You are on page 1of 39

MARTIN BUBER*

Ronald Gregor SMITH ev.: Prof. Dr. Mehmet DAc.

1- Yaam

Martin Buber'in 8 ubat 1878'den 13 Ha:riran 1965'e dek sren


u~un yaam, dnya tarihinin en iddetli alkantlara ve deiikliklere
sahne olduu bir dnemi doldurmaktadr. Yalnzca kasp kavuran sa-
valar deil, ayn zamanda dnce ve teknolojide grlen grkemli
devrimler de, gleri abartmaya gerek gstermeyen olanaklar kadar,
dehet te yaratmtr.
Martin Bnber bu dneme btnye katld. Orta Avrupa'da
Yahudi geleneine gre yetitirildii iin, Yahudi yaam ve dnce-
sinin geleneksel biimlerine yerlemi ekliyle Aydnlanma'nn son d-
neminin deneyimini edindi. Almanya'da Nazi ynetiminin ilesini ekti.
1938'den lmne dek yaamnn son 27 yln., daha sonra 1948'de yeni
srail.devleti haline gelen Filistin'de geirdi.
Yahudi gemiini gzdcn rak tutmadan, daha dorusu, onu bt-
nyle vurgulayarak, zamanla, Avrupal bir kiilik (ahsiyet) haline gel-
di. Onun dnceleri ve etkisi ok eitli dnce ve eylcm alanlarna
ylesine nemli lde yaylmtr ki, ona bir dnya kiilii de denebilir.
Bu geni apl ilginin bir simgesi olarak, Birlemi Milletler rgtnn
mteveffa Genel Sekreteri Dag Hammerskjold'n, bir uak kaza-
snda lmnden ksa bir sre ncesine dek, Buber'in nl kitab
Ben ve Sen (1 and Thou)'in sve diline evirisiyle uratn anmsa:
yabiliriz. .
, .
Bu yapt, "Makc," ojContemporary TheoIoSY" dizisi iinde yaynIanimtr (Londra 1966).
Bu arda, daha ncc lahiyat Fakltesi Dergisinin XXII. cildinde (Ankara 1978) yaynla-
nan Paul Tillich balkl evirimizde gzden kan iki yanla dikkati ekeceiz: s. 211, satr:
29-31 arasndaki tiirnce yle olmaldr: Hibir anlamda Allah'n var olduunu syleyemeyiz,
nk varlk zorunlu oarak mekan, zaman.ve sebepIiIie tabi varla iaret eder. s. 221, satr:
25-26 arasndaki tmce dc yle olnaldr: Ksaca zamann yaratc olduu da sylenmc?, nk
o, sadece yaratmayp, yaratlan eyleri de yok eder.
288 R.G. SMITH-MEHMET DAG

Yapt somut scimlerde vc verdii kararlarda Mar t i II B u b c r 'in


gerek yaam ile gelitirdii dncelcr arasnda var olan olaand
yakn balan.t dolaysyla, onu, yaad dnyann deien ortam kar-
snda izlemek nLmlidir. Onun kendisinc zg baanlar ve ctkisinin
srekli bir nitelie sahip oluu, ancak bu ortmdan bir eyler kavrad-
mz takdirde, takdir cdilebilir. nk Bubcr dnyadan asla kopma-
mtr; onun dnceleri, akademik bir yalnzla ekilerek (inzivafJa)
tasarlanmamtr. Dnya ileriyle kcndisi~c grnd biimde her
zaman tam olarak ilgilenmitir. Bu tam olarak ilgileniten, deerlendir-
rnee alacamz zengin yazlar kml~tr.

ilk Yllar

Martin Buber Viyana'da dodu. 3 yanda babasyia annesnn


boanmas zerine, Galicia'da bulunan Lemherg'deki dedesiyle ninesinin
bakmna hrakld. Dedcsi S alo mon B ub er ncmli biri idi. i yaan
ve iftilikle parlak bir Yahudi Hukuku hilnginliini birarada yap-
yordu. ~v h;alk arasnda gen torunu, gvenilir Yahudi gelenei ile
Aydlanma'nn ya da Haskala:h'nn zgdctirici ruhunun uyumlu
bir bilciminin deneyimini edindi. zclliklc tm yaamnn ercvesini
oluturacak salkl bir dinda"lk vc renime derin sayg havasn so-
ludu. Yahudi gelenei, Yahudi renimi, hcm yazl hem de szl Kutsal
Kitap ve klasik branca almas, yaamnn sreki temelini oluturdu.
Kk Sadagora ve Czortkov kasabalanrda geirilen yaz aylarnda ev
halk, Hasidist cemaatlarla iliki kuruyordu. Bubcr'in dncc!crine
gz atarken, bu cemaatlardan daha ok sz edeceiz. 14 yanda, o s-
rada yenidcn evlemni olan habasna katld. ve Lcmbcrg'deki Polonya
Gramer okuluna gitti.

B ub er'in, habasn iftliindc geirdii, ocukluu ilu ilgili bir


yk bulunmaktadr. Bu yk, o dnemin yalnzca uzak vc yok olmu
bir tasla olarak deil, ayn zamanda kendisini giderek aklkla ortaya
koyacak olan zengin glerin bir n grnts (anticipation) olarak da
grlebilir. Bubcr, bu ykye, 1961'de Almanca yaymlanan, kendi
zgemii ile ilgili paralar toplad, kk bir kitabndal "A" (Thc
Horse) adn vermektedir. Ben, bunu 1947'de "insanla nsan Aras:nda"
(Between Man and Man) adl yaptta yaymlanan kcndi evirimden ak-
taryorum:

i Begegnungim, f. 5.
MARTN BUBER 289

"Onbir yanda ya7. dedemle ninemin iftliinde geirirken, ola:


bildiince sk olarak ahra s7.iilr ve ~evgili gri benekli atm boynunu
incitmeden okardm. Bu, geici bir heves olmayp, byk, kesinlikle
dosta ve ayn zamanda da derinden duygulandran bir olgu idi. imdi
elimin o hiHa taze ansndan balayarak anlatmam gerekirse, hayvana
dokunmakla dcncyimini cdindiim eyin Bakas, Bakasnn grkemli
1:>akalolduunu ~ylemeliyim~ Ancak bu bakalk kzn ve koun
bakal gibi garip olarak kal~lid, tersine beni ona yaklatrd ve do.
kundurdn. Bazan olaanst bir biimde dzgnee taranm, kimi za-
man da ayn biimde hayret veriei lde kaba, gl yell'yi okayp,
elimin altndaki yaam hissettiimde, sanki tenime, ben olmayan bir
eye deen, canllk esini~ kendisi, kesinlikle bana yakm olan bir
ey deil, hissedilir bir biimde, bakas, yalnzca bir bakas deil, ger-
ekten Baka'nn kendisi idi. Yine de o, yaklamama izin verdi, kendi
srlarn bana at ve gesel olarak kendisini benimle Sen ile Scn ilikisi
ierisine yerletirdi. Yemlie yulaf dkmediim zaman bile, at,gizli i-
hirlii iinde olanlarn yalnzca birbirlerince anlalabilecek bir iaret
vermeleri gibi, kocaman bam son derecede na::ik bir hiimde kaldrr,
kulaklarn rpar ve sonra da yavaa horuldar; bylece ben onaylan-
m 0Inrdum"2.
Okulu terketmeden nce Kant'n ve Nietzsche'nin etkisi gl
idi. Hatta "Zerdt Byle Dedi" {Thus Spake Zarath;stra)'yi Polonya
diline evirmeye balamt. Daha sonra N iet"sche'nin "ncesiz dn"
biimindcki zaman grnn k"endisi ze'indeki etkisinin, onu, ok
daha baka bir zaman ve ncesizlik grnden nasl alakoyduunu an-
latr3 N i e t z s c h e'ni slubunun etkisinin, kesinlikle B u b e r'in i and
Thou (Ben ve Sen) adl yaptmm zne dek girdiini ekleyebiliriz. te
bu iishp yaknldr ki, bir ok okuyueunun Ben ve Sen'le ilk karla-
tklarnda deneyimini edindikleri gariplik ve ekicilikten ksmen sorum-
ludur. .

rencilik Yllar

1896'nn knda Viyana niversitesine kaydolduunda, kendi-


sini hemen evinde, bir zgr ruhlar dnyasmda hissetti. Viyana'nn
gerekten "Romantik" olduu bir dnem varsa, ite o, bu yal a-
n kapanmdaki dnemdi. H a n s K o h n'un deyiiyle, "o dnenn
'Viyana dnemi olgun bilgeliin ve byk ineeliin mirases idi. "

2 Beeen Nlan and IIJan, Fonana ed. (1961) ss. 41 vd.


3 BegeglUmgen, ss. 18 vd.
290 R.G. SMITH-MEHMET DAG

ierisinde yumuak ve kadnca bir ey bulunan elentili bir roman-


tiklie sahipti"4. ncelikle duygusallk ve mzikte ifadesini hulan
ve kendisini sradan dnyann yabanc olduu garip ve ho hir e-
lenti ve gereklik. karn vard. ilk yllarndaki Rj i k e ve gen
H u g o von H o f m a n n s t h a i, bu
a sonu romantikliinin yorum,
cular idiler. Gen B u b e r iin btn bunlar edeb!yata, felsefeye,
sanat tarihi ve tiyat~oya dkn bir yaam anlamna geliyordu.
Onun Yahudi kkenine aldr edilmedi. Gerekten de Buher'in
hu estetik varln zevklerinden bilinli olarak yz evirmesi uzun sr-
medi; ancak hu yz' eviri, btn .yaam vc sluhunun, Lu estetik
varln silinmez damgasn a.lmasndan nce olmad.
eitli yerlcrde -Leipzig, Berlin, Zrih ve de Viyana'da- eski libe-
ral tarzda geirdii rcncilik yllar masinda Yahudi geleneinin ge
giderek kendisini gsterdi. Buna ramen, nemli hir edebiyat yetenei
hulunan (ve daha sonralar Georg Munk takma adyla yazlar yazan)
Paula Wikler adnda Mnih'li Alman hir renciyle evlendi. Bu"
her'in ilk yaynlarndan hiri, Alnan mistik yazar J a c oh B oc h m c
zerine. hir deneme idi. retmenlerinn en etkilileri arasnda Berlin'-
deki Wilhelm Dilhey ile Georg Sinmel adl filozoflar bulunuyor- .
du. Ancak Buber'in kkeleri, her eye karn, gl ve salarndi.

Her eyden nce, gen renci, Siyonits harekct yoluyla kendi yeri-
ni bulmaa halad. 1901'dc Viyana'daSiyonist bir dergi olan Die
Welt'in ynetmeni oldu. Ancak onun bu grevi, Siyonist hareketin n"
deri Theodor Herzl ile gen Buber arasnda hyk ayrlklar bulun-
. duu iin, uzun srmedi. Bir yldan daha az bir sre wnra, Buber
Berlin'e geti ve orada baz dostlaryla birlikte bir Yahudi yapnevi olan
Jdische Verlag' kurdu. Hans Kohn'un da dedii gibi, bu yaynevi,
yapt yaynlarla, "Orta Avrupa'da Yahudi Ulusal hareketini yarat-
t"5.

Ald
,
Etkiler

Bununla birlikte, ok gemeden Buber'in geliiminde bir haka


belirgin aama ortaya kt. Siyonist hareketin gerek temei olarak Ya-
hudi halknn ruhunu ve kltrn yorumlama ve derinletirmedeki et-
kin abalarnda ifadesini hulan yeni ciddi almalar arasnda, btn
da d?k faaliyetlerden bilinli olarak yz evirdi. Mesleinin iyice

4 lIfartin Buber, Hel1erau (1930), ss. 19 vd.


S Ayn yapt, s. 4.3.
MARTIN BUBER 291

ynelmi gihi grnd Siyonist fikirlerin yaymcs ve yaycs olarak


srdrd kamu yaamndan ekildi. 1904.'tcn 1909'a dek yaklak
be yl srcyle kendisini Hasidist metinleri ve gelenekleri incelemeyc vcr-
di. ok sonralar yazd zere, burada Hasidierin )'ksndc "yetkin
(tam) insan dncesini tandm; ayn zamanda bunu dnyaya bildir-
mekle grevli olduumun da bilincindeydim" diyor6 Hasidist gelenein
ieriini ve B ub c r iin bunun ne anlama geldiini ele alrken grece-
imiz zere, hu, Buber'in ya~amlIldaki ba~lca oluturucu etkidir.

B uh er'in kamu yaamnda-n uzun sre ayr kaldktan sonra ilk


kamu grevinin Ocak 1909'da Prag niversitesinde Barkochba Yahudi
renci Dernei iin verdii Yahudilik hakkndaki konferans olduunu
grmek ilgintir. Oluturulan evreye ekilen renciler arasnda
Frank Kafka da vard. BulJer'in dnceleri ile Kafka'un yapt-
lar arasndaki i ilikiler H son derecede byk kar~tlklar, ~imdiyc
dck yaplandan daha yak1I hir incelemeye deer.
1919'dan 1924'e dek Bubcr, Siyonizmi~l siyas:'ll lklerinin altuda
yatan tinsel ve kltrel gereklikleri gelitirmek i;i kendisinin kurduu
Der Jude dergisini; 1926'dan 1930'a kadar da Joscph Wittig ve Vie-
tor von Weizsacker'le hirlikte, eitli dinlerin ortak sorunlarna y-
nelik Die Kreatl" dergisini ynctti.

Fakat B LI h c r'in. yaamnn en nemli kiisel hulumas 1920'lerin


halarnda oldu. Bu, Ekim i920'den heri Frakfurt-am-l\Iain'deki z-
gr Yaludi Akademisinin bakan olan F ran z R o s c n z w c i g'la ola
buluma idi. Rosenzweig dikkate deer hir dnr, iliklerine dek
Yahudi ve ayn zamanda da bugn "varoluu" felsefe denen akmn
bir ncs idi. Onun byk yapt, Der Stern der Erlsung" (Kurtarc-
lk Yldz) 192I'dc yaymland. Bu yaptn hyk hir hlm Birinei
Dnya Sava srasnda siperlerden gnderilen posta .kartlar zerine
yazlmt. Buher, Rosenzweig'la hirlikte Yahudi Kutsal Kitabn
modern Almancaya cvirmee balad. Bu i, Ros~nzwcig'n 1929'da
zamansz lmne dek srd. Daha sonra B u b e r almaya yalnz
devam etti ve bu almay yaaman son yllarmda tamamlad. al-
mann amac btnyle pratikti: zgr Yahudi Akademisi rencilerine
bildikleri tek dilde kendi geleneklerini tantmakt. Bu, nemli llere
Varan kararl ve srekli bir eitim iindeki ibiriinin merkezi hir para-
syd. Bu aima, htn Alman Yahudileri zerinde YE onlar araclyla
da Filistin'de kurulacak Siyonist devlet hiimi zerinde izini brakt.

6 Mcin W,S zun Chassidis"""s, Werke lll, :I{unich ve Heitlellerg (1963), s. 968.
292 R.G. SMITH-MEHMET DAG

Akaltemk Yaam

Buber 1923'te Frankfurt niversitesinde, Almanya'da, hatta o


srada herhangi hir lkede tek krs olan Yahudi Din ve Ahlak Tarihi
profcslne atand. Bu krs daha sonra Dinler Tarihi'ni de kap.
sayacak biimde geniletildi. 1933'te Naziler tarafndan grevinden
alnd. O gnden 1938'dc dek Almanya'da kald ve Bergstrasse zerin-
deki kk Heppenheim kynde yaamn srdrd; yardm vc cesa-
retlcndirme konusunda yorulmadan Almanya'daki Yahudi yurttala-
rma destek oldu. GrCYden ekilme ve dikkatini younIatrma yllar
meyvesini veriyordu: Onlara Yahudi olarak sk durmalarn retehi-
liy'or ve onlarn ektii acda grevlerinin tarihsel gerekliini tanyahi-
liyordu. 1938'de Kuds bran niversitesinde SosyoIoji profesrl
grevini kahul etmek zere Filistin'e gitti.
O srada 60 yandayd; Sanki yolun sonuna gelmi gibi idi; Galicia-
nn kk kasabalarda zaddiklerin (sddilderin) masallarn dinlemi
olan delikanl, artk Siyon'n bir kesine ekilebilirdi. Gerekte ise,
onun en hyk fikri faaliyet dnemi yeni br:lyordu. Kukusuz, hir
anlamda, savatan sonra yollad bir mektupta bana syledii gibi, yal-
nzca, kafasnda uzun sredir bekleyen eyleri yazya geiriyordu. knci
Dnya Savann dehci ve "nc" savan,I 948 Yahudi hamsz-
lk savann, iddet. ve hayal krklndan gef,'crken, B u b e r titarl
bir yol izledi. Srekli olarak. kendisince genci anlamda ulusuluktal1
farkl, Filistin'de Arap-Yahudi ibirlii kavramn iine alan gerek
Yahudi humani:mi iin sanuken, yonlmak bilmeden, Daltan
(Diaspora) ok eitli geri dn aknlarn, Kutsal Kitap'taki tek ger-
ek ve ortak kaynana yeniden yneltmee alt.
Son zmelemede, B il b e r'in en byk almsnm ne Almanya
ve srail'deki profesrl, hatt ne de insan yaam hakkndaki temel .
fikirlerinin yazl hiimde sunuluunda olduu hakl olarak belirtilenilir.
Onun en byk almas, okul ve niv(rsitelerin, hatf sevdii kendi
yetikin eitimi rgtlerinin tesine tap, bir tek kiinin alanlla giren
eitim trnde idi. ok iyi tand, gnlden baland. ve iddetle
eletirdi i Kierkegaard gihi, kendisi de "o tek kii" iin, kalabalk-
tan, kendi zndliiuden karlp, gven yaamlla sokulmaa hazr
olan insan iin alt, dnd ve ya:zd.
"Tanl'I hcl' eyde grlmeli ve Kendisine her temiz hareketle ula-
lmaldr". Hasidizm retisini Buher hyle zetliyordu? O ayn :a-

7 Ayn yapt, Wcrkc III, s. 962.


MARTIN BUBER 293

manda bu inan la yaad ve uzun yllar onurla dolu bir ya~amdan sonra
bu inanla ld.
Onun yaam hakkndaki bu ksa zeti iki alntyla bitiriyorum.
Birincisi, kendisine Bar dl vermeleri vesilesiyle, 1953'te Frank-
urt'ta Alman Kitap yaynclarnn toplu yelerine verdii sylevden
alnmtr. Buber, bu konumasnda, insann, topyekun savaa neden
olan buhranndan, kendi halkndan boazlanm milyonlarca kiiye,
hirlikte getirdii dehetten ve u anda iinde yaadmz sahte bar-
tan sz etti. nsanlar arasndaki gvenin temel koulu ortadan kaybol-
mutu.' Buher yle dedi:
"Fakat hcl' eye karn inanyorum ki: halklar :tu saatt(' birbirleriyle
diyaloga, gerek diyaloga girebilirler. Gerek hir diyalogda, taraflardan
her biri tekinin karsnda olduu zaman bile, karsndakini var olan
bir bakas olarak dinler, onaylar ve dorular. Ancak b biimde, at-
mann, dnyadan kaldrlamasa bile, insann hakemliine tabi olmas
ve bylece stesinden. gelindii hir noktaya ulatnlmas nmkn-
dr"8.
kinci almt, Buher'le uzun bir gnliik buluma ve denemelerin-
den hirinin ngilizce evirisi zerinde zun bir alnadan sunra alm
olduum notlardan karlmtr. Amerika Birleik Devletlerine geziden
yeni dnmt ve izlenimlerle dolu idi. Bana New York kentinde hir
taksi gezintisiyle ilgili kk bir yky anlatt. Src konukan biri
idi. Aralarmda u karlkl konu.na geti:
Src: Garip hir adamn yazd bir makaleyi okuyordun. Diyor
ki, fkclenmemclisiniz, ayrlklarmz sabrla ve bakasyla bar yolunu
arayarak zmlenelisin.z.
Buher: Ayn dncedeyim .
SrcU: Bunu syleyen 700 yamda, garip bir adamd.
Buher: Byk bir ya.
Siirc: Evet. Ad Francis'di.
Buher: Onu ben de tallIyorum. Onun hakknda sana pek ok yk
anlatabilirim.
Bylece onlar Francis'den sz ettiler ve sonunda Buber grmek
istedii kitap dkkannda indi. Src ayrld. Taksinin ayrlmasndan

8 Gennine Dia/oguc and he PO .sil,iliries of Pe,.ce, Poining he Wy iinde, Collecled Es-


say s (1957), s. 2~8 (eviride deiiklik yaplmtr).
294 R.G. SMITH-MEHMET DAG

uzun bir sre sonra B ub e l' gzlk kutusunu yitirdiini farketti. Henz
bu konuda bir ey yapacak zaman bulamadan, src, elinde gzlk
kutusu ile birlikte, yeniden grnd'. "Tatl ocuk", dedi Buber; btn
insanlarm nnde E,rCbam bir sre Buher'in omuzuna dayad
ve bylece kucc:.klatlar.

2- Dncesi

Martin Buber'in yaptlarn ngilizce tam hir hasks yoktur.


Hatti' 1962-1964 ylllan arasmda yaynlanan 3500 sayfann zerindeki
Werke'nin (Yaptlarn) Almanca basks bil;: tam deildir. zellikle
Buber'in 1925'te Franz Rosenzweig'la birlikte balad ve yaa.
mnm sonlarna doru yalnz bama tamamlad branca Kutsal Ki.
tahm Almancaya evirisi, ayr bir biimde yaynlanmtr. Yllar iinde
yaymlanm olan ngilizce nlishalan, zellik!} 1945'ten itibaren, Birleik
Devletler ~c ngiltere'de bir ok deiik yaymcIlarca baslmt!. Kimi
kez birden fazla eviri bulunmakta, kimi kez de ayn para deiik cilt-
ler iinde grlmektedir. Tam hir bibliyografyaya ok gereksinme var.
dr. Maurice Frcidman"m geni kapsaml incelemesi, Martin Buber,
The Life ofnialoguc, 1955'Je Yermi olduu bibliyografya eldeki en tam
bibliyografyadr. .

Fakat Buher'in Almanca basknm ilk cildine )azm olduu n-o


sz'dt~ de syledii gibi, yazlarmda "tam ve .kendisinin tesine iaret
etmeyen" hir eyanlamnda "yapt" denebilecek fazla bir ey yoktur9.
Bu demektir ki, onun dncesi eylemleriyle Lalantld r, onlarca bi.
imlendirilmi~ ve srasmda onlar biimlendirip, rneklendirmitir. Ay-
nca bu, onun yazlannn birbirine kenetlenmi bir hirlik oluturduu
anlamma gelir. Bu nedenle onlarn hepsinde yer alan yol gsterici bir
yorum yolu bulmak mmkn olsa g~rektir.

,Ancak hunu yapmak kolay deildir. nk B ub er'in dncesinin


somut ifadeeri ok eitli alanlarda, ya da hi deilse genellikle birbi.
rin-:l.en ayr olarak grlen alanlarda, ortaya kmaktadr. Yalnzca en
ak olanlar adlandrmak gerekirse, bu alanlar arasnda sosyoloji, psi.
koloji, eitim, kutsal kitap eetirisi ve teoloji bulunmaktadr. Aneak yine
de ona bir sosyolog, hir eitimci, bir ~sikolog ya da hir teolog demek uy-
gun olmayacaktr; o, btn hunlarn ve daha da fazlasnm bir bileimi.
dir. Ne de "p~ygaDJher", "bilge" ya da "kahin" gibi eski bir betimle-
meyi canlandrmaa al~mak doyurucu olacaktr. nk bu trl
9 IV","c i. s. 7.
MARTIN BUBER 295

,~-. .

deyimler, e~itli dnce disiplinIeri arasnda tarihsel aa~n kendi a-


da ayrmlarmzdan nce gelen vc karlkl etkileimde hulunduu
paralanmam hir diinyaya uygun dcn hir kavrama hirliini gerek-
tir~ektedir. Buher de hu ada ayrmlar, hi deilse, snrl uygun-
luklarna deer vcrdii ve kendi tclerine iaret etmek zere onlarla
i grd lde tanmaktadr. Baka hir deyile, onun dncesi, ge-
mi dnemleri bugnle kartrmann ya da yalnzca eskide yaamann
kal'tdr. Buber ada dnyada youn hir biimde yaamakta ve salt
bu nedenle de hem kendi dnce hem ac
eylem glklerimizden ileriye
dnk bir kar yol gsterehilmektedir.

Btnl inde tnsan

Biraz ekinerek, Buber'in katksnn btn. konusunda uygun hir


betimlemenin, onun insanbilimle (antopoloji ile) ilgili olduu biiminde
yaplabileceini nermeliyim. nk onun merak insan, yalnzca da-
nk ilgileri olan insan deil, ayn zamanda btnlii iindeki - ken-
disine ak olan varlm biitiinliik olana iindeki - insandr. Dn-
cesinin pt'k ok noktalarnda Buber'jn grleriuc dikkate dcer bir
kar gr sunan Prof. John Macmurray, burada muhtemelen n-
gilizcenin olaan kullanmn yanstan hir ayrm yapmaktadr. Gifford
konferanslarnn ikinci cildinde unlar yazmaktadr:
" ...bel1'i kendi gereklii iinde kiisel hir varlk olarak dii-
ndmzde, bir insanbilim aratrmasn balatm obnayz.
nSanbilim bir bilimdir, bilimsel bir aratrma da yalnzca nesnel-
dir; nesnel bir anlatm ise zorunlu olarak kiisel deildir"IO.

Bylece Prof. Macmurray herhangi hir "kiisel olana ili~kin ku.


ramn" hir insanbilim sorunu, deil, bir felsefe sorunu olduunu syle-
yerek szlerini srdrmektedir. Eer Buber'e felsefi insanbilimci adn
verirsek, helki de Macmur'ay'in itirazn karlayabiliriz. Durum ne
olursa olsun, B ub e r'in merak insan, kiisel yaamn kendi ilikiligerek
lii iindeki fiil halidir. te onun bu kapsaml ilgisi, grnte bir ok
alanlarda son derecede deiik ilgilerine egemendir. O, kesinlikle, insan.
bilimle bilimsel ve "yalnzca nesnel" bir aratrma olarak ilgilenmemek-
.tedir. Fakat te yandan herhangi bir "sav" ya da kuramsal durumu da
savunmamaktadr. Bir Tanr ya da alem kuramna dayanarak aratr-
ma alanlarnda nelerin beklcneceini ve nelerin yapllacaJJl nceden
bilen ,bir zmrenin ya da balandklar hedefi n sevilen kiisi (persona

10 J.Macmrray, Persons in Relaion (1961),9.27.


MARTIN BUBER 297

aydnlanmam~ Polanya ve Ukrayna yahuailerinin, en byk, sanat


ve d~nced,eki her bireysel dehadan daha byk, bir ruh ~lgusu, ima-
nyla yaayan hi' toplum meydana getirdiini" yazarz. Nitekim hu
toplumun renci eken ve kk cemaatlar oluturan iindcderi, zad-
dikim (sddikler), yani kutsal ya da ,drst', snavdan gemi, kendilerini
kantlam kiileri vard. B II b er bu cemaatlan Galicia'da tandnda,
bir lde bozulmu~ bulunuyorlard. yine de onlarn nemini kavramay
baard. Hareket olaan dnyadan ilikiyi kesmek, ie ynelik bir ta-
pnma, bireysel zld ya da tinsellik gelitirmek anlamnda mistik deil-
di. Tersine, B ub e r'in kendi s:deriyle, "bu yaamm. zn oluturan
btn bir kiisel inan tutumu, eemaati oluturnaa almaktadr"13.
Bu cemaat, nir man.astr dzeni gihi, dnyadan ekilmi bir tarikat
olmayp, dnyada ve dnya ilc birlikte yaamaktadr. Dnyada ve
dnya ilc birlikteki }m yaam Hasidizmin zdr. "Hasidik retiye
gre, insann, her insann grevi, Tanr iin dnyay ve kendi varln
dorulamak ve hu yolla ikisini de deitirmektir"14.
Baka bil' deyile, bu iman eemaainin dei~ik biimi "hcl' gnn
kutsanmas"ndan ibarettir. Dolaysyla bu hiim, zellik hakmndan,
yeni bir reti biiminde sunulmayp, kesintisiz Yahmli geleneinin so-
mut ve yaayan yorumu olarak belirmektedir. B ub c r'in kendisi d(~,
hemen hemen btn yaam boyunca, gemiten aktarlan ykc,
zerinde almtr: Onun daha "felsefi" olduu iddia cdilt>n, Ben ve
Sen (i and Thou) gibi, yazlan, bile hasidist hareketin imgelerneleri v(~
biimi ilc ykldiir. O nun, yaratc bir ruhun dokmuyla, gdenei
deitirdii olduka kesindir. Fakat onun hu gelenei saptrdn san-
myorum. Onun eserinden iki rnek vereceim. Bunlardan ilki, Has-
dmn (Hasid.lerin) ykleri (Tales of Hasiclim) adl kendisinin yapm~
olduu ana derlemeden alnmtr.

"Rabbi Nahum'un tonmu Skwir.a1 Rabhi Ji7.chak u yky an-


latt: ,Tschernobil'den uzak olmayan kk bir kasabada Sahat sona
ererken, dedemin haz Hasidieri Kralienin Eseort yemeinc katlmak
zerc oturdular. Dindar ve drst insanlard; nefsin vennesi gerekcn
)esaptan konuuyorlard. Bu, Tann'dan korkulan ve alakgnlllk-
lerinin sonucu olarak, onlara, kcndilerinin byk gnah ilemi olduklar
duygusunu verdi; hepsi kendileri i~~inumut olmad ve tck tesellilerinin
byk zaddik (sddik) Rabhi Nahum'un halkasna katlm olmalar

12 Die Chassidisclc Boschaf, Werke III iinde, s. 760.


13 The Origin and Meaning of Hosidi .m (1960), s. 25.
14 The Jrla)' of M"n, Londra (1950), s. 6.
298 R.G. SMITH-MEHMET DAG

olduunda birletiler: Rabbi Nahum, onlar ykseltip, kurtaracaktr.


Yine onlar gecikmeden iiretmenlerine (mridlel'ine) gitmeleri gerekti-
inde hirletiler. Bunun zerine ayaa kalkarak Tsehernobil'e gittiler.
Ayn Sabat gn dedcm evinde oturuyor ve nefsinin vermesi ge-
reken hesab dnyordu. Ona da bu, byk korkusu ve 'alakgnl-
llnn sonucu olarak, byk gnah ilfdii duygusunu verdi; tck
umudu Tanr'ya son derecede b:l Hasidluin kendi halkasna katlm
olmas ve imdi ona byk yarar salayaca noktasnda toplanyordu.
Evinin kapsna gitti ye yanda~larnn yaad yere doru bakt; hir
sre bylece bekledikten sonra, onlarn geldiini grd.
Rabhi ,]izehak yksn yle bitirdi: ,0 anda iki kemer tam bir
embcr yaparcasna IJirleti! "15.

Aka grld zere, hu trden bir yk hizimkindendaha az


paral ve tamamyla daha kiisel bil' aa aittir. O ayn zamanda gele-
neksel ve dzenli bir toplumu -hu durumda dou Avrupa'daki XVIII.
ve XIX. yy. Yahudiliinin henz paralanmam toplumun u- ngren
aydnlatc bir efsanenin izlerini ta~maktadr. Fakat onun gnmzle
ilgisiz olduunu yazmak yanl olaeaktr.

kinci rnek Buher'in kendisine aittir; onun kendi deneyiminden


kaynaklanmaktadr. Bu rnei, o, DiaJogue adn verdiim Zweispracle
adl kk kitapta yazmaktadr. ykye "Bir Dnm" adn vermi~
ve ona nsz olarak burada, bu dnyada yaam, dinsel ve olaan ya-
am olmak zere ikiye aYlrman yanll konusunda bir not eklemi-
tir.

"Olan u idi: 'Dinsel' bir cokunluk sabahndan sonra .Lir


kuluk vakti tanmadm bil' gelW beni ziyaret etti, fakat ruhen
orada deildim. Grmenin dosta olmasn kesinlikle aksatma-
'dm. Ona gnn hu vaktinde beni akl dinlemee hazr bir kehanet
olarak arayp bulma alkanlnda olan btn adalarndan daha
kusurlu olarak davranmadm. Onunla ak ak ve dikkatle konu-
tum -yalnzca sormad sorular kestirmeyi atladm. Uzun 01-
'mayan bil' sre sonra arkadalarndan birinden. -kendisi artk ha-
yatta deildi- bu sorularn temel ieriini rendim; onun rastgele
gelmediini, kaderin kendisini srklediini, laflamak iin deil,
karar iin geldiini rendim. Bana gelmi, hem de bu saatte gel-
miti. Umutsuzluk iinde olduumuz halde, yine de birine bavur-

IS Die Erzahlungen der r:hassidin, Werke III, ss. 209 vd. Kr., Tales ofhe Hassidin. The
Early Masters, s. 172 (kendi evirimi yaptm).
MARTIN BUBER 299

duumuzda ne bekleyebiliriz? Kukusuz, yine de bir anlam bulun-


duunu bize syleten bir bulunu.
O zamandan beri, ayrma, karma, ycelme ve cemeden iba-
ret olan 'dinsC'i braktm; ya da () beni brakt. Kendisinden asla
uzaklatrlmadm gndelik yaamdan baka hibir eye sahip
deilim. Gizem (sr) artk kendisini amyor; kap gitmi ya da ora-
ya, her eyin olduu gibi olduu yere iyice yerlemiti. Her lml
saatin hak ve sorumluluunun doluluundan baka bii: doluluk ta-
nmyorum ..."16..
Burada biz, arnm ve deitirilmi Rasidi gelencin, "hakalaryla
balant kurma (diyalog) olana iinde yaanan her eyin" sunulduu
hir tek dilnyada faaliyet halinde hulunduunu grehiliriz17 Burada
kendisine ait gncel hir deneyimde Buher, rnek biiminde, insann
evrendeki grev ve kaderinin tam bir grntsnn cezheden uzak,
gerek ve somut hir ifadesini ortaya koymu olmaktadr. Onun syle-
yecei kesin anlamyla bundan ibarettir. Nitekim o, bunu ok eitli
biimlerde, farkl modem disiplinleri hem eletirerek hem de aydnla-
tarak ifade etmektedir. Ancak aslnda o, bir tek kavraya sahip bir
insandr. Bunu, insann gerek insanlnn gerek bir iliki iinde ger-
eklemesi biiminde zetleyebiliriz.
Bununla birlikte B ub e r'in kavray gc, hasit bir inandrcla
sahip olmayp, yalnzca ada dnyada yol alr. Grkemli hir muha-
lefetle kar karyadr. Bizim u andaki kendi durumumuz, daha do-
rudan doruya ve daha uygun bir biimde Max Scheler'inki trnden
bir grle hetimlenir. Scheler unlar yazmaktadr:
"nsan bilgisinin baka hibir dneminde, insan, kendisine
kar, hugn olduundan daha kukucu olmamtr. Biz, birbirimiz
hakknda hibir ey bilmeyen hilimsel, felsefi ve tanrhilimsel (teo-
lojik) hir insanbilime sahibiz. Bu nedenle artk ak ve tutarl bir
insan dncesine sahip deiliz. nsan aratrmakla uraan zel
bilimlerin giderek oalmas, kendi insan anlaymz aydnlat-
maktan ok daha fazla kark ve karanlk hir hale sokmutur"18.

Bu hulank durumda Buber'in kavray devrimeidir. Bu kavray,


uzlamlar aar ve ada dncedeki olaan ayrm izgilerini ortadan
kaldrr. Seslerin amzdaki karmaklna bir yenilik getirir. Bu,

16 Belveen Man and Man, ss. 31 v.d.


17 Ayn yap, s. 32.
18 Max Srheler, Die Sellung des Mensehen im Kosmos (1928), s. 13.
300 R.G. SMITH-MEHMET DAG

bir ok kii iin kavranmas g olan, bakalar iin ise kendilerinin her
zaman bulank bir biimde algladklar bir gerekliin aydnln ta-
yan bir yeniliktir. Kendi deneyimime gre, her iki trden insanlar da
bana tepkilerinden sz etmilerdir: Bu tepkilerden biri, Buber'in g-
rlerinin yalnzca gizemli bir havas olduu, tek ise bu grlerin bir
vahiy niteliinde olduudur.

Ben ve Sen

Bu yeniliin kesinkes ne olduu sorusuna en iyi bir biimde Bu-


ber'in en nl ana yapt "Ben ve Sen"in nasl karland gz nne
alnarak yaklalcbilir. Bu ksa kitabn dikkate deer etkisi, farkl bir
ok alanlaragirmesi ve ayn zamanda bir ka zl ifadeye indirgenmi
olmas, Buber'in yeniliininin gnmz iin ortaya att soranun bir
belirtisidir. Bu kitap ilk kez Almanca olarak 1923'tc; ngilizce olarak
ise 1937'de benim evirim yaynland. Almanca olarak onun etkisi,Nazi
ynetimi srasnda bu etkinin karanlkta kald dne n hesaba katlsa
bile, nemli olmutur. Buber'in dncelerinin Hristiyanhkla ilikisini
ele aldmzda greceimiz zere, bu yeni g:ler hem dikkate deer
bi: kabul g:m hem de deiime u:amtr. ngilizce olarak ta, ay
biimde, bir kuaklk bi: dnem sresince, bu kitaptaki grlerin vc-
rimli tabiat giderek daha ok takdir edilmitir.

Buber'i ilgilendiren husus, insann kendisini bir ok ilikiler ola-


na iinde bulduu bir tek dnyadaki btn durumudur. Bu ilikiler
ylesine karmakt: ki, Buber'in kendi ifadelerinin bile daha sonraki
yazlarnda aklanmas gerekm.itir. Buna karn, yine de, bence Ben
ve Sen'de gerek bir aama sz konusudur. Bu, olumsuz bir biimde
Deseartes'le balayan felsefi bilgi kuramnn kukuyla karlanmas,
olumlu bir biimde ise yeni bir bilgi ku:amnn ince, iirsel ve kaypak
ifadelerle deyimlendirilmesi olarak nitelendirilebilir. Buna, B u b e l'
"buluma" (begegnung) adn vermektedir. Kendisinde gerek yaamn
doduu bu buluma, insanla insan arasndaki yaamla snrl deildir.
Buber, bu yaama ileten kapnn bulunduunu sylyor: Birincisi
tabiatla birlikte yaam; ikincisi teki insanlarla birlikte yaam; n-
cs ise "ruhani varlklar"la birlikte yaamdrl9 Bu yollardan her bi-
rinde Sen bulunabilir, ve ancak bu anda (Sen'in bulunduu anda) ger-

19 "Cei,'ige We.enheien"; Buber bundan, 6 Aralk 1957 tarihli bir mcktubunda hanu bil-
dirdi; ;.;zere, "olgsal biimlerdeki ruhu" anlamaktadr. Bu, Enatun'un ideleriyle ayn ey de-
ildir; Buber bu ideleri dorudan doruya bilmediimizi sylemektcdir. (i and Thou'nn Ek'i,
yeniden gzden gcirilmi 2. hask (1958), s. 129).
. MAR TN BUBER 301

ek yaam sz konusu olabilir. Bub cr, bu gerek yaam iliki biiminde


deyimlendirir: "Balangta iliki vardr"20 Sen, yani bakas arachbr]
iledir ki, insan ilk kez kendisi, bir "ben" olur. Bu ilk zmlemeye da-
yanarak B ub e r, ilikili varln farkl bir ok tarzlarn, szgelii, o-
cuun annesiyle ilikisini, sanat yaptlaryla bulumay, hayvanlarla
ve aalar gibi "cansz" nesnelerle olan ilikiyi ve insanlar iin st bi-
linli glerle olan ilikiyi, belirler. Ne alt bilin ne de st bilin iliki
ta:z, pateistik bir deeyin olarak anlalmaldr. B ub er, btn ki-
tabna zl bir sunu olarak Goethe'nin u szn aktarr:
Bylece, bekleyerek, hedefi senden edindim:
Her ede Tanr'nn bulunuunu.
Bu, en iyi bir biimde, panteizm diye deil, panenteizm diye nite-
lendirilebilir. Panenteizne gre, hcl' ey Tanr olmayp, Tanr her eyde
bulunabilir. Alt bilin deneyimi, ok daha az bir biimde ruhulukla
denk saylabilir. B ub e r, szgelii, aala olan iliki biimini anlat-
mnda, szn yle sonulanarr: "Hibir nefsle ya da aa perisiyle
deil, aacn kendisiyle buluurum"21.
Fakat bu ilk ve belirleyici yaptta bile iliki yaannn ana kaps,
bizim yaammzn teki insanlarla olan ilikisidir. Miss Helen W 0-
dehouse'n Ben ve Scn'in retisini tartrken ynelttii hakl bir ele-
tiri beni, 1973'deki nszmde son derecede basit olarak kiiler dnya-
syla, nesneler dnyasn ayrdetmee yneltti?2. B ub er'in Ben ve Sen'de
helirttii zere, dnyann ift ynllnn, insanlarla olan iliki ile
nesnelerle olan balant arasndaki basit hir ayrm olmad doru ol-
duu gibi, Ben ve Sen'de bile, ana buluma kaplarnn, kendi yaamm-
zn baka insanlarIa olan ilikisi olduu da dorudur. Fakat eSas olan,
bu yaama giden yol deil; daina bu yaamn kendisidir:
"Biimin (suretin) suskun sorusu, insann sevecen konumas,
yarat dilsiz aklamas, hep, Sz'n varlna ileten kaplardr.
Fakat tam ve btnyle bulumann olaca anda, bu kaplar ger-
ek yaamn tek kaps halinde birleir ve sen artk hangisinden
girdiini kestiremezsin "23.
Burada aka grlen yenilik, o halde, ilkin, Buber'in insann
btn durumunun bilincinde olmasdr. kinci ola:ak, Buher, insann

20 1 and Thou, s. 18.


21 Ayn }'apll, S. 8.
22 Bkz., Philosophy, xx (1945), ss. 17-30.
23 1 and Tho, s. 102.
302 R.G. SMITH-MEHMET DAG

kendisi asndan bu btnln biitnyle ilgilenildiinin de bilincin-


dedir. Onun bylesine titizlik ve beceri le zmledii ilikiler, btny-
le faaliyet halinde iken, insan yalnzca bilen kii (sje), kullanan,
istismar eden ya da deneyim geiren fail, dolaysyla blnm bir birey
olarak ilgilendirmeyen ilikilerdir. Bilen kii, istismarc ya da propagan-
dacnn yahut ta heyecanlardan holanan birinin -hatta haka bir in-
sann- deneyimi, kesinlikle insan varlndaki bir ana gedir. Fakat
bu, asla btnyle bulunmayan, ierisinde nesnelerin birbiriyle ilikili
olduu dnya olan O'nun (nesnenin) dnyasdr; bu her zaman gemite
vuku bulur. Biz, kesinlikle, Ben-Sen dnyas ile Ben-O (nesne) dnyas
arasndaki ayrm, ierisinde hareket edebilt'cei iki dnya arasndaki
kesin ayrm haline sokmaya kar uyank olmalyz. ki ynl olan bir
tek dnya bulunmaktadr; fakat bu iki ynllk, bir yandan, szgelii,
O'nun (nesne~in) dnyasndaki bilim adamna, bir yandan da, szgelii,
Sen'in dnyasndaki ozana zg olarak grlemez. Bu iki ynllk daha
ok btn alem, her kii, her insan faaliyetinde bulunur. Eer Buber'in
bu kitapta (baln da iaret ettii zere) vurgulad husus, hizi, insan
varlnn kiisel tabiatn btn ifadeleriyle tanmaa armak ise,
ayn ekilde, insan dzenli bir toplumda ya~ayacak olduu takdirde,
O'nun (nesnenin) dnyasnn gerekli olduu da dorudur. Ayrca, "bi-
zim kaderimizin yceltilmi melankolisi"24 her Sen'in bir O (nesne)
olmasnn zorunluluudur. nsann durumunun bulankl Ben ve Sen'in

. Blmnn sonunda u szlerle zetlenir:


yalnz u anda yaamak mmkn deildir. Eer bu a hz-
la ve tamamyla egemen klmak iin nlenler alnmasayd, yaam
btnyle tkenmi olurdu. Fakat yalnz gemite yaamak mm-
kndr, gerekten de ancak gemite yaam dzenlenebilir. Biz,
her an yaayarak ve kullanarak doldurmalyz; ancak o zaman o,
yanmaz olur. .
Do;ruluun btn ciddiyeti iinde una kulak ver: O (nesne)
olmadan insan yaayamaz. Fakat yalnz O'nunla (nesneyle) yaa-
yan kimse insan deildir25

nsann btn yaamn kendisinde tehlikeye att Ben-Sen ili-


kisi, garip bir biimde hem ierici (inclusive) hem de dlayc (exclusive)
olarak nitelendirilir. Bu iliki, kiide evreni ve evrende de kiiyi iermesi
bakmndan, iericidir:

24 Ayn yap, s. 16.


25 Ayn yap, eo 34.
MARTIN BUBER 303

"Muhakkak ki, alem, tpk benim onda bir eyolarak bulun-


mam gibi, bende bir suret olarak bulunmaktadr. Fakat o, ayn ne-
denle, tpk benim onda olmamam gihi, bende deildir. Alem ve
ben karlkl olarak iie, birhirimizdeyiz. O'nun (nesnenin) duru-
munda ikin olan dncedeki bu eliki, onunla iliki dayanmas
iinde smsk balamak iin beni dnyadan kurtaran Sen'in duru-
munda zmlenir"26. Fakat o, ayn zamanda dlamaktadr da:
"Alemdeki bir varlk ya da yaamla olan her gerek iliki d-
laycdr. Onun Sen'i zgrdr, ileriye doru gider, tektir ve seninle
kar karyadr. Gkleri doldurur. Bu, baka hibir ey yok demek
deildir; btn bakalar onun nda yaar"27.
Buber'in bu iliki olgusunu anlatmnda bir baka nokta daha gz
nnc alnmaldr. Bu, bakasyla, herhangi bir bakasyla bulumada,
bandan beri, sz konusu olan eyin -yani mutlak Bakas, ncesiz Sen,
Tanr ile bulumann- gereklemesi kadar ileri bir adm deildir. Bu
husus, Ben ve Sen' deki ok sayda eitli metinlerden alntlarla rnek-
lendirilebilir. Gerekten de bu husus, Buber'in hemen hemen hcr yap-
tnda ortaya kmaktadr, nk, kendisinin de dedii gibi, bu kitapta
ve yazm olduu hemen hemen btn kitaplarda "Tanr ile konu-
mak"tan sz etmek zorunluluunu duyar2S. Bylece, Ben ve Sen'deki
aklamann daha ilk aamalarnda unlar okumaktayz:
"Her alanda, kcndi biiminde, bizde mevcut her var olu
sreci saycsinde ncesiz Sen'in snrna doru bakarz; her birinde
biz, ncesiz Sen'den gelen bir soluun bilincindeyiz; her bTinde hiz,
ncesiz Sen'e sesleniriz"29.
Fakat bu "ncesiz Sen", haliyle, fiili iliki alnna sokulmu bir faz-
. lalk olarak grlemez. Tanr, ne ayrlm bir Tanr'dr, ne de bir ayrlk
Tanr'sdr. Bu durumda;

"Tanr ile olan ilikide koulsuz dlayelkla koulsuz ierici-


lik birdir. Mutlak ilikiye giren kimse artk tek bana olan hibir
eyle, ne nesnelerle ne varlklada, ne yeryz ile ne de gkle ilgili
deildir; fakat her ey bir tek ilikide biraraya gelmitir. nk
yaln ilikiye adm atmak her eyi gzard etmek olmayp her eyi
Sen'de grmektir, alemi reddetmek olmayp, onu gerek temeline

26 Ayn , ap, a. 93.


27 Ayn ,'ap,t, s, 78
28 Ayr yapt, 8. 136,
29 Ayn yapt, '0 6.
304 R.G. SMITH-MEHMET DAG

yerletirmektir. Alemden teye bakmak ya da ona dikkatle bakmak,


insann Tanr'ya ulamasna yardmc olmaz; onda alemi gren
kimse onun huzurunda durur"30. .

Bu szlerde biz, kk apta, B ub c r'in taknd belli bir tutumu


grebiliriz; o, daha sonralar bu tutumdan hareketle Kierkegaard'n,
"bir tck kii" grne, temelde evreni atlayarak, meru olmayan bir
Tanr'ya ulama giriimini ierdii biiminde kkl nir eletiri gelitir-
mektedir3!. Bununla birlikte daha sonra biz, B u b e r'in bir btn olarak
Hristiyanln retisi konusundaki gryle ilgili bir soru sormak zo-
runda kalacaz.

Bu arada biz, Ben ve Sen'deki grn, bu yaptn 1957'de eklenen


son notunda yer alan gereki ifadesiyle zetleyebiliriz:
"Tanr'nn insanla konumas, her birimizin yaamnda olan
eylere; zgemiscI ve tarihsel, evremizdeki alemde olan her eye
nfuz eder ve onu ben ve sen iin bir ders, bir bildiri, bir istem ha-
line koyar"32,

Bu trden ifadelerin bizi, baka varlklar hakkndaki deneyim-


lerimiz zerine bir kutsallk rts ekmee armad hususunu pek
fazla vurgulamaya gerek yoktur. Bu noktay kavramak. . yalnzca ,.,.. onun
hakknda bilgi edinmcyip, onu itenlikle benimsemek, belki de ngiliz
okudar iin, sesleni biimi olarak hala ikinci tekil ahs koruyan dil-
lerde dnenler iin olduundan, daha gtr. Nitekim, baz kukula:la
da olsa, bana kanlmaz grnd iin, kitabn baln ngilizceye
sz konusu biimde evirdim. "Sen" (Tlou), pek seyrek olarak yalnzca
tapnmalarda kullanlarak varln srdrd iin, bu durum onu
kutsallk la ilikili grme tehlikesini aurmaktadr33, Ancak, B ub er'in
btn dncesinde, ikin ve akn (tebihi ve tenzihi) olmak zere, a-
knn (&enzihinin) bir bakma doal ya da ikin (tebihi) dzen zerine
yerletirilmi bir eyolarak anlald, ikili bir varlk dzeni gren bir
metafizie dnme nerisi bulunmamaktadr. kin ve akn, btn ola-
rak, Bnber'in grn anlamada aldatc kategorilerdir. Ya da, en
azndan, onlar, gndelik ilikileri ierisinde, Buber'in burada ifadeye
alt birliinarln nadiren tayabilecek gtedir. Onun ifadeye
. alt hu hirlik, alem, insan ve Tanr'nn birlii olduu halde, mistik

30 Ayn yapl, .8. 78 vd ..


31 Bkz., The Quesion ro he Single One, Bewee Man and Ma inde, 8S. 60 vd ..
32 i and Thou. s. 136.
33 Son zamanlarda, Homan Katolik Kilisesi gibi, ileri dnk disel cemaatlerde, tapn-
mada, ikinci oul ahs sz'i kuanma eilimi dikkatimi ekmektedir.
MARTIN BUBER 305

bir birlenme deildir; katlmann ta kendisidir. B ub er yle yazmak-


tadr: "Kukusuz, Tanr, hem btnyle Bakasdr; hem de btnyle
Ayn olan, btnyle Bulunandr"34.
Bu ikili bakalk ve bulunuun anlam, daha fazlaincelemeyi ge-
rektirmektedir, ve buhusus, en iyi biimde Buher'in son yazlarndan
bazlarnda yer alan daha ak bir crevede verilmektedir. imdilik
biz burada yalnzca onun ilikiyi anlaynn, ancak her Ben-Sen ili-
kisinde bizim ayn anda Yz'n huzuruna, ya da daha uzlamh olmakla
birIikte, hi te apak olmayan bir dille "Tanr ile kar karya", geti-
rildiimizi taumakla tamamlandn belirtebiliriz.

Bu nokta, hi kukusuz, Buber'in grnn en nemli noktasdr.


Bu, son zmlemede, bir iman sorunudur. Bir keresinde ona bu ko-
nuda bir soru sorduumu aumsyorum. yle bir ey sylemitim:
"ncesiz Sen"i her ilikili olayda yer alan hir eyolarak nasl anla-
laca husus u bence ak deildir. Bu nasl kantlanabilir? "Kantlana-
bilir mi?" diye yantlad. "Sen bunun byle olduunu biliyorsun".
imdi, uzun sre sonra anlyorum ki, szn ettii bu bilme, gven dolu,
inanan bir bilme idi. Bu trden gven, kabul edilebilir, hatta nihai an-
lam tayan bir eyolarak onaylanabilir, fakat kantlanamaz.

nsanla nsan Arasnda

Bu arada, btn bu iman sorununun ifadesinde yer alan glkler


ne olursa olsun, (biz, ayrca, "Tanr'ya ancak uygun bir biimde sesleni-
lebilir , ifade edilemeZ" derken35, B u b e r'in, gerekte her trl dorudan
doruya aklama olanan ortadan kaldrdn anm~ayabiliriz), onun
dncelerinin ana kaynann, hi ekinmeden ya da her trI ak-
lkla, yahut ta "diyalog" adn verdii eyde iki ya da daha ok insann
bulumas olduu aktr. 1925 ile 1938 yllar arasnda eitli zamanlar-
da yazlm olan sonraki yazlarnn dorlemesi iin B u b er, kendi~i, ba-
na, nsanla nsan Arasnda (Between Man and Man) baln nermi36,
ve ngilizce baskya yazd nsz'-de sz konusu ciltte yer alan 5 yap-
tn he1,sinin, "kk kitab Ben ve Sen'le birIikte, bu kitapta, gn-
mzn gereksinmelerine zel bir dikkat gstererek, sylenenleri tamam-
layc ve uygulayc yazlar olarak" doduunu yazmtr.

34 1 "ml Thou, s. 7'l.


3S Ayn yapt, s. 81.
36 Londra 1947.
306 R.G. SMITH.MEHMET DAG

"Gnmzn gereksinmeleri" gerekte belli lde basit bir dille


aklamay gerektirmektedir. Ben ve Sen'in yksek dzeyi gz nne
alnnca, Buber'in daha sonraki btn yazlarn bir tr indirgeme ola-
rak grmek gerekir. Fakat bu yazlar sorunun en ak olduu noktada
tehdit altndaki Ben ve Scn dnyas zerinde dncenin younlatrl-
mas; bak9 bir deyile dnceyi insan sorunu zerinde younlat--
may talep eden yazlar olarak daha iyi betimlenebilir. O'nun (nesnenin)
dnyas -rgtlenme, nesnellik ve ntsneler dnyas, ve nsanlar ve nes-
neler dnyasna indirgenmi Sen'in dnyas- hala kesinlikle bir gerek.
lik olarak grlr. Fakat artk bu .sz konusu dnya, daha byk bie
deneyim tutkusuyla, baarsnda ve gerek insar; yaamn tehdit edi.
inde ylesine muzaffer ve ylesine retken olarak grlmektedir ki,
onun insanlar arasndaki gerek yaam bastrma, hatta yoketme g.
cnden giderek daha ok sz edilmektedir.

Buber'in 1938'de Nazi Almanya'sndan ayrlna dek giden yl-


larn deneyimi, o srada sylenmesi gereken eyleri, kanlmaz olarak,
aka belirlemitir. Dolaysyla biz, Ben ve Sen alannn bile, hala ince
ve ok saydaki olanaklar iinde baka insanlarla olan ilikinin ok
tesine uzand37 grlse de, yine de ncelikle insan alanyla ilgili oldu-
unu grmekteyiz. Bu, gerekten de daima en n pli'inda yel' ald halde,
artk, zellikle siyasal alanda, O'nun (nesnenin) dnyasndan ynelen
tehdit daha acil bir durum aldka daha aklkla ele alnmtr. Hatta
zmlemenin, henz, en bata diyalogun tabiatyla ve karlatrma
amacyla rtl monologdan baka bir cy olmayan yanl ya da sahte
diyalog biimleriyle ilgili olduu arpc deneme, Diyalog'un yazl ka-
dar erken bil' tarihte, Bubel' "yzsZ diyalog imgelerinin yeralt dn-
yasndan" sz etmektedir38 Gerek diyalog ender bir duruma gelmitir.
Gerek diyalogda deneyimi edinilen varln karlkl oluu, "ba-
kasna doru yneli", kesin bil' biimde yalnzca duygusal ya da z-
nelci bir dnceyle kar karya konur. Daha dorusu o, "kendisinde
szn iitildi i ve pepeleyerek yant vermee cesaret edildii somut-
lukla kesintisiz, aralksz direnmenin bir birlii" olarak grlr39 Yine

37Szgelii, Between Man and Man iinde yer alan Dia/ogue, s. 27'de. Burada biz hala
"O'nun (nesnenin), bilincine sahip olduum insl\n olmasnn hibir biimde gerekmediini"
iitmekteyiz. "O,bir hayvan, bir bitki, bir ta olabilir. Hibir tr grnt ya da olay, zaman
zaman bana hir eyin sylenmesini salayan nesneler dizisinden temelde ayn tutulmu deildir.
Hibir ey Sz',in klf olmay reddedemez. Diyalog olanann snrlan hilincin snrlandr".
38 Be/ween Man and M,m, s. 38.
39 Ayn yapt, s. 44.
MARTIN BUBER 307

bir katlma olan, ve gerek cemaatin temeli ve kayna olan, bu birlii,


Buber, Nazi Almanya'snda gzleri nnde canl rneine sahip ol-
duu, amzn topluluklaryla karlatrr:
"Topluluk birbirine kenetlenme deil, biraraya ylmadr; yalnz.
ca ilerleyen adm tututuracak kadar ok insandan insana olan yaamla
birlikte, ortaklaa silahlanm ve donanm bireylerin biraraya toplan-
masdr. Fakat cemaat, (u ana dek btn bildiimiz) gelien cemaat,
artk pck ok kiinin yanyana deil, birbirleriyle hirliktc olan varl-
dr ... Cemaat, cemaatin olduu yerdedir. Topluluk, kiisel varln d-
zenli bir eriyiine; cemaat isc, onun artna ve birhirine ynelik olarak
yaanan hayatta dorulanmasna dayanr. Topluluk iin olan hugnk
coku, cemaatin ilesinden ve kiiyi kutsamasndan bir ka, diinyanm
kalbindeki, benin tehlikeye atlmasn gerektiren hayati diyalojikten
bir katr"40.
Kesinlikle belirtmek gcrekirse, bu trden bir zmlemede sahip
olduumuz ey, yalnzca, (totaliter lkelerle snrl olmayan) siyasal
derneklerdeki gidiin eletirisi deil, ayn zamanda bir ok insan dernek-
lerinde Ben-Sen ilikisine uzanmadaki baarszlm ve uzanma girii-
minin eletirisidir. Szgelii, insanlar "beden iileri" durumuna indirge-
yen endstri bu eletiridcn kmtulmu deildir. nk Ben-Sen ilikisin-
den yoksundur, bunun 80nucu olarak bu ilikiden kaynaklanan "asl
Biz" de bulunmamaktadr. Gerck cemaati var eden "hayati diyalo-
- jik"tir. Cemaat, topluluktan farkl olarak, yeleri arasnda sorumlulu-
a, Buber'in, "Ben-Sen ilikisinin kcsin koulu olan ayn ontik drst-
lk" adn verdii eye dayanan bir ilikiyi gerektirir41 Buber'in bu-
rada betimlemeye alt ey, bu trden zmreleri n enerjileri ve d
etkilerden ok, i yapsdr. Yrrlkteki sosyolojik kategoriler, onun
grne gre, izleyicinin bak asmdan faaliyet gsterdii iin, bu
toplum ontolojisini kavramaktan ya da sergilemekten uzaktr. Ayn
biimde unu da ekleyebiliriz ki, Buber'in gerekten cemaate ulama
yolundaki btn zleminde dinsel cemaatlerin temelli bir eletirisi yer
almaktadr. Buber, gerek yaamn, rgtl dinlerde, gerek dua ken-
dilerinde yaamaya devam ettike, varlm srdrdn kabul eder.
"Dinlerin bozulmas, onlardaki duann bozulmas anlamma gelir"42.
"nsan kendi suretlerini Tanr'dan kaldrmad takdirde, Tanr onun
8uretlerine yakndr"4'3. "Sz'n zlmesi"44, kurulu dinsel cemaatler
iin srekli bir tehdittir.
40 Ayn yap, s. SI.
41 Ayn yap, 8. 213 vd ..
42 1 and Thou, 8. LLS.
43 Ayn yapt, s. ll9.
44 Aj'm yap!, ayn yer.
30B RoG. SMITH-MEHMET DAG

o halde bu ilk yaptlarda, eitli biimlerde, genelde benimsenen top'


lum ve cemaat grlerinin kapal, fakat keskin bir eletirisi yer al.
maktadr. Sonraki yazlarnda ise Buber, gerek cemaat iin zorunlu
ve mmkn grd eyin daha ak ve daha olumlu bir tespitine doru
ynelmektedir. "tnsan Nedir?" (What is Man?) adl tannm felsefi de.
nemesi, tartmay ileriye doru, daha geleneksel anlamda, felsefi ant.
ropoloji alanma kaydrmaktadr. Bu deneme 1938'de bran niversi-
tesinde Sosyal Felsefe Profesr olarak verdii al derslerine dayan.
drlmt. Bu denemc, onun yeni giritii faaliyet deiikliine paralel
olarak bir biem deiikliini ortaya koymaktadr. Bu almada zel
zmlerneye ve eletiriye tabi tutulan ikiz konu, bireycilikle ortak
mlkiyetiliktir. Her iki tutum da ayn temel insani kouldan kaynak-
lanr. Bunu, Bber, "muhtemelen daha nce ayn lde hi var olma.
m var olusal bir yalnzlk yapsnda son balan kozmik ve sosyal va.
tanszln birlii, evrcn ve yaam rknts" biiminde zetler. "Kii
kendisini -tpk istenmeyen bir ocuk gibi- hem tabiatm akta brak-
o t bir insan olarak, hem de dadaal bir insan dnyasnn ortasmda
tek hana braklm hir kii olarak hisseder. Ruhun, bu yeni ve rkn..
t verici durumun bilincine kar ilk tepkisi ada bireycilik, ikincisi
ise ada ortak mlkiyetiliktir"45.

Yaamn bu her iki koulunda insann sonu olarak ortaya kan


yalnzlna, B u b er'in grne gre, yararl olabilecek yalnzca bir
tek yant vardr ki, o da hireyin cinsdalar ile bulumas~nda odaklan.
maktadr.

"Bireyancak bakasnm btn bakalnda insan olarak


bilip, oradan bakasna getiinde, kesin ve biim deitirici bir
bulunada yalnzlndan kurtulmu olur"4( o

te bu, hireyeilie ve ortak miilkiyetilie gerek bir "nc se.


enek"tir; ada insann yalnzca kendi kendisiyle ilikili olduu te.
meldeki yalnzlnn Sartre'in sk sk aktarlan deyiindeki gibi, "ce-
hennemin baka insanlar olduu" biimindeki yalnzln stesinden
gelinmesidir.

Fakat B u b e i' iin "insan varlnn temel olgusu insann insanla


birlikte" bulunmasdr47 Daha nceki yaptnda Buber, bunu eitli
biimlerde vurgulamtr. Haliyle, onu kuatan yanllklar, duygusallk-
45 Beltoecn !lfan antl NIaTl, So 241.
46 Ayn yapt, So 2430
47 Ayn yapt, so 244.
MARTIN BUBER 309

lar ve keyfi saptrmalar kesip atmtr. Bir bakma denebilir ki, Ben
ve Sen'de insann, gizemli, fakat aklanamaz bir ilikililik hirlii biimin-
de izilmi hir tablosuyla karlamaktayz. Gerek yaam bakalaryla
birlikte ulan yaamdr. Artk Buber biL gizemli gereklie, ontolojik
stat diye betimlenebilecek bir stat vermee almaktadr.
Onun daha nce sylediklerine herhangi bir ey eklediiui sanmyo-
rum. Fakat o, bunu artk farkl bil' biimde sylemektedir. zellikle buna
imdi zerinde duracamz iki denemede de girimektedir.

nsanlararas

Bu iki deueme, "Uzaklk ve Iliki" (Distance and Relation)48 ile


"nsanlararasnn geleri" (Elements of Interhuman)49 dir. Buher
burada sosyal olgularla karakteristik bakmdan insan alan arasllda bir
ayrm nermektedir.
Daha nee -hatta, hemen hemen elli yl uce, Berlin'de Jdil'lche
Verlag'n yaymcln yapt srada- insanlar arasnda uzanan ger-
eklii gstermek zere "zwischenmeschlich" (insanlar arasnda ya da
isanlararas) szcn bulmutu; o srada bunu sosyo-psikolojik hir
sorun olarak gryorduSO imdi ise "usaulararasun geleri"nde n-
ecki yargsnn yanl olduunu aka kabul etmektedir. Artk o, bir
yandau btn sosyolojik ve psikolojik kategorileri ve bu teki "insan-
. lararas" kategorisini ayrdetmeyi arzulamaktadr.
Bu "arasndalk" (betweenness) kategorisinden neyi anlamaktadr,
ya da insaular arasnda ne "olmaktadr"? Bu, kaypak bir kategoridir
ve Buber, onun yakndan biliniinin, kendine zg tabiatnn neredeyse
bizden kamasna neden olduunu dnmektedir. Tipik bir zmre ili-
kisinde "h ir ye ile teki arasnda bulunma ilikisi" sz konusu deil-
dirs. Kural koyucu (uormative) ge bi' kez daha topluluun gcdr.
Kiisel ge ise genelde bastrlmtr .

.18 lkin Hihbert Journal, xlx (1951)'de yaylnd, Ps)'chiary. XX, s. 2 (Mays 1957)'de
ve The Knowledge of Man (1965)'de yeniden basld.
49 lkin Psychiatry, xx s. 2 (Mays 1957)'de yaynland ve The KnowledKe of Man'de de
yeniden hasll.
50 Bkz., Buber'in ynettii Die Gesellschaft balm layun bir dizinin i. cildini oluturan
Sombart'n Das Proletar;a'a yazd nsz, Frankfurt-arn-Main. Bu nsz, Ham Kohn'un ok
deerli bir almas olan Nlartin Buber, Sein Werk und seine Zei. Ein Versucl !er Rcligiun und
Politik, Hegner, Hellerau (1930), ss. 311-13'de yeniden baslmt.r.
51 The Knowledge of M, n, s. 73 (kendi e\'irimi yeniden dzenledin).
310 R.G. SMITH-M~MET DA

Fakat "insanlararasnn" ya~am iin nemli olan, kesinlikle ite


bu kiisel gedir. ncmli o.lan, "iki insandan her biri iin tekinin bir
bakas larak olumas, herbirinin tekinden lab erdar olmas ve bylece
nu kendi nesnesi o.larak deil, yaayan bir o.layda ei ve rta larak
grp, kullanmas biiminde nunla ilikili olmasdr ... "52. Bu yaayan
lay, baka~;nn gzlemlenmesi ve nesnelletirilmesiyle ayn lmayp,
btn byle,i nesnelletirmlere bir engeldir.
Eer smiylg, almasnn gerekte insan ilikileriyle ilgili lduu
ve bir insan, tekini scak bir yaknlkla alglamasn inceleme alannn
dnda tutmad biiminde bir itirazda bulunursa, Buber, ilkin, scak
bir yaknln (sympathy) k tesine giden, hatta kendisine hibir duy-
gu elik etmeksizin, vuku bulabilecek o.lan bir eyden 3Z ettiini, ve ikin-
ci o.larak ta, "iliki" szcnde bir kapallk bulunduunu syleyerek
yant verir. tliki artk B u b e r iin grkemli bir anlam arl kazan-
mtr. O, iteki arkadalk ilikisi ya da ie gelmeyen arkada n anm-
sanmas gibi, yalnzca psikljik bir olay da deildir. Tersin.e, "insan-
lararas" bir kimsenin gerekte tekiyle karlat bir alandr, ve yal-
nzca psiklojik bir deneyim lmayan bu karlamada, diyalga katlan
iki kiinin "hirlikte yaadklar" bir gerekliktil'. Kendiliindenlik bu
alann bir belirtisidir, her trl "sahtelik" ya da "benzetlik onun iin
tehlikelidir. Diyebiliriz ki, burada druluk, insanlarn "kendilerini ba-
kalarna lduklar gibi bildirmeleri" bakmndan, cismani bir g elde
eder53 Bu 1l{,denle Buber'in insanlar arasnda "driistlk" dedii ey
o.rada mmkndr. Gerekten de bu, bizimki gibi genellikle insanlarn
kendilerinden baka hi kimseyle drst bir ilikiye sahip lamayacak-
larnn yaygn larak dnldr~ bir dnemde zellikle arzulanan bil'
eydir. Dlaysyla bu gerek d'yalo.gda ya da ko.numada, bakas gcr-
ekte lduu gibi kabnl edilir ve bylece bir yaratk o.larak drulanm
lur.

Bu gere:, bilinlilik, gerek huluma ve tam do.rulama durumunda


bakasnn kendisinde gerekten mevcut olduu bir gven taml var-
dr. Bu durunnn herhangi bir biimde so.syoljik, psikoljik ya da bilin-
sel nesnel bir kategoriye indirgenmesi, o,nun, insanlar gerek yaamn
gstercn, o.ntik statsne hakkn veremez.

Bir insann, grn bakalarna zrla kabul ettirmee alt


pro.paganda ilc retmenin, rencide bulunan rtaya karmaa a-

52 Ayn y.pll, 5. 74.


53 Ay'" )'apl, i. ?7.
MARTIN BUBER 31l

lt eitim hizmeti arasndaki kartlk sayesinde Buber, bu, ger-


,ekten bakasnn yaamna girmekten anlad eyin genelde uygulana-
bilirliini aklamaktadr. nsann gerek varl o halde, zorlamakszn
karlkl olutan ibarettir. "O, insanlar arasnda kendisini aan bir i-
levdir, insann ben olarak gelimesi iin yaplan yardmdr, yaratlna
uygun olarak insanln kendi kendisini gerekletirmesi iin birbirine
verdii insanlararasn doruuna ulatran destektir"S4.

Psikolog Carl Rogers'la olan bir konumasnda Bubr, bir de-


fsmda, "Ben bireylere karym, kiilerin yanmdaym" demitirSS. An-
cak Buber'in felsefi antropolojisini "kiiselcllik" (personalism) diye
belirlemek aldatcdr. Kukusuz, Bub er'in grne gre, bakasnn
bir kii olarak kabul gerek insanln mmkn olduu tck yoldur.
Fakat yine de sylemek gerekirse, burada birbirini kiiler olarak kabul
edip, dorulayan kiilerin birbirine gre durumunu saptamaktan daha
fazla bir ey bulunmaktadr. Daha dorusu, orada insann kendisine
katld eyolarak "arasndalk", insanlararas alannn, gerekliine
tank bulunmaktadr. nemli bir anlamda Bu her'in burada yeni bir
aknk gr -insan yaam iin ne anlam ifade ettiinin hi bilinmedii
ya da en ilkel bir biimde tasarland bil' ada ruhun gereklii- iin
aba harcamaktadr.

Biraz daha nceki bir denemede, "Uzaklk ve tliki"de Buber,


"insan yaamnn ilkesini" aratrmaktadr. "zel bir varlk tarz" olan
insanla ie balar. te hu varlk tarzndan hiz, "zel bir varlk kategori-
sinden" sz etmeye geebiliriz. Bu varlk tarznn zellii, ikili harekettir;
birincisi, "herhangi bir uzaklktaki ilk durum" 'dedii ey; ikincisi ise,
"ilikiye girme"dir. Birinci hareket. ikincinin kouludur, ve bu ikili ha-
rekette insann tipik dnyas olumaktadr. nk bamsz bir zdd
yalnzca insan alglayabilir. Yalnzca insan hem var olan, hem de km-
disini aan bir dnyay alglayabilir. Yalnzca insan, kendi kendisi iin
var olan bil' birlii dnebilir ya da ingeleyebilir. Dolaysyla insan,
kavrad alemle ilikiye girebilir. te bu ilikiye girmede insan, "ger-
eklie hareket eden bir kategori" olarak betimlenebilir56 Ruhun ger-
ek tarihi ite bu toplam durumda balar.

Burada daha biimsel ve kesinlikle daha g terimler iinde B u b er,


insann varlnn temelli bir zmlemesini yapmak suretiyle, ruhta,

54 A,'n, yap,t, B. 75 (kendi evirimi yeniden dzenledim).


55 Bu konuma Landil alnm ve 7'he Knowledg. of Man'e ek olarak bao,lm,tr.
56 The Knowledge of Man, ss. 56-62.
.312 R.G. SMITH-MEHMET DAG

yalnzca anlamakla kalmayp, ayn zamanda ya7ayabileceimiz durunu


ak bir hale getirmeye almaktadr. Dolaysyla "bakasnn gesel
bakal"57, hareket noktasndan daha fazla bir eydir. Bir dnyann,
insann dnyasnn ve dolaysyla onun gerek insanlnn kabulne
ilikin konunun ta kendisidir. nsann bakalaryla ilikisinde biz, bir
gerek kategoriden daha fazlasna, tarih denen bir kategoriye sahibiz:
"nsanlarn ke~di bireysel varlklarnda gerek bulumalarla
birbirlerini dorulamalar gerekir Ye bu da onlara balanmtr.
Fakat bunun tesinde, "Onlarn, kendi kardeleri olan, nefsin ken-
dileri iin aba harcad, bakalarnn dol'lluunu farkl bir bi.
imde aydnlanm ve dorulanm olarak grmeleri gerekir ve hu
da onlara halanmtr"58.

Bu bakasnn dorulanmas, B uh er'in "mevr.ut klma olay" ann


verdii olguda doruuna ular59. Bu olay nadiren tam1k kazanr.
B ub e r'in insanlararas kategorisini ve tarihini btn dikkatli ve titiz
zmlemesinin, yalnzea, tam gereklemesi durumunda yaygn olarak
bulunmayan hir olay ele almayp, ayn zamanda doas gerei tam ola-
rak deyimlendirilemeyen bir eyi deyinlendirmeye alt dikkate de.
er bir husustur. Dolaysyla Buber'in "Her eyde Ortak Olan" adl
denemesinde E fl a tu n 'ull yedinci mektubuna ba yurmas bir rastlant
deildir. Orada "bu konuyu" szl bir deyie sokmann inkanszlndan
haberdar olmaktayz (bu konudan Eflatun'un "mistik grnt olarak
grnen gerekliin tabiatn" anlad anlalyor6o E fl a t u n'un kendi
szleri yledir:

"nk o, teki konular gibi hibir hiimde szl deyimlen-


dirmeyi kahul etmeyip, konunun kendisine srekli ba vurmann
ve ona katimarun bir sonucu olarak, anszn nefste, srayan bir
kvlennla alevlenen ~e daha sonra kendi kendisini besleyen k gibi,
meydana getirilir". .

E fl at u n, bu konunun, doasndan ok, deyimlendirilmesinin gii-


lnden sz etmektedir. Eflatun'un onu "srayan bir kvlcn1a
tututurulal1 a" benzedii hiiminde betimlemesi, hana yle geli.
yor ki, doas bakmndan, B u b e r'in konusu gihi, insanlararasnn aJan
biiminde aka ayrdedilmitir. Bu bakmdan da bana, Eflatun'un

57 Ayn, y"pt. s. 69.


58 Kr., The Knowledge of Man, s. 69 (kendi evirimi yeniden dzenledim).
59 The Kno..edge of Man, s. 70.
60 Kr., Episles of Plao, Loeb ed. R.G. BI/ry, ss. 530 vd ..
MARTIN BUBER 31.1

deyimlendirilemeyen imgesinin doas ne olursa olsun, Buber'in btn


amacnn, insan yaamnda tamamyla tarihsel, herkese ak ve mistik
amlklar bulunmayan ve hatta tcmeld-e hi tc mistik olmayan bir
gereklie iaret ettiini kabul etmek nemli grnmektedir.
Mistik szcnn kendisi, hi kukusU2', kaypak ve bir ok biim-
lerde tanmlanabilecek niteliktedir. Ken.di amacmz iin Lalande'm
Vocahulaire de La Philosophie'sinde vermi olduu tanm kabul etmekten
muthyum: Mistisizm, "insan ruhunun ok yakndan vc dorudan do-
ruya varln temel ilkesiyle birlenme, olaan varlk ve bilgiden farkl
ve stn dzeyde olan hem bir varlk tarz, hem de bir bilgi biimini olu-
turan bir birlenme olanana inantr"6t. Bu tanma dayanarak diyebili-
rim ki, Buber, hem bu son yazlarnda hem de ilk ve nemli yapt
Ben ve Sen'de hi t~ mistik bir birlenmeden sz etmedj~i gibi, olaanstii
bilgi ya da varlktan da sz etmemekte; somut tarihsel gerekliklerdt~n
ve her insann olanaklarndan sz etmektedir. Bu nedenle, Pa LI i T il-
lich'in, Buber zerindeki genelde deerli den.enesinde. onun gr-
lerinden mistisizm biimindc sz etmcsi yanltcdr. TiIlich'in "tan-
rsal olann aracsz mevcudiyeti ve onunla birll'nme biimi"62 diye
tanmlad mistisizm, Buber'in, yaamnn ilk gnlerinde kesinlikle
byk ekiciliine kapld bir ilkedir. Fakat Ben ve Sen 'i yazmaa
halad sralarda, Buber, btn birlenme ya da "(ezbe" doktrinlerinin
yanltc doas konusunda olduu gihi, kendi anahtar szc "iliki"de
ve daha sonralar daha helirlenmi "insanlararas" deyiinde iaret l'di-
len temel gereklik hakknda da btiin~yl-c akt.

Onun iarct etmee alt ey, bir diyalogdaki iki ya da daha fazla
kiinin "ortak bir yaayan durumla kuatld" bir gereklik alandr63.
B uber, bunu, bakasmn "bcnimle birlikte bir hen olduunu" syler-
ken, zl bir biimde deyimlendirmektedi.64. Ben bunu ben olmann
hir kar'lkl bulunma konusu olduu anlamna alyorum: Ben, aneak
bakalaryla ilikide kendisi olur. Bu, sradan yaamu drst bir de-
neyimidir. "nsanlar, birbirlerine z-varln gksel ekmeini uzatr-
1ar"65.
Buber'in olduka erken bir dnemde bu karlkl bulunuun do-
asna ilikin nemli nitelikler bulunduunu kavran olduunu grmek

61 E.R. Dodds, Pagan and Christian in an Age of Anxiel)' (1965)'de akarfnutr, eo 70.
62 Theology of Cllllure (1959), ee. 188-199.
63 The Krwwledge of l\.lan, e. 70.
64 Ayn yapl, s. 71.
65 Ayn )'~pl, ayn yer.
31-1. RoGo SMITH-MEHMET DAG

ilgi ekicidir. O, bu nitelikleri, Ben ve Sen'e 1957'de ekledii nemii


Ek'te, zetlemektedir. Burada, o aka, "tam karlkl bulunuun, in-
sann birararada yaamnda yer almadn" sylemektedir66. Bunun ilk
nedeni, insann olaan "yetersizlii"dir. Fakat insann durumuna zg
olan karlkl bulunu konusunda bir baka sndama daha vardr. o

B ub er bir ka rnek vermektedir. renci-retmen ilikisi yalnzca


karlkl hir iliki olamaz. retmen ynnden, kesinlikle, rencinin,
onun btn varlnda gerek anlamda ierilmesi sz konusudur. ren-
ci ynnden ise, iliki "ierici" olamaz. Eitim zerne daha nceki de-
nemesinde Buber, bu durumdan "tek ynl bir ierme" ilikisi biimin-
de sz etmektedir67. "Parmak kaldrlmas, soruturan bak"68 tek
ynlin somut iaretleridi,r. Doktor-hasta ilikisi de hyledir: Burada
snrlar vardr, yzeysel bir ilgiye kamadan ya da daha da kts,
hastaya hoyun eme ve onu elendirme yoluna girmeden alamayacak
"h ir oran ve snrlar ats hulunmaktadr"69. Hem retmen-renci
hem de doktor-hasta ilikisi, hu nedenle, nenli ortak ynnden ak
hir yetinirlik (ascetisizm) uygulamasn gerektirir. Papazn, cemaatinin
bir yesiyle olan ilikisinde de durum hyledir.
Bu snrl iliki trinde hile Buber'in "teki yann deneyimine
sahip olma" dedii ey nemlidir. ericilik, zonnlu olarak, tek yanI
olduunda da, "uysal kiinin, arzulu kiinin, 'ortan' kuruntu ile deil,
varln fiililii ile tam olarak gerekle~mesidir"7o.

ncesiz Sen

u anda biz, Buher'in halca yazlarndaki ana retisine gz at-


tk. Zorunlu olarak biz, tam bir incelemede ele alnmas gereken ok
eitli malzemeyi gz nne almadk. zellikle onun kutsal kitapla ilgili
yaziarn, Siyonist tutumunu ve psikolojiyle olan ilikisini dnyo-
rum. yine de ben onun insanlararas gqriiniin, ksaca ,btn teki
lgileri de iinde ald dncesindeyim. nk "arasndalk" alan
iliki iindeki insanlara gz atmakla elde edilm bir durum olmad gihi,
yalnzca hyle hir fikir olmaktan daha da uzaktr. 0, fiilin hkm sr-
d bir alandr, fiilin hir kaynadr. Baka hir deyile, etkileimde,
Buber'in "huluma" dedii olguda, biz, insanlarn yeniIie, yeni karar-

66 i and Thou, 2. baok, 00 131.


67 Beween l1an and M,,". '0 1130
68 Ayn yap, '0
127
69 Ayn yapt, o. 122.
70 Ay'yapt, o. 124.
MARTIN BUBER :ns

lara, yeni yaplara doru tarihsel hareketlerinin, btn insan fiillerinn,


biim almaya alan btn yaratc "itilimierin", kaynan bulmak-
tayz. Bu alana, srayan ve tutuan ate, dersek, bununla biz, onu ba-
ka iaretlerlc belirlemeye giriimekten alakonmu olmayz. Burada ia-
ret edilen ey, ruhtur, kaypak, her zaman mevcut, grlemcyen, ancak
insan varlnn btnylc tarihsel arac olan varlktr. Bu ruh hibir
engel tanmaz. 0, akn bir gtr, onsuz insan yaam, yalnzca yzey-
de srecektir; o, nesnelerin dzenli bir deneyiminc sahip olmaktr. Bu
akm g, zne-nesnc ilikisi boyutunun tesinde bir baka boyut ek-
leyen deneyimdir. Buber, bu yaanm aknlk araclyla, insan faa-
liyetlerinin ok sa:yd,~.birbirinder farkl alanlarma ait yeni olanaklar
hem cIetirmekte hem de bu yeni olanaklara zemin hazrlamaktadr.

Kcndi toplumumuzun koulu olan temel ikincilik (immanentism),


aknktan herhangi bir biimde sz etmeyi son derecedc gletirmek-
tedir. C:lk, Buber'j, ayn zamand" hareket noktas olan, son nok-
tasna, yani her ger?k ilikili olayda "ncesiz Sen' in nefesi" bulunduu
noktasna. dek izlediimizde, ac vcrici bir dereceye ykselir. Bylece
Tanr'dan sz etmeye alrken, o, alemde ister din adna, ister- hcrhangi
bir inan sistemi adna kullanlabilecek ve smrlebilecek bir nesne
olarak Tanr dneeoinden kamay arzulamaktadr. (Bir defasnda
B.B.C.'dcki bir syleidc yle demitir: "tiraf etmeliyim ki, dinden pek
holanmam; Kutsal Kitap'ta da bu szcn bulunmaymdan mcmnu-
num"71. Belki de biz, artk, B ub er':! bu son tutumunu u szlerle zet-
leyebiliriz: nsanlararaH alannda hcm hir kategori hem de tarih olan
ruh, Tanr'nn iinde bulunduu durumdur. Fakat I:;unu, szgelii, sakn-
madan, insanla insann -Bcn ve Sen birliinin- Tam olduunu syleyen
Feuerbach'n teolojik antropolojisi ile ayn saymak yanltc olaeak-
tr72 Bubcr, Feuerbaeh'n bu grn aka :eddederek, ona,
"kt mistisizm" der ve onun daha iyi bir biimde "Ben ve Scn birlii
insandr" diye deyimlendirilebileceini ekl~r. te yandan Buber'e
gre, insanlararas, haliyle, ncesiz Scn iin saydamdr. "nsandan in-
sana geen Sen tanrsalolandan bize inen ve bizden tanrsalolana yk.
selen Sen'le ayndr"73. Bu ifadeyi yle aklamann yanltc olmadn
sanyorum: Buber'e gre, Tanr sorunu insan cemaatinin gerekle-
mesinden ayr deildir. zellikle, Tanr sorusu, insanlarn szleriyle

7l 14 Aralk 1961 tl\l"ihli bir yaynda.


72 Bkz., Di. Sehriften ber da. di41ogi.ehe Prinoip, Heidelberg (1954) yazd Somz, s.
288.
73 Ayn yapt, s. 299.
316 R.G. SMITH-MEHMET OAG

"birbirlerini yoklayari>'k getikleri" gndelik illem dnda, sorulamaz.74


Bu son buluma olan~, ruhun oluturduu insan yaamnn diyaloji-
inde doabilir.
1933 yaznda yazlan bir denemede Buber tarihten "Tanrlk
ve insanlk arasndaki diyalog" diye sz etmektedir Buber szlerini
75
yle srdrr:

"Tarihin anlam, kendi yaamndan bams.~ olarak biim.


lendirebileceim bir fikir deildir. Ancak kendi jaammla birlikte
tarihin anlamnyakalayabilirim, nk o, diyalojik bir anlam-
dr"76.

Bu, kendisinde ruhun diyalojik durumda tamamyla tarihsel olarak


tanmd ayn insanlararasJ gerekliin bir baka ifadesidir. Eer h-
manizm szc bugn geliigze kulanlan bir slogan ya da sradan bir
sz haline gelmeseydi, buna hmanizm denebilirdi. Ne olursa olsun,
Bub er, kendisi, 'Cesaretle hmanizm szcne tam ve zengin bir ierik
vermee almtr. "hran Hnanizmi" (Hebrew Humanism) adl
bir baka denemede, Kutsal Kitap'ta bulduu humanitas' ylc an.
latr:

"Humanias, doruyu yanltan, gerei yalandan, yaratann


szlerinin aydnl karanhktan ayrd gibi, koulsuz olarak, ay-
ran bir tek tanrsal ynetim <,ltnda insan yaamnn birliidir ...
nemli olan, her karar saatinde bi7ini. sorumluluummmn hilineinde
olmamz ve viedanmz, eemaati korumak iin kesinlikle ne kadar
eyin gerekli olduunu tartmaya aJrmamz "c kararlarda yanl.
lardan, daha fazla deil, yalnzca o kadarln kabullenmemizdir.
Kudret isteDeinin taleplerini yaamn kendisince yneltilen talep
olarak .yorumlamamarmz; Tanr'nn buyruunun geerli olmad
belirli bir alan bir yana brakmay bir uygulama haline getirmemiz ...
kamu yaamna ilikin kararlar verirken vicdanmz yattrmayp
ya da bakalarnn yattrmasna izin vermeyip, yklenmek zo-
runda olduumuzdan daha byk sula ykml klmasn diye kor-
ku ve titreyi iinde kaderle arpmamzdr. Her eye karn, yn
gsteren mknatJsl ibrenin bu titreyii kutsal kitabn humanitas'-
du"77.

74 Bet"een Man and Man, s. 33.


75 [.rael and le World, New York (1948), s. 81.
76 A)'n yap/, s. 82.
77 Ayn yapt, 88. 246 ,-d ..
MARTIN BUBER 317

3- Hristiyanlkla Ilikisi

B u b er'in dncelerini gzden geirdiimiz bu ksa incelemede


hen, yalnzca, elde bulunan karmak malzemcye bir ipucu salamaya
altm. Onun diyalog, bulu~ma, iliki asndan insann varln ger-
ekten tarihsel olarak ifade eden bir kategori salayan insanlararas
grn seerken, kukusuz, Buher'in teki ilgilerini. zellikle eitim
kuranma ve sosyolojik diinedere iaret edenlerini darda hrakmay
amalamadam. Onun temel anlay ile bamsz disiplinler -ayn za-
manda estetik kuram ve peygamberce yaam gl'nn tabiat gibi,
teki beeri ilgileri- arasmdaki iletiim izgileri aka mevcut bUIUli-
maktadr. B u b e r'in yazlarnn ivcc1enmesi, onca btn insan faaliyet-
lerinin, kendisinin insanlararasyla olan ar ilgisinin hda anlala-
bileceini kolaylkla gsterebilir. Tam ,e kalJsaml hir almann bu nok
tay daha tam bir biimde ortaya koymas gerekecektir.
Bununla birlikte, Makers of Contemporary Theology (ada teolo-
jinin Kurucular) dizisi iin yazdmz bu kitapkta, Bube-'in Hristi-
yanlkla ilikisi konusnda biraz daha ak olmak gerekmektedir.
Bu. derin ve karmak bir konudur. Yahudil~rle Hristiyanlar ara-
sndaki ackli ve heyecanl ilikinin, Buber'de, zamanmz iin yeni ve
umut verici bir ho.yuta ulatna inanyo.rum. Fakat Yahudi ya da Hris-
tiyanlarn, kendi kurumlam harmaklarnda, bu, deyimlendirilmemi
umudu kabule ko.la}lkla ikna edileceklerini dnernem.

Teologlar ve Filozoflar

Kukusuz, Bubcr'in II gnlerin teolog ve filozoflar zerinde yap-


m olduu etkiyi tartmak daha kolay ve daha basit o.laeaktr. Fakat
iki nedenle bu yntemi semiyo.rum. tk neden, bu etkiye ilikin listenin,
deerlendirilmesi hemen hemen btn modern teolojiyi, kimi Roman
Kato.lik teologlar darda brakmadan ve yaptlarnn teo.lo.ji zerinde
nemli yanklar olan Cabriel Mareel ve Karl Jaspel's gibi kimi
filozo.flar da ierecek lde, incelerneyi gerektirecek kadar uzun 0.1-
masdr.
kinci neden ise, 'genelde teo.loglarn Buber'in dncelerini aka
kullanmalarnn, o.nun dncesinin daraltlmas ve biim deitirmesi
sonucunu dourmasdr. Ksaca, bu, ou kez, Ben-Sen ilikisinin bir
yo.rum ara, hemen hemen yeni bir hilgi kuram kurma arac o.larak
benimsenmesi anlamna ve kiiselci bir yaam grnn eitli hiim-
lerd gelitirilmesi anlamna gelmitir.
318 R.G. SMITH-MEHMET DAG

Kiiselcilie Buber'in grnn daraltlmas ve biim d~itir-


mesi dediimde, onun temel dncesinin, nesnelerle, insanla ve Tanr
ile olan kiisel ilikinin nemini iermediini sylemek istemiyorum.
Buber'in, kendisinin de, Ben ve Sen'in ikinc hasksna yapt nemli
Ek'te yazd gibi:
"Tanr'nn bir kii olarak betimlenmesi, kendim .gibi, Tan-
r'dan (her ne kadar Eckhart gibi mistikler bazan O'nu "Varlk"la
zdeletirseler de) bir ilkeyi ve (Eflatun gibi filozoflar zaman zaman
O'nun b~ olduunu benimseseler de) bir fikri deil, hab ne olursa
olsun, biz insanlarla yaratc, esinletici ve kurtarc fiillerde d~ru-
dan doruya ilikiyegiren ve bylece bizim O'nunla dorudan do-
ruya ilikiye girmcmize olanak salayan O'nu anlyorum. Varl-
mzn bu tcmeli ve anlam, yalnzca kiiler arasnda srcbilecek
biimde, tekrar tekrar ortaya kan bir karlkl oluu oluturur.
Kiisel varlk kavram gerekten de Tanr'nn znl varlnn ne
olduunu belirtmekte tamamyla yetersiz olmakla birlikte, Tanr' .
mn ayn zamanda bir Kii olduunu sylemek de hem mmkn,
hem de zorunludur"78.
Buber, devamla, Tanr'nn Mutlak Kii, yani "snrladnlamayan
Kii" biimindek.i paradokslu hetimleme~inden sz eder. Bana yle
geliyor ki, bu szlerle biz, kiiden kiiye ya da zneden zneye eklindeki
btn gerekliin basit zetinde belirtilenden daha karmak bir d-
nce dnyasna sokulmaktayz. Gerek u ki, Buber, insan yaa-
mmdaki "karlkl olu"un yalnzca kiiler arasnda srdnden sz
etmektedir. Fakat o, hem b\! Ek'te hem de, grdmz zere., baka
yerde, "tek yanll" betimlerken, bu karlkll yle nitelemektedi:
ki, bana onun grn daha kapsaml olan "ilikili" deyimi iinde an-
lamak daha iyi grnmektedir. Daha nce de iaret ettiim zere, bu,
Buber iin, insanlar arasnda uzanan tarihsel gereklik olarak ruh ka-
tegorisini gerektirir. Bakabir deyile, Buber, btn insan olanak-
larmn belirleyicisi olarak tarihte ruhun yaamnn gerekliine iaret
etmektedir.
Bununla birlikte, Buber'in etkisini daha ayrntl olarak incele-
meyi isteyenler iin, hi deilse, nde gelen sz konusu teologlardan ba-
zlarnn adn vermek fena olmayaeaktr79. Friedrieh Gogarten
78 i and Thou. 2; bask. ss. 135 vd.
79 Daha tam bir inceleme iin okuyucular benim i and Thou'ya (1937.1957) yazdm n-
.zlere ve Buber'in Die Sehriften ber das dialogisehe Prinzip (1954)'e yazd Sonsz'e bakahi-
lirler.
MARTIN BUBER 319

belki de Ben ve Sen'deki d~ncelere dayal kesinlikle teolojik bir yapt


meydana getiren ilk kiidir80. Bu yapt, Ich gIaube an den dreieinigen
Golt (l Tanr'ya nanyorum, 1926) adl yapttr. O zamandan beri
Gogarten bir ok kitap yazd; bunlarn, genel olarak, ana noktas
mesih olan tarih anlaynn ayrntl olarak dzenlenmesine doru gi-
derek daha fazla yneldii sylenebilir. Karl lIeim'in, birinci cildi 1931'
de yaynlanan, byk sistematik almas, Glaube und Denken, teolo-
jide "Sen'in bizde douuyla" hirlikte ortaya kan Koperniki devrim-
den sz etmektedir. Karl Barth da yine, Yaratma Doktrini (Doctrine
of Creation, 1948) adl kitabnn ikinci cildinde, "buluma" grn,
Ben'in gerek varln salayan eyolarak benimsemeye hazrdr. Fa-
kat o, bu gr mesih kuramna ilikin bir ifadede kendi asl ve zorunlu
sonucuna ilcttiini iddia etmektedir: Mesih, "kendi arkadalar iin, in-
san ve dolaysyla Tanr'nn suretidir"81. Dietrich Bonhoeffer'in
ilk yaptlarndan biri olan Act and Being (Eylem ve Varhk, '1931)'de,
temelde Go garten 'in dncelerine dayal olarak Ben-Sen katego'
ri sinden nemli lde yararlanlm.tr. R u d o if B u lt m an n'n d"
neesinde, uzun ve yaratc teolojik faaliyeti boyunca, insanlar arasn-
da Tanr ilc ilikinin doasna iaret eden kiisel yaam henzetmesinden
artan bir lde .yararlanlmtr. Gerekte Bultmann'n teolojisinin
biimi btn ada teologlara oranla Buber'in anlayna en yakn
olandr. Buher'in Two Types of Faith (ki Tr man)'de B'u1tmann',
zellikle teekkr ettii drt teologdan ilki olarak adlandrmas dikkate
deer82.
ngilizcenin konuulduu yerlerde B uh el"in dncelerinin u
ya da hu hiiminin benimsenmesi, zerinde hemen hemen tartlmayan
bir konudur. Ben-Sen felsefesi soluduumuz hava gibi bir ey haline
gelmitir. Szgelii, J. ll. Oldhan'n dncesinde (zellikle, Life is
Commitment'te, 1953); (her ne kadar retme~i John Oman'n etkisi
Buber'n dncesine. dikkate deer bir seenek salad ise de), H. H.
Farmer'in bir ok yazlarnda ve John Baillie'nin almalarnda
(zellikle, Our Knowldge of GOll'da, 1939), Bu ber'in dncelerinin

80 Burada, Ferdiaud Ebner'i yapt, Da. WOTtund die gei.tigen Rea/itaten, Regensburg
(1"921)'in i and Tho'un temel grlerinden bazalann, dikkate deer bir biimde, ngrd-
iin sylemek gerekir. Allm llere gre, garip ve dzensiz bir yapt olmakla birlikte, zel-
likle dilin doas konusunda zgn ve yaratc dncelerle doludur. Buber, kendisi, bu kitab
ancak i aml Tho,yu tamamladktan sonra okuyabildiini sylemektcdir.
81 Kr., Ch"rch Do~nalics III /2 (1960), ss. 222 vd., ss. 277 vd ..
82 Tvo Types of Fa;h (1951), s. 13. teki tealog Allert Sehweitzer, Rudolf Otto ve
"C Lconhard Ragaz'dr.
320 . RG. SMTH-MEHMET DAG

youn bir biimde kullanld grmekteyiz. Bir tck filozof, John


l\faemurr~y, grnte Buber'den bamsz olarak, Buber'in daha
iirsel ve kapal biiminin felsefi bir ifadesine henzeyen bir kiisel iliki-
ler kuram kurmaya lialmtr. Onun Gifford Konferanslarnn ikinci
cildi, Persons in Relation (1961), Buber'in bir ok okuyucsu iin, on-
larn, gerek eemaatin doasn ortak kavraylarn, iyi bir biimde
aydnlatabilir. Bununla birlikte, M a c m ur r a.y 'in almasnda B u b e r'le
ilgili olarak karlatm tek gnderim Swarthmore Konferans, Search
for Reality in Religion (1965)'de bulunmaktadr. Burada o unlar yaz'
maktadr: "Ben kendimi bu konular~a. ok byk modern dnr-
lerden biri olan Martin Buber'in peygamberer kavrayna ok daha
yakn buldum"83.

Yine de temelde, Buber'in grlerini ak ya da gizli olarak kul-


la~m olan teologlardan ounun, onlar kendi asl hedefinden saptr-
dklarn sylemeliyim. ou kez onlar, b~ grlerini Bub'er'in ken-.
disinin kabul edemeyecei grleri gelitirmekiin kullanmlardr.

tsa

J. H. Oldham, M.elville Chaning-Pirrce ve T.S. Eliot


da dahilolmak zere, daha birka kiiyi davet ettiim Buber'le bu-
lumamz pek iyi anmsyorum. Ben sze yle bal~dm:Bvrada top-
lanm olan bizler .. byk ounlukla Hristiyan gelenein mensuplar
ya da en azndan miraslaryz, oysa o, Buber, Yahudi geleneinden
gelmektedir. Bu nedenle nmzde uzanan nemli sorun bana, onun
tsa hak km da ne dnd sorusu imi gibi geldi.
Soruyu sorunca, arl hepimizin bilinci .zerine kmii gibi old ii ;
dnyann yaamnda isa'nn dininin ortaya knn acld tarihi, gr-
kemli zaferIeri ve korkun baarszlklar ile, sesizlii glgeledi. Uzun
bir suskunluktan sonra Buber yle dedi: "Bu, gerek olmayan hir
somdur". Bu konu zerinde daha yenilerde btn hir kitap yazdna
(Two Types of Faith) ve aklanmas btn bir kitalp dolduran bir so-
ruy~ bir ka tnee iinde yantlanasnn bekleneneyeeeine ilikin
. hakl bir aklamadan sonra, unlar ekledi: "Eer ben sana aabeyin
hakknda ne dnd,~n sorsaydm, sen ne yant verirdin ?". Daha
sonra devamla sa'nm Yahudiliinin gerekliinden, bir Yahudiyle,
Yahudi olmayann ula~amayaea bir yerde, karakterinin ve geleneinin
derinliklerinde konuma gcne sahip oluundan ve ayn zamanda her.

83 Ayn yap'!, s. 2..


MARTIN BUBER 321

hangi bir basit nc ahs kullanarak sa'ya ulalamayacandan sz


etti: "Sana ok yakn olan birinin gerekliini tam olarak ifade edemez-
sin".
Ben ve Sen'de bu tartmann bir aklama oluturduu pek iyi
bilinen bir Vara bulunmaktadr. Buber orada unlar yazmaktadr:
"sa'nn 'hen' sz, dayanlamayacak kadar gl, apak
olacak kadar yasaldr! nk o, koulsuz iliklye ait olan Ben'dir;
bu likide insan kendi. Sen olan Babasna, kendisi yalnzca Oul,
ba~ka bir ey deil, yalnzca Oulmuasna seslenir. Her Ben de-
diinde, yalnzca, onun iin koulsuz varlk haline ykseltilmi
kutsal ilk szn Ben'ini anlayabilir. Ecr ayrlk ona herhangi bir
zamanda dokunacak olursa, onun iliki dayanmas .daha byk
olur; bakalaryla yalnzca bu' dayanmadan tr konuur. Bu
Ben'i kendi bana bir gle ya da bu Sen'i kendimizde bulunan bir
~cyle snrlandrnaya ve bir kez daha, gerek, mecvut ilikiyi ger-
eklikten yoksun brakmaya ~almak yararszdr. Ben ve Sen ka-
lcdr; her insan Baba diyebilir ve o anda da Oul'dur: Gereklik
kaledr"84.
Konu~manz srasnda szn ettii Two Types of Faith'de, bu
yaptn Almancasn daha yeni' tamamlad sralarda gnderdii bir
mektupt'a da bana yazd zere, "Paul'a kar sa'nn tarafn !utma"
cesaretini gsterir. Gcrektc sz konusu kitap, Buher'in grd ka-
daryla, Matta, Markos ve Luka ncillerinin. sa'syla Pa ul'un ve Yeni
Ahit'in teki yazarlarnn retisi arasndaki kartln derinlemesine
-bir incelemesidir. Kartlk gven anlanlna gelen imanla onaylayc
olan (ikrara dayal) iman ya da bir eyin doru olduuna inan arasn-
daki kartIktr.
Bu nokta son derecede nemlidir. ki trl iman arasndaki ay-
mn nihai olarak ve ~olaysyla sonunda ay:c olarak kabul edilebilir
mi? Byle olabileceinisanmam. Bir eyin doru olduuna inancn,
~endi tarihsel durumumu~dan doan, bizim zerimizdeki kiisel iddia
erevesinde bir gven ilikisi, bir Tanr'ya ynelme olanan darda
brakmas gerektiini sanmyorum. Bunlarn ikisi birlikte gitmektedir.
sa hakknda bir eyin doru olduuna, ayn zamanda yola, yani yol
gsteren Bir'e gvenmeden inanmam sz konusu deildir.
Uzun olmay~n bir sre sonra yazlan ve 1952'de yaynlanan Eclipse
of God'da, Buber u uyartc) tmecyi sylemektedir: "Gerekten Tan-

84 i and Thol/, ss. 66 vd.


322 R.G. SMlTH-MEHMET DAG

r'ya inanmak iin O'nun hakknda bir eyler bilmek gerekli deildir"8S.
Bu szlerdeki uyartcIk kadar lll de kabul etmek gerekir. Tanr
ile olan ilikide srekli bir bilinemezlik gesinin bulunmas, kesinlikle,
ok eitli dinselortamlardan gelenlerin katldklar derin bir doruluk-
tur. Tanr adn kullanma cesaretini gsteren herkesin ihtiyat pay b-
rakma ve sessiz kalma gereinin bilincinde olmas gerekir. Buna karlk,
herhangi bir ak inansal gven ve bunun sonucu olarak kendi dinine
dndrme isteinin ayn zamanda bu gerekli ihtiya payn koruyabi-
leceini tasavvur etmek gtr.

Bununla birlikte, gven herhangi bir Tanr'ya iman ilikisinin mer-


kezinde yer "ld ve bu gven daima Tann hakknda bilebilecekleri-
mizin kesinliinin tesine gemeyi gerektirdii halde, bu gvenin ken-
. disinin sonu helirsiz bir i olmadn da sylemek gerekir. O, bir hakma,
olumsuz bir biimde deil, hulank bir biimde gvenilir olarak hilinen
Bir'e gvenmektir. Bu gvenilidik, bize ok eitli hiimlerde anlanr.
Bata o, bizce, bize ak olan tarihsel olanaklar biiminde bilinir. Bu,
hem Yahudi hem de Hristiyan iin, bata, srail'in tarihinde bizce henz
harekete gememi olan tarihsel anlamalarda anlam ifade eder.

Tarh

Bu nedenle Tanr ile insan arasnda derin ve srekli bir diyalog


olarak tarih duygusunun derinletirilmesinde imann ne .olduununun
anlalmas da derinlctirilebilir86. Bu noktada ba,na yle geliyor ki,
Yahudi ve Hristiyan gelenkier, gerekten de baz tarihselolaylar, zel-
likle sa Mesih olay hakknda zel bir itiraf dolaysyla ayrldklar halde,
yine ayn olaylar dolaysyla birIeirler. Roman KatoIik bilgin Hans
Vrs von Balthasar'n arpc szleriyle:

"Yah.udi ve Katolik bin yldan fazla bir sre iinde bir ka


sz alveriinde bulunmu ve arkalarn birbirlerine dnm ola.
bilirler; onlar hirbirlerine kar ilgisiz, hatta dman da olabilir:
Ancak onlar yine de birbirlerine zlmez bir biimde, bir tr k-
ha direi ya da sergi direi oluturmak zere alar boyu srt srta
balanmlardr -nk Tanr'nn insanlar, yenileri ve eskileri,
birlikte, bir tck blnmez ayptr"87.

85 Ec/ipse of God (1953), s. 40.


86 nan ve tarih ilikisi konusundaki bu ipularn izlemek isteyen okuyucular, benim
Secular Christi<nity (ColJins, 966) konusundaki kitabma bak..hilirler.
87 Hans Urs von Dalthnsar, Martin Buber and Christianity (1960), s. 72,
MARTIN BUBER 323

"Blnmez ayba" katlma mecazn sylenebileceklcrin en fazlas


olarak kabul etmek en iyisi olabilir. Fakat ben hiraz daha fazlasn sy-
lemeyi gze alyorum -umarm, bu, sonunda Yahudilerle Hristiyanlar
arasnda farkl, sahte ve yanltc bir ayba yol amaz. Kukusuz, sra-
il'in, hem eski hem de yeni srail'in tarihinin derin doruluu, bizim,
Yahudi ve Hristiyanlarm, bu tarihin bizim ~erimizdeki meydan okuyu-
una ve iddiasna katlmamzdr. Bylece Buber unlar yazmakta-
dl':

"Tarihin anlam, kendi kiisel yaammdan bamsl! olarak


ifade edebileceim bir dnce deildir. Yalnzca kendi kiisel ya-
amm1a tarihin anlamn yakalayabilirim, nk bu anlam diya-
lojik hir anlamdr"88.
Artk biz bu szlere tamamyla katlabileceimiz gihi. kendimizi
ayn zamanda zel tarihsel Mesih olaylU bu diyalojik anlamn en yetkin
dencesi olarak yorumladmz sylemek zorunda da hissedebiliriz. Da-
ha nce Buber'in, tarihin diyalojik anlam hakkndaki hu szleri
"Ibran Hmanizmini" aklay erevesinde nasl kullandm belirt-
mitik89. nerdiim husus, Mesihte bizim o ayn hmanizmin tam mcv.
eudiyetini, aym diyalog erevesinde, Sz'n insan tarihinde mmkn
olan en tam biimde younlatrlmasnda, onaylayabileccimizdir.
Fakat Buher bu kadar ileri gitmeyecektir. "Yahudiler iin kurul.
IDU hir Alman misyonuna" ilikin hir dinleyici kitlesi nnde 1930'da
verdii ak szl seslcniinde, "dnyann kurtarclktan (efaattcn)
yoksun" oluundan sz etmcktcdir. "Yahudi kurtarcln gerckle-
mi olduuna katlmaz, bilir ki, byle hir cy gcreklememitir"90.
Hristiyanlarn kurtarclk grn, zorunlu olarak, "vahye zg ahi-
ret kuram" adn ,,:erdigi cyc dayal bir hiimde grr. Bu konuda
B~ber unlar yazmaktadr:
"Asli inayetin ona vermi olduu ve onun tarihsel ilelerinden
hibirinin asla kendisinden ekip alamad gle, Yahudi, bu an-
layn temelini oluturan nefs ve dnya biimindeki kkl ayrma;
varln tanm1al bi' blnmeye uratld anlayna; byk bir he-
yecanla korkun kitle halinde y-okolma (massa perditionis) dn.ce-
sine kar koyar ... Peygamberlerin bildirdii kyamet gn hakkn-
daki inan, btn esaslarda yerli halkn inancdr; vahye 7.ginan

8B Martin BuLer, [sTae! and the World, s. 82.


89 Yukarya bkz., s. 34.
90 [srae! and the World, s. 35.
324 R.G. SMITH-MEHMET DAG

is!', btn esaslarda ran ikiciliinden (dualizminden) alna~ak


sistemletirilmi~tir. Dolaysyla peygamberlerin bildirdii inan,
yarat~ en son noktaya ulaaca szn; vahye zg inan ise,
onun bozulup, yerine tamamyla f~rkI tabiatta, hir ba~ka dnya
konaca szn verir ... peygamberlerin bildirdii inan, yeryz-
niin kutsanaca~ainanr; vabye zg inan ise, aresizce felakete
mahkum olduunu dnd hir yeryznden umudunu keser"91 ..

Buna karlk unu sylemdiyim ki, Hristiyanlk hylesine kolay


bir hiimde hrtimlenemez. Ben, kendim, kuaKlar hoyu Hristiyanlm
btn savamm [demin ikiei yorumuna balamadan zmlerneye
daha ok eilim duymu olmalym. Hristiyanlk, kendi tarihini Marki-
oniler asndan -ya da niahi olarak grlen herhangi bir ikicilik a-
sndan- yorumlamann ekiciliine kar tutarl olarak direnmitir.
Gnmzde bu sorun, yeni. bir biimde, "efsaneden soyutlama" tart'
mas diye amlin bir tartma erevesinde youn bir hal almtr. Buras
uzun Lir tartmaya girmenin yeri deildir. Ancak biz zetle unlar
syleyebiliriz: Biz, vahye zg teki dnya kurall'l da dahilolmak zere,.
efsanevi dnce biimlerinin yorumunda "onun sona erdirilmi olduu-
na", Mesih'in gelmi olduuna, (Buber'in belirttii gibi, bir kurtarclk
durumunun var olduuna deil92, kurtarcln gereklemi olduuna
imanla "henz ulamami" olduumuza, Son'un henz hulunmada
iman arasndaki diyalektiin derinliklerine ulaabiliriz.

Bu son derecede verimli diyalektik, bana yle geliyor ki, zde Ya~
hudi imann diyalektii ilc ayndr. Biz ay yol zerindeyiz ve ayn
yne bakmaktayz. Ancak, Mesihte Hristiyan, dncenin ac verici ve
kesin olarak topland noktada, Tanr ilc diyalogun gizemini tanyp;
itiraf eder.

Bununla birlikt- HristiY'H1, yin~ de, kendisinin katkda bulunduu


hir dizi ncrmeler biiminde, hatta Tanr'nn doasna tamamyla yeni
ve gerek bir anlay hr(;iminde, fazladai ve her eyi helirleyi i bir eye
sahip olmay gsteri konusu yapma istei bulu"nmakszn, Mesih'e ba-
lanr. Tanr'nn Mesih'te tarihsel anlanna, olan gvenimiz ne Mar-
kionjlerin nc de ranIuarm, Tanr'mn srail'le tarihsel diyalogu ger-
eklii konusundaki, bir elikisi olup, hu diyalogu dorugudur.

91 Ayn .yapt, ",o 35 vd .. "Yahudi Nef.ini" ki Oda" zerindeki !tn sylev, dikkatle
incelenmee deer.
92 Ayn yapt, s. 34.
MARTIN BUBER 325

"Tm' nsanlar Sevmek"

Zamanmzda HristiyaDlll yapm' olduu itirafn, yiizyar siire-


sincp olduundan daha ciddi ve daha ackl olarak, son dereccde nemli
"tm insanlar sevmek" deyiinin, yaam iin geldii anlam gerek-
letirme ykmlln kendisine yklediini renmesi mmkn
ve zorunludur. Bu ykmllk karsnda o, bakalar olmad halde,
'kendisinin "Hristiyan" olmas bakmndan, bl.'kalarndan farklln
ifade etmeye hazrlkl bile deildir. Hristiyan .olduunu ifade eden bir
kimsenin, Dietrich Bonhoeffer'in deyiiyle, "Hristiyan olmann
bei bir dindarlk biimine sahip olmak, (bir gnahkal', bir tcvbekar,
bir veli gib) zel trden bir yetinirlik biimi gelitirmek 'anlamna gel-
meyip, iman olmak anlamna geldi'ini kabule daha hazr olduu, za-
manmzn bir anlaydr. Hristiyan Hristiyan yapan, bei bil' dinsel
eylem olmayp, dnyann yaamnda Tanr'nn acsn payla~mak.
tr"93.

Serbeste itiraf etmeliyiz ki, B u b er'in, Hristiyanln yzyllar


boyu geliimi hakkndaki eletirilerinden bir ou gerekten arlk ta-
maktadr. zellikle, her zaman Ariflere (Gnostiklere) ve Markionilere
zg belli bir bu dnyay '\.!alamaeilimine, imann ekim merkc7.ini
doast bir alana yerletirme arzusunu' sahip olup, ayn zamanda l-
ranlarn tarihsel alemin hirliine ve her gnk alemin kutsanmasna ili-
kn temel anlayn redd~tme eilimi tayan ikiciliin, Tanr ile alem
arasndaki diyalogun dar hir devreye sokulnas anlamna geldii bii-
minde reddedilm(~si gerekir. ~(~ Yahudi ne de Hristiyan byle hir ikici
metafiziktc yer alar lcd(~J]le ruhu, bu dnya ile teki dnyann bu
hi.;imd(, bir ayrln kahul edebilir. Burada, bu alemle hiz, yine de hir
aulam bulunduunu kabule arlrz.

Fakat hu demek deildir ki, bu dnyada haardan, doruluun


gvencesi olarak sz edebilmekteyiz. Bana yle geliyor ki, Buber,
yaamnm sonuna dorn srail'de kihhutzlarn haarl olarak kurulu-
~unu, kendi grnn doruluuna hir kant olarak grmenin ekici-
liine kaplmtr. Burada Balthasar'n de>;tirisi byk nem ta~-
maktadr:

B ill e r'in' Yahudilerin peygamberlik anlay hakkndaki


grii~, J.laarman ifade ettii aknlk esi hakmndan eksiktir;
asla kendisi zerine ykselememektedirvc kendi dnce plan

93 Le!!ers and Papers from Prsor, Fontana cd., s. 123.


326 R.G. SMITH-MEHMET DAC

iine skp kald iin, sonunda toplumsal lTtopianism paradox-


na hzla yuvarIanmaktadr"94.
Ancak bu, Bub er'in bildirisinin, hatta onun Hristiyanlkta ili~-
ki sinin nemi hakknda sylenmi son sz deidir. Hristiyanlk, ne
olursa olsun, ok ynl hir gcrekliktir. yknn btn kolayca zet-
lenemcz. Bununla birlikte biz, uzlama yntemi iin son derccede ncmli
olan pratik bir sonuca ulaabiliriz: Yahudi bakasn kendi dinine dn-
dremez; Hristiyan ise dndrmemclidir: Yahudi ile Hristiyan arasn-
da hasit bir "ya o, ya da o" sz konusu deildir; her ikisi de tm insan-
lara sz verilmi olan bir tck kurtuluun paralardr.
Baka bir deyile, teolojik bir sonu' olarak Yahudi ve Hristiyan-
larn ortak kalt olan dorulua iaret etmeliyiz. Bu doruluk, kutsal
kitabn bir armaandr. Bugn toplumumuzun ortak koullarnda Tan-
r'nn gereklii hakknda herkesi doyurahilc<.,ek bir konuma yolu bul:
mak giderek glemitir. Nesne dnyas, olduumuz ve yaptmz
her cy zerinc km bir karabasan gibi uzanncaya dek, yaylm.
tr. Hepimiz iin geriye kalan umut, B uh cr'in u szlerinde ifade
cdilen meydan okuyua uygun bir davraDl~ gsterebilmcmizdir:
"Nesne olmadan insan yaayamaz. Yalnzca Nesnc ile yaayan kimsc
ise insan deildir"95. \

94 Hans Urs yon BHlthasar, Martin Ruber and Christianit)', s. n.


95 i and Tm"" s. 34.

You might also like