You are on page 1of 35

184 .

Ali Fuat Bagil


Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 185

Trkiyeden Farkl Baklar:


Mevzuat ve Sorunlar
186 . Ali Fuat Bagil
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 187

DN HRRYET
TRK ANAYASASININ 75. MADDES ZERNDE ETD * (**)
Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAGL

Fezleke:
Giri: Bugnk cemiyetlerde Din ve Devlet mnasebetleri.
I) Din mefhumunun unsurlar: man ve amel - Fevri iman, Yakini iman -
Amelin nevileri: badet, dine hizmet, insanla hrmet.
II) Dn hrriyeti ve bundan doan haklar: 1) nanma hakk. 2) badet ve dua
hakk. 3) Tlim ve tedris, neir ve telkin hakk: Din okutulup retilmekle
baka bulur - Neir hakk, din hrriyetinin en hayati cephesidir - Din neriyat
ile himaye ve mdafaa edilir - Din talim ve tedris faaliyetinin itima ve mill
ehemmiyeti - huzuru maneviyat terbiyesinin meyvas, din de bu meyvann
aacdr. 4) Dinin emirlerini yerine getirme hakk.
III) Din hrriyetinin ve buna bal haklarn hududu: Din hrriyetinin hudut-
lanmas lzmdr - nanma hakk hudutlanabilir mi? - badet hakknn hudu-
du: Ferdi fiil mahiyetindeki ibadetler kanun, mevzuu olamaz itima fiil vasf
alan ibadetlere Devlet mdahalesinin ls - Dindarn secdeghna Devlet
kuvvetleri ayak basmaz - Tlim ve tedris, neir ve telkin hakknn hududu -
Dinin emirlerini yerine getirme hakknn hududu - Hlsa.
***

*
Ali Fuat Bagil, Din Hrriyeti: Trk Anayasasnn 75. Maddesi zerinde Etd, Medeni
Hukuk Profesr A. Samim Gnensoya Armaan, stanbul 1955, ss. 228-262.
(**)
Anayasann 75 inci maddesi: Hibir kimse mensup olduu felsefi itihad, din ve mezhepten
dolay mvahaze edilemez. sayi ve umum muaeret dbna ve kanunlar hkmlerine aykr
bulunmamak zere her trl dini yinler yaplmas serbesttir.
188 . Ali Fuat Bagil

GiRi
Bugnk Cemiyetlerde Din ve Devlet Mnasebetleri
Din srf bir inantan ibaret deildir. Bu hakikati ne kadar tekrar etsek azdr.
Din, ayn zamanda, ameli bir hayat yolu; emirler ve yasaklar ihtiva eden bir
kanundur. Dindar olan bir kimsenin bu yolda yrmesi ve bu kanunun emir-
lerini yerine getirmesi, yasak ettii fiil ve hareketlerden kanmas, bir vicdan
borcu olarak, lzmdr. Dinin kanuna itaat etmeyen ve emirlerini yerine getir-
meyen kimse, din nazarnda, mcrimdir.
Fakat dikkat edelim ki, bu kimse, bulunduu cemiyet iinde yalnz dindar
deildir, hem de vatandatr ve, bu sfatla, muayyen bir devlete tbidir. Ferdin
tebaasndan bulunduu devletin gsterdii yolda yrmesi ve koyduu kanun-
lara balanmas da, vatandalk vazifesi olarak, lzmdr.
u halde dindar olan bir kimse iki nevi vazife ve mecburiyet karsndadr.
Vazifelerden biri dinidir ve bundan doan mecburiyet manevdir. Dieri de
meden,, yahut sivildir. Bundan doan mecburiyet ise madd yahut hukukidir.1
Dikkat olunursa, bu iki nevi vazife ve mecburiyetten her biri dierini bazen
lzumlu klar, bazen de nefyeder. Din ile devlet birleik olduklar zaman bunlar
birbirinin lzm olur. Ayr olduklar zaman da bu iki trl vazife ve mecburiyet
birbiriyle muarazaya girer ve birbirini kovar. Filhakika, devletin kanunu, yasa
ve yasaklan din kanununun ve din emir ve nehiylerin ayn olduu ve devlet
resmen bir dine sahip bulunduu takdirde ve bu artla, din ve sivil, iki vazife
ve mecburiyet, birbirini nefyetme ve birbirine muarz olma yle dursun, bir-
birinin ayrlmaz lzm haline gelir. O suretle ki, dine itaat eden ayn zamanda
ve srf bu sebeple devlete itaat etmi olur; devlete itaat eden de dine itaat etmi
saylr. u halde ve bu takdirde, din ve sivil, madd ve manev vazife ve mec-
buriyetler eklen ikilik arz etmekte iseler de, hakikatte bunlar tektir ve Allaha,
Resulne ve ululemre yni bugnk dilimizle devlete itaat tan ibarettir.
Yine dikkat olunursa, eskiden, gerek Avrupada ve gerek bizde, din ve
devlet mnasebetleri bu ekilde cereyan etmekte, mbed ile devlet el-ele verip
birlikte yrmekte idi. Eski devirlerde devletin yasa ve yasaklar kuvvetini din
maneviyatndan almakta, devlet dinin bekiliini yapmakta ve, bu sebeple,
biri manev, dieri madd ve cisman, bu iki kuvvet merkezi birbiriyle bark
1
Manev mecburiyet, meyyidesi ferdin vicdanndan olan mecburiyettir. Din ve ahlk mec-
buriyetlerin hepsi manevdir. Hukuk mecburiyet ise, meyyidesi ve cebir kuvveti maddi yni
ferdin vicdanndan hari olan mecburiyettir. Devletin kanunlarna itaat etmeyen kimse, polis ve
jandarma gibi silhl kuvvetler marifetiyle itaate mecbur edilir.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 189

yaamakta idi. Bu art ve bu vaziyet Avrupada Rnesansdan yni on altnc


asrdan, bizde de Tanzimattan yni on dokuzuncu asrn birinci yars sonlarn-
dan itibaren deimeye balam; zamanmzda ise din ile Devlet birbirinden
tamamiyle ayrlmtr.
Fakat din ile devlet birbirinden ayrlnca ve bunlardan her biri kendine
mahsus sistemi, kanunlar, emir ve nebileri ile dierinin karsna dikilince, or-
taya bir ok mesele ve mkl kmakta, din ve devlet arasnda, ister istemez,
etin bir mcadele kopmaktadr. nk, evvel, mmkndr ki, din ile devlet-
ten her birinin kanunlar, emir ve nehiyleri, tamamen veya ksmen, dierininki-
lere aykr olsun. Biri herhangi bir harekete, mesel faiz alp vermeye, msaade
ederken, dieri bunun memn olduunu iln etsin. Saniyen, yine mmkndr
ki, din ile devletten her biri, dierini kendisine rakip grerek, elindeki kuvvet
ve vastalar, ak veya kapal bir surette, dieri aleyhine tahrik edip kullansn
ve ferdi btnl ile kendisine mal etmek istesin. u saydmz imknlar srf
nazari mtalalar deildir; din ve devlet mnasebetleri tarihi batan aa bu
trl aykrlklar, rekabet ve mcadelelerle doludur.
Bugn bu aykrlk ve mcadele Trkiyemiz gibi baz memleketlerde, iti-
raf etmelidir ki, son haddine varmtr. Fakat bu memleketlerde itima sulhu
temin edip gnllerde huzur yaratmak iin bu vaziyeti bir an evvel dzeltmek
lzmdr, ite bu hedefe varmak ve din ile devleti ayn bir lkede yan yana
bark bir halde yaatmak zere, modern devlet hukuku ortaya bir ka esasl
prensip koymutur ki, bunlardan biri ve bata geleni, u kk etde mevzu
aldm, din hrriyeti prensibidir.
Ak olalm, bizde bu mevzua lyk olduu ehemmiyet verilmemi ve din
hrriyeti fikri imdiye kadar cidd bir surette ele alnp incelenmemitir. Mp-
hem olduu kadar ok zararl bir dmanlk hissinin ifadesi halindeki baz
polemik yazlar bir tarafa braklrsa, bugn Trkiyede din hrriyeti mevzuun-
da ne bir eser, ne de cidd bir etd mevcuttur. Bununla beraber, bu prensibin
bizde en az yz ksur senelik bir hayat vardr. Filhakika din ve vicdan hrri-
yeti, Trkiyemizde Glhane hatt hmayunundan yni 1839 dan beri devlet
umdelerimizin banda gelmi ve bugnk anayasann 75 inci maddesinde en
ak ifadesini bulmutur.2
Burada bu boluu doldurmak istiyorum. Ve bu mtevaz etd ok sev-
diim ve saydm arkadam, ad gibi samim ve temiz yrekli meslektam,
Ordinarys Profesr Ahmet Samim Gnensaya, krs hayatndan ayrlnn

2
Bu madde birinci sahifede not edilmitir.
190 . Ali Fuat Bagil

niz bir armaan olarak, ithaf ediyorum. Bu vesileyle de bu fikir ve meslek


yoldama Ulu Tanrdan salk ve uzun mrler diliyorum.

I
DN MEFHUMUNUN UNSURLARI

man ve amel:
Din hrriyetini lykyla izah edebilmek iin, evvel, din mefhumunu tahlil
edelim ve bunun ihtiva ettii unsurlar grelim.
Herhangi bir dini dikkatle tahlil ettiimiz zaman, bunun iki esasl unsurdan
mrekkep olduunu grrz. Bunlardan biri iman (Foi) dieri de amel (acte)
dir. slmiyet gibi vahdaniyet akidesi zerinde oturan kemal bulmu bir dini
gz nne getirelim. Bunun ilk ve asl bir unsuru var ki, bu iman yni inan-
madr. Yalnz, dikkat edelim ki, iman alelade ve herhangi bir ekildeki inan-
ma deildir, iman, alelade inanmadan daha derin bir ruh haletidir. Bir kere,
umumiyet itibariyle, inanma yle bir ruh melekedir ki, bununla insan hakikat
olarak kabul ettii bir tasavvuru, sadece hakikattir deyip gemez bilkis, onu
benimser ve ona gnlyle iltihak edip kuvvetle balanr. man ise, bu benim-
seme ve balanmann en yksek derecesidir. man sahibi olan bir insan, bu
yksek dereceli inanc sayesinde, aldanma korkusundan ve tam hakikati bula-
mam olma endiesinden uzak kalr. Bu sayede ve tam hakikate ermi olma
hazz iinde, imanl insan, derin bir i huzuru ve bir ruh skuneti duyar.
Fevri ve Yakin iman:
man kelimesiyle ifade edilen bu ruh haleti srf (taklit) den neet edip Fevri
olabildii gibi, ve (teyakkun) dan neet edip fikri ve yakin de olabilir.3 ster
taklidi ve fevri, ister tyini ve fikr olsun; iman, bir ruh haleti olarak, ayr-
deden nokta, ahsn iman mevzuuna katyetle inanp onu derun bir surette
tasdik etmesi ve bu sayede i huzuru ve emniyeti elde etmesidir.

3
Taklidden neet eden imana (taklidi iman = Croyance implicite) denir ki, imann edn de-
recesidir. Bir kimsenin, bizzat grp tetkik ederek ahs bir karara ve kanaate varmadan, srf
bakasndan iittii bir eye ve bir habere inanmas taklididir, insanlarn byk bir ekseriyetinin
din, siyas, itima hatt ilmi inanc bu kabildendir ve oklarmzn iman taklididir, yni baka-
snn imanna imandan ibarettir. Taklidi iman ayn zamanda (fevri = spontan) dir. Bunun mu-
kabilinde teyakkun ve tefekkrden hsl olan iman var ki, buna da (fikr ve yakn = Croyance
explicite et reflchie) denir. Asl ve en yksek iman budur. limlerin ve kltr sahibi insanlarn
iman ekseriya bu ekildedir.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 191

Her dinin kendine mahsus iman umdeleri vardr. Ve bunlar o dinin akide
lerini vcuda getirir. Akideler dinlere gre az ok deiirse de, btn kemal
bulmu dinlerde, hi deimeyen, bir takm temel akideler vardr. Bunlarn
banda zaman ve mekndan mnezzeh, cisim ve ekilden ri, hayat ve kinat
yoktan var eden, eriksiz ve nazirsiz, ezel ve ebed bir kudret sahibinin ve bir
vaciblvcut = (Etre ncessaire) n varl akidesiyle bu fn hayatn tesin-
de baka bir ebed hayatn var olduu akidesi gelir. slmn iman umdeleri
ment de gsterilmitir.4
Dinin yalnz imandan ibaret olmadn sylemitik. O hem iman, hem de
ameldir. Dinin srf temel akidelerine inanmak, phesiz ki, hi inanmamaktan
daha iyi ve stndr, fakat dindar olmak iin bu kadar kfi deildir; ayn zaman-
da, amel (acte) yni diyanetin emrettii tarz ve ekilde hareket etmek arttr.
Amelsiz din, srf bir felsef kanaatten ibaret kalr, iman herhangi bir inan-
tan ayrdeden noktalardan biri de, bunun amel yni muayyen, bir hareket tarz
emreden ve bununla haricleen bir inan olmasdr. Hlsa, amel din mefhu-
munun ikinci bir unsurudur.
Amelin nevileri:
man gibi amel de bir ka eit olur ve ferdin cemiyet iindeki vaziyetine ve
mnasebetlerine gre bir ka nevi vazife eklini alr. Bu vazifelerin banda ve
dini ameller in en hayrls olarak ferdin hlikna kar ve halik ile mahlk
arasndaki mnasebetlere ait vazifeleri gelir ki, bunlar, en yksek ifadelerini
takdis = (adoration) fikrinde bulan, ibadet, dua ve mnacttr.
Bundan sonra, ferdin kendi nefsine ve bakalarna kar vazifeleri gelir.
Bunlarn da hepsine birden ahlk (morale) diyeceiz. Ferdin kendi nefsine
kar olan vazifeleri ferd ahlk = (morale individuelle) i tekil eder. Ferdin
bakalaryla mnasebetlerinde bu bakalarna kar olan vazifeleri de itima
ahlk = (Morale sociale) i vcuda getirir, itimai ahlk da, aile ahlk, meslek
ahlk gibi kollara ayrlr.5 Nihayet, din vazifemiz arasnda en erefli bir vazife
daha var ki, buna dine hizmet vazifesi diyebiliriz. slmda ilhi kelimetul-
lah tabiriyle ifade olunan bu vazife cihat, yni icabnda hak yolunda harp etme
hizmetinden baka tlim, tedris, neir ve telkin hizmetlerini de ihtiva eder.
4
ment slmn iman artlarn ihtiva eder ki, bunlar altdr: Allaha, meleklerine, kitaplarna,
peygamberlerine, ahret gnne, hayrn ve errin Allahn kaderiyle vki olduuna inanmaktr.
5
Okuyucum dikkat etmitir ki, burada din amel ve ahkm tasnif ederken hukuka ayr bir yer
vermedik ve bu amelleri srf ibadet ve ahlka hasrettik. Filhakika din, hususiyle slmiyet ibadet
ve, geni mnda alnmak artyla, ahlktan ibarettir. Btn din amel ve ahkm ya ibadettir veya
ahlktr, slmiyette hukukun ahlktan ayr bir varl ve kendine hs bir mevcudiyet ve mahiyeti
192 . Ali Fuat Bagil

te din, unsur ve esaslar itibariyle budur; yni evvel iman, sonra da


ameldir. Amel de Allaha ibadet, dine hizmet ve insanla hrmet yni ahlktan
ibarettir. Btn dinler ve bilhassa slmiyet bu esaslara dayanmaktadr. Dinden
bu esaslar karr ve iman amelden ayrrsanz ortada plak bir akide kalr ki,
din bu deildir. Din ile herhangi bir felsefi inan arasndaki fark bunu tekrar
etmeliyim dinin amele dayanmas; ekil ve artlar Vahiye = (rvlation)
mstenid naslar ile tyin ve tespit edilmi ameller yni vazifeler6 ihtiva eden
bir inan sistemi olmasdr.
Dini amellerin banda, dedik, ibadet = adoration vazifesi gelir.
badet kulluk demektir ve, din stlh olarak, mahlkun halikn, naslarn
ve din rf ve itihadlarn tyin ettii ekil ve artlar altnda takdis etmesidir,
ibadet, dinde en esasl bir vazife, hatt dinin direidir. Dindarn i hayatn
nurlandran iman, kuvvet ve gdasn ibadetten alr. Ve dindar, iman ettii
ve sevdii hlikine ibadetle yaklar; onun kerem ve inayetine bu sayede nail
olur. Dua ve mnacat lisan ile veya kalb olarak hliki yd ve tezker etme
eklindeki ibadettir.
Dine hizmet vazifesine gelince, bunu yle ifade edelim: Bir dindar iin,
mensup olduu dinin akide ve esaslarn etrafa yaymak, bunlar bakalarna
duyurup retmek din vazifelerin en mukaddeslerindendir. nk dindarn
nazarnda, bu akide ve esaslar birer hakikattir ve bunlar bilmeyen insan
helak ve hsrandadr. Hakikati gstermek ve uuruma kayan bir insan tutup
kurtarmak hem yksek bir insanlk borcudur, hem de Allah takdis ve ona
ibadet vazifesinin en sevaplsdr. Bu vazifeyi dindar, yerine ve icabna gre ve
gcnn yettii derecede, fikren veya bedenen, szle veya yazyla ifa etmekle
mkelleftir. slmda cihad farizesinden baka, tlim ve tedris, neir ve telkin
vazifesinin de esas ve mant budur.

yoktur. slmiyet nazarnda yalnz Hsn = iyilik ve Kubuh = ktlk vardr. nsan fiil ve
mnasebetleri Hasen = iyi ve Kabih = kt diye ikiye ayrlr. Birinciler ahlk- hamide yi,
ikinciler de ahlk- zemmiye yi tekil eder. Bu iki nevi ahlk in, yni fiil, hareket ve mnasebet
tarz ile eklinin tbi olduu ahkmdan devlet kuvvetiyle meyyidelenmi olanlar hukuku vcuda
getirir. u halde slmda Fkh ad alan hukukun ahlktan ayr bir yeri ve mahiyeti yoktur.
Dikkat edersek, bu gn de byledir. Bugn de itimai bir nizam olarak, hukukun kendine hs
bir mevcudiyeti yoktur. Bugnk lik hukuk ya ahlk veya iktisat yahutta iyi tedbir kaidesidir.
Baka bir deyile, bugn bir memleketin hukukunu vcuda getiren kaideler, hakikatte devlet
kuvvetle meyyidelenmi ya ahlk, yahut iktisat veya iyi tedbir kaidesidir. Bunlardan hari hu-
kukun bir varl yoktur. Bu fikir etrafnda baknz:
Devlet nizam ve hukuk (devletle hukuk arasndaki mnasebet zerinde bir izah denemesi) Ali
Fuat Bagil, stanbul Hukuk Fakltesi Mecmuas, cilt VI, say 1-2, 1950, sahife 25 ve mteakip.
6
Amel yaplmas dinen emredilmi bir fiil ve hareket olmak itibariyle vazife ad alr.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 193

Tlim ve tedris, neir ve telkin vazifesine bal olmak ve bu vazifenin


ifasn mmkn klmak zere, dinlerde bir mbed tekilt ve bir ruhanlik
meslei vardr. Bu tekiltn gayesi ve bu meslein mevzuu, bir taraftan ibadet
ahkm ve merasimini tanzim ve idare etmek, bir taraftan da dinin akidelerini
ve amel ahkmn retmek, duyurup tantmak, yaymak ve korumaktr.
Dikkat olunsun ki, dinlerin kudret ve nfuzu hatt devamlarnn imkn,
her eyden evvel, mbed tekiltnn ve, bilhassa, ruhanler snfnn kuvvet
ve selbetine baldr. Bu tekilt fersdeleir ve daima deiip inkiaf eden
ihtiyalar karlayamaz bir hle gelirse; bu snfn bilgi seviyesi der ve seciyesi
rrse din de o nisbette zayflar ve bir gn gelir mabedin ats ger. Tarih
gsteriyor ki, dinlerin azamet devirleri mbed tekiltyla ruhanler snfnn
kuvvetli ve seciyeli olduu zamanlardr.7
Hlsa din, mcerred bir iman ve plak bir akideden ibaret deildir; ayn
zamanda ahlk ve ibadettir, dua ve mnacattr, tlim ve tedris, neir ve telkindir.
Okuyucumla bu nokta zerinde anlatk ise, din hrriyeti bahsine geebiliriz.

7
Muhakkak ki, bugn dnyada en kuvvetli mbed tekilt Katolik kilisesidir. Ve ruhanilerin
en yetikin ve seviyece en yksei de Katolik ruhanileridir. Katolik kilisesi, merkezi Romadaki
Vatikan lkesi olmak zere, ruhan bir devlet halindedir. Bu devletin banda ve en mutlk bir
hkmdar mevkiinde Papa vardr. Papa din itihadlarnda hat etmez kabul edilir ve iktidara
bir nevi seim ile gelir. Fakat bir defa Vatikan hkmetinin bana getikten sonra, Papann
manev nfuzu ve ruhan kudreti deta hududsuzdur: Azleder, nasbeder, hatt diyanetten tar-
deder. Elhasl Papa, Katolik camiasn tekil eden sa mmetinin kaytsz ve artsz ruhani reisi
vs din metbuudur.
Vatikan hududlar dndaki Katolik dnyas -ki, balca merkez memleketleri talya, Fransa
ve spanyadr- mahall kilise ruhanilerinin idaresi altndadr. Bu ruhanlerin alt kademelerinde
papazlar, dua okuyucular, vaiz ve zahidler; st kademelerinde de evekler ve Kardinaller vardr.
Btn bu ruhaniler sadakat ve itaat yemini ile Papaya baldrlar. (Bu hususta etrafl malmat
almak isteyen okuyucularma u eseri tavsiye ederim: Les institution religieuses, par Marcel
Pacaut, Presses niversitaires, 1951, Paris).
Katolik mabedinin tekilt bundan ibaret deildir. Katolik kilisesi birok Kolejleri, Enstit ve
niversiteleriyle mkemmel bir tlim ve tedris cihazna ve en modern ilim ve kltr ile bezen-
mi din adamlarndan mrekkep bir neir ve telkin kadrosuna mliktir. Bu tekilt ve personelin
hayat vakflar ve teberrlerle beslenir ve idare edilir.
Kilise emrindeki bu messeseler ve bu sekin kadro ilim, kltr ve seciyece bugn dnyann
en kuvvetli gen zeklarn yetitirmektedir. Katolik leminin, yalnz ilahiyat, felsefe ve edebi-
yatta deil, ayn zamanda mspet ilimler sahasndaki byk hretleri ve stn limleri de bu
zeklar arasndan sivrilip ykselmektedir, te okuyucum, Avrupada komnizmin ykamad
Katolik kalesi byle kurulmutur; faizmin bkemedii iin pp bana koyduu Katolik eli,
Hitler ordularnn yaramad Katolik cephesi budur.
Mbed tekilt ve personeli bakmndan, byk dinler arasnda, bugn en fakir kaban, esef
edelim ki, slmiyettir. Biz burada bu fakirliin tarih ve sosyolojik sebepleri zerinde uzun uza-
194 . Ali Fuat Bagil

II
DN HRRYET
VE BU PRENSPTEN DOAN HAKLAR

Mademki din, iman ve ameldir ve mademki amel de ferdin gerek hlikine,


gerek nefsine, gerekse bakalarna kar ifadesiyle mkellef olduu bir takm
vazifelerdir; o halde din hrriyeti, evvel, iman hrriyeti demektir. Bu da fer-
din resm veya gayr resm hibir tazyike, tesir, tehdit ve tedhie uramakszn
diledii ve beendii bir dinin akidelerine serbeste inanmas ve bunlar be-
nimseyerek vicdanna mal edebilmesi demektir. Saniyen din hrriyeti ferdin
akidelerini benimsedii dinde emredilen vazifeleri, dinin kendi lisanyla, naslar,
rf ve itihatlarla yerlemi usul ve dab dairesinde, resm veya sivil hi bir

dya durmayacaz. Yalnz bize en esasl grnen iki sebebi ksaca hatrlatmakla iktifa edeceiz.
Bunlardan biri ve bizce bata geleni, slm dnyasnda diyanetin bugn bile devletten yakasn
kurtarp politikaya kar istikll elde edememi olmasdr. Kanaatimizce, slm mabedi politika-
nn koltuu altnda ve politikaclarn hizmetinde kalmakta devam ettike daha da ok fakirle-
mee mahkmdur. Bu vaziyetten kurtulmak ve byle bir mahkmiyete dmemek iin slm
mabedinin tutmas Izm gelen tek yol muhtariyet ve politika karsnda btaraflktr.
Bugn slmn mbed tekilt ve personeli bahsindeki fakirliinin dier esasl sebebine gelin-
ce, bunu bu dinin kendi bnyesinde aramak icap eder. slmn diyanet bnyesi Hristiyanlktan
mhim bir noktada ayrlmaktadr: Hristiyanlk, ruhanlik ve din ofis tekilt zerinde oturduu
halde, Mslmanlkta ruhanilik ve dini ofis yoktur, badet hususunda, ehliyetli olan her Msl-
man ne geerek ibadete riyaset eder. Mesel, cemaatle namaz klmak iin dinen resm sfat haiz
vazifeli bir imamn bulunmas art deildir. Cemaat arasndan imamete ehil olan bir Mslman
baa geer ve imamet icra eyler. (Cuma namazlarnn hususiyeti bu mtalann dnda kalr.)
phesiz ki, bu yokluk slmiyet iin bir stnlk ve pek byk bir meziyettir. Bu sayede
slmiyet en liberal bir din vasfn kazanm ve mensuplarn, Hristiyanlkta olduu gibi, zaman
zaman ykselip alalan bir Ruhban snfnn sultasna tbi klmamtr. Fakat buna mukabil, son
bir iki asrlk vukuat gstermitir ki, mbed tekilt ve ofis yokluu slm dnyasn diyanet
bahsinde bir ba bolua sevketmi ve byk bir noksan mahzuru dour mutur. Kuvvetli bir
tekilt ve sekin bir kadro yokluu yzndendir ki, bugn slmiyet, mruz kald hcumlara
kar, kendini mdafaa edecek yksek seviyeli elemandan hemen hemen mahrumdur. Son
devirde komnizmin, faizmin ve nasyonal sosyalizmin ykamad Hristiyanlk kalesine
mukabil; Mslman memleketlerin bazlarnda bir zamandan beri iddetle hkm sren siyas
taassub feveranlar karsnda, esef edelim ki, slmiyet malp olmua benziyor. Nasl malp
olmasn ki, o bz memleketlerde slmn yksek ilmini ve felsefesini hakkyla bilen kalmam
ve, din namna, ortal cehalet ve dallet brmtr. Bu gidi devam ederse, korkarm ki,
yarn Mslmanlar, Mslmanl Hristiyan limlerden renmee muhta olup utanacaklar-
dr. Bu vaziyeti dzeltmek iin are ne olabilecei noktasnda dnmek isteyen okuyucularma
tavsiye ederim: slmn Nuru Mecmuas, say 24, 1952 yeni bir Diyanet leri kanun tasars
yazan: Ali Fuat Bagil.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 195

tazyike, tesir, tehdit ve tedhie uramakszn serbeste ifa edip yerine getirebil-
mesi yahut, iki kelime ile, amel hrriyeti demektir.
u halde ve netice itibariyle, din hrriyeti prensibinden ferd iin bir takm
haklar yni msaade ve selhiyetler doar ki, bunlar, evvel, inanma hakkdr.
Sonra serbeste ibadet ve dua etme hakk, tlim ve tedris, neir ve telkin faa-
liyetlerinde bulunma hakk; nihayet dinin emrettii ekilde hareket etme, ferd
ve itima ahlk ile bezenme hakkdr. imdi bu haklar birer birer gzden
geirelim ve her birinin hududunu grelim.

1) nanma hakk:
Bu hak en derin ruh bir ihtiyacn ifadesi ve vicdanmzn hakkdr. Byle ol-
duu iindir ki, buna vicdan hrriyeti,, de denir. Yalnz din ve vicdan hrri-
yetlerini birbirine kartrmamaldr. Din hrriyeti, bir nevi vicdan hrriyetidir,
fakat vicdan hrriyeti mutlaka din hrriyeti demek deildir. Baka bir tbir
ile, vicdan hrriyeti din hrriyetinden daha genitir ve, yalnz din deil, ayn
zamanda herhangi bir siyas, iktisad veya felsef akide ve kanaat serbestlii de
ifade eder. u halde din hrriyeti yahut herhangi bir dinin akidelerine inanp
balanma hakk, vicdan hrriyetinin bir nevi ve husus bir eklidir.
lk merhalede, ferdin vicdan evinde oturan iman, hi bir suretle ve hi bir
kuvvet tarafndan baskya vurulamaz zannedilir. nk iman vicdan evinden
kp da fiil ve hareket haline gelmedike var mdr, yok mudur bilinemez.
Meydana vurulmadka, kimsenin vicdann yoklayp nasl bir inan beslediini
kefe imkn ve vasta yoktur. Binaenaleyh ferd iin inanma hakkndan ve vicdan
hrriyetinden bahsetme, adet damarlarmzdaki kann serbeste dolamasn
temenni etme kabilinden bir manaszlk olur gibi grnr. Bununla beraber,
dikkat eder ve tarihe gz gezdirirsek, en ok inanma hakkna hcum edildiini
ve din, ilm, felsef her eit inancn bask altna alndn grrz. Vaktiyle eski
Romada ilk Hristiyanlara yaplan ikenceler, orta zamanlarda btl denilen aki-
de sahiplerine kar Garpta ve arkta reva grlen muameleler, Avrupada asr-
larca devam edip yz binlerce insan can yakan Engizisyonlar ve Protestanlara
ektirilen ezalar, hakikatte, hep akideye ve vicdan evine tecavz tekil etmitir.
Bu tecavzler zamanmzda bambaka bir ekil almtr. Bugn insanlar
akidelerinden ve din inanlarndan dolay ne mahkemeye veriyor, ne de da-
raacna ekiyorlar. Bugn insanlarn ilerindeki iman ve akideyi ifsad edip
kokutmak suretiyle ifna ediyorlar. Eski devirlerin kaba ikence usul yerine
zamanmzda, diyorum, gayet ince, sessiz ve amatasz bir usul tatbik edilmek-
196 . Ali Fuat Bagil

te, insanlarn vicdan gz patlayp aktlmaktadr. Rivayete gre, bu usuln ilk


rneini Rus arlar vermitir.
Rusyann arlk devrinde, Galiya ve Lituanya lkesinde oturan slv r-
kndan (Ruthenes) denilen bir halk vard. arlar bu halkn mill mezheplerini
sndrp bunlar Ortodoks mezhebine sokmaya karar ver miler. Bunun iin,
zulmn klsik tedbiri, Rten kiliselerini kapatmak ve rahiplerini srp halk Rus
Ortodoks kilisesine gemeye zorlamakt. ar byle yapmamtr. Byle yapsay-
d, dnyaca bask yoluna gitmi ve din hrriyetine aykr hareket etmi olmakla
itham olunurdu. ar Rten kiliselerinin kaplarn ak brakm ve rahiplerin
Rten yyinlerini serbeste yapmalarna msaade etmitir. Hatt Rtenlerin
mektep ve manastrlarn bile kapatmamtr. ar u kadarck bir mdahalede
bulunmutur: Rten kiliseleriyle mektep ve manastrlarn hkmet kontrol
altna alm ve bu mektep ve manastrlarda ders okutup gen rahipleri yeti-
tirecek olan hocalar, Rten mezhebinin gizli dmanlarndan olmak zere,
kendisi tyin etmitir. Bu mdahale kfi gelmi, ksa bir zamanda Rtenlerin
mill din ve mezhepleri sessiz ve soluksuz kvermitir8, Gayet tabi: Hk-
met elinin ve gznn girdii mbedde iman ve akide rr ve ker.
Sovyet hkmeti, vaktiyle arn Rtenlere tatbik ettii bu eytan tedbiri
bugn Rusyadaki Mslman ve Hristiyan btn halka tatbik etmektedir. Bize
gelince, son otuz senelik bir devre iinde biz de bu mevzuda tutulan yol ve tatbik
edilen usul hakknda kanaat beyan edemem. Okuyucumun beni bunda mazur
grmesini ve olup bitenler zerinde bizzat kendisinin dnmesini rica ederim.

2) badet ve dua hakk:


Ferdin beendii herhangi din bir akideyi serbeste benimsemeye hakk oldu-
u gibi, beenip benimsedii dince kabul edilmi usul ve db zere, serbeste
ibadet ve dua etmeye de ylece hakk vardr. nk ferdin buna ihtiyac vardr,
iman gibi ibadet, dua ve mnacat da insan ruhunun derin bir temayl ve in-
san yaradlnn bir ihtiyacdr. nsan iin ibadet, hususiyle bunalma zamanla-
rnda, en byk bir teselli, ruh istirahat, huzur ve kuvvet kaynadr. badetten
maksat Allah anmak ve kendini onun huzurunda grerek bu sayede hayvani
heves ve ihtiraslarn iddetini krmak, insanlara merhamet, efkat ve sevgi
hisleriyle bakmak ve balanmak, vcudu ve ruhu daim bir temizlik iinde
tutmaktr. Buna herkesin ihtiyac vardr, insan zengin, fakir, kuvvetli, zayf ne
vaziyette bulunursa bulunsun, manev bir destee ve bir enerji ihtiyatna daima

8
Baknz: Jules Simon, Liberte civile, sah. 325.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 197

muhtatr. Bunu herkes kendi hayatnda ve kendisiyle ba baa kald zaman


duyar ve tecrbeleriyle bilir. Hi bir elencenin bizi elendiremedii zamanla-
rmz, hi bir devann dindiremedii aclarmz oluyor. Hi dmeyeceini sa-
nanlar, gnn birinde dyor; muhta olmayacan sananlar, gnn birinde
zaruret iinde kvranyor. Hastalk ve salk gibi, haz ve keder de insan olu
iindir. yle meyus ve kederli nlarmz oluyor ki, bu nlarda en yaknlarmz
bile kendimizden uzak hissediyor ve bunalyoruz. Ite o zaman, fakat maa-
lesef o zaman, maneviyat ihtiyac duyuyoruz. Bunu, esefki, en ok o zaman
duyuyoruz. Din ve maneviyat, tpk salkta kadri bilinmeyen shhat gibidir..
Elhasl ibadet, ferdi halikine yaklatrmak suretiyle onda zengin bir ma-
neviyat kuvveti yaratr. Ferd bu kuvvet sayesinde hayatn binbir glklerine
kar kendinde kolayca mukavemet imkn bulur. Dikkat edersek, maneviyat
kuvvetinden mahrum olanlar, bunalma anlarnda selmeti ya kendilerini sefa-
hatle avutmakta, veya kilimin drt ucunu brakp serserilie vurmakta yahut da
intihar etmekte arar. yi gnlerinde maneviyat hie sayanlardr ki, uradklar
bir felket karsnda kederden hasta olup lrler. Hakik dindarlardan ne sefih
ve serseri olan grlm, ne de kederinden hasta olup intihara kalkan iitil-
mitir. nk dindarn nazarnda, fni bir dnyann ok ksa ve geici bir hayat
kederden kvranmaya demez. Bu hayatta glenin de alayann da nihayet gide-
cei yer birdir, ebediyet evidir. Ve orada az yaayan ile ok yaayan msavidir.
Bunun iindir ki, bir memlekette maneviyat balar zld zaman
sefahet ve her eit cinayet alp yrr; intiharlar oalr ve insanlar birbirinin
kudurmu kurdu olur; kimsenin kimseye inan ve gveni kalmaz; kardeler
birbirine gz koyar; analar oullarna k olur; evld ana babalarn, talebe
hocalarn vurup ldrr.
Kabul ederim ki, bir cemiyette yksek maneviyatn kayna sadece din ve
ibadet deildir. Fakat din maneviyatn yerini tutacak, o kuvvet ve metanette
henz bir ideal bulunamamtr. mid edelim ki, ileride cihanmul bir in-
sanlk idealine varacaz ve muhta olduumuz manev enerjiyi bu idealde
bulacaz. Bu mmkndr. Fakat, iyi dnlrse, din ile insanlk birbirini
nefyetmez; bilkis, din ferdi insanla gtrr ve cemiyeti yarnn insanlk
ailesine bugnden hazrlar. Kanaatimce, byk dinlerin hususiyle slmiyetin
ferd ve itima ahlkiyat insanlk ahlkiyatnn ayndr. Baka bir deyile, din
halka inmi ve kitleye mal olmu insanlktr. Byle olduu iindir ki, dine ve
maneviyata dman olanlar, dikkat ederseniz, insanla da dmandrlar.
Bu bahiste u muhakkaktr ki, bugn Allah uurunun ulviyetine ykselebi-
len hi bir duygu ve uur yoktur. Ve bir memleket iin felketlerin en by
198 . Ali Fuat Bagil

Allah uurunu kaybetmektir. Bu uuru kaybeden bir millet, her nevi idealden
de mahrum kalr, idealden mahrum bir millet ise, hayat yolunda istikametini
kaybeder ve nereye gideceini bilmeyen bir akna dner.9 Gayet tabii: ideal,
gerek ferd, gerek millet iin, hayat yolunun karanlklar iinde nur sap etraf
aydnlatan bir ktr, idealden mahrum ve maneviyat rm bir cemiyette
cinayetlerin nne halktan silh toplamakla, intiharlarn nne bunlarn neri-
ni yasaklamakla gemeye almak botur. Byle bir cemiyette cinayetleri ceza
kanunlar ile nlemeye almak, hastal zehirle tedaviye kalkmaktr. nk
byle bir cemiyette yeri ne servet ve bilgi ile, ne tehdit ve tedhile doldurula-
mayan bir boluk vardr: Maneviyat boluu.10
Hlsa edelim: badet serbestlii din hrriyetinin mteaddit cephelerinden
biridir ve ferd iin mukaddes bir haktr. Bu hakka el uzatmak ve ferdin hak-
k olan ibadet serbestliini hrpalamak, din hrriyetine ve vicdan selmetine
tecavz etmektir. Gnldeki iman gibi mbeddeki ibadet, dua ve mnacat
da bir kanun ve karar mevzuu deildir ve olamaz. Kanun vaz ve hkmet
jandarmas mbed iinde hkmedemez. Zira kanunun gayesi ve hkmetin
varlnn hikmeti ktlkleri nlemek ve ahlk d hareketlere meydan ver-
memektir, iman ve ibadet ise birer ktlk deildir; bilkis, ktle mni olan
ve ferdi iyilik ve adalet duygularna balayp ykselten birer ilhi kuvvettir.11

3) Tlim ve tedris, neir ve telkin hakk:


man sahibi insanlarn inandklar Allaha kar vazifelerinden biri de, mensup
olduklar dinin akide ve erknn bakalarna retmek, okutmak, yaymak ve
telkin etmek ve bu sayede onlar cehaletin penesinden kurtarp kazanmaktr.

9
Filozof ve devlet adam Edgar Quinet, Duguit den naklen, Trait de Droit constitutionel
constitutionel, cilt V,
sah 402, V nci bas.
10
Din ve maneviyat zerindeki bu mlhazalarmdan okuyucumun beni faydacla kaymak ve
dini srf kederli ve zntl anlarmzda bavurulacak bir teselli kaps grmekle itham etmeme-
sini rica ederim. Nazarmda din ne sefihler seyrenghdr, ne de sefiller ve miskinler tekkesi. O
bir ilhi yoldur. O yolda yrmek, insan iin bir vazifedir. Dindar sadece vazifesini bilen ve yapan
bir insandr. Yalnz din yolunda yrmenin ferd ve cemiyet iin bir ok da faydalar ve selmet
salayan panzehirleri var ki, ben buradaki mlhazalarmla srf bunlara iaret etmek istedim.
11
Bu bahiste ve sras gelmiken biraz da ibadet dili zerinde dur mak isterim. Dinlerin kendile-
rine mahsus ve bnyelerinin mantna uygun akideleri ve ibadet usulleri olduu gibi, birer de
ibadet ve dua dili vardr. Bu dil o dine mahsus olarak ve o dinin naslar ile ve asrlar iindeki te-
amlleriyle yerleip kklemitir. Mesel Hristiyanlkta Katolik kilisesinin ibadet dili Ltincedir.
Mslmanln ibadet dili de Arapadr. nk slmn mukaddes kitab olan Kuran Arapadr.
Mslman ferdin ibadet hakk, ibadeti slm dininde yerlemi olan usul, dab ve lisan ile yni
Kuran diliyle yapabilmesini icap eder. slm dinine mahsus ibadetlerin usul, dab ve lisan -
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 199

Btn dinlerde ve bilhassa slmiyette neri din ve ilhi kelimetullah ta-


birleriyle ifade olunan bu vazife Allah indinde en makbul bir ameldir. slmi-
yetin ilh kelimetullah ideali ve, hususiyle, bu idealin slm-Trk tarihinde
oynad rol zerinde durmaya bu etdn erevesi msait deildir. Yalnz,
u kadar diyeceiz ki, bir ucu Hinde ve ine, bir ucu Avusturya ve spanyaya
uzanan slm Trk dnyasnn bu genilemesini srf askeri stnle ve ikti-
sad bir gayeye balamak tarihi yanl anlamaktr. Bu genilemede ve bu hayret
verici muvaffakiyetlerde neri din idealinin birinci derecede rol oynad
muhakkaktr.
Bir dindar iin, hususiyle bir din adam ve limi iin mensup olduu dinin
akide ve erknn okutup retmek hem bir vazife, hem de bir haktr. Bir
vazifedir, nk, yukarda dediimiz gibi, bu bir nevi ibadet ve Allah indinde
en makbul bir ameldir. Bugn Afrikann kzgn llerinde, Tibetlerin gklere
uzanm karl dalarnda dolap mr rten Hristiyan misyonerleri en

zerinde oynamak ve bunlar gelii gzel deitirmee kalkmak ve, mesel, ezan asrlardan beri
dnyann drt kesinde gnde be defa okunduu dilden baka bir lisanla okutmaa zorlamak,
yalnz diyanete deil, ayn zamanda Mslman vatandan ibadet ve dua hakkna tecavzdr.
Tekrar edelim ki, slmn ibadet dili Kurandr. Kuran ise kelimesi ve lfziyle, ruhu ve mna-
siyle Kurandr. Tercme Kuran, Kuran deildir ve tercme Kuran ile yaplan ibadet, slm
ibadet deildir. Esasen Kuran baka bir dile evirmek hem imknszdr, hem de mnsz ve
faydaszdr. nk bu ilh kitap, en sembolik bir mzikten ve en lirik bir iirden daha ince bir
zevk, bir mna ve iaret tamakta ve hi bir lisann ifade edemeyecei kadar geni ve zengin bir
muhteva kucaklamaktadr. Alelde bir iirin bile yazld dilden baka bir dile evrilemedii her-
kese bilinen bir hakikat iken, Kuran gibi bir eserin btn incelikleriyle baka bir dile tercmesi
elbette imknszdr. Hatt yalnz imknsz deil, hem de mnsz ve faydaszdr. nk Kuran
ne bir mektep kitab, ne de bir lboratuvar rehberidir. O bir nevi ku namesi gibi cana hitap
eden ilh bir eserdir. Byle bir eserin faydasn lfznda ve tercmesinde deil, beer leminin
her asr ve devirdeki vsatine ve inkiafna gre, yaplacak tefsirinde aramaldr. Hlsa Kuran,
Kuran olarak tercme edilemez ve Kurann tercmesi Kuran olmaz.
Kabul etmelidir ki, din, insanlar idare eden kuvvet ve messeseler arasnda, en ok maziye ve
maziden gelen teamllere dayanan ve esaslarnda tamamyla muhafazakr olan bir kuvvet ve m-
essesedir. Fakat bu keyfiyet din iin bir nakise deil, bilkis bir meziyettir. Her an deien insan
arzu ve fantezileri yannda dinin manev ve itima kymeti muhafazakrlnda ve bu sayede haya-
ta huzur ve istikrar vermesindedir. lim ve felsefe daima terakki eder, deiir ve yenileir. Din ise
esaslarnda sabittir, deimez. Dinin ilim ve felsefeden farkl olduu noktalardan biri de budur.
Bununla dinde hi bir deiiklik ve yenilik yaplamaz demek istemiyorum. Mslmanln
amel ahkmnda, itihaden yenilik yapmak daima mmkndr. Hatt lzmdr. Ancak esasl
akidelerde ve nasn sarahati karsnda itihad cereyan etmez, itihadn mmkn olduu yer-
lerde de, bunun ilm ehliyeti ve din selbeti mmece sabit olmu otoriteler tarafndan ve dinde
yerlemi itihad kaidelerine uygun olarak yaplmas arttr. Bunun aksine, her rast gelenin, hu-
susiyle politika adamlarnn din meselelerine karmalar, bilmedikleri ve inanmadklar bu ilere
mdahale etmeleri kadar manaszlk tasavvur edilemez.
200 . Ali Fuat Bagil

sevapl bir ibadet ve en hayrl bir vazife eda ettiklerine kanidirler.

Dini okutup retmek bir haktr:


Dini retme ve okutma faaliyeti, dindar iin hem de bir haktr. nk
bu bir insan ihtiyatr. Dindar, kendi kanaatince, hakikate ermi bir insandr.
Hakikati bulan ve onun emsalsiz zevkini tadan kimse, bunu bakalarna da
tattrma ihtiyacn duyar. u halde dinin akidelerini ve erknn okutup reten
din adam ve limi yalnz bir vazife ifa etmiyor, ayn zamanda insanlnn bir
imtiyaz halinde sahip olduu bir hak istimal ediyor. Aikr ki, din hrriyeti
prensibi okuyup okutma ve renip retme hakkn, gayet tabi olarak, is-
tilzam eder. nk din, tpk ilimde ve sanatta olduu gibi, okumak ve okut-
makla baka bulur ve intiar eder. Binaenaleyh cemiyette bu hakkn istimaline
imkn ver memek veya talim ve tedris faaliyetini, tehdit ve tedhi yoluyla,
baskya vurmak hakikatte din hrriyetini ortadan kaldrmak ve dinin esasna
kasdetmektir; iman ve akideyi kknden kurutup bunun yerine dini cehalet ve
dallet tohumlan ekmektir.
Dikkat edersek, tlim ve tedris diyince, bundan, evvel akla dinin elemanter
mesele ve bahislerini okutup retmek gelir. Bunlar bilinmesi dinen zaruri
olan ilk ve ezber bilgilerdir, ilk mekteplerdeki din dersleri, evlerde dindar aile
byklerinin ocuklarna verdikleri din terbiyesi ve nihayet bizdeki imam hatib
mektepleri ve Kuran kurslar bu kabildendir. Fakat din de, hususiyle slmiyette,
tlim ve tedris bundan ibaret deildir. slmiyetin tefsir, hads, ve btn fururu
ve usuliyle fkh gibi yksek ilimlerini; kelamiyat gibi yksek felsefesini okutup
retmek tlim ve tedris hakknn ve din hrriyetinin en mhim cephesini
tekil eder. nk din yolu, bu ilimlerin ve bu yksek tefekkr nurunun
yla aydnlanr. Din yksek ilim ve kltr sahibi insanlarn omuzlarnda
ykselir. Bir dini bu trl insanlardan mahrum etmek, onu esatire gmlmeye
mahkm etmektir. Bunun iindir ki, bugn dinin yksek ilim ve kelamiyatnn
okunup renilmedii memleketlerde ortal, din kisvesine brnm hurafa
ve habasetler, en geri ve gln ekle dklen akide ve tarikatler kaplamtr.
Gayet tabi: Ktln ve cehlin himaye grd yerden iyilik ve ilim kaar.
Fakat insan bu hali grdke, tazyik altnda ve cehaletin karard iinde kalan
din ve maneviyat ihtiyacnn nice garip cilvelerine hayretten kendini alamyor.
Halbuki tazyik ve tedhi yoluna sapanlar bilseler ki, din insan iin, ekmee ve
suya olan ihtiya gibi, tabii bir ihtiyatr. Tabi ihtiyalar insan iinden kaznp
koparlamaz; bunlar tatmin edilmek ister. Din ihtiyacn tatmin etmenin akla
en uygun yolu, tazyik ve tehdit ile bu ihtiyacn akna sed ekmek deildir;
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 201

bunu kanalize edip salim mecrasna koymaktr. Bunun iin de dinin, yalnz
elemanter ve ezber bilgilerini deil, tefekkr ve muhakemeye hitap eden yksek
ilimlerini ve kelamiyatn okutup renmeye imkn vermek lzmdr. nk din
ilmi yalnz imam ve Hatib bilgisi deildir. Nitekim tp ilmi de yalnz hastabakc
ve salk memuru bilgisinden ibaret deildir. Farz ediniz ki, gnn birinde
Trkiyede hkmet emriyle Tp Faklteleri kapatlm ve tp tahsil ve tedrisi
yasak edilerek tp hocalar tehdit ve tedhie mruz braklm olsun. Aikr ki,
byle bir tedbir ile tp ilmine ve tp hocasna olan ihtiya ortadan kalkm olmaz.
Bilkis, ihtiya devam eder, fakat dier taraftan arlatanla ve sahte tabiplie
meydan alm ve hastalar zdraplarnn penesine terkedilmi olur. Fakat
bugn byle bir hareket hkmetlerin en serseminin bile aklndan gemez ve
cemiyetin tp ilmine ve hocasna olan ihtiyac sz gtrmez hakikatler srasnda
grlrken, ayorum ki, cemiyetin daha az mhim olmayan dier bir ihtiyac,
yni din ilmine ve hocasna olan ihtiyac, deta inkr edilmekte ve yksek din
ilimlerine ve din tefekkr hayatna lyk olduu kymet verilmemektedir. Fakat,
emin olmaldr ki, cemiyetin din ilmine ve yksek din hocasna olan ihtiyac tp
ilmine ve hocasna olan ihtiyacndan daha az mhim ve mbrim deildir. Tp
insanlarn fizik zdraplarn ve beden hastalklarn tedavi eden bir ilim ve sanat
ise, din de manev aclarn dindiren ve ruh hastalklarn tedavi eden bir iksirdir.
Bunun iindir ki, slmda din ilmi tp ilminden hemen sonra gelir ve fakat her
ikisi el ele verip beraber gider. Gayet tabi: insan sadece adale ve iskelet deildir,
ayn zamanda can ve vicdandr. Tp insann adale ve iskeletinin, din ise iinin
derinlikleriyle vicdannn zdraplarn gidermeye alan iki karde disiplindir.
orak bir materyalizm kmazna saplanm grnen bugnk meden
insanlk bu hakikati unutmakla bir ey kazanmam, bilkis zarar etmitir. Son
senelerde tp ilminin hayret verici terakkilerine ramen kalp ve kanser gibi
baz hastalklarn korkun bir ekil almasn fizyolojik metabolizma bozuk-
luundan ziyade manevi disiplin bozukluuna balamak yerinde olur, kana-
atindeyim. Dvnmeyelim, kendi kusurumuzdur: Kmsediimiz ve inkr
ettiimiz hakikatler, bugn bizden intikam alyor. Son eyrek asrlk devirde
baz memleketlerde din inanlara ve messeselere kar giriilen mcadeleleri,
din adamlarna ektirilen ezay ve reva grlen hakaretleri burada sayp dk-
meye lzum grmem. Ksmen politika menfaatleri urunda, ksmen de ksa
grl bir materyalist dnce ile yaplan bu yersiz muameleler ile hrs ve
ehvet eytanlarnn zincirleri koparlmtr, istikbalde hayr ve er mcadelesi
ok etin olacaa benziyor.
202 . Ali Fuat Bagil

Nesir hakk din hrriyetinin en hayat cephesidir:


Bir fikir ve kanaatin neri yazyla veya szle olabildiine gre, neir hakk
diyince bundan evvel din fikir ve ahkm yayan ve mdafaa eden gazete
ve mecmua karma, eser ve risale basma ve yayma; saniyen din mevzular
zerinde mevza, hitabe ve konferans gibi szle ifade ve telkinde bulunma
haklarn anlamak lzm gelir.
Neir hakk din hrriyetinin en esasl ve hayat bir cephesidir. Hatt bu
hak din hrriyeti prensibinden doan haklann en ehemmiyetlisi ve neticeleri
itibariyle, en kymetlisidir. nk diyanet neriyatla kendini koruyacak, mdafaa
edecek, terakki ve tekml imknlar bulacaktr. Hlsa din neriyat dindarlar
camiasnn az ve dilidir. Bu neriyattan mahrum olan bir dindarlar camias,
tpk dili koparlm bir ktrme dner. Buna mukabil din neriyatn tevik
grd ve hr bir saha bulduu memleketlerde bu neriyat fevkalde bir inkiaf
gsterir ve dman neriyat susturur. Bundan dolaydr ki, politikaclardan
diyanete dman olanlarn en ok korktuklar ve bu sebeple baskya vurmak
istedikleri hak da din mahiyetteki neriyat hakkdr. Fakat aka sylemelidir
ki, din neriyatn dier neriyattan ayr olarak husus maksad ve kanunlarla
yahut el altndan idare edilen hkmet emri ile baskya vurulduu, yldrma ve
sindirme politikasna boulduu memleketlerde din hrriyeti yoktur.
Hlsa ibadet hakk gibi, neir ve telkin, talim ve tedris hakk da din hrriyeti
prensibinden doan kuds bir haktr. Bu hakk yok edercesine tahdit edip bask-
ya vuran bir idarenin adamlar, ne memleket ii siyasetinde, ne de milletleraras
mnasebetlerinde din ve vicdan hrriyetinden bahsedemez. lve edelim ki,
bugn bu hakkn en geni ve teminatl bir ekilde tannd ve himaye grd
memleketler Garp demokrasileridir. Bugn lik Fransada, talya ve Belikada
Hristiyan din adamlar tarafndan idare edilen tam tekiltl birok Enstit
ve niversiteler mevcuddur. Hristiyanlk bu messeselerde btn incelikleri
ve ahkmile okutulmakta ve deerli gen din limleri yetitirilmektedir. Bizim
bildiimiz ve az ok neriyatn takip edebildiimiz, Fransa, Belika ve svire
gibi memleketlerde her sene din mevzular etrafndaki kitap, mecmua, gazete
neriyat hayret edilecek bir yekn arzetmektedir.
Bugn din tlim, tedris ve neir hakknn tam ve teminatl bir himayeden
mahrum olduu memleketler arasnda, esef ederim ki, Trkiyemiz de vardr.
Bizde dini tahsil veren ve tedrisat yapan messeseler yni medreseler, 926
da kan Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile kapatldktan sonra, bugne kadar
Mslmanln yksek ilmi, kelmiyat ve bediiyat okutulmamtr. Ve, bu uzun
devre iinde, tabiatyla Trkiyede din limi de yetimemitir. Kabul edelim ki,
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 203

eski medreseler modern devrin ihtiyalarn karlayacak bir durumda deildi.


Fakat bunlar kapatldktan sonra, gnl isterdi ki, yeni messeseler kurulsun
ve cemiyetin muhta olduu yksek din adamlar ve limleri yetitirilsin. Bu
yaplmad. Fakat bu yaplmak iin bugnden tezi yoktur12.

Din neriyat ile himaye ve mdafaa edilir:


Bu bahiste ne kadar srar edilip durulsa yeridir. nk tekrar edelim ki, din,
tlim ve tedris, terbiye ve telkin ile yaad gibi, neriyat ile de himaye ve mda-
faa edilir. Bu haklar birbirinden stn ve mhimdir. Neir hakkn kullanacak,
kalemle veya szle din neriyatta bulunacak kimseler, phe yok ki, iyi bir din
tahsil messesesi iinde yetiirler. Buna mukabil neir hakk da, hususiyle za-
manmzda, tlim ve tedris hakknn en kuvvetli teminatn tekil eder. Bunun
iindir ki, din tedris hakkn yok etmeye karar veren bir idare de, tecavze u-
rayan bir adamn sesini kesmek iin azna mendil tkadklar gibi, evvel neir
hakk yok edilir, din neriyat yldrma ve sindirme politikasna boulur. Bu
gibi ilerle uraanlar, sulu susuz tevkif edilir; ailesine, eine ve dostuna kar
kadri ve itibar krlr. Din mevzularna temas etmek byk bir cesaret meselesi
halini alr. Dindar adamlarn sessizce baklarndan bile rahatsz olanlar, zaman
zaman bir yaygara koparr: Vurun tutun amatalar arasnda, kendi halinde ve
zararsz kanaatleriyle yaayan be kii tahkir edilip hapse tklr.

nsan insann kurdudur.13

Dini tlim ve tedris faaliyetinin itima ve mill ehemmiyeti:


Bu faaliyetin gayesi, ehliyetli din adamlar yetitirmek ve bu sayede halkn
maneviyat ihtiyacn en iyi bir surette temin etmektir. Binaenaleyh bu faaliyet,
yalnz din bakmdan deil, hem de itima ve mill bakmdan bir ehemmiyet
tar. Bir kere din bakmdan ehemmiyetlidir, nk tekrar edelim ki, din
okutma ve retme ile yaar. Fakat okutmak ve retmek iin, okumu ve
renmi ehliyetli din hocalar lzmdr. Bunlarn da yetimesi, her eyden ev-
vel, tlim ve tedris hakknn teminat altnda bulunmasn gerektirir. Tlim ve

12
Bu vaziyeti slh iin, yksek slm ilimlerinin tahsil ve tedrisine mahsus bir slm ilimleri
klliyesi kurulmas hakknda bir teklifimiz ve hazrlanm bir projemiz vardr. Bunu grmek
ve bu hususta bir fikir edinmek arzu eden okuyucularma tekrar tavsiye ederim: slmn nru
mecmuas, 1953, say 24.
13
Mehur ngiliz Filozofu Hobbesun u sznn tercmesidir. Homo homini lupus
204 . Ali Fuat Bagil

tedris hakknn yok edildii veya yok olurcasna baskland bir memlekette
diyanet ahkmn ehliyetle retecek din adamlar da yok olur. Bu yokluk ise,
memlekette yalnz maneviyat buhran ihdas etmek ve halk din bahsinde ceha-
lete bomakla neticelenmez; ayn zamanda ve belki daha mhim olarak dinde
btn tekml imknlarna set eker. Dinde tekml olur mu, diyeceksiniz?
Kudret elinin yaratt her eyde olduu gibi dinde de tekml olur ve dinler
de inkiaf eder. On drt asrlk slm tarihi, dikkt edenler iin, batan aa
slmiyetin tekml tarihidir.
Dini okutup retme faaliyeti itima ve mill bakmdan da bir ehemmiyet
tar. nk, ne neviden olursa olsun, okuyup renmekte, ferd iin olduu
gibi cemiyet iin de, mutlak ve muhakkak surette fayda vardr. Ancak inat
cahillerdir ki, baz nevi bilgilerden ylar ve fayday cehalette arar.
Herhangi bir bilginin sesini duymamak iin kulaklara pamuk tkamakta asla
fayda yoktur. Bilkis, bunda zarar vardr. Zira baz nevi bilgilere kar kulaa
pamuk tkama taassubuna saplanan insan, ok mmkndr ki, bu taassubun
dourduu hain bir msaadesizlikle, en lzm ve faydal bilgilere kar da
bigne kalsn. Vaktiyle Aristonun eserlerini dinen muzurdur diye afaroz edip
okunmasn yasaklayan kilise, bu hareketiyle yalnz Hristiyanla deil, ilme ve
insanla da ne byk darbe vurduunun farknda olmamtr. Kanaatimce,
yeryznde insan iin okuyup renmesi yasaklanacak hi bir eser, mesele,
sr ve hakikat yoktur. Bunun aksini dnmek iin insann mutlaka koyu bir
taassub amuruna batm olmas lzmdr.
Herhangi bir fikre kulak vermeyi, herhangi bir eseri veya doktrini oku-
yup renmeyi yasaklamakta veya basklamakta cemiyet iin, diyorum, hi bir
menfaat yoktur. Var gibi grnen menfaat, emin olmaldr ki, lde serap ka-
bilindendir. Bunda, bilkis, cemiyetin ve insanln muhakkak bir kayb vardr.
nk biz cemiyetin yarn alaca istikameti ve tutaca yolu bugnden bilmi-
yoruz. Tekml vetiresinin insanl yarn nereye gtreceini bugnden ke-
fedemiyoruz. Bugn hayat ve cemiyet hakknda ileriye srlen muhtelif fikir
ve grlerden istikbal iin hangisinin daha faydal olduunu, neticelerinden
evvel, bilmeye imknmz yoktur. Bu hususta en mspet ilimlere bile gve-
nemeyiz. lmin bize istikbale ait rettikleri hep birer tahminden ibarettir. l-
min zaman iindeki sahas hal ve biraz da mazidir. stikbal ilmin sahas dn-
da kalr ve istikbal iin ilim yalnz tahminde bulunur. Gariptir ki, ok ey bil-
diini sanan ve bundan gurur duyan insan, bir an sonra kendisinin ne olaca-
n bilmez. 1908i takip eden ikinci Mertiyet senelerinde Osmanl impara-
torluunun devam ve bakas, bu geni lkeli eski tip devletin yenileerek bir
nevi federasyon halinde tekiltlanmasnda grlm idi. Ve bu fikirden hare-
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 205

ket edilerek o devrin merkeziyet usul yerine siyasi ademi merkeziyet usul-
nn kabul teklif edilmiti. O zamann politikaclar muhitinde iddetli reaksi-
yon uyandran bu fikir muzr telkki olunmu ve fikrin sahibi14 vatan haini ad-
dedilecek kadar ileri gidilmiti. Bugn, eski Osmanl imparatorluu lkesinde
peydah olan irili ufakl devletlerin durumlar ve birbiriyle mnasebetleri kar-
snda, bu ok enteresan fikrin hakikatlemeye doru gittiini grr gibi oluyo-
ruz. Osmanl imparatorluu varislerinin istikbalde, tpk Amerika Birleik Dev-
letleri gibi, bir federasyon halinde birlemelerini mmkn grmek bugn artk
ne bir ryadr, ne de vatana ihanet crmdr.
Elhasl, mantkl dnrsek, bugn okutulup retilmesini yasakladmz
veya zararl grerek baskladmz bir fikir ve doktrin, mmkn ve muhte-
meldir ki, cemiyetin ve insanln yarnki tutaca yolu ve gidecei istikameti
gstersin. Bu takdirde, okutmaya ve retmeye koyduumuz yasak damgas,
netice itibariyle, bizim krlmz ve cehaletimizi iln etmekten baka bir
eye yaramaz. Tarihte byle olmam mdr? Vaktiyle ilme ve serbest tefekkre
kar ahlanan cehalet ve taassup, insanl tekml yolundan alkoyamam
ise de, neticeyi asrlarca geciktirmemi midir? Meydanlarda ve hamam kl-
hanlarnda muzrdr diye yaklan fikir eserleri ve ilim kitaplaryla birlikte yanp
kl olan hakikatleri tekrar bulup meydana karmak iin asrlarca beklemek
ve almak lzm gelmemi midir? Bugn din eserlere, fikir ve hakikatlere
ve bunlarn nerine, tlim ve tedrisine kar baz memleketlerde gsterilen
dmanln ayn neticeyi vermeyeceini ve bu dmanln yarnki insanlk
nazarnda bir cinayet tekil etmeyeceini kim temin eder? O din eserler, fikir
ve hakikatler ki, zerlerinde insanlk yzlerce asr durup dnd, alp gz-
nuru dkt ve enerji tketti.

nsan iin, insandan daha korkun bir mahluk yoktur.15

nsanda i huzuru maneviyat terbiyesinin meyvas,


din de bu meyvann aacdr:
Biliyorum, son senelerde, hususiyle bizde, din tahsil ve tedrisin ve buna ait
neriyatn faydasz ve hayat iin yararsz olduundan bol bol bahsedenler ve
bu sahada kpeksiz ky bulup deneksiz gezenler var. Bunlara gre tahsil ve
tedrisin faydals, sade hayat ve tabiat bilgileri verenidir. nk insan bu bilgi-
14
Merhum Prens Sabahaddin.
15
Mehur Filozof Montaigne.
206 . Ali Fuat Bagil

lerle yaar ve hayat iin lzm olan serveti ve konforu ancak bu bilgilerle temin
etmek kabil olur. Din ve metafizik bilgiler ise, insanlarn fikri enerjilerini israf
edip tketmekten baka bir netice vermez.
Dikkat edersek, zamanmzn baz memleketlerinde hkmetlerin btn
kudret kaynaklarn iktisad varlk ve konfor gayesine tahsis edip, buna mu-
kabil, maneviyat terbiyesini ve ruh ihtiyalar bir tarafa atmalarndaki sr ve
mna budur. Bugn sistemli bir ekilde din ve maneviyat dmanl gdenler,
bilerek veya bilmeyerek, bu grn tesiri altndadrlar.
Hareket noktasn Karl Marxn tarih maddeciliinde bulan ve bugnk
Rus Komnistleri tarafndan dnyay atee vermek iin bir fitil gibi kullanlan
bu gr iin tamamyla yanltr da demeye imkn yoktur; fakat aikr bir su-
rette eksik ve kifayetsizdir.15a phesiz ki servet, konfor, hlsa iktisadi varlk
hayat iin ok lzm ve faydaldr. Bu hususta mnakaa bile abestir. Mspet
ilimler bize madde zerinde messir olmay ve dolaysyla iktisadi varl artr-
may retmi; inkiaf eden teknoloji zaman ve enerji iktisat etmenin yolunu
gstermitir. Bu sayede bugn beer kudreti akla hayret verecek bir ekilde
artmtr. Btn bu noktalar phe gtrmez. Fakat bundan ruh ve maneviyat
terbiyesini bir tarafa brakp ihmal edelim neticesi de kmaz. ktisadi varlk,
ruh ve maneviyat boluunu doldurmaz, insan hayat bakmndan mesele,
servet ve konfor gibi iktisad varlkta olmaktan ziyade, rahat yaamaktadr.
Rahat yaamann ise bir ok artlar vardr. Ve iktisad varlk bunlardan yalnz
biridir, hatt, kabul etmek lzmdr ki, bata geleni deildir. Bata geleni olsa
ve saadet srf servetten dosayd, etrafmzda grdmz bir ok baht kara
zenginlerin bedbahtlnn mnas kalmazd. Hlsa, insan iin rahat hayatn
bir art servet ve konfor ise, br art da emniyet duygusu, i huzuru ve
gnl zenginliidir. Bu duygu, bu huzur ve zenginlik ise ruh ve maneviyat
terbiyesinin meyvasdr. Din bu meyvann aacdr. Dini tahsil ve tedrisin ga-
yesi de bu aac yetitirecek ve insanlara bu terbiyeyi verip onlar i huzuruna
kavuturacak ehliyetleri var etmektir.

4) Dinin emirlerini yerine getirme hakk:


Din hrriyeti prensibinden doan haklarn sonuncusu dinin emirlerini yerine
getirme, yasa ve yasaklarna itaat edip balanma hakkdr. Tekrar edelim ki, din
yalnz iman, ibadet, talim ve tedristen ibaret deildir. Din hayat iin hareket
ve faaliyet kaideleri ihtiva eden ve dindara muayyen bir hayat yolu gsteren

Bu mevzuda baknz: Esasiye Hukuku derslerimiz, ikinci ksm, Sosyalizm bahsi. Hak Kita-
15a

pevi, stanbul.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 207

ilh bir kanundur. Bu kanun ferde, unu yap, bunu yapma tarznda emirler
vermektedir. Dindar iin bu emirlere itaat etmek mukaddes bir vazifedir. Bu
vazifeyi serbeste yerine getirmeye ve bu hususta hi bir engele rastlamamaya
ferdin hakk vardr. Devlet, dindar ferde bu hakk tanyp temin etmeye man-
tken mecburdur. nk devlet anayasasyla ferde iman hakk ve din hrriyeti
tanmtr. Dinin emirlerini yerine getirme hakk, tpk ibadet, talim ve tedris
haklan gibi, iman hakknn ve din hrriyeti prensibinin mantki ve zarur bir
neticesidir. Mademki ferdin, anayasa mucibince, iman hakk ve din hrriyeti
vardr, o halde inand ve mensup olduu dinin emirlerini yerine getirmeye de
hakk vardr. Nazari mantk bunu icap ve emreder.
Fakat bu noktada nazar mantk ile amel hayatn icaplar maalesef ar-
pmaktadr. Amel hayatta ve mnasebetler sahasnda dinin kanunu, emir ve
nehyileri karsnda devletin kanunu, emir ve nehyileri var. Din ile devletin
birleik olduu devirlerde mesele yoktu; dinin emri devletin, devletin emri
de dinin emri demekti. Fakat bugn din ile devlet bir ok memleketlerde bir-
birinden ayrlmtr. Ve dinin kanunu ile devletin kanunu her hususta birle-
memekte, hatt ok kere birbirini nakzetmektedir. Bugn muayyen bir devlet
camias iinde yaayan insanlardan pek ounun dindar ve vatanda diye iki
sfat vardr. Dindar ferd, bu sfatla muayyen bir dine; vatanda sfatyla da
muayyen bir devlete tbidir. Bu iki tabiiyet merkezinin ferde verdii yap veya
yapma emri birbirini tutarsa, ne l, mesele yoktur. Fakat tutmazsa ki, ok
kere tutmayacaktrtr ne yaplr? Bu etin nokta ile biz artk din hrriyeti ve
bundan doan haklarn hududu meselesi ile karlam bulunuyoruz.

III
DN HRRYETNN VE BUNA BALI HAKLARIN
HUDUDU

Din hrriyetinin hududlanmas lzmdr:


Sylemeye hacet yoktur ki, cemiyet iinde yaayan bir insan iin, mnasebetler
hayatnn hi bir sahasnda, lsz bir hak ve hududsuz bir hrriyet dn-
lemez. Binaenaleyh din hrriyetinin ve bundan doan haklarn kanun ve rf
ile tayin ve tespit edilmi bir hududu olmak lzm gelir.
Geri din, mahiyeti itibariyle, ferd vicdann bir muatasdr; dindarn derun
leminde yaar. Bu lem ise hibir suretle kayt altna alnamaz. Fakat onun
208 . Ali Fuat Bagil

ferd vicdandan tap haricileen ve bir tekilt, usul ve db eklini alan bir
mahiyeti daha var ki, bu itibar ile din itima bir messesedir. Ve, her itima
messese gibi, hayat ve mnasebetlerin zaruretlerine uyularak nizamlanmas
icap eder. Cemiyetin hatt bizzat dindarn emniyet ve selmeti bunu emreder.
Hududsuz ve kaytsz bir din hrriyetinin douraca anariden ve sapklktan
zlp eza duyacaklarn banda dindarlar gelir. Asrlarn tecrbesi gster-
mitir ki, din ileri ahs menfaat ve istismar mevzuu olmaya ok msaiddir.
Kaytsz bir hrriyet rejiminde, hakikatte diyanetle hi alkas olmayan baz
menfaat dkn sefillerin, yzlerine dindar nikab geirerek, bir takm saf in-
sanlar aldatp avlamalar; daha kts, baz sefil politikaclarn diyaneti siyas
emellerine ulamak iin bir merdiven olarak kullanmalar daima mmkndr.
Bunun mmkn olduunu ve diyaneti kendi maksad ve menfaatlerine bir let
ve merdiven yapmak isteyen bedbahtlarn her devirde bulunduunu milletle-
rin tarihi gstermektedir.
mdi ktlkleri ve kt emellerin meydan almasn nlemek, mmenin
menfaat ve selmetinin koruyucusu sfatyla, devlete den bir vazifedir.
Devletin, kanun yoluyla, din hrriyetini hududlamas ve din hrriyeti fikrin-
den doan haklardan her birinin hududunu tyin etmesi lzmdr. Bu, yalnz
camiann deil, diyanetin de nef inedir. Ancak btn mesele, din hrriyeti
hangi cepheden, neye gre ve nasl hududlanabilir noktasndadr. Yukarda
gsterdik ki, din hrriyeti, dindar iin, drt nevi hak douran bir prensiptir.
Bu haklan birer birer ele alalm.

nanma hakk hududlanabilir mi?


Kabul etmek lzmdr ki, ferdin inanma ve iman etme hakk kanun ile hudud-
lanamaz. man ve akide bir kanun mevzuu olamaz. nsan herhangi bir dine,
fikir veya doktrine inanmaya veya inanmamaya mecbur edilemez. Engizisyon
mahkemesi nnde dnya dnyor szn geri almaya mecbur edilen
Galile, mahkemeden karken: Bununla beraber dnya dnyor demiti.
imizdeki inan, cebir ile deitirilemez. man ve akidenin kanunu olmaz.
nk, tekrar edelim ki, iman ferdin i leminde yaar. Devlet ve kanun ise i
leme hkmedemez, ve bu lemin umuruna karamaz. man, vicdan evimizin
sahibidir. Bu evin kanunu, devletin yasas deildir; ferdin bilgisi, duygular ve
terbiyesidir. Eer iman ve akideye bir hudud aramak lzm gelirse, bunu ferdin
ilmi ve fikri kemalinde aramaldr. Devlet ve kanun, insanlarn yalnz d le-
mi ve mnasebetler hayatiyle alkalanr. Devletin faaliyet ve otorite sahas ve
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 209

kanunun mevzuu, yalnz d lemdir, yni fiil ve hareketlerdir16.

badet hakknn hududu:


u halde, din hrriyetinin kanun ile hududlanmas mmkn olan cephesi
ibadetten balar. nk, ibadetle artk din hayatnn fiil ve hareketler sahasn-
dayz. Devlet ve kanun ise, yalnz bu sahada hkm srer. Fakat devlet ferdin
ibadet hakkna, din hrriyetinin bu cephesine, ne dereceye kadar ele uzatr ve
bu hakk neye gre hududlar? Bu babda konulacak bir kanun yasann mes-
nedi ve ls nedir ve ne olabilir? Cevap verelim:
Devlet ve kanun, hi phe yok ki, camia menfaat ve selmetinin bekisi
ve koruyucusudur. Bu sfatla bu menfaat ve selmeti tehdit eden fiil ve hare-
ketleri nler ve men eder. Fakat fiil ve hareketler ok mtenevvidir ve bu saha
ok genitir. Bunlardan hangileri camia selmetini tehdit eder mahiyettedir,
bunu nasl bilelim? Bu hususta hukukun bir ls var mdr? Bu suale cevap
verebilmek iin fiil ve hareketlerimize dikkatle bakalm. Bunlar, hsl ettikleri
neticeye gre, bakalarn ilgilendirip ilgilendirmemek bakmndan, ferd ve
itima olmak zere, ikiye ayrlr.
Ferd fiillerimiz bakalarn ilgilendirmez. Bunlarn eseri srf ahsmza
mnhasr kalr, itima fiiller ise, bakalarn alkalandrr ve bizimle bakalar
arasnda bir rabta ve mnasebet vcuda getirir. Mesel, kendi odamda, kendi
bama yemek yeme fiilim ferddir. Bu fiilin neticeleri bana rcidir. Bakalarn
alkadar etmez. Fakat pazarda al veri etme yahut bir lokantada ve mterek
bir masada yemek yeme fiilim, ferd deil, itimadir. nk bu fiillerim ba-
kalarn alkalandrmakta; benimle bakalar arasnda bir nevi alka ve irtibat
16
Bununla sadece kanunun tanzim ettii mnasebetler sahasn gstermek istiyoruz. Yoksa,
devlet ferdin akide ve kanaatlerinde hi bir suretle messir olamaz demek istemiyoruz. Bilkis,
hususiyle zamanmzda, bin bir eit reklm ve propaganda vastalarna mlik olan hkmet
adamlar, geni bir lde akide ve kanaatler zerinde messir olmakta hatt diledikleri gibi
oynamaktadrlar. Bugn hkmetler gerek politikalarn ve gerek doru sandklar fikir ve
kanaatleri mektep kitaplar, resm neriyat, radyolar ve gazeteler marifetiyle, yalnz kklere
ve halkn saf tabakalarna deil, yetikinlere ve okumulara bile abucak ve kolayca alamak-
tadrlar. Hkmet adamlar, fikir ve kanaat alamak veya mevcud bir fikir ve kanaati yaymak
iin, bugn ok ileri bir teknie ve geni imknlara sahiptirler. Bugn hkmetlerin elinde her
noktas inceden inceye ilenmi ve etd edilmi mthi bir propaganda teknii vardr. Her snf
halka gre hazrlanan bu tekniin ilk hareket kademesi mekteptir. Daha ilk mektepten itibaren
kk vatandalara, bir ou hakikat olmaktan uzak, bir takm fikir ve grler vitamin haplar
gibi yutturulur. Propaganda yamuru, radyolar ve matbuat ile vatandan i yerinde ve tarlada
bile yakasn brakmaz. Ky, kasaba ve ehirlerde sokak balarna yerletirilen hoparlrler, h-
kmet propagandasnn yorulmaz hizmetileridir.
210 . Ali Fuat Bagil

husule getirmektedir, iste umumiyetle camia menfaat ve selmetini tehdit eder


bir mahiyet alabilen ve bu sebeple devletin kontrol selhiyetine girerek kanuna
mevzu olan fiil ve hareketler bunlardr yni bakalarn alkalandrp arada bir
nevi mnasebet peyda eden itima fiillerdir17.

Ferd fiil mahiyetindeki ibadetler kanun mevzuu olamaz:


badet, mahlkun hlikini yd ve tezkr etmesi, onu dnerek derun lemini
minnet hisleriyle temizlemesi demektir. Binaenaleyh ibadet ferdler arasnda
deil, ferd ile Allah arasnda bir mnasebettir ve tamamyla ferd bir fiildir,
kanun mevzuu olamaz. Lyk devlet bir dinin ibadet ve dualarna, bunlarn
icras tarzlarna, usul ve dabna, diline karamaz. Bu hususlara, bir din limi
ve mtehidi gibi, mdahalede bulunamaz. Dinlerin ibadet ve yinleri devletin
kontrol selhiyetine girmez. Hkmet adamlar, bu sfatla, bunlara el sremez.
Srerlerse, vazifeleri dna km, ehliyet ve selhiyetleri sahasna girmeyen
bir ie fuzul surette karm olurlar. badet mevzuunda ancak din limleri
ve mtehidleri selhiyetlidir. Bunlar da, bu hususta srf itihad bir surette
konuabilirler. nk, tekrar edelim, ibadet tamamyla ferd bir fiildir18.
Fakat, ibadet ve yinler ferd fiil olmaktan kar da itima bir hareket vasf
alrsa, bu takdirde, her itima fiil gibi, devleti alkalandrr. Devlet, cemiyetin
bekisi ve asayiin koruyucusu sfatyla, itima bir hareket ekli alan ibadet ve
yinlere mdahale eder, hatt icabnda bunlardan yasaklad da olur. Nitekim,
Fransada Katoliklerin mezhebi yinlerinden (Procession) denilen nmayi ve
bizde ranlerin Muharrem aynda yaptklar gsterili yry devlete memnu
yinlerdendir19.

timai fiil vasf alan ibadetlere devlet mdahalesinin ls:


imdi kendi kendimize unu soralm: bir ibadet fiili ne zaman ve ne artla iti-
ma vasf alr ve devlet mdahalesini celbeder? Bu hususta tatbik edilecek l
nedir? Bu sualin cevabn bize anayasamzn 75 inci maddesi vermektedir. Bu

17
Bu fikir ve bu tasnif zerine baknz: Devlet Nizam ve Hukuk (Devletle Hukuk arasndaki
mnasebet zerinde bir izah denemesi) Ali Fuat Bagil, stanbul Hukuk Fakltesi Mecmuas,
cilt VI, say, 1-2, 1950.
18
Geri din devletlerde, devlet ibadetlere fiilen mdahale eder. Fakat bu nevi devletlerde
mdahale eden, hakikatte devlet adamlar deil, din adamlardr.
19
lve edelim ki, bir fiilin ferd veya itima olduunu ve devlet mdahalesine mevzu olup
olmayacan tayin bahsinde, ffiilin tek bir kimse tarafndan yaplmasyla be kii tarafndan
birlikte ve topluca yaplmas arasnda hi bir fark yoktur. Mesele fiili icra eden veya edenlerle
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 211

maddenin ilk fkrasnda ferde mutlak bir iman ve kanaat hakk tandktan son-
ra, ikinci fkrasnda asayi ve umum muaeret dabna ve kanunlar hkmle-
rine aykr bulunmamak zere her trl dini yinler serbesttir. denilmektedir.
u halde, prensip itibariyle, ibadet ve yin serbesttir. Herkes mensup olduu
dinin ibadet, dua ve yinlerini serbeste, yni hi bir mdahaleye, tehdit ve
tedhie mruz kalmakszn, icra edebilir. Ancak, ibadet ve yinlerin asayii
bozacak bir ekil almamas ve memlekette yerlemi ahlk ve umum muaeret
kaidelerine aykr olmamas arttr. Aksi halde, devlet derhal harekete geer.
Maddedeki asayi ve umum muaeret dab mefhumlar zerinde dur-
mayacam. Bunlar hukukta malm olan elemanter mefhumlardr. Yalnz 75
inci maddede dier bir kayt daha var ki, burada zerinde srarla durulmaya
deer. Filhakika, yinlerin asayi ve umum muaeret kaidelerine aykr olma-
masn art koan yukardaki anayasa maddesi, bu kadarla iktifa etmeyerek,
bir de kanunlar hkmlerine aykr olmamak kaydn ilve etmektedir. Bu-
gn demokrasi ile idare edilen memleketlerden bir ounun anayasalarnda,
din ve yin serbestlii bahsinde, rastlanmayan bu kaydn mnas nedir? Bu
kayttan, anayasa, alelade kanun vazne ibadet ve yinleri diledii gibi tahdit
edip yasaklamaya selhiyet vermitir, mnas kar m? Asla! Anayasann 75
inci maddesinden byle bir mna karmak, alelade kanun vazne ibadet ve
yinleri diledii gibi, yni politikann isteklerine gre, tahdit edip yasaklamaya
selhiyet tanmak, netice itibariyle, din ve vicdan hrriyetini t kknden ko-
parp atmak demek olur. Vatandalara din ve vicdan hrriyeti ve ibadet hakk
tanyan 75 nci madde ile anayasa vaz, muhakkak ki, byle bir mna ve netice
kasdetmemitir. Bunun aksini iddia etmek, anayasa vazn sa eliyle verdiini
sol eliyle gizlice alan bir akgz durumunda grmek olur. O halde, 75 inci
maddede kanunlar hkmlerine kaydnn mnas ne olsa gerektir?
Bizce bu kayt, anayasann 68 inci maddesinde beyan olunan umum bir
prensibin deiik bir tbir ile tekrardr. Filhakika, 68 inci maddede hrriyetin
ferd iin tabi bir hak olduu ve mnasebetler hayatnda herkesin hrriyetine
bakalarn hrriyetinin hudud tekil ettii ve hrriyetlerin hududunu ancak
kanunlarn tyin ve tespit edecei sylenilmitir. Buna gre, ibadet ve yin

bakalar arasnda bir hak ve vazife mnasebeti doup domamasndadr. Domad takdirde,
fiil daima ferddir. Binaenaleyh devlet mdahalesine ve yasana mevzu olamaz. u halde, her-
hangi bir ibadet ve yinin, ferd bir fiil ve hareket mahiyetini amamas yni bakalaryla bir nevi
hak ve vazife mnasebeti dour mamas artyla, bir dindar tarafndan tek bana yaplmasyla
bir araya gelen bir ka dindar tarafndan birlikte yaplmas hukukun tamamyla msavidir. Bu
ibadet ve yin ferdlik vasfn muhafaza eder ve resm mdahaleye mevzu olamaz.
212 . Ali Fuat Bagil

hrriyeti de, gayet tabii olarak, kanunlar ile tahdit olunacak yni ibadet ve yin
serbestlii kanunlarn yasak hkmne aykr gitmemek kaydyla kaytlanacaktr.
u halde anayasann 68 inci maddesinde beyan olunan bu hkmn 75 inci
maddesinde tekrar, mnada bir ziyadelik hsl etmez, sadece evvelki beyan
takviyeden ibaret kalr. Fakat bu babda asl mesele, ibadet ve yin serbestliine
kanunlarn neye ve hangi lye gre yasak hkm koyabileceini tyindedir.
Kanun vaz ibadet ve yin hakkn kendi keyfince ve diledii gibi yasaklayama-
yacana gre, konulacak yasan yahut tesbit edilecek hududun ls nedir?
Dikkat edersek, bu l 75 inci maddede gsterilmitir ve mmenin asayii
ile umumi muaeret dabna aykrlktr. badet ve yin hak ve hrriyetinin
hududu ve bu babda konulacak kanun yasaklarn mesnedi asayi ve umum
muaeret kaideleridir. badet ve yinler, asayii ihll etmemek ve umum mu-
aeret dabna aykr olmamak artyla serbesttir, ite, ibadet ve yin hakknn
hududlanmas bahsinde konulacak bir kanunun veya hkmete alnacak
bir tedbir ve mdahalenin ls budur. Bunun dnda ibadet ve yinlere
konulacak her takyid ve yasak anayasaya aykr olduu gibi hukukun yksek
prensiplerine de aykrdr.

Dindarn secdeghna hkmet kuvvetleri ayak basmaz:


Netice itibariyle, devlet ferd fiil eklinde kalan ibadet ile mbed iinde veya
hariminde yaplan yinlere hukuken mdahale edemez. nk bu yolda ya-
placak bir ibadet ve yinin asayi ve umum dab ile hibir alkas yoktur.
Anayasann 75 inci maddesi ibadet ve yinlere kanun bir mdahale imknn
yalnz asayii ihll ve umum muaeret dabna aykrla balamtr. Yasann
bu sarahati karsnda tevile ve baka trl bir itihada mahal yoktur.
Mabedin ii ve harimi mukaddes mekndr ve dindarn secdeghdr.
Devlet eli ve hkmet kuvvetleri buraya ancak ieriden imdad istenirse girer.
Halka, anayasasyla, din hrriyeti tanyan ve bundan doan haklara riayet eden
bir devlette hkmet adamlar, herhangi bir dinin yerlemi ve mensuplar
tarafndan kabul olunmu naslarna, ibadet ve yinlerine el sremez. Ancak
bunlar umum asayi ve muaeret dab bakmlarndan murakabe eder. Hk-
met adamlarnn herhangi bir dinde reform yapmaya kalkmalar kadar haksz
hatt gln bir hareket tasavvur olunamaz. Dinde reform lzm gelebilir. Fa-
kat bunu yapmak ve dinin dab ve erknna karmak hkmet adamlarnn ne
hakkdr, ne vazifesidir, ne de ehliyetli olduklar bir itir. Dinde, eer icap edi-
yorsa, reform yapmak buna karar vermek, bir dinin akide ve erkn zerinde
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 213

konumak o dinin mtehidlerine ve limlerine ait bir selhiyettir. Hkmet


adamlar ise, ne mtehiddirler, ne de ilahiyat doktoru.

Talim ve tedris, neir ve telkin hakknn hududu:


Tlim ve tedris, nesir ve telkin faaliyetinin din amellerden en yksek mer-
tebelisi ve ibadetlerin en makbul olduunu bir daha tekrar edelim. Yalnz,
dikkat olunsun ki, bu faaliyet, ibadet gibi, ferd fiillerden deildir. Hususiyle
neriyat ileri geni bir lde itimadir. Binaenaleyh her itima fiil gibi, tlim
ve tedris, neir ve telkin fiilinin de tahdid edilmesi ve devlet murakabesine tbi
tutulmas gayet tabi hatt zaruridir. Fakat din tlim, tedris ve neriyatn tbi
tutulaca murakabe ve tahdit, memlekette umum tlim, tedris ve neriyatn
tbi tutulduu tahdidlerden ve murakabe rejiminden ayr ve istisna bir ekil
alamaz. Almas iin mkul ve meru hi bir sebep gsterilemez.
Din tlim ve tedris hakkn ind kararlar ile tahdid etmek ve vatandan bu
hrriyetini bir takm gnlk politika mlhazalaryla tazyik altna almak, yalnz
anayasaya ve hukukun yksek prensiplerine aykr deildir, bundan evvel de ia-
ret ettiimiz gibi, halk kitleleri arasnda dini cehalet ve dallete meydan amak-
tan baka bir netice vermez. Tekrar edelim ki, din insan iin ferd ve itima bir
ihtiyatr. Ve bu ihtiya hayatdir. Bu trl ihtiyalar insan gnlnden kaznp
karlamaz, bunlar ancak salim mecrasna konulur. Ferdin gnlnden din ve
maneviyat sevgisini kazrsanz, bunun altndan insanlk deil, behimiyet kar.
Fakat aikr ki, bir memlekette din ihtiyacn salim mecrasna koymak ve
en iyi bir ekilde tatmin etmek iin, her eyden evvel, yksek bilgili ve salam
seciyyeli din adamlarna ve limlerine lzum vardr. Bu adamlar gkten inmez
ve insan anasndan din limi domaz, din tahsil ve tedris messeselerinden
yetiir. Nitekim tp, hukuk, fen adam ve limi de bu nevi mevzular zerinde
alan tahsil ve tedris messeselerinden kar. Fakat memlekette yksek din
kltr veren tahsil ve tedris messeseleri yok olursa, bu babdaki ihtiya ortadan
kalkm olmaz; sadece yksek seviyeli din adam ve limi yok olur. Dier taraf-
tan, bu yokluu takiben sahneye din adam ve limi diye gayet sath, yan cahil
bir takm kimseler kar. Ve tabiatyla etraf din adna hurafe ve cehalet brr.
Byle bir neticeyi bertaraf edip bu vaziyeti slh etmek iin yaplacak i,
mkemmel ve modern din tahsil ve tedris messeseleri kurmak ve memleket-
te din ve maneviyat ihtiyacnn istedii din adamlarn yetitirmektir. Nitekim
bir memlekette hastalklar nlemek ve hastalar tedavi etmek iin yaplacak i,
tp tahsili veren messeseleri yok etmek deildir, bilkis var etmek ve bunlar
islh edip mkemmel bir surette isler hle koymaktr.
214 . Ali Fuat Bagil

Bugnn medeniyeti ve terakkileri karsnda artk dinin rol ve hkm


kalmamtr ve dinin yerini bugn ilim ve teknoloji almtr denilemez. Bunu
demek iin ilmin hududunu grmemek ve insan yaradlnn binbir esrarn-
dan hi birini anlamam olmak lzmdr. Bundan evvel gsterdik ki20, ilim ile
din tpk akl ile his gibidir. Bunlar birbirini nefyetmez, bilkis birbirini lzm
klar ve tamamlar.
Din neriyata gelince, yukarda da sylediimiz gibi, bunun devlet kontro-
lne tbi olmas gayet tabiidir. Ancak, bu neriyatn tbi tutulaca kontrol ve
tahdit rejimi, memlekette umumi neriyat sahasnda mevcut kontrol ve tahdit
rejiminden ayr ve akn bir rejim olamaz. Olmas iin hukuken makbul ve
meru bir sebep gsterilemez. Din ile komnizm ayn bir terazide, ayn bir
tart tayla tartlamaz. Tartlmasnda ve din neriyatn yldrma ve sindirme
havasna boulup yok edilmesinde ne millet ve ne insanlk iin hi bir fayda
mlhaza edilemez. Din neriyata kar takip edilecek akn bir iddet poli-
tikas, bu neriyatn ikna kuvvetini, ekici ve srkleyici kymetini gsterir.
Fakat ikna kuvvetine ve mantk metanetine kar cebir ve iddetle mukabele
etmek gerilik ve hakszlktr.
Hukuka bal bir devlette btn fikirler ve kanaatler, devlet nazarnda, m-
savi ve ayn derecede muhteremdir. nk byle bir devlet, muayyen bir sn-
fn veya zmrenin deil, umumun devletidir. Hkmet adamlar bu hakikati
bir tarafa brakr da, memlekette mevcud fikir ve kanaat aklarndan bzlarn
destekler, bazlarn da ellerindeki mme kuvvetleriyle yok etmeye kalkrlarsa
hakszlk etmi ve erre let olmu olurlar. Millet ve insanlk iin fayda ve men-
faat, btn fikir ve kanaatlerin serbest bir mnakaa meydannda serbeste or-
taya dklp arpmasnda ve elenmesindedir. Bu suretle arpan fikirlerden
rkleri decek, salamlar ve kalbur st kalanlar da gn grp insanla
hizmet edecektir. Serbest bir fikir meydannda serbeste mnakaa edilerek
elenmeden ve tenkit tornasndan gemeden hakikat diye kabul olunan ve ba-
kalarna zorla kabul ettirilmeye allan dnce ve grlerin ste kmas
ve kymet almas, ite aziz okuyucum, millet ve insanlk iin en byk dallet
ve er yolu budur. Serbeste mnakaasndan bir millet iin zarar doacak bir
fikir ve kanaat bilmiyorum. Bir millet hayatnda serbest mnakaann zararl
olduu bir zaman ve ahval de bilmiyorum.
Dinin emirlerini yerine getirme hakknn hududu:
Bu nokta ile din ve devlet mnasebetleri meselesinin en etin bir bklmnde
bulunuyoruz. Tekrar edelim ve iyice anlaalm ki, din srf inantan ve ibadet-
20
Baknz, din ve liklik, birinci ksm, sahife 29 ve mteakip.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 215

ten ibaret deildir; ayn zamanda muayyen bir hayat, ve cemiyet sistemi ve
bir fiil ve hareketler mecellesidir. Din insanlarn btn fiil ve hareketlerine ve
birbiriyle olan mnasebetlerine hatt ferdin kendi nefsine kar hareketlerine
birer kymet bier. Baz hareketlerin yaplmasn ve bazlarnn yaplmamasn
emreder. Dindar olan ferdin nazarnda bu emir haktr ve mutlaktr; bunu yeri-
ne getirmek ve dinin yasaklad her fiilden kanmak bir bortur.
Ancak bu ferd ayn zamanda muayyen bir devlet lkesinde yaamakta ve o
devletin vatanda sfat tamaktadr. Bu sfatla, devlet ele ona, kanunlaryla,
unu yap ve bunu yapma emri vermekte; bz hareketlere msaade edip bz-
larn yasaklamaktadr. Din ile devletin birleik olduu eski devirlerde bu vazi-
yetten byk bir mahzur domamakta idi. nk bu vaziyette dinin kanunu
devletin anayasas mesabesindedir. Devletin yasa ve yasaklar dinin kanununa
uymak zorundadr. Fakat zamanmzn bir ok memleketlerinde olduu gibi,
din ile devlet birbirinden ayrlr ve bunlardan her birinin kanunu dierine zt
bir vaziyet alr da birinin msaade ettii bir fiil ve mnasebeti dieri yasaklarsa
bu takdirde ne yaplr ve dindar vatandan hali nice olur? Baka bir deyile,
muayyen bir devlet vatanda sfatyla dindar iin dinin emirlerini yerine getir-
me hakknn hududu nedir?
Grlyor ki, mesele hakikaten etindir; fakat fikrimce, halli imknsz
deildir. Elverir ki, din ve devlet adamlar iyi niyetle ve mterek bir anlama
zemini bulma gayretiyle hareket etsin.
Bu hususta, fiil ve hareketler zerinde, bundan evvel yaptmz bir tasnifi
(baknz: sahife 25) tekrar ele alalm. Ve bu tasnifin din ve devlet nazarndaki
kymeti zerinde dnelim. Fiillerimiz, dedik, bakalaryla bir nevi mnase-
bet vcuda getirip getirmemek bakmndan, ya ferd veya itima olur. Hemen
diyelim ki, bu tasnifin din nazarnda hi bir ehemmiyeti hatt mnas yoktur.
Zira din ferd ve itima btn insan fiillerini kontrol eder. Dindar olan ferdin
her ii ve hareketi, en gizli, tenha ve karanlk bir kede ilenmi bile olsa ilh
kanunlarn hkmnden kurtulmaz. Dinin murakabesinden ve dince tespit olu-
nan kymet kademesine girip de kendisine mahsus olan yeri almaktan kurtulan
hibir insan fiili yoktur. Dikkat edersek, dinin gerek ferd ve gerek itima ky-
met ve kuvveti de bu noktada kendisini gsterir. Ve bu noktada din hukuktan
ayrlarak ahlk ile birleir.
Halbuki dinin bu vsat ve mulne mukabil, devletin eli ve beeri ka-
nunlarn hkm insan fiil ve hareketlerinin hepsine deil, ancak muayyen bir
ksmna uzanr. Beeri kanunlarn mil olduu fiil ve hareketler srf itima
olanlardr. Yni bakalarn alkalandran, bakalaryla bor ve alacak kabilin-
216 . Ali Fuat Bagil

den bir nevi mnasebet tekil eden fiillerdir. Yalnz bunlardr ki, kanuna ve
devlet otoritesine mevzu olur. Ferd olan fiiller ise toptan devlet kanunlarnn
hkm dnda kalr21.
u halde, devlet kanunlar ve emirleri karsnda, dindar ferdin akide ve
kanaatleriyle ba baa kalp tamamyla serbest olduu, rejimlere gre, az veya
ok geni bir saha vardr. Bu sahada ferd dediimiz yni bakalaryla hukuk bir
mnasebet tesis etmeyen ve neticeleri srf failinin ahsna inhisar eden fiiller yer
alr. Bunlar ibadet, dua ve mnacat fiilleridir. Bu fiiller devlet faaliyetleri sahas-
na girmedikleri iin, bunlar ifade dinin emirlerini yerine getirme hakk ferd iin
hemen hemen mutlaktr. Yukarda kaydettiimiz gibi, gerek mbed iinde ve
gerek mabedi dnda, gerek tek bana ve gerek topluca yaplsn, Trk anayasa-
snn 75 inci maddesinde verilen lye aykr olmamak artyla, ibadetler, huku-
ken, serbesttir; Devlet eli ferdin ibadet nevinden olan fiillerine uzanamaz.
Devlet faaliyetinin sahas ve kanunlarn mevzuu itima dediimiz fiiller ol-
makla beraber, dikkat edersek, bunlarn da hepsi deildir, itima fiil ve hareket
mefhumu iinde birbirinden farkl, kymet ve ehemmiyet dereceleri gayr m-
savi birka grup vardr. Gruplardan biri, nezaket ve muaeret adab dairesinde
cereyan eden fiil ve hareketlerdir. Bunlar her memleketin kendisine mahsus
nezaket ve iyi muaeret anlayna gre kaidelenir. Bir dieri ahlk fiil ve hare-
ketler grubudur ki, bunlar da yine memlekette yerlemi ahlk telkki ve kaide-
lerine baldr. Nihayet itima fiillerden bir grup da hukukdir. Hukuk denilen
fiiller de memlekete kabul edilen hukuk kaidelerinin hkm altndadr.22
tima fiiller sahasn tekil eden bu gruplardan devletin dorudan doru-
ya himayesi ve otoritesi altnda bulunan ve devlet kanunlaryla tanzim edilip
devlete madd bir cebir meyyidesine balanan yalnz hukuk fiil ve mnase-
betler grubudur. Yalnz bunlardr ki, devlet kanunlarna mevzu olur ve, dedii-

21
Geri devletin fiil ve hareketler karsndaki nfuz sahasnn hudutlar her zaman ve her mem-
lekette sabit ve ayn deildir. Bu hududlar memleketlere ve, hususiyle, rejimlere gre deiir, kh
daralr ve kh geniler. Devlet rejimi az ok liberal olan memleketlerde devletin nfuz ve mda-
hale sahas nisbeten dardr. Bu saha otoriter ve totaliter rejimlerde, bilkis, alabildiine geniler
ve bu nisbette husus hayat sahas daralr. (Bu fikir zerine bizim vatanda hrriyeti ve bunun
teminat adl brormze baknz. Tan matbaas 1948, Hr fikirleri yayma cemiyeti konferans
serisi, No. 1.) nk bu rejimlerde devlet vatandalarn en mahrem hayatna girmek ve btn
hareketlerini kontrol edip en ahs ilerine bile mdahale etmek sevdasna der. Bununla be-
raber, bu trl rejimlerde bile ferdler hesabna yine az ok serbest bir saha bulunur. Bu sahada
ferd kendine ait kalr ve devlet basksndan uzakta serbeste nefes alma imkn elde eder.
22
tima fiillerin bu ekilde gruplanmasn ve gruplar arasndaki fark ve mnasebetleri grmek
iin baknz: Devlet Nizam ve Hukuk, Ali Fuad Bagil, stanbul Hukuk Fakltesi Mecmuas,
Cilt VI, say 1-2/1950.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 217

miz gibi, madd bir cebir meyyidesine dayanr. Bunlarn dnda kalan nezaket
ve iyi muaeret kabilinden olan hareketlerle bilumum ahlk fiiller tamamyla
serbest bir saha tekil eder ve devlet mdahalesinden uzak kalmak icap eder.
u halde ferd isterse, bu sahada da serbest kalabilir; nezaket ve iyi muaeret
kabilinden olan hareketleriyle ahlk hatt iktisad faaliyetlerinde inand dinin
emirlerine tbi olabilir. nk bu sahada ve hukuk devleti erevesi iinde
dindar ferdin devletle karlamas ve devlet kanunlarna aykr bir vaziyet
almas imkn yoktur. nk bu saha ahlk, iktisad, nezaket ve iyi muaeret
kaidelerine tbi fiiller sahas kaldka, kanun ve otorite sahas deildir23.
Yine dikkat edersek, itima fiillerden kanun ve otorite mevzuu olanlar
sahasnda bile dindar ferd, ksmen olsun, serbesttir. nk bu nevi fiil ve
mnasebetlerin hepsi farksz olarak mecburi deildir. Bilkis, bunlardan b-
yke bir ksm ihtiyaridir. u mnada ki, ferd bu fiilleri ileyip ilememekte ve,
iledii zaman, kanunun tyin ettii hareket tarzn takip edip etmemekte mu-
hayyer braklmtr. Kanun fiilin ilenmesini emretmemi, yalnz ilenmesine
msaade etmi ve bu hususta bir rnek tarz gstermitir. Dindar ferd isterse,
bu nevi fiilleri ilemez de kendi inand dinin emrine ve hkmne kulak verir.
Mesel faiz alp vermek dinen yasak, kanunen msaade edilmi fiillerdendir.
Dindar olan bir kimse, bu hususta mensup olduu dine tbi olarak faiz alp
vermez. Dinen yaplmas veya yaplmamas emredilmi bir ok fiiller var ki,
bunlar normal bir hukuk devletinde tamamyla devlet mdahalesinden uzak
kalr. Mesel slmda varlkl Mslmanlarn her sene mal ve mlklerinin ya
ayn veya kymeti zerinden krkta birini zekt olarak fakirlere, kimsesiz d-
knlere vermeleri; bedenen ve malen muktedir olanlarn mrlerinde bir defa
olsun hacca gitmeleri emredilmitir. Yine mesel domuz eti yemek ve kumar
oynamak Mslmanlar iin memnudur. Btn bu hususlarda dinin emrini
dinleyip dinlememek Mslman ferdin elindedir.
u halde ve netice itibariyle, dindar iin mensup olduu dinin emirlerini
yerine getirme hakknn hududu, kanunlarn yap veya yapma gibi bir emirle
yaplmasn veya yaplmamasn mecburi kld fiil ve mnasebetler sahasdr.
Mesel slm dirinde kz ve erkek evld arasnda miras taksiminde kaide ikili
birlidir. Bugnk medeni kanunda ise msavi paydr. Grlyor ki, bu iki h-

23
Biz burada verdiimiz hkmlerde normal bir hukuk devleti yn faaliyetlerinde hukuk ile
hududlu, siyas iktidar gz nnde bulunduruyoruz. Biz ileri srdmz grlerde hakk,
yalnz kanundan doan bir selhiyet ve msaade deil; hem de vatandalarn kanun st bir im-
tiyaz gryoruz. Bizce, hakk srf kanundan doan bir selhiyet grmek, vatanda hkmet
adamlarnn ayak trab yapmaktr.
218 . Ali Fuat Bagil

km birbirine zttr. Fakat meden kanunun miras kaidesi itima nizam kaide-
lerindendir. Devletin tapu ve kadastro ileri ve mlkiyet rejimi bu kaideye gre
ayarlanacaktr. Binaenaleyh miraslarn bu kaideye uymalar mecburidir24.
Bu sahann dnda kalan btn fiil, hareket ve mnasebetlerde hukuka bal
bir devletin dindar vatandalar, inandklar dinin emirlerini yerine getirmekte
ve yasaklarna kulak vermekte serbesttirler. Yaplmasn veya yaplmamasn
kanunun emredip de dinin msaade etmedii fiil, hareket ve mnasebetlerde
dindar vatanda kanuna uymakla, mensup olduu din nazarnda, mzurdur.

Hlsa edelim:
Hukuka bal bir devlette, din hrriyeti ferdin hkmet veya dier ferdler
tarafndan, kanun yoluyla veya baka bir vasta ile baskya uramakszn;
korkutma, yldrp sindirme politikasna mruz braklmakszn 1) diledii ve
beendii bir dinin akidelerine inanmas ve bunlar serbeste benimsemesi;
2) inand dinin ibadet ve dualarn o dinde yerlemi usul, db ve lisan zere
serbeste icra edebilmesi; 3) inand ve kabul ettii din zerindeki dnce
ve bilgilerini, sevgi ve hayranlklarn, szle veya yazyla, serbeste yaymas
ve bakalarna duyurmas; 4) Kabul ettii dinin ilahiyatn ve amel ahkm-
n serbeste tahsil edip renmesi ve bunlar bakalarna okutup retmesi;
5) Devlet kanunlarnn yaplmasn veya yaplmamasn umum, objektif ve
mcerred bir ekilde emredip mecburi kld hususlar mstesna olmak ve
bunlarla tenakuza girmemek artyla, ferd ve itima hayat sahalarnda, inan-
d dinin emirlerini serbeste yerine getirebilmesi demektir.
Ferdin din hrriyeti hududunu, her hak ve hrriyet gibi, evvel, bakalarnn
ayn kymet ve mahiyetteki hak ve hrriyetinde; saniyen de camiann emniyet ve
asayiinde ve iyi muaeret kaidelerinde bulur. Bu hududu amadka yni ba-
kalarnn hrriyeti engellenmedike ve memleketin huzur ve sknunu bozar
bir hareket ekli almadka ferdin din hrriyetine ve bundan doan haklarna
ind ve siyas mlhazalarla kaytlar konamaz. Bu yolda konacak kaytlar anaya-
sann ruhuna ve Hukukun insanla mahsus yksek prensiplerine aykrdr.

24
Bununla beraber, alkallar kendi aralarnda mutlaka din miras kaidesini tatbik etmek isterler-
se, buna da kimse mni olamaz. nk bu takdirde muvazaa yoluna giderler.
Dikkat edildiyse, evlenmeden hi bahsetmedik ve misal vermedik. Halbuki evlenme messesesi
din hukuk ile bugnk meden kanunun en ok arpt noktalardan biridir zannedilir. Hakikat
byle deildir. Bir kere slmda evlilik stne evlenme bir emir deil, sadece baz artlar altnda,
bir msaadedir. Meden Kanunda ise evlilik stne evlenme memnudur. Birinde ok zevceli aile
bir msaadedir, dierinde tek zevceli aile mecburdir. Memnuniyet ve mecburiyet msaadeyi ifna
ettiine gre, Trk vatanda iin evlenme bahsinde meden kanuna tbi olma zarurdir.

You might also like