You are on page 1of 19

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ

SAĞLIK PLANLAMASI

ÜNİTE 8 SAĞLIK HİZMETLERİNDE KAPASİTE PLANLAMASI


KAPASİTE;
kelime anlamı ile bir varlığın belirli bir periyottaki nicel olarak ölçülebilen veya nitel olarak seviyelendirilebilen özel bir
kabiliyetidir. Kapasite; organizasyonların birim zamandaki ürün veya hizmet üretme kabiliyetidir. Çıktı bir ürün
sayısı veya ürün miktarı olarak düşünülebilir. Üretim kapasitesi ise birim zamanda ne kadar mal/ürün veya hizmet
üretildiği ile ilişkilidir
PLANLAMA;
işletme sözlüklerine göre ihtiyaçların veya taleplerin mevcut kaynaklar ile en uygun seviyede dengelenmesi için plan
veya planların oluşturulmasını içeren temel yönetim fonksiyonudur. Planlamanın temel dört adımı bulunmaktadır.
Bunlar; hedeflerin belirlenmesi, stratejilerin belirlenmesi, alternatif çözümlerin belirlenmesi ve uygulama (izleme ve
yöneltme) adımlarıdır. planlama muhakkak bir amaç içermelidir. Bu amaç doğrultusunda yapılan planlama sürecinin
adı değişmektedir. Yine de en genel olarak planlama stratejik ve operasyonel olarak iki ana başlıkta incelenmektedir.
Stratejik Planlama Stratejik planlama işletmenin gelecekteki konumu veya pazardaki yerinin ne olacağı gibi
üst düzey yönetim ele aldığı hedefleri gerçekleştirmek için yapılan planlama sürecini içerir. vizyon ve misyonunun
gerçekleştirilmesi için ne yapılması gerektiğini ele alan planlamadır.
Operasyonel Planlama organizasyonların rutin olarak yaptıkları özellikle günlük etkinliklerini planlamak için
gerçekleştirilen bir süreçtir. stratejik planlama üst düzey yöneticiler tarafından organizasyonun veya işletmenin
misyon ve vizyonuna göre uzun vadeli yapılırken, operasyonel planlama günlük aktivitelerin veya iş rutinlerinin
gerçekleştirilmesi için orta düzey yöneticiler tarafından gerçekleştirilen bir yönetim fonksiyonudur
KAPASİTE PLANLAMA
bir organizasyonun birim zamanda üretim kapasitesinin belirlenme süreci olarak tanımlanabilir. kapasite planlama;
• İş gücü, makine, fiziksel kaynakların etkin kullanımı, • İstenilen kalitede ürün/hizmet üretimi, • Müşteri ihtiyaçlarına
zamanında cevap verebilme, • Esnek ve çevik üretim, faktörlerini dikkate alan planların oluşturulma süreci olarak
tanımlanabilir.
Kapasite Planlamanın Önemi; yöneticiler stratejik hedeflerin yakalanması açısından kapasite planlamasına ihtiyaç
duyarlar. kullanılan araç-gereç-makineleri bakım ve tedariklerinin sağlanması kapasite kullanımının önemli bir
parçasıdır. ürettiği mal veya hizmete göre ne zaman, nasıl ve ne ölçüde kapasite gereksinimin belirlenmesi için
kapasite planlama önem taşımaktadır. Kapasite planlama ayrıca uzun, orta ve kısa vade olmak üzere üç aşamalı
olarak bahsedilse de planlamanın doğası gereği bunların güncelleştirilmesi mümkündür. Uzun ve orta vadedeki
planlama bina, araç gibi ihtiyaçlar ile yıllın periyottaki kapasite planlamasını içermektedir. Bunlar tahmine dayalıdır.
Ancak kısa vadeli kapasite planlaması gerçek talebe dayanmaktadır. Ancak, özellikle elektronik ticaretin yaygınlaştığı
ve talep ve tedarik arasındaki zamanın kısalması ve ticaretteki zaman kayması bu aşamaların sürekli olarak
güncelleştirilmesi anlamını da taşımaktadır. İş gücü kapasitesinde ölçü birimi olarak genel de adam/saat ölçü birimi
kullanılır.
SAĞLIKTA KAPASİTE PLANLAMA
Sağlık hizmetlerinde kapasite planlama; ihtiyaç duyulan sağlık hizmetinin yerinde ve zamanında sunulabilmesi için
makine, iş gücü ve fiziksel ortamın, değişen ihtiyaçlar göz önünde bulundurularak yüksek güvenirlikte ve
memnuniyette verilebilmesi için kapasite belirleme sürecidir.
SAĞLIK HİZMETLERİNDE KAPASİTE PLANLAMAYA YÖNELİK ÖNERİLER Kanada Sağlık Bakanlığı için yapılan çalışmada
kapasite planlama için altı temel öneride bulunulmuştur. 1-Mevcut politikaların gözden geçirilmesi ve iyileştirilmesi
2-Zeki kapasite planlama için veri yönetimi ve analiz altyapısı oluşturma 3-Hastaların ve toplumun planlamanın odağına
alma ve katılımını sağlama 4-Sağlık sektörüne sürekli ve liyakatli katılımın sağlanması 5-Açık ve şeffaf liderlik 6-Uzun
dönemli vizyon geliştirme
Teorik Kapasite ve Pratik Kapasite; Teorik kapasite ;makine veya iş gücü hesaplamasında bakım, onarım, izin,
hastalık gibi faktörler göz önünde bulundurulmadan yapılan kapasite planlamasıdır. Pratik kapasite ise makinelerin
bakım onarımı, iş süreçlerinde ihtiyaç duyulan iletişim, olası arızalar ve aksaklıklar gibi faktörlerin sebep olduğu
kapasite kaybının teorik kapasiteden çıkarılmasında elde edilen kapasitedir. Pratik kapasite için dikkate alınması
gereken faktörler : • Araç-gereç-makine tedariğinde bakım ve onarım kaybını en aza indirecek tercihler yapmak •
Çalışanlara ait iş doyum seviyesini artıracak tedbirler almak • İş süreçlerini ve rutinlerini gözden geçirerek
iyileştirmeler yapmak • Hata önleme sistemleri ve yaklaşımları geliştirmek (İş sağlığı ve güvenliği gibi) • Tedarik

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
zincirini iyileştirmek ve zamanında tedarik yapmak • Hazırlık süreçlerini standartlaştırarak hız kazandırmak • Bakım
onarım zamanlarını hizmet yoğunluklarına göre planlamak • Talep tahminlerini iyileştirmek

Talep Tahmini Yöntemler: Yapay sinir ağları-MATLAB gibi yazılımlarla oluşturulan YSA yapıları-ARIMA-üstel tahmin
modelleri-karar ağaçları-mesafeye dayalı tahminler
Sağlık Sistemi Bileşenleri
Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık sistemi temel bileşenleri; Liderlik ve Yönetim -Bilgi Sistemleri - Hizmet Sunumu -
İnsan Kaynakları -Medikal ürünler ve Teknolojiler -Finans

ÜNİTE 9 Sağlık Hizmetlerinde Yönetim ve Organizasyon


Yönetim faaliyetleri, Sanayi Devrimi’yle birlikte büyük işletmelerin kurulması sonucunda bilimsel olarak ele alınmıştır.
eskiye dayanan devlet organizasyonları, devasa yapıların inşası (Mısır Piramitleri, Roma Uygarlığının Şehirleri) gibi
birlikte gerçekleştirilen eylemler örgütlenme ve yönetimden ibarettir. Yönetim belirli amaçlara başkaları vasıtasıyla
ulaşma sanatıdır. örgütlerin amaçlarını gerçekleştirmek üzere planlama, organize etme, yürütme, eş güdümleme ve
denetleme fonksiyonlarının bir araya getirildiği bir süreçtir. yönetimi süreç olarak ele almak sağlık hizmetlerinin
amaçlarına ulaşması bakımından önemli bir yer tutmaktadır
YÖNETİMİN FONKSİYONLARI Henri Fayol örgütün misyonu her ne olursa olsun yönetim faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesi için beş temel fonksiyondan bahseder. Bazı araştırmacılar daha sonraları liderlik çalışmalarıyla
beraber bazı fonksiyonların adını değiştirse de bu beş temel fonksiyon literatürde önemli bir yer tutar. Bu
fonksiyonlar planlama, örgütleme, yürütme, koordinasyon ve denetim olarak sıralanmaktadır
PLANLAMA:
Planlama: İşlerin tesadüfi olmadan akılcı bir proje ile yürütülmesi ve amaçlara ulaştıracak kararların işe girişimden
önce alınmasıdır Edward ve Dimock, işletmeler için bilimsel anlamıyla planlamayı, işlerin tesadüfi olmadan akılcı bir
proje ile yürütülmesi ve amaçlara ulaştıracak kararların işe girişimden önce alınması olarak ifade etmiştir.
Planlama Süreci: Amaçların belirlenmesi, alternatif yolların belirlenmesi, alternatifleri karşılaştırma,
alternatiflerin seçilmesi.
Plan Çeşitleri: Kapsamlarına göre planlar-Tekrar edilme durumuna göre planlar-Kapsadıkları süre açısından
planlar- İlgili oldukları kademe açısından planlar
ÖRGÜTLEME (ORGANİZASYON)
Hangi işlerin yapılacağı, bu işleri kimin yapacağı, işlerin nasıl gruplandırılacağı, kimin kime rapor sunacağı ve kararların
nasıl alınacağı gibi faaliyetleri içerir.
Örgütleme Süreci: Yapılacak işleri belirleme ve benzer işleri gruplandırma İş görecek uygun
nitelikli personelin seçilip atanması Uygun araç ve gereçlerin belirlenmesi
YÜRÜTME: 
Yürütme, düğmeye basmak ve işletmeyi amaçlara uygun olarak harekete geçirmektir. Modern yönetim
anlayışıyla birlikte yerini liderliğe bırakan yürütme fonksiyonu, örgüt üyelerinin amaçlara yönelmesini sağlar. yürütme
yönetim kavramı içerisinde hayati bir önem taşır. Yönlendirme aracı olan emirler, yürütme fonksiyonunun etkin ve
verimli gerçekleştirilmesini sağlar. Bazen yazılı bazen ise sözlü olarak verilen emirler : Emirler akılcı olmalıdır.
• Emirlerin yerine getirilebilmesi mümkün olmalıdır. • Emirler eksiksiz yani tam olmalıdır • Emirler anlaşılabilir, açık
ve net olmalıdır 
KOORDİNASYON (EŞGÜDÜMLEME)
Koordinasyon, amaçlara ulaşmak için yapılacak iş birliği ve işlevler arasında uyumlu davranış gerçekleştirme sürecidir.
koordinasyonun belirli başlı ilkeleri
Bölümler arasında yatay ve görevsel işbirliğinin yapılması -Uyuşmazlıkların çözülmesinde birleştirici yönetim tarzının
belirlenmesi -Ortak sorumluluk bilinci
*Karşılaşılan sorunların bilgi paylaşımı sayesinde üstlerin müdahalesine gerek kalmadan çözülmesi olarak ifade edilen
gönüllü koordinasyon, işletmelerin verimliliği açısından oldukça önemlidir. Takım çalışmasını benimseyen örgütlerin
gönüllü koordinasyona daha yatkın olduğu bilinmeli ve çalışanlar iş birliği konusunda özendirilmelidir.
DENETİM:
yönetim kavramının son aşamasını denetim fonksiyonu oluşturur. Denetleme, örgüt içi faaliyetlerin planlandığı gibi
yürütülüp yürütülmediğini izleme ve amaçlardan sapma varsa yapılması gereken düzeltme faaliyetlerini içeren bir
yönetim fonksiyonudur. Denetim genellikle üç şekilde gerçekleştirilir.Bunlar geriye doğru denetim, ileriye doğru
denetim ve faaliyet esnasında denetim şeklinde sıralanmaktadır.

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
• Geriye doğru denetim, en çok karşılaşılan denetim yöntemlerinden biri olup örgütün çıktıları üzerine
yoğunlaşmaktadır. Elde edilen sonuçların istenilen standartlarda gerçekleşip gerçekleşmediği tespit edilir. Gerekirse
düzeltmeler yapılır.
• İleriye doğru denetim, işletmenin elinde bulundurduğu insan kaynakları, finansal kaynaklar, materyal, araç ve
gereç üzerine yoğunlaşmaktadır. İleriye doğru denetim işletmenin gerçekleşebilecek hataları en aza indirerek önleyici
tedbirler alması ile gerçekleşir. Faaliyetlere başlamadan önce olası sapmaları tahmin ederek verimliliği artırmak
hedeflenir.
• Faaliyet esnasında denetim, işletme içi süreçlerin gerçekleştiği esnada kritik yerlerde yapılan denetimdir.
Faaliyet esnasında denetim hatalara anında müdahale edebilme avantajı sağlar. Özellikle üretim süreçlerinde
yapılabilecek hataların önüne geçilir.
Denetim süreci: Önce varılmak istenilen hedeflerle ilgili kritik standartlar belirlenmeli ve bu standartlar açık bir
şekilde çalışanlarla paylaşılmalıdır. Daha sonra yukarıda bahsettiğimiz kontrol teknikleri vasıtasıyla mevcut durum
ölçülmelidir. Belirlenen standartlar ile mevcut durum karşılaştırılmalı ve varsa sapmalar net olarak ortaya
koyulmalıdır. Son olarak ortaya koyulan sapmalar amaçlara uygun olarak düzeltilmelidir.

YÖNETİM TEORİLERİ (klasik-neoklasik-modern)


1-Klasik Yönetim Teorisi: (F. Taylor, H. Fayol ve M. Weber)
yönetim biliminin kurucu babası olarak Frederick Winslow Taylor dur. Bu yaklaşımda insan unsuru genel olarak ikinci
planda tutulmuş, özellikle maddi unsurlar ön planda yer almıştır. Daha sonra gelen araştırmacılar, insanları makine
olarak görmeleri hasebiyle bu teorisyenlere “mekanikçiler” demişlerdir.
Bilimsel Yönetim Yaklaşımı: (Taylor)Taylor’ un öncülüğünü yaptığı bu yaklaşım işletmelerde etkinliği ve verimliliği
artırabilmek gayretiyle 1900’lü yılların başlarında ortaya çıkmıştır. Taylor’a göre insanlar tembellik eğilimi gösterir
ve mevcut örgütler çalışma düzenine göre düzenlenmemiştir Taylor elde ettiği verilere göre yapılması gerekenleri
“Bilimsel Yönetimin Esasları” isimli kitabında açıklamıştır. Bu ilkeler; Esasları” isimli kitabında açıklamıştır. Bu
ilkelerin önemlileri aşağıdaki gibi sıralanır: • Üretimde en yüksek çıktıyı elde edebilmek • Teşvik edici ek ücret
ödemeleri • İş bölümü yapılmış bir çalışma düzeni • İşlerin en iyi yapılış şeklinin bulunması ve çalışanların bu
yönde eğitilmesi • İşgörenlerin yeteneklerine göre seçimi ve belirli konularda uzmanlaşması.
Yönetim Süreci Yaklaşımı: (Fayol). Yönetimin fonksiyonlarını ele alan ilk araştırmacı Henry Fayol’dur.
1916 yılında “Genel ve Endüstriyel Yönetim” isimli eserini ortaya koymuştur. Eserinin adından da anlaşıldığı gibi
yönetime daha geniş bir bakış açısı ile bakmış ve detaylarını yukarıda verdiğimiz planlama, örgütleme, yürütme,
eş güdümleme ve denetim gibi yönetim fonksiyonlarını ortaya koymuştur. Ayrıca 14 önemli disiplin ilkesini
açıklayarak örgütlerin bu ilkelere uyması gerektiğini belirtmiştir.
Bu ilkeler • İş bölümü • Yönetim birliği: • Yetki ve sorumluluk Hiyerarşi • Merkezî yönetim: İsrafa mahal
vermeden amaçlara yönlendirecek merkezî yönetim kurmak • Kumanda birliği• Örgüt çıkarlarının kişisel
çıkarlara üstünlüğü • Disiplin • Çalışanların ödüllendirilmesi ve ücretlendirme• Hakkaniyet ilkesi: •
Düzen: • İşgören devamlılığı: • İnisiyatif: • Personelde iş birliği ruhu
Bürokrasi Yaklaşımı(weber) : Günümüzde oyalayıcı ve gereksiz işlemler anlamında kullanılan kavram, Weber
tarafından bu maksatla ortaya atılmamıştır. Aslında kurumsallık yaklaşımının da temellerini atan bu düşünce,
insani duygulara fazla yer vermediği için klasik yönetim teorileri içerisinde değerlendirilmiştir
bürokrasi yaklaşımına göre üç tür yetki vardır. Birincisi karizmatik yetki, toplum içinde bazı bireylerin karizmatik
özellikleri nedeniyle başkalarının davranışlarını yönlendirmesiyle kazanılır. İkincisi geleneksel yetki, bazı kişilerin
toplumsal gelenekleri temel alarak diğerlerinin davranışlarını yönlendirmesidir. Son yetki türü ise bürokratik
yetkidir. Bürokratik yetki, yasal olarak temeli olan tanımlanmış ve belli kurallara bağlı bir şekilde başkalarının
davranış şekillerini etkileyebilmektir. Bürokratik yetki işletmeler için en etkin yetki türüdür ve her faaliyet gayet
net açıklanmıştır. İşlerin işleyişi bireylere göre değişmez herkes kurallara uymak zorundadır.
2-Neo-Klasik Yönetim Teorisi:(Eltan Mayo, Douglas McGregor,Maslow,Likert,)
Klasik yaklaşımın insan unsurunu hiç önemsememesi yeni gelen düşünürler tarafından önemli bir eksiklik olarak
kabul edilmiş ve böylece örgütlerde insan davranışları üzerine çalışmalar başlamıştır
Eltan Mayo ve Hawthorne araştırmaları: Hawthorne araştırmaları çalışan insanların sosyal yönlerine vurgu
yaparak bir çığır açmıştır. Araştırmadan elde edilen genel sonuçlara göre maddi unsurlardan çok sosyal
ihtiyaçların karşılanması mühimdir. Çalışma sürelerinin psikolojik ve fizyolojik yorgunluğu azaltacak şekilde
tesis edilmesi gerekir. *Işık deneyleri: Işık düzeyindeki artış ve azalışın verimliliği nasıl etkilediği
ölçülmüştür. • Role montaj odası deneyi: Fiziksel yorgunluğun verimlilik üzerine etkileri ölçülmüş, bu
bağlamda araç ve gereçler değiştirilmiş ayrıca çalışma saatlerini azaltma ve mola saatlerini artırma
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
testleri yapılmıştır. • İkinci role montaj deneyi: Ücret sisteminde teşvikin etkileri ölçülmüştür. • Mika
yarma test odası deneyi: Ücretten arındırılmış mola ve çalışma saatlerinin tek başına verimliliğe etkisi
ölçülmüştür. • Mülakat programı: İşçilerin görüşleriyle ilgili birtakım mülakatlar yapılmıştır. • Tel
bağlama gözlem odası deneyi: Sosyal grupların verimliliğe etkisi ölçülmüştür.
Douglas McGregor X ve Y Teorisi: klasik yönetim teorilerinin ortaya koyduğu yönetim modeline X teorisi adını
vermiş ve bu teoriye karşı çıkarak kendisinin ortaya koyduğu Y teorisi ile birtakım ilkeler sunmuştur. X teorisine
göre ortalama bir insan işi sevmez ve fırsat buldukça işten kaçar. Sorumluluk almaktan hoşlanmaz ve
yönetmek yerine yönetilmeyi tercih eder. Kendini çıkarlarını örgütün çıkarlarının üstünde tutar. Değişikliği
sevmez hatta rahatsız olur. Sorunların çözümünde yaratıcı becerileri bulunmaz ve parlak zekâlı değildir.
Y teorisine göre ise bireyler için fiziksel ve zihinsel emek yani çalışmak oyun oynamak ve dinlenmek kadar
doğaldır. Bireyler sorumluluktan kaçmaz tam tersine saygınlık için çabalarlar. Başarıya göre ödüllendirme
sistemi getirilmelidir
İnsan sadece belirli alanda uzmanlaşmaya zorlanırsa becerilerinin sadece az bir kısmından faydalanılır. neo-
klasik yaklaşımın düşünürleri insan davranışlarını yönlendirmenin örgütler için daha önemli olduğunu ifade
etmiştir
Maslow insanların bulundukları ihtiyaç basamağına göre güdülenebileceğini vurgulamış ve örgütlerin bunu
yönetimsel bir araç olarak kullanması gerektiğini belirtmiştir.
Likert ise maske yapımında çalışan çocuklar üzerine bir çalışma yapmış ve çalışanların kararlara katılmasının
faydaları üzerinde durmuştur.
3-Modern Yönetim Teorileri
Sistem Yaklaşımı Organizasyonu çevresiyle bir “bütün” olarak ele alır. Bütün olan sistem altında farklı
sistemleri barındırmakta ve alt sistemler ayrı ayrı işleyerek ilişki içerisinde üst sistemlerin parçası olmaktadır.
Her alt sistem bir üst sistemin parçasıdır ve bu parçalar çeşitli ilişkiler içerisindedir. Pazarlama bölümü,
insan kaynakları bölümü, muhasebe bölümü, üretim bölümü gibi bölümlerin her biri alt sistem olarak
kabul edilebilir.
Sağlık Hizmetleri Sistemi :HASTA; eğitim düzeyi,sosyal güvenlik,sosyal dengeler,yakın arkadaş ve
akrabalar,sağlık masrafları,ödeme gücü ÇEVRE; Eğitim ve personel politikası,sağlık hukuku,sağlık
organizasyonu,sağlık politikası,finansal kaynaklar ÜST SİSTEM:Kültürel düzey,anayasa ve siyasal
sistem,politik sistem,hükümet politikaları,refah düzeyi

Sistemler açık ve kapalı sistem olmak üzere ikiye ayrılırlar. Çevresiyle ilişki içerisinde olarak alışveriş yapan
sistemlere açık sistem denir. Tam tersi olarak çevresiyle alışveriş içerisinde değilse böyle sistemlere kapalı
sistem denir. her sistem bozulma, tükenme ve ölme eğilimi taşır ancak çevreyle kaynak, bilgi, enerji değişimi
sağlayabilen sistemler buna karşı koyabilirler. Sistemlerin bu ölme eğilimine entropi denir. Açık sistemler
dışarıdan sağladıkları enerji, kaynak ve bilgi gibi değişim unsurları ile bu eğilime meydan okuyarak hayatta
kalmaya çalışırlar. Bu duruma ise negatif entropi denir
Durumsallık (Koşul Bağımlılık) Yaklaşımı Durumsallık yaklaşımına göre işletme için en iyi tek bir yol
yoktur. İşletme çevresindeki değişimlere göre hareket etmelidir.
Durumsallık Yaklaşımına Göre Çevre Sınıflandırmaları
Araştırmacılar Çevre Boyutları
Emery ve Trist İlişkisiz İlişkili
Terrebery Durgun Çalkantılı
Thompson Homojen Heterojen
Child Basit Durgun Çapraşık Değişken
Burns ve Stalker Az Değişken Yüksek Değişken
LawrenceLorsch Dengeli Değişir
Hinings Kestirilebilir Kestirilemez

Mekanik organizasyon yapılarının barındırdığı birtakım özellikler:


• Yüksek düzeyde iş bölümü ve uzmanlaşma • Emir-komuta ve yüksek hiyerarşi • Kimsenin dışına çıkamayacağı
net olarak tanımlı yetkiler • Dikey ilişki esası ve süreçlerin resmi olarak belirlenmesi • Bilginin en üst
kademede toplanması • Otokratik eğilimli liderlik tarzları ve formel yapılar • İşlerin yerine getirilişinde
inisiyatif kullanamama
Organik organizasyon yapılarının barındırdığı özellikler:

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
• Bilgi dağıtılır ve karar vermede alt kademelerin de yetkisi vardır. • Çok sıkı bir emir-komuta yoktur. •
Uzmanlaşmadan ziyade çok yönlü olabilmek esastır. • Personel arası iş birliği ve dayanışma mevcuttur. •
Hiyerarşik yapı yerine daha yatay ilişkiler vardır. • Demokratik eğilimli liderlik tarzları ve informel yapılar
görülür. • Çevrede gelişen ani durumlara karşı inisiyatif kullanılabilir

YÖNETSEL ROLLER VE BECERİLER


Sağlık hizmetleri işletmelerinde yönetimin fonksiyonlarını uygulayarak başkaları vasıtası ile işletmenin amaçlarına
etkili ve verimli bir biçimde ulaşmasını sağlayacak kişilere yönetici denir. Henry Mintzberg yöneticilerin on temel
rolünü tespit etmiş ve bunları üç grupta sınıflandırmıştır.
Bireyler arası roller; sembolik, liderlik ve irtibat rolleridir. bir tören esnasında yılın personeli ödülünü yöneticinin
vermesi beklenir.
Bilgi sağlama rolleri; izleme, dağıtıcılık ve konuşmacı rolleri . bilgileri elde etmeye izleme denir. Elde edilen bilgileri
kullanılabilmek için örgüt üyeleri ile paylaşmak gerekir ve bunu yerine getiren yöneticilik rolü ise dağıtıcılıktır. Bu
sınıflandırmanın son rolü ise konuşmacı rolüdür. Yöneticiler bu rol gereği örgütü dışarıda temsil ederler.
Karar verme rolleri ise girişimci, sorun çözümleyici, kaynak dağıtıcı ve müzakereci rolleri olmak üzere dörde ayrılır

Yönetim Becerileri : Teknik beceriler, uzmanlıkla beraber gelen becerilerdir. Beşerî beceriler, daha çok insani ilişkiler
üzerine kurulmuş yeteneklerdir. Kavramsal beceriler ise, karmaşık durumları analiz ederek, karar verebilmeyi
gerektirir.

ÜNİTE 10 TARİHSEL SÜREÇTE TÜRKİYE’NİN SAĞLIK POLİTİKALARI ve PLANLAMALARI

ATATÜRK DÖNEMİ’NDE SAĞLIK POLİTİKALARI VE REFORMLARI (1923-1938) Erken Cumhuriyet Dönemi’nde (1920-
1923) sağlık hizmetleri Kurtuluş Savaşı’nın ağır koşulları altında yürütülmüştür. Bu dönemde sağlık teşkilatı ve
personeli daha çok askerîalana hizmet vermiştir. Dolayısıyla gerçek anlamda sağlık politikası ve planlaması 1923’te
Cumhuriyet kurulduktan sonra başlamıştır.
Osmanlı’dan Devralınan Miras:Osmanlı İmparatorluğu’nda sağlık sistemini yüzyıllar boyunca vakıflar ayakta
tutmuştur. Vakıf sağlık kuruluşları olan darüşşifalar (hastaneler) ve tıp medreseleri ile bu kurumlarda çalışan
hekimler ve müderrisler Osmanlı sağlık sisteminin temel yapı taşlarını oluşturmuştur.
19. yüzyıla gelindiğinde vakıfların Evkaf Nezareti (1826) (Vakıflar Bakanlığı) bünyesinde toplanmasından sonra
vakıfların sağlık hizmetlerindeki etkin rolü geri planda kalmıştır. 1913 yılında devletin taşrada görevlendirdiği
memleket tabipleri, yeni kurulan sağlık müdürlüklerinde hükûmet tabipleri adını almıştır. Osmanlı
Dönemi’nde devlet ve vakıflar, toplum sağlığını ilgilendiren ve koruyucu sağlık hizmetleri olan; içme suyu ve
gıda kontrolü, kanalizasyon ve defin işlemleri gibi birçok hizmetlerde bulunmuştur. Hükûmet tabipleri hem
tedavi edici hekimlik hem de koruyucu hekimlik hizmetleri yürütmüşlerdir. Bu dönemde sağlık
organizasyonundaki yeni bir organ da Sıhhiye Meclisleri’dir. Bu meclisler Cumhuriyet Dönemi’nde, Umumi
Hıfzıssıhha Meclisi adını alacaktır. 1960’larda ise Sağlık Kurulları olarak görev yapacaklardır.
Türk Kızılayı: Bu teşkilat, 1868’de Osmanlı Yaralı ve Hasta Askerlere Yardım Cemiyeti adıyla kurulmuş ve
1877’de Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti adını almıştır. Sonrasında Cumhuriyet’in kurulmasıyla birlikte 1923’te
Türkiye Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne, 1935’te ise Türkiye Kızılay Cemiyeti’ne dönüştürülecektir.
**Sağlık organizasyonu açısından Cumhuriyet'in devraldığı sistem ise, yetersiz olan sağlık müdürlüğü ve
hükûmet tabipliği sistemidir.
Cumhuriyet’in İlanı ve Refik Saydam Dönemi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920’de
kurulmasından kısa bir süre sonra Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâleti (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı)
mayıs ayında kurulmuştur. Devletin asli görevi olarak kabul edilen sağlık hizmetleri, bakanlık ve yerel
yönetimler (il özel idareleri ve belediyeler) arasında paylaştırılmıştır. Buna göre, bakanlığın esas görevi
koruyucu sağlık hizmetleri sağlık müdürlükleri ve hükûmet tabipleri bu hizmetlerin yerine getirilmesinde
temel iki unsur olmuştur. Tedavi edici sağlık hizmetlerinin (hastane hizmetlerinin) ise, yerel yönetimlerce (il
özel idare ve belediyeler) yürütülmesi planlanmış ve bu karar 1950'lere kadar uygulanmıştır.
Görüldüğü üzere merkezî hükûmet Cumhuriyet’in ilk döneminde, koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik vermiş,
hasta tedavi hizmetlerini daha çok yerel yönetimlere bırakmıştır.
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
Atatürk Dönemi’nin etkin sağlık bakanı Refik Saydam Dönemi’nde (1921-1937), Türkiye’nin sağlık sistemi ve
politikalarının temelleri atılmıştır. Saydam’ın sağlık planları ve uygulamaları günümüze kadar etkisini
sürdürmüştür. Saydamın 1925’te genel anlamda aşağıdaki sağlık politikaları ve planlamaları;
• Devletin sağlık örgütünü genişletmek• Doktor ve sağlık personeli yetiştirmek ve sayısını artırmak• Salgın
hastalıklarla mücadele etmek• Numune hastaneleri açmak• Doğum ve çocuk bakımevi açmak• Sağlık-sosyal
örgütlenmeyi köylere kadar götürmek• Sağlık-sosyal yasalarını yapmak• Merkez Hıfzıssıhha Müessesesi’ni
kurmak • Hıfzıssıhha Mektebi’nin açılması.

Saydam, koruyucu ve tedavi edici hizmetleri köylere kadar götürebilmek için iki hizmet sunum yöntemi
uygulamıştır. dikey örgütlenme: Sıtma, frengi, trahom, verem gibi hastalıklara karşı altında oluşturulan
organizasyonlardır. yatay örgütlenme; Tedavi hizmetleri için 1924’te açılan Muayene ve Tedavi Evleri
(dispanserler) bu örgütlenme tipine bir örnektir. Ayrıca 1930'da kurulan Etimesgut Numune Dispanseri
diğerlerinden farklı olarak hem koruyucu ve hem de tedavi edici hizmetleri birlikte sunacak şekilde
oluşturulmuştur. Bu birim 1937'den itibaren Sağlık Merkezi adını almıştır. Bu uygulamayla Türkiye’de
günümüzde uygulanan Sağlık Merkezleri Dönemi başlamıştır.
1930’da yayınlanan ve birçok maddesi bugün de yürürlükte olan Umumi Hıfzısıhha Kanunu Saydam
Dönemi’nde yapılmış en önemli formel düzenlemedir.

1940’LARDA DEVLETÇİ SAĞLIK PLANLARI VE POLİTİKALARI


Behçet Uz Dönemi (1946-1950) Bu dönemde önemli girişim 1946 yılında yürürlüğe giren Birinci On Yıllık Sağlık
Planı'dır. Bakan Uz, bu planla tüm sağlık hizmetlerini entegre etmeyi ve ülke geneline yaymayı hedeflemiştir. Bu
doğrultuda hem tedavi edici hem de koruyucu sağlık hizmetleri merkezî hükûmetin görevi ve sorumluluğunda
sayılmıştır. Behçet Uz Dönemi’nde daha merkeziyetçi/devletçi bir sağlık politikasına ve planlamasına gidildiği
görülmektedir
LİBERAL SAĞLIK POLİTİKALARI DÖNEMİ (1950-1960)
Demokrat Parti Dönemi’nde (1950-60) sağlık alanında hem merkeziyetçi hem de liberal politikalar uygulanmıştır.
1954’te il özel idarelerine, belediyelere ve vakıflara bağlı hastaneler Sağlık Bakanlığına bağlanmıştır. Ayrıca SSK, Millî
Savunma Bakanlığı ve Üniversite Hastaneleri hariç olmak üzere kamu hastanelerinin idaresi tek elde toplanmıştır.
Böylece tedavi hizmetleri merkezî hükûmetin görevi ve sorumluluğu altına alınmıştır. Bu uygulamayı takiben illerde ve
ilçelerde hastaneler açılmaya başlanmış, hastane hizmetlerinde iyileşmeler yaşanmıştır. Bununla birlikte bahsi geçen
gelişmeler hastane/tedavi hizmetlerini Bakanlığın öncelikli konusu hâline getirmiştir. Dolayısıyla birinci basamak
sağlık hizmetleri ve koruyucu hizmetler ihmal edilmiştir.
Özel sektörün gelişimiyle bu dönemde sağlık alanında kamu yatırımları azaltılmış ve kamuya ait yataklı tedavi
kuruluşlarının taşraya yayılma hızı kesilmiştir.
1940’lardan sonra bakanlıklar ve bazı büyük Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT) kendilerine bağlı hastaneler kurmaya
başlamışlardır. Ayrıca 1952’den itibaren Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) ve bu kuruluşa bağlı hastaneler faaliyete
geçmiştir. Sonuçta bu politika sebebiyle hastane ve yatak sayıları hızla artmış ancak çok merkezlilik yanında
koordinasyon eksikliği gibi yeni sorunlar ortaya çıkmıştır
SAĞLIK HİZMETLERİNİ SOSYALLEŞTİRME DÖNEMİ (1960-1980)
1960’lar dünya genelinde sosyal devlet anlayışının öne çıktığı bir dönem olmuştur. Bu yıllarda, Dünya Sağlık Örgütü
Anayasası doğrultusunda, sağlıklı doğup sağlıklı yaşamanın insan hakkı olduğu, bunu sağlamanın da bir kamu görevi
olduğu anlayışıyla, sağlığa anayasal konum kazandırılmıştır . Ayrıca 1961 Anayasası'yla birlikte sağlık ve sosyal
güvenlik hizmetleri yeniden devletin temel ve anayasal görevleri arasında kabul edilmiştir. Böylece özel sektörün
sağlık hizmet sunumunda güçlenmesi ve öne çıkması engellenmiştir.
1960’lar ve sonrası, sağlık alanında Sosyalleştirme Dönemi olarak adlandırılır. Bu dönem adını 1961’de yayınlanan
Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanun’dan alır. Bu yasa sayesinde birinci basamak sağlık
hizmetlerinde, Osmanlı Dönemi’nden beri uygulanagelen hükûmet tabiplikleri ve sağlık merkezleri yerine; nüfusu
esas alan sağlık ocakları kurulmuştur. Sosyalleştirme programına 1963 yılında Muş’ta başlanmıştır. Bu uygulamalar
1980’li yılların ilk yarısı itibarıyla ülke geneline yayılmıştır.
Sağlık Bakanlığı tarafından öncelikle halk sağlığı hizmetlerinin sunulması kararlaştırılmıştır. Başka bir ifadeyle tedavi
hizmetleri, koruyucu sağlık hizmetlerini tamamlayan bir unsur olarak ele alınmıştır. Sosyalleştirme Yasası
uygulanırken bu sorunları çözmek üzere çeşitli politikalar benimsenmiştir. Sağlık personeline sözleşmeli statü ve

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
mahrumiyet ödeneği yoluyla yüksek ücret verilmesi, sağlık ocaklarında çalışan personele uzmanlık sınavlarında
sosyalleştirme ek puanı verilmesi, mecburi hizmet şartıyla tıp öğrencilerine burs verilmesi, bu politikalara örnektir
1970'li yıllar dünyada neoliberal anlayışın yükselmeye başladığı ve sosyal devlet anlayışının gerilediği bir dönem
olmuştur. Türkiye’de de bu dönemdeki hükûmetler yukarıda bahsettiğimiz Sosyalleştirme Programı’yla çelişen sağlık
politikaları üretmişlerdir. 1970’lerin sağlık politika ve uygulamalarında bir netlik ve belirlilik yoktur. Örneğin bu
dönemde bir hekim hem devlet memuru olarak, hem sözleşmeli ek görevli olarak hem de özel muayenehanesinde
çalışabilmiştir.
1980 SONRASI NEO-LİBERAL SAĞLIK POLİTİKALARI ve YENİ REFORMLAR
1982 Anayasası sağlık hizmetlerini devletin yükümlülüğünden çıkarmış ve devlet sağlık kuruluşlarını tek elden
planlayıp hizmet verilmesini düzenlemekle görevlendirilmiştir. Bu amaçla 1980’li ve 1990’lı yıllarda, reformlar
eşliğinde önemli oranda liberalleşme sağlanmıştır. 1982 Anayasası’na göre devlet, sağlık kuruluşlarını tek elden
planlayıp hizmet verilmesini düzenlemekle görevlidir. hizmetin vergilerle değil, prim ve katkı payıyla karşılanması,
sağlık hizmet sunumu ile sağlık finansmanın ayrılması ve sağlık kuruluşlarının özelleştirilmesi gibi planlar yapılmıştır.
sağlık personellerinin esnek biçimde istihdam edilmesi ve performans esaslı ödeme sisteminin yaygınlaştırılması
amaçlanmıştır.
1987 yılında Sağlık Hizmetleri Temel Yasası çıkarılmıştır.. Beşinci Kalkınma Planı’ndaki gibi reformist bir çizgiye sahip
bu yasanın çerçevesini oluşturan unsurlar: • Sağlık hizmetlerinde devletin ve piyasanın değişen rolleri •
Desantralizasyon (hizmet yerinden yönetim) • Tüketicilerin güçlendirilmesi • Halk sağlığının rolü.
Beşinci Kalkınma Planı’nda da hizmetin sunulmasında tedavi edici sağlık hizmetinden tedricen koruyucu sağlık
hizmetlerine yönelinecektir (md. 614) ifadesi kullanılmıştır.
1993 yılında yapılan İkinci Ulusal Sağlık Kongresi ile Ulusal Sağlık Politikası belirlenmiştir. Bu politikaya göre dört ana
hedef belirlenmiştir: • Sağlık hizmetleri sunumu ile finansmanın birbirinden ayrılması • Birinci basamak sağlık
hizmetlerinde aile hekimliğine geçilmesi • Genel sağlık sigortası sisteminin kurulması • Hastanelerin, özerk sağlık
işletmelerine dönüştürülmesi
1993-1997 Dönemi Türk sağlık politikaları açısından istikrarsız bir dönem olmuştur. 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut
Özal’ın ani vefâtı, terör olaylarının artması ve bu yıllar arasında altı farklı Sağlık Bakanının göreve gelmesi
istikrasızlığın önemli sebeplerindendir.
Yedinci Kalınma Planı’nda da belirtildiği gibi temel sağlık hizmetlerine yeterli öncelik verilememiş, gerekli olan altyapı
ve insangücü eksiklikleri giderilememiş ve daha çok kaynak tüketen yataklı tedavi hizmetlerine yönelinmiştir .Yine de
reform çabaları devam etmiştir. Örneğin yoksul vatandaşları kapsayan Yeşil Kart uygulaması bu dönemde başlatılmış,
sağlık çalışanlarının sayısı artırılmış ve yeni tıp fakülteleri açılmıştır.
Yedinci Kalkınma Planı’nda (1996-2000) sağlık alanındaki hedefler ve planlar : • Genel sağlık sigorta sistemine
geçilmesi • Hizmet sunumu ile finansmanın birbirinden ayrılması • Hastanelerin idari ve mali özerkliğe
kavuşturulması • Aile hekimliği uygulamasına geçilmesi • Kamu kaynaklarının öncelikle koruyucu sağlık hizmetlerine
yöneltilmesi • Sağlık hizmetlerinin sunulmasında yerel yönetimlerin rolünün artırılması
2000’Lİ YILLARDA SAĞLIK POLİTİKALARI
2000’li yılların başında sağlık alanında yaşanan en önemli gelişme 2003’te Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın (SDP)
açıklanmasıdır. Bu program 2003-2011 1. Stratejik Plan’la birlikte uygulanmaya başlanmıştır. Programın dönüşüm
ifadesiyle lanse edilmesi; sağlık alanındaki mevcut yapının tümüyle değiştirileceği anlamına gelmemektedir. Reform
ifadesi geçmişte çokça kullanılıp başarısızlıkla sonuçlanan uygulamaları hatırlattığından, Sağlıkta Dönüşüm başlığı
tercih edilmiştir.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın temel hedefleri şunlardır: • Sağlık Bakanlığı’nın planlama ve denetlemeden sorumlu
olması • Emekli Sandığı, SSK ve Bağkur sistemlerinin Genel Sağlık Sigortası altında birleştirilmesi • Sağlık hizmet
sunumunun yeniden yapılandırılması ve genişletil-mesi • Sağlık kuruluşlarının tek çatı altında toplanması ve
hastanelerin idari ve mali açıdan özerk bir yapıya kavuşturulması • Sağlık personelinin bilgi-beceri ve
motivasyonunun arttırılması • Sistemi desteklemek üzere eğitim ve bilimsel kurumların tesisi Sağlık hizmeti
sunumunda kalite ve akreditasyon sistemlerinin düzenlenmesi • Akılcı ilaç kullanımı ile tıbbi malzeme ve cihaz
yönetiminin uygulanması • Ulusal Sağlık Bilgi Sistemi’nin kurulması

Genel Sağlık Sigortası Sistemi, Sosyal Güvenlik Kurumu çatısı altında oluşturulmuştur. Sağlık ocakları yoluyla
yürütülen birinci basamak sağlık hizmetleri (kişiye yönelik koruyucu hizmetler) 2004’te yerini Aile Hekimliği (Aile
Sağlığı Merkezleri) uygulamasına bırakmıştır. Topluma yönelik koruyucu hekimlik hizmetleri ise Toplum Sağlığı
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
Merkezlerinin sorumluluğuna verilmiştir. 2011’de Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu çatısı altında Kamu Hastaneleri
Birlikleri oluşturulmuştur. Döner sermaye ve performansa dayalı ödeme sistemi yoluyla rekabete dayalı bir
ücretlendirme mekanizması oluşturulmaya çalışılmıştır.
TÜRK SAĞLIK SİSTEMİNİN ve POLİTİKALARININ TEMEL SORUNLARI
-Planlamada ve politika üretiminde diğer sağlık birliklerinin ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerine daha çok yer
verilmelidir .bütünsel değildir.
-Tıp fakültelerinin sayısındaki kontrolsüz artış, insan kaynaklarının yanlış kullanılması, görev tanımlarında oluşan
eksiklikler ve yetersiz denetim, hizmetlerin etkili ve verimli biçimde sunulmasını engelleyen diğer sorunlardır,
-beşeri sermaye sorunu;yeterli miktarda ve nitelikte eğitimli ara elemanın (teknisyen, hemşire vs.) yokluğudur.
- Yıllardır geri planda kalan koruyucu sağlık hizmetlerine son yıllarda Sağlık Bakanlığı daha fazla ağırlık vermektedir.
Ancak koruyucu hizmetlerin tamamını ve tedavi hizmetlerinin de büyük bir kısmını Bakanlığın yüklenmesi devlet
bütçesine önemli maliyetler yüklemektedir.
- düzensiz piyasa görünümündeki bir sistem de sürekli olarak koruyucu değil, tedavi edici hizmetleri ön plana
çıkarmaktadır.

ÜNİTE 11 TÜRKİYE’DE SAĞLIK POLİTİKALARI, SAĞLIK REFORMLARI VE SAĞLIK SİSTEMİ

TÜRKİYE’DE SAĞLIK POLİTİKALARI


Türkiye’ de sağlık politikalarının ortaya çıkmasında veya gelişmesinde etkili olan faktörler; dönemsel ihtiyaçlar,
dönem dönem yaşanan salgın hastalıklara karşı üretilen çözümler, sosyo-ekonomik değişimler ve küresel düzeyde
yaşanan sağlık ve ekonomik değişimler olarak sıralandırılabilir. Tarihsel süreçte incelendiğinde Cumhuriyet Dönemi
sağlık politikalarını planlı dönem öncesi ve sonrası, planlı dönemde ise özellikle dünyada yaşanan gelişmeler ve AB
üyeliği sürecinde ülkemizde yaşanan gelişmeler ışığında 2001 yılı sonrasını ayırmak gerekir.
• 1923-1963 yılları arası planlı dönem öncesi • 1963-2001 yılları arası planlı dönem • 2001 sonrası planlı dönem

1923-1963 Yılları Arasında Sağlık Politikaları


Cumhuriyetin ilanından önce ;I. İzmir İktisat Kongresi’ nin ilk oturumunun kapanış maddelerinin 8. maddesinde
sağlığın korunmasının birincil amaç olacağına ve beden eğitiminin yaygınlaştırılacağına vurgu yapılmıştır. Bakanlığın
henüz kurulduğu bu yıllarda sağlık alanında belirlenen politikalar dönemin şartlarına göre belirlenmiştir. Bunlar;
sağlık teşkilatını kurmak ve geliştirmek, salgın hastalıklarla savaşmak ve koruyucu tedbirler almak, hekim ve diğer
sağlık personeli açığını kapatmak ve bayan hekim yetiştirmek, yetim ve kimsesiz çocuklara ve göçmenlere yardım
etmek ve barındırmak, çocuk ölümlerini azaltmak ve nüfusu artırmak, yurt dışından gelebilecek hastalıklara karşı
tedbir almak, gerekli kanun, kararname ve tüzükleri çıkarmak, kurumlar arasında iş birliği sağlamak, öncelikli işlerden
başlayarak sağlık problemlerini çözmek ve israftan kaçınmak olarak belirlenmiştir
Cumhuriyet’in ilanından sonra ise sağlık politikalarında şu temel hedefler belirlenmiştir: Bakanlığın merkez ve taşra
teşkilatını genişletmek, hekim, sağlık memuru, ebe ve hemşire sayılarını artırıcı tedbirler almak, meslekte
uzmanlaşmış olanları devlet sağlık kuruluşlarında tutmak, bulaşıcı ve salgın hastalıklarla savaşmak ve koruyucu
tedbirler almak, Numune hastaneleri, sanatoryum ve dispanserleri açmak, Özel İdarelere bağlı hastanelerin, Numune
hastanelerine dönüşümünü sağlamak, yayın çalışmalarına önem vermek ve halkı sağlık konusunda bilgilendirmek,
diğer sağlık kuruluşlarına yol gösterip yardım etmek, göçmenler için sağlıklı ortamlar hazırlamak, sosyal yardım
kurum ve dernekleriyle yakın ilişki kurmak ve bu politikaları uygulamaya geçmesini sağlamak adına hukuki
düzenlemeler yapmak olarak özetlenebilir.
1946 yılına gelindiğinde ise ilk sağlık planı olarak adlandırılacak ve daha sonra kanun tasarısı hâline gelecek ve
kanunlaşamayacak olan Birinci On Yıllık Millî Sağlık Planı kapsamında birtakım hedefler ortaya konmuştur. Millî Sağlık
Planı kapsamında, sağlık hizmetlerinin ülke geneline yayılması amaçlanmış ve halkı bir ücret karşılığında
sigortalamak, sigortası olmayan ve tedavi giderlerini ödeyemeyenlerin masraflarını özel idare bütçesinden sağlamak,
bir sağlık bankası kurarak sağlık harcamalarını buradan karşılamak, ilaç, serum ve aşı malzemelerin üretimini denetim
altına almak, süt ve mama gibi çocuk besinlerini sağlayacak sanayi kuruluşlarını oluşturmak gibi hedefler
belirlenmiştir.
1963-2001 Yılları Arasında Sağlık Politikaları
Birinci Beş Yıllık (1963-1967) Kalkınma Planı hazırlanmıştır. Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda sağlık alanında
belirlenen politikalar daha çok sağlık personelinin artırılması, sağlık bilincinin oluşturulması ve sağlık hizmetlerinin
sunumuyla ilgili olmuştur.
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
İkinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1968-1972) ise önceki kalkınma planında belirlenen politikalara ek olarak sağlık
hizmetlerinin sunumunda özel teşebbüsün desteklenmesi öngörülürken ilaç temininde de yerli sermayeyle kurulan
firma ve laboratuvarların destekleneceği belirtilmiştir. Ayrıca kademeli olarak sosyal güvenlik hizmeti ve finansman
için genel bir sağlık sigortasının kurulmasına yer verilmiştir.
Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1973-1977) sağlık hizmetlerinin sunumunun bütünleşik bir yapı içerisinde
olmaması, sistemin yaygınlaştırılmasında alt gelir grubunun ve kırsal kesimde yaşayanların sağlık hizmetleri talebinin
karşılanması ve kentleşme ve sanayileşmeyle uyumlu bir sağlık sisteminin olmaması ana sorun olarak belirlenmiştir
lenmiştir.
Dördüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1979-1983) sağlık hizmetlerinin eşit, sürekli ve etkili bir biçimde herkese ve
her yere ulaştırılmasıyla toplum sağlığının ileri düzeye taşınabileceği kanaatiyle birtakım hedefler belirlenmiştir. Bu
hedeflerin başlıcaları; sağlık hizmetleri standardının geliştirilmesi amacıyla finansman sağlamak üzere yasal
düzenlemeler yapılması, sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi, sağlık sigortaları kapsamı dışında bulunanların sağlık
giderlerinin Devlet tarafından karşılanması, koruyucu hekimlik hizmetleri ile tedavi edici sağlık hizmetlerinin
bütünleşik bir yapıya sokulması, devletin ilaç üretim ve tüketim aşamalarında etkinliği artırıcı ve savurganlığı azaltıcı
düzenlemeler yapması, doğru beslenme biçimlerinin özendirilmesi biçiminde sıralandırılabilir. 24 Ocak 1980 Kararları
ile sağlık hizmetlerinde Aktif Özelleştirme Dönemi başlamıştır.
Beşinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1985-1989) sağlık hizmetlerinin sosyalleştirilmesi politikası kapsamında
hedefler belirlenmiş, büyük şehirlerdeki hastanelere hasta akınının önlenmesi amacıyla bölge hastaneleri
uygulamasının başlatılması ve çocuk ölümlerinin azaltılması ve gelişmiş ülkeler seviyesine indirilmesi amacıyla ilgili
kurumların yüksek seviyeli bir kurul kurmasının sağlanması öngörülmüştür. Bununla birlikte kamu kurumlarının ve
sigorta kurumlarının kendi bünyeleri içinde sağlık hizmetleri vermeleri amacıyla teşkilatlanmalarından kaçınılması ve
mevcut sağlık kurumlarından faydalanılmasının esas olması yönünde düzenlemelerin yapılması, özel sağlık
müesseseleri ve hastanelerin teşvik edilmesinin yanında serbest çalışan hekimlerden kamu hizmet alımı biçiminde
faydalanılması amaçlanmıştır.
Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1990-1994) sağlık hizmetleri veren kuruluşlar arasında etkili bir koordinasyon
sistemi sağlanarak sağlık hizmetlerinde rasyonelliğin artırılması, sağlık hizmeti veren birimlerde modern işletme
teknikleri kullanılması, birinci basamak sağlık kuruluşlarından üniversite hastanelerine uzanan etkili bir hasta sevk
zinciri kurulması ve evde sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, çevre sağlığı açısından gerekli altyapı hizmetlerinin
tamamlanması, özel teşebbüs yatırımlarının teşvik edilmesine devam edilmesi ve günün şartlarına uygun olarak
sağlığa ilişkin mevzuatın güncellenmesi amaçlanmıştır.
Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (1996-2000) önceden belirlenen politikaların çoğunluğu tekrar edilmekle
birlikte sağlık hizmetlerinin sunulmasında merkezî idarenin görev ve yetkileri azaltılarak yerel yönetimlerin rolünün
artırılması hedeflenmiştir. Buna ek olarak daha kaliteli ve verimli hizmet sunulabilmesi için hastanelerin idari ve mali
özerkliğinin sağlanması gerekliliği ve hastanelerde modern maliyet muhasebesi tekniklerinin kullanılması ile
gelirleriyle giderlerini karşılayan kurumlara dönüştürülmesi hedeflenmiştir.
Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’ nda (2001-2005) sağlık hizmetlerinin eşitlik ve hakkaniyet içinde, halkın ihtiyaç ve
beklentilerine uygun, kaliteli, ulaşılabilir ve verimli bir şekilde sunulması, sağlık hizmet sunumunun ve finansmanının
birbirinden ayrılması, herkese sağlık sigortası kapsamında sağlık hizmetinden yararlanma hakkının sağlanması, semt
polikliniği uygulamasının yeniden yapılandırılması, özel sağlık kuruluşlarının imkânlarından yararlanılması ve aile
hekimliği uygulamasına geçilmesi kararlaştırılmıştır. Bunlara ek olarak hastanelerin idari ve mali yönden özerkliğe
kavuşturularak kendi gelirleriyle giderlerini karşılayan işletmeler hâline getirilmesi, hastane yataklarının
planlanmasında sağlık ihtiyaçlarının yoğunlaştığı ve hizmet açığı bulunan dallara öncelik verilmesi, araştırma, eğitim
ve referans hastanelerinin asıl amaçları yönünde hizmet vermelerinin sağlanması hedeflenmiştir.
Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2007-2013) sağlık hizmetlerine erişim olanaklarının iyileştirilmesi için
altyapı ve sağlık personeli ihtiyacının karşılanarak ülke genelindeki dağılımları dengelenmesi, hasta odaklı bir sağlık
sistemi oluşturulması, Bakanlığın planlayıcı, düzenleyici ve denetleyici rolünün güçlendirilmesi hedeflenmiştir.
Devletin bu rolüne istinaden özel sektörün sağlık alanında yapacağı yatırımlar teşvik edilmesi ve önemli bir gider
kalemi olan ilacın akılcı kullanımının sağlanması için sağlık personelinin ve halkın bilinçlendirilmesi ve uluslararası
kriterlere uygun sağlık veri tabanı oluşturulması amaçlanmıştır.
Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda (2014-2018) yaşam kalitesi ve süresinin yükseltilmesi ile ekonomik, sosyal ve
kültürel hayata bilinçli, aktif ve sağlıklı bir şekilde katılımlarının sağlanması amacıyla veriye ve kanıta dayalı
politikalarla desteklenen, erişilebilir, nitelikli, maliyet etkin ve sürdürülebilir bir sağlık hizmet sunumu esas alınmıştır.
Sağlık hizmet sunumunda klinik müdahalelerin etkililiğini, hasta ve sağlık çalışanlarının güvenliği ve memnuniyetini
dikkate alan yaklaşımlar geliştirilmesi ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliğini destekleyecek, ikinci ve üçüncü
basamak tedavi hizmetlerinin etkinliğini artıracak bir hasta sevk zinciri uygulaması geliştirilmesi hedeflenmiştir. Diğer
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
yandan taşıdığı riskler nedeniyle tamamlayıcı tıp kapsamındaki tedavi, bitkisel ürün ve hizmet sunucularıyla ilgili
kalite ve güvenliğin sağlanması amacıyla standartların belirlenmesi ve denetiminin sağlanması amaçlanmıştır.
Bununla birlikte, tamamlayıcı tıbbın, tıp eğitimine ve sağlık uygulamalarına entegrasyonu sağlanması ve bu alanda
yapılacak bilimsel araştırmaların desteklenmesi hedeflenmiştir.

TÜRKİYE’DE SAĞLIK REFORMLARI


Sağlık reformu; sağlık sektöründe eşitlik, verimlilik ve etkinliğin geliştirilmesinin sağlanması yönelik girişimler olarak
da tanımlanabilir. Bu girişimlerin en temel ilkeleri; sağlığın herkes için hak olması (herkesin sağlık hizmetlerine
ulaşabilmesi), evrensellik (bütün nüfusun kapsanması) ve birlik (herkesin sisteme gücü ölçüsünde katkıda bulunması
ancak gereksinimleri ölçüsünde yararlanması) olacaktır.
1920-1960 Dönemi; Cumhuriyet’in kurulduğu yıllarda en büyük sağlık sorunu savaşın neden olduğu salgın
hastalıkların önlenebilmesiydi. TBMM’nin kurulmasından kısa bir süre sonra 3 Mayıs 1920’de 3 sayılı Kanun’la Sıhhat
ve İçtimai Muavenet Vekaleti (Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı) kurulmuş ve Dr. Adnan Adıvar ilk Sağlık Bakanı
olarak göreve başlamıştır
10 Mart 1921’de Dr. Adnan Adıvar’ın ayrılması ile Sağlık Bakanlığı’nda Dr. Refik Saydam Dönemi başlamıştır. 1937
yılına kadar süren, sağlık hizmetlerinin kuruluşunda ve gelişmesinde büyük katkılar sağlayan Dr. Refik Saydam’ın
döneminde önemli yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bugünkü Sağlık Bakanlığı merkez ve taşra teşkilatının temelini
oluşturan, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu (1930) ve 3017 sayılı Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Teşkilat ve
Memurin Kanunu (1936), 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun (1928) gibi bir kısmı
hâlen yürürlükte olan kanunlar çıkarılmıştır. insan gücü ihtiyacını karşılamak üzere hükûmet, tıp öğrencilerinin yeme,
içme, giyinme ve barınma gereksinimlerini sağlamak amacıyla tıp öğrenci yurtları kurmuştur. Bu yurtlarda para
ödemeden kalan öğrenciler, mezun olduktan sonra dört yıl Sağlık Bakanlığı’nda zorunlu hizmette bulunacaklardı.
1926 yılında çıkarılan bir kanunla kamu kesiminde çalışan sağlık personelinin yönetimini tek elde toplayan bir merkezî
yönetim dönemi başlamıştır. Sağlık Bakanlığı, koruyucu hekimlik hizmetlerini hekimler için cazip kılmak için yüksek bir
ücret sistemi kabul etmiştir. Ayrıca hekimlerin serbest çalışması yasaklanmıştır. Fakat bu dönemde bir ülkenin sağlık
düzeyini saptayan birinci basamak sağlık hizmetleri örgütlenememiştir. Bu nedenle Dr. Refik Saydam Dönemi’nde
sağlık adına önemli yol kat edilmiş fakat herkes için sağlıklı yaşam amacına ulaşılamamıştır.
1946-1950 yılları arasında Bakanlık yapan Dr. Behçet Uz; Tüm sağlık hizmetlerini entegre etmeyi ve yurt
sathına yaymayı amaçlayan bu planla, hizmetlerin tümü merkezî hükûmet görev ve sorumluluğu hâline getirilmesi
amaçlanmıştır. 1949 yılında yapılan bir düzenleme ile verem savaşı için kentlerde "Verem Savaş Dernekleri"
kurulmuştur. 1952 yılında "Ana ve Çocuk Sağlığı Örgütü" kurulmuş, Ana ve Çocuk Sağlığı (AÇS) merkezleri, şubeleri ve
istasyonları açılmıştır. 1954’te yeniden Sağlık Bakanı olan Behçet Uz ikinci döneminde de “Milli Sağlık Programı” adlı
yeni bir program gündeme getirmiş ancak program yasal bir zemin kazanamamıştır
Demokrat Partinin iktidarda olduğu 1950-1960 arası dönemde Bu dönemde hastanecilik hizmetleri, sağlık
hizmetlerinin özelliğinden ve sağlık personelinin hizmet sunumundaki öneminden dolayı yerel yönetimlerden
alınarak Sağlık Bakanlığı’na devredilmiş ve hastanelerin genel bütçeden finanse edilmesi ilkesi kabul edilmiştir ve ilk
kez sağlık sigortasına geçilmesi önerilmiştir.
Genel Sağlık Sigortası (GSS) kurulması için çalışmalar başlatılmıştır. Ancak uzun çalışmalar sonucunda bunun ülke
düzeyinde uygulanmasının mümkün olmayacağına, ücret karşılığı çalışan işçiler için bir sağlık sigortası
geliştirilebileceğine karar verilmiştir.
Bu amaçla 1945’te kurulan İşçi Sigortaları Kurumu’na, 1952 yılında işçilere sağlık sigortası hizmeti verilmesi görevi
verilmiştir. 1953 yılında 6023 sayılı Türk Tabipleri Birliği Kanunu; 1954 yılında 6283 sayılı Hemşirelik Kanunu; 1960
yılında 12578 sayılı Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi yürürlüğe girmiştir. 1950-1960 arası dönem uluslararası
kuruluşlarla ve özellikle WHO ve UNICEF ile iş birliğine, onlardan yardım alınmasına önem verilen bir dönem
olmuştur. Ana ve çocuk sağlığı, tüberküloz savaşı gibi koruyucu hekimlik hizmetlerinin geliştirilmesi için büyük destek
alınmıştır.
1960-2003 Dönemi
Bu dönem, Türk sağlık literatürüne Sağlık Hizmetlerinde Sosyalleştirme Dönemi olarak geçmiştir. Sağlık hizmetlerinde
bu döneme kadar yapılan en önemli reform niteliğinde olan bu yasa 1963 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun
temel ilkeleri; eşit, sürekli, entegre, kademeli, öncelikli, katılımlı, ekip, denetlenen, uygun, nüfusa göre hizmet
şeklindeydi. Hükûmet tabipliklerinin yerine sağlık ocakları sistemine geçilmiştir.
224 Sayılı ‘Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi’ Kanunu’yla;
• Bütün sağlık hizmetlerinin devletin temel görevi olduğu, • Herkesin sağlık hizmetlerinden en iyi ve verimli
bir şekilde yararlanması için birinci basamak sağlık hizmetlerinin en ücra köşelere yaygınlaştırılması gereği,
• Koruyucu ve iyileştirici sağlık hizmetlerinin bir arada yürütülmesi gerektiği,
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
• Sağlık hizmetlerinin tek elden yürütülmesi gerektiği ve halkla bütünleşerek bu hizmetleri yerine getirmesi
esas almıştır

Başarısızlık nedenleri; sağlık yöneticilerinin kanunun gereğine inanmamaları, yeterli doktor ve sağlık personelinin
olmaması, mevcut personelin hizmetin gerektiği şekilde eğitim almamış olması, birimler arası iş birliğinin
kurulamamış olması, yönetim yetersizliği ve ödeneklerin hiçbir zaman yeterli verilmemiş olması şeklinde sıralanabilir.
ayrıca 24 ocak kararları sağlık sistemini çok etkilemiştir.
- 1980’li yıllarda Sağlık Bakanlığına bağlı kurumlarda döner sermaye uygulamaları yasalaşmıştır.
-1990 lı yıllarda; “Ödeme Gücü Olmayan Vatandaşların Tedavi Giderlerinin Yeşil Kart Verilerek Devlet Tarafından
Karşılanması Hakkında Kanun” ile vatandaşların aylık gelir ve gider paylarının belirlenmesi ve bunlara tedavi hizmeti
verilmesinin başlatılmasıyla birlikte, sigortasız nüfusun sağlık harcamalarının karşılanmasının artırılması konusunda
çok önemli bir gelişme meydana gelmiştir
strateji ve hedefler belirlenmiştir. Fakat uygulamada başarılı olunamamıştır.
1990’lı yıllarda genel olarak yürütülen Sağlık Reformu çalışmalarının ana bileşenleri
• Sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında toplanarak Genel Sağlık Sigortasının kurulması,
• Birinci basamak sağlık hizmetlerinin aile hekimliği çerçevesinde geliştirilmesi,
• Hastanelerin özerk sağlık işletmelerine dönüştürülmesi,
• Sağlık Bakanlığının koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik veren sağlık hizmetlerini planlayıp denetleyen bir
yapıya kavuşturulmasıdır.

2003 Sonrası: Sağlıkta Dönüşüm Programı


2003 yılında Sağlıkta Dönüşüm Programı (SDP) açıklanmıştır. Sağlıkta Dönüşüm Programıyla sağlık hizmetlerinin
sunumunda sosyal gruplar ve bölgeler arasındaki farklılıkların giderilmesi hedeflenmiştir.
sorunlar; • Diğer OECD ve orta gelirli ülkelere kıyasla geri kalmış olan sağlık sonuçları, • Sağlık hizmetlerine
erişimdeki haksızlıklar, • Sağlık hizmetleri finansmanı ve sunumunda verimsizliğe yol açan ve mali sürdürülebilirliği
zayıflatan parçalı yapı, • Düşük hizmet kalitesi ile hastalara sınırlı cevap verebilirliktir.
Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın amaçları; sağlık hizmetlerinin etkili, verimli ve hakkaniyete uygun bir biçimde
organize edilmesi, finansmanının sağlanması ve sunulmasıdır.
Sağlıkta Dönüşüm Programının Temel İlkeleri
İnsan merkezlilik • Sürdürülebilirlik Sürekli kalite gelişimi • Katılımcılık • Uzlaşmacılık • Gönüllülük: •
Güçler ayrılığı • Desantralizasyon: (Merkezi yönetimin neden olduğu hantal işleyişten kurumların kurtarılması adına
gelişen koşullar ve çağdaş zeminde yerinden yönetimin hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. Böylece, sektörde yer
alan idari ve mali yönden özerk işletmeler hızlı karar mekanizmalarına sahip olacak ve kaynakları daha verimli
kullanabilecektir. )• Hizmette rekabet

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın Bileşenleri


• Planlayıcı ve denetleyici Sağlık Bakanlığı, • Herkesi tek çatı altında toplayan Genel Sağlık Sigortası,
• Yaygın, erişimi kolay ve güler yüzlü sağlık hizmet sistemi;
a) Güçlendirilmiş temel sağlık hizmetleri ve aile hekimliği,
b) Etkili, kademeli sevk zinciri,
c) İdari ve mali özerkliğe sahip sağlık işletmeleri,
• Bilgi ve beceri ile donanmış, yüksek motivasyonla çalışan sağlık insan gücü,
• Sistemi destekleyecek eğitim ve bilim kurumları,
• Nitelikli ve etkili sağlık hizmetleri için kalite ve akreditasyon,
• Akılcı ilaç ve malzeme yönetiminde kurumsal yapılanma,
• Karar sürecinde etkili bilgiye erişim; Sağlık bilgi sistemi,
• Daha iyi bir gelecek için sağlığın geliştirilmesi ve sağlıklı hayat programları,
• Tarafların harekete geçirilmesi ve sektörler arası iş birliği için çok yönlü sağlık sorumluluğu,
• Uluslararası alanda ülkenin gücünü artıracak sınır ötesi sağlık hizmetleri
TÜRKİYE’DE SAĞLIK SİSTEMİ
Demografik ve Epidemiyolojik Özellikler Türkiye’de toplam doğurganlık hızı son otuz yıldır sürekli azalan bir eğilim
göstermiştir. Bu oran, 1990 yılında 2,9 iken 2014 yılında 2,2 ‘ye düşmüştür. Diğer yandan doğumda beklenen yaşam
süresi 200 yılında 72,5 iken 2014 yılında 77,0’ ye yükselmiştir.

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
Sağlık Hizmetlerinin Organizasyonu ve Sunumu Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere Parlamento, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı,
Yüksek Öğretim Kurumu- DSÖ, DB, OECD, IMF, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve sağlık teknolojisi şirketleri (ilaç ve tıbbi
cihaz şirketleri başta olmak üzere) gibi uluslararası kurum ve kuruluşlar ve AB gibi uluslarüstü organizasyonlar
Türkiye’deki sağlık politikalarının şekillenmesinde doğrudan veya dolaylı olarak etkili olabilmektedir.
* 2 Kasım 2011 tarihli 663 sayılı KHK ile Sağlık Bakanlığı Teşkilat yapısı yeniden yapılandırılmıştır.
* Türkiye’de mevcut durumda hizmet basamakları arasında zorunlu sevk sistemi bulunmamaktadır. Hastalar istediği
basamaktaki sağlık hizmet sunucusuna doğrudan başvurabilmektedir
* Aile hekimliği 2010 yılı sonunda tüm ülkede uygulamaya geçmiştir. Aile hekimliği birinci basamak sağlık
hizmetlerinin çağdaş uygulama şeklidir.
* 663 sayılı Kararname’yle Bakanlığa bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları, “Kamu Hastane Birlikleri”
adıyla, ayrı tüzel kişiliğe sahip ve idari yönden özerk kuruluşlar olarak sağlık işletmesi modeline göre yeniden
yapılandırılmıştır. Böylece kamu sağlık kuruluşları özerk birer sağlık işletmesine dönüştürmüştür.
* 2002 yılında 271 özel sektör hastanesi varken bu sayı 2014 yılında 556’ya yükselmiştir.
Sağlık Hizmetlerinin Finansmanı Türkiye sağlık sisteminde 2006 yılına kadar parçalı, çok başlı, nimet ve kül-fette
standart olmayan bir finansman sistemi (SSK, Bağ-Kur, Emekli Sandığı, Aktif Memurlar ve Yeşil Kart programları gibi)
hâkimdi. Ancak Sağlıkta Dönüşüm ve Sosyal Güvenlik Reformu (SDSGR) kapsamında 2006 yılında çıkarılan Sosyal
Güvenlik Kurumu (SGK) ve GSS Kanunları ile sağlık finansman kurumları tek çatı altında birleştirilmiştir. Yeşil Kart
Programı 01 Ocak 2012 tarihinde kaldırılmış ve GSS kapsamına girmiştir. Bu programdan faydalanan vatandaşlara
gelir testi yapılarak belirlenen ihtiyaç sahiplerinin primleri devlet tarafından karşılanmaktadır.
2006 yılında yasalaşan GSS Programı 2008 yılında uygulanmaya başlanmış ve 2012 itibarıyla sa yukarıda belirtilen
SSK,Bağ-Kur, Emekli Sandığı ve Yeşil Kart programları bir çatı altında birleştirilmiştir

Türkiye’nin GSS kapsamında sağlık hizmetleri finansmanında dört temel kaynak mekanizmasına sahip olduğu
belirtilebilir:
• Çalışan ve işverenlerin ödediği primler, • Vergiler (primini ödeyemeyen kesimlerin primleri, eğitim giderleri,
sermaye yatırımları, GSS katkısı ve koruyucu sağlık hizmetleri gibi) Doğrudan cepten ödemeler (katkı payları,
enformal ödemeler ve sağlık mal ve hizmetleri alımlarında yapılan doğrudan ödemeler) ve • Özel sağlık
sigortası primleri.
Bunlara ek olarak Sağlık harcamalarının finansman kaynakları arasında yurt içinde ve yurt dışında yaşayan T.C.
vatandaşlarının bağış ve yardımları, uluslararası bazı kuruluşların (Dünya Bankası, UNICEF, vb.) yardım ve kredileri de
sayılabilir.
* Sağlık harcamalarına bakıldığında ise GayriSafi Yurtiçi Harcamalar (GSYH) içindeki payı 2013 yılı verilerine göre %
5,40 olarak gerçekleşirken bu oranın 4,20’ lik kısmını kamu sağlık harcamaları oluşturmaktadır. Türkiye sağlık
harcamalarının GSYH içindeki payına göre % 8,9 ortalamaya sahip olan OECD ülkeleri arasında son sırada yer
almaktadır. Satın alma paritesine göre kişi başına düşen sağlık harcaması ise 2013 yılı verilerinde 1.011 ABD Doları ile
ortalaması 3.453 ABD Doları olan OECD ülkelerinin yine son sırasında yer almaktadır.
İnsan Kaynakları; 2002 yılında toplam sağlık çalışan sayısı 378.551 iken bu sayı 2014 yılında 760.322 olarak
gerçekleşmiştir. Bölgeler arasında dengesiz iş gücü dağılımının önüne geçilmesi için 4924 sayılı Kanun’a göre
sözleşmeli personel istihdam edilmektedir.
Bilgi Sistemleri: sağlık hizmetlerinde eş güdüm, sağlık envanterinin oluşturulması, bireyleri tıbbi kayıtlarının
korunması, sevk basamakları esnasında bilgi transferi ve temel sağlık uygulamalarındaki verilerin toplanması
amacıyla birçok proje gerçekleştirilmiştir. Sağlık Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen önemli proje ve uygulamalardan
bazıları şunlardır: Sağlık.NET Online, Sağlık Bilişim Ağı (SBA) Projesi, Merkezî Hekim Randevu Sistemi (MHRS), E-Nabız,
Hasta Başvuru Bildirim Sistem, Stratejik İl Faaliyet Uygulaması, Uyuşturucuyla Mücadele, BEYAZKOD, Göçmen Sağlık
Otomasyon, Dış Kalite Değerlendirme, SAMBA (Sigara Alkol ve Madde Bağımlılığı Uygulaması), Engelsiz Sağlık İletişim
Merkezi, Çekirdek Kaynak Yönetim Sistemi (ÇKYS).
İlaç Politikası; Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından Dünya Sağlık Örgütünün önerileri üzerine Akılcı İlaç
Kullanımı Programı yürütülmektedir.

SAĞLIK HİZMETLERİNDE DEVLETİN ROLÜ


Sağlık hizmetlerinin sunumunda maliyet artışları devletleri, tıbbi mal ve hizmetlerin daha ekonomik kullanımı için
çözüm arayışına yöneltmiştir. Devletin sağlık alanındaki rolü ve fonksiyonları

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
Yönlendirme fonksiyonu- Planlama fonksiyonu -Düzenleme (regülasyon) fonksiyonu -Hizmet sunum
fonksiyonu -Finansman fonksiyonu-Enformasyon fonksiyonu

ÜNİTE 12: KÜRESEL SAĞLIK POLİTİKALARI VE PLANLAMALARI


Politika Kavramı iki bölüm hâlinde alabiliriz. Alt yönetim (bakanlıkların altında çalışan ve ülkenin dört bir tarafına
yayılan çeşitli devlet daireleri ve kamu çalışanları) genellikle üst yönetimin belirlediği kararları uygulamakta ve ancak
detaydaki konularla ilgili (yönetmelik vb.) bazı düzenlemeler yapmaktadır. Üst yönetim ise devletin yapısını teşkil
eden temel organların işlevleriyle gerçekleşmektedir. Bu organlar yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine
getiren anayasal kuruluş ve örgütlerdir. Genellikle demokratik sistemlerde yasama işlevini parlamentolar, yürütme
işlevini devlet başkanları ve kabineler, yargı işlevini ise mahkemeler yerine getirmektedir.
Sağlık Politikaları ; bir ülkenin sağlık politikalarının şu unsurlardan oluştuğunu söyleyebiliriz:
1. Anayasanın toplumun sağlığı ile ilgili koymuş olduğu temel ilkeler ve hedefler.
2. Meclisin hükûmet ve sağlık bakanlığı tarafından uygulanmak üzere çıkardığı sağlıkla ilgili yasalar.
3. Hükûmetin programında yer alan sağlıkla ilgili planlar, hedefler ve kararlar.
4. Hükûmetin sağlıkla ilgili yasaları ve kendi politika ve kararlarını hayata geçirme süreci.
5. Demokratik sistemlerde halk kesimlerinin ve sivil toplum gruplarının sağlık alanındaki beklenti ve
taleplerini elde etme amacıyla yasama ve yürütme süreçlerine yönelik olarak yaptığı çalışmalar, lobi
faaliyetleri ve etkileme çabaları.
6. Sağlık Bakanlığının anayasa, yasalar ve hükûmetin makro hedef ve politikaları çerçevesinde, sağlık alanının
ve sektörünün teknik gereklerini de dikkate alarak belirlediği hedefler, aldığı kararlar ve bunları hayata
geçirme süreci.
7. Hükûmetin diğer alanlardaki politikalarının sağlık alanına yansımaları. Mesela bütçede kamu
harcamalarını kısma kararı alan bir hükûmet ve ekonomi yönetimi, sağlık alanındaki yatırım ve harcamaları da
kısabilir. Çevreyle uyumlu bir sanayi politikası izlemeye karar veren bir hükûmetin bu kararının sağlık alanına
da etkileri olacaktır.
8. Mahkemelerin ve özellikle yüksek mahkemelerin sağlıkla ilgili olarak verdiği kapsamlı sonuçları olan ve
emsal teşkil eden içtihat ve kararları.

Sağlık Politikaları Açısından Liberal Devlet – Sosyal Devlet Ayrımı


Liberal Devlet Liberal devlet yaklaşımı, devletin genel olarak toplum hayatına ve özelde ekonomik hayata asgari
ölçüde müdahale etmesi gerektiğini savunmaktadır. devletin “zorunlu kötü” olduğunu, yani müdahale ve yetkisinin
savunma, güvenlik ve adalet gibi özel sektörün başarıyla yürütemeyeceği alanlarla sınırlı kalması gerektiğini, bunun
dışındaki alanların özel sektöre ve sivil topluma bırakılması gerektiğini savunmaktadır
Sosyal Devlet / Refah Devleti sosyal devlet yaklaşımı, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi alanlarda karar ve uygulama
yetkisinin tamamen özel teşebbüse bırakılması hclinde, kamu yararının gerçekleşemeyeceğini, toplumun birlik, huzur
ve ahenginin zayıflayacağını, bazı kesimlerin insan haysiyetiyle bağdaşmayan durumlara düşeceğini veya mağduriyet
yaşayacağını savunmaktadır.
Genel politikalar bakımından liberal devlet anlayışına yakın olan ülkelerin bile, sağlık alanında sosyal devlet
anlayışına yakın politikaları tercih etmesinin sebeplerini şu şekilde açıklayabiliriz:
1. Doktor yetiştirme ve sağlıkla ilgili araştırmalar yapma, özel sektör açısından karlı yatırımlar
olmayacağından, bu alanlara devletin el atması kaçınılmaz olmaktadır.
2. düşük gelirli kesimlerin yaşadığı bölgelere hastane vb. sağlık tesisleri açmak kâr maksimizasyonunu esas
alan özel sektör için rantabl olmayacağından, devletin kamu yararını gözeten bir sosyal sorumluluk anlayışı ile bu
alanlara yatırım yapması kaçınılmaz olmaktadır.
3. halk kesimlerinin serbest piyasa ortamında, sağlıklarını ilgilendiren meselelerde her zaman doğru kararlar
vermesi kolay değildir.
4. sağlık gibi hassas ve hayati olan bir konuda insanların zarar görmesinin veya dışlanmasının sonuçları
sosyal, psikolojik ve ekonomik etkileri bakımından çok daha ağır olacaktır.
Sağlık Politikalarının Türleri; dağıtıcı ve düzenleyici.

Avrupa Birliğinin Sağlık Politikaları Alanında Daha Fazla Rol Üstlenmesinin Sebepleri
1. Üye ülkeler arasında çeşitli alanlarda serbest dolaşımın olması, sağlık alanında da bazı ortak kriterlerin
belirlenmesini zorunlu hâle getirmektedir. 2. Birliğin en temel amaçlarından biri, bütün üye ülke vatandaşlarına
benzer hayat standartları sağlamak ve sağlık hizmetleri sunmaktır.3. Sağlıkla ilgili bazı problemler 4. Hastalık ve
problemlerin önemli ölçüde benzer olması, Birliğe üye toplumların sağlık alanındaki bilgi ve tecrübelerini müşterek
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
zeminlerde birleştirerek ortak çözümler geliştirmelerini gittikçe daha elzem hâle getirmektedir. 5. Avrupa Birliği’nin siyasi,
sosyal, ekonomik vb. alanlarda aldığı birçok ortak kararların ve uyguladığı ortak politikaların sağlıkla ilgili sonuçları
6. Birlik vatandaşlarının hem hasta, hem de sağlık görevlisi olarak, diğer üye ülkelerdeki sağlık imkânlarından
yararlanma yönündeki talepleri de Birliğin sağlıkla ilgili ortak politikalarında dikkate alması gereken faktörlerden biri
olmuştur. 7. İletişim teknolojilerindeki gelişmeler

Avrupa Birliği’nin Sağlık Politikaları ile İlgili Uzun Vadeli Amaçları


Ulaşılabilirlik-Kalite-Mali sürdürülebilirlik
Avrupa Birliği’nin Sağlık Politikalarını Oluştururken Yaşadığı Gerilimler
1-Ulusüstü yapıda olması 2-yerindenlik-serbest ticaretin halk sağlığını olumsuz etkilemesi

ABD SAĞLIK SİSTEMİ;


ABD’nin sağlık politikaları liberal devlet felsefesinin etkisi altındadır. belli başlı üç alternatif ile bunların
birleşmesinden oluşan “melez sistemler” gündeme gelmiştir. Bu sistemlerden birincisi merkezî şekilde devletin
planladığı ve yürüttüğü sağlık sigorta sistemidir. Burada devlet işçiden, işverenden ve diğer kaynaklardan toplayacağı
pirim, vergi veya diğer gelirleri merkezi sigorta fonlarında toplayacak ve sigortalıların sağlık hizmeti aldığı doktor ve
hastanelere transfer edecektir. İkincisi istihdam temelli sigorta sistemidir. Bu sistemde de her işveren, çalışanlarının
ve kendisinin pirim katkılarıyla oluşan kaynaklarla çalışanlarını sigorta ettirecektir. Üçüncü bir alternatif de
vatandaşların devletten ve iş yerlerinden bağımsız olarak doğrudan kendi kendilerini sigorta ettirmeleri şeklinde
olacaktır.
1915- ilk sağlık sigortası denemesi 1915’te gerçekleşmiştir. Düşük gelirli işçilere sağlık hizmeti sunacak millî bir sağlık
sigortası şeklinde önerilen bu modeli merkezî hükûmet değil, eyalet hükûmetleri yürütecek ve gerekli kaynaklar
işveren, işçi ve belki eyalet hükûmetlerinin katkılarıyla karşılanacak
1943- Demokrat senatörler Wagner ve Murray ile milletvekili Dingell’ın Kongre’ye sunduğu tasarıya göre işveren ve
işçilerden toplanacak katkılar federal bir sigorta fonunda toplanacak ve buradan da sağlık hizmeti sunanlara ödeme
yapılacaktı.
1945-Başkan Henry Truman Wagner-Murray-Dingel tasarısının ana çerçevesini benimseyerek millî bir sağlık sigortası
1950- Wagner-Murray-Dingell Modeli’ni 65 yaşından büyük insanlarla sınırlandıran Medicare modeli geliştirildi ve
uygulamaya konuldu. Bugün hâlâ yürürlükte olan Medicare Modeli, sosyal güvenlik katkılarından, merkezî gelir
vergilerinden ve bireysel primlerden karşılanacaktı. Aynı dönemde yine Kongreden çıkarılan bir yasayla uygulamaya
konan Medicaid Modeli ise, dar gelirli kesimlere sağlık sigortası sunmayı hedefliyordu. Bu model merkezî hükûmet ile
eyalet hükûmetlerinin genel vergi gelirlerinden karşılanacak.

ABD’de siyahlara yönelik ayrımcılık noktaları: Sigortadan yararlanmada, bir daire kiralamada, bir araba satın almada,
polis tarafından alıkonulmada, iş bulmada, banka kredisi almada, taksi çağırmada, okuldan uzaklaştırma cezası
almada, kefalet maliyetinde, uyuşturucuyla bağlantılı suçlardan tutuklanmada ve alınan sağlık hizmetinin kalitesinde.
Dünya Sağlık Örgütü
Dünya Sağlık Örgütü 1948’de Birleşmiş Milletler bünyesinde “bütün insanların en üst düzeyde sağlık
imkânlarına erişimini sağlamak” amacıyla kurulmuş olan bir ihtisas kuruluşudur. Dünya Sağlık Örgütü Anayasası’nda
ifade edilen amaçlardan, sağlık politikalarıyla ilgili olanlar şunlardır:
1. Uluslararası sağlık çalışmalarında yönlendirici ve koordine edici bir otorite olarak hareket etmek,
2. Birleşmiş Milletler, ihtisas kuruluşları, hükûmetler bünyesindeki sağlık yönetimleri, mesleki gruplar ve
uygun görülen başka örgütlerle etkin iş birliği tesis etmek ve sürdürmek,
3. Talep üzerine sağlık hizmetlerini güçlendirmelerinde hükûmetlere yardım etmek,
4. Gerekli görüldüğünde başka ihtisas kuruluşları ile iş birliği hâlinde, gıda, barınma, dinlenme, ekonomik ve
çalışma şartlarını ve çevre sağlığının diğer yönlerini geliştirmek,
5. Uluslararası sağlık meseleleri ile ilgili toplantılar, anlaşmalar ve düzenlemeler önermek ve tavsiyelerde
bulunmak.

ÜNİTE 13; SAĞLIK SİSTEMLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ


Sağlık sistemlerini oluşturan belli başlı unsurlar şunlardır:
1. Sağlık hizmetlerinin sunulduğu sağlık tesisleri 2. Sağlık hizmetlerini sunan sağlık personeli 3. İlaç ve sağlık teçhizatı
gibi sağlık malzemelerini sağlayan kişi ve kuruluşlar 4. Sağlık personelini eğiten ve sağlıkla ilgili araştırmalar yapan
kurum ve merkezler 5. Sağlık harcamalarını finansa eden kaynak ve kurumlar

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
ÇEŞİTLİ ÜLKELERİN SAĞLIK SİSTEMLERİ
Almanya(hastalık fonları-krankenkassen) Bugün Almanların yaklaşık %90’ı sağlık sigortalarını zorunlu
hastalık fonlarından temin etmektedir. Hastalık fonları (Krankenkassen) kâr amacı gütmeyen ve kamu makamları
tarafından sıkıca denetlenen yarı özerk kuruluşlardır. Fonlar gerekli mali kaynakları üyelerinden ve üyelerinin
işverenlerinden tahsil etmekte ve bunları üyelerinin sağlık giderleri için harcamaktadır. hastalık fonu, üyesinin çalışma
hayatı sona erse bile onu sisteminin dışına çıkaramaz. Geliri belli bir seviyenin üstünde olanların hastalık fonuna üye
olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bu kişiler isterlerse özel sağlık sigortalarından da hizmet alabilirler. Hastalık
fonları hastaneye bağlı olmayan (ambulatory) doktorların ücretlerini doktorlar cemiyeti üzerinden ödemektedir.
Hastalık fonları, hastanelere de tedavi ettikleri hastalık sayısına ve türüne göre ödeme yapmaktadırlar. Hastaneye
bağlı çalışan doktorların ücretleri, fonların hastaneye yaptığı ödemeye dâhildir. Maliyet Denetim Sistemi ;Ortak
Eylem Kurulu.dur. Ortak Eylem Kurulu her yıl iki defa toplanmakta ve her ilkbaharda da doktor ücretleri, hastane
ücretleri ve ilaç ve diğer tıbbi malzemelerin fiyatları ile ilgili esasları belirlemektedir
İngiltere (milli sağlık sistemi national health system) İngiltere, sağlık alanında İkinci Dünya Savaşı’ndan
itibaren refah devleti politikaları izlemiş ve bu çerçevede bugün İngiliz Sağlık Sistemi’nin omurgasını oluşturan Milli
Sağlık Sistemi (National Health System) 1948’de kurulmuştur. İngiliz sağlık hizmetlerinin tamamına yakını kamu
tarafından finanse edilmekte ve hizmetler bütün halkı kapsayacak şekilde yapılandırılmış bulunmaktadır. İngiltere’de
bu şekilde evrensel bir erişimi öngören sağlık hizmetleri genellikle ücretsiz olarak sunulmaktadır. Milli Sağlık
Sistemi’ne bağlı (tröst) hastaneler de yine ağırlıklı olarak merkezden finanse edilmekte ve planlanmaktadır.
İngiltere’de birinci basamak sağlık hizmetleri ile ikinci basamak sağlık hizmetleri birbirinden ayrı işlemektedir.
Nüfusun tamamına yakınının kayıtlı bulunduğu birinci basamak sağlık hizmetlerini genel pratisyenler yürütmektedir.
acil durumlar dışında, genel pratisyen tarafından sevk edilmeyen bir hasta, doğrudan üst basamak sağlık kurumlarına
gitmesi hâlinde, ücretini kendisi ödemek zorunda kalmaktadır. 1991’den önce İngiltere’deki hastaneler doğrudan
devlet tarafından işletilmekteydi. Fakat bu tarihten itibaren yapılan reformlarla hastaneler özerk tröst hastaneler
hâline getirilmiş ve sözleşme sistemiyle çalışmaya başlamışlardır
ABD ABD Sağlık Sistemi birçok bakımdan kendine özgü bir yapı arz etmektedir. En belirgin özelliklerinden
biri parçalı ve desantralize bir yapıdadır. ABD’de Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı bulunmasına rağmen, sağlık
sisteminde merkezî bir rolü söz konusu değildir. ABD Sağlık Sistemi’nin önemli diğer bir özelliği de toplumun bütün
kesimlerini kapsayan bir sağlık güvencesinin bulunmamasıdır. gelişmiş olan ülkelerinde sağlık sistemine erişemeyen
kesimler %1’den daha az iken, bu oran ABD’de %16 civarındadır. ABD bireysel ve toplam bazda sağlığa en fazla
kaynak harcayan ülkedir. Fakat bu sistem, verimlilik, kapsayıcılık ve sosyal fayda açısından diğer gelişmiş ülkelerin
birçoğunun gerisinde kalmaktadır ABD’deki sınırlı sosyal sağlık sigorta programlarından ikisi Medicare ve
Medicaid’dir. 1965’ten beri uygulamada olan bu iki programdan Medicare 65 yaş üstündeki vatandaşlara, Medicaid
ise dar gelirli nüfusun belli bir bölümüne yönelik sağlık sigortası sağlamaktadır. 2010’da Barack Obama Hükûmeti
tarafından hazırlanan Hasta Koruma ve Ekonomik Bakım Yasasıyla uygulamaya konulmuştur. Bu program parçalı bir
yapıya sahip Amerikan Sağlık Sigorta Sistemi’ni tek bir çatı altında yeniden yapılandırmak yerine, mevcut sistemin
birçok noktasında iyileştirmeler yapmayı ve bütün vatandaşların mutlaka bir sağlık sigortası bulunmasını sağlamayı
amaçlamıştır. Amerikan kamuoyunda “ObamaCare” diye de anılan bu programın getirdiği değişikliklerden bazıları
şunlardır: **mevcut bir hastalığı olanlar, yüksek risk kategorisi altında da olsa sigorta kapsamına alınmıştır. Ayrıca bu
şirketlerin yeni bir hastalığı olan vatandaşların sigortasını iptal etme uygulamasını da ortadan kaldırmıştır** yıllık 250
bin dolardan fazla geliri olan zenginlere gelirleri yükseldikçe artan oranlarda ek vergiler getirmiştir imkânı olduğu
hâlde sigorta için başvurmayan vatandaşlara para cezası getirilmiştir. ** “Obama Sağlık Programı” ABD’nin en önemli
sosyal güvenlik uygulamalarından biri olan Medicaid’in kapsamını ciddi ölçüde genişletmiş ve bu şekilde pirim ödeme
gücü olmayan milyonlarca vatandaşı kamu desteğiyle sigorta kapsamına dâhil etmiştir. çalıştırdıkları işçilere sigorta
yaptıran iş yerleri ne vergi indirimleri ve kolaylıkları getirilmiştir
Kanada Kanada’da devlet tarafından karşılanan kapsamlı bir sağlık sigorta sistemi mevcuttur. Sisteme
kaydolan bütün vatandaşlar sağlık sigortası kapsamına alınmaktadır. Eyalet hükûmetlerinin verdiği “sağlık kartıyla”
(health card) bütün vatandaşlar sağlık hizmetlerinden eşit şekilde yararlanmaktadır. Diş bakımı, göz muayenesi, uzun
süreli tedaviler gibi bazı sağlık hizmetleri sigorta kapsamının dışında tutulmaktadır. Kanada’da, Türkiye ve diğer
birçok ülkede olduğu gibi aile hekimliği sistemi uygulanmaktadır. hizmetlerin finansmanını ve genel kapsamdaki yasal
düzenlemeleri merkezî hükûmet, sistemin eyalet düzeyinde uygulanmasını eyalet yönetimleri, sağlık hizmetlerinin
doğrudan vatandaşlara sunulmasını ise özel hastaneler ve özel statüdeki aile doktorları gerçekleştirmektedir.
reçeteye bağlı ilaçları sigorta kapsamına almayan nadir ülkelerden biridir. sağlık harcamalarının GSMH içerisindeki
oranı ABD’den çok daha düşük olmaktadır.
Japonya Japonya’da sağlık hizmetleri bütün vatandaşları kapsayan bir sağlık sigorta sistemi çerçevesinde
sunulmakta, bütün vatandaşların eşit şartlarda yararlandığı bu sistemde, muayene ve tedavi ücretleri hükûmete bağlı
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
bir komite tarafından belirlenmektedir. Sistemde sağlık harcamalarının %10 ila %30’unu gelir durumlarına ve
yaşlarına bağlı olarak hastalar, kalan kısmı ise hükûmet ödemektedir. Japon Sağlık Yasası’na göre bütün
vatandaşların sigortalı olması gerekmektedir. İşverenleri tarafından sigorta edilmeyenler de mahallî idareler
tarafından yönetilen ulusal sağlık sigortasına dâhil olabilmektedir.
Japon Sağlık Sistemi’nde hastanelerin kanunen kâr amacı gütmeyen bir teşekkül olarak kurulması ve
doktorlar tarafından işletilmesi gerekmektedir. Çünkü Japonya’da kâr amacıyla sağlık kurumları açılıp işletilmesine
izin verilmemektedir. 2013’te Japonya’nın GSMH’sinin %10,3’ü sağlık harcamalarına ayrılmıştır. sağlık hizmetlerinin
ücretleri, sağlık bakanlığı ile doktorlar arasında iki yılda bir yapılan görüşmelerle belirlenmekte ve bu ücretler ülkenin
her tarafında eşit şekilde uygulanmaktadır. Sigortasız hastalar sağlık masraflarının tamamını kendileri ödemek
zorunda kalmaktadır. Fakat hükûmetten destek alan dar gelirli vatandaşların borçları silinmektedir. Japonya’da faal
olan sağlık sigortası hizmetleri başlıca iki kategoriye ayrılmaktadır: İşverenler sağlık sigortası ve ulusal sağlık
sigortası. Ulusal Sağlık Sigortası öğrencilere ve serbest meslek sahiplerine sigorta hizmeti sunarken, diğer sağlık
sigortası belli bir işletme bünyesinde çalışanları kapsamaktadır
Fransa Fransız Sağlık Sistemi halkın genelini kapsamına alan ve büyük ölçüde devlet tarafından finanse edilen
bir ulusal sağlık sigortasıdır. 2011 verilerine göre Fransa sağlık hizmetlerine GSMH’sinin %11,6’sını ayırmıştır ki bu
oran Avrupa ülkeleri ortalamasından oldukça yüksek, ABD’nin sağlık harcamaları oranından ise düşüktür. Sağlık
harcamalarının yaklaşık %77’si kamu kaynaklarıyla finanse edilen kurumlarca karşılanmaktadır. Fransa devletçilik
geleneğinin en çok yerleştiği ülkelerden biridir. Bu sebeple, bekleneceği üzere, sağlık hizmetlerinde kamunun rolü
ağırlıklıdır. Fransız Ulusal Sigorta Sistemi vatandaşların sağlık harcamalarının genel olarak % 70’ini, pahalı ve uzun
süreli tedavilerin ise %100’ünü karşılamaktadır. Sağlık sisteminde kamu hastaneleri, kâr amacı gütmeyen ve kamuya
bağlı olarak çalışan bağımsız hastaneler ve kâr amaçlı özel hastaneler olmak üzere üç tür hastane bulunmaktadır
Çin Çin’de, Halk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1949’dan, Mao Dönemi’nin sona erdiği 1980’lere kadar, toplum
hayatının bütün alanlarında olduğu gibi sağlık alanında da Komünist (ve Maocu) sistem hâkim olmuştur. bazı köylü
vatandaşların kısa dönemli programlar çerçevesinde eğitilerek sağlık personeli olarak yetiştirilmesine dayalı “yalın
ayaklı doktorlar” uygulaması hayata geçirilmiştir. Çin 1980’lerden itibaren serbest piyasa ekonomisi istikametinde bir
dönüşüm sürecine girmiştir. Bu dönemde birçok alanda olduğu gibi sağlık alanında da bazı reformlar
gerçekleştirilmiştir. Bu reformlar çerçevesinde devletin sağlık sisteminin finansmanındaki payı azaltılmış,
hizmetlerden yararlanan vatandaşların katkı payları artırılmıştır. Aynı politika çerçevesinde özel sektör sağlık
hizmetlerine ve özel sağlık sigortasına daha fazla yer verilmeye başlanmıştır.

TÜRKİYE’DEKİ SAĞLIK SİSTEMİNİN DİĞER ÜLKELERİN SAĞLIK SİSTEMLERİYLE MUKAYESELİ OLARAK


DEĞERLENDİRİLMESİ
Türkiye’deki sağlık sistemi 2003 yılından itibaren önemli ve kapsamlı bir dönüşüm geçirmiştir. 1-sistemi yeni
dönemde Sosyal Güvenlik Kurumu adı altında birleştirilmiştir.2- Yeşil Kart kullanıcılarına yönelik kısmi bazı sınırlamalar
dışında, çalışan ve emekli bütün sigortalılar aynı bakım ve ilaç hizmetlerinden yararlanmaktadır.3- bütün vatandaşları
sigorta kapsamına almıştır.4- Bu dönemde dünyadaki gelişmiş birçok ülkede de bulunan “Aile Hekimliği” programı
uygulamaya konulmuş 5- zorunlu sevk zinciri kaldırılmış ve vatandaşların istediği sağlık kurumundan hizmet alması
imkânı getirilmiştir 6- Tıp eğitimi alanında kaydedilen gelişmelerle doktor sayısı artırılmış ve hastalara doktorlarını
seçme hakkı getirilmiştir. Diğer taraftan birçok yeni hastanenin yaptırılması, mevcut hastanelerin yeniden
yapılandırılması ve sağlık ekipmanı bakımından modernize edilmesiyle sağlık hizmet kalitesi önemli ölçülerde
yükseltilmiştir. 7- Kapalı alanlarda sigara yasağının başarıyla uygulanması örneğinde görüldüğü gibi önleyici/koruyucu
sağlık hizmetleri alanında da önemli gelişmeler kaydedilmiştir.

ÜNİTE 14-SAĞLIKTA BİLGİ SİSTEMİ

BİLGİ SİSTEMİ; Yaşama, öğrenme, deneyim, araştırma ve inceleme gibi yöntemlerle elde edilen zihinsel ürünlere bilgi
denir. BİLGİ SİSTEMİNİN İŞLEVLERİ; Bilgiyi elde etme- Bilgiyi saklama- Bilgiyi işleme- Bilgiyi amaca uygun
değiştirme- Bilgiyi yayma- Planlama, kontrol ve karar desteği için kullanıma hazırlama

Sistem kendi aralarında ilişkili unsurların dışarıdan alınan girdiyi işleyip amaçlara uygun çıktılara evirme süreci olarak
tanımlanabilir. bilgi sistemleri önceden tespit edilen amaçlar için verilerin anlamlı ve kullanılabilir hâle getirilip karar
veren mercilere sunulmasında rol alan birey, program ve yönetsel unsurlardan meydana gelen bir süreçtir.

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
Bilgi sistemleri karar verme, kontrol etme, sorunları çözme inovatif ürünler ve hizmetler çıkarma amaçlı
organizasyona bilgiyi üreten bir süreç içerir. Bu süreç üç eylemden oluşur. Bu eylemler girdi, işlem ve çıktıdır. Girdi
organizasyonun gereksinimlerine uygun tarzda çevreden ya da içeriden bilgi toplama eylemidir. İşlem girdi sürecinde
elde edilen ham ve işlenmesi gereken bilgileri işleyip karar verici mercilere hazırlanması sürecidir. Çıktı işlenen
bilgilerin karar verici mercilerin kullanımına hazır bir şekilde kullanıcılara aktarılması sürecini içerir
Bilgi Sistemlerinin Amaçları • Organizasyonda var olan ya da olması muhtemel sorunlar ve karışıklıkları asgari
düzeye çekme, mümkünse tamamen çözme • Uygun zamanda uygun sistemleri kullanarak işlenen verileri karar verici
mercilere aktarma • Organizasyonun etkin çalışmasını, ortaya konulan ürün ve hizmetlerin kalite düzeyini
yükseltmeyi amaçlayan haricî ve dâhilî bilgileri elde etme, işleme, kullanıma hazır hâle getirme • Elde edilen veriyi
yeri zamanı geldiğinde, uygun çıktılar hâlinde sunabilme
Bilgi Sisteminin Unsurları bilgi sistemleri temel olarak beş unsurdan meydana gelir: 1. Donanım (Hardware) 2.
Yazılım (Software) 3. Dosyalama (Filing) 4. İnsan (Human) 5. İşlemler (Processes)
Donanım (Hardware) Donanım verilerin bilgiye evirilmesi sürecinde kullanılan fiziksel aletlerdir yazıcılar, bellekler,
kulaklık, hoparlör, mikrofon vb.
Yazılım (Software) Farklı hedefler için tasarlanan elektronik cihazların kendi aralarında iletişime geçirebilen,
birbirleriyle uyumlarını sağlayan, donanımların işlevlerini yerine getirmelerini sağlayan komutlara yazılım denir.
Yazılımlar sistem ve uygulama yazılımları olmak üzere ikiye ayrılırlar . Uygulama yazılımları ve donanımlar arasındaki
bağı kurmaya yarayan, olmadıkları takdirde bilgisayarın çalışmayacağı önemli yazılımlardır Bazı uygulama yazılımları
şunlardır: Kelime işlemci programları Hesap tablosu programları Sunum programları
Word, Excel, Powerpoint
İŞLETİM SİSTEMLERİ;Windows işletim sistemi,- Linux işletim sistemi- Mac Os işletim sistemi- Unix işletim sistemi-
Android işletim sistemi- IOS işletim sistemi

TIP BİLİŞİMİ VE SAĞLIK BİLGİ SİSTEMİ


Tıbbi bilişim, tıptaki bilgilerin etkili kullanımı, yayılması, incelenmesi, yeniden değişmesi şeklinde yönetilmesi üzere
farklı bilimlerle etkileşim içinde güncel bilgisayar ve bilgi teknolojilerinin yüksek seviyede kullanılmasını
hedeflemektedir. Sağlık kuruluşlarında hastaların tıbbi hedeflerle incelenen değerleri biyomedikal veri olarak ele
alınır.
Sağlık Bilişimi Sağlık bilişimi bilgi teknolojileriyle tıp sahasında yapılan; • Eğitim • Tedavi • Tanı • İletişim • Etkileşim
• Veri ve bilgi elde etme • İşleme • Yönetme • Karar verme • Bilimsel analiz yöntemlerini kapsayan bilim dalıdır
Sağlık Bilişiminde Paydaşlar: Sağlık bilişiminde paydaşlar şunlardır: • Doktorlar • Hemşireler • Sağlık bakım
çalışanları • Sağlık kurumu idarecileri • Araştırmacılar • Sağlık hizmeti alıcılar ve yakınları
Sağlıkta bilgi sistemlerinin başlıca hedefleri şunlardır • Tıbbi kalite güvencesi ve çıktıların değerlendirilmesi, •
Maliyet kontrolü, • Verimliliğin artırılması, • Yarar analizi, • Talep tahmini, • Programlama ve değerlendirme, • Dış
raporların basitleştirilmesi, • Klinik araştırma ve eğitimdir
SAĞLIK BİLGİ SİSTEMLERİ
Bilgi teknolojileri sağlık kurumlarının beş hedefini gerçekleştirmede en önemli yardımcıdır. Bu hedefler şunlardır: 1.
Verimliliğin artırılması 2. Maliyetlerin düşürülmesi 3. Karar vermenin kolaylaştırılması 4. Hastalarla ilişki ve etkileşimin
artırılması 5. Yeni uygulamaların başlatılması
Sağlık Bilgi Sisteminin Amacı Bilgi sistemleri bir hastanın yaşamı boyunca aldığı bütün konsültasyon, tanı, teşhis,
tedavi, ilaç vb. tıbbi süreçleri kayıt altına alır. Böylelikle hastanelere yeni müracaatlarda hastanın geçmişine kolaylıkla
ulaşılır
Sağlık Kurumlarında Bilgi Sistemleri Neden Olmalı? • Küresel dünyada bilgiye hâkim toplumların diğerlerinin önüne
geçmesi • Bilgi sistemlerinin kullanılabileceği en uygun sahalardan birinin sağlık olması • Zamandan tasarruf • Kaliteli
hizmet • Verimliliği artırma • Hastaların beklentileri
Günümüzde sağlık kurumları bilgi teknolojilerinden, idari hizmetler, teşhis, karar, yol gösterme, analiz, laboratuvar
testleri gibi birçok sahada yararlanmaktadır. Bu kategorileri temel olarak üçe ayrılabiliriz

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ


BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
1-Klinik bilgi sistemleri • Bilgi teknolojileri tabanlı hasta kaydı • Destekleyici bilgi sistemleri • Laboratuvar • İlaç •
Radyoloji • Hemşire bilgi sistemleri• Klinik karar destek sistemleri
2-Yönetimsel ve ekonomik sistemler • Dijital talep • Hasta hesap sistemleri • İnsan kaynakları • Malzeme yönetimi •
Ofis otomasyonu
3-Stratejik karar destek sistemleri • Planlama ve pazarlama • Finansal öngörü • Kaynak tahsisi • Performans
yönetimi • Çıktı değerlendirilmesi
Kapsamlı bir Sağlık Bilgi Sistemi altı ögeyi içermesi gerekmektedir: 1. Randevu, kabul, taburcu ve nakil işlemleri 2.
Ücret ve masraf kalemleri 3. Network (Ağ) sistemleriyle hemşirelik gibi yardımcı hizmetlerin takibi 4. Bölümler arası
bilgi akışını sağlama 5. Eczane, radyoloji ve laboratuvar gibi önemli hizmetlerle iletişimi sağlama 6. Hastaların
bilgilerini elde etme, koruma ve gerektiğinde teekrar ulaşabilmek amaçlı dosyalama sistemlerinin meydana
getirilmesi ve raporlanması 7. Önemli aşamalarda uyarılar ve geri dönütlerde bulanabilme
HASTANE BİLGİ YÖNETİM SİSTEMLERİ (HBYS)
Hastaneler birçok görevi, bölümü, malzemesi, personeli, hizmet alanı, hizmet vereni, idarecisi gibi paydaşlarıyla
karmaşık kurumlardır. Bu nedenle hastanelerde bilgi sistemlerinin kullanılması kaçınılmazdır
HBYS Yazılımlarının Taşıması Gereken Özellikler Sağlık Bakanlığının belirlediği çeşitli standartlar şunlardır:
1. HBYS yazılımları, Sağlık Bakanlığında mevcut Ulusal Sağlık Bilgi Sistemi Test Sunucusu’na örnek veri iletebilmeli ve
sunucudan yanıt alıp yazılım kapsamında işlemelidir.
2. HBYS yazılımları Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan Sağlık Kodlama Referans Sunucusu’nda mevcut sistem ve
tablo içeriklerini göz önüne almalıdır.
3. HBYS yazılımları Sağlık Kodlama Referans Sunucusu’nda mevcut sistem ve tablo içeriklerindeki güncellemeleri
izlemeli, en geç 7 gün içerisinde gerekli değişikliklere uyum sağlayabilmelidir
4. HBYS yazılımları Sağlık Bakanlığı tarafından Hastanelerden bilgi elde etme hedefiyle oluşturmuş olduğu minimum
sağlık veri setlerini ara yüz formlarında ve veri tabanında tanımlamış ve tasarlamış olmalıdır.
a) HBYS yazılımları, minimum sağlık veri setleri içerisinde mevcut veri elemanlarını, Ulusal Sağlık Veri Sözlüğünde izah
edildiği ve formatının saptandığı şekilde formlarında ve veri tabanında tanımlamış ve tasarlamış olmalıdır.
b) HBYS yazılımları, minimum sağlık veri setlerinde mevcut veri elemanlarını, Ulusal Sağlık Veri Sözlüğü’nde izah
edildiği şekilde doğrulama ve zorunluluk durumlarına göre kontrol etmelidir.
5. HBYS yazılımları, Sağlık Bakanlığı tarafından hastanelerden toplanması hedefiyle oluşturduğu ve ortalama yılda bir
defa güncellenecek olan minimum sağlık veri setlerinin güncellemelerini izlemeli, azami 60 gün içerisinde ihtiyaç
duyulan değişiklikleri yapabilmelidir.
6. HBYS yazılımları, minimum sağlık veri setleri çerçevesinde veri tabanında topladığı verileri, Bakanlığın ilan ettiği
HL7 V.3 mesaj standardına göre Sağlık Bakanlığına iletebilmelidir.
7. Hastane Bilgi Sistemleri, başvuran hastanın daha önceki elektronik sağlık kayıtlarını, HL7 V.3 mesaj standardına
göre Sağlık Bakanlığından isteyebilmeli ve Bakanlığın gönderdiği HL7 V.3 mesajını alabilmelidir.
8. HBYS yazılımları, Merkezî Hastane Randevu Sistemi’ne doktorların çalışma cetvellerini iletebilmeli, önceleri
gönderilmiş olan cetvelleri güncelleyebilmeli/iptal edebilmeli, randevu sistemi tarafından atanmış olan randevuları
alarak HBYS’ye bütünleştirebilmeli ve gerçeklesen randevulara ilişkin bilgileri ise MHRS’ye aktarabilmelidir.
Bir HBYS’de olması gereken bazı modüller şunlardır: Hasta kayıt modülü- Poliklinik modülü- Bilgi yönetim modülü
HBYS Örnekleri ;
• 3C (Computer Cordium Communication) Med
•MARS
•PROBEL
•UNİPA
•PROGNOZ 2.0
•Meddata
•Karmed
•Hipocrat
•SİSOFT
•Sarus
•Metasoft
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ
•Alpdata
•İnterMedia
•Fonet
•BilMedical
•AviCenna

BAŞARILAR DİLERİM;

BAŞARILAR DİLERİM; BARIŞ ÜNLÜ

You might also like