarafndan hedef
alman, tanan ve arplan aktrleriz. Bu anlamda kolektif olay
larn meydana gelebilecei aktr.
Genliimin bir paras olduu iin ok nerusediim Cast
ro'yu rnek verrnitiniz. Kba'da olup bitenleri ok yakndan ta
kip ettim, burada da Sierra Maestra'da partizanlarn oluturduu
kk grubun iradeci olduklar akt. Ama Batista'run ky
le, iktidarn ele geirilmesiyle ve Castro'nun Havana zerine yap
t o olaanst, ok yava yryle birlikte, bir btn olarak
Kba halk, pe pee gelen safhalar rahata izlenebilen bir eye
yakaland; ama bu ey, Sierra Maestra tepelerindeki yirmi kadar
insann karaya kyla kyaslandnda mutlak bir lek deii
mine karlk geliyordu. . .

Devrim ncesi Fransa'da soylularn, ruhban snfnn ve bunlarn dnda


kalan halk katmanlarnn her eyaletten gelen temsilcilerini kapsayan genel mec
lis. (.n.)

Bir keresinde, Mays 1968 'de bir olay olduundan artk emn ol
madnz
rarak

sylemitiniz. 11

byle eylere karar

Olaydan

sonra

verebiliriz,

hangi

liiliere

zellikle de

olayn

bavu
kendisi

tam da sadece geri dniil yanklar yoluyla ayakta kalmay siir


diiriiyorsa?

Biraz daha karmak bir eydi sylediim. Bu olayn adn belki


de bilmediimizi ve bunun sonucu olarak da, hala adn bulama
m bir olaysallkla -Sylvain Lazarus'un "karanlk bir olaysallk"
dedii eyle- kar karya olduumuzu sylemitim. yle olay
sallklar vardr ki onlardan kaniabilen ifadeler veya onlara gn
derme yapmak iin kullanlan adlar birbiri ardna gelme pratiini
hakl karamaz ya da bu pratii istikrara kavuturmay baara
maz. rnein, Fransz Devrimi'nin birbiri ardna gelen olaylar
srasnda, " devrim" ad zerinde ok ksa bir sre sonra olup bi
tenlere uygun ad olarak bir mutabakat saland. Saint-Just "dev
rim donmutur" dediinde, Devrimle ve o srada olup bitenlere
gerekten isel olan bir kapasite olarak "devrim" adyla ilgili bir
eye iaret ediyordu.
Mays l 968'e gelince, bir o yne savrulduk, bir bu yne; bel
ki tam da eski siyaset anlayndan baka bir eye gemekte oldu
umuz zamana ait bir olay olduu iin bamza geldi bu. Sonu
olarak, " devrim" ad doru ad deildi. ok eitli nerilerde bu
lunuldu. Bugn herkesin "Mays 1 968 olaylar" demesi bana ok
arpc geliyor, ama olayn adnn "olay " olduunu sylyorsak,
bu daha onun adn bulamam olduumuz anlamna gelir. San
rm ben de Mays 1 968'e ilikin bu deerlendirmeye bal kalaca
m: O bir olayd -znelemem ksmen onun iinde ekillendi, o
yzden de ona sadk kalacam- ama ad karanlkta kalan bir olay .

11.
"Ortada bir olay olmamas kesinlikle mmkiindr. Gerekten bilmiyorum" (Ala in Badiou, "Being by Numbers", Ariforum 33:2 (Ekim 1994), s. 123).

Varlk ve Olay';
matematiksel
arasndaki

genel

matematiksel
-yani

okurken ilk dikkatimi eken sorunlardan birisi,

ontolojiniz
iliki

ile

kmelermi

sunumun

genelde

sorunuydu.
gibi

sunumu,

maddi

Maddi

muamele

gerekliin

durumlara
ediyorsunuz.

"varlk-olarak-varlk"

doas

belli

trden

Ontolojiniz

dediiniz

t(l'-

ile

sunulan ey arasnda nasl bir iliki var?

Dnce iin sz konusu olann varlk-olarak-varlk olduu bir


durumun var olduunu kabul edersek -bence, bu eitli dnce
durumlarndan sadece birisidir-, o zaman bu durumun matematik
tarafndan tanmlanan durum olduunu syleyeceim.

Matema

tik tarafndan tanmlanan diyorum, nk btn sunu yklemle


rini azar azar soyutlarsaklkarrsak, saf oklukla ba baa kal
rz. " Sunulan ey" kesinlikle her ey olabilir. " Sunulan ey"e ya
plan her trl atf soyudayan saf sunum -yani, varlk-olarak-var
lk, saf okluk olarak varlk- ancak matematik zerinden dn
lebilir.
Sunumun kendisinin sunumunu -yani, sonuta, saf okluu
ele alabilmek iin eitli durumlarda "sunulan ey"i soyutlad
mz zaman gerek ile mmkn zorunlu olarak birbirinden ayrl
maz hale gelir. Ontoloji adm verdiim ey, sunulan eyin gerek
mi mmkn m olduu sorusundan bamsz olarak ele alnan
sunumun

trsel

biimidir.

nsanlarn

matematiksel

idealiikierin

statsn, bunlarn gerekliklerinin statsn her zaman tart


malarnn nedeni yukardaki sorudur. Bunlar gerek midir, bir
yerlerde var mdr, yoksa sadece mmkn mdr, dilsel rnler
midir. . . ? Ben bu sorulan brakmamz gerektiini dnyorum,
nk

gerek-mmkn

aynmnn

aasnda

tasarladm haliyle ontolojinin zdr.

bulunmak,

benim

Sonuta geriye zorunlu

olarak, genelde okluun bilimi kalacaktr; bylece tikel bir du


rumda fiilen neyin sunulduunu bilme sorunu askya alnm ola
caktr. Oysa sunulan bir eyi nesnel sunumu asndan inceledii
miz her seferinde, karmzda bir matematiksellik ufku buluna
caktr ki bana kalrsa ak seik olabilecek tek ey de odur. Son

tahlilde, fizik -yani, madde teorisi- matematikseldir. Matematik


seldir, nk sunulmu olann en nesnellemi katmanlarnn te
orisidir

ve

bu yzden de

varlk-olarak-varl

matematiksellii

yoluyla zorunlu olarak yakalar.


" Sunulan ey" -rnein, madde- ile varlk-olarak-varln te
orisi arasndaki iliki, ampirik olarak, fizik ile matematik arasn
daki iliki olarak betimlenebilir. Ama bir yanda kendi iinde ok
luun -yani, neyin okluu olduuna ve dolaysyla okluun saf
okluu olarak oklua kaytsz kalan okluun- trsel teorisi ile
br yanda,

"oklu olarak sunulan ey " , hakknda ontolojinin

hibir ey sylemedii ey arasndaki ilikiyle daha derin bir bi


imde betimlenebilir.
Ama en temel kavramuz olan

durum kavram,

esasen matema

tiksel bir dzen ile en az omu kadar esasl grnen ve heterojen


edimsellik

nsrlaru

iinde

barudran

eklektik

bir

dzen

ara

smda gidip geliyor.

Haklsnz. Durum kategorisi, bu bak asndan -bu yzden de


bu kategoriyi esasl bir biimde yeniden ileyeceim- iki-deer
li bir kategori, iki farkl biimde ulaabileceimiz bir kategori
dir. Bir anlamda durumu fiiliyat olarak -yani, ontolojik bir im
kann fiilen gereklemesi olarak, dolaysyla bir okluk figr
olarak- ele alabiliriz. Ontolojik durumun iinden byle nitelene
cektir. Soma da her durumun bir okluk olduunu syleyebili
riz. Daha soma da her durumun sonsuz bir okluk olduunu ya
da u kadar nemli bir okluk veya u kadar karmak bir ok
luk olduunu ekleyebiliriz; bu bapta en fazla bu kadar ileri gi
debiliriz.

kinci bir anlamda,

"bu okluu oluturan ey " , bu

oklua isel nitel belirlenim, b tekil durumun aratrlmasnda


konu olacaktr. Daha soma da, szgelimi, bunun kitlelerin jest
lerinden, eylemlerinden, devlet adamlarndan vb. oluan siyasi
tarihsel bir durum olduunu syleyebiliriz. Oysa eer bu kesin
likle fiziksel ya da maddi bir durumsa, belli kmelere dikkat e-

ken deneysel mekanizmalardan oluacaktr.


Btn bunlar ok eski ve bir lde kanlmaz bir ontolojik
program dorular: Ontoloj i her zaman, "sunulan ey"in yklem
li, tikel belirlenimlerini bir yana braktmz zaman dneeye
kalan eyleri bir araya toplar. Geriye hibir ey kalmad sonu
cuna da varabiliriz. Btn on dokuzuncu yzyla, btn Kant
sonras teoriye hakim olan fikir buydu; sz konusu teoriye gre
geriye sadece bilinemez kalacaktr, yani sonu olarak hibir ey
kalmayacaktr. Ya da aslnda her eyin kald sonucuna da vara
biliriz -ki Heidegger'e yn veren esin de buydu- yani, eer var
ln varolularnn eit eit tekilliini bir yana koyarsak, ken
disi de epey problematik bir biimde askya alnm ya da erte
lenmi olan bir varlk dncesine geliriz. Bana gelince, ben ge
riye kalann matematik olduu sonucuna varyorum. Bence epey
gl bir tez bu.
stelik tam anlamyla maddeci bir tez, nk maddenin ara
trlmasnn, madde kavramnn kendisinin, matematikselliin k
ysnda durduu tarihinden anlalan bir kavram olduunu herkes
grebilir. Deneyim minvalinde matematiksel deildir, ama rasyo
nel dnce tarafndan matematikselletirilir - hatta matematik
selin snrndadr, nk madde kavramn en temel bileenlerine
ayrdka, ancak karmaklklar gittike artan matematiksel i
lemlerle adlandrlabilen ya da tarif edilebilen bir gereklik alan
na girersiniz. "Madde" , varlktan hemen sonra, sunulann ("sunu
lan ey "in) mmkn olan en genel ad olacaktr. Varlk-olarak
varlk da mmkn ile gerek arasndaki ayrmszlk noktas ola
caktr ki bu noktay sadece, saf okluun genel dzenienilerini
aratran matematik kavrayabilir. Madde, fizikteki anlarny la, her
trl tikel sunumu kuatan maddedir - ben de her trl sunumun
maddi olduunu dnme anlamnda maddeciyim. "Madde" sz
cn, "madde" szcnn ieriini ele aldmzda, madde
nn varlktan hemen sonra geldiini grrz. Ontoloj iyle hemen
yan yana varolan genellik derecesindedir. O halde fiziksel durum
ok gl bir biimde matematikselletirilmi bir durum olacak-

tr; gerekliin en kk, en asli unsurlarna yaklatka da mate


matiksellii artacaktr.
DllrtIIniiZIIn

son11larndan

-belki

ontolojik aratrmalara sk sk
teze almak:
Matematikten
ohayan

kollllarndan-

biri

de,

Canl ile cansz arasndaki, ya da yaam ile yaamyaratln

arasn dak

dan-da-te

de

n vermi olan bir ayrm paran-

es

alnanz,

yardm

bir gereklii kavrama

ile

kendi

Yaratc

arasndaki

deneyimimiz/e

abamz/a

ayn

balanth

ayrnL
nitelikte

eski sor11n-

lar bir kenara brakmamza yardmc ol11yor m11?

Canl varlklar teorisinde durumsal alann ok nemli bir yeri ol


duuna inanyorum. Yaam olarak yaam teorisinin, tpk madde
olarak madde teorisi gibi, bilimi ilgilendiren bir mesele olduu
nu dnyorum.

Felsefenin koullan arasnda bilime

ayr bir

nem verdiime, onu zel bir yere koyduuma Tanr da ahittir.


Henz yaam alanyla ilgili fazla bir ey sylemediysem, bunun
nedeni tmden gereksiz olduunu dnmem deil. Her halkiir
da, insanlarn hayvan olduunu kabul etmemiz gerektiini hep
sy lemiimdir.
Hayvaniara bazen biraz acmasz davranyorsllniiZ. ..

Hayr! Nerden kardnz bunu?


Tenin,

ayartlmann,

"kstebeklerinkinden ne daha az ne de daha

ok deerli" '2 saylabilecek

arz11

ve karlarm yoz/1111

ile lm

sz bir hakikat arasmda ayrm yapma abanzdm.

Ama baz ayrmlar yapmamz gerekiyor. nsan ile hayvan arasn


da gerek bir fark olduunu dnyorum. Bu, varoluumuzun
ok nemli bir ksmnda, hayvan olduumuzu inkar ettiim anla12. Ala in Badiou, Etik,

s.

64.

mna gelmiyor. Bunu sk sk syledim zaten. nsan varoluunun


nemli bir paras hayvan varolu iinde yakalanmtr. Bu bir
deer yargs deildir, sadece eer hakikat-usullerinden bahsede
ceksek, baka bir eyden bahsedeceimiz anlamna gelir. Bu ba
ka ey de hayvan evren iinde salt insana zg olan eydir. n
sanlarn ne lde hayvan olduklarn hatrlatan her ey beni ah
sen bylyor. Buna belli bir efkatle yaklayorum. nsandaki
hayvanl her zaman bir ilk nyarg nesnesi olarak gren klasik
ahlaklardan kesin olarak ayryorum kendimi. Bu benim mad
deciliimin bir paras.
Bence insanlar hayvandr; felsefi adan onlar hayvan alan
iinde insan olarak tarif eden mstesna, ansa dayal ve ksmi bir
yetenek sahibi hayvanlardr. Hayvani alann kendisi maddi alana
iseldir. Saf sunulan asndan, orada sona erer. Ama bir varlk
dncesi sz konusu olduunda -ki bu da mstesna insan kabi
liyederinden biridir- matematikten yararlanrz.
Bir zamanlar beni Darwin ncesinde kalnakla sulamtnz;
bu sizce nemli bir itirazd. Bu sz iime iledi, zerinde dn
dm. Darwin'e byk bir hayranlk duyuyorum. Yapt devrim
ci keif, insan dncesinin ok nemli bir yaratmyd. O gnn
koullar hatrlandnda, gelitirdii teori ok glyd, olaa
nst bir ykc potansiyele sahipti. Her zaman gerici saldrlara
hedef olmas bouna deildir. Darwin ncesinde kaldn d
nmyorum. nsann bir hayvan olduunu ve belli bir adan da
baka bir ey olmadn kesinlikle kabul ediyorum. Bizi nelerin
oluturduu asndan bakldnda, maddeden baka bir ey yok
tur. Bir hakikat usul bile hibir zaman maddiliin yakalanma
sndan baka bir ey deildir.
Bunlar kabul ettiim halde, yine de bu tikel hayvann bazen,
inayel yoluyla,

dncenin hayvansallk dncesine indirgerne

yi baaramad bir eye yakalandn dnyorum. Bu, fizik


ilerin, fizik ne kadar matematikselleirse matematiksellesin, yi
ne de geriye, bir meseleye deneyle karar verildii, her eyin saf
matematiksellik btnyle dnld o alana indirgenemedii

bir alann kaldn syleyerek dile getirdikleri iddiadan ok da


farkl bir iddia deildir. Hakikat iin de ayn ey geerlidir - ya
ni, ancak insan denen lml hayvan tarafndan dnlebilir.
O

halde,

hakikatin

lmszl ile at

bilgilerin

"hayvanilii"

arasndaki iliki tam olarak nedir? Bir kere, ontolojinize gre, bi


liyoruz ki bir durumun

unsurlar

durum tarafndan

"bir sayla

rak " varolurlar. Yani nce bnyevi olarak bireyselleip ya da ken


di kendilerini bireyselletirip sonra da durum tarafndan m sei
lirler? Yoksa sadece duruma ait ohlaryla m ayrt edilirler? Bir
unsurun ayrt edici zellii nedir?

Sorduunuz soru sizi bir ayrt edilemezlik konumuna yerletiri


yor. Bir unsurun durum iinde bir saylmas ile "kendi iinde" bir
olmas arasnda dolaysz bir ayrm yapamayz. Daha nce sayl
mam olan baz unsurlar, kendisi de kanlmaz olarak olaysal
olan bir tarzda, durum iinde saylmalar gereken unsurlar olarak
grlmeye balayabilir. Durum iinde bir saylan ey ile unsurun
zaten bnyesi gerei olduu bir arasndaki mesafe, ancak bu ke
if sayesinde ortaya kar. Geri dnl bir biimde, saylmasn
gerektiren olay sayesinde ortaya kan bu eyin aslnda duruma
ait olduunu ilan etmek zornda kalrz. Ve geri dnl biimde
duruma ait olduunu kabul edersek de, bnyevi bir kimlii oldu
unu sylemek zorunda kalrz. te bu nedenle, kendini bir sayl
maya bir itiraz olarak -yani saylmas gereken durumda saylma
m olarak- oluniayan her bnyevi kimlik, ancak olaysal keifle
birlikte gn yzne kar. Durum tarafndan bir saylan ile bn
yevi kimlik arasndaki mesafeyi kuran ey olaysal keiftir.

Srf

durumun kendisi asndan, durum iinde bir saylan ey ile bu


ekilde saylan eyin bnyevi kimlii arasnda ayrm yapabilecek
konumda olsaydk, o zaman bu konum duruma ikin olmazd. Bi
zim unu diyebilecek dsal bir gzlemci olmamz gerekirdi: Bu
rada bir kimlik var, burada bir saylan ey var ve bu kimliin sa
ymn dnda kaldn gryoruz. Ama biz her zaman duruma

ikin olduumuz iin, saylan ey ile bnyevi, saylmam bir


kimlik arasnda ayrm yapmaktan aciz kalmamz zorunludur.
Her trl olayn gzler nne serdii ey -ki bence bu siya
sette zellikle arpc bir hal alr- saymn tesinde kendi kimli
ine sahip olan, hesaba katlmam bir ey olduudur. te bu ne
denle her zaman bir olayn, u ya da bu ekilde, saymn bozulma
s olduunu sylemiimdir. Ayn ekilde -burada Lacan hakknda
sylediklerime dnyoruz- bir olayn, saym iin imkansz olan
eyin onun gerei olduunu gsterdiini syleyebilmemizin ne
deni de budur; bylece saymn yasasnn, saylmam olan bu e
yin saylm olmas gerektiini gsterdii aa karlm olur.
Bu ler zaman bir duruma isel obna olgusum nasl nitelersiniz?
Her zaman bir duruna ait obnamzu gerekmesi bir tiir aku ko
ul, varolumuzu miimkiin klan bir koul deil midir?

Ben bunu ontolojik bir ilke olarak gryorum, tek fark bu. Ona
akn deme ihtiyacn duymuyorum. Ontoloji saf oklua ilikin
teorisinde bize unu syler: Bir okluk varsa, onun var olduunu
ancak bir baka oklua ait olduu srece ilan edebiliriz. Bir ok
luk olarak var olmak her zaman bir oklua ait olmaktr. Var ol
mak . . . -m unsuru olmaktr. Var oluun baka hibir yklen yok
tur. Bunun dolaysz sonucu ise, var olmann bir durum iinde ol
makla ayn anlama geldiidir; akn olana geri dnmeye gerek
yokiur, rk bu varln yasasdr. " Akn" szcnn anlam
n Kant anlamyla smrlamaya alyorum.
" Akn" bizi deneyimin znel koullarna geri gnderir, Kant
da bize durmakszn onun tam da bir varlk yasas olmadn
syler. Fenomenlerin birlii yasasdr, bir varlk yasas deildir.
Ama " akn" szcnn anlamm, sonuta genelde dncenin,
genelde varoluun ilk ya da nihai kouluna akn diyecek ekilde
geniletiyorsamz, o zaman size katlrm: Evet, akndr.

Halen

iliki

iliki

anlaynz

rum

anlaynz,
yeniden

zellikle de hakikat
formle

etmekle

ile bilgi

arasndaki

uratnz

biliyo

u anki durum nedir?

Varlk ve Olay da, her durum iinde durumun diline bal bir bil
'

giler ansiklopedisi olduunu ileri srmtm Ontolojide ve ma


tematikte

akland

haliyle

durumun

okluunun

tersine,

bu

noktann byk lde temellendirilmeden kald ya da eleti


rellikten uzak bir biimde olumland dorudur - bu itiraz biz
zat siz yapmtnz. Eer byle kabul edersek, o zaman hakikat
bu ansiklopedide bir delik aan, kendini ondan kartan ey ola
rak, onun karsndaki bir yenilik kegeni olarak ortaya kacak
tr. Dil de bilgi de ok nemlidir ve birbiriyle balantldr, n
k ancak durumun bir dili olduu iindir ki yklemler, tikellikler
ve dolaysyla bilgiler olabilmektedir.
u anda zerinde altm yeniden forrnlletirme, bu ikili
soruna, durumun dili ve bilgilerin varl sorununa hem bir me
ruiyet hem de ok daha byk bir tutarllk kazandrmaktan iba
rettir. Bu da doal olarak beni dncemin en temel kavranun,
yani durum kavramn yeniden dnmeye itti. Aslnda, durum
kavram, Varlk ve Olayda, salt oklua indirgenir, daha soma da
ona yava yava durumun dili ve yklenieri eklenir. Bir durumun
tikelln neyin belirlediine dair bir incelemeden yola karak,
her durumda zorunlu olarak, durumun orada-oluu (etre-li) adn
verdiim bir yklem evreni bulunduunu gsterneyi umuyorum.
Bizi ontoloj iye geri gtren durumun varln, orada-oluundan
-yani her durumun sadece bir varlk deil, onunla birlikte, bir g
rn de olmas zorunluluundan ayrmaya alacam. Bu bir
grn doktrini olmakla birlikte, " fenomenal-olmayan bir gr
n" doktrinidir. Bir zneye ynelik bir grn deil, yerelle
me olarak, bal bana bir grntr. Kendisi de herhangi tikel
bir mekana ya da corafyaya geri dnmeyen, daha ok bnyevi
bir yerelleme olan bir yerellemedir. Saf oklua eklenen bir on
tolojik zelliktir.

Baka bir deyile, mmkn bir durum ile fiili bir durum ara
sndaki, mmkn durumla gerek durum arasndaki ayrm soru
nunu irdeleyeceim, nk ontolojinin bu meseleyi zmediini,
bu ayrm noktasnn aasnda olduunu tekrar dikkate alaca
m. Bir durumun fiiliyat, grn okluk dzenleniinden
karlamaz. Biriyle teki arasnda geililik yoktur.
Bu noktada, grnn yasalarnn ne olduunu sormak zo
runda kalacaz. Sanyorum matematn hala olup bitenlerin bir
ksmn

aklayabildii,

ille

de

matematn

alanndan

kmak

zorunda olmadmz fikrini savunabiliriz. Ama biraz deitiril


mi, yeni bir matematiksellik biimine, asgari bir iliki teorisine,
bir manta ihtiya duyan matematiksellie ihtiyacmz olacak.
Bir

iliki

olarak iliki

teorisine,

unsurlar/elemanlar arasndaki,

paralar arasndaki vb. iliki teorisine " mantk" diyorum. Varlk


olarak-varln

-yani

varlk

ile

orada-olu

arasndaki

ilikinin

aasnda olan varln- saf bir okluk olduunu ileri sreceim.


Ama bu saf okluun her zaman, bir ilikiler evrenine bal oldu
unu, onun tarafndan arptldn ya da yeniden ilendiini ve
bu evrenin sadece durumun okluu iinde sergilenen varln
ya da aidiyetler ebekesini deil, duruma zg mant da tanm
Iayacan gstereceim.
Bu da matematiksel adan hem mantksal hem de topolojik
olan farkl ilemciler gerektirecei gibi, felsefi adan da varlk
ile orada-olu arasndaki ilikiyi aydnlatmay gerektirecek. San
rm akl yrtmemin nemli bir ksmn sralama ilikisinden, o
basit sralama ilikisinden karabileceim Burada sralama ba
sit bir biimde ilk bakmsz iliki olarak tanmlanyor. Mesele
nin didaktik yan, sunu biimi benim iin ok nemli elbette, he
nz

tam manasyla bu biimi kefetmi

saylamayacam iin

iim tam rahat deil. Sorunu genel yapy hibir ekilde reddet
meksizin ona bakmszlk gibi bir ey zerk ederek zmeye a
lacam - gryorsunuz almalarnz okuyorum, syledikle
rinize duyarlym. Demek ki bu, a'nn b ile iliki iinde, kat an
lamda edeerlik ya da eitlik ilikisi dnda bir iliki iinde ol-

duunu sylemek gibi bir anlama gelecek. Sralama ilikisini ele


alacam, nk bu, sonuta matematiksel adan, en asli, en so
yut, bakmsz ilikidir.
Son

sorutarm

hakikatin

zerkfii

iliki iindeki statsyle ilgili.


kefin

hakikati

arasnda
bir

nasl

hakikat

Haydn

ile

iliki

ile Schnberg'in

edip

vardr?

-rnekleri

at

dnyayla

arasndaki

Mesela bir bilimsel ya da sanatsal

onu formle

bir

ile

ile,

yaymann

Sanatsal

Etik

hakikatlerinin

kitabnzdan
ler

lere hitap eden hakikatler olmasm salayan

teknik

-szgelimi

zaman

alacak
belli

aralar
mziksel
olursak
dinleyici

"kltre zg " tona

lite sistemi arasnda nasl bir iliki vardr?

Bana kalrsa, her trl hakikat usul ile bu hakikati tarif etme, ta
nma, adiandrma veya yayma protokol arasnda, genel bir ili
ki deil sadece bireysel vakalar olduunu kabul etmek zorunda
yz. Buna ok basit rnekler verebiliriz. Mesela, kendine zg bir
gelime, yaratm, tarihsellik mekan olan Arap-Endls mziini
ele alalm. Bu mzik uzun bir sre bu ekilde tanmlanamad. Da
ha sonra onun tanmlanabilir olduu koullar yaratld. Gerekten
de tekil bir vakadr.
Buradan halihazrda zerinde altm iki soruna geebili
rz. Birinci sorun: Bir hakikatn evrenselletirici tarifinin olmaz
sa olmaz koulu felsefe gibi bir ey midir? Ne de olsa, ben de fel
sefenin hakikatler yaratmad, ama
badarlklannda,

zamanlarnn

onlarn tarif ediliinde ve

deerlendirilmesinde

belli

bir

rol -tek rol deil, bunu hi sylemedim- oynad tezini savun


dum. Bence; bu hala ucu ak bir sorudur. Kkeni ya da var
noktas ne olursa olsun, bir hakikat srecinin evrenselletirici ta
rifinde her zaman felsefe trnden bir ey var mdr - hem felse
feyi nasl tanyacaz?
Bu da felsefenin kendisinin ne derece evrensel olduu soru
sunu gndeme getiriyor. Eer felsefenin bir eyi evrensel olarak
tarif etme yetenei -sadece ona ait olmasa da ona zg bir yete-

nektir bu- olduunu kabul edersek, o zaman felsefenin bilimin


kendisinin tarifinde ok nemli bir rol oynam olduu aktr.
Sanatn kendisinin sanat olarak, baka her eyden ayr bir biim
de tarif edilmesinin felsefenin baars olduunu biliyoruz. Ge
nelletirirsek: Hakikat usullerinin tarifi her zaman, zorunlu ola
rak ya da deil, felsefenin iinden mi geer, yoksa bu durumla,
kltrle ilgili bir sorun mudur? Bu da ucu ak ve epey karmak
bir sorundur.
Daha da karmak ikinci sorun, hakikat-usullerinin asal bi
tiiklii

(Juxtaposition en reseau) adn verdiim eyle

Hakikat-usulleri

birbirinden

kopuk,

birbirinden

ilgilidir.

btnyle

ba

msz ve her biri kendi yolunu izieyecek ekilde var olmazlar.


Bir ebeke iinde kurulurlar, birbirleriyle kesiirler. Sorunun bir
yan da, rnein bilimsel usul, bilimin ardk kopular, keifle
ri ile siyasi protokoln kurallar arasndaki balant noktalarn
bilmekle ilgilidir. Bu son derece gerek bir sorundur. Bilimde,
mekanizmaun ya da donaumn altnda gizlenen, btnyle ona
ait olmayan ama yine de onu byk lde kapsayan bir ey ol
duunu siz kendiniz sylemitiniz. Ayn ekilde, ak ile sanat ara
sndaki ilikiler ebekesi de beni her zaman bylemitir. Akn
geliimi iinde kesinlikle romann, ak sorununun btn tarihinin
ve farkl katmanlar boyunca sanatsal olarak ele alnma tarznn
damgasn vurduu, imzasu att bir ey olduunu gayet iyi bi
liriz. Sanatsal durumun gayet bariz bir biimde farkl olduu yer
lerde -rnein in'i dnyorum- akn da farkl olduunu sk
sk

dnmmdr.

Bunlar

asal

sorunlardr;

hakikat-usulleri

balantlar ve kesimeleri iinde birbirlerini yanklarlar.


imdiye kadar bu soran zerinde ok analitik, ok Kartezyen
bir tavrla altm. Usulleri birbirinden ayrdm, tiplerini, say
sallklanu vb. inceledim, ama bir durum iinde, tekillik alann
da, her eyin tam da byle grnmediinin kesinlikle farknda
ym. Her zaman iin, i ie gemi ya da birbirlerine bal du
rumlar zerinden ileyen birok usul vardr.

Sorunun ifresini,

muhtemelen kendi kltr kavramma gre zp simgeselletir-

dikten sonra aklamay umduum ey budur. Sonuta, bir kltr,


felsefe tarafndan dnlebildii ya da tarif edilebildii srece,
hakikat-usullerinin oluturduu tek bir asal dzenlenitir.
Bence her yerde hakikat-usulleri vardr ve bunlar her zaman
evrenseldir; bir in roman, Arap cebiri, ran mzii vs. Btn
bunlar, sonuta, evrenseldir, evrensel olma hakkna sahiptir. Sa
dece, somut evrenselleme koullar karmak bir tarihsel sre
ten gemitir. te yandan, bir kltrel konum unsurunun var ol
duunu kabul ediyorum; asal bir sistem iinde greceim bu un
surda her zaman olumsal bir ey vardr; indirgenmez bir biimde
tikel olan bir tortulama, muhafaza etme vehesi vardr. Burada
el yordamyla ilerleyerek, nm pek de grmeden konuuyo
rum, ama ileride kltr nasl kavradm sadece ampirik olma
yan bir tarzda anlatabileceimi umuyorum. Kltrel evrenler, dil
sel evrenler olduunun kesinlikle farkndaym. Ama ben bu am
pirik gereklii biraz farkl bir biimde kat edebilmek istiyorum.
Burada tan olarak kltre zg olan nedir? Soruyu sadece bu
nmla snrlm'Sak,

mesela sanatsal bir hakikatin

ikin

evrenselfi

ini nasl leriz? Bu bir tr saf ya da canl (ve dolaysyla gei


ci) yaratclktan baka bir ey olabilir mi gerekten - szgelimi
Schnberg'in

hakikati,

yeni yaratmiara

ma bir ekilde sadk kalan yaratn/ara

ilham

vermeyi,

bu

i/ha

ilham vermeyi srdrd

srece ayakta kalmaz m? Ya da, kendi evrensel hakikatini ne


srnenin bir varyant mdr? Bu da szgelimi edebi hakikati, Bo
urdieu 'nn

"edebi alan "

adn verdii eyin -Flaubert'den Mal

laru!, Blmclot ve tesine geisiz bir edebi egemenliin,


vi

bilgiden

myla

ve

kurulan

iletiimden
almu-13

artlm

surlar

bir

iinde

szn
tutmaz

dnye

egemenliinin
m?

mz iirsel rneklerin ou bu fkre uyuyormu gibi grnyor.

13.

Pierre Bourdieu, Les Regles de l'art: Structure et genese du champ lit-

teraire, 1992 [ 1 996],

ila

Bavurduu

phesiz bunun tek nedeni benim bu aa ait olmam. Belki


de kendi beenilerim, kendi konumum, kendi am esasen bura
dan beslendi. Ama bunu kesinlikle evrensel bir dstur haline ge
tirmezdim. Bir sanatsal dzenieni iin egemenliin olumlanma
snm art olduunu kesinlikle dnmyorum. Ben sanatsal d
zenleri zel adlarla ya da sanat eserleri rejimi yoluyla deil, d
zenleniler dediim eylerle adlandrmaya alyorum.

Rosen'n

Haydn, Mozart ve Beethoven hakkndaki kitabnda ortaya kan


ey, onun klasik slup adn verdii bir dzenlenitir . 1 4 Benim ter
cih ettiim iirsel rneklerin ounun -bunun gayet iyi farknda
ym- bu tr bir dzenlenie ait olduu aktr.
Paris, 1 7 Kasm 1997

14. Charles Rosen, The Classical Style: Haydn, Mozart, Beethoven, 1976.

ingilizeeye evirenin Sonsz

GENEL

okuyucu kitlesine hitaben yazlm ve ilk basm, nemli

felsefi konular (zaman, sanat, sorumluluk, bireysellik, vb.)


rencilerin kavrayabilecei ekilde ele alan popler bir dizi iinde
yaplm olan bu ince kitap, Badiou'nn karmak ve srad ol
duunu kabul etmek gereken dnce tarzna en kolay anlalr
bir giri mahiyetindedir.
Badiou ngiliz-Amerikan okurlarnn hi tanmad biri sa
ylmaz artk. Etik, onun (hepsi de getiimiz yl iinde) ngilizce
ye evrilmi olan nc kitab; ayrca eitli yerlerde ve eitli
yollarla Badiou'nn almalann tantan, zetleyen ve eletren
yazlar da yaymianm durumda 1 Bu tr zetiere bir yenisini ek
lemeye gerek yok. Ama Badiou'nn eseri, hala, genel ynelimine
dair ksa bir deerlendirmede bulunmay ve etin onun daha
kapsaml felsefe anlay iinde tam olarak hangi rol oynadna
dair bir aklama getirmeyi hakl karacak lde "garip" kari
Ianyor olabilir. Bu felsefe anlayn ayn alandaki daha nl ra
kiplerinin

(Levinas, Derrida . . . )

anlaylaryla kyaslamak faydal

ve ufuk ac olacaktr. Bu Sonsz', Badiou'nn ada felsefe


nin bu en ihtilafl alanna yapt mdahalenin gndeme getirdi
i daha acil birka soruyu sorarak bitireceim.
1.

Nispeten kapsaml bir inceleme iin bkz. Peter Hall ward, Subject to

Truth: An Introduction to the Philosophy of Alain Badiou (Minnesota University

Press, 200 1). Daha ksa deerlendirme yazlar arasnda unlar saylabilir: Slavoj
Z iiek, "Psychoanalysis in Post-Marxism: The Case of Alain Badiou" ( 1998), bu
yaznn geniletilmi yeniden basun Zizek, The Tichlish Subject'te ( 1999) bulu
nabilir; Jean-Jacques Lecercle, "Cantor, Lacan, Mao, Beckett, meme combat:
The Philosophy of Alain Badiou" ( 1999); Peter Hallward, "Generic Sovereignty:
The Philosophy of Ala in Badiou" ( 1 998).

1. Badiou'nn Projesi

Hangi

ltle

deerlendirilirse

deerlendirilsin,

Badiou

bugn

Fransa'da yaayan en nemli ve zgn filozoflardan biridir ve o


anlamsz ama kanlmaz

"en nemli ada Fransz

filozofu"

unvann tama konusunda Deleuze ile Derrida 'nn belki de en


ciddi rakibidir. lgi alan, son derece kendine zg bir uralar ve
ballklar bileimi ierir:

Matematikteki kmeler ve kategoriler

teorileri, modemist iir ve sanat, radikal siyaset, Lacanc psikana


liz, ada tiyatro ve Platon ve Parmenides'ten Lyotard ve Lard
reau'ya felsefe tarihi. Aralarnda baarl oyun ve romanlar da bu
lunan yirmiden fazla kitap yazmtr.

Les Editions du Seuil'n

prestijli " L'Ordre Philosophique" dizisinin editrln yapmak


tadr ve profesr olarak alt Paris'teki Ecole Normale Supe
rieure ve College International de Philosophie'de verdii derslere
srekli olarak yzlerce dinleyici gelmektedir.
Kabaca sylersek, Badiou'nn felsefesi, her durumdaki radi
kal yenilenme (devrim, bulu, dnme. . . ) potansiyelini serimle
rneye ve anlamlandrmaya alr. Epey basitletirerek, insan eyle
mi alann birbiriyle rten ama birbirinden keskin bir biimde
ayrtrlan iki alt-alana ayrdn syleyebiliriz : (a) yerleik kar
ve

farklarn, pekitirilrni kimlikleri adlandrmaya, tanmaya ve

bir yere oturtmaya yarayan onaylanm bilgilerin bulunduu " s


radan" alan; (b) ancak kendilerini bir hakikatin/dorunun znele
ri olarak, gttkleri davann "militanlar" olarak kuran o ok az
saydaki bireyin militanca beyanlar sayesinde ayakta kalan ms
tesna yeniliklerin, yani lakikatlerin bulunduu " istisnai" alan.
Bilgi alan esasen statiktir, "nesnel"dir ve durumu tahakkm
leri altnda tutup ynlendirenlerin karlarna gre yaplanntr;
her sradan durum, Althusser'in syleyecei gibi, "tahakl.'iim iin
de yaplanmtr" .
drmalarn,

Bu yaplanmalarn -adlandrmalarn,

blmelerin,

paylatrmalarn-

toplam,

snflan

Badiou'nn

durumun lali2 dedii eyi oluturur. Sradan bir durumda, stat-

ko zerindeki tahakkm fiilen mutlaktr - hatta o kadar mutlaktr


ki tam olarak llemez ya da belirlenemez. Durumun (snflan
drlm,

blnm . . . ) yelerinin ona uyum gstermesini ya da

itaat etmesini salayan ey tam da bu belirlenrnemiliktir.


Hakikat alanna ise, aksine, hem statkonun durum zerinde
ki tahakkmn saptamay hem de bu tahakkmden kamay ba
aran bir usul (procedure) sayesinde ulalr. Bu usul btnyle
zneldir:

Sadece, yrngesini "stlenen"

hakikat,

bilinenin

tikelliinden

znelere dayaldr. Bir

(statkonun

snflandrmalarn

dan) yaplan bir "karma" ilemidir. Bir hakikat, yeri ve vesilesi


tekil, ama "hitap alan" ve etkisi evrensel olan, eylem olarak ye
niliktir.

Statkonun

snflandrmalary la

ulalamayan

hakikat,

iinde varolduu durumun ieriine zg ama onunla snrl ol


mayan bir evrensel-tekil olarak kabul grmeye balar.
Bu tr bir hakikat-usul ancak iinde cereyan ettii sradan
durumdan bir

ekilde

koparak

-Badiou'nn

olay

adn

verdii

eyle birlikte- balayabilir. Bir olayn nesnel ya da dorulanabilir


bir ierii yoktur. "Olduu" kantlanamaz, ancak olumlanp beyan
edilebilir. Nitekim olay, zne ve hakikat, hepsi de tek bir olumla
ma srecinin veheleridir: Bir hakikat, bir durum iinde cereyan
eden ama ona ait olmayan bir olayn sonularna gsterdikleri sa
dakati direnle koruyan zneler sayesinde varlk kazanr.

Sada

kat, yani bir hakikate ballk; kar gzetmeyen bir coku, zorla
yc bir i ya da davaya kendini btnyle verme, bir ycelme, b
tn nemsiz, zel ya da maddi kayglar aan bir eyin ardna d
me hissi gibi bir anlama gelir. zneler hem bir hakikat tarafudan
taurlar -her zaman " sonsuz" olan bir hakikatn " sonlu" nokta

lann olutururlar- hem de kelimenin dZ anlamyla onun maddi


"dayana" drlar. Salt " nesnel" bir birey, sradan bir lml olan
her zne, bu lml nesnelliin tamamen dndaki bir alanda tu2.
Badiou "hal" terimini, basit, sezgisel bir "statko" anlayyla rten,
klasik 1\farksist siyasi devlet (ng. State) anlayn da ierecek ekilde kullanr.
[Biz de bundan byle anlalrlk kaygsyla "hal" deil "statko" terimini kulla
nacaz - .n.)

tarh olabilen bir hakikati olumlayarak (ya da onun tarafndan d


ntrlerek) "lmszleir" .
Nitekim Badiou'ye gre lakikat bir eye sadk obna, bir ilke
ye, kiiye ya da ideale bal kabna mantna bavurur. Badiou
buna her zamanki gibi ok farkl alanlardan rnekler verir: Aziz
Paulus'un ancak, evrensel etkisi olan ama "nesnel" ya da yerleik
bir anlam olmayan bir olay (sa'nn diriliini) beyan ederek va
rolabilen havari znelliini ne karan militan anlay; Jako
benlerin ya da Boleviklerin znel gc ve trsel kapsam bak
mndan kendisinin meydana gelmesine katkda bulunmu olan ti
kel eylemleri aan bir Devrimci olaya sadk kallar; iki an
kendilerini, sadece o geici karlam olma olayna duyulan sa
dakat iinde "kk salm olan" ak zneler olarak grmeleri; bir
sanat ya da bilim insannn bir keif ya da gelenekten kopma sa
yesinde alm olan yaratc aratrma hattna gsterdii sada
kat. . . Hepsinde de, bu tr hakikat-usulleri maddi olarak, durumun
sadece en kar gzetmeyen (en evrensel, en anonim) "malze
me"lerinin ait olduu bir "trsel kme" olutururlar.
Badiou'nn rneklerinin eklektik grn, drt, ama sadece
drt hakikat alan arasnda sk skya paylatrmalaryla denge
lenir (bu alanlarn her biri felsefenin drt "koulu" ya da "trsel
usul"nden birini tanmlar) :

Ak, sanat, bilim ve siyaset. Niye

zellikle bu drd? nk bunlar bireysel ya da kolektif biim


leriyle znenin olas kertelerine karlk gelirler. Ak, aka, sa
dece ilgili bireyleri etkiler. Siyaset, tersine, sadece kolektif boyut
la, kesinlikle trsel bir eitliin olumlanmasyla ilgilidir. "Karma
durumlar"da -bireysel bir "vasta " s ama kolektif bir etkisi olan
durumlarda- ise, sanat ve bilim, salt kabul gren bilgileri aktar
mann tesinde katksz bir icat ya da keif gerekletirdikleri de
recede trsel olma zellii kazanrlar 3

3. Bkz. Ala in Bad iou, L 'Etre ei l'evenement (Varlk ve Olay),

s.

3 74, 430.

ll. Neden "Etik"?

Bu dzenieni iinde "etik" esasen dzenleyici bir rol oynar. Bir


hakikat felsefesi asndan kavrand ekliyle "etik olan", znel
bir sadakati korumaya ya da tevik etmeye yardm eden eyi tas
vir eder. Etik talimat u tek buyrukla zetlenebilir: "Devam et! "
nk bir hakikat, tamn gerei zordur. Kendini dpedz hie
sayarak bir davaya adamay ierir. Akntya kar krek ektii,

bizzat zamann " doal" hareketine ters ynde ileriedii iin, ge


litirildii her an eitli andrc etkilere maruz kalr. Demek ki,
devam etmek,

hakikate sadakatn maruz kalabilecei eitli bo

zulma ve tkenme biimlerini saptayp bunlara kar koyma ye


teneini ngerektirir.
Badiou bu bozulmaya "Ktlk" adm verir. Ktlk, her bi
ri hakikati saptran balca biimden birine brnebilir: (a)
ihanet, srdrlmesi g bir sadakatten vazgeme; (b) aldanma,
bir olay "taklidi"ni sahici bir olayla kartrma; ve (c) terr, yani
bir hakikatn btncl ve kaytsz artsz iktidarn dayatma gay
reti. Birinci sapma, hasbaya bir ayartlma ve yorgunluk mese
lesidir. kincisi, her sahici olayn (bu sahicilii, biraz teknik bir
anlamda garanti altna alan ey, olayn iinde gerekletii duru
mun " boluu"nun4 kenarnda yer aldr) zorunlu olarak evren
sel hitap alann; tikel, ayrtrc bir hitap alanyla, belli bir cema
atin, halkn ya da yerin tzel" dohhu" iine yerlemi bir hitap
alanyla kartrmay ierir: Badiou Nazizmi buna rnek gsterip
ayrntl bir biimde ele alr. nc sapma trajedinin klasik hub
ris (kibir, byklenme) alanyla ilgilidir: Hakikatn znesi, "de
vam edebilmek" iin, mutlak, nihai bir hakikat dzeni dayatma
(ya da Badiou'nn syleyecei zere : hakikatn "adlandrlama
yan" snrn "zorlama") ayartsna direnmelidir. Byle bir dayat
ma fiilen "hakikati nesneletirecek" , Badiou'nn felsefesinin her
4. Boluk iin bkz. 7. dipnot.

aamasnda birbirinden ayrt edilen iki alann (nesnel bilgi ile z


nel hakikatin) lmcl bir biimde birbirine kartnlmasna yol
aacaktr. Badiou'nn bu sapmaya verdii rnekler arasnda pozi
tivizm,

Stalinizm ve in Kltr Devrimi'nin sonraki aamalar

bulunur.

Ksacas :

"taklit

(olayla

balantl),

ihanet

(sadakatle

balantl) ve adlandnlamayamn zorlanmas (hakikatin gcyle


balantl); bunlar Ktlk'n, ancak tandmz tek yi -bir ha
kikat-sreci- sayesinde edimsel bir imkan haline gelen bir Kt
lk'n figrleri dir. "5
Demek ki bir hakikatler etii, unlar gelitirmeyi amalar:
feraset (doruyla yani kartrma! ), cesaret ve sebat (doruya
ihanet etme ! ), itidal ve kendini tutma (btncl ya da "tzel" ha
kikat fikrine kar koy ! ) .
Bylece, yi ile Kt arasndaki mantksal iliki tm akl
yla ortaya kar: nce yi (bir hakikatn olumlanmas), sonra
(yi'den sapma olarak) Kt riski. Kitabn al blmnn poJe
miksel yaps ayn mant izler, zira son zamanlarda etie yap
lan liberal-hmanist bavuru -Badiou'nn "etik ideoloji'miz de
dii ey-, tam tersi bir karm yapar: nce nsel bir kt (totali
tarizm, iddet, strap) varsaylr, sonra esasen savunmac karak
terde bir etik, negatif zgrlklere ve "insan haklar"na "sayg"
dayatlr. Burada "etik" sadece tacizkar mdahalelere kar korun
ma anlamna gelir. Bu da statkonun dnsel olarak hakllatrl
masyla ayn kapya kar. Sadece mutabakat alannda, " apak
lklar" alannda ileyen etik, bnyesi gerei muhafazakardr.
Yaygn "etik ideoloji"nin iki " felsefi" kutbu vardr. Bunlardan
birincisi, verili her durumun tikelliine kaytsz kalan ve kolektif
bir " yi" adna rgtl, militan ve kmtmlamn bir mdahalede
bulunma imkamn peinen yasaklayan (mulak bir biimde Kant
) evrenselletirici kutuptur: Etik burada genel "insan" vasf ya
da haklarnn soyut evrensellii zerinde temellenir. kincisi ise,
teki'nin indirgenmez bakalna ayarl (mulak biimde Levi5. Etik,

s.

89.

nas) farkllama kutbudur: Etik burada esasen kltrel "fark


lara gsterilen ayn lde soyut bir saygyla ifade edilir. st
kapal olarak ilahiyata gndermede bulunmadan, der Badiou, ne
bu evrensellik, ne de bu bakalk salam bir biimde temellendi
rilebilir. Her iki ekilde de, etik ideoloji "insari' temelde edilgin,
krlgan ve lml bir varlk olarak -korunmas gereken potansi
yel bir kurban olarak- tasarlar (ounlukla da, grevinin bilincin
de, iinin ehli ve deimez bir biimde "Batl" bir hami/smr
c

tarafndan korunmas

gereken

"marjinalletirilmi",

" dlan

m" ya da " nc Dnyal" bir kurban olarak).


Buna karlk bir hakikatler etii, her bireyin etkin ve "lm
sz" olabileceini varsayar, yerleik ya da statko tarafndan da
yatlan farklam kar kaytszdr, (olay lehinde ya da aleyhinde)
pratik ayrmlar alannda i grr ve olumlamasn tam da durum
zerindeki

statkonun

sadece

bilinmeyeni

ve

apak

olmayan

grebildii yerde yapar.


Badiou'nn temelden "ayrtrc" etii, en az ideolojik rakibi
kadar evrensellik iddiasndadr. Basite ifade edersek, bu etin
evrensellii, Sartre'c denebilecek bir anlamda sk skya konum
lanm bir projedir. kar ya da ayrcalklar dikkate almakszn,
statko tarafndan dayatlan ayrmlar dikkate almakszn (ve do
laysyla bu ayrcalk ve ayrmlar savunmay srdreniere kar),
durumda "herkese" hitap eden her eyi aralksz derleme faaliye
ti olarak srer. Bir hakikat, durumun btn yelerinin kesinlikle
trsel evrenselln oluniayan her eyi adm adm derler. Mese
le udur ki bu tr bir trsel olumlama "teoride" ya da nsel, yer
leik bir mutabakatn temeli olarak yaplamaz. Ancak statkoclan
bir olay sayesinde koparak, kvlcmn durum iinde snflandr
lamayan bir olaydan alan bir kopu yoluyla yaplabilir. Ve ancak
Kt arptmaianna kar uyank olan bir sadakat sayesinde de
vam edebilir. Demek ki, hakikat etii, bir hakikatn tikelliine ta
mamen tabi durumdadr. Evrensel olarak insani olan eyin, her
zaman tikel hakikatler iinde, aktif dncenin tikel dzenieni
leri iinde kk salm olmas gibi basit bir nedenle, "genelde etik"

diye bir ey olamaz, genel bir insan haklan ilkesi olamaz.


Keskin

polemiklerin ve

bol miktarda olumlamann bileimi,

Badiou'nn btn yazdklar iinde Etik kitabn (bence Mani/es

te pour

la philosophie {Felsefe Manifestosu/

balkl

kitabndan

bile daha fazla) bir manifestoya en yakn ey haline getirir. PoJe


mik,

ncelikle,

szde

Glucksmann'- ve

"yeni

filozoflar"

-zellikle

de

Andre

68 Dncesi'nin (bata Alain Renaut ve Luc

Ferry olmak Zere) dier nl eletirmenlerini hedef alr. Gelge


ldim,

yapt

tartma

genileyip

Rawls,

Habermas,

Benhabib,

Ricoeur, Rorty, Irigaray gibi dnrlerin igal ettikleri farkl ko


numlarla

ve Kuzey

Amerika'da

" kltrel almalar"

ad

verilen

eyin nemli bir ksmyla (genelde st kapal bir biimde) hesap


lamaya dnr. Badiou u ya da bu lde hmanizme saygda
kusur etmeyen bu eitlernelere kar, Foucault, Althusser ve La
can'n farkl biimlerde anti-hmanist ve ilerici konumlarn be
nimser ve savunur.

Etin esasen (potansiyel iddet veya yanl

tannma kurban olarak) teki'yle ilgilenmesi gerektii eklinde


ki, neredeyse evrensel kabul gren sav reddeder. Birok ngiliz
Amerikan okur iin muhtemelen kitabn en rkitici cmlesinde,
srarla yle der:

"tekini tanmaya dayal her trl etik hkm

kesinlikle terk edilmelidir." Neden? nk gerek pratik ve felse


fi

sorun,

Ayninin statsyle ilgilidir. Farklar zaten ortada olan

eyler olduu iin,6 "olmas gereken"in ne olduu sorusu, sadece

6.
Bu iddiann (epey karmak) gerekesi Varlk "e Ola)da, sunulur. Temel
akl ytme yledir: lk olarak, Badiou Tanr'nn, yani her eyi kuatan B ir'in
olmadn mrsayar. Eer Bir yoksa, o zaman ortada sadece salt okluk, yani bi
rilnsiz okluklar ya da oklu okluklar olmaldr. Bundan kan sonu, saf mr
lk-olarak-mrhm sylemi olan ontolojinin saf matematik sylemiyle fiilen eit

lenmesidir. (Daha dorusu, Badiou ontolojiyi modem kme teorisiyle, yani ma


tematiin

matematiksel

kendilikler ve

"varl"n aklayan ksmyla

eitler.)

ilemlerin
Baka

treyiini ve mahiyetini,

bir deyile, matematik,

yani

sa/varlk

olarak-varl (ya da herhangi bir anlam ya da tzle lekelenmemi saf okluu)


tecrit edebilmek iin, dier btn nitelikler ve zellikler-maddilik, biim, doku,
renk, younluk. .. - soyutland zaman varlktan geri kalan "eklemleyen" sy
lemdir. Badiou 'nn matematiksel varlk eklemlemesinin, bu kitapta pek bir etki
si yok. nemli olan, Badiou'nn bu temel ontolojik " aksiyomlarndan, biraz

herkes iin geerli olan eylerle ilgilenmeli ve bunu farklara ka


ytsz kalan bir meruiyet dzeyinde yapmaldr. Farklar vardr;
Ayn ise evrensel bir hakikate disiplinli bir biimde bal kalarak
varolabilecek alandr. nk bir hakikat durumun ayrcalkl bir
parasna, tikel bir snf ya da insan topluluu temeline dayal de
ildir; hakikatin "konum"u (site), durum iinde en yaralanabilir,
en anonim olan eylere (yani duruma tahakkm edenlerin benim
sedii perspektiften bo grlen eylere) 7 yaknly la belirlenir.
Kolektif ayrcalklar ya da farklar, tam da her trl hakikatin, olu
umu esnasnda bertaraf ettii ya da nemsiz kld eylerdir. Her
hakikat, her Ayn derlemesi, salt bilinenlerden ya da kabul gren
lerden, salt farkl olanlardan karlr, ya da onlar aar.
Etie has sorun, yine, bu trsel Ayn'nn yozlap Kt bir
tekbiimlilie ya da ovenizme dnebilecei o son derece teh
likeli noktada ortaya kar. Sadece tzden en ok arnm olan ey
zerine, yani durumun boluu zerine "kurulmu" olan bir haki
katin tersine, tzel ya da topluluksal uyurnun ne karlmasn
savunmak ve onunla birlikte (farklar karsndaki vakur bir kayt
szlk tavrnn tersine) farkn saldrgan bir biimde tasfiyesini sa
vunmak her zaman Kt'dr. Bir hakikatler etii buna kar cesa
ret, feraset ve kaytszlk ilkelerine bavurur. Son tahlilde, Badi-

acele ederek, kard sonutur: Btn durumlar "sonsuz okluklar" olarak, ya


ni sonsuz sayda eleman olan kmeler olarak tanmlanabilir. Ve bu elemanlar,
elemanlar olarak, birbiriyle sadece saf farkllk (ya da kaytszlk) ilikileri "ba
ntlandnr; 1den farkl olarak x.
7.
Durumun boluu kavram, Varlk ve O)ayda ayrntl olarak gelitirilen
bir baka g ve nemli nokiadr. Yol gsterici fikir, bir durumda "nornallii" be
lirleyen eyin, durumun asgari lde tanmlanan, asgari lde "farkllaan" ks
m, kelimenin Lacan'daki anlamyla, menetme tarz olduudur. Durumun "bolu
u", durum zerindeki statko tarafndan temsil edilmekien kaan eydir (rne
in: kapitalist durumlarda proletarya ya da "Batl" durumlarda "yasad" g
menler). Demek ki bir olay konuniayan -Badiou'nn tabiriyle "olaysal konu
mu"nu (site ew!nementiel) belirleyen- ey, iinde gerekletii durumun "bolu
unun kenarnda" bulunmasdr. Daha teknik bir ifadeyle, konum durumun yle
bir eleman/unsurudur ki durumun perspekiifnden bakldnda, ayrt edilebile
cek kendine ait elemanlar ya da yeleri yoktur, yani bu perspektiften bakldn
da "bo" grnr (proleter "gruh", "suretsiz" gmenler kitlesi . . . ) .

ou'nn kavray

gayet

basittir:

Etik,

bir hakikatn (karma-yo

luyla-aynflk] derlemenin) sehat etmesine yardmc olan eydir.

lll. Lacan ve Kant


Badiou'nn etnn en nemli ve dolaysz esin kayna, "stad"
Jacques Lacan'dr. Lacan'm bir psikanaliz etii aray, Badiou'ye
usule-zg

bir yaklam modeli

sunar;

Lacan'n nl

"arzundan

vazgeme (ne pas ceder sur son desir) " buyruu8 da bu tr btn
usuller iin geerli soyut bir ilke. nk arzunun kendine zg
lne bu

ekilde

bal

kalmak,

ncelikle

"belli bir iyi

fikrini

kkten reddetmeyi"9 gerektirir; yani salt mutabakata dayal btn


toplumsal

normlar

(mutluluk,

haz,

salk,

vb.)

reddedip

" dee

ri"nin ille de kantlanmas ya da iletilmesi gerekmeyen istisnai bir


olumlamay

benimserneyi

gerektirir.

Lacanc

panteondan

verilen

rnekler arasnda, maarasndaki Antigone, hakikatn peine d


m olan Oedipus, baldran imeye mahkum edilen Sokrates, Ka
tolikliine

sadk kalan Thomas More, kanlmaz yenilgiye

tes

lim olmay reddeden Geronimo, vb. saylabilir. o Arzu bizim mut


luluumuzu umursamad

gibi bakalarnn onayn da umursa

maz. Etik sorun, daha ok " insann Gerek (reel) karsndaki konumu

asndan

dile

getirilmelidir" ,

yan

senin

deneyiminin

travmatik, indirgenemez, esasen sosyal olmayan ve simgesel ol


mayan

tikellii

asndan.

"Normal"

bilinli

hayat

(psikoloj ik

" statko " ) bu Gerek'in bastrlmas Zerine kurulduu iin,

ona

"esasl bir karlama" 2 (yani, Badiou'nn bir olay, her trl ya


psal "normallik"ten kaan bir oluum diyecei ey) yoluyla ula-

8. Jacques Lacan, Seminaire VII, 362-8. 9. A.g.e. , s. 270.


10. Bkz. Slavoj Zizek, Tarrying with the Negative, s. 97; Metastases of En

s. 20 1 . Lacanc bir etik yaklamnn ierimleri, Badiou'nn fikirlerine


ok ey borlu olan Ethics of the Real (2000) kitabnda Alenka Zupani tarafndan parlak bir biimde gelitirilir (Badiou bu kitabn 60. sayfasnda ethique du
reel tabirini kuilamt
l l. Jacques Lacan, Seminaire VII, 20-21 ; vurgu bana ait.

joyment,

12. Jacques Lacan, Seminaire XI, s. 64.

lmaldr.

Etik, znenn bu karlamaya ve sonularna dayan

masna yardmc olan eydir. Analiz, bir Gerek etiinin klavuz


luunda,
znenin
kett'in

zamanla
kendi

inat

"hakiki!doru bir szn ortaya kmasna ve

tarihini
azimlilii

gerekletirresine"
-" Srdremiyorum,

yol

aabilir. 1 3

(Bec

srdreceim"-,

Ba

diou'ye gre, bu tr bir gerekletirmenin iyi bir rneidir.)I4


Badiou'nn felsefi etiini, Lacan'm esasen
undan ayran ey, tam

"anti-felsefi " duru

da bu dzenlernede Gerek'e ayrlan sta

tdr. s Badiou Gerek'in topolojik konumunu vurgular; Gerek,

13.

Jacques Lacan, Ecrits, s. 302; vurgu bana ait. Tpk Badiou'nn bir z

nenin kuruluunu bir hakikati dile getirm es i asndan grmesi gibi, psikanalizin
hedefi de "zneye bu arzuyu adlandrmay, dile getirmeyi, meydana getirmeyi
retrnektir... Mesele, (peinen) btnyle verili olacak bir eyi tanma mesele
si deildir; zne onu adlandrrken dnya iinde yeni bir mevcudiyet yaratr, or
taya karr" (Lacan, Stitninaire II, s. 267).
14.

Samuel Beckett, L 'Innommable,

s. 2 13. Beckett'de "yine[leme] ya da

yeniden-balama talimat almam hibir ey balamaz" (Alain Badiou, Petit ma


nuel d'inesthetique, s . 1 40).

15.

Lacan'm kendini

tanmlamak

iin

bavurduu

"anti-felsefi"

etiketini,

Badiou, olumsuz adan kavramsal aklamaya gsterilen temel bir direnie,


olumlu adan da felsefi hakikat iddialar iinden yaplan aktif bir karma ile
mi srasnda kavranan bir tr dile dkiilemez, akn Anlam'a duyulan inanca ia
ret etmek iin kullanr. Byk anti-filozof Pascal'in dedii gibi, felsefeyle alay
etmek ya da "felsefeyi bir kenara atmak gerek bir filozof olmak demektir" (Bia
ise Pascal, Pensees,

24.

[4) paragraf, Oueres iinde, s.

1095).

(lahi) hakikat

"yrein" ilevi olduu, bir iman ve dolaysz sezgi meselesi olduu iin, Pascal'e
gre "akln nihai baars, kendi gcn aan sonsuz sayda ey olduunu fark et
mesidir" (Pensees, s. 267). Anti-flozofa gre, asl deer kendini, saf, "felsefe tesi" bir olay ya da edirn iinde, "kavramsal olandan daha salam bir dnme
tarz" (Martin Heidegger, "Letter on Humanism", Basic Writings iinde, s. 258)
iinde uzakta tutar. Ksacas, anti-felsefe "sessiz idrak-tesi ya da mistik bir sez
gi"ye dayanr (Aiain Badiou, Deleuze, s. 3 1 ) . Badiou felsefenin, byk anti-filo
zoflarla, onlar rtmek amacyla mmkn olduunca sk bir biimde hesap
lamas gerektiini savunur.
Aziz

Paulus'un

"Hayat

sylemi"

(Yunan

felsefesinin

gsterili

iddialarna

kar); Pascal'in inayet'i (rasyonel ve kurumsal zihne kar); Rousseau'nun iten


lii (Voltaire ile Ansiklopedistlerin b ilimine kar); Kierkegaard'n inancl se
mesi (Hegel'in sentezine kar); Nietzsche'nin "aktif kuvveti (filozof-papazm
"teorik" hncna kar); Wittgenstein'in ilk dneminin dile dklmez, te-dnya
sal Anlam' (speklatif idealizme kar ); Heidegger'in brak olsunculuu (varlk
larn teknolojik maniplasyonuna kar) - btn bunlar salt teoriye kar dile d-

" bir durumda, verili herhangi bir simgesel alanda, tam da durumu
bir btn olarak dnmemizi salayan kmaz noktas ya da im
kanszlk noktas "dr 16 Gerek, durumu temsil edenlerin ve ze
rinde
deki

tahakkm kuranlarn perspektifinden (yani


statko"nun benimsedii

"durum zerin

perspektiften) bo grnen eydir;

kendisine deimez bir yer tahsis edilmedii iin mevcut yer ve


yerletirme

reJ mn

tout court (btnyle)

Badiou'nn

Gerei

her zaman kesinlikle

sorgulayan

eydir 1 7

duruma-zgdr.

Ama

Lacan'n son dnernlerinde gelitirdii perspektiften bakldnkimez bir Deer'i, felsefenin uucu soyutlamalarma kar sahici bir Edim'i
kamaya ynelik eitli abalardr (bkz. Alain Badiou, Aziz Paulus, s. 62). Bura
da gsterme, syleme ye ar basar: Felsefenin aklad yerde, anti-felsefe gs
terir. Her "anti-felsef edim 'olanin aa kmasna izin vermekten ibarettir, ta
bii ki 'olan', tam da hibir nermenin syleyemeyecei ey olduu srece" (Ala
in Badiou, "Silence, solipsisme, saintete", s. 1 7).
Lacan'n kendi anti-felsef -duruu, ele ald znenin daha derin, son tahlil
de ulalmaz (bilind) bir gcn -nce arzunun, sonra da drtnn- trevi ol
masyla garanti altna alnr. Bunlarn ikisi de kavrama indirgenemez. Bilindii
zere, ikisinde de "id neredeyse, ego da [ben de) oraya gitmelidir [gitmeliyim
dir], nk bilind bir yerde kendini aa karr" (Lacan, Seminaire Xl, s.
4 1133; vurgu bana ait). Ve Lacan'n znesi ncelikle toplumsal mutabakat ve psi
kolojik nonnalizasyon yaplarndaki atlaklarda titreen ey olduu iin, analiz
her zaman "znenin sapkn tikelliini" (teki'deki bir boluk olarak, objet a'nn
hayalet kuklas olarak, kendi jouissance' inin [objet a ve jouissance jin bkz. Sla
voj Zizek, Krlgan Temas, Metis, 2002 - .n.) ynlendirdii ey olarak) nere
deyse temaa

edercesine tanmaya

indirgenme riskine girer.

Badiou'nn ters ine,

Lacan "hakikat boyutu gizemlidir, aklanamaz" (Seminaire lll, s. 214), arzu ya


ps gerei ele avuca smaz (Seminaire

XX,

s. 71), Gerek esasen bir belirsizlik

ve kayp meselesidir, analiz lml deneyimin trajik ve korkun boyutlar iin


de demlenir... , der.
16. Alain Badiou, "Siyaset ve Felsefe", bu kitabn Ekler blm, s. 1 1 8-9.
"Dnce bir nesneyle kurulan bir iliki deildir, kendi Gerek'inin isel ilikisi
dir (rapport interne de son reel)" (Alain Badiou, Abrege de metapolitique, s. 37;
ayrca bkz. Theorie du sujet, s. 146-7).
17. Badiou, Aziz Paulus, s. 60. Mesela proletarya, kapitalist durumun ze
rine ina edildii o Gerek, temsil-edilmeyen unsurdur; keza sans-papiers ("ya
sad" gmenler) de halihazrda siyasi bir topluluk olarak Fransa'nn doas
hakkndaki gncel tartmalarn mevcut olmayan merkezini igal etmektedirler.
Bu Gerek anlayna uygun olarak, Badiou'nn "zgrletirici siyaset" dedii
ey "her zaman tam da durum iinden bakldnda imkansz olduu ilan edilen
eyi mmkn gstermekten ibarettir" ("Siyaset ve Felsefe", s. 1 19) - proletarya
y glendirmek, gmenleri yasallatrmak gibi ...

da,

simgeselletirilemeyen

genel

Gerek,

insan sonluluunu, yani

ounlukla

en

asli

lm iaret etmeye

biimiyle

balar.

La

can'n gnmiizdeki en gl mridinin szleriyle:


Lacan'n btn abas
me

dntlnesinden

duu

tam

nceki

snr-deneyimleri

"lm",

sadece

benliin

ekiliine,

dnyevi

da

znenin kendini, en

haliyle
zerinde

hayatn

znelliin

lm

odaklanr...

bitmesine

mutlak

saf haliyle,

drtsyle

kar

En

bul

radikal

biimiyle

"dnyann

gecesi"ne,

"gereklik"le

balarnn

deil,

elikisine,

ycelti

karya

kopmasna karlk gelir.

Lacanc bir etik, bu kopua, " simgesel bir Yeni Balang kar
lnda,

yeni

ortaya

kan

bir Ana-Gsteren'in

' Yeni Uyum'un ortaya kmas karlnda"


zyle

bakarak,

gozumuzu

krpmadan

ayakta

tuttuu

denecek bedel g

dayanmamz

salayacak

ekilde tasarlanmtr. te bu noktada, der Zizek, "Lacan'la Badi


ou'nn yollan ayrlr"
karlamak

demek,

( 1 54). nk burada Lacan'n Gerek'iyle

sefil,

dile

dklmez ceset

alannda

-gzleri

kr edildikten sonra Oedipus ya da "yaayan lm" derecesine in


mi Antigone gibi "lmemi llef'in arasnda- yaamak demek
tir. 19 2i2ek bu indirgerneyi tereddtsZ kabul eder.

"Modem z

nellik, zne kendini 'rndan km', eylerin diizeninden, po


zitif varlklar diizeninden dianm grd zaman ortaya kar,
bu yiizden de modem znenin ontik edeeri bnyesi gerei d
ksaldr. . . znenin pozitif-tzel varlmn atlacak 'bir bok para
s'na

indirgenmesi

olmadan,

perspektifinden bakldnda,

znellik
" bir

de

insamn

olmaz"
insan

( 1 57). 2izek'in
deneyiminin

ni-

18. Ziiek, The Ticklish Subject, s. 160, 1 54. Bundan byle bu esere yaplan
gndermelerin sayfa numaralar metinde parantez iinde belirtilecektir.
19. Lacan, Seminaire II, s. 270- 1 ; Zifek, The Ticklish Subject, s. 155, 160'ta.
Kendisinden sonra Badiou'nn yapt gibi, Lacan da srarla "adlandrln ola
nn

ardnda,

adlandrlamayan vardr," der.

Ama

filozofun tersine, analist iin

"asl adlandrlamayan lmdr" (Seminaire II, s. 247). Lacanc bir perspektiften


bakldnda, "arzu ilevi, lmle temel bir iliki iinde kalmaldr" (Seminaire
VII, s. 35 1 ) yani uygun bir biimde trajik boyut iinde kalmaldr (36 1 ). Ba
ka bir deyile, znenin yapsal "dzenlilii" zerindeki (Lacanc) vurgu, onu salt
sz konusu yapnn kesintisine ynlendirir oysa Badiou'nn "istisnailik" kav
ram btnyle lmllkten kopar.

hai snr olarak lm drtsyle karlat ve bunun bedelini


kkl bir 'znel mahrumiyet' yaayarak, dksal bir kalntya in
dirgenerek dedii 'yi'nin tesindeki' bu alan. . . Badiou'nn men
zihnin dnda kalr" (I 6 I ) .
phesiz Badiou bu sulamay kabul edecektir. nk La
can'nkiyle kyaslandnda, onun sisteminin byk erdemi, salt
dile

dklemez,

anlam-sz lm korkusunu,

her

znelemenin

phesiz talep ettii trsel "mahrumiyet"ten ya da karma ile


minden ayrmasdr.

Badiou'nn baars, hakikatn ileyiini se

fil olann kurtarlmasna ynelik her trl giriimden karm ol


mas ve yaayanla yaamayan arasndaki, sonlu ile sonsuz arasn
daki ayrm mutlak bir kaytszlkla karlanacak bir mesele hali
ne getirmi olmasdr. " imemi-yklmaz nesnenn, simgesel
dzendeki dayanandan mahrum kalan Hayatn", " Gerek" orta
ya k,zo salt oklu varlk-olarak-varlk alanndan da, sonsuz,
tam manasyla lmsz bir znelemenin alanndan da en kk
bir tepki almaktan acizdir. Badiou'nn perspektifinde, lm hi
bir zaman bir olay nitelii kazanamaz.
En az birincisi kadar davetkar ikinci bir kyaslama imkan da, Ba
diou'nn kendi eletirisinin ak hedeflerinden biri olan ve La
can'n etii zerindeki etkisi iyi bilinen bir dnr olan lmmanu
el Kant'tan gelir. 21 B adi ou gibi, Kant da etik sorunlann her trl
"duyarllk"tan soyutlar22 ve yine Badiou gibi, o mehur "her ras
yonel varlk iin evrensel geerliliini de kendi iinde tayan bir
dstura (maksime) gre davran" buyruuyla (438), evrensel ola
n znenin eylemlerinin tek meru temeli olarak grr. Etik " sa-

20. t;izek, The Ticklish Subject, s. 1 5 5 .


2 1 . Zupani'in Ethics oftheReal'i bu kyaslamay gelitirmek iin yine de

erli malzemeler sunar.


22. lmmanuel Kant, Groundwork of I he Metaphysics of Mor als [Trkede
Ahlak Metafiziinin Temeliendiri/me si adyla yaymland. Sayfa gndermeleri
ngilizce eviriye aittir - y.n.], s. 443. Bundan byle bu esere yaplan gnderme
terin sayfa numaralar metinde parantez iinde belirtilecektir.

dakati" sadece ve sadece znenin kendi kendine koyduu kura/da


temellendirebilmek amacyla, etik buyruktan her trl tzel ieri
i tasfiye eden ilk kii Kant't. 2i2ek bunu yle aklar:
Kant'm
inden

etiinin

gelir:

grevimi

benzersiz

Ahlaki

yerine

Yasa

getirmem

gl

durumda

izlernem

den

karnam

mmkn

unu

bir

kendisi
tek

dizi

somut

stlenmek

garantr,

gc,

bana

gereken

somut

deildir

bu

ne

biimsel

olduunu

Yani,

normlar

belirlenmemili

sylemez,

iinde

sadece

bulunduum

ki

ahlaki

Yasa'nn kendisin
'
Yasann soyut buyru

"tercme

etme"

sorumluluunu

demek

ykmlle
kendi

da

syler.

gerektiini

zorundadr. . .

znenin

tam

grevimin

Pozitif

olumsal

ahlaki

ahlaki

edimi,

normlarn

bu

normlar

znenin

evrenselliinin
performatif

ola

rak benimseme edimidir 23

Kant'n izledii usul -her trl yaderk kar ve gdnn tah


liye edilmesi, "psikoloji" ve " fayda"ya yaplan her trl atfn,24
"insan doasmn herhangi bir zel nitelii" ne yaplan her trl
antrmamn (425), "mutlulua" ya da "refaha" ulamak iin ya
plmas gereken her trl hesabn (394) askya alnmas- Badiou'
nnkine benzer. Her ikisi iin de en nemli olan, zellikle znel
(ve aka " sonsuz") bir gtr. Kant " sadece izlediim dsturun
(maksimin) evrensel bir yasa haline gelmesini de isteyebileceim
ekilde davrannarn gerekir" (402) dediinde, aktif bir biimde
istemek, bavurulacak ltn asli bir bileerndir (424). stelik,
bu nesnel kapasitenin numenal temeline dair "nesnel" bir akla
ma (yani, znel aksiyarnun neleri gerektirdiine dair bir tanm ya
da betimleme) sunmay Badiou de Kant da baaramaz. Kant'm
perspektifinden bakldnda, etiin,
mamn

znel

imkanszl"n

"irade

(459-60)

zgrln akla

kendi

adlandrdamayan

olarak kabul etmesi gerektiini syleyebiliriz.


Bu yeniden-yaknlama ne kadar nemli grnrse grn
sn,

Badiou'nn

etiini

Kant'm

kategorik

buyruundan

aka

ayran ey, her trl etik ykmlln tikel ve istisnai karakteri


zerindeki amaz srardr. Badiou'nn Kant'ta itiraz ettii ey,
2J.

Zizek, Plague,

s.

22 1; ayrca bkz. Lacan, Sbninaire VII, s. 364/3 1 5.

24. Kan, Groundwork ofthe lfetaphysics ofllorals, s. 391.

tabii ki, hakikatn "hayvansallktan ve btn duyular dnyasn


dan bamsz" sonsuz bir gereklikle ilikilendirilmesinden ok,
bu gerekliin akn bir normallik ile ilikilendirilmesidiL Kant
ahlaki yasann otoritesini, zgrlk olgusunda ve akl yetisinde
temellendirir.U Akn Bir'i ontolojisinden srm olan Kant, ah
laknda yine ona dner 26 Badiou ise, tersine, sadece ontolojik
sonsuzluun "normal" olduunu; her trl znel (yani, etik) son
suzluun, ahlaki kurallar da dahil btn kurallar iin bir istisna
olduunu ileri srer. Badiou'nn etii, esasen, yasallk, grev, y
kmllk ve uyumdan dem vuran Kant alan ile badamaz.
" Yasa uruna" davranma talimat kadar Badiou'ye uymayan bir
ey olamaz,27 hibir ey de onun zne mlayma, salt nsel ilke
ler tarafndan ynlendirilen bir irade fikri kadar yabanc deildir.

IV. tekilik Etiini Brakmak

Badiou bu temeller zerinde -(Lacan'dan uyarlama) topolojik bir


durum anlay ve (Kant'tan uyarlama) evrense/ci bir kural/tali
mat anlay, bunlara ilaveten (Sartre'dan olduu kadar Cantor'
dan uyarlama) kat, sonsuz bir znel "zgrlk" anlay ve (Le
nin'den olduu kadar Althusser'den uyarlama) stratejik bir tarih
sel

frsat,

yan

konjonktr

deerlendirmesi

zerinde-,

ngiliz

Amerikan akademisine genelde hakim olan gre temelden ay


kr, neredeyse okunaksz denecek kadar aykr bir etik gelitir
mitir. Birbirinden epey farkl kaynaklardan (Levinas, Derrida,
Irigaray ve Spivak en sk zikredilen isimler arasndadr) uyarla
nan bu "hakim gr" , phesiz, teki kategorisi etrafnda topar
lanr. Gnmzde teki olarak tekiye gsterilen genelletirilmi
hrmet kadar ortodoks bir tavr zor bulunur. Daha ileri gitmeden
25. !m manuel Kant, Critique of Pure Reason [Trkede An Usun Eletiri
si adyla yaymland. Sayfa gndermeleri ngilizce _eviriye aittir y.n.), s. 912.
26. !m manuel Kant, Critique of Pure Reason, Bxxx, A64 1642/B669-670,
A828/B856.
27. Kant, Groundwork ofthe lfetaphysics of Mora/s, s. 390.

ve epey bir basitletirme yapmay gze alarak, yeni yeni gelien


ve ileride gnmz felsefesinin en manidar ihtilaflarndan biri
olarak grlmesi gayet mmkn olan bu ihtilaf ksaca zetie
rnekte fayda olabilir.
Badiou'ye gre, gerek etik sorunlar ancak zgl bir durum
iinde

ve

ayrtrc

olmakla

birlikte,

esasen farkllklara

kar

kaytsz olan, tekinin kendisiyle, teki olarak tekiyle " ilgilen

meyen" zneler ieren koullarda (yani, bir hakikat-usulnn ya


ratt koullarda) ortaya kabilir. " Etik ideoloji" ise, tersine, tam
da btn konunianm kstlamalar atru ve ayrmlarn tesin
de

mutabakata

dayal

bir

alanda hkm

srdn

varsayar;

farkllk ve tekilik olarak tekiliin mtehakkim talepleri etra


fnda, btnyle teki olann (/;awbaka'rnn) farkll ve biitiin

tikel tekilerin birbirleriyle kesinlikle kyaslanamaz talepleri et


rafnda odaklarur. lk kez Badiou'nn fark ettii gibi, bu temel
mantk en net ifadesini, "tekinin bize sadece balamsz olarak
deil, dolayrus z olarak da geldii . . . " Levinas'in felsefesinde bu
lur.28 Levinas'a gre, etik durum diye bir ey olamaz, nk etik
tam manasyla ontoloj i-tesi ya da ontoloji-ncesi bir sorumlulu
a tanklk eder (kabaca sylersek, bir yaratn kendi akn yara
tcsna, ontolojik yaratm alannn btnyle tesindeki bir yara
tcya olan sorumluluuna). Levinas'a ve onu izleyen Derrida'ya
gre, teki ancak dolaysz olarak mutlak surette (ilahi surette)
teki olan hissettiriyor ya da ifade ediyorsa teki 'dir. tekinin
bakal

ayn anda

"insan tekinin (Autrui) ve Cenabhakk'n

(Tres Haut) bakal" olduuna gre,29 o zaman bu teki kar

sndaki sorumluluumuz bir "koulsuz itaat " , "travma", "taknt" ,


"eziyet" vb. meselesidir 30 phesiz, bizler snrl yaratklar oldu-

28. Emmanuel Levinas, Basic Philosophical Writings, s. 53. Bkz. Badiou,


Etik, 2. blm.

29. Levinas, Totalitti et in.fni, s. 23. "tek:i'ni buyur ederken, zgrlmn


kendisine tabi olduu Cenabhakk' da buyur ederim" (s. 335).
30. Levinas, "Transcendence and Height", Basic Philosophical Writings
iinde, s. 19; ayrca bkz. Emmanuel Levinas, Autrement qu 'etre, s. 173-88.

umuzdan,

Btnyle-teki'yi,

ancak

bu

tekilik

bir

biimde

"bizim kendi dzeyimizde" , yani "komumuz" un suretinde (kom


umuzun

yznde)

grnd

takdirde,

kavrayabiliriz :

Sadece

" sorumluluk ve bir Benlik vardr nk (ilahi biimde) Sonsuz


olann izi . . . yaknla kaytldr. " 3 1 Ama yaknla bu ekilde ka
ytl olmak, u asli gerei hibir biimde sulandrmaz : teki'yle
ararndaki " ilikisizlik"te, "teki mutlak kalr ve kendini iine gir
dii ilikiden muaf tutar. " 32 tekiyle iliki her eyden nce akn
teyle " iliki"dir. Ksacas, L'evinas etik, Badiou'nn anti-felse
fe (yani, her trl kavramsal ayrmn tesindeki bir alana saf ya
da mutlak deer yklenmesi) olarak grp eletirdii eyin bir
baka biimidir.
Derrida'nn bu kadar bariz biimde teolojik olmayan temati
i (szgelimi, etik znenin istisnai tekillii zerindeki, "gelecek
olan'in kkten yenilii zerindeki, bilgiyle ya da kantla ulala
mayan bir kararn zorunluluu zerindeki, Badiou'nnkiyle kar
lntrlabilir vurgusu sayesinde)33 Badiou'yle daha ilgin kar
latrmalar yapmaya msaitse de, etik sorumluluk hakknda son
dnemlerde yapt aratrmalar, son tahlilde, benzer biimde an
ti-felsefi bir eilim sergiler. Derrida'nn belirgin bir biimde ar
maan mant iine oturttuu etik dnceleri, takntl bir bi
imde,

ulalmazlk ve

gizlilik kavramlar etrafnda,

sunulama-

3 1. Levinas, "Substitution", Basic Philosophical Writings iinde, s. 9 1 . ok


basit bir b iimde sylenecek olursa, "znellik... tekiye (aurui) tabi olmaktr"
( 140), yani tam manasyla mutlak bir otoriteye tabi olmakir. "Kendimi bu so
rumluluun arsna, adeta her gizem kalntsn, her gizli gdy, ipin kaarna
a izin veren her gevemesini ortadan kaldran parlak bir gne altna konmu

gibi aar un" ( 104 ).


32. Levinas, "Transcendence and Height", Basic Philosophical Writings
iinde, s. 16.
33. "Eer karar alma ii, takip etmekle ya da gelitirmekle yelinecei bir
b ilgiye havale edilirse, o zaman bu artk sorumlu bir karar deil, bitisel bir ay
gtn teknik bir biimde kullanlmas, bir teoremin bas it, mekanik bir b iimde
kullanlmasdr. .. : Gelenek, otorite, ortodoksluk karsnda muhalif ve yaratc
bir kopu yoksa sorumluluk da yokiur" (Jacques Derrida, Donner la mort, s. 3 1 ,
33-4; ayrca bkz. Jacques Derrida, Adieu il Emmanuel Levinas, s.'l99-200.

yan ya da tarif edilemeyen etrafnda, znel "imkiinszlk" etrafn


da, "delilik" ve "unutu" vb. etrafnda dner. 34 Derrida, Levinas'
tan yola karak, srf teki (her teki) gerekten de teki/baka,
mutlak biimde teki/baka olduu iin tekiye kar sorumlu
olduumu, tekinin (stelik, her tekinin) arsna itaat etmek
durumunda olduumu syler:

" Tout autre est tout autre."35 Bu

forml, "her" tekinin, dindarca bir jestle, "Btnyle teki" ile,


yani Tanr ile kartnlmasn salama alr 36

"Btnyle teki

olarak Tanr, btnyle tekiden bir eylerin olduu her yerde


bulunur. Ve hepimiz, dier herkes mutlak tekillii iinde, sonsuz
ca teki/baka, ulalmaz, tekil, akn, gizli olduu iin", "bt
nyle teki

olarak her tekiyle

(tout autre comme tot atre)

ararndaki ilikisiz iliki" (s. 76), esasen, Taniyla, hatta kendimle


ararndaki

ilikiyle

ayn dzlemde yer alr.

" Kendimle", nk

Tanr denen ey, ister benim iimdeki bakalk olsun (zira Ben,
hibir zaman "ego"m hakknda bilinebilecek olanlarla rtmez),
ister benim temdeki, tekilerdeki bakalk olsun (zira onlar da
hibir

zaman persona 'laryla, yani kamusal rolleriyle rtmez

ler) mutlak bakal koruyan o gizlilik dzenleniinden "ibaret


tir"Y Bylece, Tanr'nn grnte zel "vicdan yapmz" iine

34. rnein bkz. Jacques Derrida, Donner le temps, s. 26-7; 45-8, 52-3.
35. Derrida, Donner la mort, s. 68, 76-7; a.g.e., 4. blm.
36.

Derrida, Donner la mort, s. 83-4. Bu kartrma "selamet [du salut]

umudunu gndeme getirir, ona yer aar" (s. 84; bundan byle bu esere yaplan
gnderrnelerin sayfa numaralan metinde parantez iinde belirtilecektir.)
37. Nitekim "Tanr benim iimdedir, mutlak 'ben' ya da 'benlik'tir, yani ke
limenin Kierkegaard'daki anlamyla znellik denen o grnmez isellik yaps
dr. Yaayan ya da varolan yaplarda, soy-olusal ve birey-olusal tarihin ak
iinde gizlilik imkan belirdiinde", yani "tekilerin gremeyecei" ve benim bi
lemeyeceim bir i "tann", "benim iimde tanklkta bulunan bir giz"in gizem
li mevcudiyeti etrafnda rgtlenen bir "vicdan yaps" belirdiinde, Tanr orta
ya

kar,

ortaya-kmaym

ortaya

karr"

(Derrida,

Donner la mort,

10 1-2).

Gayet klasik bir vicdan, yani i gzetim anlayn, "ieriden beni gzetleyen"
teki anlayn yeniden gndeme getirmek iin buradan (ok) kk bir adm
atmak yeterlidir ( 1 0 Mart 2000'de Londra niversitesi, Queen Mary & West
field College'da
yapt konuma).

dzenlenen

"Derrida's

Arguments"

konferansnda

Derrida'nn

mi "yerletirilecei" yoksa btnyle akn bir " te"ye mi korra


ca

sorusu,

anlaml bir

soru olmaktan kar.

nemli olan gizliliin kendisinin,

Her laliikiirda,

hem zel hem de

akn olan

mnferit bir gizliliin mantdr. nemli olan udur: "Tam ba


na bakar ve ben onu grmem, benim sorumluluum ite beni se
ip ayran bu bak (ce regard qui me regarde) temelinde ortaya
kar" (s. 87). nemli olan "kendisi namevcut, sakl ve sessiz"
olan Tamya itaat etmemizdir; nemli olan "mutlak teki olarak
tekinin, yani Tam'nn akn, sakl, gizli" kalmasdr - zaten bu
nu

baaramazsa

"Tam

olmayacaktr,

karmzda

Tann

olarak

teki ya da btnyle teki olarak Tann olmayacaktr" (s. 59,


67).

En nemlisi,

gizliliin kendisidir:

"Gizlilik (le secret) bu

mutlak sorumluluun uygulanmas iin elzemdir"

(s.

67).

ster

tekinin dsallna yerletirilsin, ister benliin grnmez isel


liinden ekilip kanlsn, Derrida'nn gizli Tann's, Badiou'nn
dini " ulalmaz" , " anlalmaz" ya da "nfuz edilmez" olanla sor
gulayc bir biimde hesaplamaya ynelik bitimsiz bir aba ola
rak tanmlamasna cuk oturur. 38
Badiou gibi, Derrida da karar alann bilgi alanndan zenle
aymr. Kararm gerekeler hesabna ve imkanlan deerlendirme
ye indirgemek demek, onun bir karar olarak sahip olduu radikal
karakteri ortadan kaldrmak demektir. Karar her zaman bilemeye-

38.
"Ulalmaz, Ulalmaz olarak koyuilamak ve bylece sonsuz bir yorumbilgisinin yolunu amak, par exeellence dini konumdur" (Badiou, Peter
Hallward'a mektup, 19 Haziran 19%; ayrca bkz. Alain Badiou, Conditions, s.
69; Monde contemporain et th!sir de philosophie, s. 16). Derrida'nn giz' ini, Ba
diou'nn adlandrlamayan ' ile kartrmamak nemlidir. Adiandniama yan ele
manniunsurun kendisinin gizli ya da ulalmaz bir yan yoktur; onu bilmemizi
ya da onunla ilgili kanaat alveriinde bulunmamz engelleyen hibir ey yok
tur (Badiou, Etik, s. 88). Adlandrlamayan, sadece hakikat-usul iinde adland
rlamayandr. Adlandrlamayan, sadece bir znenin bir hakikat-srecinin para
s olmay srdrebitmesi iin, kstlama uygulamak zorunda olduu snra iaret
eder. Badiou'nn tam olarak konunianm adlandnlamayan, Derrida'nn "bt
nyle teki olarak Tanr'nn ad, Tanr'nn adsz ad, mutlak, koulsuz bir ykm
llk:le bal olduum teki olarak Tanr'nn telaffuz edilmez ad" (Derrida, Don
ner la mort, s. 67) ile kyaslanamaz.

ekierinle ilgili olmaldr. Etik, "bilgi ya da verili normlar dn


da mutlak kararlar verme deneyimindeki sorumluluk" meselesi
dir. 39 Ama Derrida burada durmaz. Sorumlu karar bilinmeyenle
ilgili

olmakla

kalmamal,

kavramsallatrmadan

da

btnyle

uzak durmaldr. " [Mutlak sorumluluk] olmas gereken ey ola


bilmek iin tasarlanamaz, hatta dnlemez kalmaldr. "4 Ka
rar, tam da znenin kendisi iin imkansz olan ey haline gelir.
Demek ki, eer bir cevap ya da karar ortaya kyorsa, bu ancak
"tekinin bende verdii karar" olabilir.4 1 Tanr'nn " olunu kur
ban et" talimatna cevap veren brahim gibi, benim de tekinin ne
kastettiini yorumlamaya (ve bylece kendine mal etmeye) al
makszn cevap vernem gerekir. Srf radikal tekilik bunu talep
ettii iin cevap vernem gerekir; ancak o zaman bu tekinin ka
rarnn
mort'un

bilgisiz
her

vastas haline

yerinde

hissedilen

gelirim.

"Titreme" si

mysterium

tremendum

Do1uer

la

(korkun

sr) da buradan gelir: "Biz sorumlu kalmamza ramen bizim ad


mza karar veren bir Tanr'run ulalmaz gizi karsnda korkar ve
titreriz. "42

Derrida'nn etik sorumluluunun indirgenmez biimde

"trajik" ve " sulu" nitelii (s. 54-5), imkansz denecek lde bo


ucu (ve imkansz denecek lde oransz) ykmllkler ieren
bir sorumluluk knaz da yine buradan gelir. stelik, etik bir ka
ran lakl karmaya ynelik herhangi bir giriimde bulunuldu
unda bu kmaz daha da iddetlenir. Bu tr her karar btnyle
mnferit, yani "ikame edilemez" bir zne tarafndan alnmak du
rumunda olduu iin, bu kararn kolektif etiin zorunlu olarak
genel ya da evrensel ltlerine gre hakl karlmas, "tekillii
mi kavram mecras iinde zndrme" , gizirni dilin kamusall

39. Derrida, Donner la mort, s. 14- 1 5 .

4 0 . A.g.e., s . 62.
4 1 . Derrida, Adieu il Emmanuel Levinas; s . 87; "lntellectual Courage: An
Interview" [ 1 998], http://culturemachine.tees.ac.uk!frrn_fl.htm, s. 5 .
42. Derrida, Donner ;a mort, s . 58 (Kierkegaard'a v e Patoka'ya gnderme).
Ayn nedenle, byle bir kararn verilip verilmediini ancak teki bilebilir; bir ka
rar verilip verilmediini, mecazsz konuuyoruz, ancak Tanr bilir.

iinde aa karma tehdidini, ksacas ikame edilmem tehdidini


beraberinde getirir. 43 yle grnyor ki, kararn sahici bir karar
olmas iin, durum iinde herhangi bir biimde konumlandrl
maya, znesi tarafndan herhangi bir biimde hakl karlmaya
ve felsefe tarafndan herhangi bir biimde "kavramsallatrlma
ya" direnen safbir iman sramas eklinde alnmas gerekir.
Oysa Badiou'nn bir hakikat-usulnn maddi topolojisi ze
rinde durmasnn amac, tam da bu tr her sramay konumlan
drmak ve grnte "hakl karlamayacak" her ball ebedi
ve evrensel hitap alaruyla hakl karmaktr. Badiou'de de karar
en az Derrida'da olduu kadar " hesaba gelmez" , olaanst ve
yasa-st bir eydir. Ama Badiou'ye gre, sradan (ikame edilebi
lir) bir birey ancak tam da bu ballk sayesinde ikame edilemez
lale gelir, (tekil) bir ;jve laline gelir, "Bir zneye sebep olan "

ey

sadece

bir hakikat-srecine ballktr 44

mutlak tekilliine"

kar sorumluluk,

Derrida

"evrensel

"tekinin

genellik dzeni

iinde tezahr eden her eye ihanet etmeyi gerektirir"45 derken,


Badiou tekillik alanna ancak kesinlikle evrensel ltlere -yani,
bir hakikat-usulnn rettii evrensellie- bal kalarak ulaabi

leceimizi beyan eder. Derrida'rnn sorumluluu kendini "ayr ve


gizli" tutar, "ayr ve gizli olana bal kalr" (s. 33); oysa Badi
ou'nn, ilharrun Lacan'n matematik mantndan (bu mantk ha
kikatin

"btnlkl

aktarrru"run

mecazi-olmayan

[literal]

teme

lidi46) alan ball, herkes iin ak seiklik peindedir. Derri


da'nn (tekil) zne ile (kolektif) hakl kann arasndaki gerilimi
burada hibir iz brakmadan yok olur; nsel olarak imkansz ilan

43. Derrida, Donner la mort, s. 62. 44. Badiou, Etik, s. 52.


45. Derrida, Donner la mort, s. 67.
46.

Lacan, Seminaire XX, s.

100. Lacan'n "hedefmiz, idealimiz matematik

sel biimselletirmedir" (a.g.e., s. 108; ayrca bkz. Lacan, Ecrits, s. 8 16; Badiou,
Conditions, s. 292, 322 beyann Badiou'den daha ok ciddiye alan yoktur). Ba
diou, stadndan ok daha sistematik bir katlkla "dncenin Gerek zerinde
ki kavray ancak harlin dzenlenmi gc tarafndan salanabilir - ve bu d
zenlemeyi ancak matematik kusursuzlatrabilir" demeyi srdrecektir (Ala in
Badiou, "Lacan et !es presocratiques" [ 1990], s. 4).

edilen bir sorumluluun yaratt her trl pathos krnts da or


tadan

kalkar.

Badiou'nn

anlad

ekliyle,

doru/

lakiki

bir

nerme tam da herkes tarafndan yaplabilen bir nermedir. 47 Ke


za, Badiou'de imkiinszlk, deimez bir biimde tikel bir durum
asndan ele alnr; yani sz konusu durumun Gerek 'i olarak,
durumun sistematik btnl iinde etrafnda yapland bo
luk olarak ve dolaysyla belirgin bir biimde "mantksal bir ba
kaldn" sreci yoluyla48 durumu bir btn olarak dntrmenin
mml'iin hale geldii nokta olarak ele alnr. Hem Badiou hem de
Derrida etiklerini herhangi bir ngr ya da temsil mant iine
dahil

edilemeyen

"gelecek olan"

bir ey etrafnda kLnnalarna

ramen, Badiou'nn olay adn verdii ey, durum zerindeki sta


tko karsuda belli bir yere oturur (" semptomsal" ya da " olay
sal" konumunun unsurlarna "kendi balarna" gayet rahat ula
labilir; bunlar sadece durum zerindeki statiikomm benimsedii
perspektiften bakldnda ulalmazdrlar),

oysa Derrida'nn me

sihvari olay, kelimenin gl anlamyla sadece "canavarca"dr,


genel bir "biimsizlie" havale edilmitir.49
eitlilik gstermekle birlikte

uyum iinde olan etik koro

iindeki birok sesten ikisine daha deinecek olursak, Irigaray ile


Spivak bu emaya, daha " cisimlemi" bir nitelik, daha "kkten"
tekiletirilmi bir tekilik anlayyla katkda bulunurlar. Badi
au'nn ynelimiyle aralarndaki kartlk da ayn oranda belirgin
leir. Kural olarak, Deleuze'n bir keresinde "teki yaps" diye47. Btn anti-felsefi " itenlik" bavurularna kart olarak Badiou, "felse
fe, anonim bir nerme imkanun kabul etmeden", yani "kendi balarna" incelen
meyi zorunlu klan nermeler retilmeden "hibir zaman mmkn olmamtr"
der. (Alain Badiou, Cesser en deu.x l'histoire du monde?, s. 1 7).
48. Badiou, Abrege de metapolitique, s. 12; ayrca bkz. Monde contempo
rain et desir de philosophie, s. 5-6.
49.
mallikten
edilebilir,
L 'Ecriture
teorisinin

"Gelecek ancak mutlak tehlike b iiminde ngrlebilir. Yerleik normutlak b iimde kopan eydir ve ancak bir tr canavarlk olarak beyan
sunulabilir" (Jacques Derrida, De la grammatologie, s. 14; ayrca bkz.
et la difference, s. 428; Points de suspension, s. 401). Badiou'nn olay
btn abas, olayn konumu etrafnda dnerken, Derrida'nn olay ko

numlanmamtr, "ufuksuzdur" (Jacques Derrida, Sur Parole, s. 49-50).

rek eletird eyin ier zglletike,50 Badiou onu daha da


iddetle reddeder.
Irigaray'da, Derrida'nn canavarna belli bir cinsel mevki ve
rilir - "bedenin mukozas"na duhul etme yoluyla ulalan esrime
ayrmszlnas

gndermeyle, buna ksaca " mukozalk" diyelim.

Badiou'nn znesi, bir ak olayna sadk kalarak, her trl pozi


tif ve kltrel olarak geerli klnru iaretten (yani, cinsel fark
llk hakknda bilinebilecek olanlardan) bir cinsel farkllk haki
kati karmaya alrken, Irigaray'n amac tam da "her iki cins

iin toplumsal ve kltrel cinselletirme"dir 52 Bu aba onu, "ka


dunn kendine zg bir kltr oluturma hakk"53 olduunu ileri
srmeye gtrr; bu kltrn kadna zg "bir tr toplumsal r
gtlenii . . . bir dini, dili veya kendine ait bir tedavl ya da piya
sa d bir ekonomisi" olacaktr 54 Badiou evrensel bir hakikatn
yasa-st ya da yasad dayanmasnn peine derken, Iriga
ray "farklla deer veren yasalar" talep eder 55 Badiou "trsel
insanl"
Irigaray

devletin
resmi

maniplasyonlanndan

cinsiyet

kurtarmaya

snflandrmalarn

alrken,

pekitirmeye,

hatta

"kadn kimliinin bir bileeni olarak bekaretin (yani fiziksel ve


ahlaki doruluun) yasalarn korumas altna alnmas"n sala
maya alr. 56 Badiou (baka her eyde olduu gibi akta ve cin
sel farkllkta da) kesin ve sistematik bir kavramsal betimleme
araymdayken, Irigaray kavramlar karsnda antifelsefeye zg
tipik bir gvensizlik tavrn ve kasten antisistematik bir sunu tar
zn benimser.57 Demek ki Irigaray " annelerle ocuklarn karlk50. Gilles Deleuze, Logique du sens, s. 35 5-7.
5 1 . Luce lrigaray, "Questions for Emmanuel Levinas", lrigaray Reader
iinde, s. 180.
52. Luce lrigaray, Temps, s. 32. 53. A.g.e., s. 16.
54. Luce lrigaray, Sexes etparentes,
55. Luce lrigaray, Je, Tu, Nous,
Reader iinde,

s.

56. A.g.e. ,
198-203.

s.

s.

s.

93.

25.

108; ayrca bkz. "The Necessity for Sexuate Rights", lrigaray

57. "Bir kadnn dilinde, kavram diye bir eyin yeri olmayacaktr" (Luce iri
garay, Ce sexe, s. 1 22; ayrca bkz. Luce irigaray, Speculum, s. 177-8). "Gerek
ten" kadns olan tanm gerei kavramsal netletirmeden kaar -"Size "kadn

ykmllklerinin

medeni

hukuk

tarafndan

tanmlanaca"

gn58 drt gzle beklemekle kalmaz, "kadn atalarn" esas iliba


riyle mulak "rabtas"m yenilemeye59, yitik "kadn hukuk.L" a
n, "ilahi olanla insani olann ayr olmadklar" dnemi60 dirilt
meye

alr.

Badiou'nn

iddetle kar kt

"etik"

mantn

bundan daha iyi rneini bulmak zordur: Topluluku ya da zc


(hatta, ak ak eitsizliki) bir eilim ve bir yasama mekanizma
sndan veya simsarlm devletin yapt bir mekanizmadan me
det ummak 61
Yerimiz, ancak bir kyaslama daha yapmaya msait (bu da
ncekiler gibi fena halde basitletirilmi bir kyaslama olacak) :
Gayatri Chakravorty Spivak'in son dnem eserlerinin bir vehe
siyle

kyaslama

yapacaz.

Spivak'in genel hatlaryla

"Derrida'

nn etik olan hakkndaki, adalet ve armaan hakkndaki eserle


ri'yle ayn hatt izleyen yaklam, gittike, "btnyle teki'nin
(na-?)mevcudiyetini hem aa karan hem de krlmaya uratan
"tekil ve dorlanamaz snr"a doru ynelmektedir 62 Okurlarn
(olarak) konuma"nn izahn hibir surette veremem"; bu dil konuulur, ama
klasik teorik ya da "felsefi" dilde deil (Ce sexe, s. 1 4 1 ). Irigaray'n eserinin e
itli yerlerinde, kadnlar anti-felsefenin tipik temalaryla (ilahi, meleksi, uucu,
eiksel, estetik vb.) biriilde anlr. "Kadnlara zg bir kiiltr" iddiasnn zellik
le nemli bir paras da, tanralarn kadnlar kadn olarak, "gzel ve ince" vb.
varlklar olarak olumlad "ilahi temsil" arsdr. "lahi temsilin kaybedilme
si...

bizi

kendi

aramzda

kendimizi

adlandracak,

kendimizi

ifade

edecek

bir

aratan mahrum brakmtr" (Luce Irigaray, Je, Tu, Nous, s. 135). Bu sonutan
anlalaca zere, Irigaray'n ilk eserlerinde merkezi yerde bulunan, felsefi "vu
kufa ynelik anti-felsefi eletiri, bol keseden alternatif kimlik talimatlar verne
yi engellemez: "Kadnlar ikili bir kimlik gelitirmelidirler: Bakire ve anne" (Je,
Tu, Nous, s. 142); "kadnlar hem anne hem de kz olarak birbirlerini sevmelidir
ler " vb. (Luce irigaray, Ethique, s. 103; vurgu bana ait).
58. Luce irigaray, Je, Tu. Nous, s. 1 10.
59. Luce irigaray, Temps, s. 121. 60. A.g.e., s . 28.
61.

irigaray, yeri geldiinde mantn beklenen sonuca tar: Genel bir he

def olarak eitlik peinde komak bal bana "ar bir etik hata", "doal ve tin
sel gerekliin s ilinmesi"ne katkda bulunan bir hatadr (Luce irigaray, J'aime

toi, s. 53-4; ayrca bkz. "How to Define Sexuate Rights", Irigaray Reader n
de, s. 206.

62. Gayatri Chakravorty Spivak, The Critique of Postcolonial Reason, s.

"tekinin izine kar bir sorumluluklar olduunu kabul etmeye"


iten Spivak, o nl adlandrmasyla "madun" olanlara (kabaca
sylersek,

hibir diyalektik "btnleme"ye giremeyecek lde

marjinalletirilmi ya da smrlm olanlardr bunlar) tanklk


ederken, "asla srdrlebilir bir durum olmayan, tespite gelmez
bir etik tekillik"le hesaplamaya alr 63

Madunlarla kurduu

kendi "ilikisizlii" iinde bu, "sz konusu kadnla birlikte etik bir
tekillik kurma" abasn gerektirir. . . o imkansz etik tekillik proje
si, kadn-hakknda-kadn projesi, bir eyler retmemizin ve
renmemizin tek yoludur. "64 imkanszlk burada da son tahlilde du
rumsal-olmayan bir anlamda ele alnr ("ne kadar bilin ykselti
ci alan almas yaplrsa yaplsn madunlarla birlikte etik tekil
lik kurmak iin gereken zahmetli abann yanna bile yaklala
maz") 65 "Etik ideoloji" dediimiz eyin tipik zellii burada da
grlr ve sonu, disiplinli siyasi mdahalenin fiilen batan mah
k1n edilmesidir. Spivak yle der: "ou siyasi hareket uzun va
dede bu [etik] angaj mann yokluu yZnden baarsz olur. As
lnda (madun olsun ya da olmasn) hibir nderin zellikle de top
lumsal cinsiyet ayrmn aarak, btn madunlarla bu ekilde ba
kurmas mmkn deildir. te bu yzden etik, imkanszn dene
yimidir" (270). Bu koullarda yaplacak her trl rgtl siyasi
mdahale saliden de " elikili ve kmazl" grnmek durumun
dadr 66 Bulank bir manzarayla, "tekil ahsiyetlerle yaanan uzak
ve gizli karlamalar arasndan hayal meyal grnen imkansz bir
toplumsal adalet" grntsyle ba baa braklrz 67

63. A.g.e., s. 198; Gayatri Chakravorty Spivak, "Love, Cruelty and Cultural
Talks in the Hot Peace", s. l l ; ayrca bkz. Spivak, Critique,
"Madun"
iin

szc

kullanlmaldr"

"yalnzca
(Critique,

smrgesizletirilmi
s.

3 10);

burada

uzarnn
(herhalde

s.

383-4; 399; 426.

katksz

heterojenlii

Spivak'in

varsaylan

oh:urlarna gre tanmlanan) mutlak bakalk gibi bir ey kastediliyor olsa gerek.
64. Gayatri Chakravorty Spivak. "In the New World Order", s. 92; "What Is
lt For?", s. 79; ayrca bkz. Outside in the Teaching Machine, s. 175-7.
65. Gayatri Chakravorty Spivak, "Translator's Preface to Mashaweta Devi,
Imaginary Maps ", Spivak Reader iinde, s. 269.
66. Gayatri Chakravorty Spivak, "Diasporas Old and New", s. 258.

Bu, Badiou'nn (her zaman tarihsel) tekilliin ve (her zaman


durumsal) imkanszln kesin felsefi ierimlerinden kamakszn
ne pahasna olursa olsun uzak durmak istedii bir sonutur. Yap
bozuru projesi yeni olann her ortaya kn yinelenebilirlik ve
tekrar yaps iine geri yerletirmeye kararl olsa da ("beyan edi
len her kopu beyan edilmemi bir tekrardr"),68 siyasete ;g bir
grev varsa o da tarihin sonsuz karmaklklar ve su ortaklkla
rndan,

kltr

ve

psikolojinin

bitmez

tkenmez

"mzakerele

ri'nden kopan ak seik, evrensel adalet ilkeleri bulmak ve by


lece baka bir eyin gereklemesine izin vermek olmaldr.

V. Ak Sorular

Etik son derece ilgi ekici bir kitaptr. Badiou, bir yanda yen

Kan evrensekiliin ypranm ahlaki kalplarna, br yanda


da u ya da bu lde hogrl liberal-toplulukulua, ilham ve
rici, muhakemesi salam bir alternatif sunar. Badiou'nn znel
ballk zerindeki tavizsiz vurgusu ve militan ncelikler belirle

mekten utanmamas, eserine, post-Leninist amzda pek gze


alnmayan keskin, coturucu bir cret katar. Savunduu hakikat
ler etii, farklla ve marjinallie yklenen deerle biimleruni,
egemen

konurndaki

ahlak

"kltrel

almalar"

ortodoksisine

ynelik en tahrik edici ada meydan okuma olabilir. zne, var


lk, olay, durum, materyalizm, ballk -hatta bizzat hakikat- kav
ramlarn sistematik bir biimde yeniden formle edii dikkatli,
ayrntl deerlendirmeleri hak eder.
Bu denli zl bir mdahale, phesiz bir dizi gayet nemli
soruyu cevapsz brakmak durumundadr. Bu yaznn geri kalan
blmnde, (Badiou'nn halihazrdaki ve gelecekteki almala-

67. Gayatri Chakravorty Spivak. "Translator's Afterword to Mashaweta De


vi, Imaginary Maps', Spivak Reader iinde, s. 274; ayrca bkz. Critique, s. 246.
68. Spivak, Critique, s. 333.

rnda daha gelikin bir biimde ele alnaca kesin olan) bu tr iki
soruya zellikle deinmek istiyorum.

(a) Badiou 'nn teorisi durumlarn <gllne


hakkn tam olarak veriyor mu ?

Badiou'nn militan hakikat anlay, btn "mdahaleci" felsefe


ler gibi (Marx'in, Freud'un, Lenin'in, Sartre'n, vb. felsefeleri gi
bi) iyi tanmlanm bir durum teorisi gerektirir. Temel ilkelerin
den biri, "btn insanln kk, tekil dururnlarn dnce iinde
(en

pensee)

saptanmasna

dayanr"

eklindedir 69

Koullar

ne

olursa olsun, bir hakikat, belli bir zamanda ve belli koullarda


gerekleen, yer alan bir eydir: "Bir hakikat znesinin oluumu
na girmek, ancak bamza gelen bir ey olabilir. " 70 Bir hakikat,
kendi vesilesiyle zglleir (bir olay da konumu sayesinde, yani
durumun "boluu''.a yaknl sayesinde durumun iine yerle
mitir); bunun da tesinde bir hakikat duruma btnyle isel
olan devaml bir retimi/Ir, devaml bir retim oluturur. Badi
ou'nn teorisinin konurulanm
ok

tannm

baz

nitelii, onu,

yeni-Heideggerci

kendisinden daha

adalar

ve

rakiplerinin

(Nancy, Lacoue-Labarthe, Agamben ve kukusuz yine Derrida . . . )


"topluluklcemaat", " siyaset" ve

"etik"

hakkndaki ak seiklik

ten uzak fikirlerinden ayr bir yere yerletirir.


Gelgelelim, Badiou'nn genel " durum" kavramn, matema
tikteki kme (ensemble) kavramyla eitlemesi, baz bakmlardan,
her trl tikel durumun zglln kavrama iddiasnn altm
boaltr. Kme teorisi yaklam, bir durumun mnhasran ona ait
olan eylerle (elemanlar ya da yeleriyle) tanmlanmasn salar;
bu elemanlar arasnda varolabilecek olan kurucu ilikileri dikka
te almaz (kme teorisinde, "kurucu" ilikiler kavramnn kendisi,
terimierde bir elikidir).

Dururnun kendisi,

mnfert ontolojik

tecritleri iinde ele alman (*, y, z gibi. . . ) elemanlardan meydana


69. Badiou, Etik.

s.

32. 70. A.g. e. ,

s.

59.

gelir. O halde, durum zerindeki statko -baz durumlarda siyasi


devleti de iermesine ramen, onu ok aar- bu elemanlar duru
mun

dzenlenmesine

katkda

bulunan

kombinasyonlar

gruplayan ve birbirine balayan eydir (mesela

iinde

ile y, ayn eko

nomik snfn, siyasi partinin, vergi diliminin, posta blgesinin


vs. yeleri olarak gruplanrlar) . Durum ile statko arasndaki bu
aynm, Badiou'nn btn hakikat anlay iin temel nemdedir.
ilikisellik boyutunu tmden statko tarafna havale ederek, du
ruma

fiilen

snrsz

bir

belirlenmemilik

kazandrr.

Durumun

" sonsuz imkan" denen eyin temeli budur 7 1


Gelgelelim, Badiou'nn buradan yola karak bireysel ve ko
lektif btn insani durumlar llemez biimde sonsuz okluk
lar olarak (ve " mesela bir inli kylyle Norveli gen bir iada
m arasnda, benimle kendim de dahil baka herhangi biri arasn
daki kadar ok fark vardr" 72 derken olduu gibi, saf ve lye
gelmez " farklar'an oluan ynlar olarak) nitelemesinin, bu du
rumlar arpc bir biimde basitletirdii; bir yandan fiilen ev
rensel yaplatrc

ilkeleri

(biyolojik, bilisel, dilsel,

vb.), te

yandan da (kltre, dine, snfa, toplumsal cinsiyete, vb. dayal)


belli "zglletirici" nitelikleri tanmaya yer brakmad ileri s
rlebilir. Bunun yerine, saf matematiksel okluktan ontolojik ola
rak ayrt edilmesi mmkn olmayan ve praksisi iinde, fiilen bir
tr belirlenmemi "temel zgrlk"le donatlan "trsel insan mal
zemesi"yle ba baa kalrz. (Durumun "trsel" belirlenmemili
inin bir lde Sartre'n saf zgrlne, yani praksisine teka
bl

ederken,

durum zerindeki

statkonun

da

fiilen

Sartre'n

"praktiko-inert" kavram altnda toplad devasa kavramsal ala


n igal ettiini syleyebiliriz.) Baka bir yerde de sylediim gi
bi, genelde durumlarn, zellikle de onlar " delen" hakikat-sre
lerinin fiilen "zgllklerini yitirmesi" (ya da "tekillemesi") ris-

7 1 . Badiou, "What is a Political Truth?", Oxford. lvlaison franaise'de yap


lan konuma (2 Mart 2000).
72. Badiou, Etik. s. 39.

ki sz konusudm. 73 Baz okurlar daha belirli, daha zgl bir du


rum anlayn dikkate alan biraz daha az " saf bir imkan menzi
lini tercih edebilirler.

(b) Badiou 'niin savunulabilir bir etik irdeleme teorisi var m?


Deineceim ikinci soru etik suliin kendisinin greli olumsall
yla ilgili. Hakikate angaje olma esasen bir aksiyomatik mda
hale meselesi, olay lehinde ya da aleyhinde (daha dorusu, duru
mun u ya da bu elemannn olayla balants "lehinde" ya da
"aleyhinde") fiilen dolaysz bir karar verme meselesidir. Ama Ba
diou doal olarak, ilkeleri ne kadar mantkl olursa olsun, dikta
trce bir znel angaje-olma modelinden kanmak ister. O halde,
herhangi bir znel mdahalede ne tr bir eletirel ya da dnm
sel mesafe varsaylr? Sorun, her siyasi durumda olduu gibi, bir
den fazla bireyle kar karya olduumuz zaman iyice vahimle
ir. Badiou'nn cevab, bir tr irdeleme usuln kabul etmek ve
bu arada da bu tr bir usuln her halkiirda iinde bulunduu du
ruma isel olarak ortaya kacanda srar etmektir.
Genel bir kural olarak, her trsel
dan

da

meye

irdeleme

ak

ceden

bir

sretir

belirlenmi

dzenlerde

ve

luu,

bir

inas,

bir

farkl

ini grmek iin


recin

kuraln

aslnda.

Ve artk,

normla

kstlanmaz.

siyasi

yle

bir

onun kendini rerirken

tarzlarda

srece,

irdeleme
Farkl

irdeleme

bakmak yeterlidir. . .

insan-meler okluu bir


bu retimi

usul,

anladmz

reriini

hakikat

k-uralnn rn
rgtlerde,

k-uralnn

bir yan

kesinlikle

irdele

olan

farkl

btnyle

n
siyasi

deiti

Ne zaman bir bireyler ok

srec

me

dahil

olsa,

bu

yapacak ve kendisi de deiken olan sorgulayc ve

kolektif bir fgrn inasn da beraberinde getirir."

73. Bkz. Hallward, Subject to Truth, 13. blm.


74. "S iyaset ve Felsefe", aada, s. 1 1 5 ; vurgu bana ait. "Tekil bir hakikat
her zaman, tartmann tayin edici nem tad, karmak bir srecin sonucu
dur. Bilimin kendisi -matematikle birlikie- btn otorite ilkelerini reddederek
ie balamtr. Bilimsel nermeler tam da onlan dile getiren zneden bamsz
olarak kamusal eletiriye ak olan nermelerdir." Arendt'e kar kan Badiou.
"tartma hakk" ancak "yanllk ve yalanlar" a tahsis edilen bir hak ise, hakikat
karsnda tartmaya ayrcalk tannabileceinde srar eder (Abrege de mctapo-

Ama btn sorun tam da bu irdelemenin, asgari lde dei


mez bir tr sre zerinde birok eitierne yaplmas anlamnda
deiken m, yoksa hepsi de dpedz verili bir usule zg birok
ex nihilo (yok.1:an var edilen) icat yaplmas anlamnda sonsuza

kadar farkl m olduudur. Burada Badiou'nn,

"yan-akn"

bir

iletiimsel rasyonalite emas -(herhangi bir durumda) fikir ayr


lna debi/memiz iin

zerinde hepimizin

fikir birlii

etmesi

gereken asgari (temel)- sunan geni anlamda Habermas giri


imle hesaplamas gerekebilir. nk bir hakikatn gelitirilme
sine isel olan tam manasyla znel irdeleme ile salt ideoloj ik bir
muhalefet arasndaki snr tam olarak nereye izmemiz gerektii
sorusu cevapsz kalr. Badiou'nn en sk verdii iki rnek, Leni
nizrn ve Jakobenizrn rnekleri, fikir ayrl ve ihtilaflarn z
mne ynelik yaratc bir yaklam gsterdikleri kadar, bu tr bir
hattn belirsizliine de tanklk ederler.
Daha genelde, her trl "zgrletirici" yenilik iin gemi
ten belli bir derecede "kopmak", statkonun ataletiyle araya bel
li bir mesafe koymak artsa da, u soru ortadadr: Bu mesafe-ko
yular

rupture

(kopu)

ve

soustraction

(karma)

terimlerinden

daha "ilikisel" (ve dolaysyla daha " zgl") terimlerle betimle


nebilir ve deerlendirilebilir mi? Her hakikat genel bir de-tiaison,
yani ba-koparna ise, her zne " ilikisizliin (non-lien) kederine
terk edilmi bir zne" ise,75 tam da de-liaison srecinin kendisin
de yrrlkte olan ilikiler, btn varln kuruluu gerei ko
num/anm boyutuna

odaklanm bir felsefe iinde aklanabilir

mi? Badiou'nn halen srdrd almalarn ele almay vaat et


tii birok sorunun belki de en nemlisi budur. 76

litique, s. 24). Pratik siyaset sz konusu olduunda ise, "tartma ancak bir ka

rarda billirlat lde siyasidir" (s. 24).


75. Badiou, Conditions, s. 120. "Modem ilecilik" budur:
ve yaln de-liaison a maruz brakmak" (Badiou, Deleue, s. 123).

"Dnceyi saf

76. Badiou bu sralarda, topos teorisi ve Heyding cebirinden yola kan "g
rnme" veya "orada-olma" [etre-13] analizinde bu sorunu aratrmaktadr. Bkz.
Ala in Badiou, Court traite d'ontologie transitoire ( 1998), 9., 13., 14. blmler;

Bu arada, Badiou'nn ada felsefi ve kltrel aratrmalarn


belki de en an-doymu alanna yapt bu nfuz edici katk, "za
man gelmi bir iin, meseleleri akla kavuturma ii"nin ya da
"sorunu canl bir biimde yeni bir ekle sokma"nn ok tesine
geer. Badiou'nn kitab, btn Yapbozumcu, "okkltrc" ya
da "postkolonyal" etiklerin yasland temelin, yani (etik) baka
lk kategorisinin iini boaltmak gibi ciddi bir i baarr. teki 'yle
balantl

eitli

retilerin

oluturduu

-ve

Levinas,

Derrida,

Irigaray, Spivak ve daha "baka" birok kii tarafndan gelitiri


len- o i ie gemi retiler karmaas burada bir kenara atlve
rir. Burada deiken "zne konumlar" okluuyla ilgili karmak
"mzakereler" yoktur. " Stratej ik zclk"ten medet umma yok
tur. "Tanklk etme" retoriinin rezillii, son tahlilde mesafeli bir
tenezzlden ayrt edilemeyecek olan, sululuk duygusunun yn
lendirdii eduyum ya da efkat retorii yoktur. Btnyle te
ki'nin imkansz denecek lde talepkar ihtiyalar (ya da baka
birok tekinin imkansz denecek lde tutarsz talepleri)

ile

kar karya olan "ikame edilemez" bir znenin elemli fikir y


rtmeleri yoktur. Eylemi ayrm gzetmeyen (bu yzden de zne
yi ikameyle "tehdit eden") evrensel geerlilik ltleriyle hakl
karma " ayarts" ile bu ikame edilemez znellik arasndaki ge
rilim kaybolmutur.

"Benim iimdeki

tekinin verdii karar"n

eziyetli dnmsel mant yoktur. Bu karan ancak Btnyle


teki'nin

"bilebilecei"

ve geerli klabiiecei eklindeki anti

felsefi inan gitmitir. Bu tekiliin nihai teolojik temeli gitmi


tir. Sonluluk pathosu, "rehine" ve "kurban"n trajik ykmllk
leri

kaybolmutur.

Genelletirilmi

"imkanszlk"

karsndaki

fel edici farkndalk tavr gitmitir. Ksacas, etin teoride "bu


dnya iin fazla iyi olan bir iyilik" le bir tutulmas ve onunla bir"L'Etre-13: mathematique du transcendental"
Hallward, Subject to Truth, 14. blm.

(yaymlanmam

metin,

2000);

likte etin ayn dnyay pratikte (hukuken) hakl karmas sz


konusu deildir.
Badiou'de teki (ya da tekiler) etik bir kategori deildir ve
bu da, varln mecrasnn bizatihi sonsuz okluk olmas gibi ba
sit bir nedene dayanr. Radikal fark, etin kaytsz kald bir
meseledir. Etik karar, ancak farkiara kar kaytszsa doru/haki
ki olur. Etik ya da doru kararn znesi de ancak bu karara anga
je olduu zaman bir zne haline gelir

Derrida'nn kastettii an

lamda ikame edilemez ya da tekil hale gelir. Daha nce kaytsz


lkla karlarran bir bireyin "bedeni iinde" tekil, ikame edilemez
zneyi geri dnl olarak "ortaya karan" ey, tam da hakikate
ballktr.

Salam biimde tekil olan her usul, tam manasyla


trsel bir hakikati dile getirir. ilkesel olarak her bireyin katlabi
Lecei bir srece angaje obnayan zne, ikame edilemeyen zne de
olamaz

Bu kitap, byle bir katlmda bulunmalar iin herkese ka


rlm bir davetiyedir.
Peter Hallward

Bibliyografya

ETK'IE

ALlNTILANAN ESERLER

Alleg, Henri, Sorgu, Belge, 1992.


Aristoteles, Nikomkhos 'a Etik, ev. Saffet Babr, Ankara, Ayra, 1998.
Cohen, Paul J., Set Theory and the Continuum Hypothesis, New York, W. A.
Benjamin, 1%6.
Diogenes Laertios, nl Filozoflarn Yaamlar ve retileri, ev. Candan
entuna, stanbul, Yap Kredi, 2003.
Farias, Victor, Heidegger et Le nazisme, Paris, Verdier, 1985.
Glucksmann, Andre, Les maitres penseurs, Paris, Grasset, 1977.
Gdel, Kurt, Collected Works, y.h. Soloman Feferman, 2 cilt. Oxford, Ox
ford University Pr;:s s, 1986.
Habermas, Jrgen, Iletiimsel Eylem Kuram, ev. Mustafa Tzel, stanbul,
Kabaler, 200 1.
Hegel, Georg Willieln Friedrich, Tinin Grngbilimi, ev. Aziz Yardml,
stanbul, dea, 1986.
Kan, lmmanuel, Ahlak Metafiziinin Temellendirilmesi, ev. onna Kuura
di, Ankara, Hacettepe niversitesi, 1982.
Lacan, Jacques, Ecrits, Paris, Seuil, 1966.
Lacoue-Labarthe, Philippe, Lajiction du politique: Heidegger, /'art et La po
Litique, Paris, Christian Bourgeois, 1987.
Lacoue-Labarthe, Philippe ve Nancy, Jean-Luc, L'absolu Litt!raire: theorie
de La Litterature du romantisme ailemand, Paris, Seuil, 1978.
Levinas, Emmanuel, Totalitti et injini, Lahey, Martinus Nijhoff, 1961 (Livre
de pocle basm).
Nietzsche, Friedrich, Ahiakn Soykt stne, ev. Ahmet nam, stanbul,
Say, 2003.
Platon, Diyaloglar, stanbul, Remzi, 1996.
alamov, Varlam Tihonovi, Kolyma Taies, New York, W. W. Noton, 1980.
Spinoza, Baruch, Etika, ev. Hilmi Ziya lken, stanbul, lken, 1984.
Winter, Cecile, Qu'en est-il de L'historicite actuelle de La clinique? (yaym
lanmam tez).

ALlNTILANAN DGER ESERLER


Arendt, Hannah, On Revolution [ 1 963], Harmondsworth, Penguin, 1990.
Beckett, Samuel, Adlandrlamoyan, leme iinde, ev. Uur n, stanbul,
Ayrnt, 1997.
Barwise, John, y.h., Handbook of Mathematical Logic. Amsterdam, North
Holland, 1977.
Bourdieu, Pierre. Sanatn Kurallar: Yaznsal Alann Oluumu ve Yaps,
ev. Necmettin Kamil Sevil, stanbul, Yap Kredi, 1999.
Deleuze, Gilles, Logique du sens, Paris, Minuit, 1969.
Derrida, Jacques, De la grammatologie, Paris, Minuit, 1967.
-- L 'Ecriture et la difference, Paris, Seuil, 1967.
-- Donner le temps, Paris, Galilee, 1 99 1 .
--Donner l a mort, L 'Ethique du don, Jacques Derrida et lapensee tlu don

iinde,

y.h.

Jean-Michel Rabale ve

Michaei

Wetzel,

Paris,

1992.

Paris, Galilee, 1994.


Paris, Galilee, 1997.
-- "lntellectual Courage: An Interview" [ 1998],
http://culturemachine.tees.ac.uklfrm fl.htm.
Franszca versiyonu: http://www.hydra.umn.edu/derrida/zeit.html.
--Sur Parole, Paris, Editions de I'Aube, 1999.
Heidegger, Martin, Basic Writings, y.h. David Farrell Krell, Londra, HarperCollins, 1993.
lrigaray, Luce, Speculum de l'autrefemme, Paris, Minuit, 1974.
-- Ce sexe qui n'estpas un, Paris, Minuit, 1977.
-- Ethique de la difference sexuelle, Paris, Minuit, 1984.
-- Sexes eJ parentes, Paris, Minuit, 1987.
--Le Temps de la difference: Pour une revolution pacifique, Paris, Libraire generale franaise, 1989.
-- Je, Tu, Nous. Pour un e cul:ure de le difference, Paris, Grasset, 1990.
-- Irigaray Reader, y.h. Margaret Whitford. Oxford, Blackwells, 1 99 1 .
--J'aime li toi. Esquisse d'unefelicite dans l'histoire, Paris, Grasset, 1992.
--vd., Sexes et genres Q travers Les Langues: etements de communication
sexuelle, Paris, Grasset, 1990.
Kan, lmmanuel, Ar Usun Eletirisi, ev. Aziz Yardml, idea, 1993.
-- Pratik Akln Eletirisi, ev. . Kuuradi, . Gkberk, F. Akatl, Ankara,
Trkiye Felsefe Kurumu, 1994.
Lacan, Jacques, Le Seminaire /., y.h. Jacques-Aiain Miller, Paris, Seuil,
-- Points de suspension. Entretiens,

-- Adieu li Emmanuel Levinas,

1975.
--Le Seminaire IL, y.h.

Jacques-Aiain Miller, Paris, Seuil, 1978.


y.h. Jacques-Alain Miller, Paris, Seuil, 198 1.
--Le Seminaire V/L, y.h. Jacques-Aiain Miller, Paris, Seuil, 1986.
--Le Seminaire lll.,

Transition,

y.h. Jacques-Aiain Miller, Paris, Seuil, 1973.


y.h. Jacques-Aiain Miller, Paris, Seuil, 975.
Levinas, Emmanuel, Autrement qu 'etre ou au-delti de l'essence. Lahey, Mar
linus Nijhoff, 974 (Livre de poche basm).
-- Basic Philosophical Writings, y.h. Adriaan T. Peperzak, Sirnan Critchley ve Robert Bemasconi. Bloomington, University of Indiana
--Le SeminaireXL,

--Le Seminaire XX ,

996.

Marx, Karl ve Engels, Friedrich, Komnist Manifesto, ev. Muzaffer Erdost,


Ankara, Sol, 993.
Pascal, B laise, Dnceler, Istanbl, Say, 2002.
Rosen, Charles, The Classical Style: Haydn, Mozart, Beethoven, New York,
Norton, 997.
Spivak, Gayatri Chakravorty, "What Is It For": Functions of Postcolonial
Criticism", Nineteenth Century Contexts 8 ( 992), -8.
--Outside in the Teaching Machine, Londra, Routledge, 993.
-- "In the New World Order", Marxism in the Postmodern Age iinde, y.h.
Antonio Callari vd., New York, Guilford Press, 994, 89-97.
-- "Love, Cruelty and Cultural Talks in the Hot Peace", Parallax (Eyll
995), -3 .

y.h. Dona Landry ve Gerald Maclean, Londra, Ro


utledge, 996.
-- "Diasporas Old and New: Women in a Transnational World", Textual
-- The Spivak Render,

Practice 10:2 ( 996), 245-69.


-- The Critique of Postcolonial Reason: Toward a History of the Vanishing
Present.

Cambridge, MA, Harvard University Press, 999.

Ziiek, Slavoj, Tarrying with the Negative: Kant, Hegel, and the Critique of
Ideology.

Durham, Ne, Duke University Press, 993.

-- The Metastases ofEnjoyment: Six Essays on Woman and Causality.

Londra ve New York, Verso, 994.


Londra ve New York, Verso, 997.

-- The Plague of Fantasies.

Londra
ve New York, Verso, 999.
-- Krdgan Temas, stanbul, Metis, 2002.
Zupani, Alenka, Ethics ofthe Real: Kant, Lacan. Londra ve New York,
V ers o, 2000.
-- The Tcklish Subject: The Abseni Centre of Political Ontology.

ALAIN BADIOU'NN ESERLER


Felsefe, Siyaset ve Eletiri Kitaplar
Le Concept de modele. Introduction tl une epistemologie materinliste des
mathematiques,

Paris, Maspero, 1 972.

Theorie de la contradiction, Paris, Maspero, 1975.

Press,

Paris, Maspero, 976.


Paris, Seuil, 982.
Peuj-on penser la politique? Paris, Seuil, 985.
L 'Etre et l'evenement, Paris, Seuil, 988.
Manifeste pour la philosophie, Paris, Seuil, 989.
Le Nombre et les nombres, Paris, Seuil, 990.
Rhapsodie pour le theatre, Paris, Le SpectJteur franais, 990
D'un desastre obscur (Droit, Etat, Politique), Paris, L'Aube, 99 1
Conditions, Paris, Seuil, 992.
Becken: L 'increvable desir, Paris, Hachett:, 995.
Gilles Deleuze: "La clameur de L'Etre ", Paris, Hachette, 997.
Saint Paul et la fondation de i 'universalisme, Paris, PUF, 997.
Court traite d'ontologie transitoire, Paris, Seuil, 998.
Abrege de metapolitique, Paris, Seuil, 998.
Petit manuel d'inesthetique, Paris, Seuil, 998.
Le Siecle, Paris, Seuil, 200 1.
De l'ideologie,

Theorie du sujet,

Romanlar ve Oyunlar
Almagestes (roman),

Paris, Seuil, 964.


Paris, Seuil, 967.
L 'Echarpe rouge (romanopera), Paris, Maspero, 979.
Ahmed le subtil (tiyatro). Aries, Actes Sud, 994.
Ahmed sefache, suivi par Ahmed philosophe (tiyatro). Arles, Actes Sud,
Portulans (roman),

995.
CitrouiUes (tiyatro).

Arles, Actes Sud, 995.


P.O.L., 997.

Calme bloc ici-bas (roman), Paris,

Yazlar, Kitapklar ve Syleiler


"L'autonomie du processus historique", Cahiers Marxistes-Leninistes (Paris,
Ecole Normale Superieure), 2-13 (966), 77-89.
"L'Autorisation" (ksa hildiye), Les Temps Modernes 258 ( %7), 76 -89.
"Le
(re)commencement du materialisme
dialectique",
Althusser'in
Pour
Mar.x ve Althusser vd.'nin Lire le Capital kitaplarna dair eletiri yaz
s, Critique 240 (Mays 967), 438-67.
"La subversion infnitesirnale", Cahiers pour l'analyse (Paris, Ecole Normal
Superieure) 9 (%8), 1 1 8-37.
7'Marque et manque: 3 propos du zero", Cahiers pour l'analyse 10 ( 1 %9),
50-73.

Badiou vd., Contribution au probleme de la construction d'un parti marxis


te-Leniniste de type nouveau, Paris, Maspero, 969.

mouvement
ouvrier
revolutionnaire
cantre
le
syndicalisme
(kitapk),
Marsilya, Potemkine, 1976.
Badiou ve Sylvain Lazaras, y.h., La Situation actueUe sur le front de la phi
losophie, Cahiers Yenan No. 4, Paris, Maspero, 1977.
"Le Flux et le parti (dans les marges de L'Anti- (Edipe)", La Situation actu
eUe sur lefront de la philosophie iinde ... ( 1977), s. 24-41.
L a "contestation " dans l e P. C. F. (kitapk), Marsil ya, Potemkine, 978.
Le Noyau ratiannet de la dialectique (kolek1if alma), Paris, Maspero,
978.
Jean-Paul Sartre (kitapk), Paris, Potemkine, 98 1 .
"Poeme mise 3 mort suivi de 'L'ombre oi s ' y claire"', L e iant et L'artijici
el iinde, Sgraffte, Festival d'Avignon, 984, 9-23.
"Custos, quid noctis?" Lyotard'in Le Differendi hakknda eletiri yazs, Cri
tique 450 (Kasm 984), 85 -63.
"Six proprietes de la verite", Ornicar? 32 (Ocak 985), 39-67; yaznn de
vam Ornicar? 33 (Nisan 985), 20-49.
"Les noeuds de theatre", L 'Art du thelitre 1 ( 1987), 83-8 (Rhapsodie pour le
thelitre iinde tekrar yaymland).
"L'etat theiiiral en son Etat
L 'Art du thelitre 8 ( 1988), 1 1-28 (Rhapsodie po
ur le thelitre iinde tekrar yaymland).
Badiou vd., Une soiree philosophique (kitapk), Paris, Potemkine/Seuil,
988.
"D'un sujet enfn sans objet", Cahiers Confrontations 20 ( 989), 13-22.
"Untitled Response", Temoigner du differend. Quand phraser ne peut. Au
tour de Jean-Franois Lyotard iinde, y.h. Francis Guibal ve Jacob Ro
gozinski, Paris, Osiris, 989, o9-13.
"Dix-neuf reponses a beaucoup plus d'objections", Cahiers du CoUege ln
ternationaledephilosophie 8 ( 989), 247-68.
Samuel Beckett: i 'Ecriture du generique (kitapk), Paris, Editions du Perro
quet, 989, 35 sayfa.
"L'Entretien de Bruxelles", Les Temps Modernes, No. 526 (1990), -26.
"Pourquoi Antoine Vitez a-t-il abandone Chaillot pour le Franais?", L 'art
du thelitre o ( 990), 43-5.
Gilles Deleuze'n Le Pli: Leibniz et le baroque kitabna dair eletiri yazs,
Annuaire philosophique 1988-1989, Paris, Seuil, 990, 6-84.
"Saissement, dessaisie, fdelite" (Sartre stne), Les Temps Modernes, 53 3, c. (990), 4-22.
"Ta fa ute, graphie! " Pour la photographie lll iinde, Paris, Germs, 990,
26-5.
"Objectivite et objectalite" (99), Monique David-Menard'in La folie dans
la raison pure: Kant leeleur de Swedenborg (Paris, V ri n, 990) adl kitabna dair eletiri yazs, yaymlanmam dak1ilo metni, l l sayfa.
"L'Etre, l'evenement et la militance", Nicole-Edith Thevenin'la sylei, Futur anterieur 8 ( 99 ), 13-23.
Le

",

Monde

contemporain

et

desir

de

philosophie

(kitapk),

Reims,

Cahier

de

Noria, No. 1, 1992.


Casser en deux l'histoire du monde? (kitapk),

Paris, Le Perroquet, 1992.


"Y-a-t-il une theorie du sujet chez Georges Canguilhem?", Georges Cangu
ilhem, Philosophe, h istorien des sciences iinde, Bibliotheque du Col!ege International de la Philosophie, Paris, Albin Michel, 1992, 295304.
"Le pays comme principe", Le Monde. Bilan economique et social, 1992,
134-5.
"Les lieux de la verile", Jacques Henri ile sylei, Art Press special: "20
ans: L'histoire continue", hors serie no. 13 (1992), 1 13-18.
"L'Age des poetes", La Politique des poetes. Pourquoi des poetes en temps
de detresse iinde, y.h. Jacques Ranciere, Paris, Albin Michel, 1992,
2 1-38.
"Le statut philosophique du poeme apres Heidegger", Penser apres Heideg
ger iinde,
y.h. Jacques Poulain ve Wolfgang Schirmacher, Paris,
L 'Harmattan, 1992, 263-8.
.
"Reponses ecrites d'Aiain Badiou", Paris VIII Universitesi'nde renci gru4
philosophie
Philosophie,
(Vincennes/Saint-Denis),
buyla
sylei
( 1992), 66-71.
"Qu'est-ce que Louis Althusser entend par 'philosophie'?", Politique et phi
losophie dans l'oeuvre de Louis Althusser iinde, y.h. Sylvain Lazarus,
Paris, PUF, 1993, 29-45.
"Que pense le poeme?", L 'art est-il une connaissance? iinde, y.h. Roger
Pol Droit, Paris, Le Monde Editions, 1993, 214-24.
"Nous pouvons redeployer la philosophie", Roger Pol Droit ile sylei, Le
Monde, 3 1 Austos 1993, s. 2.
"Sur le livre de Franoise Proust, Le ton de l'histoire", Les Temps Modernes
5651566 ( 1 993), 238-48.
.

Topos,

ou

Logiques

de

l'onto-logique.

Une

introduction

pour

philosophes,

yaymlanmam kitap, 1993, 153 sayfa.


"1977, une formidable regression intellecluelle", Le Monde 1944-1994, Ka
sm 1994.
"Art et philosophie", Artistes et philosophes: educatuers? iinde, y.h. Chris
tian Deschamps, Paris, Centre Georges Pompidou, 1994, 1 5 5-70.
"Being by Numbers", Lauren Sedofsky ile sylei, Artforum 33.2 (Ekim
1994), 84-7, l l S, 123-4.
"Silence, solipsisme, saintete: l'antiphilosophie de Wittgenstein", BARCAl
Poesie, Politique, Psychoanalyse 3 (1994), 13-53.
"L'Etre du nombre" ( 1994 ) yaymlannam daktilo metni (bir ksm Court
traite iinde yaymland), 1 5 sayfa.
"La Question de l'etre aujourd'hui" ( 1 994), Paris Ecole Normal Superieu
re'de verdii yaymlanmam dersler (bir ksm Court traite iinde ya
ymland).
tome I,

"Qu'est-ce qu'un thermidorien?", La Republique et la terreur iinde, y.h.


Catherine Kintzler ve Hadi Rizk, Paris, Kime, 995, 53-64 (Abrege de
metapolitique iinde tekrar yaymland).
"Piaton et/ou Aristote-Leibniz. Theorie des ensembles et theorie des Topos
sous l'oeil du philosophe", L 'Objectiite mathematique. Platonismes et
structures formeUes iinde, y.h. l'vlarco Panza, Paris, Mason, 995, 6 83 (bir ksm Court traite iinde yaymland).
"L'Imperatif de la negation" ( 995), Guy Lardreau'nun La Veracite (Paris,
Verdier, 993) adl kitabna dair eletiri yazs, yaymlanmam daktilo
metni, 4 sayfa.
"Ethique et psychiatrie" ( 995), yaymlanmam daktil o metni, 13 sayfa.
"Preface", Henry Bauchau, Heureux les delirants: poemes ; 950-1 995 n
de, Brksel, La bor, 995, o sayfa.
"Pour un tombeau. Deleuze, hommage au philosophe disparu. Qu'est-ce que
penser?", Le Monde, 10 Kasm 99S.
"Jean Borreil: le style d'une pensee", Jean Borreil: la raison de l'autre n
de, y.h. Maurice Matieu ve Partice Vermeren, Paris, L'Harmattan, 9%,
29-35.
"Les gestes de la pensee (Franois Chiitelet zerine)", Les Temps Modernes
586 ( 9%). 29-35.
"Penser la singularite: les noms innommables", Sylvain Lazarus'un Anthro
pologie du nom ( 9%) adl kitabna dair eletiri yazs, Critique 595
(Aralk 9%), 1074-95 (Abrege de metapolitique iinde tekrar yaymland).
"Logologie contre ontologie", Barbara Cassin'in L 'Effet sophistique ( 1995)
adl kitabna dair eletiri yazs, Poesie 78 (Aralk 9%), -6.
"Verites et justice", Qu'est-ce que la justice? Devant l'autel de l'histoire
iinde, y.h. Jacques Poulain, Paris, Presses Universitaires de Vincennes,
Aralk 996, 275-8 1 .
"Lieu et declaration", Paroles a la bouche du preseni iinde, y.h. Natacha
Michel, Marsilya, Al Dante, 997, 177-84.
"L'insoumission de Jeanne", Esprit 238 (Aralk 997), 26-33.
(Sylvain Lazarus ve Natacha Michel'le birlikte), "Une France pour tous", Le
Mon de, 9 Aralk 997.
"Le plus-de-Voir", Godard'm Histoire(s) du cinema ( 1998) adl kitabna da
ir eletiri yazs, Artpress, hors serie 998, S sayfa.
"Ce qui arrive" (Beckett stne, 997-98), yaymlanmam daktilo metni, 4
sayfa.
"Politics and Philosophy", Peter Hallward'la sylei, Angelaki, 3:3 ( 998),
3-33. Bu kitapta tekrar yaymlanyor.
"Penser le surgissement de l'evenement", E. Burdeau ve F. Ramone ile sy
lei, Cahiers du Cinema, numero special (Mays 998), 9 sayfa.
"Paul le sa int", J. Henric ile sylei, Artpress 235 (Mays 998), 3 sayfa.
"On ne passe pas" (Badiou'nn kendi yaz pratii stne), Theorie, littera-

ture, enseignement (Revue du Departement de Lettres, universile du Pa


ris VIII) 16 (Gz 1998), 17-20.
"Huit theses sur l'universel", 4 Kasm 1998'de Paris'te College International
de Philosophie'de dzenlenen (Etienne Balibar ve Monique David-Me
nard'n da katld) Forum sur uniersefde verilen konferansn yaym
lanmam metni (daktilo metni College'de bulunabiliyor).
"Theatre et politique dans la comedie", o,;, a le thecitre?, Hoebeke, 1999, 8
sayfa.
"La Scene du Deux", Badiou vd., sous la direction de L'Ecole de la Cause
Freudienne. De l'amour, Paris, Flammarion, "Champs", 1999, 14 sayfa.
"Entretien avec Alain Badiou", N. Poirier ile sylei, Le philosophoire 9
(1999), 14-32.
"Considerations sur l'etat acuel du cinema, et sur les moyens de penser eel
etat sans avoir a conclure que le cinema est mort ou mourant", L 'art du
cimima 24 (Mart 1999), 7-22.
"La Sainte-AIIiance et ses serviteurs" (Kosova zerine), Le Monde, 20 Ma
ys 1999 (bu yazya uradan ulalabilir: http://wwwilemonde.fr/articlelo,2320,6246,00.html).
"De la langue franaise comme evidement" (1999), yaymlanmam daktilo
metni, 9 sayfa.
"Les langues de Wittgenstein", Rue Descartes 26 (Aralk 1999, 107-16).
"Entretien avec Alain Badiou" ( 1999), yaymlanmam daktilo metni, 6 say
fa.
"Theorie axiomatique du sujet. Notes du cours 1996-1998", yaymlanmam
daktilo metni, 121 sayfa.
"Les lieux de la philosophie", Bleue: Litteratures enforce 1 (K 2000), 12025.
"L'Existence et la mor!", Philosopher T2 iinde, y.h. Christian Delacampag
ne ve Robert Maggiori, Paris, Fayard, 2000, 10 sayfa.
"Metaphysics and the Critique of Metaphysics", ng. ev. Alberto Toscano,
Pli (JVarwick Journal of Philosophy) 10 (2000), 174-90.
"Psychoanalysis and Philosophy", ng. ev. Oliver Feltham, Analysis 9
(Melbourne, 2000), 1-8.
"L'Etre-13: mathematique du transcendental" (2000), yaymlanmam dakli
lo metni, 109 sayfa.
"Un,
Multiple,
Multiplicite(s)"
(Badiou'nn Deleuze kitabna
yneltilen
eletirilere cevab, 1991), Multitudes 1 (Mart 2000), 195-21 1.
"Saint Paul, fondateur du sujet universel", Etudes Theologiques et Religieuses 75 (Mart 2000), 323-33.
"Une tache philosophique: etre contemporain de Pessoa", Colloque de Ce
risy: Pessoa iinde, ".h. Pascal Dethurens ve Maria-Aizira Seixo, Paris,
Christian Bourgois, 2000, 141-155.
"L'Arrogance imperiale dens ses ouevres", Le Monde, 25 Mart 2000.
"Vide, series, clairiere. Essai sur la prose de Severo Sarduy" (Sarduy'un Co-

[ 984) roman stne),


y.h. Franois Wah, 2000.

libri

Severo

Sarduy,

Obras

completas

iinde,

ALAIN BAD IOU STNE ALIMALAR


Alliez, Eric, "Badiou/Deleuze", Futur antirieur 43 ( 998), 49-54.
-- "Que la verile soit", Eric Alliez, De l'impossibilite de la phenomenolo
gie: Sur la philosophie franaise contemporaine iinde, Paris, Vrin,
995, 8 -7.

Brassier, Ray,

"Stellar Void or Cosmic Animal? Badiou and Deleuze', PU

(Warwick Journal of Philosophy) o (2000), 200- 7.

Burchill, Louise, "Translator's Preface: Porlraiture in Philosophy, or Shifting


Perspective", Badiou, Deleuze: The Ciamor of Being iinde, Minneapo
lis, University of Minnesota Press, 2000. vii-xxiii.
Chatelet, Gilles, Le Nombre et les Nombres hakkndaki eletiri yazs, Annu
aire philosophique 1989-1990, Paris, Seuil, 99, l l 7-33.
Critchley, Simon, "Demanding Approval: On the Ethics of Alain Badiou",
Radical Philosophy oo (2000), 6-27.

Desanti, Jean-Toussaint, "Quelques remarques


propos de l'ontologie intrinseque d'Aiain Badiou", Temps modernes 526 (Mays 990), 6 -71.
Fink, Bruce, "Aiain Badiou", Umbr(a) (Buffalo, SUNY, 996), -12.
Gil, Jose, "Quatre mechantes notes sur un livre mechant", Badiou'nn De
leuze adl kitab hakkndaki eletiri yazs, Futur anterieur 43 ( 998),
7 -84.

Gillespie, Sam, "Hegel's Unsutured 'An Addendum to Badiou", Umbr(a) ,


(Buffalo, SUNY, 996), 5 7-69.
Hallward, Peter, "Generic Sovereignity: The Philosophy of Alain Badiou",
Angelahi 3:3 ( 998), 87- .

-- "Ethics

w ithout Others : A Reply to


(Temmuz 2000), 27-3 1 .

Simon

Critchley", Radical Philo

sophy o2

--Subject to Truth: An Introduction to the Philosophy ofAlain Badiou,

Minneapolis, University of Minnesota Press, 200 1 .


Jambet, Christian, "Alain Badiou: L 'Etre et l'ewinement", Annuaire philo
sophique 1987-1 988, Paris, Seuil, 989, 4-83.
Kouvelakis, Eustache, "La politique dans ses limites", 2 Mat 2000'de Ox
ford, Maison franaise'de yaplan konumann yaymlanmam metni.
Lacoue-Labarthe, Phillippe, L 'Etre et l'evenement hakkndaki balksz tar
tma, Cahiers du College International de philosophie 8 ( 1989), 20
o.

-- "Poesie, philosophie, politique", La politique des poetes. Pourquoi des


poetes en temps de detresse iinde, y.h. Jacques Ranciere, Paris, Albin
Michel, 992, 39-63.
Lecercle, Jean-Jacques, "Cantor, Lacan, Ma o, Beckett, meme combat: The

Philosophy of Alain Badiou", Radical Philosophy (Ocak 1999), 6-13.


Lyotard, Jean-Franois, L 'Etre et l'evenement hakkndaki balksz tartma,
Cahiers du College International de philosophie 8 ( 1 989), 227-46.

Madarasz,

Norman, "Translator's lntroduction", Badiou, Manifesto for Phi


losophy iinde, Albany, New York, SUNY, 1999.
Pesson, Rene, Manifeste pour la philosophie hakkndaki eletiri yazs, An
nuaire philosophique 1988-1989, Paris, Seuil, 1989, 243-5 1 .
Ramond, Charles, y.h., Alain Badiou: "La pensee forte" (21-23 Ekim 1999'
da Bordeaux'da Badiou'nn esen hakknda dzenlenen uluslararas
konferansa sunulan bildiriler), kacak.
Ranciere, Jacques, L 'Etre et l'evenement hakkndaki balksz tartma, Ca
hi ers du College International dephilosophie 8 ( 1 989), 2 1 1-26.

Sichere, Bemard, "Badiou lit Deleuze", Critique 605 (Ekim 1997), 722 ve
devam.
Simon!, Juliette, "Le pur et l'irnpur (sur deux questions de 1 'histoire de la
philosophie dans L 'Etre et l'evenement)", Temps modernes 526 (Mays
1990), 27-60.

Terray, Emmanuel,
nes 526 (Mays
Toscano, Alberto.
Manifesto ve

"La politique dans L 'Etre et l'evenement", Temps moder


1990), 72-8.

"To Have Done with the End of Philosophy", Badiou'nn


Deleuze kitaplar hakkndaki eletiri yazs, Pli (Wanvick

Journal of Philosophy) 9 (2000), 220-39.

Verstraeten, Pierre, "Philosophies de l'evenement; Badiou et quelques aut


res", Temps modernes 529-30 (Austos 1990).
Villani, Arnaud, "La metaphysique de Deleuze" (Badiou'nn Deleuze kita
bnn eletirisi), Futur anterieur 43 ( 1998), 55-70.
Wahi, Franois, "Le soustractif, nsz, Badiou, Conditions ( 1992), 9-54.
Ziiek, Slavoj, "The Politics of Truth, or, Alain Badiou as a Reader of St.
Paul", Zilek, The Ticklish Subject iinde, Londra ve New York, Verso,
1999. 1 27-70. (Bu yaznn ksaltlm bir versiyonu "Psychoanalysis in
Post-Marxism: The Case of Alain Badiou" adyla urada yayunland:
South Atlantic Quarterly 97:2 [Bahar 1998], 235-6 1).
-- "Political Subjectivation and its Vicissitudes", The Ticklish Subject,
1 7 1 -243.

You might also like