Professional Documents
Culture Documents
1900 Den Günümüze Büyük Düşünürler - 2 PDF
1900 Den Günümüze Büyük Düşünürler - 2 PDF
BYK DNRLER
11. CLT
ETIKe
YAYINLARI
l 900'den Gnmze BYK DNRLER - il
ETiK YAYINLARI
Dizgi ve Dzenleme
KARE YAYINLARI
Kapak film
MAT YAPIM
Bask-Cilt:
BARI MATBAASI
Ban Matbaa Mcellit Ali Lain Davupaa Cad.
Gven San. Sit. C Blok No: 291Topkap-stanbul
Tel: (0212) 674 85 28 Fax: (0212) 674 85 29
Bask Tarihi
NSAN 2010
ETiN VEYSAL
ETiK
YAYINLARI
etin VEYSAL
Danma Kurulu
1 Anthony Giddens
Hayat ve Eserleri ......................................... ,.............................................3
A) Ortodoks Konsenssn Krizi ve Giddens'n zm nerisi .
......... ..... 6
B) Sosyolojik Bir Zaman-Mekan Ontolojisi ....... .. .
........... ........................ 19
1. Giddens'n Zaman (ve Mekan) Anlaynn Felsefi Temeli ............. 21
2. Zaman ve 'Toplumsal Dzen Problem'i . . . ... ... .. ......... . . .. .................. 25
3. Zaman ve Sosyal Analiz . . . . . ...
...... . . . . .. .
....... ......... .. . .. .... .... .. .... .......... 28
4. Zamansallk Dzlemi . . ......
...... . .. . .
........................... .. ................. 29
5. Varolusal Bir Bileen Olarak Mekfin . .
.............. .. ............ ..... ......... . . 32
6. Blgeselleme . .
...... .................................. ........................................ . . 35
7. Zaman- Cografyasnn Snrllklar .
................ .......................... .. . . . .36
8. Zaman ve Degime zdeligi Eletirisi . . .
................ .... .. ....... . ...... .. .37
9. Ontoloji ve Toplumsal Hayatta Nedensellik; veya
Bir Potansiyeller Ontolojisi ...... .. . . .. .
. ... .. ... .................................... .. . 38
C) Giddens'n Eylem Sosyolojisi . . . .. . .. . .. .
.......... ..................... .. . .. . . ... . ... .... .42
1 . Eylem Felsefesi ve Sosyoloji . .
..... ................. .................. .................. . 43
2. nsan Eyleminin Dogas . . . .
....... ........... ... ... .................. .... ............. . . .53
D) Toplumsal Hayatn retimi ve Yeniden-retimi .
........... .......... .. . . 59
. ... .
2 Mihail M. Bahtin
Syleim, Eylem, zne . .
............................. ............................................ 139
Birinci Blm
Giri ........................................................................................................ 141
kinci Blm
znenin geleri . 146
......................................................................... ...........
Sylem . .. .. .
.. . .. . . .. 146
..... .............. ........... ............................................. . ..........
Bitimsizlik . .. . . . . 151
.... ........ . ..... .. ........................................ ..................... .......
Sylei . . . . . . . 158
.......................... ..... ........ ........ .. ...... .......... .............................
lk (ide) . . . . . . . 166
.......... .......... ...... ............. ........... ................. .................... ..
nc Blm
Dil ve Eylem ........................................................................................... 177
Olay, eylem ............................................................................................. 177
Gsterge ..................................................................................................180
Ostyap olarak dil ...................................................................................183
Dil ve bilin ............................................................................................185
Anlamn toplumsal zgll ............................................................... 186
Konuma ve ifade....................................................................................189
indekiler vii
zlek ve anlam . .
............................. ................................ ......................... . 192
Konuma trleri . .
... ................................................................ .... .......... . . . 194
Drdnc Blm
Kahraman . . .. .
...... ..... ........ . . 199
.. ............................. .......... ............. ................
Edim ve itiraframe . .. . . .
............... .. 202
.. ....... ..... ............................................
Tip 209
...........................................................................................................
Beinci Blm
Metin ve Yazar ....................................................................... ................ . 214
erik, biim, madde . .
..... .......... ........... ..... . .. . .
.... ....... ......................... ..... . 214
Yazar .
......................................... ........................................ ........... ......... . 219
Metin . . . . .
............ ....... ............. .................................... ........... .... .............. . 222
Altnc Blm
Sonu . ..
............................................................................... .. . ..... ........... . 227
Seme Kaynaka ...................... ... . .
...... ........... ............................ .... .. .. . . . 230
3 MaxWeber
1 . Ksa Yaam yks ve Eserleri .
..... .................................................... 235
2. Weber'in Temel Sorusu ve Sorunlara Bak: ktidar, Aklclatrma,
Tipletirme ve Anlama . . . 241
............ .................................... ............... .....
4 Fracis Fukuyama
Hayat .....................................................................................................325
Eserlerindeki Temel Sorunlar...................................................................325
F. Fukuyama'nn Tarih Gr ..............................................................327
F. Fukuyana'nn Tarih Gryle Kreselleme Arasnda Kurdugu
Baglant...................................................................................................352
iindekiler ix
5 William James
Hayat ve Eserleri ...................................................................................379
Genel Yaklam ve Ele Ald Problemler 380
.............................................
Hmanizm 419
......................................... .....................................................
lmcl Kibir . . . . ..
... ...... .................. . ... . .
..... ... . . . 508
......... . . ... ... ................ ... ...
Kaynaka . . . . . ... . . .. . . . .. . . . . . . .
........ .. ...... .. . . ........ . . .... ... 511
.. .. . . .. .. .. .....................
7 Louis Althusser
Hayat ve Eserleri . . . .. . . .. . . . ..519
......... .. .. ... . ............... ... ..... . . . ....... . .................
Sonu 583
......................................................................................................
Kaynaka . . . . .. . . ...
..... .. .. .................. ... . ....... ..... ............... .586 .........................
iindekiler xi
HAYATI VE ESERLER
birlii vard (Giddens, 1984: xiv, xv). Giddens tarafndan kimi zaman ana
akm sosyal bilim kimi zaman da ortodoks konsenss terimiyle ifade edi
len bu fikir birlii 1960'larn sonlar ve 1970'lerin balarnda bozulmaya
balamtr. Sosyal teorideki kriz de, ona gre, sz konusu fikir birliinin
bozulmasyla ortaya kmtr.
Giddens'n ortodoks konsenss olarak kavramsallatrd bu fikir
birlii esas itibariyle 19. yzyl Avrupa sosyal biliminin mirassdr. Bu
yzyldan kalan gelenein kurumsallamas Giddens'n ortodoks kon
senss olarak adlandrd eyle sonulanmtr (Hekman, 1990: 156). Or
todoks konsenss terimi genelde Amerikan Sosyolojisine, zelde Par
sons' n almalarna iaret eder. Giddens'a gre, Parsons'n dncesinin
kaynaklarn Avrupa sosyal teorisinde bulmaya almas da gerekte
Amerikan Sosyolojisinin egemen konumunu pekitirmitir. Dolaysyla,
sosyolojinin asl teorik kaynaklan Avrupa'da olsa bile, alann daha fazla
gelimesi byk lde Amerikan Sosyolojisi zerinden mmkn olmu
tur (Giddens, 1984: xiv).
Giddens eitli yazlarnda ortodoks konsenssn n plana kan
-tm Avrupa kkenli- baz zelliklerinden bahseder. Giddens, 1971'de
Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori' de, 1973'de leri Toplumlarn Snf Yap
s'nda ksaca sz ettii sosyolojideki kriz tezini ilk olarak 1979'da yaynla
d Sosyal Teorinin Temel Problemleri'nde ayrntl olarak ele alr. Kitabn
"Gnmzde Sosyal Teorinin Genel Grnm" balkl blmnde
konsenssn iki temel eiliminden bahsedilir. Bunlardan ilki, sanayi top
lum teorisi, ikincisi sz konusu teoriyle ilikili ilevselcilik ve natralizm
dir. Giddens "Sosyal Teoride Zaman ve Mekan: levselcilik zerine Ele
tirel Szler" (1981/2005) balkl makalesinde de konsenssn felsefi tara
fn natralizmin, metodolojik tarafn ilevselciliin ve toplumsal dei
me tarafn evrimcilik ve sanayi toplumu teorisinin karakterize ettiini
ifade eder. Bir baka makalesi "Sosyal Bilim Nedir?" de (1996) konsens
sn zellikleri natralizm, ilevselcilik ve toplumsal nedensellik fikri ola
rak belirtilir. Son olarak Giddens, Toplumun nas'nda (1984) nesnelcilii
konsenssn bir baka "-izm"i olarak ifade eder.
Pozitivist eilimli ortodoks konsensste sosyoloji doa bilimlerine
benzer bir model olarak tasarlanr. Bu tasarmda Camap, Hempel ve Na
gel tarafndan gelitirilen 'mantk pozitivizm' dorudan etkili olmutur.
Bu gelenek, felsefeyi bilimsel alandan dlayarak, mantk ampirist te-
8 birinci blm
melde bir doa bilim modeli gelitirir. Giddens'a gre, bu etki albndaki
ortodoks konsenss taraftarlar, sosyal bilimin amalarn belirli bir doa
bilim modeliyle iliki iinde anlamlardr. Giddens, manbk ampirizm
de gelitirilen doa bilim modelinin ou kez 'kriter model' olarak alnd
n, hatta ou sosyal bilimcinin bu modeli olduka dikkatsiz bir biim
de kullandn belirtir. Ayrca, ona gre, gnmzde bilim felsefecileri
nin byk bir ounluu kriter modeli byk lde terk etse de, sosyo
lojide tortulan varln srdrmektedir ve "bi' lde paradoksal olarak,
manhk ampirist bilim modelinin naif bir kabul en zelde sosyal bilim
lerde 'metodoloji' aklamalar olarak ele alnan metinlerde halen ortaya
kma eilimindedir" (Giddens, 1 987b: 54-55).
Giddens konsenssn bu niteliini ifade etmek iin (kendi aktar
myla, Durkheim'n yapt gibi, ancak farkl kayglarla [1977a: 38)} pozi
tivizm terimi yerine natralizmi tercih eder. Bununla beraber, pozitivist
sosyolojide natralizmin tm doa bilimleri iinde daha ziyade genelde
biyolojiyle, zelde evrimci teoriyle ilikiyi anlatbn belirten Giddens'a
gre, Comte'un sosyal fizik fikrinin etkisiyle fizii sosyal bilim iin bir
model olarak almak ok yaygn olsa da, daha yaygn bir perspektif tipi
sosyal bilimleri biyolojiyle ilikilendirmektir. Baka deyile, sosyal bilim
lerde ilevselcilik savunusuyla yaknlaan natralist bir perspektif, biyo
lojik sistemlerin mekaniklerinin sosyal sistemlerin ileyiiyle yakn iliki
iinde olduu dncesi tarafndan biimlendirilmitir. Dolaysyla, sos
yoloji doa bilimleri iinde biyolojiye daha yakndr, fakat buna ramen,
sosyoloji ve biyoloji arasnda simetrik deil, biyolojinin egemen olduu
bir iliki vardr. Giddens'a gre, bu eitsiz ilikiyi Comte'un bilimler hiye
rarisi ayrm ok net olarak aklar. Comte'un bilimler hiyerarisinde sos
yoloji, en tepede, en son ortaya kan ve henz geliimini tamamlamam
disiplindir. Bu teze gre, doa bilimleri ve sosyal bilimler arasnda evren
sel nitelikte yasalar gelitirme konusunda farkllklar varsa, bunun nede
ni sosyolojinin bilimsel bir temel zerine kurulma sresinin nispeten ye
ni balam olmasdr. Dolaysyla, henz geliimini tamamlamam bir
disiplin olarak sosyolojinin kendine 'kriter model' olarak genelde doa
bilimlerini, zelde biyolojiyi almas doaldr. Bu da, bilimler hiyerarisin
de disiplinler arasndaki ilikinin yatay deil dikey olduunu gsterir
(Giddens, 1979/2005: 425, 426). Bununla beraber, Giddens natralist ka
nattan baz yazarlarn, dier belirli doa bilimi alanlarnda yerleik yasa
lar var gibi grnse de, biyolojide ilevselci-tarzda kavramlarn yaygnl-
anthony giddens 9
bakanlar, kendi grlerinin, kayda deer tek sosyal bilim trnn kesin
likle srekli empirik alma yaparak korunabilecei gryle teyit edil
diini ve bu fikir ayrlklar engellenemiyorsa, sosyal teorinin daha teorik
yanlarnn tamamen ihmal edilebileceini dnrler. Giddens'n belirle
dii ikinci olumsuz tepki, konsenssn yaratt gven duygusunun ko
runmas talebini ierir. Giddens' a gre, dogmatizme dn ieren bu
tepki iinde ortodoks Marksizm'e dnen baz dnrler bulunmaktadr.
Onlara gre, ortaya kan yeni teoriler de konsenss gibi ayn lde k
srdr (Giddens, 1979/2005: 427; 1987b : 57).
Sosyal teorideki 'egemen-eilim'in zlmesine olumsuz tepkinin
yan sra, sosyal teoride alanlarn olduka sk benimsedii kart, bu
durumu olumlu karlayan bir hareket noktas vardr. Bu ikinci gruba da
hil olanlar iin, grnte ok sayda teorik gelenein varl sosyal bilim
de ho karlanmas gereken bir oulculuun gstergesidir. Onlar, farkl
perspektiflerin kapanma giriimlerini dogmatizmin yeniden canlanmas
olarak grr, teoriler okluunun tek bir teorik hakimiyetten doan dog
matizmden ok daha arzu edilir bir ey olduunu vurgularlar ve Gid
dens, ortodoks konsenssn savunucusu Merton'n da sosyolojide reka
bet halindeki perspektifler eitliliine, gnlsz de olsa, olumlu bakt
n ne srer (Giddens, 1996: 66) ve bu grn ortaya kartt sorunla
rn sosyal teoride (ve doa bilim felsefesinde) yeni ortaya kan felsefi ko
numlarn yol at tartmalarn temel unsurunu oluturduunu belirtir
(Giddens, 1987b : 57).
Giddens'n sosyolojisi, sosyal teorisi ve sosyal bilim felsefesi en iyi
ekilde bu kriz sonucunda ortaya kan olumlu ve olumsuz tavrlar kar
snda kendini nasl konumlandrdna baklarak anlalabilir.
Tm bu tepkiler karnda Giddens, olumlu kutba daha yakn g
rnmekle beraber, iki tepkiyi de reddeder. "Sosyal Bilim Nedir?" de olum
lu tepkiye daha yakn olduunu aka dile getirir. Ancak iki tepkinin de
yetersiz kald noktalar olduunu ekler. Giddens, sz konusu iki tepkiye
ynelik tutumunu yle ifade eder. Bu tepkilerden teorik perspektifler
okluunu olumlu karlayan ilki,
iter (hatta bastrr) gibi grnse de, dikkatli incelediimizde ciddi bir bil
gi teorisi, bir epistemoloji gelitirdiini grebiliriz . Ancak Giddens bunu
'bilgi'nin sosyal bilimlerde hangi anlamlarda alnmas gerektiini arah
rarak ve bylece egemen pozitivist (daha ziyade empirist) bilgi, bilme, bi
lim ve yntem anlayn sorgulayarak yapar. Normalde bir epistemoloji
tartmasnn byle bir incelemede ontolojinin ardndan gelmesi gerekse
de, eletirel sosyolojisini epistemolojisinden hareketle temellendirdii
iin, Giddens'n bu konudaki grlerini sona almay uygun bulduk. Za
ten okuyucu Giddens'n benzer temalar ve kavramlar teorisinin farkl
ynleriyle iliki iinde farkl yerlerde tekrar tekrar ele aldn fark ede
cektir. Bu tekrarlardan mmkn olduu kadar kanmaya, en aza indir
meye alsak ve bunu byk lde becersek de, Giddens'n kendi yap
lama teorisini sunu tarz baz tekrarlar kanlmaz klacakhr.
Heidegger iin seiend bir eylem formudur: her varlk zamansal bir ol
utur (be-ing). Bir yorumcunun ifade ettii gibi, "Varlk zamanda ken
dini bize Mmknn Olmas biiminde gsterir... gelecek (futurity)
olaslara gre gr alanmza girer... zaman problemi akn dzeyde
mmknn antolojisidir" (Giddens, 1979 /2005: 192-193).
tiren ve ayr tutan 'orada-bulunuluk' tur" (1981 / 2000: 34). Hatta o, arala
rnda baz keskin ztlklara ramen, bu grn G.H. Mead'in 'sembolik
etkileimciler'in asla belirgin biimde dikkate almadklar, 'uzayda yer
al'm / 'bulunuluun' gereklii tamamen akladin, gemiin 'mev
cut iinde' daima sadece bellek olarak var olduunu vurgulayan zaman
felsefesiyle dikkate deer baz benzerlikler tadn dnr {Giddens,
1981 / 2000: 34). {Gemiin 'mevcut iinde' daima sadece bellek olarak var
olduu fikri aslnda Giddens'n yap tanmnn da bir zelliidir.) Netice
'
de, Giddens btn toplumlar veya sosyal sistemlerin orada-bulunanlar
ve bulunmayanlar diyalektiini ierdiini, yani hem o-an-orada-bulunan
lar arasndaki yz yze ilikileri hem de bizzat orada-bulunanlar ile ora
da-bulunmayanlar arasndaki farkl dolaymlar ve iletiim aralaryla ger
ekletirilen ilikileri ierdiini tekrar tekrar vurgular.
Giddens'n Heidegger etkisindeki {ve zellikle fenomenolojik sos
yolojiyle, Schutz'un duree kavramyla balanbl) ve kendi eylem tanmn
ekillendiren bir baka gr de, onun 'anlar' ve 'zaman aralklar' fikri
ne ve dolaysyla modem dnyayla balanbl olan 'llebilir zaman
uzay' kavramna eletirisidir. Ne zamann ne de zaman deneyiminin 'an
lar' toplam olmadn belirten Giddens'a gre:
olmakla kalmayp, ayn zamanda tekil bir bireye gre daha geni bir za
man ve mekana yayldklarn vurgular ve bu anlamda sosyal sistemlerin
yapsal zellikleri kesinlikle bireyin etkinliklerinin ' dnda' dr. nsan top
lumlar veya sosyal sistemlerin insan eylemi olmadan var olamayacakla
rn, ancak bunun aktrlerin sosyal sistemleri yarathklar anlamna gel
meyeceini, gerekte insanlarn praxisin sreklilii iinde daha nceden
yaplanlar yeniden yaparak bu sistemleri yeniden-rettikleri ve deitir
diklerini ne sren Giddens'a gre, zamansal-alansal uzaklamann ge
nilii bununla ilikilidir. nk her zaman deilse de, genelde, zaman
sal-alansal uzaklama derecesi arttka, yani kurumlar zamana-mekana
yayldka sosyal sistemlerin tekil bireyler tarafndan ynlendirilme veya
deitirilmesine kar diren de artar. Ancak bu zorlayclk kendi iinde
mmkn klmay da tar, zira zamansal-alansal uzaklama insan yaan
hsyla ilikili baz imkanlarn yolunu kapahrken baka imkanlarn yolu
nu aar (Giddens, 1984: 1 70-171 ).
Giddens burada yapsalc ve post-yapsalc zamansallk analizle
rinden ve zellikle Derrida'nn ' fark', 'erteleme olarak farkllk' kavram
larndan yararlanr. Sosyal teoride zamansal-mekinsal kesimelerin esasen
tm toplumsal varolula ilintili olarak grlmesi gerektigini ne sren Gid
dens'a gre, her toplumsal etkinlik ilikili fark-yarahc an iinde (i) za
mansal olarak, (ii) paradigmatik olarak (sadece somutluk kazand an
larda mevcut olan yap sayesinde) ve (iii) mekansal olarak biimlendirilir
ve bunlarn birliktelii toplumsal pratiklerin durumsal karakterini ifade eder
(Giddens, 1 979/2005: 1 92; 1 981/2000: 31 ) .
Bir insani faillik anlaynn zamansallg ierdiini, 'eylem' veya fa
illiin bir araya gelmi bir dizi farkl fiile/edime deil, srekli bir davran
akna iaret ettiini, eylemi fiziksel varlklarn dnya-iindeki-olaylara
fiili veya tasarlanm sebepli mdahalelerinin seyri olarak tarumlayabile
ceimizi dnen Giddens, daha genel bir eyleyen benlik teorisinden ba
msz olarak dnlemeyecek bu faillik anlaynn ekillendirilmeye
ak bir nesneler-dnyasna 'mdahale'yi de ieren daha genel bir kav
ram praxisle dorudan ilikili olduunu kabul eder ve bu kabulden hare
ketle, dzenli eylemleri durumsal pratikler olarak ve bu pratikleri de eylem
teorisi ve yapsal analiz arasndaki temel bir iliki biiminin ifadesi olarak
alr (Giddens, 1979/2005: 1 92, 1 94-1 95) . Ona gre, hem bir eylem teorisi
hem de yapsal analiz toplumsall zamansallk dzleminde ele alma
ldr.
28 birinci blm
4. O Zamansallk Dzlemi
Toplumsal aktrlerin kurucu unsuru olarak bir zaman-mekan ontoloji
si zamansallktan ve bylece bir anlamda 'tarih'ten yola kan yapla
ma anlay iin temel nemdedir.
Bu yaklam, genelde birok ada Anglo-Amerikan yazarn 'eylem'
tanmna dayal analitik eylem felsefesinden ihtiyatl bir biimde ya
rarlanabilir (Giddens, 1984: 3).
Toplum olarak adlandrlmay hak eden her ey, etkinlikleri belirli bir
anda onlar ina eden bireylerin yaanhlarnn tesine uzanr. Hem s
reklilik hem deime rntlerinin belirli bir bireyler kuann mr
lerinin ok tesine tand gzlenebilir. nsan toplumsal hayahnn za
mansal organizasyonunun bu ynlerinin birbirlerinden sadece analitik
olarak ayrlabilecei akhr. Gndelik hayattaki karlamalar kurum
sal zamann uzun dnemli yaylmalarndan uzak grnebilir. Ancak,
kurumlar sadece gndelik hayat ortamlarnda srekli olarak retildik
leri ve yeniden-retildikleri srece bir forma sahip olabilirler. te yan
dan, gndelik davran sadece kurumlam etkinlik biimlerine kah
lmlarla sreklilik kazanr. nsan organizmasnn mevcudiyeti zaman
salln dier iki boyutunun nkouludur. Yine de, onlar kendilerinden
karsanabilecek mrn sresinden karsanamaz (Giddens, 1987c:
145).
Giddens'n farkl yap tarumlan hakknda kapsaml ve aynnhl bir aklama, bir yeniden sis
temletirme denemesi iin, bkz. Tatlcan, 2005a.
anthony giddens 31
resi' temelinde bir aklamaya gerek olduunu dnr. Zira ona gre,
"Sosyal sistemlerin yapsal pratikleri, gndelik-hayat-dnyasnn sresi
nin (duree) zamansalln insan bireyin varoluunun sonlu mrnn
iinde yer ald kurumlarn uzun s resine (longue duree) 'balar"' (Gid
dens, 1981 / 2000: 30).
Giddens, byk lde yapsalalk ve ilevselcilikteki ezaman
l / artzam:anl ayrmnn etkisiyle, zamann insan aktrn sresi dzle
minde bir kenara itilmesinin sosyal teoride toplumsal kurumlarn zaman
sallnn arka plana itilmesine, bu ayrmn ayrca yanl ve kat disipliner
bir iblmne yol atn dnerek, zamansallk ekseninde bir kurum
lar analizi gerekletirmeye alr. zetle onun ifadesiyle:
Bu yzden,
6. Blgeselleme
Toplumsal ilikilerin farkl mekanlar ve farkl zaman dilimleri iinde bl
geselleme eiliminde olduunu belirten Giddens' a gre, toplumsal et
kinliklerin zamansal-mekansal koordinasyonunu analiz etmek, aktrlerin
gndelik gzergahlar iinde hareket ettikleri mekanlarn balamsal zel
liklerini ve mekanlarn zaman-uzaya yaylarak blgesellemelerini ara
hrmakhr ve bu analiz zamansal-alansal uzaklamay aklamann ve by
lece, daha byk topluluklarn ve genelde sosyal-btnlkler-aras-sis
temlerin heterojen ve karmak doasn ele almann ayrlmaz bir paras
dr (Giddens, 1984: 286). Aynca, ona gre, etkileim balamnn veya ba
lamsallklanrun arahrlmas toplumsal yeniden-retim aratrmasnn
ayrlmaz bir parasdr ve 'balam' unlar gerektirir:
(a) etkileim unsurlarn evreleyen (genellikle sembolik veya fiziksel
belirtelere sahip) zamansal-alansal snrlar; (b) yz ifadeleri, bedensel
hareketler, dilsel ve dier trden birok farkl iletiim aracnn gr
nrln salayan, aktrlerin bir-arada-bulunuluklan; (c) bu olgu
larn farknda olmak ve etkileimin ynn etkilemek veya kontrol al
tna almak iin onlar refleksif olarak kullanmak (Giddens, 1984: 282).
Yukardaki alnh, Giddens'n tm teorisinde olduu gibi, etkilei-
min mikro ve makro, bireysel ve yapsal (sistemsel) boyutlarn ilikilen
dirme abasnn bir gstergesidir. Giddens burada da, teorisinin farkl
yanlarnda yaph gibi, bireyler aras etkileimlerin ele alnd 'stratejik
davran analizi' ve yapsal ve sistemsel srelerin ele alnd 'kurumsal
analiz ayrmna bavurur. Ona gre, ncelikle, her toplumsal etkileim,
36 birinci blm
7. Zaman-Corafyasnn Snrllklar
Zaman-corafyasnn gndelik hayahn rutinlerini biimlendiren kstlay
clarla ilgilendiini ve gndelik etkinliklerin pratik karakterinin bir-ara
da-bulunulan ortamlardaki toplumsal davrann inas asndan nemli
olduu dncesinin yaplama teorisiyle ortak bir noktasn oluturdu
unu vurgulayan Giddens, btn bunlara ramen, zaman corafyasn u
noktalarda eletirir:
(1) Naif ve kusurlu bir insan fail anlayna sahip olmas. Hagens
trand'n, yaplam zamansal-mekansal balamlarda insann bedenselli
ini vurgularken 'bireyler'in gndelik hayatlarnda karlahklan top
lumsal ortamlardan bamsz olarak ina edildiklerini dnme eilimin
de olmas; aktrleri, etkinliklerinin ulamaya alhklan 'projeler' tarafn
dan ynlendirilmesi anlamnda amal varlklar olarak almasna ramen,
bu projelerin doas ve kaynan aklamamas.
taya koyar.
a) Eylem ve faillik
Giddens'n temel problemlerinden biri (sosyal teoriyi igal ettiini dn
d dier birok dalizmin yan sra) eylem ve yap dalizmine zm
bulmakhr. Bu yzden, bir yandan eylemi ve dolaysyla bireyin, failin ey
lemlerdeki roln anlamaya alrken, te yandan yapy ve faillikle
(Marx'n deyimiyle, praxis'le) yap arasndaki iliki ve etkileimi kavra
maya alr. Buradaki temel kavramlar da eylemin retimi ve yeniden
retimidir.
Faillik kavramn sosyal teoriye sokmak iin mevcut eylem felsefe
si anlaylarnda deiiklikler yaplmas, bir eylem analizinin uygun refe
rans biriminin kii, yani eyleyen ben olmas gerektiini dnen Giddens,
eylemi 'yaanlan tecrbeler'in oluturduu srekli bir ak olarak grr.
Eylemlerin tehis edilen 'unsurlar' veya 'paralar'n, gndelik davran
n yaanma srecini anlatan 'eylem' veya 'faillik' kavramndan ayrt ede
rek, edimler olarak niteler ve eylem veya faillii somut varlklarn dnyada
anthony giddens 45
na gelir; ve (ii) niyetli edimler tipik bir biimde, aslnda aktrlerin niyetlenme
dikleri, ancak hakl olarak, onlarn davranlar olarak dnlen bir dizi
sonuca yol aar.
14. Sosyal teori asndan byk neme sahip olan 'niyetli edimle
rin 'niyetlenilmemi sonulan' farkl ekiller alabilir. kinci tip rneklerde (i)
niyetlenilen eye ulalmayp, aksine aktrn davran -ya 'ara' olarak
kullanlan 'bilgi', ulalmaya allan hedefe uygun olmad veya onun
la ilgisiz olduu iin ya da aktr ilgili 'aralar'n hangi durumlarda kulla
nlmas gerektii konusunda yanl fikre sahip olduu iin- farkl trden
sonuca veya sonulara yol aar; (ii) niyetlenilen eyin gereklemesinin
bir dizi baka sonucu da beraberinde getirdii durumdur (Giddens,
1976 / 2003: 106-107, 113-115).
c) Edimlerin tehisi
Giddens edimlerin tehisinde eylemleri anlamakta (aslnda Gadamer'in
'ufuklar' fikrinden uyarlad) 'anlam ereveleri'nin nemi ve yerini tar
hr, doa bilimleri ve sosyal bilimlerdeki kullanmn karlabnr. Ona
gre, insan davrannn doa dnyasndaki oluumlarda grlmeyen bi
imde 'anlamlar'a sahip olduu veya 'anlaml' olduu doru olsa da, do
ann maddi olarak dntrlm veya 'insaniletirilmi' ksmlan ka
dar, bizzat doga dnyas da bizler iin anlamldr. Doa dnyasru, hpk
toplumsal dnyada olduu gibi, normalde dzenlemeye ve 'anlalr' kl
maya alrz (Giddens, 1976 /2003: 108-109). ster toplumsal dnya ister
doa dnyas olsun, olaylan anlamak iin 'anlam ereveleri'ne bavuru
ruz. Bu anlam ereveleri asla tamamen 'betimsel' olmayp, daha kap
saml aklama emalaryla skca i ie gemilerdir ve onlan birbirlerin
den tamamen bamsz olarak ele alamayz ve sz konusu betimlemele
rin anlalrl bu balanhlara baldr (Giddens, 1976/2003: 109).
Giddens'a gre, hem toplumsal hem de doal olgular anlam ere
veleri sayesinde kavranr ve bu ereveler gndelik deneyimleri 'kavra
maya' yarayan 'yorumlama emalan'n (Schutz'un deyimiyle, 'bilgi stok
lar'n) elde etmek ve mevcut olanlar gelitirmekte kullanlr ve bu sre
ten sokaktaki insanlar kadar bilim adamlar da yararlanr. Ancak o, bu an
lam erevelerinin i-btnln her iki grup asndan da abartmann
ciddi bir hata olacan belirtir, aslnda onlar paradigmalar olarak grlebi
lir.
48 birinci blm
Dolaysyla,
'Gerekeler'in insan davranndaki nemi, en iyi ekilde, gerekeler
davrann refleksif gzetiminin 'teorik boyut'u olarak anlaldnda
kavranabilir ve insanlar birbirlerinden bu gzetimi srdrmelerini
beklerler; yle ki, neden o ekilde davrand sorulduunda, aktr ya
plan bu edim hakknda ilkeli bir aklama getirebilsin (Giddens,
1976/2003: 126).
Ona gre, gndelik kullanmda ' ama' ve 'gereke' kavramlan ara
sndaki rtmeye ramen, sosyolojik analizde sokaktaki bireylerin bir
birlerinin etkinliklerini anlamlandrmakta . kullandk.lan farkl arahrma
dzlemlerinin birbirinden aynlmas gerekir. rnein, (i) bir aktrn dav
ran, yani 'yaph ey' mulak olduu durumlarda, bir baka kii bu
davran ncelikle anlaml biimde nitelendirerek anlamaya alacakhr;
(ii) ancak o dier kiinin ne yaphn bilmekle yetinebilir; (iii) onu yapma
amacn veya zaten yapmsa, neyi kastl/niyetli olarak yaphn ren
mek isteyebilir; ancak yine de (iv) bundan daha derinlere inerek, aktrn
davrann 'temellendirme' biimine nfuz etmek, yani onun kendi et
kinliklerini gzetiminin mantksal btnln ve somut ieriini renmek
isteyebilir (Giddens, 1976/2003: 11 5).
Giddens bu noktada (eylem felsefesinde hararetle tarhlan, Trk
e literatrde "Sebepler (reasons) nedenler (causes) midir?" biiminde
yanl bir eviriyle ifade edilen) "Gerekeler nedenler midir?" sorusunu
tarhr. Ona gre, tarhmann bir tarafnda, "gerekelerin nedenler olma
dklarn syleyenler, gereke ve faillik arasndaki ilikinin ' kavramsal' ol
duunu ne srerler. Onlara gre, gerekeleri rasyonalize ettikleri davra
nlara atfta bulunmadan betimlemek mmkn deildir; 'gerekeler' ve
' eylemler' eklinde birbirinden bamsz iki olay veya durum kmesi ol
mad iin, onlan birbirine balayan nedensel bir ilikinin mevcudiyeti
gibi bir sorun da sz konusu olamaz" . Ancak te yandan, gerekelerin ne
densel etkisine dair delil sunmak isteyen yazarlar onlan ilintili olduk.lan
anthony giddens 51
(ii) Gdler
'Gd' terimini eyleme sevk eden istekleri anlatmakta kullandn belir
ten Giddens'a gre, gdlerle kiiliin duygusal unsurlar arasnda do-
52 birinci blm
laysz bir iliki vardr ve gdler "hem aktrlerin kendi isteklerinin far
knda olduklar durumlar, hem de ayn zamanda davranlarn etkile
yen ancak bilinlerine kmayan durumlar ierir" (Giddens, 1976 / 2003:
118). Giddens daha sonra bu tespit erevesinde, Freud'a nazire olarak,
'bilind', 'pratik bilin' ve 'szel bilin' kavramlar etrafnda bir 'kiilik
tabakalamas' yaklam gelitirir. Bu kavramlardan ilki, Freud' daki 'bi
lind'nn / 'id'in yan sra, bireyin kiiliinin ilk geliim dnemlerinin
etkisiyle, daha dorusu Erikson'un deyimiyle gelime alarnn 'kriz
ler'inin zlme biimi veya zlememesiyle ilikili olan, varolusal te
mele sahip 'kayglar' ierir. Pratik bilin, nasl yaplacan bildiimiz,
ancak ou kez niin yaptmz aklayamadmz veya belli belirsiz
farknda olduumuz 'bilgilerimizi', szel bilin ise, bilincinde olduu
muz bilgileri ierir.
Ayrca, 'karlar / ilgiler'in aktrlere ait isteklerin gereklemesine
yardmc etkiler veya durumlar olarak tanmlanabileceini dnen Gid
dens u tespitleri yapar: (i) 'karlar / ilgiler'le 'gd' kavram arasnda
yakn iliki vardr; (ii) iinde isteklerin barnmad hibir kar/ ilgi yok
tur; (iii) ancak, insanlar kendilerini belirli bir biimde davranmaya iten
gdlerin her zaman farknda olmadklar iin mevcut bir durumda
karlarnn / ilgilerinin ne olduunun da mutlaka her zaman farknda de
illerdir; (iv) bireylerin her zaman kesinlikle karlarna uygun davran
lar sergiledikleri sylenemez; (v) niyetlerin her zaman isteklerle uygun
luk iinde olduunu varsaymak hata olacaktr: "gerekte kii istemedii
eyleri yapmaya niyetlenebilir veya bunlar yapabilir; balatmak niyetin
de olmad bir eyleme yol aabilecek eyleri isteyebilir" (Giddens,
1976/ 2003: 118-119). Giddens son tespitten hareketle, Popper'n 'niyetle
nilmeyen sonular' kavramndan ve Merton'un 'kendini dorulayan ke
hanet' tartmasndan yararlanarak, "niyetlenilmi eylemin niyetlenilme
mi sonular" fikrini gelitirir. Yani ona gre, btn insanlar (tam olarak
tanmlanm olsun olmasn) belirli amalar / niyetlerle hareket eden, yani
kendilerince belirli amalara ulamaya alan, ancak bu niyetli eylemleri
kimi (muhtemelen ou) zaman (eylemin ifade edilmemi veya bazen
edilemeyen koullarnn da etkisiyle) niyetlenmedikleri sonulara yol
aan failler, aktrlerdir. Bu yzden, ona gre, 'kar\k niyetsellik' koulla
rnda, insanlarn farkl balamlardaki eylemlerini bu niyetlenilmi ve ni
yetlenilmemi unsurlarn farkl bileimleri, karmlar olarak grebiliriz.
anthoy giddens 53
tr. nsan, eyleyen sosyal analizin temel odak alan olarak alnr. Baka
deyile, sosyal bilimlerin temel ilgisini amal, muhakeme yapan birey
oluturur (Giddens, 1987b: 59).
2 Giddens'n yapnn ikiligi kavramnn aynnhh bir aklamas iin bkz. Tathcan ve ein, 2007.
antlony giddens 55
genellikle bir kriter kavram olarak alnan yap kavramnn sorunlu oldu
unu dnen Giddens'a gre, kavram Anglo-Sakson sosyal bilime ya
banc yapsalc ve post-yapsala geleneklerdeki yap anlay dikkate al
narak yeniden tanmlanmaldr. Dilin yapsal zelliklerinin, hpk toplum
sal iliki kalplarnda olduu gibi zaman ve mekanda konumlanm ka
lplar olarak var olmadklarn, bu zelliklerin dilin somutlamasnda, ko
numada veya metinde gml olan orada-bulunanlar ve bulunmayanla
rn ilikilerinden olutuunu ne sren Giddens, burada yap teriminin
(Saussure'n) orada-olmayan-btnlk kavramn gerektirdiini belirtir.
Bu kavrama gre, konumaann kurduu cmleyi anlamak, konuma edi
minde yer almayan, ancak yine de onu anlamak veya retmek iin temel neme
sahip olaand eitlilikte szdizimsel ve semantik kural bilmeyi gerek
tirir. Bu anlay yapy bir mevcudiyetler seti (Derrida) olarak kavramla
hrmay engeller ve bu tr bir kavramlahrmarun yol aaca yapy
(Durkheim'n yaph gibi) 'kstlayclk' olarak grmeyi engeller. Ona g
re, kendi gelitirdii 'yapnn ikilii' anlay, yapy aslnda insan eylemi
dnda bir ey ve kstlayalk olarak deil, tekrar tekrar dzenledii in
san etkinliklerinin araa ve sonucu olarak almay salar (Giddens,
1986/ 2005: 578-579).
a) Eylem ve znellik
3 Giddens daha sonraki bir eserinde, Durkheim'n ilk almalarnda, zellikle Sosyolojik Ynte
min Kurallar'nda 'toplumsal olgular'n zorlayc niteliini sadece olumsuz bir biimde ileyen
bir ey olarak grrken, bu yzden 'zorlayolk' ve 'bask'y ayn anlamda alrken, daha son
ra normlarn -su veya korkuyla olduu kadar psikolojik veya maddi dllerle de ilikili
olan- olumlu ve olumsuz yanlarnn olduunu, yani yaptnmlann bask kadar ikna ile de i
lediini savunan bir gre ulatn belirtir ve kendi yaptnmlar emasnda yaptnmlann
bask ve kstlama kadar ikna ve mmkn klmayla de ilediini vurgular (Giddens,
1981 /2000: 62).
anthony giddens 67
4 "Etkileim, bir aktrn dierine kar tepkileriyle gerekleir ve tersi de dorudur: bir akt
rn (olumsal) tepkileri bir bakasnn veya dierlerinin (olumsal) tepkilerine baldr. Her bir
kiinin etkinlii dierinin davran zerinde bir yaptnm olarak iler. Bu yaptrmlarn ou,
-(rnein) dilin her gnk konumalar iinde ve bu konumalar araolyla yenidenreti
minde olduu gibi- sorgulanmadan uygulanr'' (Giddens, 1981 /2000: 61). Parsons, Luhmann,
Habennas ve Giddens'n 'ifte olumsallk' anlaylarnn ayrntl aklamas iin bkz. Tatlcan,
2005a.
68 birinci blm
Ayrca,
p
Giddens bir ya trmlar snflamasnn yaphrm etkisi yaratmada
kullanlan unsurlar esas alnarak gelitirilebileceini, bu unsurlarn her
zaman, hatta g kullanmay gerektiren durumlarda bile aktrn (bilin
li veya bilinsiz) ihtiyalar zerinde bir lde zorlayc etkide bulunabi
leceini, dolaysyla yaptrmlarn sadece aktrlerin dier bireyleri aka
belirli bir 'izgi'ye sokmaya altklarnda var olduunun dnleme
yeceini, neticede,_ etkileimde karlkl adaptasyonlar yaygn ve ustaca
olabilse de, yaphnmlara bavurma veya 'yaphrm alhna alma'nn her
toplumsal karlamann, ancak ayn zamanda anlamn retilmesinin ay
rlmaz bir zellii olduunu ne srer (Giddens, 1979 / 2005: 235).
Giddens meruluk ve normlar arasndaki ilikiyi inceledii bir tar
hmasnda, Parsons'n Durkheim ve Weber'den ald dnceleri kendi
ne zg bir biimde birletirmeye almasna ramen, onun dnce sis
teminde Weber'deki 'meruluk', 'meru dzenler' kavramlarna yer bul
mann zor olduunu, zira Weberci 'meru dzenler' kavramn -'Hobbes
cu dzen problemi'nin zmnn bir paras olarak- Durkheim'in kol
lektif bilin kavramna yedirdiini ne srer. Neticede, dzen problemini,
bireysel iradeler arasndaki mcadeleye ve herkesin herkesle savana
ramen, toplumun zaman iinde bir lde istikrarn koruyarak varl-
70 birinci blm
c) Etkileimde g ilikileri
Yaplama teorisine gre, toplumsal etkileimin bileenleri ne 'anlam
llk' ne de 'normatif ierik' ile snrldr. G, tm toplumsal hayatin
-anlam ve normlar gibi- tamamlayc bir unsurudur . . . Her toplumsal
anthony giddens 71
ult'nun kar tezi vardr (Giddens, 1981 /2000: 54-55). Giddens egemenlik
ve g ilikisi konusundaki kendi grn yle zetler:
1. Pozitivizm Eletirisi
Giddens pozitivizm konusuna ilk kez farkl kanattan sosyal bilim anlay
lar zerine, zellikle pozitivizmi farkl alardan sorgulayan yazarlarn
yazlarnn bir derlemesi olan Pozitivizm ve Sosyoloji'nin (1974) 'Giri' ya
zsnda deinir. Giddens bu giri yazsnda bilim (ve sosyal bilim) felsefe
siyle ilgili sorunlar "znellik ve anlam", "genellemeyle ilgili problemler"
ve "deerler, karlar ve bilimsel bilgi" balklar alhnda ana hatlaryla de
erlendirir.
Comte'un 'bilim', 'bilimlerin birlii' (dolaysyla, sosyal bilimlerin
doa bilimlerini, zellikle 'fizik' bilimini esas ve model alnas), 'bilimler
hiyerarisi' ve 'toplumsal mhendislik' anlaynn pozitivizmin temelini
76 birinci blm
2. Rlativizm
Giddens, Kuhn ve Winch'in yaklamlarnn bu snrllklarnn ve zellik
le Kuhn'un 'paradigmalarn karlahrlamazl' fikrinin, dolaysyla a
n rlativizmin 'anlam' ve 'karlkl anlama' konusunda yol aabilecei
problemleri zmeye alrken bilgi sosyolojisindeki nl ve eski mut
laklk ve rlativizm tarhmasna bular ve bir ara zm bulmaya al
r.
Giddens bu zm araynda iki tr rlativizm ayrt eder: (1) an
lam dzeyinde rlativizm: anlam erevelerinin 'kapal karakter'ine an
vurgudan kaynaklanma eilimindeki, anlamlar bir ereveden dierine
aktarmann imkansz gibi grnd rlativizm biimi ve (2) yargsal r
lativizm: farkl anlam erevelerinin, -her biri marihksal olarak bir dieri
ne denk ve bu yzden rasyonel olarak dierlerine gre deerlendirileme
yen, aksine 'verili' olarak alnmas gereken zel bir tecrbe/yaanh evre
ninden mteekkil- farkl gereklikleri temsil ettikleri gr. Ona gre,
iki rlativizm biimi de belirli paradokslara yol aar: (i) "ikisi de, her bil
ginin -daima n-kabuller gerektiren, ancak bu n-kabullerin de bizzat
kendileri zerine kurulu bilgilerden hareketle aklanabilecei- verimsiz
ancak niceliksel bir arh kaydeden bilgiye dnt bir ksrdng ya
rahr" ve (ii) 'btn bilgiler rlatiftir' eklindeki her evrensel iddiada ol
duu gibi, bu anlaylar kendilerini-olumsuzlamadan ifade etmenin hi
bir yolu yoktur (Giddens, 1976 / 2003: 190-191).
Yargsal rlativizmi amak iin anlam ereveleri konusunda anlam
ve referans ayrmn srdrmenin zorunlu olduunu dnen Giddens'a
gre, anlam erevelerinin, bilimde paradigmalarn veya farkl teorik e
malarn ilikilendirilmesi problemi, ister paradigmalar arasndaki veya
bilim iindeki ilikiyle, isterse uzak tarihsel dnemler veya yabana kl
trlerin anlalmasyla balanhl olsun, bir yorumlama problemidir" ve
"Hermeneutik analiz birbiriyle i ie geen anlam erevelerinin sahiligini
82 birinci blm
F) Giddens'n Epistemolojisi
Giddens'n sosyolojinin arahrma-nesnesine ilikin tespitleri (yani, onto
lojisi) ve dolaysyla bu arahrma nesnesine nasl yaklalmas gerektii
konusundaki grleri (yani, bilim anlay) bize onun epistemolojisini,
yani aratrmaorun bilme-nesnesiyle nasl bir bilgi iliki iinde olduu
konusundaki grn verecektir.
hayalnda ou kez daha etkili olan, bilgili insan fail fikrinin temelinde
yatan 'pratik bilin'tir (Giddens, 2005: 123).
lk kez Wittgenstein tarafndan tanmlanan, etnometodolojide em
pirik bir ilgi konusu olarak ortaya kan ve Goffman'n yazlarnda gn
delik hayattaki tezahrleri ayrntl bir biimde betimlenen 'pratik bilin',
Giddens' a gre, toplumsal aktrler olarak mutlaka sze dkemesek de,
toplumsal hayahmz srdrmek iin bildiimiz ve bilmek zorunda oldu-
umuz tm eyleri ifade eder (1996: 69). Baka deyile, pratik bilin aktr
lerin toplumsal iliki kurarken yararlandklar zmni bilgi stoklardr
(Giddens, 1979 / 2005: 126 ). Szel bilincin aksine genellikle nermeler bii
minde ifade edilmeyen pratik bilin, toplumsal karlamalarn 'zeminini'
oluturan, gereklii sorgulanmayan zmni bilgileri ierir. Sz konusu
zmni bilgi ayn zamanda Giddens'n 'karlkl bilgi' olarak kavramlatr
d eyi gerektirir (Loyal, 2003: 30).
Giddens burada (daha sonra sosyal bilimin eletirel greviyle ili
kili olduunu belirttii) saduyu ve karlkl bilgi ayrm yapma gerei
duyar. Zira ona gre, "inancn sahiligine saygy inancn hakllgn eletirel
gzle degerlendirmekten ayrmamz" gerekir" (Giddens, 1979 /2005: 442).
Ancak bu ayrma gemeden onun saduyusal bilgiyle ilgili u tespitini
aktarmak aydnlahc olacakhr:
Modem felsefenin 'sosyolojik' yn gndelik veya sradan yeni
den ele geirmeyi gerektirir. Gndelik etkinliklerimiz, daha kapsaml ola
rak aratrmaya demeyen basit nemsiz alkanlklar olmayp, aksine
felsefe ve sosyal bilimlerdeki en temel sorunlarn aklanmasyla ilikili
dir. Bu yzden, saduyusal bilgi, sadece yerlemi alkanlk veya sosyal
analiz iin hibir nem tamayan yan-formle edilmi bir fikirler toplu
luu olarak gz ard edilemez. Ancak. . . 'Saduyusal bilgi' terimini, zo
runlu olarak, saduyusal bir biimde anlayamayz (Giddens, 1987b: 65).
2. Saduyunun ki Anlam
1. Genelde 'saduyu' olarak adlandrlan ey.
2. Karlkl bilgi (Giddens, 1987b: 65).
Burada temel problem, daha nce bilim anlayyla ilgili ksmda,
Giddens'n Winch'e ilikin deerlendirmesinde deindiimiz gibi, sokak
taki insanlarn aklamalarnn bilime bir temel olarak alnp alnamaya
ca, alnabilirse bunun snn ve llerinin ne olmas gerektiidir. Sokak-
1 00 birinci blm
c) Yasalarn deikenlii
Ortodoks konsenssn, sosyal bilimsel yasalarn deikenliine 'kendini
dorulayan' ve 'kendini-olumsuzlayan kehanetler' biiminde aina oldu-
114 birinci blm
d) Genellemeler ve niyetlenilmemilik
Winch'in hermeneutik sosyal teorisinin en nemli snrllklarndan biri
nin, her zaman hakl olarak ilevselciliin temel ilgisini oluturan eyden,
yani eylemin ngrlmeyen koullan ve niyetlenilmeyen sonularndan
hibir ekilde sz etmemesi olduunu vurgulayan Giddens' a gre, her
meneutik olarak biimlendirilmi bir sosyal teori (anlaml) 'eylem'in uy
gun (ancak Weber'in yaptndan farkl) bir aklamasnn eylemin bekle
nilmeyen koullan ve niyetlenilmeyen sonulan analiziyle ilikilendiril
mesi gerektiini kabul etmesi gerektiini ne srer (Giddens, 1982). Gid
dens yasalarn somut empirik dzeyde ortaya klarnda niyetlenilme
miliin etkisini aklarken doa bilimlerindeki nedensel genellemeleri
sosyal bilimlerdekilerle karlatrr.
anthony giddens 1 1 5
kisi de sosyal bilim iin nemli olan bu iki genelleme biimi, Gid
dens' a gre, dieri asndan deikendir. Zira, bireylerin 'yaadklar'
eyler hakkndaki genellemelerin yer aldklar balamlar, bu insanlarn
bilgi sahibi bireyle olarak 'mmkn klrna'y renebilmeleri bakmn
dan deiiklik gsterir. Dolaysyla, sosyal bilimler kendi 'ilgi alanlan'
zerinde etkiye sahip olabilirler, Ancak, ikinci tipten genellemelerin kefi
sosyal bilimin teorik ierii bakmndan eit neme sahip dier etkenler
arasndan sadece biridir. O, "aktrlerin belirli davrantan niin yaphkla
n konusunda ne bildiklerini -zellikle, ya onu (szel olarak) bilip farkn
da olmad.klan ya da dier ortamlardaki aktrler bunun farknda olma
dklar yerlerde- analiz edecek kavramsal aralar" salar. Ksaca:
6. ifte Hermeneutik
Giddens sokaktaki insanlarn bilgileri, betimlemeleri, teorileri ve akla
malaryla sosyal bilimlerinkiler arasndaki balanhy ve ayrca, sosyal bi
limcinin bunlar karsndaki tutumunu belirlemek amacyla gelitirdii
ve genilettii ifte hermeneutik kavramn Harbers ve Vries'ten alr. Bu
iki yazara gre:
zaaflar olarak grerek kurumsal refleksiviteyi kreltme abalarnn bey
hude olduunu belirtir (1993/ 2003: 19).
Giddens' a gre, ortodoks sosyologlar, aynca, yasalar temelinde n
grnn sosyal bilimlerin ana grevi .olduu dncesinin etkisi alhnda
ifte hermeneutii sadece ngryle iliki iinde 'kendini dorulayan ke
hanet' ve 'kendini yanllayap kehanet' biimlerinde anlad.klan iin, do
a bilimlerindeki tekli hermeneutii, yani doa dnyasnn kendisi hak
kndaki grler ve yorumlara karlk vermemesini sosyal bilimlere yan
starak, sosyal teoriyi bir zne-dnyas olan kendi 'nesne-dnyas'ndan
olabildiince soyutlamaya almlardr. Bunun sonucunda, gndelik
dil, gndelik toplumsal hayat ile sosyal teori arasndaki ba zellikle ba
sit bir aynnh, genellemelerin geerliliini gstermek iin ngrlerin s
nanmas biimini alan bir ey olarak grlmeye balamhr. Giddens,
Winch'in, bu tr bir hareket noktasnn manhksal srurlann gsterse de,
onun sosyal bilimler ile davran analiz edilen insanlarn yaanhlan ara
sndaki ilikilerin bir ifade biimi olarak niin yetersiz kaldn gstere
mediini, ifte hermeneutiin (Gadamer'in srarla vurgulad gibi) bu
ilikilerin diyaloga dayal olmasn gerektirdiini ne srer. Yani:
Bir eletiri olarak -toplumsal hayatla pratik bir biimde ilikili bir
ey olarak- sosyal bilim fikrini savunan Giddens'a gre, doa bilimleri
modelinden tretilen ortodoks konsenssn 'teknolojik' eletiri yorumu
nu paylamak mmkn deildir. Zira, bu teknolojik eletiri anlay, sos
yal bilimin 'ierden eletiri'sirin -bu alanlarda alanlarn birbirlerinin
grlerini eletirel gzle deerlendirmelerinin- pratik toplumsal mda
haleye temel oluturabilecek sradan inanlarn 'dardan eletiri'sini ko
layca saladn ne srmesine ramen, 'ifte hermeneutik' dikkate aln
dnda sorunlar ok daha karmak hale gelir. Bu yzden ona gre, bir
eletirel teori gelitirilmesi tercih meselesi deil, zorunluluktur, nk
"sosyal bilimlerdeki teoriler ve bulgular, sosyolog gzlemci veya politika
oluturan kii belirli bir pratik soruna 'uygulanabilecekleri' kararn ver
sin vermesin, pratik (ve siyasal) ierimlere sahiptir" (1984: xxxv). Burada
nemli bir mesele, sokaktaki insanlarn gndelik hayatlarn srdrrken
ve srdrmek iin rettikleri bilgiler, teoriler vb.nin nereye kadar sahi ola
rak alnacadr. Bu da 'dzeltilebilirlik problemi'ni ortaya kartr.
1) Dzeltilebilirlik
'Saduyu' teriminin daha dikkatli bir biimde tanmlanmas gerektiini
ve 'saduyu bilgisi'nin, yani gndelik hayatn bilgisinin (ou nesnelci
anlayn inancnn aksine) 'dzeltilemezlii'nin onun bir arabrma konu
su olarak statsn grmemizi engellememesi gerektiini belirten Gid
dens, toplumsal aktrlerin hem gndelik hayatlarnn hem de sosyal sis
temlerin retimi ve yeniden-retiminde yararlandklar bilginin manbk
sal statsnn iki dzlemde deerlendirilmesi gerektiini dnr: (i)
metodolojik dzlem ve (ii) sahilik dzlemi. Bir hayat tarzn bilmek (veya
'anlamak') prensip olarak ona 'ehliyetli' bir aktr olarak kablabilmek ol
duu iin, Giddens' a gre, saduyu -yani, bir kltrn yeleri tarafndan
124 birinci blm
larn, bir teknolojik deiim arac olarak sosyal bilim toplumsal dnyay
la ilikisinde tarafsz olmad iin, eletirinin gndelik yanl inanlarn
eletirisiyle snrl tutulamayacan ne srer. Neticede ona gre, ifte
hermeneutiin ierimi, sosyal bilimcilerin, kendi kavramlar ve teorileri
nin analiz etmeye altklar eyler zerindeki dntrc etkileri konu
sunda uyank olmaktan kanamayacaklandr (Giddens, 1996: 76).
Giddens, bunlara ramen, sosyal bilimlerin, bir toplumun -kendi
inceleme-nesnesi olan- yelerini aydnlatabilecek koullar salamasnn
ortodoks konsenssn varsayd kadar kolay olmadn, insan toplum
sal davrann bu davrann yaplma gerekelerine gre aklama gre
vinin, yani toplumsal etkinliin -ortodoks sosyolojide ihmal edilen- te
mel bir unsuru olan eylemin rasyonalizasyonunun sosyologlar tarafndan
kesinlikle gz ard edilemeyeceini ne srer. Fakat burada dikkatli olun
mas gerekir. Zira eylemin rasyonalizasyonu, yani ilgili aktrlerin kendi
davranlarna ilikin aklamalar her tr tarihsel balamda daima snr
ldr ve bu snrlarn doasn ve devam etme nedenlerini aratrrken sos
yal bilimlerin grevlerini belirlemek mmkndr. Giddens bu snrllkla
ilikili, sosyal sistemlerin yeniden-retiminde bir araya gelen koul t
rnden sz eder: (i) eylem iindeki bilinsiz unsurlar, (b) pratik bilin ve
(c) eylemin niyetlenilmemi sonulan (Giddens, 1979 / 2005: 440).
Giddens bir sosyal bilimcinin drt farkl eletiri dzeyi iinde yer
alabileceini syler.
se sosyal bilimler arasndaki iliki nasl ele alnmaldr? (ii) Bilim / ideolo
ji ve zel kar/ ideoloji kartlklar arasnda ne gibi balar kurulabilir?
(iii) deolojinin sylemle, somut toplumsal davranlarla veya her ikisiyle
ilikisi nasl deerlendirilmelidir? (iv) deoloji, bir bakma, bilimden fark
l bir fikir -inan- sistemi olarak alnabilir mi, yoksa sadece sembol sistem
lerinin ideolojik tezahrlerinden mi sz etmemiz gerekir? ve (v) deolojinin
sonundan sz edilebilir mi? (1979/ 2005: 356-357)
Giddens' a gre, ideoloji analizi iki dzeyde yaplabilir: (i) stratejik
eylem dzeyinde ve (ii) kurumsal dzeyde. Daha mikro, dolaysyla yz
yze, karlkl ilikiler dzeyinde srdrlen stratejik eylem analizinde,
bir yandan bireylerin eylemlerini refleksif gzetimlerinin, yani kiilerin
kendi eylemleri zerindeki dncelerinin sylem biimleri, yaanlan
deneyim biimleri ve dolaysyla sembolik dzenleri, te yandan eylemin
rasyonalizasyonunun, yani eylem gerekelerinin zerklik ve bamllk
ilikilerini, davrann bilinsiz kaynaklarn, kaynaklarn yapsal denge
sizliini nasl etkiledikleri aratrlr. Burada, egemen snflar veya grup
larn karlarn artrmak iin iletiim becerilerini kullanma veya iletiimi
dorudan ynlendirebilme biimlerine, yani iktidarn belirli kesimlerinin
karlarn gizlemek iin gc nasl kullandklarna odaklanlr
(1979 / 2005: 365, 368).
Kurumsal ideoloji analizinde ise, sembolik dzenlerin her gn 'ya
anlan deneyimler' balamnda egemenlik biimlerine nasl destek ol
duklar, egemenliin hangi yollara bavurularak gizlendii gsterilmeye,
anlamlandrma ve merulatrma arasnda egemen karlara destek ola
cak biimde balanty salayan en temel yapsal zellikler tespite al
lr (1979/ 2005: 366, 368).
Giddens, sonuta temel ideolojik form belirler: (i) zel karlarn
evrensel karlar olarak sunulmas veya gsterilmesi, (ii) elikilerin inka
r veya arptlmas ve (iii) mevcudun doallatrlmas, eyletirilmesi
(1979 / 2005: 368-372).
Neticede, Giddens'a gre ideoloji eletirisi, sosyal sistemlerin sre
gelen ve zorunlu bir zelliini ele ald iin (nk tm g sistemleri
ideolojik ynlere sahiptir), sosyal bilimin temel ilgilerinden birini olutu
rur ve salt analitik bir grevdir (1989:290).
4. Ahlaki eletiri: Bu eletiri tr farkl eylem politikalar ve seyir
lerinin dorulan ve yanllarnn deerlendirilmesiyle ilgilidir. Bu dzey
de karmza klasik 'olan' ve 'olmas gereken' problemi kar. Giddens bu-
anthony giddens 131
BAERT, Patrick (1998), Social Theory in the Twentieth Century, Polity Press
COHEN, Ira ..., J. (1987), "Structuration Theory", Social Theory Today, Ed. Ant
hony Giddens and Jonathan H. Tumer, polity press
CLARK, Jon (1990), "Anthony Giddens, Sociology and Modem Sociology",
Anthony Gid.dens: Consensus and Controversy, ed. Clark, Jon, Modgil,
Celia & Modgil, Sohan (1990), The Falmer Press
CLARK, Jon, MODGIL, Celia & MODGIL, Sohan (1990), Anthony Giddens:
Consensus and Controversy, (ed.) The Falmer Press (Giddens'n bi
yografisi ve eserleri ksmnda byk lde bu kitaptan yararlanl
mhr)
COLLINS, Randal (1981), "Gouldner's Dialectics", Sociology Since Midcentury:
Essays in Theory Cumulation, Academic Press
CRAIB, lan (1990), Anthony Giddens, Routledge (Giddens'n yaplama teorisi
zerine kapsaml ve eletirel bir inceleme)
ESGN, Ali (2005), Anthony Giddens: Sosyolojisi, An Yaynclk (Giddens'n ya
plama teorisi, modernleme teorisi ve nc yol tezi hakknda
sistematik bir alma)
GIDDENS, Anthony (1974), "Introduction", Positivism and Sociology, ed.
Anthony Giddens, Heineman Educational Books
GIDDENS, Anthony (1976/2003), Sosyolojik Yntemin Yeni Kurallar, ev. mit
Tatlcan, Bekir Balkz, Paradigma Yaynlar
GIDDENS, Anthony (1979/2005), Sosyal Teorinin Temel Problemleri: Sosyal Ana
lizde Eylem, Yap ve eliki, ev. mit Tatlcan, Paradigma Yaynlan
GIDDENS, Anthony (1977a), "lntroduction: Some lssues in Social Sciences
Today", Studies in Social and Political Theory, Hutchinson
GIDDENS, Anthony (1977b), "Positivism and Critics", Studies in Social and Po
litical Theory, Hutchinson, 1977 ("Comte, Popper ve Pozitivizm", Si
yaset, Sosyoloji ve Toplumsal Teori: Toplumsal Dncenin Klasik ve
ada Temsilcileriyle Hesaplamalar, ev. Tuncay Birkan, Metis
Yaynlan, 2001)
134 birnc blm
hibir mlk yoktu. Bahtin'in babas eitli kentlerde alan bir banka
memuruydu, bu yzden Bahtin ocukluunu farkl yerlerde geirdi. n
celeri Orel'deydi, daha sonra Litvanya'run Vinilius kentin'de bulundu.
Son olarak Odesya'ya gitti, burada Gimnazyum'u bitirip 1913'ta yerel
niversitenin tarih ve filoloji blmne girdi. Ksa bir sre sonra daha
sonra Birmingham niversitesi'nde Yunanca ve Dilbilimi profesr olan
kardei Nikolai Bahtin'in bulunduu Petersburg niversitesi'ne geti.
Bu aralar Petersburg byk hareketlilik iindeydi. Bahtin'in bu
kente geliiyle ayn yl iinde kolovski biimcilerin ilk nemli yaptn
yaymlatt. Bu sralarda nl Hispanist Petrov, filozof Vvedenski ve kar
lahrmal edebiyat eletirisinin kurucusu Veselovski niversitede ders
ler verenler arasndaydlar. Ancak Bahtin bu dnemde en ok nl klasik
dnem uzman Zelinski'den etkilendi. Bahtin'in ana kavramlarnn bir
ksm, zellikle de Romen aratoriiyle ilgili olanlar, Zelinski'nin yaptlar
na dek izlenebilir. Ayn dnemde Bahtin felsefi bilgisinin temellerini olu
turuyordu. zellikle klasik felsefe ve Alman felsefesini rendi. Vvedens
ki nde gelen Rus Kantsyd, Bahtin'in bir baka hocas Losski Windel-
1 "Mebti batan sona okuyan, anlahm bozulduklanru ve yazm yanblanru gideren zlem Ak
kurt'a teekkr ederim."
140 ikinci blm
2 M. M. Bahtir. Konuma Ttlrleri ve teki Ge Di!nen Denemeler (ngilizce eviri), sayfa 159-172.
142 ikinci blm
kilendiriyor: Dil, gerekte, tinin kuruluunun ilk dnemlerine aittir... bu, her yerde zneyi ve
znelletinneyi gren dildir... "ben"e inanr, varolu olarak ben... Her yerde varolu neden
olarak varsaylmaktadr. Kanmca imdilik Tarr'dan kurtulamayacaz nk hala dilbilgi
sine inanyoruz (Putlarn Alacakaranlg, lngilizce eviri, il, 5). Baka yerde daha ak biimde
yle yazar: (zne kavramnn asgari dzeyde gelitii) Ural-Altaik diller erevesinde filo
zoflann "dnyay" baka trl grmeleri, lndo-Gennanik ve Mslman insanlardan baka
dnce yordamlan izlemeleri olduka Qlasdr: Belli dilbilgisel ilevlerin bys, son kerte
de, fizyolojik deerlenmeler ve rksal koullann da bysdr (yinin ve KtUnan tesinde, 1,
20).
9 rnein, Derrida Gramatoloji urine'de "Nietzsche'nin Heidegger'e kar korunmasuun ge
reklilii"nden sz eder. Daha aynnbl bir tartma iin bkz. Jacques Derrida, Gramatoloji ze
rine, (ngilizce eviri), 1976, John Hopkins University yaynlan.
10 Yaznsal yntemin geliiminde ve geleneksel yntemden kopuunda biimciliin katks ze
rine bkz. Yaznda Biimsel Yntem, Blm il, 111 ve v.
mihail m. bahtin 145
18 PDP, 183.
19 PDP, 184.
148 ikinci blm
20 Paul Ricoeur, "Structure, Word, Event" (Yap, Szck, Olay) adl makalesinde (The Conflict of
lnterpretations, sayfa 79-96) bir yandan yapsalolk ve Saussure' eletirir, te yandan znde
Bahtin'in bak asna kout grler dile getirir: "Ayn zamanda [yapsalolkta) tarih de d
lanr; yalnzca bir dzenein bir durumundan tekine gei deil, kltr ve insann dil re
timi araalyla retimi [de dlanr).
21 Gdmlenmek, Gdml (lngilizce'si directedness): Kendi zgn felsefi jargonunu geliti
rirken Bahtin dnemin balca felsefi akmlanyla ayrln da belirginletirmeye alyordu.
Gdml, Husserlci grngbilimde "ynelim" veya "niyet" anlamlarna gelen "intention"a
kar kullanlmaktadr. Ynelim veya niyet daha znel bir vurguya iye, oysa gdm -askeri
vurgusu da gz nnde tutularak bu znel vurguya kar basit bir nesnelcilii deil, hem z
nel olann -niyetin- hem de bu znel olann nesnel olarak gereklemesinin, bu gerekleme
sinin de etki olarak llebilirliini kapsamaktadr. Bir btn olarak benden balayarak sre
giden varlk olayna etkin kahlm srecini, etki-oluu dile getirmektedir.
22 PDP, 191.
mihail m. bahtin 149
23 Ken Hirschkop "Response to the forum on Mkhail Bahtin" (Mihail Bahtin zerine foruma
yant) balkl makalesinde (G. S. Morson'un Bahtin adl derlemesinde, sayfa 73-79) Bah
tin'deki sylei ve syleim kavramlan ve bunlann monolog ve monoloji ift anlaml kav
ramlaryla olan ilikisi zerine nemli bir soruna parmak basyor: "Bu yorumlarda mzake
re konusu olan ey 'syleim' kavramnn ift anlaml!dr: [Syleim) dilin doal varolu
durumunu yan sra belirli bir sylemin deerlenmi bir ulamn imler. [Bu terim] hem Saus
surec dilbiliminin eletirisinde hem de Bahtin'in anlatt deesel yazn tarihinde yer alr.
Szcn bu iki anlamnn rtt durumda romanda syleimin brnd zgn bii
min dilin monolojide bastnlan gerek doasnn davurumu olduu varsaylr. Gerekte so
runlu olan ey monolojizmin statsdr: Dil znde syleimselse monolojizme yol aan ne
dir?" Gary Saul Morson "Dialogue, Monologue, and the Social: A Reply to Ken Hirschkop"
(Sylei, Monolog ve Toplumsal: Ken Hirschkop'a Yant) balkl makalesinde (Morson'un
ad geen derlemesinin 81 ile 88 arasndaki sayfalarnda) ayn soruna farkl bir adan yakla
r (zellikle 83 ve 84. sayfalara baknz). Bizzat Bahtin'in sylei, monolog. i sylei ve i
monolog konularyla ilgili zl, ilgin deerlendirmesi iin PDP'nn 73. ve sonraki sayfalar
na baklabilir.
24 POP, 195.
25 Riceour'un yazlannda kulland "metin" kavramnn olduka dar bir anlam bulunuyor.
Ona gre metin, sadece yazl olandr ve anlamn yorumlanmas sorunu sadece yazda orta
ya kar: "Sylem metine dntnde gnderiye ne olur? Szel sylemde, sorun son
zmlemede sylemin gsterme (ostensive) ileviyle zmlenir... Yazda iler deiir. nk
yazar ve okurun paylat bir durum sz konusu deildir ve gsterme ediminin somut ko
ullan bulunmamaktadr." Bkz. "The Hermeneutical Function of Distanciation" (Yabanala
trmann Yorumsal levi), Hermeneutics and Human Sciences adl derlemenin 131-144. sayfala
r (Cambridge University Press, 1981).
150 knc blm
26 POP, 195.
27 PDP, 197.
mihail m. bahtin 151
Bilimsizlik
Bitimsizlik basite, kiinin btnyle tkenemeyecei (veya kiinin ''b
tnl"nn kavuulamaz olduu) anlamna gelmektedir; kiinin, gerek
iten gerek dtan tmyle kavranlamayacaru ve ele geirilemeyecei
ni imlemektedir. Bu durum birka temel olguya dayanmaktadr: Herhan
gi bir kii, (grgl olarak varolduu anlamnda) btnyle "verili" bir ol
gudur, bir baka deyile kendi btnl iinde bir sestir.
28 PDP, 202.
29 PDP, 222.
152 ikinci blm
30 AA, s7.
mihail m. bahtin 153
31 PA, 37.
32 Bahtin'in yaznsal kiilik ve kahraman oluumu konusunda sylediklerinin genel zne kav
ramna da uygulanabileceine dikkat etmek gerekir. PDP'nin sonu blmnde Bahtin un
lan syler: "Bize gre yaznsal bir tr olarak romann tesine taan zel bir oksesli sanatsal
dn ten dorudan sz edilebilir. Bu dn tarz insann monolojik konumlardan sanatsal
biimde zmsenemeyen ynlerini, daha nemlisi dUnen insan bilincinin tmn ve varolu
unun syleimsel alann [zmseyiini) salayabilir." iki blmck sonraysa yle srdr
yor: "Dnen insan bilinci ve bu bilincin zerinde varoldugu syleimsel dzlemin derinliine ve
zgllne monolojik sanatsal yaklamla varlamaz." Bu konu Bahtin asndan sanatsal
yaratmn znesinin insan olduu gz nnde tutulduunda daha da aklk kazanyor.
154 ikinci blm
33 POP, 102
34 Ricoeur asndan zne dilin edimsellemesinden nce vardr. Dil veya dilsel doku zne iin
yalnzca bir dolaym ilevi grr. "Dil bir temel olmaktan ok bir nesnedir; bir dolaymdr;
znenin iinde ve zerinden kendisini koyutlad, dnyann kendisini gsterdii ortam ve
ya 'evre'dir" ("The Question of the Subject: The Challenge of Semiology" (zne Sorunu:
Gstergebilimin Karlah Glk) balkl makale The Conjlict of the lnterpretations adl der
lemenin 236-266 sayfalannda yer alyor). Bu durumda konuma edimi koyutlama edimi ta
rafndan nceleniyor. zne, dilsel edimin srekliliinde deil kendini "dilin aknsal" olarak
koyutlad anda ortaya kyor. Bu bak as, metni "yazl konuma", sylemi ise "kar
' lkl konuma" olarak deerlendiren dar anlayla balanbldr.
35 POP, 104.
mihail m. bahtin 1 55
36 PDP, 105.
37 PDP, 108.
38 PDP, 108.
156 ikinci blm
39 PDP, 123.
40 PDP, 124.
41 PDP, 125.
mihail m. bahtin 157
42 PDP, 1 28.
43 PDP, 169.
44 PDP, 132.
45 PDP, 164.
1 58 ikinci blm
Sylei
Yukardaki sylenenlerden sylei (diyalog) kavramnn Bahtinci dn
ce erevesinde ne ifade ettii anlalabilir. Sylei benin olay iindeki
varldr. Olay ve benin olaya biricik ve yinelenemez katlm birbirinden
soyutlanamad iin bir ses olarak benin varl ok-ynl bir varolu ol
maldr. Bu okseslilik, benin sregiden bir sylei olduu gereini imle
mektedir. Sylei karlk-verebilen bir edimdir. Benin trel eree doru
gdmlenii verili olanla, el altnda olanla atma iinde olduundan
karlk-verebilmenin kendisi de bir sylei biiminde ortaya kacaktr.
yleyse sylei kltr alanlarnn (ideoloji alanlarnn) insann varoluu
iindeki birliidir.
Bahtinci sylei, gerek Platonik syleiden gerek Hegelci diyalek
tikten ayrdr. Platonik sylei batan beri, syleiden nce Sokrates'in
zihninde varolan nceden belirlenmi bir eree, belirli bir sonuca ula
mak istemektedir; bu syleinin sonucu syleinin kurulu sreci boyun
ca olumaz, tersine balangta zaten sona ermitir. Hegeki diyalektik ise,
tinin (Geist) nceden belirlenmi serveni sona erir ermez ayn tin iinde
diyalektik bireimine ulaan yalanc} bir syleidir.46 Ksacas, Bahtinci
sylei bitimsizdir; nk (oluan) olayn ta kendisidir, oysa gerek Plato
nik sylei gerek Hegeki diyalektik sonludur. Bu yzden her ikisi de tek
sesli yalancl-olulann gstergesidir.
47 PDP, 110.
48 POP, 110.
49 Aaron Fogel, Coercion to Speak: Conrad's Poetics of Dialogue (Konumaya Zorlanmak: Conrad'n
Sylei Poetikas) adl yapbnda (sayfa 28-9) Bahtin'in 'anakrisis' terimini kullanmasna ili
kin unlar syler: "Mihail Bahtin Eski Uhit Grek szc 'anakrisis'i tekini konuturma an
lamnda canlandrmaya giriti. Bahtin iin bu szck tekini konuturmaya yarayan, okluk
la incelikli, aygtlara gndermede bulunur. Sokrates incelikli, alaya anakrisisin ilk metidir...
Bahtin zorunlu olarak, Dostoyevski'yi irdelerken, szc bakasn konuturmaya yarayan
ve zekice tasarlanm szel bask stratejileri anlamnda kulland. Ancak szlkler bize szc
n kklerinin daha ok konuturmaya yarayan an fiziksel basklar imlediini anmsat
yor." Fogel bu yaptta Bahtin'in syleim kuramnn syleide bask ve iddeti grmezden
geldiini savlyor. Ancak, bu eletiri, en iyi olaslkla, Marksizm'den ve "zararl" kktenci
gelerinden arndrlm Bahtin'in Kuzey Amerika'da sunulan deikesine yneltilebilir. Sy
leimi, sylemi ve en basit konuma edimini toplumsal konumlarn karlamas ve kartla
mas olarak deerlendiren ve szcn ideolojiler aras savan en ak grlebildii bir alan
olduunu belirleyen bir bak asnn doruluunun; dourtacak szel karlamalarn daha
temel, maddi ve toplumsal karlamalarn yansmas olduunu teslim etmeyeceini varsay
mak olanakl deildir.
50 POP, 111.
16o ikinci blm
51 PDP, 114.
mihail m. bahtin 161
52 POP, 120.
53 POP, 120.
54 POP, 251.
162 ikinci blm
55 POP, 252.
56 POP, 252.
mihail m. bahtin 163
57 PDP, 93.
58 PDP, 74.
59 PDP, 75.
164 ikinci blm
61 PDP, 253.
62 PDP, 254.
63 POP, 262.
166 ikinci blm
lk (ide)
Romantik karakteri klasik karakterlerden ayran ey romantik karakterin
insiyatif sahibi oluu ve kendi kendine etkinleebilmesidir. Romantik ka
rakter, bitimsiz kii gibi eylemlerinden sorumludur ve anlamlar ve deer
ler evreninde iyi olana gdmlenmitir. Bu ynyle romantik karakter,
yalnzca karakterin kurucu gelerinin gereklemesi deildir; yazarn s
tesinden gelmekle ykml olduu trel-bilisel bir konum sahibidir.
Klasik kahraman, kurucu gelerine indirgenebilir ve bu kurucu
gelerin toplamdr. Yazgnn yerine gelmesi ve gereklemesidir, bundan
dolay bu karakter tryle almlayc / okur arasnda gerek bir sylei
gereklemez. Klasik karakter, olanaklar ve gizillikleri nsel bir dzene
e uyabilecek bir biimde tasarlanp sunulan bir "kii" dir. Bir ynyle ev
renselliin rndr, kendi evrensel tarihinin sonucudur. Sanatsal birlii
ve btnln bu yazgsndan karsar.
Klasik kahramana kart olarak romantik kahramann birlii ve b
tnln salayan ey, onun bir eree gdmlenmiliidir. Bu gdm
lenme ise deerler ve yarglardan kesinlikle bamsz deildir. Anlam ve
ya eree gdmlenme "lk" tarafndan belirlenir. Romantik kahrama
nn bireysellii bu lkden veya "lknn bedene kavumas"ndan kay
naklanmaktadr. Bu anlamda romantik karakter gerek-yaamdaki kiiye
daha fazla benzemektedir. lkyle dile getirilmek istenen ey Platoncu
"ide" deil, yaall1olayndaki gdmlenme olduundan gerek-yaam
daki kii gibi o da bitimsizdir. Kahramann gereklemesi, bundan dola
y, dncenin gereklemesi / edimsellemesi olarak nitelendirilebilir.
Kahraman/ kii bu edimselleme araclyla kii-haline-gelir ancak bu
edimselleme her seferinde btnlerunekten kaar. Bu btnlenmekten
ka, koulan ufuun ele geirilemeyiine benzer bir durumu imler. Bu
64 Bahtinci anlay; znenin, kiinin zel tarihine, kiinin kendi perspektifine veya psikanalizin
varsayd trden bir bilin derinliine indirgenebileceini yadsr. Bu anlay bir yzey felse
fesini andnr: Yzeyin, derinliin ast veya st olmad gkyz gibi. Yzeyle derinliin
atmas konusunda Toumier'nin Cuma ya da Pasifik Araf adl romanndan bu alnb akla
yc olabilir: "rnein u derinlik kavramn ele alalm, 'derin bir zeka', 'derin bir ak', bu
szcn kullanmn bir gn zmleyeceim asla aklma gelmezdi. Oysa derinlik kavram
n slk kavramna kar dncesizce kullanmak, bunun ille de az derinlikli deil 'geni y
zeyler" anlamna gelebileceini grmemek ne tuhaf bir nyarg."
mihail m. bahbn 167
65 AA, 180-1.
66 POP, 78.
67 POP, 79.
168 ikinci blm
68 PDP, 79.
69 Gdml (ngilizce'si directed): Kendi zgn felsefi jargonunu gelitirirken Bahtin dnemin
balca felsefi akmlanyla ayrln da belirginletirmeye alyordu. Gdml, Husserlci
grngbilimde "ynelim" veya "niyet" anlamlarna gelen "intention"a kar kullanlmakta
dr. Ynelim veya niyet daha znel bir vurguya sahip, oysa gdm -askeri vurgusu da gz
nnde tutularak- bu znel vurguya kar basit bir nesnelcilii deil, hem znel olann -ni
yetin- hem de bu znel olann nesnel olarak gereklemesinin, bu gereklemesinin de etki
olarak llebilirliini kapsamaktadr. Bir btn olarak benden balayarak sregiden varlk
olayna etkin katlm srecini, etki-oluu dile getirmektedir.
70 "Edilgin" ve "tepkisel gler" konusunda bkz. Gilles Deleuze, Nietzsche and Philosophy (Ni
etzsche ve Felsefe) (lngilizce'ye eviren: Hugh Tomilson, Columbia Unversity Press, New
York, 1983), sayfa 40 ve sonras.
mihail m. bahtin 169
71 PDP, 79.
72 Varlk ve Zaman'da (lngilsizce'ye eviren: John Macquarrie & Edward Robinson, Harper &
Row Publishers, 1962) Heidegger yle yazar: "lenin arbk-orada-olmayru ahmlamamza
yarayan grngsel uygunluk arttka lenin asil sonu-gelen-Varhk'run l y le Birliktelii
mizin araclyla deneyimlenemeyecek trden bir ey olduu aklk kazanr. lm, gerekte
kendini bir yitim olarak aa vurur, ancak bu geride kalanlann deneyimleyecei bir yitim
dir. Ne var ki byle bir yitime tabi kaldka lenin 'tabi kald' Varlk-yitimine hibir yoldan
eriemeyiz. tekilerin lm gerekten deneyimleyebileceimiz bir ey deildir, en iyi olas
lkla ancak lenin 'yan banda' olabiliriz" (282, H 239). Daha fazla aynnh iin agy'n 279. say
fasna ve sonrasna bkz.
73 PDP, 80.
170 ikinci blm
dnceyi belirli bir bireyin belirli bir eylem sonucunda yarath belirli
bir dnce biiminde anlamad srece tekinin bamsz bir bilin ola
rak ortaya kmas olanakszdr. Byle bir olumsuzlama veya deilleme
yalnzca teksesliletirilen bir dnyay amalamaktadr; bu dorultuda far
kn yadsnmasnn tesinde bir erek izlenmemektedir.
Farkn yadsnmas her trden ideolojik monolojizmin temelidir.
"deolojik monolojizm en ak, en keskin kuramsal aklamasn idealist
felsefede bulur. Teki ilke, e deyile varoluun birliinin olumlanmas,
idealist felsefede bilincin birliine dnr."74 Byle teksesli bir duru,
ironik bir biimde, varln birliinin yadsnmasna ve varolutaki ulam
sal farkllamann olumlanmas sonucuna gtryor ve bunun sonucun
da yanllanyor. Thomas Aquinas'n Varln tekanlamll veya ikizan
lamll sorununa kar nerdii "rnekseme ilkesi" varln birliinin
idealist felsefede kendisiyle elimesinin ilgin bir meidir.75 dealist fel
sefede varln birliinin yerini alan bilincin birlii kanlmaz bir biim
de belirli bir bilincin birliine dnr. Modem dncede de tekseslili
e doru byle yapsal bir eilimin bulunduunu unutmamak gerekir. Bu
eilim, zellikle olgucu felsefenin ada felsefi dncede baskn eili
me dnt urakta iyice belirginlik kazand. Bahtin'in dedii gibi:
"Tek bir bilincin kendine yeterliliine bu inan, belirli bir dnrn ret
tii bir dnce deildir; hayr, bu, btn isel ve dsal biimlerini belir
leyen ada dnemin yarata ideolojik etkinliinin derin yapsal bir z
glldr."76
lknn, znenin bir zellii olduu daha nce sylendi. imdiy
se bu konuya daha yakndan baklmal. Dostoyevski'de kahraman ile l
k arasndaki baa ilikin olarak Bahtin kendi bak asyla Engel
hardt'n bak asn karlatrr: "Dostoyevski'de kahraman Engel
dardt'n ne srd gibi kendinde-lk deildir; tersine, kii lkden
doar. Dostoyevski'de kahramann lk adam olduunu yeniden vurgu-
74 PDP, 80.
75 Aquinas asndan "rnekseme" ve ulamsal olarak ayn varlklar arasndaki sradzen ve bu
nun "tekanlamllk" ve "ikizanlamllk" ile kartl konusunda Gilles Deleuze'un "Seminar
Session on Scholasticism and Spinoza" (Spinoza ve Skolastizm zerine Ders) (Vincennes, 14
January 1974) balkl almasna bkz: "Bu nc topluluk [Aquinas ve ardllan) varln ne
tekanlaml ne de ikizanlaml olduunu, meksemeli olduunu savunuyordu. rneksemeli
varlk bu anlama gelir: Varlk dendiginde szcugun degifik anlamlannda sylenir. Ancak bu anlamlar
ortak bir lUden yoksun degildir: Anlamlar rnekseme kurallanna belirlenir" (sayfa 2).
76 PDP, 82.
mihail m. bahtin 171
77 PDP, 85.
78 PDP, 86.
79 PDP, 89-90.
172 iknci blm
Karlk-verebilme (sorumluluk)82
Karlk-verebilme daha, 1919'da Bahtin'in en erken baslm yapt olarak
bilinen "Sanat ve Karlk-verebilme" balkl ksa makalesinde kullanl
maya baland. Bu kavram Bahtin'in btn almalarnda kullanlyor;
sylei, konuma edimi ve dinleyici sorunsal gibi konularla yakndan
ilikilidir.
Bandan beri bu kavramla vurgulanmak istenen ey mekanizmin
ve Rus Biimciler'in mekanik materyalist anlaynn grmezden geldii
bir konudur: zelde yazar ile metin ve okur ile metin arasnda sren sy
lei, genelde ise kiinin eylemi ve eylem sorumluluu arasndaki ba (bi
rinciler ikinci ilikinin zel biimleri olan belirli eylemler olarak grlebi
lir). "Bir btne, geleri zaman ve uzamda yalnzca dsal balanhlarla
ilikilendiinde, anlamn isel birliince olgunlahnlmadnda 'meka
nik' denir."83
84 AA, 1.
85 AA, 1.
mihail m. bahtin 175
86 PDP, 236-7.
87 PDP, 237.
176 iknci blm
88 PDP, 285.
89 SGE, 136.
mihail m. bahtin 177
Olay, eylem
Bahtin'in dnsel evreninde olay ve eylem kavramlar yan yana d
nlmelidir. Olay, benin var-oluudur. Bu olu; bitimli, sonal bir verilmi
lii deil, gdml, eyleyen zneyi imler. te yandan olay, sadece benim
tekilerle birlikteliim biiminde gerekleebilir. Benin varlnn bir olay
biiminde gereklemesi, ancak ve ancak tekilerle etkileim ve kartlk
iinde olanakldr. Benin varlnn olay biiminde gereklemesi, bizzat
bir arada varoluu -benin, tekinin ve aralarndaki etkileimin bir arada
ln-imleyen ve sregiden yaam olayna ynelik karlk-verebilen
edimde bulunmak anlamna gelir.92
90 SGE, 138.
91 SGE, 127.
92 10 numaral nota bkz.
178 ikinci blm
lem veya davran, biri ieriin / anlamn nesnel teki yapmann znel s
releri olarak ikiye blnmtr. Birinci paraya dayanlarak son derece
apakl iinde gerekten gsterili olan tek, dzgl bir kltr birlii
yaratlmtr. kinci paraya dayanlarak, btnyle kullansz diye d
lanmad takdirde (nk ierik/ anlam bir kez ayrtrld m an, bt
nyle znel birey olur), en iyi durumda Bergson'un duree'si veya elan vi
tal i gibi [12 okunamayan szck] belirli estetik veya kuramsal bir ey el
'
93 PA, 21.
94 SGE, 136.
95 Bu sonu, olayn veya "olu"un bir arada olmas anlamn daha da akla kavuturuyor.
SGE'de Bahtin, uslamlamasn benzetmeler kullanarak yle srdryor: "Tank ve yarg.
Biline; dnyada (varlkta) belirdiinde kkten bir deiiklik yaand. Ta hala ta gibidir, g
nese gne gibi parlamaktadr, ancak varolu olay (bitimsiz) bir btn olarak tmyle de
iir. nk bu olayda ilk kez dnyasal varolu sahnesine yeni, nemli bir kiilik kahlr: Ta
nk ve yarg" (sayfa 137).
180 ikinci blm
Gsterge
Gsterge kavram, ideoloji ve anlam kavramlaryla yakndan ilikilidir.
deoloji, en genel anlamyla bilimsel, sanatsal, yaznsal vb. styapy olu
turan ey ve bu alana ait yaplarn btn olarak kavramsallahrlabilir.
Bu etkinliklerin ortak yn, anlama kavumak iin, yle veya byle, gs
tergeye dayanmasdr. deoloji alan dnda anlamdan sz edilemez.
"deolojik olan her ey anlama sahiptir: Bir baka deyile bir gstergedir.
Gsterge olmakszn ideoloji olamaz." 96
Anlam veya gsterge, insani bir etkinliin sonucudur. Gstergeler
insanlara aittir; bu da sessizlii deil suskunluu bozmak zere dillendi
rildikleri anlamna gelir. 9 7
Fiziksel bir nesne, baka gereklikleri yanstacak bir imge veya sim
ge olarak belirlendike ideolojik bir rn olabilir. Bu fiziksel nesneye ancak
ve ancak bu koulda anlam yklenebilir; "ayn durum retim aralar iin
de geerlidir."98 Gstergeler dnyas, doal veya toplumsal grnglerin
tesinde veya stnde bir yerde deil; bu grnglerin yarubanda, z
gn bir dnya olarak varln srdrr.
deolojiden konutuka karlk-verebilen eylemler olarak anlam
ve anlak.la ilikili deer konusu da hemen konuya dahil edilmelidir. "de
olojik olan her eyin gstergebilimsel bir deeri vardr": Gsterge basite
var deildir (ntr bir varlk srdrmez); gsterge doru veya yanlhr.
Gsterge deerlendirilmelidir ve her almlandnda, anlaldnda, kul
lanldnda vb. da deerlendirilmektedir. Sz, biem, yazn vb. nin gsterge
bilim alannda yer ald dnldnde, ideolojik rnlerin kullarunu
run neden deerlendirmeyle yan yana ilerledii daha bir aklk kazanr.
Gsterge, en temel aamadaki kullanmyla bile znenin eyleme etkin ka
hlmru imler. Bu etkin kahlma yol ahndan "ideolojik gsterge gere
in salt yanss, glgesi deil, gerein bizzat maddi bir parasdr."99
96 MPL, 9.
97 "Sessizlik" ve "suskunluk" arasndaki fark iin bkz. SGE, 133: "Sessizliin sesle bozulmas
mekanik ve (algnn bir koulu olarak) fizyolojiktir; suskunluun szle bozulmasysa kiisel
ve anlalabilirdir: Bu, btnyle baka bir dnyadr. Sessizlik hibir eyin (veya herhangi bir
ey) ses yapmamas demektir; suskunluktaysa kimse (veya herhangi biri) konumuyor demek
tir. Suskunluk yalruzca insanlar dnyasnda (ve yalnzca kiiler iin) olanakldr. Doal ola
rak sessizlik ve suskunluk greceli kavramlardr."
98 MPL, 10.
99 MPL, 11.
mihail m. bahtin 181
rik olarak iler. Sz, btn ideolojik eylemlere elik eder ve onlan yorum
lar." 103
aras doas durumunda olduu gibi, anlam da, bu kez seslem ve vurguy
la balanhl olarak snflar aras alanda bulunur. Snf savam gibi bir g
rng ite bu yolla dilde seslemlendirilip vurgulanabilir. Szn iki yze
ye sahip olmas, bir yandan ezamanl gelerle artzamanl gelerin ayr
masna ve ilikisine dayanr (biimi gstergedeki deimez doruluk ola
rak saklanma eiliminden sz edilebilir). Bir yandan da dildeki ayn vur
gular ve seslemler arasndaki ayrmlar ve ilikilere dayanr.
Gerekte her ideolojik gstergenin Janus gibi iki yz bulunuyor.
Gstergenin isel diyalektik nitelii yalnzca toplumsal bunalm veya devrimci
dnm dnemlerinde btnyle ortaya kar. Yaamn olaan koullarn
da, ideolojik gstergelerde yatan elikiler btnyle ortaya kamazlar,
nk kurulu, egemen ideolojideki ideolojik gsterge her zaman belli l
lerde gericidir ve toplumsal yarahc srecin diyalektik aknda nceki
etmeni, dnn dorusunu bugnn dorusu gibi gstermek iin vurgu
layarak duraanlahrmaya alr.112
Ksacas, dil dorudan altyapdaki ilikilere indirgenemez, ancak,
grece bamszlna karn canll, toplumsal retim ilikileri ve edim
lere dayanan altyap ile ilikili olarak anlalmaldr. Dil; salt bir yansma,
soyutlama veya ifade deildir. rnnn ve maddi varlnn toplumsal
ahmalar ve syleimler yoluyla anlama dntrld maddi bir re
tim aracdr.
Dil ve bilin
Bilin, kendi dnda duran toplumsal-ideolojik bir rndr. Bu yzden,
bilinle ilgili sorularla uraabilmek iin zgn bir arahrma biimi, bir
ideoloji bilimi gereklidir. Bilincin toplumsal yaps syleimsel zgll
n imler: Bilin bir gstergedir. Bilin, kendinde verili bir grng; ken
dinde bir z veya tz deildir. Bilin, ancak gsterge ve anlamn edinilip
uyguland toplumsal srecte sz konusu olabilir. Bilincin bilin-haline
gelme olduunu sylemek, bir baka deyile, bilincin bir sre boyunca bi
lince dntn dile getirmek bu sreci aklamaz; nk bilin, rne
in, hayvan organizmasnn oluumuyla sonulanan sreten ayn ve be
lirli bir srecin sonucudur. Bilin, etkin bir toplumsal srecin sonucudur:
"Bilinli bilin, toplumsal-ideolojik bir gerekliktir, bu anlamyla fizyoloji
Konuma ve ifade
Dil, toplumsal bir olgudur. Bu yzden, dilin znesinin snrlarn izme,
ieriini belirleme ve herhangi bir gsterge felsefesinin konusunu tanm
lama giriimi dili toplumsal bir atmosferde deerlendirmelidir. Dilsel
al-veri yalnzca gerek kiiler, ayn dilsel toplulua ait ve belirli bir top
lumsal temel tarafndan evrelenen gerek bireyler, arasnda gerekleebi
lir.
yleyse, dil-konuma gerekliine dnebilmesi iin fiziki-tinsel
fizyolojik varlk kompleksimizi dille, konumayla ilikilendirmede top
lumsal ortam birliinin ve iletiim toplumsal olay birliinin olmazsa ol
maz zsel koullar olduunu syleyebiliriz... Dilsel gerekliin hakiki
merkezi nedir? Tikel konuma edimi -ifademi- yoksa dil dzenei mi? Di
lin varoluunun gerek kipi hangisidir? Kesintisiz yarahc olu mu, yok
sa kendisiyle zde normlarn duraan deimezlii mi?121
znel bilinle dil dzenei arasnda belirli bir iliki kurmak ola
nakldr. Dilin doasndan bamsz olarak -dil; nesnel, tamamlanm bir
dzenek ve deimez bir btnlk olsa da olmasa da-szn ettiimiz
iliki gerek ve nesnel bir ilikidir. Bu anlamda dil dzenei, dili konuan
znel bilin karsnda nesnel bir varolu modundadr. Yine de dil dze
nei, bilin karsnda normatif olarak zde biimlerden olumu soyut
bir dzenek biiminde belirmez. Konumac dil dzeneine, dolaysyla
da zde biimlere akl yrterek varmaz. Konumac, szn belirli bir
balamda kullanm sonucunda ortaya kabilecek yeni ieriin izini s
rer. "Konumac asndan bir dilsel biimde nemli olan ey, bu biimin istikrar
l ve srekli kendisiyle zde bir im olmas deil, srekli deiebilen ve edinilebi
len bir im olmasdr ." 122
in aslna baklrsa, dinleyici asndan da durum ayndr. Konu
ma ediminde konumacnn muhatab olarak dinleyici de, ifadede kendi
siyle zde ve deimez biimler bulma peinde deildir. O da belirli bir
ifadenin anlamn belirli bir balamda anlamaya alr: "Ayn dilsel top
lulua ait [ifadeyi] anlayan kii de dilsel biimlere sabit, kendisiyle zde
imler biiminde deil; deiebilen, edinilebilen gstergeler olarak
uyar." 123
zlek ve anlam
zlek, ifade btnnn birletirici temelidir. zlek, ifade gibi yinelenemez
dir. fadeye yol aan somut, tarihsel durumun da vurulmasdr. zlek
Konuma trleri
Konuma trleri, Bahtin'in daha erken bir dnemde ele ald, dnce
lerinin ve kavramlarnn olgunlab ve kavramsal bir akla kavutuu
bir alandr. Bahtin'in yaklamnda sabit kalan gelerden biri konumann
znde toplumsal bir etkileim ve etkinlik olduudur. Dil, buna gre, i
ten balantl imlerin oluturduu deimez bir dizge deil; tekil olarak
gerekleen anlamn edimselletii somut bir ifade srecidir. "Dil (szel
veya yazl) tekil, somut ifadeler biiminde, eitli alanlarda kahlmclann
insani eylemleri sonucunda gerekleir."138 Bahtin'in ifadeyi yalruzca s
zel ifadeyle zdeletirmediine dikkat etmek gerekir.
fade, gdml bir eylemdir. fade gerekletii belirli alana ikin
bir erekle balanhldr ve bu erekle gerek ieriinde gerek biiminde ili-
139 SGE, sayfa 119-20'de Bahtin unlar syler: ttlfade hi bir zaman ifade dnda varolan, verili,
bitimli bir eyin salt yansmas, da vurulmas deildir. ifade her zaman daha nce var olma
yan, kesinlikle yeni, yinelenemez bir eyler yarabr. Dahas, her zaman deerle (dorulukla,
iyiyle, gzelle, vb.) belli trden bir iliki iindedir. Ne var ki yarablan her ey her zaman ve
rili olandan yarablr... Verili olan yarablanda btnyle dntrlr.n
140 SGE, 61.
196 ikinci blm
150 PA, 1.
mihail m. bahtin 201
s AA, 138.
152 Ben Merleau-Ponty'nin kitabnn 1953 Guallimard Yaynlan, Paris basksndan S. Hooman ta
rafndan yaplm (76 sayfalk bir giri yazs eklenerek) Farsa evirisini kullandm. Yukan
daki alnt bu basknn 90. sayfasndan yapld. Birka sayfa sonra (s. 96) Merleau-Ponty y
.
le srdryor: "[ .. ) tarih, aratrlabilecei lde retilebilirdir de. Bylece artk tarihte b
tnyle anlamsz olan bir ey kalmaz. Tarihin ikili kartlklan, kmazlar. braklm yollara
geri dnleri, paralanmalan, savamlan ancak ve ancak tarihin glklerini dncelerin
glklerine indirgemek isteyen soyut bir bak asnn gzne anlamsz ve usd grne
bilir."
202 ikinci blm
Edim ve itirafname
Yaayan bir insann eylemlerini belirleyen ey kiinin niteliklerinin daha
nceden varolan geerli bir balamda gereklemesidir. yleyse her edim;
bizim alglama biimimizi, bakalaryla olan ilikilerimizi ve deerlerin
deiimini belirleyen ahlaki deerler, siyasal inanlar ve bak alan dz
lemi iinde gerekleir. Hepsinden nemlisi, gerekleen her edim iin
"uygun bir etik dzlem (iyi ve ktyle dolaysz bir iliki) bulunur. Tm bu
nesne-dnyalar eylemci iin eylemin deerini btnsel olarak belirler."
zne, "ben", bu yinelenemez bir biimde oluan karlkl ilikiler zerin
den bir olu srecine kahlr. Eylemcinin bu eylemlerini nesnelletiren ey
aka (Husserki anlamdaki) bir ynelmilik deildir; ynn bu deerler,
yarglar, siyasal inanlar vb. dzlemine dorultmu olmakhr (gdmlen
mektir). Dnyaya ve edimlere soyut yaklamn, dnyay kuramsal olarak
"paranteze ald" bir durumda bizim uygun bir karlktan ok an de
recede kuramsallahnlm bir yaruhmz var olabilir. Bu kuramsal soyutla
mann sunduu tek ey ise, "olan" lksel znedir; oysa Bahtinci zne, s
regiden olaya karlk verme srecinde "olumaktadr". Ynn karlk
verebilme'ye dorultmu (karlk-verebilecek biimde gdmlenmi) ol- .
ma, zneyi sz edilen biricik zne durumuna getiren olaydr:
Kendi bana yinelenemez dnyadaki gerek konumundan bam
sz varolan bir nesnenin, bir tarafn biricik konumu asndan kuramsal
bilii mkemmel biimde gerekelendirilmitir. Ancak bu kkten bir bili
salamaz; bylesi kkten bir biliin yalnzca yardmc, teknik bir ura
n oluturur [ ... ] bu yolla elde edilmi belirlenmi ierii olan btn bilgi
ler . . . benim tarafmdan bir bedene kavuturulmaldr, tarafl (vurdum
duymaz olmayan) dnmenin diline evrilmelidir.154
153 PA, 2.
l54 PA, 48-9.
mihail m. bahtin 203
ne nasl hizmet ettiklerini akla kavuturan bir bak asdr. Baka bir
yerde de deindiimiz157 gibi zellikle korku filmlerindeki kar-kahra
mann gerekletirdii ktlklerin, bu kiinin zsel ktlnn sonu
cundan baka bir ey olmad sylenir bize. Bu filmlerdeki btn "kar
kahramanlar" mutlak bir biimde o kii olarak gerekleecek edimlerin
toplamndan baka bir ey deillerdir. Bylece olaylar, baka olaylar k
mesinin karlkl etkileimlerinin sonucu deil de, kahramann tininin
kesin sonulan olarak karmza kar.
tirafname, te yandan, gerekte var olmayan fakat varsaymsal
olarak "kendimle olan an, deer-kuramsal bir ilikidir," Burada tekine
benin oluturucu bir ura olarak deil; "beni, estetize etmeksizin, be
nim kendimi yargladm gibi yarglayan" biri olarak gereksinim duyul
maktadr. Fakat kullanlan dil ve biimler, bakasnn deerlerine dayal
olan bir dzlem ve karlkl etkileim iinde belirlenmi olan malzemeler
olduklarndan dolay, bu davurum diliyle dtaki biimler arasnda s
rekli bir ahma oluur. Byie olunca, bu biem beni tam olarak tket
mekten uzak kalr; nk benim szlerim benim hakkmda olabilecek son
szler olmaktan ve beni btnyle kapsayacak szler olmaktan uzakbr
lar. Kullandm szckler ve kendi hakkmdaki yorumlar, olaylarn b
tncl dzlemindeki eylemlerim olduklarndan sonu akhrlar, bitirnsiz
dirler. nk yukarda da deinildii gibi benim eylemlerim sonsuzca ve
nesnel olarak gdmlenrnitir. "tirafnarne kendisini btncl varlk ola
yndan soyutlamaz, yleyse gizil olarak sonsuzdur."158
tirafnamede yazar ile kahraman rtt iin gerekte ne bir ya
zar ne de bir kahraman bulunmaktadr; bu yzden de yazar-kahraman
ilikisinin olumas olasl ortadan kaldnlmhr. Ayn biimde okur
kahraman ilikisinin de olasl ortadan kalkrnhr; nk bir kahrama
nn varl szkonusu deildir. Bu yzden itirafnameyi yazar veya kahra
manla birlikte yeniden retiyor deiliz, tersine yinelenemez varlk olay
iinde tekine kar konumlandmz gibi ona kar da konumlanyoruz.
Bir anlamda itirafname; ada estetik anlayn zel bir biimidir, sanat
yaplnda yazar ile kahraman zdeletirme madalyonunun teki yz
dr. Onun ada estetik anlayla olan ilikisi, Kant znel idealizmin
Hegelci nesnel idealizmle olan ilikisiyle koutluklar tar.
157 Bu konuya Evrensel Kltr dergisinin Aralk %, 60. Saysnda "Pantha Rei" adl yazda de
inmitik.
158 AA, 143.
mihail m. bahtin 205
162 Gemiin estetize edilmesine en iyi rnek olarak Proust'un Yitik Zamann Pinde adl dev ro
man gsterilebilir (yine de bu yapt ad geen ulama tam olarak indirgenemez).
163 AA, 1 .
164 Burada sz konusu olan Barthes'n agda Sylenler'delci "Yazar Tatilde" adl denemesidir
(ben A. Lavers tarafndan yaplan ngilizce evirisinden yararlandm, Hill & Wang, 29. bask,
1995). rnein, yle diyor: "Bu, yaznsal retimi tabu olan bir eit istemd salg olarak
grmektedir. nk insann belirlenimlerine tabii deildir: Daha abartl bir deyile yazar s
rekli konuan, bir tiran olan bir i tanrnn kurbandr, konumasn aracsnn tatil yapmas
bile engelleyememitir. Yazar tatilde fakat Mze'si uyank, durmakszn dourmakta."
165 AA, 153.
mihail m. bahtin 207
Karakter
Karakter, btnl iinde, yazardan bamsz btnlkl ve anlamca
belirlenen bir varlk olan kahramann olumas gereksinimine karlk ve
ren sanatsal bir rndr. Karakter, tamam ile bizim dmzda yer almak
tadr. Ayn ekilde karakter, yazarn da snrlarnn tesine yerlemitir.
Karakterle ilgili btn geler, o karakterin oluumundaki kurucu yaplar
ilevini grmektedir; btn yaplanlar ve tm eylemler, "karakter kim
dir?" sorusunun yaruhru imlemektedir.
Tip
Tip, karakter ile iliki iinde, karakterin karh olarak anlalmaldr. Ka
rakter plastiktir, tip ise grseldir. Karakter dnya gryle iliki iinde
oluur ve kkleri gemitedir. Buna kar tip, dnya grnden bam
szdr ve insann "durumunu bir dnem ya da ada somutlap belirlen
mi olan deerlerle iliki iinde" aklar. Tip imdidedir; zetle sylersek
"tip kollektif bir kiiliin edilgen konumudur."171
Tip daha nceden belirlenmi olan imdiki yazgdr; bu, imdiyi
gemi olarak ortaya karan ve gerekleecek kiisel bir yazg deil, ti
pi.kliin imdideki nlenemez varldr.
Syleimsel kahraman
Dostoyevski iin kahraman, "dnyaya ve bizzat kahramana ilikin belirli
bir bak asdr."174 Soru, kahramann dnyada nasl grnd deil,
dnyann veya bizzat kahramann kahramana nasl grnddr. "Ke
fedilmesi gereken ey kahramann belirli bir varoluu ve deimez imge
si deil, son zmlemede kahramann kendisi ve dnyasna ilikin son sz
olan bilincinin ve z-bilincinin toplamdr." 175 Deerlendirilmesi gereken
ey, en geni anlamyla bitimli bir soyutlama olan kahramann bitimli va
roluu deil, dnyada etkin bir biimde varolduu bilincidir. Kahrama
nn ifade edecei "son sz" de monolojikten nasl kanlabileceini ve
oksesliliin nasl kurulabildiini gsteren bir eylemdir, konuma edimi
dir. Bu anlamda yazann basite kahraman icat etmediini (uydurmad
n); bOincinde etkin bir biimde karlkl bir iliki iinde yarattn (bir
likte-yaratm) syleyebiliriz. Burada etkin konumda olmak, sregiden ya
am olayna duyumsal-istemsel biimde gdmlenmi olmak anlamna
gelir. "Sonuta kahramann imgesinin yaratld geler, gerekliin -biz-
Yazar
Sanat ve yazn ile ilgili "gizemli" anlaylar sanat yaphna, metne vb.ile
ilikisi konusunda yazara gizemli bir konum atfeder. Daha nce de belir
tildii gibi, bu gibi yaklamlara gre sanatsal dzlem "yaratclk, esin,
... " dzlemidir. Tabi ki metnin oluumunda yazarn rol yadsnamaz; an
cak sorun yazarn metinle, tarihle, okurla vb.ile olan ilikisinin biimidir.
"oksesli romanda yazarn yeni konumunun olumlu, etkin niteligiri vur
gularsak yeridir. Dostoyevski romanlarnda yazarn bilincinin hibir yer
de ifade edilmediini dnmek sama olur."194 Byle bir varsaym mo
nolojik anlayn tuzana der. Syleimsellik, yazar/ almlayc ile kah
raman arasnda srekli bir syleiyi gerektirir. Byle bir sylei ayn kii
liklerin ayrmlarnn ve bitimsiz doalarnn olumlanmasdr. Yazar ile
kahraman arasndaki bu srekli syleide taraflar hem etkiler hem de et
kilenirler. "Yazarn bilinci tekinin bilincini nesnelere dntrmez, onla
r ikinci el, snrlayc tanmlarla tanmlamaz." Yazar kahramanla olan ay-
Metin
Metin, beeri bilimleri olanakl klan temel zorunlu gedir. Bahtinci anla
yta metin kavram birok alan kapsayacak genilikte kullanlr. Buna
gre metin, "tutarl bir gstergeler dzeneidir." Bu yzden "(mzik, g-
195 Lukacs Estetik'in balanganda (Trke eviri Ahmet Cemal, Payel yay, 2. bask, 1985) bilgi
kuramndaki baskn eilimleri tanmlarken u noktay vurgular: "nk bilgi kuram bug
ne dein gnlk dnce ile ok az ilgilenmitir. Her trl burjuva bilgi kuramrun, zellik
le tm idealist bilgi kuramlarnn belirleyici zellii, bunlarn bir yandan bilginin oluuna
(genesis'e) ilikin tm sorunlar insanbilimin (antropolojinin), vb. bilimlerin alaruna itmesi,
te yandan da aratrma konusu olarak yalruzca gelime izgisi dorua varm ve en katksz
bir biim ierisinde olan bilimsel bilgiyi almasdr." Her ne kadar Lukacs'n deer yarglan
Bahtin'inkinden farklysa da (bunu zellikle alntdaki "en katksz bir biim..." ifadesinden
de anlayabiliriz) bu nokta; olguculuu, biimcilii ve bilimsel sreleri gizemliletiren anla
ylar eletirmeye balamak iin nemlidir.
mihail m. bahtin 223
98 SGE, 106.
199 SGE, 106.
200 SGE, 107.
20l SGE, 113.
mihail m. bahtin 225
203 SGE, 4.
204 SGE, 7.
205 SGE, 7.
mihail m. bahtin ll7
206 Bahtin ve Yapsalahk-soruas arasndaki eitli karlabrmalar iin bkz. Nikulin agy, Eagle
ton'un Against The Grain adl yapbrun 99-130'uncu sayfalar. yine Eagleton'un Literary The
ory, a introduction (Trk'de Edebiyat Kuramna Giri olarak bulunmaktadr) s. 95-os.
228 ikinci blm
Emerson, Caryl, "The Outer Word and Inner Speech: Bakhtin, Vyotsky, and
the Intemalization of Language," Bakhtin: Essays and Dialogues on
His Work, pp. 21-40. Edited by Gary Saul Morson, The University of
Chicago Press, Chicago and London: 1986.
Hirschkop, Ken, "A Response to the Forum on Mikhail Bakhtin," Bakhtin:
Essays and Dialogues on His Work, pp. 73-79. Edited by Gary Saul
Morson, The University of Chicago Press, Chicago and London:
1986.
Holquist, Michael, "The Architectonics of Answerability," AA, pp. ix-xlix.
- "Answering as Authoring: Mikhail Bakhtin's Trans-Linguistics," Bakhtin:
Essays and Dialogues on His Work, pp. 59-71. Edited by Gary Saul
Morson, The University of Chicago Press, Chicago and London:
1986.
Lukacs, George, Estetik, eviren: Ahmet Cemal, Payel Yaynlan, stanbul:
1985.
Matejka, Ladislav, "Deconstructing Bakhtin," Fiction Updated: Theories of
Fictionality, Narratology, and Pathos, pp. 257-266. Edited by Calin
Andrei Mihailescu and Walid Hamameh, University of Toronto
Press, Toronto and Buffalo: 1996.
- "On the First Russian Prolegomena to Semiotics," MPL, pp. 161-174.
Morson, Gary Saul, "Dialogue, Monologue, and the Social: A Reply to Ken
Hirsschkop" in Bakhtin Essays and Dialogues on His Work, pp. 81-88.
Edited by Gary Saul Morson, The University of. Chicago Press,
Chicago and London: 1986.
Nikulin, Dimitri, "Mikhail Bakhtin: A Theory of Dialogue" in Constellations
Volume 5, No. 3, Blackwell Publishers, Maiden: 1998.
Todorov, Tzvetan, Mikhail Bakhtin: The Dialogical Principle, Translated by Wlad
Godzich, Sixth printing, University of Minnesota Press,
Minneapolis, London: 1995.
Max WEBER
(1 864 - 1 920)
Adnan GQMQ
Eserleri
Weber'in yaarken yaynlanm tek kitab "Protestan Etik ve Kapitalizmin
Ruhu " {Die Protestantische Ethik und der Geist des J<apitalismus] adl yapt
dr (1905). 1903'ten lmne kadar meslektalar Edgar Jaffe ve Wemer
Sombart ile birlikte "Sosyal Bilimler ve Politika Arivi" [Archive fr Sozi
alwissenschaften und Politik] Dergisinin editrln yapt. Temel kav
ram ve genel sosyal kuramn ele ald ve 1910'lardan itibaren yazmaya
balad "Ekonomi ve Toplum" "Sosyal Ekonominin Temel lkeleri" [Wirts
chaft und Gesellschaft - Grundriss der Sozialkonomik] tamamlanmam hal
de ei Marienne'nin toparlamas ile ancak lmnden sonra baslabildi
(1922). Dier almalarna gelince 1889 ylndaki doktora tezi ile balaya
rak 1920'de lmne dein ok sayda inceleme, makale, konuma ve r
portaj yaynlad. Bunlar lmnden sonra kitaplar halinde de topland
(bkz. blm sonundaki yayn listesi).
Burada izlenecek yol olarak her bir alma grubundan belirli tipik
almalar ele alnmaya, bu eser etrafnda yararland ve gelitirdii kav
ramlar ile katklan aktarlmaya allacakhr.
Toprak varl,
Toprak ynetim biimi,
Mlkiyet haklan,
valyeliliin toprak mlkiyeti zerine kurulup kurulmamas;
Endstrileme dzeyi, sanayi kapitalizmi,
Para ekonomisine geilip geilememesi,
Geim ekilleri (Batda toprak sahibi kyllerin dedii vergi
ler, resimler, yzdeonlar ve kiralarla geiniyor. Douda bunlar
yerine daha ok tefecilik ve pazard ilikiler... ),
Kamu otoritesi,
Nfus younluu,
Ulam ve iletiim, demiryollan,
246 nc blm
Mlkiyet + +
letmecilik +
Emek- 1-
Kar +
Rant +
Geim +
Modem +
Geleneksel + +
- -
Kamera +
- -
Profesyonel, Uzman Pol. +
ABD +
ngiltere + +
Fransa + +
Almanya + +
rca din almalar bir yandan Durkheim ve Pareto gibi akld ile, di
er yandan Marx ile yzleme anlamna geliyordu. Kendisini de dindar
saymyordu. 1909'daki kendi ifadesiyle "Mutlak olarak duyarszm ...
kendimi ne din kart, ne de din d buluyorum" (Hughes, 1985:272).
Ancak "kahramans Pritanln yce simalarnda kendi zelliklerinin
bazlarn" bulduu ve baz Yahudi Peygamberleri ile imgesel zdelik
kurduu sylenebilir (Marianne Weber, 370, 382, 385, 639 al. Hughes,
1985:273).
Bununla birlikte Weber son almalarn oluturan Genel Ekonomi
Tarihi ile ilgili 1920 ylnda yazd Sunu blmnde kendi analizinin
"nedensel zincirinin sadece bir yan"n ele aldn vurguluyordu (Swin
gewood, 1998:184).
Sosyete,
Unvan soyluluu,
Kiisel baar ve kolej ocuklarnn derneklerinden birine ye-
lik,
Sekin bir mezhep yelii,
Sekin bir kulbe yelik,
Nerede oturduu,
Ne giydii,
Soyu,
Miras kalm zenginlii (Weber, 1987(1906):265-266)
efendi ile kle arasndaki kiisel ilikileri, tam da kiisel olduklar iin, ah
lak ilkeleriyle dzenlemek mmknd. Ama deien ipotek sahipleri ile
deien banka borlular arasndaki ilikiyi ahlaken dzenlemek olas de
ildir ( . . . )"(Weber, 1987(1915):285).
Siyasal Alan: Rasyonelleme arthka, dinlerin dnya ile gerilimle
ri artmaktadr. "Kurtulu dinlerinin tutarl kardelik ahlak, dnyann si
yasal dzeniyle de ayn derecede keskin bir ahrna iine girmitir. Bu so
run byye inananlarda ve ilevsel tanrlara tapanlarda yoktu. ( . . . ) Sorun
evrensel dinlerin, yeryznde tek bir Tanr's olan dinlerin bu ky, kabi
le, airet duvarlarn ykmasyla ortaya kb. Sorunun iddeti, bu Tanr bir
'sevgi' Tanrs olunca da ok artb. ( . . . ) Ve siyasette de, ekonomideki gibi,
siyasal dzen rasyonelletike gerginliin dourduu sorunlar keskinle
ti" (Weber, 1987(1915):287).
Devlet, Brokrasi, Siyasal Topluluk, Sevgi ve iddet: Weber'e
gre, tm bunlar da giderek dnyevilernektedir. "Brokratik devlet ay
gh ve devletle btnleen akla homo politicus, devlet ilerini ( . . . ) devlet
dzeninin aklc kurallarna gre yrtr. Siyasal insan, hpk ekonomik
insan gibi, doallkla, 'kiiyi dikkate almakszn', ( . . . ) nefret ve dolaysy
la sevgi duymadan hareket eder ( . . . ) Devletin mutlak amac, iktidarn i
ve d dalmn korurnakhr (veya deitirmektir) ( . . . ) dmanlarn sal
drsna urayan siyasal grup mutlaka kaba kuvvetin zorlayo aralarna
bavurur. Bu iddete bavurmadr ki, terminolojimizde siyasal topluluu
ifade eder. Devlet, iddetin meru kullanmn tekelinde tutan bir toplu
luktur ve baka trl de tanmlanamaz" (Weber, 1987(1915):287-288).
"Zor ya da zor tehdidinin baars, sonunda, kuvvet dengesine dayanr,
ahlaki 'hak'ka deil" (Weber, 1987(1915):288).
Sava, Sevgi, Cemaat, ehitlik (lm): Weber'e gre tm bunlar
ortak dayanma ve kardelii zorlar; ancak dininkinden ok ayn eyler
dir. "Din ile siyasetin karlkl yabanclklar, ikisi de tmyle rasyonali
ze olduunda zellikle artar, nk ekonomimin tersine politika, dinsel
ahlak ile ok nemli noktalarda dorudan doruya rekabet etme duru
muna gelir. ada siyasal topluluklar arasnda iddet tehdidinin sonuna
vardrlmas dernek olan sava, bir patos ve cemaat duygusu yaratr. Bu
nedenle sava, savalar arasnda kaytsz artsz ballk ve zveri duy
gularyla dolu bir topluluk meydana getirir ve gereksinim iinde olanlara
max weber 261
kar etkin bir kitlesel efkat ve sevginin tamasna yol aar. ( . . . ) kendile
rini lme dek birlemi, en yce bir cemaat olarak grrler. ( . . . ) Sava
meydanndaki lm ecelden ayran nokta, bireyin bir 'dava iin' ld
n bildiine inanabilecegi tek durumun sava olduudur. ( . . . ) Yine de,
lmn bu tr abalar iinde kazand anlamla lm teodisinin karde
lik dinleri iindeki ifade ettii anlam apayr eylerdir. ( . . . ) Savata karde
liin ve savata lmn olaanst nitelii de kutsal karizma ve Tann'yla
birleme duygusuna benzer; bu olgu, din kardelii ile sava toplulu
un kardelii arasndaki rekabeti u noktasna gtrr" (Weber,
1987[1915]:288-289).
Gerilimleri Azaltma Stratejileri: Weber tm bu gerilimlerin belir
li ekilde yumuatldn, uzlahrldru ileri srmektedir. Askesetizm
(dnyevi ilecilik) dnya st olanla arasndaki gerilimleri, "Priteniz
min Tanr katnda seilmilik ve mesleki asetizm", bunlarn "iddetle
empoze edilmesi gerektii" biiminde yorumlanmas ile alr (Weber,
1987[1915]:289-290). Organik toplumsal ahlak, doal hukuk, kutsal ve
hakl savalar, hal seferleri, cihat vb . . . (Weber, 1987(1915]:290).
Mistisizm de dnyadan (siyasal alandan) uzak duruuyla bu geri
limi aar (Weber, 1987[1915]:289-290). Dinsel erdeme ermi kiilerin mis
tik ve karizmatik kurtulu araylar, apolitik ya da anti-politiktir. (Weber,
1987(1915):291). "Tanr'ya sahip olmaktan Tann'run mal olmaya psikolo
jik gei her zaman olanakldr ve bu sre mistikte kendini tamamlar"
(Weber, 1987(1915):293).
"Ancak eer aktif askesetizm yalnz kullarn kendi benliklerinde
ki salimlii yenmek ve yok etmee urarsa, aykrlk biraz azalr. Bu
takdirde, Tanr'nn emrettii salam ve aktif arndrma mekanizmalarna
saplanmay o noktaya getirir ki, dnyann dzenine ilikin hibir ey
lemde bulunamaz (askesetizm yoluyla dnyadan ka). Bylelikle, ak
tif askesetizm, d grnte, tefekkr yoluyla dnyadan kaa ok
yaklar. Askesetizm ile mistisizm arasndaki kartlk baka biimde de
yumuar; tefekkrc mistik dnyadan kamas gerektii sonucuna var
maz ve dnya ii askesetizmdeki gibi, dnya dzeni iinde kalrsa (dn
ya ii mistisizm)" (Weber, 1987:281 ).
262 inci blm
"Bir dinin btn iinde pratik hayat tarzn belirleyen eler ile bir
dini tekinden ayrmaya yarayan noktalan daima vurgulammdr" (We
ber, 1987(1915):251). "Btn ynetici gler, din-d veya dinsel, siyasal
ya da apolitik, belli saf tiplerin eitlemeleri olarak ya da benzerleri ola
rak dnlebilir. Bu saf tipler, ynetici gcn sahip olduunu iddia etti
i meruiyetin temeli arahrlarak yarahlr" (Weber 1987(1915]:251).
Weber' e gre tip meruiyet saylabilir:
1) Yasal otorite: "( . . . ) dernekler ve siyasal partiler ( . . . ) Anayasa ( . . . )
Buyruklar ( . . . ) kiisel olmayan normlar adna verilir. ( . . . ) emir vermek bi
le bir norma itaat etmek demektir" (Weber, 1987(1915):251).
Grevli belirli bir yetki alan ile snrldr. 'zel alan' ile 'kamusal
alan' birbirinden ayrlm, grevli ynetim aralarndan (doal veya pa
rasal) kopanlmhr -kapitalizmde iinin retim aralarndan koparlma
s gibi (Weber, 1987(1915]:252).
Tortular gnmze kadar gelen dier otorite kaynaklar da u e
kildedir:
2) Karizma: "her hangi bir kimsenin olaganst bir yetenei olarak
anlalmaldr ( . . . ) ynetilenlerin belli bir kiideki olaanstle inan
dklar iin itaat etikleri otorite ( . . . ) geleneksel ya da rasyonel genel norm
lara gre ilemez ( . . . ) irrasyoneldir ( . . . ) ihtilalcidir." (Weber
1987(1915):252).
3) Gelenekilik: "( . . . ) teden beri var olduu bilinen, sanlan ya da
edilen bir eye inana dayanan hakimiyet, 'geleneki otorite' olarak an
lacaktr.
Meruiyeti gelenee dayal en nemli hakimiyet tipi patriyarka
lizmdir. Patriyarkalizm babann, kocann, evin en yal erkeinin, en ya
l akrabann aile ve klan zerindeki; efendinin ve patronun uaklar, ( . . . );
prensin kk ve saray grevlileri, memuriyet soylular, kiraclar ve vassal
ler; patrimonyal lordun ve aann (Landesvater) 'teba' zerindeki otoritesi
demektir. ( . . . ) kar konulmaz normlar sisteminin kutsal saylmasdr. ( . . . )
'fonksiyonel' yerine "kiisel' ilikiler erevesinde hkm veren efendi
nin kstlanmam keyfilii ve ltuflar ( . . . ) irrasyoneldir" (Weber,
1987(1915):253).
Hiyerokrasi: "Tam olarak gelimi, dinsel demek ve topluluklar bir
eit kolektif otoriteye tabi olurlar. . 'Hiyerokratik' rgtler haline gelirler,
264 tnc blm
den nce bile atldlar ancak emperyal bir stnlk kuramadlar (Rodin
son, 1996:219).
Hanedan + + + + + + +
Yksek + + + + + + +
Brokrat
Subay + + + + +
valye + + + + + +
Memur + + + + +
Vassal + + +
Burjuvazi + + + +
Tccar-
+ + + +
Pltokratik
ticaret
Kyl +
ii + +
272 tnc blm
"Bir yerdeki tekelci kar olanaklann bir devletin kendi yeleri iin garan
ti alhna almasnn en salam yolu, o lkeyi igal etmek ya da en azndan
'protektorat' gibi bir eyler kurarak o lkeyi egemenlik alhna almakbr. Bu
nedenle, 'emperyalist' eilim, salt 'serbest ticaret'i amalayan 'pasifist' ya
ylmaalk eiliminden ar basar. Pasifist serbest ticaret, ancak arzn zel
kapitalizm tarafndan rgtlenmesinin optimum kapitalist kan tekelci ti
carete deil, banl ticarete kaydrd zaman stnlk kazanabilir'' (We
ber, 1987[1922]:165).
lar vard. Zaten rgtl topluluklar iin kullanlan bir hukuki kavram
olarak natio adna ilk kez niversitelerde ve kilisenin reform konsllerin
de rastlyoruz. Ama o dnemde bunun ulusal dille balanhs yoktu; bu
balanh ( . . . ) tmyle modern bir olgudur.
Milliyet duygusunu apayn ve belirli bir ey olarak grmekte her
hangi bir yarar bulunduuna inananlar, bunu ancak zerk devlete doru
bir eilim olarak tanmlayarak srdrebilirler. Ayrca unu da bilmelidir
ler ki, hem nitelii hem de kkeni bakmndan ok kank ve belirsiz olan
dayanma duygular da milli duygularn bir parasdr" (Weber,
1987(1922):174-175).
Weber; emperyalizm-yaylmaclk, burjuvazi, entelekteller ve mil
li duygular devlete (devlet ile kar ve tinsel zdeime) balyor. "Byk
devlet" olmay, verili olarak olumluyor. Milleti de, objektif bir olgu ol
maktan daha ok, bir "misyon" (ilahi bir misyon) etrafnda duygu ve da
yanma olarak yorumluyor.
Brokrasinin zellikleri:
"I. Genellikle kurallar, yani yasalar ya da ynetsel ynetmeliklerce dzen
lenmi belirli ve resmi yetki alanlar ilkesi geerlidir" (Weber,
1987(1922]:192).
"il. Grev hiyerarisi ve kademeli yetki dzeylerine ilikin ilkelere
gre, kk grevlilerin yksek grevlilerce denetlenmesini salayan iyi
ce belirlenmi bir ast-st ilikisi vardr."
"III. ada brokrasinin ynetimi ( ... ) yazl belgelere ('dosyala
ra') dayanr." Daire, bro (Weber, 1987(1922]:193).
"iV. "( ... ) ok esasl bir uzmanlk eitimini gerektirir." (Weber
1987(1922]:194).
"V. ( ... ) resmi faaliyet, grevlinin tm alma kapasitesini kullan
masn gerektirir"
282 cnc blm
rn) gvendii zgr bir kii olma konumuna dayanr. Bylece 'Sezar' ge
lenee ya da baka herhangi bir kstlamaya aldrmakszn kendi setii
yksek nitelikli bir subaylar ve memurlar topluluunun efendisi haline
gelir. Ne var ki 'dahi bireyin ynetimi', genel oyla seilmi grevlilerin
ynetimi demek olan biimsel 'demokratik' ilkeye ters der." (Weber
1987(1922]:197).
"3. ( ... ) mr boyu memuriyet fiili bir kural kabul edilir" (Weber,
1987[1922]:198). gvencesi. Bazen yneticiye ball zayflathndan
sosyal itibarn ykseltmeyebilir. "Bamllk duygusunun zayflamasna
yol aabilir". 'Cemaatin efendiliinden hizmetkarlna dme' korku
sundan kaynaklanmaktadr" (Weber, 1987[1922]:199).
"4. ( ... ) aylk ve emekli ayl ( ... ) yaplan ie gr deil, 'stat'ye g
re yani ilevin trne ('rtbeye') gre ve buna ek olarak belki bir de hiz
met sresine gre llr" (Weber, 1987[1922]:199).
"5. Memur, kamu hizmeti hiyerarisi iinde kendine bir 'kariyer'
edinmeye girimitir. Daha kk, nemsiz ve dk aylkl grevlerden
daha ykseklerine doru ilerler" (Weber, 1987(1922]:199).
Brokrasinin Temelleri ve Nedenleri: "ada brokratik yapnn
sosyal ve ekonomik nkoullan unlardr:
Para ekonomisinin gelimesi, memurlarn hizmetlerinin karln
parasal olarak verme nedeniyle, brokrasinin nkoullarndan biridir"
(Weber, 1987[1922]:200).
" ( ... ) vazgeilemez bir nkoul olmamakla birlikte ( ... ) sabit bir ge-
lir kesinlikle arthr. ( ... ) istikrarl bir vergilendirme sistemi ( ... ) iin salam
bir temeli ise ancak ancak tam gelimi bir para ekonomisi salayabilir"
(Weber, 1987[1922]:204).
Brokratik ynetimden uzaklamalar: "ayni gelir aktar
m" /"kaynak tahsisi", "makam ve grev sab" Naiplik. "Kiraclk d
zenlemeleri yoluyla lord, ayni geliri para gelirine evirme zahmetini, g
revi kiralayana ya da sabit bir miktar deyecek grevliye devreder'' (We
ber, 1987[ 1922] :201 ).
"Lordun resmi grevliye mr boyu rant toplama hakkn verdi
i ( ... ) 'arpalk' ( ... ). Bir makamn ( ... ) ekonomik bir ey gibi grlmesi,
dorudan doruya makam satna da yol aabiliyordu" (Weber,
1987[1922]:202).
284 nc blm
Demokrasi Brokrasi
Seim Snav
Seilme Atama
Seimi kaybetme Disiplin, Ablma
Ynetilenlerin keyfiyeti Rasyonalizm
Ekonomik G
(Snf, Ekonomi,
Para)
Siyasal G
Hukuk, Devlet,
(Parti,
Brokrasi
Egemenlik)
Sosyal Onur
(Stat, Toplum,
Saygnlk)
max weber 289
3.3.S. Disiplin
Weber'e gre disiplin, egemenliin (meru egemenliin) salanmasnn
en nemli aralarndan biridir. Hatta rasyonaliteye balanr.
"Bireysel eylemin nemini azaltan gler arasnda en kar konul
maz da rasyonel disiplindir. Disiplin gc, kiisel karizmay silmekle kal
maz, stat tabakalamasn da kaldrr. En azndan stat tabakalamas
run rasyonel dnmne yol amak gibi bir sonu yaratr. Disiplinin
ierii, alnan emrin tutarl bir rasyonellik ve metodik bir uzmanlkla
tam olarak yerine getirilmesinden ibarettir. ( . . . ) Disiplini belirleyen, in
sanlarn itaatinin rasyonel bir homojenlik tamasdr". (Weber,
1987(1922):221 ).
Manik sava veya feodal valye disipline yabancdr: "Birincisi
eylemleri irrasyonel olduu iin; ikincisi, tutumu gerekilikten yok
sun olduu iin. Disiplin, tek bir kahramana tapnma ve inanmann, n
derin kiiliine cokuyla balanmann, 'onur' kltnn, kiisel yete
nein bir 'sanat' olarak kullanlmasnn, btn bunlarn yerine, tek
dzelemi ustaln alkanln koyar. Disiplin, 'ahlaki' nitelikteki
motiflere hitap ettii lde, bir 'grev duygusu ve manusu'nu da var
sayar (Cromwell'in deyimiyle: 'Vicdan Adamlar'na kar 'Onur Adam
lar')".
"Hcumdaki optimum fiziksel ve psikolojik glerinin rasyonel
olarak hesaplanabilmesi iin; kitleler birlik ve btnlk iinde disipline
altrlp koullandrlmaldr. ( . . . ) sosyolojik olarak belirleyici noktalar
dan birincisi, her eyin ( . . . ) hesaplanabilir olduudur. kincisi balln,
amal oluu yznden ve normal ieriine gre, nesnel bir nitelik tad
dr" (Weber, 1987(1922]:222).
"Birey bylesi mekaniklemi bir rgtlenmenin dna kamaz,
nk rutin koullandrma onu yerli yerine oturtur ve 'srklenip gitme
ye' mahkum eder. Bu btnletirme, her eit disiplinin iyi ilemesinde
gl bir edir ( . . )"
.
Duygusal,
Geleneksel,
Deersel ve / ya
Yasal saylan bir yoldan kurulmu olmak.la kazanr (Weber,
1995(1922):65).
Bir toplumsal iliki, kahlanlarn ayn toplulua/ cemaate ball
yolundaki znel (geleneksel ya da duygusal) duygusuna dayal olduu
lde cemaatleme (Vergemeinschaftung) sz konusudur. Eer ama ve
deersel olarak kar gdleri arasnda bir karlabrma ve bir egdm
max weber 299
leri yerine getirmeye (lkenin durumu iin inisiyatif almaya) davet edi
yor (Weber, 1918 [2004):167).
4. Deerlendirme
Weber'e gre farkl gdlenme ve aklalatrma (rasyonalizasyon) biim
leri; farkl eylem, ynetim ve dolaysyla farkl toplum / lama biimlerine,
hatta farkl bilim ve yntem anlaylarna denk dmektedir. Tm incele
me ve almalarnda da dorudan veya dolayl bir ekilde bu sistemati
e dayal analiz ve deerlendirmelerde bulunmaktadr.
Farkl rasyonalite biimlerinin (farkl tinselliklerin) birbirine dn
ebilirlii de sorunludur (evrimci bir ekilde ilememektedir). Hatta bun
larn hangisinin daha geerli (hakl, doru) olduu da bilimsel olarak sy
lenemez.
Ancak yine de kendi iinde katlap ilevselliini kaybetmeye ba
layan rasyonaliteler, baka rasyonaliteleri zorlayabilir. Yani her rasyonali
te ve toplum, isel elikiler ve dinamikler tamaktadr. Belirli bir top
lumda az ok karizmatik, geleneksel ve yasal meruiyetler arasnda by
le dnmler veya gelgitler sz konusudur.
Bu elikiler ve Weber'in yaklam belirli balklar alhnda toplana-
bilir.
ruiyet- tar (Weber, 1995(1922):56). Meru dzen ise iki yolla, yani iten
kabulle (duygusal ballk, deer verme veya iman yoluyla) ve daha
nemlisi dsal, yani adetler (konvensiyonlar) -knama vb.- ve hukuk
(Recht) -fiziki zorlama, kstlama- yoluyla gvenceye alnabilir (Weber,
1995(1922)60-61 ) . Demokrasi (seim, seme ve seilme -"ynetilenlerin
keyfiyeti") bir tr pltokrasi saylyor ve bunun yerine brokrasi (snav,
atama ve disiplin - "rasyonalizasyon") savunuluyor (Weber,
1987(1922):214). "Makyavel... kentlerin bykln kendi ruhlarnn
kurtuluundan stn tutan yurttalar vdrtr" (Weber, [1918)
1987:123). Konvensiyonalizm ise, Frankfurt Okuluna gre faist karakte
rin temelini oluturmaktadr.
4.4. dealizm ile Pozitivizm, Kesinlik ile Bilinemezcilik, zne ile Top
lum Arasnda Gelgitler
Metinlerin daha ok fikir ve dnceler (soyutlamalar) halinde ortaya
konmas bir yandan Weber'i zayflatyorsa da dier yandan gerek We
ber'i, gerek onun felsefi sosyolojisini anlamakta ayn ve ok deerli bir ha
le gelmektedir. Snf, stat, karizma, brokrasi. . . Parlak takipilerinden
Parsons' a gre, bunlar, idealist gelenein tarihsel greceliinin en gzel
rndrler. Rossi'ye gre ise idealizmden daha ok, ideal tiplerin tarih
sel almn sunuyor ve "tarihsel bilginin yntemlerine bal" kalyordu
(Hughes, 1985:280-281).
Weber, her eye karn aydnlanmaa ve hmanistti. Croce ve Pa
reto gibi, yalnzca aklc ek.ilde anlalabilir olanla ilgiliydi. Manhkd
ve duygusal olan ancak arhklard (Hughes, 1985:285). Yine de Mosca ve
max weber 313
Pozitivist deildir,
Materyalist deildir,
Yapsalc deildir,
Fonksiyonalist deildir.
Weber; konu ve yaklam benzerlii dikkate alnrsa grece daha
ok Machiavelli, Hobbes, Kant, Hegel, Nietzsche'nin devam; rasyonalist,
idealist gelenekte; konvensiyonalist oportnist bir eilimde saylabilir.
Dnce (etik, rasyonalite, moral deerler, ynelimler) ile eylem,
eylem ile dnce, kltr (tarih, tinsellik) ile toplum, toplum ile kltr,
grgl veri ile kurgu, kurgu ile grgl veri, nesnellikle znellik, znellik
le nesnellik, gerek ile bilgi, bilgi ile gerek, genel olarak varlk-bilgi-etik
sanat arasndaki ba "ideal tipler" zerinden oluturmaya almakta;
sosyal olgu ve bilimlerde (sosyoloji, tarih, iktisat, din, hukuk, siyasette)
bir tr sentetik apriori kurgulamaktadr (bu adan felsefi temel problem
lere de ynelik bir giriim saylabilir).
nsan, toplum, onlara dair eylem; dsal (objektif) artlan da dikka
te alnmakla birlikte sonuta anlama (rasyonalitelere) dayal ve anlam ve
rilerek yaplmakta olup, dolaysyla ancak anlam da anlalmaya alla
rak kavranabilir.
31 6 nc blm
Hayat
oshihiro Francis Fukuyama, 1952 ylnda Chicago'da domutur. Li
Ysansn Allan Bloom ynetiminde siyaset felsefesi alannda Cornell
niversitesinde; doktorasn da Samuel P. Huntington ve Harvey C.
Mansfield ynetiminde Harvard niversitesinde yapmhr. ABD Dile
ri Bakanlnda Politika Planlama Dairesinde Ortadou uzman ve Genel
Direktr Yardmas olarak almhr. 1981-1982 yllarndaki Msr-srail
Grmelerine ABD heyeti yesi olarak kahlmhr.
Fukuyama, farkl rgtlerde ve dergilerde de grev yapmaktadr.
1990 sonrasnn siyaset bilimcilerinden biri olan Huntington'la birlikte bir
sre The Journal of Democracy Dergisinin editrln yapmhr. Fuku
yama halen derginin yayn kurulundadr.
Fukuyama, 2005 ylnn Temmuz ay itibariyle Johns Hopkins ni
versitesinde uluslararas iktisat politikas retim yesi olarak grev yap
makta ve The American Interest Dergisinin yayn kurulu bakanln y
rtmektedir.
F. Fukuyama'nn Tarih Gr
tarih, hpk Hegel ve Marx'n dnd gibi, belirli bir amaca doru iler
leyen ve amaca ulaldnda, yeni ve en iyi dzeni bulma abas bitece
inden duracak olan bir sretir. Fukuyama'ya gre bu son nokta liberal
demokrasidir. nk, ona gre bu dzen insan doasna en uygun d
zendir. Bu dzen iinde insanlar bakalarnca "kabul grmek" iin ver
dikleri mcadeleye bir son verirler, nk bu dzen iinde her zaman
"kabul grrler". Fukuyama bu grlerini A. Kojeve yorumundan oku
duu Hegel'den devirdiini syler (Fukuyama, 1999a: 16). l<ojeve'e gre
zaman ierisinde, zellikle de Fransz Devrimi srasnda ve sonrasnda
klelik ve efendilik arasndaki elikiler diyalektik olarak almtr. Hem
efendi hem de kle, Kojeve'in "evrensel ve homojen devlet" adn verdii
ve prototipini Napolyoncu mparatorluun oluturduu eit vatandal
a erimilerdir. Burada her birey "btn siyasi haklara sahip vatanda ve
medeni hukukun 'hkmi kiisi' olarak evrensel" tannmaya eriir (Koje
ve, 1969: 40, 237). Fukuyama'ya gre de Hegel'deki kle-efendi diyalekti
i, "kabul grme mcadelesi"ni en iyi betimleyen elikidir. Fukuya
ma'ya gre Hegel' deki kle-efendi diyalektii, Fransz ve Amerikan Dev
rim'leriyle ortadan kalkmtr. Zaten, Fukuyama'ya gre, tm demokratik
devrimler efendi ile kle arasndaki fark ortadan kaldrmaya hizmet et
milerdir. Bu devrimler sonunda efendiler kle, kleler efendi olmu,
bylece efendi- kle ilikisindeki eitsiz kabul grmenin yerini karlkl
kabul grme almtr.
Fukuyama, Kojeve yorumundan okuduu Hegel'in ada liberal
demokrasi anlayna sahip olduunu iddia eder. Zaten bu nedenle ken
disinin de tarihin, liberal demokrasiye ulaldnda sonuna gelineceini
dndn syler.
Fukuyama'ya gre Hegel, tarihin mutlak bir anda -ulaabilecei
en son noktaya ulahn dnyordu (Fukuyama, 1999a: 15). Fukuya
ma'nn Kojeve yorumundan okuduu Hegel'e gre Jena Sava, tarihin
sonuna geldiimize iaret eder. nk insanlk bu noktada Fransz Dev
rimi' nin ilkelerini yaama geirmiti. Her ne kadar 1806 ylndan sonra
kleliin ve kle ticaretinin kaldrlmasndan iilere, kadnlara, zencilere
ve dier aznlklara eitli haklarn verilmesine kadar yaplacak daha pek
ok i var idiyse de liberal demokratik devletin temel ilkeleri daha ileri
gtrlemez. Bu yzylda yaanan iki byk dnya sava ve daha sonra
yaanan devrimler ve ayaklanmalar bu ilkelerin daha geni corafyalara
yaylmasn salamtr. Kojeve ve Fukuyama'ya gre liberalizmin ilkele-
francis lukuyama 329
erecektir. Geri Hegel'de, "son"a ilikin grlerini ele aldmz dier iki
dnr gibi ierikli bir ifade yoktur. Hegel de tarihin sonunu tasarla
makta, ancak bunun nasl olduunu sylememektedir. Dier bir deyile,
tarihin sonuna geldiimizde hakim ideolojinin veya dzenin ne olaca
na ilikin bir ifade yoktur. Fukuyama'ya gre gnmzde hkmet siste
mi olarak liberal demokrasinin meruluuyla ilgili uzla salanmhr ve
monari, faizm, son zamanlarda da komnizm gibi ynetim biimleri li
beral demokrasiye yenik dmtr.
Fukuyama sadece bu grleri ileri srmekle kalmaz, liberal de
mokrasinin "insanln ideolojik evriminin son noktas" olduunu ve "so
nul insani hkmet biimini" temsil ettiini dnr. Buna gre liberal
demokrasi "tarihin sonu" dur (Fukuyama, 1999a: 7). nceki hkmet bi
imleri, eninde sonunda kendi klerine yol aan byk eksikliklere ve
akl d zelliklere sahipken, liberal demokrasi arpc bir ekilde bu tr
i elikilerden uzakhr. Liberal demokrasi bu yanyla ulalacak ve ulal
dnda tarihin duraca son noktadr. Bu son noktay dile getirirken Fu
kuyama, artk byk ve nemli olaylarn olmayacan ne srmediini,
sadece ulalacak dzenler arasnda en tam olanna ulaldndan, yeni
bir dzen aray anlamnda tarihin sonuna geldiimizi syler. Ancak Fu
kuyama'nn tarihin sonuna gelindiine olan inancn eletiren kimi d
nrler de vardr. rnein smet zel'e gre Fukuyama tarihin sonundan
Bahl liberal demokrasiyi merulahrmak iin bahsetmektedir.
Kendine "Tarihin sonu mu?" sorusunu balk olarak seen bir ya
zarn merak uyandran yan, bu soruyla birlikte bir baka sorunun, "Ge
lecekten neler beklenebilir?" sorusunun sorulabilirliini arhrdr.
Eer tarihin sonu geldiyse, bu deiimle neyin veya nelerin balangc
iin insanln nne yeni olanaklar kmaktadr? Ancak bu ynde bir
yaklam tarihin sonu meselesini ilgin klabilirdi. Oysa Fukuyama'nn
sunuu bundan byle yeni bir balang yaplamayaca, bir alm iin
btn yollarn hkandn bildirmekle snrl. Tarihin sonu dncesi, Fu
kuyama'nn sunduu kadaryla yeni bir bak as, yeni bir kavray ala
n salamyor; bunun yerine ok zel anlamyla Bab'l liberal demokrasi
nin ebedilemesi ve evrensellemesi balamnda tarihin sonunun geldii
ni vurguluyor (zel, 1999b: 158-159).
Bu ve benzeri eletirilere ramen Fukuyama'ya gre 21. yzyla
yaklahka, dnyann her tarafnda politik ve ekonomik kurumlar gide
rek birbirleriyle ayn noktada buluuyor. Aralarndaki farklar hzla orta-
francis fukuyama 331
ara ve zorlayc bir gt. Ancak Fukuyama iin devlet zorlayc bir g
deildir, devlet halkn karlarn gerekletirmek iin vardr. Bunlar ger
ekletirirken yasal dzeni koruma ve yasaya uymalar iin vatandalar
n zorlama kabiliyeti, o devletin kilit edimidir.
Bir devletin kapsam ve yaylm konusu geen on ylda pek ok so
run yaratmhr. Neoklasik ekonomistler devletlerin kamu mallarn koru
malar gerektiini vurgulamlardr. Buna karlk Amerika Birleik Dev
letleri' ndeki gibi serbestlik (liberty) yanllar, devletin kamu mallaryla il
gili en az mdahalesi olmas gerektiini savunmulardr. Bu savunma Av
rupa'da eitlik fikrini ortaya kard iin benimsenmitir. Amerika Birle
ik Devletleri ve Avrupa serbestlik ve eitlik fikirleri iin oka aba har
carken, gelimekte olan lkeler bu fikirler iin onlar kadar mcadele et
memilerdir.
Ancak devletler zamanla dnmektedirler. rnein in ve Hin
distan' da halk egemenlii ok gl olsa da, devlet geen yirmi ylda zel
sektr giriimlerine daha fazla izin vermeye balamhr. Dier tarafta es
ki Sovyetler Birlii gibi lkeler vardr. Bunlar bir dizi devlet fonksiyonu
nun kmesine tank olmulardr. Buradaki zelletirme abalar olumsuz
sonular vermitir. nk bunlar yaplmadan nce, lkenin kapasite ba
kmndan uygun hale getirilmesi gerekiyordu.
Gnmzde devlet gl m olmal yoksa klmeli mi tarhma
lar etkili biimde yaplmaktadr (Fukuyama, 2005: 18-20). rnein eko
nomist Milton Friedman bir devletin zelletirmeyi savunmasn doru
bulmadn, bunun yerine ncelikle yasal dzenin savunulmas gerekti
ini, yasalara aykr hibir giriimin desteklenmemesi gerektiini syler.
Fukuyama da hem bu gre kahlr hem de kurumlarn nemi hakknda
arhk banka verilerine deil, olgulara ilikin deneysel bilgilere yer veril
mesi gereine vurgu yapar. Bununla birlikte u soruyu sorar: deneysel
bilgileri edindiimiz lkeler zerinde gelimi devletlerin etkisi ne kadar
olacakhr?
Kamu ynetimi, Fukuyama'ya gre teknik bir disiplindir, kendi
sinden ncekilerin inand gibi bir bilim deildir. Karar yapclar u
noktay gzden karmamaldrlar: Tek bir merkezden yerlerinden kalk
madan baka devletler -ki bunlar ounlukla gelimekte olan devletler
dir- karar verenler yeteri kadar o lkeler hakknda yerel bilgiye sahip ol
madklarndan, uygun ve adil biimde kaynak aktarmas yapamazlar.
Oysa uygun biimde ve uygun yerlere yaplacak yardmlar, kamu sekt-
346 drdnc blm
Liberal bir devlet, bireysel zgrlk sahas tarafndan kah bir ekil
de kuahlm hkmet faaliyetleriyle, nihai olarak snrlan olan bir dev
let yapsdr. Byle bir toplumun kaosa veya ynetilemez bir duruma d
memesi iin toplum mutlaka, devletin aasnda yer alan sosyal organi
zasyon kademelerinde, zerk olabilme yetisine sahip olmaldr. Bu tarz
bir sistem, en nihayetinde yasaya deil, bireylerin oto kontrolne dayanr
(Fukuyama, 1999a:373).
Biyoteknoloji Devrimi
Fukuyama, "Tarihin Sonu mu ?" adl makalesine ilikin yazd retrospek
tifte, bilimin sonu gelmedii srece tarihin sonunun gelmeyeceini savlar.
nsan tesi Gelecegimiz adl kitabnda bilimsel devrimlerin arefesinde ol
duumuzu ve gidecek daha ok yol olduundan bahsetmektedir. Bilim
sel devrimler, biyoteknolojideki gelimelerle gerekleecektir. Fukuyama,
bu gelimelerin nasl olduunu ve sonularn betimlemeye almakta
dr.
ncelikle biyoteknolojinin ne olduuna ve bu konuyu ele almam
z gerektiren politik durumlara bakmamz gerekir. Biyoteknoloji,
DNA'nn yapsn deifre edip ynlendirme yeteneine sahip olmamzn
yannda, biyoloji bilimini temelden etkileyen bir devirimdir. Bu bilimsel
devrim molekler biyolojinin yan sra, bilisel nrobilim, poplasyon ge
netii, davran genetii, psikoloji, antropoloji, evrimsel biyoloji ve nro
farmakoloji de dahil olmak zere, konuyla ilgili ok sayda alanda bulu
ve ilerlemeleri beraberinde getirecektir. Btn bu bilimsel geliim alanla
rnn potansiyel politik etkileri vardr; nk hepsi de tm insan davra
nlarnn kayna olan beyin hakkndaki bilgimizi ve dolaysyla onu us
talkla ynetme yeteneimizi arhrrlar (Fukuyama, 2003: 23).
ada biyoteknoloji her alanda bilgi elde etmi ve birok alanda
ilerleme salam olsa da sonular ve yntemleri itibar ile siyasetin tar
hmalar arasnda bulunmaktadr. Siyasetin daha iyi yaam sunma temel
sav dorultusunda gelecekte oluacak sorunlar imdiden engelleme ve
snrlarn belirginletirme grevi bulunmaktadr. Ama gnmzde bir
ok siyasi tarbma teknolojiden deil, genetik ve davrana ilikin bilgi bi
rikimimizden kaynaklanmaktadr. te bu noktada Fukuyama, bilgi biri
kimimiz sonucunda politize edilmi noktalan gsterme abasnda olup
gelecekte bu tr konularn ne gibi sorunlara yol atn betimlemeye gi-
358 drdnc blm
denenmesi gibi konular nedeniyle ksa bir zaman iin yasak getirilmitir.
Bu tartmann en byk nedeni, insan zerinde deney yapmann ahlaki
boyutuyla ilgilidir. nk "Dolly baaryla kopyalanana kadar, baarsz
olan iki yz yetmi giriimde bulunulmutu". Bu baarszlklarn biro
u implantasyon aamasnda ortaya km olsa da, o gnden bu yana
kopyalanan hayvanlarn neredeyse yzde otuzu ok ciddi anormallikler
tayarak domutu (Fukuyama, 2003: 98).
Gelecekte insan doasn deitirme olanann kstl olmas, do
rudan nfusla ilgili bir konudur. yle ki, insan genetik mhendislii, in
san zerine yapt almalarn nfusun btnne yayamazsa, insan do
as dediimiz ey deimeyecektir. Bu noktada bir dier ekince ise, ge
netik mhendislii btn bu sorunlarn bertaraf etse bile sadece zengin
lerin bu teknolojiden yararlanaca dncesiyle ilgilidir.
Bundan nce bahsettiimiz noktalar, biyoteknoloji devrimi tam
olarak yaanmad halde birok siyasi sorunun ortaya asna neden
olduuyla ilgiliydi. Bu nedenle Fukuyama, gnmzn bilgi birikimi ba
kmndan gelecein biyoteknolojisiri ngrmemiz gerektiini ve bunun
sonucunda ortaya kacak sorunlar betimlememiz gerektiini syler.
nk biyoteknoloji insan doas tasarmlarn kkten deitirecek yep
yeni bir dnya ve insan gr salayacak bir alandr.
Gelecee giden yol biyoteknolojiden geiyorsa neden hala kayg
duyuyoruz? Fukuyama'ya gre, "genel olarak biyoteknolojinin her alan
zerinde jeni biliminin hayaleti bulunmaktadr. "jeni seilmi bir kal
tmsal nitelii gelitirmek iin insanlarn bilinli biimde istenen trde ne
siller retmek zere yetitirilmesidir" (Fukuyama, 2003: 105-106). Geen
yzyln banda birok devlet jeni hareketi iinde bulundular ve yzy
ln sonuna kadar bu hareket devam etti. Yani Charles Darwin'in "doal
ayklama" dedii zayflarn ayklanmas bizzat devletler tarafndan doal
olmayan yollarla uyguland. Fakat bu ayklama her zaman genetik bir ku
sur nedeniyle olmuyordu: rnein, in'deki baz kylerde bozuk genetik
miras nedeniyle deil, beslenmesindeki iyot eksiklii nedeniyle IQ'lar
dk ocuklar ayklamaya maruz kalmlard (Fukuyama, 2003: 107).
Fukuyama, genetik mhendisliine kar olmann nedenlerini
kategoriye ayrmaktadr: Birincisi, dinle ilgili nedenler, ikincisi, yararc
dncelere bal nedenler sonuncusu ise felsefi ilkelere dayal nedenler
dir.
lrancis fukuyama 365
BELL, Daniel, The End of ldeology: On the Exhaustion of Political ldeas in the
Fifties, New York, 1964.
BERTRAM C, Andrew Chitty, Tarihin Sonu Mu ? Fukuyama, Marx,Modernite,
(ev. Kamil Kurtul). mge Kitabevi Yaynlan, Ankara, 2006.
BLOOM, Ailen, "Fukuyama'nn Makalesi zerine", Tarihin Sonu mu? iinde,
Ankara, Vadi Yaynlan, 1999b, s 65-72.
.
FUKUYAMA, Francis. The End ofHistory and the Last Man, New York, The Free
Pres, 1992.
FUKUYAMA, Francis. Tarihin Sonu ve Son nsan (ev. Zlf Dicleli). stanbul,
Gn Yaynclk, l 999a.
FUKUYAMA, Francis. Tarihin Sonu mu? (ev. Cemal Aydn). Ankara, Vadi
Yaynlan, l 999b.
FUKUYAMA, Francis. nsan tesi Gelecegimiz: Biyoteknoloji Devriminin
Sonular. (ev. idem Aksoy Fromm). Ankara, ODT Yaynclk,
2003.
FUKUYAMA, Francis. Devlet nas. (ev. Devrim etinkasap). stanbul,
Remzi Kitabevi, 2005.
FUKUYAMA, Francis. Gven: Sosyal Erdemler ve Refahn Yaratlmas,
(ev:Ahmet Budayc). stanbul, Trkiye Bankas Yaynlar, 2.
bask, 2001.
HMMELFARB, Gertrude. Tarihin Sonu mu ? iinde, Ankara, Vadi Yaynlan,
l999b, s. 132-138.
KOJEVE, Alexandre. lntroduction to the Reading of Hegel, (ed. Allan Bloom).
New York, Basic Books, 1969.
ZEL, smet, "Tarihi ya da Hegemonyay Yamamak", Tarihin Sonu mu?
iinde, Ankara, Vadi Yaynlan, 1999b, s.158-163.
STRAUSS, Leo, On Tyranny, (Ed. Victor Gourevitch ve Michael S. Roth). New
York, The Free Pres, 1991.
374 drdnc blm
OKUMA NERLER
Tarihin Sonu ve Son nsan, Francis Fukuyama, Gn Yaynclk
Tarihin Sonu mu? Fukuyama - Marx - Modemite, Derleme, mge Kitabevi
Yaynlar
Kr Nokta, Francis Fukuyama, Profil Yaynclk
Ulus nas, Francis Fukuyama, Profil Yaynclk
Neo-conlann Sonu, Francis Fukuyama, Profil Yaynclk
nsan tesi Geleceimiz: Biyoteknoloji Devriminin Sonulan, Francis
Fukuyama, ODTO Gelitirme Vakf Yaynclk
Gven (Sosyal Erdemler ve Refahn Yaratlmas), Francis Fukuyama,
Trkiye Bankas Kltr Yaynlar
Tarihin Sonu mu? Francis Fukuyama, Vadi Yaynlar
Derrida ve Tarihin Sonu Postmodem Hesaplamalar, Stuart Sim, Everest
Yaynlar
Dmann Arayan Sava, Derleme, Everest Yaynlar
Devlet nas 21. Yzylda Dnya Dzeni ve Ynetiim, Francis Fukuyarna,
Remzi Kitabevi
Kreselleme ve Terr 2. Cilt Takm; Terr Kavram ve Gerei / Terrizm,
Saldrganlk, Sava, Derleme, Otopya Yaynevi
Kreselleme ve Terr Terrizm, Saldrganlk, Sava 2. Kitap
Derleme, Otopya Yaynevi
Kreselleme ve Terr Terr Kavram ve Gerei 1. Kitap, Derleme, Otopya
Yaynevi
ABD, Terr ve slam 11 Eyll zerine, Derleme, Vadi Yaynlar
Byk zlme nsann Doas ve Toplumsal Dzenin Yeniden Olumas,
Francis Fukuyama, Sabah Kitaplar
America at the Crossroads: Democracy, Power, and the Neoconservative
Legacy, FraisFukuyama, Yale University Press
Tarihin Sonu Mu? Fukuyama, Marx, Modemite, C. Bertram, Andrew Chitty,
mge Kitabevi Yaynlar
Falling Behind: Explaining the Development Gap Between Latin America
and the United States, Francis Fukuyama, Oxford University Press
Blindside: How to Anticipate Forcing Events and Wild Cards in Global
Politics, Francis Fukuyama, The American lnterest
East Asian Multilateralism: Prospects for Regional Stability (Forum on
Constructive Capitalism) (Hardcover), Ed. Kent E. Calder&Francis
Fukuyama, ]ohns Hopkins University Press
lrancis lukuyama 375
Hayat ve Eserleri
rlanda asll, zengin ve aristokrat bir ailenin ikinci ocuu olan William
IJames, 1842 senesinde New York'ta doar. Byk kardei Henry James
nl bir yazar olurken, kz kardei de lmnden sonra yaynlanan gn
lkleriyle n kazanr.
Avrupa ve Amerika' da geen ocukluk dnemi bir yandan yarah
cln desteklerken ayn zamanda depresif ve yorgun bir ruh haline de
yol aar. Babasnn stnde her zaman sert bir etki brakbru hisseden Ja
mes, yapmak istedii ressamlk mesleine devam edememesi konusunda
da babasn sular. Ksa bir dnem ressamlk eitimi alsa da bu konuda
baarsz olduuna karar verir. Harvard niversitesi bp fakltesinden
1869'da mezun olduktan sonra hpla ilgilenmeye de devam ebnek iste
mez. Asl mesleinin doa bilimi olduuna karar verip Louis Agassiz'le
beraber Amazon'larda bir geziye kahlr. Bir sre doa bilimi almaya
devam eder. Ama bu konunun da hayalnn meslei olmadn dnp
doa bilimini de brakr.
Doa biliminden sonra psikolojiye ynelen James, 1877' de psikolo
ji tezini verir. Psikolojide almaya devam ederken bilimsel ve deneysel
verilere dayanan bir alma yntemiyle babasndan kalan mistik ve tin
sel bir alma alan arasnda kararszlk geirmektedir. Bir teolog olan ba
basnn da etkisiyle din konusu da daima ilgisini eker ve bu konuda da
eitli yazlar yazar.
380 beinci blm
JAMES VE PSKOLOJ
James'in psikolojideki temel iddias, insan zihninin ya da bilincinin, insa
nn btn fiziksel ve psiik aktivitelerini kontrol edebilen ve belli kural
larla alan sabit bir mekanizmaya sahip olmaddr. Bu iddiayla birlik
te davran psikolojiye kar duruu onun psikolojideki yaklamn
aklamakta nemlidir. Psikolojinin sadece grnen davranlarla ilgili bir
bilim olduu dncesi James iin anlaml deildir. Davranlardan yola
klarak insan psikolojisinin arka planndaki btn mekanizmasnn
zlebilecei dncesi ona gre olduka yetersiz ve yanl bir bak as
dr. Asl zerinde durduu, grnen davranlarn tesinde bilisel ilev
leri aklamaya ynelik olan ie bak yntemi ve dnce akdr. nsa
nn dnme, bilme, alglama ve duygulanm aktiviteleri deneyim ieri
sinde bedensel ve fiziksel olarak gelitirdii tepkilerle deerlendirilebilir.
Deneyim iinde karsna kan sorunlara ve deiikliklere insann belli
bir yant verme biimi gelitirmesi sz konusudur. Bylelikle insann s
rekli yeni tepkilerle gelien ve ileyen bir dnce ak vardr. Bu akn
nasl ilediini zmlemek, insan psikolojisine dair grnen davranla
r aklamaktan daha kapsaml bir aklama verir. Bu yaklam dolaysy
la James, psikolojide ilevselciliin temsilcilerinden biri olarak kabul edi
lir.
Psikolojinin lkeleri (Principles of Pscyhology) kitabndan nce yayn
lanan makaleleri James'in daha sonra gelitirdii yaklamn ortaya koy
mak iin nemlidir. 1878' de /ournal of Speculative Philosophy dergisinde ya
ynlanan "Spencer'm Uygunluk Olarak Zihni Tanmlamas zerine G
rler" ("Remarks on Spencer's Definiton of Mind as Correspondence")
makalesinde James, evrimci teorilerde eksik grd taraflar belirtir.
william james 383
liklerimizin teleolojik bir yaps vardr (Suckiel, 1984: 1-3). Ancak bu yap
ierisinde Spencer'n syledii gibi, belirli ve tek bir telos'tan (amatan)
bahsedemeyiz. nsann zihinsel ve duygusal geliiminde birok sebep et
kilidir ve James iin bu sebeplerin zenginlii ve birbirini etkilemesi ok
nemlidir. nk bu etkilenimler ve deneyimdeki eitliliin kar kar
ya gelmesi, James'e gre insanlarn duygulanm ve dncelerindeki de
iikliklerin sebebidir. James, bu makalesinde insanlarn verdii tepkiler
deki kendiliinden geliim ve eitlilik zerinde durur. Ona gre, evrim
ci teorilerin iddia ettii gibi, insanlarn davranlarnda kesin belirlemeler
yaplamaz ve davran ve dncelerin sebepleri tek bir nedene indirge
nemez. Deneyim ve dncelerin gerisindeki bu ok eitlilik asl zerin
de durmak istedii konudur. Davran ve evrimci teorileri bu eitlilii
snrl ve yetersiz nedenlere indirgedikleri iin eletirir.
1884'te Mind dergisinde yaynlanan "What is an Emotion?" ("Duy
gulanm Nedir?") adl makalesinde ise James, duygulanmlanmza dair o
gne kadar kabul edilenden farkl bir yorum getirir. Fiziksel tepkilerimi
zin daima psikolojik deiimleri takip ettii gibi bir iddiann temelsiz ol
duunu syler. Ona gre byle bir nedensellii savunmak anlamszdr.
Fizyolojik ve psiik deiimler karlkl bir etkileim iindedir. Ancak
herhangi birinin nceliinden ya da belirleyiciliinden bahsetmek mm
kn deildir. James bu konudaki iddiasn glendirmek ve yaygn kan
y deitirmek iin tam tersi olan bir sylemin arkasndadr; ncelik ola
rak fizyolojik deiimlerin geldiini syler. rnein zldmz iin
alamayz, ama aladmz iin zlrz (James, 1884: 189-190). Psiik
ya da zihinsel deiimlerin ncelii olduu gibi bir yaygn kany dei
tirmek onun iin nemlidir. Bedensel ya da fizyolojik tepki ve davranla
rn zihinsel deiimlerin ardndan geldiini sylemek yanlhr. Daha son
raki eserlerinde de grlebilecei zere byle bir ncelii reddetmek
onun hem epistemoloji hem de ontolojiyle ilikili iddialan iin nemlidir.
James iin belirli kstaslar ve de kategorilerle dnen otonom ve tm fi
ziksel, bedensel etkinlikleri kontrol edebilen bir zihin anlay -ve bunun
la birlikte gelien bir insan dncesi- Kartezyen dncenin getirdii,
384 beinci blm
Bilin ya da Dnce Ak
James, Psikolojinin lkeleri kitabnn bandan itibaren insan dncesinde
ve beynin etkinliklerinde saf olarak "ruhsal, manevi" (spiritual) bir eye
yer olmadn gstermeye alr. Kitabn ilk varsaym bugne kadar
beynin almalarna dair yaplan btn aklamalarn temellendirilemez
olduudur.1 nk bu aklamalarn ou -zellikle davran psikoloji
nin yaph gibi- belli ve sabit bir mekanizmayla alan bir beynimiz ol
duunu varsayar. Byle bir beyin, ruhsal bir mekanizma gibi tasarlanr ve
belli amalar olan ve kendi kurallarn koyup bedenin btn yapacakla
rna hkmeden bir yap olarak i grd kabul edilir. Ama ne kadar bi
limsel veriye sahip olursak olalm deneyimsel olarak byle bir eyi ispat
layamayz. Bununla birlikte bu iddiann James'in almasnda ispatlan
maya all biimi kitaba dair yaplan "edebi" ve "kiisel" eletirilerinin
1 Psikolojinin lkeleri nin ilk blmlerinden itibaren bu iddia tekrarlanr. Mesela zihin ve psiko
'
lojiye dair sylenenlerin yanll kitabn ilk cmlelerinden birinde dile getirilir. Daha sonra
alg, duyum gibi psikolojiye dair her balkta James daha nce sylenenlerin temelsiz oldu
unu belirtir.
william james 385
amalar. Bu inceleme iin setii yol daha nce de sylendii gibi, 'ieba
k' yntemidir. ebak yntemi "zihnimizin iine bakp, orda ne oldu
unu rapor etmektir" (James, 1890: cilt 1, 185). James'e gre, herkes bilin
cimizin baz aamalarn inceleyebileceimizi kabul eder. Daha akas
baz anlarda kendimizin kesinlikle dndmzden emin olduumu
zu, isel bir etkinlik olarak bunu dier btn etkinliklerimizden ayrabil
diimizi belirtir. Ona gre bu n kabul, psikolojinin temel prensibi ol.ma
ldr, nk hibir ey bu kadar kesin olamaz. Ve buna dair duyulan p
helerin metafizik ve gereksiz pheler olduunu syler. Ancak byle an
larn varlndan emin olmamz daha sonradan bunlar kontrol eden ve
birletiren bir zihin ya da ruh kavramn ispatlamaktansa ok daha farkl
bir ama iin kullanlacakbr. Byle anlarmz vardr, nk dnce ak
mz farkl zamanlarda younlap demlenir (James, 1890: cilt 1, 255). Bu
anlan hissetmemiz bunlarn arkasndaki bir varla iaret ebnez, sadece
dnce aknn o andaki farkllamasna denk der. Aynca byle anla
rn hissedilmesini dnce aknn gei dnemlerinin ve deneyim ve
dncelerin farkl biimlerde gruplanp bir araya gelmesinin yani onlar
birletirme biimlerimizin de dorudan hissedilmesi olarak deerlendi
ren James'in bu gr radikal deneyimcilik teorisi iin de nemli olacak
br. Bu iddia daha sonradan radikal deneyimcilik teorisinde ne srecei
ilikilendirme biimlerimizin de deneyimden geldii ve dier olgular gi
bi gerek olduu dncesinde etkili olacaktr.
Kitabn ilk blmlerinden itibaren beynin fonksiyonlarnn yetkin
bir varln kontrolnden ziyade deneyim ierisinde gelitiini gsterme
ye alr. "Alkanlk, temel olarak fiziksel bir prensiptir" (James, 1890:
cilt I, 105) ve beynin btn aktivitelerini ynlendirir. Zihinsel ve fizyolo
jik etkinliklerimiz alkanlklanmzn etkisiyle ve birbirine bal olan de
neyimlerimiz ierisinde teleolojik bir izgide ilerler.
Dnce ak blmne batan beri amacnn dardan verili
olanlardan zihne gibnek deil, dorudan zihnin iinde aratrma yapmak
olduunu habrlatarak balar (James, 1890: cilt 1, 224). Dorudan zihnin i
levlerinin ne olduunu aklamaya alarak onlan zmlemesi ve bey
nin bu ekilde ilevlerinin incelenmesi daha sonradan pragmatik ynte
minde de etkili olacak bir yaklamdr. Bu ekilde, bu ilevlerin tesinde
bilince ya da zihne farkl bir varlk alan tanmak istemez. levlerin ak
lanmasyla bilincin btn varlnn aklandn dnr. Bu yaklam
daha sonra gelitirecei pragmatizm ve radikal deneyimcilik teorilerinde
388 beinci blm
3 Her iki dnrn de bu iddialann dna kabilecek ve bu konuda daha derin sorgulama
lar hak edecek iddialar vardr. Ancak bu yaznn genel gidiah ve konusu asndan Platon
ve Aristoteles'in bu konudaki dncelerinin genel olarak kabul edilmi hallerini ksaca ak
lamaya allmtr.
william james 391
4 Platon'un gereklik anlay konusunda balca Devlet ve Parmenides diyaloglarna, bilgi anla
y iinse Menon ve Theaitetos diyaloglarna baklabilir. Aristoteles'in gereklik anlay iin
se Metafizik kitabna, bilgi anlay iinse kinci Analitikler kitaplarna baklabilir.
5 Anselm'in tann kantlamas bu konudaki en bilinen rnektir, bkz Monologion ve Proslogion.
6 Descartes'n lk Felsefe in Meditasyonlar (Meditations far First Philosophy) kitab bu konudaki
en nemli kaynaktr.
392 beinci blm
7 Vincent Descombes, Modern Fransz Felsefesi (Modern French Philosophy) kitabnda Kant'n ide
alizmin getirdii bu zdelie varoluu felsefeye benzer bir itiraz getirdiini iddia eder, bkz
s. 19.
8 James, Yeni Kantlarn aknsal egoyu ne karmasn yanl bulur. Bunun ayn zamanda bi
linci ve znellii ne karmak olduunu dnerek eletirir. O bilin, ego ya da zihin gibi
felsefe tarihinin daha ne kard kavramlar saf deneyim ak ierisinde aklayarak fark
l bir dnce zemini yaratmak peindedir. Bunu Radikal Deneyimcilik Konusunda Makaleler ki
tabnn eitli yerlerinde sk sk belirtir. zellikle kitabn ilk makalesi olan "Bilin Var Olur
mu?" ierisinde Yeni-Kantlara eletirileri bulunabilir, bkz s. 1, 5.
9 David Lamberth de William /ames, Deneyimin Metafizigi (William /ames, Metaphysics of Erperien
ce) kitabnda James'in ilk yazlarndan itibaren bir tutarllk sergilediini savunur, bkz s. 9-14.
william james 393
10 James bu eletirisini dncenin ve soyut olann daha stn bir yeri olduunu iddia eden k
t anlklk (vicious intellectualism) dedii bir tavn eletirerek devam ettirir. Bu konuda
zellikle Hegel'in bir kt anlk olduunu dnen James iin, Bergson bu yanl ama ko
nusunda felsefe tarihinde nemli bir yer tutar. Bu iddialanru ogulcu Bir Evm (A Pluralistic
Universe) kitabnda ska dile getirir, bkz s. 55.
394 besinci blm
12 Ellen Kappy Suckiel, William james'in Pragmatik Felfesi (The Pragmatic Philosophy of William
james) adl kitabnda zellikle ikinci blmde James'in bilin ya da bilin ak anlaynn te
leolojik olduunu iddia eder.
396 beinci blm
nelik olmas demek, dnme biimimizin her zaman daha ie yarar bir
eye ulama abasndan ok pratik olarak farkllklar aramaya almas
nn ve bkand yerde baka bir eye ynelmesinin bir gstergesidir. Fel
sefi dnce de kavramlarla alan ve dinlenme yerlerinde (resting pla
ces) herhangi bir kavrama ihtiya duyan ya da o kavrama ulamaya al
an bir dncedir (James, 1879: 319). Bu kavram aray daha farkl bir
gereklik ya da asl gerekliin peinde olmasndan ve byle bir gerek
lik olduundan deil, dncenin kendi amalarna ve doasna ilikin
dir. Bu dnme biiminde farkllk ve zm deiik kavramlarda ara
nr. Felsefi dnce kavramlarla i grr ve ilevsel olarak kavramlara ih
tiya duyar. Onun kavramlarla ele ald ya da kavramlar araclyla de
erlendirdii gereklik, bizim gndelik yaanbmzda daha farkl ilevle
riyle deerlendirdiimiz gereklikten baka bir ey deildir. Dolaysyla
dier felsefeciler gibi James'in ayn bir disiplin olarak felsefi bilginin nasl
olutuunu aklamak gibi bir amaa olmaz, nk ona gre zaten felsefi
kavramlar araclyla ulalan gerekliin farkl olmas gibi bir durum
sz konusu deildir. Bu yolla asl gerekliin ne olduunu syleme gibi
bir niyeti olduu da sylenemez. Ancak zellikle Radikal Deneyimcilik Ko
nusunda Makaleler kitabnda gelitirdii iddialar metafiziksel karmlar
da ierir. Akademik yaanbsnn ilk makalelerinden olan "Rasyonellik
Duygusu"nda ortaya koyduu bu yaklam daha sonra pragmatizm vur
gusunda daha ok anlam kazanacakbr.
RADKAL DENEYMCLK
1900'lerin balarndan itibaren James, felsefe alanndaki almalarna hz
verir. Yukarda da sylendii gibi, James'in bilincin ilevlerine dair yapt
incelemeler ve bilin ak kavramn aklamas ayn zamanda baz fel
sefi karmlara yol aar. Psikolojinin lkeleri'nden karlabilecek olan bu
izlenimlerin etkisi daha sonraki eserlerinde de grlebilir. Psikolojide
yapb aklamalar daha sonraki radikal deneyimcilik ve pragmatizm te
orileri iin de bir zemin oluturur. Radikal deneyimcilik konusundaki en
nemli eseri eitli makalelerinin topland Radikal Deneyimcilik Konusun
da Makaleler adl kitabdr. James bu kitabnda radikal deneyimcilik ere
vesinde gelitirilebilecek bir metafizii de temellendirir. Metafizik ya da
epistemoloji gibi bir alanda dorudan yazmaya girimemi olan Jarnes'in
en nemli metafizik karmlar bu kitaptaki makalelerinde grlebilir.
william james 397
Kitabn ilk makalesi olan "Bilin Var Olur mu?" sarsc etkiler ya
ratrnhr. Psikolojinin lkeleri'nde bilin iin kulland rnetaforlar ve bu
makalede bahsedilen bilin aklamas birok kiinin dikkatini eker.13
Psikolojinin lkeleri'nde bilin ak ierisinde kontrol edici bir tinsellik ol
madn syleyen Jarnes, o gne kadar bilince dair yaplan aklamalarn
temelsizliine dikkat ekmitir. Bu makalesinde bilinci bir tz olarak ta
mamen reddeder ve nasl var olduu zerine yeni bir aklama getirir.
13 Bu konuda Jill Kress'in "William James'in Bilin Sylemi ve Bu Konuda ahan Metaforlar"
("Contesting Metaphors and the Discourse of ConsiC:ousness in Wlliam James") makalesi iyi
bir kaynakhr.
398 beinci blm
14 John Locke'un rsan Anlg zerine Bir Deneme (An Essay Concerning Human Understanding) ki
tabnda ide kavramnn kullanmna dair eitli tartmalar sz konusudur. Bu konu iin, Ric
hard Aaron'un /ohn Locke kitabna, Jonathan Bennett'in Alt Filozoftan grenirken (Learning
from Six Philosophers) ve Locke, Berke/ey, Hume ve Temel Meseleleri (Locke, Berke/ey, Hume, The
Central Themes) kitaplarna ve Nichollas Jolley'in Locke ve Felsefi Dililnceleri (Locke, His Phi/o
sophical Thoughts) kitaplarna baklabilir.
15 George Berkeley bu konuyu nsan Bilgisinin ilkeleri zerine (Of the Principles of Human Know
ledge) kitabnda dile getirir. Aynca bu konuyla ilgili yine Jonathan Bennetl'in bir nceki ahn
bda referans verilen kitaplarna ve editrln W. Gale ve Gabriele Taylor'un yapb Ber
keley'in Bilginin lkeleri zerine Grilleri (Berkeley's Principles of Knowledge) kitaplarna bakla
bilir.
402 beinci blm
16 Josef Gavin bu iddiasn William /ames ve Belirsiz Olana Yeniden bir Mevki Verme (William /ames
and the Reinstatement of the Vague) kitabnda dile getirir.
william james 403
20 James bu eletirisini bu kitapta daha ok ada Bradley'e yneltiyor, bkz RDKM, s. 115-116.
Ama genel olarak bilisel ve entelektel ilevin yceltilmesine "kt entelektelcilik" ("vicio
us intellectualism") adn verir ve bu konuda en ok Hegel'i eletirir. Bu konu iin, ogulc
Bir Evren (A Pluralistic Universe) kitabnn ilk iki blm olan "Teki idealizm" ("Monistic
ldealism") ve "Hegel ve Onun Yntemi" ("Hegel and His Method") blmlerine baklabilir.
"Kt entelektelcilik" konusunda ayrca Walter Pitkin'in "James, Bergson, Kim Entelektel
cilie Kar?" ("James or Bergson: Who is Against lntellect") makalesi de hem James'in hem
de Bergson'un entelektelcilik grleri zerine iyi bir kaynaktr.
408 beinc blm
kullandn syler (James, 1912: 121 ). Kendisini ise byle bir tavrn kar
snda grp daha nce de belirtildii gibi, "popler felsefeci" olarak ta
nmlar.
James, bir eyin ayn anda hem zihnimizde hem de darda nasl
var olduu sorusunun da kendi teorisi iin nemli olduundan bahseder.
Dierleri gibi entelektel abay gereinden fazla ykseltmeyip, popler
felsefe yapan biri olarak ayn eyi hem zihninde hem de darda olarak
dnmesinde bir zorluk olmadn iddia eder (James, 1912: 131-132).
Herhangi bir eyin zihinde var olmas ve darda var olmas ile zihinde
var olan biimin darda var olandan daha stn olmas varsaymn
aklamaya alr. James bu durumu zmlerken manhksal aklama
dan fiziksel aklamaya kaylmamas gerektii zerinde durur (James,
1912: 102). Asl hatann dnmeye balarken iki ey tasarlamamzdan ve
sadece szsel olarak tasarladmz bu eyin gerekte var olduunu iddi
a etmemizden kaynaklandn syler. Kartlarnn neden birlik ve ayrl
mann ayn deneyim zerinden gittiini anlayamadn ve birlii ancak
mutlak bir ey altnda grebildiklerini belirtir (James, 1912: 105-106).
Bilincinde olma ya da dnmeyi yceltme konusunda syledii
en nemli iddia; bir eyin bilincinde olmann o eyi var etmedii iddias
dr. Bilincinde olmak, bir eyin sadece varlnn rapor edilmesi ve varl
ndan haberdar olunmas demektir, bu da sadece onun varlna eklenen
yeni bir deneyimdir (James, 1912: 132). Kendi orijinal ikinliinde herhan
gi bir deneyim kendi kendinin farknda deildir. Bu durumda kendisi ba
sit bir ekilde sadece vardr. Buna eklenen ikinci deneyim bizi onun varl
ndan haberdar eder. Burada, James'e gre manhksal bir zorluk yoktur
ama ontolojik bir zorluk sz konusudur. Deneyimler ok geni bir alana
yaylr. Ve biz onlar btn ilikileriyle gz nnde bulundurmaya alr
sak bir kargaayla karlarz. nk bizim gr alanmz btn dene
yimleri ve btn ilikileri ayn anda tasarlamaya yetmez (James, 1912:
132-133). O yzden bazlarn soyutlayarak gruplamak zorunda kalrz.
Ve bunlardan ayr bir ekilde bahsederiz. Ama bu deneyimlerin neden
farkl yapldn ve neden karakterlerinin bu grndkleri ekliyle oldu
unu anlayamayz. Deneyimin kendisi asndan bakldnda bilincinde
olunan niteliini kazanmas onun bir balama sokulmas demektir. Dola
ysyla hibir balam olmayan baz deneyim gruplarnn henz bilincin
de deilizdir. Bunlar mutlak paralardr ve henz madde ve dnce ola
rak ikiye ayrlmambr. Bu durumda saf deneyim ak birok kk mut-
william james 409
21 Bu noktada Mark Moller "James, Alg ve Miller-Bode itirazlar" ("James-Perception and Mil
ler-Bede Objections") makalesinde James'in Miller ve Bode'un eletirilerine yant verebilmek
iin kendi dncesinde ve alg anlaynda bir takm deiiklikler yaptn syler.
22 Bu konu iin B. H. Bode'un "Saf Deneyim ve D Dnya" ("Pure Experience and the External
World"), "Baz Gncel Bilin Tanmlamalar zerine" ("Some Recent Definitions of Consci
ousness"), "Bilisel Deneyim ve Onun Objesi" ("Cognitive Experience and its Object") maka
lelerine baklabilir.
william james 413
ler ve objektif referansn bu teori iin daima bir sorun olduunu iddia
eder. Bu konuyu aklamak iin James'in objektif referans konusunda sy
lediklerini incelemek yararl olacakhr.
James'e gre, Bode'un hatas daha nceki rasyonalistlerin yapt
gibi, birletirici ilikileri deneyimin tesinde belli kavramsallatrmalar ve
sabit eyler olarak kabul etmesidir (James, 1912: 236-237). Bu noktada ra
dikal deneyimciliin birletirici ilikileri grnen deerleriyle kabul etti
ini hatrlatr (James, 1912: 237). Radikal deneyimcilik, birletirici ilikile
ri byle grerek gelecekteki bilgiye dair de bir ey syleyebilir (James,
1912: 238). James iin, radikal deneyimcilik Bode'un arad aknsallk
noktasn deneyim ierisinde gerekleen bir ey olarak verir. Ama Bode
gibi dnen bir epistemoloji deneyim tesinde bir ey arar, nk birle
tirici ilikileri statik olarak ele alr (James, 1912: 240).
James'e gre, mekana dayal armlar ve dsal ilikiler bir "bil
me makam" ("knowing office") oluturur (James, 1912: 55). Herhangi
bir eye ya da olguya dair zihinsel tasarmmz sadece dorudan algla
dmz tasarmdan ok, bu armlarla ilikilidir. Dolaysyla duyulur
gerekliklere dair bilgimiz deneyim ak ierisinde oluur ve zaman
iindeki ilikilere baldr (James, 1912: 57). Bu ekilde belli bir bilisel
ilikiyi aklarken bu deneyimlerin balang noktasn bilen olarak ele
aldmz takdirde eitli deneyimler sonucu oluan sonu noktasn da
bilinen olarak kabul edebiliriz. Ama bilinen eyin sadece dorudan alg
lamayla balantl olduunu syleyemeyiz, nk daima ona dair daha
nceki armlarn izleri bizde sakldr. Ama her bilgi tamamlanm
olarak dnlemez. James tamamlanm ve geici bilgi arasnda bir ay
rm yapar. Ona gre saf deneyim iinde herkes potansiyel bir bilendir.
Bilgimizin byk bir blm de bu snrlar iinde kalr (James, 1912: 68).
Bizim iin hangi yne gideceimiz konusunda eilimlerimiz yeterli olur
(James, 1912: 69).
James'e gre, tamamlanm ve geici bilgilerle dolu olan deneyim
ak ierisinde objektif referans bir yarlma ya da srama deneyimidir.
Deneyimimiz ierisinde srekli bir yerden bir yere srama vardr. Bu ko
nuda kavram nemli bir arac ve ilev olarak bize yardm eder. Kavram
ve mutlak birlikte alr. Kavramn paralad deneyimi mutlak yeni
den birletirir (James, 1912: 70). Dolaysyla, objektif referans deneyimi
miz ierisinde yetersiz kaldmz, tkandmz ve bir geie ihtiya olu
nan yerlerde ortaya kan bir sonutur ya da olaydr. Deneyim alanmz
414 beinci blm
23 Bu konu iin, James'in Elyazmas Denemeler ve Notlar (Manuscripts essays and Notes) kitabnn
"Miller-Bode itirazlar" ("The Miller-Bode Objections") blmne baklabilir.
416 beinci blm
yimciliin realizm iddias metafizik bir gereklie deil bilinen bir varlk
olarak gereklie ilikindir. James daha sonra bu konuyu Felsefenin Baz
Problemleri (Some Problems of Philosophy) kitabnda gelitirir. Radikal dene
yimciliin metafizik gereklikle ilgilenmemesi daha nce de belirtildii
gibi, insan bilgisinden bamsz mutlak bir gereklii elikili bulmasn
dan kaynaklanr.
lJ.._ames tek bir bilenin ya da deneyimleyenin herhangi bir objektif re
feransn kendi bana varln ispatlayamayacan dnr. nk ger
ekliin (saf deneyimin) dolaymsz ve srekli deien eitli hammadde
lerden oluan bir doas vardr. Ama bizim bildiklerimiz de gerektir.
nk hem deneyim alan ierisinde asl gereklikle ilikilidir hem de s
rekli deise de bu gereklik bilinemeyecek, soyut bir ey deildir. Bu ko
nuda kendini epistemik realist olarak gren James, metafiziksel realizmin
mmkn olmadn ve ancak bilinen eyin gerekliinden bahsedilebile
ceini iddia eder.24 Dolaysyla, kendisinin bu adan bir anti-realist olma
d ve radikal deneyimcilik teorisinin de bilinen bir eyin gerekliini te
mellendirebilecei iddiasndadr. J
Baka bir adan James, bu alanda asla uzlahnlamayacak gibi g
rnen iki eyi birletirmeye alr, kendi dncesinde hem bir "znellik
ilkesi"ni hem de "realist bir sezgi"yi korumaya alr.25 znellik ilkesi
derken Psikolojinin lkeleri'nden beri bahsettii bilgiye ve d dnyann
gerekliine dair kavraymzdaki znel katkmz kast eder. Bu katk
onun iin nemlidir, nk filozoflar d dnyann gerekliinden bahse
derken sanki bizden tamamen bamsz dsal, soyut ve mutlak bir ey
den bahsediyormuuz gibi davranr. James'e gre, bu elikili bir tutum
dur. nk bilgiye dair ya da herhangi bir eye dair yaplan btn sorgu
lamalar zaten biliselliimiz iinde yapld iin onun gz ard edilmesi
manhksal bir eliki ierir. Doruluun Anlam (The Meaning o/Truth) kita
bnda "Kavramann levi" ("The Function of Cognition") adl makalesi
ne balarken, zaten nasl kavradmza dair bir incelemenin de kavray
mz iinde yapldn belirtir Qames, 1911: 1 ). Benzer bir ekilde Psiko-
24 Bu konu iin James'in Pragmatizm kitabnn "Pragmatizm ve Ortak Duyu" ve Felsefenin Baz
Problemleri: Felsefeye Giriin Balangc (Some Problems of Philosophy: A Beginning of an lntroduc
lion to Philosophy) kitabnn "Metafiziin Problemleri" ("The Problems of Metaphysics") b
lmlerine baklabilir.
25 Bu yorum Brotherston'un "Felsefede Deneysel Yntem" ("The Empirical Method in Philo
sophy" adl makalesinde dile getirilmitir.
418 benc blm
26 itenliin, bilginin temel ilkesi olmas James'in Psikolojinin lkeleri'nde (cilt I, s. 243), L. T.
Hobhouse'n Theory of Knowledge (Bilgi Teorisi) kitabnn ikinci blmnde James'le ilgili ya
plan yorumlarda belirtilmitir ve T. M. Forsth'nin "ngiliz Felsefesinin Geliiminde Dene
yim Kavram" ("The Conception of Experience in Relation to the Development of English
Philosophy") makalesinde de tartlmtr.
27 Lovejoy "Pragmatizm ve Realizm" ("Pragmatism and Realism") makalesinde James'in realist
olamayacan syler. Bu konu iin Harvey Wickham'n Anti-Realistler: /anes, Bergson, San taya
na (Tle Unrealists: /aes, Bergsor, Satayana) kitabna ve Kirkham'n Tleories of Trth kitaplan
na da baklabilir. Aynca "znellik prensibi" ve "realist sezgi" belirlemelerini yapan Brothers
ton da bu iki amacn bir arada olamayacan syleyerek James'in realist olmadn iddia eder.
william james 419
HMANZM
James'in dncesine gre, hmanist teori bilgide deneyimleyenin rol
nn ve znel katknn nemini vurgular. Bu adan, hmanizm, gereklik
ve doruluk kavramlarn deneyimi aan ve onun tesinde bir yerde ara
maz. Dolaysyla radikal deneyimcilik ve pragmatizmin gereklik ve do
ruluk iddialaryla hmanist bir yaklam uyum iindedir. Ayn zamanda
hmanizm ortak duyunun bilgideki neminden bahsederken de radikal
deneyimcilikle ayn izgidedir. Kendi dneminde en ok Schiller ve De
wey tarafndan dile getirilen hmanizmle kendi felsefesinin yaknl Ja
mes iin nemlidir. Ayrca yeterince tanmlanamadn dnd iin
hmanizmin tanmlanmasna katkda bulunmak ister. James'e gre h
manizm, yeni bir bulu deil, felsefi bakn baka bir yne kaydrlmas
dr. Eer bu kaydrlma gerekleirse felsefi manzaramz olduka deie
cektir (James, 1912: 191).
James'e gre hmanizmin ilk ilkesi yledir; deneyimin paralan
birbiri zerine dayansa da deneyimin kendisi hibir yere dayanmaz Oa
mes, 1912: 193). James hmanizmi teistik ve oulcu olarak yorumlad
n belirtir. Eer bir tanr varsa, mutlak bir her eyi deneyimleyen deildir,
ama en geni kapsaml deneyimleyen bilintir. Bu yzden hmanizmin
tanr anlayn savunulabilir bulur. Ama en ok savunduu taraf hma
nizmin entelektel ekonomikliidir. Hmanizm ona gre, hem monizmin
elikilerini hem de dier metafizik gizemleri yok etmeye yardmc olur
Oames, 1912: 194-195); bilgide soyut eleri elemeye ve sadeletirmeye
ynelir.
Deneyimin kendinden baka hibir eye dayanmad kabul edilir
se, bilen ve bilinenin deneyim iinde kabul edilmesi kolaylar. James, bu
adan, hmanizm ierisinde deneyimin bir parasrun dier bir paras
n bilmesinin ve kavramsal bilginin bu ekilde olumasnn aklanabile
ceini syler. kinci olarak, deneyim paralarnn birok varlk olarak ya
amasnn ve ayn deneyim parasnn, girdii farkl ilikilerin bir sonucu
olarak hem bilinen ey hem de bir eyin bilgisi olmas durumunun da h
manizm iinde anlalabileceini iddia eder. Ayrca hmanizmin ortak
duyuyu ele al da James iin nemlidir. Hmanizme gre, ortak duyu
yu aan bir dnce biimi vardr, ama yine de ortak duyu eitli bilgile
rin durulduu ve birletii bir yerdir. Ortak duyu seviyesinde kaldmz
srece zne ve nesne fark alglar iinde birbirine karr ve yok olur Oa-
420 beinci blm
mes, 1912: 197). James, filozoflann kabul ettii mutlak varlk ve bizim al
glarmz arasndaki farka dair hmanizmin bizim algmzn tarafnda ol
duunu belirtir (James, 1912: 198), bu nokta da onun iin hmanizmin sa
vunulabilir ynlerinden biridir. Dolaysyla hmanizm de radikal dene
yimcilik gibi ortak duyunun bilginin nemli bir esi olduunu kabul
eder ve deneyimlediimiz her eyi herhangi bir kavramsallahrmaya da
yanmadan gerek kabul eder. Ama genel olarak dier filozoflar ortak du
yunun tesinde bir ey daha araya sokar ve ortak duyunun gerek olarak
grd eyle yetinmeyip daha tede grnmeyen bir gereklik daha ta
sarlar. Hmanist epistemolojide ise byle bir yarlma yoktur. Gereklik
deneyim ierisinde bir var noktasdr. Hmanizme gre, dncemiz
gerekliin yerine geebilir ve deneyimdeki haliyle her ey yeterince ger
ektir (James, 1912: 201).
James iin, hmanizmi anlamann birinci yolu, tmevarma bir
zihne sahip olmak, kesin tanmlardan ve btne ynelik aklamalardan
kanmakbr Oames, 1912: 246). Bu yaklam hem radikal deneyimcilik
hem de pragmatizme benzer bir yaklamdr. James iin nemli noktalar
dan biri de hmanizmin doruluk kavramnn "yeterlilik" zerine dayan
masdr. Yeterlilik ya da uyum, hmanizme gre doruluun temel bile
enleridir. Hmanizm iin bu uyum, insani deneyimler ve ideler iinde
gerekleirken, hmanizmi eletirenler "insani olmayan" bir eyle uyum
peindedir Oames, 1912: 250). James hmanizmi znelcilikle eletirenlerin
de bir eit znelci olduunu syler. Hmanist znelciliin imdiki do
rularn ya da fikirlerin ileride deieceini kabul ettiini hatrlahr ve h
manizme gre bu deiimlerin, dnen kiinin de tesinde olduunu
belirtir (James, 1912: 251). Hmanizm kartlar, dorulua herhangi bir
znelci enin karmamas gerektiinden bahseder. Ama bu yaklamla
ryla btn geriye dnk dnmeleri mutlaklahrp genelletirmeye a
lmaktadrlar. Hmanizm ise, dorularn sanki olmadan gereklemi gi
bi yazlmas gerektiini kabul eder, ama bu onlarn deneyim iinde ger
ekleen karakterlerini deitiremez der (James, 1912: 252). Bu konuda
hmanizme yaplan eletiri daha ok doruluun yeterlilikle llmesine
dairdir. James bizim dorularmz iin byle bir aklamay kabul eder,
ama obje tarafndan bakldnda bizim kastettiimiz yeterliliin tam an
lamyla objenin varl ya da ona dair yaplan bir doruluk iddias iin ye
terli olmadn da syler (James, 1912: 256). Bu konu daha nce de bah
sedildii gibi, James'in realizm anlay iin nemlidir.
william james 421
PRAGMATZM
James kendi pragmatik yntemini "eski dnme biimlerinin yeni bir is
mi" olarak adlandrr. Ona gre, bu dnme biimi hem felsefede hem
de gnlk hayatta zaten kullanlmaktadr. Pragmatik yntemin sadece ra
dikal deneyimciliin bir yntemi mi, yoksa her probleme ve her teoriye
uygulanabilecek bir yntem mi olduu tartmal bir konudur. Genel ola
rak bakldnda, radikal deneyimciliin yntemi ya da ilk adm olarak
pragmatizm her varln ilevine gre anlam kazand ve mutlak varlk
anlaynn anlamn yitirdii bir yntem olduu iin James'in deneyim
metafiziinde nemli bir yer tutar. Bu anlamda bir yntemden ok daha
fazla bir kullanm sz konusudur (Ayer, 1968: 191). te yandan James,
Pragmatizm kitabnda gnlk bir olaydan tutup eitli felsefi kavramlara
kadar pragmatik yntemini uygulamaya koyar. Pragmatik yntemin bize
sadece "ahlaki tatiller" Oames, 1902: 78) salayan mutlaklarn yol at
gereksiz elikilerden kurtulmann bir yolu olduunu savunur. Pragma
tik yntem, bizi ilk prensiplerden, kategorilerden, varsaylan zorunluluk-
422 benci blm
28 Bu tartmalar iin Ralp Barton Perry'nin, James'in kitab The Meaning of Truth (Dogrulugun
A/am'na)'na yazd nsz ve Perry'nin kendi kitab William /ames'in Daancesi ve Karakleri
(Tle Thouglrt and Character of Wi/liam /ames) adl almalara baklabilir.
william james 423
saydn syler (James, 1911: 182). James byle bir bilinemezci tavra da
kardr ve gerekliin bilinebilecei iddiasn yineler.
Sonu olarak pragmatizm, idelerle belli bir gerekliin uyumun
dan bahseder. Byle bir uyum araynda daha nceki idelerimiz ve kav
ramlarmz da devreye girer. Bu nokta da, pragmatizmin dier btn te
orileri birletirebildii "evlendirici ilevi" (marriage function) (James,
1902: 53) devreye girer. Doruluk asndan da bu ilev nemlidir, nk
doru kabul edilen bit idenin daha nceki idelerle uyumu da nemli bir
sorundur. Dolaysyla pragmatizm herhangi bir gereklii ya da dorulu
u reddetmez. Yalnzca soyut, ulalmaz ve deneyim alannn tesinde,
deimeyen bir gereklii ve doruluu reddeder. Zaten idelerimizle ili
kiye girdiimiz ya da ilikilerimizle ulatmz byle bir gerekliin ide
lerimizin ok tesinde ve bilinemez olmas durumunun kendi iinde
manhksal bir eliki barndrdn iddia eder. James, mutlak gerekliin
partizanlarnn son derece kesin, deimeyen ve bu haliyle bilmemiz ge
reken bir doruyu nasl bilebileceklerini anlayamadn syler (James,
1911: 46). Tamamen zihnimizden bamsz bir gereklik, mutlak bir ger
eklik olmak zorundadr. nk bu durumda hibir eye baml deildir
ve deitirilemez. Ayn zamanda bilinemez. nk bizden bamsz bir
gereklii bilmemiz de mmkn deildir. James'e gre kendi kartlar,
byle bir gereklik varm ve tm uzaklna ve soyutluuna ramen bi
linebilirmi gibi dnr. Daha sonra da bu gerekliin kendi ideleriyle
uyumasn beklerler. Ama byle bir ey mmkn deildir; tekabl ve tu
tarllk teorilerindeki temel eliki de budur. James de gereklikle bir
uyumdan bahseder, kendisininkinin farkl olduunu iddia eder. Ona g
re, herhangi bir ide bize pratik ya da entelektel anlamda gereklii kav
ramamza daha ok yardmc oluyorsa gereklikle bir uyum sz konusu
dur (James, 1902: 102). Klasik tekabl teorisindeki gibi bir akma ya da
karlk gelme durumunun mmkn olmadn, nk idelerimizle ger
ekliin uyumasnn iki somutun bilinmeyen bir ekilde karlkl gelme
si deil, her an meydana gelebilecek deiiklerle ekillenen anlk deiim
ve uyumalarla deneyime tabi olduunu syler. Dnce yerine zaman
zaman hissiyat kelimesini de kullanan James, dncenin herhangi bir
hissiyattan farkl olmadn ve ne zaman gereklie uyacann deneyim
iinde belirlendii iddiasndadr. Dncenin zaten nesneden de ayn bir
tze sahip olmamas nedeniyle gereklikle uyumunun tamamen deneyim
iinde gereklemesi, ayn zamanda metafiziksel olarak kendiyle uyumlu
william james 427
bir eyle uyumas anlamna gelir. Bu uyumadan baz yerlerde bir sila
hn atlmas gibi bir benzetmeyle bahseden James, ayn gereklik iindeki
uyumann deneyimdeki gelimelerle aniden belirlenen bir ey olduunu
belirtir. Bu anlamda da James'in gereklii deneyim temellidir ve dene
yimdeki deiikliklere baldr. Bu yzden gerekliin statik ve mutlak
bir karakteri olduu sylenemez. ki ayr tzsel durumun uyumas gibi
bir durum da sz konusu deildir, nk daha nce belirttii gibi dn
ce ve maddenin farkl tzlere sahip olduu iddias temelsizdir. Dolaysy
la tekabl ve tutarllk teorileri, ne doruluk ne de gereklik iin geerli
olabilir.
James'in pragmatik yntemi de realizm asndan eletirilmitir.
Pragmatik olarak nemli olann o an dnlen eyin var olduu ve bu
nunla birlikte isel akmz d dnyann gerekliiyle deitirdii gibi
iddialar ortaya atlmtr.31 Ayrca, bu isel akn ilerlik araalyla z
nellik tesi bir eye dnt sylenmitir. James'in bu eletirilere yan
t, herhangi tek bir kiinin isel aknn bir objektif referansn varln is
patlayamayacana ilikindir. Bu anlamda tek bir isel akn dardaki
btn gereklikle akmayacan yineler. Daha nce de belirtildii gibi,
bilinen bir objenin gereklii herhangi bir kiinin o anda onu ie yarar ve
doru kabul etmesiyle balantl deildir. Ortak duyunun ve gemi de
neyimlerin ve birok deneyimleyenin ilevsel olarak o konuda ortakla
mas gerekmektedir. Objektif referansn varl ya da herhangi bir idenin
doruluu bu koula baldr. James'in bu konuda en ok nem verdii
yanllardan biri de, kendi kartlarnn ideal bir doru ve gereklik anla
yna bal olarak gereklii deneyimdeki ve ilikileri gibi kabul etmeme
sidir. Ona gre pragmatizme kar klmasnn temel nedenlerinden biri
de tpk radikal deneyimcilie kar klmasnda olduu gibi, gerekliin
deneyimdeki haliyle deil de kavramsallatrma ve dnmeyle ilikilen
dirilip soyut ve ideal olarak kabul edilmesidir ijames, 1912: 212-216).
Pragmatizm, radikal deneyimcilik ve hmanizm James dncesi
nin temel belirleyenlerini oluturur. Bu noktay da birbiriyle yakndan
ilikili olarak ele alan James, nn de deneyime yaptklar vurguyla uz
latn dnr. Bu yaklam yazd farkl konularda da hissedilir. z
grlk ve ahlak konusundaki dnceleri de deneyim felsefesindeki id
dialaryla ekillenir.
31 Bu konuda daha aynntl bilgi iin Arthur Lovejoy'un "Pragmatizm ve Realizm" ("Pragma
tism and Realism") makalesine baklabilir.
428 beinci blm
ZGRLK VE AHLAK
Ahlak ve zgrlk konusunda ok fazla yazmayan James'in bu konuda
ki dnceleri radikal deneyimcilik ve pragmatizm retileri temelinde
geliir. Ahlaki konular ve olaylar konusunu da deneyim gereklii teme
linde aklamaya alr. Bu konuda btn verileri deneyimde olduklar
haliyle kabul eder ve varlklarnn kabul edilmesi iin deneyimden baka
bir eye ihtiya olmadn syler (James, 1911: 122).
James'e gre, ahlak konusunda bir dzen, hpk dncemizin ras
yonel bir huzura ve kesinlie erimesi ihtiyac gibi, bizim iin gerek bir
ihtiyatr (James, 147). Her hareketimiz ve deneyimimiz ahlakidir ve bir
ahlak teorisinin yaadmz somut olaylara ilikin her zaman bir ey sy
leyebilmesi gerekir. Herhangi bir teoriyi deneyimden bamsz olarak ele
aldmz takdirde doruluu ve yanll konusunda bir ey syleyeme
yiz. Ahlak konusunda somut olaylara gre deerlendirecek olursak, belir
lenimcilii (deterrninism) savunup savunmamann herhangi bir anlam
yoktur. James iin, dnyada her eyin nceden belirlendii ve deimez
bir gidiah olduu dncesi ahlak konusunda hibir ey syleyemez (Ja
mes, 1897: 148). nk srekli deien bir deneyim alan iin byle bir be
lirlenim iddias anlamszdr. Bu balamda belirlenimcilik, insan tama
men pasif olarak kabul eder ve devam eden gnlk deneyimlerimiz iin
herhangi bir ey syleyemez (Browning, 1981: 38). Deneyim alanmz iin
bir ey syleyemeyen bir teori de James iin yetersizdir ve yanltr. Belir
lenimcilie gre, olaylarn varlndan baka hibir ey ispatlayamayz.
Hayahmzdaki her ey olmas gerektii iin olmutur diyebiliriz ve ahla
ki deerlendirmeye dair elimizde hibir ey kalmaz. Gelecee dair de her
hangi bir ey syleyemeyiz (James, 1897: 148).
Belirlenimcilii savunanlar, ansa pek nem vermezler ve ans kav
ramn ok anlaml bulmazlar. Ama James, bu konuda zgr iradeden zi
yade bu kavramn zerinde durmak istediini belirtir. Ona gre ans her
hangi bir rasyonel aklamaya tabi tutulamayan manhk d ve beklenme
dik olan belirtir. ans, ahlaki seimlerimiz konusunda en ok zerinde
durmak istedii konudur. nk James, bu seimler konusunda farkl za
manlarda ok farkl etkenlerin rol oynadn dnr. Yani herhangi bir
olan biten hakknda belirlenimcilikte olduu gibi, mutlak sebepler aran
mamas gerektiini dnr. Deneyim alan ve bu alandaki ahlaki seim
ler bir oulculuk ierir. Hangi durumda ne olacan ya da gemite her
hangi bir eyi semi olmamz belirli bir kuralla aklayamayz. Temel
william james 429
olarak bizi herhangi bir ekilde tatmin eden ve dierlerinden daha iyi, da
ha doru ya da daha rasyonel bulduumuz davran seeriz. Ancak bu
da her durumda en rasyonel olan seeceimiz anlamna gelmez ve bu an
lamda ahlaki seimlerin tamamen rasyonel bir seicilik olduu gsterile
mez Uames, 1912: 43; 1909: 262-266). O anda neyi seeceimiz deneyimin
getirdiklerine baldr, deneyimin getirdikleri de herhangi bir kurala tabi
tutulamaz, tamamen bir oulculuk ve eitlilik ierir. Her deneyim akti
vitesi yeni bir dokunu ve yeni bir karlamaya yol aar Uames, 1912:
185).
Belirlenimci yaklam, deneyimin getirdii bu oulculuu akla
yamad gibi, herhangi bir ahlaki yargya, ansa ya da iradeye yer brak
maz. Bundan dolay bu konuda olduka yetersiz kalmaktadr. James'e g
re, nayat daima yeni eyler renilebilecek bir yerdir. Bu anlamda ne be
lirlenimci bir ktmserlik ne de belirlenimci bir iyimserlik hayahmzdaki
deiiklikleri anlamak iin yeterlidir.
James ahlak alanndaki sorulara da pragmatik yntemini uygula
maya alr. Ona gre zgr irade ya da belirlenimcilik, birlik ya da ok
luk gibi felsefi problemler de pragmatik ynteme tabi tutulduunda ara
larndaki soyut kargaa zlr. Bu tr sorulara verdiimiz yantlar, ko
nuya hangi adan bakhmza gre deiir. Bu anlamda hem oulcu
hem de teki (monist) bir dnyay doru kabul edebiliriz Uames, 1902: 5).
Bu adan dnldnde felsefede ahlak alannda kesinlikle zleme
yecek gibi grnen sorunlarn daha pratik nedenlere balanarak zle
bileceini dnr. Ama ahlak alannda da atomcu bir yaklam olmad
n belirtir. Bu anlamda ahlak alannda yenilii daima kabul ederken,
birbirinden kopuk ahlaki yarglarmz olmadn belirtid Ona gre ahla
ki yarglarmz bir btn oluturur ve deneyim ierisindeki deiikliklere
baldr. Genel olarak dnyaya bakmz ahlakidir, nk iyi olana ula
mak iin urarz. Deneyimin getirdiklerinden iyi olan belirleyerek see
riz. Her an neyin seileceinin belirli olduu kab belirlenimci ve teki bir
ahlaki alan James iin, ne hayattaki deiiklikleri karlayabilir ne de her
zaman doru olabilir. Bu yzden James'in ahlak konusundaki grleri
de pragmatizm ve oulculukla tamamlanan bir radikal deneyimci evren
tasarmyla balanbldr J
\__Sonu olarak, her eyin nceden belli olduu ve kesinlikle bu ekil
de devam edecei dncesine dayanan belirlenimcilik, teki ve rasyona
list bir ahlaki evren, James iin kar klmas gereken yaklamlardr.
430 beinci blm
EGTM ANLAYII
Bugne kadar stnl kabul edilen soyut dnceyi yerinden etmeye
alan James iin, felsefe daima hayatmzdaki somut problemlere bala
nabilecek bir disiplin olmaldr. Eitim anlay da bu konuyla yakndan
ilikilidir. Eitim alannda da teorik geliim kadar pratik ve yaamsal al
kanlklar konusunda geliimin de nemli olduunu dnr.
James'e gre, bilin aknn ve genel olarak insann, bilmeye ve ey
lemeye meyletmek gibi iki temel amac vardr (James, 1899: 22). Ama bil
me ve rasyonel taraf, Platon ve Aristoteles etkisiyle an bir stnlk ka
zanmtr (James, 1899: 23). Bunun evrim dncesiyle de bir ilikisi var
dr. nk insann daha aa bir hayvansal biimden, rasyonalitesini ge
litiren canl ve daha stn bir varlk haline geldii dnlr. Sonu ola
rak, insann pratik yaants, felsefeciler tarafndan daha nemsiz grlp
dikkat edilmezken, rasyonel tarafnn biriciklii ve nasl alt tek konu
haline gelmitir. Ama James'e gre pratik tarafmz ve daha ncekiler ta
rafndan yanltc olarak grlen duyulanmzla algladmz deneyim
432 beinci blm
dr. renilen her eyin daha nceki bilgilerle baland srece anlam
kazanmas iddias da, renmede ilevselliin roln vurgulayarak prag
matizmle olan ilikisini aa karr.
NAN VE DN
kutsal olana yaknlk dncesinin ruh sal iin olumlu etkileri olabi
leceini savunur. Dnyann dini aklanmasnn, insanlarn hayatlarnn
daha derin bir aklamas olduuna inanmalarn salayacan dnr.
Kutsallk ya da kutsal olana yakn olma dncesinin hayahmza anlam
katarak bize ruhsal ynden bir rahatlama salayacan dile. getirir.32 So
nu olarak, James'e gre, pratik sonulan asndan dini deneyimi ya da
dini inanc olumsuzlamak ok yararl bir tavr deildir ve bu konu da in
celeme yaplmadan insan doas tam olarak anlalamaz. Aynca inan ko
nusu hayatmzn her alannda etkili olduu ve din dndaki alanlarda da
neminin gz ard edilmemesi gerektii vurgusunu yapar.
32 Bu konu iin Ellen Kappy Suckiel'in Cennet Savunucusu Wil/iam /ames'in Din Felsefesi kitab
nemli bir kaynaktr.
33 Harry K. Wells, Emperyalizmin Felsefesi Pragmatizm kitabnda, pragmatizmin kapitalizmin em
peryalist aamasnda Amerikan sermaye snfnn ibitirici felsefesi durumuna geldiini ve
pragmatist yntemin yko rneklerinden birinin William James'in psikoloji ve felsefedeki
tavr olarak gsterilebileceini syler.
34 David Lapoujade William /ames, Deneyimcilik ve Pragmatizm (William /ames, Ampirizm ve Prag
matizm) kitabnda, James'in felsefesinin kesinlikle bir toplumsal boyut tadn (bkz s. 141)
ve hatta James'in rkla ve lince kar Venezuela krizi ve Filipinler meselesinde anti-emper
yalist eylemlerin banda yer aldn belirtir. Aynca Kennan Ferguson William /ames: ogul
cu Bir Evrende Siyaset (William /ames: Politics in /he Pluriverse) kitabnda James'in pragmatizm
den ziyade oulculuk teorisiyle hatrlanmas gerektiini ve bu teorinin de sadece liberalizm
ve emperyalizme hizmet etmediini, byle bir balantnn aceleyle kurulup yeterince ince
lenmediini, yeniden gzden geirilmesi gerektiini ve James'in dncesinde asl vurgunun
oulculuun farkllklara kar hogrs olmas gerektiini iddia eder. te yandan Willi
am E. Walling Sosyalizmin Daha Geni Boyutlar (The l.Arger Aspec/s of Socialism) kitabnda, Ja
mes'in "Savan Ahl4ki Edeeri" ("The Moral Equivalent of War") makalesinden yola ka
rak James'in yaklamnn militarizm ve sosyalist ideolojilerdeki "devlet sosyalizmi" anlay
yla ilikisini inceler. James'in dncesinin siyaset ve toplumsal konular balamnda ince
lendii dier eserler arasnda George Cotkin'in Wil/iam /ames: Kamusal Filozof (William /ames:
Public Phi/osopher) ve Joshua Miller'n Demokratik Yaradl: William /ames'in Meru iyeli (Democ
ratic Temperamenl: The Legacy of William /ames) kitaplan da nemlidir.
william james 437
SONU YERNE
James'e gre pragmatizm, felsefi teorilerin ortasnda yer alr ve aralarn
daki farklar deneyimsel kkenlerine dayanarak zmlememizi salar.
Yeni bir iddia olmaktansa eski dnme biimlerinin yeni bir ismidir ve
zaten insanlar tarafndan kullanlmaktadr. Temel olarak insann dn
me biimi pragmatizme uygun olarak sorunlar amaya ve karsna kan
karmakl zp rahatlamaya yatkndr. Bu dnme biiminde kav
ramlar ve soyut teoriler takldmz yerlerde bavurulan eylerdir. Pratik
olarak kullanlr ve zaman iinde deiirler. Bununla balanhl olarak ide
lerimiz, teorilerimiz, bildiklerimiz ve dorularmz deneyim iindeki de
iikliklere tabidir. nk insan dncesi ve deneyimleri birlikte geliir
william james 439
Giri
ZGRLK ANLAYII
zgrln Anlam ve Deeri
Hayek'in dnce sisteminde merkezi bir neme sahip olan zgrlk
kavram, bireyin dier bireylerle ve toplumla olan ilikileriyle ilgilidir. Bu
nedenle, insann zgrlk alannn snrlandrlmas ya da geniletilmesi,
dorudan insanlar arasndaki davran kurallarndaki deiikliklerin bir
sonucudur. nsann, dier insanlarn eylemlerinden ve davranlarndan
bamsz olarak maddi ya da fiziksel artlarn deimesi sonucu daha az
ya da daha fazla zgr olmas mmkn deildir. Bir insann ne kadar z
gr olduunu belirleyen ey, hangi maddi ve fiziksel artlar alhnda yaa
d deil, dier insanlarla olan ilikilerini hangi kurallarn belirlediidir.
458 altnc blm
zgrlk ve Sorumluluk
zgrlk ve Eitlik
Hayek' e gre, zgrlkle badaan tek eitlik tr yasalar nnde eitlik
tir. Bireysel zgrlk, doas gerei insanlar arasndaki farkllklarn art
masna yol aar ve eitsizlikleri arthnr. zgrlk, bireylere farkl yaam
biimleri ve farkl eylemler arasnda seim yapma imkan ve frsah verir.
Kimi tercihler insanlar iinde yaadklar evreye daha iyi adapte ederler,
bu tercihlerde bulunan insanlar iinde yaadklar toplumdaki konumla
rn iyiletirirler, daha iyi maddi ve manevi artlar iinde yaamaya ba-
lriedrich august von hayek 467
Piyasa Ekonomisi
Piyasa ekonomisine kar kan pek ok insan, onu belli bir amac olma
yan ve bu nedenle milyonlarca insann kaderini nereye gtrecei nce
den kestirilemeyen ve denetlenemeyen bir sre olarak grmektedir. Bir
piyasa ekonomisinde faaliyet gsteren insanlar, elbette ki kendi karlar
n maksirnize etmeye alrlar; ancak bu insanlarn pek ok zaman birbir
lerinden ok farkl olan ve hatta bazen ahan amalar ve karlar pein
de komalar kaosa yol amaz m? nsanlarn farkl amalara sahip olma
lar yerine, tek bir amalar listesi zerinde anlaarak ekonomik faaliyet
lerde bulunmalar daha dzenli ve etkin bir sonu ortaya karmaz m?
Bu tr dncelerle piyasa ekonomisine kar kan pek ok evre, kapi
talizmin bir krizden dierine srklenmesinin kanlmaz olduunu d
nmtr. Kapitalizm karh cephenin en nnde yer alan Marksistler,
daha da ileri giderek kapitalizmin kendi i elikileri nedeniyle kanl
maz bir ekilde keceini ve yerine, insanlarn ekonomik faaliyetlerinin
merkezi planlama yoluyla koordine edilecei sosyalist bir dzenin kuru
lacan ngrmlerdir. Merkezi planlama sayesinde, ekonomik kararla
rn daha rasyonel bir ekilde alnacan ve ekonomik faaliyetlerin birey
lerin atan amalarna deil, toplumun ortak amalarna dayanacan
dnmlerdir.
Hayek'e gre ise, piyasa ekonomisi spontane bir dzen olarak ge
litii iin insanlar tarafndan tasarlanan merkezi planl ekonomiden ok
daha verimli ve stndr. stelik piyasa ekonomisi, insanlarn zgrce
ekonomik faaliyetlerde bulunmalarna izin verdii iin, zgr bireylere
dayanan bir dzendir, yani zgr toplumun ekonomik koordinasyon bi
imidir. Piyasa ekonomisi ile zgrlk arasndaki balant, piyasa ekono
misinin bireye belli bir amalar silsilesi dayatmad gerei dikkate aln
dnda daha iyi anlalabilir. Piyasa ekonomisini eletirenler, onun insan
larn farkl ve elien amalar peinde komalarna izin vererek israfa ve
istikrarszla yol ahn ve insanlarn, toplumsal dayanma iinde, or-
480 altnc blm
tak amalar iin faaliyet gsterecei bir ekonomik dzenin daha iyi olaca
n savunmaktadrlar. Peki insanlarn farkl amalar peinde komalar
nasl engellenebilir? Akhr ki, bunun tek yolu, izin verilenlerin dnda
amalara sahip olanlarn cebir yoluyla dize getirilmesidir. Nitekim piyasa
ekonomisine sahip zgr toplumlarda da toplumsal dzenin devam iin
insanlarn baz amalar peinde komalar devlet tarafndan yasaklanm
hr. rnein dier insanlar ldrmek veya mal varln hrszlk yaparak
arhrmak gibi amalan hi kimsenin edinmesine izin verilemez. Ancak,
zgr toplumlarda bu tr yasaklamalar, insanlarn dier insanlar zerin
de zor kullanmn snrlandrmak ve genel olarak toplumda zor kullan
mn minimize etmek amacyla konulmulardr. zgr toplumun ekono
mik dzeni olan piyasa dzeninde bireylerin istedikleri ekilde faaliyet
gsterebilecekleri ok geni bir alan mevcuttur. nsanlar, ilerini seerler
ken ve iktisadi faaliyetlerde bulunurlarken, yalnzca herkese uygulanan
genel kurallara tabidirler. Herhangi bir otoritenin kararyla neleri, ne ka
dar ve kimler iin retecekleri onlara dikte ettirilmez. Farkl insanlarn,
farkl amalar iin aba gsterebilmeleri mmkndr ve ou zaman bu
farkl amalara sahip insanlar piyasada mbadelede bulunarak, hi far
knda olmadan birbirlerine yardmc olurlar. Piyasa dzeninin topluma
belli bir amalar listesi dayatmamas ve bireylerin kendi amalarna ula
mak iin faaliyette bulunmalarna izin vermesi, onun zgrlk nitelii
dir. Piyasa ekonomisinin alternatifi olarak sunulan btn kolektivist sis
temlerin znde, bireyin tercihleri yerine toplumun ya da belirli snflarn
tercihlerinin ne alnmas istei yatmaktadr. Toplumun tercihlerinin bire
yin tercihlerinin nne geirilmesi, pratikte, bir takm insanlarn tercihle
rinin dier bir takm insanlarn tercihlerine devlet gc kullanlarak kur
ban edilmesi anlamna gelir ki bu durumda zgrlkten bahsedilemez.
Yapma dzenlerin, onlar tasarlayan akln muhakeme dzeyinin s
nrlarn aamamas nedeniyle, daima basit olmalarna karn, spontane
dzenlerin insan aklnn btn veheleriyle kavrayamayaca dzeyde
bir karmakla ulaabilmelerinin bir tezahr de piyasa ekonomisidir.
Piyasa ekonomilerinde, farkl amalar olan milyonlarca insan faaliyet
gstermektedir. Btn bu insanlarn faaliyetleri nasl bir sre ierisinde
birbirleriyle uyumlulatrlmakta ve ne tr bir dengeye ulamaktadr? Pi
yasada ok sayda insan, hem birbirlerinin olas davranlar hem de eko
nomideki fiziksel ve maddi artlar hakknda eitli beklentilere sahiptir
ler. Bu beklentiler, bireylerin kendi gelecekleriyle ilgili yaptklar bireysel
friedrich august von hayek 481
SOSYALZM ELETRS
Sosyalizm ve Planlama Kavramlarna likin Yanl Anlamalar
Btn entelektel yaam boyunca sosyalizmi eletirmi olan Hayek, sos
yalizmi kolektivizmin bir eidi olarak grmtr. Bu itibarla, Hayek'in
sosyalist merkezi planlamay eletirisinde kulland argmanlarn b
yk ounluu, faizm, ulusal sosyalizm ve teokrasi gibi bireysel zgr
le dayanan piyasa sistemi kart dier tm kolektivist toplumsal-eko
nomik dzenlerin eletirisine de uyarlanabilir.
Hayek'in vurgulad gibi, sosyalizm terimi, sosyal adalet, eitlik
ve sosyal gvenliin arhrlmas gibi, sosyalizmin nihai amalan olarak
kabul edilen idealleri ifade etmek iin kullanlabilir ve genellikle de bu
anlamda kullanlmaktadr. Ancak bu terim, ayrca pek ok sosyalistin sz
konusu amalara ulamak iin uygulamay dndkleri yntemleri de
ifade etmektedir. Bu anlamda sosyalizm, zel giriimin yasaklanmas,
retim aralar zerindeki zel mlkiyetin ilgas ve merkezi planlama yo
luyla tm toplumsal ekonomik faaliyetlerin koordinasyonunun salan
mas anlamna gelmektedir (Hayek, 1944 / 1994:37). Sosyalizmin amalar
nn sadece sosyalistlerin bu amalara ulamak iin kullanlmay dn
dkleri aralarla salanabileceinin varsaylmas, sosyalizmin kulland
ya da kullanmay tasarlad aralara ve yntemlere kar olanlarn sosya
lizmin amalarna da kar olduklarnn sanlmasna yol aabilmektedir.
486 altnc blm
rudan belirledii bir yerde, btn retici gruplar, kendi konumlarn iyi
letirmek iin, retim kapasitelerini arbrmak ve rnlerini daha kaliteli
hale getirip piyasaya sunmak yerine, hkmeti kendi sektrlerine daha
fazla gelir aktarmaya yneltmek iin ikna etmeye abalarlar. Bu tr aba
larn younlaarak artmas, gelirlerin, toplumsal gruplarn siyasal etkisi
ne ve istemlerinin gereklememesi durumunda hkmete ynelik yp
ratma kapasitesine bal olarak belirlenmesine yol aar. Siyasal partiler,
iktidara gelmek ve iktidarda kalmak iin, daha da artan bir ekilde kamu
kaynaklarnn eitli gruplara dablmasnda birbirleriyle yarrlar. By
lece parlamento adeta bir hayr kurumu haline gelir ve hkmetin gelir
leri yeniden dalmnda en nemli kstas kamu yaran ya da liyakat ol
maktan kar ve ilgili retici gruplarla siyasetiler arasndaki karlkl
menfaat ilikisi asl belirleyici olur (Hayek, 1997:154).
inin olumasnda temel bir rol oynamhr. Bireyler, ancak kendilerine ait
maddi varlklar varsa ve bunlar istedikleri gibi kullanp devredebiliyor
larsa mbadele ve ticaret mmkn olabilir. Ticaret, iblmn ve dola
ysyla retkenlii artrmas bir yana, yabanclar arasnda bar ilikile
rin kurulmasnn da temelidir. Ticaretin genilemesi, farkl insan toplu
luklarn birbirleriyle balanhl ve birbirlerine baml klm ve insanla
rn, dnyann hemen her kesine yaylabilmelerini salamhr. Dnya
zerinde ok az yer, ticaret ohJ'adan insanlarn yaamasna elverili du
rumdadr. nsanlar, pek ok yerde ticaret sayesinde yerel olarak retile
meyen ama yaamlarn srdrebilmeleri iin elzem olan mallan edinile
bilmi ve bylece o yerler, insanlarn yaam alanlarna dahil edilebilmi
tir (Hayek, 1988:41).
zel mlkiyetin ve ticaretin, insann uzak ve uzun gemite kk
avc-toplayc gruplar halinde yaarken edindii ancak gnmzde de bi
yolojik yapsnn bir paras olan ve genetik yolla aktarlan dayanmac
zgeci-kolektivist igdleriyle bir tezat tekil ettii akhr. zel mlki
yet, insann kendine ait aralara sahip olmasna imkan tand iin insa
n gruptan ayran, grubun ortak amalarndan farkl kendi amalarn iz
lemesine frsat salayan, dolaysyla insan tam bir kolektivist yaamdan
uzak tutan bir kurumdur. Ticaret ise bir yandan insann yabanclarla ba
r bir ekilde ilikide bulunmasna dayand iin insann yabanclar
potansiyel dman olarak gren igdleriyle, dier yandan bireysel ini
siyatife dayand ve bireysel zenginlemeye yol ah iin dayanmac
igdlerle ahma halindedir. zel mlkiyet ve ticaret kurumlarnn ilk
ortaya klarndan gnmze kadar on binlerce yl gemi olmasna ve
bu kurumlarn, insanln byk ksmnn kltrel geleneinin en nem
li unsurlar olmalarna karn, gnmzde pek ok insann zel mlkiye
ti ve ticareti, zgrln, zenginliin ve barn deil, adaletsizliin, s
mrnn ve savan kayna olarak grmelerinin temel nedeni, insann
kolektivist igdleridir.
lmcl Kibir
Hayek'e gre, bir yandan insann kolektif igdleri onda byk toplu
mun makro dzeninden honutsuzlua yol aarken, dier yandan insan
aklna an gven ve insan aklnn yapabileceklerinin ve kapasitesinin s
nrlarnn gz ard edilmesi, evrimleerek bugnk gelimilik dzeyine
ulam olan toplumsal dzenin yklarak yerine tamamen insan tasarm
lriedrich august von hayek 509
.
HAYEK, Friedrich August, The Pure Theory of Capital, London: Routledge &
Kegan Paul, Ltd., 1941
HAYEK, Friedrich August, The Road to Serfdom, Chicago: The University of
Chicago Press, 1944/ 1994
HAYEK, Friedrich August, lndividualism and Economic Order, Chicago: The
University of Chicago Press, 1948 / 1980
HAYEK, Friedrich August, /ohn Stuart Mili and Harriet Taylor: Their Friendship
and Subsequent Marriage, London: Routledge & Kegan Paul, Ltd.,
1951
HAYEK, Friedrich August, The Sensory Order, Chicago: The University of
Chicago Press, 1952
HAYEK, Friedrich August, The Counter Revolution of Science, Indianapolis:
Liberty Press, 1952 / 1979
HAYEK, Friedrich August (ed), Capitalism and the Historians, Chicago: The
University of Chicago Press, 1954
HAYEK, Friedrich August, The Constitution ofLiberty, Chicago: The University
of Chicago Press, 1960
HAYEK, Friedrich August, Studies in Philosophy, Politics and Economics,
London: Routledge & Kegan Paul, Ltd., 1967
HAYEK, Friedrich August, Law, Legislation and Liberty, Vol. 1, Rules and Order,
London: Routledge & Kegan Paul, Ltd., 1973
HAYEK, Friedrich August, Law, Legislation and Liberty, Vol. il, The Mirage of
Social /ustice, London: Routledge & Kegan Paul, Ltd., 1976
HAYEK, Friedrich August, New Studies in Philosophy, Politics, Economics and
the History of ldeas, London: Routledge & Kegan Paul, Ltd., 1978
HAYEK, Friedrich August, Law, Legislation and Liberty, Vol. III, The Political
Order ofa Free People, London: Routledge & Kegan Paul, Ltd. 1979
HAYEK, Friedrich August, Knowledge, Evolution and Society, London: Adam
Smith Institute, 1983
HAYEK, Friedrich August, The Fatal Conceit: The Errors of Socialism, Chicago:
The University of Chicago Press, 1988
HAYEK, Friedrich August, Hayek on Hayek: An Autobiographical Dialogue,
Chicago: The University of Chicago Press, 1994
HOOVER, Kenneth R., Economics as ldeology: Keynes, Laski, Hayek, and The
Creation of Contemporary Politics, Lanham: Rowman & Littlefield
Publishers, ine., 2003
HOY, Calvin M., A Philosoply of lndividual Freedom: The Political Thought of F. A.
Hayek, Westport: Greenwood Press, 1984
514 altnc blm
TRKE
AKTA, Sururi, Hayek'in Hukuk ve Adalet Teorisi, Ankara: Liberte Yaynlan,
2001
BUTLER, Eamonn, Hayek: agmz ktisat ve Siyaset Felsefesine Katks, ev. Yu
suf Ziya elikkaya, Ankara: Liberte Yaynlan, 2001
lriedrich augus von hayek 515
HAYEK, Friedrich August, Kanun Yasama Faaliyeti ve zgrlk, Cilt Il, Sosyal
Adalet Serab, ev. Mustafa Erdoan, Trkiye Bankas Kltr Ya
ynlar, 1995
HAYEK, Friedrich August, Hukuk, Yasama ve zgrlk, Cilt l, Kurallar ve D
zen, ev. Atilla Yayla, 2'nci Bask, Trkiye Bankas Kltr Yayn
lar, 1996
HAYEK, Friedrich August, Hukuk, Yasama ve zgrlk, Cilt lll, zgr Bir Top
lumun Siyasal Dzeni, ev. Mehmet z, Trkiye Bankas Kltr
Yaynlar, 1997
HAYEK, Friedrich August, Klelik Yolu, ev. Turhan Feyziolu - Yldray Ar
san, Ankara: Liberal Dnce Topluluu Yayn, 1995
YAY, Turan, F. A. Hayek'te ktisadi Dnce: Hayek ve Keynes/Keynesiler Tart
mas, Bursa: Ezgi Kitabevi Yaynlan, 1993
YAYLA, Atilla, zgrlk Yolu: Hayek'in Sosyal Teorisi, Ankara: Liberte Yaynla
n, 1993
Lou is ALTHUSSER *
(Ekim 1 91 8 - Ekim 1 990)
Bu yaznn baz blmleri, Mula niversitesi Sosyal Bilimler Enstits'nde 2009 ylnda,
Tuncay Saygn tarafndan yaplan, Althusser, Yap ve Yapsal Marxizm balkl Yksek Lisans
tezinden derlenerek yazlmtr.
Tuncay SAYGIN
Hayat ve Eserleri
nun ilk ocuu olarak dnyaya gelir. Babas, 1870'li yllarda Cezayir bl
gesine srgnle yollanan Alsace'l Fransz bir kyl ailesinin iki olundan
biri, annesi de Fransz bir ailenin iki kzndan biridir. Althusserler ailesi
nin iki erkek ocuu ve Berger ailesinin iki kz ocuu birlikte byrler ve
sonrasnda aileler arasnda ocuklarn kendi aralarnda evlendirilmesi ka
ran alnr. Erkeklerden edebiyat ve sanat merakls olan Louis ile kzlar
dan ayru eilimleri bulunan Lucienne ve okula pek de ilgisi olmayan
Charles ile Juliette birbirlerine uygun grlr. Louis ile Lucienne bir arka
dalk dneminden sonra nianlanrlar, takip eden zamanda Althusser ai
lesinin iki ocuu da askere alnrlar ve Lucienne'nin nianls Louis sava
srasnda lr. Althusser ailesi, Lucienne'e "Louis'ten boalan yeri" Char
les'n doldurmas nerisinde bulunur ve aileler arasnda onaylanan bir
karar olmas dolaysyla Lucinne de kabul eder. Charles ve Lucienne ifti
ilk ocuklarna Charles'n erkek kardeinin, Lucienne'nin eski nianls
Louis'in adn verirler. Kendi ifadesiyle Althusser, yaamnn nemli bir
ksmnda bu ismin altnda ezilmitir (Althusser, 1996a: 35-43).
Annesinin ar ihtimam ile babasnn olduka buyurgan yaps
otobiyografisine baklrsa Althusser'in zerinde ciddi olumsuz etkiler ya
ratr. 1930' a kadar Cezayir' de, hizmetileri eliinde gidip geldii, evleri
nin yz metre kadar tesindeki mahalle okuluna devam eder, 1929 y
lnda burs snavlarn kazanr. Babasnn tayinin Lyon'a kmasyla birlik-
520 yedinci blm
1 Marx ve Engels arasnda nemli kopukluk ve farkllklar olduunu ilk olarak savunan kii
Lucaks ve bir lde Korsch'tu. Bunu takiben Bah Marxizminde Engels'in metinlerine yne
lik nemli itirazlar ve eletiriler ne kmaya balamtr. nde gelen talyan Marxistlerden
Giovanni Gentile, Engels'in Marx' tahrif ettiini savunurken benzeri yndeki baz eletiriler,
Labriolla, Croce, Sorel ve Andler tarafndan da yaplmtr Uocoby, 1999: 115).
louis althusser 525
2 Bu eletirel ynn sakl tutulmas gereklilii bir yana, bu dnemde retilen felsefi ve dn
sel mirasn kaynaklarla ciddi bir yzlemeyi beraberinde getirdii ve refleksif bir sreci ba
latt da gz ard edilmemelidir.
526 yedinc blm
litirdii Gen Marx-Olgun Marx ayrmyla kar kar. Ona gre, hma
nizm ve Hegelci kaynaklar vurgusu net bir ifadeyle Marx'n doru anla
lmamasyla ilikili yanl karsamalardr. Bu yanl karsamalar onu
Husserl, Hegel klna veyahut etik ya da hmanist bir kla sokmakta
dr (Althusser, 2002: 36)3 . Marx'n doru anlalmas iin yaplmas gere
ken, onun bir btn olarak yeniden deerlendirilmesi, bir anlamda da ni
yetli bir okumayla dncesinin yeniden ina edilmesidir. Bir ynyle
Marx'n ak brakt gediin doldurulmas gerekir. Ona gre Marx'n
amaa (ve hatta felsefesi}, ancak simptomatik4 bir okumayla net olarak an
lalabilir.
Althusser'e gre, simptomatik bir okumaya tabi tutulduunda
Marx'n temel dncesinde sreklilik olmad, epistemolojik bir kopu
un olduuS fark edilir. Bu kopu felsefeden bilime gei eklinde gerek
leir ve felsefeyi geride brakan bir koputur. Ona gre Marx'n kuramn
da felsefeni11 sonu, onun kendi flsefesinin gereklemesine tekabl eder.
Yani "Felsefenin kendisini imkdnsz olarak dnmek" (Althusser, 2002:
36). Marx bu dnceyle "felsefenin eylem iinde, politik gereklemesi
ve proleterce tamamlanmas iinde lmn" (Althusser, 2002: 37) kutla
yarak eletirel yeni bir ufka almaktadr. Bu, Marx'n epistemolojik kopu
udur, klasik anlamda felsefe yapmak, aslnda Gen Marx'a geri dnmek
tir. Marx'ta felsefenin geride braklmasyla ulalan yer "tarihin topra
" dr. Marx, tarih ktasru kefettiinde gerek kuramn oluturmaya
balam ve epistemolojik kopuunu gerekletirmitir6. Arcak epistemo-
3 Erken metinlerinde Althusser'in de Marx' olduka hmanist bir erevede ele ald gr
lr. 1946'da yaynlanan Yce Duygular Enternasyonali, youn bir katolik etkiyle yazlm ve in
san kimlii zerine younlam yan Marxist bir yazdr (Althusser, 2006: 19).
4 Simptom kavram, Lacana etkilerle Freud'dan alnm olup, Althusser tarafndan olduka
zgn bir ierik kazandrlm kavramlardandr. Freud, ruh ve beden salndaki anormal
durumu ifade eden simptomlan dorudan bireyin geliim srelerine, cinsel tecrbelerine
vb. kiisel yklere bakarak incelemek gerektiini belirtirken (Bkz. Freud, 2006: 398-418) La
can, simptomun gemiten deil gelecekten ele alnmas gerektiini belirtir U_ek, 2002:
70-71 ). Althusser'in kavram ieriklendirme ekli daha ok Freudu olmakla birlikte okuma
nn niyetsellii balamnda ise Lacana yaklama yakn durmaktadr.
s Epistemolojik kopu kavram Bachelard'dan alnan bir kavram olup, bir bilim adam veya
dnrn, iinde yer ald epistemolojik evrenin belirleyici etkisinden kurtularak farkl bir
epistemolojik gryle dnmeye balamasn veya sadece sz konusu hAkim epistemoloji
den kopmasn ifade eder (Ballibar, 1991: 21).
6 Yeni oluturulan bu bilim ktasnn en iyi grlebilecei yer Althusser'e gre Kapital'dir. Ta
rihilerin bizzat grmedikleri ve grmezden geldikleri bu bilim aslnda tarihilerin zerinde
altklan, aydnlatmaya ve deitirmeye alhklan pek ok nosyonu deitirebilecek bir bi-
528 yedinci blm
lojik kopu burada tamamlanm ve anlk bir olay deildir, sonu olmayan
bir balanghr ve gnmze dein devam etmektedir. "Bugn hala bu
kopula alan ve aka belirlenen kuramsal alann snrlan dahilinde
yiz" (Althusser, 2003a: 166).
Althusser'e gre Marx, zihinsel anlamda erken dnem iinde tama
myla ideolojik bir etki altnda olduu iin gerek Marksizmin eserleri bu
dnemde verilen eserler deildir. Bu dnemin almalar Hegeki daha
doru ifadeyle Feuerbach etkilerin oka grld almalardr.
Marx'n hmanizm ile ilikisi en doru ekilde Feuerbach zerinden oku
nabilir. Bu dorultuda bakldkta, grlr ki erken dneminde Marx, He
geki olmaktan ziyade Feurbahdr ve sorunlar da Feuerbach'n sorunla
rdr. zellikle Marx'n insan eksenindeki tezleri dorudan Feuerbach'tan
alnmhr ve hmanist unsurlar bu balamda deerlendirilmelidir. Feuer
bach' n felsefesinin en bariz yn insan vurgusudur: "Feuerbach yle
der: Her yeni felsefe yeni bir szckle kendini duyurur. Modem zaman
larn felsefesi, benim felsefem, kendini nsan szclyle duyurmakta
dr. Nitekim nsan, insann z, Feuerbach'n tm felsefesinin merkezi il
kesidir." Ve yine Feuerbach'n felsefesinde "nsan, mutlak ufkunun, Um
welt'inin merkezinde olduu gibi, kendi dnyasnn da merkezindedir.
Onun dnyasnda ona ait olmayan hibir ey yoktur, nk dnyasndaki
btn nesneler, ancak onun znn gereklemesi ve yansmalar olduk
lar lde onun nesneleridir." Buradan da anlalaca zere Feuerbach
iin merkezde insan bulunur ve tm etkileimler, onun dnyasndan ha
reketle dnlr. Bu nedenle Marx'n tm erken sorunu Feuerbach'n
sorunlaryla ayndr ve Marx'n kulland terminoloji bizzat Feuer
bach'tan alnm kavramlarla doldurulmutur. nsann z, yabanalama
gibi kavramlar bu terminolojinin baat ve belirleyici kavramlardr. Sz
gelimi, Marx'n kulland ekliyle yabanclama kavram bizzat Feuer
bach'n kavramsallahrmasdr ve onun hmanizma grnn bir sonu
cudur. Zira Althusser'e gre "Feuerbach, aka bir kuramsal-hmanist
tir", fakat bu hmanizm anlay btnyle bizzat Feuerbach'a ait olan
bir dnce deil, iinde Kilise ve Feodalite retilerinin kalnhlann
!imdir (Althusser, 2003a: 192-193). Althusser'in tarihin ktasnn kefine ilikin ortaya koydu
u bu tez ana hatlaryla, Lenin ve Stalin kaynakl bir dncedir. Lenin, Kari Marx ve greti
si'nde Marx'n tarih kavramn kefederek, snf hareketini anlamaya baladn ve Tarihsel
Materyalizmi ina ettiini dile getirirken (Lenin, 1977: 24), benzeri ekilde Engels ise, Mark
sist teorinin geliiminde tarihe ilikin tezlerin ok zel bir yere sahip olduunu ve bu dn
cenin Marx'a ait olduunu belirtir (Engels, 2006: 44).
louis althusser 529
7 Bu dnemdeki eserler, Althusser'e gre Marx'n temel tezlerini, yani Kapital'in Marx'n anla
mamz salayabilecek eserlerdir. nk 1850'den sonra Avrupa'da proletarya ykselie ge
tiinde Marx, ekonomi politii yeniden ele almaya balamhr (Althusser, 2001: 66).
louis althusser 531
fark ediyoruz, Halk bir soyutlamadr" diye yazm olduundan, ben bura
dan, sezginin ve betinin Marx tarafndan soyutlamalar olarak grld
sonucuna vardm" . Bu soyutlama anlay Althusser'e gre tam olarak
Spinozagil bir bilgi anlaydr ve nesnesine ynelim ekli de Spinozac
dr. Ona gre Marx, gerek nesne ile bilgi nesnesi arasnda bir ayrma gi
der ve bu ayrm araclyla hem ampirizmi aar hem de idealizmden sa
knmay baarr. Bu bir tr nominalizm olarak yorumlanamayacak kadar
gelikin bir bilgi grdr ve Marx'a zg olup bilimsel bilgiye alan
bir yoldur (Althusser, 2003a: 251-256).
Althusser'de yapsalc dnce, bu yeni erevenin getirdii bir so
nu olarak karmza kmaktadr ve klasik tarihsel materyalizm retisi
de bu dnceye paralel olarak deimi olacaktr. lerlemeci tarih anla
ynn yerine, btnyle yeni bir tarih felsefesini benimseyen bu tez,
farkl bir diyalektik yaklama dayandrlmaktadr. Althusser'in kar k
t hmanizma retisi, Marx' genel Marksist teorinin olduka uzan
da olacak ekilde bireye hapsetmekteyken Althusser bir bakma niyetli
okumalarla Marx'n teorisini yeniden ina etmekte ve Marx'n temel tez
lerinin olanakllna, yeni bir teorik zemin oluturmaktadr.
Yapsal Marksizm
Sz konusu teorik zemini Althusser, iki basamakta ina eder. lk basamak
ta Marx' simptomatik okumaya tabi tutar, ikinci basamakta da yapsalc
etkiler ve terminolojiyle yeni bir Marksist teori gelitirir. Bu yaklam ek
liyle, Marksist teorinin yeniden inas nasl olanakldr? sorusu da byk
lde cevaplandrlm olacaktr.
Althusser'e gre Marx'a ynelirken, onun temel amacn grmemi
zi salayacak ekilde onu yeni bir okumaya tabi tutmak gerekmektedir.
Bu okuma, btnlkl ve sorunsallatran bir okuma tr olmak zorun
dadr. Felsefi ve basit olmad gibi, "sulu" bir okuma ekli olan bu oku
ma tarzm Althusser, Nietzsche ve Freud' dan aldn ve burada amacn
derinlii kefetme, demek isteneni sorgulamak olduunu belirtir (Althus
ser, 2007: 23-26). z yakalamaya ve hakiki bilgiye ynelik bu okuma
ekli, ona gre bizzat Marx tarafndan kullanlan, Tarih teorisine dayanan
ve Kapital' de Marx'n tm ncllerini eletirmek zere kulland okuma
biimidir (Ferretter, 2006: 52). Marx, bu okuma ekliyle, kendisinden n
ceki dnrlere kart bir ekilde zm olarak grlen noktalara sorun
louis althusser 535
olarak bakar (Althusser, 2007: 421 )10. Bu nedenle Marx' doru anlamak
onu kendi sorunsal iinde anlamakla olanakldr. Sorunsal, szck veya
kavramn soyutlanmadan kendi balam iinde, kullanld teorik ve
ideolojik erevede kullanlmasn ifade eder. Sorunsal bir dnya gr
deildir ve bireyin veya dnemin gzlenmesiyle alglanabilecek bir ey
olmadndan ona ancak simptomatik bir analizle ulamak mmkndr
(Brewster, 1999: 316). Althusser'in simptomatik okuma olarak adlandrd
okuma tarz, hpk psikanalizdeki gibi bilinalh srelerinin analizini
amalayan bir okuma biimidir (Ferretter, 2006: 56)11.
Althusser'e gre, simptomatik bir okumayla ve kendi sorunsal
balamnda Marx' deerlendirdiimizde onun yap anlayna ularz.
Bunu anlamak veya grmek iin Marx'n nesnesinin ne olduunu tespit
etmemiz gerekir. Marx'n nesnesi mal, kar, ii vb. yzeydeki kavramlar
veya unsurlar deildir. Yzeydeki unsurlarn zeriden yaplan toplumsal
zmleme ve analizler Marx'n tm ncllerinde grlebilecek analiz
lerdir. Oysa Marx, toplumsal konfigrasyonu anlamay amalar. Onun en
temelde nesnesi Kapital' den anlalaca zere toplumun konfigrasyo
nudur. Toplumsal konfigrasyonun temel eleri ise ekonomi, hukuk ve
ideoloji gibi yaplardr. Bu sonu balamnda da Althusser, Marx'n top
lumu yapsal bir ileyi iinde ele aldn savunur. Althusser, toplumu,
Levi-Strauss'un yapsal yaklamna olduka benzer bir ekilde anlamak
tadr ve toplumun temel unsurlarn bir tr yapsal unsurlar olarak grr.
Levi-Strauss'un ortaya koyduu yap anlayna gre, toplumlarn
eitli kodlar vardr bu kodlar bir toplumsal alan ierindeki her eyi be-
10 Althusser, sorunsal kavramn "teorik bir oluumun zgl birliini ve sonu olarak bu zgl
farklln saptanaca yeri belirtmek" amaayla Jacques Martin'den aldn belirtir (Althus
ser, 2002: 42). Ancak Marx'ta belirttii sorunsal bak tezi, daha ok Engels kaynakl bir d
ncedir. Engels, Kapital' in ikinci cildine yazd nszde Marx'n kendisinden nceki iktisat
lardan farkn ortaya koymak amacyla: "Marx, burada sahnede belirdi. Ve btn kendisin
den nce gelenlere kart bir gr benimsedi. Onlarn zm diye baktklan eye, o yalnz
ca sorun diye bakt" (Engels, 1997: 25). Engels'in sorunsallatrmaya ilikin yapt bu vurgu-
ya Althusser'in eserlerinde hibir borluluk ifade edilmez.
11 Althusser, psikanalitik yaklamdan da oka etkilenmitir. Bu etki, zellikle "yap" arayla
nnda da nemli etkenler arasnda saylabilir. 1969'da yazd Freud I'<" Lacn balkl yazda
Freud'un zellikle bireyin ikin olan ynlerini kefederek nemli bir bilimsel keif yaptn
ve bize biimsel olan temel yn gsterdiini ileri srer. Bunlar, 1) pratik, 2) teori ve 3) teo
ri-pratik ilikisine dair teoridir. Bu yn, ona gre tm bilimin yapsnda bulunan temel bo
yutlardr (Althusser, 1996b: 18). Freud'a ilikin getirdii bu yorumdan an bir yorum dene
mesiyle, Althusser'in bilimde ilerlemeyi, pratik, teori ve teori-pratik aamalar olarak anlad
karsanabilir. nk ona gre Marx, bilimsel anlamda kefini gekletirirken yapt
nemli devrimlerden biri teori-pratii kurmakt.
536 yedinci blm
12 Althusser'e gre Spinoza, btnsel yap fikrine ve parann btne bal olarak ekillendii
ni ve onun belirleniminde olduunu anlam olan ilk dnrdr. Buradan hareketle Althus
ser, Spinoza'nn sisteminde btnsel olarak belirleyici etkiye sahip bir doa anlay gelitir
diini savunur (Assiter, 1990: 9-10).
louis althusser 539
kavramnn soyutu ile snr kavramnn kullanmna izin verebilecek bir eyin
ampirik somutu arasnda ortak homojen uzam (tin ya da gerek) yoktur" (Alt
husser, 2007: 480).
Althusser'e gre, Marx'ta srekli olarak vurgulanan tarih deil,
merkezde olan e yani yapdr. Zira tarih sadece dsallk veya dier
bir deyile fenomeni ifade etmektedir. Marx'tan ncekilerle Marx' bir
birinden ayran en temel fark, Marx'n yapy veya daha da zelletiri
lirse altyapy grm olmasdr. Ondan nceki iktisatlar yzeyi dikka
te alrken, Marx devrimci bir bakla yapy fark etmitir (Althusser,
2007: 416-467).
Althusser, bireyin belirlenim altnda oluunu, tarihsel sre iinde
ki pasiflikle de ifade eder. Bu ynyle grnteki olaylardan arndrlan
ekliyle tarih, grn veya dsallk olmaktan karak yapnn yerine ge
er. Bu sre iinde znenin herhangi bir etkisi sz konusu deildir. Onun
ifadesiyle, tarih znesiz bir sretir. "Somut insanlar (oul), nk, tarih
te zneler (oul) olarak eylerler. Ama tarihin znesi (tekil) yoktur. Daha
da ileri gideceim "insanlar" tarihin "znesi" deildir" (Althusser 2004b:
110). znenin bu mutlak belirlenimi zellikle ideolojiye ilikin analizler
de ne kar ve ideolojiye ilikin tezlerinde Althusser ideolojik yapnn bi
reyi mutlak biimde belirlediini dile getirir. Bu nedenle Althusser'e gre
Marksizm tarihsici deildir. Marxist tarih anlay bileim biimlerinin de
erlendirilme ilkesine, dier ifadeyle retim ilikilerinin zel doasna
odaklanmaktadr (Althusser, 2007: 461).
13 Althusser, elikiyi u ekillerde kavramsallahrr: "1) Temel eliki ve tali elikiler arasndaki
aynn; 2) elikinin temel yan ile tali yan arasndaki aynn nihayet, nc bir kavram: 3)
elikinin eitsiz geliimi" (Althusser, 2002: 236)". eliki tm toplumsal oluumlan ierir ve
sadece dsal bir ey deildir. Marksist teorinin en nemli keiflerinden biri, elikiyi sadece
farkl toplumsal oluumlar arasndaki etkileimde deil de toplumsal oluumun barnda
yani tam olarak iinde grmesidir. Yani i elikiyi fark etmesidir. Eitsiz geliim, elikinin
dnda olmayp onun en ikin zn oluturur. elikinin devindirici g olduunu syle
mek de bunu ifade eder. Marx, Hegelci eliki anlayndan bu fikirleriyle tamamyla kop
mutur. Hegel elikiyi tinsel olarak ele ald iin tek bir elikiyi kabul etmektedir, oysa
Marx, elikinin toplumsal oluum iindeki ekillerini ortaya koymaktadr (Althusser, 2002:
236-262).
544 yedinci blm
14 Althusser, ekonominin son kertede belirleyici olduu savn Engels'in bir mektubuna refe
ransla temellendirir: "retim belirleyici etkendir, ama yalnzca "son kertede". "Ne Marx ne de
ben daha fazlasn ileri srdk" (Alhusser, 2002: 137)
louis althusser 547
Siyasal Yap
Althusser' e gre, ekonomik yap tek bana srekliliini salama yeterli
liinde deildir. Ekonomik bir yapnn sreklilii ona meru bir zemin
salayacak olan bir hukuk dzeni ve bu hukuk dzenini yerletirecek bir
siyasal yapya gereksinim duyar. Althusser'in siyasal yap olarak ifade et
tii ey, ounlukla devlete gnderimde bulunur. Ancak devlet btnlk
l ve yekpare bir yap deildir. Devlet yapsnn iki ana unsurunu ne
karan Althysser'e gre bu iki unsurdan Devletin Bask Aygtlar, siyasal
yapdr. Dier unsur olan Devletin deolojik Aygtlar (DA) ise bunun s
rekliliini salayan yapsal unsurlardr.
Yaplar ayrmn ok net koymuyor olmakla birlikte, Althusser'in
hukuku daha ok siyasal yapyla birlikte ele ald ve onun ierisine yer
letirdii grlr. nk o, her ne kadar hukuku ideolojik unsurlardan
biri olarak ifade ediyor olsa da pek ok noktada siyasal yapnn merui
yet kayna olmasndan dolay ona bamsz bir siyasal g de vermekte
dir. Hukuk, zellikle Kapital'de sermayenin srekliliini salayan bir ya-
548 yedinci blm
salar toplam (Marx, 1997: 94-95) olarak grld iin, Althusser de ben
zeri bir ekilde hukuku, dzenin srekliliini salayan bir garantr ola
rak kabul etmektedir.
Politik her trl kurum ve toplumsal e, hukukun garantrln
de ekonomik yapnn zerinde ina edilir. Bu anlamda retim ilikilerine
dayal bir toplumsal yaplanma (Gestalt) vardr. retim ilikilerinin varo
luu da bu yaplanmaya baldr. Bu ynyle toplumsal yap btnsel ve
olduka karmak bir nedensel ilikiye (yapsal nedensellik) sahiptir. Her
toplum, herhangi bir ekilde de olsa belli bir politik konftgrasyon ier
mektedir ve bu konfigrasyon retim failleri ile retim aralarnn ba
lanb kiplerini dzenler. Dolaysyla toplumsal dzen iinde herhangi bir
ekilde retim ilikilerinin srekli olabilmesi iin bu politik yap zorunlu
dur (Althusser, 2007: 459-461 ).
Bu politik yap, devletin siyasal ideolojik aygtdr. Burjuva devlet
sisteminde olduu gibi dier devlet biimlerinde de devletin iradesi, siya
sal ideolojik aygtlara baldr. Bu devlet hkmetten bakaca bir ey olup,
polis gibi uzmanlam bask gleri araolyla bask aygt olur (Althus
ser, 2003b: 16-17). Bask aygt olarak siyasal yapnn ideolojik unsurlardan
fark, tek ve btn olma.sdr. "Devletin tek bir bask aygb olmasna kar
n, birok ideolojik aygt" vardr. Bu aygt tek ve organik bir btnlk ser
giler. Bu btnselliin eitli uzmanlam alt unsurlar ve paralan ol
makla birlikte bunlar birer uzuv olmaktan te bir bamszla sahip de
illerdir (Althusser, 2003b: 54-55). Althusser'e gre, Marksist-Leninist ku
ramn bu konudaki temel tezlerinden biri yle ifade edilebilir: "Devlet,
egemen snfn egemenliinin "zeti" ve egemen "makinesidir", bu da ta
m tamna u demektir ki, st-yap, snfsal st-yap olarak, devleti merkez
edinmi, devletin evresinde younlamtr'' (Althusser, 2003b: 57).
Snfsal styaplarn devletin evresinde ekilleniyor olmas siyasal
yapnn partileri, sendikalar vb. tm eleri elinde bulundurmasyla da
ilgilidir. Ancak partiler ve zellikle Komnist partiler bu yapnn dnda
yer almaya alan ve bir ynyle de onun dlad unsurlar olduklarn
dan devrimi hazrlama imkann ilerinde barndrrlar (Althusser, 2005:
100). Siyasal yapnn iinden onun ideolojisinin krlmas araolyla dev
rim gerekleebilecektirlS. Siyasal burjuva devlet yaps, bir yap olmakla
tadr. Marx ve Lenin devleti ok ak olarak bir bask aygb olarak tanm
lamlardr. "Devlet bylece her eyden nce, Marxist klasiklerin devlet ay
gt adn verdikleri eydir. Bu terim ile u anlalr: Hukuki pratiin ge
reklerine ilikin olarak zorunluluunu ve varln tandmz (dar anla
myla) zellemi aygt, yani yalnzca polis, mahkemeler, hapishaneler
deil, fakat ayn zamanda polis ve uzmanlam yardmc birlikleri "olay
larla baa kamadklarnda" son kertede ek bir bask gc olarak doru
dan doruya mdahale eden (proletarya bu dersi kanyla rendi) ordu
ve bu btnn zerinde devlet bakan, hkmet ve ynetimdir" (Alt
husser, 1994: 27).
Bu btnsel yap Althusser'e gre, zellikle ideolojiler araclyla
daha net olarak kendisini bireysel yaam alanlarna aktarr. Buna gre,
bask aygbndan balayan btnsel hkmetme, ideolojilerden de beslene
rek bir total yap kazanr. Devlet aygb devlet iktidarnn ilevleriyle an
lam kazanr ve snf mcadeleleri de devlet iktidarnn evresinde dner.
Siyasal yapnn asal unsuru olan devlet ayghnn ele geirilmesi ya da el
de tutulmas onun srekliliini salayacak ideolojilerle mmkn olaca
ndan, ideolojiler siyasal yapnn bask aygh kadar vazgeilmez bir e
sidir (Althusser, 1 994: 30-32).
retim ilikileridir (Althusser, 2005: 41-55). Her retim tarz kendi srek
liliini salamak amacyla yeniden retim srecine ihtiya duyar. Yeniden
retimin olumas ise sadece ekonomik unsurlarla mmkn olmayaca
iin siyasal ve ideolojik unsurlara bavurulur. Devletin ideolojik aygtlar
(DA) bu noktada devreye giren ve hakim ideolojinin srekliliini sala
yan aygtlardr.
Burada Althusser'in hareket noktas kukusuz Marx'n Alman deo
lojisi'ndeki ideoloji anlaydr. Marx' a gre ideoloji, egemen snfn yer
letirdii yanl bilintir. Marx ve Engels' e gre, egemen snf, retim
aralarn elinde bulunduran snf olarak, kendi egemenliinin sreklilii
ni salamak amaayla fikir ve dnceler de retir. Bu fikir ve dnceler
onlarn istedii ekilde toplumsal bilinci ve retim ilikilerini de belirle
yerek tarihi ynlendirir (Marx & Engels, 1976: 67-69).
Althusser'e gre, Marx'n belirttii gibi bir toplumsal formasyon,
retim srecinde srekliliini salamak amaayla retim koullarn da
yeniden retmek zorundadr. Bu zorunluluktan dolay retim yeniden
retime koulludur. Yeniden retim iki unsurun retilmesini gerektirir.
Bunlar 1 ) retici gler ve 2) retim ilikileridir. retim srecinin maddi
temeli olan retici gler emek gcnn yeniden retimi ve retim ara
larnn retiminin sreklilii araalyla salanr. Althusser'e gre yeni
den retim srecinin sreklilii, emek gcn sunan ii kesiminin mad
di anlamda srekliliini salamas kadar kurulu dzenin kurallarna bo
yun emesini de salamay gerektirir. Bunu salayacak olan ey ise ide-"
olojidir (Althusser, 1994: 17-23).
deoloji, ynetici snfn egemenliini "sz ile" salama aracdr.
"Emek-gcnn yeniden-retimi, demek ki kendisinin sine qua non (ol
mazsa olmaz) koulu olarak yalnzca vasflarn deil, ayn zamanda ege
men ideolojiye boyun emesinin ya da "ideolojinin" pratiinin, yeniden
retimini ortaya karyor. Bu kesinlii belirtmek iin "yalnzca bu deil
ayn zamanda u" demek yetmez, nk emek-gcnn vasflarnn yeniden
retimi, ideolojik boyun-egme biimlerinin altnda ve iinde saglanyor" (Alt
husser, 1994: 24).
Buna gre tekil anlamda maddi koullar retim sreci ve ilikileri
nin srekliliini salamaya yeterli olmayacana gre, devlet sistemi ken
di srekliliini salamak amaayla eitli ekillerde egemen ideolojisini de
retmek zorundadr. Ekonomik temel olan altyap, u haliyle iki katl bir
sistemin zerinde sreklilik salar. Bunlarn ilki hukuki siyasal yapdr ki
louis althusser 553
bu, btn olarak siyasal yapy ifade eder. Dieri ise ideolojik styapdr
(Althusser, 1994: 25).
deoloji, Althusser'e gre toplumsal formasyonlara, onlarn birara
ya gelmi biimlerine ve bu yolla da snf mcadelelerine dayanmaktadr.
Bu nedenle ideolojinin tarihi yoktur. "deoloji kahksz yanlsamadr, kahk
sz dtr, hiliktir. Tm gereklii kendi dndadr." Bu anlamda hibir
ey deildir, fakat bir ynetim aygh olarak ilev grd iin varolu
nu maddi olarak retir. Bu yolla da kendi tarihi olmamakla birlikte somut
ve maddi bireylerin tarihini retir (Althusser, 2003b: 80). deoloji, tarihin
karsnda akn olmamakla birlikte, hpk Freud'un bilind iin syledi
i gibi ncesiz ve sonraszdr. Bu ncesiz ve sonraszlk tm toplumlar iin
geerlidir, snfsz bir toplumda da benzeri ekilde bir ideolojik yap ha
kim olacakhr (Althusser, 2003b: 81-82). deoloji, bireyin iinde yaad
tm atmosferi belirleyen ve bir anlamda da yaamas iin zorunlu olan
eylerin tmn iinde barndran, fakat bireyin farknda olmad bir ya
am alan belirleyicisidir. Birey onun iinde sudaki balk gibidir; hi far
knda olmadan iinde yaar ve her ey onlarn nlerinde gzkmekle bir
likte arkalarnda olup biter (Althusser, 2003c: 47-48)
lthusser'e gre devlet teorisinin doru anlalmas iin devletin
bask aygt ile ideoloji aygt arasnda ayrm yapmak zorunludur. Bunla
rn her biri farkl ekillerde ileyen sistemlerdir. Bask aygh dolaysz bir
ekilde zor kullanarak ilemekteyken; DA'lar, zor kullanmadan "ideoloji
kullanarak ilerler" (Althusser, 1994: 35). deolojinin bu kendine zg ile
me tarz onun srekli soyut kalaca anlamna gelmez. deoloji, kurduu
otoriter bilgi hakimiyetiyle zneleri hedef alr ve insanlarn gndelik, so
mut bireysel yaam aknda, "gndelik yaamlarnda, edim ve taahht
lerinde, tereddtlerinde, kukularnda, ama en dolaysz apaklklarnda
da var olduklar gibi insanlar dzleminde" ilemektedir (Althusser,
2003b: 83). Bu ekliyle ideoloji, somut yaam pratiklerine kadar her yere
mdahale eden bir zellie sahiptir. deolojinin kurduu yaygn otorite,
onun gzlemlenemeyecek bir bask arac olmasnn bir sonucudur. Devlet
ideolojisi adn verebileceimiz siyasal aygt, bu ideolojik ve hukuki aygt
lar toplamndan oluur. Olaan yapsnda her bask aygh, ncelikle id
deti kullanr, oysa devlet, ideolojik aygtla ideolojiyi kullanr. Devletin tek
bir bask aygt (siyasal yap) olmasna karn ok sayda ideolojik aygt
vardr (Althusser, 2005: 116).
554 yedinci blm
olojik yapnn bylesi bir imgesellik tayor olmas onun daha derinlere,
daha ak bir ifadeyle bilgi alarna kadar yaylmasn beraberinde getir
mitir. deolojik yanlsama, bireyin doumundan nce bio-ahlaki ve dou
mundan sonra ise deiik ve radikal bilincin devre d kald ekillerde
ocuun geliimi boyunca onu belirler (Althusser, 2003b: 104-106).
Althusser'in bu ideoloji gr, yapnn belirleme biimine benzer,
ancak bu onun btnyle soyut bir karakterde olduunu gstermez. de
oloji dorudan doruya somut grnmler kazanarak kendini gerekle
tirir. Bu da ideolojinin ikinci zelliidir: "Tez il: deoloji maddi bir var olu
a sahiptir." deolojiyi oluturur gibi grnen "dncelerin" ya da tasa
rmlamalarn, vb. lksel, dnsel, tinsel deil, maddi var olua sahip
olduklar" grlr (Althusser, 2003b: 93).
Althusser'e gre, "dnceler" ya da daha baka tasarmlarn t
m tinsel deil maddi bir var olua sahiptirler. nk ideoloji aygtlar
nn her biri, ideolojinin bir gereklemesiyle var olur. Yani ideoloji, bir
"ayghn pratik ya da pratiklerinde var olur hep. Bu da maddi var olutur"
(Althusser, 2003b: 93-4). Buradaki somutluk elbette bir d dnya nesnesi
nin somutluu anlamna gelmez. deolojinin somutlamas retim iliki
leri dnyasna, somut yaam alan ilikilerin yansmasna bal olarak
kendisini somutlahnr. Dolaysyla her ideoloji, zihinsel dnyadan bala
yarak znenin maddi davran dzeneine ulaarak ortaya kar" (Alt
husser, 2003b: 94). Bir vicdan, grev duygusu, sorumluluk bilinciyle bire
yi donatan ideoloji, onun u veya bu ekilde eitli pratikleri benimseme
sini beraberinde getirir. Bu durumda birey, bu ideolojik yapnn kendisi
ne ykledii duygu ve dnceler araalyla kiliseye gider, eitim alr,
hukuk kurallarna saygl olur, i dilekelerini imzalar ve tm bu eylem
lerinde "greneklere uygun" davranlarda bulunur. Bu biimiyle ideolo
ji, tam anlamyla bireyin yapmas gerekeni, ona yapmas gerektii ekliy
le sunar, benimsetir ve birey de bu dorultuda eylemde bulunur" (Alt
husser, 2003b: 95).
deoloji, dnceye aka yerleememi olsa bile, Althusser'e g
re, maddi davranlarla onu kendi iine alr ve belirlemeye balar. Bu be
lirleme, ounlukla zihinden davrana olmakla birlikte tersi durumda
sz konusudur. Birey, ideolojik emberin dna kmaya balasa bile
onun yapmas gereken davranlar toplam onu tekrar ideolojinin snrla
rna eker, bpk Pascal'n dua iin "Diz kn, dua eder gibi kprdahn
dudaklarnz, inan sarar sizi" ifadelerinde olduu gibi, edimde balayan
louis althusser 557
17 Hukuk, daha nce siyasal yap balnda incelendii gibi hem siyasal yapnn hem de ide
olojik yapnn, Althusser'in ifadesiyle, bask aygtnn ve ideolojik aygtn da iinde yer alr.
louis althusser 559
18 Althusser'e gre felsefe ve bilim arasndaki ilikiye dair iki tr sapma vardr. lki sa sapma
dr ve burada felsefe hasralt edilirken sadece bilim kalr, sol sapma ise bilimi hasr alt eder
ken sadece felsefe kalr. Marx'n oluturduu felsefe-bilim bu ikisi arasndaki ilikiyi olduu
gibi kurmaktr (Althusser, 2004a: 23).
louis allhusser 563
4) Felsefe her zaman bilimlere bal olduu iin ve hatta onu takip
ettii iin bu bilimsel devrim felsefede de bir devrime yol am
tr (Althusser, 2004a: 26).
Bu devrim Marx ve Lenin'in oluturduklar felsefe-bilim devrimi
dir. Klasik felsefe bir tr geveleme halinden teye gidememitir. Lenin, si
yasal boyuttan hareket ederek oluturduu argmanlar araclyla felse
feyi en zayf yerinden vurmu, Marx'n balatm olduu "eski felsefi bi
linle hesaplama"y devam ettirmitir. Bu izgi XI. Tezle balam olan
dnyay deitirme giriiminin teorik pekinlie ulamasn salamhr.
XI. Tezle balayan sre, yeni bir bilimin, tarih bilimin kuruluudur. Bu
bilim, egemen tarih anlaylarnn yani ideolojilerin yerine oluturulmu
tur. Her bilimsel keif felsefede yeni dzenlemeleri beraberinde getirir ve
bunlar belirli bir gecikmeyle oluurlar. Feuerbach Ozerine Tezler ve Anti
Dhring arasndaki 30 yllk mesafe bylesi bir gecikme olarak anlalabi
lir (Althusser, 2003a: 162-171).
Althusser, Marksist teorinin, tarihin kefi ile Leninist kuramn bir
lemesiyle bir felsefe-bilime dntn ve gerek btnlne ulah
n savunur. "Marx, yeni bir bilimin temellerini atmhr. Tarih bilimi. Bir
imgeyle anlataym, bunu: Tannm bilimler bir takm byk "ktalarda"
toplanmlardr. Marx'tan nce byle iki kta bilimsel bilgiye akh:
"Marx'tan nce benzeri nemde iki bilimsel bilgi "kta"sndan sz edile
bilir: M. 5. Yzylda Yunanllar tarafndan oluturulan Matematik Kta
s ve Galileo tarafndan kefedilen Fizik Ktas"(Althusser, 2001: 45-6)19.
Tarih ktas, Althusser'e gre Marx'tan nce tarih felsefeleri ve ekonomi
politikilerin igali altndayd. Marx, bu ktay bilimsel bilgiye aan kii
olmutur (Resch, 1992: 169).
Althusser'e gre felsefedeki tm byk dnmler, tarihte ya da
snf ilikilerinde kayda deer deiiklikler ve hareketlilikler olduunda
ortaya kmlardr. Yani felsefi byk teoriler, byk toplumsal ve bilim-
19 Althusser ana hatlaryla bu tezleri oluturduu dnemde yazd Freud ve Lacan balkl ya
zda, bir kta olarak adlandrmamakta birlikte Freud'un kefinin de devrimsel ve bilimsel bir
keif olduunu kaydeder (Althusser, 1996b: 13-14). Marx'n devrimini kendisinden nceki
bilimsel devrimlerden ayran en nemli nokta, onun snf mcadelesiyle btnlemesi ve
egemen ideolojiyi aarak kendisini gerekletirmi olmasdr. Yunan dnrlerinin ve
Galileo'nun yapt bilimsel devrimler egemen ideolojiye hizmet eden devrimler olmular
dr.
564 yedinci blm
Vs . . .
Sanat zerine
Althusser, sanat konusunda ok ynl ve retken bir dnr olmamak
la birlikte deiik zamanlarda, kendi dncelerine paralel ve elbette
Marksist izgide baz yazlar kaleme almtr. Bu yazlar genellikle gncel
sanat olaylar ve bunlara ilikin tarhmalar zerine yazlmlardr. Dola
ysyla Althusser'in bir estetik teorisi olmamakla beraber sz konusu me
tinlerinden hareketle onun sanata ilikin baz deerlendirmelerine ula
mak mmkn olabilir.
Althusser'in sanata ilikin yazd ilk nemli metin, 1962'de yazd
"Piccollo": Bertolazzi ve Brecht balkl yazdr. Materyalist Bir Tiyatro
zerine Notlar alt baln tayan yaz daha ok 1962'de Piccolo Teat
ro'nun bir temsilini ve Brecht tiyatrosunu ele almaktadr. Bununla birlik
te Althusser'in sanat konusundaki baz tezlerini de bu yazda grmek ola-
louis althusser 569
bu nedenle ders vermek deil, izleyici ile sunulan oyun arasnda yeni bir
iliki yaratmaktr. Bu iliki, seyirciyi "kahraman"n yazgsna balayan
klasik katharasis amal zdeletirme biimlerinden kopmaya abalayan
ve temelinde ideolojik, kltrel bir temel bulunduran trde bir zdele
tirme biimidir (Althusser, 2002: 178-183).
Bu sanatsal anlayn bir baka rneini de Leonardo Cremoni
ni' nin resminde bulmak mmkndr. Cremonini, Althusser'e gre sade
ce nesneleri ve insanlar resmetmeyip daha temel de olan nesneler ve in
sanlar arasndaki yapsal ilikileri resmetmeye almaktadr. Bu anlamda
o soyut bir resim anlayna sahiptir, fakat bu bilimsel bir yn tayan bir
soyutluk anlaydr ve daha derininde de hmanist ideolojinin nemli
bir eletirisini iermektedir (Ferretter, 2006: 106). Cremonini, soyut iliki
leri, nesne ve insanlarn olaan grnmn tesine geerek ortaya koy
maya alr. nsan ehresinin hmanist-dinsel bir ideolojiyle verilen bi
imlerinin tesine geilmesi bunun en gzel rneidir. Cremonini, ehre
leri biimsel deiikliklere uratarak her trl znellii merkezilii yok
etmeye alr (Althusser, 2004d: 122-135).
bir anlamda kendi tezlerinin toparland teorik bir yol haritas kar
maktadr.
Althusser'e gre Marksizmin krizine dair tr yol grlmektedir:
1 ) Baz komnist partilerin bavurduu yol "grmemek iin gzlerini ka
patmak ve sesini kartmamaktan ibarettir"; 2) kinci tarz krizin okuna
maruz kalnrken, umut arayyla "onu yaamdan ekmekten ibarettir".
Bu iki yol krizin almasn salayacak yaklamlar deildir. Krizi amak
ancak yukarda dile getirildii biimiyle mmkn olabilir. 3) kolay olma
sa da, onun yapsn, anlamn, erimini kefetmeye almak zere, ona k
yasla yeterli tarihi, kuramsal ve siyasi mesafeyi almakhr. Eer bunu baa
rrsak, o zaman konuulan dili deitirebilir, ve kmakta olduumuz
uzun tarihten sonra "Marksizm bunalmda" diyecek yerde, unu syleye
biliriz: "Sonunda Marksizmin bunalm patlak verdi! Sonunda grnr
hale geldi ve onun elerini gn nda grmeye balyoruz! Sonunda
yaamsal ve de yaayan bir ey bu bunalmla bunalm iinde kurtarlabi
lecek" (Althusser, 2003a: 321-2).
Marksizmin kendi krizini tersine evirmesi olarak yorumlanabile
cek bu yolun baarl olmas iin Althusser'e gre ilk olarak Marx'n d
nsel geliiminde "eletiri"nin yerini grmek gerekir. Eletiri, Marx'n
dncesinin dnm geirmesini salayan temel kavramlardan biri
olup, maddeci bir yap zerine yerlemitir ve bir anlamda pratikten te
oriye dnk bir etkinliktir. Althusser' e gre buradan hareket edildiinde
Marksist teorinin ii hareketinin iinden kt ve onun iinde ekillen
dii grlecektir. O halde, Marksizmin buna uygun olarak yoluna devam
etmesi ve bu uygunlua zel bir dikkat gstermesi gerektii bilinmelidir.
Bu ana hat zerine dnldnde Marksizmin sadece Alman felsefesi,
ngiliz ekonomi politii ve Fransz sosyalizminin basit bir bireimi olma
d grlr. Marksizmin bylesi bir ekilde ele alnyor olmas, onun ger
ekte olduundan ok daha farkl, idealist bir ekilde anlalmasna ne
den olmaktadr. Marksizmin krizden kmas idealist Marx analizlerinin
tmnn almasyla ancak olanakldr. (Althusser, 2009: 35-62). Marx'n
idealist bir felsefe iinde anlalmasnn en belirginletii ekiller hma
nizm, ekonomizm ve tarihsiciliktir. Bu problemlerin almas, Althusser' e
gre, yukarda ana hatlar ortaya konulan, kendisinin yapsalc yakla
myla ancak olanakldr. Althusser'in ncelikli olarak sonuca ve pratik ba
arya odaklanan bu temel tezlerinin ilham kayna Lenin' dir.
louis althusser 573
Lenin'le felsefe arasndaki ilikiler ise aslnda felsefi deildir. Lenin' in fel
sefi tezlerine bakldnda Althusser'e gre unlar ne kar:
"1. Tez Felsefe, bir bilim deildir. Felsefe bilimlerden ayndr. Fel
-
Felsefesinin Sonu, adl kitabnda sergiledii klasik bir teze esiz bir derin
lik katar. Bu tez iki eilim arasnda yzyllardr sregelen mcadelenin ta
rihi olarak anlalan felsefe tarihini nesnesi haline getirir. Yani idealizm ve
materyalizm." Bu tezle birlikte Lenin bir anlamda aslnda felsefenin bir
tarihinin olmadn gsterir. Zira buradan ulalan sonu, dealizmin il
kelerinin kantlanamayaca gibi ve Materyalizmin de niha
i ilkelerinin kantlanmasnn mmkn olmaddr (Althusser, 2003a: 174-
182).
Althusser'e gre bu felsefi tezlerin temel amac felsefi pratii ekil
lendirmek veya naslln ortaya koymakhr. "Lenin'in tanmna gre fel
sefi pratiin z aslnda teori alanna yaplan bir mdahaledir. Bu mda
hale ikili bir biim kazanr: Belirli kategorilerin formlletirilmesi olarak
kuramsal; kategorilerin ileyi gerei pratik. leyile kuramsal alanda,
doru olduu ilan edilen fikirlerle yanl olduu ilan edilen fikirlerin ara
sna ve bilimsel olan ve ideolojik olann arasna bir "ayrt edici-izgi" e
kilmektedir." Bu izgi, daha nce de belirtildii gibi, bilimsel olan ile ide
olojik olann birbirinden aynlrnasn ve bilimsel olann felsefi saldrlara
kar savunulmasn mmkn klacakhr, dolaysyla bu izgiyi materya
list felsefe ekmektedir (Althusser, 2003a: 185-186).
576 yedinci blm
SONU
ALTHUSSER, Louis., For Marx, Translated by. Ben Brewster, New York: Vin
tage Books, 1970
----
deoloji ve Devletin deolojik Aygtlar, (ev. Yusuf Alp/ Mahmut
Ik), stanbul: letiim Yaynlan, 1994
---- Kapital'i Okumak, (ev. Celal Kanat), stanbul: Belge Yaynlan,
1995
---- Gelecek Uzun Srer, (ev. smet Birkan), stanbul: Can Yaynlan,
1996a
---- Writing On Psychoanalysis, (Trans. by Jeffrey Mehlan), New York:
Columbia University Press, 1996b.
---- Reading Capital, (Trans. by Ben Brewster), New York: Verso, 1997
---- Tutsaklk Gncesi, (ev. Esra zdoan), stanbul: Can Yaynlan,
1999
----
zeletiri geleri, (ev. Levent Targu), stanbul: Belge Yaynlan,
2000
---- Lenin and Philosophy, and Other Essays, Translated by. Ben Brews
ter, New York: Monthly Review Press, 2001
---- Marx in, (ev. A. Ik Ergden), stanbul: thaki Yaynlan, 2002
---- Makyavel'in Yalnzlg ve Baka Metinler, (ev. T. Ilgaz, A. enel, S.
armk), stanbul: Epos Yaynlan, 2003a
----
deoloji ve Devletin deolojik Aygtlar, (ev. Alp Tmertekin), stan
bul: thaki Yaynlan, 2003b
---- Felsefe Ve Bilim Adamlannn Kendiliginden Felsefesi, (ev. Ik Erg
den), stanbul: thaki Yaynlan, 2003c
---- Lenin ve Felsefe, (ev. B. Aksoy, E. Tulpar, M. Belge), Yay. Haz.:
Murat Belge, stanbul: letiim Yaynlan, 2004a
---- ]ohn Lewis'e Cevap, (ev. Alp Tmertekin), stanbul: thaki Yayn
lan, 2004b
---- Gncel Mdahaleler, (ev. Ik Ergden), stanbul: thaki Yaynla
n, 2004c
---- Sanat Ozerine Yazlar, (ev. A. Tmertekin, Z. lkgelen), stanbul:
thaki Yaynlan, 2004d
louis allhusser 587
LENN, V. 1., Kari Marx and His Teaching, Moscow: Progress Publishers, 1977
LEVI-STRAUSS, C., Yaban Dnce, (ev. Tahsin Ycel), stanbul: YKY, 2000
LEYNE, Andrew., Marksizmin Gelecegi Var m?, (ev. Ali akrolu), stanbul:
Aykr Yaynclk, 2004
MARX, K. & ENGELS, F., Tle German ldeology, Moscow: Progress Publishers,
1976
---- Alman deolojisi, (ev. Sevim Belli), Ankara: Sol Yaynlar, 1992
---- Komnist Parti Manifestosu, (ev. Cenap Karakaya), stanbul: Sos-
yal Yaynlar, 1998
MARX, Kari., 1844 Elyazmalar, (ev. Kenan Somer), Ankara: Sol Yaynlar,
1993
---- Kapital l, (ev. Alaatin Bilgi), Ankara: Sol Yaynlan, 1997
MATHERON,'Franois., Sanat zerine Yazlar'a Sunum", (ev. A. Tmertekin,
Z. lkgelen), stanbul: thaki Yaynlar, 2004d, ss. 7-28
MONTAG, Warren., Louis Althusser, London: Palgrave, 2003
RESCH, R. Paul., Althusser and Renewal of Marxist Social Theory, Los Angles:
Califomia Univerity Press, 1992
TZEN, Hasan., "Nicos Poulantzas", Byk Dnrler, Ed. etin Veysal, s
tanbul: Etik Yaynlar, 2009, ss. 587-620.
__EK, Slovaj., deolojinin Yce Nesnesi, (ev. Tuncay Birkan), stanbul: Metis
Yaynlan, 2002
Bronislaw Kaspar MALINOWSKI
(1 884 - 1 942)
Sibel ZBUDUN
1 Strenski (1982: 767), Wundt'un, yararalk ile tarht Die Ethik (1886) ve Britanya etik kura
mnn "slna", zellikle de "bencil yararcl", "maddecilii" ve "pragmatizmi"ne saldr
d Die Natiore urd ihre Philosophie (1915)'sinin Malinowski zerinde etkili olduunu vur
gulamaktadr. Her durumda Malinowski, entelektel yaamnn erken evresinde bir yandan
Mach ve Avenarius yeni-pozitivizmine, bir yandan da yeni- romantisist (Strenski, 1982) ya da
hmanist (Paluch, 1981) fikirlere maruz kalmtr ve bu eliik/ eklektik etkilenimin izini son
raki yazlarnda srmek, mmkndr.
596 sekizinci blm
2 Kuper (1991: 13), Radcliff-Brown'n kitabn Man'deki tanhmnda "yabanl bir halkn adet ve
kurumlarnn betimlenmesi konusunda ngilizce yaynlanm en iyi kitap" olarak vdn
belirtiyor. Malinowski'nin kendisi de bir mektubunda, Profesr Marett'in Athenaum dergisin
deki tantm yazsndaki vglerden sz ediyor (Kubica, 1988: 98).
3 Malinowski'nin "kltrel milliyetilii ve/fakat siyasal enternasyonalizmi" [Wayne (Mali
nowska), 1988: xiii) iin bkz. Gellner (1988). Malinowski Polonya, Almanya, ngiltere, Avustral
ya, ABD ve Kanarya Adalar gibi ok farkl lkelerde yaamb; yan sra ngilizce, Franszca,
Almanca, lalyanca, Lehe, Rusa, lspanyolca'dan baka, Motua ve Trobriand dillerini konu
maktayd (Murdock, 1943: 443). Bir baka deyile, en azndan "siyaseten milliyeti" olamaya
cak kadar kozmopolit bir yaam deneyiminden beslenmekteydi. Dahas Gellner, ayn makale
sinde, Malinowski'nin yaad dnemde Polonya milliyetiliinin kurucu esi saylan tarih
karsndaki saknml yaklamunn da onu milliyetilikten uzak tuttuu sonucuna vanr.
598 sekizinci blm
manda bize Malinowski'ci "misyon"un dinamizmi hakknda bir fikir vermektedir: "Son yl
larda London School of Economics'te aratrma ve inceleme yapan dostlanm, rencilerim ve
meslektalarm, dncelerimin netlemesinde ve malzememin ortaya konmasnda bana son
derece yardmc oldular, zellikle de aile yaamna, akrabalk rgtleniine ve evlilik yasala
rna ilikin konularda. Ne zaman bu kitabn daha zor, sosyolojik blmlerini dnsem, on
larn adlarn minnetle anacam: Mrs. Robert Aitken (Miss Barbara Freire - Fas), Dr. R. W
Firth (imdi Salamon Adalarnda), Mr. E. E. Evans-Pritchard (u anda Azandelerin yannda);
Miss Camilla Wedgwood (u anda Avustralya'da), Dr. Gordon Brown (u anda Tangani
ka' da), Dr. Hortense Powdermaker (u anda Papua yolunda), Mr. 1. Schapera (yaknlarda G
ney Afrika'dayd), Mr. T. J. A. Yates (ksa sre nce Msr'dayd), Miss Audrey Richards (u
anda Orta Afrika yolunda)."
bronislaw kaspar malinowski 6o1
Trobriandllarn "Kula"s
Trobriand monografilerinden ilki, Argonauts of the Western Pacific,
antropolojik kuram tarihilerinin ounca antropoloji literatrnn ba
yapt saylmaktadr. (rnein Deliege, 2006: 156). Malinowski (1966) ki
tabna konu, yntem ve erim zerine bir girile balayp, Trobriand co
rafyas ve adalara geliini betimler. Ama kitabn zgn konusu, blgede
ok sayda adada yaayan ok sayda Papua-Melanezyal kabileyi kapsa
yan ve kapal devre oluturan son derece geni ve karmak bir kurum,
bir eit ayinsel ticaret ya da bir "armaan ve-kar armaan sistemi"
(Malinowski, 1920: 100) olan kula'dr. Malinowski Argonauts'da Papua
Melanezyallarn kula srecini, sefere katlacak kanolarn imal edilmesi,
seferin baarl, kula'nn verimli gemesini salamak zere bavurulan
byleri de dahil ederek canl bir dille betimlemektedir. Salt iktisadi bir
faaliyet olarak tanmlanmas mmkn olmayan kula, kamusal trenleri,
gelikin bysel ayinleri kapsayan bir mbadele rntsdr; ierdii
ilemlerin her bir aynnbs bir dizi kural ve geleneksel konvansiyonlarla
saptanmbr. Malinowski bizzat yerlilerin de kula'nn sradan takas i
lemlerinden (gimwali) farkl olduunun bilincinde olduklarn vurgula
maktadr. Kula'nn anafikri, kimsenin belirli bir srenin tesinde elde tu
tamayaca mbadele mallarnn, belirli bir usul uyarnca mbadeleye
sokulmasdr. Bu mallar, beyaz deniz kavklanndan (Conus millepuncta
tus) bileklikler, yani mwali ile, krmz kavklardan kolyeler, yani soula
va'dr. Bu eyalar gndelik tak olarak kullanlmadklar gibi, taraflarca
uzun sre elde tutulamamakta ve birbirleriyle dei-toku edilmektedir
ler. te yandan, taraflar bu nesneleri bulundurduk.lan srece sergilemek
te ve bol bol vg toplamaktadr; nk bunlar birer vaygua, yani prestij
nesnesidir.
bronislaw kaspar malinowski 6o3
da deerli nesnenin, bir anda binin zerinde eyann tek bir devasa ilem
de mbadele edilmekte ya da daha dorusu ezamanl olarak ok sayda
ilem gereklemektedir."
yk, btn bir kabileyi ilgilendiren bir ilem olarak kanonun ima
li ile balar. mal ve tahtaclk ilerinde bir uzman ya da uzmanlarn bir di
zi bysel ilemi gerekletirmesi gerekmektedir: by her iki i iin de
vazgeilmez saylr. By edimleri orman ruhunu devrilecek aatan
karmay, kanoya istikrar, srat ve ans aktarmay, dorudan sihir ya da
bir tabunun inenmesi sonucu kanoya bulam olabilecek ktcl etki
leri gidermeyi hedefler. By her zaman teknik ilemlerle i iedir ve bu,
yerlinin akl iin grevin baaryla tamamlanmas iin mutlak bir ekilde
vazgeilmezdir. Kano imalat her zaman ortaklaa almayla gerekleti
rilmektedir; kano sahibi alanlara vaygu'a armaanlarla ve yiyecek da
tarak deme yapar; almay uzman byc-imalat ynetir.
Kano imalat srecini kanolarn suya indirili treni izlemektedir.
Malinowski (1920: 102), bu treni de uzun uzadya betimler.
Kula, ilk elde mbadele mallarnn (bu arada kula bileklik ve kolye
lerinin) edinilmesini hedefleyen ve yakn kylerle yaplan ticaret ile ba
lamaktadr. Her bir kano sahibi yola kmadan nce, zellikle cinsel iliki
ler konusunda bir dizi kah tabuya tabi olacaktr. Yan sra bu ilemlere b
y de elik eder. Hazrlanan byler Dobularn yreklerini yumuatp
onlar eli ak davranmaya yneltmeyi hedeflemektedir. Ancak ayn za
manda mitolojik gndermelerle doludurlar.
Ritler sona erdikten sonra ortaklar sefere hazrdrlar. Erkekler sefer
deyken baka kylerden erkekler iin ky tabu saylmaktadr.
Filo gneye doru yol alr. Yolculuun ilk evresi ksadr; on mil ka
dar tedeki bir kumsala kp trensel yiyecek datm gerekletirilir: bu
datm, kano ekibini, kano sahiplerine kar kt hava koullarnda dahi
yola devam etme ykmllyle ykleyecektir.
Ertesi yl kt by etkilerini yok etmek zere bir by riteli da
ha gerekletirilir.
Bu kez giriilen, tehlikeli bir seferdir. Kuzeybat rzgarlar sefer
mevsiminde deikenlik gsterir. Bunlara mitolojik korkular da eklen
mektedir: kanolara srayp paralayan canl talar (Malinowski, 1920:
103 ), ancak kk bir ocuun kurban edilmesiyle yatan dev ahtapotlar,
bronislaw kaspar malinowski 6o5
uan cadlar vb. Ve her bir mitolojik unsurun etkilerini snrlamak iin bir
by mevcuttur.
Nihayet filo hedefine vardnda Dobuallar onlar ellerinde soula
valarla karlar. Deniz kabuklar frlr ve kolyeler trensel bir tarzda
konuklara armaan edilir. Ardndan her konuk ortann evinde kabul
edilir burada kendisine yiyecek sunulur. Kendileri de Dobuallara baz
ufak tefek pari' ler (ziyareti armaanlar) sunarlar. Birka gn orada kalr
lar ve ziyaretilere yeni soulava'lar verilir.
Kula ile birlikte, yan ticaret de sregitmektedir ve ziyaretiler, baz
larn kylerinde elde etmeleri imkansz yararl mallar da (hintkam, el
yaf, kemerler, deve kuu tyleri, obsidyen, kzl kil, vb.) edinirler. Bu yan
ticaret, kiinin ortaklaryla armaanlar ve kar-armaanlar araclyla,
dierleriyle ise takas (gimwali) yoluyla yrtlr, baz nesneler (rn. Sina
ketallarn Sanaroa lagnnden ok sayda tabu eliinde ve by yar
dmclyla kardklar spondylus kavklar) ise dorudan salanr. Kalo
ma ad verilen kavklardan, dn yolunda Soulava kolyeleri imal edile
cektir.
Dobu' da ilemler tamamlandktan sonra, ziyaretilere yolluk arma
anlar (talo'i) sunulur, lagnde spondylus avlarlar, Amphlett'lerle anak
mlek ticareti yaparlar; evlerine dnerken yol boyu uradk.lan her yer
de ek Kula armaanlar ve talo'ler alrlar.
Bir yl kadar sonra Dobuallar Sinaketa'ya doru bir sefer dzenle
yecek ve ayinsel ticaret ayn tren ve byler eliinde tekrarlanacaktr.
Bu yolculukta nceden verdikleri kolyeler karlnda ve bir sonraki Ku
la' da geri demek zere bileklikler edinirler.
Kula, bylece eitli ada topluluklarn birbirine balayan ve byk
miktarda vaygu'a ile dier yan ticaret rnlerini bir blgeden dierine ak
taran periyodik denizar seferlerdir.
Malinowski, bu ilgin kabilesel giriimlerin, yerlilerin amal, r
gtl abalarn servet, iyelik arzusu itimiyle gerekletii iin bir bakma
iktisadi olduunu sylemektedir. Ancak yazara gre deer ve mlkiyet
kavraylar bizimkinden farkl ve bu da iktisadi fikirlerini daha ayrntl
bir tahlile tabi tutma gereini ortaya koymaktadr.
Bu tahlili, Argonauts' da gerekletirmektedir ve tahlilinin zn,
yalnzca iktisadi antropolojinin deil, kapitalist-olmayan tm toplumsal
ilikilerin gdc prensibi olan karlkllk ilkesi oluturmaktadr: Ma-
6o6 sekizinci blm
kula gibi bahecilik de bir dizi ayinsel kurala tabi, karlkl ykmllk
ler uyarnca yrtlen bir faaliyettir.
Bahecilik, topra eelemede kullanlan ucu sivriltilmi bir sopa
dan ibaret son derece yaln bir teknolojiyle ve her aamada karmak bir
by sistemi araclyla, efin (Guya'u) gzetimi alhnda yaplmakta (Ma
linowski, 1921 ), adallar birbirine balayan karlkl ykmllkler (ar
maan takas) sistemi, bu bolluk topraklarnda herkesin her rnden ya
rarlanmasn salamaktadr. yi rn alnan yllarda baheciler hemen ba
lklara armaan gndermekte ve karln balk olarak almaktadr. Her
erkein her kyde ortaklar vardr. Bir efin, rnein igcne ihtiyac ol
duunda, ie yiyecek datarak balar. Ne ki, genelde bir nesnenin dei
im deeri sabit deildir; bu deer ortan onu elde etme arzusu (talep),
corafi konum (kk, ahap bir tabak Kiriwina'da sekiz hindistan cevi
zi ederken, baka bir blgede 4-6 hindistan cevizi edebilmekte) ve deii
me giren kiinin sosyal stats (bir ef sradan bir insana gre daha d
k karlk vermekte) dahil bir dizi etkene bal gzkmektedir.
Trobriand baheciliinde bir erkek her zaman kz kardeinin ailesi
iin almaktadr: yetitirdii en iyi rnleri (bir eit tatl patates olan
yam ile taro) onlara ayrmakla ykmldr. Malinowski sistemin zorunlu
olarak eitliki olmadn vurgulamaktadr; rnein, birden fazla kadn
la evlenebilen efe yaplan demeler daha fazla olacaktr. Bylelikle bir er
kek ortalama rnnn yarsn kz kardelerinin ailelerine datmakta
dr. Bu armaan dalm trensel bir gsteri havasna brnr: rnler
renkli giysiler iinde, yzleri boyal tayclar tarafndan teslim edilmek
tedir yerlerine.
Hortikltrel retim ayn zamanda toplumsal balan glendirme
aracdr: hasat birka paya ayrlr ve hak sahiplerine teslim edilmeden
komularn takdirine sunulur. "Sergi" birka gn boyunca srebilmekte
dir. Kimi zaman kyler arasndaki dmanlk, hangisinin rnlerinin da
ha bol ve kaliteli olduuna ilikin bir rekabet sava halinde patlak verir.
Trobriand hortikltr ylesine dzenlenmitir ki, herkes bir ba
kas iin alr. En iyi meyveler baka bir kydeki, yzn belki de hi
grmedii ortaa ayrlr. Kiinin kendi rettiini tketmesi utan verici
bir eylem saylmaktadr.
Malinowski, Trobriand ekonomisini anlamak iin toplumsal ve aile
rgtlenmesini anlamak gerektiine iaret eder: yerleim baba / kocayerli
6o8 sekznc blm
12 "The Group and the lndividual in Functional Analysis" Bronislaw Malinowski The American
/ourna/ of Sociology, Yol. 44, No. 6 (Mays 1939), ss. 938-964
URL: http //wwwjstororg stable/2769422
13 Radcliffe-Brown'u Fransz Sosyolojik okulun grlerini srdrmek ve bireyi ihmal, biyolo
jiyi gz ard etmekle eletirmekte (Malinowski, 1939: 939).
bronislaw kaspar malinowski 617
A B c D E F
Temel Ge- D o r u d a n Arasal Ge- Arasal Ge- Simgesel ve Dnce ve
reksinimler Tepkiler (r- reksinimler reksinimlere Btnletirici inan Sis-
(Bireysel) gtl, yani Tepkiler Gereksinim- temleri
kol.) ler
B e d e n s e l Konut ve giy-
konforlar si
Gvenlik Koruma ve
savunma
Devinim Faaliyetler ve
iletiim sis-
temleri
karlarz. Her birinde bireyin yeri yeti, yetenek, ilgi ve yatknlk farkl
lamasyla tayin edilmektedir.
Bireysel cinsel drtler ve grubun sregenlii gereksiniminin kar
lanmasna gelince; insanlar salt doayla remezler. Flrt ve evlilik dav
ranlarn, evlilik ncesi ve d cinsel ilikiyi ve aile ii yaam belirleyen
bir dizi kural vardr. Bireysel yatknlk ve kapasiteler bir yana, grup yasal
kurallar sistemi, etik ve dinsel ilkeleri, onur, erdem ve gnah gibi kavram
laryla erkek ve kadnn fizyolojik tutumlarn etkiler. Cinsel ekimi koul
landran gzellik/ ekicilik idealler bile kltrel olarak koullanmhr: Ta
klar, vcut boyama ve deformasyonlar, e seiminde servet, rtbe, say
gnlk kriterleri, ocuk arzusu, vb.
Stun B'den devam edecek olursak, insan organizmasn verili bir
s, nem vb. erimi dahilinde tutma abas da grubu gerektirmektedir: Ba
rnak inaah, atei canl tutma, vb. durumlarda birey tek bana yeterli
olamaz. Biyolojik adan grup bireysel bedensel gereksinimlerin karlan
masnda vazgeilmez dolaym oluturmaktadr.
Burada da elimizde iki unsur vardr: nsan anatomi ve fizyolojisi
nin kolektif etkiler ve kltrel aygt araclyla kalba dklp koullan
mas ve bu ayghn ibirlii faaliyetleriyle oluturulmas. Gvenlie rgt
l savunma, nleyici nlemler ve bilgi ve ngrye dayal hesaplamalar
la ulalr.
Kas sisteminin gelimesi ve devinim bireysel organizmann temri
ni, iletiim aralarnn, nakliye aralarnn kolektif retimiyle ve kulla
nmlarn tanmlayan teknik kurallarla mmkn olur.
Fiziksel byme de, rehberlik ve eitimi ierdiinden, organizma
nn toplumsal ortama bamllnn en fazla gzler nne serildii alan
dr.
Bylece stun A bireysel organizmann biyolojik gereksinimlerini,
stun B ise bu gereksinimlere kltrel tepkileri / yantlan vermektedir.
"u halde kltr ilk elde ve ncelikli olarak usuz bucaksz bir arasal
gereklik, -her biri insana yeniden dzenlenmi ve uyarlanm bir evre
ierisinde biyolojik gereksinimlerini karlama olanan salayan gere
ve metalar, tzkler ve toplumsal rgtleni, fikirler ve adetler, inanlar
ve deerler yn- olarak gzkr. Kltr bu anlamda ayn zamanda,
temrin, ustalk alama, ahlak retme ve zevkleri gelitirme araalyla
insan fizyolojisi ve anatomisi hamrnaddelerini d unsurlarla kaynahran
bronislaw kaspar malinowsk 621
Her bir kltrel faaliyet yine ibirlii ile srdrlecektir. Bu, insa
nn davran kurallarna boyun emek durumunda olduu anlamna ge
lir: ortak yaam, ortak aba ve fedakarlk, bireysel aba ve katklarn ortak
hedefe yneltilmesi, sonularn geleneksel iddialar uyarnca dahlma
s. . . Bylelikle bir kod ve etkin yaptrmlar gereksinimi her bir rgtl
gruba dayatlan yeni bir tretilmi gereksinimdir (Stun C). te yandan
her bir grubun yeleri zamanla yenilenir: eitim. (Stun C)
Stun D' de her insan grubunda bulunan ve kltrel doyumlarn
dayatt arasal gereksinimlere yant oluturan kltrel sistemler yer al
maktadr: ktisat, yani retim, datm ve tketim sistemleri; rgtl
"toplumsal denetim" sistemleri, "Eitim", yani bireyin bebeklikten kabi
le ya da ulus yeliine yetitirilmesi, siyasal rgtlenme.
Malinowski'ye gre tablo ilkel ya da gelimi cemaatler zerine
arahrmalann kltrn iktisat, yasal kurumlar, eitim ya da siyasal r
gtlenme gibi vehelerine ynelmesi gerektiini gstermektedir.
rnein iktisadi konularda birey gerekli ustalklar renmeli, de
erleri anlamal, servetini ynetebilmeli, tketimini kurumsallam ya
am standartlar dorultusunda dzenleyebilmeli vb. Buna karlk ko
lektif vehe, yani iktisadn rgtlenii, kltrn dzeyinin tanmlanmas
ve toplumsal yap, hiyerari, mevki ve statye ilikin pek ok etkeni be
lirlemede balca etkenlerden biridir.
Toplumsal denetime ilikin olarak, ilkel cemaatlerde Y\irtlen
alan almas kristallemi yasal kurumlarn bulunmaynn dayatma
mekanizmalarnn, etkin yaphrmlann anlamna gelmeyeceinin zerin
den atlamaktadr genellikle.
Eitime gelince, bireyin btnsel koullamas ilk elde aile ierisin
de gerekletirilir: bedensel ilevlerin en erken temrinleri, dil renimi, en
basit temizlik, davran ve nezaket kurallarnn renilmesi. . . ocuk ar
dndan bir erginleme sistemi araclyla yeniyetmeler, savalar ve niha
yet olgun yeler grubuna dahil olabilir.
Buraya dek, kltrn arasal vehelerinden sz edildi. Tanmlar
esas olarak ilevseldir. Her bir cemaatte maddi ara ve gere tehizahnn
yenilenmesi gereksinimi olduundan geliimin her dzleminde rgtl
iktisat bulunmaldr. Bebei kltrel kiiye dntren tm etkiler "ei
tim" bal albnda incelenmelidir. Yasa ve dzeni salamak iin srd
rlmesi gereken kurallar kodu ve bunlarn ihlali durumunda dzeni ye-
bronislaw kapar malinowsk 623
16 20. yzyln ilk yansnda antropoloji ile smrgecilik arasndaki ilikiler konusunda bkz.
Asad (der.) (2008).
17 "Deiim, az ok luzl asimilasyon halindeki kltr, gzleme ak tek aktalitedir" (Mali
nowski, 1939).
630 sekizinci blm
l8 "Dolayl ynetim ilkesi, Afrikallarla Avrupallar arasnda ortak bir kar lsnn kabul
zerine temellenmektedir. Avrupallar asndan Dolayl Ynetim, daha ucuz ve daha etkin
dir. Herhangi devrimci bir dnm gerektirmez ve ynetilenlerin nzasyla hkmet ilke
sini ifade eder. Yerliler asndan Dolayl Ynetim kuaklar boyu doal olarak boyun edik
leri yetkelerin tannmasn ima eder. Yerli ynetiminin mitolojik tzn ve bunun dinsel
temellerini onaylar. rfi adalet, onun ileyiini ve ilkelerini gerekten anlayanlar eliyle sala
nr" (Malinowski, 939b: 34). Ve: "Btn yetkin antropologlar gibi benim grm de, dolay
l ya da baml ynetimin sonsuz lde tercih edilir olduu ynndedir. Eer baml y
netimi yerlilerin kendi rgtlenmeleri araalyla denetimi olarak tanmlyorsak. ancak ba
ml ynetimin baanya ulaaca aktr" (Malinowski, 1929: 23).
632 sekizinci blm
"Bu vesileyle bir iki kaba aka yapbm ve Allahn cezas zenci bundan
holanmadn ifade etti; bunun zerine ona kfrler ettim, ok sinirlen
mitim. Kendimi orada kontrol edebildim, ama bu zencinin benimle bu
tarzda konumaya cesaret edebilmesine ok bozulmutum" (akt.: Hsu,
1979: 518).
21 "( . . . ) Malinowski yerli kylerine geni bir kiisel hizmetkArlar maiyetinin eliinde bir bey
gibi yerleti. Baka yerlerdeki Britanyahlara kyasla, elindeki fonlar pek fazla saylmazd;
ama Trobriand takmadalannda elindeki para uzun sre idare edebilirdi" (Wax, 1972: 10).
636 sekizinci blm
Aklama, 18, 48, 50, 82, 83, 86, 97, Bask aygt, 548, 549, 550, 551, 553,
106, 108, 127, 148, 259, 288, 350, 554, 558, 560, 561
406, 561, 585 Belirlenimci yaklam, 429
Ahlak teorisi, 428 Ben ve teki, 152
Ahlaki eletiri, 130 , 131, 132 Biim, 23, 25, 29, 184, 214, 216
Ahlaki realizm, 131 Biimsel anlay, 151
Ahlaki tatiller, 421 Bilimler hiyerarisi, 8, 75
Ahlakiliin bilimi, 62 Bilimsel Marksist Teori, 526
Aklsz empirizm, 16 Bilin, 52, 98, 99, 162, 181, 182, 185,
Aktivite, 35, 382, 387, 409, 410, 411, 529 186, 187, 214, 224, 388, 403
Amal edim, 45 Bilin ak, 386, 388, 389, 390, 392, 396,
397
Anlam, 9, 47, 48, 53, 55, 58, 62, 65, 66,
Bilind, 52, 55, 57, 64, 313, 360
70, 73 75, 77, 80, 81, 82, 83, 84,
Bilinemezcilik, 312, 313
86, 87, 89, 90, 93, 94, 95, 101,
102, 104, 108, 112, 121, 122, 124, Bilme makam, 413
142, 150, 151, 163, 166, 174, 185, Bireysel zgrlk, 355, 452, 458, 459,
179, 180, 181, 185, 186, 187, 188, 466, 469, 489, 496
190, 192, 193, 198, 200, 201, 202, Bitimsizlik, 145, 151, 152, 155, 199
208, 212, 215, 216, 220, 221, 222, Biyoteknoloji, 326, 341, 353, 357, 363,
226, 298, 299, 300, 301, 302, 306, 364, 365, 369, 371
314, 315, 424, 436 Brokrasi, 235, 242, 248, 250, 260, 281,
Anlama, 44, 48, 54, 58, 65, 66, 75, 80, 282, 283, 284, 285, 286, 287, 288,
82, 86, 122, 190, 193, 194, 242, 292, 299, 307, 312, 319,
300, 301, 302, 314 Brokratik Despotizm, 308, 309
Anlaml eylem, 301 Byk adamlar, 329
Antropolojinin hedefi, 592
c
Askesetizm, 250, 254, 256, 257, 261,
262 Cinsel ynelim, 360
Aknsal ego, 392, 400 Corafi determinizm, 32
Avrupa Marksizmi, 525, 573
B ada pozitif haklar, 366
kar atmalar, 61, 63, 90,
Bahtinci zne, 145, 154, 202
ifte Hermeneutik, 48, 87, 100, 104,
Bar, 455, 457, 505
118, 119, 121, 122, 123, 128, 132,
Barl ticaret, 272
642 dizin
Devletin bask aygtlan, 542, 550, 555 Eylem, 21, 23, 24, 27, 29, 34, 36, 40, 42,
Devletin ideolojik aygtlan, 522, 547, 43, 44, 45, 49, 50, 51, 53, 55, 56,
549, 551, 552, 558 59, 60, 61, 71, 113, 114, 139, 148,
Devrim, 281, 292, 328, 353, 522, 524, 244, 257, 278, 285, 286, 297, 298,
525, 548, 561, 563, 566, 573, 579, 299, 300, 310, 463, 615
584 Eylem felsefesi, 43, 61
Devrim silah, 561, 566 Eylem sosyolojisi, 13, 42
Dikotomi, 53 Eylem teorisi, 13, 27, 42, 58, 79
Dil oyunlan, 101, 124
Eylemin retimi, 44
Dil ve bilin, 185
Diyalektik, 63, 158, 169, 209, 317, 524, F
530
Fail / aktr nedensellii, 51
Diyalektik Materyalizm, 524, 530, 583
Felsefe, 19, 43, 74, 76, 77, 95, 139, 168,
Doal haklar, 366
178, 201, 380, 392, 393, 402, 402,
Doruluun geerlilii, 423 408, 409, 410, 418, 437, 438, 439,
Dorusal zaman, 23, 28 520, 522, 527, 528, 530, 561, 562,
Drt eletiri, 127 563, 565, 566, 567, 573, 575
Durumsal pratik, 27, 30 Fenomenalizm, 76, 77
Dk gvenli toplumlar, 326
Feodalizm, 242, 267, 288
Dnce ak, 382, 384, 385, 386, 387,
388, 389, 393, 407, 440
dizin 643
Gelenek, 7, 25, 246, 279, 299, 336, 366, levselcilik, 4, 7, 10, 11, 43, 56, 58, 68,
461, 462, 505, 551, 591 75, 134, 440, 591, 592, 616
Genel konsenss, 60, 62, 70, 132 taat problemi, 25
Gereki Wilsonizm, 372 tyiletiricilik. 430
Gereklik anlay, 385, 388, 390 zlek ve anlam, 192, 194
Gereksinimler kuram, 636
J-K
Gsterge, 57, 150, 175, 180, 181, 182,
184, 185, 187, 190, 222, 228 Kaltsallkla zeka, 359
Gven berab, 251 Kalvinizm, 239, 241, 249, 250, 251, 303
Kaotik deneyim, 407
H
Karizmatik lider, 248, 308, 309, 310
Hayat gzergahlan, 34 Karizmatik otorite, 288, 290
Hayat tarz, 75, 80, 81, 124, 263, Karlk verebilme, 141, 145, 173, 174,
Hayahn retimi ve yeniden retimi, 175, 176, 177, 1783, 209, 217
29, 43, 59, 64 Karlkl bilgi, 53, 66, 82, 93, 99, 100,
Hermeneutik, 5, 13, 14, 16, 20, 43, 48, 101, 122, 125, 129
74, 81, 82, 101, 118, 122, 123, Klasik doruluk, 425
580, 582 Klasik kahraman, 166, 208
Hiyerarik. 284, 306, 543, 621 Kolektivist rejimler, 492, 496
Hukuk devleti, 333, 356, 469, 470 Kolektivist sistemler, 452, 480, 489, 493
Hukukun stnl, 452, 453, 458, Konuma trleri, 141, 145, 149, 194,
459, 468, 469, 471, 495, 496 195, 224
Hmanist epistemoloji, 420 Konuma ve ifade, 189
Hmanizm, 88, 382, 411, 418, 419, 420, Konvensiyonalizm, 295, 309, 311
421, 423, 437, 522, 527, 572, 584
Kltr kuram, 595, 601, 616
1-1 Kltrel evrim, 460, 503, 505, 506, 507,
509
diyalog, 162, 163
monolog, 162, 163, 187, M
deal tip, 242, 243, 262, 268, 297, 300,
Makyavelizm, 310
301, 302, 303, 314, 315
Malinowski Antropolojisi, 601
deoloji eletirisi, 124, 129, 130
Manhk ampirizm, 8
ktidar, 4, 241, 242, 243, 268, 271, 276,
MA0, 359
306, 314, 578, 581
Marksist teori, 523, 524, 526, 534, 562,
ktidar(Macht), 243, 276
563, 570, 572, 573, 578, 583, 584
nan ve din, 434
Marksizmin krizi, 523, 571, 572
644 dizin
Saf deneyim metafizii, 399 Sosyalizm, 4, 299, 306, 485, 486, 509, 613
Saduyu, 82, 99, 100, 101, 122, 123, Smrgecilik, 628, 630
124, 125, Syleimsel, 139, 142, 146, 147, 148,
Saldrganlk, 268, 269, 359, 374 149, 153, 159, 160, 161, 162, 163,
Sanat, 4, 140, 141, 144, 145, 153, 173 164, 165, 171, 175, 176, 192, 193,
174, 178, 183, 197, 198, 200, 201, 210, 211, 213, 219, 227
204, 205, 206, 207, 214, 215, 216, Syleimsel ilikiler, 146, 147
217, 218, 219, 223, 225, 227, 262, Syleimsel kahraman, 210, 213
289, 301, 383, 519, 568, 569, 636 Syleimsel zne, 139, 161, 165, 214, 227
Sava, 155, 164, 260, 261, 268, 269, 270, Szel bilin, 52, 98
271, 272, 273, 295, 296, 309, 311, Spontane dzen, 453, 454, 455, 473,
326, 328, 329, 347, 348, 374, 451, 474, 475, 476, 477, 478,
565, 566, 601, 609 Stat gruplan, 277, 278, 279, 280
Sevgi, 258, 259, 260, 285, 559, 593, 623
Sezarizm, 282, 308
Snf konumu, 277, 278, 279 enlikli yaam, 157
Simptomatik, 527, 534, 582, 585, iddet, 4, 251, 260, 268, 269, 271, 280,
Siyasal g, 547 T
Siyasal kurulu, 277
Tali elikiler, 543
Siyasal topluluklar, 260, 268, 269
Tannma arzusu, 361, 369
Siyasal yap, 547, 550, 553, 559
Tannma sava, 369
Siyasal yaplar, 268, 269
Tannsa) haklar, 366
Siyasi bir grup, 268
Tarih ktas, 527, 529, 542, 560, 563, 574,
Souk sava, 326
Tarihin sonu, 325, 326, 327, 328, 329,
Son insan, 325, 339 331, 335, 336, 339, 340, 341, 342,
Sorumluluk ahlak, 292, 295, 296, 297, 351, 352, 353, 357, 531,
311 Tarihsel materyalizm, 4, 5, 19, 522, 524,
Sosyal adalet, 453, 456, 485, 497, 498, 528, 530, 534, 561, 574, 580
500, 501, 503 Tekrarlanabilir zaman, 28, 29
Sosyal adalet eletirisi, 497 Temel eliki, 426, 543
Sosyal adaletin anlamszl, 497 Temsiliyeti (representavive) bilme
Sosyal kontrol, 26 Teori, 3, 4, 6, 7, 10, 11, 13, 14, 16, 18, 21,
Sosyal teori, 3, 4, 7, 11, 13, 14, 18, 21, 32, 38, 40, 41, 43, 47, 58, 61, 70,
38, 47, 58, 60, 71, 96, 98, 105, 71, 74, 79, 82, 87, 91, 95, 96, 98,
106, 107, 114, 117, 239 103, 105, 106, 107, 108, 114, 116,
117, 120, 122, 123, 125, 128, 129,
Sosyalist sistem, 494
131, 239, 266, 342, 384, 413, 419, styap olarak dil, 183
428, 437, 439, 440, 525, 526, 529, styap, 180, 183, 305, 537, 541, 545,
532, 534, 535, 537, 541, 542, 562, 546, 547, 559
565, 568, 573, 575, 576, 584
Teorik-pratik, 529, 561, 562 y
Teori-pratik, 535 Yaplama teorisi, 4, 18, 19, 21, 33, 36,
Teritoryal btnleme, 623 38, 39, 40, 42, 58, 67, 70, 75, 95,
Thymos, 334, 335, 336, 361, 133
Toplum teorisyeni, 49, 87, 102, 107 Yapsal analiz, 27, 539
Toplumsal amalar, 351, 482, 486, 493, Yapsal form, 544
494 Yapsal Marksizm, 523, 534, 542, 578,
Toplumsal dzenlilik. 471 585
Toplumsal etkileim, 21, 33, 35, 65 Yapsal nedensellik, 538, 539, 540, 543,
Toplumsal eylem, 43, 59, 60, 65, 128, 548, 585
242, 243, 278, 281, 285, 286, 297, Yapsalolk, 18, 31, 37, 42, 56, 59, 141,
298, 540, 142, 227, 228, 536, 584
Toplumsal eylem teorisi, 79 Yapma dzenler, 474, 480
Toplumsal formasyon, 538, 541, 543, Yaam tarzlar, 265, 629
546, 551, 552, 553, 578 Yeniden retilen pratikler, 64
Toplumsal hayahn ontolojisi, 59 Yeniden retim, 19, 20, 28, 29, 35, 38,
Toplumsal kurumlar, 9, 11, 25, 29, 30, 40, 42, 43, 59, 64, 92, 102, 113,
31, 54, 327, 342, 454, 471, 472, 118, 544, 544, 551, 552, 560
473, 592 Yorumlama emalar, 47, 66, 93, 101
Toplumsal mhendislik, 75 Yksek gvenli toplumlar, 326
Toplumsal nedensellik. 7, 11
z
Toplumsal pratik, 27, 32, 38, 58, 65, 75,
92, 128, 562, Zaman- corafi gereklik, 34
Toplumsal yap teorisi, 18, 74 Zaman corafyas, 22, 32, 34, 36, 37
Zaman dalizmi, 37
u
Zaman- mekan ontolojisi, 19, 29
Uygunluk problemi, 53, 83, 84 Zaman ve deime zdelii, 37
Zaman ve mekan, 7, 26, 27, 28, 33, 484,
o
559
temel ideolojik form, 130 Zamansal- alansal uzaklama, 26, 27,
zamansallk dzlemi, 29, 30 35, 36
retici gler, 545, 552 Zamansal- mekansal kesimeler, 27
retim ilikileri, 185, 537, 538, 539, Zamansal ve mekansal, 20, 25, 32, 33,
540, 545, 548, 550, 552, 556, 560 36, 57, 65, 75
retim/ yeniden retim, 92, Zor kullanma, 277, 459, 469, 477
BU CLDE KATKIDA BULUNAN YAZARLAR
Siyave AZER
1995'te ODT Felsefe Blm'n bitirdi. 1999'da Dimitri Nikulin y
netiminde "Mihail Bahtin ve znellik Sorunu" konusundaki teziyle New
School for Social Research'ten yksek lisans derecesi ald. 2007'de, The Riddle
of Subjectivity: The Humean Notion of the Self (znellik Bilmecesi: Hume'un
Benlik Kavram) balkl tez almasyla Kanada' da, University of Ottawa
Felsefe Blm'nden doktora derecesi ald. 2007' den beri University of
Ottawa' da felsefe okutmam olarak grev yapan Azeri eitli hakemli ulusla
raras dergilerde yazlar yaymlad ve bilimsel konferanslarda bildiriler sun
du. Azeri, Bahtin'in Bir Eylem Felsefesine Dogru adl yapt dahil Trke'ye e
itli kitaplar ve makaleler de evirdi.
Berivan BNAY
1980'de Erzincan'da dodu. lk, Orta ve Lise Eitimini Urla / zmir'de
tamamlad. Lisans eitimini Adnan Menderes niversitesi Sosyoloji Bl
mnde tamamlad. Ayn niversitede "Alvin Ward Gouldner'n Eletirel
Sosyolojisi zerine Bir nceleme" balkl tez almasyla Yksek Lisansn
bitirdi. 2008'de Ted Benton ve lan Craib'in Sosyal Bilim Felsefesi adl kitabn
evirisini (mit Tatlcan'la birlikte) yaynlad. Editrln Ahmet Cevizci'nin
yapt Felsefe Ansiklopedisi'nde "Faillik ve Yap" (Rob Stones), Figrasyon
Sosyolojisi" (Stephen Mennel) ve (mit Tatlcan'la birlikte "Edebiyat ve Top
lum" (Sarah M. Corse) ve "Etik ve Sosyal Arabrmalar'' (Howard P. Greenwald)
adl evirileri yaynland. Halen Adnan Menderes ve Pamukkale niversite
leri Sosyal Bilimler Enstitlerinin ortak Sosyoloji doktora programnda eiti
mine devam etmekte ve Adnan Menderes niversitesi Sosyoloji Blmnde
Aratrma Grevlisi >larak almaktadr.
Il BAYAR BRAVO
1973 ylnda Ankara'da dodu. 1991-2005 yllar arasnda Hacettepe
niversitesi Felsefe Blm'nde lisans, yksek lisans ve doktora eitimini ta
mamlad. Yksek Lisans tezi Bilim Felsefesi alanndadr. Tezinin bal: "Viya
na evresi'nin Bilimsellik lt zerine Bir nceleme"dir. Doktorada Siyaset
Felsefesi zerine almhr. Tezinin bal: '"Tarihin Sonu' Fikri ile 'Kresel
leme' Arasndaki hiki zerine Bir nceleme"dir. 1997 - 2005 yllan arasnda
Hacettepe niversitesi Felsefe Blm'nde Arahrma Grevlisi olarak alh.
Halen, 2005 ylnda grev yapmaya balad Sleyman Demirel niversitesi
Felsefe Blm'nde Doent olarak almaktadr. Siyaset felsefesi, bilim felsefe
si, tarih felsefesi ve bilgi felsefesi zel ilgi alanlarn oluturmaktadr.
Adnan GM
Ziraat Teknisyeni ve Sosyolog. 1965 Dzce doumlu, evli, bir ocuk
babas.
lkretimi Dzce-Samandere lkokulu (1975), Ortaokulu Dzce Lisesi
(1978), Liseyi Bursa Tarm Meslek Lisesi'nde (1982) tamamlamhr. Ankara
niversitesi Dil ve Tarih-Corafya Fakltesi Sosyoloji Blm'nden 1986 y
lnda mezun olmu, Yksek Lisansn 1989'da ukurova niversitesi'nde ve
Doktorasn 1995'de Viyana niversitesi'nde yapmhr. 1999'da doent,
2005'te profesrle atanmbr.
Ana alma konulan din, milliyetilik, otoriteryenizm, iddet, sava, asi
milasyon, eitim, krsal yap, rgtlenme ve btnleme sreleri zerinedir.
Sivas-Grn Lisesi'nde ksa sre retmenlik yapm olup, 1987'den
beri ukurova niversitesi Eitim Fakltesi Felsefe Grubu Eitimi Anabilim
Dal'nda almaktadr.
Sibel ZBUDUN
1956, stanbul doumlu. Fransa'da Paris VIII ve Paris X niversitele
rinde sosyoloji renimi grdkten sonra, yksek renimini stanbul ni
versitesi Edebiyat Fakltesi Antropoloji Blm'nde tamamlad (1981).
13 yl kadar yaynclk ve evirmenlik urann ardndan, H.. Antro
poloji Blm'nden yksek lisans ve doktora derecelerini ald. Halen, ayn
blmde retim elemandr. Sibel zbudun'un ei Temel Demirer ile birlik
te ya da tek bana kaleme ald ok sayda yaynlanm kitap ve makalesi
bulunmaktadr.
Tun<'ay SAYGIN
Lisans eitimini Atatrk niversitesi'nde, yksek lisans eitimini ise
Mula niversitesi'nde tamamlad. Halen Adnan Menderes niversitesi Fel
sefe Blmnde arabrma grevlisi olarak almaktadr.
mit TATLICAN
Do. Dr. mit Tatlcan 1959'da Afyon, Dinar'da dnyaya geldi. Lisans
derecesini Hacettepe niversitesi, Sosyoloji Blmnden (1982), Yksek Li
sans (1990) ve Doktora (1997) derecelerini srasyla "Ortaretimde Baar
Sosyoekonomik Durum likisi" ve Mhendislik ve Toplumsal Hareketlilik"
adl tezleriyle Ege niversitesi Kurumlar Sosyolojisi Anabilim Dalndan ald.
1982-1993 yllan arasnda MEB ve zel dershanelerde Felsefe Grubu ret
menlii yaph. Halen grev yapt Adnan Menderes niversitesi, Sosyoloji
Blmne 1993'te Aratrma Grevlisi olarak girdi. 2000'de Yardmc Doent
oldu ve 2006 ylnda Doent unvann kazand. lgi alan arlkl olarak sos
yal teori ve sosyal bilim felsefesi olan Tatlcan'r, editrln Ahmet Ceviz
ci'nin yapt Felsefe Ansiklopedisi'nde sosyolojik teoriler ve kavramlan tant
maya ynelik yazlan ve farkl trde evirileri vardr. Anthony Giddens'n
'yaplama teorisi'ne odaklanan yazarn ilgili sosyologdan Tarihsel Materyaliz
min agda Eletirisi, Sosyolojik Yntemin Yeni Kurallar (Bekir Balkz'la birlik
te), iinde Giddens'n 'yap' kavram zerine kapsaml bir yaznn yer ald)
Sosyal Teorinin Temel Problemleri ve Kapitalizm ve Modern Sosyal Teori adl evi
rileri vardr. Dier eviri kitaplar Derek Layder'n Sosyal Teoriye Giri (TBA,
2009 niversite Ders Kitaplan Telif ve eviri dlleri-Mansiyon), Martin
Slattery'nin Sosyolojide Temel Fikirler (ortak eviri), Ted Benton ve lan Craib'in
Sosyal Bilim Felsefesi (Berivan Binay'la birlikte), Jonathan Tumer'n (ed.) Sosyal
Teori ve Sosyoloji (Redaksiyon ve Yayna Hazrlayan), Alan Coulon'un Etnome
todoloji, Jonathan Tumer vd.nin Sosyolojik Teorinin Oluumu biiminde srala
nabilir. Aynca Gney ein, Emrah Gker ve Alim Arl'yla birlikte Ocak ve
Zanaat: Pierre Bourdieu Derlemesi'ni hazrlamtr.
lkay YILMAZ
1972 ylnda Ankara'da dodu. lk, orta ve lise renimini Ankara' da
tamamlad. Ankara niversitesi Siyasal Bilgiler Fakltesi ktisat Bl
m'nden 1993 ylnda mezun oldu. ktisat alanndaki Yksek Lisans derecesi
ni Nebraska-Lincoln niversitesi'nden 1998 ylnda, doktora derecesini ise
Michigan Eyalet niversitesi'nden 2004 ylnda ald. Halen Mersin niversi
tesi ktisat Blm'nde retim yesi olarak almaktadr.
650