You are on page 1of 2

"Hmanist baski" bilim elestirisiyle birlesince, pozitivizm bile tuttugu safta bir

adim gerileyip "insani kutsar". Bu kutsamayi baslatan Popper'in etkisiyle, neo-


pozitivizmde de "birey", "zgrlk", "anlamlama ya da yorumlama" ne ikmaya baslar. Poppe
r'a gre, objektif bir tarih bilimi sz konusu edilemez. Hatta ona gre, "insanlik tar
ihi diye bir sey yoktur, ancak insan hayatinin trl trl grnmlerinin belirsiz sayida tar
hleri vardir*. ... Ama gerekten de insanligin somut bir tarihi anlaminda evrensel
bir tarih yok mudur? Byle bir sey olamaz. Her insancil kisinin, zellikle her Hiri
stiyanin verecegi cevabin bu olmasi gerektigine inaniyorum. Somut bir insanlik t
arihi olabilseydi, btn insanlarin tarihi olmaliydi. Btn insan abalarinin, sikinti ve
umutlarinin tarihi olmaliydi. nk, hibir insan baska herhangi bir insandan daha nemli
degildir*".[34] Levi-Strauss'un "birok tarih inin gerkesi de bylelikle aikliga kavusur
. Popper'a gre, tarihin bir amaci ve anlami yoktur. Ama biz ona, "kendi amalarimiz i
kabul ettirerek "bir anlam kazandirabiliriz"[35]. Bu tez, agdas (ya da tanrisiz)
varolusulugun, "Hayatin nsel bir anlami yoktur. Degerleri biz yaratiyoruz"[36] te
zinin, tarihe uyarlanmis seklidir. Tarih Felsefesi adli kitabinda da D. zlem, her
meneutik'i e ayirir ve sunlari syler: "Gnmzde varolusu hermeneutik ile tartisan baslic
akimin ise, neo-pozitivizm oldugu grlmektedir. Ama ... bu iki akim, olduka farkli
kalkis noktalarindan hareket etmekle birlikte, gnmzde 'dil oyunlarina bagli anlam zmle
meciligi'nden, 'tarihsel bilimlerin doga bilimlerinden farkliligi' konusuna kada
r pek ok konuda birbirlerine yaklasan grsler retmektedirler."[37] Benzeri bir gzlem,
Gulbenkian Komisyonu'nun hazirladigi Sosyal Bilimleri Ain adli raporda yapilir. R
aporda, tarihselci ve yapisalci sosyal bilimcilerin rnlerinin, birtakim biimsel far
kliliklara karsin, birbirlerine "yaklasmaya" basladigi belirtilir.
Farkli hareket noktalarindan kalkan, hatta birbirlerini kiyasiya elestiren bu drt
dsnce akimi, "siyasal hmanizm"de bulusurlar. Bu bulusmayi saglayan, "ilerleme eles
tirileri"dir. Bu elestirinin ardinda ise, izgisel ve geri dnssz zaman anlayisina kar
sidurus vardir. izgisel zaman anlayisi, kainilmaz olarak "sre" ve, "daha iyi ya da d
aha kt" degismenin srekliligi anlaminda "ilerleme" kavramini ierir. Geridnsszlk ve za
in "tek yne ilerliyor olusu", artik tartisilmayan bilimsel verilerdir. Dngsel zaman
anlayisinda ise, ne sre ne de ilerleme kavramlarina ihtiya vardir; esas olan kesin
tililiktir. Bu kesintililik yapisalcilikta, biimleri ya da yapilari zamanda art a
rda gelis olarak degil, "uzam zerine yayma"[38] seklinde ifadesini bulur. "Bylece
yapisalcilik byk lde, Antikagin dngsel tarih anlayisina dayanmis olur. Tarih, bu hali
'srp giden dngsel hareketlerin bir dizisi'nden baska bir sey degildir. Nedensellik
ve sreklilik ideleriyle alisacak bir 'tarih bilimi', tarihte 'sonsuz sayidaki dngler d
en baska bir sey bulamayacaktir."[39] Tarihselciligin "geisli olmayan dnem"leri, y
apisalciligin "uzama yayilan yapi"lari ve varolusulugun "kendi kendini yapan insa
n"lari; iliskisizlikleri, kesintililikleri ve "biricik" olma sifatlariyla, sreci
"parali" bir biime dnstrmektedirler. Bunun sonucunda, "btnlk" kavrami ya toptan redde
mekte, ya da kavranilamayan, dolayisiyla, bilinemeyecek de olan "metafizik bir s
ey" olarak kurgulanmaktadir[40].
V.
Bu ortak kavram ve ynelimlerin saptanmasi nemlidir. nk, post-yapisalcilik, post-moder
nizm ve sylem kurami gibi agdas akimlarda, tarihselciligin, varolusulugun, yapisalc
iligin ve gstergebilimin terminolojisi ve teorik kabulleri harmanlanarak, tam bir
dsnsel anarsi ya da "zgrlk ortami" yaratilmistir. "Yorumbilimden gstergebilime ve gst
rgebilimden yapibozum hareketine geiste zdesliklerden aykiriliklara, birliklerden
paralara, varlikbilimden dil felsefesine, bilgi kuramindan sz sanatina, bulunus'ta
n bulunmayis'a bir algi kayisi szkonusudur*."[41]
Tarihin ya da srecin, apaik nmzde durmadigi ve ncelik-sonralik iliskisi biiminde dizil
n olaylardan olusmadigi bir gerektir. Ama bu gerek, ne ilerlemeyi ne de geridnsszlg ya
sir. Terry Eagleton, post-Marksist tezleri syle degerlendirir: "Gstergebilim, kars
imiza bir kez daha bir tr siyaset olarak ikar*; nk byle oldugunda, toplumun sosyalist
dnsmnn zorunlu olarak isi sinifinin ikarina oldugundan dem vuran bir yigin geleneksel
arksist tezin artik degersiz sayilip bir kenara atilmasi gerekecektir. Saussurec
dilbilim, bir kez daha, seytani bir manevrayla toplumsal reformizm davasina hizm
et eder*. 'Sylem kurami'yla byle bir arada kullanilmasa btn isiltisini iyice kaybetm
is olacak bir davadir nk reformizm."[42] Marx, "dil, bilin kadar eskidir" der. Ilerl
eme ve tarihi yadsiyan idealizm, ciddi ilerleme kaydedip klasik znesini, klasik t
ezleriyle savunmaktan vazgemis, "dil"i kesfetmistir. Idealizmin yeni znesi dildir,
stelik "tarih-disi" bir sekilde incelenebilecegi de gsterilmistir!
Bu etkilesimler agi ierisinde, L. Althusser, zel bir rnek olarak karsimiza ikar. D. z
lem, Althusser'in "yapisalciligin dngsel tarih anlayisindan bir lde siyrilmaya" alisti
gini syler. Ancak bu anlayistan siyrilamayan Althusser, Kapital'i Okumak in, "Klasi
k Iktisadin Hatalari: Bir Tarihsel-Zaman Konseptinin Ana Hatlari" adli blmnde, sreci
"parali" bir biime dnstrme "srecine" katkida bulunur ve sunlari syler: "Her bir reti
arzi iin, retici glerin gelisimiyle zgl bir yolda imlendirilmis kendine zg bir zaman
tarih vardir; retim ilskileri zgl bir yolda vurgulandirilmis, kendilerine zg zaman ve
tarihe iyedirler; siyasal styapinin kendi tarihi vardir...felsefenin kendi zaman
ve tarihi vardir..."[43] Essremsel yapinin kesintili, kendine zg zamanini uzun uza
diya anlatan Althusser, "simdi, tarihsel-zaman konseptine geiyorum" dedikten sonr
a, tarihsel-zaman ya da sre zerine tek bir szck etmeden; ampirik, yani "kendi 'apaikli
klari'nin ardina gizlenmis gl soydan gelen bir ideoloji tryle melezlestirilmis"[44] o
lan tarih arastirmalarini elestirir ve bu tarihilerin bir tarih kuramlari olmadig
ini syler sadece.
Althusser yapisalci degildir; bunu hem kendi syler, hem de yapisalcilar. Kendi de
yimiyle yapisalciliktan bazi kavramlari "dn almistir", yapisalcilarin deyimiyle de
sadece yapisal yntemden faydalanmistir. zelestiri geleri nde Althusser, "yapisalci" b
azi olumlu dsncelerden sz eder. Bunlar, "anti-psikolojizm" ve "anti-historizm"dir[4
5]. Yapisalciligin, psikoloji karsiti olmadigi, tam tersine, psikolojiye aik aik gn
dermeler yaparak, ona nemli bir rol atfettigi ortadadir. Althusser'in yanilgilari
ndan biridir bu.
Ama, yapisalci bazi kavramlari dn alarak ya da yapisalci yntemden faydalanarak, hibir
yapisalcinin kolay kolay yapamayacagini yapar Althusser: Marksist bir tez olara
k "anti-hmanizm"den sz eder. Kendisinin de belirttigi gibi, yapisalcilik elestiris
i adi altinda, esas olarak anti-hmanist yaklasimindan tr tepki alir.
Althusser'in ikinci yanilgisi da bu noktada ortaya ikar. Anti-hmanist bir yaklasim
iin "anti-historisizm" bir kosul degildir. Byle bir kosul ancak, Marx'in hep eles
tirdigi o soyut "insan" kategorisi tarihe esitlendiginde, yani "tarih'i yapanin z
gr insan oldugu kabul edildiginde sz konusu olabilir. Nitekim, anti-historisizmleri
n byk bir kismi hmanisttir ve tarih karsitliklarini da hmanizmle desteklerler. aginin
ykselen dsnce akimlarindan etkilenmekten kainamamistir Althusser. Ama, aginin "yksele
n deger"inden sakinilabilecegini, anti-hmanist teziyle gstermistir; sadece bu nede
nle bile zel bir rnektir. Ve Althusser, "Felsefe, son kertede, teorideki sinif kav
gasidir" derken hakliydi. nk sayfalardir sz edilen felsefe akimlari ve kendilerini bu
akimlara dayandiran veya bu akimlari elestiren gnmzn "post" akimlari da, felsefe zer
inden "politika" yapmaktadirlar. Bu politik kavgada, "tarafsiz" kalinamayacagini
belirten Madan Sarup'a katilmamak imkansiz: "Modernlige ve post-modernlige ilis
kin ihtilafin ideolojik mcadele baglaminda grlmesi gerektigini dsnyorum. Bu tartisma r
olarak Marksizmin degergesi ve geerliligi zerinedir. Modernlik tasarisi Aydinlanm
a tasarisinin aynidir ve Marksizm Aydinlanmanin bir ocugudur. Ne ki post-modernle
r ilerlemenin bir sylence oldugunu iddia etmekteler*. Post-modernligin disinda ya
da iindeki her konum siyasal ikarlarimizin ve degerlerimizin damgasini tasir. Pos
t-modernligi nasil kavradigimiz gemisi, bugn ve gelecegi kendimize ve diger insanla
ra yeniden nasil sundugumuza merkez teskil eder."

You might also like