You are on page 1of 8

DiYANET iSLERi BASKANLIGI

1 1

DERGiSi
DİNİ İLMİ EDEBi MESLEKi AYLlK DERGi
Cilt : XI Sayı :4
TEMMUZ- AGUSTOS 1972

«DE Ki: aALLAH'I BIRAKIB DA TAPTIGINIZ


ŞEYLERE TAPMAM BANA YASAK EDiL-
Di». DE Ki: aBEN SiZiN HEVA (ve heves)
LERiNiZE ASLA UYMAM. BU TAKDiRDE
MUHAKKAK SAPMIŞ VE BEN, DOGRU
YOLA ERENLERDEN OLMAMIŞ BULUNU-
RUMn. (ei-EN'AM SÜRESi/56)

Emel Matbaacılık Sanayi Ltd. Şti. -Ankara


Yasak· Aşk vejYasak Aşktan Doğan Çocu.klann,
islam Hukuku Aç1s1ndan Nesebleri
Yazan : Dr. Ali ŞAFAK.
A.Ü. İslami il.iıDıer. Fakültesi Asistanı

. öyle bir makalenin hazırlanmasına


sebeb Medeni Kanunumuzun ihtiva
B ettiği boşluk ve· İzmir Devlet·Hastahanesi ·Mecmuasının. Nisan .1967 ta.-
rih ve S. cilt 1. sayısında bu konuda neşredilen. tıbbi makaledir (1).
YASAK AŞK NEDİR?

Latince İNZET yahut Alınanca BLUCTSHANDE (FÜCÜR) keiimesi, le- ·


kelemek, kirletınek demek olan İNCESTARE'den müştaktır. Ltibker'e ··göre·
İNCESTUS ve İNCESTUM kelimesinden şu manalar anlaşılrnakta: 1 ·- ·Ba-
kire Rahibelerin iffetsizliği, 2 - Mukaddes yerlerin kirletilmesi, 3 - Altıncı
dereceye kadar yakın akrabalar arasında seksüel (cinsi) münasebet (2).
İNZ~ST sonradan hususilik kazanarak yalnız fücfır suçunu ıfade eder ol- ·
muştıır. INZEST veya eski terimle FÜCÜR; bir erkeğin veya :kadının öz ve- ·
ya· üvey ana-babalarla, evlatlar yahut büyük ana-babalarla torunlar arasında, ·
bir de kardeşler arasında cinsi münasebet ve gayr-ı tabii aşk manasma gel-
mektedir (3).
Drazga'ya göre; İNCEST kanunen birbiriyle evlenmelerine cevaz verilme-
yecek derecede yakın akraba olan erkekle kadın arasında cinsi münasebet
veya birlikte yaşama cürmüne denir (4). Böyle kimselerle birlikte yaşama so-·
nucu doğan çocuklara da «FÜCUR MAHSULÜ» denilmektedir. Esasen Arapça
da «FÜCÜR» kelimesi de haktan dönmek, doğruluktan ayrılmak, zinılda bu-
lunmak demektir.

TARİHÇE:

Eski Yunanlılar, Mısırlılar, Romalılarda yakın akrabalar arasında evli-


liğinve cinsel münasebetin olağan sayıldığı, hatta kardeşlerin arasında cin-
sel münasebetlerden söz edildiği anlaşılmaktadır (5). Yine eski kavimlerde,
bu arada Yahudiler, Araplar, İnkalar, Makedonyalılar, İranlılarda baba-kız,
anne-oğul ve kardeşler arasında cinsi münsebet ve evliliğin yer aldığını, bu
gibi münasebetlerin cemiyet tarafından kabul edildiğini gösteren misaller li- .
teratürde kaydedilmektedir (6). ·

(ı) Dr. Haliika Menteş - Dr. Beyhan Ege, «Yasak Aşk ve Yasak Aşktan dağına Çocuk-
Iann Babalannı Tayinde Ailede Kan Gruplan Dağılışının Rolü•, İzmir Devlet Has-
tahanesi Mecmuası, c. V, sayı ı, Yıl Nisan ı967.
(2) Prof. Dr. Behçet Talısin Kaınay, «Adli Tıp• c. II, s. 750-751, Nşr .. Ankara Üniver-
sitesi Tıp Fakültesi No: 22, Aukara 1951. · ·
(3) B.T. Kanıay, a.g.e., c. II, s. 751.
(4} Dr. H. Menteş - Dr. B. Ege, a.g. Mecmua, c. V, sayı ı, s. 99.
(5) Dr. H. Menteş - Dr. B. Ege, a.g. mecmua, c. V, sayı 1, s. 99.
(6) Dr. H. Menteş - Dr. B. Ege, a.g. ıriecmua, c. V, sayı ı, s. 99-100.

221.
Dr. ALİ ŞAFAK

Bununla beraber modern cemiyetlerde, yakın akraba aşkının hoş görül-


mediği, gerek moral, gerekse ceza kaidelerince mahk:Cım edildiği bir hakikat-
tir. Hıristiyanlık yakın akrabalar arası evliliği muhtelif sebebiere binaen
yaşaklamıştır ( 1). İslam Dini de. yasak aşk mevzuu kadınlara teması yasak
ettiği, haram kıldığı gibi failieri hakkında dünya ve alıiret hayatına ait ceza-
lar koymuştur. Dinlerin, ahlaki prensiplerin. kanunların yakın akraba aşkını
kesin hükümlerle yasaklamasma rağmen, medeni cemiyetlerde sanıldığından
cok daha sık rastlanan bir olay olduğunu gösteren deliller adli tıp kitapla-
~da, adiiye zabıtlarında mevcuttur. Türkiye'de anane ve ille bağlarının,
büyük halk kitlelerinin dini inançlarının kuvveti dolayısıyla ilk bakışta balı­
se konu olacak kadar yakın akrabalar arasmda cinsel münasebetlere havsa-
lanm alanııyacağı bir olay gözü ile bakilabilirse de FÜCÜR meınleketimizde
de nadir olmayarak görülen tenasül tersliklerindendir. Ancak bu haller ihti-
'i - lat doğurmadıkça, aile şeref ve haysiyyetini koruma bakırnından faillerinin
mahkemelere düşmesi pek enderdir. FÜCÜR; ahlaksızlar, edebsizler ve cinsi
ihtiyaç dolayısıyle cahiller arasmda görüldüğü gibi, bunun marazi ve ızdırari
şekillerine de tesadüf edilmektedir (2). ·
HUKÜK BAKIMINDAN KONUNUN ÖNEMİ :
Bugün mer'i olan Türk Ceza Kanfuıu ve Medeni Kanfuıumuzda akraba
aşkı ile ilgili sarilı müeyyideler mevcut değildir. Sadece Medeni Kanfuıun
. i
92. maddesinde bir hüküm mevcuttur. Konunun yurdumuzda adli tıbbı ilgi-
lendiren yönü; aile içinde çok taraflı cinsel münasebetlerin varlığı karşısında,
böyle münasebetler sonucu doğan çocukların gerçek babalarının tayini mes'e-
lesidir. Yasak aşktan doğan çocukların babaları tıbbi yönden kan gurupları­
na göre tayin edilmektedir ki, en sağlam metod bu olmaktadır. Ortaya çı­
kan ve çözümlenmesi gereken bir diğer problem böyle, ilişkilerden doğan
çocukların nüfUs kayıtlarının ne şekilde yapılacağıdır? Mevzuatımıza göre,
evlilik dışı cinsel münasebetlerden doğan çocuklar, babalığı isbat edilen veya
kabul eden şahsın nüfusuna eviadı olarak kaydedilmekte, çocuğa nafaka
bağlanabilmektedir. Medeni Kanfuı sonuçlarını tayin etinemekle beraber, ya-
km akrabalar arası evlenmeyi yasakladığma göre, yasak aşklardan doğan
çocukların medeni durumunun ne şekil olacağı ve bunlara nafaka bağlamp
bağlanaınıyacağı hususu aydınlatinaya muhtaçtır (3).

MER'İ HUKÜKTA NESEB MES'ELESİ:


Şayet ana-baba çocuğun ana ralunine düştüğü tarihte birbiriyle evlene-
miyecek durumda iseler, tabii nesebin gayr-ı salıih nesebe inkılabı, ya tama-
men veya kısmen imkansızdır (4). M.K. m. 292 mucibince birbiriyle evlen-
meleri menmu olan akrabalann cinsi münasebetinden doğan çocuklar tam-
namaz. Bunlara «ZİNA veya FÜCÜR MAHSULÜ ÇOCUKLAR» denilir. Tabii ne-
sebin tanıma suretiyle gayr-ı salıih nesebe inkılabı, bunlar hakkında tama-
men inıkansız bulunmaktadır.
Zina ve Füct:ır mahsulü çocukların babalık davası marifetiyle gayr-ı sa-
hih nesebe inkılabı .da güçtür. Bu konuda şunu belirtmek gerekir: Füct:ır

(ı) Dr. H. Menteş - Dr. B. Ege, a.g. mecmua, c. V, sayı ı, s. ıoo.


(2) B.T. Kamay, a.g.e., c. II, s. 753.
(3) Dr. H. Menteş - Dr. B. Ege, a.g. mecmua, c. V, sayı ı, s. 103-ı04.
(4) Prof. Dr. F. Hakkı Saymen - Prof. Dr. H. KemaJ. Elbir, «Türk Medeni Hukuku,
Aile Hukuku», c. III, s. 292, İstanbul, İsmail Agkün Matbaası ı957.

222
Yasak Aşk ve Yasak Aşktan Doğan Çocuklarm İslam Hukukü Açısından Nesebleri

mahsillü çocuklann nesebi tanıma marifetiyle gayr-ı sahih nesebe inkılab


edemediği halde, babalık davası mevzuunda kanurıl bir memnuiyet de yok-
tur. Bütün bunlann sonucu Füciır mahsulü çocuklan haklı olarak <<kötü du-
rumlu evlilik dışı çocuklar» diye vasıflandıran hukukçular vardır (1). Zina
ve Fücılr mahsulü çocuklann tamnmasını M.K. m. 292 men etmekle ve zina
mahsulü çocuklann babalığa hüküm ile gayr-ı sahilı neseb iktisabını ancak
ananın zinası halinde M.K. m. 303 mümkün görerek babanın zinası halinde
M.K. m. 310 son fıkra buna da mam olmakla çocuklann nesebleri hususun-
da hiçbir delil kabUl etmiyor demektir (2). M.K. m. 291 tanıma veya babalığa
hükiiln ile tabii nesebin gayr-ı sahilı nesebe inkılab edebileceğini vaz etmiş­
tir. Ancak ana-baba çocuğunu ana rahmine düştüğü tarihte biribiriyle evle-
nemiyecek durumda iseler, zina ve Fücılr mahsulü çocuklar, tabü nesebin
gayr-ı sahilı nesebe inkılabı, ya tamamen veya kısmen imkansız bulunmak-
tadır.

Medeni Kanunun 8. babı «Nesebi sahih olmayan çocuklar»dan bahseder-


ken, sahih neseble bu bükümde olan tashih edilmiş ve ca'li neseb dışında
kalan tabii nesebi kasdetınektedir. Nitekim M.K. muzun me'hazı «gayr-ı meş­
ru neseb: filiation illegitime» tabirini kullanmak suretiyle durumu daha açık
bir şekilde ifade etmektedir. (3).
Gerçekten evlilik dışı doğan çocuğun babası herkes tarafından bilinse,
baba bunu bizzat, fakat şekline uygun surette olmayarak ikrar etse, herkes
beyanda bulunsa da tanıma veya hüküm olmadıkça bu çocuğun babasına
ııisbetle nesebi sadece tabii nesebtir. Ancak tanıma veya hüküm ile tabii ne-
seb, gayr-ı sahilı nesebe inkılab edebilir. Çocuk babasına bağlanmış olur (4).
Fakat bahis konumuz olan Fücfır mahsulü çocuklann tanınamıyacağı M.K.
m. 292 de «Birbiriyle evlenmeleri memnu' olanlardan veya evli erkek ve ka-
dınlann zinasından doğan çocuk tanınamaz» şeklinde hükme bağlanmıştır.
M.K. «Fücılr mahsulü çocuk» ibaresiyle 292. maddede birbiriyle evlenmeleri
memnu olanlan kasdetmiştir.
Kanun fücur mahsulü çocuklann tanınmasını memnu kılmakla da aile
içindeki normal nizarnı bozan bir hadiseyi, bir rezaleti unutturmayı arzu et-
ıııiştir. Kanunun fücur mahsulü çocuklarla ilgili hükümleri sonsuz teııkid­
lere maruz kalmaktadır. Zina ve Fücılr mahsulü çocuklar evlilik dışı çocuk-
Iann en «kötü durumlulan, telılkki edilmektedir. Kendi iradeleri dışmda bu
vaziyete düşmüş alaniann ana-babalarının güııalıı yüzünden cezalann en
ağırlanndan biri olan nesebleriııi düzeltınemeleriııi mucib olan bu hükınüıı
kaldınlması hukukçularca temenni edilmektedir (5).

YASAKLIGIN SEBEBLERİ :
Hısımlar arasmda evlenmenlıı.
caiz olmaması muhtelif sebebiere istiııad
eder. Ahlaki düşüncelere göre, yakın akrabalar arasmda evlenmeniıı temeli
olan cinsi' müııasebet düşünülecek olursa, aileler arasmda bir takım intizam-
sızlıklar husule gelir ve aile inhilal eder. Aile lııfzıssılılıasmda veya alılakında
husule gelecek herhangi bir tereddini.n bütün bir ceıııiyette ne büyük tepki-

(1) F.H. Saymen - H.K. E!bir, a.g.e., c. III, s. 292.


(2) F.H. Saymen - H.K. Elbir, a.g.e., c. III, s. 296..
(3) F. H. Saymen - H. K. Elbir, a.g.e., c. III, s. 406.
(4) F.H. Saymen - H.K. Elbir, a.g.e., c. III, s. 407.
(5) F.H. Saymen - H.K. Elbir, a.g.e., c. III, s. 418.

223
. Dr. Ait $AFAK

' ler uyaıidll:acağı da bedilıidir. Bu yaralar cemiyete ·muzır olmakta .gecikmez.


· Binaenaleyh akrabıilıktan · mütevellid memnuiyetlerin. kanunlara vaz'ına ·. icti-
• m.U meıifaat hususi bir rol oynar ( 1).
XIX ve· XX. asırlarda biyolojinin tekamülü, ırsıyyet nazariyelerinin kabulü
. ile ortaya a:tılan. biyolojik milnilere göre, kan hısımları arasmda vukubulan
evlen:İ:ıielerden, cinsi münasebetlerden 'doğan Çocuklar sıİıhatçe ve· biyolojik
, ya};ıı bakınundan zayıf, bilhassa sağirlık, sar'a cinnet gibi hastalıklaria ma-
' lul oluyorlar. Böylece kan hısımları arasmda birleşmelerden türeyen nesiller
. neticesinde rrk terediliye uğruyor... Kan hısımları arasmda birleşmeler her
.. halde nesil üzerinde fena bazı izler bırakmaktadır :2).
Dinler de özellikle· İslam dini mezkCı.r ve sair munzam sebeblere. binaen
yakın akrabalar arası. evliliği, aşkı yasaklamışlar İslamiyet süt akrabalığını
da yasak aşka dalıil etmiştir.

HUKÜK NAZARINDA YASAK AŞK MEVZUU OLAN KADlNLAR


KiMLERDiR?
Müsb~t hukukta ve İslam Hukukunun dışındaki dini hukuklarda süt iı.kra­
balığı haiiç, diğer sıhrl ve kan akrabaları 'ile evlenme muhtelif derecelerde
de olsa yasaklanmıştır. Kanlınun bu husustaki hükmüne uymak zahıreti mev- .
cuttur. Süt akrabalan ile evlenip evlenmemeye dair bir hüküm vaz edilmedi-
ğİriden fertlerin ihtiyarına havale etmiştir. Müslüman bir kimsenin, kanunu
ihlM etmemek şartı ile muhayyer· bırakıldığı işlerinde dini ve ahlaki · inanç-
larına, örf ve adetlerine ri·ayet etmesi de gerekir. Binaenaleyh kani'ın süt ak-
. rabalarla evlenıneye fertleri icbar etmemiştir. Evlenmediğinde kani'ını herhan-
gi bir müeyyide de söz konusu değiledir. ·
Medeni Kanuna göer, ·kendileriyle evlenUrnesi yasak olanlar m. 92 de şu
şekilde sıralanmıştır: <<Aşağıdaki kimseler arasında evlenmek memnu'dur.
ı -Neseb salıili olsun olmasın usul ve füru' arasında,
Ana, baba bir veya baba bir, yahut ana bir kardeşler arasında,
Bir kimse ile amca, dayı, hala, ve teyzesi arasında.
2 - Sıhriyyet hısımlığını tevlid etmiş olan evleİıme feshedilmiş veya ve-
fat yahut boŞanma ile zill olmuş ise bile, karı ile kocanın usUl ve füruu ve
koca· ile kannın usUl ve füruu arasında.
3 - Evlatlık ile evlad edinen ve bunlardan biriyle diğerinin koca veya
karısı arasında.>> Sayılan akrabatarla yapılacak evlenme akdi keenlemyekün
(sanki hiç olmamış gibi) addedilmiştir.
İslam Hukuku bakımından nikahı haram olanlar ·iki kısımdır.
a) Ebedi nikahı haram olanlar. Yakın akrabalık, sıhriyyet ve süt akra-
balığı.
b) Muvakkaten nikahı · haram olanlar: Başkasının nikahı altındaki ka-
dınlaevlenmek, gözetilmesi gerekli süreye riayet etmeksizin birisiyle Dikah-
lanmak gibi.
Akrabalık yönünden nikahı haram olanlar üç nev'ie aynlır. ı - Bir şah­
sın usul ve fünıu, 2 - Baba ve annesinin füruulan, 3 - Cedd ve Cedde ( dede

(1) F.H. Saymen - H.K. Elbir, a.g.e., c. lll; s. 91-92.


(2) F.H. Saymen - H.K .. Elbir, ;ı.g.e., c. III, s. 60 ve aynı sayfadaki dipnot: 60.

224
Yasak Aşk ve Yasak Aşktan Doğan Çocuklaruı İslAm Hııkuki:ı. Açısından Nesebleri

ve nine) lerin füruulan. Yalnız teyze ve halalann füruulan ile amca. ve dayı­
lann füruulan haram değildir. Kısacası dede ve nineleiin füruulanndan. bi-
rinci batından başkası haram değildir (ı).
Sıbren nikabı haram olanlar da üç nevidir. ı - Temasta bulunan kan·
kocanın füruulan, 2 - Kan-kocanın usUlü. Mücerred nikah akdi ile (cinsi
münasebette bulunulmasa dahi) usuller haram olur. Bu sebeble şöyle denil-
miştir: .«Kızlarla akid, anneleri haram kılar, annelerie cinsi temas klzları ha-
ram kılar». 3 - Babalann cinsi temasta bulundukları kimseler (2).
Süt akrabalığı sonucu nikilhı haram olanlar ise, neseb ellietinden Iıaı:am
olanlar gibi. Bunlar da yedi sınıf kimselerdir. Şöyleki, ı -·Süt anneler, 2 -
Süt annenin kocası (süt babalar), 3 - Süt kız kardeşler, 4 - Süt kız kardeş
kızları, 5 - Süt erkek kardeşin kızları, 6 - Süt halalar, 7 - Süt teyzeler.
İslam Hukukunun Alıkam-ı Şahsiyye ve Aile Hukuku konusunda yazılan
eserlerde de durum şu şekilde tesbit edilmiştir: «Ebedi tahrimi mucib olan
sebebler karabet, müsaharet ve radaadan ibarettir».
«Erkek bir kimseye neseb ellietinden anasını ve her ne kadar ta·
baka-i ulyada (yukarıda) olsa bile ceddesi (ninesi)ni ve kızını ve her ne kadar
tabaka-i süfla (aşağı) da olsa bile kızının kızı ile oğlunun kızını ve kız kann-
daşını ve her ne kadar tabaka-i süflada olsa bile kız karındaşının kızıyla er
karındaşının kızını ve anımesini ve usUlünün anımesini ve halasını ve usUlü-
nün halasını tezevvüc etmek haram olup benat-ı ve a'mat ve a'mam (teyze
ve amca kızlan) ve benat-~ halat ve ahvru (hala ve dayı kızları) heHUdir.
Kadınlar için de mukabil erkekler haramdır» (3).
Önce de belirtildiği gibi nikahı devamlı haram olan kimselerden süt ak-
rabalan hariç diğerleri Medeni Kanf:ınuınuzdakilerle ayniyyat arzeder. Mu-
vakkaten nikahı haram olan kimseler hakkında fıkıh kitaplarında etraflı ma-
luınat mevcuttur. Konu nikahı daimi veya muvakkat haram olan kiniselerle
cinsi temas sonucu doğan çocukların nesebini, özellikle babasını tesbit oldu~
ğundan bu kadarla yetinUmiştir.

NiKAHI YASAKLANANLARLA EVLENMENİN HUK.ÜKİ DURUMU


İslam HukUkunun haricndeki hukuklarda ve Medeni Ka.nf:ınuınuzda ya-
sak aşk mevzuu, kadınlarla evliliğin hükmü kısaca kaydedilmiştir. İslilın Hu-
k.i'ıkunda böyle kimselerle yapılan evlenme akdinin hükmü; «Bir kimse ne-
seben, ya radaen ya sıhriyyeten kendisine malırem olan hatunlardan birisini
tezevvüç eylese, nikabı asla sahih olmaz ve kendileri iftirak etmezlerse ara-
ları tefrik olunur... Münasib bir ukı1betle muakab edilir>> (4). şeklinde tes-
bitle gayr-ı sahih nikah telakki edilmiştir. «Gayr-ı sahih ve Mevk:iif Evlilik»
başlığı altında da;

<<Bir kimse; neseb, süt ve sıhri yönden haram olan birisiyle evlenirse, ev-
lilik asla sahih olmaz, ikisinin arası ayırt edilir. Eğer ayrılmazlarsa, en şid­
detli ta'zir cezasıyle tecziye ve tefrik edilirler. Bilerek bunu yaparsa cezası

(1) Abdurrabmfuıü'l-Cezirl Kitabü'l-Fıkıh ale'l-Mezab.ibi'l-Erbaa, 5. baskı, c. IV. s. 61-62.


(2) A. Cezirl, a.g.e., c. IV, s. 62.
(3) Hasan Rıza, Abkfun·ı Şalısiyye, Tercemesi, Şerhi, İstanbul Mahmut Bey Matbaası
1315, s. 14-15, Tevfik Mısri, El-AhvMü'ş-Şalısiyye, Beyrut 1968-1388, I. baskı s. 18·19.
(4) Hasan Rıza, a.g.e., s. 58.

225
Dr; AI1 ŞAFAK '

ağır olur; Bilmeden evlenmişlerse, hallerine göre ceza verilir» (1). Bugünkü
Ceza Kanunumuzda yasak aşk mevzuu kadınlarla evlenenleri tecziye eden
sarih hükümlere ilgili maddelerde rastlamlamamaktadır. Mes'elenin ceza! yö-
nünün ne şekilde halledildiği bugünkü tatbikatçılarumza aittir.
İslam Hukukçularının ekserisi nikah akdindekifesat ve butlfuıı aynı ka-
bul etmişler, yasak aşk mevzuu kadınlarla evliliğe
«Fasid Nikah» derler. Bu
bakımdandır ki, Ebu Hanifenin akdi fasid, Ebu Yusuf ve Muhammed b. Ha-
san'nın batıl kabul etmelerine rağmen, hukuki yönden aynı neticeye ulaşırlar
(2).· Fasid ve batıl nikahlann feshi için hakimin hükmüne lüzılm yoktur. Ta-
raflardan her biri akdi feshedebilir. Ama ayrılıkta bekleme süre.sine riayet
şarttır.

BU MÜNASEBETLERDEN DOGAN COCUKLARlN NESEBİ


' .
Bir çocuğun arinesi genellikle belli olup isbata, araştırmaya lüzılm yok-
tur. Ama babasını tayin ve tesbit güçlükler taşıyabilir. Tıbbi yönden babası­
nın belli olmaması, şüphe taşıması hallerinde kan guruplarının tesbiti' ile
çocuğun babası tayin edilmektedir. Mes'elenin hukuki yönden ha1li daha muğ
laktır. Özellikle bu konuda görüldüğü gibi çocuğun babası tayin edilemiyor,
babalığa hüküm güçlük taşıyor. Bilerek veya bilmeyerek yasak aşk mevzuu
kadınlarla cinsi münasebet sonucu doğan çocuklann neseb durumunu tayin
güçleşince, bir günahın, cürmün mahsulü günahsız dünyaya gelen yavrunun
bakımını, nafakasını kim temin edecek? Kimin mirasçısı olacak? Cemiyet
içinde devamlı babasız, lekeli bir şahıs olarak mı kalacak? İslam Hukukunda
bu ve benzeri sorulann cevabı daha kesin ve açıkca verilmektedir.
«Nikah-ı fasid ile nikahlanmış olan kadın mütareke ve ayrılıktan evvel
doğuracak olup da eğer kadın bu doğumu cinsi temastan itibaren 6 ayın ta·
mamında yahut daha fazla bir sürede yapmışsa çocuğun nesebi, davaya lü-
zı1m olmaksızın temasta bulunan erkekten (babadan) sabin olup onun, çocu-
ğu nefy ve reddetmek hakkı yoktur» (3). Fasid nikahlar nesebin isbatı ve
müddetler hususunda salıili nikahtaki durum gibidir (4). Binaenaleyh salıili
ııikahtaki hamileliğin en az müddeti 6 ay, çoğu 9 ay, en fazlası da 2 senedir.
Sözü geçen bu süreler fasid evliliklerde de muteberdir. Mezkür müddetler da-
hilinde dünyaya gelen çocuk, akdin malıiyeti ne olursa olsun, münasebette
bulunan kadın ve erkeğe aittir. Münasebetin tarafları isbat edildikten sonra,
nikalıta fesad ve butıanı aynı manaya alan İslam hukukçulannca, artık ne-
sebin reddine imkan yoktur. Akid derhal sona erse de, dünyaya gelen çocu-
ğun nesebi, baba ve annesi, bellidir. Bazı İslam Hukukçuları fasid nikahla,
batıl nikahı ayrı hükümlere tabi tutarak yasak aşk mevzuu kadınlarla evliliği
fasid nikah addetmişler ve yukarıdaki görüşe katılmışlardır. Fakat bu görüş­
te olanlar, batıl evlilikten doğan çocuklann babasma hemence karar vere-
memektedirler (5).

(1) Tevfik Mısri, a.g.e., s. 38.


(2) Mehmed Emin b. Abidin, «Haşiyet-i Dürr-i Muhtfu-», Mısır Matbaay-ı Meyıııuniyye
1307, c. II, s. 658.
(3) Hasan Rıza, a.g.e., s. 154-155.
(4) İbn-i Abidin, a.g.e., c. II, s. 678.
(5) İbn-i Abidin, a.g.e., c. II, s. 658, Prof. Kamil Miras, Tecrid-i Sarili Terceıne ve Şeh­
ri, c. XI, s. 318, Nşr. Diyanet Reisliği No: 9, 1947.

226
Yasak Aşk ve Yasak Aşktan Doğan Çocuklıırın ls:ıam Hukukii Açısından Nesebleri

Kısaca arz edilen bu görüşler sonucu; nesebi, anne ve babası, sabit olan
çocuk o şahıslaİın mirasçısı olur. Çocuğun bakımı, nafakası babasına aittir.
Böylelikle çocuk kötü durumdan kurtulmuş, hayatı garanti altına alınmış­
tır. Umumiyetle anneye verilen, teslim edilen çocuğa babası yardım elini
uzatmak zorundadır. Her birerlerinin vefatları halinde çocuk onların miras-
çısı olabilmekte, fasid nikah mahsulü, yasak temastan dağınadır diye miras-
tan mahrumiyeti ellietine gidilememektedir (1).
NETiCE
Alıkam-ı şahsiyye ve aile hukukuıida her Türk Vatandaşı Medeni Kanun
hükümlerine tabidir. Aksine hareket asla tecviz edilemez. Şu kadar var ki,
kanunda mevcut boşlukların daldurulması için hukukçular tarafından temen
nilei' izhar edildiği gibi, fert ve cemiyetin lehine olarak lüzı1m1u yerlerde tadi-
latın yapılması teklifinde bulunmaktalar. Nitekim yasak aşk mevzuunda ni-
klliı haram olan kimselerin cinsi temasları sonucu doğan çocukların çok kö-
tü· durumlarını tanzim ve ıslah eden sarilı bir hüküm, ceza.l müeyyide bulun-
madığından kanunların bu yönünün ıslahı, boşluklarının daldurulması husus-
ları tenk:id ve temenni edilmektedir. Zira dini ve ahiili duyguların zayıfladı­
ğı topluluklarda akraba aşkı sonucu dünyaya gelen çocukların varlığı ilgili-
lerce kabul edilmektedir. Kanunun boşluk ihtiva ettiği konularda hakime
takdir yetkisi, ilmi ve kaza! içtihadlardan, örf ve adetlerden yararlanabilece-
ği yine bir kanun hükmüdür. Fakat haklarında örf ve adet, ilmi ve kazru iç-
tihadların da pek bulunmadığı Fücftr mahsulü çocukların bu acıklı durum-
ları nasıl tashih edilecektir? Baba ve· annesi durumunda olanların giiııahını
çocuk hayatboyu çekecek midir?
Halkınııiın büyük bir eksenyetinin müslüman olduğıı menıleketimizde
mes'eleniıı dini ve ahlaki yönü nasıl halledilebilir? işlenilen cürmün failieri
kanunlarımızdaki boşluklardan da istifade ederek hukuken sorumsuz mu kiıl
sınlar? Kendilerine, kanuna mugayir olmamak Şartıyla herhangi bir tavsiye-
de .bulunulamaz ri:ıı?
Fücftr mahsulü çocukların İslam Hukukuıida durumlarının, salıili Dikah-
tan doğan çocuklar gibi olduğıına işaret edilmişti. Lehe olan bu hükünıler
karşısında, her ne kadar evlilik derhal sona ermekte ise de çocuk üzerinde
dini ve ahlaki yönden baba ve annelik haklan bakldir. Yine bugünkü mevzua-
tımiz muvacehesinde babası üzerine kaydedilememekteyse de; annesi belli
olduğundan onun üzerine kaydedilmekte, mirasçısı olabilmektedir. Kanuiıen
babasının mirasçısı olması da imkansızdır. Yalııız annesine bağlı olarak tabü
neseb şeklinde kıllan Fücftr mahsulü çocuğa, babası durumundaki şahıs, usu-
lüne uygun hibede, vasiyette bulunabilir. Dalaylı yolla da olsa kötü dururolu
çocuğunun mağduriyetiniıı izalesi mümkündür. Bu nevi hareket tarzı herhal-
de ahlaklliğini korur, kanuna aykırı da olmaz.

(1) Ali cemaı.ı: Efendi, Fetavay·ı Ali Efendi, c. I, s. 130, İstanbul Bosnevi Hacı Muhar-
rem Efendi Matbaası 1305. ömer Nasfıht Bilmen, IstılAlıllt·ı Fıkhıyye Kamı1su, c. 2,
s. 24, Nşr. Bilmen Yayınevi İstılnbul. 1968.

227

You might also like