You are on page 1of 96

DNYA KLASKLER DZS: 75

THEODOR STORM -- KIR ATLI (DER SCHIMMELREITER)

Kr Atl'nn hazrlanmasnda, MEB Alman Klasikleri dizisinde yaynlanan birinci


basks temel alnm ve eviri dili gnmz Trkesine uyarlanmtr

Yayna hazrlayan : Egemen Berkz

Dizgi : Yeni Gn Haber Ajans Basn ve Yaynclk A..

Bask : ada Matbaaclk Yaynclk Ltd. ti.

Kasm 1999

THEODOR STORM

KIR ATLI

(DER SCHIMMELREITER)

eviren:

Ahmet Temir

Cumhuriyetimizin 75. yl

cokusuyla...

Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, insan varlnn en somut anlatm
olan sanat yaptlarnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn
dnce eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun, dier uluslarn
edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu kendi dncesinde yinelemesi; zek ve
anlama gcn o yaptlar orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yaratmas
demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin etkili
saymaktayz. Zeksnn her yzn bu trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi
uluslarda dncenin en silinmez arac olan yaz ve onun mimarisi demek olan
edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ileyen ve sinen bir etkisi vardr. Bu etkinin
birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda btn snrlar delip aacak
bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu ynde zenginse o ulus,
uygarlk dnyasnda daha yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan eviri
etkinliini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun genilemesine, ilerlemesine
hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna kran
duyuyorum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi deilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel
giriimlerin abas ve yine devletin yardmyla, onun drt be kat byk olmak zere
zengin bir eviri kitaplmz olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden elde
edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkinliine yakn ilgi ve sevgi
duymamak, hibir Trk okurunun elinde deildir. 23 Haziran 1941.

Milli Eitim Bakan

Hasan li Ycel

SUNU

Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li


Ycel nclnde dilimize evrilmesinin, kukusuz nemli pay vardr.

Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. ylnda, bu etkinlii yineleyerek, Trk


okuruna bir "Aydnlanma Kitapl'' kazandrmak istedik.

Bu erevede, 1940'l yllardan balayarak Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanan


dnya klasiklerini okurlarmza sunmaya baladk.

Byk ilgi gren bu etkinlii Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanmam -ancak


Aydnlanma Devrimi yarda kalmasayd yaynlanacana kesinlikle inandmz- dnya
klasiklerini de katarak srdryoruz.

Cumhuriyet

NSZ

14 Eyll 1817'de Husum'da doan ve 4 Temmuz 1888'de Hademarschen'de len


Theodor Storm'un Alman halkn ve yurdunu betimleyen Alman airleri arasnda sekin
bir yeri vardr.
"Kr Atl", Storm'un en son ve en trajik yaptdr. Storm, birok aratrma gerektiren bu
konuyla 1886'da ilgilenmeye balam, yaptn 1887-88 arasnda, yal ve hasta bir
durumdayken yazmtr. O, yaptnn, btn yaptlarnda olduu gibi ak, canl, cokulu,
gerek olaylarn ak, gerekse kulland akc dil ve anlatm bakmlarndan przsz
olmasn istemitir. Yaptn bitirdiinde ustalkl kii ve doa betimlemeleriyle, yurdu
iin alp abalayan bir insann ok etkili yaamn anlatm bulunuyordu. Yaamnda
yalnzca bir kez Almanya'nn Schleswig kylarnda bulunarak set (Deich), ada
(Hallig), denizden kazanlm ukur arazi (Marcsh, Kog), deniz basmasna kar
oluturulan yapay tepe ya da yksek arazi (Werfte, Geest), suyun ykselmesi srasnda
ortaya kan deniz (Schlick) gibi doa olgularn grm ve yaamlarn orada geirerek
her gn "Mavi Hans"n gzlerine bakm olan herkes, bu yaptn her satrndan denizin
tuzlu kokusunu duyacak, serin rzgr duyumsayacak ve Fries lkesinin geleneklerini
gznn nnde bulacaktr.

Storm'un iir ve yklerini okuyan kii, denizle tanr ve betimlemelerinden deniz


konusunda ok ey renir. yklerinin biroundan, uzakta ya da yaknda bulunan
denizin sesi gelir ya da hi olmazsa bir sz, denizin lmsz varln ve kyda yaayan
insanlarn yaamndaki srekli etkilerini anmsatr. Storm'un zellikle be yksnde,
deniz nemli yer alr: "Eine Halligfahrt" (Bir Ada Gezisi, 1871) adl ykde, bir le
zaman su zerinde yaplan dingin bir le gezintisini anlatr. Deniz burada yattrc,
btnleyici ve birletirici bir dnn simgesi olarak ortaya kar ve ykde
anlatlan kiinin zyapsna da uyar. "Pysche" (Ruh, 1875) adl yksnde, olayn k
noktasn kk bir ky frtnas oluturmaktadr. Deniz burada insanlara nee ve
mutluluk veren, ama ayn zamanda da ilgisiz ve duygusuz kalan bir e olarak
betimlenir; deniz, koruyucu nlem almadan kendisini rasgele brakan insan, hi
dinlemeden derinlere de srkleyebilir. "Carsten Curator" (1877) adl yksnn
sonunda, zorla ve acmaszca kt bir yaama son veren bir sel olay anlatlmaktadr.
Deniz, doa gcnn bir simgesi olarak ortaya kar ve kendisine egemen olamayan bir
kimseyi, son bir giriime srkleyerek yok eder. "Hans und Heinz Kirch"te (1881-82)
deniz, geni ve biimsiz bir dzlktr ve babayla oulun yeniden birbirine
kavuamayacak biimde ayrlmalarna neden olur. Deniz, ancak "Der Schimmelreiter"de
(Kr Atl, 1877-88) olgu olarak, kiiler ve olaylarn ilk ve son dm noktas durumuna
sokulmutur. Bu yzden yapta, gerekten bir deniz yks denebilir.

Ama, Storm'un bu yky ancak denizi betimleme amacyla ve sel olay dolaysyla
yazdn dnmek yanl olur. Burada grnm betimlemeleri asl amac oluturmaz.
Onun iin asl olan insandr ki, bunlar yaam ve doa betimlemeleriyle ustalkla
badatrabilmesi, onun byk sanat gcn ortaya koymaktadr. nsan ve doann
birbiriyle kaynamas, ayn zamanda derinden duyulan ve ykm anlarnda snav geiren
yurt sevgisi ve yurda balln da bir anlatmdr. nk denizden, kydan ve
lkesinden ayr bir Hauke Haien dnlemez. Denizin yer ald yklerinde, zellikle
bu yaptta, bu birlik, gereki ve canl olarak anlatlmtr. Burada deniz, Friesli
insanlarn yaamn belirleyen ve onlarla birlikte kaynaan bir varlk olarak ortaya
kmaktadr. Storm burada insan, bu grnm ve doann iinde ve onunla savam
durumunda gstermektedir. rnein, Hauke Haien yle der: "Bu, yle sorumlu bir
memurluktur ki, grevimiz, toplumu Tanr'nn denizine kar korumaktr." Bunlar gzel
renkli doa betimlemeleri deil, denizin btn varln yanstan gereki tablolardr:
Bir yandan insann mutluluk ve neeyle bal olduu ve bunun iin dinginlie kavutuu
gzellik, te yandan karsna bir sr engel biiminde kan, kendisini korumak iin
doaya kar savama ve yapt yaratmaya zorlayan; tembellik ettii zaman da yok eden
bir sertlik vardr.

Sel ykm, kydaki insanlar iin maddenin en korkun haykr, insanlara ve onun
oluturduklarna acmaszca saldrs, denizin dmanca bir davrandr. Deniz, her
zaman martlarla evrilmi olarak ve gnete gm gibi parlayarak tatl tatl
kprdanmaz; tersine, kimileyin, bir cehennem az gibi alabilir ve raslad her eyi
yok etmek iin kudurmuasna kprerek, aha kalkarak koabilir de.

Fries kysnda toprak alaktr ve nnde birok ada vardr; su buralara durmadan
arpar ve ulaabildii her eyi kemirir. Ama orada oturan insan yaamak ister, oysa
yaamak iin zemin ve temel gerekir. Bu yzden orada insann karsna, denizden
olabildiince ok yer kazanmak, denizin ykc eylemlerini durdurmak ve elden gelirse
suyu geriye itmek, bylece yeni topraklar kazanarak insanlarn ileyebilecekleri bir
duruma getirmek gibi, bitmek bilmez grevler dikilmektedir. Schleswig lkesinden
geenler, eskiden deniz altnda olup da zorlu almalar, incelemeler ve hesaplar
sonucunda kazanlm olan ve zerinde hayvanlarn otlad geni ayrlklar grrler.
Buradaki kyller, lkenin iinde tarlasn ileyen halka gre bambaka bir durumda
bulunmaktadrlar. O da doal olaylara, yamur, gne, souk ve scaa bamldr; o da
frtna, dolu, brt bcek ve kt rnlerle hesaplamak zorundadr; ama kuzey
kylarnda doa daha serttir ve birdenbire ayaklanarak, insanlarn uzun yllar boyunca
oluturduu yaptlar suyla paralayp yok edebilir.

Ama insann akl vardr; yorulmak bilmez; deneyim ve aratrma sonucunda ilkel
dmana kar savunma yollar bulur ve bylece srekli devinen kyy durdurmaya
alr. Orann insanlar, ok eski zamanlardan beri doa glerinin hi hesaba
smayan ani saldrlarndan korunmak iin birtakm nlemlere bavurmulardr. nsan
eliyle insan akl, burada yalnzca sel olaynn zelliklerini hesaplayarak yeni topraklar
kazanmakla kalmam; setlerle bu yeni topra korumann yolunu da bulmutur. Set
yapm konusundaki haberler, VI. yzyla dek izlenebilir; setler nce, deniz kabard
zaman kyy korumak ve sel altnda kalan yerleri yeniden kazanmak iin yaplmtr.
Sonra insanlar saldrya geerek yeni topraklar kazanmaya almlardr. O zamandan
beri Schleswig'de, denizden binlerce hektar toprak kazanlmtr.

nsan kuaklar, yzyllardan beri bu savunma ve abann gelimesi iin aln teri
dkmlerdir. Eskiden iler dzensiz; setler bask ve kusurluydu. Hkmet sk sk
savaa giritii iin, ii tasarml olarak dzenleyemiyordu. Seddi birka kyn ortak
olarak yapmas srasndaysa, kanl olaylar oluyordu. Ama, zamanla kamu yarar iin
yaplan setlerle ilgili olarak ortaya kan gereksinmeler, sorumluluk ve katlm
konusunda, grenekleen kimi kurallarn kabul edilmesini salad. Ba Set Beyi'nin
buyruunda, ona kar sorumlu olan ve kyn setii Set Beyi, blgesindeki setlerin
onarm ve gerekli ilerin yaplmas gibi sorunlar zmlemekle ykmlyd.
zellikle ilkyazda, belirli bir seddin, gerisindeki topraklar su basknna kar koruyup
koruyamayaca incelenirdi. Setlerin korunmas iin dzenli aralklarla yinelenen iler
ve halkn bunlara katlma biimi belirli kurallara gre saptanmt. Yava yava, bir
blgedeki set ileri, orann halk iin ortak grev durumuna gelmi ve giderlerin
bllmesinde de belirli kararlara gre davranlmtr. Bylece, her eyi dzenleyen
bir set hukuku olumutur. Bugnse, setle ilgili btn kararnameler, bir "set yasas"
olarak toplanm bulunmaktadr.

Storm, nmzdeki yksnde, bu iler konusunda yaklak olarak 1750 yllarna gre
ayrntl bilgi veriyor. Kendisi bir set uzman olmadndan ve bu konudaki bilgisi de
yetmediinden, daha nce Schleswig-Holstein'de imar mdrl yapm olan dostu
Christian Eckermann'n (1833-1904) bilgisine bavurmutur.

Set yapmnda birok deneyim ve incelemeye dayanld halde, suyun ynlendirilmesi


her zaman baarl olmamtr. Seller, ara sra kylar ykm, her eyi paralayan sular,
iddetli frtnalar olarak yine de setleri atlam ve yerle bir etmitir. Belki de ky
izgisi olduka sabitlemi olduundan, son yzyllarda burada byk bir sel ykm
grlmemekle birlikte, lke konusundaki eski kaytlar ve yllklar, bize setlerin
yklmas ve yerel sel afetleri yznden, lkenin ok ektiini gstermektedir. rnein
Anton Heimreich'in XVII. yzyldan kalma "Nordfriesische Chronik"inde (Kuzey Fries
Kronii) 1634 ylndaki "ykc tufan"dan uzun uzadya sz edilmektedir. Storm'un, bu
ve baka betimlemelerden haberi olduu anlalyor. Ama onun bu yoldaki coku
kayna, yalnzca yaznsal betimlemeler olmam, bu gibi afetleri kendisi de grmtr.
rnein daha 7 yandayken Husum kentinin urad sel ykmn yaam ve bu
ocukluk ansn, sonra zellikle "Carsten Curator" adl yksnn sonunda ustalkla
canlandrmtr. Ama, bu olayn "Kr Atl" iin de byk nemi olmu ve ocukluunda
birok masaln dinledii Lena Wies'in Kr Atl'dan sz ederken, "Sel srasnda, afetten
nce geceleri grnr ve hayvanyla seddin paraland yerde suya dalar," (Len Wies,
1870) diye anlattklar da onun imgelemini glendirmitir. airin kz Gertrud Storm,
babasnn yaamndan sz eden yazsnda, onun ocukluk anlarn anlatrken yle
diyor: "3-4 ubat gecesi olan o byk sel ykm, Storm'un ocukluunda karlat ilk
byk olaydr... O uursuz gece, Husum kenti de ok yitik vermitir. Halk, mal ve
mlklerinin korunmas iin 1791'den beri tmyle yeterli olan nlemleri savsaklamayp
ek yapmlar ve onarm yapmsa da, bunlar yetmemitir. Deniz, btn bu nlemleri
ykarak, ancak 23 Aralk 1717'de grlm olan bir ykseklie ulamtr... Su
yksekliinin, ancak leden sonra saat 3'te gelmesi gerektii halde, saat 1'de artk
bodrum ve evresiyle 100 ev su altnda kalm bulunuyordu. Burada oturanlar, mallarn
brakarak kentin yksek blgelerine kmak zorunda kalmlardr... Frtnann uultusu,
denizin uzaktan duyulan gmbrts, dehet iinde kalan insanlarn barmas ve bu
rkn doa olay, canl ve dlemgc olan ocuun belleinde silinmez izler
brakmtr. nce Theodor ile kardeleri, bykanneleri Woldsen'in yanna
snmlardr. Su artk caddeye varm, frtna zangrdayan pencerelere saldrmaktayd.
ocuk, batya bakan byk pencereden parlak ay altnda kpkl sularn
ykseldiini gryor ve ukur vadideki evlerin damlarna kadar ykselen denizi
seyrediyordu." Storm, bu sel ykmn, "Kr Atl"da 1756 ylna tamakta ve bu afetin
betimine, "Ekim'de, Noel'den nceydi," szleriyle balamaktadr. Bununla, tarihsel
gereklere uyan bir olay temel olarak alm bulunuyor.

Yazar, tarihsel gerekler gibi, grnm ve yerin de uygun olmasna nem vermekte ve
bunlar kendi ayrntl bilgisine dayanarak doru ve olaylara uygun betimlemektedir.
rnein, yksnn bir yerinde yle diyor: "Seddin kapatlmasndan sonra yava
yava yl geti, yeni set baar kazanm ve onarm gideri de ok az olmutu.
Denizden elde edilen topran hemen her yerinde imdi beyaz yoncalar iek ayor;
ilkyaz yeli korunakl otlaklarda yrrken insann yzne bol bol tatl kokular
getiriyordu." Denizden kazanlan topran zeminine Schlick ad verilir ki, bu nce
amur durumundayken yava yava sertleir, burada zamanla trl otlar biterek topra
salamlatrrlar; sonunda zemin olgunlanca bunun zerinde beyaz yonca yetiir ve
ite bundan sonra bu topraa Marsch denir. Bu olay her yerde grlr. Demek Storm,
beyaz yoncadan sz ederken, yalnzca neeli bir betimleme yapmakla kalmyor, ayn
zamanda deniz dibinin Marsch ad verilen bir ova durumuna geldiini de gstermek
istiyor. Bylece Storm'un yaptlarnda karlalan ve yzeysel okunursa geliigzel bir
betimleme gibi grnen birok nokta, geree uygundur.

Storm, grnm betimlemesi bakmndan, her zaman olduu gibi burada da usta bir
sanatdr. "Kr Atl"daki olaylarn getii lke, dingin olmayan bir yerdir. Ky
durmadan deiiyor, insan denizden toprak kazanyor, setler yapyor, ama arkasndan
gelen sel insann yaptklarn ykyor ve yeniden yapmak gerekiyor; krekler hi
dinlenmiyor. Kimileyin kk, kimileyin de byk ksmlar yklmakta ve kimileyin de
geni toprak paralar su altnda kalmaktadr. Denizin kaplad bu gibi yerler yeniden
kazanlamadnda, burasyla ilgili sylencesel ykler ortaya kmakta ve kuaktan
kuaa anlatlmaktadr. rnein, Storm'un "Eine Halligfahrt" (Ada Gezisi) adl
yaptnda sz edilen kuzey kysndaki Rungholt bunlardan biri olup, buras ara sra su
zerinde grnr, su altndan yansyan an sesleri kaykla geenlerin kulana gelirmi.
Ama ykc seller, insanlar eski korunma dzeneinin yanl ve eksikliklerini
aratrmaya ve yenilerini denemeye itmektedir.

Storm; anlatt yaam, doay ve grnmleri geree uydurma konusunda titiz


davrand gibi, yknn kahraman Hauke Haien'i sunarken de bir dereceye dek
tarihsel bir kiilii gz nnde bulundurmutur. ykde de biraz sz edildii gibi,
Fries'te, Tondern Vadisi'nde bulunan Fahretoft'ta 1735-1811 yllar arasnda Hans
Mommsen adnda kyl bir matematiki yaamtr. O, alannda kendi kendisini
yetitirmi, kitaplardan okuyarak toprak mhendislii ve gkbilimi renmi ve
gerelerini kendisi lehimleyerek hazrlamtr. Btn yaamnda babas gibi kyl
olarak kald halde, bu bilim dallarnda pek ok da renci yetitirmitir. O, bilim ve
retim iiyle uraarak yalnz bir yaam srm ve zamannn bilim evrelerinden ok
sayg grmtr. Storm, yksnn banda ondan sz ederken, yine toprak lmekle
uraan ve genellikle Frieslilerde olduu gibi iyi hesap bilen Tede Haien'le (Hauke
Haien'in babas) karlatrarak yle demektedir: "...sonradan Set Beyi olacak kiinin
babas da, ite byle bir adamd; elbette daha kk apta." Hans Mommsen'in
yaamyksn okursak grrz ki, Storm onun ocukluk yaamndan birok zellii
Hauke Haien'e mal etmitir. Bununla birlikte, Hauke Haien'in kiilii yine de kendi
bana bir varlk olarak kalr; Storm burada, uygulamal bilimlerle uraan bir adam,
lke, deniz ve insanlardan kazand sonsuz coku ve gle yaamnn yaptn ortaya
karan, kendisini ocukluundan beri bu i iin yaratlm duyumsayan ve devrim
yapacak bir yapt brakmak iin abalayan bir iadam durumuna getirmitir.

Hauke Haien, kendi deerini bilen ve yaamnn yaptn bu deer zerine kuran sert bir
insandr; teye beriye srklenmez, kendisi karar verir ve admn atar, davranmadan
nce uzun sre hazrlanr ve duraksar, ama admn salam atar ve amacna doru yrr.
Zor anlarda da, byk ve ortak ii gerekletirmek zere insanlar kendisinin stn
etkisiyle srkler ve onlara szn dinletir; bu srada karsna kan sele ve
dedikoduya da aldrmaz. Hauke Haien, yaratc ve savamc; ar ve zor anlarda da iyi
bir yneticidir.

Storm, zellikle yaamnn sonlarna doru yazd yaptlarnda dlemsel duygularla,


kiilerle, grnm ve olaylarla, gerek grnmleri ve topraa bal canl insanlar
karlatrmaya almtr. Onun, daha genken arkadalar Mommsen kardelerle halk
masal ve destanlarn toplamaya koyulmas bir raslant deildir. Storm'un halka, tarihe,
yurda ve gereklie ynelen sanatndan, ykleri iin geree uygun bir temel bulmaya
alt grlebilir. Yaptlarndaki kahramanlardan birounun yazgsnda ve
karlatklar sorunlarda halktan ve ulusundan birer para vardr.

Yurt sevgisi, halkna kar sayg, Almanya'nn ve Alman halknn grnmne, i ve


zyapsna ballk, kendi zamann tarihle birletiren bir coku ve bunlar yaln olarak
szle betimleme yetenei; ite bunlar Storm'un yaptlarn tm canllyla yaatan
glerdir. "Kr Atl"da da bunlarla sk sk karlalmaktadr.

Fritz Bhme / Ahmet Temir

NOT: Storm bu yaptnda yerli Alman azndan birok deyi kullanm ve kitabna bu
gibi szlerin bir aklamasn da eklemitir. Trkiyemizin snrlarndan byk bir
blmn deniz oluturmakla birlikte, setlerle denizden toprak kazanmak gibi bir sorun,
lkemiz iin yabanc olsa gerektir. Bu yzden, yaznsal Alman dilinde bile raslanmayan
kimi sz ve deyileri iine alan bu yaptn evrilmesi srasnda, yer yer, elden
geldiince aklamal eviri yoluna gidilmi ve nemli szler iin Fritz Bhme'nin
yaymna dayanlarak kimi aklamalar eklenmitir (Kr.: Theodor Storm, Der
Schimmelreiter. Verlag von Velhagen und Klasing, Bielefeld und Leipzig 1943.
Deutsche Ausgaben, Band 207, besorgt von Fritz Bhme, XVI+128 s.)

KIR ATLI

imdi anlatmak istediklerimi, bundan aa yukar yarm yzyl nce bykannemin


annesi yal Frau Senatr Feddersen'in (1) evinde, onun arkalkl iskemlesinin yannda
oturarak okuduum, mavi bir kapakla ciltlenmi olan bir dergiden renmitim; bu
dergi, "Leifziger"in mi, yoksa "Pappes Hamburger Lesefrchten"in mi (Pappe'nin
Hamburglu Okuma rnleri) bir saysyd, imdi artk anmsayamyorum. O zaman
seksen yan gemi olan yal kadnn yumuak elinin, ara sra torununun salar
zerinden okayarak kaydn bugn bile rpererek duyumsar gibi oluyorum. Kendisi
ve o zamanlar oktan gmld, sz ettiim dergileri de uzun sre bouna aradm, bu
yzden olaylarn doruluuna kefil olamayacam gibi, bunlar kukuyla karlayacak
olan kimseleri de destekleyemem; yalnzca u kadarna gvence verebilirim ki, bu
anlar, o zamandan beri herhangi bir d olayla yeniden canlandrlmad halde, hibir
zaman belleimden silinmedi.

***

Yzylmzn otuzuncu ylnn Ekim aynda bir gn leden sonra -yky anlatan byle
balyor-, ok kt bir havada, atla kuzey Fries setleri zerinden gidiyordum. Solumda,
bir saatten uzun sredir, artk her trl hayvandan boaltld iin sszlaan, denizden
kazanlm alan (marsch) (2) uzanyor; samdaysa, Kuzey Denizi'nin kayglandrc bir
yaknla dek gelen s sular (vattenmeer) (3) bulunuyordu. Set zerinden adalarn
(hallig, insel) (4) grnmesi gerektii halde, fkeli bir grltyle durmadan setlere
saldran ve ara sra benim ve atmn zerine kirli kpkler sratan sar kuruni
dalgalardan baka bir ey grmyordum; onun arkasnda, yerle g birbirinden
ayrmaya engel olan ssz bir alacakaranlk vard; nk, u anda ykselmi olan yarm
ay bile, sk sk akan bulutlarn altnda kalyordu. Hava buz gibi souktu, donmu olan
ellerimle dizginleri zor tutuyordum. Frtnann karaya srd, srekli baran, kuzgun
ve martlara da kzmyordum. Gece karanl basmt; atmn ayaklarn da ak olarak
gremiyordum artk; evrede hi kimse yoktu. Kanatlaryla bana ya da sadk ksrama
dokunan kularn barmasyla rzgrn ve suyun grltsnden baka bir ey
iitmiyordum. Ara sra gvenli bir konakta bulunmay istediimi yadsyamam.

Frtna gnden beri sryordu; ben de, ok sevdiim akrabalarmdan birinin kuzey
"harden"de (5) bulunan iftliinde gereinden ok kalmtm. Ama artk bugn
dayanamam, u anda bile benden birka saatlik uzaklkta bulunan kentte grlecek
ilerim olduu iin, amcamn oluyla sevgili karsnn btn stelemelerine ve kendi
elleriyle yetitirdikleri Prinette ve Grand Richard elmalarndan sunma isteklerine
aldrmadan, leden sonra gneye doru atla yola kmtm. Amcamn olu, evinin
kapsnda, "Hele bir denize ula da oradan geri dner misin dnmez misin, grrsn;
odan hazr duruyor!" diye arkamdan seslenmiti.

Gerekten, kapkara bir bulut tabakas evremi kararttnda ve slk alan rzgr,
ksramla beni seddin zerinden yuvarlayacak gibi glenince, aklmdan, "Aptallk
etme! Geri dn ve dostlarnn yannda, scak odada otur," dncesi gemedi deil.
Ama sonra, dn yolunun gideceim yoldan daha uzun olduunu dndm ve
pardsmn yakasn kulaklarmn zerine ekerek trsla ilerlemeyi srdrdm.
imdi, seddin zerinden bana doru bir ey geliyordu; ses iitmiyordum, ama bir ara ay
ktnda, bir karalt grr gibi oldum ve biraz sonra bana doru yaklanca, bunun,
uzun bacakl bir kr atn zerinde oturduunu grdm; omuzlarnn zerinden koyu renkte
bir pards dalgalanyordu, yanmdan uar gibi geerken de solgun yznde yanan iki
gz, bana doru bakt.

Bu kimdi? Ne istiyordu? imdi anlyordum; ayak seslerini ve atn soluunu


duymamtm; oysa atla binici tam yanmdan gemilerdi. Bunlar dnerek
yolculuumu srdryordum ki, ayn karalt arkamdan gelerek yeniden yanmdan geti,
uan pardss bana dokunur gibi oldu; karalt imdi de, deminki gibi sessizce
frlamt yanmdan. Sonra onun benden gittike uzaklatn ve glgesinin, seddin i
yanndan, sanki suya daldn grdm.

Biraz duraksayarak peinden gittim. Oraya vardmda, aada, setle evrilen toprakta
(kog) (6) ve tam seddin yannda, suyun byk bir "wehle"de parladn grdm;
dalgalarn karada at gedie oralarda bu ad verilir; sonra bunlar, genellikle kk
ama derin birer havuz gibi ylece kalrlar.

Su, koruyucu sedde karn, gze batacak derecede devingendi; bu su, atl yznden
bulanm olamazd; burada onun hibir izine raslamadm. Ama, imdi sevinle
selamladm baka bir ey grdm: Aadaki toprak parasndan bana doru birok
dank k demeti uzanyordu; sanrm bunlar dank bir durumda, ykseke yapay
tepeciklerin (werfte) (7) zerinde bulunan u uzun Fries evlerinden geliyordu; tam
nmde, i seddin orta yksekliinde ayn trden byk bir ev duruyordu. Gneyde, ev
kapsnn sandaki btn pencerelerin kla parladn grdm; bunun arkasnda
adamlar vard ve frtna olmasna karn seslerini iitir gibi oldum. Atm, seddin
zerinden beni evin kapsna gtren yola kendiliinden indi. Bunun bir otel olduunu
anladm; nk pencerelerin nnde "rick", yani iki kazn zerine aklm direkler
grdm; zerlerinde, burada dinlenecek hayvan ve atlarn balanmas iin byk demir
halkalar vard.

Ksram bunlardan birine baladm; sonra da, koridora girerken karma kan
hizmetiye, ona gz kulak olmasn syledim. Ona, "Burada bir toplant m var?" diye
sordum; nk imdi, odann kapsndan ak olarak insan sesleri ve bardak grltleri
duyuluyordu.

Hizmeti, aa Alman azyla (8), "Evet yle bir ey var," dedi; (daha sonra
rendiime gre, bu az Fries azyla yan yana, yzyldan beridir burada
konuulmaktaym) ve "Set Beyi, yetkili kimseler ve baka ilgililer toplant yapyorlar;
su ykselmesiyle ilgili durumu gryorlar," diye ekledi.
eri girdiim zaman, pencerelerin altnda uzanan bir masann evresinde oturmu bir
dzine adam grdm, masann zerinde bir pun ksesi vard ve toplantya, ok
gsterili bir adamn bakanlk ettii grlyordu.

Ben selam verdim ve yanlarna oturmak iin izin istedim. Sevinerek kabul ettiler.
Gsterili adama:

"Burada nbet tutuyorsunuz sanrm, darda hava kt, setler zor durumda kalacak!"
deyince, yle yantlad:

"Evet yle, ama burada doudaki tehlikeyi artk atlattmza inanyoruz; ancak te
yanda durum kt; oradaki seddin byk bir blm eski yntemle yaplmt, bizim
asl seddimizse geen yzylda deitirilmitir. Demin darda epey donduk. Ayn eyle
karlamsnzdr; ama daha birka saat burada dayanmalyz; darda bize haber
verecek uyank adamlarmz var."

Garsona bir ey smarlamaya gerek kalmadan, nme buhar tten bir bardak
srlmt.

Az sonra rendiime gre, bana yaknlk gsteren adam Set Beyi'ymi, biz onunla
konumaya daldk ve ben de ona, set zerindeki artc karlamadan sz etmeye
baladm. Adam dikkat kesildi, evredeki konumalarn da birdenbire durduunun
ayrmna vardm. lerinden biri, "Kr Atl!" diye bard ve tekileri korkulu bir
kprdanma sard.

Set Beyi ayaa kalkmt; masann zerinden konuarak, "Korkmaya gerek yok; bu,
yalnzca bizimle ilgili deil; 17 ylnda da te yandakileri ilgilendirmiti; yine de her
olasl gz nnde bulundursunlar," dedi.

Sonra zerime bir karabasan kt: "Balayn, bu Kr Atl da nedir?" dedim.

Sobann arkasnda, biraz eilmi durumda, ypranm kara bir pards giymi, ksa
boylu ve zayf bir adam oturuyordu. Bir omzu biraz ykseke gibiydi. tekilerin
konumasna hi katlmyordu, ama seyrek kr salarna karlk hl koyu kirpiklerle
evrilmi olan gzleri, onun burada uyumak iin oturmadn gsteriyordu.

Set Beyi ona doru elini uzatt ve sesini ykselterek, "Bunu size, en iyi, bizim
retmenimiz anlatabilir; evimdeki yal khya kadn Antje Vollmers gibi tam olarak
beceremese de, kendine gre yapar," dedi.

Soba arkasnda oturan retmenin biraz alngan bir sesle, "aka ediyorsunuz Set Beyi;
aptal cadalozu benimle bir mi tutuyorsunuz?" dedii duyuldu.

"Hayr; hayr, retmenim; ama bu gibi ykleri en iyi yaatan ve anlatanlar da yal
cadalozlardr!"

Ufak tefek adam, "Kukusuz, ama bu konuda ikimiz ayn dncede deiliz" dedi ve ince
yzn, stnlkten gelen bir glmseme kaplad.

Set Beyi kulama eilerek, "Gryorsunuz, hl biraz yksekten bakyor; genliinde


biraz dinbilim renimi grm ve ancak yanl bir evlenme yznden burada, kendi
yresinde retmen olarak kalmtr," dedi.

O srada, teki de sobann arkasndan karak uzun masada yanma oturmutu.


Toplantda hazr bulunan genlerden birka, "Anlat, anlat retmen!" diye bardlar.

Yal adam bana dnerek, "Kukusuz, isteinizi sevinerek yerine getireceim; ama
anlatacaklarmn iinde boinanlardan da pek ok ey var. Bunlar katmadan anlatmak
iin de bir sanat olmak gerek," dedi.

"Sizden, bu blmleri atmamanz rica ederim; bana inann, budayn iindeki pleri
kendim ayklarm," diye yantladm.

Yal adam anlay gsteren bir glmseyile, "yi yleyse," diyerek anlatmaya balad:

"Geen yzyln ortasnda ya da daha kesin belirtmek istersek ondan biraz nce ve
sonra, burada bir Set Beyi yayordu. Set ve savak ilerini de genellikle kyl ve iftlik
sahiplerine gre ok daha iyi biliyordu. Ama bu, sanrm pek de yetmiyordu; nk
eitimli uzmanlarn bu konuda yazdklarnn pek azn okumutu. Bilgisini daha ok
ocukluundan beri kendisi dnerek edinmiti. Bey, sanrm siz de Friesli kimselerin
iyi hesap bildiklerini duymu ve belki de bizim Hans Mommsen von Fahretoft (9)
hakknda konuulanlar da iitmisinizdir. O, bir kyl olduu halde pusula, deniz saati,
drbn ve org yapmasn biliyordu. Sonradan Set Beyi olacak kimsenin babas da, ite
byle bir adamd... elbette daha kk apta. Onun denizden kazanlm yerde birka
tarlas (fenne) (10) vard, buraya bakla, algam eker ve bir de inek otlatrd. Gz ve
ilkyazlarda kimileyin topra lmeye kar, kn da dardan gelen kuzey rzgrlar
kulbesini sallarken oyma ileri ve kanmakla uraarak odasnda otururdu. Delikanl
da ou zaman onun yannda bulunur, abece ya da ncil zerinden ban kaldrarak
babasnn nasl ltn ve hesap yaptn seyreder ve parmaklarn salarna
daldrrd. Bir akam babasndan, imdi yazm olduu eyin niin yle olmas
gerektiini, neden baka trl olamayacan sormu, sonra da bu konuda kendi
dncesini ortaya atmt. Ama ona yant veremeyen babas kafasn sallayarak, 'Sana
bu konuda bir ey diyemem; bu byledir ite; daha ounu bilmek istersen, tavan
arasndaki sandkta bir kitap var, yarn arayp bul; bunu Euklid (11) adnda biri yazm;
sana konuyu bu kitap aklar,' demiti.

Delikanl ertesi gn tavan arasna komu, ksa zamanda kitab da bulmutu; evde
aslnda ok kitap da yoktu. Ama olan kitab masann zerine koyarak nne srd
zaman, babas gld. Bu, Hollanda dilinde bir Euklid'di; oysa bu dili, yar yarya
Almanca olmakla birlikte ikisi de bilmiyorlard. Babas, 'Evet, evet,' dedi. 'Bu kitap
bana babamdan kalmtr, o anlard; Almancas yok muydu?'

Az konuan delikanl, 'Bende kalsn m? Almancas yok...' dedi.

Babas kafasn sallaynca, ona ypranm bir kitap daha gstererek, 'Bunu da alabilir
miyim?' diye sordu.

Tede Haien, 'kisini de al, ok iine yaramazlar,' dedi.

Ama, ikinci kitap, kk bir Hollandaca dilbilgisi kitabyd. K henz gememi


olduu iin, sonunda bahelerindeki frenkzmleri yeniden iek atnda, bu kitap
delikanlya, o zaman byk ilgi gren Euklid'i btnyle anlayacak derecede yardm
etmiti."

yky anlatan, burada konuyu keserek yle dedi: "Bey, Hans Mommsen hakknda da
ayn eylerin anlatldn bilmiyor deilim. Ama Hauke Haien'le ilgili olay (ocuun
ad buydu) bizde burada Mommsen'in doumundan nce de anlatlmtr. Pek iyi
bilirsiniz ki, byk bir adam yetiti miydi, ciddi olsun aka olsun, ondan ncekilerce
yaplan her eyi ona mal etmek isterler."

retmen anlatmay srdrd:

"Babas olunun ineklere de, koyunlara da bir ilgi duymadn; baklalarn her kylye
sevin veren ieklerinin ne zaman atnn ayrmna varmadn grnce; sonra da bu
kk yerin bir yar okumu ve bir hizmetiyle deil, ancak bir kyl ve renberle
varln koruyabileceini ve kendisinin de gnence kavumadn dnerek, artk
bym olan delikanly Paskalya'dan Martini'ye (12) dek el arabasyla toprak
tamas iin sedde gnderdi. Kendi kendine, 'Dilerim, bu onu Euklid hevesinden
kurtarr,' diyordu.

Delikanl toprak tayor, ama Euklid'i de her zaman cebinde bulunduruyordu. iler
kahvalt yaparken ya da akam yemeine baladklarnda, o, elinde kitabyla ters
evrilmi arabasnn zerine otururdu. Gzde, kimileyin sular kabard ve ileri
durdurmak gerektiinde de, bakalar gibi eve gitmez, ellerini dizinin zerinde
katlayarak seddin denize inen yannda beklerdi. Ne suyun hrtsn, ne de evresinde
ve zerinde kanatlaryla dokunurcasna uuan ve kara gzleriyle onunkine bakan mart
ve kumsal kularnn barmasn duyard; nndeki geni ve yabanl su l zerinde
gecenin nasl yayldn da grmezdi; burada saatlerce seyrettii tek ey, Kuzey Denizi
sularnn paralanan kpkleriydi ki, su ykseldiinde kpkler hzla karaya arpyor
ve dik seddin zerindeki imenli alan su altnda kalyordu.

Delikanl uzun uzun baktktan sonra ban sallar ve sanki sedde daha tatl bir ini
salamak ister gibi, eliyle havada yumuak bir izgi izerdi. Yer zerindeki her ey
karanln iinde yittii, kulaklarnda yalnzca dalgalarn gk grlemesini andran
gmbrts kaldnda, yar slak bir durumda evine koard.

Byle bir akam, odaya, babasnn yanna girdiinde, l gerelerini temizlemekle


uraan babas parlayarak, 'Darda ne dolayorsun, boulabilirdin, sular bugn seddi
sryor!' dedi. Hauke somurtarak ona bakt.

'Duymuyor musun? Boulabilirdin diyorum.'

'Evet,' dedi Hauke, 'ama boulmadm ite.'

Yal adam, 'Hayr,' dedi ve bir sre dalgn dalgn olunun yzne bakt: 'Bu seferlik
boulmadn.'

Hauke yeniden, 'ama bizim setler ie yaramaz,' diye sylendi.

'Ne, ne diyorsun sen ocuk?'

'Setleri diyorum.'

'Ne olmu setlere?'

'Bunlarda i yok baba.'

Yal adam onun yzne kar gld: 'Ne oluyor olum? Yoksa sen de Lbeckli harika
ocuk musun?' (13) dedi.

Ama delikanl armad; 'Suya bakan yan pek dik; birka kezdir olduu gibi yeniden
bir su baskn olursa, burada, seddin gerisinde de bouluruz,' diye yant verdi.

Yal adam, cebinden ineme ttnn kard ve onu bir para eliyle evirerek
dilerinin gerisine att. Sonra ierleyerek, 'Bugn ka araba toprak tadn?' diye sordu;
nk setteki almalarn da ocuun aklnn almasn nleyemediini ok iyi
gryordu.

'Bilmiyorum baba, belki de bakalarnn tadndan biraz daha ok; ama setlerin baka
trl olmas gerekiyor!'

Babas kahkahayla glerek, 'yleyse Set Beyi olmaya bak; o zaman baka trl
yaparsn!' dedi.

Delikanl, 'Evet baba,' diye yantlad.

Yal adam ona bakarak birka kere yutkundu ve sonra dar kt, oluna ne yant
vereceini bilmiyordu.

***

Ekim sonunda set ileri tamamlandnda bile kuzeye, ak denize doru yaplan
gezintiler, Hauke Haien iin en iyi elence oluyordu. Genellikle gndnm
frtnalarnn koptuu gnlere raslayan bir zamanda gelen Azizler Gn'n, evet biz
Frieslilerin bu frtnalarn yeinliinden dolay yaknmaya hak kazandmz bu gn, o,
ocuklarn Noel bayramn bekledii gibi beklerdi. Sular ykseldiinde, hi kukusuz
frtna ve havaya bakmadan yalnz bana uzakta, seddin zerine uzanrd. Martlar
lk la barrken, sular sedde saldrarak geri ekildikleri ve imenli yerden
byk bir para kopararak uzaklatklar zaman, Hauke'nin fkeli gl ve btn
gcyle, 'nsanlarn bir ey beceremedii gibi, siz de bir ey yapamyorsunuz!' diye
bard duyulabilirdi. Ve sonunda, ince vcuduyla geni sszlktan syrlarak, ou
zaman karanlkta set boyunca eve koar ve babasnn kamtan dam altndaki alak
kapsna ular; buradan da kk odaya dalard.

Kimi zaman, yannda yumruk byklnde bir kil topak getirir ve artk ona ses
karmayan yal adamn yanna oturarak, ince ya mumunun altnda trl trl set
rnekleri yapard. Sonra onlar iinde su bulunan yass bir kaba koyarak bunun iinde
dalgalarn yalamasn oluturmaya alr ya da ist tahtasn eline alarak, kendisine
gre nasl olmas gerekiyorsa, setlerin denize bakan yannn profilini izerdi.

Okul sralarnda yan yana oturduu ocuklarla dp kalkmaktan holanmyordu.


Onlarn da dlemci bir ocukla ilgilenmek istemedikleri grlyordu. Yeniden k
gelip de don bastrdnda, set zerinde imdiye dek hi gitmedii uzak yerlere kadar
yrd. nnde dalgalarn oynad toprak ve buzla rtl kumsal uzanyordu.

ubatta, her yerin donla kapl olduu gnlerden birinde, dalgalarla srklenen cesetler
bulundu; bunlar ak denizde, donmu gel-git alannda yatyorlard. Kye
getirildiklerinde, orada bulunan gen bir kadn, konukan bir tavrla yal Haien'in
nnde durarak, 'Onlarn insan gibi grndklerine bakmayn,' diye bard; 'Hayr,
deniz eytan gibiydiler; balar bu kadard,' diyerek iki elini birbirinden uzaklatrp
amt; 'Taze pimi ekmek gibi parlak ve kapkaraydlar, etlerini yengeler kemirmiti
ve onlar gren ocuklar yksek sesle haykryorlard!'

Yal Haien iin bunlar hi de yeni eyler deildi; dingin bir sesle, 'Onlar sanrm
kasmdan beri denizde srklenmi olmallar,' dedi.

Hauke de sessizce orada duruyordu; ama olanak bulur bulmaz, setin zerine gitti. Acaba
daha ok l m bulacan sanyordu; yoksa bir sre nce braklm yerlerin zerine
ken dehetin ekicilii mi onu ekiyordu, belli deil. Yalnz bana ssz bir yerde
kalncaya dek kotu, kotu; burada seddin zerinde rzgr esiyor, yalnzca hzla uan
byk kularn yaknan sesleri duyuluyordu; solunda denizden kazanlm bo ve geni
alan, te yanda imdi buzla parlayan sonsuz kumsal vard; sanki btn dnya, beyaz bir
lmle rtlm gibiydi.

Hauke yukarda, seddin zerinde durakald ve keskin gzleriyle evreyi tarad; ama
artk llerden iz bile yoktu; yalnzca grnmeyen ky dalgalaryla devinmeye balayan
buzluk alan, dalga izgileri gibi bir aa bir yukar inip kyordu.

Geri dnerek eve kotu. Ama sonraki akamlarn birinde, yine dar frlad; orada
imdi buz atlam, yarklardan sis bulutlar ykseliyordu; tm kumsal alann zerini sis
ve duman brm ve bunlar artc biimde akam karanlyla karmt. Hauke,
gzlerini oraya dikip bakt; nk sisin iinde, insan byklnde esmer bir eyler
teye beriye gidip geliyordu. Onlarn arbal ama acayip ve korkun devinilerle,
uzun burun ve boyunlaryla uzakta sisli atlaklarn yannda dolatklarn grd;
birdenbire deliler gibi teye beriye, bykler kklere, kkler byklere kar
sramaya baladlar, sonra yaylarak biimlerini yitirdiler.

Hauke, 'Bunlar ne istiyor? Yoksa boulanlarn ruhlar m acaba?' diye dnd; 'Heeey!'
diye gece karanlnda bardysa da, tekiler onun barmasna aldrmayp artc
devinimlerini srdrdler.

O zaman Norve'in korkun deniz ruhlar aklna geldi; bir sre nce bunlar anlatan
yal bir kaptan, onlarn yz yerine deniz otundan yass bir yumak tadklarn
sylemiti. Ama, korkup kamad; tersine, izmesinin ivilerini set toprana daha fazla
batrarak baklarn nnde oynamakta olan maskara hayalete dikti. Sonra da sert bir
sesle, 'Buraya, bize de mi geldiniz? Ama beni kovamazsnz!' diye bard.
Ancak, karanlk her eyi rtt zaman tutuk ve ar admlarla evine doru yrd.
Arkasndan sanki kanat sesleri ve yanklar yapan lklar duyuluyor gibiydi. Arkasna
dnp bakmad gibi yryn de abuklatrmyordu; bu nedenle eve, ancak ge
vakit geldi. Ama bunlar ne babasna, ne de bakalarna anlatmad syleniyor.
Yalnzca, birka yl sonra Tanr'nn kendisine emanet ettii rkek kz da birlikte set
zerine gtrm ve sylentiye gre ayn durum, o zaman da uzak kumsalda kendini
gstermitir. Ama o kza korkmamas gerektiini, bunlarn ancak siste byle byk ve
korkun gzken balkl kularyla kuzgunlar olduunu, ak atlaklardan balk
yakaladklarn sylemi."

retmen yksn keserek, "Tanr bilir ya bey..." dedi, "dnyada saf bir Hristiyann
gnln kartrabilecek pek ok ey var; ama diyebilirim ki, Hauke ne bir deli, ne de
ahmakt."

Benim karlk vermediimi grnce szn srdrmek istedi, ama imdiye dek ancak
koyu ttn dumanyla alak oday doldurarak sessizce dinlemi olan tekiler arasnda,
birdenbire bir dalgalanma oldu. nce birka, sonra hepsi de pencereye koutular.
Perdesiz pencereden grld gibi frtna bulutlar kovalyor, kla karanlk birbirini
izliyordu; ben de kr atna binmi zayf adamn hzla geip gittiini grr gibi oldum.

Set Beyi yavaa, "retmen biraz dur," dedi.

Ufak tefek ykc, "Korkmayn Set Beyi; ben onu aalayacak bir ey sylemedim;
zaten sylemem iin bir neden de yok," diyerek kk ve akll gzleriyle ona bakt.
teki de, "Evet, evet, bardan doldur," diye yant verdi; bu yaplnca ve ou akna
dnen dinleyiciler de ona doru dndkten sonra yksn anlatmay srdrd:

"Bylece kendi bana rzgr, su ve yalnzlk dlemleriyle isteyerek kaynaan Hauke,


uzun boylu ve zayf bir delikanl olarak byd. Kutsanmasnn zerinden, artk bir
yldan ok bir zaman gemiti; ite o zaman onda birdenbire bir deiiklik oldu. Buna,
yal Trin Jans'n, sonralar bir kazaya kurban giden olunun spanya gezisi dnnde
getirmi olduu yal ve beyaz bir ankarakedisi yol amt. Trin, olduka uzakta, set
zerindeki kk bir kulbede oturuyordu. Kendisi evde alrken kedi de kapnn
nnde uzanarak gnee ve evrede uuan kzkularna baknrd. Hauke geip gittii
zaman kedi ona miyavlayarak seslenir, o da iaret eder, ikisi de birbirlerinden ne
istediklerini anlarlard.

Bir ilkyaz gn, Hauke her zamanki gibi darda set boyunca yrm; sonra, suya
doru olan aalarda, kumsal karanfilleriyle deniz vermutlar arasna uzanm; artk
iyiden iyiye stmaya balayan gnein nlar altnda gnelenmekteydi. Bir gn nce
teki tmsekte ceplerini akl talaryla doldurmutu; bunlar, suyun ykselmesi
srasnda kumsal boalnca bararak buraya en kzkularna atyordu. Bunu
ocukluundan beri yapard; ou zaman kulardan biri denizin ekildii yere
yuvarlanrd; ama buna karn o, pek ounu yakalayamazd. Hauke ka kez kediyi
yanna alarak, onu, avn alp getiren bir kpek gibi yetitirmeyi dnmt. Ama tede
beride salam toprak ve ylm kumsallar bulunduu zaman, kendisi koarak avn
alrd. Dnnde kedi ak bir hrsla kapnn nnde oturur, ona yakalad kulardan
birini atncaya kadar Hauke'ye barrd.

Bugn de ceketini omzuna alm eve dnerken, henz tanmad, ancak alaca ipek ve
maden gibi tyleri olan bir ku getiriyordu. Onun geldiini gren kedi de her zamanki
gibi miyavladysa da, Hauke bir buzkuu olmas olas avn bu kez ona vermek istemedi
ve hayvann hrsl isteklerine karlk vermedi. Ona, 'Sus, bugn bana yarn sana; bu
kedi mamas deil!' dedi. Ama kedi, sinsi admlarla srnerek yaklat; Hauke elinde
kula durarak ona bakt zaman, kedi de penesini havaya kaldrarak durdu. Belki de,
delikanl kedi dostunu henz iyice tanmamt; nk tam arkasn dnerek yrmek
istedii zaman, birdenbire avnn elinden koparldn ve o anda etine keskin
trnaklarn battn duydu. Vahi bir hayvanda olduu gibi gen adamn kann bir fke
dalgas brd ve birden dnerek iri hayvan ensesinden yakalad gibi yukar kaldrp
boazn skmaya balad; hayvann gzleri kaba tylerinden darya frlam, arka
peneleri kolunu paralar gibi trmalyordu; ama delikanl buna hi aldrmad; kedinin
boazn daha da ok skarak, 'Heheheeey!' diye bard, 'Bakalm ikimizden hangisi
daha ok dayanacak!'

Sonra iri kedinin arka bacaklar geveyerek sarkt; Hauke birka adm gerileyerek onu
yal kadnn kulbesine doru att. Kprdamadn grnce de dnd ve evine doru
yola koyuldu.

Ankarakedisi, sahibesi iin bir mcevherdi; onun arkada ve frtna srasnda yenge
yakalamak iin annesine yardm etmek isterken boulan gemici olunun kendisine
brakm olduu biricik andat. Hauke, mendiliyle yarasndaki kan durdurmaya
alarak yz adm kadar gitmiti ki, kulbeden kulana bir barma ve lk sesi
geldi. Dnd zaman yal kadnn yerde yattn grd. Krmz bartsnden
kurtulan kr salar rzgrda uuuyordu. 'lm, lm!' diye baryor ve ona doru
zayf elini kaldrarak, 'len olsun sana, onu ldrdn; ie yaramaz kumsal serserisi...
sen onun kuyruunu fralamaya bile layk deildin!' diyordu. Kendisini hayvann
zerine atmt; eteiyle hl burnundan ve azndan akan kanlar siliyordu. Sonra
yeniden lklar atmaya balad.

Hauke ona, 'Tamam m? Bitti mi? yleyse sana unu syleyeyim: Ben sana yalnzca
san kanndan zevk duyan bir kedi bulacam!' dedi.
Sonra, hibir eye aldrmadan yola koyuldu. len kedi onun da akln kartrm olmal
ki, evlerin yanndan geerek seddin zerinden gneye, kente doru daha uzun sre
yrd.

O srada Trin Jans da ayn ynde yola koyulmutu. Kollarnda eski ve mavi kareli yastk
rtsne sarlm bir nesne tayordu ve bunu sanki bir ocuk gibi dikkatle kucaklamt.
Kr salar hafif ilkyaz yelinde dalgalanyordu. Karsna kan bir kyl, 'Ne
tayorsun Trina?' diye sorduu zaman, 'Senin evin ve iftliinden daha ok bir ey,'
dedi ve hzla yrmeyi srdrd. Yal Tede Haien'in uzak olmayan evine yaklatnda,
Akt zerinden (bizde, setlerin yanndan aa inilen ve yukar klan patikalara byle
derler) aaya, evlere doru yrd.

Yal Tede Haien, evin nnde durmu havaya bakyordu. teki soluk solua koltuk
deneini yere bastrarak onun nnde durduunda, 'Ey Trin, uvalnzda ne
getiriyorsunuz?' diye sordu.

'nce beni odaya al Tede Haien, sonra grrz,' dedi ve kvlcm saan gzleriyle onu
szd.

'Peki buyur!' dedi yal Tede; aptal kadnn gzlerinden ona neydi!

kisi de ieriye girdiklerinde, teki, konumasn srdrd: 'Ttn kutusuyla yaz


takmn masadan kaldrn (onun her zaman yazacak nesi olabilir ki?); yle... imdi de
zerini iyice temizleyin!'

Meraklanmaya balayan yal Tede, onun her dediini yapyordu. Sonra kadn mavi
rty saaklarndan tutarak at ve iindeki byk kedi lsn masaya atarak, 'te
bunu senin Hauke ldrd!' diye ac ac alamaya balad. l hayvann derisini
okuyor, penelerini yan yana koyuyor, uzun burnunu kedinin bana yaklatrarak
kulana anlalmaz birtakm sevgi szleri sylyordu.

Tede Haien bakakald; 'yle mi, demek bunu Hauke ldrd ha?' dedi ve yal kadna
kar nasl davranacan bilemedi.

Kadn fkeyle, 'Evet, Tanrm! Bunu o yapt!' diyerek eklem imesi yznden
sakatlanm eliyle gzyalarn silmeye balad; 'Artk canl deil, artk yaamyor!'
dedi. 'Siz de bilirsiniz ki, biz yallarn zemheride (kn en souk gnleri) yatakta
bacaklarmz r ve uyuyacak yerde pencere kapaklarna arpan poyraz dinleriz. Ben
bu sesi dinlemeyi sevmem Tede Haien, nk olum kumsalda boulmutu.'

Tede Haien ban sallad, teki de l kedisinin postunu okayarak konumasn


srdrd: 'Buysa, kn krmn banda oturduum zaman benim yanma gelir, o da
eirir ve yeil gzleriyle bana bakard. yp yataa girdiimde yanma srar ve
donmu bacaklarmn zerine yatard. Sanki gen yavrum yanmdaym gibi bylece
snarak birlikte uyurduk.' Bu anlar zerine bir onay bekler gibi, masann kysnda
oturan yal adama kvlcm saan gzleriyle bakt.

Ama Tede Haien dnceli dnceli, 'Sana bir t verebilirim Trin Jans,' diyerek
kk dolabnn yanna gitti ve ekmeceden bir gm sikke alarak, 'Hauke'nin
hayvannz ldrdn sylyorsunuz, yalan sylemediinizi de biliyorum, ite size
drdnc Christian'n bir sikkesi; bununla yen bacaklarnz iin sepilenmi bir kuzu
derisi aln! Kedimizin ilk yavrulamasnda da yavrularn en byn seersin; bu iki
ey, belki de yal ankarakedisinin yerini tutar! imdi de hayvan al, istersen kente
dericiye gtr; ama bunun onurlu masamn zerinde yattn syleme, eneni tut!'

Yal kadn, bu sylev srasnda paray alarak giysisinin altnda tad kk keseye
atmt; sonra kediyi yeniden yatak arafna sararak eteiyle masadaki kan izlerini
sildikten sonra, kapdan kt ve arkasna dnerek, bir kez daha, 'Kk kediyi
unutmayn!' diye seslendi.

Bir sre sonra, yal Haien dar odada dolap dururken, Hauke ieri girdi ve alaca
kuunu masann zerine att. Ama silinmi masann zerinde hl belirgin olan kan
lekesini grnce, nemsemez bir tavrla, 'Bu da ne?' diye sordu.

Babas durarak, 'Bu, senin akttn kan!' dedi.

Delikanlnn yzn ate basmt, 'Trin Jans kedisiyle buraya m geldi?' diye sordu.

Babas ban sallayarak, 'Hayvan niin ldrdn?' dedi.

Hauke kanl kolunu aarak, 'te bunun iin,' dedi. 'Kuu elimden kapmt.'

Bunun zerine babas bir ey demeden, bir sre daha gidip geldi. Sonra delikanlnn
nnde durdu ve ona bir sre dalgn dalgn baktktan sonra, 'Ben kedi konusunu
temizledim, ama gryorsun ki Hauke, bu kulbe kk, iinde iki efendi oturamaz;
kendine bir i bulmann zaman geldi!' dedi.

Hauke, 'Evet baba, byle bir eyi ben kendim de dnmtm,' dedi.

'Niin?'

'Evet ben de dndm, nk iyi bir ile uramaynca insann can sklmaya
balyor.'

'yle mi, bunun iin mi ankarakedisini ldrdn? Bunun sonunun kolayca ktye
varabileceini de dnmedin mi?'

'Belki haklsn baba, ama biliyorsun ki Set Beyi uan kovdu; bu ii ben de pek iyi
yapabilirdim.'

Yal adam yeniden dolamaya ve bu srada kara ttn suyunu tkrerek sylenmeye
balad: 'Set Beyi aptaln biridir; hem de besleme kaz gibi! Yalnzca babas ve
bykbabas bu ii yaptklar iin ve yirmi bir para topra yznden Set Beyi olmutu.
Martini yaklap da set hesaplarnn yaplmas gerekince, retmene kaz kzartmas,
yaz et ve buday pastas yedirerek yanna oturur; kalemiyle rakamlar alt alta
sralad zaman ban sallayarak, 'Evet, evet retmen, Tanr balasn, iyi hesap
biliyorsunuz!' der. retmen yapamad ya da yapmak istemedii zamanlar bu ie
kendisi oturur, yazar, izer, byk ahmak kafas kzarr; sanki azck olan akl da dar
frlayacakm gibi gzleri cam kreler gibi ier.'

Delikanl babasnn nnde dimdik duruyor ve onun byle konuabildiini grerek


ayordu; nk onu hi byle grmemiti. 'Evet, Tanr avuntu versin; o aptal olabilir,
ama kz Elke hesaptan anlyor!' dedi.

Yal adam ona gzlerini dikti ve bararak, 'Ey Hauke, Elke Volkerts konusunda ne
biliyorsun?' diye sordu.

'Hiii baba; bana ondan retmen sz etmiti.'

Bunun zerine babas yant vermedi; yalnzca dnceli dnceli ttn yuman bir
yanandan br yanana kaydrmakla yetindi. Sonra da:

'Sen de orada hesaba katlabileceini mi sanyorsun?' dedi.

'Evet baba, pek de iyi olur,' diye yantlad ve dudaklar titredi.

Yal adam kafasn sallayarak, 'Bana gre hava ho, talihini bir dene bakalm!' dedi.

Hauke, 'Sa ol baba,' diyerek yerdeki yatan zerine kt. Yatan kysna oturarak,
babasnn ondan Elke Volkerts'i neden sorduunu dnmeye balad. Evet, bu on sekiz
yandaki, kumral ve dar yzl; esmer kalar sert gzleriyle dar burnunun zerinde
birleen ince yapl kz tanyordu; ama imdiye dek onunla tek szck olsun
konumamt; imdi yal Tede Volkerts'e gidince, acaba bu kzda ne var diye iyice
bakmalyd. Yerini bakasnn kapmamas iin, hem de imdi gitmesi gerekti; daha iyice
akam bile olmamt. Bylece pazar ceketini ve en iyi izmelerini giyerek, cesaretle
yola koyuldu.

Set Beyi'nin yapay tepecik zerindeki uzun evi, zellikle kyn en yksek bitkisi olan
yce dibudak aac yznden uzaktan grnyordu. imdikinin bykbabas ve kuan
ilk set beyi, genliinde kapnn dousuna byle aalar dikmiti. Diktii ilk iki aa
tutmam, bylece dn sabah bu ncsn denemiti ki, bu, bugn bile gittike
byyen yapraklardan oluan elengiyle, burada durmadan esen rzgrda, eski
zamanlarda olduu gibi hrdamaktayd.

Bir sre sonra, uzun boylu Hauke yanlarna pancar ve lahana ekilmi olan yksek tepeye
kt zaman, ev sahibinin kz Elke'nin evin alak kapsnn yannda durduunu grd.
Kzn, biraz zayf olan kollarndan birini geveke sarktt, teki eliyle de, arkasndan,
eve atla gelen kimselerin hayvanlarn balamak iin kapnn iki yanna taklm demir
halkay tuttuu grlyordu. Kz orada durarak gzlerini denize, imdi dingin akamda
suya dalm olan gnee dikmiti; esmer yz, gnein son yla altn gibi parlyordu.

Hauke, yavaa tepeye doru karken, kendi kendine, 'Bu grnyle hi de kt


deil,' diye dnd ve sonra kendini yukarda buldu; kzn yanna yaklaarak, 'yi
akamlar! Byk gzlerinle nereye bakyorsun, kz Elke?' dedi. Kz:

'te oraya, her akam olan, ama burada her zaman grlmeyen eye,' dedi ve elinden
yzn drverdi. Yzk nlayarak duvara arpt. Sonra, 'Ne istiyorsun Hauke
Haien?' diye sordu.

'Sanrm sana ters gelmeyecek bir ey; baban kk uan kovmu... belki sizde i
bulurum diye dndm,' diye yantlad Hauke.

Kz onu yukardan aaya szerek, 'Sen biraz zayfsn Hauke, ama bizim iin iki salam
gz, iki gl koldan daha iyi hizmet edebilir,' dedi ve bu srada ona znl baklarla
bakt. Ama Hauke bu baklara yiite dayand. Kz szn srdrerek, 'yleyse gel,
bey ierde, girelim,' dedi.

***

Ertesi gn Tede Haien oluyla birlikte Set Beyi'nin geni odasnda oturuyordu;
duvarlarda, srl iniden yaplm, bakanlarn houna gidecek yelkenli gemi, kyda
oltayla balk tutan adam, bir ky evinin nnde gevi getirerek yatan inek resmi gibi
resimler vard. Birbirini izleyen bu duvar ssleri, urada kaplar rtlm olan bir
gmme yatakla, burada iki caml penceresinden trl porselen ve gm takmlar
grnen bir dolapla blnyordu. Konuk odasna kan kapnn yannda, duvardaki cam
kapakl bir nie yerletirilmi, bir Hollanda saati vard.

ri yapl ve hafif inmeli ev sahibi, temiz silinmi masann ucunda, alaca ynden iltenin
zerindeki zel arkalkl iskemlesinde oturuyordu. Ellerini karnnda toplam, yuvarlak
gzleriyle honut bir biimde yal bir rdein kemiklerine bakyordu; atalla bak
nnde, tabakta duruyordu.

Haien, 'Gnaydn Set Beyi!' dedi; Set Beyi de ban ve gzn ar ar ona doru
evirerek, 'Siz misiniz Tede? Oturun, sizden bize, buraya, olduka uzun bir yol
gelmisiniz,' dedi; sesinde, yedii yal rdein verdii honutluk vard.

Tede Haien, duvar boyunca uzanan sedirin zerinde, onun karsndaki keye
oturduktan sonra, 'Geliimin nedeni udur Set Beyi; kk uanzla ekimi ve
olumun onun yerine alnmas konusunda anlamaya varmsnz,' dedi.

Set Beyi ban sallad: 'Evet, evet, Tede; ama, ekimek szyle ne demek
istiyorsunuz? Tanr'ya ok kr, biz Marsch adamlarnn buna kar koyaca eyler
vardr!' Sonra nnde duran ba alarak okar gibi zavall rdein iskeletine vurdu
ve zevkle glerek, 'Bu benim kendi kuumdu, elimden yerdi!' diye ekledi.

Yal Haien bu son szleri iitmeyerek, 'Herifin ahrnz berbat ettiini dnyorum,'
dedi.

'Berbat m? Hem de nasl! iman kpek kzartmas, buzalara yem vermiyor,


samanlkta zil zurna sarho yatyordu. Hayvanlar btn gece su isteyerek baryor, ben
de bu yzden leye dek uyumak zorunda kalyordum; iler byle yrmez!'

'Elbette Set Beyi, ama benim olumda byle bir kusur yoktur.'

Hauke, elleri yan ceplerinde ve ba biraz arkada, karsndaki pencerenin erevelerini


inceliyordu.

Set Beyi gzlerini ona kaldrarak, 'Hayr, hayr, Tede,' dedi; sonra yal adama da ban
sallayarak, 'Sizin Hauke benim gece dinlenmemi bozmaz; retmenin demin dedii gibi,
bir bardak arabn nnde oturmaktansa, hesap tahtasyla ilgilenmeyi yeler,' dedi.

Hauke son tmceyi duymad, nk odaya Elke girmi ve hafif elleriyle masann
zerinden yemek artklarn kaldrmaya balamt, bu srada koyu gzleriyle onu da
szyordu. Hauke'nin gzleri de kza takld ve iinden, 'Tanr ve sa hakk iin, bu kz
hi de aptal grnmyor!' diye sylendi.
Kz ktktan sonra Set Beyi yeniden sze balad: 'Biliyorsunuz ki, Tede, Tanr'nn
yazgs bu; benim olum olmad.'

'Evet Set Beyi, ama bu sizi zmesin; bilirsiniz, ailenin akl nc kuakta kapanr
derler; hepimiz de hl anmsyoruz ki, sizin bykbabanz lkeyi koruyan biriydi!'

Set Beyi biraz dndkten sonra, akn bir bakla bakt ve arkalkl iskemlesinde
dorularak, 'Bununla ne demek istiyorsunuz Tede Haien? Ben de nc kuaktanm
ya!' diye sordu.

Zayf Tede Haien, 'Evet yle, ktye ekme Set Beyi; yalnzca, byle denir ite,'
diyerek, biraz kt baklarla bu yal soylu adama bakt.

teki de aldrmadan konumasn srdrd: 'Kocakarlarn bu gibi aptalca dedikodu


yapmalarna izin vermemelisiniz Tede Haien. Yalnzca kzm tanmyorsunuz; o benim
hesaplarm kez st ste deitirir. Yalnzca size unu demek istiyorum ki, sizin
Hauke, tarladan baka burada odamda da mrekkep ya da hesap kalemiyle baz iler
yapabilecektir ve bu ona hi de zarar vermez!'

'Evet Set Beyi, yapar; bu bakmdan haklsnz!' dedikten sonra, yal Haien, anlamadan
kendi payna kimi yararl noktalar da salamaya alt; oysa bunlar geen akam olu
dnmemiti. rnein oluna, ilkyazda alaca keten gmleklerden baka, gzde
cretine ek olarak sekiz ift yn orap verilecek; onu, ilkyazda sekiz gn kendi iinde
kullanacakt vb., vb. Ama Set Beyi her eye razyd; nk Hauken Haien'e, uygun bir
kk uak gzyle bakyordu.

Evden ktklar zaman yal adam, 'Bu sana dnyay retecekse, Tanr yardmcn
olsun!' dedi.

Ama Hauke soukkanllkla, 'Brak baba, her ey yoluna girer!' diye karlk verdi.

***

Hauke haksz deildi; bu evdeki kal uzadka, dnya ve dnya sand eyleri daha
ak grmeye balad. Ama bu, stn bir dncenin yardmndan ok, imdiye dek
birok kez yararn grd gibi, kendi gcyle babaa kald zaman byle oluyordu.
Evde Hauke'yi kendisine uygun grmeyen biri vard ki, bu da becerikli ve az lf yapan
ba uak Ole Peters'ti. Bundan nceki tembel, aptal ama gl kuvvetli kk uak,
onun iine daha ok geliyordu; nk srtna tonla yulaf ykleyerek onu istedii gibi
kullanmasn biliyordu. Daha sessiz, ama ruh olarak kendisinden stn olan Hauke'ye
kar byle davranamyor, bunun iin ona istedii ii yaptramyordu. Bununla birlikte o,
Hauke'nin henz glenmemi vcuduna zarar verebilecek ileri bulmasn da biliyordu.
Ba uak, 'Sen teki iman bit yumurtasn grmeliydin, o bu ileri bir rpda
beceriyordu!' deyince, Hauke gc yettiince zar zor da olsa ii yapard. Bereket versin,
Elke ya kendisi ya da babas araclyla bunlara engel oluyordu. Kimi zaman, tmyle
yabanc olan bu iki kiiyi birbirine balayan ey nedir diye bir soru akla gelebilir; belki
ikisinin de doutan hesaba yetenekli olular bunda rol oynuyor ve kz da arkadann
kaba ilerde ypranmasn istemiyordu.

Ba uakla kk uak arasndaki ekime, kn Martini'den sonra set hesaplar


denetime sunulduunda da dzelmedi.

Bir mays akamyd; ama kasm havas gibiydi ve darda seddin gerisindeki dalgalarn
gmbrts evin iinden duyuluyordu. Evin efendisi, 'Eee Hauke, ieri gir de hesap
bilip bilmediini gster bakalm!' dedi.

teki, burada grenek olduu zere, 'Beyimiz!' dedi. 'nce kk hayvanlara yem
vermem gerek!'

Set Beyi, 'Elke, neredesin Elke! Git Ole'ye syle, kk hayvanlara yem versin, Hauke
hesap yapacak!' dedi.

Elke ahra koarak, o anda gndz kullanlm olan hayvan koumlarn yerlerine
asmakla uraan ba uaa buyruu bildirdi.

Ole Peters kantarmayla, sanki paralamak ister gibi diree vurarak: 'Uursuz yazman-
ua eytan alsn!' dedi.

Kz, ahr kapsn kapamadan nce bu szleri duymutu.

Odaya girdiinde, yal adam ona, 'Nasl?' diye sordu; kz biraz dudaklarn srarak,
'Yapacak,' dedi ve Hauke'nin karsna, kaba yontulmu tahta iskemleye oturdu; bu
nesneler o zaman k akamlarnda evde yaplrd. Bir ekmeceden krmz ku rgeli
beyaz orab alarak rmeye balad; zerindeki uzun bacakl ilemeler, sanki balkl
kuuyla leylekti. Hauke onun karsnda hesaba dalm oturuyor; Set Beyi, arkalkl
iskemlesinde dinleniyor ve uykulu gzleriyle Hauke'nin kalemine bakyordu. Masann
zerinde, Set Beyi'nin evinde her zaman olduu gibi ya mumlar yanyor ve kurunla
tutturulmu olan her iki pencere dardan kapaklarla rtlm olup, ierden vidalanm
bulunuyordu; rzgr istedii gibi saldrsn. Hauke ara sra ban iten kaldrarak bir an
iin kulu oraplara ve kzn dar ve dingin yzne bakyordu.

Bu srada arkalkl iskemleden birdenbire yksek bir horlama sesi iitildi; genler
arasnda ara sra bak ve glmseyiler gidip geliyordu; sonra soluk alma sesi yava
yava yatt. Belki de biraz konuabilirlerdi, ama Hauke ne konuacan bilmiyordu.

Sonunda kz rgsn yukar kaldrp da ku ilemeleri btn uzunluklaryla ortaya


knca, Hauke masa zerinden alak bir sesle, 'Elke,' dedi, 'bunlar nerde rendin?'

Kz, 'Neyi renmiim?' diye karlk verdi.

'Ku rgsn.'

'Bunlar m? Set boyunda oturan Trin Jans'tan, o ok ey biliyor; eskiden bir kez benim
bykbabamn yannda da alm.'

'Sen, belki de o zaman henz domamtn.'

'yle sanrm. Ama o, sonradan da sk sk evimize gelirdi.'

'O kadn kular sever mi ki? Ben yalnzca kedileri sevdiini sanyordum!'

Elke ban sallayarak yant verdi: 'rdek yetitirip satyor, ama geen ilkyaz sen onun
ankarakedisini ldrdkten sonra, arkadaki ahrnda sanlar ortaya km, imdi
evinin nnde baka bir ahr yapmak istiyormu.'

Hauke dilerinin arasndan hafif bir slk alarak, 'yle mi? Demek, topran yksek
yerine bunun iin ta ve toprak tam! Ama sonra i yola sokulmu olur; acaba bunun
iin izni var m?' diye sordu.

Elke, 'Bilmiyorum...' dedi.

Ama Hauke son sz yle yksek sesle sylemiti ki, Set Beyi uykusundan uyanverdi
ve fkeyle, bir birine bir tekine bakarak, 'zin mi? Ne izni? Bu da ne demek?' diye
sordu.

Ama sonra Hauke ona konuyu anlatnca, glerek onun omzunu okad ve 'nemli
deil, i yol yeterince genitir; rdek kmeslerine de karmaya balarsa, Tanr Set
Beyi'ne kolaylk versin!' dedi.

Onun, yal kadnn rdeklerini farelere yelemesi Hauke'nin gcne gittiyse de, bu
bahaneyle yetindi. Yeniden sze balayarak, 'Ama beyimiz, unu ya da bunu biraz
imdiklemek sanrm iyi olur; kendiniz el atmak istemiyorsanz, setlerin dzenine
bakmas gereken vekili imdikleyin!' dedi.
Set Beyi, 'Sen ne diyorsun olum?' diyerek tmyle doruldu ve Elke de orabn
indirerek kulak kabartt. Hauke:

'Evet beyimiz,' dedi, 'Artk ilkyaz denetimini yaptnz; oysa Peter Jansen toprandaki
zararl otlar hl ortadan kaldrmam; yazn saka kular, orada diken iekleri
evresinde yine neeyle oynayacaklardr! Bir de tam onun yannda ve seddin dnda,
kimindir bilmiyorum, asl beikler var; hava gzelken oras, oynayan kk ocuklarla
doluyor; ama... Tanr bizi selden korusun!'

Yal Set Beyi'nin gzleri gittike byyordu.

Hauke, '...ve sonra,' diye konumasn srdrrken, Set Beyi:

'Sonras da m var olum, daha bitmedi mi?' dedi ve sesinin tonundan, kk uann
szlerinin artk ona fazla gelmeye balad anlalyordu.

'Evet sonra beyimiz, yardmcnz Harders'in iman kz Vollina'y tanrsnz; hani her
zaman babasnn atlarn tarladan getirir, ama yuvarlak baldrlaryla yle hop diye
ksran zerine atlad zaman, hep seddin inii boyunca gider!'

Hauke ancak imdi ayrmna vard ki, Elke akll gzlerini ona dikmi ve hafife ban
sallyordu.

Sustu, ama masa zerinde patlayan bir yumruk kulaklarn nlatt; Set Beyi, 'Burada
biraz hava esmeli!' diye bard. Hauke, birdenbire grleyen bu ay sesi gibi sesten
biraz korkar gibi oldu: 'Ceza! Bu imana ceza yaz Hauke! Bu kz geen yaz da rdek
palazn armt! Evet, evet, yaz!' diye yineledi ve Hauke'nin duraksadn grnce,
'Drt bile olabilir!' dedi.

Elke, 'Baba, rdekleri susamuru kapmam myd?' diye sordu. 'Hem de byk bir
samur!'

Yal adam hzl hzl soluyordu: 'Sanrm iman Vollina ile samuru birbirinden
ayrabilirim! Hayr, hayr, bunlar drt palazd. Hauke, senin sz ettiin teki konuya
gelince; ilkyaz gn Ba Set Beyi'yle birlikte evimde kahvalt yaptktan sonra zararl ot
ve ini dediin yerlerden gemi, ama byle eyler grmemitik'. Sonra Hauke ile kzna
birka kez anlaml anlaml ban sallayarak ekledi: 'kiniz de Tanr'ya kredin ki, Set
Beyi deilsiniz! nsann ancak iki gz var, ama grmek iin yz tane gerek! Yeni
setlerin samanlanmasyla ilgili hesaplar alp gzden geir, Hauke; heriflerin hesab
genellikle ok dzensiz oluyor!'
Sonra yeniden arkalkl iskemlesine yaslanarak vcudunu birka kez sallad ve biraz
sonra dertsiz bir uykuya dald.

***

Bu tr konumalar akamlar sk sk yinelenirdi. Hauke'nin keskin gzleri vard ve


birlikte oturduklar zaman, set ilerindeki zararl davran ya da savsaklamalar yal
Set Beyi'nin gznn nne sermekten geri kalmazd; teki de her zaman grmezlikten
gelmediinden, ynetimde birdenbire bir canlanma oldu. nceleri eski engelikle,
srekli su ileyenler, imdi beklenmedik bir anda sulu ya da enge parmaklarna
vurulduunu grerek, istemeyerek ve ararak, vurularn nereden geldiini anlamaya
alr gibi evrelerine bakndlar. Ba uak Ole de elinden geldiince geni bir evreye
haber yaymay ve bylece Hauke ile su orta olmas gereken babasna kar bu
evrede honutsuzluk yaratmay savsaklamad. Kendilerine zarar gelmeyen ya da bu ile
bir ilgileri olmayan kimselerse glyor, delikanlnn sonunda yal adamn yetkilerini
kullanmasn saladn grerek seviniyor ve, 'Yazk ki ocuun yeterince topra yok;
yle olsa o da ilerde, eskiden yaam olanlar gibi bir Set Beyi olabilirdi; yal
babasnn birka dnmyse bu i iin yeterli deil!' diyorlard.

Gzde Ba Set Beyi olan ile mdr denetime gelince, kendisini kahvaltya alkoyan
yal Tede Volkerts'i batan aa szerek, 'Gerekten Set Beyi, dndm gibi siz on
yl daha genlemisiniz; bu kez beni btn nerilerinizle honut ettiniz; btn bunlar
bugn baarabilseydik!' demiti.

Yal adam glmseyerek, 'Olur, olur soylu efendimiz; uradaki kaz kzartmas g verir
umarm, ok kr gen ve canlym!' dedi ve sonra Hauke'nin ortalkta olup olmadn
anlamak iin odada evresine baknarak, arballkla, 'Bylece Tanr'nn izniyle daha
birka yl grevimin banda kalabileceimi umuyorum,' diye ekledi.

Ba Set Beyi ayaa kalkarak, 'Dostum Set Beyi! imdi bu barda bunun onuruna
birlikte boaltalm!' dedi.

Kahvalty hazrlam olan Elke, tam bardaklar nlarken hafif bir glle oda
kapsndan kmt. Sonra bir kapla mutfaktan yemek artklarn alarak, bunlar d
kapnn nnde kmes hayvanlarna atmak niyetiyle ahrdan geti. Ahrda Hauke Haien
ayakta duruyor ve hava bozuk olduu iin imdiden yukar alnan ineklerin yemliklerine
atalla kuru ot atyordu. Kzn geldiini grnce ataln yere dayayarak, 'Ne var Elke?'
dedi.

Kz durdu ve iaretle, 'Evet Hauke, sen u anda ierde olmalydn,' dedi.


'yle mi? Niin Elke?'

'Ba Set Beyi ev sahibini vd.'

'Ev sahibini mi? Bundan bana ne?'

'Hayr, Set Beyi'ni vd diyorum.'

Gen adamn yz kpkrmz oldu, 'Bununla sz nereye ekmek istediini pek iyi
anlyorum!' dedi.

'Yalnz, kzarmakla olmaz Hauke, Ba Set Beyi'nin vd kimse, aslnda sensin!'

Hauke glmseyerek, 'Sen de varsn Elke!' dedi.

Ama o, kafasn sallayarak, 'Hayr Hauke, ben evde yalnzca yardm ettiim zaman bizi
vmezlerdi. Ben ancak hesap yapmasn biliyorum, sense darda Set Beyi'nin grmesi
gereken her eyi gryorsun, sen beni getin!' dedi.

Hauke ekingen bir tavrla, 'Ben byle dnmemitim; hele seni hi zmek
istemezdim,' dedi ve bir inein kafasn yana evirerek: 'Gel Alakrmz, atalm yeme
sakn; baka her eyi yiyebilirsin,' diye ekledi.

Kz biraz dndkten sonra, 'Bunun beni zdn sanma Hauke, bunlar erkek iidir,'
dedi.

O zaman Hauke kolunu kza doru uzatarak, 'Elke, bunun iin elini ver,' dedi.

Kzn koyu karaya alan kalarnn altn derin bir kzllk brd, 'Niin? Yalan
sylemiyorum ki!' diye karlad.

Hauke yant vermek istediyse de, kz ahrdan kmt bile; atal elinde olduu halde,
darda rdek ve tavuklarn evresinde barmasn dinleyerek olduu yerde kald.

***

Hauke'nin ie girmesinin nc ylnda, ocak aynda, yerli deyile Eisboseln (14) ad


verilen k bayram dzenlenecekti. Ky rzgrlar durunca, srekli dondan dolay
tarlalar arasndaki btn ukurlar salam ve dz bir kristal yzeyle rtlmt; bylece
blnm olan toprak paralar, hedefe frlatlmas gereken kurunla doldurulmu kk
aa krelerin atlmas iin geni bir yol oluturuyorlard. Gn ar hafif bir kuzeydou
rzgr esiyor ve her ey yolunda gidiyordu; denizden kazanlm alann dousunda
bulunan ve geen yl kazanm olan kiliseli kyn adamlarna yarma iin meydan
okunmu ve onlar da yara girmeyi kabul etmilerdi; her iki yandan dokuz atc seilmi
ve yargcyla yargclar kurulu yeleri de saptanmt. Kukulu atlar konusunda
kacak tartmalar kendi aralarnda konuacak olan bu kurula, her zaman konuyu ak
olarak grebilen ve zellikle akll saylmaktan baka konumada da usta olan
delikanllar seilirdi. Herkesten nce, Set Beyi'nin ba ua Ole Peters bunlardan
biriydi. O, 'Siz eytan gibi atmaya bakn, gevezelii ben bedava da yaparm,' diyordu.

Bayramdan bir gn nceki akamst, geest (15) zerindeki kilise meyhanesinin yan
odasnda, son olarak bavuran istekliler iin karar vermek zere, atclardan birou
toplanmt. Hauke Haien de bu istekliler arasndayd. Kreyi atmaya alk olan
kollarna gvenmekle birlikte, bata yarmaya katlmak istememiti; nk oyunda
onurlu bir yer alm olan Ole Peters'in, kendisini oyundan karmasndan korkuyor ve
yenilmekten ekiniyordu. Ama Elke, 'Bunu gze alamaz; nk yalnzca bir gndeliki;
senin babansa inek ve at sahibi ve kyn de en akll adam,' diye son dakikada onun
kararn deitirmiti.

Kz, 'Ama, yine de beni oyundan karrsa?' diye duraksayan Hauke'ye glmseyerek
koyu gzleriyle baktktan sonra, 'O zaman akamleyin efendisinin kzyla dans etmek
isterse, avcunu yalasn,' demi ve Hauke de yiite ban sallamt.

imdi, oyuna katlmak isteyen genler yerek ve ayaklarn yere vurarak kilise
meyhanesinin nnde duruyor ve meyhanenin yanndaki ta kilise kulesinin ucuna
bakyorlard. Yazn kyn tarlalarnda yem bulan papazn gvercinleri, u anda yiyecek
aradklar kyllerin iftlik ve ambarlarndan gelerek gerisinde yuvalarnn bulunduu
kilise padavra tahtalarnn altnda gzden yittiler. Batda, denizin zerinde parlak bir
akam kzll vard.

Delikanllardan biri, 'Yarn hava gzel olacak,' dedi ve 'ama souk; ok souk,' diyerek
hzl hzl gidip gelmeye balad. Artk gvercinlerin umadn gren ikincisi eve
girdi ve kulan vererek kapnn nnde durdu; ierden cokulu konumalar
duyuluyordu; Set Beyi'nin kk ua da onun yanna sokuldu. teki, 'Dinle Hauke,
imdi senden sz ediyorlar,' dedi. erden Ole Peters'in ak ak, 'Kk uaklarla
genler bu yarmaya katlamazlar,' diye baran atlak sesi duyuluyordu.

teki, Hauke'nin yeninden tutarak onu kapya doru ekmek isterken, 'Gel, burada sana
ne fiyat bitiklerini renebilirsin,' dedi.

Ama Hauke kendisini ekerek uzaklat ve 'Onlar bizi dinlemek iin darda
brakmadlar,' diyerek yeniden evin nne kt.
Evin nnde duran nc istekli, 'Korkarm benim iin de bir engel karacaklar;
henz yam on sekiz, keke vaftiz czdanm istemeseler! Hauke, ba uanz seni de
dta brakacak,' diyordu.

Hauke ayayla yoldaki bir taa vurarak, 'Evet dta; yalnzca ierde deil,' dedi.

eride grlt gittike artt ve sonra yava yava yatt. Dardakiler, yukarda kilise
kulesinin tepesine hafif kuzeydou rzgrnn arptn duydular. Konumalar dinleyen
delikanl yeniden onlarn yanna geldi. On sekiz yandaki delikanl, 'eride kimden sz
ediyorlard?' diye sordu. teki, Hauke'yi gstererek, 'te ondan,' diye anlatmaya
balad; 'Ole Peters onu ocuk saymak istiyor, ama tekiler buna kar kyorlard. Jess
Hansen, onun babasnn hayvan ve arazisi olduunu sylyor, Ole Peters ise, 'Evet, on
arabalk toprak,' diye baryordu. Sonunda Jess Hansen ortaya atlarak onlar
susturdu ve 'Size biraz ders vereyim; syleyin bakalm, kyn birinci adam kimdir?'
diye bard. Herkes dnmek ister gibi susmutu; biri, 'Bu sanrm Set Beyi olsa
gerek,' dedi. Sonra hepsi de, 'Peki, Set Beyi olsun,' dediler. Ole Hansen yeniden, 'Ama
Set Beyi kimdir? imdi bunu iyice dnn bakalm!' diye bard. Bunun zerine,
ikincisi hafife glmeye balad, sonunda odada kahkahadan baka bir ey
duyulmuyordu. Jess Hansen, 'yleyse onu arn; Set Beyi'ni kapdan kovamazsnz,'
dedi. Sanrm hl glyorlar; Ole Peters'in sesi artk duyulmuyor,' diyerek haberi
tamamlad.

Hemen hemen ayn anda odann kaps ald ve souk gecede, 'Hauke... Hauke Haien!'
diye barld duyuldu. Hauke ieriye kotu. Artk Set Beyi'nin kim olduu
konusundaki szleri duymuyor ve o anda kafasndan geen eyleri de hi kimse
bilmiyordu.

Bir sre sonra, efendilerinin evine yaklatnda, Elke'nin aada, yukarya kan
yolda, itin yannda durduunu grd; ay beyaz donla rtlm usuz bucaksz
otlan zerinde parlyordu.

Kz, el iaretiyle, 'Ne oldu, gze ald m?' diye sordu.

'Elinden gelse, neler yapar kim bilir!'

'Peki, sonu?'

'Evet Elke, yarn denemem iin izin verildi.'

Elke, 'yi geceler Hauke!' dedi ve tepecie karak eve girdi; Hauke de yava yava
onun arkasndan gitti.
***

Seddin i blmnde douya doru uzanan geni otlak alanda, ertesi gn leden sonra
byk bir insan kalabal toplanmt; bunlarn kimi zaman kprdamadan durduu, kimi
zaman da aa krenin imdi gndz gneiyle dondan alm olan alanda iki kez
frlatlmasndan sonra, arkalarnda bulunan uzun ve alak evlerden yavaa ileriye
doru yrdkleri grlyordu. Eisboseln oyuncular ortada, gerek ovadaki ve gerek
tepeciklerin zerindeki evlerden gelen ve onlarla ilgisi bulunan yallar ve genlerce
evrilmilerdi; yal erkekler uzun palto giymi, dnceli dnceli ksa pipolarn
iiyor, kadnlar barts balam ve yelek giymi, ocuklarn ya ellerinde tutuyor ya
da kucaklarnda tayorlard. Yava yava zerinden geilen donmu hendeklerdeki
keskin kam ularnn arasndan, leden sonraki zayf gnein solgun klar
parlyordu. ok souktu, ama oyun durmakszn sryordu. Hepsi de uan kreyi
izliyorlard; nk, btn kyn onuru bugn buna balyd. Takmlarn yargclarndan
biri, ak; teki, kara demir ulu denek tayorlard. Bu denekler ya sessiz bir
beenmeyle ya da kar tarafn alayc kahkahalar arasnda, krenin ulaabildii son
noktaya, donmu yere aklyordu. Kimin kresi daha nce hedefe varrsa, kendi takm
iin oyunu kazanm saylrd.

Bu kadar insann arasnda konuan azd; ancak ok iyi bir at yapld zaman genlerin
ya da kadnlarn bard duyuluyordu; ya da yallardan biri piposunu azndan
karyor ve iyi szler syleyerek bununla at yapann omzunu okuyordu: 'Zacharias
bunun iyi bir at olduunu syledi ve karsn at deliinden att,' ya da, 'Senin baban
da byle atard, Tanr onu sonsuz rahmetine kavutursun,' ya da bunun gibi baka gzel
szler sylerlerdi.

lk atta Hauke'nin talihi yaver olmad; tam kolunu arkasna kaldrarak kreyi frlatmak
isterken, biraz nce gnei rten bulut ekildi ve k gzn ald; bu nedenle at ksa
geldi ve kre ukura derek hava kabarcklar ieren buzda saplanp kald.

Onu destekleyenler, 'Saylmaz, saylmaz, Hauke bir daha frlat!' diye bartlar.

Ama teki takmn yargcs buna kar kt, 'Saylmas gerekir, atlan atlmtr!' dedi.

Genler, 'Ole, ole! Nerde bu Tanr'nn belas' diye bartlar.

teki yetierek, 'yle barmayn bakalm, Hauke'ye yardm m gerekiyor? Ben de yle
olacan kestirmitim aslnda!' dedi.

'yle deil, Hauke'nin bir daha atmas gerek; aznn laf yaptn gster bakalm.'
'Gsteriyorum ite...' dedi ve kar takmn yargcsna bir sr anlamsz sz syledi.
Baka zaman azndan akan keskin tmcelere hi benzemiyordu bunlar. Kz, atk
kalaryla onun yannda duruyor ve fkeli gzleriyle ona bakyordu; ama kadnlarn oy
hakk olmad iin bir ey syleyemedi.

teki yargc, 'Sylediklerinin hibir anlam yok; nk akln sana yardm etmiyor;
gne, ay ve yldz, hepimiz iin de eit olarak her zaman gkte bulunuyorlar, at yapan
beceremedi ve her at saylr!' diyordu.

Onlar byle, bir sre daha karlkl konutular; ama sonuta ba hakem, Hauke'nin at
yinelememesinde karar kld.

Tepe adamlar, 'leri!' dediler; onlarn yardmc yargclar kara denei yerden ekip
kard ve atacak kimse, numarasnn arlmas zerine orada durarak kreyi ileriye
frlatt. Set Beyi'nin ba ua ata bakmak isterken Elke'nin yanndan gemek zorunda
kalmt. Kz ona, 'Bugn akln kimin hakk iin evde braktn?' diye sordu.

tekinin geni yznde akadan iz kalmamt; byk bir fkeyle, 'Senin hakkn iin,
nk sen de kendini unuttun!' dedi.

Kz biraz dorularak, 'Git Ole Peters, ben seni tanyorum,' diye yant verdi; ama teki
bunlar duymam gibi ban evirdi. Oyunla birlikte kara ve ak denekler de
ilerliyordu. Hauke'ye atmak iin yeniden sra gelince kresi yle uzaa frlad ki, hedef
olarak konan kirelenmi beyaz fya ak olarak vurduu grld. imdi o gl bir
yiit olmutu; nk gerek matematik ve gerek at sanatyla ocukluunda her gn
uramt. Kalabaln iinden, 'Ey Hauke! Bu yle bir vurutu ki, ba melek Mikail
kendisi atm gibi oldu,' diye bir ses duyuldu; yal bir kadn pasta ve ikiyle ona doru
yaklaarak bir bardak doldurduktan sonra, 'Gel baralm, kedimi ldrdn zamana
gre bugn daha gzel!' dedi. Hauke bakt ve bunun yal Trin Jans olduunu grerek,
'Teekkr ederim nine, ama ben bunu imem,' dedi ve elini cebine sokarak yeni bir
marklk karp eline sktrd, 'Al bunu ve barda da kendin i; bylece barm
oluruz!' dedi.

Yal kadn, 'Doru Hauke!' dedi ve onun szne uydu: 'Haklsn, benim gibi yal bir
kadn iin bylesi daha iyidir!'

Hauke, kadn sepetle uzaklarken, 'rdeklerin nasl?' diye bardysa da, teki yzn
evirmeyip ancak kafasn ve buruuk ellerini havada sallad: 'Yok, yok Hauke;
hendekte san ok, Tanr bana sabr versin, baka bir geim yolu bulmam gerek!'
diyerek iki ve pastalarn sunmaya balad.
Sonunda gne artk seddin gerisinde batmt; onun yerinde kzl ve meneke renginde
hafif bir k ykseliyor, ara sra, bir an iin altna batm gibi grnen kara kargalar
uup gidiyordu. Akam olmu, ama tarlalar zerindeki insan kalabal, artk uzakta
bulunan evlerden fya doru yryordu. Sra ovallara gelmiti; Hauke'nin atmas
gerekiyordu.

Kirelenmi f, imdi sedden dzle inen geni akam glgesinde apak grnyordu.
Tepelilerden biri etin savam srasnda, 'Onlar bu seferlik meydan bize brakacaklar
sanrm!' diyordu; nk onlar en azndan on say ilerdeydiler.

Sras gelen yarmac, o anda zayf vcuduyla kalabaln arasndan ilerledi; uzun Fries
yznden bakan kl rengi gzleriyle ilerdeki hedefi szd, sallanan ellerinde kre
vard.

Bu srada, Ole Peters'in atlak sesiyle, kulann dibinde, 'Ku sana ar geliyor ha?
Onu kl renginde bir mlekle deitirelim mi?' dediini duydu.

Hauke dnerek sert gzleriyle ona bakt: 'Ben ova iin atyorum, sen hangi taraftansn?'

'Bana gre, ben de oradanm. Sen Elke Volkerts iin atyorsun ya!'

Hauke, 'ekil!' diye bararak yeniden at konumuna geti. Ama Ole, bayla ona daha
ok yaklamaya balad. O anda, daha Hauke zor bir giriimde bulunmadan nce bir el
Ole'yi geriye ekerek, glen arkadalarnn arasna yuvarlad. Bunu yapan eller byk
deildi, nk Hauke bir aralk ban evirdii zaman, Elke Volkerts'in, giysisinin
yenini dzelterek yannda durduunu grd; koyu renkli kalar scak yznden fke
sayordu.

Hauke, kolunun elik gibi glendiini duyumsad; eilerek kreyi elinde birka kez
tartt ve sonra frlatt; her iki taraf susup bir slk sesi kararak havada uan kreyi,
gzleriyle izlediler. Krenin, at alanndan ok uzakta, birdenbire bararak set
zerinden uup gelen bir martnn kanatlarnn arkasnda gzden yittii grld ve
hemen arkasndan hedef olan uzaktaki fya arpt duyuldu.

Ovallar, 'Yaaaa Hauke!' diye baryor ve kalabaln iinden, 'Hauke... Oyunu Hauke
kazand!' diye sesler duyuluyordu.

Ama o, kendisini evreleyen insanlarn arasndaki birinin elini yakalamt. Onlarn


yeniden, 'Ne bakyorsun Hauke? Kre hedefi buldu!' diye seslenmesi zerine, yine de
yerinden kprdamayp ancak ban sallad; yalnzca kk elin skca kendi eline
sarldn duyumsadnda, 'Sanrm haklsnz; imdi ben de kazandma inanyorum!'
dedi.

Sonra btn kalabalk geriye akmaya balad; Hauke ile Elke de Set Beyi'nin topra
yanndan yukar karak meyhaneye giden yolda kalabalktan ayrldlar. Elke odasna
giderken, Hauke de yksekliin gerisindeki ahr kapsnn arkasnda durarak, koyu
renkte insan kalabalnn, dans iin hazrlanm olan kilise yanndaki meyhaneye doru
yava yava yrdn grd. Karanlk ar ar, geni alann zerine kyor ve
evre gittike sessizleiyordu; ancak gerideki ahrdan hayvanlarn sesleri duyuluyordu.
Tepedeki meyhaneden klarnetlerin sesini duyar gibi oldu. O srada, kede bir giysi
hrts iitti; biri, kk ve sert admlarla tarladan tepeye kan patikadan aa
iniyordu. Sonra karanlkta biimini grd ve onun Elke olduunu anlad; o da
meyhaneye dansa gidiyordu. Birden tepesi att; onun arkasndan yetiip birlikte
gitmeleri gerekip gerekmediini sormak istedi. Ama, Hauke kadnlarn gznde bir
kahraman deildi. Bu nedenle durakald ve karanlkta onu gzden yitirdi.

Onun arkasndan yetime tehlikesi ortadan kalknca, o da kilise yanndaki meyhaneye


varncaya dek ayn yoldan gitti; evin nnde ve geenekte kaynaanlarn konumalar,
barmalar ve kemanlarla klarnetlerin sesi kulaklar nlatyordu. Kimseye
grnmeden salona girdi; buras byk deildi ama yle kalabalkt ki, insan bir adm
tesini bile gremiyordu. Sessizce kapya yasland ve kpr kpr olan kalabala bakt;
insanlar ona ldrm gibi geliyordu; birinin kp da leden sonraki yarmay ve
daha bir saat nce yar kimin kazandn anmsayarak kendisini rahatsz etme olasl
yoktu; herkes kendi kz arkadana bakyor ve onunla evrede dnyordu. Onun
gzleriyse ancak birini aryordu; sonunda, ite orada! Kz, setba yardmcsnn olu
olan yeeniyle dans ediyordu; ama biraz sonra onu gzden yitirdi; nnde ancak tepeden
ve ovadan gelmi, onun ilgisini ekmeyen baka kzlar vard. Sonra keman ve klarnetler
birdenbire sustu; dans bitmiti ama az sonra yeniden balad. Hauke, Elke'nin szn
tutup tutmayacan ve nnden Ole Peters ile dans ederek geip gemeyeceini
dnyordu. Az kalsn baracakt; sonra... evet, ama ne istiyordu ki? Elke'nin bu
dansa hi katlmak istemedii grlyordu. Sonunda bu dans da bitti ve sonra, burada
yeni moda olan iki adml baka bir dans balad. Mzik delicesine alyor, delikanllar
kzlara saldryor ve duvarlarda klar oynayordu. Hauke, dans edenleri tanmak iin
boynunu uzatarak bakt. te orada nc iftte Ole Peters'i grd, acaba ei kimdi?
Kzn nnde duran iriyar bir oval delikanl onun yzn rtyordu. Dans srerken
Ole arkadayla dnd; Hauke az kalsn, 'Vollina, Vollina Harders!' diye baracakt ve
rahat bir soluk ald. Ama acaba Elke neredeydi? Dans etmek iin e mi bulamamt;
yoksa Ole ile dans etmek istemedii iin herkesi de geri mi evirmiti? Mzik yine
sustu, sonra yeniden dans balad; ama Hauke, Elke'yi yine gremedi. Orada Ole hl
kollarnda iman Vollina'y gezdiriyordu. 'Evet, evet, Jess Harders de yaknda bir
dematndan (16) kendisine yallk pay ayrmak zorunda kalacak,' dedi Hauke, 'Ama,
Elke nerede acaba?'

Kapnn yanndan ayrlarak salondaki kalabaln arasnda ilerledi, birdenbire kendisini


bir kede yal bir arkadayla oturan Elke'nin karsnda buldu. O ince yzyle ona
doru bakarak, 'Hauke!' diye seslendi, 'Sen burada msn? Seni hi dans ederken
grmedim!'

'Ben dans etmiyorum!'

'Niin Hauke?' Sonra biraz dorularak, 'Benimle dans etmek istemez misin? Ole Peters'i
geri evirdim; artk bir daha yanma gelemez!' dedi.

Ama Hauke, hi dnmeden, 'Teekkr ederim Elke, ben iyi dans bilmem, sonra bize
glerler de...' dedi; birden duraklayarak, sanki szn gerisini onlara brakalm der gibi
kl rengi gzleriyle ona tatl tatl bakt.

Kz alak sesle, 'Ne demek istiyorsun?' diye sordu.

'Demek istiyorum ki Elke, bugn, benim iin olanlardan daha gzel sonulanamazd!'

'Evet, sen oyunu kazandn!'

Kza anmsatmak ister gibi ok yava sesle, 'Elke!' dedi.

Kzn yzn scak bir ate brd, 'Haydi syle, ne istiyorsun?' diyerek gzlerini yere
dikti.

Bir delikanlnn kz arkadan dansa kaldrmas zerine, Hauke sesini ykselterek,


'Elke, daha iyisini kazanm olmak isterdim!' dedi.

Kz gzlerini bir sre daha yerde dolatrdktan sonra, yava yava kaldrd ve
kendisine zg dingin gc gsteren bir bakla onun gzlerine bakt. Hauke, btn
bedenini bir yaz havasnn sardn duyumsad.

'Hauke, yrein ne istiyorsa yle yap; sanrm birbirimizi tanyoruz!'

Elke o akam artk dans etmedi. Sonra birlikte eve giderken de birbirlerinin ellerini
skca tutuyorlard. Sessiz vadinin zerinde, gkyznde yldzlar parlyor; hafif dou
rzgr dondurucu bir souk getiriyordu; ama onlar, ilkyazm gibi yakalarn bile
kaldrmay dnemeyerek yryorlard.

***
Hauke, belirsiz bir gelecekte bir ie girimek istiyor ve bununla bayram dingin ve
erinli geirmeyi dnyordu. Bu amala, ertesi pazar kente, yal kuyumcu
Andersen'e giderek salam bir altn yzk smarlad. Kuyumcu, 'Parmanz uzatn
bakalm, lelim!' szleriyle onun yzkparman yakalayarak, 'Parman, sizlerde
grld gibi pek kaln deilmi,' dedi. Ama Hauke kk parman uzatarak, 'Buna
gre lseniz daha iyi olur,' diye karlk verdi.

Kuyumcu biraz aknlkla ona baktysa da, kyl genlerin ne dndnn kendisini
ilgilendirmediini belli eder gibi aldrmayp, 'Byle bir eyi sanrm kadn yzkleri
arasnda bulabiliriz!' dedi. Hauke'nin iki yanana ate bast. Kk altn yzk onun
sereparmana uyuyordu. Bunu hzla alarak fiyatn parlak gmle dedi. Sonra
trendeymi gibi yrei arparak yz yeleinin cebine soktu. O gnden beri, onu,
sanki yelek cebi yzk tama cebiymi gibi, coku ve gururla tad.

Aradan bir yl geti, yzk bir yelekten ikinci yelein cebine aktarld. Ondan
kurtulmak iin hl bir frsat dmyordu. Kimi zaman bu amala dorudan doruya ev
sahibinin karsna kmay da istemedi deil; babas da burann yerlisi deil miydi?
Ama biraz yatt zaman dnd ki, Set Beyi onun bu davrann, ancak glerek
karlayabilirdi.

Bylece o ve Set Beyi'nin kz, birbirlerine bir ey syleyemeden yaadlar; kz da


utanarak susuyordu, ama ikisi de, her zaman sanki el eleydiler.

Szn ettiimiz k bayramndan bir yl sonra, Ole Peters iini brakarak Vollina
Harders ile evlendi. Hauke hakl km, yal adam, kendi payn ayrmt. imdi
iman kzn yerine ksra tarlaya neeli damat gtryor ve belirttiimiz gibi, dnte
her zaman sedde doru kyordu. Hauke ba uak olmu ve onun yerine bakas
alnmt. Her ne denli Set Beyi, 'Kk uak daha iyi; o bana hesap kitap ilerinde
gerekiyor!' diyerek nce onu ykseltmek istemediyse de, Elke buna kar gelerek, 'Baba,
o zaman Hauke de gider!' demi ve bylece yal adam korkarak onu ba uakla
ykseltmiti. Bununla birlikte, Hauke, set beylii ilerine de yardm ediyordu.

Ancak bir yl daha getikten sonra, Hauke babasnn durumundan ve yazn birka gnck
kendi evinde kalmann ona yetmediinden sz etmeye balad. Babasnn zldn ve
kendisinin de buna dayanamadn sylyordu.

Bir yaz akam alacakaranlkta, ikisi de kapnn nndeki byk dibudak aacnn
altnda duruyorlard. Kz bir sre sessizce aacn dallarna baktktan sonra yant verdi:
'Ben bir ey sylemek istemiyorum Hauke, kendin uygun karar verirsin!'

Hauke, 'O zaman sizin evden gitmem gerekecek ve bir daha da gelemem!' dedi; bir sre
susarak seddin gerisindeki denize dalan akam kzllna baktlar.

'Kendin bilirsin. Bu sabah babamn yanna gitmitim, onu arkalkl iskemlesinde uyurken
buldum. Resim kalemi elindeydi, izgi tahtas yar yarya resmedilmi, masada
yatyordu; uyanarak benimle bir eyrek saat konutuktan sonra gitmek istediim zaman,
sanki son kez gryormuuz gibi korkuyla elimden tutarak ekti; ama...'

Hauke onun konumay srdrmekten ekindiini grnce, 'Ama... ne?' diye sordu.

Kzn yanaklarndan birka damla ya akyordu: 'Babam dnyorum. nan bana, senin
yokluun ona ok ar gelecek!' Sonra, sanki konumak iin cesaret toplar gibi, 'Onun,
lm gnne hazrlandn duyumsar gibi oluyorum!' diye ekledi.

Hauke yant vermedi; cebindeki yzk sanki kprdar gibiydi; ama daha o elinde
olmadan kendisi iin bir lm-yaam sorunu olan isteiyle ilgili korkusunu yenemeden,
Elke konumasn srdrd: 'Hayr, kzma Hauke, inanyorum ki, sen bizi byle de
brakmazsn!'

Birdenbire kzn ellerini yakalad. Kz da kar gelmedi. Genler daha bir sre, ortal
karan karanlkta yan yana durdular. Sonra elleri birbirinden ayrld ve her biri kendi
yoluna gitti.

Yukar doru ykselen rzgr, dibudak aacnn yapraklarn hrdatt ve evin


nndeki pencerelerin kapaklarn sallad; yava yava gece bastryor ve usuz
bucaksz dzl bir sessizlik perdesi rtyordu.

***

Hauke, Elke'nin araclyla bildirerek Set Beyi'nin yanndaki hizmetinden ayrld.


imdi evde iki yeni hizmeti vard. Birka ay getikten sonra, yal Tede Haien ld.
Ama lmnden nce Hauke'yi yanna ararak zayf sesiyle konumaya balad:
'ocuum, yanma otur, yaknma gel, yanmda kim var diye korkmana gerek yok.
Yanmda ancak, Tanr'nn beni armaya gelen koyu renkli melei olabilir!'

zgn gen, yatan kysna, tam onun yanna oturarak, 'Daha ne gibi syleyeceklerin
varsa syle baba!' dedi. Yal adam, 'Evet olum, bir konu daha var,' diyerek ellerini
yorgann zerine uzatt. 'Daha genliinin yarsnda, Set Beyi'nin yannda ie girerken,
kafanda bir gn Set Beyi olma dncesi vard. Bu, beni de etkilemi, ben de yava
yava senin bu i iin uygun bir kimse olduunu dnmeye balamtm. Ama senin
mirasn byle bir memurluk iin ok kkt. Senin grevde bulunduun zamanlarda
kendimi skarak mlkm artrmay istiyordum.'
Hauke skca babasnn ellerini tuttu; yal adam da onu grebilecek gibi dorulmak
istedi: 'Evet, evet olum, orada dolabn en st ekmesinde belgeler var. Biliyorsun ki,
yal Antje Wohlers'in be buuk dnmlk bir tarlas vardr. Ama sakat ve yal olduu
iin artk yalnzca kira parasyla geinemiyordu; bylece ben o adamcaza her yl
Martini bayram sralarnda belirli bir para verdim; olduu zaman daha fazlasn da...
buna karlk o da tarlasn bana devretti; her ey yasaya gre oldu. imdi o da lm
deinde yatyor, biz ovallarn hastal olan kanser onu da yakalad; artk daha
ounu demek zorunda kalmayacaksn.'

Bir sre gzlerini kapadktan sonra, unlar da syledi: 'Bu pek ok deilse de, yanmda
yaadn zamankinden daha oktur. Bu dnyadaki yaamn srasnda sana yararl
olmasn dilerim!'

Yal adam, olunun teekkr szleri arasnda uykuya dald. Artk onun diyecek bir eyi
kalmamt; birka gn sonra da Tanr'nn koyu renkli melei onun gzlerini sonsuza dek
kapatt. Hauke de babasnn mirasna kondu.

Cenazeden bir gn sonra, Elke onun evine gelmiti. Hauke, 'Buraya uradn iin
teekkr ederim Elke!' dedi.

Elke, 'Ben yalnzca bakmak iin gelmedim; evinde rahat yaayabilesin diye burasn
biraz dzene sokmak istiyorum. Baban, hesap-kitap ve resim arasnda eve pek dikkat
edemedi; aslnda lm de bir evde karklk yaratr. Ben buraya yeniden yaam katmak
istiyorum,' dedi.

Hauke, kl gzleriyle ve tam bir gvenle Elke'ye bakarak, 'Peki dzenle bakalm; ben de
sevinirim!' dedi.

Sonra Elke ortal kaldrmaya balad: Hl ortada yatan resim tahtas temizlenerek
bodruma gtrld; izgi kalemleri, kurunkalem ve tebeirler dikkatle dolabn bir
gzne konarak kilitlendi; yardma arlan hizmeti kzla birlikte odadaki btn
eyalar baka ve daha iyi bir dzene sokuldu; sanki oda bym ve aydnlanmt. Elke
glmseyerek, 'Bunu ancak, biz kadnlar beceririz!' dedi. Hauke, babasnn yasna
karn mutlu gzlerle bakyor ve gerektiinde gen kza kendisi de yardm ediyordu.

Karanlk basmaya baladnda (o srada eyll balaryd) her ey tamam olunca, kz


onun elinden tuttu ve koyu gzleriyle ona iaretle, 'imdi gel ve akam yemeini bizimle
ye; nk babama, seni birlikte getirmek iin sz vermek zorunda kaldm. Daha sonra
da bu sessiz evine geri dnersin!' dedi.

Set Beyi'nin, pencere kapaklar kapanm ve masa zerindeki iki lambas yanm olan
byk odasna girdiklerinde, yal adam arkalkl iskemlesinde dorulmak istediyse de,
ar vcuduyla kerek, 'Eski dostlarn ziyaret etmen iyi oldu Hauke! Yakla, iyice
yakla!' dedi ve Hauke iskemlesiyle yanna gelince; yuvarlak iki eliyle onun ellerinden
yakalayarak unlar syledi: 'Evet olum, yalnzca dingin ol; nk er ya da ge hepimiz
leceiz; senin babansa en ktlerden deildi! Hey Elke, kzartmay masa zerine getir
de yiyip gcmz toplayalm! Bizim iin ok i var Hauke! Gz denetimi balad, set
ve savak hesaplar dnya kadar... seddin batdaki ykk blm... kafam karyor; ama
bereket versin, sen daha gensin; sen becerikli bir ocuksun, Hauke!'

Yal adam, btn iini ortaya dkt bu uzun sylevden sonra iskemlesine yasland ve
o anda Elke'nin kzartma tabayla ieriye girdii kapya doru zlemle bakarak,
'Hemen otur, bouna vakit geirmeyelim, souyunca tad kalmaz!' dedi.

Hauke oturdu; Elke'nin babasna ilerinde yardm etmek, ona doal bir ey gibi
geliyordu. Sonra, gz denetimi gelip yln da birka ay getii zaman, o da bu ilerin en
nemli blmn yapm bulunuyordu."

***

Bunlar anlatan retmen, durarak evresine baknd. Pencereye bir mart arpm ve
dardan, birinin geenekte ar izmelerini amurdan temizlemek ister gibi tepindii
duyulmutu.

Set Beyi ve yardmcs balarn kapya evirdiler. Set Beyi, "Ne var?" diye bard.
Banda deniz apkas olan, iriyar bir adam ieri girerek, "Bey, ben ve Hans Nickels,
ikimiz de grdk; Kr Atl seddin and yerde suya dald!" dedi. Set Beyi, "Bunu
nerde grdnz?" diye sordu.

"Bildiiniz gibi, anm olan ancak bir yer var; Hauke Haien'in denizden kazanlm
topraklarnn balad yerde... Jansen'in tarlasnda..."

"Bir kez mi grdnz?'

"Ancak bir kez; o da glge gibiydi, ama bu ilk olay olmayabilir."

Set Beyi ayaa kalkmt; bana doru dnerek, "Balayn, darda ykmn nereye
doru yol aldn bir incelemeliyiz!" dedi. Sonra haberciyle birlikte kapya doru
yrd; tekiler de yerlerinden kalkarak onlarn peinden gittiler.

Byk odada, retmenle yalnz kalmtk; imdi artk perdesiz pencereler evrede
oturanlarn omuzlaryla rtlmedii iin, dars aka grlyor, frtna kara bulutlar
gkyznde kovalyordu.

Yal adam, dudaklarnda dnceli ve acyan bir glmsemeyle hl yerinde


oturuyordu, "Buras ok sszlat, odama gelir misiniz? Ben burada oturuyorum. Bana
inann; set boyundaki bu havalar bilirim, bizim iin korkulacak bir ey yok," dedi.

Burada ben de titremeye baladm iin, bunu teekkrle kabul ettim; elimize birer k
alarak merdivenlerden bir at odasna ktk. Aslnda buras da batya bakyorsa da,
pencereleri koyu renkte yn kilimlerle rtlm bulunuyordu. Kitap rafnda birka kitap
ve onun yannda iki profesrn resimlerini grdm. Bir masann nnde byk bir
arkalkl iskemle vard. tenlikli ev sahibim, zerinde sacdan bir kazan bulunan ve
henz snmemi olan kk sobaya birka kmr atarak, "Biraz gesin, hemen parlar,
sonra bir bardak pun kaynatrm, bu zihni ak tutar!" dedi.

"Buna gerek yoktu; Hauke'nin yaamn sizden dinlerken gzme uyku girmez!"

"yle mi sanyorsunuz?" dedi ve rahata arkalkl iskemlesine yerleerek akll


gzleriyle bana iaret ettikten sonra, "imdi, nerde kalmtk... evet, evet, biliyorum,
ite..." diyerek konumasn srdrd:

"Hauke babasndan kalan mirasn bana geti; yal Antje Wohlers de yaama gzlerini
kapam olduundan, tarlas da oalmt. Ama babasnn lmnden ya da daha
dorusu onun son szlerinden sonra, onda, ocukluundan beri iinde tad bir ey
bym bulunuyordu. Kendi kendisine, yeni bir Set Beyi gerekirse, bunun iin en uygun
kimsenin kendisi olduunu yineleyip duruyordu. te bunu, bu ii bilmesi gereken ve
kyn en akll adam olan babas, onun mirasna son bir armaan eklemiti: Yine onun
yardmyla kazand Wohlers'in tarlas; bu ykselmeye doru ilk basamak olacakt.
nk, elbette bu bile yetersizdi. (Bir Set Beyi'nin elinde birok tarla olmas gerekti!)
Babas, yalnz yaad yllarda biraz kt kanaat geinmi ve onun biriktirdiiyle, imdi
olu yeni mlkn sahibi olmutu; bunu o da yapabilir, daha ounu da becerebilirdi;
nk, babas gten dt halde, o daha yllarca en ar ileri yapabilecek
durumdayd! Kukusuz, kendisine bu yolu izdiinde, hizmetinde bulunduu yal beyin
ilerini ynetirken yapt gibi iddet ve zor kulland zaman, kyde ona kar dostluk
gsterilmemiti ve eski rakibi Ole Peters de yeni kazand bir mirasla, zengin bir adam
olmaya balamt! Gznn nnden bir sr yz geti; hepsi de ona kt kt
bakyorlard; o zaman bunlara kar kin balayarak onlar yakalamak ister gibi kollarn
uzatt; nk bu kimseler onu, ancak kendisinin uygun olduu konumdan uzaklatrmak
istiyorlard. Kafasn bu gibi dncelerden hi uzaklatramad; bylece onun gen
yreinde namus ve sevgiyle tutku ve nefret de birlikte byd. Ama bu duygular
yreinin derinliklerinde saklyordu; Elke bile bu konuda bir ey bilmiyordu.
Yeni yl geldiinde bir dn yapld; gelin, Haienlerin akrabalarndan olup, Hauke ile
Elke de buraya arlmlard. Yemek srasnda yakn akrabalardan birinin gelmemesi
nedeniyle, onlar yan yana oturtuldular. Her ikisinin de yzlerinde beliren kk bir
glmseme, durumdan duyduklar sevinci gsteriyordu. Ama Elke, bugn konuma ve
bardak sesleri arasnda, ilgisiz grnyordu.

Hauke, 'Neyin var?' diye sordu.

'Aslnda bir eyim yok. Yalnz buras pek kalabalk.'

'Fakat ok zgn grnyorsun!'

Kz ban sallad; yine bir sre sustular.

Kzn susmas onun kskanlk duygularn kamlad; sofra rts altnda gizlice onun
elini yakalad zaman, Elke elini geri ekmedi; sanki tam bir gvenle onunkine sarld.
Her gn zayflamakta olan babasna bakmakla, braklm gibi bir duygu iinde mi
kalmt? Hauke, bunu bu szcklerle sormay dnmyordu; ama imdi cebinden altn
yz karrken, soluu kesilmiti. Yz kk elin parmana geirirken titrek bir
sesle, 'Takar msn?' diye sordu.

Masada karlarnda papazn kars oturuyordu, birdenbire ataln brakarak,


komusuna, 'Tanrm, kz bembeyaz kesildi!' dedi.

Ama Elke'nin yz yeniden kanland ve yavaa, 'Hauke, bekleyebilir misin?' diye


sordu.

Akll Friesli bir sre dndkten sonra, 'Neyi?' dedi.

'Biliyorsun, sana sylemem gereksiz!'

'Haklsn; evet Elke, akla yakn bir sreyse, beklerim!'

'Tanrm, yakn olmasndan korkuyorum; yle konuma Hauke, babamn lmnden sz


ediyorsun!' Sonra teki elini gsne bastrarak, 'O zamana dek altn yz burada
saklarm.'

kisi de glmseyerek birbirlerinin ellerini sktlar. Oysa, baka zaman olsa, kz belki
de yksek sesle barm olurdu.

Bu srada, papazn kars durmadan, Elke'nin imdi yaldzl dibadan apkasnn altnda
koyu birer ate gibi yanan gzlerini incelemiti. Ama, masa evresinde grltnn
artmasndan dolay bir ey anlayamam ve komusuna da sormamt. nk
imlenmekte olan evlilik hazrlklarna ve dolaysyla da papaz kocasnn eline geecek
dn parasna engel olmak iine gelmezdi; burada gerekten, bir evliliin ilk admnn
atld anlalyordu.

***

Elke'nin nceden duyumsad ey gerek oldu; Paskalyadan sonra bir sabah, Set Beyi'ni
yatanda l buldular. Yznden, dingin olarak ld anlalyordu. Aslnda o, son
aylarda sk sk yaamaktan bktn sylyor; en sevdii yemek olan frn
kzartmasndan ve rdekten bile artk tat alamyordu.

Kyde byk bir cenaze treni dzenlendi. tede, tepenin zerinde, kilise evresindeki
mezarln batsnda, demir parmaklkla evrili bir mezar vard. imdi yas aacna
dayal olarak, zerine iri dili amla lm resmi kaznm olan geni ve mavi bir mezar
ta duruyor, altnda iri harflerle u yaz bulunuyordu:

'Bu, herkesi kapan lmdr,

Sanat ve bilimi birlikte gtrr,

imdi akll bir kii gmtr,

Tanr onu acmasyla yeniden diriltsin.'

Buras eski Set Beyi Volkert Tedsen'in gmld yerdi; imdi de onun olu olan, yeni
lm Set Beyi Tede Volkerts'in gmlmesi iin baka bir mezar kazlmt. Btn
kiliseli kylerden toplanm birok arabadan oluan ve vadiden gelen cenaze alay artk
yaklamaktayd. Set Beylii ahrnn iki yaz beygirinin ektii en ndeki arabann
zerinde ar bir tabut bulunuyor ve kumlu yamatan tepeye trmanyordu. Atlarn
kuyruk ve yeleleri, gl bahar rzgrnda sallanyordu.

Kilise evresindeki mezarlk alan, duvarlara dek insanla dolmutu. Duvar kapsnn
zerine bile, kollarnda kk ocuk tutan delikanllar kmt; hepsi de gmmeyi
grmek istiyorlard.

Elke, aada ovadaki evde, konuk ve oturma odasnda, yas yemei hazrlamt. Sofra
takmlarnn yanna eski arap, Ba Set Beyi'yle (bugn o da gelmiti) papazn nne
birer ie Langkork (l7) konmutu. Her eyi hazrladktan sonra ahrdan geerek iftlik
kapsnn nne kt, yolda kimseye raslamad; hizmetiler koulmu iki arabayla
cenazeye gitmilerdi. lkyaz rzgrnda sallanan yas giysisiyle burada durarak, kyn
ucundan son arabann kiliseye doru ktn grd. Biraz sonra orada bir karklk
oldu ve arkasndan lm gibi bir sessizlik kaplad ortal. Elke ellerini kavuturdu;
belki de tabutu mezara indirmilerdi. Elinde olmakszn yava bir sesle, sanki orada
sylenenleri duyuyormu gibi, 'Ve yine toprak olacaksn,' diye yineledi. Sonra gzleri
yala doldu ve gsnn zerindeki elleri kucana sarkt. Tam bir cokuyla, 'Gkteki
Tanrmz' diyerek dua etti. Bu byk iftliin imdiki sahibi olan kz, beyin duas
bittikten sonra da, daha uzun sre orada kprdamadan durdu. Kafasnda, lmle ve
yaamla ilgili dnceler birbirini kovalyordu.

Uzaktan duyulan tekerlek sesleri onu uyandrd. Gzlerini atnda, arabalarn arka
arkaya aa indiklerini ve hzla iftlie yaklamakta olduklarn grd. Dorularak
keskin baklarla dary szdkten sonra, geldii gibi ahrdan geerek pek iyi
hazrlanm odalara gitti. Burada da kimsecikler yoktu; ancak mutfaktan hizmeti
kadnlarn sesleri duyuluyordu. Yas sofras sessiz ve kimsesiz duruyor, pencereler
arasndaki ayna beyaz rtlerle rtlm bulunuyordu; sobann pirin dmeleri de
rtlmt; odada hibir ey parlamyordu. Elke, babasnn son uykusuna dalm olduu
gmme yatan ak olduunu grerek gitti ve karanfiller arasna yazlm olan u
szleri dalgn dalgn okudu:

'Gnlk iini doru yapmsan,

Uyku kendiliinden gelir!'

Bu, onun bykbabasndan kalmt! Hemen hemen tmyle boalm olan duvardaki
dolaba bakt; cam kapaktan, ierde duran yontulmu bir kupa grnyordu. Bu,
babasnn seve seve anlattna gre ona genliinde bir Ringreiten yarmas (18)
srasnda dl olarak verilmiti. Elke onu yerinden alarak Ba Set Beyi'nin tabaklarnn
yanna koydu. Sonra pencereye gitti; nk arabalarn yokuu kmakta olduklarn
duymutu; arabalar birbiri arkasndan evin nnde durunca, geldikleri zamana gre daha
canl olan konuklar kalkarak yere sradlar. Herkes ellerini ovuturarak ve konuarak
odaya girdi ve ok gemeden ku stnn eksik olmad sofraya oturdular. Masalarn
zerinde iyi hazrlanm yemekler ttyordu. Konuk odasnda Ba Set Beyi'yle papaz
oturuyor ve masa boyunca grltl ve yksek sesli bir konuma oluyordu. Sanki lm
buray hibir zaman korkun sessizliiyle bastrmam gibiydi. Elke, gzleri hep
konuklarda, hizmeti kzlarla sessizce masa evresinde dolayor, yas leninde hibir
eyin eksik kalmamasna dikkat ediyordu. Hauke Haien de oturma odasnda Ole
Peters'in yannda, teki kk mlk sahipleriyle birlikteydi.

Yemek bittikten sonra, keden ak kil pipo karlarak yakld. Elke, dolu kahve
fincanlarn konuklara sunarak ortada dolanyordu. Bugn bu da esirgenmedi. Ba Set
Beyi, oturma odasndaki yaz masasnn yannda papaz ve kr sal Jewe Manners ile
konumaktayd. Ba Set Beyi, 'Her ey gzel beyler, eski Set Beyi'ni onuruyla gmdk,
ama yenisini nerden bulalm? Manners, bana gre siz bu grevi zerinize almak zorunda
kalacaksnz,' diyordu.

Yal Manners, glmseyerek kr salar zerinden kadife takkeciini kaldrd ve 'Ba


Set Beyi, bu grev ok ksa srebilir; len Tede Volkerts Set Beyi olduu zaman ben de
yardmc olmutum ve krk yldr bu ii gryorum!'

'Bu bir eksiklik deildir Manners, bylece sorunlar pek iyi renmisinizdir; bir
glkle de karlamazsnz!'

Ama yal Manners ban sallayarak, 'Hayr, hayr efendimiz; beni olduum yerde
brakn, bylece sanrm daha birka yl yardmc olarak greve katlabilirim,' dedi.

Papaz onu destekleyerek yle diyordu: 'Niin bu greve, aslnda son yllarda yrtm
olan biri alnmasn?'

Set Beyi ona bakarak, 'Anlamadm papaz efendi?' dedi.

Ama papaz parmayla konuk odasnda arbal ve ciddi bir tavrla iki yal kimseye
bir ey aklad anlalan Hauke'yi iaret ederek yle dedi: 'te orada duruyor! Kl
renginde akll gzleri, zayf burnu ve bunun zerinde kafa kemiinin iki kntsyla
uzun boylu Friesli! O, lenin uayd; imdi kendi kk mlkn ynetiyor; biraz
gense de...'

Ba Set Beyi, kendisine gsterilen adam inceleyerek, 'Ancak otuzunda olsa gerek...'
dedi.

Set ileri yardmcs Manners sze kararak, 'Yirmi drdnde ya var, ya yok; ama
papaz efendi hakl. Son yllarda Set Beylii'nden set, set kaps ve buna benzer baka
ilerle ilgili olarak gelen btn iyi neriler hep ondan kmtr; rahmetli Set Beyi'nin
yallk dolaysyla artk elinden bir ey gelmiyordu,' dedi.

Ba Set Beyi yle karlad: 'yle mi, yle mi? Siz de onun, yal Set Beyi'nin yerine
gemek iin uygun bir kimse olduunu dnyorsunuz demek?'

Jewe Manners, 'Uygun olurdu ya, burann deyiiyle, ayaklarnn altnda toprak yok, yani
mlk yeterli deil. Babasnn on be dnm vard; imdi rahat rahat yirmi dnme
sahip olduunu dnelim; yine de imdiye dek burada hi kimse buncack toprakla Set
Beyi olmamtr.'
Papaz kar kmak ister gibi azn aaca srada, bir sreden beri odada bulunan Elke
Volkerts, birdenbire onlara yaklat ve Ba Set Beyi'ne, 'Efendimiz, bana bir sz iin
izin verirler mi? steim, bir yanllk yznden hakszlk olmamasdr,' dedi.

'Syle bakalm gen Elke, gzel bir kzn dudaklarndan zdeyiler duymak, her zaman
ho bir eydir.'

'Bu bir zdeyi deildir efendim; ben ancak gerei sylemek istiyorum.'

'Bunu da renelim, deil mi kz Elke!'

Kz, konumaya kulak kabartan konuklar olmadndan emin olmak ister gibi balad ve
birden gsn gererek, 'Benim vaftiz babam Jewe Manners, size Hauke Haien'in,
ancak yaklak yirmi dnm topra olduunu syledi. u an iin bu dorudur da. Ama
gerekirse, onun, babamn ve u anda benim iftliim kadar ok dnm topra
olabilecektir. Bir Set Beyi iin bunlarn toplam, sanrm yeter,' dedi.

Yal Manners, konuann kim olduunu anlamak ister gibi ban ona doru uzatarak,
'Bu ne demek? Ne diyorsun sen, ocuk?' diye sordu.

Ama Elke, korsasndan kara bir kurdeleye taklm parlak bir altn yzk kararak yant
verdi: 'Ben nianlym vaftiz babam Manners; ite yzk... Hauke Haien de benim
nianlmdr.'

'Vaftiz baban olduum iin sanrm sormaya da hakkm vardr, Elke Volkerts; bu i ne
zaman oldu?'

'O gnden beri epey zaman geti; ben de aslnda ergindim vaftiz babam Manners. Ama
babam hastayd ve ben de onu tandm iin, artk bu konuyla kendisini rahatsz etmek
istemedim. imdi Tanr'ya kavuunca, sanrm kznn bu erkein yannda gvende
olduunu kabul edecektir. Bu ii yas ylnn sonuna dek susarak saklayabilirdim de; ama
imdi Hauke ve denizden kazanlan topraklarn hakk iin sylemek zorunda kaldm.'
Sonra Ba Set Beyi'ne dnd: 'Bunun iin beni balamanz dilerim efendim!'

adam baktlar. Papaz glyor, yal set yardmcs, 'Hmm! Hmmm!' diyerek
bununla yetindiini gstermek istiyor; Ba Set Beyi ise nemli bir karar vermesi
gerekiyormu gibi alnn ovuturuyordu. Sonunda yle dedi: 'Evet sevimli kz, burada
evlilik hukuku konusu nasldr; ak syleyeyim ki, bu kark konuyu pek iyi
bilmiyorum.'

Set Beyi'nin kz, 'Buna gerek de yok efendim; ben dnden nce mlkm nianlma
devredeceim,' dedi ve glmseyerek ekledi: 'Benim de kk bir gururum var; kyn
en zengin erkeiyle evlenmek isterim!'

Papaz, 'Ee Manners, gen Set Beyi'ni eskisinin kzyla evlendirdiim zaman, sanrm siz
de vaftiz babas olarak buna kar gelmezsiniz,' dedi.

Yal adam, dua eder gibi hafife ban sallayarak, 'Tanr kendisini kutsasn!' diye yant
verdi.

Ba Set Beyi ise kza elini uzatarak unlar syledi: 'Doru ve akllca konutunuz, Elke
Volkerts; bu denli gl aklamalarnz iin teekkr ederim ve umarm ki gelecekte
bugnknden daha neeli bir biimde evinizin konuu olurum; iin gzel yan, bir Set
Beyi'nin kim olacan, bu denli gen bir kzn belirlemesidir.'

Elke, bir daha ciddi gzleriyle iyi yrekli Ba Set Beyi'ne baktktan sonra, 'Uygun bir
erkee, sanrm kadn da yardm edebilmelidir,' diyerek bitiik konuk odasna gitti ve
sessizce elini Hauke'nin eline koydu.

***

Birka yl sonrayd. imdi Tede Haien'in evinde kars ve ocuuyla gl kuvvetli bir
ii oturuyor; gen Set Beyi Hauke Haien ise kars Elke Volkerts ile onun babasndan
kalan iftliinde yerlemi bulunuyordu. Yazn, ulu dibudak aac eskisi gibi evin
nnde rzgrdan hrdyor ve imdi onun altnda bulunan kanepenin zerinde,
akamlar, elinde ev ileriyle yalnz bir gen kadnn oturduu grlyordu; bu
evlenmeden hl bir ocuk olmamt. Erkek, akamlar kap nnde oturacak yerde
baka ilere bakard; nk onun yardm etmi olmasna karn, yal adamn ynetimi
zamanndan kalma bir sr tamamlanmam i vard. Bu zamana dek bunlara el srmeyi
doru bulmamsa da, imdi eksik braklanlarn yava yava tamamlanmas
gerekiyordu. O, keskin bir sprgeyle spryordu. Buna, kendi mlkyle bym
olan yerlerin ynetimini de eklemek gerekiyordu ki bu ite kk hizmetiden tasarrufu
da gz nnde tutuyordu. Bylece gen kar-koca, kiliseye gidilen pazar gn dnda,
genellikle birbirlerini ancak Hauke'nin aceleyle yedii le yemei ile gn doarken ve
batarken gryorlard. Bu, srekli bir alma yaamyd, ama onlar bu durumdan
honuttular.

Sonra evrede dinginlii bozan bir sz dolamaya balad. Bir pazar gn, ova ve tepe
toplumunun biraz grltc genleri, kiliseden sonra yukardaki meyhanede
oturmulard. Drt ve beinci bardaktan sonra, kral ve hkmet iin olmamakla birlikte
(o zaman o denli yksekten atlamazd) genel ve ba memurlarla zellikle mahalle
vergileri zerine konumaya baladlar. Konumalar ilerledike eletiriler de artyor,
baka zaman hep dayanm olan set ve kaplarn imdi onarm gerektiinden ve set
zerinde ikide bir, yzlerce araba topraa gereksinme gsteren yerlerin ortaya
ktndan sz ediliyor; 'Bu ii eytan alsn,' deniyordu.

Tepelilerden biri, 'Bunlar sizin akll Set Beyinizden geliyor, o dnp tanyor ve
sonra da her eye parman sokuyor!' diye bard.

Bunlar syleyenin karsnda oturan Ole Peters, 'Evet Marten, hakkn var; onun gizli
dnceleri var ve Ba Set Beyi'nin karsnda kendisine salam bir yer hazrlamak
istiyor; ne yapalm, bir kez konmu bu greve!' dedi.

Baka biri de, 'Niin onu banza geirdiniz? imdi pahal deyeceksiniz!' dedi.

Ole Peters gld: 'Evet Marten Fedders, bu iler bizde byledir, bundan hibir ey
kazp karamazsn; eskisi, babas yznden set beyi olmutu, yenisi kars yznden
oldu!' imdi masa boyunca dolaan kahkaha, yerinde kullanlm bir szn nasl bir
alk topladn gsteriyordu.

Ama bunlar genel bir masa banda konuulmutu; bu yzden orada kalmayp, az sonra
tepe ve ovadaki kylerde yayld gibi, Hauke'nin kulana da geldi. Onun gznn
nnden, yine ktlk isteyen yzler gemeye balad. imdiye dek olduundan daha
alayl bir biimde, meyhanedeki kahkahalar duyar gibi oldu. 'Kpekler!,' diye
bararak, onlar kamlamak ister gibi fkeli gzleriyle evresine baknd.

O zaman, Elke elini onun koluna atarak, 'Brak onlar, hepsi de senin gibi olmay
isterlerdi...' dedi.

Hauke, 'Btn sorun da bu ya!' dedi.

Kz, szn srdrerek, 'Peki, Ole Peters kendisi de evlenmedi mi?' diye sordu.

'Evet, ama onun Vollina ile evlenerek elde ettii, Set Beyi olmasna yetmedi.'

'una, onun kendisi bu ie yeterli deildi, desene!' Elke bu szleri sylerken, kocasn
aynaya, kendisini grebilecek biimde dndrd (nk, o anda odada pencerelerin
arasnda duruyorlard) ve ekledi: 'te Set Beyi oradadr! imdi bak ona! Bir makam,
ancak onu ynetebilenindir!'

O, dnceli dnceli, 'Haksz deilsin, ama... Elke, imdi dou setlerine gitmeliyim,
kaplar yine kapanmyor!' dedi.

Elke onun elini skarak, 'Gel, nce bana bak! Neyin var? Gzlerin uzaklara bakyor?'
diye sordu.

'Bir eyim yok, sen haklsn.'

ok gemeden kap onarm unutulmutu. Ancak yar yarya dnerek, yllardan beri
iinde tad ama teki skk ileri yznden geri plana atlm olan baka bir
dnce, imdi kanatlar bym gibi onu yeniden ve eskisine gre daha yein olarak
sarmaya balamt.

Daha kendisi bile ayrmna varmadan, kendisini gneye doru kent ynnde, uzaklarda,
deniz seddinin zerinde buldu. Bu yndeki en son ky bile, solda oktan grnmez
olmutu. Gzlerini durmadan deniz ynndeki geni topraklara dikerek hl ilerlemeyi
srdryordu. Onun yannda biri gitmi olsa, gzlerinin derinliklerinde nasl cokulu
bir ruh durumunda olduunu grebilirdi. Toprak burada, set boyunca ince bir izgi
olarak gzden yitiyordu. O, kendi kendisine, 'Bu olmaldr, yedi yldr memurum, artk
yalnzca karm yznden Set Beyi olduumu syleyemezler!' dedi.

Hl orada duruyor, keskin ve dnceli baklaryla her yandan ndeki vorlandn (l9)
yeil topran seyrediyordu; sonra geriye, otlak alandan oluan dar bir yeil eridin,
nnde bulunan geni toprak parasndan ayrld yere dek yrd. Ama tam seddin
yannda, btn ndeki topra asl ana topraktan ayran ve onu bir ada durumuna sokan
gl bir deniz aknts vard. Kaba bir tahta kpryle oraya gidiliyor, bylece hayvan,
ot ve ekin arabalaryla bunun zerinden gidilip gelinebiliyordu. imdi suyun ykselme
zaman olup, eyll gnei, aa yukar yz adm geniliinde olan amurlu toprak erit
zerinde ve ortada hl deniz suyunun kaynat yerde parlyordu. Bu k oyununu bir
sre seyreden Hauke, kendi kendisine; 'Bu, boulabilir,' diye sylendi; sonra yukarya
bakarak, zihninde, zerinde bulunduu setten, sulu ukurun zerinden geecek biimde
bir izgi izdi; bu izgi, ayrlm olan topran kysndan geerek gneye uzanyor ve
douda, denizin oradaki uzants boyunca yeniden setle birleiyordu. Ama onun sanal
olarak izmi olduu bu izgi yeni bir setti; bu ayn zamanda suyun nn kesme
bakmndan da, imdiye dek ancak onun kafasnda oluabilen yeni bir nlemdi.

Kendi kendine glmseyerek, 'Bu, aa yukar, denizden kazanlm bin dnm


demektir, pek byk deil, ama...' diye sylendi.

Sonra zihnine baka hesaplar gelmeye balad: Burada, nnde bulunduu toprak ilenin
malyd; iledeki yelere sahip olduklar mlkn byklne ya da imdiki toprak
kazanma hukukuna gre ayr ayr birer pay verilirse... sonra, kendi elinde bulunan,
Elke'nin babasndan eline geen ve evlilii srasnda biraz gelecekteki karn
dnerek ve biraz da koyun besleme iini gelitirmek iin kendisinin satn ald
mlkn genel hesabn yapmaya balad. Bunlar artk olduka oalmt; nk, kk
bir sel talihsizlii srasnda Ole Peters'in en iyi kolarndan biri suda boulduundan, o
da onun btn paylarn satn almt; ama bu artc bir kazayd, nk en yein
frtnalarda bile, orada ancak kylar su basard. Btn buralar setle evrilirse, nasl da
verimli ve deerli otlak ve tarlalar elde edilebilirdi! Beyninde bir uultu duyumsar gibi
oldu; fakat o, trnaklarn avcuna bastrarak gzlerini ak tutmaya ve uyank olmaya
alyordu; setsiz byk bir alan, kim bilir, nmzdeki yllarda ne gibi frtna ve
dalgalarn saldrsna urayacakt. imdiyse, en tede, kyda bir koyun srs
otlamaktayd. Onun iin bir sr i, savam ve ekime! Btn bunlara bakmadan,
setten inerek tarlalar arasndaki patikalardan tepeye yaklatnda, kendisini evine
byk bir servet getiriyormu gibi duyumsuyordu.

Avluda Elke onu karlayarak, 'Kaplar konusunda ne yaptnz?' diye sordu. O, gizli
glmsemelerle karsna bakarak, 'Yaknda baka kaplar gerekecek... yeni kaplar ve
yeni bir set!' dedi.

Birlikte odaya girerlerken, Elke: 'Anlamyorum, ne demek istiyorsun Hauke?' diyordu.

O yavaa, 'stiyorum ki...' dedi ve bir an durduktan sonra yeniden konutu: 'stiyorum
ki, bizim iftliin karsnda bulunan ve batya doru uzanan set dndaki toprak salam
bir setle evrilsin. Yksek dalgalar bu yerleri bir insan mr boyunca rahat braktlar;
ama kt olaylar yinelenerek, byyen yeri elimizden alrsa, bir anda btn gzellik
yok olur; bunu ancak yal bir tembel byle brakabilmitir!'

Kars ona aknlkla bakarak, 'Sen bununla kendi kendine svyorsun?' dedi.

'Evet, svyorum Elke, ama, imdiye dek yaplacak birok i vard.'

'Evet Hauke, kukusuz, sen yeterince i yaptn!'

Hauke, eski Set Beyi'nin arkalkl iskemlesine oturmu ve elleriyle iskemlenin


kolluklarn skca kavramt.

Kars ondan, 'Bunun iin yrein var m ki?' diye sordu.

Gen adam, 'Var!' diye yantlad.

'Tezcanl olma Hauke; bu lm kalmla ilgili bir i; hemen hemen herkes sana kar
gelecektir. ektiin dert ve skntlar iin sana kimse teekkr etmeyecektir!'

'Biliyorum!'

'Ya baaryla sonulanmazsa? ocukluumdan beri burasnn kapatlamayan bir yer diye
anldn duyardm; ite bu yzden oraya el srlmezmi.'

'Bunlar tembeller iin bir bahaneydi. Buras neden setle kapatlamazm?'

'Bunu bilmiyorum, ama belki de aknt ok gl olduu iindir.' O anda bir ey


anmsad ve ciddi gzlerini apkn bir glmseme bryerek yle dedi: 'Bu konuda,
ocukken hizmetilerin konutuklarn dinlerdim. Onlarn dndklerine gre, orada
bir seddin tutunabilmesi iin, ierisine canl bir ey atlarak setle birlikte
gmlmeliymi. teki yanda bir set yaplrken, belki de yz yl nce, bir ingene
ocuunun set iine gmld syleniyor; onu ok para vererek annesinden satn
almlarm; ama bugn sanrm kimse ocuunu satmaz!'

Hauke ban sallayarak, 'yi ki bizim ocuumuz yok; olsayd, hi dinlemeden onu
bizden isterlerdi!' dedi.

Elke korkmu gibi kollarn vcuduna bastrd: 'Ama alamazlard!'

Hauke gld; Elke yeniden sordu: 'Ya harcanacak byk para? Bunlar dndn m?'

'Evet Elke, bizim oradan kazanacaklarmz, harcamalar kat kat karr; eski seddin
onarm harcamalarndan byk bir blm de yenisine harcanr. Eh, biz kendimiz
alyoruz ve kyde de seksenden ok koumlu arabamz var; gen bilekli kimseler de
burada az deil... sen beni bouna Set Beyi yapm olmamalsn Elke, ben onlara byle
bir kimse olduumu gstereceim!'

Elke onun nnde eilerek yzne kaygyla baktktan sonra, iini ekip doruldu ve
elini hafife onun yananda gezdirerek, 'imdi ev ilerine bakmalym; sen de kendi
iine bak!' dedi.

Hauke ciddi bir glmsemeyle yant verdi: 'Evet Elke, ikimiz iin de ok i var!'

kisi iin de ok i vard, ama imdi ar erkein omuzlarndayd. Hauke, pazar gnleri
leden sonra ve ok kez gnlk i saatlerinden sonra da usta bir toprak mhendisiyle
birlikte oturuyor; hesaplara, izimlere dalyordu; yalnz olduu zaman da byle
alyor ve ou zaman gece yarsn geinceye dek oturuyordu. Sonra yavaa ortak
odalarna geiyor (nk Hauke'nin evinde artk boucu gmme yatak kullanlmyordu),
karsysa onun dinlenmeye ekilmesini bekliyor, yrei arparak uyur gibi yatyordu.
Hauke ara sra onun alnndan perek yava sesle tatl bir sz sylyor ve kendisi de
yatyordu; ama ou zaman, ancak ilk horoz ttnde uykuya dalabiliyordu. K
frtnas srasnda, elinde kurunkalem ve ktla set stne kouyor, iziyor, not ediyor,
rzgr bandan apkasn alp gtryor ve uzun kuruni salar slak yznde
uuuyordu; yolu buz rtmedii zamanlarda, yanna bir hizmeti alarak, kaykla suyun
ykseldii yere gidiyor ve orada iskandil ve denekle, akntnn henz emin olmad
derinliklerini lyordu. Elke ka kez onun iin kayglanmt; ama geri dnd zaman,
Hauke onun kaygsn ancak gl el skmasndan ve baka zaman dingin grnen
gzlerinin imek gibi parlamasndan grebiliyordu. Bir kez kars onu brakmak
istemez gibi olunca, 'Sabret Elke, dilekemi vermeden nce kendim emin olmalym!'
demi ve Elke ban sallayarak izin vermiti. Kente, Ba Set Beyi'nin yanna gidileri
de az olmuyordu; btn bunlardan ve bir de ev ve tarm ilerinden dolay karlat
glklerden sonra hep gece almas balyordu. Onun i dnda baka insanlarla
ilikisi hemen hemen kesilmiti; karsyla da gittike daha az ilgileniyordu. 'Elke, imdi
ok kt bir zaman; daha da uzun sre byle srecek,' diyor ve kendi iine gidiyordu.

Sonunda, gne ve ilkyaz rzgryla buzlar her yerde zldnde iin ilk aamas
bitmiti; topran setle evrilmesinin kamu karna olduu; zellikle denizden
kazanlm topraklarn gelimesinin ve birka ylda buradan elde edilecek yaklak bin
dnmlk topran vergisinin toplanaca, ynetimin kasasna ek para girecei de
belirtilerek, daha yksek makama sunulmak zere Set Beyi'ne yazlan dileke temize
ekilmi; btn alanlarn ve bununla ilgili, kapl set ve baka eylerin imdiki ve
gelecekteki vergi ve hesaplaryla birlikte, salam bir paket yaplarak Set Beylii'nin
mhryle mhrlenmiti.

Gen Set Beyi, 'te Elke, hazr, imdi sen de bunu kutsa!' dedi.

Elke, elini onun elinin stne koyarak, 'Sarslmadan birlikte yryelim!' diye yant
verdi.

'yle yapalm!'

Sonra dileke atl bir postayla kente gnderildi."

***

retmen yksn kesti ve itenlikle bakan kk gzleriyle beni inceleyerek yle


dedi: "Sevgili efendim, bilmelisiniz ki, imdiye dek size anlattklarm, denizden
kazanlm bu topraklarda 40 yl sren almam srasnda, akl banda kimselerle,
torunlarn ve torun ocuklarnn anlattklarn dinleyerek toplamtm. Bunlar olaylarn
son blmyle balayabilmeniz iin, belirtmeliyim ki, imdi size anlatacaklarm o
zaman olduu gibi bugn de Noel bayram yaklap iplik krklar dnmeye
baladnda, btn ova kynn dedikodu konusunu olutumaktadr:

O zaman, Set Beyi'nin iftliinden yaklak be - alt yz adm kuzeyde durarak set
zerinden bakld zaman, suyun ykselmesi srasnda birka bin adm ieride ve kar
kydan biraz tede Jevershallig ya da Jeverssand ad verilen kk bir ada
grnyordu. O zaman orada ot bittiinden, o gnn ileri gelenleri bu adada koyun
otlatyordu. Ama, sonra bunun arkas kesildi; nk alak ada yaz ortasnda birka kez
su altnda kaldndan, otlar zarar grm ve koyun otlatlamaz duruma gelmiti. O
zamandan beri de aday mart ve baka kulardan ve bir kez de balkkartalndan baka
ziyaret eden olmamt; ay olan akamlarda setten bakldnda, ancak zerinde
ar ya da hafif sis bulutlarnn ilerledii grlrd. Ay aday doudan aydnlatnca,
orada, denizde boulmu birka beyaz koyun iskeletiyle oraya nasl gittii bir trl
anlalamayan bir at iskeleti de grlebilirmi.

Bir gn, mart sonlarna doru, Tede Haien'in evinde oturan gndelikiyle gen Set
Beyi'nin ua, i saatinden sonra orada yan yana duruyor ve kprdamakszn, bulank
ay nda belli belirsiz grlebilen adaya bakyorlard; belki de adada bir ey onlarn
dikkatini ekmi olmalyd. Gndeliki ellerini cebine sokarak, 'Gel ven, bu iyi bir ey
deil, eve gidelim,' dedi.

teki, iinde bir korku duymakla birlikte gld: 'Aldrma, bu byk ve canl bir yaratk!
Acaba hangi eytan onu oraya srm olabilir? Bak, bak, imdi ban bize doru
eviriyor... hayr, ban indirdi; bir ey yiyor; orada yiyecek bir ey olmadn
sanyordum; acaba bu ne olabilir?'

'Bize ne! yi geceler ven; gelmek istemiyorsan, ben eve gidiyorum.'

'Evet, evet, senin karn var; scak yataa girebilirsin, ama benim evimde mart havas
esiyor!'

teki, 'yi geceler!' diyerek set zerinden evine kotu. Uak, koup gidenin arkasndan
birka kez bakt; ama kukulu bir ey grme merak onu yerine mhlamt. O srada set
zerinden ufak tefek, kara bir eyin kyden kendisine doru yaklamakta olduunu
grd; bu, Set Beyi'nin uak yamayd. Uak ona, 'Ne istiyorsun Carsten?' diye
seslendi.

'Ben mi, hiii; ama bey seninle konumak istiyor ven Johns!'

Uak gzlerini yeniden adaya dikmiti; sonra, 'Hemen geliyorum!' dedi.

ocuk, 'Nereye bakyorsun yle?' diye sorunca, uak kolunu kaldrarak sessizce aday
gsterdi.

ocuk, 'Aaa, bir at dolayor! Kr bir at! Buna eytan binmi olmal! Jevershalling'e at
nasl gider?' diye bard.

'Bilmiyorum Carsten, acaba gerek bir at m bu?'

'Evet, evet, ven; baksana bir at gibi yiyor! Ama onu oraya kim gtrd acaba?
Kymzde yle byk kayklar yok ki! Belki de bir koyundur; Peter Ohm diyor ki, ay
nda on tane kmr yn bir ky gibi gzkrm. Bak imdi sryor; yleyse bu
bir at olmal!'

kisi de gzlerini karda olup bitene dikerek bir sre sessizce durakaldlar. Hl
gkyznde olan ay, yava yava ykselen sularyla amurluk alan kaplamaya balayan
geni denizi aydnlatyordu. Buradaki sonsuz genilikte, hayvan sesi deil yalnzca su
krts duyuluyordu; seddin gerisindeki ova da botu; inek ve srlarn hepsi de
ahrdayd. Hibir ey kprdamyor; yalnzca onlarn Jevershallig'de grdkleri ve kr at
sandklar ey deviniyordu. Uak sessizlii bozarak, 'Gittike aydnlanyor, ak koyun
iskeletlerini ak olarak gryorum,' dedi.

Boynunu uzatm bakmakta olan ocuk, 'Ben de!' dediyse de sonra birden bir ey olmu
gibi ua kolundan ekerek, 'ven, her zaman orada yatan at iskeletine ne oldu? Onu
gremiyorum...' dedi.

'Hayret; ben de gremiyorum!'

'alacak ey deil, ven; ara sra, ama hangi geceler olduunu bilmiyorum, kemikler
ayaa kalkarak canl gibi gzkrlermi!'

'yle mi? Bunlar kocakarlarn inand eyler!'

'Olabilir, ven.'

'Ama sen beni almaya gelmitin galiba; gel eve gidelim, burada hep ayn ey.'

ocuk gitmek istemiyordu, ama uak onu zorla evirdi ve yola koyuldular. Hayaletli
adadan olduka uzaklatktan sonra, ocua yle diyordu: 'Dinle Carsten, sen her eyi
bilmek isteyen bir apknsn; yle sanyorum ki, bunu aratrmay ok isterdin.'

Carsten, yine titreyerek, 'Evet ven, bunu yapmak isterdim!' dedi.

Uak, 'Ciddi misin?' diye sordu; ocuk onaylar gibi bir dnceyle onun elini sktktan
sonra, 'yleyse yarn kay srelim; sen Jeverssand'a gidersin, ben de seni set stnde
beklerim!' dedi.
'Olur, kamy da yanma alrm!'

'Al elbette!'

Sessizce beyin evine yaklatlar ve ar ar yksek tepeye trmanmaya baladlar.

***

Ertesi akam ayn saatlerde, uak ahr kapsnn nndeki tan stnde otururken, ocuk
kamsn aklatarak ona yaklat.

'ok da gzel aklyormu!'

'Elbette! Yalnz dikkat et, ipe ivi katarak rdm.'

'Gel, gidelim artk!'

Ay dnk gibi gn dousunda bulunuyor ve yksekten ak olarak parlyordu. Biraz


sonra, ikisi de seddin zerine kmlar ve suyun iinde sisten bir leke gibi grnen
Jevershallig'e bakyorlard. Uak, 'te yine dolayor; ben leden sonra buraya
gelmitim, o zaman yoktu; ama ak at iskeletinin orada yattn ak olarak grdm!'

ocuk boynunu uzatarak, 'Ama imdi orada yok,' dedi.

'Eee Carsten, hl oraya gitmeye merakl msn?'

Carsten bir sre dndkten sonra, kamsn havada aklatarak, 'Kay z, ven,'
dedi.

Oradaki nesne, sanki boynunu kaldrarak ban karaya doru uzatyor gibiydi. Sonra
onu grmediler ve setten aa inerek kayn bulunduu yere gittiler. Uak kay
zdkten sonra, 'Bin artk, sen gelinceye dek ben burada kalacam. Doudan yakla,
oradan karaya klabilir,' dedi. ocuk sessizce ban sallayarak, kamsyla ay
nda yola koyuldu. Hizmeti set boyunca yrd ve demin indikleri yerden yukarya
kt. Sonra geni bir krfez oluturan yaln ve karanlk bir yerde kayn yaklatn
ve ksa boylu birinin karaya ktn grd.

Kam sesi mi duyuyordu? Belki de ykselen dalgalarn sesiydi bu. Birka yz adm
kuzeyde, kr at diye baktklar eyi gryordu. te imdi! Evet, ocuun silueti tam onun
zerine yryordu. At irkilir gibi ban kaldrm, ocuunsa kamsn aklatt
aka duyuluyordu. Ama ne oldu acaba? ocuk geriye dnm ve gittii yoldan geri
geliyordu. At da otlamay srdryor, hibir kineme de duyulmuyordu; ara sra, zeri
sudan beyaz izgilerle rtlm gibi oluyordu.

Kayn bu kyya yanatn ve ocuun karanlkta kendisine doru yaklamakta


olduunu grnce, 'Eee Carsten, neymi?' diye sordu.

ocuk ban sallayarak, 'Hibir ey yok!' dedi ve ekledi: 'Kaykla yaklarken onu hl
gryordum, ama adaya knca, ay ortal yeterince aydnlatt halde hayvan
ortada yoktu. Oraya varnca, yarm dzine kadar ak koyun kemiinin yerde yattn
grdm. Biraz tede ak ve uzun kafatasyla at iskeleti de yatyor ve gz ukurlar ay
nda parlyordu!'

'Hmm, acaba iyice baktn m?'

'Evet ven, orada duruyordum, Tanr'nn brakt ve gece dinlenmesi iin iskeletlerin
arkasna yerlemi olan bir kzkuunun bararak umas beni korkuttu; arkasndan
birka kez kamm aklattm.'

'Hepsi bu mu?'

'Evet ven; baka bir ey bilmiyorum.'

'Bu kadar yeter!' Uak, bu szleri sylerken ocuu kolundan ekerek aday gsterdi:
'Orada bir ey gryor musun, Carsten?'

'Gerekten yine dolayor!'

'Yine mi? Ben, sen oradayken de hep ona baktm, o hep oradayd. Sen bir hayalet
zerine yrmsn!'

ocuk, gzleri falta gibi alarak ona bakt; baka zaman pek yiit olan yzn
birdenbire yle bir korku sarmt ki, bu durum uan da gznden kamad. Uak, 'Gel,
eve gidelim, buradan canl gibi grnyor, ancak orada kemikleri yerde yatyor; bu,
bizim anlayacamz bir ey deil, ama azn sk tut; byle eyleri anlatmak doru
deil!' dedi.

Bylece geri dndler, ocuk onun yannda kouyor ve konumadan giderlerken


yanlarnda sessiz ova uzanyordu.

Ay batp geceler karanlk olmaya balaynca, baka bir olay daha oldu.

Hauke Haien at pazar srasnda kente gitmiti; oysa onun pazarla hibir ilgisi de yoktu.
Akamleyin eve dnerken, kendisiyle birlikte ikinci bir at daha getirdi.
Ama tyleri kaba olan bu atn kaburgalar da saylyordu; gzleri, kafatasnn ukurunda
donuk ve km bir durumdayd. Sevgili kocasn karlamak zere kap nne km
olan Elke, 'Allah Allah, bu yal kr at ne yapacaz?' diye bard. nk Hauke
bununla gelerek dibudak aac altnda durduu zaman, zavall yaratn topalladn da
grmt. Ama gen Set Beyi, kendisinin kula beygirinden yere atlarken glerek, 'Brak
Elke... zaten ok ucuza aldm!' dedi.

Akll kadn, 'Bilirsin ki, ucuz ey ayn zamanda en pahal eydir!' dedi.

'Her zaman deil Elke. Hayvan en ok drt yanda. yice bak! Zavall, beslenmedii
iin ktlemi. Bizim yulaf ona iyi gelir; ok yem vermesinler diye dikkat ederim.'

Bu srada hayvan ban emi duruyor ve yeleleri boynundan aa sarkyordu. Kocas


uaklara seslenirken, o, hayvan inceleyerek evresinde dolat ve ban sallayarak,
'Bylesi de bizim ahra hi girmemiti...' dedi.

O srada evin kesinden gelen uak yama, birdenbire korkmu gzleriyle duralad.
Set Beyi, 'Eee Carsten, ne korkuyorsun? Kr atm houna gitmedi mi?' diye sordu.

'Evet, evet... efendim, niin houma gitmesin!'

'yleyse hayvanlar ahra gtr, yem verme, imdi kendim geleceim.'

ocuk kr atn yularndan saknarak tuttu ve sonra sanki birinden yardm ararm gibi
baknarak, yine ona teslim edilen beygirin dizgininden yakalad. Hauke ise karsyla eve
girdi. Onun iin scak bira hazrlanmt, tereyayla ekmek de yannda duruyordu.

Biraz sonra yemekten kalknca, karsyla odada gidip gelmeye balad; 'Dur anlataym
Elke!' dedi ve akam duvardaki iniler zerinde oynarken unlar syledi:
'Hayvan nasl edindim, biliyor musun? nce, bir saat kadar Ba Set Beyi'nin yannda
kaldm, onda benim iin iyi haberler vard; sanrm planlarmn u ya da bu blm
biraz baka trl olacak; ama nemli olan, benim kesitlerimin onaylanm olmasdr;
artk nmzdeki gnlerde yeni seddin yapm iin karar kabilir.'

Elke elinde olmadan iini ekerek, kaygyla, 'Demek yle?' dedi.

'Evet hanm, i etin olacak, ama bana sorarsan Tanr bizi bunun iin bir araya getirdi:
iftlik ilerimiz imdi aa yukar iyi gidiyor; artk ilerin byk bir blmn sen de
kendi omuzlarna alabilirsin. On yl ileriyi dn, o zaman baka bir mlk sahibi
olacaz!'
Onun ilk szleri srasnda, Elke gvence verir gibi kocasnn elini skmt; ama son
szleri onu sevindirmedi: 'Bu mlk kimin iin? O zaman baka bir kadn alman gerekir;
ben sana ocuk veremiyorum.'

Gzlerinden yalar akyordu. Ama Hauke onu gl kollarnn arasna alarak, 'Bunu
Tanr'ya brakalm; imdi de, o zaman da almamzn meyvelerinden yararlanacak
denli genciz,' dedi.

Elke, kocasnn kollarndayken koyu gzleriyle uzun uzun ona bakt: 'Bala beni
Hauke; zaman zaman korkak bir kadn gibi davranyorum!'

O eilerek Elke'nin yanaklarndan perken, 'Sen benim karmsn, ben de senin kocan
Elke; artk baka trl olamaz,' dedi.

Elke, ellerini skca kocasnn boynuna dolayarak, 'Haklsn Hauke, ne olacaksa ikimiz
iin de olacaktr,' dedi ve sonra kzarak ondan ayrld ve 'Hani kr at anlatacaktn?' diye
sordu.

'Evet yle. Ba Set Beyi'nin verdii iyi haberle yreim neeyle dolmutu; tam kentten
kmtm ki, limann gerisinde, seddin zerinde derbeder bir herife rasladm; bu bir
serseri mi, gezgin kazan tamircisi mi ya da baka bir ey miydi, bilmiyorum. Herif kr
atn yularndan tutmu arkasnda gtryordu. Hayvansa kafasn kaldrarak rkek
gzleriyle bana bakt; sanki benden bir ey dilenir gibiydi; ben o anda yeterince
zengindim ya! Hey arkada, bu zayf eyle nereye gidiyorsun, diye sordum.

Herif de durdu, at da. Bana hileci bir tavrla ban sallayarak, satmaya, dedi.

Ben neeyle, sanrm bana deil, diye bardm.

Sanrm; bu evik bir attr ve bin talerden de aa verilmez, dedi.

Ben de onun yzne gldm.

- yle pek sert glme bakalm, bu paray vermek zorunda deilsiniz; hayvan bana
gerekmiyor; bende lecek; sizin olursa ksa zamanda canlanr, dedi.

Ben, beygirimden yere atlayarak hayvann azna baktm ve bunun henz gen bir
hayvan olduunu grdm. At da bana yalvarr gibi baktndan, 'Ne istiyorsun buna?'
diye sordum.

- Bey, otuz talere al, yularn da birlikte veririm, dedi.


te hanm, ben de herifin uzatt peneye benzer eline vurdum; bylece kr ata sahip
olduk. Sanrm olduka ucuzdur. Yalnz uras alacak bir ey: Atlarla biraz gittikten
sonra arkamda bir glme iittim. Bam dndrerek baktmda o Slovak' grdm;
kollar arkasnda olduu halde eri bacaklaryla hl orada duruyor ve eytan gibi
arkamdan glyordu...'

'Keke kr at sahibinden hastalk falan geirmese... Dilerim sana yararl olur.'

Set Beyi, 'Elimden geldiince ona bakarm; dilerim yararl olur,' dedi ve biraz nce
ocua syledii gibi ahra gitti.

Ama hayvana yalnzca o akam yem vermekle kalmayp, bundan sonra da bu ii hep
kendisi yapt ve gzn hayvandan hi ayrmad; kazanl bir i yaptn gstermek
istiyor ve hibir eyi savsaklamyordu. Birka hafta sonra hayvann duruu deiti, kaba
kllar kayboldu, elma gibi bir deri ortaya kt. Bir gn iftlikte gezdirdii zaman, atn
salam ayaklaryla zarif bir biimde yrdn grd. Hauke, o garip satcy
dnerek, 'Herif ya bir ahmak ya da bunu alm olan bir serseri olmal...' diyordu.
Sonralar hayvan ahrda onun admlarn duyar duymaz ban ona doru dndrerek
kinemeye balad. Hauke, hayvann yznn, Araplarca beenildii gibi, etsiz
olduunu grd. Bu yzde bir ift ateli sar gz bakyordu. Sonra hayvan ahrdan
kararak zerine hafif bir eyer vurdu. zerine atlamasyla hayvann boazndan neeli
kineme sesleri nlad. Sonra tepeden aa, yola ve sonra sedde doru frlad; ama
binici salam oturuyordu; yukar ktklarnda, o daha yatm ve dans eder gibi hafif
gidiyor ve ban denize doru eviriyordu. Sahibi ona vuruyor ve parlak boynunu
okuyordu; ama artk onun bu okamalara gereksinmesi yoktu. At, binicisiyle bir btn
oluturuyor gibiydi. Bir sre set zerinde kuzeye doru gittikten sonra, onu kolayca
evirerek iftlie dnd.

Uaklar yolun altnda durarak efendilerinin dnmesini bekliyorlard. O, atndan


srarken, 'te John, ona imdi sen bin ve tekilerin yanna, tarlaya gtr; seni beikte
gibi tar,' dedi.

Uak zerindeki eyeri zerek koup odasna gtrmek zere ocua verdii zaman,
hayvan gneli ovaya doru gr bir sesle kinedi; sonra ban efendisinin omzuna
koyarak rahata kendisini onun okamasna brakt. Ancak, imdi hizmeti onun zerine
atlamak isteyince, hayvan birden bir sramayla yana kat ve sonra yeniden gzel
gzlerini efendisine dikerek dinginleti. O, 'Hey ven, bir yerin acd m?' diyerek
uan yerden kalkmasna yardm etti.

Uak fkeyle kalasn ovuturarak, 'Hayr efendim, bir ey yok, ama bu kr ata eytan
biniyor!' dedi.
Hauke glerek, 'Bir de ben!' dedi ve sonra ekledi: 'Al, onu dizginlerinden tutarak tarlaya
gtr!'

Uak biraz utanarak dediini yapnca, kr at da onunla gitti.

Birka gn sonra uakla yardmcs yan yana, ahr kaps nnde duruyorlard. Seddin
arkasnda akam kzll snm, bunun gerisindeki denizden kazanlm topraklar
derin bir karanlk basmt. Ancak ara sra uzaklardan rahatsz edilmi bir srn
barmas, bir zrdava ya da bir sann saldrmasyla yaamlar sona eren
tarlakularnn sesi duyuluyordu. Uak kap direine yaslanm, ksa piposunu iiyor,
ama artk dumann gremiyordu. Uakla yama, henz bir araya gelerek
konumamlard. Yaman cann skan bir ey vard, ama bunu uan nasl
karlayacan bilmiyordu. Sonunda yle dedi: 'Dinle ven, Jeverssand'daki at
iskeletini biliyor musun?'

'Ne olmu ona?'

'Evet ven, ne olmu? Artk orada yok; ne gndz, ne de ay nda grnyor; ben set
zerine belki yirmi kez kotum.'

Uak sessizce piposunu ekmeyi srdrerek, 'Eski kemikler belki artk paralanmtr,'
dedi.

'Ben ay nda da baktm, artk Jeverssand'da dolaan da yok.'

'Evet, kemikler paralannca ayaa kalkamyor demektir.'

'aka etme ven, imdi biliyorum; onun nerde olduunu sana syleyebilirim!'

Uak birdenbire ona dnerek sordu: 'Syle bakalm, nerede?'

ocuk ciddi bir tavrla yineleyerek, 'Nerede mi?' dedi ve ekledi: 'Bizim ahrda; adadan
yittiinden beri ite orada, ahrda duruyor. Beyin ona kendisinin bakmas bouna deil;
ben ok iyi biliyorum, ven!'

Uak, gece karanlnda piposunu bir sre ektikten sonra, 'Sen akll deilsin, Carsten'
dedi, 'Bizim kr at m? Bir at canl olarak yaamsa, o da bizim attr. Nasl olur da
senin gibi her eyi renmeye alan apkn bir ocuk byle uydurma kocakar
masallarna inanr?'

Ama ocuu dncesinden caydrmak olanakl deildi; eytan kr atn iindeyse niin
canl olmasn? Tersine, daha kt! ocuk her gn akama doru ahra girdiinde hep
rperirdi; nk yazlar bile hayvan ara sra ahra konur ve o zaman ateli kafasn
birden ona doru dndrrd. ocuk ona, 'Bunu eytan alsn; aslnda onunla uzun sre
kalacak da deiliz,' derdi.

Bylece, gizlice baka bir i arad ve iini brakarak Noel sralarnda Ole Peters'in
yanna uak olarak girdi. Burada, Set Beyi'nin eytanl at hakknda anlatt yklere
inanan dinleyiciler de buldu. iman kadn Vollina ile eski Set Beyi yardmcs ahmak
Jess Harders, bunlar yapmack bir titremeyle dinlediler ve sonra yreklerinde Set
Beyi'ne kar kin besleyenlere ya da bu gibi eylerden holananlara anlattlar.

***

Bu arada artk martn sonu gelmi ve Ba Set Beyi'nden yeni seddin yapm iin buyruk
da ellerine ulamt. Hauke nce set ii yardmclarn toplad. Bir gn yukarda, kilise
yanndaki meyhanede bir araya gelen yardmclar, Hauke'nin imdiye dek toplanm olan
ktlardan en nemli blmleri okumasn dinlediler. Bunlarn iinde kendi dilekesi,
Ba Set Beyi'nin raporu ve son karar vard; bu kararda zellikle onun nerdii kesitlerin
kabul edildii de belirtilmi bulunuyordu ki, buna gre set eskisi gibi dik olarak deil,
denize doru eimli olarak uzanacakt; ama onlar, bu okunanlar canl ve honut yzlerle
dinlemediler.

Yal bir yardmc, 'Evet, evet, bamza gelen armaana bak; burada kar kmak da
yararl olmaz; nk Ba Set Beyi bizimkini destekliyor,' diyordu.

Bir baka yardmc, 'Hakkn var Detlev Wiens, ilkyaz ileri kapmzn nnde, imdi bir
de milyonluk bir set yaplacak; yleyse btn ileri brakmak gerekecek,' diye ekledi.

Hauke, 'Bu yllk ilerinize bakabilirsiniz, bu ie yle abucak balanamaz,' dedi.

Kabul etmek isteyenler pek azd. nc biri, yeni bir ey ortaya atarak unlar syledi:
'Set, deniz tarafnda da geni olacak, Lawrenz'in ocuu bile bu denli uzun olmamt!
(20) Gereler nereden alnacak? Bu i ne zaman bitecek?'

Hauke, 'Bu yl bitmezse gelecek yl; bu i her eyden nce kendimize baldr,' diye
yant verdi

Toplantda bulunanlar dargn bir yzle gltler. Yeni bir ses, 'Peki, bu gereksiz i
niin? Set eskisinden yksek olmayacak ki, oysa teki de otuz yl dayand?' diyordu.

Hauke yant olarak yle dedi: 'Szleriniz dorudur, otuz yl nce eski set atlamt;
daha geriye gidersek bu olay otuz be yl, sonra krk be yl nce oldu; ama dik ve
anlamsz olduu halde o gnden beri byk bir sele de uramadk. Yeni setse btn
bunlara bakmadan yz yllarca dayanacaktr; nk bunun lml bir eimi olacak;
dalgalarn sert arpmas sz konusu olmayacandan atlamaz, bylece kendiniz ve
ocuklarnz iin gvenli bir toprak kazanm olursunuz. te hkmetle Ba Set Beyi'nin
beni tutmalarnn nedeni budur; bunu, kendi karnz gerei sizlerin de grmeniz
gerekir.'

Toplanm olanlarn buna hemen yant vermek istemeyileri karsnda, yal ve kr sal
bir adam, glkle yerinden kalkt; bu Elke'nin, Hauke'nin ricas zerine hl set ileri
yardmcl grevinde kalm olan vaftiz babas Jewe Manners idi. unlar syledi:
'Set Beyi Hauke Haien, sen bizi ok rahatsz ediyor ve ok harcamaya neden oluyorsun.
Ben Tanr'nn buyruuyla sonsuz dinlenmeye ekilinceye dek beklemi olman isterdim;
ama hakkn var; buna ancak aklszlar kar kar. Tanr'ya kredelim ki, o
tembelliimize bakmadan seddin dndaki u deerli topra frtna ve sellere kar
korumutur; imdi belki de elimizi ie atmak, btn bilgi ve gcmzle bunu kendimiz
iin korumak ve Tanr'nn sabrn artk zorlamamak iin saat almtr. Dostlarm, ben
artk yalandm, setlerin yapl ve ykllarn grdm; ama Tanr'nn esiniyle Hauke
Haien'in planlad ve hkmetten sizin iin izin ald seddin ykln, iinizde
yaayanlardan hibiri gremeyecektir; kendiniz ona teekkr etmeseniz de, sizin
torunlarnz bir gn ona onur elengi sunmaktan kendilerini alamayacaklardr!'

Jewe Manners oturdu ve cebinden mavi mendilini kararak alnndaki birka damla teri
sildi. Yal adam, alkanl ve son derece doruluuyla tannm bulunuyordu; ama
toplantdakiler onu onaylamak istemedikleri iin susuyorlard. Hauke Haien yine sz
ald; herkes yznn bembeyaz kesildiini grmt: 'Buraya gelerek sz aldnz iin
size teekkr ederim Jewe Manners; siz teki yardmclar, kukusuz benim omzuma
yklenecek olan bu yeni seddin yapmna, hi olmazsa artk vazgeilemeyecek bir konu
olarak bakmanz rica ederim. imdi gerekenleri ona gre karar altna alalm!'

Yardmclardan biri, 'Konu,' dedi. Hauke, yeni seddin haritasn masa zerine sererek
u aklamay yapt: 'Demin biri, bunca topra nereden alalm diye sormutu.
Gryorsunuz ki, ndeki topran kumsal olarak uzand yerde, seddin dnda bir
para alan bo braklmtr; buradan ve ndeki topran set boyunca kuzeye ve gneye
uzanan blmnden toprak alabiliriz. Su ynnde yalnzca bol amurlu tabaka varsa,
ierden ve ortadan da kum alnabilir; ama ndeki topran zerinde yeni seddin
izgisini saptamak iin nce bir mhendise gereksinmemiz var. Bunun iin tasarm
hazrlarken bana yardm etmi olan kimse, sanrm ok uygundur. Sonra toprak ve baka
gereleri tamak iin, araba ustalarna tek atl ve atal oklu yk arabalar smarlamak
zorundayz. Kumsaln suyunu tutmak ve i tarafta kumla destekleyeceimiz yerler iin,
imdilik kesin olarak ne kadar samana gereksinmemiz olacan bilmiyorum. Belki de
burada, ovada elde edeceimizden daha ok gerekecektir! nce bunlarn hepsini nasl
salayp dzenleyeceimizi konualm; batda suya kar yeni kapnn yapmn da
becerikli bir marangoza vermek gerekir.'

Oradakiler masa evresinde toplanarak yarm gzle haritaya bakp yava yava
konumaya baladlar; ama bunun, sanki ancak bir konuma olsun da nasl olursa olsun
diyerek yapld belliydi; i, toprak mhendisinin grevlendirilmesine gelince,
genlerden biri, 'Kendiniz dnmsnz Set Beyi, bu ie kimin uygun olduunu en iyi
kendiniz bilirsiniz,' dedi.

Hauke yle yant verdi: 'Siz yargclar kurulu yelerinden olduunuz iin benim
dnceme gre deil, kendinize gre konumalsnz, Jacob Meyen! Daha iyisini
sylerseniz, ben nerimi geri alrm!'

Jacob Meyen, 'Peki, doru!' dedi.

Ama, yallardan biri bunu pek onaylamak istemiyordu: Onun kz kardeinin bir olu
vard ki, bu ovaya, toprak lmnde onun gibisi gelmemiti; o, Set Beyi'nin babas
rahmetli Tede Haien'den de stnd.

Bylece iki toprak mhendisi konusunda konuarak, ii her ikisine ortak olarak vermeye
karar verdiler. Yk arabalar ve saman teslimi konularnda da iler ayn biimde
dzenlendi ve Hauke ge vakit, hemen hemen bitkin bir durumda, atna binerek eve
dnd. Gsterili, ama daha hafif bir yaam sren ncelinden kalma eski arkalkl
iskemleye oturduu zaman, kars da yanna gelmiti. Ona, 'ok yorgun grnyorsun
Hauke,' diyerek kk eliyle alnndaki salar okad.

'Belki biraz yorgunumdur!'

'Oluyor mu?'

Hauke, ac bir glmseyile, 'Olacak, ama arabalar kendim srmek zorunda kalacam.
Buna da engel olmazlarsa kretmeliyim!' dedi.

'Ama sanrm herkes kar deildir?'

'Hayr Elke. Senin vaftiz baban Jewe Manners iyi bir adam. Onun otuz ya daha gen
olmasn ok isterdim!'

***

Birka hafta sonra set hatt saptanp yk arabalarnn da ou teslim edildiinde, Set
Beyi, setle denizden kazanlacak alandan toprak alacak btn paydalarla eski seddin
gerisindeki toprak sahiplerini kilise yanndaki meyhaneye armt. Konu, onlara iin
ve giderlerin bltrlmesiyle ilgili plan aklamak ve hangi noktalara kar
ktklarn renmekti; nk, yeni set ve yeni kaplar, eski yaplarn bakm giderini
azaltmaktaysa da, onlar kendi paylaryla katlmak zorundaydlar. Bu plan, Hauke iin
ar bir i oldu. Ba Set Beyi onun yardmna bir postayla bir de yazman gndermemi
olsayd, imdi de her gn geceleri bile alt halde, bunu bu denli abuk
hazrlayamazd. Sonra bitkin olarak yatana girdii zaman, kars da eskisi gibi onu
yapmack uykuyla beklemiyordu; o da btn gn i grm ve geceleyin derin bir
kuyunun dibindeymi gibi tatl uykusuna dalm oluyordu.

imdi, Hauke incelenmesi iin gn burada meyhanede braklm olan ktlar


yeniden masaya sererek plann okuduu zaman, bu vicdanl almay saygyla
seyretmi olan ve serinkanl bir deerlendirmeden sonra set beylerinin doru
hesaplarna onay veren ciddi kimseler bulunduu gibi, topra kendilerini
ilgilendirmeyen bir alann giderine katlmaya zorlandklarn ve yeni iler yznden
eski topraklarnn da ellerinden kacan syleyerek yaknan bakalar da vard ki,
bunlarn yeni topraktaki paylar ya kendileri, ya babalar ya da baka eski sahiplerince
satlm bulunuyordu. Yine, yeni topraktaki paylarna kavuacak olan bir blm de,
yaknanlardan ellerindeki paylarn da alnmasn isteyerek baryor, nk bu yzden
yklenecekleri ar harcamalar karsnda geinemeyeceklerini sylyorlard. Ask bir
yzle kapya yaslanm olan Ole Peters ise, ortala yle baryordu: 'nce iyice
dnn de, Set Beyi'ne ondan sonra gvenin! O hesabn bilir: Onun ok pay vard,
benimkini de ele geirmesini bildi; btn bunlar elde ettikten sonra, setle yeni
topraklar kazanmaya da karar verdi!'

Bu szlerden sonra toplantya bir an iin lm sessizlii kt; Set Beyi, demin
ktlarn zerine sermi olduu masann yannda ayakta duruyordu; ban kaldrarak
Ole Peters'e bakt ve yle dedi: 'Sen de pek iyi biliyorsun ki Ole Peters, bana kara
alyorsun. Bana frlattn amurun biraznn olsun zerimde yaparak kalacan
bilsen dahi, sen bunu yine de yaparsn. Gerek udur ki, sen paylarndan kendin
kurtulmak istemitin, ben de onlara koyun otlatmak iin gereksinme duymutum.
Dahasn da bilmek istersen, meyhanede azndan kan yakksz szlerle, benim,
karm yznden Set Beyi olduumu sylemitin; bu bana dokundu, ben de size kendi
yeteneimle Set Beyi olduumu gstermek istedim ve bylece Ole Peters, benden
nceki Set Beyi'nin yapmas gereken ii yaptm. O zaman paylarndan biraznn benim
elime getii iin kzyorsan, bak duymuyor musun, imdi zerlerine yklenecek iin
arl karsnda ellerindekini satmak isteyenler oalm bulunuyor.'

Toplantda bulunan erkeklerden bir blm, bu szleri alkla karlad ve bunlarn


arasnda duran Jewe Manners yksek sesle yle bard: 'Bravo Hauke Haien! Tanr
seni bu iinde baarl klacaktr!'

Ole Peters sustuysa da, adamlar akam yemeine dald iin bir sonuca varlamad;
ama ikinci toplantda her ey yoluna girdi, ancak bu da, Hauke'nin gelecek ay iin
koum yerine drt koum vermeyi zerine almasyla salanabildi.

Sonunda, kk Paskalya anlar ald zaman ie baladlar: Yk arabalar, aldklar


topra boaltmak zere durmadan ndeki alandan set hattna gidiyor ve ayn sayda
araba yenisini yklemek zere geri dnyordu; set hattndaysa, krekli adamlar ylan
yerine atyor ve dolduruyorlard; arabayla ok byk miktarda saman tanarak
boaltld; saman, yalnzca i yana serilen kum ve gevek toprak gibi hafif gerecin
rtlmesi iin kullanlmyordu; yava yava seddin baz ksmlar tamamland ve
zerine yerletirilen imenlik topraklar, kemiren dalgalarn saldrsna kar dayansn
diye, yer yer salam saman katla rtld. Grevlendirilmi bekiler dolap duruyor ve
frtna olduu zaman alabildiine bararak rzgrn iinde ynergelerini
bildiriyorlard; aralarnda, imdi yalnzca kr atn kullanan Set Beyi dolayor; ksa
tmcelerle buyruklarn bildirirken, kr at, binicisiyle oraya buraya uuyordu. Kimi
zaman birini vyor; kimi zaman da, ara sra olduu gibi, bir enge ya da beceriksizi
acmaszca iten kovarak, 'Bunun yarar yok, senin engeliin yznden set
bozulmasn!' diyordu. O aadan, ovadan gelirken, hayvann solumas uzaktan duyulur
ve eller daha ok abayla ie sarlrken, 'Haydi aln, Kr Atl geliyor!' diyen sesler
duyulurdu.

Sabahlar iiler hep birlikte yemek bana oturduklar zaman, Hauke at zerinde yap
alann gezer, keskin gzleriyle savsaklayc ellerin krek kullandklar yerleri hemen
anlard. Sonra adamlarn yanna giderek iin nasl yaplmas gerektiini aklad
zaman, onlar sabrla Hauke'ye bakar ve ekmeklerini inemeyi srdrrlerdi. Ama
onlardan ne bir onay, ne de baka bir dnce iitmezdi. Bir kez, byle bir gnde ge
vakit zellikle seddin bir yerini ok dzgn grd iin, kahvalt yapan yakndaki
bee giderek kr atndan indi ve cokuyla, oradaki temiz ii kimin yaptn sordu. Ona,
ancak rkek ve karanlk baklarla, ar ar ve sanki istemeyerek birka ad saydlar.
Bir kuzu gibi sessiz atn iki eliyle tutmu olan adam, hayvann her zaman olduu gibi
sahibine yneltilmi gzel gzlerine korkuyla bakyordu.

Hauke, 'Ne o Marten, ayaklarna yldrm arpm gibi duruyorsun?' diye bard.

'Bey, atnz bir ktlk dnyor gibi sessiz duruyor!'

Hauke glerek dizginleri kendi eline ald ve hayvan da sever gibi hemen bayla onun
omuzlarn okad. ilerden birka, rkek baklarla ata ve biniciye baktlar;
bakalarysa, bu i onlar hi ilgilendirmiyormu gibi, yemek yenen yeri hemen bularak
ince kanatlaryla balarnn zerine dek inen martlara ara sra ekmek paras atarak
sessizce kahvaltlarn yapmay srdrdler. Set Beyi, baran ve atlan lokmalar
gagalaryla kapan kulara bir sre dalgn dalgn baktktan sonra atna atlad ve
adamlara bakmadan uzaklat. Aralarndan ykselen kimi sesler, imdi ona bir alay gibi
geliyordu. Kendi kendine, 'Bu nedir? Hepsinin de bana kar olduunu syledii zaman
Elke hakl myd yoksa? Bu uak ve kk adamlar da m yle? Oysa, onlarn birou
iin benim seddim yznden gnenli bir gelecek hazrlanyor!' diyordu.

Atn mahmuzlad ve hayvan kudurmu gibi aa frlad. Ama o, kendi yardmcsnn


Kr Atl iin ne gibi kayg verici ykler anlattn, kukusuz bilmiyordu. Zayf
yznden bir noktaya dikilen gzleriyle ve zerinde dalgalanan pardssyle kvlcm
saan kr atnn zerinde adamlar onu imdi grmeliydiler!

Bylece yaz ve gz de geti; kasmn sonuna dek alld; sonra kar ve don yznden
iler durdu. Bitirilemedii iin, denizden kazanlacak alan ak brakmaya karar
verdiler. Set, dzlkten iki buuk metre ykselmi olup, ancak batda suya kar kap
yaplmas gereken yerde bir aklk braklmt; yukarda da eski seddin nndeki
gelgit alanna el srlmemiti. Bylece ykselen dalgalar otuz yl nce olduu gibi
denizden alnan alana girebiliyor, ama oraya ya da yeni sedde byk zarar vermiyordu.
Bylelikle insan eliyle oluturulmu olan yapy ilkyaz gneiyle tamamlamak olana
belirinceye dek byk Tanr'ya emanet ederek onun korumasna braktlar.

Bu arada Set Beyi'nin evinde byk bir olayla karlalm, evliliklerinin dokuzuncu
ylnda bir ocuklar olmutu. ocuk krmz ve buruuk ciltliydi ve yeni doan kz
ocuklarnda grld gibi yedi "Pfund" geliyordu. Yalnzca alamas biraz garipti ve
bu ebenin houna gitmemiti.

En kts, Elke nc gndr ate iinde yatarak sayklyor, ne kocasn ve ne de yal


hizmeti kadn tanyordu. Hauke'nin, ocuu olmasndan kaynaklanan sonsuz sevinci
zntye dnmt. Kentten getirilen doktor yatan kysna oturarak kadnn nabzn
dinlemi, reete yazm ve umutsuzca evresine baknmt. Hauke ban sallayarak, 'O
yardm edemiyor; ancak Tanr yardm edebilir,' dedi. Bir Hristiyan olarak kendi
inanna gre dnyorsa da, onu duadan alkoyan bir ey vard. Yal doktor gittikten
sonra pencere nnde durarak k havasna gzlerini dikti ve hasta sayklayarak
barrken ellerini kavuturdu; acaba bu bir dua myd, yoksa bunu byk korku
karsnda kendisini yitirmemek iin mi yapmt? Bunu kendi de bilmiyordu.

Hasta, 'Su! su!' dedi ve arkasndan, 'Beni tut, Hauke!' diye bard; sonra ses yavalad,
sanki, 'Denize, limana m? Tanrm, onu bir daha gremeyeceim!' der gibiydi.
Hauke dnerek hizmetiyi bir yana ekti ve diz kerek karsn kucakladktan sonra,
'Elke, Elke, beni tan artk, yanndaym ya!' dedi.

Ama Elke, ancak ateli gzlerini aarak kurtulmas olanakszm gibi evresine baknd.

Hauke onu yeniden yasta brakt ve ellerini sk sk ovuturarak, 'Tanrm, onu benden
alma... biliyorsun ki, onsuz yapamam!' diye bard. Sonra kendi kendine dnr gibi
ekledi: 'Biliyorum, sen de her zaman istediin gibi davranamazsn! Sen tek erk
sahibisin, gcne gre davran Tanrm, ancak bir solukla da olsa bana seslen!'

Birdenbire oday bir dinginlik kaplam gibiydi; yalnzca hafif bir soluma sesi
duyuluyordu; yatan yanna dnd zaman karsnn derin uykuda olduunu ve
hizmetinin korkmu gzleriyle kendisine baktn grd. Kap alp kapanmt;
Hauke, 'Bu kim?' diye sordu.

'Bey, hizmeti kz Ann Grete dar kt, scak su kabn getirmiti,' dedi.

'Niin bana yle akn akn bakyorsun, Levke?'

'Ben mi? Ben sizin duanzdan korktum. Byle bir duayla kimseyi lmden
kurtaramazsnz!'

Hauke keskin gzleriyle ona bakarak, 'Yoksa siz de bizim Ann Grete gibi Hollandal
rc Jantje'nin toplantlarna m gidiyorsunuz?' diye sordu.

'Evet efendim; biz doru inanca inanyoruz!'

Hauke yant vermedi. O zaman ok ilgi gren 'ayrc toplant mezhebi' (21) Friesliler
arasnda derin kk salmt. Yoksul zanaatlar, iki yznden perian olmu
retmenler burada ba rol oynuyor; kzlar, gen ve yal kadnlar, engeler ve
yalnz kimseler cokuyla bu gizli toplantlara gidiyor ve burada herkes rahip roln
oynayabiliyordu. Set Beyi'nin evinden, hizmeti kz Ann Grete ile ona tutulmu olan
uak yama da izinli akamlarn orada geirirlerdi. Kukusuz, Elke bu konudaki
kukularn Hauke'ye bildirmekten geri kalmamt; ama o, 'Kimsenin inancna
karmamal, bunun kimseye zarar yoktur, meyhanede oturmaktan daha iyidir!' demiti.

bununla kald gibi, Hauke imdi de susmutu. Ama kukusuz ki, bakalar onun
hakknda susmadlar. Onun dua srasnda syledikleri evden eve dolat: 'O, Tanr'nn
gcnden kukulanyordu; oysa gsz Tanr olabilir mi? Tanr'y yadsdna gre,
belki de eytanl at iin anlatlanlar da doru olmalyd.'
Hauke bu konuda hibir ey duymad, bugnlerde onun gz ve kula yalnzca
karsna ynelmiti; artk ocuu bile onun gznde yoktu.

Yal doktor bir kez daha geldi; her gn, kimi zaman gnde iki kez urad; sonra btn
gece kalmaya balad; yeniden reeteler yazd, hizmeti ven Johns atla, kente eczaneye
gitti. Sonra doktorun yz biraz glmeye balad, 'Tanr'nn yardmyla oluyor, oluyor!'
diyordu; bir gn (ya onun sanat hastal yenmi ya da Hauke'nin duas zerine Tanr
sonuta bir kar yol bulabilmiti) doktor hastayla ba baa kald zaman, yal
gzleriyle glerek ona yle dedi: 'Hanmefendi, imdi size gvenle syleyebilirim ki,
bugn doktorun bayram gndr; durumunuz ok ktlemiti, ama artk yine bizlerden,
yaayanlardan saylrsnz!'

O zaman Elke koyu gzlerinden klar saarak, 'Hauke, Hauke, nerdesin?' diye seslendi
ve kocas onun ak seslenii zerine odaya koarak yataa gittii zaman kollarn onun
boynuna dolad: 'Hauke, kocam, kurtuldum; senin yannda kalacam!' dedi.

O zaman yal doktor, cebinden ipek mendilini kararak alnn ve yanaklarn sildi ve
ban sallayarak odadan kt.

Bu olaydan gn sonra bir akam, inanllardan biri (bu kii, Hauke'nin iten kovduu
bir terlikiydi) mezhebin Hollandal terzide yaplan toplantsnda konuuyor ve
Tanr'nn zelliklerini yle aklyordu: 'Ama bir kimse, biliyorum ki ne istediini sen
de bilmiyorsun, diyerek Tanr'nn gc konusunda kukusunu belirtirse, bu talihsizi
hepimiz de tanrz; o, toplumun zerine bir ta gibi oturur; byle bir kimse, Tanr'nn
yolundan ayrlmtr ve kendisine avuntu olarak Tanr'nn dman ve gnahn dostunu
arar; nk insan eli bir denee sarlmak zorundadr. Ama siz byle dua eden
kimseden saknn; onun duas, sapknlktr!'

Bu szler de evden eve dolat. Kk bir yerde neler dolamaz ki? Sonunda bunlar
Hauke'nin kulana geldi. Ama bu konuda karsna bile bir ey sylemedi. Ancak onu
ara sra kendisine ekerek skca kucaklar ve, 'Bana bal kal Elke, bana bal kal!'
derdi. O ise aknlk dolu gzlerini kocasna dikerek, 'Sana bal olmak m? Baka
kime bal olaym?' diye sorard. Ama az sonra onun szlerini anlayarak, 'Evet Hauke,
birbirimize balyz, yalnzca birbirimize gereksinme duyduumuz iin deil!' der ve her
ikisi de kendi ilerine koyulurlard.

Bununla kalm olsa iyi olurdu; ama btn canl ie gce karn o byk bir yalnzlk
duyuyordu; yreini baka insanlara kar bir diren ve kapallk kaplamt. O, ancak
karsna kar her zaman ayn kald; sabah ve akam, sonsuz esenliin kayna
oradaym gibi, ocuunun beii nnde diz kerdi. Topluma ve iilere kar daha
sert davranmaya balad. Eskiden arbal bir azarlamayla yol gsterdii beceriksiz ve
engeleri, imdi daha sert davranarak korkutuyordu. Elke de bu srada yava yava
iyilemekteydi.

***

lkyaz gelince set ileri yeniden balad; imdi yaplacak yeni kapnn korunmas iin set
hattnn batsndaki boluk, i ve d yanlarndan yarm ay biiminde bir n setle
kapatld; kapyla birlikte asl set de gittike abuklaan bir hzla belirlenen ykseklie
kmaktayd. leri yneten Set Beyi'nin almas kolaylamamt; nk kn len
Jewe Manners'in yerine Set Beyi yardmcs olarak Ole Peters gemiti. Hauke buna
engel olmak iin bir giriimde bulunmad. Eskiden, karsnn vaftiz babas sk sk onu
yreklendirici szler syler ve sevimli bir tavrla sol omzunu okard. Oysa imdi, onun
ardl gizli bir kartlkla gereksiz engellemelerde bulunuyor; Hauke'nin de onun
baltalamalarn gslemesi gerekiyordu. nk Ole, nemli kimselerden olmakla
birlikte, set iinde aklllardan deildi. Yazman uak, zaten eskiden beri her zaman onun
yoluna kmt.

Deniz ve ova zerinde yeniden gne parlarken, denizden kazanlm yerlere doluan
inekler brerek geni sessizlii bozuyorlard; gkyznde durmadan tarla kular
tyor; sesleri ancak soluk almak iin sustuklarnda kesiliyordu. Kt hava bile ilerin
yrmesini engelleyemiyor ve set kaps da, boyanmam direkleriyle duruyordu: Bunun
korunmas iin, bir gece iin bile geici set yaplmas dnlmemiti; sanki Tanr, yeni
yapya korumasn ynneltmi gibiydi. Hauke kr atn zerinde setten dnd zamanlar
Elke de gzleriyle kocasna gler ve atn parlak boynunu okayarak, 'Sonunda gsterili
bir hayvan oldun!' derdi. ocuk anasnn boynundaysa Hauke atndan atlayarak k
kollarnda dans ettirirdi. Kr at sar gzlerini ocua diktii zaman, 'Gel, sen de onur
kazan!' diyerek, kk Wienke'yi (ocuk bu adla vaftiz edilmiti) eyere oturtur ve tepede
bir daire izerek dolatrrd. Hauke, kimi zaman da, ocuu gevek bir dalna oturtup
sallayarak, yal dibudak aacna onur kazandrrd. Elke glen gzleriyle kapda
durur, ama ocuk glmez, arasnda kk bir burun bulunan gzleriyle sessizce uzaklara
bakar, elleri de babasnn uzatt denei tutmazd. Hauke buna dikkat etmezdi, aslnda
kk ocuklar konusunda hibir ey bilmiyordu. Ancak Elke, mavi gzl kzn,
kendisiyle ayn zamanda lohusa yatanda yatm olan hizmeti kadnn kollarnda
grd zaman, ara sra zgn bir sesle, 'Benimki henz senin Stina kadar olmad,' der;
kadn da elinde tuttuu iman olunu kaba bir sevgiyle sallayarak, 'Evet hanm,
ocuklar trl trl oluyor, benimki daha iki yana basmadan kilerden elma alard,'
diye yant verir, Elke de iman ocuun gzlerine den salarn dzelterek kendi
sessiz ocuunu gizlice gsne bastrrd.

Ekim ayna girdiklerinde, artk batdaki set kaps, suyun ykselme alanndaki aklkta,
az eimli kesitiyle suya inen ve ykselme suyunun yzeyinden be metre ykselerek iki
yandan gelip alan kapatan yeni seddin arasnda hazr duruyordu. Bunun kuzeybat
kesinden, Jevershallig boyunca engelsiz gelgit alanndaki deniz grlebiliyordu; ama
kukusuz, rzgr burada daha yein esiyor, salar kartryor ve bakmak isteyenleri,
apkalarn skca balarnda tutmak zorunda brakyordu.

Kasm sonunda frtna ve rzgrlar dindii zaman, ancak tam eski seddin yanndaki
boazn kapatlmas ii kalmt ki, bunun zeminindeki kumsal boyunca kuzeyden deniz
suyu ieriye akyordu. Her iki yanda setler uzanyor; imdi, ite bunlarn arasndaki
uurumun kapatlmas gerekiyordu. Kuru bir yaz havas, kesinlikle ii kolaylatrm
olurdu, ama imdi de yaplmas gerekliydi; nk kopacak bir frtna, btn yapy
tehlikeye sokabilirdi. Hauke sonu almak iin her yolu deniyordu. Yamur yayor,
rzgr esiyor, ama onun ateli kr at zerindeki zayf grnm, kimi zaman burada,
kimi zaman orada, seddin kuzeyinde, yukarda ve aada boazn yannda alan kara
kalabaln zerinde ykseliyordu. imdi o, uzaktaki n alanlardan killi toprak
getirmekle grevlendirilmi olan yk arabalarnn yannda grnyordu ki, bunlardan
kalabalk bir bek kumsala ulaarak yklerini boaltmaya hazrlanyorlard. Yamur ve
rzgr sesinin arasnda, ara sra bugn burada tek bana da olsa ileri bitirmek isteyen
Set Beyi'nin sert buyruklar duyuluyordu. Arabalar numaralaryla aryor ve
kalabalk edenleri geri itiyordu. Azndan, 'Dur!' diye bir ses ktnda aada i
durdu, yukardakilere, 'Saman, bir araba saman!' diye bard ve yukarda duran
arabalarn birinden slak topraa saman yuvarland. Aadaki adamlar srayarak yk
dattlar ve kendilerini gmmemeleri iin yukardakilere bardlar. Yeni bir araba daha
geldi, imdi Hauke yeniden yukar km, kr atnn zerinden aaya boaza bakyor
ve onlarn krekle almalarn, topra ylarn gryordu. Sonra gzlerini seddin
dndaki denize dikti. Keskin rzgr eserken, suyun seddin kysnda nasl gittike
yukarya trmandn ve dalgalarn gittike nasl ykseldiini izliyordu. Ayn zamanda
adamlarn, azlardan soluklarn kesen rzgr ve zerlerini kamlayan souk yamur
altnda ar ite alrken, terleri damlayarak glkle soluduklarn da gryordu.
Aa doru, onlara, 'Dayanalm! Dayanalm! Otuz krk santim daha ykselirse, dalga
iin yeter!' diye baryordu. Btn bu frtna grlts ierisinde, iilerin patrts da
duyuluyor; yuvarlanan topran arpmas, arabalarn gcrts ve aa atlan samanlarn
hrts srekli birbirini izliyordu. Bu srada, donmu ve yolunu ararak insan ve
arabalar arasna srlm olan kk ve sar bir kpein inleyen sesi duyuldu. Kk
hayvan, birdenbire aadaki boazdan ac ac bard. Bunun yukardan aaya
frlatldn gren Hauke'nin yz, birdenbire fkeden kpkrmz kesilmiti. Ya toprak
durmadan aa atld iin, arabalara: 'Dur! Duuur!' diye bard.

Aadan kaba bir ses yle dedi: 'Niin? Sefil bir kpek iin mi?'
Hauke bir daha, 'Dur diyorum! Kpei bana verin, bizim yapmza lm karmasn!'
dedi.

Ama hibir el davranmyor, hl birka krek sert toprak hayvann evresinde


uuuyordu. Hauke, kr atn mahmuzlad ve birdenbire fkeyle kineyen hayvanyla
setten aa frlad. Herkes onun nnden geri ekilirken, 'Kpei, kpei istiyorum!'
diye baryordu.

Sanki yal Jewe Manners'in elini andran yumuak bir el omzuna dokundu; ama dnp
baknca bunun yalnzca yal adamn bir dostu olduunu grd. Adam ona, 'Dikkatli olun
Set Beyi; bu adamlar sizin dostunuz deil, kpekten vazgein!' dedi.

Rzgr esiyor, yamur kamlyordu; adamlar kreklerini topraa dayam, bir ksm da
yere atmt. Hauke yal adama eilerek, 'Kr atm tutar msnz, Harke Jens?' dedi ve
tekinin dizgini tutmasyla ukura atlamas ve inleyen kk hayvan koluna almas bir
oldu. Ayn anda yeniden atnn zerine srayarak seddin zerine kt. Gzleriyle
arabalarn yannda duran adamlar szerek, 'Kimdi o? Bu zavally kim aa att?' diye
sordu.

Bir an iin hepsi susmutu; nk Set Beyi'nin zayf yznden fke fkryor; adamlarsa
onun karsnda boinanla kark bir korku duyuyorlard. O zaman arabalarn birinden
kz enseli bir herif onun nne doru yryerek, 'Bunu ben yaptm, Set Beyi!' dedi ve
ineme ttnn- den bir para srarak rahata azna attktan sonra ekledi:
'Ama bunu yapan doru yapmtr; nk seddinizin dayanmasn istiyorsanz, iine
canl bir eyin atlmas gerekir!'

'Canl bir ey mi? Sen bunu Hristiyanln hangi inancndan rendin?'

Adam, 'Hibir yerden efendim!' dedi ve boazndan kstaha glerek konumasn


srdrd: 'Bunu, belki de Hristiyanlkta sizinle boy lmeye gc yetecek olan
dedelerimiz bile biliyorlard! Bir ocuk olsa daha etkili olur; ocuk yoksa, sanrm
kpek de onun yerini tutar!'

'Bu gibi boinanlar brak! amurun iine seni atsalar daha iyi olurdu!' diye bard.

Birok azdan birden, 'Oho!' diye sesler geldi; Set Beyi sert yzler ve sklm
yumruklarla evrildiini duyumsad. Anlad ki, bunlar onun dostu deildi. Birdenbire
seddi aklna geldi: imdi hepsi de kreklerini brakrlarsa ne olacakt? Gzlerini aa
diktii zaman yeniden yal Jewe Manners'in dostunu grd; o iilerin arasnda
dolaarak bir ona, bir buna sesleniyor; birine glyor, tekinin omzuna dosta
vuruyordu; bylece alanlar yeniden ellerine kreklerini aldlar; biraz sonra i
yeniden eski hzn bulmutu. Daha ne isteyebilirdi ki? Boazn kapatlmas gerekiyordu
ve kpei de pardssnn altna saklamt. Birden verdii bir kararla, kr atn ikinci
arabaya dndrerek, buyurgan bir tavrla, 'Keye saman!' diye bard ve arabac da
makine gibi uydu; biraz sonra saman aaya yuvarlanm ve iiler her yandan ie
sarlmlard. Bir saat daha byle alldktan sonra saat alt olmu, koyu bir karanlk
basm ve yamur da durmutu. O zaman Hauke iibalar atnn yanna ararak,
'Yarn sabah saat drtte yine herkes yerinde olacak; ay gkteyken, Tanr'nn izniyle
bitiririz,' dedi. Gitmek isterlerken, titreyen hayvan pardssnden kararak, 'Kpei
tanyor musunuz?' diye sordu. Onlar bilmediklerini sylediler. Ancak biri yle dedi: 'O
btn gn kyde dolat, kimsenin deildir!'

Set Beyi, 'yleyse benimdir... unutmayn; yarn sabah, saat drtte!' diyerek atyla
uzaklat.

O geldii zaman, zerinde yabanlk giysisiyle Ann Grete kapdan kyordu. Set Beyi
onun terzideki toplantya gideceini dnerek, 'nln bala!' diye bard. tekinin
bunu istemeyerek yaptn grnce, amurlanm kk kpei ona uzatarak ekledi:
'Bunu kk Wienke'ye gtr, ona oyun arkada olsun, ama nce yka ve st, bylece
de Tanr'nn houna giden bir i yapm olursun; nk zavall ok hrpalanm!'

Ann Grete efendisinin sylediklerini yapmak zorunda kaldndan o gn toplantya da


gidemedi.

***

Ertesi gn, yeni seddin son topraklar atld; rzgr dinmi, martlar ve 'avosette'ler (22)
karann ve suyun zerinde, tatl bir uula szlyorlard; Jevershalling'den, bugnlk
Kuzey Denizi kylarnda bulunduklar anlalan binlerce kzlrdein sesi geliyor, geni
ovay rten sisin iinden altn gibi gz gnei ykseliyor ve insan eliyle oluturulan
yapy aydnlatyordu.

Birka hafta sonra, Ba Set Beyi'yle birlikte hkmet kurullar denetime geldiler. Set
Beylii evinde, yal Tede Volkerts iin dzenlenen yas yemeinden sonra ilk byk
len hazrland. Btn set yardmclar ve bu ile ilgisi olan ileri gelenler
arlmlard. Yemekten sonra konuklarn ve Set Beyi'nin btn arabalar kouldu; Ba
Set Beyi, Elke'nin, ayaklaryla yeri dven kula bir beygir koulu faytona binmesine
yardm etti ve arkasndan kendisi de srayarak dizginleri eline ald; Set Beyi'nin akll
hanmn kendisi gtrmek istiyordu. Bylece keyifli keyifli tepeden inerek d yola
ktlar, sonra zerine kan yoldan yeni sedde trmandlar ve bunun zerinde, yeni
kazanlm yerlerin evresinde dolatlar. Bu aralk hafif kuzeybat rzgr ykselmi,
seddin kuzey ve batsna dalgalar vurmaya balamt. Ama bunlarn ayrmna bile
varlamyordu; nk az eimli ini bunlarn arpmasn azaltyordu. Hkmet
komiserlerinin azndan Set Beyi'ni ven szler bol bol akyordu; yle ki, yardmclarn
ara sra ileri srd kar grler, bunlarn arasnda duyulmuyordu bile.

Sonunda bu da geti. Bir gn Set Beyi sessizce dncelere dalm, atyla seddin
zerinde giderken, kendisini honut eden baka bir eyle daha karlat. Belki de
aklna, onsuz baarlamayacak ve onun bu denli emek ve gece uykularn yemi olan bu
yere, niin yksek tabakadan bir prensesin adyla 'Yeni Karoline Topra' ad verildi
sorusu gelmi olmalyd; ama durum byleydi; bu ad, yapyla ilgili btn belgelerde
vard; kimi belgelere krmz gotik harflerle yazlmt. Ban kaldrnca, ellerinde tarla
gereleri olan iki iinin, yaklak yirmi adm aralkla birbirinin arkasndan kendisine
doru gelmekte olduklarn grd. Arkadaki, 'Beklesene!' diye sesledi; tam alana inen
yolun zerinde bulunan ikinci, 'Baka zaman Jens, artk ge oldu, burada amur dvmem
gerek!' diye yant verdi.

'Nerede?'

'te burada, Hauke Haien Topranda!'

O, bu szleri patikadan inerken aada bulunan btn ovann iitmesi gerekliymi gibi
yksek sesle haykrmt. Hauke, sanki kendi annn duyurusunu iitiyor gibiydi.
Eyerinde dorularak kr atn mahmuzlad ve kmltsz baklarla solunda bulunan geni
topraa bakt. Yava bir sesle, 'Hauke Haien Topra!' diye yineledi; sanki buras
sonsuza dek bundan baka bir ad tamayacak gibiydi. Onlar istedikleri kadar
dirensinler, onun ad yine de rtbas edilemezdi. Prensesin ad, eninde sonunda eski
belgelerde rmeyecek miydi? Kr at drt nala, gururla ilerlerken, kulaklarnda,
'Hauke Haien Topra! Hauke Haien Topra!' szleri nlyordu. Zihninde, kendisinin
yeni seddi, dnyann sekizinci harikas olarak bymeye balad; btn Fries'te bunun
bir ei yoktu! Kr at dans ederken, kendisini btn Frieslilerin ortasnda gibi
duyumsad; o, onlarn hepsinden de bir derece stnd, keskin baklarn, acrm gibi
onlarn zerinde dolatrd.

Seddin kapatlmasndan beri yl gemi, yeni set baar kazanm, onarm gideri de
ok az tutmutu. Denizden kazanlan topran hemen hemen her yannda, imdi beyaz
yoncalar iek ayor, otlar boy veriyor, insann yzne ilkyaz rzgr bol bol tatl
kokular getiriyordu. Sonunda, imdiye dek ancak sz verilmi olan paylarn
datlmasnn, katlan herkese, kendileri iin belirlenmi olan topraklarn verilmesinin
zaman geldi. Ole Peters ayak direyerek almalara katlmadndan yeni arazide onun
hibir pay yoktu. Bltrme ii tartmasz ve zntsz olmad; ama yine de bir
sonuca varld. Set Beyi bu ii de baarmt.
***

Bundan sonra Hauke, iftlik ve set beylii grevlerini yaparak yanndaki en yakn
kimselerle, ama toplumdan uzak yaamaya balad. Eski dostlar artk yaamyordu,
yenilerini kazanacak durumda da deildi. Ama atsnn altnda dinginlik vard ve sessiz
sedasz ocuk bile bunu bozmuyordu. Az konuuyor, uyanmakta olan ocuklarn yapt
gibi ok soru sormuyor, sorduu zaman da yant vermek zor oluyordu. Dingin ve masum
yz, hemen hemen her zaman honut grnyordu. ki oyun arkada vard ki, bunlar
ona yetiyordu: Kurtarlm olan sar kpek, tepenin zerinde dolarken her zaman onun
evresinde srayarak dnenir ve kpek grnd zaman Wienke'nin de uzakta
olmad anlalrd. kincisi bir bataklk martsyd. Kpein ad Perle, martnn ad da
Klaus'tu.

Klaus'u iftlie, ok yal bir kadn getirmiti; seksen yandaki Trin Jans'n, artk d
set zerindeki kulbesinde barnamayacan gren Elke, dedesine hizmet etmi olan bu
yal kadnn kendi yanlarnda daha birka rahat akam geirip iyi bir lm odasna
sahip olabileceini sylemi; bylece, Elke ile Hauke onu yar zorla iftlie getirmi ve
yeni ambarn kuzeybatsndaki kk bir odaya yerletirmilerdi. Set Beyi burasn,
ileri byynce birka yl nce asl eve bitiik olarak yaptrmak zorunda kalmt.
Yal kadnn odasnn yanndaki odalarda da birka hizmeti kz kalyordu; bunlar
geceleyin ona bakabiliyorlard. Yal kadn, eski ev eyalarn duvar boyunca her yana
dizmiti: eker sand tahtasndan yaplm bir dolap, bunun zerinde lm olunun
soluk iki resmi, oktan beri kullanlmayan bir iplik kr ve ok temiz bir perdeli
yatak; yatan nnde, zerinde lm olan ankarakedisinin beyaz postu rtl olan
kaba bir arkalksz iskemle duruyordu. Ama kadnn yannda canl bir ey de vard; bunu
birlikte getirmiti: Bu da yllardan beri ona bal kalan ve elinden yiyen Klaus adl
martsyd; kukusuz, k gelince o da baka martlarla birlikte gneye uar ve ancak
kumsalda vermut kokular yayld zaman dnerdi.

Ambar tepenin biraz aasnda bulunduundan, yal kadn pencereden bakarak denizi
gremezdi. Bir gn Set Beyi odasna girdii zaman, kurumu parmaklaryla aada
uzanan tarlalar gstererek, 'Set Beyi, siz beni buraya hapsettiniz! Jeverssand nerede?
Krmz ya da kara kzden hangisinin tesinde?' demiti.

Hauke, 'Jeverssand ile ne yapacaksnz?' diye sordu.

Yal kadn, 'Jeverssand' brak, ben bir zamanlar olumun Tanr'ya kavutuu yeri
grmek istiyorum,' diye homurdand.

Hauke, 'Bunu grmek istiyorsanz, yukarda dibudak aacnn altnda oturmalsnz,


oradan btn denizi grrsnz!' dedi.
'Evet Set Beyi, senin gen bacaklarn bende olsayd...'

Bu gibi szler, Set Beyi'nin adamlarnn kendisine yapt yardma karlk teekkr
yerini tutuyordu. Bu durum uzun srd, ama bir gn iler birdenbire deiiverdi. Bir
sabah, Wienke, ocuk merakyla kap aralndan onun odasna bakmt. Ellerini
kavuturmu olarak tahta iskemlenin zerinde oturan yal kadn, 'E kk, ne istiyorsun
bakalm?' dedi.

Ama ocuk sessizce yaklarken ilgisiz gzlerle durmadan ona bakyordu.

Yal kadn, 'Sen Set Beyi'nin kz msn?' diye sordu ve ocuun onaylar gibi kk
ban indirdiini grnce, 'yle, iskemlemin zerine otur bakalm! Bu, ite u kadar
byklkte bir ankarakedisiydi. Ama onu senin baban ldrd. Yaasayd, zerine
binebilirdin!' dedi.

ocuk sessizce gzlerini beyaz posta dikti, sonra diz kerek, ocuklarn kedi ya da
kpekleri okadklar gibi, postu kk elleriyle okamaya balad, 'Zavall kedi!' dedi.

Bir sre sonra, yal kadn, 'Eh, artk yeter; bugn onun zerinde oturabiliyorsun da;
belki baban da onu bunun iin ldrmtr!' diyerek ocuu iki kolundan yukarya
kaldrd ve sert bir biimde iskemleye oturttu. Ama onun sessiz ve devinimsiz
oturduunu ve durmadan kendisine baktn grnce kafasn sallamaya balad ve
'Tanrm, sen onu cezalandracaksn, evet onu cezalandracaksn!' diye sylendi. Ama,
yine de ocua acd grlyordu. Kemikli elleriyle ocuun seyrek salarn okad.
ocuun gzlerinden, bu davrantan honut olduu anlalyordu.

O andan sonra, Wienke her gn yal kadnn odasna gitmeye balad; kimi zaman
kendiliinden zerinde ankarakedisinin postunun bulunduu iskemleye oturuyor; Trin
Jans ise ona, her zaman yedek olarak odasnda bulundurduu et ya da ekmekten bir
para veriyor ve yere atmasn sylyordu; bunun zerine, herhangi bir keden
kanatlarn am olduu halde bararak mart gelip yemein zerine kyordu. lk
sefer ocuk korkmu, saldran byk kuu grnce barmt; ama sonra bu i allm
bir oyun gibi oldu: Kap aralndan ocuun ba grnr grnmez ku ona doru
atlyor; yal kadn yardma gelip de yem vermeye balayncaya dek ya bana ya da
omzuna konuyordu. Baka zaman hi kimsenin Klaus'a elini bile uzatmasna
dayanamayan Trin Jans, imdi sabrla ocuun kua iyice almasn seyrediyordu. Ku
rahata onun elinden yiyor, ocuk onu kucana alp eteine sararak dolatryordu.
Sonra darda, sar kpek kskanarak kua saldrmak isteyince, ocuk, 'Sen deil, sen
deil Perle!' diyerek kuu kk kollaryla yukar kaldryor; ku bararak tepenin
zerine uup kendini kurtaryor; kpek de yaltaklanarak, srayarak onun kollarnda
kuun yerini kazanmaya alyordu.
Hauke ya da Elke'nin gzleri, hepsi de ayn eksiklik yznden bir sapa bal bu drt
yapraa ilitii zaman, ocuklarna tatl bir bakla bakarlard; balarn
evirdiklerinde, Elke'nin yznde ancak kendi balarna ayr ayr tadklar bir acnn
izi kalrd; nk aralarnda hl kurtarc bir konuma yaplm deildi. te bir yaz
ikindisinde, Wienke ile yal kadn, iki hayvanla birlikte ambar kapsnn nndeki
byk tan zerinde oturduklar zaman, Set Beyi, kr at arkasnda ve dizgini kolunda
olduu halde, karsyla onlarn yanndan geiyordu. Hayvan tarladan kendisi getirmi
ve darya seddin zerine gitmek istiyordu; yukarda kars koluna girmiti. Gne scak
klarn gnderiyordu; hava olduka boucuydu; arada srada gneydou rzgr
esiyordu. Yerinde rahatsz olmaya balad anlalan ocuk, 'Wienke de gelmek
istiyor!' diyerek marty kucandan att ve babasnn eline yapt.

Babas, 'yleyse gel!' dedi.

Ama Elke, 'Bu rzgrda m? Uurursun!' diye seslendi.

'Ben tutarm, bugn hava scak, deniz neeli, sularn dans ettiini grr!'

Elke eve koarak ocuk iin bir rtyle baln getirdi ve 'Haydi gidin de abuk
dnn!' dedi.

Hauke glerek, 'Frtna bizi yakalayamaz!' dedi ve ocuu eyerin zerine ald. Elke,
daha bir sre tepede kald; eliyle gzlerini glgelendirerek ikisinin birlikte sedde kan
yol zerinde kotuklarn grd. Trin Jans ta zerinde oturmu, solgun dudaklaryla
kendi kendine anlalmaz bir eyler mrldanyordu.

ocuk babasnn kollarnda kprtsz yatyor ve sanki rzgrl havada soluk almakta
zorluk ekiyor gibiydi. Babas ona ban eerek, 'Eee, Wienke?' diye sordu.

ocuk ona bir sre baktktan sonra, 'Baba, sen biliyorsun! Sen her eyi biliyorsun deil
mi?' dedi.

'Neyi biliyor muum, Wienke?'

ocuk, kendi sorusunu kendi de anlamam gibi sustu.

Set zerine vardklarnda, suyun ykselme zamanyd; gne geni su zerinde


yansyarak gzlerine arpyordu. Bu kasrga, dalgalar burgalandrarak yukarya
ekiyor, sonra yenileri geliyor ve grltyle kumsala arpyordu. ocuk korkarak kk
elleriyle babasnn dizginleri tutan yumruuna sarld ve bu yzden kr at bir adm yana
kayd. Solgun mavi gzlerini babasna dikerek aknlk ve korku iinde, 'Baba su! Su!'
diye bard.

Hauke yavaa kzn ekerek, 'Sakin ol ocuum, baban yannda, su sana bir ey
yapmaz!' dedi.

ocuk, alnnn zerindeki ak sar salarn eliyle iterek yeniden denize bakmay gze
ald; titrek bir sesle, 'O bana bir ey yapmaz, hayr, syle de bir ey yapmasn; sen bunu
yapabilirsin, sonra bize dokunmaz!' dedi.

'ocuum, bunu ben deil, zerinde gittiimiz set yapyor; bizi o koruyor. Onu da baban
dnd ve yaptrd!'

Kzn gzleri, bu sylenenleri pek iyi anlamyormu gibi babasna dikildi; sonra, dikkati
ekecek derecede kk ban onun geni pardssnn altna gizledi.

'Niin saklanyorsun, Wienke? Hl korkuyor musun?'

Pardsnn altndan, titrek sesle yant geldi: 'Wienke bakmak istemiyor; baba sen her
eyi yapabiliyorsun deil mi?'

Rzgra kar uzaktan bir gk grlemesi duyuldu. Hauke, 'te, ite, geliyor; imdi eve,
annenin yanna dnelim!' diyerek atn geri evirdi.

ocuk derin bir soluk ald; ama kk ban, ancak tepedeki eve vardklar zaman
babasnn gsnden kaldrd. Annesi odada onun stndeki rty alp baln
kard zaman bile, kk kz sessizce kalakald.

Annesi onu hafife sarsarak, 'Eee Wienke, byk suyu seviyor musun?' diye sordu.

ocuk gzlerini aarak, 'O konuuyor, Wienke korkuyor!' dedi.

'O konumaz; ancak ses karr ve kabarr!'

ocuun gzleri dalmt; 'Ayaklar var m? Set zerinden gelebilir mi?' diye sordu.

'Hayr Wienke, buna baban karr, o Set Beyi!'

ocuk zayf ellerini rparak, 'Evet, babam her eyi, her eyi yapabiliyor!' dedi ve
birdenbire annesine dnerek, 'Wienke'yi Trin Jans'a brak; onda kzl elmalar var!' diye
ekledi.

Elke kapy aarak ocuu salverdi ve kapy kapadktan sonra zgn bakl gzlerini
kocasna dikti. Oysa bu gzler, Hauke'ye imdiye dek ancak avuntu ve umut verici
yardm kayna olmutu.

Hauke, sanki aralarnda herhangi bir sze gerek yokmu gibi, elini uzatarak karsnn
elini skt; Elke ise hafif sesle unlar syledi: 'Hayr Hauke, brak konuaym; sana
yllar getikten sonra dourduum ocuk, her zaman bir ocuk olarak kalacak. Tanrm!
Kzm bir trl geliemiyor; bunu sana sylemeliydim!'

Hauke, 'Ben bunu oktandr biliyorum!' dedi ve karsnn ekmek istedii elini skca
tuttu.

Kadn yeniden, 'Bylece, biz yine de yalnz kaldk!' dedi.

Hauke ban sallayarak karlk verdi: 'Ben onu seviyorum; kk elleriyle bana
sarlarak skca gsme yaslanyor. Ben onu dnyann hibir servetine deimem!'

Kadn zgn bir tavrla nne bakarak, 'Ama niin? Bir anne olarak benim ne gnahm
vard ki...' dedi.

'Evet Elke, bunu bilen tek gten, kukusuz ben de sordum; ama sen de biliyorsun ki,
Tanr insanlara yant vermez; belki de anlayamazlar diye!'

Karsnn teki elini de tutarak yavaa kendine doru ektikten sonra, 'Ve ocuunu
imdi yaptn gibi sevmekten ama; emin ol ki, o bunu anlyor!' dedi.

O zaman Elke kocasnn gsne kapanarak doyuncaya kadar alad ve acsnda yalnz
olmadn duyumsad. Sonra glmseyerek, sk sk onun elini skt; dar karak
ocuu yal Trin Jans'n odasndan ald. Onu kucanda okad, pt; sonunda ocuk da
kekeleyerek: 'Anneciim, sevgili anneciim!' dedi.

Bylece Set Beyi'nin iftliinin insanlar, bir arada dingin bir yaam sryorlard;
ocuk olmasayd byk bir eksiklik duyacaklard.

Yava yava yaz geti; gmen kular da geip gittiler; havada tarlakularnn t de
duyulmaz oldu. Bunlardan ancak harman srasnda ambarlarn nnde ekin tanesi
toplayan birkann tede beride terek uutuklar grlyordu. Artk her yer iyice
donmutu. Bir gn leden sonra, yal Trin Jans, ocan yanndan bodruma inen tahta
merdivenin basamanda oturuyordu. Son birka haftada yeniden canlanm gibiydi. Bir
gn onu kk Wienke eteklerinden ekerek buraya karmt. Artk bacaklarnn
kendisini tayamamas sz konusu bile deildi. imdi ocuk onun yannda, eilmi,
dingin gzleriyle ocan deliinden fkran alevlere bakyordu. Kk ellerinden
biriyle yal kadnn eteine yapm, tekini de kendi ak sar salarna koymutu.
Trin Jans anlatyordu: 'Biliyorsun ki, ben senin bykbabana da hizmet etmitim, sonra
domuzlara bakma ii bana verildi. Bey, onlarn hepsinden de akllyd. Bir akam (o
zamandan beri ok gnler geti) ay nda set kaplarn kapattlar ve su anas denize
kaamad. Grsen nasl baryor ve balk kanad gibi elleriyle dimdik salarna
vuruyordu! Evet ocuum, onu ben de grdm ve bardn da iittim! Tarlalar
arasndaki ukurlar hep suyla dolmutu, sulara vuran ay gm gibi parlyordu. Su
anas bir hendekten tekine yzyor, kollarn kaldrarak ellerini birbirine vuruyor ve
onun sanki dua etmek isteyen sesi uzaktan duyuluyordu. Ama ocuum, bu yaratklar dua
etmesini bilmezler. Ben, evin nnde, yap iin getirilmi birka ktn zerine
oturmu tarlalar seyrediyordum. Su anas hl hendeklerde yzyor ve kollarn
kaldrd zaman, bunlar, gm ve elmas gibi parlyordu. Sonra onu grmedim, ancak
btn bu sre iinde hi sesi duyulmayan yabanrdekleriyle martlar, yeniden slk
alarak, lklar atarak havada uumaya baladlar'

Yal kadn sustu; bir sz yakalam olan ocuk sordu: 'Dua m edemiyordu? Ne
diyorsun? Bu kimdi?'

'ocuum; bu, su anasyd. Bunlar Tanr'nn acmasna ulaamayan yaratklardr.'

ocuk sanki anlam gibi, 'Tanr'nn acmasna kavuamayan!' dedi ve kk gs


derin bir solukla kalkt.

Mutfak kapsndan, 'Trin Jans!' diye kaln bir ses duyuldu ve yal kadn hafife
rperiverdi. Bu, orada diree dayanm olan Set Beyi Hauke Haien'di: 'ocua neler
anlatyorsunuz? Size masallarnz kendinize saklamanz ya da kazlarla tavuklara
anlatmanz sylememi miydim?'

Yal kadn ona dargn bir bakla bakarak ocuu itti ve kendi kendine, 'Bunlar masal
deil; bunlar benim byk amcam anlatmt,' dedi.

'Byk amca m Trin? Daha demin, kendim grdm diye sylyordunuz.'

Yal kadn, 'Hepsi de bir, ama siz inanmyorsunuz Hauke Haien, sanrm benim byk
amcam da yalanc karmak istiyorsunuz!' diyerek ocaa yaklat ve ellerini ate
deliindeki alevlerin zerinde tuttu.

Set Beyi bir an iin pencereden bakt. Henz karanlk basmamt. Geliemeyen ocuu
kendine ekerek, 'Benimle gel Wienke, sana set zerinde bir eyler gstereceim! Ama
yaya gitmek gerekecek; Kr at nalbantta nk,' dedi ve onunla birlikte odaya girdi. Elke
ocuun boynunu ve omzunu kaln yn atklarla sard. Biraz sonra babayla ocuk eski
set zerinden, Jeverssand' geerek, kuzeybatya yrdler. Burada gelgit alan usuz
bucaksz gibiydi.

ocuu kimi zaman kucanda tayor, kimi zaman da elinden tutup gtryordu.
Karanlk gittike koyulayor, uzakta her ey sis ve duman iinde yitiyordu. Gzn
ulaabildii uzaklkta grnmeden kyya vuran dalgalar buzu krm ve Hauke Haien'in
bir zamanlar ocukluunda grd gibi atlaklardan sis ykselmeye balamt.
Bunlarn kysnda, yine korkun lgn biimler belirerek birbirine kar sryor ve
birdenbire genilemesine uzanyorlard.

ocuk korkuyla babasna yapt ve yzn onun eliyle rterek parmak arasndan titrek
sesle, 'Deniz eytanlar, deniz eytanlar,' dedi.

Babas, ban sallayarak, 'Hayr Wienke, bunlar ne su anas, ne de su eytandr; byle


eyler yoktur; bunlar sana kim anlatt?' diye sordu.

ocuk sessiz baklarla babasna bakt, yant vermedi. Babas sevecenlikle onun
yanan okayarak yle dedi: 'te, bak bakalm, bak! Bunlar ancak zavall a
kulardr; bak by nasl kanatlarn ayor; bunlar sisli atlaklara gelen balklar
tutuyorlar.'

Wienke, 'Balklar,' diye yineledi.

'Evet ocuum, bunlarn hepsi de bizim gibi canldr; baka bir ey yoktur, ama yce
Tanr her yerde vardr!'

Kk Wienke gzlerini belirli bir yere dikmi ve soluunu tutmutu. Sanki korkuyla
uuruma bakyor gibiydi. Belki ancak byle gryordu. Babas bir sre ona bakt; sonra
ban eerek kk yzn inceledi, ama kzn ruhundaki kayglar bu yzde gremedi.
Sonra onu kollarna alarak, m kk ellerini kendisinin kaln yn eldivenlerinden
birine soktu, 'te byle, Wienke,' dediyse de ocuk, belki de onun szlerindeki iten
tonu anlayamamt. Hauke, 'imdi benim yanmdasn! Sen bizim ocuumuz, biricik
ocuumuzsun, sen de bizi seversin!..' dedi, sonra sustu; ocuk da kk ban onun sert
sakalna dayad.

Bylece sessiz sedasz eve doru yrdler.

Ylba geince evde yine bir dert kt: Set Beyi bataklk stmasna tutulmutu. O da
mezarn kysna dek yaklamt ve Elke'nin bakm ve zeniyle yeniden ayaa kalkt
zaman tannmayacak bir duruma gelmiti. Vcudunun zayfl ruhunun zerine
kmt, Elke de onun her eye kar ilgisiz kalmasndan dolay kayglanyordu.
Bununla birlikte, mart sonuna doru kr atna binerek, hastalandndan beri ilk kez,
kendi seddi zerine dolamak istedi. leden sonrayd; biraz nce parlayan gne
oktan bulank sis iinde grnmez olmutu.

Kn birka kez deniz kabarmsa da, nemli bir zarar vermemiti. Ancak teki kyda,
adada, bir koyun srs boulmu ve toprak kntsnn bir paras kopmutu. Bu
kyda ve denizden kazanlan yeni yerde pek bir zarar yoktu; ama son gece, olduka
iddetli frtna kmt. imdi Set Beyi dar karak her eyi kendi gzyle incelemek
istiyordu. Gney blmnden yeni seddin zerine kt zaman, her eyin iyi dayanm
olduunu grd; ama yeni seddin eskisiyle birletii kuzey ksmna vardnda,
yenisinde bir zarar yoksa da, suyun eski sedde ulat ve set boyunca akt yerde,
geni bir imenlik alann bozularak koptuunu ve dalgalarn, seddin gvdesinde bir
ukur am olduunu grd. Bunun iinden, saysz san yollar da ortaya km
bulunuyordu. Hauke atndan inerek zarar yakndan inceledi; sanlarn zararnn, toprak
altnda hl srd aka anlalyordu.

Hauke ok korktu; btn bunlara kar, daha yeni seddin yapm srasnda nlem alnm
olmalyd. O zaman gzden katna gre, bu iin imdi yaplmas gerekiyordu!
Hayvanlar henz tarlada deildi, imenler de artc biimde gelimemilerdi. Nereye
baktysa, her yeri bo ve ssz grd. Yeniden atna binerek, ky boyunca gidip gelmeye
balad. imdi suyun ykselme zamanyd; akntnn, deniz altnda kalan yerde, dardan
nasl yeni bir yatak oluturdunu ve imdi kuzeybatdan eski sedde dayandn grm
olmalyd. Ama yeni set, akntnn dokunduu yerde kendisinin az eimli iniiyle
dalgalarn arpmasna kar dayanabilmiti.

Set Beyi'nin ruhu, bir sr yeni sknt, bir yn ile kar karyayd. Burada yalnzca
eski seddin onarmyla yetinilmeyip, kesitin de yenisine benzetilmesi gerekirdi;
zellikle tehlikeli su akmnn yeni setler, allar ve direklerle baka yne dndrlmesi
gerekiyordu. Hauke, yeni set zerinde, bir daha kuzeybat kesine dek gitti, dnd.
Gzlerini, suyun ykselmesinden dolay ak kalan balk zeminde olduka belirgin
olarak grnen akntnn oluturduu yeni yataktan ayrmyordu. Kr at ileri gitmek
istiyor, burnundan soluyor ve n ayaklaryla tepiniyordu. Ama binicisi ar gitmek
istediinden onu ekiyor; ayn zamanda iinde gittike artan kaygy yattrmak
istiyordu.

Ya 1655 ylnda birok mal ve cana mal olan sel gibi, yeni bir ykm gelirse! Binici,
scak bir rpermeyle sarsld. Eski set, zerine ullanacak bu saldrya dayanamazd!
Ne olurdu o zaman? O zaman, eski setle onun gerisindeki mal ve canlar kurtarmak iin,
belki bir tek yol kalrd. Hauke'nin yrei duracak gibi oldu ve her zaman salam olan
ba dnmeye balad. Bunu szcklerle dnmediyse de, iinden olduka gl
olarak duyumsad: Senin seddin olan Hauke Haien seddinden vazgeilerek, bunun
almas gerekecekti! Gznn nnde sel dalgalarnn saldr, imen ve topraklarn
tuzlu ve kpkl dalgalarla rtl canlanr gibi oldu. Kr atn bir kez
mahmuzlamasyla hayvan korkun bir sesle kineyerek set zerinden utu ve sonra
patikadan inerek Set Beylii tepesine yaklat.

Kafasnn ii korkuyla dolmutu; belirsiz tasarlarla eve dnd ve kendisini arkalkl


iskemleye att. Elke ile kz odaya girdikleri zaman yeniden kalkt ve ocuu kaldrarak
pt. Kk sar kpei birka hafif vurula kendisinden uzaklatrdktan sonra,
'Yukarya, meyhaneye gitmeliyim,' diyerek, demin asm olduu apkasn kapdaki
ividen ald.

Kars kaygyla bakarak, 'Orada ne yapacaksn, akam oluyor Hauke!' dedi.

Hauke, kendi kendine konuur gibi, 'Set ileri,' diye sylendi. 'Orada yardmclarla
greceim!'

Bu szlerle birlikte kapya yrd iin, kars arkasndan gelerek elini skt.

Genellikle her eye kendisi karar veren ve onlara bakalarnn katlmasna deer
vermeyen Hauke Haien, imdi onlardan da bir sz duymak iin acele ediyordu. Konuk
odasnda, Ole Peters'i iki yardmc ve halktan biriyle kt masasnn banda buldu.

Yardmclardan biri, 'Set Beyi, sanrm dardan geliyorsun,' dedi ve yar yarya
datlm ktlar alarak yeniden datmaya balad.

Hauke, 'Evet, oradaydm, durum ok kt,' dedi.

'Kt m? Belki de birka yz araba toprak ve saman yeter, leden sonra ben de
oradaydm.'

Set Beyi, 'Sanrm yle ucuza kurtulamayz; aknt yeniden ortaya km... eski sedde
imdilik kuzeyden saldrmasa da, bu ii kuzeybatdan yapar,' dedi.

Ole kuru bir sesle, 'Onu olduu yerde brakm olsaydn...' dedi.

'Yani, yeni set seni ilgilendirmiyor mu; yaplmamal myd? Bu senin kendi suundur!
Ama eski seddin korunmas iin ekler koymamz gerekirse, bunu yeni seddin gerisindeki
yeil yonca bol bol salar!'

Yardmclar, 'Neler sylyorsunuz Set Beyi? Ekler mi? Ne kadar? Siz her eyi pahal
yanndan ele almay seviyorsunuz!' diye bardlar.
Ktlar el srlmeden masann zerinde yatyordu. Ole Peters iki eliyle masaya
dayanm yle diyordu: 'Senin yeni seddin, bamza atn kemirici bir yapdr. Hl
herkes senin geni seddinin harcamalarnn yk altnda; imdi de eski seddimizi
kemiriyor ve biz onu yenilemek zorunda kalyoruz! Bereket versin, o da pek kt deil.
Bugn dayand gibi ilerde de dayanacaktr! Yarn kr atna bin de oray bir kez daha
iyice incele!'

Hauke, evindeki dinginlikten ayrlarak buraya gelmiti; imdi iitmi olduu lml
szlerin arkasnda (bu duyumsanabiliyordu) sert bir direni gizleniyordu. O, buna kar
sanki eski gcnn kalmadn duyumsar gibi oldu. Sonunda, 'Salk verdiin gibi
yaparm Ole, ama korkarm ki orasn bugn grdm gibi bulacam,' dedi.

O gn kaygl bir gece izledi; Hauke, uykusuz, yastnda dnp duruyordu. Kocas iin
kayglanarak uyank yatan Elke, 'Neyin var? Bir derdin varsa syle, her zaman byle
yapmadk m?' diyordu.

Hauke, 'nemli bir ey deil Elke, set ve kaplarda onarlacak yerler var. Biliyorsun,
ben bu ileri her zaman gece zmlerim,' dedi ve davran zgrln elinde
bulundurmak istedii iin baka bir ey demedi. Byle zayf bir annda, karsnn ak
grlln ve gl ruhsal durumunu, kendisi iin bir engel sayyor ve elinde
olmadan bundan kanyordu.

Ertesi gn leden sonra, yeniden set zerine gittii zaman, dnya bir gn nce
olduundan baka trl grnyordu. Evet, sular yine ekilmiti; ama gn ykseliyor ve
ak bir ilkyaz gnei klarn usuz bucaksz gelgit alan zerine, hemen hemen dik
olarak sayordu. Ak martlar tembel tembel bir oraya bir buraya uuuyor, onlarn
stnde, mavi gkte tarlakular grnmeden ezgilerini sylyorlard. Doann, bizi
kendi ekiciliiyle nasl kandrabileceini anlamayan Hauke, seddin kuzeybat
blmnde durarak kendisini dn o denli korkutmu olan akntnn yatan aryordu.
Tam tepeden inen gne yznden, bunu nce gremedi; ancak elini, gz
kamatran a kar alnna siper edince grebildi, ama dn belki de akam
karanlnda glgeler onu aldatm olmalyd ki imdi ancak zayf bir biimde belli
oluyorlard. Bu zarara dalgalardan ok, alm san yuvalar da neden olmu
olabilirdi. Kukusuz, burada bir deiiklik yaplmas gerekiyordu; ama dikkatli bir kaz
ve Ole Peters'in dedii gibi, taze toprak ve birka yk saman eklenmesiyle zarar
giderilebilirdi.

Rahat bir soluk alarak, kendi kendine, 'O denli kt deilmi, sen dn aptallk etmisin,'
dedi.
Yardmclar toplad ve iler zerinde imdiye dek hi grlmemi biimde, kimse kar
kmadan karara varld. Set Beyi, hl zayf olan vcudunda g verici bir dinginliin
yayldn duyumsad; birka hafta sonra da zararlar giderilmiti.

Yl ilerledi; ama zaman geip de imenler yeni atlm saman katn arasndan rahatsz
edilmeden yeillendike, Hauke kimi zaman yaya, kimi zaman da at zerinde, artan bir
kaygyla buradan geiyor, gzlerini evirerek at zerinde seddin tam i yann
inceliyordu. Oradan geme zorunluu ortaya knca, ka kez artk eyerlenmi atn ahra
geri gndermi; baka zamanlar orada hibir ii olmad halde, birden kalkp tepeden
inmi, kimseye grnmemek iin de yryerek gitmiti. Kimi zaman da bu uursuz yeri
yeniden grmeyi gze alamadndan geri dnerdi. Bazen de her eyi elleriyle bozmak
dncesine kaplyordu; nk seddin bu blm, onun dnda biimlenen bir vicdan
azab gibi gzlerinin nnde uzanyordu. Bununla birlikte oraya elini de sremiyordu.
Bundan hi kimseye, karsna bile sz etmemeliydi. Sonunda eyll geldi, geceleyin hafif
bir frtna olmu ve sonra kuzeybatya sramt. Bunun arkasndan, bir gn leden
nce bulank bir havada suyun ykselme zamannda atla sedde kmt. Gzlerini
denizden alan yerler zerinde gezdirdii zaman bir rperme duyumsad. Birdenbire,
aknt yatann kuzeybatdan doru hayalet gibi daha keskin ve derin olarak aldn
grd. Gzlerini ne denli zorladysa da artk bunu gizleyemiyordu.

Eve dnd zaman, onun zgn yzn gren Elke, ellerini yakalayarak, 'Neyin var
Hauke? Umarm, yeni bir ykm olmamtr; imdi ok mutluyuz; sanrm artk onlarn
hepsiyle de bartn!' dedi.

Hauke, bu szler karsnda korkusunu szcklerle anlatamadysa da, 'Hayr Elke, bana
kimse dmanlk beslemiyor, ancak bu yle sorumluluk ykleyen bir memurluk ki,
grevimiz toplumu Tanr'nn denizine kar korumak,' diyebildi.

Sevgili karsnn baka sorularndan kanmak iin onun yanndan ayrlarak, sanki her
eyi gzden geirmesi gerekiyormu gibi ahra ve ambara gitti. Ama, evresindeki
hibir eyi grmyor, ancak kendi vicdan azabn yattrmak ve iini hastalk
derecesinde saran ar korku konusunda bir kanya varmak istiyordu."

retmen arkadam, bir sre sonra, szn yle srdrd:

"Size anlattklarm, burada hibir zaman unutulmayan 1756 ylyla ilgilidir. O yl Hauke
Haien'in evinden bir l kt. Eylln sonlarna doru, doksanna yaklam olan Trin
Jans, ambarda kendisine ayrlm olan odasnda, lm deinde yatyordu. Onu, kendi
isteine gre yasta dayamlard; gzleri kk pencerelerden uzaklara bakyordu.
Gkyznn yukar blm ak, ufka yakn blm bulutlarla kapl olduu iin, ufkun
altnda gne klar yansyor, bu yansma yznden parlak bir gm eridi andran
deniz seddin arkasnda ykselmi gibi gzkyor ve bylece oday da gz kamatracak
biimde aydnlatyordu. Bu kta Jeverssand'n gney ucu bile grnyordu.

Yatan ayakucunda melmi oan Wienke, bir eliyle yannda duran babasnn elinden
tutuyordu. u anda lm, yal kadnn yzn Hippokrat'n (23) yzne benzetmiti;
ocuk, gzlerini dikmi, soluunu tutmu, irkin ama kendisi iin tandk olan yzn
zerindeki kayg verici ve anlalmaz deiiklie bakyordu.

Kz korkuyla, hafife, 'Ne yapyor? Baba, ne oluyor?' diye sylenirken, trnaklarn


babasnn eline batrd.

Set Beyi, 'lyor!' dedi.

ocuk, 'lyor!' diye yineledi ve kark dncelere dalm gibi oldu.

Ama yal kadn, bir daha dudaklarn kprdatt ve sanki yardm ister gibi kemikli
ellerini darda parlayan denize doru uzatarak, tiz bir sesle, 'Jins, Jins, bana yardm et,
sen su zerindesin... Tanr bakalarna acsn,' diye bard. Sonra kollar sarkt ve
karyolann hafife gcrdad duyuldu; Trin Jans artk yaamyordu.

ocuk derin bir soluk ald ve solgun gzlerini babasna dikerek, 'Hl lyor mu?' diye
sordu.

Set Beyi, 'Tamamlad...' diyerek ocuu kollarna ald: 'O artk bizden ok uzakta, yce
Tanr'nn yannda.'

ocuk da, 'Yce Tanr'nn yannda,' diye yineledi; bunun zerinde dnmek ister gibi
bir sre sustu, sonra, 'Yce Tanr'nn yannda iyi midir?' diye sordu.

Hauke, 'Evet, en iyisi budur!' dedi; ama lenin son szleri onun iinde ar bir yank
yapmt; kendi kendisine hafife, 'Tanr bakalarna acsn!' dedi. Yal byc ne
demek istiyordu? Yoksa lenler peygamber mi oluyordu?

Trin Jans'n yukarda kilise yannda gmlmesinden sonra, halk btn kuzey Fries'i
korkutmu olmas gereken trl ykmlar ve grlmemi brt bcekler konusunda
konumaya balad. Gerekten, kilise kulesinin ucundaki altn horoz, Latare (24) pazar
gnnde bir kasrga yznden yere yuvarlanmt; sonra u da doruydu: Yaz ortasnda
gkten kar gibi ok miktarda bcek yamt; yle ki, gz gz grmyordu. Sonra
bunlar, tarlalara ylp drt parmak kalnlnda bir tabaka oluturmutu. Hi kimse
daha nce byle bir ey grdn anmsamyordu. Daha sonras: Eyll sonunda ba
uakla hizmeti kz Ann Grete, rettikleri rn ve tereyan kent pazarna
gtrmlerdi; dndklerinde, arabadan inerken yzleri korkudan bembeyaz kesilmiti.
Arabann geldiini duyarak darya koan hizmetiler, 'Ne oldu, ne var?' diye
bardlar.

Geni etekli bir giysi giymi olan Ann Grete, byk mutfaa girdi. Kzlar bir daha,
'Anlatsana yahu; kaza nerede oldu?' diye sordular.

Ann Grete, 'Ah, yce sa bizi korusun!' diyerek konumaya balad: 'Suyun te yakasnda
oturan yal Mariken vom Ziegelhof'u tanrsnz... biz her zamanki gibi tereyamzla
eczane kesinde dururken, o anlatt ve ven Johns da, bunun bir ykm belirtisi
olduunu syledi; btn kuzey Fries zerine bir ykm kecek, inan bana Ann Grete;
(kz szn burasnda sesini yavalatt) Set Beyi'nin kr at da salam ayakkab deilmi
hani,' dedi. teki kzlar, 't, t!' diyerek onu uyardlar.

'Evet, evet, beni ne ilgilendirir! Ama te yakada durum, bize gre daha kt; orada
yalnzca sineklerle bcekler deil, gkten kan bile yam; sonra, pazar sabah, papaz
ykanma leenine bakt zaman, bunun iinde bezelye byklnde be tane l kafas
grm ve herkes buna bakmak iin oraya gitmi; austos aynda korkun ve krmz
kafal trtll bcekler oralara gelerek ekin, un, ekmek ve bulduklar her eyi yemiler;
onlara kar ate bile ie yaramam!'

Ann Grete birdenbire sustu; hizmeti kzlardan hibiri, ev hanmnn mutfaa girdiini
duymamt.

Elke, 'Ne konuuyorsunuz orada? Bunlar bey duymasn!' dedi ve tekiler anlatmak
istedikleri zaman da ekledi: 'Anlatmann gerei yok; yeterince iittim. lerinizin bana
gidin, bu size daha ok sevap kazandrr!' Sonra Ann Grete'yi odaya alarak pazar
alveriinin hesabn grd.

Bylece, boinancn rn olan ykler, Set Beyi'nin evinde ve ev sahipleri katnda bir
destek bulamad; ama teki evlere, zellikle gecelerin uzamasyla daha kolaylkla
yayldka yayld. Bunlar herkesin zerine ar bir hava gibi kmt; kuzey Fries'in
bana byk bir ykmn geleceini ngren dedikodular yayldka yayld.

***

Ekim aynda, Noel'den nceydi. Bir gn nce, kuzeybatdan gl bir rzgr esti;
akamleyin gkte yarm ay parlyor, ayn nnden koyu kahverengi bulutlar geip
gidiyor ve yerde glgelerle solgun ay birbirini kovalyordu. Set Beyi'nin odasnda
akam sofras yeni kaldrlm, uaklar hayvanlara bakmak zere ahra gnderilmiti.
Hizmeti kzlar, frtna ieri sokularak zarar yapmasn diye evin evresinde ve
bodrumlarda kap ve pencere kapaklarnn iyice kapal olup olmadna dikkat etmek
zorundaydlar. Hauke, imdi ierde karsyla pencere yannda duruyordu; gndz
darda set zerinde geirmiti. Oraya, leden nce erkenden yaya olarak gitmi,
seddin zayf grnen noktalarna sivri direklerle toprak ya da kil dolu uvallarn
tanmasn buyurmutu; dalgalar sedde zarar vermeye baladka kazklar akarak
uvallarla engel olmalar iin her yere adamlar koymutu. En ok adam eski setle yeni
seddin birletii kuzeybat kesine yerletirmiti ki, bunlar ancak byk bir zorunluluk
durumunda gsterilen yerden ayrlabileceklerdi. Onlar yerlerinde brakarak, yaklak
eyrek saat nce srksklam ve salar dank bir durumda eve gelmiti. imdi
kulaklarn, kurunla tutturulmu pencere gzlerine arpan rzgrn sesine vererek sanki
dnmyormu gibi bo ve ssz geceye bakyordu. Cam erevenin iindeki duvar
saati sekizi almt. Annesinin yannda duran ocuk ban korkarak onun eteine
gizledi ve alayarak, 'Klaus, benim Klausum nerede?' diye seslendi.

Byle sormaya hakk vard, nk mart, geen yl olduu gibi bu yl da artk k


seferine kmamt. Babas soruyu iitmedi, annesiyse ocuu kollarna alarak, 'Senin
Klaus ambarda, orada scakta oturuyor,' dedi.

Wienke, 'Niin, bu iyi mi?' diye sordu.

'Evet iyi!'

Hl pencere nnde duran ev sahibi, 'Elke, artk dayanamayz, hizmeti kzlardan


birini arsana, rzgr pencereleri zorluyor, kapaklarn vidalanmas gerekirdi!' dedi.
Hanmnn buyruu zerine hizmeti kz dar kt. Mantosunun uuu pencereden
grlyordu; ama kenetleri zd zaman rzgr elindeki kapa alarak pencereye
frlatt, bylece birka gz cam paralanarak odaya dald ve lambalardan biri duman
kararak snd. Hauke, yardm etmek iin kendisi kmak zorunda kald; kapaklar
ancak glkle yerine konabildi. eri girerlerken, kapy atklar zaman, rzgr
pelerinden ieri saldrarak, duvara dayal dolap iindeki gm ve camlar angrdatt.
Balarnn ucunda, evin zerindeki direkler atrdyor, sanki frtna aty duvarlardan
koparmak istiyor gibiydi. Ama Hauke yeniden odaya girmedi. Elke onun harman
yerinden geerek ahra yrdn grd ve 'Kr at, kr at, John abuk ol!' diye
seslendiini iitti. Sonra salar karm durumda, parlayan kl rengi gzleriyle odaya
girerek, 'Rzgr kuzeybatya yn deitiriyor; ilk yarm ykselme dalgalarnda rzgr
yoktu; ben byle bir frtna grmedim!' dedi.

Elke bembeyaz kesilmiti, 'Bir daha m gitmen gerek?' diye sordu.

Kocas onun iki elini yakalayarak kendi eline bastrd; 'Gitmeliyim Elke,' dedi.
Elke yava yava koyu gzlerini ona kaldrd ve birka saniye birbirlerine baktlar, ama
bu sonsuzmu gibi uzun srmt. Sonra kadn, 'Evet Hauke, biliyorum; bunu yapman
gerek!' dedi.

Darda, kapnn nnde sesler duyuldu. Elke onun boynuna atld ve sanki bir an iin
brakmayacak gibi oldu; ama bu, ancak bir an srmt. Hauke, 'Bu bizim savamzdr,
siz burada gvendesiniz; imdiye dek bu eve dalgalar ulaamad; Tanr'ya dua et, beni
de brakmasn!' dedi.

Hauke pardssn giydi, kars dikkatle boynunu bir atkyla sard. Bir ey sylemek
istediyse de titreyen dudaklar buna engel oldu.

Darda kr atn kinemesi, frtnann l iinde bir davul sesi gibi geliyordu. Elke
kocasyla darya kmt, yal dibudak aac kopacak gibi atrdyordu. Uak,
'Atlayn bey, kr at kuduruyor, nerdeyse dizginleri koparacak!' dedi. Hauke karsn
kucaklayarak, 'Gne doarken buradaym!' dedi.

Atna biner binmez, hayvan aha kalkt ve sonra arpmaya atlan bir sava at gibi,
zerindeki biniciyle tepeden aa, gecenin ve frtnann iine frlad. Arkasndan
yalvaran bir ocuk sesinin, 'Babam, babam, sevgili babacm!' diye bard duyuldu.

Wienke, karanlkta hzla uzaklaann arkasndan gitmi, ama bir sre sonra bir toprak
ynna arparak dmt.

Uak ven Johns, alayan ocuu annesine getirdi; kadn, dallaryla havay kamlayan
dibudak aacnn gvdesine yaslanm, dalgn dalgn kocasnn yittii yne, karanla
bakyordu. Frtna ve deniz sesi bir an iin kesildiinde, birdenbire korkuyla irkildi,
imdi her eyin kocasn yakalamak istediini, yakalaynca da ortaln yeniden
dinginleeceini sanyordu. Dizleri titriyor, frtna onun dalm salaryla oynuyordu.
John, 'te ocuk, hanmm, iyi tutun!' diyerek k annesinin kollarna brakt.

'ocuk mu? Kzm, seni unutmuum. Wienke, Tanr beni balasn!' dedi ve onu ancak
sevginin yapabilecei gibi sk sk gsne bastrd. Sonra onunla birlikte diz kerek,
'Tanrm ve benim sam! Bizi dul ve yetim brakma! Onu koru Tanrm! Onu ancak sen ve
biz tanyoruz!' diye yalvard. Frtna dinmiyor, sanki btn dnyay byk gmbrtlerle
yok etmek ister gibi sryordu.

John, 'Eve girin hanmm, gelin!' diyerek her ikisinin de eve ve odaya girmelerine
yardm etti.

Set Beyi Hauke Haien kr atnn zerinde sedde doru kouyordu. Gnler boyu yamur
yad iin yolda temel kalmamt; ama slak ve ekici balk sanki hayvann
trnaklarn yakalayamyor, at sanki altnda sert yaz topra varm gibi kouyordu.
Gkte bulutlar yabanl bir kovalamayla uuuyorlard; aadaki ova, ak ve belli
olmayan, devinen glgelerle dolu bir l gibi geliyordu; seddin gerisindeki sudan, her
eyi yutmak ister gibi gittike ykselen bouk sesli bir grlt duyuluyordu. Hauke,
'lerle kr atm, bugn en kt yolumuzu yapyoruz!' diye bard.

Atn trnaklar altnda lmle peneleen bir ses iitir gibi oldu ve dizginini ekerek
evresine baknd: Yanda, tam karann zerinde yar uan, yar frtnann srkledii,
alayc sesler kararak beyaz bir mart srs geiyordu; bunlar karada konacak yer
aryorlard. Martlardan biri (ay ara sra bulutlarn arasndan szyordu) yolda
ezilmiti; atl, bunun boynunda krmz bir bant grr gibi oldu ve 'Klaus, zavall Klaus!'
dedi.

Bu, ocuunun kuu muydu? Atla zerindekini tanyarak onlara snmak m istemiti,
bilmiyordu. Bir daha, 'leri!' diye haykrmasyla, kr at yeniden atlmak zere ahland; o
srada frtna birdenbire kesildi ve ortal lm sessizlii kaplad; ancak bir saniye
gemiti ki, frtna, tazelenmi bir fkeyle yeniden saldrd; ama o aralk kulana insan
sesleri ve yollarn aran kpeklerin havlamalar da gelmiti; ban kyne doru
dndrd zaman, alveren ay nda, tepelerin zerinde ve evlerin yannda
adamlarn ykl arabalarla uratklarn grd. Bir an iin baka arabalarn da hzl
hzl tepelere ktn grd; scak ahrlardan yukarlara gdlen ineklerin brmesini
iitti. inden, 'Tanr'ya ok kr; kendilerini ve hayvanlar kurtaryorlar!' dedi; sonra
da korkuyla bard: 'Karm ve ocuum! Hayr, hayr; bizim tepeye su kmaz!'

Ama bunlar bir anda olmu, hepsi de ancak bir hayalet gibi gznn nnden gemiti.

Denizden korkun bir rzgr geldi ve atla binicisi dar yoldan buna kar seddin zerine
doru atldlar. Yukarya vardklar zaman, Hauke atn zorla durdurdu. Ama, deniz
neredeydi? Jeverssand nerede kalmt? Kar ky ne olmutu? nnde ancak
gmbrtyle gece gne ykselen korkun alacakaranlkta, birbirleri stne ullanmak
isteyen ve arka arkaya salam karaya arpan dalar gibi dalgalar gryordu. Ormann
btn vahi hayvanlar hep birden barr gibi bir ulumayla geliyorlard. Kr at, aha
kalkyor ve burnunu uzatarak grlt iinde soluk alyordu. Atl, sanki insan gcnn
burada sona erdiini ve imdi gecenin, lmn ve hiliin egemen olmas gerektiini
dnyordu.

Ama sonunda kendini toparlad: Eninde sonunda bu bir seldi; ancak bylesini de hi
grmemiti. Kars ve ocuuysa, yksek tepede ve salam evde gven iindeydiler.
Ama set, (gs gururla kabard) adamlarn dedii gibi 'Hauke Haien seddi', imdi
setlerin nasl yaplmas gerektiini kantlayabilirdi.
Ama bu ne iti? ki seddin birletii kede durdu; buraya nbet iin yerletirmi olduu
adamlar neredeydi? Eski set boyunca kuzeye doru bakt; nk oraya da teker teker
adamlar koymutu. Burada da, orada da kimseyi grmedi; biraz daha dar doru
yrdyse de, yine yalnz kald. Ancak frtnann esii ve denizin gmbrts,
uzaklardan gelerek sar edercesine kulana arpyordu. Atn dndrerek yeniden
braklm yere geldi ve gzlerini yeni set hatt boyunca gezdirdi; burada ak olarak,
dalgalarn daha az bir gle yuvarland grlyordu; sanki buradaki baka suydu. 'Bu
dayanr!' diye sylenerek iinden gld.

Baklarn set ynnde ileri dikince glmesi durdu: Kuzeydeki kede (acaba orada ne
vard?) koyu renkli bir yn, olduu yerde kprdyordu. Byk bir abayla
kaynatklarna gre, onlarn kukusuz insan olmalar gerekirdi! Ama u anda, onun
seddi zerinde ne istiyor, ne yapyorlard? Mahmuzlarn kr atn sarlarna
dayamasyla, hayvan sahibiyle oraya utu. Frtna genilemesine saldryor ve rzgr
yle iddetle esiyordu ki, onlar seddin zerinden yeni topraa yuvarlayacak gibi
oluyordu. At da, binici de, nereye gittiklerini biliyorlard. Hauke, birka dzine adamn
abalayarak birlikte altklarn ve yeni seddin zerinde bir oyuk kazlm olduunu
grd. Atn zorla durdurarak, 'Durun! Durun! Burada hangi eytani ile
urayorsunuz?' diye bard.

Adamlar, Set Beyi'ni birdenbire kendi aralarnda grnce korkudan kreklerini


braktlar, szlerini frtna onlara gtrm ve kimilerinin kendisine yant vermek
istediklerini anlamt; ama onun solunda bulunduklar iin, Hauke ancak onlarn
kouturmalarn seebiliyor; sylediklerini frtna alp gtryordu. imdi, dtaki
rzgr insanlar birbirinin zerine frlatt iin, onlar yn halinde duruyorlard. Hauke
abuk bir bakla kazlan oyua ve yeni kesite bakmadan seddin yukarsna dek
frlayarak beygiri ve binicisini slatan suyu inceledikten sonra grd ki, daha on dakika
alm olsalar sel oyuktan gemi ve Hauke topra denizin altnda kalm olacakt!

Set Beyi iilerden birini atnn teki yanna ararak bard: 'Syle artk, burada ne
yapyorsunuz? Ne demek bu?'

teki de bararak yant verdi: 'Eski seddin yklmamas iin, yeni seddin delinmesi
gerekiyormu bey!'

'Neymi?'

'Yeni seddin delinmesi!'

'Ve yeni topran deniz altnda kalmas m? Bunu size hangi eytan syledi?'
'Hayr efendim, eytan deil; yardmc Ole Peters buradayd; o buyurdu.'

Atlnn gzlerini fke brmt, 'Beni tanyor musunuz? Benim olduum yerde Ole
Peters buyruk veremez! ekilin oradan, gsterdiim yerlerinize gidin!' diye bard.

Duraksadklarn grnce, 'Uzaklan, eytann ninesine snn!' diyerek kr atyla


aralarna srad.

'Bey, saknn!' Kalabaln iinden biri byle barrken kudurmu gibi saldran hayvana
kar kreini uzattysa da, bir tekme vuruuyla krei yere frlad, adam da yuvarland.

***

Birdenbire, baka bir bekten, insann boazndan ancak lm korkusu annda


kabilecek bir barma iitildi. Bir an iin herkes, Set Beyi'yle kr at da, inme inmi
gibi durdular. Yalnzca bir ii klavuz gibi kolunu uzatm, eski setle yenisinin
birletii kuzeybat kesini iaret ediyordu. Yalnzca frtnann gmbrtsyle su
sesleri duyuluyordu. Hauke eyeri zerinde dnd; orada ne oluyordu? Gzleri falta
gibi ald: 'Tanrm! atlak bu! Eski sette bir atlak!' dedi.

Topluluktan bir ses: 'Btn su sizin Set Beyi! Sizin! Bunu Tanr'nn katna birlikte
gtrn!' diye bard.

Hauke'nin fkeden kzarm yzn lm beyazl sarmt ki, parlayan ay da bunu


daha beyaz yapamazd. Elleri bitkin bir durumda iki yanna sarkmt, dizginleri de zor
tutuyordu. Ama bu da ksa bir an srd; sonra doruldu ve azndan sert bir inleme
iitildi. Atn sessizce dndrd ve hayvan soluk solua onunla birlikte set zerinde
douya frlad. Atl keskin gzleriyle her yan inceliyor ve kafasnda karmakark
dnceler birbirini kovalyordu: Tanr'nn katna gtrecek suu neydi? Belki onlar,
kendisi durdurmasa yeni seddi delmeyi becereceklerdi; ama onun yreini scak bir
duyguyla dolduran ve kendisinin ok iyi bildii baka bir ey daha vard: Geen yaz Ole
Peters'in kt konumalar onu durdurmamalyd; sorun buydu ite! Eski seddin zayf
olduunu ancak imdi anlamt ve hibir eye bakmadan ii yrtmesi gerekiyordu;
imdi birdenbire frtnann ierisinde, 'Tanrm, itiraf ediyorum ki, grevimi iyi
yapmadm!' diye bard.

Solunda, tam atn trnaklarnn yannda deniz kaynyor, nnde, imdi tam bir karanlk
ierisinde tepeleri ve tandk evleriyle eski toprak uzanyordu; gkten gelen zayf k
snmt; ancak bir yerden karanl delen bir k demeti grlyordu. Bu, adamn
yreine bir avuntu gibi geldi; k, belki de onun evinden, karsndan ve ocuundan
gelen bir selam olmalyd. ok kr, yksek tepede gvenle oturuyorlard. Kukusuz,
imdi baka kimseler de yksek yerlere km olmalydlar. Orada, imdiye dek hi
grmedii parlaklkta bir k vard; yukarda da bir k gece karanln deliyordu
(belki de bu k kilise kulesinden geliyordu). Hauke kendi kendine sylendi: 'Hepsi de,
hepsi de gitmi olacaklar! Kukusuz, birka tepedeki evler yklacak, sular altnda kalan
tarlalar iin kt yllar gelecek, set ve kaplar onarmak gerekecek! Bunlara
katlanacaz. Bana ktlk yapanlara bile yardm etmek isterim; Tanrm, bu insanlara
ac!'

imdi yana, yeni topraa bakyordu; bunun evresinde deniz kprmekle birlikte,
ierisinde gece dinginlii vard. Atlnn gsnden, ister istemez neeli bir ses
ykseldi: 'Hauke Haien Seddi dayanacak ve yz yl sonra bile i grecektir!'

Ayaklarnn altnda gk grlemesine benzeyen bir ses onu dlerinden uyandrd; kr


at artk ilerlemek istemiyordu. Ne oluyordu? At geriye srad ve seddin bir parasnn
nnde derinlere yuvarlandn duyumsad. O, gzlerini aarak btn dlemlerini bir
yana brakt ve eski seddin zerinde durduunu anlad; hayvan demin n ayaklaryla
oraya basmt. Elinde olmakszn at geri ekti; o srada ayn zerindeki son bulut
rts de umu; tatl yldzlar, kprerek ve slk alarak aaya, eski topraa saldran
korkun dalgalar aydnlatmt.

Hauke akln oynatm gibi oraya bakt; bu insan ve hayvanlar yutan bir tufand. Demin
duyumsam olduu k bir daha parlad, hl ayn tepenin zerinde yanyordu. imdi
yrekliliini toplayarak alak topraa bakt zaman, nnde, kudurarak aa saldran
ve akllara dehet saan burgacn arkasnda, henz ancak yaklak yz adm geniliinde
bir alann sularla kaplanm olduunu grd. Onun gerisinde, aadan klan yolu ak
olarak grebiliyordu. O daha ounu da grmt; iinde bir kadnla bir ocuun
oturduu bir araba, hayr iki tekerlekli kk bir araba, btn hzyla sedde doru koup
gelmekteydi; acaba frtnayla uup gelen ses, kk bir kpein havlamas myd?
Byk Tanr! Bunlar onun karsyla ocuuydu; onlar gittike yaklarken, kpkl
sular da onlara doru ilerliyordu. Atlnn gsnden bir lk, umutsuz bir lk
ykseldi: 'Elke, geriye, geriye!'

Ama frtna ve deniz acmaszd; onun szleri grlt iinde yitti; ancak pardssn
frtna yakalam ve az kalsn onu at zerinden yuvarlayacakt; arabaysa durmadan
saldran dalgalara doru uuyordu. O zaman karsnn, kollarn yukarya, kendisine
doru uzattn grd; o da onu grm myd? Kocas iin duyduu zlem ve lm
korkusuyla gvenli evden mi uzaklamt? imdi son bir szle ona m sesleniyordu? Bu
sorular beyninde kouuyor; ama yantsz kalyordu. Birinden tekine, her trl sz
duyulmaz olmutu; kulaklarn ancak dnyann yklmasn andran gmbrt dolduruyor,
araya baka sesi brakmyordu.
Hauke, frtnann iinde, 'ocuum! Ah Elke; sadk Elke!' diye bard. O zaman, yine
nndeki seddin byk bir paras koparak aaya yuvarland ve arkasndan grltyle
deniz saldrd. Aada bir daha, atn bayla araba tekerleklerinin dehetli altst olula
yukar frladklarn ve sonra kaynayarak amurun iinde battklarn grd. Tek bana
seddin zerinde kalan atlnn bym gzleri baka bir ey grmedi. Kendi kendine,
yavaa, 'Her eyin sonu bu!' dedi ve arkasndan, kayg verici seslerle suyun kyn
kaplamaya balad yere, uuruma doru inmeye balad. Evindeki n hl
parladn gryor; ama artk bu n, biraz nceki kendisini avutan k
olmadn biliyordu. Dorularak kr atn sarlarndan mahmuzlad, hayvan yere
yuvarlanacakm gibi arka ayaklar zerinde doruldu. Ama adamn gc onu aa
doru zorluyordu; yrye ktnda sk sk seslendii gibi, 'leri!' diye bard ve
sonra, 'Tanrm, beni al; bakalarn esirge!' diye ekledi.

Bir mahmuz daha; kr atn, frtna ve dalgalarn zerinde ykselen barmas, sonra
aadan, yuvarlanan dalgalardan gelen bouk bir ses, ksa bir direnme...

Parlak ay yukardan bakyordu; ama aada, seddin zerinde, az sonra eski topra
hemen hemen bsbtn kaplam olan yabanl sudan baka yaam belirtisi kalmamt.
Ancak, Hauke Haien iftliinin tepesi hl tufan zerinde ykseliyordu; hl oradan k
demetleri geliyor ve evlerin yava yava karard yksek arazide bulunan kilise
kulesindeki tek fener de, titrek klaryla kpkl dalgalarn zerini aydnlatyordu."

***

Anlatan sustu; ben oktandr nmde duran bardaa elimi uzattmsa da azma
gtremedim, elim masann zerinde kald.

Ev sahibim, "te bu, Hauke Haien'in yksdr," diyerek yeniden sze balad:

"Bunu size, en iyi bildiim biimde anlatmaya altm. Kukusuz, Set Beyimizin
evindeki ynetici kadn size bunu baka trl de anlatm olabilirdi; nk, yknn
iinde unlar da vardr: Beyaz at iskeleti; selden sonra eskisi gibi yeniden ay nda
Jever adasnda grnr olmu ve btn ky halk bunu grdklerini ileri srmlerdir.
unlar kesin olarak bilinmektedir: Hauke Haien, kars ve ocuu bu selde boulmutur;
yksekteki kilise avlusunda onlarn mezarn bile bulamadm. Belki de cesetler, seddin
delindii yerden denize srklenmi ve oradan sonsuz denize karmlardr; bylece
insanlardan kurtularak dinginlii bulmulardr. Ama, Hauke Haien Seddi, bugn yz yl
sonra bile hl ayakta durmaktadr. Yarn kente giderken, yolun yarm saat uzamasndan
ekinmezseniz, bu seddi atnzn ayaklar altnda grebilirsiniz.

Bir zamanlar Jewe Manners'in, seddi yapan iin, torunlar konusunda syledii szler,
grdnz gibi gereklememitir; byledir ite bey: Sokrates'e zehir iirdiler ve
efendimiz Hazreti sa'y armha gerdiler! Bu gibi eyler artk son zamanlarda kolay
kolay olmuyor; ama ensesi kaln bir zorba ya da kt bir kimsenin azizlerden saylmas
ya da kendimizden bir derece yksek olan becerikli birinin hayaletler arasnda yer
almas; bunlar her zaman olabilen eylerdir."

Adamcaz bunlar syledikten sonra ayaa kalkt ve dary dinleyerek, "Orada durum
deimi," dedi ve penceredeki yn rty ekti. Darda parlak bir ay vard.
Sonra szn srdrerek, "Bakn, yardmclar geliyor, ite, dalyorlar; evlerine
gidecekler. teki kyda yklan bir yer yok sanrm; su inmi," dedi.

Ben onun yannda durarak dar baktm, yksekteki bu pencereler, seddin hizasndan
yukarda bulunuyorlard. Durum onun dedii gibiydi. Barda elime aldm ve kalann
ierek, "Bu akam iin teekkr ederim, sanrm artk uyuyabiliriz!" dedim. Ufak tefek
retmen, "Uyuyabiliriz; size btn yreimle iyi geceler dilerim!" dedi.

Aa inerken, koridorda, konukevinde brakm olduu haritay almaya gelmi olan Set
Beyi'ne rasladm. Bana, "Her eyi atlattk. Ama, bizim retmen sizi sanrm iyice
aydnlatm olmal, o vaizlerdendir!" dedi.

"Evet, akll bir adama benziyor!"

"Doru, kukusuz yle... ama sanrm gzlerinize gvenirsiniz. te yanda, nceden


sylediim gibi, set yklmtr!"

Ben omuzlarm silkerek, "Bunun zerine uyumak der! yi geceler dilerim, Set Beyi!"
dedim.

O glyordu: "yi geceler!"

Ertesi sabah, geni ve ykk alann zerinde ykselen altn gibi parlak gne nn
altnda, Hauke Haien Seddi zerinden atmla kente doru yola ktm.

You might also like