Professional Documents
Culture Documents
net/publication/323684453
CITATION READS
1 78
2 authors, including:
SEE PROFILE
Some of the authors of this publication are also working on these related projects:
III. European Congress on Economic Issues- Economics (ECOEI 2018) in Poland View project
All content following this page was uploaded by Sema Yılmaz Genç on 10 March 2018.
ÖZET
ABSTRACT
1
Bu makale 26- 27 Kasım 2016 tarihinde Ġstanbul‘da düzenlenen International Congress of Management
Economics and Policy isimli kongrede bildiri olarak sunulmuĢtur.
502
1.GĠRĠġ
Serbest piyasa ekonomisi ve devlet merkezli ekonomi olarak, SSCB‘nin yıkılıĢına dek
geçen sürede iki farklı ekonomik sistem, dünya üzerinde iki kutbu oluĢturuyordu. SSCB‘nin
dağılması, Berlin Duvarı‘nın yıkılması gibi geliĢmeler, serbest piyasa görüĢlü yerleĢik iktisat
politikaların tüm dünyada hâkim olması sonucunu doğurdu. 1980‘li yıllardan sonra, iletiĢim
teknolojilerindeki artıĢla küreselleĢme eğilimi de hızla artınca GATT gibi kuruluĢların da
etkisiyle küreselleĢme ve serbestleĢme müthiĢ bir ivme kazandı. ÖzelleĢtirme uygulamaları,
dıĢ ticarette korumacı politikaların azaltılması, piyasaların serbestleĢtirilmesi gibi uygulamalar
çokça gözlemlenebilir hale geldi.
Bu uygulamalarla birlikte, yine bu amaçlarla paralellik gösteren bir hareket de;
BölgeselleĢme Eğilimleri oldu. Avrupa Birliği ve NAFTA gibi örnek hareketler, bütün
dünyada farklı coğrafyada kendi benzerlerine öncülük etti. BölgeselleĢme eğilimleri,
entegrasyon giriĢimleri olarak anılmaktadır ve harekete katılan ülkeler için avantajlar ortaya
çıkarmaktadır. Fakat avantajlarla birlikte dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Bu
hareketlerin baĢarıya ulaĢması için ülkelerin bazı özellikleri taĢıyor olması gerekliliği,
birleĢmenin dezavantajlarının katlanılabilir seviyeye gelmesinde çok önemlidir. Bu nedenle
taĢıması gerekilen söz konusu özellikler, birleĢme hareketinin potansiyelini ve baĢarısını
belirlemektedir.
2. KÜRESELLEġME VE EKONOMĠK ENTEGRASYON KAVRAMLARI
KüreselleĢme kavramının genel kabul görmüĢ bir tanımı olmamakla birlikte, sade
haliyle 'dünyanın kültürel, sosyal, siyasal, teknolojik ve ekonomik açıdan bütünleĢmesi, tek
bir piyasa haline gelmesi' Ģeklinde bir açıklama yapılabilir. Klasik Ġktisadi Ekolün devlet
müdahalesinin mümkün olduğunca az olması gerektiği, görünmez el mekanizmasının piyasayı
dengeye getireceği savı üzerine kurulduğu belirtilebilir ( Bakan ve Kocağ, 2012:284).
KüreselleĢme hareketinin baĢlangıcını farklı tarih olay veya olgulara bağlayan
görüĢlere rastlamak mümkündür. Bir görüĢe göre bu hareket coğrafi keĢiflerle birlikte
sömürgeci ülkelerin değerli madenleri denizaĢırı yerlere götürmesi ile baĢlamakta; bir diğer
görüĢe göre ise sanayi devrimi ile baĢlamaktadır (Savrul ve Özel, 2014: 39). Ġkinci görüĢe
göre, küreselleĢme üç farklı devirden oluĢmaktadır; birinci dönem sanayi devri ve Birinci
Dünya SavaĢı arası, ikinci dönem Birinci Dünya SavaĢı ve Ġkinci Dünya SavaĢı arası, üçüncü
ve son dönem ise Ġkinci Dünya SavaĢı ve sonrası dönemdir. Özellikle 1980'li yıllardan ve
SSCB'nin dağılmasından sonra, küreselleĢme olgusu hiç olmadığı kadar ivme kazanmıĢtır.
Hali hazırdaki sistemin asıl dinamizmi küreselleĢme olmuĢtur ve ifade ettiği Ģey, ekonomik,
siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda ortak değerlerin ulusal sınırları aĢarak dünya geneline
yayılmasıdır (Dikkaya, 2015:157).
Ekonomik perspektiften bakıldığında, küreselleĢme ile aynı anda ve yönde hareket
eden bir oluĢum daha vardır; Bölgesel Entegrasyonlar. KüreselleĢme ile ve bilhassa son
dönemde hız kazanmasının sebebi, ülkelerin uluslararası düzeyde artan rekabet Ģartlarına
beraber karĢı koyma ve pazar imkanlarını arttırma isteğidir (Ġncekara, 1995:52-103). Yani
küreselleĢme hareketi, birbirlerine çeliĢkili gibi görünen iki yolla hareket etmektedir; bu
yolların biri uluslararası arenada ticaretin mümkün olduğunca engelsiz olmasını öngören
GATT hareketi ile küreselleĢme, diğer yol ise birbirleriyle siyasal, sosyal, ekonomik ve
coğrafi olarak yakın olan ülkelerarasındaki ticaretin ve akımların serbestleĢmesi emelini
öngören 'Bölgesel Ġktisadi BirleĢmeler' yani ekonomik entegrasyonlardır (Seyidoğlu,
1993:407)
B. Balasa'ya göre entegrasyon, çeĢitli alanlarda yapılmakla birlikte bunların
birleĢtirilmesi ile oluĢturulmaktadır. Ticaret entegrasyonu, faktör entegrasyonu, politikaların
503
Sosyal Bilimler Metinleri, 2016 Aralık ICOMEP Özel Sayısı
504
3. ENTEGRASYON TEORĠLERĠ
Entegrasyon açıklanırken, oluĢumunu, kurumlarını, geliĢimini, ilerleyiĢini açıklamakta
farklı yaklaĢımlar sergileyen değiĢik teoriler bulunmaktadır. Bu teoriler, federalizm,
fonksiyonalizm, neo-fonksiyonalizm, hükümetler arasıcılık ve inĢacılıktır. Entegrasyon
teorilerinin içerikleri tablo 2‘de kısaca anlatılmıĢtır.
Tablo 2: Entegrasyon Teorileri
Teorinin Adı Açıklama Örnek
Model olarak en sıkı entegrasyondur
Federalizm ve ulus-üstü yapılanmayı öngörür. ABD, Kurucu Anayasa
Federe bir devlet gibi yapılanmayı
tanımlar.
Bu teori de yapılanmayı ulus üstü bir
seviyede öngörür fakat egemenliğin Avrupa‘da gerginliğe neden
ulus üstü yapısı, uluslar arası siyasi olan kömür madenlerinin ulus-
Fonksiyonalizm örgütlerdir ve bu örgütler iĢbirliği ile üstü yapılanma olan AKÇT‘na
(David Mintrany) hareket eder. Teknik bir alanda bırakılması.
iĢbirliğini öngörür ve bu iĢbirliği
zamanla diğer alanlara yayılır.
Ulus üstü ve ulus altı bütün
kurumların birleĢtirilmesini 1950-1960 yılları arası Avrupa
Neo-Fonksiyonalizm öngörmekle birlikte, iĢbirliğinin Birliği
(Ernst Haas) bölgesel olması gerektiğini savunur.
Ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar
birleĢik düĢünülmüĢtür.
Avrupa entegrasyonu ile ulusların
Hükümetler bütünlükleri ile egemenliklerinin Avrupa MarĢı‘nın bulunması
Arasıcılık korunması çeliĢmez. Aksine bu iki ve aynı zamanda ulusal
(Stanley Hoffman) olgu birbirine ihtiyaç duyar. marĢların bulunması
505
Sosyal Bilimler Metinleri, 2016 Aralık ICOMEP Özel Sayısı
506
Tablo 2: Ekonomik Entegrasyon Örnekleri
Entegrasyonun Kıta Entegrasyonun BirleĢmede
Adı AĢaması Göze Çarpan Unsur(lar)
Avrupa Serbest
Ticaret Bölgesi Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi DıĢ ticarette serbestleĢme,
(EFTA) Ekonomik
Avrupa Birliği Avrupa Ekonomik ve Politik Ekonomik, siyasi, etnik, dini
(AB) Birlik
Bağımsız
Devletler Avrupa Gümrük Birliği Siyasi, ideolojik, ekonomik
Topluluğu
(BDT)
Güney Doğu Serbest Ticaret Bölgesi
Asya Ulusları Asya (Yakın Zamanda Gümrük Ġdeolojik, ekonomik, kültürel
Birliği Birliği‘ne GeçiĢ)
(ASEAN)
Latin Amerika
Serbest Ticaret Amerika Serbest Ticaret Bölgesi Ekonomik, siyasi, kültürel
Bölgesi
(LAFTA)
Kuzey Amerika
Serbest Ticaret Amerika Serbest Ticaret Bölgesi Ekonomik, kültürel ve etnik
AntlaĢması
(NAFTA)
MERCOSUR Amerika Ortak Pazar Ekonomik, siyasi, kültürel,
Batı Afrika Amacı AB gibi son
Ülkeleri aĢamaya gelmek olsa da, Siyasi, kültürel, ekonomik, etnik
Ekonomik Afrika konjonktürden dolayı çok
Topluluğu yavaĢ ilerlemektedir
(ECOWAS)
Kaynak: https://mfa.com.tr (EriĢim tarihi: 29.04.16) ve (ġanlı, 2004:165) kaynaklarından esinlenilerek
oluĢturulmuĢtur.
507
Sosyal Bilimler Metinleri, 2016 Aralık ICOMEP Özel Sayısı
509
Sosyal Bilimler Metinleri, 2016 Aralık ICOMEP Özel Sayısı
510
görülebilir. Fakat daha derinden bakıldığında bölgenin paylaĢılamayan doğal kaynak
sorunudur. Bölgenin sahip olduğu doğal kaynak, heterojen yapı, sosyal kimlik sorunları gibi
unsurlar, bölgede politik ve ekonomik birliğin sağlanmasını oldukça güçlendirmektedir
(TaĢkesen, 2011:268-269). Bu bağlamda bölgede kurumsal olarak düzgün bir entegrasyon
kurulması mümkün gözükmemektedir.
Ġslam coğrafyasında dikkat çeken bir hareket de, Ġslam ĠĢbirliği Örgütü‘dür. Aralık
1971‘de Karaçi‘de toplanan 2. Ġslam DıĢ ĠĢleri Bakanları Konferansı‘nda ĠKÖ SözleĢmesi
hazırlanmıĢtır. SözleĢme, 1972‘de Cidde‘de toplanan 3. Ġslam DıĢ ĠĢleri Bakanları
Konferansı‘nda onaylanarak yürürlüğe girmiĢtir. ĠKÖ SözleĢmesi, 1 ġubat 1974‘te BirleĢmiĢ
Milletler‘e tescil ettirilerek uluslararası hukukun bir parçası haline gelmiĢtir. Bölgesel ve
küresel geliĢmeler nedeniyle topluluk aktif rol alması gerekirken bu görevin yerine
getirilememesinde entegrasyonun yapısının müsait olmaması önemli bir unsur olmuĢtur.
Yeniden yapılanmanın öncüsü ve sonucu olarak haziran 2011‘de örgütün adı Ġslam ĠĢbirliği
Örgütü (ĠĠÖ) olarak değiĢtirilmiĢtir. Örgütün 2012 yılıyla birlikte üye sayısı 57‘dir. Örgütün
amaçları genellikle siyasi olmakla birlikte, üye ülkeler arası ekonomik iĢbirliğini ve
dayanıĢmayı sağlamayı öngören amaçları da bulunmaktadır. Fakat örgütün karmaĢık yapısı,
örneğin içerisinde hem çok düĢük milli gelire hem de çok yüksek milli gelir sahip ülke
barındırması, bu amacın gerçekleĢtirilmesinde sekteye uğranmasına neden olabilmektedir.
Ekonomik amaçlar bir yana, siyasi amaçlarında dahi baĢarıya ulaĢamamıĢ olduğu söylenebilir.
Bunlar arasında son dönemde Ġslam Coğrafyasındaki halk ayaklanmalarında etkin bir politika
geliĢtirememiĢ olması örnek gösterilebilir.
4.4. Amerika Kıtası Entegrasyon Örnekleri
Ġlk kuĢak entegrasyonlar baĢarıya ulaĢamamıĢ, bir kısmı daha sonradan dağılmıĢ, bir
kısmı da niteliğini kaybetmiĢtir. 1980‘lerde ortaya çıkan ikinci kuĢak küreselleĢme dalgası
farklı olarak, ABD‘nin bölgeselcilik içinde aktif olarak yer alması, geliĢmekte olan ülkelerin
geliĢmiĢ ülkelerle de ortaklık kurmaları gibi ilk bölgeselleĢme dalgasından bir takım farklı
özellikler taĢımaktadır. Bu özellikleri taĢıyan en iyi örnek, NAFTA (North America Free
Trade Area)‘dır. Ocak 1988‘de, Amerika ile Kanada arasında, ticarette engelleyici unsurların
kaldırılması amacı ile imzalanan anlaĢmaya daha sonra Meksika‘nın da dahil olması ile
kurulmuĢ ve 1994 yılı itibariyle aktif hale gelmiĢtir (Hepaktan ve Çınar, 2011:70). Bu
kuruluĢ, Meksika için geliĢmiĢ ülke pazarına geçebilmenin bir yolu, Kanada ve ABD için ise
Meksika pazarına girebilmenin bir yoludur. Bu birleĢmenin göze çarpan en alıcı noktası;
üretim faktörlerini birleĢtirme niteliğidir. Meksika‘nın ucuz iĢ gücü, Kanada‘nın zengin
kaynakları, ABD‘nin ise teknolojisi ile birleĢme, taraf ülkelerin üretim faktörlerini
birleĢtirmesini sağlamıĢtır. Bu bölgeselleĢme hareketi, en büyük serbest ticaret bölgesidir.
NAFTA, AB ile karĢılaĢtırıldığında çok büyük farklılıklar arz etmektedir. Ġlk baĢta
NAFTA, geliĢmiĢlik düzeyleri farklı olan ülkeler arasında kurulan ilk iĢbirliğidir. Gümrük
Birliği veya Ortak Pazar niteliği taĢımaz. Ortak politikalara sahip değildir. AB içi ticaret
benzerlikleri esas alan endüstri içi ticaret ile açıklanırken NAFTA içi ticaret faktör donatımı
ve ürün devreleri ile açıklanabilmektedir (Bayraktutan, 2004:152).
Güney Amerika ülkeleri, içinde bulundukları az geliĢmiĢlik seviyesinden kurtulmak,
kendi aralarında ticareti arttırabilmek için çeĢitli entegrasyonlar kurmuĢlardır. Fakat bu
entegrasyonların çoğu, tıpkı Afrika‘daki gibi pek bir baĢarı gösterememiĢlerdir. Bunun
nedeni, geliĢmemiĢ ülkelerin kendi aralarında kurdukları birleĢmenin ticareti arttırıcı etki
oluĢturmamasıdır. Çünkü söz konusu ülkeler arasındaki endüstriler benzerdir ve birbirlerini
tamamlayıcı ya da birbirlerine rakip olan bir nitelik taĢımazlar. Bu açıdan bakıldığında,
Kıtanın güneyinde oluĢan bir entegrasyon hareketi, 1960 yılında Arjantin, ġili, Meksika,
Ekvador, Brezilya, Paraguay, Peru, Bolivya, Uruguay ve Venezüella ülkeleri tarafından
511
Sosyal Bilimler Metinleri, 2016 Aralık ICOMEP Özel Sayısı
kurulan LAFTA (Latin American Free Trade Area)‘dır. BirleĢme hareketinin; sermayeye
ulaĢabilmek, finansal açıdan kıtanın kuzey kısmına olan bağımlılıktan kurtulabilmek, döviz
darboğazlarını aĢmak gibi amaçları vardır. Fakat bu sorunlar aynı zamanda entegrasyonun
baĢarısız olmasına neden olmuĢtur. 1980 Yılında anlaĢmanın bitmesi ile yerini Latin
Amerikan Entegrasyon Birliği‘ne bırakmıĢtır (LAIA). Ancak siyasi ve ekonomik
istikrarsızlık, geliĢmekte olan ülkelerin dıĢ Ģoklara açık olması ve benzer sebepler nedeniyle
bu birleĢme hareketi de istenilen düzeye gelememiĢtir (Bakkalcı, 2008:352).
Amerika Kıtasındaki birleĢme hareketlerinin en önemlisi, bir araya geldiklerinde
kıtanın toplam nüfusunun yarısını oluĢturan, toplam üretiminin büyük bir bölümünü ve
ihracatının yaklaĢık üçte birini gerçekleĢtiren ülkelerin oluĢturdukları MERCOSUR‘dur. Bu
entegrasyon hareketi, Güney Amerika‘nın iki devi olan Arjantin ve Brezilya arasında 1980
yılındaki görüĢmelerle baĢlamıĢ, 1988 yılında da Entegrasyon, ĠĢbirliği ve Kalkınma
AnlaĢması ile kalıba oturtularak, on yıllık süre zarfında ortak Pazar aĢamasına geçiĢ
öngörülmüĢtür. 31 Kasım 1991 yılında Arjantin, Brezilya, Paraguay ve Uruguay ülkeleri
arasında resmen yürürlüğe girmiĢ, dört yıl sonra da gümrük birliğine dönüĢmüĢtür. Ġlerleyen
yıllarda geniĢleme dalgası ile üye sayısını arttırmıĢtır. ġili, Bolivya ve Peru‘nun katılımının
(1995) ardından 2005 yılında Venezüella, Ekvator, Kolombiya birliğe dahil olmuĢtur (Kutlu,
2013:8). Güney Amerika‘daki en önemli entegrasyon hareketi olan MERCOSUR, siyasal
çekiĢmeler nedeniyle istenilen düzeye gelememiĢtir. Ayrıca ikinci bin yılın baĢlarında bu
birliğin dinamo ülkeleri olan Arjantin ve Brezilya‘da yaĢanan ekonomik krizler MERCOSUR
ülkelerinin ekonomik yapısal bozukluklarını ön plana çıkarmıĢtır. Yine de, etnik kökenin
konuĢulan dilin, kültürün, tarihin, dini yapının ortak noktalarının çok olduğu düĢünülürse bu
ekonomik birleĢmenin potansiyeli yüksek olduğu söylenebilmektedir.
5.SONUÇ
Ġkinci Dünya SavaĢı‘ndan sonra ve bilhassa 1980‘li yıllardan itibaren dünya genelinde
ve iktisat literatüründe ortaya çıkan en önemli kavram Ģüphesiz ki küreselleĢme kavramıdır.
Bu kavramla çeliĢkili gibi görünmekle birlikte aslında aynı amaca hizmet eden, söz konusu bu
kavramla paralellik arz eden bir olgu daha vardır; entegrasyon yani birleĢme olgusudur.
Ekonomik açıdan bakıldığında hem küreselleĢme, hem de entegrasyon, yerleĢik iktisadi
düĢüncenin serbestleĢme mantığını esas alır. Uluslar arası ticarette serbestleĢmeyi ve politika
uyumlarını içerir. Bugüne kadar birçok farklı birleĢme hareketi gerçekleĢmiĢtir. Ġster bu
amaçla olsun, ister siyasi amaçlarla olsun, ister etnik ya da politik amaçlarla olsun, Ģüphesiz
her entegrasyon modeli baĢarıya ulaĢmıĢ değildir. BaĢarıya ulaĢanlardan ve yapılan tahmin ile
öngörülerden hareketle, entegrasyonların baĢarıya ulaĢması için bazı nitelikler taĢıması
gerektiği belirtilmiĢtir.
Birçok alanda dünyanın geri kalan kısmına örnek olma huyunu taĢıyan Avrupa
Coğrafyası, acı savaĢ tecrübelerinden sonra birlik olma konusunda da bu huyunun bir örneğini
teĢkil etmiĢ, en baĢarılı entegrasyon hareketi olarak Avrupa Birliği‘ni oluĢturmuĢtur. Her ne
kadar farklı krizlerden yara alarak çıkmıĢ olsa da, birlik içinde çatırdamalara rağmen bu
yaralardan yararlanmasını bilerek birlik anlayıĢını bozmamıĢtır. Birlik anlayıĢını yakın yahut
uzak gelecekte bozsa bile, bütünleĢmenin baĢarısından ve olumlu sonuçlarından son derece
yüksek bir seviyede faydalanmayı bilmiĢtir.
SSCB dağılana dek dünya üzerinde iki kutuplu bir sistem yürümekteydi. Fakat SSCB
dağıldıktan sonra batı odaklı sistem genel geçerliliğini kabul ettirmiĢ oldu. SSCB‘nin
dağılmasının ardından ortaya çıkan bu boĢluğu batı odaklı sistem doldurunca, diğer boĢluk da
entegrasyonlar ya da iĢ birlikleri ile doldurulmaya çalıĢıldı. Bağımsız Devletler Topluluğu
tam olarak kendi aralarında olmasa da, baĢka birleĢme hareketleriyle eklemlendiler ya da
kendi içinde yeni entegrasyonlar kurma yoluna gittiler. Orta Asya‘da bazı devletler ekonomik
512
iĢbirlikleri içine girmeyi denediler, doğu Avrupa‘da da bazı ülkeler mevcut AB ile
eklemlenmeyi tercih ettiler. Orta Asya‘daki oluĢumlar baĢarı Ģartlarının çoğunu taĢımakla
birlikte, yüksek bir potansiyele sahiptirler. Fakat yine de, siyasi, ekonomik ve sosyal olarak
kronikleĢen sorunlarını aĢmak durumundadırlar. Örnek olarak Orta Asya ĠĢbirliği Örgütü ele
alınırsa, birleĢmenin potansiyelinin yüksek olduğu kabul edilebilir. Fakat aynı zamanda enerji
ihracatı yüzünden sürekli fazla veren birleĢme içindeki bazı ülkelerin bu kronik sorunu, yine
birleĢmenin dıĢ güçler tarafından enerji kaynaklarına yönelik dıĢ tehditler de aĢılması gereken
sorunlardır.
Siyasi sorunlardan sıyrılamamıĢ bir coğrafya da; Arap-Ġslam coğrafyasıdır. Ġslam
ülkelerinin çoğunun demokrasi ile yönetilmiyor oluĢu, baĢarılı bir entegrasyon kurulmasının
önünde bir engel teĢkil etmektedir. Yine geliĢmiĢ ülkelerin bölgenin doğal kaynaklarına karĢı
iĢtahlı oluĢuyla da, kendi aleyhlerinde oluĢacak bir bölgesel hareketin önüne geçme çabası
içine girecektir.
BaĢarılı entegrasyon örneklerinden biri, diğerlerine benzemeyen bir biçimde
Amerika‘da ortaya çıktı. NAFTA adıyla anılan bu entegrasyon hareketi diğerleri gibi benzer
geliĢmiĢlik seviyelerine sahip ülkeler arasında değil; farklı geliĢmiĢlik seviyelerine sahip
ülkeler arasında kuruldu. Üretim imkânları ve Pazar imkanları olarak baĢarılı bir bütünleĢme
gerçekleĢtirmiĢlerdir ve bir örnek teĢkil etmiĢlerdir. Buna karĢılık birbirine çok benzer yapıya
sahip Amerika kıtası ülkeleri, baĢarılı bir birleĢme modeli gerçekleĢtirmemiĢlerdir. Bunun
nedeni, benzer ülkelerin ekonomilerinin birbirlerini tamamlayıcı ya da rakip niteliği taĢıma
özelliklerinden uzak oluĢudur. Ölçek ekonomi avantajlarından yararlanmasının önüne geçen
ve rekabet sonucu verim artıĢı ile refah artıĢı sağlamayan bu tür birleĢmeler baĢarıya
ulaĢamamaktadır. Ġktisat penceresinin dıĢına çıkıldığında; birleĢmeye siyasal, kültürel ve
politik açıdan bakıldığında da ortak bir paydanın varlığından söz edilmesi gerekir. Fakat
baĢarısız bütün entegrasyon örneklerinde bu ortak paydalar ya hiç yoktur ya da çok az
bulunmaktadır.
Sonuç olarak her entegrasyon giriĢimi, baĢarıya ulaĢamamaktadır. Bu nedenle
bütünleĢme hareketleri iyi düĢünülmeli ve sağlam bir zemine oturtulmalıdır. Günümüz pozitif
analizi yapılacak olursa; Türkiye‘nin de AB entegrasyonuna eklemlenmesi olumlu ve
olumsuz sonuçlar doğurabilmekle birlikte, bu durum geliĢmiĢ güçlerin konjonktürü kullanma
ve faydalanma çabalarına da dönüĢebilir. Bu doğrultuda ulusal çıkarların korunması için amaç
değiĢiklikleri gerçekleĢtirilebilir.
KAYNAKLAR
Aydın, Aydın (2015). Küresel mücadele politikaları: Orta Asya‘da Rusya, ABD ve Çin‘. TC
Süleyman Demirel Üniv. Vizyoner Dergisi. 6(13), 1-11
Bakkalcı, A. Can (2008). KüreselleĢme, Bölgesel Entegrasyonlar, Ülkelerüstü Kurumlar, Entegrasyon
Teorisi ve Avrupa Birliği. Adana: Nobel
Bakan, Sumru, Kocağ, Esra Karapınar (2012). KüreselleĢmenin az geliĢmiĢ ülkelere etkisi. Hukuk ve
İktisat Araştırmaları Dergisi. 4(1), ISSN: 2146-0817
Bayraktutan, Yusuf (2004), ‗Global Ekonomide BütünleĢme Trendleri (5. Baskı). Ankara: Nobel
Bilici, Nurettin (2006). AB‘de ekonomik bütünleĢme ve Türkiye‘nin entegrasyonu. Ankara Avrupa
Çalışmaları Dergisi. 5(2), 39-45
ÇeĢtepe, Hamza, Mıstaçoğlu, Tuğba (2011). GeliĢmekte olan ülkelerde doğrudan yabancı yatırım ve
ekonomik entegrasyon: Asean ve Mercosur örneği. Yönetim ve Ekonomi Dergisi. 17(2), 93-
106
Deniz, TaĢkın (2014). Yükselen güç Çin Halk Cumhuriyeti‘nin stratejik hamleleri. Elektronik Sosyal
513
Sosyal Bilimler Metinleri, 2016 Aralık ICOMEP Özel Sayısı
514
etkileri. TC Süleyman Demirel Üniv. İİBF Dergisi, 10(1), 117-130
Savrul, Burcu Kılınç, Özel, Hasan Alp (2014). KüreselleĢme sürecinde bölgesel entegrasyonların
baĢarı koĢulları. Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi. 3(2), 37-54
Seyidoğlu, Halil(1993); „Uluslararası Ġktisat‘, 9. Baskı, Ġstanbul, Güzem.
Somuncuoğlu, Ecehan (2015). On dokuzuncu yüzyılda Nahda Hareketi: modern arap düĢüncesinin
oluĢumu, kapsamı ve sınırları. Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi, 3(1), 103-120
ġanlı, Bahar (2008). Ekonomik entegrasyon teorisi çerçevesinde Avrasya Birliği‘nin olabilirliği.
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi. 20(1), 13-30.
ġanlı, Fatma Bahar (2004). KüreselleĢme ve ekonomik Entegrasyonlar. Doğu Anadolu Bölgesi
Araştırmaları. 2, 160-166
TaĢkesen, A. (2011). Arap dünyasında demokratikleĢme hareketleri. Akademik İncelemeler
Dergisi, 6(2), s. 259-270
Tellal, Eren (2013). Sui generus örgütler. Çınar Özen ve Özgür Tonus (Editörler), Uluslararası
Örgütler içinde (s. 170-199)
Uzgören, Elif (2012). Türkiye Avrupa Birliği ĠliĢkileri ve entegrasyon teorileri: Gramsci‘ci tarihsel
materyalizmin literatüre katkıları. Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi. 11(2), 141-166
Yavuz, Nuri (2003). ġark meselesi açısından Ortadoğu geliĢmeleri. Gazi Eğitim Fakültesi Dergisi,
23(3), 89-98
https://mfa.com.tr (eriĢim tarihi: 29.04.16)
515