You are on page 1of 23

39

O c a k - S. u b a t 2 0 1 4

Kontrast

Fotog raf Dergisi

ana sponsorluğunda
yayımlanmaktadır.
İçindekiler Kontrast
4 Fotoğraf ve Sanat
Merhaba AFSAD
Ankara Fotoğraf Sanatçıları Derneği
Adına Sahibi
Mustafa ERTEKIN
4 Gaspedilen Tarifler
Vasıf KORTUN
Üzerine farklı görüşlerin olduğu “güncel sanat” kav- Yayın Yönetmeni (Sorumlu Müdür)
ramı ülkemizde 1990’lardan beri gündemde. İmren DOĞAN PINAR
Geleceğe ve geçmişe kıyasla, bugüne ayrıcalık tanı-
Güncel Sanatta Estetik
6 Prof. Dr.Jale Nejdet ERZEN
makla birlikte “güncel sanat”; sadece zamanımızda Yayın Kurulu
Arzu ÖZGEN
üretilen sanat olarak değil, kendi döneminin sosyal Irmak SOLDAMLI
ve politik meselelerine değinen, gelecek tasarlamakla Mine HOŞGÜN SOYLU
10 Güncel Sanat ve Fotoğraf
Üzerine Birkaç Not
uğraşmayan, daha çok burada ve şimdi ile ilgilenen Sibel ACAR
Özgür YILDIRIM
sanat olarak anılıyor.
Ahu ANTMEN
Redaksiyon
Kontrast olarak bu sayıda, “Güncel Sanat ve Fotoğ- Mine HOŞGÜN SOYLU
13 Sanatın Yeni Paradigmaları
Prof. Tansel Türkdoğan
raf” başlığının kavramsal yönünü Vasıf KORTUN,
Jale ERZEN, Ahu ANTMEN, Tansel TÜRKDOĞAN, Grafik Tasarım
Nur CEMELELİOĞLU ALTIN
Rolf SACHSSE’nin görüşleriyle ortaya koymayı;
16 Çağdaş Sanat Bağlamında devam eden sayıda da daha fazla güncel sanat örnek-
leriyle bu kavramların belleklerimizde yerini bulma-
Yönetim Yeri (Dergi İletişim)
AFSAD – Bestekar Sok. No: 28/21
Diğer Disiplinler İle sına yardımcı olmayı hedefledik. Kavaklıdere – Ankara
Fotoğraf İlişkisi Tel: 0312 4172115
Faks: 0312 4172116
Rolf SACHSSE Usta İşi’nde, kendine özgü görsel dili ve konu ter- GSM: 0533 7388208
cihleri çok belirgin olan sanatçı Jak BARUH; port- www.kontrastdergi.com
20 Portfolyo folyolarıyla Orhan Cem ÇETİN, Tayland’lı fotoğrafçı
Manit SRIWANICHPOOM ve Ahmet ELHAN; fotoğ-
www.afsad.org.tr
kontrast@afsad.org.tr

20 Fantomas raf okumasıyla İlker CANİKLİGİL konuğumuz oldu. İki ayda bir yayımlanır.
Orhan Cem ÇETİN Baskı
Güncel sanat, çoğu kez yaratıcılığın ön plana çıktığı,
Ağaç İşleri Sanayi Sitesi 1354 Cad. 1362 Sok.
şaşkınlık verici fikirler, beceriler ve ilişkilerle dolu,
23 Kansız Savaş
Manit SRIWANICHPOOM
zanaat veya el becerisinden ziyade fikirlere ya da
No:35 İvedik ANKARA/TÜRKİYE
Tel:0.312.433 23 10 Pbx
uzun araştırma süreçlerine dayanan bir sanat dalı. Faks:0.312.434 03 56
Bu yüzden ürünleri değerlendirmek için gereken Basım Tarihi: 29.01.2014
Zaman ve Mekan IV
28 Ahmet ELHAN
önemli kriterlerden biri, harcanan el emeğinden çok
fikrin nasıl temsil edildiği. İşin bu kısmı iyi değer-
Yayın Türü: Bölgesel Süreli
ISSN: 1304-1134

lendirilemediğinde ve anlam ilginç buluşlarla güçlen-

31 Usta İşi - Jak BARUH


Sibel ACAR
dirilmeye çalışıldığında kimi zaman izleyiciyi çıldır-
tan örneklerle de karşılaşılabiliyor. Kitap köşemize Kapak Fotoğrafı:
Manit SRIWANICHPOOM
konu olan Christian SAEHRENDT/Steen T.KITTI’nin
“Bunu Ben de Yaparım! Modern Sanat Kullanma
37 Ve Sinema... Kılavuzu” izleyicinin tam da bu noktadaki dili olarak
karşımıza çıktı.
Sanat Üzeri Sinema…
Eda ÇALIŞKAN
Sinema Köşemizde Eda ÇALIŞKAN teknolojik ola-
Okuyoruz nakların kendini aşmasıyla ve kameranın herkesin
39 Bunu Ben de Yaparım eline geçmesiyle sinemada yaratıcı düşüncenin
özgür seyahatin nasıl başladığından; bugün gelinen
Mine HOŞGÜN SOYLU noktada ise ”alışılagelen sinema” düşüncesini aşan
görüntülerin, izleyici beğenisini dolduracak derece
41 Fotoğraf Okuma
İlker CANİKLİGİL
yoğunlaşmasının, sinemanın güncel sanata ayak uy-
durabilmesinin ve gelişiminin yansımaları olduğun-
dan bahsetti.

Bu sayının hazırlanmasında bize ışık tutan Sn. Tan-


sel TÜRKDOĞAN’a özel teşekkürlerimizle…
Her hakkı saklıdır. Bu dergide yer alan; yazı, ma-
kale, fotoğraf, karikatür, illüstrasyon, vb.’nin,
Keyifli okumalar. elektronik ortamlar da dahil olmak üzere, kulla-
nım hakları AFSAD (Ankara Fotoğraf Sanatçıları
Derneği)’a ve/veya eser sahiplerine aittir. İzin al-
İmren DOĞAN PINAR maksızın, hangi dilde ve hangi ortamda olursa ol-
sun, materyalin tamamının ya da bir bölümünün
kullanılması yasaktır.
Dergide yer alan yazıların sorumluluğu yazarlarına
2 3 AFSAD aittir.
Dosya
Konusu Gaspedilen Tarifler
Ocak - Şubat

Vasıf KORTUN

15 yıldan fazladır çağdaş sanat ye- gasp edilegelmiştir, kullanımı da bu rur. “Post-modern” denilen bir diğer
rine güncel sanat tarifini kullanı- parametrelere uygundur. dönemselleştirme ile örtüşmenin
yorum. Tarifin müsebbibi benim, ardından sonuçta “modern and con-
vebali de üzerimedir.1 Giorgio Agamben, çok zikredilen temporary art” olarak gene manasız
bir makalesinde Roland Barthes’ın, bir yaftalanmaya maruz kalır. Pek de
Kullanmaya ilk başladığımda temel College de France konferansları gerekli olmayan bu tartışmayı sür-
bir semantik kaydırmanın ötesinin notlarındaki bir cümleye odakla- dürürsek, memlekette “modern and
tümüyle fevkinde değildim. Ama nır. Roland Barthes notlarında Ni- contemporary art”ın muadili “mo-
neyin farkında olduğumu yeniden etzsche’ye referansla “Güncel olan dern ve çağdaş sanat”la değil 20. yüz-
özetleyebilirim. Son yıllarda günce- zamansızdır” der. Agamben de du- yılda Türkiye’de sanat diyerek sorun
lin ne olduğu hakkında yeni tartış- ruşunu şöyle özetler: “Hakikaten bir ferahlamayla bertaraf edilebilir-
malar açıldı ve güncel sanat tabiri, güncel olanlar ne tamamen denktir- di. Bazı şeylerin eş zamanlılığında
tıpkı contemporary art gibi, yeni ler, ne de zamanın taleplerine uyar- sorun olduğunu düşünmediğim gibi
çağrışımlar yüklendi ve küresel, lar. Bir anlamda alakasızdırlar. Ama terakki hevesinden de vazgeçmemiz
yani çevrilebilir gibi algılanır oldu. tam da bu mesafe ve anakronizmden gerekiyor zira terakki ve teceddüt de
dolayı kendi zamanlarını algılama ve ziyan edici, tüketme öncelikli ögeler.
Bir süre öncesine kadar Türkiye’de kavrama açısından diğerlerine göre “In” ve “out”lar, “wired” ve “tired”lar,
yoğunlaşan yeni sanatsal pratik- daha beceriklidirler. Dönemlerine son kullanma tarihleri… Ne güncel-
lerini çağdaş denilen tariften bir uyarak bağlı kalanlar ise güncel de- lik kronolojik olarak bugün anlamı-
ayrıştırma ihtiyacı vardı. Bu pra- ğildirler, çünkü dönemlerini görme- na gelmek zorundadır, ne de modern
tiklerin farklı izlekleri de yeniden yi beceremezler”.3 tam anlamıyla ortadan kalkmıştır.
konumlandırılmalıydı. Cuauhté- Modern ve çağdaş olan hiç geriye
moc Medina’nın yazdığı gibi2 kro- Bulunduğu zamandan alaksız olma bakmaksızın ilerlemeci gelişimle
nolojik sınıflandırmaları dönemlere hali etkin ve ikircikli bir ilişki anla- yoluna her çıkanı ayakları altına al-
tekabül eden sanat akımları gibi de mına gelir ve çağdaş sanat denilen maya çabalamışken güncel var(oluş)
okuyabilirsiniz - kendilerine özgü terkibin tam da yapamayacağı şeydir bastırdıklarını yeniden şuurumuza
yoğunlukları vardır ve ardışık bir çünkü çağdaş, Cumhuriyet projesi- nüfuz ettirebilir.
hikayenin sabit parçaları değildir- nin direktifleri doğrultusunda sanat
ler. Dahası, iskan ettiğimiz kavram üretmek, yani çağın şartlarına mü- Güncelin potansiyeli, “empresyoniz-
ve anlatıları bir nevi muharebe ala- saitliktir. Güncel sanat terkibinin min” karşılığı olan “impressionism”
nına dönüştürmek için biçilmiş kaf- de kendine özgü problemleri hızla gibi değildir. Çağdaş sanat’ın con-
tandırlar. Çağdaşlık batının ardın- birikiyor. Sürekli kendi soy ağacın- temporary art’la alakası yoktur, Tür-
dan gitmekle sınırlıydı ve nihayete dan feyz alarak sürekli kendi ayna- kiye’de çağdaş dediğimiz 2. Dünya
eremedi. Bu projenin başarısızlığı- sından dünyayı görerek, edebiyatı ile Savaşı sonrasında oturmaya başla-
nın - ki ne kadar başarısız olduğun- kendi inanç düzenini oluşturmasına yan, daha şen, devlet güdümünden
dan da emin değilim zira canavarsı ve tarihi bir kategoriye dönüşmesine bireyselleşmeye sızan modern tahay-
yavrularını üretegeldi- travmasını, fırsat vermemek gerekiyor. Aksi tak- yülle başlar. Ama mesele bugün bu
saldırganlığını ve ayrımcı zihniye- dirde kendinden önce gelen tabirler değil. Artık günceli “zamane”likten,
tini güncel olandan ayırmaya çalı- gibi, referansı da bağımlı kalacak. sadece yaşanan anda varolma duru-
şıyordum. Bir kopuşa işaret etme- Temâşâ ve pazar öncelikli düzenin mundan ayırmak gerekiyor.
ye çalışıyordum. Çağdaş sanat ve anlamlarına el koyduğu bir diğer
güncel sanat aynı damardan ve aynı araçsallaştırma olacak. İş işten geçmeden…
sülaleden gelmezler. Çağdaş sanat
kavramını 1950’lerde Ulus gazete- Çağdaş sanat dediğimiz terkip İn- Kaynaklar
sinde neredeyse ilk defa kullanan gilizcedeki “contemporary art” ta- 1 “Güncel Sanat / Çağdaş Sanat, Blog Notları”,
ve dile alıştıran Bülent Ecevit’tir birinden yirmi yıl sonra gelir ama Aralık, 2005, http://www.anibellek.org/?p=242
ama bu tarifin zaman içinde oluşan kavramın bir döneme tekabül edişi, 2 “Fungus in the Contemporary”, Manifesta
algılanımı rahmetlinin düşünsel in- yani 1960’ların ortasından sonra Journal, 2011, s.11-12
celiğine, yargılamadan benimsediği oluşan belirgin bir sanat yaklaşımı- 3 Giorgio Agamben, “What is Contemporary?”,
batı ötesi kültürel çeşitliliğe cömert na dönüşerek, salt yeni üretilmiş bir What Is an Apparatus? And Other Essays, tr. Da-
bakışına tekabül etmez. Çağdaş sa- iş değil, bu yeni pratiği vurgulamaya vid Kishik and Stephen Petadella, Stanford Uni-
nat köktenci sekülarizm tarafından başlaması ancak 1970 başına otu- versity Press, Stanford, Calif., USA 2009, s. 40.

4 5 AFSAD
Dosya
Konusu Güncel Sanatta Estetik üzerine, aynı zamanda etik
kavramları da ilgilendiren,
görünüyorsa da sanat tarihin-
de olduğu kadar sanat piyasa-
ları Third Text gibi yayınla-
rın yaygınlaşması ve eleştirel
bir tez geliştirmiştir. Kant’ın sında ve eleştirisinde de batılı tavırların değişerek yalnızca
Ocak - Şubat tezinde “estetik” değerlendir- sanatçılar odak altındaydı. Bu uzmanlara değil genel izleyi-
me yine “güzel” olarak yorum- yıllarda düzenlenmeye başla- ciye hitap etmeye başlama-
ladıklarımız ile ilgilidir ama yan İstanbul Bienali, Sao Pa- sıyla gelişmiştir. Bu sergiyle
Prof. Dr.Jale Nejdet ERZEN eski estetik tezlere farkla ar- olo Bienali, Sharjah Bienali birlikte ortaya atılan görüş,
tık bu konuda hiçbir kriterin gibi batı ülkeleri dışında dü- Batı’da “sergilerin yüzde yü-
olmadığı ileri sürülür. Yani zenlenen bienallerde söz sa- zünün dünyanın yüzde sekse-
öznellik ön plana geçmiştir.3 hibi eleştirmenlerin de batılı nini gözardı ettiği”dir. 1
“Estetik” kavramının beğe- oldukları göze çarpar. “Dün-
Biçimden kaçmaya imkan yok. Ama çağdaş ve güncel sanat için, ni anlamına gelmesi özellikle ya” sanatı ve sanat tarihi hala 1990’lardan bu yana ön plan-
postmodern kültür dönemin- batılı gözlerle değerlendiril- da izlenen sanat Güncel sanat
Modernizm ve daha klasik ifadeler için söyleyemiyeceğimiz şey, de karşı gelinen bir kavram mektedir. Bu dönemde, her olarak anılır. Güncel sanatın
olarak gelişmesine neden ol- ne kadar postmodernizmin en önemli niteliği herhangi
burada önceden karar verilmiş biçimsel bir kural yoktur. Biçim muştur. Zira modernizme çoğul kriterleri ışığında sana- bir kültür, ulus, din, vs. farkı-
karşı olarak, artık normatif ve ta bakılıyorsa da batı ve batı- nın değerlendirmesindeki tek
anlatmak istediği şeye göre oluşur. baskın değerler değil, farklı dışı karşıtlığı önyargıları si- kriterin, işin kendi yaratıcı
kültürel kesimlerin farklı be- linmemiştir. Bu ise estetik ya sürecinde gizli olan kriter ol-
ğenileri ve biçim anlayışları da biçim anlayışının, her ne masıdır. Her iş, kendi amaç-
geçerli olmuştur. Bu yakla- kadar yeni bir zenginlik ve çe- larına göre değerlendirilir.
şımda estetik aynı zamanda şitlilik kazandıysa da batı için Bu sonsuz “dil” ve “gramer”
Son yıllarda, özellikle Türki- ği, ya da biçim ilgisini yalnız açmıştır. Öznel yorumların ön “biçim” anlamında kullanıl- farklı, batı dışı örnekler için karşısında, bir çeviriye, yani
ye’de akademik ve sanat or- “güzel” olarak anlamak birçok plana geçmesi sanat ve diğer maktadır. farklı işlediğine işaret eder. ortak biçimsel anlayışa, bir
tamlarında “estetik” sözcüğü yanlışa neden olmakta. alanlar arasındaki katı ayrım- Demek ki estetik anlayış hala başka şekilde söylersek ortak
dillerden düşmez oldu. Batıda ları yıkmış ve “estetik” söy- Yukarıdaki açıklamalar ışı- batı sanat anlayışının köklen- bir estetik anlayışa gerek yok
da belki daha bilinçli şekilde Yanlışlıklar “estetik” sözcü- lem, giderek sanat kadar kül- ğında bugün, özellikle çağdaş miş değerleri üzerinden ya- mu?
estetik kavramı üzerinde yo- ğünün birkaç anlamı olmasın- türün diğer alanlarını, hatta ya da güncel sanatta “estetik” pılmaktadır. O günlerde öne
ğunlukla konuşuluyor, tartı- dan kaynaklanıyor. Estetik üç günümüzde gündelik yaşamın kavramının ne anlama gel- çıkan, Fluxus ve Pop akımına Artık sanatta “oran”, “kompo-
şılıyor ve yazılıyor. Son yirmi farklı şeye işaret eder: Sanat en olağan olgularını konu diğini iredeleyebilmek için dahil olan sanatçılar moder- zisyon”, “uyum” gibi ölçütleri
yıl içinde batıda estetik ile ve kültür felsefesi, algılanan etmiştir.2 Estetik yorumla- “çağdaş” ya da “güncel” te- nizmin normatif değerlerine, uygulayamayız. Bu durumda
ilgili dernek ve kurumların ve duyumsananın nasıl kav- rın sanat ve kültür alanından rimlerinin neye işaret ettikle- yerleşmiş pratik, teknik ve estetik ne gibi bir işlev göre-
artması da bu yönden çarpıcı. randığı ve değerlendirildiği, gündelik yaşama ve olağan rini açalım. “medium”(aracılar)lara karşı bilir? Eğer duyum, estetikle
Gelgelelim, Türkiye’de özel- beğeni ya da biçim uygula- olgulara yönelmesi aslında, gelen uygulamalar yapsalar birlikte ikinci plana itilmiş-
likle çağdaş ve güncel sanatla ması, ya da değerlendirmesi.1 1750’de Baumgarten’ın Este- Çağdaş sanat 1950 ve 1960’lar- da, bunlar modernizmle bir- se sanat işlerinde aradığımız
ilgilenenlerin çoğu “estetik” Akademik alandaki kullanı- tik kitabında açıkladığı gibi, da II. Dünya savaşı sonrası, likte batıda ortaya çıkan Dada “form” değil “içerik” yani se-
terimine karşı alerjik duru- mı ile “estetik”; bir düşünce, algılanan ve duyumsananın modernizme karşı gelişen ta- ve Avant-garde yaklaşımların mantik ilişkilerdir.
yorlar. Geçen yıl, bir video sa- eleştiri ve yorum pratiğini ve analizi ile ilgilidir. Bu şekilde vırların ürünü idi. Yirminci ışığında anlaşılabiliyordu.
natı sergisinde, tanınmış bir söylemini ilgilendirir. Moder- anlaşıldığında “estetik” bütün yüzyılın ikinci yarısında yer- 1989’da Paris’te Jean Hubert Rosalind Krauss “güncel” sa-
sanatçımıza, işlerinde estetik nizm öncesi literatürde este- duyumsal mekanizmaların küreye yayılan egemenlik mü- Martin’in düzenlediği “Magi- natı belleksiz olarak tanım-
ne gibi rol oynuyor diye sor- tik ile ilgili söylemler daha temelinde var olan kaçınıl- cadeleleri, teknoloji ve ileri ciens de la Terre” (Dünyanın lar ve engin denizde demirsiz
duğumda sinirlenip, estetik çok “güzel” kavramının farklı maz bir olgudur. Bu düşünce endüstrileşmenin yarattığı, Sihirbazları) sergisi yerel za- kaybolan tekneye benzetir. Bu
beni ilgilendirmiyor dediğini sanat ya da uygulama ve dav- “estetik” olguyu, yani algıyı ticari ve kültürel sınırları yok naat işleri ile Batı’nın sanat durumda artık sanatın kendi
anımsıyorum. Yirminci yüzyıl ranış örneklerinde ne anlama dünyayı anlamanın en temel eden küreselleşme süreçle- işlerini bir arada sergileyerek değerlerini ve anlamını bul-
başından bu yana, özellikle geldiğini irdeler. Ondokuzun- gereksinimi olarak görmüş ve ri göze çarpar. Küreselleşme farklı değerlendirme kriterle- ması “medium”unun, yani
avant-gard tavırlar, sanat- cu yüzyıl ortalarından son- “fenomenoloji” ile ilgilenen kültürel kademeleşmeleri (hi- rine karşı çıktıysa da bu, yerel aracının içsel dinamiklerini
ta daha önceleri önemli olan ra, örneğin Baudelaire gibi felsefecilerin de ana konusu yerarşileri) yok ediyor gibi sanatı ve kabile işlerini este- değer olarak sunmaktır.2 Bu-
“güzellik” ve “düzen” kavram- yazarların metinlerinde ar- olmuştur. Örneğin Maurice görünse de kökleri moder- tize etmek olarak görüldü. gün sonsuz sayıda “medium”,
larına karşı gelmişlerdi. Es- tık estetik “güzel” olan değil, Merleau-Ponty algı ile ilgili nizme ve sömürgeciliğe uzan- sanat ortamı ya da aracısı
tetik ya da onun anlaşıldığı etkili olan, canlı olan, uyarı- kitabında aslında duyumların maktadır. Bu nedenle çağdaş Batı-dışı kültürün ve sanatın vardır, ve hepsinde yaratı-
şekilde “güzellik” neredeyse cı olan ve hatta çirkin olan- bir felsefesini yapar. Bu şe- olarak anılan sanat 1960 ve kendi değerleriyle sunulma- cılık farklı kriterler belirler.
sanatta tabu olmuştu. Bugün la ilgilenmiş, güzellik ve o kilde bakıldığında ‘“estetik” 1990’lar arasında henüz batı- sında Pakistanlı Rasheed Aa- Krauss’a göre artık anlam
hala birçok sanatçı “güzel” güne dek kabul edilmiş olan denilen olguyu yok saymak, nın kültürel egemenliğinden reen’in Londra’da yayınladığı mediumun içinde aranmalı-
bir iş ortaya koymaktan ya da “biçim” dogmalarını altüst ister sanatçı ister felsefeci ol- sıyrılmamıştı ve sanat paza- Third Text dergisinin büyük dır. Burada medium heykel,
biçim ile ilgilenmekten kaçı- etmiştir. Avant-garde sana- sun, nafile bir inkardır. Kant, rı da diğer pazarlar gibi he- rolü olmuştur. 1990’lardan resim, video, enstalasyon, çi-
nıyor. Tabii, II. Dünya Savaşı tın da menşei olan bu yeni ve 1790 yıllarında tamamladığı nüz batı sanatçılarının, batılı itibaren Batı sanat ortamı zim, dijital ortam dışında, her
sonrası birçok düşünürün ve geçmişi reddedici yaklaşım üçüncü kritiğinde, algının, müze ve galerilerin avantajına içinde üçüncü dünya sanat- sanat işinin kullandığı teknik
Adorno’nun güzelleme çaba- biçim değerlerinde ve eleşti- yani duyumsananın bizi nasıl çalışmaktaydı. Her ne kadar çılarının ve üçüncü dünyada ve sunuş şekli ile ilgili tikellik
larını “kitsch” bulmasının da ride sınırları yıkarak yepyeni etkilediği ve algıladıklarımızı artık modernizme karşı post- batılı sanatçıların aynı değer- demekdir. Örneğin Bruce Na-
bunda etkisi büyük. Esteti- görüş ve pratik imkanlara yol ne şekilde değerlendirdiğimiz modern çoğulluk geçerli gibi lerle sergilenip pazarlanma- uman çimento, kağıt ve kum

6 7 AFSAD
karışımından oluşturduğu, estetiği bu olguda aramalı- “...sanat o ana kadar biçimsiz ile yapıp aynı şekilde boya- havasını yansıtan sanat nes- anlam ile ilgili ise bugünün
ya da floresan ışıkla yaptığı yız. Örneğin video sanatına olan biçimin ikincil bir biçim- yıp sergilediğinden bu yana, nelerine olumlu bakmak eğili- güncel sanat izleyeni bir sa-
heykelleri duvara astığında ya baktığımızda klasik anlamda lenmesidir.” Bu sözü şöyle sanat eseri olan ile olma- mindedir ve onları anladığını nat işinden, bir sanal işten,
da yerde sergilediğinde, her resimden çok daha fazla tür anlayabiliriz: Sanat işi orta- yan arasındaki farkın biçim- düşünmeye daha yatkındır. herhangi bir şekilde sunulan
defasında farklı bir medium barındırır; belgesel, öyküsel ya çıkarken içerikte ve sanat de değil, Arthur Danto’nun Bu da alıştığımız yemekleri bir nesneden, eğer o nesneye
kullanmaktadır. Krauss gün- ya da bunların karışımından işinin kavramında bulunan savunduğu gibi, sanatçının doğal olarak daha çok sevdi- “ işte sanat” diye işaret edil-
cel sanata bu gözle bakıyor olabilir. Her bir enstalas- olumsal biçimde son şeklini amacında, ya da sanat eseri ğimiz, ya da sokakta görme- mişse, bir şekilde ondan haz
ve sanat işlerinin her birinin yon içerdiği farklı malzeme- bulmaya başlar. Demek ki her yapılırken ona atfedilen kav- ye alıştığımız giysileri daha duymaya ya da anlam çıkar-
kendi yaratım süreçlerinin lerde farklı sanat türleri ve içerik ister istemez bir biçim ram ya da düşüncede yattığı çok beğendiğimiz gibi bir du- maya ya da soru sormaya ya
kendilerine özgü bir medium “media”lar ortaya koyar. Bu ile kendini ifade eder. Bu yal- öne sürülüyor. Bu da artık sa- rumdur. Sanat ortamının da da şaşırmaya kendini hazırlı-
olduğu ve dolayısıyla kendi- bakımdan her güncel sanat işi nızca güncel sanat için değil nat işinin algı ve yorumunda bundan pek farklı olmasını yor.
lerine özgü bir semantik or- (kuşkusuz iyi bir iş ise) hem her tür sanat ifadesi için ge- gözün ya da duyumların değil, bekleyemeyiz. Müzeleri gez-
taya koyduklarını ileri sürer. görsel, hem farklı duyumsal, çerli. İçeriğin anlaşılmasını düşüncenin ön planda olduğu diğimizde görüyoruz ki belirli Belki de güncel sanatın bugün
Kaybolan bellek bu şekilde hem düşünsel ve medya ola- yani anlamı biçim oluşturur. söylemini doğuruyor. Yani es- dönemlerde beğenilen birçok en önemli “estetik” olarak ta-
tekrar malzeme,teknik ve ya- rak sonsuz bakış açıları su- Aynen dilde olduğu gibi içe- tetiğin tümüyle soyut ve kav- iş artık pek birşey ifade etmi- nımlayabileceğimiz rolü iz-
ratım süreci dolayısıyla can- nar. Güncel sanatın estetiği riği ne şekilde söylerseniz o ramsal olduğu, anlamın biçim yor. O günlerde o işleri beğen- leyiciye böyle bir etkinlik ve
lanır, anlam üretilir. Her bir ise bu her farklı durumda be- şekilde anlaşılır. En olumlu dolayısıyla değil kavram do- meye yarayan genel paradig- katılım imkanı yüklemesi, iz-
iş bize kim olduğumuzu sorar. liren, ya da keşfedilmeye ha- cümle bile söyleyiş şekline layısıyla oluştuğu (tabii bu- malar hakimdi ve yorumlar leyiciyi sanatın asıl yaratıcısı
Krauss bu bağlamda estetik- zır duran gizil dinamikler ve göre olumsuz olarak anlaşıla- rada şöyle bir sorun daha var: bunlar tarafından etkileniyor- haline sokması. Bu durumda
ten söz etmese de, estetik bu bize sordurdukları sorularla bilir. Biçimden kaçmaya im- Sanata ait düşünce nereden du. Genel anlamda “estetik” güncel sanat sonsuz şekilde
sorgulama şeklinde ve buna işaret ettikleri anlamlardır. kan yok. Ama çağdaş ve gün- kaynaklanıyor, nereden yola yani biçim beğenisinin uzman bir “meydan okuma”, bir im-
tepkimiz ya da aradığımız an- cel sanat için, Modernizm ve çıkıyor? Sanat işinin görünü- olmayan kişiler için bu tür bir tihan oluyor.
lamda vardır. Alain Badiou “Çağdaş Sa- daha klasik ifadeler için söy- şünden değil mi?). Son yarım yaklaşım olduğunu söylemek
nat Üzerine 15 Tez” başlık- leyemiyeceğimiz şey, burada yüzyıldır sanat ve estetik söy- yanlış olmayacak. Bu düşünceler ışığında esteti-
Estetik konusu geçen yüzyıl lı yazısında çağdaş sanatın önceden karar verilmiş bi- leminde seslerini dünyada en ğin, sanat işi olarak sunulan
başından bu yana düşünürleri en önemli işinin “Imperial” çimsel bir kural yoktur. Biçim fazla duyuran Amerikan felse- Sanatın en önemli nitelikle- (ya da güzel olarak kendini
en fazla yoran sorun olmuş- diye adlandırdığı, pazara hiz- anlatmak istediği şeye göre fecileri bu görüşü çoğunlukla rinden biri şüphesiz insana sunan) nesne karşısında in-
tur. Yüzyıl başı eleştirilerini met eden baskın sanata kar- oluşur. Bu da hem içerik hem benimsediler; zira Danto’nun çoşku, itimad ve umut aşıla- sanın takındığı “tavır” ya da
okursak, bugün beğendiğimiz şı mücadele etmek olduğunu de daha önce Krauss’un ifade ileri sürdüğü gibi düşünce, ya ması; bunlar başlangıçta sor- ruh hali olduğunu söylemek
Picasso ya da Dali gibi res- ileri sürer. Badiou’nun bura- ettiği gibi sanat işinin yara- da felsefe böylece, Platon’da gulamalardan, şaşırtmalar- doğru olur. Kant’ın büyüklü-
samların “çirkin” ve korkunç da çağdaş olarak tanımladı- tım sürecinin belirlediği bir da olduğu gibi, sanatın önü- dan geçse de. Herşey sanat ise ğü bunun hiçbir ölçütü olma-
bulunduklarını görürüz. Ge- ğı sanat aynı zamanda bugün anlamdır. ne geçiyordu. Geçen yıl ölen hiçbirşey sanat değil. Bir baş- yan bir tutku (arzu değil), bir
orge Bataille, Rene Char ya da “güncel” olarak bilinen sanat Danto’nun arkasından bugün ka deyişle “estetik” ne şekilde cazibe olduğunu ortaya koy-
Jean Genet farklı alanlarda türünü de içerir. Ancak bu- Modernizm, çok çeşitli ve san- hala abartılı değerlendirmeler anlaşılırsa anlaşılsın, sanat ması. Bu anlaşıldığında kim-
yazmış olsalar da korku ve çir- gün güncel sanat Badiou’nun ki birbirine ters düşen şekil- yapılıyor; böylece küratörler, işini kavramamızda öncelikle senin estetiğe karşı gelebile-
kinliğin uyarıcı, canlandırıcı “imperial” tanımına uymak- lerde de olsa biçimi ön plana yazarlar ve felsefeciler tek- o işin maddi formu rol oynu- ceğini sanmıyorum.
etkileri üzerinde durmuşlar- ta ve pazarın gözdesi olarak sürerek sanat ile “gerçek” ara- rar sanat sahnesinde ön plana yor; bu maddi form ister güzel
dır.3 Sanattaki yenilikler her küresel etkinlikler içindedir. sında bir sınır çizmiştir. Bu- geçiyorlar. Ama burada soru- ister çirkin ister rahatsız edici Kaynaklar
zaman estetik kuralların yı- Soru bu sanatın gerçekten bir gün güncel sanatın yapmak is- lacak soru şu: Herhangi bir olsun. Tüm bu nitelikler “es- 1. Küreselleşme ve sanat pa-
kılması yeni estetik tavırların biçim ya da estetik dogması tediği ise bu sınırı yok etmek. Brillo kutusu ile Warhol’un- tetik” alanı için de geçerlidir. zarının güncel durumu hak-
doğmasıyla olmuştur. Yirmin- olup olmadığı. Bienallerde, Aslında, modernizmin bütün kini ayırd etmek için felsefe- Bugün güncel sanatın yaptı- kında, Bknz:
ci yüzyılda, daha önce sözü uluslararası sergilerde, çağ- avant-garde sanat örnekle- ci mi olmak ya da sanatçıdan ğı, sanat dünyasını farklı bir The Global Contemporary
edildiği gibi, modernizmin daş galeri ve müzelerde sergi- ri de sanat ile yaşamı birleş- ayrıca bir açıklama istemek alan olarak sunmak değil, (2013) yayına hazırlayan Hans
biçime dayalı estetiğinin yı- lenen eserlerin seçilmesinde tirmek, yaşamı sanat, sanatı mi gerekiyor? Bu düşünceler tersine adına sanat, biçim, Belting, Andrea Buddeensieg.
kılması iki şekilde olmuştur: ne gibi kriterler rol oynuyor? yaşam yapmak ve gerçek ile estetiği duyumlardan ayırıp estetik demeden herşeyi bir Cambridge: MIT Press, Hans
1)Marcel Duchamp’ın düşün- Bu yalnızca içerik olamaz zira sanalı bir bütün yapmak ama- ezoterik bir metafizik alana gösteri haline sokmak. Bu- Belting’in aynı yayındaki met-
ceye ve sorgulamaya dayalı içerik sonsuz decerece çoğul- cında idi. Ama her defasında itmiyor mu? Artık gözlerimize günün sanatçısı, sanat işini, ni s: 28-31,
devrimi, 2) Dışavurumcularla dur. O vakit elle tutulamayan sanat olarak sunulan yaşam duyularımıza inanmamız im- olağan nesneleri, belgeleri, 2. Krauss, R. (2011) Under
başlayarak öznelliğin sanatta biçimsel, yani estetik bir kri- o derece sanal oldu: Kurt kansız mı? arşiv malzemesini, fotograf ve Blue Cup, Massachusetts:
ön plana geçmesi. ter olduğu anlaşılıyor, yoksa Scwitters sigara izmaritlerini, gazeteyi, etnografik parçaları MIT Press
seçimler gelişigüzel olur ve Marcel Duchamp bulunmuş Aslında, bugünün sanatı özel hatta insanın kendisini oldu- 3. George Bataille (1992)
Güncel sanat ise büyük ölçüde güncel sanat dediğimiz ör- olağan nesneleri sanat olarak olarak “güncel” adıyla anılı- ğu gibi sunabiliyor. Sanat ve Oeuvres Completes, I Premi-
Marcel Duchamp geleneğini nekler arasında hiç bir ortak- sunduğunda bunlar herhan- yorsa da, tarih boyunca her adına sanat denmeyen, sade- ers écrits, Paris: Gallimard,
sürdürerek, yeni mediumlar lık bulamazdık. Ancak, daha gi bir heykel ya da resimden, zaman bir “güncel” ya da o ce müzelerde galerilerde değil s.213
aracılığı ile anlam üretmeye ileride açıklanacağı gibi, bu alışılagelmiş herhangi bir sa- güne ait bir çağdaş sanat ola- akla gelebilecek her yerde her
çalışmaktadır. İster politik, ortaklık büyük ölçüde aynı za- nat örneğinden daha çok sa- gelmiştir. Bu kapsam içinde şekilde sunulabiliyor.
ister tümüyle duyumsal ol- mana ait olmakla da ilgili. nallaştı. olağan izleyici, yani sanata
sun, güncel sanat her uygu- dışarıdan bakan çoğu kişi ve Estetik dediğimiz, biçimden
lamasında sanat kavramını Badiou’nun metninde biçim Andy Warhol Brillo kutuları- sanat ortamının çoğu uzmanı alınan haz ya da duyumsal et-
da genişletir. Güncel sanatta ile ilgili bir sözü akla geliyor; nın aynısını farklı malzeme da o gün yapılan ve o günün kilenme ise, ya da tamamen

8 9 AFSAD
Dosya Güncel Sanat ve Fotoğraf
Konusu
Üzerine Birkaç Not 1960’lı yıllardan bu yana sanatta biçim odaklı kişisel ifade/bireysel
üslup temelinden ayrılarak düşünceye doğru evrilen süreç, fotoğraftan
Ocak - Şubat
yararlanmakla kalmadı, fotoğrafların üretilme ve algılanma biçimlerinde
Ahu ANTMEN
de çok temel değişimlere neden oldu.

1990’lı yıllarda resim, heykel, fo- kıpırdamadan poz veren bir grup temel türlerinden biri olan portre dan çağımızda görüntü üretiminin de teorik bir altyapıyla yeniden makla kalmıyor, ona dair bir tavır
toğraf, video, enstalasyon gibi İngiliz polisinin fotoğrafıdır. Ya alanında üretilmiş bir belgedir. kendi varlık koşullarının/biçimle- kurma girişiminde bulunan Vic- takınıyor. Eleştirel, sorgulayıcı,
çeşitli mecralarda sanat üreten, da ilk anda öyleymiş gibi görünür. Aynı zamanda bir performans- rinin/nedenlerinin irdelenmeye tor Burgin, Allan Sekula, Jeff Wall suçlayıcı olmaktan kaçınmadı-
bazen de bu farklı türlerin ara- Kalabalığın içinde bazılarının kı- tır da: Kalabalık bir grup insan, değer sorunlar olarak ortaya çık- gibi sanatçılar tarafından yeniden ğı gibi, duygusal, dekoratif ya da
sındaki sınırları ihlal eden, İngi- pırdandığı fark edilir çok geçme- sanatçının belirlediği kurallar masıyla, başlı başına kavramsal kuruldu ve güncel sanatı besleyen estetik anlamda cazibeli olmak-
liz sanatçılar grubu (Young Bri- den, görüntünün fotoğraf değil de çerçevesinde, bir sanat yapıtının bir sanat biçimine dönüştü. Wea- damarlardan biri olarak son dere- tan da kaçınmıyor.” 2 Groys’un
tish Artists) içinde, kendine özgü video olduğu o zaman anlaşılır. üretimine katkıda bulunmak üze- ring’in fotoğraf olmayan fotoğrafı, ce etkili oldu. Bu sanatçılar, bazen sözünü ettiği resimden fotoğrafa
bir yeri olduğunu düşündüğüm Ama o polisler, hareketsiz dur- re, altmış dakika boyunca öylece işte bu anlamda ilginç bir örnek; geleneksel anlamda fotoğrafın saf- geçiş sürecinde, 1970’li yıllar-
Gillian Wearing’in Sixty Minu- maya (çalışmaya) devam ederler. durmuşlardır. fotoğrafın ontolojisine ve episte- lığını bozan metin gibi unsurlarla dan itibaren hem doğa, hem kent
te Silence (1996) başlıklı bir işi Oysa evet, bu iş bir fotoğraftır da molojisine yönelik bir soru işare- (Victor Burgin), bazen belgesel manzarasına, hem portreye, hem
vardır. Altmış dakika boyunca aynı zamanda. Fotoğraf pratiğinin Güncel sanata fotoğraf temelin- ti. Önce, fotoğrafın ne olduğunu türünü tüm bileşenlerine ayırarak enteriyöre, hem natürmorta yani
sorguluyor/sorgulatıyor, sonra da ama “an fotoğrafı”ndan ayırarak esas olarak resim sanatının farklı
fotoğrafların bize neyi, nasıl, ne- yeni bir belgesel fotoğraf anlayışı türlerine yönelen Düsseldorf Eko-
den öyle gösterdiğini. kurarak (Allan Sekula), bazen de lü’nün etkisi yadsınamaz. Bu ekol
gerçek gibi görünen anları tümüy- kapsamında gündeme gelen Can-
Roland Barthes, Camera Luci- le bir kurgu prodüksiyonu içinde dida Höfer, Thomas Ruff, Thomas
da’nın girişinde, fotoğrafa dair elde ederek (Jeff Wall) fotoğraf Struth gibi fotoğrafçılar ve özel-
“ontolojik bir arzu”nun kendini alanındaki dönüşümün ipuçlarını likle Andreas Gursky fotoğrafın
ele geçirdiğini söyler. Nedir fo- verdiler. Güncel sanatçıların, bu nesne olarak maddi statüsünün
toğrafı fotoğraf kılan ve bütün mirastan beslenerek yeni üretim- yükselmesinde de etkili oldu.
diğer görüntülerden ayıran? 1Gil- ler içinde olduklarını söylemek
lian Wearing’in işi bağlamında mümkün. Peki güncel sanat bağlamında yo-
bu soru, güncel sanat tartışmala- ğun fotoğraf üretimini ana hatla-
rında sıkça sorulan ve sanat pra- Ne var ki güncel sanat bağlamın- rıyla nasıl ele alabiliriz? Bu çok
tiğinin kendisine yansıyan başka da fotoğrafla uğraşan sanatçılar, kapsamlı ve dağınık alanı en iyi
soruları da uyandırır. Hangi türde fotoğrafın retoriğini yapıbozuma toparladığını düşündüğüm kay-
olursa olsun, görüntünün ne ol- uğratmakla ilgilenmiyor yalnızca. nakların başında, Charlotte Cot-
duğu sorusu bu soruların başında Öylesine geniş bir kullanım alanı ton’un “güncel sanat olarak fo-
gelir. Görme/gösterme ve iktidar ve ifade çeşitliliği söz konusu ki toğraf” olgusundan yola çıkarak
ilişkisi meselenin bir diğer boyu- güncel sanat bağlamında fotoğ- yazdığı kitabı geliyor. Cotton, The
tudur. Görüntünün gerçekliğini rafı salt kavramsallık bağlamında Photograph as Contemporary Art
yitirmesi, yeni teknolojiler bağ- düşünmek olanaksız. Bu açıdan başlıklı kitabında, bugün güncel
lamında görselliğin dönüşümü, bakıldığında yüzyılımızın başlıca sanat alanında fotoğraf bağlamın-
maruz bırakıldığımız görüntüler sanat olayının, resimsel görüntü- da gördüğümüz temel eğilimleri
selinde algı yönetimi akla gelen den fotografik görüntüye geçiş ol- önceden planlanmış eylemlerin
başka konular. Gerçeklikle temsil duğunu iddia eden Boris Groys’a fotoğrafları, anlatı/öykü fotoğraf-
arasındaki ilişki ise, başlı başı- hak vermemek güç. Fakat Groys ları, gündelik hayattan nesneleri
na bir konu olmaya günümüzde sonunda pek bir şeyin değişme- gösteren fotoğraflar, insan mah-
de devam ediyor. Görüntüye dair diğini de söylemişti: “Fotoğraf remiyetinin görsel günlükleri,
tüm bu meseleleri tartışmak için aslında bugün resim sanatı 19. belgesel/foto-jurnalist yaklaşım,
http://estherwindsor.com/assets/the_waiting_room/wearing/gillian_wearing_60_minutes_of_silence_b.jpg fotoğraf hâlâ başat görüntü biçimi yüzyılda ne yapıyor idiyse onu ya- görsel fotografik estetik ve taklit-
olmayı sürdürüyor. Öte yandan pıyor. Kent yaşamını gösteriyor, ler/kurgular şeklinde özetlenebi-
gerçek bir dönüşüm de yaşandı: doğayı gösteriyor, insanların yüz- lecek birtakım başlıklar altında
den bakarak sınırların belizsiz- ayrılarak düşünceye doğru evrilen leşmiş bir görsel kültür rejiminin Allan Sekula’nın dediği gibi, bir lerini ve çıplak vücutlarını göste- topluyor. Bu başlıkların bazıları,
leşmesinden söz edeceksek eğer, süreç, fotoğraftan yararlanmakla uzantısı olarak “güncel sanat”, bu zamanlar fotoğrafın hakikat oldu- riyor, kendi yaşadığımız ortamla- sözgelimi görsel fotografik estetik
Gillian Wearing’in karşımıza kalmadı, fotoğrafların üretilme ve süreçte fotoğrafı bütünüyle içerir ğu mitinin yerini, bugün fotoğra- rı ve egzotik kültürleri gösteriyor, ya da belgesel/foto-jurnalist yak-
koyduğu bu altmış dakikalık ses- algılanma biçimlerinde de çok te- hale geldi. Fotoğraf bir yandan fın hakikat olduğu mitinin bir mit zenginliği ve modayı, sefaleti ve laşım geleneksel fotoğraf ekolle-
sizliğin çok şey anlattığını dü- mel değişimlere neden oldu. Gör- enstalasyon ve performans gibi olduğu aldı. Bu mit çözülürken, savaşı gösteriyor.” Ama yine de rini bugüne taşırken, pek çoğu
şünüyorum. 1960’lı yıllardan bu sellikler arasında hiyerarşilerin belli bir mekâna/zamana bağlı temsilin ötesinde var olan “ger- bir fark var Groys’a göre: “Fotoğ- spesifik olarak fotoğrafın işlevini
yana sanatta biçim odaklı kişisel yok olduğu bir dönemin, kültür pratikleri var kılan yönüyle belge/ çek” bir dünya var mı sorusu, fo- raf resmin o zaman yaptığı gibi ve anlamını dönüştüren pratikler-
ifade/bireysel üslup temelinden endüstrileriyle tümüyle bütün- bellek işlevini sürdürdü, öte yan- toğrafı kavramsal sanat zeminin- gündelik yaşamı yalnızca yansıt- den oluşuyor. Güncel sanat bağ-

10 11 AFSAD
lamında fotoğrafla diğer pratikler bileceğimiz daha parodik görüntü temelde kurgulanan fotoğraflar, Sanatın Yeni Paradigmaları Dosya
Konusu
arasındaki sınırların belirsizleş- biçimleri de çok yaygın güncel sa- ağırlıklı yaklaşımı oluşturdu. Bir
mesini de zaten en çok bu tip yak- nat bağlamında: Batı sanat tarihi- öyküsü olan bu tür kurgu fotoğraf,
laşımlarda görüyoruz: Fotoğraf nin kanonik görüntülerinin altı en fotoğraf kökenli olmayan sanatçı- Ocak - Şubat
“sanatı”nın ne olduğuna dair alı- çok fotoğraf kullanarak oyuluyor; ların en çok tercih ettiği yaklaşımı
şılagelmiş bakışı yıkan yaklaşım- Yasumasa Morimura’nın fotoğraf- oluştururken, geleneksel fotoğ-
ların arasında, bir fotoğrafta son larını anmak yeterli. rafın steoreotipik yaklaşımlarını Prof. Tansel TÜRKDOĞAN
bulmak adına gerçekleştirilmiş reddeden fotoğrafçılar, kentsel
eylemler ve performanslar başta Fotoğrafın güncel sanatla ilişkisi dönüşüm ve kimlik gibi belli baş-
geliyor. Cindy Sherman’ın perfor- bağlamında Türkiye’ye baktığı- lı toplumsal konulara odaklı bir
matif fotoğraflarından, Spencer mızda, 1990’lardan başlayarak biçimde kurgu fotoğrafa yönel- Modern Sonrası ne almakta gecikmedi. Temelde larını oluşturan hemen her
Tunick’in kitleleri yönlendiren Ahmet Elhan, Nazif Topçuoğlu, diler. Kentsel olgular, Türkiye’de Modernizm Sonrası Sanat, yakın zaten modernizmin belki de ih- konuyu malzemesi yapması,
eylemlerinin fotoğraflarına kadar Cem Çetin gibi sanatçıların, fo- belgesel yaklaşıma yeni bir boyut zamanda aramızdan ayrılan Art- mal ettiği veya görmezden gel- Sanat=yaşam mottosu ile varo-
çok geniş bir kapsamda üretilmiş toğrafın sanat dünyasıyla bütün- getirmeye çalışan sanatçıların ve hur Danto’nun tanımlaması ile diği noktalardan birisi de buy- luşunu yenileyen sanatçı için bu
bu tür görüntüler, birer belge ola- leşmesinde önemli rol oynadık- fotoğrafçıların da başlıca konusu- “post sanat” veya bazı yazılarda du. Sanat, modernizmin belki anlamda kaçınılmazdı. Güncel
rak değil, yapıtın kendisi olarak larını görürüz. Özellikle Ahmet nu oluşturuyor, güncel sanat bağ- kullanılan terminoloji ile “yeni de hatalı olarak kategorize etti- Sanat tabii ki sadece yaşama ait
işlev görüyor. Gündelik hayattan Elhan, fotoğrafın salt bir “görün- lamında resim, heykel gibi daha sanat” modernitenin gramerini ği ve metodolojisi bakımından, düzenlilikleri, legal yolları değil
nesnelerin veya insanın kendine tü” sanatı olarak değil, kavramsal geleneksel türlerin yakalayamadı- de yutup içerisinde barındırır- hem de teorisi bakımından üst aksine, dünün suçlarını, pornog-
özel anların mekân içinde farklı ve deneysel bir araç olarak ola- ğı bir anlatım potansiyeli içeriyor. ken onun ötekileştirdiği, ötele- ve alt kültür üretimleri şeklinde rafiyi, evsizleri, kağıt toplayan-
şekillerde sergilenmesi de sık sık naklarını araştırdı ve bu yakla- diği, hor gördüğü, aşağıladığı, tanımladığı alanın tamamen dı- ları, çöpten beslenenleri ve so-
karşılaştığımız yaklaşımlar ara- şımıyla fotoğrafla sanat dünyası Kaynaklar tabulaştırdığı her alanı, birer şında, yaşamın tüm kanallarında kak eylemlerini de, direnişi de,
sında; bu tür fotografik enstalas- arasında gerçek bir köprü oldu. 1 Roland Barthes, Camera Lucida, sanat pratiği yaratma adına, bir son derece akışkan bir biçimde anarşiyi de içerisinde barındırı-
yonlarda da fotoğraflara bakıyor 2000’li yıllardan itibaren daha çev. Richard Howard (Londra: Vin- kanal olarak kullandı. Bu yüz- şekillenen, sadece özel ve özerk yor. Bunlar yokmuş gibi yaparak
olsak da görme biçimimizi yönle- aktif olan daha genç kuşak(lar) tage, 1993): 4. den birbirinin ardılı olmalarına bir kesim tarafından “yaratılan” sanat icra eden modern sanatın
diren mekân düzenlemesi ve/veya içinse fotoğraf, son derece yaygın 2 Boris Groys, “The Promise of Pho- rağmen modernizm post ardılını bir şey değil, farkındalık ile her aksine, “güzel” dışında yepyeni
anlatılan öykü(ler) görüntünün bir anlatı aracı haline geldi. Çeşitli tography”, The Promise of Photog- hep suçladı, galiba suçlamaya da kesimin “üretebildiği” bir “şey”e bir estetik peşinde koşan post sa-
tek başına sahip olmadığı bir an- toplumsal meselelerin görüntüler raphy içinde, ed. Luminita Sabau devam edecek. Bu durum sade- dönüştürülmüş oldu. nat, adının çoğu zaman anılma-
latı/öykü biçimi kurabiliyor. Tak- üzerinden anlatılmaya çalışıldığı, (Münih-New York: Prestel, 1998). ce jenerasyon faktörü ile açıkla- sından bile rahatsızlık duyulan
litler/kurgular başlığıyla ele ala- bu anlamda oldukça illüstratif bir namayacağı gibi, basit bir halef Paradigma Sorunu “postmodern estetiği”, tamamen
selef ilişkisinin ötesinde derin Bu yeni durumu Modernizm’in normsuz, kritersiz, karmaşık ve
ontolojik çatlaklar barındıran kurguladığı modernist paradig- çarpık kurguyu da bir referans
bir ilişki, bu iki kültürel alan manın tamamen yeni bir biçime olarak alıyor. Soğuk havada atm
arasında. evrilmesi veya yıkılıp yepyeni kulübesinde yaşayan evsiz ço-
bir paradigmanın inşası olarak cuklardan, zabıtadan kaçan sey-
Aslında Modernizm’in Post’u ile tanımlamamız gerekebilir. İşte yar satıcıya, yaşamda aktüel olan
ilişki biçimini en doğrudan şe- tam da bu noktada, bu yeni inşa ne varsa sanat alanında ona rast-
kilde tanımlamak gerekirse; salt noktasında, Jack Derrida’nın lamak mümkün. Bağlamlarını
bütüncül bir çatışma alanından “yapısökümü” makalesindeki, kurgularken ideolojik bir duruş
ziyade, zaman zaman paralelle- “var olanın tamamen yok edil- ile var olabildiği gibi kenti tü-
şen, zaman zaman ise tamamen mesinden” çok, yepyeni bir oku- keten tüm etnisiteler ve onların
aksi yolları tercih eden iki gra- ma ile “yeniden oluşturulması oluşturdukları komünler, kısa-
mer dizininden bahsetmemiz ge- meselesine” gönderme yapmak cası yaşamın tüm katmanları ve
rekli görünmektedir. Modernist gerekiyor kanımca. kültürü var bu üretimlerde.
proje kendi ezberini yüzyıllar
boyunca kutsadı ve değiştirile- Güncel sanatın karakteri itibari Güncel Sanat Rol Çalar mı?
mez birer akit haline dönüştür- ile modern sanatın ilgi alanı dı- Yaşamı ve onun komponent-
dü. Zaman zaman kendi içinde şında kalan her konu ve kavramı lerini malzeme eden sanatçı,
çatışmalar ve dönüşümler yaşa- kucaklaması, sosyoloji, psikolo- kimi zaman kendi imkan ve im-
sa da dünya ölçeğinde çok daha ji, antropoloji, sosyal politikalar kansızlıklarından hareket ede-
önceleri, Türkiye ölçeğinde ise v.b. gibi diğer disiplin alanları rek işler üretirken kimi zaman
80’lerin ikinci yarısından iti- içerinde ele alınan konular ile da toplumsal yaşamın biçim-
baren inanılmaz bir kırılma ve bağlar kurmasını sağlamasının sel özelliklerini araştıran işle-
dönüşüme uğramaya başladı. yanında bu ilgi alanları o kadar rin ağırlıklı olarak yer aldığı bir
Bu kırılma ve dönüşüm doğal çeşitliliğe kavuştu ki, yaşama ait alan olarak özel hayatı merkeze
olarak ekonomik, politik, sos- her şey sanatın temel konusu ol- aldı. Bu konular modernizmin
yolojik tüm fenomenler gibi ya- maya başladı. Aslında sanatın psikolojik, sosyolojik yani beşeri
şamın bütün dinamiklerini ha- yaşamı kucaklaması, bir anlam- bilimler olarak tanımlanan alan-
reketlendirirken, yaşamın diğer da onun “normalleşme”siydi. lara girerken bugünün sanatçısı
bir dinamiği olan sanat ve onun bu beşeri bilimlerden roller çala-
tüm komponentlerini de içerisi- Bugünün insanının yaşam alan- rak bazen şehircilik ya da sosyal

12 13 AFSAD
Güncel Sanat tabii ki sadece yaşama ait düzenlilikleri, legal Yeni Aktörler
Sanatçının yeni grameri, izleyici ve eleştirmenin
yolları değil aksine, dünün suçlarını, pornografiyi, evsizleri, kağıt durumu da ayrı bir yazı konusu olmakla birlikte
postmodern durumun yeni aktörleri bu sayılan
toplayanları, çöpten beslenenleri ve sokak eylemlerini de, direnişi dinamiklerin tamamen üzerinde bir yerde duran,
kapitalist üretim ilişkileri ile şekillenen piyasa,
de, anarşiyi de içerisinde barındırıyor. onun alt başlıkları, müzayede, küratör v.b. gibi
pek çok yeni terminolojiyi de bu alan içerisinde
konumlandırmıştır. Bu aktörlerin alan içerisinde-
ki etki ve etkinlikleri uzun uzun yazılıp düşünül-
politikalar başlıkları altında tanımladığı alanları mesi gereken alanlar olarak karşımızda durmak-
mercek altına koydu. Yaşam nereye akıyorsa, gün- tadır.
cel sanat pratikleri de onu izlemeye onunla birlik-
te var olmaya kodlanmış durumda. Sonuçta, postmodern okumalar içerisinde totalci
Marina ABRAMOVİÇ, 2012, MOMA, Newyork City. bir tavır ile modernitenin patolojisi, postmoder-
Sanatçıların, yeni okumalar yaparken, kimi zaman nizmin kutsanması şeklindeki tuzaklara düşme-
bir toplumbilimci, kimi zaman bir muhabir, kimi 2012’de New York’ta açtığı solo sergisinde izleyi- den bilimsel alandaki “case study”ler ile parça
zaman bir terapist, kimi zaman bir turist hatta ciyi bizzat eylemin içerisine davet eden tavrı gün- analizleri ile okunarak daha objektif sonuçlara
kimi zaman bir röntgenci gibi farklı rolleri çalabi- cel ve iyi örneklerden sayılabilir. Bu tavır aslında varılabilir kanımca. Sosyal bilimler açısından bir
leceklerini görmek olası. Aslında günümüz sanat 70’lerin sonlarında Alan Kaprow’un happeningle- metodoloji olarak toptancı değerlendirmelerin
pratiklerinin çoğu bu bağlam ile özellikle bir çok rindeki okuma ile aynı olmasa da, etkinleştirilen getireceği, yanlış sonuçlara varma riski güncel sa-
beşeri bilimlerin konusu olan, örneğin toplumbi- izleyici pozisyonu ile aynı genlere sahip bir sa- nata dair veya post modern duruma ilişkin sapta-
limsel araştırma konularından şehirleşme sorun- DeadTroopsTalk f: Jeff WALL natsal pratik olarak okunabilir. Sürecin bu nok- malarda da yapılıyor kanımca. Bir durumu analiz
larına, politik aksiyonlardan etnik dinamiklere tasında güncel sanat pratiğinde eyleme geçirilen ederken ne toptancı bir tavır ile yok saymak doğru
pek çok alanda rol çalmaya devam ediyor. Sanatçı izleyici için, modernizmin masumiyetinin de kay- bir metodoloji, ne de toplamcı bir kutsama doğ-
yaptığı gözlemlerin tümünü kendi anladığı dile Sözü edilen sanat pratiğinin sosyolojik, politik, bolduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz. Gösterinin ru. Modernizm’in ve modernist projenin hataları
tercüme ederek gündeme getiriyor kuşkusuz. Bu toplumsal bir çok yanı olmakla birlikte, temelde sekonder aktörü durumundaki izleyici dünün ma- olmakla birlikte bunların doğrularını itiraf etmek,
rollerin baş aktörleri kimi zaman gerçek zaman- hedef olduğu kritik onun modernist tabu alanla- sum ve donanımsız gözü ile yeni sanat pratiklerini postmodernizm eleştirilerinde de uyulması gerek-
lı örneklemeler olabildiği gibi, günümüz sanatçı- rından en hassas noktalarına dokunuyor olma- okumada yetersiz kalabilir. li bir kritik eşik olarak karşımızda duruyor bugün.
sı bu sanat pratiğini kendi üzerinden de yapıyor sıdır. Bu bile günümüz sanatının hala modernist
bazı uygulamalarda. Şükran Moral, 1997 yılında saldırılara hedef olmasının başlıca nedeni olabi-
gerçekleştirdiği Bordello isimli performansında lir. Yaşamdan sayısız roller çalan sanatçı hayaller
Karaköy Yüksek Kaldırım’daki bir genelevde ha- de kurmaya devam ediyor kuşkusuz. Modernizm
yat kadını kılığına girer. Bu ayrıca Türkiye sanat tarafından ihanete uğratıldığı, her alanı ihbar et-
ortamı için bir ilk olmuştur. mekten, bunları ortaya dökmekten çekinmiyor
günümüz sanatçısı. Eşitlikçi, düzenli yaşam vaat-
Gene Moral’ın 1994’teki “Artista” (Sanatçı) adlı leri ile “büyük anlatılar” ile kandırıldığını düşünen
çalışması, geleneksel sanat tarihinin ikonografik bireyin, yaşama ilişkin hayallerin sanat ile alınan
konularının en önemlilerinden birisini, “İsa’nın güncel notlarıdır bunlar. Yeni estetik gramer bu
Çarmıha Gerilmesi” sahnesini tersine çevirmiş- bağlamda ortaya çıkarılan bazen mide bulandırıcı
tir ve burada çarmıha gerilen İsa değil bir kadın görüntüleri bile güncel formatta sergiledi. Bunlar
sanatçıdır; böylece Moral kendisini İsa’nın ye- modernizmin sanat alanına ancak belirli malze-
rine koyan ilk kadın sanatçı olmuştur. Bu işinde meler ve sunuş biçimleri ile izin verdiği kadarıyla
sanatçının sadece sanatsal pratik açısından mo- yer bulabilen konulardı. Bugünün sanatı moder-
dernist hassasiyetlere dokunduğunu söylemenin nizmin en krizli konularından olan malzeme ko-
ötesinde dini, politik bir çok diğer dinamik üzeri- nusunu da başka bir bağlamda algılıyor. Dünün
ne de eleştirel rollere büründüğünden bahsetmek pranga misali belirli konvansiyonelliklerle üreti-
daha doğru olur. Sanatçı çalışmalarında sistemin len sanatı, yukarıdaki örneklemelerde dikkat edi-
kendince problemli unsurlarına, kenardakilere, leceği üzere, bugün “ne ile” yaptığından çok, “ne
marjinal(lik)lere odaklanmaktadır ve bu odaklan- yaptığını” önemsiyor sanatçının.
ma, sistemdeki çelişkilerin varlığını ifşa ederken,
yarattığı saldırılar aslında sanatın, sanat tarihi- İzleyicinin Durumu
nin savunma mekanizmalarını da zafiyete uğrat- Sanatın yeni paradigması ile normsuz ama kendi
maktadır. Post-modern düşüncede mekanlar arası estetiğini gündeme getiren post sanatın edilgen
ilişkilere olan saldırı, iktidar ve beden üzerinde konumdaki aktörlerinden izleyiciye de yeni roller
kurulan disiplinlere de yansımıştır. Çünkü, mo- biçti bu süreçte. Edilgen modernist izleyici, post-
dernizm’e göre kentli kültür içerisindeki marji- modern süreçte J. Ranciere’nin sözleriyle; “göste-
nallikler ayıklanmalı ve ötekileştirilmeli hatta yok riyi icraya ve izleyiciyi eyleme geçebilen bir insana
edilmelidir. dönüştürmek suretiyle görme denen kötülüğün
kökünü kazımak istiyor.” Marina Abramoviç’in

14 15 AFSAD
Dosya Çağdaş Sanat Bağlamında
Fotoğraf 1839 yılında doğuşundan beri sanatı değiştirmiştir, sanat ise
Konusu
Diğer Disiplinler ile Fotoğraf İlişkisi fotoğrafı, iki asırlık varlığında gerçekleşen teknolojik gelişmelerden
Ocak - Şubat
çok daha az değiştirebilmiştir.
Rolf SACHSSE
Çeviri: Arzu ÖZGEN de bana güldüler, oysa o top- dan beri kullanmaktadırlar ve tarihi ve binaların korunması,
lantılara katılanların hiçbiri fotoğraflarının tablolarından fotoğraf icat edildikten sonra
bugün artık klasik fotoğrafçı- daha etkili olduğunu iddia et- gelişmiştir ve günümüzde genç
lık alanında çalışmamaktadır. mektedirler. Ouevre of Gerhard mimarlar “Binalar gelir geçer
1980’li yılların sonlarına doğru Richter veya Cy Twombly’e ba- ama fotoğraflar kalır.” şeklin-
benden (dünya çapında tanın- karsanız bunun halen devam de cümleler yazmaktadırlar.
mış birkaç yüz fotoğrafçı ve etmekte olduğunu görürsünüz. Mimari post-modernizmin bir
öğretmenden beklendiği gibi) Öte yandan, eserlerini fotoğ- bölümü, binaların değişik açı-
bir yazılım programına katkıda raf yoluyla satabileceklerini ilk lardan fotoğraflanmasının cid-
bulunmam istendi; daha son- keşfedenler heykeltraşlar ol- di bir şekilde planlanmasıdır.
radan yaratıcıları tarafından muştur. Karl Bodmer, Eugene Şehir planlaması ve binaların
“dijital karanlık oda” olarak Druet ve Edouard Jean Steic- korunması alanlarında çalış-
adlandırılacak olan bu prog- hen’in fotoğrafları olmasa Au- tıktan sonra pek çok önemli
ram, günümüzde “Photoshop” guste Rodin hakkında çok şey mimarın neden fotoğrafçı oldu-
olarak bilinmektedir. 1985’de bilmeyiz. Sanat dünyası ile ta- ğunu anlamak hiç de zor değil-
profesörlüğe ilk başladığım za- nıştırıldıktan sonra fotoğrafçı dir. Ahmet Ertuğ bunların en
manlarda bizim genç tasarım olan sayısız ressam ve heykel- ünlüsüdür. Kütüphanelerin ve
öğrencilerimiz için bilgisayar traş bulunmaktadır. opera binalarının iç kısımları-
workshopları vermeye adadım nın fotoğraflanması konusun-
kendimi ama meslektaşlarım, Fotoğraftaki ilk görüntüler daki seri çalışmaları ve kubbe-
bilgisayarlarla yapıldığı için, birtakım binalar ve yerşekille- ler üzerine yazdığı kavramsal
bunun hiç de yaratıcı olmaya- ri şeklinde mimari çalışmaları kitabı, mimari fotoğraflar ta-
cağını söyleyerek karşı çıktılar. sergilemektedir. O zamandan rafından sergilenen güzellik ve
Aynı itirazlar, 1993’de bizim beri mimarlar eserlerini fo- etkileyicilik konusunda mima-
üniversitenin ilk web sitesi- toğraflanmak üzere ortaya çı- ri düşüncenin - özellikle batı
ni kurmaya kalkıştığımızda da karmaktadırlar ve fotoğraflar özellikleri içerisindeki doğu bi-
oldu. Halbuki bugün bu ‘sanat diğer binaların inşa edilmesi- naları olarak şekillenmiş bulu-
profesörleri’ interneti kulla- ni de etkilemektedirler. Sanat nan - ne kadar etkili olduğunu
narak sanat pazarı listelerinde
kendilerine bir yer edinme pe-
şindeler.

Fotoğraf 1839 yılında doğuşun-


dan beri sanatı değiştirmiştir,
sanat ise fotoğrafı, iki asırlık
Paris Grand Palais 2010 f: Ahmet ERTUĞ varlığında gerçekleşen tekno-
lojik gelişmelerden çok daha
az değiştirebilmiştir. Örneğin,
Fotoğraf –ve sanatın diğer tüm Sasson’un, 1978 yılında Colog- gördüğüm kadarıyla Bryce Ba- resmin dört veya beş defa daha
dalları ile ilişkisi– dijital fotoğ- ne’deki Photokina fuarında, yer’in renkli mozaik filtrele- ‘ölü’ olduğu söylenmektedir
rafın zaferinden sonra radikal ilk dijital fotoğraf makinesini ri ve CCD’nin kullanılmaya ama sanat pazarına yakından
bir şekilde değişime uğramış- tanıtımına ve dijital üretimin başlanması fotoğrafçılığın ge- bakarsanız halen yaşıyor ve
tır; bu süreçte oluşan ürünün gelişimine tanık oldum. Bu dö- leceğiydi ve benim eski moda zengin olduğunu görürsünüz.
fotoğraf olarak kabul edileme- nemde ben fotoğrafçılık tarihi bilgilerim 20-30 yıl içerisinde Andreas Gursky veya Thomas
yeceğini tartışan kişiler bile ile daha ilgiliydim ve o zaman- pek rağbet görmeyecekti, hatta Ruff gibi fotoğrafçılar çalış-
bulunmaktadır. Bu tartışma lar Antwerp’de, bugün ise Viya- bugün artık eski fotoğraflarım ma biçimleriyle birer ressam
ile ilgili olarak, kişisel anıla- na’da bulunan Avrupa Fotoğraf büyük koleksiyonlarında sade- olduklarını iddia etmektedir-
rımı hatırlıyorum. Ben 1950’li Tarihi Topluluğu’nun kurulma- ce tarihi bir değere sahip. ler. Mevcut ve algılanabilene
yıllarda bir fotoğrafçı çocuğu sına yardım ediyordum ve Lu- bir gönderimde bulunmadan,
olarak büyüdüm ve 1960’lı yıl- cia Moholy gibi ünlü Bauhaus 1984’de Almanya’da fotoğraf imajlarını kolaj şeklinde ço-
larda da profesyonel fotoğrafçı fotoğrafçıları ile röportajlar zanaatkarlarının yıllık toplan- ğaltarak yeni gerçeklikler ya-
eğitimi aldım ve bu süre içeri- yapıyordum. Bilgisayar alanın- tılarında yaptığım sunumda, ratmaktadırlar. Ressamlar,
sinde Kodak firmasından Steve daki kendi araştırmalarımdan bu gelişmelerden bahsettiğim- çalışmaları için fotoğrafı başın- Return to Veste Rosenberg 2006 f: Geissler SANN

16 17 AFSAD
göstermektedir. Diğer yandan, yıllarda çok önem kazanmış- kalede gerçek oyuncular tara-
son yıllarda mimari fotoğraf- tır ve William Eggleston, Joel fından oynanan bir bilgisayar
lar, her tür video klibi ve man- Meyerowitz ve diğerlerinin ça- oyunu ile işe başladılar. Sade-
zarasal bilgisayar oyunları için lışmaları Atlantik’in her iki ya- ce video sıralamasını değil aynı
reklam fotoğrafı olarak olduk- kasında da geniş kapsamlı ser- zamanda büyük ebat fotoğraf-
ça yoğun bir şekilde kullanıl- gilerle sunulmuştur. lar da çektiler –8”x 10” renkli
maktadır. Örneğin Santiago de negatif– ve bu fotoğraflar bü-
Calatrava veya Zaha Hadid’in 1990’lı yıllar, bilgisayarlar ta- yük ebatlarda basılarak galeri
çalışmalarını yakından inceler- rafından yaratılan sanal alem duvarlarını ve kitapları süsle-
seniz bir çok tasarlanmış görsel ve interneti ortaya getirmiş ve diler. Bunları bir ortaçağ kale-
ürün bulursunuz. geliştirmiştir. Böylece, ilk me- sinde, çevrelerindeki büyük 15.
tamedia ortaya çıkmıştır. “Fo- Yüzyıl tabloları ile ilişkilendi-
Klasik güzel sanatlar alanından toğraftan Sonra Fotoğraf” gibi rirseniz, renk şemalarına oldu-
uzaklaştığınızda işler daha kar- önemli sergiler dünyayı gez- ğu kadar, aynı zamanda kom-
maşık hale gelmektedir. Sanat miştir, sergi fotoğrafın gerçek- pozisyonlarına da gönderimde
alanındaki modern medyanın lik, aura ve yerleşik inançlar ile bulunulduğunu görürsünüz.
çoğu film, video, bilgisayar si- olan eski ilişkisinin tamamen
mulasyonları ve oyunlar şek- kaybolduğunu göstermiştir. Bu Son olarak; bu bahsettikleri-
linde, fotoğraftan türemiştir. serginin küratörü Hubertus von miz sadece sanat dünyasıyla
Fotoğrafik imajlar hareketlen- Amelunxen, “Fotoğraftan son- ilgili kavramlar değildir. Gü-
dirildiğinde bunlar film ola- rası, fotoğrafın öncesidir” ifa- nümüzde estetik operasyon ge-
rak karşımıza çıkmaktadır ve desini kullanmıştır ki, bu me- çiren herkes artık X-ray ışın-
filmin dramaturjisi olmaksı- kanik reprodüksiyonun sonu ları yerine 3D simulasyonuna
zın psikoanaliz olmaz. Örne- olan post-Benjaminian fikrini maruz kalıyor. Simulasyonda
ğin, ressam Edward Hopper’ın çağrıştırır. Bu fikir, Facebook kendisi için bilgisayar kulla-
eserlerinde, 1930’lu yıllardaki ve Google’da da geçtiği gibi di- narak oluşturulan yüzeylerde
Hollywood filmlerinden ne ka- jital reprodüksiyonun saçma mikroskobik detaylar daha iyi
dar etkilendiğini görmek hiç olduğu bilgisini içermektedir. algılanabilsin diye doktorun
de zor değildir. Aynı şey, adsız Aynı zamanda, analog fotoğ- tüm renkleri kapatmış olması-
seri çalışmaları (Beneath the rafçılık, IT elemanlarının “wall nı umut etmektedirler, çünkü
Roses) ile günümüz fotoğraf- stock” fotoğraflarına doğru insan gözü renklerin her türü-
çılarından Gregory Crewdson kaymış ve (özellikle Düsseldorf ne çok yavaş ve net olmayan
için de söylenebilir. Michael Ekolü’nün fazla odaklandığı bir tepki göstermektedir. Bina
Wolf’un “Oeuvre of Photograp- ürünlerle) müzayede ve sanat ve köprü inşa edenler, gerçek-
hers” çalışmasında kullanıldığı piyasasında müthiş fiyatlara te hiç kullanılmayan bir beton
gibi “belgesel” sözcüğüne dö- ulaşmıştır. Bu abartılı durum, karışımı simülasyonu kullan-
necek olursanız (KONTRAST internet hisseleri piyasasında, maktadırlar, öyleyse bu durum,
No.36) bunun bir film için 2001 yılında görülen hızlı dü- sanatta ne kadar önem taşı-
söylendiğini görürsünüz. John şüşten kaynaklanan, bir finan- maktadır?
Grierson belgeseli 1924’de sal kırılma ile son bulmuştur.
“gerçekler ziyafeti” olarak ad- Bir sonraki jenerasyonun ko- Sanat; estetik konular aracılığı
landırmıştır. Video, 1970’lerde leksiyonerleri, sanat piyasa- ile iletişim kurmaktır ve bunun
sinemaya destek olmak için or- sının eski değerlerine (resim, içinde medyatik etki taşıyan
taya çıkmıştır ve anologdan di- heykel ve zarif baskılara) geri bir kendini yansıtma da bulun-
jital fotoğrafa atılan en önem- dönmüşlerdir. maktadır. Bu etki, geçmişte,
li adımlardan biridir. Video, içinde bulunduğumuz zamanda
yeraltındaki sanat gruplarının Sanatsal ilginin zirvesine ula- veya gelecekte bir tablo, hey-
performanslarını, faaliyetleri- şan bir başka alan ise bilgisa- kel, müzik, ses, fotoğraf, gra-
ni ve “body work” çalışmalarını yar oyunları endüstrisidir. Bu fik şekiller, bilgisayar imajları
sergilemek için kullanılmıştır. endüstri, sanatçıları olduğu ka- şeklinde ortaya çıkmıştır, çık-
Fotoğraf buradan hareketle dar genç girişimcilerin son iki maktadır veya çıkacaktır. Sanat
feminizm, eşcinsellik ve AIDS neslini de etkilemiştir ve on- ve diğer tüm alanlarda fotoğra-
konusunda gerçekleştirilen et- ların yolu da, sonuçta fotoğraf fın başarmak zorunda olduğu
kinlikler gibi, özellikle sosyal ile kesişmiştir. Alman-Ameri- şey, beklenmeyen bir gerçek-
bir takım faaliyetlerle bağlantı- kan sanatçılar Beate Geissler likle yüzyüze gelmesini sağla-
lı olarak insanların kendilerini ve Oliver Sann, 2006 yılında yarak, kişiye kendi varoluşunu
açıklama aracı şeklinde yeniden “Veste Rosenberg’e dönüş” sorgulatmaktır. Bunun nasıl
şekillenmiştir. Aynı zamanda, isimli video oyunu şeklindeki başarıldığı hiç önemli değildir,
renkli fotoğraf, yaklaşan dijital sanat çalışmalarını ürettikle- elbette ‘fotoğraf’ da bir yöntem
çağın habercisi olarak, 1980’li rinde, Güney Almanya’da bir olabilir. Dubai World I 2007 f: Andreas GURSKY

18 19 AFSAD
Doğaçlama
Portfolyo Fantomas
Ocak - Şubat

Orhan Cem ÇETİN

2007 tarihli Fantomas serisi, İs- sajların okunduğu mekanda, bir çektiğim ve yine o sırada yazarak
tanbul’da SALT Beyoğlu’nun bu- yandan filmler izlenip bir yandan fotoğrafların içine dahil ettiğim
lunduğu yerde daha önce yer alan da serbest çağrışımla, bir tür bi- metin parçacıklarından oluşuyor.
Garanti Platform Sanat Merke- linç akışı hali ve etkileşim içinde Serbest çağrışımla ortaya çıktık-
zi’nde, bütün bir haftasonu sü- işler üretildi. Ressamlar, yazar- larından her birinin net olarak
ren ilginç bir etkinlik sırasında lar, oyuncular, performans sanat- nelerden esinlendiğini söylemem
ortaya çıktı. Bir İngiliz sanatçı- çıları, akla gelebilecek her disip- mümkün değil, zira bunu bilmi-
nın girişimi ile, Back to the Core linden bireyler vardı. Geçmişte yorum. Ancak, izlediğimiz film-
başlığı altında gerçekleşen ve bir sürrealist sanatçıların uygulamış lerde ekranda planlar arasında
toplu doğaçlama olan etkinliğe olduğu bu yöntem, yıllar sonra sürekli metinler belirmesinden
farklı disiplinlerden çok sayıda İstanbul’da tekrarlanmış oldu ve ve çok fazla mektup (ihbar, tehdit
sanatçı davet edilmişti. İzleyici ortaya çıkan çalışmalar yine aynı vs.) görüntüsü kullanılmış olma-
bulunmayan, sadece sanatçıla- mekanda derlenerek fanzin ya- sından etkilendiğimi sanıyorum.
rın yer aldığı ve iki gün boyun- pısında bir kitaba dönüştürüldü.
ca 1920’lerde çekilmiş Fantoma Bu kitap daha sonra çoğaltılarak Bu seri bir bütün olarak herhangi
(kendince adalet dağıtan maskeli İngiltere’de, Tate Modern’da özel bir yerde sergilenmemiştir.
ve pelerinli bir “süper suçlu”) te- bir günde dağıtıldı. Fantomas
malı sessiz filmlerin gösterildiği serisi benim bu etkinlik sırasın- http://www.waywardcanon.
ve Fantoma romanlarından pa- da kısmen hazır, kısmen o sırada com/backtocore.htm

20 21 AFSAD
Kansız Savaş, 1997 Doğaçlama
Portfolyo

Ocak - Şubat

Manit SRIWANICHPOOM
Çeviri: Arzu ÖZGEN

This Bloodless War

Bir zamanlar imparatorluklar or- ki “Göl suyunu çektiği zaman ger- lıştığını görmekteyiz. Bu eskiden
dulardan çıkardı. Aynı eski in- çekler ortaya çıkar.” Artık bizim de böyleydi ve halen kendi çıkar-
sanlar dünyayı halen sömürgele- paralarımız da suyunu çekti ve ları için kendilerinin koydukları
riymiş gibi yönetmektedirler ama şu anda pazar sisteminin bizim kurallarla oynanan onların oyun-
artık kendilerini dünya yatırım- paralarımızla eski ama halen var ları olmaya devam etmektedir.
cısı olarak adlandırmaktadırlar. olan sömürge patronlarını zen- Bizler ise heves ve istekle onların
Eskilerin bir sözü vardır, derler ginleştirmek ve korumak için ça- tuzaklarına düşen zavallılarız.
f: Orhan Cem ÇETİN

22 23 AFSAD
This Bloodless War 6 This Bloodless War 4 This Bloodless War 5

This Bloodless War 3 This Bloodless War 2

24 25 AFSAD
1997’de Bangkok’un merkezindeki çeşitli yolların kenarlarında kurulan sergilerinden görüntüler

26 27 AFSAD
Doğaçlama
Portfolyo Zaman ve Mekan IV
Ocak - Şubat

Ahmet ELHAN

Ahmet Elhan “Zaman ve Mekan IV” adlı çalışmasını ve görsel algıyı, yanılsamayı ve sanatsal betimi sor-
2002 yılında iğne deliği kamerasıyla yapmıştır, sa- guluyor.
natçı, alışılmış anlatım yolları tıkanan fotoğraf sana-
tının yarattığı görüntü yoğunluğunu, kendi adına bir Fotoğraflarda kentin kaosundan, kalabalığından,
sorun olarak görüyor ve mekân kavramı üzerinden karmaşasından, deli şoförlerin kullandığı arabaların-
sorgulamaya çalışıyor bu çalışmasında. Toplamda 20 dan eser kalmamıştır. Gök ve denizin renginin her an
eserden oluşan çalışma, zamanın hızla aktığı ve gide- değiştiği, hiçbir şeyin aynı kalamadığı kentin bu fo-
rek hızlandığı bir dönemde, geçmişten çağrılmış bir toğraflarında, ürkütücü bir durgunluk hüküm sürer.
teknikle, bilindik şehir mekanlarına bir yeniden bakış Göğün rengi ne güne, ne de geceye benzer, insanlar
denemesi olarak kurgulanmış ve sergilenmiştir. buharlaşmış gibidir. Sanki korkunç bir felaket kıpır-
dayan her şeyi silip, sadece sabit kalabilen ögeleri ye-
Fotoğraf karelerinin her biri en az yirmi dakika, ba- rinde bırakmıştır.
zen yarım saati aşan sürelerde pozlanarak çekilmiştir.
Böylelikle görüntüler, özgünleşen ışık altında, açık- Bir fotoğraf karesi için harcanan yirmi dakikayı aşan
lanamayan bir durağanlık, boşluk ve giderek hiçlik süre, her şeyin zamanla yarıştığı ortamlara karşıt
duygusu uyandıran bir tür belirsizliğin egemenliğine göndermelerle yüklü. Kalıcı olan mekan mı, yoksa za-
bırakılıyor. Gerçek yaşamı birebir yansıtma amacıy- man mı? Ahmet Elhan’ın bu çalışması adeta Görelilik
la geliştirilen fotoğraf makinesine ait bu görüntüler, Kuramı’nın zamanın göreli olduğunu söylediği gibi,
güvenli zemini kayganlaştıran bir nitelikle, zamansal kalıcı olanın mekan olduğunu söyler gibi.

28 29 AFSAD
Usta
Jak BARUH İşi
Doğaçlama

Ocak - Şubat

Sibel ACAR

İçinde yaşadığımız zamanın en belirleyici özel- versite yıllarında, kimya mühendisliği eğitimi
liğinin, iletişim olanaklarının çeşitliliği ve hızı için bulunduğu İsviçre’de bu ilgisi devam eder.
olduğunu söylemek sanırım yanlış olmayacak- Lisansüstü eğitimi için gittiği Londra’da da fo-
tır. Bu hızlı iletişim eski-yeni, uzak-yakın bü- toğraf çalışmalarına ara vermez. Uzun yıllar ya-
tün kültürlerin etkileştiği, birbirine geçiştiği şadığı New York’da olgun çalışmalar üretir.
bir dünya yarattı. Bir yandan insan yaşantısının
çeşitliliği hiç bu kadar bir arada olmamıştı, öte Kendine özgü görsel dili ve konu tercihleri çok
yandan insanlar hiç bu kadar aynılaşmamışlar- belirgin olan sanatçı, düşüncelerini tekil çalış-
dı. Bu etkileşim; farklı kültürlere sahip insanla- malar yerine bir seri fotoğraf halinde aktarma-
rın aynı kent kültürünü paylaşması, seyahatler, yı tercih etmektedir. Fotoğrafları anlam, biçim
ticari malların üretim ve tüketim ağlarının dün- ve üretim ilişkisi olarak bir bütünlük taşır. Her
yanın dört bir yanına uzanması gibi fiziksel bir bir serisinde ele aldığı konular birbirinden fark-
arada bulunuşlukların yanı sıra her türlü medya lı olsa da zıtlıkları ve benzerlikleri, katmanları,
aracılığıyla birbirinden sürekli haberdar oluşla hareketi, insan bedeninin içinde bulunduğu me-
da gerçekleşmektedir. Jak Baruh, sofistike bir kanla ilişkisini göstermek suretiyle hem zamanın
ilişkiler ağıyla birbirine kâh bağlı kâh bağımlı hem de mekanların akışında insanın durumunu
bu zıtlıklar ve bir arada bulunuşluklar dünyasın- gözler önüne serer. Görsel stratejisi, anlığımızda
da günümüz insanın durumunu gözlemleyen ve kaybolmadığı halde anda kaybolanın ya da bir an
sorgulayan bir sanatçı. sonra kaybolacak olanın görüntüsünü saptamak
yerine anlığımızın katmanlarını şeffaflaştırmaya
1948 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Baruh, benzetilebilir. Böylelikle daha önce orada olmuş
fotoğrafla ilgilenmeye lise yıllarında başlar. Üni- olanın yitip gitmediğini bazen bir izde bazen bir

Global Lines

30 31 AFSAD
renkte bazen bir sembolde var olmaya ve şimdiyi
biçimlendirmeye devam ettiğini görürüz.

Mega kentler, özellikle farklı kültürlerin buluş-


ma noktası olan New York, Baruh’un pek çok
fotoğrafının konusu. Bu tercihinin nedenini sor-
duğumda “ultra bir kent olan New York’un yapı-
sı, devasa gökdelenleri, caddelerden hızla akan
insan kalabalığı ve her ırktan insanın bu kentte
bir araya gelerek renkli, canlı, kozmopolit bir
yapı oluşturması beni derinden etkiledi. Gerek
Avrupa’da gerekse Amerika’da yaşamış olmam,
sanatımın bu noktalarda kent kültürüyle ileti-
şimde olmasını sağladı. Dolayısıyla, o kültürle-
ri hem bir yabancı olarak gözlemleme, hem de
orda yaşamış biri olarak içeriden eleştirme ve
yorumlama şansım oldu”* yanıtını aldım. Baruh,
“Global Lines” (Global Boyutlar, 2012) serisinde
kent yaşantısındaki kalabalıkların dinamizmini
gösterirken kalabalıkların içinde yalnızlaşan do-
ğadan kopan insanın çelişkisine odaklanmakta.
“Made in New York” (2012) serisinde ise kendi
deyimiyle “zamanın hızlanan zamandan daha
hızlı aktığı”, “zaman ve ışıkla yarışan” bu kentin Made in New York
sürekli değişen görüntülerinin peşine düşer. “An
Ordinary Day” (Sıradan Bir Gün, 2012) isimli Öte yandan, her ne kadar insanlar ekonomik
seri çalışması da yine günümüz kentinde insanın sistemin döngüsünde edilgenleşmiş, kendilerine
durumuna dair bir saptama. Baruh bu çalışma- has renklerini yitirmiş ve aynılaşmış görünseler
sında “belirgin ve durağan bir insan figürünün de insan yaşantılarının çeşitliliği, bireyin yapma Packed with Shiny Cellaphone
etrafında akan canlı yaşamı” kareler. (jakbaruh. etme ve kendini ifade etme edimi yeryüzünde-
com) ki en büyük dönüştürücü güç. Baruh, “Occupy Wall Street” (Wall Street’i İşgal Et, 2011) ça-
lışmasında 17 Eylül 2011’de New York Zuccot-
ti Park’ta başlayan başkaldırı hareketini fotoğ-
raflar, “dünya düzeninde değişim isteyen genç
kuşakların başkaldırısını, taleplerini sonsuza
armağan etme isteği içinde bu sıra dışı olayı es-
tetize” eder. (jakbaruh.com)

“Packed with Shiny Cellaphone” (Süslü Paket,


2011) serisi ise dünyanın en genç kültürü sayı-
labilecek Amerikan kültürünün dünyanın pek
çok yerine nüfuz etmesi üzerine. Çok köklü bir
kültüre sahip olmasına ve yıllarca kapitalizme
kapalı durmasına rağmen çok kısa zamanda
Çin’in bile Amerikan kültüründen etkilenmiş ol-
ması gözlemi bu fotoğrafların çıkış noktası. Bu
çalışma, Amerikan kültürünün “en temel insan
içgüdülerine yönelik, uzak diyarlarda var olan
bir fanteziyi süslü bir paket olarak sunuyor” ol-
ması nedeniyle farklı kültürlere kolayca hitap
edebildiği düşüncesini görselleştiriyor. (jakba-
ruh.com)

“Behind the Faces” (Yüzlerin Ötesinde, 2011)


ve “Hidden Faces” (Saklı Yüzler, 2010) serile-
ri ise değişen dönüşen kültürlerin beraberinde
getirdiği kimlik sorunlarını sorgulayan çalış-
malar. Öte yandan, kültürler dönüşse de her za-
man geçmişten izler taşıyor. “Hidden Faces” ,
“Digital Silhouettes” (Dijital Siluetler, 2011) ve Behind the Faces
Occupy Wall Street

32 33 AFSAD
“Yaratıcılık sürecinin fotoğrafı çekme sürecinin önünde yer almaya başladığını
düşünüyorum. Doğru düşünülmüş bir fotoğraf için sürecin kısa ya da uzun ol-
masının bu bağlamda bir önemi yok bence. Önemli olan fikri doğru anlatan bir
fotoğrafın ortaya çıkması. Etkili bir fotoğrafın, kendi eleştiri dilini net olarak or-
taya koymayı başarabilmiş bir çalışma ile oluşabileceğini düşünüyorum.”

Digital Silhouettes Rhythm

Hidden Faces

“Enlightenment” (Aydınlanma, 2011) serileri bu


kültürel katmanların tezahürlerinin peşine düş-
mekte. Kendi aktarımıyla:

Eski ve yeni, antik ve modern, klasik ve çağ-


daş tarzların bir aradalığını bazen sokakta
birden rastladığımız bir kadının giydiği
şapkada bazen bir binanın dış cephesinde
bazen de New York caddelerinde dolaşan
Afrikalı bir kabile reisinde yakalayabiliriz.

“Sign and Science” (İşaret ve Bilim, 2012) ve


Enlightment “Difference and Repetition” (Farklılık ve Tek-

34 35 AFSAD
Ve
Sanat Üzeri Sinema… Sinema...

Ocak - Şubat

Eda ÇALIŞKAN
edacaliskan@yahoo.com

Sanatın, bir olgu olarak tartışılmaya başlan- kisiyle 60’lardan bugüne gösterdiği gelişim
ması kadar, neyi tartışıyor olduğumuzun ta- grafiği elbette çok hızlı olmuştur. Sinema sa-
nımlanması da önemlidir diye düşünüyorum. natına ilgi özellikle 90’lardan sonra artmış-
Sinema sanatının bana göre tanımı nettir: tır. Bu dönem, genç kuşağın, maddi olanak-
Sinema bir çeşit öykü anlatımıdır. Görüntü sızlıkları teknolojik becerileriyle aşmalarına
ve sinema öğelerinin kullanımındaki hüneri- denk gelir. Önceleri sinema paranın egemen
miz, duygunun ve düşüncenin seyirciye akta- tutulduğu bir uğraşken, gelişen teknoloji ve
rılması sinemanın “sanat” olarak karşımıza bilgisayarların hayatımıza girmesi, her alan-
çıkmasına yarar. da olduğu gibi sinema alanında da hızlı adım-
lar demektir.
Sinemanın sanat olabilme yolunda dönüm
noktası estetik kaygıların ortaya çıkmasıyla 2000’lere geldiğimizde; teknolojik olanaklar
başlar. Önceleri tek hedef hareketli görüntü- kendini aşmış, kamera herkesin eline geç-
nün kaydedilmesiyken, zaman içinde sinema- miştir. Bu aşamadan sonra yaratıcı düşünce-
tografik ölçütlerin boyutlarının değişmesi ile nin özgür seyahati başlar. Deneysel çalışma-
sinema alışılagelen çizgilerini aşmaya başlar. lar hız kazanır. Her deney bir sonrakine ışık
Zorlanan sınırlarda kimi yönetmen yalnız ka- tutarak gelir. Sinema 2000’lerde artık farklı
Digital Silhouettes lırken, kendini anlatmayı başarabilen yönet- bakış açıları ile izleyici karşısına çıkar. Daha
menler yola takipçileri ile devam ederler… çok izleyen, daha çok bilinçlenen seyirci de
fazlasını istemeye başlar aslında… İzledik-
rar, 2013) serilerinde birarada sunduğu üç ya tedir. Bugünkü teknolojik olanaklarının insanın Geleneksel sanat kavramı sinemada tekni- lerini daha çok irdeler, daha çok soru sorar.
da daha fazla kare arasında görsel ve anlamsal sınırlarını zorlamasına olanak sağladığını, hayal ğin işin içine daha çok girmesiyle gerileme Tüm bunlar tatlı bir gelişimin parçalarıdır.
bir ilişki tanımlıyor. Baruh, içinde yaşadığımız gücünün eriştiği noktada üretim yapmanın zor gösterir. Yerini yer yer deneysel olarak ta- İnsanların çağdaş yaşamın bir olgusu olarak
kentlerin bir semboller ve simgeler ağıyla bizim- olmadığını; yaratıcılık sürecinin fotoğraf çekme nımlayabileceğimiz, yeni arayışlara ve farklı- bireyi, insani tüm değerleriyle kabul edebil-
le iletişim kurduğu görüşünde. Bu göstergeleri sürecinin önünde yer almaya başladığını dile ge- laşma gösterilerine bırakır. Bu sanatın, per- me yetenekleri gelişecek, doğal kabul edilir
çözümlemek belki de bir bilim dalı gibi bir disip- tirirken doğru düşünülmüş bir fotoğraf için bu dede görsel anlamda yeniden yorumlanması tüm kavramlar sinemanın içinde de vücut bu-
lin gerektiriyor. Ancak bu dili deşifre ettiğimizde sürecin ne olduğunun çok da önemli olmadığı demek olacaktır… Artık yavaş yavaş estetik lacaktır. Güncel sinemayı şekillendiren de bu
her kent kendine özgü kimliğine dair ne çok şey görüşünde: “Önemli olan fikri doğru anlatan bir algısı yüksek yapıtlar üretilmeye, değerlen- evrensel bakış açısı olacaktır. Bir anlamda ta-
anlatıyor. fotoğrafın ortaya çıkması. Etkili bir fotoğrafın, dirilmeye başlanacaktır. Hareketli görüntü- bular yıkılarak, konuşulamayanların da per-
Baruh’un bütün fotoğraflarında ışık ve uyum çok kendi eleştiri dilini net olarak ortaya koymayı nün kurgu aşamasındaki büyüsünü keşfeden dedeki yansımalarını göreceğiz yeni dönem
önemli iki yapısal unsur olarak karşımıza çıkıyor başarabilmiş bir çalışma ile oluşabileceğini dü- sinema çevresi artık özgürdür: 1900’lü yılla- sinemasında... Daha cesur olacağız belki de,
olsa da “Rythm” (Ritim, 2013) serisi tamamen şünüyorum.” rın başlarında, kameraları kapıp sokağa çı- konuşmaya çekindiklerimizi, düşünmekten
ışığa ve uyuma adanmış bir çalışma: karlar… Sinema artık her yerdedir ve çekim rahatsız olduklarımızı izleyeceğiz bir yönet-
Çalışmaları şimdiye kadar yurt içinde ve yurt dı- sürecinden çok, kurgu aşamasında yeniden menin yorumuyla, ya da izlemek istediğimiz
Evrensel ses düzeni, makro kozmozun de- şında defalarca sergilenen sanatçının farklı seri- yeniden üretilmeyi bekler… Çağdaş sanat için sorgulayacağız bunu yapamayanların ek-
rinlerinden gelen titreşimlerdir. Dış dün- lerinden fotoğrafların yer aldığı “Birden Fazla” araçlarına baktığımızda kaçınılmaz bir sü- siklerini.
yadaki ahengi kavrayabilmek için her olu- isimli son sergisi ise geçtiğimiz günlerde kendisi- reç... Bu süreci akımlar bazında incelediği-
mun ve yaşam parçasının büründüğü sessel ni temsil eden Pg Art Galeri’de izlendi. Artık, İs- miz zaman, gelinen noktanın hiç de sürpriz Güncel sanatın toplum tarafından özümsen-
düzen bizler için olağanüstü etkileyici özel- tanbul’da ikamet etmekte olan Baruh, hem kendi olmadığını söyleyebiliriz. Sinemanın zaman mesi ve sindirilmesi aşaması biraz sancılı
likler taşır. Kendi payıma ışığın, derinliğin, kültürünü hem de batı kültürünü çalışmalarında yolculuğunda şüphesiz akımların rolü yadsı- olabilir. Özellikle dar alanlarda yaşayan içsel
karanlığın ve özgür varoluşun harmonisin- farklı açılardan yansıtmaya devam etmekte. namaz. Hiçbir akım bir diğerini reddederek, zekanın vur kaç durumlarında bu sancı daha
deki ritimleri yakalamak benim yaratıcılı- tamamen yok sayarak gelememiştir. Her biri belirginleşiyor. Güncel sanatı klasik duruş-
ğımı daha da besliyor daha da geliştiriyor. Kaynakça diğerinin tamamlayıcısı olarak yerini bulur. lardan ayıran en belirgin özelliği de özgün
* Bu yazıda Baruh’a atfettiğim tüm görüşleri ve O halde; sinema tarihinde atılan her deney- olması…Son yıllarda, uluslararası bazda bak-
Sanatın bütün meslek disiplinlerinin çok dışın- deyişleri farklı bir referans göstermediğim süre- sel adım bugün meyvelerini teker teker ver- tığımızda ”alışılagelen sinema” düşüncesini
da olduğunu düşünen Baruh, fotoğraf sanatının ce, kendisine e-mail aracılığıyla sorduğum soru- mektedir. aşan görüntülerin, izleyici beğenisini doldu-
hayatında yalnızca düşüncelerini paylaşmak için larıma verdiği yanıtlara binaen aktarmaktayım. racak derece yoğunlaşması sürpriz değil, si-
bir araç olduğunu söylemekte, fotoğrafçılığı ken- http://www. jakbaruh.com Erişim:15.12.2013 Sinema sanatı, en büyük gelişimi doğasına nemanın güncel sanata ayak uydurabilmesi-
dini ifade etme yollarından biri olarak görmek- borçludur. Sinemanın, teknolojinin de et- nin ve gelişiminin yansımalarıdır.

36 37 AFSAD
Bunu Ben de Yaparım!
Modern Sanat Kullanma Kılavuzu Okuyoruz
“Cinéma d’auteur”, yazar sineması diye ad- kuşaktan Xavier Dolan… Türkiye’den örnek-
landırılan ve Alfred Hitchcock başta olmak lere baktığımızda Yılmaz Güney, Şerif Gören
üzere Jean Luc Godard, Francois Truffaut dönemleriyle başlayan, yeni döneme yaklaş-
gibi yönetmenlerin yön vermesi ile başlayan, tığımızda Yeşim Ustaoğlu, Zeki Demirkubuz, Ocak - Şubat
günümüze kadar ulaşan bir kavramla sine- Nuri Bilge Ceylan, Semih Kaplanoğlu, Reha
manın özgünlüğü ve özgürlüğü kanıtlanır. Erdem, Çağan Irmak’la devam eden, yönet-
Yönetmen kendi derdini anlatmaya yeltenin- men egemen sinema… Derdi olan... Bağım- Mine HOŞGÜN SOYLU
ce, kalıplaşmış yapımların dışına taşınca ve sız… Özgün ve hikayesi olan yönetmenler.
popüler kültüre hizmet etme kaygısı taşıma-
yınca, işlenen konular yönetmenin iç dünya- Güncel sanatın sinema alanında son yıllarda
sından çıkarak hızla bize ulaşır. en popüler yansıması auteur yönetmenlerin
bir önceki işlerin birer adım ilerisinde ken-
Örneğin, ünlü usta Alfred Hicthcock, sine- dilerinden bir şeyler katarak ürün sergiliyor Bir kitap okudum, bir çok şey öğrendim.
manın ilk yılları denebilecek bir zamanda, olmalarıdır. Sanat bir toplumun içinde bu-
alışılagelmişin dışında gerilim kategorisin- lunduğu durumlardan etkilenir ve bunların Yazıma başlarken şunu itiraf etmem gerek;
de çığır açan, hem tekniği, hem estetik an- yansıması olarak kendini gösterir. Bir sanat güncel sanata bakışım biraz çekingen, kay-
layışıyla sinematografik tüm sınırları teker dalı olarak sinemanın da bu devinimde yer gılı. Elimden geldiğince kuramsal bilgileri
teker zorlayan yönetmenlerdendir…Gerek alması normal değil midir? edinip, örnekleri izlemeye çalışıyorum, ancak
kurgu mantığı, gerekse kamera kullanımıyla gittiğim her sergiden soru işaretleriyle dolu,
ilklerin yönetmenidir de diyebiliriz. 1954 yı- Yukarıda verdiğimiz örneklerde olduğu gibi hatta “yapıta verilen ismi okumasaydım bu
lında çektiği, “Arka Pencere – Rear Window” güncel sinemanın da birbirini takip eden dö- anlamı çıkaramazdım” gibi biraz şaşkın, bi-
adlı filminde kurgu mantığına yeni bir bakış nemleri vardır. Bu değişimde önemli etken- raz tatminsiz düşüncelerle çıkıyorum. Sizler
açısı getirir. Yine 1948 yılı yapımı olan filmi lerden biri teknolojinin bir araç olarak sine- bu konuda ne hissediyorsunuz, güncel sanata
“Ölüm Korkusu- The Rope” kamera kullanı- maya yön vermesidir ancak sinema sanatının bakışınızı kolayca itiraf ediyor musunuz bile-
mına yeni bir yaklaşım getirerek, uzun sahne kaçınılmaz olan yönlendiricisi seyircinin miyorum ama bu kitap derdinize çare olacak
çekimleri adına bir ilki oluşturur. Jean Luc seçiciliğidir. Seyirci faktörü, her ne kadar gibi.
Godard, esasen ilk tohumları İtalya’da atılan, sanat için sanat tartışmaları süregelse de,
Fransa’da şekillenen “Yeni Dalga” hareketi- vazgeçilmez bir unsurdur, sinema öyküsünü “Bunu ben de yaparım”, hemen her bölümün-
nin öncü yönetmenlerindendir... 1960 yılın- izleyecek birilerine gereksinim duyar. Yönet- de sanat dünyasının bir yönünü, bir elema-
da çektiği, sinema tarihinde belki de üzerine men izleyicisinin tepkisini bekler. Hedef kit- nını detaylı olarak ele alıyor. Örneğin ilk bö-
en fazla konuşulmuş “Serseri Aşıklar” filmi le ve özellikleri değişiklik gösterse bile, bir lüm “güncel sanat” kavramında tartışılacak,
ile kameranın sokaklardaki egemenliğini pe- hitap kitlesinin varlığı tartışılmazdır sinema sanat yapma yollarının bir listesi halinde. Bu
kiştiren yönetmenlerdendir. Bu örneklere için. Diğer sanat dallarında olduğu gibi sine- bölümde yer alan klasik sanat türleri; resim,
bakarak, sinemada ortaya çıkan her deney- ma da derdini anlatmaya devam edecektir. O heykel, fotoğraf ve devamında ortaya çıkan;
sel ürünün, döneminde çağdaş sanatı temsil halde diyelim ki; güncel sinema soluk aldı- video, performans ve aksiyon sanatları dö-
ederken, dönem içinde klasikleşmeye ve sıra- rır... Yönetmenlerin bakış açılarının genişle- nemsel yaklaşımları açısından incelenmiş.
danlaşmaya doğru gitme riski taşıdığını söy- mesi toplumun sinema sanatına baktığı yönü Kavramsal sanat, enstalasyon, hatta yazarın
lemek mümkün. Değişen trendler, tekniğin de aydınlatır ve genişletir. Gelenekselleşme deyimiyle bahçecilik sanatı (?) da unutulma-
gelişmesi, bu değişimin cesur kullanıcıları yoluna girince de düşündürür… mış. “Sanatçı” sözcüğünden ne anladığımızın
ve sinemanın insan algısı üzerindeki büyülü yanıtı ve onların da bu anlayışa katkıda bu-
dansı bu evrimin etmenleridir. Güncel sanat olarak sinema çok daha cesur lunması; bazen yanlışların sürdürülmesi, ba-
adımlarla yaklaşıyor… Cesur adımları takip zen izleyiciyi çılgına çevirip ilgi çekmek adına
Sayabileceğimiz, auteur yönetmenlik adına etmeye devam etmeliyiz….! atılan adımlar bu bölümün konuları arasında.
ünlü ustalar; Michael Haneke , Lars Von Tri- Temelde yazarlarımızın konuya bakışları da
er, Francois Ozon, David Lynch, Kim Ki Duk, Sinema dolu günler olsun dostlar… pek farklı sayılmaz; okuyucuyu dürten, eğlen- Christian SAEHRENDT/Steen T.KITTI
Woody Allen, Abbas Kiarostami ve yine genç celi, alaycı bir dilleri var ve kimseye acıdık- Ayrıntı Yayınları/Sanat ve Kuram serisi, 198 sayfa
ları söylenemez. Evet, acımasızca ama doğru Çeviri: Zehra AKSU YILMAZER
söylediklerine de inandıran bir dille, güncel
sanatın ve sanatçının derdini anlatıyorlar.
Anılan sanat dallarındaki değişimi, piyasanın Sanat piyasasının aktörleri; sanatçılar (ikinci
özeleştirisini yapmayı ne kadar sevdiğini, sa- plandaki asistanlar da dahil), onları destek-
natın artık “estetikle” eşanlamlı olmadığını leyen veya yoksayan hamileri;galericiler, ku-
anlatıyorlar. Kitaba göre, sanat dalları artık ratörler, eleştirmenler, piyasayı yönlendiren
ayırt edilemeyecek kadar birbiri içine geçmiş, para sahipleri; koleksiyonerler, bazen onların
sanat yapıtı, sanatçının kendisi haline gelmiş iplerini elinde tutan danışmanlar... Sanat pi-
durumda. Onlar da çoğu kez bu yapıtı en çok yasasının mekanları; sanatçının atölyesi, ga-
para verene pazarlayan bir imaj çiziyorlar. leriler, müzayede evleri, sanat fuarları, müze-
Zaten ikinci bölüme de böylece ulaşıyoruz: ler... Her biri ikinci bölüm boyunca haklarını
Sanat piyasası... alıyorlar. Bu bölümü okuduğunuzda, çok da

38 39 AFSAD
Fotoğraf
anlamadan çıktığınız sergiler, ününü duydu- sanat oldukları zannını uyandırırlar. Ayrıca Okuma
Doğaçlama
ğunuz performans gösterileri iyice gözünüz- sanatçının ve işin adının, kullanılan malze-
den düşüyor. Anlaşılan o ki; sanat yapıtı, sa- menin, hatta belki fiyatının da yazdığı bilgi
natçı ve başarılı sanat mekanları hepsi birer plaketi mutlaka vardır. “Dikkat, sanat!” eti- Ocak - Şubat
pazarlama ürünü. Parayı elinde tutan, gizemli ketini dille onaylayan katalog metinleri, pa-
ve üstten bir bakışı sürdürebilen, özellikle ar- neller ve açılış konuşması da cabası (s.142-
kasında güçlü bir imaj tasarımcısı olan kişiler 143).” İlker CANİKLİGİL
bu piyasayı yönlendirebilir. Biri kendini sa- Yönetmen, Fotoğrafçı
natçı olarak lanse edebilir, bir diğeri seçtiği Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi kitabımı- http://www.ilkercanikligil.com
koleksiyon parçalarının birer sanat eseri ol- zın dördüncü bölümünde de, sanatçının ve
duğunu iddia edebilir. Biri himayesinde olan sanat eleştirmeninin söyleyebileceği bir çok
sanatçıyı doğru parkura sürüp dünyaca tanın- cümlecik ve onlara yönelik yorumlar yer alı-
masını sağlayabilir ya da bir diğeri elindeki yor. Hemen her söz eğrisiyle, doğrusuyla ir-
koleksiyonu sergilemesi için verdiği izni son deleniyor. Çünkü her şey de olumsuz değil
anda iptal ederek bir müzenin kapanmasına elbette. Doğru algılarsanız yapabileceğiniz
neden olabilir. Yine de bu süper güçlerin bir- çıkarımlar, sözcüklerin parıltısını silkeledik-
birlerinin önünü nasıl kesebildiğini, böylece ten sonra kalıcı olabilecek, size de değerli ge-
kendi içinde oluşan dengeyi, piyasadaki bir lebilecek eserler var. Önemli olan, özellikle
çok kişinin –istese de istemese de- sanatını yaratılan karmaşanın altında onları bulabil-
onayladığı gerçek sanatçıların varlığını da mek.
görebiliyorsunuz bu bölümde. Yazarlarımız
karamsar değilller, sadece “gözünüzü açın, Son bölüm bu çorbada “iyi ve kötü sanat”ın
kendi kararlarınızı verebileceğinizin farkında nasıl ayırt edileceğini tartışıyor. Dayanaklar-
olun ve güçlü bir sanat diyeti yapın!” diyor- dan biri “zevk” olabilir mi? Bu zor görünü-
lar. yor çünkü zevk kavramı hep subjektif olduğu,
herkes için değişebileceği ve tartışılmayaca-
Daha sonraki bölümler sanat izleyicisi için ğı gibi dayatmalarla birlikte gündeme gelir.
reçeteler halinde. Bir sergi ziyaretinden na- Oysa Rus sanatçılar Komar ve Melamid ikilisi
sıl canlı çıkarım? İzleyicinin yeri, nasıl al- tarafından yapılan bir araştırma, uluslara-
gılandığı ve algıladığı, sanata para yatırma rası sanatsal beğenilerin çok benzer ögelere
yöntemleri, nereden ne tür eserler alınabilir, ve ortalama değerlere sahip olduğunu sapta-
hatta onlara “eser” demek doğru mu? konu- mış. Bir diğer yaklaşım sanatçının aldığı övgü
larında bilgi edinebilirsiniz. Bu konular ger- düzeyi olabilir ki, bu da ancak piyasa değeri
çekten esprili bir yaklaşımla, içinizi ısıtacak, hakkında bilgi verebilir. Nitelikli eserin sahip
sizi gülümsetecek anekdotlarla anlatılmış. olabileceği değerlere yönelik bir liste oluştu-
Aşağıda bir sergide söylemeniz uygun olabi- rabileceğimizi, ancak bu listeye atacağımız
lecek bir kaç cümle var: tikleri belirlemek için bu kez bizim yetersiz
olabileceğimizi söylüyor yazarlarımız. Öyle
- Bu ışık koşullarında eserleri asmak bayağı ya, “belli bir bilgi ve deneyim dağarcığı ol-
zor olmuştur herhalde. madan bir eserin sanat tarihindeki önemini
- Sergi düzenini beğendim. Eserler arasında ölçmeniz pek mümkün değildir (s.168).”
Sirenler
bir ilişki yaratılmış. (s.141)
Bu bölümde yakın dönem sanat tarihi de çe-
Gördüğünüz gibi sanata dair hiç bir şey söyle- şitli örneklerle yer alıyor. Neredeyse bir sanat
meden oldukça bilgili bir konuşma şekli... Ki- eserine isim koyabilecek kadar bilgi biriktiri- S ir enler , 201 3, P leks iglas al- v ince kapıldım . F lus s er zihin s er gimin tema sı nı n i l k ör-
tabımız tam da bunu söylüyor zaten, “...sanat yorsunuz. Kitabın özeti ve derli toplu bir şe- t ında ar ş iv s el pigment bas - açıcı (ve hat t a kut s al kit ap neği, he m de i l k serg i l enen
eseri dil aracılığıyla kelimelere dökülmeye kilde söylemini bulabilirsiniz bu sayfalarda. kı, çer çev eli, 1 20x205 cm , kıv am ındaki) met ninde bize iş im. He rha ng i bi r f otoğ ra f a
çalışılır ama sanatın belirgin özelliği işte bu- Dedim ya, ben bir kaç günde çok şey öğren- E d:1 / 3 o güne kadar fo t o ğr af adını bakan bi ri ni n “Bu nl a r k i m?
dur; dille ifade edilemeyendir. Tıpkı müzikte dim. Belki bölük pörçük bilgilerimi düzene v er diğim iz nes ne– kav r am ın B ur as ı neresi ?” veya bi ra z
olduğu gibi, hissedilebilen ama açıklanama- sokan ve tanıdık isimleri yorumlayarak anla- 9 0’lar ın baş ında fo t o ğr af- as lında baş ka t ür lü de o la- iler is ind e “Bu nu na sı l ya p-
yan bir şeyler hep kalır. tan yapısı, belki ona buna rahatça laf edebil- la ilk ilgilenm eye baş ladı- bileceğini (o kunabileceğini) t ın?” demesi çok bek l enen
mesiyle gönlümü kazandı bu kitap. Sizlere de ğım da s ev gili ho cam Onur s ö ylüyo r du. F o t o ğr af ür et ir - bir dur u m ol ma k l a bi rl i k te
Sanat uzmanının da sanat eserinden uzakla- tavsiye ediyorum, en azından eğlenip, kendi E r o ğlu’nun ö ner is iyle Vilem ken de üzer inde düş ünür ken beni hep ra ha tsı z edi yor.
şıp sanatçının hayatına dair bilgilerle, eserin “yapıtlarımızla” dalga geçebileceğimiz veya F lus s er ’in “ B ir F o t o ğr af F el- de en et kilendiğim hep F lus -
oluşum sürecinin ayrıntılarıyla ya da felsefi onların niteliklerini bir adım öteye taşıyabi- s efes ine Do ğr u” adlı kit a- s er o ldu. B ir fo t oğ ra f ı dü nya ya a çı -
referanslarla hava attığını fark ederiz. lecek yolda yanımızda olabilir Modern Sanat bını o kum uş t um. G eçenler - lan bir pencere g i bi g örmek
Kullanma Kılavuzu. de bir r ö po r t ajında Tho m as Y apılm ış bir fo t o ğr af o lan mümkündü r. Ca rti er Bres-
Sanatın asıl paradoksu, temelde iletişime yö- R uff’un da aynı dö nem de “ S ir enler ” hem bir s ür edir s o n’dan, Ara Gü l er’ e k a da r
nelik olmasıdır. Nesneler, ancak dil aracılı- Kolay gelsin... aynı kit abı o kuyup et kilen- üzer inde çalış t ığım “ ço kluk” bu t ür bi r f otoğ ra f ı n u sta l a -
ğıyla ve bir galeri ya da müzede sergilenince diğini gö r üp nedens iz bir s e- (Mo r e is Les s ) adlı ilk s o lo r ını yad sı ya ma yı z. Yi ne de

40 41 AFSAD
“ S i r e n l e r ” i ç i n “ K ı r ı l gan bir
v a r o l uş a h a p s o l d uğ u m uz v e
ö l üm ün m ut l a k g a l i p o lduğu
b i r y e r d e v a r o l a b i l mekle il-
gili” diyebilirim.

F ı r l a t m a y a 1 0 S a n i y e, 201 3,
P l e k s i g l a s A l t ı n d a A r ş iv s el
P i g m e n t Ba s k ı , 1 5 0 * 1 9 0 cm

“ F ı r l a t m a y a 1 0 S a n iye” de
b i r ö n c e k i “ S i r e n l e r ” gibi
a y n ı t e m a l a r ı t a k i p ediyo r
fa k a t d a h a m i m a r i v e kent -
s e l d üz l e m d e i l e r l i y o r .

S e r i d e k i t üm fo t oğr aflar
g i b i b u d a g ün üm üz dünya-
s ı n ı n ç o ğ a l t ı l m ı ş , b o z ulmuş ,
m a n i p ül a s y o n a uğ r a m ış bir
h a l i . Y i n e d e o n a bakt ığı-
n ı z d a g a r i p ş e k i l d e bu aş ı-
r ı l ı k l a r ı n b i l e s i z i ş a ş ır t ma-
d ı ğ ı n ı g ö r e b i l i r s i n i z . Hat t a
i l k b a k ı ş t a m a n i p ül as yo nu
g ö r e m e m e n i z d e m ü mkün.
Ü l k e m i z d e k i i n ş a a t çılgınlı-
ğ ı n a p a r a l e l o l a r a k binalar
b u h ı z l a ç o ğ a l ı r k e n y u kar ıs ı,
a ş a ğ ı s ı , s i m e t r i k o l a n ı, s ağı,
s o l u g i b i k a v r a m l a r veya
“ t e k r a r ı m ı , k e n d i s i mi? as lı
m ı , k o p y a s ı m ı ?” g i bi s o r u- Fotoğrafn ustalarndan, APS-C boyutundaki
l a r p e k b i r ş e y i fa d e e t miyo r . X-Trans sensörün ve yeni nesil EXR II işlemcinin
Fırlatmaya On Saniye P e k i b u fo t o ğ r a f g e r çek mi? hayranlk uyandran retro tasarmda birleşimi.
Bu s o r uy a “ H a n g i f o t o ğr af Sonuç; mükemmel fotoğraf kalitesi ve hz.
g e r ç e k t i r k i ?” d i y e cev ap
bu b akı ş mu tla k b ir doğru y u s e l ra h a t s ı z l ı k d a o l a b i l i r ! ) . v e r m e k e n i y i s i o l ur du! Y ine
da gö stermiyo r. He l e b u gü - P e k i b u fo t o ğ r a f n e a n l a t ı - d e ö z e l d e b u k a r e i ç i n ko nu-
nü n f o to ğraf l a k a f a y ı b oz- y or? K i ş i s e l o l a r a k h e p uğ - ş ur s a k : “ F ı r l a t m a ’y a 1 0 S a-

Klasiğin yeniden keş.


mu ş dü nyası n d a , e n a zın da n ra ş t ığı m b i r t e m a v a r : “ Ö l ü- n i y e ” g e r ç e k t e n y o l a çıkan
ba zı f o to ğraf la r dü n y a y a m ü n o l d uğ u b i r y a ş a m d a v e a m a o n u z i h i n s e l b i r amaçla www.fujifilm.com.tr
açılan b ir pen c e re olm a k t a n b u ka d a r k a l a b a l ı k b i r d ün - b o z a n ve a s l ı n d a b unu ya-
çok o nu yapa n k iş in in zih - y a da d e ğ e r n a s ı l o l uş ur ? ” p a r k e n d e d a h a y ük s ek bir
nin e aç ılan bir p e n c e re d e “S ire n l e r ” b e l k i d e b i r a z b u- g e r ç e ğ e ul a ş m a y a ç a l ı ş an bir
ola b i lir/ o lab i lm e l i. B u b a ğ- n u n la i l g i l i : S ud a ç ı r p ı n a n fo t o ğ r a f ( s ür r e a l i z m?). B u
lamda b iraz ga rip b ir dü ş ü n - a m a ga r i p b i r ş e k i l d e m ut l u fo t o ğ r a f n e a n l a t ı y o r yer ine,
ce de o lsa sa n ki “S ire n l e r” görü n e n k a d ı n l a r .. . G e n e l d e n e h i s s e t t i r i y o r s o r usu bana
y ıllardı r b enim a k l ım da s ü - s u y u n a l t ı n d a o l d uk l a r ı n - d a h a g üz e l g e l i y o r . O na her
r ekli gö rdü ğü m b ir k a re n in d a n yüz l e r i t a n ı m s ı z . Di k - b a k t ı ğ ı m d a a s l ı n d a adında-
sureti gib i h is s e d iy oru m : k a t li b a k ı n c a a s l ı n d a a y n ı k i g i b i p a t l a m a s ı n a ço k az
Sanki o hep va rdı ve s a de c e k a dın l a r ı n ç o ğ a l t ı l d ı ğ ı n ı z o r k a l m ı ş b i r d ün y a d a yaş adı-
be nim o nu o r t a y a ç ık a rm a - d a ols a fa r k e d i y o r uz a m a ğ ı m ı z ı h i s s e d i y o r um . B aud-
mı b ekli yo rdu ( t a b i b u on u b ü t ü ne b a k t ı ğ ı m ı z d a üç t e - r i l l a r d ’i n i ç e d o ğ r u p at lama-
y apmak iç in u zu n s a a t l e r ve m e l ö ğ e g ö z e ç a r p ı y o r : S u, s ı n ı ö n g ö r d üğ ü s i m ulas yo n ile ayn
Fujifilm X Serisi Ankara Yetkili Satcs: U.S.A. a
g eceler b i lgis a y a r b a ş ın da ç ok l u k v e h a r e k e t . T a b i i b u cehenneminde… fiyatlarl
kalmaktan doğa n b ir zih in - b e n im k i ş i s e l y o r um um a m a
Şehit Adem Yavuz Sokak No: 8/A Kzlay - ANKARA
Tel: (0 312) 419 43 25 pbx • Fax: (0 312) 419 43 26
www.tripodfoto.com • tripod@tripodfoto.com
42 43 AFSAD

You might also like