You are on page 1of 78

Siyasi lahiyat

Egemenlik Kuram zerine Drt Blm


Carl Schmitt
B u dizi C em al Bali A k a ln ynetiminde
Dost Kitabevi Yaynlar iin hatrlanmaktadr.
ya sa I5 siya sa

1) H U KU K Z G RL K V E A H LA K ,H . L. A. Hart, ubat 2000


2) D EV LET KU R A M I, Der. Cemal Bali Akal, Temmuz 2000
3) SYAS LAHYAT Cari Schmitt, Temmuz 2002
4) N E H U K U K N E D E A H L K , Turgut Tarhanl, O cak 2003
5) N SA N SIZ Y NETM , Turgut Tarhanl, O cak 2003
6) REFAH D EV LETN N KRZ, Pierre Rusanvallon, ubat 2004
7) ETKA, Bcnedictus (Baruch) Spinoza, Aralk 200
Siyasi lahiyat

Carl Schmitt

C arl Schm itt, A lm anyann nde gelen hukuku ve tarih felsefecilerindendir. 1888
ylnda P letten bergde (Vestfalya) dnyaya gelmitir. 1907de Berlin niversitesinde balad
hukuk renim ini M nih ve Strasb urgta srdrmtr. 1910 ylnda Strasb u rgta doktor unvann
kazanm , 1915te Berlinde ok nem li bir snav olan A ssessor-E xam eni kazanarak ksa bir sre
sonra gnll olarak orduya yazlmtr. Sal cephede savam aya elverm ediinden M nihteki
Birinci O rd uda m uavin olarak grevlendirilmitir. Bu idari grev bilim sel alm alarna ayracak
yeteri kadar bo zam an brakt iin 1916 ylnda Strasburgta d oen tlik snavn verebilmitir.
Eyll 1919da akadem ik kariyerine M nih Yksek Ekonom i ve T icaret okulunda d oen t olarak
balam tr. M nihte geirdii dnem de yalnzca M ax W eberin evresiyle iliki kurm am , ayn
zam anda bohem hayata da karp yazarlar ve sanatlarla uzun sren dostlu klar kurmutur.
1922de R u d olf S m en d in halefi olarak Bonn niversitesine girmitir. R m ischer K atholizism us
und politische Form , D er Begriff des Politischen ve Verfassungslehre adl eserleri bu dnem in
rnleridir. 1928de Berline eski okuluna dnm , Ekim 1933te, 1945e kadar retim yelii
yapaca Friedrich-W ilhelm niversitesine girmitir.
C arl Sch m itt, H ans Kelsenle beraber, X X . yzyln en etkileyici ve tartm al hukuk bilginlerinden
ve siyaset felsefecilerinden biridir. M uhalifleri nezdinde de saygn bir yeri olan bu aykr dnr,
parlak zekas nedeniyle, birok yazar tarafndan amzn H obbes"u olarak nitelendirilmitir.
Yalnzca T rkiyede deil ngilizce konuulan lkelerde de henz bir terra incognita olan Cari
Sch m itt, hukuk biliminin yan sra, siyaset bilimi ve sosyal bilimlerin birok kavram n yeniden
tanm lam ; desizyonizm, siyasi ilahiyat ve siyasi romantizm gibi yeni baz kavram lar d a arm aan
etmitir. O n u n nasyonal sosyalist bir devlete fikir babal yapm olm as yalnzca kiisel bir trajedi
deil, ayn zam anda byk bir bilim adam nn sonunun balangc olmutur.

Baz eserleri: Politische R om antik (1919), Die Diktatur. Von den A n fn gen des m odernen
Souvern ittsged an k en s bis zum proletarischen K lassen kam pf (1 9 2 1 ); Politische T h eologie. Vier
K apitel zur Lehre v on der S o u v ern itt (1922), D ie G eistesgeschichtliche Lage des H eutigen
Parlam entarism us (1 9 2 3 ), R m ischer Katholizism us und Politische Form (1923), V erfassungslehre
(1928 ), H u go Preu. S ein Staatsbegriff und seine Stellung in der deu tschen R echtslehre (1930),
D er H ter der V erfassung (1 9 3 1 ); Legalitt und Legitim itt (1932), D er Begriff des Politischen
(1932), S ta a t, Bewegung, Volk. D ie D reigliederung der politischen Einheit (1933),
V lkerrechtliche G rossraum ordnung (1939), Ex C aptivitate Salu s (1 9 5 0 ), D er N om os der Erde
im V lkerrech t des Ius Publicum Europaeum (1950), D on oso C ortes in gesam teuropischer
Interpretation, (1950), H am let oder H ekuba (1956), T h eorie des Partisanen (1963).

D
Emre Zeybekolu

Alman Lisesini bitirdikten sonra stanbul niversitesi Hukuk Fakltesinden mezun oldu. Halen ayn
fakltenin Genel Kamu Hukuku Anabilim Dalnda aratrma grevlisi olarak almaktadr. Daha
nce yine ayn dizi iinde kan Devlet Kuram balkl sekiye evirmen ve dzeltmen olarak katkda
bulundu.

Schmitt, C ari
Siyasi lahiyat
IS B N 9 7 5 - 2 9 8 - 0 2 4 - 4 / Trkesi; Emre Ze yb ekolu / D o st Kitabevi Yaynlar
K asm 2 0 0 5 , A n ka ra , 7 7 sayfa
S iy a se t K u ra m -D e v le t K u ra m -N o t la r-D iz in
SYAS LAHYAT
Egemenlik Kuram zerine Drt Blm

C arl Schmitt

DOST
kitabevj
ISB N 9 7 5 '2 9 8 '0 2 4 '4

Poiitsche T heologie
C A R L S C H M IT T

D uncker & H um blot G m bH , Berlin, 1996

Bu kitabn T rk e yayn haklar


O N K A jan s Ltd. ti. araclyla
D ost K itabevi Yaynlarna aittir.
Birinci Bask, Temmuz 2002, A n kara
ikinci B ask, K asm 2005, A n kara

eviren, Em re Zeybekolu

Dzelti, Elif O zdoan

Son O kum a, Birce A rslan doan

Teknik Hazrlk, M eh m et D irican - D ost T B


Bask ve Cilt, Pelin O fset

D ost Kitabevi Yaynlar


Merutiyet Cad. No: 37/4 Yeniehir 06420 Ankara
Tel (0312) 435 93 70 Faks: (0312) 435 79 02
www.dostyayinevi.com bilgi@dostyayinevi.com
indekiler

kinci Baskya nsz

I. Blm: Egemenliin Tanm


Egem enlik ve olaan st hal. Egem enlik ile olaan st hal
arasndaki kavram sal bantya rnek olarak Bodinde egemenlik
kavram ve doal hukuku devlet kuram. Liberal hukuk devleti
doktrininde olaanst halin yok saylmas. Kurala (norma) veya
istisnaya duyulan bilimsel ilgi eitliliinin genel anlam.

II. Blm: Hukuki ekil ve K arar Sorunu O larak


Egemenlik Sorunu
Devlet kuram zerine gncel eserler: Kelsen, Krabbe, Wol;rn<lc > II
Teknik veya este tik ekil karsnda karara dayana hukuki ^-kli
zgnl. Kararn ierii, znesi ve kendi iinde bamsz anlam.
Desizyonist dncenin rnei olarak Hobbes.
III. Blm: Siyasi lahiyat 41
Devlet kuramnda ilahi tasavvurlar. Hukuki kavramlarn, zellikle
egemenlik kavramnn sosyolojisi. Bir an sosyal yapsnn kendi
metafizik dnya gr ile uyumu, zellikle m onari ile tek tanrc
dnya grnn uyumu. XVIII. yzyldan XIX. yzyla akn
tasavvurlardan ikin tasavvurlara gei (demokrasi, organik devlet
kuram, hukuk-devlet zdelii).

IV. Blm: Kari'Devrimir Devlet Felsefesi zerine 57


Kar-Devrimin devlet felsefesinde desizyonizm. insann doutan
kt ve doutan iyi olduunu savunan tezlerin ztl temelinde
otoriter ve anarist kuramlar. Liberal burjuvazinin konumu ve
D onosonun tanm. M eruluktan diktatrle dnce tarihinin
geliimi.

Notlar 71

Dizin 75
ikinci Baskya nsz

Siyasi lahiyatn bu ikinci basksnda herhangi bir deiiklik


yaplmad. Bugn, on iki yl sonra, M art 1922de yaynlanm bu
ksa yaznn, zamann imtihannda ne kadar baarl olabildii
hakknda bir hkm verilebilir. Liberal normativizme ve onun
hukuk devleti projesine kar giriilen fikir mcadelesi de keli
mesi kelimesine tekrar edildi.
Son yllarda Siyasi Ilahiyatn birok yeni uygulama alan ortaya
kt. XV. yzyldan XIX. yzyla kadarki temsil kavramndan,
Barok felsefesinin Tanrsna benzedii dnlen XVII. yzyln
monarisine, XIX. yzyln qui rgne et ne gouverne pas [h
kmran olan ama ynetmeyen] tarafsz otoritesinden, qui admi
nistre et ne gouverne pas [ekip eviren ama ynetmeyen | ted
birli ve idari saf devlet [reiner Massnahmen- und Verwaltungs-
Staat] tasanmlanna kadar, siyasi ilahiyat dncesinin verimlilii i
10 SYAS LAHYAT

gsteren birok rnek vardr. Dnyevileme srecinin mnferit


basamaklanyla ilgili temel sorunu -teolojik basamaktan metafizik
basamak yoluyla ahlaki ynden insani olana [Moralisch-Huma-
nen] ve oradan ekonomik basamaklara kadar- Ntralizasyon
ve Depolitizasyon a hakkndaki (Ekim 1929da Barse
lonadaki) konumamda ele almtm. Protestan ilahiyatlardan
zellikle Heinrich Forsthoff ve Friedrich Gogarten, bir dn-
yevileme kavram olmakszn tarihimizin son yzyllarnn anla
lmasnn mmkn olmadn gsterdiler. Nasl temelini Pro
testan ilahiyatnda bulan siyasi liberalizm iin devlet ve siyaset
tmyle teki ise, Protestan ilahiyatnn gya politik olmayan
kuram da T an ry tmyle teki olarak sunar. Zaman ieri
sinde siyasi olan total olarak kabul ettik ve bu yzden de biliyo
ruz ki bir eyin siyasi olmad hakknda verilen karar, kimin ver
dii ve hangi gerekelere brndnden bamsz olarak, daima
siyasi bir karardr. Bu, belirli bir ilahiyatn siyasi olup olmad
hakkndaki soru iin de geerlidir.
ikinci blmn sonunda yer alan, hukuki dncenin iki tipi
balamnda Hobbesla ilgili olarak yazdklarma birka kelime
eklemek istiyorum, nk bu soru bir hukuk retmeni olarak
mesleim ve sanatmla ilgilidir. Bugn olsa iki deil, tr hukuki
dnceyi, yani normativist ve desizyonist tipin dnda kurumsal
tipi birbirinden ayrrdm. Alm an hukuk bilimindeki kurumsal
garantilerle ilgili kuramm hakkndaki tartmalar ve Maurice
H auriounun derinlikli ve nemli Kurumlar Teorisi ile megu
liyetim bu sonuca varmam salad. S a f normativist, gayr ahsi
kurallar erevesinde dnr ve desizyonist, doru tehis edilen
siyasi durumun gerektirdii hukuku kiisel bir karar araclyla
uygularken, kurumsal hukuk dncesi kiilerst kurumlar ve
rgtlerle kendini gsterir. Normativist, yozlamlyla, hukuku
salt devlet brokrasisinin ilev tarz haline getirirken ve desiz
yonist, zamanlamaya odaklanmas yznden her byk siyasi
KNC BASKIYA N S Z I 1

harekette bulunan daimi varoluu [Sein] skalamak tehlikesiyle


her zaman kar karyayken, yaktk bir kurumsal dnce, ege
menlikten yoksun olan ve feodal zmreye dayanan bir geliimin
oulculuuna ynelir. Bylece siyasi birliin alan ve unsuru
-devlet, hareket, halk-salkl ekilleriyle olduu kadar yozlam
grnm biimleriyle de hukuki dnce tipine balanabilir.
Wilhelm ve Weimar devirlerindeki Alman kamu hukuku kura
mnn szde pozitivizmi ve normativizmi, doal haklara ve akln
yasasna dayanmak yerine yalnzca olgusal olarak geerli norm
lara bal olduundan yozlam ve bu yzden de elikilerle dolu
bir normativizmdir ve gerek bir karar yerine olgusal olann nor
m atif gcne tutunan, hukuken kr ve yozlam bir desizyo-
nizmden baka bir ey olmayan bir pozitivizmle karmtr. Hem
ekilsiz hem de ekillendirilmeye elverisiz olan bu karm, kamu
hukuku ve anayasa hukukunun hibir ciddi sorunu ile baa ka
mamt. Alman kamu hukuku ilminin bu son ann ayrt edici
zellii, kritik bir sorunu, yani Prusyada Bismarckla dlen ana
yasal ihtilaf zememi ve bundan tr dier hibir kritik soruna
zm getirememi olmasdr. Alm an kamu hukuku, bylesi so
runlar sz konusu olduunda karardan kanmak amacyla hl
parola olarak kulland, bindii dal kesen bir sz icat etti: Kamu
hukuku burada sona erer.

Berlin, Kasm 1933


Carl Schmitt
I.
Egemenliin Tanm

Egemen, olaanst hale karar verendir.1


Bu tanm, bir snr-kavram [Grenzbegriff] olarak egemenlik
kavramna hakkn verebilir. Snr-kavram, popler literatrn
kirlenmi terminolojisinde olduu gibi belirsiz bir kavram deil,
en dtaki etki alanna ait bir kavram anlamna gelir. Buna uygun
olarak bu tanm olaan hal ile deil, bir snr-durumla [Grenzfall]
balant kurabilir. Burada sz geen olaanst hal ifadesinden
herhangi bir olaanst hal kararnamesinin veya tm skynetim
hallerinin deil, devlet kuramnn genel bir kavramnn anla
lmas gerektii izleyen satrlardan anlalacaktr. Olaanst ha
lin, egemenliin hukuki tanm asndan son derece uygun olu
unun sistematik ve hukuk mantyla badaan bir temeli vardr;
olaanst hal hakknda verilen karar, kelimenin tam anlamyla
karardr. nk olaan durumda geerli olan bir hukuk kura-
1 4 SYAS LAHYAT

lmda olduu gibi, genel bir norm, mutlak bir istisnay hibir zaman
ieremez ve bu nedenle gerek bir olaanst halin var olduuna
ilikin karara kusursuz bir temel oluturamaz. M ohl, (Mo-
nographien, s. 626)2bir strar halinin var olup olmad hukuksal
olarak snanamaz dediinde, hukuki anlamda bir kararn, tam a
men bir normun ieriinden karsanm as gerektii varsa
ymndan yola kar. Aslnda sorun da budur. M ohlun genel
lemesiyle bu cmle yalnzca anayasal liberalizmin bir ifadesidir
ve kararn bamsz anlamn grmezden gelir.
Egemenliin tanm olarak gelitirilen soyut emann (ege
menlik en stn ve asl hkmedici gtr) geerli kabul edilip
edilmemesinin teorik veya pratik adan byk bir fark yoktur.
Genel olarak soyut bir kavram hakknda bir tartmaya giriil
meyecektir, hele egemenliin tarihi sz konusu olduu zaman
h i... Tartlan, somut uygulamadr, yani bir anlamazlk duru
munda kamusal kan veya devletin karn, kamu gvenlii ve
dzenini, le salut publici [kamusal selamet] vb. neyin olutur
duuna kimin karar verecei gibi. Olaanst hal, yani mevzu
hukukta ngrlmeyen hal, ancak son derece tehlikeli, devletin
varln tehdit edecek bir durum vb. olarak tanmlanabilir ama
geree uygun olarak tarif edilemez. Ancak bu durum, egemen
liin znesine ilikin soruyu, yani egemenlie ilikin soruyu gncel
klar. N e acil bir durumun ne zaman sz konusu olduu kesin
olarak belirlenebilir, ne de byle bir durumda nelerin meydana
gelebilecei ieriksel olarak tek tek saylabilir, hele gerekten son
derece acil bir durum ve bunun bertaraf edilmesi sz konusu olur
s a ... Burada, yarglama yetkisinin n art kadar ieriinin de
snrlandrlmamas zorunludur. O nedenle, olaanst halde hu
kuk devleti anlayna uygun bir yetkiye yer yoktur. Anayasa,
byle bir durumda, olsa olsa kimin mdahaleye yetkili olduunu
belirtebilir. Bu eylem hibir kontrole tabi deilse ve liberal ana-
yasac pratikte olduu gibi herhangi bir ekilde birbirini karlkl
E G E M E N L N TA N IM I 15

basklayan ve dengeleyen [checks and balances, .n.] deiik


merciler arasnda paylatrlmazsa egemenin kim olduu kesin
olarak ortaya kar. O, hem son derece acil bir durumun sz ko
nusu olup olmadna, hem de bunu bertaraf etmek iin ne yapl
mas gerektiine karar verendir. O, normal durumda geerli olan
hukuk dzeninin dnda olmakla birlikte yine de bu dzene aittir
nk anayasann tmyle askya alnmasna karar vermeye yet
kilidir. Modern anayasal geliim, egemeni bu anlamda bertaraf
etmek eilimindedir. Krabbe ve Kelsenin bir sonraki blmde
incelenen fikirlerinin tutarll burada yatar. Ancak ekstrem ola
anst halin ortadan kaldrlp kaldrlamayaca hukuksal bir
sorun deildir. Bunun gerekten bertaraf edilebileceine g
venmek ve bunu mit etmek, metafizik veya felsefi -zellikle
tarih felsefesiyle ilgili- inanlara baldr.
Egemenlik kavramnn geliimiyle ilgili birtakm tarihsel su
numlar vardr. Ancak bunlar son moda soyut formlleri bir araya
toplamakla yetinirler ki bu formller ders kitab havasnda, soru-
yant tarzndadr ve egemenliin eitli tanmlarn ierir. Kimse,
egemenlik kavramyla zdeletirilen nl yazarlar tarafndan en
yce g hakknda sonsuz kez tekrarlanm olan ii bo deyimleri
daha ayrntl bir ekilde inceleme zahmetine katlanmam g
rnmektedir. Bu kavramn kritik durumlarla, yani olaanst hal
ile ilgili olduu, ok nceleri Bodinde belirir. O, sk sk zikredilen
tanm ndan ok (la souverainet est la puissance absolue et
perptuelle dune Rpublique - egemenlik bir devletin mutlak ve
srekli iktidardr), Vraies remarques de souverainetdeki (Ege
menliin Hakiki Alametleri - Devletin I. kitabnn X. blm)
retisi ile modern devlet kuramnn balangcnda dikilir. Kendi
kavramn birok pratik rnekle tartr ve bunu yaparken daima
u soruya geri dner: Egemen, kanunlarla ne derece baldr ve
tebasma kar nereye kadar sorumludur? Bu son ve zellikle
nemli soruyu, Bodin, Verilen szler balaycdr nk verilen
1 6 SYAS LAHYAT

bir szn sorumluluk ykleyen gc doal hukuka dayanr, diye


yantlar. A m a acil bir durumda bu ba, genel ve doal temel
prensipler uyarnca kesilir. Genel olarak, Prensin tebaya veya
halka kar sorumluluu, verdii szn yerine gelmesi halkn ka
rna olduu srece devam eder, ancak si la ncessit est urgente
[acil gereksinimler sz konusu olduunda] ball sona erer,
der. Bunlar aslnda yeni tezler deildir. Bodinin dncelerinde
belirleyici olan, prensle teba arasndaki ilikilerin zmlemesini,
acil duruma gnderme yaparak, basit bir ya/ya daya [entweder/
oder] indirgemesidir. Onun, egemenlii blnmez birlik olarak
alglayan ve devlet iindeki iktidar sorununu nihai bir zme
kavuturan tanmlamasnda gerekten arpc olan nokta da buy-
du. Bylece, onun bilimsel verimliliinin ve baarsnn sebebi,
karar egemenlik kavramnn iine yerletirmi olmasnda yatar.
Bugn egemenlik kavram hakknda neredeyse hibir inceleme
yoktur ki Bodinin kklemi alntsna yer vermesin. Am a hibir
yerde Devletin sz konusu blmnn vurucu pasaj zikredilmez.
Bodin, prensin tebasma veya halka verdii szlerin egemenliini
ortadan kaldrp kaldrmadn sorar. Bu soruya, selon lexigence
des cas, des temps et des personnes [durumun, zamann ve kiilerin
ihtiyalarna gre] bu taahhtleri inemeyi, kanunlar deitir-
meyi veya btnyle ilga etmeyi gerektiren hallere gnderme
yaparak yant verir. Eer bu gibi hallerde prens, nceden bir sena
toya veya halka danmaya mecbursa, kendisini de tebasma azlet
tirmek zorundayd. A ncak bu, Bodine sama grnr, nk
teba da kanunlarn efendisi deildir, yoksa o da kendini prensine
azlettirmeliydi. Bylece, egemenlik bazen halk, bazen de prensin
hkmettii joue deux parties [iki taraf arasnda oynanan] bir
oyuna dnmekteydi ve bu hem akla hem de hukuka aykrdr.
Bu nedenle -ister genel ister mnferit bir durum da- yrrlkteki
kanunu ilga etme yetkisi egemenliin alameti farikasdr ve Bodin,
egemenliin dier tm ayrt edici niteliklerini (sava ilan ve bar
E G E M E N L N TA N IM I 17

yaplmas, memurlarn atanmas, af ve nihai temyiz yetkisi, vb.)


buradan tretmek ister.
Diktatrlkhakkndaki kitabmda (Mnihve Leipzig, 1921),
tarihin sunduu geleneksel emann aksine, egemenlik soru
nunun, XVII. yzylda doal hukuku yazarlar tarafndan da ola
anst hal hakknda bir karar verme sorunu olarak alglandn
gsterdim. Bu, zellikle Pufendorff iin geerlidir. Herkes, bir
devlet iinde atmalar ortaya ktnda, taraflarn tabii ki yal
nzca herkes iin iyi olan istedii konusunda hemfikirdir - zaten
bellum omrium cortra omnes [herkesin herkese kar sava] da
buradan kaynaklanr. Ancak egemenliin ve bylelikle devletin
kendisinin de bu tartmay karara balamakta, yani kamu dzeni
ve gvenliinin ne olduunu, ne zaman bozulduunu vb. kesin
olarak belirlemekte ikin olduu konusunda da herkes hemfi
kirdir. Somut gereklikte kamu dzeni ve gvenliinin ne zaman
var olduu ve ne zaman bozulup tehlikeye dt, buna karar
verecek olann askeri bir brokrasi, mteebbis ruhun hakimiye
tindeki zerk bir yap veya radikal bir parti rgt olmasna bal
olarak ok deiik biimlerde ortaya kar. nk her dzen, bir
karara dayanr ve zerinde kafa yormadan ok ak bir kavramm
gibi kullanlan hukuki dzen kavram da hukukun bamsz iki
unsurunu barndrr. Dier tm dzenler gibi hukuki dzen de
bir norma deil bir karara dayanr.
O halde, yalnzca Tanr m, yani gerek dnyada ekimesiz
bir ekilde onun temsilcisi olarak davranan m, yoksa imparator,
prens veya halk m, yani kendilerini tartmasz bir ekilde halkla
zdeletirebilenler mi egemendir sorusu daima egemenliin z
nesine, yani kavramn somut kullanmna ynelir. Egemenlik
sorununu tartan hukukular, XVI. yzyldan itibaren, egemen
liin bir dizi nemli zelliini bir araya getiren ve esas olarak izi
Bodinin biraz evvel aktarlan zmlemelerine dek srlebilen
bir egemenlik yetkileri kataloundanyola karlar. Egemen olmak,
18 SYAS LAHYAT

bu yetkilere sahip olmak anlamna geliyordu. Eski Alman mpa


ratorluunun belirsiz hukuk ilikilerinin hakim olduu ortamnda
kamu hukukundaki tartma uydu: Egemenliin ok saydaki
karakteristiklerinden biri pheye yer brakmayacak ekilde mev
cut idiyse, dier pheli karakteristikler de var olmu olmalyd.
Tartm a, hep pozitif bir kararla -rnein bir kapitlasyon ile
kesinlemi olmayan yetkilerin kime ait olduu, baka bir deyile
yetki unsurunun ngrlmedii bir durumda kimin yetkili olaca
etrafnda dnyordu. Daha yaygn bir tabirle, snrsz iktidar fara-
ziyesine kimin sahip olduu soruluyordu. Olaanst hal, yani
extremus necessitatis casus hakkndaki tartma buradan kay
naklanr. Monarik ilke denen ilke hakkndaki tartmalarda, bu,
ayn hukuksal-mantksal yapyla tekrarlanr. Bundan tr, bu
rada da, anayasal olarak dzenlenmeyen yetkiler hakknda kimin
karar verdii, yani hukuk dzeni yetki sorununu zemediinde
kimin yetkili olduu daima sorulur. Mnferit Alman devletlerinin
1871 Anayasasna gre egemen olup olmad tartmas, siyasi
adan ok daha az nem tayan bir konuydu. Ayn tartma
emas burada da ayrt edilebilir. Seydel, mnferit devletlerin ege
men olduunu ispat etmeye alrken bu devletlere tannan hak
larn tretilebilir olup olmadndan ok, imparatorluk yetki
lerinin anayasayla tanmland, yani prensip olarak snrl olduu,
buna karlk mnferit devletlerin yetkilerinin prensip olarak s
nrsz olduu iddiasn merkez noktas olarak almt. Halen y
rrlkte olan 1919 Alm an Anayasasnm 48. maddesine gre,
olaanst hal, devlet bakan tarafndan ilan edilir ancak diledii
zaman bunun askya alnmasn talep edebilen parlamentonun
kontrol altndadr. Bu dzenleme, yetkilerin bltrlmesi ve
karlkl denetimi yoluyla egemenlik sorununu olabildiince erte
lemeye alan hukuk devleti geliim ve pratiine uygundur. H u
kuk devleti eilimine uygun olan yalnzca olaanst yetkilerin
n artnn dzenlenmesidir, 48. maddenin ieriksel dzenlemesi
E G EM E N L N T A N IM I 1 9

deil. 48. madde snrsz g bahetmektedir ve bundan dolay


kontrolsz bir ekilde uygulanacak olursa, monark egemen hale
getiren 1815 [Fransz] artnm 14. maddesiyle ayn ekilde ola
anst yetkiler bahetmi olacaktr. Eer 48. maddenin hakim
yorumunda olduu gibi mnferit devletlerin olaanst hal ilan
etme konusunda bamsz yetkileri olduu kabul edilmezse, devlet
olduklar iddia edilemez. 48. madde, Alm an lkelerinin devlet
olup olmadklar sorusunun yant bakmndan asl referans nok
tasdr.
Olaanst halde bahedilen yetkiler-karlkl kontrolle, za
man snrlamas ile ve nihayet hukuk devletinin skynetim d
zenlemesinde olduu gibi olaanst yetkilerin tek tek saylmas
yoluyla- tanmlanabilirse, egemenlie ilikin sorun, anlamn
nemli lde yitirir ancak bertaraf edildii elbette sylenemez.
Gnlk yaamn sorunlar ve ticari hayatla megul olan bir hukuk
bilimi, egemenlik kavramna pratikte ilgi duymaz. O na gre, yal
nzca normal olan tannabilir olandr, bunun dnda kalan her
ey rahatsz edicidir. O laanst hali ise aknlkla karlar.
nk her srad yetki, her inzibati acil durum tedbiri veya karar-
namesi olaanst hal saylmaz. O laanst halden bahse
debilmek iin prensip olarak snrsz yetkinin sz konusu olmas,
yani mevcut dzenin btnyle askya alnmas gereklidir. Byle
bir durumda hukuk geri adm atarken devletin baki kalaca ai
krdr. Olaanst hal, anari ve kaostan farkl bir ey olduu
iin hukuk dzeni deilse de, hukuki anlamda bir dzen hl
mevcuttur. Burada, devletin varl, hukuki normun geerlilii
karsnda tartmasz stnln kantlar. Karar, kendini tm
normatif balardan kurtarr ve gerek anlamda mutlak hale gelir.
Olaanst halde devlet, hukuku, kendini koruma hakkna
dayanarak askya alr. Hukuki dzen kavramnn iki unsuru
burada kar karya gelir ve kavramsal bamszlklarn ispatlar.
Kararn bamsz unsuru normal durumda nasl bir minimuma
20 SYAS LAHYAT

indirgenebiliyorsa, norm da olaanst halde yok edilir. Buna


ramen olaanst hal, hukuki idrakin eriim alannda kalr n
k her iki unsur -norm gibi karar d a - hukuk erevesinde varl
n srdrr.
Olaanst halin hukuki bir anlamnn olmad ve bu yzden
sosyoloji nin ilgi alanna girdii sylenecek olursa, bu, sosyoloji
ile hukuk bilimi arasndaki ematik ayrmn tahrif edilmesi anla
mna gelir. Olaanst hal, snflandrlamayandr; genel kodifi-
kasyondan uzak durur ama ayn zamanda spesifik hukuki form
unsurunu mutlak saflyla karan- aa vurur. Olaanst halin
mutlak biimiyle ortaya kabilmesi iin kanun hkmlerinin
yrrlk kazanabilecekleri bir durumun yaratlmas zorunludur.
Her genel norm, zerinde uygulama alan bulabilecei ve normatif
dzenlemesine tabi olaca hayat artlannn gelitirilmesini talep
eder. Norm , homojen bir ortama ihtiya duyar. Bu fiili normal
durum, yalnzca hukukunun gz ard edebilecei yzeysel bir
varsaym deildir, daha ok kendi ikin geerlilii ile ilgilidir.
Hibir norm yoktur ki bir kaos durumunda uygulanabilsin. H u
kuki dzenin anlaml olabilmesi iin bir dzenin oluturulmu
olmas zorunludur. Normal bir durum yaratlmaldr ve egemen,
bu durumun gerekten hkm srp srmediine kesin bir bi
imde karar verendir. Her kanun somut olaya uygulanan ka
nundur [Situationsrecht] . Egemen, durumu kendi btnsellii
iinde yaratr ve garanti altna alr. Bu son karar onun teke
lindedir. Devlet egemenliinin z burada yatar ve hukuken zor
lama veya hkmetme tekeli olarak deil, olmas gerektii gibi
karar verme tekeli olarak tanmlanr; burada geen karar kelimesi,
gelitirilebilecek olan genel anlamyla kullanlr. Olaanst hal,
devlet otoritesinin zn en net ekliyle ortaya koyar. Burada
karar, hukuki normdan ayrlr ve (paradoksal olarak formle et
mek gerekirse) otorite, hukuk retmek iin hakl olmak gerek
mediini kantlar.
E G E M E N L N TA N IM I 21

Lockeun hukuk devleti doktrinine ve rasyonalist XVIII. yz


yla gre, olaanst hal, lye tartya gelmeyecek bir eydi.
Olaanst halin anlamna ilikin XVII. yzyl doal hukukunda
hakim olan berrak bilin, XVIII. yzylda grece sreen bir d
zen kurulduunda kayplara karr. Kanta gre, olaanst hu
kuk, hukuk saylmazd. ada devlet kuram, iki eilimin, yani
acil hali grmezden gelen rasyonalist eilim ve acil hale duyulan
ve z itibanyla birbirine zt fikirlerden kaynaklanan ilginin kar
lat ilgin bir piyes sergiler. Kelsen gibi bir yeni-Kantnn
olaanst hal ile sistematik olarak ne yapacan bilememesi
doaldr. Am a hukuk sisteminin olaanst hali ngrp ken
dini askya alabilecei, rasyonalistleri de ilgilendirmesi gereken
bir konudur. Bir normun, bir dzenin veya bir referans noktasnn
kendi kendini tayin etmesi, bu tr bir hukuki rasyonalizmin
yandalanna makl bir tasavvur olarak grnyor olmaldr. Ama
sistematik birliin ve dzenin somut bir durumda kendisini nasl
askya alabilecei anlalmas g bir eydir ve hukuki kaostan,
anarinin herhangi bir eidinden ayrt edilebildii srece olaan
st hal yine de hukuki bir sorundur. Anayasal dzenin, olaan
st hali mmkn olduunca ayrntl bir ekilde dzenleme ei
limi, aslnda sadece hukukun kendisini askya alaca durumu
tanmlama giriimi olarak anlalmaldr. Hukuk bu gc nereden
alr ve bir normun, kusursuz bir biimde geree uygun olarak
tanmlayamad somut bir durum haricinde geerli olmas man
tken nasl mmkn olabilir?
stisnann hibir eyi kantlamadn ve yalnzca normal ola
nn bilimsel ilginin konusu olabileceini sylemek, mantkl bir
rasyonalist yaklam olurdu. stisna, rasyonalist emann birliini
bozar ve dzenini kartnr. Mspet devlet kuramnda benzer bir
argmana ska rastlanmaktadr. Bylece, bte kanununun yok
luunda nasl bir yol tutulmas gerektii sorusunu, Anschtz, bu
nun hukuki bir sorun olmad eklinde yantlar. Burada, ka
22 SYAS LAHYAT

nunda, yani anayasa metninde bulunan bir boluktan ok genel


olarak hukukta, hukuk bilimine dayanan hibir kavramsal ope
rasyonla doldurulamayacak olan bir boluk vardr. Kamu hukuku
burada sona erer. (Staatsrecht, s. 906.)3 zellikle somut yaamn
felsefesi, istisnadan ve ekstrem durumdan elini eteini ekmemeli,
aksine, bunlarla en st dzeyde ilgilenmelidir. Bu felsefeye gre,
istisna, kuraldan nemli olabilir; paradoksal olana yaklamnn
romantik bir ironiden esinlenmi olmasndan dolay deil, aksine,
kendini v a sa ti bir ekilde tekrar ed en in apak g en e l
lemelerinden daha derine inen anlayn olanca ciddiyeti ile ...
stisna, normal durumdan daha ilgintir. Normal olan, hibir eyi
kantlamaz, istisna her eyi kantlar: Yalnzca kural kantlamakla
kalmaz, kural, yalnzca istisna sayesinde yaar, istisnada gerek
hayatn gc, tekrarlanmaktan katlam mekanizmann kabu
unu krar. Teolojik dncenin XIX. yzylda dahi dirimsel bir
younlua sahip olabildiini ispat etmi olan Protestan bir ila
hiyat4 yle demiti: stisna hem tmeli, hem de kendisini ak
lar. Ve eer tmel hakknda doru drst bir inceleme yaplmak
istenirse, ihtiya duyulan tek ey, gerek bir istisnay bulmaya
almaktr. stisna, her eyi tmelden ok daha ak bir ekilde
ortaya koyar. Tmel hakkndaki sonu gelmeyen konumalar uza
dka bkknlk verir; istisnalar vardr. Eer bunlar aklana-
myorsa, tmel de aklanamaz. ounlukla bu gln farkna
varlmaz, nk tmel tutkuyla deil, rahat bir yzeysellikle d
nlr. Buna karlk, istisna, tmeli youn bir tutkuyla dnr.5
II.
Hukuki ekil ve Karar Sorunu Olarak
Egemenlik Sorunu

Kamu hukuku kuramlar ve kavramlar, siyasi olaylar ve deiim-


lerin etkisine bal olarak deiirse, tartma, gnn pratik bak
asndan etkilenir ve geleneksel tasavvurlan akla yakn herhangi
bir amaca hizmet etmesi iin deiiklie uratr. Yeni gelimeler,
yeni bir sosyolojik ilgiye ve kamu hukuku sorunlarn ekilci
bir metotla ele almaya kar bir tepkiye yol aabilir. Ancak hukuki
muhakemeyi siyasi koullarn deiiminden bamsz klma ve
sorunlar tutarl ve ekilci bir metotla ele alarak bilimsel bir
tarafszlk kazanma abasnn kendini gstermesi de mmkndr.
Bylece, ayn siyasi durumdan eitli bilimsel eilim ve akmlar
doabilir.
T m hukuki kavramlar arasnda en ok egemenlik kavram
gncel karlann hkm altndadr. Bu kavramn tarihesini Bo-
dinle birlikte balatmak detten olsa da, XVI. yzyldan sonra
24 SYAS LAHYAT

mantkl bir geliim ve ilerleme kaydettii sylenemez. Egemenlik


dogmasnn tarihsel geliim safhalar, eitli siyasi iktidar m
cadeleleri tarafndan belirlenmitir, kavramn ayrt edici nitelik
lerinde ikin olan diyalektik bir glenme tarafndan deil. Bo-
dinin egemenlik kavram, Avrupann XVI. yzylda nihai olarak
ulusal devletlere ayrlmasndan ve mutlak hkmdarlkla sosyal
snflar arasndaki mcadeleden doar. XVIII. yzylda yeni kuru
lan devletlerin zgveni, Vattelin bir uluslararas hukuk kavram
olarak formle ettii egemenlik kavramnda kendi aksini grr.
Y eni kurulan Alman Impara torluunda 1871 den sonra ye dev
letlerin yce yetkilerini federal devletten ayrmak iin bir ilkenin
gelitirilmesi zorunluluu domutur. Bu balamda, Alman devlet
kuram, egemenlik kavram ile devlet kavram arasnda, mnferit
devletlere egemenlik hakk tanmak zorunda kalmadan devlet
statlerini koruyabilecei bir ayrm yapar. O eski tanm eitli
varyasyonlaryla durmakszn tekrarlanr: Egemenlik en stn,
hukuken bamsz ve asl gtr.
Byle bir tanm, birbirinden son derece farkl siyasi ve sosyo
lojik yaplara uygulanabilir ve ok eitli siyasi karlara hizmet
edebilir. Geree uygun bir ifade deil, bir forml, bir sembol, bir
iarettir. Sonsuz derecede okanlamldr ve bu yzden, duruma
gre, pratikte ya son derece faydal ya da tam amen deersizdir.
Reel bir bykl tanmlamak iin en stn g mbalaasn
kullanr; her ne kadar rastlantlann kanunu tarafndan ynetilen
gerek bakmndan byle bir mbalaaya denk den tek bir fak
tr seilemese d e ... Siyasi realitede kar konulmaz, doal huku
kun kesinlii uyannca ileyen, en stn ya da en byk olarak
tanmlanabilecek bir g yoktur. G, hukukta hibir ey kant
lamaz, tam da Rousseaunun ayla mutabk olarak formle ettii
u baya nedenden tr: La force est une puissance physique;
le pistolet que le brigand tient est aussi une puissance (Toplumsal
Szleme 1,3) [G fiziksel bir kudrettir; haydutun elinde tuttuu
HUKUK EKL V E KARAR SO R U N U O LARAK E G EM EN LK SO R U N U 25

tabanca da bir kudrettir]. Fiili ve hukuki en stn g ara-


smdaki balant, egemenlik kavramnn temel sorunudur. Btn
glk burada yatmaktadr. Yaplmas gereken, hukukun bu temel
kavramn, genel totolojik hkmler yardmyla deil, hukuksal
zn belirlenmesi yoluyla kucaklayacak olan bir tanm bulmaktr.
Egemenlik kavram hakknda son yllarda yaplm en ayrntl
almada, sosyoloji ve hukuk arasnda bir ayrm oluturan ve
basit bir ya/ya da [entweder/oder] ile hem saf sosyolojik hem de
saf hukuksal bir karakter kazanan daha basit bir zm denenir.
K elsen, Das Problem der Souvernitt und die Theorie des
Vlkerrechts (Tbingen, 1920)6 ile Der Soziologische und der Ju '
ristische Staatsbegriff (Tbingen, 1922)7adl eserlerinde bu yolu
izlemitir. Normlara ve yeknesak, nihai bir temel norma atf yapan
bir sistemi katksz bir saflkla kurmak iin tm sosyolojik unsurlar
hukuksal kavramn dnda braklr. Olanla olmas gereken ve
nedensel ile normatif bak as arasndaki kadim ztlk, daha
nce Georg Jellinek ve Kistiakowskinin yapm olduundan ok
daha vurgulu ve kat bir ekilde, ama ayn kantlanmam doal'
lkla, sosyoloji ve hukuk arasndaki ztla aktarlr. Epistemo
lojiden veya baka herhangi bir disiplinden kaynaklanan ayrm
larn kendisine aktarlmas, hukuk biliminin kaderi gibi grn
mektedir. Kelsen, bu yntem yardmyla, hukuki perspektiften
devletin, yalnzca hukuki dzenin yannda veya dnda yer alan
herhangi bir gereklik veya hayali bir varlk deil, salt hukuki ve
normatif olarak geerli olmak zorunda olan bir ey olduu ek
lindeki hi de artc olmayan sonuca varr. Elbette ki devlet,
bir birlik olarak tasavvur edilen hukuki dzenin kendisinden
baka bir ey deildir. (Sorunun tam da bu noktada yatmas,
Kelsene gre, herhangi bir glk yaratmyor gibi grnmek
tedir.) Bylelikle, devlet, hukuki dzenin ne yaratcs ne de kay
nadr; tm bu tasarmlar, Kelsene gre niformve [devletle]
zde hukuki dzenin farkl znelerde canlandrlmas, hiposta-
26 SYAS LAHYAT

zisyonu ve oaltlmasdr. Devlet, yani hukuki dzen, nihai bir


atf noktasna ve nihai bir temel norma atf yapan bir atf siste
midir. Devlet iinde geerli olan hiyerarik dzen, yetkilerin ve
haklarn merkezi bir noktadan en alt basamaa doru yaylmas
zerine kuruludur. En stn g, bir kiide veya sosyo-psikolojik
bir g kompleksinde deil, aksine, yalnzca norm sistemi birli
inde ikin olan egemen dzenin kendisindedir. Hukuki perspek
tiften bakldnda ne gerek ne de kurgusal kiiler vardr, var
olan yalnzca atf noktalandr. Devlet, atfn sona erdii noktadr;
hukuki dncenin zn oluturan atflann noktalanabilecei
nokta. Bu nokta ayn zamanda daha fazla tretilemeyen bir
kuraldr. Orijinal, nihai ve en stn olandan yola karak daha
aada bulunan bir delege norma doru giden kesintisiz bir ku
rallar sistemi, bu ekilde tasavvur edilebilir. Belirleyici olan, srekli
tekrarlanan ve her bilimsel rakibe kar yeniden ileri srlen arg
man deimez: Bir normun geerli olmasnn sebebi, yine yalnzca
bir norm olabilir; bu yzden, devlet, hukuki adan anayasasyla,
yani mterek temel normla zdetir.
Bu tmdengelimin slogan birliktir. Epistemolojik bak
asnn birlii teki [monist] bir gr emreder. Sosyoloji ve
hukuk metotlarnn dalizmi, teki bir metafizikte son bulur. A n
cak hukuk dzeni birlii, bir baka deyile devlet, hukuksal ere
vede sosyolojik olan her eyden arnm olarak kalr. Bu hukuki
birlik, tm sistemin evrensel birlii ile ayn trden midir? K aste
dilen, doal hukuk sisteminin veya genel hukuk kuramnn birlii
deil de pozitif olduu kabul edilen bir dzenin birlii ise, bir
yn olumlu tespitin, ayn atf noktasna sahip bir birlie balan
mas nasl mmkn olabilir? Dzen, sistem, birlik gibi szckler,
yalnzca bunlarn kendi saflklar iinde nasl gerekletirilebi
leceini ve (ya birliin baka bir totolojik tanmlamasn ya da
vahi bir sosyo-politik olguyu ifade eden) bir anayasa temelinde
bir sistemin nasl ortaya ktn gstermesi gereken ayn post-
HUKUK EKL VE KARAR SO R U N U O LARAK E G EM EN LK SO R U N U 27

lann dolamlamalardr. Sistematik birlik, Kelsene gre, hukuki


bilginin [Erkenntnis] bamsz eylemidir. Bir noktann, bir dzen
ve bir sistem olduunu ve bir normla zdeletiini varsayan ilgin
matematiksel mitolojiyi bir kenara brakalm ve eitli atf nokta
larna yaplan muhtelif atflarn dnsel gereklilii ve tarafsz
lnn mutlak bir karara, baka bir deyile bir emre dayanmyorsa
neye dayandn soralm. Sanki ok ak bir eymiesine, dur
makszn, kesintisiz birlik ve dzenden bahsedilir; sanki bamsz
hukuki bilginin vard sonu ile yalnzca siyasi hayatta bir birlik
oluturan kompleks arasnda ezeli bir uyum varmasna, hukukla
ilikili olan pozitif dzenleme eklindeki her eyde bulunduu
varsaylan, bir basamak stte veya altta bulunan dzenlemelerden
bahsedilir. Kelsenin, btn safl ile normatif bilimler dzeyine
ykseltmeye abalad hukuk, hukukunun zgr iradesiyle de
erlendirmesi anlamnda normatif olamaz; hukuku, yalnzca veri
li (pozitif olarak verili) deerleri kullanabilir. Bu nedenle tarafszlk
mmkn gibi grnr ancak pozitivite ile zorunlu bir balants
yoktur. Kulland deerler hukukuya verilmi olsa da bunlara
kar grece bir stnlkle hareket eder. nk sa f olarak kald
srece, hukuken ilgilendii her eyden bir birlik kurabilir. A n
cak esas glk inatla grmezden gelinir ve sistemle atan her
ey -biimsel sebeplerle- saf olmad gerekesiyle dlanrsa, birlie
ve safla kolayca ulalr. Hibir ie girimeyen ve metodolojik
kararlln koruyan birinin, kendi hukukunun o zamana dek
uygulanan hukuktan nasl farkllatn tek bir somut rnekle
bile aklamakszn eletirel olmas kolaydr. Metodolojik byle
yicilik, kavramsal keskinlik ve eletirel kurnazlk, yalnzca hazrlk
safhasnda deerlidir. Hukukun biimsel bir ey olduu gerek
esiyle sadede gelmezlerse, her trl zahmete ramen, hukukun
antresinde [antichambre] kalrlar.
Kelsen, egemenlik kavram sorununu inkr ederek zer. Kel-
senin tmdengeliminin sonucu udur: Egemenlik kavram kk
28 SYAS LAHYAT

ten bir ekilde dlanmaldr. (Problem der Souvernitt, s. 320.)


Aslnda, bu, hukuk karsnda devletin kadim liberal inkr ve
hukukun oluturulmas ile ilgili bamsz sorunun grmezden ge
linmesidir. Bu gr, devletin deil hukukun egemen olduu tezi
ne dayanan H. K rabbenin hukuk egem enlii kuram nda
(1906da Die Moderne Staatsidee bal ile yaynland, 1919da
geniletilmi ikinci basks kmtr) kayda deer bir ekilde ak
land. Kelsen, bu kuramda, yalnzca devletle hukuki dzeni zde
letiren kendi doktrininin bir ncsn grr gibidir. Gerekte,
Krabbenin teorisi, Kelsenin vard sonula ortak bir ideolojik
kkene sahiptir, ancak tam da Kelsenin orijinal olduu alanda,
yani metodolojisinde, Felemenk hukuk bilginiyle yeni-Kant
A lm ann epistemolojik ve metodolojik farkllklar arasnda ba
lant yoktur. Hukuk egemenlii doktrini, Krabbenin dedii
gibi, nasl alglandna bal olarak ya var olan bir durumun
tasviri ya da gerekletirilmesi iin gayret sarf edilmesi gereken
bir postladr (s. 39) .8Krabbeye gre, modern devlet dncesi,
kiisel bir gcn (kraln, hkmetin) yerine manevi bir gc ko
yar. ster doal, ister kurgusal (hukuki) kiiler olsun, artk kiilerin
hakimiyeti altnda deil, kurallarn ve manevi glerin hakimiyeti
altnda yayoruz. Modern devlet dncesi burada aa kar.
Bu gler, kelimenin tam anlamyla, hkm srmektedir. nk
bu glere, insann manevi doasndan kaynaklandklar iin g
nll olarak itaat edilebilir. Hukuki dzenin temeli ve kayna,
yalnzca yurttalann adalet duygusu ve hukuk bilincinde bulunur.
Bu temel hakknda uzun uzadya tartmaya gerek yoktur: o,
gereklik deerine sahip olan tek temeldir. Krabbe, ynetim
ekilleriyle ilgili sosyolojik analizlerle megul olmadn sylese
de (s. 75), memurluu bamsz bir ynetsel otorite olarak devletle
zdeletiren ve memurluk statsn adi hizmet statsnden farkl
olarak spesifik bir ekilde kamu hukuku ile ilikili gibi gsteren
modern devletin kurumsal teekkl hakknda esasl sosyolojik
HUKUK EKL V E KARAR SO R U N U O LARAK EG EM E N LK SO R U N U 29

aklamalar yapar. Kiilerin hayatndaki bir farka dayand srece,


kamu hukuku-zel hukuk ztl temelden reddedilir (s. 138).
stedii, ademi merkeziyetilik ve zerkliin btn alanlarda kay-
dettii geliimin, modern devlet dncesinin giderek daha net
bir ekilde ortaya kmasn salamasdr. Devlet deil, hukuk
ge sahip olmaldr. Devletin gcnn ve kavramlan belirleme
kudretinin iktidarn bir grnm biimi olduu yolundaki eski
ve sk tekrarlanan gr bundan sonra da geerli kabul edebiliriz,
tek bir artla, bu gcn kendisini hukuk balamnda gsterdii
kabul edilir ve bir hukuk normunun yaynlanmasndan baka
hibir etkisi olamazsa... Ayn zamanda, ister kanun koyma yoluyla
isterse kanunlarn yeniden yazlmas eklinde olsun, devletin
kendisini yalnzca hukukun oluumunda aa vurduu belir
tilmelidir. Kanunlarn uygulanmasnda veya herhangi bir k a
musal karn korunmasnda deil (s. 255). Devletin tek grevi
hukuku oluturmak, yani menfaatlerin hukuki deerini tespit
etmektir (s. 261).
Bunu da menfaatlere hkmederek deil, yalnzca tm men
faatlerin hukuki deerlerinin sadr olduu asli ve zgn hukuk
kaynann yardmyla gerekletirir (s. 260). Devlet, hukuk
retmekle snrlandrlr. Ama bu, hukukun ieriini rettii anla
mna gelmez. Devlet, menfaatlerin hukuki deerini, yurttalarn
hukuk bilinlerinden doduu ekliyle tespit etmekten baka bir
ey yapmaz. Burada bir ifte snrlandrma vardr: lkin, menfaatin,
refahn, ksaca Kant hukuk kuramnda cevher [Materie} denen
eyin tersine, hukuk zerindeki snrlandrma; ikinci olarak, asla
kurucu deil, tersine, aklayc olan tespit eylemi zerindeki snr
landrma. Bir tzel form olarak hukukun kar karya olduu
sorunun tam da bu tespitte yatt, izleyen satrlardan anlala
caktr. Krabbede dikkat edilmesi gereken, onun iin hukukla
menfaat arasndaki ztln ekille madde arasndaki ztlk olmad
dr. Btn kamusal menfaatler hukuka tabidir dediinde, bu,
30 SYAS LAHYAT

modern devlette hukuki menfaatlerin en li menfaatler, hukuki


deerin en yce deer olduu anlamna gelir.
Merkezilemi otoriter devletle ztlamas, Krabbeyi birlik kura-
mna [Genossenschaftstheorie] yaklatnr. Otoriter devlete ve hu-
kukulanna kar verdii mcadele, Hugo Preussun mehur yaz
larn hatrlatr. Birlik kuramnn kurucusu olan Gierke, kendi
devlet tasarmn yle formle ediyordu: Devletin veya hkm
darn iradesi, hukukun nihai kayna deil, halkn yaamndan
doan hukuki bilinci ifade etmekle grevlendirilen bir halk or
gandr. (Grundbegriffe des Staatsrechts, s. 31 .)9Hkmdann kii
sel iradesi, organik bir btne eklemlenirmi gibi, devlete eklem
lenir. Bununla beraber, hukuk ve devlet, Gierkeye gre, eit
deere sahip olan glerdir ve o, ikisinin karlkl ilikisinin ne
olduuna dair temel soruyu, her ikisinin de toplumsal yaamn
bamsz faktrleri olduunu, birinin dieri olmadan dn
lemeyeceini ama ayn zamanda birinin dierinden nce veya
dieri vastasyla var olmadn iddia ederek yantlar. Devrimci
anayasal deiikliklerde bir hukuk ihlali vardr; bir hukuki srek
lilik ihlali ki etik adan gerekli ve tarihsel adan hakl kar
labilir bile olsa bir hukuk ihlali olarak kalr. Bununla beraber, bu
ihlal telafi edilebilir ve halkn hukuk bilincini tatmin etmeye
kfi gelecek baz hukuki prosedrler araclyla hukuki bir te
mele kavuturulabilir; rnein, anayasal szleme veya plebisit
veya gelenein kutsallatrc gc araclyla (s. 3 5 ).10Hukuk
ve iktidan uzlatrarak, baka trl dayanlamayacak olan gergin
lik durumunu bertaraf eden bir eilim vardr. Bununla birlikte,
devlet-hukuk eitlii, Gierkede belirsizdir, zira ona gre devletin
kanun koyuculuu, hukuk zerine vurduu son resmi damgadr,
yalnzca grnrde resmi bir deer tayan bir devlet damgas.
Bu, hukukun niteliine ait olmayan ve Krabbenin saf hukuki
deer tespiti olarak adlandrd eydir. Her ne kadar bir devletin
hukuku olmasa da uluslararas hukukun hukuk olabilmesinin
HUKUK EKL VE KARAR SO R U N U O LARAK EG EM E N LK SO R U N U 31

nedeni Gierkeye gre budur. Devlet, bu yolla, salt aklayc


bir mjdeci rol oynamaya itilirse, artk egemen olamaz. Preuss,
egemenlik kavramn otoriter devletin kalnts olduu gerekesiy
le birlik kuramndaki argmanlara dayanarak reddedebildi ve ken
dini birlikler temelinde aadan yukarya doru yaplandran top
luluk iinde tahakkm tekeline ihtiya duymayan ve bylece
egemenlik olmadan da ayakta durabilen bir tekilat kefetti. Birlik
kuramnn sonraki temsilcilerinden biri olan Kurt Wolzendorff,
yeni bir devlet a sorununu bu kuram temelinde zmeye
alt. ok saydaki makaleleri arasnda (rnein Deutsches
Vlkerrechtsdenken, 1919; Die Lge des Vlkerrechts, 1919; Geist
des Staatsrechts, 1920; DerReine Staat, 1920) burada en ok ilgi
mizi eken sonuncusudur: Der Reine Staat.11 Hareket noktas,
devletin hukuka, hukukun da devlete ihtiyac olduudur ancak
daha derin bir ilke olarak hukuk, son tahlilde, devleti kontrol
altnda tutar. Devlet, kkeni itibaryla, hkmran otoritedir,
ama dzenin gc olarak, toplumsal hayatn formu olarak by-
ledir; herhangi bir otorite tarafndan uygulanan keyfi bir bask
deildir. Bu gten istenen yalnzca bamsz, bireysel veya ku
rumsal eylem yetersiz kaldnda mdahale etmesidir; bir ultima
ratio olarak arka planda kalmaldr. Dzene tabi olanlar, ne eko
nomik, ne sosyal, ne de kltrel karlarla ilikilendirilmelidir,
nk zerk braklmak zorundadrlar. zerklik sz konusu oldu
unda belli bir olgunluun gerekli olmas, dorusu Wolzen-
dorff un nermelerini tehlikeye drebilir; nk byle tarihi-
pedagojik sorunlar tarihsel gereklik iinde ounlukla tartma
olgusundan diktatrle doru beklenmedik bir ekilde yn de
itirir. WolzendorfF un saf devleti, kendini, dzeni salama ile
viyle snrlayan bir devlettir. Dzeni salama ilevine hukukun
oluturulmas da dahildir, nk hukukla ilgisi olan her ey ayn
lamanda devlet dzeninin varlna ilikin bir sorundur. Devlet,
hukuku korumaldr; o muhafzdr, efendi deil, ancak muhafz
32 SYAS LAHYAT

olarak da yalnzca kr bir uak deil, tersine, sorumlu ve nihai


karar veren garantrdr. Wolzendorff, ura dncesinde
kurumsal zerklik eiliminin ve devleti kendisine ait s a f ilevle
snrlayan eilimin ifadesini grr.
W olzendorff un, nihai karar veren garantr tabiriyle,
kurumsal ve demokratik devlet dncesine tamamen zt bir otori'
ter devlet kuramna ne kadar yaklatnn farknda olduuna
inanmyorum. Onun iin, W olzendorff un son yazs, Krabbe ve
birlik kuramnn dier temsilcilerinin yazlar ile karlat-
rldmda zellikle nemlidir. Bu yaz, tartmay kesin bir kavram
zerine, yani tzel anlamyla ekil kavram zerine odaklar. D
zenin gcne o kadar yksek bir deer biilir ve garanti ilevi
ylesine bamsz bir eydir ki devlet yalnzca hukuk idesini tespitle
grevli bir memur veya bu idenin grnrde resmi evirmeni
olmaktan kar. Ortaya kan sorun, her tespit ve karann hukuki-
mantksal gereklilik asndan ne dereceye kadar kurucu bir unsur,
kendine has bir deeri olan bir form ierdiidir. Wolzendorff,
formdan sosyo-psikolojik bir grng, tarihsel-siyasal yaamn
etkin bir faktr olarak bahseder ve bu faktr muhalif siyasi g
lere, bir devletin anayasasnn kavramsal yapsnda sabit ve yapsal
bir hesap unsuru bulunduunu kavrama imkan vermesi asndan
nem tar. (Arch. d. ff. Rechts, Bd. 34, s. 477.)12Bylece, devlet,
canl bir oluum anlamnda bir form haline gelir. Wolzendorff,
hesaplanabilir ilevsellik amacna hizmet eden bir oluum ile,
Hermann Hefelenin kulland gibi estetik anlamda form arasn
da net bir ayrm yapmamtr.
Form kavram hakknda felsefede giderek yaylan karklk,
sosyoloji ve hukukta feci bir biimde tekrarlanmaktadr. Hukuki
form, teknik form, estetik form ve nihayet akn felsefedeki form
kavram, birbirinden ok farkl eyleri ifade eder. M ax W eberin
hukuk sosyolojisinde deiik form kavramn ayrt etmek mm
kndr. Bir kere, ona gre, hukuksal ieriin kavramsal belir
HUKUK EKL V E KARAR SO R U N U O LARAK E G EM EN LK SO R U N U 33

lenimi, bu ieriin hukuki formu, normatif dzenlemesidir, ancak


sadece rza eyleminin nedensel bileeni olarak... Sonra, uzman
lk alanlan arasndaki farkllamadan bahsederken, biimsel szc
n rasyonellemi, profesyonellemi ve nihayet /hesaplanabilir sz
ckleriyle ayn anlamda kullanr. Bylece, resmi dzeyde geli
tirilmi hukukun, bilinli bir karar maksimleri kompleksi oldu
unu ve sosyolojik olarak hukuk eitimi alm kiilerin, devlet
hizmetindeki yarg organ temsilcilerinin ve dierlerinin katlmn
kapsadn syler. Rasyonel eitim (sic!) anlamna gelen pro
fesyonel eitim, ticari ihtiyalarn artmasyla beraber gerekli hale
gelir ve hukukun spesifik olarak hukuksal olana ynelen modern
rasyonalizasyonu ve biimsel niteliklerin geliimi buradan trer.
(Rechtssoziologie II, I.)13
Bylece, form, ilkin, hukuki bilginin akn koulu, ikinci
olarak da tekrarlanan pratikten ve profesyonel muhakemeden
treyen yeknesak bir dzen anlamna gelebilir ve bu dzen, yek
nesakl ve gvenilirlii dolaysyla nc bir rasyonalist ekle,
yani hem ticari zorunluluklardan, hem de hukuk eitimi alm
bir brokrasinin karlarndan doan, gvenilirlii ama edinen
ve tkr tkr ileme idealinin hkmettii bir teknik mkemmellie
dnr.
Yeni-Kantlarn form kavramn burada incelemeye gerek
yoktur. Teknik ekle gelince, bu, faydacln hkm altnda olan
bir belirlemedir ve her ne kadar rgtlenmi devlet aygtna uygu-
lanabilse de hukuki ekle denk dmez. Kesinlik ieren askeri
emir hukuki bir ideale deil, teknik bir ideale uygundur. Estetik
olarak deerlendirilebilmesi ve hatta trenlere uygun dmesi,
teknik olma zelliini deitirmez. Dnsel olanla eylemsel ola
nn Aristotelese uzanan kadim ztl, iki deiik formdan kaynak
lanr; dnsel olana hukuki bir form araclyla eriilebilir, ey
lemse! olana yalnzca teknik bir dzenleme ile... Hukuk fikri ve
hukuki bir dnceyi somut bir olaya uygulama gereklilii, yani
34 SYAS LAHYAT

hukukun en geni anlamda hayata geirilmesi, hukuki ekle hk-


meder. Hukuk fikri kendi kendini gerekletiremeyecei iin ger
ee uyarlanrken her seferinde zel bir teekkle ve ekillen
dirmeye ihtiya duyar. Bu, hem genel bir hukuk dncesinin
pozitif bir yasada ekillendirilmesi, hem de pozitif bir genel hukuk
normunun yarg organ veya idare tarafndan uygulanmas ba
kmndan geerlidir. Hukuki eklin zgnl zerine yaplan
bir tartmada buradan yola klmaldr.
Bugn devlet kuramnda bir yandan yeni-Kantlarn for
malizmi bir kenara braklrken, te yandan, bambaka bir adan
bir form nerilmesi ne anlama gelmektedir? A caba bu, felsefe
tarihini bu kadar monoton klan sonu gelmez karklklardan
biri midir? M odern devlet kuramnn bu abasnda, bir nokta
kesin bir ekilde ayrt edilebilir: ekil, znelden nesnele akta
rlmak istenir. Epistemolojik adan eletirel olan her ideolojide
olduu gibi, Emil L ask n kategoriler doktrinindeki [Kat-
hegorienlehre] form kavram da henz zneldir. Kelsen, bir yandan
bylesine eletirel bir tutumla kazanlm znel bir ekil kavramn
k noktas alr ve hukuk dzeninin birliini hukuki bilginin
bamsz bir eylemi olarak dnrken, te yandan, bir dnya
grne balanmak sz konusu olduunda, tarafszlk talep et
mek ve Hegelci kollektivizmi devlet sbjektivizminin eletirisi
haline getirmekle kendi kendisiyle eliir. Kendisi iin talep ettii
tarafszlk, kiisel olan her eyden kanmakla ve hukuk dzenini
objektif bir normun objektif geerliliine indirgemekle ortadan
kalkmaktadr.
Egemenlik kavram hakkndaki apayn teorilerin savunucular
-Krabbe, Preuss ve K elsen-bu tr bir tarafszlk talep ederlerken
kiisel olan her eyin devlet kavramndan uzaklamas gerektii
konusunda hemfikirdirler. Onlar asndan, kiilik ve emir aka
birbirine baldr. Kelsene gre, kiisel emir yetkisi tasavvuru,
devlet egemenlii doktrininin asl yanlgsdr; emrin znellii
HUKUK EKL VE KARAR SO R U N U O LARAK EG EM E N LK SO R U N U 35

objektif olarak geerli olan normun yerine getii iin, Kelsen,


devletin hukuk dzeninin nceliine ilikin kuram znel ve
hukuk idesinin inkr olarak niteler. Krabbede ahsi-gayr ahsi
ztl, somut ile soyut ve bireysel ile genel arasndaki ztlkla bir
lemektedir ve bunu, hkmet ile hukuk kural, otorite ile nitelik
ve Krabbenin genel felsefi formlasyonuyla, kii ile fikir arasn
daki ztla kadar uzatmak mmkndr. Bu yolla, kiisel emri
soyut bir normun objektif geerlilii karsna koymak hukuk dev
leti geleneine uygundur. XIX. yzyl hukuk felsefesi doktrininde,
rnein Ahrens, bunu son derece ak ve ilgin bir biimde izah
etti. Preuss ve Krabbeye gre, tm kiilik tasavvurlar, mutlak
monarinin tarihsel art etkileridir. Tm bu itirazlar, kiilik tasav
vuru ve resmi otorite ile balantsnn, spesifik bir hukuki menfaat
ten, yani hukuki kararn zn oluturan berrak bir bilinten
domu olduunu es gemektedir.
Byle bir karar, en geni anlamyla, her hukuki sezgide bulu
nur. nk her hukuki dnce, saf haliyle asla var olamayan
hukuk idesini farkl bir hale [Aggregatzustand] dntrr ve bu
na, ne hukuk idesinden, ne de uygulanmas gereken herhangi
bir genel pozitif hukuk normunun ieriinden kartlabilen bir
unsur ekler. Her somut hukuki karar, ierik asndan bir kayt
szlk unsuru ierir, nk hukuki sonu en ince ayrntsna kadar
kendi ncllerinden tretilemez ve karar vermenin zaruri olmas
olgusu, bamsz ve belirleyici bir unsur olarak kalr. Geri bu tr
soyut bir karar da nemlidir, ancak burada sz konusu olan, somut
bir kararn nedensel ve psikolojik oluumu deil, hukuki deerin
belirlenmesidir. Sosyolojik adan karann kesinliine duyulan ilgi,
youn bir ticari aktiviteye sahne olan bir ada zellikle gze
arpar, nk birok durumda ticaret, ayrntl bir ierie he
saplanabilir bir kesinlikten daha az ilgi duyar. (Kendimi ayarlaya
bilmem bakmndan, hareket cetvelinin mnferit bir durumda
kalk ve var saatlerini nasl tespit ettii, gvenilir bir ekilde
36 SYAS LAHYAT

ilemesinden daha az ilgimi eker.) Hukukta, kambiyo hukuku-


nun ekli katl denen ey, byle bir ilgiye rnek olarak gste
rilebilir. Karara duyulan hukuki ilgi, bu tr bir hesaplanabilirlikle
kantrlmamaldr. Bu hukuki ilgi, normatif olann zgnlnde
temellenir ve yarglama lt olarak yalnzca evrensel bir hukuki
ilke verilmesine ramen, somut bir olgu hakknda somut bir e
kilde hkm verilmesinin zorunlu olmasndan doar. Bylece,
her seferinde bir transformasyon gerekleecektir. Hukuk idesinin
kendi kendini kuvveden fiile karamayaca, kendisini kimin
uygulamas gerektiine ilikin hibir ey sylememesinden dahi
anlalr. Her transformasyonda bir auctoritatis interposio bulunur.
Mnferit olarak kimin veya hangi merciin byle bir otoriteyi ken
disi iin talep edebilecei konusundaki ayrt edici belirleme, bir
hkmn salt hukuki niteliinden karsanamaz. Krabbenin
srekli grmezden geldii glk budur.
Karann yetkili makam tarafndan verilmi olmas, karan, ieri
inin doruluundan bamsz olarak greli, baz durumlarda ise
mutlak hale getirir ve halen phe duyulup duyulamayaca hak
knda uzayp giden tartmaya bir son verir. Karar, bir anda, tant-
layc gerekelemeden [argumentierende Begrndung] bamsz
hale gelir ve otonom bir deer kazanr. Bu, devletin kusurlu eyle
mine ilikin retide, kendini btn teorik ve pratik anlamyla
gsterir. Yanl ve kusurlu bir karara hukuki bir geerlilik kazan
drlmaktadr. Yanl karar, tam da yanllndan tr, kurucu
bir unsur ierir. Zaten mutlak anlamda aklayc olan bir kararn
asla var olamayaca, karar dncesinin tabiatnda vardr. Temel
tekil eden normun ierii asndan bakldnda, kararn bu
kurucu ve spesifik unsuru yeni ve yabanc bir eydir. Norm atif
adan bakldnda, karar, bir Hiten domutur. Karann hukuki
gc, gerekeleme eyleminin vard sonutan farkl bir eydir.
Bir norm yardmyla atf yaplmaz, tam tersine, neyin bir norm
ve normatif doruluk olduu bir atf noktasndan yola karak
H UKUK EKL V E KARAR SO R U N U O LARAK EG EM E N LK SO R U N U 3 7

belirlenir. A tf noktas normdan hareket ederek anlalamaz, an


lalabilecek olan yalnzca normun ieriinin niteliidir. Spesifik-
hukuksal anlamda ekli olan, bu ieriksel nitelik ile tezat
halindedir, nedensel bantnn niceliksel ierii ile deil. Bu son
tezatn hukuk bilimi tarafndan dikkate alnmayaca aslnda
aktr.
Hukuki eklin spesifik karakteri, kendi saf hukuki doas iinde
dnlmelidir. Burada, bir karann hukuki gcnn felsefi anlam
veya M erkln szn ettii (Arch. d. ffentl. Rechts, 1917, s.19)
hukukun sabit ve zamanla mekndan bamsz sonsuzluu
zerine speklasyonlara giriilmemelidir. Merkl, Hukuki eklin
geliimi olanakszdr, nk zdelii ortadan kaldrmaktadr,
derken, temelde kaba ve niceliksel bir ekil tasavvurunun et
kisinde kaldn belli etmektedir. Dorusu, bu tr bir formdan
yola karak da kiisel bir unsurun hukuk ve devlet kavramna
nasl szdn aklamak olanakszdr. Bu, yalnzca genel bir ka
nun hkmnn [Rechtssat?:] yetkili olabileceini daima k
noktas olarak alm olan kadim hukuk devleti geleneine uygun
bir tasanmdr. Locke, the law gives authority [yetkiyi veren kanun
dur] der ve kanun szcn, bilinli olarak, commisszonun, yani
monarkn kiisel emrinin kart olarak kullanr. A m a kanunun
yetkiyi kime verdiini belirtmediini grmez. Elbette ki herkes
herhangi bir kanun hkm n uygulayp gereini yerine
getiremez. Bir karar normu olarak kanun hkm, yalnzca nasl
karar verilmesi gerektiini belirtir, kimin karar vermesi gerektiini
deil. Nihai bir merci olmasayd, herkes ieriksel doruluun ne
olduunu ileri srebilirdi. A m a nihai merci, karar normundan
anlalamaz. Buna gre, sorun, yetkiye ilikindir; bir hkmn
hukuki niteliinin ieriinden kaynaklanmak yle dursun,
bununla yantlanmas bile zor olan bir sorun ... Yetki sorununu
maddi olana gnderme yaparak zmlemek, biriyle alay etmekle
eanlamldr.
38 SYAS LAHYAT

Bilimsel bilincin ne dereceye kadar hukuksal karann normatif


karakterinden olutuuna gre saptanabilen, belki de iki tip hu
kuk bilimi anlay vardr. (u szc icat etmeye hakkm varsa)
desizyonist14 tipin klasik temsilcisi Hobbestur. Bu tipin zgn
doas, niin antitezin klasik formlasyonunu dier tipin deil
de onun icat ettiini aklar: A utoritas, non veritas facit legem
(Leviathan, Bl. 26) [Yasay yapan otoritedir, hakikat deil]. Auto-
ritas ve veritas arasndaki tezat, Stah linkinden daha radikal ve
kesindir: otorite, ounluk deil. Hobbes, bu desizyonizm ile per-
sonalizm arasndaki banty ieren ve somut devlet egemenlii
yerine, soyut olarak geerli bir dzeni geirmeyi amalayan tm
giriimleri reddeden kesin bir argman da gelitirmiti. O, manevi
g daha stn bir dzen oluturduu iin, devlet gcnn m a
nevi gce tabi olmak zorunda olduu iddiasn tartr. Byle bir
gerekeye Hobbes u yant verir: Eer bir g dierine tabi ola
caksa, bu, yalnzca, glerden birini elinde bulundurann, dier
gcn sahibine tabi olaca anlamna gelir: He which hath the one
Power is subject to him that hath the other (Bir gc elinde bulun
duran, dierine sahip olana tabidir). Bir yandan hakim ve tabi
dzenden bahsederken te yandan soyut kalmaya almak onun
iin anlalmaz bir eydir (we cannot understand). For subjection,
Command, Right and Power are accidents, not of Powers but of Per'
sons (Bl. 42) [Tabiyet bakmndan emir, hak ve g, iktidarla-
nn deil, kiilerin belirtileridir]. Bunu, derin saduyusunun sarsl
maz salamlyla son derece vurucu bir biimde kullanmay bildii
benzetmelerinden biriyle resmetmektedir: G veya dzen, sa
racn sanatnn svarininkine tabi olmas gibi, bir bakasna tabi
olabilir, ama nemli olan, dzenlerin bu soyut basamaklarna
ramen, kimsenin mnferit bir sarac, her bir svariye ayr ayr
tabi ve ona itaat etmeye mecbur klmay dnmemesidir.
XVII. yzyln soyut pozitivizminin [Naturwissenschaftlichkeit]
en tutarl temsilcilerinden birinin bu kadar personalist olmas
HUKUK EKL VE KARAR SO R U N U O LARAK E G EM EN LK SO R U N U 39

dikkat ekicidir. Ama bu, onun hukuku bir dnr olarak top
lumsal yaamn etkin gereklii kadar, bir filozof ve pozitivist bir
dnr olarak doann gerekliini kavramak istemesiyle ak
lanabilir. Hobbes, pozitivist [naturwissenschaftlich] gereklie
brnmeye ihtiya duymayan hukuki bir gereklik ve canlln
var olduunu kefedememiti. Matematiksel rlativizm ve nomi
nalizm de bunda etkindir. Hobbes, geliigzel seilmi herhangi
bir noktadan yola karak devletin birliini kurabilirmi gibi gr
nr. A m a o zamanlar hukuki dnce, pozitivist dnce tara
fndan, Hobbesun bilimsel faaliyetlerinin younluu yznden
hukuk yaamnn hukuki ekilde ikin olan zgn gereini far
knda olmadan skalayabilecei kadar igal edilmemiti. Onun
arad ekil, somut ve belirli bir merciden kaynaklanan bir ka
rarda yatmaktadr. Kararn bamsz anlam, kararn ieriinin
olduu kadar karar znesinin bamsz anlamn da ierir. Hukuki
yaamn gerei bakmndan nemli olan, kimin karar vereceidir,
ieriksel doruluk sorununun yan banda yetki sorunu bulunur.
Hukuki ekil sorunu, kararn znesi ve ierii arasndaki tezatta
ve znenin kendine zg anlamnda yatmaktadr. Akn [transzen
dental] eklin a priori boluu onda yoktur, nk hukuki ekil,
dorudan doruya hukuken somut olandan doar. O, teknik ke
sinliin ekli de deildir, nk bu, esas itibaryla, objektif ve
gayr ahsi bir amaca-ynelik ilgi [Zweckinteresse] tar. Nihayet,
hukuki ekil, karan tanmayan bir estetik retim ekli de deildir.
III.
Siyasi lahiyat

Modern devlet kuramnn btn nemli kavramlar, dnye


viletirilmi ilahiyat kavramlardr. Sadece tarihsel geliimleri do
laysyla deil, -nk bu kavramlar ilahiyattan devlet kuramna
aktarlmlardr, rnein her eye kadir Tanr, her eye kadir ka
nun koyucuya dnmtr- bu kavramlarn sosyolojik ynden
incelenmesi iin anlalmas gereken sistematik yaplan dolaysyla
da dnyeviletirilmilerdir. Olaanst halin hukuk iin tad
anlam, mucizenin ilahiyat iin tad anlama benzer. Yalnzca
bu benzerlik aklda tutularak devlet felsefesine ilikin fikirlerin
son yzyllarda kaydettii geliim anlalabilir. Modern hukuk
devleti dncesi, deizm [yaradanclk] ve mucizeyi dnyadan
kovan ilahiyat ve metafizikle beraber galebe almtr. Bu ilahiyat
ve metafizik, hem doa kanunlarnn dorudan bir mdahale
sonucu meydana gelen bir istisna tarafndan ihlalini -ki bu, mu
42 SYAS LAHYAT

cize kavramnn doasnda vardr- hem de egemenin yrrlkte


olan hukuk dzenine dorudan mdahalesini reddeder. Ay
dnlanma rasyonalizmi, olaanst halin her eklini reddetti. By
lelikle, kar-devrimin tutucu yazarlarnn tek tanrc inanc, mo-
narkn kiisel egemenliini, tek tanrc ilahiyattan devrald k
yaslarla ideolojik olarak desteklemeye alabildi.
Uzun sredir bu tr kyaslarn sistematik ve metodik temel
anlamna iaret etmekteyim (Der Wert des Staates, 1914; Politische
Romantik, 1919; Die Diktatur, 1921). Mucize kavramnn bu ba
lamda tad anlamn ayrntl aklamasn baka bir yerde yap
mak zere sakl tutuyorum. Burada, yalnzca, bu bantnn hu
kuki kavramlann sosyolojisi iin ne dereceye kadar dikkate deer
olduu ile ilgilenilmektedir. Bu tr kyaslarn en ilgin siyasi kul
lanmna, kar-devrimin katolik devlet felsefecileri olan Bonald,
de Maistre ve Donoso Cortesde rastlanr. nde ilk olarak gze
arpan, dier her ey iin olduu gibi devlet ve toplum iin de
rengrenk resim ve semboller bulan mistik, doa felsefesine dair
ve hatta romantik geliigzel fikir oyunlarndan deil, kavramsal
olarak berrak, sistematik kyaslardan sz etmeleridir. A ncak bu
kyas hakkndaki en ak felsefi ifade, Leibnizin Nova Met-
hodusunda ( 4,5) yer alr. O, hukukun tp ve matematikle kar
latrlmasn, ilahiyatla olan sistematik yaknl vurgulayabilmek
iin reddeder: Merito partitionis nostrae exemplum a Theologia ad
Jurisprudentiam transtulimus, quia mira est utriusque Facultatis
similitudo. [Biz, bu iki disiplin birbirlerine artc derecede ok
benzedikleri iin blnme modelimizi hakl olarak ilahiyattan hu
kuka devrettik.] Her ikisi de bir duplex principiuma [prensip ifti]
sahiptir: ratio (bundan dolay bir doal ilahiyat ve bir doal hukuk
vardr) ve scriptura, yani mutlak vahiy ve emirleri ieren bir kitap.
A dolf Menzel, Naturrecht und Soziologie (Viyana, 1912) isimli
makalesinde, XVII. ve XVIII. yzyllarda doal hukukun yerine
getirdii ilevleri, yani adalet talebi ve tarih felsefesine ilikin yap
SYAS LAHYAT 43

ve idealleri dile getirme ilevlerini bugn sosyolojinin devraldm


ifade etmitir. O, sosyolojinin, bu yolla pozitif hale gelmi olduu
varsaylan hukuka gre daha aada yer aldna inanyor grn
mekte ve imdiye kadarki tm sosyolojik sistemlerin siyasi eilim
leri bilimsellik kisvesine brndrmekle son bulduklarn gster
meye almaktadr. Ancak pozitif hukuka ilikin kamu hukuku
literatrnn en temel kavram ve tartmalarn inceleme zah
metine katlananlar, devletin her yere mdahale ettiini grrler.
Bazen pozitif kanun yapmay hedeflemi bir deus ex machina [ma-
kine-Tanr] gibi hukuki bilginin bamsz eyleminin akla yakn
bir zme ulatramad bir tartmay karara balayarak, bazen
de mafiret ve af yoluyla kendi kanunlarna stnln kant
layan ltufkr ve efkatli hkmdar olarak; daima ayn ak
lanamaz kimlikle, kanun koyucu, yrtme gc, polis, af ve sosyal
yardm mercii olarak karmza kar. yle ki, ada hukukun
btnsel bir resmine belli bir mesafeden bakmaya abalayan bir
gzlemci, devletin deiik klklarla ancak ayn grnmez kii
olarak rol ald bir drama [Deen und Mantelstck] grr. M o
dem kanun koyucunun her kamu hukuku ders kitabnda bahsi
geen Omripotenzi [her eye kadir oluu], ilahiyattan yalnzca
dilbilimsel olarak devralnmamtr. ilahiyat kalntlarna tart
mann [Argumertation] ayrntlarnda da rastlanr.
Bunlarn ou elbette polemik maksatldr. Pozitivist ada
bilimsel rakibine, ilahiyat veya metafizik ile megul oluyor diye
serzenite bulunmak sk ba vurulan bir yoldur. Bu serzeni salt
svgden te bir ey olacaksa, en azndan byle ilahi ve metafizik
sapmalara duyulan eilimin aslnda nereden kaynakland sorusu
sorulabilirdi; bunun, tarihsel olarak, tek-Tanry kralla zde
letiren monarist devlet kuramnn art etkisi olarak aklanp
aklanamayaca ya da sistematik veya metodik gerekliliklere
dayanp dayanmad aratrlmalyd. Tanr adnn belli baz
metafizikiler tarafndan benzer amalarla ktye kullanlma
44 SYAS LAHYAT

snda olduu gibi, elien argman veya itirazlann dnsel olarak


stesinden gelme konusundaki yetersizlikleri sonucu devleti
dnsel bir ksa devre olarak gren hukukularn var olduunu
seve seve kabul ediyorum. A ncak asl soru bylece yantlanm
olmuyor. imdiye kadar genel olarak yalnzca tali derecede nem
tayan imalarla yetinildi. Hnel, ekli ve maddi anlamda kanun
zerine olan yazsnda (s. 150),15 devletin iradesine dahil olan
her eyin birlik ve planllk erevesinde olmas zorunluluundan
dolay (o halde, Hnel, bu zorunlu birlik ve planll asla inkr
etmez) tm devlet fonksiyonlarnn tek bir organda toplanmasn
talep etmenin metafizik olacana ilikin eski itiraz ileri sr
mtr. Preuss da (Festgabe fr Laband 1908, II, s. 236) kendi
kooperatif devlet kavramn, muhaliflerini ilahiyata ve metafizie
sktrarak savunmaya alr; Laband ve Jellinekin devlet kura
mnda yer alan egemenlik kavram ve devletin mnhasr hakim
otoritesi teorisi, devleti, mistik retim yoluyla ortaya kan
iktidar tekeline sahip soyut bir Quasi-Individuuma [birey ben
zerine] , bir urdcum sui generise [kendine zg bir birlie] dn
trr. Preussa gre, bu, T anrnn inayetinin hukuki klf ve
Maurenbrecher retilerinin, dini olann yerine hukuki kurgunun
gemesi yoluyla deitirilerek tekrardr. Organik devlet kuram
nn bylesi bir temsilcisi muhalifine ilahiyat yapt gerekesiyle
itiraz ederken, Bematzik, hukuksal kii kavram hakkndaki ele
tirel almasnda (Arch. d. ffentl. Rechts, V., 1890, s. 210, 225,
244)16organik devlet kuramna kar tam tersi itiraz ileri srmekte
ve u alayc szlerle Stein, Schulze ve Preussun fikirlerini rt
meye almaktadr: Eer kollektif kiiliin organlar yine kiiler
olacaksa, her idari makam, her mahkeme vb. bir hukuksal kii
ve bir btn olarak devlet de yine tek bir hukuksal kii olurdu.
Teslis dogmasn anlamaya almak, bununla karlatrldnda
ocuk oyuncadr. Stobbesin, kollektif kiiliin bir hukuksal
kii olduu grn de, teslis dogmasn anmsatan bu gibi d
SYAS LAHYAT 45

nmleri anlamad ifadesiyle reddeder. u var ki, kendisi de,


Hukuki ehliyet kavram dahi, kayna olan devletin hukuk d
zeninin kendisini, her trl hakkn znesinin, yani bir hukuksal
kiinin yerine koymak zorunda oluunu ierir, demektedir. Bu
kendini-yerine-koyu yntemi, anlalan, ona yle basit ve akla
yakn gelir ki, bundan sapan bir grten yalnzca bir tuhaflk
olarak sz eder. Bununla beraber, hukuki ehliyetin kayna olan
hukuksal dzenin, yani devletin hukuk dzeninin, kendisini bir
rn olarak sunmasnn, Stahlin, bir kiinin temelinin daima
sadece baka bir kii olabilecei iddiasna gre mantken niin
daha gerekli olduunu sorgulamaz.
Kelsen, ilahiyat ile hukuk arasndaki metodik yaknla ken
dine has vurgusuyla 1920den itibaren iaret etmi olma liyakatine
sahiptir. Sosyolojik ve hukuki devlet kavram hakkndaki son
yazsnda17ok sayda ayrntl benzetmeler kullansa da, bunlar
onun epistemolojik k noktasn ve ideolojik ve demokratik
varglarnn isel heterojenliini, daha derin bir dnce tarihi
anlayna ulamak iin anlalr hale getirir. nk onun devlet
ve hukuk dzeni zdelii, doal meruluk ile normatif meruluu
zdeletiren bir metafizie dayanr. Bu zdelik, salt pozitivist
bir dnceden domutur, her trl keyfiliin reddine dayanr
ve her trl istisnay insan zihninden defetmeye abalar. lahiyat
ve hukukun birbirine paralel olan tarihinde bylesi bir inan,
en iyi ifadesini J. St. Millde bulur. O da, tarafszlk adna ve
keyfilikten duyduu korku dolaysyla her trl kanunun istisnasz
geerliliini vurgulamt ama -K elsen gibi- hukuki bilginin
bamsz eyleminin herhangi bir pozitif yasa ynndan kendi
sisteminin kozmosunu ina edebileceini varsaymamt; nk,
bylece, tarafszlk yine ortadan kalkm olacaktr. Koulsuz poziti
vizmin kendisine sunulan yasaya dorudan balanp balanma
yaca ya da ncelikle bir sistem oluturmak iin aba gsterip
gstermeyecei, anszn tarafszlk patosuna den bir metafizik
46 SYAS LAHYAT

asndan nemsiz olmaldr. Kelsenin, metodolojik eletirisinden


bir adm teye geer gemez tamamen pozitivist bir sebep kav
ramyla hareket etmesi, kendini en gzel, skolastik dncenin
tz kavramnn [Substanzbegriff] matematiksel-pozitivist dn-
cedekinden tamamen farkl olduunu grmeksizin, Hume ve
K antm tz kavram eletirisinin devlet kuramna aktanlabilece-
ine inanmasnda gsterir (Staatsbegriff, s. 208). Egemenlik kav
ramnn dogmatik tarihinde esasl bir anlam olan, bir hakkn
z ve kullanmnn ayrt edilmesi konusu (diktatrlk zerine
olan kitabmn 44,105 ve 194. sayfalannda buna iaret etmitim),
pozitif bilimlerin kavramlaryla katiyen anlalamaz ama yine de
hukuki tartmann temel bir unsurudur. Kelsenin demokrasiye
niin inan duyduu hakknda gsterdii gerekede zihniyetinin
matematiksel-pozitivist nitelii aka belli olur (Arch. f. Soz-'
W. 1920, s. 84):18Demokrasi, siyasi greceliin, mucize ve dogma
lardan arn (diril) m, insan akl ve eletirinin phecilii zerine
kurulmu bilimselliin ifadesidir.
Egemenlik kavramnn sosyolojisini kavramak iin hukuksal
kavramlarn sosyolojisini iyice anlamak gereklidir. Teolojik ve
hukuksal kavramlarn evvelce zikredilen sistematik benzerlii,
burada, hukuksal kavramlarn sosyolojisi tutarl ve radikal bir
ideolojiyi art kotuu iin vurgulanmtr. Bunun altnda mater
yalist bir tarih felsefesine zt spiritalist bir tarih felsefesinin yatt
na inanmak vahim bir hata olurdu. Restorasyon ann siyasi
ilahiyat, M ax W eberin Stammlerci hukuk felsefesini eletirdii
yazsnda aklad, radikal materyalist bir tarih felsefesinin kar
sna ayn derecede radikal spiritalist bir tarih felsefesi konulabilir
yolundaki hkmn mkemmel bir resmini sunar. nk kar-
devrimci yazarlar siyasi deiimleri dnya grnn deimesiyle
akladlar ve Fransz Devrimini Aydnlanma felsefesine dayan
drdlar. Radikal devrimciler, tersine, dncedeki deiimi, siyasi
ve sosyal artlarn deiimine baladklarnda bu yalnzca net bir
SYAS LAHYAT 47

antitez idi. Henz XIX. yzyln 20li yllarnda bile Bat A vru
pada, zellikle Fransada, dini, felsefi, sanatsal ve edebi deiiklik
lerin siyasi ve sosyal koullarla yakndan balantl olduu inanc,
, yaygn bir dogma idi. Marksist tarih felsefesinde bu bant eko
nomik alanda radikalletirilmi ve siyasi ve sosyal deiiklikler
iin aranan atf noktas da ekonomik alanda bulunarak sistematik
bir temele kavuturulmutur. Bu materyalist aklama, her yerde
yalnzca ekonomik ilikilerin reflekslerini, yansmalarn ve
klflarn grd ve tutarl bir ekilde psikolojik aklamalar,
imalar ve en azndan bunlarn kaba hali olarak nitelenebilecek
ithamlarla faaliyet gsterdii iin, ideolojik mantn yaktk bir
gzlemini imknsz klmaktadr. Bu aklama, her tr dnceyi
hayati srelerin ortaya k ve ilevi olarak alglad iin, tam
da kat rasyonalizmi yznden, kolayca irrasyonalist bir tarih tasa
rmna dnebilir. George Sorelin anarko-sendikalist sosyalizmi,
bu suretle, Bergsonun yaam felsefesini M arxin ekonomik te
melli tarih tasarmna balamay bilmitir.
Hem maddi srelerin spiritalist aklamas, hem de tinsel
grnglerin maddi aklamas nedensel bantlar kurmaya al
r. Bu aklamalar nce iki alan arasnda bir ztlk oluturur, ardn
dan birini dierine indirgeyerek bu ztl yeniden bir Hi haline
getirir ki bu, metodik gereklilik sonucu karikatre dnmeye
mahkm bir yntemdir. Engels, Kalvinci Alnyazs Dogmasm,
kapitalist rekabet mcadelesinin anlamszl ve hesapszlnn
bir yansmas olarak gryorsa, modem grecelik kuram ve bunun
baars da pekl gnmz dnya piyasasnn parasal ilikilerine
ndirgenebilir ve bylece ekonomik altyaps da bulunmu olur.
Bunu bir kavramn veya kuramn sosyolojisi olarak niteleyenler
de vardr. Bu gr burada dikkate alnmayacaktr. Belirli fikirler
ve entelektel yaplar iin, sosyolojik konumlarndan hareketle
belirli ideolojik sonulara varan bir insan topluluunu arayan
sosyolojik metodun durumu farkldr. Bu balamda, M ax We-
48 SYAS LAHYAT

berin tarafsz hukuk alanlarnn birbirinden ayrlmasn uzman


hukukularn, yarg organ mensuplarnn veya hukukun nde
gelenlerinin eitilmesine balamas hukuki kavramlarn sosyolo
jisidir (Rechtssoziologie, II, I). Hukuku ekillendirmeyle profes
yonel olarak ilgilenen topluluun sosyolojik zgnl, hukuki
muhakemenin belli baz metotlarn ve akln gereksinir. A n
cak bu bile henz hukuki bir kavramn sosyolojisi deildir. K av
ramsal bir sonucu sosyolojik bir taycya balamak psikolojidir
ve insan eyleminin ardndaki belirli bir gdnn saptanmas ile
ilgilidir. Bu, phesiz sosyolojik bir sorundur ama kavramn sos
yolojisiyle ilgili olan sorun deildir. Bu metot, zihinsel eserlere
uygulandnda, bizi evreden kaynaklanan aklamalara ve hatta
brokrat, avukat ve devlet tarafndan istihdam edilen profesr
gibi belirli bir tipin sosyolojisi olarak bilinen zeka dolu psiko
lojiye gtrr. rnein, Hegelci sistem bu metot uyarnca ince
lendiinde, ekonomik ve sosyal konumu sayesinde dnsel bir
stnlkle mutlak bilincin ayrdna varmasna olanak tannan
profesyonel bir eitmenin felsefesi olarak nitelenebilir ki bu da,
bir felsefe retmeni olarak mesleini icra etmesi anlamna gelir;
veya Kelsenci hukuk bilimini, deiken siyasi artlarda, ok eitli
hakimiyet ekilleri altnda, mevcut siyasi otoriteye grece bir
stnlkle kendisine verilen mutlak emir ve talimatlan sistematik
olarak dzenlemeye alan hukuk brokratnn ideolojisi olarak
grmek mmkndr. Tutarl slubuyla, iyisi mi edebiyata havale
edilmesi gereken trde bir sosyolojidir bu; parlak-edebi eletiriden,
rnein bir Sainte-Beuveden metodik farkll olmayan sosyo-
psikolojik bir portredir.
Burada nerilen ve egemenlik gibi bir kavramn karsnda
tek bana bilimsel bir sonuca ulama ans olan kavramlarn sos
yolojisi ise tamamen farkl bir eydir. Hukuksal yaamn acil pratik
menfaatlerine ynelik hukuksal kavramsallatrmay aar ve nihai,
radikal biimde sistematik olan yapy bulmay ve bu kavramsal
SYAS LAHYAT 49

yapy belirli bir devrin sosyal yapsnn kavramsal temsiliyle kar


latrmay amalar. Radikal kavramsallatrma idealinin burada
sosyolojik gerekliin refleksi olup olmad veya sosyal gerek
liin, belirli bir tarzda dnmenin ve buna bal olarak hareket
etmenin bir sonucu olarak alglanp alglanmad, bunun iin
gz nne alnmaz. Kavramlarn sosyolojisi, bilakis, hem tinsel
hem tzel iki kimliin ispatyla ilgilidir. Dolaysyla, rnein XVII.
yzyl monarisi Kartezyen Tanr kavramnda yansyan gerek
monari olarak tanmlandnda, bu, egemenlik kavramnn sos
yolojisi deildir. Buna karlk, bu dnemin egemenlik kavramnn
sosyolojisi, monarinin tarihi-siyasi varlnn, o zamanki Bat A v
rupa insannn genel bilin dzeyine uygun olduu ve tarihi-
siyasi gerekliin hukuksal yapsnn, yaps metafizik kav-
ramlarnki ile rten bir kavram bulabildiini de gstermelidir.
Nasl sonraki bir devrin bilincinde demokrasi netlik kazandysa,
monari de o zamann bilincinde bu yolla netlik kazand. By
lece, hukuki kavramlarn bu tr bir sosyolojisinin n koulu radi
kal bir kavramsallatrma, yani metafizik ve teolojiye itilen bir
mantktr. Belirli bir devrin dnya hakknda izdii metafizik
resim, siyasi organizasyonunun ekli iin uygun bulduuyla ayn
yapdadr. Byle bir zdeliin tespiti, egemenlik kavramnn sos
yolojisidir. Bu, gerekten de, Edward Cairdin Auguste Comte
hakkmdaki kitabnda sylemi olduu gibi, metafiziin bir an
en gl ve en ak ifadesi olduunu ispatlar.
Imiter les dcrets immuables de la Divinit [deimez tanrsal
hkmlerin taklidi], devletin hukuki yaamnn, XVIII. yzyl
rasyonalizmi tarafndan derhal akla yakn bulunan idealiydi. Bu
ifadenin yer ald Rousseaunun Economie politique balkl ma
kalesinde, teolojik kavramlarn, zellikle egemenlik kavram sz
konusu olduunda politize edilii, siyasi yazlarnn erbabnn g
znden kamayacak kadar arpcdr. Boutmy (Annales des Scien-
ces Politiques 1902, s. 418) :19 Rousseau applique au souverain
50 SYAS LAHYAT

lide que les philosophes se font de Dieu: il peut tout ce quil veut;
mais il ne peut vouloir le mal. [Rousseau, egemene, filozoflarn
Tanr iin uygun bulduklar fikri yaktrmtr: O istedii her
eyi yapabilir; ama ktlk isteyemez] vb. demektedir. Atger
(Essai sur lhistoire des doctrines du contrat social 1906 s. 136),
monarkn, XVII. yzyl devlet kuram nda T an ryla zde-
letirildiini ve devlet iinde, kartezyen sistemin tanrsnn
dnyadaki konumuna son derece benzer bir konuma sahip ol
duunu fark etti: Le prince dveloppe toutes les virtualits de lEtat
par une sorte de cration continuelle. Le prince est le Dieu cartsien
transpos dans le monde politique. [Prens, devletin doasnda
var olan btn zellikleri bir tr srekli yaratm yoluyla gelitirir.
Prens, siyasi dnyaya aktarlan kartezyen Tanrdr]. Onun iin,
Discours de la Mthodeun gzel anlats, metafizik, siyasi ve
sosyolojik tasarmlarn ncelikle psikolojik adan (bir feno-
menolog iin grngbilimsel adan da) kusursuz bir zdelik
gsterdiine ve egemenin bir kiisel birim ve nihai yaratc olarak
kabulne dair olaanst retici bir rnektir. Discours de la
Mthode, her tr phede amaz bir ekilde akln kullanarak
skunet bulan yeni rasyonalist ruhun belgesidir: J tais assur duser
en tout de ma raison. [im rahat nk aklm kullanyorum].
A m a dnmek iin zihnimizi topladmzda aklmza ilk gelen
nedir? Birok usta tarafndan yaratlan eserlerin, tek bir ustann
zerinde alt eserler kadar mkemmel olmaddr. Bir evi
ve bir ehri un seul architect [tek bir mimar] ina etmelidir; en
iyi anayasalar tek ve bilge bir kanun koyucunun eseridir, in
ventes par un seul [tek bir kii tarafndan yaratlmtr] ve nihayet
tek bir Tanr dnyay ynetir. Bir seferinde Descartesin Mer-
sennee yazd gibi: c est Dieu qui a tabli ces lois en nature ainsi
quun roi tablit les lois en son royaume. [Doadaki bu yasalar
yapan Tanrdr, tpk kraln kendi krallndaki yasalar yapt
gibi.] XVII. ve XVIII. yzyl, bu tasarmn [tek egemen dncesi,
SYAS LAHYAT 51

.n.] hakimiyeti altndayd; bu, Hobbesun, desizyonist dnce


tarz bir yana braklrsa, nominalizmine, pozitivizmine ve bireyi
son atomuna kadar imha etmesine ramen niin gene de per-
sonalist olarak kaldnn ve nihai, somut ve kesin bir karar mercii
nerdiinin ve devletini de, Leviathan da, muazzam bir kii
olarak adeta mitolojik bir varlk katna ykselttiinin gerek-
elerinden biridir. Bu yaklam insanbiimcilik [Anthropomorphis
mus]20 deildir -gerekten de bundan uzakt-, bilakis, hukuki
dnce tarznn metodik ve sistematik bir gerekliliidir. Ancak
mimarn ve yaratcnn [Weltbaumeister] resmi, nedensellik kav
ramnn belirsizliini de ierir. Dnyann mimar ayn zamanda
yaratc ve kanun koyucudur, yani merulatnc otoritedir. Fransz
Devrimine kadar tm Aydnlanma a boyunca bylesi bir dn
ya ve devlet miman, lgislateur [kanun koyucu] olarak adland-
nlmtr.
Salt pozitivist zihniyetin mant, o zamandan beri siyasi tasav
vurlara da szmakta ve Aydnlanma a srasnda hl hkm
sren ve z itibaryla hukuksal ve ahlaksal olan zihniyeti defet
mektedir. Bir hukuk kuralnn genelgeerlilii, istisnasz olarak
geerli olan doa kanununa uygunlukla [Naturgesetzlichkeit] z-
deletirilmektedir. Deist dnya grnde, dnyann dnda da
olsa byk arkn [die grosse Maschine] makinisti olarak kalm
olan egemen bir kenara atlr. ark imdi kendiliinden dn
mektedir. Tanrnm zel deil, sadece genel irade beyanlarnda
bulunduu yolundaki metafizik hkm, Leibniz ve Male-
branchen metafiziine hakimdir. Rousseauda volont gnrale
[genel irade], egemenin iradesiyle zde hale gelir; ama ayn za
manda genel kavram kendi znesi balamnda niceliksel bir ke
sinlik kazanr ki bu, halkn egemen haline gelmesi anlamna gelir.
Bylece, o zamana kadarki egemenlik kavramnn desizyonist
ve personalist unsuru kaybolur. Halkn iradesi her zaman iyidir,
le peuple est toujours vertueux [halk her zaman erdem sahibidir].
52 SYAS LAHYAT

De quelque manire quune nation veuille, il suffit qu'elle veuille;


toutes les formes sont bonnes et sa volont est toujours la loi suprme
(Sieys). [Bir ulusun isteme tarz ne olursa olsun, istemesi yeter-
lidir; her ekil iyidir ve ulusun iradesi her zaman en stn yasadr.]
Am a halkn daima doruyu istemesinin altnda yatan gereklilik,
kiisel egemenin emirlerinin kaynakland doruluktan farklyd.
M utlak monari, atan menfaatler ve koalisyonlar savanda
karar vermi ve bylelikle devletin birliini kurmutu. Bir halkn
oluturduu birlik, bu dezisyonist karaktere sahip deildir; bu,
organik bir birliktir ve ulusal bilinle beraber devleti organik bir
btn olarak kavrayan tasavvurlar ortaya kar. Bu suretle, teist
Tanr kavram gibi deist Tanr kavram da siyasi metafizik iin
anlalmaz hale gelir. Geri Tanr tasavvurunun art etkileri bir
sre daha hissedilir. Amerikada bu, halkn sesi Hakkn sesi ek
lindeki mantkl-pragmatik inanca dnr ve Jeffersonun
1801deki zaferinin temelinde bu inan yatar. Tocqueville,
Amerikan demokrasisini tasvir ederken, her eyin sebebi ve sonu
cu olan ve her eyin kendisinden doup tekrar ona dnd
Tanr dnya zerinde nasl salmyorsa, halkn da demokratik d
ncede devlet yaam zerinde yle salndn anlatr. Buna
karlk, bugn Kelsen gibi nemli bir devlet felsefecisi, de
mokrasiyi rlativist, objektif bilimciliin ifadesi olarak kabul ede
bilmektedir. Bu, gerekten de XIX. yzyln siyasi ilahiyat ve
metafiziinde yaanan geliime uygundur.
Nasl dnemin devlet felsefesine gre devlet karsnda akn
bir egemen varsa, XVII. ve XVIII. yzyl T an n dncesine gre
dnya karsnda da akn bir Tanr vardr. XIX. yzylda her
ey, giderek artan bir ekilde, ikinlik tasavvurlarnn [Immanenz-
vorstellungen] hakimiyetine girecektir. XIX. yzyl siyaset ve kamu
hukuku doktrininde yeniden ortaya kan tm bu zdelikler,
bu tr ikinlik tasavvurlanna dayanmaktadr: ynetenlerle yne
tilenlerin zdeliine ilikin demokratik tez, organik devlet kura-
SYAS LAHYAT 53

minin devlet ve egemenlik arasnda kurduu zdelik, Krab-


benin hukuk devleti kuram ile egemenlik ve hukuk dzeni ara
snda kurduu zdelik ve nihayet Kelsenin devlet ve hukuk
dzeninin zde olduunu savunan kuram. Restorasyon a
yazarlar siyasi bir ilahiyat gelitirdikten sonradr ki, mevcut dze
nin radikal kartlarnn ideolojik mcadelesi, artan bir bilinle,
bir otoriteye ve birlie duyulan inancn en temel ifadesiymiesine
Tanr inancna ynelmitir. Tanrya kar mcadeleyi, bariz bir
ekilde Auguste C om teun etkisi altnda kalan Proudhon st
lendi. Bakunin bu mcadeleyi iskite21 bir hmla srdrd. G e
leneksel dindarla kar yrtlen mcadelenin elbette ok eitli
siyasi ve sosyolojik gdleri vardr: Kilise Hristiyanlnn tutucu
tavn, ta ile mihrabn ittifak, birok byk yazarn dlanmalan
sonucu XIX. yzylda yeni bir sanat ve edebiyat akmnn ortaya
kmas olgusu -k i bu akmn dhi temsilcileri en azndan yaam
larnn belirleyici alarnda burjuva dzeni tarafndan toplum
dna itilmilerdir-, tm bunlann sosyolojik ayrntlan hl byk
oranda anlalmam ve deerlendirilmemitir. Geliimin temel
izgisi, hi phesiz, aydn kitle arasnda tm akmlk tasav
vurlarnn yok olmasna ve onlarn ya belirsiz bir ikin-panteizme
yaknlk veya her trl metafizie kar pozitivist bir kaytszlk
duymalarna doru uzanr. En mkemmel sistematik mimarisini
H egelin felsefesinde bulan ikinlik felsefesi [Immanenz-
Philosophie],22 Tanr kavramn korur, Tanry dnyaya yayar
ve hukuk ile devletin, objektif olann ikinliinden domasna
izin verir. En u radikaller arasnda da kararl bir ateizm hkm
srmeye balamt. Bu balantnn en ok farknda olanlar He-
gelci Alman solculard, insanln T annmn yerine gemek zorun
da olduunu, Proudhondan daha yumuak bir ekilde dile getir
memilerdir. M arx ve Engels, kendi bilincine varan insanlk
idealinin anarist bir zgrlkte sonlanmak zorunda olduunu
anlamam deillerdi. Gen Engelsin 1842-1844 yllarna ait bir
54 SYAS LAHYAT

ifadesi (Schriften aus der Frhzeit, herausgegebet vor G. M ayer,


1920, s. 281) burada zellikle sezgisel genliinden dolay ok
byk bir nem tar: Din gibi devletin de z, insanln kendi
kendisinden duyduu korkudur.
Bu tarz bir dnce tarihi perspektifinden bakldnda, XIX.
yzyl devlet kuramnn geliimi iki karakteristik unsur sergiler:
Tm teist ve akn tasavvurlarn bertaraf edilmesi ve yeni bir
meruluk kavramnn oluturulmas. Geleneksel meruluk kavra
mnn tm akln yitirdii aikrdr. N e Restorasyon D-
neminin zel hukuka ilikin ataerkil erevesi ne de duygusal
ve hrmetkr balln pekitirilmesine dayanan erevesi, bu
gelimeye ayak direyebilir. 1848den itibaren kamu hukuku kura
m pozitifleir ve bu szcn [pozitif szcnn, .n.] ardna
genellikle kendi ikilemini gizler veyahut da yapt eitli ak
lam alarda tm kudreti halkn pouvoir constituantna [kurucu
iktidarna] balar, yani monarisi olann yerine demokratik me
ruluk dncesi geer. Bu nedenle, desizyonist dncenin en
nde gelen temsilcilerinden biri ve mkemmel bir radikalizmle
her tr siyasetin metafizik ekirdeinin farknda olan katolik
bir devlet dnrnn, D onoso C ortesin, 1848 Devrim ine
bakarak kralclk ann sona erdii sonucuna varm as, son
derece nemli bir olaydr. A rtk kralclk yoktur nk artk
krallar yoktur. Bu nedenle, geleneksel anlam da meruluk da
yoktur. O halde, Cortese gre, tekbir zm kalr: Diktatrlk.
Bu, m atematiksel bir grecelikle karm bir mantkla da olsa,
H obbesun da ayn desizyonist dnceyle ulat zmdr:
Autoritas, non veritasfacit legem [Yasay yapan otoritedir, hakikat
deil].
Bu desizyonizmin aynntl bir tasviri yoktur ve Donoso Cortes
henz gereince onurlandrlmamtr. Burada yalnzca span
yolun teolojik tarznn, hukuki bir yapya sahip olan O rtaa
dncesiyle ayn izgide olduuna iaret edilebilir. Tm alglar,
SYAS LAHYAT 55

tm argmanlar son atomuna dek ylesine hukukidir ki, nasl


pozitivizm desizyonizme ve kiisel bir kararla doruk noktasna
varan hukuksal dncenin zgn mantna anlayszca aykr
dyorsa, o da ayn anlay yoksunluuyla XIX. yzyln matema
tiksel pozitivizmine ters dmektedir.
I V -

Kari'Devrmn Devlet Felsefesi zerine


(De Maistre, Bonald, Donoso Cortes)

Alman romantiklerinin kendilerine has bir zellii vardr: Ebedi


sohbet. Novalis ve Adam Mller, ruhlarn anlamaya yarayacak
asl ey buymu gibi sohbete dalarlar. Tutucu veya gerici olduklan
ve Ortaa koullarn idealize ettikleri iin Almanyada roman
tik olarak adlandrlan de Maistre, Bonald ve Donoso Cortes
gibi katolik devlet dnrlerine gre, ebedi sohbet, ancak kor
kun bir komikliin fantezi rn olabilirdi. nk onlarn
kar-devrimci devlet felsefesine damgasn vuran, zamann
karar verme zaman olduunun idrakidir ve karar kavram,
1789 ile 1848deki iki devrim arasnda en st seviyeye ulaan
bir enerjiyle, dncelerinin merkezine oturur. XIX. yzyln
katolik felsefesi, dile geldii her yerde, hibir arabuluculua izin
vermeyen byk bir alternatifin kendisini zorla kabul ettirdii
dncesini, u veya bu ekilde ifade etti. Newman, no medium
58 SYAS LAHYAT

between catholicity and atheism [Katoliklik ile ateizm arasnda


bir orta yol yoktur] der. Herkes, katl ebedi bir sohbetten
ok diktatrl hatrlatan byk bir ya/ya d ay [entweder-
oder] formle etmektedir.
Restorasyon, gelenek ve alkanlk gibi kavramlarn yardm
ve tarihsel geliimin ar olduuna duyduu inanla devrimin
aktivist ruhuna kar savat. Byle dnceler, insanlar, doal
akl tamamen yadsmaya ve faal olmaya temelde kt gzle bakan
mutlak bir ahlaki eylemsizlie sevk edebilirdi. Teolojik olarak
gelenekilik, J. Lupus ve P. Chastel tarafndan, bu kincinin, bu
tr yanlglarn kayna olduu dnlen sentimentalisme alle-
manda [Alman duyarll] yapt gndermelerle rtld. A
r gelenekilik, son tahlilde, gerekten de entelektel adan bi
linli her kararn irrasyonel reddi anlamna geliyordu. Yine de,
gelenekiliin kurucusu olan Bonald, sonsuz biimde kendi
kendinden dou fikrinden ok uzaktr. Zihinsel yaps da, de
Maistre ve hatta Donoso C ortesinkinden farkldr; ou kez
gerekten artc bir biimde A lm an gibi gzkr. A m a
gelenee olan inanc, asla Schellingin doa felsefesi, Adam Ml
lerin tezatlar karm veya H egelin tarih inanc gibi bir eye
dnmez. O na gre, gelenek, insann metafizik inancnn kabul
edebilecei ierii kazanmann tek yoludur nk tekil bireyin
akl, gereklii kendiliinden gremeyecek kadar gsz ve peri
andr. nsanln tarih boyunca getii yolu tasvir eden korkun
resimde bu Almann her biri iin geerli olan tezat ne tezattr
ama: Yolunu denek yordamyla bulabilen bir krn rehberlik
ettii bir krler srs! Bonalda skolastik bir dnrn adn
kazandrm olan ok sevdii antitezler ve farklar da gerekte
ahlaki ayrmlar ierir; Schellingin doa felsefesinin kaytszlk
noktasna sahip polaritelerini veya tarihsel srecin yaln diya
lektik reddini deil. Je me trouve constamment entre deux abmes,
je marche toujours entre letre et le nant [Kendimi daima iki uu
KARI-DEVRMN DEVLET FELSEFES ZERNE 59

rumun arasnda buluyorum, dima varolula hilik arasnda yr


yorum] . Bunlar, hibir sentez ve daha stn bir nc tanma
dan, aralarnda lm kalm derecesinde bir ya/ya da ayrm olan
iyi ve kt, Tanr ve eytan tezatlardr.
De Maistre, aslen karar anlam verdii egemenlik kavramndan
zel bir zevkle bahseder. Devletin deeri bir karar vermesinde,
kilisenin deeri ise temyiz olunamayan nihai karar oluturma
snda yatar. Yanlmazlk, ona gre, temyiz olunamayan kararn
zdr ve ruhani dzenin yanlmazl, devlet dzenindeki ege
menlikle ayn karakterdedir; bu iki szck, yani yanlmazlk ve
egemenlik, parfaitement synonymes dir [tamamen eanlamldr]
(du Pape, Bl. I) P Her hkmranlk yanlmazmasma hareket
eder, her ynetim mutlaktr - bu, tamamen farkl bir niyetle de
olsa, bir anaristin kelimesi kelimesine sylemi olabilecei bir
cmledir. Siyasi dnce tarihinde ortaya kan en net antitez,
byle bir cmlede yatar. Babeuf ten Bakunin, Kropotkin ve Otto
G rossa kadar tm anarist retiler tek bir aksiyom etrafnda
dner: le peuple est bon et le magistrat corruptible [nsanlar iyidir
ama yksek grevliler rmeye eilimlidir]. Buna karn, de
Maistre tam tersini iddia eder; byle bir hkmetin iyi olmas
iin var olmas yeterlidir: Tout gouvernement est bon lorsquil est
tabli [Ne zaman ki kurulmutur, her hkmet iyidir]. Bunun
temelinde, hkmet otoritesinin salt varoluunda bir karann ikin
olmas yatar ve bu karar da, zellikle en nemli meselelerde,
kararn verilmesi nasl bir karar verildiinden nemli olduu iin
deerlidir. Notre intrt nest point, quune question soit decide de
telle ou telle manire, mais quelle le soit sans retard et sans appel.
[Mesele, bir sorunun u veya bu zme kavuturulmas deil,
gecikmesiz ve temyizsiz zme kavuturulmasdr.] Hibir
yanlln boyunduruu altnda olmamak ve hibir yanllktan
tr sulanamamak, pratikte, onun iin birdir. Aslolan, daha
yksek bir merciin karar tetkik etmemesidir.
60 SYAS LAHYAT

Nasl 1848deki proleter devrimin radikalizmi, 1789daki3.


Sn fn devriminkinden ok daha derin ve tutarlysa, kar-
devrimin devlet felsefesinde de kararn gc ylesine artmt.
De M aistreden Donoso C ortese -m eruluktan diktatrle-
doru geliim ancak bu yolla anlalabilir. Bu radikal art, kendini
insan doas hakkndaki aksiyomatik tezlerin artan neminde
belli eder. Her siyasi dnce insan doas karsnda bir ekilde
tavr alr ve insann ya doas gerei iyi veya doas gerei
kt olduunu var sayar. Pedagojik veya ekonomik aklamalarla
bu sorundan yalnzca grnrde kamlabilir. Aydnlanma ras
yonalizmine gre insan, doas gerei, aptal ve kabayd, ancak
eitilebilirdi. Bylece, onun yasal despotizm ideali, pedagojik
sebeplerle kendini temize karyordu: Cahil insanlk (Rous-
seaunun Contrat Socialine gre insann doasn deitirmeye
muktedir olan) bir lgislateur [kanun koyucu] tarafndan eitilir
veya dikkafal doas Fichtenin tiran tarafndan alt edilir ve
devlet, Fichtenin naif bir vahilikle syledii gibi, bir eitim
fabrikas haline gelir. M arksist sosyalizm, ekonomik ve sosyal
koullarla birlikte insanlan da deitireceine inand iin, insan
doasna ilikin soruyu tali ve fuzuli bulur. Buna karlk, bilinli
olarak ateizmi seen anaristlere gre, insan kesinlikle iyidir, her
trl ktlk ise otorite, devlet ve hkmetle ilgili tm tasav
vurlar ieren teolojik dnce ve trevlerinin sonucudur. De
Maistre ve Bonaldm bilhassa devlet kuramna ilikin varsaym
laryla megul olduklar Contrat Socialde. insan henz hi de do
as gerei iyi deildir; Seillirein mkemmel bir ekilde ispat
etmi olduu gibi, mehur Rousseaucu iyi insan tezi, ancak
Rousseaunun ge romanlarnda ortaya kar. Buna karn, D o
noso Cortes, Proudhona kar kmt ve bu kincinin anti-teo-
lojik anarizmi, mantken bahsedilen aksiyomdan hareket etmesi
gerekirken, katolik Hristiyan ilk gnah dogmasndan yola k
mt. in asl, Donoso Cortes bunu tartarak radikalletirdi ve
KARI-DEVRM N DEVLET FELSEFES ZERNE 6 1

insan doasnn mutlak gnahkrlk ve ahlakszln savunan


bir kurama dntrd. nk ilk gnaha ilikin teslis dogmas
tam anlamyla radikal deildir. Bu dogma, Lutherci anlayn ter
sine, alaklktan bahsetmez, bilakis, yalnzca bir arpklk, bula
nklk ve yaralanmadan sz eder ve tabii iyi olaslna ak kap
brakr. Donoso Cortesi dogmatik bir bak asndan eletirmi
olan Abb Gaduel, insann tabii ktlk ve alaklnn abar-
tlna kar dogmatik kukularn dile getirdii zaman haklyd.
Yine de, Donoso Cortesinbir dogmann slahyla deil, kendisi
iin son derece gncel bir anlam tayan dini ve siyasi bir kararla
ilgilendiinin grmezden gelinmi olmas hakszlkt. Cortes insa
nn tabii ktlnden bahsettii zaman, polemik olarak ateist
anarizme ve onun iyi insan aksiyomuna kar cephe almaktadr;
kastettii ayuovixvjs'tm fagonikos], oyfxaxixms [dogmatikos]
deil. Burada, Lutherci dogmayla mutabkm gibi gzkse de
tavr, her trl hkmranla boyun een Luthercininkinden
farkldr; Cortes, burada da, byk engizitrlerin manevi halefinin
kendine gvenli ihtiamn korur.
Cortesin insann tabii alaklk ve bayal hakknda syle
dikleri, mutlak bir devlet felsefesinin, kat bir ynetimin gerek
esi olarak imdiye dek ileri srm olduu her eyden daha kor
kuntur elbette. De Maistre de insann ktlnden rkebi-
liyordu ve onun insan doas hakkmdaki ifadeleri, hayal yoksunu
ahlaktan ve mnzevi psikolojik deneyimlerden kaynaklanan bir
gce sahiptir. Bonald da, de Maistre gibi insann temelden kt
olan igdleri hakknda pek az aldanr ve kk kazlamayan
g tutkusunu herhangi bir modern psikolojik gr kadar iyi
tespit eder. Ancak bu, Donosonun feveranlar arasnda kaybol
maktadr. O nun insanlar kmsemesi snr tanmaz; insann
kr akl, zayf iradesi, tensel arzularnn gln canll ona yle
sine acnas grnr ki btn dillerin tm szckleri bir araya
gelse bile bu yaratn alakln ifade etmeye yetmez. Tanr insan
62 SYAS LAHYAT

haline gelmeseydi ayamla ezdiim srngen, bir insandan daha


az aalk olurdu; el reptil que piso cor mis pies, seria a mis ojos
menos despreciable que el hombre. Kitlelerin aptall, liderlerinin
aptalca kendini beenmilii kadar artc gelir ona. O nun g
nah bilinci evrenseldir ve bir priteninkinden daha korkuntur.
Hibir Rus anarist onun insan iyidir iddiasn, katolik Ispan
yolun u cevab kadar basit bir inanla ifade etmedi: Eer Tanr
ona sylemediyse, iyi olduunu nereden biliyor? De donde sabe
que es noble si Dios noseloha dicho? Bu adamn mitsizlii, bilhassa
arkada Kont Raczynskiye yazd mektuplarda sklkla cinnete
yaklar; onun tarih felsefesine gre, ktnn zaferi ak ve do
aldr ve yalnzca Tanrnn bir mucizesi bunu nleyebilir. Onun
insanlk tarihi hakkndaki izleniminin nesnelletii resimler deh
et ve ylgnlk doludur; insanlk, giri-k ve yapsn kimsenin
bilmedii bir labirentte kr topal sendeler ve biz buna tarih deriz
(Obras V, s. 192) ;24 insanlk, denizin zerinde amaszca oradan
oraya srklenen, cebren donanmaya kaydedilmi, nara atp dans
eden, kaba ve isyankr bir mrettebatla ykl bir gemidir, ta ki
T an rnn gazab isyankr ayak takmn, sessizliin yeniden h
km srmesi iin denize dkene kadar (IV, 102)...25 Oysa, tipik
olan baka bir resimdir: bugn katoliklikle ateist sosyalizm arasnda
patlak vermi olan kanl karar muharebesinin [die blutige Entschei
dungsschlacht] resmi...
Donosoya gre, burjuva liberalizminin ayrt edici zellii, bu
savata karar vermek yerine bir mzakereye girimeyi denemektir.
Burjuvaziyi, tabir caizse, tartan bir snf olarak tanmlar: una
clase discutidora. Burjuvazi bylece mahkm edilmitir, nk
bu tanmda onun karardan kanmak istedii anlam yatar. Her
tr siyasi faaliyeti, gerek basnda gerek parlamentoda, konuma
dzlemine aktaran bir snf, sosyal atmalar ayla baa kamaz.
Temmuz Krallnn liberal burjuvazisinin gvensizlik duy
gusunu ve yarm kalmln her yerde grmek mmkndr. Bu
KARI-DEVRMN DEVLET FELSEFES ZERNE 63

snfn liberal anayasacl, kral parlamento araclyla fel eder


ken onun yine de tahtta kalmasna izin vermeye alr ki bu,
deizmin, Tanry dnyadan tard ederken yine de onun varlna
sk skya tutunarak iine dt tutarszlkla ayndr. (Burada,
Donoso, Bonalddan metafizik ve devlet kuramnn son derece
verimli paralelliini devralr.) Yani liberal burjuvazi bir Tanr
ister ancak bu Tanr faal olamamaldr; bir monark ister ancak
bu monark iktidarsz olmaldr; zgrlk ve eitlik talep eder, buna
ramen, eitim ve mlkiyetin yasama zerindeki etkisini garanti
altna almak iin, seme hakkn mlk sahibi snflarla snr
landrmak ister; sanki eitim ve mlkiyet, fakir ve eitimsiz in
sanlar bask altnda tutma hakk verebilirmi gibi... Soy aris
tokrasisini ortadan kaldrr ama aristokrasinin en aptal ve baya
ekli olan para aristokrasisinin kstah hakimiyetine izin verir;
ne kraln egemenliini arzu eder ne de halkmkini. O halde, libe
ral burjuvazi aslnda ne ister?
Bu liberalizmin tuhaf elikileri yalnzca Donoso ile F. J. Stahl
gibi gericilerin ve Marx ile Engels gibi devrimcilerin dikkatini
ekmi deildir. Bilakis, somut bir siyasi olay balamnda Hegelci
eitime sahip burjuva bir Alman bilgininin Ispanyol bir katolikle
yzletirilmesi gibi nadiren rastlanan bir durum gereklemitir.
nk ikisi de -tabii karlkl etkileim olmakszn- ayn tutar
szlktan tespit etmeleri ve bunlan farkl deerlendirmeleri sonucu
son derece tipik ve ak bir tezata derler. Lorenz von Stein,
Geschichte der sozialen Bewegung in Frankreich adl eserinde libe
rallerden ayrntl olarak bahseder: Onlar bir monark, yani kiisel
bir devlet otoritesi, bamsz bir irade ve bamsz bir eylem ister,
ancak kral basit bir yrtme organna dntrr ve her eylemini
kabinenin onayna baml klar, bylece, kiisel unsuru bir kez
daha uzaklatrm olurlar; partilerin zerinde olan, dolaysyla
parlamentonun da zerinde olmas gereken bir kral ister, ayn
zamanda onun, parlamentonun iradesini icra etmekten baka
64 SYAS LAHYAT

hibir ey yapam ayacan kararlatrrlar; kraln ahsnn


dokunulmaz olduunu ilan eder, bununla beraber ona anayasa
zerine ant iirirler ki bylece bir anayasa ihlali mmkn ancak
kovuturulamaz hale gelir, insan zekas, der Stein, bu tezat
kavram sal olarak zmeye yetecek kadar keskin deildir.
zellikle rasyonalizmi ile vnen liberal parti gibi bir parti iin,
bu durum, iki kat tuhaf olmaldr. Kendisi de ber die ge-
gemvaertigen Parteien in Staat und Kirche balkl derslerinde
anayasal liberalizmin ok saydaki elikisini inceleyen Prusyal
bir tutucu olan F. J. Stahlin ok basit bir aklamas vardr: Kralla
ve aristokrasiye kar duyduu nefret, liberal kentsoyluyu sola
srkler; radikal demokrasi ve sosyalizm tarafndan tehdit edilen
mlkiyeti iin duyduu korku onu yine saa, ordusunun onu
koruyabilecei azametli bir kralla doru srkler; bylece, iki
dman arasnda salnr ve ikisini de aldatmak ister. Steinn
aklamas tamamen farkldr: O , yaam a gnderme yapar ve
tam da bu elikiler yumanda yaamn bereketini grr.
Dman unsurlann birbiri iine bir daha znemeyecek ekilde
karm, ite bu, tm canllarn gerek karakteridir; var olan
her ey, kendi kartn ierir; yaam, birbirine kart kuvvetlerin
daimi geiimlerinden oluur; ve bu gler ancak yaamdan
kesilip karldklarnda gerekten birbirine kart hale gelirler.
D aha sonra tezatlarn karlkl geiimlerini, organik doann
ve kiisel yaamn gelimeleriyle karlatrr ve devletten bah
sederken, onun da kiisel bir yaam olduunu syler. Kendi iin
den yava yava hep yeni tezatlar ve armoniler dourmak, yaamn
znde vardr vb.
Donoso Cortes gibi de Maistre de bylesi organik bir dnce
tarzna yeteneksizdi. De Maistre, bunu, Schellingin yaam fel
sefesini hi kavrayamayarak ispat etti; Donoso 1849 ylnda Ber
linde Hegelcilikle yz yze geldiinde dehete kapld, ikisi de
engin deneyim ve pratie sahip birer diplomat ve politikacyd
KARI-DEVRMN DEVLET FELSEFES ZERNE 65

ve yeterli sayda kritik uzlamaya varmay baarmlard. Ama sis


tematik ve metafizik uzlama onlar iin akl almaz bir eydi. En
can alc noktada, kararlatnlacak bir ey olduunu inkr ederek
karan ertelemek onlara tuhaf, panteist bir kanklk gibi gzkm
olmaldr. Tutarszlklar ve uzlamazlklaryla bu liberalizm,
Cortese gre, yalnzca Isa m Barrabas m? sorusunu, bir erteleme
teklifi veya aratrma komisyonu atanmasyla yantlamann mm
kn olduu ksa bir zaman dilimi boyunca var olur. Byle bir
tavr tesadfi deildir, bilakis, liberal metafizie dayanr. Burjuvazi,
kendini ifade ve basn zgrlne adayan bir snftr ve bu z
grlklere geliigzel bir psikolojik ve ekonomik kouldan, ticari
bir zihniyetten vb. yola karak varmamtr. Liberal zgrlk
haklar dncesinin Kuzey A m erika devletlerinden kay
nakland oktandr biliniyordu. Son zamanlarda Georg Jellinek
bu zgrlklerin Kuzey Amerikal kkenine iaret ettiinde, bu,
katoiik devlet felsefecisini pek az (Yahudi sorunu hakkmdaki
makalenin yazar olan Kari M arx artaca kadar az) artan
bir tez olurdu. Ticaret ve sanayi zgrlne ilikin ekonomik
postlalar da, kesin bir dnce tarihi incelemesi iin yalnzca
metafizik bir ekirdein trevleridir. Donoso, radikal zihniyeti
nedeniyle daima yalnzca rakibin ilahiyatn grr. O kesinlikle
ilahiyat yapmaz; okanlaml mistik kombinasyonlar ve kyaslar
kullanmaz, Orpheusu kehanetlerde bulunmaz; gncel siyasi so
runlar hakkmdaki mektuplarnda soukkanl ve ou zaman ac
masz bir hayal yoksunluu vardr ve asla Don Kiota bir heves
grlmez; sistematik dnce zincirinde geleneksel dogmatik ila
hiyatn zetine ulama abas vardr. Bu nedenle, ruhsal konu
lardaki sezgisi sklkla gze arpar. Burjuvazinin bir clase discu-
tidora olarak tanm ve dininin ifade ve basn zgrlnde yatt
nn anlalmas, buna ilikin rneklerdir. Bunun, Kta Avrupas
liberalizmi hakkmdaki son olmasa da en artc gr olduunu
dnyorum. rnein, tipik anlamn W olzendorff un, belki
66 SYAS LAHYAT

zihniyet benzerlii sayesinde kavrayp mkemmel bir ekilde be


timledii Condorcet sisteminde, siyasi hayatn idealinin yalnzca
kanun koyucu meclisin deil, tm toplumun tartmas ve insan
ln dev bir kulbe dnmesi olduuna ve gerein bu ekilde
oylama yoluyla kendiliinden ortaya ktna inanmak zorunlu
gibidir. Donoso, bunun sadece sorumluluu stlenmemeye ve
ifade ve basn zgrlne gereinden fazla nem atfetmeye ve
bylece nihai olarak karar vermek zorunda kalmamaya yarayan
bir yntem olduunu dnr. Liberalizm nasl her siyasi ayrnty
tartp gryorsa, metafizik gereklii de bir tartmaya yaymak
ister. Liberalizmin z pazarlktr, beklenti halinde bir yarm
k alm lk tr. m idi, kesin h esap lam an n , kan l karar
muharebesinin, bir parlamento tartmasna dntrlebilmesi
ve sonsuza dek srecek bu tartma ile sonsuza dek ertelenebil-
mesidir.
Diktatrlk, tartmann zdddr. Daima ekstrem bir durumun
gerekleeceini var saymak, kyameti beklemek, Cortesin ruhsal
yapsnn desizyonist zellii ile ilgilidir. Bundan dolay, ateist-
anarist sosyalizme can dman olarak sayg gsterip eytani bir
ulviyet bahederken, liberalleri hor grr. Proudhonda bir eytan
grdn sanr. Proudhon ise buna glm ve engizisyonu ima
ederek yaklaca odun ynnn zerinde duruyormuasna
D onosoya yle seslenmitir: Allume! [Tututur!] (Confessions
dun Rvolutionnairein sonraki basklarnda ilave edilmitir.)26
Am a o dnemin satanizmi yine de sradan bir paradoks deil,
gl, entelektel bir prensipti. Bu prensibin edebi ifadesi yledir:
Bir burjuva olan Habil chauffant son ventre son foyer patriarcal"
[baba ocanda yan gelip yatarken], Pre adoptif de ceux quen
sa noire colre, Du paradis terrestre a chasss Dieu le pre [bir fke
nbeti srasnda Tanr Babann yeryz cennetinden kovduk-
lann evlatla kabul eden baba] olan eytan ve karde katili Kabil
tahta kmaktadr.
KARI-DEVRMN DEVLET FELSEFES ZERNE 67

Race de Cain, au del monte


Et sur la terre jette Dieu! (Baudelaire.)

Kabilin soyu ykseliyor cennete


Ve yeryzne frlatyor T an n y!

A m a bu durum savunulamazd, nk her eyden evvel yal


nzca T anryla eytann rol deiimini ieriyordu. Hem Proud
hon, daha sonraki anaristlerle karlatrldnda, ahlaki adan
aile babasnn otoritesine ve tekeli aile prensibine taklp kalm
olan bir kk burjuvadr. lk olarak Bakunin, ilahiyata kar
verilen mcadeleye mutlak bir natralizmin tm tutarlln ka
zandrr. Geri o da eytan yaymak ister ve bunun -her dini
hor gren Karl M arxin aksine- yegne gerek devrim olduunu
dnmektedir. Am a onun entelektel adan nemi, tabii do
ruluu sayesinde doru formlar kendiliinden, kendi iinden
reten bir yaam tasavvuruna sahip olmasna dayanr. Bundan
dolay, ona gre, kendi hkmetme ve iktidar hrsna bahane olu
turmas iin insanlara sulu damgas vuran Tann ve gnaha ilikin
ilahi doktrinden daha olumsuz ve kt bir ey yoktur. Tm ahlaki
deerlendirmeler, ilahiyata ve bir otoriteye gtrr. Kayna sahip
olma ve hkmetme hrs olan bu otorite, kuvvet kullananlar ka
dar zerinde kuvvet uygulananlar da kapsayan genel bir
rmeye yol aar ve insan hayatnn doal ve isel hakikat ve
gzelliine suni bir ekilde, yabanc ve dtan gelen bir gereklilik
empoze eder. Bugn anaristler, baba otoritesine ve tekelilie
dayanan ailede gerek gnah durumunu grrken ve szde cen-
netmekn ilk yaay durumu olan anaerkillie dn iin vaaz
verirken bunda en derin bantlarn Proudhonun gln-
dekinden daha gl bir idraki dile gelir. Donoso, baba otoritesine
dayanan ailenin zl gibi nihai sonular daima gz nnde
bulundurur, nk teolojik olanla ahlaki olann, ahlaki olanla
68 SYAS LAHYAT

siyasi dncenin yok olduunu ve her ahlaki ve siyasi kararn,


aracsz doal yaam ve sorunsuz bedenselliin cennetmekn
dnyeviliinde fel edildiini grr.
Bugn hibir ey, siyasi olana kar mcadele kadar modern
deildir. Amerikal finans adamlan, endstriyel teknikerler, mark-
sist sosyalistler ve anarko sendikalist devrimciler, siyasetin, ticari
hayatn tarafszl zerindeki tarafgir hkmranlnn bertaraf
edilmek zorunda olduu talebinde birleirler. Artk siyasi sorunlar
deil, yalnzca rgtsel-teknik ve ekonomik-sosyolojik devler
var olmaldr. Bugn hkm sren ekonomik-teknik zihniyet
artk siyasi bir dnceyi kavrayamamaktadr. M odern devlet,
gerekten M ax W eberin onda grd eye dnm gibidir:
Byk bir fabrika. Bir siyasi fikir, genel olarak, ancak bu fikri
kendi yararna kullanmak iin makl bir ekonomik ilgisi olan
toplumsal grup saptandnda anlalabilir. Siyasi olan, bir yan
dan ekonomik veya teknik-rgtsel olann iinde yok olurken,
te yandan, estetik nitelendirmelerle bir a klasik, romantik
veya barok olarak ayran kltr ve tarih felsefesine ilikin sra-
danlklarn ebedi sohbeti iinde eriyip gider. H er ikisinde de
siyasi dncenin ekirdei olan titiz ahlaki karardan saknlr.
A ncak bu kar-devrimci devlet felsefecilerinin gncel nemi,
kararlarn verilerindeki tutarllkta yatar. Karar ann ylesine
yceltirler ki sonunda bu an, hareketlerinin balang noktasn
oluturan meruluk dncesini ortadan kaldrr. Donoso Cortes,
artk krallar olmad ve kimse halkn iradesi dnda bir yolla
kral olmaya cesaret edemeyecei iin monari ann sona
erdiini fark eder etmez, desizyonizmini hedefine ulatrd, yani
siyasi bir diktatrlk talep etti. H atta de M aistrenin zikredilen
ifadelerinde bile, devletin bir karar unsuruna indirgenmesi ya
tyordu; tutarl bir ekilde saf, akla ve tartmaya dayanmayan,
kendini hakl karmayan, yani hilikten yaratlm mutlak bir
karara...
KARI-DEVRMN DEVLET FELSEFES ZERNE 69

Ancak bu aslen diktatrlktr, meruluk deil. Donoso nihai


mcadele annn geldiine inanmt; radikal ktlk karsnda
yalnzca bir diktatrlk vardr ve meru ardllk dncesi byle
bir anda bo bir dogmatizm haline gelir. Bylece, otorite ile anari,
mutlak bir kararllkla kar karya gelerek yukarda bahsedilen
antitezi oluturabildi: De Maistre, her hkmet zorunlu olarak
mutlaktr derken, bir anarist de kelimesi kelimesine aynsn sy
ler; yalnz o, iyi insan ve rm hkmet aksiyomunun yar
dmyla tamamen zt yndeki pratik sonuca, yani btn h
kmetler diktatrlk olduu iin her hkmetle mcadele edil
melidir sonucuna varr. Her karar iddias, anarist iin kt olmak
zorundadr nk yaamn ikinlii byle iddialarla bozulmadka
doru olan kendiliinden ortaya kar. Elbette bu radikal antitez,
onu kesin bir biimde kararn aleyhine karar vermeye zorlar ve
XIX. yzyln en byk anaristi olan Bakuninin teoride anti-
teolojik olann ilahiyats, pratikte ise bir anti-diktatrln dik
tatr olmak zorunda kalm olmas gibi tuhaf bir paradoks ortaya
kar.
Notlar

K itab ngilizceye eviren G eorge Sch w abm ekledii dipnotlar ve evir


m enin notlar.

1) Sch m ittin alm as balam nda olaanst hal, olaanst nlem


lerin uygulanm asn gerektiren her trl ciddi ekon om ik veya siyasi kar
kl ierir. O la a n st hal, dzeni ve istik ran yeniden sa lam ak iin
krizle n asl b a a klm as gerektii k o n u su n d ak i prensipleri belirleyen
anayasal bir dzeni ngrrken, skynetim (state of emergency) necessitas
non habet legem kural gerei, bir referans noktas olarak m evcut bir dzene
ihtiya duymaz. Bkz. Geoge Schwab, The Challenge of the Exception (Berlin,
1970), s. 7 ,4 2 .
2) Staatsrecht, Vlkerrecht und Politik: Monograpluen, cilt 2 (Tbingen,
1862), s. 626 .
3) Bkz. Georg M eyer, Lehrbuch des Deutschen Staatsrechts, 7. bask, cilt
3, (yay. haz.) G . A n sch tz (M nih ve Leipzig, 1 919), s. 906.
72 SYAS LAHYAT

4) B u radaki gnderm e S 0ren K ierkegaard ndr.


5) A ln t, K ierk eg aard n Repetition m dandr.
6) kinci b asks 1 9 2 8 d e yaplm tr.
7) ik in ci b asks 1928de, ncs 1981 de A a le n de yaplm tr.
8) Die Modeme Staatsidee, 2. bask, Lahey, 1919, s. 39.
9) D ie Grundbegriffe des Staatsrech ts und die n euesten Staatsrech ts-
theorien (Blm I) Zeitschrift fr die gesamte Staatswissenschaft 3 0 (1974),
s. 31. (S c h m ittin sayfa n u m aralan b u n un la uyum ayan ayr bir baskyla
alm olm as olasdr. A ln t, 1. B lm s. 1 79dandr.)
10) A.g.e., s. 183.
11) D e r rein e S t a a t , Zeitschrift fr die gesamte Staatswissenschaft 75
(1 9 2 0 ), s. 199-229.
12) Staatsth eo retisch e Form en fr politische Ideen , Archiv des ffent
lichen Rechts 3 4 (1 915), s. 477.
13) ngilizce: MaxWeber on Law in Economy and Society, (yay. haz.) M ax
R heinstein (C am bridge, M A , 1966). Bu, esasen, W e b e r in Wirtschaftund
Gesellschaft adl eserinin bir bolm o lan Rechtssoziologienin evirisidir.
14) Desizyonizm: C ari S c h m ittin ilk olarak bu kitabn da kulland bir
kavram dr. S c h m itte gre, desizyonist d n cen in en n em li tem silcisi
T h o m as H o b b estur. H obbesa gre, btn normlar, kanunlar ve bunlann
yorum lar, esas itibaryla, E gem enin verdii kararlardr. H u ku k, kanunla
ean lam ld r ve k an u n d a h uku k evresin d e dn en tartm ay zm e
balayan em irdir: Autoritas, non veritas facitlegem (Yasay yapan otoritedir,
h ak ik at deil). Bir toplum da huzuru, gvenlii ve dzeni salayan kim se,
egem en o d u r ve b t n otoriteyi de elinde bulundurur. H o b b es, tab iat
h alin i sav an (bellum omnium contra omnes), dzensizliin ve g ven siz
liin h akim old u u an arik bir hal o lara k n gr r v e bu an arik h alden
huzurun, gvenliin ve dzenin hakim olduu societas civilis'e, verdii emir
k an u n n itelii tayan E gem en irad e araclyla geilir. (C arl S ch m itt,
ber die drei Arten des Rechtswissenschaftlichen Denkens, H an se atisc h e
V erlaganstalt, H am burg, 1934, s. 27-29.) Sch m itt de Egem en, olaanst
h ale k arar v e re n d ir, dediin de H o b b e sla ayn izgidedir. O , in san lar
igdleri ile h areket eden, dizginlenem eyen, tehlikeli ve dinam ik varlk-
lar olarak grr. Dolaysyla, toplum sal yaam srekli bir tehdit altndadr.
D evlet, farkl toplum sal gruplar arasn d ak i fikir atm asn a egem en bir
NO TLAR 73

k ararla son vererek toplum sal birlii salam as gereken gtr; toplum sal
birliin am ac da insann ykc glerini dizginleyerek toplum sal barn
salanm asdr. Bylece, k arar kavram , S c h m itt d n cesin d e kilit bir
konum a oturur. Sch m itt kararclk olarak evrilebilecek Desizyonizm
kavram n Entscheidungsdenken (karar dncesi) kavram ile karlar. Ben,
desizyonizm kavram n kararclk olarak evirm ek yerine olduu gibi
korum ay uygun buldum , (.n.)
15) Das Gesetz im Formellen und Materiellen Sinne (Leipzig, 1888), s.
150, (2. bask, D arm stadt, 1968).
16) K ritisch e S tu d ie n ber d en B egriff der ju ristisch en P erson und
ber die ju ristisch e P ersn lich keit der B eh rd en in sbeson d ere, Archiv
des ffentlichen Rechts 5 (1890), s. 2 1 0 ,2 2 5 , 244-
17) Der Soziobgie und der juristische Staatsbegriff (Tbingen, 1922).
18) V om W esen und W ert der D em okratie, Archiv fr Sozialwissen'
schaft und Sozialpolitik 47 (1920-21), s. 84.
19) L a D eclaration des droits de lhom m e et du citoyen et M. Jellinek ,
Annales des sciencespolitiques 4 (1902), s. 418.
20) Insanbiim cilik: in san dndaki varlklara, zellikle T an rya in sa
ni zellikler yaktrm ak, (.n.)
21) Iskitler: IO VIII. ve VII. yzyllarda O rta A syadan G ney R usyaya
g ed erek b u rad a im p aratorlu k k u ran bir bozkr kavm i. Y u n an llar bu
kavm e skit, Persler Saka ad n verm ilerdir, (.n.)
22) Ikirlik felsefeleri: E v ren in neden in in , bu evren in dnda veya
st n d e v ar olm ayp iinde b u lu n d u u n u ileri sren felsefelere verilen
ad. rn ein , bir p an teist o lan Spin oza, T an r, evren in geici n ed en i
deil, ikin n eden idir derken, T an r ile tabiat arasnda bir zdelik oldu
unu ileri srer. (.n.)
23) Bu eserin orijinali 1820de yaynland, Bkz. Oeuvres Completes de ]
deMaistre, cilt 2 (Lyon ve Paris, 1928), 1. Blm .
24) Obras de Don Juan Donoso Corts, cilt 5 (M adrid, 1855), s. 192.
25) Obras de Don Juan Donoso Corts, cilt 4 (M adrid, 1854), s. 102.
26) Birinci basks 1 8 4 9 da, d ah a so n rak i basklar 1876 ve 1 9 2 9 da
yaynlanm tr.
Dizin

Ahrens, H einrich 35. Bonald, V iconte Louis Gabriel Am broise


A lm an Anayasas 18. de 4 2 ,5 7 - 5 8 , 6 0 - 6 1 ,6 3 .
A m erika 52, 6 5 , 68. Boutm y 49.
Anarizm 6 0 -6 1 . Brokrasi 10, 17, 3 3.
A nayasa 11, 1 4 -1 5 , 22, 26, 3 2 , 5 0, 64.
A nschtz, G erhard 2 1 ,7 1 . Caird, Edward 49.
Atger, Frdric 50. C hastel, E 58.
A ydnlanm a 4 2 , 4 6 , 5 1 -5 2 , 60. C om te, Auguste 4 9 , 53.
C ond orcet, M arquis de 66.
Babeuf, Franois Emile 59.
Bakunin, M ikhail A leksandrovi 53, 59, D em okrasi 4 6 , 4 9, 64.
67, 69. D escartes, R en 50.
Baudelaire, Charles Pierre 67. Desizyonizm 10-11, 3 8 , 51, 5 4 -5 5 , 66,
Bergson, H enri 47. 68, 72, 73.
Berna tzik, Edmund 44. Despotizm 60.
Birlik kuram 3 0 -3 2 . D evlet 9 -1 0 , 13, 15-21, 24, 26-3 8 , 41-
Bism arck 11. 4 8 , 5 0 -5 4 , 57, 5 9 -6 1 , 63, 6 5, 68.
Bodin, je a n 15-17, 2 3 -2 4 . D evlet (Bodin) 16, 20 26, 29, 57.
76 SYAS LAHYAT

D iktatrlk 17, 4 6 , 54, 66, 6 8 -69. Kierkegaard, S ren 71-72.


Doal hak 11. Kistiakowski, G. 25.
Doal hukuk 16, 17, 21, 24, 26, 42. K rabbe, Hugo 15, 28-3 0 , 3 2, 3 4 -3 6 , 53.
Donoso C orts, Ju an 73. K ropotkin, Petr A lekseyevi 59.
Dnyevileme 10. Laband, Paul 44.
Egem en 17-2 0 , 26, 2 8 ,3 1 , 5 0 -5 2 , 72-73. Lask, Emil 34-
Engels, F rie d rich 4 7 , 53, 63. Leibniz, G ottfried W ilhelm von 4 2, 51.
Engizisyon 66. L eviathan 51.
Liberalizm 10, 14, 62-6 6 .
F ich te, Jo h a n n G o ttlieb 60. Locke, Jo h n 21, 37.
Form 20, 29, 3 2 -3 4 . Lupus, J. 58.
Forsthoff, H einrich 10. Luther, M artin 61.
Fransz Devrim i 4 6 , 51.
1815 [Fransz] a rt 19. M aistre, C om te Joseph M arie de 4 2 , 57-
6 1 ,6 4 , 6 8 -6 9 , 73.
Gaduel, A bb 61. M alebranche, N icolas 51.
G elenekilik 58. M arx, Karl 4 7 , 5 3 ,6 3 , 6 5 ,6 7 .
G ierke, O tto von 3 0 -3 1 . M aurenbrecher, W ilhelm 44.
G ogarten, Friedrich 10. M enzel, A d o lf 42.
G ross, O tto 59. M ohl, R obert von 14.
M onari 49, 52, 68.
H nel, A lb ert 44. Mller, A dam 57-58.
Hauriou M aurice 10.
Hefele, H erm an n 32. Newm an, Cardinal Jo h n Henry 57.
Hobbes, T h o m as 10, 3 8 , 3 9 , 51, 54, 72. Norm ativizm 9, 11.
Hukuk 9 -1 0 , 1 3 -1 5 , 18-2 2 , 2 4 -3 9 , 41- Novalis 57.
4 2 , 4 5 -4 6 , 4 8 , 5 1 , 5 3 , 7 2 .
Hukuki dnce 10, 11, 26, 3 5 , 3 9 , 51. Pozitivizm 11, 3 8, 4 5 , 51, 55.
Preuss, Hugo 3 0 -3 1 , 3 4 -3 5 , 44.
deoloji 28, 3 4 , 4 2 , 4 5 -4 8 , 53. Protestan 10, 22.
ktidar 16, 18, 24, 2 9 -3 0 , 3 8 ,4 4 , 54, 67. Proudhon, Pierre Joseph 5 3, 6 0 , 6 6 -6 7 .
lk gnah dogmas 60. Prusya 11, 64.
Pufendorf, Sam uel von 17.
Jefferson, T hom as 52.
Jellinek , G eorg 25, 4 4 , 65, 73. Raczynski, K ont 62.
R ep etition 72.
K ant, Im anuel 21, 2 8 -2 9 , 3 3 -3 4 , 46. R estorasyon 4 6 , 5 3 -5 4 , 58.
Kar-devrim 4 2 , 4 6 , 5 7 , 60, 68. Rousseau 24, 4 9 -5 1 , 60.
K arar 10, 11, 15-1 6 , 19-2 0 , 3 5 -3 6 , 57,
59, 73. Satanizm 66.
K atoliklik 58, 62. Schelling, Friedrich W ilhelm Joseph von
Kelsen, H ans 15, 21, 25, 2 7 -2 8, 3 4 -3 5 , 5 8, 64.
4 5 -4 6 , 4 8 , 5 2 -5 3 . Schulze 44.
DZN

Seilliere, Ernest 60. Stam mler, R udolf 46.


Seydel, M ax 18. Stei, Lorenz von 44, 63-6 4 .
Siyasi birlik 11.
Siyasi lahiyat 9, 41. Tocqueville, A lexis de 52.
Skolastik 4 6 , 58.
Sorel, Georges 47. V attel, E m m erich von 24.
Sosyalizm 47, 6 0 , 6 2 , 6 4 , 66.
Sosyoloji 20, 2 3 -2 6 , 2 8 -2 9 , 3 2 -3 3 , 35, Weber, M ax 32, 4 6 -4 7 , 6 8, 72.
4 1 -4 3 , 4 5 -5 0 , 53, 68. W eimar Anayasas 11.
Stah l, F ried rich ju liu s 38, 4 5 , 63-64. Wolzendorff, Kurt 3 1 -3 2 , 65.
SYAS LAHYAT
Carl Schmitt

T urkesi: Erme Zeybekolu

iyasi lahiyat'n konusu, alt balndan da anlalaca


zere, egemenlik kuramdr. Yazar, Almanya'nn XX. yz
ylda yetitirdii en nemli birka hukuku-dnrden biri
olan, otoriter grleri ve III. Reich'la yapt ibirlii nedeniyle
de ilgin bir konum sunan Cari Schmitttir. Kitaplarnn zellikle
ngilizce'ye evrilmesiyle youn bir ekilde tartlmaya bala
yan ve kartlarndan da byk sayg gren parlak bir d
nr... "Egemen, olaanst hale karar verendir" cmlesiyle
kitabna balayan Schmitt, kanunu egemenin azndan kan
sze indirgeyen Hobbes'un XX. yzyldaki temsilcisidir. Schmitt,
bu kitabnda, egemenlik kavramn, kavramn yaratcs olan
Bodin'den itibaren, yani XVI. yzyldan XX. yzyla kadar birok
dnr elekten geirerek yepyeni bir bak asyla tartr ve
nasyonal sosyalizme giden yolun talarn dediinin farknda
olmakszn btn bir gelenee cesurca meydan okur. Chantal
Mouffe, Schmitt hakknda yazd esere "Cari Schmitt Meydan
Okuyor" baln herhalde bu yzden vermitir. Siyasi lahiyat,
siyaset felsefesinin kilit kavram zerinde etraflca dnmek
isteyenler iin bir sine gua non'dur.

.mm**
Tkitap

yasa/siyasa
siyaset kuram , devlet kuram

You might also like