Professional Documents
Culture Documents
Ali Fuat Başgil - Din Hürriyeti
Ali Fuat Başgil - Din Hürriyeti
DN HRRYET
TRK ANAYASASININ 75. MADDES ZERNDE ETD * (**)
Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAGL
Fezleke:
Giri: Bugnk cemiyetlerde Din ve Devlet mnasebetleri.
I) Din mefhumunun unsurlar: man ve amel - Fevri iman, Yakini iman -
Amelin nevileri: badet, dine hizmet, insanla hrmet.
II) Dn hrriyeti ve bundan doan haklar: 1) nanma hakk. 2) badet ve dua
hakk. 3) Tlim ve tedris, neir ve telkin hakk: Din okutulup retilmekle
baka bulur - Neir hakk, din hrriyetinin en hayati cephesidir - Din neriyat
ile himaye ve mdafaa edilir - Din talim ve tedris faaliyetinin itima ve mill
ehemmiyeti - huzuru maneviyat terbiyesinin meyvas, din de bu meyvann
aacdr. 4) Dinin emirlerini yerine getirme hakk.
III) Din hrriyetinin ve buna bal haklarn hududu: Din hrriyetinin hudut-
lanmas lzmdr - nanma hakk hudutlanabilir mi? - badet hakknn hudu-
du: Ferdi fiil mahiyetindeki ibadetler kanun, mevzuu olamaz itima fiil vasf
alan ibadetlere Devlet mdahalesinin ls - Dindarn secdeghna Devlet
kuvvetleri ayak basmaz - Tlim ve tedris, neir ve telkin hakknn hududu -
Dinin emirlerini yerine getirme hakknn hududu - Hlsa.
***
*
Ali Fuat Bagil, Din Hrriyeti: Trk Anayasasnn 75. Maddesi zerinde Etd, Medeni
Hukuk Profesr A. Samim Gnensoya Armaan, stanbul 1955, ss. 228-262.
(**)
Anayasann 75 inci maddesi: Hibir kimse mensup olduu felsefi itihad, din ve mezhepten
dolay mvahaze edilemez. sayi ve umum muaeret dbna ve kanunlar hkmlerine aykr
bulunmamak zere her trl dini yinler yaplmas serbesttir.
188 . Ali Fuat Bagil
GiRi
Bugnk Cemiyetlerde Din ve Devlet Mnasebetleri
Din srf bir inantan ibaret deildir. Bu hakikati ne kadar tekrar etsek azdr.
Din, ayn zamanda, ameli bir hayat yolu; emirler ve yasaklar ihtiva eden bir
kanundur. Dindar olan bir kimsenin bu yolda yrmesi ve bu kanunun emir-
lerini yerine getirmesi, yasak ettii fiil ve hareketlerden kanmas, bir vicdan
borcu olarak, lzmdr. Dinin kanuna itaat etmeyen ve emirlerini yerine getir-
meyen kimse, din nazarnda, mcrimdir.
Fakat dikkat edelim ki, bu kimse, bulunduu cemiyet iinde yalnz dindar
deildir, hem de vatandatr ve, bu sfatla, muayyen bir devlete tbidir. Ferdin
tebaasndan bulunduu devletin gsterdii yolda yrmesi ve koyduu kanun-
lara balanmas da, vatandalk vazifesi olarak, lzmdr.
u halde dindar olan bir kimse iki nevi vazife ve mecburiyet karsndadr.
Vazifelerden biri dinidir ve bundan doan mecburiyet manevdir. Dieri de
meden,, yahut sivildir. Bundan doan mecburiyet ise madd yahut hukukidir.1
Dikkat olunursa, bu iki nevi vazife ve mecburiyetten her biri dierini bazen
lzumlu klar, bazen de nefyeder. Din ile devlet birleik olduklar zaman bunlar
birbirinin lzm olur. Ayr olduklar zaman da bu iki trl vazife ve mecburiyet
birbiriyle muarazaya girer ve birbirini kovar. Filhakika, devletin kanunu, yasa
ve yasaklan din kanununun ve din emir ve nehiylerin ayn olduu ve devlet
resmen bir dine sahip bulunduu takdirde ve bu artla, din ve sivil, iki vazife
ve mecburiyet, birbirini nefyetme ve birbirine muarz olma yle dursun, bir-
birinin ayrlmaz lzm haline gelir. O suretle ki, dine itaat eden ayn zamanda
ve srf bu sebeple devlete itaat etmi olur; devlete itaat eden de dine itaat etmi
saylr. u halde ve bu takdirde, din ve sivil, madd ve manev vazife ve mec-
buriyetler eklen ikilik arz etmekte iseler de, hakikatte bunlar tektir ve Allaha,
Resulne ve ululemre yni bugnk dilimizle devlete itaat tan ibarettir.
Yine dikkat olunursa, eskiden, gerek Avrupada ve gerek bizde, din ve
devlet mnasebetleri bu ekilde cereyan etmekte, mbed ile devlet el-ele verip
birlikte yrmekte idi. Eski devirlerde devletin yasa ve yasaklar kuvvetini din
maneviyatndan almakta, devlet dinin bekiliini yapmakta ve, bu sebeple,
biri manev, dieri madd ve cisman, bu iki kuvvet merkezi birbiriyle bark
1
Manev mecburiyet, meyyidesi ferdin vicdanndan olan mecburiyettir. Din ve ahlk mec-
buriyetlerin hepsi manevdir. Hukuk mecburiyet ise, meyyidesi ve cebir kuvveti maddi yni
ferdin vicdanndan hari olan mecburiyettir. Devletin kanunlarna itaat etmeyen kimse, polis ve
jandarma gibi silhl kuvvetler marifetiyle itaate mecbur edilir.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 189
2
Bu madde birinci sahifede not edilmitir.
190 . Ali Fuat Bagil
I
DN MEFHUMUNUN UNSURLARI
man ve amel:
Din hrriyetini lykyla izah edebilmek iin, evvel, din mefhumunu tahlil
edelim ve bunun ihtiva ettii unsurlar grelim.
Herhangi bir dini dikkatle tahlil ettiimiz zaman, bunun iki esasl unsurdan
mrekkep olduunu grrz. Bunlardan biri iman (Foi) dieri de amel (acte)
dir. slmiyet gibi vahdaniyet akidesi zerinde oturan kemal bulmu bir dini
gz nne getirelim. Bunun ilk ve asl bir unsuru var ki, bu iman yni inan-
madr. Yalnz, dikkat edelim ki, iman alelade ve herhangi bir ekildeki inan-
ma deildir, iman, alelade inanmadan daha derin bir ruh haletidir. Bir kere,
umumiyet itibariyle, inanma yle bir ruh melekedir ki, bununla insan hakikat
olarak kabul ettii bir tasavvuru, sadece hakikattir deyip gemez bilkis, onu
benimser ve ona gnlyle iltihak edip kuvvetle balanr. man ise, bu benim-
seme ve balanmann en yksek derecesidir. man sahibi olan bir insan, bu
yksek dereceli inanc sayesinde, aldanma korkusundan ve tam hakikati bula-
mam olma endiesinden uzak kalr. Bu sayede ve tam hakikate ermi olma
hazz iinde, imanl insan, derin bir i huzuru ve bir ruh skuneti duyar.
Fevri ve Yakin iman:
man kelimesiyle ifade edilen bu ruh haleti srf (taklit) den neet edip Fevri
olabildii gibi, ve (teyakkun) dan neet edip fikri ve yakin de olabilir.3 ster
taklidi ve fevri, ister tyini ve fikr olsun; iman, bir ruh haleti olarak, ayr-
deden nokta, ahsn iman mevzuuna katyetle inanp onu derun bir surette
tasdik etmesi ve bu sayede i huzuru ve emniyeti elde etmesidir.
3
Taklidden neet eden imana (taklidi iman = Croyance implicite) denir ki, imann edn de-
recesidir. Bir kimsenin, bizzat grp tetkik ederek ahs bir karara ve kanaate varmadan, srf
bakasndan iittii bir eye ve bir habere inanmas taklididir, insanlarn byk bir ekseriyetinin
din, siyas, itima hatt ilmi inanc bu kabildendir ve oklarmzn iman taklididir, yni baka-
snn imanna imandan ibarettir. Taklidi iman ayn zamanda (fevri = spontan) dir. Bunun mu-
kabilinde teyakkun ve tefekkrden hsl olan iman var ki, buna da (fikr ve yakn = Croyance
explicite et reflchie) denir. Asl ve en yksek iman budur. limlerin ve kltr sahibi insanlarn
iman ekseriya bu ekildedir.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 191
Her dinin kendine mahsus iman umdeleri vardr. Ve bunlar o dinin akide
lerini vcuda getirir. Akideler dinlere gre az ok deiirse de, btn kemal
bulmu dinlerde, hi deimeyen, bir takm temel akideler vardr. Bunlarn
banda zaman ve mekndan mnezzeh, cisim ve ekilden ri, hayat ve kinat
yoktan var eden, eriksiz ve nazirsiz, ezel ve ebed bir kudret sahibinin ve bir
vaciblvcut = (Etre ncessaire) n varl akidesiyle bu fn hayatn tesin-
de baka bir ebed hayatn var olduu akidesi gelir. slmn iman umdeleri
ment de gsterilmitir.4
Dinin yalnz imandan ibaret olmadn sylemitik. O hem iman, hem de
ameldir. Dinin srf temel akidelerine inanmak, phesiz ki, hi inanmamaktan
daha iyi ve stndr, fakat dindar olmak iin bu kadar kfi deildir; ayn zaman-
da, amel (acte) yni diyanetin emrettii tarz ve ekilde hareket etmek arttr.
Amelsiz din, srf bir felsef kanaatten ibaret kalr, iman herhangi bir inan-
tan ayrdeden noktalardan biri de, bunun amel yni muayyen, bir hareket tarz
emreden ve bununla haricleen bir inan olmasdr. Hlsa, amel din mefhu-
munun ikinci bir unsurudur.
Amelin nevileri:
man gibi amel de bir ka eit olur ve ferdin cemiyet iindeki vaziyetine ve
mnasebetlerine gre bir ka nevi vazife eklini alr. Bu vazifelerin banda ve
dini ameller in en hayrls olarak ferdin hlikna kar ve halik ile mahlk
arasndaki mnasebetlere ait vazifeleri gelir ki, bunlar, en yksek ifadelerini
takdis = (adoration) fikrinde bulan, ibadet, dua ve mnacttr.
Bundan sonra, ferdin kendi nefsine ve bakalarna kar vazifeleri gelir.
Bunlarn da hepsine birden ahlk (morale) diyeceiz. Ferdin kendi nefsine
kar olan vazifeleri ferd ahlk = (morale individuelle) i tekil eder. Ferdin
bakalaryla mnasebetlerinde bu bakalarna kar olan vazifeleri de itima
ahlk = (Morale sociale) i vcuda getirir, itimai ahlk da, aile ahlk, meslek
ahlk gibi kollara ayrlr.5 Nihayet, din vazifemiz arasnda en erefli bir vazife
daha var ki, buna dine hizmet vazifesi diyebiliriz. slmda ilhi kelimetul-
lah tabiriyle ifade olunan bu vazife cihat, yni icabnda hak yolunda harp etme
hizmetinden baka tlim, tedris, neir ve telkin hizmetlerini de ihtiva eder.
4
ment slmn iman artlarn ihtiva eder ki, bunlar altdr: Allaha, meleklerine, kitaplarna,
peygamberlerine, ahret gnne, hayrn ve errin Allahn kaderiyle vki olduuna inanmaktr.
5
Okuyucum dikkat etmitir ki, burada din amel ve ahkm tasnif ederken hukuka ayr bir yer
vermedik ve bu amelleri srf ibadet ve ahlka hasrettik. Filhakika din, hususiyle slmiyet ibadet
ve, geni mnda alnmak artyla, ahlktan ibarettir. Btn din amel ve ahkm ya ibadettir veya
ahlktr, slmiyette hukukun ahlktan ayr bir varl ve kendine hs bir mevcudiyet ve mahiyeti
192 . Ali Fuat Bagil
yoktur. slmiyet nazarnda yalnz Hsn = iyilik ve Kubuh = ktlk vardr. nsan fiil ve
mnasebetleri Hasen = iyi ve Kabih = kt diye ikiye ayrlr. Birinciler ahlk- hamide yi,
ikinciler de ahlk- zemmiye yi tekil eder. Bu iki nevi ahlk in, yni fiil, hareket ve mnasebet
tarz ile eklinin tbi olduu ahkmdan devlet kuvvetiyle meyyidelenmi olanlar hukuku vcuda
getirir. u halde slmda Fkh ad alan hukukun ahlktan ayr bir yeri ve mahiyeti yoktur.
Dikkat edersek, bu gn de byledir. Bugn de itimai bir nizam olarak, hukukun kendine hs
bir mevcudiyeti yoktur. Bugnk lik hukuk ya ahlk veya iktisat yahutta iyi tedbir kaidesidir.
Baka bir deyile, bugn bir memleketin hukukunu vcuda getiren kaideler, hakikatte devlet
kuvvetle meyyidelenmi ya ahlk, yahut iktisat veya iyi tedbir kaidesidir. Bunlardan hari hu-
kukun bir varl yoktur. Bu fikir etrafnda baknz:
Devlet nizam ve hukuk (devletle hukuk arasndaki mnasebet zerinde bir izah denemesi) Ali
Fuat Bagil, stanbul Hukuk Fakltesi Mecmuas, cilt VI, say 1-2, 1950, sahife 25 ve mteakip.
6
Amel yaplmas dinen emredilmi bir fiil ve hareket olmak itibariyle vazife ad alr.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 193
7
Muhakkak ki, bugn dnyada en kuvvetli mbed tekilt Katolik kilisesidir. Ve ruhanilerin
en yetikin ve seviyece en yksei de Katolik ruhanileridir. Katolik kilisesi, merkezi Romadaki
Vatikan lkesi olmak zere, ruhan bir devlet halindedir. Bu devletin banda ve en mutlk bir
hkmdar mevkiinde Papa vardr. Papa din itihadlarnda hat etmez kabul edilir ve iktidara
bir nevi seim ile gelir. Fakat bir defa Vatikan hkmetinin bana getikten sonra, Papann
manev nfuzu ve ruhan kudreti deta hududsuzdur: Azleder, nasbeder, hatt diyanetten tar-
deder. Elhasl Papa, Katolik camiasn tekil eden sa mmetinin kaytsz ve artsz ruhani reisi
vs din metbuudur.
Vatikan hududlar dndaki Katolik dnyas -ki, balca merkez memleketleri talya, Fransa
ve spanyadr- mahall kilise ruhanilerinin idaresi altndadr. Bu ruhanlerin alt kademelerinde
papazlar, dua okuyucular, vaiz ve zahidler; st kademelerinde de evekler ve Kardinaller vardr.
Btn bu ruhaniler sadakat ve itaat yemini ile Papaya baldrlar. (Bu hususta etrafl malmat
almak isteyen okuyucularma u eseri tavsiye ederim: Les institution religieuses, par Marcel
Pacaut, Presses niversitaires, 1951, Paris).
Katolik mabedinin tekilt bundan ibaret deildir. Katolik kilisesi birok Kolejleri, Enstit ve
niversiteleriyle mkemmel bir tlim ve tedris cihazna ve en modern ilim ve kltr ile bezen-
mi din adamlarndan mrekkep bir neir ve telkin kadrosuna mliktir. Bu tekilt ve personelin
hayat vakflar ve teberrlerle beslenir ve idare edilir.
Kilise emrindeki bu messeseler ve bu sekin kadro ilim, kltr ve seciyece bugn dnyann
en kuvvetli gen zeklarn yetitirmektedir. Katolik leminin, yalnz ilahiyat, felsefe ve edebi-
yatta deil, ayn zamanda mspet ilimler sahasndaki byk hretleri ve stn limleri de bu
zeklar arasndan sivrilip ykselmektedir, te okuyucum, Avrupada komnizmin ykamad
Katolik kalesi byle kurulmutur; faizmin bkemedii iin pp bana koyduu Katolik eli,
Hitler ordularnn yaramad Katolik cephesi budur.
Mbed tekilt ve personeli bakmndan, byk dinler arasnda, bugn en fakir kaban, esef
edelim ki, slmiyettir. Biz burada bu fakirliin tarih ve sosyolojik sebepleri zerinde uzun uza-
194 . Ali Fuat Bagil
II
DN HRRYET
VE BU PRENSPTEN DOAN HAKLAR
dya durmayacaz. Yalnz bize en esasl grnen iki sebebi ksaca hatrlatmakla iktifa edeceiz.
Bunlardan biri ve bizce bata geleni, slm dnyasnda diyanetin bugn bile devletten yakasn
kurtarp politikaya kar istikll elde edememi olmasdr. Kanaatimizce, slm mabedi politika-
nn koltuu altnda ve politikaclarn hizmetinde kalmakta devam ettike daha da ok fakirle-
mee mahkmdur. Bu vaziyetten kurtulmak ve byle bir mahkmiyete dmemek iin slm
mabedinin tutmas Izm gelen tek yol muhtariyet ve politika karsnda btaraflktr.
Bugn slmn mbed tekilt ve personeli bahsindeki fakirliinin dier esasl sebebine gelin-
ce, bunu bu dinin kendi bnyesinde aramak icap eder. slmn diyanet bnyesi Hristiyanlktan
mhim bir noktada ayrlmaktadr: Hristiyanlk, ruhanlik ve din ofis tekilt zerinde oturduu
halde, Mslmanlkta ruhanilik ve dini ofis yoktur, badet hususunda, ehliyetli olan her Msl-
man ne geerek ibadete riyaset eder. Mesel, cemaatle namaz klmak iin dinen resm sfat haiz
vazifeli bir imamn bulunmas art deildir. Cemaat arasndan imamete ehil olan bir Mslman
baa geer ve imamet icra eyler. (Cuma namazlarnn hususiyeti bu mtalann dnda kalr.)
phesiz ki, bu yokluk slmiyet iin bir stnlk ve pek byk bir meziyettir. Bu sayede
slmiyet en liberal bir din vasfn kazanm ve mensuplarn, Hristiyanlkta olduu gibi, zaman
zaman ykselip alalan bir Ruhban snfnn sultasna tbi klmamtr. Fakat buna mukabil, son
bir iki asrlk vukuat gstermitir ki, mbed tekilt ve ofis yokluu slm dnyasn diyanet
bahsinde bir ba bolua sevketmi ve byk bir noksan mahzuru dour mutur. Kuvvetli bir
tekilt ve sekin bir kadro yokluu yzndendir ki, bugn slmiyet, mruz kald hcumlara
kar, kendini mdafaa edecek yksek seviyeli elemandan hemen hemen mahrumdur. Son
devirde komnizmin, faizmin ve nasyonal sosyalizmin ykamad Hristiyanlk kalesine
mukabil; Mslman memleketlerin bazlarnda bir zamandan beri iddetle hkm sren siyas
taassub feveranlar karsnda, esef edelim ki, slmiyet malp olmua benziyor. Nasl malp
olmasn ki, o bz memleketlerde slmn yksek ilmini ve felsefesini hakkyla bilen kalmam
ve, din namna, ortal cehalet ve dallet brmtr. Bu gidi devam ederse, korkarm ki,
yarn Mslmanlar, Mslmanl Hristiyan limlerden renmee muhta olup utanacaklar-
dr. Bu vaziyeti dzeltmek iin are ne olabilecei noktasnda dnmek isteyen okuyucularma
tavsiye ederim: slmn Nuru Mecmuas, say 24, 1952 yeni bir Diyanet leri kanun tasars
yazan: Ali Fuat Bagil.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 195
tazyike, tesir, tehdit ve tedhie uramakszn serbeste ifa edip yerine getirebil-
mesi yahut, iki kelime ile, amel hrriyeti demektir.
u halde ve netice itibariyle, din hrriyeti prensibinden ferd iin bir takm
haklar yni msaade ve selhiyetler doar ki, bunlar, evvel, inanma hakkdr.
Sonra serbeste ibadet ve dua etme hakk, tlim ve tedris, neir ve telkin faa-
liyetlerinde bulunma hakk; nihayet dinin emrettii ekilde hareket etme, ferd
ve itima ahlk ile bezenme hakkdr. imdi bu haklar birer birer gzden
geirelim ve her birinin hududunu grelim.
1) nanma hakk:
Bu hak en derin ruh bir ihtiyacn ifadesi ve vicdanmzn hakkdr. Byle ol-
duu iindir ki, buna vicdan hrriyeti,, de denir. Yalnz din ve vicdan hrri-
yetlerini birbirine kartrmamaldr. Din hrriyeti, bir nevi vicdan hrriyetidir,
fakat vicdan hrriyeti mutlaka din hrriyeti demek deildir. Baka bir tbir
ile, vicdan hrriyeti din hrriyetinden daha genitir ve, yalnz din deil, ayn
zamanda herhangi bir siyas, iktisad veya felsef akide ve kanaat serbestlii de
ifade eder. u halde din hrriyeti yahut herhangi bir dinin akidelerine inanp
balanma hakk, vicdan hrriyetinin bir nevi ve husus bir eklidir.
lk merhalede, ferdin vicdan evinde oturan iman, hi bir suretle ve hi bir
kuvvet tarafndan baskya vurulamaz zannedilir. nk iman vicdan evinden
kp da fiil ve hareket haline gelmedike var mdr, yok mudur bilinemez.
Meydana vurulmadka, kimsenin vicdann yoklayp nasl bir inan beslediini
kefe imkn ve vasta yoktur. Binaenaleyh ferd iin inanma hakkndan ve vicdan
hrriyetinden bahsetme, adet damarlarmzdaki kann serbeste dolamasn
temenni etme kabilinden bir manaszlk olur gibi grnr. Bununla beraber,
dikkat eder ve tarihe gz gezdirirsek, en ok inanma hakkna hcum edildiini
ve din, ilm, felsef her eit inancn bask altna alndn grrz. Vaktiyle eski
Romada ilk Hristiyanlara yaplan ikenceler, orta zamanlarda btl denilen aki-
de sahiplerine kar Garpta ve arkta reva grlen muameleler, Avrupada asr-
larca devam edip yz binlerce insan can yakan Engizisyonlar ve Protestanlara
ektirilen ezalar, hakikatte, hep akideye ve vicdan evine tecavz tekil etmitir.
Bu tecavzler zamanmzda bambaka bir ekil almtr. Bugn insanlar
akidelerinden ve din inanlarndan dolay ne mahkemeye veriyor, ne de da-
raacna ekiyorlar. Bugn insanlarn ilerindeki iman ve akideyi ifsad edip
kokutmak suretiyle ifna ediyorlar. Eski devirlerin kaba ikence usul yerine
zamanmzda, diyorum, gayet ince, sessiz ve amatasz bir usul tatbik edilmek-
196 . Ali Fuat Bagil
8
Baknz: Jules Simon, Liberte civile, sah. 325.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 197
Allah uurunu kaybetmektir. Bu uuru kaybeden bir millet, her nevi idealden
de mahrum kalr, idealden mahrum bir millet ise, hayat yolunda istikametini
kaybeder ve nereye gideceini bilmeyen bir akna dner.9 Gayet tabii: ideal,
gerek ferd, gerek millet iin, hayat yolunun karanlklar iinde nur sap etraf
aydnlatan bir ktr, idealden mahrum ve maneviyat rm bir cemiyette
cinayetlerin nne halktan silh toplamakla, intiharlarn nne bunlarn neri-
ni yasaklamakla gemeye almak botur. Byle bir cemiyette cinayetleri ceza
kanunlar ile nlemeye almak, hastal zehirle tedaviye kalkmaktr. nk
byle bir cemiyette yeri ne servet ve bilgi ile, ne tehdit ve tedhile doldurula-
mayan bir boluk vardr: Maneviyat boluu.10
Hlsa edelim: badet serbestlii din hrriyetinin mteaddit cephelerinden
biridir ve ferd iin mukaddes bir haktr. Bu hakka el uzatmak ve ferdin hak-
k olan ibadet serbestliini hrpalamak, din hrriyetine ve vicdan selmetine
tecavz etmektir. Gnldeki iman gibi mbeddeki ibadet, dua ve mnacat
da bir kanun ve karar mevzuu deildir ve olamaz. Kanun vaz ve hkmet
jandarmas mbed iinde hkmedemez. Zira kanunun gayesi ve hkmetin
varlnn hikmeti ktlkleri nlemek ve ahlk d hareketlere meydan ver-
memektir, iman ve ibadet ise birer ktlk deildir; bilkis, ktle mni olan
ve ferdi iyilik ve adalet duygularna balayp ykselten birer ilhi kuvvettir.11
9
Filozof ve devlet adam Edgar Quinet, Duguit den naklen, Trait de Droit constitutionel
constitutionel, cilt V,
sah 402, V nci bas.
10
Din ve maneviyat zerindeki bu mlhazalarmdan okuyucumun beni faydacla kaymak ve
dini srf kederli ve zntl anlarmzda bavurulacak bir teselli kaps grmekle itham etmeme-
sini rica ederim. Nazarmda din ne sefihler seyrenghdr, ne de sefiller ve miskinler tekkesi. O
bir ilhi yoldur. O yolda yrmek, insan iin bir vazifedir. Dindar sadece vazifesini bilen ve yapan
bir insandr. Yalnz din yolunda yrmenin ferd ve cemiyet iin bir ok da faydalar ve selmet
salayan panzehirleri var ki, ben buradaki mlhazalarmla srf bunlara iaret etmek istedim.
11
Bu bahiste ve sras gelmiken biraz da ibadet dili zerinde dur mak isterim. Dinlerin kendile-
rine mahsus ve bnyelerinin mantna uygun akideleri ve ibadet usulleri olduu gibi, birer de
ibadet ve dua dili vardr. Bu dil o dine mahsus olarak ve o dinin naslar ile ve asrlar iindeki te-
amlleriyle yerleip kklemitir. Mesel Hristiyanlkta Katolik kilisesinin ibadet dili Ltincedir.
Mslmanln ibadet dili de Arapadr. nk slmn mukaddes kitab olan Kuran Arapadr.
Mslman ferdin ibadet hakk, ibadeti slm dininde yerlemi olan usul, dab ve lisan ile yni
Kuran diliyle yapabilmesini icap eder. slm dinine mahsus ibadetlerin usul, dab ve lisan -
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 199
zerinde oynamak ve bunlar gelii gzel deitirmee kalkmak ve, mesel, ezan asrlardan beri
dnyann drt kesinde gnde be defa okunduu dilden baka bir lisanla okutmaa zorlamak,
yalnz diyanete deil, ayn zamanda Mslman vatandan ibadet ve dua hakkna tecavzdr.
Tekrar edelim ki, slmn ibadet dili Kurandr. Kuran ise kelimesi ve lfziyle, ruhu ve mna-
siyle Kurandr. Tercme Kuran, Kuran deildir ve tercme Kuran ile yaplan ibadet, slm
ibadet deildir. Esasen Kuran baka bir dile evirmek hem imknszdr, hem de mnsz ve
faydaszdr. nk bu ilh kitap, en sembolik bir mzikten ve en lirik bir iirden daha ince bir
zevk, bir mna ve iaret tamakta ve hi bir lisann ifade edemeyecei kadar geni ve zengin bir
muhteva kucaklamaktadr. Alelde bir iirin bile yazld dilden baka bir dile evrilemedii her-
kese bilinen bir hakikat iken, Kuran gibi bir eserin btn incelikleriyle baka bir dile tercmesi
elbette imknszdr. Hatt yalnz imknsz deil, hem de mnsz ve faydaszdr. nk Kuran
ne bir mektep kitab, ne de bir lboratuvar rehberidir. O bir nevi ku namesi gibi cana hitap
eden ilh bir eserdir. Byle bir eserin faydasn lfznda ve tercmesinde deil, beer leminin
her asr ve devirdeki vsatine ve inkiafna gre, yaplacak tefsirinde aramaldr. Hlsa Kuran,
Kuran olarak tercme edilemez ve Kurann tercmesi Kuran olmaz.
Kabul etmelidir ki, din, insanlar idare eden kuvvet ve messeseler arasnda, en ok maziye ve
maziden gelen teamllere dayanan ve esaslarnda tamamyla muhafazakr olan bir kuvvet ve m-
essesedir. Fakat bu keyfiyet din iin bir nakise deil, bilkis bir meziyettir. Her an deien insan
arzu ve fantezileri yannda dinin manev ve itima kymeti muhafazakrlnda ve bu sayede haya-
ta huzur ve istikrar vermesindedir. lim ve felsefe daima terakki eder, deiir ve yenileir. Din ise
esaslarnda sabittir, deimez. Dinin ilim ve felsefeden farkl olduu noktalardan biri de budur.
Bununla dinde hi bir deiiklik ve yenilik yaplamaz demek istemiyorum. Mslmanln
amel ahkmnda, itihaden yenilik yapmak daima mmkndr. Hatt lzmdr. Ancak esasl
akidelerde ve nasn sarahati karsnda itihad cereyan etmez, itihadn mmkn olduu yer-
lerde de, bunun ilm ehliyeti ve din selbeti mmece sabit olmu otoriteler tarafndan ve dinde
yerlemi itihad kaidelerine uygun olarak yaplmas arttr. Bunun aksine, her rast gelenin, hu-
susiyle politika adamlarnn din meselelerine karmalar, bilmedikleri ve inanmadklar bu ilere
mdahale etmeleri kadar manaszlk tasavvur edilemez.
200 . Ali Fuat Bagil
bunu kanalize edip salim mecrasna koymaktr. Bunun iin de dinin, yalnz
elemanter ve ezber bilgilerini deil, tefekkr ve muhakemeye hitap eden yksek
ilimlerini ve kelamiyatn okutup renmeye imkn vermek lzmdr. nk din
ilmi yalnz imam ve Hatib bilgisi deildir. Nitekim tp ilmi de yalnz hastabakc
ve salk memuru bilgisinden ibaret deildir. Farz ediniz ki, gnn birinde
Trkiyede hkmet emriyle Tp Faklteleri kapatlm ve tp tahsil ve tedrisi
yasak edilerek tp hocalar tehdit ve tedhie mruz braklm olsun. Aikr ki,
byle bir tedbir ile tp ilmine ve tp hocasna olan ihtiya ortadan kalkm olmaz.
Bilkis, ihtiya devam eder, fakat dier taraftan arlatanla ve sahte tabiplie
meydan alm ve hastalar zdraplarnn penesine terkedilmi olur. Fakat
bugn byle bir hareket hkmetlerin en serseminin bile aklndan gemez ve
cemiyetin tp ilmine ve hocasna olan ihtiyac sz gtrmez hakikatler srasnda
grlrken, ayorum ki, cemiyetin daha az mhim olmayan dier bir ihtiyac,
yni din ilmine ve hocasna olan ihtiyac, deta inkr edilmekte ve yksek din
ilimlerine ve din tefekkr hayatna lyk olduu kymet verilmemektedir. Fakat,
emin olmaldr ki, cemiyetin din ilmine ve yksek din hocasna olan ihtiyac tp
ilmine ve hocasna olan ihtiyacndan daha az mhim ve mbrim deildir. Tp
insanlarn fizik zdraplarn ve beden hastalklarn tedavi eden bir ilim ve sanat
ise, din de manev aclarn dindiren ve ruh hastalklarn tedavi eden bir iksirdir.
Bunun iindir ki, slmda din ilmi tp ilminden hemen sonra gelir ve fakat her
ikisi el ele verip beraber gider. Gayet tabi: insan sadece adale ve iskelet deildir,
ayn zamanda can ve vicdandr. Tp insann adale ve iskeletinin, din ise iinin
derinlikleriyle vicdannn zdraplarn gidermeye alan iki karde disiplindir.
orak bir materyalizm kmazna saplanm grnen bugnk meden
insanlk bu hakikati unutmakla bir ey kazanmam, bilkis zarar etmitir. Son
senelerde tp ilminin hayret verici terakkilerine ramen kalp ve kanser gibi
baz hastalklarn korkun bir ekil almasn fizyolojik metabolizma bozuk-
luundan ziyade manevi disiplin bozukluuna balamak yerinde olur, kana-
atindeyim. Dvnmeyelim, kendi kusurumuzdur: Kmsediimiz ve inkr
ettiimiz hakikatler, bugn bizden intikam alyor. Son eyrek asrlk devirde
baz memleketlerde din inanlara ve messeselere kar giriilen mcadeleleri,
din adamlarna ektirilen ezay ve reva grlen hakaretleri burada sayp dk-
meye lzum grmem. Ksmen politika menfaatleri urunda, ksmen de ksa
grl bir materyalist dnce ile yaplan bu yersiz muameleler ile hrs ve
ehvet eytanlarnn zincirleri koparlmtr, istikbalde hayr ve er mcadelesi
ok etin olacaa benziyor.
202 . Ali Fuat Bagil
12
Bu vaziyeti slh iin, yksek slm ilimlerinin tahsil ve tedrisine mahsus bir slm ilimleri
klliyesi kurulmas hakknda bir teklifimiz ve hazrlanm bir projemiz vardr. Bunu grmek
ve bu hususta bir fikir edinmek arzu eden okuyucularma tekrar tavsiye ederim: slmn nru
mecmuas, 1953, say 24.
13
Mehur ngiliz Filozofu Hobbesun u sznn tercmesidir. Homo homini lupus
204 . Ali Fuat Bagil
tedris hakknn yok edildii veya yok olurcasna baskland bir memlekette
diyanet ahkmn ehliyetle retecek din adamlar da yok olur. Bu yokluk ise,
memlekette yalnz maneviyat buhran ihdas etmek ve halk din bahsinde ceha-
lete bomakla neticelenmez; ayn zamanda ve belki daha mhim olarak dinde
btn tekml imknlarna set eker. Dinde tekml olur mu, diyeceksiniz?
Kudret elinin yaratt her eyde olduu gibi dinde de tekml olur ve dinler
de inkiaf eder. On drt asrlk slm tarihi, dikkt edenler iin, batan aa
slmiyetin tekml tarihidir.
Dini okutup retme faaliyeti itima ve mill bakmdan da bir ehemmiyet
tar. nk, ne neviden olursa olsun, okuyup renmekte, ferd iin olduu
gibi cemiyet iin de, mutlak ve muhakkak surette fayda vardr. Ancak inat
cahillerdir ki, baz nevi bilgilerden ylar ve fayday cehalette arar.
Herhangi bir bilginin sesini duymamak iin kulaklara pamuk tkamakta asla
fayda yoktur. Bilkis, bunda zarar vardr. Zira baz nevi bilgilere kar kulaa
pamuk tkama taassubuna saplanan insan, ok mmkndr ki, bu taassubun
dourduu hain bir msaadesizlikle, en lzm ve faydal bilgilere kar da
bigne kalsn. Vaktiyle Aristonun eserlerini dinen muzurdur diye afaroz edip
okunmasn yasaklayan kilise, bu hareketiyle yalnz Hristiyanla deil, ilme ve
insanla da ne byk darbe vurduunun farknda olmamtr. Kanaatimce,
yeryznde insan iin okuyup renmesi yasaklanacak hi bir eser, mesele,
sr ve hakikat yoktur. Bunun aksini dnmek iin insann mutlaka koyu bir
taassub amuruna batm olmas lzmdr.
Herhangi bir fikre kulak vermeyi, herhangi bir eseri veya doktrini oku-
yup renmeyi yasaklamakta veya basklamakta cemiyet iin, diyorum, hi bir
menfaat yoktur. Var gibi grnen menfaat, emin olmaldr ki, lde serap ka-
bilindendir. Bunda, bilkis, cemiyetin ve insanln muhakkak bir kayb vardr.
nk biz cemiyetin yarn alaca istikameti ve tutaca yolu bugnden bilmi-
yoruz. Tekml vetiresinin insanl yarn nereye gtreceini bugnden ke-
fedemiyoruz. Bugn hayat ve cemiyet hakknda ileriye srlen muhtelif fikir
ve grlerden istikbal iin hangisinin daha faydal olduunu, neticelerinden
evvel, bilmeye imknmz yoktur. Bu hususta en mspet ilimlere bile gve-
nemeyiz. lmin bize istikbale ait rettikleri hep birer tahminden ibarettir. l-
min zaman iindeki sahas hal ve biraz da mazidir. stikbal ilmin sahas dn-
da kalr ve istikbal iin ilim yalnz tahminde bulunur. Gariptir ki, ok ey bil-
diini sanan ve bundan gurur duyan insan, bir an sonra kendisinin ne olaca-
n bilmez. 1908i takip eden ikinci Mertiyet senelerinde Osmanl impara-
torluunun devam ve bakas, bu geni lkeli eski tip devletin yenileerek bir
nevi federasyon halinde tekiltlanmasnda grlm idi. Ve bu fikirden hare-
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 205
ket edilerek o devrin merkeziyet usul yerine siyasi ademi merkeziyet usul-
nn kabul teklif edilmiti. O zamann politikaclar muhitinde iddetli reaksi-
yon uyandran bu fikir muzr telkki olunmu ve fikrin sahibi14 vatan haini ad-
dedilecek kadar ileri gidilmiti. Bugn, eski Osmanl imparatorluu lkesinde
peydah olan irili ufakl devletlerin durumlar ve birbiriyle mnasebetleri kar-
snda, bu ok enteresan fikrin hakikatlemeye doru gittiini grr gibi oluyo-
ruz. Osmanl imparatorluu varislerinin istikbalde, tpk Amerika Birleik Dev-
letleri gibi, bir federasyon halinde birlemelerini mmkn grmek bugn artk
ne bir ryadr, ne de vatana ihanet crmdr.
Elhasl, mantkl dnrsek, bugn okutulup retilmesini yasakladmz
veya zararl grerek baskladmz bir fikir ve doktrin, mmkn ve muhte-
meldir ki, cemiyetin ve insanln yarnki tutaca yolu ve gidecei istikameti
gstersin. Bu takdirde, okutmaya ve retmeye koyduumuz yasak damgas,
netice itibariyle, bizim krlmz ve cehaletimizi iln etmekten baka bir
eye yaramaz. Tarihte byle olmam mdr? Vaktiyle ilme ve serbest tefekkre
kar ahlanan cehalet ve taassup, insanl tekml yolundan alkoyamam
ise de, neticeyi asrlarca geciktirmemi midir? Meydanlarda ve hamam kl-
hanlarnda muzrdr diye yaklan fikir eserleri ve ilim kitaplaryla birlikte yanp
kl olan hakikatleri tekrar bulup meydana karmak iin asrlarca beklemek
ve almak lzm gelmemi midir? Bugn din eserlere, fikir ve hakikatlere
ve bunlarn nerine, tlim ve tedrisine kar baz memleketlerde gsterilen
dmanln ayn neticeyi vermeyeceini ve bu dmanln yarnki insanlk
nazarnda bir cinayet tekil etmeyeceini kim temin eder? O din eserler, fikir
ve hakikatler ki, zerlerinde insanlk yzlerce asr durup dnd, alp gz-
nuru dkt ve enerji tketti.
lerle yaar ve hayat iin lzm olan serveti ve konforu ancak bu bilgilerle temin
etmek kabil olur. Din ve metafizik bilgiler ise, insanlarn fikri enerjilerini israf
edip tketmekten baka bir netice vermez.
Dikkat edersek, zamanmzn baz memleketlerinde hkmetlerin btn
kudret kaynaklarn iktisad varlk ve konfor gayesine tahsis edip, buna mu-
kabil, maneviyat terbiyesini ve ruh ihtiyalar bir tarafa atmalarndaki sr ve
mna budur. Bugn sistemli bir ekilde din ve maneviyat dmanl gdenler,
bilerek veya bilmeyerek, bu grn tesiri altndadrlar.
Hareket noktasn Karl Marxn tarih maddeciliinde bulan ve bugnk
Rus Komnistleri tarafndan dnyay atee vermek iin bir fitil gibi kullanlan
bu gr iin tamamyla yanltr da demeye imkn yoktur; fakat aikr bir su-
rette eksik ve kifayetsizdir.15a phesiz ki servet, konfor, hlsa iktisadi varlk
hayat iin ok lzm ve faydaldr. Bu hususta mnakaa bile abestir. Mspet
ilimler bize madde zerinde messir olmay ve dolaysyla iktisadi varl artr-
may retmi; inkiaf eden teknoloji zaman ve enerji iktisat etmenin yolunu
gstermitir. Bu sayede bugn beer kudreti akla hayret verecek bir ekilde
artmtr. Btn bu noktalar phe gtrmez. Fakat bundan ruh ve maneviyat
terbiyesini bir tarafa brakp ihmal edelim neticesi de kmaz. ktisadi varlk,
ruh ve maneviyat boluunu doldurmaz, insan hayat bakmndan mesele,
servet ve konfor gibi iktisad varlkta olmaktan ziyade, rahat yaamaktadr.
Rahat yaamann ise bir ok artlar vardr. Ve iktisad varlk bunlardan yalnz
biridir, hatt, kabul etmek lzmdr ki, bata geleni deildir. Bata geleni olsa
ve saadet srf servetten dosayd, etrafmzda grdmz bir ok baht kara
zenginlerin bedbahtlnn mnas kalmazd. Hlsa, insan iin rahat hayatn
bir art servet ve konfor ise, br art da emniyet duygusu, i huzuru ve
gnl zenginliidir. Bu duygu, bu huzur ve zenginlik ise ruh ve maneviyat
terbiyesinin meyvasdr. Din bu meyvann aacdr. Dini tahsil ve tedrisin ga-
yesi de bu aac yetitirecek ve insanlara bu terbiyeyi verip onlar i huzuruna
kavuturacak ehliyetleri var etmektir.
Bu mevzuda baknz: Esasiye Hukuku derslerimiz, ikinci ksm, Sosyalizm bahsi. Hak Kita-
15a
pevi, stanbul.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 207
ilh bir kanundur. Bu kanun ferde, unu yap, bunu yapma tarznda emirler
vermektedir. Dindar iin bu emirlere itaat etmek mukaddes bir vazifedir. Bu
vazifeyi serbeste yerine getirmeye ve bu hususta hi bir engele rastlamamaya
ferdin hakk vardr. Devlet, dindar ferde bu hakk tanyp temin etmeye man-
tken mecburdur. nk devlet anayasasyla ferde iman hakk ve din hrriyeti
tanmtr. Dinin emirlerini yerine getirme hakk, tpk ibadet, talim ve tedris
haklan gibi, iman hakknn ve din hrriyeti prensibinin mantki ve zarur bir
neticesidir. Mademki ferdin, anayasa mucibince, iman hakk ve din hrriyeti
vardr, o halde inand ve mensup olduu dinin emirlerini yerine getirmeye de
hakk vardr. Nazari mantk bunu icap ve emreder.
Fakat bu noktada nazar mantk ile amel hayatn icaplar maalesef ar-
pmaktadr. Amel hayatta ve mnasebetler sahasnda dinin kanunu, emir ve
nehyileri karsnda devletin kanunu, emir ve nehyileri var. Din ile devletin
birleik olduu devirlerde mesele yoktu; dinin emri devletin, devletin emri
de dinin emri demekti. Fakat bugn din ile devlet bir ok memleketlerde bir-
birinden ayrlmtr. Ve dinin kanunu ile devletin kanunu her hususta birle-
memekte, hatt ok kere birbirini nakzetmektedir. Bugn muayyen bir devlet
camias iinde yaayan insanlardan pek ounun dindar ve vatanda diye iki
sfat vardr. Dindar ferd, bu sfatla muayyen bir dine; vatanda sfatyla da
muayyen bir devlete tbidir. Bu iki tabiiyet merkezinin ferde verdii yap veya
yapma emri birbirini tutarsa, ne l, mesele yoktur. Fakat tutmazsa ki, ok
kere tutmayacaktrtr ne yaplr? Bu etin nokta ile biz artk din hrriyeti ve
bundan doan haklarn hududu meselesi ile karlam bulunuyoruz.
III
DN HRRYETNN VE BUNA BALI HAKLARIN
HUDUDU
ferd vicdandan tap haricileen ve bir tekilt, usul ve db eklini alan bir
mahiyeti daha var ki, bu itibar ile din itima bir messesedir. Ve, her itima
messese gibi, hayat ve mnasebetlerin zaruretlerine uyularak nizamlanmas
icap eder. Cemiyetin hatt bizzat dindarn emniyet ve selmeti bunu emreder.
Hududsuz ve kaytsz bir din hrriyetinin douraca anariden ve sapklktan
zlp eza duyacaklarn banda dindarlar gelir. Asrlarn tecrbesi gster-
mitir ki, din ileri ahs menfaat ve istismar mevzuu olmaya ok msaiddir.
Kaytsz bir hrriyet rejiminde, hakikatte diyanetle hi alkas olmayan baz
menfaat dkn sefillerin, yzlerine dindar nikab geirerek, bir takm saf in-
sanlar aldatp avlamalar; daha kts, baz sefil politikaclarn diyaneti siyas
emellerine ulamak iin bir merdiven olarak kullanmalar daima mmkndr.
Bunun mmkn olduunu ve diyaneti kendi maksad ve menfaatlerine bir let
ve merdiven yapmak isteyen bedbahtlarn her devirde bulunduunu milletle-
rin tarihi gstermektedir.
mdi ktlkleri ve kt emellerin meydan almasn nlemek, mmenin
menfaat ve selmetinin koruyucusu sfatyla, devlete den bir vazifedir.
Devletin, kanun yoluyla, din hrriyetini hududlamas ve din hrriyeti fikrin-
den doan haklardan her birinin hududunu tyin etmesi lzmdr. Bu, yalnz
camiann deil, diyanetin de nef inedir. Ancak btn mesele, din hrriyeti
hangi cepheden, neye gre ve nasl hududlanabilir noktasndadr. Yukarda
gsterdik ki, din hrriyeti, dindar iin, drt nevi hak douran bir prensiptir.
Bu haklan birer birer ele alalm.
17
Bu fikir ve bu tasnif zerine baknz: Devlet Nizam ve Hukuk (Devletle Hukuk arasndaki
mnasebet zerinde bir izah denemesi) Ali Fuat Bagil, stanbul Hukuk Fakltesi Mecmuas,
cilt VI, say, 1-2, 1950.
18
Geri din devletlerde, devlet ibadetlere fiilen mdahale eder. Fakat bu nevi devletlerde
mdahale eden, hakikatte devlet adamlar deil, din adamlardr.
19
lve edelim ki, bir fiilin ferd veya itima olduunu ve devlet mdahalesine mevzu olup
olmayacan tayin bahsinde, ffiilin tek bir kimse tarafndan yaplmasyla be kii tarafndan
birlikte ve topluca yaplmas arasnda hi bir fark yoktur. Mesele fiili icra eden veya edenlerle
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 211
maddenin ilk fkrasnda ferde mutlak bir iman ve kanaat hakk tandktan son-
ra, ikinci fkrasnda asayi ve umum muaeret dabna ve kanunlar hkmle-
rine aykr bulunmamak zere her trl dini yinler serbesttir. denilmektedir.
u halde, prensip itibariyle, ibadet ve yin serbesttir. Herkes mensup olduu
dinin ibadet, dua ve yinlerini serbeste, yni hi bir mdahaleye, tehdit ve
tedhie mruz kalmakszn, icra edebilir. Ancak, ibadet ve yinlerin asayii
bozacak bir ekil almamas ve memlekette yerlemi ahlk ve umum muaeret
kaidelerine aykr olmamas arttr. Aksi halde, devlet derhal harekete geer.
Maddedeki asayi ve umum muaeret dab mefhumlar zerinde dur-
mayacam. Bunlar hukukta malm olan elemanter mefhumlardr. Yalnz 75
inci maddede dier bir kayt daha var ki, burada zerinde srarla durulmaya
deer. Filhakika, yinlerin asayi ve umum muaeret kaidelerine aykr olma-
masn art koan yukardaki anayasa maddesi, bu kadarla iktifa etmeyerek,
bir de kanunlar hkmlerine aykr olmamak kaydn ilve etmektedir. Bu-
gn demokrasi ile idare edilen memleketlerden bir ounun anayasalarnda,
din ve yin serbestlii bahsinde, rastlanmayan bu kaydn mnas nedir? Bu
kayttan, anayasa, alelade kanun vazne ibadet ve yinleri diledii gibi tahdit
edip yasaklamaya selhiyet vermitir, mnas kar m? Asla! Anayasann 75
inci maddesinden byle bir mna karmak, alelade kanun vazne ibadet ve
yinleri diledii gibi, yni politikann isteklerine gre, tahdit edip yasaklamaya
selhiyet tanmak, netice itibariyle, din ve vicdan hrriyetini t kknden ko-
parp atmak demek olur. Vatandalara din ve vicdan hrriyeti ve ibadet hakk
tanyan 75 nci madde ile anayasa vaz, muhakkak ki, byle bir mna ve netice
kasdetmemitir. Bunun aksini iddia etmek, anayasa vazn sa eliyle verdiini
sol eliyle gizlice alan bir akgz durumunda grmek olur. O halde, 75 inci
maddede kanunlar hkmlerine kaydnn mnas ne olsa gerektir?
Bizce bu kayt, anayasann 68 inci maddesinde beyan olunan umum bir
prensibin deiik bir tbir ile tekrardr. Filhakika, 68 inci maddede hrriyetin
ferd iin tabi bir hak olduu ve mnasebetler hayatnda herkesin hrriyetine
bakalarn hrriyetinin hudud tekil ettii ve hrriyetlerin hududunu ancak
kanunlarn tyin ve tespit edecei sylenilmitir. Buna gre, ibadet ve yin
bakalar arasnda bir hak ve vazife mnasebeti doup domamasndadr. Domad takdirde,
fiil daima ferddir. Binaenaleyh devlet mdahalesine ve yasana mevzu olamaz. u halde, her-
hangi bir ibadet ve yinin, ferd bir fiil ve hareket mahiyetini amamas yni bakalaryla bir nevi
hak ve vazife mnasebeti dour mamas artyla, bir dindar tarafndan tek bana yaplmasyla
bir araya gelen bir ka dindar tarafndan birlikte yaplmas hukukun tamamyla msavidir. Bu
ibadet ve yin ferdlik vasfn muhafaza eder ve resm mdahaleye mevzu olamaz.
212 . Ali Fuat Bagil
hrriyeti de, gayet tabii olarak, kanunlar ile tahdit olunacak yni ibadet ve yin
serbestlii kanunlarn yasak hkmne aykr gitmemek kaydyla kaytlanacaktr.
u halde anayasann 68 inci maddesinde beyan olunan bu hkmn 75 inci
maddesinde tekrar, mnada bir ziyadelik hsl etmez, sadece evvelki beyan
takviyeden ibaret kalr. Fakat bu babda asl mesele, ibadet ve yin serbestliine
kanunlarn neye ve hangi lye gre yasak hkm koyabileceini tyindedir.
Kanun vaz ibadet ve yin hakkn kendi keyfince ve diledii gibi yasaklayama-
yacana gre, konulacak yasan yahut tesbit edilecek hududun ls nedir?
Dikkat edersek, bu l 75 inci maddede gsterilmitir ve mmenin asayii
ile umumi muaeret dabna aykrlktr. badet ve yin hak ve hrriyetinin
hududu ve bu babda konulacak kanun yasaklarn mesnedi asayi ve umum
muaeret kaideleridir. badet ve yinler, asayii ihll etmemek ve umum mu-
aeret dabna aykr olmamak artyla serbesttir, ite, ibadet ve yin hakknn
hududlanmas bahsinde konulacak bir kanunun veya hkmete alnacak
bir tedbir ve mdahalenin ls budur. Bunun dnda ibadet ve yinlere
konulacak her takyid ve yasak anayasaya aykr olduu gibi hukukun yksek
prensiplerine de aykrdr.
ten ibaret deildir; ayn zamanda muayyen bir hayat, ve cemiyet sistemi ve
bir fiil ve hareketler mecellesidir. Din insanlarn btn fiil ve hareketlerine ve
birbiriyle olan mnasebetlerine hatt ferdin kendi nefsine kar hareketlerine
birer kymet bier. Baz hareketlerin yaplmasn ve bazlarnn yaplmamasn
emreder. Dindar olan ferdin nazarnda bu emir haktr ve mutlaktr; bunu yeri-
ne getirmek ve dinin yasaklad her fiilden kanmak bir bortur.
Ancak bu ferd ayn zamanda muayyen bir devlet lkesinde yaamakta ve o
devletin vatanda sfat tamaktadr. Bu sfatla, devlet ele ona, kanunlaryla,
unu yap ve bunu yapma emri vermekte; bz hareketlere msaade edip bz-
larn yasaklamaktadr. Din ile devletin birleik olduu eski devirlerde bu vazi-
yetten byk bir mahzur domamakta idi. nk bu vaziyette dinin kanunu
devletin anayasas mesabesindedir. Devletin yasa ve yasaklar dinin kanununa
uymak zorundadr. Fakat zamanmzn bir ok memleketlerinde olduu gibi,
din ile devlet birbirinden ayrlr ve bunlardan her birinin kanunu dierine zt
bir vaziyet alr da birinin msaade ettii bir fiil ve mnasebeti dieri yasaklarsa
bu takdirde ne yaplr ve dindar vatandan hali nice olur? Baka bir deyile,
muayyen bir devlet vatanda sfatyla dindar iin dinin emirlerini yerine getir-
me hakknn hududu nedir?
Grlyor ki, mesele hakikaten etindir; fakat fikrimce, halli imknsz
deildir. Elverir ki, din ve devlet adamlar iyi niyetle ve mterek bir anlama
zemini bulma gayretiyle hareket etsin.
Bu hususta, fiil ve hareketler zerinde, bundan evvel yaptmz bir tasnifi
(baknz: sahife 25) tekrar ele alalm. Ve bu tasnifin din ve devlet nazarndaki
kymeti zerinde dnelim. Fiillerimiz, dedik, bakalaryla bir nevi mnase-
bet vcuda getirip getirmemek bakmndan, ya ferd veya itima olur. Hemen
diyelim ki, bu tasnifin din nazarnda hi bir ehemmiyeti hatt mnas yoktur.
Zira din ferd ve itima btn insan fiillerini kontrol eder. Dindar olan ferdin
her ii ve hareketi, en gizli, tenha ve karanlk bir kede ilenmi bile olsa ilh
kanunlarn hkmnden kurtulmaz. Dinin murakabesinden ve dince tespit olu-
nan kymet kademesine girip de kendisine mahsus olan yeri almaktan kurtulan
hibir insan fiili yoktur. Dikkat edersek, dinin gerek ferd ve gerek itima ky-
met ve kuvveti de bu noktada kendisini gsterir. Ve bu noktada din hukuktan
ayrlarak ahlk ile birleir.
Halbuki dinin bu vsat ve mulne mukabil, devletin eli ve beeri ka-
nunlarn hkm insan fiil ve hareketlerinin hepsine deil, ancak muayyen bir
ksmna uzanr. Beeri kanunlarn mil olduu fiil ve hareketler srf itima
olanlardr. Yni bakalarn alkalandran, bakalaryla bor ve alacak kabilin-
216 . Ali Fuat Bagil
den bir nevi mnasebet tekil eden fiillerdir. Yalnz bunlardr ki, kanuna ve
devlet otoritesine mevzu olur. Ferd olan fiiller ise toptan devlet kanunlarnn
hkm dnda kalr21.
u halde, devlet kanunlar ve emirleri karsnda, dindar ferdin akide ve
kanaatleriyle ba baa kalp tamamyla serbest olduu, rejimlere gre, az veya
ok geni bir saha vardr. Bu sahada ferd dediimiz yni bakalaryla hukuk bir
mnasebet tesis etmeyen ve neticeleri srf failinin ahsna inhisar eden fiiller yer
alr. Bunlar ibadet, dua ve mnacat fiilleridir. Bu fiiller devlet faaliyetleri sahas-
na girmedikleri iin, bunlar ifade dinin emirlerini yerine getirme hakk ferd iin
hemen hemen mutlaktr. Yukarda kaydettiimiz gibi, gerek mbed iinde ve
gerek mabedi dnda, gerek tek bana ve gerek topluca yaplsn, Trk anayasa-
snn 75 inci maddesinde verilen lye aykr olmamak artyla, ibadetler, huku-
ken, serbesttir; Devlet eli ferdin ibadet nevinden olan fiillerine uzanamaz.
Devlet faaliyetinin sahas ve kanunlarn mevzuu itima dediimiz fiiller ol-
makla beraber, dikkat edersek, bunlarn da hepsi deildir, itima fiil ve hareket
mefhumu iinde birbirinden farkl, kymet ve ehemmiyet dereceleri gayr m-
savi birka grup vardr. Gruplardan biri, nezaket ve muaeret adab dairesinde
cereyan eden fiil ve hareketlerdir. Bunlar her memleketin kendisine mahsus
nezaket ve iyi muaeret anlayna gre kaidelenir. Bir dieri ahlk fiil ve hare-
ketler grubudur ki, bunlar da yine memlekette yerlemi ahlk telkki ve kaide-
lerine baldr. Nihayet itima fiillerden bir grup da hukukdir. Hukuk denilen
fiiller de memlekete kabul edilen hukuk kaidelerinin hkm altndadr.22
tima fiiller sahasn tekil eden bu gruplardan devletin dorudan doru-
ya himayesi ve otoritesi altnda bulunan ve devlet kanunlaryla tanzim edilip
devlete madd bir cebir meyyidesine balanan yalnz hukuk fiil ve mnase-
betler grubudur. Yalnz bunlardr ki, devlet kanunlarna mevzu olur ve, dedii-
21
Geri devletin fiil ve hareketler karsndaki nfuz sahasnn hudutlar her zaman ve her mem-
lekette sabit ve ayn deildir. Bu hududlar memleketlere ve, hususiyle, rejimlere gre deiir, kh
daralr ve kh geniler. Devlet rejimi az ok liberal olan memleketlerde devletin nfuz ve mda-
hale sahas nisbeten dardr. Bu saha otoriter ve totaliter rejimlerde, bilkis, alabildiine geniler
ve bu nisbette husus hayat sahas daralr. (Bu fikir zerine bizim vatanda hrriyeti ve bunun
teminat adl brormze baknz. Tan matbaas 1948, Hr fikirleri yayma cemiyeti konferans
serisi, No. 1.) nk bu rejimlerde devlet vatandalarn en mahrem hayatna girmek ve btn
hareketlerini kontrol edip en ahs ilerine bile mdahale etmek sevdasna der. Bununla be-
raber, bu trl rejimlerde bile ferdler hesabna yine az ok serbest bir saha bulunur. Bu sahada
ferd kendine ait kalr ve devlet basksndan uzakta serbeste nefes alma imkn elde eder.
22
tima fiillerin bu ekilde gruplanmasn ve gruplar arasndaki fark ve mnasebetleri grmek
iin baknz: Devlet Nizam ve Hukuk, Ali Fuad Bagil, stanbul Hukuk Fakltesi Mecmuas,
Cilt VI, say 1-2/1950.
Trkiyede Din ve Vicdan zgrl . 217
miz gibi, madd bir cebir meyyidesine dayanr. Bunlarn dnda kalan nezaket
ve iyi muaeret kabilinden olan hareketlerle bilumum ahlk fiiller tamamyla
serbest bir saha tekil eder ve devlet mdahalesinden uzak kalmak icap eder.
u halde ferd isterse, bu sahada da serbest kalabilir; nezaket ve iyi muaeret
kabilinden olan hareketleriyle ahlk hatt iktisad faaliyetlerinde inand dinin
emirlerine tbi olabilir. nk bu sahada ve hukuk devleti erevesi iinde
dindar ferdin devletle karlamas ve devlet kanunlarna aykr bir vaziyet
almas imkn yoktur. nk bu saha ahlk, iktisad, nezaket ve iyi muaeret
kaidelerine tbi fiiller sahas kaldka, kanun ve otorite sahas deildir23.
Yine dikkat edersek, itima fiillerden kanun ve otorite mevzuu olanlar
sahasnda bile dindar ferd, ksmen olsun, serbesttir. nk bu nevi fiil ve
mnasebetlerin hepsi farksz olarak mecburi deildir. Bilkis, bunlardan b-
yke bir ksm ihtiyaridir. u mnada ki, ferd bu fiilleri ileyip ilememekte ve,
iledii zaman, kanunun tyin ettii hareket tarzn takip edip etmemekte mu-
hayyer braklmtr. Kanun fiilin ilenmesini emretmemi, yalnz ilenmesine
msaade etmi ve bu hususta bir rnek tarz gstermitir. Dindar ferd isterse,
bu nevi fiilleri ilemez de kendi inand dinin emrine ve hkmne kulak verir.
Mesel faiz alp vermek dinen yasak, kanunen msaade edilmi fiillerdendir.
Dindar olan bir kimse, bu hususta mensup olduu dine tbi olarak faiz alp
vermez. Dinen yaplmas veya yaplmamas emredilmi bir ok fiiller var ki,
bunlar normal bir hukuk devletinde tamamyla devlet mdahalesinden uzak
kalr. Mesel slmda varlkl Mslmanlarn her sene mal ve mlklerinin ya
ayn veya kymeti zerinden krkta birini zekt olarak fakirlere, kimsesiz d-
knlere vermeleri; bedenen ve malen muktedir olanlarn mrlerinde bir defa
olsun hacca gitmeleri emredilmitir. Yine mesel domuz eti yemek ve kumar
oynamak Mslmanlar iin memnudur. Btn bu hususlarda dinin emrini
dinleyip dinlememek Mslman ferdin elindedir.
u halde ve netice itibariyle, dindar iin mensup olduu dinin emirlerini
yerine getirme hakknn hududu, kanunlarn yap veya yapma gibi bir emirle
yaplmasn veya yaplmamasn mecburi kld fiil ve mnasebetler sahasdr.
Mesel slm dirinde kz ve erkek evld arasnda miras taksiminde kaide ikili
birlidir. Bugnk medeni kanunda ise msavi paydr. Grlyor ki, bu iki h-
23
Biz burada verdiimiz hkmlerde normal bir hukuk devleti yn faaliyetlerinde hukuk ile
hududlu, siyas iktidar gz nnde bulunduruyoruz. Biz ileri srdmz grlerde hakk,
yalnz kanundan doan bir selhiyet ve msaade deil; hem de vatandalarn kanun st bir im-
tiyaz gryoruz. Bizce, hakk srf kanundan doan bir selhiyet grmek, vatanda hkmet
adamlarnn ayak trab yapmaktr.
218 . Ali Fuat Bagil
km birbirine zttr. Fakat meden kanunun miras kaidesi itima nizam kaide-
lerindendir. Devletin tapu ve kadastro ileri ve mlkiyet rejimi bu kaideye gre
ayarlanacaktr. Binaenaleyh miraslarn bu kaideye uymalar mecburidir24.
Bu sahann dnda kalan btn fiil, hareket ve mnasebetlerde hukuka bal
bir devletin dindar vatandalar, inandklar dinin emirlerini yerine getirmekte
ve yasaklarna kulak vermekte serbesttirler. Yaplmasn veya yaplmamasn
kanunun emredip de dinin msaade etmedii fiil, hareket ve mnasebetlerde
dindar vatanda kanuna uymakla, mensup olduu din nazarnda, mzurdur.
Hlsa edelim:
Hukuka bal bir devlette, din hrriyeti ferdin hkmet veya dier ferdler
tarafndan, kanun yoluyla veya baka bir vasta ile baskya uramakszn;
korkutma, yldrp sindirme politikasna mruz braklmakszn 1) diledii ve
beendii bir dinin akidelerine inanmas ve bunlar serbeste benimsemesi;
2) inand dinin ibadet ve dualarn o dinde yerlemi usul, db ve lisan zere
serbeste icra edebilmesi; 3) inand ve kabul ettii din zerindeki dnce
ve bilgilerini, sevgi ve hayranlklarn, szle veya yazyla, serbeste yaymas
ve bakalarna duyurmas; 4) Kabul ettii dinin ilahiyatn ve amel ahkm-
n serbeste tahsil edip renmesi ve bunlar bakalarna okutup retmesi;
5) Devlet kanunlarnn yaplmasn veya yaplmamasn umum, objektif ve
mcerred bir ekilde emredip mecburi kld hususlar mstesna olmak ve
bunlarla tenakuza girmemek artyla, ferd ve itima hayat sahalarnda, inan-
d dinin emirlerini serbeste yerine getirebilmesi demektir.
Ferdin din hrriyeti hududunu, her hak ve hrriyet gibi, evvel, bakalarnn
ayn kymet ve mahiyetteki hak ve hrriyetinde; saniyen de camiann emniyet ve
asayiinde ve iyi muaeret kaidelerinde bulur. Bu hududu amadka yni ba-
kalarnn hrriyeti engellenmedike ve memleketin huzur ve sknunu bozar
bir hareket ekli almadka ferdin din hrriyetine ve bundan doan haklarna
ind ve siyas mlhazalarla kaytlar konamaz. Bu yolda konacak kaytlar anaya-
sann ruhuna ve Hukukun insanla mahsus yksek prensiplerine aykrdr.
24
Bununla beraber, alkallar kendi aralarnda mutlaka din miras kaidesini tatbik etmek isterler-
se, buna da kimse mni olamaz. nk bu takdirde muvazaa yoluna giderler.
Dikkat edildiyse, evlenmeden hi bahsetmedik ve misal vermedik. Halbuki evlenme messesesi
din hukuk ile bugnk meden kanunun en ok arpt noktalardan biridir zannedilir. Hakikat
byle deildir. Bir kere slmda evlilik stne evlenme bir emir deil, sadece baz artlar altnda,
bir msaadedir. Meden Kanunda ise evlilik stne evlenme memnudur. Birinde ok zevceli aile
bir msaadedir, dierinde tek zevceli aile mecburdir. Memnuniyet ve mecburiyet msaadeyi ifna
ettiine gre, Trk vatanda iin evlenme bahsinde meden kanuna tbi olma zarurdir.