You are on page 1of 40

Stefan Zweig

SATRAN

Almanca Aslndan eviren: Aya Sabuncuolu


Stefan Zweig

Stefan Zweig, 1881 ylnda Viyana'da dodu. Babas varlkl bir sanayiciydi. Viyana ve
Berlin'de eitim grd. Birok lkeyi dolatktan sonra Birinci Dnya Sava srasnda,
Zrih'e geldi. Sava kart kiiliiyle tannd. 1919-1934 yllar arasnda Salzburg'da
yaad, 1938'de ngiltere'ye, 1949'da New York'a gitti, birka ay sonra da Brezilya'ya
yerleti. Avrupa'nn iine dt duruma dayanamayarak 1942 ylnda karsyla birlikte
intihar etti. ok sayda denemesi, yks, uzun yks ve roman yannda, byk bir
ustalkla kaleme ald yaam ykleriyle de nldr.
Balang

Geceyars New York'tan kalkp Buenos Aires'e gidecek olan byk yolcu vapurunda,
son saatin allm tela ve kouturmas yaanyordu. Karadakiler arkadalarn
geirmek iin itiip kakyor, eik kasketli telgraf ocuklar birtakm adlar bararak
yolcu salonlarnda oradan oraya koturuyor, bavullar ve iekler srklenerek vapura
ykleniyor, orkestra gvertede durup dinlenmeden alarken ocuklar merdivenlerde
merakla bir aa bir yukar kouuyorlard. Bu kargaann biraz tesinde, gezinti
gvertesinde bir tandkla laflyordum ki, yanbamzda iki ya da kez keskin bir fla
patlad; tam kalktan nce gazeteciler nl birini soru yamuruna tutuyor ve
fotoraflarn ekiyordu anlalan. Arkadam o tarafa bakp glmsedi. "Ender bulunan
bir ku dm alarna, Czentovic." Bu aklamann zerine ona anlamaz gzlerle
bakm olmalym ki, ekledi: "Mirko Czentovic, dnya satran ampiyonu. Turnuva
oyunlaryla doudan batya btn Amerika'y bucak bucak dolat, imdi de yeni zaferler
kazanmak iin Arjantin'e gidiyor."

Bu gen dnya ampiyonunu ve hatta k hzyla ykselmesiyle ilgili baz ayrntlar bile
anmsadm o an; benden daha dikkatli bir gazete okuyucusu olan arkadam, bu
ayrntlar tamamlayan bir sr gln hikye biliyordu adamla ilgili. Bir yl kadar nce
beklenmedik bir k yapan Czentovic'in ad Aljechin, Capablanca, Tartakower, Lasker,
Bogoljubow gibi en saygn ustalarla birlikte anlr olmutu. 1922'de New York'taki satran
turnuvasnda ortaya kan yedi yandaki mucize ocuk Rzecewski'den bu yana, ad san
duyulmam birinin anl anl satran loncasna girii hi bu kadar geni yank
uyandrmamt.

nk Czentovic'in zihinsel zellikleri, byle gz kamatrc bir ykselmenin ipularn


kesinlikle vermemiti. ok gemeden bir sylenti yayld, bu satran ampiyonu zel
yaantnda herhangi bir konuma srasnda bir tmceyi dilbilgisi yanl olmadan
kuramyordu ve kzgn meslektalarndan birinin fkeli bir alayla sylediine gre, "her
alanda evrensel bir kltrszlk iindeydi".

Yoksul bir Slav Tuna gemicisi olan babasnn ufack kayn bir gece bir tahl gemisi
ezdi, o sapa blgenin papaz da o zamanlar on iki yanda olan Mirko'ya acyp babasnn
lmnden sonra onun bakmn stlendi, iyi yrekli papaz canla bala urap azn
bak amayan, anlama gl eken ocua ky okulunda renemedii eyleri evde
zel dersler vererek retip an kapatmaya alt.

Ama abalar sonusuz kald. Mirko, kendisine yz kez anlatlan harflere hl bo bo


bakyordu; ar ileyen beyninde, en basit ders konularyla bile uraacak g yoktu. On
drt yandayken bile, hesap yapmas gerektiinde parmaklarndan yardm alyordu ve
bir kitap ya da gazete okumak, yetime andaki bu ocuk iin daha da ok aba
gerektiriyordu. Bu konuda Mirko'nun isteksiz ya da dik kafal olduu kesinlikle
sylenemezdi. Ondan rica edilenleri kar kmadan yapyordu, su getiriyor, odun kryor,
tarlada alyor, mutfa temizliyor ve insanlar ileden karan bir yavalkla da olsa,
verilen her grevi yerine getiriyordu, gvenilir bir ocuktu. Ama bu tuhaf olanda iyi yrekli
papazn cann en ok skan ey, ilgisizliiydi. zel bir ar almadan hibir ey
yapmazd, hibir zaman soru sormazd, baka olanlarla oynamaz ve bir ey ona ak bir
dille buyurulmad srece kendiliinden bir ura aramazd; Mirko ev ilerini bitirir
bitirmez, ayrdaki koyunlar gibi bo bo bakarak odada kprdamadan oturur, evresinde
olanlara en ufak bir ilgi bile gstermezdi.

Papaz akamlan uzun ifti piposunu tttrerek, her zamanki gibi jandarma avuuyla
el satran oynarken, sar kafal olan hi ses karmadan yanla rina melir ve
arlam gz kapaklarnn altndan, uyku akan ve kaytsz gzlerle kareli tahtaya
bakard.

Bir k akam, iki kafadar gnlk oyunlarna dalmken, kyn ana yolundan bu yana
hzla yaklaan bir kzan kk anlar duyuldu. Kasketi karla kapl bir ifti telala ieri
dald, yal annesi lm deindeymi, papaz da ona son ayinini yapmak iin hemen
gelmeliymi. Papaz hi duraksamadan onu izledi.

Birasn daha bitirmemi olan jandarma avuu, onlar uurlarken yeni bir pipo yakt ve
uzun konlu, ar izmelerini giymeye hazrlanrken, Mirko'nun baklarnn oyuna
balanm satran tahtasna nasl dikildiini ayrmsad.

"Ne o, oyunu tamamlamak m istiyorsun?" dedi alayc bir sesle, uykulu ocuun
tahtadaki tek bir ta bile doru oynamay beceremeyeceinden son derece emindi.
Olan ekinerek ona bakt, sonra ban sallad ve papazn yerine oturdu.

On drt hamleden sonra jandarma avuu mat olmutu ve yenilgisinin yanllkla yapt
dikkatsiz bir hamleden kaynaklanmadn itiraf etmek zorunda kald, ikinci el de
birinciden farkl olmad.

"Vay canna!" diye aknlkla bard papaz geri dndnde, iki bin yl nce benzer
bir mucizenin gerekletiini, bir dilsizin birdenbire bilgelik dilini bulduunu anlatt pek ncil
okumayan jandarma avuuna. lerlemi saate karn papaz, okuma yazma bilmeyen
rencisine iki el oyun iin meydan okumaktan kendini alamad. Mirko onu da rahatlkla
yendi. Ar ar, dnp tanarak, kararl bir biimde oynuyordu, geni alnn tahtadan
bir kez bile kaldrmad. Ama kar konulmaz bir kesinlik vard oyununda; ileriki gnlerde
ne jandarma avuu ne de papaz ona kar bir el kazanmay baaramadlar. rencisinin
normalde yaad zek geriliini herkesten daha iyi bilecek durumda olan papaz, bu tek
yanl tuhaf yetenein daha etin bir snava ne kadar dayanabileceini ciddi olarak merak
etmeye balad. Mirko'ya biraz olsun ekidzen vermek iin, saman sars fra gibi
salarn ky berberinde kestirdikten sonra, kzana bindirip kk komu kente gtrd
onu, ana meydandaki kafenin bir kesinde tutkulu satran oyuncularnn toplandn
biliyordu, kendisi onlar kadar deneyimli deildi. Papaz, zerine koyun krk, ayaklarna
uzun konlu izmeler giymi on be yandaki saman sars sal, krmz yanakl olan
kafeden ieri iterek soktuunda, oturan toplulukta en ufak bir aknlk bile uyanmad;
ocuk satran masalarndan birine arlana kadar, rkek rkek yere bakarak bir kede
dikildi. Mirko, iyi yrekli papazdan Sicilya al denen eyi renmedii iin, ilk elde
yenildi, ikinci elde en iyi oyuncuyla berabere kald.

nc ve drdnc elden balayarak hepsini birer birer yendi.

Kk bir Slav tara kentinde heyecan uyandran eyler ok ender olur; bu nedenle bu
kyl ampiyonun ortaya k orada toplanm ileri gelenlerin gznde hemen bir
sansasyona dnt. Mucize ocuun ertesi gne kadar kesinlikle kentte kalmas
gerektiine oy birliiyle karar verildi, bylece satran kulbnn teki yeleri bir araya
toplanabilecekti ve zellikle hasta bir satran tutkunu olan yal Kont Simczic'in sarayna
haber ulatrlabilecekti.

Yepyeni bir vnle rencisine bakan, ama onun bu yeteneini kefetmekten duyduu
sevince karn, grevi gerei ynetmesi beklenen pazar ayinini karmak istemeyen
papaz, yeni bir deneme iin Mirko'yu orada brakabileceini syledi. Gen Czentovic
satran topluluunun hesabna otele yerletirildi ve o akam ilk kez bir klozet grd.
Ertesi pazar gn leden sonra satran salonu tklm tklm doluydu. Drt saat
kprdamadan satran tahtasnn nnde oturan Mirko, tek szck etmeden ve ban bile
kaldrmadan oyuncular birbiri ardna yendi; en sonunda ezamanl bir oyun oynanmas
nerildi. Ezamanl bir oyunda, tek bana farkl oyuncularla karlamas gerektiini bu
cahilin kafasna sokabilmek biraz zaman ald. Ama Mirko bu grenei kavrar kavramaz
abucak ie koyuldu, ar, gcrdayan ayakkablaryla yavaa masa masa dolat ve en
sonunda sekiz elden yedisini kazand.

Bylece byk tartmalar balad. Bu yeni ampiyon gerek anlamda kentli


olmamasna karn, kentin yerel vnc birden alevlendi.

Harita zerindeki varln imdiye dek pek i kimsenin ayrmsamad kk kent, belki
de ilk kez nl bir adam dnyaya kazandrma onuruna ulaabilecekti. Normalde yalnzca
garnizon kabaresi iin antzler ve kadn arkclar ayarlayan Koller adnda bir menajer,
bir yllk parasal yardm salanrsa, Viyana'da tand byk bir ustann gen adama
satran sanatn retmesini salayabileceini syledi. Her gn satran oynad altm
yl boyunca bu kadar kayda deer bir rakiple hi karlamam olan Kont Simczic,
gerekli paray hemen karlad. O gn gemici olunun artc ykselii balad.

Alt ay iinde Mirko satran tekniinin btn srlarn kavrad, bununla birlikte sonralar
uzman evrelerde oka gzlenen ve alay edilen tuhaf bir yetersizlii vard. yle ki,
Czentovic tek bir satran oyununu bile ezbere ya da uzmanlarn dedii gibi 'kr' oynamay
bir trl beceremyordu. Sava meydann imgelemin snrsz alanna yerletirme
yeteneinden tmyle yoksundu. Altm drt kareli ve otuz iki tal Satran dilinde,
satran tahtasna bakmadan, akldan oynamak.

Siyah beyaz tahta her zaman elle dokunulur biimde nnde olmalyd; n dnyaya
yayldktan sonra bile, katlanabilir bir cep satran tahtasn yanndan hi ayrmad,
bylece usta ii bir oyunun tekrar zerinden gemek ya da kendi kendine g bir durumu
zmek istedii zaman, konumu gzlerinin nnde oluturabiliyordu. Bu nemsiz gibi
grnen eksiklik, onun d gcnn yetersiz olduunu gsteriyordu ve yakn evrelerde
ateli tartmalara yol ayordu; tpk mzisyenler arasndaki olaanst bir virtzn ya
da efin, notalara bakmadan almay ya da orkestray ynetmeyi becerememesi gibi.
Ama bu tuhaf zellik, Mirko'nun artc ykseliini kesinlikle yavalatmad. Daha on yedi
yandayken bir dzine satran dl kazanmt bile, on sekizinde Macaristan
ampiyonu oldu, en sonunda yirmisinde dnya ampiyonluunu ele geirdi. Zek dzeyi,
d gc ve ataklk asndan her biri ondan kat kat stn olan en soukkanl
ampiyonlar bile, onun kaya gibi dayankl akl karsnda pes ediyorlard, tpk hantal
Kutusow karsndaki Napoleon ve Fabius Cunctator karsndaki Hannibal gibi; Livius'un
yazdna gre, Fabius ocukluunda da buna benzer dikkat ekici hantallk ve zek
gerilii belirtileri gstermi.

Bylece akl ynnden stn birbirinden deiik insanlar filozoflar, matematikileri,


hesap yapan, imgelemini kullanan ve ounlukla yaratc olan kiileri bir araya toplayan
satran ustalar galerisine, ilk kez tinsel dnyann tmyle dndaki biri girdi, en yrtk
gazetecinin bile azndan kamuoyuna ilgin gelebilecek tek szck almay baaramad
arkanl, azn bak amayan bir kyl ocuu... Czentovic gazetelerden esirgedii
ssl cmleleri, kendisiyle ilgili anekdotlar domasna meydan vererek zamandan bol bol
telafi etti. nk tartmasz usta olduu satran tahtasnn bandan kalkt an,
korunmasz Czentovic tuhaf ve neredeyse gln bir grnme brnyordu; bayramlk
siyah takm elbisesine, biraz kstah bir inci ine ilitirilmi albenili boyunbana ve zenle
bakm yaplm parmaklarna karn, devinimleri ve tavrlaryla kyde papazn odasn
spren ayn zrl kyl ocuuydu. Uzman meslektalarnn alayl ve kzgn baklar
altnda yeteneini ve nn aklszca ve hi utanmadan kabalkla kullanp dar grl ve
hatta baya bir agzllkle, kazanabildii kadar para kazanmaya alyordu. Hep en
ucuz otellerde kalarak kent kent dolayordu, creti karland srece en dknt
kulplerde bile oynuyordu, sabun reklamlarnda resmini kullandrtyordu ve hatta
tmceyi doru yazmay beceremediini ok iyi bilen rakiplerinin alaylarna aldrmadan,
adn 'Satran Felsefesi' adl bir kitap iin satt, gerekte bu kitab kendi halinde Galiyal
bir renci paragz yaynclar iin yazmt.

Btn yontulmam varlklarda olduu gibi onda da gln bir kendini beenmilik vard;
dnya turnuvasndaki zaferinden beri kendini dnyann en nemli adam olarak gryordu
ve btn bu zeki, akll, gz kamatrc konumaclar ve yazarlar kendi alanlarnda
yenmi olduunu, stelik onlardan daha ok kazandn bilmek, onun o eski gvensizliini
souk ve ounlukla kabalkla gzler nne serilen bir gurura dntrd.

Arkadam bana Czentovic'in ocuksu kendini beenmiliinden birka klasik rnek


verdikten sonra, "Ama byle hzla gelen bir n, byle bo bir kafay nasl sersemletmez
ki?" diye balad sz. "Yirmi bir yandaki Banat'l bir kyl ocuu, birdenbire bir tahta
zerinde birka ta oynatmakla, btn kynn odun keserek ve en ar ileri yaparak
bir ylda kazandndan daha fazlasn bir haftada kazanrsa, kendini beenmilik
haftalna nasl kaplmaz? te o zaman bir Rembrandt, bir Beethoven, bir Dante, bir
Napoleon hakknda en ufak fikri olmayan birinin, kendini byk bir insan sanmas aslnda
o kadar kolaydr ki. Bu ocuk duvarlarla evrilmi beyninin iinde yalnzca tek bir eyi
biliyor, aylardr tek bir satran oyununu kaybetmediini; ve dnyamzda satran ve para
dnda baka deerler de bulunduundan haberi olmamasndan tr, kendisinden
etkilenmesi iin her trl nedeni var."

Arkadamn bu anlattklar, zel merakm uyandrd. Sabit fikirli, kafasn tek bir
dnceye takm her trl insan, yaamm boyunca beni ekmitir, nk bir insan
kendini ne kadar snrlarsa, te yandan sonsuza o kadar yakn olur; ite byle grnte
dnyadan kopuk yaayanlar, zel yaplar iinde karnca gibi, dnyann tuhaf ve ei
benzeri olmayan bir maketini kurarlar.

Bylece akl tek bir eye alan bu zel rnei, Rio'ya kadarki on iki gnlk yolculuk
boyunca daha yakndan inceleme amacm gizlemedim.

Bununla birlikte arkadam, "Pek ansnz olmaz," diye uyard beni. "Bildiim kadaryla,
Czentovic'ten en ufak bir psikolojik bilgi koparmay kimse baaramad. Bu kurnaz
kylnn, derinde yatan yetersizliinin arkasnda ak vermeme aklll gizleniyor,
uygulad yntem de, kk meyhanelerde arayp bulduu, kendi evresinden kyller
dnda herkesle konumaktan kanmak. Yaknnda kltrl bir insan hissettiinde,
kabuuna ekiliyor; bylece hi kimse ondan aptalca bir sz duymu ya da
kltrszlnn snrsz derinliini kefetmi olmakla vnemiyor."

Arkadam gerekten hakl kt. Yolculuun ilk gnlerinde, kaba bir srnaklk
yapmadan Czentovic'e yanamann tmyle olanaksz olduu ortaya kt, srnak
davranmak da benim tarzm deildi. Geri bazen gezinti gvertesinde dolat olurdu,
ama hep gururla ellerini arkasnda kavutururdu, o nl resmindeki Napoleon gibi; ayrca
gverte turunu her zaman yle aceleyle ve paldr kldr tamamlard ki, onunla
konuabilmek iin peinden koturmak gerekirdi. te yandan yolcu salonlarnda, barda,
sigara salonunda hi boy gstermezdi; kamarottan edindiim gvenilir bilgiye gre, gnn
byk blmn kamarasnda geirip dev gibi bir satran tahtasnda altrma yapyor ya
da eitli hamlelerin zerinden geiyormu.

gn sonra gerekten kzmaya baladm, onun savunma yntemi benim ona


yaklama isteimden daha etkiliydi. Yaamm boyunca bir satran ustasyla tanma
frsatm hi olmamt ve imdi byle bir insan gzmde canlandrmak iin ne kadar ok
urarsam, btn bir yaam boyu yalnzca altm drt siyahbeyaz karenin evresinde
dnen bir beyin eylemi bana o kadar akl almaz geliyordu. Geri kendi deneyimlerimden
'krallarn oyunu'nun gizemli ekiciliini biliyordum; insanolunun dnp bulduu oyunlar
arasnda, rastlantnn her trl despotluuna kar koyan ve zafer kupalarn yalnzca
akla ya da daha ok tinsel yetenein belirli bir biimine veren tek oyun. Ama satranca
oyun demekle, haksz bir kstlama yapm olmuyor mu insan? Satran ayn zamanda bir
bilim, bir sanat deil mi, yerle gk arasnda szlen Muhammed'in tabutu gibi bu iki
kategori arasnda gidip gelmiyor mu, btn kart iftlerin bir kerelik bileimi deil mi?
Hem ok eski hem de yepyeni, dzenei hem mekanik hem de d gcne bal, hem
sabit geometrik bir alanla snrl hem de bileimleri snrsz, hem srekli gelien hem de
ksr, hibir eye gtrmeyen bir dnme, hibir eyi hesaplamayan bir matematik,
yaptlar olmayan bir sanat, maddesi olmayan bir mimari, bununla birlikte varlyla btn
kitap ve yaptlardan daha dayankl olduu su gtrmez; btn halklara ve btn
zamanlara ait olan tek oyun; can skntsn ldrmesi, zihni amas, ruhu canlandrmas
iin hangi tanrnn onu yeryzne gnderdiini kimse bilmez.

Balangc ve sonu nerededir? Her ocuk onun temel kurallarn renebilir, her acemi
onda ansn dener, ama yine de bu deimez dar karenin iinde zel ustalar yaratr
satran, teki insanlarn hibiriyle karlatrlamaz bunlar, yalnzca satranca ynelik bir
yetenei olan insanlar; gr, sabr ve tekniin tpk matematikiler, airler ve
mzisyenlerdeki gibi belirli bir oranda, ama farkl katman ve balamlarda etkin olduu
zgl dhiler. Fizyonomiye duyulan tutkunun ilk zamanlarnda Gali gibi biri, byle satran
ustalarnn beyinlerini yararak bu satran dehalarnn beyninde, bu insann yeni bir gri
ktlesi iinde Franz Josef Gali: Alman doktor, nl sinir sistemi anatomicisi. Her zihinsel
etkinlii beynin belli bir blgesine balayan ve insan yetilerinin durumunun kafatasnn
biiminden belli olduunu savunan frenolojiyi kurmasyla nldr.

zel bir kvrm olup olmadn, baka beyinlerdekine oranla daha gelimi bir satran
kas ya da satran yumrusu bulunup bulunmadn aratrmtr belki de.

Bu zgl dehann, elli kiloluk ii bo bir kayann iindeki tek bir altn filizi gibi, kesin bir
akl tembelliinin iine szma benzedii bir Czentovic rnei, byle bir fizyonomiciye
nasl da ekici gelirdi! Byle olaanst, dhice bir oyunun ister istemez greceli ustalar
yarataca gereini uzun zaman nce anlamtm; ama dnyay yalnzca siyah ile beyaz
arasndaki dar yola indirgeyen, otuz iki ta bir oraya bir buraya, bir ileri bir geri
oynatarak hayatnn zaferini kazanmaya alan kvrak zekl bir insann yaamn kafada
canlandrmak ne kadar g, ne kadar olanakszd; bu insann yeni bir oyuna balarken
piyade yerine at yelemesi olay yaratr ve bir satran kitabnn ufack bir kesinde
adnn gemesiyle lmszle ulamasn salar; bu insan, bu akl insan, akln
karmadan on, yirmi, otuz, krk yl boyunca btn dnme gcn tekrar tekrar ayn
gln amaca yneltir: Bir tahtann zerinde tahta bir ah keye sktrmak!

te imdi byle bir olay adam, byle tuhaf bir dhi ya da byle artc bir deli ilk kez
bu kadar yaknmdayd, ayn gemide alt kamara temdeydi ve aklla ilgili eylere kar
merak her zaman bir eit tutkuya dnen zavall ben, ona yaklamay bir trl
beceremiyordum. En kak numaralar dnmeye baladm: nemli bir gazete iin
onunla sylei yapmak istediim yalann uydurarak gururunu okamak ya da ona
skoya'da krl bir turnuva nererek agzllnden yararlanmak. Ama yaban horozunu
tuzana drmek iin avcnn bavurduu en gvenilir yntemin, onun iftleme tn
taklit etmek olduu geldi aklma en sonunda; bir satran ampiyonunun dikkatini ekmek
iin, insann kendisinin satran oynamasndan daha etkili ne olabilirdi ki?

Ancak ben yaamm boyunca hibir zaman ciddi bir satran sanats olmadm; bunun
basit bir nedeni var: nk satranla her zaman ylesine ve yalnzca elenmek iin
ilgilendim; bir saat tahtann nnde oturursam, kesinlikle kendimi zorlamak iin deil, tam
tersine, zerimdeki gerginlikten kurtulmak iin yaparm bunu. tekiler, gerek satran
oyuncular, satranc ciddiye alrken, ben szcn tam anlamyla satran 'oynarm'. Tpk
ak gibi satran iin de bir e gereklidir ve gvertede bizim dmzda satran merakllar
olup olmadn daha bilmiyordum. Onlar deliklerinden karmak iin sigara salonunda
basit bir tuzak kurdum: Benden daha kt oynamasna karn, karmla birlikte tiyatro
oynar gibi bir satran tahtasnn bana oturduk. Gerekten de, daha alt hamle
yapmamtk ki, oradan geen biri durdu, bir ikincisi izlemek iin izin istedi; benimle bir el
oynamak istemesi beklenen e de en sonunda ortaya kt. Ad McConnor'd ve sko bir
yol mhendisiydi, sylediine gre Kaliforniya'daki petrol kuyularndan byk bir servet
kazanmt; sert, neredeyse keli ene kemii, iri dileri olan gl kuvvetli bir adamd,
yznn koyu krmz rengini, en azndan bir blmn, bol miktarda viskiye borluydu
herhalde. Gze arpan geni, neredeyse atletik omuzlar ne yazk ki oyun srasnda da
gze batyordu, nk bu Bay McConnor, en nemsiz oyunda bile yenilmeyi kiiliklerine
yaplm bir hakaret olarak gren o kendinden emin, baarl insanlardand.

Yaamda nne kan devirerek yol almaya alm ve somut baardan marm,
kendi kendinin mimar bu iriyar adam, stn olduu dncesine kendini yle kaptrmt
ki, ona kar koyulmasn kendisine kar haksz bir ayaklanma ve neredeyse hakaret
olarak alglyordu. lk eli kaybedince fkelendi, uzun uzadya ve sert bir tavrla, bunun
yalnzca bir anlk bir dikkatsizlik yznden olduunu aklamaya balad; nc elde
baarl olamamasn yan salondaki grltye balad; bir eli kaybeder kaybetmez hemen
rvan istiyordu. Balangta bu hrs dolu fke beni elendirdi; sonuta, dnya
ampiyonunu masamza ekmek olan gerek amacma ulamak iin yapmam gereken
ufak bir eydi yalnzca.

nc gn amacma ulatm, daha dorusu yar yarya ulatm. Gezinti gvertesinde


dolaan Czentovic pencereden bizi mi gzetledi, yoksa yalnzca rastlantsal olarak m
sigara salonunu varlyla ereflendirdi bilmiyorum, yle ya da byle, biz acemilerin onun
sanatn icra ettiimizi grr grmez bir adm daha yaklat ve bu ll uzaklktan
tahtamz yle bir gzden geirdi.

McConnor hamle yapmak zereydi. Ve bu tek hamle bile, acemi abalarmz daha
fazla izlemenin onun gibi bir usta iin zaman kayb olduunu anlamasna yetmi gibiydi. Bir
kitapda kt bir dedektif romann, kapan bile amadan yerine koyarken yaptmz
doal devinimle masamzdan uzaklat ve sigara salonundan kt. "Bizi lp tartt ve
ok hafif buldu," diye dndm, bu souk, kmseyici bak beni biraz kzdrmt ve
fkemi McConnor'dan karmak iin ona bakp "Hamleniz ustay pek etkilemie
benzemiyor," dedim.

"Hangi ustay?"

Az nce yanmzdan geen ve oyunumuza burun kvrarak bakan o beyin, satran ustas
Czentovic olduunu akladm ona. imdi de buna katlanmamz ve bizi kmsemesine
yreimiz szlamadan almamz gerektiini ekledim; biz zavalllar kaderimize raz
olmalydk. Ama laf olsun diye sylediklerimin, McConnor'n zerinde hi beklenmedik bir
etki yapmas beni artt. Birden heyecanland, oyunumuzu unuttu, hrstan yerinde
duramyordu. Czentovic'in gemide olduundan haberi yokmu, Czentovic kesinlikle onunla
oynamalym.

Bir keresinde krk kiiyle birlikte oynad bir ezamanl oyun dnda, hayatnda bir
dnya ampiyonuna kar hi oynamam; o oyun bile korkun derecede heyecanl olmu
ve McConnor az kalsn kazanacakm. Satran ustasyla tanyor muymuum? Hayr,
dedim. Onunla konumak ve yanmza armak istemez miymiim? Czentovic'in yeni
insanlarla tanmaya pek hevesli olmad gerekesiyle buna kar ktm. stelik, bizim
gibi nc snf oyuncularla uramak bir dnya ampiyonuna ne zevk verirdi ki?

Bu nc snf oyuncular szn McConnor gibi hrsl bir adama sylememem


gerekirdi. Kzgn kzgn arkasna yasland ve Czentovic'in bir beyefendinin nazik davetini
geri evireceine kendi adna inanmadn syledi ters ters, bu iin peine decekmi.
stei zerine dnya ampiyonunun kiiliini ksaca betimledim ona ve hemen arkasndan,
oyunumuzu yarda brakarak, sabrszlkla Czentovic'in ardndan gezinti gvertesine
koturdu. Bu geni omuzlarn sahibi bir kere kafay bir eye takt zaman, onu tutmann
olanaksz olduunu hissettim yine.

Olduka gergin bir bekleyi balad benim iin. On dakika sonra McConnor geri dnd,
keyfi pek yerinde deildi gibi geldi bana.

"Eee?" diye sordum.

"Haklymsnz," diye yantlad biraz kzgn. "Pek sevimli bir bey deil. Ona kendimi
tanttm, kim olduumu anlattm. Bana elini bile uzatmad. Bize kar bir ezamanl oyun
oynamak isterse hepimizin ne kadar onur duyacan ona anlatmaya altm. Ama hi
yz vermedi; zr diledi, menajeriyle yapt anlamaya gre, btn turnesi boyunca
cretsiz oynamamas gerekiyormu.

Oyun bana en dk creti iki yz elli dolarm."

Gldm. "Talar siyah kareden beyaza srmenin bylesine krl bir i olabilecei hi ...
aklma gelmezdi. Eh, umarm, siz de ona kibar davranmsnzdr."

Ama McConnor hi istifini bozmad. "Oyun yarn leden sonra saat te. Burada,
sigara salonunda. Umarm kolay havlu atmaz. "

"Nasl? Ona iki yz elli dolar verdiniz mi?" diye bardm aknlkla.

"Neden olmasn? C'est son metier.1 Diim arsayd ve gemide tesadfen bir di
doktoru olsayd, diimi bedavaya ekmesini isteyemezdim ya. Adam cretini yksek
tutmakta ok hakl; her meslekte gerek profesyoneller ayn zamanda en iyi
iadamlardr. Bana gelince: bence i ne kadar ak olursa, o kadar iyidir. Bir Bay
Czentovic'in bana iyilik yapmasna izin vermektense ve sonunda bir de ona teekkr
etmek durumunda kalmaktansa, para derim daha iyi. Sonuta kulbmzde bir
akamda iki yz elli dolardan fazlasn kaybettiim oldu ve bir dnya ampiyonuyla da
oynamamtm. Bir Czentovic tarafndan altedilmek 'nc snf oyuncular' iin
utanlacak bir ey deildir."

'nc snf oyuncu' gibi ylesine sylenmi bir szle McConnor'n gururunu ne kadar
incitmi olduumu ayrmsamak beni elendirdi. Ama bu pahal elenceyi karlamaya
kararl olduu iin, en sonunda merakm giderecek olan yersiz hrsna kar kmamn bir
anlam yoktu. O na kadar kendilerini satran oyuncusu olarak tantm olan drtbe beyi
bu olaydan abucak haberdar ettik ve oradan geecek yolcular tarafndan olabildiince
rahatsz edilmemek iin yalnz bizim masamz deil, komu masalar da nmzdeki ma
iin nceden ayrttk.

Ertesi gn kk grubumuz kararlatrlan saatte eksiksiz topland. ampiyonun


karsnda, ortadaki yer elbette McConnor'a ayrld; adam birbiri ardna purolar yakarak
ve durmadan huzursuzlukla saatine bakarak sinirini yattrmaya alyordu. Ama dnya
ampiyonu arkadamn anlattklarndan tahmin ettiim gibi en az on dakika bekletti bizi,
bu da geliinin byk bir etki yaratmasn salad. Sakin ve soukkanl bir biimde
masaya yaklat. Kendini tantmadan "Kim olduumu biliyorsunuz sizin kim olduunuz ise
beni ilgilendirmiyor," demek oluyordu herhalde bu saygszlk profesyonellere zg bir
kurulukla gerekli dzenlemeyi yapmaya koyuldu. Gemide yeterli satran tahtas
bulunmamas yznden bir e zamanl oyun oynanmas olanaksz olduu iin, hepimizin
birlikte ona kar oynamamz nerdi. Her hamleden sonra, aramzda yapacamz
konumalar duymamak iin, salonun dip tarafndaki baka bir masaya gidecekmi. Kar
hamlemizi yaptmzda, ne yazk ki elimizde masa an bulunmad iin, kakla
bardaa vurmamz gerekiyormu. stediimiz baka bir zamanlama yoksa, en uzun hamle
zamannn on dakika olmasn nerdi. Her neriye utanga renciler gibi uyduk elbette.
Czentovic siyah seti; daha ayaktayken ilk kart hamlesini yapt ve sonra hemen kendi
nerdii bekleme yerine giderek kaytsz bir tavrla arkasna yaslanp resimli bir dergiyi
kartrmaya balad.

Oyundan sz etmenin pek anlam yok. Bitmesi gerektii gibi bitti elbette: Bir gzel
yenildik, stelik daha yirmi drdnc hamlede. Bir dnya ampiyonunun yarm dzine orta
ya da ortann alt dzeydeki oyuncuyu hi zorlanmadan yenmesi pek artc deildi;
hepimizin cann skan ey, Czentovic'in bizi zorlanmadan yendiini kafamza kakan kibirli
tarzyd yalnzca. Her defasnda tahtaya yalnzca yle bir gz atyordu, l, tahta
yontularmz gibi kaytsz gzlerle bakyordu bize ve bu kstah tavr hasta bir kpee
yle bir bakp bir lokma yiyecek frlatmay andryordu ister istemez. Bence iinde biraz
duygu olsayd, yanllarmza dikkatimizi ekebilir ya da dosta bir szle bize gayret
verebilirdi. Ama bu insan olmayan satran makinesi oyun bittikten sonra da tek szck
etmedi, 'mat' dedikten sonra, kendisinden ikinci bir oyun daha isteniyor mu diye masann
nnde kprdamadan bekledi. Duyarsz kabala kar insann her zaman iine dt
aresizlikle ayaa kalkp bu sona eren dolar iiyle en azndan benim amdan ilikimizin
de bittiini ima edecektim ki, yanbamdaki McConnor ok bouk bir sesle, "Rvan!"
deyip beni sinir etti.

Meydan okuyan ses tonu beni neredeyse rktt; gerekten de McConnor o an kibar
bir beyefendiden ok, yumruunu indirmek zere olan bir boksr izlenimi veriyordu.
Czentovic'in bize kaba davranmasndan m, yoksa kendi hastalk derecesindeki hrsndan
m kaynaklanyordu bu, bilmiyorum, yle ya da byle, McConnor'n ruh durumu tmyle
deimiti. Yz alnna den peremlere kadar kzarm, burun delikleri fkeden
imiti, gzle grlr bir biimde terliyordu ve kslm dudaklarndan kan keskin bir
krk, kavgac bir havayla ne km enesine doru uzanyordu. Gznde o
denetlenemez tutkunun ale vini okudum huzursuzlukla, insanlar ancak rulet masasnda
avucunun iine alan tutkuydu bu, hani hep iki katn yatrdktan sonra altnc ya da yedinci
kez hl doru renk gelmedii zaman devreye giren tutku. O an anladm ki, btn
servetine mal olsa da bu fanatik, hrsl adam en azndan tek bir oyun kazanana dek,
Czentovic'e kar oynayp duracakt. McConnor, Czentovic iin bir altn madeniydi ve
Czentovic sonuna kadar dayanrsa, Buenos Aires'e kadar birka bin dolar karabilirdi bu
madenden.

Czentovic yerinden kmldamad. "Buyurun," diye yantlad kibarca. "Beyler imdi siyahla
oynuyor."

kinci oyun da farkl bir tablo izmedi, bir ey dnda: Birka merakl sayesinde
topluluumuz yalnz bymekle kalmad, hareketlendi de. McConnor tahtaya yle sabit
bakyordu ki, sanki talan iradesiyle kazanmak, mknatslamak istiyordu; souk bakl
rakibinin yzne byk bir zevkle "Mat!" diye barmak iin bin dolar da seve seve feda
ederdi, adm gibi emindim bundan. nat heyecannn biraz, farknda olmadan tuhaf bir
biimde bize bulat. Her hamle zerinde eskisine oranla daha tutkulu tartyorduk,
Czentovic'i masamza geri aran iareti vermeyi kararlatrmadan nce, son anda bile
bir hamleden vazgeip brn oynadmz oluyordu. Yava yava on yedinci hamleye
yaklamtk ki, bizim iin inanlmayacak kadar iyi bir konumun olutuunu grdk
aknlkla, nk izgisindeki piyadeyi sondan bir nceki c2 karesine getirmeyi
baarmtk; veziri almak iin piyadeyi itmemiz yeterliydi. Bu fazlasyla belli ans
yznden iimiz pek de rahat deildi elbette. Grnte bizim elde ettiimiz bu avantajn,
ok daha ileriyi gren Czentovic tarafndan bilinli olarak bize atlan bir kemik olduundan
kukulanyorduk hepimiz. Ama hep birlikte iyice aramamza ve tartmamza karn,
hilenin nerede olduunu anlayamadk. En sonunda, izin verilen dnme sresi tam
bitmek zereyken hamleyi yapmaya karar verdik. McConnor piyadeyi son kareye srmek
iin elini uzatmt ki, birisi kolundan yakalad, alak sesle ve heyecanla fsldad: "Tanr
akna! Sakn ha!"

Elimizde olmadan hepimiz dnp baktk. Krk be yalarnda bir beydi konuan,
neredeyse tebeir kadar beyaz olan ince uzun, sert yz daha nce gvertede gzme
arpmt, btn dikkatimizi hamleye ynelttiimiz son dakikalarda yanmza gelmi
olmalyd. Ona baktmz ayrmsayarak aceleyle ekledi:

"imdi veziri alrsanz, fili cl'e srp piyadenizi krar, siz de atnz geri ekersiniz. Ama
bu arada botaki piyadesini d7'ye getirip kalenizi tehdit eder ve atnzla ah mat deseniz
bile kaybedersiniz ve dokuz on hamle sonra yenilirsiniz. 1922'de Pistyaner Turnuvas'nda
Aljechin 'in Bogoljubow'a kar oluturduu konumun hemen hemen ayns." McConnor
aknlkla elini tatan ekti ve cennetten inen beklenmedik bir melek gibi yardmmza
koan adama en az bizim kadar afallayarak bakt. Dokuz hamle ncesinden mat her
saplayabilen birisi birinci snf bir profesyonel olmalyd, hatta belki de ayn turnuvaya
giden bir yarmacyd ve bu kadar canalc bir anda aniden kagelip oyuna
karmasnda neredeyse doast bir ey vard. Kendini ilk toplayan McConnor oldu.
"Ne nerirdiniz?" diye fsldad heyecanla. "Hemen ilerlemeyin, geri ekilin! ncelikle
ah g8'den h7'ye alarak tehlikeli izgiden kurtarn. Czentovic byk olaslkla br
yandan saldracaktr. Ama kaleyi c8'den c4'e getirip bunu savuturursunuz; bu onun iki
kalesine, bir piyadesine mal olur ve bylece stnln yitirir. Botaki piyadeler kar
karya kalr ve doru savunma yaparsanz, oyun berabere biter. Daha fazlasn elde
edemezsiniz."

Bir kez daha arp kaldk. Hesaplamasnn hem hzl hem de kesin olmas bizi
afallatt; hamleleri bir kitaptan okuyup sylyordu sanki. Onun oyuna karmas
sayesinde bir dnya ampiyonuyla berabere kalmamz beklenmedik bir anst ve sihirli bir
denek etkisi yapt. Tahtay daha iyi grmesini salamak iin hep birden kenara ekildik.
McConnor bir kez daha sordu:

"ah g8'den h7'ye, yle mi?" "Aynen yle! ncelikle geri ekilin." McConnor adamn
dediini yapt ve bardaa vurduk. Czentovc o allm sakin admlaryla masamza geldi
ve bir bakta kart hamleyi lp tartt. Sonra, tpk tanmadmz yardmcmzn
nceden syledii gibi, ah kanadndaki piyadeyi h2'den h4'e getirdi. Ve yardmcmz
heyecanla fsldad:

"Kale ileri, kale ileri, c8'den c4'e, o zaman nce piyadenin nn kapatmas gerekir.
Ama bu onun iine yaramayacak! Botaki piyadeye aldrmadan atnz c3'ten d5'e
getirerek saldrrsnz ve eitlik yeniden salanr. Savunmak yerine btn gcnzle
saldrn!"

Ne demek istediini anlamadk. Syledikleri ince'ydi sanki. Ama bir kere kendini
kaptran McConnor hi dnmeden syleneni yapt. Czentovic'i geri armak, iin
yeniden bardaa vurduk. lk kez abucak karar vermedi, tahtaya abucak bir gz att.
Sonra yabancnn bize nceden bildirdii hamleyi aynen yapt ve gitmek zere dnd.
Ama uzaklamadan nce, yeni ve beklenmedik bir ey yapt. Ban kaldrd ve
baklarn zerimizde gezdirdi; kendisine kar birdenbire byle canl bir diren
gsterenin kim olduunu anlamak istiyordu besbelli.

O andan balayarak heyecandan yerimizde duramaz olduk. O ana kadar ciddi bir umut
beslemeden oynamtk, ama Czentovic'in souk kibirini krma dncesi yrek
atlarmz hzlandrd. Ama yeni dostumuz bir sonraki hamleyi belirlemiti bile,
Czentovic'i geri arabilirdik; ka bardaa vururken parmaklarm titriyordu. Derken ilk
zaferimizi kazandk. O na dek hep ayakta oynayan Czentovic, duraksad, duraksad ve
en sonunda ar ar oturdu; bylece o na dek bize tepeden bakan Czentovic, bizimle
ayn dzeye inmi oldu. En azndan somut olarak bizimle ayn dzlemde bulunmaya
zorunlu klmtk onu. Uzun uzun dnd, gzlerini hi kaldrmadan tahtaya dikti, yle ki
siyah kirpiklerinin altndan gzbebeklerini grmek neredeyse olanakszd ve byle derin
dnrken yava yava az ald, yuvarlak yzne biraz bn bir ifade verdi bu.
Czentovic birka dakika dnp tand, sonra bir hamle yapt ve ayaa kalkt.
Dostumuz yle fsldad:

"Zaman kazanmaya alyor! yi akl! Ama pes etmeyin! Karlkl ta almaya zorlayn
onu, o zaman paay kurtaramaz ve beraberlie ularz."

McConnor onun dediini yapt. Sonraki hamlelerde ikisinin arasnda biz tekiler oktan
figranlara dnmtk bizim anlamadmz bir gidi geli balad.

Aa yukar yedinci hamlenin sonunda Czentovic uzun uzun dndkten sonra ban
kaldrd ve "Berabere," dedi.

Bir an salonda t kmad. Anszn dalgalarn sesi ve salonu cazla dolduran radyo
duyuldu, gezinti gvertesinde atlan her adm ve aralk pencerelerden giren rzgrn hafif,
belli belirsiz uultusu geldi kulaklarmza. Hepimiz soluumuzu tuttuk, bu inanlmaz ey ok
ani olmutu ve bu tannmam adamn yar yarya kaybedilmi bir oyunda dnya
ampiyonunu dize getirmesi bizi akna evirmiti. McConnor arkasna yasland, tuttuu
soluu mutlu bir "Ah!" sesiyle dkld dudaklarndan. te yandan, ben Czentovic'i
izliyordum. Son hamleler srasnda yz solgunlat gibi gelmiti bana. Ama kendini
denetlemeyi iyi biliyordu. Sakin grnmn korudu ve talan ar devinimlerle tahtadan
iterken kaytszca sordu:

"Beyler nc bir oyun isterler mi?" Tam bir tccar azyla sordu bu soruyu.

Ama iin tuhaf yan, bunu sorarken McConnor'a bakmayp keskin gzlerini dosdoru
kurtarcmza dikmi olmasyd. Atn yeni, daha iyi bir biniciyi eyerde oturmasndan
anlamas gibi, o da son hamleler srasnda asl gerek, rakibini ayrmsam olmalyd.
Elimizde olmadan baklarn izledik ve heyecanla yabancya baktk. Ama adam kafasn
toplayp yantlayamadan, McConnor zafer sarholuuyla bard ona:

"Elbette! Ama imdi onunla tek banza oynamalsnz! Czentovic'e kar siz!"

Ama o anda hi umulmadk bir ey oldu.

Tuhaf bir biimde hl satran tahtasna bakp duran yabanc, btn baklarn
kendisine yneldiini ve bu cokulu szlerin kendisine sylendiini anlaynca rkt. Yz
allak bullak oldu.

"Kesinlikle olmaz beyler," diye kekeledi gzle grlr bir utangalkla.

"Olanaksz bu... benim oynamam sz konusu bile olamaz... yirmi, hayr, yirmi be yldr
satran tahtasnn bana oturmadm ben... ve sizden izin almadan oyununuza burnumu
sokmakla ne kadar terbiyesizlik ettiimi ancak imdi anlyorum... Ltfen, kartm iin
beni balayn... sizi daha fazla rahatsz etmeyeceim." Ve biz aknlmz
zerimizden atamadan, salondan kmt bile.

"Ama bu olanaksz!" diye haykrd ateli McConnor yumruunu masaya vurarak. "Bu
adam yirmi be yldr satran oynamam olamaz, kesinlikle olamaz! Her hamleyi, her
kar hcumu be-alt hamle nceden hesaplad. Byle bir eyi kimse rastgele yapamaz.
Bu kesinlikle olamaz, yle deil mi?"

Son soruda McConnor elinde olmadan Czentovic'e dnmt. Ama dnya ampiyonu
hi istifini bozmad.

"Bu konuda yorum yapamam. Beyefendi zgn ve ilgin bir oyun kard; bu nedenle
ben de bilerek ona bir ans verdim." Bunu sylerken kaytszca ayaa kalkp o tccar
tarzyla ekledi:

"Beyefendi ya da beyler yarn yeni bir oyun isterse, saat ten itibaren emrinizdeyim."

Byk altndan glmeden edemedik. Czentovic'in tanmadmz yardmcmza byklk


edip de ans falan vermi olmadn, bu aklamann kendi baarszln rtbas etmek
iin uydurduu saf bir bahane olduunu hepimiz biliyorduk. Byle sarslmaz, bir kibirin
krldn grme isteimiz daha da artt. Bizim gibi uysal, zararsz gemi yolcularnn
zerine bir anda yabanl, hrs dolu bir savama hevesi gelmiti, nk okyanusun
ortasndaki gemimizde satran ampiyonunun tahtndan edilebilecei dncesi btn
telgraf brolarnn tm dnyaya ilan edecei bir rekor aklmz bamzdan almt. En
canalc anda beklenmedik bir biimde oyuna karan kurtarcmzn yaratt gizemli
havann ekicilii ve adamn neredeyse korku dolu alakgnlll ile profesyonel
oyuncunun sarslmaz zgveni arasndaki kartlk da eklendi buna.

Kimdi bu yabanc? Burada rastlant, daha kefedilmemi bir satran dehasn gn


na m karmt? Yoksa nl bir usta anlalmaz bir nedenden dolay bizden adn
m gizliyordu? Btn bu olaslklar byk bir heyecanla tarttk, en lgn savlar bile,
yabancnn akl almaz utangal ve artc, aklamasn unutulmaz oyun yeteneiyle
badatrmaya yetecek kadar lgn gelmiyordu bize. Ama bir konuda dnce birliine
vardk: Yeni bir sava izleme zevkini kendimizden kesinlikle esirgemeyecektik.
Yardmcmzn ertesi gn Czentovic'e kar bir oyun oynamas iin her eyi yapmaya
karar verdik, oyunun parasal tehlikesini gsleme iini McConnor stlendi. Bu arada
kamarotun azn arayp da yabancnn Avusturyal olduunu renince, yurtta olarak
ricamz ona iletmek grevi bana kald.

Apar topar kaan yabancy gezinti gvertesinde bulmam uzun srmedi.

ezlonguna uzanm kitap okuyordu. Yanna yaklarken, onu inceleme olana buldum.
Keli ba, hafif yorgunluk belirtisi olarak, yasta dayanmt; yana oranla gen
grnen yznn tuhaf solgunluu yine dikkatimi ekti, bembeyaz salar akaklarn
evreliyordu; neden bilmem, bu adamn birdenbire yalanm olduu izlenimine kapldm.
Yanna vardmda, kibarca doruldu ve kendini tantt, soylu, eski Avusturya ailelerinden
birine ait olan soyad hemen tandk geldi bana. Bu soyadn tayan birinin Schubert'in
ok yakn bir dostu olduunu ve eski imparatorun zel doktorlarndan birinin de bu aileden
geldiini anmsadm. Kendisinden Czentovic'in meydan okumasna karlk vermesini rica
ettiimizi Dr. B'ye iletince, gzle grlr biimde afallad. O oyunda bir dnya
ampiyonunun, stelik dnemin en baarl, en nl ampiyonunun bulunduundan haberi
olmad ortaya kt. Nedendir bilinmez, bu aklama onun zerinde tuhaf bir etki yapt
sanki, nk rakibinin gerekten de tannm bir dnya ampiyonu olduundan emin olup
olmadm tekrar tekrar sordu. Bu durumun grevimi kolaylatrdn ksa srede
anladm ve ince ruhlu biri olduunu hissedince, olas bir yenilginin getirecei parasal
ykn McConnor'n kasasndan karlanacan ona sylememenin iyi olacan
dndm. Uzun sre bocaladktan sonra Dr. B. en sonunda bir oyun oynamay kabul
etti, ama becerisine pek fazla bel balamamalar konusunda br beyleri bir kez daha
uyarmam rica etmeyi de unutmad.

"nk," diye ekledi dalgn dalgn glmseyerek, "bir satran oyununu btn kurallarna
uygun olarak oynayp oynayamayacam gerekten bilmiyorum.

Lise yllarmdan beri, yani yirmi yldan fazla bir zamandan beri tek bir satran tana
dokunmadm sylediimde, yapmack bir alakgnlllk deildi bu, ltfen inann bana.
O zaman bile satran oyuncusu olarak ok zel bir yeteneim olduu sylenemezdi."

Bunu yle doal bir biimde syledi ki, drstlnden en ufak bir kuku duymadm.
Bununla birlikte, birbirinden ok farkl ustalarn her hamlesini byle kesin
anmsayabilmesine ardm dile getirmekten kendimi alamadm; en azndan kuramsal
olarak satranla ok uram olmalyd. Dr. B. d grr gibi, tuhaf tuhaf glmsedi
yine.

"ok uramtm! Tanr biliyor ya, satranla ok uratm sylenebilir. Ama ok


zel, ei benzeri olmayan koullar altnda oldu bu. Olduka karmak bir hikye, iinde
yaadmz bu byk zamanda pek szn etmeye demez belki.

Yarm saat sabrederseniz..."

Yanndaki ezlongu gsterdi. Davetini seve seve kabul ettim. evremizde kimsecikler
yoktu. Dr. B. okuma gzln kard, kenara koydu ve anlatmaya balad:

"Bir Viyanal olarak ailemin adn anmsadnz sylemeniz ok hotu. Ama nceleri
babamla birlikte, sonra da tek bama altrdm avukatlk brosunu duymamsnzdr
sanrm, nk gazetelerde boy boy yaynlanan davalarmz yoktu ve ilke olarak yeni
mvekkiller almyorduk. Gerei sylemek gerekirse, doru dzgn bir avukatlk ii
yapmaz olmutuk, ar sa partinin eski bir yesi olan babamn ilikisi olduu byk
manastrlarn hukuk danmanln ve ncelikle mali ynetimini yrtyorduk yalnzca.
Ayrca bugn monari artk tarihe kart iin bu konuda konuabilirim imparatorluk
ailesinin baz yelerinin anamallarnn ynetimi de bize verilmiti. Saray ve kiliseyle olan
bu balant amcam imparatorun zel doktoruydu, baka bir amcam Seitenstetten
Manastrnn barahibiydi iki kuak ncesine uzanyordu; bizim yalnzca onu korumamz
gerekiyordu, bu babadan kalma grevi yrtmenin durgun, kendi halinde bir i olduunu
sylemek isterim, az sk ve gvenilir olmaktan baka pek bir ey gerektirmiyordu
aslnda, rahmetli babamda fazlasyla bulunurdu bu iki nitelik; hem devrim dneminde hem
de enflasyon yllarnda, iine gsterdii zen sayesinde mvekkillerinin hatr saylr
servetlerini korumay baard.

Ardndan Hitler Almanya'da ynetimi ele geirince ve kilise ile manastrlarn mlklerine
el koymaya balaynca, en azndan tanabilir mlkleri yamadan kurtarmak iin snrn
te yannda yaplan eitli grme ve ilemlerin tutanaklar elimizden geti ve kilise ile
sarayn baz gizli politik grmeleri hakknda kamuoyunun hibir zaman duyamayaca
kadar ok ey rendik ikimiz. Ama bromuzun dikkat ekmemesi kapya bir tabela bile
asmamtk ve ikimizin de btn monarik evrelere girmekten belirgin bir biimde
kanmamz, istenmedik basknlara ir kar en gvenli korumay salyordu.

Gerekten de btn bu yllar boyunca, sarayn gizli habercilerinin en nemli mektuplar


her zaman drdnc kattaki, gze arpmayan bromuzdan aldklarn ya da oraya
verdiklerini, Avusturya'daki hibir resmi makamn ruhu bile duymad.

Bir sre sonra Nasyonel Sosyalistler, dnyaya kar ordularn glendirmeden ok


nce, btn komu lkelerde ayn derecede tehlikeli ve eitimli baka bir ordu kurmaya
balad; haklar inenmi, ihmal edilmi, gcendirilmi insanlar ordusu. Her resmi
dairede, her iletmede 'adamlar' yuvalanmt, tepedeki Dollfuss ve Schuschnigg'in zel
odalarna kadar her yerde casuslar bulunuyordu. Gze arpmayan bromuzda bile, ne
yazk ki ok ge rendiime gre, adamlar vard. Acnacak durumda ve yeteneksiz bir
bro grevlisinden baka bir ey deildi elbette, dardan bakldnda broya dzenli
bir iletme grnts vermek iin, bir papazn nerisi zerine ie almtm onu; gerekte
onu zararsz habercilik ilerinden baka bir eyde kullanmyorduk, telefonlar yantlyor ve
dosyalar dzenliyordu, yani tmyle nemsiz ve tehlikesiz olan dosyalar. Postay
amas kesinlikle yasakt, btn nemli mektuplar, kopyalarn karmadan daktiloda
kendi ellerimle yazyordum, her nemli belgeyi kendim eve gtryor ve gizli grmeleri
yalnzca manastrn barahibinin odasnda ya da amcamn kabul odasnda yaptryordum.
Bu nlemler sayesinde bu casusun nemli olaylardan haberi olmad; ama anssz bir
rastlantyla bu hrsl ve bo kafal delikanl, ona gvenilmediini ve arkasndan bir sr
dolap evrildiini anlad galiba. Belki de benim yokluum srasnda habercilerden biri,
kararlatrld gibi 'Baron Bern' diyecei yerde, dikkatsizlikle 'Majesteleri' dedi ya da pis
herif amas yasak olan mektuplar at; yle ya da byle, ben kukulanmay aklma bile
getiremeden, bizi gzetlemek iin Mnih'ten ya da Berlin'den emir ald. lk balardaki
kaytszlnn son aylarda ani bir gayrete dntn ve mektuplarm postalamak iin
birok kez srar ettiini, tutuklandktan ok sonra anmsadm.

Dikkatsizlik yapp konumammdr diyemem, ama sonuta Hitler ynetimi en byk


diplomatlarn ve askerlerin bile sinsice azndan laf almam mdr?

Gestapo'nun ne kadar dikkatle ve istekle gzn zerime dikmi olduu sonradan elle
tutulur biimde ortaya kt: Daha Schuschnigg'in ynetimden ekildii akam ve Hitler'in
Viyana'ya girmesinden bir gn nce, SS'ler tarafndan tutuklanmtm. Neyse ki
Schuschnigg'in veda konumasn duyar duymaz en nemli ktlar yakmtm;
manastrlarla ve iki aridkn yurtdnda saklanan mlkleriyle ilgili belgeleri de bir
amar sepetine saklayp yal, gvenilir hizmetimle amcama gnderdim; ger ekten de
adamlar kapm yumruklamadan nce, son anda yapmay baardm bunu."

Dr. B. bir sigara yakmak iin durdu. Alevin nda, aznn sa kesinin sinirli sinirli
seirdiini ayrmsadm, daha nce de dikkatimi ekmiti bu ve gzleyebildiim kadaryla
birka dakikada bir tekrarlanyordu. Belli belirsiz bir devinimdi, yle bir gelip geiyordu,
ama adamn btn yzne tuhaf bir huzursuzluk veriyordu.

"Eski Avusturya'mza bal kalan herkesin gnderildii toplama kampndan, orada


yaadm aalama ve ikencelerden sz edeceimi sanyorsunuz herhalde imdi. Ama
byle eyler olmad. Ben baka bir kategoriye girdim.

Uzun zamandr bastrlan bir hncn, bedensel ve ruhsal aalamalarla zerlerine


kusulduu ansszlarn arasna sokulmadm, Nasyonel Sosyalistlerin ya para ya da
nemli bilgiler koparmay umduklar teki kck gruba girdim. Gestapo kendi halinde
yaantmla kesinlikle ilgilenmiyordu elbette. Ama onlarn en azl rakiplerinin maas,
adam ve sempatizan olduumuzu renmi olmalydlar ve bana antaj yaparak kant
toplamaya alyorlard: Mlkleri hakknda yasad ilemler yapldn kantlamak
istedikleri manastrlara kar kantlar, mparatorluk ailesine ve Avusturya'da monariyi
canla bala destekleyen herkese kar kantlar. Elimizden geen anamallarn nemli
blmnn onlarn ulaamad bir yerlerde gizli olduunu sanyorlard, pek de haksz
saylmazlard dorusu; bu nedenle bilinen yntemleriyle benden bu srlar zorla almak iin
hemen ilk gn yakama yaptlar.

nemli bilgi ya da para koparlacak benim gibi insanlar bu nedenle toplama kampna
gndermediler, zel bir uygulama yaptlar. Akrabalarndan milyonlar koparmay umduklar
Avukat Baron Rotschild'in kesinlikle dikenli tellerin ardndaki bir toplama kampna
atlmadn, belirgin bir kayrmayla bir otele, Gestapo'nun karargh olan Metropole
Oteline yerletirildiini ve zel bir odas olduunu anmsarsnz belki. Benim gibi gze
arpmayan bir adama da bu dl layk grld.

Bir otelde zel bir oda, alabildiine insancl geliyor kulaa, deil mi? Ama biz 'nemli
kiiler'i yirmier yirmier buz gibi bir barakaya tkmayp da olduka iyi stlm, ayr bir
otel odasnda barndrmaktaki amalan, kesinlikle insancl deil, tersine kurnaz bir
yntem uygulamakt, bana inanabilirsiniz. nk azmzdan gerekli 'kant' almalarn
salayacak bask, kaba dayaktan ya da bedensel ikenceden daha incelikle
uygulanmalyd: Akla gelebilecek en zekice soyutlama yoluyla. Bize hibir ey
yapmadlar, bizi tmyle hiliin iine yerletirdiler, nk bilindii gibi yeryznde hibir
ey insan ruhuna hilik kadar bask yapmaz. Her birimizi tam bir bolua, d dnyaya
sk sk ya kapal bir odaya hapsetmekle, eninde sonun da dilimizi zecek olan bask,
dayak ve souk yoluyla dardan deil ieriden yaratlacakt. Bana ayrlm oda ilk
bakta hi rahatsz etmedi beni. Bir kap, bir yatak, bir koltuk, bir le gen, bir parmaklkl
pencere vard odada. Ama kap gece gndz kilitliydi, masada hibir kitap, gazete, kt,
kalem durmasna izin yoktu, pencere bir yangn duvarna bakyordu; btn evreme ve
hatta kendi bedenime bile tmyle hilik egemendi. Elimden her nesneyi almlard,
zaman bilmeyeyim diye saati, yaz yazamayaym diye kalemi, bileklerimi kesemeyeyim
diye ba; sigara gibi en ufak bir sakinletirici bile benden esirgendi. Tek bir sz
sylemesine ve tek bir soruyu yantlamasna izin verilmeyen gardiyandan baka bir insan
yz grmedim, bir insan sesi duymadm; gz, kulak, btn duyular sabahtan geceye,
geceden sabaha kadar en ufak bir besin almyordu, insan kendi kendisiyle, kendi
bedeniyle ve masa, yatak, pencere, leen gibi drt-be dilsiz nesneyle aresizlik iinde
tek bana kalyordu; suskunluun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalg gibi
yayordu insan, kendisini d dnyaya balayan halatn kopmu olduunu ve o sessiz
derinlikten hibir zaman yukar ekilmeyeceini ayrmsayan bir dalg gibi hatta.

Yapacak, duyacak, grecek hibir ey yoktu, her yerde ve srekli hilikle evriliydi
insan, boyuttan ve zamandan tmyle yoksun bolukla. Bir aa bir yukar yrrd
insan, dnceleri de onunla birlikte bir aa bir yukar, bir aa bir yukar yryp
dururdu. Ama ne kadar soyut grnrlerse grnsnler, dnceler de bir dayanak
noktasna gereksinim duyarlar, yoksa kendi evrelerinde anlamszca dnmeye balarlar;
onlar da hilie katlanamaz. nsan sabahtan akama kadar bir ey olmasn bekler ve
hibir ey olmaz. Bekleyip durur insan. Hibir ey olmaz. nsan bekler, bekler, bekler,
akaklar zonklayana dek dnr, dnr, dnr. Hibir ey olmaz. nsan yalnz
kalr.

Yalnz. Yalnz.

On drt gn boyunca zamann dnda, dnyann dnda yaadm. O arada bir sava
ksayd, hi haberim olmazd; dnyam yalnzca masa, kap, yatak, leen, koltuk,
pencere ve duvardan oluuyordu ve hep ayn duvardaki ayn duvar kdna bakyordum;
o kadar ok diktim ki gzm ona, dall budakl deseninin her izgisi demir iviyle oyulmu
gibi beynimin en i kvrmna dek iledi.

Derken en sonunda sorgulamalar balad. Gndz m gece mi olduunu anlayamadan


anszn arlrd insan. arlr ve birka koridordan geirilirdi, nereye gtrldn
bilmezdi insan; sonra neresi olduunu bilmedii bir yerde beklerdi ve evresinde birka
niformal kiinin oturduu bir masann nnde bulurdu kendini birden. Masann zerinde
bir tomar kt olurdu: Ne ierdiklerini bilmediiniz dosyalar; ve sonra sorular balard,
gerek ve yapay sorular, ak ve haince sorular, st kapal sorular ve tuzak sorular;
insan bunlar yantlarken yabanc, kt parmaklar insann ne ierdiklerini bilmedii
ktlar kartrr ve bir tutanaa bireyler yazard, onlarn ne yazdn bilmezdi insan.
Ama bu sorgulamalarn benim iin en korkun yan, Gestapo'nun bromda olanlar
hakknda gerekten ne bildiini ve azmdan ne almak istediini hibir zaman tahmin
edememem ve hesaplayamamamd. Size daha nce de sylediim gibi, asl kant
olabilecek ktlar son anda hizmetimle amcama gndermitim. Ama ellerine gemi
miydi acaba? Ya gememise? O bro grevlisi yaptklarmzn ne kadarn
ispiyonlamt acaba?

Mektuplarn ka tanesini ele geirmilerdi, ilerini yrttmz Alman manastrlarnn


kimbilir kanda her eyden habersiz bir din adamn sktrmlard bu arada? Ve
sordular da sordular. Falanca manastr iin hangi belgeleri satn almm, hangi
bankalarla yazmalar yapmm, Bay Falancay tanyor muymuum, svire'den ve
Steenookerzeel'den mektuplar alm mym?

Ve ne kadarn bildiklerini kestiremediim iin, her yant beni ok byk bir sorumluluk
altna sokuyordu. Bilmedikleri bir eyi itiraf edersem, birisini bou bouna bak altna
gnderebilirdim belki. ok fazla eyi yadsrsam da kendime zarar verirdim. Ama en
kts, sorgulama deildi. En kts, sorgulamadan sonra hiliime geri dnmekti; ayn
masann, ayn yatan, ayn leenin, ayn duvar kdnn olduu ayn odaya. nk
yalnz kalr kalmaz, hangi yant verseydim en akllca olurdu diye ve belki dncesizce
bir szle uyandrm olabileceim kukuyu gidermek iin gelecek sefere ne sylemeliyim
diye uzun uzun dnyordum. Soruturma yargcna sylemi olduum her szc
dnyor, gzden geiriyor, lp tartyordum, onlarn sorduu her soruyu, benim
verdiim her yant kafamda tekrarlyordum, anlattklarm hakknda tutanaa neler
yazm olabileceklerini kestirmeye alyordum, ama bunu hibir zaman
renemeyeceimi biliyordum. Gelgelelim bo odada bu dnceler bir kere harekete
getiler mi, durmak bilmeden kafamn iinde dnyorlard, hep yeni batan, hep baka
bileimlerde oluuyor ve uykuda bile peimi brakmyorlard; Gestapo'nun her
sorgulamasndan sonra, o sorularn ve ac ektirmenin bana yapt ikence
dncelerimde amanszca yer ediyordu, hatta bylesi daha da korkun oluyordu, nk
o sorgulamalar bir saat iinde biterken, dncelerimin hi sonu gelmiyordu, bunun nedeni
de yalnzln bana ektirdii o haince ikenceydi. Ve evremde hep yalnzca masa,
dolap, yatak, duvar kd, pencere vard, beni oyalayacak bir ey, kitap, gazete,
yabanc bir yz, bireyler yazmak iin kalem, oynamak iin kibrit, hibir ey, hibir ey,
hibir ey yoktu. Bu otel odas sisteminin ne kadar eytani ve akllca, ne kadar psikolojik
ikence amal olduunu ancak imdi anlyordum. Toplama kampnda insan belki de elleri
kanayana ve ayaklar donana dek el arabasyla ta tard, iki dzine insanla birlikte
iren kokan buz gibi bir odaya tklrd.

Ama yzler grrd, burada hep ayn eyle, hep ayn korkun deimezlikle evrili
olmaktansa, bir tarlaya, bir el arabasna, bir aaca, bir yldza, herhangi bir eye
bakabilirdi. Burada beni dncelerimden, kuruntularmdan, kafamda yaptm hastalkl
tekrarlardan uzaklatrabilecek hibir ey yoktu.

Onlarn amac da buydu zaten, boazma kadar dncelerime batp boulmalydm ve


en sonunda onlar kusmaktan, istedikleri her eyi sylemekten, kantlar ve insanlar ele
vermekten baka arem kalmamalyd. Bu hiliin korkun basks altnda sinirlerimin
yava yava gevemeye baladn hissediyordum ve tehlikenin bilincine vararak,
oyalanacak herhangi bir ey bulmak ya da yaratmak iin sinirlerimi neredeyse koparana
dek geriyordum.

Kendime bir ura bulmak iin, bir zamanlar ezberlemi olduum her eyi yksek sesle
okumay denedim, ocukluktan kalma ulusal marlar ve tekerlemeler, lisede okuduumuz
Horaeros, yurttalk kitabndan blmler.

Sonra hesap yapmay denedim, rastgele saylar toplamay, blmeyi, ama belleim
bolukta pek iyi almyordu. Hibir ey zerinde kafam toplayamyordum. Hep ayn
dnce akyordu beynimde: Ne biliyorlar? Dn ne syledim, gelecek sefer ne
sylemeliyim?

Szcklerle anlatlamayacak bu durum drt ay srd. Eh, drt ay, yazmas kolay: Alt
st birka harf! Sylemesi de kolay: Drt ay, iki hece! eyrek saat iinde dudaklar
byle bir sesi abucak uyduruvermi: Drt ay! Ama bolukta, zamanszlkta geen bir
drt ayn ne kadar srdn hi kimse ne bir bakasna, ne de kendine anlatamaz,
lemez, gznde canlandramaz; insann evresindeki bu hep ayn hiliin, bu hep ayn
masa, yatak, leen ve duvar kdnn ve hep ayn suskunluun, insana bakmadan
yemeini ieri iten hep ayn gardiyann, insan ldrtana kadar bolukta dnp duran hep
ayn dncelerin insan nasl yiyip bitirdiini ve yktn kimse kimseye anlatamaz.

Kk ipularndan beynimin dengesinin bozulduunu anladm kaygyla.

Balangta sorgulamalar srasnda kendimden emindim, sakin ve dnp tanarak


vermitim ifadelerimi; neyi syleyip neyi sylememem gerektiine ilikin ikili dnme
yntemi ie yaramt.

imdiyse en basit tmceleri bile ancak kekeleyerek bir araya getirebiliyordum, nk


ifade verirken, kdn zerine bilgileri sralayan kalemden ayramyordum gzm, sanki
kendi szcklerimin peinden komak istiyordum. Gcmn tkendiini hissediyordum,
kendimi kurtarmak iin bildiim her eyi, belki de daha fazla sini syleyeceim, bu hiliin
beni bomasndan kurtulmak iin on iki insan srlaryla birlikte ele vereceim nn giderek
yaklatn hissediyordum, oysa bunu yapmak bana bir anlk huzurdan fazlasn
salamayacakt. Bir akam gerekten de bu duruma geldim: Gardiyan tesadfen bu
boulma n srasnda bana yemeimi getirince, birden arkasndan bardm: 'Beni
sorgulamaya gtrn! Her eyi syleyeceim! Her eyi itiraf edeceim! Belgelerin nerede
olduunu, parann nerede saklandn syleyeceim! Her eyi syleyeceim, her eyi!'
Neyse ki beni duymad. Belki de beni duymak istemiyordu.

Tehlike bu kadar byd srada beni kurtaran, en azndan belli bir sre iin kurtaran,
nceden tahmin edemeyeceim bir ey oldu. Temmuz sonuydu, karanlk, bulutlu,
yamurlu bir gnd: Bu ayrnty ok iyi anmsyorum, nk sorgulamaya gtrlrken
getiim koridordaki camlara vuruyordu yamur damlalar. D odada sorgu yargcn
beklemem gerekiyordu. Her sorgulamadan nce her zaman beklemek gerekiyordu: Bu
bekletme de yntemlerinin bir parasyd. nce geceyars apar topar hcreden alp
gtrerek insann sinirlerini bozuyorlard, sonra da, insan kendini sorgulamaya
hazrladnda, direnmek iin btn bilincini ve isteini topladnda, bedenini yormak ve
ruhunun direncini krmak iin sorgulamadan nce bir saat, iki saat, saat bekletiyorlard
insan.

Ve o perembe gn, 27 Temmuzda, beni her zamankinden ok beklettiler, tam iki saat
d odada ayakta bekledim; bu tarihi bu kadar kesin anmsamamn zel bir nedeni var: ki
saat boyunca ayaklarma kara sularn indii - oturmama izin yoktu elbette - o d odada
bir takvim aslyd; baslm, yazl bir eylere duyduum alkla duvardaki bu tek bir
sayya, 27 Temmuz'a nasl da bakp durduumu size anlatamam; hemen beynimin iine
kazdm onu. Sonra yine bekledim, bekledim ve ne zaman alacan merak ederek
kapya diktim gzm, bir yandan da sorgulama komitesinin bana bu kez ne
sorabileceini dndm, tmyle hazrlksz olduum bir ey soracaklarn biliyordum.
Ama her eye karn bu ayakta beklemenin ektirdii ikence ayn zamanda benim iin
bir iyilikti, bir zevkti, nk bu oda hi olmazsa benimkinden baka bir odayd, biraz daha
bykt ve bir yerine iki penceresi vard; ve yatak yoktu, leen yoktu, pencerenin '
pervazndaki, milyonlarca kez baktm o bildik atlak yoktu. Kapnn rengi bakayd,
duvarn nnde baka bir sandalye duruyordu ve solda bir dosya dolabyla bir giysi
dolab vard, bu ikincinin iindeki asklarda -drt slak asker paltosu, bana ikence
yapanlarn paltolar aslyd. Yani bakacak yeni, baka bir eyim ol mutu en sonunda ve
alktan lgna dnm gzlerim her ayrntya hrsla saldryordu. Bu paltolardaki her
kvrm gzledim, rnein s lak yakalarn birinden sarkan bir damlay ayrmsadm ve bu
size ok gln gelebilir ama, lgnca bir heyecanla bu damlann ne yapacan
bekledim, en sonunda kvrm boyunca aa m szlecekti, yoksa yer ekimine biraz
daha direnip olduu yerde mi kalacakt; evet, sanki; yaamm buna balym gibi,
dakikalarca soluk almadan bu damlay izledim. Damla aa yuvarlandktan sonra,
paltolardaki dmeleri tekrar saydm, bir tanesinde sekiz, tekinde de sekiz, ncde
on tane vard, sonra tekrar manetleri karlatrdm; btn bu gln, nemsiz ayrntlar
a gzlerimi yle bir hrsla avucuna ald ve kendinden geirdi ki, anlatamam. Ve birden
baklarm bir eye taklp kald. Paltolardan birinin yan cebinin biraz imi olduunu
ayrmsadm. Yaklatm ve kabarkln dikdrtgen biiminden, bu biraz imi cebin
iinde ne olduunu anladm: Bir kitap!

Dizlerim titremeye balad: BR KTAP! Drt aydr elime kitap almamtm ve iinde
insann art arda sralanm szckler, satrlar, sayfalar ve yapraklar grebilecei, baka,
yeni, artc dnceleri okuyabilecei, tanyabilecei, beynine alabilecei bir kitabn
hayali bile insan hem coturuyor hem de uyuturuyordu. Gzlerim bu kitabn cepte
oluturduu kabarkla hi kprdamadan bakyordu, sanki paltonun orasn yakp bir
delik amak istercesine ldyorlard o ii grnmeyen yere doru. Kendimi daha fazla
tutamadm; elimde olmadan yaklatm. En azndan kuman zerinden ellerimle bir kitaba
dokunabilmek dncesi bile, parmaklarmdaki sinirleri trnaklarma kadar uyuturdu.
Neredeyse farknda olmadan giderek yaklayordum. Neyse ki gardiyan bu tuhaf
davranm ayrmsamad; iki saat dimdik ayakta duran bir insann biraz duvara
dayanmak istemesi ona doal grnd belki de. En sonunda paltoya iyice yaklamtm
ve fark ettirmeden ona dokunabilmek iin ellerimi bilerek arkama saklamtm. Kumaa
dokundum ve gerekten de kuman arkasnda dikdrtgen bir ey, bklebilen ve hafife
hrdayan bir ey hissettim; bir kitap! Bir kitap! Ve anszn lgnca bir dnceye
kapldm: Kitab al!

Belki becerirsin bunu, onu hcrene gizleyebilir ve sonra okuyabilirsin, okuyabilirsin, en


sonunda yeniden bir ey okuyabilirsin! Bu dnce aklma gelir gelmez, gl bir zehir
etkisi yapt; bir anda kulaklarm uuldamaya ve kalbim kt kt atmaya balad, ellerim
buz kesti, titremelerini engelle yemiyordum. Ama ilk sersemlii atlattktan sonra, sessiz ve
sinsice, gzlerimi gardiyandan ayrmadan daha da yaklatm paltoya, arkama gizlediim
ellerimle kitab ite ite cepten yukar karmaya baladm. Sonra elimi uzattm, hafife,
dikkatle ektim ve kk, pek de kaln olmayan kitap birden elimdeydi. Ancak o zaman
korktum yaptmdan. Ama artk geri dnemezdim. Peki nereye koyacaktm kitab?
Arkamdan kemerimin altna sokuturdum, oradan da yava yava kalamn zerine ittim,
bylece yrrken elimi asker gibi yanma yaptrp pantolon dikiinin stnden
tutabilecektim onu. lk deneme baarl oldu. Giysi dolabndan uzaklatm, bir adm, iki
adm, adm. e yarad.

Kolumu skca kemerime bastrrsam, kitab yrrken tutabiliyordum.

Derken sorgulama balad. Beni her zamankinden fazla zorlad, nk sorulan


yantlarken sylediklerime aklm vermek yerine, her eyden nce kitab fark ettirmeden
tutmaya alyordum btn gcmle. Neyse ki sorgulama bu kez ksa srd ve kitab
kazasz belasz odama gtrdm; btn ayrntlarla zamannz almak istemiyorum, ama
yrrken kitap bir kere tehlikeli bir biimde pantolondan kayd ve eilip onu tekrar
kemerin altna itmek iin, ksrk tutmu gibi yapmam gerekti. Ama bu kitapla
cehennemime geri dnmek ne olaanst bir and, en sonunda yalnzdm, ama hi de
yalnz saylmazdm!

Hemen kitab kaptm, gzden geirdiimi, okuduumu sanyorsunuz herhalde.


Kesinlikle hayr! Bir kitabm olmasnn sevincini doya doya yaamak istiyordum nce; bu
aldm kitabn ne eit bir kitap olduunu dlemenin sevinci, ardan almama yol
ayor ve beni olaanst heyecanlandryordu. Her eyden nce harfler ok kkt,
ok ok fazlayd, bir sr ince yaprak vard, bylece uzun uzun okuyabilecektim. Ve
sonra beynimi zorlayacak, dz olmayan, basit olmayan, tersine insann renebilecei,
ezberleyebilecei bir yant olmasn diledim, rnein bir iir kitab, en iyisi ne cretkr bir
d!

Goethe ya da Homeros. Ama en sonunda hrsma, merakma daha fazla engel


olamadm. Gardiyan kapy aniden aacak olursa beni enselemesin diye yataa uzandm,
titreyerek kemerimin altndan kitab kardm.

Bakar bakmaz d krklna uradm, hatta youn bir fkeye kapldm: Bu kadar
byk bir tehlikeyi gze alarak ele geirdiim, bu kadar byk bir beklentiyle sakladm
kitap bir satran albmyd, yz elli ustann oyunundan oluan bir toplamayd. Kilit
altnda olmasaydm, o ilk fkeyle kitab ak bir pencereden frlatrdm, nk bu sama
sapan eyle ne yapabilirdim ki?

Delikanlyken lisede tekilerin ou gibi benim de skntdan zaman zaman bir satran
tahtasnn yanna uradm olmutu. Ama bu kuramsal ey benim ne iime yarard ki?
nsan bir rakip olmadan satran oynayamaz ki, hele talar ve tahta olmadan hi
oynayamaz. Yine de belki okunacak bir ey, bir giri, bir ynlendirme yazs kefederim
diye sayfalar isteksizce kartrdm; ama her bir usta oyununun plak, kare diyagramlar
ve altlarnda ilk nce anlayamadm a2a3, Aflg3 gibi iaretlerden baka hibir ey
bulamadm. Bunlarn hepsi anahtarn bulamadm bir eit cebir gibi geldi bana. A, b, c
harflerinin uzunlamasna sralar, l'den 8'e kadar saylarn da apraz sralar iin olduunu
ve her bir tan o anki konumunu belirttiini yava yava zdm; bylece salt grafik
diyagramlar bir dile dnt. Belki de hcremde bir eit satran tahtas kurabilir ve
sonra bu oyunlarn aynsn oynamaya alabilirim, diye dndm; tpk gkten inmi bir
mucize gibi, yatak arafmn tesadfen iri kareli olduunu fark ettim. Doru katlaynca,
altm drt kareyi oluturmay baardm.

nce ilk sayfasn koparp kitab somyann altna sakladm. Sonra ekmeimden
kopardm kk paralar birletirip gln ve yamuk yumuk satran talan yapmaya
baladm, ah, vezir falan; bitmek bilmeyen bir uratan sonra, en sonunda satran
kitabnda gsterilen konumlarn aynsn kareli yatak rtsnn zerinde oluturabilmeyi
baardm. Ama btn oyunu yeniden oynamaya alnca, tekilerden ayrmak iin
yarsnn rengini tozla koyulatrdm gln ekmektalarmla hibir ey beceremedim
nce. lk gnlerde srekli ardm; bu bir tek oyuna be kere, on kere, yirmi kere tekrar
batan balamam gerekti. Ama yeryznde kimin, hiliin klesi olan benim kadar
yararsz ve kullanlmayan zaman vard ki, kim bu kadar hrs ve sabrla doluydu? Alt gn
sonra oyunu hi armadan sonuna kadar oynadm, ondan sekiz gn sonra satran
kitabndaki konumlar gzmn nne getirmek iin yatak arafndaki ekmek
paralarna bile gerek duymadm ve bir sekiz gn daha sonra kareli yatak araf da
gereksiz oldu; balangta soyut gelen al, a2, c7, c8 gibi iaretler, beynimin iinde grsel,
plastik konumlara dnt kendiliinden. Deiiklik baaryla uygulanmt: Satran
tahtasn talaryla birlikte beynimin iine yanstmtm ve yalnzca formlleri kullanarak o
anki konumu bir bakta anlyordum, tpk btn sesleri ve uyumlarm duymak iin
notalara yle bir bakmann deneyimli bir mzisyene yetmesi gibi. Bunu izleyen on drt
gnn sonunda, kitaptaki her oyunu kolayca ezbere ya da profesyonellerin dedii gibi
gz kapal oynayabiliyordum; kstah hrszlmn bana ne kadar byk bir iyilik
yaptn ancak anlamaya balyordum. nk birdenbire bir uram olmutu; isterseniz
mantksz, amasz olduunu syleyin, ama evremdeki hilii yok eden bir urat bu,
yz elli turnuva oyunuyla odann ve zamann boucu tekdzeliine kar kusursuz bir silah
gemiti elime. Yeni uramn ekiciliini korumas iin, o andan balayarak her gn bir
gzel bldm: Sabahlar iki oyun, leden sonralar iki oyun, akamlar da hzl bir tekrar.
Daha nce jelatin gibi biimsizce uzayan gnlerim bylece doldu, kendimi yormadan bir
eyle uram oluyordum, nk satrancn esiz bir yarar vard, tinsel enerjinin darack
bir alana ynlendirilmesiyle en ar dnce eyleminde bile beyni gevetmiyor, tersine
kvrakln ve esnekliini artryordu. nceleri usta oyunlarn makine gibi oynarken,
zamanla iimde sanatsal, heves dolu bir anlay uyanmaya balad. Saldn ve
savunmann inceliklerini, hilelerini ve glklerini rendim; ileriyi grme, bileimler
yapma, abuk karlk verme yntemlerini kavradm ve insann bir airin dizelerini bir-iki
satrdan anlamas gibi, her bir satran ustasnn kiisel tarzn bir bakta tanr oldum;
yalnzca zaman doldurmak iin balayan bu ura zevke dnt ve Aljechin, Lasker,
Bogoljubow, Tartakower gibi byk satran otoriteleri yalnzlmda bana candan dost
oldular. Talarn sonsuz yer deitirmesi sessiz hcreyi her gn canlandryordu ve
dzenli altrma yapmam sayesinde dnme yeteneim sarslm kesinliini yeniden
kazand; beynimin tazelendiini ve hatta srekli dnmeye zorland iin sanki
bilendiini hissediyordum. Daha kesin ve dikkatli dnyor olmam her eyden nce
sorgulamalarda ortaya kyordu; satranta savunma yaparken blflere ve gizli hilelere
kar bilmeden ustalamtm; o andan balayarak sorgulamalarda bir daha ak
vermedim, hatta Gestapo'nun bana yava yava belirgin bir saygyla bakmaya
baladn dnyordum. tekilerin hepsinin pes ettiklerini grnce, byle sarslmaz bir
direnme gcn hangi gizli kaynaklardan aldm soruyorlard birbirlerine belki de.

O kitaptaki yz elli oyunu her gn dzenli olarak yeniden oynadm bu mutlu dnemim
aa yukar iki buuk ay srd. Sonra beklenmedik bir biimde l bir noktaya geldim.
Anszn yeniden hilikle kar karya buldum kendimi.

nk her bir oyunu yirmi ya da otuz kez oynadktan sonra, yeni olmann, artc
olmann getirdii ekicilii yitirdiler; nceleri beni heyecanlandran, kanm kaynatan
gleri zayflad. Her hamlesini oktan ezberlediim oyunlar tekrar tekrar oynamann ne
anlam vard ki? lk al yapar yapmaz, gerisi kendiliinden aklmda beliriyordu, artk
srpriz, gerilim, sorun kalmamt.

Kendimi oyalamak iin, artk onsuz olamadm dnsel zorlanmay yaratmak iin,
baka oyunlar ieren baka bir kitap gerekliydi bana aslnda. Ama bu kesinlikle olanaksz
olduundan, bu tuhaf lgnlktan kurtulmann tek bir yolu kalyordu: Eski oyunlarn yerine
yenilerini bulmalydm. Kendimle, daha dorusu kendime kar oynamaya almalydm.

Bu oyunlar oyununun yaratt tinsel durum zerine ne dereceye kadar kafa


yorduunuzu bilmiyorum. Ama rastlantdan tmyle kopmu bir dnce oyunu olan
satranta, kendine kar oynamak istemenin mantksal adan bir samalk olduunu
anlamak iin fazla dnmeye gerek yok sanrm. Satrancn ekicilii temelde bir tek
eyden kaynaklanr: Stratejisinin farkl beyinlerde farkl biimlerde gelimesinden. Bu
tinsel savata siyah, beyazn o an hangi manevray yapacan bilemez ve srekli
tahminler yrtmeye ve k yollar bulmaya alr, te yandan beyaz da siyahn hain
amalarn anlamaya ve baltalamaya urar. Siyah ve beyaz ayn kii oynarsa, tutarsz
bir durum ortaya kar, ayn beyin bir yandan bir eyi bilmek, te yandan bilmemek
durumundadr, beyaz olarak oynarken bir dakika nce siyah olarak istedii ve amalad
eyleri kafasndan silip atabilmelidir. Byle bir ikili dnme, bilincin tmyle blnmesini
gerektirir aslnda, beyin ilevinin mekanik bir alette olduu gibi istendii an alp
kapanmasn ister; yani satranta kendine kar oynamak, kendi glgenin stnden
atlamak gibi bir elikidir.

Sz uzatmayaym, aylarca aresizlik iinde bu olanaksz, bu sama ey zerinde


altm. Ama keileri karmamak ya da bir akl hastalna yakalanmamak iin, bu
samalkla uramaktan baka seim ansm yoktu.

evremdeki korkun hiliin beni bomamas iin, kendimi siyah ve beyaza blmeyi en
azndan denemek durumunda kaldm."

Dr. B. ezlongda arkasna yasland ve bir dakikalna gzlerini kapad.

Rahatsz edici bir any zorla bastrmak istiyordu sanki. Denetleyemedii o tuhaf
seirme, aznn sol kesinde yeniden belirdi. Sonra ezlongunda biraz doruldu.

"te byle, bu noktaya kadar size her eyi olduka anlalr bir dille akladm
umuyorum. Ama gerisini de bu kadar ak anlatabileceimden pek emin deilim ne yazk
ki. nk bu yeni ura beyni yle ok zorluyordu ki, her trl zdenetimi olanaksz
klyordu. Satranc kendine kar oynamak istemenin bence samalk olduunu size daha
nce syledim; ama gerek bir satran tahtasyla bu samaln bile ufak da olsa bir
ans olurdu, nk satran tahtasnn gereklii yine de belirli bir uzaklk, somut bir
dsallk yaratr.

Gerek talar olan gerek bir satran tahtasnn banda insan dnmek iin ara
verebilir, masann bir o yannda, bir bu yannda durabilir ve bylece durumu bir siyah
asndan, bir beyaz asndan lp tartabilir. Ama bu kavgalar dsel bir alanda
kendime kar ya da diyelim ki, kendimle yapmak durumunda kaldm iin, altm drt
kare zerindeki o anki konumu aklmda ok iyi tutmam gerekiyordu, stelik yalnz anlk
konumu deil, her iki rakibin ileriki olas hamlelerini de hesaplamalydm, hem de btn
bunlarn kulaa ne kadar sama geldiini biliyorum iki ve katn canlandrmalydm
gzmde, hayr alt katn, sekiz katn, on iki katn; hem siyah hem de beyaz iin hep
drt, be hamle ilerisini grmeliydim. Bu lgnln ayrntlarna indiim iin beni
balayn, imgelemin soyut alanndaki bu oyunda hem beyaz hem de siyah olarak drt-
be hamleyi nceden hesaplamam gerekiyordu, yani oyunun geliimi iinde ortaya kan
sonular adeta iki beyinle nceden belirlemeliydim, beyazn beyni ve siyahn beyniyle.
Ama yaptm lgn deneyin en tehlikeli yan byle ikiye blnmem deil, oyunlar tek tek
dnp bulurken bir anda yerin ayaklarmn altndan kaymas ve bolua
yuvarlanmamd. Geen haftalarda yaptm gibi usta oyunlarn yeniden oynamam,
sonuta tekrarlanan bir i olmutu, varolan bir maddenin yeniden retilmesiydi ve iir
ezberlemekten ya da yasalar aklmda tutmaktan daha g deildi; snrl, disiplinli bir
eylemdi, bu nedenle de kusursuz bir tinsel altrmayd. Sabah ve leden sonralar
altm ikier oyunum, heyecan duymadan yerine getirdiim belli bir devdi; benim iin
normal bir uran yerini tutuyordu, stelik bir oyun srasnda yanlrsam ya da nasl
devam edeceimi bilemezsem, her zaman kitaba bavurabilirdim. Bu eylemin bozuk
sinirlerime iyi gelmesinin ve beni yattrmasnn nedeni, yabanc oyunlar yeniden
oynamann beni oyunun iine sokmamasyd; siyah ya da beyazn yenmesi benim iin fark
etmiyordu, ampiyonluk kupas iin kapanlar Aljechin ya da Bogoljubow'du ve benim
kendi benliim, aklm, ruhum izleyici, uzman olarak her oyunun zellikleri ve gzelliklerinin
keyfini karyordu. Ama kendime kar oynamaya kalktm andan itibaren, bilinsizce
meydan okumaya balyordum.

Siyah ve beyazdan oluan her iki ben de yara girimeden edemiyordu ve her ikisi de
yenmek, kazanmak iin kendine gre bir hrsa, bir sabrszla kaplyordu; siyah olan
ben, beyaz olan ben'in yapaca her hamleyi heyecanla bekliyordu. Bir tanesi bir yanl
yapnca, teki ben sevinten havalara uuyor ve ayn anda da kendi beceriksizliine
kzyordu.

Btn bunlar mantksz grnyor ve gerekte normal bir insanda normal koullar
altnda byle yapay bir izofreni, tehlikeli boyutta bir uyarlmadan kaynaklanan byle bir
bilin blnmesi olmas dnlemez. Ama her trl normallikten zorla kopartlm
olduumu unutmayn; susuz olmasna karn hapsedilmi, aylardr tek bana braklarak
kurnazca ikence yaplm bir tutukluydum ben, birikmi fkesini uzun zamandan beri
herhangi bir eye boaltmak isteyen bir insandm. Ve kendime kar oynadm bu
mantksz oyundan baka bir eyim olmad iin, fkem, intikam hevesim fanatik bir
biimde bu oyuna yneldi, iimdeki bir ey hakl kmak istiyordu ve savaabildiim tek
ey iimdeki bu teki ben'di; bylece oyun srasnda neredeyse delice bir heyecana
kaplmaya baladm. Balangta sakin ve dnp tanarak oynamtm, kendimi fazla
zorlamamak iin bir oyundan tekine geerken ara vermitim; ama gerilmi sinirlerim
yznden yava yava sabrm tkendi. Beyaz ben bir hamle yapar yapmaz, siyah ben
hrsla saldryordu; bir oyun biter bitmez, hemen tekine koyuluyordum, nk her
seferinde iki ben'den biri tekine yeniliyor ve rvan istiyordu. O aylar boyunca hcremde
bu lgnca enerjiyle kendime kar ka tane oyun oynadm yaklak olarak bile
syleyemem; belki bin tane, belki de daha fazla.

Kendimi kurtaramadm bir dknlkt bu; gece gndz fil, piyade, kale ve ahtan, a,
b ve c'den, mat ve ifte hamleden baka bir ey dnmyordum, btn benliim ve
duygularmla o kareli alana aklp kaldm. Oyun sevinci oyun hevesine dnmt, oyun
hevesi oyun drtsne, lgnla, yalnzca uyank olduum saatleri ele geirmekle
kalmayp yava yava uykuma da szan tutkulu bir fkeye. Tek dnebildiim satrant,
satran hareketleri, satran problemleriydi; bazen alnmda ter damlacklaryla uyanp
uykuda bile bilinsizce oynamay srdrdm ayrmsyordum ve dmde insanlar
grrsem, yalnzca filin, kalenin hareketlerini, atn ileri geri atlamasn gerekletirirken
gryordum onlar. Sorgulamaya arldmda bile, ifadem zerinde kafam
toplayamyordum; son sorgulamalarda kendimi olduka karmak dile getirdim sanrm,
nk sorgulayclar bazen anlamsz gzlerle baktlar bana. Ama onlar soru sorarken ve
aralarnda konuurken, ben gerekte uursuz bir agzllkle hcreme geri gtrlmeyi,
bylece oyunumu, delice oyunumu srdrmeyi bekliyordum yalnzca; yeni bir oyun ve bir
tane daha, sonra bir tane daha. Oyunumu yarda kesen her ey bana batyordu;
gardiyann hapishane hcresini temizledii on be dakika, bana yemek getirdii iki dakika
ateli sabrszlm krklyordu; bazen akamlan kseye elimi bile srmyordum, oyun
oynarken yemek yemeyi unutuyordum. Bedensel olarak duyumsadm tek ey, korkun
bir susuzluktu; srekli dnmenin ve oynamann yol at ate olsa gerekti bunun
nedeni; ieyi tepeme iki dikite bitiriyor ve biraz daha su getirmesi iin gardiyana
yalvaryordum, bununla birlikte bir an sonra dilim damam yine kurumu oluyordu. En
sonunda oyun oynarken zaten sabahtan akama kadar baka bir ey yapmyordum artk
duyduum heyecan o kadar artt ki, bir an bile yerimde oturamaz oldum; oyunlar zerinde
kafa yorarken durmak.' szn bir aa bir yukar gidip geliyordum, oyunun sonu
yaklatka hep daha hzl, daha hzl, hep daha ateli gidip geliyordum; kazanma,
yenme, kendi kendimi yenme hrs yava yava bir eit fkeye dnt, sabrszlktan
titriyordum, nk her zaman iimdeki satran oyuncularndan biri tekine gre yava
oynuyordu. Biri tekini harekete geiriyordu; size ok gln gelebilir, ama iimdeki
ben'lerden biri tekine yeterince hzl karlk vermezse, kendi kendimi azarlamaya
balyordum; 'daha hzl, daha hzl!' ya da 'ileri, ileri!' inde bulunduum bu durumun,
tinsel adan ar uyarlmann btnyle patolojik bir biimi olduunu bugn ok iyi
biliyorum elbette ve bunu tanmlamak iin tbbn bilmedii bir addan bakas gelmiyor
aklma: Satran zehirlenmesi. En sonunda bu tek ynl dknlk yalnzca beynimi deil,
bedenimi de sarmaya balad. Zayfladm, rahat uyuyamyordum, uyanrken kurun gibi
gz kapaklarm amak iin her seferinde zel bir aba gstermem gerekiyordu; bazen
kendimi o kadar gsz hissediyordum ki, elime aldm su bardan zar zor
dudaklarma gtryordum, ellerim ylesine titriyordu; ama oyun balar balamaz, delice
bir g saryordu beni: Ellerimi yumruk yapp bir aa bir yukar koturuyordum, bouk
ve kt bir sesle kendi kendime 'ah!' ya da 'Mat!' diye barm sanki bir sis perdesinin
arkasndan duyuyordum bazen.

Bu korkun, anlatlmaz durumun nasl patlak verdiini ben bile bilmiyorum. Tek bildiim,
bir sabah uyandm ve bu, ncekilerden farkl bir uyanmayd. Bedenim sanki benden
ayrlmt, gevek ve rahat yatyordum. Aylardr tatmadm youn, tatl bir yorgunluk
kmt gz kapaklanma; yle scak ve ho bir duyguydu ki bu, gzlerimi ap
amamaya ilk bata karar veremedim.

Dakikalarca uyank yattm ve zerimdeki bu arln, zevkten uyumu duyularla


tembel tembel yatmann tadn kardm. Bir an arkamda sesler duydum sandm,
bireyler syleyen insan sesleri, ne kadar sevindiimi bilemezsiniz, nk aylardr,
yaklak bir yldr sorgu hkimlerinin sert, keskin ve kt szlerinden baka bir ey
duymamtm. 'D gryorsun,' dedim kendi kendime. 'D gryorsun! Sakn gzlerini
ama! Brak bu d devam etsin, yoksa evrende yine o lanet hcreyi, sandalyeyi,
leeni, masay ve o hep ayn desenli duvar kdn grrsn. D gryorsun, grmeye
devam et!'

Ama merak ar bast. Yavaa ve dikkatle gzlerimi atm. Ve mucize: Baka bir
odadaydm, otel hcremden daha geni, daha ferah bir odada. Parmakl olmayan bir
pencereden ieriye zgrce k giriyordu ve donuk yzl yangn duvarmn yerine
aalar, rzgrda salnan yeil aalar grnyordu; beyaz ve przsz duvarlar
parlyordu, stmde beyaz ve yksek bir tavan vard; gerekti bunlar, yeni, yabanc bir
yatakta yatyordum, d deildi bu, arkamda insanlar alak sesle fsldyordu. aknlkla
elimde olmadan ani bir devinim yapm olmalym, nk arkamdan yaklaan adm sesleri
duydum. Bir kadn usulca yanma sokuldu, banda beyaz balk olan bir kadn, bir
hemire. ok heyecanlandm: Bir yldan beri kadn yz grmemitim. Bu ho grntye
baktm; yabanl, kendinden gemi bir bak olsa gerekti bu, nk kadn 'Sakin olun!
Sakn olun!' diye yattrmaya alt beni. Ama ben yalnzca sesine kulak kabarttm; bu
konuan, bir insan deil miydi? Yeryznde beni sorgulamayan, bana ikence yapmayan
bir insan var myd gerekten? stelik akl almaz bir mucize yumuak, scak, neredeyse
sevecen bir kadn sesi. A gzlerle azna bakyordum, nk sanki cehennemde geen
bu bir yl iinde, bir insann baka biriyle iyilikle konuabileceine inanmaz olmutum.
Bana glmsedi evet, glmsedi, demek iyilikle glmseyebilen insanlar vard hl, sonra
uyarr gibi parman dudaklarna gtrd ve usulca uzaklat. Ama buyruuna uymadm.

Bu mucizeye daha doymamtm. Onun arkasndan bakmak, iyiliki olan bu mucizevi


insann arkasndan bakmak iin, yatakta zorla dorulmaya altm.

Ama yatan kenarna dayanmay baaramadm. Normalde sa elimin, parmaklarmn


ve bileimin olduu yerde yabanc bir ey hissettim, kaln, byk, beyaz bir kabart, belli
ki geni bir sarg. Elimdeki bu beyaz, kaln, yabanc eyin ne olduunu anlamayarak
ardm nce, sonra nerede olduumu yava yava kavramaya ve bama ne gelmi
olabileceini dnmeye baladm. Birisi beni yaralam olmalyd ya da kendi kendime
elimi yaralamtm. Bir hastanedeydim.

len doktor geldi, sevimli, yalca bir beydi. Ailemin adn biliyordu ve imparatorun zel
doktoru olan amcam yle saygyla and ki, hakkmda iyi eyler dnd duygusuna
kapldm hemen. Arkasndan bana akla gelebilecek her trl soruyu sordu, zellikle bir
tanesi beni ok artt: Matematiki mi, yoksa kimyaci mymm. Her ikisi de
olmadm syledim.

'Tuhaf,' diye mrldand. 'Ateiniz varken hep c3, c4 gibi tuhaf formller saykladnz.
Hibirimiz ne olduklarm anlayamadk.'

Bana ne olduunu sordum. Tuhaf bir glmseme yayld yzne.

'Ciddi bir ey deil. Bir sinir krizi,' dedi ve dikkatle evresine bakndktan sonra, alak
sesle ekledi: 'Haksz saylmazsnz. 13 Marttan beri, deil mi?'

Bam salladm.

'Bu yntemde alacak bir ey deil,' diye mrldand. 'Siz ilk deilsiniz. Ama
kayglanmayn.'

Yattrc bir sesle bana bunu fsldamasndan ve yumuak baklarndan, onun


yannda gvende olduumu anladm.

ki gn sonra iyi yrekli doktor olduka iten bir tavrla olanlar anlatt bana.

Gardiyan hcremde avaz avaz bardm duymu ve birinin ieri girdiini, benim de
onunla kavga ettiimi sanm nce. Ama kapya geldii anda zerine saldrmm ve
'Oyna artk alak, korkak!' gibisinden szler haykrmm ona, grtlana sarlmm ve
yle lgnca skmm ki, yardm armak zorunda kalm. Byle kudurmu gibiyken
beni srkleyerek doktora gtrdkleri srada, birden ellerinden kurtulmuum, koridordaki
pencereye saldrp cam krmm ve elimi kesmiim, uradaki derin yara izini
gryorsunuz. Hastanedeki ilk gecelerimi bir eit beyin ateinin etkisi altnda geirmiim,
ama imdi bilincimin tamamen aldn dnyormu. 'Elbette,' diye alak sesle ekledi,

'bunu efendilere bildirmeyeceim, yoksa sizi eninde sonunda yine oraya gtrrler.
Bana gvenin, elimden geleni yapacam.'

Bu yardmsever doktorun bana ikence yapanlara benimle ilgili ne anlattn


bilmiyorum. Her ne olursa olsun, ulamak istedii eye ulat: Serbest brakldm.
Kafamn iyi almadn sylemi olabilirdi ya da belki de bu arada Gestapo iin
nemsiz olmutum, nk Hitler o sre iinde Bhmen'i ele geirmiti ve bylece
Avusturya'nn igali tamamlanmt. Yurdumuzu on drt gn iinde terk edeceime ilikin
belgeyi imzalamam gerekiyordu yalnzca ve bu on drt gn binlerce formaliteyle dolu
geti, gnmzde eski bir dnya yurttann yurtdna karken uramas gereken
formaliteler gibi askerlik belgeleri, polis, vergi, pasaport, vize, salk karnesi, gemi
hakknda fazla kafa yoracak zamanm olmad. Besbelli ruhumuz iin yorucu ve tehlikeli
olabilecek eyleri kendiliinden yok eden gizemli gler var beynimizde, nk ne zaman
geriye dnp hcre gnlerimi dnmek istesem, sanki beynimde k snyordu; bana
neler olduunu dnme yrekliliini ancak haftalar sonra, ite tam burada, gemide
buldum.

Dostlarnza neden yle yakksz ve byk olaslkla anlalmaz davrandm imdi


anlayacaksnz. Dostlarnz satran tahtasnn banda otururken grdmde, sigara
salonunda tmyle tesadfen geziniyordum; elimde olmadan aknlktan ve korkudan
akldm kaldm. nk insann gerek bir satran tahtasnda, gerek talarla satran
oynayabileceini tmyle unutmutum, bu oyunda iki tane tmyle farkl insann capcanl
birbirlerinin karsnda oturduunu unutmutum. Bu oyuncularn orada oynadklar eyin,
aresizlik iinde aylarca kendime kar oynamaya altm oyunun ayns olduunu
anlamam iin gerekten de birka dakika gemesi gerekti. O korkun altrmalar
srasnda bavurduum ifreler, bu kemikten yaplm talarn yerini tutan simgelerdi
yalnzca; talar tahtann zerinde oynatmann imgelemimde yaptm eyin ayns
olduunu anladmda yaadm aknlk, karmak yntemlerle kt zerinde yeni bir
gezegenin yerini hesaplayan ve sonra onu gerekten gkyznde beyaz, parlak,
maddesel bir yldz olarak gren bir gkbilimcinin yaad aknla benziyordu belki
de. Mknatsa kaplm gibi tahtaya bakyor ve orada diyagramlarm gryordum, at,
kale, ah, vezir ve piyadeler tahtadan yontulmu, gerek talard; oyunun konumunu
anlamak iin, onlar elimde olmadan soyut ifreler dnyamdan hareketli talar dnyasna
uyarlamam gerekti nce. ki rakip arasndaki byle gerek bir oyunu izleme istei sard
iimi yava yava. Ve o utan verici ey oldu, btn kibarlm bir yana brakarak,
oyununuza kartm. Ama dostunuzun o yanl hamlesi yreime bir ok gibi sapland. Onu
engellemem igdsel bir davrant, insann parmaklktan sarkan bir ocuu hi
dnmeden tutmas gibi. inize burnumu sokarak ne kadar yakksz davrandmn
ancak sonradan farkna vardm."

Bu rastlantyla tanm olmamza ne kadar sevindiimize onu inandrmaya altm ve


bana gvenip de anlatt bunca eyden sonra, yarn hazrlksz yaplacak turnuvada onu
izlemenin benim iin iki kat ilgin olacan syledim.

Dr. B. huzursuzca kprdand.

"Hayr, gerekten fazla bir ey beklemeyin. Benim iin yalnzca bir deneme olmal bu...
Normal bir satran oyunu; gerek bir satran tahtas zerinde, elle tutulur talar ve canl
bir rakiple bir satran oyunu oynamay becerip beceremeyeceimi deneyeceim, nk
oynadm o yzlerce, belki de binlerce oyun gerekten satran oyunlar myd, yoksa
yalnzca bir eit d satranc m, bir trl emin olamyorum. Bir satran ustasna, hem
de dnyann bir numaras olan bir ustaya kafa tutabileceimi iddia etmemi ciddi ciddi
beklemiyorsunuz umarm. Beni ilgilendiren ve kafam kurcalayan tek ey, o zaman
hcrede yaadm satran oyunu muydu yoksa delilik mi, o tehlikeli kayaln hemen
nnde miydim yoksa oktan tesine gemi miydim, bunlar aa karmak iin
duyduum gecikmi merak, yalnzca bu, yalnzca bu."

O anda geminin k tarafndan, akam yemeini haber veren gong duyuldu.

Neredeyse iki saat laflam olmalydk; Dr. B. her eyi burada zetlediimden ok daha
ayrntl anlatmt bana. Ona candan teekkr ettim ve yanndan ayrldm. Ama daha
gvertenin br ucuna varmamtm ki, arkamdan geldi ve gzle grlr bir sinirle, hatta
biraz da kekeleyerek ekledi:

"Bir ey daha! Beylere nceden bildirin ki, sonra terbiyesizlik ediyor gibi grnmeyeyim;
yalnzca tek bir oyun oynarm... eski bir hesabn altna konan biti izgisinden baka bir
ey olmayacak bu, kesin bir bitiri; yeni bir balang deil... Geriye dnp baktmda
yalnzca dehetle anmsadm bu tutkulu, ateli oyuna ikinci kez kaplmak istemiyorum...
stelik... stelik o zaman doktor da uyard beni... kesin bir dille uyard. Ruhsal bir hastalk
geiren herkes hep tehlike altndadr, hele satran zehirlenmesi geirdiyse tmyle
iyilemi de olsa satran tahtasna yaklamamas iyi olur... Anlaya canz, yalnzca
kendim iin bir deneme oyunu oynayacam, o kadar."

Ertesi sabah tam kararlatrlan saatte, te sigara salonunda toplanmtk.

Saray oyununun iki seveni daha katlmt aramza, turnuvay izleyebilmek iin
gvertedeki grevlerinden izin alan iki gemi subay. Czentovic de nceki gnk gibi
bekletmedi, zorunlu renk seiminden sonra bu anlalmas g insann nl dnya
ampiyonu karsndaki unutulmaz oyunu balad. Yalnzca bizim gibi tmyle yetersiz
izleyicilerin karsnda oynandna ve mzik dnyasnn Beethoven'in piyano
doalamalarndan yoksun kalmas gibi, satran yllklarnn da bu oyundan yoksun
kaldna zlyorum. Geri bunu izleyen leden sonralar hep birlikte oyunu
belleimizden karp yeniden oluturmaya altk, ama bouna; byk olaslkla hepimiz
oyun srasnda oyunu izlemek yerine oyunculardan gzmz alamamtk. nk her iki
rakibin yaratllarndaki tinsel kartlk, oyun ilerledike giderek daha somut olarak
ortaya kt. in ustas Czentovic btn oyun boyunca bir kaya gibi kprdamadan durdu,
donuk gzlerini satran tahtasndan ayrmad; onun iin dnmek, btn organlarnn en
yksek dzeyde almasn gerektiren fiziksel bir zorlanmayd sanki. Buna karn Dr.
B.'nin devinimleri son derece rahat ve kaytszd. Szcn tam anlamyla bir amatr
olarak yalnzca oyunun keyfini karrken kendini hi skmyordu, ilk verilen aralarda bize
aklamalar yapt; sakin sakin bir sigara yakyor ve sra ona geldiinde, bir dakika
dosdoru tahtaya bakyordu. Her seferinde rakibinin hamlesini nceden bekliyor gibiydi.

Zorunlu al hamleleri olduka hzl geti. Ancak yedinci ya da sekizinci hamlede belirli
bir plan gelimeye balar gibi oldu. Czentovic dnme srelerini uzatt; oyunu almak iin
asl savan daha yeni baladn hissettik bunu grnce. Ama dorusunu sylemek
gerekirse, her gerek turnuva oyununda olduu gibi durumun yava yava gelimesi biz
acemileri epey d krklna uratt. nk talar i ie girip tuhaf bir desen
oluturduka, oyunun durumu bizim iin giderek iinden klmaz oluyordu. Ne bir rakibin
ne de tekinin amalad eyi ve hangisinin avantajl olduunu anlayamyorduk.

Dman saldrsn savuturmak iin talarn bir oraya bir buraya gidip geldiini
ayrmsyorduk yalnzca, ama bu stn oyuncular her devinimi birka hamle ilerisini
hesaplayarak yaptklar iin bu gidi geliteki stratejik amac kavrayamyorduk. Temelde
Czentovic'in sonu gelmeyen dnme srelerinin yol at ar bir yorgunluk da eklendi
buna yava yava; dostumuzu da gzle grlr biimde sinirlendirmeye balad
Czentovic'in byle yapmas. Oyun uzadka Dr. B.'nin giderek daha huzursuzca
koltuunda kprdann kaygyla izledim, bazen sinirden art arda sigara yakyordu,
bazen de baz notlar almak iin kurunkaleme uzanyordu. Sonra yine bir soda smarlad
ve bardaklar birbiri ardna yuvarlad; deiik bileimler dnmede Czentovic'ten yz kat
daha hzl olduu belliydi. Her seferinde Czentovic sonu gelmez bir dnmeden sonra
karar verip ar eliyle bir ta ileri srdnde, dostumuz uzun zamandr bekledii bir
eyin olduunu gren biri gibi glmseyip hemen karlk veriyordu. Hzl alan
zeksyla rakibinin btn olaslklarn kafasnda nceden hesaplam olsa gerekti; bu
nedenle Czentovic'in karar vermesi uzadka, Dr. B.'nin sabrszl artyordu ve
beklerken dudaklarnn evresinde sinirli ve neredeyse dmanca bir izgi beliriyordu.
Ama Czentovic kesinlikle elini abuk tutmuyordu. natla ve sessizce dnyor ve tahta
talardan temizlendike daha uzun dnme aras veriyordu.

Krk ikinci hamlede, tam bir buuk saat sonra, hepimiz turnuva masasnn evresinde
bezgin ve neredeyse ilgisiz oturuyorduk. Gemi subaylarndan biri oktan gitmiti, baka
birisi eline bir kitap alm, yalnzca bir ta yer deitirirken bir an iin ban kaldrp
bakyordu. Derken Czentovic'in bir hamlesi srasnda beklenmedik bir ey oldu. Dr. B.,
Czentovic'in ata uzandn grnce, sramak zere olan bir kedi gibi bzld. Btn
bedeni titremeye balad ve Czentovic at oynar oynamaz, veziri serte ileri srd, zafer
kazanm gibi, "te! Tamamdr!" diye bard, geriye yasland, kollarn gsnn
zerinde kavuturdu ve meydan okuyan baklarn Czentovic'e dikti. Anszn gz
bebeinde bir k parlad. Zafer kazanm gibi bildirdii bu hamleyi anlamak iin, elimizde
olmadan tahtann zeri ne eildik. lk bakta dorudan bir gzda grlmyordu.
Demek ki dostumuz bu hamlenin geliiminden sz ediyordu, biz iyi dnemeyen acemiler
de bunun ne olduunu kestiremedik. Aramzda o meydan okuma karsnda kl bile
kprdamam tek kii Czentovic'ti; o kadar kaytsz oturuyordu ki, sanki o gcendirici
'Tamamdr' szn duymamt. Hibir ey olmad. Hamle sresini tutmak iin masaya bir
saat konmutu, elimizde olmadan soluumuzu tuttuumuz iin, bir an saatin tik taklarn
duyduk. dakika oldu, yedi dakika, sekiz dakika; Czentovic kprdamyordu, ama isel
bir zorlanma yznden kabark burun delikleri daha da genilemi gibi geldi bana. Bu
suskun bekleme bize olduu kadar dostumuza da dayanlmaz gelmiti anlalan. yle bir
silkinip aniden ayaa kalkt ve sigara salonunda bir aa bir yukar gidip gelmeye
balad, nce ar ar, sonra daha hzl, giderek daha hzl. Hepimiz onu akn akn
izliyorduk, ama ben herkesten daha kayglydm, nk bu gidi geliin btn iddetine
karn admlarnn hep ayn dzlemi katettiini ayrmsadm; sanki her seferinde odann
ortasndaki grnmez bir dolaba arpyordu, bu da dnmesini gerektiriyordu. Ve bu
bilinsizce gidi geliin bir zamanlar hcresinde yapt ey olduunu anladm rpererek:
Tutuklu kald aylar boyunca kafese kapatlm bir hayvan gibi byle bir aa bir yukar
gidip gelmi olmalyd, byle elleri kenetlenmi ve omuzlar kslm; orada binlerce kez
ite byle bir aa bir yukar gidip gelmi olmalyd, donuk ama ateli baklarnda
lgnln kzl klar yanarak.

Ama dnme yeteneini daha yitirmemi gibiydi, nk Czentovic'in bu arada karar


verip vermediine bakmak iin zaman zaman sabrszca masaya dnyordu. Ama dokuz
dakika, on dakika oldu.

Derken en sonunda hibirimizin beklemedii bir ey oldu. Czentovic, o na dek


kprdamadan masada duran ar elini yavaa kaldrd. Kararn grmek iin hepimiz
heyecanla baktk. Ama Czentovic hamle yapmad, elinin tersiyle kararl bir biimde btn
talar yavaa tahtadan itti. Neden sonra anladk: Czentovic oyundan ekilmiti.
Gzmzn nnde mat olmamak iin teslim olmutu. Olanaksz olan gereklemiti,
dnya ampiyonu, saysz turnuvann birincisi, yirmi yirmi be yldr satran tahtasna elini
srmemi, tannmam bir adamn karsnda havlu atmt. Ad san duyulmam, kim
olduu bilinmeyen dostumuz yeryznn en gl satran oyuncusunu herkesin ortasnda
yenmiti!

O heyecanla farknda olmadan art arda ayaa kalkmz. Sevincimizdeki rkek havay
datmak iin bireyler sylememiz ya da yapmamz gerektiini hissediyorduk hepimiz.
Kprdamadan sakin sakin oturan tek kii Czentovic'ti.
Ancak uzunca bir suskunluktan sonra ban kaldrd ve dostumuzu ta gibi sert
baklarla szd.

"Bir oyun daha?" diye sordu.

"Elbette," diye yantlad Dr. B. houma gitmeyen bir heyecanla ve bir oyunla yetinmesi
konusunda onu uyarmama frsat brakmadan hemen yerine oturdu ve ateli bir aceleyle
talar yeniden dizmeye balad. yle heyecanla yerletiriyordu ki onlar, iki kez
piyadelerden biri titreyen parmaklarnn arasndan kayp yere dt; doal olmayan
heyecan karsnda duyduum sknt bir eit korkuya dnt. nk nceleri o kadar
sessiz ve sakin olan adamn zerine gzle grlr biimde ar bir heyecan gelmiti;
aznn kenar giderek daha sk seiriyordu ve bedeni nbet geiriyor gibi titriyordu.

"Sakn!" diye usulca fsldadm ona. "Sakn ha! Bugnlk bu kadar yeter! Kendinizi fazla
zorlamayn."

"Zorlamak m! Ha!" diye kahkahalarla ve kt kt gld. "Byle tembellik yapacama,


on yedi oyun oynayabilirdim bu arada! Bu tempoda ancak uyuyakalmamak iin zorlanrm!
Evet! Balayn artk!"

Son szleri kzgn, neredeyse kaba bir ses tonuyla sylemiti Czentovic'e. O ise Dr.
B.'ye hi istifini bozmadan bakt, ama ta gibi sert baklar sklm bir yumruk gibiydi.
Bir anda iki oyuncu arasnda yeni bir ey olutu; tehlikeli bir gerilim, tutkulu bir nefret.
Yeteneklerini oyunlaryla birbirleri zerinde denemek isteyen iki rakip deillerdi artk,
birbirlerini yok etmeye yeminli iki dmandlar. Czentovic ilk hamleyi yapmadan nce uzun
sre duraksad, ben de bilerek bu kadar uzun sre duraksad duygusuna kapldm. Belli
ki bu eitimli taktk oyuncusu, yava oynayarak rakibini yoracan ve sinirlendireceini
oktan renmiti. Bylece btn allarn en normalini, en basitini yapmadan nce en
az drt dakika zaman geirdi, yapt da piyadeyi alld gibi iki kare , ne srmekti.
Dostumuz hemen piyadesini onun karsna dikti, ama Czentovic yine sonu gelmez,
dayanmas zor bir ara verdi; iddetli bir imein akmas ve insann yrei kt kt
atarak yldrm beklemesi gibiydi, ama yldrm bir trl dmek bilmiyordu. Czentovic
kprdamyordu. Sessizce, ar ar dnyordu, bunu sinsice yaptndan giderek daha
ok emin oluyordum; ama byle yaparak Dr. B.'yi gzleyebilmem iin bana bol bol zaman
vermi oluyordu. Dr. B. nc bardak suyu mideye indirmiti bile; bana hcredeki ateli
susuzluundan sz ediini anmsadm ister istemez. Normal olmayan bir heyecann btn
belirtileri belirgin bir biimde ortaya kyordu; alnnn terlediini ve elindeki yara izinin
kzarp derinletiini grdm. Ama hl kendini kaybetmemiti. Ancak drdnc hamlede
Czentovic yine sonu gelmez bir dnme aras verince, sabr tat ve birden ona kt:

"Eee, oynayn artk!"


Czentovic souk souk bakt. "Bildiim kadaryla hamle sresinin on dakika olmasn
kararlatrdk. lke olarak daha ksa srede oynamam."

Dr. B. dudan srd; masann altnda ayann giderek daha skntyla yere vurduunu
ayrmsadm ve sama bir ey yapaca duygusuna kaplarak daha da kayglandm.
Gerekten de sekizinci hamlede yeni bir olay oldu. Beklerken kendini yava yava
kaybeden Dr. B., yaad gerilimi daha fazla gizleyemedi; ileri geri sallanmaya ve
parmaklarn bilinsizce masaya vurmaya balad.

Czentovic ar, kyl kafasn bir daha kaldrd.

"Masaya vurmamanz rica edebilir miyim? Beni rahatsz ediyor. Byle oynayamam."

"Ha!" diye ksaca gld Dr. B. "Belli oluyor."

Czentovic'in aln kzard. "Ne demek istiyorsunuz?" diye serte sordu.

Dr. B.'den ksa ve sinsi bir gl daha geldi. "Hibir ey. Belli ki ok sinirlisiniz demek
istiyorum."

Czentovic sustu ve ban yere edi.

Bir sonraki hamlesini ancak yedi dakika sonra yapt ve oyun bu l gibi tempoda srp
gitti. Czentovic sanki giderek daha da talayordu; en sonunda bir hamleye karar
vermeden nce, hep dnme sresinin sonunu bekler oldu ve bir aradan tekine
getike dostumuzun davranlar daha da tuhaflat. Oyuna hi katlmyormu da,
bambaka bir eyle ilgileniyormu gibi grnyordu.

Heyecanla bir aa bir yukar koturmay brakt ve kprdamadan yerinde oturmaya


balad. Sabit ve neredeyse delice baklarn nndeki bolua dikip kendi kendine
durmakszn anlalmaz szckler mrldanyordu; ya sonu gelmez bileimler kurarken
kendini kaybediyordu, ya da en ok bundan kukulanyordum bambaka oyunlar
geiriyordu kafasndan, nk her seferinde, Czentovic en sonunda hamlesini yaptnda,
akl baka yerlerde olan Dr. B.'yi uyarmak gerekiyordu. O zaman da duruma uyum
salamak iin bir dakika yetiyordu ona; aslnda deliliin bu souk biimine brnmken
Czentovic'i ve hepimizi unuttuu kukusuna giderek daha ok kaplyordum; ve bu lgnlk
aniden iddetle boalabilirdi. Gerekten de on dokuzuncu hamlede kriz patlak verdi.
Czentovic tan oynatr oynatmaz, Dr. B. tahtaya doru dzgn bakmadan, aniden filini
kare ne srd ve yle yksek sesle bard ki, hepimiz yerimizden sradk:

"ah! ah mat!"

zel bir hamle beklentisiyle hemen tahtaya baktk. Ama bir dakika sonra, hibirimizin
beklemedii bir ey oldu. Czentovic ban ok yavaa kaldrd ve baklarn zerimizde
gezdirdi, daha nce hi yapmamt bunu. Bir eyin doya doya tadn karyor gibiydi,
nk dudaklarnda yava yava honut ve kibirli bir glmseme belirdi. Bizim daha
anlayamadmz bu zaferinin tadn sonuna kadar kardktan sonra, yapay bir kibarlkla
bize dnd.

"zgnm, ama ben ah mat grmyorum. Acaba beylerden biri ah mat gryor mu?"

Tahtaya ve sonra skntyla Dr. B.'ye baktk. Gerekten de Czentovic'in ahnn n bir
ocuk bile bunu grebilirdi filin karsndaki bir piyadeyle tmyle tkanmt, yani ah mat
sz konusu olamazd. Kayglandk. Dostumuz o heyecan iinde bir ta bir kare fazla ileri
ya da geri mi kaydrmt?

Suskunluumuz Dr. B.'nin dikkatini ekti, o da tahtaya bakt ve telala kekelemeye


balad:

"Ama ah f7'de olmal... durduu yer yanl, ok yanl. Yanl oynadnz! Bu tahtada
her ey ok yanl duruyor... piyade de g5'te olmal, g4'te deil... bu bambaka bir
oyun... Bu..."

Birden durdu. Serte kolunu tutmutum, daha dorusu kolunu yle sert imdiklemitim
ki, o ateli lgnl iinde bile bunu hissetti. Dnd ve uykusunda yryen biri gibi bakt
bana.

"Ne... istiyorsunuz?"

Yalnzca, "Anmsa!" dedim ve ayn anda parman tutup elindeki yara izine
dokundurdum. Kar koymadan bana uydu, cam gibi gzleri kan krmzs ize taklp kald.
Sonra aniden titremeye balad ve btn bedeni sarsld.

"Aman Tanrm," diye fsldad solgun dudaklaryla. "Sama bir ey syledim ya da


yaptm m... sonunda yine mi ey oldum?.."

"Hayr," diye fsldadm usulca. "Ama oyunu hemen brakmalsnz, tam zaman.
Doktorun size ne sylediini anmsayn!"

Dr. B. silkinip ayaa kalkt. "Dtm aptalca yanlg iin zr dilerim," dedi o eski
kibar sesiyle ve Czentovic'in nnde eildi. "Sylediim ey tam bir samalk elbette.
Oyun tabii ki sizin." Sonra bize dnd. "Beylerden de zr dilemem gerek. Ama benden
fazla bir ey beklememeniz konusunda sizi daha batan uyarmtm. Bu rezalet iin zr
dilerim, bu son satran oynaym olacak."

Eildi ve onu ilk grdmz zamanki alak gnll ve gizemli haliyle uzaklat. Bu
adamn satran tahtasna neden bir daha asla elini srmeyeceini yalnzca ben
biliyordum, bu arada tekiler rahatsz edici ve tehlikeli bir eyle burun buruna gelmenin
verdii belirsizlik duygusuyla akn bakakaldlar.

"Lanet olasca herif!" diye homurdand McConnor d krklyla. Koltuundan en son


Czentovic kalkt ve yarlanm oyuna bir daha bakt.

"Yazk," dedi ukalaca. "Hamle o kadar da kt dnlmemiti. Aslnda amatr olduu


dnlrse, olaanst yetenekli bu bey."

You might also like