You are on page 1of 219

Çeviren: Oğuz Adantr

•• • •

ya da
Tarihi
Materya 1 ist
Eleştiri
· · Yan1lsamas1

••

DOKUZ EYLUL YAYlNLARI


ISBN 975-69g 1- l 1-3

ÜRETİMİN AYNASJ
ya da tarihi materyalist
eleştiri yamlsaması
J. Baudrillard
.
üzgün Adı: Le Miroir de La Procluction
.

ou l'illusion critiquc

du nıaterialismc historique

Çeviren: Oğuz Adanır

1. Baskı: İ zmir. Nisan 199X

Yaym Koordinatörü: Müjde Bilir


Kapak Tasarımı: Tansel Ö zalp
Kapak Fotoğrafı: İbrahim Öğretmen
Renk Ayrımı: Yüksel 2
Baskı: D.E.Ü. Rektörilik Matbaası

© Dokuz Eylül Yayınları, 1998


© Editions Galilee, 1975
'

Türkçe çevirinin tlirn yayın hakları saklıdır.


Tanıtım için yapılacak kısa alıntılar dışında
yayıncının yazılı izni olmaksızın
hiçbir yolla çoğaltılamaz.

Dokuz Eylül Yayıncılık


Halkla İlişkiler ve Reklamcılık
Sanayi Ticaret Ltd. Şti.
Cumhuriyet Bulvarı, No. 144 3521 O
İ İ
ZM R
Tel: O (232) 463 44 36
Fax: O (232) 421 98 39
E-mail: Yayin @ deu.edu.tr
İÇİNDEKİLER

ÇEViRMENİN ÖNSÖZÜ . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . . . .. . . . . .. . . 7 . .

Ü i i
.. . . .
RET M N AYNASI
ya da Ta rih i Ma ter ya list El e�t iri Yanılsaması
. . . . . . . ... . . . . . . . 13

L ÇALIŞMA KAVRAMI . . . . . . .. . . ... . . . . . . . . . . . . . . .. . . . . . . 17


İ
� Gücüne Özg ü Kullanını Değerinin Eleş tiris i ........ . ... . ........ 18
scl"
So mu t Ça lışm a ya da "N ite lik sel " ve "Nicelik
/\rasındaki D i yal ek tik . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 21

ı tı ı· k'' Çc1ı reı ı· ı· nsan


I·k.ı "B·ı ·· . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . · · · · · · · · 25 -

Çalışma Etiğiylc Oyun Estetiği................................. 29

Marx ve Değer Adlı Çivi Yazı s ı ................................ 36

Episı.cmoloji 1: Marksist kavramla rı n gölgesinde ................... 41

Asi ında ekonomi p o liti ğin eleştirisi sona cımi�Lir . .. . . . . . . . . . .... . 44 . .

N
II. MARKSİST ANTROPOLOJİ VE DO(;ANI
.. .
EGEMENLİK ALTI NA ALINMASI .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 47

lse fes i .. .. .. .. ................ ....... 50


Ay dın lan ma Ça ğı Ahla k Fe

i
ku rgo s ve ğd iş Edilme.. . .. .. .. . .. .. .. .. .. . . .. . . .... ....... 54
Ly

Yahudi-Hıristiyan Antidoğa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . ... . . . . . . 57

Epislemoloji II: Marksist Eleştirinin Yapısal Sınırları .. . . . . . . . . .. . . . . 59


III. TARİHİ MATERYALİZM VE İLKEL TOPLUMLAR . . . . . . . . 63

Ya pıs al Nedensell i k ve İlkel To plu ml ar


.......................... 64
.. . . . .. .. ...... 68
Artı .k ve An tıu re tım .
· · · · · · ·
. . · · ·
. . . .
. . . . . .
. . . . . .
.
Büyü ve Çalı�ma . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 74

Episıenıoloji III: Materyaliznı ve Etnosantriznı . . . . . . . . . .. . . . . . . . . . 77

IV. ARKAiK VE FEODAL YÖNTEM HAKKINDA . . . . . . . . . . . . . . R5


Kö le .. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
n _c
. . . . . . . . . . . . . . . . . ...
.. ,

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .
. uo
() ()
Zanaatçı .
• o • o • • • • • • • • • o

Episteınoloji IV: Marksizm ve Bi lgisizlik ... .. . ... ..... .. . .. . ... . ')7

V. MARKSİZM VE EKONOMİ POLİTİK SİSTEMİ . . . . . . . . . . . . ıoı


..

Oki it Ge om etr i si Türünden Bir Ta rih An lay ı� ı nı ı'! . .. .... .. .. . ..... ı () ı


Ekonomi Po liti ğin Üçündi Evn;si . .. ... . .. . . . .. ... .
- • • • • • o • o • o o
ıox

........ ... . ı ı 7
(c li�k i ve Y ık ıcıl ık: Yer Oç ği� ıire n Po liti ka . . ... . . ..
.

Pn liti k Qç vri ın ve ''Kü ltü r De vri mi " • • • • • • o • • • o • o • • • • • • • • • • • • • • •


12X

.. .. .. .. . . 133
Bir Simüla syo n Mode l i ve İde olo ji Ol an ık Ek on om i . . .. . .

Ma rks ist Kuram ve İ�ç i Ha rek eti: Sın ır Ka vra mı • • o • • • • • o o • o • o • • • •


13X
Bir Amaç Olarak Devrim ya da
. . . . . . . .
T;ı rilı in !\s kıy a Al ınm ası . ........ ... ... .. . .. . . . . . . . . . 145
Ra dik al Üto py a . . . . . . . . . . . . . : . . . . .
:
. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14<)
ÇEVIRMENIN ONSOZU
o o •• •o ••

tık okumuş olduğum (1977 ya da 197H)- ve beni o zamanlar derinden ct­


kilcmi� olan - Baudrillard metni: "Tüketim Topluınu"dur. Daha sonra "Ncs­
nekr Sistemi'', "Simgesel Deği� toku� ve Ölüm", "Sessiz Y ığınlar ...'', vb nıt;­
ıinleri okumu�tunı. ilk baskısı 1973 yılında yapılmı� olan "Üretimin Ayna­
sı''nıysa 19')6 yıl ında okuyabildim. Çünkü Bauclri l l ard' ın clü�ürıcclcriylc kar­
�ıla�mı� olduğum y ı l larda bu metin çoktan tükcnmi� ve yeni baskısı yapılına­
mı�tı. Zaman zaman eski kitap raflarını ziyaret etmeme kar§ın bir türlü ona
raslayamamı�tım. Bu arada bir düzineden fazla Baudrillard metniyle tekrar
tekrar ha�ır ne�ir olduğum için p�;şini geçici olarak bıraknıı�tırn.

Jean Baudril lard bu meti nde özetle kendini kapitalizmin radikal bir elq­
ıirisi olarak sunan marksist ekonomi politiği radikal bir �ekilde cleşrinnekıe­
dir.Dini içeriğin radikal bir eleştirisini yine elini bir söylemle yaptığı için Fe­
uerbach 'a itiraz eden ve "Hegcl 'ele Hukuk Pelseresi 'nin Ele�tirisi" başlıklı ya­
pıtında sistemin cle�t irisini ekonomi politik üzerine oturlmak gerektiğini ifa­
de et.ıni� olan Marx' ı örnek vererek; günümüzde kapiı·alist sistemi (ekonomi
politiği) yine ekonomi politik arac ı l ığıyla elcştinneye ya da çözünılenıeye
kalkı�manın (yani bir zamanlar Feucrbach 'ın clü�mü* olduğu tuzağa düşme­
nin) bir alemi olmad1ğını çünkü kuramsal açıdan kapitalist sistemi (bir bakı­
ma onu clc�tirerek) yeniden üretmi� (göstcrgebilim terimiyle yeniden canlan­
dırrnı�) olan bir terminoJojiyle (yani ekonomi politiğinkiyle) eleştirnıcnin bi­
linçli ya da bilinçsiz olarak günümüz kapitalizmini 'sonsuza dek' sürdürmek­
ten başka bir all1aca hizmet edemeyeceğini söyleyen Baudrillard, buna kar� m.
aynı sistemi (Marx'ın Hegel'e yaptığı türden bir şey yaparak yani) yeni bir
perspektiften yola çıkarak eleştirnıenin, (ba�ta marksist olarak nitelendirilen
olmak üzere önceki ya da) diğer (liberal?) 'clc�tirel' bak ı� açılarına radikal bir
darbt. : inclirebileceğini ve (o günlerde' -1970'1er) perspektif değiştinne zama­
nının çoktan gelmiş ve geçmekte olduğundan. bu işi özelli kle Mauss 'un sim­
gesel düzen açıklamalarından yararlanarak kapitalist ve marksist dünya gö­
rü�lerini (onun için ikisi neredeyse aynı kapı) radikal bir şekilde eleştirerek
8

yapacağını ifade etmeye (bir başka deyi�le yeni perspektifin en azınuan �im­

dilik bu cl.eştiri boyutuyla sınırlandırılabilcceğini göstermeye) çalı�maktadır.


Bir başka deyişle ilkel, arkaik. feodal, vb nitelendirilen toplumların özellikle

Mauss (Malinowski ve diğerleri) tarafından yapılmış olan (1890-1930'lar anı­

�;;ındaki) çözümlemelerinden yola çıkarak (ayrıca hemen her zaman yaptığı gi­
bi psikanaliz ve göstergebilim terminolojisinden de yararlanarak), ya�adığı

dönemde bütlin bu verilerden yoksun bir Marx'ın (kendisine kar�ı bir sempa­

ti duymakla birlikte)adı geçen toplunıiHrı hemen tamamıyla yanlış anlayıp,

yanlış değerlendirerek yan! ı� sonuçlar çıkartmış olduğu için gelece�k y<>nclik.

(herkes hata yapabilir. peygamberler bile!) cleğerlendimıc ya da öngörülerinin

de yenilir yunılmaz cinsten yanlışlarla dolu olduğunu dile getiren Baudril­

lard'ın (gerçeği söylemek gerekirse) asıl hedefi Marx'tan çok (ve yine. bdki

de "sağcı" politikacılardan çok) onun yanlı� ve yanılgılarını diizeltmck yeı i­

ne (doğal olarak böyle bir görevin Listesinden ancak gi.inümtL�ü derinlemesine

kavrayabilmc yeteneğine sahip olabilenler gdebilccektir!) tam tersine. anda­

rından biiyük bir çoğunluğun yapmış ve belki de halen yapmakta oldukları gi­

bi. bu düşüncelerin geçerlik ve doğruluğunu neredeyse saçmalama noktasına

kadar varan bir inatla (ya da Baudrillard'ın deyimiylc"bilgisizlik"le) savunan

ve dolayısıyla hizmet ettiklerini sandıkları marksizme gerçekte ihanet etmek­

tc olduklarının farkında bile olmayan [ya da olsalar bile artık bunu umursa­

rnayan veya Taviani kardeşlerin "Aziz Mihail'in Bir Horozu Vardı" (San Mic­
hele aveva ll/7 ga/lo-1971) adlı filmincieki devriınci mahkumun, hapsedilciikten
yirmi yıl kadar sonra, bir başka hapishaneye nakli sırasında dünyanın (ital­

ya 'nın) değişmiş olduğunu, yolculuk sırasında karşılaştığı emekçileri c yaptı­

ğı konuşmalar sonucunda farkedip buna tahammül edemcyeceğini anlayarak,

kendini bir 'bataklığın' soğuk sularına usulca- başka yerlerdcysc para. içki.

uyuşturucu. mafya, kadın, kumar. vs bataklığına- bırakarak bu dünyadan gö­

çüp gitmesi gibi] insanlardır.

Jean Baudrillard. en azından, 20-25 yıldan bu yana, düşüncelerini defor­


me ya da dcjenere etmiş oldukları Marx 'ın arkasına gizlcncrek, kendilerini

bir marksist olarak sunmaya devam eden ve bu neyi savunduklan belli olma­

yan kişiler tarafından anlamsız bir şekilde clcştirilmektedır. Çoğunlukla yapı­

cı olmaktan uzak, iş olsun diye yapılan bu eleştiriler dikkatleri giderek Baud­

rillard üzerine çekmekten başka bir işe yaramamışlardır!


9

1968 Mayıs'ından sonra kendi deyimiyle (Fransa bağlamında. bence. ara­


bu "esen rüzgilra
larından en yetenekli olanlar için geçerlielir bu dü�ünce)

uyan" insanları l"ba�ta Fransız Komünist Partisi (1978) ve dah


a genelde Sul
l3audrillurd,
(19X4) üzerine yazmı� olduğu hemen bütün metinlerde ti'yc alan
"Üretimin /\ynası''nda Marx'tan çok, asıl Kapitalizmi ya da Ekonomi Politi­
inelen yoksun
ği, kısaca içinele ya�adıkları evreni tanıma ve açıklama beceris
nla llört etmektc
!bir çoğu da postmodcrnizmi çoktan bcnimscnıi� ya da onu
M. (!ane .. Baud­
oldukları il(in, Baudrillard'ı, kesinlikle reddettiği, - bakınız
yani postnındcr
rillard Li ve''-bu bir kavram olmayı bile bcccrcmerni� tcıimlc
mı�lardır. Raudı i 1-
nist düşüntir (bak. D. Kc liner) olarak nitclendirmeyc kalk
dern söylem hi
lan.l 1.nrla, binbir tane ·a�ıklaımısı ·olmakla birlikte,- postmo
lem (süz) nlar:ık
lim:-.cl bir söylev niteliğine sahip değildir. Onu öznel bir söy
ne demek istediği
kabul etmek daha doğru bir yakla�ımdır - ne olduğu ve
ça bell i olm aya n pos tmo dern izm in- Ana Brit anie a'd a pos tnıodernit.m tı..:­
açık
i�·ine �·ck.ilmeyc �·a­
rimi mimarı bır akml olmanın ütcsine geçememekteclir-
sevdiği alan gcle­
lışılmakladırj bu insanların clii�üncelcri (mctafiziğin en çok
r bugün birilerine
neksclle�mi� dü�ünccdir!) metafizik özellikler ta�ıyor, eğe
edir.
materyalist denilcccksc o biz olmalıyız (bak. s . 114) demekt

nek ve esk ı
Fcrnand Rraudel (Maddi Uygarlık. III. s. 544 ): "Marx gele
tedirler'' diye yaz­
ku�aklar ya�ayanlann beyni üzerıne bir kilbus gibi çökmck
tüklerini söyle­
ınaktaydı. biz ise bu canlıların var oluşlarının üzerine de çök

yeceğiz" demektedir. Biz de bu açıklamayı (bak. "Eski Dünyaya Yeni Bir Ha­
kı�". s. 701. Eylül Yay. 1997. İzmir): ·'Dü�üncc alanınd
a marksizm'in bir gck­

ne<Y e dön üsrn üs old u§u



nu kab ul ede rsek , Türkiye'deki kimi beyinierin üzeri
� � �

e demek gerekc-
ne- zaten yalnızca Türkiye'de değil. dünyanın bir ı;ok yerinel
ek pek yanlı� bir
cek - bu geleneğin bir kabus gibi çökmüş olduğunu düşünm
marksist bir der­
sey değildir!" diyerek güncelleştiriyoruz. "Gelenek'' adında

ginin yayınlanmalda olduğu bir ülkede acaba yanılan biz miyiz?

•·ı·- <1•
_... •';"
..
ı
.

XVI. yüzyılıLı ıuhban sınıfı üzerindeki baskısı tüm yoğunluğuyla süren

Katolik Kilisesi � l·ndı yetiştirdiği değerli evlatlarından hi ri olan Ginrdano

(1 600). hir difl·ıiııı, li.ılılı ı c 1,ılılı ıı \ ıı ı <ılııııılı


Bnıno'yu Roına'cl,ı yakmı�
l

ll'lıdit cı·miştir. Oy-.ıı dlinya lı:ıl;ı dıiıtıtıl 1 fl·ılıı'


10

Bir ekonomik ve politik sistem olarak a<Yırlıöını


b o
koyduou
e
bir dönem·u1 e

Kapitalist B uıjuvazinin, kendi yeti�tirdiği ve mevcut düzenin bir altemmifi

( K o münizm, S o syaliz m ) o labi lec eğini iddia crmi� (üstelik bu iddia kimi yer ­

lerde �()yle ya da büyle ya�aına gcçirilmcyc çalı�ılmı�tır) Marx. Engels, vb

e vlatla rı n ın birer d\aııeye dönü�nıesini engelieyebilmek için (Burjuvazi 'nin


kendinden önce gelen iktidar biçinıkrinden ne kadar ders almış (!)olduğunu

tarih bugün hütlin açıklığıyla güzler önüne sermi� bulunmaktadır) onları lil­

dürnıt.:k yerine oradan oraya slirgiin edip. baskı yapanık dışlamı� ya da reddet­

miş olduğunu biliyoruz.

2000'Ii yıllara bir adını k:.ıla durunıda çok büyük bir değişiklik yoktur.

Evet XIX. yüzyılın ikiııci yarısında ba�layarak tanrılar, reyganıberlcr, insan­


tanrılar. tanrı-insanlar dcıneıni yava� yavaş (bugünk i i görüntüyü yine Haudril­

lard'ın yarmış olduğu bir benzetmeden yola çıkarak �öyle özc tleychi li ri;r: bel­

li bır hızla ile rl emektc olan bir araç birden vites küçi.iltmek zorunda kaldığın­
da motorun devrinde geçici bir yükselme olmaktadır. İşte günümüz imtn\'- ya
da haşka konular için de geçerlidir bu görüş -dünyası da bö yle bir evıcyi y:ı­

�amakla me�gulclur. Yüksclmi� gürüncn devir gerçekte ya da yakın bir gelc­

cekteki olası hir · 'nnrnıallqrnenin' habercisi gibidir) kapannıakıadır. Bu çok

()nemli bir �cydir. \"'linkLi bilgi daha doğrusu bilimsel bilgi üretme tckelinin bı­

ri k:rini n (bu uaha çok Batı 'dır) elinden al ınınası anlamına gclnıckı�dir. U u du­
nı mda dünyada ya�ayan her aydın iııs i.lntn alternatif dü�üncc üretme �ansı art­

maktadır, artacaktır. Böyle bir dünyanınsa peygamberlere, idollcrc. ilahiara ya

da kti�-insanlara ihtiyacı kalmayacaktır. Çünkü fikir ve düşünce alışveri�inin

�üylc ya da böyle hızlanması evrensel gcli�mcnin kollcktivitenin (bilinçli top­

luıniarın ortaya c;ıkmasını sağlayac ak aydınlar. politikacılar. üniversite, med­

yu, vh bir ba�ka deyi şle evrensel demokrasinin ), yoksa "aydın-komutanların''

değil, kalkısıyla ya�amct gcçi ı ilcbılcceğinc olan inancın giderek büyü m esine

neden ola bi 1ir. Baudrill ard ise günümüale. hiç ku�kusuz her t ür den alternal if
,

ya da karşıı 'görüştf emip, criıehilen " sosyal (+) liberal demokrat"' sist emin
yetiştirmiş olduğu çok değerli bir düşlinlirdür. Ancak onun yaz gısında <.b
(Fransa'da Baudrillard'ın ya;.gısına benzer bır yazgıyı Lacan, Derrida, Labo­

rit. vb insan lar da payla�mıştır) yukc.ırıdakilerin yazgısını andıran bir �eyler

vardır. Çünkü aydınlarını yakmayan, slirglinc göndermeyen ve eskisi kadar

baskıcı 'olmayan' sislem ( = S a ğ + Sol) onların lelcfonlarını dinletm�ktc. ta-


11

maınıyla dı�lamakta ya da pres t ij sahibi. güvenilebilir olan bu insanların her

ne yoldan olursa olsun birbirlerine dü�cbilmclcri iç in elinelen geleni yapmaya


(bıı t�n pahalı yöntenıdir) çalı�makt ad ır.

Dünyayı )'Ok yakından (uydu ;mtcn. kablolu-tv. paralı-lv, internet ve ll.i­

revlcri, yabancı basın, dergi, vh) i.dcnıektc olduklarını sandıklan bir sırada ­

gerçekte izlediklerinin kendilerine �unulmu� gerçeğe benzer ya da sanal bir

dünya ıılduğunun farkına bile varamadan - gcrı;ck dünyauan oldukça uzaklaş­

mış (istisnalar hariç) 'aydınlurınıız'ın (televizyon kanalları, gazete, dergi say­

falarında, vb)bitip tükcnnıek bilmez sayıda soru olmayan soru ve yamt o lma­

yan yanı tlar U rete rek hem kendilerini hem de gelecek ku�akları oyalayıp dur­

duk.l;ırını g<ir dükçe hay ı rı anınamak elde deği 1.

* * *

Sonuç olarak "Üretimin l\ynası ya da tarihi materyalist cle�tiri yanılsa­


tink.riy­
mas ı", ondnkuzuncu yülyılın ikıncİ yarısından bu yana. 'radikal' cle�

lc kapitalizmin aynası olma güre vini yerine g etire rek topluımı (ve özel
liklt: de

aydınlar­
isçi "ıııılı dcııilen kesimi), bun un nasıl bir sist e m olduğu konusunda
olan tarihi
maya ı;alı�ıp, sunduğu ütopya doğnıltıısuııda güdüınkmck istemiş
ik bir de�lı­
materyalisı ya da materyalist ele�liriyi neredeyse \·ağdı�ı. metafiz
kimi za­
ri nlnwkla nitelcndirmcye gidecek (insan kimi zaman sevdiklerini
bir zamanlar
ırıandn sevmcdiklcrini yerden yere vurur!) kacltır radikal hatta
bizim bir
Marx'ııı kullandığı bir ba�lıktan ('·rclsdcııin Sefaleti") esinlenerek
u dü�Lindli­
anlamda "Marksist Gclsefenin Sefalcti''ni dile getirmektc olduğun
uc ault'yu
gümüz. öıc yandan yine yazarın dııhı.ı sonra yazmış olduğu "Fo

Unutma�" (1976) ba�lıklı metnin neden olduğu bir ç ağ rı ş ı m sonu


cunda da.

Marx 'ı demeye içim elvcr miyoı (nıtcn böyle bir tey tarihe mal
olmuş bir in­

et eden bir
san için �öz konusu olamaz) ama. "Marksizmi Unutma(k)"ya dav
ak nes­
metin ol�rak nitelendirdiğimiz bu metin konusunda son söz (doğal olar

nelliğin hala var olduğuna inanan) okuyucuya ait olacaktır.

Oğuz ADANIR
Şubat 199X -izmir
-


•• • •

URETIMIN AYNASI
ya da
tarihi materyalist eleştiri yanılsaması

Devriınci imgelemin (hayal gücü) yakasım bırakmayan ha­


ye:delin adı: üretim fantazn1ıd ır. H içbir �ey bu faııtazn1111 bir üret-
. .

ken l i k roınantizminc yol açmasını engel leyemeınekted ir. Urct i m


biçimini eleştiren dü�ünceyse üretim ilkesine ses çıkartmnmak­
tadır. Bu düşlineeye eklenılenen ti.iın kavramlar y a l n ı zca üretim
içeriiderine ait soy ağacmı, tarihi ve diyalektiği bet inılerlerken.
üretiın ad l ı biçinıe hiç dokunnıan1aktadırlar. Kapit a l ist üretim bi­
ç i m i e leştirisi sayesinde elde ettiği o ideal görünüm le, kar�ı mıza
aniden çıkan da zaten bu biçiıncl ir. Oysa i lginç bir b u l aşma yön­
tem i y le, devrimci söylevi, üretken) ik terimleriyle güçleneli rmeye
çalı�an d a aynı biçiındir. Tıpkı il retim güçlerinin özgürlc�t irilme­
sinden Tel Quel dergisindeki sın ırsız "metin ürctin1inc". oradan
da Delcuze' de bir fabrika n1isali çalışan b i l inçaltının üretkenl iği­
ne ( burada zaten bir " b i linçal tı'' çahşmasınclan söz edilmektedir)
kadar giden tüm devrimierin yaln ızca üretke n l i k gösterge's iyle
açıklanması gibi. Gündeınİ belirleyen şey: üretken Eros 'lur. Top­
lumsal zeng i n l ik ya da d i lyctisi, a n l aın ya da değer, gösterge ya
da fantazm hep aynı "çal tşma"nın "ürünif'dür. Ekonoıni politik­
le, kapitalin yarattığı bu hakikatı olduğu gibi kendi hesabına ge­
çiren devrin1, kapitalist üretim sistemini gerçek ve radikal bir
üretkenlik adına yıkn1aya çalışnıı�tır. Kapital ist değer yasasına,
yabancı l a�nıadan 'kurtul mu� bir h iperi.irelken l i k l e , üretici bir h i ­
pernıekan adına bir son veriln1i�tir. B ir yandan üretin1 güçlerin in
önünü açan kapitalizn1, bir yandan da onları frenlemeye çalışır
gibidir. Oysa yapılması gereken tek �ey onlan özgür bırakmaktır.
Göster i l enler arasındaki değiş tokuş. gösterenin neye yaradığını
hep gizlemiştir. B u yüzden gösterenin yani metinsel anlam üreti­
minin özgürleştiri lmesi gerekn1ektedi r! B i l inçaltının çevresi top-
14

lumsal, dilbilimsel ve oidipus kompleksi türünden yapılarla ku­


şatılmıştır. Bilinçaltına o brüt enerjisi iade edilmeli, yaralan sa­
rılmalı ve yeniden o ilk başlangıçtaki üretken bir makinaya ben­
zemesi sağlanmalıdır! Nereye baksanız karşınıza bir üretim söy­
levi çıkıyor. Nesnel aınaçlara da sahip olsa, kendi kendine bi.iyü­
nıeyi ele aı?ıaçlasa h u üretken!ik sonuçta bir değer gibi algı!an­
maktadır. Uretim hem sistemin hem de radikal elestir j sinin leit-
_.

nıotifidir! Terimler üzerindeki bu türden bir cansensus insanda


kuşku uyandırmaktadır. Radikal bir alternatif sunmakla yüküm­
lü ?lan devrimci
söylev bir üretinı metaforundan başka bir �ey
degılse - olayın temelinde ekonomi politiğin gerçeklik ilkesine
boyun eğen ayartılmış bir kavram deği�ikliği vardır - o zaman
bunun tehlikeli bir metafor olduğunu ya da radikal bir alternati r
olmadığını çünkü üretkenlik söyleviyle bulaşan metaforik bir en­
feksiyon olmanın ötesine geçerek genel üretiın şenıası dışına çı­
kabilmesinin ya da onu aşıp geçebilmesinin münıkün olmadığını

eı 'S
bir başka deyişle mevcut düzene tan1aıncn boyun eamis olduou-
IlLI
c-

kabul eLn1ek gerekecektir.

Yerli yersiz ınetaforla�tırılan bu mevcut düzenin kendisi bir


metafor olarak dcğerlencfirilcmez mi? Bu durunıda mevcut düze­
ni ı ı dayattığı gerçeklik i1kesinin bir kod, bir sayı ya da bir yorum­
lama sistem�nden başka bir şey olabilme şansL var mıdır'.' Marxı,
homo oeccnomicus adlı hikayeyi yani sisteın, değişim değeri,
pazar. artı değer ve biçimlerinin doğallaştınlma sürecini özetle­
yen bu miti yıkmıştır. Ancak bunu işgücünü bir eylenı olarak or­
taya çıkarabilrnek, çalışmanın ("pro-ducere'') insanın değer üret­
mesini sağlayan özgün bir güç olduğunu gösterebilnıek amacıy­
la yapmıştır. Oysa bu durumda böyle bir girişimin her türlü insa-

1 Bu ürc� ici ınelaforun kök salmasında Marx doğal olarcık asal bir rol i.i-.;ı­
.
lcnmi�tir. Uretiın kavramını kesin olarak radikalleştirip, rasyonalize ederek
"diyalektik'' bir i�crik ve devrimci bir görünüm kazandİrmıştır. Bu kavram
parlak karİyerine kayıtsız şartsız bir referans olarak sunduğu Marx sayesinde
devam etmektedir.
15

ni malzeme, arzu ve değiş tokuş olasılığını değer, amaç ve üre­


tim terimleriyle kodlamaya yönelik bir simülasyon modeli ya da
nedensiz bir sözleşnıeye i ndirgeme niyetinde olup olmachğı so­
rusunun sorulması gerekmektedir. Çünkü her t ürlü çözüın olası­
lığı, amaç, sayı ya da değerden yoksun bir ortamda üretim, şifre
çözümünü zorunlu kılan bir koda benzemektedir. Bu ise, dünya­
yı nesnel bir yoldan dönüştürmeye (ya da insanın kendi kendini
"üretmcsine" yani bugün genelleştirilmiş olan insancıllık adLı te­
mayı işlemesine yol açmaktadır oysa burada kendi kendisi "ol­
maya" çalışan bir insandan değiL bil inçii davran ı�tan vahşice bir
arzu üretinıine kadar giden bir k endi kenel i ni ''Liretmck"ten söz
edilnıcktcdir) nıahkum ediinıiş insanı rasyonel terimieric açıklar

gibi yapan devasa bir bilinçaltı çözi.imlenıcsidir. Insanlar artık


hemen her yerde kendilerine sunulan bu değer ve anlam üretim
tablosuna göre oynamayı, sorumluluk alnıayı ve sahneye çık­
ınayı öğrenınişlerdir. Burada ti.iın ekonomi politiği kapsayan ve
Lacan'ın ayna evresinde bctinıledi klerine benzeyen bir şeyler
vardır. İnsanların bu üretim tablosuyla, bu üretim aynası saye­
sinde düşsel bir şekilele bilinçlcndiklcri süylcnebilir. Yarattığı
nesnel thinyada insana da nesnel bir yer veren üretim, çalı�nıa,
değer gibi �eyler - bütün bunlar şu i�lemsel ayna, şu bir ti.ir üret­
ken ben adlı idealin yans1ttığL llikcnmi� insanın (gölgesi nin) ken­
dilerine bir amaç kazandu·dığı yapıtları aractlığıyJa durdurak bil­
mcksizin çöznıek zorunda kaldığı dü�gUcü ürünleridir - karşımı­
za yalnızca değişim değeri sisteminin belirleyebildiği randıman
adlı ekonomik bir saplantı şeklinele değil, daha derinlere iniidi­
ğinde ekononıi politik adlı bir ayna, aşırı belirleyici bir l{od, bir
başka deyişle yalnızca kendi kendini üreten, dönüştüren ve değe­
re benzeten bir \nsan kılığında da çıkabilmcktedir. İnsanın kendi
kendisinin gösterilenine dönüştüğü, aslında bir yeniden canlan­
dırma düzenine ait olduğu sanılan bu müthiş fantazın, biçimlen­
diremediği bir kendi kendini dı�avurına ve birikim sürecinde de­
ğer ve anlaının içeriğini temsil etme gayrelindedir.
16

( Marksist yapısal cılann başarıl ı yorumlanna rağn1en) yeni­


den canlandırma şekl i nde/biçimin çözümlemesiyle (tüm batı dü­
şUncesini yönlendiren d i lyetisiyle, göstergeni n konunıu), üretim
düzeni ve ekonoıni pol i t i k arasındaki gizli anlaşma sonucunda
ortaya ç ıkan b u b i ç i m i n eleştirel indirgemesi, Marx' ı n gözünden
resmen kaçn1ıştır. Yeniden canlandırn1a düzenini radikal bir Li re­
tiın ve devrimci Liretiın sloganıyla eleştirmcye kalk ışn1anın bir
anlanıı yokLur. Asl ında b u i k i di.izen birbirlerinden aynlamaz. İ n­
biçim olarak/iiretin1i
�ana . ne kadar ters ge l i rse ge.lsi n Marx bir
.
uretınun yeniden canlandınlmış /biçiminden daha kesin bir
ş e� i �dc çözümlemcmiştir. Marksist düşünce ya da ekonomi po­
.l l l ıgın
v sın ırlarını belirleyen şey de zaten bu çözümlemesi henüz
�ap �lınanıış i �i öneın li biçin1dir. Açıklamaya çalıştığı m ı z şey
u �·ct � nı :e yenıden canlandırı l m ı ş üretin1 söylevlerinin, belirleyi­
.
cı b ı �: sureç ? l � rak ekonomi politik sistemin kendi kendini yeni­
v
den uretmesını saglayan ve onu düşsel bir şeki l de yansıtan hirer
ayna görevi yapmakta olduklan gerçeği d i r.
I
ÇALIŞMA KAVRAMI

Radikal bir ekonom i po l i t i k görüntüsü sun nı anın yolu tüke­


ti nı kavramının ardına gizlenen bir gereksinimle r anrropoloj isiy­
le, kul lanım eleğerine ait maskclerin yanı sıra ü retim, üretim hi­
çimi, üreli nı güçleri, üre t i m i l i�kileri, vh kavramların maskcleri­
nin de dUşlirülmes inden geçn1ektedir. Radikal elc�tiri ve ekono­
mi po l itiği a�ıp geçn1en in yolu, marksist çözümlemenin t ü m te­
mel kavram larını n sorgulanınasından geçmektedir. Devri mc i ku­
ramı n ortaya atılmasına neden olan �u ürctinı güçleri aksiyonw­
tiğiyle, üretim biçiınlcri d i yalektiğinin genet ik aç 1 k l anıası ne du­
run1dadır? Hem insanın sahip olduğu bir gene l i k sl:rvct hem de
tarih i n ınotonı olarak gösterilen �u çalı�ma gücü ne durumdadır?

"Insan ya�antısının ınaddi Lirctinıinden başka bir anlama sah i p


olamayan'' �u tarih ne durun1dadır? "Demek k i i l k tari l ı i olgu bu
gereksinim leri karşılayan araçların üretin1idir. Her türlü tarihsel
açıklaınanın temel koşulu olan maddi ya�anı, insanların hayatta
kalabilmek i � i n binlerce yı ldan bu yana gl.in be gün, saat be saat
yaşanı ak zorunda oldukları bir süreçtir." (Alman İdeolojisi)
••

Uretiın güçlerinin özgiirlcştiri lmcsi yle, insan mki birbirine


karıştırılınaktadır. B u bir devrimci günden1 maddesi midir yoksa

ekonomi polifiğe ait bir gündem n1acldesi m i ? Hemen herkes,


öze l l i kle de "insanları hayvanlardan ayıran i l k eylem düşünmek
değil var alnıalarını sağlayan araçların Uretin1idir" (insan neden
hep hayvandan ayrı lma c ğ i l i n1indedir ki? İnsanlığın bizde sabil
bir fikir haline gcln1esine neden olan şey yine ekonomi pol itiktir
- neyse bununla zaman y i t i rmeyelim) diyen Marx için bu nihai
hedef apaçtk orLadadır. Oysa insanın n ihai amacı yaşan1ak için
18

��re ke n ar aç la rı ke ş�'er n1 ek tc n m i i b ar et tir ? B u kü çü


k m as um
tu rn ce le r k_ur�nıs J b ı re r ü l t i nu lto
� m a be nz en ıe kt ed irl er . A nı aç la ,
ar aç la rın bı rb ır le n nd en ay rı lın as ı
in san l ı k ha kk ın da üret i l m i s en
�c ı m a s ı z ve n a i f po st ul at 't ır. İn sa nı n ge re �
ks in i nı le ri va r m ı iır ?
?
I � sa n u ge r� k s i n i nı l e r i n i ka rş ı l am ak zo
ru nd a m ı d u·? (G erek si ­
n ım l e r � sa ye sı nd e ke nd i an ıa cı nı n
_
a ra c ı na dö nü şe n) in sa n ya l n ız­
c a bı r ı� gü cü nıi.i dü r? Ege ı ne n l i ği
.
a l t ı nd a bu l un d uğ u mu z si stc-
n� ın u ı·e t �ı g ı ı �ıa n ı l nı as ı o l a n a k s ı z
me t a fo rl a r. Po l i t i k a d
• v •
'-'
•• •

. i.izc y i n dc-
k� kc sı n 1 ı kl en nc ka da r, ka vr am ia şm ış
ek on om i po l iti k v i rl is lc ri ­
nı �l a yı: ı l a rı n a sa hi p ve de vr im ci ku
_
şa kl ara ha la an la tıl an e k on o­
m ı po l ı t ı k ad l ı bi r m as a l .

Iş g ü cü n e üzgü k u ll a n 1n1 d eğer in in el eş ti ri


si


- � ark s i � t �özliın lc nı cn in en gü çl ü ve en z��y ı f ol du ğu no kt a:
dc � ış ı nı d ge r y le k u l l an ım de ğe ,
. � � ri ay nnı ı d ı r. So yu t b i r cle ği �i nı
.
� ı n - es ın e ge çe re k, k iş iy le do ğr ud an bi r ya ra rl ı l ı k i l i �k i s i
_
�l� ge rıı ��
ı � ı n e � ı r� ıg an �la , ort aya c; ı k a n in sa ni am aç
� l ı nı al ın , ya ni so m ut
b ı ı� ��� ge nn ot .
� s ın e �e çm i� ol an k u l la n ı m de ğ er i a d l ı va rs ay ı m ı n ,
d?g ı ş ı nı de gc � n ta
ra fı n d a n üret i l m iş o l d u ğ un u ve o n u n sa ye sin
de
bı r a n l a� a � uş rn uş ol du ğu nu
�� g örnı i.i � tU k K u l l an ım değe ri
�.

� � ? .
k n m ı �o l ı t � g -ın öt es m e ge çe m ez
. K ul la nı m de ğe ri deği şi m ele ­
ge rı n ı n u1 u k çı zg i d i r. T ük et i n 1 ka vr
am ı ta nı da bu o e re k s in i m l c r-
1�, �
ü rü n l e i n el e a l ın d ı� ı ı okt a d a rad � d
ik al bi r �e k i l e so rg uy a çe ­
k ı l m c k t e ı r B u el eş tır � .
.
nun en kapsanıl ı ha liy
le şu işgücü ad lı
n1ala do gr u ka yı ş no kt as ın da ka rş ıla şı lm ak ta dı r.
B u rada ra di ­
k a l el eş t i r i n i n he de fi bi zz at Li reti m
k av ran ı ı n ı n ke nd is id ir.
M ar � � ura n1ı nd ak i özg ü n dev r i m c i
,
ya k J aş ı nı ı n k ök en i nd e ,
t unı
. .
�ap ıtal ıs t � üre? ıe , artı d eğe ri ( buıjuva ek on om is iy se ''ça l ı ş ­
'

m ay ı _ e
ck on on uk s u r çt e ye r a l an s ı ra da n b i r ür et im un su ru ol a-

ic Po lit iq uc (lu S ı' i::J


n- ne ' ' P·cll.·lS·fG d
1
Ba k. "P ou r une cr itiq ue de J ' Ec on om
ı. l'd lcs Essaıs, 1972 .
lll11.t ,
·

· ı -
19

rak değerlendirınekteydi) üreten d i feransiyel bir üst-değere bağ­


lı, X ol a rak i fade edilen. istisnai b i r mal konuınundan çek i l ip a l ı ­
nara k üretim düzenine bir kullanım değeri
, şeklinde sokulan
işgücü kavram ı n ı n bulunduğunu bi liyordu.

Marx ' ın çal ı şın a gücünün k u l lanım değeri tarihi açıklaması


karnut�ıktır. Adam S m i th fi 7 yo kra t l arl a mübade lec i l e re
( c c l ı n n g is te s ) ç al ı � nı a kavram ı y l a said ı rm ı�tı. M arx i se k e n d i
.

aç ı s ı n d an hu k a vran u : bir mal o l arak /ç a l ı� nı a gücü yani soyut bir


toplun1sal ç a l t � nı a d ü � ü nces i ( de ğ i � i m değe ri ) ve som u t çal ışına­
ya ( k u l l a n ı m değerine) bölmüşl ilr. Bu i k i ayrı �alt�nı�\ an J a y ı � ın a
sahip ç ı k ı l m as ı gerekti ğ i n i ısrarla savunnwktadır. Çi.i nkü k ap i t a­
list � a l ı � m a süreci n i n nesnel açıklamasında o n l arı n birbirine ek-
, l enı l e n m es i n i n b i r ya rd ı m ı o l a b i le ceği n i d ü � ü nınektedir. Kendi­
s İ n ı k. u J l an ı m de ğeri n i i h m a l etmekle i t h a nı eden A. Wagner'e:
''kafa�·;ız adam daha ınal çözümlemesi aşamasinda benim y a l n ı z­
ca m a l ı n bu i k i biçimiyle s ın ı rl ı kalınllelığını ı ve hemen a rd ın d a n :
mala ait bu i k i l iği, onu ü re te n çah�manın il<ili karal"tcrine de
yansı t t ı ğ ı nı ı yan i : yararlı bir başka deyi�le k u l la n ı nı değerkrini
yar atan son1ut çal ı �ma yön1cmlcriylc, harcanan bir güç olaral<
<.s·ahşn1a y an i soyut çalışına'dan söz ctt i ğ i ı n i z i 1 '·yararlı" o l a n ı n
sarfc d i l i � b i ç i m i n inse ise h i ç önem l i o l mad ı ğ ı m . . . daha sonra da
ınalın bi çi ın (sel)/değeri ar tt ı ğ ı sırada çn l ı şmanın n ih�ü a �a ma s ı
olan para (sal)/biçiın öyleyse bir n1al ın para c i n s i nd e n değerinin
kul lan 1111 de ğe r i içinde yani d i ğ e r mal ı n doğ a l b i ç i m i i ç i nde yer
aldığını ve ni haye t a n ı - d eğe rj n yaln ı zca çalışma gücüne Hözgü ',
bir ){ullanun degerinin iç i n den di.işü le re k e l d e ed i ld i ği n i vs ve
�on u ç olarak k u l la n ı nı değerinin eski ekonomide bir başka an­
.

ı�m1da önenıli bir rol oynadığını ancak bu değ e r i n "kullmunı de­


�cri" ve 'değe r · gibi kavramlar ya da t eri m le r üzerindeki ince
' '

oyunlar sonucunda değ i l , bel l i bir e k o n o n ı i k olu�unıun çözüm-


..

lenınesi sonucunda e l e a lı n a b i lec eğ i ' (Wagner Uzerine Notlar)


'

şekJ i n d e b ir yanıt verı11 iştir.


B u nıetinde "doğal l ı ğ ı n ı " açıkça yitirı n i ş olan "çalı�manın
k u l l an ın1 değeri"1 değişim değ e ri n i n yapısal i ş l eyi şi nele ç ok
20

öneml i v e ''özgün" yeni bir değere sahiptir. N i tel somut çalış­


_
n1ayla, nıcel soyut çalışına arasında bir tür diyalektik bir denge
kurmaya çalışan Marx, değişim değerine mantıksal bir önce l i k
�a ? ın1ak la birli k te, v( b� l l i bir ekon0n1ik formasyon) bu yapının
ıçınde kullan ı m degcrıne somut bir pozitivite. bir tür son1ut za­
rnansal öncelik tanıyarak, ekononıi politiğin belirgin devinimi­
ne özgü bir şeyleri de konıınu� ol n1ak.tadu. Ancak radikJ l lc�tir­
�� � �
i i şeın ı�l a i � i b � g rüni.imü yıkınaya ve yerine k u llanım d ğe­;
� .
ı ��1ın degışnn degerı oyunu tarafından ürctiln1iş olduğunu
soylen1eye kadar götürmemektedir. Oysa biz ti.iketiın üri.inlcri
konu � u ��da bunun böyle olduğunu göstern1 i�tik. Aynı şeyi çnl ış­
n� a gucu konusunda da söyleyebil iriz. Nesneleri yararlJ ve gcrek­
.
��nını lere yanıt veren �eyler gibi tanımlamak soyut ekononıik cle­
gış tokuş un en içse l leştiri lmiş, en kusursuz bictiınde dışavurul­
.
ması yanı soyut ekonomik değiş ıoh.u�un öznel açıdan somutlas­
tınlnıası demektir. Çal ı �ına güclinlin toplun1sal scrvetin "sonıtı ["

kayı ��t � olarak tanımlanmasıysa, çal t�ma gücünün soyut düzey­
de gudu m lencrck somut bir şeki lde clışavurul nutsı deıncktir. Ka­
pitalist gerçekl iğin kökeninde değer üreten bu "somut" insan
vardır. Geçmişe bir göL at i ld ığında değişim değerinin, bir anlam­
da, daha kök en a§anıcısında çarpıtı ! m ış bir ku I lanı m değeri için­
d � manhl<sal bir yere sahip olnıaya çalıştığı görülmektedir.
Bn· başka deyişle "kullanını değeri" adlı gösterilen burada
da "çarpıtılnuş bir kod" ya da bir değer yasasının ardmda bı­
!
rakn1ış olc uğu kalınt ıclan başka bir şey değildir. Öyleyse kul la­

nım degerınden yola çıkılarak clcği�im değeri nin nicel soyu tla­
masını açık lamak yeterli değildir. Çünkü bu i�lcmin olasılaşma
koşulları nlll da açıklanması gerekmektedir. Bir başka dcyislc:

�a l ışma . gi. c.üni.in kul lanım değeri efenilen kavram ya da üre ici �
ınsa �ı l a ı l g ı l ı özgün bir mantığın üretilnıesi gerekmektedir. Böy­
le bır geı_:c l tanım yoksa o zanıan ekononıi pol i t i k diye bir �ey
olamaz. Oyleysc son a�amada ekonomi politiğin üstüne oturtul­
� �
du u tcı �1c budur. B u noktadan hareketle yapılması gereken �ey,
degeri � ılg ı lı yeı�leşik bir yapısal kurumun algılanmasını engelle­
yen, nıcelıkse _ l ı l e n i tel iksel arasındaki "diyalektik" masken in
21

dü�ürülerek ekononıi politiğe bir son vermektir.

Sonıut çalışma ya da "niteliksel" ve "niceliksel"


arasındaki diyalektik

''X VI II. yü zy ıl Av rup a '


s ınd a ev ren sel bir gö ri.in i.in ı ka za na n
ça lış n1a nın n icc l dü ze yd e aç ıkl an ab i ldi ği gö rü lm ek ted ir. .. Da ha
önce, çe şit li etk inl ik biç im ler ini bü tün boyu t lar ıyl a ele alarak bu
ka r�ı laş tırnıa ya pa bil ıne k mü mk ün de ğil di . . . Çü nk ü
şe kil de bir
bü tün ça lı� nıa biç im ler ini n ön ce bir nit el iğe sa h ip olm as ı ge rek i­
yord u." ( N av i l le. Le No uv ea u Le via tha n, s. 17 1). Ni tel ih.s cl ça l ı�­
1 sü re ci, ür ün ve se sle nd iği ke sim ar as ınd ah. i i l i�h. i Sd ­
ma i.ire tin
ye sin de far kl ı l a�a bil iyo rdu . Bu tar ihs el ev ren in ad ı :ta ııa ats al üre ­
tim hiç im idi ı. I3u ev red en so nr a de vr ey e, ke nd isi yle an ca k, ka pi­
tal ist i.irc tiın biç im ine le ka rşı laş tığ ım ız ve çö zü ml em e aç ı..,m da n
iki l i bir gö rü nü m su na n bir ça l ı�ı na biç im i gir ıne ktc clir. Şö yle k i :
"'D eğ işiı n de ğe ri ya rat an ça lı� ma ge ne l an larn da so yu t ve ge ne l
bir ça lış rna an lam ına sa hip ke n; k u lla nım de ğe ri ya rat an ça lı� nıa
so mu t ve öz el hir ça l ışm ay a dö nü şm ek te ve biç im iyle, ma lze me ­
si sa ye sin de ço k de ğiş ik gö rü ntü ler su na bil n1e kte dir .'' ( M ar x,
"E ko no mi Po liti ğin El eş tir isi ne Ka tkı ''). I ler ne de ns e tan ı da bu
mı za so mu t, far k l ı laş mı � ve bir ba �k a �c yle ka r�ı ­
no kta cia ka rşı
laşt ın lm as ı ola na ks ız bir k u l l an ım de ğe rı çık nıu kla dır . N. i ee l i ği
ölçüle bil en bir ça lış nıa gü cü ne ka rş ı l ık bu ku l lan ın1 değeri an ca k
n i tel iks el bir po tan siy el su na bil me ktc dir çü nk ü on un art ı ya da
ck sile rle bir i lişk isi yo ktu r. K u l lan ım de ğe rin i be l i rle ye n şey , dö ­
nü ştü rmeye ça lı�L ığı ma dd cy le, be l l i bir öz ne nin be lli bir zaman
d i l i nıi nd e ha rca m ış old uğ u en e rj i dir. Ça lı�m a gi.ici.inün gü nc el­
bir l lan ın1 değ eri nin çık n1a sın ı sağ lam ak ta-
leş . tir .
ilm esi ort ay a ku
dır. On em l i ola n ins an ın bu ça l ışm a gü cü nü ya rar lı bir şe kil de
ha rca ma sıd ır - da ha de rin len 1es ine ba kıl dığ ınd a bu nu n (ür etk en )
bir tük eti nt ey lem i old uğ u gö rül ıne kte dir . Ge ne l süreç içi nd e bu
harcaına an ını n hiç bir k ıyn 1ct i har biy esi olm ad ığı gö rül me kte dir .
22

B u düzeyde b i r çalı şn1a gücü ölçümü yapmak i mkansızdır.

Oysa tam d a bu noktada. Marx' ı n kuramında eklemlenme


sorunlan olduğu görü l m ektedir. Ö rneğin artı değer nasıl ortaya
ç ıkmaktadır? Nitelik tanımından yola ç ı k ı larak günce l lcştiri lcn
çal ışn1a gücünün artısı ve eksi s i nasıl anla�ıl abiJ m ektedir? i\ k �i
takdirde n ic e l i k ve nite l i k arasındaki ''diyalekt ik" kar� ı t l ığın so­
ınut bir devi n i m tarafından ürct i J ıniş olduğuna inannwk gereke­
cektir.

B u rada da yine n i te l i k ve b i r karşJla ştırma oyunu arac ı l ığıy­


l a ekono mi poli t i ğ i n belirg in devi n i m inclen söz edi lmekte dir.
X V I I I . yüzyıl da evrens el le�tiri len çalışm ayla birlikt e ortaya çı­
kan ve daha sonra yenide n üret i len şey : soyut b i r niceli kse l ça­
l ışnıan ın son1ut bir n i te l i ksel ç a l ı ş ınaya indirg enmes i değ i l . hu
i k i teriınİ n yapısa l açıdan hemen birbirk rinc �klcnı lcııme si d i r.
Çal ışınan ın y a l nızca ticari değ i l aynı zaman da gerçek bir insani
değer olarak evrens e l lcştiri J mcsi işte bu "sın ırl andırrn a"yhı
mümk ün o lınuştu r. İdeoloj i ler de zaten hep bu t ü rden i k i l i bir ya­

pısal bölünm e aracıl ığ ı y l a iş gördüğ ünden, burada i i k i ye böJLin­
men i n işlevi ç a lışmayı evrense l leştireb i ln1ck t i r. Ikiye bölline n
(daha doğrus u bir kod , un ol u�t lll·duğu niteJ ik sel yapılaş ma sonu­
cunda ikiye k a t l anan) nicel iksel çalışma tü m o l a s ı l ı k l a n içer­
ınekted ir. Bundan böyle - ister nitel iksel isterse n i ce l i ksel olsun
,
- y a l nızca ç a l ı şmadan söz e d i l e b i l ecektir. Burada nice l i kseL tüm
ç a l ı şnıa çeşi t lerin i n soyut değer c i nsinden birbirle riyle karş ı laştı­
rı l ınası an l a m ı n a geln1ek tedir. Oysa bir karşıla� tınlan1a zlık örlü­
sü a l t ı n a gizlene n n i te l i k daha d a i leri g i derek: her türlü insani
pratiğ in ürctin ı ve çalışına teriıni eri aracıl ığıyla l\arşıl aştın­
labilcceği g i b i b i r anlam a sah i p o l n1akta dır. Hatta ç a lışma gücü­
nün/m al cinsind en soyut ve biçims el düzeyd eki evrens el li ğ i sır­
t ı n ı n i t e l ik s e l ç a l ı şman ı n "somu t'' evrens el l iğine dayam ış gibidir .

Ancak bu "soınuf' sözcüğü biraz abart ı l n1 ı ştır. Çünkü sın ır­


lanmı� b i r soyut'un karşıtıyn1ış gibi görünmektedir. Gerçekteyse
23

bu soyutluğun nedeni bu •<sınırlandırma"nın bizzat kendisid ir.


Çalışmanın özerkleşn1esini pekiştiren şey zaten bu türden - so­
yutLan somuta, nitelikselden nice l i ksele, ç a lışmanın değişin1 cle­
�erinden k u llanın1 değerine giden - bir i li ş k i l er ağıdır. Çal ı şına
ve üretken l i kı fetişizm i n i n son1 u t l a�masını sağlayan şey işte bu
yapısal gösterenler oyunudur.

Soınut c;,al ışma üzerine ncJcr söylenmiş olduğuna bir baka­


lJnı. Marx ("Ele�tiriye Katkı. . . "): " B e l i r l i b i r çalışma türüne kar­
ş ı duyarsız kal mması gerçek çal ışına türleri nin çok gelişmiş b i r
bütün oluşt urduğunu ve hiçbirinin diğerlerini bütünüyle egemen-
1 iği a l t ın a alamad ığın ı clüşünrnemize yol açmaktadır. Keza en g ­
. �
nel soy u t l amalarla en verinı l i somut ge l işnıe alanlarında yanı b ı r
seyin pek çnk ki�iyc ya da herkese, vb ail olduğu alanlarda kar­
� ı J a ş t l makt<tdır". B i r ç a l ı şma türü diğerlerini egemenliği a l t ı na
a l am ı yorsa, o zaman, ça] ışma den i le n şey tüm diğer dlizenlcrle,
tüm eliğer zen g i n l i k ve değiş tokuş biçimlerinin ele yerini a l m ı ş
deınek t i r. B e l i r l i bir çalışma tliri. ine karşı duyarsız k a l ın n ıas ı , bi­
zi, toplumsal scrvctin ç a l ışma yoluyla e l de e d i l mesi gibi çok da­
ha kesin bir detcrminasyona yol açmaktadır. Çal ı�ma adı a l tında
öne sürülen bu toplumsal servet anlayışının, gerçekle, ku I l an ı nı
deaer inden kaynaklanan bir şey olduğu söylenemez m i ?" En vc­
�l i somut gel işme: "kul l a n ı m değerin i n nice l i ksel ve n i t e likse l
ri
çoğ a l t ı n 1 ı y l a e lde edi lenclir. "Tarihsel. bir başka deyişle toplunı­
sal üretinıin yarattığı ve doğrudan ona bağlı gereksin ı mler zorun-

' Ekonomi poliLik eleştirisinin üzerine eklernlcndiği bir ba�ka biiyük ayrım
da: teknik ve IOJ?Iumsal olarak ikiye ayrılan çalı�manın aynı çüzümlcmcı: in
ürünü olmasıdır. Çalışmanın toplumsal yanına teknik yanının ötcsın­
de/berisinde bir gürlintim kazandırmaya çalı�an bu ı;özümlemc bir yandan
ideal bir i� dağılımıyla. "yabancı la�mamı{' somut bir üretkenlik h i k�ycsini
sürdürürken bir yandan da teknik yöntem ve teknik aklı cvrcnscllcştınnck­
tedir. Üretici güçler/üre t i m ili�kileri diyalektiği konusunda da aynı �eyler söy­
lenebi l i r. ''Diyalektik'' çelişki her yerde bir Möbiyüs halkası biçiminde nok­
talanmaktad ı r - oysa bu süre içinde diyalektik, üretim alanının sınırlarını
çizerek onu evrense llqtireeek kadar zamana sahip olabilecektir.
24

1 u hale gel d i kçe gerçek servetin n1iktarı da giderek artn1aktadı r.


B u servetin tözünü çeşi t l il i k arz eden gereksiniml e r oluştunnak­
tadn·." ("Teın e ll er", c i l t 2, s. 18) Bu ge l i şm i ş bir kap i t a l i s t toplu­
n1a özgü b i r program değilse nedir? Çalışma v e üretim yoluyla
e l den edilen d ı şında bir başka servet eelinme b i ç i m i öngörenle­
yen Marksizm ' i n , uzun vadede kapit a l i zme karşı gerçek anlatn­
d a b i r alternatif sunabilmekten uzak olduğu görül mektedir. B i r
yandun üretinı ve gereksininı ler' den olu�an genel şeına gök l e re
çı kartı l ı rk e n , diğer yandan da eleğer yasası arac ı l ı ğ ı y l a değiş to- ·
kuşun inanıl maz bir �ekj lde basitle�l i r i l m i ş olduğu görülmekte­
d i r. B i raz d i kkat edi ldiğinde, bunun, insanın toplumsal konu­
muyla i l g i l i tlim i l kel ve arkaik örgütlenme çözi.inılemeJerinin
yalanlad ı ğ ı � keza feodal bir simgesel düzenle, bizzat içinele yaşa­
makta olduğumuz top l u n 1 l arın da y a l a ı ı J ad ı k l arı inan ı lmaz, hem
keyfi hcnı de inan ı l n1az b i r öneri olduğu görü lmektedir. Çünkü
üretim h i ç i m i ne a i t çel işki l e rden yola ç ı k ı larak oluşturulmu� tü nı
perspekt i fierin b i zi var güçleriyle ekononü pol i tiğin içine doğru
i ı nıeye ç a l ı ş t ı k l a n görli lmektedir.

Her t ü r l ü üretim diyalektiği müstak i l , soy u t l a n m ı ş bir eko­


noıni pol i r i k y i ne lemesinden başka b i r şey değ i l d i r. B u durunıda
bizim marksist söylcvi neden rad i k a l bir şek i l de sorg u l ad ı ğ ı m ı z
ortaya ç ı kmakfadır. Son a�amad.a soyut/sonıut arasındaki diya­
l e k t i k i J i ş k i Marx tarafından ''bi l i msel yenielen canlandırma ve
gerçek devinim" ( k i , A lthusser bunu gerçekten de kuramsal bir
nesne ürct iıni g i b i çözümleyecekt ir) arasındaki bir i li ş k i gibi ta­
nım landığında bu kez de karşın1ıza, yeniden canlandırma soyut­
lamasıyla e l de edi lıniş bu kuramsal ü ret i m i n bizzat kend i s i n i n
nesnesini yani ekonon1i pal iliğin devininı v e mant ı ğ ı n ı yinelc­
ınckten başka b i r şey yapmadığı gerçeği ç ı kmaktadır. Kuran1la,
nesne arasında (bu yalnızca marksiını için değil A lthusser i ç i n
de geçerlid ir) gerçekten de yazgı Lüründen diyalektik b i r i l i şki
vardır çünkü bu i l i ş k i on l arı aşı l ı p geçiJınesi olanaksız·ı b i r kısır

.ı N�sneyle kuramın b i rbirlerini kar� ı l ı k l ı olarak nötraiize etme olayına


marksist kuramla, işçi hareketi konusunda yenielen değineceğiz.
25

te di r. B u du ru m da ür et im /b iç im i l e ye ni ­
dö ng ü iç in e ha ps et m ek
çi m in öt es in e ge çe b i l m ek ol an ak sı z l aş ın ak ta -
de n ca n la nd n·ma/bi
d ır .
l ki "bildik" çehreli insan

Gerçekte ne ürünlere ne de ç a l ı�ma gücüne özgü b i r k u l l a­


n ı m değeri vardır. Ne gösterilen özerk olabi l i r ne de gönderen -
.
aynı h i kayenin üret im, tükel i m ve anlaın düzc � lcrıne de egen en �
olduğu görüln1cktedir. Deği�im değeri ürünlerın k u l lanım dege­
rini kendi anlropoloj i k eylem alanı o l arak sunmaktadır. Çal ışnut
eylemine b i r özgün l ü k ve �omut bir erek l i k kazand ı n , bu lht ·ı
� �

··
kendine ait ''bildik'' öze l l i kler g i b i sunarak çah�ma gucune a ı t bır
k u l lanım değeri olduğunu kanıtbınaya <; t l ı��uı da

i�i mY��� ���
değeridir - yi.inkü gösterilen ve gönderenın "gerç� k l ıg m ı �ı�a­
� ı dır. Degı�ıın
ç ı k " hir � e k i lde üreten de aynı göstere n ler ın � m t ı g
V

· · .
değeri her yerde e l inden geldiğince somut U re t ı m, tukctnn ve � n
� �
.
lam sürec i n i n bir soyutlanıası, çarpıt ı l m ı � bır soyutlaması g ı b ı
r örünmcye çalı�m akladır. Oysa aynı somu tu, kendi ideoloj i k dı�
ç
�lazması, bir ba�langıcı ve bir sonu .olun dü� g i b i s u n ı:naya ç a .t � ­
şan da yine aynı deği�iı11 değeridir. I�t.c bu a.n Jamcla b · g rck�:ı­

� �
.
n i m , k u l lanım değeri ve gönderenden süz cdı lenıez. Çunku bun­
lar değişim değeri' sistenı i n i n gcli�mcsi sayesinde ortaya çıkan
boyut çerçevesinde ürel i l ıniş ve yansı t ı l mış olan kavramlardır.

insana özgü, gereksiniınler ve çal ışma gücü den i len bu i k i l �


potansiyel le, evrensel insana özgü bu iki " b i l d i k " çeı: r ekonomı
. �

pol i t i k o l arak adlandırılan sistem tarafından ü ret ı l ı ş t ı r. B u ı ada �
. .
her türl ü zengin l iğin top l u nısal ve insani çekırdegı � ar�ık �ıret­ �
kcn l iğ i n , kendini sarıp sarınalayan kapitalist ü re t i m ı l ışkı lerı z� ­
. . �
rı y ı rtı larak (şu sonu gelmeyen ampirist yantlsama ) ç ı nden ekı­
5

·�
lip a lı n ı n a s ı gereken b i l d i k b i r boyut olma öncelıgtne sahıp oJ-

ol m am ış ol du kl ar ı an la m ın a ge lm em ek te di r. B u
� Bu on la rın as la va r
r� ke cc kt ir.
pa ra do ks un ye nid en �I c alı nı na sı ge
28

sinden sorum l u t ut u l a n bir uygarl ı ğ ı n , tün1 dünyayı kapsan1a ve


mutl u l u k terünleriyle açıklanan d i yalektik gücünü, i nsan l ı ğ ı n
bütünsel leşn1esi yönünde k u l lanması ndan söz edilmektedir. Baş­
l a n g ı ç , gelişme, hedef konusunda hiçbir yen i l i k getinneyen
Marx: sonsuz b i r bel irlen m i ş l i k sürecinde kend i l<end i n i üreten
ve hedefe ulaşmak için sürek l i o l arak kendi kendi n i aşıp geçn1e­
s i gereken insan fikri gibi teıneJ b i r konuda d a her hangi b i r ye­
n i l i k getirn1emişt.ir..

Marx, insanı madcü üretim m a n t ı ğ ı y l a , üret i m b i ç i m l e r i ıı j n


t arihsel d i ya]ektiği i ç i ne yerleşt irmi�t i r. Oysa ü re t i m b i ç i m l e r i n i
f'ark l ı laşt ırma ya k a l kışmak, bel i rley i ci h i r a�am a olan üre t i m in
gerçe k l i ğ i a d l t duvara toslamak demek t i r. Çünkü böyle b i r g i r i ­
�inıde b u l u n mak ekonomik rasyonel l i ğ i n i n s a n l ı ğ ı n gelişme sü­
n�cinde genel b i r yönteın olduğu fjkrini kabul ederek. bunu, t ü m
i nsan l ı k tarihi i ç i n geçerl i k ı l maya çal ı �n1aktan başka b i r şey de­
ğ i ld i r. B ö y l e b i r g i rişimde h i ç kuşkusuz t ü m i nsan l ı k tari h i n i de­
vasa h i r s i nı li l asyon mode l i yle bel i rlemeye çalışmaktan ba�ka b i r
�ey değ i l d i r. B i r anlamda b u , ideolojik fantazmı t o p l u m u n en
ince ayrın t ı l a rına kadar inebi len b i r çözün1leme yöntemi olarak
k u l l anan kapital izmin tersine �cvrilmesicfir. B u "diyalekt i k " b i r
tersine çevi rme ıni d i r? Oysa bu noktada asıl soruLmasİ gereken
soru : gerçekte sistem kendi d i ya!cktiğini yani. evrensel boyut lar­
da kend i n i y'cniden üretiyor m u , ürctmiyor mu sorusudur. Bugü­
ne kadar hep kapitalist cknnon1i politikası tarafından yün­
lendirihniş tck bir üretiın biçintinin var olduğunu ve asla
bundan başka bir yöntenı olanıayacağı varsay ı m ı n ı kabul ede­
cek oJur�ak - ve b u ekonomi kavramı da ancak kend i n i üreten
oluşun1a ( hatta bu ekonoınik formasyonu çözünıleyen kurama)
oranla bir anl a m a sah i p olabi leceğinden - bu durumda bu kavra­
m ı n " d i y a l e k t i k " anlamda gencl l e �ti rilmesi bu sisten1e a i t postu­
l atlann da ideolojik anlamda evrensell eş t i r i l mesi anlarnma gele­
cekt i r.
29

Çalışma etiğiyle oyun estetiği

Bu n1addi üretim mantı ğ ı y l a, üretim b i ç i m le r i diyalektiği bi­


zi durdurak bi l meden. tar i h i n ötesinde yer al an ve yalnızca do­
ğ a n ı n nesnel1eştiriln1e s ü reci y l e algılanabi l e n d i y , l e k t i k b i r v r­
� �
l ı k olan b i l d i k bi r i nsan tanın1 ı n a göııclernıcktedır. Oysa tarıh
boyunca başından geçeniere bakarak ( zaıen kend i s i de aynı t ari­
h i n ''ürünü" o l a n ) i n sa n ı n , bu Hpaçık ve kes i n a k ı l yürütmeyle
do lay l ı b i r fe lsefe görev ini yerine geti n� n d i y a l c k t i k şcnın tara­
fından yönlend i ri l m i � olacağı g i b i bir y a k l a � ı m çok ağır so 1 u l a­
� �.
ra yol açabil ir. Marx bu düşünceyi "El yazmaları 44''tc gel ı�t ı rı r­
. .
ken, M arcusc'de ( " K ü l tür ve Tn p l um"da) onu ekonomı k b ı r kav­
ram o l arak. çalışmanın eleşt i risinde yeniden e l e almakta v : "Ç< ­
� �
l ı şnıa ekonom i k bir kavram değ i l varl ı k hi I i m se l ( o n t o l o. ı k ) b ı r
!
kavra m d ı r, b i r başka dey i ş l e yaşayan bir v a r lık o l a rak ı nsanın
kend i s i n i kavrayan b i r kavram"dır demektc ve Lorcnz'den �u
al ı n t ı y ı yapmaktadır: "H angi görünüıne sah i p o l u rsa olsun ç a l ı � ­
ma i nsan ı n o sonu olmayan kararl ı l ığ ı n ın ortaya ç ı karak sonıut­
laşmasıdır . . . çalı�ma, dı� dünyayı insanın i\· dünyas ı n ın bir par­
çası olmaya zorlayan �cydir.'' M a r x : "Çal ı�ına dı�s ıllaşt ırma yo
� �
l uy l a i nsanın k e n d i n i var e t t i ğ i sürt.: ç t i r. . . Çal ışma ınst-mm ken J ?
kendi n i nesnel k s t i rnıes i , kendi kc nd iıı i U ret m es id ir" dc rncktecl ır.

"'

Bu kad�1rla y e t i nmeyen M a r x , "Ka pil al"dc: " B .i r k u l l an ı m dcgerı


.

yarat ı c ı s ı olarak yararlı ç a l ı � ına ya da k ısaca çalışma insanın


iç in d e ya�an1akta olduğu toplun1 biçi nıindcn hağımsız ol r k v�ır

��

olabi lme s i i ç i n zorun l u bir ko� u l , insanla doga arasındakı toz de­
ğiş toku�una arac ı l ı k eden doğal b i r zorun l uk öyleyse ya�an1sal
bir zoru n l uk t u r. "Çal ışma her şeyden önce i ns a n l a doğa arasında
gerçekleşen b i r eylemdir. İnsan doğa karşısında doğ0.l b i r güç ro­
lünü üst lenmekted ir. İnsan ın gövdesine a i l kol Jar, bacakl ar, ba�
ve cJJer güçle donanm ı ştır. Bu güçleri harekete geçiren in s a n ın
amacı, yaşamına yararlı b i r yön kazandıran n1addeleri özümse­
mektir.. " ( K apital I ) Sonuç o l arak bütün bu düşünceler "insana
32

ı� a k an � �n u �� -�e l nlez nli? Ol u ro l anan ve d i ya l ekti k o l n1 as ı arz u


· "
lanan d ı ger ogutdeyse ortak payda ü ret i me yönelı' k b ı. r ç ag rı v ar
.
s �-t � ı nı l d ır
" �
.

·
ı r an ıçın bu varsayıının olabi l ecek en saf-. ve nleta
. . -�
·�
:
�ı � ı � bu c �ı ş u � ce U�r�ıtm dan b iç inı l e n d i r i l ın i � olduğunu dü�ündü
.
. ma rk s i zm le ''dı· <r e ı ·ı· areasm
.
c
.
gunuzde basılleşt ırılmıs" c1 a an ca k "
·
.. ;.
� .
b1 ı ı k ı' t l � c �· n ı �l � ' fels� t ı bır kurarn arasın d tt k i kadar bir far k oldu
·

.
. . .
.

ı• cı cı ı· a cı
.
gunu gorursunuz - kı ' bunun önenı l i bir hı·k ' V
old ugunu
k
mc ' anlanısız b ı r ş eyd i r
. .
Ç a l ı �ma adlı nnrtlal< id e a l i z m c karsıl ık c ı ı·y ,'ı l e kt ı· k nı ..ı . tc ı .ya ,

· � . . .
� . "� ·

ı ·ı :-· nı ı hc.t k ı· e uıe t ı nı guçlcrıne ait diy�llek t i k b i r icfcaliznı olarak


.. .

_ �
n ılc l �ı� c ıre bıl n 1ek mümkün. Doğanın dünü�llirülmc i l kesinin tam
mc ı k c zınde yer alan ama� ve araçlar diyalekti iY i ıl i n g li c ii I dü ,

zey de , araçların Öl'cr k l cs t i ri l ın c ( b i l i m ' te kn i ve ça . , 1 ı �.m . t n ın k ,

öz er k! eş·t · · ı ��-� .��sı �


.
r , , .. , · � b'ı l d ı· k h ı r etk in i k olarak Uret iın i n , genel bi

�-� �J���ı�
.
.
su ı � c ı _o l �u·a k da h ı zza t dıyalcktiğin özerklc�t i ri l ıncsi )
s �ı ı cem ı de ıç��·ıp ıc;crmecf i ğ i n i aniaya h i 1 me k için bu k onu y a ye
.

.
n ı de n d o ne ce g ı z .

:n
. . M a rx ' ın ç a l ış a n ın o ikili çehresi y lc i l g i l i (soyut ve ö lçi.ilc
�) ıle. � t op l um sa l bır çalı�nıayı ke�fj) temel kc�finin aç ı k.ça b�ısk
.

a l t ı n �� .. ı l ı �1nıasınclan kaynaklanan sonuçtan i l keye gjdcn bu ç'ı l ı s'


.. . .
nı�ı ıore s ı n e kars '> ı , ın 'ı r k s i s·t d uşunccnın
. · satır aral ar ı n da , n i c el i k
sel ve
· •
.

n ı t e l ı k se J dıyalcktiği üzerine oturlulan bir ç a l ısma-s�ıyı l


• • •

:� :_ ��
�: � � �uı a d a ? yu_ � e�t cl i ğ y c �ar�ılaşıl maktacftr. B u ba k ış a�· ı s ı n a
.::-C��.' � ı p ı � a l ı s, t uretıın b ı ç ı n H y le , çai Lşman ı n n i tcl d eğe r l e n d i r
.
(.

.
ı�ıc s ı n ı n �t �sın�
_
. g � çc n k o m ü n i s t t o p l u m d a yahancı l a�nı ı �
_

ç a l ı ş m a , kes. ın b ı r mu tasyon;ı uğrayarak sona ermekte v e i nsaıı

: I l a b�yl(; b � r .�ey söyl cmi�:-;iniz ha insanın bir ruhla bir bcdendı.:n i b · ıı·(.;'
oy 1c hır dlı�i.ince. bilindiği gibi. lııri-;ı iyaıı Ort ·
·

l
ol uıgunu soy i n m ı · · .
ı .' "
. � ys
k'ı b''ı�ız ·

r .ıg c ct o a g anustu bır "dıyalckıik" gelişmeye yol ac;m ı � t ı .


" . .., . I ·

., M ark' s .ı zm ' den sosyal demokr·ı , ı· ye gotur


.
.

,
. . ·c, n vır.ıJın. yapılan giincc c .
• •

e- is, ' k l ' k l "


�-. ı c rr. ı.� ve m�tlak bır r<��ıtıvıst gerilemenin kökeninde bulunan �c i s
T
. . .
dc�
t� �L; � nc ı k ! cşt ımcd r. (�u pozı ıı vısl gerileme bürokrat ik stalinizm kadar, �o�
.

.
.
� �
ya c t;nıokr at l ı beralızmı de kapsamaktadır).
33

ğ in i
- m e n li
• •

ir . O z g
"
ü r l ü k se e g e
g ü ç le r ö zg ü rce n e sn e ll e şt i ri lmekted
- c a k ç a l ış m a n ın b ir z o ru n lu k v e d ı ş s a l ın a � s a t l ı l ı k ta ra f ın d a n
a n
e. k te d ir. O y le y se d o ğ a sı g e ­
- b e li rl e n n 1e si n d e n sonra ilan e d e b il ın d e y e r l m a k t a d ı r. . .
­ ü re ti m a la n ın ın ö te si n a
reğ i . ç a l ış m a m a d d i
r in -y a n i t op l u nı ­
,

ay a g e lc ı1 ü re ti c il e
k Ç a lı şn 1a ö z g ü rl ü ğ ü y s e : b ir a r
o k u şl a rı n k ö rc l t i ci g ü c ü n e
- ğ
tı k la rı d e iş t
s a l in sa n - d o ğ a y la y a p
� sa rf ı y la k e n d i d o ğ a la n na
- b o y u n e ğ m c k te n se . o n la rı en az
çab
a ala rak ras yone l leş t irm ele ri
tın
uy gu n bi r h a l e ge tir ip , de nc tiı n al r m e n z o ru n ­
ü t ü n b u n la ra a ğ
g i b i b i r a n l a m a sa h ip o lr n a k ta d ır B
.
- d ir O ys a k e n d in i a m a ç ­
1 ı<: te .
k lu k i lk e si h a la v a rl ığ ın ı k o ru y a b i l n e i , a n i ö z g ü rl ü ğ ün
al e g e lm e s y
m la y a n b ir in s a n i g ü c ü n d ı şa d ö n ü k h
� v e a n c a k b ö y le b i r z o ru n ­
r
­ h a k ı k. i e g e ınc n l iğ i. b u a şa m a d a n so n
le � eb iJ ir. " (K ap i t a l , I I I ) Yi ne
n lu ğu n cg en ıc n l i ği sa ye sin de gerçek n o lm a y a n a n ­
k a d a r p i.i ri te
ki i k a d a r h e g e l c i o h n a y a n ) e sk is i
r ( e s s
k a v rm ra
n] a h i l lc r ' i n e s te t i k
(Sc
c a k en a z o n l a r k a d a r fe ls e fi o la n
)'' k i l k e s i o la ra k o y u n v e
B e g a r l ı
" ir r u y
fe l st.:fes i ) y ö n e le n M a rc u se :
ü . H
­ re c in i d e ğ il a y n ı
n üşt i m e s ü
y a tı ş ın a ç a l ı� m a n ın y a ln ız c d ö
a r

d o ğ a v e i n s a n a a it g ü ç le ri n
l i şe n
z a m a n d a ta m a m ıy la ö z g ü rc e g e
­ n cJ < te � ir le r. O y u n ve ya t ı ş m a
e n
e g e me n l i ğ i a l tı n a g ir m e si n i d e iç
ı en l i k v e ra n ct n n an a ci l ı d e ğ e rl e r­
fi k i rl e ri � i m d i k e n d i le ri n i ü re t k
- L ı y la g ö z le r ö n ü n e se rm e k te ­
den a y ıra n ı nc sa fe y i b ii ti.i n ç ı p l a k l ğ
a l ı n a y a n b ir şe y d ir . B u ­
di rl e r. Ç ü n k ü o y u n yarars ız v e ü rc t k
- e .t1
- l a r a ö z g ü o bas k ı c ı v e sö­
n u n n c d c n iy sc ç a l ış m a ve bo� z a m a n
a ,, (E ro s v e U y g a rl ı k )
m ü rü c ü öze l l i k le ri red de t m e s i d i r .
­
ç il d i ğ in d e o y u n , ç -
a l ı ş m a s ay ı l ­
� E k. o n o m i p o l it iğ in ö te s in e g e
h i.l d e n il e n şe y in a m a ç s ız b ir
1 ı ş ça ş m
i m ay a n y a d a y a b a n c ı l aşnum b u
m ı g ö rü rs ü n ü z . İş te
a m a ç l ı l ığ ın egcınen ] i ğ j g ib i La n ım
la n d ığ ı.
ç 1 a n la m m d a o y u n estetiğin
a n la n 1d a y a n i te ri m in k e s i n l i k l e k a n t
1 y a d e v a m e tn 1e k te d ir . Do­
k en d is i d i r v e b ir e ste ti k o lara k k
a lm a
·ı it m id e o lo j i k y a n a n la m l an d a
ğ a l o la ra k o y u n . b u rj u v a z iy e a tü

d ü şü n c e n in b u rj u v a a h la ­
beraberi n d e sü rü k le m e k te d ir. M ark si st s i d e re c e d o ğ ru y sa ,
ü n c e n e
cl
k ın ın d e ft e ri n i d ü rm e y i bece rd iğ i d ü ş Jn d a k i ç a re s iz li ğ i
i k a rş ıs
.
-
k in c e b ir b u ıj u v a e ste tiğ
- ç o k k a r n 1 a ş ı v e
ek o n o ın i p o li ti k a d l ı g e n e l
de o d e n l i d o ğ ru d u r. Ç ü n k ü b u e st e ti k
36

Marx ve değer adlı çivi yazısı

• •
''Semeiotike" (Eleştirel B i lin1 Sen1iyotik, 2 : Semiyotik ve
Uretiın ) 'de J u l i a Kriste va: ''Topl umsal bir şeki l de tüketi len ve
dağıtılan i letişim açısından, çal ışma, her zan1an bir kul Jan ını ya
d a değişim değerine sahip olmuştur. . . Bu çalışma her zaman için
bir değerle ölçi.il nli jştlir yoksa ba�ka bir şeyle değ i l . Değerse,
üretim için gerekli olan toplun1sal zaman miktarıyla ölçi.i lmekte­
dir. Ancak çahşnıanın değer dışı bir anlan1a sahip olabi leceği
(Marx bu olas ı l ığı çok kesin hatlarla çiznıiştir) yani zincirlcınc
giden i lcLişiın zinciri içinde üretilen ve dol anımı sağlanan mal d ı­
�ında kalan bir başka uzam tasariayabilmek de mümkündür. Ça­
lışmanın hiçbir değer ve anlama sah ip olnuıdığı böyle bir sahnc­
dcyse ancak bir beden ' le, bir harcanıa 'dan söz edilebi l i r.. ''.

Marx : " K u l l anım değerleri ya da bir başka deyişle malların


bedenleri madde ve çal ışn1c.mın bi raraya getirilmesiyle ortaya
• •

çık maktadır. .. Oyleysc ınaddi servctlc, kul lanım değerlerinin tck


kaynağı çal ışma değildir. Çalışma onların babasıdır, toprak ise
anaları ." "Sonuç olarak yararlı oJına özelliği göz önüne alınnı:t­
d ığında her ttirlU üretici etkinlik insan gücünün harcanınası an­
lamına gcln1ektedir." (Kapital, Plciadc, I I s. 570-5 7 1 )

Marx' ın düşüncesinde gerçekten de yararlı amaçlara sah ip


ürct i ci çalışınanı n dışında yer alan farkl ı bir c;ah�n1a (ekonomi
politiğin sın ırlan içinde kalan bir değer olarak çal ışınan ı n kod­
lanmış tanımı ve insani an1açlara sahip antropolojik tanın1 ı ) kav­
ran1ı var ın ıdır? Marx ' ın beden (vücut), harcama, anti değer, ya­
rarlı-olınan1a, amaçl ı-olınaına, vb şeyler konusunda kesinlikle
fark lı bir görüşe sah i p olmuş olması Kristcva'nın hoşuna gidcbi­
l i r, hatta ona o zamanlar henüz hayatta olmayan B atai lle' ı bi Ic
okutmuş olabil i r. B u onun sorunu - bunlan söylemesiyle unut­
ması bir olmaktadır çünkü Marx' ın üstünde kafa yormamış oldu­
ğu bir şey varsa o d a harcaına, kayıp, kurban etme, savurganh k,
37

oyun ve simgesel düzeydir. Ü retim konusunda kafa yoran Marx


( h ıç yoktan iyidir) bu işi değer terimleriyle yapınıştır.
Bundan kurtuln1ak mümkün olmamıştır. B u n1utlak çerçeve
içinde M arksist çalışnıa: değer üreten rasyonel bir etkinlik ola­
rak. doğal zorunlu ğun, diyalektik bir �ekilde aşılıp geçilmesi ola­
rak tanımlanmaktadır. Çal ı�nıa nıaddi bir toplun1sal zengin l i k
üretmcktedir. Bunun doğa] zorunlukla dalga geçen ve değerin
tam tersine yapısal bir bozuhna ya da yıkıma uğrayıp, yasak çiğ­
neme ya da harcama üstüne oturtulan sinıgcscl zcngi nliklc hiçbir
ilişkisi yoktur. Hatta birbiriyle bir il i�kisi bulu nmayan bu iki
zengin 1 ik kavramı bi rbirlcrini dışlaınaktad ırlar. Onlar arasında
transfer can1bazlıkla rı yapmaya kalkı�manın bir alemi yoktur.
Batai l l e ' ı n sözünü ettiği "kurban l a ( bağı�la) i lgi l i ekonomi" ya
da simgesel değiş tokuş, ekonomi politiğ i n (yani onun tamam­
lanm ı� hiç i mi sayı lan eleştirisinin) dı�ında kalmaktadır. Oysa
ekonoıni pol it iğin malı kendisine iade edilme! i dir. Çal l�ma kav­
ramı ekonomi poli tiklc aynı töze sahipt ir ve bu yüzden ba�ka bir
çözümleme alanına dcvredilcıne�.:. Özel l i kle de ekonomi politiği
a�ıp geçLiğini iddia eden bir bilimin nesnesi olamaz. "Gösterge
çalışmast", "n1et iıılerarasL üretici mekan", vb şeyler karınaşık
mctaforfardır. Oysa sorun değerle, değcr-olmayan arasında bir
seçiın yapınaktan ibarettir. Çalışma kesinlikle değere aittir. Zaten
bu yüzden Marx onu da (aynen üret im ve i.i retim gücü, vb kav­
ramlar konusunda yapn11� olduğu gibi) ideolojik bir kavram gi­
bi radikal bir şek i l de eleşlirn1iştir. Öyleyse çalışına kavramını
tün1 o karmaşıklığıyla bir başka yere taşıyarak devrimci bir kav­
ram olarak genelleştirmcye kalkışmak anlamsız bir girişimdir.
J . Kristeva ' n ı n Marx 'tan yaptığı alıntılar kes i n likle onun
kendilerine yüklerneye çalıştığı anlamlara sahip değillerdir. Ça­
hşn1H/baba ve toprak/ana adl ı doğurgan bileşim yoluyla açıkla­
maya çalıştığı zengi nliğin oluşuın süreci''normal'' bir üretici/ye­
niden üretici şen1anı n gözden geçirilmiş biçin1idir - insanlar ço­
cuk yapn1ak için sevişir yoksa keyif için değil. Burada metafor
yeniden üretici bir doğurgan cinselliktir yoksa zevk alma adına
40

te bu soyutlaştınlmış çalışma ve değiş tokuş biçinlidir. 111

J . Kristeva Marx' a ve ç a l ışmaya sahip çıkarak, değere boş­


vermek isten1ektedir. Oysa bir seçim yapı l ınas1 gerekmektedir.
(Tarihsel ve antropoloj i k açıdan) çal ı şma: vücut ve toplumsal de­
ğ i ş tokuşla i lg i l i tüm karınaşık ve s i n1gesel gi.i cü l l ü klere b i r son
vererek onları rasyonel, poz i t i f, tc k y a n l ı bir y a t ı n ın a yani üret­
ken E ros ' a i n d i rgeyen - s i mgesel harcama sürecinde baskı a l t m ­
da t u t u l an her türlü gücü l an lanı ve değiş tok u� seçeneğ ini bir
ü re t i m , biri ktirn1e ve sah i p l enme sürec i ne doğru götüren - bir şey
olarak tanun1anabi1ir. B izi ekonomi po l i t i k l c, b i r değer terörüne
m a h k u ın eden bu sürecin yeniden gözden geçiri lmesi, simgesel
değiş tokuş ve harcaına konusunda yenid�ıı k a fa yorulnutsı iste­
n i yorsa, o zan1an, Marx ' ın ortaya atn1ış olduğu ( k la s i k ekonomi­
den h i ç söz etmeye l i m ) çal ışma ve üretim kavramlarının genel
değer s i stem i y l e dayanışma içinde olan ideoloj i k kavramlar g i b i
e l e a l ı n m a s ı ve çözümlenmesi gerekmektedir. Değerin ötesine
gcç i l nıek isteni yorsa ( k i tck gerçek devrimci pcrsp� k t i f budur),
batıda ü re t i len n1etafizik düşüncenin gel i p lliıni.iyle Uzcrinde yan­
sı d ı ğ ı üı·etim aynasının ktrı lması gerekmektedir.

. .
ıo M arx ı n top 1 umsa 1 cien ·ı ı en �.rı vı yazısı (arı 1 n� ılınası o 1 anaksız şc.y) Lil'.t..: n. ne
'

yazmı� olduğu (Kapital, L 1) �u pasajcia da aynı �ey söylcnmekteJir: ·'DL:ğcrin


değer olduğu alnında yazılı deği l d i r. Değer, her çalı�ına U rününü toplumsal bir
çivi yazısına dönüştürnıcktedir. İnsan ancak zamanla bu çivi yazısının an­
lam ı n ı �özmcye, kendisine katkıd�l bulunduğu toplumsal çalışmanın sırlarını
ele gL:çiııneye çal ışmaktadır. Öte yemdan dilyctisini LirL:ten toplum yararlı
nesnel ere de bir değeı· kazandırmaktadir." Değerin gizenıiyle ilgili hu
çözümleme hayati bir öneme sahiptir. Bu çöt.Unıleınc yalnızca dağıtım ve
deği� tokuş aşamasındaki �alışma ürünü için değil, ··yararlı nesne·' olarak
kahul edilen çalışma ürünü (hem de çalışmanın kendisi) i<;in de geçerl idir.
(Çalışmanınki de dahil olmak üzere) yararlı l ı k toplumsal bir şekilde i.irctilcn
ve toplumsal bir şekilde belirlenmiş �u çivi yazısına benzeyen soyutlamadan
başka bir şey değildir. "İlkel" değiş tokuş antropolojisi. bize, yararlılığın
doğal görünümünü bozarak, Marx ' ın deği� im değeri konusunda yapmı� ol­
duğu gibi, kullanım değerinin toplumsal ve tarihsel geçmi�ini yeniden gözden
gcçiımcmiz gerektiğini söylemektedir. Çi.inkü Jeğer adlı çivi yazısmı çözebit­
mek ve hep birlikte geleceğini kesin olarak belirlemek ancak bu �ekilde müm­
kün olacaktır.
41

Epistemoloji 1 :
Marksist kavramların gölgesinde

Tarihi materyalizm, diyalektik, üreLi m hiçim i, i � güc li . Mark­


sjst kurarn buıjuva düşüncesjni ( Doğa v e Gc l i�me, Insan ve A k ı l .
B i ç i n1sel m a n tı k , Çal ışına, Değiş tokuş, vs . ) bu kavranılarla y ı k­
maytt ç a l ı � m ı ş t ı r. Oysa günün1üzde ay n ı tarih i materyaliznı bi ­ �
tün bu k�\vram l:ın en �\Z bu ıj uva empcrynlizn1i kadar acımasız bır
"eleştiri y l e " evrensel leştirn1eye çal ışmaktadır.

B i r kavramın y a l n ı zca yoruma day a l ı bir varsayım değil ay­


nı zamanda evrensel dev i n i m i n b i re b i r terclim�si olarak
öncrilıncsi. ancak kat ı k s ı z bir metafi;.ik dü�Unccnin ürünü ola­
b i l ir. Ma ı ksist kavramlar da aynı yan l ı � ı yap ı n ı � l,trclı r. Çlinkü
m ant ı l-. �.ial
o l ara k bu durumda tarih !-.av ram ı n ın kendi kendine ta­
r ih�e l l c�erc k , kendini ters i ne çevirmesi ve ortadan kaybolurken
de y a l n ızca kendini üretmiş olan hağlamı aydıntatması gerek i rd i .

Oysa büylc b i r şey yapmak yerine tarih, tarih ö es i n dönüş m ü �
.

.
ve kendi kc nd i n i yinclcyerck cvrcnsellc� m ı ş l ı r. D ı yalckt ı k sc,
kendi k�nd i n i kes i n l i k l e d i ya le k t i k bir şekilele aşıp geçere k ona­
dan kaybo l m a k d urumun d ad ır. Üretim ve üretim hiçim ine g e l i n ­
ce, M arx be l l i bir dönemde radikal lc�t.irdiği bu knvra n ı l a birlik­
te. toplun1sal bir gizeme sa h i p deği�im değerini az çok t:� ç ı k h: ­
mı�t ı r. Stratej i k gücünü, aniden ortaya ç ı k ararak, ekononıı po l ı ­
tİk adlı düşsel evrenin yerini almasına borç l u olan bu kavram,
daha Marx zan1anında, bir a ç ı k l ama yöntemi görev i n i . bu güce
dayanarak i.istlcnmeye k a l kıştığı anda y i t i rmişt i r. Evrense l leşe­
b i l m e k için ··rark l ı lı ğ ı "ndan vazgeçen bu kavram, egemen kod
yani evrense l l i k ve ekonon1i po l it i k stratej isi iç indeki yerini al­
;n ış t ı r. Tarih kavramının tari h sel , d i y a l e k t i k kavram ı n ı n .diyale� ­
tik, üretim kavran1 ı n ı n da üret i l m i ş (yani bir Lür oto-an a lızlc dog­
rulanab i l ir) o lduklarını düşünsck bi le, bunları birer tatotoj i k
biçin1den çok y ıkıcı, güncel ve ölümcül biçiml e r ola ·a

� ��
bu l
ede b i l i riz. E vrense l l eşti k ler i an çözüm le me yeteneklerını y ı t ı ren
44

Aslında ekonomi politiğin eleştirisi


sona ermiştir

B u rjuva k a p i t a l i zm i n den tb ha listlin bü· üretin1 mantığına sı­


kı s ı k ı ya arı lan arx ' ın e l e geçird iğ i n i san d ı ğ ı s i lah lar geri re p­
!'-1

.
l�
m ı� ve dıyalc t ı k sayesinde kur�ım ckononıi p e l i l i ğ i n en Lisl
��amasmı tenı s ı l et nı eye başlanı ı�t ır. B i r üst düzeyde ele alındı­
gmciaysa Marx ' ın eleştirisi. di ni içeriğin rad i kal c leşti ri s i d ine
ha�vurularak yapılanı az savıyla kar� ı çıkt ığı, Fcucrbach ' ı nk ine
bcn?cr b i r kon u m a düşnıüşti.ir. Çünkü Marx'ın rad ikal ekonomi
pol i t i k cJc�tirisi de yine ekonomi politiğe uygun bir biçimde

Y P ı l m a tad ı r. B u n l ar diyalektik kurnazl ı kbrdır. H i ç kuşkusuz
?

d ıyakk t ı k : I � r türlü "eleştir i n i n " ulaşabi leceği son aşamad ı r.
. .
l�konomı �ol ı t ı k le b i r l i kte Bat ı ' da aynı anda ortaya çıkan bu kav­
� �
ram. hcl ı de ydınlanma dönem i rasyone ll iğ i n i n özüyle uzun
v ıdccl� sıst � m m genişieti I m i ş h i r yeniden üreti m i n i n h i n oğl u
� .
h ı n c ı 1 ade den başka b i r �ey değildir. Eleştirinin başına gelen­
� ���
ler � a l c k t ı g 1 11 d� ba ı n a gclccck l i r. Belki b i r gün idea l i st d i ya­
� �� �
k k t ı g ın ınaLcryalısL dıyalektiğe çevri l m e s i n i n biçimsel bir dön i..i ­
ümc ( nıclanıorfoz) uğranıaclan ba�ka bir �ey olmadt0- ı , bunun

ıçsel
� :

c ö l li ı ıcü 1 çe l iş k i ü ret i m i adı a l t ında. ekonoı i pol i t i k
ın ant ı ı y la d ı yalekök i l iş k i ler kurmuş olan kapital ya da n1aı

ınantıgm ın t a kendisi o'lduğu anlHşılacak t ı r. Asl ında Marx bütün
hunlan kur ı nısal b i r �ekilde bctinılcmekten başka bir şey yapa­

nıa l ı � t ı r. Tum. rasyonel söylcvler yeniden canlandırma yani nes­

nenı n soyutlan rak i k ilcn ınesi n i bir saplantıya döni.iştlirmiiş­

.
l rdı · Her ele�tll-el kuramda böyle bir gayri ıneşru inanç, nesne­
� �:
sını u ret ıe e endekslenıniş b i r arzu ve yadsıdığı b i ç i m tarafın­
� �
.
dan sınsıce ı zlenerek olu msuzlandığı g i b i b i r saplantı vardır.

Işte bu yüzden Feuerbach 'tan sonra Marx 'da aslında d i n i n


ek�t iris i n in sona erm i ş olduğunu CHege l ' i n Hukuk Felsefes i n i n
Ele�tirisi ) v e sonuç ol arak eleştirinin bu karmaşık s ı n ı rın ötesine
geçebi hııes i n i n ( d i n i b i ç i m i n eleştiri adı alt ında ilk h a l i ne yeni-
45

tü rü nd en b i r şe y ) an ca k bi r ba şk a dü ze ye ge çn ıc k­
de n dö nm es i
te k rad ik a l ele şti ri biç i m i ol an ve h a k i k i ç e liş ­
le -b u i � i n an ca k
ya ra k d i n so ru nu na ke sin bi r çö zü m ge tir en ek o­
ld ler i or tay a ko
no ın i po l i tiğ in ele şti r i s i y l e m ü ınk i.in ol ab i lec eğ i n i sö yle m ek tey ­
M ar x ' ı n iç in (� dü şın üş ol du ğu du ru nı a
d i . B u g ü n bi z de
lu nu yo ru z. B i ze gö re as l md a M ar x' ın ek on oı ni po­
dü şm üş bu
nı işt ir . B i v i m i ye nid en ür ete n m ate ry a l i s t
lit ik el eş tir isi sona er
i tlik et nü şli r. B u içi nd en <.; ı k ı lm as ı nı üın ki.i n o l ­
diy ı.ık kt i k içe riğ
m u el e� tir m en in bi r an lam ı yo kt ur . M ar x ' ı n ki nc be n­
m ay an du ru
de vr im ci bi r de v i n i m le , biz de , ek on om i po lit iğc ke sin bi r
zeyen
m ek , ele şt i r i s i n i n öL es ine ge ç� hi 1 m c k i<;i n ke sin ­
çö zt im gc 1 i re bil
�k a dü ze ye ya ni � i m ge se l de ği ş to ku ş ku ra m ı
l ik Jc b i r ba
ge re k t i ğ i n i sö ylü yo ru z. M ar x. ek on om i po li­
dü ze yin e ge çil m es i
in in ön ün ü aç ab ilm ek içi n, işe na sıl h u k u k fe lse fe si­
t i k clc �ti ris
�t iri siy lc ba şla dıy !-ıa , bi .t. de , lli ın gü nc el ide ol oj i k boy u t l a­
ni n clc
ko d m ct af i'l iğ iıı in cl c� tir isı yl t.: i�e ba �la ya ra �.
rıy la , gö ste re n ve
üd ah al en i n ön ün ü aç m ay a �·a l ı �a ca ğı z- da ha iy i b i r
tıb bi b i r m
aç ı k la m a bu 1 am ad ığ ı m ı z i ç i n ele bu n� ı gö ste rg en i n ek on om i po l i­

liğ in in c l c � t i ri s i cl iyo ru z.
48

I n � an l ı ğ ı n kökeninde bulu nan bir gerçeklik v e yaş an1


kaynağı olarak önce baskt altına al ınarak y i t ir i len, daha sonra


yeniden bulunarak özgürleştiri len ve b u yüzden de belirsiz bir
geçm işle. icleal leşt i r i l m i ş b i r ge l e c ek aras ı n a yerleşt i r i l e n
Doğa· n ın ( artı k bir yasalar bütü n ü olarak değil ) X V I I I . yüzy dda
bır güç kaynağı olarak kc ş fed i l ınesiyle birl i kte. bu k u raL her
yerele geç erl i olacaktır. Gerçekl iğin yüksel işiyse olayın diğer yü­
zü yan i D og T 0 in egemen l i�i'- alt ma g\.. i rm i �s oldu o
' a ' n ın tck n i t:ı o-u
cvrcdir. B i r ba ş ka cl ey i � l e bu olay bir ö zn c y le , ne sn e l c ş nı i �
� '-

bir/Doğa 'nın b i rbirlerinden kesin olarak kopmalannın yaı ıı sıra,


ik i s i n i n b i rden ayn ı anda i�1cınsel bir ga y cy c kes i n olarak boyun
cgnıcleı i anlamına gclnıeklcclir. Doğa gerçek b i r öz olarak orta­
ya, tUm ha�mctiyl c, ancak bir üretirn ilkesi ola ra k çık.abilnıek.­
ted i r. B u kopu� bir ba�kasıyla yani anlaınlama ilkesi'yle kesi:;.­
mckıcdir. Nesnel açıdan B i l i m . Tek n i k ve Üret i rnde n ol u��ın Do­
ğa büyük. bir Gösterilen ve Gönderene. '·gerçe k l i ğ in" ideal ta�ı­
y ıcısı, �üylc y a da b öy l e hcı zaman hir \=Ul ı�nıa süreciyle açı k l a­
nan hir G er ç e k l i k sürecine döni.i şmck.tcdir. B i r başka deyi�lc bu
he nı bir dünüştürüın lı em de bir kopyalaına ( lranscription ) sü­
re c i e l i r. Doğ a n ı n ge rç ek l i k i l kesi s i nai b i r yapılanma ve yoru­
" "

ııw d a y � d t k e s i t i n üre t t i ğ i i �lcmsel i l kedir.


1'

i �.1c bu vüzdl'n
-------· ------

1 1
J ,
hcı ı,.;alısma liriinli, ı ı and�tn l>�ıslayanıh. b i r ınal olıııaııın
'

yanı s ı ra iız�rinck i�knı yapılabilen bir l >oğ:ıyla, bu i � k ı n ı ı ı göstergesi olma


\

i..., Jc\·iııi tk verin� - � \


��tirtııl;h.t ccl i r Kullanını ve ekili si m <.kiTl;rinin dısıııda her
\::1 )

T� indc isknchilen b i r [)ol)ayla .. b i r



• ...

Lııiiıı. ckoııomi J)o l i ti!iin sınırları iı


..._ ı; O
''dnuaJ
O'

uı\.:tiın :-. i.i recinin gii<.:tcrgc�i ve kanıııdıı. İ �Lc bu yüL.tlt.:n mal ha zaman göstl;r
gc/tk�crinc yani b i r kod elemanı dcğcrim · sahiptir ( h u rada sôzü edilen �ey
tlih.ctiın a�amasında gclıp yamanınaya çalışan anlaınla i l g i l i yananlanıl<ırı
değildir; ç ü n k ü mal daha üretim düzeyinde b i r anlama sahip olmakta, Doğay­
l a i l g i i i b i r i�lcmscllqtirıne ve üreLİm ilkesini temsil etmektedir.) Ü rünlerin
deği� ıokuşu sırasında ekonomik değerlerle birlikte kod yani �u temel kodcia
dolanıın düzeni için deki yerini almakta ve. yeniden ürctilmcktcdir. Çalışma
gi.icünün kunımla�llrılına a�anıasınclaysa insan ekonomik açıdan hem i�leın­
sel b i r varlık hem de bu işlemsd l i k/göstcrge s i n i n gönderen ine dönüşmektedir.
49

ha i l k an da n ba şla ya rak far klı an ca k su ç or tak lı­


Bu sü reç da
i k i ter inı , ya ni ür eti ci bü gü ç olm a ''ö zg ür lüğ ü tan ın­
ğı ya pa n
ş Do ğa ve on un ka rşı sın a, ça l ışn 1a gü cü olm a "ö zg ür lüğ ün e
mı ,

k o lar ak çık an ins an ter im ler i üz eri ne otu rtu lm uş ­


sa hip ,, b i r va rlı
ret i m bir ya nd an do ğa yla bir ey i bir er e ko no ın i k üre tin1
tur. Ü ,

tör ün e i n d i rg erk en , bir ya nd an da on lar ı ras yo ne l bir er ter im e


fak
i r bu ku rm ac an ın ay na sı ola n üre tiın se bir ko d
ind irg cn 1ck ted -
on un ek lem kn n1e ve d ı �a vu ru lm a biç im ini be lirl em ek te-
ola rak
d ir .

K a falardaki üretim kavranı t - bu da mil 'in bir pa rç as ı dı r -


uzun bir süre insanın i.irelili� biçimi üzerine oturtulınuştur. Marx
bile çal ı�nıadan bir baba, üretilen zengin 1 ikten ise bir ana g i b i
">ÖZ etmektedir. Bu yan l ış tı r çünkü üretken çalı�mada insan Do­
ğan ın çocuk yapmasına neden oltnamaktadır. Söz konusu olan
şey teknik açıdan soyutlanarak hir kesit üzerine oturtLılan özne
ve nesnenin, nesnel dönüşümüdür. Asimda birer üret ici güç ola­
rak, aralarındaki i l iş ki i k i terimin c�dcğcrl il i ğ i y l e sağlanmakta­
dır. Aym soyut b i ç i nı " Diyalektik yoluyla" ikisini hi rlcştirmekte­
dir.

Böylelikle Doğa adlı ideal g öndere n gücünü kendi sön1i.irü­


lüşünün gerçc.;k l iğ.indcn a J a b i lmektccli r. B i l i min görev i sanki Do­
ğa tarafından önceden b e l i rlcnnıiş bir anutca doğru yavaş yavaş
ilerlemektir. B i l im ve Tek n i k yaln ızca Doğayt ve sırlan n ı açıkla­
ınak la yctinınemi�ler, sanki bu sırlan açıklanıakla yükümlü ı­ �
l ınn1ış1 ardır. Zaten Doğa kavıanımın ne kadar k a r nı aşık oldugu
burada ortaya çıkmaktadır .

- Bu kavramın ekonomi paliliktc hcl i rtiln ı i ş olan Doğanın


egeme n l i k altına a l ı nmasından başka bir anlamı olamaz. Doğa
cgen1enlik altına alınmış bir özü belirleyen bir kavraındır
yoksa başka bir şeyi değil. B u anlamda B i l i m ve Teknik ken­
disinden kopmuş oldukları DoğayL bıkıp usanmadan yeniden
üreterek onun özü yerine geçmeye çallşmaktadırlar.
52

B u i kiy e bö lün nıe yle i ş güc ü düz eyi nde de kar şıla şılm akt a­
d ı r. Sö mü rül en, Do ğay a ait, i y i iş güc ü nor nıa l ola rak n i tele nd i­
rilmekt edi r - oys a ayn ı i ş güc ü özg ürl eşt i r i lerek pro leta rya gö rü­
ni.in 1ün ü ala rak teh dit kar laş tığ ınd a bu çel işk inin şey tan i. sap k ı n
v e yok edi ci bir Doğa tar afın dan özi.i ms enr nes i sağ lan ara k d i k ­
kat ler ba� ka yan a çek İl ıne ye çal ışı lma kta dır . Ay nı şey Do ğa fi k­
ri için de geçerl i dir . Ekonom i k eliizenden der in len 1es ine bir kn­
pu� un i fad esi ola n Do ğa, ide olo ji k a ç ı d an hay ran l ı k uya n d ı ra c < l k
b i r ahl aki ve top lum sal fark l ı l a� t ı rma i lke sin e dö nü� U.ir ülc rek ,
yen i de n esk i sağ l ığın a kav u�t un ıl ma kta ci ır.
Do ğa. akl a gel ehi lecek en doğru ve en yan l ı � yo lda n bir fet i ­
�e dö nüş tür ülm üşt ür. Do ğay la bu doğ aya uyg un bir İns an fik rin e
"ya han cıl aşın a'' böy le baş lam ıştı r. Üre t i m dam gas ını hem Doğa
hem de ken din e basan ins an, Do ğay la kur mu ş old uğu her tür lü
si mg ese l değ iş tok uş i l işk isin e de bir son ver miş olm akt adı r.
I Icm ahl aki çel i � k i ler için de ya� aya n i nsa nda hem
de bd irg in­
l iğin i y i t i rm iş Doğa 'da bu yas uk lan m ı � bel i rsiz likl e yen i d e n
kar� ı l a � ı l ına kta dı r.

Ma rks izn ı ele bu Ayd ı n l anm a çağ ı ahl ak fels efe sin in etk isin ­
den kurl u l am am ıştı r. N a i f ve duy gus al ( R ous sea u ve Be rn < t rc li n
de Sai nt- Pie rre ) yan ınd an yaı ıi ( i yi vah şi ve büy ücü yum akl ığı­
nın altı n çağ m ın ) göz yaşart ıcı ya da ram ast ik ina nçl arın dan kur ­
tul mu � ols a b i le, bu fe lsefe, d i nden yan i işin ahl aki fantazm ya­
n ı n ı olu ştu ran ma ğl up edi ln1c s i ger eke n Doğadan kur tulm ayı be ­
cer cnıe miş ve onu ind irge me k yer ıne açl ı k adl ı eko nom ik kav ­
ran lla çağ daş laşt ırarak Zo run luğ un sırt ına yük len üşt ir. "D oğa l
Zorun luk " eko nom i po liği n dayat t ığ ı ah hık i bir fik ir, uyd uru k
bir eko non ıi pos tul at ı y l a büt ünl eşm iş şu köt ü Doğan ı n e t i k ve
fel sef i b i r ver siy onu değ ilse ned ir? Doğa cko noı ni ayn ası nda n
bize asl ınd a zorun l uğu n göz l ü kle riy le hak ma kta ciJr.

Ma rx: "İl kel i nsan g i b i uyg ar ins an da gerek s i n i m leri n i kar­


ş i lay abi l ıne k, yaş anı ak ve yen ide n i.ireteb il me k için Do ğay la boy
ölç üşm ek zor und adJ r. Bü tün ı-op luın ve üre tinı t i ple rin de ins an
53

bu zorunlukla karşı karşıyadır. İnsanın gelişnıesiyle birlikte bu


doğal zorunluk inıparatorluğu da genişlemektcdir. . . " demek­
tedir. Burada - ki bu yaklaşıın ekonomi pol it i g i n ten1el leri üzeri­
ne oturmaktadır - i l kel insan ı n si n1gcscl değ i � tokuşlar esnasında
Doğayla boy ölçüşıneye kalkışmanıış olduğu gibi bir dü�ünce
kabul edi lnıeınektedir. Oysa i lkel insan Zorunlu k yasasından ya­
n i Doğan ın nesnclleşt iri lmesiylc birlikte somutla�an şu Yasadan
bihabcrcl ir. Zorunluk yasası kapital isL ekonomi pol i t i k le birlikte
netle�ın i şt i r. Zaten bu da A ç J ığm - onun da pazar ekonomisinelen
kaynak lan d ığın ı b i l iyoruz - felsefi bir �e k i lde i rade edi ınıesinden
başka bir şey değildir. Darl ık ekonomiye özgü bir boyut. değ i l ,
l'kononıik deği� tokuşun ürettiği ve yeniden ürettiği bir şeydir
ve bu a�ıdan ontolojik boyuta ind irgenmek isteni len ( bak. M .
"iah l ino.;, · · İ l k Bolluk To p l u nı u ''. in Te mps ınodcrnes, nov. 196g )
�u "Doğa Yasası''ndan bihaber olan i lkel deği� toku�un karşıtıdır.
\tlarksist clü�ü ncen i n genelde pazar ekonomisi ad l ı nıclafi7 i k dü­
�lince, özelde de modern kapitalist ideolojiye ait olan hu anahtar
"avraın ları yeniden ele alması çok ciddi bir sorundur. Çözümlen­
ınemi�, ınaskelcri düşürül n1emi� (tanı tersine onlarla hiçbir i l iş­
"isi a l nıayan i l kel toplunılara i h raç edilmi �lcrdir) hu kavraınlar
daha sonraki ç öz ümle men i n t amamını i po te k altına al maktadır­
lar. Ekonomi pol i t i kten asla radikal bir �ek i lde uzakla�amaını�
olan üretim kavramı bugüne kadar hiç sorgulanmc.mı ıştır - ekano­
ın i pol itiği aş ıp geçıneye kalkıştığı zaman b i le bu işi ona bağım­
lı kalarak yapmıştır. Ö rn eğin Zonınluk, Doğanın egemen l i k al t ı ­
ııa alı nması nın , Bol luk da Aç l ı ğ a kar�ıt olarak ("herkese gereksi­
ıı im duyduğu kadar'') kul lanılacak ancak bu uyduruk kavramlar
herhangi b i r �eki lde i n d i rgemcyecck ler ve ekonomi pol i t i k
tarafından kendilerine idealist bir anlam yüklc nemeyecch.t i r.
Burada pol i t i kanın adı bi le geçnıemektedir. Sorun: ü re t i m
fiıçlerindeki nice l i ksel ge l i ş i m i n i n toplumsal i l işk i l erde bir dev­
ı ı me yol açıp açamayacağ ıdır . Devrinıci umut aslında bu "nes-
..
ııl'l" ve uınutsuz düşüneeye dayandırilınaktadır. "Utopyanın So-
nu"nda Marcuse bi le, teknoloj i k olanak l anınıza bakacak olursak
56

lannın ters i n i n düşlenmesine nasıl yol açtığını (birincileıin yü­


celtilmiş karşıtlanndan başka bir şey olmayan gereksi nin1ler ve
kapasitelerin evrense l l i ğ i ) görnli.iştük. Aynı şekilde baskı altlna
al ma ve yasak üretilmesine neden olan bi linçaltıy la i l g i l i analili k
referans, diğer yandan d a (zaten bu nedenden dolayı günümüzde
psikanalize büyük ölçüde kısa devre yaptnı 1 m ı ş olduğunu ve bu
saptumacanın d a bir kaza sonucu olmadığını düşünüyoruz) bas­
k ı altına ahnayaıı b i r son vererek ideal referans olan B i l inçaltınm
da "özgürleşt iriltnesine" ve evrense l l cştirilmcsine çalışmaktadır.
Bir içeriğin ideal-devrimci dü�ünceyc uygun olarak yücelti lınc­
si, ind irgenınesi olanaksız özgün bir biçimin kabul edilmesine
yol açtnaktad ır. Oysa bu biçim işleınsel �idclet için s imgesel il i�­
k i , iğdi� edilme ve değer Yasasına son vern1 i ş bir düzenin özgün
b i r �ek i l de soyutJanması ya da güncelleşt irilmiş ölüm içtepisi ve
i k i l iğin, B i l inçaltına özgü si n1gesel bir şiddetin astar vazifesi
gördüğü üretken bir Eros ' l a mübadele edilmesinden başka bir
anlama sah i p değildir.

1 1
B i r ba�ka deyi�lc "özgürlqt irilıni�'', olunılu hir gürüııünı kazaııd ı r ı l rn ı �
bir lihiclo ve b i r Eros ' u n deg
'Tere clönüstlirlikrck cvrcnsc llcstiri lnıcsi - zaten bu
' >

konuda iyimser bir ahlaki bakı� a�·ısına sahip ılim devriınciler kültür yanlısı
neo-freudçularta anla�maktadırlar. Ancak ke�inlikle fre udçtı olan (ve gend­
l i k le ''kötümser" olarak görülen) diğer bakı� açısına gelince. ekonomik bir
yonımiama ( N i rvana i l kesi ve gerilimlerin çözü lmesi) üzerine kunılan bu
bakı� açısı ölümü devreye sokarak her türiii geleneksel ( idealısı ya da devrim­
c i ) insancıl yakla�ıma ters düşmekte ve �üplıcsit. içgüdü leriınleriyle açık­
lanan b i r insan kavramına dayandırılmaktadır. B u "materyalist'' bakı� açısı da
ahlakçıdır ve Yasa o l arak adlandırılan bir yüccl lınl' ve baskı altına alma süre­
c i tarafından gizliden gizliyc yönlendirilmektedir. i çgüdü (bu, içgüdülerdeki
i k i l i k �ek l i nde bile olsa) terinıleriyle yapılan h ir yorumlama Yasa' n ı n araya
girmesini. öyleyse bu içgüdülerin Yasa ' n ı n çiğnenip geı;ilıne�i (zevk ilkes i ) ya
da geri i t i l mesi ( N i rvana ilkesi) yoluyla b i r çözüme kavuşturulnıa gayes i n i
zonınJu kıl maktadır. Hiçbir yerde Yas a'nın b i r çözüme kavu�turulması
gereğinden süz edilmemektedir.
57

Yah udi -hır isti yan antido ğa

Üre tim i l kes inin ark asın a sak lana n b i r Doğ a 'dan kop uş süre ­
cL en üst aşa n1a sına kap itali st eko nom i pol itik sist em iyle ulaş tı,
anc ak b i l ind iği gib i onu nla birl ikte orta ya çıkn1ad ı . B u i ş i n kök e­
nind e yah udi -hır ıstiy anh ğın orta ya çıkm asıy la b i r l i kte birb irle ­
rind en ayn lan bir ruh ve Do ğa ola yı var dır. İnsa ı: ı ken dine ben ­
zeten l'an n, Doğa' y ı onu n hiz ınc tinc ver mi� tir. Ins anı n Tannya
yak ınla şma sını ve ayn ı zam and a onu n Doğ ada n (ve ken di bede­
nin den ) büt ünü yle ayr ılın asm a yol açan ruh bir mcnle�eyc ben-
7em ekt cd i r. " B at ı l ı hal iyle lı ı n st iya n l ı k her ned ens e dün yan ın
bug üne kad ar kar şıla ştığ ı en ant rop osa ntr ik d i ndi r. I l ırıs liya n l ı k
yal nı:t ca ant ik çok tan rı l ı din ler ve doğu clin leı ine büt ünü yle ters
düs en bir İns an ve Doğa i k i l iği olu ştu rm akl a kal ma mış , bun un

dı nda ins anı n Doğayı Tanrı 'nın iste ğin e uyg un bir şek ilde ve
ken di am açl an doğ rult usu nda söın lirn ıcs i n i sağ laın ışt ır." ( S c icn ­
ce, ma rt 196 7)
Zat en ras yon el düş ünc e de kar �ıın ıza bu nok tad a ç ı kn1 akt a­
cl u·. B u ise pa g ani zm lc (çok tan rıc ı l ı k), ani miz min yan i "bü yül ü"
doğa için e göm ü lnıü � ins anın son udu r. Bü tün bu n lar ba l d ina nç­
lar ola rak yor um lan mış ( bu ara da "ra syo nc'J " ına rks izn 1 de yan ıl­
ına m ı �s ve onl arı üre tim güç ler inin " i l kel " düz eyd e gel i�m csi . olcı -
rak yorum lam ı�)t ır. Da h a son ra b i l i m, tek nik ve ma ddi üre tım 11:
.

de k ü l tür el düz en ve hın st. i yan dog ma lara ters clü� ecc kle rı
� �
gör üle cek li r. Oy sa onl arı var ede n h ı rist i yan � ost u at oğa nın
__

ı.. arşıs ına çık arı lan ins anı n aşk ı n lıgı dır . Yu nan ısta n da ışte bu
yüzden ger çek anl am da b i J i ıns el bir ckv i n i m le kar� ı l aşı ln1a ma k­
ıad ı r. Zir a Yunan rasyone l l iğ i dtı ğay la uyu ınlu dur . Oy sa doğ ayl a
ıns anı n bir bir ind en ayr ılm ası ve ins anm doğ ayı ege me nliğ i altı ­
na alm ası ola yın a day and ınl an hır ıst iya nlığ a özgü bir "öz gür­
lük" ve rasyone l l i k anl ayı şını n bu biri nc ide n kes inl ikle kop mu ş
oldu ğu görü ln1e kted ir.
60

B u da, s özcü ğü n g erçe k anlaınında, onun asla bu modeli oluştu­


ran kopuş ve ü ret i l i ş koşul l a r ı n ı değ i l , her zaman i çi n yeniden
üretiliş koş u l l arını çözüml e d i ğ i n i göstermektedir. M ark sist eleş­
t ir i evrensel bir gerçeklik ilkesi ve amacı olara){ ekonon1ik
ürctin1le , üretim ilkesinin üretüı1 i n i ç özü ın le meye ç a l ı �nıanıak.­
tad ır. Çünkü bu çöz ü m leme üre t i m i n yapısal a l a n ı y l a i lgi l i değil­
d i r. Ekonomik aksiyomu ima e den marksist e l e ş t i r i bir yandan
ekonomi po l it i k sistenlinin nasıl işlediğini aç ı k l a rk en , diğer
yandan da b i r model olarak onu yen id e n üretmeye çalı�nıaktadı r.
Kapital isı ekonomi nin g ü n cel yapı sı ndan y ol a çıkarak daha ön­
cek i t o p l u m l an aç ı ki ayacağın ı i d d i a ederken, gerçekte on lan n
Uzerine ekonomi pol i t i ğc ait ı � ı k tny fını yayarak, aradaki fark ı
ort ada n k ald ı rd ı ğ ı n ı göremcnıckted ir.

B u n u n l<l b i rl i k te Marx bir k.Liltiiriin ( hi z i nı k i ) k.. c nclı çc l i şk. i lc ­

çıkarak c le\st ircf i � "Ç'


L �
rinı ı.?.ec· nı i stc

n yola
-
o i ölt'Ude kendinden önce var
o l ı n u � top l u m ları nnlayabi lcceği n i :-ıöy lcd iğındcn, bu noktadan
hareket Ic - zaten b u �ek i lde marksist elc�t i r i n i n güreecliğinin
f�t r h. ı n a Yara b i l mek de lll Ü m kün O l m a k t adır - ekonomi pol i t ik de­
n i len sistem dah;_ı Marx zamanında tiinı yc l i�k i l c rin i se rg i lc y e ­
ı n c m i � olduğundan, Marx ' ı n hi le o dönemde radikal bir ele�L iri
yap�l b i l nıcs i ya da bu e leş t i r i k�lpsa ı n ıncla yer aJan daha önce k i
t o p l u m ları ge rç e kten a n l ay a h i lmcs i n i n h en ü z mümkün olcımaya­
c�\ğı snn u c u n < ı van lrnaktad ır. Marx bi I c s i ste m i n sahip ol acağ ı o
total m a n t ı ğ ı önceden tahmin edemezd i . Oysa sisten1 be l l i bir
a�ama ve doyuın noktasına u laşınadan, cleşt i r i n i n kökeniere
. .

inerneyeceği ortadadır. üzei l i k l e ekono m i yle i lg i l i temel bel i rle-


mdcr y an i ü re t i m/bi ç i m ve yeniden can J a n d ı rn1aya day a l ı /b i ç i ­

m in s i mgesel deği� toku�a yabancı la�nıaları ve bu noktadan ha­


reke t l e L opl u nısa l i l işki lcrcle rad i ka l bir clevrin1e n as ı l yol a çı l d ı ­
ğ ı - bütün bunl arı ekonomi pol i t iğ i n ınaddi üretim alanın ı aşarak
toplun1sal ve b i re y se l prat i ğ i n t U m a l a n ları n ı kaplamaya başladı­
ğ ı andan i t i baren görch i 1 mek münıküncllir. B u konuda Marx ' ı
sorg u l am a n ı n b i r anlamı yoktur çünkü o genel sürecin yaln ızca
6l

bü· ev res i n i çözünıleycbjlnıi�tir. Öylcy�e eleşt i ri s i n i n de o evrey­


lesınırlı kalması gere k i rd i . Oysa bu eleş t i ri kendi s ı nı rlaı�� n ı aşa­
rak ge ri ye kalan evreleri de d enet lc m cye kalkışnı ı� t ı r. <? rneğ i n
sın ı f ınücaclclcsi ve üreti nı b i ç i m i n i n tlinı tarihsel gc<,:nu�e mal
edi 1 m eye yal ı ş ı l m ası ve doğaya b i 1 i n ç i i b i r �eki lde egemen olı 1 a �
.
i st e ğ i geleceğe y ö n e l i k bir "özgürlük.'' a n l a y ı ş i n ı n ürünü clegıl
m id i r? Ekonon1 i kendi d ı ş ın d a k i al a n lara da uygulanmak ısten­
.

nı i s� t i r. ZDtcn radil\al olına y ı bccc'n:nıeycn hu clc�t iri kendine


rağ nıen ekonumi polit i k den i len s ist e m i n lü)l<cnlerini yeniden
ii ret me k zorunda kalnıı�t ır.
64

�a lan " ol ara k ve bir gerçe k l i k gü cli ne sa hjp siı nü las yo n dü


ze yin ­
de ki gö nd ere nle r si ste n1i şe klı nd e yaratan bu ko d ay nı za ma
nd a
on lar ın ark as ına giz len ere k ke nd i ler ini ya sa lla ştı rın ak tad ır.
Bu
iki sü reç le ke siş en ve on lar say es ind e so mu tla şan üç ün cü sür
ecü1
ad ıys a: Di ya lek ti k tir. O da bir tür yasa gib idir çü nk ü Tarih i (ha

t n Do ğa yı - ba k. En ge ls) yö nlc ncl irc nlc r "D iya lek tiğ in ya sa
lar ı­
dır ''. Elc �l i rel bir ba kış aç ısı nd an bak ıld ığınd ay sa bü tün bu ka

ram lar ın nıa terya l izı n ba şlı ğı alt ınd a bir bir ler ine ck lem 1en di k1e
ri
görü 1 m ek ted ir - gerı;e kteysc Lcr inü n N ict zsc he 'ci an lam ınd a
bir
perspek t i f olu şturaınad ığı gib i, o e n s;l ğla nı ev ren se l ka vra m
lar ın
( öz ne , rasyo ne l l i k , bil g i , tar ih, el i ya Jek ti k ) et:c.ı an ev i ya pıl arı n
ı bo­
zup , ye nid en göreccl i bir ha le ge tire rek on lar a ye nid en se ınp
to­
ma tik bir gö rün üm ka za nd ıra n ve sa hi p old uk lar ı gü nc el ge rç
ek­
lik etk isi ni yok ermeye ça l ışa rak bu sa ye de kafadan uy du rm a bir
yo rum laı na sis tem iyl e. sah i p old uğ u ide oloj i n i n ma sk es ini n dü
­
�i.i rü lm es ini sa ğla ya n ele şti re l illü zy on biz im ba kış aç ım ız
-
doğ­
ru l t us un da ke nd i n i ma terya lis t ve diy ale kti k bir ür eti m ad ı alt
ın­
da su nm ak tad ır. Öy ley se üre t i m ma nt ığı yla (lo go s), ha sta l ığı

( pa tlıo s) bu ra dik al perspek t i f doğru lt us un da ind irg em e J iyi
z.

Ya pısal nedensel lik ve ilkel toplumlar

Ekonom i k antropoloji tarihsiz, yazısız, üretim i lişkilerinden


yoksun ( i nsan tü y leri i.irpcrcrek kendi kendine onların bliti.in bun­
lardan nasıl olup da vazgeçmiş olduklan nı soruyor) toplunıları n
açıklanabilınesinin olanaksız olduğunu �öylemektedir. B u konu­
daki referansım ız marksist antrepolaj i k düşünce olacaktır, özel­
l ikJc de "Prekapi tali s t Topluınlar Üzerine" ve "Ekonomik Antro­
poloj i'' başh k l ı yazıların sahibi olan (in, L' AnthropoJogie, sci­
cncc des societes priınitives'! Dcnoel , "Le poi n t de l a guestion")
Godelier.
65

Sahip olduğu tüm kavramlarla teh l i ke l i bir nesn� �çıklaına­


sına ka1 Juşan bu düşünce, kısa bir süre içinde nesnesını den�tle­
��
yenıediği takdirde bu sonuncu tarafında � çöz n: ıenme tehli ke­
siyle kar�ı karşıya kalacaktır (her elcşurel çozumleme _ �
� şı � a
böyle bir şey gelmesini arzu larnalıdır - ama o_ zaman d � bılını � n
_
hali ne olacak? sorusuyla karşı la�ıl maktadır). Oyleyse bız u du­ ? _
şünceye dogmatik bir şek i l de yakla�mayahın: "Ek ?nomık ne­
denscll ik. ekonomik altyapmın dı�ında( ! ) topJunısal ustyapı1ann
� �
gel i �mcs inin bir sonucu olarak sunulamaz' "E oı: om iı �ı hangi �
gizli ki nı yasal ala�ım sonucunda akrabalıga donu_ �ecegı ya da
. :
hangi gizli nedenden dolayı yarım yamalak bır �ekıldc tkr �t alı­ �
,�
ğın arkasına gizJcnmiş olabi leceği anla�ı lanıamak � ad ı r (sızı u �
i l i � k i lcri kurmaya zorlayan birileri mi var? - bel kı de her şcyın
çok ı,tçı k ve seçik olduğu bir alanda sakl ambnç oynamak h �şu n u­
za o idivor?) Acaba bu doktı·i nal esne k l ı k kavram ları n k es ın l ıkle
_ _ _

yeı dc;ı gö/.t!en geçirilmesi gerektiği anl.aınıııa gelemez mi? Ke­
s i n l i klc hayır! Çi.i nkü hemen arch ndan: "Oylcyse akraba l ı k ı l ışkı­
leri hem altyapı hen1 ele Listyapı unsurları gibi iş göri.iyorl � r' ele­ :
n i ı mcktcdir. Bu sözleri nasıl istersen iz öy Ic yorun1 layın ! B ı r one­
.

n1j yok! O "gizem l i'' neden a l tyapıyla, listyapı arasındaki ayrı � n �


açıkça devarn ert i rmekten yanad ı r ?i.i nkü bunlar olmad �ın �arı�1 1
matcrya l izm çöknıektedir. Gerisi ref-ormcu kuşkul ardan ı baı ct t ı ı . .
Bu n1eti nele yer alan düşi.inccler bir ha�tan eliğerine üretim
kavnm1ını düzelterek, i l kel toplumlardaki sapk ı n l ığa karşı ıı:ater­
yalist ortodoksiuğu korun1aya çal ışacaklardır. " B i r _ekonon11st bu
toplumlarda karşı la�ılan: av, balıkçılık, vb şey ler uzerıne _ _ oturan
ürctiın güçleri n i n ayırdma kolayl ı k l a varmaktacfır. B �� a �ar� m
i.i r�li 111 i lişkileri toplunısal, politik, dini ve akrabalık ı l ışkılenn­
? : �
den ayrı olarak düşünülcmemekte ir' · M � ntı ksal açı an _ ( bu 1 �­ �
liyle tanın1lanınası olanaksız ! ü relun ı l ışk _ ı lerı_ yoksa uretım bıçı­
.
m i diye bir şey de olamaz. Otc yandan nas ı l olur da toplumsal
üre U m i I iskilerinden önce "üretim güçleri nin'' ortaya çıkmış ola­

bi leceği i bi bir varsayımdan söz edi lebi l i r? B u marksist b r var­ !
sayıma bcnzeınem ektedir. Eğer üretim güçleri M. Sahlıns ın de-
68

marksist anlan1daki - b i l imsel bir i y i niyetİn b i le e l inden kaçabil­


ınektedir. A n t ropoloji a l a n ı nda Koperniğinkine benzeyen bir
devriın gerçekleştirilemedi. B a t ı kayna k l ı buıjuva y a da ınarksist
düşünceyse i lkel değiş tokuş düzenlerinin görünen devininıini
h a l a coğrafi y a da egosantrik bir söylev arac ı l ı ğ ı y l a betimlen1eyi
sürdürmektedir.

A rtrk ve antiüretim

Esneklikten yoksun postu latlar ve karnıaşık ç ı karsamalarl a


her yerde karşı l aşıyoruz: "Genelde i l ke l bir toplumda: üret ici le­
rin üretim araçları ve kendi çalışmalarını denetleyebi l d i k lcri;
üretim sürecinin karelan çok gerek s i n i m ierin karşıtanınası düşün­
cesi tarafından be l i rlendiği; değiş tokuşun i�c var olduğu yerler­
de bu değiş tokuşu gerçekleştiren partenerler arasındaki m a l v e
hi7mct a k ı ş ı n ı bel irleyen k ü l türel denklik i l kelerine uygun bir şe­
ki lde yapı l d ı ğ ı söylenebilir". H ayır bunlar üretici değ il dirler. Ha­
yır burada ne "üretiın aracı" vardır ne de denetlenen ya da dene­
t irn dışı bir nesnel çal ışma. ll ay ır, on lan yönlendiren şey şu nuh
ne bi den kaln1a geçim ekonomisi denilen gereksinünler ve bunla­
rı n karşıl ann1ası değil d i r ! H a y ı r, değiş tokuş da "kültüre l açıdan
belirlenmiş" den k l ik i l kelerine göre y a p ı l ınan1aktadır - armağan
mübade l e s i n i n de kes i n E k l e deği� toku� edi len ına l l arın eşdeğer­
l iği ya da değerleriyle bir i l işkisi yoktur. B u mübadele hasmane
denilcbi lecek bir karş ı l ı k l ı l ı k i l işkisi üzerine oturmaktadır. H i l e
hurda yoluyla k at ı l m ı ş olduklannı düşünsck b i l e bütün bunlar bi­
z i n1 ekonoıni pol i t ikamızda da vardır. B u aynntılandu·ma girişi­
m i n i n amacı i l ke l "ekonoın i"nin yapısı ve yöntemleriyle i lg i l i
görünnıekle b i r l i kte, a s ı l gaye, olaydan bihaber v e nzası b i le
a l ınınaya gerek görülnıeyen ekononıinin, bize ait kod ve söylev
içine yerleş t i r i lmesidir.

Artık-üretimine gelince. " B i r artık üretebilecekleri halde ! "


böyle bir şey üretmeyen i l kel ler kai·şısında, her defasında, afa l l a-
69

m l nıaktadır. Gelişmek, üretken olmak istememesi mümkün o l ­


mayan B a t ı i ç i n bu olay her zaman bir anom a l i , üretimin redde­
d i l nıcsi olarak görülnıüştür k i , kendi üretmiş olduğu postulat açı­
sından bunun bir nıantığı vardır. İlkelierin "üretici olduk ları" dü­
şüncesi kabul ed i ldiği zaman b i l e daha çok üretınek istememele­
rinin nedeni (üretim gerçekten de üretici güçlerin genişlet i l m i ş
bir yeniden üretimini içermekted ir - oysa üretim nice l i ksel artış
gösteren bir i şJcv olarak üretken l i ğ in t a kendisidir) anlaşılama-
.

maktadır. Işin içi.nden "yal n ı zca kendilerine yetecek kadarını"


üret·i yorlar de n ilerek ç ı k ı l maya çal ı � ı lmakt aclır. Bu yağn1urdan
kaçarken doluya tutulmak gibi bir şeydir. Çünkü işlevsel bir ta­
nım a sah i p olmayan gere k s i n i m ler i�te bu yüzden insanın hayat­
ta kalmasını sağlayan, kesi n l i k l e ekonomik bir anlam taşımayan
�'ya�anı için zoru n l u m i n i mum'' a d l ı , e�ikte nedensiz b i r şek i lde
durduru lnıuşlardır. Bu düşüncenin kökcnindeysc bizim gereksiz
ve yapay (ve hayatla h.alnıa içgücli.i si.i ad l ı i�lcvse l c i görüşün) bir
ahlak an l a y ı ş ından yola ç ı k arak keşfetmi� olduğumuz ayrı m l ay ı ­
cı bir karş ı t l ı k , b i r ahlak felsefesi vardır. Vah ş i l er "cloğa"nm t a
kendisidir. "Yeterince" e l d e ettik leri zaman '\iretrney i" durdur­
maktadırlar - hu formü l el e �aşkıniLğa dayalı bir hayran l ı ğ ı n yanı­
sm.\ ırkçı bir acıına duygusu da vardır. Üste l i k bu doğru değildir.
Çünkü on] ar gerektiğinde "hayatla kalmak için gere k l i olanın al­
tına" inmeyi bile göze a larak üre u i klerini �ölenJercle tUketmek te­
elirler. S i ane ' l ılann beyaz uygarl ı k l a i l işkiye geçtikten sonra on­
larla yaptıkları değiş tokuş sonrasında c l terinde kalan artığı şö­
len l e re nas ı l aktard ı k l a rı n ı çok güzel bir şekilde gösteren Gode­
lier ısrarla: ''hemen her durumda i l ke l toplun1lar bir artık ürete­
bi lecekleri halde bunu yapman1aktadırlar"; daha da gUze l i : ' ' B u
artık hep potansiyel 15 bir artık o larak kal ınaktad ı r ! ", ''Görünüşe
göre onları bu artığı üretn1eye zorlayan hiçbir neden yoktur" de-

Marx:
1� " Hala hayvani bir kabuğun ultında gömülü duran ilkel insanın
yetenek leri. tam tersine. yavaş yavaş ve fiziki gereksinimierin baskı�ıyla oluş­
maktadır". ( K apital I, I I , s. 185)
72

Kültürle, "artık" arasındaki bağıntıyı tartışan Godelier, bu


bağıntıya bir başka biçiın vererek farkına b i l e varn1adan onu
kendi hesabına geçirmektedir: "Yalnızca geçinı l i k üretimle s ı n ı r­
l t kalmayan bu ekonomi ler, toplumsal yapıların (akrabalık, d i n .
v s ) işleyeb i l mesi i ç i n b i r de artık üretmektedirlcr". Modern eko­
nom in in e l ki tapları tarafından biçiınlcndirilınişe benzeyen b u
top l u m l ar sanki onun sah i p olduğu seçim, hesap ve parasal kay­
nakla ra, vs sahiptirler ( biziın Lop l u m l arm1ızun sunduğu görünlü
en az i l ke l toplum lar konusunda sunulan görünLü kadar yanıltıcı-
..
d ır. Oyleysc önce kendi kendilerine yel mc kle olan bu toplum lar
daha sonra "top lumsal" bir varlığa m ı dönli�tnekteclirler? Oysa
"Toplumsal''ın ayrı bir işleve sah i p olduğunu dü�ünmek b i r saç­
m a l ı kt ır. Çünkü i l kel toplun1d:1 s i ıngesel deği� tokuştan bağımsu
bir aşama olaınaz ve bu deği� tokuş asla bi r ü re t i m "fazlasının"
sonucu değ i l d i r - tam tersine "geç in1l ik" ya da "ekonomik deği�
toku�" teriınıeri y l e konuşabilmek n1i.imkün olsaydı bunların sin1-
gesel değiş tokuşun b i r artıği, bjr kalintası olduk ları söylenchi­
l irdi. S i mgesel değiş lokuşa özgü dol anını düzeni hayat i bir öne­
ın c sahiptir. İşievsel olmaya ç a l ı �aıı her şey bu a l anın dışına itH­
ınektedir (her �ey simgesel düzeyde tüketi l n1 i ş olacağından
muhLemclcn de dışarı atılacak bir şey kaln1ayacakt ır). Hayatta
kalma diye bir i l ke söz konusu olmaclığmdan geriye h içbir şey
kaln1am a l Ldır. O bir i l keye biziın sayemizde dönüşn1üştür. Çün­
k ü i lk e l insanlar için yemek, içınck ve yaşamak her �eyden önce
değiş tokuş edilen e y l enılerdir. Değiş tokuş cdi leıneyen eylen1-
le rse var olamazlar.

Oysa ''art ık" mantıksal bir anlama sahiptir. A s l ında be l l i bir


değiş tokuş t i p i vardır. ("Toplumsal'' değ i l ) s i n1gesel değiş tokuş
düzeninde, i li ş k iler bağının o luşturduğu, bu değiş tokuş her
türlü artığı dışlamaktadır - çünkü simgesel bir şekilde paylaşı­
l ıp, değiş tokuş e d i l emeyen şeylerin karşı l ı k l ı l ı k i l ke s i n i bozarak
b i r iktidarın oluşmasma neden olacağı düşünülmektedir. Daha d a
iyisi: bu değiş tokuş düzeni her türiii "üretimi" dışlamakta­
dır çünkü b ü y ü k ö lçüde uzakl ardan ve çok k a t ı k u r a l l a r
73

çerçevesinde değiş tokuş edi len bu mallar hölüştürülerek sınır­


landırı l m akladır. Niçin? Çünkü bu üretin1 biçimi bireyin y a da
grubu n üretin1ine terkedi l seyel i yaygın! aşarak, karş ı l ık l ı l ı k ilkesi
deni len, rnekanizmanın bozulmasına yol aça b i l i rd i . Gode l ier:
''ilkel topl u m l arda sanki her �ey darlık üzerine oturtulmuş gibi­
dir'' demektedir. Ancak bu ''darl ık" bir pazar ekonomisindeki g i­
bi n i ce l i ksel ve k ı s i tlayıcı değ i l d i r. " B o l l uğu" kısıtlamadığı gibi
onun an t i tezi de değildir. "Darlık" simgesel değiş toku�la, sim­
gesel dotanıının varlık nedenidir. Burada ''potansiyel" bir üreti­
mi kısıt layan şey sosyo-kültürel yapı değ i l d i r. Çünkü hu deği�
toktı�: " ü ret im olmayan", muhtemelen yok etme ve kişiler ara­
sıncia sonsuza dek sürüp gidecek, dur durak b i 1 rn eyen bir kar­
şıl ı l d ı l ı k süreci Uzerine oturlulmasına karstn,
'
deg
'l is t oku s� ed i l e n
'

mallar kes i n l ikle sınırland1nlnuşt1r - yani sın ırs ı z bir mal ü re-
timi ve s li rC' k l i 1 i k tası maya n sözlcsınesel b i r d co
\ \ � i \s tokus soyut la-
\

ması üze ri n e oturtulınuş bıze özgü ekonomi anlayı�ının tam ter-


si o l a rak n i te l e n d i ri lebi lecek b i r durum. İ l ke l clcg
" i s t ok u sun süz
� '

konusu olduğu her hangi bir yerele bir teri nı ya da amaç olara k
üre t i m i n adı b i l e geçmemcktedir. Üretim hu anlanıa b aş k a b i r
yerde sah i p olmu�Lur. B u k ü l t ü rde U ret i m k i ın sen i n sil h i plcnıne­
d i ğ i potansiyel b i r şey değ i l , tam LersinC' birikime d a y a lı b i r am�H(
ve rasyonel b i r özerk l i k ( ü ret i m her zaman için araçlar ve mnaç­
lar demek t i r ) sayesi nele kar�ı l ı k l ı bir deği� tokuş olgu su y la son­
suza dek yHdsı n ı p yok edi lecek bir i�lcmc benzemek t e d i r.

Bütün bunları gözden kaçıran Godelier aynı şemayı deği� to­


ku� edi l e n nesnelere de uygul amaktad ı r: "Önce b i r ınal i�Jcvinc
(işlevse l l i k saplantısı !), sonra da içerde(? ) b i r bağış. bir prestij
nesnesi işlevine sah i p o l uyorlar". Demek ki aynı nesne farklı iş­
levlere s a h i p olabil iyor. Ancak egemen olan i�lev ikincisidir (be­
lirleyici olanm birinci olduğu i m a edi l iyor! ). B u şek i l d e üst üste
binelirilen çok i ş l ev l i l i k sayesinde marksist antropoloj i paçayı
kurtarelığını sanmaktadır! B uradan da yalın bir aynştırma yönte­
miyle, h i ç acıtıp kanatınadan, bize özgü ekonomi pol it i ğ i n (ve
76

uyuın sayesinde) değiş tokuş düzeninin sürdürülmesinin bir so­


nucu gibi algılanmaktadırl ar. Zaten hasatın b i r bölümü hemen b i r
öncül olarak, asla kesintiye uğrarnaması gereken, bu sin1gesel
dev i n i m i n sürüp gidebilmesi amacıyla harcama ve kurban etme
sürecine aktarıl maktadır. Çünkü doğadan a l ınan her şey doğaya

iade edilmek durumundadır. I l ke l insan bir kar�ı-bağış ya da bir


kurban vern1eden yani "kutsal ruhları yatıştırn1adan" ne tarlayı
sünncktc ne de bir ağaç kesn1ekted i r. Al mak ve vermek, armağan
vermek ve almak olayın tenıclid.ir. Söz konusu olan şey tan n l ar
aracı l ığ ı y l a s i n1gesel bir deği� toku� düzeninin sürekli olarak
güncellc�ti r i l n1esidir. Elde edilecek U rün asla h i r amaç niteliğine
snh ip değ i l d i r. N e tekn i k araçlar kullanı larak g r uba yararlı bir de­
ğer üre t i ı nine y önelik bir davranış söz konusudur ne ele büyü ara­
c ı l ığ ı y l a aynı sonuca u l a�mak gibi bir davranı�. Burada zengin! i-
.
ğ i n tözü deği� tokuşttn ke ndisidir. ( Işte bu yüzden darl l k (kJlhk)
d i ye h ir �ey yoktur. Darlı k ancak b i z iın gibi mal biriktirimi Li Le­
ri ne oturtulmu� çizgisel bir bakış açısına ait olabilir - oysa bura­
da hağı�-karşı bağış hareketlerinin düze n l i olarak y i nelcnmesi
yeterlidir. B u süreci soyut bir özne l l i k ( y ararl ı l ı k ) y a d a nesnel
( y a l ı �ın a ya da taman1layıcı bü yi.i) bir döni.i�türnıc şe k l i nde ta­
m m l anıaksa saç n1 eı lığ m dik alasıdır. Biziın anladığımız anlamda
büyü: yan i doğan ın sahip olduğu güc; leri ncsnclle�tirerek doğru­
dan kend ine mal etme o l ayı, bize özgii rasyonel c;alışn1a kavra­
m ın ı n oluınsuz anlamda belirlem i� olduğu bir kavramdır.. Doğa­
nın sahip olduğu güçleri ''içseJ lc�tirilıni� ve bölünn1esi olanaksız
bir birim" şek l i nde birbirlerine cklcm !emek onları n birbirlerin­
elen ayrı lnul la n n ı onaylamaktan başka hir �ey deği l d i r - bunun
anıacıysa. ra syone l çalışmanın kar� ı t ı olarak algıl anan simgesel
,

uygu l a nı a l an irrasyonel olduk ları bahanesiyle saf dı �ı bırakmak­


t ı r.
Nesneler konusunda yaptığ ı m ı z gibi burada da yapacağımız
bas i t bir tarihsel açı kl an1a ortaya, doğayı "'gerçek" anlamda ege­
men l i ğ i altına almış, b i r materyal i st evrenin çıkmasını sağlaya­
caktır. Marx: "Her m i toloji doğal güçleri düşsel bir şekilde v�
77

kend i düşg ücüy le alted erek . eg en1e n l iği altın a alır ve biçim lend i­
r i r. Bu güç ler gerçekten egemen lik altJn a alın dıkl arı gi.in se o ıni­
tolo ji son a erm ekte dir. . . barut la kurşun dön emi nde bir A ş i l y a da
dah � gen elind e matb aa ve bask ı mak inas ı orta ya çıkt ı ktan sonr a
bır J lyad a hika yesi nde n söz edil ebil ir mi? vb. ''Or tada n kay bol­
mak için , gerçekte . insa nın rasy one l ve tekn ik açıd an ege men
ol � n asın ı bek leye n .sin1 gese l le, mi tolo ji ( büy ü) sonınsa lına geç­
m ışe yön e l i k bir ama ç ve i�le v kaz and ırıra k ıııas kele mcy c çal ı­
şan ezic i bir sap tan1 a.

Epistemoloji III:
Materyalizm ve etnosantrizın

B u açıklama l ar tc:1rihi materyalist cpistemoloji sorununun


genel olarak yeniden gündcn1c getiri lmcsi ne yol açmaktadı rlar.
1 . 1 f;nındrissc'lcrde Marx, şöyle bir çal ı�ma form ü lü sun­
maktad ı r: ''Çalı�nıa dü�üncesi genelde dünya kad4lr eskidir. Eko­
nom i k ayıdmı çok basit bir �ckjldc �k al ındığıncia bi le, çal ı�ma,
bu s<ıf ve yalın soyutlan1aya yol açan iJ i�ki lcr kadar modern bir
kategoridir. B u çal ışma örneği i.se çok çarpıcı bir şekilde bütün
dönemleri kapsamakla birl i ktc, soyutlannıı� l ı k ları nedeniyle ( ay­
rıca n e kadar soyutlannı ış olurl arsa olsun lar), en soyut k atcgori­
lerin bile, yine de tarihj koşullar tarafından üret ilmiş o l u p yal­
nızca tarihin sınırları içinde b ü ll i n li yl c geçerli olabileceklerini
,

göste rmektedir.''. ''Bütün dönemleri kapsan1akla birl i kte'' ne de-

'� Bur ada ın itolo ji yaln ızca geç ici ve dü�s el bir üsty apı unsu ru olar ak gürü

düğü g i b i . doğ anın ··gerçek"' anla mda egem e n l i k alty na alınm asın ın .
. t.lü�­
gi.k ünli· · orta dan kald ımca ğı görü�ü de yan lı�ıır. Çün kü rasy onc llcş t
i r i l nı i � ve
soy utla nmı � bu ege men lik tem el b i r çcli şkıy c yol uçar kcn. bu kon uda
çok
dah a som ut bir tavı r sergi leye n i l ke l simg esel nıübadclecl� büy lc bir �cli� kiy­
lc karş ı l a � ı l ı nam akta dır.
80


yol a çıka rak aydı nlatı nak asla rnüın kün olnıa ya�a tır. Çün k ü si­
· ·
h irli , dini ve s inıge sele ait olan her şey ekon onıın m dışın a ıtıle-
cektir.
S i nıgesel değiş tokuşa özg ü düzenlemeler. i l kel değiş tokuş .

düzeninele olduğu gibi ekonomik y ap ı l a rl a, grubun denetımden


kaçacak aşkın b i r top l u m s a l ikti cl arı n ortaya çı k nıas ın ı bilinçli
ol arak enp,e l lenıeye k a l k ı ş t ı k l a n zaman h i l e, son a ş a nı ad a ne ya­
pılıp cdil;rck, o d üze n d e ekonomik bir beli rleyiciğin varl ığı ka­
nıtla nmaya ç al ı ş ı l ac a kt ı r.
Dünyanın neresinde nıodel lerin kendi kendilerini y a s ı d ı ­ � .

ları görü l müştür k i ? N e k ada r çeşit l i ve karınaşık h a l e ge t ı n l ı: ı � ş
.
olursa o l s u n b i r ekonoıni po litik modeli asla bir ekonomı polıtı­
ğin ötesine geçilnıesini ya da onun ötes i n d e k i l e r i n (ya d a b� şka
,
ycrde k i Jcrin )•·· a n l a � ı ] nıalarını sağlayanıaz. M � rx ı n : "BurJuva
toplum, vs . . . " türncesi semptoınatik bir tU ıncedır ve her �� plu m­
.
d a bir ü re t ke n l i k y a da. e n azından, içi nden ekonomı pol ıtık mo­
de l i ni n ışıyabileceği b i r üretkenlik çckırclcği b u lunduğunu v ar­
saymaktadır. Bu düşünce doğru olsay _
d ı bü t ü n top l um l ar taratm­
d a n kabul ed ilirdi . Eğer bu d üşü nc e doğru değ i l se, o zaman da,
-

ü retiın b içiınİnin yapısal b i r yol da n kendilerine a�ılanması �u y a


da bu ı opl uın s a l tipc özgü bir gerçekl iği b i r b i r lcı: inde n kopuk,
u y du J a � ın ı ş ( daha sonra yeniden g öree e l i bir özc k l ı k v� e genı en ­

l i k r cr i 1n leriy l e birbirlerine eklcm le n en) kategor ı l e r h a l ı nde orta­
y a çıkarmaktan başka b i r işe ya ra may aca k tı r. B i l i m de bu y o d ı.m � .

geçecektir, aına ne pah a s m a ? O eski erekçi l i k henüz ö1menHştı��·


S a dece içerikler konusundaki (geleneksel gel işme an J �y 1 � 1 ) b� r
crekl i l ikten, model ve çözünıleıneyi kapsayan yapısal b ı r erek l ı ­
ı iğc geçilıniştir.
1'1
ilkel Lorlunı ları geçmiş e yönelik bir �ekilde dL:�i frc eelernemiş ve ekono­
minin ötesine geçemeyen b i r tarihi materya lizmin, aynı mantığ� dayanarak
geleceği deşi fre edebilm esi de mümkü n değildir. Tarihi nıater� alızm, ek�ı�o �
nı i po! iliğin ötesi nele yer alan devrimc i bi r perspekti r sunab ı l nıe becerı s ı n ı
gün be glin yitirnıek tedir. S imgeselel en bihabcr olmak � nu kendı
.
kazmı ş ol­
. .
.
duğu çukura nasıl dü�ürdi.iy se; "diyalek tik" yoldan kapıtalın açmazlar ı ıçme
düsm
>
ektc n ele k u rwramay acak tır.
81

3.] Buna da itiraz ediyor uz. Öncek i t op l u m ları n aydınl atıl­


n1asın ı ekono mi politik model i değ il o toplurn lara özgü çeliş­
,

kilerin çözüml enmesi sağlaya bilir (ki bu da Marx açısında n on­


ların yapısa l çözünı len1esi anlamı na gehı1e ktedir) . Yeri gelmiş ­
ken söyley elin1. maym un metafo runun hiç b ir k ıy me t i harbiy esi
yoktur - hiç ku�kus uz insana özgü anatom inin "çelişk ilerind en''
yola çıkıl arak n1aym unun anato misi açı kl anarn az. Bu konu şma­
ya bile değın eyece k bir konud ur. Gerçe kten de M a rx aynı bö­
lümd e: " Bö y l el i k le buıju va ekon omisi ne özgü ka tegor i l e ri n t .üm
d i ğe r topl uın biçim lerini de kapsa dığı doğru ysa bunu n ancak "
cun grano sal is ( bir parça tuz k atl ı ğ ı nız takdi rd e ) doğru olduğ u
söyle nebil ir. Bu k atego r i l e r diğer lerini gclişı ni�, güçsü z ya da ka­
ri kat i.i rize edi t m iş, vs şek i U erde k e nd i bünye lerind e barın d ı rabi­
l irler anca k farkı ortad an kald ıraına zlar. Gene lde t ar i hi bir geli� ­
mcyc başv uru l mas ı n ı n neden i , en son toplu m tipin in, ara aşam a­
lar olara k kabu l edile n geçm i�e ait top l u ın i a n n bir s o n uc u oldu­
ğunu doğn ılaya bilmc ktir. Öyle yse gcçn ıi�e a i t t oplu m l ar hep kıs­
men cl cğ e rl c nd ir i l nı ekte d i r le r. B e l l i koşu l l ar d ı � ında böyle bir
toplu ın kend i cle�t irisi n i yapab i l nı ek te n acizc lir. . . Hıns tiyan elini
kend i e l e � t i r i s i n i yaptı ğı zama n kend inden ö n cek i mitol ojilcr in
de an i a ş ı l m as ı n a bir katkı da bulan abi lecck tir. Aynı � e ki l de buıju ­
va ckon onı i s i de antik , feod al , doğu l u t o p l u m ları anca k b u rj u v a
t:opl u ın u
. .
kend ini e l e � t i rn1e ye başla dığı gliıı anlay abilecekL ir. Oy-
leyse daha önceki t o p l u n1 l arın tüm farkl ı l ı k ve özg ü n l ü k leriyle
anJa � ı l a b i l nıcsi ancak bir b u nalun ve bu b u n al ı m ı n eleştirisiyle
nıüınki..i n olacaktır. H i ç kuşkusuz böyle ol acaktır. Oysa bu d ü ş ü n­
ce bi Ic e J c ş ti ı cl ve diyalektik i l l ü zyonun b ir pa rç as ıd ı r
· .

B a t ı k ü ltürü (XVIII. yüzyıldan ke nd in i


ba�layarak) k e n d i
eleştiren i l k kül türdür. An c ak bu bLınalıın onun evrensel b i r kül­
tür gibi yansınıasına neden olmuş ve b üyl eli k l e kendi bakış açı­
sı doğrul tusu ndel t ü m diğer k ü ltü rl eri bi rer kalıntıya dönüştüre­
rek , kcndj o l uşturduğu müzeye yerlcştirn1iştir. Diğer kültürlerin
hepsini "estetize" ederek, kendine özgü nı od el e göre yeniden yo-
IV

ARKAIK VE FEODAL
• •

YONTEM HAKKINDA

Köle
Marksist kumında kölenin statüsü bugünden geriye doğru gi-
d i l e rek ve ü c re t l i i�çiden yola ç ık ı l arak çözi.imlcnmcktedir. Uc-
••

ret l i i�ç i kendine (ancak kendisine a i t olduğu k i � i l iğ i deği l ) ya­


banc ılaşt ırabildiği i ş i n ya d a çalışnıasının sonucu olan Urline sa­
h i p olanıaınaktadır. Köle de i ş i n i n ya da ürlini.in sah i b i değildir.
• •

Ustel i k köle (zaman içinde gelişecek olan) bu iş ve işgücü ara-


sın(Ütki ayrımdan yola çıkı larak tan ı m J annıakta ve sonuçta i k i
..

unsurun da sahibi olan efendiye yabancı la�nıakt aclu. Ot e y and an


tümdengeJim yöntcnıine başvurularak kö l e l i ğ i n özgi.i ıılüğünün,
i şg ücü n ün sah ibi olan efendiden kaynaklandığı i l eri süri.ilnıekte­
clir. Oysa bu bi r yeniden kaleme alınanı n ana li1 i k b i ç i m i nelen
başka bir �ey değ i l d i r. B i rbiriyle i l i ş k i s i olmayan i k i unsurun bi­
raraya gel i r il nı es i onların daha önceki d uru m l a rını açıklayamaz ­
çUnkü rad ikal aynrna bakılacak ol ursa

onlar kesinlikle birbirle-
A nal i t i k. iktidar kötüye k u l l anı lmadı-

rindcn ayrılnıamışlardır.
ğı sürece, b i r ayrımlama sonucunda ortaya ç ıkmas ı gereken �e­
y i n , daha ortaya çıkmadan önce aç ıklanabi lmesi mümkün değil­
dir. Burada d a i�/işgücü çizelgesi arac ı l ığıyla y i ne ekonoın ik bir
varsay ı m d i le geti ril mekt ed i r S i m gese l özelliklere sahip efen­
.

di/köle i l iş k i s i . t arih sel sürecin "gerçek" çekirdeğini zaınan için­


de o rta y a çıkaracağı (gerçektey�e, bu gerçe k l i k i lkesi n i n zorunlu
kılacağı kuran1sal n1odel boyunca), bir tür zar gibi tasarlanınak­
tadır. 13 u süreçte gözden kaçırılan b i r şey varsa o da efendi/köle
i lişkisinde değiş tokuşların yabanc ı l aştırı lmış-sömi.irü l m üş bir iş-
88

tidar terimi yalnızca bize özgü bir toplumsal örgütlenn1e t ipin i


kapsaınaktacbr. Iktidar kavranı ın ı o l u r olmaz b i r �ekilde, aradaki


fark l ı l ı kları da tarihsel açıdan bir takım geri l i klere atfederek, es­
k i egeme n l i k biçİnıleri üzerine yansıtnıak, bu oluşumlann, top­
lumsal i l i ş k i lerüı s imgesel etki nl i ğ i konusunda bize öğretebi le­
ceklerini görmezden gelmek denıektir.

Zanaatçı

Zanaatç ı n ı n statüsü (köleden farkl ı olarak), hem "işgücü­


nün" hem de ''üretinı araçların ı n" sah i bi olmas ı nedeniyle, ücret­
l i işçi n i n k inden de farkl ı bir şekilde tanımlanmaktadır. Zanaatçı
hem "üretim araçlannı", hcn1 ele ''çalışma" sürecini denetlemek­
tedir. Buna karş ı l ı k ürünün dağttım ve tccimselleştirilme �üreci­
ne kat ı l an1amaktadır - bununla birlikte bu sonuncu saptama bü­
tünüyle geçerl i değildir. Çünkü üretim süreci. içi nde yer a l ın an
bel l i bir cemaat yani lonca arac ı lığıyla gerçekleştiril iyorsa. o za­
ınan dağ ı t ı m ve tüket i m sürec i n i n de içinde yer al tnan cemaat
( kendi kendi ne yetıne, aile. aşiret, köy, mahalle) kapsaın ındaki
kiş isel i 1 i�ki ler arac ı l tğıy la yürüli.i ldliğü söylcnebi l i r. Zan aatsal''
ü retim biçim in in tan tmlanabi lmesi için, bu bel iriemen in, en az
"üretim araç ları n ın kesin lnı kuki mülkiyeti" kadar önemli oldu­
ğu söylenebilir. Para bir araç olarak k u l lanılcltğı zaman bi le. söz
konusu olan şey, zanaatsal deği� toku� aşamasındaki ürün dola-

2' B i z i m ekonomi ro l i t i k sistemine gcli nc.:eyı..: kadar tüketim aşamasının �u


ya da bu �ekilde zanaatsal bir t i pc sahip olduğu söylene b i l i r. Zunaatsal lin.: tinı
sürecinin. zanaatç ının işgücünün kullanım değerini şu ya da bu ş ek i l de güven­
cc altına alına:-ıı g ibi tüketen kullanıcı da ürünle k i .>s ise l bir iltl i sk i kurarak doğ-
""'

rudan ··kullanım değerine" u l aşmaktadır. Oysa bizim için tüketim adlı bıı
kişisel değiş tokuş bireysel a�aınayla sınırlandırılmı�lır (bununla b i r l i k te bu
aşama değişim değerinden kaçabilen ve bu yüzden bugün çok yoğun bir top­
lumsal ve psikolojik baskı altında bulunan bir aşamadır).
89

nunının kollektivite içindeki kişisel ilişki ler yönteınine uygun bir


şekilde gerçekleştiri1diği ve bu ortamda genel ol arak ürünler ına­
l ı n bir eşdeğeriisi olmad ı k l arı gibi, pazar açısından da bunları de­
ğiş toku� eden insaniann eşdeğerli bir statüye henüz sahip oln1a-
..

d ı k lan gerçeğid ir. Ozünde zanaatç ı l ık: üreti c i n i n yalnızca üretim


sürecini değil aynı zanumda toplumsal i li ş k i leri de denetlediği,
"bütü nsel sürecin grup taraf1ndan belirlendiği'' ve her şeyden
önce lireticilcrle tüketicileri n aynı kişi ler olup, gruba özgü kar�ı­
l ı k ! J l ı k iiJ.;:esi aracıl ığıyla ı an m1lanan bir biçimdir. Bu durum dil
aracıl ığıyla da açıklanab i l i r. B ir gruba özgü d i l biri leri tarafından
üreti lip diğerleri tarafından ti.ikcti lmez. Herkes ayn ı zamanda
hem üretici hem ele tüketicidir. Gerçekteyse ne üretici vardır ne
de tüket ici. Burada ortaya çıkan �ey dil kar�ıs1nda bireylerin c�­
cleğcrli bir statüye sahi p olmadıkları ve bunun daha �ok dil ara­
cıhğ•yJaı' anında karş ı l ı k verme i mkaıuna sahip olunabilen bir
deği� tokuş özel liği taşıchğı gcrçeğ iclir.
İ l k.el armağan/deği� tok u� düzeninde mal dolan ı m ı 11111 statü­
sü dil ink inc bcnzcn1ektcdir. B u mat lar bir değer olarak üreti l ip
ti.i ket i l nıcmcktcdir, işlevleri değiş toku�un hiç durmadan sürüp
gitmesini sağlamaktır. Malln nn bir kul lamm amacı ve değerine
sahip oldukları zanaatsal değiş tokuş düzen indeysc durum bi raz
deği�iktir. Bununla birl ikte burada da kişisel deği� toku�a özgü,
üretim ve tüketimin iki ayrı işlev gibi algı lanmasını engelleyen,
bir şeyler vardır. Aynı nedenler yüzünden denüre i n i n çekiciyle,
köylünün sab an ı ya da toprağıyla olan i l işkisinde n, "üretim araç­
larıyla'' kurulmuş bir i l işkiden bahseder gibi söz cdilenıcz. Yine
zanaatçın ı n ürünüyle olan i l işkisi bir "üretici gUcün" başka "üre­
tici güçlere" uygulanması şek linele algı lanamaz. Nerede olursa

2'1 Öyleyse dil ( nmaalçı ya da ilkel insan için kullanılan aletin b i r üreıim

"aracı" olmaması gibi) bir ileti�im ··aracı" değildir. B i rey lerse dilin degi�
[Okuş alanı dışında kalan ayrı terimler g i b i algı lanamaz . İ şte bu düzcycle d i l
simgesel b i r biçimdir yoksa genelde kabul gören kodlanmış anlamiandırma
işleviylc, yapısal özell i k l ere sahip olmasından dolayı d eğ il.
92


ğ i l , sad ece am acı yla , k u ll a n ı c ı n ın ger eks n im i y l e doğ r ora
ntı ı � �
­
bir a n laın kaz ann 1ak tad ır. Ça l ışm a eyl em ıys e y a l n ı zca ın1a l edı
len ürü nün k u l l a n ı m değ erin e ora nla bir anl am a sah ip ola bilm e ­ �
ted ir. B u eyl em üre tici ve k u llan ıcı arasın da şöy le ya d a b y e bır ? �
. .
i li ş k i n i n o l uşn 1as ına y o l açm akt adı r. I k i s i arasın da sa 1kı ışıs el � �
.
bir bağ , bir h i zm et i li ş k i s i olu şm akt adı r. "K u l l an ı m deg eı n ı n ba­
ı :
k ı ş açı �ın dan bak tığı nız da ürü nün ke �� �i ı i yar ata n
.
m anı , som ut �
çal ı ş m a e y l e m i y le bir i l işk isi yok gıb ıdır . Tan1 tcrs ıne ç a l ı ş n1.a
.
ku l l an ı c ı n ın ürü nle doğ ru ora n t ı l ı o lara k şu ya d a bu ger eks ını­
.
.
m i n i f!id crn ıes i o ere ken bir eyl en1 ola rak değ ede ndi ri lme kte dır"
l
De n1 i :ırr r os öze l iğin e sah ip bir çal ışm a '4de ğer '' üre tn1c z. B u tür
; �
b i r ça l ı 11a bir iste ğin ( k u l lan ıc ı n ın ger ek� i n i m i karş ı l ığıd ır '!c
bir kar şılık tan baş ka bir şey de değ ildi r. Ne s.n b ı r baş kas m ı.ı .ıs­
� �
tc o i nc ekl em lcn diğ ind e ya da bu iste k ken dıs ınc ckl enı lcn clıg ın­
;
d bu i l i�ki nin d ı �ı n a ta�a rak i ç i nele dola nab ilec eği ve baş ka
c�­

cleğcrl iklc rin b u l u nac ağı bir değer ( biri ktir i l m i � çal ışm anı n soı u­ :
c u ) stal üsli ne sah i p olm am akta dır. Sor un öze tle �cy lcrd en dogru
bir �ek i lde yar arla nm akt an ibaretti r yok sa çalı � ma ( ü re L i ın an .ıa­
nun a gel en poi esis her zam an k u l l anın 1a bağ lı olm uş soy l ı etk ın­ �

l i k pra x i s ' i n kar� ı l l o l mu ştur. Yararla n n, k u l l n n � � � ��
� ak
.
ure me­ �
yen i�te hu soy lu k u l l an ıınd ır) arac ı l ıgıy la don
. .
uştu
. ru nıe lerı de­ �

ğ i l . Son uc; ola rak bu düz end e hiç bir zan1 n '.'ür tk n lıkle '' kar şı­ � �

l a�ı ln1a dığ ını, gör ev dağ ı l ım ı nın ise ü etım ı hıç bı · z unan ayı ı � � �
.
m i kta r i�lc dah a çnğ unu n e l ele e d i l me s ı anı ac ı y l a oı gut ley en bır

araç gib i di.iş ünli l med iğin i gör nıe kteyi z. Ay.n ı �e ı lde çal ışn1 a
:

ara çl arın ın "te kni k'' anla md a oto ma
.
tıkl eşn 1est de soz kon u u de­ �
� �
ğild ir. B u çal ı�m a ara çlan biz im üre tim ar ç anm ızın tek n ı k sta­
tüsü ne sah ip değ i l ller dir, onl arın ( tekh ne 'sı= )zan aatı (me slek )
bağ ı m l ı d ır. Tek n i k kon usu nda , düş üns el aç.ıd an, son u olm aya n
bir gel işm e anl ayı şın a sah ip değ i ld i rler.

Çalışma. ü retim, üretici güç, üretin1 i l işkisi k�vramlann ı n


söz gel i � i sanayi öncesi (bu unsurlar büyük ö ç i de e a l ya d � � ! �? �
. ·gutl n ı eyı
geleneksel örgütlenme biçiıni i ç i n de geçerlı d ı r) o � � ı:
açıklan1ada yetersiz kaldığı nakLasında bütün bu verıler bırbırle-
93

riyl e ç a k ışm akta dırl ar. B un u n l a birl ikte , üre tim in önc eliğ ine bir
son ver ere k, onu n, kon uy l a i l l şkis iz bir bağ lam da day atılm aya
çal ış L l d ı ğ ı n ı a ç ı klay ara k, bütü n ağır lığı k u l lanı c ı n ın ger eks inin1-
leri ve ama cına kay dırm aya çal ı�an Yeın ant ' a bir nok tada itira z
ede b i l i riz. Zat en serv eti beli rley en de bu ama çtır Top lum sal i l iş­
.
k i b u k işis el i l işki üze rine otu rtul mu ştur (yo ksa anla mı olm aya n
bir üre tim üze rine değ i l ) . B u top lum da i l işki , bizi m eko nom i m i z­
de old uğu g i b i değ işim değ eri a d ı n ı ta�ı mak ycr iııe, i k i k i � i n i n
olu ştur duğ u k u l l anım değ eri den ilen �ey le a n ı l nıak tad ır. B i z i m
açım ızda n b u i l iş k i hizmer� t a n ı m ıncı elen k di.i� ınck tcdi r. Anc ak
bu h izm et anla yı�ı büy ük ölçü de bize özgü - eko nom ik anla mda
( değ işim değ eri bas it bir işle m le ku I lanı nı değ erin e ak ı arı lma k ı a­
d ı r ) - ps i ko l oj i k (üre tici ve k u l lan ıcı ara �ınd aki ayr ıını mu hafa7..a
edip , onl arı hirb i rler i)rle sad ece özn el hir i l iski iç ine sok � m ) knll' -
;
,
ger iler tanı rınd an etki. Jennı i t tir. Cün kü bu d u run ıda 44Sa lı s i " değ i s
s
\ '-" '-'

Lok uş: bi.H ü n ü y l c eko nom ik [ gi.in lim üt.d e de değ i� tok u�Ia rın �ah -
sile şt i r i l n1es i y l e , örn eğin eşit ol arak gör ülen i k i eko nom ik özne
ara sınd aki i l i�ki nin psik olo jik açıd an (de sign ) h i ç i m lcnc l i r i l d i .iü ­
ne tan ı k olm akt ayız ] say ı l abi lece k bir değ iş tok u� �yle ın i n i , ona
bu türd en hi r yan an lam kaz and ı ra rak beli rley en psik olo jik bir
boy utta n baş ka bir �ey ola ın<t z. Bu rada "hiz me t'\ ke nd isi ne alı la­
ki bir boy ut kaz an d ı rı ln1ı ş, bir yan dan iki k i ş i n i n kar şı l ı k l ı kon u­
mu nu n1u hafaza etm eye , yan dan da onu a � ı p geç me ye ç a J ı ­
bir
şan , a l trüi st bir şem ada n baş ka b i r şey değ ildi r.

Oysa s i ıngesel karşıl ı k l ı l ı k düşüncesi çok fark l ı bir şeydir.


Simgcsellc psikolojik asla birbirlerine karıştırıhnamahdır.
Çünkü s i mgesel:
- üretici ve ürüniinün;
- üretici ve kullanıcın ı n ;

�5 Glinccl k u l lanım değeri sistemini yeniden canhuıdırabilnıck amacıyla,


onu b i r bahane olarak k u l lanan da zaten bu hizmet anlayı�ı değil midir? - b i r
ba�ka cleyi�lc bu b i r kurmacadır (riction). Yalnızca k u l lanını (kğcri anıcı lığıy­
l a gerçcklqtirilcn �ahsi bir deği� Loku� ( b u bizim için b i r k u rmacadan başka
bir anlama sahip olamaz) kurmn�,.:ası.
96

u is te k b u g ü n " e v i ç i m e şg a le si "
g ü n bu i st e ğ in b ireyselleşın iş (b ra y a v u r­
an aa tç ı l ı k a d ı a lt ın d a k a
( h e r is i b e ce rm e ) y a d a n eo -z e ç a lı ş­
1i ş o lm sı y in
;
m u �t u ] , c e m a a tl aşnuş y a d a k o ll e k ti tl e şn
lt �

. m e sı n d e n k a y � a k ­
ı
sa h ip 1c nı n e id e a li y le , b u id e a li n y ü ce
ın ay a na ı l ke ­
a d ı a lt ın d a , b u ıd e a L ç a lı şı :
la n ın a k tad ı r. İşç in in ö z e rk li ğ i .
sı st e m
m e si n i a m a ç la m a k ta d ır . S ın aı
si n in �o n su z a d e k y ü c e lt il e l e � v lc ,
k e z iç se l le şt ir il en c in iş
v e ç e li şk il e ri n in g ö lg e si n d e, b ir �
ıd e a l,
e g e le n v ü c u d ad l ı b u ça g d aş
b ir z ev k ü r e ti n1 a ra cı h a li n
a y n ı zu n ıa n d a h e rk e si n y e n id e n
ke n d i v ü c u d u n u n e · � �
n d i � i olma

p o ld u ğ u h ir y e rd e, b ı l ın ç l ı o la ra k
v e z ev k al n 1a ö z g ü rl ü ğ ü n e sah i d a a lt m
ll iğ in d e ça ğ d aş ıd ır . B u ra d a
s ah ip le n i lc n , v ü cu t v e c in se a kt e: cl r.
b ir E ro s' l a k a rş ı la şı l rr � � �
ç a ğ ın ı y aş ay an iş le v se l ve ü re tk en . şı. n ı �
c ır .
ü c e lt ın ed en k u rt ar m a g � n �
H e r a ç ıd a n b u b i r b a sk ıc ıır· y m ıd ır ?
a a lı ıı ın a �ı d a b ir d e v n ın
Ü re ti m sü re c in in egeıne n l i k a lt ın �� e l a
o ls a d a o ln 1a sa d a , (b ir e 7
B u ç o k zay ı f b ir o la sı lı k tı t·! Ö ze rk a u re t�m
i e fe n d is i o ls a d a o lrn as a d
d a k o ll e k ti f b ir şe k il d e ) k e n d
E ro s k az an d ır an ça l ış n 1a . ö z y ö n e tı �
sü re ci n e y ü c e lt i lm iş b ir n v e rı l­
cc lt il n1 e si n e b i l i nç l i b i r so
fa n ta zn ı ı d e n il e n sü re ce d e , y ü
ch rm a k ıa n b a� k a h ir şe y y ap m am ı� tır.
nı iş . b as k ıc ı b ir Eros k az an

- ar ak bo � za rn an la n de ğ� rlc ndirmc fa nı az ın ı, is­


ik ol
''' A dı ıster özerk bi r et ki nl yd am lık (ger­
da ya na n to pl uı n! 'a l bi r sa
hö lii m k nm ey c
tcr�e bü tü nü yl e teknik bi r
a ol su n. he r ik is in in kö kc ı ıin dc de ay nı � �;:
ııaı� ın bu lu n­
.
çe kl ik ) id ea li ol ar ak ça lışın .
U rc �
ı �ıı genel
m ü öt es ı ko u �u nd a:
M ar x ' m iş bö lü �
du ğu gö rü lm ek te di r. H at ta -
ba na bu gü n bu ış ı. ya rın şu ış ı yapma
is t toplum
ol an ık dü ze nl ey en ko m ün
ay nı gü n iç in de ço ba n. av cı . ba lık çı ya da eleş­
eğin,
ol an ağ ın ı ta nı m aktadır. Örn çı ka
_
bı lır . akşam­
n so nr a ba lık tu tm ay a
in av a. öğlede
tirmen ol ab ili ri m . Sa ba hl ey
re d e� Lir i ya pa bi lir im '' su nd uğ u ba kı ş açısı
5ol< �şlevli
keyfinıe gü
d;ı ha yv an la rl a ilg ilc ne bi lir , uz an tıs ın da n
� ik st at üs ün On
reysel özerkl
L.�lllH<: Iç ılı k an la m ın da ki bi ortaya çı km as ın a
gü rlü k id ca lid ir . O zn en ın
ilm e ve öz
fark l ı d ır. B u bi r sa hi pl en cb
rj u v a dü �l in c� si ni n ol um lu ya nl ar ın a ka r� ı çık­
ral bu
ncdcıı ol an id ea l. B u , l i be dertey ıp topar-
el Ur cL im " dü ze ni ni ki m in
u ar ad a "gen
m ay an . in sa ni bi r projedir. B
la ya ca ğı nı bi le n bi ri var m ı?
97

Epistemoloji IV:
Marksizm ve bilgisizlik

' 'G� l i � en üret im güç lerin in bütü n top lun1 larc la önce üret im

.L .ışk
. ı. l rı
� m ve ardı nda n da siya s a l , huk uks al, d i nse l, vs o lanı be­
l ırlenı ış � lcluğ �ı düş ünc esi, bütü n t o p l u m l arda insa nı etk inl ik] erin
�e �z� r b ı r �c k ı lde - e k l� ı� lenm iş oldu ğu gib i bir düş ünc enin yan ı

s ı ı.ct tekn ı. , huk uk, pol ıtık a ve eli n i n zorunlu olar ak bun lardan ay­
rı. bır �ck ı lcle ele alın abil ece kler ini öng örm ekte dir k
.
_ i bu da bi­
zıın to � luın umu za özgü ve onu n dışı nda zoru nlu olar ak b i r anla ­
ma � ahıp o l ınas ı gere kme yen yap ılan man ın tüın tarih e mal edi1 -
mcs ı anla n1ın a ge l me kted ir. '' (''Sosya lizm ya da Bm ·har!tk", Car­
elan ) Bu söz ler bizi n1 içer ikle rden çok çöz ün1l cme nin biçi min i,
şu ya � la bu sonu çtan çok , ister gele nek sel ister se mar ksis t (bun ­
dan b<.: y l e mar ksız . m gele nek lerim iz
aras ında yer aln1 akta dır) ol­
sun, bır kod tara fı ndan y ? neti len gizl i hiyc rarş i lcrlc , ayn ınla yıcı
� nr�ı � lı klar ı ' ayrı ışlev
. leny le, gizl i kalm ayı sü rdi.iren kate gori le­
n n dıya lckt �. k � apıl anm ası anla mın a gclc ıı "bi li mse l" giriş iın İ n

bı. z � al e ı: d ısını . - geliş me süre
cinin mer kezi ni çepe çevre saran
bel ı rlcy ı cı a � ama - hede flem ek1e bi rlikt e, bu işten koda özgü i f­
� �h ? ı n: a� b ı r ctnosantrizınin kaza nçlı çıkt ığı eleş tirim izin bir
.
ozetı gı bıdı rl er. Bun lard an feragat edeb i ldiğ i ölçü de bil ims el ve
anla ş ı l ır olı:rıayı becerebi l ecek bir "n1atery alist " çözü m1e n1en in
'ncak kend ı kodu saye sind e anla şılab i ldiğ i görü lınektedir. önce­

l �ı kle kodu ye� i en üretn1eye yön elik bu "anl aş ı l ı rl ık'' aynı za­
manda nesn esın ı bask ı altın a alıp , fark ına varm aksı zın onu b i l in­
c.� özgü gerçe k l i k alan ının d ışına itme kte ve kend isine karş L bü­
tun bır . savu nına ve bilg isizl
i k siste miy le don anar ak - kara nlık bir
� :
sok � ta şu anah arın ı yitiren adam ın onu , bula bi lece ğim tek yer
d�d ıgı,. � az ocagın ın altın da aram ası gibi . Kez a tarih i mateJya­
lızın de one . ekı. topl uml an ken
di ekle ınle nme biçi mle rind en yola

V

MAR KSIZM
VE
" . . . .

EKONOMI POLITIK SISTEMI

() klit geometrisi türünden bir tarih anlaylŞI mı'?

Tar i h i ınatcryalizn1 kapitalist toplumun egemen olduğu bir


dönemde orlaya ç ı kmıştır - üretim dünyası ve sını nararası müca­
delenin son böli.imünde karş ı l aş ı lan çel işki lcrin apaçık b i r şek i l ­
de gi. inccllcşmiş olduklan aşama. Ta rihi matery a l i znı ekonomi
pol it iğin son evresini açıklamaya çal ışnıakt a ve onun defterini
dürmek istenıcktedir. Evrensel düzcycle kuranısal ve pratik b i r
ak ı l oluşturarak; ürctin1 güçleri v e üretim i l işki lerinin d iyalekti­
ğiylc, o l u m l u l u k ve olunısuzluk arasında süregiden bir tür homo­
jenleşmiş ç e l i ş k i mantığı olınak i steınekted i r. Bi.itün bunların ya­
n ı sıra tarih kavramı da kapitalist üretim b i ç i m i y l e b i r l i kte, bu
evrensel sürecin sona ve h a k ikate ermiş olduğu düşlineesi üzeri­
ne ot urt u lmaktadır. Tar i h i nıateryaliznı önceki ürctin1 b i çinılerini
asla özerk ve somut bir şekilde e l e a l ı p açıklamaınaktadır. Tari­
hin durabilmesi mümkün değ i l d i r dcınektedir. Diyalektik önceki
top l u m l arı, aynı zamanda biriktirn1eye dayalı b i r üretici süreç
olan devrim sürecinin ard arda gelen evreleri olmaya mahkum
�tmektcdir. B u acımasız mantığın el inden kaçanıayan kapitalist
liretinı b i ç i m i henı toplumsal servet v e toplumsal i l işkilerin üre-
ı iınindc teınel b i r çel işki ye y o l açn1ış olan diğer üretim b i ç i ınıe­
rinin hem de topl u msal yaşam koş u l l arını gerçek anJaında çöz-
1 04

Tar i h i n1ateryalist açıdan ele alan kurarn da bu ideolojiden


kaçamamaktadır. B u kurama göre nesnelleşme, tarihi hakikate
ulaşma ve devrimci çözüm anı gelip çatmıştır. B un lar bahane
edilerek örneğin büyü y a da simya konularında araştırına yapan
b i l i m i aşağ ı l ama� geçıniş toplutnlar konusunda b i r çocuktan faz­
l a b i l g i sahi b i olmadığı halde nesnel bilgi adlı bir mukadderatı
i leride ortaya çıkacak bir hakikatten koparma yetkisi nereden
a l ı nmaktadır? ''Tarih B i l in1i"ne gelince hangi yetkiye dayanarak
önceki topluolları gelecekte ortaya çıkacak bir ta r ihle önem ver­ ,

d ikl er i büyü, farkl ı l ı k ve anl an1Clan koparıp alarak, açıklamasını


yaln ızca bizim yapabildiğiıniz, nesnel bir gayeye sah ip Uretinı
b iç i nı i n in altyapısal gerçekliğine iade etmekted ir? Marksist çö­
zümlen1enin zirveye ulaştığı nokta sahneye koyduğu tarihin -

b i r başka deyi�le her şeyin hep üst üste y ı ğ ı l arak biriktiri lmi� bir
hakikat, belirleyici bir süreç, tersine dönetürü lnıesi olanaksız bir
tarih anlayışı açısından değerlendirilerek, ileriki bir tarihte ay­
d ın l at ı lacağ ı düşünülen b i r süreç - tüm çelişkilerini aydınlattığı
noktadır. Böylelikle tarih mekana dayatılan birleştirici, ge l işigü­
zel bir yapıya yataklık eden Rönesans' a özgü k l as i k ve rasyonel
pers pe k ti . deki kaçış noktasının eşdeğerEsine benzetilmektedir.
f

B u durumda taıihi ınateryalizm bu tarihin ök1it geonıetrisini an­


d ı ran b i r k�ırş ı J ığından başka b i r �ey olamaz.

B iz i m batı l ı k ü l tür i.i m ü z ancak sonu gelmeyen bir biriktirme


(üretin1) ve diyalektik süre k l i l i k ( tari h ) gibi i k i i 1 ke yle hakikat
,

( b i l i m ) ya da devrim (tarihi ma t erya l izm )in üretim ve tarih


, adlı
aynadan, şu gelişigüzel kod aracılığıyla ayrıcahklı bir dönem
g i bi yansıtılmalan sayesinde evrensel leşebilmiştir. Muazzaın bir
yansıtma gücüne sahip olan bu siın ü J asyonla, içbükey (ya da dış­
bükey) tarih v e üretim kavramlan olmadan her türlü ayrıcalığını
yitiren çağımız ( b i lgi)yle i l g i l i her hangi bir teri nı ya da ( t op l u rn ­
sal) hakikati de daha iyi aç ı k l ayamamaktadır.

Üzerinde d urulan şey tarihi mate r yalizmi n S i rius 'a (yaydığı


ı ş ı k zayıf, kendisi çok yoğun anlaınında) özgü bir bakış açısın­
dan yola ç ı k ılarak değerlendiri lınesi değildir. Söz konusu olan
1 05

!
şey ta ri 1 i �1ater�aliznı.in ( üretim b i ç i ın i tarafından diyalektik ha­
.
le ge t ı ı? l m ı ş tarıh ) bizzat k e n d i s i nü1 S iri us ' a özgü, yani bizim k i
de �ahıl olınak üzere tün1 toplumsal oJu�umları i n cl i rgey i c i ide­ ,

ul �ır ba �ı ş açı� ı s unup sunamadığı d ı r. İşte bu yüzden yola etno­


. . . .
lojık ındırgeyıcılık'ten ç ı k n1ak ve işi, kendine evrensel bir kod
( ha k i kat, kuran1 ve gerçek l i k adı ya da "eles t i reJ " k u ranı ve "erer­
çek" çel i şki ler adı altındaki birleşıne bu k od un strate j i k cJeın n ı ­ �
dır) dayatma ayrıcal ı ğ ı n a kadar göti.irn1üş olan k ü l tüı:Limi.izü ına­
tcryalist eleştirisiyle birlikte çözümlernek gerekmekted i r.
Marx ' r a n yola çı kan A l t h usser ise, b i l i m i n b i l lnçte hazır ve
nazır, lıa k i katin ise kendini olgul arda apaçık b i r şek i lde sunduğu
�u tari h i n "'belli'' bir dönemi ( b i z i m k i ) olarak n i telendirilebi lecek
b i r k u ranı gc l i ş t i nnekted ir. A l t husser, daha önceki üretim biç inı­
.
lcrıne k a r� ı l ı k k a p i t a l i s t ü re t i m biçimi ( hizinı için-çn) ''b i l i m se l
soyutlamaların ampirik gerçe k l i k ler olarak yer a l d ı k ları i s t i s n a i
b i r arnıağan''d ı r demektedir. "Ekonomi pol i t i k b i l i m i n i n ortaya
çıkmış olduğu b u tarihi dönem göz göre göre yaşanmış deneyim
yani varl ığı olguda apaçık b i r şekilde farked i l e n öz ya da özün
�iınd i k i zaman d i l i m indek i kesi t i ne bakı larak yapı lan okun1ayla
i l i � k i l c n d i r i l d i ğ i görülmektedi r - insan l ı k tarihinin be l l i b i r dönc­
nıine ait öze ait genel Ucari i.iretim yan.i mal adlı kategori h e m b i r
olma/,sa olmaz olas ı l ı k ko�uluna. hem de deneyimin doğrudan
a l g ı landığı içkin bir veriye benzemekted i r. ·'Bu sözler b i z i
Marx ' ın Aris ro' dan yapmış olduğu değer çözümJenıesi ve ınay­
nıunun anatomisi a l uu ıs ı n a : "Deneyim üri.inü bilimsel b i r gerçe­
ğin ortaya ç ı kabiln1esi için, ticari üretimin bütünüyle gelişnıiş ol­
ması gerekmektedir. . . "e kadar götürmektedir. Eğer marksist
söy1cv bu epistemoloj i k kopu� süreci içinde bir bil im olarak or­
taya cr ı k t ı ysa, bu kopuşun ancak, çal ışmanın yarattığı ürünlerin
genel biç i mini "mal' ı n , temsil ettiği b i r toplumda'' ( KapitaL s.

nıün1kün olabileceği sö yleneb i l ir


.

75) . Buradan yola ç ı k an A l t­


hu s se r ise: "Somut gerçekliği sayesinde buglin b i l incine vanln1 ı ş
olan kapital i s t üretimi be l irleyen eylem özeleştirisidir. B öy l e l ik -
1� i�inde ya�amakta olduğumuz dönemin geçmişe mal edi l mesi ­
nının kökeninde artık kesini i k l e ideoloj i n i n değil gerçek biJg i n i n
1 08

almamıyorsa, bu durumda, ekonomi pol itiğin marksist eleştirisi


de genelbir kurarn olarak kabui edilemez.

Ekonon1i politiğin üçüncü evresi

Felsefenin Sefaleti başlıklı metinde Marx, dcğişin1 değeri


sistenlin i n bir t U r soy ağacını sunnuıktadır:
ı. 1( Örneğin arkaik ya da feodaJ oluşumlarda) maddi üreti­
min yalnızca işe yaramayan bölümü değiş toku� e d i lmektedir.
Çok ge niş alanlar değiş tokuş ve nıal evreninin dış mda kalmak­
tad ı r.
2 . ] "Suıaile�mi{' maddi üretim ( kapitalist ekonomi politiğe
a i t ) deği� tokuş tarafından taman1ıyla (yabancı laştırılmaktadır).

3 . De
] ğiş tok uş sü rec i içi nd e ye r ala ına ya ca ğı (ya ba nc ıla ştı ­
ay ac ağ ı ) i fad e ed ile n ( bö lüş üle n an ca k de ği� tok uş ed ilm e­
rı lam
n) - er de m, se vg i, bil gi, bil inç - şe y ler bil e dc ğiş iın de ğe ri ev ­
ye
ğr u çe kil me kte dir . Bu : ''g en el bi r çü rü n1e ", ·'e vr en se l
rc nin e do
fu z ve ye tki sat ı m ı", ''k es inl eş mi ş tic ar i de ğe rle ri nin öğre­
bir nü
Ic
i bi !m es i içi n he r fiz iki ya da ah lak i ne sn en in pa za ra gö tür ül­
n
d ü �i.i " bir dö ne md ir.
'-

B u �ema Marx' ı n bile öngören1cyeccği kadnr açık ve seçik­


tir. B irinci ve ikinci dönem arasında ortaya kapital ç ı kmış, geniş­
leyen değiş tokuş evreni n i n topluınsaJ i l işki lere de yansıması so­
nucunda kesin bir mütasyon yaşanmıştır. Buna karş ı l ı k hem
Marx. hem de nıarksistler ikinci ve üçüncü döneın arasında bir
tür yayılma sonuçlarından başka bir şey görememektedirler. Bu­
n a göre ·'altyapısal" yani üretin1 biçimi v e güncel toplumsal i liş­
k i leri yerli yerine oturtan n1ütasyon ikinci dönemde gerçekleş­
ıniştir - üçüncü döneın ise "maddi olmayan" (manevi ) değerlerin
··ustyapısal" sonuçlarını teınsil etınektedir. Gerektiğinde Marx ' l a
bir olup, gerektiğindeyse ona rağmen bu çizelge kesinl jkle eski
analitik gücüne kavuşturulmalıclır.
1 09

Ikinci v e üçüncü dönemler arasında kesinl i k l e bir mü tasyon


.
olmuştur. Ikinci döneme oranla bir devrin1 demek olan bu mütas­
yon. birinci dönemden i k inci döneme geçiş aşamas ı n ı da kapsa­
maktadır. Ekonoıni politik sisteminin ikinci dönen1inden çok
üçüncü dönenünde karş ı l aşılan , kapitale ( aynı zamanda Kapİ­
ta/' e) özgü bir başka toplumsal il işki tipiyle, bir bcışka çelişki ti­
pi vardır. Marx' ı n öngördüğü ancak ortaya çıktığı tarih lerde he­
nüz yaygınlaşaınamış bu yeni ekonomi pol i t i k dönemi, pazar ve
''ticari nüfuz�' terimleri aracı 1 iğtyla ikinci clöne ınin ellimen suyu­
na sokularak, derhal nötra1ize edilmittir. Günümüzde bi le kültür,
tüketim, haber, ideoloji, cinsel l i k, vs' yle i lgi I i tek ''marksist''
eleştiri: '"kapitalist fahişelik'' yani gerçek anlamlarına o dönenı­
de salı ip olmuş karakteristik ikinci dönem terimleri olan ancak
üçüncü döneme ( be l l i bir çekince konularak) bir çözümleme i l­
kesi olarak taşındıklarında ınetaforik birer referans olmaktan
ba�ka bir i�e yaramayan ınal, sömürü, k.ar, para ve artı değer te­
rimleriyle yapılmaktadır. Hiç ku�kusuz "gösteri toplumu'' dedik­
leri topluma özgü ekononü pol itik evreninde gözlemleel i kleri bu
yeni radikal yapılanmayt açıklamaya çal r�an yegane grup olan
''sil uHtionn iste" (sitüasyonist )ler (mevcut yapı ve insan la ra kar� ı
yön Iendirilnıiş öğrenci hareket i ) bile �u mal ın ··aıtyapısal" man­
Lığ ına gönderme yapmakta ve böyle l i kle proletarya s ı n ı fına olan
bağ l ı l ı k ların ı d i l e getirmektedirler. Gösteri topJun1u ol arak örgüt­
lenmenin gerisindeki bel i rleyici unsur hala işgücünün sömürül­
mesiyse labii k i bu n1antık geçedi olacaktır - çünkü gösteri ınal
için ınuazzaın den i lebilecek türden bir yan anlam görevini yeri­
ne getirmektedir. Yaşadığı dönemde Marx'ın nıal konusunda
söylemiş olduğu gibi , eğer gösteri kavramı e n radikal biçin1iyle
genel ··maddi" sön1ürünün toplumsal soyutlama sürecine ait,
özel bir dönem gibi kabul edil iyorsa o zaman bu mantık geçe rl i
değildir. B u varsayımda bel irleyici olan gösteri/biçin1' dir. En ge­
lişıniş1' yapısal evre de zaten bu gösteri!biçin1 evresidir. B u yak-

�7 Marx ve "sitliasyonist"ler anısırıda clqti riyc dayalı tck kuramsal gelişme


giri ş i m i n i , hiç kuşkusuz, Lukac s ' i n ··�eyleştirmc" kavramına borçluyuz.
J 1 L.

sönıürüyü yalnızca adale ve enerji perspektifind�..- n değerlendi­


rcnlere karşı . biz. eğer "materyalist" terimi hala bir anlama (eleş­
t irel yoksa dini değ i l ) sahipse materyalist olan biziz diyoruz.
Bo�verin gitsin! Çünkü önen1 l i olan Marx' ın koruyucu bakışları­
n ı hala üzerlerinde h isseden şaşı ların mutlu olnıalan. B i z buracb
marksist n1ant ığın hangi noktaya kadar, kendisini doğurrnuş
olan. ckononıi pol itiğin smırlı bağlam mda n kopar t l ıp al ınabi le­
ccğ ini göstermeye çalışınanın yanı sıra, bir yönctinı hiçimi olma
ve donmuş bir çizgisel tarih yaranna uzun bir süre önce eU nden
kaçın1ıı� olduğu eski esnckl iğiylc, kuraınse:d eğiınini ( ivınL:sini ,
gücünü), kendisine yenjden iade edip . . gcr�ck anlamda genel bir
kuram olma olanağını, tabi iki onu Okl i t gconıelrisinc benzeyen
bir tarih anlayışınlll dar çerçevesinden kurtararak, yeniden tanı­
yıp bizinı çe l işki leriinizin ne kadannı açıklayabileceğini de gös­
termeye çalı�ıyoruz. B i r kez daha bu: n1alm ekonomi pol i liğj ve
gösterge nin ekonon1i politiği (öyleyse her ikisinin elc�tirisi) ara­
sında d iyalektik bir süreklilik olduğu faraziyesi üstüne oturtul­
ınu� aç ıklayıcı bir varsayımdan ba�ka bir �ey değ i ldir. Gerçeği
söylemek gereki rse sürekliJik konusunda, üretim biçimi kavraını
denılcn eksen üzerine yerlc�t irilıni� marksist savdan başkası gü­
vence vcremcınektedir. Olası tck radikal varsayım bu temel kav­
ramı bile redelederek onu belli bir mo<.k lc ait geliş igüzel bir kav­
ranı gibi kabul eclendir. Asıl sorulması gereken soru :
- Kapitalist üretim biçim i hala geçeri i midir? Ev etse, o za­
man klasik marksist çözün1leıne canla ba�la, gi.ile oynaya yoluna
devam edebilir.
- Yok eğer gerek yapısı, gerek�e çel işki leri ve devrimci yön­
tenı açısından bütünüyle farklı sonradan ortaya çıkmış bir üre­
tinı biçimine geçildiyse o zaman da bunun (söz konusu olan şe­
yin yine bir üretim biçimi olduğunu kabul etme koşuluyla) kesin­
likle kapi talizmden ayrı bir şey olarak görülmesi gerekmektedir.
- Acaba hala üretim biçim i diye bir şey var ınıdır? Acaba hiç
üretinı biçimi diye bir şey var olnıuş rnudur'!
113

Marksist düşünce bu güncel ekonomi politik evresi konu­


sunda yaln1zca tekelci kapitalizm üzerinde yoğunlaşan çözümle­
ıneler �unn1aktadır. Marx ' ı n yaln1zca ip uçlarını verdiği bu konu­
nun k.uramsallaştınlması sanki b i r .�.:orunluk haline getirilmiştir.
Ancak (Lenin, Roza Luxembourg, vb) kurarncılar bu işi en az
kuramsal çaba harcaına i lkesinden yola çıkarak yani klasik kav­
ramıant çok yoğun bir �eki l de ba�vurup, sorunu allyapı ve poli­
tika veri lerine ( rekabetin sona ermesi, pazariann dcnetinı altına
alınmas ı , ernperyaliznı) indirgeyerek hal lct.ıncye çal ı�nuşlardı r.
Oysa tckelci evre rekabete dayalı kapitalist evre'nin ötesine geç­
mi�tir. Buysa sislcn1in t.an1amıyla yeniden yapılandırılması ve
farldı bir mantık anlaının a geln1cktcdir
....
.
Tcke lci a�amada, si steınde ne gihi deği�ikli kler oln1uştur?
(Felsefenin Sefaleti'nde) Marx, Ricardo'nun h i r sözünü: " B i r
birey ya cia şirketin teke l i ndeki ürünler Lord La u erdal e' in oluş­
tur mu� olduğu bir yasaya: yani arz ve lalep ( fiyatlan ve doğal de­
ğerleri arasında herhangi bir zorun lu ilişki kurulmadan) yasasına
göre h ir değer değişikliğine uğramaktaclırlar. Ancak sat ıcı lar ara­
sınua bir rckab�ıe yol açabilecek ve miklarl arı belli ölçüde arll­
rı lahi lccek �cylcrin fiyatları n ı , son a�aınada, arz ve talebin değ i l ,
yükselen ya d a azalan üretin1 maliyel lerinin (öyleyse çalJ şnıa sü­
resi-J. B ) bel irlcndiği ni söylcınck gerekecektir. " kendi hes ab ma
geçirmcktcdir. Öyleyse tekelleşen sistemde, çalışına süresi ve
üret i m n1aliyctlcri belirleyicil iklerini yitirmektcdir (ya arlı değer
neye benzemektedir?). Böyle olsa bile liberal düşüncenin iki sü­
reç ar, ls ında doğal sözcüğüyle i fade ettiği dengeli bir arz ve ta­
lep yasasına ge�ilnıiş olun maınaktadır. Çünkü onlar arasında ne
ÖLgi..ir bir karşılıkl ı bağıntı vardır ne de özgür bir pazar. Strateji k
ekiemierne düzeyi talebin denetim altına alındLğı (Galbraith) dü­
zcydir. Oysa işgücünün sömüri.ildüğü çelişki l i ve teh l i ke l i bir dü­
leycle at koşturan rekabetçi sisteıne karş ı l ık tekelci sistem strate­
jisini diyalektiğe kısa devre yaptırabileccği bir düzeye taşıynr:ık
tır - tckelci sistemde arz ve talep arasmda bir diyalektik yni ıııı
Çünkü geçici bir denge hesabı bu diyalektiğr k ı s: ı de\ ı l ' I J ı ı ı ı
1 16

yapısal b i r s i m ü l asyon evrenine dönüştüğü görühnektedir. Gele­


nek�el gösterge (keza d i l b i linısei değiş tokuşda da) gösterilenle­
rin akılcı bir yoldan değerlendirildiği b i l i nçli bir uğraş alanı ol­
maya çalışırken, burada kodun kar�ınıza hen1 salt bir gönderen­
ler süreci henı de sapkın bir arzunun nesnesi gibi çıktığını görü­
yorsunuz ( bak. Nouvel!e rev ue de psychanalyse, no 2: ''fetişizm
ve İdeoloj i" )

Mal evreniyle olan benzerl i k kusursuzdur. ( Kapitalizm ' i n re­


kabetçi clöneınine kadar) "geleneksel" ınal gerçek anlamd� bir
değ. i �iın ve k u l lanım değerine sahipti. Aynen göstergenin klasik
örgütlennıe düzenınde ki gösterilen i n kul lnnılnıa değeri gibi, son
a�aı11ada, üreti len nesneyle özne aı asındaki özel i l i�kiy le, ürünün
tüketitme anıacı hala varl ığı n ı konınıaktadır. Genel olarak üretim
konusunda ( deği�inı değerinın soyutl,mnıasından kaynaklanan)
bir eşdeğerlikten "iÖZ ed ilebi l irken, tüketim konusunda böyle ge­
nel bir e�dcğerl ik söz konusu değildir çünkü burada ürünler so­
ınut bir anıaca sahipti rler. Tekelci kapitali�.:mlc birlıkte yukanda
sözü ed i len ınütasyonl a yalnızca göstergeler evreninde kar�ılaşLl­
nıaktadır. Ürünlerin n i hai amaçlarıyla, ku 1 lanı m değerleri bu ev­
rende gerçekten de orladan layholmaktadır. Özerk l i k le r i n i yit ir­
miş olan gerc k s i n i nıler kodlann1ak1adtr. Yalnızca keyif veren bir
değer ohna öze l l iğini yit iren tüketi m, bundan böyle i.irc.ti nı deni­
len salt anıaca boyun eğmek dururnundadır. Üretinıinse. bundan
böyle, üretin1 alınaya çal ışn1an ın d ı�ında bir a m ac ı olamayacak­
tır. Sürecin, birbirlerini kar�ılı k l ı olarak. bir bahane olarak k u lla­
nan i k i teri melen birine, btitüniiyle indirgenmesi ( k u l l anın1 değe­
rini bahane eden değişım dcğenyle, göndereni bahane eden kod),
kapitalıst üretiın biçiminde bir geli şmeden çok bir mütasyon ol­
duğu anlamına gelmektedir. Ürct iınin ( ü retinı olsun diye üretim)
bütünüyle soyut bir düzeye bundan böyle geçer­
taşınması yani
liğini yitirmiş bir gönderenler sistemi tarafından sorguianma
ihtimali olmayan bir kod gücüne kavuşmasıyla b i r l i k t e sistem
yalnızca t ü ke t i m i değil b i r çelişkiler alanı olarak Uretin1i de nöt­
ralize edebilmektedir. Hem gönderen ler ( üretin1 sürecj nin "nes-
1 17

n el'' tözü) hen1 de devrı m c i (üret ım b i ç i m i ne ait çehş kileri n de


asil neden i) gönde renler sistem i olarak etk i n l ikleri ni yitiren üre­
Lİn1 güçle riyle üreti m i l i� k i leri diyal ektiğ i. göste rgele rle-·· göster­
gelerin tözli arasın daki "diyal ek t i k" g i b i anlam ın ı yitirm ektedi r.

Çelişki ve ytkıcıhk : Yer değiştiren politika

Genel geçer bir nitelik kazandığı anda, ekononıi politiğin or­


taya çıkmasını sağlayan sürecin kökeni nde, marksist ekonomi n i n
sandığı g i b i üretici güç ol arak sömürUlcn ç al ı �n w değ i l ; rasyo­
nei Je�Urilnıiş bir kapilalist maddi ürelinıe, bünyesinde özel bir
yere sahip olan rasyonellc�tirilmi� soyut bir genel k.odhı, bir bi­
çimin dayatılması vardır. D i l i evcil lc�tircn tınlanılama koduyla,
tüm toplumsal ve siıngesel i l i�ki leri cvc i l leştircrek. yeniden can­
landıran �enıa, ckononıi pol i t iğin hem çağda�ı hem de onu üre­
ten süreçtir. Günümüzde bu "i.istyapısal'' a l a nl a r ekonoıni poli­
tiği biçim lcndi rmekte ve radikaJ le�mesınc neden ol maktadırlar.
Kar ve sömürü üzerine kurulmuş kapitalist sisteınsc ekonomi po­
litik adl ı s i stemin başlangıçta olu�turduğu bir örnek, onun çocuk­
su deni lcbi lecek evresinden ha�ka bir �l?.Y değildir. Bundan böy­
l e değer ( değişiın ve k u l lanı ın) ve genel e�clcğerl i k �cm (ls ı "üre­
t i m le" sınırlı deği l d i r - d i l , c i n se l l i k , vb al an l ara da yayılmıştır.
B iç i m se l bir değişime uğraınadığından - hu yüzden hcr·hangi bir
rnct afora başvurınadan göstergen i n ekonomi pol itiği yn da vü­
cudun ekonomi politiğinden söz cclcbiliyonız. Ancak çekiın ıner­
k.e/İ yer deği�tirnıiştir - maddi üretim süreci artık çağdaş siste­
min kalbi değildir.

.
. , Ekono mik açıdan bu si.ircç finansal kapita linnın ulu!\lararası gücü! özerk­
liği, uçar kaçaı (sıcak para) kapita lın dcneıl cnmcsı olanak sız oyunu sayesi n­
de zirvey e u l aşmak tadır. Her türlU üretim kuşku sunu ve ölçü olarak altını ka­
bul ctıne <..l erclindc n kurtulr nu� olan paralar gi.idi.inılcmcyc uygun bir strateji k
alan anlam ına gelme ktedir ler. Gerçek tire ı im her yerde deneti m altınd adır
.
Yükse len bir sistem muzaffer bir kod demek tir.
1 20

sı türünden bir. Çünkü sistem arttk herkesten üreti c i olmasını de­


ğ i l oyunu oynan1asım istemektedir.

Buradan da b izzat bu üretici güçlerin gelişmesiyle devre dı­


ş ı bırakılmış y a da dışlanmış, off !imits (yasak bölgeye hapsedil­
miş) çalışma ve üretkenlik düzeninin sürekliliği için mücadele
etınek zorunda kalan topluınsal kategoriler paradoksuna ulaşıl­
n1aktadır - yani kapitalizın in-" baş1angı.çtaki durun1unun tam ter­
s i sayılabilecek bir durun1. Zaten yeni çe l iş k i ler bunun eseridir.
Çünkü vahşi çelişkinin temelinele sön1Urülen sınıf bul unuyorsa,
bu çclişkiye neden olan şey, vah�i ve zorlan1a yoluyla gerçekleş­
tirilen bir topluınsallaştırı lma, bir entegrasyon kadar her şeye
rağn1en yine de genel üretim sistemi içi n de kalan b i r Loplumsal­
la�tınln1a sürecidir. Ayaklanmaların nedeni işgücünün üret imle
bütünleştirilmek istenmesiydi. Şiddet yoluyla bile olsa, üretim
düzeyinde yürüttüğü ge leneksel stratejiyle sisten1in "toplun1u
toplumsallaştırabileceğine" ve kendisiyle dinan1ik bir şekilde
bütünleştirebileceğine inann1ayan bu yeni topluınsal kategorile­
rin üyeliklerine kendi liğinden bir son veri l n1ektedir. Kesiniilde
hiçbir sorumluluk taşımayan bu marjinal kuşaklar ayaklanma­
y a neden olmaktadırlar. Kendi koyduğu çizgiyi yanlışlıkla a�nla­
sı. ya da marjinal kalması durumunda sistem, bu başarısızlık ve
an omi ( kura l s ı z l ık, düzen s izi ik)nin yarattığJ ayaklanmaların

nedenlerini kolay kolay açıklayamayacaktır. Oysa bu sorunun

" A.B . O'de çok sayıda grubu ürctic;i olarak nütraliz.c euip buna kar� ı l ı k tü­
ketici olarak koruma altına alan, zamansal açıdan sınırlannıamı� işsizl ik/ücre­
tinin kurumsallaşması olayına bakınız. Ü zerinue tartışılan strateji artık "kapi­
tali.t.nıin yedek ordusu" dediL okul konusunda ( h u toplum herkesi gerisin ge­
ri okula göndermcktedir)gördügünıüz gibi etkisiz hırakma. topl umr--alın hiz­
metine sunma ve (sistemin yenielen üretilmesi açısından bakıldığında pek de
önemli görülmeyen. muazzam mali ''özvcrilerclc" bulunma pahasına) önemli
boyutlara varan toplumsal kategorilerin parali müşteriye ve sistem açısından
da birer parazite dönüşmesine neden olan stratejidir. Bundan böyle vah�i sö­
ınüri.iden değil, velayet ve belirli bir konumda tutulmadan söz etmek gereke­
cektir.
121

yan ı t ı , s istemin işleyiş biçiminin bizzat içerden sorgulanarak de­


ğil . tam tersi n e dışarıdan, s isteın tarafından bu zorla dış lanmanın
rad i k a l le şti rilmesi toplun1un temel yapısı, kod, kültür ve icsel-
,

lcşt i r i l m i ş b i r toplumsal n1ekanla v erilebil i r. B u durun1daysa an-


lamını yitiren üretim sisteıni. kendi ürettiği toplumsal ad l ı boşlu­


ğun içine tepetaklak yuvarlanınaktadır. Bu masumiyet ( suçsuz­
l u k ) kararından sonra, i l k an1açların yitiri ldiği, tcrkedilenlerinse
ona karşı hissettik leri duygulan yitırmiş olduklan bu ortan1da,
ü re t im sisten1i yle birlikte, sahip o l duğu tüın pozitif değerler de
Lcpctaklak yuvarlanıp gitmektedi rl er . Zaten y ıkıcıl ı ğ m (subvcr­
sion ) ortaya ç ıktığı sıralarda, çc li �ki, sistemi için içiıvı yıkınakla
n1c �g u l dü r.

Sistenlin merkezileştiriln 1e ve b i r teknokrasi piramidine dö­


nü�ti.i r i.i lnıc süreciyle birlikte öğrenci ler, gen ç ler ve daha ilk ba � ­
tan b i l i nç l i ya da bil inçsiz bir �ekilde saf dışı bırakılanlarla, çiz­
gi ötesi ( marj inal) ve n1erkcz dışına i t i lenterin ( pcriferi) bulundu­
ğu, yi t i r i l ıni ş duygular ve sorumsuzh.ıkla karşıtaşı lan bır yerde,
her türlü toplumsal kategoriy l e, bölgeseL etnik ya da ayn d i l leri
konuşan cemaatlere öneın l i görevler düştüğü sonucuna varı l ­
maktadır. Oyun dışı bırakılanlarsa doğrudan oyun kuralına karşJ
çıkmC\ktadırlar. Toplumsalın b i r parçası olıııctkLan yoksun bıı·akJ­
Ianlar yaln L zca kend ilerini söıni.iren s i stemi değil aynı zamanda
kapitalizn1in toplumsal gerçeklik ill<.csini de ba�arısız1ığa uğral­
maktadı rlar. Ayrı kefeye konulan, fark l ı muameleyc tabi tutula­
rak, birer uyduya döni.i ştürülen büH.in bu kategorilerin, zaman
içinde yapısal bir koda dönüştürüten sisteınle birl ikte, anlamla­
rını yitinniş birer terim olarak kendi kaderlerine terkedi ldik lc-

Oy�a böyle bir eylemden yoksun bırakılına, büylc gücü! bir lock-out ( l o­
kavt)ın gizli üretkenl ik hesaplarının hir sonut:u, öyleyse bi zzat kendi kendini
yenıden i.ırcten (<;ünkü üretici olmayan <;İzgi dı�ıl ıkları bile finanse etmekte­
dir) ya da dı�ladığı için kendisini terkedenlerin sayısının giderek artmakta oi­
duğu bir sistemin, gerçekten, yıkıcı bir modele dönüşmüş olup olmadığı soru­
s u soruimal ıdır.
1 24

cl ı r k i , en hafif terimler} e bunun paradoksal bir şey olduğu söyle­


nebilir. Zencilerin özerkJeştirilmesiyle, kadınların cinsel açıdan
ya da proletaryanın bir s ı n ı f olarak özerkleştirilmelerinin dev­
rin1Cİ bir i l ke gibi sunu ınıası gerçekte oyunun sadece yerleri de­
ğiştiri 1 ıniş ırk ya d a cinse J l i k kodu ve ekonomi politik terim leriy­
l e sürclürLi ldiiğü anlamına gcJnıekte d i r.

Başka aynn1lama biçimleri d e vardJr. S m ı fsaJ b i r egemenlik


y a da b i r ekonomik sömUrü sonucu olmadığı halde, gençlerin
d ı ş l a nması güncel s i stemi en çok rahatsız eden konul ardan biri­
d i r. H i yerarşik tekel ya da karar tekeli, Lopluınsal denilen şeyin
anlam ın ı s ı fır noktasma doğru sürük len1ckteclir. Toplumsalın bo­
�alttığı bu alana, yaş s ı n ı flaınası yJa bir i l i �kisi olmayan, genç­
liğin tcl1 J i keli bir şekilde yerleşti ğ i görülmektedir. Gençlik ayak­
hmn1ası n ı n böylesine yan k ı l a r uyandırmasının nedeni, o terkedil­
m i ş l i k duygusununu tüın toplun1sal kategori ler tarafından payıa­
ş ı l ıyor olmasıdır. Günün1üzde ekonomi, politika, b i l i m y a da kül­
tUr alanlannda korkunç bir seru msuL l u k hükünı sürınektedir. B u
bir isyandır, el inden söz hakkı al ınınış ya da kendilerine hiçbir
zaman söz hakkı tanınnıamış olanların isyanı.

Bugün söz her türl.ü toplumsal a�k ı n l ığın içinde eriyip g i tt i ­


ğ i , durd u rcık bi lmeyen, bir yan ı t lama (=soru m l u l uk ) biçimi ola­
rak tanıınl anınaktadır. Ekonomi politik b i l e ortaya çıkmış oldu­
ğu i l k günden bu yana, söze karşı, kodun her türl ü değiş tokuşu
denetleyebileceği, b i r söyJev tezgah lam ak ı adır.

Yu kanda sözü edilen tüm ayrımJaına, bel i rlenıe ya da be l i r­


s i z l e�tirme biçimlerinin yanı sıra sistemin ürettiği gösteren/gös­
terilen adl ı temel b i r ayrımlama hiçiminin diğer hepsiyle kesişti­
ği görülmektedir. B u temel aynmlama bıçinıiyle, iletişinıin üret­
l i ği bütünsel mantık sayesinde sistem, yavaş yavaş ancak karşı

koyulması olanaksız bir şekilde, sözün si mgesel D


o-ücünü nötrali-
.
ze etmiştir. Iki l i yapılanma, soyut bir yeniden canlandırıcı söy-
1 25

lev, kodun eşdeğeriisi ya da d ı ş lanan söz". Son yıllarda sözü ye­


niden ön plana ç t kartan devrinıci pratik geleneksel çelişki lerin
yoğunlaşmasına neden o l n1Lıştur.

B u isyanlarda sınıf mücadelesinin öze l J i k leri yoktur. Kapita­


lizmle b i rl i kte çatlakları da büyü müştür. Bugüne kadar üretim bi­
ç i m i denilen "belirleyici sürecin" ardına g i z lenen çatlaklar, s iste­
m i n gen işleti len yeniden üretim mant iğı sayesinde sonı utlaşmak­
taclırl ar. Tarih boyunca bürokratik merkeziyetçiliğin köJeleştirdi­
ği, ct n ik, d i l ayrım ma day a l ı , baskı all lna al mn1ış azın l ıklar adlı
çati ak larla - üretim düzenini yen iden üretenler şeklinde yapılan­
d ı rı lanlarla, daraltıltnış çek i rdek a i le çerçevesinde örgütlenen ai­
le, kad ı n l ar, çocuklar, gençler ve keza yaşl ı l a rın dışlaı11ı1as1yla
olu�anlar da dahil olmak üzere tüm baskı ve eğitim sürecine ait
çatlaklar -, genital cinsel gerçe k J i k ilkesinin heliriediği y a da tas­
fiye cdihni�, "'sapkın''. genital olmayan, çok biçiınli (polin1orf)
cinsel çatlaklar ki - üretici güç o l arak gücünün tan1amına c l ko­
n u l m u ş doğaya özgü çatlaklar. Kapitalist süreç tü m doğal, top­
lunlsaL c inseL kültürel güç ağlanyla, tUm d i l ve kadiara s i rayet
ct nı iştir - etkin olabilmek için bu i 1 kcnin egemen lik altına alln­
m ı ş b i r doğayla, evci l leştiri lmi� bir cinse l liğin yanı sıra i leti�im
arac1 görevi n i yapacak rasyonel bir d i l , et n i k gruplar, kad ın lar,
genç ler, soykınn1, etnik k ı rım ve ırk ayrımı gibi şeylerin cl ı�Jan­
nıasma iht iyacı vardır. Katı b i r marksizm doğrultusunda, bütün
bunlar, basit anormal gelişmeler ya da ısrarla "sınıf mücadelesi''
olarak n i telendiri len ana temanın dcği�ik yonın1!an g i b i kabul
edilcnıez. B u doktı·iner karınaşanın içinde karşımıza çıkan bir
şey varsa o da ekonomiyi temel belirleyici olarak gösteren ve bü­
tün bu zihinsel, cinsel, kültürel yapıların etkin bir şekilde faali­
yet gösterme s i n i sağlayan, mistiklcştirilmiş b i r marksist düşün­
cedir. Oysa yüzy ı l la r boyunca ekonomik ç e l i ş k i leri nötralize

•ı ''B i l ı msel'' çözümleıncieric sözü toplum clı�ına atarak, koda sahip çıkan­
lar d i l h i l i m lc , göstcrgebilimclir. Çünkü çok gi>stcrişli olmamakla birlikfl', ı
temin ölüm kalını mücadelesinin sahneye konulduğu yer burils ı c l ı r
1 28

süre cinin hız1a nışın ı gizle me ya da yeri ni deği ştirm eye çalış ır gi­
bidi rler. Sol hare kete ya da hipp i '1erin kine bir anla m kaza ndıra n
şey üç beş k i ş i n i n isyan ı deği l, rnuazzan1 boyu tlara vara n gizli bir
bozg un1a mask elenn 1iş, g i derek büyü yen - söz ve şidde te başvur­
duğu günl eri özle yen sess iz çoğu nluk - bir dire nişti r. Yanm �kla
olan bir arab a, kend ini izley enier in ( bu anlam da genç lik hiçb ir
'·nes nel" yaş istisn ası ve ko�u lu aran mad an, toplu msa lı n büti.i nü­
n ü kaps ayan gizli bir sürec in değiş ken katsa yJlar a sahip bir kate­
goris inden başk a bir şey deği l d i r ) için için keyi f aln1a sına yol
a�an bir manz ara sunm aktad ır. Buna karş ın istalİ st ik bir varlı k,
kil lesel bir ''pol itik" güç olma ya heve sli bir S o l ' u n sonu inti har­
la nokt alan abili r. Teın sil edilm e ve gelen ek!->e l (ayn ı �ey anıer i­
kan kar� ı-kül türü i ç i n de geçerl idir) poJ itik çeliş ki açısı ndan sol­
culuk tcl afisı olana ksız kayıp lara uğram ıştır.

Politik devrim ve "kültür devriıui"

Ya lnızca maddi üretim düzeyinde ele alındığında, kapitaliz­


n1in, son yüzyıl boyunca kendi çcliŞ,kilcrini emebi lecek toplun1-
sal v e politik değişiklikler gerçek le�Urmeyi başarn1ış olduğu
söylenebi l i r. G ü n ü m üzde olduğu gibi çelişki ancak tüm toplum­
�al i li � k i leri sardığında derinle�erck, radikal b i r görünüm kaza­
nabilnıektedir. Toplumsaım soyutlanma alanını tüketinı, anlan1,
haber ve b i l g i n i n yanı sıra tüm kültür ve gündelik yaşam düze­
y i ylc, b i l inçaltının yarg ı l anması ve denetlenmesine kadar yayan
siste m i n , ekonon1ik üretim i li ş k i l erinden kaynaklanan k i m i çeliş­
k i leri çözmüş olduğu görülmektedir. Yüzyıl sürmüş olan bu dü­
zeltn1e giri şiini kapitalist mantığa hem b i r kes i n l i k kazandırn1ış,
hem de n1arksist çelişki ve devrim tamnılarının kesinkes değiş­
nıesine neden o ln1uştur.
1 29

B u radikal kapitalist n1antıkla, "kök salmış"�& bir eınperyaliz­


me tekabül eden "kültür devrimi", ekonoıniko-politik devrimin
gel işmiş bir biçimi degildir. Kültür devriınİ tersine çevrilmiş bir
"materyalist, mantığın üzerine oturtulmuştur. Toplumsal i l iş k i le­
rin üretim ve yeniden üretin1 biçiminin maddi üretim i l işkilerine
boyun eğdiğini iddia eden marksist postulata karşı, gerçekte
maddi yeniden üretinı biçiınini ( ü retici güçler ve üretim i l i şki­
lerin in gelişn1esi) belirleyen şeyin bizzat toplumsal i lişkilerin
ürctilni olup oln1adığı sorusunun sorulması gerekmektedir. Top­
lumsal i l i�ki Jerle ilg ili b i r soy ağacı, üretim araçlannın rn ü l kiye­
ti dı�ında kalan: tür-ırk-cinsiyet-yaş-dil-kültur-göstergeler g i b i
ba�ka antropolojik ya d a kültüre l egemen l i k ölçütlerinin bulun­
duğunu göstermektedir, k i bu ölçüt lerin hepsinin farklı anlam ve
kodlara ait ölçütler oldukları söylenebi li r. Son aşamada ekono­
m i k sömürünün bütün bunların ''atası" g i b i gösterilmesi sıradan
bir varsayımdan başka bir �ey olan1az. Oysa ekonomiyi bir tak­
tik. bir saptırmaca unsuru g i b i ya da bir bahane gibi k u l l anan
ekonomik sömürü sayesinde, Lam tersine. rasyonelleşti ri Imiş bir
egcıne n l i k düzeninden söz etmenin daha gerçekçi bir yaklaşım
olacağı n ı dü�ünüyoruz. Bugün kar ya da sömürünün bir önemi
yoktur. Kapitalizmin altın ya da dcnıir ça ğında bile bunlar
belki de sanıldıkları kadar önemli ohnanıışlardır.

Top l umsal i l işkilerin üreti ldiği düzey kapitalizmin en hassas


noktası ve g i derek bozguna uğradığı yerdir. Kapitaliznü ekono­
miko-politik açıdan kendini yeniden üretmemcsi değil, simgesel
açıdan yeniden üretemeınesi tükcteccktir. İ lkel değiş tokuş düze­
ninde simgesel toplumsal i l işki: "artığın" i s rafı ve biriktirimi
(değiş tokuş edilemeyen, alınıp iade edilmeyen. kazanılan ama
kaybedilı11eyen. üretilen ancak yok edilemeyen), karşı l ı k l ı l ı k i l ­
kes i n i bozma ve ortaya b i r iktidar ç ı karma noktasına geldiğinde,

ıı. Kapitalizmin, ekonomik ve politik açıdan, gezegen boyutlarına varan ya­


yılması olsa olsa kapitalin bu derinlemesine "yayılışının" özel bir biçimi ola­
bilir. Oysa "emperyalizm" çözümlemesinin genelde bu düzey le sınırlı kaldığı
görülmektedir.
1 32

Aynı konjonktürle politik düzeyde de karşılaşı l maktadır.


Çünkü konuşma tekelini ele geçirmek demek i ktidar olmak de­
mektir. Söz (karar, sorunı l u l u k ) artık değiş tokuş edi lememekte­
dir. Oysa bu çok tehlikeli bir durumdur - i k tidarda olanlar bunun
bilincindedir. 1968 Mayıs' ınciakine benzeyen sarsıntı lara nıaruz
kalmamak için, iktidarın, umutsuz denilebilecek bir nıücadeley­
le, söz hakkının bir kısmıyla, sorunıluluk1arının bir kısmını dev­
retıneye çalışmaktadır. Oysa bu sarsı.ntıdan kaçabilmek olanak­
sızdır. Katılımı sağlama oyunu her seferinde, sanki sistemin, da­
h a bir genişlemesine neden olan kusursuz bir taktik gibidir. Her­
kese özerklik tanıdıkça, karar mekanizmasının giderek zi rvede17
yoğunlaştığına tanık oJunnıaktadır. Aynen 1929 y ı l mda üretti ği n i
tükettiremediği için hapı yutan sistem günüm üzde de sözün tü­
ketilmesini sağlayamadığı için hapı yutacağa benzemektedir.
Çünkü bu bir üretinı sistemidir ve kendi kendini yeniden üret­
mekten başka yapabi leceği b i r şey yoktur. Bu sistenlin artık sim­
geselle (biriktirim sürecinin şölen ve tüketim yoluyla tersine çev­
rilnıcsi, üretim sürecinin yok etme yoluyla tersine çevrilmesi, ik­
tidar sürecinin deği� tokuş ve ölüm arac ı l ığıyla tersine çevrilme­
si) yeniden bütünle�cbil n1csi olanaksızdır.

Hayatta kalabilmek için kendi kendini : tükctirn, hoşnut ol­


ma. gereksinin1ler, cinsel özgürlük, kadın hakları, vs ilc aşnıaya
çalışan sistem her düzeyde yüceltilmeden yoksun bırakılmayla,
özgürleştirilmc ve hoşgörünün eksikliğini hissetmektc - toplurn­
dan soyutlanmayı en alt düzeye indirebilmek, insanların toplum­
sal adlı oyunu oynayabilmeleri için eli nden geleni ardına koyına­
maktadır. Oysa bu duruında bile şu özgür1cştiri lmenin aşırı bas­
k ı c ı bir görünüıne sahip olmasını engelleyeınenıektedir. Eskiden
rasıantısal olan ve çeşit l i l i k gösteren gereksinünleri kendi 1110-

'7Bi lindiği i.izere faki.iltelere özerk lik tanımak, onları kapitalist üretim süre­
cine benzeyen bir süreç içine sokmanın en güzel yoludur. Aynen sömürge ül­
kelerini sonsuza dek sUrecek bir modernleştirme ve sönıi.irme sürecinin içine
sokacak en kestirme yolun onları bağımsızlıklarına kavu�turmak olması gibi.
133

dellerine uydurarak b i r daha geriye dönüşü mümkün olmayacak


şekilde türdeş kıl ıp, rasyonelleştırmektedir - ve eskiden bastırı­
lan cüıselliği şinıdi bir göstergeler oyununa dönüştürerek, ranta­
bilize eclilnıiş işlevsel vücut ve zevk ilkesi şekl i nde somutlaş­
nıaktadır. Haber, iletişim araçlan tarafmdan daha bir kısıtlanabil­
mek ve bir n1odelc indirgenebiln1ek an1acıyla özgürleştirilm işt i r.
Ekonorni politik sistemi n i n baskısıyla her yerde karşılaşıyoruz.
Bu baskının son biçimiyse çevre kirl iliğine karşı çıknıa ve job
enrichment şeklindedir. Sistem burada da çemberi gcvşetcrek
doğa ve çal ışma eylemine eski saygın l ıklarını iade ediyormuş
numarası çckıncktedir yani geleneksel sömürü biçinıinc oranla
üretici güçleri yüceltrnekten kaçınmaktadır. Ancak burada insa­
n ı n doğa ya da çalıştığı işle kunnuş olduğu ilişki sin1gesel b i r
i l işkiye benzerneyeceği g i b i sisıcınin i�lemscl yapısı esnekleşti­
ri I erek, güçlendirilmiş olacaktır.

Kodlama, a�ın kodlama, evrcnscllcştiri le n kod, kapitalist


sistemin giderek yaygınlaşan aksiyematiği ( Deleuze) ve bütün
bu şaşaalı soyutlamalarla, bu tersine çevrilmesi olanaksız tekel­
leşmeye karşı, vermek varsa almanın, kaybctınck varsa kazan­
manm, yok etmek varsa üretnıenin, yanıt söz konusuysa konuş­
manın da zorunlu olması gerektiğini dile getiren bir simgesel de­
ği� tokuş sistemi.

Bi•· simülasyon modeli ve


ideoloji olarak ekonomi

Hcnıen her yerde karşıınıza "Kültür devrin1i" adı altında çı­


kan bu simgesel yıkıcıl ığa karşı kapitalist sistemin çel i ş k i leri bir
an önce ekonoınikleştirerek çözmesi, dikkatleri başka yöne çek­
mesi gerekiyor. Ekonomiye özerklik kazandırmak ideoloj i k b i r
stratejidir. Bunun için Bourdieu ' n ün, La Reproduction 'da ("Ye­
niden Üretim") eğitiin ve kültür sistemi konusunda dile getirmiş
136

dan y rı l n m a k o rk u su iç in d
. � �� e y a şa rk e n , b i r y a n d a n d

le şt ın lm ş ı ç ç e li şk il e r şe
k li n d e b u a y rı m ı g ü ç le n d
a ö z e rk ­
ir meye ç a lı ş­

m a k ta d ı la r. O n la r ç ıs ın
d a n a y rı m la m a d a n b a şk a
� �
ı a y a c a g ın d a n , k e sı n b ir
ç ö z ü m ö n e ri si n d e n k a ç ın
b ir ç ö z ü m o la ­
m a k ta v e ay­
ı u n la n m a k o rk u su y la d a
(b a şk a la rı b u n a iğ d iş e d il m
.
y e c e k le r ır ?
) ç ö z ü ın ü si st e m in h ız la n
e k o rk u su d i­
d Jn lm a sı n d a aran1ak ta d ır

E o n o m ı p o li ti k d e n il e n
� üreç b u d u r. E k o n o m i p o li
lar.
ti ğ in d ü şg ü ­
_
c u a n c a k b u n a yetıne k te
d ır (C a rd a n ).
!cle o l(�ji , k ü l t ü r v e özerkleşt iri l m i ş v ic d a n İ değerlerl

e b ir li k ­
. le
:e : f� k ır �
rı k a p s y a n geı ç k l i k i lk
� � e si si m ü la sy o n u n u m a te ry
c.ıç ıd d n e l a la n tu m e le şt ın a li st
�. Je rl e , h e n z e rl e ri so n u n d a
d ü n ü p d o la -
şı � _yc�. v u c u t o la r a � �
1atcrya li z n 1i n y a n i b e li rl
. e y ic i b ir a �a n ıa
o la ıa k oz _ eı k e k o n o m
ın ın k a r şı s ın a g e ç m e k te
d ir le r.

c r yerde önce s im g e se l d
e ğ iş to k u şt a n k o p u şu n k
u ra m sa l
k a rş ıl ıg ı. k u ru m sa l ö ze l l i
k k a z a n d ır ıl m ış ayrı b ir a
�� �
Şı n 1 z a Ç a e k o n o m j d a
� h a so n ra to p lu n 1s a l y a şa m
la n o la ra k k a r­

� .
y e n ı en rg u tl e y e n b ır v

.
e k tö re d ö n ü şm e k te d ir . Ü re
ı b a şt a n so n a
ti m i h e sa p v e
a k ı l u z c rı n e tu rt a n v re
? � n se l b ir si ıni.i 1a sy o n . A m
a ç ve d e te rn 1i ­
n a sy o dan b ıh a b e r s ın1ge
� sel d e ğ iş to k u ş y e ri n e b i r
d e te r ın in a s­
y o n sı ı li la.syon u . Ayrı
� l ı k i l ke si n in b e li rl e y e c e
ğ i e v re n se l b i r
:
e k o ı o m k g e rç e k l i k i lk e si
� y a d a bu a�cunanın b e li rl e
d iğ i b i r g e r ­

�c k h k sı ı ü la sy o n u . B ug ü n so m u tl a şa n
d a zaten b u m o d e l' d ir.

I ş y a ra d ıg ı a n la ıl a n iş le
� m se l m o d e l le rı e , so n u c u
önceden g ö ri i­
� �
l� ı e k , d e n e tl e � e b le n u ru
m la rı n s im ü lasy o n u y la b ir
li k te g e rç e k ­
lı k v e g e rç e k lı k ı lk e sr ·
a d lı k o d u n g ö rd ü ğ ü i s i g
ören y a p a y iş -
le ın se l d e ğ iş ik li k ler. �

Ca rd a n : "Modern to p lu m y
. a ln ız c a b iç im se l a ç ıd a n
a k ıl c ı d ır .
B u ıl e rl e m e ta s ım ın a d a y
a n ı larak ü re ti c i g ü ç le ri n g
e li şm e si d e n i-

·� �atcryali �� si m i.ilasyonla, id ea lis t si m ülasyon böylcJikle ay


lu ş maktaclır. S u �eç le r ort� nı noktada bu­
k şemaya uygun olarak an
. cak bi ri tarafından bi rb ir
le rı nd en ay rı la bı lm ek te d ­
ır (gös terge b ili m sc J in d ir
o re
gcmc de aynı şemaya ırö
y ap ılm ak ta d ır ). B ak . N o uv
y sc , no 2.
e lle R ev ue de P sy ch an al
1 37

!en şeye tarih sel "diy alek tik" adlı bir kılıf uydu rulm uştur. Oys a
öncü lleri nin içeri ği bir düş ürün ünden ibare t olan bu geçerli ta­
sımd an geri ye her şeyd en kop muş bir rasyonel lik sapı antı s ı n ı n
oluş t u rduğ u ikinc i dereceden b i r düşg ücün den başk a b i r şey kal­
nıam ı�tır. Rasy onel oldu ğu iddi a edile n mod erniz m. haya li b i r ta­
rihse l b i ç iınde n başk a b i r şey deği ldir. Çün kü belir siz n i h a i
ama çları n ın hiçb ir ınan tığa daya nma dığı görü lmek tedir . Ken di
ken d i n i b i r amaç olara k i l a n ett i ğ i zaman b i le ( bu duru m hcn1
m ant ık bem de ··diy alek tik" a k J l için geçe rl idir) nıod erniz ın be­
l i rsizl iğini koru mak tadır . B u haliy le ele alın dı ğ ında , mod ern
düny anın siste mli bir çılgı n l ığın e l i nelen kaça bilm esi müm kün
göri.i nn1e mck tedir . B u duru mun en be l i rgin ve kork utuc u biçiı ni
.
ipin ucun u kaçH mış olan bir tekn oloji (ve büro kras i )cl i r. . Düşg ü­
cünU n her yere egem en oldu ğunu gösteren en çarp ıcı örne kse
,
eko nom idir. . dem ekte dir.

S i n1gc sel, ekon omi polit iği (ya da herh angı b i r ayrı alan ola­
rak kabu l edile n) ürete n haya l gücü nün ortad an kayb oldu ğu yer­
dir. B u anlam da kültü r devr i m i n i n ekon omik o-po lit i k bir devr i­
mc yol açma sı söz konu su deği ldir. Ekon omik o-po litik devr i min
veril crini içere n bir kültü r devr in1i bu veril eri bir �ekil de rasyo­
nel leştir meyi ve m istifiy e e l n1ey j becc rm i�, kısm en devn mci b i r
söy Jevd ir.

B u devr in1 b i r yandan tüm ya�a mı ve toplu ınsal i l i şkile ri dö­


nü�tü rmey i an1aç larke n. bir yand an cia önce likle, belir leyic i gö­
rünü mün ü üreti m biçim inin özer klc�t iri lmes iylc kaza nınış olan
C'de vrin1 ci" ve ınate ryali st) ekon omin in özer kleşt irilın esini en­
gelle mey e çalışacak tİr. Bugü n ekon omi polit iğin diya lekti ğind en
daha i y i b i r strateji ü reten1eycn siste min, ekon omik o-po l i t i k dev­
rime karşı bir kültü r devr i mine g i rişme si kaçı nılm az bir sonu ca
benzemektedir.
140

Şö yle de sö yle ye bil iri z: XI X. yü zy ıld a pa rç ala na


n ma kin ala rla
ma dd ı. ür eti mi n dış ınd a ka lan ve ek on om i po li t
� �
b �i t i n yle y ok ed ilm iş s im ge se l bir yaşarn ve
i k tarafınd a �
. to plu ıns al i l işk i
bıç ını ıyl e. bır "z ev k alm a i l ke si' 'ni he de fle ye n ma
rk siz m ön ce si
Lit ep ist v öz gü rlü kç ü bir sö yle vle , lan etl en nı iş şa
� irl er y a da cin ­
se l de vr nı es na sın da ka rş ı laş tığ ı m ı z bü tün o
� ay ak lan nıa lar
rad . ka J bır de vr im gö rü nü mü su nn ıa kta dırlar . - bü
� tün bu va hş i ve
ra dık al ha re ke tle mu ciz ev i b i r şe kil de bu luş an nı
ar ks ist l\:u ra m
v ? so sy l i r ör gü tle nm e, iiret. i c i gü çle rin ge liş
� � rn es i de nil en şeye
clı ya lek tıgv
ın de ya rd ını ıyl a he m bir s ı n ı f sta tüs ü he nı de "ta
rih i"
bir içe rik ka za nd ırn uş tır. M ar ks ist ku ra ml a, so sy
ali st örgü t1e nn 1e
��
� on om i po l it iği n, ür eti m gü çle rjn i bir ın ıkn atı s g i b i to plu ms alı n
ıçı n c � el< �ıcs in i sa ğla ya ra k ka r� IL gü ç i l i ş k i
leri şe k l i nd e rasyo­
n a l le tır nı ı�l eı·dı.r. B u de vr im de gü çle r di ya lek
� . tiğ in in öt es ine
ge çn ıı� ola n bır şe yle r ya ni ra dik al bir fa rk lıl ık va
rd ır. Ar tı de ve r
ve işg üc ün ün sö ınü rü lnı es ini n dış ınd a bu de vr inı
ad ıyl a ev re n se l Ur eti ın ve to plu ms all aş n1 uy ı tek tar
:
, değer ya s s ı

. aflı bir şe kil de


ra sy on el le� l ı rcr ek tüı n to plu ın sa ] i l işk i ler de bir
çü rü me ye yo l aç­
mı �tı r. Yakın da n bak ı l d ığı nd a, bü tün bu nla rın , ma
rk sis t ku ra ın ın
to plu ms al de vri m i n ba şla ng ıç no kta sı ola ra k ka bu l
ett iği şu ay ak ­
lan ı ıa nın to sla mı ş old uğ u ür eti ci sta tüs lin e, yit irm
� iş old uğ u hu ­
ku kı ha kla rın "d iy ale kt ik yo luy la, iad e e d i lm es
ind en ba sk a bir
�e y o lm a d ı ğ ı görli lın ek ted ir. M ar ks izm , bir ya pıs
al bozu lnıa ve
ba sk ı sü re cin i bil e de vr im ci bir sa pm a ve özgü
rl ü k va ad ine dö ­
nt işt tireb Hm ek ted ir. (N iet zs ch e ha klı dtr: ac ıyı me
rk ez i bir de ğe r
ola ra k ka bu l ed en h ıns tiy an lar g i b i işç ile r de kö lel
es5 tir ilm e sü ­
re çlc rin i me rk ez i bir de ğe r ola ra k ka bu l etm ek ted
ü·1e r. ) üs tel ik
bu d vr ım .
� he me n sıc ağ ı sıc ağ ına gerçek leş tiri leb ile ce k tür de
n bir

( ev rın ı de ği l, ta rih i bir am ac a dö nü ştü rü lm üş bir
de vr im di r. Ge ­
l ışm c ad ı alt ınd a bu ıju va zi ke nd isi ne po zit if bir
an lam ka za nd ı­
rır ke n. ma rk siz m de on a de vr im ad ını vererek diy
ale kt ik bir an ­
lam ka za nd rm ışt ır. B aş ınd an beri ke nd i an lam sız
� üğ ını am aç la­
ya n bu de vı·ı m , da ya tıl an bir an lam la, ne sn el bir am
. . ac ı ra sy on el­
Je� tır en rad ı k a l ar zu ya ka rş ı çık m ışt ır.
141

Yoğun sanayileşn1e. katı disiplin, XIX. yüzy ı l ı n başından b u


yana zanaatçı ya da köylü kuşaklarını saat usulüne göre çalıştır­
ma süreci n i n yarattığı durum sonucunda karşı karşıya kalınan
yakıp y ıknıa ve ayaklanınalaı·a karş ı i l k marksist kurarn ve i ş ç i
hareketi, genelde tari. h i rasyone l leştirip, çal ışma y ı toplumsal b i r
zeng i n l i k kaynağı olarak değerlendirirken, üretim güçlerinin ras­
yonel gel işnıe sürecine de b i r anlam kazandıran ikincil bir psi­
koloj i k süreç tipi ( burada sözü edi len şey bir tür b i l inçaltı söy­
levini andıran bir �eydir-çn) ol u�turnıuşlard ı r. Ancak bu SÜI'eçle
( h i ç kuşkusuz arcfJncla, tersine çevrilmesi olanaksız b i r topluınsal
s ı n ı f etiği o l ara k çalışmayla, bu sını fın birbirine kan�ınasına ne­
den olan diyalektik bir ''oluınsuzlanıa''nın b u lundugu ) devrinıci
proje birbirine kanşnrı l m ı ş tır.

Burjuva kökenli ve tarihsel açıdan buıjuvazinin bir s ı n ı f ola­


rak tan ı m l anmasını sağlayan rasyonel çalı�ına c t i ( k )ğ i işçi sını­
fıy l a birlikte. tabii onun da bir s m ı f olarak tannnlanınasına kat­
k ı da bulunup, tarihsel açıdan kendisine bir teınsil etme statüsü
kazanclırarak, inanılnıaz boyutlara kavu�muştur.

Makinaya duyulan sayg ı , çal lşma arac ına �arar vermenıe dü­
�üncesi g i b i �eyler bir tür sah.iplcnme (yasal hakka karşt bir tür
insani h a k ) ol arak da n i telen diriLebi 1 i r. Geleceğe yöne l i k bir üre­
t i nı araçJannın e le geçirilnıc dü�Uncesiysc, üretme en1eli güden
işçi sı ıtıfmın, bUJjuvazinin tarihi eme l i n i üstlenen b i r s ı n ı f olarak
tanınmasına neden olmuştur. Ü retinı biçimindeki değ i ş i k likleri
kaale almayan devrimci proje, bu ürct im araçları m toplum adına
sahiplenıne ve öz yönetiın adı a l t ında üretenlcre tahsis ederek,
üretinı sürecinin sonsuza dek sürüp gidece ğ i n i betimlemektcn
başka bir işe yaramamıştır. Aynı devrimci ideal sayesinde "işçi
s ı n ıfı n ı n " idealleştirilen işçi statüsü de kesinleşmi� olınaktadır.
Her nedense işçi sınıfı "en değerli insani sermaye,, toplumsal
zenginliğin başlangıcında yer alan bir efsane gibi algılanmakta­
dır.

Oluın l u b i r devrimci sınıf tanımının kökeninde bulunan şey


tari h j ınaterya l i s t bir üretim ideali dir. E vrense l l eşt i ri l m i ş bir iş-
l 44

h a n g i bi r d e ğ iş ik li ğ
e y o l a ç m a k b ir y a
n a . ta m te r s in e , d iy
a ç ıd a n ke n d ı n ı ıç s e a le k ti k
ll e ş ti re n e k o n o ın i p
o li t i k a d l ı s ü r e c i, s o
d e k s ti r d ü r m e k zor nsuza
unda k a lm a k ta d ır .

S ı n ı f n 1 ü c a d c le s i b
a n la n ıı n a g e lm e m e
� r s ı n ı fın d iğ e r b ir s
ı n ı fl a o la n ç a tı ş n 1a

k te d ır ( ç ü n k ü Doğu
B lo k u n d a k i g i b i y a
s ın e çe ·ı lc rek pro p ı ter­
:� le tlrya s ı n ıfı i k t i da
. . n e l i n e g e ç ir d iğ in d
l u m s l ıl ı k ıl e r d e h � e top­
� � ıç b ır ö n e ın l i d eğ i ş l i k o
h n a m ı� tı r ). S ı n ı f m U
d e l s ın ı. b ır s ı n ı f_ b i ca­
� l i n c i v e s ın ı fs a l b ir
v a r l1 k ta n n n la m a s ın
d e d ı l ın e s in d c a r a m ın red­
a k d a h a doğru b ir d
a v r a n ış o la c a k tı r. P
� ��
y a s u dan, u, b
� � u ıj u v a z in in y a d s ın rn
roletar­
a s ı a n la m ın a g e ln 1e

�.u n k ı b ır s ın ı t s ta ti.
is i.i k a z a n m a s ın ı � a ğ
k te d ir
la y a n v a r lı k b u ıj u v a
lf s te l ık bu y a d s ım a z id ir.
k e n d in i ti r e ti m a r a ç
� _�� �
� ı n ı n 'n e s n e l' ' m a r k s is t ta n ın ıı ne y a
la r ın d a n y o k s u n b ır
z ık k i b u d u r ) � e k li n
akma
g L u r e tı ın ve e k o n d e de­
� o m i po l i ti k le s ın ır ıa
n ın a y ı y a d s ım a s e k

d ı r. K c ı c li n i ü r e ti c i
g ü ç le r , iş g ü c ü , ta r ih
lü 1d e ­
la y a n b ır p r o le ta r y
a n ın b ö y le b ir ş e y y
:
s e l r a s y o n e l Ii k , b ta
n ım ­
d ü r ? Ta b i i k ı h u y u .
a p a b il n1 c s i m ü m k ü n m ü ­
: B u a ç ıd a n değerle n d ir il d iğ in d e p r o le ta
( y a d a h e r h a n g ı b ır r y a n ın
o la s ı s ın ı f) b ir b iç im
. ve b ir iç e r ik a r a s ın d
r a s y o n e l d ıy a lc k ti ğ e ( bi r y a n d a aki
n s ı n ı fs a l y a p ı, d iğ e
b u n u n a d ı s ın ıfs a l r yandan d a ,
·· ç ık a r la r '' ( ! ) o l n1a d
ığ ı z a n 1a n , k e n d i s ı
:
d e ğ e rle ri n e ) n a h k u
ın e d il d iğ i g ö rü lm e
k ıe d ir. K a p it a li s t to
n ı L'ial
? �
ı: ıu c ıy ıl e k tı g ın e s o
� r g u s u z s u a ls iz te s l i
n1 o la n p r o le ta r y a a
p lu ­
.
s a h ıb ı b ır s ın ıf o h n maç
a y a m a h k u m e d i l ın
iş ti r.
�.a h a �la güze l i b ir yaııdan s ı n ı f m ü cadele
r e k g u ç le n ırk e n b ır. s i s a y e s in d e g id e ­
y a n d a n d a i k ti d a r d a
k i e g e m e n s ın ı fı g ü
d ır m c k tc ve bu a r a ç le n ­
d a g iderek ç a p ta n d
ü ş e n ın u h a le fe ti y le
n:ıu h a f z a k a r d e ğ e r le
� r e s a h ip g ö r ü n m e d
, daha
iğ i z a m a n lar, k ap i t

s ıs te ı n reform la r
y a p m a s ın a y o l a ç m
alist
a k ta d ır . İşte b u g ü n u
o ld u g u ın u z n o k ta la ş rn ış
budur.

B u " i k i a ş a m a lı d e v
. r im c i y a d s ım a " n ın
(proletarya b u rj u v a
y ı y a d s ım ış tı r a n c z i­
a k b ir s ı n ı f o la r a k
. k e n d i k en d i n i yad
m ış tı r ) ta r ıh s e l b a ş a r ıs ız lı ğ ın d a s ıy a m a ­
n k iın s o r u m lu d u r ?
l i n m i , d iy a le k ti k b Len j n n 1 i S t a­
ir h a ta ın ı, y o k s a ç
ö k m ü ş b ir p r o le ta r y
mı? �
145

B a n a kal ırsa bun un soruın lus u Marx 'ın sor uın suz ca ortaya atm ış
old uğu sın ıfl arın yok edi lme sin i hed et1e yen , dev r.in 1ci bir özn ey­
le (ge rçe k ve tar ihi bir sın ıf olu şturan ücret l i i ş ç iler ), dev rim ci bir
kur arn arasın dak i çak ışm adı r - bu sın ıfların yok edi lme işin in za­
ma n için de ma rks ist kur am ın kar şısı na d i k i l m i ş old uğu nu söy le­
yeb iln1 ek zordur. Çü nkü bu kur arn ma ntı ksa l açı da n top lum sal
aya klan n1a ya b i r töz kaz and ırm a i � i n i , aşı l ıp geç ilm esi ola nak sız,
neredeyse kal ıpla şm ış bir örg ütlc nn1eye ben zey en kuramsal b i r
.s ı n ıfa yli k1e miş tir. Za ten o and an iti baren pro letarya sın ıfıy la,
ma rks ist kur am ın bir bir ler ini ka rşı lık lı ola rak do ğru lam aya ,
öyl eys e nöt ral izc etm eye baş lad ıkla n görii ln1e kte dir. Oy sa ge­
rek Marx gerekse dev rim ci eyl em in arzula dığ ı yaş am değ işik liği
projes in i n yav aş yav aş bir proletarya zaferine döni.i ştü rü lıne ye
çal ışıl d ığı göri.ilın ekt edi r.

Bi r aın aç ola ra k de vr im ya da
ta rih in as kıy a alı nm as ı

Şu diy ale ktik rasyon elle ştir me nin öte ki ytiz i.ind e tar ih ve
üret im b i ç i m i nele n baş ka bir şey yo ktu r. Top lum sal yap .ıcla n yo la
c ı k ı J arak (bu rad a Rö nes ans ' tn day attı ğı me kan sal bir gerçe k l i k
.>

i lke si ol ara k aym perspe kti fele bul uşm a düş ünc esi ni bir kez dah a
referans ola rak a l ıyo ruz ) kur am sal laş tırd an bu kav ram üre tim bi­
ç i m i n i n , zan 1an dü zle mi nd ek i kar şılt ğıd ır.

Ma rx ' ın·ı ı "bi n yıl lık bir ge çnı işe sah ip old uğ unu " söy ley ip,
"ya kın bir gel ece kte " ger çek leş ccc ğin.i i fade ett igi ko mü niz ml
e,
e l i ku lağ ınd a ola n de vri m dü şün ce sin de n da ha önce
de söz et­
m i ş t i k . B u üto pik zar ure tle I I c ge l ' i n ''H uk uk Fels efe
si n i n Eleş -

B ur ad a Ka livoda 'nın Man:.


11
/• re[{ d baş lıkl ı yap ıtın dan yararlandı k.
(Ed it. An thropos, 197 1)
ve
148

larnma gelmektedir. Herkes b u i ş i n nasıl sonuçlandığını b i liyor.


- bütün bunlar mevcut durunıLın gözden geçiri li p, değiştirilnıesi­
n i n yanı sıra gerçekleşebilecek ani bir yıkıcı eylemin engellen­
mesi ve toplumsal patlamanın (terinıin k imyasal anlamında)
uzun vadeye yayılmasına neden olmak tad1r.
" İn sa n o ğ lu k e n d in i b ir te k
ö z g ü rl e şm e perspe k ti fi y le sı
ıı ır­
la n dıranıaz. İş te bu y üz d en
•·d ev ri m c i romant iz ın " yan
i "ş i m d i
ve h e m e n " a y a k la n ın a d
ü şü n c e si m a rk si st perspe k
t i f ortadan
k a y b o lu n c ay a k a d a r sü ri.ip
g id e ce k ti r" (K a l i v o d a ). O y
sa ta ri h se l
n e sn e lJ ik le , ta ri h y a sa la rı v
e d iy a le k ti ğ e b o y u n c ğ ın e y i
k a b u l e t­
ti ğ i a n d a n i t i baren, m a rk si z
m in , b ir "p e rs p e k ti l"den b a şk
a b ir şe ­
y e b e n z e y e b i lnıc şa n sı var
m ıd ır ? M a rx yazmaya b a şl a
d ığ ı sı ra ­
larda iş ç il e r m a k in a la n par
ça la n 1a k la m e şg u 1c lü 1c r. M
arx ' m da
on lara se sl e n m e k g ib i b ir n
iy e ti y o k tu çi.i n k li o n la ra sö
y 1e y c b ile ­
c e ğ i b ir şey y o k tu - h a tt a o n
la rı n h a k sı z o ld u k la rı n a iıı a
n n ıa k t ay ­
d ı . Ç ü n k ü o n a göre d e v ri m ci
o la n sa n a y i b uı ju v a z is iy d i
m i ş b ir k u ra m n e y i a çı k l ay . G e ci k ­
a b il i r k i ? M a k in a la rı parçala
yan iş ç i­
le ri n b u iç k in a y a k la n m a la n
o gi.in b u g ü n d ü r o ir a ç ık la n w
o e k le ­
m e k te d ir. M a rx is e d iy a le k
ti k te n yararlanarak o n la rı a
ld a tm a y a
y e l te n m iş ti r. Oysa iş ç i h a re
k e ti Paris C o m m u n e ' ( K o ın
li n )i. in e
k a d a r b u h e m e n so sy a li z m
a d lı ü to p ik a rz uy la b e sl e n m
iş o ld u ­
ğ u n d a n (Dej a cg u e , Courder
oy, v s) çoktan m ak in a la rı
parça la m a
a şa n 1a sı n a g c ln ıi şt i. Ç i.i n k iJ
ü to p y a g e le c e k z a m an k ip in
..
d e y a z ı-
Ia b il e c e k türden b ir ö y k ü d
e ğ il d ir. U to p y a n ın m e v c u t
o ld u ğ u b i r
a n d a M a rx ' ın b i r ü to p y a
ö te si n d e n sö z e tt iğ i göri.il
n 1e k te d ir .
O n u n iç in sa n k i b ü tü n o
lu p b it e n le r a şı lı p g e ç il m iş
b ir evre g ib i­
göre, Marx ' ın lı a k lı o ld u ğ
d ir . H a n g i S ir i u s ' ç u görüşe
u sorg u su z
su a ls ız peşinen k a b u l e d il m
e k te d ir ? B u h a re k e tl e ri n b nş
a n sı z lı ­
ğ ı (X X . y ü z y ıl ın " m a rk si
st '' d e v ri m le ri n e oranla d e
m e k is ti y o ­
ru z ) g e ç e rl i b ir k a n it d e ğ i ld
ir Ç ü n k ü Marx ta ri h se l "A
. k ı l " a y a­
n i g e le c e ğ i h e d e fierneyen
b ir to p lu n 1s a l sö y le m in ö
zel l i k le ü n i
a ç ık la m a y a b i1 ın e k te n a c iz
b ir n e sn e l a m a c a b a �v u rm a
k ta d ır Ko­
m ü n is t e n te rn a sy o n a l ta ri h .
tarafından v e ri le c e k h ü k m
ü n , bugün
149

kendi varlığını kanıtıayacak tek kanıt ola��ğına inanm�kt�d�·� ?i�


başka deyiŞle kanıtı diyalektik akılda degıl, olgu:arın ıçkınlıgı
de aramaktadır. B u düzeye indirgenen b ı r tarı�se bn sur�� �­ �
maktan ç ıkarak. ayaklanmayı mahkum eden bır davaya donuş­
nıektcdir.

Radikal ütopya

A s l ı n da Marx haklıdır, üstelik hak l ı l ığıııı "nesnel" bir şe


de kan ı t lanıaktaclir. Oysa bu haklılık ve nesn�ll ı k duz�yıne, ��. ;
-
b i l i m gibi ancak, bilgisizliği sayesinde ulaşabılmekt�dır �anı-
festo ve K apı·tal çag" d '' t ·s· radikal ütopyadan bı haberdırler.
,
··
ı ı
Marx ı n kapitalist toplumsal i l işkilerle, sınıflararası mucac.e c ve
. .
tarı h se ] c1evııı ı m , vs'yı· "nesnel"
. _
, Ia�tı-
· açıdan kolaylıkla kuramsal
"' u söylencıncz. Gerçekten de sarsıl mı ş bır t?p ı uın­
ı.a b'lı mı�. . oldug ·

sal düzenle, karşı karşıya kaldığı güncel yı k ıcı ı n yanı yıe ı


_
sura insanı o eylen1 anında hcnıen öz�urleştı rıveıe� � o u· m ka-
� e.�
şu
. . . . . . -
l ı m soy . uztın vadel i bır dıyalektık devıın1 anlayışıy
. 1 emıııı M aıx, ·
,
la, ekonomi politiğin" ya1ama olmuş vidaya benzeyen sarma 1 g a-
, "1
yesiyle ··nesnelle�tırnıı�tır .
.. • •

İnsanı özgi..i rleştireb ilmck amacıyla mevcut içerikten y�:ar­


lanan l;ınetlennıiş bir ş i i rle, gayri resmi bir sanat anlayış ve u o­
pist b i r edebiyat komünist söylemi dolaysız yol�a� tenısı\ ed e� ı:
·
lirlerdi . Oysa kendini kusursuz sanan bır �on1unızmı te�sı ı ct
n1ekten başka bir şey yapamadılar çünkü bır takım şeyleıe anın-

.
41 "Proı· csini" ''bilimsel" bir devrım mode ı ·ı ıçı�e· · yer ı :?·(ren
ı Marx'ın" ütop-
ır. Yasal ev ı m .ı
. . ,
·

yayı diyalektik anlamda aşıp gcçınış . .


· u Id u , dotTru
" dcgıld D ı ,

yazm ı� olan Marx bu bekJe işle ı lg ı l ı ge s.��e�


.. o 1
ı·�·-
��
1 lopluınsal i l işkilerin dö-

.. ·t u
nuş . . rii lıncsini içeren ütopık, anındalık ozellıgı a7ı� �· a ıı tutkulu zorun lu <Tun

. ç··uıı k u" k'arş·ıt � )


.
·

.
.

diyalektik bir sentezını yapmamı�ıır. ıkı terını (yasa ve d evrıın


arasında diyalektik bir ili�ki olamaz. Tarıhı ı ate�ar_ız ekonomi politiği bir
yandan a�ıp geçmeye çalışırken bır yandan a Orld sa ı p çıknıaktadır.
. � ,
:
,
1 52

h e r a n ın d a y in e
t ü m ben li ğ iy le
y a ş a m ın iç in de ye
C o urderoy, L u d r a lı n a k ta diT.
d it e s 'ler, R im b a
c il er, 1 9 6 8 M a y
u d , K o m ü ıı y a n lı la
r ı, v a h ş i grev­
ıs ' ç ı la n d e v r im in
s a tı r a r a la n d e ğ il ta
ler. O n la r d a g e ç k e n d is id ir ­
ic i k a v r a m la r
y o k tu r ç ü n k ü s i m g
le r in in hedefi e s e l s ö y le ın ­
b ir öze k a v u ş m a
k d e ğ il d ir - b u ta
h a k ik a t , b ö lü n n r ih , p o li t ik a .
1e v e gelecekte
y e n id e n b ü t ü n lc ş rn
b ir s ö y le m d ir. D e ö n c e s in e a i t
ü n y a d a n u z a k la
ş m a d a n , onu ayağ
t e k söy Ien1 s im g a k a ld ıra b il e n
e s e l o la n d J r.
O la s ı ya d a o la
n a k s ız d iy e b ir
şey y o k tu r. Utopya
••

ş ın ızd a , e k o n o m i ta m kar-
v r il m i ş ti.inı e n e rj i
p o li ti ğ e karşı ç e
iç in d e d ir. B ir ik b iç ü n le r in in
t iri le m e y e n b u
ü t o p ik ş i dd e t b u h a
ta d ır. Ortadan k r la ş ıp u ç m a k ­
a y b o lm a m a s ı iç
in , e k o n o m jk b ir
b ir ik t iri le m e m e k değer g i b i efe
te d ir. B u ş id d e t
i k t idara ta li p d e ğ il
le ş t ir il e n b ir d d ir. Gerçek­
e v r im i a n ı a c ın d
a n s a p ı ır m a n ın en
" s ö m ü r i.i le n Je r i" berbat y o lu
y a ln ız c a ik ti d a n
e le g e ç ir m e a d ] ı tc
o la s ıl ık iç in e h a k b ir ta r ih i
p s e t m e k ti r. Ç ü n k
ü b ö y le b ir s a p tı r m
p o li t ik a k s iy o m aca ekonomi
la n n ın d e v r im c i
p e r s p e k ti fi n e k a d a
ın a y ın la m ış , k u ş a r d e r in d e n
t m ış v e s a p tı r n 1
ış o ld u k la n n ı ortay
t a d ır . S o n s u z a d a ç ık a r tm a k ­
e k s ü r ü p g id e c e k
b ir s is te m fa n ta z m
b ir ş e y o lm a y a n ın d a n b a ş k a
gerçe k l i k i lk e s in
e karş1 ü topya ik t
s ö z ü e le g e ç ir m id a r ı d e ğ il
e y e ç a h ş ın a k ta
d ır . Ya lm z c a iç i n
g id e b il e c e ğ i söz de k a y b o lu p
li .
D O K U Z E Y l U l y A y 1 N l A
..

R 1
"Eski Diinya'ya Yeni Bir Bakış"
"Kuramsal Bir Deneme"
Oğuz Adanır

• Tiirkiye 'nin Batılılaşma ve


Demokratikleşme
. .
Açmazı
Tülay Ozücrnıan

• Foucault'yu Unutmak
J. Baudrillard 1 Çev: Oğu? Adanır
• üretimin Aynası
J . Baudrillard 1 Çev: Oğul Adaıı ı r

TAR IH
• Demokrasi Siirecinde Türkiye de ·ls 1 amcı lık
,

Dogan Durnan

• Yusuf Bin Abclullalı: Bizan Söyl �nceleriyle



Osmanlı Tarihi (Tarih-i al-ı Osman)
Hı:llırlayan: Efdnl Sevinçli

• Tanzimat'tan Cumhuriyet'e izmir'de Belediye


Eıkan Serçe

• Tarih Öğretimi v�. Ders Notları


Ha;ırlc:ıyaıı: Salılı 0Lbııran

MÜZiK
• Bilim Perspektifinde
.. .
.. Muzık
Yetkin Ozer

M i MARLIK
• Çekmeye Çalışan �a şı x.ıc ı Sistemler
.

Prof. Dr. H. Çetin Turkçu

EDEB iYAT 1 iNCELEME


• Onların Özgür Zencilerı. de Vardır
Toni Morrison'ın Romanlarında
Afrika l ı - Amerikalılar'ın Kimlik Sorunsalı
Didem Uslu

e �� n Görüşlerle Sağlıklı Çocuk Bestenmes �


Prof. Dr. Nevbahar Taneli & Prof. Dr. Saha ane 1'ı

You might also like