Professional Documents
Culture Documents
28) Sark
28) Sark
2
Baskın Oran
Çatışma ortamında böyle bir girişim gerçekten düşünülemezdi. Savaş
bitti, PKK yenildi, Apo da yakalandı. Aradan yıllar geçti. Nihayet
beklenen gün 14 Eylül 2000’de geldi: Basında bir Doğu ve
Güneydoğu Eylem Planı (DGEP) haberi çıktı.
Aralık 99’daki MGK toplantısında alınan karar uyarınca hazırlanmış bu
Planın bir “durum saptaması” ve bir “öneriler” bölümünden oluştuğu ve
sadece bu ikinci bölümünde tam 107 adet öneri bulunduğu yazılıyor.
Yazılıyor diyorum, çünkü Sabah’ta Cengiz’in de (Çandar) isabetle
belirttiği gibi, “bütün partilerin partilerüstü bir anlayışla yaklaştıkları” bu
Plan, böyle nasıl uygulanacaksa, “gizli bir eylem planı”!
1925’te Şeyh Sait isyanından sonra hazırlanan Şark Islahat Planı
(ŞIP) da gizliydi; sonradan kitaplarda (üstelik ön raporlarıyla birlikte)
satır satır yayınlandı (bkz. Mehmet Bayrak’ın iki derlemesi: “Kürdoloji
Belgeleri” ile “Kürtler ve Ulusal-Demokratik Mücadeleleri”). Bu da,
merak etmeyin, yakında yayınlanır ve o zaman bilimsel incelemeden
geçirilir. Şimdilik okuyabildiklerimizin özeti şöyle:
DGEP’in “durum saptaması” bölümü üç ana tespit yapıyor:
1) Sorun, sosyal nitelikli bir sorundur. Kaynakları şunlardır: a)
Kamu yönetimindeki büyük eksiklikler ve kadro açıkları. Halk bölgede
“güçlü, adil, sevecen” devlet istemektedir ve güçlü devletten kasıt,
kamu yönetimindeki eksikliklerin giderilmesidir; b) Ciddi ekonomik
sorunlar (istihdam, hayvancılık, yatırımlar); c) Büyük eğitim açığı; d)
Büyük sağlık sorunu.
2) PKK’nın bütün çabalarına rağmen, bölgede “kimlik duygusu
uyandırmaya yönelik” çabalar yaygın ve temel bir sorun
yaratamamıştır. Bu açıdan halk 3 gruba ayrılabilir: a) PKK
sempatizanları; b) Protestocular; c) PKK kimliği taşıyanlar. İlk iki grup,
ekonomik ve sosyal sorunları çözülünce PKK etkisinden
kurtulacaktır.
DGEP’in önerdiği çözümler (yani tedaviler) de, tabii ki, bu
saptamalarla (yani teşhislerle) tamamen tutarlı:
1) Kamu yönetiminin güçlendirilmesi: “Birinci sınıf” vali ve kaymakam
atanması, bütün memurlara askerler ve polisler gibi zorunlu şark
hizmeti; 2) Ekonomide onarım: İşsizlere iş bulma kurumu, arazinin
verimli kılınması, kooperatifçiliğin özendirilmesi; 3) Eğitimde onarım:
Yatılı bölge okullarının güçlendirilmesi, kadınlara okuma-yazma
öğretilmesi, TRT’nin eğitici ve öğretici yayınlarının artırılması; 4)
Sağlıkta onarım: Personelin zorunlu rotasyonla bölgeye gönderilmesi.
Bütün bunlardan ortaya çıkan tablo çok net: “Kürt sorunu tamamen
bir sosyo-ekonomik sorundur, kesinlikle bir kimlik sorunu
değildir, sosyo-ekonomik iyileştirmeler yapılır da bölge halkı
rahata ererse ortada sorun kalmaz”. Tam bir Ecevit-Genelkurmay
ortak yaklaşımı. Ta 1991’de resmen kabul edilen “Kürt kimliği”nden tek
satır yok.