You are on page 1of 22

BELLEK 1

Sydney SHOEMAKER
ev.: Aliye INAR*

Hatrlama kelimesi ok farkl dilbilgisel oluumlarda ortaya -


kar ve olduka eitli gramatikal objeleri ihtiva eder. Biri, filan e-
yin olduunu hatrlyorum ancak ayrca (biraz farkl bir anlama ge-
len) hatrladm kadaryla, filan ey vuku buldu, diyebilir. Bir olay,
bir eylem, bir kii, bir yer, bir his, bir ilem, bir msra, bir melodi ya
da bir kiinin ismi hatrlanabilir. Bir kii, filan eyi yaptn, falan
grdn, filan dndn hatrlayabilir. Ve biri, bir eyin ne-
rede olduunu, belirli bir olayn ne zaman vuku bulduunu, bir e-
yin niin olduunu, belirli bir eyi kimin yaptn, bir eyin nasl ya-
pldn ve bir eyin nasl gzktn, nasl duyulduunu, nasl
hissedildiini hatrlayabilir. Bellein genellikle gemie ait olduu
sylemesine ramen, gelecee ilikin olgular (Yarn bir mitingin ola-
can hemencecik anmsadm), imdiye dir olgular (u an tart-
mann doru gittiini imdi anmsadm), bilimsel yasalar ve genel-
lemeler, ebedi mantk ve matematik hakikatleri hakkndaki olgular
hatrlanabilir.
Bu ekildeki kullanm eitliliine ramen, bellee ilikin yazan
filozoflar son zamanlara kadar, kendi objesi olarak belirli gemi bir
olay ya da eyleme gnderen bir ifadeyi barndran bellek kullanm-
lar stne odaklanma temaylndeydiler. Onlar dikkatlerini olgu-
larn belleine (filan hafza) younlatrdklar iin, genel olarak bu
dikkati, hatrlanan olaylar hakkndaki olgularn belleiyle snrlad-
lar. Dolaysyla onlar, uzak gemie ilikin (rnein, Brutusn
Caesar baklama olay) ya da gelecee dir durumlar dnmeyi
grmezden geldiler ya da aldrmadlar. Bir kiinin bir olay hatrlad-
n sylemek (ve bylece onun hatrlad olay hakkndaki bir olay
anmsadn ifade etmektir) demek, normal olarak onun olaya tank
olduunu ya da baka trl sylersek, olayn vuku bulmasnn onun
nnde cereyan ettiini im etmek demektir; bu ierim, hatrlayann
mrnde oluan gemi olaylar ve eylemlerle, bellek-olaynn olas
objelerini snrlar. Elbette bu, sadece birinin, olayn vuku bulmasna
tank olduu ya da onun olduunu hatrlad olaylar ve eylemlerdir.

1 Bu yaz, Paul Edwards editrlndeki The Encyclopedia of Philosophy, Vol. 5deki


Memory maddesinin evirisidir. (Macmillan Publish., New York 1976).
* Dr. Ara. Gr.; Din Felsefesi Anabilim Dal.
276 Sydney SHOEMAKER

Gemi nosyonu baka bir ekilde bellek nosyonuna girer; nk


genel olarak, hatrlamann, hatrlanan eyin evvelce renilen ya da
kazanlan bilgiyi ihtiva ettii dorudur. Ancak gerekten kii filan
olguyu rendiini (rnein okuyarak ya da ifahen) hatrladnda,
bu kiinin uzak gemi ya da gelecekteki bir olay hakkndaki bir
olguyu hatrlad tank olamad bir olay varsaylmamal; kii-
nin olguyu rendii durumun bir izi olmakszn, sz konusu olguyu
hatrlamas genellikle olaandr. Olgularn bellei (olgusal bellek
denilen ey), hatrlayann tecrbe ettii ya da tank olduu olaylar
belleine (kiisel bellek denilen eye) indirgenemez; ve olgusal bel-
lein hibir durumu, hatrlanan olgunun, hatrlanan bir olay ya da
bir eylem olduu durumlar deildir. (Zira olgusal bellek, kiisel
bellek ve burada deinilen hususlarn daha geni tartmas iin,
ayrca bkz., N. Malcolm, Three Lectures on Memory (Bellek hakkn-
da Konferans), in Knowledge and Certainty.)
Olaylarn hatrlanmasyla ilgili filozoflarn zihinsel meguliyeti
onlarn bazlarn unu kabul etmeye gtrr: Hatrlama kelimesi-
nin ortak kullanmnn pek ounun ifade ettii ey, kurallara bak-
lrsa hi de bellek deildir. Dolaysyla Matter and Memoryda (Madde
ve Bellek) Bergson, ounun bellek dedii eyin (rnein bir eyin
nasl hatrland) sadece bir motor mekanizmann hatrda tutul-
masdr ve bu olaan bellek, esiz bellek denilen zgn olaylarn
spontane hatrlanlmasndan temelden ayrlr. Bergsonu mtakiben
Bertrand Russell olaan bellek ile gerek bellek arasnda ayrma
gider: nceki bilisel deilken, sonraki biliseldir (The Analysis of
Mind, p. 166). A. D. Woozley hatrlamann anlamnn, onun bilisel
bir edim yani felsef anlamda Russelln gerek bellek dedii ey ol-
duunu syleyerek ayn ayrm yapar (Theory of Knowledge, p. 37).
Ve genel olarak gerek bellekte hatrlanan kadar bizzat hatrlama-
nn daima bir olay olduu varsaylr: Hatrlamann zihinsel bir olay
ya da zihinsel bir edim olduu sylenir.
Filozoflarn bazen hatrlama kelimesini Eyi (herhangi bir ola-
y) hatrlyorum ve Pyi (bir nermeyi) hatrlyorum eklinde kulla-
nmlar, E vuku bulmam olsa ve P yanl olsa bile doru olabilir;
onlar ayrca u ekilde sorular sorarlar: Biri, Pyi hatrladnda,
Pnin gerek durumunu dnmeye hacet var mdr? ve Belirli tr-
den bir olay hatrladm zaman, byle bir olayn gerekten meydana
geldiini (veya meydana gelip gelmediini) nasl bilirim? Bununla
beraber hatrlama kelimesinin sradan kullanm yledir: Benim Pyi
hatrlamam, Pnin doru olduunu gerektirir (gerekte bu, benim
Pyi biliyor olduumu gerektirir ) ve benim Enin meydana gelmesini
hatrlaman, Enin vuku bulduunu gerektirir (bkz., Moore, Four
Forms of Scepticism, in Fhilosophical Essays, p. 214). Bazen hatr-
lamay bu gerektirme anlamnda kullanma konusunda srar eder-
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 277

sek, bellein yanlmaz olduu tanmyla onu doru klarak, nemli


epistemolojik sorunlar dilenmemize itiraz edilebilir. Ancak bu bir ha-
tadr. Bellein yanldn sylemek (kesinlikle yanlr), birinin olma-
yan durumu hatrlad anlamna gelmez; bilakis birinin bir eyi ha-
trladn dnmesinde yanldn sylemektir ya da dier deyile
biri gerekte hatrlamad bir eyi hatrlyor gzkebilir (nk kii,
gerekte vuku bulmam eyin meydana geldiini hatrlyor gzkr).
Hatrlamay, gerektirme anlamnda kullanma bizi gvenilmez bel-
leklerin olduunu sylemekten alkoymaz. Hatal bir bellek inanc
hala bir bellek inancdr. Karn yadn hatrlyorum ifadesi karn
yad ifadesini gerektirirken, hatrladm kadaryla kar yad
ifadesinde byle bir gereklilik yoktur. Birisi gerekten bir eyi hatr-
larsa, onun belleinin geree sdk olduunu syleyebiliriz. Ne
geree sdk ne de geree sdk olmadn im etmeksizin bir bel-
lek hakknda konuursak, ona dir grnteki bellek hakknda
beyanatta bulunuruz. Bazlar u sorular sorarak meramlarn ifade
etmek istediler: Gerekten vuku bulan hatrladm nereden bilebi-
lirim?, veya yle de sorulur: gerekten olmu olan szde hatrla-
dm nasl bilebilirim? ya da grnteki belleklerimin sahteden
ziyade gerek olduunu nasl bilebilirim?
Temsili Bellek Teorisi
deta son zamanlara kadar, baskn bellek teorisi, temsili teori
dediimiz ey olagelmitir. Bu teoriye gre birinin gemi bir olay
hatrlamas, en azndan ksmen onun gemite deil de, kiinin ha-
trlamas esnasnda var olan ya da oluan bir eye ynelik anlayn
(kavrayn, grn, dorudan doruya farknda oluunu, inal-
n) ihtiva eder. Bylece kiinin anlad ey, zihninin bir ierii yani
ona zel bir eydir. Bu, bir imge (St. Augustine, Bertrand Russell ve
dierleri), bir temsil (Aristoteles), bir izlenim (Aristoteles ve dier-
leri), bir idea (Locke ve Hume) ve bellekte hli hazrda ya da u
andaki bir obje (A. D. Woozley ve tekiler) eklinde eitli teorisyen-
ler tarafndan farkl ekillerde isimlendirilmitir. Genellikle imge,
bir ey gz nne getirildiinde yani hayali canlandrldnda kiinin
bir imaj grmesi (ya da ona sahip olmas) anlamnda bir imgenin
var olduu veya ierildii anlamna gelir. Her ne kadar bu sunum,
biri hatrladnda ve bazen bellein objesi olarak konuulduunda
birinin anlad ey olmasna ramen, bu teoriyi paylaanlar, genel
olarak onun, hatrlanann varlnn duyusunda bellein objesi ol-
madn kabul etmilerdir. Bylece Aristoteles On Memory and
Reminiscencede kendini, sadece izlenimle idrak edilmesine ramen,
idrak etmediimiz mevcut olmayan eyi hatrlamamzn nasl mm-
kn olduunu aklama zorunluluu hisseder. Biri gemi bir olay
ya da sorunlarn durumunu hatrlar, ancak bu kii, onu anlayarak
ya da daha nce zihninde var olan bir objeyle gerekletirir. C. D.
278 Sydney SHOEMAKER

rir. C. D. Broadn terminolojisinde hli hazrdaki obje, epistemolojik


bir objeden ziyade bellek durumunun objektif bir gesidir (Mind
and Its Place in Nature, p.229). Hli hazrdaki obje, hatrlanan olayn
bir gstergesi (Russell) ya da grnts vazifesini grr ve genel-
likle onun, hatrlayann byle bir olayn meydana geldiini inanma-
snn ve bilmesinin temeline dayanaklar ve kantlar temin ettii ka-
bul edilir
Bellek teorisyenleri bazen bellekte depolanm olan bir duyu iz-
lenimi olarak temsili bellek hakknda konuurlar. Bir depo olarak
bellek imgesi en azndan Platona kadar geri gider. O, Thaetetusda
bellei nce bir balmumu tabletiyle daha sonra da bir kafesle muka-
yese eder. St. Augustine iinde imgelerin sakland, ihtiya duyul-
duunda hsl olan byk bellek maaras hakknda konuur
(tiraflar (Confessions) X, 13). Essay Concerning Human
Understandingin (nsan Anl zerine Deneme) ilk basmnda Locke,
bellein sanki bizim idealarmzn deposu olduunu sylerken,
idealarmzn da gzlemlerimizden ktn dnr. Bununla be-
raber ikinci basmnda Locke, unu ilave eder: Bellek deposunda
idealarmzn bu topluluunun ok bir ehemmiyetinin olmasndan
ziyade, zihnin, pek ok durumda bir zamanlar edinilmi idrakleri ye-
niden canlandrma gc vardr ve bu ilave edilen idrakleri yani da-
ha nceden sahip olduklarn onlara ekler. Hatta burada Lockeun
dilinde bunun nasl ifade edildiine bakalm: Bir ve ayn ey nce
duyu idrakinde sunulur ve daha sonra bellekte canlandrlr. Ayn
ey Treatise of Human Nature (nsan Doasnn ncelemesi)da
Humeun ifadesiyle ne srlr: Her hangi bir izlenim zihne sunu-
lunca o, onun grntsn bir idea olarak yapar. Ancak o, akas
Humeun gryd ve Lockeun kesin dncesi gibi gzkmekte-
dir: Gemi bir idrakin bellek-imgesi zihinde hl var olan bizzat id-
rak olmayp ancak artk var olmayan gemi idrake benzeyen ya da
baz ynleriyle temsile muktedir saysal bakmdan farkl bir idraktir.
Bu, temsil teorisinin savunucular arasndaki en yaygn gr gibi
gzkmektedir.
Vuku bulmu bir olay hatrlamak byle bir olay tasavvur et-
mekle kesinlikle ayn olmad iin, hatrlama sadece imgelerin olu-
umunu iermez. Hume, bellek ile imgelem arasnda ayrm yapmay
nerir. lkin, Humea gre bellein idealar, imgeleminkinden daha
canl ve daha gldr ve daha stn bir gce ve canlla sahip-
tir. Hume inanlar oluturan idealarn kesinlikle g ve canlln
kabul ettiini onaylamasndan itibaren, bu ayrm, aslnda bellek i-
nanlar ierir diyerek de ifade edilebilir (yani, idealara tekabl eden
bir dzen ve forma sahip bir izlenimler silsilesinin nceki oluu-
munda). kinci olarak, madem ki imgelemdeki idealar her hangi bir
dzende oluabilir ve kopyalarnn orijinal dzeninde olduu gibi
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 279

ayn dzende meydana gelmeleri gerekmez, bellekte idealarn dzeni


bu adan deiik olamaz ve orijinal izlenimlerin asl dzen ve
formunu korumas gerekir.
Hume er ge bellei imgelemden ayran bu ayrmlardan ilkinde
karar kld. Onlar ayran ikincisi olamaz, imdiki idealarla gemi
izlenimleri kyaslamak ve onlarn dzenlerinin tamamen ayn olup
olmadklarn grmek iin, gemi izlenimleri hatrlamak imkansz-
dr. Buradan da belli ki Hume, bir kiinin hatrlayp hatrlamadn
veya tasavvur edip etmediini bilebileceimiz ayrt edici bir fark ar-
yor; o, ilk fark hakknda, bellek ve imgelemin ileyiinde onlar ayrt
edebilmemiz yani tekinden dierini ayrabilmemiz yeterli deildir.
Bununla beraber Hume akas, yukarda bahsedilen farklarn
belirtilmesinde, bellein iki farkl anlam arasnda deiiklik yapt-
n fark etmedi.
O, bellei yanlabilir olarak dnmediinden ve birinin mevcut
tecrbesinin doas (idealar), bellei geree sadk olsa da, hatal
olarak birini bilgilendirebildiini varsaymad iin, bahsedilen ilk
farkn, grnteki bellek ve imgelem arasndaki bir fark olarak teklif
edilmesi gerekir. Bununla beraber bahsedilen ikinci farkta Hume a-
ka, geree sdk bellein ayrt edici zelliini belirtmeye al-
maktadr. Muhtemelen grnteki bellekte idealarn, karldklar
izlenimlerin dzen ve formunu korumaya ihtiyac yoktur; onlar,
grnteki bellek hatal olursa (olabildii gibi), byle yapmayacak-
lar. mgelem terimi anlamda karlkl bir deiim geirdi. (bkz., R.
F. Holland, The Empiricist theory of memory, in Mind, 1954, Hume
ve dierlerinin imgelemden bellei ayrt etmeye ynelik teebbsleri-
ne daha kapsaml kritik iin).
Humea kar genellikle saf hayal gcnde oluan imgelerin
g ve canllnn bellek imgelerinden daha aa olmaya, bazen de
amaya ihtiyac yoktur eklinde itiraz edilir. Ancak ok az filozof
Humeun idealarn g ve canllna dayanan inan aklamasn
kabul etme eiliminde olurlarken, temsil teorisyenleri genel olarak,
bellein ayrt edici zelliklerinden birinin inan olduunu syleyerek
ve bellein ayrt edici zelliinin, bellek sunumunun i gzlem zel-
liklerinin ya da varolan karlklar arasnda olmas gerektiini varsa-
yarak Hume ile hemfikirdiler. Sonraki varsaym bu teoriyi paylaan-
lar, bellein sunumu, sadece tasavvur edilen ve varsaylan bir ey-
den ziyade inanlan bir eyi temsil etmesine iaret eden baz zellik-
leriyle birlikte, onun gemite vuku bulan (bylece imdi hakkndaki
beklenti ve inantan ayrlan bellek inanc) ve hatrlayann daha nce
tecrbe ettii (dolaysyla gemi hakkndaki dier inantan yani ka-
ytlar, tanklar, bilimsel sonu ve benzerlerinden ayrlan bellek inanc
280 Sydney SHOEMAKER

) bir eyi temsil etmesine iaret eden baz zelliklere sahip olmas ge-
rekir.
James Mill, gemi bir olay hatrlama, daha nce bir olayn tec-
rbesine sahip olan kiinin duyu izleniminin serisine karlk gelen
bir idealar serisinin olduka hzl bir ekilde gzden geirilmesini
ierdiini kabul eder. Mille gre bu, benzer duyu izlenimlerini
idealarn sz konusu sratli dizisindeki kendi ideasnn pozisyonuy-
la, kiinin kendi gemi tarihindeki baz noktalara yerletirmesini
mmkn klar (bkz. Analysi of the Phenomena of the Human Mind,
Vol. I, pp. 330-331). Daha yaknlardaki yazarlar, bellek imgelerinin,
analiz edilemez bir gemi hissiyle nitelendirildiini ya da byle bir
hissin elik ettiini kabul etmilerdir. William James, belleklerin ha-
trlayann gemi tarihine samimiyet ve itenlik ve zamanda ge-
mi ynn hissiyle sz edildiini kaydeder (Principles of Psychology,
Vol. I, p.650). Bertrand Russell da gemi hissini bellein asli bir
gesi yapar. Hatrlama, hatrlanana baz bakmlardan benzeyen ya
da onunla ilgili imdi de bir oluumdur (The Analysis of Mind,
p.163). Bu ksmen imgelerin oluumunu ierir ancak o, sadece bun-
dan ibaret deildir; nk onlarn bizzat sadece meydana gelmesi,
gemite cereyan eden bir olaya herhangi bir balant izlenimini
vermez.. Biz imgeleri gemi oluumlarn yle ya da byle doru
kopyalar olduunu dnrz. nk onlara iki tr duygu elik
eder: mgelerin doruluuna klavuzluk eden ainalk hissi; ge-
mie mracaat etmemizi ve onlara imdiki dzende yer tayin etme-
mizi isteyen gemi hissi. Mzi hissinin younluuna gre biz im-
geye (veya onunla temsil edilen olaya), gemiteki az ya da ok za-
manla gndermede bulunuruz. Ayrca Russell (James gibi) bellein
bir gesi olarak bir inan hissinden bahseder. Ancak Russell iin
bu his, akas gemi ve ainalk hissinden farkl deildir. Ona g-
re, bellekte gemie referans inanlan ierikte deil de, inan hissi-
nin doasnda yatar.
Temsil Teorisinin Kaynaklar: Her hangi bir makul inancn niha
temelleri inanann tam bir kesinlikle bildii olgular iermesi gerektii
ortak bir felsef grtr. Kiinin tam bir kesinlikle bilebildii olum-
sal olgular, onun zihninin mevcut ierii hakkndaki olgular olduu
da yine ortak bir kanaattir. Talep edilen kesinlik tr, arm var ve
krmz bir yama gryorum gibi ifadelerin oluumunda karakterize
edilen trden kesinlikler olmaldr. Bu trden bir kesinlikteki bilinen
bir ifadenin hakikati iin, samimiyetle iddia edilen bir ifade olmal,
yanllnn yani hatayla ifade edilen inancn mantki olasl bile
sz konusu olmamal. (Bu trden ifadelere bazen adam olmaz ifade-
ler denir).Gemi hakkndaki ifadeler, bellek ifadeleri dahil olmak
zere, bu trden bir kesinlie sahip olmad aktr. Belleklerimizin
aldatc olduu hepimizce mlumdur. Hatta byle olmasa bile, bel-
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 281

leklerimiz her zaman doru olarak zuhur etse de, hl samimi ve g-


venli bir bellek iddiasnn hatal olmakla ters yz olabilir demeye ha-
zrlatldmz durumlar idrak edebiliriz. Ancak makul inanlar tam
kesinlikle bilinen olgulara dayanmas gerekirse, gemi hakkndaki
hi bir olgu tam kesinlikle bilinmezse, bellek inanlarnn imdiye
dair belirli olgularn bilgisine dayanrsa makul olabilecei ortaya k-
t. yle gzkyor ki bu olgular sadece hatrlayann imdiki zihinsel
durumuyla ilgili onun, dorudan farkndalna, direkt kavrama-
sna, dorudan tanmasna, dorudan idrakine sahip olduu ol-
gular olabilir (trnak iindeki kavramlar, zihnimizin ierii hakknda
mutlak surette kesin bilgiye yani imgeler, arlar vb., sahip olu
tarzmz gsteren filozoflar tarafndan tantrld). Bylece temsil te-
orisi u soruya yegane olas cevap veriyor gibi gzkr: Bir kii ge-
mi bir olay hatrlad zaman, byle bir olayn meydana geldiini
bildii ya da en azndan inand temel nasl bir temeldir?
Ancak temsil teorisinden bir cevap salamas dnlen soru
sadece bu deildir ve baz temsil teorisyenleri (bazlarna gre Aristo-
teles) bununla ilgilenme hususunda hemen hemen gnlsz gzk-
tler. Eer Pyi hatrlyorum formunda bir ifade beyan eden kiiyi
hakllandran nedir diye bir soru sorulursa, soru, bellek inanlarnn
meruluu ve temelleri hakknda soruluyor olabilir. Ancak bu trden
soru soran pek ok filozof, hatrlama kelimesini grn itibariyle
hatrlama anlamnda kullanmtr, yani bir bakma P yanl olsa bile
birinin Pyi hatrlamas doru olabilir. Bu filozoflar u soruyu ynelti-
yor gzkmektedirler: Grnte biri Pyi hatrladn en azndan
Pyi hatrlyor gzken biri nasl bilebilir (onun ifadesini ne meru-
latrr)? Biz byk lde kolaylkla soruyu ikiye blerek temsil teo-
risini bu soruya cevap olarak grrz: lki, Pyi tasavvur etme, var-
sayma, bekleme ya da sadece inanmann karsnda, Pyi hatrlyor
gzken biri (en azndan hatrlyor gzken) bunu nasl bilebilir? kin-
cisi, biri hatrlad (ya da en azndan hatrlyor gzkt) eyin
baka bir ey deil de, P olduunu nasl bilir? Bir imge yerletirerek
temsil teorisi, hatrlayann belleinin ieriini bir rpda okumasyla
(birden gzden geirmesiyle) ve bu suretle de (grnte) hatrlad
eyi bilmesinden bir ey karmaya teebbs eder. eitli trde his-
ler (inan, mzi, inalk, vb.) yerletirerek teori, hatrlayann belle-
inin ieriini bir rpda okumasndan bu ieriin, bir imgelem, bir
varsaym ve dier bir zihinsel edimden ziyade (geree sadk ya da
baka trl) bellein ierii olduu sonucunu elde etmeye alr.
Bellek iddialarnn tbir caizse otamatik olarak gzden geirmesin-
de olmas gereken idea, Lockeun bir eyin gstergesi ya da temsil-
cisi olarak hizmet eden bir idea anlkta mevcut olmakszn, kiinin
anlkta mevcut olmayan bir eyi tasarlayamamasn ifade ederek
282 Sydney SHOEMAKER

aklad daha genel idea ile balantldr (Essay Concerning Human


Understanding, Vol. II, p.461).
Temsil Teorisindeki Glkler: Hume Treatise of Human
Natureda biz zihinde mevcut olan herhangi bir izlenimi tecrbeyle
buluruz ve yine o, onun bir idea olarak grnmesini salar, diyerek
bellek aklamasna balar. Thomas Reid, Humeun burada ortaya
koyduu cazip bellek trne, onun teorisi tanmlayan ve akla-
yan bir bellek (yani kelimenin ortak kabulndeki bellek anlamn-
da) tr deil diye kar kar (Essay on the Intellectual Powers of
Man, p.222). zlenim ve onu takip eden idealar arasnda byle bir i-
likinin olduunu tecrbeyle buluruz demek Reide gre genellikle
izlenimlere benzeyen idealarn takip ettii izlenimleri hatrlarz de-
mektir. Ancak bu, imdiki idealardan karlamayan ya da onlarla
temellendirilemeyen gemiin bellek bilgisine sahip olmay ierir;
byle dorudan ve karmsz bilgiye sahip olmadka (Reidn
tam da bellek dedii ey), imdiki bir olay gemi bir eyden karma
yetkisinde olmak iin bilmemiz gereken emprik genellemeleri kesin-
likle kefedemeyiz. Eer duyu izleniminin oluumu ile onlara benze-
yen sonradan idealarn (imgelerin) oluumu arasndaki korelasyonu
kefetseydik, ona benzeyen bir izlenimin daha nce olumasnn bir
kant olarak, bir imgenin oluumunu alma yetkisine sahip olurduk.
Ancak byle yaparak biz gemi bir izlenimi hatrlayamayabiliriz ve
gemi izlenimi hatrlarsak, onun varln her hangi bir eyden -
karmaya gerek yoktur.
Reid Humeun bellek aklamas kabul grrse, olduka farkl
olarak hatrladmz bu eyler hususunda mutlak phecilie gt-
rr eklinde ilavede bulunur. dealar dncenin dorudan yegane
objeleriyse, o halde Reida gre duyu idealarnn imdi mevcut olan
haric objelerin tablosu olmas gibi bellein idealarnn gerekte vuku
bulmu olan eylerin tablosu olduunu ispatlamak iin ayn arg-
manlara ihtiya vardr. Her iki durumda da herhangi bir argmann
gerek arln bulmak imkanszdr. Reid Humeun yapt gibi ki-
inin yaamnn farkl zamanlarnda sahip olduu ve farkl alglar
(duyu izlenimleri, duyumlar, hisler vb.) arasnda sadece (mantksal
bakmdan zorunluluun zdd olarak) olumsal bir ba olduunu ve
bunun belirli bir idea trnn gemi izlenimlerin tablosu olduu-
nu gstermek iin a priori bir argmann olaslnn nne getiini
kabul eder. O, ayrca emprik bir argmann bunu gstermek iin ya
bellein baz idealarnn gemi izlenimlere tekabl ettiini varsaya-
rak ve dolaysyla byle bir tekabliyetin olduunu gstererek bu
idealarla belirli bir gemi olay hakknda iddia edilen bilgiyi alarak ya
da ayrca gemi olaylarn tablosu olarak mevcut idealarn alnma-
sn iermeyen bir bellek tr (temsil teorisini kabul etmeyen) bilgisi-
ne zmni bir ekim yapacak olan bir soru istediini kabul eder. Tem-
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 283

sil teorisinin eletirmenleri kar kma hususunda genel olarak


Reidi takip ettiler: Bu teori gemiin bilgisin nasl kazanacamz
aklamadan uzak olmas bir yana, byle bir bilginin imkanszl so-
nucunu hizdir.
G.F. Stout, herhangi bir sradan ve doal anlamdaki istidlal ve
temsilden ziyade, duyuda aracsz varolan bellek bilgisini kabul e-
derek baz temsil teorisyenlerinden ayrlr ancak bu bilginin yine de
aktel mevcut tecrbede mantksal olarak kk sald ve temellendi-
ini kabul eder (Studies in Philosophy and Psychology, p.166). O,
eer sonraki inkar edilirse, sagr olarak yegane alternatif ya da
mutlak ekilde olgular hakknda a priori bilgi meselesi gzkr an-
cak o, biz artk mucizeye inanmyoruz dncesini ilave ederek bu
alternatifi def eder. Stout bellek bilgisinin mevcudiyetinin, eer bu
bilgi, hli hazrdaki kant zerinde temellendirilmeseydi, bir mucize
olabileceini dnr. Ancak o, niin byle dnr? O, hemen he-
men unu kast eder: Bellek bilgisinin byle temellendirilmesinin in-
kar, bellek fenomeninin bilimsel (mesela psikolojik) bir aklamasn
vermeyi imkansz klar. Bellek inanlarnn nedenlerinin olduunu ve
bir bellek inancnn aracsz nedeninin onunla e zamanl olarak
(belki de bir beyin durumu ya da nceki duyu uyarsnn ve benzeri
bir eyin etkisi olan sinir sistemi) varolmas gerektiini var saysak
bile, bir bellek inancnn nedeninin ayryeten bir temeli olmas gerek-
tiini ya da nedenin hatrlayann her hangi bir duyu farkndalnda
olmas gereken bir ey olmas gerektiini varsaymak iin bir sebep
yok gibi gzkyor. nanlarn nedenlerinin varolduu varsayldn-
da, bir neden aklamasnn, genel olarak bellek inanlarnn (var-
saydmz gibi) ne suretle doru olduuna aklama getirmesi im-
kansz gzkmyor. Stoutun fikri, bizim belek inanlarmz, mevcut
kant zerinde temellendirilmedike, onlar nasl yargladmzn ya
da onlar byk lde doru olsa bile, bilgiyi nasl oluturduklar,
onlara nasl sahip olduumuzun aklanamayaca olmal. Ancak
byle olursa, bunun, mevcut tecrbeye dayanan sz konusu inanla-
rn varsaymyla aklanp aklanamayacan sormalyz. Reidn
ana fikri kesinlikle, falan falan gemi olayn varlnn gsterildii
gibi bizim filan filan mevcut tecrbeyi almaya nasl yetkili olacam-
zn olas aklamas (bellek inanlarnn daima temellendirildii gr-
yle uygun) olmad iin byle deildir. Yoklua dayanan bir inan,
birinin, garantisi olmayan bir temel stndeki herhangi bir eye i-
nanmasndaki gerekelerden daha az merulatrlamaz. (Bununla
beraber greceimiz gibi, bellek inanlarnn hatrlayann mevcut tec-
rbesine dayanmasnn inkar edilmesinde, byle inanlarn daima
kantlarnn ve temellerinin yoksunluunun kabul edilmesine bala-
namaz.)
284 Sydney SHOEMAKER

phesiz temsil teorisi genellikle zihinsel imgelemin elik ettii


hatrlama (zellikle bir eyin nasl gzkt ve nasl duyulduunu
hatrlama) olgusundan kendi makullnn bir ksmn kazanr. An-
cak pek ok insan herhangi bir imgeleme sahip olmadklarn kayde-
der; hatta olaanst canl zihinsel imgeleme sahip olan insanlar,
bir eyi tamamen hatrladklar ya da hatrlamakta olduklar btn
frsatlarda genellikle imgelemin olmadn kaydederler. Bellein da-
ima imgeler ierdii inanc, makul olarak emprik bir kef diye d-
nlen herhangi bir eyden daha ziyade a priori bir gereklilii yan-
str. (elbette idrak edilemez bir i gzlem hkmnn imgelerin o-
lumasn tesis etmesi mantksal olarak bir i gzlem artdr). Yine
de bu gereklilik, bizim hatrlama ve bellek terimlerinin sradan
istihdamn yaptmz gibi bir ey deildir. Bir insann belirli bir ola-
ya tank olduunu, daha sonra sz konusu olay hakknda ona bir
ey sylenmediini ve okunmadn bilirsek, etkilerinden onun olu-
umunu karsama pozisyonunda deilsek ve o, bu olay imdi hatr-
ladn iddia ederse ve olay hakknda detayl ve doru bir tasvir ve-
rebilirse, onun bunu hatrladn gstermek iin yeterince bildiimizi
dnebiliriz; onun mevcut imgelerinin nelii sorununu ya da (ge-
mi, ainlk vb.) hislerinin nasll meselesini hatta onun hatrla-
yp hatrlamad sorunun uygunluunu bile dnmeyiz.
Eer biri hatrlamann zellikle zihinsel imgeleri iermi olduu
grn yadsrsa, ancak temsil teorisini kabul etmeye teebbs
ederse, bu teoriye gre o, bellek inanlarnn dayana olan bilgiyi
ileri srmek iin g bir durumun eiindedir. Stout bellek bilgisi-
nin mevcut isel temelinin, ncln sonutan farkl olmas gibi, bir
nermenin bizzat bellek yargsndan ayr olmasnda iddi edilen tarz-
daki bir bilinmeyi gerekletiremediini dnr. Ancak bu, bir bel-
lek yargsnn mevcut temelini onun bu yargnn temeli olan bir ey
olduunu ve onun mmkn olmas iin daha fazla tasvirin olmad-
n syleyerek nitelendirmek demekse, byle bir yargnn mevcut te-
melinin olduunu sylemek anlamna geldii artk aikrdr. (Bu ve
ilgili hususlarda daha geni tartma iin bkz., G. E. M. Anscombe,
The Reality of the Past,, pp. 43-45. )
imdiye kadar kaydedilmi olduu gibi baz temsil teorisyenleri,
birinin (tasarlama, dnme vb. zdd olarak) grnte hatrlad
bir eyi birinin nasl bildiini ve birinin (grnte) hatrlad eyin
nasl bilindiini aklamay varsayan bir bellek sunumunun olduu-
nu iddia eder. Burada aklanacak olan bilgi gemiin bilgisi deildir;
hatrlayann imdiki zihin durumunun bilgisidir. Bu gr, u fikri
ierir: Birinin bir bellek inanc olduunda, bu inanca sahip olduu-
nun farknda olmakszn (ayet mmknse), sahip olduu eyden
anlalacak bir gsterimin farknda olmaldr. Russell izleyerek
bu gsterimin yani sunumun teki eyler arasnda, inan ieriini
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 285

temsil eden bir imgeyle birlikte bir inan hissini ihtiva ettiini var-
sayabiliriz. Bu sunumun, sadece onun varlnn bir gstergesi olma-
sndan ziyade, bizzat inan olduu varsaylmakszn, onun varln
ikame etme, bizim amzdan bir kiinin inand eyi nasl bildiini
aklamaya ynelik bir terakki olmad anlalyor; nk aksi halde
bir kiinin, belirli trde bir gsterimin, belirli bir inancn varln
gsterdiini nasl bildiinin bir aklamasna ihtiya var. Yine de bir
bellek inancnn bir his ya da kompleks bir hisler ve imgeler oluumu
olduunu sylemek sama gzkr. Bellek sunumunun bellek i-
nanlarnn temeli olduu kabul edilirse iki misli sama olur. u
halde sunum, hem inan hem de inancn dayand temel olacaktr;
ve bu nedenle inan bizzat kendine dayanr. nan hakknda bizzat
kendine dayanr diye konumak sama gzkebilir. Belki de onun
hakknda sadece bellek sunumunun cznn ki inan hissini d-
layan bir cz inancn temeli olduu ve bu czn onun temellendii
inanla ayn olmad sylenebilir. Ancak byle olursa, niin ayrca
bir inan hissi olmaldr? Akas bu, dier inan yani hatrlayann
sahip olduu ilk inan iin temel ya da temelin paras olur. Pyi id-
dia etme yetkisinde olan biri temellere sahip olmay iddia ederse ve
bu temellerin esas stndeki Pyi ileri srerse, Pye inandn iddia
etme yetkisinde olmas iin onun ilave temellere ihtiyac olur eklin-
de bir dnce hatal gzkebilir. P hakknda konumak ancak Pye
inanmyorum demek samadr; ve P hakknda konumak ancak
Pye inanp inanmadm bilmiyorum demek daha az sama deildir
yine de sonraki, mtalaa edilen gre gre anlaml olur. Gerekten
kiinin inand bir eyi dnmek iin gerekelerinin olmas ya da
bundan yoksun olmas onun konumasn anlaml klp klmayaca
bile sorun olabilir: Pye inandn syleme yetkisinde olmayan kii-
nin varln ifade etmemiz demek, ya o, sradan anlamnda Pnin te-
melinden yoksundur demek (Ben Pye inanyorum iin deil) ya da
o, Pye inandn syleme hususunda drst deil demektir.
Naif Realism
Temsil teorisine yegane alternatifin genellikle naif realism olarak
bilinen bir teori olduu varsaylr. Naif realisme gre, kiinin doru-
dan doruya bellein farknda olmasnda (zihninde olan eyi) sadece
olayn temsiliyle deil, bizzat olay hatrlanr. Pek ok filozof akas
bu fikri onaylamaz ancak Samuel Alexander, biri bir eyi hatrlad-
nda bellein objesinin (hatrlanan gemi olay) gemiin izini hatr-
lamak suretiyle zihinde olduunu kabul eder. (Vol. I, p. 113) ve H.
H. Price ncelikle baz bellein dar anlamda bilgi olduunu ...yani
gemi olay ya da durumun direkt ya da dorudan anlalmas oldu-
unu kabul eder (Memory Knowledge, in PAS, Supp. Vol. 15, 1936,
24). (Alexander ve Pricenin bu szlerle ayn eyi kast edip etmedik-
leri ak deildir.)
286 Sydney SHOEMAKER

Naif realizmin temsil teorisine gre avantaj Reidn ortaya att


yani mevcut bellek bilgisinden gemi bir olayn vuku bulmu oldu-
unu karmann nasl merulatrlabileceinin aklamasna ynelik
glkten kand varsaylr. Hatrlanan gemi bir olayn onun bir
temsili olarak hizmet eden mevcut bir veriyle deil de dorudan do-
ruya farknda olursak, o zaman byle bir karsamada bulunulamaz
ve hibir merulatrmadan da sz edilemez. Ancak naif realizm, tem-
sil teorisinin hli hazrdaki bellek bilgisinin dorudan doruya far-
knda olmamz kabul etmesindeki kesinlikle dorudan doruya
farkndalk anlamnda olduu gibi, bizim gemi olaylarn direkt far-
knda olmamz kabul ederse, aka hataldr. nk bu dorudan
doruya farkndalk anlamnn, aclar ve zihinsel imgelerdeki gibi
entitelerin direkt farkndalmz anlamnda olduu varsaylr; bu an-
lamda o, bir kiinin yanllkla dorudan farknda olduu bir objeyi
dnmesi ve yine kiinin dorudan farknda olduu eyin niteliiyle
hatal olarak ilgilenmesi mantksal olarak imkanszdr. Gemi olay-
larn bu anlamda dorudan farknda olsaydk, ar raporlar gibi d-
zeltilemez bellek ifadeleri olurdu yani onlar hakknda samimi bir
iddiann yanl olmasnn imkansz olmas gibi. Ancak hi bir bellek
ifadesi bu anlamda dzeltilemez olmad ve birinin, vuku bulmu X
kesinlikle bizzat kendiyle vuku bulmu Xi gerektirmedii bellek inan-
cna sahip olduu olgusu aktr.
Yukarda tartlan dorudan doruya farkndaln anlam tek-
nik bir anlamdr ve sadece bu kelimelere verilebilen anlamlardan bi-
ridir. Biri bir bakma farkndalk kelimesini, bizzat hatrlamann
farkndal bir mod olarak hesaba katmas eklinde kullanabilir
(gndelik konumada farkndalk genel olarak bilmekle e anlam-
da kullanlr ve bir eyi hatrlama akas onun bilgisine sahip olma-
ya iaret eder). Eer biri onu bu ekilde kullanrsa, rnein birinin
gemi olaynn bilgisi baz dier olaylarn belleine dayanmazsa, o-
nun bu olayn dorudan bellek farkndalna sahip olduu sylene-
rek, dorudan ve dolayl bellek farkndal arasnda ayrma gi-
dilme talep edebilir. Bellekte biz gemi olaylarn farknda olduumuz
eklindeki bazen dorudan farknda oluumuz iddia u halde her-
kese bilinir. Eer bu, naif realistin iddia ediyor olduu herkesin
bildiiyse, temsil teorisyenlerinin iddia ettii herhangi bir eyle
elimez. Temsil teorisyenleri bizim gemi olaylar hatrladmz
(zira o, bizim gemi olaylar nasl hatrladmz aklamaya alr)
ve dolaysyla gemi olaylarn farknda oluumuzu ya da bu sadece
onlar hatrlamamz anlamna geliyorsa, onlar anladmz inkar
etmez.
Bununla beraber naif realistin iddias ne yanl ne doru ne her-
kese bilinen bir ey ne de temsil teorisinin ileri srd eyle muta-
bk olarak yorumlanabilir. Gemi olaylarn dorudan farkndayz
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 287

diyerek naif realistin, temsil teorisinin ortaya koyduu trden zel


bellek bilgisine dayandrlmayan ya da onda karlmayan anlamnda
gemiin bellek bilgisinin dolaysz olduunu iddia ettii kabul edile-
bilir. Yaknlk (immediacy) naif realistin iddia ettii her eyse, u hal-
de bu teori btnyle negatiftir. O, bellekte gemiin bilgisine nasl
sahip olduumuza herhangi bir aklama teklif etmez; sadece bu e-
kilde bilgimizin olduunu iddia eder ve ona nasl sahip olduumuzun
aklamasn (temsil teorisinin teklif ettii trden) reddeder. Bu hu-
sus vurgulamaya deer; nk dorudan farkndalk ve aracsz
kavrama gibi terimler genellikle filozoflar tarafndan sanki aklayc
gce sahiplermi gibi kullanlr. Xin dorudan bir farkndalna sa-
hip olduumuzu sylendiinde, xin bilgisine nasl sahip olduumuzu
yeterli bir aklama salad dnlr. Ancak aktr dorudan
doruya farknda olma ifadesi, gemi olaylarn dorudan farknda
olmamz, hali hazrdaki kanta dayanmayan gemi olaylarn bilgi-
sine sahip olduumuz anlamna gelirse, byle aklayc bir gc
yoktur. (Naif realizme ilikin daha fazla tartma iin, bkz., C.D.
Broad, A.D.Woozley ve A.J. Ayer, The Problem of Knowledge).
Bilginin Oluumu ve Kayna Olarak Hatrlama
Klsik bellek teorileri u sorunun cevab olarak grlebilir: Bir
kii hatrlarken ne oluyor? yani gemie ilikin bilgiyi kii nasl temin
eder ve bu esnada ne olur? Bu soru, (1) hatrlamann (Russelln de-
dii gibi u an meydana gelen) zihinsel bir oluum olduunu, (2)
gemile ilgili bir bilgi kayna olduunu varsayar. Bu varsaymlar-
dan her ikisine de, konunun son tartmalarnda meydan okunmu-
tur.
imdiki zamanda kullanldnda hatrlama kelimesi, genellikle
bir oluumu kaydetmez. Biri, Johnun anaokulunda ilk gn ceza-
landrldn hatrladn sylerse, o, Johnun zihninde imdi olu-
an bir ey hakknda konumuyordur; bu ifade John uyuyakalmt
ya da bir matematik problem zerine btn zihni odaklanmt ek-
linde ifade edilse de yine dorudur. Bellek teorisyenleri genellikle
hatrlamaya ilikin bu imdiki zamann (tense) kullanmn, kelime-
nin ikincil bir kullanm olduunu ve birinin bu anlamda hatrlama-
snn, belirli artlar yerine getirilirse (ona belirli sorular sorulursa ya
da belirli meseleler vuzuha kavuturulursa) onun, hatrlama keli-
mesinin asl anlam olarak dnlen eyi hatrladn yani zihin-
sel bir oluum (zihinsel bir edim ya da sre) kaytlarn onun hatr-
ladn varsayarlar. Bellek mizalar ve bellek gleri bellek
edimlerine ters der (bkz., C.D. Broad, Mind and Its Place in
Nature, p.222), ve o, klasik bellek teorilerinin asl olarak ilgilendii
bellek edimleriyle de eliir. Birisinin hatrlamann gerekleme-
dii anlamda bir eyi hatrladn sylemek, hatrlamann asl ve zel
288 Sydney SHOEMAKER

olarak doasnda olmayan bir tabiat ona atfetmektir. Eer biri vuku
bulmam olma anlamnda bir eyi hatrladn sylerse, belirli soru-
lara doru cevaplar verme ve belirli bir biimde davranma (rnein
birisi imen bieri garaja koyduunu hatrlarsa, ona ihtiyac oldu-
unda gidip garaja bakma eiliminde olacaktr) temaylnde olacak-
t. Ancak bu trden eyleri yapmak hatrlama deildir. Bir kiinin bir
soruyu doru olarak ve aba sarf etmeksizin cevaplamasnda hatr-
lama kelimesinin olmamas, bu suretle vuku bulmam anlamda bir
eyi hatrladn sylemesi (hl hatrlamas) soruyu cevaplarken bu
eye hatrlama denilebilir ve soruyu cevaplamay bitirir bitirmez ve
zihni dier meselelere dndnde hatrlamann son bulduu syle-
nebilir.
Bazen hatrlama kelimesi bir vukuat kaydetmek iin kullanlr.
Ben, dn leyin John ocukluk arkadann ismini hatrlad desem,
bununla ben aka onun dn leyin hala ismi bildiini (unutma-
m olduunu) kast ederim; ancak bu, bir vukuat kaydetmekle ayn
ey deildir. Bununla beraber leyin Johnun birden ismi anmsad-
n syleyerek ifade edilen eyi kast ederim; gerekte bunun bir olay
olduu kaydedilebilir. Olay, hatra gelen ya da nceden unutulan bir
eyi hatrlamak olabilir (bazen bir ey sadece geici olarak unutulabi-
lir). Burada hatrlama bir zihin edimini ierebilir; bu anlamda ha-
trlama, tpk bir soruya cevap bulmay alma, ya da birinin
hafzalasn yoklamas gibi, hatrlamaya almay nceleyebilir. Bu
olduu zaman ve ayrca ani ve spontan hatrlama durumlarnda ge-
nellikle bellek imgeleri ve bellek teorisyenlerinin ok nemli grdk-
leri bellek tecrbeleri oluur. Ancak hatrlamaya alma ve hatr-
laya yazma durumlar bellein ileme paradigmalarna hizmet etmesi
zordur; aksine bunlar sadece bellek ilemesinde bir durma olduun-
da, yani bir ey bir lde unutulduunda meydana gelir.
phesiz hatrlama denilebilen dier olaylar da vardr: rnein
bazen hatrladm demekle sunulabilen bir zihinsel aktiviteyi hatr-
lamay ve herhangi bir ey hakkndaki hatrlamay kast ederim.
Ancak hatrlamann oluumunu kullanmnn asl olduu vuku
bulmamln (doasnn) kullanmnn onlar sayesinde analiz edildi-
i gr meru gzkmyor.
Doru hatrlama fikri, doal olarak birinin belleinin gemile
ilgili bir bilgi kayna, ayn ekilde birinin duyular onun imdiki ev-
resiyle ilgili bir bilgi kayna olan fikirle sren zihinsel bir olay ya da
edimdir. Sonraki fikre yakn zamanlardaki pek ok yazarlar tarafn-
dan kesin olarak meydan okunmutur (G. Ryle, R. F. Holland, N.
Malcom and C. Landesman). Unutulmu olmasndan sonra hatrlaya
yazma bu olguyu gerekte bile yazmadr; her ne kadar t zamannda
renilen olgu, t zamannda bu olgunun hatrlaya yazld sylenme-
se de. Ancak bir kiinin kesinlikle unutmad imdi hatrlad bir
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 289

durumu tasavvur edelim. Eer biz o, bunu hatrlyor dersek, onun


belirli bir kaynaktan (hafzasndan) bilgisini hemencecik kazandn
deil de, son zamanlardaki bir kazanmdan ziyade gemite baz nok-
talardan elde edilen bilgi olduunu syleyeceimiz ortaya kyor. Ha-
trlamay, bilginin kazanlmasndan ziyade hatrda tutulmas olarak
dnrsek, bellek bilgisinin zel bir bellek verisine dayandn ve
ayrca her zaman sahip olduumuz bellek inanlarmzn temellerini
ve kantlarn yadsmakszn gemiin bir tr elden geirilmesiyle
(her ne kast edilirse edilsin), kazanlan bellek bilgisini inkar edebili-
riz. E kantnn temeli stndeki Pye dn inanmaya balarsam, ni-
in Pnin kanta yani Eye dayand mevcut inancmz (gerekte ol-
duu gibi) syleyemeyiz? nancm o ki, Pnin bugnn bir bellek i-
nanc olarak tasvir edilebilir halbuki dnnki olarak tasvir edile-
mezken; bugn sahip olduum inancn dden kazanlan kanta da-
yandn inkar etmek iin sebep yok gibi gzkyor. (Bu hususta
bkz., N. Malcom, Knowledge and Certainity, p.230 vd.)
Bilgi ve inancn sadece hafzada tutulmas ve iyi bir kant te-
meli ya da gvenilir bir kaynaktan kazanlmasyla temellenen bir
inan yadsnrsa, yegane alternatif, sahip olduumuz ve hatrlad-
z sylenen daima yeni kantlara dayanan bilginin her gesini
srekli yeniden kazanmamz gerekiyor gibi gzkyor; sonraki
fantastik bir gr gibi gelebilir. Yine de o, temsil teorisini ve teki
klsik bellek teorilerini im ediyor gibi gzkyor.
Septisizm ve Bellein Merulatrlmas
Bellein merulatrlmas problemi genellikle sadece temsili
bellek teorisini kabul edenler iin varolan problemi ortaya karmak
iin formle edilir. Bylece biz mevcut belleimizin temeli stndeki
gemi olaylarn varlna inanmaya bizi yetkili klan nedir? sorusu-
nu, mevcut veriye dayanan bellek inanlarn yadsyarak cevapla-
maktan kanabiliriz. Ancak problemin hibir formlasyonu bu e-
kilde def edilemez. Russell The Analysis of Mindda, dnyann tam
olarak olduu gibi varolmasnn, btnyle gerek olmayan bir ge-
miin hatrlanan nfusuyla be dakika nce vuku bulmasnn man-
tksal olarak mmkn olduunu iddia eder. Bu iddiann desteklen-
mesinde Russell farkl zamanlardaki olaylar arasnda mantksal ola-
rak zorunlu bir balantnn olmadn kaydeder. Bu, onun, sadece
herhangi bir ani zaman iin btn bellek inanlarnn yanl olmas-
nn mantksal olarak mmkn olduu iddiasyla deil, ayn zamanda
bellek inanlarnn daima yanl olmu olduu ve olabileceinin man-
tksal olarak mmknlne ilikin daha gl iddiayla onayladn
ileri srer. Pek ou iin bu iddialar (zellikle de sonraki) bellek bil-
gisinin olasl ya da dier trde yani gemiin bilgisi hakknda mut-
lak phecilie yol aar. Bellein merulatrlmas problemi bellein
290 Sydney SHOEMAKER

temelsiz, belki de anlamsz olduuna ilikin felsef phecilii gs-


terme olarak dnlebilir. yle gzkyor ki, bunu gstermek iin
unlarn belirtilmesi gerekir: ya (1) (Russelln aksine) bellein daima
ya da genel olarak hatal olabildii mantksal olarak mmkn deil-
dir ya da (2) bunun mantksal olarak mmkn olmas (hayli daha
gl anlamda mmkn olmann aksi olarak) bizim gemiin bellek
bilgisine sahip olmadmz ve olamayacamz ima etmediini ka-
bul.
Genellikle tartlan bir sorun tmevarmsal bir bellek merula-
trlmasnn olup olmayaca sorunudur. Byle bir merulatrmann
makul olduunu dnen herhangi biri belleklerin genel olarak yan-
l olabileceinin mantksak olarak mmkn olduuna inanr ancak
aslnda genel olarak bizim belleklerimizin doru olduunu dnmek
iin iyi empirik (tmevarmsal) temellerimizin olduunu kabul eder.
u rnek bu gre bir lde makullk kazandrabilir: Sigarann
olduu yerde kesinlikle atein olmamas mantksal olarak mmkn-
dr (zira sigarann genelde atele retildii sadece olumsal bir olgu-
dur), ancak bu, sigarann genel olarak atein varln gsterdiini
dnmek iin muazzam emprik temellerimizin olmu olmasndan
bizi alkoyamaz.
Genel olarak bellein tmevarmsal bir merulatrlmasna byle
bir merulatrmann ksrdng olduu gerekesiyle kar klr.
Bellekler ve gemi olaylar arasnda herhangi bir korelasyon tesis
etmek iin (bellek inanlarnn varl ve bu inanlarn hakikati ara-
snda), gemiin bilgisine sahip olmamz ve bu bilginin byle deni-
len nihayetinde bellee dayanmas gerekir. Nitekim bu hususlar, C.
D. Broad, Bertrand Russell (An Inquiry into Meaning and Truthda ) ve
H. H. Price bunun byle olduunu tarttlar. Biz genel olarak bellek-
lerin doru olduunu (bizzat kendimizin ve dier kiilerin tanklna
gvenme) ve dolaysyla problem kmasn istediimizi varsayabiliriz.
Bununla beraber bu argman itinal kullanlmaldr. Daha nce
kaydedildii gibi, belee ilikin felsef tartmalar asl olarak (bazen
zellikle) belirli gemi olaylarn belleiyle ilgiliydi. Bu bellek trnn
gvenilirlii, birinin empirik olarak tesis edebileceini gibi
gzkmesiyse, ksr dng itham, en azndan ak bir ekilde
ispatlanamaz. Bellek olayn, bellek olaylaryla kontrol ederek ve
mevcut kant (kaytlar, kalntlar vb.) ve bilimsel yasa ve genellemele-
rin temeli stnden gemii karmamn genel olarak doru olduu-
nu gstermeye altm varsayalm. Bilimsel yasa ve genellemeler
bilgimin niha olarak bellee dayand dncesine itiraza edilebilir.
Ancak o, sorundaki bellek trne yani belirli gemi olaylarn belle-
ine dayanmyor mu? Gemite belirli trde tecrbelerine sahip ol-
mam olduum, bu bilginin bende olmamas dorudur. Ancak mese-
le, bilgiye (yasa ve genellemeler) u anda sahip olmak iin bu tecr-
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 291

beleri hatrlamamn gereklilii deildir. Bir insann kolaylkla ren-


diini hatrlayabildii temeldeki bir hakikati bilmediini ya da esa-
snda kabul ettii gzlem ve tecrbeleri hatrlayamadn kesinlikle
syleyemeyiz. (R. F. Holland benzer bir hususa dikkat eker: bkz.,
The Empiricist Theory of Memory, 475-477.)
Ancak ksr dng olmayan bir tmevarmsal bellek merulat-
rlmas mmkn olduu lde, byle bir merulatrma felsef p-
heyi yadsmada kullanlamaz. Bilimsel yasa ve genelletirmelere dair
bilgimiz normal olarak bellek-olayna bal deildir. Fakat geni an-
lamda bu bilgi bellek bilgisi deildir; genel bir hakikati bilirsek ve
onu zaten renmediysek, belirli uygun bir balamda onu hatrlad-
m sylenebilir. (byle bir hakikate hatrlama ya da onun bilme me-
selesi olduu sylenemez, o, byle ve balam byle olmadka, onun
bilip bilmediim gerek bir sorun olabilir. Dolaysyla normal bir ye-
tikinin tuzun suda zldn hatrladn ve bildiini sylemesi
genel olarak yanl olmasa da uygunsuz olabilir. Bu olgu tartlan
sorunun dnda gzkyor, ancak farkl bir perspektiften bakan bir
yazar iin, bkz., J. Nelson.) Bellek olayna ilikin herhangi bir septik
phe, geni anlamdaki bellekten doan pheyle ayn lde yerin-
de olabilir. Eer birine her ne zaman belirli olaylar hatrladmz
dndmzde hatal olduumuzun mantksal olarak mmkn
olduuna inanmak iin, Russellc (ve Humecu) farkl zamanlardaki
olaylar arasnda mantksal olarak zorunlu bir ba olmad eklin-
deki prensip yol gsterirse, ayrca ona, (Priceden bir rnekle) m-
rekkep lekesinin uzun zamandr yle ya da byle kalmas gibi her
ne zaman byle genel olgular hatrladmz (ya da bildiimizi) d-
nmemizin hatal olduunun mantksal olarak mmkn olduuna
inanma yol gsterecektir (bu tr olgulara kii, gnlk tutma ve dier
yazl kaytlarla bellek-olaynn doruluunu kontrol etmeye alma
gzyle bakabilir.) Ancak hatrlama ve bellek kelimeleri en geni
anlamlarnda kullanlrsa, bildii ve henz renmedii eyi hatrla-
d sylenebilir. Dolaysyla bizim ksr dng olmayan bir tmeva-
rmsal bellek merulatrmas verebileceimizi varsaymak olduka
sama gzkyor. nk byle bir merulatrmay vermek iin ba-
vurulan yegane olgular, zaten biline yazlm olgularn bir alt kmesi
yani nceden kazanlm bilgiye herhangi bir ekilde dayanmayan
bilgi olabilir. Muhtemelen bu tr baz olgular vardr rnein birinin
mevcut evresi hakknda gzlenebilir olgular. Ancak byle olgularn
bizatihi kendilerinin, bellek inanlarnn genel olarak doru olduu
iddias iin kant oluturmayaca kesinlikle aktr. (Maalesef bu
sayede inandrc olmayan yazar burada iddia edilmesi imkansz olan
eyi yapmaya teebbs eder bir ansiklopedi maddesinin snrlar R.
F. Harrodun becerisini tartmaya izin vermez).
292 Sydney SHOEMAKER

En azndan C. I. Lewis gibi bir yazar a priori bellek merulat-


rlmas denilen eyi vermeye teebbs etti. O, prensip itibariyle
dorulanamaz olmasndan dolay, sistematik bir bellek aldanmas-
nn anlamsz olduuna ynelik varsaym ileri srer; gereklikteki
temel olarak gemiteki duyu tecrbemizden phe etmek, ya bizzat
pheyle ya da phelenilen eyi teyit ve emprik olgu ile dlem ara-
sndaki ayrm kaldrarak herhangi bir kriter ortadan kaldrlabilir;
dolaysyla her grnteki bellek, sadece bu hviyete sahip yani
grnteki gvenilirlii haiz olarak dnlmesi gerekir. Bu, by-
le olursa, o kabul eder ki, farkl belleklerin bir dieriyle uygunluu-
nu yani, gemi bir durumunun varln gstermeyle mutabk olan
iki ya da daha fazla bellek, bir bellein ilk grnteki gvenilirliini
daha yksek bir olaslklar derecesine ykseltebilir birinin tankl
tekinin tanklnn bamsz ahitliinin uzlamas, onun syledii-
nin doruluk olasln ykseltir. (Ayrca tmevarmsal olmayan bir
bellek merulatrmasn vermek iin, bkz., R. Brandt.)
Lewisin temsili bellek teorisinin bir versiyonunun tarafn tuttu-
u ve argmannn, gemie ilikin inanlarn mevcut bellek verimize
dayanmamzn meruluunu dnd ortaya kar. Ancak biri,
onunla bu fikri paylamayabilir ve bellek inanlarnn evrensel ve
genel olarak yanl olduu (dolaysyla da mantksal olarak mmkn
olmad) varsaymnn anlamsz olduu dncesine katlr.
Russelln dnyann be dakika nce meydana geldii eklindeki hi-
potezine kar gl bir argman son zamanlarda sunulmutur
(bkz., N. Malcom, s. 187-vd.). Mantksal olarak mmkn olan, bellek
inanlarnn genel ve evrensel olarak yanl olduu hali hazrda ol-
duu gibi gelecekte de grne kar en azndan gl mtalaalar
dile getirildi. Bu gr, eer bellek inanlar gerekten doru
olduuysa, onun sadece olumsal olarak doru olduu fikrine daya-
nr. Eer byle olsayd, hafzasnn nadir ya da kesinlikle doru ol-
mad bir insan bulgusu tasavvur etmemiz gerekirdi. Ancak byle
bir insann var olduu varsayldnda, (onlarn bellek iddialarnn
byk lde yanl olduunu bulabilmek iin yapmamz gerektii
gibi) onun herhangi ifadelerini bellek iddialar olarak nasl tanmla-
yacaz? ocuklarmzdan birinin hatrlama kelimesinin ve gemi
zaman gsteren ifadelerin sz konusu ifadelerin kullanmyla nor-
mal olarak doru olan ifadeler olmadka doru kullanmn ren-
mesi bizi tatmin etmeyebilir tpk birisinin mavi kelimesinin anlam-
n imen ve aa gibi eylere tipik olarak uygularsa, onun mavi ke-
limesinin anlamn bildiini kabul etmememiz gibi. Pek ok dier du-
rumlarda olduu gibi bu durumda da, bir ifade doru olarak kulla-
nldnda kanlmaz bir ekilde bu kullanmla (genellikle) onu doru
klan ifadeler birbiriyle uyum iinde iler. Nasl ki yabanc bir dilin
ifresini zmek, dilin tipik olarak sylendii ifadelerde koullar gz-
Dinbilimleri Akademik Aratrma Dergisi V (2005), Say: 4 293

lemek suretiyle mmkn olur. Bir insann dili belirli bir ekilde ev-
rilseydi ve bellek iddialar olarak evrilen ifadeler byk lde yan-
l olarak dnlm olsayd, bu, sz konusu ifadelerin hi de bel-
lek iddialar olmadn ve dilin yanl evrilmi olduunu sylemek
iin kati bir temel tekil ederdi.
Bellek teorisyenleri genellikle, bellek bilgisinin varlna ilikin
yani d dnyann idraksel bilgisinin varl hakkndaki herhangi
bir septik mesele dnda, septik bir problem varm gibi yazarlar.
Ancak biz kesinlikle herhangi bir bilgiye sahipsek, bilgi asla yitiril-
medike, bellek bilgisine sahibiz demektir. Genel olarak bilgi hakkn-
daki pheden ayrysa bellee ilikin pheler, bilginin hatrlanma-
syla ilgili phedir. Fakat bilgiyi kazanrken (rnein duyu idrakin-
de), kazandmz herhangi bir bilgiyi kesinlikle muhafaza edemeyiz
demekle ne kast ediliyor olabilir? Biri bunun mmkn olduunu d-
nr; nk o, bir kiinin zihninin herhangi belirli bir zamanda o-
luan eyin, bir baka zamandan vuku bulandan mantksal olarak
bamsz olduu prensibini kabul eder ve o, bunun bir kiinin belirli
bir zamandaki inan topluluunun baka bir zamandaki inan an-
dan btnyle farkl olduunu (yani st ste ylmadn) ima etti-
ini kabul eder. nk inanlar kesinlikle unutsayd, bilgi de kesin-
likle aklda kalmazd. Ancak genel prensip soruna aktr ve en azn-
dan inanma (dolaysyla bilme) bir eyin ne olduunu dnme an-
lamndaki bir olay deildir. imdi inandm sylediim nermeler
demeti sadece hali hazrda dnyor olduum nermeleri ihtiva
etmez; o, son zamanlarda dnmediim ya da eylemde geirmedi-
im ve yakn gelecekte dnmeyeceim ve edimde bulunmayacam
pek ok nermeleri de ihtiva eder. Ne ben ne de baka biri be saniye
nce hatta be dakika veya be saat nce tamamen farkl bir ner-
meler demeti yerine imdi inanyor olduum ve vaktiyle inanm ol-
duum nermelerden hibirine inanmadm iddia etmek iin her-
hangi bir temelin olmad aktr. Bu iddia olduka anlalmaz olabi-
lir. artc gzken ey, inanlar bir kez kazanld m aka hatr-
lanabilecei fikrine deil de, onlarn hatrlanamayaca yani, -eer
mmknse- onlarn hatrlanmasnn zel bir izah gerektirdii (belki
de temsil teorisinin ikame ettii bellek verisi temelindeki srekli ye-
niden kazanmlar sayesinde) dncesidir. Biteviye sren bir inan
nosyonuna anlam verilemez ve birinin sadece birka saniye ya da
dakikadr bir eye inand sylenirse, o zaman bir aklama gerekti-
ren ey (hatta anlalr olduu sylense bile), onun zamandan beri
inanc hatrlyor olmas deil, ksa bir sre sonra onun kaybetmi
olmasdr. (Aklama, onun kazand ya da inan hakikatine kar
birden hatrlanan delil olabilir birinin be dakika ya da saniye nce
sahip olduu inanlar tamamen yitirdii eklinde yaplan anlalr bir
iddiaya mukayese edilebilir aklamann olmad aikrdr.) Eer
294 Sydney SHOEMAKER

inanlar bir sredir hatrlanabiliyor gerekten hatrlanmas gereki-


yorsa, ayn ey bilgi iin de geerlidir. Yukarda nerildii gibi, bir
kiinin inanc onun gemiteki temeli sayesinde iyi temellendirilebi-
lirse, (doruysa, bilmeyi nitelemek iin gayet iyi temellendilir)
herhangi bir oranda durum byledir bilgi kelimesinin sradan
kullanmna kesinlikle ihtiya duymayz; eer bir kiinin inancn
hatrda tutmas bilgiyi hatrlamasysa, onun srekli bir inan iin
yeni temeller kazanmas gerekir. Ancak bilgi hatrda tutulursa, bu
takdirde bir bellek bilgisinin varlndan sz edilebilir.
Bellek inanlarnn daima ya da genel olarak yanl olduu (ve
dolaysyla mantksal olarak mmkn olmadn) veya bellek bilgisi
yeterli metrajda hafzada tutulursa, onun nadir bilgi olduunu sy-
lemek, anlalr deilse, belki de bu tablonun, belirli bir a priori bel-
lek merulatrma ekli olduu sylenebilir. Ancak en azndan bu-
nunla, yukardaki taslak eklindeki argmanlarla gsterilebildiyse,
belee ilikin pheler ve bellein merulatrlmasna dair felsefi
problemlere daha anlalr bir zm yolu bulma ak deildir.
KAYNAKA
Alexender, S., Space, Time and Deity. London, 1920. Vol. I. Ch. 4.
Anscombe, G.E.M., The Reality of Past, in M. Black, ed., Philosophical Analysis.
Ithaca, N.Y., 1950.
Aristotle, On Memory and Reminiscence in R. McKeon, ed., The Basic Works of
Aristotle, New York, 1941.
Augustine, Confessions, Many translations and editions. Book X, 8-19.
Ayer, A. J., Statements about the Past, in A. J. Ayer, Philosophical Essays, London,
1954.
Ayer, A. J., The Problem of Knowledge, Harmondsworth, England, 1956, Ch. 4.
Bartlett, F. C., Remembering. Cambridge, 1932.
Benjamin, B. S., Remembering Mind, Vol. 65 (1956), 312-331.
Bergson, H., Matter and Memory, London, 1912, ch. 2, Pt. 1.
Brandt, R., The Epistemological Status of Memory Beliefs, Philosophical Review, Vol.
64 (1955), 78-95.
Broad, C. D., Mind and Its Place in Nature, 1925, Ch. 5.
Earle, W., Memory, Review of Metaphysics, Vol. 10, (1956-1957), 3-27.
Furlong, E. J., A Study of Memory, London, 1951.
Furlong, E. J., Memory. Mind, Vol.58 (1948), 16-44.
Furlong, E. J, Memory and the Argument from Illusion,, PAS, Vol. 54 (1953-1954),
131-144.
Horrod, R. F., Foundations of Inductive Logic, London, 1956. Ch. 8.
Horrod, R. F., Memory. Mind, Vol. 51 (1942), 47-68.
Harvey, J. W., Knowledge of the Past PAS, Vol.41, (1940-1941), 149-166.
Holland, R. F., The Empiricst Theory of Memory, Mind, Vol, 63, (1954), 464-486.
Hume, D., A Treatise of Human Nature, L.A. Selby-Bigge, ed. Oxford, 1888, Book I, Pt.
I, sec 3; Pt. III, Sec. 5.
James, W., The Principles of Psychology, 2 vols New York, 1890. Chs. 15-16.
Landesman, C., Philosophical Problems of Memory Journal of Philosophy, Vol. 49
(1962), 57-65.
Lewis, C.I., An Analysis of Knowledge and Valuation. La Salle, III., 1946. Ch. 11.
Locke, J., An Essay Concerning Human Understanding, 2 vols., A. C. Fraser, ed.
Oxford, 11894. Book II, Ch. 10.
Malcolm , N., Three Lectures on Memory, in N. Malcolm, Knowledge and Certainity,
Engwood Cliffs, N. J., 1963.
Mill, James, The Analysis of the Phenomena of the Human Mind, 2 vols. London, 1878.
Chs. 2-3, 10-11.
Moore, G. E., Four Forms of Scepticism, in G. E. Moore, Philosophical Essays.
London, 1959.
Moore, G. E., Some Main Problems of Philosophy . London, 1953. Ch 13.
Nelson, J., The Validation of memory and Our Conception of a Past Philosophical
Review, Vol. 72 (1963), 35-47.
296 Sydney SHOEMAKER

Plato, Theaetetus. Many translations and editions.


Price, H.H., Memory Knowledge, PAS, Supp. Vol. 15 (1936), 16-33.
Reid, T., Essays on the Intelectual Powers of Man, A. D., Woozley, ed. London, 1941.
Essay 3.
Russell, B., The Analysis of Mind. London, 1921. Chs. 4, 9.
Russell, B., An Outline of Philosophy. London, 1927, Chs, 6-18.
Russell, B., An Inquiry Into Meaning and Truth, London, 1940, Ch.11.
Ryle, G., The Concept of Mind. London, 1949, Ch.8.
Saunders, J.T., Skepticism and Memory Philosophical Review, Vo. 72 (1963), 477,-
486.
Stout, g. F., Studies in Philosophy and Psychology. London, 1930, Chs. 8,16.
Taylor, R., The Justification of Memories and the Analogy of Vision, Philosophical
Review, Vol. 65 (1956), 192-205.
Von Leyden, W., Remembering. London, 1961.
Wittgenstein, L., Philosophical Investigations, Oxford, 1953, Pt. I, Secs. 265, 305, 342-
343, 648-649, 651; Part II, Sec. 13.
Woozley, A. D., Theory of Knowledge, London, 1949. Chs. 2-3.

You might also like